80'den fazla...dıında yaayan kadınların, ülkelerindeki bazı kriterleri 1 ve 5 arasında...
TRANSCRIPT
Merhabalar, Bizler, yurt dışında yaşayan kadınların bir dayanışma platformu olan ‘Göçmen Anneler
Facebook Grubu’ nun ve http://www.göçmenanneler.com/ sitesinin kurucularıyız. Haziran 2017’de kurduğumuz grubumuz kısa zamanda hızla büyüdü. Bizler bugün, dünyanın 80'den fazla ülkesinde yaşayan veya yurt dışına taşınmayı planlayan, yaklaşık 13 bin kadınız!
Kurduğumuz bu dayanışma grubunda taşınmak, yerleşmek, uyum sağlamak, dil öğrenmek, çocukları
adapte etmek, kreş/bakıcı/okul bulmak, bilingual çocuklara anadilini unutturmamak, yeni bir şehirde sosyalleşmek, iş bulmak, evi özlemek, ırkçılıkla ya da kadına karşı şiddetle mücadele etmek gibi ortak konularımızı konuşuyor, sorularımızı ve öğrendiklerimizi birbirimizle paylaşıyoruz. Taşındığımız ülkelerdeki komşularımızı öğrenip anadilimizde paylaşmanın, zaman zaman dertleşmenin, sanal
ilişkilerimizi gerçek bir temasa dönüştürmenin yollarını arıyoruz.
Grubumuzda, eski yaşantılarımıza kıyasla nispeten yalnızlık çektiğimiz bir ortamda, her gün
neredeyse her şeyi birbirimizle paylaşırken, bir çok ortak noktamız ve farklılığımız olduğunu gördük. Rakamlara ve hikayelere gönül vermiş, araştırma kökenli iki kadın olarak; elimizi araştırmaya bulaştırmadan edemedik. 60 farklı ülkeden 986 üyemiz ile 1 Aralık 2017 - 23 Ocak 2018 tarihleri
arasında Göç Yolları Araştırması'nı yürüttük. Araştırma'da sağlık sistemi, eğitim sistemi, çevre, sosyal hayat, iş olanakları gibi birçok konuda ülke karşılaştırmalarına, yurt dışında çocuk yetiştirmenin zorluklarına, taşınmayı düşünenlerin endişelerine dair bir çok bilgiyi rakamlarla hikayeleştirdik.
Örneğin; Göçmenlerin yaşamaktan en memnun oldukları ülkelerin; Avustralya ve Kanada olduğunu
Yurt dışında yaşayan 4 kadından 1’inin yabancı düşmanlığı ve ırkçılığa maruz kaldığını
Göçmenler ailelerinden ve arkadaşlarından hemen sonra Türkiye’nin yemeklerini özlediklerini, özellikle Kanada’lıların ise Türkiye’nin iklimini ve sıcak havasını arkadaşlarından bile çok özlediklerini,
Çalışmayan göçmen kadınların tamamına yakınının üniversite mezunu olduğunu ve Türkiye’de iken
çalışıyor olduğunu ve yöneticilik, akademisyenlik, doktorluk gibi nitelikli mesleklerini bırakarak yeni
şehirlerinde tam zamanlı annelik yaptıklarını keşfettik. Özellikle bu resim, hem son yıllarda yaşanan beyin göçünün, hem de nitelikli kadın iş gücünün buharlaşmasının çarpıcı bir kanıtı niteliğindeydi.
Bizim için çok kıymetli olan bu hikayeyi sizlerle paylaşmanın mutluluğunu yaşıyoruz! İlginiz için şimdiden teşekkür eder, keyifli okumalar dileriz...
Esra İyidoğan Pencereci; esra@göçmenanneler.com
Pınar Erbaş Erdurmaz; pinar@göçmenanneler.com
GÖÇ YOLLARI ARAŞTIRMASI
Yurt dışında yaşayan Türk kadınları için bir dayanışma networkü oluşturmak amacıyla kurulmuş olan Göçmen Anneler Facebook Grubu’nun pazar araştırması
kökenli iki kurucusu olarak üyelerimiz tarafından yaratılan içeriğe karşı duyarsız kalmamız imkansızdı. Bu içeriğin altında yatan rakamsal dünyayı keşfetmek, o
rakamlardan veriler üretmek ve verileri hikayeye dönüştürmek bizlerin tutkusu. Dolayısıyla da bu tutkumuzu 'Göç Yolları Araştırması' ile taçlandırmak ve 'göçmenlik'
verilerimizin hikayesini yazmak istedik.
Bu amaçla yola çıkılarak tasarlanan Göç Yolları Araştırması’nın sahası kantitatif yöntemle, online araştırma araçları kullanılarak, 11 Aralık 2017 - 23 Ocak 2018 tarihleri
arasında yurt dışında 60’dan fazla sayıda ülkede yaşayan 986 kadın ile görüşülerek
gerçekleştirildi.
Araştırma kapsamında deneklerin demografik profilleri, göç güzergahları, göç etme
motivasyonları, göç etmelerine aracılık eden hukuki yollar ile göç hikayelerine eşlik eden
özlem gibi zorlu duyguların yansımaları ve birer göçmen olarak yaşamaya başladıkları yeni ülke ile Türkiye hakkındaki değerlendirmeleri ele alındı. Araştırmada öne çıkan ana
iki grup olan ‘Yeni Nesil Göçmenler (son iki yılda Türkiye’den göç etmiş olanlar)’ ile ‘Potansiyel Göçmenler (yakın gelecekte taşınmayı planlayanlar)’ ise birer alt
segment olarak raporda detaylı olarak incelendi.
Araştırma Raporu İçindekiler ve Kapsam
1. BÖLÜM – GÖÇÜN ÖZNESİ: GÖÇMENLER
1-a) Arastırma Katılımcılarının Demografik Profili
1-b) Beyin Göçü; İş Gücü Kaybı Ve Korunan İş Gücü Karşılaştırması
2. BÖLÜM – GÖÇ YOLLARI GÖRÜNDÜ BİZE
3. BÖLÜM – GÖÇÜN ANATOMİSİ; ARTILARI VE EKSİLERİ
3-a) Göçün Anatomisi: Olumlu Yönleri
3-b) Madalyonun Öteki Yüzü: Zorluklar, Irkçılık Ve Özlem
3-c) Dönmek, Mümkün mü Artık Dönmek
4. BÖLÜM – YENİ NESİL GÖÇMENLER
5. BÖLÜM – POTANSİYEL GÖÇMENLER
1.BÖLÜM: GÖÇÜN ÖZNESİ: GÖÇMENLER
BÖLÜM 1-A) ARAŞTIRMA KATILIMCILARININ DEMOGRAFİK PROFİLİ
Göç Yolları Araştırması katılımcılarının büyük çoğunluğu (%59) 35-44 yaş arasında; %25'i ise 25-34 yaş grubunda. Katılımcıların neredeyse %90’ı anne ve ağırlıkla
1 çocuklu annneler. Annelerin %35’inin 0-3 yaş arasında bebeği, %42’sinin ise 4-12 yaş
arasında çocuğu bulunuyor.
Araştırma'ya katılan kadınların %55’i üniversite mezunu (2 veya 4 yıllık), %40’ı ise
yüksek lisans ve üzeri eğitim seviyesine sahip. Türkiye’de yaşayan bütün kadınlarla kıyaslandığında, üniversite ve üzeri eğitime sahip olma oranı yaklaşık 9 kat daha fazla.
Araştırma katılımcıları Güney Afrika ve Güney Amerika'da daha az yoğunlukta
olmakla birlikte, 60 farklı ülkede yaşamaktalar. Katılımcıların 39%’u bugüne kadar Türkiye dışında 2’den fazla ülkede yaşamış.
Şu an yaşadıkları ülkeler içinde % 22 ile en yüksek katılım ABD’den. %10 seviyesi üzerinde olan diğer ülkeler ise; Birleşik Krallık (İngiltere, İskoçya, Kuzey İrlanda, Galler),
Almanya ve Kanada. Bu ülkeleri %3 ile Hollanda ve Birleşik Arap Emirlikleri (Dubai, Abu Dhabi), %2 ile Avustralya, İsviçre, Fransa, İrlanda, İsveç, Belçika ve Katar takip ediyor.
Diğer ülkeler katılım oranı Avusturya, Yunanistan, İspanya, İtalya, Norveç, İsrail,
Singapur, Rusya, Çekya, Macaristan, Suudi Arabistan, Danimarka, Portekiz, Mısır, Endonezya, Cezayir, Kırgızistan, Kuveyt, Tayvan, Dominik Cumhuriyeti, Çin, Malezya,
Polonya, Güney Afrika, Slovakya, Yeni Zelanda, Arjantin, Kamboçya, Romanya, İran, Güney Kore, Lübnan, Uruguay, Malta, Bahreyn, Azerbaycan, Zambiya, Finlandiya, Fas,
Lüksemburg, Bulgaristan, Ukrayna, Meksika, Gürcistan, Kolombiya ve Karadağ olarak sıralanıyor.
Katılımcılar Türkiye'nin hangi şehrinde yaşarken göç etmişler diye bakıldığında,
Türkiye nüfusunun yaklaşık 20%’sini İstanbul oluştururken, göçmen nüfusunun yaklaşık 70%’inin İstanbullu olduğu görülüyor.
Türkiye’deki en yüksek nüfuslu 10 il düşünüldüğünde, 3 büyük şehrin ardından
beklendiği gibi Bursa, Antalya, Kocaeli, Adana göçmenler arasında da yaygın ancak Mersin ve Muğla Türkiye’deki nüfus dağılımından farklı şekilde yurt dışına göç vermiş
diğer iki şehri oluşturuyor. Göç veren diğer şehirler ise; Tekirdağ, Aydın, Kayseri, Sakarya, Çanakkale, Denizli, Eskişehir, Hatay, Konya, Samsun, Balıkesir, Bolu,
Diyarbakır, Edirne, Kahraman Maraş, Malatya, Manisa, Ordu, Osmaniye, Sinop ve Yalova.
Dikkat çeken bir nokta, Gaziantep ve Konya’nın yurt dışına verdikleri göçün, nüfuslarından beklenmeyecek ölçüde az olması.
BÖLÜM 1-B) BEYİN GÖÇÜ; İŞ GÜCÜ KAYBI VE KORUNAN İŞ GÜCÜ
KARŞILAŞTIRMASI
Araştırmaya katılan göçmen kadınların yarıya yakını çalışırken, yarıdan biraz fazlası
ise çalışmamakta. Şu anda yaşamakta olduğu ülkede çalışmadığını belirtenlerin %94’ü
Türkiye’de çalıştığını ifade etmiş. Bu, çok büyük bir işgücü kaybına işaret ediyor.
Çalışma hayatında halen aktif olan göçmen kadınların ağırlığı (%64) maaşlı olarak
bir şirkette ya da devlet kurumunda çalışıyor. Halen çalışan her 5 göçmen kadından 1'i ise serbest meslek sahibi.
Diğer yandan Türkiye’deyken çalışan göçmen kadınların %42’sinin nitelikli uzman/işçi, %40’ının ise yönetici olduğu görülüyor (%4 üst düzey yönetici). En büyük
payı oluşturan uzman ve yöneticileri %10 ile serbest meslek sahibi uzmanlar, %4 ile
akademisyenler takip ediyor. Bu rakamlarda oldukça nitelikli bir iş gücü kaybını gözler önüne seriyor.
Katılımcıların %46’sı hem şu anda bulundukları ülkede hem de Türkiye’deyken
çalıştıklarını belirtmişler. Bu kadınların %25’i taşındığı ülkede yeni bir sektöre geçiş yaparken, %75’i varolduğu sektörü korumuş.
Sektörden bağımsız olarak pozsiyon değişimlerine baktığımızda; çalışanların %32’si daha yüksek bir pozisyona geçiş yapar veya kendi işini kurarken, %34 pozisyonunu
korumuş, %35 ise daha düşük bir pozsiyona geçiş yapmış. Çalışan her 10 kadından
yaklaşık 7'sinin pozisyonunu korumuş, yükseltmiş ya da kendi işini kurarak girişimciye dönüşmüş olması ise olumlu bir tablo çiziyor.
Göçmen kadınların kariyer değişimlerine daha detaylı bakıldığında; yaklaşık her 4 kadından 1'inin aynı sektörede / alanda pozisyonunu da koruyarak, aynı titrede kalarak
çalışmaya devam edebildiği görülüyor. %16'lık bir kesim ise yine aynı sektörde / alanda
kalırken daha yüksek bir pozisyona da yükseldiğini belirtmiş. Çalıştığı sektörü / alanı değiştiren göçmen kadınlar da dikkat alındığında; %7'lik daha yüksek bir pozisyona
yükselen kadın kadar, %5'lik pozisyonunu koruyan, aynı titrede kalarak çalışmaya devam eden kadınlar da düşünüldüğünde yukarıda bahsedilen olumlu tabloyu destekler şekilde iş
hayatına devam edenlerin %51'lik bir çoğunlukla - yeniden üniversite okuyan, kendi işini kuranlar dışarıda bırakıldığında dahi- yine olumlu yönde çalışma hayatında varlık
gösterdikleri görülüyor.
BÖLÜM 2: GÖÇ YOLLARI GÖRÜNDÜ BİZE
Göç Yolları Araştırması'nın ikinci bölümünde katılımcıların göç süreçlerinin
anlaşılabilmesi için Türkiye'den ilk taşındıkları tarih, hangi ülkelerde hangi oturum hakkı
ile yaşadıkları ve şu anki ülkelerinden memnuniyetleri ile tavsiye skorları ele alındı.
Katılımcıların kaç yıl önce Türkiye'den göç ettiğine bakıldığında %75’inin son 7 yılda, %48’inin ise son 2 yılda göç ettiği görülüyor.
1980’den önce taşınan veya yurt dışında doğan katılımcıların oranı ise sadece %1.
Dolayısıyla 1950-60 yıllarında çalışma amacıyla Orta Avrupa‘ya taşınan nesillerin ve o nesillerin çocuklarının araştırma katılımcıları arasında yer almadığı anlaşılıyor.
Katılımcıların %49’u iş sebebiyle bulundukları ülkede oturum hakkı elde ettiklerini
belirtmişler. İş sebebiyle yurt dışında bulunan kadınların %43’ü kendi işi, %57’si eşinin işi sebebiyle oturum hakkı edinmiş. Aynı zamanda bu işlerin %59’u süreli/sözleşmeli
işlerken, %41’i süresiz olarak bordrolu işler. Göçmen kadınların 30%’u bulunduğu ülkede vatandaş iken, %12'si eğitim sebebiyle orada bulunuyor (%86’sı kendi eğitimi, %14’ü
eşinin eğitimi). %9'luk bir kısım ise iltica, göçmenlik başvurusu, başka bir ülkeye yapılan
yatırım gibi gerekçelerle oturum hakkı elde etmiş.
Analiz edilebilir büyüklükte katılımcısı olan ülkeleri bütün göçmenlerle
karşılaştırdığımızda, ABD’ye ve Kanada’ya vatandaşlık hakkı edinerek (evlililik, green card, göçmenlik başvurusu) gidenlerin oranı oldukça yüksek. Eğitim için en çok tercih
edilen ülkelerin başında yine Kanada ve ABD geliyor. İngiltere’de iş ve eğitim diğer ülkelerdeki gibi öncelikli sebepler ancak yatırım yaparak oturum hakkı edinme oranı diğer
ülkelerin çok üzerinde. Almanya ve Hollanda’ya en çok iş sebebiyle gidilirken, Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) neredeyse sadece iş için gidilidği görülüyor. BAE’de iş için
bulunanların %88’i süreli/geçici iş sözleşmesi ile bu ülkede bulunuyor. Ayrıca analizler BAE'de iş için bulunan kadınların çoğunlukla (80%) kendi işleri için değil eşlerinin işleri
için gittiklerini gösteriyor.
BAE'deki durumdan hareketle yukarıdaki grafikte yeşil alanları oluşturan, dolayısıyla grafiği domine eden iş sebebiyle oturum hakkı elde etmiş olmanın göçmen kadınların
yaşantısına yansımasına bakıldığında; Almanya, Avustralya ve İsveç gibi ülkelerde BAE ve
Katar gibi ülkelere kıyasla kadının çalışma hayatında daha yüksek bir oranla varlık gösterdiği görülüyor.
Almanya, Avusturalya ve İsveç’te yaşayan kadınlar diğerlerine kıyasla daha çok
çalışırken, en düşük çalışma oranlarının BAE ve Katar’da olduğu görülüyor.
Farklı ülkelerde yaşayan göçmen kadınların, ülkelerindeki bazı kriterleri 1 ve 5 arasında puanlayarak (1=çok kötü, 5=çok iyi), kriterlerden ortalama memnuniyetleri
hesaplandığında hayatından en memnun olanların Avustralya, Hollanda ve Kanada’da yaşayanlar, en az memnun olanların ise Katar, İtalya ve Yunanistan’dakiler olduğu
görülüyor.
Bir sonraki aşamada göçmen kadınlarca en çok tavsiye edilen ülkeler hangileridir diye bakıldığında, ortalama memnuniyet skorlarıyla da paralel olacak şekilde en çok
tavsiye edilen ülkelerin Avustralya, Hollanda ve Kanada olduğu, en az tavsiye edilen
ülkelerin ise İtalya ve Yunanistan olduğu görülüyor.
BÖLÜM 3 - GÖÇÜN ANATOMİSİ: ARTILARI VE EKSİLERİ
Bölüm 3-A) GÖÇÜN OLUMLU TARAFLARI
Göç Yolları Araştırması'nın üçüncü bölümünde göçü artıları, eksileri, zorlukları ve
çok zorladığı yerde Türkiye'ye geri dönme ihtimali ile birlikte incelemek istedik. Bu
doğrultuda katılımcılar hem yaşadıkları ülkeleri belirli sosyal, kültürel, çevresel faktörlere göre değerlendirerek bir nevi kendilerine bu göçmen hayatta nelerin cazip geldiğini
paylaştılar, hem de göçmen olarak yaşadıkları zorlukları dile getirerek Türkiye'ye geri dönme ihtimallerini değerlendirdiler.
Göç Yolları Araştırması'nın üçüncü bölümünde göçü artıları, eksileri, zorlukları ve
çok zorladığı yerde Türkiye'ye geri dönme ihtimali ile birlikte incelemek istedik. Bu doğrultuda katılımcılar hem yaşadıkları ülkeleri belirli sosyal, kültürel, çevresel faktörlere
göre değerlendirerek bir nevi kendilerine bu göçmen hayatta nelerin cazip geldiğini paylaştılar, hem de göçmen olarak yaşadıkları zorlukları dile getirerek Türkiye'ye geri
dönme ihtimallerini değerlendirdiler.
İlk olarak yurt dışına taşınmış olan göçmen kadınlara Türkiye'deki bazı kriterlerle ilgili fikirlerini sorulduğunda; en memnun oldukları koşulların hava durumu ve iklim, canlı
ve dinamik şehir hayatı olduğu görüldü. Bunları az sonra raporda değinilecek olan yurt dışı örneklerinin aksine sağlık sistemi ve iş olanakları, kariyer fırsatları takip ediyor.
Göçmen kadınlara göre Türkiye'nin en olumsuz taraflarıysa yoğun siyasi gündem,
eğitim sistemi, toplum refahı ve huzuru, bireysel özgürlükler, yeşil alan ve parkların yetersizliği.
Bir sonraki aşamada göçmen kadınlardan bulundukları ülkelerdeki bazı şartları 1-5 arası puan vererek değerlendirmeleri istendiğinde; en memnun oldukları
konuların yaşadıkları ülkelerde yeşil alan ve parklar, bireysel özgürlükler, ibadet etme veya inanmama özgürlüğü, toplumun refah ve huzuru olduğu görüldü.
Güvenlik, hava ve çevre temizliği, sosyal ve kültürel olanaklar, eğitim sistemi, yabancılara yaklaşım ve siyasi gündem daha az da olsa yine memnun oldukları diğer
kriterler.
En az memnun oldukları kriterler ise şehrin canlı/dinamik olmaması, iş/kariyer fırsatlarının yeterli olmaması, ürün ve hizmetlerin fiyatları, hava durumu, iklim ve en
belirgin olarak memnun olunmayan kriter ise sağlık sistemi.
Buradan hareketle ülkelerden bağımsız daha genel duruma bakıldığında, yurt
dışında yaşayan kadınların, ülkelerindeki bazı kriterleri 1 ve 5 arasında değerlendirdiklerinde (1=çok kötü, 5=çok iyi), en memnun oldukları kriterin «Yeşil
alanlar ve parklar» olduğu görüldü. Bireysel özgürlükler, spor olanakları, ibadet ve inanmama özgürlüğü, toplumsal refa ve huzur, hava ve çevre temizliği, sosyal ve kültürel
olanaklar ise genel anlamda tüm ülkelerde diğer memnun olunan kriterler. Türkiye'de alışık olunan sitem ve düzen sonrası, göçmen kadınların tüm ülkelerde en az memnun
oldukları kriterler ise sağlık sistemi, hava durumu, iklim ve fiyatlar.
Bu verilerden yola çıkarak bir sonraki aşamada sorgulanan her bir kriterin ülkeler detayında aldığı puan ve ülke sıralamalarına bakıldı. Sistemlere ve yönetimlere verilen
puanlar değerlendirildiğinde; sağlık sistemi, eğitim sistemi ve yönetim açısından en
beğenilen ülkeler İsviçre, İsveç ve Belçika oldu. Hollanda ve Kanada’nın eğitim sistemi ve yönetiminden memnun olunurken, sağlık sistemi bu ülkelerdeki en büyük
memnuniyetsizlik olarak öne çıkıyor. Avusturya’nın sistemleri memnuniyet sağlasa da yönetiminden yana memnuniyet düşük. İrlanda’da ise tam tersine hem sağlık hem eğitim
isteminden yana memnuniyet düşük ancak yönetimden yana bir memnuniyet söz konusu. Güney Avrupa ülkelerinde de göçmenlerin yönetimden memnun olmayışları dikkat çekiyor
(İtalya, Yunanistan, İspanya).
Bireysel özgürlüklerin ve toplumsal huzura dair memnuniyetin yüksek olduğu
ülkeler benzeşiyor; Hollanda, İsveç ve Kanada.
Güney Avrupa ülkelerindeki göçmenler (Yunanistan ve İtalya) toplumsal huzurdan
memnun değilken, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar’daki göçmenler de bireysel
özgürlüklerden yana memnun değiller.
İsveç, İngiltere, İrlanda, Almanya ve İsviçre yeşil alanlar ve parklar anlamında en beğenilen ülkeler; Birleşik Arap Emirlikleri, Yunanistan ve Katar’da yaşayanlar ise
yeşillikten yana pek memnun değiller. En çok Avustralya, İsveç ve ABD’dekiler spor
olanaklarından memnunlar. İspanya, İngiltere, Fransa, Hollanda ve Kanada ise sosyal ve kültürel olanaklarından en çok memnun olunan ülkeler. Katar, İtalya ve Yunanistan’da
yaşayan göçmenler ise her iki kriterde de bulundukları ülkeden çok memnun değiller.
Katar, İtalya ve Fransa’da yaşayanlar çevre temizliğinden; İrlanda, Belçika, İngiltere ve Katar’da yaşayanar ise hava durumu ve iklimden memnun değiller. Çevre ve
hava temizliğinden en memnun olanlar İsveç, İsviçre ve Avustralya’da yaşayanlar. İklimden ve hava durumundan en memnun olanlar ise İspanya, Yunanistan ve yine
Avustralya’da yaşayanlar.
Birleşik Arap Emirlikleri, İngiltere ve Güney Avrupa ülkelerinden İspanya ve Yunanistan canlı ve dinamik şehir hayatından yana daha mutlular. İsviçre, Avusturya,
Belçika gibi Orta Avrupa ülkeleri ise bu konuda en muzdarip olanlar. ABD, İngiltere,
Avustralya, Hollanda ve İrlanda’da yaşayanlar kendi ülkelerindeki iş ve kariyer olanaklarının iyi olduğunu düşünüyorlar. Güney Avrupa ülkelerindeki (Yunanistan, İtalya,
İspanya) göçmenler ise kendi ülkelerinde kariyer fırsatları olduğunu düşünmüyorlar. Ürün ve hizmetlerin fiyatlarından en çok yakınanlar Katar, İsviçre ve İtalya, memnun olanlarsa
Hollanda, Almanya ve ABD'dekiler.
Yabancılara yönelik tutum konusunda en mutsuz olan göçmenler Avusturya, İsveç ve İtalya’da yaşayanlar. BAE, İrlanda ve Avustralya ise bu konuda en mutlu göçmenlere
ev sahipliği yapıyor. Güvenlik çoğu ülkede memnun olunan bir kriter. Katar, BAE, İsviçre
en güvenli bulunan ülkeler iken Fransa, İtalya ve İngiltere görece daha az güvenli bulunan ülkeler.
Aşağıdaki tablo farklı koşul ve kriterlerin farklı ülkelerde yaşayan göçmenler tarafından nasıl farklı değerlendirildiğinin kümüle verilerini içermektedir.
BÖLÜM 3-B) MADALYONUN ÖTEKİ YÜZÜ: ZORLUKLAR, IRKÇILIK VE ÖZLEM
Göçün anatomisinde yaşanılan yerin değişimi ile sistemsel olarak hayatlara dahil olan artılara değindikten sonra, elbette madalyonun öteki yüzündeki eksilerden de
bahsetmek gerekiyor. Göçmen kadınlar ağırlıkla başta özlem olmak üzere, diğer birçok
zorluk ve yer yer ırkçılıkla mücadele ediyorlar.
Katılımcıların 'ilk ne zaman zorlandıklarının' sorgulandığı soruya verdikleri cevaplara
bakıldığında; katılımcıların %30’unun ilk taşındığı günlerde, yaklaşık %20’sinin ise ilk
aylar geçip de tatilde olmadıklarını anladıklarında zorlandıkları görülüyor. Türkiye tatillerinin dönüşü de bir çok kişinin zorlandığı durumlardan. %21 ise hiçbir zaman
zorlanmadığını ifade etmiş.
İfade edilen diğer zorlanılan dönemler ise;
Yurt dışında çocuk sahibi olduğumda / Anne olduğum zaman,
Çocuğumu desteksiz büyütürken,
Aile'de bir hastalık / vefat olduğunda, Ailemi özlediğim dönemlerde,
Dil sorunu yaşadığım dönemde, İşsiz kaldığım, iş hayatına dönemediğim dönemde.
Ağırlığı annelerden oluşan katılımcılara yurt dışında çocuk yetiştirirken çocuklarıyla ilgili en çok hangi konularda zorlandıkları sorulduğunda ise diğer tüm cevaplardan açık
ara yüksek bir oranla 'aile, akrabalardan uzakta çocuk yetiştirmek' seçeneğinin öne çıktığı
görülüyor. Bunu çocukların arkadaş edinmede yaşadıkları zorluklar, Türkçe'yi öğrenmeleri ya da unutmamaları için yaşanan zorluklar ve bir önceki veriyi destekleyecek şekilde,
yurt dışında yaşanılan yerde Türkçe yayınlara ve kitaplara erişmede yaşanan zorluklar takip ediyor. Göçmen Annelerin çocukları ile ilgili yaşadıkları zorluklarda yabancı
düşmanlığı, ırkçılık ya da okullarda zorbalığa maruz kalmanın son sıralarda yer alması sevindiri bir veriyi ortaya koyuyor.
Irkçılıkla ilgili veriler değerlendirildiğinde; katılımcıların %67’sinin hiçbir zaman
ırkçılığa maruz kalmadığını, %25'inin ise nadiren maruz kaldığını belirttiği görülüyor. Ancak ırkçılığa maruz kalan azınlığın ülke memnuniyet skorunda veya Türkiye’ye geri
dönme planlarında önemli bir farklılaşma görülmüyor. Yaş, eğitim ve çalışma durumlarının ırkçılığa maruz kalmak konusunda bir fark yaratmadığı görülüyor ancak
ülkeler az da olsa birbirinden farklılaşıyor.
Başta Avusturya olmak üzere, Almanya, İsveç, İsviçre, Fransa, Belçika gibi Orta ve Kuzey Avrupa ülkelerinde ırkçılığa maruz kalma oranı ortalamanın üzerinde. Bu ülkelerde
1950’lerden itibaren çalışmak için gitmiş Türklerin yoğun olarak bulunması, daha fazla
hissedilen ırkçılığın bir etmeni olabilir. İngiltere, ABD, Kanada, Hollanda ve Avustralya ortalama seviyelerdeyken, Körfez ülkeleri ve Yunanistan göçmenlerin en az ırkçılık
hisettiği ülkeler olarak belirtilmiş.
Araştırmada başlı başına bir bölüm oluşturabilecek 'özlem' konu ele alındığında ise, yurt dışında yaşayanların en çok aile ve akrabalarını, ardından da arkadaşlarını özledikleri
görülüyor. Sosyal destek ihtiyacının ardından en çok özlenenlerse denizler, sahiller, yemekler, içecekler ve iklim. Özlenmeyenlerse eğitim olanakları, ormanlar, parklar ve
toplu taşıma olanakları.
Anneler genel olarak her şeyi çocuksuz kadınlara göre daha çok özlüyorlar; özellikle öne çıkanlar ise aile, akrabalar, arkadaşlar, komşuluk ilişkileri, yemekler ve içecekler.
Çocuksuz kadınlara göre daha az özledikleri şeylerse eğitim, spor ve sosyal olanaklar, ki
bu durum bulundukları ülkelerin olanaklarından daha memnun olmaklarından kaynaklanıyor olabilir. Anneler ayrıca canlı şehir hayatını ve gece hayatını da özlüyorlar;
ancak bu Türkiye'ye özlemden ziyade çocuksuz gençlik günlerine özlem gibi de duruyor.
Çalışmayanların çalışanlara göre daha çok konuda özlem yaşadıkları görülürken, en farklı olarak çalışma hayatını, dinamik ve canlı şehir hayatını, insanları ve toplumu,
Türkiye’deki uygun fiyatları çalışanlara göre daha çok özlüyorlar. Çalışanların ise
Türkiye'deki çalışma hayatını ve toplu taşıma olanaklarını özlemedikleri görülüyor.
Yurt dışında yaşayan herkesin ülke farketmeksizin en çok özlediği şey «Aile ve akrabalar». İkinici sırada ise «Arkadaşlar» geliyor; Kanada ve Avusturya hariç. Kanada’da
yaşayanlar denizleri ve sahilleri, Avusturya’da yaşayanlar Türkiye’nin iklimini arkadaşlarından daha çok özlediklerini belirtmişler. En az özlenen unsurlar ise ormanlar,
parklar ve toplu taşıma/ulaşım olanakları. Bu iki unsuru diğer ülkelerden farklı olarak daha çok özleyenler ise Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar’da yaşayanlar.
Aşağıdaki tablolarda araştırmaya en çok katılım gösteren ilk 10 ülkenin ortlamadan farklılaşan özlemlerine yer verilmiştir;
BÖLÜM 3-C) DÖNMEK, MÜMKÜN MÜ ARTIK DÖNMEK?
Göçün anatomisinde göçmenliğin artıları ve eksilerini değerlendirdikten sonra
gündeme 'Türkiye'ye geri dönme' ihtimali geliyor. Verilere bakıldığında göçmenlerin %30’u Türkiye’ye geri dönmeyi düşünmezken, 20%’si gerekli şartlar oluştuğunda geri
dönmek istiyor. %30 ise hem bulunduğu ülkede, hem Türkiye’de yaşamayı sürdürmek istiyor.
En çok İsveç, Kanada ve Avustralya’da yaşayanlar Türkiye’ye geri DÖNMEMEK konusunda kararlı.
Eğitim sebebiyle yurt dışında bulunanlar, %40 ile en yüksek Türkiye dönmeyi DÜŞÜNMEME oranına sahip. Vatandaşlık hakkında sahip olanların en yüksek oranda
düşündükleri ise hem bulunduğu ülkede hem Türkiye’de birer ev sahibi olarak her iki
ülkede de yaşamını sürdürebilmek
Göçmenler Türkiye’ye dönecek olurlarsa yaşamayı tercih ettikleri şehirler arasında %32 ile İzmir başı çekiyor. Katılımcıların %60’ı İstanbul’dan gelmiş olmasına rağmen, sadece
%24’ü İstanbul’a geri dönmek istiyor.
İzmir ve İstanbul’dan sonra, sahil ilçeleriyle ön plana çıkan Muğla ve Çanakkale geliyor. Muğla’ya geri dönmek isteyenler içinde Bodrum başta olmak üzere, Marmaris, Fethiye,
Datça ve Selimiye ilçeleri özellikle belirtilmiş. Göçmenlerin yaşları ve dönmek istedikleri şehirler karşılaştırıldığında 45 yaş üstündekilerin daha çok İstanbul'a ve Muğla'nın
ilçelerine, 35 yaş altındakilerin ise daha çok Adana, Eskişehir, Bursa gibi kendi geldikleri şehre geri dönmek istedikleri görülüyor.
BÖLÜM 4) YENİ NESİL GÖÇMENLER
Göç Yolları Araştırması'nda 'son iki yıl içinde Türkiye'den yurt dışına taşınan' kişiler
'yeni nesil göçmenler' olarak tanımlanmıştır. Bu segment neredeyse araştırmaya
katılanların yarısını temsil etmektedir. Aşağıdaki tabloda da görülebileceği gibi katılımcıların %48'i son iki sene içinde Türkiye'den göç etmiştir.
Demografik profillerine bakıldığında görülüyor ki; yeni nesil göçmenler, bütün göçmenlere göre daha gençler (bütün göçmenlerin %14’ü 45 yaş üzerindeyken, yeni göçmenlerin
%8’i 45 yaş üzerinde). Bu durum, eğitim sebebiyle yurt dışına çıkışların artmasından ve global şirketlerde iş imkanlarının çoğalmasından kaynaklı olabilir. Ayrıca yeni göçmenlerin
çalışma oranı bütün göçmenlere göre belirgin bir şekilde daha düşük. Bunun altında yatan gerekçe son 2 yılda henüz iş bulamamış olsa dahi yurt dışına çıkmak istemek
konusundaki kararlılık olabilir veya kıdemli göçmenler yurt dışında geçirdikleri yıllar
içerisinde iş bulabilmişken yeni göçmenler henüz iş aramamış/iş bulamamış olabilirler.
Yeni göçmenlerin %96’sı üniversite mezunu, bu anlamda bütün göçmenlerden önemli bir
farklılık göstermiyorlar.
Yeni göçmenlerin sadece %34’ü yeni taşındığı ülkede çalışıyor. Bu kişiler içinde en büyük oranı %51 ile Türkiye’deki pozisyonlarına benzer bir pozisyonla sürdürenler
alırken, %27’si daha düüşük bir pozisyonda çalışmaya başlamış. Çalışan yeni
göçmenlerin %69’u Türkiye’de çalışmakta olduğu sektörü korurken, %31’i değiştirmiş. Eski göçmenlerin sadece %45’i çalışmakta olduğu sektörü koruyor. Eski
Göçmenlerin daha büyük bir kısmının (%57) çalıştığını hatırlayacak olursak, yeni ülkesinde ilk iki yıldan sonra iş bulan göçmenlerin daha farklı sektörlerde çalışmaya
başladıklarını, 2 yılın ardından başka sektörlerde iş aramaya başladıklarını (veya ilk 2 yıl başka bir sektör için kendilerini geliştirdiklerini) düşünebiliriz.
Göçmenlerin %48’i yeni nesil göçmen iken, bazı ülkelerde bu oran oldukça yüksek.
Yeni Göçmenlerin tüm göçmenler içinde oranına bakıldığında; yeni nesil göçmenler için
Birleşik Krallık, Hollanda, Singapur, İsrail, Yunanistan ve İrlanda popülerliğini artırmış görünüyor. ABD, İsviçre, Fransa, Avusturya ve Belçika ise yeni nesil göçmenlerin daha az
görüldüğü ülkeler.
Son 2 yılda en çok yurt dışında göç veren ilin İstanbul olduğunu düşünebiliriz. Yeni nesil göçmenler, eski göçmenlere kıyasla daha yüksek oranda (%20 dafa fazla)
İstanbul’dan gelen kişiyi içeriyor. Yeni Göçmenler içindeki İzmirli oranı fazla
değişmezken, Ankaralı oranı azalmış.
Yeni nesil göçmenlerin daha yüksek oranda iş sebebiyle yurt dışında oturum hakkı elde ettikleri görülüyor. Eski göçmenlerin vatandaşlık oranı daha yüksek; bunun sebebi
yaşadıkları ülkelerin vatandaşlık için şart koştuğu yılı tamamlamış olmaları veya başka bir sebeple yurt dışında bulunuyorken evlenerek vatandaşlık almaları olabilir. Girişim ve
yatırım sebebiyle edinilen oturum hakkı, yeni nesil göçmenlerde eski göçmenlerin 2 katı seviyesinde.
Yeni nesil göçmenler ile eski göçmenlerin Türkiye değerlendirmelerinde önemli bir fark görülmüyor.
Sağlık sistemi ve kariyer fırsatlarıyla ilgili olaran yeni göçmenler daha iyimser
gözükürken; eğitim sistemi, canlı şehir hayatı, güvenlik, hava ve çevre temizliği konusunda daha kötümserler. Bu fark, eski göçmenlerin Türkiye’de bulunmadığı yıllarda
gerçekleşen ve yeni nesil göçmenlerin şahit olduğu olumlu ve olumsuz değişimlerden
kaynaklanıyor olabilir.
Yeni nesil göçmenler, eski göçmenlere göre arkadaşlarını, iklimi ve çalışma hayatını daha çok özlemişler. Çalışma hayatının özlemi, yeni nesil göçmenlerin çok daha yüksek
oranda işlerini bırakarak ev hanımı olmalarından kaynaklanıyor olabilir. Eski göçmenlerin iklimi daha az özlemeleri ise yıllar geçtikçe bulundukları ülkelerin iklimine alışmak olarak
yorumlanabilir. Eski göçmenler ise deniz ve sahilleri, canlı şehir hayatını, gece hayatını ve kültürel olanakları yeni göçmenlere göre daha çok özlüyorlar. Son 2 yılda taşınmış
olanların son yıllarda Türkiye'de deneyimledikleri gece hayatı ve şehir hayatı, daha önce
taşınmış olanların özlediklerinden çok farklı ve daha az cazip olduğu için olabilir.
Yeni nesil göçmenler ile eski göçmenlerin Tükiye’ye dönüp dönmeme kararlarını karşılaştırdığımızda eski göçmenlerin içinde Türkiye’ye DÖNMEME kararı verenlerin oranı
daha yüksek, yeni nesil göçmenler ise daha çok kararsız barındırıyor; yeni nesil
göçmenler karar verebilmek için bazı şartların gelişmesini ve belirsizlikten kurtulmasını bekliyor gibiler.
BÖLÜM 5) POTANSİYEL GÖÇMENLER: SIRADA KİM VAR? YOLCULUK NEREYE?
Göç Yolları Araştırması'nın son bölümünde katılımcılardan halen Türkiye'de
yaşamakta olanlarla görüşme yapıldı ve kendilerine yurt dışına taşınma planları ile kaygıları hakkında sorular yöneltildi.
Göç Yolları Araştırması'na katılan ve yurt dışına taşınmak istediğini belirten 179
kişinin demografik profili incelendiğinde potansiyel göçmenlerin, hali hazırda göçmen olanlara göre; daha genç, daha çok çocuksuz oldukları görülüyor. İçlerinde çalışanlar,
çalışanların içindeyse şirket sahibi veya üst düzey yönetici olanlar daha yüksek.
Diğer yandan; potansiyel göçmenlerin %61’i üniversite, %33’ü yüksek lisans mezunu. Bu grup içinde çalışanlar, çalışanların içindeyse şirket sahibi veya üst düzey yönetici olanlar
daha yüksek.
Potansiyel Göçmenlerin yarısından çoğunun (%55) planı önümüzdeki 1 yıl içinde taşınmak. Her 10 kişiden 3'ü ise 2-4 yıl gibi yakın gelecekte taşınma planı yapıyor.
Potansiyel göçmenlerin yeni hayatlarını kurguladıkları ülkeler arasında Kanada ilk sırada yer alıyor. Kanada'yı ABD, Birleşik Krallık ve Almanya takip ediyor. Gerçekleşen
göç ile planlanan göç arasındaki ilişkiye ülkeler bazında bakıldığında; Kanada'ya ve Birleşik Krallık'a varolandan daha büyük oranda bir göç planlanırken, Amerika'ya ise
varolandan daha düşük oranda bir göç planlandığı görülüyor. Almanya hem bugüne kadar aldığı göç hem de gelecekte planlanan göç anlamında değerlendirildiğinde benzer oranda
cazibesini koruyabilmiş ülkelerin başında geliyor.
Potansiyel göçmenlerin göç senaryolarının ilk unsurunu eşlerinin süreli yurt dışı görevi, yani “expatlık” oluşturuyor. Bunu girişimcilik, yine eşlerin ancak bu defa süresiz
olan bir sözleşme ile taşınmaları ve eğitim unsurları takip ediyor. Potansiyel göçmenlerin
girişimci, yatırımcı olarak veya taşınmaz satın alarak oturum hakkı kazanma planları, göçmenlerin bu sebeplerle oturum hakkı edinme oranlarının çok altında. Eşinin işiyle veya
evlenerek taşınma oraları ise planlananların üzerinde gerçekleşmiş.
Potansiyel göçmenlerin önlerindeki göçmenlik süreci ile ilgili endişelerinin başında aile, arkadaş, komşu özlemi, yurt dışında yaşayabilecekleri sağlık sorunları ve bu
sorunlarda sağlıkçılara erişimdeki zorluk ve maddi kaygılar oluşturuyor. Özlem çok 'ortak ve olmazsa olmaz' bir endişe olarak baş sırada yer alırken, devamında gelen daha
yaşamsal geçim derdi, iş kaygısı gibi endişeleri daha sosyal, çocukların adaptasyonu, yalnızlık ve iklimle alakalı endişeler takip ediyor.
Potansiyel Göçmenin endişeleriyle, göçmenlerin yaşadığı zorlukları ve özlemleri
karşılaştırdığımızda ise; aile, arkadaş özlemi konusunda her iki kesimin de hemfikir olduğunu görüyoruz. Maddi kaygılar ve geçim derdi de göçmenlerin en zorlandıkları
konular arasında yer aldığı için yerinde bir endişe olarak ortaya çıkıyor. Göçmenlerin yurt dışında en az memnun oldukları unsur sağlık sistemi olduğu için potansiyel göçmenler
sağlık sistemiyle ilgili endişelerinde de haksız sayılmazlar.
Sosyalleşememek, yalnızlık, çocukların okula adaptasyonu ve ırkçılığa maruz kalmak; potansiyel göçmenin endişesinin aksine, göçmenlerin zorluk yaşadıkları alanlar
arasında ilk sıralarda yer almıyor; ancak potansiyel göçmenlerin hafife aldıkları bir konu
varsa; o da kesinlikle yemekler ve mutfak! Zira Türk mutfağına ve yemeklere olan özlem Göçmenler için ilk sıralarda yer alıyor.
Teşekkürler…
İletişim için; [email protected]
Esra İyioğan Pencereci: [email protected] Pınar Erbas Erdurmaz: [email protected]