· 29 mart 1997 İÇİndekİler 30 mart-17 nisan 3-5 parti-cephe türkiye devriminin büyük...

48
HALK İÇİN SAYI: 23 29 Mart 1997 100.000 TL (KDV Dahil) HAFTALIK SİYASİ GAZETE r v r

Upload: others

Post on 30-Jan-2020

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

HALK İÇİN

SAYI: 23 29 Mart 1997 100.000 TL (KDV Dahil) HAFTALIK SİYASİ GAZETE

r v r

Page 2:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

29 Mart 1997

İÇİNDEKİLER

30 Mart-17 Nisan 3-5

Parti-Cephe Türkiye Devriminin

Büyük Akışının Adıdır 6-8

Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9

Newroz 10-17

Buca 18-19

Birleşelim Savaşalım

Kazanalım 20

Dilimiz Üslubumuz 21

Kürdistan'da Tek Yol Devrim 22

Yoldaşlar Bizi Aşın 23

Destan Destan

Yazılan Tarih-2 24-27

Şehitleri Sahiplenmenin

Köşe Taşları 27-28

Halk Sınıfı 29-31

Osmanlı'da ve Türkiye'de

Anayasalar 32-33

Gecekondulardan 34

Gençlik 35

İşçi-Memur 36-39

İnsan Hakları 40

Döviz zedeler 41Basın 42

Bu Tarih Bizim 43

Al Gözüm Seyreyle 44

Kültür-Sanat 45

Yurtdışı... 46

Arnavutluk.... ....47

OKUR MEKTUBU

"Onları Herkese Anlatalım"

S iz hiç devrimin nasılgerçekleşeceğinidüşündünüz mü? yani

nasıl olacak? Nasıl yapacağız?Olduktan sonra neler olacak?Neler görüp, neler yaşayacağız?

Ya da o tarihi güne tanıkolabilecek miyiz?

Siz hiç şimdiye kadar yaşananacı günlerin tarihte kalacağını, veçekilen acıların hesabınınsorulacağı günü düşünüp için içinseviniyor musunuz?

Evet, bir gün ama mutlaka birgün yönetenler biz olacağız. Herşeybizim için olacak.

O gün güneşli bir günde olacakbelki, belki de kışın ayazı.

Bazılarımız görebilecek,bazılarımız göremeyecek.

Ama mutlaka görenler olacak.Mutlaka o duyguyu, o sevinci

yaşayanlar olacak.Düşünebiliyor musunuz,

fabrikalar bizim olacak, tarlalar,şehirler, kasabalar... Okullardabizim çocuklarımız okuyacak.Kimsenin, kimseden ayrıcalığıolmayacak, kimse kimseden dahaüstün olmayacak. Kimse benzenginim sen fakirsin diyemeyecek.Halk sadece sömürülen, emeğiçalınan birer meta olmaktan çıkıp,en değerli varlık olacak. Yönetenolacak.

Düşünebiliyor musunuz, ülkebağımsız olacak. Şimdiki katilyönetenler o zaman bizden amandileyen birer zavallı olacaklar.Başlarına evleri yıkılankondulular, evladını yitirmişanalar, yıllarını faşizminzindanlarında geçirenler, haksız

yere cezalandırılanlar, dövülenler,onuru kırılanlar, itilenler,horlananlar, emeğinin karşılığınıalamayanlar, köyleri yakılanlar,dilleri yasaklananlar, türkülerinisöyleyemeyenler, bu düzendeyaşamaktan bıkanlar, hayat dolubu dünyada rahat yüzügöremeyenler... herkes bir birhesabını soracak. Herkes bir biryüzüne tükürecek zalimlerin.Kimsenin ahi yerde kalmayacak,sorulmayacak hesap kalmayacak.

Peki hesabı kim soracak? Kimbunu sağlayacak? Onlariktidarlarını vermemek içinsonuna kadar direnecek, her türlüzulmü, hatta daha da fazlasınıyapmaktan çekinmeyecekler. Kimkarşı koyacak bunlara? Kimkendisini f eda eder bu uğurda? •

Bize o güzel günleri getirecek,bizi zafere daha da yakınlaştıracakolanlar hiç yüzünü bilegörmediğimiz, hiç tanımadığımızve bu uğurda şehit düşen, canalan, can veren halkın yiğitevlatlarıdır.

Onlar yaşamları ve ölümleriyleen başta söylediğim o sevinciyasamayı daha dayakınlaştırtyor-lar.

Onlar şehit düşerken enazından o günleri göremeyeceğizkaygısını bile duymadılar.Hesapsız, çıkarsız, gittiler ölüme.Üstelik gidişleri sessiz değil, aksineduymayan kulakları bile delen birgürültüyle gittiler. Ölümleriyleherkese ders verdiler. Her direnişteyeni bir sloganla karşılaştık. Yenibir gelenekle karşılaştık.

Siz ölüme bile giderken tililiçeken, slogan atan, bayrağı açıp

öyleçatışan,kanlarıyladuvaratarihyazanları

düşündünüz mü? Son nefesini bileverirken sadece halkını düşünen,sadece örgütlerini düşüneninsanları gözümüzün önündecanlandıralım bir.

İşte Türkiye halkları buna tanıkoluyor. Bunları görüyor. Buinsanlar zafer için şehit düştüler.Halkları için şehit düştüler. Hemde hiç düşünmeden, hiççekinmeden. Canlarınısakınmadan. Ölümü o günleringelmesi için yaptıkları bir görevsaydılar.

Şairin de dediği gibi,onlaryemekte en sonuncuEdinmede en sonuncuUykuda en sonuncuAma ölmede en birinciydiler.Onlar olmayacaklar o güzel

günlerde, ama adlan hepyaşayacak. Genç ya da yaşlı olalım,onlan yaşatmak bizim görevimiz.

Onlar bizde olması gerekenherşeye sahiptiler. Onlantanımamız gerek. Çoğu insan -Cephe'liler de olabilir- onlantanımıyoruz. Onlan bize anlatın.Onlann adlarını yaşatmalıyız.Onlan anlamalı. Anlatmalıyız.Herkesin onlan tanımasınısağlamalıyız.

Şehitler haftasına girdiğimiz şugünlerde oniu.ı sahiplenelim,dostluğun, vefanın, bağlılığıngereği onlarla beraber olalım.Elimizden nasıl yapmak geliyorsaonu yapalım, onları yaşatmagörevine sahip çıkalım, borcumuzuödemeye çalışalım.

Bir kez daha şehitlerimizinönünde saygıyla eğiliyoruz. *

INTERNETadresimiz; http:

//WWW.

kurtulus.comDüzeltme: Geçen hafta yayınladığımız

"Oportünizmin Gazi Haberi" başlıklı yazıdaÖDP'Iilerin sayısı teknik bir hata sonucu 1300 olarakçıkmıştır

doğrusu 300 olacaktır.22. Sayıda sayfa 42'de 4. sütün son cümleden

sonra"...tiği işlerdi..." yazılmıştır bunun doğrusu"yolsuzluk, uyuşturucu ticareti, gasp, mafyacılıkdevletin yürüttüğü, yönettiği işlerdi." olacaktır.

AçıklamaYayını durdurulan Kurtuluş Gazetesi ile Dayanışmak amacıyla bu gazetenin; "Bu Tarih Bizim", "Kürdistan'da Tek Yol Devrim", "Birleşelim,

Savaşalım, Kazanalım", "Yoldaşlar Bizi Aşın" adlı köşe yazılarını yayınlıyoruz.

ÖZGÜR VATAN TOP.

Page 3:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

29 Mart 1997

30 MART -17 NİSANŞEHİTLERİMİZİ ANIYOR

PARTİMİZİN KURULUŞUNUKUTLUYORUZ

yaşatmak savaşmaktır. Anmak kavgadauzlaşmaz olmaktır. Teslimiyeti,uzlaşmacılığı reddediştir. Yaşatmak,

vatana, halkımıza onlar gibi bağlanabilmektir.Onlar gibi devrim için, kurtuluş için emekharcamak, kanımızı dökmek, gerektiğinde canımızıvermektir. Onların geleneklerini yaşatmak vegeliştirmektir.

Yaşatmak, kitleleri onların yükselttiği kurtuluşbayrağının altında toplamaktır. Hepsi busonuncusunda toplanır ve özetlenir. Kitlelerionların dalgalandırdığı kurtuluş bayrağının altındaörgütlemeyi ve savaştırmayı başarabiliyorsak, onlarıyaşatabiliyoruz demektir.

Tarih yazıyoruz. Şehitleriyle,savaşanlarıyla Türkiye halklarınıntarihi devrime ilerleyişinisürdürüyor. Oligarşi binlercedevrimciyi, yurtseveri, halktan,hakkını istemekten başka bir "suçu"olmayan binlerce insanımızı buyürüyüşü durdurmak için katletti.Dağlarımızdan ve sokaklarımızdankan aktı. Ama kan ters tepti.Oligarşinin dalga dalga korkuyuyaysın diye döktüğü kan,halklarımıza kurtuluş yolunugösteren bir kanal açtı. O kanaldanakıyoruz yıllardır.

Zaman akıp gidiyor.Ve biz zamanın önünde

sürüklenen değil, zamanıyönlendirenleriz.

30 Mart'ta andıklarımız zamanahükmedenlerdir.

Zaman tarihsel ilerleyişini,onların kahramanlıkları, onlarınfedakarlıkları, onların ödedikleribedellerle sürdürmektedir. Buyüzdendir ki, "bu tarihin gerçeksahipleri ve yazıcıları Mahir Cayanyoldaştan başlamak üzere, tümşehitlerimizdir."

Tarih bir halkın özgürlük için,adalet için, kurtuluş için ödediğibedellerdir aynı zamanda, iştebunun için, bu tarihin gerçek

sahipleri şehitlerdir.Şehitlerimizle yazılan bu tarihin

miladı, Mahir'lerdir, Kızıldere'dir.Çünkü Türkiye solu, ancakMahir'lerin önderliğindeki THKP-C'yle, onları simgeleyen bu tarihlebirlikte iktidar hedefli bir savaşıniçine girmiş, düşmanla uzlaşmayan,siyasi olarak da, askeri olarak dadüşmanla göğüs göğüse birçatışmanın içinde ancak bu tarihtenitibaren yer almıştır. Devrim buülkede onlarla gündemleşmiştir.Türkiye halkları, oligarşinindemokrasicilik oyunu dışındaki biralternatifle bu tarihi dönemle birliktetanışmıştır. "îlk"ler onlarlayazılmıştır; onlar kendilerindensonraki tüm devrimci geleneklerinmayasıdırlar. Tohum onlardır. Miladişte bunun için Kızıldere'dir.

Bu tarih kendisinden öncesinide, sonrasını da kucaklar. 30 Mart,Türkiye Solu'nun 50 yıllık revizyonisttezlerini, reformist gelenekleriniparçalayıp geçmişinolumsuzluklarının üzerine bir çizgiçizerken, bu geçmişte, bu 50 yılda,olumlu olan ne varsa, onu dakendisinde birleştirmiştir. Buyüzdendir ki, şehitlerle yazılan butarihin miladının Kızıldere olması,asla öncesini yadsımaz. Bu tarih,

halklarımızın kurtuluş savaşındayeralmak için ülke topraklarınagelirken katledilen TKP'nin önderiMustafa Suphi'yi de, bu 50 yıllıkgeçmişte, zindanlara rağmenuzlaşmaz bir sosyalist kişiliğin enderörneklerinden biri olarak öne çıkanHikmet Kıvılcımlı'yi da kucaklar.

Bu tarih, 70'lerde, Mahir'lerle,THKP-C'yle aynı dönemde,halklarımızın kurtuluşu için silahasarılmakta tereddüt etmeyen THKOönderleri Deniz, Yusuf ve Inan'ları,Nurhak şehitlerini ve silahlı savaşaönderlik etmesiyle olduğu kadar,direnme geleneğiyle de ülkemizdevrimcilerine öğretmen olan TlKKOönderi İbrahim Kaypakkaya'yı enparlak sayfalarında taşır.

Onların teorilerinde ülkemizkoşullarına uymayan yanlarbulabilirsiniz belki. Ama" onlarınteorilerinin özü, esası, kurtuluşunsilahlı bir halk savaşındangeçeceğidir. Bu özü sahipleniyoruz.Bu özü kabul etmeyen hiç kimsenin,niç bir çevrenin onların mirasınasahip çıkma hakkı yoktur. Onlar,şehitlerimiz olmanın ötesindeteorilerinin özünü oluşturan budüşünceleriyle de tarihimizin vesüren savaşımız bir parçasıdırlar.Onların devrimcilik anlayışında esasolan, halka, devrime bağlılıktır. Buanlayışı da sahipleniyoruz. Budevrimcilik anlayışını kabul etmeyenve uygulamayan hiç kimsenin, hiçbir çevrenin onlara "önderimiz"demeye hakkı yoktur. Diyebilirler,ama bu kaba bir istismar olmaktanbaşka hiç bir anlam taşımaz.

Bu tarihi hatasıyla,olumluluklanyla sahipleniyoruz. Bumirası süren savaşımızdasahipleniyoruz.

Devrimimiz açtıktan kanaldanakıp geliyor.

Tarihimiz, onlardan, yaniMahir'lerden, Deniz'lerden,İbo'lardan sonra devrimin daha fazlakan istediği bir dönemi yaşamayabaşladı. Düşman 70'lerin yarattığı bubüyük potansiyeli sindirereketkisizleştirmek için sivil faşist

çetelerini sürdü arenaya. Binlercegencimiz anti-faşist mücadeledeşehit düştü. Bu tarih, yaşlı-genç,önder ya da sıra neferi, devrimci yada halktan insanlar olarak, onlarınfedakarlıklarını, cesaretlerini,fütursuzluklarını mirası sayar.

Tarihimiz bu dönemin ardından,bir yanıyla zindanlarda yazılır.Beden beden direnilen bir tarihtir.Doruğunda ölüm oruççulan vardır.Ölüm oruççuları, en umutsuzgörülen koşullarda, kuşatmanın enyoğun olduğu anlardaKızıldere'dekiler gibi teslim olmayıreddediştir. Bu tarih, 12 Eylülcuntasına karşı zindanlarda direnişinbayrağı olan Mazlum Doğan'ları,Kemal Pir'leri, Abdullah Meral'leri,Haydar Başbağ'ları, FatihÖktülmüş'leri, Hasan Telci'leri,onların siyasi kimlik ve onursavaşlarını mirası sayar.

80'li yılların ortalandır.Şehitlerimizle yazılan tarihdağlardan ses verir. Kürt halkınınözgürlük için ayağa kalkışındayankılanır. Mahir'lerin, Deniz'lerin,İbo'ların silah tarakalanylasessizlikleri yırtılan dağlarda şimdiKürt gençleri kurtuluş içinölmektedir. Bu tarih, 84'lerdenitibaren Kurdistan dağlarında Kürthalkının isyanında silaha sarılıp şehitdüşen binlerce gerillayı, MahzunKorkmaz'ları, onların ulusaluyanışlarını mirası sayar.

90'lı yıllar, devrimci hareketinsavaşının yükselip yaygınlaştığı, evev, sokak sokak düşmanla göğüsgöğüse bir çatışmanın yaşandığıyıllardır. Ve yine bu dönemoligarşinin halklarımıza karşıtopyekün bir savaş açtığı, ülkeninher karış toprağının kan ve gözyaşınaboğulduğu yıllardır. Şehitsayılarımızın "kayıp"larla, failimeçhullerle kabardığı, sayılamazhale geldiği yıllardır. Düşmanınhalklarımıza açtığı savaşta, kitleleripasifize etmesinin, teslim almasınınönündeki barikat, dağlarda vekentlerde silahlı savaşı ısrarlasürdürenlerdi. Kurtuluş savaşımızın

ŞEHİTLERİMİZLE KAZANACAĞIZ

Page 4:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

29 Mart 1997

kesintiye uğramamasının yolu,buradan geçiyordu. Bu tarih,yüzlerce savaşçının, şehit düşmekpahasına bu tarihsel göreviomuzlamakta gösterdiği büyük cüret,atılganlık ve kararlılıkla akışınısürdürmüş, Kızıldere'dedalgalandırılan kurtuluş bayrağı kentkent, sokak sokak yaygınlaştırılmıştır.

Bu yıllarda halk kurtuluşsavaşçıları, mirasımızı, üslerindekiçatışma ve direnişlerlezenginleştirmişlerdir. Halk kurtuluşsavaşımızın da, halk kurtuluşsavaşçılığının da adeta yenidenbiçimlendiği bir süreçtir bu. Düşmankuşattığı her üste Mahir'lerin sesiniduymaktadır artık. Artık karşısında"Asıl siz teslim olun!" diyen, ölümütilililerle karşılayan savaşçılargörmektedir.

Devrimimiz açtıkları kanaldanbüyüyüp gelişmektedir.

Şehitlerimizi sahiplenmenin,anmanın tarihsel sorumluluğubüyüktür. Geçmişini unutan bir halkhareketi olamaz. Tarihine sırtınıdönen bir halk hareketi gelişemez.Şehitlerini yok sayan bir siyasalhareket, kendi yokoluşunuhazırlamış demektir.

Geçmişini, semtlerini unutan birhalk da olamayız. Şehitlerinianmayan, onları mücadelesindeyaşatmayan bir hareket de olamayız.

Şehitlerimizin nasıl anılacağının,nasıl yaşatılacağının cevabı işteyüzlerce şehitle yazılan bu tarihtir.

Yaşatmak savaşmaktır. Anmakkavgada uzlaşmaz olmaktır.Teslimiyeti, uzlaşmacılığı reddediştir.

MAHİR ÇAYAN HÜSEYİN CEVAHİR ULAŞ BARDAKÇI

AND OLSUN Kİ ÖNDERİMİZAND OLSUN Kİ CEVAHİR YOLDAŞ

AND OLSUN Kİ ULAŞ YOLDAŞTürkiye devriminin

yolunu netleştiren,Onlarca yıllık

revizyonist, reformistgelenekleri yıkıp,

Bu yolda cesaretle öneatılmakta tereddütetmeyen önderlerimiz!

Önce bildirelim ki,açtığınız yolda binlercesavaşçıyız. Bu yoldayüzbinlerce Cepheliyiz.

Savaşımız düşmanınkurşun yağmurları alanda,ama asla ilerleyişinidurdurmadan sürüyor.

Düşmanın kurşunları,sizin yolunuzdan

yürüyenlere yağarken,zehirli okları siz şehitdüştükten sonra daüzerinize yağmaya devametti. Ama yalnız o kadardeğildi. Siz sağkenyanıbaşınızda olanlar, öylegörünenler, onlar dakatledilmenizden sonrakorkunun iğrençbataklığına gömülüporadan sizi zehirli oklarıylavurmaya çalıştılar.

Daha siz şehit düşeli biriki yıl olmuştu.

Biz gençtik o zaman.Tecrübesizdik. Amanereden, ne adına olursa

olsun, size yollanan tümokların önüne geçtik.Zorlanmadık değil,zorlandık. Ama sizeinanıyorduk. Halkainanıyorduk. Kendimizegüveniyorduk. Ve dahaönemlisi, vasiyetinizi doğruanladığımızdan emindik.

Partili savaşmak,Cepheyle iktidarayürümekti bizdenistediğiniz. Görevimiz Parti-Cephe'yi yenidenyaratmaktı.

Yıllarca bunun içinuğraştık. Yendik yenildik.Ama size layık olduk.

Partili, Cepheli iktidarsavaşınız sürüyor.

Ve and olsun, iktidarıfethedene kadar dasürecek.

Gençlerimizindilindesiniz. Yaşlılarımızındilindesiniz. Bilesiniz ki, hermitingte, her eylemde, adıen çok anılansınız. "MahirHüseyin Ulaş, KurtuluşaKadar Savaş" şiarıdillerimizden düşmüyor.Açtığınız yolda ilerliyoruz.

Andolsun, kurucusu,önderi olduğunuz Parti-Cephe'yle zaferikazanacağız. *

NÎYAZÎ AYDIN SABAHAT KARATAŞ SÎNAN KUKUL

AND OLSUN Kİ NİYAZİ YOLDAŞA N D OLSUN Kİ SABO YOLDAŞ

AND OLSUN Kİ SÎNAN YOLDAŞ

Zor yıllarımızın emekçileri,Atılım yıllarımızın ustaları,Yerlerinizi tam olarak

dolduramadık belki; çünküNiyazi olmak, Sabo olmak,Sinan olmak biliyoruz ki,kolay değil. Ama savaşımızsürüyor. Görevlerinizi başkabaşka yoldaşlarımız üstlendi.

Atılımı gerçekleştirmiş,

Parti olmanın eşiğindeydikbiliyorsunuz siz şehitdüştüğünüzde. Düşmansizleri katlettiğinde"beyinlerini dağıttık","bellerini kırdık" demişti. Amao zaman ne beynimizdağılmış, ne belimiz kırılmıştı.Tersine sizlerinkatledilmesinden sonra

düşmanı sokağa çıkamazhale getirdik. Elbette kaybınızönemliydi. Yeni baştanoluşturduk çeşitlikurumlaşmaları. Savaşımızıaynı düzeye getirmeyeçalıştık. Başardık da bunları.

Hani sizin de gözünüzgibi değer verdiğinizDevrimci Sol Dergisinin 5.

sayısında "Partininarifesinde"olduğumuzu Hanetmeyehazırlanıyorduk ki, bukez iç düşmanındarbesiyle sarsıldık.Sizlerin de bildiği, çokyakından tanıdığınızinsanların ihanetiyleyüz yüzeydik. Hemde, ihanet, sizin deyıllarca yanyana,omuz omuzaolduğunuz sevgili

önderinizi, en aşağılıkbiçimde tutsak almıştı.Yokluğunuzukendilerince uygunfırsat saymışlardı.

Ama inanın,yetiştirdiğiniz kadrolar,

taraftarlar, önderliğimizi vehareketimizi öyle birsahiplendiler ki, görmeniziisterdik. Yeriniz tam bunoktada boş kalmamıştı işte.Yokluğunuzu fırsat sanandarbeci ihanet çetesi,kararlılık ve bağlılıklaönderliği, hareketi sahiplenenbu büyük dalga karşısında

kaçacak delik aramayabaşladı. Ve bulabildiklerideliklere sığındılar. Kalıntıları,halen de halktan vehareketten kaçarak yaşıyor.

Yani yoldaşlarımız, oncadarbeden, onca badirelerdensonra bu ihaneti de altettik.Bu arada büyük zararlarvermişlerdi gerçi; onlarcayoldaşımızın katledilmesine,tutsak düşmesine nedenolmuş, silah ve paravarlığımızı gasbetmiş,korkunç bir deşifrasyonayolaçmışlardı. Ama hepsiniaştık ve devrimyürüyüşümüzü sürdürdük.

İşte gururla söylüyoruz ki,partili olma düşünüzügerçeğe dönüştürdük.

Sözümüzü tuttuk.Ama bu yalnızca atılması

zorunlu ilk adımlardan biriydi.Size sözümüz daha büyüktür.Size devrim sözümüz var.Bilirsiniz, sözümüzesadığızdır. Sizden öğrendiksözüne sadık kalmayı.

Sevgili önderyoldaşlarımız, and olsun,sözümüzü tutacağız.*

ÖZGÜR VATAN TOPRAKLARINI

Page 5:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

MUSTAFA SUPHİ DENİZ GEZMİŞ İBRAHİM KAYPAKKAYA MAZLUM DOĞAN

SİZE AND OLSUN Kİ

Devrim içindökülen her damlater, dökülen herdamla kan,değerlidir. Bu değerigeleceğe taşımak,tek bir damla terinve tek bir damlakanın dahi boşagitmemesinisağlamak, yaşayan,

savaşı sürdürendevrimcilerin siyasive ahlaki görevidir.

Halklarımızıntarihinde ilerici,devrimci olan nevarsa, omirasımızdır;

Farklı farklısaflarda doğuştukbelki. Ama aslında

aynı saflarda, aynımevzideydik. Halkınsaflarında, halkınmevzisindeydik.

Halkımız içindisonuçtadöktüğümüz kan.Devrim için farklıyollar düşünüyordukbelki, amafedakarlıkta,

kahramanlıktayoldaştık.

özgür bir vatan,özgürce yaşayan birhalk olmaktı ortakdüşümüz.

Bilmenizi isterizki, ihtilalciliğiniz,kahramanlığınız, ülkeve halk sevginizrehberimizdir.

özgür bir vataniçin başlattığınızsavaş asla yarımkalmadı, sürüyor vesürdüreceğiz.

Türkiyehalklarının kurtuluşuiçin düşenler, andolsun size, kurtuluşdüşünüzügerçekleştireceğiz. *

Yaşatmak, vatana, halkımıza onlargibi bağlanabilmektir. Onlar gibidevrim için, kurtuluş için emekharcamak, kanımızı dökmek,gerektiğinde canımız; vermektir.Onların geleneklerini yaşatmak vegeliştirmektir.

Yaşatmak, kitleleri onlarınyükselttiği kurtuluş bayrağınınaltında toplamaktır. Hepsi busonuncusunda toplanır ve özetlenir.Kitleleri onların dalgalandırdığıkurtuluş bayrağının altındaörgütlemeyi ve savaştırmayıbaşarabiliyorsak, onlarıyaşatabiliyoruz demektir. Parti-Cephenin bayrağı altındayüzbinlerin, milyonların toplanmasıve halkın iktidarı için savaşması,Türkiye devriminin şehitlerininyaşamaya, yol göstermeye devametmişlerdir. Çünkü onların bizegösterdiğinin esası budur.

Kitlelere gidelim. Şehitlerimizi vepartimizi anlatmamız gerekenonlardır.. Sokak sokak, ev ev gidelim.Onlar, düşmanın tüm sansür vedemagojilerine rağmen,halklarımızın bilincine, ruhunaulaşmaktadırlar. Ancak yetmez,yetmemektedir. Çünkü çok genişkitlelere, düşmanın propagandası daulaşmaktadır. Niyazi'yi tanıyor mumilyonlar? Sabo'yu tanıyor mu?Partimizi tanıyor mu? Tanıyanmilyonlar var kuşkusuz. Ama yatanımayanlar? Ama ya onlarıdevletin, kontrgerillanın basınınıntanıttığı gibi "terörist" olarakgörenler? Ya öyle görmeyip de,çatışmalarını, direnişlerinikahramanca görüp de onlara dairdüşünceleri "Yazık oldu

gençlere"den öteye gitmeyenler?Onlara direnişlerinden dolayı bellibir sempati duyup da, neyi

savunduklarını, ne içinsavaştıklarını yeterince bilmilyonlar?

29 Mart 1997

Evet, hepsi, hepsi bizi bekliyor.Bizim onları anlatmamızı bekliyorlar.Afişinden yazılamasına,pankartından bildirisine kadar; ev,kahve toplantılarından açık havatoplantılarına kadar; hiç bir biçimiküçümsemeden anlatabilmeliyizonları.

Her eylemimizle, onlarıunutmadığımızı,unutturmayacağımızı, katledilen heryoldaşımızın, katledilen halktaninsanlarımızın hesabını mutlakaama mutlaka soracağımızı dosta da,düşmana da göstermeliyiz. Bu hergünkü, her anki görevimizdir. Ama30 Mart -17 Nisan, bu görevi enyoğunlaşmış haliyle yerinegetireceğimiz günler olmalıdır.Şehitlerimizle destansı bir tarihyazdık. Şehitlerimizle Parti-Cephelisavaşa ulaştık yeniden. Bu tarihgücümüzdür. Bu tarih halklarımızıntüm özlemlerinin karşılığı olanalternatifin ortaya çıktığı tarihtir. Butarihe borcumuz halk kitlelerinebunu gösterebilmektir. Sözümüzle,eylemimizle, yaşamımızla veölümümüzle anlatacağımız budur.Bu tarih Parti-Cepheyi, Parti-cepheönderliğindeki Türkiye halklarınızafere götürecek tarihtir.

Zaferi şehitlerimizle, PartimCephemizle kazanacağız! *

Bu harekete gönülverenler, Mahir'lerinbayrağını bir an olsunyere düşürmeyecek,Çiftehavuzlardadalgalanan bayrağı,ülkemizin her tarafındandalgalandırmaya devamedecektir.

önderimiz biliyoruz ki,Mahir'lerle başlayan butarih önderliğinizdekesintisizleşti.

Parti-Cephemiz,biliyoruz ki, bu mirasönce Devrimci Sol'da,sonra Devrimci HalkKurtuluş Partisi-Cephesinde ete kemiğebüründü.

önderimiz, Parti-Cephe'yi yeniden inşaetme görevimizi yolgöstericiliğinizdenetleştirdik. Parti-Cepheyiinşa etme sürecimizde

AND OLSUN KİÖNDERİMİZ

AND OLSUN KİPARTİ-CEPHEMİZdarbeler, ihanetlergördük, iradeniz,kararlılığınız yolumuzuyitirmememizin güvencesioldu. İhanetlerden zaferleçıkmayı öğrendik.

Parti-Cephemiz,70'lerden bu yana biryıldız gibi yol gösterdinbize. En karanlık yıllardasenin direnişgeleneklerinle, çağrılarınlasarsıldık, kendimizegeldik. Seninönderliğinde yeniden

ayağa kalktık. Yendik,yenildik ama aslavazgeçmemeyi öğrendik.

Önderimiz, Mahir'eyönelen zehirli oklar sizede yöneldi.

Ama siz hünerliellerinizle, sabrınız veiradenizle düşmanateslim alma mutluluğunutattırmadınız. Kuşatmalaraltında dimdikdurabilmeyi öğrettinizbize.

önderimiz, Parti-

Cephemiz, 20 küsur yıldırTürkiye devrimcihareketinde sizindamganız var, yendiniz,yenildiniz, kuşatmalaryardınız. Ama orak-çekiçlive yıldızlı bayrak hiç yeredüşmedi. Hiç umutsuzbırakmadınız bizi.Vatanımıza, halkımıza;ölümüne bağlanmayıöğrettiniz bize. Karşımızaçıkan her karmaşıkdurumda yeni çözümlersundunuz. Pusulasızkalmadık hiç.

And olsun, zaferisizinle kucaklayacağız.

And olsun size,harcadığınız emeklerboşa gitmeyecek!

Yolgöstericiliğinizdeyürüyüşümüz sürecek.

And olsun, zaferisizinle kucaklayacağız!

ŞEHİTLERİMİZLE KAZANACAĞIZ

Page 6:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

29 Mart 1997

Büyük Akışevrimininının Adıdır

ir kanal... Çok büyük bir suakıyor... Coşkulu, dalgalı,

• gürül gürül bir akış...Düşman bu akışın tam karşısındasetler oluşturmaya çalışıyor yıllardır.Yasalar çıkarıyor. Bu akışı sağlayansavaşçıların cesetlerini yığıyorüstüste. Suyu kana boyuyor.Zehirlemeye çalışıyor. Akışdurmuyor.

Akış 70'lerden bu yana yatağınıbulmuştur.

Öncü dalgalar, akışın önüne çıkanengelleri aşmakta tüm cesaretlerini,tüm yaratıcılıklarını kullanmış,karşılarına çıkan her yeni engeldebunu aşmanın çözümünüüretmişlerdir. Ne şabloncu kaygılar,ne de o çözümün gerektirdiğibedellerin büyüklüğü onları doğruyuhayata geçirmekten alıkoymamıştır.

Bu akışın kaynağını hiçunutmamıştır, geçmişine sahipçıkmıştır Parti-Cepheli. Mirasınıkıskançlıkla savunmuştur. Ve öteyandan, gün yeni bir şey söylemeyigerektiriyorsa, onu söylemekte decesurdur. Ama asla akışın yönüdeğişmemiştir. Bu otuz yıllık Parti-Cepheli akışta engelleri aşmaktaustalık vardır.

Silahlı savaşın zorunluluğunuortaya koyan da, 30 yıla yatandırkesintisiz halkın silahlı savaşımgeliştirmekte ısrarlı olup uygulayanda Parti-Cephedir. Demokratikmücâdelede, demokratik mevzilerinkazanılmasında, halk iadelerininörgütlenmesinde Parti-Cephe vardır.Militanlıkta da, savaşçılıkta da,kitlesellikte de onsuz Türkiye'dekimücadelenin tarihi yazılamaz.Türkiye solunun bugün sahip olduğuhemen tüm geleneklerinyaratılmasında Parti-Cephe vardır.Mücadelede kazanılan her mevzide,her hak ve özgürlükte, Parti-Cephelilerin emeği ve kanı vardır.

Parti-Cephe Türkiye devrimininbüyük akışının adıdır.

Onlarca yıldır, Parti-Cephe'ninyanısıra da irili ufaklı pek çok akım,pek çok grup olmuştur. Ancak bubüyük akışın yanındaki, etkisindekiküçük derecikler olmaktan öteyegeçmemişlerdir. Çoğu kez tersyönlere akmış, büyük akışın önüneçıkmışlardır. Parti-Cephenin akışı,bir yandan düşman setleriniyıkarken, bir yandan da bunlarınyarattığı sürtünmeyi yenmemücadelesi olmuştur.

Türkiye devriminin akışı 30 yıldırParti-Cephe'nin açtığı kanalda

sürmektedir. Bu akışı sağlayan netbir stratejik bakış, hedefe ulaşmaktakararlılık, yüzlerce gelenek, yüzlerceilke, kural ve değerlerdir. Bu strateji,bu gelenekler, bu ilke ve kurallarınkaynağı ise, devrime tam bir kesinlikve kararlılıkla yönelmiş olmaktır.Herşey kaynağını buradan almıştır.

Parti-CepheDevrimi ArayıştırParti-Cephe'nin düşmanla

savaşının, oportünizme,revizyonizme karşı ideolojikmücadelesinin anlam ve önemibudur. Derdimiz devrimdir.Kaygımız devrimdir. Parti-Cephe'ninsavunduğu strateji ve taktiklefde,savunduğu politikalarda ne şu ya dabu "sosyalist" ülkenin desteğinikazanma, ne oligarşinin,emperyalizmin icazetini alma, ne deşu ya da bu teorik şablona uymakaygılan olmamıştır. Çünkü bukaygıları taşımak, devrim kaygısınıgeriye atmaktır. Başka bir anlamıyoktur.

Teori devrimi başarmak içindir.Teorinin Parti-Cephe geleneğindekianlamı, işlevi bu olmuştur. Devrimigeliştirmeyen hiç bir teorikçözümleme doğru ve geçerli olamaz.THKP-C'nin 60'h yılların sonundakipartileşme süreci, Türkiyedevriminin yolunun netleştirilmesisürecidir. Evet, Mahir'in 1970'lerdesavundukları, örneğin 1969'dasavunduklarından farklıdır. Evet,Devrimci Sol'un 90'larda önerdiği

örgütlenme biçimleri 1980'deönerdiklerinden farklıdır. Pekala buneyi gösterir? Mahir'in ya daDevrimci Sol'un kendi kendisiyleçeliştiğini mi?

Bugün bundan hareketle, Mahir'i,ya da Devrimci Sol'u, DHKP-C'yikendi kendisiyle çeliştirmeyeçalışanların, Mahir'le, DHKP-C'yleMarksizm-Leninizmin ustalarınınteorisini çeliştirmeye çalışanlarınçabası beyhudedir. Bu çabalar,pratikte Parti-Cephenin ideolojik,politik ağırlığı altıfıda ezilen, Parti-Cephenin üretkenliği karşısındakendi kısırlığını örtmeye çalışan vede teorinin devrim için olduğunuunutan, teoriyi akademik bir çalışmaolarak, kitabi olarak ele alan birmantığın ürünüdür. Oysa THKP-C'nin de, Devrimci Sol ve DHKP-C'nin de özgünlüğü, yaratıcılığı,üretkenliği tam bu noktadadır. Parti-Cephe'nin starejisinin de, güncelpolitika ve taktiklerinin de devrimigeliştirmesinin sim buradadır.Hedefimiz devrimdir. Teorinin •doğruluğunun ölçüsü devrimigeliştirmesidir. Parti-Cephe'ninTürkiye devriminin ideolojik, politik,teorik öncüsü olabilmesi bu ele alışınsonucudur.

•4Parti-CepheDevrim Yolunda KararlıBir İlerleyiştirTHKP-C'nin partileşme süreci

devrimin yolunun netleştirilmesisürecidir dedik. Bu yol

netleştirildiğinde ise, artık Parti-Cephe'nin süreci, bu yolda kararlı birilerleyişle biçimlenir. Hiç bir güç, hiçbir ortam bu kararlı ilerleyişidurduramamış, saptıramamıştır.Ülke çapında ya da dünya çapındayaşanan çok çeşitli gelişmeler,Türkiye solunda birbiri ardınakırılmalara, sapmalara yolaçarken,70'lerden bu yana doğrultusunuörgütsel anlamda da, politikanlamda da kaybetmeyen tekdevrimci gelenek olarak Parti-Cepheöne çıkmıştır. Bu, Parti-Cephe'yekesintisizliğin gücünü ve istikrarınıkazandırmıştır.

Türkiye solunda ÇKP'ye, AEP'e,SBKP'ye bağlı olarak; 12 Mart ve 12Eylül cuntalarına bağlı olarak;sosyalist ülkelerdeki kapitalistrestorasyona bağlı olarak; YeniDünya Düzeninin dünya genelindeestirdiği karşı-devrim dalgasınınsonucu olarak sayısız savrulma"yaşanmıştır. Denilebilir ki, Türkiyesolunda bir kaç stratejideğiştirmemiş; taktik anlamdalegaliteden illegaliteye, illegalitedenlegaliteye; silahlı savaştan legalparticiliğe savrulmamış; örgütselanlamda, daha önceki"önderliklerini" şu ya da buzamanda sağ sapmayla, tasfiyeciliklemahkum etmemiş bir hareketbulmak imkansız gibidir. Bununistisnası Parti-Cephe'dir. Parti-Cepheperspektifinde örgütlenen, Devrimci

ÖZGÜR VATAN TOPRAKLARINI

Page 7:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

29 Mart 1997

Halkımızın, dünyahalklarının, ülkemizin

tüm devrimci,demokrat, yurtsever

güçlerinin, bu ülkeyiseven herkesin

karşısında alnı ak, başıdik bir Parti-Cephe

gerçeği vardır.Halkımızın kontrgerilla

çetelerinin zulmüaltında olduğu, pisliğin

her yanı kapladığı,alternatifsizliğin halk

kitleleriniumutsuzluğa,çözümsüzlüğe

sürüklediği bu ülkede,alnı ak, başı dik, parıl

parıl parlayan, kendinikanıtlamış bir güçolarak Parti-Cephe

umut olarakbüyümektedir.Büyümesini

sürdürecektir. Bunaengel olunamaz.

Sol olarak gelişen ve gelişmesiniDHKP-C olarak partili süreceulaştıran devrimci harekettir. 70'lerinbaşında THKP-C'nin aydınlattığıortaya koyduğu devrim yolunda, buyolu zenginleştirerek, geliştirerekilerlemeye devam ediyoruz. Bustarejik doğrultu Türkiye devrimininonlarca yıllık pratiği içinde kendinikanıtlamıştır.

Parti-Cephe, emperyalizme veoligarşiye karşı savaşımı içinde çoğuzaman yalnız başına kalmış, ancakhiçbirinde geri çekilmeyi, oligarşiyleve emperyalizmle uzlaşmayı, ya dasessiz, tavırsız kalmayı seçmemiştir.12 Mart ve 12 Eyiül'de, 90'lardaolduğu gibi oligarşinin en saldırganolduğu, Körfez krizi dönemindeolduğu gibi emperyalizmin enkudretli gözüktüğü anlarda da,düşmanın tüm oklarını üzerineçekme pahasına, büyük bedellerödeme pahasına, savaşmayı, devrimyolunda ilerlemeyi seçmiştir. Budönemler, Parti-Cephe'yi tüm diğersol güçlerden ayırdeden, onunfarklılığını somutlayan dönemlerolmuştur.

Parti-Cephe'nin TarihiAyni ZamandaOportünizme veRevizyonizme KarşıMücadelenin TarihidirParti-Cephe'nin bu istikrarlı

gelişimini sağlayan en temelözelliklerden biri, düşmana karşı

mücadelesinde kırılmayan,bükülmeyen bir çizgide savaşırken;sağıyla, soluyla da arasına kalınçizgiler koymuş olmasındadır.

Gelişim süreci bu açıdan sonderece öğreticidir. THKP-C'yi.oluşturan kadroların büyük "çoğunluğu gençlik hareketininönderleridirler. Yine çoğu, önce TİP(Türkiye işçi Partisi) içindedirler.Mahir TlP'in Çankaya Teşkilatıüyesidir. TlP'in içindeki varlıklarıgençliğin militanlığıyladır. OnlarTlP'in reformist, parlamenteristteorisine itibar etmemiş, daha ozamanlardan devrim yolununarayışı içinde olmuşlardır. O dönemyayınlanan "Türk Solu" dergisinde,Mahir'in örneğin 1969 yılı boyuncaTİP'le yürüttüğü tartışmalara ilişkinyazılar görülür.

İlk hesaplaşmalardan biri"barışçıl geçiş" teorileriyledir. Buhesaplaşmada mücadelenin,kitlenin taleplerine artık cevapveremez hale gelmiş olanparlamenterist TİP revizyonizmimahkum edilmiştir. Mahir'in yine1969'larda yazdığı RevizyonizminKeskin Kokusu I-II, o koşullardarevizyonizme vurulmuş güçlüideolojik darbelerdir. Bu yazıda"barışçıl geçiş" sözleri üzerineşunları yazmıştır örneğin:

"Gerçekten de bilimselsosyalizmin kurulmasındanbugüne kadar sosyalizme barışçılyoldan geçiş sorununda,Marksistlerin burunları daimahassas olmuştur. Ve dikkatler daimabir sapmanın olup olmadığınayönelmiştir.

Emperyalist dönemde iseMarksistlerin burnuna keskin birrevizyonizm kokusu gelmiştir busözden."

Bu arayış içinde reformizmi,revizyonizmi kesin bir biçimdemahkum ederek ulaştıkları ilk yerMilli Demokratik Devrim'dir.

Bu dönemde esas olarak SosyalistDevrim - Milli Demokratik Devrimayrışması yaşanır. Mahir'ler MDDsaflarındadırlar. Sonra oportünizmekarşı mücadele içinde MDDsaflarında ayrışmalar yaşanır. Tümbu ayrışma ve gelişmeninkarakteristik yanı, Mahiri erin herayrışmada, her saflaşmada ülke vehalk gerçeğini biraz daha derindenkavramalarıdır. Ülke somutuçözümlendikçe, devrimin yolunu busomutluğa biraz dahayakınlaştırmışlardır. Bu sürecinsonunda ulaşılan yer, ülkemizinönündeki devrim aşamasınınDemokratik Halk Devrimi aşamasıolduğu ve bu devrimin de HalkSavaşının ülkemize özgü biçimlenişiolan Politikleşmiş Askeri SavaşStratejisi'ylegerçekleştirilebileceğidir. THKP-C'nin partileşme süreci işte buanlamda esas olarak bir ideolojikmücadele süreci olarakşekillenmiştir.

THKP-C önderleri, bu süreçte

oportünizmle, revizyonizmlekıyasıya bir mücadele içindeolmuşlardır. Onlar kaçmış, Mahir'lerkovalamıştır. Mahir oportünizmeilişkin daha işin başında son dereceaçık bir gözleme ve düşünceyesahiptir: "... hangi kılığa bürünürse

bürünsün, oportünizmin değişmezözelliği ideolojik mücadeleden,kaçmaktır. Oportünizmin panzehiriideolojik mücadeledir. Oportünizmproleter devrimcilerin karşısınahiçbir zaman açıkça çıkamaz."(THKP-C Dava Dosyası, s. 19)

Parti-Cephe çizgisi, Türkiyesolunda o güne kadarki en ciddi veköklü ideolojik hesaplaşmadır. Teoriktartışmalar "fikir cimnastiği"olmaktan, ülkenin "sosyo-ekonomikyapısı" üzerine akademik, soyuttartışmalar olmaktan çıkarılarak,devrim sorununa bağlı olarak elealınan bir hale dönüştürülmüştür.Mahir'lerin yine bu gelişmesürecinde içinde yeraldıklan AydınlıkSosyalist Dergi'den ayrılmaları daböyle bir kararlılığın ve kendinegüvenin ürünüdür. Ayrılık üzerineşöyle yazar Mahir:

"Gerçekten de ayrılmaların,bölünmelerin hoş olduğunu iddiaedecek değiliz... sağcı ideolojiyitartışma ile bertaraf etmenin ortamıolmadığına ve iki ideolojininortasının bulunmayacağına göre,ayrılık zorunlu olmuştur. Çünkü,

gerçek anlamda birlik,bilimsel sosyalizmintemeli üzerindekurulabilir.»Görüş ayrılıklarıkarşısındaki devrimcitutum, bazıarkadaşların yaptığıgibi, bu ayrılıkları örtbasetmek değil, üstüneüstüne gitmektir.Biz daima ikinci yolutercih ettik. Sahte birlikçağrılarına karşıkoyarak varolanideolojik farklılıklarınüstüne üstüne gittik..."(M. Cayan, AydınlıkSosyalist Dergiye AçıkMektup)Devrim yolunda ilerlemekararlılığı, işte bu tavırlaParti-Cephe çizgisinin birgeleneği olmuştur. 74sonrasında Parti-Cepheçizgisini savunanlarınDevrimci Yoltasfiyeciliğine tavıralışlarında da aynı bakış

açısı, aynı devrime yürüme kararlılığıvardır:

"... Hareketin bugün içindebulunduğu durum, iki ayrısistematiğin pratiğe yansımasıdır.İçinde bulunduğumuz bu durumudaha fazla uzatarak hareketinbirliği adına THKP-C düşüncesinitasfiyeye neden olacak bu siyasikaosun üstünü örtmek, THKP-Cadına, onunla uzaktan yakındanilişkisi olmayan görüşleri kabuletmek düşünülemez. Bu siyasi kaosve keşmekeşin, temel siyasiayrılıkların üstüne üstüne gitmeli vebugünkü durum tüm açıklığıylahareketin militanlarınaaçıklanmalıdır. Ve zaten devrimcitutum da bunu gerektirmektedir."(1978, Tasfiyecilik ve Devrimci Çizgi,s. 14)

Parti-Cepheliler, hiç bir dönemde,

ŞEHİTLERİMİZLE KAZANACAĞIZ

Page 8:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

oportünizmle, revizyonizmle, sağ vesol sapmalarla hesaplaşmaktan,gerekliğinde kopuşlar yaşamaktan,hiç bir gerekçe ve kaygıyla geridurmamışlar; devrimin yolunuaçacak her kopuşu, her ayrılışıcesaretle gerçekleştirmişlerdir. Buideolojik hesaplaşma büyüdükçe vekesinleştikçe, Türkiye devrimininakacağı kanal olarak Parti-Cepheçizgisi netleşmiştir.

Parti-CepheOportünizmin KarşısındaNasıl Durmuştur?Parti-Cephe, ideolojik mücadeleyi

masa başı gevezelik olarakalmamıştır. Mahir'ler, THKP-C'ninortaya çıkış sürecinde ideolojikmücadelenin asıl yönünüoportünizme, revizyonizme karşımücâdele olarak belirlerken,,Devrimci Sol, siyasi arenaya çıkışsürecinde, ideolojik mücadelenin asılodağını Parti-Cephe çizgisinin sağ vesol yorumlarına karşı mücadeleolarak şekillendirmiştir. Sürekliideolojik mücadele, devrimcihareketi sapmalara karşı koruyan birişlev yüklenmiştir.

Parti-Cephe ideolojik bağımsızlığıve kendine güveniyle uluslararasırevizyonist, oportünist akımlarınetkisine de kapatmıştır kendini.Pragmatik çıkar ilişkileriyle onlardanherhangi birine tabi olmayı, onlarınpolitik tesbitlerinin "Türkiyesözcüsü" olmayı da reddetmiş, kendiMarksist-Leninist sandalyesindeTürkiye Devriminin ideoloji vepolitikasını ortaya koymuş vesavunmuştur.

ilkesiz ittifakların, pragmatizminiçine yuvarlanamazdık. Dünyasolunu, devrimci hareketini çürütenbu mikrobun bize bulaşmasına izinveremezdik. Çeşitli ülkelerdesosyalizm adına iktidar olanoportünist, revizyonist iktidarlarınçöküşünde, bu çöküşe bağlı olarakülkemiz solundaki pekçok siyasihareketin kıblesiz kalıpuzlaşmacılığa, teslimiyetçiliğesavrulmalarında bu mikrobu taşıyorolmalarının belirleyici bir payı vardır.Ve eğer biz, bu etkilenmelerindışında kalmışsak, bunda otuz yıllıktarihimiz boyunca bu mikrobunkendimize bulaşmasına izinvermemiş olmamızın payı büyüktür.Oportünizm ve revizyonizmetkileyememiştir devrimci hareketi.Sivil toplumcu akımlar, troçkisteğilimler, hep uzağımızda kalmıştır.Saflarımıza sızamamıştır bile. Buideolojik sağlamlığın kanıtıdır.

Oportünizm veRevizyonizm,Parti-Cephe KarşısındaHep VarolmaMücadelesi VermiştirKarakteristik ve ilginçtir,

Türkiye'de siyasi arenaya yeni çıkanher grubun ilk işlerinden biri uzun

uzun Parti-Cephe eleştirisinesoyunmak olmuştur. Hemen hiçbiribu eleştirilerinde yeni bir şeysöyleyememiştir gerçi, kendilerindenöncekileri tekrar etmişlerdir. Amatekrar da olsa, kendilerini THKP-C'yieleştirmekten alıkoyamamışlardır.Çünkü hemen herkes, ancak THKP-Cgüçsüzleştiği, güçsüzleştirildiğiölçüde kendilerine hayat hakkıdoğacağı düşüncesiyle hareketetmektedir.

Oportünizm, reformizm verevizyonizm, Parti-Cephe'ye karşıideolojik mücadeleyi, hemen tümtarihleri boyunca spekülasyonlarla,komplocu teorilerle yürütmeyeçalışmışlardır. Parti-Cephe çizgisininörgütsel, kitlesel boyutta yarattığısonuçlar karşısında ezilen, diyecekbir şey bulamayan oportünizm verevizyonizm, THKP-C ideolojisiniancak çarpıtarak eleştirebilmiştir.Önce çarpıtmış, karikatürize etmiş,sonra karikatürize ettiği o ideolojiyikarşısına koyup onu eleştirmiştir.Ama bu da yetmemiştir onlara. Böyleyapmalarına rağmen, bununla THKP-C ideolojisine karşı hiç bir üstünlükelde edememişlerdir, işte bu noktadabir yandan Parti-Cephe'yi takliteçalışırken, diğer yandan "çaresiz"spekülasyonlara ve komploteorilerine sarılmışlardır.

Komploculuk, komploteorisyenliği yakın dönemde çeşitlivesilelerle sık sık solun gündeminegirdi. Ama komplo teorisyenliğinintarihi eskidir solda. TKP'ninDenizleri "ajan" ilan etmesine kadaruzanır. THKP-C'nin Elrom eyleminde"gizli servisler"in parmağınıaramışlardır o zaman da. AynıTKP'nin Gün Sazak'ıncezalandırılması karşısında DevrimciSol'a karşı geliştirdiği spekülasyon daaynı muhtevada olmuştur. Amayalnız TKP'yle sınırlı değildi bumantık. Sabancı eyleminde bumantığın sola nasıl nüfuz ettiği çokdaha açık görüldü.

Parti Cephe çizgisi THKP-Cdöneminde de, Devrimci Sol veDHKP-C döneminde de, bu ideolojiksağlamlığının sonucu olarak;oligarşinin statükolarına boyuneğmediği gibi, solun statükolarına daboyun eğmemiş, bunları kırıpyıkmakta tereddüt etmemiştir. SolunParti-Cephe çizgisine kızgınlığının,düşmanlığının en önemlinedenlerinden biri budur. Parti-Cephe çizgisi, statükoları kırdıkça, solo statükolar içinde kalamaz, ostatükoları taraftarlarına karşısavunamaz olmuş, adeta kendiçizgisi ve politikasını uygulayamazhale gelmiştir. Düşmanla hesaplaşmatemelinde sürdürdüğümüz çizgi iseonları adeta ürkütmüş, düşmanınsaldırılarından korkup bu devrimciçizgiye saldırmaya başlamışlardır.DHKP Kongresinde bu gelişme tümçıplaklığıyla şöyle ortayakonulmuştu:

"Attığımız her adımdan,gelişmeden ürken ve yok oluşunugören sol, daha yüksek perdedenhareketimize saldırmıştınTarihimizin hemen tüm kesitlerinde,gerek yenilgi, gerek yükselişyıllarında, politika vetaktiklerimizle, ideolojiksağlamlığımızı yitirmememiz, 12Eylül gibi en bunalımlı dönemlerdenherhangi bir sapmaya uğramadanve birliğimizi koruyarak çıkmamız,sol için çok daha korkutucuolmuştur. Oligarşinin hareketimizibölmek için geliştirdiği tümmanevralara, kontrgerillapropagandalarına ortak olmuş veoligarşinin içimizden çıkardığı,birliğimizi parçalamak için hareketegeçirdiği hainleri her zamandesteklemişlerdir."

Tabii örneğin, cuntanıncezaevlerinde oportünizm verevizyonizm, rahat rahat Tek Tipelbise giyecekken, Parti-Cepheçizgisinin tavrı onların rahatınıbozmuştur. Örneğin, 87-88'lerdeoligarşinin icazetinde "yuvarlanıpgiderlerken" sürece müdahalesiyleDevrimci Sol tüm planlarınıbozmuştur. 90'larda aynı şeyyaşanmıştır, işte bunlardan dolayıParti-Cephe çizgisine karşı düşmancatutum takınmışlardır hep.Oportünist, revizyonist, reformistsolun, darbe ihaneti karşısındaDevrimci Sol'a tavır almakta, hemenhiç ayrımsız birleşebilmeleri debunun çıplak bir ifadesidir.

Çok çeşitli koşullarda DevrimciSolcuların, Parti-Cephelilerin yalnızbırakılmasının altında da gizli ya daaçık bu mantık vardır. Parti-Cephe'nin şu ya da bu konudakietkinliğini, insiyatifini kırmak için,birbirleriyle en anlaşamayan gruplarbile, çok rahat biraraya gelebilmiştir.Birlik konusunda olumsuz birgeçmişe ve pratiğe sahip sol, yalnızParti-Cephe'ye karşı olma noktasındabirlik sıkıntısı çekmemiştir. Bumantık "Parti-Cephe'ninöncülüğünü, damgasını vurmasınıengellemeliyiz' diye açıkça da ifadeedilmiştir.

Varlık şartlan adeta Parti-Cephe'ye saldırmak olmuştur. Ancaksolun devrimci harekete düşmanlığı,subjektivizmi de, devrimci hareketidoğruları hayata geçirmektenalıkoymamışım Halk hareketinin,devrim mücadelesinin geliştirilmesineyi gerektiriyorsa, o yapılmıştır.Gerekirse oligarşiye rağmen,gerekirse de sola rağmen...

Parti-CepheHerşeye RağmenBüyümüş, GelişmiştirOligarşi, kontrgerilla, emperyalizm

her fırsatta darbe vurmaya, oportünizmve reformizm her fırsatta onu güçtendüşürmeye çalışmış, bu çaba bazen açıkbir kuşatmaya dönüşmüştür. Parti-Cephe'nin devrimin yolunda ilerleme

29 Mart 1997

Silahlı savaşınzorunluluğunu ortaya koyan

da, 30 yıla yakındırkesintisiz halkın silahlı

savaşım geliştirmekte ısrarlıolup uygulayan da Parti-

Cephedir. Demokratikmücadelede, demokratik

mevzilerin kazanılmasında,halk kitlelerinin

örgütlenmesinde Parti-Cephe vardır. Militanlıkta

da, savaşçılıkta da,kitlesellikte de omuz

Türkiye'deki mücadelenintarihi yazılamaz. Türkiye

solunun bugün sahip olduğuhemen tüm geleneklerin

yaratılmasında Parti-Cephevardır. Mücadelede

kazanılan her mevzide, herhak ve özgürlükte, Parti-

Cephelilerin emeği ve kamvardır.

kararlılığı işte burada kendini göstermiş,kuşatmalar yarılmış, gelişmesürdürülmüştür. Türkiye solunda hiç birsiyasi hareketin, değil mücadeleyi veörgütlenmesini geliştirmek, ayaktakalmayı bile başaramayacağısaldırılardan sıyrılarak bugüne gelebildik.Savaş gerçeğinin tüm çıplaklığıyla veşiddetiyle yaşayarak, bunun büyükbedellerini ödeyerek gelişmemizisürdürdük. Savaşı bilmeyenler, içindeolmayanlar tüm bu gelişmeler karşısındasayfalarca yazıp çizdiler, gün geldi kimibittiğimize hükmetti, gün geldi kimi,teorilerimizin, stratejimizin iflas ettiğinedair ahkam kesmeye başladı; amaoligarşinin iddialarını da, solun savaşgerçeğinden habersiz tüm bu sözdeteorik spekülasyonlarını da savaşımızla,pratiğimizle, gelişmemizi sürdürerekcevaplandırdık.

Herşeye rağmen büyüyoruz. Türkiyedevrimci hareketinin belkemiğiyiz.Tartışan varsa tartışsın. Ama gerçekbudur. Parti-Cephe, 30 yıllık tarihi süreçiçinde, ideolojik, politik, teorik, pratik,herşeyiyle kısırlığı ve marjinalliği içindekıvranan revizyonizmi, oportünizmi ezipgeçmiştir. UMUT olarak adlandırılmayı,yüzlerce şehit verdiği bu tarihiylehaketmiştir.

Halkımızın, dünya halklannın,ülkemizin tüm devrimci, demokrat,yurtsever güçlerinin, bu ülkeyi sevenherkesin karşısında alnı ak, başı dik birParti-Cephe gerçeği vardır. Halkımızınkontrgerilla çetelerinin zulmü altındaolduğu, pisliğin her yanı kapladığı,akernatifsizliğin halk kitleleriniumutsuzluğa, çözümsüzlüğe sürüklediğibu ülkede, alnı ak, başı dik, parıl parılparlayan, kendini kanıtlamış bir güçolarak Parti-Cephe umut olarakbüyümektedir. Büyümesinisürdürecektir. Buna engel olunamaz. *

ÖZGÜR VATAN TOPRAKLARINI

Page 9:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

KurtarmaOperasyonu

Çiller-Ağar ekibi Susurluk kazasınınbaşından itibaren gerçeklerin ortayaçıkmasını engellemek için büyük çabasarfettiler. Yakalamış olduğubaşbakanlık koltuğunu kaybetmekistemeyen Erbakan ve Refah Partisi,dolayısıyla da Refah destekçisi İslamiçevreler ve bunlara bağlı basın dakraldan daha kralcı kesilerek Çiller veAğar'a en büyük desteği veren kesimleroldu.

Kontgerilla şeflerinden, Ağar'ın sağkolu eski MlT'çi Korkut Eken 19Mart'ta istanbul Devlet GüvenlikMahkemesi'ne verdiği ifadesindeMehmet Ağar'dan başlayarak AbdullahÇatlı, Sedat Bucak, Hüseyin Kocadağ,Alaaddin Çakıcı, Haluk Kırcı, Ali Yasak,Sami Hoştan, Tank Ümit, Yeşil kod adlıMahmut Yıldırım ve Hadi Özcan'akadar neredeyse Susurluk kazasındanbu yana kontrgerilla çeteleri, ölümmangaları içinde adı geçen hemenherkesi tanıdığını kabul etti. ÜstelikAbdullah Çatlı'yı da gerçek kimliğiyletanıdığım ve görüştüğünü söylüyordu.

Ancak, tanıdığını söylemesi onlarlaişbirliği yaptığı, birlikte çalıştıklarınıkabul ettiği anlamına gelmiyor tabii.Aksine bu kişilere bazı kurum vekuruluşların yardımcı olduğunu ilerisürerek, kontrgerilla çeteleri ile olanilişkileri kendi üzerindenuzaklaştırmaya çalışıyor. Bu ilişkilerinkendi üzeninden uzaklaştırılmasıdemek aynı zamanda Ağar'ın da builişkilerin dışında tutulması anlamınageliyor, inandırıcı olmak için de zatenayyuka çıkmış olan bunlarlatanışıklığını kabul ediyor. Bir bakımaKorkut Eken kendisini kurtarmaktançok Ağar'ı "temize" çıkarmak içinkumar oynuyor.

Tasfiyeden KurtarmaOperasyonunaÇatlı'nın üzerinden Ağar imzalı

silah taşıma ruhsatı çıktığında tümgözler Ağar'ın üzerine çevrilmişti. Ağarimzanın kendisine ait olmadığınısonuna kadar savunarak inkar etmekteısrar etti. Ancak bu kendisinikurtarmaya yetn ledi.

Jandarmanın ye Adli TıpKurumu'nun verdiği raporlarruhsatların ve imzanın sahte

olmadığını ortaya koydu. Tekrar ortayaçıkarılan MiT raporu, Çatlı dışındaYaşar Öz ve birçok kontrgerillaelemanına da aynı ruhsatlardandağıtıldığının ortay» cinası, dahaönce yakalanan Yaşar Öz'ün, HalukKırcı'nin, mafyacı Ömer Lütfü Topal'ınöldürülmesinden sonra gözaltınaalınan özel timcilerin Ağar'ın emriyleserbest bırakıldıklarının anlaşılması,Susurluk Komisyonu ve DGM'yeverilen ifadeler Ağar'ın kontrgerillaörgütlenmesinde kilit noktalardanbirinde yer aldığını göstermekteydi.

Basına ve kamuoyuna parça parçasızdırılan bilgiler, belgeler herşeyinplanlı olarak sürdürülen bir oyununparçası olduğunu açıkça ortayakoymaktaydı. Gelişmelerkon t rge r ili a nın Ağar'ı hatta onunlabirlikte Çiller'i de gözden çıkardığıizlenimi veriyordu. Bundan duyduklarıkaygı o günlerde Çiller ve Ağar'ın yüzifadelerinden, davranışlarından dahihissedilebiliyordu.

Bugün gelinen nokta da ise,oligarşi içi çelişkilere bağlı olaraksüren iktidar kavgasındakontrgerillanın bugüne kadarkullandığı ama artık kendisine yükolmaya başlayan çetelerin, ölümmangalarının bir kısmının tasfiyesiniamaçlayan operasyonunun durulmanoktasına geldiği, verilen kurbanlaryeterli görülerek hareketin Ağar'ıkurtarma operasyonuna dönüştüğügörülmektedir.

Susurluğun ÜzeriörtülemeyinceZaman Kazanma YolunaBaşvurulduÇiller-Ağar ekibi Susurluk

kazasının başından itibarengerçeklerin ortaya çıkmasını

engellemek için büyük çaba sarfettiler.Yakalamış olduğu başbakanlıkkoltuğunu kaybetmek istemeyenErbakan ve Refah Partisi, dolayısıylada Refah destekçisi İslami çevreler vebunlara bağlı basın da kraldan dahakralcı kesilerek Çiller ve Ağar'a enbüyük desteği veren kesimler oldu.

Erbakan Susurluk için başlangıçta"bunlar faso fiso" derken, destekçisibasın organları da sürekli olayınbüyütülmemesi gerektiği yönündeyazılar yazıp, yayın yaparak,Susurluk'la ilgili gelişmelere ilgisizdavranarak ya da küçük haberlerlegeçiştirerek desteklerini sonuna kadarsürdürdüler-

Hükümet uzun süre gelişmeleresessiz kaldı. Ancak tepkileryükselmeye başlayınca Çiller,tepkilerin büyümesini engellemek içinAğar'ı istifa ettirip, yerine kukla olarakkullanılabilecekleri Meral Akşener'iatadı. Ardından da karşı atak olarakistanbul Emniyet Müdürü kontrgerillaşeflerinden Yazıcıoğlu'nü görevdenaldırdı. Bu aynı zamanda Ağarekibinin kolay teslim olmayacaklarınınbir ifadesiydi.

Ardından sessiz kalmanın devletide, hükümeti de daha çok yıprattığıgörülerek aslında hiç bir yaptırım gücüolmayan Meclis Araştırma Komisyonukuruldu. Aradan onca süre geçtiktensonra İDGM'de dava açıldı, ifadeleralınmaya başlandı. Tüm üzerini örtmeçabalarına rağmen bir çok şey açığaçıktı. Ama herşey ağırdan alınıyordu.Onca ifadelere, ortaya çıkan belgelererağmen suçlular ellerini kollarınısallayarak aylarca ortalıkta dolaştı.Çıkabilecek başka delilleri yok etmek,verecekleri ifadeleri ayarlamalarınısağlamak için bolca zaman kazanıldı.Hakkında tutuklama karan çıkarılanibrahim Şahinler, Ayhan Akçalar birtürlü yakalanmadı. Pazarlıklar yapılıpgüvenceler verildikten sonra da teslimolmaları sağlandı. Teslim olanlarınhemen hepsinin verdikleri ifadelerdekiortak yan Ağar'ı bu işin dışında tutmaçabalarıydı.

Fezlekeler BekletiliyorMehmet Ağar ve Sedat Bucak'in

yargılanmasını sağlamak için 1DGMtarafından dokunulmazlıklarınınkaldırılması amacıyla Meclisegönderilen fezlekelerin iki aya yakınsüredir Başbakanlıkta bekletilmesi,

29 Mart 1997

burjuva muhalefet partilerinin deepeyce uzun bir süredir Susurluküzerinde eskisi kadar durmaktanvazgeçmesi, yine burjuva basının daözellikle "Sürekli Aydınlık için lDakika Karanlık Eylemi"nin songünlerinden itibaren Susurluk'ugündemden düşürmeye başlamalarıoligarşi içindeki iktidar kavgasında"Susurluk konusunda" biraz "zorunlu"da olsa şimdilik bir uzlaşmasağlandığını göstermektedir.

Nitekim uzun bir süredir özelliklekoalisyonun Refah Partisi kanadınayönelik yıpratma kampanyasıylayürütülen hükümeti düşürmeyeyönelik çabalar, mevcutalternatifsizlik karşısında ordununaçıktan devreye girmesiyle burjuvapartilerini hizaya getirme hareketinedönüştürüldü.

Dengelerin hassas olduğu, başkahükümet altarnatiflerininyaratılamadığı böyle bir dönemdeAğar ve Bucak'ındokunulmazlıklarının meclistegörüşülmesinin mevcut krizi daha daderinleştireceği açıktır. Bu nedenlehükümet olmanın avantajıkullanılarak bugüne kadar zamançahnabilmiştir. Ancak kontrgerilla şefiiçin tehlike hala devam etmektedir.

Ağar baştan beri "kellesini"vermek istemediğini açıkça ortayakoydu. Bugüne kadar susarak,suçlamaları reddederek bu yanıyladevlete sadık olduğunu gösterdi amakarşılığını da beklediği açık. Daha boyhedefi olduğu ilk günlerde tehdit yollu"elbet bizim de konuşacağımız günlergelir" diyerek gerekli yerlere mesajınıvermişti. Son dönemlerde"Namusumuza, şerefimize uzanandilleri keseriz" diyerek tekrar tehditlersavurmaya başlaması, Elazığ'daolduğu gibi gövde gösterilerineyönelmesi "kelle"sini vermemektekararlı olduğunu göstermektedir.

Oligarşinin, yönetememe krizininderinleştiği, geniş halk kesimlerininsokaklara dökülerek tepkilerini dilegetirmeye başladığı, devlete, meclisegüvensizliğin iyice arttığı böyle kritikbir dönemde yeni sorunların,hükümet krizlerinin çıkmasınıistemeyeceği açıktır. Bu nedenle şimdiAğar sorunundan kurtulmanın, dahadoğrusu Ağar'ı bu sorundankurtarmanın yollan aranmaktadır,özel timcilerin pazarlık karşılığı teslimolmalan, Meclis Araştırma Komisyonuüzerinde yoğunlaştırılan baskılar,Korkut Eken'in Abdullah Çatlı'yıtanıdığım itiraf etmesi ancak bununMiT'te çalıştığı dönemle sınırlıolduğunu açıklayarak Çatlı'nın Ağar'lailişkisini gizlemeye çalışması Ağar'ıkurtarma, Susurluk soruşturmasınınüzerini örtme operasyonunun birparçası olarak gündeme gelmektedir.

Fezlekelerin Mecliste görüşülmesisonsuza kadar ertelenemeyeceğinegöre, şimdi sorun, Ağar ve Bucak'ınyapılacak oylamadadokunulmazlıklarının kaldırılmasınınnasıl engellenebileceği üzerindeodaklaşmaktadır. Yolsuzluklarınıaklamakta oldukça maharet sahibiolan hükümetin buna nasıl bir çözümyolu bulacağını da hep birliktegöreceğiz.*

ŞEHİTLERİMİZLE KAZANACAĞIZ

Page 10:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

1O 29 Mart 1997

e w r o z

Zulmün Olduğu Yerde İsyan Haktır"Newroz Ortadoğu halk-

larının zulme karşı isyanve başkaldırı günüdür.Binlerce yıl öncesininzalim Dehaklarına karşıdemirci Kawaların yaktığıisyan ateşidir. Zulmünönünde başeğmeyen, dire-nen halkların savaşgünüdür Newroz. İlk ateşdemirci Kawa'nın yaktığıateşti. O ateş bugünekadar hiç sönmedi, aksinegün geçtikçe büyüdü.Çünkü ne zulmedenlertükendi, ne zulüm ne dezulme karşı direnendemirci Kawalar... ZalimDehak o y ıllarda gençinsanların beynini, canınıistiyordu. Bugünde zalimDehaklarkan, can, beyinistiyor. Bu yüzden bin-lerce insan katlediliyor,kaybediliyor, zindanlardatutsak ediliyor. Ama zal-imler zulme karşı direnciyok edemiyorlar. Kanla,canla, emekle, Özveriylebüyütülen ateş sönmüyor.Gerillalar körüklüyorateşi, yoksul gecekonduhalkı körüklüyor ateşi.Zulüm arttıkça ateş debüyüyor. Yıl 1997 21Mart, yine ateşler y akıldı,halaylar çekildi, zulmekarşı direniş yeminleriedildi. Anadolu'nun veİstanbul'un bir çoksemtinde coşkuyla veinançla kutlandı halklarınzulme karşı isyan günü.Her 21 Mart isyan günüy-dü, yakılan isyanateşiyle. Yakılan bu isyanateşi hiç sönmeyecek,zulüm düzeni yerle biredilene, tüm pislikleriateşin yakıcı sıcaklığındaeriyene kadar.

İSTANBULGazi

Mart gecesindenbaşlayan Newroz'unilk ateşi Gazi'de

yakıldı. Ateşlerin yakılmasıylabaşlayan kutlamada önce devrim

demeden sokaklara inen halkNewroz'u geleneklerine uygun birşekilde kutladı. Topselvi, Aydos,Gülsuyu, Kurtköy, Aydınlı-Parseller vb. mahallelerindehalkın lastikler yakıp halaylar çek-erek kutladığı bugün çoğu yer-

büyük ilgi gösterdi. Gülsuyu -Gülensu halkı imzalı "NEWROZPlROZ BE" yazılı pankartınaçıldığı kutlama yine aynı imzalıbasın açıklamasının okunmasıyladevam etti. San, Kırmızı, yeşilrenkte havai fişeklerin atıldığıkutlama 21:30'da bitirildi.

Gülsuyu'ndaki Newroz kutla-malarında oportünizm yine bildiktavrını gösterdi. Daha öncedenbir araya gelen "DHG-Alınteri-Atılım-EMEP-ÖDP-HADEPNewroz ortak kararlar doğrul-tusunda kutlama ortak pankartdışında pankart açılmaması veortak bir bildiri okunması kararıaldı. Ancak Atılım çevresi bukarara uymayacaklarını bildirdil-er. Bunun üzerine diğer yapılarAtılımcı arkadaşlara Newroz'ubaşka bir yerde kutlamalarınıtavsiye ettiler. Bu karara dauymayan bu çevre 21 Mart günüuyanıklık yapıp kutlamayı aynıyerde yarım saat erken başlattı.MLKP flamasının açıldığını görenbaşka bir grup da onlar açarsa biz

şehitleri için 600 kişininkatılımıyla saygı duruşundabulunuldu.

Gazi Cemevi'nin önündeyapılan kutlamada "Biji Newroz",pankartı "Kurtuluş Kavgada ZaferCephede", "Tüm Halklar îsyaniçin Birleşelim", "Newroz'daBirleşelim Zafere Yürüyelim","Bağımsız Özgür Demokratik BirÜlke istiyoruz" dövizleri açıldı.Newroz'un tarihçesini ve öneminianlatan konuşmalardan sonra"Yaşasın Halkların Kardeşliği","Newroz Piroz Be", "Biji Newroz","Halkız Haklıyız Kazanacağız","Kurdistan Faşizme MezarOlacak" sloganları atıldı.

Yakılan ateşin çevresindehalaylar çekildi. Grup KutupYıldızı'nın da katıldığı ve söylediğiKürtçe ve Türkçe türkülerle kitledaha da coştu, iki saat süren kut-lama halaylarla türkülerle slogan-larla bitirildi.

Kart al-Gülsuyu

Newroz kutlamalarıKartal bölgesinde tümolumsuzluklara

rağmen coşkuyla gerçekleştirildi.21 Mart akşamı yağmur çamur

lerde çeteleri protestoya dönüştü.Bölgede yapılan kutlamaların enkitlesel ve coşkulusu Gülsuyumahallesinde olanıydı.

Saat 19:30'da özgürlük mey-danında lastikler yakılarakbaşlatılan kutlamaya Gülsuyu-Gülensu halkı çeşitli kollardanellerinde meşalelerle geldiler.1000'i aşkın insanın katıldığı kut-lamaya yoğun yağışa rağmen halk

de açarız deyip TlKB pankartıaçtılar. Kendi gücüne ve ideoloji-sine güvenmeyen oportünizmbaşkalarının kitlesi üzerindenreklam yapmaya çalışarakmücadeleye önderlik yapamaz.Gazi anmasında yaşananlarhenüz yeni iken anlaşılanoportünizm Gazi halkından aldığıtepkiyi "unutmuş" ya da "pişkin-lik" yapıyor.

ÖZGÜR VATAN TOPRAKLARINI

Page 11:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

29 Mart 1997

Alibeyköy

22 Mart günü AlibeyköySaya Yokuşu'nda Newrozkutlaması yapıldı.

Kutlamaya 300 kişilik bir grupkatıldı. Kutlama yaklaşık bir

atıldığı kutlamada Kürtçe, Türkçetürküler eşliğinde halaylar çekildi.

Bir buçuk saat kadar sürenkutlamaya polis müdahale etme-di.

buçuk saat sürdü. "YaşasınNewroz", "Biji Newroz"- AlibeyköyHalkı imzalı pankart açıldı.Ateşler yakıldı, ateşin etrafındahalaylar çekildi, türküler söylendi."Yaşasın Newroz", "Biji Newroz","Newroz Piroz Be", "YaşasınHalkların Kardeşliği" sloganlarıatıldı. Daha sonra sessiz birşekilde dağılındı.

Bağcılar

İstanbul'un bir çoksemtinde yapılan Newrozkutlamaları Bağcılar'da

Yenimahalle Fırın Durağı'ndayapıldı.

21 Mart günü saat 19:30'daateş yakılarak başlayan kutlama100'ü aşkın insanla yapıldı. Sık sık"Yaşasın Halkların Kardeşliği""Yaşasın Newroz", " Newroz PirozBe","Biji Newroz" sloganlarının

NEWROZ PİROZ BE

HADEP'in düzenlediği Newroz

şenliği 25 Mart Salı günü istanbulAbdi ipekçi Spor Salonunda yapıldı.Yaklaşık 20 bin kişinin katıldığı

şenlik coşkulu geçti. Yapılannuşmalar ve gönderilen mesajlar

okunduktan sonra şenliğe katılanmüzik gruplarının söylediği kürtçeve türkçe türkülerle coşan kitle"Yaşasın Halkların Kardeşliği","Newroz Piroz Be", "KurdistanFaşizme Mezar Olacak" sloganlarınıattı. Küçük çocukların Kürtlere özgükıyafetler içinde sergiledikleri oyun-larla ve Newroz ateşini anlatan tiya-tro gösterileriyle şenlik sona erdi. *

Esenler

Zalim Dehak'lara karşıDemirci Kava'larınbaşlattığı isyan geleneği

Esenlerde'de ateş yakılarakyaşatıldı.

21 Mart günü saat 20:00'deEsenler Aşağı Karabayır'da bulu-nan Esenler Kültür Merkeziarkasında toplanan 100'e yakıninsan Newroz'u davul zurnaeşliğinde halay çekerek kutlamayabaşladı. Yakılan isyan ateşininüzerinden isyanın sürdürücülerigençler atlamak için birbirleriyleyarış ediyorlardı.

Yarım saat süren eylemde sıksık "Susma Sustukça Sıra SanaGelecek", "Biji Newroz","HalkızHaklıyız Kazanacağız","NewrozPiroz Be" sloganları atıldı.

Daha sonra Newroz'un kut-lanma sebebini anlatan birbildirinin okunmasıyla eylembitirildi.

Nurtepe

Nurtepe Sokullu cad-desinde 21 Mart günüsaat 20:00'de toplan-

maya başladı halk. Geniş bir alan-da Newroz ateşi yakıldı. Etrafındatoplanan coşkulu kalabalıktürküler eşliğinde halaylar çekti.Havanın çok soğuk olması ve karyağmasına karşı yaklaşık yüz ellikişinin katıldığı şenlik devrimşehitleri için yapılan bir dakikalıksaygı duruşuyla başladı. "SusmaSustukça Sıra Sana Gelecek", "BijiNewroz", "Yaşasın HalklarınKardeşliği", "Çeteler MeclisteDevrimciler Hapiste"

sloganlarının atıldığı şenliktemüzik grubu Kutup Yıldızı daküçük bir konser verdi. KutupYıldızının söylediği türkülereşliğinde halaylar çekildi. Newrozateşinin üzerinden atlayan halkcoşkulu bir şekilde şenliği bitirdiler.

Taksim

20 Mart akşamı HADEP'indüzenlediği Newrozyürüyüşü Taksim'de

Tünel'in önünden başladı.Ellerinde meşalelerle, yöreselkıyafetler giyerek yürüyen halksürekli "Biji Newroz", "YaşasınHalkların Kardeşliği" sloganlarınıattı. Aralarında eski DEPMilletvekili Sırrı Sakık'ın dabulunduğu kitle istiklal Caddesigirişindeki Fransız Konsolosluğuönünde toplandı. Konsolosluğunmerdivenlerinde bir konuşmayapan HADEP istanbul il MerkeziSekreteri Cemal Coşkun, Newrozbayramının ezilen emekçilerinsimgesi olduğunu ve yinecoşkuyla kutlanacağını söyleyerektüm halkı 21 Mart'ta yapılacakolan Şişli Abide-i HürriyetMeydanı'ndaki mitinge katılmayaçağırdı.

ÜmraniyeBirlik Mahallesi

Halklar ve ÖzgürlüklerPlatformu ve ÖzgürGelecek okurları

tarafından düzenlenen Newrozkutlamalarına, hava şartlarınınkötü olmasına rağmen iki yüz kişikatıldı. Kürtçe ve Türkçe hazırla-nan "Yaşasın Newroz" pankartlarıaçılırken, Newroz ateşi yakıldı.Ateş etrafında halaylar çekilirken,kimileri de ateşin üzerindenatlıyorlardı. Hazırlanan ortakmetinde Newroz'un tarihçesianlatılarak "Newroz Halklarınisyan günüdür. Kawa'mn yaktığı

ateşi bugün devrimciler yükselti-yor" denildi. Sık sık "YaşasınHalkların Kardeşliği", "MahirHüseyin Ulaş Kurtuluşa KadarSavaş", "Kurdistan Faşizme MezarOlacak", "Biji Newroz" sloganlarıatılırken, kutlama DersimMarşıyla sona erdi.

Avcılarvcılar ÇavuşoğluParkı'nda Newroz kutla-

Amas ı için halk toplan-maya başlamıştı. Saat 20:00'deNewroz ateşlerinin yakılmasıylabirlikte, devrim şehitleri için birdakikalık saygı duruşuyla kutla-maya başlandı. Bir yandan insan-lar ateşin üzerinden atlarken,diğerleri halay çekiyordu.Kutlamada "Mahir Hüseyin UlaşKurtuluşa Kadar Savaş", "YaşasınHalkların Kardeşliği" sloganlarıatıldı. Yüz elli kişinin katıldığıeylem saat 21:00'e doğru sonaerdirildi.

Yenibosna

Zafer mahallesinde zulmekarşı baş kaldırının sim-gesi olan Newroz'u

geleneklere uygun olarak kutla-mak üzere halk saat 20.00sıralarında Newroz ateşininyakılacağı alana gelmeye başladı,önce kocaman bir Newroz ateşiyakıldı. Türküler söylenip, halay-lar çekilirken, alevin azalmasıylaateşin üzerinden atlamayabaşlandı. Katılım 700'e ulaşmıştı."Newroz Piroz Be", "Kim VuruyorCephe","Yaşasın HalklarınKardeşliği" sloganları atılırken,hep birlikte "Bize ölüm Yok, Dev-Genç ve Dersim Marşları söylen-di. Bir saat sonra eylem sona erdi.

Sarıgazi

Sarıgazi Meyda'nındaHaklar ve özgürlüklerPlatformu, HADEP

Gençlik komisyonu, SlP, Odak

ŞEHİTLERİMİZLE KAZANACAĞIZ

Page 12:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

12 29 Mart 1997

bunun çalışmasını yaptıklarını kendi-leri için önemli olanın Newrozgününe uygun halkın iradesinin ortaksesinin hakim olduğu, "OkmeydanıHalkı" pankartı ve imzası, döviz-lerinin kullanıldığı bir etkinlikdüşündüklerini söylediler. Direniş,ÖDP de buna katıldılar. Atılım,Alınteri, Partizan Sesi ve ÖzgürGelecek "kuşlama, imzalı döviz,bildiri, gazete satışı" gibi şenlikiçerisinde serbestlikler olması gerek-tiğini savundular. Haklar ve özgür-

lanamayacaklarını ve bunun daönlemini alacaklarını söyleyerektoplantıdan ayrıldı.

Şenlik günü Haklar ve özgürlüklerPlatformu, Direniş ve ÖDP çevresininortak hazırladıkları bir metiniOkmeydanı Halk Meclis Girişimindenbir kişi okudu. Programda GrupMunzur, Grup Yankı ve Grup Yorumvardı. Grup Yorum, daha öncekişenliklerde bir tane daha fazla türküokumanın kavgası yaşandığındandolayı ve şenliğin özelliğini de

okurları tarafından düzenlenenNewroz kutlamalarına 300 kişikatıldı. 21 Mart akşamı saat19:30'da Newroz'un içeriğim veönemini anlatan bildirinin okun-masıyla ve geleneksel Newrozateşinin yakılmasıyla kutlamayabaşlandı. "Yaşasın Newroz","Newroz Piroz Be" Sarıgazi Halkıimzalı pankart açılırken halkateşin etrafında davul-zurnaeşliğinde halay çekti. Devrimşehitleri için bir dakika saygıduruşundan sonra "Biji Newroz","Yaşasın Halkların Kardeşliği","Newroz Bizimdir" sloganlarıylakutlama sona erdi.

Okmeydanı

Mahallede her yıl gelenek-sel olarak DirenişParkı'nda bir şenlik

yapılıyor. Bu şenlik önceki yıl bir çoksiyasi çevrenin ortak düzenlemesibiçimindeydi. Bu yıl ise böylesi birdurum sözkonusu olmadı. Çünkü sonsüreçte Okmeydanı halkının kitlesel'katılımıyla gerçekleşen eylemliklerdeve şenliklerde Atılım, Alınteri,Partizan Sesi', özgür Gelecek,Kızılbayrak gibi çevreler mahalledeelle tutulur bir kitleselliği olmadığıhalde kendilerini eşit ifade etmekistiyorlardı. HÖP'ün katılmadığı veyapılamayan ilk toplantıdan sonrayapılan ikinci toplantıda Haklar veözgürlükler Platformu toplantıyaeylem birliği için gelmediklerini,kendilerinin bir şenlik düşündülerini,

lükler Palatformu bu düşünceninyanlış olduğunu, bu tip şeylerin ey-io.mi ve halkı devrimcileştirmek adınaçıkarcı, fırsatçı davranışlar olduğunubelirttiler. Eğer yaparlarsa kendibaşlarına yapmaları gerektiğini fakatbu durumda Okmeydanı halkını kul-

gözönüne alarak yalnızca "GündoğduHep Uyandık" parçasını söyleyerekhalka kendileri ile birlikte davul-zurna eşliğinde halay çekmek istedik-lerini söyledi ve kürsüden aşağıyainerek halay çekti. Alınteri çevresi,ayrı bir ateş yaktı. Kendini halktan

Abide-İ Hürriyet Meydanında 20 bin yürek Halkların Kardeşliğini Haykırdı

Halaylarla türkülerle başlayan mitinge yaklaşık 7 binkişinin kortejler oluşturması ile yürüyüşe geçilerekbaşlandı.

Halklar ve özgürlükler Platformu'nün Türkiye'deki tüm ulusve milliyetlerin dillerinde yazılı rengarenk "Yaşasın HalklarınKardeşliği" pankartı ve düzenli kitlesel kortejiyle katıldığıyürüyüşte "Yaşasın Halkların Kardeşliği", "Bıji Newroz","Kurdistan Faşizme Mezar Olacak" sloganlarının atılmasıyla,

miting alanına gelenlerin sayısı onbinleri buldu. Newroz'un tar-ihçesini anlatan konuşmalar yapıldıktan sonra, çeşitli partiler vedemokratik kitle örgütlerinin gönderdikleri mesajlar okundu.Grup Yorum, Grup Amed'in ve diğer müzik topluluklarınınsöyledikleri türkülere kitle halaylarla, sloganlarla eşlik etti. Havakoşullarından dolayı erken bitirilen mitingt davul-zurnaeşliğinde sloganlarla bitirildi. *

ÖZGÜR VATAN TOPRAKLARINI

Page 13:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

bir kez daha soyutladı. Bir kez dahatecrit oldu. Zaten 25-30 kişiydiler.Halkın attığı sloganlara ve ortakhalaylara uymadılar ve halktarafından uyarıldılar.

Şenlik bitiminde Alınteriçevresinin bu davranışları sert birdille eleştirildi.

Partizan Sesi çevresi bir ara kendi

bayramının yüz yıllardır Ortadoğuhalklarmca kutlanarak, zalimDehak'a karşı Kawa'nmönderliğinde mücadelenin yük-seltilerek kutlandığı Newroz'un,özgürlük bayramı olduğunubelirterek, o gün ülkemizdeezilenler, emekçiler, halk

ganları günümüzün Dehak'larınaduyulan öfkeyi yansıtıyordu.Davul-zurna eşliğinde çekilenhalaylarla, öfke coşkuyadönüşmüştü. Yaklaşık kırkbeşdakika süren kutlama alkışlarlasona erdi.

Tandoğan MeydanıAnkara'da son olarak Newroz

22 Mart günü TandoğanMeydanı'nda yoğun kar yağışı vesoğuğa rağmen coşkulu birşekilde kutlandı.

Günün erken saatlerinden %

itibaren Newroz'un kutlanacağıalana gelenler, Kawa'lann isyanateşini Ankara'da yeniden yaktılar.2 bin kişinin toplandığı TandoğanMeydanı'nda "NewrozDehak'ların değil Kawa'larındır"sloganı ile başlayan şölen, genç-lerin ateşin üzerinden atlaması vecoşkuyla çekilen halaylarla devametti. Tandoğan Meydanı zulmekarşı isyan ateşini harlayanhalkın coşkusuyla bayram yerineçevrildi. Saat 12:00'den sonraartan kitle daha da coştu.

Kamu emekçilerinin sessizyürüyüşünden gelen SES üyesi

megafonlanyla, halaylarını çekerkenayrı slogan atmaya kalktılar fakatuyarılınca bıraktdar.Sonuçtaoportünizm her yerde fırsatçı tavrınısergiliyor ve başkalarının kitlesiüzerinden politika yapmaya çalışıyor.Ancak Okmeyanı'nda olduğu gibi onaen iyi cevabı da halk veriyor.

ANKARA

Bin yıl önce zalimliğinsembolü, Dehak'a karşıKawa'nm yaktığı direniş

ve mücadele ateşi ile birlikte tümOrtadoğu halklarının bayramıolarak kutlanmaya başlayanNewroz Bayramı 1997'de deülkemizin dört bir yanındaolduğu gibi zalimlerin, çağımızınDehak'larının başkenti Ankara'dada Türk-Kürt tüm milliyetlerdenhalklarımızca çeşitli etkinliklerlekutlandı.

Yüksel caddesinden,Hüseyingazi Mahallesine,Tandoğan'a bir çok yerde emekçi-lerin özgürlük ateşi yakıldı.Dehak'ların karşısında binlerceKawa olarak çıkılacağı zalimlerebir kez daha gösterildi.

Ankara Demokrasi Platformu(ADP) tarafından 21 Mart günüsaat 12:45'de Yüksel Caddesi'ndeNewroz dolayısıyla bir basınaçıklaması yapıldı.

ADP üyesi ve demokratik kitleörgütlerine bağlı 200'e yakınkişinin katıldığı eyleme alkışlarlabaşlandı.

ADP dönem sözcüsü MeteGönültaş tarafından bir açıklamaokundu. Açıklamada, Newroz

sağlık emekçilerininde alanagirmesiyle hep bir ağızdan"Yaşasın Halkların Kardeşliği" slo-ganı atıldı.

Tandoğan Meydanı'ndaki bin-ler, halkların kardeşliğinin vebayramının gerçek sahibininezilen halklar olduğunu Newroz'ugeleneklere uygun olarak kutla-yarak Newroz'un zulme karşıisyan günü olduğunu bir kez dahagösterdiler..Alanda coşkuları vepankartlarıyla Haklar ve özgür-lükler Platformu, Halkevleri,HADEP, ÖDP, SÎP, Nakliyat-tş,özgür Halk, Kaldıraç, Ezgi Radyoçalışanları ve Kürt, Türk çeşitlimilliyetlerden binlerce insantarafından kutlandı Newroz.Yapılan konuşmaların ardından,Koma Çiya'nın söylediği Kürtçetürküler eşliğinde halaya duruldu.Hasan Tatar'ın türküleriyle coşanhalk daha sonra, özgür HalkDergisi muhabirlerinden üçününgözaltına alındığı haberini öğren-ince zulme karşı öfkesini slogan-larla dile getirdi. Atılan sloganlar-da baskıların kendileriniyıldıramayacağım dile getirenhalk, şölen boyunca "NewrozPiroz Be", "Yaşasın HalklarınKardeşliği", "Susurluk'takiDevlettir Hesap Soralım", "NewrozDehak'ların Değil Kawa'larmdir","Faşizme Karşı Omuz Omuza"sloganlarını attı. Yaklaşık üçbuçuksaat süren eylem sona ererkenhalk alkışlarla ve söyledikleri"Yolumuz Devrim Yolu" marşıylameydandan düzenli bir şekildeayrıldılar.

DİYARBAKIR

21 Mart Newroz kutla-maları Diyarbakır'da tümyasaklara ve polisin

baskılarına rağmen meydanlardaisyan ateşleri yakılarak kutlandı.

Sabahın erken saatlerindenitibaren Batıkent, Bağlar,Kuruçeşme, Koşuyolu, Dağkapı

tarafından bir özgürlük savaşı ver-ildiği söylendi.

Hüseyingazi

Ert, Türk, Çerkez tümlilliyetlerden halkınulunduğu Hüseyin

Gazi Mahallesinde, 21 Mart günüsaat 20:30'da yakılan Newroz ateşiile karanlıkları aydınlattılar.

Hüseyin Gazi Bostancımahallesinde toplanan 50 kişilikkitle Newroz ateşi yakarken,ateşin etrafında halaya duranHüseyin Gazi halkının attığı"Yaşasın Halkların Kardeşliği","Yaşasın Newroz", "KahrolsunFaşizm Yaşasın Mücadelemiz","Newroz Ateşi Sönmeyecek" slo-

ŞEHİTLERİMİZLE KAZAN

Page 14:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

semtlerindeki alanlarda başlayankutlamalarda büyük katılım vecoşku vardı.

Esas kutlamanın yapıldığı yerolan Batıkent'te kalabalık bir kitlehalaylar, zılgıtlar, sloganlarlahaykırdılar zulme karşıisyanlarını.

Çeşitli Demokratik Kitle Örgüt-lerinin katıldığı kutlamalarda

Kurtuluş Susturulamaz", "işkence-ci katiller Hesap verecek", "ÇetelerMeciste Devrimciler Hapiste" slo-ganları atıldı.

Newroz kutlamaları, Ali EkberEren ve MKM'den gelen gruplarınsöylediği coşkulu türkülerle sonaerdi.

Kocaeli Tütün Çiflik'te NewrozBayramı Hacı Bektaş-i Veli

TÖDEF'li öğrencilerin kurduğuKoma Berfin adlı müzik grubu birdinleti verdi. Kürtçe, Türkçe,Arapça türküler söylenerek sık sık"Biji Newroz", "Şehid Namırın",'"Newroz Bizimdir Bizim Kalacak","Faşizme Karşı omuz Omuza","Gerilla Vuruyor, Kürdistan'ıKuruyor", sloganları atıldı.Sabahın erken saatlerindenitibaren başlayan kutlama saat14:00'e kadar sürdü. 14:00'densonra kalabalık bir kitle Dağkapısemtine doğru yürüyüş başlattı.Topluluğun sloganlar atarak iler-lemesi üzerine polis saldırarak 30kişiyi gözaltına aldı.

KOCAELİNewroz kutlamaları 22 Mart'ta

Kocaeli'nde de Baç Kavşağı'ndabaşlayıp Anıt Park'taki alandayapıldı. Yaklaşık 3 bin kişininkatılımıyla gerçekleşenNewroz'da, devrim şehitleri içinsaygı duruşu yapıldı. Büyük bircoşku içinde kutlanan Newrozkutlamasına Haklar ve özgürlük-ler Platformu, HADEP, SlP, EMEP,ÖDP, Atılım, Alınteri, Kervan,KESK ve Halkevleri katıldı. Haklarve Özgürlükler Platformu açtığı"Halkız Haklıyız Kazanacağız"pankartıyla coşkulu ve disiplinlibir görünüm sergiledi. Yoğunolarak "Yaşasın Newroz", "NewrozPiroz Be", "Yaşasın HalklarınKardeşliği", "Halkız HaklıyızKazanacağız", "Susma SustukçaSıra Sana Gelecek", "Newroz AteşiKatiUeri Yakacak", "Halkın Sesi

Vakfı'nda 21 Mart'ta kutlandı.Hacı Bektaş-i Veli Vakfı'nda Cemtöreninden sonra vakfın önündeNewroz ateşi yakıldı.

Yaklaşık 200 kişinin katıldığıNewroz kutlamasında davul-zurna eşliğinde halaylar çekildi.Devrim şehitleri için bir dakikalıksaygı duruşunda bulunulduktansonra "Halkız HaklıyızKazanacağız", "Yaşasın Newroz","Biji Newroz", "Susma SustukçaSıra Sana Gelecek" solganlarıatıldı.

DerinceEsentepe'de Newroz kutlaması,

yüzelli kişilik katılımlagerçekleştirildi. Havanınyağmurlu olmasına rağmen,halayların çekildiği, Newrozateşinin yakıldığı gösteride sık sık"Halkız Haklıyız Kazanacağız","Newroz Piroz Be", "SusmaSustukça Sıra Sana Gelecek","Yaşasın Halkların Kardeşliği" slo-ganları atıldı. Kocaeli siyasipolisinin provokasyon girişimlerihalk tarafından boşa çıkarıldı.

Coşkulu kitle daha sonrayürüyerek Derince-ErzurumMahallesi'ne giderek, Newrozateşi yakıp, halaylar çekerek kut-lamayı bitirdi.

BANDIRMAHADEP il örgütü tarafından bir

düğün salonunda 20 Mart'taNewroz'u kutlamak amacıyla gecedüzenlendi. Gecede Newrozungelişimini anlatan tiyatro oyunları

sergilendi, şiirler okundu.Türkülerle, halaylarla birliktecoşkulu geçen gecede "YaşasınHalkların Kardeşliği", "HalkızHaklıyız Kazanacağız "sloganlarıatıldı.

Bandırma'nın 100. yılmahallesinde 21 Mart'ta Newrozkutlaması yapıldı.önce ateşleryakıldı ve toplanan ikiyüz kişiyürüyüşe geçti. Yürüyüş sırasında"Yaşasın Halkların Kardeşliği","Halkız Haklıyız Kazanacağız" slo-ganları atılırken alkışlar hiç din-medi. Newroz öncesi provokasyonyaratmaya çalışan polis 19 Martgecesi DHKP-C SPB, PKK, MLKPimzalı yazılamalar yaptı. Ertesigün iki- üniversite öğrencisiyazılama ile ilgili gözaltına alındı.Polis tehdit ettikten sonra öğren-cileri serbest bıraktı. Gözaltınaalınanlar Balıkesir ÖDP'degözaltına alınışlarıyla ilgili basınaçıklaması yaptılar.

ESKİŞEHİRYıldıztepe Mahallesi'nde

düzenlenen Newrozkutlamalarına yaklaşık yüz kişikatıldı. Tüm devrim şehitleri içinsaygı duruşunda bulunulduktansonra "Şehit Namırın", "DevrimŞehitleri ölümsüzdür" slogan-

Kayseri'de Newroz Kutlamaları21 Mart'ta Battalgazi ve Fuarmahallelerinde tutuşturulan isyanateşleriyle başladı.

Battalgazi Mahallesinde saat14:00'te toplanan 250 kişi halaylarve türkülerle Newroz kutlamasınabaşladı. Newroz'un doğuşunu veülkemiz halklarına yapılanbaskıları anlatan konuşmasırasında "Susma Sustukça SıraSana Gelecek", "Yaşasın HalklarınKardeşliği", "Zindanlar BoşalsınTusaklara özgürlük", "Halkız,Haklıyız, Kazanacağız", sloganlarıatıldı. Kürtçe türküler eşliğindehalaylar çekildi ve ateşinüzerinden atlandı. Saat 16:00'dakutlama sona erdi.

Fuar Mahallesi'nde saat20:00'de başlayan Newroz kutla-

. masına yaklaşık ikiyüz kişikatıldı. Kutlama sırasında "SusmaSustukça Sıra Sana Gelecek","Yaşasın Halkların Kardeşliği","Faşizme Karşı Omuz Omuza","Çeteler Mecliste DevrimcilerHapiste" sloganları atıldı.Türküler söylenip halaylar çek-ildikten sonra şiirler okundu.Gazi marşıyla birlikte temsili ger-illa yürüyüşü yapılırken Newrozkutlaması bir buçuk saat sürdü.Polis halkın içerisine girerek bir

lanları atıldı. Newroz'u anlatantiyatro oyunu oynanarak, halaylarçekildi, türküler söylendi."Yaşasın Halkların Kardeşliği","Kurdistan Faşizme MezarOlacak", "Faşizme Karşı OmuzOmuza" sloganları atılırken,"Cejna Newroz Piroz Be", "YaşasınHakların Kardeşliği" pankartlarıaçıldı. Haklar ve ÖzgürlüklerPlatformu'nun da katıldığı kutla-ma saat 16:00'da sona erdi.

KAYSERİ

kaç kişiyi gözaltına almak istedive silah çekti. Mahalle halkınındirenmesi üzerine polislermahalleden uzaklaşmak zorundakaldı. Kutlama sonrası evlerinegiden insanlardan 21 kişiyi geceyansı 01:00 ile 05:00 arasıgözaltına aldılar.

BURSABursa'da Newroz kutlaması 21

Mart'ta saat 12:00'da MerinosFutbol sahasında başladı. Havaşartlarının kötü olmasına rağmenikibin kişi toplanmıştı isyan

ÖZGÜR VATAN TOPRAKLARINI

Page 15:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

29 Mart 1997

ateşini harlamak için. Çeşitlikonuşmalar yapıldıktan sonra,büyükçe bir Newroz ateşi yakıldı.Daha sonra Koma Gülen Verzanve diğer müzik grupları eşliğindehalaylar çekildi. "Biji Newroz","Yaşasın Halkların Kardeşliği","Zindanlar Boşalsın Tuksaklara

aramadan geçerek stadyumagirdi. Çeşitli konuşmalaryapılırken, davul zurna eşliğindehalaylar çekilerek türküler söylen-di.

SİVASAli Baba Mahallesi'nde 21

MERSİNNewroz bayramı 20 Mart

gecesinde Mersin'in bir çok •semtinde sokaklarda kutlandı.Saat 19:00'da Demirtaşmahallesinin değişik yerlerindelastikler yakıldı, insanlar halaylarçekerken çok sayıda polis panzer-

leriyle mahalleye girmeyebaşladı. Eski otobüsdurağındaki halkı dağıtanpolis yine de kutlamayıengelleyemedi. Oradançıkan halk daha ileride kikutlamaya katıldı.

Bir diğer kutlama iseYumuktepe semtinde,yaklaşık bin beşyüz kişininkatılımıyla gerçekleşti.Newroz kutlamasınaHaklar ve ÖzgürlüklerPlatformu da "YaşasınHalkların Kardeşliği", slo-ganını atarak alana saat21:00'de geldi. Coşkuluşekilde halayların çek-ilmesinin ardından "SusmaSustukça Sıra SanaGelecek", "KurdistanFaşizme Mezar Olacak"sloganları atıldı. Newrozkutlamaları saat 23:00'ekadar sürdü.

özgürlük", "Faşizme KarşıOmuz Omuza" slogan-lanları atıldı.

Ayrıca Kastel ilçesindeve Esenevler'de Newrozkutlamaları yanıldı, davul-zurna eşliğinde halaylarçekildi.

ANTAKYAEğitim-Sen'de düzenle-

nen Newroz kutlaması, saat18:00'de devrim şehitleriiçin yapılan saygı duruşuylabaşladı. Açılışkonuşmasında, üniversiteöğrencileri müzik dinletisiverip, hazırladıkları skeç-lerini sahnelediler. Çocukkorosu da Dersimtürküsünü seslendirdi. Saat21:30'a kadar süren Newrozşenliğine yüz elli kişikatıldı, şenlik semahlarla,halaylarla sona erdi.

MALATYAMalatya'da Newroz büyük bir

coşkuyla kutlandı. 21 Mart'taŞeker Stadyumu'nda saat 13:00'debaşlayan kutlamaya 2 bin kişikatıldı.

Sık sık "Biji Newroz", "YaşasınHalkların Kardeşliği"sloganlarınınatıldığı kutlama, dört saat sürdü.Polisin yoğun güvenlik önlemlerialdığı şenlikte, insanlar tek tek

Mart'ta yapılan kutlama saat13:30'da başladı. Halk toplan-madan önce, mahalle jandarmave polis tarafından ablukaaltındaydı. Buna rağmen halkımızoradaydı, öğrenci gençikteeyleme destek verirken, zılgıtlarçekildi. Ateşin etrafında topla-narak, sloganlar atılıp halaylarçekildi. Kutlamaya dört yüzeyakın insan katıldı.

Mersin CumhuriyetMeydanı'nda 21 Mart'ta yirmibinin üzerinde insan coşkuylayerini aldı. Saat ll:00'de başlayanNewroz kutlamasına, birçoksendika, parti ve demokratik kitleörgütleri katıldı. Haklar ve özgür-lükler Platformu'da "Biji BratiyaGelan, Yaşasın HalklarınKardeşliği, Yğişa Kul tğvanil

Beşer" pankartıyla kutlamadayerini aldı. Temsili Newrozateşinin yakılmasından sonratürn devrim şehitleri için birdakikalık saygı duruşu yapıldı.Türküler söylenerek, halaylar çek-ildi. Saat 12:30'a yaklaşırken mey-danda hiç boş yer kalmamıştı,insanlar buldukları boşluktaNewroz ateşlerini yakıyor vehalaylar çekiyordu. Geleneklerinibu güne taşıyarak "Newroz PirozBe", "Biji Newroz", "YaşasınHalkların Kardeşliği", "NewrozHalkların Kardeşliğidir" sloganlarıatıldı. Newroz kutlaması saat16:00'da sona erdi.

ADANAŞakrrpaşa mahallesinde 21

Mart akşamı, saat 19.00'dabaşlayan Newroz kutlamasına 3bin kişi katıldı ve newroz ateşiyakıldı. Temsili Newroz ateşiyakıldı. HOP ve Özgür Halkokurlarının "Newroz Piroz Be"yazılı ortak pankartı alana gir-erken, alkışlarla ve "YaşasınDevrimci Yurtsever Dayanışma!'sloganlarıyla karşılandı. Zılgıtlareşliğinde halaylar çekildi. "YaşasınHalkların Kardeşliği", "ÇetelerMecliste Devrimciler Hapiste","Susma Sustukça Sıra Sana

Gelecek", "BijiNewroz" slogan-ları atıldı.Yurtdışındangelen heyetteNewroz kutla-malarına katıldı.Yine aynı geceDenizliMahallesi'ndehalk ateşleryakarak Newrozukutladı.

Mimar SinanAçık HavaTiyatrosu'ndaNewroz kutla-maları 3 binkişilik katılımlagerçekleşti. 22Mart Cumartesigünü saat10:00'den itibareninsanlar, alanagelmeyebaşlamıştı. Ateşleryakıldı, marşlarsöylendi "NewrozBizimdir, BizimKalacak", "Çeteler

Mecliste Devrimciler Hapiste","Biji Newroz", "Şehid Namırın"sloganları kutlama boyunca atıldı.Konuşmalarda "Devlet Newroz'akan bulaştırdı, şimdi de Newroz'asahip çıkıyor" denilerek, devletinnewroz üzendeki politkalarınadeğinildi. MKM müzik grubu vefolklor ekibi yağmura rağmen kit-leyi coşturdu. Halaylarla,marşlarla başlayan kutlama saat16:00'dasonaerdi.*

ŞEHİTLERİMİZLE KAZANACAĞIZ

Page 16:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

29 Mart 1997

İSTANBUL-İstanbul ÜniversitesiIstanbul Üniversitesi Merkez

Kampüs'te yaklaşık 500 kişininkatılımıyla Newroz kutlaması yapıldı.20 Mart Perşembe günü saat 12:00'deateşin yakılması ile birlikte öğrencilerbahçede toplanmaya başladı. Tümdevrim şehitleri için bir dakikalıksaygı duruşundan sonra halaylar çek-ildi ve ateşin üzerinden atlandı.Newroz kutlamasında DevrimciYurtsever öğrenciler imzalı pankart-lar açılırken "Yaşasın HalklarınKardeşliği", "Bıji Newroz", "KahrolsunFaşizm, Yaşasın Mücadelemiz","Kurdistan Faşizme Mezar Olacak"sloganları atıldı. Kürtçe, Türkçe veArapça olarak Newroz'un anlam veönemini anlatan konuşmalar yapıldı.

ANKARA-HacettepeÜniversitesiAnkara'da Newroz kutlamalarını

20 Mart günü Hacettepe Üniversitesiöğrencileri başlattı.

H. Ü. Merkez Kampüsü'nde bulu-nan heykelin önünde saat 12:45'teGazi, Ankara Üniversitesi ve Dil TarihCoğrafya Fakültesi'nden devrimci,demokrat, yurtsever öğrencilerdenoluşan yaklaşık yüz elli kişi toplandı.Alkışlarla toplanan öğrenciler buradageleneksel Newroz ateşini tutuştur-dular. Ateşin etrafında toplandıktansonra "Newroz Piroz Be" yazılıpankart ve "Yaşasın HalklarınKardeşliği", yazılı dövizler açıldı.Daha sonra devrim şehitleri içinyapılan bir dakikalık saygıduruşunun ardından, Newroz ileilgili bir açıklama okundu.

Konuşma yapan bir öğrenci ise,devletin son yıllarda Newrozbayramının içeriğini boşaltaraksahiplenmeye çalıştığı belirtilerek"Dehak'lar ezilenlerin bayramını kut-layamazlar. Onların katliamlarını, 16Mart ve Halepçe katliamlarını unut-mamak lazım" dedi.

Çekilen halaylardan sonra eylemsona erdi. Eylemi çevrede toplanançok sayıda öğrenci izlerken, alkışlarladestek verdiler.

Dil ve TarihCoğrafya FakültesiAnkara Ünivertesi Dil ve Tarih

JCoğrafya Fakültesi öğrencileriNewroz'u 21 Mart günü okullardabüyük bir coşkuyla kutladılar.

Devrimci, demokrat, yurtseveröğrencilerin katılımıyla gerçekleştir-

faşizme karşı birlikteliği ye isyanateşinin gençlikteki coşkusunu gös-terdiler.

DTCF ana binada "Biji Newroz"pankartını açan öğrenciler, sınıflar-dan çıkarak koridorlardan geçipbahçeye çıktılar. "Gündoğdu HepUyandık" marşını hep birliktesöyleyen öğrenciler, devrim şehitleriiçin bir dakikalık saygı duruşundabulundular.

Yaklaşık 500 kişinin katıldığıeylemde, bahçenin ortasında Newrozateşi yakıldı. Ateşin etrafında halkaoluşturan öğrenciler, "Bıji Newroz","Newroz Piroz Be", "Yaşasın HalklarınHardeşliği"sloganları ile yaklaşık biryıldır okullarını işgal altında tutanbugünün Dehak'larının bekçilerininkendilerini teslim alamayacaklarınıhaykırdılar.

Kürtçe ve Türkçe marşlarınsöylendiği eylem bir saat sürürkensloganlarla sona erdi.

İZMiR- .Ege ÜniversitesiDemirci Kawa'nin Dehak'ın zul-

müne karşı isyan bayrağını açtığıNewroz, 20 Mart'ta saat 12:00'de EgeÜniversitesi Edebiyat Fakültesi

önünde şenlikle kutlandı. Bin beşyüzöğrencinin katıldığı şenlikte "Nevroz

erdemlerinin gereklerini yerine getir-erek Newroz'u kutlamaya devamedeceğiz" denildi.

"Biji Newroz", "Yaşasın HalklarınKardeşliği", "Newroz Ateşi sönmeye-cek", "Biji Birateya Gelan", "FaşizmeKarşı Omuz Omuza" sloganlarınınatıldığı şenlik, şiir dramatizesi ileKoma Şengal'in türküleri ve marşlarıeşliğinde çekilen halaylarla sona erdi.

BİLECİK-DumlupınarÜniversitesiTÖDEF ve Yurtsever Gençlik

tarafından 21 Mart'ta Newroz kutla-ması yapıldı. Saat 13:00'teDumlupınar Üniversitesi Bilecik ikti-sadi ve idari Bilimler Fakültesikarşısındaki alana toplanmayabaşlanırken Newroz ateşi yakıldı.Davul-zurna eşliğinde halaylar çekil-

Piroz Be", "Yaşasın Newroz" pankart-ları açıldı. Newroz ateşininyakılmasının ardından devrim şehit-leri için bir dakikalık saygıduruşunda bulunuldu. Newroz'untarihçesini ve devletin Newroz'uniçini boşaltmaya çalıştığını anlatankonuşmada "Yaşadığımız döneminDehak'ları, çetelere kirlenmişliğe veçürümüşlüğe karşı bütün ezilenlerlebirlikte mücadele ederek, her gecekaranlığa yakılan mum misali, zulme,sömürüye, işkenceye karşı insanlık

erek türküler söylendi. Newroz kutla-ması boyunca "Newroz Piroz Be""Yaşasın Halkların Kardeşliği" slo-ganları atıldı.

SÎVAS-ÇumhuriyetÜniversitesiCumhuriyet Üniversitesi'nde

yapılan newroz kutlaması newrozateşinin yakılması ile başladı. 21Mart'ta yapılan kutlamaya devrimci,demokrat ve yurtsever öğrenciler

ÖZGÜR VATAN TOPRAKLARINI

Page 17:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

29 Mart 1997

katıldı. Halaylar çekillirken hep birağızdan coşkuyla "Susma SustukçaSıra Sana Gelecek, "Biji Newroz""Yaşasın Halkların Kardeşliği." slogan-lan atıldı. Alkışlarla Newroz kutla-ması sona erdi.

GİRESUN-Eğitim FakültesiGiresun Eğitim Fakültesi'nde

Newroz bayramı kutlandı. Newrozateşinin yakılmasının ardından ateşetrafında toplanan öğrencilertürküler söyledi, halaylar çektiler.

VAN-Yüzüncü YılÜniversitesiNewroz öncesi öğrenciler

üzerinde polis terörü sürdü. 17 Martgünü öğrenci yurtlarını ve evlerinibasan polis, 50 öğrenciyi gözaltınaaldı. Gözaltılara rağmen Van 100. YılÜniversitesi'nde 20 Mart günüüniversite kampüsünde Newrozşenlikle kutlandı. TÖDEF veYurtsever Gençlik tarafından yapılanşenliğe 400 kişi katıldı."Biji Newroz","Baskılar Bizi Yıldıramaz", "YaşasınHalkların Kardeşliği" sloganlarıatılırken, Newrozla ilgili konuşmalaryapıldı. Kitlenin kararlı tavırlarıyla,jandarmanın saldırı girişimlerisonuçsuz kaldı.

EDlRNE-Trakya ÜniversitesiTrakya Üniversitesi Merkez

Kampüs'te yaklaşık 400 öğrencininkatıldığı Newroz şenliği coşkuyla kut-landı. Şenlikte müzik grupları dinletiverirken, tiyatro gösterileri yapıldı veşiirler okundu. "Biji Newroz, BijiAzadi", "Newroz Piroz Be" sloganlarıatılırken, "Cejna Newroz Piroz Be","Newroz Bayramınız Kutlu Olsun"

pankartları açıldı. Poliste tümgücünü kampüse yığmıştı ancaksaldırmaya cesaretedemediler.

MALATYAMerkez Dershanesi

kantininde 21 Martgünü 200 kadar öğrencitoplanmaya başladı.Tüm devrim şehitlerianısına yapılan birdakikalık saygıduruşunun ardından •Newroz'la ilgili birmetin okundu.Dershane idaresi vemüdür kutlamayatahammülsüzlüğünügöstererek öğrencilerehakaretler yağdırdı ve 6öğrenciyi örgüt üyesidiyerek hedef gösteripdershaneden atmaklatehdit etti.Kamuoyunun baskısıüzerine atılma cezasıbir haftalıkuzaklaştırmaya çevrildive bir öğrenci de der-shaneden atıldı.

Emek ve Mem dershanelerinde200'e yakın öğrenci ve öğretmentoplanarak halay çektiler. Newroz'lailgili metin ve şiirler okunduktansonra sloganlar atılarak kutlama sonaerdi.

ADANA-ÇukurovaÜniversitesiÇukurova Üniversitesi öğrenci

Platformu'nun düzenlediği Newroz20 Mart günü bin kişinin katılımıylacoşkuyla kutlandı.

Eğitim Fakültesi önünde toplanan

öğrenciler önce Newrozateşi yaktılar ve devrimşehitleri için bir dakikasaygı duruşunda bulu-narak şenliğe başladılar.Ateşin etrafında coşkuylamarşlar ve türküler söyley-erek, halaylar çektiler.Newroz'un tarihsel önemi-ni anlatan konuşmalaryapan öğrencilerden sonraNewroz'a misafir olarakkatılan yabancı konuklardakonuşmalar yaptı. Yoğunpolis önlemine rağmenateşin üstünden atlayıphalaylar çeken öğrenciler"Yaşasın HalklarınKardeşliği", "Newroz PirozBe", "Şehit Namırın" slo-ganlarıyla şenliği bitirdi.

GAZİANTEP-Şehit Şahin

LisesiGaziantep'te Şehit

Şahin Lisesi'nde 70 kişilik katılımla

girmeyerek Newroz kutlamasıyaptılar. Okulun arka bahçesindetoplanarak Newrozla ilgili konuşmayaptılar. Ertesi gün newroz kutla-malarına piknikte devam edildi.Piknikte newroz'un tarihini vegünümüzdeki önemini anlatankonuşmalar yapıldı, şiirler okundu.Halaylarla, marşlarla piknik sonaerdi.

BURDUR-Eğitim FakültesiBurdur'da üniversite öğrencileri

Belediye Düğün salonu'nda Newrozşenliği yaptılar. 21 Mart akşamı saat19:00'da başlayan şenlikte öğrenciguruplarının düzenlediği şiirlerokundu, skeçler oynandı. Müzik din-letisi verildi. TÖDEF'liler 30 Mart1972 Kızıldere Direnişini anlatan birskeç oynarken, Yurtsever Gençlik deNewroz'la ilgili oyun oynadı. 500'eyakın öğrenci newroz şenliğinekatıldı. Halaylarla, türkülerle,marşlarla coşkulu bir şekilde şenliksona erdi.

21 Mart'ta Newroz bayramı kutlandı.21 Mart sabahı okulun çevresi panzerve çevik kuvvetle çevrilmişti. Okulkoridorunda "Biji Newroz", "YaşasınHalkların Kardeşliği" sloganlarıatılarak Newroz kutlamasınabaşlandı. Bu sırada sivil faşist biri"Ülkücü Hareket Engelenemez" slo-ganını atınca devrimci-yurtseveröğrencilerin tepkisiyle karşılaştı.Okul idaresi ve öğretmenlertarafından faşist korumaya alındı.

KASTAMONU-Eğitim FakültesiKastamonu Eğitim Fakültesi

öğrencileri 21 Mart'ta derslere

BALIKESİRBalıkesir'de 20 Mart günü

yapılacak Newroz kutlamalarınıprovake etmek isteyen polis, şenlik-ten önce şehrin değişik yerlerineDHKC, MLKP, TlKB imzalıyazılamalar yaptı. Provokasyongirişimini protesto etmek amacıylaöğrenciler bir basın açıklaması yaptı.Bunun üzerine aynı gün öğrencilergözaltına alındı. Ve bir saat sonraserbest bırakıldı. Balıkesir'de yükse-len devrimci mücadeleyi provakatifeylemlerle bastırmaya çalışan ikti-darın girişimleri başarısızlıkla sonuç-landı.*

ŞEHİTLERİMİZLE KAZANACAĞIZ

Page 18:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

18 29 Mart 1997

Buca Cezaevi'nde Yusufların, Uğurla-rın, Turanlann ve 12 Ölüm Orucu Direniş-çi'nin kanıyla, canıyla kazanılan haklar 24Şubat günü açığa çıkan tünel bahanesiyletekrar gaspedildi. Tutsakların hak gaspla-rını dialog yoluyla çözme girişimlerine rağ-men cezaevi idaresi Buca Katliamı'nda yeralan gardiyan ve jandarmalarla sürekli pro-vokasyon girişimlerinde bulundu. 24 Martgünü tutsaklara saldırarak 10 tutsağı çeşitliyerlerinden yaraladılar. 25 Mart günü debayan tutsakların koğuşunu talan ederek,katliam girişiminde bulundular. Cezaeviidaresinin saldırgan tutumu üzerine hare-

since tehditlerle karşılandığından tutsaklar24 Mart günü maltayı işgal ettiler, işgalindaha ilk dakikalarında kasklı kalkanlı jan-darmalar saldırıya geçtiler. Gardiyan vejandarmaların attığı taşlar ve sopa darbele-riyle 10 tutsak çeşitli yerlerinden yaralandı,idarenin saldırısını tutsakların kararlı dire-nişleri ile karşı koyması üzerine faşizm,katliamını gerçekleştiremedi ve geri çekil-di. Fakat tutsakların sularını ve elektriğinikeserek katliam zeminini sürekli canlı tut-maya çalıştı.

Buca Cezaevi'nde yaşanan gelişmelerüzerine aynı gün tutsak yakınları ve avu-

şalsın Tutsaklara Özgürlük!" sloganıylaaçıklamalarını bitirdiler. Aileler cezaeviönünde beklerken izmir Baro Başkanı Çe-tin Turan ve avukatlar cezaevine girerekidareyle görüşmeler yaptı. Görüşme so-nunda cezaevi idaresi kendilerinin yapa-cak birşeyleri olmadığını sorunun AdaletBakanlığı'nca çözüleceğini belirtti.

Yapılan görüşmelerdenbir sonuç alınamadıCezaevinde gerginlik devam ederken

bir açıklama yapan Adalet Bakanı ŞevketKazan'da Buca Cezaevi'nde bir sorun olma-dığını, sorun çıkartanların başka cezaevle-rini nakledildiğini söylüyordu. Cezaevi ida-resi ise herhangi bir şevkin olmadığını be-lirtti, içerde tutsaklara saldırı hazırlığı ya-parken ailelerin, avukatların ve diğer ceza-evinde bulunan devrimci tutsakların des-teği üzerine ne yapacağını bilemeyen ceza-evi idaresi ailelerin, avukatların desteğiniçekerek, saldın yapma telaşındaydılar.

"Marmara ve AnadoluTÎYADlı AilelerBuca Cezaevi Önünde"Buca Cezaevi'nde yaşanan saldın üze-

rine aynı günTlYAD'lı aileler Haklar ve öz-gürlükler Platformu bir heyetle Buca Ceza-

kete geçen tutsak aileleri ve avukatlar BucaCezaevi'ne gittiler. TİYAD'lı aileler ve diğertutsak aileleri evlatlarına destek için gün-lerce cezaevi önünde beklediler. Avukatlar-dan oluşan heyetin 3 gün üst üste yaptığıgörüşmeler sonunda cezaevi idaresi geriadım attı ve kazanan bir kez daha özgürtutsak oldu.

Buca Cezaevi'nde Saldınve Malta İşgaliSusurluk şokunu atlatmak için çareyi

yeniden halka saldırılar düzenlemekte bu-lan mafyacı kontrgerilla devleti, son alınanMGK kararlarıyla cezaevlerinde katliamhazırlığı yapmaya başladı. Bu katliam ha-zırlıklarının ilk Buca Cezaevi'nde denendi.24 Şubat günü ortaya çıkan tünelle saldır-ganlaşan cezaevi idaresi tutsakların kanla-rıyla, canlarıyla kazandıkları haklarını gas-petti. Tutsakların taleplerini almak içinyaptıkları her girişim cezaevi idaresininkatliam tehditleriyle geri çevrildi., 9 Martgünü sayım için gelen 50'yi aşkın gardiya-nın üzerinde coplar, şişler, demir sopalarvardı, aynı gün jandarmalar maltaya getiri-lerek katliam provası yapıldı. Tutsaklarıngaspedilen haklarını elde etmek ve can gü-venliklerini sağlamak için harcadıkları tümçabalar, çağrılar ve eylemler cezaevi idare-

katlar harekete geçtiler. Can bedeli kazan-dıkları haklarım gaspettirmeyen evlatları-nın yanında olacağını belirten tutsak aile-leri saldırının olduğu 24 Mart günü cezaeviönünde bir basın açıklaması yaptılar. Tut-sak aileleri yaptıkları açıklamada "Cezaev-lerinde estirilen teröre karşı biz ailelerinyanıtı, 'Biz doğurduk, size öldürtmeyece-ğiz'dir. Buca, Ümraniye, Diyarbakır ve'Er-zurum cezaevlerinde yaşanan katliamlarınbir benzerinin yeniden yaşanmasına izinvermeyeceğiz" dediler. Ayrıca tutsak ailele-ri evlatlarımıza giydirmeye çalıştığınız ke-fenleri giymek pahasına onların yanındaolacaklarını vurgulayarak "Zindanlar Bo-

evi'ne gitti. Hiçbirinin çocuğu cezaevindedeğildi. Ama onlar tutsak ve şehit aileleriy-di. Tüm tutsaklar onların evlatlarıydı. Sal-dırıyı duyar duymaz fırlamışlardı evlerin-den. Hepsi öfkeyle "Evlatlarımız Onuru-muzdur, Hiç Onları O Köpeklerin Eline Bı-rakır Mıyız?" diyorlardı. Evlatlarına birşeyoldu mu, geç kaldılar mı, telaşıyla yolculukeden aileler arabalardan iner inmez BucaCezaevi önüne direnişe destek vermeyekoştular. Beyaz başörtüleri ve kızıl bantla-rıyla cezaevi idaresine, askerlere ve polisekorku salan analarımız evlatlarının yanıda-olduklannı haykırıyorlardı. Kararlı tavırlarıve alınlarındakî kızıl bantlarıyla herkesin il-

TEPKİLER... TEPKİLER... TEPKİLER...

Özgür TutsaklıkAyrı Ayrı YerlerdeAynı HavayıSolumaktırBuca Cezaevine saldırmak için sürekli

provakasyonlar yaratan cezaevi idaesiDHKP-C tutsaklarının koğuşlarında çıkantünelin ardından, tutsaklann tüm hak-lanm gasp etti. Tutsaklar sorunu çözmekiçin sürekli dialog yöntemini zorladılar.Ancak idarenin saldırgan tutumununsonucu cezaevi idaresi ile tutuklulararasında büyüyen gerginlik patlak verdi.Hak gasplarının süreklileşmesi üzerinemaltayı işgal ederek barikat kuran özgürtutsaklar direnişe geçtiler. Saldırı dabaşladı ama direniş yine her yere sıçradı.

BERGAMABergama Cezaevi'nde bulunan DHKP-

C tutsaklarının Buca'daki saldırının sonaermesi için kurdukları barikat, MLKP,TİKB, MLSPB tutsaklan tarafından destek-lendi. 25 Mart gecesi saat 21:30'dabaşlayan direnişte gardiyan rehin alındı,özgür tutsaklar sabaha kadar sloganlarlafaşizme meydan okudular. 24 Mart sabahıcezaevine gelen ÇHD avukatlarınınBuca'da gerginliğin sona erdiğinisöylemeleri ve Bergama Cezaevi'nde deidareyle uzlaşmaya varılması ve Buca'daön anlaşmanın sağlanarak diğer konular-da dialog yoluyla sorunların çözüleceğisözünün verilmesi üzerine BergamaCezaevi'nde de direniş zaferle sonuçlandı.

ÜMRANİYEÜmraniye Cezaevi'nden direnişe

destek veren özgür tutsaklar yine barikat-lar arkasına mevzilenerek 1. müdür ve üç2. Müdür ve bir gardiyanı rehin aldılar.DHKP-C tutsaklarının gerçekleştirdiğieylem Buca'da gerginliğin yumuşadığı veanlaşmanın sağlandığı haberiyle sonaerdi.

- v

BURSABursa'da 8 gardiyanı rehin alan ve

direnişe coşkuyla katılan özgür tutsaklar,Buca'da bulunan heyetlerden olumluyanıtlar aldıktan sonra eylemlerine SQ&-verdiler.

ANKARA, SAKARYA VEÇANAKKALEAnkara ve sakarya cezaevlerindeki

DHKP-C tutsakları mahkemelere çıkma-yarak, Çanakkale'de ise maltayı işgalederek direnişe omuz verdiler.

Birçok cezaevinde sayı vermeme, kar-avana çevirme, kapı dövme, malta işgal-leri vb. şeklinde devam eden protestoeylemleriyle Buca'daki saldırı girişiminetavır alan özgür tutsaklar, bedel ödemek-ten korkmadıklarını, bedel ödetmekten desakınmayacaklarını, kontrgerilla devletinebir kez daha haykırdılar.*

ÖZGÜR VATAN TOPRAKLARINI

Page 19:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

19

gi odağı olmuşlardı. Basına açıklama-larda bulunarak "Biz istanbul'dan gel-dik, TİYAD'lı aileleriz. Evlatlarımızınkılına zarar gelirse biz yapacağımızıbiliyoruz" diyorlardı. 12 evladımızı şe-hit vererek aldıkları haklan geri alma-ya çalışıyorlar. Yine evlatlarımızı kat-letmek istiyorlar, izin vermeyeceğizdiyerek haykırıyorlardı. Ailelerin ba-sın açıklaması yapması üzerine cezae-vi önünde panzerlerle, bekleyen po-lisler ailelere müdahale ederek sustur-maya çalıştılar. Ailelerinin evlatlarınadestek sunması için kapının önündebeklemeleri bile çıldırtıyordu onları.

İdareninİkinci SaldırısıTutsaklara 24 Mart günü saldıra-

rak katliam provası yapan idare ama-cına ulaşamayınca malta işgalindensonra cezaevi idaresinin denetimindekalan bayan tutsaklara saldırı girişi-minde bulundular, faşist kadın ve er-kek gardiyanlar, 25 Mart günü bayan,tutsakların kaldığı 3. koğuşun alt ka-pisini elektrik kaynağıyla keserek ko-ğuşta bulunan giysileri, özel eşyalarıyağmalanırken, kitap ve gazete gibişeyleri yakmıştır.

Gözleri dönen, çıldırmışcasınakoğuşlara saldıran gardiyanlar tut-sakların paralarını da gaspederek tut-sakların uğruna canlarını verdiği şe-hitlerin panosu ve bayraklarını daparçalamıştır.

Bu saldırılar üzerine açıklama ya-pan tutsaklar "Bizler kan ve can be-deli kazanmış olduğumuz haklarıgaspettirmemek için yine kan dök-meye, can vermeye ve can almayahazırız. Hiçbir güç bizi teslim alamaz,yüdıramaz. Yeni destanlar yaratma,yeni şehitler verme pahasına da olsaBuca Direniş mevzisinin bayrağınıyükseklerde tutacak, her parçasındaşehitlerimizin emeği olan haklarımızıgaspettirmeyeceğiz" dediler. Malta iş-gali, kapı dövme, sayım vermeme ey-lemlerine devam edeceklerini açıkla-dılar.

Avukatlardan oluşanheyet cezaevi idaresiylegörüştüSaldın sonrası izmir Barosu avu-

katlannın yaptığı görüşmelerin bir so-nuç vermemesi, cezaevinin bayan tut-saklara yönelik saldın girişimi üzerineavukatlar tekrar cezaevi idaresiyle.gö-rüşmeler yaptılar. Yapılan görüşmelersonunda tutsakların taleplerinden"Koğuşlar arası temsilcilerin görüş-mesi", "Yiyeceklerinin kendilerincekoğuşlara taşınması" maddelerindeanlaşılamadı görüşmelerden bir so-nuç alınamadı.

26 Mart;Ailelerincezaevi önündegergin bekleyişi sürüyorBuca Cezaevi'nde 24 Mart günü

yaşanan saldırıdan sonra cezaeviönünde beklemeye başlayan ailelersabah erkenden gece geç saatlere ka-dar evlatlanndan bir haber almak veonlan katlettirmeyeceğini göstermekiçin cezaevi önünden ayrılmıyorlardı.

Buca Cezaevi'nin önünden geçen her-kes beyaz başörtüleri alınlarında kızılbantları olan ailelere merakla bakıyor-lardı. Onlarsa cezaevinden, evlatları-nın iyi olduğuna dair bir haber almakiçin çaba sarfediyorlardı.

Av. Eşber Yağmurdereli, HalkınHukuk Bürosu Avukadanndan BehiçAşçı; İHD Yönetim Kurulu'nden Av.Songül Ak, Av. Pelin Erda, iHD BaşkanıErcan Demir ve izmir Tayd-Der Baş-kanı Ahmet Öner'den oluşan bir heyetsaat 10:30'da cezaevine gelerek ida-reyle tekrar görüşmeye başladı. Saat-ler geçmesine rağmen cezaevleriyle il-gili bir haber almamıyordu.

Ailelerin cezaevi önünde gerginbekleyişi sürerken Grup Günışığı BucaCezaevi'ndeki tutsaklara ve aileleredestek vermek için cezaevi önüne ge-lerek bir dinleti verdi. Grup Günışığıailelerle birlikte coşkulu bir şekilde, ti-lililerle ve alkışlarla "özgür Tutsak",

TİYAD'h Aileler:"EvlatlarımızOnurumuzdur"Buca Cezaevi'nde yaşanan katli-

am provası üzerine heyet oluşturarakBuca Cezaevi'ne giden TİYAD'lı aileleranlaşmanın sağlanması üzerine İs-tanbul'a gelerek Marmara TlYAD'da27 Mart günü bir basın açıklamasıyaptılar.

Buca Cezaevi önünde evlatlarınınher zaman yanında olduklarını ve kat-liama izin vermemek için gittiklerinisöyleyen TlYAD'lı aileler yaptıklarıaçıklamada "Devletin evlatlarımızatavrı ne kadar öldürürsem kardır" zih-niyetinden kaynaklanıyor. Bizim ev-latlanmız, halklarımızın özgürlüğüiçin mücadele ediyorlar. Tüm katli-amlara, hak gasplanna rağmen teslimolmamışlardır. Çünkü direnmek veteslim olmamak özgür tutsağın kimli-

"Bir Oğul Büyütmelisin", "Dört DuvarDört Dönerim" türkülerini tutsaklaraduyurmak istercesine söylediler.

KazananÖzgür Tutsak OlduSaat 10:00'da cezaevine giren he-

yet saat 19:30'da 9 saatlik bir görüş-meden sonra cezaevinden çıktı. Heye-tin çıkmasıyla birlikte tüm aileler vebasın heyetin etrafını çevirdi. Heyetintutsaklar kazandı açıklamasını aileleralkışlarla, tilililerle ve "Devrimci Tut-saklar Onurumuzdur", "Zindanlar Bo-şalsın Tutsaklara özgürlük", "Evlatlan-mızı Katlettirmeyeceğiz" sloganlanylakarşıladılar. Heyet adına bir konuşmayapan Av. Eşber Yağmurdereli tutsaktemsilcileri, cezaevi idaresi ve heyetolarak bir görüşme yaptıklarını ve an-laşma sağladıklarını bu andan itiba-ren fiili durumun kalktığını, barikatla-nn kalkacağını, sayım yapılacağını,cezaevi idaresinin saldırı olmayacağı-na dair yazılı bir anlaşma yaptığını vebundan sonra dialog yoluyla tüm so-runlann çözüleceğini belirtti. Cezaeviidaresi, tutsak temsilcileri ve heyetingörüşmelere devam edeceği de bildi-rildi. Av. Eşber Yağmurdereli'den son-ra bir açıklama yapan Izmir IHD Baş-kanı Ercan Demir de olağanüstü du-rumun son bulmasından mutlu ol-duklarını ve direniş devam etseydi,bunun tüm cezaevlerine yansıyaca-ğını belirtti.

ğidir. Devlet evlatlarımızı öldürmekledeğil, can güvenliğini sağlamakla gö-revlidir" dediler.

TlYAD'lı aileler evlatlarından onurduyduklarını belirterek her zamanonların yanında yer alacaklarını söy-lediler. *

Adana KürkçülerCezaevi'nde SaldırıKeyfi bir şekilde gözaltına alınarak

işkenceden geçirilip tutuklanan okur-larımıza cezaevinde de saldırılar sürü-yor.

Mafyacı kontrgerilla devleti biryandan yalanlarına devam ederken di-ğer yandan gözaltına alınanlara işken-celer, cezaevlerindekilere de saldırılan-na devam ediyor. Tansu Çiller'in bun-dan sonra işkence yapılmayacak dediğisırada işkencehanede olan çalışanları-mız ve okurlarımıza bu kez de cezae-vinde saldırılıyor. 15 Mart günü çıkarıl-dıkları mahkemece tutuklanan AdanaKültür ve Sanatta Halktan Yana TavırDergisi çalışanı Ayfer Yıldız, MücadeleGazetesi Yazı işleri Müdürü Cafer Çak-mak ve okurlarımız Murat Eğik, YahyaKantar, Cabbar Uğur, Ayşegül Mordo-ğan götürüldükleri Adana KürkçülerCezaevi'nde askerler tarafından saldı-rıya uğradılar. Üst araması bahanesiyleonur kırıcı şekilde çırılçıplak soyulmakistenen arkadaşlarımız karşı çıkıncasaldınya uğranarak yaralandılar.*

29 Mart 1997

TEPKİLER... TEPKİLER... TEPKİLER...

Kavga Birlikte Sürüyor;İÇERDE DE DIŞARIDA DADEVRİMCİLER AYNI TEPKİLERLE,AYNI ORTAK RUH HALİYLEFAŞİZME KARŞI KOYUYORLAR"Binlerce insanın Katili, ölüm Mangalarının

Şefleri Buca Cezaevi'ne Yine Saldırdı'80 sonrası Türkiye zindanlarından emperyalizme

ve oligarşiye karşı direnen, saldırıları kan canpahasına püskürten '84 ve '96 ölüm oruçlarındainançları ve onurlarıyla düşmanı yenen tutsaklarbugüne kadar teslim alınamadı, bu günden sonra dateslim alınamayacak... Özgür TutsaklarOnurumuzdur" .

TÖDEF/İYÖ-DER,DLMK,Liseli Gençlik Dergisi,

Zafer Yolunda DEVRiMCi GENÇLiK Dergisi

"Susurluk'ta her türlü pisliği açığa çıkan devletsaldırılarına devam ediyor. 24 Mart Pazartesi günüBuca Cezavi idaresinin tutsakları dayattığı keyfi uygu-lamaları ve teslim alma politikalarını protesto etmekiçin siyasi tutsaklar direnişe geçtiler. Hiç bir güç bizleridün olduğu gibi bugünde baskılarla, katliamlarla tes-lim alamayacak. Mafyacı-çeteci devletten hesap sora-cağız."

özgür Tutsaklar Teslim AlınamazKültür Sanatta Halktan Yana

Tavır Dergisi,idil Kültür Merkezi

"Bu mantık öldürdüğüm kardır mantığıdır. Onlartüm halkın evlatlarıdır. Evlatlarımız pislik düzeninekarşı, katliamlara karşı mücadeleler verdikleri içinhapse atıldılar. Evlatlarımızın ölümünden başta AdaletBakam Şevket Kazan olmak üzere batan devlet sorum-ludur. Kaybeden, katleden devlet halka bununhesabını verecektir.

Marmara TlYAD

"Cezaevlerindeki hakları kimse vermedi; o haklarağır bedeller ödenerek ölüm oruçlarında elde edildi.Can pahasına elde edilen bir hakkı gardiyankabadayılığryla geri almak mümkün değildir.Türkiye'yi yönetenleri artık bu basit yöntemerdenvazgeçmeye çağırıyoruz.

Liman-İş Sendikası Genel Başkanı Hasan Biber

"ölüm Orucu direnişinin ardından ideolojik zafer-lerini ilan eden özgür tutsakların karşısında yenilenfaşizm, yeniden toparlanma çabalarını saldırılarlasürdürüyor. Bizler onurla bir kere daha haykınyoruzkiözgür tutsakları saldırılarınızla yıldıramayacaksınız.Özgür tutsaklar halklarımızın onurlu moral gücüdür.Yaşasın Cezaevleri Direnişimiz"

Haklar ve Özgürlükler Platformu

Özgür Tutsak Her YerdeSahipleniliyorBuca Cezaevine yapılan saldırının ardından her

yerden tepkiler devam ediyor. Kartal DemirolLisesi'nde okuyan DLMK'lı öğrenciler yakalarına veöğretmenlerinin çantlarına siyah kurdeleler takaraksaldırıyı protesto ettiler. Okulda oldukça olumlukarşılanan bu eylem de DLMK'lılar ders tahtalarınaCEZAEVLERİNDEKİ BASKILARA SON-DLMK imzalıyazılar yazdılar.

Evlatlarımızı KatledemezlerSaldın tehditlerinin ve gerginliğin artması üzerine

Buca'da direnişe geçen tutsakları destekleyen aileler24 Mart tarihi saat 12:30'da cezaevi önünde bir basınaçıklaması yaptılar. TAY-DER Sekreteri NecmiAksoy'un okuduğu basın açıklamasında çetelerinyönettiği devlettin karanlıklarını aydınlatmaya çalışan,karanlıklarla mücadele edenleri zindanlara atarkenkendilerinin ellerini kollarını salllayarak her türlüpisliği yaptıklarını söyledi. Tüm devrimci-demokrat-lan duyarlı olmaya çağırdılar.*

ŞEHİTLERİMİZLE KAZANACAĞIZ

Page 20:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

20

KarartmaEylemlerinde

Daha Kitlesel OlarakAlanlara Çıkalım

Susurluk'ta kontrgerillacı yüzü açığaçıkan devlete karşı halklarımız bir ayboyunca ışıklarını söndürdü. Hergünartan kitlesellik ve coşku ile kentlerinvaroşları binlerin adalet isteyen hesapsoran sloganlarıyla inledi.

İşte şimdi 6 Nisan'dan itibaren karart-ma eylemleri yeniden başlıyor. Şimdidaha güçlü çıkalım alanlara, sokaklara.Halka zulmedenlerin ekmeğimize kandoğrayan, aşımızı, işimizi elimizdenalanların yakasına daha bir öfkeylesarılalım. Her gün, her gece BinOperasyon'un açıklanmasını isteyelim.Bin Operasyon'u yapanlar için adaletisteyelim.

Faili meçhullerin açığa çıkmasını,gözaltında kayıpların açıklanmasını,işkencenin, sömürünün son bulmasınıistiyorsak 6 Nisan'dan itibaren slogan-larımızla hesap soran öfkemizle katil-lerin kulaklarını patlatırcasınahaykıralım "Adalet istiyoruz" diye.Bağımsız, demokratik bir ülke istiyorsak.Ulusların haklarına sahip olmalarınıistiyorsak hergün sokaklara, alanlaradaha kitlesel ve daha görkemli çıkalım.Karanlıkları adalet isteğimizleaydınlatalım.

Haklar ve Özgürlükler Platformu:Marmara TİYAD, Halk İçin Kurtuluş,Kültür ve Sanatta Halktan Yana Tavır,İşçi Hareketi, Memur Gerçeği, DevrimciGençlik Dergisi, Liseli Gençlik Dergisi,Bern-Sen, TÖDEF, DLMK, İdil KültürMerkezi, Okmeydanı Kültür Merkezi,FOSEM, Grup YORUM.

I 1VI

ANLAŞMALI...BİRLİK GÖREVİNİNASIL HEDEFİNE YÖNELMELİYİZ

Sorumsuzluk sürüyor.Oportünizmin Gazi'de, 16 Mart'ta

sergilediği "anlayış", Ümraniye anmasında,Gülsuyu, Okmeydanı Newroz kutlamalarındada sürdü.

Nereye kadar sürer bu sorumsuzluk? Halkgüçleri, sol, kitleler böyle bir sorumsuzluğu nekadar içinde barındırabilir ya da nereyekadar yanında taşıyabilir?

Sorunun elbette çok çeşitli yanları var.Siyasal açıdan, kitle çalışması açısından,ahlaki açıdan değerlendirilebilir busorumsuzluk. Ama bir boyutu var ki, aslındabunların hepsini içinde taşıyor ve solun busorumsuzluklardan göreceği en büyük zararda bu noktadan geliyor:

Kitlelerden ayrı düşmelerine rağmen,hemen her yerde şu veya bu biçimdetepkilerle karşılaşmalarına rağmen, butavırlarda ısrar edenler, kitlelerin gözündesolu nasıl bir konuma düşürdüklerininfarkında mıdırlar acaba?

Kendi içinde sürekli didişip duran bir sol.Verdiği sözleri tutmayan bir sol.Halkı ciddiye almayan bir sol.Halk böyle bir sola güvenir mi? Niye

güvensin? Bu tablonun burjuva partilerinintablosundan ne farkı vardır?

Oportünizmin sola reva gördüğü budur.Teoriniz ne söylüyor olursa olsun, hangi

strateji ve taktikleri savunuyor olursanız olun,sonuçta kitlelerle solu, devrimcileri birarayagetiren ciddiyet değil midir, güven değilmidir? Bunların olmadığı yerde sol kitlelerikucaklayamaz. Kaçırır, kucaklayamaz.Oportünizm, birileriyle, "rekabet" edebilmekiçin başvurduğu bu yöntemlerle kendinikemiriyor, eritiyor farkında değil.

Oportünizm, kitleler nezdinde ciddiyetsiz,sorumsuz ve sonuç olarak da güvenilmez birkonuma düşerken, yanında başkalarını dasürükleyebileceğini sanıyorsa, aldanır.

Solu kitlelerin gözünde böylesine büyükbir olumsuzluğun içine sürüklemeye, ya daçekmeye kimsenin hakkı yoktur. Böyle birtabloda kitle hareketleri "ortak", "birlikte"süremez. Sorumlu davrananlarlasorumsuzlukta ısrar edenler ayrışırlar.

Böyle bir ayrıştırmayı, kimsenin kuşkusuolmasın ki, halk da yapar. Yapmaktadır da,çünkü halkımız, önderlik iddiasındabulunanda, cafcaflı teoriler, sloganlar değil,güvenilirlik, dürüstlük, adalet arar. Gerisi,bunlar olmaksızın hiç bir değer ve önemtaşımaz.

Olumsuzlukların varacağı yer kitlehareketini bölmektir. Solun birlik zemininidinamitlemektir.

Böyle bir sona varmadan önce bir önlemalınabilir, ve gerek sol içi ilişkilerde, gerekse de

kitleler nezdinde yıpranan güven, bu önleminuygulanması sürecinde yenidenoluşturulabilir.

Bu önlem, kitle gösterilerinde, ortakmiting, yürüyüş, gece gibi eylemlerde, tümsolun, siyasi hareketlerin uyacağı bir kurallarbütününde anlaşmaktır.

Bu anlaşma yapılmalı. O zaman çok dahabüyük bir somutluk ve netlikle açığa çıkacakki, böyle bir anlaşmaya taraftar olmayanlar yada gerçekleştiğinde böyle bir anlaşmayauymayanlar, birlik karşıtıdırlar. Birlikdüşmanlarıdırlar.

Bu anlaşma yapılmalı. Sol, ancak böyle biranlaşma zemininde birlikleri baltalayan,sabote eden, ilişkileri dejenere eden "küçük"sorunların yükünden kurtulup, birlikgörevinin asıl, olması gereken hedeflerineyönelebilir.

Birlik görevinin asıl hedefi, halkkitlelerini birleştirmektir. Çok çeşitli ulus vemilliyetlerden, çok çeşitli sınıf vekatmanlardan, çeşitli inanç ve mezheplerdenhalkı birleştirmektir. Birlik, halk hareketiniortaya çıkarmaya hizmet etmelidir.

Bunlarda kimsenin itiraz edebileceğibirşey yoktur. Ancak yaşanan olumsuzluklar,böyle bir şeyi gündeme alabilmeyi bileengellemektedir.

Oportünizm bir süre tepe birliği, tabanbirliği diye tartıştırdı kendini.

Meclisler şeklinde birlik önerdik, solunkabul etmediği yerde, "siyqsi hareketlerdüzeyinde" butiklere de hayır demedik, içindeyeraldık. Yürümedi. Çünkü hedefsizdi. Obirliklerin hedefsizliği, aslında birliğioluşturan güçlerin böyle bir hedefe sahipolmamasının sonucuydu.

Oportünizm ve reformizm, bir bakıma"halinden memnun". Oportünizm az olsunbenim olsun diyor. Reformizm, radikalliktenuzak olsun, nasıl olursa olsun diyor. Elbetteböyle bir noktada tüm halk güçlerinibirleştirebilecek bir hedefe yönelmek, örneğin"siyasetler düzeyinde' oluşturulabilecekbirlikleri de daha sağlıklı hale getirip buhedefe yöneltmek mümkün olamıyor.

' Kitle eylemlerindeki kitlelere karşısorumsuzluk, saygısızlık, onları kaale almamamantığıyla, Meclis türü örgütlenmelerireddederek kitlelerden, kitlelerin söz ve kararsahibi olmalarından kaçan mantık aynıdır.

Bu mantığın sola, en genelde devrimcilereve devrimci harekete verdiği zararlarınötesinde, bizzat bu mantığın sahiplerineverdiği zarar, Gazi, 16 Mart anmalarındagörülür hale gelmiştir. Bu sorumsuz çizgiyisürdürmenin anlamı yoktur. Sürdürülürse, tekbir anlamı olur; oportünizmin her gün birazdaha kitlelerden uzaklaşması. *

ÖZGÜR VATAN TOPRAKLARINI

Page 21:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

Dilimiz,29 Mart 1997

AnlaşılırOlmalıdır

Devrim tarihimizemalolan, hatta dünyadevrim tarihine örnek

olacak, bizi farklı kılan birçok değerin, geleneğin

yaratıcısı siyasi hareketiz.Dilimizdeki,

Üslubumuzdaki açıklık,sadelik, somutluk,anlaşılır olmak da

yarattığımız,geliştirdiğimiz bu

değerlerden biridir. Budeğeri titizlikle korumak,

geliştirmek hem her Parti-Cephe'li için bir görev, hem

de nice şehitler vererekyarattığımız değerlerimize

saygının bir gereğidir.

."Sıcak bakmak", "Uyumlu davran-mak", "Uyumlu olmak".

Bunlar ne anlama gelir diye sorulsaelbet bincevap verilir. Ama cevap verme-den önce şöyle bir düşünürsünüz, şu şuanlamlara gelebilir dersiniz, sonra neanlamlara gelebileceğini ifade etmekiçin kelimeleri cümleleri seçmeye baş-larsınız . Üçbeş cümleyle anlatmayı de-nersiniz, bir şeyler de anlatırsınız amayine de eksik kaldığını hissedersiniz.Çünkü kelimelerin kendisi belli "bir so-yutluğu ifade ediyor. Belli bir anlam yük-lemek için ayrıca somut başka ifadelerlebirlikte kullanmak zorunda kalırsınız.

örneğin, "şu öneriyi götürdük, sıcakbaktılar" mı deniyor, işiniz yoksa oturupdüşünün. Sıcak baktılar da ne oldu? "Aa,gerçekten güzel öneriler" deyip yüzü-müze sıcak bir gülümsemeyle mi baktı-lar? Kabul edilecek, ya da edilebilir anla-mına mı geliyor? "Bu öneriler doğrultu-sunda beraber birşeyler yapabiliriz"midendi? Ya da, "Öneriler güzel, bir değer-lendirelim sonra düşüncemizi söyle-

riz"mi dendi? Böyle elli tane yorum ya-pabilirsiniz. Adeta lastik gibi, nereye çe-kersen oraya uzayacak.

öbürü de öyle, "uyumlu olmak" yada başka bir kelime "anlamlı bulmak"...Neye göre "uyumlu"? "Anlamlı" bulunduda ne oldu? Tabiri caizse bunlar da keli-melerin oportünisti. Benzer daha bir çokörnek verilebilir. Şimdi şöyle dense:"Öneriye sıcak baktılar, şu gün oturuptartışalım, birlikte birşeyler yapabiliriz"dediler, böyle olunca anlaşılabir bir yanıvar. Ancak o zaman da araya "sıcak bak-tılar" kelimesini sokuşturmanın bir an-lamı kalmıyor. Ama öyle de denmiyorsadece "öneriyi götürdük, sıcak .baktı-lar" haydi çık çıkabilirsen işin içinden.

Araştırılıp üzerinde durulması gere-ken tabii ki, bu kelimeler dile nasıl giri-yor, neden kullanmak ihtiyacı duyulu-yor, nasıl yerleşiyor?

Dildeki, Üsluptaki Soyutluk Yaşam-daki Soyutluğun Anlatıma da Yansıma-sıdır. Klasik bir "aydın", "entel" hastalığı-dır. Kendisine entel, aydın, çok şey bili-yormuş havası vermek isteyen konuşur-ken, yazarken bol bol yabancı kelimeler,kavramlar kullanır. Bırakın anlatılanıhalkın anlamasını, azbuçuk mürekkepyalamış birinin, hatta sıradan bir dev-rimcinin bile anlamak için yanında birde bu kelimeleri, kavramları açıklayacaksözlük taşıması gerekir. Adeta anlatıl-mak istenen ne kadar anlaşılmaz kılınır-sa, ne kadar halkın günlük kullanım di-linden uzaklaştırılırsa, o kadar "bilgili","aydın", "sıradışı", "entellektüel" görüle-cek sanılır.

Bir zamanlar, özellikle de 12 Eylül-den sonraki yıllarda ise adeta bu modahalini almıştı. Cunta yıllarının ağır baskıkoşullarında, özellikle de suç sayılabile-ceği düşünülen hemen her şey dolaylıyollardan, tasvirlerle, benzetmelerle, so-yutlamalarla anlatılmaya çalışıldı. Dahaçok edebiyatta, şiirde görülen bu du-rum, bununla sınırlı kalmayarak siyasalkullanım dilini de etkisi altına aldı. Öyle-ki bu moda kimi küçük burjuva çevrele-rin, aydın, yazar ve sanatçıların ötesindebunlardan etkilenen devrimcilerin, hat-ta sosyalist yayınların diline, üslubunakadar bile yansıdı. Bu bir bakıma müca-

deleden, halktan kopukluğun da biryansımasıydı. Pratikten, halktan kopuk-luk kendini kullanılan dilde, üslupta dagösteriyordu. Yapılan teorik tahliller,mücadeleye ilişkin tesbitler genel, soyutifadelerle anlatılıyordu. Dolayısıyla hal-kın yaşamından da, yaşamın gerçekle-rinden de uzaktı. Bu süreç aşıldıkça, mü-cadele yükselip halkla ilişkiler geliştikçedilde, üslupta da sadeliğe, anlaşılabilirbasitliğe tekrar dönüş başladı.

Parti-Cephe ise tüm yaşanan bu sü-reçler boyunca nasıl sağa-sola yalpala-mayıp siyasal çizgisini korumuşsa, mü-cadeleden, halktan kopmamışsa, dilin-deki sadeliği ve siyasallığı da korumuş,dilde, üslupta yaşanan bu erozyonakarşı direnmeyi başarmıştır.

Diyebiliriz ki, bu konuda da sosyalistçevrelere örnek olacak ileri adımları dabiz attık. Dilimizde, üslubumuzda halk-tan her kesimin anlayabileceği bir yalın-lığı, sadeliği ve somutluğu yakalamayı,yani halkın diliyle konuşmayı sürekli ge-liştiren bir çizgiye sahip olduk. Bu anla-yışımız ortadayken o halde yukarıda ör-neklerini verdiğimiz belli bir somutluğu,açıklığı ifade etmeyen, soyut kavram veifadeler yer yer dilimize, üslubumuzanasıl, nereden girmektedir?

Bunda dışımızdaki çevreden farkın-da olduğumuz veya olmadığımız bir et-kilenmenin söz konusu olduğundan dabahsedilebilir. Ancak, bu işin biçimselyanıdır. Üzeri kazınıp, altı deşildiğindeaslında başkalarının dilinden, üslubun-dan etkilenmekten çok oportünistçe birtavrın dile, üsluba da yansıdığı görülür.'Yanı soyutluk önce günlük hayatın prati-ğinde ortaya çıkmakta ve bu da anlatı-ma, dile yansımaktadır. Pratikteki hu so-yutluk nasıl ortaya çıkmakta, nerelerdekendini göstermektedir?

Hesap Vermekten Kaçıyordur. He-sap vermekten kaçmanın bir aracı ola-rak bu tür muğlak, soyut anlatım tarzınabaşvurulur. Sorarsın "sıcak baktılar" nedemek, ne söylediler? Açık, net, anlaşılırbir cevap yoktur. Ha demek ki, ya kendi-sinin de konu hakkında, olan biten geliş-meler hakkında yeterince bilgisi yok, so-rup soruşturmamış, ya da öneri götürü-len yere öneri hakkındaki görüşleri, neyapmayı düşündükleri net, açık olaraksorulup net cevaplar alınmamış, bu ko-nuda ısrarlı, sonuç alıcı davranılmamış,dolayısıyla da ortada somut ifade edile-cek bir gelişme ya da cevap yoktur. Böy-le olunca da "sıcak bakıyorlar" denilipolay geçiştirilmeye, detaylardan ve so-mutluktan uzaklaşılmaya çalışılmakta-dır.

Özeleştiriyi geçiştiriyordur. özeleş-tiri vermesi gerekiyordur. Verir de. Ba-karsınız baştan sona hep "surda hatayapmış olabilirim", "şöyle yapsaydımbelki böyle olabilirdi", "sanıyorum", "tah-min ediyorum", "surdan kaynaklanmışolabilir" gibi muğlak, soyut, sağa solaçekilebilecek, hatta tersine de yorumla-nabilecek ifadeler. Orada özeleştiri ver-mekten çok, hatayı, zaafı kabullenmek-ten kaçış vardır. Bu kaçış da belli bir so-mutluğu ifade etmeyen bu tür ifadelerlegizlenmeye çalışılmaktadır.

Buna benzer bir örnek de şöyledir.Hareket bir eksiğim, hatasını göstermiş-tir, ne düşündüğü sorulur. "Tersini söy-leyemem" ya da "öyle diyorsanız doğru-

dur" gibi bir cevap verilir. Bu cevapla gö-rünüşte eleştiriyi kabulleniyormuş gibidavranmaktadır. Ama aslı öyle değildir.Ona göre, aslında eleştiri haklı değildirama aksini kanıtlayacak bir şey bulama-dığı için kabullenmek zorunda kalmıştır

Programsızdır. Yürütülen bir faaliyetya da yapılacak bir eylemin hazırlıklarıhakkında bilgi istenir. Cevap "hazırlıklarsürüyor, koşturuyoruz" gibi ifadelerdir.Verilen cevaba bakarak, eh dersiniz, her-halde bir sorun yok. Eğer bu, örneğindüzenlenecek bir gecenin hazırlığıysa,yer tutuldu mu, biletler ne oldu, hangisanatçılar katılıyor, kimlerle konuşul-du?., vb. soruları sorduğunuzda pek ço-ğuna" net cevaplar alamazsınız. Hangiişin ne aşamada olduğu, nasıl sonuçlan-dığı, kimin ne yaptığı birbirine karışmış-tır. Belki gerçekten herkes koşturuyor,birşeyler yapmaya çalışıyordur amaprogramlı bir çalışma olmadığı için ki-min ne yaptığı da belli değildir. Öyleolunca da verilecek cevap da ona görebelirsizliklerle dolu olmaktadır.

Kafası karışıktır. Bir konuda ya dayapılacak iş hakkında kafası karışıktır.Neyi nasıl yapacağını, nereden başlayıpnasıl sonuçlandıracağını kestirememek-tedir. Ama böyle olmasına rağmen öğ-renmez ya da sormaz. Bildiği gibi dav-ranmaya devam eder. Eksikliğinin, kafakarışıklığının ortaya çıkmasını istemezama o istemese de bu davaranışlarına,diline, üslubuna yansır. Kafası net olma-dığı için anlattıkları da karmaşıktır, so-yuttur.

Dil, Üslup Kişinin Aynasıdır,Dilimizdeki Sadeliği, Somutluğu

Korumalıyız. "Dilyüreğtn kcpçesidir". Bubir atasözü, anlamı da şöyle açıklanıyor.Kişi, içinde ne varsa, ne duyuyor, ne dü-şünüyorsa onu ortaya çıkarır.

Yani, başka türlü de ifade edersek dilaynı zamanda kişinin aynasıdır. Örne-ğin, alın elinize herhangi bir siyasi hare-ketin yayın organını okuyun. Oradakidilden, üsluptan, içerikten o hareketinpratiğin ne kadar içinde olduğunu, so-mutu, detayları ne kadar yakalayabildi-ğim, halka, halkın gerçeklerine ne kadar-yakın olup olmadığını çıkarabilirsiniz.Aynı şey kişiler içinde geçerlidir. Alın bi-rini karşınıza dinleyin ya da yazdıklarınıokuyun. Anlatılanlardan, yazılardan, ifa-delerdeki somutluktan o kişinin yaptığıişe ne kadar vakıf olduğunu, nasıl çalıştı-ğını çok küçük bir yanılma payıyla bir-likte doğru olarak tespit etmek müm-kündür.

Bir atasözü daha vardır. Derki: "Dilsi-zin dilinden anası (sahibi) anlar". An-lamı da şudur: Başkalarının kolay kolayanlayamadıkları şeyi, her gün onunlauğraşan kimse çok kolay anlar.

Devrim tarihimize malolan, hattadünya devrim tarihine örnek olacak, bi-zi farklı kılan bir çok değerin, geleneğinyaratıcısı siyasi hareketiz. Dilimizdeki,Üslubumuzdaki açıklık, sadelik, somut-luk, anlaşılır olmak da yarattığımız, ge-liştirdiğimiz bu değerlerden biridir. Budeğeri titizlikle korumak, geliştirmekhem her Parti-Cephe'li için bir görev,hem de nice şehitler vererek yarattığımızdeğerlerimize saygının bir gereğidir. *

ŞEHİTLERİMİZLE KAZANACAĞIZ

Page 22:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

22 29 Mart 1997

Dersim'in

Geçtiğimiz haftasonunda YöreDernekleri

Platformu tarafından Dersim'leilgili bir basın toplantısıyapılarak Dersim'deki songelişmeler anlatılıp "tümaydınlara, sanatçılara ve •demokratik kuruluşlara"Dersim'de "yaşamın normaledöndürülmesi" için çağrıdabulunuldu.

Toplantıyla ülke kamuoyu,Dersim'deki son gelişmelerdenhaberdar edilmiştir. Bundasöylenecek bir şey yoktur.

Açıklamada da belirtildiğigibi, Dersim'de gıdaambargosu tüm katılığıylasürmekte, koruculukdayatması ve zorla göç ettirmepolitikası da açık bir terörüneşliğinde uygulanmaktadır.Bombalamalar, köylerde topluişkencelere, talana dönüşenaskeri operasyonlar ise yıllardırDersim'in değişmeyengerçeğidir.

Ne yapılacak? Nasılyapılacak? Soru bu.

Dersim'in hemen tüm tarihide aslında bu sorununcevabını, ya da en azındancevabın özünü oluşturuyor.

Istp hııradan hareketleaçıklamadaki bir kaç noktayadeğinmek gerekiyor.

Birincisi; Dersim'de"yaşamın normale dönmesi"tüm ülke kan ve gözyaşıiçindeyken ne kadarmümkündür? Dersim'limücadelesini yalnız Dersim'lesınırladığı noktada sorun,zaten çözümsüzleşmişdemektir.

ikincisi, ancak bu böyledirdiye, Dersim'de olan biten neolağan sayılabilir, ne de özelbir sorun olarak o doğrultudamücadele etmek ertelenebilir.Bu noktadaysa şunu ortayakoymalıyız: Dersim sorunukamuoyunun gündemine nasılgetirilecek, ve çağrı yapılankesimler bu sorundoğrultusunda nasıl hareketegeçirilecek?

Burada en başta hareketegeçmesi, geçirilmesi gerekengüç, toprağından sürgünedilen Dersim'lilerdir.

Çağrının "herkese" olduğubir gerçektir. AmaDersimlilerin, zulmü yaşayan,toprağından göçetmekzorunda bırakılan Dersim'lininharekete geçmediği,

geçirilemediği yerde "herkes"inharekete geçirilmesinin de zorolacağı bir o kadar gerçektir.

Çağrıların yetmediği,yetmeyeceği bir başkagerçektir. Basın toplantılarıyapılır yapılmasına ama,ondan sonra? Ondan sonra neyapacağız? Devamınıgetiremiyorsak eğer,oligarşinin karşısına,topraklarından sürgün edilmişDersim'liler olarak farklıbiçimlerde çıkamıyorsak,çağrımızın, protestolarımızın,şu ya da bu başvurularımızınne etkisi kalır? Dikkat edilirse,Dersim'le ilgili bu tür açıklamave çağrıların yankısı gidereketkisizleşmektedir.

Açıklamadaki bir nokta sonderece öğreticidir: TuncelilerDerneği olarak Dersim'dekiçocuklara yönelik bir "Giyimyardımı kampanyası"düzenlenmek istendiği, ancakaradan bir ay geçmesinerağmen derneğe izinverilmediği belirtiliyorduaçıklamada. Böyle bir yardımkampanyasını daha rahatkoşullarda yapabilmek için birresmiyet kazandırılmakistenebilir. Ama bu kampanyaizne bağlanamaz. Dersim'lilerkendi topraklarında yaşayançocuklara giysi yardımım kendiörgütlülükleri içinde, devletiniznine, icazetine gerekduymaksızınörgütleyebilmelidirler.

"Aydınlara, sanatçılara vedemokratik kuruluşlara" çağrıyapılıyor. GerçektenDersim'deki durumunvehametine denk düşen bir şeyyapılmak isteniyorsa, buçağrıya alınacak cevap dabilinmek durumundadır. Bukesimlerin hangi çağrılara necevap vereceği, ne kadar birşey yapabileceği bilinmektedir.Bu yüzden çağrı yaptık,görevimiz bitti diyedüşünülemez. Hayır çağrınınilk ve asıl muhatabıDersim'lilerdir. Onlar alanlaraçıkmalı, onlar eyleme geçmeli,ve çağrılarını o alanlardan, oeylemin içinden yapmalıdırlar.O zaman çağrıları duyulacaktır.O zaman Dersim'li Dersime .layık olanı yapmış olacaktır. *

Oligarşinin Manevraları KarşısındaDevrimcilerin, Demokratların, Yurtseverlerin

Birleşeceği Nokta;KÜRT ULUSUNUN

"TÜM ULUSAL HAKLARINI"

İSTEMEKTE ISRARDIR

Ya beş yıl önce?Newroz'u kuüayan halkın üzerine ateş açıp yüzlerce Kürt'ü katlederken Nevvroz'un herkesin

bayramı olduğunu bilmiyorlar mıydı?Oligarşi böyle bir oyunu, demagojiyi sahneye koyarken, tüm kamuoyunu, tüm Kürt halkını

aptal yerine koymuş olmuyor mu? Cevabı evet'tir. Ancak oligarşi ne kadar bir kesimi etkilersemkardır mantığı güdüyor.

Devletin Newroz'u kabullenmesinde, egemen sınıfların kendinden kaynaklı bir "iyi niyet", bir"yumuşama" görenler, böyle bir aptallığı kabul edecekler mi pekala?

Resmi Newroz Kürt halkından önemli bir karşılık bulmamıştır. "Resmi" kutlamalar geçen yılolduğu gibi, devlet erkanı ve bir avuç işbirlikçi arasındaki tiyatrodan öteye geçmemiştir.

Kontrgerilla iktidarı hemen Newroz oyununun arkasından "Terörü bitirdik, şimdi sıraekonomik önlemlerde" senaryosunu sahneye koymaya hazırlanıyor.

"Terörü bitirdik" demagojisi de ilk kez duyulmuyor oligarşinin ağzından.Oligarşi bu oyunu bu kez oldukça iyi işlenmiş, aynnülan da düşünülmüş bir şekilde sahneye

koymaya niyetli gözüküyor. Ancak oligarşinin bu propaganda ve demagojilerinden hareketle,Kürdistan'da gerillanın bittiğini, bitirildiğini düşünmeye "hemen hazır" olanlar, gerçekte silahlısavaşa, bir halkın kendi gücü ve iradesiyle kurtuluşu sağlayabileceğine inançsız olanlardır.

Gerilla askeri olarak çeşiüi dönemlerde gerileyebilir, darbeler yiyebilir, ya da mevzilerkazanabilir. Bunlar bir halkın silahlı savaşı içinde görülmesi son derece doğal aşamalardır. Ancakterörün hiç bir biçimi ve boyutu, silahlı bir halk savaşını yenilgiye uğralamaz, bitiremez. Dünyadaörneği de yoktur. Gerillayı bitirebilecek tek şey yine "kendisidir", daha doğru bir deyişle kendiyanlış politikalarıdır PKK nnrtprligindplfi gerilla savaşının askeri ve politik çeşitli tıkanıklıklarınınolduğu doğrudur. Ancak oligarşinin karşı karşıya olduğu açmazlar çok daha derin vegiderilemezdir. Bu yüzdendir ki, oligarşi, kendisini silahsızlandırmayan bir gerillayı yenemez veyokedemez.

Bunun ötesinde ise oligarşinin, egemen sınıflann "terör" dediği kurtuluş savaşı bitmez.Kurtuluşa kadar bitmez. En kötü halde savaş bitmiş gibi göründüğü yerden, bir başka biçimde, •bir başka kanalda yeniden başlar.

Nasıl bitsin "terör"? Kürt halkının ulusal hakları mı verildi? Kendi kaderini tayin hakkı mıtanındı? Hayır, bunlar olmadıkça Kürt halkı egemen sınıflann "terör" dediği o silahlı savaşabaşvurmaya, dağlarda gerillaları isyanı sürdürmeye devam edecektir.

Bugün, kendisi de inanmadığı halde "tamam, terörü bitirdiniz, artık şu haklan verin" diyeoligarşinin icazetine sığınan politikalar veya söylemler geliştirenler, ya da geçmişten beri, Kürthalkının en doğal, en meşru hakkı olan direniş hakkını, isyan ve savaş hakkını, birkaç.kınntıkarşısında pazarlık konusu haline getirip, "şu kırıntıları bahşedin, 'terör' de bitsin" diyen iflaholmaz reformistler, en az devletin Newroz oyunundaki kadar, en az "şimdi sıra ekonomide"oyunundaki kadar kitlelerin bilincini bulamklaştırmaya çalışanlardır.

Halka kendi kurtuluşuna, kendi gücüne inanmamayı öğütlemektedirler. Çünkü zatenkendileri böyle bir şeye inanmamaktadır.

Oligarşi önümüzdeki dönem Kürt halkına yönelik demagojik manevralarını daha dayoğunlaştıracak, silahlı savaşı tecrit ve etkisiz hale getirmekte yeni adımlar atacaktır. TÜSlADpaketi'nde öngörülen de, MGK kararlannda öngörülen de budur.

Kürt halta ve genel olarak ülkemizin bütün devrimcileri, önümüzdeki dönem, bu manevralarkarşısında daha dik durmalı, ister devrimci silahlı savaş düzeyinde, isterse de demokratikmücadele alanında ulusal hakların tamamını isteyen bir çizgide ısrarlı olmalıdır.

Bazı çevreler silahlı savaşa karşı olabilir. Bu sınıfsal nedenlerle, ya da başka siyasal tercihlerleanlaşılabilirdir. Ancak Kürt halkının dostuyum diyen, Kürt halkının çıkarlarını savunan, Kürthalfanın tüm ulusal haklarında ısrarlı olmalıdır. Bunu demokratik mücadele alanında savunmakisteyenler, Kürt sorununu Türkiye'deki "demokratikleşmenin önündeki en büyük engel olarak"görenler, örneğin bir Halk Anayasası kapsamında Kürt halfanın tüm ulusal haklarını talepedebilmeli, sorunun çözümünün TÜSlAD'ın fanntılanndan değil, buradan geçeceğini ortayakoyup bunun mücadelesini verebilmelidir. Bağımsızlığı, demokrasiyi ve ulusların haklarını esasalan bir Halk Anayasası, bir, TÜSlAD'çı çözümlerin alternatifi, iki, oligarşinin Kürt halkınayönelik demagojilerine karşı barikat, üç, Kürt, Türk tüm halk güçlerinin birleştirebilecek birprogram'dır. *

ÖZGÜR VATAN TOPRAKLARINI

Page 23:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

29 Mart 199/

30 Mart 1988Yakalandığı hastalıktan kur-tarılamayarak 30 Mart'tayaşamını yitirdi.

31 Mart 19921964 yılında Ankara'da

doğdu. Körfeze BakışGazetesi'nin hem yazı işlerimüdürü hem de sahibiydi.

31 Mart günü Bursa Uludağyolunda işkence yapılmış ve

başından vurulmuş olarakbulundu.

l Nisan 1993l Nisan'da 30 Mart-17 Nisan

Şehitlerimizi Anma Günleri dolayısıyladüzenlenen polis ekibinincezalandırılması eyleminde şehitdüştüler. Kadıköy Silahlı DevrimciBirlikler Bölge Komutanlığına bağlıHamiyet Yıldız Birliği üyeleriydiler.

Ferda Civelek: 1969 istanbuldoğumluydu. 1988'de Sağlık MeslekLisesi'nde devrimci mücadeleyle tanıştı.Dev-Genç'in yeniden örgütlenmesindeönce Kadıköy kordinasyonsorumlusuydu, daha sonra ise yeraltınageçerek Kadıköy bölge sorumluluğugörevlerini yürüttü.

Hakkı Karahan: 1970 Malatyadoğumluydu. 1989'da l.Ü. Veterinerlik

Fakültesi öğrencisi iken Dev-Gençsaflarında mücadeleye katıldı. 1991'de

Dev-Genç'in yeniden örgütlenmesisürecinde yeraltı faaliyetinin ilk

örgütleyicilerindendi. Aksaray bölgekomitesi üyeliği ve sorumlusu olarak

görev aldı. 1992'de Dev-Genç Milisörgütlenmesinde komutan olarak görev

aldı. Yönettiği ekiple birlikte SilahhDevrimci Birliklerde konumiandınldı.

Veysel Beysüren: 1973doğumluydu. 1991'de liseli Dev-Genç

saflarında mücadeleye katıldı. Dev-Gençmilislerinde görevlendirildi.

3 Nisan 1981Nisan 1981'de gözaltınaalınıp işkence yapıldıktan5-6 saat sonra istanbulKüçükköy'e götürülüp 3Nisan'da kurşuna dizilerekkatledildi.

3 Nisan 19811956 doğumluydu. SDB

üyesi olarak görev yaptı.İstanbul Dev-Genç

yöneticisi olan Mehmet,Karaköy'de cadde ortasında

polis tarafından 3 Nisan günü katledildi.

4 Nisan 1995

Hüseyin COŞKUN

HüseyinC o ş k u n :1962 Dersimdoğumludur.Kürt milliye-t i n d e n d i r .1976'da dev-rimci müca-deleye birtaraftar ola-rak katıldı.

D e m e tTaner: 1971Antep do-ğumludur .İ z m i r ' d eÜniversitey ı l l a r ı n d aDev-Genç'li-lerle tanıştı.1992'de EgeTÖDEF tem-

1993 Ağustos'unda Gaziantep'te istih-dam edildi. Antep sorumluluğununyanında, Bedii Cengiz Silahlı Propa-ganda Birliği'nin oluşturulmasını vekomutanlığım üstlendi.

silciliği görevinde bulundu. Gözaltı vetutsaklıklar yaşadı. Daha sonra ise birkısım sorumluluklarla birlikte Antep'-te Bedii Cengiz Silahlı PropagandaBirliği'nde savaşçı olarak görev aldı.

ŞEHİTLERİMİZ VE PARTiMiZ"Eyleme gideceği sabah birlikte

kalktık. Biraz konuşup öğleyerandevu verdik. Şehitlerkampanyasının ilk eyleminigerçekleştireceklerdi. Yüzündeeylemi mutlaka yapacaklarının veşehitlerimizi yaşatacak olmanınsevinci vardı. Evden çıkmadan önceailesinin telefonunu verdi. Bunu neyapacağım diye sorduğumda 'olurya, dönemeyiz, bizimkilere telefonedip, ara sıra da birşeylere ihtiyacınolursa istersin'demişti. Banka hesapkartını da bana bırakmıştı.

O gün ölümü yenmeye gidiyordu.Öğlen randevuya gitmeden önce

yemek yemiş, bir çay ocağında çayiçiyordum. Televizyondabizimkilerden üçünün şehitdüştüğünü, birinin de yaralandığınısöylüyordu, inanmak istemedim.Zamanım olduğu için başka birkahveye gittim. Haberlerde tekraraynı haber... insanlar bu haberikonuşuyor. Kahveden çıkıprandevumuzun olduğu sokağagittim, Bir umut... Bir beklenti....Belki çıkıp gelebilirdi.

Fakat sokak boştu..."O gün Hakkı gelmedi, gelemedi

o sokağa.Ama o sokak, sokaklar hiç boş

kalmadı.Ertesi gün bir başka Hakkı vardı

o sokakta.Başka sokaklarda Hakkı'lar

vardı.Başka sokaklarda duvarlara

şehitlerimizle ilgili sloganlaryazanlar vardı.

Başka sokaklarda yenirandevular veriliyordu.

"... Bir süre sonra Antep'teistihdam edildi. Bir sohbetimizdedaha önce geldiği bölgede parti ilanıiçin hazırlıklar yaptıklarını,pankartlarından, sloganlarına,bombalarına kadar herşeyihazırladıklarını, ama darbeciliklekarşılaştıklarını anlatıyordu. Amabu kez daha görkemlikarşılayacağız demişti. Partilisavaşma düşü onun yaşamındasomut bir gerçekti. Katledilmedenkısa süre önce, Partimizin 1. Kuruluşyıldönümü ve Devrim ŞehitleriniAnma Günlerinde komuta ettiği birSilahlı Propaganda Birliği'yledüşmanın inlerinden birine karşıbir eylem gerçekleştirmişlerdi."

Darbe ihaneti altedilmiş, düşgerçekleşmişti.

Sözüne sadık kaldı Hüseyin.Demet'le dediği gibi görkemlikarşıladılar Parti'nin kuruluşunu.Eylemleriyle ve şehitlikleriyleParti'yi ve Şehitleri anma günlerinidaha görkemli kıldılar.

Tarihimiz bir bakıma böyle değil

miydi zaten! Kanla yazılan birtarihti. Kızıltoprak direnişinianlatan Devrimci Sol bülteni"Şehitlerimizi yeni şehitlerimizlekucaklıyoruz..." başlığını taşıyordu.

Şehitleri anma günleri,Partimizin kuruluşunu kutlamagünleriyle birleşti şimdi.

Şehitlerimiz ve Partimiz... Yolgösteriyor ikisi de...

Şehitlerimiz Yeni Insan'ın,Partimiz yeni, özgür bir ülkeninyolunu gösteriyor.

Yani ALTERNATİF şehitlerimizdeve Partimizde somutlaşıyor.

Şehitlerimizi ve partimizianlatacağız yani. Anlatacağız ki,kurtuluşun yolu, birey olarak da,insan olarak da, halk olarak daözgürleşmenin yolu, şehitlerimizgibi olmaktan, partimizingelenekleriyle savaşmaktan geçiyor.

"Yanında kaldığım yaşlı bir teyzevardı. sürekli olarak 'Bülentdevrimcilerin hası' derdi. Niye böyledediğini sordum birgün. Şöyle cevapverdi bana: 'Devrimcilik yiğitliktir,devrimcilik dürüstlüktür,devrimcilik imandır, ben onungözlerinde bunların hepsini'gördüm'..."

işte alternatif... Alternatifparti'de, alternatif partili insandasomutlaşıyor.

"Bir ilişkime bir keresindeHüseyin'i de götürdüm. Dayım diyetanıttım. Orada sadece yarım saatkaldık. Ama daha sonra o ilişkiyeher gidişimde hep onu sordular,selam söylediler. Yarım saat yetiştionlarla kaynaşması için..."

Bülent'in cenazesine katılan biryoldaşı da şöyle anlatıyor: "Sankitüm Gemlik tanıyor onu. Herkesdurmadan onu anlatıyordu. Biz 'iştehalkın gönlünde yeretmiş birDevrimci Solcu' diye düşündük..."Bülent illegaldeydi. Ama gerek legalçalıştığı dönemden, gerekse desonrasındaki döneminden 10yaşındaki çocuklar da, yaşlı insanlarda herkes anlatabilirdi onu.

işte halkı kucaklayan, alternatifikendinde somutlaştıran bir partili.

Şehitlerimizi anmanın vePartinin kuruluşunu kutlamanınbirleşeceği nokta da işte tam burasıdeğil mi!

Şehitlerimiz bu düzenininsanının alternatifi, Partimiz budüzenin...

Partimizi şehitlerimizleanlatmanın zamanı şimdi.Alternatifi şehitlerimizle, ve onlarıaşma misyonunu yüklenmiş Parti-Cephelilerle anlatmanın zamanı.

İyi anlatalım. Halkımız bualternatifi seviyor ve daha dasevecektir. *

ŞEHİTLERİMİZLE KAZANACAĞIZ

Page 24:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

"Hiçbir devrimci, ölmek için \devrimci olmaz. Tersine,yaşamak ve zaferi görmektutkusuyla yanıp tutuşur. Buzafer tutkusu öylesine büyüktürki, dünyayı fethetmeye çıkmışgibidir. Dünyayı fethetmeidealinde olan bir insan için,ölüm, anı geldiğinde yerinegetirilmesi gereken sıradan birgörev haline gelir."

Zafer için öldüler.Parti-Cephe önderinin

anlattığı bu yalınlık içindeyerine getirdiler görevlerini.

Korkunun eşiğinde takılıpkalan "devrimciler ve"aydın"lar asla bir halka, birkurtuluş savaşma önderlikedemezler. O halkın, o ülkeninışığı olamazlar. Maltepe'denKızıldere'den beri bunun içinölünüyor.

Ve tarihsel gerçektir; korkununeşiğinde takılıp kalan bir halk aslakazanamaz...

Zafer korkunun eşikleriaşıldığında, ölüm yenildiğindekazanılır.

Korku ve ölüm... yenilmeli bu ikisözcük. Kimse kaygılanmasın;bedeller "boşuna" ödenmiyor.Halkın savaşında, bağımsızlık,demokrasi ve sosyalizm için savaştaölümü cesaretle, inançla, tililiçekerek, sloganlarla karşılayabilmekzaferin zorunluluğudur. Devrimcilerzaferi istiyorlar ve bu zorunluluğunbilincinde olarak, bunun gereğiniyerine getirerek her direnişlerinde,şehitleriyle zaferi yakınlaştırıyorlar.Özcesi, ölümü gülerek kucaklamakda, şehitler de zafer için, kurtuluşiçin, halkımızın devrimci iktidarıiçindir.

Bunu göze alamayanlar aslazafere doğru ilerleyemeyeceklerdir.Ve zafer gerçekleştiğinde, bunu gözealamayanların bunda asla belirleyicibir payı olmayacaktır.

Devrimci hareketin üslerinde hepdireniş güzellemeleri yazan devrimkahramanları, ülkemiz sınıflarmücadelesinde kararlılık, atılganlık,teslim olmama, fedakarlık, devrimeve halka bağlılık, özveri, ahlak veonurla bezenen bir değerlersisteminin dokuyucusudurlar.

Onurluca yaşamak ve yaşatmakiçin savaşmak gerektiğinibiliyorlardı. "Bilmek"le kalmadılar.Çünkü devrim için, sosyalizm içinsanıldığı gibi bilmek yetmezdi.Direnebilmek için de yetmezdi

Imek. Halka, devrime, devrimci birörgüte ve zafere inanmak gerekirdi.Cüret, savaşabilmek gücü ancakbunun ürünü olabilirdi. Bilmektenöte inanmışlardı onlar. İnandılar vebaskıya, teröre, halkınyokaullaştırılmasına dur demek içinsilaha sarıldılar. Halkımızınözgürlüğü, kurtuluşu, halkındevrimci iktidarı için silahasarıldılar.

Bu savaşın bir anında,kuşatıldıklarında, düzene, düşmanateslim olmaları istendiğinde, o anbulundukları yeri bir direniş üssüneçevirip, sosyalizmin, devrimcihareketin bayrağını dalgalandırarakselamladılar ölümü. Onları düşmanorduları karşısında sonsuz bir güçledonatan inancı, halka, devrime,sosyalizme ve halk kurtuluşsavaşımızın zaferine duyduklarıinancı haykırarak, tavizsiz, kurşunkurşun, slogan slogan direndiler.Kuşatma altında, silahsız, mermisizkaldıklarında yürekleri veyaratıcılıklarıyla savundular üslerini,ülkelerini, inançlarını. Sonsuz birsevdayla bağlandıktanhareketlerinin adını, bir dahasilinmemecesine kanlarıyla yazdılartarihe. Yaşamı aşarak, ölümüyenerek, devrimin en güçlüadımlarını attılar.

Daha pekiştirilmesi, dahaçoğaltılması gerek bu adımların.Daha ölmek gerek... Zafer için.Çiftehavuzlar'da dalgalanan bayrakdalgalanmak daha yüzlerce, binlerceyerde.

R V A T A N TOPRAKLARINI

Page 25:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

DESTAN

16-17 Nisan 1992 ÇiftehavuzlarDEVRİMİN BAYRAĞI DALGALANIYORÖLÜME İNAT16 Nisan... Gün bitmek üzere Biten

gün devrimin zaferiyle sonuçlanacak birçatışmanın başlangıcına tanıklık ediyor.

istanbul'un tüm işkencecileri, tüminfaz mangaları sokaklarda; Sahrayı Ce-dit, Erenköy, Üstbostancı ve Çiftehavuz-lar kuşatılmış.

Üstbostancı'da Sinan Kukul, Şadanve Arif öngel direniyorlar katiller sürü-süne karşı. Teslimiyet yok Üstbostancı'-da. Çatışarak kuşatmayı yarmaya çalışı-yorlar.

Katiller sürüsü Erenköy'de de AhmetFazıl Özdemir, Hüseyin ve Satı Taş'ınsloganlarıyla, marşlarıyla karşılaşıyorlar.SDB'ler komutanı Fazıl ve yoldaşlan 16-17 Nisan direnişini örüyorlar inançlarıve cesaretleriyle.

Kozyatağı'nda Ayşe Gülen'le Ayşe NilErgen, katillere karşılarında teslim olanbir devrimci görme mutluluğunu tattır-mıyorlar.

Ve direniş Çiftehavuzlar'da doruğaçıkıyor, bayraiklaşıyor. 17 Nisan bir ope-rasyondan doğan direniş destanının adıolarak kazınıyor tarihe.

Operasyon polis telsizlerinden ilkolarak 21.30'da duyuluyor. Açık bir be-lirtme değil bu. Ama yine de "birşeyler"olduğu belli. Basın bölgeye akıyor.

Çiftehavuzlar bölgede en son kuşatı-lan üs.

Saat 23.00 sıralan... Hemen her ope-rasyonda, her kuşatmada olduğu gibi,yollar sokaklar kesiliyor. Halk evlerinehapsediliyor. Ve bir katliam daha, bir di-reniş daha polis açıklamalarının klasikkalıpları içinde boğulmaya çalışılıyor.

Ama öyle olmuyor Çiftehavuzlar'da.Direniş saat saat, an an tüm ayrıntılarıy-la kalıyor tarihe. Düşmanın, düşmanındevletinin o güne KADRi direnişlerdenhalka, devrimcilere ulaşmasını önleme-ye çalıştığı o inancın, coşkunun, bağlılı-

ğın gücü tüm görkemiyle yayılıyor Çifte-havuzlar'dan.

Çiftehavuzlar'da Karasu Apartmanı'-nın 12. katındaki kuşatılan üste Devrim.ci Sol Merkez Komitesi Üyesi SabahatKARATAŞ ve yoldaşları Eda YÜKSEL veTaşkın USTA vardır.

Kuşatmanın daha ilk anlarında Sa-bahat Karataş telefonun ahizesine uza-nır ve tuşlara basar. Aranan TAYAD Baş-kanı Gülten Şeşen'dir. Soğukkanlıdır Sa-bo, sakin, güçlü.

- Merhaba. Evimizi sarmış durum-dalar. 30 dakika oldu. Ben ve iki yolda-şım varız. Yarım saattir oyalıyoruz. Tümbelgeleri banyoda yaktık. Bir çöp bile bı-rakmadık. Biraz sonra ateş etmeye baş-larlar. Çatışacağız. Niyazi'lerin, Apo'la-rın, Haydarların yanına gideceğiz. 12Temmuz şehitlerinin yanına gideceğiz.

Hemen arkasından Eda alır bu kezahizeyi.

- Bizler Devrimci Sol savaşçıları ola-rak Türkiye halkları için şehit düşeceğiz.Bizler çok iyiyiz. Çok sakiniz. Kızıldere'-de, 12 Temmuz'da ölümü gülerek kucak-layan yoldaşlarımız gibi, biz de ölümügülerek, çarpışarak karşılayacağız.

Soğukkanlıdırlar.Bulundukları üssü kuşatan ağır si-

lahlarla, bombalarla donatılmış yüzler-ce polisin biraz sonra saldıracağını bil-mektedirler. Panzerler, ekip otolarıyladoludur tüm çevre. Uzun namlulu si-lahlar üzerlerine çevrilidir. Yani ölüm,eşikte bile değildir artık, eşiği aşmıştır.Ama yine de soğukkanlıdırlar.

Can telaşı yoktur onlarda.Kuşatmayı fark ettikleri anda, saldı-

rıya karşı barikatlarla güçlendiriyorlarüslerini. Ve bir yandan da yoldaşlarınıngüvenliğini koruma çabası içindedir-ler.... Kuşatmanın yanm saati dolarken,

29 Mart 1997

Karasu Apartmanının 12. katinin pence-resinden yoğun bir duman çıkmayabaşlıyor. Herkesin gözü o penceredeşimdi.. Biraz sonra Eda geliyor pencere-ye:

- Lağım fareleri, size bir çöp bile bı-rakmadık...

Katiller sürüsü ilk yenilgisini almış-tır. Morallerini küfürlerle yükseltmeyeçalışıyorlar.

Kuşatılmışlardı.Biraz sonra öleceklerdi.Ama onlar hala diğer yoldaşlarını

düşünüyorlar.Saat 00.20... Telefonda Sabo konuşu-

yor; soruyor:- Sinan'dan haber var mı? Sinan'ı

sorun, haberleri açın, dinleyin. Haberalmaya çalışın...

Saat 01.20- Sinan'dan haber var mı? Telefon

ettiniz mi? Haberleri dinlediniz mi? Si-nan'dan bahsediyorlar...

Saat 02.30- Sinan'ın öldüğünü söylüyorlar.

Lütfen bana haber getirin.- Amcabeyimi sorun...ölüm karşılarında. Kaygıları kendi-

leri için değil, yoldaşları içindir, îşteölüm karşısındaki güçlülüğün, işte ölü-mün farklı, devrimci kavranışmın ifade-sidir bu.

Zaman sabaha karşıdır, ölüm birazdaha yakınlarındadır artık. Biraz dahakucaklamışlar onu. Bu anda telefondaşunları söyler Sabo:

- Düşünüyorum, yoldaşlarıma yar-dımcı olmak istiyorum. Zorluyorumkendimi. Nasıl bulduklarını bilemiyo-rum... Bir günlük olay...

istanbul'un caddeleri, sokaklarıyladosttu Sabo. Cuntanın o güç yıllarındakurulmuştu bu dostluk. Sonrasında dadevam etmişti. 10 yılı aşkındır illegal ko-şullarda yaşıyordu, tikeli, disiplinli, ku-rallıydı. En güç günlerde sahip çıkmıştıharekete. Ve bugünlere ulaşmasında bü-yük pay sahibiydi, ilkeli, kurallı yaşa-mıyla yoldaşlarının, örgütünün güvenli-ği onun için herşeyden önemliydi. Şim-di de yoldaşlanyla paylaştığı aynı kay-gıydı.

Düşünüyorlar. Kendilerini değil yol-daşlarını. Düşünüyorlar, canlarını değil,yoldaşlarının ve örgütlerinin güvenliği-ni.. Vefa, dostluk, yoldaşlık, bağlılık,ölümden önce geliyor onların kavrayı-şında.

Kararlıdırlar ve cesur... Kuşatma da-kika dakika daralır. Kurşunlar, bombalardaha yakınlanna düşer. Ama korku yak-laşamaz yanlarına, kararlılıkları gerile-mez. Tereddüt geçmez yüreklerinden vebeyinlerinden.

ilk telefonlarında "Çatışacağız. Ev-lerde, sokaklarda, Malatya dağlarındaşehit düşen yoldaşlarımız gibi, Hami-yet'ler, Olcay'lar gibi gülerek gidiyoruzölüme" derler.

"Hoşçakalın. Sizleri, halkımızı çokseviyoruz" der Eda ahizeyi elinden bıra-kırken...

Saat 01.20'de ateş etmeye başlar ka-tiller sürüsü. Ardından sloganlar duyu-lur.

- YAŞASIN DEVRiMCi SOL!- KAHROLSUN FAŞlZM, YAŞASIN

MÜCADELEMİZ!

ŞEHİTLERİMİZLE KAZANACAĞIZ

Page 26:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

26"Çatışacağız. Evlerde,

sokaklarda, Malatya dağlarındaşehit düşen yoldaşlarımız gibi,

Hamlyet'ler, Olcay'lar gibi

- Şu anda üstteler, üsttendelmeye çalışıyorlar.

m f m

- Hadi tanklarınızla,toplarınızla gelin, girin içeri...

Ölülerimiz dahi korkutuyor sizi,geceleri rüyalarınıza giriyoruz.

Titriyorsunuz korkudan, hadigirin... Unutmayın ki, devrimci

adaletimizden kaçamayacaksınız.Yoldaşlarımız cezalandıracak sizi.

f mm

-Evet, bacadan gaz vermeyebaşladılar.. Kapıyı zorluyorlar...

Büyük bir gedik açtılar.

- Türk ve Kürt halklarının

Açamıyorlar. Bir yoldaşımızkolundan yaralandı.

mm f

• Bomba kullanacaklar,hazırlanıyorlar, Bizler iyiyiz,

sakiniz.f t f

• Bizler birer kırmızı karanfil

- Devrimci Sol bayrağımız

Kurşun girip çıktı. Ama ateş

- Tam açamadılar, orayıyeniden sağlamlaştırdık. Çok

- Tankınızla, topunuzla gelintorlaklar.

-12 Temmuz'larda, Malatya

glttilerse ölüme, bizde Öyle

- Kapıyı bombayla açmak içinhazırlık yapıyorlar. Telefon

arkayaçekiliyoruz... Giriyorlar...

Önderime, Devrimci Sol Önderinebizzat selamlarımı iletmeni

selamlarımızı iletmeni istiyorum.Hoşçakalın.

Silah sesleri yoğunlaşır. Katiller sü-rüsüne sandıklarla cephane taşınır.

02.30'da direniş üssüne çatıdan gir-meye çalışır katiller.

- Şu anda üstteler, üstten delmeyeçalışıyorlar.

Aynı anda polis telsizinden şu ko-nuşmalar geçiyor:

- Bacadayız. Kestaneleri getirin.-...Anlamadım.- El bombalan ve tahrip kalıplan.Hazırlıklar tamamlanmıştır. Katiller

sürüsünün şefi var bu kez telsizin birucunda.

- Sayın 33.10 Emirleriniz- Kestaneler yanlış yerde kaynayabi-

lir- Hayır efendim, tam üstündeyiz.Bombalar patlar birbiri peşi sıra.Ve aynı anda Eda şöyle seslenir on-

lara:- Hadi tanklarınızla, toplarınızla

gelin, girin içeri... ölülerimiz dahi kor-kutuyor sizi, geceleri rüyalarınıza giri-yoruz. Titriyorsunuz korkudan, hadigirin... Unutmayın ki, devrimci adaleti-mizden kaçamayacaksınız. Yoldaşları-mız cezalandıracak sizi.

Eda ve Taşkın uzun süredir devrimcihareketin bu üssünün kurumlaşmasın-da görevliydiler. Düzenin nimetlerineuzanabilecek olanakları vardı. Ama on-lar devrimi tercih etmişlerdi, sosyaliz-me, devrime ve devrimci harekete ina-nıyorlardı. Kurumlaşmasında emekle,sabırla yor aldıkları bu üssü, işte şimdiSabo'ya birlikte bu inançlarıyla savunu-yorlardı.

Kuşatma, çatışma ve direniş sürer.Bombalar teslim alamaz onları. Katillersürüsüne cephane taşınır yeniden. Tel-sizlerin şarjları boşalır; Şişli'den, Üskü-dar'dan dolu telsizler isterler... Karşıla-rındaki irade şarjlarını, mermilerini vemorallerini tüketiyor. Çünkü kurşunlar-la, bombalarla süren bu çatışma, bir ira-deler savaşı aynı zamanda.

- Evet, bacadan gaz vermeye başla-dılar.. Kapıyı zorluyorlar... Büyük birgedik açtılar.

Direnişçilerin karşı ateşi yoğunlaşırbu kez.

Üç el tetiktedir, üç yürek direnişte.Haykırırlar tüm inançlarıyla- Türk ve Kürt halklarının mücade-

lesi faşizmi yenecektir!Düşmanın oyunu bozulmuştur. Kat-

liamlarla yılgınlık yaratmayı amaçlayanoligarşinin hesaplan tutmamıştır böyle-si bir direniş karşısında. Çünkü geçenher dakika, düşmana sıkılan her kurşun,atılan her slogan devrimin, devrim dü-şüncesinin, devrimcilerin yenilmezliği-nin yeni bir kanıtı olmaktadır.

Bu direniş tüm devrimcilere, yurtse-verlere kuşatma altında da olunsa, halkkitlelerine düzenin kofluğunu, devrimciirade karşısında çaresizliğini gösterme-nin, devrimci propagandanın mümkünolduğunu göstermektedir.

Direniş sürer. Çatışma şiddetlenir.- Barikatı güçlendirdik. Açamıyor-

lar. Bir yoldaşımız kolundan yara-landı.

Hiçbir şey ve vücutlarında kurşun-larla açılan yaralar, teslim olmakla öl-mek arasında yaptıkları tercihleri milimsaptırmaz.

- Bomba kullanacaklar, hazırlanı-yorlar. Bizler iyiyiz, sakiniz.

Sınırsızca sakindiler hem de.

Güç onların inanandaydı.Güç ölümlerinin yükleneceği misyo-

nun bilincinde olmalarındaydı.Güç halka ve harekete inançlarında,

geleceğe, zafere duyulan güvendeydi.Ölümsüzlüğe inanıyordu onlar.- Bizler birer kırmızı karanfil olarak

ülkenin dört bir yanında açacağız... di-yordu Sabo. Ve ekliyordu Eda:

- Devrimci Sol bayrağımız ülkeninher tarafında dalgalanacak.

Saatler akıp gider. Geçen zaman yal-nız ve yalnız direnişi büyütmektedir.

Direnişçiler kurşun sağanağı altındapencereden sosyalizmin bayrağını, dev-rimci hareketin orak-çekiçli bayrağınıdalgalandırırlar.

Saat 06.00 sıralarıdır.Açılan bayrak bir meydan okumadır

ölüme ve oligarşiye.Bayrağı kurşun yağmuruna tutar ka-

tiller.Ama bayrak ölmez, öldüremezler

onu.Orak-çekiçli bayrakla tamanlanan

direnişin o anki tablosu katiller sürüsü-nün yenilgisini ilan etmektedir adeta.

Dalgalanan sosyalizmin bayrağı al-tında sürmektedir açık çatışma.

Sabaha karşı gelişmeleri aktarmayada devam eder Sabo.

- Kolumdan yaralandım. Kurşun gi-rip çıktı. Ama ateş edebiliyorum. Banyoduvarım bombayla açmaya çalışacak-lar.

Katiller sürüsü başım bir direniş üs-süne çarpmıştır. Kapıya, tavana yan du-varlara koşturup dururlar.

- Tam açamadılar, orayı yenidensaglamlaştırdık. Çok sakiniz, çok iyiyiz.Kanımızın son damlasına kadar çarpısaçağız.

Zafer direnenlerindir. Her sözcükle-ri, her haykırışları bunu kanıtlar. Tekrartekrar vurgularlar bunu. Saat 07.00'yeyaklaşmaktadır.

- Tankınızla, topunuzla gelin kor-kaklar.

-12 Temmuz'larda, Malatya dağla-rında yoldaşlarımız nasıl gittilerse ölü-me, biz de öyle gidiyoruz.

16 Nisan'da başlayan kuşatma ve ku-şatmayı kendi çemberine hapseden di-reniş 17 Nisan'da da sürer. Gün ağarmış-tır artık. Direnişçiler yaralıdır. Sabo ko-lundan, sonra bacağından yara alır. Neki, silahlan ve sloganları susmaz yine.

Saat 07.00 sıralarında bayrağın halaasılı durduğu percerede zafer işaretle-riyle Sabo ve Eda görünür. Bir destanınen mükemmel tablosunu çizmektedir-ler adeta... Sabahı, yeni doğan günü,sosyalizmi, devrimci hareketi, önderli-ğini ve yoldaşlarını selamlarlar son kez.O duru sesleriyle bir kez daha seslenir-ler pencereden.

- Halkımız, sizin için ölüyoruz.Bu görüntüyü hiçbir güç tarihten si-

lemeyecektir artık.

Yaralıdırlar. Direnişlerinin an an ta-rihe kaydedilmesine aracılık yapan tele-fona çok sık gelemezler şimdi.

- Kapıyı bombayla açmak için ha-zırlık yapıyorlar. Telefon kapının ya-nında olduğu için gelemiyoruz. Artıkarkaya çekiliyoruz... Giriyorlar...

Düşman önlerindedir ölüm kusansilahlarıyla, ölümle aralarında yalnızca

29 Mart 1997

bir adım, yalnızca dakikalar, belki sani-yeler kalmıştır. Son sözlerini haykırır te-lefonda Sabo; her şey olağanüstüdür.

- Ellerimizde silahlarımız, dilleri-mizde sloganlarımızla karşılıyoruzölümü. Eşime, önderime, Devrimci Solönderine bizzat selamlarımı iletmeniistiyorum. Tüm yoldaşlarıma selamla-rımızı iletmeni istiyorum. Hoşçakalın.

Evet, sözler, sözlerdeki cesaret, söz-lerdeki irade, sözlerdeki inanç olağa-nüstüdür. Olağanüstü bir sözcüktür oanda dillerinde dökülen "Hoşçakalın"

Hiçbir sözcüğün sahip olamayacağıbir derinliğe, hiçbir sözcüğün yüklene-meyeceği bir güce sahipti bu yalın teksözcüklük "hoşçakalın" vedası.

Ama asla olağanüstü görmediler di-renişlerini. Olması gerekeni, olağan birgörevi yerine getirircesine sade ve ka-rarlıydı her şey.

ilk değiller, ilk olduklarım düşünme-diler hiç.

'Tapasın Kızıldere"ydi en sık attık-ları sloganlardan biri... Kızıldere'de ya-nan meşalenin aydınlattığı yoldaydılar.

"12 Temmuz'da ölümü gülerek ku-caklayan yoldaşlarımız gibi..."

"Malatya dağlarında şehit düşenyoldaşlanmız gibi..."

"Hamiyetler, Olcaylargibi..."diyorlardı.Ve onlar gibi gülerek, çarpışarak git-

tiler ölüme.Gelenekte güçlü bir halka oldular.Geleneğin ilanı oldular halka ve

dünyaya.Bayrağı oldular geleneğin.17 Nisan katliamından "ölen ama

yenilmeyen, umut ve güven sağlayan,geleceği aydınlatan bir tavır, bir direniş"doğdu, Hemen 17 Nisan'ı izleyen günlerde bunun tanığı ve kanıtı olacaktı zaten.Yılgınlık ve demoralizasyon bekleyenler16-17 Nisan'ın yarattığı büyük coşku vemücadele potansiyeliyle karşı karşıyakalacaklardı.

Çünkü o gün onlar Sabo, Eda, Taşkınve 16-17 Nisan'ın diğer şehitleri olağa-nüstü bir sayfa açtılar devrim tarihimi-ze.

Olağanüstülükleri olağanlıklarm-daydı.

Bir evden, bir bürodan çıkarcasınasakin yalın "Hoşçakalın" dediler. Halkla-rına ve yoldaşlarına, ölüm sıradandıonların karşısında. Bir "hoşçakalın"lakarşıladılar onu.

Direnmek asla "olağanüstü" değildi.Olağan olan, olması gereken ve işte o anÇiftehavuzlar'da olandı.

Bunu anlatıyordu işte o yalın söz-cük. '

Ölümü gülerek kucaklamak, ölüm-süzlüğün, sonsuz varoluşun, halklarınyüreğinde ve bilincinde hep yaşamanınadımıydı o an.

O adımı attılar cesaret ve inançla. Veölümsüzleştiler. ölümsüzleştiler, bayrakoldular, inanç oldular.

Bizeydi veda mesajlan, bizeydi çağ-rılan, halka ve bayrağı taşıyacak olanla-ra...

Ayağa kalk, kalk istanbulAt üstündeki yorgunluğu...Sabahat'm gür sesiyle seni çağırı-

yorlar istanbulVe diyorlar ki, yeter, yeter artık,

ayağa kalk, kavgaya savaşa gir İstan-bul!

ÖZGÜR VATAN TOPRAKLARINI

Page 27:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

30 Nisan 1992, AdanaKANLA ATILAN İMZAAdanada başlayan umudun adını kanla işleme geleneği Bağcılar'a uzandı

Adana Kurtuluş Mahallesi yüzlerceişkenceci tarafından sarılmış.

Başlarında tüm devrimcilerin yakın-dan tanıdığı işkenceci polis şefi Mete Al-tan var. Bu katiller "ordu"su, sardıklarıeve yaklaşma cesaretinden de yoksun,uzaktan bağırıyorlar, çağırıyorlar, uzunnamlulu silahlarla eve bomba-kurşunyağdırıyorlar.

Evin içinde üç kişi var: Sıddık Özce-

lik, Güven Keskin, Esma Polat. Ne katil-ler sürüsünün kalabalıklığı, ne yağdır-dıkları bombalar, kurşunlar etkilemiyoronları.

Dillerinde devrim sloganları var.Üç kişiler. Güven en genç olanla-

rıydı. "Doğruları savunmanın yaşı ol-maz" demişti hareketine yazdığı bir ya-

zıda. Kurtuluş Mahallesi'ndeki bu evdekuşatıldığında henüz 20 bile değildiyaşı. Ama doğru her yaşta geçerliydi.Doğru direnmekti. Doğru savaşmaktı.Savunacaklardı üslerini.

Her biri kollarıyla, yumruklarıyla,parmaklarıyla, daha başlamadan ka-zandıkları bir çatışmanın zaferini du-yuruyorlar Türkiye halklarına. Bilinçle-ri, yürekleri kazanmaya yoğunlaşmış.Orada kazanmanın, düşmanı rezil et-menin tek bir yolu var: Teslim olma-mak!.. Ve onlar bu işin ustası olmuşlar.

Esma katillerle daha önceki karşı-laşmasında da teslim olmamanın des-tanını yazmıştı. Gözaltında en aşağılıkişkencelere, tecavüze maruz kaldığıhalde, onurunu, namusunu teslim et-memişti onlara.

Kuşatma uzuyor. Katiller sürüsüüsse hemen girmeye cesaret edemiyor.

Hiçbir katil bir devrimciyle göğüsgöğüse, yüz yüze çarpışamaz. Hiçbirkatil nefes alabilen bir devrimcinin sa-vunduğu bir mevziye girmeye cesaretedemez. Nefes alan bir devrimci fa-şizm için tehlikedir, pimi çekilmiş birbombadır. Bunu çok iyi biliyorlar. Buyüzden yaklaşmıyorlar eve, bekliyorlar.Son nefeslerini vermesini bekliyorlardevrimcilerin. Bombalar yağdırıyorlar.

Bomba parçaları vücutlarını bulu-yor. Direnmeye, sloganlarını haykırma-

ya devam ediyorlar.Artık ses gelmiyor içeriden.Artık ölümsüzleştiler onlar.Katiller yine korka korka giriyorlar

içeriye.Üç halk kurtuluş savaşçısının dire-

nip şehit düştüğü odaya girdiklerinde"kurşun yemiş gibi"çakılıyorlar olduk-

29 Mart 1997

lan yere.İşte bayrak yine karşılarında.Evet bu o. Bu Çiftehavuzlar'da dalga-

landırılan bayrak. Bu, katiller sürüsü-nün karabasanlarını süsleyen bayrak.

Bu kez kanla yazılmış!Sıddık, Güven ve Esma; Türkiye

halklarının bu başeğmez yiğitleri sonnefeslerinde dahi faşizme büyük birdarbe vurabilecek gücü bulmuşlardıkendilerinde.

Saatlerce süren bir çatışmadan, ce-saretle korkunun, güzellikle çirkinin,onurla onursuzluğun, ahlakla ahlaksız-lığın çatışmasından yine cesur olanlar,onurlu olanlar galip çıkıyor. Kazananlaryine devrimciler.

inanılmazı başaranlar, olmazı olurkılanlar bunlar.

inanç, onur ve güç Adana KurtuluşMahallesi'ndeki evin duvarlarına iki ke-limeyle nakşedildi. Hem de kanla... Er-tesi gün bir gazetenin yazdığı şu satırlarhiçbir gücün onurla, yiğitçe verilmişdevrimci bir mesajı engelleyemeyeceği-ni ortaya koyuyordu: "Mermilerin delikdeşik ettiği duvarlara kendi kanlarıyla'D.S.' yazdıktan görüldü."

Her yazı silinebilir, ama kanla yazı-lan bu yazıyı hiçbir güç silemez.

Kanla yazılan o yazı duruyor hala.Bayrak bayrak dalgalanmaya devamediyor.

ıranla târih yazdılar. Kanlarıyla sa-vaşmayı, direnmeyi öğrettiler.

Bizlere öğrettiğiniz kavga, büyüyoromuzlarımızda

hasretiniz o büyük güne savaşarakvaracağız...

kanımızla yazıyoruz tarihihaklıyız kazanacağız... *

Şehitlerimizi SahiplenmeninKöşetaşlarıVuruşarak, çatışarak, idam

sehpalarında sloganlarını haykırarak,işkence tezgahlarında direnerek şehitdüşen devrimci önderlere daha oyıllardan, 74'lerden itibaren sahipçıkmanın onurunu taşıyoruz.

74'lerin Cepheci gençliği onlarasınırsızca saygı duyuyordu. Bağlıydıonlara. Bu yüzdendir ki, şehitlere karşı,o dönemden "sağ" katmış "eski"leringöstermediği vefayı onlar gösterdi.

Şehitleri sahiplenme görevini onlaryerine getirdi.

Onlar halkımızın geleneklerinebağlıydılar. Vefalıydılar.

Ama sahip çıkmalarınınkaynağında yalnızca vefa değil, siyasalbir bağlılık da vardı. O çizgiyi, Türkiyehalklarının kurtuluş çizgisini, silahlımilitan çizgiyi savunmayı, sürdürmeyide içeriyordu bu sahiplenme.

Kızıldere şehitlerini anma, buyüzden devrimci hareketin tarihindeözel bir yere sahiptir. Aşağıdakisütunlarda bu tarihin bir özeti vardır.74'lerden bu yana sürüp gelen bir ısrar.

Kızıldere'ye sahip çıkıştaki bu ısrar,bu kararlılık, verilen bu önem, Parti-

Cephe çizgisinin kesintisizliğinin, buçizginin taşıdığı vefa, bağlılık gibi halkgeleneklerimizin de bir anlatımıdır.

30 MART -17 NİSAN DevrimŞehitlerini Anma G ünleri'miz işte buaçıdan bizim açımızdan son dereceönemlidir. Önemle ele alınmalıdır.Şehitlerimizi, partimizle birlikte engeniş halk kitlelerine tanıtabilmeli,anlatabilmeliyiz. Bunuyapmadığımızda, bu en hafif deyimiylevefasızlıktır. Ama yalnız bu kadar değil.

Bu, aynı zamanda süreç açısındangüncel bir görevin üzerindenatlamaktır. Bugünün Türkiye'sindeşehitlerimizle ve partimizle kitlelereanlatacağımız çok şey vardır; çünküşehitlerimiz ve partimiz, pisliğin içindeboğulmaya çalışılan bir toplumda,halkın adalet özlemine, fedakarlıközlemine, değerleriyle yaşamaözlemine cevap verecek alternatiflerdir.

Geleneğimizi daha güçlendirerek,daha geliştirerek sürdürmeliyiz. 199730 MART -17 NlSAN'I, şehitlerimiz vepartimizin bayrak bayrak dalgalandığı,Türkiye halklarıyla bütünleştiği birdönem olarak geçmeli tarihimize.

30 MART 1975

"ON'LAR YAŞIYORTaksim anıtında bir pankart

dalgalanmaktadır. Pankartın üstündeanlatılan Kızıldere şehitleridir. 74'teyurtlarda, okullarda düzenlenenforumların ardından, doğrudankamuoyuna yönelik ilk Kızıldereanmasıdır bu.

Bu eylem "Cepheciler"in, artık

daha ciddi bir örgütlenme gerektiğininbilincine varmaya başladıkları birdönemde gündeme gelir Af sonrasıcezaevinden çıkan "eskiler"in yavaşyavaş gerçek niyetlerini gösterdikleribu dönemde, geçmişe sahip çıkmanınve bunu pratikte göstermeninküçümsenemez bir önemi vardır. Boşgevezeliklerin ötesinde geçmişinmirası pratikte sahiplenilmeli vesavunulmalıydı. Bu anlayışla gündeme

ŞEHİTLERİMİZLE KAZANACAĞIZ

Page 28:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

gelen bu protesto kampanyasının birparçası da Taksim anıtı önünde birkorsan miting yapmaktır. Anıta birpankart asılır, çeşitli sloganlar vekonuşmalarla 30 Mart katliamıprotesto edilir. 30 Mart'ın önemianlatılır. Konuşma bitip dağılmabaşladığı sırada polis silahlamüdahale etmeye kalkışırsa daherhangi bir şey olmaz; eylemprogramlanan biçimde bitirilir.Kampanya kapsamında yaygınşekilde yazılama, pankart asma,forum gibi etkinlikler hayata geçirilir.Gençlik Kızıldere şehitlerini büyük bircoşkuyla sahiplenir. Artık kuşkuyoktur ve ilan olunmuştur ki, "ON'laryaşamaktadır."

30 MART 1980

"KIZILDEREMANİFESTOSUYOLUNDA İLERİ!"

DEVRiMCi SOL, 1980'de 30 Mart - 7Nisan'ı Devrim Şehitlerini AnmaHaftası ilan etti. Devrimci SolDergisi'nin 1. sayısında böyle birkampanyanın neden Kızıldere'nintarihini esas aldığı şöyle anlatılıyordu:

Türkiye devriminin şehitlerini 30Mart 1972 Kızıldere şehitlerininşahsında anacağız. Neden?

Çünkü, Kızıldere 1972'de, teori vepratiğiyle Türkiye Devrimi'nin yolunu,çizgisini yaratan THKP-C'nin önderi,Türkiye halklarının proleter devrimciönderi Mahir CAYAN şehit edilmiştir.Mahir Cayan, THKP-C'nin Türkiyedevriminin yolunun çizgisinin önderiolduğu için, devrim şehitlerinin de birsimgesidir.

Kızıldere 1972 adı, Türkiyedevriminin-yolu, hedefi ve çizgisininsimgesidir.

Kızıldere 1972, Türkiye'de iktidarıele geçirmek için, öncü savaşıaşamasından geçilerek verilecek halksavaşının simgesidir.

Kızıldere 1972, Türkiye Devrimininyolunun, Türkiye proletaryasınınsavaşçı partisinin simgesi, adı olduğuiçindir ki, tüm devrim şehitlerinin deadı demektir, simgesi demektir.

Bu yüzden, Türkiye proletaryasınınsavaşçı partisi THKP-C'nin öndersavaşçıları, Ulaş BARDAKÇI, HüseyinCEVAHİR ve Koray DOĞAN'ı daKızıldere 1972'de anıyoruz.

Teorileri ve pratiklerinde yanlışlıklarolsa da, 12 Mart döneminde silahlıDevrim Cephesinin içinde yer alanTKP-ML/TlKKO'nun kurucusu ibrahim

KAYPAKKAYA'yı, THKO'nun önderleriDeniz GEZMİŞ, Hüseyin İNAN, YusufASLAN, Sinan CEMGlL, Kadir MANGA,Alpaslan ÖZDOĞAN'ı da devrimşehitlerinin simgesi Kızıldere 1972'deanıyoruz.

Elbette Kızıldere 1972, bumuhtevasıyla, yalnızca 12 Martdönemini anlatmaz. Kızıldere, TürkiyeDevriminin çizgisini, tüm savaşçılarınıve de tüm şehitlerini anlatır. Onun içinTürkiye devriminin Kızıldere'densonraki tüm devrim şehitlerim deKızıldere 1972'de anıyoruz.

Devrimci Sol, bugüne kadarki,mücadelesinde onlarca şehit verdi, buçetin kavga devam ettikçe, daha daşehit verecektir. Devrimci Sol'unfaşizme, emperyalizme karşı savaşındaşehit düşen yoldaşlarımızı Kızıldere1972'de mücadelemizin hersaniyesinde andığımız gibi bir keredaha anıyoruz ve diyoruz ki;

Kerim YAMAN'lann, HasanATEŞ'lerin, Salih DENlZ'lerin, HaticeÖZEN'lerin, Nurettin YILMAZ'ların,Mehmet BÜÇKÜN'lerin, ZekiÖZTÜRK'lerin, Nadir ÖLMEZ'lerin, veonlarca yüzlerce devrim şehitlerininanısını, oligarşiye karşı amansızmücadelemizde yaşatacağız.

Mahir ÇAYAN'm ölümsüzönderliğinde mücadelemiziyükseltelim.

Tüm devrim şehitlerini, amansızdevrimci kavgamızda yaşatalım.

Yaşasın Kızıldere 1972'ninönderliğinde bağımsızlık ve Özgürlüksavaşı!

Devrimin şehitleri savaşımızıgüçlendiriyor!

Devrimin şehitleri bayrağımızıkızıllaşünyor!

30 MART 1989

"DEVRİM ŞEHİTLERİNİANMANIN TARİHSELSORUMLULUĞUNUNGÜNÜ"Devrim mücadelesinde düşen

şehitlerin her birinin mücadeledekiyeri ve düştüğü an, devrim bayrağınındaha da yükseltilmesini ifade eder.

Halkların devrim tarihinde öyleanlar ve yaşanan olaylar vardır ki,bunlar halkların uzun devrimmücadelesinde bir dönüm noktası,

devrimin nitelik sıçramasıyla eşanlamlıdır, işte 30 Mart böyle birgündür!

30 Mart'ta Kızıldere'de düşendevrim şehitlerinin kanı, mücadelededüşen ve düşecek olan bütünyoldaşlarımızın ve yurtseverlerin desimgesidir...

Çünkü 30 Mart, kararlılığın,özverinin, halka ve devrime bağlılığınTürkiye halklarının bilincine veyüreğine işleyen gücüyle, Türkiyedevriminin yolunu kızıllaştırmasıylabir manifestodur.

Devrim yolunda düşenlerin hepsideğerlidir. Halkımızın şehitleridir,bizimdir! Onları aynı günde, aynımücadele anında birleştiren şey, herbirinin kişisel mücadelesi değil,halkların kurtuluşu uğrundakimücadelede gösterdikleri can bedeliözverileridir.

Onların ortak ruhu; yaşayan vehep yaşayacak olan yanlan, halklarınmücadelesine katılmaları, kanlarıylabağımsızlık, demokrasi, sosyalizmkavgasını yükseltmeleridir.

Devrimci Sol Güçler, onları ortakruh, amaç ve mücadeledesimgeleştiren 30 Mart'ı, "DEVRiM

29 Mart 1997

ŞEHİTLERİNİ ANMANINTARİHSEL

SORUMLULUĞUNUN GÜNÜ"olarak ilan etmiştir.

30 Mart - 7 Nisan "DEVRİMŞEHİTLERİNİ ANMA HAFTASI"tüm şehitlerimizin veproletaryanın sosyalizm vesınıfsız toplum kavgasındahalkların kurtuluş savaşındadüşen şehitlerin de anıldığı,ülkemize özgü tarihsel haftadır.

30 MART 199330 MART-17 NİSAN

KIZILDERE'DENÇİFTEHAVUZLARA1992'de halklarımız, destansı

bir direnişe tanık oldular. Katillersürüsünün kuşatması altındadevrimin sloganlarının

haykırüdığı, yoldaşlarına bağlılığın eşsizörneklerinin ortaya konulduğu,cesaretin destanlaştığı, tüm dünyada"Sosyalizm öldü" denilirken, orak-çekiçli bayrağın dalgalandırıldığı birdirenişti bu. "Bayrağımız Ülkenin HerTarafında Dalgalanacak!" inancınıhaykırıyordu bu direniş. Kızıldere'dengelen bir geleneğin, bir çizginindevamıydı bu direniş. Devrimci hareket,işte bunu değerlendirip devrimşehitlerini anma geleneğini, bu ikitarihte birleştirdi. Devrim tarihimizinbu iki görkemli direnişi, 30 Mart-17Nisan olarak şehitlere bağlılığımızınsimgesi oldu:

Savaşımız, Kızıldere'de "Biz burayadönmeye değil, ölmeye geldik"diyenlerle, Ölüm Oruçlarında "Faşizminsaldırılarına cesetlerimizle barikatkuracağız" diyenlerin omuzlarındayükseldi. 12 Temmuzlarda "HaklıyızKazanacağız" sloganlarıyla faşist .kuşatmalara boyun eğmeyenyoldaşlarımızla, Adana'da, Ankara'daduvarlara kanlarıyla Devrimci Solyazanlarla; Malatya ve Sivas dağlarındadüşenlerle yolumuz daha da kızıllaştı.Çiftehavuzlar'da "Cesaretiniz varsagelin!" diyen yoldaşlarımızındalgalandırdığı bayrağımız hep öylekalacak. Onlara layık olacaz.

Vasiyetlerine bağlı kalacağız.Bayrağımızı ülkenin heryanında dalgalandıracağız!

Devrimci Sol Güçler 30Mart-17 Nisan'ı şehitlerineadadı. Onların direniş vemücadele mesajlarıtaşınacak her yana.Kampanya, şehitlerimizinanılarını yücelterek,miraslarını bilincedönüştürecektir.Şehitlerimizi anmak,anlatmak, yaşatmak içinenaz onlarınki kadar sınırsızbir enerjiyle sarılmalıyızmücadeleye. Tüm emekçilerher yerde, her anşehitlerimizi görmeli,şehitlerimizi duymalı,şehitlerimizi yaşamalıdır.Hedefimiz; onlara layıkolmak, onları bıraktığıdevrim bayrağını dahayükseğe çıkartmaktır.*

ÖZGÜR VATAN TOPRAKLARINI

Page 29:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

-Gazeteyi okudunuz mu? Orada buhaftaki konumuza ilişkin oldukça bolmalzeme var.

-Ben daha tamamım bitirmedim,diye cevap verdi Fatma abla. Ben sizingibi genç değilim ki öyle bir akşamdakoca gazeteyi bitireyim. Ama Gazi'yle,16 Mart eylemlerini okudum. Gerçizaten yaşadık, gördük ama gazetedenokumak yine de bir başka oluyor.

Serpil:-Ben de daha bitirmedim. Dün

akşam Selma getirdi ama ancak içindene var ne yok diye bakabildim.

-Tamam. Sorgulamak içinsormadım zaten. Gazetede oportünizmnasıl davranır ona ilişkin örneklerolduğu için okuduysanız uzun uzunaynı şeyleri tekrar etmeyelim diyesordum. Gerçi her hafta şu veya bubiçimde sohbet ederken dekonuşuyoruz. Zaten kendimiz deazbuçuk bölgemizde tanık olduk. Biz taSusurluk kazasından bu yana o kadarçalışma yürüttük. En son "ışıksöndürme" eylemiyle birlikte biz halkısokağa dökene kadar ortalıkta kimsegörünmüyordu. Baktılar eylemlerkitleselleşiyor, akılları başlarına geldi,ortaya çıkmaya başladılar ama şimdisorsan baştan beri herşeyi onlarörgütlemiştir, öyle de söylüyorlarzaten.

- Gazi anması için de atıp tutmuşlaryine. Gözlerimizle görmeyip sadeceonların yayınlarını okusak zannedersinanmanın da öncülüğünü onlaryapmışlar, dedi Sinan.

- Oportünizm bu, eğer bir yerdevarsalar, kendi dışlarında düzenlenmişbir miting ya da gösteriye küçük birgrup olarak bile katılmış olsalar, onlarhemen o mitingin ya da gösterinin"öncü"sü olmuşlardır. Binlerce insanonları ilgiyle izlemektedir, hattasabırsızlıkla beklemektedir gelselerönümüze geçseler de bize "öncü'lükyapsalar diye. Çünkü halk öncüsüzkalmıştır, binlercesi, onbinlercesibiraraya gelmiştir ama o tesadüf birbiraraya geliştir, öncüsünüaramaktadır, tabii "komünistöncülerini görünce de peşindengitmeye hazırlanır. Çünküdiğerlerinden farklılığını hemen görür.Konuşmasında komünist kelimesigeçiyorsa hemen anlar budiğerlerinden farklı, bizim aradığımızöncü bu, diğerleri kendilerine devrimcimevrimci diyor, halbuki öncü dediğinkendine komünist der. Oportünizm deciddi ciddi özellikle "işçi sınıfının"kendilerine böyle baktığına inandırırkendini. Buna "inandığı" için de o herkitle eyleminde kafasına göre davranır.Çünkü o "komünist öncü" olarakherşeyin en iyisini bilir, en doğrukararları o verir, en doğru işi yapar,yoksa zaten "komünist" olmazdı. O

Kızıl Bayrak çevresi ayrı olarakEczacılık'ın önünde diğerleri deBeyazıt'ta yapma karan almışlar. Amaher nedense oportünistler anma günübizim anma yaptığımız yere geldiler.Gazi'de yaptıkları gibi pankart daaçamadılar.

- Madem öyle yapacaklardı ne diyebaştan ortak karara uymamışlar. Şimdiuyunca "komünistliklerine" halel migelmiş oldu? dedi Fatma abla.

-Aslında gelmiş olması lazım Fatmaabla. Çünkü, onlara göre küçük burjuvadevrimcileri, reformistler karşısındailkelerinden taviz vermiş oldular.

-Taviz vermeyip o zaman ayrıyapsalardı.

- Olur mu Selma? O zaman da okadar kitienin yanında ayn yapsa,boyunun ölçüsünü alacak. Bizimmahallede olmadı mı?

- Ne oldu ki? diye sordu Serpil.- Mahallenin üst tarafında

bunlardan üç beş kişi var? Dersebaşlarken de söylemiştim. Biz aylarcaçalışma yürütmüşüz. Kimse ortadayokken "ışık söndürme" eylemi bilebaşlamadan çok daha önce tekbaşımıza bildirisinden kahvekonuşmasına, toplantılardan ev evgezmeye kadar birşeyler yapmışız,gösteriler düzenlemişiz, sonra "ışıksöndürme" eylemiyle birlikte halkı .

aşımız hep dik durmalıdır. Kendimizegüvenmeli ve yüzümüz esas olarak hephalka dönük olmalıdır. Çünkü bize esas

gücü verecek olan odur. Kitleleri örgütleyebiliyorsan,peşinden sürükleyebiliyorsan varsın demektir. Sen söy-lemesen de zaten halk seni öncüsü olarak görür. Oradayoksan sen istediğin kadar kendine şöyleyim, böyleyim,en iyi öncü benim de, onun bir kıymeti harbiyesi yoktur.Ancak kendi kendini tatmin edersin. Oportünizminyaptığı gibi siyaset yapmayı sol içinde mücadeleye indir-gersen, sol içinde fırsatçılıkla, entrikalarla kendine biryer edinmeye çalışırsan oradan birşey çıkmaz. Sonuçtane yaptığını nereye gittiğini kendin de görmez hale ge-

lirsin, kendi kendini yer bitirirsin.

yüzden o ne yapsa haklıdır, doğrudur.Onun doğrularına karşı çıkanlar,katılmayanlar küçük burjuvadır, yokeğer halk da kabul etmiyorsa o dahalkın geriliğindendir. Henüz"öncü"sünün dediklerini kavrayacaksiyasal bilince erişmemiştir. Dolayısıylabu "geri" halkın dediklerinin,taleplerinin de pek kıymeti harbiyesiyoktur. Bugün anlamazsa yarınanlayacak nasıl olsa. Gerçi o yarınlardabir türlü gelmek bilmez, bu halknankör müdür nedir? Mesela TDKP 12Eylül öncesinden beri tam 20 seneuğraştı. Nerede bir gösteri, miting varkaçırmadı. Mutlaka hepsinde yakitlenin önüne geçip pankart açtı ya dakitleyi kuşlamasız bırakmadı. Amanankör kitle işte onca yıl önüne geçenibir türlü öncü diye kabul etmedi.Sonunda da "öncü"lerini bezdirip,

yordular. Eh onun yolundan gidenlerinsonu da inşallah onun gibi olmaz.

- Valla Selim abi onlar gibi miolurlar belli olmaz ama, akıllarınıbaşlanna almazlarsa, ayaklan yerebasmazsa sonlarının pek hayırlıolmayacağı da belli. Kendi kendilerinikitleden dışlıyorlar. Şimdi meselaGazi'de kararlara uymayıp bildikleriniyaparak "komünist" tavırgösterdiklerini zannediyorlar. Aynı şeyi16 Mart anmasında yapmayı dadüşünmüşler ama nedenseyapamadılar. Okuldan arkadaşlarsöylüyor, 16 Mart anması için debunlar biz bildiğimizi yaparız tavrınıkoyunca anma komitesi dağılmış. Songün yine bizimkiler falan devreyegirmiş diğer siyasetlerden, partilerdenarkadaşlarla görüşmüşleroportünisdere de kurallara uyacaksanızgelin katılın, uymayacaksanız bilelimdemişler. Onlar da yine eskitavırlannda direnince anmayı ayrı aynyapmakta karar kılmışlar. Atılım,Partizan Sesi, Alınteri, özgür Gelecek,

sokağa taşımak için o kadar çabaharcamışız, eylemleri başlatmışız,sonra bunlar da ortaya çıkıp biz devarız dediler. Tamam, birlikte yapalım,kimseyi dışarıda bırakmak gibi birniyetimiz de yok dedik. Ama öyle dedikbirlikten yanayız ya başladılar, iştepankartta şu imza olmasında şu olsun,şu sloganlar atılsın, yok eylemi şöyle"radikal'leştirelim, şöyle yapalım böyleyapalım... Tamam da illa senin dediğiniyapmak zorunda mıyız? Kitle bizim, enazından büyük çoğunluğu öyle, bukitieselliği ortaya çıkanncaya kadaronca emeği biz harcamışız, senortalarda yoktun, ama yok, onlar onuilgilendirmiyor, kendisi "komünist","öncü" ya onun dediği olacak, endoğrusunu o bilir. Hemen "eşit"lik der.Neye göre, nasıl eşitlik? Bir avuç kitlenvar, bugüne kadar emekharcamamışsın, bir politika bile ortayakoymamışsın şimdi hazır kitleyi,potansiyeli bulmuş, üzerinde politikayapacak. Aslında "eşitlik"i ilerisürmeleri de numara, işlerine gelmedi

29 Mart 1997

mi onu da kabul etmezler. Etselersolun bir araya geldiği platformdaalınan ortak kararlara uyarlar, illa dabizim dediğimiz olacak diyedayatmazlar ya da kararlara uyacakmışgibi gözüküp, sözlerinden dönerekaykın hareket etmezler. Ama onlar"komünist", "öncü"ler ya ne yapsalardoğrudur, mubahtır. Refahçılar gibitakiyye yapmak serbest. Biz birliktenyanayız ya, illa dayatıyor, birliğibozmamak için taviz vereceğimizegüveniyor. Öyle mi öyle, tamam dediko zaman biz ayn yapıyoruz, siz de aynyapın.

Burada şuna dikkat etmek gerekir.Biz her zaman, her koşulda birliktenyanayız, bunu sonuna kadar zorlarız,karşımızdakileri de düşünerek ortakyapılacak işlerde gerekli esnekliğigösteririz. Bildiri mi yazılacak,üslubunu herkesin kabullenebileceğigibi kaleme almaya özen gösteririz,örneğin, oligarşi bizi mi ifade ediyor,öyle demeyiz de egemen sınıflar deriz,bu bize birşey kaybettirmez amabaşkalarının bizim esnekliğimizdenyararlanmaya çalışarak, aman birlikbozulmasın deyip taviz vereceğimizidüşünerek de, kendi isteklerini,taleplerini bize dayatmasınaüzerimizden politika yapmasına,kendini bize taşıttırmasına da izinveremeyiz/Nerede olursak olalım, tekbaşımıza kalacağımızı da bilsekyüzlerce şehit vererek yarattığımızHareketin değerlerine, emeğimizetitizlikle sahip çıkmalıyız. Yaa, bir şeyolmaz deyip orada kişiseldüşüncemizle liberal tavır takınmayahakkımız olamaz. Bu hakkı kendimizdegöremeyiz. Çünkü çürüme, sapma öylebaşlar. Bizi bugüne kadar düşmanınkarşısında ayakta tutan en büyük güçnedir? Yarattığımız ilkelerimize,değerlerimize, geleneklerimize titizliklesahip çıkmaktır. Bunun bir parçası dademokratik mücadelede, Cephepolitikamız doğrultusunda yeterinceesnek davranabilmek ama sağa, solasavrulmadan, kırılmadan çubuğuortada tutabilmek, reformizm veoportünizm karşında da asla eğilipbükülmemektir.

Başımız hep dik durmalıdır.Kendimize güvenmeli ve yüzümüz esasolarak hep halka dönük olmalıdır.Çünkü bize esas gücü verecek olanodur. Kitleleri örgütleyebiliyorsan,peşinden sürükleyebiliyorsan varsındemektir. Sen söylemesen de zatenhalk seni öncüsü olarak görür. Oradayoksan sen istediğin kadar kendineşöyleyim, böyleyim, en iyi öncü benimde, onun bir kıymeti harbiyesi yoktur.Ancak kendi kendini tatmin edersin.Oportünizmin yaptığı gibi siyasetyapmayı sol içinde mücadeleyeindirgersen, sol içinde fırsatçılıkla,entrikalarla kendine bir yer edinmeyeçalışırsan oradan birşey çıkmaz.Sonuçta ne yaptığını nereye gittiğinikendin de görmez hale gelirsin, kendikendini yer bitirirsin.

Siz de ilerde ortak bir iş yapmakiçin oportünizmle birarayageldiğinizde yaşayıp görürsünüz.Oportünizm sanki oraya eğer bir eylemyapılacaksa bunu en iyi şekilde nasılyaparız, nasıl zenginleştiririz, kitlelerien geniş biçimde daha çok nasıl taşırız,

ŞEHİTLERİMİZLE KAZANACAĞIZ

Page 30:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

düşmana karşı nasıl bir politikageliştirebiliriz onu tartışmaya değil de,nerden ne kaparım, yürütmeye ya daeylem komitesine nasıl girerim,inisiyatifi nasıl ele geçiririm, bildiriyiyazma işini ya da mikrofonu nasılkaparım hesaplarıyla gelir. Çünkü o,küçük dünyasında buralardan birşeykapmayı, araya kaç kelime kendiniifade edeceğini düşündüğü şeylersokuşturmayı, kendisinin diğerdevrimci gruplardan, soldan farklıolduğunu "kanıtlayacak" (!) bir davranışgöstermeyi çok büyük birşey sanır.Bunlarda başarılı oldu mu adeta zaferkazanmıştır o. Çünkü böylece "öncü"olduğunu göstermiş olacaktır. Hele birde bunları resimleyip dergisine,gazetesine basti mı tamam. Bakdiyecek, şöyle "inisiyatif" koyduk,böyle "öncülük" yaptık. Halbuki"öncülük" yaptığını söylediği kitleninbüyük bir çoğunluğu da başka siyasihareketlerin insanıdır, yani zaten kendiöncüsünün, bağlı bulunduğu kurumuninisayitifiyle oraya gelmiştir, kendisi okitlenin içinde belki 20-30 kişidir ya daonbinlerin içinde birkaç yüzdür amaolsun, reklamını yapacak ya o onayetiyor, mutlu oluyor.

Tabii bunlar bizim için ölüm kalımmeselesi değil, ama demin söylediğimgibi ilkelerimizden, şehitlerimizinkanlarıyla yarattığımız değerlerimizdende taviz veremeyiz, vermemeliyiz.Oportünizmi, reformizmi ideolojikolarak eleştiriyorsak, eleştirilerimizgünlük yaşamda pratikte,ilişkilerimizde de kendini ifadeetmelidir. Söz de başka, eylemde başkatürlü davranılmaz. Teorik olarakoportünizm şöyledir, böyledir deyipgünlük hayatta gördüğümüz yanlışlara,oportünist tavırlara yokmuş, olmamışgibi davranamayız. Esneklik adınayapılan yanlışlara göz yumamayız.Bunun ne bize, ne de oportünizmefaydası olur. Biz de oportünizmebenzemeye başlarız. Oportünizm detaviz gördükçe daha fazlasını ister. Biztaviz verdikçe, o zaman gelişen,geliştiren değil, sapmayı, çürümeyiteşvik eder hale geliriz.

- Valla Selim abi, sen de bir başladınmı durmak bilmiyorsun, dedi gülerekSerpil esprili bir şekilde. Meraktançatladım, yukarı mahalledeki eylemleri

ayrı yapmaya karar verince ne oldu?- Ne olacak? Bir iki gün kendi

başlarına birşeyler yapmaya çalıştılarama bir halt beceremediler. Sorun odeğil tabii, kendi başlanna da az buçukbirşeyler yapabilseler ne olurdu? Hiç,bizim için önemli olan ilkelidavranabilmek, haklılığımızainanıyorsak politikamız doğrultusundahareket etmektir. Mesela, oportünizmbir sürü siyasi çevrenin, demokratikkurumun, halktan insanlar ınbulunduğu toplantıda alınmış ortakkarara rağmen, karan çiğnemekle,sözünü tutmamakla kazançlı mı çıktı?istediği kadar reklamını yaptığınısansın, düşmana karşı değil de, solakarşı büyüttüğü o küçük burjuva hırsı,rekabetçi mantığı onu vuran silahadönüştü. Ama o bunu hala görmez,kendisine karşı yarattığı güvensizliğigörmez. Şimdi der ki, bizi çekemiyorlaronun için yarattığımız prestijikaralayarak yok etmeye çalışıyorlar. Yada 16 Mart eyleminde yaptığına nedemeli, mademki illegal pankartaçmayı doğru buluyorsun, her koşuldaaçarım diyorsun, bunu "eylemde birlik,ajitasyon ve propagandada serbestlik"adı altında ilkesel tavır olarak ortayakoyuyorsun birlikten kopmayı gözealıp ayrı yerde anma yapma karanalıyorsun, o zaman aldığın karara uy.Yoksa kime nasıl güven vereceksin?işine gelince öyle gelmeyince böylehareket et.

- Herhalde öyle olacak ki oportünistolsun Selim abi. Yoksa varlık nedeniortadan kalkar. Aslında o keskinliğinardında büyük bir kendine ve halkakarşı güvensizlik vardır. Mesela, dikkatedelim tüm bu taşkınlıklannı, keskin,sekter çıkışlarını hep başkalarınınkitlesinin olduğu yerlerde yaparlar. Azda olsa kendi başlanna yaptıklarıdemokratik eylemlere bakalım, oradaillegal imzalı pankart açılmaz, kuşlamafalan da yapılmaz. Ama genel bir kitleoldu mu herşey değişir. Nasıl olsa okadar kitlenin içinde güvencededir.Birşey olursa da arada kaynayıp gider,kaybolur. Gazi'de mesela dikkat ettim,maske takanlar neredeyse imkanı olsagözlerini bile kapatacaklar. Kendinisaklamaya çalışıyor. Maskeyi gerillayıtemsil için değil, kendi yüzünüsaklayacak bir araç olarak görüyor.

öyle olunca da ortayaucube ucube şeyler çıkıyor.Hatta öyleki birisi başlıkbulamamış herhalde başınatorba geçirmişti.

- Şimdi arkadaşlar tabiiki biz de tüm buyaşananlardan kendimizebir pay, ders çıkarmalıyız.Nedir o? Demek ki,oportünizmin buradaanlatüklanmızın yanında,bunlar gibi daha bir çoktavnyla da karşı karşıyakalabiliriz. O zaman onagöre önlemimizi dealacağız. Nasıl olacak bu?

- Biraraya gelmezseksorun kalmaz Selim abi,dedi gülerek Erdal.

- Yok ya daha neler?diyerek, Erdal'ın sözünükesti Ömer. Okuldaberaberiz, mahallede,

fabrikada beraberiz, sonuçtaoportünist dedikse düşman da ilanetmedik ya!

- Sen de hemen ciddiye aldın Ömer.Herhalde o kadarını biliyoruz. Halkgüçleri içinde yer aldıklan, doğrudandüşman saflanna geçmediği sürece,reformizmle de, oportünizmle debirlikte olmayı sonuna kadar zorlarız.Ama, Selim abinin anlattığı gibi buherşeye rağmen birlik olmaz, belliilkeleri, kurallan olan, ideolojikfarklılıklar olsa bile, karşılıklı birgüvene dayalı, mücadeleningelişmesine, hizmet edecek birlik olur.Yoksa, birlik olsun diye, laf olsun diye,birlik yapılmaz. Yapılsa da yaşamazzaten.

- Ömer doğru söylüyor.Oportünizm çocukluk yapıyor diye onaküsecek ya da düşman gibi davranacakdeğiliz. Aksine hem yanlışlarınıacımasızca eleştireceğiz, hem de birliğisonuna kadar zorlayan biz olacağız.Yani ne sekter olacağız, ne de liberaldavranacağız. Gerçekleri kitlelereanlatacağız. Öyle de olmalı, çünkü, bizhalkın örgütiü, örgütsüz her kesimini,hatta tek tek birey düzeyindeolanlanyla bile düşmana karşı ortakhareket edebilme, birlik oluşturma gibibir perspektife sahibiz. O noktadauğruna mücadele ettiğimizisöylediğimiz halkı işçisiyle, köylüsüyle,esnafıyla, mühendisi, doktoruyla,varlıklısı, fakiri, garibanıyla, okumuşu,cahiliyle birleştirmeye, hareketegeçirmeye çalışırız, bu küçük burjuva,şu geri diye küçümsemeyiz.Misyonumuzun farkındayızdır amabunun halka ben senin "öncü"nüm,şunu yap, bunu yap, kalk yürü diyerekkazanılmadığını, kazanılamayacağınıda biliriz. Bizim için ortak düşmanakarşı mücadele eden herkes değerlidir.Ama herkes kendi değerinin deağırlığını bilmeli, ona göre hareketetmelidir. Neyse gene konuyudağıtmayalım, demin bir sorusormuştum. Evet oportünizmin buolumsuzlukları karşısında neyapmalıyız, kim cevap veriyor?

- Bence, öncelikle eylemden önceve eylemde neler olabileceğini, hangisorunlarla karşılaşılabileceğiniönceden düşünüp ona göre tedbiralmak gerekir. Toplantıda herşey en

29 Mart

ince ayrıntısına kadar tartışılıp kararaltına alınmalı, boşluk bırakılmamalı.

- Doğru söyledin Ayşe de,toplantıdan önce biz nasıl hazırlıklıolmalıyız önce onu netleştirmek lazımdeğil mi? Biz bir öneriyi nasılgötürürüz?

- Tamam anladım, dedi Sinan.Herhangi bir konuyu gündemimizealıp bir program belirlediğimizde bunuyalnız sola götürmekle yetinmemeliyiz.Konunun niteliğine göre önceliklehalkın hangi kesimini ilgilendiriyorsaoradan başlayarak bu düşüncemizi,programımızı halka götürürüz. Yörederneklerinden tutun da belkimahalledeki spor kulüplerine,sendikalara, çeşitli demokratik kitleörgütlerine, tek tek kişilere, evlerekadar bunu taşırız. Çünkü bizimhareket edeceğimiz, güç alacağımızesas nokta halktır. Amacımız halkıbirleştirmek, yanyana getirmektir.Solun birleşmesi ise bu birliğin birparçasıdır. Yani sol birleşmezse halkınbu çeşitli kesimlerini birleştirmekharekete geçirmek mümkün olmaz gibibir düşüncemiz olamaz. Pekala da olur,olüyorda. Ha, solun birliğisağlanabilirse, sol bu birlik içinde yeralırsa bu belki daha kolay hale gelebilir.Bunu pratik örgütlenmesi olarak, halkıbirleştirecek taban örgütlenmesi olarakda Meclisler var. Amaoportünizim onabile kuşkuyla bakıyor. Bir yanıyla dakorkuyor. Çünkü halkın konuşmayabaşladığı yerde kendi sesininkısılacağını düşünüyor. Bizim halktanyana böyle bir sıkıntımız, çekincemizyoktur. Keşke daha çok konuşsalar.Bizim yerimize de konuşsalar. Bunedenle biz önerilerimizi,düşüncelerimizi halkamaledebildiğimiz ölçüde Saten herplatformda halk bizi savunacaktır.Bunu yapabildiğimiz ölçüde zatenbirincisi, çeşiüi sapkın akımlarkarşısında baştan çok daha güçlü birkonumda oluruz, ikincisi, biz biröneriyi, talebi, eylemi gündemegetiriyorsak bunun gerçekleşmesinioportünizmle, reformizmle birlik olupolmama koşuluna bağlamayız. Onoktada kendimize tam güvenimizolmalı, tek başımıza da olsak sırtımızıhalka dayadık mı biz her işin altındankalkarız. Bunun bugüne kadaryaşanmış yüzlerce örneği vardır.Bugüne kadar oportünizmle,reformizmle varolmadık. En basiti buson Susurluk kampanyasını düşünün,önerilerimiz reddedildi, kimse birliktebirşey yapmaya yanaşmadı diye vaz mıgeçtik? Yoo. Çünkü biz onlaragüvenerek yola çıkmadık. Belkioportünist gruplann, çevrelerinhepsinin biraraya gelip yapamayacağıkadar işi de tek başımıza yaptık. Amabu böyledir diye onları yok mu saydık.Hayır, birlikte birşey yapmak için herzeminde zorladık. Ama olmuyorsa daoportünizme de, reformizme desaplanıp kalmayız. Kendi başımızahalkla birlikte yapabildiğimiz kadarınıyaparız. Ondan da zararlı çıkmayız.

-Bunlar doğru da, yalnız önerigötürme noktasında da tek bir biçimolmaz. Bazen ele aldığımız konunun,yapmayı düşündüğümüz eyleminortaklaşa yapılmasında daha büyükfayda vardır. O zaman biz önerimizi

ÖZGÜR VATAN TOPRAKLARINI

Page 31:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

önce sola da götürüp programım ortakçıkarmayı da önerebiliriz. Her ikisinibirden de yapabiliriz. Yani önerimizihem bir yandan halka, bir yandan solada götürebiliriz. Ve ya kendimiz birfaaliyet başlatmışızdır ya da bir eylemyapacağızdır, genel katılımı sağlamakiçin öneri götürürüz. Ama orada bilesloganlardan tutunda, okunacak birbildiri ya da açıklamanın üslubunu bilegenel katılımı gözeterek hazırlarız.

Ortak yapılacak eylemlerdesonuçta ne tür bir eylem ya dafaaliyet yapılacağı konusundapek sorun çıkmaz, bir yerdeuzlaşılır da, iş görevpaylaşımına, atılacaksloganların, yazılacakpankartların, uyulacakkuralların belirlenmesinegelince kıyamet kopar.'Meselagüvenlik veya teknik işler içingörevli mi lazım, oportünizmseve seve o işlerden uzakdurmaya çalışır. Çünkü oişlerde reklam yapabilmeolanağı yoktur. Tabiri caizse işinhamallık kısmıdır. Oraya adamvermek istemez çünkü o zamano kadar adamı günlerce "kendi"işini bırakıp "birlik" işinekoşturacaktır. Eğer bu görevlereylem içinde gerekli görevlerseo zaman da kortejindeki adamazalır, az gözükür ya daverebilecek kadar adamı yoktur.Ama bir yürütme ya da komitemi seçilecek hemen herkesaday olur. Üstelik bu aradasenin ayağını kaydırmak,yürütmeye, komiteyesokmamak için binbir fırıldakçevirmeye başlar. Sunucu mu

belirlenecek o oraya hemen adaydır,bildiri mi yazılacak hemen onun daüstüne adar. Çünkü bunlar işin reklambölümüdür, işte bu noktada uyanıkolmak lazım. Kitlenin çoğunu ben migetiriyorum, işin hamallık kısımlarınınçoğunu ben mi yükleniyorum, o zamanben niye konuşmuyorum da senkonuşuyorsun, eylem komitesiyse niyebenim getirdiğim kitleyi ben değil de

sen yönetesin? Tabii açık açık ben"komünist"im, ben esas "öncü"yüm,dolayısıyla konuşmak, bildiri yazıpokumak da benim hakkım, küçükburjuvalara benim olduğum yerde lafdüşmez diye düşündüğü amadiyemediği için, bu sefer "eşitlik"teranesi başlar. Hatta işi,anlaşamıyoruz madem öyleyse kuraçekelim diyecek kadar ileri götürür, iştebu ucuz numaralara, emeğimizinçalınmasına prim vermemek gerekir.Açıkça diyebilmeliyiz ne kadar iş, emek0 kadar eşidik, ne kadar kitlegetiriyorsun o kadar eşitlik. Yani onoktada Hareketin çıkarlarına,harcadığımız emeğe sahip çıkmalıyız.Tabii biz de üzerimize ne görevalmışsak onu da layıkıyla eksiksizyerine getirmeliyiz. Ondan sonraFatma ablanın söylediği gibitoplantıda, görüşmelerde hiçbir şeyimuğlak bırakmamalıyız. Herşeyi enince ayrıntısına kadar düşünüp kararabağlamalıyız. Sloganlardan yazılacak,açılacak pankartlara, okunacakmetinden konuşmacısına, illegal imzalıpankartlann açılıp açılmayacağından,provokasyonlara karşı önleme kadarherşeyi tartışıp bir sonucabağlamalıyız.

- iyi de alınan kararlara evet deyipde eylem sırasında uyacağı ne malum?1 Mayıs'ta oldu, o kadar eleştirildi, yineşimdi de Gazi'de oldu.

- O da mümkün. Olabileceğidüşünülerek hareket edilmeli. Onuniçin de bir sürü önlem alınabilir. Amatemel olarak yapılabilecekler, buolumsuzluklarda ısrarlı davranıldığındateşhir etmek, bu konuda ortak bir tavır,kurallar belirleyip yaptırım uygulamak,

SINIF SÖZLÜĞÜEski felsefe sözlüklerinde oportünizm

şöyle tarif ediliyor:"Yüksek bir amaca göre değil, şimdiki

gereklere göre davranmak..."Yani günlük çıkarlara göre davranmak.Bazı sözlüklerde ise oportünizmin

karşısında fırsatçılık yazdığı görülür.Bir başka sözlükte, TDK'daki tanım ise

şöyle:"Güç durumlarda, davranışlarım •

ahlak kuralları veya düzenli birdüşünceden çok, çıkarlarına uyacakbiçimde ayarlamayı amaçlayan tutum,fırsatçı."

Evet, aslında bu birkaç tanımda bileoportünizmi görmek mümkündür.

Tabii burada bu kavramın ülkemizdekikullanımından kısaca sözetmek gerekir.Ülkemizde revizyonist TKP, TÎP, TKEP;TSİP gibi partilerce, oportünist deyimiylede önce "Maocu", sonra AEP'çi çizgininşablonlaştırıcıları kastedilmiştir. Buayrım, asıl olarak onların öne çıkandavranışları itibarıyla yapılmış birayrımdır. Değilse, hemen tüm oportünistakımlar, aynı zamanda revizyonisttirler.

Revizyonizm, daha önceki bir

çalışmadan hatırlarsanız, kelimeanlamıyla "gözdengeçiricilik" demekti.Marksizm-Leninizmin revize edilmesiydi.Oportünist siyasetlerin hepsi aynızamanda revizyonist bir çizgi üzerindedir.Marksist-Leninist devrim teorisinin özü,onların elinde şablona dönmüş, teorininözü, yaratıcı yanı öldürülmüştür. Pratikolarak da bu siyasi hareketlerin hemenhepsi TKP'nin reformculuğununsavunucusudurlar. '

Ama onları pratikte tanımlayan, bu .revizyonist çizgilerinden çok, pratiktesergiledikleri davranış ve tutumlardır.Onları karşımızda hep bu oportünisttanımının kapsamına girendavranışlarıyla görürüz.

Mesela bakın, Felsefe Sözlüğü'nde deşöyle bir tanım var:

"Oportünizm, davranışlarını kendiçıkarlarına göre düzenleme demektir."

Bir bu tanıma, bir de tüm siyasigrupların örneğin 16 Mart ve Gazianmasındaki tutumlarına bakın; kim butanıma uyuyorsa, o oportünisttir. Sözlükkarşılığı da, hayat içindeki karşılığı dabudur.

29 Mart 1997

gerekirse de tecrit etmektir.- Yalnız birşeye dikkat çekmekte

fayda var, bütün miting ya dagösterilerin hepsinde aynı kurallar tıpatıp geçerli olacak diye birşey de olmaz.Yer ve zamana, sürecin özelliklerine,mitingin veya gösterinin, bunlarıdüzenleyenlerin niteliğine göre;örneğin, bazı miting ve gösterilerdeisteyen herkes istediği pankartı da açar,sloganı da atar. Ama bunun böyleolacağı da önceden bilinir, herkes ona'göre davranır.

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz,bizim herhangi bir faaliyette ya dayapmayı düşündüğümüz bir eylemdetemel alacağımız kendi özgücümüzdür.Kendi özgücümüze güvenip önceliklehalkı örgütlemeyi, birleştirmeyi,eyleme, faaliyete katmayı hedefleriz.Bu nokta da solla, birliği zorlarız amayönümüzü, mücadelemizi bundançıkacak ya da çıkmasınıdüşündüğümüz sonuca görebelirleyemeyiz, iktidar hedefli birmücadeleyi, savaşı da başka türlübaşarıya götürme şansı yoktur. *

Ortak yapılacakeylemlerde sonuçta ne tür

bir eylem ya da faaliyetyapılacağı konusunda pek

sorun çıkmaz, bir yerdeuzlaşılır da, iş görev

paylaşımına, atılacaksloganların, yazılacak

pankartların, uyulacakkuralların belirlenmesine

gelince kıyamet kopar.Mesela güvenlik veya

teknik işler için görevli milazım, oportünizm seve

seve o işlerden uzakdurmaya çalışır. Çünkü oişlerde reklam yapabilme

olanağı yoktur. Tabiricaizse işin hamallık

kısmıdır. Oraya adam.vermek istemez çünkü o

zaman o kadar adamıgünlerce "kendi" işini

bırakıp "birlik" işinekoşturacaktır. Eğer bugörevler eylem içinde

gerekli görevlerse'o zamanda korte/indeki adam

azalır, az gözükür ya daverebilecek kadar adamı

yoktur. Ama bir yürütme yada komite mi seçilecek

hemen herkes aday olur.Üstelik bu arada senin

ayağını kaydırmak,yürütmeye, komiteye

sokmamak için binbirfırıldak çevirmeye başlar

ŞEHİTLERİMİZLE KAZANACAĞIZ

Page 32:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

1961Anayasasınındersi; eğerdemokratik biranayasaistiyorsak, eğerhaklar veözgürlükleristiyorsak,anayasayıyapanın da,uygulayanın dabizzat halkolmasıgerektiğidir.Demokratik,özgür biranayasakonusundabize egemensınıfların hiçbir kesimindenhayır yoktur!

yaygın bir de sokakmuhalefeti sözkonusuydu.Mayıs ayı boyuncagösteriler birbirini izlemiş,Menderes meydanlardayuhalanmış, polis,gösterileri ateş açarakbastırmaya çalışmıştı.

27 Mayıs darbesi, iştebu hoşnutsuzluk veçelişkiler ortamındagerçekleştirildi. Ve buyanıyla belli bir toplumsalmuhalefetten kendinegüçlü bir dayanak bulmuşoldu.

Ülkemiz tarihinin 3.Anayasası, 1961Anayasasıdır. Yine

"olağanüstü" koşullarda yapılmıştır.Darbeyle yapılmış bir "ihtila''inürünüdür. Cumhuriyet tarihinin "enözgürlükçü" anayasası olarak bilinir,öyle tanımlanır. Gerçekten dedemokratik hak ve özgürlükleraçısından bugüne kadarkilerinhepsinden daha geniştir. Ama buonun halk için bir anayasa olduğuanlamına gelmez. Çünkü darbeyiyapanların derdi daha farklıdır.Anayasanın asıl niteliğini belirleyen debudur. Darbeyle "ihtilali" yapanlar,asıl olarak "kendi amaçlarını"gerçekleştirmeye çalışmışlar, amasonuçta bunu da başaramamışlardır.

Pekala 27 Mayıs'çılar neyiamaçlıyordu?

Ve nasıl bir anayasa yaptılar?

DARBE VE "MBK"27 Mayıs 1960 günü, ordu, 38

subaydan kurulu bir Milli BirlikKomitesi'nin öncülüğüyle ülkeninyönetimini ele aldı.

Darbe DP iktidarına karşıydı.Zamanında CHP'nin tek partidiktatörlüğüne elverişli olarakhazırlanmış olan 1924 Anayasası,DP'nin de işine gelmiş, ve o da aynıanayasayla kendi diktatörlüğünükurmuştu.

Asker ve sivil bürokrasi, çok partilirejimi kendi eliyle getirmişti. Ama buçok partili "demokrasi"nin ortayaçıkardığı sonuç karşısında, seçimdençıkma bir iktidarı devirmekten veiktidara bir darbeyle el koymaktanbaşka bir yol bulamamışlardı.

DP iktidarıyla birlikte, tekelciburjuvazi ile küçük ve orta burjuvaziarasındaki çelişkiler günden günederinleşmiş, oligarşi dışındakikesimlerin durumları sarsılmıştır. Yinebu dönemde Kemalistlerin bürokrasi,ordu gibi devlet kurumlanndan tasfiyeedilmeleri yönünde de uygulamalargündeme gelmiştir, işbirlikçi DPhükümeti ekonomik ve politik olarakemperyalizmle bütünleşirken, orduiçinde halen etkin olan Kemalistler,hükümetin, daha önce gerçekleştirilenreformlara karşı aldığı tavırdan, bazıkurumlan ortadan kaldırmasından darahatsızdılar.

Kemalistlerle tekelleşmeye ayakuyduramayan burjuvazi, işte bunedenle DP iktidarına karşı olmanoktasında birleştiler. Ve 27 Mayıs'laKemalistler, bu tasfiye sürecinidurdurmak için iktidara el koymayayöneldiler.

Tabii DP'nin mevcutpolitikalanndan etkilenen, zarargörenler yalnızca Kemalistler vetekeldışı burjuvalar değildi, işçi sınıfive köylülük, bürokrasinin alt ve ortakesimi, subaylar ve küçük-burjuvaaydınlar da DP'nin gerek ekonomik,gerekse de siyasi politikalarındanzarar görüyorlardı. Küçük-bujuvaaydın kesimler, basına, üniversitelerekarşı alınan tavırdan, uygulananbaskılardan, gericiliktenhoşnutsuzluklanm açığa vuruyorlardı.

Ekonomik durumun bozulması,sömürüden daha fazla pay almamücadelesi, oligarşi içi çelişkilerikeskinleştiriyor, bunalımıderinleştiriyordu.

Başta öğrenci gençlik olmak üzere

MİLLİ BİRLİKKOMİTESİYÖNETİMİMBK'nm belirleyici

olduğu dönem 27 Mayıs1960'dan 25 Ekim 1961'e,yani yeni Anayasaya göreseçilmiş parlamentonuntoplanmasına kadardır. Busüreç "27 Mayıs Rejimi"olarak adlandırılmıştır.

Darbecilerin yaptığı ilkişlerden biri, kendilerini"hukuksal" bir konumasokmaktı. Bunun için 12Haziran 1960'ta "Teşkilat-ıEsasiye Kanunu'nun BazıHükümlerininKaldırılması ve BazıHükümlerin DeğiştirilmesiHakkında Geçici Kanun"u

Bu kanun 1924 Anayasasınısürdürmekte, ancak "TBMM'ninyerine MBK'ni koymaktadır.Dolayısıyla, TBMM'ne tanınmış olanyetkiler, olduğu gibi MBK'ne geçmiştir.Ancak, kanuna göre, TBMMgörüşmelerinden farklı olarak,MBK'nin görüşmeleri kapalıoturumlarda yapılacak ve tutanaklarıyayınlanmayacaktır.

Kanuna göre, Bakanlar, MBKüyelerinden veya "27 Mayıs 1960tarihinden önce herhangi bir siyasipartiye kayıtlı olmayanvatandaşlardan" seçilecektir.

12 Haziran 1960 tarihli kanun birde "Düşürülen Reisicumhur veBaşvekil ve Vekilleri, eski iktidarmebuslarının ve bunların suçlarınaiştirak edenleri yargılamak üzere"dokuz kişilik bir Yüksek Adalet Divanıkurulmasını öngörmektedir. Bu divandaha sonra Menderes'leriyargılayacaktır.

HALK YENİANAYASAYI DATARTIŞAMIYORMBK, Anayasa tasarısı hazırlığının,

kendisinin de katılacağı bir KurucuMeclis'te sürdürülmesini ve tasarınınondan sonra halkoyuna(referanduma) sunulmasınıkararlaştırdı. Anayasa taslağı ise"istanbul Bilim komisyonu" adıverilen bir kurula hazırlatılacaktı.

Kurucu Meclis 6 Ocak 1961'deaçıldı. Bu dönem 27 Mayıs rejimininüçüncü aşaması olarak adlandırılır. Budönemde, daha önce TBMM'nin,sonra da MBK'nin kullandığı yasamayetkisi artık Kurucu Meclis tarafından

29 Mart 1997

kullanılır. Ancak, Kurucu Meclis, ikikuruluştan oluşmaktadır: MBK veTemsilciler Meclisi.

Temsilciler Meclisi, adı temsilcilerolmasına rağmen seçimle kurulmuşbir meclis değildi. TemsilcilerMeclisinde illerden, partilerden,sendikalardan, üniversitelerden ilin,sendikanın, üniversitenin kendiorganları tarafından seçilmiş üyeler veonların yanında da Milli BirlikKomitesi ve aynı zamanda MBK'nınbaşkanı da olan devlet başkanıtarafından atanan üyelerdenoluşuyordu, "iki meclisli birparlamentoyu andıran bu düzende,yasama bakımından hafifçe, fakat,yürütmenin denetlenmesi bakımındanaçıkça, MBK daha ağır basıyor."Darbeyi yapanlar, "Kurucu Meclis"falan oluştursalar da, ağırlığı kendiellerinde tutmaktadırlar.

Anayasa tartışmaları esas oylararbunlar arasında olmuş, referandumaşamasına kadar halkın, çeşitli halkkuruluşlarının tartışmalara katılmasısağlanmamıştır.

Darbeyi yapanlar bu arada kendiaralarında çeşitli çelişkiler yaşadılar.Normal düzene nasıl geçileceğikonusunda anlaşmazlıklar çıktı. MBKüyelerinden 14'ü tasfiye edildi. Hemenher kesim darbecileri kendidoğrultusunda etkilemeye çalışıyor,MBK bir o yana, bir bu yana gidipgeliyordu.

Anayasa bu gel-gitler içindetartışıldı. Daha doğrusu pazarlıklarlabiçimlendirildi. Toprak ağalarının,tekelci burjuvazinin aleyhineolabilecek her madde, anındaağaların, patronların Meclis'tekitemsilcileri tarafından itirazlarlakarşılandı. Doğrudan temsiledilmeyen bir tek halk vardı.

27 MAYIS'INGEL-GİTLERlDarbenin hemen ertesinde, 30

Mayıs'ta bankalar ordu gözetiminealınmış, banka işlemleri durdurulmuş,yalnız vaadesi gelen resmi ödemelereizin verilmiş, bunun dışında kalanişlemler yasaklanmıştır. Bankalarınyanı sıra borsalar da kontrol altınaalınmış, tekelci burjuvazinintemsilcilerinden oluşan Ticaret veSanayi Odaları, 16 Haziran tarihli birkararname ile kapatılmış, Odalardayeni seçimlere gidilmiş, TicaretBorsası ve Odalar ile ilgili kanunkısmen değiştirilmiştir. Bazı toprakağalan sürgüne gönderilmiştir.

27 Mayıs'ın aldığı bu tür ürkektedbirlere karşı tekelci burjuvazi hiçbirzaman direnmekten geri durmadı.Örneğin, 30 Haziran 1960'daistanbul'da Tekstil Sanayicileri, vali ileyaptıkları görüşmede, bu gidişe durdemlemezse, işyerlerini kapatacaktantehdidinde bulundular.

Nitekim işbirlikçi egemen sınıflannbaskısı üzerine hükümet, işbirlikçiburjuvaziye yönelik onlarıntaleplerinin dikkate alınacağını içerenbir açıklama yaparak geri adım attı.Açıklamada kapitalist özel yatırımlarayardım sözü veriliyordu. Bu bildiriyle"ihtilalin çocukları", kollannı tekrarişbirlikçi burjuvaziye kaptırıyordu.

ÖZGÜR VATAN TOPRAKLARINI

Page 33:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

Cemal GÜRSEL liderliğinde biruzlaşma ve kararsızlık ortamına girenve oligarşinin taleplerini yerinegetirmeye başlayan MBK, kendi içindeçatışmalar ve tasfiyeleri de yaşayarakdüzenle uzlaşmayı tercih etti. Bütünbu gelişmelerse, bir yandanhazırlanmakta olan anayasayı daetkiliyordu elbette.

ANAYASA OYLANIYOR9 Temmuz 1961'de halkoyuna

sunulan Anayasa, oylamayakatılanların % 61,5'i tarafından kabuledilerek, "Türkiye CumhuriyetininAnayasası" haline geldi.

Anayasanın 4. Maddesi gereğince,bu Anayasaya göre kurulan TBMM'nintoplanmasıyla birlikte KurucuMeclisin, MBK'nin "hukuki varlıkları"sona erecek ve bunlar kendiliğindendağılmış olacaklardı. Seçimler 15 Ekim1961'de yapıldı. Hemen ardından 25Ekim 1961'de TBMM toplandı veböylece MBK rejimi sona ermiş oldu.

1961 ANAYASASINE GETİRDİ,

NE GÖTÜRDÜ?1950'lerden itibaren artık iyice

yerleşmiş olan çarpık kapitalizm, 27Mayıs'ın önündeki engeldir. 27Mayıs'çılar, ne bu çarpık kapitalizmiyerleştirip geliştiren emperyalizmle,ne de bu kapitalist gelişmeyle birlikte

HAK VEÖZGÜRLÜKLER! BÎZE

ÇOK GÖRÜYORLAR!1961 Anayasası'na ilişkin bu

ülke siyasetindeki tartışmalar,halkımız için, tüm demokratik

kurumlar için çok öğreticidir.1961 anayasası, her şeye

rağmen Reniş kesimlere bellihakları tanıyan, ilerici yanları

olan bir anayasadır. Ama buülkenin egemen sınıfları, böyle

bir anayasayı, daha yapıldığı ilkandan başlayarak, halka çok

görmüşlerdir. Yani bize uygungörülmeyen haklar ve

özgürlüklerdir.Nitekim egemen sınıflar

ellerine geçen her fırsatta buanayasayı, bu anayasadaki hak

ve özgürlükleri budamış,gasbetmişlerdir. Egemen sınıflar,

bu fırsatları 12 Mart ve 12 Eylülcuntalanyla bulmuşlar ve

değerlendirmişlerdir.Sonuçta işte bize reva görülen

12 Eylül anayasası gibi biryasaklar anayasasıdır.

Hiç bir Meclis, egemensınıfların hiç bir partisi halka

daha fazlasını layıkgörmemektedir.

1961 Anayasası'nın dersi; eğerdemokratik bir anayasa

istiyorsak, eğer haklar veözgürlükler istiyorsak, anayasayı

yapanın da, uygulayanın dabizzat halk olması gerektiğidir.Demokratik, özgür bir anayasa

konusunda bize egemensınıfların hiç bir kesiminden

hayır yoktur!

egemen hale gelen tekelci burjuvaziyleaçık bir savaşa girecek durumdadeğillerdi. 27 Mayıs darbesi, bunedenle altyapıda radikal dönüşümlergerçekleştirememiştir. Bunu karşın1961 Anayasası, yarı-özerk kurumlaroluşturarak, belli alanlardademokratik örgütlenme özgürlüğüsağlayarak, sonraki süreçte önemlietkileri olacak dönüşümlerigerçekleştirebildi.

işbirlikçi oligarşik yönetiminyerine, çıkarları emperyalizm veoligarşi ile çelişen orta ve küçük-burjuvazinin burjuva demokratikanlamda birtakım kurumlaroluşturması anayasada çeşitli hak veözgürlüklere yer vermesi 27 MayısAnayasası'nın ilerici niteliğidir.

Adı 27 Mayıs'la birlikte anılan buanayasaya karşı tekelci burjuvaziningeleneksel temsilcileri ve diğer gericisınıflar, yıllarca tavır almış ve onu"tüm kötülüklerin kaynağı" ilanetmişlerdir. Yıllar sonra da 12 Eylülcuntasının şefi Evren bu anayasanın"bol geldiğini" söyleyecektir. 1961Anayasası'nın tanıdığı nisbidemokratik hak ve özgürlükler,ülkemizde demokrasi mücadelesiningelişimine katkıda bulunmuştur.Bundan sürekli rahatsız olan ve açıkfaşizm eğilimi taşıyan tekelciburjuvazi, 1961 Anayasası'na adeta 20yıl savaş açmış, orada yazılı haklarınkullanımını engellemek için deelinden geleni yapmıştır.

Kısacası, 1961 Anayasası, yazılıolarak çeşitli haklar ve özgürlüklergetirmiş olsa da, bunlarınkullanılabilmesinin,uygulanabilmesinin koşullarınıyaratmak konusunda bir adımatamamıştır.

1961 ANAYASASININBAZI ÖZELLİKLERİ1961 Anayasası'nın en önemli •

özelliklerinden biri, "çoğunluğa" karşıduyduğu korku ve çekingenliktir. 27Mayisin hemen ertesinde kurulanistanbul Bilim Kurulu'nun hazırladığıAnayasa taslağında, genel oya ve geneloyun yarattığı organlara karşı duyulançekingenlik daha açıktır. Örneğin, butaslağa göre, ikinci meclis olarakdüşünülen Cumhuriyet Senatosununbütünü seçimden çıkmamakta,seçimden çıkanlar için yapılacakoylamaya da ancak ortaokul diplomasıolabilenler katılabilmektedir. Yaniaslında seçme hakkının gasbedilmeside sözkonusudur.

61 Anayasası'nın bir diğer özelliğiSilahlar Kuvvetlere nerdeyse iktidarsorumluluğu dışında kalan bir konumtanınmasıdır. Gerçekte 27 Mayıs'ınçelişkili yanlarından biri de buradaortaya çıkar. Darbenin orduyadayanan ilerici bir yanı vardır. Amaordunun OYAK'la tekelleşmesi,ordunun ABD'nin tasviyeleridoğrultusunda yenidenörgütlendirilerek üst kademesininalttan koparılması gibi uygulamalar dabu dönemin ürünüdür. Ordununtamamıyla emperyalizme bağımlı birhale dönüştürülmesiyle, orduyatanınan yetkiler birleştirildiğinde, 61anayasası, gerçekte daha sonraki

süreçteki ordu ağırlıklı yönetimin deyolunu düzlemiştir.

1961 Anayasası da, 1924 Anayasasıgibi, egemenliğin ulusa ait olduğunubelirtmektedir. Ancak bunu 1924Anayasası'ndan farklı olarak "Türk"sözüyle de pekiştirerek ifade etmiştir:"Egemenlik kayıtsız şartsız TürkMilletinindir." (Madde 4/1) 1924Anayasası'nın yapıldığı yıllarda, henüzKürt kimliği ve varlığının açıktaninkarı için, koşullar uygun değildi.1961 anayasası, bu yanıyla dadevletteki şovenist gelişmenin dekendini ifade ettiği bir metinolmuştur.

1961 Anayasası, yasalarınyapılması sırasında, bazı klasikdemokrasi ülkelerinde görüldüğü gibihalk girişimi, halk vetosu, halkoyuveya plebist usullerine imkanvermediği gibi, kendisinindeğiştirilmesi bakımından da buyollara başvurulmasınıöngörmemiştir.

ANAYASA OLİGARŞİNİNİŞİNE YARIYOR!"Kemalistler Türkiye sınıf

mücadelesi tarihinde yakaladıkları buikinci iktidar olanaklarını, MustafaKemal döneminin trajik sonundandersler çıkarmayarak, emekçi halkyararına kullanmadılar, emekçi halkadayanma siyaseti izlemediler. Bunedenle ikinci iktidar deneyi daha kısasürecek ve tarihsel trajedi çok değil, enfazla 3 yıl sonra komediyedönüşecek"ür. Bu noktada da 1960politik devriminin kazanımları, adetatekelci burjuvazinin iktidar vitrininisüsleyen cansız varlıklaradönüşecektir.

1961 anayasası böyle birdönüşüme de elverişlidir. Çünkü '61Anayasası'nın belirtilen "olumlu"özelliklerinle rağmen ilci karakteristiközelliği daha vardır:

Birincisi; anayasada öngörülenpek çok demokratik haktan kullanımı,"daha sonra yapılacak" yasalarabırakılmış, bu yasalar da sonrakidönemlerde bir türlü "çıkamamış"tır.

ikincisi; '61 Anayasası, yürütmeyigüçlendiren yanıyla mevcut devletyapısını oligarşinin ve onun faşistrejimin işine yarar bir hale sokmuştur.

Oligarşi iktidara tüm olarak hakimolduğu 1965'ten hemen sonra,anayasanın demokratik hükümlertaşıyan maddelerine uymamayabaşlamıştır. Kemalistler, ilericiler vedevrimciler bürokrasi ve diğerkurumlardan keyfi olarak tasfiyeedilirken, Danıştay, AnayasaMahkemesi gibi kurumların kararlanfiili olarak tanınmamıştır.

12 MART: 61ANAYASASI'NINKUŞA ÇEVRİLMESİ27 Mayıs rejimi düşündüğü hiç bir

şeyi kalıcılaştıramayan bir rejimolmuştur.

15 Ekim 1961 seçimleri, darbecilerişaşırtan bir sonuç verdi. CHP'ninkarşısındaki üç parti Meclis'te 227sandalye kazanmışlardı. Bunlarıniçinde DP'nin devamı durumundakiAP de vardı. Askerler, hemen darbe

29 Mart 1997

sonrası AP Başbakanlığında birhükümetin darbeye katılan subaylarakarşı cezalandırmalara girişebileceğiendişeni duymaya başladılar. Bununiçin de Başbakanlığın CHP GenelBaşkam inönü'ye verilmesinidayattılar. Henüz darbenin ağırlığınıntümüyle ortadan kalkmadığı bukoşullarda düzen partileri dayatmayaboyun eğdiler ve inönüBaşbakanlığında bir hükümetkuruldu. 16 Kasım 1963'te yapılan veAP'nin zaferle çıktığı seçimlersonucunda bu hükümet dağıldı.

AP 1965 seçimleriyle de iktidarageldi.

Ancak bu sürecin devamıoligarşinin ve tekelci burjuvazininistediği gibi olmadı ve 12 Martdarbesiyle sonuçlandı. Bu sürede ARhemen her olumsuzluktan 1961Anayasasını sorumlu tuttu.

MUHTIRA VEANAYASADA DEĞİŞİKLİK12 Mart açık faşizmini doğuran

nedenler, formülasyon düzeyinde ikinedene bağlanabilir: birincisi; oligarşiiçi çelişkilerin vardığı boyut, ikincisiise; devrimci-demokratik halkmuhalefetinin yükselişi.

AP, parti olarak hem tekelciburjuvazi, hem toprak ağalan, hem detefeci tüccarın, yani Anadolu eşrafınınhamisi görünümündeydi. Bu,nedenlesalt tekelci burjuvazi veemperyalizmin isteklerini, oligarşi içidiğer sınıfların çıkarlanna rağmenolduğu gibi karşılayamazdı. Bunedenle oligarşi, sivil yüzü AP'yi "birkenara koydu".

işbirlikçi tekelci burjuvaziningüdümündeki ordu, bizzatemperyalistlerin direktifiyle, Türkiyehalkına karşı bir savaş açmıştı. Bu öylebir savaşü ki, devrimciler, yurtseverleraydınlar ve emekçiler katlediliyor,işkenceden geçiriliyor ve cezaevlerinedolduruluyordu. "Balyoz harekatı" adıaltında binbir çeşit faşist terör vegözdağı politikası uygulanıyordu.

12 Martin en önemli işlerindenbiri 61 Anayasası'nın oligarşininhoşuna gitmeyen maddelerinideğiştirmek oldu. Böylece 27 Mayıspolitik devriminin yasal ve kurumsaldüzeyde, emekçi halk yararınasağladığı nispi demokratik nitelikler,devletin faşistleştirilmesi süreci içindeyok edildi. 12 Mart, 1961 Anayasası'nıkuşa çevirmiş, özerk kurumlara ciddibiçimde darbeler vurmuş, birçokkurum yeniden düzenlenmek adına,hızla faşistleştirilme sürecinesokulmuştur.

12 Martin yapamadıktan arasında,1961 Anayasası'nın tümdendeğiştirilmesi de vardı. Tekelciburjuvazinin ve cuntanın yeterincegüçlü olamayışı sonucu o dönem•siyasal partiler, parlamento, sendikalaraçık kalmıştır. 12 Mart cuntasıtopluma istediği gibi yönverememiştir. Oligarşi içi çıkarçelişkileri de tekelci sermayenin birbütün olarak programını hayatageçirmesini engellemiştir. 12 Mart'tayarım kalan bu operasyon 12 Eylül'letamamlanmaya çalışılacak ve açıkfaşizm uygulamadankurumlaştınlacaktir.*

ŞEHİTLERİMİZLE KAZANACAĞIZ

Page 34:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

29 Mart 1997

Okmeydanı Halk Meclisi Girişimi Çetelere Seslendi:

"Yeni Çatlılar Yetiştirmenizeİzin Vermeyeceğiz"

'

Bataklıktaki düzenindevamı için kendinekullanacağı maşalar,

tetikçiler arayan mafyacı kon-trgerilla devleti okullarda yeniÇatlılar yaratma çabasında.Okuntuda sürdürülen sivilfaşist'idare-polıs işbirliğininsonucu özellikle emekçi çocuk-lan, demokrat öğrencileri tehditve baskılarla ülkü ocaklarınaüye yapılmaya, sivil faşistçetelere girmeye zorlanıyorlar.Öğrencileri sınıfların içinde biletehdit eden faşist çeteler dayat-malarını kabul etmeyenleri,ülkü ocaklarına kaçırarakişkence yapıyorlar.

Son dönemlerde daha dasıklaşan bu uygulamalarıprotesto etmek için OkmeydanıHalk Meclisi Girişimi,Şişhane'de bulunan BeyoğluTicaret Meslek Lisesi önündebir basın açıklaması yaptı.

25 Mart günü saat 13:30'dalisenin yanındaki parktayapılan açıklamada

çocuklarının faşist çetelerolarak yetiştirilip, halkın üzer-ine gönderilmesine izin ver-

meyeceklerini söyleyen HalkMeclisi üyeleri, devletin yeniÇatlılara ihtiyaç duyduğunubelirttiler. Özellikle Halk MeclisiKadınlar Komisyonu'nunkatıldığı açıklamada, HalkMeclisi girişimcisi kadınları "bizçocuklarımızı halka hizmetetmeleri için, halkın yanındaolmaları için yetiştiriyoruz"dediler. Okullardaki baskılarınülkü ocaklarında işkence yap-maya kadar götürüldüğününsöylendiği basın açıklamasındafaşist çetelerin pervasızlığınamüsade edilmeyeceği vurgu-landı. Halk Meclisi üyeleri enson Beyoğlu Ticaret Lisesi'ndede bir öğrencinin faşist çetelertarafından dövülmesi üzerineaçıklama için bu okulu seçtik-lerini belirttiler. Ellerinde"çocuklarımızı Çatlılara teslimetmeyeceğiz" dövizleri taşıyankadınlar, çocuklarımızınparasız eğitim görmelerini veemekçi çocuklarının eğitimhaklarınınengellenemeyeceğini de vurgu-ladılar. Okunan basın açıkla-masının ardından alkışlarladağıldılar.*

Olay Çıkarmak isteyen

Sivil Fasitler Dövülerek

Kimliklerine El Konuldu

Nurtepe semtindeTuncelili ailelerin 22Mart tarihinde düzen-

lediği düğüne gelerek kurt işaretiyaparak provakasyon yaratmakisteyen sivil faşistlere DevrimciHalk Güçleri müdahale etti.

Faşistleri düğünden çıkarmakisteyen iki devrimcinin bacak-larından bıçaklanması üzerine,

Devrimci Halk Güçleri tarafındandövülerek dışarı atılan vedışarıda da dövülen sivil faşistler-den bir tanesinin Ülkü Ocaklarıüye kimliğine el konuldu. TuncayAy isimli 1974 Samsun doğumlufaşistin, düğünden çıkması içinkendilerine müdahale eden ikidevrimciyi bıçakla yaralayanlar-dan birisi olduğu öğrenildi.*

YÜZÜ KIZARMASI GEREKENLER...

izmir Büyükşehir Belediye Başkanı Burhan Özfatura, gecekondusorununun çözümüne yönelik olarak birkaç gün önce Ankara'da şunlarısöyledi: "Gecekondu yapanların, yüz kızartıcı suç olduğu için seçme veseçilme hakkından mahrum edilmesi gerekir."

Yüzü kızarması gereken kimler?Kim yüz kızartıcı suç işleyenler?Asıl yüzü kızarması gerekenler, asıl yüz kızartıcı suçları işleyenler, bunu

gizleyebilmek için suçu gecekondu halkına yıkmaya kalkıyorlar.Milyonlarca gecekondulu, keyiflerinden mi yerlerinden yurtlarından

göçedip büyük kendere yığıldılar?Milyonlarca gecekondulu, örneğin Burhan Özfatura'nın izmir'inde

Alsancak'ta, Kordon'da oturmak varken, keyiflerinden mi Bayraklı'nın,Çimentepe'nin çamuruyla boğuşuyor, Kadifekale'nin yokuşunutırmanıyorlar? Keyiflerinden mi Ataköy'de ya da Etiler'de değil de, Gazi'de,Ümraniye'de, Sultançiftliği'nde oturuyorlar? Mamak'ın, Keçiören'ingecekondu halkı, Eryaman konutları gibi konutlar yaptınız da oturmadılarmı?

Evet, ülkemizde bir gecekondu sorunu olduğu açıktır. Ancak bu sorunuyaşayan Özfatura gibiler değil, bizzat halkın kendisidir.

Özfatura'nın sorunu çözümüne bakın: Onmilyonlan aşan bir halkkitlesini seçme ve seçilme hakkından yoksun bırakıyor. Bir halk düşmanı,bir faşist, halka ilişkin bir sorunun çözümünü ancak böyle görüyor işte.

Seçme hakkınız da, seçilme hakkınız da sizin olsun. Gecekondu halkıiçin zaten "seçilme" sözkonusu değil. Çünkü bu ülkede milyarlarıolmayanlar zaten seçilemiyor, aday bile olamıyor. Dolayısıyla gecekonduhalkının seçilme hakkı zaten, yalnızca kağıt üzerinde var. Fiiliyatta yok.Resmen de kaldırsanız ne olacak? Hiç olmazsa gerçek durum resmileşmiş,aldatmaca bitmiş olur. öte yandan gecekondu halkı, bugüne kadar"seçmen" olarak oy kullandı da ne oldu? Oy verdikleri Ankara'ya gittiktensonra dönüp kendisine oy veren gecekondululara, onların yaşadığı semtleremi baktı?

Seçimlerden önce bir poşet yiyecekle gecekondu halkını aldatıp oyçalmak için kapı kapı dolaşanlar senin, senin gibilerin partileri değil miydi?Şimdi ne oldu? Nasıl olsa seçildiniz, küpünüzü doldurdunuz arak,gecekondu halkının oyuna ihtiyacınız kalmadı değil mi? Bu "düşünceni"seçimden önce açıklasaydın ya! Ama nerde sizde dürüstlük?

Halk düşmanı Özfatura'nın çözüm önerisi bununla da bitmiyor: "imaraffı düşünülmemeli. Kimlik bildirim yasasının da işler hale getirilmesilazım" diyor. Tüm gecekondulular fişlenecek, ellerinden gelse, semtlerindende çıkmasını yasaklayıp, gecekondu senitlerini bir açık cezaevineçevirecekler. Çünkü zaten onların gözünde tüm gecekondulular suçlu!

Hayır, suçlu olanlar gecekondularda yaşayan milyonlarca insan değil,onlan gecekondularda yaşamak zorunda bırakanlardır!

Yüzü kızarması gerekenler onlardır.Halkın yaşadığı köyleri yakıp, onları evsiz bırakanlar kimler?Zorla göçettirme uygulamasını yapanlar, yaptıranlar kimler?Halkı işsiz bırakıp bir lokma ekmek için şehir şehir dolaşmak zorunda

bırakan kimler?Avrupa kuruluşlarından gecekonduların ıslahı için milyonlarca dolar alıp

bunların bir dolarım bile gecekondu semtlerine harcamayan kimler?Yüzbinlerce insanımızın yaşadığı semtleri, elektriksiz, susuz, yolsuz

bırakan kimler?Nerede bu halkın ödediği vergiler? Kimler el koyuyor?îşte tüm bunları yapanlar ve yaptıranlardır yüz kızartıcı suç işleyenler.Bir halka zulmetmekten, onu insanca yaşam koşullarından mahrum

etmekten daha büyük bir yüz kızartıcı suç yoktur.Tüm bu suçları işleyenler gecekoadu halkından korkuyorlar. Ve onlan

sindirmek, etkisizleştirmek için boyuna çareler düşünüyorlar. Boşuna.Gecekondu halkından hakettiğiniz dersi alacaksınız.

Gecekondu semtleri sizin için hergün daha da büyüyen bir kabus olacak.Çünkü gecekondu halkı, kendisinden gaspedilen ne varsa hepsini alacak.

Halkı gecekondularda yaşamak zorunda bırakanlar gecekondusorununu çözemezler. Bu sorunu halkın ihtiyaçlarını karşılayarak çözecekolan yalnızca halkın iktidarıdır. *

Burjuva Reformist Aydın ve Gazetecilere NOT:l Mayıs'ta gecekondu halkını "vandallıkla", kabalıkla suçlayanlar! O

zaman günlerce bunun üzerine yazılar yazanlar! Özfatura'nın "önerileri"çok mu uygar? Sütunlarınızda bunu da yazın bakalım şimdi.

ÖZGÜR VATAN TOPRAKLARINI

Page 35:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

16 MART KATLİAMI

DAVASI SÜRÜYOR

24 Mart'ta 6. Ağır CezaMahkemesi'nde yapılan 16Mart Katliamı davasını 15'eyakın müdahil avukat izledi.Duruşmaya sanık polislerkatılmazken mahkeme heyeti,davaya yeni bir boyutkazandıracağını düşünerekEmniyet Genel

Müdürlüğü'nden AbdullahÇatlı ile ilgili hazırlandığı iddiaedilen raporu istedi.

Müdahil avukatlar 1978 16Mart'tında, 7 öğrencininölümüne, onlarcasınınyaralanmasına sebep olansaldırıyla, Susurluk'ta ortayaçıkan çeteler arasında bağlantı

olduğu iddiasıyla, MÎT'dençetelerle ilgili tüm belgeleriistedi. Yine avukatlar,Bahçelievler'de 7 TÎP'lininöldürülmesi ile davanın ilgiliolduğunu belirttiler.

7 Mart 1978'de, 16 Martkatliamı ile ilgili emniyetmüdürlüğüne, ihbardabulunulduğu ve ihbardaÖzgün Koç'un bombalısaldırının, planlayıcısı veuygulayıcısı olarakgöründüğünü vurgulayanavukatlar, ayrıca katliam plan-larının Beyazıt'taki PlatinKırathanesi'nde yapıldığınısöylediler.Dönemin birinci şubemüdürü Süreyya Tan'in, halencezaevinde hükümlü olanözgün Koç'un tanık olarakdinlenmesine karar verildi. Birsonraki duruşma 28 Nisanaertelendi. Duruşma sonrasıDKÖ bir basın açıklamasıyaparak davaya ilgigösterilmesini istediler.*

Sakarya'da Üniversite Gençliği Baskılara Boyun EğmeyecekSakarya

Üniversitesi'nde polis-sivil faşist-idare işbirliğiçok açık görülüyor.Sakarya Üniversitesiöğrencileri tarafındanbütünleme haklannı gerialmak için imza kampan-

yası başlatıldı. 11 MartSalı günü imza toplayan4 öğrenci polis tarafındankeyfî olarak gözaltınaalındı. Ertesi gün MeslekYüksek Okulu kantininde12 demokrat öğrencifaşistlerin saldırısına

uğradı. Olayı portestoiçin Meslek YüksekOkulu'nda yapılmak iste-nen hasın açıklamasıpolis tarafından engel-lendi. Aynı gün sivilfaşistler, demokrat öğren-ciye saldırdılar. Bu kez

basın açıklaması iHD'deyapıldı. 17 Mart günü 16Afart katliamını protestoetmek amatıjAa kampuskantininde herkese siya/ıkurdela takıldı. Eylemeengel olmak isteyen özelgüvenlik birimlerinerağmen, siyah kurdelalardiğer öğrencileretakılmaya devam etti. *

Öğrencilerin Yükselen

Mücadelesi Engellenemez

(Ç.Ü.Ö.P) Çukurova Üniversitesi öğrencileri Platformu 25 Mart Salı

günü Kürdistan'daki üniversitelerde devrimci demokrat öğrenciler üzerinde

yapılan toplu gözalülar, keyfi tutuklamalar ve açılan soruşturmaları protesto

etmek için bir basın açıklaması yaptılar.

Saatl2:30'da alkışlarla Eğitim Fakültesi önünde toplanan öğrenciler bir

basın açıklaması yaparak örnekleri Malatya, Diyarbakır ve Van'daki üniver-

sitelerde yaşanan gözaltı terörünü protesto ettiklerim ve baskıların öğrenci

gençliği yıldıramayacaklarmı söylediler.

Daha sonra "Faşizme Karşı Omuz Omuza", "öğrenciyiz Haklıyız

Kazanacağız", "Kahrolsun MİT, CIA, Kontrgerilla", "Baskılar Bizleri

Yıldıramaz", sloganların atarak eylemi bitirdiler.

16 MartŞehitleri Anıldı16 Mart şehitlerinden A.

Turan Ören, Silifke'nin Çatakköyünde mezarı başında anıldı.Anma TÖDEF'liler ve ÖDP'lilertarafından düzenlendi. Köyüngirişinden mezarlığa kadar"Devrim Şehitleri ölümsüzdür","16 Mart'ın Hesabını Soracağız","Katiller Bulunsun HesapSorulsun" sloganlarıyla yüründüTÖDEF'li öğrenciler "16 Mart'ınHesabını Soracağız" dövizleriaçtılar. Konuşmalar yapıldı veşiirler okunarak anma sonaerdi.*

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ'NDE FAŞİSTLER CEZALANDIRILDIIstanbul Üniversitesi Coğrafya Fakültesi'nde

26 Mart günü bildiri dağıtan bir öğrenciyi "bura-da siyasi çalışma yapamazsın" diyerek tartak-layan faşistler, istanbul Üniversitesi MerkezKampüs'ten ve Edebiyat Fakültesi'nden öğrencil-

er tarafından dövülerek cezalandırıldı. Faşistler-den 4'ü ağır olmak üzere 7'si yaralandı.Tehditlerle devrimcileri sindirebileceklerinisanan faşistlere gereken cevap verildi.*

29 Mart 1997

Malatya'da Gözaltılar VeSoruşturmalar Sürüyor

Malatya inönü Üniversitesi'nde 16 Mart veHalepçe kadiamları protesto edildi. 14 Martgünü eyleme katılan öğrencileri kamerayaçeken jandarma, 15 Mart gecesi yurdu ve evleribasarak onlarca öğrenciyi gözaltına aldı.Gözaltına alınanlardan 20'si serbestbırakılırken 11 öğrenci de tutuklandı. Ayncaokul idaresi 77 öğrenci hakkında soruşturmaaçıldı.

Çanakkale'de 16 MartŞehitleri Anıldı

Çanakkale Cumhuriyet Meydanı'ndaTÖDEF veÖzgür Gençlik tarafından 16 Mart şehitlerianıldı. Tüm devrim şehitleri için saygıduruşunda bulunuldu. 16 Mart 1978'dekatledilen 7 öğrencinin faillerinin Susurluk'takidevlet olduğu vurgulanarak hesabınsorulacağını belirten basın açıklaması metniokundu. "16 Mart'ı Unutmadık HesabınıSoracağız" yazılı Devrimci-Demokrat öğrencil-er imzalı pankart ve TÖDEF imzalı dövizleraçıldı. "Susurluk'taki Devlettir Hesap Soralım","Devrim Şehitleri Ölümsüzdür" sloganlarıatıldı. Grup Yorum ve Grup Ekin'den marşlarsöylenerek anma bitirildi.

Kastamonu'da16 Mart AnmasıKastamonu'da 16 Mart Pazar günü saat

14:00'de TÖDEF, Yurtsever gençlik, ÖzgürGençlik ve Emek Gençliği tarafından 16 MartKatliamı'nda şehit düşenler anıldı. Anmaya100'ü aşkın devrimci, demokrat ve yurtseveröğrenci katıldı. Devrim şehitleri anısına yapılansaygı duruşuyla başlayan anmada, 16 MartBeyazıt ve Halepçe katliamlarını anlatankonuşmalar yapıldı, şiirler okundu. Müzikgrubunun verdiği dinlediği dinletiden sonraçekilen halaylarla anma bitirildi.

Gençlik YılmayacakKAZANACAKMuğla'da ülke genelinde yaşanan anti-

demokratik faşist uygulamaları protesto etmekve 16 Mart Gazi ile Halepçe katliamlarınıkınamak için yapılan basın açıklamalarınakatılan 9 öğrenciye soruşturma açıldı.Soruşturma açılan öğrencilere destek olmakamacıyla "basın açıklamasına bizde katıldık"diyerek imza kampanyası başlatıldı, öğrencilertoplanan imzalan, 26 Mart saat 13:30'dasoruşturma için çağırıldıklarında iktisadi veidari Bilimler Fakültesi Dekanlığı'na verdiler.

Van'da 16 MartProtestosuVan Yüzüncü Yıl Üniverisitesi'nde 16 Mart

ve Halepçe katliamları boykotla protesto edildi.3 binin üzerinde katılımla gerçekleşen boykotsonrası bunu hazmedemeyen faşist devletinazgın sürüleri, onlarca öğrenciyi gözamna aldı.

Kurdistan TÖDEF Koordinasyonu yaptığıyazılı açıklamada ülkenin tüm bölgelerindeöğrenci gençliğe yönelik saldırıların tüm hızıylasürdüğünü belirtirken "Onuruna, bağımsızlığa,özgürlüğe düşkün gençlik saldırıları püskürte-cektir. Mücadelemizi 'Halk îçin Bilim Halk içinÜniversite ' hedefine ulaşıncaya kadar inanç vekararlılıkla sürdüreceğiz" dediler. *

ŞEHİTLERİMİZLE KAZANACAĞIZ

Page 36:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

36 29 Mart1997

KISA... KISA... KISA..

Liman HizmetleriÜcreti

YükseltilmelidirTCDD Genel Müdürlüğü Liman

Hizmeüeri tarifesinde yeni ücretayarlaması yaptı. Yapılan bu zamözellikle îzmir'li burjuvalarınhısımına uğradı. Ege ihracatçılarBirliği ve izmir Deniz Ticaret Odasıtarafından yapılan açıklamalardaTCDD Genel MüdürlüpBaşbakanlığı şikayet edildi vezammın geri alınması istendi.izmir Liman-lş sendikası da yaptığıyazılı açıklamada "ihracat ve benz-eri teşviklerde devletin cebindenelini çekmeyen işverenler, kurnaz-ca yaygara kopararak hizmet veemek ücretlerine yapılan zammıönlemeye çalışmaktadırlar. TCDDGenel Müdürlüğü'nün limanhizmetleriiçin yaptığı zammıdestekliyoruz ve söz konusu ücret-lerin dünya limanları düzeyineçıkarılmasını istiyoruz" dedi.

Adana Genel-İş'teNewrozAdana'da Genel-lş 6. bölge,

Newroz nedeniyle 21 Mart Cumagünü saat ll:30'da sendikabinasında yapılan basın açıkla-masında Newroz'un kültüreldeğerlerden biri olduğu ve bumirasın son yıllarda kitlesel olaraksahiplendiği belirtildi. "Siyasi ikti-dar Newroz'un içeriğini kültürelbaskıyla tahrif etmeye çalışmak-tadır. Bir çok ilde Newroz kutla-

kınıyoruz" diyerek '97 yılı NewrozBayramı'nı kutladılar.

Maliye-Sen'denAçıklamaTüm Maliye-Sen emekçileri 24

Mart Pazartesi günü bir basınaçıklaması yaptı.

Yapılan açıklamada, yaşadıklarısorunların çözümlenmesi,rantiyenin vergilendirilmesi,emekçinin vergi oranlarınındüşürülmesi, iş cezalarınınsonuçları ile birlikte ortadankaldırılması, sendika ve sosyal hak-ların verilmesini istediler. Ama butalepleri karşısında iktidarın saldırıtutumu içerisinde olduğunu vebundan sonra üretimden gelengüçlerini kullanarak, iş kollarındayeni bir mücadele süreci başlata-caklarını belirttiler.

Bu mücadele sürecine 28Mart'ta iş bırakma eylemiylebaşlayacaklarını belirten maliyeemeçileri, "Yaşasın ÖrgütlüMücadelemiz", "Baskılar BiziYıldıramaz" sloganlarıyla talep-lerinde ısrarlı olduklarını bir kezdaha yinelediler ve dürüst.onurluyaşamak isteyen emekçileri göreveçağırdılar. *

Kartursaş İşçilerTarafından İşgal Edildi

-artal Belediyesi'ne bağlı KARTUR-SAŞ'ta (Kartal Ulaşım Turizm

yi ve Ticaret A. Ş) şirket yöne-timi DiSK Nakliyat-Iş Sendikası'nınişyerinde örgütlenmesinden sonra 11 işçiyiişten attı. Bunun üzerine DİSK Nakliyat-IşSendikası Genel Yönetim Kurulu 22 Martgünü KARTURSAŞ önünde işçilerle birliktebir basın açıklaması yaptı.

Açıklamada sendikanın işyerinde '96Temmuz'unda örgütlenmeye başladığı,işyerinde gerekli çoğunluğu sağlayıpÇalışma Bakanlığı'ndan 27.9.1996 tarihindeyetki belgesini aldıklarını, bunun üzerine deişverenin karara itiraz ettiğini vemahkemede kararın aleyhlerine çıkacağınıanlayıncada 11 işçinin işten atılarak diğerişçilere gözdağı verilmek istendiği belirtildi.RP'li Belediye Başkanı Mehmet Sekmen işçidüşmanlığından vazgeçmesi için uyarıldı.

Açıklamanın ardından işçiler "SendikaHakkımız Söke Söke Alırız", "ÇalışmaHakkımız Engellenemez" vb. sloganlarattılar, işten atılan işçilerden Yaşar Usta daişe RP kanalıyla girdiğini, daha iyi yaşamakve hakkını aramak için sendikaya üyeolduğunu bu nedenle de işten atıldığınısöyledi.

İşçiler İşyeriniİşgal Ettiler24 Mart pazartesi günü yapılan

görüşmeden sonra 2 işçi daha iştençıkartıldı. Bunun üzerine işçiler 26 Martçarşamba günü işyerini saat 7:00'de diğerişçilerle beraber işgal ettiler.

işçiler hak ve adaletten yana olduklarını,alınterlerinin ve emeklerinin hakkının, paraiçin sömürülmesini son verilmesini istedil-er, "işyerinde çoğu arkadaşımız şu anda sig-ortasız olarak çalıştırılmakta. Sigortalı olan-lara ise zorla 3 ayda bir yeni sözleşme imza-latılıyor. Vergi iadelerimiz, tasarruf

fonlarımız ödenmemekle birlikte yemek veyol paramız da karşılanmıyor. 120 saatmesai yapan bir arkadaşımız bir gün mesaiyapmadığı gerekçesiyle işten atıldı. Gündeon üç saat çalışmamıza rağmen, asgariücretle çalıştırılıyoruz. Yıllardır buişletmedeyiz, yine de maaşımızda hiç birartış olmuyor, işçiler zorla mesaiyebıraktırılıyor. Üstelik mesai ücretini dealamıyoruz. Bayram tatillerinde bileçalışmak için zorlanıyoruz. Gitmediğimizdeişten atılma tehlikesiyle karşılaşıyoruz.

Sendikalı olduğumuzdan bu yanaişverenin baskı ve tehditleriylekarşılaşıyoruz, işverenin MGV'den tuttuğusilahlı adamlar bizim gözümüzü korkut-maya çalışıyor. Bu yüzden içimizden birinegelecek olan saldırılardan KARTURSAŞşirketi sorumludur" diyen işçiler işgalleriningerekçelerini açıkladılar.

işçiler arkadaşlarımız işe alınana, insan-ca bir çalışma ortamı elde edene kadarmücadelemizi sürdüreceğiz. Zaten işyeriniişgal etmemizin sebebi insanca bir yaşamsürmek istememiz. Elde ettiğimizhaklarımızı geri vermeyeceğiz diyerekkararlılıklarını dile getirdiler.

işgal süresince yoğun polis baskısıylakarşılaşan işçiler kararlı tavırlarıyla eylem-lerini sürdürdüler, işgali kırmak isteyenişçilere de gereken cevap verildi.

Kartursaş'taki işçilerin işgali 27 Martgünü öğleden sonra kazanımla sona erdi.işten atılan tüm işçiler tekrar işe alındı. *

YORUM

Özelleştirmeye Karşıİşçi Meclislerini Kuralım

Türkiye'nin dış borç miktarı 75 milyar dolar olarakaçıklandı. Devlet bu borcu ödeyebilecek durumdadeğildir. Üstüne faizleri bindiği için bu borç her

yıl katlanarak artıyor. Ekonomik ve siyasi kriz derinleştiğiiçin, iktidara gelen hiç bir hükümet geliri-gideri eşit, denkbir bütçe yapamıyor. Yapılan her bütçe açık veriyor.

Bütçe açığını kapatmak için;-işçilere, memurlara, emeklilere düşük zamlar veriliyor.-Taban ücretleri düşük tutuluyor.-Para bulmak için piyasaya, yüksek faizli devlet tahvilleri

çıkartılıyor.Ama bunların hiçbiri krize çare olmuyor. Aksine;-Enflasyon arttığı için-Paranın değeri düştüğü için sıkıntısı daha da artan işçi ,

ve emekçi halk, sokaklara dökülüyor."Terörü önlemek" adı altında her yıl 8-10 milyar dolar

askeri harcamalara gidiyor. Ve devlet bunun için dışarıdankredi bulup almak zorundadır. Kredi alması için IMF,Dünya Bankası, OECD gibi emperyalist kuruluşların refer-ans vermesi gerekiyor.

O halde bu borcu nasıl ödeyecek ve dışarıdan kredi nasılbulacaktır?

Bunun için emperyalist kuruluşların çizdiği çerçevedehareket etmesi zorunludur.

IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist kuruluşlarınbulduğu çözüm özelleştirmedir.

Özelleştirme ile devlet elinde bulunan kamu mallarınısatarak, dış borç faizini ödeyecek ve haksız savaşa kaynakbulacaktır.

Özelleştirme programının geçmişi 24 Ocak kararlarınadayanmaktadır.

özelleştirme programı o gün başlayarak adım adımuygulandı ve bugüne gelindi. Sendikalar uzak görüşlüolmadıkları için geleceği önceden göremediler. Ve deyimyerindeyse "Atı Alan Üsküdar'ı geçti".

-Kapsam dışı personelin sınırlarını genişleterek-Sözleşmeli peronel yasasını çıkartarak-Taşeronlaştırma vb. politikalarla adım adım bugüne

gelindi.Bugün hayli mesafe alan özelleştirme karşısında,

sendikaların ciddi bir programı yoktur. Ancak sonuçlarıitibariyle geniş bir tepki alan özelleştirmeye karşı çıkmakiçin yinede herşey bitmiş değildir. Çünkü özelleştirmeninişsizlik, pahalılık, saldırı, hak gaspları, sendikasızlaştırmagibi sonuçları görülmeye başlandı bile.

Bu çok yönlü bir saldırıdır ve öyle derme-çatmatepkilerle göğüslenemez. Bu saldırıları ancak işyerlerindeoluşturacağımız işçi meclisleriyle göğüsleriz.

Liman-lş ve liman işçilerinin sınırlı bir tepkisi bile bualanda yapılması düşünülen, özelleştirme programlarımbozmuştur. Çok geç değil. Özelleştirmeye karşı, işçi meclis-leriyle karşı çıkalım.

EROL EKİCİDİSK Genel-İş Örgütlenme

Daire Başkanı

ÖZGÜR VATAN TOPRAKLARINI

Page 37:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

37 29 Mart 1997

Tuzla Deri Sanayi'nde Direniş

Tuzla Organize Deri SanayiBölgesi'nde bulunanGüzel Deri'de işçiler

patrona kaşı yine direnişe geçtiler.Patronun fabrikada çalışan olasıbir direniş karşısında üretimi dur-maması için işe aldığı kendi akra-

baları sendikaya üye olduklarıgerekçesiyle işten atıldılar. Bununüzerines atılan 3 işçiyle beraber 20işçi arkadaşları işe almana kadardireniş karan alarak direnişçadırında beklemeye başladılar.

Güzel Deri de işten atılan işçil-

erle konuştuk.Ali Ekber Eken: Ben patro-nun yeğeniyim. Benimleberaber diğer iki yeğen deişten çıkarıldı. Bizim ve bizedestek veren diğerarkadaşlarımızdan yararlan-maya çalıştılar. Patronunyeğeni de olsam haksızlığınkarşısında dururum.Arkadaşlarımızla beraberdirenişimize devam ediphakkımızı alacağız. Ben debir işçiyim, patron ne kadarda akrabam olsa benimyanım işçilerin,arkadaşlarımın yanıdır.Düzgün Teper: Patronyeğenleri olmasına rağmensendikaya üye oldukları içinarkadaşlarımızı işten çıkardı,listede 4 kişi daha bulunuy-or. Bizde arkadaşlarımızıyalnız bırakmayarak oturuy-or ve iş yapmıyorduk. Bunun

üzerine işyerinden dışarıyaçıkarıldık. Çıkarılan arkadaşlarımızpatronla kan bağı olmasınarağmen her zaman bizimyanımızdaydılar, onlar iştençıkartıldıktan sonra bizlerinyapacağı da onlarla beraber diren-

mekti. Biz de onların yanındaonlarla beraberiz.

KURTULUŞ: SendikaAğalarına karşı emekçi cephesindene yapmalıyız?

- Sendikalarda darbe söylenti-lerine ve şu anda uygulanan yasaldarbeye karşı herhangi birhareketlilik yok. Gerek Türk-lşgerekse diğer büyük konfederasy-onlar ve şubeler halkı ve sınıfıharekete geçiren eylemlerörgütlemiyor. Son MGKkararlarından sonra özellikle ceza-evlerine, sosyalist basına, dernek-lere ve DKÖ'lere yoğun saldırılarolmasına rağmen sınıfta hiçbirgelişme, hareketlilik gözlenmiyor.Bu son süreçte sendikalar yapılaneylemlere destek vereceğine geriplanda kalarak koltuklarınıdüşünüyor.

Sendikalar üzerine düşen göre-vi yapmayarak sermayeyle beraberhareket ediyor, TÎS'lerde işçilerisermayeye satıyor ve kendi çıkar-larını, koltuklarını düşünüyorlar.

Tuzla Organize Sanayii'ndeGüzel Deri'den başka Delta, Kibarve net Deri işletmelerinde dedireniş devam ediyor.*

Dolandırıcı Sedat Çolak'tanLiman-İş'e Dava

ÖzelleştirilenAntalya Limanı'nısatın alan, ILKSANdolandırıcısı SedatÇolak, Liman-îşGenel BaşkanıHasan Biber'e ken-disine dolandırıcıdediği için 21 mil-yarlık tazminatdavası açtı vetehdit etti.

Limanlar bizimgibi üç tarafıdenizlerle çevrilibir ülkede, dünyayaaçılan pencerel-erdir, ticaretin veihracatın nefes borusudur. Şu anakadar Türkiye'nin yaptığı ihracatınyüzde 93'ünün limanlardanyapıldığını belirtmemiz sanırımlimanların öneminin gösterilmesiaçısından yeterlidir. Bu derece ülkeiçin önemli ve aynı zamanda çokkarlı olantm alanlar, özelleşirme adı

Hasan Biber

altında sermayeyepeşkeş çekilmeyebaşlandı. Ve ihalelerlebirlikte bu limanlankullanarak her türlüpisliği ülkeye sokan,uyuşturucu ticaretiniyapan, kaçakçılar,dolandırıcılar, mafyaartıkları hemen liman-lan satın almak içinihalelere girdiler. VeHopa Limam'muyuşturucu kaçakçısıTurgay Ciner alırken,

Antalya Limam'nıdadolandırıcılığı düzeninmahkemelerince bile

belgelenen ÎLKSAN sanığı SedatÇolak aldı. Yani halkımızın deyimiyle"kurtlara kuzular teslim edilmiş"oldu. Dünyanın en büyük uyuşturu-cu sevkiyatı yapılan ülkesi unvanınıalan bu ülkede mutlaka buraları çokrahat kullanılıyordu. Ama şimdi dahada rahat bu işi yapacaklar.

Bu durum karşısında limanlardaçalışan işçilerin örgütlü gücü Liman-Iş Sendikası tepki gösterdi,özelleştirme demek işçilerin dahafazla sömürülmesi, bir çoğunun işsizkalması anlamına gelmesininyanısıra, birde limanlann bu özgündurumları gözönünde bulunduru-larak satılması karşısında sesini yük-selten Liman-Iş 8 Ocak günü tümülke genelinde özelleştirmeye karşıbir günlük iş bıraktı. Çeşitli açıkla-malar yapıldı. Liman-îş GenelBaşkanı Hasan Biber 24 Ocak günüKanal D'ye verdiği bir demecinde"Hükümetin özelleştirmekapsamında özel sektöre devrettiğikamu malları kapanın elinde kalıyor.Dolandırıcılıktan sabıkalılar bilekamu mallannı satın alabiliyor.Limanları satın alanlar, gerçektenbakıyoruz ki ülkemizin sınırlarındançeşitli uyuşturucu ve benzeriticaretler, kaçakçılık yapılacağınıngenel bir göstergesini önümüzekoymuş oluyorlar" demişti." Sedat

Çolak işte bu demeci gerekçegöstererek Hasan Biber hakkında 21milyarlık tazminat davası açtı. Yanibir DOLANDIRICI kendisinedolandırıcı dendiği için dava açıyor.

Sedat Çolak, diğer taraftan dadişlerini göstermekten geridurmayıp, tehditler de gönderiyor.Liman-Iş Antalya Şube Başkam'na"Biz bu işler için adam besliyoruz,önümüze çıkan bir kaç koyunukestik, ayağınızı denk alın" diyerekbeslemeleri aracılığıyla sendikalarıtehdit etti. Çevresine toplandığı birkaç çapulcuyla, çete artığı eşkıya iletehditler savuran Sedat Çolak, eğitimemekçilerinin dişinden tırnağındanarttırdığı paralara göz koyarak, sahibiolduğu Tercüman Gazetesi ile halkayönelik kinini kusarak suçları ayyukaçıkmışken, şimdi de işçi önderlerini,emekçileri açıktan tehdit etmeyebaşlayarak iyice pervazsızlaşıyor.

Dolandıncılığınm davasıYargıtay'ca onaylanmadığını gerekçegöstererek, tazminat davası açanSedat Çolak'm zaten bu dayanağı daboşa çıktı ve Yargıtay 5. Ceza Dairesitarafından 2 yıllık cezası onaylandı.Kendi düzenlerinin mahkemelerinindahi suçlu bulduğu bu dolandırıcıbozuntusu boş yere feryat etmesin,esas adaletin verdiği kararlakarşılaştığında feryat etmeye bilezaman kalmayacak...*

ŞEHİTLERİMİZLE KAZANACAĞIZ

Page 38:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

29 Mart 1997

Kamu Emekçileri GaspedilenHakları İçin Sokaklarda

Emu Emekçileri RefahyolHükümetinin ÇalışmaBakanlığı'nın hazırladığı

grev ve toplu sözleşme haklarınıiçermeyen sendika yasa taslağınıiptal ettirmek, özelleştirmesaldırılarına, sürgün ve soruştur-malara karşı hesap sormak içinTürkiye genelinde eylemlerebaşladılar.

KESK öncülüğünde başlatılan veBEM-SEN'li kamu emekçilerinin dekatıldığı eylemlerden biri, 22 Martgünü yaklaşık 500 kamuemekçisinin Kadıköy Belediyesiönünde toplanmasıyla başladı.

Belediye önünde kortej halindeAltıyoldan Kadıköy iskeleMeydanı'na yürüyüşe geçen kamuemekçileri, "Yaşasın Grev YaşasınToplu Sözleşme", "Sürgünler CezalarDurdurulsun", "işçi MemurAyrımına Son", "Özgür BağımsızDemokratik Bir Ülke istiyoruz"dövizlerinin yanı sıra kamu emekçi-lerinin önderlerinden, yol gösterici-lerinden Elmas Yalçın, Şadan Öngei,Arif Öngel, Hüsniye Aydın, MakbuleSürmeli, Ayşenur Şimşek, KıymetHanoğlu, ikram Mihyaz'ın resimleritaşınıyordu. Yürüyüş boyunca"Emekçiyiz Haklıyız Kazanacağız","Özgür Bağımsız Demokratik Bir

Ülke", "Sadaka Değil Sözleşme","Baskılar Bizleri Yıldıramaz","Yaşasın Halkların Kardeşliği" slo-ganları atıldı. Kadıköy iskeleMeydanı'na yoğun bir polisablukasında gelen kamu emekçileriburada basın açıklaması yaptılar.Açıklamada; "RefahyolHükümetinin, maliye bakanının,başbakanın 'bizden başka kimseyapamazdı diye abartığı maaşartışları, yüzbinlerce kamu emekçisiaçısından 3-4 milyon TL'lik buartıştan öte bir şey değildi.

Eşel-mobil uygulaması açıkçasefalet ücretinin otomatiğe bağlan-

masıdır. Bu nedenle kamu emekçi-lerinin ne eşel-mobili ne de yüzde-lik artışları kabul etmesi söz konusuolamaz. Bizim talebimiz grevli-toplu sözleşmeli sendikalhaklarımız önündeki engellerinkaldırılmasıdır.

Kamu emekçilerinin ücretsorununun kalıcı bir şekilde çözüm-lenmesinin yolu toplu sözleşme vegrev hakkımızı kullanmaktangeçmektedir" denildi. Ayrıca 29Mart günü istanbul Aksaray Metroistasyonu önünde Kamu emekçi-lerin bu sorunla ilgili bir eylemyapılacağı duyurusunda bulunuldu.

Kamu Emekçileri Ankara'daUlus'tan Kızılay'a Yürüdü

ESK'in Türkiye çapındaaldığı bir günlük sessiz

yürüyüş kararıçerçevesinde, Ankara ŞubelerPlatformu da 22 Mart Cumartesigünü Ulus'tan Kızılay'a kadar sessizbir yürüyüş gerçekleştirdi.

Ek zam adaletsizliğini, yenisendika yasasını, sürgünleri, iştenatmaları, kamu emekçilerinin"haklarını vermeyen siyasi iktidarıprotesto etmek için, Ulus'tanKızılay'a kadar yürüyen kamuemekçileri saat 12:30'da Ulus'taAtatürk Heyekeli'nin önünde top-landı. Kamu emekçileri "FırtınaÖncesi Sessizlik", "DemokratikDevlet, Halk için Bütçe", "GrevliToplu Sözleşmeli SendikaHakkı"taleplerini dile getiren dövi-zlerle, ağızlarına bağladıkları siyahbantlarla yürüyüşe başladılar.Ulus'tan Kızılay'a kadar sessizceyürüyen kamu emekçilerine, çevre-deki halk yoğun ilgi göstererekdesteklediler. 450 kişiyle yürümeye

, başlayan emekçilerin sayısıyürüyüş sırasında çevreden

katılanlarla birlikte arttı.Basın açıklamasını okumak için

Sakarya Caddesi'ne girdiklerindesloganlar başladı: "önemsizMemur Hesap Soracak", "28 Mart'taGrevdeyiz". Basın açıklamasınıKESK Ankara Şubeler Platformudönem sözcüsü Nazım Alkayaokudu. Açıklamada "Devletinhaksız politikaları, eşel-mobil sis-temi kabul edilemez, kamu

emekçilerinin ücret sorunununkalıcı bir şekilde çözülebilmesininyolu toplu sözleşme ve grevhakkımızı kullanmamızdan geçer."denildi. Yürüyüş "Sadaka DeğilToplu Sözleşme", "işçi Memur El-Ele Genel Greve", "YaşasınHalkların Kardeşliği", "SusmaSustukça Sıra Sana Gelecek","Emekçiyiz Haklıyız Kazanacağız"sloganlarıyla bitirildi.*

Kamu EmekçileriBaskılara RağmenYürüdülerAdana'da 22 Mart günü

Büyükşehir Belediyesi önündetoplanmaya başlayan Kamuemekçilerinin yürümesine polisengel olmak istedi.

Kamu emekçileri tüm baskı veengellemeler karşısında "GrevsizToplu Sözleşmesiz Sendika Yasasıistemiyoruz" sloganının yer aldığıpankartı açarak Atatürk Parkınadoğru yürüyüşe geçtiler. Kamuemekçileri "Memuruz HaklıyızKazanacağız", "Sadaka Değil TopluSözleşme istiyoruz" sloganlarınıatarak Atatürk Parkı'na geldiler.Burada kamu emekçilerinekonuşma yapan KESK AdanaŞubeler Platformu Sözcüsü GülabiKöseoğlu "Siyasal iktidar bir yan-dan ayrımcı ücret politikalarıylabizleri açlığa ve yoksulluğa iterkendiğer yandan 7 yılda yarattığımızkazanımları ve haklarımızı yoksaymaya çalışıyor. Devlettarafından mücadelemizi bölmekiçin hazırlanmış olan taslaklar,soruşturmalar, cezalar, sürgünler,bizleri yıldıramayacak ve toplusözleşme ve grev hakkımızı eldeedene kadar mücadelemize devamedeceğiz" dedi.

Bursa'da KamuEmekçilerine Gözaltı22 Mart günü Bursa Stadyumu

önünde yapılmak istenenyürüyüşe polis müdahale ederekizin vermedi. Kamu emekçileri ilebirlikte kendilerine destek vermekamacıyla eyleme katılanDemokratik Kitle ÖrgütleriTemsilcileri ile birlikte 102 kişigözaltına alındı. Gözaltına alınankamu emekçileri bir gün sonramahkemeye çıkarılarak serbestbırakıldılar. Serbest bırakılan kamuemekçileri daha sonra kendilerinigözaltına alan polisler hakkındasuç duyurusunda bulundular.

Memurlardan SuçDuyurusuBursa'da 22 Mart'ta KESK'in

düzenlediği sessiz yürüyüşekatılmak için toplanmaya başlayan102 kişi gözaltına alındı. Olaydansonra Kamu emekçileri tarafındanEğitim-Sen'de bir basın açıklamasıyapılarak gözaltılar kınandı ve"Arkadaşlarımız serbest bırakılsın"denildi.

Gözaltına alınanlar aynı günsaat 18:30'da serbest bırakıldılar.Ertesi gün savcılık önünde topla-nan memurlar "Baskılar BizleriYıldıramaz", "Susma Sustukça SıraSana Gelecek" sloganlarını attılarve Bursa Valisi Orhan Taşanlarhakkında suç duyurusunda bulun-dular. *

ÖZGÜR VATAN TOPRAKLARINI

Page 39:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

Kamu EmekçileriGrevsiz Sendika İstemiyor

Devletin hazırladığı grevsiz, toplu

sözleşmesiz sendika yasas taslağına karşı

tepkiler büyüyor. Kamu emekçileri grev-

siz, toplu sözleşmesiz sendika yasa

taslağını protesto etmek için 26Mart günü Mersin'de sessizyürüyüş yaptılar.KESK pankartının önde olduğuyürüyüşte sırayla Eğitim-Sen,SES, Orkam-Sen, Enerji YapıYol-Sen, Maliye-Sen, Tüm Bel-Sen, Kültür-Sen, Tarım-Sen veTüm Sosyal-Sen yeraldılar.Eğitim-Sen kitleselliğiyle, SESde görselliğiyle dikkat çekiyor-du. 1000 kamu emekçisininkatıldığı yürüyüş boyuncaKESK dönem sözcüsü Alaaddin

Erdoğan anti-demokratik uygulamalarıteşhir eden ve hesap soran birkonuşmalar yaptı, kamu emekçileri

taşıdıktan dövizlerle ve kokartlarla talep-lerini ifade ediyorlardı. Yarım saat sürensessiz yürüyüş sonunda toplanma alanınagelindiğinde "Emekçiyiz HaklıyızKazanacağız", "Savaşa Değil SağlığaBütçe", "Emekçiler Değil ÇetelerYargılansın", "Baskılar Bizi Yıldıramaz"sloganlarıyla sessizlik bozuldu. Yapılanbasın açıklamasında Alaaddin Erdoğan"Hükümet bugün memurları 'üst derece-alt derece' diye ayırmaya başladı. Böylecebundan sonraki sömürüyü bürokratlararacılığıyla yapacağını gösteriyor.Maaşları l Temmuz'dan itibaren Eşel-Mobil sistemine göre ayarlayacakmış.iktidarın tek amacı bizim grevli toplusözleşmeli sendikal hakkımızı ortadankaldırmak. Haklarımızı almak için greviişyerlerinde ilmek ilmek öreceğiz." dedi.Sloganlar atıldıktan sonra eylem sonaerdi. *

Engellemelere RağmenKamu Emekçileri Eylemde

izmir KESK Şubeler Platformu'nun

sürgünlere, cezalara, soruşturmalara,grevsiz toplu sözleşmesiz sendika yasataslağına, özelleştirme sadınlanna karşı

yapacağı raiting, polis tarafından Newrozkutlamaları bahane edilerek "güvenlikalamayız" gerekçesiyle yasaklandı.

Yasaklamaya rağmen 22 Mart günüizmir Konak Meydanı'nda, SES, Eğitim-Sen, Tüm Bel-Sen, Enerji Yapı Yoî-Senemekçileri bir basın açıklaması yaptılar.Açıklamada, siyasi iktidarın kamuemekçilerinin, ekonomik ve sosyal hak-larını gasp etmesine, emekçileri her günaçlığa ve sefalete mahkum etmeçabalarına izin verilmeyeceğini belirttiler.Ayrıca hükümetin yaptığı maaş artışında

da ayrıcalığınısürdürdüğünü,daha önce yapılan"silahlı silahsız","önemli önemsiz"memur ayrımınınbu kez "üst derecealt derece" şeklindesürdürüldüğünüvurguladılar.

Basın açıkla-

masında sık sık"Emekçiler El Ele Genel Greve", "Yaşasın

örgütlü Mücadelemiz", "Çeteler Halka

Hesap Verecek", "Devlet Güdümlü

Sendikaya Hayır", "Toplu Görüşme DeğilToplu Sözleşme", "Zindanlar Boşalsın

Sessiz YürüyüşKESK'in Türkiye genelinde 22 Mart'ta

sendika ve toplu sözleşme talebiyle mey-danlara çıkma kararına Tokat'tan 1000'eyakın emekçinin katıldığı yürüyüşle cevapverdi.

ilçelerden ve merkezden gelen insanlarsaat 12:00'de stadyumun önündetoplandılar. Tokat'ta ilk kez yürüyüşyapılması nedeniyle insanlar biraz tedirginama aynı zamanda coşkuluydular.Yürüyüşe KESK'e bağlı Eğitim-Sen, Şeker-Sen, Tüm Yargı-Sen, Enerji-Sen, SES, Tokatmerkezden Turhal, Zile ve Erbaa'dan siyasipartiler, kamu çalışanlan, halkevleri vedevrimci-demokrat öğrenciler katıldı.

Ellerinde; "Grevsiz Sendikaya Hayır!","Bizimde Silahımız Var" yazılı maketkalemler vardı.

"Hacım, Bacım, Memurum, Açım", "NeŞeriat, Ne Darbe, Demokratik Türkiye","özelleştirmeye Hayır", "Sendika Yuvamız,Toplu Sözleşme Hakkımız, Grev Silahımız"vb. dövizler ve sendikal haklarımızıkullanıyoruz yazılı önlükler giyen emekçiler

alkışlarla yürüyüşe başladı. Sessiz yürüyüşolduğundan Cumhuriyet Meydanı'na kadarkitle alkışla yürüdü.

Yürüyüşü proveke etmek isteyenfaşistler ve işbirlikçi Sadık işeri kortejdekiemekçilere laf atarak sataştılar. Ama kitleprovokasyona gelmeyerek faşistlerealkışlarıyla cevap verdi.

Cumhuriyet Meydanı'nda KESK

Tutsaklara Özgürlük", "Gerici, FaşistEğitime Son" sloganları atıldı,

Ayrıca KESK'in izin verilmeyenmitingini tüm basta ve engellemelererağmen 29 Mart günü yapacaklarınıbunda kararlı olduklarını belirttiler. *

sözcüsü Tokat Eğitim-Sen Başkanı KenanIşık devletin önemli ve önemsiz memur"statüsü getirdiğini, sürgünlerle kamuçalışanlarını yıldırmaya çalıştığını,kendierininse grevlis ve toplu sözleşmehakkı için, gözaltılara rağmen mücadele-den geri dönmeyeceklerini belirtti.

Kenan Işık'ın konuşmasından sonraCumhuriyet Meydanı'nda "Susma SustukçaSıra Sana Gelecek!", "Baskılar, Cezalar BiziYıldıramaz!", "Sadaka Değil, TopluSözleşme!", "Dernek Değil, Sendika slogan-larıyla, halaylanyla eylem sona erdi. if

29 Mart 1997

Yol Kesme EylemiZile-Turhal arasındaki yolun

genişletilmesi için 23 Mart 1997 Pazargünü saat 13:15'de yol trafiğe yaklaşık 50kadar araçla ray hattının olduğu mevkidekapatıldı. Ayrıca 30 kadar araçla da AbdalMusa mevkiindeki petrol istasyonununönünde trafiğe kapatılan yol 14:00civarında tekrar trafiğe açıldı.

Eylem trafik polislerinin girişimiyledağıtılmak istenince, şoförler dağılma-yarak karşı koydular.

Mermer işletmesinin önüne asılanpankartta "Yol ve Sanayi için Elele"yazıyordu. Ayrıca ray hatünın üzerindeateşler yakılarak Zile Belediyesi'nin vur-dumduymazlığı protesto edildi.

Kamu EmekçileriUyardı:HaklarımızıGaspettirmeyeceğiz!Trabzon'da 22 Mart günü

"Demokratik Talepler" adı altında,sürgünleri, cezalari, soruşturmaları,grevsiz toplu sözleşmesiz sendikayasa taslağını protesto etmekamacıyla 350 kamu emekçisininkatılımıyla bir basın açıklamasıyapıldı.

Açıklamada haklarımızı gaspet-tirmeyeceğiz, bunun için sonunakadar mücadelemizi sürdüreceğizdenildi ve "Emekçiyiz, Memuruz,Haklıyız Kazanacağız" sloganları ileeylem bitirildi.

Kocaeli' nde YürüyüşKocaeli'nde KESK'e bağlı

sendikalar 22 Mart günü saat12:00'de Halkevi meydanında, toplusözleşmesiz ve grevsiz sendika yasataslağını protesto etmek için top-landı. Yaklaşık üçyüz kişinin katıldığıeylemde polis Newroz kutlamalarınıbahane ederek kamu emekçilerininPTT'ye kadar yürümelerine izin ver-medi. Uzun süren tartışmalardansonra kamu emekçileri basın açıkla-masını burada yapıp daha sonratopluca alkışlarla PTT önüne geldil-er, imza metinlerininfakslanmasından sonra kamuemekçileri, Baç kavşağına, oradan daAnıt Park'a giderek Newroz kutla-malarına katıldılar.

SES Üyesine 15 Yıl CezaSES üyesi Fadime Akalın'a Ankara

1. DGM tarafından 15.yıl hapiscezası verildi. SES Genel SekreteriCevdet Algül tarafından yapılanyazılı açıklamada "Fadime Akalınraporlu olduğu halde savunmasıalınmadan verilen bu karar göster-mektedir ki, egemenler emekçilerinhak alma mücadelesine tahammüledememektedir. Evrensel Hukukdeğerlerine, insan haklansözleşmesine aykırı bu olayı protestoediyoruz. Egemenlerin hukukunureddediyoruz ve Adalet istiyoruz"denildi. *

ŞEHİTLERİMİZLE KAZANACAĞIZ

Page 40:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

Katiller kurtarıcı olamaz,tşkence tezgahlarında 15-16yaşındaki gencecik insanlar-

dan 60-70'lik ana-babalara kadar hertürlü iğrenç yöntemi uygulayanlar,insanlarımızı işkenceyle katledenler,kaybedenler, tekrardan yardım uzata-mazlar. Çünkü kanlıdır onların elleri,meydanlarda copladığı anaların,katledilen evlatlarının kanıylayıkanmıştır o eller. Onlar sadeceişkence eder, katleder, yokederler.Umut, üretim, sevgi... işkencecilerinağzına alamayacakları kadar temiz

kavramlardır. İşkenceci sadece bir şeyibilir: bataklık, pislik ve para. işkencecikatiller mevziinizden defolun.

Galatasaray Lisesi önünde 22Mart'ta saat 12:00'de bir araya gelenkayıp aileleri, oturma eyleminebaşladılar. Ellerinde kayıp resimleri,karanfiller ve mumlarla Emniyet GenelMüdürlüğü'ne bağlı Gezici KayıpOtobüsüne yine sırtlarını çevirerekoturdular.

Bu hafta 97. haftası kayıp eyleminin,17 Ağustos 1995 tarihinde Mardin'deJİTEM tarafından kaybedilen, ABDUL-

RAHlM DEMİR, 27 Şubat günü,Diyarbakır'da 4 sivil polis tarafındankaçırılarak bir daha kendisinden haberalınamayan 73 yaşındaki FiKRi ÖZGENve MAZLUM MANSUROĞLU'nunyakınları vardı. Ayrıca aileler, 21 Mart1995 tarihinde sivil polislerce kaçırılmışve yaklaşık bir ay sonra kimsesizlermezarlığında bulunan HASAN OCAK'ınkaçırılıp katledilmesinin ikinci yılınadeğinilerek "Hiçbir kaybı unutmaya-cağımızı ve unutturmayacağımızı herzaman yeniliyor ve tüm kayıplarısaygıyla anıvoruz"dediler.*

Karşı HalkKendi Adaletini

Susurluk kazasıylaortaya çıkandevletin mafyacı

yüzü ve bunu takibenhesap sorma bilinciyleyapılan gösteriler çetedevletini tedirgin etmişti.

Sürekli aydınlık için birdakika karanlık eylemlerineSamandağ'da hemen hergün binlerce kişikatılıyordu. Halk bir dakikadeğil saatlerce gösterileryapıp Susurluk'taki devlet-ten hesap soruyordu.

Samandağ'ın devrimci-demokrat bir yapıya sahipolmasından dolayı devletburaya yönelik saldırılarınıyoğunlaştırdı.

Kontrgerilla devletiSamandağ'da baskı,sindirme ve katliamyaparak halkı teslim almayaçalışıyor.

1995 yılında eski DEPSamandağ İlçe BaşkamMehmet Latifeci ve babasıişbirlikçiler tarafındankatledilmişti. MehmetLatifeci ve babasını katle-den işbirlikçiler, polislertarafından himaye edildi. Odava, göstermelik olarak

sürüyor.Yine 1996 yılında

yaklaşık 25 faşistAntakya'dan Samandağ'agiderek bayraklar açıp slo-ganlar atmaya çalıştılar.Aynı anda toplananSamandağ halkı, faşistlericezalandırıp bölgeden kov-dular.

Mafyacı kontrgerilladevleti yükselen devrimcimücadeleyi bastırmanın biraracı olarak her zaman sivilfaşistleri kullanmış, bunlarve satılık işbirlikçileriaracılığıyla faşist ideolojisi-ni kurumlaştırmayaçalışmıştır. Bunun içinSamandağ'da MHP ilçebinasını açmaya çalışıyor-lardı. Samandağ halkıtarafından çok iyi tanınançoğu mafyacı olanNecmettin, Mahmut veDerviş Hocaoğulları, Orhanve Sabah Dadük, Selim veRasim Fınncıoğulları ileMetin ve Kerim Çivi adlısatılık işbirlikçiler MHP ilçebinasını açmaya çalışıyor-lar. Bunun yanında polisler-le birlikte halka karşısaldırılar yaparak halkı

devrimci mücadeleden uza-klaştırmaya çalışıyorlar.

19 Mart günü Samandağmerkezinde halk düşmanıpolis işbirlikçisi HikmetBarutçu ve aynı otoda bulu-nan sivil faşistler polis oto-suyla yolda giderlerkenkendilerine yol vermedik-leri gerekçesiyle bir gencidövdüler. Kendini faşist-lerin ellerinden kurtarangenç oradan uzaklaşırkenfaşistlerde gencinarkasından silahlarlakovalamaya başladılar.Saldırganlara müdahaleetmeye çalışan Nuri Hocaadlı kişi silah kabzasıylafaşistler tarafindan yara-landı.

Faşist saldırı karşısındaöfkelenen Samandağ halkıbu saldırıların gerçeksorumlularının devletolduğunu görerek devletinSamandağ'daki faşist yuvasıilçe emniyet müdürlüğünedoğru yürümeye başladılar.2500 kişi emniyetin önündebekleyerek mafyacı işbir-likçilerin kendilerine teslimedilmesini istedi. Halkınöfkesini dindirmeye ve bu

saldırılan meşrulaştırmayaçalışan jandarma komu-tanı, savcı, emniyetmüdürü ve belediyebaşkanı yuhalandı.

Halk "SamandağFaşizme Mezar Olacak!""Susma Sustukça Sıra SanaGelecek!" "Halkız HaklıyızKazanacağız!" sloganlarınıattılar. Kitlenin içinesızmaya çalışan Necmettinve Dervş isimli işbirlikçilerhalk tarafından dövülerekcezalandırıldı.

Halk faşist işbirlikçilerive saldırıyı yapanları ceza-landırmak da kararlıydı.Faşist örgütlenme yapan vepolisin bir numaralı kuklasıolan işbirlikçi Kerim Çivi 24Mart günü SamandağDevrimci Halk Güçleritarafından bulunduğukahveden çıkarılıpdövülerek cezalandırıldı.

Samandağ halkı MHP vebuna benzer faşist kurum-ların açılmasına izin ver-meyeceklerini, bununçalışmasını yapan herkesinkarşılarında kendilerinigöreceklerini belirttiler. *

"Sürekli Aydınlıkİçin Bir DakikaKaranlık" EylemiSürüyorSürekli aydınlık için bir dakika

karanlık eylemi Nurtepe'de devamediyor.

Nurtepe halkı her hafta Cumartesigünü ışıklarını karartıp aydınlığa mer-haba diyorlar.

Her hafta olduğu gibi bu haftada22 Mart akşamı ışıklarını söndürüpsokaklara çıktılar. Yetmiş kişilik grupalkışlarla yürüyerek Dilan Cafe'ninorada buluştular. Eylem yaklaşık 40dakika sürdü. Daha sonra "Halkız,Haklıyız Kazanacağız", "ZindanlarBoşalsuı Tutsaklara Özgürlük" slo-ganları atıldı. Ardından mahalledenbir sözcü eylemlerini her haftasürdüreceklerini söyledikten sonrasessiz bir şekilde dağıldılar.

Gazi KatliamıBandırma'daProtesto EdildiBandırma'da Gazi Katilamının

ikinci yıldönümü, birçok kurumtarafindan organize edilen anmalarla,basın açıklamalarıyla protesto edildi.

Bandırma Pir Sultan Abdal CanlarDerneği'nde 13 Mart'ta bir anmadüzenlendi. Öncelikle dünüyle,bugünüyle Gazi Mahallesi anlatıldı.Gazi Şehitlerinin hayatı, kişiliklerisergilenirken müzik ve şiir dinletisiverildi. Pir Sultan Abdal CanlarDerneği Başkanı'nın da konuşmayaptığı anma halaylarla devam etti.

Hacı Bektaş-i Veli Derneği de 14Mart'ta bir etkinlikle Gazi katliamınıprotesto etti.

Malatya'da DHKCPankartıMalatya Büromuzu DHKC adına

arayan bir kişi, Malatya'nın DörtyolCaddesine bomba süsü verilmiş"Parti-Cephe Üç Yaşında, YaşasınDHKC" yazılı pankart astıklarınısöyledi, Eylemi 30 Mart Kızıldere veDHKP-C'nin 3. kuruluş yıldönümüsebebiyle yaptıklarını belirttiler.

Artan Devletİffi l

Terörü Malatya'daProtesto EdildiMalatya 1HD şubesinde 23 Mart

günü saat 12:30'da yapılan basınaçıklamasında toplumsal protesto-ların daha yoğun olduğu Mart ayındadevletin gözaltı, işkence şekliyle terörestirdiği belirtildi.

Gazi Katliamı ve ayaklanmasınınyıl dönümü olan 12 Mart'tan itibarenillerindeki gözaltılann arttığınısöyleyen 1HD, 14 Mart'tan 21 Mart'akadar yapılan keyfi baskınlarda 50öğrencinin gözaltına alındığını, 11öğrencinin yine keyfi sebeplerletutuklandığını söylediler. ÎHD, Özel-likle 16 Mart'ta 25 öğrenciningözaltına alındığını vurguladı.*

ÖZGÜR VATAN TOPRAKLARINI

Page 41:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

41

Sömürü Düzeninde ÇetelerinBir Kurbanı da DÖVİZZEDELER

Çarklarını emeğin, üretimin, insanın sömürüsüyle döndüren, mafya çetelerinin düzeni, yağma talanyöntemleriyle, insanların dişinden tırnağından arttırdığı tüm birikimlerine el koyuyor. Ucuz işgücü alımı,daha fazla kar hırsı, emek sömürüsünün y anına demagojik söylemlerle umut tacirliğini de ekleyen veinsanların maddi- manevi tüm varlığım talan eden oligarşinin kurbanları arasında; bankerzede,bankazede ve dövizzedeler bulunuyor. Dövize endeksti kredi alarak konut sahibi olmak isteyen insanlar,düştükleri bunalımlarının içinde yalnız bırakılarak batan ekonominin tüm yükü üzerlerine yıkıldı. Üçbankayı batıran Tansu-özer çiller çifti bu insanların sırtlardan Amerika'da trilyonluk mal varlığınakavuştu.

Dövize Endeksli Konut Kredileri Derneği Başkanı (DEKODER) Doğan Çelik'le Dövizzedelerin SorunlarınıKonuştuk

bize çok yakın davranan, kürsülerden"bu sorun çözülmeli, dövizzedelerintihar ediyor, dövizzedeler ölüyor,insanlar bir ev uğruna böyle olma-malı, faiz girdabında boğuluyor bu

olması kafada şu soruyu insanlar" derken kendileri iktidaryarattı: "Acaba bazı oldular ve şu anda faizi de adil düzen

"Tek AmacımızBir Konut Sahibi Olabilmekti"

kredi çekmektenbugüne kadar yaşadıklarınızı vesebeplerini kısaca anlatır mısınız?

Bizler sadece konut edinebilmekiçin bu işin içine girdik. Aldığımızihtiyacımızın tamamını karşılayankrediler değildir. Evlerimizin yaklaşıkyüzde 50'sine veya 40'ına tekabülediyordu ve kalan kısımını bizlerbirikimlerimizle koymuştuk, insanlarbütün ömrü boyunca yaptığı birikim-le bir ev sahibi olabilmek aradakifarkları da banka kredisiylekarşılamak amacıyla bankaya başvur-dular. Dövize endeksli kredi espiriside insanların ödeyebilmesine uygunolması yönüyle tercih edilen bir sis-temdi. Dönemin maaşlarına bakıldığızaman, TL olarak faizlerini ödemeşansı insanlarda yoktu ki bankalar dasadece dövize endeksli kredi veriyor-lardı. Bu da gösteriyor ki bizlerin tekamacı bir konut sahibi olabilmekti,rant amacı gütmedik. 1994 yılındakiekonomik kriz bütün Türkiye geneliniolduğu gibi bizleri de sarstı.Maaşların artmaması, sıfır zamdövizin üç- dört kat artmış olmasıbizleri zor duruma düşürdü. Bununsonucunda da uzlaşma yoluna gittik.Bankalar hiçbir şekilde anlaşma yol-unu tercih etmediler. Sadece EmlakBankası bazı iyileştirmeler yaptı.Toplu para ödememizi istediler vesüre çok kısaydı. Parayı herkes tedarikedemedi. Sürenin bu denli kısa

imtiyazlı insanlariyileştirmeden yarar-landılar ama asılmağdur olan kesim yinekendi kaderine mi terkedildi?", özel bankalarsadece süreyi uzatarakve faizi arttıraraksorunu daha daağırlaştırdılar. Günükurtarma yönüne gittil-er, insanlarda bir panikiçinde, bazıları buuygulamaları kabul etti,bazıları etmedi.Mahkemeye başvurdukancak sonuç alamadık.

Biz çok zor koşullarda bu mücadeleyisürdürdük. Düşünün üç dört senedirsüren ve henüz sonuçlanmamışdavalarımız var. Fakat bankalar icrayolunda ev satmayı çok daha çabukbuldular. Adalet yerini bulsa bilegeciken bir adaletin nedenli adaletolduğunu saptamakta çok zor. Birsonuç elde edemeyeceğimizi,mahkemelerin uzadığını görüncedevletten yardım istedik, af istemedik.Sadece bize ödeme planınınçıkarılmasında aracı olmasını istedik.Dövizin ani artışı, ekonominin kötüidare edilmesi bizlerin suçu değildi. Ogünkü ülkeyi idare eden iktidarıntamamıyla beceriksizliği sonucundaoluşan bir durumdu. Bubeceriksizliğin faturasının bizdövizzedelere bir de bankazedelereçıkartılması çok yanlıştı.. Çiller'inönce tüm karşı çıkmalarına rağmen,kamuoyundan gelen baskılar sonucubir kanun teklifi hazırlandı. Bu kanunteklifi bizim de yoğun çabamızla planve bütçeden geçti, genel kurula geldi.Genel kurulda bazı kesimler çokbüyük bir lobi oluşturarak bu kanu-nun çıkmasını engellediler.Başbakanın sözüyle bu kanun tek-lifinin görüşülmemesinin sağlanmasıve Türkiye'de yaşayan insanlara birhakaretti.

Yeni dönemde yeni çalışmalaryapılmakta. Faize karşıyız diyerekgelen Refah Partisi muhalefetteyken

vaadi gibi unuttular. Ankara'da birgrup arkadaşımızın Ölüm Orucu'ndaoluşu onları rahatsız etmişti. OnlarıÖlüm Orucu'ndan döndürebilmekamacıyla kanun teklifini vereceğizsözünü vermişlerdi, fakat yaklaşık biray geçmesine rağmen henüz birgirişimde bulunmadıkları görülmekte.Bu süreçte evini satıp ödeyenler, biryerlerden borç bulanlar, ölenler "cbirde tabii banka taralından evlerisatılan yüzlece insan oldu. İnsanlarçocuklarını okutamıyorlar, bütünsosyal yaşantılarından feragat ediyor-lar. Her yüz dövizzedinin en az yetmiştanesinin evliliği bitti. Hastalıklarısayamıyorum çünkü, neredeyse hergün bir arkadaşımızın kansere yaka-landığını duyuyorum. Bunlar bizleriçok rahatsız ediyor ama Türkiye'deağlamayla sızlamayla bir yerevarılmayacağını da bizler gördük.

Ülkemizde var olan sistemsömürü ve talan sistemi. Sizler bunuen yakından hissetiniz. Sizinkini-benzer bir sorun yaşayan Arnavutlukhalkı ayağa kalktı. Sisteme olan tep-kilerini sistemli bir şekilde dilegetirdiler. Siz bunu nasıldeğerlendiriyorsunuz?

Arnavutluk vatandaşı olmadığımaüzüldüm. Böyle insanlarınsömürüldüğü, haksızlığa uğradığı birnoktada toplumsal bir hareketigerçekleştirebilen kitleye özenmemekmümkün değil. Arnavutluk olayı ben-zer yönleriyle bizi de defalarcayaşanmış bir olay. Daha 1980'lerdeKastelli olayı ile başlayan istanbulBankası'yla devam eden daha sonraImperks Bank, Marmara Bank, TYTBank ve dövizzedeler olayıyladasüregelen, bundan sonra sanki başkasebepler, başka şekillerle yine insan-ları tuzağa düşürecek ortamlargeliştirilecektir. Yani siz tepkinizigöstermediğiniz de sizi soyacakinsanlar vardır, olacaktırda. Tepki gös-terdiğinizde bazı sıkıntılar yaşaya-caksınız. Dünyanın her yerinde buböyle.

Teşekkürler.

29 Mart 1997

İtiraf çının CinayetiSivas dağlarındaki DHKC

Karadeniz Kır Gerilla Birliğinden,Yavuz Kenan Cihan Inanoğlu.. KenanYıldız ve Tacettin Yıldız 1991 yılınınsonlarına doğru kaçmışlardır.

Yavuz Kenan Cihan InanoğluDHKC Karadeniz Kır Gerilla Birliğitarafından cezalandılmıştı. Rize'ninFındıklı ilçesi Gürsu Köyü'nde oturanTacettin Yıldız ile Kenan Yıldız ise iti-rafçı olmuşlardı.

Tacettin Yıldız halen aynı köydeoturmaktadır. Kenan Yıldız ise EnesKalemci ile birlikte maddi çıkarlaradayılı ilişkilere girerek bir "DamlaTaverna" gazinosunu açmışlardı.Maddi çıkarlara dayalı ilişkilerindenbiri olan Adil Yeniay'la tartışmalaryaşamışlardır.

itirafçı Kenan Yıldız girdiği çirkefilişkilerin sonucu Adil Yeniay isimlişahsı para nedeniyle öldürerekortadan kaybolmuştur.

Antakya'da YazılamaAntakya'da, Küçükdayan'da 21

Mart günü Devrim Yaşar Aslan'ınölüm yıldönümünde "AntakyaŞehidimiz Devrim Yaşar Aslan Ölüm-süzdür", "DHKP/C Şehidi DevrimYaşar Aslan Ölümsüzdür"yazılamaları DHKC/Devrimci HalkGüçleri tarafından yapıldı.

Lise Müdürüne UyarıAntakya Harbiye'de polis işbir-

likçisi Harbiye Lisesi Müdürü HayfiTurgut'un akrabası DHKC tarafındanKızıldere ve parti kuruluşyıldönümünü selamlamak ve işbir-likçi müdürü uyarmak içinmolotoflandı.

Perpa Katliamı DuruşmasıDevam Ediyor5 devrimcinin katledilmesiyle

sonuçlanan Perpa Katliamı davasına,istanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesindedevam edildi.

Katliama katılan polisler dahaönceki duruşmalarda olduğu gibi buduruşmaya da mazeret bildirerekgelmediler.

İşkenceci katil polisleri savunanmeslektaşları Ayhan Taşdemirifadesinde katledilen devrimcileriçin; "teslim olmayıp ateş ettiler,görevli timler de karşılık verdi'dedi.

Perpa katliamı sırasında bulunankatil polislerin isimleri;

-1963 doğumlu Ömer Kaplan-Ayhan Çarkın-1962 doğumlu Ayhan Özkan-1962 doğumlu Hüseyin Doğru-1955doğumlu Selim Kostik-1960 doğumlu Kadir Uçar-1951 doğumlu Hasan Erdoğan-1957 doğumlu Ali Çetkinisimli işkenceci polisler olay

esnasında her türlü patlayıcı vekendilerine ait olmayan ağır silahlarkullanıldığı belirtildi. Mahkemebaşkanı diğer sanıklarında dinlen-mesi üzerine ayrıca Ayhan Carkıriında dinlenmesi gerektiğini belirterekmahkemeyi 3 Haziran 1997 gününeerteledi.

" • » » W

ŞEHİTLERİMİZLE KAZANACAĞIZ

Page 42:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

29 Ma

Düşünce Ve Basın ÖzgürlüğüHaftası Etkinlikleri Yapılıyor

Basın ve yayın alanındaçalışanların yeni yeniyaratılmaya çalışılan

örgütlülüklerinden olan MEDYA-SENörgütlenme çalışmalarına başlarken,Düşünce ve Basın özgülüğü Haftasıçerçevesinde bir haftalık programoluşturdu. 24-30 Mart tarihleriarasında, "Takrir-i Sükun'dan Bu YanaBasın özgürlüğü" adını verdiklerietkinliklere 24 Mart günü ÇankayaBelediyesi Toplantı Salonu'nda basınözgürlüğü önündeki engellemelerianlatan seminer ile başlandı.

Ülkemizde gazetecilerin ve onlarayönelen saldırıların konu edildiği diagösterisiyle programa başlandı. Sonrasahneye gelen gazeteci Orhan Kaloğluegemenlerin basın üzerindekibaskılarını anlattı. KonuşmasındaTakrir-i Sükun Yasası'mn çıktığı1925'ten sonraki yıllarda ilan edilensıkıyönetim döneminde, İstiklal

Mahkemelerinde yazar ve gazetecilerinyargılanmasının dayanağının bu yasaolduğunu belirtti. Medyanın gerçekyerinin halkın yanı olması gerektiğinivurguladı.

TutsakGazetecilereKart GönderildiBasın emekçileri, 25 Mart Salı günü

Ankara Yüksel Caddesi'nde bulunanİnsan Haklan Anıtı önündeydiler. Saat11:30'da bir araya gelen Medya-Sen'liler -bir basın açıklaması yaptılar.Açıklamada baskılar karşısındaörgütlenme gerekliliği vurgulanırken,basın emekçileri özgürlük içinmücadeleye çağrıldı. Açıklamadansonra cezaevinde bulunan tutsakgazetecilere toplu olarak kartgönderdiler. 1990 yılından bu yana 48gazetecinin öldürüldüğü, 150'sinin detutsak olduğu bildirildi, -k

Cinayetlerin SorumlularıÇetelerdir."

Son yirmi yılda uğradıktan silahlı,bombalı saldırılar sonucu katledilenaydın, sanatçı, sendikacı ve öğretimüyelerinin yakınları, cinayetlerinsorumlularının devlet içerisindekiçeteler olduğunu belirterek

ayetlerin aydınlatılması için ortakeket etme kararı aldıklarını

açıkladılar.Taksim'de bulunan Martı Sanat

rî'nde basın toplantısı yapan DoğanÖz, Muammer Aksoy, Kemal Türkler,Ümit Kaftancıoğlu, Onat Kutlar, CavitOrhan Tütengil, Uğur Mumcu, Abdiipekçi, Necdet Bulut, YaseminCebenoyan, Sevinç Özgüner, CemilSönmez, Behiye Üçok, Çetin Emeç'inaileleri cinayetlerin aydınlatılmasınıistediler. "Faili Meçhul" cinayetlerinson yirmi yılda arttığını, bunlarınsorumlulannın bilinmesine rağmencezalandırılmadıklarım belirterek,"adalet istiyoruz" dediler. Yakınlarınınuğradıkları silahlı-bombalı saldırılarındoğru dürüst araştırılmadangeçiştirilmeye çalışıldığına dikkatçeken aileler, katillerin cinayetleridevlet için işlediklerini itiraf ettiklerinibelirterek "üstelik failler, devlet içinbirşeyler yaptıklarını ve şerefligörevlerde bulunduklarınıaçıklamaktan çekinmemekte,utanın anlaktadırlar" dediler.

1978 yılında katledilen savcıDoğan Öz'ün eşi Sezen Öz aileleriolarak cinayetlerin aydınlatılması içinortak mücadele yürütme karanaldıklarını açıklayarak, delillerin vecinayetleri işleyenlerin belli olmasınarağmen faillerin ellerini kollarınısallayarak dolaştıklarını beirtti. SezenÖz katillerin bir süre sonrakamuoyunun önüne işadamı olarakçıktıklannı, işledikleri cinayetlerle

övündüklerine tomV olduklarınıaçıklayarak, haklarında hiç birsoruşturma yapılmadığını, "devletadına silah çekenler şereflidir"denilerek yetkililer tarafındanö döllendirildiklerin i belirtti. Ve "Adaletİstiyoruz" diye seslendi.

Bu ülkede son yirmi yılda binlerceinsan işkenceden geçirildi. Onbinlerceinsan cezaevlerine dolduruldu.Yüzlerce insanımız sokaklarda,evlerde, dağlarda, cezaevlerindekatledildi. Onların yakınlarısusmadılar. Cezaevlerinin önlerinde,sokaklarında, alanlarda adaletarayışlarını sürdürdüler. Bir yılı aşkınbir süredir de her hafta karda, taşta,yağmurda, sıcakta Galatasaray'daadalet isteklerini haykırıyorlar.coplanıyorlar, dövülüyorlar,hakaretlere uğruyorlar amayılmıyorlar. Aksine her hafta dahabüyük bir kinle, katillere duyduktanöfkeyle geliyorlar Galatasaray'a.Ellerinde kaybedilen, katledilenyakınlarının resimleriyle inattasürdürüyorlar adalet arayışlarını.İnada eşlerinin, evlatlarının katilleriniistiyorlar.

Aydınımızı, sanatçımızı, bilimadamımızı, işçimizi, öğrencimizi,halkımızı katledenler bizlere kan vegözyaşından başka birşeyvermeyeceklerdir. Adalet istiyorsakbunu ancak bizler yani halkgerçekleştirecektir. Adalet isteyenlerin,katilleri isteyenlerin, hesap sormakisteyenlerin yeri halkın yanıdır. Sadeceyakınlarımız için değil adaleti,kaybedilen, katledilen, köyleri yakılıpyıkılan, herkes için isteyelim. Budüzende adalet isteyenlerin yanidevrimcilerin, şehit, kayıp ve tutsakyakınlarının yanıdır. *

YANLIŞI... DOĞRUSU.

Yanlışlar ve doğrular... Türkiye'de basında doğrulan bulmak, çakıl çuvalındabirkaç pirinç tanesini aramak gibidir.

Yanlışlar bazen bilgisizliğin sonucudur. Ama çoğu bu nedenden değil debaşka nedenlerden kaynaklanır.

Bazısı vardır, gerçeği olduğu gibi vermek istemez. Gerçek işine gelmezçünkü.

Bazısı vardır; haberin konusu olan güçlere düşmandır. Bu yüzden illakiçarpıtarak, karalayarak verecektir haberini.

Bazısı vardır; kulaktan dolma bilgilerle haber yapar. Yaptığı haber karşısındasorumsuzdur.

Bu sütunda bundan böyle, burjuva ya da sosyalist hasında çıkan yanlıştanbulacaksınız.

Yukarıdaki "nedenler" yalnız burjuva basın için geçerli değil.Şu ya da bu ölçüde, çok çeşitli biçimlerde "sosyalist basın" da aynı kaygılarla

yazmaktadır haberleri.İşine geldiğinde o "devrimci", "sosyalist" bazen işine gelmediğinde de

yalnızca "gazeteci"dir. Ama onun en kötü hali, yalnızca "gazeteci" olduğuhalidir. Asla objektif olamaz çünkü. O noktada çok ender bile olsa bazenburjuva basının bile gösterdiği açıklığı bulamazsınız onda.

l Mayıs 96'nın haberleri bu konuda çok çarpıcı örnekti.Tabii biz daha yakın zamandan, daha bir iki hafta öncesinden de örnekler

verebiliriz: Mesela Gazi anması.Sosyalist basının tümünü tarayın. Hiçbirinde Gazi anmasında kimin ne

kadar olduğunu bulamazsınız. 20 bin kişi, 25 bin kişi katıldı diye yazmıştırhepsi. Ama bu 20,25 bin kişinin hangi siyasi çatılarda katıldığını es geçmiştir. Yada hepsini aynı paragrafta sıraya dizip yazmışta.

Mesela aktaracağımız şu satırlar Yeni Yüzyıl'da yeralmıştı. Yani burjuvabasında:

"... Doğu Kıraathanesi'nin önünden başlayan yürüyüşe Haklar veözgürlükler Platformu ve HADEP'in oldukça kalabalık bir şekilde katıldığıdikkat çekti."

Yeni Yüzyıl'ın dikkatini çeken, ne yazık ki sosyalist basının dikkatiniçekmemiş olacaktı ki, Gazi anmasının "bu gerçeği" hiçbirinin haberlerindeyoktu.

Çoğu ne kendi rakamlanm, ne de başkasının ne kadar olduğunu yazmamayıtercih etmişti. Oportünizm de, reformızm de hem kendi gerçeğinden, hemCephe'nin gerçeğinden korkuyordu. Korkuyordu ki, yanmamıştı!

Kendi rakamını yazmayı tercih edenlerden Atılım ise, kendi rakamını dörtleçarpıp yazarken, rakam yazdığı için kendini baskılanma altında hissederekkendi kortejinin on katı olanlar için yalnız "kalabahklıklarıyla dikkat çekti"ifadesini kullanmıştı.

Yine mesela Cumhuriyet, yani burjuva basın şöyle yazmıştı:"... saygı duruşunda bulunan grup, saat 13.30'da Gazi Mezarlığı'na doğru

yürüyüşe geçti... Yürüyüşteki en kitlesel grubu oluşturan Haklar veözgürlükler Platformu,... 'Halkız, Haklıyız Kazanacağız* sloganlarıyla gövdegösterisi yaptı."

***İHIAS HOLDİNGİN UŞAKLARIPROVAKASYON HABERLERİNESON VERMENİZ İÇİN TEKRAR UYARIYORUZ!Burjuva basın, birkaç istisna dışında bu kez Gazi anması haberine

"kendilerinden" fazla yorum ve "haber" eklemediler. Çoğu zaten, olabildiğinceküçük vermeyi tercih etti.

Tarikatçı, Ihlas Holding'in gazetesi Türkiye ise en aşağılık haberi verengazete oldu. Şunları yazdı örneğin:

"Apartmanların kapılarım kırarak içeriye girmek isteyen grup başarılıolmayınca, bazı kahvehane ve işyerlerinin camlarını kırdılar... Gazi'de iki yılönce meydana gelen olayları protesto etmek bahanesiyle toplanan grup DHKP-Cmilitanları tarafından organize edildi... militanların daha sonra sokak aralarınagirerek polisleri taş yağmuruna tuttukları görüldü... Ara sokaklara barikat kuranyüzleri maskeli militanlar... Daha sonra Gazi karakoluna yürümek isteyenDHKP-C ile PKK militanları, güvenlik tedbirlerini görünce dağıldılar..."

Kontrgerilla haberciliğinin tipik bir örneği.Televizyonlardan milyonlarca insan izledi; kınlan hiçbir işyeri camı yoktur.

Polise taş atılmamıştır. Barikat kurulmamıştır. Gazi karakoluna yürünmekistenmemiştir. Çünkü böyle bir çatışma ortamı olmamışta... Anmayı "DHKP-Cmilitanlan" değil, Gazi Halk Meclisi'nin çağrısı ve katılımıyla çeşitli kurumlaryapmıştır.

Anmanın tamamının video kayıtları kuşkusuz Türkiye Gazetesi'nin elinde devardır. Ancak namuzsuzca, ahlaksızca yine de böyle yazmaktadırlar.

Yalan haber sahibini vurur.Kontrgerilla haberciliği yapanları ise halkın adaleti.Gazetecilik yapanlar bu iki gerçeği unutmamak zorundadır. *

ÖZGÜR VATAN TOPRAKLARINI

Page 43:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

43 29 Mart 1997

olaylareylemlerinsanlaryenilgilerzaferler

30 Mart - 5 Nisan

TOROS GÜBRE İŞÇİLERİ YİNE DİRENİŞTE

2 Nisan 1992Toros işçilerinin direnerek

kazandıkları hakların gaspedilmek

istenmesi işçileri tekrar direnişegeçirdi.

Aylarca süren direnişlerini

taleplerinin %70'inin kabul edilmesive patronla Çalışma Bakanı MehmetMoğoltay'ın "istekleriniz en geç birhafta içinde gerçekleşecek" sözleriüzerine bitirmişlerdi.

Ancak görüşmelerde, patronsendikayı tanımayı ve direniş sırasındaeylemi bırakıp işbaşı yapan işçilerinsendikalı olmasını kabul etmesinerağmen, direnişi sürdüren işçilerinancak "ihtiyaç duyulduğunda işealınacağı" aldatmacasını.öne sürdü.

Toros işçileri direnişlekazandıklarının masa başında gaspedilmesine izin vermeyeceklerinibelirterek "mücadeleye devam"kararını aldılar.

Kazandıklarını korumanınmücadeleyi süreklileştirmekten geçtiğibilinciyle hareket eden Toros Gübreişçileri, 2 Nisan'da fabrikanınyanındaki Emek Tepe'de yeniden açlıkgrevine başladılar. 14 kişilik bir heyetide Ankara'ya gönderdiler.

12 Nisan'da jandarma açlıkgrevcilerine saldırarak çadırlarınısöktü ve dört işçiyi gözaltına aldı.Çadırlar ertesi gün tekrar kuruldu.

Bu gelişmeler üzerine Ankara'dakiheyet de, protesto amacıyla DYP, SHPGenel Merkezlerine, içişleriBakanlığı'na, Genelkurmay'a, AdanaValiliğine ve Ceyhan Kaymakamlığınafakslar çekerek Likat-Iş GenelMerkezi'nde süresiz açlık grevinebaşladılar. *

CAY ÜRETİCİLERİ HAKLARINI İSTEDİLERNisan 1992Çay üretiminde yapılan

sömürüye karşı veparalarının ödenmesi içinRize'nin ÇamlıhemşinÇayırdüzü Köyü çayüreticileri "ÇaydaSömürüye Karşı MücadeleKomiteleri" önderliğinde

Rize Adliyesi'ndetoplandılar. Çayüreticilerinin parasınıvermeyen özel Altınkaya çayfirması hakkında suçduyurusunda bulundular.Ve bir basın toplantısıyaparak haklarını istediler.

Aynı günlerde Rize'de

"Çayda Sömürüye KarşıÖrgütlenelim", "KontenjanaHayır", "Üreticiye TabanFiyatında söz Hakkı" vb.sloganları içeren veDevrimci Sol Güçler imzalıpankartlar asıldı. ŞehirdeDevrimci Mücadelede ÇayÜreticileri imzalı bildiriler

dağıtıldı. Polis Devrimci SolGüçlerin önderliğindeki bueylemlerden sonra 5 kişiyigözaltına aldı. Bununüzerine haksız gözaltılara -karşı gözaltına alınanlarınyakınları Rize SHPbinasında açlık grevinebaşladılar. *

CEZAEVLERİNDE DİRENİŞLER

30 Mart 1993,. '93'ün Şubat, Mart ve

Nisan'ında cezaevlerindeyaygın direnişlere tanıkolundu.

Buca Cezaevi'ndetutsaklar taleplerini açlık

grevinin 44. gününde kabulettirdiler. Buca'yla beraber,destek amacıyla açlıkgrevine başlayanSağmalcılar, Aydın, Urla veKayseri cezaevindekitutsaklar da direnişi

bitirdiler.Yozgat cezaevinde

tutsakların taleplerininkabul edilmesiyle açlık grevi35. gününde bitirildi.

Çanakkale cezaevindeise tutsaklar 9 maddelik

taleplerini kabul ettirerekdirenişlerini 27. Günündebitirdiler.

Ancak Amasya veMalatya cezaevlerindetalepler kabul edilmediğiiçin tutsaklar direnişlerinisürdürme kararı aldılar.

içeride direnişlerdevam ederken dışarıdada aileler eylemlerinisürdürüyorlardı.

Malatya'da tutsakyakınlara 30 Mart'ta SHP ilbinasını işgal ederek açlıkgrevine başladılar.Tutsakların talepleri kabuledilene kadar direnişlerinisürdürecekleriniaçıkladılar.

Osmaniye ÖZGÜR-DER'li aileler 29 Mart'taAdana iHD'de açlık grevinebaşladılar.

Yozgat'ta Mücadeleokurları tutsaklara destekolmak amacıyla açlıkgrevine başladılar. *

ÇORUM'DAÖĞRENCİLER

AÇLIKGREVİNDE

31 Mart 1994Çorum Meslek Yüksek Okulu'nda

okuyan devrimci, demokrat,yurtsever öğrenciler 31 Mart'ta

okullarındaki sivil faşist saldırılan vekeyfi soruşturmaları protesto etmek

amacıyla süresiz açlık grevinebaşladılar.

Bir Öğrencinin faşistler tarafındandövülmesi ardından da polis

tarafından gözaltına alınması ve birde okul idaresi tarafından hakkındasoruşturma açılması bardağı taşıran

son damla oldu. Çorum MYOöğrencilerinden 12'si Çorum TSlP İI

binasında açlık grevine başladılar.Açlık grevindeki öğrenciler bu

saldırıya zemin hazırlayan okulmüdürü hakkında soruşturma

açılması, öğrenciler hakkında açılansoruşturmaların durdurulması ve can

güvenliklerinin sağlanmasını talepettiler.

Bu talepleri desteklemek amacıyla5 bin civarında imza toplayan

öğrenciler ve velileri 5 Nisan'da 1000kişilik bir kitleyle valiliğin önünde

toplandılar.Öğrenci velileri ve avukatlar

valiyle görüştuken, dışarıdakiler devaliyi alkışlarla protesto ettiler.

Polisin dağıtma isteğine karşı kitleÇorum Meslek Yüksek Okuluna

doğru yürüyüşe geçti. Polisin saldırısısonucu birçok kişi yaralandı 12 kişi

de dövülerek gözaltına alındı.*

DERSİM'DEESNAFKEPENKKAPATTI

l Nisan 1993'93 yılında devlet, bütün

Kürdistan'da olduğu gibiDersim'de de köylerde aramayapma bahanesiyle evleri talanedip, "sığınak var" gerekçesiyleevlerin altını kazma gibi bir dizibaskı politikasınısürdürüyordu. Mart ayındaarama ve talanlar yoğunlaştı.

28 Mart-1 Nisan tarihleriarasında belli aralıklarla kalkanhelikopterler Jel ve Munzurdağlarını bombaladılar. Çıkançatışmada 5 gerilla öldürüldü.Ölen gerillalar şehir merkezinepanzerlerle sürüklenipgetirilerek, halka gözdağıverilmeye çalışıldı.

Bütün bu baskıları protestoetmek amacıyla l Nisan'daDersim esnafı kepenk kapattı.*

ŞEHİTLERİMİZLE KAZANACAĞIZ

Page 44:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

44 29 Ma

Al gözüm seyreyle

ŞEHİTLERİMİZEİLİŞKİN

Madde 1:ŞEHİTLERİMİZ HALKCUMHURİYETİNDEHER BİÇİMİYLE VEHER KOŞULDAYAŞATILACAKTIRÜLKENİN EN GÜZELYERLERİ,EN YARARLIKURUMLARIONLARIN ADIYLAANILACAKTIR

Gerekçe;ÇÜNKÜ BUNUKAHRAMANLIKLARIYLA,FEDEKARLIKLARIYLA,ONLARDAN DAHAFAZLAHAKEDENHİÇ KİMSE YOKTUR

Madde 2:HALK İKTİDARINDANÖNCEKİ DÖNEMDEŞEHİTLERİNESAHİP ÇIKMAYANLARINŞEHİTLER ÜZERİNEKAHRAMANLIK VEFEDAKARLIK ÜZERİNEHER TÜRLÜSÖZ VE SÖYLEVHAKKISINIRLANDIRILACAKTIR

Gerekçe;ÇÜNKÜSAHİP ÇIKMAYARAKBU HAKKIKAYBETMİŞLERDİR

'

Emniyet Müdürü'nden İtiraf:

HANİ SİZİNMEŞHUR HALK

DESTE-İNİZENE OLDU?

- Batı polisiylekıyaslıyorum. Almanya'da

halkın polise ihbarıyla desteğiyüzde 75'tir. Fransa'da yüzde

80. ingiltere'de yüzde 76,Japonya'da yüzde 99'dur.

Türkiye'de insanlar polisiniçok seviyor ama halk

desteğiyle yaptığımız failimeçhul çözümlerinde çok

yüksek rakamlar söyleyememsize.

(Emniyet Genel MüdürüAladdin Yüksel'le yapılan

röportajdan)

2J Mart, Hürriyet

YETİM HAKKIYİYENLERDEN...

Hoca'ya Yetim YemeğiRP'li Devlet Bakanı Sacit

Günbey'in "yetim fonu'ndanBaşkaban Erbakan'a iftarverdiği ortaya çıktı.Seyranbağlan Huzurevi'ndegeçen Ramazan ayında verileniftarın 600 milyon liralıkfaturası, Sosyal Hizmetler veÇocuk Esirgeme Fonu'ndankarşılandı. Bakan, yetimparasıyla Başbakan'a yemekyedirmekle kalmadı, kendimakam Mercedes1 inin onarımparasını da aynı fondan ödedi.

*22 Mart, Hürriyet

Yetim hakkı yiyenin ö tedünyada yeri olmadığınıKuran buyuruyor.

Bu dünyada yerbulamayacaklarım da bizduyuruyoruz.

KORKUN! VE KORUNUN! AMA...KORKUNUN DA, KORUMANIN DA ECELE FAYDASI YOK!

1090 Kişi Yakın KorumadaEmniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre, Ocak sonu itibariyle çeşitli

nedenlerle 1090 kişi yakın korumayla yaşıyor. Yakın koruma için görevlipersonel sayısı da 1877'e ulaşıyor. Asker ve polisler dışında Ocak sonuitibariyle 3 milyon 71 bin 85 kişi de çeşitli nedenlerle silah taşıyor ya dabuluhdurüyori

22 Mart, Hürriyet

BASINDAN

Bindik bir alamete...

Toplum ile siyaset arasındabağlar kopuk.

Ülkede "olanlar ve olacaklarhakkkında" siyaset, birinciderecede belirleyici faktör değil.

Vatandaşın siyasetçidenbeklentisi yok.

Zira siyasetten soğuyor.Bunun 'arü' ve 'eksi' doğal

sonuçlan ortaya çıkıyor.'Eksi sonuç' olarak mafya

güçleniyor, insanlar silahlanıyor.'Artı sonuç' olarak sivil toplum

güçleniyor.

Bu fotoğraf bir'krizfotoğrafıdır'.

Krizin tam ortasında 'binmişizbir alemete... Çalkantılı denizdeyalpalayıp duruyoruz.

İKTİDARIMIZ var...Ama 'muktedir' değil.Muhalefetimiz var...Ama'evlere şenlik.'Bilim deseniz 'sorunlu', basın

deseniz 'sorunlu'ya 'sistemin temel direği' olana

hukuk?Orası da tıkanık."*Yavuz Donat, 22 Mart, Milliyet

HEPSİ VARYALNIZCA BİRİ YOKACABA HANGİSİ?

Dünyanın En Eski Bayramı: NevruzNevruz Bayramı ile ilgili günümüze

ulaşan inanışlar şöyle:-- Ulu Tanrı, dünyayı geceyle

gündüzün eşit olduğu Nevruzdayaratmıştır.

- insanlığın atası kabul edilen Adem'inçamuru Nevruz'da yoğrulmuştur.

- Önceleri cennette yaşayan Adem'leHavva şeytana uyarak haram meyveyiyediklerinden; Adem, Serendib Adasına,Havva ise Cidde'ye sürülmüşlerdi..Pişmanlık duyan bu ilk kısardan Tanrıaffetmiş ve her ikisini bir Nevruz günüArafat'ta buluşturmuşlar.

- Nuh'un gemisi Ağn Dağı'nakonduktan sonra, Nuh Peygamber'in ilkyere ayak bastığı gündür.

.Kardeşleri tarafından bir kuyuyaaülan Yusuf, bir bezirgan tarafındanNevruz'da kurtarıldı.

- Musa Peygamber'in asasrylaKızıldeniz'i yaratarak taraftarlarınıkurtardığı gün Nevruz'du.

- Bir yunus balığı tarafından yutulanYunus Peygamber, Nevruz'da karayabırakıldı.

- Tann insanlan yarattığı zamanevrendeki bütün yıldızlar koç burcundatoplu halde bulunuyordu. Nevruz'da lanntüm yıldızlara, feleklerine dönmeleriniemretti.

24 Mart, Hürriyet

Her Cezaevine Bir Din Görevlisi

Her cezaevine birer din görevlisi tayin edilmesi için bir taslak protokol hazırlandı.Devlet Bakanı Nevzat Ercan ile Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın önümüzdeki günlerdesözkonusu protokolü imzalaması bekleniyor.

24 Mart, ZamanGazetedeki habere göre bu din görevlileri "Türkiye'deki 55 bin mahkumun

pişmanlık duygularım geliştirecek, dini konulardaki yanlış bigilerini tashih edecek,insan, aile, vatan ve millet duygularını yerleştirerek, topluma kazandıracaklar"mış!

Bize pek inandırıcı gelmedi.Olsa olsa, Refah kadroları cezaevlerine gidip, adli tutuklulara, günahlarından öteki

dünyada nasıl kurtulabileceklerini öğretirken, adli tutuklulardan da bu dünyada nasıldaha iyi hırsızlık, dolandırıcılık yapacaklarını öğreneceklerdir!

FOTO-YORUM

Karakolda ayna var, ayna varBakın hepsinin yüzünde damga var, damga var

Gözlerinden belli kiOnlarda kara vicdan var!

ÖZGÜR VATAN TOPRAKLARINI

Page 45:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

45 29 Mart 1997

Bir Sinema Emekçisi;Yılmaz Güney

Bir Film

YılmazGüney,kitleleregerçek kurtu-luşu gösteren-lerin,yüreğineserptikleri bil-inçle,halkımızıngerçeğinibeyaz perdeyetaşımadandaha fazlaözverinin,daha bilinçlibir sinemauğraşısınınemekçisi olmayıbaşardı.

"Umut","Arkadaş", "Sürü","Yol", "Duvar'Vb.filmleri hep bu

emeğin, o^r^rininürünleri olarakgerçekleşti.

Filmler... Soruşturmalar.. .Yargılamalar... Mahkumi

yetler...Veyeniden yenidençekilenfilmler... Senaryolar...öyküler...Romanlar.. .Bitmeyenpolitikarayışlar... Sürgün...Cuntayı teşhirkampanyaları..."Yol" ve "Duvar"...

işte YılmazGüney'i karakter-ize eden onurlu

bir yaşamın anahalkaları...

YılmazGüney'in 60.doğum günü

sebebiyle idilKültür Merkezi, 1-5 Nisan 97 tarih-

leri arasındaYılmaz Güney'ianma günioridüzenleniyor.*

KADERİ

YönetmenliğiniMemohem Golon'ınyaptığı, başrollerindeAnlony Adrews, DonladPeasence, DavidWarner'in yer aldığı"Hanna'nın Kaderi"geçtiğimiz yıllarda sine-malarda gösterimegirmişti. Gösterimdebulunduğu süreiçerisinde oldukça ilgigören film tekrar göster-ime giriyor.

Budapeşte'de yaşayanYahudi kökenli HannaSeles, gençlik yıllarındaFilistin'e gider. Filistin'deyaşadığı günler ikincidünya savaşına karşısürer, ikinci dünyasavaşının başlamasıylabirlikte geçmişten beriYahudilere karşı katıtutum sergileyen Macarhükümeti, Nazi yanlısıpolitikalarıyla birliktesaldırılarını daha daartırmıştır. Ve işte bugünler Hanna Seles'inFilistin'e veda ettiği gün-lere denk düşüyor.

Seles mücadele etmekiçin tekrar Budapeşte'yedöner ve kısa bir süresonra Macar polisitarafından gözaltınaalınır. Ve orada işkenceligünler başlamıştır.İçerisinde bulunduğuörgütün sırları istenmek-te ve Hanna buna karşındirenmektedir. Diğeryandan savaş tüm hızıylasürmektedir. Sovyetorduları Nazi Ordusunupüskürterek, Almanya'yadoğru sürmektedir. BuHanna ve arkadaşları içinözgürlük anlamınagelmektedir. AncakHanna özgürlüğünekavuşabilecek midir?..

7 Nisan Pazartesi günüîdil Kültür Merkezi'ndegösterimine başlayacakolan "Hanna'nın Kaderi"2O Nisan'a kadar göster-imde kalacak.

Film hafta içi 15:OO-19:OO

Hafta Sonu 13:OO-16;OOsaatlerinde izlenebilir.

1 Nisan SalıSaat 17.00 Anma:

"YILMAZGÜNEY'İ

YAŞATIYORUZ"etkinliğin ilk gününde

sanatçılar ve çeşitlidemokratik kitle örgüt-lerinin de katılımıyla YılmazGüney'in 60. doğum günütemsili olarak kutlanacak.

Saat 19.00BelgeselAynalar"ÇİRKİN KRAL"Yönetmenliğini Musa

Çözen'in yaptığı, CanDündar'ın hazırlayıp

sunduğu "Çirkin Kral" isim-li belgelsel, etkinliğin ilkgününde doğum günü kut-lamasının ardından göster-ilecek.

Gösterim öncesi CanDündar da belgesele ilişkingörüşlerini içeren birkonuşma yapacak.

Televizyonda yayınlan-masının ardından büyükilgi gören "Çirkin Kral",1997 Ankara FlimFestivali'nde de yönetmeniMusa Çözen'e en iyi yönet-men ödülünü kazandırdı.

2 Nisan ÇarşambaSaat 19.00'da Belgesel:ADANA-PARİSAhmet Soner tarafından

hazırlanan belgeseldeAdana'da doğup büyüyenve Paris'te yaşama gözleriniyuman Yılmaz Güney'inyaşam öyküsü anlatılıyor.

Saat 18.00 Film;YOLYılmaz Güney'in

senaryosunu cezaevindeyazdığı, yönetmenliğiniŞerif Gören'in, müzikleriniSebastian Argol'un yaptığı,başrollerini Tank Akan,Halil Ergün ve NecmettinÇobanoğlu'nun paylaştığıfilmde, cezaevindeki birgrup tutsağın izinli olarakmemleketlerine döndük-lerinde yaşadıkları olaylaranlatılıyor.

"Yol" 1982 Cannes FilmFestivali Altın Palmiyeödülü'ne sahip.

3 Nisan PerşembeSaat 15. 00 Film:ARKADAŞYönetmenliğini ve

başrollerini YılmazGüney'in üstlendiği!,Melike Demirağ, KerimAvşar, Azra Balkan ve SemraÖzdamar'ın da oyuncularınarasında yer aldığı filmetkinliğin üçüncü günündegösterilecek.

Saat 18.00'de Film.Yönetmenliğini ve

başrol oyunculuğunuYılmaz Güney'in üstlendiğifilmde fakir bir arabacınınpiyangoya bağladığı umutkonu ediliyor. "Umut", 1970yılında Adana FilmFestivali'nde En iyi Film, Eniyi Erkek Oyuncu ve BüyükJüri ödülü aldı.

4 Nisan CumaSaat 15.00 Film:AĞITEtkinliğin dördüncü

gününde gösterilecek olanfilmin senaryosunu YılmazGüney yazdı. FilmdeGüney'in yanı sıra SelminHürmeriç, HayatiHamzaoğlu, Bilal inci, AtillaOlgaç, Nizam Ergüder veŞahin Dilbaz rol alıyor.Ağıt'ın müzikleri ArifErkin'e ait.

"Ağıt", 1971 yılındaüçüncüsü gerçekleştirilenAdana Film Festivali'nde 4Altın Koza sahibi.

Saat 18.00'de Film:ENDİŞEYılmaz Güney'in yönet-

menliğini yaptığı ve başoyunculuğunu üstlendiği

film 1975 yılında AntalyaFilm Festivali'nde btünödülleri toplamıştı.

"Endişe", festivalde Eniyi Film, En iyi Görüntü veEn îyi Erkek Oyuncu ödül-lerini aldı.

5 Nisan CumartesiSaat 13.00 Film:SÜRÜEtkinlğin son gününde

yönetmenin bir sanatharikası olarak nite-lendirilen 2 filmi yer alıyor.Senaryosunu YılmazGüney'in yazdığı, yönet-menliğini Zeki öktem'inyaptığı, başlıca rolleriniTarik Akan, Melike Demirağve Tuncer Kurtiz'inpaylaştığı filmin müzikleriZülfü Livaneli'ye ait.

"Sürü", Berlin, Belçika veLondra film festivallerindeödül kazanan bir YılmazGüney başyapıtı.

Saat 19.00DUVARYılmaz Güney'in

yurtdışında yaptığı ve bircezaevinde sübyankoğuşunda yaşananlarınkonu edildiği film YılmazGüney'i Anma Günleri'ndegösterilecek son film.

ŞEHİTLERİMİZLE KAZANACAĞIZ

Page 46:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

46 29 Mart 1997

Newroz Ateşi Avrupa'daALMANYA-BerlinNewroz, 20 Mart günü özgür Halklar Ko-

mitesi, ERNK, AGlF, Kızıl Bayrak, KurdistanAGTU, RAl Kızıl Antifaşist Insiyatif, Kızıl Ka-sım Gençliği, Benjamin Ramos Vega Dayanış-ma Komitesi, Kızıl Yardım e. V., Birgit HogefeldMahkeme Grubu, Venceramos Grubu, KOB-Kollektif'in içinde bulunduğu bir tertip komi-tesinin düzenlediği ve 2 bin kişinin katıldığımiting ve yürüyüşle kutlandı.

Meşaleler yakılıp pankartlar açılarak baş-layan kutlamada "Biji Newroz", "Newroz PirozBe", "Yaşasın Hakların Kardeşliği", "SusmaSustukça Sıra Sana Gelecek", "Kurdistan Faşiz-me Mezar Olacak", "Halkız Haklıyız Kazana-cağız" sloganlan atıldı. Coşkuyla süren kutla-mada polisin saldınsı ve provokatif tavırlandilenin direnişi, kararlılığı ve disiplinligiyle

boşa çıkarıldı. Yürüyüş sonunda yakılan New-roz ateşi etrafında yüzlerce kişi ateş üzerindeatlayarak halaya durdu.

Dortmund20 Mart günü Devrimci Halk Güçle-

ri,PYSK, EKİM ve MLKP taraftarlarınca ortakbir Newroz yürüyüşü düzenlendi. 170 kişininkatıldığı yürüyüşte Türkçe, Kürtçe ve Almanca"Biji Newroz, Yaşasın Newroz, Halkız HaklıyızKazanacağız, Dehaklar Halka Hesap Verecek,Yaşasın Halkların Kardeşliği, Susurluk'takiDevlettir" sloganlan atıldı.Yürüyüş sonundaNewroz ateşi yakılarak, Devrim şehitleri içinbir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.

Stuttgart20 Mart günü yaklaşık binicisinin katıldığı

meşalelı bir yürüyüşle kutlananNewroz'aDHKC, ERNK, Ekim, MLKP ve TlKB taraftarla-

n yer aldı. Kutlamada "Yaşasın Newroz", "Ya-şasın Halkların Kardeşliği" sloganları atıldı.

. Ulm20 Mart günü yapılan meşaleli Newroz

kutlamasına Devrimci Halk Güçleri, ERNK,MLKP ve TKP-ML taraftarları katıldı. Yaklaşık250 kişilik kitle "Yaşasın Newroz"," HaklıyızKazanacağız", "Yaşasın Halkların Kardeşliği"sloganlarını attı.

FRANSA-Paris20 Mart günü Newroz, 1500 kişinin katıl-

dığı bir yürüyüş ve mitingle kutlandı. Devrim-ci Halk Güçlerin yanısıra TKP/ML, TKP(ML),TİKB,. EKİM, DlRENlŞ HAREKETi, PYSK,ERNK ve MLKP'nin yeraldığı yürüyüşte eldemeşalelerle kortejinin önünde yakılan Newroz ateşi ile coşku ve canlılık egemendi.

"Yaşasın Newroz", "Biji Newroz" sloganla-rı atıldığı kutlama, yürüyüş sonu yapılan birdakikalık saygı duruşu ile sona erdi.

Öte yandan Tulhous kentinde de Newrozyaklaşık 200 kişinin katılımıyla kutlandı.*

Kahraman Gazi Şehitleri Avrupa'da Anıldı.GAZİ ŞEHİTLERİ VE 16 MART ŞEHİTLERİ ÖLÜMSÜZDÜRiNGiLTERE: Londra15 Mart günü DHKC Devrimci Halk

Güçleri, MLKP ingiltere örgütü veTlKB ta-raftarlarınca, Gazi ve 16 Mart katliamlarınıprotesto yürüyüşü düzenlendi.

TKP(ML) ve TKP taraftarlarının'da des-tek verdiği ve yaklaşık 450 irişinin katıldığıyürüyüşte kitle sık sık " Mahir , Hüseyin,Ulaş Kurtuluşa Kadar Savaş"," Gazi FaşizmeMezar olacak", "16 Mart Şehitleri ölümsüz-dür", "Susma Sustukça Sıra Sana Gelecek""Çeteler bizleri Yönetemez", "Susurluk'takiDevlettir, Hesap Soralım", "Faşist KatillerdenHesap Sorduk Soracağız" sloganlarını attı.

16 Mart günü ise Devrimci Halk Güçle-rince Gazi ve 16 Mart şehitleriyle DHKC şe-hidi Kahraman Altun'un anısına bir yemekverildi. 1991'de devrimci bir eylem sırasındaşehit düşen Kahraman Altun'un aile ve ak-rabalarının da katıldığı 200 kişilik yemek,saygı duruşu ve Kahraman'ın "Neslime Ar-mağanımdır" şiiriyle başladı. Kahraman'ınsavaşçı kişiliğin ve katliamlann anlatıldığıkonuşmayı, şiir grubunun Kahraman Al-tun'un şiirlerinden derlediği şiirlerin oku-ması izledi. Grup Nisandın da bir dinleti ver-diği anmada "Kahraman Yoldaş ölümsüz-

8 MART DÜNYA EMEKÇİ KA-

dür", "Gazi Faşizme Mezar Olacak", "DevrimŞehitleri Ölümsüzdür" sloganları atıldı.

öte yandan yine 16 Mart günü, Londra'-da toplam 22 futbol takımının oluşturduğuDostluk Ligi Federasyonunun futbol maçla-nnı yaptığı sahada "16 Mart ve Gazi şehitle-rini Unutmadık, Unutturmayacağız" yazılıve Birlik spor-Kırkısrak imzalı bir pankartaçıldı. Futbolcular maç öncesi tüm dünyadevrim semtleri anısına bir dakikalık saygıduruşunda bulunurken Londra Halk sah-nesi de "Başını değil, Kuyruğunu veren Ker-tenkele" oyununu sergiledi. Kitle oyununbitiminde hep bir ağızdan "susma sustukçaSıra Sana Gelecek" sloganını attı.

iSViÇRE: ZürichAlevi Dernekleri sekretaryasınm düzen-

lendiği yürüyüşe DHKC ve MLKP taraftar-lan katıldı." Çeteler bizi yönetemez" ortakpankartı taşındı." Yaşasın Gazi Direnişimiz","Gazinin Hesabını Sorduk Soracağız"," Ya-şasın Devrimci Dayanışma" vb. sloganlarınatıldığı eylem devrim andı içilerek, l daki-kalık saygı duruşuyla sona erdi.

ALMANYA Wuppertal:"15 Mart günü, 12 Mart Gazi ve 16 Mart

katliamı; Kurtuluş, Kızıl Bayrak, Özgür Gele-

GÜISVlÇRE: Zürich8 Mart't Zürich'de düzenlenen 8 Mart Dün-

ya Emekçi Kadınlar gününü kutlama yürüyü-şüne DHKC Devrimci Halk Güçleri'nin kadın-larrda katıldı." Kadının Kurtuluşu Devrimsizolmaz" pankartıyla yürüyen DHKC'li kadınla-rın taşıdığı Sabahat Karataşın, Ayçe idil Erk-me'nin, Sibel Yalçın ve diğer kadın Şehitlerinresimleri ilgi çekti. Yürüyüş boyunca "KadınızHaklıyız Kazanacağız" ve " Yaşasın DevrimciHalk Kurtuluş Cephesi" sloganlan atılıp bildiri-

şler dağıtıldı." idil'in öyküsü" adlı bildiri 8 Martsabahı da Zürich'teki Radyo LORA'nın MUT-CESARET adlı programında yayınlandı. Yürü-yüşe erkelerde " Rosa Luxemburg'dan Ayçeİdil Erkmen'e Kadının Kurtuluşu Devrimdedir"yazılı pankartla 8 Mart emekçi kadınlar günü-nü" selamladılar. Aynca yürüyüş güzergahınaasılan Almanca pankart isviçrelilerin yoğun il-gisiyle karşılaştı.

öte yandan 15 Mart günü Chur'da "Cu-martesi annelerini ve kayıp yakınlarını" des-teklemek amacıyla DHKC ERNK-ve TKP- veMLKP taraftarların düzenlediği yürüyüş isviç-reliler ve diğer Uluslardan halkın da ilgisiniçekti. Yürüyüşte yapılan konuşmalada AyşenurŞimşek, Lütfiye Kaçar ve Hasan Ocak tanıtılır-ken, Türkçe ve Almanca sloganlar atıldı. Susur-luk'taki Devleti lanetleyen ve pisliği devrimintemizleyeceğini belirten konuşmalarla eylem-lik sona erdi. *

çek, Partizan Sesi okurları ve Alevi Dernek-lerinin katıldıktan mitingle protesto edildi.12-16 Mart ve tüm devrim şehitleri adınayapılan l dakikalık saygı duruşu ile başlayanmiting, ortak bildirinin okunmasından son-ra atılan sloganlarla sona erdi. Yaklaşık 120kişi katıldığı eylemden sonra ve yine ortakolarak düzenlenen "Gazi ayaklanması vedevrimci Güçler" konulu bir panel yapıldı."

"Öte yandan 14 Mart günü Wuppertal'-da yerel olarak yayınlananbir radyodaki"Yorum" adlı programda ağırlıklı olarak "Su-aurinr'daki Devlet, Manisa'daki öğrencilerinaldıkları ceza, Almanya'daki çocuk vizesi uy-gulaması" konuları işlendi Ayrıca müzikbölümlerinde Grup Yorum ve Grup Ekin'inyanı sıra İspanyolca ve Fransızca marşlar daçalındı."

Aynca 16 Mart günü Lünen ve ÇevresiAlevi Kültür Derneğiyle Alteno ve çevresiAlevi Kültür Derneğinde de Gazi şehitlerinianmak üzere bir toplantı gerçekleştirildi.Toplantıda katliamların tarihçesi üzerindedurulafak, çözümün zalimlere karşı Alevi-Sünni, Kürt, Türk tüm halkın mücadele et-mesi olduğu belirtildi. *

ALMANYA - FRANKFURTŞehidimi Parti u Cepha Mebiymuto!Arap Halkının Yiğit Evladı Cahit'i Kaybettik.l Nisan 1961 Adana doğumlu Cahit Çifteci çalışkan, coşkulu, fedakar, sevgi dolu bir

dostumuzdu. Kendisinin de fazla bir şeyi olmamasına karşın, elinde ne varsa onu paylaşır-dı.

Şehitleri anma ve Parti-Çephe'nin üçüncü yıl dönümü kutlama gecesinin hazırlıklarınınyapıldığı bir sırada 25 Mart 1997'de beynindeki urun yolaçtığı ani bir rahatsızlıkla kaybetti-ğimiz Cahit, "Şehitlerimizin anma gecesi mükemmel olmalı", "şehitlerimize layık olmalıyız"diyordu. Ve işte o bu düşünce ve duygular içerisinde şehitler kervanına katildi.

27 Mart günü Gustausburg Alevi Derneği'nde yapılan cenaze töreninde, bir Alevi dede-sinin Alevi geleneklerine uygun törenin ardından .Canit'in göğsüne Cephe bayrağı serildi.Saygı duruşunun ardından Cahit'in yaşamı ve mücadelesini anlatan konuşma yapılıp şiirlerokundu. Daha sonra Türkçe ve Arapça sloganlarla memleketi Adana'ya gönderilmek üzerehavaalanına uğurlandı. *

: değil,da engelleniyor

DORTMUND:Son süreçte Alman polisinin Kurtuluş Gazetesine yönelik keyfi yasaklama politikası ve

Kurtuluş'un yasadışıymış gibi gösterilerek, okurlannın ve dağıtıcılarının sürekli gözaltınaalınması, tehdit edilmesi ve böylece Kurtuluş okurlarının ve dağıtımcılarının sindirilmek is-

' tenmesi çabalan devam ediyor.Alman devletinin bu keyfi uygulamasına karşı Kurtuluş okurlan da buna inat 22 Mart

1997 tarihinde Kurtuluş'un daha geniş bir şekilde dağıtımı ve tanıtımı kampanyası başlara.Kampanya başlandığı günden itibaren halkın yoğun ilgisiyle beraber polisin baskısı da arttı.

24 Mart günü merkez istasyonda Kurtuluş Gazetesini dağıtan ve tanıtan 5 okur polis ta-rafından gözaltına alındı. Gözaltında polis "Kurtuluş Gazetesi yasak ve yasadışı bir yayın or-ganıdır. Ve dağıtılması yasaktır, bunlan nereden aldınız" şeklinde tehditler savurarak ve buyönde sorular sorarak okurların kimlik tespitlerini yapıp 5 okurun "3'er ay Dortmund MerkezIstasyonu'na girme yasağı" gibi komik ve bir o kadar da düşündürücü cezalar verebiliyor.

Ama boşuna. Başaramayacaklar. Ülkemizde olduğu gibi, yurtdışında da Kurtuluş halkınsesi olmaya devam ediyor, devam edecek. *

Gülen gözleriyleizlesinler bizi...

Partimizin kuruluşunun üçüncüyıldönümünü kutluyoruz. Bu günler aynızamanda şehitlerimizi andığımız günlerdir.

Bir bütün olarak olduğu gibi,yurtdışında yaşayan kadro, taraftar vesempatizan olarak da kendimize sormamız,hesaplaşmamız gereken günlerdir bunlar.Sorulacak soru şudur: Partimize ne kadarlayık olduk? Cephemize ne kadar layıkolduk? Şehitlerimize ne kadar layık olduk?

Özünde bir ve aynı sorulardır bunlar.Çünkü, denildiği gibi, bizi bugüne getiren,partiyi ve cepheyi hediye edenlerşehitlerimizdir ve gene denildiği gibi,"gözleri hep üzerimizde, bizi her ansınavdan geçiriyorlar..." Parti ve cepheşehitlerin üzerinde kurulmuştur, harcı da,taşı da onlardır.

işte bu yüzden daha derin düşünmeli,daha derin hesaplaşmalıyız bu günlerde.

Çok kararlar aldık, bir kısmını hayatageçMik, ama geride hala bekleyenlervardır. Şüphesiz hayata geçiremeyişimizinbir sürü nedeni vardır. Ama sorun budeğildir, sorun "parti işçiliği", yanisonuçlardır. Hayat sonuçlar üzerindeyükselir. Devrim sayısız küçük sonucun,başarının ürünüdür. Bir anda büyükbasanlar kazanılmaz, önce küçük başarılar,birikimler sağlanır. Doğrudur,başardıklarıımz çoktur. Amabaşaramadıklarımız daha da çoktur,Örneğin, Avrupa'da da daha geniş kitlelereulaşma yönünde büyük adımlar almışızdır;ama gazete paralarının düzenli toplanıpödenmesi konusunda hala eksiklerimizvardır, ne hikmetse tam bir oturmuşlukkazanılamamıştır bu konuda, örneğin, herolağanüstü süreçte daha geniş kesimlerleilişki kurmuşuzdur, ilgilerim kazanmışızdır,prestij yaratmışızdır; ama bir adım dahaileri götürüp bunu süreklileştirememişizdirbir türlü. Örneğin, teknik konulardadayatmalarla birşeyler öğrenmek zorundaalmışızdır; ama hala bir faks çekmeyi-almayı bile bilmeyen insanlarımız vardırkurumlarımızda. Örneğin bağışkampanyalarımızda verdiğimiz sözleri tamolarak tutamamaktayızdır bir türlü.

örneklerimiz çoktur ama sonuçaynıdır.

Sonuç şudur: Partimize, cephemize,şehitlerimize layık olmak için gösterdiğimizçaba yeterli değildir.

Parti, cephe, şehitlerimiz hep dahafazla şeyler isteyecektir: Daha fazla kaynak,daha fazla sorumluluk, daha fazla bilgi,daha fazla birikim... Partimizin,cephemizin, şehitlerimizin isteklerine,taleplerine yetişmek zorundayız. Bunlar hiçbitmeyecektir, çünkü en büyük sözümüz,"şehitlerimize olan devrim sözümüz"herşeyin üstündedir. Parti, cephe, bunlarıherşeyin üzerinde tutacak, ona göredavranacak, ona göre isteyecektir. Bin taneafiş astıysan binbirincisini isteyecektir, bintane bildiri dağıttıysan binbirincisiniisteyecektir, bin kişiyle komıştuysanbinbirincisini isteyecektir, bin Uratopladıysan binbirincisini isteyecektir,istemekten bıkmayacaktır.

Biz de vermekten bıkmayacağız.Daha fazla uykusuz kalacaksak; daha

uzun yol yürüyeceksek, daha çok arabakullanacaksak, hepsi tek bir şey için: dahabüyük daha engin basanlar içindir,DEVRiM İÇİNDİR.

Parti bu büyük sözünü tutacaktır.Cephe bu büyük sözünü tutacaktır."Küçük düşünmeyelim", evet. Ama

büyük düşünürken de düşünmeklekalmayıp küçük basanlara imzamızı atalım.Gülen gözleriyle izlesinler bizi. Anılandingin kalsın. Layık olmak budur zaten.

Şimdi görev zamanıdır, iş yapma, işbitirme, hep binbirinciyi halletmezamanıdır.

Şimdi anılarını en yükseklerde tutmazamanıdır. *

ÖZGÜR VATAN TOPRAKLARINI

Page 47:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe

ArnavutlukAyaklanma SürüyorArnavutluk'ta ayaklanmayla oluşan fiili

durum sürüyor. Ayaklanma şu anda dahaçok bir durulma aşamasında.Ayaklanmacılar, geçtiğimiz hafta Berişa'yabelli bir süre tanımış ve Berişa bu süreninsonunda istifa etmezse Tiran'ayürüyeceklerini açıklamış olmalarına karşın,bu kararlarını hayata geçirmediler.

Geçtiğimiz hafta daha çok ArnavutlukBaşbakanının ayaklanmacılar veemperyalistlerle yürüttüğü "diplomatik"temaslar gündemde oldu. Ayaklanma adınakonuşan bazı temsilciler, Tiran'a yürümemenedenlerini "iç savaşın yaygınlaşmasını"önlemek olarak açıkladı. Ancak bunda dahaağır basan neden, ayaklanmacıların net birhedefe sahip olmamaları, özellikle deiktidar hedefinden uzak olmalarıdır.

Arnavutluk'taki ayaklanma, ülkemizdede farklı yankılar yaratmaya devam ediyor.Burjuvazi ve burjuva medya, ayaklanmayıhızla gündeminden düşürdü; yer verdiğikadarıyla ise, yalnızca halkın "vahşiliği"niyansıtıp ayaklanmanın ne kadar kötü birşey olduğunu kanıtlamakla, genel olarakhalk hareketlerine karşı yürüttüklerikaralama faaliyetlerinden birini yürütmeklemeşgul.

Geçmişte AEP'in savunucusudurumundaki siyasi hareketler ise,ayaklanmanın uzaması üzerine klasiktutumlarını sürdürerek, hemen herşeyi

abartmaya başladılar ve tabii ayaklanmanınöncülüğünün de "büyük ölçüde"komünistlere yıkıverdiler. Ne de olsa biryerde onlar varsa, mutlaka öncüdürler.Ancak bunların yazılarına bakıldığında,öncülük komünistlerdeyse, neden böylesinesilahlanmayı başarabilmiş birayaklanmanın, Berişa'nın istifasından başkabir hedefe sahip olmayışının açıklamasıyoktur.

Hatta bazıları daha da ileri giderekArnavutluk'ta sosyalizmin tümüyleemperyalizmin bir komplosu sonucuyıkıldığı bu nedenle sosyalizmin yıkıldığıAvrupa'daki diğer ülkelere benzemediğiniileri sürecek kadar bilimsellikten uzaklaştı.

Peki o zaman emperyalizmin komplosugerçekleşirken ve gerçekleştikten sonrakomünistler neredeydi? Nasıl karşı koydu,hangi direnişleri gerçekleştirdiler? Şimdi"öncü" ilan edilen komünistler o zaman neyapıyorlardı? Emperyalizm elbettekomplolara başvurur, sosyalist rejimleriyıkmak ister ama bunu besleyecek güçlü içdinamikler yoksa başarıya ulaşamayacağını,en azından bir direnişle karşılaşmadanbaşarıya ulaşamayacağını az buçukMarksizmi okuyan herkes bilir.

Berişa halkı soyan "banker"lerle ortakolan, IMF politikalarının yeminliuygulayıcısı halk durmanı bir emperyalistuşağıdır. Bu noktada daha baştan om\

yönelik başkaldırı ilerici bir yan taşır. Halkınhaksızlığa, zulme, yoksulluğa başkaldırısı,dünya halkları açısından önemlidir.Arnavutluk devrimcilerinin görevi de buanlamda ayaklanmayı desteklemek, içindeyeralmak ve ona yön vermeye çalışmaktır.Ancak ayaklanmanın mevcut niteliği, onunkapitalist restorasyon sürecinde ortayaçıkan tepkilerden biri olduğu, bu anlamdakapitalizme uyum sancısının bir sonucuolduğu gerçeğini değiştirmiyor. Benzersüreçler hemen tüm "eski" sosyalistülkelerde yaşandı. Yıllarca eksik-gedik deolsa sosyalist bir düzende yaşayan kitlelerin,yeni dünya düzeninin ve kapitalizminkendilerine sunduğu açlık, işsizlik,yolsuzluk karşısında hiç tepkigöstermeyeceklerini düşünmek mümkündeğildi zaten. Ancak bu hareketler, biryandan kapitalizmin bu ülke halklarınaverebileceği hiç bir şeyin olmadığınıngöstergesi olur, dünya genelinde halkhareketlerini güçlendirirken, net, açık birsosyalizm talebine de sahip olmamışlardır.Arnavutluk'ta da farklı değildir.

Ayaklanan halk, devrimci bir partininönderliğine ve bir iktidar hedefine sahipolmadığı için, ufukta Berişa'nın istifaettirilmesinden başka bir hedef ve başarıgörünmemektedir.

Kapitalizmin vahşetini yaşayanArnavutluk halkı, yeni yetişmekte olan

29 Mart 1997

burjuvaziye, tefecilere, ara bürokratlarakarşı ayaklanmıştır. Emperyalizmin bilebeklemediği hızla kitleler, hak, adalet,eşitlik, daha iyi yaşam istekleriyle bilinçli-bilinçsiz, örgütlü-örgütsüz başkaldırmıştır.Bu yanıyla birlikte "Yeni Dünya Düzeni"yutturmacasına çok kısa sürede böylesinebüyük bir silahlı başkaldırı tüm dünyahaklarına sonuç olarak olumlu bir örnek deteşkil etmektedir.

Revizyonist yönetimlerin egemenliğindeyıllarca gerçek sosyalizmi tam anlamıylayaşamayan halklar kendilerine sunulan"kapitalist dünya"ya kanmışlardır. Amagerek emperyalizmin bunalımının derinliği,gerekse de geçmiş sistemin alışkanlıklarınedeniyle bu tür ülkelerde kapitalistrestorasyon sorunsuz bir süreç olarakşekillenmemiştir. Halklar çok kısa süredeaçlığın, sefaletin, her türlü ahlaksızlığın boyverdiği bir tablo ile karşı karşıya kalmışlar,tepkiler, ayaklanmalar da bu zemindeortaya çıkmıştır.

Arnavutluk'taki ayaklanma da, içindefarklı farklı eğilimler taşısa da, bankerskandali temelinde kuralsız, vahşi birkapitalizme tepki temelinde şekillenmiş,anti-kapitalist olmaktan ve sosyalizmihedeflemekten ziyade, kapitalistrestorasyonun bu tür sonuçlarının ortadankaldırılmasını isteyerek ortaya çıkmıştır. Vebu anlamda da kapitalist restorasyonsürecinin yönünü değiştirecek birmuhtevaya sahip değildir. En azından kısabir sürede böyle bir muhtevaya bürüneceğibeklenemez.

Ayaklanma işte bu zeminde sürüyor.*

İsrail Saldırıyor, Filistin Halkı DireniyorArafat Çaresiz, İhanetini Sürdürüyor1993'de israil ile FKÖ arasında

imzalanan barış anlaşması, Filistin'de vedünyadaki savaş yılgınlarında, "barış"yanlılarında, reformist çevrelerde büyükumut yaratmıştı. Savaş sona erecek artıkkan ve gözyaşı olmayacak, Filistinliler hiçdeğilse kendilerine "bahşedilen" topraklarüzerinde rahat ve huzurlu yaşayacaklardı.

Ama gün geçtikçe israil'in Filistintopraklarını bütünüyle ele geçirmekten,Siyonist düşüncesinden vazgeçmediği çokdaha açık görülüyor, israil barış planıylaFilistin halkının en büyük örgütü FKÖ'yüve onun yönlendirdiği Filistin güçlerinisavaş dışı bırakmayı başardı. Veimzalandığı günden bugüne kadaranlaşmanın şartiarını yerine getirmeyi hepağırdan aldı.

israil anlaşmayla üzerine aldığıyükümlülükleri yerine getirmezken, herfırsatta yeni yerleşim merkezleri açarakadım adım Filistin topraklarını "kendi"topraklarına katmayı sürdürüyor. Barışanlaşmasıyla kolunu israil'e kaptıran FKÖönderliği ise bu saldırılar karşısındadiplomatik girişimlerden başka bir şeyyapamıyor. Hatta halka "sakin olmaları"çağrısı yaparak teslimiyetine bütünüylehalkı da ortak etmeye çalışıyor. Bundancesaret alan israil Hükümeti isesaldırılarını daha da pervasızca artıraraksürdürüyor.

Son olarak da israil'in Doğu Kudüs'te,30 bin kişinin yaşayacağı 6 bin 500konutluk yeni yerleşim birimleri açmasıbu saldırıların yeni bir boyutu.

Arafat'ın "sakin olun" çağrılarınarağmen Filistin halkı 20 Mart'tan bu yanaisrail'in bu kararını sokaklarda gösterilerleprotesto etti. Gösteriler pekçok çevretarafından "yeniden Intifada"lı günleredönüş" olarak değerlendirildi. Sokakçatışmalarında israil askerlerinin gerçekve plastik mermilerle, gözyaşartıcıbombalarla yaptığı saldırılarda yüzlerceFilistin'li yaralandı.

21 Mart'ta Hamas'ın Tel Aviv'degerçekleştirdiği intihar saldırısı israil'indaha fazla saldırmasına bahane oldu. El

Halil'de yapılanprotestogösterilerinde100 Filistin'liyaralandı.Beytüllahim'deise israilaskerlerininkurduğubarikatı aşmakisteyen ikiFilistin'liaskerlerin ateşaçması sonucuyaralandı.Beytüllahim'de

bir mezarlıkta nöbet tutan israilaskerlerine Filistin'lilerin taş atmasınaaskerler gözyaşartıcı bombayla karşılıkverdiler.

Gazze Şeridi'nde israil hükümetinintutukladığı 3 bin Filistinli'nin serbestbırakılması için 1000 kadar Filistin'ligösteri yaptı.

israil'de çalışmak üzere izin kağıdı alanonbinlerce Filistin'li işçinin izin kağıtları,israil'in Batı Şeria ve Gazze Şeridiçevresini kapatma kararı üzerine iptaledildi.

Hamas, Islami Cihad ve Filistin'inKurtuluşu için Halk Cephesi (PEPL) iseisrail'in yerleşim birimleri açmada ısraretmesi halinde saldırılarını

sürdüreceklerini açıkladılar.Arafat'ın çağrısı üzerine Ortadoğu'daki

son gelişmeleri görüşmek üzerePakistan'ın başkenti Islamabad'datoplanan islam Konferansı örgütü israil'in"yayılmacı" yerleşim politikasını kınadı. VeMüslüman devletlerin israil'le olanilişkilerinin yeniden gözden geçirilmesiniistedi.

israil yönetimi ise "terörizmlemücadelede kararlı olduğunuispatlayıncaya kadar" Filistin'le olan tümsiyasi görüşmelerin askıya aldığını, sadecegüvenlik konularında görüşüleceğiniaçıkladı, israil böylece FKÖ dışındakigüçlerin direnişini yine FKÖ'yükullanarak engellemek istiyor, israil aynıdayatmayı daha önceleri de yapmış veArafat barışın bozulmaması adınadirenişten yana olan güçlere karşıtutuklamalar başlatmış, Filistin polisikendi halkıyla çatışmak zorunda kalmıştı.

Bu defa Filistin yönetimi israil'inislamcı militanlara bash yapmasıyönündeki iste'ğini reddetti. Ancak barışanlaşmasının bozulmasından korkanArafat'ın çaresizliği sürüyor.

Arafat'ın çaresizliği sürerken Filistinhalkına Mısır'ın başkenti Kahire'dekiöğrencilerden destek geldi, israil'inhükümetinin saldırgan tutumunu protestoetmek amacıyla Kahire'de öğrencilerprotesto gösterileri yaptı.

Ain Shams Üniversitesi HukukFakültesinde 5 bin öğrenci yürüyüş yaptı.Aynı şekilde Kahire, El Azhar ve Helvanüniversitelerinde de yüzlerce öğrenciprotesto gösterilerine katıldı, öğrencilerisrail'i protesto ederek, Arap ülkelerininisrail'le ilişkilerini kesmesini istediler. *

ŞEHİTLERİMİZLE KAZANACAĞIZ

Page 48:  · 29 Mart 1997 İÇİNDEKİLER 30 Mart-17 Nisan 3-5 Parti-Cephe Türkiye Devriminin Büyük Akışının Adıdır 6-8 Ağar'ı Kurtarma Operasyonu 9 Newroz 10-17 Buca 18-19 Birleşe