balıkesir Üniversitesi merkez kütüphane bülteni
Post on 16-Mar-2016
231 Views
Preview:
DESCRIPTION
TRANSCRIPT
Balıkesir Üniversitesi Merkez Kütüphane
BBİİLLİİMM MMEERRKKEEZZLLEERRİİ
Feza Gürsey Bilim Merkezi-Ankara
Kütüphane Bülteni Yıl : 8 Sayı : 4 Ekim : 2011
İÇİNDEKİLER
Prof. Dr. Bülent Yılmaz:”Ebeveynler Sınıfta Kaldı” 04
Kütüphane Ziyaretçileri Araştırması 18
Bilimsel Makale Patlaması 110
470 Dilde 220 Milyon Kitap 11
Bilim Merkezleri 12
Van Depremi Sonrası Üniversite Kütüphanesi 14
Depremzede Çocuklara Gezici Kütüphane 16
“Hayalimdeki Kütüphane” Resim Sergisi 17
Kahire’nin Kütüphane Taksileri 19
Nükleer Sızıntıya Türk Buluşu 20
Anadolu’da Kleopatra İzleri 22
Kitap Tanıtımı 24
Film Tanıtımı 25
Bizden Haberler 26
Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.
Dr. Bülent Yılmaz'ın yaptığı bir araştırma, öğrencilerin annelerinin
yüzde 49, 7'sinin, babalarının ise yüzde 39, 5'inin hiç kitap
okumadığını ortaya koydu.
Sayfa 4 Kütüphane Bülteni
Ekim 2011
EBEVEYNLER “SINIFTA KALDI”
Anne-babaların büyük bölümü ne çocuklarına hediye olarak kitap
tercih ediyor ne de çocuğunu kitapçıya götürüyor.
Ankara’daki 8 merkez ilçede okuyan ilköğretim 5. sınıf öğrencilerinin
’okuma ve kütüphane kullanma alışkanlıklarında ebeveynlerinin
duyarlılıkları’nı araştıran Prof. Dr. Yılmaz, bunun için 344 öğrenciye
anket çalışması uyguladı.
Anket sonuçları, ebeveynlerin çocukları için okuma ve kütüphane
kullanma alışkanlıkları konusunda iyi birer model olamadığını ortaya koydu.
Araştırma sonuçlarına göre, çocukların ebeveynleri çoğunlukla ilk ve
ortaöğretim mezunu. Ebeveynlerden annelerin sadece yüzde 14,8’i
üniversite mezunu iken bu oran babalarda yüzde 27,6’ya yükseliyor.
Anket kapsamında yer alan ebeveynlerden annelerin yüzde 76,7’si ev
kadını iken babaların yüzde 29,7’si memur, yüzde 28,8’i işçi olarak
çalışıyor. Öğrencilerinin ebeveynlerinin çoğunluğu 31-40 yaş grubu ve
orta gelir düzeyine sahip kişilerden oluşuyor.
ÖĞRENCĠLERĠN YÜZDE 71,7’SĠ OKUMUYOR
Anket yanıtlarına göre, öğrencilerin yüzde 71,7’si ya hiç kitap
okumuyor ya da ’2 ayda bir kitap veya daha az’ okuyor. Okuma
alışkanlığına sahip öğrencilerin oranı ise yüzde 6,8.Öğrencilerin yüzde
70,3’ünün evinde ders kitapları dışında bir kitaplık bulunmuyor.
Sayfa 5 Kütüphane Bülteni
Ekim 2011
Annelerin yüzde 49,7’sinin, babaların yüzde 39,5’inin kitap okumadığının
görüldüğü araştırmada, ebeveynlerin üçte ikisinden fazlasının da çocuğuna
okul öncesi dönemde kitap okumadığı ortaya çıktı.
Rakamlara göre, anne-babaların büyük bölümü ne çocuklarına hediye
olarak kitap tercih ediyor ne de çocuğunu kitapçıya götürüyor. Annelerin
yüzde 78,8’i, babaların ise yüzde 70,9’u şimdiye kadar çocuğunu hiç
kitapçıya götürmemiş.
Ebeveynin, çocuğunun kitap okumasına tepkisinin ne olduğuna yönelik
soruya verilen yanıt ise annelerin yüzde 67,5’i, babaların yüzde 59’unun
bu konuya tepkisiz kaldığı yönünde.
ÖĞRENCĠLER KÜTÜPHANEYE DE GĠTMĠYOR
Çocukların kitap okumasına ilişkin ebeveynlerinin yüzde 66,6’sının ’hiç
bir şey demedikleri’, yüzde 4,7’sinin ’kitap okumak yerine ders çalış
dedikleri’, buna karşın sadece yüzde 28,8’inin ’aferin dedikleri’ ankette,
ebeveynlerin kitap okuma alışkanlıklarına da yer veriliyor. Buna göre,
annelerin yüzde 49,7, babaların ise yüzde 39,5’i hiç kitap okumuyor.
Elde edilen verilere göre, öğrencilerin yüzde 69,2’si kütüphaneye ödev
için gidiyor. Öğrencilerin sadece yaklaşık dörtte biri ödünç kitap alma,
boş vakitlerini değerlendirmek gibi daha anlamlı amaçlarla kütüphane
kullanıyor. Araştırmadan çıkan bir diğer sonuç da ebeveynlerin çocuğunu
kütüphaneye götürmediklerini gösteriyor. Annelerin yüzde 84’ü, babaların
da yüzde 90,1’i çocuklarını hiç kütüphaneye götürmüyor.
’ANNELER ÖNCELĠKLE BĠLĠNÇLENDĠRĠLMELĠ’
Araştırma sonuçlarını değerlendiren Prof. Dr. Yılmaz, okumayan ve
kütüphaneye gitmeyen anne ve babaların okuyan ve kütüphane kullanan
çocuklara sahip olma olasılıklarının yüksek olamayacağını belirtti.
Bir çocuğun okuma ve kütüphane kullanma alışkanlıklarını kazanıp
Sayfa 6 Kütüphane Bülteni
Ekim 2011
geliştirmesinde birçok bireysel ve toplumsal etkenin rol oynadığını belirten
Prof. Dr. Yılmaz, ailenin ise bunlar arasında en temel etken olduğunu
vurguladı. Ebeveynlerin çocukları için güçlü modeller olduğunu anlatan
Prof. Yılmaz, ’Çocuklar doğal olarak ebeveynlerini genelde taklit
etmektedirler. Bu nedenle, ebeveynler kitap okuyarak ve kütüphaneye
giderek çocuklarına bu konuda da olumlu modellik yapmalıdırlar’ dedi.
Bu nedenle, kütüphanelerin bu
konuda çocukların yanı sıra ağırlıkla
ebeveynlere yönelmesinin daha uygun
olacağını söyleyen Bülent Yılmaz,
’Özellikle annelerin ilgili konuda öncelikle
bilinçlendirilmeleri bu araştırmada
belirlenen olumsuzluğun giderilmesine
ciddi katkılarda bulunacaktır’ diye
konuştu.
Ulusal eğitim sisteminde hedeflenmesi gereken okuma alışkanlığı
sıklığının ’ayda 2 ve daha fazla kitap okuma’ olduğu, bunun da ’güçlü
okuma alışkanlığı’ anlamına geldiğine dikkati çeken Prof. Dr. Yılmaz, hiç
kitap okumayan ve ’2 ayda bir kitap ya da daha az’ okuyan öğrencilerin
oranının yüzde 71,7 olduğunu, bunun okuma alışkanlığı konusunda
öğrenciler açısından ciddi bir soruna işaret ettiğini anlattı.
Çocukların doğdukları andan itibaren sürekli görebilecekleri ve
kullanabilecekleri bir kitaplığın, çocuk için ruhsal ve davranışsal
etkenlerden birisi anlamına geldiğinin altını çizen Prof. Dr. Yılmaz,
’Öğrencilerin üçte ikisinden fazlasının evinde bir kitaplığın olmaması ruhsal
ve davranışsal güdülenme açısından öğrenciler için olumsuz bir durum iken
ebeveynler açısından da bu konuda bir bilinçsizlik ve duyarsızlığın
göstergesi anlamına geldiğini söylemek yanlış olmayacaktır’ şeklinde
konuştu.
Sayfa 7 Kütüphane Bülteni
Ekim 2011
Okul öncesi dönemde okuma anlamında çocuk ile kitap ilişkisini
ebeveynin sağlaması gerektiğine dikkati çeken Prof. Dr. Yılmaz, çocuk
kitap ile ne kadar erken dönemde tanıştırılırsa, bunun, çocuğun okuma
alışkanlığı açısından önemli bir avantaj olacağını dile getirdi.
Çocuklarının kitap okuma alışkanlığına tepkisiz kalan ebeveynlerin
oranının yüzde 70 olduğunu vurgulayan Bülent Yılmaz, bu sonucun da ciddi
bir olumsuzluk olarak değerlendirilebileceğini söyledi.
Öğrencilerin kütüphane kullanma alışkanlıkları konusunda da bir nitelik
sorunu göründüğünün altını çizen Prof. Dr. Yılmaz, şunları kaydetti:
’Öğrencilerin yüzde 69,2’si kütüphaneye ödev için gitmektedir.
Öğrencilerin sadece yaklaşık dörtte biri ödünç kitap alma, boş vakitlerini
değerlendirmek gibi daha anlamlı amaçlarla kütüphane kullanmaktadır.
Kuşkusuz, ödev yapmak amacıyla kullanım da belirli ölçüde anlam
taşımaktadır. Ancak bu amaç kalıcı bir kullanım alışkanlığı yaratmada
tercih edilir bir seçenek olarak görülmemektedir. Çünkü öğrenci kısa
süreli bir zorunluluktan dolayı kütüphaneye gelmekte, bu zorunluluk
olmadığı ya da ortadan kalktığı zaman kütüphaneyi kullanmamaktadır.’
Prof. Dr. Yılmaz, araştırmanın ebeveynlerin çocukları için okuma ve
kütüphane kullanma alışkanlıkları konusunda iyi birer model olamadığını
gösterdiğini günümüzde internet tehdidinin bu modellik gereğini daha da
zorunlu kıldığını sözlerine ekledi.
Kaynak: Ġnternet
Kütüphanecilik alanında dünyanın en eski ve saygın kurumlarından
Kütüphane Dergisi’nin (Library Journal) ülke çapında yaptığı araştırma
hayli ilginç sonuçlar içeriyor.
Sayfa 8 Kütüphane Bülteni
Ekim 2011
KÜTÜPHANE ZİYARETÇİLERİ ARAŞTIRMASI
“Müşteri Profilleri: ABD devlet kütüphaneleri kullanıcılarının davranış
ve tercihlerini anlamak” araştırması 2500 katılımcıyla derinlemesine
mülakatlar sonucunda ortaya çıkmış.
Bu çalışma, genel tüketici kitlesi içinde yalnızca kütüphane
tüketicilerini hedef alan ilk araştırma olma özelliğini taşıyor. Sonuçlar
devlet kütüphanelerini kimlerin hangi nedenlerle kullandıklarını ve
kullanımların neye göre değişebildiğini açığa vuruyor.
İnceleme, kütüphane müşterilerine birer içerik tüketicisi gözüyle
bakıyor. Bu tüketiciler hem fiziksel hem dijital içerik tüketebildiğinden
araştırma kütüphane ile kitapçılar ve e-kitap satış platformları gibi
başka kanallar arasındaki ilişkileri analiz ediyor. Amaç, teknolojik ve
toplumsal değişimin hız kazandığı bir dönemde kütüphanecilerin,
yayıncıların ve teknoloji sağlayıcıların tüketici davranışlarını kavramalarını
ve pazardaki taleplere ve ihtiyaçlara uygun yaklaşımlar geliştirebilmelerini
sağlamak.
Ortaya çıkan bazı çarpıcı sonuçlar şöyle:
- Düzenli kütüphane kullanıcıları aynı zamanda aktif kitap alıcıları ve
alışveriş tercihleri kütüphanelerde keşfettikleri kitaplar ve yazarlara
göre şekilleniyor. Kütüphane kullanıcılarının yarıdan fazlası satın
alacakları kitapların yazarıyla kütüphanede tanışmış.
Sayfa 9 Kütüphane Bülteni
Ekim 2011
- Kütüphaneyi en az haftada bir ziyaret eden kullanıcılar tüm medya
türlerinin, e-kitaplar da dahil, aktif tüketicisi ve alıcısı konumunda.
- E-kitap müşterileri küçük ama yoğunlaşmış bir grup ve kitapları
elektronik olarak okumayı tercih ediyorlar, sosyal ağların aktif olarak
kullanıyorlar ve kütüphanenin tüm dijital imkânlarından diğer
müşterilerden daha fazla faydalanıyorlar. Dijital formatlara bağlılıkları
tam.
- Kütüphaneyi ziyaret için en önemli neden koleksiyon. Öte yandan
mekânın havası ve personelin tavrı da kütüphanenin popülerliğini etkileyen
faktörler.
Kaynak: Digital Journal – New York
Türkiye’de 2000 yılında 5 bin bilimsel makale yayımlanırken bu rakam
2009’da 22 bin oldu. En çok makale ise tarım alanında veriliyor.
Sayfa 10 Kütüphane Bülteni
Ekim 2011
BĠLĠMSEL MAKALE PATLAMASI
Ġngiliz haber ajansı Thomson Reuters’ın Ortadoğu ülkelerinin bilim
dünyasındaki yerini tespit etmek için yaptığı bir araştırma Türkiye’nin
2000 yılından beri makale üretiminde büyük rol katettiğini gösterdi.
Türkiye, Bahreyn, Mısır, Ġran, Irak, Ürdün, Kuveyt, Lübnan, Umman,
Katar, suudi Arabistan, Suriye, Birleşik Arap Emirlikleri ve Yemen’de
2000’den 2009 dönemi üzerine yapılan araştırmaya göre Türkiye 14 ülke
içerisinde en fazla akademik makalenin yazıldığı ülke oldu. Türkiye’de
2000 yılında 5 bin akademik makale yayımlanırken, bu sayı 2009 yılında
22 bine çıktı. Böylece Türkiye dünyadaki makalelerin yüzde 0.7’sini
yazarken, 2009 itibariyle yüzde 1.9’unu yazmaya başladı.
ORTADOĞU’DA TIP ALANINDA BĠRĠNCĠ
Türkiye’yi 13 bin 700 artışla Ġran takip ederken, bu artışın geri
kalan 12 ülkede daha az olduğu saptandı. Araştırmaya göre klinik tıp
alanında en çok makale üreten Ortadoğu ülkeleri Türkiye ve Suudi
Arabistan. Ancak Türkiye’deki bilim insanlarının en üretken olduğu alan
tarım. Dünyada tarımla ilgili yazılan makalelerin yüzde 2.87’sini Türkiye
üretiyor. Tıpta bu oran yüzde 2.84, mühendislikte yüzde 2.22,
matematikte yüzde 1.34.
Kaynak: Milliyet Gazetesi
470 dilde 220 milyon kitap bir tık ötede. Dünyanın 171 ülkesinden 72.035
kütüphanenin oluşturduğu bir bilgi ağı bu. Bir tür kütüphaneler kooperatifi yani.
Amerikan Kongre Kütüphanesi‟den Türkiye milli kütüphanesine dünyanın belli
başlı bütün kütüphaneleri sistemin içinde yer alıyor.
Sayfa 11 Kütüphane Bülteni
Ekim 2011
470 DİLDE 220 MİLYON KİTAP
OCLC yani Online Computer Library Center, 1967 yılında ABD‟nin Ohio
eyaletindeki kütüphanelerin bir araya gelmesiyle kurulan bir sistem.
Eyaletteki kütüphanelerin bir online çatı altında toplanmasının kullanımı
kolaylaştırıp yaygınlaştırdığı görülünce de genişletilmesi için çalışmalar
başlıyor. Önce Amerika geneline, arkasından Avrupa ve Asya‟ya yayılan bu
sistem, internet üzerinden üye kütüphanelerinin tümünü erişilir kılıyor.
Bugün OCLC‟ye 171 ülkeden 72.035 kütüphane üye. Üye kütüphanelerin
toplam kitap sayısı ise 220 milyondan fazla. Üstelik 470 dilde kitap
mevcut.
Amaç bilgiye ulaşmak
OCLC Türkiye sorumlusu Sezen Tan, “Amaç, dünyanın neresinde olursa
olsun gereksinim duyulan bilgiye ulaşmak, ulaştırmak ve kütüphane
maliyetlerini düşürmek” diyor ve sistemin işleyişini anlatırken ilginç
detaylar veriyor. Söz gelişi, Sri Lankalı bir araştırmacısınız ve „sınır
sosyolojisi‟ üzerine yapılmış çalışmaları görmek istiyorsunuz dünya
genelinde. Sisteme girdiğinizde, bu konuda yapılmış bütün çalışmalar
sıralanıyor önünüzde. Arkasından da, eğer isterseniz, size en yakın
kütüphaneye yönlendiriliyorsunuz. Diyelim ki, Hindistan‟ın Haydarabad
Şehir Kütüphanesi‟nde aradığınız kitap var. İki arada bir derede
Haydarabad‟a gidemeyeceğinize göre, kütüphanenin online sisteminden
kitaba nasıl ulaşacağınızı da öğreniyorsunuz. www.oclc.org
Kaynak: Hürriyet Gazetesi
Bilimin eğlenceli, heyecan verici ve unutulmaz bir tecrübe olduğunu
söyleyen kaç çocuğa ve gence rastladınız? Fen bilimlerini okul kitaplarından
öğrenen ve öğrendiklerinin günlük hayattaki uygulamalarını görmekte zorlanan
öğrencilerden bilimi yukarıdaki gibi tarif etmelerini bekleyemeyiz.
Sayfa 12 Kütüphane Bülteni
Ekim 2011
BİLİM MERKEZLERİ
Sadece öğrencilerin değil, toplumun genelinde fen bilimleri ve teknolojiye karşı
yaygın olan mesafeli ve ürkek yaklaşımı, olumsuz tutumları ve düşünceleri değiştirmek
için gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler çeşitli girişimlerde bulunuyor.Özellikle 20.
yüzyılın ikinci yarısında hızlanan bu girişimlerden biri de bilim merkezlerinin kurulması
ve ülke çağında yaygınlaştırılması.
Bilim merkezleri bilim ve teknolojiye karşı merakı tetikleyen, keşfetmeye,
öğrenmeye davet eden, okul dışı bir ortamda halkla bilimi buluşturark, toplumda bilim
ve teknoloji kültürünün oluşmasına ve gelişmesine olanak sağlayan mekanlar olarak
tanımlanıyor.
Her yaş ve eğitim düzeyinden insanın ziyaret
edebileceği bir bilim merkezinde çeşitli bitkilerin yer
aldığı ekobahçede geziyor, ellerinize astronot
eldivenleri takarak, astronotların uzayda cisimleri
nasıl kavradığını deniyor, bir rokte yapabilmek için
değişik şekillerdeki gövde, kuyruk, başlık parçalarını
takıp çıkarıyor ve hangisinin daha yükseğe fırladığını
görmek için yaptığınız roketi bir platforma
yerleştirip düğmeye basıyorsunuz.
Kısacası bir bilim merkezini gezerken zaman zaman
gülüyor, şaşırıyor, ama çoğu zaman eğleniyor ve
farkında olmadan öğreniyorsunuz.
İspanya-Valencia’da ki Bilim ve Sanat Şehri
Sayfa 13 Kütüphane Bülteni
Ekim 2011
La Cite des sciences & de l’industrie, cam vitrinlerin ardında her biri farklı wattla
çalışan, elektrikli ev aletleri var. Her bir aletin önünde dinamo gibi çalışan, hareket
enerjisini elektrik enerjisine dönüştüren bir bobin var. Ziyaretçi bobinin kolunu
çevirerek ev aletlerini çalıştırmayı deniyor. Tabii daha çok elektrik harcayan aletleri
çalıştırması için bobini daha çok döndürmesi ve daha çok enerji harcaması gerekiyor.
Türkiye’de Bilim Merkezleri,
Ülkemizde de bir çoğu belediyelerin, bazısı
üniversitelerin samimi girişimşeriyle kurulmuş
çeşitli bilim merkezleri var; Feza Gürsey Bilim
Merkezi (Ankara), İTÜ Bilim Merkezi, Gaziantep
Bilim Merkezi vb.
Gaziantep Bilim Merkezi
Bilim ve Teknik dergisinin Ağustos sayısında yer alan haberin tamamını
okumak ve bilim merkezleri ile ilgili daha bir çok ilginç bilgiye ulaşmak
isterseniz dergiye “Süreli Yayınlar” bölümümüzden ulaşabilirsiniz…
23 Ekim 2011 ’de Van’da meydana gelen 7.2 şiddetindeki deprem
sonrası Yüzüncü Yıl Üniversitesi Kütüphanesi’nde çekilen fotoğraflar
hasarı gösteriyor.Hafta sonu olması nedeniyle kapalı olan
kütüphanede can kaybı olmadı.
Okuryazar herkes gibi, Nişantaşı’nda bir kütüphane aradı.
Sayfa 14 Kütüphane Bülteni
Ekim 2011
VAN DEPREMİ SONRASI KÜTÜPHANE
Sayfa 15 Kütüphane Bülteni
Ekim 2011
a 21
Adana Çukurova Belediyesi tarafından Van'daki çadır kentte kurulan
sosyal yaşam merkezinde, depremzede çocuklar çeşitli etkinliklerle zaman
geçiriyor.
Sayfa 16 Kütüphane Bülteni
Ekim 2011
DEPREMZEDE ÇOCUKLARA GEZİCİ KÜTÜPHANE
Van Atatürk Şehir Stadyumuna içinde revir, mescit, mutfak,
televizyon ve oyun alanlarının bulunduğu bir sosyal yaşam merkezi kuran
Çukurova Belediyesi ekipleri, çocukları farklı bir ortama alarak, deprem
psikolojisinden uzaklaştırmaya çalışıyor.
Çadır kentin bahçesine
kurdukları gezici kütüphane
ile çocukların kitap okumasını
sağladıklarını belirten Van
Kültür ve Turizm Müdürü
Muzaffer Aktuğ şöyle
konuştu:
"Çadır kentleri tek tek dolaşıyoruz. Çocuklarımıza, 3 bin adet kitap ve
internete bağlı bilgisayarlarla hizmet veriyoruz. Amacımız çocuklarımızı bu
deprem psikolojisinin dışına çıkarmak ve boş zamanlarını kitap okuyarak
geçirmelerini sağlamaktır. Gezici kütüphanelerimiz çadır kentleri tek tek
dolaşıyor."
Kaynak: Sabah Gazetesi
Çocukların düşlerindeki kütüphaneleri anlattıkları “Hayalimdeki
Kütüphane Karma Resim Sergisi” 1 - 13 Kasım 2011 tarihleri
arasında Taksim’de bulunan Atatürk Kitaplığı Sergi Salonu’nda…
Sayfa 17 Kütüphane Bülteni
Ekim 2011
HAYALİMDEKİ KÜTÜPHANE
İstanbul’daki çeşitli ilköğretim okullarındaki öğrencilerin hayal ettikleri
kütüphane ve bilgi merkezlerini anlattıkları eserlerden seçilerek oluşan sergi,
Türk Kütüphaneciler Derneği (TKD) İstanbul Şubesi ve İstanbul Büyükşehir
Belediyesi Atatürk Kitaplığı işbirliği ile düzenleniyor.
Birinci Murat Kaymaz (Esenler İlköğretim Okulu)
Sayfa 18 Kütüphane Bülteni
Ekim 2011
Her yıl Kasım ayının ikinci haftasında
kutlanan Dünya Çocuk Kitapları Haftası
kutlamaları kapsamında açılacak sergide,
okuma kültürünün vazgeçilmez bir parçası
olan kütüphanelere çocukların gözünden bakışla
dikkat çekmek ve toplumsal bir farkındalık
yaratmak amaçlanıyor. Eserlerde, çocukların
algıladıkları kütüphane imgesi ile olmasını
istedikleri kütüphaneler arasında köprüler
kuruluyor.
Çocukların sınırsız hayal güçleri ve
renkli dünyalarını yansıtan kırk bir adet
özgün eserin yer aldığı sergide;
ziyaretçiler, çocuklarca hayal edilen çok
farklı özelliklere sahip kütüphanelerin
güzelliklerini keşfetme deneyimi
yaşayacaklar, belki de bu hayallerin
peşine takılıp bunları gerçekleştirmeyi
isteyecekler. Sergilenen eserler,
çocukların özlem duyduğu ve görmek
istediği yetkililere kütüphanelerin
geliştirilmesi için, büyüklere ve de önemli
ve dikkate alınması gereken ipuçları
taşıyorlar.
Üçüncü Serra Altınkum (Üsküdar Rasathane
İlköğretim Okulu)
Sergi adresi :
Atatürk Kitaplığı Sergi Salonu, Gümüşsuyu Mah. Mete Cad. No: 45, Taksim – Beyoğlu İstanbul
Tel. 0212 249 95 65
İkinci Berkant Köklü (Esenyurt Orhangazi
İlköğretim Okulu)
Kahire’nin kalabalık caddelerinde bilgi taksi, yolcularına trafik
karmaşasından biraz olsun uzaklaşma fırsatı sunuyor
Sayfa 19 Kütüphane Bülteni
Ekim 2011
KAHİRE’NİN KÜTÜPHANE TAKSİLERİ
Kahire'de başlatılan ve kâr amacı gütmeyen, "Mısır yolculukta okuyor"
inisiyatifi, uzun ve gürültülü taksi yolculuklarında rahatlama olanağı
sağlamasının yanısıra okuma alışkanlığını da geliştirmeyi hedefliyor.
Taksilerde Mısır edebiyatında 4 ila 6 farklı kitap bulunduruluyor. Son
sekiz ayda, Kahire'deki 120 taksi bu projeye dâhil oldu. Proje hakkında
konuşan taksi şoförü: “Biz taksi şoförleri toplumumuzun gelişmesine
yardımcı olmak istiyoruz. Mısır da okuma yazma bilmeyenlerin oranı çok
yüksek. Eğitim için okumak şart. Cahilliğin işareti diploma sahibi olmamak
değil okuma yazma bilmemek. Diğer toplumlar bizi geride bırakıyor” dedi.
Kaynak: İnternet
Ukrayna (Çernobil), Japonya ve son olarak Fransa…Bu üç ülkenin dünya
tarihine kaydedilecek en önemli ortak özelliği kuşaklar boyu dünyayı
etkileyecek olan nükleer patlamaları.
Sayfa 20 Kütüphane Bülteni
Ekim 2011
NÜKLEER SIZINTIYA TÜRK BULUŞU
1986 yılındaki Çernobil faciasının etkileri hâlâ konuşulmaya devam ederken bub yıl
sadece birkaç arayla meydana gelen Japonya ve Fransa’daki patlamalar, dünyanın
geleceği ile ilgili endişeleri iyice artırdı. Kısa ya da uzun vadede, farklı şekillerde
öldürücü etkisi kesin olan radyoaktif parçacıklar şu an atmosferde serbest halde
dolaşıyor ve ekosistemdeki her canlıyı tehdit ediyor.
Bu tehdide boyun eğmeyen bilim insanlarıysa radyasyonun olumsuz etkilerinden
korunmak için çalışmalarını sürdürüyorlar.Fizik Mühendisi Şükran Can’ın bu çalışmalar
arasında öne çıkan buluşu HGD yani Hibrit Polimer Madde, elektromanyetik spektrumda
en yüksek enerjiye sahip olan GAMA ışını radyasyonuna karşı yeni nesil bir koruyucu.
Can: “Bugün GAMA ışınlarından kalın kurşun
plakalarla korunmaya çalışılmaktadır. Örnek olarak
Inkoloji merkezlerinde GAMA ışını radyasyonunu
tutabilmek için 20 cm. kalınlığa kadar kurşun
plakaların kullanılması öngörülmektedir. Diğer bir
alternatif ise kobalt karışımlı 120 cm. kalınlığa
varan betonarme blokların kullanılmasıdır.Kurşun
aynı zamanda insan sağlığına da zararlı bir
maddedir. Oysa HGD, esnek, çevre dostu kolayca
şekillendirilebilen ve hafif bir maddedir”
Radyoaktif bir kaynaktan çıkan radyasyonu durdurmak için kurşun plakalar
kullanıldığında , GAMA ışını enerjileri ve nötron enerjileri, bu kurşunla temas
ettiğinde, bir zaman sonra kurşunun kendiside ikinci bir radyasyon kaynağı olarak
hareket etmeye başlar.Sonrasında solunan zehirli kurşun oksit gazı akciğer, tiroit ve
deri kanserine neden olur.
Sayfa 21 Kütüphane Bülteni
Ekim 2011
Ekim 2011
Araştırmacı bilim insanı Şükran Can’ın bu buluşu nükleer yakıtlarla ilgili çok önemli
bir soruna da çözüm getiriyor. Can, nükleer atıkların imha edilmesinin yaptığı çalışmaya
göre mümkün olduğunu kaydediyor. Buna göre Gama ışınlarının yapısı değiştirilerek
nükleer atıkların radyosyonunun kaybolması için yüz binlerce sene beklemeye gerek
kalmayacak.
Güneş Patlamasına Dikkat!
NASA’nın 2012’de olacağını
belirttiği “Süper Güneş Fırtınası”
olayına dikkat çeken Şükran Can,
bu olayın gama ışınlarıyla ilgili çok
büyük ikinci tehlike olduğunu
söyledi. Güneş patlamasından
sonra, güneş yüzeyinden kaçan ve
uzayda dolaşan plazma ve çok
yüksek enerji yüklü partiküller
dünya yüzeyine de ulaşacak.
Bu partiküller, enerji santrallerinin bütün elektronik parçalarını, bütün nükleer
enerji güç santrallerinin elektronik parçalarını ve bütün bilgisayarları, elektrikle çalışan
bütün aletleri tahrip edecek.
Popüler Bilim dergisinin Ekim sayısında yer alan haberin tamamını
okumak isterseniz dergiye “Süreli Yayınlar” bölümümüzden ulaşabilirsiniz…
O, güzellik, aşk ve güç denilince akla ilk gelen ölümlü kadın; Antik
Mısır’ın son firavunu ve kraliçesi Kleopatra…
Sayfa 22 Kütüphane Bülteni
Ekim 2011
ANADOLU’DA KLEOPATRA İZLERİ
Kardeşi, aynı zamanda eşiydi. Mısır'da egemen olan Yunanlılar (pek çok antikçağ
toplumunda görüldüğü gibi), asil kanlarına yerli halkı karıştırmamak için kendi
soylarından kişilerle evleniyorlardı. Kardeşini alt etmek için Roma'nın diktatörü Sezar
ile evlenip, onun askerleriyle iktidarı yeniden ele geçirdi. Kleopatra'nın iktidarı
sırasında Anadolu'nun güney kıyıları da dâhil olmak üzere Akdeniz'in doğu kıyısındaki
coğrafyanın denetimi Mısır'ın elindeydi. Ünlü kraliçe, deniz yolculuğuyla çıktığı
seferlerde ve Roma'ya yaptığı yolculukta Türkiye'nin güneyindeki antikçağ
yerleşimlerine uğramış, kumsallarında gezmiş, tuzlu sularında yüzmüş, ılıcalarında
yıkanmıştı.
Onunla ilgili söylenceler arasında günlük ağacından yapılma güzellik kremlerini ve
parfümlerini sürüp, sarısabır bitkisinden aloe veralı aşk iksirini burada yaptığı da var.
Anadolu'nun güney kıyıları, Sezar'ın ölümünün ardından Romalı General Marcus
Antonius'la yaşadığı büyük aşkın da tanığı olmuştu. Kleopatra'nın, sevgilisi Antonius'la
bir süre Tarsus'ta kaldığı biliniyor.
Mısır'ın 7. Kleopatrası olmasına rağmen ondan önceki ve sonraki
Kleopatra'lar hemen hemen hiç bilinmez. İskender'in ölümünün
ardından Mısır'ın yönetimini ele alan güzel kraliçe, entelektüel
birikimi ve dokuz dil bilmesiyle aynı zamanda iyi bir devlet yöneticisi
olarak kazınmıştı zihinlere.Halkının kendisini kabullenmesi için eski
Mısır dinini benimseyip firavun olmuştu. Bir süre sonra kardeşi
tarafından iktidardan uzaklaştırılıp sürgüne yollanmasıyla iktidarı
yeniden ele geçirme mücadelesi başladı.
Sayfa 23 Kütüphane Bülteni
Ekim 2011
Günümüze ulaşan söylencelerden bir başkası, Antonius'la buluşmak üzere Tarsus'a
geldiğinde, kentin limanı Gözlü Kule'de büyük bir törenle karşılandığı ve Deniz
Kapısı'ndan şehre girdiği şeklinde. Bu nedenle Tarsus'un deniz tarafına bakan kapısı
Kleopatra Kapısı olarak tanınıyor. Yapıldığında üç gözlü ve kemerli olan antik kent
kapısının iki gözü 1835 yılında Mısırlı İbrahim Paşa tarafından yıktırıldığı için
günümüzde sadece tek gözü ayakta.
Antonius ve Kleopatra’nın aşklarına ithaf edilen bir başka bölgede Gökava Körfezi’nde
ki antik Sedir Adası.
Efsaneye göre kendisiyle evlenmeyi kabul eden Kleopatra’ya bir hediye vermek
isteyen Antonius, müstakbel eşini balayını geçirmek üzere götüreceği adaya, Mısır’dan
60 büyük gemiyle, çapları 1 mm’den daha küçük ve her tanesi aynı büyüklükte kum
getirtmiş.Mısır ve Girit’te de olduğu bilinen bu özel kumun ateşte patlamak ve büyüteç
altında incelendiğinde hareket ediyor gibi görünmek türünden heyecan verici özellikleri
de bulunuyor.
National Geographic:Türkiye dergisinin Temmuz sayısında yer alan
haberin tamamını okumak ve Kleopatra ilgili daha bir çok ilginç bilgiye
ulaşmak isterseniz dergiye “Süreli Yayınlar” bölümümüzden ulaşabilirsiniz…
KİTAP ADI : İşte Zor İnsanlar
YER NUMARASI : HF 5549.5 Asl 2010
Sayfa 24 Kütüphane Bülteni
Ekim 2011
KİTAP TANITIMI
Yazar : Özden ASLAN
Yayınevi : Elma Yayınevi
Konusu : İşte Zor İnsanlar”, iş hayatında
karşılaşabileceğimiz 3 farklı ve zorlu insan
tipinden bahsediyor. Her bir karakteri de
okuyuculara ayrı bir hikâye ile aktarıyor.
Hikâyelerin en güzel tarafı ise anlaşılır bir dille
yazılmış olması ve mücadele ederken okuyuculara
tavsiyeler vermesi.
Yazar, yaşamın içinden örneklerle zenginleştirdiği anlatımı ile
okuyucuya eğlenceli bir rehber sunuyor. Zor insanları yönetmeyi
öğrenmenin yolu bu kitabı okumaktan geçiyor.
İşte Zor İnsanlar, yarattığı beklentiyi tamamen karşılıyor.
Çevremizde mutlaka bir Demir, Engin Bilgin, Dr. Hüsnü veya Nurcan
vardır. Böyle kişilerle baş etmenin akıl oyunlarıyla dolu yolları bu
kitapta. Zaman zaman güldüren, güldürürken de öğreten harika bir
kitap.
FİLM ADI : Vol.İ
YER NUMARASI : DV00935
Sayfa 25 Kütüphane Bülteni
Ekim 2011
FİLM TANITIMI
Yönetmen : Andrew Stanton
Oyuncular : Jeff Garlin, Elissa Knight,
Ben Burtt
Yapım Yılı : 2008
İMDB Puanı :8.5/10
Türü : Animasyon, Bilim Kurgu, Aile,
Komedi, Macera, Romantik,
Konusu : Dünya gezegenini terk eden
insanlar tarafından unutulduktan sonra, uzun yıllar boyunca yapayalnız yaşayan
ve bu süre içinde programlandığı işle (çöp tasnifiyle) uğraşan robot WALL-E,
günün birinde EVE adlı çok güzel bir arama robotuyla karşılaşır ve hayatı aniden
yepyeni bir anlam kazanır. WALL-E’nin elinde gezegenin geleceğinin anahtarının
olduğunu keşfeden EVE, artık başka bir gezegende yaşayan ve dünyaya güvenlik
içinde geri dönüş haberini heyecanla beklemekte olan insanlara bu bilgiyi rapor
etmek için müthiş bir uzay yolculuğuna çıkar. Ancak WALL-E’ de boş durmamış,
çok beğendiği EVE’in peşine takılarak onunla birlikte galaksiye açılmıştır.
Beyazperdedeki gelmiş geçmiş en heyecan verici ve en yaratıcı komedi macerası
böylece başlar. Geleceğin daha önce hiç hayal edilmemiş vizyonlarını içeren bu
filmde WALL-E’ye, aralarında bir hamamböceği ile bozuk robotlardan oluşan
kahraman ruhlu bir topluluğun da yer aldığı birbirinden ilginç karakterler eşlik
eder.
Veri Tabanı Seminerleri
Kütüphane Oryantasyonları
Sayfa 26 Kütüphane Bülteni
Temmuz 2011
BİZDEN HABERLER
27 Eylül 2011 „de Balıkesir
Üniversitesi Turizm İşletmeciliği ve
Otelcilik Yüksekokulu ve 29 Eylül
2011 „de Fen Edebiyat Fakültesi-
Biyoloji Bölümü Yüksek Lisans
öğrencilerine Elektronik Kaynaklar
Sorumlusu “Gülcan Küçükgüreşgen”
tarafından veri tabanları ve
kütüphane kaynaklarının kullanımı ile ilgili Akademik Oryantasyon Semineri
verilmiştir.
Fen Edebiyat Fakültesi Kimya bölümü akademisyen ve öğrencilerine
kimya veri tabanı “Reaxys” ile ilgili bir tanıtım semineri verilmiştir.
Sayfa 27 Kütüphane Bülteni
Ekim 2011
Her yıl dönem başında özellikle birinci sınıf öğrencilerimiz için
düzenlenen “Oryantasyon Eğitim Seminerlerimiz” başlamıştır.
Kütüphane tanıtımı, kaynakların kullanımı, araştırma yöntemleri
konularında yapılacak oryantasyonlara diğer sınıflardan da dileyen
öğrencilerimiz katılabilirler. Öğrencilerinin bu eğitimi almalarını isteyen
hocalarımız “Formlar” alanından “Kütüphane Oryantasyonu İstek Formu”‟nu
doldurarak bize başvurabilirler. Eğitimler taleplere göre isteyen okullarda
ya da Merkez Kütüphane‟de yapılmaktadır.
Eğitimler Uzman Kütüphaneci
“İdris Karaslan” tarafından
verilmektedir.
KÜTÜPHANE BÜLTENİ
Cilt 8 - Sayı 4
Ekim 2011
Hazırlayan
Gülcan Küçükgüresgen
gulcank@balikesir.edu.tr
Balıkesir Üniversitesi
Merkez Kütüphane
Tel: +90 (0266) 612 14 34
merkutup@balikesir.edu.tr
top related