algilama abdulkadir c

Post on 20-Feb-2016

256 Views

Category:

Documents

0 Downloads

Preview:

Click to see full reader

DESCRIPTION

algılama

TRANSCRIPT

ÖNLEYİCİ UNSUR OLARAK ALGILARIN YÖNETİMİ

Prof Dr Abdülkadir Çevik

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı

Politik Psikoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü

Politik Psikoloji Derneği Başkanı

Türkiye Grup Psikoterapileri Derneği Başkanı

13 Nisan 2013

Başkent Üniversitesi

1

• Algı: Bir şeye dikkati yönelterek o şeyin bilincine varmak,idrak.

• Algılama: Algılamak işi,idrak etme

• Algılamak: Bir olayı veya bir nesnenin varlığını duyum yoluyla yalın bir biçimde bilinç alanına almak,idrak etmek

2

• Gerçekliğin sözlük anlamı “gerçek bir olay, durum veya gerçek olayların bütünü” olarak tanımlanmaktadır. Öte yandan algı “algılamanın sonucu, zihinsel bir imge; duyu organları ile çevredeki etmenlerin algılanması; sezgisel bilinç” olarak tanımlanmaktadır.

3

• Psikolojik bir pencereden bakıldığında algı nesnelerin, durum veya olayların duyu organlarına iletilen uyarıcılar neticesinde farkında olma halidir. Bu durum bellekten gelen farkındalığın dışındadır. Algı alımlamadan sonra gelir. Bu nedenle de algı bellek ile bağlantılır.

4

• Algı karmaşık bir psikolojik ve sosyal etmenler ile gerçekleşmektedir. Algı önce kişisel değerler ile belirlenen dikkat ile başlar. Birey kendi değerleri doğrultusundaki olay, kişi veya durumlara ilgi gösterir. Bu nedenle bir uyaranın algı ile sonuçlanması için kişinin dikkatini çekecek bir uyarıcıya ihtiyaç vardır.

5

• Beş duyu organı ile farkedilen uyaranların belleğe işlendiği, oradan da daha önceden zihinde kodlanmış mesajlara dönüştürüldüğü söylenebilir. Değer yargılarımız, grup normlarımız ve grubumuzun ritüelleri bize ulaşan verileri anlamlı mesajlara dönüştürmede büyük rol oynarlar.

6

• Bize ulaşan verileri kodlamak ve anlamlı bilgiye dönüştürmek olayları ve çevremizi algılamamız ile sonuçlanır. Ancak medya ve grup dinamikleri gibi dışsal yapay faktörler bu sürece etki ederek gerçekliği farklı bir şekilde algılamamıza yol açabilmektedir.

7

• Algı iki basamaklı bir süreçtir. Birinci basamak kişinin ihtiyaç ve ilgi alanına bağlı olan seçici dikkattir. İkinci basamak ise, kişilerin duyu organları ile elde ettikleri verilere belirli anlamlar yükledikleri organizasyon basamağıdır.

8

ALGI VE MEDYA

• Günümüzde çevremiz algılarımıza yönelik birçok bilgi kaynağı ile doludur. Modern dünya enformasyon yüzyılı olarak da tanımlanmaktadır. İnternet, kablolu televizyon, uydu ve bilgi teknolojisindeki diğer gelişmeler bir yandan hayatı kolaylaştırmakta ancak öte yandan da gerçek ve ilüzyon arasındaki farkın ayrılmasında zorluk yaratmaktadır.

9

ALGI VE MEDYA

• Medya bilgiyi depolayan ve aktaran araçlar olarak tanımlanmaktadır. Algı yönetimi çerçevesinde ele alındığında medya bilginin üretildiği, abartıldığı ve çarpıtıldığı bir araç olarak tanımlanmaktadır. Şekil değiştiren bilgi ise gerçeklik olmaktan çıkar ve bir simulasyon haline gelir. Gerçekliğin maskelenmiş yanlızca bir yansıması olan bu imgenin artık hakikat ile hiçbir ilgisi kalmaz, dezenformasyon halini alır.

10

ALGI VE MEDYA

• 1960 ihtilali öncesinde gençlerin kıyma makinelerinden geçirildiği söylentileri ve haberleri keza 28 Şubat döneminde medyada yer alan “Türkiye İran gibi olacak” haberler toplumsal algının şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Bu şekilde hedef kitle elde edilmek istenenler doğrultusunda yönlendirilmiştir. Çünkü algı yönetilen bir iletişim sürecidir. Yaşanan durum, olay, olgu ve çevre koşulları kontrol edilmeden algı yönetilemez. Bu açıdan algı yönetiminin bir çeşit yumuşak güç olduğu ve hedefinin gönülleri ve zihinleri fethetmek olduğunu söyleyebiliriz.

11

ALGI VE MEDYA

• Walter Lippman’a göre algı ve gerçeklik arasındaki uçurum modern dünya ile daha da genişleyerek, sosyal, siyasal ve ekonomik hayatın içerisindeki karmaşıklık kitle iletişim araçlarının zihnimizdeki imgeleri değiştirmesi ile hız kazanmıştır.

12

ALGI VE MEDYA

• Lippman, kitlelere sunulan söz ve imgelerin bir çeşit sanal gerçeklik yarattığını ve istenilen şekilde davranış geliştirmede etkili olduğunu söylemektedir. Bu açıdan algı yönetimi kavramının bir çeşit yumuşak güç olarak kullanıldığını ve hedefinin gönülleri ve zihinleri fethetmek olduğunu söyleyebiliriz.

13

ALGI VE MEDYA

• Kitle iletişim araçlarının yaygınlığının artması, iletişim ve bilgi akışının coğrafi sınırları aşarak tüm dünyaya nerdeyse aynı oranda yayılması, toplumlar arası gerginliklerde, bunların çözümünde ve kışkırtılmasında da önemli bir rol oynamaktadır. İletişim araçlarının etkili kullanımıyla gruplar arası düşmanlıklar körüklendiği gibi kardeşlik ve birlik duyguları da yaratılabilmektedir.

14

ALGI VE MEDYA

• Propaganda yöntemleri, büyük grupların kimliğinin temellerini oluşturan unsurları hedef alarak bunları güçlendirebilmekte ya da zayıflatabilmektedir. Grup kimliğinin devamlılığı için çözüm yollarını, topluma aktarabilmektedir.

15

ALGI VE MEDYA

• Özellikle egemenlerin belirlediği çözüm yolları medya tarafından etkili bir şekilde aktarılmaktadır. Böylece grubu oluşturan bireyler; kişisel ve grup kimliklerinin saygınlığını korumak için sadece bu yollara başvurabilmektedir. Bu yollar; yapıcı ve onarıcı liderler tarafından sunulduğunda, grubun ve bireylerin kimliğini zenginleştirecek bir fonksiyon üstlenebilirler.

16

LİDERLER VE TOPLUMSAL ALGI

• Liderler, uluslararası ve iç olaylarda izlenecek politikalar ve propaganda konusunda karar alırken büyük miktarlarda veri ve bilgiyi akıl süzgecinden geçirmektedirler. Bunların içinde ulusal ilgiler, halkın istekleri , yabancı düşmanların planları ve iç muhalefet olarak algıladıkları şeyler yer alır.

17

LİDERLER VE TOPLUMSAL ALGI

• Bu konularla ilgili gelen bilgilerin açık ve liderin iç dünyasının sakin olduğu durumlarda , akılcı politik uygulamalardan, ruhsal etkiler işin içine karıştırılmadan bahsedilebilir. Bununla birlikte; alınan kararlar, liderin ve temsil ettiği grubun içinde bulunduğu stressli ve karmaşık bir ortamda alınıyorsa, bireysel dürtüler, ruhsal ihtiyaçlar daha ön plana çıkararak, verilecek politik karara etkide bulunabilmektedir.

18

LİDERLER VE TOPLUMSAL ALGI

• Gergin ve karmaşık bir ortamda; liderlerin ruhsal özellikleri, temsil ettikleri büyük grubun geneline de yansıyarak, grubun gerginlik, sorun ve çözümle ilgili algılarını etkileyebilmektedir. Özellikle toplumun kendisini çaresiz ve yardımsız hissettiği dönemlerde, sorunun kaynağını ve çözüm yolunu gösteren karizmatik liderlere olan bağlılık artmakta, grubu oluşturan bireyler, dünyayı liderlerinin onlara gösterdiği şekilde algılamaya meğilli olabilmektedirler.

19

LİDERLER VE TOPLUMSAL ALGI

• Bunun en güzel örneğini Hitler dönemi Almanya’da görebiliriz. Bu dönemde yoğun bir ekonomik bunalım, fakirlik ve kargaşa yaşayan Alman toplumunda, kendilerine yol gösterecek, kendilerini bu çaresiz ve umutsuz durumdan çıkaracak bir otorite figürüne ihtiyacı ortaya çıkarmıştır.

20

LİDERLER VE TOPLUMSAL ALGI

• Özellikle I. Dünya savaşından sonraki Alman toplumunun genel psikolojik yapısını inceleyen araştırmalarda; Alman’ ların otorite figürüne olan ihtiyaçlarını; Almanların yetiştiriliş tarzları ile gelişen otorite figürlerine olan itaat ve sadakat duygularının kişisel kimliklerinin bir parçası olması ile açıklamışlardır.

21

LİDERLER VE TOPLUMSAL ALGI

• İşte böyle bir ruhsal ve sosyal durum içerisinde bulunan Alman toplumunun, son derece yetenekli bir hatip ve konuşmacı olan Adolf Hitler’ e olan gözü kapalı sadakatı ve itaati, dünyayı Hitler’ in gözünden algılamalarına yol açmış. Hitler’ in sunduğu sorun ve çözüm yolları Alman toplumunun dinamizmini arttırdığı gibi, çözüm için yıkıcı yollara da başvurmalarına yol açmıştır.

22

LİDERLER VE TOPLUMSAL ALGI

• Alman toplumunun Yahudilere karşı algılarında ve davranışlarında psikolojik süreçlerin önemini görebiliriz. Ruhsal ve kişisel özelliklerden arındırılmış bir real politikanın, dünyamızda gelişen kanlı etnik, dinsel ve ideolojik çatışmaları açıklamadaki katkısını yadsımamakla birlikte, bu çatışmaların açıklanmasında ve çözümünde, psikolojik süreçlerin büyük grup dinamikleri çerçevesinde incelenmesi son derece önemlidir.

23

LİDERLER VE TOPLUMSAL ALGI

• Ayrıca bireylerin etnik propagandaların etkisine nasıl girdiklerini, bir lidere gözü kapalı nasıl bağlanabildiklerini anlamak, kanlı çatışmaların doğasının anlaşılmasına katkı sağlayabilecektir.

24

LİDERLER VE TOPLUMSAL ALGI

• Bu nedenle büyük grupların özelliklerini ve bu grupların stress ve kriz dönemlerinde, kendi grup kimliklerini ayakta tutmak için kullandıkları zihinsel mekanizmları ve ritüelleri tanımlamak, aynı zamanda bu grupları oluşturan bireylerin ve liderlerin dünyayı algılama biçimlerini de ortaya çıkaracaktır.

25

LİDERLER VE TOPLUMSAL ALGI

• Keza I.Dünya Savaşı sonrasında parçalanıp dağılan Osmanlı İmparatorluğunda çaresiz ve umutsuzluk içindeki Anadolu halkı Atatürk’ün liderliğinde İstiklal Savaşını başlatılmış ve Cumhuriyeti kurarak yeni bir kimlik algısıyla yaşamını devam ettirmiştir. Anadolu halkı kendini ve dünyayı kurtarıcı olarak gördüğü lideri Atatürk’ün gözünden görmeye başlamıştır.

26

LİDERLER VE TOPLUMSAL ALGI

• Bireylerin kitleler halinde ortak bir şekilde etkilendikleri olaylar sonrasında, bireysel tepkilerden ziyade, grup halinde verilen tepkiler ön plana çıkmaktadır. Özellikle, bir grubun başka bir gruba karşı saldırganca tutumundan sonra ortaya çıkan, aşağılanmışlık ve çaresizlik hisleri, grubu oluşturan bütün bireyler tarafından aynı şekilde hissedilebilmektedir.

27

LİDERLER VE TOPLUMSAL ALGI

• Ancak deprem, sel gibi doğal afetlerden sonra oluşan tepkiler genelde bölgesel olarak kalabilmektedir. Özellikle başka bir grubun bireyleri tarafından kendi grubuna yönelik aşağılama, saldırganlık hisseden bireyler, bilinçli ya da farkında olmadan, bu duyguları kendi çekirdek kimliklerine yönelik saldırı olarak da algılayabilmektedirler.

28

LİDERLER VE TOPLUMSAL ALGI

• Bu nedenle grup kimliğine yönelik zedelenmişlikle aynı anlamda algılanan bireysel zedelenmişlik, bireyler tarafından onarılmaya, benlik saygısı ayakta tutulmaya çalışılır. Bunun sağlanamadığı durumlarda bireysel kimlik dağılma ile karşı karşıya gelir ve kişi içsel olarak büyük bir huzursuzluk yaşayabilir.

29

LİDERLER VE TOPLUMSAL ALGI

• Bu nedenle bireysel kimliğin ya da bireysel kimlikle aynı olarak algılanan grup kimliğinin devamlılığı kişilerin fizik varlığı kadar hayati olmaktadır. Kimlik kaybı ölümle eş anlamlı olarak algılanabilmektedir.

30

LİDERLER VE TOPLUMSAL ALGI

• Volkan büyük grupların psikolojisi ile ilgili yaptığı çalışmalarda büyük grup kimliğini belirleyen yedi önemli ilmikten söz etmektedir:

1. Olumlu duygularla birlikte olan paylaşılmış soyut imgeler deposu

2.Paylaşılmış iyi özdeşimler

3. Öteki olarak algılananların kötü niteliklerinin özümsenmesi

4. Liderin iç dünyasının içselleştirilmesi

5. Seçilmiş zaferler

6. Seçilmiş travmalar

7. Kendi özerkliğini geliştiren simgelerin biçimlenmesi.

31

LİDERLER VE TOPLUMSAL ALGI

• Freud, büyük gruplarda insanları bir arada tutan bu bağların grup bütünlüğü açısından önemini “ordu” sistemi üzerinden açıklamaktadır.

• Özellikle birinci dünya savaşında Alman ordularının yenilgisinde orduyu oluşturan bireyler arasındaki birlik bağlarının zayıflamasının önemli bir etkisi olduğunu belirtmektedir.

32

LİDERLER VE TOPLUMSAL ALGI

• Büyük gruplarda, grup kimliğinin bütünlüğünü tehlikeye atan bir durumla karşı karşıya kaldıklarında bir gerileme sürecine girerek, kendi grup kimliklerini korumak, kendilerini öteki olarak algıladıklarından ayırmak için belirli ortak duygu, düşünce ve etkinlikleri harekete geçirirler.

33

LİDERLER VE TOPLUMSAL ALGI

• Gerileme sürecindeki grubun ne kadar süre ile bu durumda kalacağı, gerilemeyi meydana getiren travmanın özelliğine, grup liderinin kişisel özelliklerine ve grubu oluşturan bireylerin travmayı algılayış biçimine bağlıdır.

34

LİDERLER VE TOPLUMSAL ALGI

• Bir lider gruptaki gerilemeyi, kötücül olarak etkileyerek, grubun devamlı bir şekilde gerileme sürecinde kalmasını sağladığı gibi diğer bir lider grubu gerileme sürecinden çıkararak daha yapıcı bir ilerleme dönemine taşıyabilmektedir. Lidersiz ve gerilemiş toplumlarda ise gerileme süreci bir kaos ortamına dönüşebilir. Birinciye Hitler, ikinciye Atatürk, üçüncüye ise Mısır ve Suriye örnek verilebilir.

35

LİDERLER VE TOPLUMSAL ALGI

• Büyük kitlesel çatışmaların ve saldırganlıkların temelinde, grup kimliğinin korunmasının ve bu kimliğin nasıl korunabileceği ile ilgili grup üyelerinin algıları büyük bir rol üstlenmektedir. Bu bağlamda ; grupların kendi kimliklerini korumak için uyguladıkları ya da uygulayabilecekleri davranış örüntüsünün önceden tespiti ve buna yönelik alınacak tedbirler, kanlı çatışmaların önüne geçebilir.

36

LİDERLER VE TOPLUMSAL ALGI

• “Biz” ve “diğerleri” arasındaki psikolojik sınırı korumak etnik kimliğin bütünlüğünün korunması açısından çok önemli olabilmektedir. Öteki olarak algıladıkları grupla olan benzerliklerin (kültürel, ekonomik, kan gibi) fazla olduğu durumlarda, kendini farklı bir etnik kimlik olarak gören grup, ötekileştirdiği grupla arasındaki küçük farklılıklarla aşırı uğraşmaya başlayabilmektedir.

37

LİDERLER VE TOPLUMSAL ALGI

• Bu konuyla ilgili olarak Freud “küçük farklılıkların narsizmi” terimini kullanmıştır. İnsanlar arasındaki düşmanlık duygularının ortaya çıkmasının temelinde, aslında bir şekilde birbirine benzeyen insanlar arasındaki küçük farklılıkların yattığından söz etmektedir.

38

LİDERLER VE TOPLUMSAL ALGI

• “Arap Baharı” olarak tanımlanan Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki halk ayaklanmaları, dünyanın bir çok ülkesinde ilgiyle takip edilmektedir. Türk halkının bölgeye yönelik hisleri ise diğer dünya ülkelerinden daha farklı olarak ortaya çıkabilmektedir.

39

LİDERLER VE TOPLUMSAL ALGI

• Bölgedeki karışıklıklar, devrilen diktatörler ve halk hareketlerinin karizmatik bir liderden yoksun olarak sürmesi, Türk halkının zihinlerinde yıllardır gömülü olarak yaşayan, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki toprakların kaybedilişi ile ilgili yası ve bu bölgelerin tekrar hamisi olmayla ilgili zihinsel tasarımları –Osmanlı’ yı tekrar diriltmek- aktif hale getirebilir.

40

LİDERLER VE TOPLUMSAL ALGI

• Özellikle Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ı karizmatik bir lider olarak algılayan bölge halkı, Türk halkının bu konuyla ilgili heyecanını ve harekete geçme isteğini daha da arttırabilmektedir.

41

LİDERLER VE TOPLUMSAL ALGI

• Bölge halkları üzerinde tekrar hamilik kurmaya yönelik ısrarcı politikalar, psikolojik olarak gerilemiş ve öfkeli bölge halkları tarafından kolaylıkla, devrilen diktatörya rejimleri ile eş anlamlı olarak algılanabilir ve bölge halkları tarafından algılanan olumlu Türkiye imajına zarar verebilir.

42

LİDERLER VE TOPLUMSAL ALGI

• Özellikle Arap coğrafyasında başlayan olaylarla tetiklenen Osmanlı kimliğinin zihinsel tasarımı, kaybedilmiş toprakların tekrar kazanılmasına yönelik ülküleri aktifleyebileceği gibi, Türk toplumunun yarıda kalan yas sürecini tamamlamasına aracılık ederek, faydalı bir işleve dönüşebilir.

43

LİDERLER VE TOPLUMSAL ALGI

• Böylece Arap baharı ile zihinlerde tekrar tetiklenebilecek Osmanlı kimliği tasarımı Osmanlı İmparatorluğu yıkıldıktan sonra oluşmuş olan modern Türk kimliği ile bütünleşerek, olgun bir kimliğe dönüşebilir. Bunun yanında son zamanlarda Osmanlı ile ilgili dizilerin, tartışma programlarının ve kitapların artması kuşaklar arası bağlantının oluşumuna katkıda bulunabilmektedir.

44

TRAVMA YAŞAYAN GRUPLARIN GELİŞTİRDİĞİ ORTAK ÖZELLİKLER

• Volkan, kolektif olarak bir örselenme ve huzursuzluk yaşayan toplumların gerileme sürecini yaşayan bireylerindeki bazı ortak etkinliklerini bildirmektedir. Buna göre:

• 1)Grup üyeleri bireyselliklerini yitirir.

• 2) Grup gözü kapalı bir şekilde liderin etrafında toplanır.

45

TRAVMA YAŞAYAN GRUPLARIN GELİŞTİRDİĞİ ORTAK ÖZELLİKLER

• 3) Grup “iyi”(lideri izleyen) ve” kötü” (lidere karşı olarak algılanan) parçalara bölünür.

• 4)Grup, kendisiyle düşman olarak algıladığı grupla arasına keskin “biz” ve “onlar” sınırları koyar.

• 5)Grubun ortak ahlak ve inanç sistemleri, kendisiyle çatışmalı olarak algılanana karşı giderek, mutlakçı ve cezalandırıcı bir hal alır.

• 6)Grup aşırı derecede “içe alma” (introjection) ve “ yansıtma” (projection) düzeneklerini uygular.

46

TRAVMA YAŞAYAN GRUPLARIN GELİŞTİRDİĞİ ORTAK ÖZELLİKLER

• 7)Grup ortak kimliğini sürdürmek adına “bir şeyi yapma hakkına” sahip olduğu duygusunu taşır.

• 8)Grup üyeleri giderek artan bir şekilde, büyüsel düşünce ve gerçekliğin bulanması durumunu yaşarlar.

• 9) Grup yeni kültürel fenomenler yaşar ya da grup kimliğini korumak için geleneksel toplumsal adetlerin yenilenmiş biçimlerini yaşar.

• 10)Grubun seçilmiş örselenmeleri ve zaferleri yeniden etkinlik kazanır ve bu da bir zaman çökmesine yol açar.

47

TRAVMA YAŞAYAN GRUPLARIN GELİŞTİRDİĞİ ORTAK ÖZELLİKLER

11) Önderlik, grubun tarihsel sürekliliğini parçalar ve aradaki boşlukları, yeni bir ulus yeni etnik duygular, köktendincilik ya da yeni bir ideoloji, yeni bir ahlak ya da aradaki kötü unsurları temizlenmiş yeni bir tarih ile doldurur.

12)Grup üyeleri, grubun ortak simgelerinden bazılarını proto-simgeler olarak yaşarlar.

13) Düşman olarak algılanan grup, gerileme sürecindeki grubun üyeleri tarafından giderek daha fazla insandan daha aşşağı varlıkları temsil eden ortak imgelerle betimlenir. Bu imgeler böcek, cin, hayvan, canavar olabilmektedir.

48

TRAVMA YAŞAYAN GRUPLARIN GELİŞTİRDİĞİ ORTAK ÖZELLİKLER

• 14) Grup coğrafi ya da yasal sınırları ikincil bir deri olarak yaşar.

• 15)Grup kendisiyle düşman grup arasındaki küçük farklılıklarla aşırı bir şekilde uğraşmaya başlar.

• 16) Önderlik, aile içindeki temel güveni yıkar ve aile içindeki, normal çocukluk çağı gelişiminde ve ergenlik geçişinde ortaya çıkan rollerle çatışan yeni bir tür aile hiyerarşisi yaratır.

49

TRAVMA YAŞAYAN GRUPLARIN GELİŞTİRDİĞİ ORTAK ÖZELLİKLER

• 17) Grup üyeleri kan kavramı ile ve ortak ya da katışıksız varoluşla aşırı ilgili hale gelir.

• 18)Grup arındırmayı simgeleyen davranışlarla aşırı uğraşmaya başlar.

• 19)Grup beğenisi, güzel olanı çirkin olandan ayırmada güçlük yaşar.

• 20)Grup fiziksel çevresini gri-kahverengi, şekilsiz bir yapıya dönüştürür.

50

TOPLUMSAL KRİZLER VE ALGI YÖNETİMİ

• Özellikle son yıllarda yaşanan “Arap Baharı” olarak tarif edilen toplumsal olaylarda bunu izleyebilmekteyiz. Ruhsal olarak gerileme süreci içerisinde bulunan öfkeli Arap halklarının karizmatik bir liderden yoksun olduğu gözlenmektedir.

51

TOPLUMSAL KRİZLER VE ALGI YÖNETİMİ

• İdeolojik bir alt yapıdan ve karizmatik bir liderden yoksun bu halk hareketleri, diktatoryel rejimleri devirmelerine rağmen, bir türlü istikrarı sağlayamamaktadır. Bu kitlelerin karizmatik bir lidere olan ihtiyaçlarını Türk Başbakan’ ı Recep Tayyip Erdoğan’ ın bölge ülkelerine yaptığı ziyarette, halktan aldığı olumlu tepkiden anlayabilirz.

52

TOPLUMSAL KRİZLER VE ALGI YÖNETİMİ

• Böyle bir ortamda kitlelerin lider ve dünya algısını, kimi kendisinden , kimi öteki olarak algıladığını tespit etmek ve buna yönelik bir strateji geliştirmek, bu ülkelerdeki kargaşa , kaos veya kanlı çatışma ortamını önleyebilecektir.

53

TOPLUMSAL KRİZLER VE ALGI YÖNETİMİ

• Bu nedenle bir toplumun ruhsal anlamda bir gerileme yaşayıp yaşamadığını tespit etmek ve gerileme sürecinin özelliklerini bilmek, toplumsal hareketleri oluşturan bireylerin algılarını yönetmede önemli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.

54

TOPLUMSAL KRİZLER VE ALGI YÖNETİMİ

• Bu bağlamda PKK terör örgütün yaratmaya çalıştığı bölünmüşlük, ötekileşmişlik algısının önüne geçebilmek için, iletişim araçlarının etkili kullanımı büyük önem taşımaktadır.

55

TOPLUMSAL KRİZLER VE ALGI YÖNETİMİ

Gerek lider olarak algılanan kişilerin, gerekse de hükümet temsilcilerinin PKK terör örgütü ve Kürt kökenli vatandaşları birbirinden ayıran söylem ve eylemleri ,PKK ve paralel siyasi oluşumların bölge insanının algısında marjinalleştirilmesi, Türk toplumunun ve kendisini Kürt olarak ifade eden bölge insanının öteki/düşman algısının yeniden şekillendirilmesi, öfke ve kızgınlıkların yönlendirilmeleri, Kürt kökenli vatandaşların ayrı bir etnik grup olduğunu toplumsal hafızada belirginleştiren kültürel farklılıklara saygı duyulurken bu farklılıklara vurgu yapılmasının yerine, benzerlikleri daha da ön plana çıkaran yayınların etkili bir şekilde yapılması, Türkiye’deki etnik/ırksal bölünmüşlük algısının önüne geçebilir.

56

TOPLUMSAL KRİZLER VE ALGI YÖNETİMİ

• PKK terör örgütü üyelerinin ve sempatizanlarının grup bütünlüğünde ve kimliğinde önemli bir argüman olan düşman ve katil devlet algısı, örgütün siyasi ve silahlı eylemlerinin temel çıkış noktasını da oluşturmaktadır.

57

TOPLUMSAL KRİZLER VE ALGI YÖNETİMİ

• Örgüte katılımda sadece bu algının açıklayıcı olduğunu söylemek ise yanlış olacaktır. Terör örgütüne katılımda ekonomik, sosyal, kültürel, politik ve psikolojik bir çok neden vardır. Ancak örgüte olan katılım sağlandıktan sonra, örgüt üyelerini bir arada tutan ve yeni kimliklerinin çekirdeğini oluşturan önemli algı “mağdur Kürt halkının kurtarıcısı olma” ve “düşman devlete karşı mücadele”dir.

58

TOPLUMSAL KRİZLER VE ALGI YÖNETİMİ

• Terör örgütü üyesi olmayıp, sempati besleyen bölge halkında da benzer bir algının varlığı saptanabilir. Bununla birlikte bölgenin hayat standartlarını arttırmaya yönelik uygulamalarında PKK sayesinde yapıldığı, PKK olmazsa bu yardımların kesileceğine ilişkin propaganda da ,PKK tarafından bölge insanına aşılanmaya çalışılmaktadır.

59

TOPLUMSAL KRİZLER VE ALGI YÖNETİMİ

• Ancak Van depremi ile birlikte, tüm Türkiye genelinde karşılıksız olarak büyük yardım kampanyaları başlatılmış, bölgeye yönelik kardeşlik duyguları ön plana çıkmıştır. Bu duygular örgüt üyelerinin ve sempatizanlarının kimliğinde yer edinmiş “kötü devlet” imajinasyonuna uymamaktadır.

60

TOPLUMSAL KRİZLER VE ALGI YÖNETİMİ

• Bu nedenle örgüt üyelerinin ve grubun kimliğinde bir rahatsızlık meydana gelmesi mümkün gözükmektedir. Bu rahatsızlığa tahammül edebilme kapasitesi olanlarda kötü devlet imajının olumlu yönde değişmesi beklenebilir. Böylece iyi ve kötü duyguları kimliğinde entegre edebilenlerde daha gerçekçi bir dünya görüşü olabilecektir.

61

TOPLUMSAL KRİZLER VE ALGI YÖNETİMİ

• Kimlik çekirdeğindeki kötü devlet imajinasyonuna aksi duygulara tahammül edemeyenlerde ise, yardım çabaları ve kardeşlik duyguları değersizleştirilebilir, görmezden gelinebilir, kötü devlet imajinasyonunu beslemek için ufak olaylar abartılabilir ya da devlet ve kurumlarını kışkırtacak, toplumda gerginlik yaratacak sansasyonel eylem ve söylemlere başvurulabilir.

62

TOPLUMSAL KRİZLER VE ALGI YÖNETİMİ

• Bu nedenle terör örgütü mensuplarının sansasyonel silahlı eylemlerinin gerçekleşmesi şaşırtıcı olmayacaktır.

63

TOPLUMSAL KRİZLER VE ALGI YÖNETİMİ

• Bu dönemde özellikle medyada kardeşlik duygularına ve bölge halkı ile olan farklılıklardan ziyade benzerlikleri öne çıkaran yayınların yapılması, gönüllülerin Van’ a gitmeye devam etmesi ve devleti temsil eden devlet görevlilerinin halk ile olan sıcak ilişkilerinin aksamadan devam etmesi kardeşlik ve bütünleşme duygularını pekiştirecektir..

64

TOPLUMSAL KRİZLER VE ALGI YÖNETİMİ

• Bunun yanında bu büyük kardeşlik duygularının gelecekte de hatırlanması için, Van’ a yapılacak bir KARDEŞLİK ANITI , yaşanan kardeşlik duygularını halkın zihninde canlı tutmayı sağlayabilecektir. Doğal bir afet sonucu gelişen bu travmamız, belki de toplumsal birlik ve bütünlüğümüz için bir mihenk taşı haline gelebilecektir.

65

TOPLUMSAL KRİZLER VE ALGI YÖNETİMİ

• Bunun yanında Bingöl’de canlı bombanın üzerine atlayarak çocuklarını kurtaran Hatice Belgin’in terörle mücadelede halkın desteğinin önemini vurgulayan bir ANITI’nın yapılması ve bu anıtın Bingöl’ ün simgesi haline getirilmesi, Bingöl halkı özelinde ,tüm bölge insanının duygusal dünyasında kalıcı bir etki yaratabilecektir.

66

TOPLUMAL KRİZLER VE ALGI YÖNETİMİ

• Yeni başlayan çözüm sürecinde başarıya ulaşılabilmesi için hem terör örgütünün ve sempatizanlarının hem de devletin tarihsel süreç içinde yaptıkları hataları görüp kabullenebileceği ve birbirlerine empatik bir özür dilemeleri sonucu gelişecek olumlu duygusal algılarla barış içinde yaşam koşulları gerçekleştirilebilir.

67

ALGI YÖNETİMİ İLE İLGİLİ BAZI ÖRNEKLER

• Atatürk’ün “Ne Mutlu Türküm Diyene” deyişini PKK “Ne Mutlu Türk Olana” diye algılatarak etnik tahrik yaratması ve buna önlem alınamaması.

• Atatürk İzmir’e girince ayakları altına serilen Yunan Bayrağını çiğnemeyerek düşmanlığı devam ettirmek istemediği algısı yaratmış ve bunun sonucunda Veznizelos Türkiye’ye gelerek Atatürk’le dostça konuşabilmiştir.

68

ALGI YÖNETİMİ İLE İLGİLİ BAZI ÖRNEKLER

• 1974 Kıbrıs savaşına “BARIŞ Harekatı” adı verilmesi ve Bülent Ecevit’in bu harekatın yalnız Kıbrıs’a değil Yunanistan’a da barış getireceği açıklaması düşman olmak istemediğimiz yönünde önleyici bir algı oluşturma girişimidir.

69

ALGI YÖNETİMİ İLE İLGİLİ BAZI ÖRNEKLER

• Başbakan Erdoğan’ın seçim sonuçları alındıktan sonra yaptığı balkon konuşmaları kaybeden partilerin sempatizanlarına yönelik oluşabilecek tepkileri önlemeye yönelik yumuşatıcı bir etki sağlamıştır.

70

ALGI YÖNETİMİ İLE İLGİLİ BAZI ÖRNEKLER

• Dünya ekonomik krize girdiğinde başbakan’ın bize teğet geçer demesi toplumsal endişeleri önleyici bir girişim olarak düşünülebilir.

• Van depreminde Türkiye’nin her tarafından yardımların ve desteğin gelmesi PKK’nın karşıt düşüncelerine yönelik olarak Ulusal bütünlüğün vurgulanması algısını oluşturmuştur.

71

ALGI YÖNETİMİ İLE İLGİLİ BAZI ÖRNEKLER

• Cumhurbaşkanının Futbol maçı dolayısıyla Ermenistan’a gidip maçı izlemesi dünya kamuoyuna Türkiye’nin diyalog yanlısı olduğu algısını oluştururken uzlaşmaz tavrı hakkındaki algıyı kısmen zayıflatmıştır.

72

ALGI YÖNETİMİ İLE İLGİLİ BAZI ÖRNEKLER

• Dış İşleri Bakanı ve Başbakanın Almanya ziyaretleri Almanya’da Türklere yönelik ırkçı saldırılara karşı Türkiye’nin duyarlılığı ve oradaki vatandaşlarımızın yanında olduğu algısıyla korkmalarına ve dolayısıyla Almanya’yı terk etmemeleri gerektiği algısına yol açacaktır.

73

ALGI YÖNETİMİ İLE İLGİLİ BAZI ÖRNEKLER

• Suudi Arabistan’ın Belediye seçimlerini halka açması.

• Fas’ta kralın hükümeti değiştirmesi .

• Ürdün kralının sosyoekonomik önlemler alması .

• Rusyada muhalif Kasparov’un baskı altına alınıp tutuklanması ve bu tutuklamada Putin’in onu aşağılayarak ve değersizleştirerek bu girişimi gerçekleştirmesi.

74

ALGI YÖNETİMİ İLE İLGİLİ BAZI ÖRNEKLER

• Fransa’da dış işleri bakanının Tunusta yaşananları önceden kestirememesi nedeniyle görevden ayrılarak Alan Juppe’nin bakanlığa getirilmesi.

• Çeçenistan’da Rusya kendi yanlısı olan Kadirov’un aracılığıyla algılamayı denetlemesi.

• Bir Kürt kızının “Benim için öldürmeyin” deyişinin açılımda yeterince kullanılamaması.

75

ALGI YÖNETİMİ İLE İLGİLİ BAZI ÖRNEKLER

• Üst Rütbeli subayların resmi kıyafetleriyle Cuma Namazına katılması ordu ile ilgili dinsizlik algısını değiştirebilirdi.

• Ordu mensuplarının ve yakınlarının örtülü kadınlara yönelik tepkilerinin onları ittiği cephede sıkışıp kalmalarına yönelik bir girişimde bulunmamaları.

76

ALGI YÖNETİMİ İLE İLGİLİ BAZI ÖRNEKLER

• 1926 yılında Suudiler peygamberin evini yıkmak istediklerinde Atatürk böyle bir durumda silahla müdahalede bulunabileceğini söylemesi Atatürk’le ilgili ön yargılı gruplara karşı kullanılmamıştır.

• Keza Atatürk son nefesini verirken essalamün aleyküm diyerek mırıldanması topluma yeterince yansıtılamamıştır.

77

ALGI YÖNETİMİ İLE İLGİLİ BAZI ÖRNEKLER

• Terörizm toplumun bir kesiminden de olsa destek buldukça sonlanmaz. Bu nedenle terörizme karşı ciddi bir tepki oluşturacak algı yönetimi gerçekleştirilmemiştir.

• Teröre karşı önleyici bir unsur olarak toplumu temsil eden tüm siyasi partilerin bir bütünlük içinde düşünme ve hareket etme algısı oluşturulamamıştır.

78

ALGI YÖNETİMİ İLE İLGİLİ BAZI ÖRNEKLER

• Suriye ile ilişkilerde dost iken düşman olduk. Bir gün savaşmak zorunda kalırsak neden düşman olunduğu konusunda yeterli bir algı denetimi olmadığı için tereddüt yaşanabilir.

79

ALGI YÖNETİMİ İLE İLGİLİ BAZI ÖRNEKLER

• PKK’nın Türklerin olduğu kadar barış içinde kardeşçe yaşamak isteyen Kürtlerinde önündeki bir engel ve sorun olduğu algısını oluşturmak ve Kürtlerin tepki vermesini sağlamak daha iyi ve olumlu sonuç verebilir.

• Irak Savaşı öncesinde Saddamın Kitle imha Silahlarına sahip olduğu algısının tüm dünyaya yapılarak savaşa zemin hazırlanması.

80

ALGI YÖNETİMİ İLE İLGİLİ BAZI ÖRNEKLER

• T.C.’nin kaldırılması ve sosyal medya.

• PKK’nın T.C.’yi öteki ve yok edilmesi gereken bir simge olarak algılatmaya çalışması.

• Anayasa yapma sürecinde yalnızca Kürt etnisiteye göre düzenleme yapılacağı algısının önlenmesi.

81

TEŞEKKÜRLER Prof.Dr.Abdülkadir Çevik

82

top related