8. sayı - cc academia · motivasyonu ile işini yapmaya başlayan bir kişinin bunu nasıl...

26
Sayfa | 1 8. Sayı Yönetim Stratejileri Çağrı Merkezinde Stres Yönetimi Eğitim Yönetimi Duygusal Zeka Tahsilat

Upload: others

Post on 28-May-2020

14 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: 8. Sayı - CC Academia · motivasyonu ile işini yapmaya başlayan bir kişinin bunu nasıl yapacağına dair donanımı yoksa genel olarak bu çabalar olumsuz geri dönüşlere sebep

Sayfa | 1

8. Sayı

Yönetim Stratejileri

Çağrı Merkezinde

Stres Yönetimi

Eğitim Yönetimi

Duygusal Zeka

Tahsilat

Page 2: 8. Sayı - CC Academia · motivasyonu ile işini yapmaya başlayan bir kişinin bunu nasıl yapacağına dair donanımı yoksa genel olarak bu çabalar olumsuz geri dönüşlere sebep

Sayfa | 2

Page 3: 8. Sayı - CC Academia · motivasyonu ile işini yapmaya başlayan bir kişinin bunu nasıl yapacağına dair donanımı yoksa genel olarak bu çabalar olumsuz geri dönüşlere sebep

Sayfa | 3

İÇİNDEKİLER

ÇAĞRI MERKEZİ DÜNYASI

Sektörel, Magazin, Kültür Dergisi

İmtiyaz Sahibi

TD Çağrı Merkezleri Eğitim

Danışmanlık A.Ş. adına

Meltem Şakarcan

Genel Yayın Yönetmeni

Elvin Coşkun

Yayın Kurulu

Batuhan Doğan, Emel Özkan

İdare Yeri

Ord. Prof. Fahrettin Kerim Gökay Cad.

No:25 K:3 Altunizade/İstanbul

5 MERHABA

6 BİZDEN HABERLER

7 STRES KONTROLÜ

12ÇM’de EĞİTİMİN

ÖNEMİ

15YÖNETİM STRATEJİSİ

19DUYGUSAL ZEKA

21KURUM KÜLTÜRÜNDE

ÇAĞRI MERKEZİ

24TAHSİLAT SÜRECİ

Page 4: 8. Sayı - CC Academia · motivasyonu ile işini yapmaya başlayan bir kişinin bunu nasıl yapacağına dair donanımı yoksa genel olarak bu çabalar olumsuz geri dönüşlere sebep

Sayfa | 4

MERHABA

Herkese merhaba,

Her zamanki gibi çağrı merkezleri

yoğun. Yaz ayında herkes biraz

daha dinleneceği bir süreç istiyor.

Bu durum müşteri hizmetlerinde hiç

böyle olmadı. Tüm sektörlerde

yavaşlama olurken bizim taraf hiç

durmadı. Hepimiz de alıştık

sanırım bu ortama.

Bazen farklı işler yapan gruplarla

karşılaşınca bizim tempomuzun ne

kadar ağır olduğunu daha iyi

anlıyorum. Bir taraftan bakınca

işimiz bize çok farklı şeyler

öğretiyor. Diğer taraftan bakınca da

kişiliğimizden farklı şeyleri alıyor.

Hepimiz çok hızlıyız mesela.

Hemen anlayıp aksiyon almaya

kurulmuş gibiyiz. Ancak özel hayat

veya insan yönetimi tarafında bu

bizi zorluyor. Dinlemeye

tahammülümüz yok. Günün

sonunda ben zaten bilirim bakış

açısına dönüyoruz.

Hayatı tadında yaşamak için hızlı

değil, akışta yaşamaya ihtiyaç var.

Biz de siz akışta kalırken keyifle

okumanız için yeni sayımızı

hazırladık. Sonbaharın başında,

havaların da rahatladığı yeni

dönemde yeniden görüşmek

üzere…

Görüşlerinizi ve önerilerinizi bize;

[email protected] adresinden

ulaştırabilirsiniz.

Keyifli okumalar.

Elvin Coşkun

Telephone Doctor Türkiye Genel Müdür

Linkedin/Elvin Coşkun

Page 5: 8. Sayı - CC Academia · motivasyonu ile işini yapmaya başlayan bir kişinin bunu nasıl yapacağına dair donanımı yoksa genel olarak bu çabalar olumsuz geri dönüşlere sebep

Sayfa | 5

BİZDEN

HABERLER

Çağrı merkezinde gerçekleş-tirdiğiniz kalite dinlemelerinizin denetimini yaptırarak tüm kalitenizi güvence altına alabilirsiniz.

Çağrı merkezinde konuşma kalitesi değerlendirme yapısını kurduktan sonra bu yapının doğru işleyip işlemediğini kontrol etmek için en önemli aşama; Kalibrasyon.

Bu aşamada Telephone Doctor Türkiye olarak bizler, kalib-rasyon çalışmaları ile kalite ekibi veya yöneticiler tarafından değerlendirilen belli

oranda çağrıyı tekrar değerlendirerek aynı bakış açısını birlikte yakalamaya çalışıyoruz. Böylece çağrı merkezinde değerlendirilen çağrıların öznel bakış açılarından arınmasını sağlıyor ve değerlendiren kalite ekibinin veya takım liderlerinin de performansını ortaya koymuş oluyoruz.

Halen devam eden çalışmalarımız ve size özel yapılandırmalarımız hakkında bilgi almak isterseniz bize yazın. [email protected]

Page 6: 8. Sayı - CC Academia · motivasyonu ile işini yapmaya başlayan bir kişinin bunu nasıl yapacağına dair donanımı yoksa genel olarak bu çabalar olumsuz geri dönüşlere sebep

Sayfa | 6

ÇAĞRI MERKEZİNDE STRES KONTROLÜ Çağrı merkezlerindeki yoğun çalışma

temposunu ve birbirinden farklı müşteri

profillerini düşündüğümüzde, stres

kontrolünün en zor olduğu alanlardan

birisi olduğunu görüyoruz. Fark yaratan

ve tercih edilen hizmet anlayışına sahip

olmanın en önemli unsurlarından birisi de,

bu hizmeti müşterilere sunan hizmet

sağlayıcıların, böylesine yoğun bir

tempoda stres kontrollerini çok iyi

yapabilmeleridir.

Birbirinden farklı algı yapısına sahip olan

müşteri profilleri, bu profiller karşısında

sürekli telefon üzerindeki yoğun görüşme

trafiği, sorunlu konular karşısında

açıklama ve anlatımların yoğun ve ikna

gerektiren konular üzerinde toplanması

bu stres yükünü arttıran unsurlardandır.

Ancak stresi tetikleyen unsurlar sadece

bunlarla sınırlı değildir. Çalışanların, iş

hayatı ile birlikte yürüyen ve çoğu zaman

birbirinden ayrılması zor olan sosyal

yaşam ve aile hayatı, fiziksel ve ruhsal

yorgunlukları, ön yargılar, konsantrasyon

eksiklikleri, yemek yeme alışkanlıkları,

nefes alma teknikleri gibi konular da

farkında olmadan gün içindeki stres

yükünü arttıran diğer unsurlar

arasındadırlar. Bu konular arasında iyi bir

denge yakalanamadığı zamanlarda stres

iş hayatımızdaki en büyük düşmanımız

haline geliverir.

Çalışanın, müşterilerle olan iletişimi

sırasında iyi yönetemediği stres duygusu;

bilgiyi aktarırken ses tonu, sözcük seçimi

ve konuşma tarzına yansıyarak tüm

iletişim modellerini olumsuz bir şekilde

kapsayacak ve aynı ortamda bulunan

diğer çalışma arkadaşlarına da

yansıyarak, hem kendi motivasyonunun

hem de çalışma arkadaşlarının

motivasyonun düşmesine ve doğal olarak

hizmet kalitesinin de olumsuz

etkilenmesine neden olacaktır.

Stres her zaman olacaktır, önemli

olan onu yönetebiliyor olmamız…

Page 7: 8. Sayı - CC Academia · motivasyonu ile işini yapmaya başlayan bir kişinin bunu nasıl yapacağına dair donanımı yoksa genel olarak bu çabalar olumsuz geri dönüşlere sebep

Sayfa | 7

Profesyonel çalışma anlayışında,

konusunda uzman olan bir çalışan, tüm

olumsuz duyguları kendisine bir tetikleyici

olarak kullanmayı başarabilmelidir.

Engelleri avantaja çevirmek, bu noktada

çok önemlidir. Tıpkı zorlu bir müşteri

karşısında duygusal kontrolünü iyi

yapabilen bir çalışanın, bir diğer zorlu

müşteri karşısına daha da güçlenerek

çıkması gibi…

Engelleri, avantaja çevirin…

Stresle mücadele sürecinde beslenilmesi

gereken en önemli nokta, çalışanın

kendisini, zayıf ve güçlü yönlerini çok iyi

tanımasından geçiyor. Birbirinden farklı

kişisel özellikleri bulunan çalışanların,

hangi noktalarda stres duygusuna daha

yakın olduklarını keşfediyor olması çok

önemlidir. Fizikken yorgun olarak

başlanan bir mesai içinde mi, ruhsal

olarak kendisini iyi hissetmediği

dönemlerde mi, hangi müşteri

profillerinde zorlanıyorlar, zorlandıkları

müşteri profillerinin ortak özellikleri

nelerdir, bahsi geçen ve benzeri

konularda bireyin kendisi üzerinde

yapacağı analiz, bu alanlara denk gelen

zamanlarda bir alarm etkisi göstererek,

konsantrasyonun yeniden toplanmasında

tetikleyici olacaktır.

Stres tetikleyicini keşfet, tanı ve onu

konsantrasyonunu kullanarak yok et..

Çağrı merkezlerindeki yoğun çalışma

temposunda iyi kullanılması gereken bir

diğer alan da mola ve yemek saatleridir.

Mola ve yemek saatleri çalışanların nefes

aldığı, iş konularından uzaklaştığı ve

zihinsel-fiziksel dinlenme alanlarıdır.

Yorucu ve ya olumsuz geçen bir müşteri

deneyimi sonrası yapılacak kısa süreli bir

mola konsantrasyonun yeniden

toplanmasındaki en önemli yardımcımız.

Sıkça yapılan hata ise mola ve yemek

aralarında çalışanların, birbirleri ile olan

iletişimde müşteri ve iş konularından

bahsetmesidir. Oysa nefes alınan ve

zihnin rahatlaması hedeflenen bu

aralarda, müşteri deneyimlerinin

birbirlerine aktarılması, paylaşma

duygusundan gelen anlık bir rahatlama

duygusu yaratsa da gerçek anlamda

zihinsel bir uzaklaşma yaratmayacağı

için, çalışma alanına dönen kişide aynı

anın devam etmesinden başka bir işe

yaramayacaktır. Bu nedenle gün içindeki

stres kontrolünde, bu alanların etkin bir

şekilde kullanılması önemlidir.

Mola ve yemek araları nefes alma

anlarıdır, bu anların kapısını

oksijeni bol, yeşil zihinsel bahçelere

açın…

Page 8: 8. Sayı - CC Academia · motivasyonu ile işini yapmaya başlayan bir kişinin bunu nasıl yapacağına dair donanımı yoksa genel olarak bu çabalar olumsuz geri dönüşlere sebep

Sayfa | 8

Bir diğer önemli konu ise öğlen

yemeklerinin hafif, sebze ve meyve

ağırlıklı gıdalar arasından seçilmesidir.

Tercih edilen hafif yemekler gün içindeki

enerji kullanımında kişiye fayda

sağlayacağı gibi ağır yemek tercihleri

enerji kullanımında kişiye olumsuz etki

yaratacaktır. 1,5 adana sonrası yapılacak

onlarca telefon görüşmesinde, enerjik bir

yapı sergilenmesi zor olacaktır . Bu

nedenle güne başlarken yapılacak iyi bir

kahvaltı, gün içindeki en büyük

yardımcılarımızdan birisidir. Gün içinde

atıştırılan ve kişiye enerji ve mutluluk

veren, tercihe göre çikolata, şeker,

badem, ceviz gibi besinler tüketilmesi

enerji ve konsantrasyon kontrolündeki en

büyük yardımcılarımızdandırlar.

Gün içinde konsantrasyonun

sağlanamadığı ve stresli anların arttığı

anlarda unutulmaması gereken bir diğer

yardımcımız da diyafram nefesidir. Doğru

nefes almak tüm vücudun sağlığını

etkiler. Bu nedenle stres dolu çalışma

ortamlarında ve uyku eksikliği

hissettiğinizde bu nefes tekniğini

deneyebilirsiniz. Stresi azaltmaya

yardımcı olur. Mesai başlangıcında

zaman ayırarak yapılacak 5 dakikalık bir

diyafram nefesi egzersizi,

konsantrasyonun oluşmasında fayda

sağladığı gibi tüm gün ses enerjisinin

kullanılarak çalışıldığı bir ortamda ses

üzerinde de olumlu etki yaratacaktır.

Zorlu müşteri görüşmesi sonrasında ya

da dikkat gerektiren kontrol çalışması

öncesinde, bir görüşmeden diğerine

geçmeden önce aralıklarla alınacak

diyafram nefesi stres ve paniği azaltır ve

odaklanmayı kolaylaştırır. Böylece işe

odaklanmak kolaylaşacak ve zihinsel

olarak da rahatlanabilecektir. Yoğun

çalışma temposu içinde her zaman

mümkün olmayan fiziksel mola anı yerine

yapılan zihinsel molalarda diyafram nefesi

önemlidir. Kendinizi iyi hissetmenizi

destekler.

Diyafram nefesi, stres anlarındaki en

büyük dostunuzdur…

Unutulmaması gerekir ki; müşteriler

telefonunun ucunda bir yetkili olarak

bizimle iletişime geçtiklerinde, artık o

görüşmenin hakimi bizizdir. Bu nedenle

müşterinin algısını yönetmek, doğru

yönlendirmeler yapmak ve tercih edilir bir

Page 9: 8. Sayı - CC Academia · motivasyonu ile işini yapmaya başlayan bir kişinin bunu nasıl yapacağına dair donanımı yoksa genel olarak bu çabalar olumsuz geri dönüşlere sebep

Sayfa | 9

hizmet anlayışı ortaya çıkarmak için gün

içinde duygusal kontrolümüzü çok iyi

sağlamamız gerekir. Bu kontrolün

olamadığı noktada zarar gören tek alan

müşteri ile olan iletişimimiz ve hizmet

sunumumuz değil, aynı zamanda çalışma

ortamımızdaki kişiler ile aile ve sosyal

hayatımızdaki birçok kişiye karşı da bu

duygusal sızıntılarımızı yansıtırız. İletişim

ve yaşam kalitemiz düşer ve bir süre

sonra iletişim kazaları ortaya çıkmaya

başlar. Temel iletişim tekniklerini doğru

kullanmak ve müşteri üzerinde etkili bir

izlenim yaratarak süreci doğru

yönlendirmek için, stresten arınmış ve

dingin bir zihin gereklidir. Bu temel

üzerine kurulamayan her deneyim bir

süre sonra olumsuz bir görüşme yapısına

bürünecek ve çalışanın gerçek

performansının önüne geçecektir. Çağrı

merkezlerinde çalışmak stres kontrolü

açısından zor olsa da, tüm yönleriyle iyi

yönetilen bir stres süreci, çalışana

profesyonel duruşun kalıcı etkisini

getirerek müşteri ve çevresi ile olan

iletişimde güçlü bağlar kazandıracaktır.

Stres yönetilebilir bir duygudur, nasıl

yönetileceği kişinin bakış açısında

saklıdır…

Esra ESEN YENİCE

Telephone Doctor Türkiye

Eğitim Danışmanı

Page 10: 8. Sayı - CC Academia · motivasyonu ile işini yapmaya başlayan bir kişinin bunu nasıl yapacağına dair donanımı yoksa genel olarak bu çabalar olumsuz geri dönüşlere sebep

Sayfa | 10

Page 11: 8. Sayı - CC Academia · motivasyonu ile işini yapmaya başlayan bir kişinin bunu nasıl yapacağına dair donanımı yoksa genel olarak bu çabalar olumsuz geri dönüşlere sebep

Sayfa | 11

ÇAĞRI MERKEZLERİNDE EĞİTİMİN YERİ VE ÖNEMİ

Çağrı Merkezleri, günümüzde artık, satış

sonrası hizmetin en önemli unsurlarından

biri haline gelmiştir. Satış sonrası

hizmet, müşterinin ürünü veya hizmeti

satın aldıktan sonra kendisini yalnız

hissetmesini önleyen, kurumla bağının

devam ettiği en önemli mecradır.

Bugün, birçok firma satış sonrası hizmet

alanında yarattığı farklar sayesinde,

milyon dolarlık cirolara imza atmaktadır.

Burada en kritik nokta artık müşteri

memnuniyeti aşamasının da geçilmiş

olması ve yeni hedefin, müşteri sadakati

olmasıdır.

O halde müşteri sadakati yaratacak

ekipler kimlerdir? Pek tabi ki kurumun

hedef ve stratejilerini belirleyen ve bu

stratejileri sahada uygulayan kişiler.

Hedef ve stratejilerin belirlenmesinden

sonra hem yüz yüze hem de çağrıda

müşteri ile temas eden ekiplerin bu

hedefleri içselleştirmiş olması, kendi yetki

ve inisiyatif alanları içerisinde bu

doğrultuda işlerini yönetebilmesi

gerekecektir.

Tüm mecralarda aynı dilin konuşulması,

müşteri ile kurumun kol kola olduğunun

hissettirilebilmesi için bu farkındalık ve

daha da önemlisi yetkinlik gerekmektedir.

“Ben müşterimi önemsiyorum”

motivasyonu ile işini yapmaya başlayan

bir kişinin bunu nasıl yapacağına dair

donanımı yoksa genel olarak bu çabalar

olumsuz geri dönüşlere sebep olmaktadır.

İşte tam bu noktada, eğitimlerin ve

tabi ki sonrasındaki takibin önemi

ortaya çıkmaktadır.

Eğitimler verilmeden önce kişilerin bilgi ve

beceri düzeyi ölçümlenmelidir.

Kişi şirketin is akışlarını, hedeflerini,

kampanyalarını, stratejilerini tam olarak

biliyor mu?

Hangi konularda aksiyon alabilme

yetkisine sahip?

Yetkinlikleri bu iş için yeterli mi?

Tüm bunlar ön testlerle belirlendikten

sonra eğitim ihtiyaçları ortaya çıkacaktır.

Eğitimin hemen öncesinde kişilere bu

eğitimi hangi sebeplerle aldıkları bilgisi

verildikten sonra, eğitim içeriği

paylaşılmalı ve sonrasında hangi metotla

takip edileceği de mutlaka anlatılmalıdır.

Page 12: 8. Sayı - CC Academia · motivasyonu ile işini yapmaya başlayan bir kişinin bunu nasıl yapacağına dair donanımı yoksa genel olarak bu çabalar olumsuz geri dönüşlere sebep

Sayfa | 12

Eğitimin takibi noktasında bazı

handikaplar ortaya çıkabilir. Kişinin

performansındaki değişimlerin ne

kadarının eğitim kaynaklı olduğu, ne

kadarının farklı sebeplerden

kaynaklandığı tam olarak tespit

edilemeyebilir. Bunun için on testle

belirlenen ihtiyaçların, son testle tekrar

belirlenmesi, devam eden gelişim alanları

için belirli sürelerle geri bildirimler

verilmesi ve aralarda verilecek kısa

eğitimlerle kişilerin desteklenmesi yerinde

olacaktır.

Eğitimlerin takibi sadece bilgi ve becerinin

ölçümlendiği testlerle değil, aynı zamanda

kişinin iş başında gözlemlenmesi ve

yaptığı işten örnekler seçilerek

değerlendirilmesi ile mümkündür.

Çağrı merkezinde kişinin aldığı çağrıların

dinlenmesi, kalite kriterleri çerçevesinde

değerlendirilmesi ve geri beslemenin

belirli sürelerle yapılması hem performans

takibi hem de kişinin yetkinliklerini

artırması açısından son derece önemlidir.

Bu noktada eğitim, takip ve

değerlendirmeler sonrasında,

performansında belirli noktaları

aşamayan kişilerin rotasyonla farklı

ekiplerde belirli sürelerle deneyim

edinmesi, oradaki yetkinliklerinin

gözlemlenmesi ve başarı durumuna göre

bu bölümlerde değerlendirilmesi faydalı

olacaktır.

Düşünülenin aksine, müşteriden

çağrı alan ekipte olmak herkesin

yapabileceği bir iş değildir.

Firmanın algısının oluştuğu, satışın

yapıldığı, satış sonrası hizmetin verildiği

çağrı merkezinde çağrıları her gün aynı

standartta yanıtlayabilmek için odaklı,

şirket bağlılığı yüksek, kriz anında paniğe

kapılmayan, takım oyuncusu çalışanlara

ihtiyaç vardır.

Şirket bağlılığı ve motivasyon, kişinin

yaklaşımında başta bulunabilir veya

oluşturulabilir. Bunun için sadece

performansa bağlı primler yeterli

olmayacaktır. Adil ve güvenli, çalışanın

şirketi ile kol kola olduğu, geri bildirimlerin

ve müşteriden gelen aynı konudaki

şikayetlerin dinlenildiği ve çözümlerin

üretildiği bir ortama ihtiyaç vardır.

Kişinin, müşteri ile kurum arasında sıkışıp

kaldığını hissettiği durumlarda mutlaka

yol gösterilmeli, yetkinliklerinde bir

eksiklik var ise tamamlanmalı, şirket

Page 13: 8. Sayı - CC Academia · motivasyonu ile işini yapmaya başlayan bir kişinin bunu nasıl yapacağına dair donanımı yoksa genel olarak bu çabalar olumsuz geri dönüşlere sebep

Sayfa | 13

politikalarında bir düzenleme yapılması

gerekiyor ise alınabilecek tüm aksiyonlar

alınmalıdır.

Müşterilerimiz gibi çalışanlarımız da onlar

için çalıştığımızı hissettiklerinde takım

oyunu hem daha keyifli hem de daha

verimli hale gelecektir.

Eğitimle başlayan süreç, takiple ve

performans artırıcı bu yaklaşımlarla

desteklendiğinde şirket artık aynı dili

konuşan, hep birlikte hareket eden büyük

bir takım haline gelecektir.

Eğitimlerin sadece esnası değil öncesi ve

sonrası da tüm bu açılardan oldukça

kritiktir. Sadece eğitim bütçesini

değerlendirmek için her yıl standart olarak

planlanan ve yapılan eğitimler

katılımcıların da sıkılmasına, benzer

şeylerin tekrarlanmasına ve artık

eğitimlere katılmak istememelerine sebep

olmaktadır.

Eğitimlere katılmak istemeyen, katılsa bile

bilgisayarları sürekli açık şekilde eğitimi

takip etmeye çalışan, veya aldığı eğitimin

zaten iş başında işine yaramayacağını

düşünen çalışanlarla gelişimi yakalamak

mümkün olmayacaktır.

Eğitimlerin öncesinde yapılacak çalışma

ve ihtiyaç analizleri, eğitim sonrası

faydanın ölçümlenmesi ve tüm bunların

performans yönetim sistemi ile

desteklenmesi, eğitimlerin etkisinin

kalıcılığını sağlayacaktır.

İrem ERBİL

Telephone Doctor Türkiye

Eğitim Danışmanı

Page 14: 8. Sayı - CC Academia · motivasyonu ile işini yapmaya başlayan bir kişinin bunu nasıl yapacağına dair donanımı yoksa genel olarak bu çabalar olumsuz geri dönüşlere sebep

Sayfa | 14

İŞLETMELERDE ETKİN BİR YÖNETİM STRATEJİSİ OLUŞTURMA ve ÇAĞRI MERKEZLERİNDE YÖNETİM STRATEJİSİ İşletmeler sürekli değişen, sabit olmayan,

“yaşayan” organizmalardır. Bu sebeple

hangi sektörde bulunursa bulunulsun

işletmelerin dış çevrelerini sürekli analiz

etmeleri, kendi yapılarına göre alınacak

aksiyon planlarını , tehdit ve fırsatları

belirlemeleri gerekir. “Planlama” ile

gerçekleştirilen bu çalışma düşük maliyet,

tüm çalışanları tarafından benimsenmiş

hali ile yapıldığında yönetimin

aşamalarında koordinasyonu,

motivasyonu ve kontrolü konusunda

yöneticilerin işini kolaylaştırır.

İyi bir planlama, işletmelere kriz risklerini

görebilme, kriz zamanını olabildiğince

kestirebilme ve alınacak önlemleri

belirlemede de yol gösterici olur. Bir

diğer yönetim süreci de “Örgütleme”dir.

Planlama sonrası uygulamaya

geçebilmek adına doğru kadronun

belirlenmesine, örgütlemeye geçilir.

Örgütleme pek çok aşamadan oluşan bir

süreçtir. İşin belirlenmesi, işlere uygun

elemanın işe alınması, eğitimi, yetki ve

sorumluluklarının belirlenerek , gerekli

araç, gereç ve teçhizatın temin

edilmesidir. Bazı durumlarda ise, var olan

örgüt yapısı gerek müşterilerine gerekse

çalışanlarına uygun bir yapıda

olmayabilir. Bu tip bir örgütün yapısının

değişikliği literatürde reorganizasyon adı

altında geçer.

Planlama yapıldıktan ve örgüt yapısı

kurgulandıktan sonra sıra “Yönetim”e

gelir. Gerek planlama gerekse örgütleme

statik bir yapı iken, yönetim, daha dinamik

bir yapıyı işaret eder.

Şöyle ki, planlama ve örgütleme ile

aslında işletme için gerekli olan yol

haritası çıkartılmış, uygun nitelikte

eleman alımı yapılmış, her türlü araç

gereç vb. temin edilmiştir.

Ancak çalışanlara tam olarak

aktarılmamış, aktarılmış olsa dahi

çalışanlar tarafından içselleştirilmemiş bu

amaçlar hedefler silsilesi, işletmenin

başarıya ulaşmasında yeterli

olmayacaktır. Doğru yetkinlikte çalışanın

işe alınmış olması, eğitimlerle

desteklenmesi de kesin başarıyı

getirmeyecektir. Tam bu noktada

karşımıza yönetimin önemi çıkar. Çünkü

ancak yönetim faaliyeti ile çalışanların bu

çalışmalarına yön verilir. Bu sebeple

yönetim direkt insan ile ilgili olduğundan

oldukça karmaşık, planlama ve

örgütlemeden bağımsız daha dinamik bir

yapıdır.

Page 15: 8. Sayı - CC Academia · motivasyonu ile işini yapmaya başlayan bir kişinin bunu nasıl yapacağına dair donanımı yoksa genel olarak bu çabalar olumsuz geri dönüşlere sebep

Sayfa | 15

Çağrı Merkezi dünyasında da anlık/dönemsel hedeflenen

pek çok metrik, insan faktörünün doğru yönetimini

vazgeçilmez kılmaktadır.

Sanayi devrimi sonrası , küreselleşme ve

teknolojik gelişmelerle birlikte işgücünün

niteliğinin değiştiği bilinmektedir. Tüm bu

gelişmelerle birlikte otokratik yönetim

yerine odağa insanı koyan bir yönetim

tarzına doğru değişiklik göstermiştir.

Çalışanlara hedeflerini gerçek anlamda

benimsenmediği, ortak amaçlar

doğrultusunda hareket edilmediği,

motivasyonlarının düşünülmediği, bertaraf

edildiği bir yönetim tarzının başarılı

olması düşünülemez. Günümüzde

yönetim fonksiyonu farklı kültür, din,

sosyoekonomik durumu da içine alan bir

yönetim tarzının da gerekliliğini gözler

önüne sermektedir.

Yönetim faaliyeti, motivasyon, iletişim,

çatışma yönetimi ve stres yönetimini içine

alan tüm çalışanları tüm bu alanlarda

durum, kişi ve zaman özelinde yöneterek

harekete geçiren etkin yönetimi

içermelidir. Yönetim faaliyeti içinde yer

alan görev, üstlerin astlarından belirli

şartlar altında harekete geçmeleri,

yönlendirilmeleri ve durmalarını isteme

durumudur. Verilen görev, yönetim şekli,

sosyoekonomik durum vb. özelliklerden

bağımsız olarak standart bazı özellikleri

barındırır. Verilen görevler ;

Çalışanın kendi işiyle ilgili olmalı,

Zamanı belli ve kesin olmalı,

Yerine getirilmesi olanaklı olmalı,

Çalışanın bu görevi yerine

getirebilmesi için bilgi, yetenek ve

uzmanlığına uyumlu olması

gerekir,

Açık ve anlaşılır olmalı,

Olabildiğince görevin nedenleri

çalışanlara açıklanmalıdır.

Nedenler açıklandığında çalışan

görevi daha da içselleştirecektir.

Aynı zamanda çalışanın varsa bu

görev özelinde bir sorunu

açıklamasına fırsat tanınmış

olacak ve çalışan, kendini görevin

dışında değil içinde hissedecektir.

Bu aşamada yaşanan tartışmalar

aslında yöneticinin yönetim alanını

zedelememekte tersine çalışanını

tanımak, motivasyon alanlarını

keşfetmek ve o görev özelinde

uygun zamanlamanın teminini

sağlayacaktır.

Etkin bir yönetimin sağlanması için

aşağıdaki koşulların oluşturulması

gerekir;

Personelin tanınması ve kişiye uygun

yönetim tarzının uygulanması:

- Personelin tanınması, kişiliğinin

anlaşılması ve ona göre bir

yönetim şeklinin uygulanması

gerekir. Oysa ki kişiliğin

oluşumunu etkileyen faktörleri

saptamak zordur. Kluckhohn ve

Murray klasik açıklamalarında her

bireyin genelde;

- Diğer insanlara benzediğini ve

benzer davrandığını,

- Bazı insanlara benzediğini ve onlar

gibi davrandığını,

- Hiç kimseye benzemeyen, özgün

davranış biçimleri olduğunu ileri

sürerler.

Page 16: 8. Sayı - CC Academia · motivasyonu ile işini yapmaya başlayan bir kişinin bunu nasıl yapacağına dair donanımı yoksa genel olarak bu çabalar olumsuz geri dönüşlere sebep

Sayfa | 16

Bu gözlemlerden hareketle 3 temel faktör

kişilik gelişimimizde etken olmaktadır.

Bunlar, biyolojik, kültürel ve sosyal

faktörlerdir. Günümüzde uygulanan bazı

kişilik testleri bize yol gösterici olabilmekle

birlikte asıl amacımız o personel ile

kurduğumuz iletişim ile kişiliğini,

motivasyon faktörlerini tespit edip,

kendisine uygun yönetim tarzını

belirlememizdir.

Çağrı Merkezi yöneticiliğinde içinde

bulunulan dinamik ortamda her ne kadar

zamansızlıktan şikayet etsek de

personelimizi tanımamamız ve işini

yapması hatta daha iyi yapması adına

motivasyon faktörlerini belirlemeden

sadece hedeflerini vermemiz, sonuçları

raporlarla paylaşmamız uzun vadeli bir

çalışan-örgüt ilişkisini sürdürmemizi

oldukça zorlaştıracaktır.

Uygun performans sisteminin

kurulması ve doğru ölçümlenmesi /

iş tatmini kontrolü:

Planlama ve örgütleme aşamasında

hazırlanan performans sisteminin

standart şekilde, eksiksiz, dönemsel

olarak uygulanması gerekir. Burada kritik

olan nokta bu sistemin işletilmesi ile

paralel olarak iş tatminin ölçülmesidir.

Yapılan araştırmalara göre iş tatmini ile

devamsızlık arasında ters bir ilişki

bulunmaktadır. İş tatmini yüksek kişi işe

devamsızlık yapmamakta, düşük olan ise

yapmaktadır. Ayrıca iş tatmini yüksek kişi,

işi daha çok benimsemekte, katılımcı

olmakta, işine yeni katkılar yaratabilmek

adına çalışmaktadır.

Geri bildirimin sağlanması:

İnsan yaradılışı gereği sosyal bir varlık

olmasının da etkisiyle işinde de yapmış

olduğu her şeyin etkisini gerek işinde

gerekse kurduğu ilişkilerinde görmek

ister. Geri bildirimin zamanında ve uygun

ortamda verilmesi geri bildirimin

başarısını etkileyecektir. Geri bildirim

vermek yönetim etkinliği için gerekli olup,

geri bildirimin etkili olması da o

yöneticinin yönetim kabiliyeti ile de

doğrudan ilişkilidir.

Takım ruhunun oluşturulması:

Takım ruhu tüm çalışanların benzer norm,

inanç ve değerlerle bir araya gelmelerini

ifade eder. Örnekleri görülmüştür ki

birbirinden bağımsız bazı başarılar bir

araya geldiklerinde birbirlerini etkisiz hale

getirebilmiştir. Bu sebeple işletmenin

başarısı için tüm çalışanların benzer

düşünce, duygu yapısı, ortak paydada

hedefleri olmak üzere doğru iletişim

teknikleri ile “takımca” hareket etmeleri

gerekir. Bu noktada durumsal liderlik ile

yöneticilerin koçluk, mentorluk vb.

yöntemlerle çalışanlarını desteklemeleri

gerekir.

Örgüt-çalışan ilişkisinde denge

kurulması:

Yönetici, çalışan ile örgütün arasında

dengeyi sağlama ve sürekli kılma

sorumluluğunu da taşır. Bu durum ne

şirket hedeflerinin çalışanlar için geri

plana atılması ne de şirket hedefleri için

çalışanın duygu düşünce özetle

Page 17: 8. Sayı - CC Academia · motivasyonu ile işini yapmaya başlayan bir kişinin bunu nasıl yapacağına dair donanımı yoksa genel olarak bu çabalar olumsuz geri dönüşlere sebep

Sayfa | 17

iletişiminden vazgeçmesidir. Bu denge

çalışan odağında ancak durum, kişi ve

zamana göre yönetim anlayışı ile

mümkündür.

Yöneticinin örnek olması

Yönetici çalışanlarından beklediği tüm

özellikleri; çalışkanlık, sorumluluk, etkili

iletişim, nezaket vb. tüm özellikleri

çalışma dönemi boyunca örgüt içi tüm

birim ve kişilerle gerçekleştirerek

çalışanlarına örnek olmalıdır.

Dünyanın en iyi belki de denenmiş ve çok

da başarılı olmuş tüm planlama ve

örgütleme yöntemlerini uygulayalım. Etkin

bir yönetim tekniği benimsemez, tüm

çalışanlarımıza yansıtmazsak başarılı

olmamız gerçekten imkansıza yakındır.

Çalışanlarımızı dahil ettiğimiz,

motivasyonlarını gözlemlediğimiz dikkate

aldığımız ve gereken aksiyonları

gerçekleştirdiğimizde başarı şansımız

olacaktır. Sonuçta yolumuzda giderken

tabi ki fırtınalar olacaktır.

Zaten; “Sakin denizde herkes kaptan

kesilmez mi?”...

Funda KARCA

Telephone Doctor Türkiye

Eğitim Danışmanı

Page 18: 8. Sayı - CC Academia · motivasyonu ile işini yapmaya başlayan bir kişinin bunu nasıl yapacağına dair donanımı yoksa genel olarak bu çabalar olumsuz geri dönüşlere sebep

Sayfa | 18

DUYGUSAL ZEKA Duygusal zeka kavramı, günümüzde

oldukça popüler bir kavram haline geldi.

Duygusal zeka, kavram olarak ilk kez

1990 yılında John MAYER ve Peter

SALOVEY tarafından kullanıldı. 1995’de

Daniel GOLEMAN tarafından yazılan

Duygusal Zeka kitabından sonra oldukça

önem kazanmıştır.

Bu kavram hayatımıza girmeden önce

insanların başarılı olmalarının derecesi

bilişsel zeka (IQ) ile ölçülürdü. Yani IQ

seviyen ne kadar yüksek ise o kadar

başarılı olacağın düşünülür ve bu bakış

açısı ile de en iyi pozisyona bu profiller

uygun görülürdü. Ancak zamanla bu

bakış açısı yapılan araştırmaların

sonuçları ile birlikte tamamen değişti.

Çünkü yapılan araştırma sonuçları,

duygusal zekanın (EQ) insanların kişisel

ve mesleki alanda başarılı olmalarını

önemli ölçüde etkilediğini gösteriyordu.

Bu değerlendirmeyi daha anlaşılır

kılmak adına sayısal olarak

belirtmek gerekirse; bilişsel zekanın

iş başarısını ortalama % 6,

duygusal zekanın ise % 27 ile % 45

arasında etkilediğini göster-

mektedir.

Peki nedir bu duygusal zeka? Doğuştan

mı gelir? Geliştirilebilir bir şey midir? Ne

işe yarar? Nasıl anlaşılır? Bunun gibi

sorulara cevap bulmaya çalışalım.

Öncelikle bu kavramı tanımlamakla

başlamak doğru olur sanırım.

Duygusal zeka; kendinizin ve

başkalarının duygularını tanımlayabilme

ve bu farkındalığı, davranışlarınız ile

ilişkilerinizi yönetmede kullanabilme

kabiliyetinizdir..

Duygusal zekası gelişmiş olan kişiler yani

kişisel farkındalıkları yüksek, empati

yeteneği gelişmiş kişilerin mutlu ve

üretken olduğu çok net bir gözlem olduğu

gibi duygusal zekası düşük olan kişilerde

iletişim kazaları yaşanması olasılığı

yüksektir.

Duygusal zekadan bahsedildiğinde ilk

akla, IQ ve EQ arasındaki fark ya da

hangisi hangisinden daha öncelikli olduğu

gelir. Her ne kadar duygusal zeka ön

plana çıksa da, aslında iki kavram da

önemli. Zekamız mutlaka olmalı,

duygusal zekamız ise kritik başarı

faktörüdür diye düşünebiliriz. İkisinden

birisinin olmadığı bir durumda başarıdan

söz edilemez.

Özetle, aklımızın rotası ile yüreğimizin

pusulası aynı yönde uyumlu ve denge

içerİsinde olmalı…

Duygusal Zekanın Boyutları;

Kişisel Farkındalık:

Kişinin kendini tanımasıdır. Neyi

yapabileceğini, neyi yapamayacağını

bilmesi. Zayıf ve güçlü yönlerinin

farkında olmak. Hatalarında ders alıp

tekrarlanması için kalıcı çözüm üretmek,

karşındaki kişinin ne hissettiğini anlamaya

çalışmak.

Page 19: 8. Sayı - CC Academia · motivasyonu ile işini yapmaya başlayan bir kişinin bunu nasıl yapacağına dair donanımı yoksa genel olarak bu çabalar olumsuz geri dönüşlere sebep

Sayfa | 19

Duyguları Yönetebilme

Yıkıcı dürtüleri ve ruh hallerini kontrol

etme ve yönlendirme

yeteneğidir. Duyguları dengeli, uyumlu

biçimde ortaya koyabilmektir. Amaç,

duyguları bastırmak değil, dengedir. Aynı

zamanda düşünerek hareket etmektir.

Motivasyon

Duyguları bir amaç doğrultusunda

harekete geçirmek, içsel güdülenmedir.

Kişinin kendi kendini harekete

geçirebilmesidir.

Empati

Empati taraf olmak ya da karşındaki

kişiye fark vermek olarak algılanmamalı.

Karşındaki kişinin yerine kendini

koyabilmektir. Durum karşısında ne

düşünebileceğini, ne hissedeceğini

anlayabilmektir.

Sosyal İlişkiler

Sosyal becerilere sahip olma, yeni ilişkiler

kurma ve ilişkileri yönetme ustalığıdır.

Diğer insanlarla sağlıklı iletişim

kurabilmek duygusal zekanın diğer bir

gerekliliğidir. Duyguları doğru bir şekilde

anlatmak ve aktarmanın beraberinde

edindiğiniz bu bilgileri günlük yaşamınıza

da ustaca yerleştirmelisiniz. Sosyal

becerilerin en önemlileri arasında; aktif

dinleme, sözlü iletişim becerileri, sözsüz

becerileri, liderlik ve ikna kabiliyeti

sıralanabilir.

Peki, günümüzde bu kadar önemli olan

bu kavram geliştirilebilir mi?

Evet… Yapılan araştırmalar

duygusal zekamızın her yaşta

geliştirilebildiğini söylüyor.

Bunun için öncelikli olarak yapılması

gerekenler;

1. Kendinizi tanımak,

2. Duygularınızı tanımak ve onları

kontrol etmek,

3. Açık ilişkiler kurmak,

4. İletişim kurma becerilerinizi

geliştirmek,

5. Problem çözücü olmak,

6. Eleştirilere açık olmak,

7. İnsanlarla ilgilenmek,

8. Çevrenizi hissetmek,

9. Değişimi yakalamak,

10. İç dengeyi kurabilmek,

11. Olumlu enerji yaymak.

Sonuç olarak duygusal zeka; duyguların

akıllıca kullanımıdır. Tercih edilmek, fark

yaratmak ve kabul görmek için oldukça

önemli bir kabiliyettir. Kendini bu noktada

eksik görenler için öğrenilebilir olma

özelliği ile hemen uygulamaya geçmeleri

başarı için zorunluluktur.

Çiğdem ÇİFTÇİ

Telephone Doctor Türkiye

Eğitim Danışmanı

“Bilmek yeterli değil, uygulamak gerek; istemek yeterli değil yapmak

gerek”

Goethe

Page 20: 8. Sayı - CC Academia · motivasyonu ile işini yapmaya başlayan bir kişinin bunu nasıl yapacağına dair donanımı yoksa genel olarak bu çabalar olumsuz geri dönüşlere sebep

Sayfa | 20

KURUM KÜLTÜRLERİNDE ÇAĞRI MERKEZLERİNİN ÖNEMİ Çalışma hayatımızda, öyle bir kavram var

ki, pek çok şey, bu kavram çevresinde

şekilleniyor: “Kurum Kültürü”

Bu kültür, şirketin tüm çalışanları

tarafından paylaşılan alışkanlık, tutum ve

davranış kalıplarının tamamını kapsar.

Kurum içinde oluşmuş, paylaşılan ortak

inançlar, değerler ve alışılagelmiş

davranış kalıplarıdır bunlar… Kuruma ve

kurum çalışanlarına ait soyut ve somut,

formel ve informel değerlerin tamamından

oluşan bir bütündür yani aslında…

Peki, bu bütünün temelinde neler var?

Kuruma ait değerler,

Kurumun yaşadığı geçmiş,

Kurumsal kimliği oluşturan tüm her

şey ve

İletişim kültürü dediğimiz 4 önemli

temel var bu mükemmel yapının

kapsamında…

Her birimiz farklı sektörlere ait farklı

firmalarda çalışıyoruz. Gerek görev

aldığımız mesai saatlerinde ve gerekse

bu mesai saatleri dışında, bu kurum

kültürü sebebi ile birtakım sorumluluklar

almamız gerekir.

Kurumunun müşterisi ile ilk sıcak teması

kuran tüm çalışanlar için daha da fazladır

bu kurum kültürünün önemi… Çünkü bu

sıcak temas, bahsettiğim temelde yer

alan iletişim kültürünü oluşturur. Yazılı,

yüz yüze ve telefonda iletişim diye

ayırdığımız 3 temel iletişim türünden

genellikle telefon tarafı, en sona atılır. En

kolay olduğu düşünülür. Çoğu zaman en

önemlisidir telefon… En zorudur

diyemeyiz ama, en zorlayıcı olması

tartışılır bir konudur. Ya da en garantili

olan yöntemdir bazen. Hatta, Telefon ve

Çağrı Merkezi kanalı, kurumsal şirketler

için velinimettir çoğu zaman…

Gözden kaçırılan çok önemli bir nokta

var: Günümüz müşterisi için artık, zaman,

güven ve önemsenmek kavramları çok

önemli. Müşterilerimiz, işini göreceği

firmaya ya internet üzerinden ya da

telefon ile bağlantıya geçerek tüm

işlemlerini yapmak istiyorlar. Onlara göre

telefonun ucunda, aradıkları çağrı

merkezinde tek kişilik dev bir kadro var.

Telefona çıkan kim olursa olsun, o kişi

müşteri için şirketin ta kendisi oluveriyor

birdenbire.

Şirketler, kurumsal yapılarını, gerek

kurmak, gerek yaşatmak ve gerekse

geliştirmek için gecesini gündüzüne

katarak çok büyük emekler sarf ederler.

Bu çabanın yaşaması ve gelişmesi için

müşteriler ile kurulan ilk temas ne derece

önemlidir?

Şimdi birlikte şöyle kurgulayalım. Bir firma

düşünün. Firmanın ismi XYZ Holding

Page 21: 8. Sayı - CC Academia · motivasyonu ile işini yapmaya başlayan bir kişinin bunu nasıl yapacağına dair donanımı yoksa genel olarak bu çabalar olumsuz geri dönüşlere sebep

Sayfa | 21

olsun. O firmayı arayan bir müşterisiniz.

İlk kez arıyorsunuz. Çağrı merkezine

sadece tek bir şey danışacaksınız.

Alo buyrun, kiminle görüşecektiniz?

(*İlk açılış böyle olursa, acaba devamı nasıl gelecek, bu XYZ Holding hayali bir firma mı?.... Aklınızda bir dünya soru…*)

İyi günler hanımefendi, firmanızdan bir

grup ürün satın almıştık, bu ürünlerden

hala üretiliyor mu onu öğrenmek için

aramıştım.

Burası üretim yeri değil beyefendi, çağrı merkezi… Bu yüzden bilemem.

(*Sanırım dünyanın en sorulmayacak sorusunu sordum, büyük bir kabahat işledim, bilmiyorsan niye telefona çıkıyorsun?*)

Yardımcı olabilir misiniz, kimi aramam

gerekli?

Size buradan böyle bir kişi ismi iletemem, genel müdürlüğümüzü arayıp sorun isterseniz.

(*İsterim tabi ki ama, keşke en azından yönlendirebilseydin!*)

Peki teşekkürler, iyi günler…

Telefonu kapatıyorsunuz. Ne

düşünürsünüz? Yanlış yeri aramış

olabileceğinizi, bir daha asla aramak dahi

istemediğinizi, eğer yardım alabilseydiniz

hemen ardından satın alacağınız ürünler

için başka bir firma arayışına girmenin şu

an için verilebilecek en doğru karar

olduğunu bile hatta…

Bu örnekleri bir sürü artırabiliriz.

Müşteriler ile yapılan ilk temas, sadece

onun şirketimizi araması ile değil, bizim

onu aramamızla da gerçekleşir.

Telefonun ve Çağrı Merkezlerinin

her yönü ile çok önemli bir gücü

vardır. Bu güç, öyle etkilidir ki, hem

iç, hem de dış müşterilerimizde

oluşan avantajları, yanında

bonusudur.

Çağrı Merkezlerinde gerçekleştirdiğimiz

telefon konuşmalarımız sayesinde;

√ Müşteri için sağlam bir zemin,

yıkılması zor bir ilk izlenim

oluşacaktır,

√ Şirket için, geleceğe yatırım

yapılmış bile olabilecektir,

√ Telefonda, müşteri ile yüz yüze

iken sarf ettiğimiz efordan çok

daha azını sarf ederek önemli bir

müşteri tatminini gerçekleştirmiş

oluruz,

√ Şirketimizin ürününü telefonda da

satış yapabiliriz, hem de daha

düşük bir maliyetle, zamandan

dahi tasarruf ederek…

√ Şikayetçi ve sorunlu müşterilerin

telefona sarılıp şirketimizi araması

da bizim için büyük bir armağandır.

Müşteri, o telefon sayesinde, bize

son bir fırsat daha vermiş olur.

Daha da önemlisi, o telefon

görüşmesi süresince bile o kişi,

hala bizim müşterimizdir.

√ Telefon konuşmalarımızda

kullandığımız kelimeleri seçme

sanatı ile pek çok şeyi çözebiliriz..

Müşteriyi rahatsız eden veya

Page 22: 8. Sayı - CC Academia · motivasyonu ile işini yapmaya başlayan bir kişinin bunu nasıl yapacağına dair donanımı yoksa genel olarak bu çabalar olumsuz geri dönüşlere sebep

Sayfa | 22

sohbeti kırbaçlayan bir ifade

kullanmadığımız sürece ipler hala

bizim elimizde!!!

√ Müşteri ile şirketimizin arasında

öyle bir köprü vardır ki, bu köprü

sağlam olduğu müddetçe,

neredeyse halledilemeyecek hiçbir

sorun yoktur. Bu köprü, telefon

konuşmalarımızdır.

Bunlar, yapıcı güçler. Bir de yıkıcı

güçleri var telefon görüşme-

lerimizin… Müşteri nasıl olsa beni

görmüyor diyorsak kullandığımız

ifadelerde, ses, vurgu ve ses

tonumuzla büyük facialara da

sebep olabilir bu yıkıcı güçler.

Yapıcı güçleri gereğince ve hatta daha

etkili şekilde kullanabilmek, yıkıcıları ise

yapıcı hale getirmek, aslında tamamı ile

çağrı merkezi olarak bizim elimizde.

Müşteriye, ana, duruma uygun şekli ile

telefonda davranış şeklimizi, birtakım

kalite kurallarımıza da uygun olacak

şekilde, kendimiz kurguluyoruz, kendimiz

uyguluyoruz. Bu konuda gelişim alanı

olduğunu düşündüğümüz yönlerimiz için

de hiç zaman kaybetmeden ne

gerekiyorsa yapabilmeliyiz.

Telefonda bir müşteri ile mükemmel

derecesinde konuşmak, hatta ona yüz

yüze iken verdiğiniz hizmetten çok daha

iyisini telefonda verebilmek…

Düşünüldüğünde sanki zor gibi görünür.

Ancak, bu konudaki taktikleri, birtakım püf

noktaları bildiğinizde ve hele ki asla

modası geçmeyen nezaketi de elden

bırakmayarak uyguladığınızda,

karşılaştığınız muhteşem sonuçlara

inanamayacaksınız…

Antonio Meucci, Alexander Graham

Bell ve Thomas Watson, icat ettikleri

telefonun, yüzlerce yıl sonra kurumsal

şirketler için bu derece önemli olacağının,

telefonun kullanılarak “Çağrı Merkezi

Sektörü” denen bir sektörün oluşacağının

farkındalar mıydı acaba?

Tüm kurumsal şirketlerin ve tüm Çağrı

Merkezi çalışanlarının, hiç zaman

kaybetmeden bu farkındalığın tadını

tatmaları dileği ile…

Emel ÖZKAN

Telephone Doctor Türkiye

Eğitim Danışmanı

Page 23: 8. Sayı - CC Academia · motivasyonu ile işini yapmaya başlayan bir kişinin bunu nasıl yapacağına dair donanımı yoksa genel olarak bu çabalar olumsuz geri dönüşlere sebep

Sayfa | 23

ÇAĞRI MERKEZİNDE TAHSİLAT ARAMALARI

Tahsilat, niteliği itibarıyla, duyduğu anda

birçok insanda, olumsuz hisler doğuran

bir süreçtir. Kimse borçlu kalmak ve

borcundan dolayı aranmak istemez. Aynı

zamanda alacaklı için de talepte

bulunmak her zaman zordur. Çağrı

merkezlerinde çalışanların da en isteksiz

yaptığı aramaların başında tahsilat

aramalarının geldiğini söyleyebiliriz. Kim

bir avantajı, yeni bir kampanyayı haber

vermek, son model bir ürünü tanıtmak

yerine borç ödemeye ikna etmek için

arama yapmak ister ki? Karşı tarafın bu

görüşmeyi yapmak istemeyeceği çok

açıktır ve daha arama yapmadan zorlu bir

sürece gireceğinin farkındadır.

Biz avukatların da pek hoşlanmadığı,

mesleğin en keyifsiz kısmı olarak kabul

ettiği bir süreçtir tahsilat amaçlı icralar…

Ancak bir yandan da çok iyi biliriz ki

tahsilat olmadan başarı mümkün değildir.

Milyarlık bir davayı kazanmanız, tahsilatı

yapamazsanız hiçbir şey ifade etmez.

İcra süreci kaçınılmazdır.

Çağrı merkezleri için de durum

farklı değildir. Satış yapmış olmanız

başarı için yeterli değildir, satılan

ürün için ödeme yapılmıyorsa

aslında satışı tamamlaya-

mamışsınız demektir. Satıştan

beklenen sonuç gerçekleşmemiştir.

Tahsilatçı denildiğinde akla hemen asık

surat gelir. Birçok insanın zihnindeki

tahsilatçı serttir, tavizsizdir ve hiç gülmez.

Biz avukatların da bu algıda payı

olduğunu kabul etmek lazım. Borçlu bizim

için tek seferlik bir ilişkinin konusudur ve

tahsilat yaptıktan sonra bir daha

karşılaşmamız pek mümkün değildir.

Borçludan en hızlı şekilde tahsilat

yapmak ilk amaçtır ve bu genellikle güler

yüzle olmaz. Maalesef borçluda olumlu

bir etki bırakmak hedeflerimiz arasında

değildir.

Oysa tahsilatın bir de henüz hukuki

yollara başvurmadan önceki süreci var.

Günümüzde hukuk öncesi bu süreç

giderek önem kazanmaktadır. Zira,

tahsilattaki en kritik faktör hızdır. Ne

kadar hızlı tahsilat yaparsanız o kadar az

zarar görmüş olursunuz. Hukuki süreçler,

uzun ve masraflı olmaları nedeniyle en

son tercih edilen yoldur. Hukuki yollara

gerek kalmadan, borçluyu ikna ederek

tahsilat yapabilmek asıl hedeftir. Bu

nedenle günümüzde çağrı merkezinin iş

yükünün önemli bir bölümünü tahsilat

aramaları oluşturmaktadır. Hemen her

Page 24: 8. Sayı - CC Academia · motivasyonu ile işini yapmaya başlayan bir kişinin bunu nasıl yapacağına dair donanımı yoksa genel olarak bu çabalar olumsuz geri dönüşlere sebep

Sayfa | 24

çağrı merkezi çalışanı zaman zaman

tahsilat aramaları yapıyor. Sadece

tahsilat yapmak üzerine uzmanlaşmış

şirketler olduğu gibi her şirketin

bünyesinde kurulan tahsilat birimlerinin

de önemi giderek artıyor.

Çarı merkezi çalışanlarının işi ise, biz

avukatlarınkine göre çok daha çetrefilli…

Zira onlar, müşteri odaklı bir satış yahut

hizmet sunumu sonrası müşteri ile

kurulmuş olan ilişkiye zarar vermeden

profesyonel nezaketten uzaklaşmadan

tahsilat sağlamak zorundalar. Muhatapları

çoğu zaman, halen müşteri olan ya da

potansiyel müşteri olacak kişilerdir. Bu

bağlamda bir yandan ilişkinin

sürdürülebilirliğini sağlarken bir yandan

da başarılı tahsilat gerçekleştirmek aslen

bir sanat gibidir. Birçok niteliği

barındırmayı ve birkaç top çeviren bir

jonglör gibi tahsilat görüşmesini

yönetebilmeyi gerektirir.

Bu noktada da klasik tahsilatçı

profiline uymamız tek başına işe

yaramaz. Özellikle hukuki

yaptırımlar henüz uzak bir

ihtimalken sert ve tavizsiz duruş,

başarıya götürmez. “Asık surat”

doğru zamanda doğru şekilde

kullanabileceğiniz bir silah olarak

elimizin altındadır ancak

önceliğimiz güler yüzle bu süreci

sonuçlandırmaktır.

Peki bunu nasıl yapacağız? Dediğim gibi

iyi bir tahsilatçı bir jonglör gibidir ve bir

çok değişkeni kontrol edip yönetebilecek

birçok niteliğe ihtiyacı vardır. Bu yazıda

tüm niteliklerden önce edinmemiz

gereken bakış açısına odaklanacağım.

Tahsilat sürecine farklı bir bakış açısına

ihtiyacımız var. Başlarken bahsettiğim

olumsuz algı ve yaklaşımlar bir çok

başarısız tahsilat görüşmesinin temel

sebebi… Müşteri temsilcisi daha arama

yapmadan büyük oranda başarısız bir

görüşme yapacağını düşünüyor. “Parası

olsa öderdi” gibi bir yaklaşımla hareket

edip sonunda, aslında bu yaklaşımının

sebep olduğu başarısızlığı yaşıyor. Çoğu

zaman yaptığı aramanın etkili

olabileceğine kendi de inanmayıp işinin

borç hatırlatmak olduğunu düşünüyor.

Eğitimlerde bu görüşleri dile getiren

katılımcılarımıza onların sesli yanıt

sistemi olmadığını hatırlatma gereği

hissederim. Borçlunun ödeme yapacağını

umut ettiği edilgen bir rol yerine, onun

gerçekten de ödeme yapmasını sağlayan

etkin bir rol almak, bakış açımızı

değiştirerek mümkün olur.

Günümüz tüketicisi aynı anda birden fazla

bankayla çalışıyor birkaç kredi kartı

kullanıp, çeşitli krediler çekiyor, birçok

taksitlli alışveriş yapıp onlarca fatura

ödüyor, kısacası birden çok şekilde

borçlanıyor. Bu noktadan bakıldığında her

tüketici aslında ciddi bir borç yönetimi

yapıyor ve ödeme güçlüğü yaşadığında

borçlarına öncelik sırası yapıyor. Bu

gerçeği bildiğimizde hiç ödeme gücü

olmayan değil, mevcut ödeme gücünü en

doğru şekilde kullanmak isteyen birisini

aradığımızı fark etmiş oluruz. Bu noktada

yapmamız gereken ise açıktır. Aradığımız

kişiye, tüm bu ödemeler arasında

öncelikle bize olanı ödemesine ikna

etmek.

Tahsilat araması aslında ödeme fikrinin

satılmasıdır. Yani tahsilat yaparken

aslında “satış”, bir fikir satışı, yapıyoruz.

Bir satışçı olduğumuzu fark edersek

zihnimizdeki tahsilatçı gibi değil satışçı

gibi davranmamız kaçınılmaz olacaktır.

Page 25: 8. Sayı - CC Academia · motivasyonu ile işini yapmaya başlayan bir kişinin bunu nasıl yapacağına dair donanımı yoksa genel olarak bu çabalar olumsuz geri dönüşlere sebep

Sayfa | 25

Tahsilatın tek yönlü, talep eden

karşıdakini zorlayan kalıplarından çıkıp

satışın enstrümanlarına sahip

olduğumuzu fark ederiz. Temel

yaklaşımdaki bu değişiklik tüm süreci

değiştirecektir.

Yaptığı işin bir satış olduğunu anlayan

müşteri temsilcisi satış yaparken

kullandığı nitelikleri tahsilatta da

kullanabileceğini fark eder. Onun için artık

hayır cevabı bir son değil ikna sürecinin

başlangıcıdır. Bir satışçının sattığı ürünün

faydalarına odaklanması gibi ödeme

yapmanın faydalarına odaklanır… Klasik

yaklaşımla tahsilat görüşmeleri genellikle

ödeme yapılmazsa uğranacak zararlara

vurgu yapılarak yürütülür. Oysa ödeme

yapmanın faydalarına yani olumlu

sonuçlara odaklanan bir görüşmenin

gidişatı tamamen farklı olacaktır.

İyi bir satışçı, mesela bir telefon satıcısını

düşünün; satış yapabilmek için telefonun

kamerasından, hafızasına, işlemci

gücünden, su geçirmezliğine, teknik

servis imkanlarına kadar her özelliğine

hakim olmalıdır. Bu donanıma sahip

satışçı, karşısındaki müşteriyi doğru

analiz ederek üründe onun ihtiyaçlarına

yönelik özellikleri öne çıkararak kolayca

satış yapacaktır.

İşte iyi bir tahsilatçı da ödeme yapma ve

yapmama durumunda hangi süreçlerin

işleyeceğini bilmeli, hem şirket içi

prosedürleri hem de hukuki prosedürlerin

işiyle ilgili kısımlarına hakim olmalıdır. Bu

sayede fayda ve zarar mesajlarını

rahatlıkla çıkaracaktır. Böylece sadece

ödeme günü hatırlatmayacak, müşterisini

etkin dinleyip, durumunu analiz ederek

ihtiyaçlarını fark edip doğru zamanda

doğru mesajı vererek tahsilatı

gerçekleştirebilecektir…

Eser POYRAZ

Telephone Doctor Türkiye

Eğitim Danışmanı

Page 26: 8. Sayı - CC Academia · motivasyonu ile işini yapmaya başlayan bir kişinin bunu nasıl yapacağına dair donanımı yoksa genel olarak bu çabalar olumsuz geri dönüşlere sebep

Sayfa | 26

bizi takip edin…