ĠdĞam konusu: tanimi ve ÇeġĠtlerĠ · 5. Ġdğâm edilecek harflerin, mahreç ve sıfat...
Post on 04-Mar-2020
12 Views
Preview:
TRANSCRIPT
KUR’ÂN-I
KERĠM II
ÜNĠTE
1
ĠDĞAM KONUSU: TANIMI VE ÇEġĠTLERĠ
Haz.: Doç. Dr. Mehmet DAĞ
HEDEFLER
Bu üniteyi çalıĢtıktan sonra;
Ġdğâm kavramının dilsel ve tecvîd ilmi açısından referanslarını
öğrenebilecek,
Ġdğâmın Kur’ân lafızlarındaki uygulanıĢını kavrayabilecek,
Hangi Ģartlarda idğâm yapılabileceğini öğrenebilecek,
Ġdğâmın seslendirmede sağladığı kolaylığı kavrayıp
uygulayabilecek,
Nitelik ve nicelik bakımdan idğâm çeĢitlerini öğrenebilecek,
Temâsül, Tecânüs ve Tekârüb’de kaynaklanan idğâmların
yapılıĢını kavrayabileceksiniz.
ĠÇĠNDEKĠLER
Ġdğâm: Kavramsal Alan
Ġdğâmın Rükünleri
Ġdğâmın ġartları
Nitelik Bakımdan Ġdğâmlar
Nicelik Bakımdan Ġdğâmlar
Ġdğâm Yapmanın Gerekçesi ve Faydası
Ġdğâm ÇeĢitleri
Ġdğam-ı Misleyn
Ġdğam-ı Mütecâniseyn
Ġdğam-ı Mütekâribeyn
Özet
Değerlendirme Soruları
Yararlanılan ve BaĢvurulabilecek Kaynaklar
ĠDĞAM KONUSU: TANIMI VE ÇEġĠTLERĠ 2
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
1. Ġdğâm: Kavramsal Alan
Ġdğâm kelimesi sözlükte, “örtmek, kaplamak” anlamındaki “دغم” kökünden türeyen ve “bir
Ģeyi diğer bir Ģeye veya bir harfi baĢka bir harfe katmak, çiğnemeden yutmak, burnundan
konuĢmak” anlamlarında kullanılmaktadır. Tecvîd terminolojisinde ise,
“ ادخال حرف ساكن مبتحرك حيث يصريان حرفا مشددا: االدغام هو ”
“Sakin bir harfin harekeli bir harfe, her ikisi de Ģeddeli bir harf olacak Ģekilde katılmasıdır”
Ģeklinde tanımlanmaktadır. Bu tanım, idğâm kelimesinin hem Arap dilindeki hem de, tecvîd
ilmindeki kullanımına uygun olarak geliĢtirilmiĢ genel bir tanımdır. Dolayısıyla söz konusu
kelimenin tecvîd ilmi özelinde yapılmıĢ tanımları da, kaynaklarda yer almaktadır. Buna göre bir
tecvîd terimi olarak idğâm kelimesi,
“ احلرفني املتماثلني او املتجانسني او املتقاربني يف آلخرادخال احد : االدغام هو ”
“Mahreç ve sıfatları aynı olan veya mahreçleri bir sıfatları farklı olan ya da mahreçleri ve
sıfatları birbirine yakın olan iki harften birincisini, ikincisine katmaktır” Ģeklinde de,
tanımlanmaktadır. Yani aynı olan veya mahreçleri aynı sıfatları farklı olan ya da mahreç ve sıfatları
birbirine yakın olan iki harf yan yana geldiklerinde ve birincisi sakin ikincisi harekeli olduğunda,
birinci harf ikinci harfin cinsine çevrilir, Ģeddeli harfmiĢ gibi telaffuz edilir.
1. Ġdğâmın Rükünleri
Rükün, bir Ģeyin varlığı kendi varlığına bağlı olan unsura veya bir Ģeyi meydana getiren
bütünün asıl parçalardan her birine verilen isimdir. Bu parçalardan herhangi biri olmadığında bütün
de olamaz. Dolayısıyla bütünün varlığı, bu parçaların her birinin varlığına bağlıdır. Bu bağlamda
idğâmı da meydana getiren veya varlığının bağlı olduğu iki temel unsur vardır. Bunlar “Müdğam”
ve “Müdğamun fih”tir.
a) Müdğam (املدغم): Ġdğâm edilecek olan yani kendisinden sonraki harfe katılacak olan,
birinci sakin harfe denir.
b) Müdğamun fîh (املدغم فيه): Ġdğâmın kendisinde gerçekleĢtirildiği yani sakin olan
birinci harfin kendisine katıldığı, ikinci harftir.
ĠDĞAM KONUSU: TANIMI VE ÇEġĠTLERĠ 3
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
عه فز مجازتهم بت تزبح
Müdğam fih Müdğam Müdğam fih Müdğam
Birinci örneğin ilk kelimesinde kırmızı iĢaretli birinci “ت” harfi müdğam, mavi iĢaretli
ikinci “ت” harfi ise müdğamün fih’tir. Yine ikinci örnekte kırmızı iĢaretli “ل” harfi müdğam, ikinci
kelimede mavi iĢaretli “ز” harfi müdğamün fihtir. Birinci örnekteki kelime “ جازتهمت زبح ” Ģeklinde;
ikinci örnekteki kelime ise ” برفعه ” Ģeklinde okunmaktadır.
2. Ġdğâmın ġartları
Yerine getirilmesi gereken Ģeye veya bir Ģeyin olması ya da olmaması gereken hususlara
Ģart denmektedir. Ġdğâm konusunda da, bir harfin diğer bir harfe katılması için bir takım Ģartlar
bulunmaktadır. Bu Ģartlar yerine geldiği zaman idğâm gerçekleĢmiĢ olur. Bu Ģartları Ģöyle sıralamak
mümkündür:
1. Mudğam ile mudğamun fih’in yazıda yan yana bulunması ve aralarına idğâma mani
bir harfin girmemesi gerekir. Mudğam ile mudğamun fih aynı kelimede bulunabilecekleri gibi ayrı
ayrı kelimelerde de bulunabilirler. Örneğin “ رب” kelimesinde mudğam ile mudamun fih aynı
kelimede iken “قل لن” kelimesinde ayrı ayrı kelimelerdedir.
2. Mudğam sakin, mudğamun fih harekeli olmalıdır. Mesela “ صتقص ال, نتمظن , لناضل ”
gibi kelimelerde bu Ģart bulunmadığı için idğâm yapılmaz. Çünkü idğâm yapabilmek için ilk harfin
(mudğam) sakin, ikinci harfin (mudğamun fih) harekeli olması gerekir. Bu kelimelerde bu kuralın
tersi söz konusudur.
3. Sakin olan mudğam, harf-i med olmaması gerekir. “الذي “ ,”امنوا وعملوا“ ,”قالوا وهم
gibi kelimelerde bu Ģart olmadığı yani mudğam olan harf, med harfi ”يف يوسف“ ,”يف يوم“ ,”يوسوس
olduğu için idğâm yapılmaz. Ancak “عصىا وكانىا” kelimesine dikkat etmek gerekmektedir. Çünkü
mudğam olan birinci “و” harfi, med harfi değil, lin harfi olduğu için bu kelimede idğâm yapılır.
ĠDĞAM KONUSU: TANIMI VE ÇEġĠTLERĠ 4
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
4. Mudğam ile mudğamun fih arasında sekte bulunmaması gerekir. Örneğin “ سكتةكال بل
harfi arasında idğâm yapılması gerekirken sekte olması hasebiyle ”ز“ ile ”ل“ kelimesinde ”ران
idğâm yapılmaz.
5. Ġdğâm edilecek harflerin, mahreç ve sıfat bakımından birbirleriyle mütemâsil veya
mütecânis ya da mütekârib olması gerekir.
6. Birbirleriyle mütemâsil, mütecânis veya mütekârib olan harflerin boğaz harfleri de
olmaması gerekir. Çünkü her ne kadar bu harflerin mahreçleri veya sıfatları arasında benzerlik veya
yakınlık olsa da, bu harfler arasında idğâm yapılmaz. Örneğin “فاصفح عنهم“ ,”افرغ علينا“ ,”فسبحه”
gibi kelimelerde, idğâma konu olan harfler, boğaz harfleri olduğundan idğâm yapılmaz. Zira bu
harfler arasında idğâm yapmak telaffuz açısında oldukça zordur.
3. Nitelik Bakımdan Ġdğâmlar
Ġcra bakımından idğâmlar iki kategoride ele alınırlar.
1. Tam Ġdğâm (االدغام انتام): Tam idğâm, idğâm edilen birinci harfin zat ve sıfat bakımından
ikinci harfin içinde tamamen kaybolması ve ikinci harfe dönüĢmesidir. Diğer bir ifadeyle birinci
harfi, ikinci harfe katarak, Ģeddeli bir harfmiĢ gibi telaffuz etmektir. Örneğin “قد تبني” kelimesinde
,harfinde kalkale yapılmaz ”د“ harfine dönüĢmüĢtür ve telaffuzda ”ت“ harfi, idğâm edildiği ”د“
kelime “قتبني” Ģeklinde okunur.
2. Nakıs Ġdğâm (االادغام انناقص): Nakıs idğâm, idğâm edilen birinci harfin ikinci harfe
mahreç itibariyle dönüĢüp, sıfat bakımından dönüĢmemesidir. Örneğin “لئن بسطت” kelimesinde
idğâm edilen “ط” harfi, mahreç itibariyle “ت” harfinde kaybolmasına rağmen isti’la ve itbak sıfatları
bakımından tamamen kaybolmamakta ve telaffuz esnasında kendini hissettirmektedir. Yine “ من
harfi, özellikle ğunne sıfatı itibariyle seslendirme esnasında bu ”ن“ örneğinde mudğam olan ”يعمل
sıfatının özelliklerini tamamen kaybetmemektedir. Bu nedenle de her iki örnekte icra edilen idğâma
nakıs idğâm denir.
ĠDĞAM KONUSU: TANIMI VE ÇEġĠTLERĠ 5
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
4.1. Tam ve Nakıs Ġdğâmın Tespiti
Az önce de bahsedildiği gibi yapılıĢ bakımından idğâmlar, tam ve nakıs olmak üzere iki
çeĢittir. Bir idğâmın tam veya nakıs icra ediliĢi, icracının/okuyucunun tercihine değil, bir takım
kriterlere bağlıdır. Bu tespit kriterleri Ģunlardır:
1. Ġdğâm yapılan lafızda, müdğam (birinci harf) kuvvetli, mudğamun fih (ikinci harf)
zayıf bir harf ise, nakıs idğâm olur. Mesela “ يعمل من ” ifadesinde, sakin “ن” mahreç itibariyle
kuvvetli, “ي” harfi ise zayıftır. Dolayısıyla mahreci kuvvetli olan harf, mahreci zayıf olan harfe
“ عملمي ” Ģeklinde dönüĢtürüldüğü için bu idğâm nakıs idğâm olur.
2. Ġdğâm yapılan lafızda mudğam (birinci harf) kalın, mudğamun fih (ikinci harf) ince
bir harf olursa yine nakıs idğâm olur. Örneğin “ بسطت, فرطت ” kelimelerinde mudğam olan “ط” harfi
isti’lâ sıfatı sebebiyle kalın; mudğamun fih olan “ت” harfi ise istifâle sıfatı sebebiyle incedir. Kalın
olan harf ince olan harfe dönüĢtürüldüğünden ve böyle bir dönüĢmenin tam oluĢamamasından veya
kalın harfin sesinin ince harfte tam kaybolmamasından dolayı bu idğâm nakıs idğâm olur.
3. Ġdğâm yapılan lafızda, mudğam (birinci harf) ince, mudğamun fih (ikinci harf) kalın
ise veya mudğam (birinci harf) zayıf; mudğamun fih (ikinci harf) kuvvetli bir harf ise tam idğâm
olur. Örneğin “اذ ظلموا” ifadesinde mudğam olan “ذ” harfi ince, mudğamun fih olan “ظ” harfi
kalındır. Dolayısıyla ince harf kalın harfe tamamen “اظلموا” Ģeklinde dönüĢtüğü için buradaki idğâm
tam idğâm olur.
4. Ġdğâm yapılan lafızda, mudğam ile mudğamun fih olan harflerin her ikisi de ince
veya kalın olursa yine tam idğâm olur. Örneğin “ ذلك ثيله ” ifadesinde mudğam “ث” harfi de
mudğamun fih olan “ذ” harfi de ince harflerdir. Dolayısıyla bu harflerin birbirine idğâmına tam
idğâm denir. Bu bağlamda “ رحبت جتارهتم, ان اضرب بعصاك ” örneklerinde olduğu gibi idğâm-ı
misleyn’lerde; “ من لدنا, من رب ” örneklerinde olduğu gibi idğâm-ı bilâ ğunne’lerde ve “ والنجم, والنور ”
örneklerinde olduğu gibi idğâm-ı Ģemsiye’lerde, her zaman tam idğâm yapılır.
ĠDĞAM KONUSU: TANIMI VE ÇEġĠTLERĠ 6
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
5. Nicelik Bakımdan Ġdğâmlar
Ġdğâmlar, nicelik bakımdan idğâm-ı kebir ve idğâm-ı sağir olmak üzere iki kısma
ayrılmaktadır. Mudğamın yani birinci harfin harekeli veya sakin olmasına göre idğâmlar, değiĢik
nedenlerle büyük veya küçük idğâm diye adlandırılırlar.
1. Ġdğâm-ı Kebir (االدغام انكبيس): Türkçe’de büyük idğâm anlamına gelen idğâm-ı kebir,
mudğam (birinci harf) ile mudğamun fih (ikinci harf) olan harflerin her ikisinin de harekeli olması
halinde gerçekleĢen idğâmdır. Böylece idğâm iki harekeli harfte gerçekleĢmektedir. Ebu Amr’ın
kıraatında bulunan bu tür idğâma, büyük idğâm denmesinin sebebi, a) mudğamun harekeli olması
sebebiyle çok bulunması b) daha kapsamlı olması c) seslendirmedeki zorluğudur. Ġdğâm-ı kebir iki
kısımdır.
a) Harekeli olan aynı harflerin birbirine idğâm edilmesidir. Aynı olan bu harfler bazen
aynı kelimede bulunurlar, bazen de ayrı ayrı kelimelerde bulunurlar. Örneğin “سلك ك م“ ”مناسك ك م”
kelimelerinde iki “ك” harfi harekeli olarak aynı kelimede; “حيث ثقفتموهم“ ,”لذهب بسمعهم”
örneklerinde ise “ذ” ile “ث” harfleri harekeli olarak ayrı ayrı kelimelerde peĢ peĢe geldikleri için
idğâm-ı kebir olur.
b) Mahreçleri veya sıfatları birbirine yakın olan iki harekeli harfin birbirine idğâm
edilmesidir. “قال رب” ifadesinde “ل” harfi ile “ز” harfi mahreçleri birbirlerine yakın oldukları için
idğâm edilirler ve “قا رب” Ģeklinde okunur.
2. Ġdğâm-ı Sağir (االدغام انصغيس): Türkçe’de küçük idğâm anlamına gelen idğâm-ı sağir,
mudğam (birinci harf) sakin, mudğamun fih (ikminci harf) harekeli olması halinde gerçekleĢen
idğâmdır. Ġdğâm-ı sağir denmesinin sebebi, a) seslendirilmesinin kolay olması b) idğâm-ı kebire
nispetle Kur’ân’da az bulunmasıdır. Ġdğâm-ı kebir Ebu Amr’ın kıraatında bulunurken idğâm-ı sağir
tüm kıraatlarda bulunmaktadır. “قل رب“ ,”اذهب بكتايب” örneklerinde olduğu gibi.
6. Ġdğâm Yapmanın Gerekçesi ve Faydası
Ġdğâmların yapılmasını hazırlayan sebepler, kelimeyi seslendirme esnasında harfler
arasında oluĢan temâsül, tecânüs ve tekârub keyfiyetidir. Temâsül, aynı olan iki harf arasındaki
ĠDĞAM KONUSU: TANIMI VE ÇEġĠTLERĠ 7
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
idğâmı; tecânüs, mahreçleri aynı, sıfatları farklı olan harfler arasındaki idğâmı; tekârub ise,
mahreçleri ve sıfatları birbirine yakın olan harfler arasındaki idğâmı ifade etmektedir.
Arap diline özel olan ve Arapça indirilmiĢ olan Kur’ân kıratlarıyla da ilgisi bulunan idğâm,
dilin aynı veya yakın mahrece iki defa gitmek yerine bir defa gitmek suretiyle telaffuzda kolaylığı
ve akıcılığı sağlamak için yapılır. Dolayısıyla idğâmın temel gerekçesi telaffuzda kolaylıktır.
Nitekim kaynaklar, Arapların, telaffuzu kolaylaĢtırmak için idğâmı tercih ettiklerini ve seslendirme
yönünden idğâmın zıddı olan izhardan daha kolay gördüklerini nakletmektedir.
7. Ġdğâm ÇeĢitleri
Ġdğâm, mudğam ile mudğamun fihin durumuna göre altı kısma ayrılmaktadır. Bunlar,
idğâm-ı mea’l-ğunne, idğâm-ı bila ğunne, idğâm-ı Ģemsiye, idğâm-ı misleyn, Ġdğâm-ı Mütecâniseyn
ve Ġdğâm-ı Mütekâribeyndir. Bunlardan ilk ikisi, tenvin ve sakin nünün hükümleri bahsinde
anlatıldı. Üçüncüsü, lam-ı tarifin hükümleri bahsinde anlatılacaktır. Son üçü ise bu ünitede ele
alınacaktır.
7.1. Ġdğâm-ı Misleyn
Misleyn, “ما احتدا خمرجا وصفة” mahreçleri ve sıfatları aynı olan harfe denir. Ġdğâm-ı misleyn
ise, mahreçleri aynı olan iki harften birincisi sakin, ikincisi harekeli olarak yan yana geldiğinde
birinci harfin ikinci harfe idğâm edilmesine denir.
”إذا التقى حرفان متماثالن أوهلما ساكن والثاين متحرك أ دغم األول يف الثاين“
Ġdğâm-ı misleyn’de, birbirine idğâm edilen harfler aynı kelimede de, ayrı kelimelerde de
bulunabilirler. Eğer aynı kelimede bulunurlarsa, tek harf ile yazılırlar ve iki harfin birbirine idğâm
edildiğini göstermek için de üzerine Ģedde( --) iĢareti konur. “مجا“ ,”حبا” ve diğer örneklerde
olduğu gibi. Eğer bitiĢik iki kelimede bulunurlarsa yani ayrı kelimelerde olurlarsa, yazıda her ikisi
de gösterilir, ancak seslendirmede ayrı ayrı değil, Ģedde ile tek harf gibi okunur. Örneğin “وقل هل م”
ifadesinde “ ل” harfi bitiĢik iki ayrı kelimede bulunmaktadır. Yazıda ikisi de ayrı ayrı gösterilmesine
karĢın okuyuĢta “وقلهم” Ģeklinde Ģeddeli seslendirilir. “ومن يكرههن” ve ” يدرككم ” örneklerinde
görüldüğü gibi eğer mudğamun fih (ikinci harf) zamir ise, yine aynı kelimede ayrı ayrı yazılırlar,
ancak seslendirmede yine ” ومن يكرهن” ve ” يدركم ” Ģeklinde tek harf gibi Ģeddeli seslendirilirler.
ĠDĞAM KONUSU: TANIMI VE ÇEġĠTLERĠ 8
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
Ġdğâm-ı misleyn iki kısımdır:
1. Ġdğâm-ı misleyn me’al-ğunne: “م” ile “ن” harfinde yapılan idğâmdır. Böylece sakin
,geldiğinde ”ن“ harfinden sonra harekeli ”ن“ veya sakin ”م“ harfinden sonra harekeli bir ”م“
buharfler birbirlerine idğâm edilirler. Bu harfleri idğâm ile okurken ğunne sıfatını göstermek için br
buçuk elif miktarı tutmak gerekir. Örneğin “ من وهم ”ن“ ve ”م“ kelimelerinde ”فاما“ ,”من نار“ ,”
harfleri ğunne ile birlikte “فاما“ ,”منار“ ,”ومهن” Ģeklinde Ģeddeli okunurlar.
2. Ġdğâm-ı misleyn bila ğunne: “م” ile “ن” harflerinin dıĢındaki harflerin, birincisi sakin
ikincisi harekeli olduğunda, birincisinin ikincisine idğâm edilmesine denir. Mesela “بل “ ,”قد دخلوا
” ve ”د“ kelimelerinde ”اعدت“ ,”جلوا ل ” harfleri birbirlerine idğâm edilir ve Ģeddeli okunurlar. Bu
harflerin idğâmında, ğunne olmadığı için burundan ses gelmemesine dikkat edilmelidir.
7.2. Ġdğâm-ı Mütecâniseyn
Mahreçleri aynı, sıfatları farklı olan iki harftenbirincisi sakin, ikincisi harekeli olarak yan
yana geldiklerinde, birinci harfin ikinci harfe idğâm edilerek okunmasına Ġdğâm-ı Mütecâniseyn
denir.
:إدغام املتجانسني ويكون عندما يتفق احلرفان خمرجا وخيتلفان صفة
Asım kıraatının Hafs rivayetinde, mahreçleri aynı, sıfatları farklı olan harfler üç grupta
kategorize edilmiĢtir.
1. ” ط, د, ت ”: Bu üç harften herhangi ikisi yan yana geldiklerinde birincisi sakin ikincisi
harekeli olduğunda birincisi ikincisine idğâm edilir.
” veya ”ط“ harfi sakin olup kendisinden sonra ”ت“ د ” harflerinden biri geldiğinde, “ت”
harfi bu harflerden birine tamamen dönüĢtürülür, yani idğâm edilir. Bu idğâm, “ت” harfinin gerek ”
harfinde zatı ve sıfatıyla tamamen kaybolmasından veya tamamen bu ”ط“ harfinde ve gerekse ”د
harflere dönüĢmesinden dolayı tam idğâmdır. Örnekleri tabloda göstermeye çalıĢalım.
ĠDĞAM KONUSU: TANIMI VE ÇEġĠTLERĠ 9
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
Örnek OkunuĢu Örnek OkunuĢu انتاء
دال+ ت أجيبدعوتكما أجيبت دعوتكما أثقلدعوا أثقلت دعوا طاء+ ت قالـطائفة قالت طائفة مهطائفتان مهت طائفتان
Örneklerde birinci sütunda görüldüğü gibi “ت” harfiyle ” د ” harfi yan yana geldikleri için
” harfi tamamen ”ت“ د ” harfine dönüĢtürülür ve ” د ” harfi okunuĢta Ģeddeli seslendirilir. Ġkinci
sütunda ise yine “ت” harfiyle “ط” harfi yan yana geldiklerinden, “ت” harfi tamamen “ط” harfine
dönüĢtürülür ve “ط” harfi okunuĢta Ģeddeli seslendirilir.
” د ” harfi sakin olup kendisinden “ت” harfi geldiğinde, ” د ” harfi, “ت” harfine idğâm edilir
ve Ģeddeli olarak seslendirilir. Bu idğâm da, ” د ” harfinin “ت” harfine tamamen dönüĢmesinden
dolayı tam idğâmdır. Örnekleri tabloda görmeye çalıĢalım.
Örnek OkunuĢu Örnek OkunuĢu Örnek OkunuĢu اندال
تاء+ د كت كدت ومهـت ومهدت قتـبـ ني قد تبني
Bu örneklerde de görüldüğü gibi ” د ” harfi, “ت” harfine tamamen dönüĢtürülür ve “ت” harfi
Ģeddeli okunur.
harfine idğâm ”ت“ harfi ”ط“ ,harfi geldiğinde ”ت“ harfi sakin olup kendisinden sonra ”ط“
edilir. Bu idğâm Ģekli, “ط” harfinin “ت” harfinde, mahreç itibariyle tamamen kaybolup, sıfat
itibariyle kendini hissettirmesinden dolayı nakıstır. Örnek OkunuĢu Örnek OkunuĢu Örnek OkunuĢu انطاء
تاء + ط فرت فرطتم أحت أحطت بست بسطت
Örneklerin tümünde görüldüğü gibi “ط” harfi “ت” harfine dönüĢtürülür ve “ت” harfi
Ģeddeli olarak seslendirilir. Ancak seslendirmede “ط” harfi kalın, “ت” harfi ise ince bir harf olduğu
için “ط” harfinin sıfatı tamamen kaybolmamakta ve nakıs idğâm yapılmaktadır.
2. “ ظ, ذ, ث ”: Birinci kategoride olduğu gibi yine bu üç harften herhangi ikisi yan yana
geldiklerinde birincisi sakin ikincisi harekeli olduğunda birincisi ikincisine idğâm edilir.
ĠDĞAM KONUSU: TANIMI VE ÇEġĠTLERĠ 10
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
harfine idğâm ”ظ“ harfi ”ذ“ ,harfi geldiğinde ”ظ“ harfi sakin olup kendisinden sonra ”ذ“
edilir. Bu idğâm, “ذ” harfinin “ظ” harfinde zat ve sıfat itibariyle tamamen kaybolmasından dolayı
tam idğâm olur.
Örnek OkunuĢu انرال
ظاء+ ذ إظلمتم إذ ظلمتم
Örnekte de görüldüğü gibi “ذ” harfi “ظ” harfine idğâm edilir ve “ظ” harfi Ģeddeli harf
olarak seslendirilir.
harfine idğâm ”ذ“ harfi ”ث“ harfi geldiğinde ”ذ“ harfi sakin olup kendisinden sonra ”ث“
edilir. Bu idğâm da, “ذ” harfinin “ث” harfine mahreç ve sıfatıyla tam olarak dönüĢmesinden dolayı
tam idğâm olur. انثاء Örnek OkunuĢu
ذ+ ث هث ذلكيل يلهذلك
3. “ ب, م ”: Sakin “ب” harfinden sonra harekeli bir “م” harfi geldiğinde “ب” harfi “م”
harfine idğâm edilir. Bu kategorinin örneği Kur’ân’da tek bir yerde vardır. Örneği tabloda görmeye
çalıĢalım.
+انباء Örnek OkunuĢu
ميم+ ب ايابين اركب معن ـيابين اركـ عنام
Burada tam idğâm yapılır ve bir buçuk elif miktarı tutulur. Ayrıca bu harflerde idğâm
yapılabilmesi için mutlaka “ب” harfinin önce, “م” harfinin sonra gelmesi gerekir. Eğer tersi bir
durum söz konusu olup, “م” harfi önce gelir, “ب” harfi de harekeli olarak sonra gelirse idğâm değil,
ihfa-i Ģefevi (dudak ihfası) olur.
7.3. Ġdğâm-ı Mütekâribeyn
Mahreçleri veya sıfatları, ya da hem mahreçleri hem de sıfatları birbirine yakın olan iki
harften birincisi sakin, ikincisi harekeli olarak yan yana geldiklerinde birinci harfin ikinci harfe
idğâm edilmesi vacip olur ve bu idğâma, Ġdğâm-ı Mütekâribeyn denir.
ĠDĞAM KONUSU: TANIMI VE ÇEġĠTLERĠ 11
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
إذا تقارب احلرفان خمرجا وصفة وكان األول منهما ساكنا وجب إدغامه يف الثاين
Tanımdan da anlaĢıldığı gibi Ġdğâm-ı Mütekâribeyn olması için idğâmın gerçekleĢtiği
harflerde bir yakınlığın olması gerekmektedir. Bu yakınlık mahreç veya sıfat yönünden olabileceği
gibi hem mahreç hem de sıfat yönünden de olabilir. Mesela “ل” ile “ز” harfleri arasında hem
mahreç yönünden hem de sıfat yönünden yakınlık söz konusudur. Yine “ق” ile “ك” harfleri arasında
da, mahreç ve sıfat yönünden bir yakınlık bulunmaktadır.
Asım kıraatında, mütekarib harfler iki Ģekilde kategorize edilmektedir.
harfleri: Az önce de belirtildiği gibi bu iki harf arasında hem mahreç hem ”ز“ ve ”ل“ .1
de sıfat yakınlığı vardır. Bu nedenle sakin bir “ل” harfinden sonra harekeli bir “ز” harfi geldiğinde,
harfine idğâm edilir. Tabloda örnekleri hem yazılıĢ hem de okunuĢ bakımından ”ز“ harfi ”ل“
incelemeye çalıĢalım.
Örneklerde görüldüğü gibi sakin “ل” harfinden sonra gelen harekeli “ز” harfine “ل” harfi
idğâm edilir ve “ز” harfi Ģeddeli okunur. Bu idğâm, “ل” harfinin tamamen “ز” harfine
dönüĢmesinden dolayı tam idğâm olur. Ayrıca Ģu hususu da belirtmek gerekmektedir. Söz konusu
iki harfin birbirine idğâm edilebilmesi için “ل” harfinin önce “ز” harfinin ise sonra gelmesi Ģarttır.
Eğer aksi bur durum olup “ز” harfi önce, “ل” harfi de sonra gelirse o zaman idğâm değil, izhar olur.
Örneğin “اغفر يل” kelimesinde olduğu gibi. Burada idğâm yapılmaz. Her iki harfte ayrı ayrı telaffuz
edilir.
harfleri: Bu iki harf arasında da mahreç ve sıfat bakımından bir yakınlık ”ك“ ve ”ق“ .2
vardır. Böylece Kur’ân’da tek bir örneği olan bu harflerden, “ق” harfi “ك” harfine, aralarındaki
tekârub sebebiyle idğâm edilir. Örnek OkunuĢu انقاف
كاف+ ق أمل خنلك م أمل خنلقكم
Örnek OkunuĢu انالم
زاء+ ل ربقـ قل رب زاء+ ل فعه اهللبر بل رفعه اهلل
ĠDĞAM KONUSU: TANIMI VE ÇEġĠTLERĠ 12
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
Bu örnekte “ق” harfinin “ك” harfine idğâm edilmesi kıraat imamlarının ittifakı söz
konusudur. Fakat yapılan idğâmın, tam veya nakıs olmasında hususunda ihtilaf vardır. Bazı kıraat
alimleri, “ق” harfinin isti’la sıfatını korumak için nakıs idğâmı caiz görürken; bazıları da tam
idğâmın daha uygun olduğunu belirtmiĢlerdir.
ÖZET
Sözlükte “örtmek, kaplamak” anlamına gelen idğâm, “bir şeyi diğer bir şeye katmak, bir
harfi başka bir harfe katmak, çiğnemeden yutmak, burnundan konuşmak” anlamlarında
kullanılmaktadır. Tecvîd terimi olarak ise, “Sakin bir harfin harekeli bir harfe, her ikisi de şeddeli
bir harf olacak şekilde katılmasıdır” veya “Mahreç ve sıfatları aynı olan veya mahreçleri bir
sıfatları farklı olan ya da mahreçleri ve sıfatları birbirine yakın olan iki harften birincisini,
ikincisine katmaktır.”
Ġdğâmı meydana getiren iki temel unsur vardır. Bunlar “Müdğam” ve “Müdğamun fih”tir.
Müdğam (انمدغم), idğâm edilecek olan yani kendisinden sonraki harfe katılacak olan, birinci sakin
harfe; müdğamun fîh (انمدغم فيه) ise, idğâmın kendisinde gerçekleştirildiği yani sakin olan birinci
harfin kendisine katıldığı, ikinci harfe denir.
Ġdğâmın gerçekleşmesi için bir takım şartlar bulunmaktadır. Bu şartlar; a) mudğam ile
mudğamun fih’in yazıda yan yana bulunması ve aralarına idğâma mani bir harfin girmemesi
gerekir. Mudğam ile mudğamun fih aynı kelimede bulunabilecekleri gibi ayrı ayrı kelimelerde de
bulunabilirler b) mudğam sakin, mudğamun fih harekeli olmalıdır c) sakin olan mudğamın, harf-i
med olmaması gerekir d) mudğam ile mudğamun fih arasında sekte bulunmaması gerekir e) idğâm
edilecek harflerin, mahreç ve sıfat bakımından birbirleriyle mütemasil veya mütecanis ya da
mütekarib olması gerekir. Birbirleriyle mütemasil, mütecanis veya mütekarib olan harflerin boğaz
harfleri de olmaması gerekir.
Nitelik bakımından idğâmlar iki kategoride ele alınırlar. Ġdğâm edilen birinci harfin zat ve
sıfat bakımından ikinci harfin içinde tamamen kaybolması ve tamamen ikinci harfe dönüşmesine
tam idğâm; idğâm edilen birinci harfin ikinci harfe mahreç itibariyle dönüşüp, sıfat bakımından
dönüşmemesine nakıs idğâm denir. Yine nicelik bakımından idğâmlar da, idğâm-ı kebir ve idğâm-ı
sağir olmak üzere iki kısma ayrılmaktadır. Ġdğâm-ı kebir, mudğam (birinci harf) ile mudğamun fih
(ikinci harf) olan harflerin her ikisinin de harekeli olması halinde gerçekleşen idğâmdır. Ġdğâm-ı
ĠDĞAM KONUSU: TANIMI VE ÇEġĠTLERĠ 13
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
sağir ise, mudğam (birinci harf) sakin, mudğamun fih (ikminci harf) harekeli olması halinde
gerçekleşen idğâmdır.
Ġdğâmın faydası seslendirmedeki kolaylıktır. Çünkü dil, aynı veya yakın mahrece iki defa
gitmek yerine bir defa gitmek suretiyle telaffuzu kolaylaştırmakta ve akıcı hale getirmektedir.
Temâsül, tecânüs ve tekârub keyfiyetinden kaynaklanan idğâmlar üç tanedir. Ġdğâm-ı
misleyn, Ġdğâm-ı Mütecâniseyn ve Ġdğâm-ı Mütekâribeyn. Ġdğâm-ı misleyn, mahreçleri aynı olan iki
harften birincisi sakin, ikincisi harekeli olarak yan yana geldiğinde birinci harfin ikinci harfe idğâm
edilmesidir. “ا“ ,”حب ا ”م“ örneklerinde olduğu gibi. Ğunne sıfatı taşımaları hasebiyle ”وقم ن هم“ ,”جم
ve “ن” harflerinin birbirine idğâm edilmesine idğâm-ı misleyn me’al-ğunne; “م” ile “ن”
harflerinin dışındaki harflerin, birbirine idğâm edilmesine ise idğâm-ı misleyn bila ğunne denir.
Mahreçleri aynı, sıfatları farklı olan iki harften birincisi sakin, ikincisi harekeli olarak yan
yana geldiklerinde, birinci harfin ikinci harfe idğâm edilerek okunmasına Ġdğâm-ı Mütecâniseyn
denir. Mütecanis harfler üç grupta toplanır:
a) ” ط, د, ت ” harfleridir. “قالت طائفة“ ,”مهت طائفتان“ ,”أثقلت دعوا”
b) “ ظ, ذ, ث ” harfleridir. “يلهث ذلك“ ,”إذ ظلمتم”
c) “ ب, م ” harfleridir. “يابين اركب معنا”
Mahreçleri veya sıfatları, ya da hem mahreçleri hem de sıfatları birbirine yakın olan iki
harften birincisi sakin, ikincisi harekeli olarak yan yana geldiklerinde birinci harfin ikinci harfe
idğâm edilmesi vacip olur ve bu idğâma, Ġdğâm-ı Mütekâribeyn denir. Mütekarib harfler iki şekilde
kategorize edilir.
a) “ل” ve “ز” harfleri: “بل رفعه اهلل“ ,”قل رب”
b) “ق” ve “ك” harfleri: “أمل خنلقكم”
ĠDĞAM KONUSU: TANIMI VE ÇEġĠTLERĠ 14
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
DEĞERLENDĠRME SORULARI
1- AĢağıdakilerden hangisi idğâmın sözlük anlamı değildir
a) Ġki Ģeyi birbirine girdirmek
b) Örtmek, kaplamak
c) Burnundan konuĢmak
d) Telaffuzu kolaylaĢtırmak
e) Çiğnemeden yutmak
2- Mudğam kelimesinin anlamı aĢağıdakilerden hangisidir
a) Telaffuzu kolay olan
b) Ġdğâm edilecek sakin harf
c) Ġdğâmın kendisinde gerçekleĢtiği ikinci harf
d) Aynı olan harflerin idğâmı
e) Benzer harflerin idğâmı
3- Müdğamun fîh ifadesinin karĢılığı aĢağıdakilerden hangisidir
a) Ġdğâmın kendisinde gerçekleĢtirildiği ikinci harf
b) Mahreçleri birbirine yakın olan harflerin idğâmı
c) Ġdğâm edilecek birinci harf
d) Sıfatları farklı olan harflerin idğâmı
e) Mahreçleri farklı olan harflerin idğâmı
4- AĢağıdakilerden hangisi idğâmın Ģartlarından değildir
a) Mudğam ile mudğamun fihin yan yana olması
b) Mudğam ile mudğamun fihin aynı kelimede bulunması
c) Mudğam sakin, mudğamun fihin harekeli olması
d) Mudğamın med harfi olmaması
e) Mudğam ile mudğamun fih arasında sekte bulunmaması
ĠDĞAM KONUSU: TANIMI VE ÇEġĠTLERĠ 15
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
5- AĢağıdakilerden hangisi Tam idğâm’ın özelliklerindendir
a) Ġdğâm edilen harfin, ikinci harfte zat itibariyle kaybolmasıdır
b) Ġdğâm edilen harfin, ikinci harfe sıfat itibariyle dönüĢmesidir
c) Ġdğâm edilen harfin, ikinci harfe mahreç bakımından dönüĢmesidir
d) Ġdğâm edilen harflerin kuvvetli seslendirilmesidir
e) Ġdğâm edilen harfin, ikinci harfte zat ve sıfat itibariyle tamamen kaybolmasıdır
?kelimesinde hangi tür idğâm vardır ”اذ ظلموا“ -6
a) Ġdğâm-ı Kebir
b) Ġdğâm-ı Sağir
c) Ġdğâm-ı Tam
d) Ġdğâm-ı Kamil
e) Ġdğâm-ı Nakıs
?ifadesindeki idğâm türü aĢağıdakilerden hangisidir ”لئن بسطت“ -7
a) Tam idğâm
b) Büyük idğâm
c) Kamil idğâm
d) Nakıs idğâm
e) Küçük idğâm
8- AĢağıdakilerden hangisi idğâm-ı Kebir’in özelliklerinden değildir
a) idğâm edilen harfin, ikinci harfte tamamen kaybolmasıdır
b) Mudğam ile mudğamun fih olan harflerin harekeli olmasıdır
c) Kapsamlı olmasıdır
d) Harekeli olan aynı harflerin idğâm edilmesidir
e) Mahreç ve sıfatları birbirine yakın olan harflerin idğâm edilmesidir
ĠDĞAM KONUSU: TANIMI VE ÇEġĠTLERĠ 16
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezi
CEVAP ANAHTARI
1-D 2-B 3-A 4-B 5-E 6-C 7-D 8-A
KAYNAKLAR
-Abdulhamit, Suad, Teysîru’r-Rahmân fi Tecvîdi’l-Kur’ân, Daru’t-Takva, Riyad, ts.
-Çetin, Abdurrahman, Kur’ân Okuma Esasları, Emin Yayınları, Bursa, 2009.
-Dânî, Ebu Amr Osman b. Said, et-Tahdîd fi’l-Ġtkân ve’t-Tecvîd, tah: Ğânim Kaddûri Hamed, Daru
Ammar, Amman, 2000.
-Haseni, AĢur Nadravi, Ahkâmu’t-Tecvîd, Mektebetü’r-Rıdvan, Mısır, 2005.
-Ġbn Cezeri, Muhammed b. Muhammed, en-NeĢr fi’l-Kıraati’l-AĢr, Mısır, ts.
-Kamhavi, Muhammed Sadık, el-Burhân fi Tecvîdi’l-Kur’ân, Mektebetü’s-Sekafiyye, Beyrut, ts.
-Keylani, Hüsamuddin Selim, el-Beyân fi Ahkâmi Tecvîdi’l-Kur’ân, ġam, 1999.
-Mekkî b. Ebi Tâlib, er-Ri’âye, tah: Ahmed Hasan Ferhat, Daru Ammar, Amman, 1996
-Muhaysin, Muhammed Sali, el-Mühezzeb fi’l-Kıraati’l-AĢr, Kahire, 1978
-Ra’fet, Mahmud, Ahkâmu’t-Tecvîd ve’t-Tilâve, Müessesetü Kurtuba, Mısır, 2006.
-Sarı, Mehmet Ali, Kur’ân’ı Güzel Okuma Yolları, Ġstanbul, 2000.
-Sellâm, Seyyid Cum’a, Ġhkâmu’l-Ahkâm fi Tecvîdi’l-Kur’ân, by., ts.
-Süleyman, Fehmi Ali, el-Münîru’l-Cedîd fi Ahkâmi’t-Tecvîd, Mısır, ts.
-Tetik, Necati, Cezeri Ġlaveleri KarabaĢ Tecvîdi, Ġhtar Yayınları, Erzurum, 1993.
-Ünlü, Demirhan, Kur’ân-ı Kerimin Tecvîdi, Ankara, 1978.
KUR’ÂN-I
KERĠM II
ÜNĠTE
2
LAM-I TARĠFĠN HÜKÜMLERĠ: ġEMSÎ-KAMERÎ
Haz.: Doç. Dr. Abdulmecit OKÇU
HEDEFLER
Bu üniteyi çalıştıktan sonra;
Lâm harfinin telaffuzundaki zorlukları giderebilecek,
Lam harfinin harekeli ve sakin durumda kelime
içerisinde alacağı fonetik durumlar kavrayabilecek,
Kur‟ân‟ı daha düzgün, daha ahenkli ve tecvîde uygun bir
şekilde okuyabilecek,
Kur‟ân‟ı okuma esnasında karşılaşılacak telaffuz
zorluklarını ortadan kaldırabileceksiniz.
ĠÇĠNDEKĠLER Lam Harfi
Harekeli Lam Harfi
Sakin Lam Harfi
İdğam-ı Şemsiyye
İzhar-ı Kameriyye
Özet
Değerlendirme Soruları
Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar
LAM-I TARĠFĠN HÜKÜMLERĠ: ġEMSÎ-KAMERÎ 2
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
LÂM HARFĠ
Lâm harfini, tecvîd literatüründe harekeli ve sakin olmak üzere iki kısımda incelemek
mümkündür. Harekeli durumdaki lâm, normal olarak hece harflerinden olup sadece ince veya kalın
okunması söz konusudur. Sakin halde bulunan lâm harfinden ise burada harf-i ta„rif dediğimiz “ ”أي
şeklindeki lâm söz kastedilmektedir.
A-HAREKELĠ LÂM HARFĠ
Lâm harfi esasen istifâle sıfatına sahip olup ince okunan harflerdendir. Bu sebeple harekesi
hangi cinsten olursa olsun (ى), (ره), (لث), misallerinde olduğu gibi ince okunur. Bununla birlikte
Kur‟ân‟da bulunan “أهلل/Allah” lafzındaki lâm harfi, makablinin yani kendisinden önceki harfin
harekesine göre kalın veya ince okunabilir. Eğer Lafza-i Celâl‟in makabli meftuh veya mazmum ise
Lafza-i Celâl tağlîz ile yani kalın okunur. (أهللأوجش), (هللا gibi. Eğer Lafza-i (صشهللا) ,(ػجذهللا) ,(لبيهللا) ,(
Celâl‟in makabli meksûr ise (هلل ثب هلل) ,(ثغهللا) ,(أػر misallerinde olduğu gibi ince okunur. Bu (هلل) ,(ثب
konu lafzatullah bahsinde daha teferruatlı olarak incelenecektir.
Ayrıca İmam Naf„i‟nin râvilerinden Verş, fetha veya sakin halde bulunan ist„ilâ harflerinden
dan sonra gelen fethalı lâm harfini de kalın okumaktadır. Burada belirtilen bu üç ist„ilâ (ظ) ,(ط) ,(ص)
harfinden sonra gelen lâm harfinin ister şeddeli ister cezimli durumda bulunsun fethalı olması gerekir.
Kesreli, zammeli durumlarda asla kalın okunmazlar. Ancak (فصبلا) (Bakara, 2,233), ve (حب ,Nisâ) (أ٠ص
128), kelimelerinde sâd ve lâm harfleri elif‟le fasledilmesine rağmen lâm harfi yine kalın
okunmaktadır. (حب ٠ص kelimesi, Kûfe kırâat imamları dışında bütün imamlar tarfından (yessâlehâ) (أ
şeklinde okunmaktadır. (Bkz. İbn Cezerî, en-Neşr, 2,112)
:Harfi için misaller (ص) -1
الح) ),(Bakara, 2/3) (أص ادأص ) (Bakara, 2/238), (طبد ) ,(Bakara, 2/249) (فص الد فص ), (A„râf,
7/133),( لص ) (Kıyâme, 75/31), (ؼ١ش بصج) ,(Yûsuf, 12/94) (فصذا ) (Nisâ, 4/157).
) ,(Bakara, 2,229) (اطالق) harfi için(ط) -2 ثط ) (A„râf, 7,118), (طجاب) (Kehf, 18,41), ( خ ؼط ) (Hac,
اطك) ,(22,45 ) (Sâd, 38.6), (طمبد ا ) (Bakara, 2,228), ( ) ,(Bakara, 2,231) (طم ز ,(Tahrîm, 66,5) (طمى
ش) فج ا ط غ ) (Kadr, 97,5). Tı ve lâm harflerinin elifle fasledilmesine ait tek misal ise (أفطبي) (Tâhâ,
20,86) kelimesidir.
) harfi için (ظ) -3 ) ,(Bakara, 2,231) (ظ اظ ) (Bakara, 2,59), (ب ) ,(A „râf, 7,23) (ظ Al-i) (ثظال
İmrân,3,182), (ب ذ) ,(Bakara, 2,57) (ظ ) ,(Tâhâ, 20,97) (ظ ) ,(Bakara, 2,20) (أظ ٠ظ ,Bakara) (ل
2,281), ( .ist‟ilâ harflerinden sonra lâm harfini kalın okuma yalnız bu üç harfe aittir ,(Şûrâ, 42,33) (ف١ظ
LAM-I TARĠFĠN HÜKÜMLERĠ: ġEMSÎ-KAMERÎ 3
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
Bu konu için kırâat kitaplarına bakılabilir. (Bkz. İbn Cezerî, en-Neşr, II, 111,112; Saçaklızâde,
Cuhdu‟l-Mukil, s., 179)
B-SÂKĠN LÂM HARFĠ
Sakin olarak (el/أي) şeklinde isimlerin başında bulunan ve kelimenin aslından olmayan lâm-ı
tarif, (أذ٠), (أشح), (أشح١) kelimelerinde olduğu gibi ya hemen kendinden sonra gelen harfe idğam
edilerek o harfin cinsinden şeddeli olarak okunur; Ya da (ذ ح ىزبة) ,(أ ) (أ م ا ) kelimesinde olduğu gibi
doğrudan “el” şeklinde izhar edilerek okunur. Bunlardan birincisine İdğam-ı Şemsiye, ya da lâm-ı
tarifin idğamı; ikincisine de İzhar-ı Kameriyye, ya da lâm-ı tarifin izharı denir.
Ayrıca bir takım lâm‟lar daha vardır ki bunları da aşağıdaki şekilde kısımlara ayırabiliriz:
1- Fillerin sonlarında bulunan sakin “lâm” harfleri kendisinden sonra gelen (ي) lâm ve (س/râ)
harflerine idğam edilerek okunurlar.
Lâm harfine misal: (٢أعئـى ى) (ل ه) ,(٠جؼ أل .(أ
Râ harfine misal: (سة Bu harflerin dışındaki bütün yerlerde lâm harfi izhar ile .(ثسفؼهللا) ,(ل
okunur. Daha geniş bilgi için İdğam-ı mütekaribeyn ve İdğam-ı misleyn konularına bakılabilir.
2- ( ) ve (ث ) gibi harflerde bulunan lâm harflerine gelince, Bunlar da aynen yukarıda
belirtildiği gibi kendilerinden sonra gelen (ي) lâm ve (س) ra harflerine ( ٠زلا ب ث ... ) ve (سفؼهللا (ث
misallerinde olduğu gibi idğam edilerek okunurlar. Ancak bundan (سا .kelimesi müstesnadır (ث
3- Fiil-i müzârînin başına gelip müzârîyi emir sigasına çeviren ve kelimenin aslından olmayan
emir lâm‟larına gelince, bunlar mutlak izhar ile okunurlar misal: (ثغجت ـ١ذد ) (ف ١فاز س ).
1-ĠDAĞM-I ġEMSĠYYE
Harf-i tarif olarak bildiğimiz “el” takısı, Şemsî harflerden (Güneş harflerinden) önce gelirse
hemen kendisinden sonra gelen harfe idğam edilerek yani o harfin cinsine çevrilerek şeddeli tek harf
gibi okunur.
İdğam-ı Şemsiyye harfleri ondört tane olup aşağıdaki kelimelerin ilk harfleridir. ( ) ,(ث) ,(رت ,(دع
) ,(س) ,(رجب) ش) ,(عؼخ) ,(صد ) ,() ,(ظ) ,(طبة) ,(ض١ ف) ,(صذ س) ,( ,ط ,ص ,س ,ر ,د ,س ,د) :Yani bunlar (ؼ
.harfleridir (, ,ي ,ظ ,ظ ,ض ,ص ,ػ
Misaller:
(ػ) ;(أغال) (ط) ;(اض٠ـز) (ص) ;(أشحـ) (س) ;(أزاوش٠) (ر) ;(أذ٠) (د) ;(أثشاد) (س) ;(از١ـ) (د)
.(أج) () ;(أز٠) (ي) ;(أظبـ١) (ظ) ;(أطس) (ط) ;(أضح) (ض) ;(أصـاد) (ص) ;(أشظ)
LAM-I TARĠFĠN HÜKÜMLERĠ: ġEMSÎ-KAMERÎ 4
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
Bu kelimelerin her birinde (أي) şeklindeki lâm harfini Şemsî harflere idğam ederek okumak
vaciptir. Yani ve‟l-Şemsi değil, ve‟ş-şemsi; vel-tîni, değil, ve‟t-tîni; vel-zeytûnî, değil, ve‟z-zeytûni;
vel-tûri değil, vet-tûri şeklinde okumak gerekir. Lâm-ı tarifin yukarıda belirtilen bu on dört harfe
idğâm edilmesinin sebebi özellikle mahreçlerindeki yakınlıktır.
Yukarıda anlatılanların dışında İdğam-ı Şemsiye ğunneli ve ğunnesiz olmak üzere ikiye ayrılır:
a- Ġdğâm-ı ġemsiyye Maalğunne
Eğer harf-i t„ariften sonra (nûn/) harfi gelirse, İdğam-ı Şemsiyye Maalğunne olur. (اج), (اب
.misallerinde olduğugibi (أـشس) ,(أبس) ,(ط
b- Ġdğâm-ı ġemsiyye Bilâğunne
(Nûn/) harfinin dışındaki bütün yerlerde (اغبء), (اطبسق) (اضح), (اغال), (أشحـ),
misallerinde olduğu gibi İdğam-ı Şemsiyye Bilağunne olur.
Güneş doğduğunda yıldızların ortadan kaybolduğu gibi, “el” harf-i tarifindeki “lâm” da, Şemsî
harfler içerisinde kaybolduğu için buna Lâm-ı Şemsiyye denilmektedir. Ya da sürekli(اشظ)kelimesi
misal verildiği için bu ad
2-ĠZHAR-I KAMERĠYYE
Yine harf-i tarif olarak bilinen “ el” Kamerî/Ay harflerinden önce gelirse hiçbir harfe idğam/أي
edilmeden doğrudan “el” şeklinde okunarak izhar edilir/ortaya çıkarılır. Bu sebeple bu lâm harfine,
lâm-ı kamerî adı verilmiştir. Kamerî denmesinin sebebi ise, genel olarak (أمش) kelimesinin misal
verilmesinden dolayıdır. Kamerî harfler on dört tane olup tümü (ػم١ـ خف حجه cümlesinde (أثؾ
toplanmıştır. Yani bunlar ( ,,,ق,ع,ف,خ,,ن,ج,ح,ؽ,ة,ا ) harfleridir.
Misaller: ( أإلغ ب ) (Nisâ, 4,28), (جص١ش ا ) (Hûd, 11,24), (جذ (أ (Beled, 95,3), (ذ ح ,(Fatiha,1,1) (أ
ججبي) ) ,(Kari„a, 101,5) (أ ىزبةأ ) (Bakara, 2,2), (اذاد ا ) (Bakara, 2,233), (خج١ش ش) ,(En„âm, 6,18) (أ فج ا )
(Fecr, 89,1), ( ا ؼبد٠بد ) (Âdiyât, 100,1), ش) ؼص ا ) (Asr,103,1), (ش م ا ) (Şems, 91,2), (مبسػخ ,Kari„a) (أ
ذ٠خ) ,(101,1 ذ) ,(A„raf, 7,123) (أ ذ) ,(A„râf, 7,193) (أ .gibi ,(Tevbe, 9,33) (ثب
Ancak “بو “ ve (Tekâsür, 102,1) ”أ أ ض ” (Fetih, 48,26) “ اى أ ” (Rûm, 30,22) gibi yerlerdeki
lam harfini “” harf-i ta„rifle karıştırmamak gerekir.
LAM-I TARĠFĠN HÜKÜMLERĠ: ġEMSÎ-KAMERÎ 5
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
ÖZET
“ takısındaki lam harfi kendisinden sonra gelen harflerin cinsine göre ya idğam edilerek ya ”أي
da izhar edilirek okunur. Bu sebeple hece harflerini Ģemsî ve kamerî harfler olarak ikiye ayırmak
mümkündür.
ġemsî olanlar (ي ,ظ ,ظ ,ض ,ص ,ػ ,ط ,ص ,س ,ر ,د ,س ,د, ,) harfleridir. ĠĢte “ denilen lam-ı ”أي
ta„rifiten sonra bu harflerden biri gelirse “ي” harfi (أشحـ) misalinde olduğu gibi bu harflere idğam
edilerek okunur. Buna idğam-ı Ģemsiye denir.
Eğer “ حجهخفػم١ـ) denilen lam-ı ta„riften sonra ”أي bu harflere”ي“ harfleri gelirse (أثؾ
idğam edilmeyerek (ذ ح .misalende olduğu gibi izhar ile okunur. Buna da izhar-ı kameriyye denilir (أ
DEĞERLNDĠRME SORULARI
1- İmam Verş‟e göre aşağıdaki kelimelerin hangisinde lâm harfi kalın okunmaktadır?
a) (٢أعئـى (En„âm, 6,90) (ل
b) ( م ا ) (Kalem, 68,1)
c) ( ع١ص ) (Tebbet, 111,3)
d) ( (Ahzâb, 33,56) (٠ص
2- Harf-i t„arif hangi tür kelimelerde bulunur?
a) Harf-i t„arif denilen “أي” yalnız fiil-i müzarî‟nin başında bulunabilir
b) İsimlerin başında ve ortasında bulunabilir.
c) Harf-i t„arif, harf olduğu için hiçbir kelimede bulunmaz.
d) Harf-i t„arif, yalnız isimlerin başında bulunabilir.
LAM-I TARĠFĠN HÜKÜMLERĠ: ġEMSÎ-KAMERÎ 6
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
3- Aşağıdaki kelimelerden hangisinin ilk harfi şemsî harflerdendir?
a) (أثؾ)
b) (ض١ ف)
c) (خف)
d) (ػك)
4- Harf-i t„arif aşağıdaki harflerden hangisine idğam edilemez?
a) Râ/س harfine
b) Ta/د harfine
c) Fa/ف harfine
d) Sâd/ص harfine
5- Aşağıdaki harflerden hangisi şemsî harflerden değildir?
a) (خ)
b) (س)
c) (ط)
d) (ظ)
6- Aşağıdaki kelimelerden hangisinde idğam-ı şemsiyey yoktur?
a) (اض٠ـز), (Tîn, 95,1)
b) (افجش) (Fecr, 89,1)
c) (أغال) (Nisâ, 4,94)
d) (أذ٠) (Fatiha, 1,4)
LAM-I TARĠFĠN HÜKÜMLERĠ: ġEMSÎ-KAMERÎ 7
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
7- Aşağıdaki kelimelerin hangisinde idğam-ı şemsiyye maalğunne yoktur?
a) ( اج ) (Necm, 53,1)
b) ( أبط ) (Bakara,2,8)
c) ( بس ) (Sâd, 38,76)
d) (أبس) (Bakara, 2,24)
8- Aşağıdaki kelimelerin hangisinde idğam-ı şemsiyye bilağunne vardır?
a) ( ث س ) (Bakara, 2,5)
b) ( ة لس ) (İsrâ, 17,24)
c) (س ا ) (En„âm, 6,1)
d) ( ظ اش ) (Şems, 91,1)
9- Aşağıdaki harflerden hangisi kamerî harflerden değildir?
a) ()
b) (ة)
c) (ي)
d) (ن)
10- Kamerî harfleri cemeden beyit aşağıdakilerden hagisidir?
a) (أفؾػجهخفػم١ـ)
b) ( رجؾحجهجفػص١ـ )
c) ( طبةظأثؾ ؼ )
d) ( أثؾحجهخفػم١ـ )
CEVAP ANAHTARI
1-C 2-D 3-B 4-C 5-A 6-B 7-C 8-D 9-C 10-D
LAM-I TARĠFĠN HÜKÜMLERĠ: ġEMSÎ-KAMERÎ 8
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
KAYNAKLAR
Altıkulaç Tayyar, Tecvîdü‟l-Kurân, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınladı, Ankara, 1992.
Asım Efendi, Kamus Tercümesi, Cemal Efendi Matbaası, İstanbul, 1305, IV,56.
Atiyye Kabil Nasr, Ğayetü‟l-Mürîd fî Ġlmi‟t-Tecvîd, Mektebetü‟l-Haremeyn, Riyâd,
1409/1988.
Çetin Abdurrahman, Kur‟ân Okuma Esesları, Emin Yayınları, Bursa, 2009.
İbnü'l-Cezerî, Ebu‟l-Hayr Muhammed b. Muhammed, en-NeĢr fi‟l-Kırâati‟l-AĢr, (thk.
Ali Muhammed ed-Debb„a), Dâru‟l-Küttâbi‟l-Arabî, Beyrut, tsz.
Karakılıç Celalittin, Tecvî İlmi, Diyanet İşleri başkanlığı Yayınları Ankara, 1972, s.,41,
98.
Muhammed Mekkî Nasr, Nihâyetü Kavli‟l-Müfîd fî Ġlmi‟t-Tecvîd, Kahire, 1308.
Muhyiddîn Abdulkadir el-Hatip, Kifâyetü‟l-Müstefîd fî Fenni‟t-Tecvîd, Vezâretü‟l-
Evkâf ve‟ş-Şuunü‟d-Diniyye, Bağdat, 1402/1982.
Saçaklızâde, Muhammed b. Ebîbekr el-Maraşî, Cuhdü‟l-Mukıl, (thk. Sâlim kuddûrî el-
Hamed), Dâru İmâr, Ammân, 1422/2001;
Sağman, Hafız Ali Rıza, Ġlaveli Yeni Sağman Tecvîdi, Bahar Yayınevi, İstanbul, 1958.
KUR’ÂN-I
KERĠM II
ÜNĠTE
3
RA HARFĠNĠN OKUNUġ BĠÇĠMLERĠ
Haz.: Doç. Dr. Abdulmecit OKÇU
HEDEFLER
Bu üniteyi çalıştıktan sonra;
Râ harfinin telaffuzundaki zorlukları giderebilecek,
Râ harfinin harekeli ve sakin durumda kelime
içerisinde alacağı fonetik durumları kavrayabilecek,
Kur‟ân‟ı daha düzgün, daha ahenkli ve tecvîde uygun
bir şekilde okuyabilecek,
Râ harfinin nerede kalın nerede ince okunabileceğini
kavrayacak ve Kur‟ân okuyuşta hatalara
düşmeyebilecek,
Kur‟ân‟ı Okumadaki ve telaffuzdaki zorlukları ortadan
kaldırabilecek,
ĠÇĠNDEKĠLER Ra Harfi
Ra Harfinin Kalın Okunduğu Yerler
Ra Harfinin İnce Okunduğu Yerler
Ra Harfinin Hem İnce Hem de Kalın Okunduğu Yerler
Özet
Değerlendirme Soruları
Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar
RA HARFĠNĠNĠN OKUNUġ BĠÇĠMLERĠ 2
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
RÂ HARFĠ
Cumhur ulemaya göre “س/ra” harfinde aslolan kalın okumaktır. Lisana en yatkın ve en uygun telaffuz
şekli budur. Râ tekrîr sıfatına sahip olan tek harftir. Bununla birlikte “Ra” harfinin çeşitli okunma
şekilleri vardır. Öyle ki “Râ” harfi, diğer hece harfleri içerisinde okunma hükümleri en çok olan harftir.
“Râ”nın hükümleri konusunda müstakil tecvîd kitapları dahi yazılmıştır. Kırâat-ı Asım ve rivâyet-i
Hafs‟a göre “râ” harfinin tam olarak 12 türlü okunuş şekli vardır. Bunlardan beş yerde kalın, dört yerde
ince, üç yerde ise kalın veya ince okumak caiz görülmüştür.
Şimdi bunları misalleriyle tek tek incelemeye çalışalım:
A-“Râ” Harfinin Kalın Okunduğu Yerler
1- “Râ” harfinin harekesi ister başta, ister ortada, ister sonda olsun üstün veya ötre olduğu zaman
makabline mab„adine yani öncesine sonrasına bakılmadan daima kalın okunur. Kalın okunan bu “Râ”
harfine “er-Râu‟l-Mufahhame” denir. Misal: “ ب“ ,(Bakara, 2,21) ”فشاشب “ ,(Fatiha, 1,2) ”سة انعبن ”سجىي
(Mülk, 67,5), “ صش للا ” (Nasr, 110,1), “ س انبش “ ,(Bakara, 2,177) ”ن .gibi ,(Bakara, 2,17) ”ال بصشو
2- “Râ” harfi sakin, makabli üstün veya ötre olduğu zaman kalın okunur. Misal: “ ال سخش قىو”
(Hucurât, 49,11), “ يشى” (Al-i İmrân, 3,36), “ وقشآب” (İsrâ, 17,106), “ كفش ببنطبغىت ((Bakara, 2,256) ”ف
gibi.
3- “Râ” harfi sakin, makabli de sakin, onun makabli üstün veya ötre olursa yine kalın okunur.
Misal: “ وانعصش” (Asr, 103,1), “ ببنصبش” (Asr, 103,3), “ نفجش يطهع ا ” (Kadr, 97,5), “ يع انعسش” (İnşirah,
ذوس “ ,(94,5 gibi (Bakara, 2,210) ”تشجع االيىس “ ,(Al-i İmrân, 3,119) ”بزات انص
4- “Râ” harfi sakin olur ve makablindeki harfin harekesi de arızî olursa “râ” harfi yine kalın okunur.
Misal: “استضى استبتى “ ,(Enbiyâ, 21,28) ”ن ,Nûr) ”أو استببىا“ ,(Fecr,89,28) ” اسجع“ ,(Maide, 5,106) ”إ
ب“ ,(24,50 ه .gibi ,(Nûr,24,55) ”انزي استضى“ ,(İsrâ, 17,24) ”وقم سة اسح
5- “Ra” harfi sakin olur, makablindeki harfin harekesi de kesre olur ve maba„dinde isti„lâ
harflerinden meftuh olarak bir harf bulunursa “Ra” harfi kalın okunur. Misal: “ قشطبس” (En‟âm, 6,7)
ا“ ,(Tevbe, 9,122) ”فشقة “ إسصبد ” (Tevbe,9,107), “ا .(Nebe, 78,21) ”يشصبد
B- “Râ” Harfinin Ġnce Okunduğu Yerler
Yukarıda da belirtildiği üzere “Râ” harfi dört yerde ince okunmaktadır. Şimdi sırasıyla bunları
açıklamaya çalışalım:
1- “Râ” harfinin harekesi ister başta, ister ortada, ister sonda olsun kesre olunca ince okunur. Bu “Râ”
harfine “er-Râü‟l-Murakkaka” denir. Misal:
هة انقذس “ , (Nisâ, 4,4) ”يشئ ب“ ,(Nûr, 24,37) ”سجبل “ .(Kadr, 97,3) ”ن
RA HARFĠNĠNĠN OKUNUġ BĠÇĠMLERĠ 3
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
2- “Râ” harfi sakin olur makablindeki harfin harekesi meksûr olursa, “Râ” harfi ince okunur.
Misal: “ واستغفشه” (Nasr, 110,3), “ اغفش نسة ” (Nûh, 71,28).
3- “Râ” harfi sakin olur makablindeki harfte sakin olur onun makablindeki harf meksûr olursa “Râ”
harfi yine ince okunur. Misal: “ كش حش “ ,(En„âm, 6.138 ”حجش “ ,(Furkân, 25,18) ”انز وال “ ,(Tâhâ, 20,71) ”انس
“ ,(Bakara, 2,68) ”بكش .(Mâide, 5,19) ”وزش “ ,(Mâide,5,19) ”بشش
4- “Râ” harfi sakin olur makablinde de “Lîn” harflerinden “ي/yâ” harfi bulunursa, vakf halinde “Râ”
harfi ince okunur. Misal: “ ش ش “ ,(Al-i İmrân, 3,157; Nisâ, 4,77) ”خ gibi. Bu misallerde (Sebe,34,18) ”انس
normalde kalın okunması gereken “râ” harfi, lîn harfinden dolayı ince okunmaktadır.
C- Râ Harfinin Ġnce Veya Kalın Okunabileceği Yerler
Râ harfini üç yerde ince veya kalın okumak mümkündür. Bu yerler:
1-Râ harfi sakin olur makablindeki harfin harekesi de kesre olur ve mab„a dinde ist„ilâ harflerinden
biri bulunursa bu durumda Râ harfini ince veya kalın okumak caizdir. Bunun Kur‟ân‟da tek misali “ كم
.kelimesidir (Şu„arâ, 26,63) ”فشق
2-Yine Râ harfi sakin olur makablinde de “ص” ve “ط” harflerinden biri sakin olarak bulunur ve bu
harflerin makablindeki harfte kesre olursa bu durumda Râ harfini vakf halinde ince veya kalın okumak
mümkün olur. “ انقطش صش “ ,(Sebe, 34,12) ”ع gibi. Bu ikinci misalde Râ‟ yı kalın (Yûsuf, 12,21) ”ي ي
okumak daha uygun görülmüştür. Çünkü vasl halinde Râ nın harekesi fetha olmaktadır.
3-“ فأسش ” (Hûd, 11,81; Hicr,15,65; Duhân, 44,23), “ أسش gibi (Fecr,89,4) ”إرا سش “ ,(Tâhâ, 20,77) ”أ
kelimelerde, vakf halinde kelimelerin aslına binân yani kelimelerin sonundan hazfedilen “yâ” harfine
işaret etmek için Râ harfini ince fakat asla bakmaksızın kelimenin makabli fetha olduğu için de kalın
okumak mümkündür. Bununla birlikte Râ harfinin harekesine binâen ince okunması daha evla
görülmüştür.
Kamer sûresinde altı yerde geçen “ وزس” (Kamer, 54/16,18,21,30) kelimesi de aynı hükme tabidir.
RA HARFĠNĠNĠN OKUNUġ BĠÇĠMLERĠ 4
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
Ö Z E T
A- “Râ” Harfinin Kalın Okunduğu Yerler:
1- “Râ” harfinin harekesi ister baĢta, ister ortada, ister sonda olsun üstün veya ötre olduğu
zaman makabline mab„adine yani öncesine sonrasına bakılmadan daima kalın okunur. Misal: “ سة
ب“ ,”فشاشب “ ,(انعبن .gibi ”سجىي
2- “Râ” harfi sakin, makabli üstün veya ötre olduğu zaman kalın okunur. Misal: “ وقشآب “ ,”ال سخش”
gibi.
3- “Râ” harfi sakin, makabli de sakin, onun makabli üstün veya ötre olursa yine kalın okunur. Misal:
.gibi ”ببنصبش “ ,”وانعصش “
4- “Râ” harfi sakin olur ve makablindeki harfin harekesi de arızî olursa “râ” harfi yine kalın
okunur. Misal: “استضى استبتى “ ,”ن .gibi ”إ
5- “Ra” harfi sakin olur, makablindeki harfin harekesi de kesre olur ve maba„dinde isti„lâ
harflerinden meftuh olarak bir harf bulunursa “Ra” harfi kalın okunur. Misal: “ قشطبس” gibi.
B- “Râ” Harfinin İnce Okunduğu Yerler:
Yukarıda da belirtildiği üzere “Râ” harfi dört yerde ince okunmaktadır. ġimdi sırasıyla bunları
açıklamaya çalıĢalım:
1- “Râ” harfinin harekesi ister baĢta, ister ortada, ister sonda olsun kesre olunca ince okunur.
Misal: “ جبل س هة انقذس “ ,”يشئ ب“ ,” .gibi ”ن
2- “Râ” harfi sakin olur makablindeki harfin harekesi meksûr olursa, ince okunur. Misal:
.gibi ”واستغفشه “
3- “Râ” harfi sakin olur makablindeki harfte sakin olur onun makablindeki harf meksûr olursa “yine
ince okunur. Misal: “ حجش “ ,”انزكش”gibi.
4- “Râ” harfi sakin olur makablinde de “Lîn” harflerinden “ي/yâ” harfi bulunursa, vakf halinde
“Râ” harfi ince okunur. Misal: “ ش ش “ ,”خ .gibi ”انس
C- Râ Harfinin İnce Veya Kalın Okunabileceği Yerler:
Râ harfini üç yerde ince veya kalın okumak mümkündür. Bu yerler:
1-Râ harfi sakin olur makablindeki harfin harekesi de kesre olur ve mab„a dinde ist„ilâ harflerinden
biri bulunursa bu durumda Râ harfini ince veya kalın okumak caizdir. “ كم فشق” gibi.
2-Yine Râ harfi sakin olur makablinde de “ص” ve “ط” harflerinden biri sakin olarak bulunur ve bu
harflerin makablindeki harfte kesre olursa bu durumda Râ harfini vakf halinde ince veya kalın okumak
mümkün olur. “ انقطش صش “ ,”ع .gibi ”ي ي
RA HARFĠNĠNĠN OKUNUġ BĠÇĠMLERĠ 5
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
3-“ فأسش أسش “ ,” gibi kelimelerde, Râ harfini ince veya kalın okumak ”إرا سش “ ,(Tâhâ, 20,77) ”أ
mümkündür.
DEĞERLENDĠRME SORULARI
1- Râ harfinin en belirgin sıfatı aşağıdakilerden hangisidir?
a) Cehr sıfatı
b) Beyniyye sıfatı
c) Tekrîr sıfatı
d) İstifale sıfatı
2- Aşağıdaki cümlelerden doğruya en yakın olanını bulunuz?
a) Râ harfi kalın okunan harflerdendir.
b) Râ harfi ince okunan harflerdendir.
c) Râ harfi yerine göre bazan kalın bazan ince okunan harflerdendir.
d) Râ harfinin kalın veya ince okunması makablindeki harfe göredir.
3- Aşağıdaki cümlelerden doğru olanını bulunuz?
a) Râ harfinin esasen üç türlü okunuş şekli vardır
b) Râ harfinin iki türlü okunuş şekli vardır.
c) Râ harfinin tam 12 çeşit okunma şekli vardır.
d) Râ harfinin 9 türlü okunuş şekli vardır.
4- Aşağıdaki cümlelerden hangisi doğrudur?
a) Fethalı râ harfinin kalın okunması kendinden önceki harfin harekesine göredir.
b) Fethalı râ harfi makabline veya mabadine bakılmadan kalın okunmaktadır.
c) Fethalı râ harfinin kalın okunması kendinden sonraki harfin harekesine göredir.
d) Fethalı râ harfinin kalın okunması kendinden önceki veya sonraki sükûna göre şekillenir.
.kelimesindeki râ harfi hangi sebepten dolayı kalın okunmaktadır ”ال سخش قىو “ -5
a) Mabadinde ist„ilâ harfi olduğu için
b) Makablinde ist„ilâ harfi olduğu için
RA HARFĠNĠNĠN OKUNUġ BĠÇĠMLERĠ 6
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
c) Kendisi sakin olup makabli fetha olduğu için
d) Başında olumsuzluk edatı olduğu için
6- Râ harfi aşağıdaki kelimelerden hangisinde ince okunmaktadır?
a) “ تشجع االيىس”
b) “ يع انعسش”
c) “ يطهع انفجش”
d) “Hiç biri
استضى“ -7 ?kelimesinde bulunan râ hangi sebepten dolayı ne şekilde okunmalıdır ”ن
a) Râ harfi burada mabadindeki ist„ilâ harfinden dolayı kalın okunmaktadır.
b) Râ harfinin makablindeki hareke arızî olduğu için kalın okunmaktadır.
c) Râ harfi makabli esre olduğu için ince okunmaktadır.
d) Ra harfi burada ince veya kalın okunabilir.
?kelimesinde râ harfi hangi sebepten ne şekilde okunmalıdır ”قشطبس “ -8
a) Râ sakin ve mabadinde fethalı ist„ilâ harfi bulunduğu için kalın okunur.
b) Makablinde isti„ilâ harfi olduğu için kalın okunmalıdır.
c) Makabli kesre olduğu için ince okunmalıdır.
d) Makabli ve mabadinde isti„ilâ harfi olduğundan kalın okunmalıdır.
9- Aşağıdaki cümlelerden hangisi yanlıştır?
a) Râ harfinin harekesi meksur olunca mutlaka ince okunur.
b) Râ harfi sakin olur, makabli meksir olursa mutlaka ince okunur.
c) Râ sakin olur, makabli meksur olur ve madinde ist„ilâ harfi bulunmazsa ince okunur.
d) Ra sakin, makabli de sakin onun makabli kesre olursa ince okunur.
RA HARFĠNĠNĠN OKUNUġ BĠÇĠMLERĠ 7
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
ىس “ -10 ?kelimesinde vakfedince râ harfi ne şekilde okunmalıdır ”ف انص
a) Râ harfinin aslı kesre olduğu için ince okunmalıdır.
b) Râ harfi burada lîn harfinden sonra geldiği için ince okunmalıdır.
c) Râ sakin makabli de sakin onun makabli zamme olduğu için kalın okunmalıdır.
d) Râ harfinden önce sakin ondan önce de ist„ilâ harfi bulunduğu için kalın okunmalıdır.
CEVAP ANAHTARI
1-C 2-C 3-C 4-B 5-C 6-D 7-B 8-A 9-B 10-C
KAYNAKLAR
Altıkulaç Tayyar, Tecvîdü‟l-Kurân, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınladı, Ankara, 1992.
Asım Efendi, Kamus Tercümesi, Cemal Efendi Matbaası, İstanbul, 1305, IV,56.
Atiyye Kabil Nasr, Ğayetü‟l-Mürîd fî Ġlmi‟t-Tecvîd, Mektebetü‟l-Haremeyn, Riyâd, 1409/1988.
Çetin Abdurrahman, Kur‟ân Okuma Esesları, Emin Yayınları, Bursa, 2009.
İbnü'l-Cezerî, Ebu‟l-Hayr Muhammed b. Muhammed, en-NeĢr fi‟l-Kırâati‟l-AĢr, (thk. Ali Muhammed
ed-Debb„a), Dâru‟l-Küttâbi‟l-Arabî, Beyrut, tsz.
Karakılıç Celalittin, Tecvî İlmi, Diyanet İşleri başkanlığı Yayınları Ankara, 1972, s.,41, 98.
Muhammed Mekkî Nasr, Nihâyetü Kavli‟l-Müfîd fî Ġlmi‟t-Tecvîd, Kahire, 1308.
Muhyiddîn Abdulkadir el-Hatip, Kifâyetü‟l-Müstefîd fî Fenni‟t-Tecvîd, Vezâretü‟l-Evkâf ve‟ş-Şuunü‟d-
Diniyye, Bağdat, 1402/1982.
Saçaklızâde, Muhammed b. Ebîbekr el-Maraşî, Cuhdü‟l-Mukıl, (thk. Sâlim kuddûrî el-Hamed), Dâru
İmâr, Ammân, 1422/2001;
Sağman, Hafız Ali Rıza, Ġlaveli Yeni Sağman Tecvîdi, Bahar Yayınevi, İstanbul, 1958.
KUR’ÂN-I
KERİM II
ÜNİTE
4
LAFZATULLÂH’IN OKUNUŞ BİÇİMLERİ
Haz.: Doç. Dr. Necdet ÇAĞIL
HEDEFLER
Bu üniteyi çalıştıktan sonra;
”Allâh” Lafza-i Celâl’inin Kur’an’da Geçtiği Tüm
Şekilleriyle Doğru Biçimde Telaffuz Edilmesini
öğrenecek,
Lafzatullâh’ın Kıraat Farklılığına Konu Olan Yönünü
Öğrenecek,
Lafzatullâh’ın Farklı Biçimlerdeki Tilâvet ve
Telaffuzunun Mana Boyutuna Nasıl Yansıdığını
Öğrenecek,
İÇİNDEKİLER Lafzatullâh’ın İnce Okunması Gereken Lafız Ortamı
Lafzatullâh’ın Kalın Okunması Gereken Lafız Ortamı
Lafzatullâh’ın Tilâvetinde Ses-Anlam İlişkisi
Lafzatullâh’ın Hemzesinin telaffuzu
Özet
Değerlendirme Soruları
Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar
LAFZATULLÂH’IN OKUNUŞ BİÇİMLERİ 2
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
1. Lafzatullâh’ın İnce Okunması Gereken Lafız Ortamı
Lafza-i Celâl’inin lâmının ince okunması gereken bir tek konum vardır ki, o da lâmdan önce الله
kesre harekesinin yer almasıdır; yani kesre harekeden Lafzatullâh’a geçiş yapılmasıdır. بالله “Billâhi”
Lillâhi” örneklerinde görüldüğü gibi. Böyle bir lafız ortamında “lâm”ın kalın okunması bir tecvit“ لله
hatası olacağı gibi, bu tür bir okuyuş, telaffuzdaki fonetik estetiğin ihlâl edilmesi sebebiyle kulağı
rahatsız edecektir.
Tenvînden Lafzatullâh’a geçiş yapılması durumunda da tenvîn kesreye dönüşeceği için yine
Lafzatullâh’ın lâmı ince okunacaktır. د حالله اقلهو (İhlâs 112/1) ayetindeki “ahadun” tenvînli
kelimesinden, ikinci ayetin başındaki الله Lafza-i Celâl’ine geçiş yaparken Lafza-i Celâl’in
“ahadunillâhu” şeklinde ince okunması gerektiği buna örnek verilebilir.
2. Lafzatullâh’ın Kalın Okunması Gereken Lafız Ortamı
Lafza-i Celâl’inin “lâm”ından önce fetha veya zamme hareke yer alırsa; yani fethalı veya kesreli الله
bir harften Lafzatullâh’a geçiş yapılırsa, bu takdirde Lafzatullâh’ın kalın okunması gerekecektir. الله
-yedullâhi” örneklerinde görüldüğü gibi. Böyle bir lafız ortamında Lafza“ يد الله Allâhu Rabbî” ve“ ربي
i Celâl’in kalın okunmasındaki amaç Allah’a tazimde bulunmaktır.
Âl-i İmrân Suresi’nin başından itibaren okunması durumunda للهالم ۞ ا şeklinde; Hurûf-i
Mukattaa‟dan Lafzatullâh’a geçiş yapılacaksa, birinci geçişte tûl vechi uygulayarak “Elif.
Lââââmmîîîîmallâhu..” şeklinde; mim harfinin dört elif; ikinci geçişte ise, kasr vechi uygulayarak,
“Elif. Lââââmmîmallâhu..” şeklinde bir elif uzatıp, ardından fethalı geçiş yaparak, الله Lafza-i
Celâl’inin hemzesini düşürüp, lâm harfini de kalın okumak gerekecektir.
lafzı için de aynı kural geçerlidir. Örneğin “Ve iz qâlullâhumme” (Enfâl 8/32) ayetinde اللهم
“Allâhumme”nin lâmı kalın okunurken, “Qulillâhumme” (Âl-i İmrân 3/26) ibaresindeki aynı lâm harfi
ince okunacaktır.
3. Lafzatullâh’ın Tilâvetinde Ses-Anlam İlişkisi
Lafza-i Celâl’inin ince ya da kalın okunuşunun manaya yansıyan yönünden bahsetmek de الله
mümkündür. Örneğin, Fetih 48/10‟da yer alan “عليه الله” ibaresi cumhur tarafında “hâ” zamirinin
kesresiyle “„aleyhillâhe” şeklinde ince okunurken, Hafs bunu zamirin zammesiyle “„aleyhullâhe”
şeklinde kalın okumuştur. Bir yoruma göre Hafs’ın bu kıraati, kulun Cenabı Hak ile olan ahdinin
azametine ve ahde vefayı kalıcı kılıp, onu bozmamaya işaret etmektedir. Böylece Lafzatullâh’ın farklı
biçimde kıraat edilmesi bir şekilde ses-anlam ilişkisine yansımış olmaktadır.
LAFZATULLÂH’IN OKUNUŞ BİÇİMLERİ 3
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
4. Lafzatullâh’ın Hemzesinin Telaffuzu
الله Lafza-i Celâl’inin hemzesi en az bir elif veya daha fazla uzatıldığı takdirde soru anlamı
oluşacağı için, bu açıdan Lafza-i Celâl’in telaffuzu önem arz etmektedir. Örneğin, ما يشركوناآلله خير
Allah mı daha hayırlıdır yoksa onların ortak koştukları mı? (Neml 27/59) ayetinde yer alan Lafza-i
Celâl’in hemzesi, elife çevrilmiş olan “istifham hemzesi” sebebiyle uzatılarak okunmakta ve böylece
müşriklere yönelik, “ilzam” ve “istihza” içerikli bir soru ortamı oluşmaktadır. Dolayısıyla Lafza-i
Celâl’in hemzesinin uzatılarak okunması bu makamda güzel düşmüştür. Fakat aynı Lafza-i Celâl’in
hemzesinin namaz ve tilâvet esnasında getirilecek olan tekbirlerin yanı sıra, herhangi bir istifham
anlamı taşımayan bir ayet ortamında uzatılarak okunması kesinlikle caiz değildir. Zira böyle bir okuma
“lahn-ı celî” (açıktan açığa irap hatası) diye isimlendirilen; manayı bozacak derecede bir kıraat hatası
oluşturacaktır. Örneğin tekbir getirirken “Allâhu Ekber” yerine “Ââââllâhu Ekber” denmesi hâlinde
“Allah mı büyüktür?” şeklinde çok uygunsuz bir anlam oluşacaktır. Bu yüzden, uygun düşen soru
ortamlarının dışında Lafza-i Celâl’in hemzesinin uzatılmadan okunmasına azami dikkat edilmesi
gerekmektedir.
ÖZET
Lafza-i Celâl‟i kendisinden önce esre yer aldığında ince, üstün ve ötre yer aldığında ise kalın ” الله“
okunur. “اللهم ” lafzı için de aynı durum söz konusu olup, Lafzatullâh‟ın kalın okunmasında daima
“tazim” amacı gözetilmiştir.
LAFZATULLÂH’IN OKUNUŞ BİÇİMLERİ 4
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
DEĞERLENDİRME SORULARI
1- Lafza-i Celâl hangi durumda ince okunur?
a) Zammeden sonra.
b) Kesreden sonra.
c) Fethadan sonra
d) Hiçbiri
2- Lafza-i Celâl’den önce hangi irap yer aldığında kalın okunur?
a) Kesre
b) Sükûn
c) Med
d) Zamme ve Fetha
3- Âl-i İmrân Suresi’nin birinci ayetinden ikinci ayetine geçiş yaparken, İmam Âsım’a göre şu kıraat
formlarından hangisi doğrudur?
a) “Elif. Lââââmmîîîîm. Allâhu..”
b) “Elif. Lââââmmîîîîmillâhu..”
c) “Elif. Lââââmmîîîîmallâhu..”
d) “Elif. Lââââmmîîîîmullâhu..”
4- Fetha veya zammeden sonra Lafzatullâh’ın kalın okunmasındaki nükte nedir?
a) Telaffuz kolaylığı sağlamak.
b) Fonetik insicam oluşturmak.
c) Allah’a tazimde bulunmak.
d) Hiçbiri
LAFZATULLÂH’IN OKUNUŞ BİÇİMLERİ 5
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
5- Fetih 48/10‟da Lafzatullâh’ın Âsım’ın kuralına göre “„aleyhillâhe” şeklinde ince okunması
gerekirken, “„aleyhullâhe” şeklinde kalın okunmasının mana esprisi nedir?
a) Ses-anlam ilişkisi açısından, kulun Cenabı Hak ile olan ahdinin azametine; ahde vefayı kalıcı kılıp,
onu bozmamaya işarettir.
b) Münafıkların kendi ahitlerine sadık kalmamalarına gönderidir.
c) Müminlere cennet müjdesidir.
d) Hiçbiri
6- Lafza-i Celâl’in hemzesinin tilâvetiyle ilgili aşağıdaki seçeneklerden hangisi doğrudur?
a) Her hâlükârda uzatılır.
b) Hiçbir durumda uzatılmaz.
c) İstifham manasının uygun düştüğü yerlerde uzatılır, bunun dışında uzatılmaz.
d) Hiçbiri
CEVAP ANAHTARI
1-B 2-D 3-C 4-C 5-A 6-C
KAYNAKÇA
Adıgüzel, Mehmet, Kur‟an-ı Kerim‟in Tecvidi ve Tilâveti, EKEV, Erzurum 2001.
Beydâvî, Nâsıruddîn Ebû Saîd Abdullâh, Envâru‟t-Tenzîl ve Esrâru‟t-Te‟vîl, İstanbul 1885.
Celâl Hanefî el-Bağdâdî, Kavâidu‟t-Tecvîd ve‟l-İlqâu‟s-Savtî, Bağdat 1987.
Çağıl, Necdet, Kur‟an‟ın Belâgat ve Fonetik Yapısı, İlahiyat, Ankara 2005.
İbn Mucâhid, Ebû Bekr Ahmed, Kitâbu‟s-Seb„a fi‟l-Kırâât, Kahire, ts.
İbnu’l-Cezerî, Ebu’l-Hayr Şemsuddîn Muhammed, en-Neşr fi‟l-Kırââti‟l-„Aşr, Mısır, ts.
Paluvî, Hamîd b. el-Hâc Abdulfettâh, Zubdetu‟l-„İrfân, Hilâl Yayınları, İstanbul 1894.
KUR’ÂN-I
KERİM II
ÜNİTE
5
ZAMİRLERİN OKUNUŞU
Haz.: Doç. Dr. Zeki YILDIRIM
HEDEFLER
Bu üniteyi çalıştıktan sonra;
Zamirlerin seslendirme biçimini öğrenebilecek,
Hangi şartlarda zamirlerin uzatıldığını kavrayabilecek
Zamirlerde nasıl durulacağını öğrenebilecek
Zamirle ilgili kuralların istisnalarını öğrenebileceksiniz.
İÇİNDEKİLER Zamirin Anlam Alanı
Zamirin Uzatılması
Zamirin Uzatılmaması
Özet
Değerlendirme Soruları
Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar
ZAMİRLERİN OKUNUŞU 2
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
1. Zamir’in Anlam Alanı
Zamir, lugatte bir şeyi gizlemeye denir. “ منو, لو ” gibi kelimelere zamir denilmesinin sebebi,
kinâye oldukları şeyin ismini ve kendisini gizleyip gâib hükmüne getirdikleri içindir. Tecvîd ilminde
ele alınan zamir ise, kelimelere bitişen (muttasıl), müfred müzekker gâib zamiridir. Bu zamir, müfred
müzekker, gâib‟ten kinâye olduğu için buna “ha-i kinâye”de derler. Zamirler iki türlü okunurlar.
Şartlara göre ya uzatılırlar ya da uzatılmazlar. Şimdi bu hususu ayrıntılı bir şekilde anlatmaya
çalışalım.
Zamirin harekesi ya ötre olur ya da esre olur. Bu durum kendisinden önceki harfin harekesine
göre değişir.
1. Zamirin Harekesinin Ötre Olması: Zamirden önceki harf meftûh, mazmûm veya sakin ise,
zamirin harekesi ötre olur. “ منو, مالو ” örneklerinde olduğu gibi.
2. Zamirin Harekesinin Esre Olması: Zamirden önceki harf meksûr veya sakin ise, harekesi
esre olur. “ لقمو, بو ” örneklerinde olduğu gibi.
Asım kıraatının Hafs rivayetinde bu kuralın iki istisnası vardır. Birincisi, Kehf, 63. ayette yer
alan “ ما انسانيو” kelimesi; ikincisi de Feth, 10. ayetteki ”عليو هللا” kelimesidir. Bu zamirleri Hafs ötre ile
okurken diğer imamlar kaideye uyarak esre okumaktadırlar.
2. Zamirin Uzatılması
Zamirlerin uzatılması da, yine kendilerinden önceki harfin harekesine göredir. Eğer zamirden
önceki harf harekeli olursa, zamir uzatılır. Örneğin “ دنو, قمو, انو ” kelimeleri kendilerinden önceki
harfler harekeli oldukları için uzatılırlar. Buna aynı zamanda “sılâ” ile okuma derler. Ötreli zamirleri
örneğinde ”علميي“ ,örneğinde olduğu gibi gizli vâv (vâv-ı mukaddere), esreli zamirleri ise ”ربي“
görüldüğü gibi mukadder (gizli) yâ harfi, bir elif miktarı uzatır.
Asım kıraâtının Hafs rivâyetinde bu kuralın bir istisnası vardır. Zümmer Sûresi‟nin 7
âyetindeki “يزضو” kelimesinde yer alan zamir, aslına riayeten uzatılmadan okunur. Çünkü “يزضاه”
şeklinde olan bu fiilde cezm sebebiyle elif düşmüştür. Dolayısıyla Asım kıraatında bu kelime, harekeyi
zayıf bir sesle hızlıca okumak anlamına gelen ihtilas ve çekilmeden okunur.
Eğer uzatılan zamirden sonra, sebeb-i medd‟den elif gelirse bu takdirde zamir, dört elif uzatılır.
Çünkü munfasıl med olur. Mesela “ىذه ايمانا” kelimesi, zamirden sonra med sebebi olan hemze geldiği
için ve ayrı ayrı kelimelerde bulundukları için dört elif miktarı uzatılır.
ZAMİRLERİN OKUNUŞU 3
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
3. Zamirin Uzatılmaması
Zamirin kendisinden önceki harf harekeli değil ise, yani sakin ise o zaman zamir uzatılmadan
(adem-i sıla) ile okunur. “منو عليو” gibi. İmam Asım ve diğer imamlar bu zamirleri kural gereği
medd‟siz okumuşlardır. Kendisinden sonra sakin olan zamir de yine uzatılmaz. Mesela “لو الملك”
kelimesinde, zamirden sonra sakin bir harf geldiği için zamir uzatılmaz ve doğrudan sakin kelime
geçilir. Yine iki sakin arasında kalan zamirler de uzatılmazlar. Örneğin “يعلمو هللا” ifadesinde, zamir iki
sakin arasında kaldığı için uzatılmaz.
Yalnız Asım, Furkân suresinin 69. ayetinde yer alan “فيو ميانا” kelimesindeki zamiri, bu kuralın
aksine medd‟le okumuştur. Bu zamir, hem mananın anlaşılmasına dikkat çekmek hem de boğaz harfı
olan “hâ”nın kesresinden, dudak harfı olan mîm‟in zammesine geçişin zorluğunu gidermek için
uzatılarak okunmuştur. Buradaki zamirin uzatılmasındaki diğer bir gaye ise, müşriklerin ve kafirlerin,
elem verici ve aşağılayıcı bir azapta, devamlı kalacaklarına işaret etmektir.
“ فاكو, ما فقو, لم ينتو ” kelimelerindeki “he” harfleri de uzatılmaz. Çünkü bu harfler kelimenin
aslından olan harflerdir, zamir değillerdir.
Zamirler, vakıf halinde, yani üzerinde durulduğunda daima medsiz okunurlar. “ منو عليو” gibi.
ÖZET
Müfred müzekker gaib olan “ه” zamirinin kıraatlara göre değişik hükümleri vardır. Asım
kıraatının Hafs rivayetine göre bu zamirler, kendilerinden önceki harf harekeli olursa uzatılırlar. “ , انو
دنو, قمو ” örneklerinde olduğu gibi. Eğer kendilerinden önceki harf harekeli değil, sakin ise o zaman
uzatılmazlar. “منو عليو” örneklerinde görüldüğü gibi. Vakıf halinde ise, zamirler sürekli uzatılmadan
okunurlar.
ZAMİRLERİN OKUNUŞU 4
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
DEĞERLENDİRME SORULARI
1- Tecvid ilminde zamir denilince aşağıdakilerden hangisi anlaşılır
a) Müfred müennes ğaib zamiri
b) Cam'i müzekker ğaib zamiri
c) Müfred müzekker ğaib zamiri.
d) Cem'i müennes ğaib zamiri
2- Zamirin diğer ismi aşağıdakilerden hangisidir:
a) Med
b) Ha-i Sekte
c) Sıla
d) Ha-i Kinaye
3- Tecvid ilminde zamirin med yapılma (uzatılma) durumu hangi halde gerçekleşir:
a) Zamirden önceki harf sakin olduğu zaman
b) Zamirden önceki harf harekeli olduğu zaman
c) Zamirden sonra hareke olduğu zaman
d) Zamirde durulduğu zaman
4- Zamirin harekesi ne zaman esre okunur:
a) Zamirden önceki harf meksur veya sakin olduğu zaman
b) Zamirden önceki harf meftuh ve mazmum olduğu zaman
c) Zamirden önceki elif geldiği zaman
d) Zamirden önceki med harfi olan vav geldiği zaman
5- Hafs rivayetinde, zamirin esre okunması gerekirken kural dışı ötre okunduğu kaç kelime vardır:
a) Bir
b) İki
c) Üç
d) Dört
ZAMİRLERİN OKUNUŞU 5
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
6- Aşağıdaki kelimelerden hangisinde kural dışı med yapılır:
a) يزضو
b) فيو ميانا
c) فيو ىدي
d) يأخذه
7- Aşağıdaki kelimelerden hangisi zamir değildir:
a) صاحبو
b) يزضو
c) لم ينتو
d) فيو
8- Ötre ve esre harekeli zamirleri uzatan med harfleri aşağıdakilerden hangisidir:
a) Vav-ı kasem ve ya-i nida
b) Ravm
c) Tul ile işmam
d) Vav-ı ve ya-i mukaddere
CEVAP ANAHTARI
1-C 2-D 3-B 4-A 5-B 6-B 7-C 8-D
KAYNAKLAR
Altıkulaç Tayyar, Tecvîdü’l-Kurân, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınladı, Ankara, 1992.
Asım Efendi, Kamus Tercümesi, Cemal Efendi Matbaası, İstanbul, 1305, IV,56.
Atiyye Kabil Nasr, Ğayetü’l-Mürîd fî Ġlmi’t-Tecvîd, Mektebetü‟l-Haremeyn, Riyâd, 1409/1988.
Çetin Abdurrahman, Kur’ân Okuma Esesları, Emin Yayınları, Bursa, 2009.
İbnü'l-Cezerî, Ebu‟l-Hayr Muhammed b. Muhammed, en-Neşr fi’l-Kırâati’l-Aşr, (thk. Ali Muhammed
ed-Debb„a), Dâru‟l-Küttâbi‟l-Arabî, Beyrut, tsz.
Karakılıç Celalittin, Tecvî İlmi, Diyanet İşleri başkanlığı Yayınları Ankara, 1972, s.,41, 98.
ZAMİRLERİN OKUNUŞU 6
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
Muhammed Mekkî Nasr, Nihâyetü Kavli’l-Müfîd fî Ġlmi’t-Tecvîd, Kahire, 1308.
Muhyiddîn Abdulkadir el-Hatip, Kifâyetü’l-Müstefîd fî Fenni’t-Tecvîd, Vezâretü‟l-Evkâf ve‟ş-
Şuunü‟d-Diniyye, Bağdat, 1402/1982.
Saçaklızâde, Muhammed b. Ebîbekr el-Maraşî, Cuhdü’l-Mukıl, (thk. Sâlim kuddûrî el-Hamed), Dâru
İmâr, Ammân, 1422/2001;
Sağman, Hafız Ali Rıza, Ġlaveli Yeni Sağman Tecvîdi, Bahar Yayınevi, İstanbul, 1958.
KUR’ÂN-I
KERĠM II
ÜNĠTE
6
SEKTE VE HÂ-Ġ SEKT (SEKTE HÂSI)
Haz.: Doç. Dr. Necdet ÇAĞIL
HEDEFLER
Bu üniteyi çalıştıktan sonra;
Sekte veçhinin bir yönüyle kıraat, bir yönüyle musiki, bir
yönüyle de nahiv ilmini ilgilendiren bir konu olduğunu
öğrenecek,
Manayı bozacak şekilde bir okuma hatasına düşmeyecek,
Tilâvet esnasında tonlama ve nağme yapabilme imkânı
bulacak,
İmam asım‟ın yanı sıra diğer kıraat imamlarının ne tür
sekte veçhi uyguladıklarını öğrenmiş olacaksınız.
ĠÇĠNDEKĠLER
“Sekte”nin Tanımı
Sekte Veçhini Uygulayan İmamlar
Sekte Veçhinin Uygulandığı Yerler
Sekte Veçhinin Uygulanış Şekilleri
Sekte Hâsı ve Okunuşu Keyfiyeti
Sekte Veçhinin Müzikal Boyutu
Sekte Veçhinin Anlamsal Boyutu
Özet
Değerlendirme Soruları
Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar
SEKTE VE HÂ-Ġ SEKT (SEKTE HÂSI) 2
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
1. “Sekte”nin Tanımı
Sözlükte “konuşmayı kesip susmak, iki nağme arasında nefes almaksızın durmak, dinmek vb.”
anlamlara gelen bu tabir, kıraat ilminde “Vakf yapma süresinden az olmak üzere, iki kelime veya
harf arasında belirli bir süre nefes almaksızın sesi kesmek” demektir. Böylece sekte ile vakf
arasındaki en belirgin fark, vakf esnasında nefes alınırken, sekte anında nefes alınmamasıdır ki,
bunun takribî süresi de iki hareke (bir elif; bir zamanlık vuruş) miktarıdır.
2. Sekte Veçhini Uygulayan Ġmamlar
Başta Hamza b. Habîb olmak üzere İbn Zekvân, Hafs, Ebû Ca„fer, Ruveys ve İdris sekte veçhini
uygulayan kıraat imamlarıdır. Ayrıca sure sonundan müteakip surenin başına geçiş yaparken Verş,
Ebû Amr, İbn Âmir ve Ya„kûb sekte veçhi uygularlar.
3. Sekte Veçhinin Uygulandığı Yerler
Kıraat imamımız, Âsım‟ın ravisi Hafs Kur‟an‟da dört yerde sekte uygulamıştır ki, bunlar Kehf
18/1, Yasin 36/52, Kıyamet 75/27 ve Mutaffifîn 83/14. ayetlerdir. İlk ikisinde hem vakf hem sekte
yapılması caiz olup, vakf yapmak daha evladır. Son ikisinde ise zaten (Hafs‟a göre) sektenin dışında
başka alternatif yoktur. Ayrıca Âsım, Uleymî tarikinden bize ulaşan rivayete göre sükûndan
(cezimli harften) sonra hemze gelmesi halinde, bir de lâm-ı tarifli kelimelerde tıpkı İmam Hamza
gibi sekte veçhi uygulamıştır ki, bu tür bir sekte Hafs‟ın rivayetinde yer almamaktadır.
Sekte veçhini en fazla uygulayan kıraat imamı Hamza b. Habîb olup, o, Kur‟an‟da geçen tüm
meddi munfasıl ve meddi muttasıllarda, ayrıca sükûn ve lâm-ı tariften sonra gelen hemzelerde sekte
veçhi uygular.
Ebû Ca„fer ise kendine has bir kıraat stili olmak üzere bazı sure başlarında yer alan Hurûf-i
Mukattaa‟nın (Kesik Harfler) her birinde sekte veçhi uygular.
4. Sekte Veçhinin UygulanıĢ ġekilleri
İmam Hafs‟a göre bahsi geçen dört yerde sekte veçhi “„ıvecâ (s) qayyimen..”; “min merqadinâ
(s) hâzâ..”; “ve qîle men (s) rââââq” ve “kellâ bel (s) râne..” şeklinde uygulanır. Daha önce de
değindiğimiz gibi, ilk ikisinde hem vakf hem sekte yapılması caiz olup, vakf yapmak daha evla
iken, son ikisinde sadece sekte veçhi uygulanır. Aslında son iki örnekte idgâm-ı bilâ gunne kuralı
uygulanarak “..merrââââq” ve “..berrâne..” şeklinde bir telaffuz gerçekleşmesi gerekirken, sekte
sebebiyle bu idgâmlı telaffuz ortamı ortadan kalkmaktadır.
Şu hususun iyi bilinmesi gerekmektedir ki, Kehf Suresi‟nin ilk ayetinden ikinci ayete geçiş
yapılacaksa, bu durumda “„ıvecâ..qayyimen..” şeklinde; “cim”in tenvînini “elif”e çevirip medd-i
SEKTE VE HÂ-Ġ SEKT (SEKTE HÂSI) 3
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
tabiî yaparak sekte uygulamak gerekir. Bunun yerine “cim” harfinin tenvînini telaffuz edip
“„ıvecen.. qayyimen..” şeklinde geçiş yapmak yanlıştır.
İmam Hamza‟nın o çok geniş olan sekte uygulamalarına birer örnek verecek olursak; meselâ o
“Yââââ eyyuhennebiyyu..” meddi munfasılını, beş eliflik bir meddin ardından iki kelime arasında
sekte yaparak “Yâââââ (s) eyyuhennebiyyu..” şeklinde; yine örneğin, “Ulââââike” meddi
muttasılını beş eliflik bir meddin ardından sekte yaparak ve kelimeyi âdeta ikiye bölerek “Ulâââââ
(s) ike” şeklinde okur. Yine örneğin, “Men âmene..” cümlesini Hamza sekte yaparak, iki lafzın
arasını ayıracak şekilde “Men (s) âmene..”; keza “ve‟l-arda” kelimesini, lâm-ı tarifin hemen
ardından sekte yaparak “ve‟l (s) arda” şeklinde okur.
Ebû Ca„fer‟in Hurûf-i Mukattaa; yani Kesik Harfler kategorisinde yer alan sekte veçhine bir
örnek verecek olursak; meselâ o, Meryem Suresi‟nin baş kısmını “Kââââf (s) Hâ (s) Yâ (s) „Ayyyyn
(s) Sââââd” şeklinde; art arda dört kez sekte yaparak okur.
5. Sekte Hâsı ve OkunuĢu Keyfiyeti
“Hâu‟s-Sekt” diye tabir edilen “sekte hâsı”nın telaffuzuna gelince; “ilhâk” diye de
isimlendirilen bu vecih, bazı kelimelerin sonuna, vakf halinde sakin bir hâ harfinin eklenmesiyle
oluşur ki, buna “istirahat hâsı” da denir. Bu harf “lem yetesenneh” (Bakara 2/259), “ıqtedih”
(En„âm 6/90), “kitâbiyeh” (Hâkka 69/19, 25), “hisâbiyeh” (Hâkka 69/20, 26), “mâliyeh” (Hâkka
69/28), “sultâniyeh” (Hâkka 69/29) ve “mâ hiyeh” (Kâri„a 101/10) kelimelerinin sonunda yer alan
“hâ” harfidir. Bu kelimelerden ilk ikisini cumhur hem dururken (vakf) hem geçerken (vasl) “sekte
hâsı” ile okurken, Hamza, Kisâî, Ya„kûb ve Halef dururken “hâ” ile, geçerken “hâ”yı düşürerek
“lem yetesenne” ve “ıqtedi” şeklinde okurlar. İbn Âmir‟in ikinci kelimede “ıqtedihi” ve “ıqtedihî”
şeklinde iki farklı kıraati mevcuttur ki, her iki kıraate göre “hâ” harfi “ıqtedi‟l-ıqtidâe” takdirinde
olmak üzere, hazfedilmiş olan “ıqtidâ” mastarından kinaye bir pekiştirme zamiri olduğu için
konumuzla ilgisi yoktur. Hâkka Suresi‟nde iki kez tekrarlanan “kitâbiyeh” ve “hisâbiyeh”
kelimelerini cumhur hem geçerken hem dururken “sekte hâsı” ile okurken, Ya„kûb geçerken “sekte
hâsı”nı hazfederek okur. Keza “mâliyeh”, “sultâniyeh” ve “mâ hiyeh” kelimelerini cumhur her iki
durumda “hâ” ile okurken, Hamza ve Ya„kûb geçerken “hâ”yı hazfederek okurlar.
6. Sekte Veçhinin Müzikal Boyutu
Sekte veçhi bir yönüyle musiki bir yönüyle de mana ile irtibatlı olan bir kıraat tarzıdır.
Ünlü Arapça dilbilgini Halil b. Ahmed‟in tespitine göre sekte iki nağme arasında nefes
almaksızın durmak ve böylece iki nağmeyi birbirinden ayırmak için kullanılan bir musiki tarzıdır.
SEKTE VE HÂ-Ġ SEKT (SEKTE HÂSI) 4
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
Bu ilginç tespit şunu gösteriyor ki, eski zamanlarda uzun yolculuğa çıkan Araplar yol yorgunluğunu
hafifletmek için yol ezgileri terennüm ederlerken, bu sekteyi bir şekilde nağmelerine katıyorlardı.
Şu halde İmam Hamza‟nın çok sık uyguladığı sekte veçhi gerçekte günümüzde de halen icra
edildiği şekliyle, modern müzik usullerinden biri olan “Es” (Sus) işaretinden başkası değildir.
Nitekim günümüzde bu “es” işaretinin, şarkı ve türkülerin yanı sıra Batı müziğinde de gerek insan
sesi, gerek enstrümanlarla icra edilmekte olan müzik yapıtlarında kullanıldığı bir vakıa olup, bu
işaretin devreye girdiği anda, icranın öncesiyle sonrası arasında hem tonlama hem makam
yönünden bir farklılık yaşandığı bilinmektedir.
Musikide yaşanan bu “ses kesme” hâdisesinin doğurmuş olduğu nağme ve ahenk zenginliğinin
bir benzeri de Kur‟an tilâvetinde; üstelik daha zengin ve cazip bir şekilde, sekte veçhinin
uygulanmasıyla gerçekleşmiş olmaktadır. Bilhassa İmam Hamza‟nın söz konusu o çok zengin ve
çeşnili sekte veçhi uygulaması, Mustafa İsmail gibi usta okuyucular tarafından icra edildiğinde
harika bir armoni hâsıl olmakta ve dinleyiciyi okunan pasajı daha dikkatli biçimde takibe sevk
etmektedir. Zira sekte veçhinin farklı bir lafız estetiği barındırdığı bir realitedir. Ne var ki, sekte
veçhini uygulayacak olanın yeterli derecede musiki ilmine vakıf olması gerekir ki, uygulamanın
beslediği müzikal güzellikler ortaya çıkabilsin. Örneğin, sekteyi öyle bir şekilde icra etmek gerekir
ki, sektenin öncesiyle sonrası hem vurgu hem nağme yönünden farklılık arz etmelidir. Aksi takdirde
sırf bir kıraat kuralı olarak kuru kuruya icra edilen ve müzikal ahenkten yoksun olan bir sekte
veçhinin albenisi olmayacaktır.
7. Sekte Veçhinin Anlamsal Boyutu
Sekte veçhinin mana boyutuyla ilişkisine gelince; Kehf 18/1‟de sekte yapmaksızın ikinci ayete
geçildiği takdirde, ikinci ayetin başında yer alan “qayyimen” kelimesi, ilk ayetin son kelimesi olan
“„ıvecen” kelimesinin sıfatı olacaktır ki, bu durumda “..ve (Allah) o Kitaba ilişkin dosdoğru bir
eğrilik yapmadı” şeklinde yakışıksız bir anlam oluşacaktır. İşte “qayyimen” lafzının, öncesi için
sıfat değil de hâl (zarf tümleci) oluşturduğu veya gizli bir “enzele” (indirdi) yahut “ce„ale” (yaptı)
fiilinin mef‟ûlü olduğu gerçeğine işaret etmesi için, geçiş anında sekte veçhi uygulanmıştır. Benzer
şekilde Yasin 36/52‟de sekte yapılmadığı takdirde, “hâzâ” (bu) işaret zamirinin, öncesindeki “min
merqadinâ” lafzının sıfatı olduğu şeklinde bir görüntü resmedecek ve böylece “..şu kabrimizden..”
şeklinde yanlış bir anlam oluşacaktır. İşte burada sekte yapılmakla, “hâzâ” işaret zamirinin, önceki
lafızla irtibatlı olmadığı; sonrasında gelen cümlenin mübtedâsı olduğu gerçeğine işaret edilmiştir.
SEKTE VE HÂ-Ġ SEKT (SEKTE HÂSI) 5
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
Kıyamet 75/27 ve Mutaffifîn 83/14‟deki sekte veçhine gelince; bu ikisinde sekte yerine idgam
uygulandığı takdirde, ilkinde “merrâq” (çorbacı), ikincisinde ise “berrân” (küpçü) şeklinde
uygunsuz bir mana teşekkül edecektir. Ayrıca Kıyamet 75/27‟de “Ve: “Tedavi edebilecek kim var”
dendiği vakit” ifadesinde sekte yapılmasının, mana yönünden bir nüktesi daha vardır ki, o da bu
anın, nefesin kesildiği bir sekte anı olduğuna dikkat çekilmesidir.
Ebû Ca„fer‟in Hurûf-i Mukattaa‟da uyguladığı sekte veçhinin de manayla irtibatlı bir yönü
bulunduğu muhakkaktır. O bu tür harflerin her birinde hafif bir sekte yapmakla, tüm harflerin diğer
edat, isim ve fiillerde olduğu gibi belli bir mana etrafında şekillenmediklerini, bunların her birinin
Allah‟ın, bilgisini kendisine sakladığı sırlarından bir sır olduğu gerçeğini ortaya koymayı
amaçlamıştır. Öte yandan İbn Mes„ûd‟un rivayetine göre Hz. Peygamber: “Allah‟ın Kitabından bir
harf okuyana bir hasene (sevap) vardır. Her hasene ise on katıyla verilir. Ben “Elif. Lâm. Mîm bir
harftir” demiyorum. Fakat Elif bir harftir, Lâm bir harftir, Mîm de bir harftir” (Tirmizî, Fadâil,
16) buyurmuştur ki, Ebû Ca„fer‟in bu tür bir sekte veçhi uygulaması, okuyucuya harf başına
verilecek on katlı sevabı daha belirgin kılmaktadır.
Yine “sekte hâsı”nın telaffuzuna konu olan mezkûr ayetlerde de açık bir ses-anlam ilişkisinin
mevcudiyeti dikkat çekicidir. Örneğin, Hâkka 69/19-20‟de kitabı sağından verilen mümin kimseden
bahsedilirken, “kitâbiyeh” ve “hisâbiyeh” fasılalarının “sekte hâsı” ile okunması, Hesap
Günü‟ndeki sıkıntıların şiddetli olacağına işaret etmektedir. Zira bu “sekte hâsı” ile gelen fasılalar,
ilgili ayetlerde sözü edilen bahtiyar kişinin, konuşma anında rahatlamak için her cümlenin sonunda
sekte yaparak durmak zorunda kaldığına; yani nefeslenme zorunluluğu hissettiğine delâlet
etmektedir; şöyle ki, o kişi bu sekteler sayesinde nefeslenip dinlenmemiş olsa konuşmasını
sürdüremeyecektir. Mümin kişinin durumu bu ise başkalarının hali nice olur! Ayrıca bu sekteler
hesap görme işinin kesin olarak sona erdirileceğine ve bir daha değişmeyecek şekilde sağlam karara
bağlanacağına da işaret etmektedir.
Kâria 101/10‟daki sektenin ses-anlam ilişkisine yansıyan özelliği ise, “Nedir o bilir misin”
sorusunun, işitenin kulak kabartması ve ardından “O kızgın bir ateştir” (Kâria 101/11) şeklindeki,
verilecek cevabı iyice işitip kavrayabilmek için tam bir sessizlik içerisinde durup beklemesi gereken
bir soru türü olduğuna işaret etmesidir.
Ayrıca İmam Hamza‟nın munfasıl ve muttasıl medlerde uyguladığı sekte vecihlerinin de pek
zengin bir ses-anlam ilişkisi oluşturduğu dikkat çekmekte olup, tereddütlü bir ruh halinin sergilediği
sahne tasvirleri buna örnek verilebilir. Meselâ “Qâlû le in (s) ekelehuzzi‟bu we nahnu „usbetun (s)
SEKTE VE HÂ-Ġ SEKT (SEKTE HÂSI) 6
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
innâââââ (s) izen lehâsirûn” (Yusuf 12/14) ayetinde ikisi sükûndan, biri medden sonra vuku bulan
şekliyle üç adet sekte, kardeşlerinin Hz. Yusuf‟u babalarından koparmak için nasıl dil döktüklerinin
ve komplolarını gerçekleştirmek için nasıl yalan uydurduklarının tereddütlü ruh halini
yansıtmaktadır. Ayeti üç adet sekte ile bölümlenmiş fonemler hâlinde, monoton bir üslupla:
“Dediler ki, andolsun eğer (s) onu kurt yerse, üstelik biz güçlü bir topluluk iken (s), o takdirde biz
(s) gerçekten hüsrana uğramışız demektir” şeklinde tercüme edecek olursak, kesintili ve
duraksamalı bu konuşma ortamının sergilediği tereddüt sahnelerini bir nebze yansıtmış oluruz.
Yine İmam Hamza‟nın sükûndan sonra hemze geldiği kıraat ortamlarında sekte veçhi
uygulaması, sektenin hemen akabinde sunulmakta olan ilahî mesajın daha iyi algılanmasına zemin
hazırlayan fonetik bir sahne tasviri sunmaktadır denebilir. Örneğin, “Şeytan içki ve kumarla, ancak
aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah‟ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık
vazgeçiyor musunuz?” (Mâide 5/91) ayetinin son fıkrası olan “fe hel entum muntehûn” soru
cümlesini İmam Hamza: “Fe hel (s) entum muntehûn” şeklinde okurken, istifham edatı olan “hel”
ile, özne olan “entum (siz)” kelimeleri arasında sekte veçhi uygulaması, içki ve kumardan
vazgeçme hususunda muhatapları teyakkuz ve kabule sevk eden bir fonetik ortam oluşturmaktadır.
Esasen sekte ortamını hazırlayan yegâne faktörün anlam boyutu olduğunu söylemek fazla abartılı
olmayacaktır. Örneğin, İbn Cinnî, Kıyamet 75/27‟de “..men (s) rââââq” şeklinde sekte veçhi
uygulayan Hafs‟ı böyle bir lafız ortamında idgâmı terk edip “merrââââq” şeklinde okumadığı için
muaheze etmiş, “sakin nûn”dan sonra “râ” harfinin geldiği yerlerde mutlaka idgâm yapılması
gerektiğini belirterek bunun bir irap kusuru olduğunu söylemiştir. İbn Cinnî‟nin lengüistik kurallar
açısından doğru, fakat kıraatin dokunulmazlığı açısından netameli gözüken bu kişisel yaklaşımı bir
yana, bu durum gösteriyor ki, Hafs böyle bir kıraat ortamında mana boyutunu rahatlıkla lafız
boyutuna tercih edebilmiştir.
ÖZET
Kur‟an tilâvetinde önemli bir yer tutan sekte veçhinin bazı kıraat imamları tarafından farklı
şekillerde icra edilmesi, hem musiki hem de ses-anlam ilişkisi bakımından eşsiz bir bedii güzellik ve
zenginlik oluşturmaktadır. Sekte veçhinde hem lafız hem mana güzelliği söz konusu olmakla birlikte
mana boyutunun daha ön plana çıktığı bir realitedir. Kıraat için harika bir telaffuz zenginliği
sayılan bu veçhin hatasız biçimde ve ustalıklı bir şekilde eda edilmesi esastır. Bunun için sekte
veçhinin çok iyi biçimde kavranılması ve mükemmel bir şekilde icra edilmesinin yanı sıra yeterli bir
musiki bilgisine sahip olunması da esastır.
SEKTE VE HÂ-Ġ SEKT (SEKTE HÂSI) 7
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
DEĞERLENDĠRME SORULARI
1- Sekte ile ilgili aşağıdaki tanımlardan hangisi doğrudur?
a) Vakf yapma süresinden az olmak üzere, iki kelime veya harf arasında belirli bir süre nefes
almaksızın sesi kesmektir.
b) İki kelime veya harf arasında nefes alacak şekilde bir nebze vakf yapıp kıraate devam etmektir.
c) İstifham edatlarını vurgulu biçimde okumaktır.
d) Hiçbiri.
2- Sekte ile vakf arasındaki farklılıkla ilgili olarak aşağıda söylenenlerden hangisi doğrudur?
a) Sektede nefes alınır, vakfta alınmaz.
b) Her ikisinde de nefes alınır.
c) Her ikisinde de nefes alınmaz.
d) Sektede nefes alınmaz, vakfta alınır.
3- Hafs kıraatine göre Kur‟an‟da yer alan dört sekte mahalli için aşağıdaki uygulamalardan hangisi
doğrudur?
a) Kehf 18/1 ve Kıyamet75/27‟de hem sekte hem vakf yapmak caizken, Yasin 36/52 ve Mutaffifîn
83/14‟de sadece sekte veçhi uygulanır.
b) Yasin 36/52 ve Mutaffifîn 83/14‟de hem sekte hem vakf yapmak caizken, Kehf 18/1 ve
Kıyamet75/27‟de sadece sekte veçhi uygulanır.
c) Kehf 18/1 ve Yasin 36/52‟de hem sekte hem vakf yapmak caizken, Kıyamet 75/27 ve Mutaffifîn
83/14‟de sırf sekte veçhi uygulanır.
d) Kıyamet 75/27 ve Mutaffifîn 83/14‟de hem sekte hem vakf yapmak caizken, Kehf 18/1 ve Yasin
36/52‟de sadece sekte veçhi uygulanır.
4- Aşağıda verilmiş olan ikişerli surelerden hangisinde sekte yerine vakf yapmak daha evladır?
a) Kehf-Kıyamet
b) Yasin-Mutaffifîn
c) Kıyamet-Mutaffifîn
d) Kehf-Yasin
SEKTE VE HÂ-Ġ SEKT (SEKTE HÂSI) 8
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
5- Munfasıl ve Muttasıl medlerde sekte veçhi uygulayan kıraat imamı kimdir?
a) Ebû Amr
b) İbn Âmir
c) Âsım
d) Hamza
6- Hurûf-i Mukattaa‟da sekte veçhi uygulayan kıraat imamı kimdir?
a) Ebû Ca„fer
b) Ya„kûb
c) Kisâî
d) İbn Kesîr
7- Sekte veçhinin Kur‟an‟ın müzikal ve anlamsal boyutuna katkı sağlamasıyla ilgili şu
söylenenlerden hangisi doğrudur?
a) Her iki yönden de hiçbir katkısı yoktur.
b) Müzikal açıdan farklı tonlama ve nağme değişimine katkı sağlarken, buna paralel olarak ses-
anlam ilişkisine zemin oluşturur.
c) Sırf ses-anlam ilişkisine katkı sağlar.
d) Sırf müzikal zenginliğe katkı sağlar.
8- Sekte ile ilgili olarak şu belirtilenlerden hangisi doğrudur?
a) Mana boyutu lafız boyutuna tercih edilir.
b) Lafız boyutu mana boyutuna tercih edilir.
c) Her ikisi de eşit şekilde tercih eldir.
d) Hiçbiri
SEKTE VE HÂ-Ġ SEKT (SEKTE HÂSI) 9
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
9- “Sekte Hâsı” ile ilgili aşağıdaki tanımlardan hangisi doğrudur?
a) Uzatarak ya da uzatılmadan okunan zamirlerdir.
b) Ebû Amr‟ın uyguladığı “İdgâm-ı Kebîr (Büyük İdgâm)” veçhinin bir türü olarak peş peşe gelen
iki “hâ” harfinden birincisinin ikincisine idgâm edilmesidir.
c) Vakf hâlinde bazı kelimelerin sonuna eklenen ve bu sebeple “ilhak” veya “istirahat hâsı” diye
de adlandırılan sakin hâ harfidir.
d) Hiçbiri
10- “..Lem yetesenneh..” (Bakara 2/259) ve “..Iqtedih..” (En„âm 6/90) ayetlerindeki “sekte
hâsı”nın kıraatiyle ilgili, aşağıdaki şıklardan hangisinde doğru bilgi verilmiştir?
a. Cumhur dururken (vakf) “sekte hâsı” ile “lem yetesenneh”; “ıqtedih”, geçerken (vasl) “hâ”yı
düşürerek “lem yetesenne”; “ıqtedi” şeklinde okurken, Hamza, Kisâî ve Ya„kûb duruken “lem
yetesenne”; “ıqtedi”, geçerken de“lem yetesenneh”; “ıqtedih” şeklinde okurlar.
b. Asım, Hamza ve Kisâî dururken “lem yetesenneh”; “ıqtedih”, geçerken “lem yetesenne”;
“ıqtedi” şeklinde okurlarken, cumhur her iki durumda da “lem yetesenne”; “ıqtedi”şeklinde okur.
c. Ya„kûb her iki durumda “lem yetesenne”; “ıqtedi” şeklinde okurken, cumhur her iki durumda
da “lem yetesenneh”; “ıqtedih” şeklinde okur.
d. Cumhur her iki durumda “lem yetesenneh”; “ıqtedih” şeklinde okurken, Hamza, Kisâî, Ya„kûb
ve Halef dururken “lem yetesenneh”; “ıqtedih”, geçerken ise “lem yetesenne”; “ıqtedi” şeklinde
okurlar.
CEVAP ANAHTARI
1-A 2-D 3-C 4-D 5-D 6-A 7-B 8-A 9-C 10-D
KAYNAKÇA
Adıgüzel, Mehmet, Kur‟an-ı Kerim‟in Tecvidi ve Tilâveti, EKEV, Erzurum 2001.
Beydâvî, Nâsıruddîn Ebû Saîd Abdullâh, Envâru‟t-Tenzîl ve Esrâru‟t-Te‟vîl, İstanbul 1885.
Çağıl, Necdet, Kur‟an‟ın Belâgat ve Fonetik Yapısı, İlahiyat, Ankara 2005.
Çetin, Abdurrahman, “Sekte”, DİA, İstanbul 2009, XXXVI, 335.
Dânî, Ebû Amr Osman, el-Muktefâ fi‟l-Vakf ve‟l-İbtidâ, Beyrut 1984.
SEKTE VE HÂ-Ġ SEKT (SEKTE HÂSI) 10
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
______, et-Teysîr fi‟l-Kırââti‟s-Seb„, nşr. Otto Pretzl, İstanbul 1930.
Ebû Ma„şer, Abdulkerîm et-Taberî, et-Telhîs fi‟l-Kırââti‟s-Semân, Cidde 1992.
Halîl b. Ahmed, Ebû Abdirrahmân el-Ferâhîdî, Kitâbu‟l-„Ayn, Beyrut 1988.
İbn Cinnî, Ebu‟l-Feth Osman el-Mevsılî, el-Hasâis, Beyrut, ts.
İbn Mucâhid, Ebû Bekr Ahmed, Kitâbu‟s-Seb„a fi‟l-Kırâât, Kahire, ts.
İbnu‟l-Cezerî, Ebu‟l-Hayr Şemsuddîn Muhammed, en-Neşr fi‟l-Kırââti‟l-„Aşr, Mısır, ts.
Karaçam, İsmail, Kur‟ân-ı Kerîm‟in Faziletleri ve Okunma Kaideleri, İstanbul 1980.
Karakılıç, Celâleddin, Tecvit İlmi, Ankara 1972.
Kurtubî, Ebû Abdillâh Muhammed, el-Câmi„ li Ahkâmi‟l-Kur‟ân, Beyrut 1967.
Mekkî b. Ebî Tâlib, Ebû Muhammed el-Kaysî, el-Keşf „an Vucûhi‟l-Kırââti‟s-Seb„ ve „Ilelihâ ve
Hıcecihâ, Beyrut 1997.
Paluvî, Hamîd b. el-Hâc Abdulfettâh, Zubdetu‟l-„İrfân, Hilâl Yayınları, İstanbul 1894.
Râgıb el-Isfehânî, Ebu‟l-Kasım Huseyn b. Muhammed, el-Mufredât, Beyrut, ts.
Temel, Nihat, Kıraat ve Tecvit Istılahları, İFAV, İstanbul 1997.
Tetik, Necati, Açıklamalı Karabaş Tecvidi, İhtar Yayıncılık, İstanbul 1993.
_____, Başlangıçtan IX. Hicrî Asra Kadar Kıraat İlminin Talimi, İstanbul 1990.
Tirmizî, Ebû Îsâ Muhammed, es-Sunen, y.y., ts.
Yazır, Muhammed Hamdi, Hak Dini Kur‟an Dili, İstanbul 1983.
KUR’ÂN-I
KERİM II
ÜNİTE
7
KALKALE: TANIMI VE DERECELERİ
Haz.: Doç. Dr. Abdulmecit OKÇU
HEDEFLER
Bu üniteyi çalıştıktan sonra;
Kalkale harflerini diğer harflerden ayırt
edebilecek ve kalkale harflerinin telaffuzundaki
zorlukları giderebilecek,
Kalkale harflerinin yalnız sâkin halde kelime
içerisinde alacağı fonetik durumları
kavrayabilecek,
Kur‟ân‟ı daha düzgün, daha ahenkli ve tecvîde
uygun bir şekilde okuyabilecek,
Kalkale harflerinin nerede daha şiddetli ve daha
hafif okunacağını kavrayacak ve Kur‟ân
okuyuşta hatalara düşmeyebilecektir,
Kur‟ân‟ı Okumadaki ve telaffuzdaki zorlukları
ortadan kaldırabileceksiniz.
İÇİNDEKİLER
Kalkalenin Tanımı
Kalkale Çeşitleri
Özet
Değerlendirme Soruları
Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar
KALKALE: TANIMI VE DERECELERİ 2
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
KALKALE
Kalkale, zelzele vezninde bir kelime olup, lügatte seslenmek, sarsmak, kımıldatmak, depretmek,
ırgalamak gibi anlamlara gelir. Dolayısıyla bir şeyin kımıldayıp özellikle kuvvetli ses çıkarmasına da
kalkale denir.
Tecvîd ıstılahında ise kalkale genel olarak şu şekilde tanımlanmaktadır:
Kalkale mahrecin hareket edip kımıldanmasına denir ki, o / ألمـلمـلخ رـمـلمـل المخـرج حزـي يسمـع له وجـرح لىيـخ“
harfin mahrecinden kuvvetli bir ses çıkar.” Kalkale cehr ve şiddet sıfatlarının birleşmesinden meydana
gelen çok kuvvetli bir sıfattır. Her ikisi de ani, kuvvetli ve hapsolmuş seslerin beyanı içindir. Kalkale
harflerinin sükûnunu telaffuzda bu iki sıfata muhtaç olunur. Zira cehr sıfatı nefesin akmasına, şiddet
sıfatı ise sesin akmasına mani olur. Bu sebeple kalkale sıfatı bütün sıfatların en kuvvetlisi olup yalnız
sakinlerde vuku bulur.
Kalkale harfleri beş tane olup şunlardır: “لـطت خـذ” yani (ق), (ط), (ة), (ج) ve (د) harfleridir. Bu
harflerin isimlerine “ممـلمـل/mukalkıl” denilmektedir. Bu beş harften biri kelimenin ortasında veya
sonunda sâkin bir halde bulunursa, bu durumda kalkale meydana gelir. “ يذخلىن “ ,”الحطت “ ,”أحذ”,
.gibi (Yûsuf, XII,6) ”يدزجيه “ (Bakara, 2,265) ”ثرثىح “ ,”ثبلحك “ ,”إرا ولت “ ,”لم يلذ “ ,”أطعمهم“
Kalkale harflerini şiddet durumuna göre üç kısma ayırmamız mümkündür. Bunlardan en kuvvetli
olanı “ط/tı” harfidir. İkinci derecede şiddetli olanı “ج/cim” harfidir. Diğer üç harf ise şiddet
bakımından bu harflerden daha hafiftirler.
Kalkalenin hükmü: Kalkale bütün kırâat imamları tarafından icra edilmiştir. Dolayısıyla kalkalenin
hükmü vaciptir.
Kalkale harfi şeddeli olursa vakf halinde şeddeden sonra kalkale yapılır. Yani kalkale harfinin ikisi
de (birincisi sâkin okunarak ikincisi kalkale yapılarak) belirtilir. “ ثبلحك “ ,”ورت” gibi. Eğer vasl
edilecekse bu durumda kalkale yapılmaz. Çünkü kelimede idğam meydana gelmiştir idğam ise
kalkaleye manidir. Buna göre “ل ل ىب لط ىب ب عجذرم “ ,(Sâd, 38,16) ”رث ىب عد أن اضرة “ ,(Kâfirûn, 109,4) ”م
م“ ,(A„râf, 7/160) ”ث عصبن ,Tevbe) ”لمذ ر بة هللا“ ,(Bakara, 2,197) ”الحح أشهر “ ,(Mürselât, 77,20) ”ألم وخلمى
هم“ ,(9,117 gibi kelimelerde (Yûnus,10,33) ”حم ذ “ (Zümer 39,17) ,”اخزىجىا الط بغىد “ (Sâd, 38,62) ”وعذ
kalkale yapılamaz.
Kalkaleyi şiddet bakımından da dört kısma ayırmak mümkündür:
1-Kelimenin sonunda şedde üzerine yapılan vakflar, kalkalenin en şiddetli icra edildiği yerlerdir.
,(Nisâ, 4,171) ”على هللا إال الحك “ ,(Al-i İmrân, 3,62) ”لهىالمصص الحك “ ,(Bakara, 2,71) ”خئذ ثبلحك “
KALKALE: TANIMI VE DERECELERİ 3
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
cümlelerinde “ الحك” kelimesi üzerinde; “ أثي لهت ورت” cümlesinde de “ ورت” kelimesi üzerinde yapılan
vakıflar bunun misalini teşkil ederler.
2-Kelimenin sonunda cezim üzerine yapılan vakıflar ikinci derecede kalkalenin şiddetli olarak
yapıldığı yerlerdir. “ غس بق” (Sâd, 38,57), “ راط ثغير “ ,(Sâd, 38,22) ”وال رشطط “ ,(Sâd, 38,22) ”إلى سىاء الص
ال يحت “ (Nisâ, 4,171) ”إو مب هللا إله واحذ “ ,(sâd, 38,58) ”أزواج “ ,(Enfâl, 8,52) ”شذيذ العمبة “ ,(Sâd, 38,39) ”حسبة
.misallerinde olduğu gibi (Bakara, 2,205) ”الفسبد
3-Kelimenin ortasında cezim üzerinde yapılan vakıflar üçüncü derecede yani en az şiddetle yapılan
kalkaledir. Aşağıdaki kelimeler de bunun misallerini teşkil eder:
“ ,(Alak, 96,1) ”الرأ “ اوال رمزلى ” (Nisâ, 4,29), “ه خلمىب ”وشذدوب“ ,(Nûh, 71,14) ”أطىارا“ ,(A„râf, 7,181) ”ومم
(Sâd, 38,20), “ ومب أدران” (Karia„, 101,3), “ جلهم ل ” (Sâd, 38,12), “ وبلفراش المجثىس” (Karia„, 101,4), “ أخمعيه”
(Sâd, 38,83), “ مه أخر” (Sâd, 38,86),
4-Kalkale harfleri harekeli olduğu zaman ister kelimenin başında ister ortasında ister sonunda
bulunsun asla kalkale olmazlar.
Kalkalenin icrasına gelince: Kırâat âlimleri kalkalenin icrası konusunda yani kalkalenin hangi tür
harekeye yakın olacağı konusunda ihtilaf etmişlerdir. Alimlerin bir kısmı, makablindeki harfin
harekesi ne türden olursa olsun, kalkale‟nin mutlak olarak fetha‟ya yakın icra edilmesi gerektiğini ileri
sürmüşlerdir. Ancak büyük çoğunluğu kalkalenin makablindeki harfin harekesine tabi olduğu
görüşünü savunmuşlardır. Bugükü uygulama da buna göredir. “ أ لرة” (Bakara, 2,237), “ لرأ ا ” (Alak,
.harfinin okunuşu buna misal olabilir ”ق“ kelimelerinde ,(Yûsuf, 12,9) ”الزلىا “ ,(96,1
Kalkale yukarıda da açıklandığı üzere sâkin harflere mahsustur. Bunun için kelimenin başında
bulunan kalkale harflerinde kalkale yapılmaz. Çünkü kelimenin başında bulunan harfler sürekli
harekeli olmak durumundadır. Harekeli harf ise hiçbir zaman kalkale olmaz.
Şunu da belirtmek gerekir ki “أ/hemze” harfi de kalkale herfleri gibi cehr ve şiddet sıfatına sahiptir.
Bununla birlikte kırâat âlimleri bu harfi kalkale harflerinden saymamışlardır. Zira hemze‟ya bazen
tağyir, bazen tebdîl ve bazen da hazf arız olduğu için kalkalesi kerih görülmüştür.
Kalkale yapılırken şu hususlara dikkat etmek gerekir:
1-Kalkale yapılan kelimede vuku bulacak ses, hemen yanındaki kişinin duyabileceği kadar
olmalıdır.
2-Kalkale harfine şedde verir gibi bir uygulamadan kaçınılmalıdır. ( خلك) kelimesinin ( خلك) gibi
okumamalıdır.
KALKALE: TANIMI VE DERECELERİ 4
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
3-Kalkale, kalkale harfinin makablindeki harfin harekesine uygun bir sesle icra edilmelidir. ( أ عجـذ
حـذ ) ,(لـم يـلـذ ) ,( .gibi (أ
4-Kalkaleyi zayıf yaparak kalkale harfine hareke vermekten kaçınılmalıdır. ( ال أ لـسم) ( ال أ لـسم) gibi
okumamalıdır.
5-Kalkaleyi çok şiddetli yaparak, kalkale harfinden sonra sakin bir hemze icad eder gibi bir
uygulama yapılmamalıdır. ( خـلــك) kelimesini ( خـلــمـأ) okumak gibi.
Ö Z E T
Kalkale, sarsmak, kımıldatmak, anlamlarına gelmektedir. Tecvîd ıstılahında mahrecin kuvvetli bir
şekilde sarsılmasına kalkale denilir. Kalkale harfleri “لـطت خـذ” kelimesini oluşturan harflerden oluşup
hepsi beş tanedir.
Bu harflerden biri “ثرثىح “ ,”لم يلذ “ ,”أطعمهم” misallerinde olduğu gibi kelimenin ortasında veya
sonunda sakin bir halde bulunursa bu durumda kalkale meydana gelir.
Kalkale, aşırılığa gitmeden, makablindeki harfin harekesine göre icra edilmelidir.
KALKALE: TANIMI VE DERECELERİ 5
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
DEĞERLENDİRME SORULARI
1- Aşağıdaki kelimelerden hangisi kalkale anlamında değildir.
a) Uyarmak
b) Depretmek
c) Irgalamak
d) Kımıldatmak
2- Aşağıdaki cümlelerden doğrusunu bulunuz?
a) Kalkale sıfatı cehr ve hems sıfatlarının birleşiminden meydana gelmektedir.
b) Kalkale sıfatı hems ve şiddet sıfatlarının birleşiminden meydana gelmektedir.
c) Kalkale sıfatının bu sıfatlarla ilgisi olmayıp müstakil bir sıfattır.
d) Kalkale sıfatı cehr ve şiddet sıfatlarının birleşiminden meydana gelmektedir.
3- Aşağıdaki cümlelerden doğrusunu bulunuz?
a) Şiddet sıfatı sesin akmasına mani değildir.
b) Cehr sıfatı nefesin akmasına, şiddet sıfatı ise, sesin akmasına manidir.
c) Cehr sıfatı nefesin akmasına mani değildir.
d) Her iki sıfatın nefes ve sesle alakası yoktur.
4- Aşağıdaki harflerden hangisi kalkale harflerinden değildir?
a) (ج)
b) (د)
c) (ة)
d) ( أ)
5- Aşağıdaki kelimelerden hangisinde kalkale yoktur?
a) “ الحطت”,
b) “ يذخلىن”,
c) “ ب عجذرم ”م
d) “ ثبلحك”
KALKALE: TANIMI VE DERECELERİ 6
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
gibi kelimelerin vakf halinde söylenecek doğru cümle aşağıdakilerden hangisi ”ثبلحك “ ve ”ورت “ -6
olabilir?
a) Kalkale harfi şeddeli olursa vakf halinde şeddeden sonra kalkale yapılamaz.
b) Kalkale harfi şeddeli olursa vakf halinde şeddeden sonra kalkale yapılır.
c) Kalkale harfi şeddeli olursa vakf halinde şeddeden önce kalkale yapılabilir.
d) İdğam meydana geldiği için hiçbir şekilde kalkale yapılamaz.
7- Aşağıdaki kelimelerden hangisinde kalkale yoktur?
a) “ أحذ”,
b) “ الحطت”,
c) “ يذخلىن”,
d) “ أن اضرة ث عصبن”
?gibi kelimelerin vasl/geçiş halinde aşağıdaki cümlelerden hangisi doğrudur ”ثبلحك “ ve الحح -8
a) Bu kelimelerdeki kalkale harfi üzerinde tam kalkale yapılabilir.
b) Bu kelimelerin geçiş hallerinde hafif kalkale yapılabilir.
c) Bu kelimelerin vasl halinde idğam meydana geldiği için vakf yapılmaz.
d) İdğam kalkaleye mani değildir.
9- Şiddet durumuna göre kalkale harflerinin en kuvvetli olanı hangisidir?
a) “ق”
b) “ج”
c) “ط”
d) “ة”
10- Aşağıdaki kelimelerden hangisinde daha çok şiddetli kalkale yapılabilir
a) “ أثي لهت ورت”
b) “ شذيذ العمبة”
c) “ أزواج”
d) ال يحت الفسبد ”
KALKALE: TANIMI VE DERECELERİ 7
Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
11- Aşağıdaki kelimelerden hangisi kalkale bakımından diğerinden daha şiddetlidir?
a) “ه خلمىب ”ومم
b) “ وال رشطط”
c) “ أخمعيه”
d) “وشذدوب”
CEVAP ANAHTARI
1-A 2-D 3-B 4-D 5-C 6-B 7-D 8-C 9-C 10-A 11-B
KAYNAKLAR
Altıkulaç Tayyar, Tecvîdü’l-Kurân, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınladı, Ankara, 1992.
Asım Efendi, Kamus Tercümesi, Cemal Efendi Matbaası, İstanbul, 1305, IV,56.
Atiyye Kabil Nasr, Ğayetü’l-Mürîd fî Ġlmi’t-Tecvîd, Mektebetü‟l-Haremeyn, Riyâd, 1409/1988.
Çetin Abdurrahman, Kur’ân Okuma Esesları, Emin Yayınları, Bursa, 2009.
İbnü'l-Cezerî, Ebu‟l-Hayr Muhammed b. Muhammed, en-Neşr fi’l-Kırâati’l-Aşr, (thk. Ali Muhammed
ed-Debb„a), Dâru‟l-Küttâbi‟l-Arabî, Beyrut, tsz.
Karakılıç Celalittin, Tecvî İlmi, Diyanet İşleri başkanlığı Yayınları Ankara, 1972, s.,41, 98.
Muhammed Mekkî Nasr, Nihâyetü Kavli’l-Müfîd fî Ġlmi’t-Tecvîd, Kahire, 1308.
Muhyiddîn Abdulkadir el-Hatip, Kifâyetü’l-Müstefîd fî Fenni’t-Tecvîd, Vezâretü‟l-Evkâf ve‟ş-
Şuunü‟d-Diniyye, Bağdat, 1402/1982.
Saçaklızâde, Muhammed b. Ebîbekr el-Maraşî, Cuhdü’l-Mukıl, (thk. Sâlim kuddûrî el-Hamed), Dâru
İmâr, Ammân, 1422/2001;
Sağman, Hafız Ali Rıza, Ġlaveli Yeni Sağman Tecvîdi, Bahar Yayınevi, İstanbul, 1958.
top related