t.c. tÜrk tarİhİ anabİlİm...
Post on 25-Jan-2020
15 Views
Preview:
TRANSCRIPT
T.C.
MARMARA ÜNİVERSİTESİ
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ
TÜRK TARİHİ ANABİLİM DALI
CUMHURİYET TARİHİ BİLİM DALI
OSMANLI’DAN CUMHURİYET’E İZMİT ÇUHA FABRİKASI
YÜKSEK LİSANS TEZİ
HİLAL KARAVAR
İSTANBUL 2006
T.C.
MARMARA ÜNİVERSİTESİ
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ
TÜRK TARİHİ ANABİLİM DALI
CUMHURİYET TARİHİ BİLİM DALI
OSMANLI’DAN CUMHURİYET’E İZMİT ÇUHA FABRİKASI
YÜKSEK LİSANS TEZİ
HİLAL KARAVAR
Tez Danışmanı: Yrd. Doç Dr. BÜLENT BAKAR İSTANBUL 2006
İÇİNDEKİLER
Sayfa No:
İÇİNDEKİLER ……………………………………. I
ÖNSÖZ ……………………………………. III
ÖZET ........................................................ V
ABSTRACT …………………………………… VI
KISALTMALAR …………………………………… VII
TABLOLAR ........................................................ VIII
GİRİŞ …………………………………… 1
BİRİNCİ BÖLÜM
OSMANLI DEVLETİ’NİN İKTİSAT POLİTİKALARI
1.1. 1839 Yılı Öncesi İktisat Politikaları …………………. 10
1.2. Tanzimat’ın İlanından Önce Kurulan İşletmeler ……. ………. 12
1.3. Tanzimat Dönemi İktisat Politikaları ………………………. 14
1.3.1. Islah-ı Sanayi Komisyonu’nun Kurulması …………………. 17
1.3.2. Esnafın Şirketler Halinde Birleştirilmesi …………………. 19
1.3.3.Uluslararası Sergiler ve Osmanlı Devleti …………………. 20
1.3.4. Sanayi Mekteplerinin Kurulması …………………………… 24
1.4. Tanzimat Dönemi’nde Kurulan Fabrikalar …………………… 25
1.5. Meşrutiyet Dönemi İktisat Politikaları …………………….. 31
İKİNCİ BÖLÜM
KURULUŞUNDAN BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞINA KADAR
İZMİT ÇUHA FABRİKASI
2.1. İzmit Çuha Fabrikası ………………………………. 33
2.1.1. Fabrikanın Kuruluşu ………………………………………. 35
2.2. İzmit Çuha Fabrikası’nın Yönetimi …………………………. 37
2.3. Fabrikanın Bölümleri ………………………………………… 38
2.4. Fabrikada Bulunan Aletler ve Sayıları ………………………. 39
2.5. Fabrikanın Bir Yıllık Giderleri ……………………………… 45
2.6. Fabrikada Çalışan İşçiler …………………………………….. 47
2.6.1. Yurtdışından Getirilen Ustalarla Yapılan Kontratlar ……… 48
2.6.2. Maaş Örnekleri ……………………………………………... 49
2.6.3 Fabrikada Yönetici Olarak Çalışan Türkler ve Diğer Görevliler…51
2.6.4. Fabrika Çalışanlarına Nişan Verilmesi ……………………… 52
2.7. Çuha Yapımı İçin Kullanılan Yapağının Temini Meselesi……… 53
2.8. Üretilen Mamuller ve Üretim Örnekleri ……………………… 55
2.9. Uluslararası Sergilerde İzmit Çuha Fabrikası …………………… 60
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞINDAN KAPANIŞINA KADAR İZMİT ÇUHA
FABRİKASI
3.1. 1913–1920 Yılları Arasında Fabrikada Çalışan İşçiler ………… 62
3.2. Fabrikadaki Görevliler İçin Özel Uygulamalar ………… 63
3.3. Savaşta Karşılaşılan Sorunlar ……………….……………… 64
3.4. Milli Mücadele Döneminde Fabrikanın Durumu ………… 65
3.5. İzmit Çuha Fabrikasının Faaliyetine Son Verilmesi ………… 67
3.6. İzmit Fabrikasından Sonra Askeri Elbise Temini Meselesi ……… 70
3.7. Cumhuriyet Döneminde İzmit Çuha Fabrikasının Durumu ……… 71
SONUÇ ………………………………………………………….. 76
BİBLİYOGRAFYA …………………………………. 79
EKLER …………………………………………………. 84
ÖZGEÇMİŞ ………………………………………………… 101
ÖNSÖZ
Osmanlı İmparatorluğunda sanayileşme süreci, imparatorluğun iktisadi ve
siyasi yönden eski gücünü yitirdiği döneme rastlamaktadır. Devlet adamları özellikle
de Gülhane Hatt-ı Hümayunu’nun ilan edilmesinden sonra mevcut sanayiyi iyileştirme
ve ülkede olmayan büyük fabrikaları açma yoluna gitmişlerdir. Bu fabrikalaşma
sürecindeki en belirgin özellikler ise fabrikaların gerek malzemeleri gerekse
ustalarının Avrupa’dan getirtilmiş olmasıdır. İzmit fabrikası da Tanzimat dönemi
fabrikalarından biridir.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde işletmeye açılmış olan fabrikalar üzerine
ülkemizde birkaç makale ve yabancı menşeli kitaplar haricinde literatür
bulunmamaktadır. Yazılan bu makalelerde, işletmeye açılmış fabrikalarla ilgili tatmin
edici bilgiler verilmemektedir. Bunun nedeni bu konu hakkındaki arşiv belgelerinin
dağınık halde bulunmasıdır. Bu çalışmanın yapılmasının nedeni Osmanlı
İmparatorluğu’nun askeri fabrikalarından biri olan İzmit Çuha (Çuka) Fabrikası’nın
kuruluşuna, işletilmesine ve kapanmasına Osmanlı Arşivi, ATASE Arşivi ve
Cumhuriyet Arşivi’nde rastladığımız belgeleri bir bütün halinde değerlendirerek
kapsamlı bilgi vermektir. Çalışmamız esnasında süreli yayınlar da kullanılmıştır.
Tezimiz üç bölümden oluşmaktadır: Giriş bölümünde, dokuma sanayisi ve çuhanın
kullanım alanlarından kısaca bahsedilmiştir.
I. Bölümde Osmanlı Devleti’nin Tanzimat öncesi ve Tanzimat sonrası iktisat
politikalarının sanayileşmeyi ne yönde etkilediği ve o dönemde kurulan fabrikalar
incelenmiştir. II. Bölüm tezimizin asıl konusu olan İzmit Çuha Fabrikasının
kurulması, işletilmesi, fabrikada üretilen mamullerin çeşitleri incelenmiş; karşılaşılan
sorunlar ve fabrika çalışanları hakkında izahat verilmiştir. III. Bölümde ise İzmit Çuha
Fabrikası’nın I. Dünya Savaşı esnasında karşılaştığı güçlükler, fabrikanın kapanması
ve Milli Mücadele Dönemindeki durumu anlatılmıştır.
III
Araştırmamız 1843–1920 yılları arasına kapsamakta olmasına rağmen İzmit
Çuha Fabrikasının askeri bir fabrika olması, arşiv belgelerinin dağınık olması ile
dönemin özellikle de 1918–1921 yılı arasında yayımlanmış olan süreli yayınlara
ulaşmadaki güçlükler ve savaş nedeniyle dergi ve gazetelerin bazı sayıların eksik
olması karşılaştığımız başlıca zorluklardır. Tezin ekler bölümünde önemli
gördüğümüz vesikalar ile fabrikanın günümüzde ki durumunu gösteren fotoğrafları
vermeyi uygun bulduk.
Osmanlı Devletinin kurdurduğu fabrikalar, Cumhuriyet döneminde kurulan
fabrikalar için emsal teşkil etmiş ve belli oranda yetişmiş eleman ile tecrübe
kazandırmış olmasına rağmen bu alanda yapılmış çalışma bulunmamaktadır.
Fabrikaların araştırmalarda hak ettiği ilgiyi görebilmesi maksadıyla bu tez konusu
üzerinde çalışmamı tavsiye eden ve yönlendirmeleriyle destek olan hocam Sayın Prof.
Dr. Süleyman BEYOĞLU’na ve tez danışmanım Yrd. Doç. Dr. Bülent BAKAR’a
zaman ayırdığı ve her aşamasını inceleyerek tezimin eksiksiz olmasını sağlamak için
verdiği katkılardan ötürü saygı ve şükranlarımı sunarım. Ayrıca Prof Dr. Emre
Dölen’e de özel arşivindeki İzmit fabrikasına ait kartpostalları tezimde kullanmama
izin verdiği için teşekkür ederim.
IV
ÖZET
Belgelerde İzmit Çuha, İzmit Çuka ve İzmit Mensucat Fabrikası olarak geçen
bu fabrika, 1843 yılında İzmit’te Sultan Abdülmecid’e ait olan kiraz bahçesinde, hem
Hazine-i Hassa’ya gelir sağlamak hem de yurtdışından ithal edilen çuhanın yurt içinde
üretilmek suretiyle ödenen paranın yurt içinde kalması ve işsiz olan kişilerin iş
bulabilmeleri maksadıyla inşa edilmiştir. Fabrikanın bütün aletleri ve ustabaşıları
Avrupa’dan getirtilmiştir. Padişaha ait olan bu fabrikanın idaresi, 1851 yılında Dar-ı
Şura-i Askeriye’ye bırakılmıştır.
İzmit fabrikası için gerekli olan yapağı hem yurt içinden hem de yurt dışından
getirtilmiştir. Yurt dışından getirtilen yapağılar, kaliteli çuha yapımında kullanılmıştır.
Fabrikada üretilen ürünler, her zaman aynı sayıda ve kalitede çıkmamaktadır.
Bunun nedeni; ürünlerde kullanılan yapağının kalitesinin değişmesi ve askeriyenin
ihtiyaçlarının farklılık göstermesidir. Üretilen ürünler bir müddet halka da satılmıştır.
Milli Mücadele döneminde de fabrika çalışmaya devam etmiştir. Fabrikanın
ürünleri düzenli ordu için kullanılmıştır. İngilizler tarafından bombalanan fabrikanın
kalan malzemeleri Ankara’ya getirtilmiş ve daha sonra da bu malzemeler ve araç
gereçler ile Kayseri’de küçük bir dokuma fabrikasının kurulmasına karar verilmiştir.
İzmit Çuha Fabrikasının kalan bölümleri günümüzde askeri bölgenin içerisinde
olmakla beraber kullanılmamaktadır.
V
ABSTRACT
This factory, whose name is mentioned as İzmit Çuha, İzmit Çuka and İzmit Textiles
factory in the documents, was built in İzmit in cherry gardens belonged to Sultan Abdülmecid
in the year 1843 for the purpose of both income for Hazine-i Hassa and payed Money would
stay in homeland by manufacturing the broadcloths in home which was imported from abroad
and unemployed people could find job. The factory’s all machines and foremen were bought
from Europe. The managenent of this factory, which was belonged to sultan, was left to Dar-ı
Şurayı Askeriye in 1951.
The spring wool necessary for İzmit factory was bought both from homeland and
abroad. The ones which were bought from abroad was used in making good quality
boardcloth.
The good manifactured in the factory don’t always come out in the same number and
guality. The reason fort his is the changibility of the quality of spring wool used in the
products and the differing of the army’s necessities. The manifactured goods were also sold to
the people for some period.
The factory was benefited from also in the period of Turkish National Struggle for
indipendence. The products of the factory was used for National Army. After being bombed
by the English Forces, the factory’s remained goods were brought to Ankara and after that the
decision was given for building a small Weaving Factory inKayseri with those goods.
The remaind part of İzmit Broadcloth Factory is today in the region of military forces.
VI
KISALTMALAR
a.g.e: Adı Geçen Eser
a.g.m: Adı Geçen Makale
ATASE: Askeri Tarih Ve Stratejik Etüt Dairesi
BCA: Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi
Bkz: Bakınız
BTTD: Belgelerle Türk Tarihi Dergisi
BOA: Başbakanlık Osmanlı Arşivi
A.MKT. MHM: Sadaret Mektubi Mühimme Kalemi
A.MKT. MVL: Sadaret Mektubi Meclis-i Vala
MKT. NZD: Sadaret-Mektubi Nezaret ve Devair Kalemi
DH. İD: Dahiliye İrade
DH.EUM.MEM: Dahiliye Nezareti Emniyet-i Umumiye Memurin Kalemi
DH. EUM. LVZ: Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umumiye Levazım Kalemi
DH. EUM. THR: Dahili Emniyet-i Umumiye Tahrirat
DH. SAİD. d..: Dâhiliye Nezareti Sicil-i Ahvâl İrade-i Umumiyesi
DH. ŞFR: Şifre
HAT: Hatt-ı Hümayun
HR. MKT: Hariciye Nezareti Mektubi Kalemi
İ. HUS: İrade Hususi
İ.TAL: 1310 Sonrası İradeler Taltif
MV: Meclis-i Vükela
Y. Mtv: Yıldız Mütenevvi Maruzat
YPRK. ASK: Yıldız Parakende Askeriye
ZB: Zaptiye Nezareti
çev: Çeviren
DİA: Diyanet İslam Ansiklopedisi
İSOD: İstanbul Sanayi Odası Dergisi
S: Sayı
VII
TABLOLAR
Sayfa No
Fabrikada Bulunan Aletlerin Tablosu …………………… 48-53
Fabrikanın Bir yıllık Giderlerinin Tablosu ………………… 53-55
Fabrika Çalışanlara Ödenen Ücretinin Tablosu ………………….. 57-58
Fabrikada Üretilen Mamullerinin Tablosu ……………………. 64-68
VIII
1
GİRİŞ
OSMANLI DEVLETİ’NDE DOKUMA SANAYİİ ve ÇUHANIN
KULLANIMI
Anadolu'da Dokuma Sanayii
Pamuklu dokumalar ve pamuk-ipek karışımı kumaşlar, Osmanlı
İmparatorluğunda halkın her kesimi tarafından yaygın olarak kullanılmıştır. Özellikle de
ardı ardına gelen fetihler nihayetinde ticaret yollarının ele geçirilmesi ve iktisadi hayatın
gelişmesiyle birlikte dokuma sanayisi, XV. yüzyılda gelişme göstermiştir. Burada
üretilen mamuller yalnızca iç piyasanın ihtiyacının karşılanmasıyla kalmamış, birçok
ülkeye de ihraç edilmiştir. Ancak gerek coğrafi keşiflerle birlikte ticaret yollarının
değişmesi gerek Avrupa’da ortaya çıkan sanayi inkılâbı, XV. yüzyıldaki bu durumu
tersine döndürmüş, XVII. yüzyıldan başlarından itibaren Hindistan’dan, XIX. yüzyılda
ise Avrupa’dan ithal edilen pamuklu kumaşlar Osmanlı topraklarını istila etmiştir. Bu
durum İmparatorluk ekonomisinin, ithalatın artmasıyla birlikte, ciddi boyutlarda
etkilenmesine neden olmuştur1.
Bu durum fiyat dalgalanmalarına neden olmuş ve böylece Osmanlı devletinde
akçenin alım gücü düşmüş; ilk enflasyon yaşanmıştır. Lakin ithalattaki bu artışa rağmen
Osmanlı dokuma sanayisi, XVII. yüzyılın sonlarından hâlâ iyi durumdaydı. Dokuma
sanayii, XVIII. yüzyıl sonlarına doğru imparatorluğun her tarafında sarsılmaya ve
çökmeye başlamıştır. Bunu nedeni ise Endüstri İnkılâbını tamamlamış ülkelere tanınan
ticari imtiyazlardır. Örneğin: “İşkodra'da 1812'de dokuma sanayisinde 200, Tırnavo'da da
2.000 tezgâh çalışırken 1831'de bu şehirlerin birincisinde tezgâh adedi 40'a, ikincisinde ise
200'e düşmüş bulunmaktadır. Bağdat ve Halep de aşağı yukarı aynı durumdaydı.
1 Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu Toplum ve Ekonomi, İstanbul 1993, s. 259.
2
Bağdat'ın renkli tülleri, Halep'in yün ve ipek mamulleri sanayii felce uğramış durumdadır.
Eskiden Halep'te yalnız 4.000 tezgâh çalışır ve yılda 100 milyon kuruş değerinde iş
çıkarırken 1814'te işleyen tezgâhlar ancak sekiz milyon kuruşluk iş çıkartmaktadır.
Anadolu'nun tiftik merkezi olan Ankara'da keçi sürüleri azalmış ve tiftik işleyen
tezgâhların sayısı da düşmüştür. Bununla beraber ham tiftiğin memleket dışına çıkmasının
yasak olması ve işlenmesinin Ankara'ya inhisar ettirilmiş bulunması tiftik sanayisinin bir
dereceye kadar ayakta tutmuştur. 1836'da Ankara tiftik ihracatı, 24.000 okkaya
düşmüştür2”.
Bu duruma rağmen yine de, Osmanlı dünyasında XIX. yy'nin ikinci yarısında
imalat faaliyetlerinin yürütüldüğü dört ana bölge vardır. “Bunlardan birincisini Selanik ve
Makedonya kırsal kesmini oluşturur. Bu bölgede esas olarak, yün iplik ve yünlü dokuma
üretimi yoğunlaşmıştır. Ancak dönemin sonuna doğru pamuklu dokuma üretimi de
artmıştır. Batı Anadolu, ikinci büyük imalat bölgesini oluşturuyordu; ham ve dokuma
ipek, halı ve değişik türde pamuklu dokumalar dâhil olmak üzere çok çeşitli tekstil
ürünleri üretiliyordu. Bu bölgelerin üçüncüsü ve belki de en az önemlisi olan Samsun ve
Trabzon arasında Karadeniz sahilinin 100–200 km içerisinde yer alan bir grup kasabadır.
Bu kasabalarda, en fazla pamuklu ve bir miktar yünlü dokuma üretimi yapılıyordu.
Dönemin sonlarına doğru halı üretimi de yapılmaya başlanmıştır3” .
XIX. yüzyılın ikinci yarısı ile XX. yüzyılın başları Osmanlı İmparatorluğunda
sanayileşme dönemidir. Artan Avrupa rekabeti karşısında birer birer kapanmaya başlayan
küçük işletmeler devletin sanayi politikası ile şirketler halinde birleşmeye ve büyük
işletmeler haline gelmeye başlamışlardır. 1914 yılında yün iplik imalatı ve yünlü
dokumacılığı yapan aslî müesseselerin adları ve bulundukları yerler şu şekildedir:
Fabrikanın İsmi Nevi Kurulduğu Yer
Uhuvvet Osmanlı Halı Anonim
Şirketi
İplik Fabrikası İstanbul, Yedikule
İzmit Mensucat Dokuma fabrikası İzmit
Bıçakçızade Biraderler ve Mehmet
Zeki Kumpanyası
İplik fabrikası Uşak
2 Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, Islahat Fermanı Devri 1856–1861, VI, Ankara 1954, s. 239–240. 3 Donald Quataert, Sanayi Devrimi Çağında Osmanlı İmalat Sektörü, (çev. Tansel Güney), İstanbul 1999, s. 10.
3
Blaklar Yün Fabrikası İzmir
Hamzazadeler ve Şürekası İplik ve Şayak
Fabrikası
Uşak
Şark Halı Şirketi Halı Dokuma Beyköy, Bandırma
Osmanlı Aba ve Şayak Fabrikası İzmir
Feshane Fabrika-i Hümayunu Defterdarlık, İstanbul
Karamürsel Aba ve Şayak Fabrikası Karamürsel, İzmit
Kozineri Lui İplik Fabrikası İzmir
Nümûne-i Terakki Komandit Şirketi İplik ve Şayak
Fabrikası
Bursa
Yılancızade Biraderler ve Şürekası Şayak Fabrikası Uşak
Bu fabrikalardan Bıçakçızade Biraderler ve Mehmet Zeki Kumpanyası, Beyköy
Şark Halı Şirketi, Blaklar Yün Fabrikası, Kozineri Lui İplik Fabrikası Batı Anadolu’da yün
halı ipliği imal etmek için kurulmuş fabrikalardır4.
Pamuklu Dokuma Sanayisi
Amerikan iç savaşının etkisi sonucu pamuk ekim alanları ile üretimin
arttırılması sonucunda meydana gelen rekabet ile pamuk üretimi yapan tüm ülkelerde
pamuğun balyalanması ve çırçırlanması sorununu getirmiştir. Temizlenmiş pamuklar,
ilkel biçimde balyalandığından balyalar standart boy ve ağırlıkta olmuyorlardı. Bu da
ihraç için yüklendikleri gemilerde standart balyalara oranla daha geniş yer
kapladıklarından sorun yaratıyordu. Pamuğun işlenmesindeki teknolojik geriliğin
ihracata verdiği zararları ortadan kaldırmak için J. B. Gout ve J. Aldrich adlı iki İngiliz
tüccar 1863 yılında İzmir, Bayındır ve Tire'de çırçır fabrikası kurmak için izin almışlar
ve İngiltere'den yetmiş adet çırçır makinesi getirterek fabrika yapımına başlamışlardır 5.
4 Elvan Anmaç, “XIX. Yüzyıl Başlarında Batı Anadolu Halılarının Değişim Süreci”, Türkler, XVI, Ankara 2002, s. 338. 5 Emre Dölen, Tekstil Tarihi Dünyada ve Türkiye 'de Tekstil Teknolojisinin ve Sanayisinin Tarihsel Gelişimi, İstanbul 1992, s. 98.
4
XVIII. yüzyıl sonlarında Osmanlı İmparatorluğu’nun, pamuk imalatı ve ipek
sektörü hâlâ canlılığını sürdürmüştür. Bu sektörlerde yapılan imalat, iç tüketimi karşıladığı
gibi dışarıya da ihraç edilmiştir. Masson'a göre, Fransa 1788 senesinde Türkiye'den 2,8
milyon libre6 kıymetinde pamuklu bez ithal etmiştir. Türkiye'den alınan ipek yüksek
gümrük gelirlerine rağmen 187.000 bin libreydi. Buna mukabil Fransa'nın Türkiye'ye
ihracatı yok gibiydi7. Osmanlı İmparatorluğu’nun bir diğer ihraç maddesi de pamuk
ipliğidir. Elle iplik eğirme, bütün Anadolu'da yaygındı ve Avrupa'da ithal edilen
ipliklerden daha ucuz mâl oluyordu.
XIX. yüzyılın başlarından itibaren Anadolu'da, yurtdışına ihraç edebilecek
kadar canlı olan dokuma sanayii giderek sükûta uğramaya başlamıştır. Charles Texier,
Anadolu'da seyahat ederken 1836'da gördüğü Ankara'yı şöyle anlatmaktadır: "Geçen
yüzyılda Ankara'da çeşitli Avrupa kuruluşları faaliyet halindeydi. Şimdi bunlardan
hiçbirisi kalmamıştır. O zamanlar, 25.000 balyadan fazla kumaş, çorap gibi mamuller
ihraç edildiği halde, bu sayı bugün 5.000 balyaya düşmüştür."8
1825–1830 yılları arasında Osmanlı sanayisi büyük bir buhran yaşamıştır.
Osmanlı sanayisinin belkemiğini teşkil eden pamuklu imalat, Manchester fabrikalarının
ezici rekabetine maruz kalmıştır. Örneğin: Balkanlarda bir şehir olan Ambelakya’da
dokuma imalathaneleri kısmen müdürler arasında çıkan ihtilaflar ve Avrupa’da meydana
gelen Sanayi İnkılâbı’nın tesiriyle tamamı atıl durumda kalmıştır. Bunun sonucunda da
şehir boşalmıştır. Bu gelişmelerle birlikte Osmanlı devletinde pamuk mamulâtı, ihracatı
durmuş, buna karşılık önemli miktarlarda ithalat başlamıştır9. “1820–1822 yıllarında
İmparatorluğun 1911 sınırları arasında kalan alanın çoğu İngiltere'den olmak üzere ithal
edilen pamuk ipliği ve pamuklu kumaş miktarı, sırasıyla, yılda ortalama 150 ve 450 tondu.
1840-1842'ye gelindiğinde ithalatın miktarı on kattan fazla bir artış göstererek yılda,
sırasıyla 2.650 ve 4.100 tona çıkmıştır. 1870'de Osmanlı Devletinde pamuk ipliğinin elde
eğrilmesi üretimi hızla gerilemiş ve ortadan kalmıştır. Ülke içinde eğrileri pamuk ipliği
hacmi 1820–1822 yılında, yılda 14.250 tondan, 1840-42'de yılda 11.400 tona ve 1870-
1872'de 3.000 tona düşmüştür. El tezgâhında tam gün çalışan bir kişinin yılda 60 kg. iplik
6 Libre: Romalıların eski ağırlık ölçüsü birimidir ve yaklaşık olarak 327,45 gr. değerindeydi. Anglosakson ülkelerinde bugün temel ağırlık birimi olan librenin değeri 0,4536 kg. kadardır. (Garo Kürkman, Anadolu Ağırlıkları ve Ölçüleri, İstanbul 2003, s. 385.) 7 Ömer Celâl Sarc, "Tanzimat ve Sanayimiz", Tanzimat’ın 100. Yıl Münasebetiyle, İstanbul 1940, s. 423. 8Rıfat Önsoy,"Tanzimat Dönemi Sanayileşme Politikası", Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, II,sayı II, Ankara 1984, s. 5–13. 9 Ö. C. Sarc, a.g.m, s. 425.
5
ürettiği varsayımı altında bu düşüş, 1820 ile 1870 yılları arasında 187.500 tam gün iplik
eğiren kişinin işsiz kalması anlamına gelmektedir. Pamuklu kumaş dokumacılığı faaliyeti
1820-1822'de yılda 11.700 tondan, 1840-1842'de yılda 10.900 tona ve 1870-1872'de
10.750 tona gerilemiştir10”.
Çuhanın Kullanımı
"Yün mensucat (dokumalar), yünlü kumaşlardan yapılan esvab", Farsça "çuka"
kelimesinden alınmıştır. Yüzyıllar boyunca yerli malı ve ithal malı olarak kullanılmıştır.
Eski yabancı çuhaların en çok kullanılanı İngiliz ve Fransız çuhaları olmuştur11. Saf yün
ipliğinden ince ve sık olarak dokunduktan ve dövülerek havı bir ölçüde kısaltıldıktan
sonra, kullanılacak duruma getirilen çuha, eskiden "çuka" diye de adlandırılırdı.
Yapağının12 çuha haline gelmesi için çeşitli işlemlerden geçmesi gerekmektedir.
Fabrikaya getirilen yapağı depoya alınır ve işleme başlanırdı. Bir gün boyunca suda
bekletilen yapağılar, önce elle daha sonrada akarsuda sabunla yıkanarak temizlenirdi.
Islak yapağı kurutulur, hallaç çarkında tiftiklenir ve zeytinyağı sürülerek esneklik
kazanılması sağlanırdı. Yağlanmış olan yapağı taraklanırdı. İplik haline getirilir ve yün
çilesi yapılmak için de çeşitli aletler kullanılarak iplik yumak haline getirilirdi. İplik
haline getirilenler boyahaneye gönderilir ve daha sonra da çuha dokunurdu13.
Dokunuşlarına göre üç bölüme ayrılan çukanın yedi endazeliği14 yağmurluk, altı
endazeliği mir-i ahûrî, dört endazeliği çakşır adı verilmiştir. İstanbul'da asker ve sivil
giysisi olarak kullanılan çuka, Osmanlı İmparatorluğu’nda İstanbul, Şam, Bursa, Edirne
ve Selanik’te dokunmuştur. Bu fabrikalarda yedi renk üzerinde dokunan çukalar, incelik,
kalınlık ve desenlerine göre; poturlu, miskî, mor, sakız gibi isimler almıştır. Osmanlı
İmparatorluğunda dokunmasının yanında dış ülkelerden de çuha alınmıştır. Başlangıçta
çuha alınan yerler Mısır, İran ve Türkistanken bu durum zamanla yön değiştirmiş ve
İstanbul’da prangon, london, bunduki, konton, frengi skarlat gibi adlarla anılan İngiltere,
10 Şevket Pamuk, Osmanlı Ekonomisinde Bağımsızlık ve Büyüme, İstanbul 1994, s. 138–142. 11 Reşat Ekrem Koçu, “Çuha”, Türk Giyim Kuşam ve Süslenme Sözlüğü, Ankara 1969, s. 82. 12 Hayvanlar genelde yılda iki kez kırkılır. İlkbaharda kırkılan yüne yapağı denir. Uzun lifli ve makbul olanı da budur. Sonbaharda kırkılan yünler, yalnızca yün olarak adlandırılır. (Üner Eyüboğlu, Doğal Boyalarla Yün Boyama Uygulamalı ve Geleneksel Yöntemler, İstanbul 1983, s. 46.) 13 Abdülkadir BULUŞ, Osmanlı Tekstil Sanayii Hereke Fabrikası, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Anabilim Dalı, (yayımlanmamış doktora tezi), İstanbul 2000, s. 110. 14 Endaze: Metrenin uzunluk ölçüsü olarak kabulüne kadar arşın ile birlikte kullanılan ölçülerden birinin adıdır. Metre hesabıyla 60 cm’dir. (G. Kürkmen,a.g.e, s. 370.)
6
Fransa ve Venedik'ten getirilen çuha da iç tüketim için pazarlanmıştır15. Genellikle bir
erkek giysisi olarak bilinen çuhadan kışlık kadın feracesi de yapılmıştır. Erkekler için de
cepken, camadan, fermene, yelek, çakşır, potur, dolama, yağmurluk, kaput dikilmiş,
ayrıca eskimiş çuha giysisinden terlik de yapılmıştır. Çuhadan ayrıca sofra ve binek atı
örtüsü yapımında da yararlanılmıştır16. Kullanım alanı çok geniş olan çuhayı, Evliya
Çelebi Seyahatnamesi’nde, "Filebeli orta halli zanaatkârların akça, gökçe ve fakat pak
libas giyerlermiş. Erzurumluların ayanları çuha ve samur ve akmeşe-i fâhire kuşanırken
ulema kesimi aba ve kaba boğası, sülehası da çuha ferace ve kaftanla yetinirlermiş.
Zengin Ankaralılar samur ferace, orta hallileri çuha serhaddi giyerlermiş.”17 halkın hangi
kesiminin yoğun olarak çuha kullandığını anlatmıştır. Askere çuha dağıtımı bir gelenek
olarak her yıl Ramazanda Kadir gecesinde başlayarak üç gün sürerdi. Çuka-i En adı verilen
bir çuha çeşidi Yeniçeri kâtibi ile Anadolu ve Rumeli ağalarına, yayabaşlarla bunları
kethüdalarına, acemi oğlanlar yayabaşlarına da maaşın yanında verilmiştir18. Günlük
hayatta çukanın kullanılması ise şu şekildedir: “… Yüzyıllar boyunca şehir ve kasaba
delikanlıları arasında bir kat çuha esvaba sahip olmak büyük şey bilinirdi. İstanbul’un eski
zengin ve kibar kapularında yılda iki bayram bütün bendegâna bir bohça içinde esvap ve
çamaşır dağıtılırdı. Bohçalara konulan esvap ve çamaşırlar da hepsinin konaklardaki hizmet
ve mevkiine göre hazırlanırdı mesela bir beyefendinin daima yanında bulunan bir çubukdar
gencin bohçasının içinden bir kat çuha esvap çıkması aşırı iltifat bilinirdi...” 19
Çuha fiyatları, harcanan yün çilesi20 üzerinden tespit edilmiş, renkler de
fiyatlarda ufak farklar yapmıştır. Örneğin; Kırmızı çukanın yüz çilesinin zıra‘21 XIV.
yüzyılda 1200 akçeye, diğer renkte çukalar ise 880 akçeye satılmıştır. Venedik karziyye
15 “Çuha”, Türk Ansiklopedisi, XII, Ankara 1964, s. 138. 16 Banu Kutun, “Çuhacı Han”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, II, İstanbul 1994, s. 536. 17 Necdet Sakaoğlu, "Osmanlı Giyim Kuşamı ve Elbise-i Osmaniye"", Tarih ve Toplum Dergisi, Sayı:47 (Kasım 1987), VII, , s.292. 18 Mehmet Zeki Pakalın, Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, I, İstanbul 1971, s. 387. 19 Reşat Ekrem Koçu, a.g.e, s. 83. Çuha giysi aynı zamanda yaşlı hanımların genç adamları tavlamak için hediye ettikleri en değerli eşyadır. Bununla ilgili olarak maniler türemiştir. Bu manilere örnek olarak: “Al çuhalar kestireyim çapkına “Altı kaval beyin üstü şişhane Şehidanı kalenderân aşkına Sırmalı çuhayla gezer daltaban Yangıncıdır açar rengi ateşin Şalı var beş arşın şehlevendane Anı gören vallah döner şaşkına.” Kahve peykesinde yatar balaban.” 20 Çile: Bir dokumacılık tabiridir. Kamış taraklarda her 40 dişe bir çile adı verilmiştir. Çile sayısı ile 40’ın çarpımından toplam tarak dişi sayısı bulunurdu. (Mübahat S. Kütükoğlu, Osmanlılarda Narh Müessesesi ve 1640 Tarihli Narh Defteri, İstanbul 1983, s. 61.) 21 Zıra‘: Dirsekten orta parmak ucuna kadar olan bir uzunluk ölçüsü (75-90 santim arasında değişen şekilleri vardır.)
7
çukasının zıra‘ 220 akçeye, diğer renkte çukaların altmış çilesi ise 440 akçeye alıcı
bulmuştur22. 1582 tarihli bir fermanda İstanbul piyasasında en makbulü çuhanın kırmızı
çuhalar olduğu anlaşılmaktadır. Avrupa'dan İngiliz ve Fransız tüccarlar tarafından
gemilerle getirilen çuhalar İstanbul'da çuhacı esnafına devlet kontrolü altında hiçbirine
haksızlık olmamak üzere dağıtılıp satılırdı; gelen çuha mahdut olacağı için çuhacılar
gruplara ayrılmıştı. Eski fermanlardan ve narh defterlerinden, hazır çuha esvap satıcıları
da sıkı bir devlet kontrolü altında oldukları anlaşılmaktadır. Hazır çuha esvaplarının
boyları, kolları, etekleri, astarları ve düğmelerinin nasıl olacağı teker teker tespit
edilmiştir23.
Çuha, Yeniçeri Ocağı’nda da kışlık giysi yapımında kullanılmıştır. Bu ocağın
kapatılmasından sonra da yüksek miktarda kullanılmaya devam etmiştir24. Yeniçeri
Ocağı’nın kapatılmasından sonra kurulan Asakir-i Mansure-î Muhammediye ordusunda
askeri giysilerin yapımında da çuha kullanılmıştır. Ahmed Mithad Efendi bu konuyu
kitabında şu şekilde izah etmiştir: "İkinci derecede olarak başladıkları askeri icraat;
askerlerin, taburların asıl kıyafetlerini değiştirmek olmuştur. İlgililer bilirler ki, bir
adamın elbisesinin o adamın düşüncelerinin değişmesi için pek büyük bir etkisi vardır.
Nizamiye askerlerinin kuruluşunun başlangıcında bu askerin nizamiye askeri olduğunu
bütün askerlerin fikrine sokmak ve davranışlarını da ona göre şekillendirmek için
pantolon, gömlek ve festen ibaret bir nizamiye kıyafeti düzenlenmişti. Bu kıyafete giren
adamın, yine o zamandan kalan bir tabir olmak üzere, başıbozukluk halinden çıkıp nizam
askeri olduğu belli edilmek istenmişti. Bundan başka asker için çevikliği, ataklığı
kolaylaştırılacak elbise, pantolon, gömlek ve setri (Düz yakalı, önü tek ilikli çuha elbise)
olmak gerekir. Özetle askeri teşkilat sırasında elbise için bu incelikler hep düşünülmüş
olduğu halde rahmetli Abdülaziz Han Hazretleri en fazla önemi askerin dış görünüşüne
vererek, Fransızların zihaf dedikleri askeri kıyafet olan ve başta büyük bir fes, üzerinde
sarık, arkada şeritlerle süslenmiş setri, belde kuşak ve bacakta tozluktan ibaret bulunan
kıyafeti tercih etmiştir.25”
22 Mübahat S. Kütükoğlu, “1006 (1600) Tarihli Narh Defterine Göre İstanbul’da Çeşitli Eşya ve Hizmet Fiyatları”, Tarih Enstitüsü Dergisi, Sayı 9(İstanbul 1978), s. 19-20. 23 R. E. Koçu, a.g.e, s. 83. 24 M. Sabri Koz, “Çuhacılık”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, II, İstanbul 1994, s. 535. 25 Ahmet Mithat Efendi, Üss-i İnkılâp Kırım Muhaberesinden II Abdülhamid Han'in Cülusuna Kadar, (Yay. Haz. T. Galip Seratlı), İstanbul 2004, s. 80.
8
7 Temmuz 1826 tarihli Asâkir-i Mansûre kanunnamesine göre, çeşitli rütbelerdeki
askerlerin kıyafetleri şu şekilde belirtilmiştir26:
Binbaşılar: Üste sırma çaprastlı kadife cepken ve sıkma, başa şubara27 giyip
üzerine Lâhor şalı saracaklardır.
Kolağası ve mülazımlar: Çuhadan kısa cepken, çuhadan kısa entari, çuhadan
sırma, telli şubara ve üzerine Bağdat şalı kullanılacaktır.
Yüzbaşı ve sancakdar çavuşlar: Çuhadan kısa cepken, çuhadan kısa entari,
çuhadan sıkma ve telli şubara giyeceklerdir.
Neferler: Sade şubara, tâlim abası, çuhadan kısa entari, çuhadan yelek, Karacalar
kuşağı, şayak sıkma,gömlek giyeceklerdir.
Çuhacılar Loncası
Osmanlı İmparatorluğunda, Çuha dokuma işleri ve ticareti ile uğraşan esnaf ve
tüccarın bağlı olduğu loncaya “çuhacılar” adı verilmiştir. Bu loncalar, yurt içinde çuha
fabrikalarının bulunduğu şehirlerde olduğu kadar, büyük şehirlerde de şehrin kadısına bağlı
olarak örgütlenmiştir. Çuhacılar loncası, bu işte çalışanların hukuki, ticari ve ahlaki
düzenlerini sağlar, hak ve imtiyazlarını korurlardı. Ayrıca, çuha yapımı ve ticareti
hususunda, şehrin kadısına karşı sorumluydular. Loncanın başında bulunan Çuhacılar
kethüdası, gerek yurt dışından gelen malların gerekse yerli çuhalar üzerindeki vurgunculuk,
istifçilik vb konularda, tüccarları ve fabrikaları kontrol etmek, şehrin kadısı ile fiyatları
tespit etmek, şehir ve kasabaların isteğine göre çuha gönderimini yönetmekle görevliydi.
Çuhacılar kethüdasının onayı alınarak, çuha tezgâhlarında çalışan işçilerin zararlarının
önlenmesi için, her yıl çuhanın cins ve kalitesine göre şehir kadıları tarafından çuha narhı
adı verilen bir yıl boyunca değişmez fiyat konulmuştur28.
26 Mübahat S. Kütükoğlu, “Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyeye Kıyafet ve Malzemenin Temini Meselesi”, Doğumunun 100. Yılında Atatürk’e Armağan, İstanbul 1987, s. 522–523. 27 Şubara veya şobara: Tepesi yuvarlak ve dilimli, çuhadan yapılma bir başlık türüdür. 28 “Çuha”, Türk Ansiklopedisi, XII, Ankara 1964, s. 139.
9
Çuhadâr
Çuhadâr, Farsça’da “yün kumaş” manasına gelen çuhaya “sahip olan”
anlamındaki dâr kelimesiyle oluşmuştur. Çuhadârlık, Çelebi Sultan Mehmed döneminde
ortaya çıkmıştır. Başçuhadâr ağa ile mâiyetindeki ikinci ve üçüncü çuhadarların başlıca
görevleri arasında padişahların yağmurluğunu, kürk, kaftan, ayakkabı ve çizmelerini
korumak; merasimlerde ve binişlerde bunları bir yerden bir yere taşımak; bayram
törenlerinde halka para serpmek bulunuyordu29.
29 “Çuhadar”, Diyanet İslam Ansiklopedisi( DİA), VIII, İstanbul 1993, s. 381. Giysileri çuhadan yapıldığı için bu görevlilere çuhadar adı verilmiştir.
10
I. BÖLÜM
OSMANLI DEVLETİ’NİN İKTİSAT POLİTİKALARI
1.1. 1839 Yılı Öncesi İktisat Politikası
Klasik Osmanlı iktisat sisteminde, II. Murad dönemine kadar zanaatta ve
ticarette ahilik kurumu etkili olmuştur. "Erkek kardeş, arkadaş, cömert, yiğit" anlamına
gelen Ahiliğin nerede ve kim tarafından kurulduğu tam olarak bilinmemektedir30.
XV. yüzyılın ikinci yarısından sonra lonca sistemi Osmanlı iktisat sistemine
hâkim olmaya başlamıştır. Lonca "Aynı meslekten kimselerin, bir pîrin yönetimi altında
meydana getirdiği özel dernek, üyelerinin belli zamanlarda toplandıkları yer" anlamına
gelmektedir31. İlk olarak hammaddelerin ihtiyaç sahiplerine verildiği yer olan lonca,
zamanla esnafların toplandığı yer haline gelmiştir ve bundan sonra da esnaf kuruluşunun
adı olmuştur. Loncaların en büyük vazifesi malın kalitesini daima yüksek tutmak ve
standart istihsâlini temin etmektir. Ayrıca, kalifiye işçi yetişmesi, iş ve ticaret ahlakının
muhafazası, işçinin himayesi, muayyen zamanda müstakil sermaye sahibi olması, alınmış
olan malın alan kişilerin eline en kısa yoldan geçmesi, malın değerlendirilmesi ve bu
değerini muhafaza etmesi de loncaların vazifelerindendir32. Bu örgütlenme sisteminde,
piyasa göstergelerinden çok “ahlak” normları etkili olmuştur33.
Lonca teşkilatı, Yeniçeri Ocağının kaldırılmasıyla büyük bir darbe almıştır.
Sultan II. Mahmud'un saltanatının en önemli olaylarından biri olan Yeniçeri Ocağı'nın
kaldırılmasının bu teşkilat için en önemli sonuçları şunlardır34 :
30 Mithat Gürata, Unutulan Adetlerimiz ve Ahilik, Ankara 1975, s. 73. 31 “Lonca”, Meydan Larousse, İstanbul 1988, XII, s. 1896. 32 Mithat Sertoğlu, Osmanlı Tarih Lügati, İstanbul 1985, s. 200. 33 Zafer Toprak, “İktisat Tarihi”, Türkiye Tarihi 3 Osmanlı Devleti 1600–1908, İstanbul 1997, s. 223. 34 Rıfat Önsoy, Tanzimat Dönemi Osmanlı Sanayisi ve Sanayileşme Politikaları, Ankara 1988, s. 8.
11
1- Lonca-devlet arasındaki aracı ortadan kalkmış ve esnaf kendi haline bırakılmıştır.
2-Yeni kurulan Asâkir-i Mansûre-i Muhammediye ordusu Avrupa standartlarına
göre oluşturulmuştur. Ayrıca devlet erkânının da kıyafetleri değişmiştir. Daha önceden
askeri ve devlet erkânının Osmanlıya has giysileri yalnızca bu tekstil imalatçıları
üretebilirdi. Ancak kıyafetteki bu değişiklik ve Avrupa normları dikkate alınınca bu
kesmi, Avrupa'dan gelen mamullerle giydirilmeye başlanılması imalatçıların büyük bir
darbe yemesine ve bir daha da bellerini doğrultamamalarına neden olmuştur.
Ancak, Lonca sisteminin asıl çöküşü, batı sermayesi ile rekabet edememesi ve
artan tüketimin ithalinin ucuza sağlanması karşısındadır. İktisadi hayattan tamamen silinmesi
ise II. Meşrutiyet ile birliktedir35.
Lonca sistemiyle birlikte Osmanlı Devleti’nde iktisadi hayatı yönlendiren
çeşitli ilkeler vardır. Bu iktisat ilkelerinden biri olan İaşe (Provizyonizm) ilkesi; iktisadi
faaliyete, tüketici açısından bakan görüşün dayandığı ilkedir. Üretilen mal ve hizmetlerin,
mümkün olduğu kadar bol, kaliteli ve ucuz olması yani piyasada mal arzının mümkün olan
en üst düzeyde tutulması esastır. Yurtiçi ihtiyaçlarının tümü karşılandıktan sonra, fazla
kalan mal varsa onun ihraç edilmesine müsaade edilmiştir. Hangi maldan ne kadar ihraç
yapılacağı, her seferinde özel bir izinle belirlenmiş, ayrıca yüksek bir gümrük resmi
alınmıştır. Dış ticarette yabancılara tanınan kapitülasyonlar, bu hüviyetten beslenen
kurumlardan biri olarak gördüğü fonksiyonunun önemi dolayısıyladır ki Osmanlı Devleti
en güçlü olduğu zamanlarda bile kapitülasyonları sınırlandırmamış veya kaldırmamış
aksine güçlendirip korumuş ve iyice yerleştirmiştir36.
Kapitülasyonlara rağmen yabancı tüccar Osmanlı pazarında sanıldığının aksine
büyük bir kâr sağlayamamıştır. Bunun nedeni ise dâhili gümrüklerdi. Avrupalı tüccarlardan
"masdariyye" adında yabancı ülkelerden gelecek malın herhangi bir liman ya da şehirden,
başka bir şehirde bulunan tüccara satılan mallardan alınan vergidir. Bunun yanında “yed-i
vahid” adı altında yabancı tüccarların gelirini azaltan bir ticari uygulama da vardı.
35 Ahmed Güner Sayar, Osmanlı İktisat Düşüncesinin Çağdaşlaşması (Klasik Dönemden II. Abdülhamid'e ), İstanbul 1986, s. 258. 36Mehmet Genç, Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi, İstanbul 2000, s. 46–50. Diğer ilkeler şunlardır: Gelenekçilik ve Fiskalizmdir. Gelenekçilik; sosyal ve iktisadi ilişkilerde yavaş yavaş oluşan dengeleri, eğilimleri mümkün olduğu ölçüde muhafaza etme ve değişme eğilimlerini engelleme ve herhangi bir değişme çıktığı taktirde, tekrar eski dengeye dönmek üzere değişmeyi ortadan kaldırma iradesinin hakim olması şeklinde tanımlanır. Fiskalizm; hazineye ait gelirleri mümkün olduğu kadar yüksek düzeye çıkarmaya çalışmak ve ulaştığı düzeyin altına inmesini engellemektir. İktisadi kararları alırken devlet, bir yandan gelirleri yükseltme, diğer yandan harcamaları kısma Saikleri altında tavrını belirlemesi olan fiskalizm, Osmanlı iktisadî dünya görüşünü ve bu görüşün yönlendirdiği iktisadî hayatın çeşitli alanlarını belirlemekte diğer iki ilke ile bir arada bulunarak etkili bir rol oynamıştır.
12
Osmanlı'da ticari hayat devletin kontrolü altındaydı. Bu kontrolün asıl hedefi ise piyasada
darlık ve karaborsa yaratmadan halkın ihtiyacını karşılamaktı. Bu nedenle de sık sık
hububat, yün, pamuk, kereste, ipek gibi temel gıda ve ara mamullerin ihracatına yasaklar
konulmakta ve yalnızca bu ürünlerin bol olduğu zamanlarda bu yasaklar kalkmaktadır.
XVIII. yüzyılın sonlarına doğru Sanayi İnkılâbıyla Avrupa, daha fazla
hammaddeye ihtiyaç duymaya başlamıştır. Bu durum karşısında Osmanlı hükümeti,
1826'dan itibaren hammaddenin dışarıya çıkıp esnafın işsiz kalmasını önlemek maksadıyla
bir nevi himaye sistemi olan yed-i vahid'i uygulamaya koymuştur37. Sistemin diğer
amaçları arasında Asâkir-i Mansûre-i Muhammediye ordusuna kaynak bulmak, üreticinin
mahsulünü ucuza satarak aldatılmasını önlemektir. Bazı uyanık tüccarlar gerçekten de
üreticiye hasattan önce verdikleri kredilerle onların mallarını istedikleri, çoğu zamanda
rayicinin altında fiyatlarla alarak üreticiyi mağdur etmişlerdir. Devlet bütün bunları
önlemek maksadıyla bazı maddelerin alım-satımı üzerine inhisar38 koymuştur. Ancak,
Mehmet Ali Paşa isyanı neticesiyle imzalanan, 1838 Baltalimanı Antlaşmasıyla yabancı
tüccarlar için olan engeller kaldırılmış ve yabancı tüccar, %5 ithal gümrüğüyle istediği kadar
malı istediği yerde satma imkânı bulmuştur 39.
1.2. Tanzimat'ın İlanından Önce Kurulan İşletmeler
Yünlü kumaş, Osmanlı Devleti’nin hemen hemen her bölgesinde dokunmuştur.
Aba ve kebe adı verilen ucuz yünlüler, fakir ve orta tabakanın giyim eşyalarında
kullanılmıştır. Bu tür kumaşlar bol ve ucuz olduğundan dolayı, XVIII. yüzyıl boyunca
Marsilyalı tüccarlar tarafından bol miktarda ihraç edilmiştir. Ancak kaliteli yünler
Avrupa’dan ithal edilmiştir. Tüketimi XVII. yüzyılda gittikçe artan orta kalite ve yüksek
kalite yünlü kumaş, Batı’dan yapılan ithalatın toplamı içinde %50 civarında payı ile en
önemli kalemi oluşturmuştur40.
İlk defa Rami Mehmet Paşa, 1702'de yedi ay süren sadrazamlığı sırasında
Selanik’in meşhur Musevi dokumacılarını Edirne'ye getirterek: "Avrupalılar çuha ve
ipekli kumaşların iptidaî maddelerini bizden alıyor, mamullerini de bize satıyorlar.
Onlarla rekabet edemeyişimizin sebebi, çalışma düzenimizin bozukluğundandır. Gereken 37 Özellikle liman şehirlerinde bulunan esnafılar, yabancı tüccarın bu kurala uymadığı için gerekenin yapılmasını istemişlerdir. B.O.A,Zaptiye Nezareti (ZB), nr: 31/33 38 Belli sanatların bir kişinin ya da zümrenin denetimine verme; tekelcilik, monopol. 39 R. Önsoy, a.g.e, s. 13. 40 M. Genç, a.g.e, s. 238.
13
alet ve levazımı tedarik ederek, iptidaî maddelerimizi yurt içinde işleyelim. Bu işe bir
düzen verirseniz üstatlarınıza her türlü yardımda bulunuruz41" demiş, ayrıca Fransa'dan
getirilen ve Osmanlı ülkesine pek makbul olan Diba ve Hatayı isimli ipekli dokumaların
Bursa tezgâhında dokunmasını emretmiştir. 20–25 yıl sonra Sadrazam Nevşehirli Damat
İbrahim Paşa, bu konuyu tekrar ele almış ve 1721 yılında ipekli dokuma fabrikası
kurulmuştur.
1709 yılında, Yelkenbezi Manifaktürü kurulmuştur. Donanmada, XVII. yüzyıl
ortalarından itibaren kullanılmaya başlanan yelkenli büyük gemilerin, kalyonların sayısı
çoğalarak XVIII. yüzyılın ikinci yarısında 35–40 adete yükselmesi, yelkenbezi ihtiyacını
arttırmıştır. İstanbul’da tersane bünyesinde 1709’da kurulan ve faaliyete geçen bu
manifaktür ile daha kaliteli ve daha çok sayıda yelkenbezi ihtiyacının karşılanılması
amaçlanmıştır42.
III. Ahmed ve Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa zamanında İstanbul'da
devlet tarafından kurulmuş fabrikalardan biri olan Çuha imalathanesi, 1719 yılında
işletilmek üzere 47.408 kuruş işletme sermayesi ile birlikte Nişo isimli bir gayri-Müslim
verilmiş ve buna karşılık Nişo'nun her tezgâh için devlete yılda 300 kuruş ödemesi şart
koşulmuştur. Nişo bu işin altından kalkamayarak, devlete bir akçe bile ödeyememiş;
bunun üzerine Bezirgânbaşı Hüseyin Ağa isimli biri, işletme sermayesi almadan aynı
şartlar altında işletmeye talip olmuştur43.
Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası da 1810 yılında Hamza Bey adında bir
müteşebbis tarafından kurulmuş olan çeşitli tabakhanelerden oluşmuştur. 1816 yılında
Sultan II. Mahmud tarafından alınarak ordu emrine verilmiştir. Önceleri olduğu gibi
işletilmiş daha sonraları buharlı makinelerle takviye edilmiştir. Başlangıçta yalnızca
ordunun ihtiyacını karşılarken daha sonra da piyasa için de mal üretmiştir44.
Tersane-i Amire gemilerinin yelken ihtiyacını temin etmek ve Asâkir-i Mansûre-i
Muhammediye ordusunun yazlık elbise ve iç çamaşır ihtiyacını karşılamak amacıyla,
Evkâf-ı Hümayun Nezaretine bağlı olmak suretiyle İstanbul'da bir iplik fabrikası
kurulmasına karar verilmiştir. İplikhane-i Amire adını alan bu tesis Haliç kıyısına
kurulmuştur. 1826 yılında yapımına başlanan bu fabrika, 1827 yılında rekor bir hızla
41 Adnan Giz, "1721 Yılında Bir İpekli Dokuma Fabrikasının Kuruluşu", İstanbul Sanayi Odası Dergisi(İSOD) , S. 3.(15 Eylül 1968), s. 22–23. 42 M. Genç, a.g.e, s. 248–249. 43 Adnan Giz ,"1719 Yılında İstanbul'daki Bir Dokuma İmalathanesi", İSOD, S 30 (15 Ağustos l 968), s. 17. 44A.Giz ,a.g.m. s. 18.
14
bitirilerek işletmeye açılmıştır. Tanzimat'tan evvel askeri amaçla kurulan önemli tesislerin
sonuncusu Feshane Fabrika-i Hümayunudur. Yeni kurulan orduya mensup askerlere
şobara denilen bir başlık giydirilmiştir. Bu başlıklar yağmurdan ve güneşten
etkilendikleri için önemli bir masrafa neden olmuştur. Bunun üzerine Sultan II. Mahmud,
Tunus’ta üretilen fesin şobara yerine kullanılmasını uygun görmüştür. Ancak fes bir süre
sonra yalnızca orduda kullanılmakla kalmamış halk tarafından benimsenince fesin yurt
içinde imaline karar verilmiş ve 1833 yılında Feshane Kadırga'da üretime başlamıştır45.
1.3. Tanzimat Dönemi İktisat Politikaları
Gülhane Hatt-ı Hümayunun ilanından bir sene evvel; 1838 yılında Osmanlı
Devleti ile İngiltere arasında imzalanan Baltalimanı Anlaşmasıyla, diğer Avrupa
devletleri için de emsal teşkil eden ticari imtiyazları kazanan İngiltere, Osmanlı
topraklarına rahatça ürettiği mamulleri pazarlamaya başlamıştır. 1838 Ticaret
Anlaşması, dâhili ticaretteki her türlü sınırlamayı kaldırarak yabancı malların ülkeye
kolayca girişini, yerli mahsullerin ise hammadde olarak büyük miktarlarda yurtdışına
götürülmesini kolaylaştırılmıştır. Bunun sonucunda:
1. Osmanlı pazarları geniş ölçüde yabancıların denetimine geçmiş
2. Avrupa rekabeti karşısında Osmanlı esnafı yavaş yavaş faaliyetini durdurmak
mecburiyetinde kalmış,
3. Osmanlı hammadde ve ara malları tercihen daha fazla ücret teklif eden
Avrupalı tüccara satıldığından bu maddelerin fiyatlarında büyük artışlar gözlenmiş, bu
yüzden de esnaf hammadde bulmakta sıkıntı çekmiş, hatta bazı maddeleri hiç tedarik
edemez olmuştur46.
Tanzimat dönemi yazarlarından ve devlet adamlarından biri olan Ziya Bey,
Baltalimanı Anlaşmasıyla başlayan dönemi şu şekilde tasvir etmiştir47: “Reşit Paşa
saraya mensup rakiplerine karşı koymak için Avrupa devletlerine hoş görünmeye ve
sefaretlerin isteklerini yerine getirmeye çalıştı. Bu yersiz nezaket sebebiyle açılan
müdahale kapıları bir daha kapanmadı. Avrupalılar gerçek durumumuzu anladılar.
Çıkarları için her türlü imtiyazı istediler ve istediklerini zahmetsizce elde ettiler. Bu
45 R. Önsoy, a.g.e., s. 33. 46 Mübahat Kütükoğlu, Osmanlı-İngiliz Münasebetleri II (1838–1860), İstanbul 1976, s. 109. 47 Adnan Giz, "Tanzimat'ın Sanayimiz Üzerindeki Yıkıcı Etkileri", İSOD, S. 29 (15 Temmuz 1968), s. 17.
15
müsaadeler üzerine Türkiye'de ticaret yapmak onlara her yerden daha kârlı geldi.
Avrupa fabrikalarında çıkan çürük eşyayı gemilerle getirerek altına tahvil ettiler. Bizim
halk da cicili bicili ucuz şeylere malik olmakla mesela arşını altmış paraya kırmızı allı
basmayı görünce Şam çitarisinin yüzüne bakmaz oldular... Ancak bu hal yalnızca
basma ve halıya münhasır olmayıp derece derece bütün giyim eşyası ve döşemelerde de
cehlimizden Avrupa mamullerini yerli malına tercih ettiğimizden ve Hükümet de
yabancıları desteklediğinden yerli sanayi çöktü.”
Tanzimat dönemi devlet adamları 1840 yılından itibaren sanayideki buhranın
ortadan kaldırılması için çalışmalara başlamışlardır. Tanzimat devlet adamları
tarafından yürütülen, “sanayii güçlendirme operasyonu” olarak nitelendirilebilecek bu
çalışmaları, 1840–1860 ve 1860–1876 Dönemleri diye ikiye ayırmak mümkündür48.
1840–1860 yılları arasını kapsayan ilk dönemde devletçiliğin ağır bastığı, yani
devletin eskiden olduğu gibi ihtiyaç duyulan malları üretmek amacıyla fabrika kurma veya
mevcutları genişletme yoluna gittiği görülmektedir. Bu teşebbüs, Avrupa devletlerinin
Osmanlı pazarlarını ele geçirmek için mücadele verdikleri bir sırada karşı tedbir olarak
düşünülmüştür. Ancak devlet fabrikaları açıldığı halde Avrupa mamullerine karşı bu
fabrikaları tam olarak koruyamamıştır.
Londra’da yayınlanan Hürriyet gazetesindeki bir makalede(yazarının imzası
bulunmamaktadır), Osmanlı Devleti'nin açık pazar haline gelmesi ve ekonomisinin
çökme nedenini, yanlış iktisat politikasına bağlanmıştır. Makalenin devamında, Osmanlı
Devleti'nin geri kalma nedenlerini arasında ilk olarak, uzun süren savaşlar ve askerlik
süresi sebebiyle toprağı işleyecek olan genç kitlenin ölmesine, ölmese bile uzun süren
savaşlar neticesinde bu gençlerin toprağı işleyememesine bağlamıştır. İkinci neden olarak
da sanayinin çöküp dışa bağımlı olunmasını göstermiştir. Eskiden Osmanlı
zanaatkârlarının çok güzel ürünler verdiğini; ancak yirmi otuz sene içerisinde hepsinin
mahvolduğunu ve Avrupa'nın Türkleri hiçbir şeyden anlamayan insanlar topluluğu
zannettiğini; artık insanların devlet kapısını aşındırdığını sanayii ile uğraşan kesmin
kalmadığını anlatmıştır. Buna neden olarak da Baltalimanı Antlaşması göstermiştir. Zira
verilen ticari hürriyetler ile sanayide ilerlemiş olan Avrupa halkı, ülkeye yığılmış ve
ülkede hâlâ varolan üreticilerin de buna dayanamayarak kepenk kapatmalarının da çöküşün
birinci derecede amili olmuştur. Devletin en büyük hatasının memuriyet kapıları
48 R. Önsoy, a.g.e, s. 47.
16
açmasıyla insanların devlet memuriyetlerini en iyi geçim kapısı olarak görmeleri
sonucunda artık başka iş kollarına ilgi duymamaları sonucunu doğurmuştur; zira İngiltere
ve Fransa arasında da benzer anlaşmaların yapıldığını; lakin Fransa'da bulunan
zanaatkârların devlet sayesinde ayakta durduklarını anlatmıştır49.
28 Şubat 1856 tarihli Islahat Fermanında sanayi ve ticaretle ilgili konulara daha
geniş yer verilmiş ve bunların İmparatorluğun kalkınmasındaki önemi açıkça
vurgulanmıştır50:
1.Osmanlı devlet adamları sanayi alanında Osmanlı imparatorluğunu ancak
Batı kurumlarının alınmasıyla ayakta kalabileceğine dikkat çekmişlerdir. Osmanlı
İmparatorluğunun ilk elçilerden biri olan Halet Efendi, Fransız ticaretinin enfiye, kâğıt,
billur, çuha ve fağfur olmak üzere beş maddeye dayandığını ileri sürerek bu maddelerin
Osmanlı'da da üretilmesi için "Kârhanelerin" kurulmasını teklif etmiştir. Mustafa Reşit
Paşa'nın girişimiyle Avrupa'daki gelişmeleri takip etmeleri için öğrenci gönderilmiştir.
XIX. yüzyıl devlet adamları güçlü bir devletin ilk şartının sağlam bir ekonomi
olduğunun bilincine varmaya başlamışlardır.
2.Tanzimatçılar ziraat, sanayi ve ticaretin geliştirilmesine bürokratik mekanizmanın
tesisiyle başlamışlar ve bu konudaki ilk adım olarak da 1838'de Ziraat ve Sanayi
mektebinin kurulması olmuştur.
3.Islah-ı Sanayi Komisyonu kurulmuştur. Tanzimat Fermanıyla gedik usulü51
kaldırılınca uzun yıllar belli bir teşkilat halinde yaşamış olan esnaf arasında çözülmeler
49Hürriyet, (Londra) , l0 Ağustos 1868 (Ayrıca bkz. R. Önsoy, a.g.e, s. 30.); Yazının tam metni şu şekildedir:
"İlki ziraattır. Uzun süren savaşlar neticesinde askerlerin ölmesi ve toprağı işleyecek bu grubun ölmese bile askerlikle çok zaman geçirmelerine bağlamaktadır. İkincisi zanaattır. Zanaat ise mahsul-î fatânettir. Hâl böyle iken yazık değil midir Osmanlılar gibi zekâvet-i fevkaladeyle müttesif giyecek esvabına varıncaya kadar haricden celb etmeye mecbur olsun. Bir dereceye kaldın ki Avrupa ulemasından bazıları Osmanlıların sanat kabiliyetinden yoksun olduğuna zâhab oldular... Tanzimat'tan berü ise Boğaziçi'ndeki sular gibi bâlâda bulunan memurlar bir tarafa ve zirde kalan halk diğer tarafa meyil iderek arada bir keşâkeş peyda oldu. Hükümet daima zulm itti. Ahali daima yeis gösterdi. Hükümet kimseyi bir şeye teşvik etmedi hiç kimse de kendi kendine bir şeye teşebbüs eylemedi. Bununla beraber bir ziraatta olduğu gibi zanaatta de vaktiyle kendi yağımızda kavrulurduk. Hemen bir ihtiyacımızı ifa idecek deste gahlarımız vardı. Yirmi otuz senede onların hemen cümlesi mahvoldu. Bunun sebebi de hiç şüphe yok ki muahadât ile Avrupalılara verilen hürriyet-i ticarettir. Devlet hürriyet-i ticareti öyle bir zamanda ilan etmiştir ki mülkümüzde zanaat tamamıyla inkıraz haline geldi. O yolda ilerlemiş Avrupa halkı vatanımıza yığıldı. Mülkümüzde yapılan şeyleri itibardan düşürdü. Destegâhlar kapandı. Erbab-ı zanaat harap oldu. Fransa devleti İngiltere ile hürriyet-i ticaret üzerine bir muahede yaptı. İbtida Fransa'nın imal tarafında bulunan mamulât fabrikalarının hemen cümlesi kapandı. Ancak az zaman sonra erbâb-ı zanaat kafesi iktidarlarını sarf ederek İngilizlerle rekabet ettiler. Ve kazandılar. Bizim devlet ise böyle yapmadı. Sayısız memuriyetler açtı. Kim geldiyse hükümete kabul etti. İstihkak aranmayınca dünyada memuriyetten kavli bir şey olmadığından umuma halk öyle sevk etti 50 R. Önsoy, a.g,e, s. 40. 3 Kasım 1839 yılında ilan edilen Tanzimat Fermanı, İmparatorluktaki iktisadi durumu dolaylı olarak ele almıştı.
17
başlamıştır. Tanzimatçılar buna daha fazla seyirci kalamayarak yarı resmi mahiyette olan
bir teşkilat kurmuşlardır. 1860'lı yılların ortalarında çalışmaya başlamış ve başına eski
Evkaf Nazırı Rıza Efendi getirilmiştir.
1.3.1 Islah-ı Sanayi Komisyonu’nun Kurulması
1861–1868 yılları arasında, yerli sanayinin korunması ve kurtarılması için bazı
tedbirler alınmaya başlamıştır. Bu tedbirler arasında Islah-ı Sanayi Komisyonu’nun
kurulması da vardır. Bu teşebbüsü ilk kez inceleyen Osman Nuri Bey, kuruluş tarihini
kesin olarak tespitine yarayacak bir belge bulamadığını, yaklaşık olarak 1864–66 yılları
arasında çalışmaya başladığını, sonra bir duraklama evresi geçirerek 1868 yılında tekrar
faaliyete geçtiğini ve nihayet 1873 yılında dağıtıldığını açıklamaktadır52. Komisyonun
başkanı Rıza Bey dışında, beşi devlet memuru ve dördü sanayici veya tüccar olan dokuz
üyesi vardır53. Komisyonun kuruluş amacı "İstanbul sanayicilerinin uzun süreden beri maruz
kaldıkları çöküntüyü önlemek ve kalkınmalarını sağladıktan sonra, uygulanan tedbirleri
memleketin öteki bölgelerine götürmek" şeklinde özetlenmiştir. Islah-ı Sanayi
Komisyonu, gittikçe küçülen sanayi dallarını koruyabilmek için, işyerlerinin bir
kooperatif halinde birleştirilmesi, şirket adı verilen bu kooperatiflerin hisse senetleri
çıkarması, toplanacak sermaye ile makineler getirtilmesi, kooperatif üyelerine işletme
sermayesi verilmesi ve devletin muhtaç olduğu mamulleri bu şirketlerden satın alması
prensiplerini öngören bir çalışmaya girmiştir 54 .
Islah-ı Sanayi Komisyonu’nun, tüzük ve çalışma programında belli başlı şu
konulara yer verilmiştir55:
51 Gedik Usulü: Türkçe bir kelime olan gedik “eksik, kusur; yıkık yer, duvarda açılan çatlak” anlamına gelir. Terim olarak ise inhisar ve imtiyaz esnasına dayanan askeri, idari, hukuki ve iktisadi manalar ifade etmektedir. Gedik hakkının Osmanlı hukukundaki manası iki ayrı devrede incelenir. Birinci devresi ticaretin inhisarı söz konusu olmadığından ticaretin yapılması için imtiyaz anlamının karışmadığı dönemdir. İkinci devre ise, inhisar usulünün kabul edilmesinden sonra gedik usulü yeni bir mana kazanmıştır ki bu imtiyaz ve bir çeşit patent manalarını içine aldığı dönemdir. ( Ahmet Akgündüz, “Gedik”, DİA, XIII, İstanbul 1996, s. 541–542.) 52 1868 tarihinde Islah-ı Sanayi Komisyonu için gerekli olan defter sandığı ve iki adet koltuğun Beytü'l-mâldan istemiştir. BOA, Sadaret Mektubi Mühimme Kalemi (A.MKT. MHM.) Nr: 399/42. 53 Emre Dölen, Tekstil Tarihi Dünya’da ve Türkiye’de Tekstil Teknolojisinin ve Sanayisinin Tarihsel Gelişimi, İstanbul 1992, s. 423–424. 54 Adnan Giz ,"Islah-ı Sanayi Komisyonu", İSOD, S. 33 (15 Kasım 1968), s. 17. 55 Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, İstanbul 1985, V, s. 1360–1361.
18
a)Komisyon üyeleri, Cuma ve pazardan başka her gün en az beş saat çalışacak ve
boş vakit geçirmeden her türlü sanat şubelerinin en kısa zamanda gelişmesi çarelerini
arayacak ve olumlu buluşlarını meydana koyarak ödüle hak kazanacaktır.
b)Esnafın eskisi gibi ayrı ve dağınık olarak sanatlarını icra etmelerinde yarar
yoktur. Aralarında sermaye toplayarak bir şirket kurmaları ve birlikte çalışmaları
gerekmektedir.
c)Kurulan şirketler bir yönetim kurulu tarafından yönetilecek, esnaf kethüdaları
kurulun başkanı, güvenilir iş adamları da kurul üyesi olacak, kendilerine şirketin safi
kârından uygun pay verilecektir.
d)Devletin ihtiyaçlarını bu şirketlerin mamullerinden karşılamak için komisyona
her daireden bir memur atanacak, bunlar komisyonun tabii üyeleri sayılacaktır.
e)Sanayi mamullerinin sürümü ve değeri, gayet saf, halis, dayanıklı ve bununla
beraber güzel ve gösterişli yapılmasına ve fiyatların da ucuz olmasına bağlıdır.
f)Sanayi mamullerinin bilirkişiler ve uzmanlar marifetiyle ölçü ve miktarları, kâr
hadleri tespit edilerek, mümkün ve münasip olanların satış fiyatları da tayin olunarak
gazetelerde yayınlanacak ve bu düzene giren sanayicilerin hiçbir vakit bozuk ve uygunsuz
şeyler yapmasına meydan verilmeyecektir.
Islah-ı Sanayi Komisyonu’nun ana hedefi, Batı’nın etki ve rekabeti karşısında
çözülen Osmanlı lonca teşkilatını tekrar ihya etmektir. Nitekim kurulacak olan şirketlerin
başına da esnaf kethüdalarını getirtmek istenmiştir. Kâr haddinden satış fiyatının tespitine
kadar şirketlerin tüm ticari fonksiyonlarına müdahale eden Islah-ı Sanayi Komisyonu, çağın
ekonomik ölçülerine ters düşmesi nedeniyle de kısa ömürlü olmuştur56. Islah-ı Sanayi
Komisyonu ile birlikte Şirket-i Debbağiye de lağvedilmiş ve şirketlerin işleri de
Şehremanetine devredilmiştir57.
56 Z. Toprak, a.g.e, s. 244. 57 BOA, A.MKT.MHM Nr: 473/49.
19
1.3.2. Esnafın Şirketler Halinde Birleştirilmesi Teşebbüsü
İlk kooperatifler, 1842 yılında İngiltere'de yirmi sekiz İngiliz dokumacısının
birleşmesiyle kurulmuştur. İnsan gücüne dayanan Osmanlı esnafının şirketler halinde
birleştirilme teşebbüsü, Islah-ı Sanayi Komisyonu'nun çalışmaları neticesinde ortaya
çıkmıştır. Komisyonun görevlerinden biri de gittikçe küçülen sanayi dallarını bir şirket
bünyesinde birleştirmektir. Şirketlerin kurulabilmesi için hisse senetleri çıkartılacak,
toplanan paralarla makineler alınıp seri üretime geçilecektir. Kurulması planlanan
şirketlere bedava arsa temin edilecek, ithal kolaylıkları getirilecek, ithal kolaylıklar
sağlanacaktır58.
Osmanlı Devleti’nde sermayesi paylara ayrılmış anonim nitelikteki ilk şirket,
Şirket-i Hayriye’dir. 1849 yılında Boğaz’da yolcu taşımak üzere 60.000 lira sermayeyle
kurulan bu şirket devlet ricalinin katkılarıyla oluşmuştur. XIX. yüzyıl boyunca
şirketleşme hız kazanmıştır. 1856’da, her ikisinin de merkezi Londra’da olmak üzere
Bank-ı Osmanî ve Aydın-İzmir Demiryolu Şirket-i Osmaniyyesi kurulmuştur59.
Islah-ı Sanayi Komisyonu tarafından 1868 yılında simkeşlik, demircilik, dericilik
gibi zanaatların ıslahı ve geliştirilmesi için şirketler kurulmasına ve bir talimatname
hazırlanmasına karar verilmiştir60. Bu çalışmalardan sonra kurulan şirketler şunlardır:
1. Simkeşler Şirketi(14 Ağustos 1866)61
2. Debbağlar Şirketi(Eylül 1866)
3. Saraçlar Şirketi(25 Haziran 1867)
4. Kumaşçılar Şirketi(9 Nisan 1868)
5. Dökümcüler Şirketi(14 Nisan 1868)
6. Demirciler Şirketi (29 Nisan 1868)
Bu şirketler sayesinde, sermayeci ile yönetici ayrımı sağlanmış ve böylece
profesyonel yöneticiler, çoğu zaman yönetim bilgisinden yoksun olan sermaye sahipleri
ve bunların aile fertlerinin yerini alarak, özellikle risk-kâr dengesini sağlamışlardır.
Ancak bu şirketler, kapitülasyonlar ve özellikle altyapı ve kamu mal hizmeti yürüttükleri
58 R. Önsoy, a.g.e, s. 98. 59 Z. Toprak, a.g.e, s. 245. 60 BOA, A. MKT. MHM Nr: 394/28. 61 BOA, A. MKT. MHM Nr: 361/79. Simkeşhane çalışanlarını geçim sıkıntısından korumak amacıyla bir komisyon kurulmuş ve alınan kararlan içeren tezkere dairelere gönderilmiş ve bir sureti de Takvim-i Vekâyi gazetesinde ilan edilmiştir.
20
için de çoğu, geldikleri günkü ölçeklerini muhafaza etmişler, hiçbir gelişme
gösterememişlerdir62 .
1.3.3. Uluslararası Sergiler ve Osmanlı Devleti
Sergiler, bir ülkenin sanayi, ziraat, küçük sanatlar ve güzel sanatlardaki ürün,
mamul ve eserleriyle memleket hayatına ait teşkilat ve meselelerini gösterip anlatmak için
devlet, kurum ve fertlerin teşebbüsüyle kurulan ve açılan yerlerdir63. XIX. yüzyılın
ortalarına doğru, sanayileşmenin seyri ve başarı şansı, sanayinin ihtiyacı olan
hammaddenin temini ile elde edilen mamulün pazarlanması noktasında odaklaşmıştır. Bu
durum eski yöntemler yanında, yeni stratejilerin belirlenmesini, yeni bağlantıların
kurulmasını ve değişen dünya ile birlikte, geleneksel pazarlama tekniklerinin de çağı
yakalamasını gerektiriyordu, işte bu noktada, tarihi kökeni çok eskilere dayanan ancak aradan
geçen uzunca bir zamanda uygulama alanına pek konulmamış bir yöntem olan "sergileme
yöntemine" ağırlık verilmeye başlanmıştır64. Osmanlı İmparatorluğu yapılan sergilere iştirak
etmekle kalmamış; 1863 yılında Sergi-i Umumî-i Osmanî adında uluslararası bir sergi
düzenleyerek ülkede bulunan sanayi kollarını yurt dışından katılan ülkelere de gösterme
yoluna gitmiştir. Yapılan sergilerin bazıları şunlardır:
1.3.4.1. 1851 Londra Sergisi
İlk uluslararası sergi olan Londra Sergisi, 1851 yılında Avrupa'nın güçlü
sanayi ülkesi olan İngiltere'nin Londra şehrinde açılmıştır. Mayıs 1851'de açılan
Londra Sergisine, Osmanlı Devleti de iştirak etmiştir. İmparatorluğun sergiye katılma
amacı, ülke topraklarının verimliliğini göstermek, Osmanlı tebaasının tarım, sanayi ve
zanaat alanlarındaki kabiliyetlerini kanıtlamaktı65. Sergiye gönderilecek olan eşyaların
belirlenmesi maksadıyla mahalli meclis ve memurlar görevlendirilmiş ve tespit edilen
62 Haydar Kazgan, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Şirketleşme, İstanbul 2000, s. 33–34. 63 Ayhan Öney, İktisadi ve Ticari Terimler Sözlüğü, Ankara 1978, s. 274. 64Ercüment Balcı, "1873 Uluslararası Viyana Sergisine Trabzon'dan Getirilen Ürün ve Eşyalar", Osmanlı Öncesi ile Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemleri Esnaf ve Ekonomi Seminerleri, 9–10 Mayıs 2002 Bildiriler, II, s. 309. 65 Ceride-i Havadis, 25 Recep 1267, No: 517.
21
numunelerin bölgesi, sahibi ve fiyatı da yazılarak Nafıa Nezaretine gönderilmesi
istenilmiştir66.
Londra sergisine, Osmanlı İmparatorluğu yaklaşık 700 üreticinin mamulleriyle
katılmıştır. Temsilci olarak Musurus Bey, Mustafa Paşa ve Cemaleddin Paşa'nın yanında
bazı görevliler de Londra'ya gönderilmişlerdir. Osmanlı mamullerine tahsis edilen salon,
başta İngiliz Kraliçesi Victoria olmak üzere birçok ziyaretçi tarafından gezilerek onların
takdirini kazanmıştır. Özellikle tarım ürünleri ve el işleri gerek kalite, gerekse çeşit
bakımından dikkati çeken başlıca ürünler arasındaydı. Mayıs 1851 Londra Sergisi,
yaklaşık altı ay açık kaldıktan sonra 11 Ekim 1851 'de kapanmıştır67 .
1.3.4.2.1855 Paris Sergisi
İkincin uluslararası sergi, 1853 yılında Amerika’nın Newyork şehrinde
açılmıştır. Ancak mesafe uzak olduğu için Osmanlı İmparatorluğu bu sergiye iştirak
edememiştir. 1855 Paris Sergisi, Osmanlı İmparatorluğunun katıldığı ikinci uluslararası
sergidir ve 2,000 kalem mal gönderilmiştir. İzmit Fabrika-i Hümayunu mansiyon ödülü
almıştır. 35 pavyonda sergilenen Osmanlı ürünlerinin belli başlıları şunlardır68 :
1. Çoğu İzmit Fabrika-i Hümayunu'nda dokunmuş olan 55 adet elbiselik kumaş,
yünlü dokuma, iç çamaşır, şai ve keçe numuneleri.
2.Büyük bir kısmı Zeytinburnu Fabrika-i Hümayunu mamulü 61 çeşit yünlü ve
pamuklu dokuma ile Yeniköy atölyelerinde imal edilmiş renkli mendiller.
3. Uşak, Gördes, Demirci, Kula ve Hereke'den gönderilmiş 52 adet halı ve
seccade.
4. Tophane Fabrika-i Hümayunu mamulleri, Şam tüfekleri, beşli ve gümüş
yaldızlı Yanya tabancalarından müteşekkil 44 adet ateşli ve kesici silah.
66 Ceride-i Havadis, 24 Zilkade 1266, No: 501. 67 R. Önsoy, a.g.e, s. 61. 68 R. Önsoy, a.g.e, s. 63.
22
1.3.4.3. Sergi-i Umumî-i Osmanî (1863 İstanbul Uluslararası Sergisi)
Tanzimat dönemi devlet adamları, 1840–1860 arasında aldıkları devletçilik
ağırlıklı tedbirlerden bekledikleri neticeyi elde edememişlerdir. Bunun üzerine 1860'lı
yılların başından itibaren esnafın durumunu iyileştirmeye yönelik bazı tedbirler
uygulamaya koymuşlardır ki bunları şöyle özetlemek mümkündür69: 1.Ülkede üretilen malların kalite, çeşit ve fiyatlarını görmek, üreticinin
sorunlarını tespit etmek, başaralı üreticileri ödüllendirmek amacıyla İstanbul'da bir sergi
açılması.
2.Sanayici ve işadamlarının sorunlarını tespit etmek ve alınması gereken
tedbiriler hakkında hükümete önerilerde bulunmak, esnafın şirketler halinde
birleştirilmesi hususunda çalışmalar yapmak üzere Islah-ı Sanayi Komisyonu'nun
kurulması.
3. İş piyasasında ihtiyaç duyulan kalifiye elemanı yetiştirebilmek amacıyla
sanayi mekteplerinin açılması. İmparatorluk döneminin ilk büyük ve uluslararası nitelikteki İstanbul Sergisi,
Avrupa'daki benzerleri örnek alınarak düzenlenmiştir. Bu serginin amacı; Osmanlı
ekonomisine rekabet gücü kazandırmak, ülkede üretim mallarının kalite, çeşit ve
fiyatlarını görmek, üreticinin sorunlarını tespit etmek ve başarılı olanları ödüllendirmektir70.
Serginin yeri olarak Sultan Ahmet'te mevcut bazı binaların üzerinde durulduysa
da bunların ihtiyaca kâfi gelmeyeceği görülerek, aynı semtte özel bir sergi binası
yapılmasına karar verilmiştir. Binanın inşaatı Mustafa Fazıl Paşa, Mısırlı Sarraf Kevork,
Eramian ve Oppenheim'den oluşan bir kumpanyaya ihale edilmiştir. Hazinenin içinde
bulunduğu ödeme güçlüğü dolayısıyla serginin bütün masrafları giriş ücretleri karşılığı
tertip komitesince karşılanmıştır. 22 Aralık 1862 tarihinde serginin kuruluş ve çalışma
esaslarını belirleyen 61 maddelik "Sergi-i Umumi-i Osmanî Nizamnamesi" neşredilmiştir71.
Mimarisi Bougeois ve iç dekorasyonu Leon Parvillee tarafından yapılan üç
kapılı, dikdörtgen şeklinde, yaklaşık 3500 metrekarelik bir alana yayılan sergi binası
69 R. Önsoy, a.g.e, s. 71 70 Semra Germaner, "Osmanlı İmparatorluğu’nun Uluslar arası Sergilere Katılımı ve Kültürel Sonuçları", Tarih ve Toplum, S. 95 (Kasım 1991), s. 35. 71 R. Önsoy, a.g.e, s. 72.
23
zamanında tamamlanamayınca, sergi dokuz günlük bir gecikme72 ile 28 Şubat 1863'de
açılmıştır. Açılışa Sultan Abdülaziz, Sadrazam Yusuf Kamil Paşa, Hariciye Nazırı Ali Paşa,
Serasker Fuad Paşa ve Mısır Hidivi İsmail Paşa hazır bulunmuştur73. Sergi Pazar,
Pazartesi, Salı, Perşembe ve Cuma günleri erkeklere, Çarşamba ve Cumartesi günleri
kadınlara açıktı. Halkın sergiye ilgisini arttırmak amacıyla eğlence ve dinlenme yerleri
açılmış, Cuma ve Cumartesi günleri "Asâkir-i Nizamiyye-i Şahane Muzikası"
tarafından halka konserler verilmiştir74.
Sergide sergilenen mamullerin başında tarım ürünleri gelmiştir. Sanayi alanında
teşhir edilen eşyanın büyük bir kısmı iki devlet fabrikası olan İzmit Çuha Fabrikası ve
Feshane mamulleri oluşturmuştur. Sergide İzmit Çuha Fabrikası mamulü olan 500 kalem
dokuma teşhir edilmiştir. Bunlardan 100 kadarı gömleklik ve kadın elbisesi yapımında
kullanılan Avrupa'daki örneklerine göre imal edilmiş desenli alacalardı. 60 civarındaki
emprime çeşitleri ise masa örtüsü, perde ve elbiselik olarak kullanılmıştır. Diğer numuneler
arasında yünlü ve pamuklu kumaşlar, eldivenler, ağartılmamış pamuktan mamul
"Amerikan" denilen dokumalar bulunmaktaydı. Ancak İzmit Fabrikası mamulleri aynı
kalitedeki Fransız dokumalarından yaklaşık % 15 nispetinde daha pahalıya satılmaktaydı75.
Sergi-i Umumi-i Osmaniye'de istihdam olunan memurların ve görevlilerin
isimleri Padişah-ı Şahanenin isteği üzerine defterlere yazılmış ve Maliye Nazırı Hazretleri
vasıtasıyla nişan ve rütbe verilmiştir76 .
72 Serginin, Ramazan-ı Şerifin başında açılmasına karar verilmesine rağmen bazı eyaletlerden gelmesi beklenen eşyaların zamanında İstanbul'a gelememesi nedeniyle açılış Ramazanın dokuzuncu günü olan Cuma'ya kadar ertelenmiştir. Sultan Ahmet Camisi şerifinde padişahın gelmesiyle de sergi açılmıştır. Mecmua-i Fünun, No 9, İstanbul 1863, 363–364. 73Osman Nuri, Mecelle-i Umur-u Belediye, İstanbul 1995, I, s. 500. 74Rıfat Önsoy, “Osmanlı İmparatorluğunun Katıldığı İlk Uluslar arası Sergiler ve Sergi-i Umumi-i Osmanî (1863 İstanbul Sergisi)", Belleten, c. LXVII, sayı: 185, s. 232–233. 75 R. Önsoy, a.g.e, s. 83. 76 Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), İrade Dahiliye (İ.DH.) Nr: 34647, lef 4.
24
1.3.4 Sanayi Mekteplerinin Kurulması
Sultan Abdülmecid tarafından açılan bazı fabrikalar için kalifiyeli eleman
yetiştirilmek maksadıyla 1847’de bir “Sanayi mektebi” açılmasına karar verilmişse de
okul öğretime başlamadan kapatılmıştır. Sanayi mekteplerinin açılması ve faaliyete
geçmesi Islah-ı Sanayi Komisyonu’nun çalışmaları neticesindedir. Islah-ı Sanayi
Komisyonu yalnızca esnafın şirketler halinde birleştirilmesi için çalışmamıştır. Bunun
yanı sıra Komisyon üyelerinden olan Ethem Paşa ve Derviş Paşa, ülkenin kalkınması için
sanat okullarının açılması konusunda hazırladıkları raporla Padişah Abdülmecid’e
teklifte bulunmuşlardır. Sanayi Teşvik Komisyonu’nun çalışmalarıyla 1868 yılında,
İstanbul’da Sanayi Mektebi adıyla bir okul açılmıştır. Okulun programında yer alan sanat
kolları şunlardır77:
Demircilik Makinecilik
Marangozluk Dökmecilik
Terzilik Kunduracılık
Mimarlık Boyacılık
Kuyumcu Mücellitlik
Saraçlık Dokumacılık
Şişe ve Cam İmalatçılığı Çarkçı ve makinist
Bazı meslek dallarının öğrenim süreleri ve her yıl alınacak öğrenci sayıları ise
şu şekildedir78:
Mücellitlik; her yıl 4 öğrenci alınacak ve öğrenim süresi bir yıldır.
Kunduracı; her yıl 6 öğrenci alınacak ve öğrenim süresi iki yıldır.
Saraç; her yıl 5 öğrenci alınacaktır ve öğrenim süresi dört yıldır.
Kuyumcu; her yıl 4 öğrenci alınacaktır ve öğrenim süresi dört yıldır.
Çarkçı ve makinist; her yıl 5 öğrenci alınacaktır ve öğrenim süresi yedi yıldır.
Demircilik, balta ve kazma yapımı; her yıl 8 öğrenci alınacaktır ve öğrenim
süresi beş yıldır.
77 Bayram Kodaman, “Tanzimat’tan II. Meşrutiyet’e Kadar Sanayi Mektepleri”, Birinci Uluslararası Türkiye’nin Sosyal ve Ekonomik Tarihi Kongresi Tebliğleri”, Ankara 1977, s. 288. 78 Önder Küçükerman, “Feshane” Defterdar Fabrikası, Ankara 1988, s. 148.
25
Sanayi mekteplerinde öğrenim gören toplam öğrenci sayısı şu şekildedir79:
Okulda teorik dersler sabahları okulda, teorik derslerse okuldaki atölye ve
çeşitli iş yerlerinde sanat öğretmenleri nezaretinde yapılmıştır. Okulu başarı ile bitirenler,
Batı teknolojisini yakından tanımaları maksadıyla Avrupa’ya gönderilmiştir. Daha
sonraki yıllarda “Vilayet Sanayi Mektepleri” adı altında yönetmeliğe tabi tutulmuşlardır.
Tevhid-i Tedrisat’a kadar Ticaret ve Sanayi Nezareti tarafından idare olunmuşlardır80.
1.4. Tanzimat Döneminde Kurulan Fabrikalar
1845 tarihli tezkeresi özetinde devletin gelir ve gideri geçen 1844 senesine
karşılık, miktarı ve niteliği hazine kayıtlarından envanterine göre çıkarılarak, yıllık
gelirin toplamı bir milyon iki yüz doksan bin yüz şu kadar kese olduğu ve gelirlerin
giderlere oranla kayıtlara göre kırk bin keseden fazla bulunduğu görülmekteydi81. Bu
mali tablo Osmanlı devlet adamlarının sanayii atılımını gerçekleştirebilmeleri için imkân
tanımıştır.
Osmanlı İmparatorluğu, askeri esaslar üzerine varlığını kurmuş ve yine bu
kuvvetin varlığıyla ayakta kalabilmiştir. Islahatlar da bu nedenden ötürü askeri alanlar
üzerine yoğunlaşmıştır. İbrahim Müteferrika kitabında, Osmanlı İmparatorluğu’nun geri
kalma nedenlerinden biri olarak orduda ki düzensizlikleri işaret etmiştir. Avrupa
ordusunun artık belli kurallar dâhilinde savaştığını; buna karşılık Osmanlı ordusunda bir 79 BOA, Yıldız Parakende Tasnifi Maarif Nezareti Maruzatı(Y.PRK MF) Nr: 1/6. 80 E. Dölen, a.g.e, s. 423–424. 81 Abdurrahman Şeref Efendi, Tarih Musahabeleri, (Sad. Enver Koray), Ankara 1985, s. 110.
Uyruğu Sınıflar 1.Sf 2.Sf 3.Sf 4.Sf 5.Sf …Sf Müslüman 66 34 17 9 5
140
Rum 2 1 1 2 5 5
Ermeni 1 1 - 2 1 3
Toplam: 69 36 18 13 11 148
26
düzensizliğin hâkim olduğunu belirtmiştir. XIX. yüzyılın ilk yarısından itibaren askeriyeye
bağlı olarak sanayileşme hız kazanmıştır. Ordunun devrin icaplarına göre teçhizi için
devlet eliyle müesseseler kurulmuştur. 1816 yılından XIX. yüzyıl başlarına kadar kurulan
ve devrin askeri ihtiyaçlarına cevap veren fabrikalar şunlardır:
a) Beykoz Teçhizat-ı Askeriye Fabrikası: Beykoz Deresi ağzında 1800 tarihinde
Hamza Bey adında bir müteşebbis tarafından kurulmuştur. 1816 yılında Sultan II. Mahmut
tarafından satın alınmıştır. 1826 yılında ordunun kundura ihtiyacını karşılamak amacıyla
kundura yapım bölümü eklenmiştir. 1914–1926 yılları arasında Türk ordusunun deri ve
kundura gereksinimi bu fabrikadan karşılanmıştır. 1926 yılından sonra sivil kundura
yapımına başlanılmıştır82. 1933 yılında adı Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası Türk
Anonim Şirketi olarak değiştirilmiş ve 3.500.000 Türk lirası sermaye ile Sümerbank’a
devredilmiştir83.
b) Zeytinburnu Fabrikası: 1836 yılında Belçikalı bir mülteci Beykoz’da bir demir
fabrikası kurmak için imtiyaz talep etmiştir. Gerekçe olarak da : “Ordu ve Donanmanın
Demirtop ve Yuvarlak ve sair ihtiyacı bu fabrikadan temin edilecektir. Hariçten hammadde
getirilmeyecek. Ordu ve Donanmaya ait tamire muhtac olan şeyler Avrupa’ya
gönderilmeyerek burada tamirleri yapılacak ve eksikleri ikmal olunacaktır. Fabrikanın
tesisi için lüzumlu olan sermayenin üçte ikisi devlet tarafından temin olunacak ve kazanç
yarı yarıya paylaşılacaktır. Fabrikanın devlet tarafından tayin edilmiş olan bir nazırı
olacaktır…”Ancak bu girişimin bir sonuca ulaşamaması üzerine 1837’de Zeytinburnu’nda
çelik yapabilecek büyük bir demir fabrikasının yapılmasına karar verilmiştir. Büyük demir
fabrikası, Demirtop yapmaya başladığı zaman Sultan Abdülmecid, 29 Temmuz 1844’te
Zeytinburnu Fabrikasında Demirtop dökümünü seyrederek, mühendislere birer mücevherli
kutu vermiş, diğer usta ve işçilere de çeşitli ihsanlarda bulunmuştur84.
Zeytinburnu Fabrikası, 1896 yılında yirmi dört saatte iki yüz on beş bin Martini fişeği imal
edebilecek seviyeye ulaşmıştır85. 1899’da Almanya’dan mavzer fişeği imalinde kullanılmak üzere
alınan makine ve tezgahları koymak için ek bina yapılarak fabrika genişletilmiştir86. 1902 yılında
fabrika dahilinde mavzer fişek fabrikası kurulmasına karar verilerek87 Krupp Fabrikası ile mukavele
82 Rifat Gökçen, Beykoz, İstanbul 1981, s. 15. 83 Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası T. A. Şirketi Esas Mukavelenamesi, İstanbul 1936, s. 3-4. 84 Sait Toydemir, “Zeytinburnu Fabrikası Tarihçesi”, Donanma Dergisi, S. 407(1954), LXVI, s. 225-229. 85 BOA, Yıldız Mütenevvi Maruzat (Y. Mtv.) Nr: 156/143. 86 BOA, Yıldız Parakende Başkitabet Dairesi Evrakı Kataloğu (Y.PRK. BŞK),Nr: 60/56. 87 BOA, Y. MTV,Nr:228/29.
27
imzalanmıştır88. Fabrikada mavzer tüfekleri, şarapnel, obüs, fişek ve kovanları, milsiz tane ve
peşverin üretilmiştir89.
c) Levazımat-ı Umumiye-i Askerîye Bez Fabrikası: Bakırköy’de 1850 yılında
özel sermaye ile açılmıştır. 1873 yılının sonlarına doğru fabrika devlet tarafından
alınarak ordunun gereksinimleri için işletilmiştir90. 1933 yılında adı Bakırköy Bez ve
Pamuklu Mensucat Fabrikası Türk Anonim Şirketi olarak değiştirilmiş ve 2.000.000
Türk lirası sermaye ile Sümerbank’a devredilmiştir91. Fabrika için gerekli olan iplik
Yedikule fabrikasından alınmıştır.
d)Feshane Fabrika-i Hümayunu: Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasından sonra
kurulan yeni ordu, dönemin icaplarına göre giyindirilmişlerdir. 1831 senesine kadar
zâbitlere Tunus, neferlere yerli ve Avrupa fesleri verilmiştir. Ancak neferlerin taktığı fes
çabuk solmaktaydı. Bu nedenle 4 Mart 1832 yılında tüm askere fes giydirilmesine; fes
ihtiyacının ise bir süre Tunus’tan karşılanmasına karar verilmiştir. Bu kararın hazineye
ekleyeceği yük 3.200 kese akçe olarak hesaplanmıştır92. Daha sonra ise fesin sadece
askerler tarafından değil halk tarafından da benimsenmesi ve artan fes ihtiyacı üzerine,
1835 tarihinde İstanbul’da Kadırga semtinde Hazine-i Hassa’ya ait bir konakta fes
imalathanesi kurulmuştur. 1839 tarihinde bu imalathane Sultan Abdülmecid’in bir fermanı
ile III. Selim’in kız kardeşi Hatice Sultan’ın sarayına taşınmıştır93.
Önceleri fes imaliyle başlayan imalathane aba ve halı tezgahları da eklenerek
1843'ten itibaren dokumacılığa da başlamıştır94. Fabrika 1849-1850 senelerinde 400.000 fes ve
30.000 metre çuha imal etmiştir. Bu mamuller İstanbul’da Vezneciler, Beşiktaş, Kapalıçarşı ve
Tophane’de satılmıştır. Feshane Fabrikası, 1849 tarihine kadar Darphane-i Amire idaresinde işletilmiş
sonra da Bakırköy Bez Fabrikası ile birlikte Hazine-i Hassa’ya devredilmiştir. 1877’de Feshane
Fabrikası Seraskeriye devredilmiştir. 1949 tarihinde adı Sümerbank Defterdar Yünlü Sanayi Müessesi
olarak değiştirilmiştir95.
88 BOA, Y. MTV,Nr: 230/27 89 BOA, Yıldız Parakende Askeriye (Y. PRK. ASK) Nr: 253/57. 90 Ergun Tamer, Bakırköy, İstanbul 1979, s. 11. 91 Bakırköy Bez ve Pamuklu Mensucat Fabrikası Türk Anonim Şirketi Esas Mukavelesi, İstanbul 1936, s. 4. 92 M. S. Kütükoğlu, a.g.m, s. 574. 93 Ahmet Seyfettin Şimşek, Feshane Mensucat Fabrikası, İstanbul 1960, s. 9. 94 Vedat Eldem, Osmanlı İmparatorluğu’nun İktisadi Şartları Hakkında Bir Tetkik, Ankara 1970, s. 63–64 95 A. S. Şimşek, a.g.e, s. 10–11.
28
e)İzmit Çuha Fabrikası: 1843 yılında İzmit’te padişah namına kurulmuş olan bir
dokuma fabrikadır. 1856 yılında Askeriye’ye devredilmiştir. Askeri ihtiyaca göre üretim
yapmıştır.
Ordunun ihtiyaçlarını karşılayan bu fabrikaların yanında, 1841'de Selvi
Burnunda (Silivri?) tabakhane, 1843 yılında İstanbul Feshanesine eklenen bir yünlü
dokuma kısmı, Darphane-i Hümayun'da kurulan buhar güçlü para basma makinesi,
İstanbul'un kuzeyindeki Beşiktaş'ta 1844 yılında kurulan bir demir dökümhanesi, yine
aynı tarihlerde inşa edilmiş porselen fabrikası, 1844'te İzmir'de kurulan kâğıt fabrikası96
var olan belli başlı fabrikalardır.
Osmanlı İmparatorluğu, Avrupa devletleriyle rekabet edebilmesi nedeniyle
özellikle pamuk ipliği fabrikalarının kurulmasına ağırlık vermiştir. Pamuk ipliği fabrikaları
1870’li ve 1880’li yıllarda olmak üzere iki ayrı dönemde açılmıştır. Bu fabrikalardan
bazılarına örnek verecek olursak97:
1.İlk iplik fabrikası Harput'ta kurulmuştur ve 1864 yılından beri faaliyetteydi.
Burada Avrupa makineleriyle pamuk ipliği (ayrıca ipek kumaş ve pamuklu dokumalar)
üretilmiştir ve bu iplik epey rağbet görmüştür. Makine ekipmanıyla ilgili sorunlar üretim
yapılmasını güçleştirse de, bu fabrika dönemin sonuna kadar pamuk ipliği üretimini
sürdürmüştür.
2.1899 yılında, devlet Sivas veya Ankara yöresinde, buhar veya su gücüyle
işletilecek bir iplik fabrikası kurulması imtiyazı vermiştir. (1903, 1910 ve 191l'de iplik
fabrikaları kurulmuştur.)
Devletin kurduğu bu fabrikaların yanında özel teşebbüsle kurulan fabrikalar da
bulunmaktadır:
İslimiye Çuha Fabrikası:
İslimiyeli Jaleskov, 1828–1829 Rus işgali sırasında Rusya'ya göçmüştür, orada
bulunduğu süre içerisinde "çevredeki çuha fabrikalarını incelemiş, kendi deyimiyle onları
taklit ederek kendi vatanında bir çuha fabrikası kurmak" amacıyla İslimiye'ye dönmüştür.
96 Edward C. Clark ,“Osmanlı Sanayi Devrimi", (çev. Yavuz Cezar), Belgelerle Türk Tarihi Dergisi(BTTD), S . 82-83-84 (1974), XIV, s. 18. 97 D. Quataert, a.g.e, s. 77.
29
Jaleskov İslimiye'ye dönerken Rusya ve Almanya'dan çuha dokumacılığında kullanılan bazı
aletler satın almıştır. Devletin isteği üzerine ithal İspanya yünü ve yerli yapağıdan dokuduğu
çuha örnekleri beğenilmiş ve kendisi İslimiye'de kurulacak çuha fabrikasında, Asakir-i
Mansure ordusu elbiseleri için kumaş dokumakla görevlendirilmiştir. 1836 yılında
fabrikanın inşaatı tamamlanmış ve aynı yıl üretime geçmiştir98.
Hereke Fabrikası:
1903 tarihinde ölen Hereke fabrikası birinci muallimi Musa Hilmi Efendi'nin
1895 tarihçesinde; "Sultan Mecid devrindeki mali ve iktisadi işlere ismi karışan Ohanes ve
Bogos Dadyan biraderler, İzmit Çuha Fabrikasının inşaatım deruhte ettikleri sırada, kendi
hesaplarına yapacakları bir fabrikanın da inşaat levazımını ve masrafım bu arada
çıkartabilecekleri düşüncesiyle ve Serasker Rıza Paşa'nın da muvaffakiyetiyle Hereke'de
bir fabrika tesisine teşebbüs eyledikleri ve bu surette kendi nam ve hesaplarına da 50
pamuklu ve 25 ipekli canfes tezgâhını havi olarak Hereke mevkiinde bir fabrika vücuda
getirerek işletmeye başladıkları, iki sene sonra bunu haber alan Abdülmecid'in İzmid'e
gitmek bahanesiyle ve Serasker Rıza Paşa ile birlikte denizden geçerken fabrikayı görmüş
gibi bunun ne olduğunu sorunca Seraskerin burada da Padişah namına bir fabrika kurulmuş
cevabını verdiği ve bu suretle fabrikanın sahipleri tarafından, Abdülmecid namına ferağ
olunduğu hikâye olunmaktadır99.” Bu fabrikada ipek kumaşlar, kadifeler, satenler, taftalar
dokunmuştur100. 1875 yılına kadar yalnız saraya çalışmakta olan Hereke Fabrikası,
imalatına ticari yön verilmek maksadıyla, Kapalıçarşı'da bir mağaza açılmış ise de sarayın
müdahalesi üzerine bu işten vazgeçilmiştir. Fabrikanın ipekli döşemelik imalatı 1934
başından itibaren kaldırılmış, battaniye imalatıysa 1935 yılında Defterdar Fabrikasına
nakledilmiştir 101.
Osmanlı İmparatorluğu, sadece fabrikaların inşasında Avrupa standartlarından
yararlanmakla kalmamış; bu fabrikalar için gerekli olan makinelerin hemen hepsini de
Avrupa'da ithal etmesi gerekmiştir. Bunların bazıları henüz üretimde denenmemiş olacak
kadar yepyeni iken, bazıları eskiydi. Bazıları bölük pörçük satın alınmışken, bazıları da
Hereke İpek Fabrikasında olduğu gibi işçileri ve yöneticileri de dâhil olmak üzere her
98 Olcay Pullukçuoğlu Yapucu ,"İslimiye Çuha Fabrikası", Tarih ve Toplum Dergisi, XXVIII, S. 167(Kasım 1997), s. 30. 99 Kemalettin Apak, Türkiye 'de Devlet Sanayi ve Maadin İşletmeleri, İzmit 1952, s. 177. 100 H. Toros, Türkiye’de Devlet Sanayii ve Devlet İşletmeleri, I, İstanbul 1954, s. 6. 101 Siimerbank Dergisi, XI, Temmuz 1961, s. 12–13.
30
şeyiyle satın alınmıştır. Fabrikaları ve donatımı kurmak, işletmek ve tamir etmek için
gerekli ehil usta, kalfa ve vasıflı işçilerin hepsi değilse bile çoğu dışarıdan getirilmiştir.
Önceleri bu yabancıların çoğu İngiliz'di; fakat sonraları daha çok Belçika, Fransa, İtalya,
Avusturya'dan kiralanmışlardır102.
Bütün bu çabalara rağmen, Tanzimat dönemi sanayileşme hareketi, genel olarak
başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bu başarısızlığın nedenlerini şu şekilde özetlemek mümkündür103:
1. Kapitülasyonlar.
2. Yerli malların memleket içinde, vilayetler arasında dâhili gümrük resmine tabi
tutulması ve ithal mallarının bu gümrükten muaf tutulması.
3. Yeni sanayi kuruluşlarında gösterilen bilgi eksikliği.
4. Sanayiye kredi temin eden müesseselerin yokluğu.
5.Sermayenin gayrimüslim tüccarların ellerinde toplanması ve bunların da
sanayi yerine az riskli daha çok kârlı ticareti tercih etmeleri.
6.Dadyan ailesi104 de Osmanlı sanayileşme hareketlerinin başarısızlığa
uğramasındaki en büyük amillerden biri olarak kabul edilmiştir. Zira birçok atılım
yapılmış olmasına rağmen Dadyanlar sorumlu oldukları bu fabrikalarla hiç
ilgilenmemişler ve kendi aile mensuplarını kilit noktalara yerleştirmişler; daha uzak olan
akrabalarını İzmit ve Hereke’de mahalli yönetici ve mutemet olarak atamışlardır.
Yabancı uzmanlar da doğrudan doğruya onlara bildirimde bulunmak zorundaydılar105.
102 E. C. Clark, a.g.m, s. 20. 103 Türkiye'de Sanayi Sektörü ve Savunma Sanayii ile Entegrasyonu (Konferans Notları), İstanbul 1987, s. 5. 104 Dadyan ailesi, 1795 yılında Hacı Araker Dad’ın III. Sultan Selim zamanında Bakırköy yakınlarındaki barut fabrikasının yenilenmesine önemli ölçüde katkıda bulunmasıyla Osmanlı sanayisi, bürokrasi ve bankacılığında önemli yerlere sahip olmuşlardır. Hacı Araker Dad’ın haleflerinden Ohanes, II. Mahmud döneminde yeni sanayi programının büyük kısmını icra etmek üzere seçilmiştir. 1842’de Ohanes, İstanbul fabrikaları, çiftlikler, İzmit çuha fabrikası, Bursa Koyun Çiftliği ve Hereke fabrikasının özel yer seçimlerine yardımcı oldu (Y. G. ÇARK, Türk Devletine Hizmet Eden Ermeniler 1453–1953, İstanbul 1953, s. 78–79.). 105 Cumhuriyet, 31 Temmuz 1939, No: 5466.
31
1.5. Meşrutiyet Dönemi İktisat Politikası
1908 yılında II. Meşrutiyet'in ilan edilmesinin ardından 1909 yılı için muntazam
bir bütçe düzenlenerek Mebuslar Meclisine verilmek üzere hazırlanmıştır. Maliye Nazırı
Ziya Paşa ilk meşrutiyet bütçesini düzenleyerek bastırmış ve ilgili yerlere dağıtmıştır. O
sırada Mali Müşavir olarak Fransa Sayıştay Bakanı M. Loran, İstanbul'a getirilmiştir. İstek
üzerine bakanların her biriyle birer ikişer toplantı yaparak bakanlıklara ait harcamaları
görüşmüştür. Maksadı, dairelerde yapılan düzenlemeden meydana gelen tasarruf ile
işlerin yürütülmesi ve fazla masraf yapılmayarak ilk meşrutiyet bütçesinin az ve zorunlu bir
açık ile sunulması; Osmanlı meşrutiyeti hakkında Avrupa genel oyunda görülen olumlu
bakışların arttırılması hususları idi. M. Loran, hazineye yük olmaya başladığından izin
verilip memleketine gönderilmiştir. 1909 bütçesi mebuslar meclisinde birçok ilaveler
görerek devlet hazinesini yine dış borçlanmalara mecbur bırakmıştır106. Ancak maliyedeki
sorun yalnızca devlet hazinesine yapılan bu yeni eklemeler değildir. Zira "Duyun-u
Umumiye" vergilerin büyük bir bölümünü alma yetkisine sahipti. Enver Paşa, maliyedeki
bu sorunu gidermek maksadıyla askeri bütçenin kısıtlaması kararını vermiştir. Bu
kısıtlamalar içinde Askeri fabrikaların harcamaları da bulunmaktadır. Meşrutiyet
döneminde Maliye Nezareti'nin önemi artmıştır, 1911 Temmuzunda kurulan Mali Islahat
Komisyonu'nun Mart ayında yetkileri genişletilmiştir. Bütün mali konuların, Maliye
Nezaretince denetlenmesi ve nezaret bütçelerinin bu komisyondan geçmeden önce Meclis'e
getirilmemesi karara bağlanmıştır107. Maliye Nazırı Mehmet Cavit Bey'in, 30 Mayıs'ta
Meclis'e sunduğu 1914–1915 bütçesi, askeri harcamalarda yüzde 30 kadar bir indirim
yapıldığını göstermiştir108. 1916 yılında Karamürsel Şayak ve Çuha Fabrikası Şirketi bir
dilekçe vererek askeri kıyafetler için uzun zamandan beri devam eden kumaş fiyatının 150
guruştan, 200 guruşa çıkarmak istemiş; ancak bu istekleri Harbiye Nezaretince
reddedilmiştir109 .
II. Meşrutiyet’in ardından l Aralık 1329 (1913)'de "Teşvik-i Sanayi Muvakkat
Kanunu" çıkartılmıştır. Bu kanun kapsamına giren fabrikalara verilen ayrıcalıklara göre;
fabrika ve müştemilatının kurulacağı ve genişleyeceği alan boş mirî arazi olduğu
takdirde, bu topraklar, devlet tarafından parasız olarak fabrika sahiplerine 106 Abdurrahman Şeref Efendi, a. g. e, s. 177. 107 Feroz Ahmad, İttihat ve Terakki, İstanbul 2002, s. 180. 108 F. Ahmad, a.g.e, s. 181. 109 BOA, Meclis-i Vükelâ (MV.) Nr:212/222.
32
devredilebilecekti. Fabrikayla arazi ve binalardan emlak vergisi, temettü vergisi,
binaların bulundukları yerlere ait bedel-i öşür, hükümet, vilayet, müstakil mutasarrıflık
ve belediyece konan ek resimler, İdare-i Vilayet Kanun-ı Muvakkatı’nda belirlenen
“meblağ-ı muayyen-i senevîye”, ruhsatname harçları ve belediye inşaat resmi
alınmayacaktır. Fabrikaların kuruluşları ya da yayılmaları sırasında gerek duyacakları
“ateş ve akis tuğlalar, demir, petrol, alât ve edevat” Osmanlı topraklarında yeterli şekilde
üretilinceye kadar gümrük ödemeksizin ithal edilebilecektir110. Ancak geniş teşvik
önlemleri getiren bu yasa savaş nedeniyle başarılı bir sonuç verememiştir. Cumhuriyet'in
ilanından sonra 1 Haziran 1927'de yeni bir "Teşvik-i Sanayi Kanunu" çıkartılmıştır111. Bu
kanunla 1913'te yapılmak istenen, sermayenin sanayi alanına yönelmesi isteği
gerçekleştirilebilmiştir.
1913 ve 1915 yıllarında yapılan sanayi sayımları, bugünkü Türkiye sınırları
içerisinde kalan Batı Anadolu ve Marmara bölgelerinde, yani ülkenin en gelişmiş
yörelerinde, 1908'den önce kurulmuş sınaî tesislerin, yirmi un değirmeni, iki makarna,
altı konserve, bir bira fabrikası, iki tütün mağazası, bir buz, üç tuğla, üç kireç, yedi kutu,
iki yağ, iki sabun, iki porselen imalathanesi, on bir tabakhane, yedi marangoz ve doğrama
atölyesi, yedi yün, iki pamuklu iplik ve dokuma, otuz altı ham ipek, bir ipekli dokuma ve
beş "sair" dokuma fabrikası, otuz beş matbaa, sekiz sigara kâğıdı, beş madeni eşya ve bir
kimyasal ürün fabrikasından ibaret olduğunu ortaya koymaktadır112. 1917–1918 yıllarında,
Hükümet'in teşvikiyle dört milyon sermayeli bir milli banka kurulmuş, padişah bu
teşebbüsü destekleyerek 200 hisse senedi almıştır. Çekilen büyük şeker darlığının da etkisiyle
bir şeker fabrikası kurulmasına teşebbüs edilmiş, raporlar hazırlanarak komisyona
sunulmuştur. Ayrıca yem şirketler kurulmaya devam edilmiştir113.
110 Z. Toprak, a.g.e, s. 249. 111 E. Dölen, a.g.e, s. 424. 112 Korkut Borotav, Türkiye İktisat Tarihi 1908–1985, İstanbul 1993, s. 12. 113Adnan Giz,"Meşrutiyet Döneminde Milli Sanayi Fikrinin Gelişmesi", İSOD, S: 36 (15 Şubat 1969), s. 21.
33
II. BÖLÜM
KURULUŞUNDAN BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞINA KADAR İZMİT ÇUHA FABRİKASI
2.1. İzmit Çuha Fabrikası
İzmit, Bizans ve Osmanlı döneminde liman ve ticaret merkezi olmuştur.
Osmanlı Türk idaresindeki İzmit, Üsküdar'dan Doğu'ya giden büyük ticaret yolu
üzerindeki önemli konaklardan biri olmuştur114. Gelibolu, Edincik gibi Marmara denizi
kıyısında kurulmuş önemli tersanelerden biri de İzmit tersanesiydi. Kocaeli bölgesi ve
özellikle Kandıra, Karasu, Adapazarı yörelerinin ormanlarından kesilen kalas, kereste ve
tomruklar İzmit tersanesine getirtilmiştir. İzmit tersanesi ve limanı zırhlı gemiler
döneminde bile önemini hiç yitirmemiştir115. İzmit Limanı, Çuha fabrikası için gerekli
olan malzemenin getirilmesinde de kullanılmıştır116. Osmanlı İmparatorluğu devlet
adamlarının özellikle Tanzimat döneminde, Avrupa karşısında, devletin geri kalmış
olduğunu fark etmeleri neticesinde sanayi hamlesi yapmaya karar vermişlerdir. Bu
çalışmanın coğrafi can damarı ise İstanbul’ un batısından, kuzeyde Edirne yolu, güneyde
Marmara denizi ile sınırlı ve İstanbul şehir surlarının köşesindeki Yedikule'den
Küçükçekmece'ye kadar doğu-batı istikametinde ki ince uzun şeride yerleştirilmiştir.
1842'den başlayarak Osmanlı resmi memurları burada bir "sanayi parkı" demek olan
dikkate değer bir sınaî ve tarımsal ürün kompleksi kurmuşlardır. 1840'larda bu alandaki
bütün yer seçimleri, inşaat, satın alma, işe alma ve imalat tek bir yönetim tarafından idare
edilmiştir117. 1888'de Adapazarı ve çevresi de dâhil olmak üzere bağımsız İzmit Sancağı
kurulduğunda nüfusu 227.760 kişi idi. Devrin yalnız İzmit Sancağında bulunan sanayisi
114 Tarih Hayat Mecmuası, , Sayı: 3 (1968), s. 319. 115 Atilla Çetin, İzmit Tarihinden Sayfalar, İzmit 2000, s. 7. 116 BOA, Dahiliye Nezareti İrade Kataloğu (DH. İD),Nr: 25/1. İzmit fabrikası için gerekli olan teknik malzemeler yurtdışından getirtilmiştir. Ayrıca fabrikanın ürünleri de dekovil hattıyla İzmit limanına gönderilmekteydi. 117 C. Clark, a.g.m., s. 18.
34
şu şekildedir: İzmit civarında ikisi devlete ait çuha, halı dokuma; ikisi şirkete ait dokuma
(ki o dönemde ülke ihtiyacının yarısına cevap veriyordu.); biri Adapazarı'nda, ikisi
İzmit'te üç un fabrikası olmak üzere 7 büyük fabrika vardı. Ayrıca Darıca' da daha sonra
askeri kışla olarak kullanılacak büyük bir un değirmeni ve deposu vardı. Bunun yanı sıra
1910 yılında Taşliman mevkiinde Darıca Çimento Fabrikası kurulmuştur. Kireç ve
Çimento üretecek fabrikanın inşa ruhsatı Galata'daki Iskepor İsyon Jeneral Han'da mukim
Marka Longa namına mühendis Süreyya Bey tarafından alınmıştır. 1913 yılında
Eskihisar'da kurulan diğer bir fabrika ile birleşerek ''Aslan ve Eskihisar Müttehit Çimento
ve Su Kireci Fabrikaları A.Ş. oluşmuştur. Bunların dışında İzmit Sancağında otuz bir ipek
fabrikası vardı118 . 1870 yılından itibaren sanayi kuruluşları Kocaeli yarımadasında yoğunlaşmaya
başlamıştır. İzmit bölgesinin, sanayi bölgesi olmasının nedenleri ve yapılması gerekenler
ile ilgili olarak 1879 tarihinde verilen raporun maddeleri şunlardır119:
1.İzmit, Marmara'nın İstanbul'dan 55 mil uzaklığındaki bir limanı olup, deniz ve
kara yolu ile bağlıdır.
2.Ticari ve askeri mevkii dikkate alınarak yapılan demiryolu planlarına göre,
İzmit ikinci İstanbul olma yolundadır.
3.İstanbul'dan Küçük Asya ortalarına kadar gitmekte olan demiryolunun İzmit'ten
geçmesi. İzmit'i denizden olduğu kadar karadan da Anadolu'nun depolama yeri haline
getirecektir.
4.Aynı zamanda demiryolunun Basra'ya uzanan ve İzmit'i Hind'e kadar bağlayan
muhtelif kolları da vardır. Bu durum İzmit'e büyük ticari ve politik önem
kazandırmaktadır.
5.İzmit civarındaki bataklıkların kurutulmasına izin verilmiş olup, imzalanarak
mühürlenen ferman tarafıma verilmiştir.
6. Fermanla müsaadenin sahibi (kendisine) şu imtiyazlar verilmiştir.
a)939.675 dönümlük arazini kanalize edilmesi.
b)Denizden kazanılacak bütün toprakların (ortalama 3.985 dönümdür) ve kanalize
edilmekten elde olunacak toprakların da ortalama 26.775 dönümü tarafıma hibe
edilecektir.
118 Kocaeli Tarihi, Osmanlı ve Ulusal Kurtuluş Döneminde Kocaeli, İzmit 2002, s. 139. 119 Avni Öztüre, Nicomedia Yöresindeki Yeni Bulgularla İzmit Tarihi, İstanbul 1981, s. 144–147. (J. L. Sabuncu'nun 1889 yılında Londra'dan yazmış olduğu bir rapordur.)
35
c)Toprağı işlemek, satmak, üzerinde bürolar, oturulacak evler veyahut her çeşit
fabrikalar kurmak hakkı bana ait olacaktır.
d) Rıhtım, iskele, yolcu salonları, antrepolar inşa etmek,
e) Yolcu ve gemilerden vergi almak.
7)Bu bataklıkların bir ucunda mülkiyeti Türk devletine ait bir Çuha (Elbise)
fabrikası vardır. Burası her ne kadar bataklıkların içine giriyorsa da mülkiyeti hükümete
ait kalacaktır.
2.1.1. Fabrikanın Kuruluşu
Hazinenin varidatının arttırılması amacıyla Tanzimat sonrası alınan kararların
aksine, tahsisat-ı seniyyenin yanında Hazine-i Hassa'ya birtakım gelir kaynaklan ilave
edilmeye başlanmıştır. Bunlardan ilki bazı fabrika ve kuruluşlardan sağlanan gelirlerdi.
Başlangıçtan itibaren Hazine-i Hassa'ya verilen tahsisat-ı seniyyenin bir kısmı ekonomik
gelişmeye dönük bir takım fabrikâ-i hümayunların inşaları için harcanmıştır120. İnşasına
başlanan fabrikalardan biri de İzmit Çuha Fabrikası'dır121.
Sultan Abdülmecid’in 1839 yılında yayımladığı bir hattı hümayunda fabrikaların
genel olarak açılmasının nedenleri şu şekilde izah etmiştir: “Askeriye için lazım olan
elbiselerin imalinde gerekli olan çuha İslam memleketlerinde imal olunmadığı için yabancı
memleketlerden alınmaktadır. Hem askeriye için gerekli olan hem de halkın giysi
yapımında kullandığı çuha bedeli olarak senelik kırk elli bin kese akçe yurt dışına
gitmektedir. Halbuki çuha Devlet-i Aliye’de üretilirse hem bu meblağ memleket dahilinde
kalacak hem de birçok insan, kurulacak fabrikalar sayesinde iş bulmuş olacaklardır. İzmit’te
bulunan dinkhaneye122 gerekli olan aletler alınarak burada çuha fabrikası kurulacak ve
giderler de tarafımdan karşılanacaktır123.”
Dönemin gazetelerinde ise İzmit fabrikanın kuruluşuyla ilgili olarak çıkan yazı
şu şekildedir: “Rıza Paşa’nın gayretleriyle İzmit’te kurulan Çuha Fabrikası, Devlet-i
120 Arzu T. Terzi, Hazine-i Hassa Nezareti, Ankara 2000, s. 85. 121 Arşiv belgelerinde fabrikanın adı İzmit Çuka Fabrikası olarak geçmiş olmakla beraber, 1917 yılından sonra İzmit Mensucat Fabrikası olarak bazı belgelerde geçmiştir. 122 Dinkhane: Keçeleştirme için örme işlerinden sonra yapağının bol su ile yıkanması gerekmektedir. Bu işleme dink adı verilmiştir. Yıkama işini yapan dinkhaneler akarsuların yanına kurulmuşlardır. İzmit’te bulunan bu dinkhane de Kilas suyunun yanına kurulmuştur ki bu yer sonradan İzmit Çuha Fabrikasının da kurulacağı yerdir. 123 BOA, Hatt-ı Hümayun (HAT), Nr: 1229/47954/A ( Hatt-ı Hümayun için bkz. Ek 1)
36
Aliyyede ki birçok amele fabrikada çalışmaya başlayacak; böylece hem kendilerine fayda
sağlayacaklar hem de dışarıya verilen akçe millet ve memlekette kalacak ve dışarıdan
alınan çuha mamulleri Osmanlı Devleti’nde iyi kalitede imal edilmeye başlayacaktır124.”
1843 yılında İzmit haricinde bulunan kiraz bahçesi üzerine Hazine-i Hassa-i
mülükâneye mahsus olmak üzere Çuha Fabrikası125 kurulmasına ve Çuha fabrikasının
yapılması için gerekli olan akçenin de Kocaeli Sancağı emval sandığından karşılanmasına
karar verilmiştir126.
Ancak fabrikanın yapımı sırasında kaynak sıkıntısı çekilmeye başlamıştır. 28
Nisan 1844 tarihinde, fabrika binalarının tamamlanması için on yük127 guruşa ihtiyaç
duyulmuştur. Bu ihtiyacın nedeni Kocaeli emval sandığının hem bir önceki sene hem de
içinde bulunan senenin vergilerini toplayamamasıdır. Sadaretten, İzmit Kaymakamı Vasıf
Paşa'ya gönderilen yazıda bu ihtiyacın İzmit'ten toplanılacak cizye ve diğer vergilerden
karşılanıp karşılanılamaya sorulmuştur. Bu yanıtın menfi olması üzerine Fabrika-i
Hümayun binası için gerekli olan akçenin ...eyaleti emval sandığından karşılanmasına; bu
da yetmezse Hüdavendigar Livası emval sandığından karşılanmasına karar verilmiştir128.
Kocaeli ahalisinin vergisini zamanında ödeyememesi ve toplanacak olan verginin de
yetmeyeceği düşünülmüş, burada yaşayan ahalinin de vergileri karşılığında fabrikanın
inşaasında çalışabileceğine karar verilmiştir129.
Fabrikanın toplam masrafı, kırk milyon yetmiş beş bin iki yüz yirmi
kuruştur130. Fabrika kurulurken ödenen bu meblağ; İzmit mahsulünün gelirinden,
Hazine-i Hassa'dan, İzmit mal sandığından, Maliye hazinesinden karşılanmış ve
fabrikanın üretiminden de kalan meblağın ödenmesine karar verilmiştir. Yine
fabrikanın yapımı sırasında İzâk Kumpanya'sından para alınmıştır131.
Temmuz 1844 yılında tamamlanan İzmit Çuha Fabrika-i Hümayunun açılışını,
Sultan Abdülmecid bizzat kendisi yapmıştır ve bu olay devrin gazetelerine şu şekilde
yansımıştır: ''Kilas suyunun bir buçuk saat doğusunda bulunan Karakadılar adındaki mahalde
124 Ceride-i Havadis gazetesi, 01 Zilhicce 1259(23 Kasım 1943), No: 160, 1. 125BOA, Cevdet İktisat, Nr:1637. 126 BOA, Cevdet Maliye, Nr:1729. 127 Yük: Yüz bin akçe değerindedir. (Ekrem Kolerkılıç, Osmanlı İmparatorluğunda Para, Ankara 1958, s. 173.) 128 BOA, Cevdet İktisat, Nr:1206, lef l. 129 BOA, Cevdet İktisat, Nr: 1206, lef 2. 130 BOA, Hazine-i Hassa Defteri (HH.d ),: 65, 9. 131BOA, Hazine-i Hassa Defteri (HH.d),256, s. 62A. İzak kumpanyası fabrika için gerekli olan paranın tahsilinde fazladan para almak üzereyken, poliçede belirtilenle fabrika memurlarının belirttikleri ücret arasında fark gözlenmiştir.
37
kurulmuş olan İzmid Fabrika-i Hümayunlarını132 görmek için rağbet çok olmuştur. İzmid
Fabrika-i Hümayunu çok güzel inşa edilmiş, padişahın da izni ve isteğiyle fabrikanın alet ve
edevatı için en iyisi alınmıştır. Padişah fabrikayı Barutçubaşı Evans ve Ferlini ile beraber
teftiş etmiştir ve fabrika hakkında malumat almıştır. Kilas suyuna yaptırılan bendin de
kontrolünü bizzat kendisi yapmış, fabrikada bir saat kadar dinlenmiş ve yapılan eğlencelere
katılmıştır. Daha sonra da gemi yoluyla Dersaadete dönmüştür133. Nitekim yazıda da
belirtildiği gibi fabrika binası çok güzeldir. Öyle ki; yurtdışından gelen yabancılar fabrika
binalarını saray olarak telakki etmişlerdir134. Padişah, 1845 yılında İzmid'e bir kez daha
gelerek, fabrikanın üretim durumuyla ilgilenmiştir135 .
Bazı dönemlerde fabrikalara tahsisatlar ayrılmıştır. Belgelerde verilen bu
paranın nedeni belirtilmemekle birlikte, İzmit fabrikası ve Hereke Fabrikası için 1847
yılında, yirmi bin guruş verilmiş ve bu meblağın İzmit sancağı emvalinden
karşılanmasına karar verilmiştir136.
2.2. İzmit Çuha Fabrikası’nın Yönetimi
İzmit Çuha Fabrikası, faaliyete geçtiği ilk yıllarda İngiliz tebaasından olan
Fabrikatör Neys adlı kişi tarafından yönetilmiştir. Yapılan kontrata göre 137 :
1.Fabrikanın birinci alıcısı devletti ve çarşıda da orta kalite ve ince çuha
satılabilecekti. Devletle fabrika arasında yapılan anlaşmaya göre orta kalitedeki çuhanın
her bir zıra'ına yirmi dört kuruş, yapağı bedeli olarak da on dört kuruş verilecek; kaba
çuha için de altışar kuruştan dörder kuruşa kadar bedel ödenecektir.
2.İmalatın kumaşları şimdikinden daha ince olacaktır.
132İRCİCA,Haritalar Katalogu No:45 (İzmit Çuha Fabrikasının yerini gösteren harita için Bkz.Ek 2.) 133Takvim-i Vekâyi, 16 C.E 1260 No: 271. “...Nehrin canib-i şarkından bir buçuk saat kadar mesafede vaki Karakadılar nam mahalde inşa buyrulan Çuka Fabrika-İ Hümayunlarını seyr-i temaşa zımnında mahal-i mezkûru teşrife rağbet ve fabrika-i hümayunu mezkûr doğrusu gayet metanet ve kâmâl ve vuslatından başka dilnişîn olarak bina olunmuş ve celb ve ihzar olunan alât ve edevatı pek mükemmel ve muntazam bulunmuş olmakla ayan talisin padişah haslet buyrulmuş ve iflahında mensup olan çuka -i hümayundan İbtida ve badehu bir müddet aram buyrulduktan sonra mezkûrun yarım saat kadar üst tarafında kâin Kilas suyu mecrasına fabrika-i mezkûr çarkının dev ve imalin zımnında lüzumuna mebni yaptırılmış olan bendin dahi muayenesi murad-ı hümayun buyrulup..." (Gazete bu olaya geniş yer vermiştir.) 134 Cumhuriyet, 5 Ağustos 1939, No: 5471. (Ali Rıza Şey fi, Mac Farlene'nin hatıratlarından yararlanarak örneklerle Sultan Abdülmecid dönemindeki sanayileşme çabalarına köşe yazısında yer vermiştir.) 135 Takvim-i Vekâyi, 1261, No: 286. 136 BOA, HH.d 256, 41B. 137 BOA, HH.d 65, 9A.
38
3.Çarşıda satılan fabrika mamulleri, Avrupa'dan gelen çukalara nazaran daha
ucuz olacak ve Avrupa malı karşısında revaçlandırılacaktır.
4.Bu kontrat kâğıt üzerinde kalmayacaktır.
Yapılan bu kontrat 1847 yılında iptal edilmiştir138. Ayrıca, Avrupa fabrikalarını
iyi bilmesi ve tanınmış bir tüccar olması nedeniyle Ferline adlı bezirgânla Barutçubaşı
Evans, fabrika-i hümayuna gönderilmişler; sonuç olarak da fabrikadaki aletlerin
temizliğine, çalışan işçilerin yeteneklerine göre fabrikadaki üretimin Avrupa fabrikaları
imalatından fiyat olarak daha iyi olarak yedi yüz yirmi bin arşın çukanın imalinin
mümkün olduğunu beyan etmişlerdir.
Hazine-i Hassa'ya ait olan fabrika 1851 yılında fabrikanın idaresi Dar-ı Şura-i
Askeriye'ye havale edilmiştir139 . 1916/1917 yılında ordunun ve ahalinin kıyafet ve diğer
ihtiyaçlarının daha hızlı ve düzenli tedariki için İmalat-ı Harbiye Müdürlüğü ile
askeriyeye bağlı olan fabrikalar “Askeri Fabrikalar Müdüriyet-i Umumisi” adı altında
birleştirilmiştir140.
2.3. Fabrikanın Bölümleri
Dokuma fabrikası binaları üç bölüme ayrılmıştır141 :
1.Bükme hane: Bükme hane de kendi içinde üç kısma ayrılmıştır: Çamaşırhane
(karıştırma ve ıslatma), kurutma tertibatı ve hadde cendereleri vardır.
2. Boyahane: İplikleri yıkamak, beyazlatmak ve boyamak için kullanılmıştır.
3. Dokumahane.
138 BOA, H.H.d, 255, 14B. 139 BOA, İ. DH, Nr: 14006, (A. MKT. NZD Nr: 33/68 numaralı belge de aynı konu üzerinedir.) "İzmid'de kâin Çuka Fabrika-i Hümayununun masarif-ı inşasıyla temirbaşı, destegâh ve edevat-ı sâiresi çün Hazine-i Hassa-i Şahaneden sarf olunmuş olan kırk sekiz bin yedi yüz üç kese küsur bu kadar guruşa ileride vukubulacak ve ifâ üzere Hazret-i Serakeriye'de bulunmak üzere fabrika-i hümayun-u mezbûrun suret-i idaresi bundan akdem Dar-ı Şura-i Askeriye'ye havale kılınması ve bazı tasarrufattan mukaddemce devletlü Serasker Paşa Hazretleri tarafından, hazret-i şahaneye takdim kılınmış olan dokuz bin iki yüz altmış kese, iki yüz doksan üç kuruşa zikr olunan kırk sekiz bin yedi yüz kese şu kadar guruş nezd-i aliyye-i hazret-i mülükânede buyrulması ve bu cihetle Hazine-i Hassa-i Şahanenin, Maliye Nezareti Celilesine otuz dokuz bin dört yüz kırk üç kese küsur bu kadar guruş matlub kalmış olduğundan hazinece tesviyesi iktizasının Maliye Nezaret'i Celilesine havalesi 140 BOA, MV. Nr:216/103. 141Ahmed Şerif, Mahsulât-ı Mahalliye İçin Tahmini Sanayi Projeleri, Dersaadet 1339, s. 24–32 (Meclis Kütüphanesi, Osmanlıca Matbu Eser). Arşiv vesikalarında fabrikanın bölümleri tam olarak verilmediği için bu eserden fabrikanın bölümleri hususunda yararlanılmıştır.
39
İzmit fabrikasında misafirhane, kütüphane ve mescit de bulunmaktaydı 142. 1910–
1911 yılları arasında fabrikaya 12.462 Osmanlı lirası tutarında tribün binası, makine dairesi
ile elli metrelik üst, dört yüz metrelik âlat kısmına havi olmak üzere bir ark alınmasına karar
verilmiştir143.
2.4. Fabrika'da Bulunan Aletler ve Sayıları
İzmit Çuka Fabrikasının tüm aletleri yurtdışından getirtilmiştir. İzmit
fabrikasına, 18 Haziran 1843 yılında Barutçubaşı Evans, İngiltere'nin Londra şehrine
giderek buradan gerekli olan makineleri almıştır144.
1853 tarihinde fabrikaya, yapağıları tefrik (ayırmak) etmek üzere Avrupa'dan
getirtilen çarkların tutarı olan kırk bir bin beş yüz elli iki buçuk kuruş, Nizamiye Hazinesi
tarafından ödenmiştir145. 1854 yılında İzmit fabrikasında yeterli olmayan makinelere ek
yapılmak suretiyle Paris'e dest-gâh makineleri, sim makineleri ve çuha kurutmaya
mahsus makine siparişleri verilmiş ve boyahanenin tamiri ile fabrikaya ek bina yapımına
karar verilmiştir. Bunların tutarının keşif defterinde iki yüz otuz yedi bin görülmesine
rağmen aslında tutarın altı yüz yedi bin olduğunu Levazım Dairesi reisi Saadetlü Ahmed
Hamdi Paşa, Dar-ı Şura-i Askeriye'ye yazmıştır146.
1870'de fabrikadaki üretimi arttırmak maksadıyla Paris'e alet siparişinde
bulunulmuş, bu aletler için yeni bir bina inşasıyla; boyahanenin yanan kısımlarının tamir
olunması için gerekli olan meblağın Hazine-i Celile'den ödenmesine karar verilmiştir.
Ayrıca hariçten çuha alınmasına, üretimi arttırmak için de Bükeste makinesi ile Türbin
Çarkı teferruatı ve edevatı alınmıştır147. 1910 yılında fabrikanın tüm aletlerinin
yenilenmesine karar verilmiş ve Avrupa'ya sipariş verilmiştir148. 1918 yılında Osmanlı
İmparatorluğu müttefiki olan Avusturya'dan çuha ve kundura yapımında kullanılan çeşitli
aletlerin alımını yapmıştır149.
142 A. Öztüre, a.g.e, s. 378. 143 BOA, MV, Nr: 153/158. 144 BOA, Cevdet İktisat , Nr: 1449. 145 BOA, Cevdet İktisat, Nr: 500. 146 BOA, İ.DH,Nr: 41916/51 lef 1. 147 BOA, İ.DH., Nr: 41916/51 lef 2. 148 BOA, DH.İD, Nr: 25/1. 149 BOA, MV., Nr: 210/99.
40
Fabrikada, zarar gören veya kırılan makinelerin bakımına da özel önem verilmiştir. 25
Aralık 1891'de muharrik mili kırıldığı için bir komisyon düzenlenmiş; kırılma nedeni, saat
kaçta kırıldığı ve tamirinin kaç gün alacağı araştırılmıştır ve birkaç gün içinde tamir
olunabileceği anlaşılmıştır150. 1895 yılında İzmit'e bir etüv makinesi gönderilmiştir151. Yine 1908
yılında su bendi ve çarkları tamir edilirken de bir komisyon teşkil ettirilmiştir152. 06 Mart
1911'da İzmit'e makine ve kazanı muayene etmek üzere bir heyet gönderilmiştir153 .
Ayrıca fabrika için elektrik üreten bir su arkı da vardır. Bu su arkının bozulması
neticesinde bir komisyon kurularak tamiri ile uğraşılmıştır 154 .
Aletlerin Sayıları155
385 Lira Fiyatla Alınan Makineler
Makineler Adet Toplam(Lira)
Civid Kazanı 3 adet
Boya Kazanı 3 adet demir, 1adet bakır
Civid Çarkı 1 adet
Yapağı Boyayıcı Kazan 1 adet
42.350
150 BOA, Yıldız Parakende Askeriye (Y. PRK. ASK.), Nr: 69/47. 151 BOA, İrade Hususi (İ. HUS.), Nr: 31/1312CA01. 152 BOA, Y. Mtv., Nr: 310/187. 153 BOA, Dahiliye Emniyet-i Umumi Levazım Kalemi (DH. EUM. LVZ.), Nr: 3/14. 154 BOA, H.H., d 255, 45A. Fabrikanın yalnızca aletleri için onarım yapılmamıştır. Fabrikanın yolu da zaman zaman tamir edilmiştir. Özellikle kış günlerinde fabrikanın yolları kullanılamaz duruma geldiği için buranın da onarımına önem verilmiştir. 1847 yılında fabrika yolunun kullanılamaz duruma gelmesi nedeniyle tamirine karar verilmiştir.(BOA, HH.d 256, s.43B.) Ancak bu sorun ilerleyen yıllarda da devam etmiştir. 1910 yılında fabrikanın yoluyla köprülerin tamir edilmesine karar verilmiştir.(BOA, DH. İD 25/1). Ayrıca fabrikanın kanalizasyon sorunu olduğu için fabrikanın yanında bulunan tarlaya su basması üzerine, tarlanın sahibi olan kişi, fabrika yönetiminden bu sorunun çözülmesini istemiştir. Fabrika yönetimi de bunu askeri yönetime bildirmiş ve tarlanın satın alınmasına karar verilmiştir.(BOA, HH.d 255, 43A.) 155 BOA, HH. d 65, s. 12–13 (Bkz. Ek 3)
41
179 Lira Fiyatla Alınan Makineler
Makineler Adet Toplam(Lira)
Boya İçin Kazanlar 2 adet
Sabun ile Boya Dest-gâhı 4 adet
19.690
844 Lira Fiyatla Alınan Makineler
Makineler Adet Toplam(Lira)
Sav Dest-gâhı 10 adet
Fırça Dest-gâhı 1 adet
96.840
328 Lira Fiyatla Alınan Makineler
Makineler Adet Toplam(Lira)
Yapağı Çarkı 1 adet
İnce Yapağı Halaç Dest-gâhı 1 adet
İnce Boyalı Yapağı Yağlayıcı Halaç Dest-
gâhı 1 adet
Yağ Ambarı 1 adet
Yağ El Tulumbası 2 adet
Yağ Teneke Kovası 2 adet
El Arabası 4 adet 36.980
42
2.400 Lira Fiyatla Alınan Makineler
108 Lira Fiyatla Alınan Makineler
164 Lira Fiyatla Alınan Makineler
Makineler Adet Toplam(Lira)
Çuka Sair Edevatı 40 adet 18.040
1.183 Lira Fiyatla Alınan Makineler
Makineler Adet Toplam(Lira)
Su Makinesi 5 adet
Demir Sac 300 adet
Sacı 200 adet
Küfe 400 adet
Fırın 3 adet 130.020
Makineler Adet Toplam(Lira)
Salıncaklı Sav Dest-gâhı 4 adet
El Makaracı Dest-gâhı 14 adet
Makaracı Dest-gâhı 7 yedi
Fırçalı Makaracı Dest-gâhı 2 adet
Fırçalı Fransız Makaracı Dest-gâhı 2 adet
Makara Bileyicisi 1 adet
Fırçalı Nesbh Dest-gâhı 3 adet
Çuka Cilası İçin Boya Harcı 1 adet
Kaşmir Makaracı Dest-gâhı 1 adet
264.000
Makineler Adet Toplam(Lira)
İnce Çarklı Çuka Boya Kazanı 2 adet 11.880
43
2.845 Lira Fiyatla Alınan Makineler
Makineler Adet Toplam(Lira)
İnce Tarak Dest-gâhı 14 adet
Dest-gâhı 7 adet
İngiliz Kantarı 1 adet
Küfe 24 adet 633.950
1846 senesinin Temmuz ayı ile Aralık ayı arasında fabrikaya yeni makineler
satın alınmıştır. Bu makineler şunlardır156 :
Makinenin Cinsi Fiyat(Tane)(lira) Adet Toplam
Çulha dest-gâhı 220 210 46.200
Çulha dest-gâhı için çelik tarak 110 110 12.100
Ateş sobası 700 3 2.100
İplik dest-gâhı için el tarağı 700 1 700
Vezteli kantar 375 1 375
Demir körük 20 11 220
Yapağı bükmek için bakır kırkın 300 6 1.800
Bakır kevgir 200 3 600
Demir arşın 2 1 2
Mengeli demir vida 300 6 1.800
Bakır tas 28 5 140
Taş havan 1 80 80
Kebir soba 2.400 2 4.800
Frenk terazisi 180 2 360
Cila çarkı müştemilatı 8.000 2 16.000
Sade cila çarkı 4.000 1 4.000
156BOA, HH.d 65, s. 17A.
44
1847'de fabrikanın yeni aletlere ihtiyaç duyması nedeniyle çeşitli aletler alınmıştır.
Bu aletlerin isimleri ve fiyatları şu şekildedir157:
157BOA, HH.d 65, s. 17A-18A.
Makinenin Cinsi Fiyat(Tane)(lira) Adet Toplam
Boya için kebir bakır kazanı
16.964 1 16.964
Denkleri boyamak için kebir kalay kazanı
22.286 1 22.286
Yapağı cilalayıcı çark
18.405 1 18.405
Yapağı taraklayıcı aletlerden kaba tarak 4
İnce tarak 4
Destegâh
3 154.183
İkili iplik dest-gâhı 240(Beheri) 4 74.276
Tarakları bileyici aletten 2 4.622
Kazanları temizlemek için çelik tarak 144 2.177
Çuka yıkamak için tokmaklı denk 3 37.559
Havı çıkartan alet 4 46.131
Mezkûr hav aletinin demirler 3000 37.979
Pantolonluk için çıgar destegâhı 5 38.736
Çulha tarağı yapmak için yassı çelik 205.150 23.807
Tarak dökücü için alet 1 4.536
Bez yapmak için İngiliz ipliği 210 11.025
Çulha mekiği 120 9.298
Yapağı kurutmak 352 48.075
Makrameler için çelikten uzun bıçak 30 9.900
İplik dest-gâhları için boru 7 459
45
Makinenin Cinsi Fiyat(Tane)(lira) Adet Toplam
İplik dest-gâhları için vida 1 144
Yapağı için kebir küfe 60 760
Boyahane için demirden tencere 1 144
2.5. Fabrikanın Bir Yıllık Giderleri
Fabrika için gerekli olan malzemelerin alınmasında, fabrikanın yönetimi
sorumlu tutulmuştur. Fabrikanın, 1846 yılı Temmuz ayı başından Şubat ayına kadar
alınan malzemelerin fiyatları şu şekildedir158:
Yapağı Parası
Cinsi Fiyatı
Adet Toplam Tutarı
Eksiz Örme Çuka için Merinos Yapağısı 46 40 1.840
Perdelik Çuha için Melez Yapağısı 555 24 13.329
Perdelik Çuha için Merinos Yapağısı 1.271 40 50.896
Kaba Çuha için Yıkanmış Kabâ
Yapağısı
8.051 290 58.390
Evsât Çuka için Merinos Yapağısı 6.825 40 273.000
Alâ Çuka Saksonya Yapağısı 2.458 115 282.670 680.068
158 BOA, H.H.d 256, s. 53 A.
46
1847 yılı giderleri ise şu şekildedir159:
Yapağı Parası
Eşya Parası
Tamirat-ı Bina ve Alât
150.000 Lira
Maaş-ı memur vesaire
159 BOA, HH. d 256, 61B.
Sayı Cinsi Rulosu Toplamı
48 Âlâ 5.000
38 Kârib Âlâ 20.000
14 Evsat 30.000
14 Kârib Evsat 40.000
10 Perdelik 5.000 1.730.000 Lira
Alınan Eşyanın
Cinsi
Kantar Tutarı
Envai Boya 42.104
Maden Kömürü 2.578 25.780
İngiliz Sabunu 780 6.454
Sabun 628 3.454
Tutkal 577 4.904
Çuha İçin Sivri Keser 50 384
Boyahane için Küfe 384
47
Diğer Giderler:
Altı aylık Senelik Toplam
Devgân-ı zeyd 14.400
Mum 1.440
Kömür vesair 25.000
Bahşiş vesair 1.660 4.737.695 Osmanlı Lirası
2.6. Fabrikada Çalışan İşçiler
Fabrikanın kuruluşundan itibaren, yetişmiş eleman yokluğu nedeniyle çalışanlar
özellikle de ustalar Avrupa'dan getirtilmiştir. Getirtilen işçilerle yapılan kontratlarda,
zanaatlarını öğrettikleri takdirde ekstra ücret alacakları belirtilmiştir. Böylece iki yıl zarfında
ayrılan ustaların yerlerine, Osmanlı tebaasına mensup olanların bu ustalardan zanaat öğrenerek
yerlerini alması sağlanmaya çalışılmıştır. Çuha fabrikasına çalışacak olan ustaları Belçikalı
Kiryon ile Hoca Evans, Avrupa’dan getirtmişlerdir160.
160 BOA, HH. d 255, s. 49A.
Görevliler Aylık Senelik Toplam
Fabrika Memurları 9.235 110.820
Ustaların maaşı 12.750 153.000
Ameleler 75.000 900.000
Çarşıda olan dükkânın
bedeli
7.000
Dükkânda çalışan
memurların maaşı
8.400
1.790.220
48
2.6.1. Yurtdışından Getirilen Ustalarla Yapılan Sözleşmeler161
Avrupa’dan getirtilen ustaların kontratları şu şekilde düzenlenmiştir:
1. Madde: Mösyö Kâlin, Devlet-i Aliyenin İzmit'te bulanan Çuka Fabrika-i
Hümayununda Çarkçı (çarhçı) hizmetinde olan.
2. Madde: Fabrikatörün emrinde olup bulunduğu hizmetin icrası için her ne
emrolunur ise istenilenleri yapacaktır.
3. Madde: Kontratı süresince, Devlet-i Aliye teb'ası amelesine çarkçılık zanaatına
öğretecektir.
4. Madde: Her gün on saat fabrika içinde bulunacak ve geceleri de fabrikada
vardiyaya kalabilecektir.
5. Madde: Fabrika içinde ve dışında iki sene boyunca Devlet-i Aliye hizmetinde
istihdam edilecektir.
6. Madde: Mukavelesini yerine getiremeyip, hoşnutluk göstermeyen, ayrılmak
isteyen kişiye harcırah verilmemesi ve fabrikatörün belirlediği beyanname mucibince cevap
verilecektir. 7. Madde: Mukavelesi icra olunan Devlet-i Aliye amelelerine zanaatı, kendi
seviyesine kadar öğretirse bin beş yüz frank verilecektir.
Fabrikatör ile yapılacak olan kontrat şu şekilde düzenlenmiştir:
1. Madde: Mösyö Kâlin Devlet-i aliyenin İzmit'te bulunan Çuka Fabrika-i
Hümayunu için her cins çuka imal edecektir.
2. Madde: Fabrikanın faydasına imalatın âlâ olması ve fabrikanın aletleri.
3. Madde: Fabrika memurlarının izni olmadan işçiler fabrikadan
ayrılamayacak; Pazar ve Paskalya günleri hariç her gün on saat fabrikada bulunmalıdır.
4. Madde: Devlet-i Aliye teb'ası amelelerine gerek kendi yerine gerekse diğer
ustaların yerlerine geçirmek için gerekli olan saatleri belirlemelidir.
5. Madde: Fabrikaya gelen işçiler iki sene müddetince Devlet-i Aliyenin
hizmetinde bulunmalılar.
6. Madde: Hoşnutluk göstermeyen ve fabrikadan ayrılmak isteyenlere bir
akçeden ziyade harcırah verilmeyecektir.
161 BOA, HH. d 65, s. 7A.
49
7. Madde: Devlet-i âliye tebaasından olan amelelere, ustalar kendi yerlerine
geçebilecek düzeyde o zanaatı öğretirlerse ek olarak üç bin frank ve süreleri dolduğunda
gitmek isteyenlere harcırah verilecektir. Yedinci madde gereğince, ustalar kendilerinin
yerine geçebilecek düzeyde sanatını öğretirlerse Barutçubaşı Evans, bu ustalara
bahşişlerini vermektedir162.
Kontratlarda belirtmemekle beraber, İzmid fabrikasında çalışan yabancı işçilerin
ölümü halinde bu kişilerin eşyaları bağlı bulundukları sefaretlere gönderilmiştir.
Fabrikada amele iken 1850 yılında ölen Kari Hodyik'in eşyaları ve kalan akçesi bağlı
bulunduğu Baltalimanı'ndaki Avusturya sefaretine gönderilmiştir163. İzmit fabrikasında
boyacı olarak çalışan Fransız tebaasından Jerarton Lorpeki’nin 1852 yılında burada ölmesi
üzerine eşyası ve kalan parası Fransız Konsolosluğu’na verilmiştir164.
2.6.2. Maaş Örnekleri
1262/1846 yılında Fabrikatör Neys'in Avrupa’dan getirttiği ustalar ve bunların
maaşları kontratlarla belirlenmiştir165 :
Harcırah
Maaş
Çalışanlar
16500
11.000
Fabrikatör mersûm
3410
2.750
Usta Ceyms
3410
1.907
Boris Horsan(?)
3410
1.558
Usta Edward
3410
1.284
Usta Artin
3410
1.284
Usta Çars
3410
1.284
Usta Ted
162 BOA, HH.d65, s. 9A. 163 BOA. HR. MKT, Nr: 40/47. 164 BOA, HR. MKT, Nr:42/41. 165 BOA, HH. d256, 42 A.
50
1846 yılın fabrika çalışanlarının maaşları şu şekildedir166:
İsimleri Ücretleri
Fabrikalar Müdürü Hoca Artin 2.000
Kaba Çukadarı 200
Muhasebe Kâtibi Mustafa Efendi 1.250
Hüseyin Efendi 500
Ahmed Efendi 500
Ali Efendi 300
Osman Efendi 300
Hacı Raşid Efendi 300
Halil Efendi 750
1847 yılında fabrikada çalışan ustaların ve fabrikatörün maaşları şu şekildedir167:
Çalışanlar Kişi sayısı Ücret(Frank) Harcırah Bahşiş
Fabrikatör 1 13.000 1.500 2.000
Çarkçı 1 5.000 1.000 700
İplikçi 1 5.000 1.000 700
Makrameci 1 4.000 1.000 700
Tokmakçı 1 4.000 1.000 700
………… 1 4.000 1.000 700
Vayar adlı İngiliz boyacı ustası için Hariciye Nezareti ve İngiliz Sefareti
arasında görüşmeler olmuş; neticede maaş ve harcırah olarak kendisine 10.800 guruş
verilmesine karar verilmiştir168.
166 BOA, HH. d 65, s. 9A. 167 BOA, HH. d 65, s. 8A. 168 BOA, HH. d 256, s. 42 B.
51
1846–1847 yıllarında İzmit Çuha Fabrikasında 24’ü usta, 259’u amele ve 24’ü diğer
görevliler olmak üzere toplam 307 kişi çalışmaktadır169. 1864 yılında fabrikada çalıştırılmak
üzere zenciler görevlendirilmiş ancak İzmit’in havasına imtizâc edemedikleri için
Hicaz’a geri gönderilmesine karar verilmiştir170.
Osmanlı Devleti’ne bazı dönemlerde yurt dışından ustalar gelmeyi talep
etmiştir. 1865’te bir İngiliz boyacı ustası İzmit Çuha Fabrikasında çalışmayı talep etmiş
ve üç senelik mukavele yapılmıştır. Bu kişiye senevi iki yüz elli lira maaş ve harcırah
olarak da kırk lira verilmiştir171.
Fabrikanın müdürü Hoca Evans’tır. Hoca Evans’ın görevi ise fabrikaya alınacak
işçilerin, çuhanın ne miktarda alınacağını belirlenmesi ve üretilen mamullerin listelerini
yaparak ilgili yerlere göndermektir172.
2.6.3. Fabrikada Yönetici Olarak Çalışan Türkler ve Diğer Görevliler
Fabrikanın yönetici kadrosu Türklerden seçilmiş ve özellikle asker kökenli olan
kişiler fabrikanın yönetiminden sorumlu tutulmuşlardır. Çalışanlara ait en eski belge
1844 yılına aittir ve bu belge İzmit fabrikasının II. Kâtibinin Ahmed Efendi173 olduğunu
göstermektedir. 1851’de fabrika Müdürü Miralay Şakir Bey’dir ve fabrika için gerekli
olan mamullerin alınması ile de görevlendirilmiştir174.
1862'de Miralay Mehmed Rifad Bey, İzmit Çuha Fabrikasının müdürlüğüne
tayin edilmiştir175 . İzmit Çuha Fabrikası müdürü olan Hakkı Bey, İstanbul'a gitmiş ve
burada fabrika için bazı görüşmelerde bulunmuştur176. 1888 yılında fabrikaya kâtip
olarak İsmail Naib Bey tayin edilmiştir177 . İzmit fabrikasına Hakkı Bey'den sonra
Izzeddin Mehmed Rifad Efendi getirilmiştir178.
169 BOA, HH. d 65, s. 68A. 170 BOA, İ.DH,Nr: 403/26665. 171 B0A, İ.HUS,Nr: 6100. 172 BOA, HH. d 65, s. 32A. 173 BOA,Dahiliye Nezareti Sicil-i Ahvâl İrade-i Umumiyesi (DH. SAİD. d…) Nr: 66/44. 174 BOA, Cevdet İktisat, Nr 1730. 175 BOA. DH. SAID. d..., Nr: 6/427. 176 Ruzname-i Ceride-i Havadis, 14 C.E. 1283 (1867) No: 495. 177 BOA. DH. SAID. d..., Nr: 157/329. 178 No:2175 Ruzname-i Ceride-i Havadis, 4 R.A. 1290.
52
Fabrikanın kendine ait özel doktoru vardır. Fabrikanın Baştabibi olan
Pamukcuyan Efendi vefat etmiş179 yerine Dersaadet’te bulunan 7.Ordu-i Hümayunu 49.
Alay 4. Taburu Tabibi Kolağası Cemal Efendi tayin olunmuştur180.
Fes, Çuha ve Bez Hümayunları Müdüriyetine, İzmit Fabrika-i Hümayunu
müdürü olan Muhiddin Paşa181 tayin edilmiş ve ondan boşalan müdürlüğe de 1901 yılında
Mehmed Bey atanmıştır 182 .
1903 yılında İzmit fabrikası müdürü Said ve Muavini Kaymakam Adil Beylerdir183. 20
Ağustos 1908 yılında İzmit fabrikasında bulunan su bendi ve çarklarının tamiri için bir komisyon
kurulmuştur. Bu komisyonda: İzmit Redif Miralayı Ahmed Bey; İzmit Redif Taburu Kolağası
Fahri Efendi; İnşaat memuru Yornobşi Karaldin; İzmit Fabrika-i Hümayunu Katib-i sanisi Eyüb
Efendi yer almıştır184.
2.6.4. Fabrika Çalışanlarına Nişan Verilmesi
İzmit Çuha Fabrikası çalışanları için İrade-i Seniyye tarafından nişanlar
verilmesine karar verilmiştir; bu nişanlar 1849 yılında basılmıştır185.
1892 yılında İzmit Çuha Fabrikası Müdürü Miralay Muhyiddin Bey’e186 ve ustabaşı
Hamporsum Ağa’ya nişan verilmiştir187. 1901 yılında İzmit fabrikası müdürü Adil Bey’e
dördüncü rütbeden tutarı üç yüz üç bin doksan üç guruş olan gümüş nişan-ı Osmanî
verilmiştir188. 1906 yılında İzmit fabrikası çalışanlarına Donanma madalyası verilmiştir. Bu
madalyayı alan fabrika çalışanları şunlardır189:
1. İzmit Mensucat Fabrikası Tabibi Ali Rıfkı Efendi
2. İzmit Mensucat Fabrikası Eczacısı Kıdemli Yüzbaşı Nureddin Efendi
3. İzmit Mensucat Fabrikasında Kıdemli Yüzbaşı İsmail Hakkı Efendi bin Rifad
4. İzmit Mensucat Fabrikası Müdürü Binbaşı Hüseyin Mithad
5. İzmit Mensucat Fabrikası Hesap Müdürü Tabur Kâtibi Ali Namık Efendi 179 No: 984 Malumat, 14 S. 1317 (2 Şubat 1900) s.3. 180 Malumat, 1318 Adet: 351, s.2. 181 Malumat, 4 C.A 1317 No: 797 (Tevcihat-ı Askeriye kısmında) 182 Malumat, 27 R. 1319 No: 1612 (1901). 183 Malumat, 24 C.E. 1321 No: 2253 (15 Ağustos 1903). 184 BOA, Y.Mtv. Nr:310/187. 185 BOA, HH.d255, s.24A. 186 BOA, İ. DH Nr: 1253/98380. 187 BOA, İ.DH Nr: 1266/99517. 188 BOA, 1310 Sonrası İradeler Taltifi (İ.TAL) Nr: 1318.N.011. 189 BOA, İ.TAL Nr: 1333/B–52.
53
6. İzmit Mensucat Fabrikası İdare Zabiti Mülazım-ı sâni Muhammed Celaleddin
bin Mustafî
7. İzmit Mensucat Fabrikasında İkinci… Faik Efendi
8. İzmit Mensucat Fabrikasında Üçüncü
9. İzmit Mensucat Fabrikasında Ustabaşı Armiyâ(?)
2.7. Çuha Yapımı İçin Kullanılan Yapağının Temini Meselesi
Askeriyeye ait olan bu fabrikaya "hammadde" ihtiyacının sorunsuz olarak
karşılanması için büyük çabalar sarf edilmiştir. Kuruluşundan itibaren kaliteli yapağı ve
pamuk kullanılmaya önem verilmiştir. İlkbaharda yapılan kırkımlara "yapağı",
sonbaharda yapılan kırkımlara "yün" denmektedir. Fabrikalarda, sonbaharda yapılanlar
değil ilkbaharlarda yapılanlar tercih edilmekteydi. Zira ilkbaharda yapılan kırkımlarda,
koyunlar kışı yaşadıkları için ürünler daha sağlam olmaktaydı. Fabrikada en kaliteli
yapağı çuha yapımı için, diğerleriyse kilim yapımı için kullanılmıştır. Çuhalar da birinci
kalite, ikinci kalite, ince ve kaba olmak üzere ayrılmaktadır. Kullanılan yapağılar hem yurt içinden hem de yurt dışından karşılanmıştır:
Avusturya, İngiltere, Adana, Eskişehir, Tırnova, Yanbolu, Kızılağaç, Ahyolu190, Ahiçelebi,
Darıdere, Baserabya191 bu yerlerden birkaçıdır. Merinos ve Kanile(?) yapağısı ipliği de
alınmıştır192. Mihaliç çiftliğinden de yapağı alınmaktaydı193.
1850'de İzmit fabrikası için gerekli olan 6000–7000 kıyye yapağının
Eskişehir'den alınmasına ve tutarı olan otuz bin kuruşun hazineden karşılanmasına karar
verilmiş; bu iş için de fabrika müdürü Miralay Şakir Bey görevlendirilmiştir194.
İngiltere'den İzmit Çuha Fabrikası için fabrika müdürü Hoca Artin marifetiyle
satın alınan Boyalı Saksonya ipliğinin tutarı olan kırk altı bin beş yüz doksan iki kuruşu
Nizamiye Hazinesi’nce karşılamasına karar verilmiş; ayrıca İngiltere'den alınacak yapağıyı
için İngiltere Sefareti, İngiltere'de bulunan Dream adlı fabrikanın Osmanlı devleti adına
190 BOA, Cevdet İktisat, Nr:1294. 191 Malumat, 7 Z. 1281 (İlanat), No: 152. 192 BOA, HH. d 256, s. 38B. 193 BOA, HH. d 81, s. 20A. (1274 yılında çiftlikten alınan yapağıların çok kirli ve poturlu olması nedeniyle çiftliğe yazı gönderilmiştir. 1274 yılı yapağısının poturlu olmasının nedeni, fabrikaya gidecek olan yapağıların yanlışlıkla pamuk çuvallarına konmasıdır. Bu nedenle de üretilen çuhanın kalitesi de düşük olmuştur.) 194 BOA, Cevdet İktisat, Nr: 1369 (Bkz. Ek 4).
54
satın aldığını tasdik etmiştir 195. 1855'de çuha imali için gerekli olan ipliğin satın alınması
için Londra Sefaretine tahrirat gönderilmiştir196.
Ordu namına imalat yapan İzmid Fabrika-i Hümayununda 1859 yılından itibaren
ince çuka imalinden vazgeçilip askerler için lüzumlu olan çuhanın imal edilmesine karar
verilmiştir197 . Bir süre sonra ise ince çuka üretimine tekrar başlanmıştır. 2. Ordu ümera
ve nazırlarına çuha bedeli olarak verilen paralar vardır198.
Fabrikaya alınan yapağıların, alınması ve yerlerine ulaşmasında kimi zaman
problemler olmuştur. 1864 yılında, Fabrika-i Hümayunlar için Edirne'den istenilen
pamuğun satın alınması sırasında Adana valisi Hurşid Paşa, kendi vilayetinden
alınmasını istemiş199 ve bu fabrikalar için gerekli olan iki yüz bin okka pamuğun tedarik
ve mubayaası hakkında Hurşid Paşa'ya Nezaretten tezkere gönderilmiştir200.
1900 yılında Daire-i Askeriye idaresinde bulunan çuha, bez ve diğer
fabrikalarca Asakir-i Hümayuna imal için lazım olan yapağının, 1899 yılında bazı
vilayetlerce bir buçuk milyon kıyyesi mubayaa edilmek istenmiştir. 114 bin küsur
kıyyesi gelmiş, bir milyon sekiz bin küsur kıyyesi henüz mubayaa ve irsal
olunamamıştır201 . Bu gibi problemlerden ötürü Askeriye dairesi, çuha ve bez
fabrikalarının ihtiyacı olan yapağının mahallerinden mübayasına ve celbine karar vermiştir 202. I. Dünya Savaşı esnasında fabrikalara yurt dışından hammadde ithaline devam edilmiştir.
1918 yılında İngiltere ve diğer devletlerle savaş halinde olan Osmanlı Devleti, müttefiki olan
Avusturya'dan beş bin kilo pamuğun alınmasına karar vermiştir203. Fabrika için gerekli olan malların temini, kimi zaman gazeteye ilan verme
yoluyla sağlanmıştır. Fabrika yönetimi böylece alınacak olan malzemenin daha kısa sürede
üreticiden alma yoluna gitmiştir. Fabrikada üretim aşamasında kullanılacak olan bazı maddeler
ve miktarları şu şekilde ilan edilmiştir:
195 BOA, Hariciye Nezaret Mektubi Kalemi (HR. MKT)Nr: 69/8. 196 BOA, HR. MKT, Nr: 95/1. 197 BOA, Sadaret-Mektubi Nezaret ve Devair Kalemi (A. MKT. NZD) Nr: 268/57. 198 BOA., YPRK. ASK ,Nr: 69/108. 199 BOA, A.MKT. MHM, Nr: 245/96. 200 BOA, A.MKT. MHM Nr:1/255. 201 BOA, MV, Nr: 100/39. 202 BOA, MV, Nr:100/39. 203 BOA, MV. Nr: 210/99.
55
İzmit’te kâin Çuka Fabrika-i Hümayunu ihtiyacı olan 56 kıyye şap ile 18 bin kıyye
sodanın alınmasına204.
Beykoz Debbağhanesi ve İzmid Çuka Fabrika-i Hümayunları için 5.000’erden 10 bin
kıyye maden kömürünün lüzumu205.
İzmit Fabrikası ile Beykoz Debbahanesinin New Kastel nam mahalde maden kömürü
ihtiyacı olduğu206.
Asakir-i Şahane nefer ve zabitan çukalarıyla İzmid Çuka Fabrikası için gerekli olan
civitin207.
İzmit Fabrika-i Hümayunu için lüzumu olan 18 bin kıyye Devgân-ı zeyd208.
İzmit Fabrika-i Hümayunu için lüzum görülüp telife sunulan 8.000 kıyye
kökboyası209.
2.8. Üretilen Mamuller ve Üretim Örnekleri
İzmit fabrikası, askeriyenin ihtiyaç duyduğu mamulleri üretmesinin yanında bazı
dönemlerde halk için de üretim yapmıştır. Kilim, fanila, yağmurluk gibi yan mamulleri olan
fabrika dönem dönem fiyat indirimine gitmiştir. Bunun nedeni ise Avrupa mamulleri
karşısında yerli mamulleri revaçlandırmaktır. Nitekim, İzmit Çuha Fabrikası için Karabet
adındaki bezirgânın takdim ettiği beyannamede; İzmit fabrikasının senede yüz yirmi
bin arşın çuha imaline uygun olduğunu, makinelerde Avrupalı ustaların imal ettikleri
çuhanın kaliteli giysi yapımı için uygun olduğu; eğer çuhaların imal fiyatı
düşürülebilirse dışardan gelen çuhalara nazaran daha iyi satılabileceği belirtilmiştir210.
Bu nedenle de çarşıdaki dükkânda çuhaların kabasının ikişer kuruştan beşer kuruşa
kadar verilebileceği; orta kalite çukaların ise birer zıraının altışar kuruştan dörder
guruşa kadar satılabileceği belirlenmiştir211.
204 Malumat, 22 Z 1281, No: 160 (İlanat). 205 Malumat, 7 S 1281, No: 190 (İlanat). 206 Malumat, 5 M 1286, No: 1131 (İlanat). 207Malumat, 25 M 1286, No: 1147 (İlanat). 208 Malumat, 4 R.A 1290, No: 2175 (İlanat). 209 Malumat, 9 R.A 1287, No: 1438 (İlanat). 210 BOA. HH. d 65, s. 6B. 211 BOA. HH. d 65, s. 9A
56
15 Temmuz 1853 yılında İzmit Çuka Fabrikasında üretilen kilim ve eşyanın fiyatı
indirilmiştir212. 1859’dan itibaren de ince çuka imalinden vazgeçilmiştir; ancak ilerleyen
yıllarda tekrar ince çuka imaline devam edilmiştir. Fabrika ürünleri Aynalı çarşıda,
Mösyö Yani adında biri tarafından fabrika namına satılmıştır213. Çarşıda olan
dükkâna senelik olarak 7.000 kuruş kira ile dükkânda çalışan memurlara 8.400 kuruş
veriliyordu214 .
İzmit fabrikasında üretilen kumaşların fiyatları ilk zamanlarda keyfi olarak
belirlenirken, 1847 senesinde Barutçubaşı Evans'ın fiyatları belirlemesine ve tenzilleri de
dahil olmak üzere yapılacak her fiyat değişikliğini fabrika defterlerine yazılmasına karar
verilmiştir.
Haftalık üretim cetvellerinde, üretilen ürün çeşitlerinde ve üretilen
miktarlarda değişiklik gözlenmektedir. Bunun nedeni kimi zaman irsal olunan
yapağıların çok kaliteli olmaması (çok kaliteli olanlar çuka yapımı için diğerleriyse
kilim, perdelik, fanila gibi yan ürünler için kullanılmaktaydı.) ve askeriyenin ihtiyacına
binaen isteklerinin değişmesinden kaynaklanmaktadır. Üretilen çuhaların 1847
senesinde, zabitler için elbise yapımı ve yağmurlukların başlıkları için elverişli
olduğuna karar verilmiş; fabrika mamullerinin, o zamana değin kullanılan Mâtye(?)
abasından hem daha ucuz hem de daha güzel olduğu belirtilmiştir215. İzmit Fabrikasında,
1847 yılı üretimi şu şekildedir216:
Cinsi
Parası
Çuka Beheri
Kaba çuka
198.835
12355
15
Zabitan Çukası
197.360
7045
38
Ensiz Kaba Çuka
1.758
392
6
Kaşmir
44.127
1919
32
Örme Çuka
4.318
111
38
212BOA, Sadaret Mektubi Meclis-i Vala (A.MKT. MVL.) Nr: 65/16. 213 Ceride-i Havadis, 1261, No: 224. 214 BOA, HH. d 65, s. 8B. 215 BOA. HH. d 255, s. 14B 216 BOA. HH. d 256, s. 7B.
57
1893 yılında İzmit Fabrikasında eylül ayının ilk haftasında üretilen ürünün cins
ve miktarı şu şekildedir217:
151,60 Arşın Birici Zabit Çukası
94,25 Arşın Birinci Zabit Çukası
796,20 Arşın Laçord İkinci Zabitan Çukası
241,80 Arşın Bez Nefer Çukası
1966,15 Arşın Laçord Nefer Çukası
260 Adet Kilim
1894 yılı İzmit Fabrika-i Hümayununda Temmuzun ikinci haftasında imal olunan
eşyanın cins ve miktarı şu şekildedir218:
376,75
Arşın
Laçord Birici Zabıtan Çukası
747,70
Arşın
Laçord İkinci Zabitan Çukası
2725,95
Arşın
Kaba Nefer Çukası
300
Adet
Kilim
217 BOA, Y.Mtv, Nr:70/79. 218 BOA, Y.Mtv,Nr: 80/49.
58
Daire-i Askeriye idaresinde bulunan Fabrika-i Hümayunlarda, 21 Temmuz 1894
senesi Temmuzun ikinci gününden yedinci gününe kadar bir hafta zarfında imal olunan eşyanın
cetveli şu şekildedir219:
Fes Fabrika-i Hümayunu
İzmit Fabrika-i Hümayunu
1952 adet fes
192/70 arşın birinci zabit çukası
47 çiftah çorap
412/20 arşın ikinci zabıtan çukası
9765 arşın Laçord kaba çukası
3291 arşın Laçord kaba çuka
18 arşın örme fanila
250 adet kilim
524/20 arşın boz aba
Bez Fabrika-i Hümayunu
134/70 arşın çadır beziyle Amerikan vesaire
445 kıyye çadır kalanı(?)
315 adet havlu
Daire-i Askeriye idaresinde bulunan İzmit Çuka Fabrikasının, 1895 yılı
Temmuz dokuzuncu gününden on dördüncü gününe kadar bir hafta zarfında imal olunan
eşyanın miktarına ait cetvel şu şekildedir220:
Feshane Fabrika-i Hümayunu İzmit Fabrika-i Hümayunu
Üretilen Mamuller ve Adeti Üretilen Mamuller ve Adeti
1103 adet fes 1627 arşın zabitan çukası
37 çiftah çorap 3426 arşın nefer çukası
6099/60 arşın Laçord nefer
çukası
260 adet kilim
219 BOA, Y.Mtv ,Nr:100/48. (Bkz. Ek 5) 220 BOA, Y.Mtv ,Nr:101/40.
59
1894 yılı İzmit Fabrika-i Hümayununda Ağustosun ilk haftasında imal olunan
eşyanın cins ve miktarı şu şekildedir221
365,60
Arşın
Laçord birinci zabitan çukası
737,90
Arşın
Laçord İkinci zabitan çukası
3770,15
Arşın
Nefer çukası
300
Adet
Kilim
1894 yılı İzmit Fabrika-i Hümayununda Eylül ayının ikinci haftası zarfında imal
olunan eşyanın cins ve miktarı222:
371,60
Arşın
Laçord birinci zabitan çukası
931,30
Arşın
Laçord ikinci zabitan çukası
2161,40
Arşın
Laçord nefer çukası
300
Adet
Kilim
İzmit Fabrikasında 1895 senesinde bir hafta zarfında üretilen eşyanın cinsi ve
miktarı şu şekildedir223:
231,10 Arşın Laçord birinci asker çukası 689,80 Arşın Nefer çukası 2800,30 Arşın Kaba nefer çukası 400 Adet Kilim
221 BOA, Y. Mtv,Nr:80/2. 222 BOA, Y.Mtv,Nr: 81/52. 223 BOA, Y.Mtv,Nr: 99/20.
60
1902 yılı Nisan ayının yirmi ikinci gününden yirmi yedinci gününe kadar
fabrikada imal edilen eşyanın cins ve miktarı şu şekildedir224.
Miktarı Cinsi
546,30 Arşın Alâ İnce Zabitan Çukası
2436,70 Arşın Laçord Nefer Çukası
350 Adet Kilim
1902 yılının Ağustosunun dokuzuncu gününden on dördüncü gününe kadar
fabrikada imal edilen eşyanın cins ve miktarı şu şekildedir225:
Miktarı Cinsi
4800 Arşın Laçord Nefer Çukası
1902 yılının Kasım ayının on dokuzundan yirmi yedinci gününe kadar imal
olunan eşyanın cins ve miktarı şu şekildedir226:
Miktarı Cinsi
5533 Arşın Laçord Nefer Çukası
1.000 Adet Asker Kilimi
2.9. Uluslararası Sergilerde İzmit Çuha Fabrikası
Üretilen bu mamuller, 1856 Paris Sergisinde ve Sergi-i Umumî-i Osmanî (1863
İstanbul Uluslararası Sergisi) alıcıların beğenisine sunulmuştur. Paris sergisinde, çoğu
İzmit Fabrika-i Hümayunu'nda dokunmuş olan 55 adet elbiselik kumaş, yünlü dokuma, iç
224 BOA, Y.Mtv 119/125.(Bkz. Ek 6) 225 BOA, Y.Mtv Nr: 250/58. 226 BOA, Y.Mtv Nr: 255/246.
61
çamaşır, şai ve keçe numuneleri sergilenmiştir ve burada mansiyon ödülü almıştır. Sergi-i
Umumî-i Osmanî’de, sanayi alanında teşhir edilen eşyanın büyük bir kısmı iki devlet
fabrikası olan İzmit Çuha Fabrikası ve Feshane mamulleri oluşturmaktaydı. Sergide
İzmit Çuha Fabrikası mamulü olan 500 kalem dokuma teşhir edilmiştir. Bunlardan 100
kadarı gömleklik ve kadın elbisesi yapımında kullanılan Avrupa'daki Örneklerine göre
imal edilmiş desenli alacalardı. 60 civarındaki emprime çeşitleri ise masa örtüsü, perde
ve elbiselik olarak kullanılmaktaydı. Diğer numuneler arasında yünlü ve pamuklu
kumaşlar, eldivenler, ağartılmamış pamuktan mamul "Amerikan" denilen dokumalar
bulunmaktaydı. Ancak İzmit Fabrikası mamulleri aynı kalitedeki Fransız
dokumalarından yaklaşık % 15 nispetinde daha pahalıya satılmaktaydı227. İzmit
fabrikasının mamullerini Fransız dokumaları karşısında revaçlandırmak ve fabrikalarda üretilen
çuhanın fiyatının düşük olması için Osmanlı Devleti, yurtdışından gelen yapağılardan Gümrük
resmini kaldırmıştır228.
227 R. Önsoy, a.g.e, s. 83. 228 BOA, Dahiliye Emniyet-i Umumiye Tahrirat (DH. EUM. THR) Nr: 14/45.
62
III. BÖLÜM
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞINDAN KAPANIŞINA KADAR İZMİT
ÇUHA FABRİKASI
3.1. 1913–1920 Yılları Arasında Fabrikada Çalışan İşçiler
1915'te işler durumda bulunan 6 dokuma fabrikasında, Feshane, İzmit Fabrikasını
idare eden subaylar ve askeri kâtipler dâhil olmadığı halde, 52'si memur, 2.306'sı işçi ve
ustabaşı olmak üzere 2.358 kişi çalışmıştır ki, her birine 393 kişi düşer. 1913'te 55'i
memur, 2.347'si ustabaşı ve işçi olmak üzere, 2.402 kişi çalışmıştır. Her birine 200 kişi
düşmektedir. 1913'te ancak birkaç müessesede kadın işçi bulundurulmaktaydı. 1915'te
sayıları nispeten artmış ise de, Feshane ve İzmit Fabrikasında kadın işçi
çalıştırılmamıştır. Bu iki fabrikaya ancak 1916'tan sonra kadın işçi alınmıştır229 . Birçok
fabrikanın 1914–1918 yılları arasında kadın işçi çalıştırmasının nedeni; harp yıllarında
kadın işçilerin çalıştığı sanat kollarında imalat faaliyetinin aksamadan devam ettirilmesi
içindir ki bunların içinde dokumacılık, giyim eşyası imalatı ve tütün işçiliği vardır230.
1919/1920 yılında, İzmit fabrikasının da içinde bulunduğu muhtelif fabrikalar için
yeni kadro teklifleri yapılmıştır. Buna göre 1917/1918 senesinde, İzmit fabrikasında
çalışmakta olan 10.750231 kişi varken; 1919/1920 senesi için fabrikanın mevcudunu
17.050’ye çıkarılması teklif edilmiştir. Fabrikaya dokuz askeri yetkili (kıdemli yüzbaşı,
yüzbaşı, mülazım) ve bir tabur hesap müdürü de vardır232.
229 Gündüz Ökçün, Osmanlı Sanayii, 1913,1915 Yılları Sanayi İstatistikleri, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayım No: 299, Ankara 1971, s. 341–142. 230 Tiğince Oktar, Osmanlı Toplumunda Kadının Çalışma Yaşamı, Osmanlı Kadınlarını Çalıştırma Cemiyet-i İslamiyesi, Eskişehir 1998, s. 94. 231 1913, 1815 yılları ile 1918 yılından sonra İzmit fabrikasında çalışanlar arasında büyük farklık bir vardır. Bunun nedeni askeri kıyafet temini için önemli olan bu fabrikaya dönem dönem alay ve tabur gönderilmesidir. 232 Genel Kurmay Askeri Tarih Strateji Arşivi (ATASE) , KOL: İstiklal Harbi (İSH), KUTU:141,
63
İzmit Fabrikası tahrip edilmeden bir hafta önce, fabrikanın perde teşkilatında
yararlanılmak üzere bir müfreze gönderilmiştir233.
3.2. Fabrikadaki Görevliler İçin Özel Uygulamalar
Yeniçeri Ocağının kaldırılmasından sonra kurulan yeni orduda, askerlik hizmeti
mecburi hale getirilmiştir. Abdülmecid devrinde, askere alma usulleri ve askerlik
müddeti belli prensiplere bağlanmış ve bütün imparatorluk yaşayanları için de bu
mükellefiyetler kabul edilmiştir. Askerlik hizmetinden muaf olan gayri-Müslimler “nakdi
bedel” ödemekteydiler. Türk ve Müslüman olan halktan askere alınanlar kura usulüne
göre alınıyorlardı234. Fabrika çalışanlarının askerlik hizmetleri ise bu uygulamalarda bazı
değişiklikler meydana getirmiştir. İzmit Çuha Fabrikası çalışanlarından Hüseyin adlı bir
şahsa kura isabet etmiş bunun üzerine fabrika yönetimi bu şahsın yerine yetişmiş eleman
koyamayacakları gerekçesiyle nakdi bedel ödemiştir235.
I. Dünya Savaşı esnasında fabrika görevlilerine çeşitli uygulamalar
başlatılmıştır. Bunun nedeni mevcut bulunan yetişmiş elemanların, görev yerleri
muhafaza edilerek üretimin aksamadan sürdürülmesinin sağlanmaya çalışılmasıdır.
Fabrika müstahdemlerinden, askerliği tecil edilenlerin sağ kollarına kırmızı pazubend
bağlamaları zorunlu tutulmuş, pazubend takmayanlara cezai işlem uygulanmasına karar
verilmiş ve bu da fabrika müdüriyetlerine bildirilmiştir236. 1917’de silâhaltına alınması
gereken ancak askerliği tecil ettirilmiş olan memurlar ve fabrika çalışanlarının isimlerinin
askeriyeye bildirilmesi istenmiştir237.
Tehcir Kanunu çıktıktan sonra İzmit dahilinden gönderilmeyenlerin başında İzmit
Çuha Fabrikası’nda çalışan Ermeniler gelmektedir. İstanbul Ermeni Patrik
Kaymakamlığı, göç ettirilmeyen İzmit şehir merkezi ve Bahçecik’te bulunan Katolik
rahip ve rahibelerin İstanbul’a gönderilmelerini isteyince, Dahiliye Nezareti bunların
GÖMLEK: 65, BELGE: 65–8. 233 ATASE, K: İSH, K: 975, G: 71, B: 71–1. 234 Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi Birinci Meşrutiyet ve İstibdat Devirleri (1876–1907), Ankara 1995, VIII, s. 355. 235 BOA, HH. d 65, 30A. 236 BOA, Dahiliye Nezareti Emniyet-i Umumi Vilayet Memurin (DH. EUVM) Nr: 1/47. 237 BOA, Dahiliye Nezareti Emniyet-i Umumiye Memurin Kalemi (DH. EUM. MEM) Nr: 84/13.
64
orada kalmaları veya İstanbul’a gelme seçeneklerinden hangisi uygun ise ona göre
davranılmasını İzmit Mutasarrıflığı’na bildirmiştir238.
3.3. Savaşta Karşılaşılan Sorunlar
Tüm fabrikaların, Birinci Dünya savaşı esnasında ortak olarak yaşadıkları bazı
problemler vardır. Bu problemler; hammaddeyi tedarik etmekte çekilen güçlükler,
tahsisat ve güvenliğin sağlanamamasıdır. Osmanlı Devleti, hammadde sıkıntısını
azaltmak için geçici olarak özel şahıslara ait olan fabrikaların kapatılmasına karar
vermiştir. Ancak askeriyeye ait olan fabrikalar bunun dışındadır. Askeri fabrikaların
kapasitesi ve işçi mevcutları arttırılmıştır. Askeri yönetime ait olan İzmit fabrikası ve
diğer fabrikalar ipliklerini kendileri bükmekte ise de yerli yünler ile ancak şayak ve aba
imal edilebiliyordu. Lakin hem savaştan önce hem de savaş zamanında fabrikalar, ince
çuha yapabilmek için ecnebi iplikleri kullanmak zorunda kalmışlardır. Savaş nedeniyle
birçok fabrika tatile mecbur edilmişse de İzmit fabrikası askeriyeye çalıştığı için
faaliyetine devam etmiştir. İzmit fabrikasının ince çuha imaline devam edebilmesi için
yurtdışından yapağı ithal edilmiştir239.
1915 yılında harp nedeniyle, tüm fabrikalara verilen avans miktarı
arttırılmıştır240. Çünkü bu fabrikaların tam kapasite ile gece gündüz faaliyette
bulunulması istenmiştir241. I. Dünya savaşı yıllarında Osmanlı Devleti fabrikalar için
hammadde ve malzeme alımına devam etmiştir. Defterdar ve İzmit fabrikaları için 1917
yılında Avusturya’ya yapağı, keten ve pamuk siparişleri verilmiştir242. Bu siparişlerde
bazen para yerine bakır ihraç etmiştir. Mesela: 1918 yılında İzmit fabrikası için
Avusturya’ya sipariş edilen makinelerin imalinde kullanılmak üzere hurda bakır ihracı
talebi kabul edilmiştir243. Yine, 1918 yılında İzmit fabrikası için sipariş edilen Elektrik
Çarkı için dört ton bakır ihraç edilmiştir244.
238 BOA, Dahiliye Şifre (DH. ŞFR) Nr: 55/56. 239 Sanayi İstatistikleri 1331,1329, Ticaret ve Ziraat Nezareti, İstanbul 1917. (Meclis Kütüphanesi, Osmanlıca basım) 240 BOA, MV. Nr: 199/99. 241 BOA, MV. Nr: 198/135. 242 BOA, MV. Nr: 209/29. 243 BOA, MV. Nr: 209/91. 244 BOA, MV. Nr: 212/83.
65
Fabrika, I. Dünya Savaşı esnasında dönem dönem para sıkıntısıyla
karşılaşmıştır. İzmit Çuha Fabrikasından, Harbiye Nezaretine gönderilen bir yazıda
fabrika çalışanlarının ücretlerini ödeyemedikleri ve acele paraya ihtiyaçları olduğu
yönündedir245. Bu isteği Levazımat-ı Umumiye Dairesi karşılamış ve gereken parayı
İzmit’e göndermiştir246.
15.09.1919 tarihinde, İzmit fabrikası müdüriyeti fabrikanın korunması amacıyla
askeri daireden müfreze konulması talebinde bulunmuş ve bu talep kabul edilmiştir247.
Korunma talebinin nedenlerinden bazıları şunlardır:
■Halil ve Ali isimli Çuha fabrikasında görevli iki arabacı, fabrikaya çok az kala eşkıyalar
tarafından gasp edilmiştir248.
■İzmit fabrikası ve Mahmud Paşa çiftliği arasında çapulcuların türemesi249.
■İzmit fabrikası ve İzmit arasında eşkıya takımından beş altı kişinin türemesi ve bu
kişilerin fabrikanın tellerine kadar gelerek çalışanları taciz etmiştir250.
■Fabrikaya ait olan iki vasıta eşkıyalar tarafından zapt edilmiştir251.
■Fabrika ile İzmit arasında şaki türemesi252.
Fabrika müdüriyetinin bu isteği üzerine, Derince’de bulunan cephanelikte
yeterli sayıda asker bırakılmış, 70. Tabur 2. Alay, İzmit fabrikasına sevk edilmiştir253.
1919 yılı boyunca da fabrikaya askeri görevliler gönderilmeye devam edilmiştir254.
3.4. Milli Mücadele Döneminde Fabrikanın Durumu
İzmit fabrika-i hümayunu, Türk Kurtuluş savaşı esnasında Anadolu'daki
ordunun elbiselik kumaş, çadır, fanila vb. ihtiyaçlarını karşılamıştır. Ali Fuat Cebesoy,
hatıratında: "19 Haziran'da İngiliz harp gemilerinin İzmit Çuha Fabrikasını tahrip etmiş
olduklarım haber almıştım. İngilizlerin milyonlarca masraf yapmaktan çekinmedikleri bir
245 ATASE, K: İSH, K: 239, G: 102, B: 102–1. 246 ATASE, K: İSH, K: 239, G: 92, B: 92–1. 247 ATASE, K: İSH, K: 338, G: 39, B: 39–1. 248 ATASE, K: İSH, K: 338, G: 39, B: 39–1. 249 ATASE, K: İSH, K: 1008, G: 72, B: 72–1. 250 ATASE, K: İSH, K: 388, G:39, B:39–1. 251 ATASE, K: İSH, K: 338, G:39, B: 39–1. 252 ATASE, K: İSH, K: 528, G:123, B: 123–1. 253 ATASE, K: İSH, K: 368, G:213, B: 213–1. 254 ATASE, K: İSH, K: 223, G: 102, B: 102–1.
66
zamanda bile menfaatlerini unutamadıklarına bir kez daha şahit olmuştum. Anadolu'da
İzmit Çuha Fabrikasından başka Türk ordusuna elbiselik kumaş çıkartabilecek esaslı bir
fabrika yoktu. İngilizler tarafından o tarihlerde memleketimiz etrafında sıkı bir abluka
tesis edilmesinden sebebiyle başka taraftan askere elbiselik kumaş veya elbise alınması
mümkün değildi. Hâlbuki terhis dolayısıyla İngiliz kıtaatlarının stok halinde bırakmış
oldukları ve başka taraflara satamadıkları bol miktarda elbise ve elbiselik kumaş vardı.
Bunları Milli Müdafaa Vekâletimize satmak zorunda kalmışlar; biz de başka çare
bulamadığımızdan yüksek fiyatla satın almıştık.255"
Ordunun elbise ihtiyacı hakkında 21 Teşrinievvel 1336 günü, Büyük Millet
Meclisi'nde yapılan görüşmeler şu şekildedir256:
"İHSAN B.(Cebelibereket): Efendim, bendenizi Müdafaa-i Milliye Vekâletinden
bazı hususatı sormaya mecbur bırakan sebep, kışın takarrübü ve kendi kanununa tebaan
icrayı hüküm ve şiddet edeceği tabii bulunmasına karşı silaha sarılmış ve serhade koşmuş
olan efradı milletin hemen pek cüzisi istisna edilirse heyet-i umumiyesinin milli
elbiseleriyle çıplak halde bulunması ve şu surette orduda vukua gelecek firar ve vefiyat
gibi vekayün memleketi müdafaasız bırakacağı idi. Evvela Müdafaa-i Milliyenin şark,
garp, Elcezire ve Adana cepheleriyle Üçüncü Kolordu kıtaatının ve Kayseri, Sivas ve
Amasya'da teşekkül eden fırkaların, hulasa bütün teşkilatı askeriyemiz dâhilinde bulunan
efrad-ı askeriyenin çıplağız, elbisemiz yoktur diye yaptıktan feryat; devairi aidesinin
koridorlarından bizim kulağımıza kadar aksetmiştir. Müdafaa-i Milliye Vekâleti yalnız
garp ordusunu ilbas etmeye teşebbüs etmiş ve onu da ilbas etmeye muvaffak olamamıştır.
Mesela erkam olarak arz ediyorum: Garp ordusunda yedide bir nispetinde kaput var; o da
merkezde yani Eskişehir'dedir. Diğer mahallatta askere beylik ve battaniye namına hiçbir
şey verilmemiştir.
Hulasa bilumum cepheler ilbas hesabının verdiği neticeye göre beşte birine
elbise verilmiştir; diğerleri çıplaktır. Kaput; hiç derecesinde, verilmemiştir.
....Onun için istedim ki kış basmadan Müdafaa-i Milliye Vekâleti, memleketin
müdafaasına ait olan bu meseleyi bir an evvel halletsin...Bu bapta lütfen izahat verirler ve
bizi tenvir ederlerse daha maruzatım da vardır.
255 Ali Fuat Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, İstanbul 1953, s. 415. 256 TBMM Gizli Celse Zabıtları(TBMMGZC), Ankara 1980, I, s. 190–196.
67
Fevzi Paşa(Müdafaa-i Milliye Vekili)(Kozan);- İhsan Bey biraderimizin sual
takririnde iki nokta soruluyor: Levazım-ı iksaiye ne dereceye kadar tedarik edilmiştir; ne
tarihe kadar asker iksa ve ilbas edilecektir?.. Bunun için ordunun ilbası hakkında,
müsaade buyurursanız biraz malumat vereyim.
İlbas hususunda yapılan teşebbüs; ikici kısım Yunan taarruzundan sonra yapılan
teşebbüstür. O zamana kadar Bursa bizim elimizde idi, İzmit çuha fabrikası bizim
elimizde idi. Oradan birçok, külliyetli kumaş tedarik edebiliyorduk ve Bursa'nın birçok
merakize kurbiyeti ve eşya celbine müsaadesi itibariyle de o tarikten eşya celp ediyorduk
ve İhsan Beyin korktuğu veçhile daha haziranda, yalnız garp cephesi ordusunun değil,
bütün orduların kış ihtiyacı düşünülmüş ve ona göre ihzaratta bulunulmuş ve celp edilen
eşyanın bir kısmı Eskişehir'e ve bir kısmı da buraya kadar gelebilmiştir.
Bundan sonra maatteessüf Bursa sükût etti ve bu suhuletten mahrum olduk;
çuha fabrikası malumu âliniz olduğu veçhile zapt olundu. Bundan evvel oradan istifade
ve fabrikanın bazı aksamını sökelim, başka yerde yapalım dedik, fakat ancak küçük bir
fabrika yapılabilecek bir kısmı Kayseri'ye naklolunabildi257 ve ondan da henüz istifade
edilemiyor.
Bu surette birinci tertip teşebbüs, Yunan taarruzuyla akamete mahkûm olduktan
sonra; büsbütün akamete mahkûm olmaksızın ikinci bir tertibe lüzum görüldü..."
3.5. İzmit Çuha Fabrikasının Faaliyetine Son Verilmesi
İzmit, İstanbul’a yakın olması nedeniyle Milli Mücadele’nin başlamasıyla
birlikte, İngilizler için çok büyük önem kazanmıştır. Temmuz 1920 yılı başlarında Yunan
genel taarruzu duraklayınca mevcut kuvvetlerin güçlendirilmesi için Manisa Tümeninin
16. Piyade Alayı İzmit’e gönderilmiştir. Bu Alayın amacı, Şile- Hereke hattı ile Kandıra-
İzmit hattı arasında kalan bölgeyi milli kuvvetlerden temizlemektir. Alay, 5-10 Ağustos
1920’de bu bölgelerde temizlik hareketi yapmış daha sonra da 15 Ağustos’ta İzmit Çuha
Fabrikasına intikal etmiş olan 16. Alay, 242. İngiliz Tugayı emrine girerek bu bölgedeki
25717.11.1921 tarihinde İzmit fabrikasının bazı malzemeleri Kayseri'ye gönderilmiştir. Kayseri'de kurulmakta olan bu fabrika için Nafia Ambarından malzeme al ımı sırasında çıkarılan zorlukların giderilmesi için bir komisyon oluşturulmuştur. (Cumhuriyet Arşivi; Fon kodu: 30.10.00 Dosya: 601 Yer No: 58.390.1 ).
68
milli kuvvetlerle sürekli mücadele etmiştir258. Bu mücadele özellikle İzmit Fabrikası ve
civarında yoğunlaşmıştır ve fabrika İngilizlerin bombalamaları neticesinde kapanmıştır.
İzmit fabrikası müdürü olan Binbaşı Haydar Bey fabrikanın, 18.06.1920(18.06.1336)
tarihinde İngilizler tarafından bombalandığını ve çıkan yangın sonucunda da fabrikanın
yandığını belirtmiştir. Ancak fabrikanın hasar durumu tam olarak bilinmemektedir259.
Harbiye Nezareti’nden Dahiliye Nezareti’ne gönderilen tezkirede, İzmit Mensucat Fabrikası
enkazı üzerinde incelemelerde bulunacak olan komisyonun, İngilizler tarafından
engellenmemeleri için tedbir alınmasını istemiştir260. 01.07.1920 tarihinde yapılan tahkikat
neticesinde fabrikanın durumu ve sağlam kalan makinelerinin bir envanteri çıkartılmıştır.
Buna göre fabrikanın yangından sonraki durumu şu şeklide tespit edilmiştir261:
• Kanallarda hiçbir tahribat yoktur.
• Türibünlerde ve sevk kanallarında tahribat yoktur.
• Boyahane dairesi, yangından zarar görmemiştir ve burada bulunan makineler sağlamdır.
• Müdüriyet dairesiyle kalem odası ve kasanın mevcut bulunduğu daireler yangın
neticesinde tamamen tahrip olmakla beraber, fabrikanın kasası zarar görmemiştir ve bir
heyet tarafından alınmıştır.
• Eski… makineler kısmen tahrip olmuş ise de tamir olunduktan sonra kullanılabilecek
durumdadır. Yeni makinelerin kimi bölümleri tahrip olmuştur; kullanılabilecek durumdadır.
• Eski dokuma makineleri tahrib olmuş ise de yeni makineler kullanılabilir durumdadır.
• İki sim makinesi yangından zarar görmüşse de aksamları istifade edilebilir durumdadır.
• İplik ayırmaya mahsus taraklar tamamen yanmıştır. Çöken çatının altında kalan iplik
taraklan kullanılamaz durumdadır.
• Kilim ipliğine mahsus iki tarak makinesi ve bir taraklı iplik makinesi sağlamdır. Yine
aynı dairede bulunan Halaç makinesi ve iki motor da kullanılabilir durumdadır.
• Kilim yapmak için kullanılan makineler ve kilim çarkı da sağlamdır.
• İp çarkı makinesi kullanılabilir durumdadır. Dokuma dairesi kısmen yanmıştır. Tutkal
dairesi tamamen tahrip edilmiştir.
258 Türk İstiklal Harbi, Batı Cephesi II. Kısım, Ankara 1999, II, s. 397. 259 ATASE, K: İSH, K: 972, G: 228, B:228–1. 260 Can Erdem, “İzmit Mutasarrıfı İbrahim Hakkı Bey”, Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları Dergisi, Sayı:5, Yıl: 3/2004, s. 109. 261 ATASE, K: İSH, K: 975, G: 72, B: 72–1, 72–2.
69
• Şayak ve kilim dokuma makineleri ve daireleri tamamen tahrip olmuş ise de dokuma dest-
gâhlarının bazıları kullanılabilir durumdadır.
• Çuha yığma makineleri kullanılabilir durumdadır.
• …dairesinde mevcut olan yedi dink dest-gâhının tamamı kullanılabilir durumdadır.
• Amir dairesi tamamen yanmıştır.
• Şayak kurutma sobalarının ahşap kısmı yanmış olmakla beraber kullanılabilir
durumdadır.
• Makas dairesi yanmış durumda olsa bile bu daire tamir edilebilir durumdadır.
• Ambarda bulunan bir çuval İspanyol yapağısı iyi durumdadır. Otuz kadar dokuma
makinesi, çok sayıda bıçak, 40–50 sandık boya, bir yün makinesi, yün örme makinesi, bir
hayli miktarda kazan, hav aletinin demirleri sağlam durumdadır.
• Dökümhane, demirhane, marangozhane de ise naklolunabilecek birçok alet ve edevat
vardır.
• Üretilen ürünler, çapulcular tarafından depoların muslukları açık bırakılmak suretiyle
mahvolmuştur.
Levazımat-ı Umumiye Dairesi bu eşyaların taşınması için bir komisyon
kurmuştur. Bu komisyon, nakil için gerekli olan malzemeleri belirlemiştir262. Kalan
aletlerin şevki için bir yüzbaşı başta olmak üzere askerlerden oluşmuş bir grup tayin
edilmiştir. Taşınan eşyaların Adapazarı'na getirilmesi kararlaştırılmıştır263. Yüzbaşı Halid
Bey'e, İzmit fabrikasına gidip gerekli olan işlemlerin yapılması için Levazımat-ı Umumiye
Dairesince 300 lira verilmiştir264.
21 Temmuz 1920 yılında, İngiliz birlikleri İzmit fabrikasına girmiş olduğuna ve
İzmit Çuha Fabrikasında 850 kadar İngiliz kuvveti bulunduğu yönünde bir rapor
gelmiştir. Ancak 23 Temmuz da fabrikaya yapılan baskında yalnızca Rum ve Ermeni
çetelerine rast gelinmiştir.
İzmit fabrikası taşınırken, bazı eşyalar dağıtılmıştır. Örneğin; fabrikanın
telefonlarından biri Derbent santraline bağlanmış265, fabrikadaki on üç sandık kaşağı
Birinci Ordu'ya verilmiştir266. Fabrikaya ait eşyalar 1922 yılına kadar belli aralıklarla
262 ATASE, K: İSH, K: 871, G: 193, B: 193–1. 263 ATASE, K: İSH, K: 872, G: 23, B: 23–1. 264 ATASE, K: İSH, K: 872, G: 28, B: 28–1. 265 ATASE, K: İSH, K: 872, G: 28, B: 28–1. 266 ATASE, K: İSH, K: 1618, G: 31, B: 31–1.
70
taşınmaya devam etmiştir. 14.01.1922'de İzmit Çuha Fabrikadan Ankara'ya gelecek olan
dest-gâh vesair için fabrika eski çalışanlarından Yüzbaşı İbrahim Efendi bir komisyon
kurulmasını istemiştir267. Böylece eşyaların Ankara’ya getirilmesine karar verilmiştir.
267 ATASE, K: İSH, K: 1609, G: 127, B: 127–2.
3.6. İzmit Fabrikasından Sonra Askeri Elbise Temini Meselesi
İzmit fabrikası yıkıldıktan sonra, askere elbise ve elbiselik kumaş temini şu
şekilde sağlanmıştır268:
Garp cephesi; kendi mıntıkasından on bin kadar kaput ve üç bin kadar kepenek
temin etmiştir. Kütahya'da altı bin yedi yüz kaput bulunmuş ve bunlar orduya
bırakılmıştır. Konya ve Ankara'da bulunan mensucat fabrikalarıyla kontratlar
yapılmıştır. Ancak Uşak, Yunanlarca işgal edildiği için Konya'dan yararlanılamamıştır.
Ankara ve Kütahya'da keçeden kepenklerden üç bin, dört bin adet tedarik edilebilmiştir.
Garp cephesinin ihtiyacı Bursa'dan Karamürsel'den ve muhtelif tüccarların getirdikleri
kumaşlarla ikmal edilmiştir. Üçüncü Kolordu yani Samsun ve Sivas; kendi ihtiyaçlarını
kendileri teşebbüs etmektedir. Adana cephesi; zabıtanı ve kıtaatı az olduğu için, Adana
halkından, Kayseri ve Malatya'dan alınan eşyalar yeterli olmaktadır. Elcezire cephesi; bu
cephenin ihtiyacı Malatya'dan karşılanmıştır.12.01.1920 senesinde İtalya'dan 30 bin kat
elbise alınmıştır ve bu elbise İnebolu ve Antalya'ya gelmiştir269.
Karamürsel, Çuha ve Şayak kumaş fabrikasının iki kere işgal edilmesi üzerine
Hüdavendigar livası valisi Halim Bey ve Tabur Komutanı Cemal Bey tarafından
mamullerine el koyulmuştur. Çeşitli kumaşlardan müteşekkil altmış bin seksen yedi
metre kumaş Bursa'dan alınarak ihtiyacı olan kıtalara dağıtılmıştır. Bu kumaşların
parasının Bursa valisince ödenmesi kararlaştırılmıştır270. Yabancı ülkelerden, vasıta, silah,
mühimmat ve diğer ihtiyaçların alınması için Milli Müdafaa Vekâleti’nin ödeneğinden
50.000 lira sarf edilmesine karar verilmiştir271. Harp sanayisinin daha çok mamul
üretebilmesi için İtalya'ya bir heyet gönderilmiştir. Gönderilecek heyete harcırah olarak
altı bin altı yüz altmış iki kuruş verilmiştir. Bunun haricinde gidecek olan heyet, harp
sanayisi için gerekli olan malzemeyi de alacaktır272. İtalya, I. Dünya Savaşı esnasında
kendisine vaat edilmiş olan İzmir ve bölgesinin Yunanlılara verilmesi nedeniyle II. İnönü
Zaferi sonrasında Anadolu’da işgal ettikleri topraklardan geri çekilmişlerdir. İtalya’ya
268 TBMMGCZ, Ankara 1980, I, 191–196. 269 TBMMGCZ, Ankara 1980, II, 454. 270 Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi (BCA.), Fon Kodu (FK): 30.18.1.1, Yer No(YN): 1.12.3. 271 BCA, FK: 030.18.1.1, Y.N: 1.8.18. 272 BCA, FK: 030.18.1.1, YN: 2.36.20.
71
gönderilen Satın Alma Komisyonu 4.310.000 adet tüfek fişeği ve 97 ton barut almıştır.
Ayrıca yine İtalya’dan 20 adet uçak alınarak Cephe Uçak Bölüğü güçlendirilmiştir273.
Ankara'da teşkil edecek olan süvari fırkasının gereksinimleri için Milli
Müdafaa Vekâleti, Arif Bey hesabına on bin lira havale etmiştir. Bu ihtiyaçlar hem
yurt içinden hem de yurt dışından karşılanacaktır274. Askeri elbise ihtiyacının
karşılanması için halkın da yardımcı olması ve gerekirse hükümetin de katılımıyla bir
iplik fabrikasının da kurulmasına karar verilmiştir275.
3.7. Cumhuriyet Döneminde İzmit Çuha Fabrikasının Durumu
17 Şubat–4 Mart 1923 tarihinde, İktisat Vekâleti 'nin daveti üzerine toplanan
"İktisat Kongresi"ne 1.135 kişi katılmıştır. Bu kongreye katılmış olan gruplar; çiftçi,
sanayici, işçi ve tüccarlardır. Kongre'nin toplanma amacı ise; ülkenin ekonomik gelişmesi
için acele olarak alınması gereken tedbirler hakkında görüşülmesi ve alman bu kararların
hükümete verilmesidir.
Kongreye katılmış olan grupların getirdikleri öneriler, kongrenin on altı gün
süren çalışmalarına esas alınmış ve tartışılmıştır. Kabul edilen bu "iktisadi esasların”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Bakanlığı ile Bakanlar Kuruluna verilmesi uygun görülmüştür276.
İzmir İktisat Kongresi'ne ziraat, ticaret, şirket, sanayi ve bankalar mümessili
olmak üzere İzmit vilayetinin her kazasından temsilciler istenmesi üzerine her kazadan
delegeler seçilmiş ve kongreye; İzmit'ten üç, Adapazarı'ndan altı, Kandıra'dan dört,
Geyve'den bir, Karamürsel'den beş, Hendek'ten iki kişi iştirak etmiştir. Bunların temsil
ettikleri sınıfların temsilcileri şu zevattır:
İzmit'ten ticaret mümessili Hüseyin Bedrettin, şirketler mümessili Hoca Rifad,
Ziraat mümessili Rauf, Adapazarı şirketler mümessili Hacı Mehmet, Bankalar mümessili
Mustafa Hulusi, Sanayi mümessili Derviş, Ziraat mümessili Hasan Veli ve Hacı
İbrahim, Ticaret mümessili İhsan... İzmit namına İzmir İktisat Kongresine giden
mümessiller tarafından Kongre'ye Kocaeli livasının ihtiyaç ve istekleri sunulmuştur.
Umuru Sanaiye, başlığı altında sanayi alanındaki ihtiyaç ve temenniler şu şekilde
sıralanmıştır:
273 Alptekin Müderrisoğlu, Kurtuluş Savaşı’nın Mali Kaynakları, Ankara 1990, s. 509. 274 BCA, FK: 030.18.1.1, YN: 3.18.1. 275 BCA, FK: 30.18.1.1, YN: 2.28.15. 276Afet İnan, Devletçilik İlkesi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Birinci Sanayi Planı, Ankara 1972, s. 9–14.
72
29. Memleketimizde sanayii muhtelifiyenin ne derece geri olduğu malum bir
keyfiyet olmakla bu bapta temhit tafsilat ve mutalâatı zati addederiz. Şu kadar ki elyevm
kasabalarımızda demirci, sobacı, tenekeci, bakırcı, dülger, marangoz gibi erbabı sanayiden
kâmilen denecek derecede mahrum olduğumuzu bütün üryanlığıyla izhar ederiz. Binaenaleyh
her şeyden evvel sanayi mekteplerine fevkalade ihtiyaç vardır. Bugün hükümet alâti
zürraiyeyi celp ve ahaliye tevzi etmekte ve bunlardan arızaya uğrayanların tamiri için bir
mahal, sanatkâr bulunmamaktadır. Bu halde getirilen makinelerden alât ve edevattan layıkıyla
istifade yok demektir. Memlekette erbabı sanayii yetiştirmek, miktarını tezyit etmek icap
eder.
Bunun için de her kazadan birer sanayi mekteplerinin küşadına ehemmiyetle
lüzumu mübrem vardır. Memleketimize en ziyade ihtiyacını hissettiğimiz sanayii bu
mekteplerde tedris eylemelidir. Bu mektebe alât ve edevatı zürreaiyenin ve ziraat
makinelerinin tamirine medar olacak surette bir demir tamirhane şubesiyle beraber diğer
sanayi de muhtevi olmalıdır. Suret-i tesis ve teşkilini ve tarzı idaresini ve teferruatını
erbab-ı ihtisastan mürekkep bir heyetin takdirine bırakarak yalnız bu mekteplerin
vücuduna olan ihtiyac-ı azimi nazar-ı dikkatlerine arz ile iktifa eyleriz.
30. Müessesat-ı milliyemizin mühimlerinden olup düşman tarafından kâmilen ihrak
edilen Karamürsel Mensucat Fabrikasının sulh neticesinde zarar ve ziyanı düşmana tazmin
ettirilemediği takdirde emval-i metrukeden masarif-ı inşaiyesinin temin ile ası sanayi-i
dâhiliyeye muhtaç bulunduğumuz bir zamanda böyle bir fabrikanın muattal bırakılmaması ve
kezalik düşmanlar tarafından tahrip edilen ve emsali nadir bulunan İzmit Askeri Mensucat
Fabrikasının şekli ahere ifrağ ile ihyası ve sailinin en ziyade şayan-ı temenni bir keyfiyet
teşkil eder277.
Ancak İktisat Kongresinde İzmit Çuha Fabrikası'nın yeniden teşkil edilmesi
yönünde bir karar çıkmamıştır. Zira kurulmasına karar verilen sanayi kolları, ülkenin
ihtiyacına göre belirlenmiştir. Beş yıllık sanayi planına giren sanayi bölümleri ve yerleri
şu şekilde kaydedilmiştir278:
1. Kimya Sanayi
a) Suni İpek (Gemlik)
b) Semikok (Zonguldak)
277 Rıfat Yüce, Kocaeli Tarihi ve Rehberi, İzmit 1945, s. 162–163. 278 A. İnan, a.g.e., s. 5–6.
73
c) Gülyağı (Isparta) .
d) Hamızı kibrit (İzmit)
e) Süper fosfat (İzmit)
f) Klor ve süt kostik (İzmit)
2. Toprak Sanayi
a) Seramik (Kütahya)
b) Cam ve şişe (Paşabahçe-İstanbul)
c) Çimento
1. Demir sanayi (Karabük)
2. Kâğıt ve Selüloz sanayi (İzmit)
3. Kükürt sanayi (Keçiborlu) 4. Süngercilik (Bodrum)
5. Pamuk Mensucat Sanayi (Bakırköy, Kayseri, Nazilli ve Malatya'da iplik ve
dokuma, Iğdır’da iplik)
6. Kamgam sanayi (Bursa)
7. Kendir sanayi (Kastamano)
İzmir İktisat Kongresi'nde, İzmit'te kurulmasına karar verilen sanayi kolları
belirlenmiştir. Böylece, Kullar köyü Çuhane mevkiinde bulunan ve İngilizler
tarafından savaş sırasında yakılmış olan İzmit Mensucat (Çuha) Fabrikası, Bahriye’ye
tahsis edilerek Torpido Fabrikası olarak düzenlenmiştir279. Fabrikanın günümüze
kadar gelen yapılarının özellikleri ve kullanım alanları şu şekildedir280:
ADI: Ambar Binası
YÜZÖLÇÜMÜ: 441 metrekare
YAPI CİNSİ: Kâgir
BUGÜNKÜ KULLANIM AMACI: İkmal Ambarı
BİNANIN MİMARI: Mimar Altunizade İsmail Zühtü Paşa
YAPIM AMACI: Dokuma Atölyesi
279 Yusuf Çam, "İzmit Tersanesi ve Marmara Üss-i Bahriye", M. Sabrı Yalım'a Armağan, İzmit 2001, s.189. 280 Yaşayan Tarihi ve Kültürel Askeri Yapılar, Milli Savunma Bakanlığı, Ankara 2004, s. 587–592. (Bkz. Ek 7-11)
74
TARİHÇESİ: Çuhane mevkiinde diğer binalar (bedesten, farklı dokuma
atölyeleri vs.)bağlamında oluşan konfeksiyon bölgesinde dokuma atölyesi olarak inşa
edilmiştir.
MİMARİ RAPOR: Kare planlı, iki bölümlü yapıya giriş iki ayrı kapıdan
sağlanmaktadır. Binanın ilk yapıldığı dönemde kullanım amacına hizmet eden baca hâlen
yapının ortasında yükselmektedir. Mekânların birinde orijinal yuvarlak pencereler varken
diğerinde onarım esnasında kareye dönüştürülmüştür. Dış cephenin bir bölümünde gömme
payeler bulunmakta olup, payelerin üst kısmı silmeyle çevrilmiştir. İki mekân arasında
uzanan bacanın kaidesi çokgen olup üst kısmı silindirik yapıdadır. Kaide üzerinde Osmanlı
armaları mevcuttur. Yapı sıvalı olup Örtü sistemi betonarmedir. . .
ADI: Ambar Binası
YÜZÖLÇÜMÜ: 889 metrekare .
YAPI CİNSİ: Kâgir
BUGÜNKÜ KULLANIM AMACI: Kullanılamıyor.
BİNANIN MİMARI: Mimar Altunizade İsmail Zühtü Paşa
YAPIM AMACI: Dokuma Atölyesi.
TARİHÇESİ: 19.yy'de Askeri Mensucat Dokuma Atölyesi olarak inşa edilmiş
olup, atölye içinde bulunan buharlı makine ve aksamı bu amaçla kullanılmıştır.
MİMARİ RAPOR: Bina dikdörtgen planlı olup üç bölümden oluşan ahşap destek
sistemine göre inşa edilmiştir. Binanın üç bölümüne de dışarıdan ayrı birer kapı ile
girilmektedir. Kırma çatı ahşap desteklere oturmaktadır. Beden duvarının üst seviyesinde
yuvarlak kemerli pencereler bulunmaktadır. Sıvalı olan binada tuğla malzeme kullanılmış
olup iç duvarlarda zemine inen inişler mevcuttur.
ADI: Av Köşkü
YÜZÖLÇÜMÜ: 1250 metrekare
YAPI CİNSİ: Kâgir
BUGÜNKÜ KULLANIM AMACI: Kullanılamamaktadır.
BİNANIN MİMARI: Bilinmiyor.
YAPIM AMACI: Av köşkü, ahır, seyis barınağı
75
TARİHÇESİ: 19.yy'de av köşkü olarak inşa edilen bina daha sonraki işlev
değişikliğine göre zemin katında ahırın bulunduğu, üst katta ise seyislerin ve çalışanların
kaldığı bir yapı haline dönüşmüştür. Binanın bir dönemde Muhafız Birliği tarafından
kullanıldığı tahmin edilmektedir. Yakın zamanda ise yemekhane ve koğuş olarak
kullanılmıştır.
MİMARİ RAPORU: Bina yarım haç (T) plan şemasına sahip olup orta kısmı ise
tek katlıdır. Binanın ana girişi ortadan olmakla beraber arka cephede tali girişler
mevcuttur. Yapı tuğla malzemesi ile yığma tekniğinde inşa edilmiştir. Çatısı ahşap
konstrüksiyondur.
Fabrikaya elektrik üreten aksam faaliyette olmamakla beraber çalışır niteliktedir.
Yine fabrikanın körfezle bağlantısını sağlayan dekovil hattı da hâlâ sağlam durumdadır.
76
SONUÇ
Osmanlı İmparatorluğu’nun iktisat politikalarını üçe ayırmak mümkündür. İlk
olarak Klasik dönem diye tabir olunan ve 1839 Gülhane Hatt-ı Hümayunu'na kadar
devam eden bu dönemde "lonca" teşkilatı ön plana çıkmaktadır. Lonca, birçok bakımdan
devletin yapması gereken denetleme görevini ifâ etmekteydi. Üreticilerin kendi
aralarında kurdukları bu teşkilatla hem eşit ölçüde kazanç sağlama hem de haksız rekabet
önlenmiş olmaktaydı. 1839 yılında Tanzimat Fermanı'nın ilan edilmesi; birçok kurumda köklü
birtakım değişikliklerin yapılması gerektiğini ortaya çıkardı. İktisat alanında 1840–1860
yılları arasında "Devletçilik"in ağır bastığı bir politika uygulandı. Bu politika
çerçevesinde devlet tüm yatırımları kendi eliyle yapmıştır. Sanayi Devriminden sonra
ortaya çıkan ürün artışı Avrupa Devletlerini, Osmanlı İmparatorluğuna yöneltmiş ve
kendisi için Pazar haline getirmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun bu durum karşısında
aldığı tedbirlerin bazıları şu şekildedir:
a) Gümrük resminin arttırılması; yurtdışındaki sergilere katılmak ve yurtiçinde
sergiler açmak;
b) İstanbul'da ve diğer şehirlerde sanayi mektepleri açmak; esnafların şirketler
halinde birleştirilmesini sağlamak;
c) Yurtdışına öğrenciler göndermek suretiyle Avrupa'nın kullandığı teknolojileri
ülkede de uygulamak ve sanayi tesisleri açarak ülke içersindeki ihtiyacı giderebilecek üretim
yapabilmektir.
1876 yılında Osmanlı maliyesi, iflasını ilan etmiştir. Avrupa devletleri,
borçlarını tahsil etmek maksadıyla vergilerin büyük bir bölümünün üzerine Duyun-u
Umumiye’yi kurmuşlardı. Enver Paşa, maliyedeki gelir-gider dengesinin
sağlanamamasının nedeninin askeri harcamaların kısıtlanmaması ve "Duyun-u
Umumiye"ye bağlamış ve askeri harcamaları kısıtlama kararı almıştır. II. Meşrutiyet
döneminde milli sermayenin oluşması için çaba sarf edilmiştir. İttihat ve Terakki
yöneticileri, ekonomik bağımsızlığa sahip olmadıkça, milli egemenliğin
kurulamayacağını anlamışlardır. Ekonomik egemenlikte İttihatçılar da Tanzimat
döneminde olduğu gibi "Devletçilik" ilkesini benimsemişlerdir. Bu dönemin en belirgin
özelliği "sermaye birikiminin" sağlanmaya çalışılmasıdır.
77
Osmanlı İmparatorluğu’nda dokuma sanayisi özellikle de Anadolu’da çok yaygın
olarak yapılmaktaydı. Her ne kadar Avrupa, Sanayi İnkılâbıyla bu konuda öne geçse de
Anadolu’daki hemen hemen her evde tezgâhlarda dokuma yapılmış ve alt kesmin ihtiyacını
karşılamıştır.
İzmit Çuha Fabrikası, Sultan Abdülmecid’in 1844 yılında kendi namına yaptırdığı
bir fabrikadır. Fabrikanın aletleri ve ustabaşıları Avrupa’dan getirtilmiştir. Fabrikanın
açılışını da bizzat Sultan Abdülmecid yapmıştır. 1851 yılında yönetimi askeriyeye
devredilmiştir.
Fabrikada birçok kalem mal üretilmiştir. Ancak bu ürünler sadece yıllara göre
değişmekle kalmamış, haftalık üretim cetvellerinde de değişiklikler göstermiştir. Nedeni
askeriyenin ihtiyaç duyduğu mallara göre üretim yapmasıdır.
Burada üretilen ürünler, uluslar arası sergilerde halkın beğenisine sunulmuştur.
Paris sergisinde ödül almıştır ve Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk sergisi olan, Sergi-i
Umumî-i Osmanî (1863 İstanbul Uluslararası Sergisi)’de sergilenen sanayi ürünlerinin büyük
çoğunluğu bu fabrikada üretilen ürünlerden oluşmuştur. Bu sergide, İzmit fabrikası
ürünlerinin yurtdışından alınan ürünlerden daha kaliteli olduğu da ortaya çıkmıştır. Ancak
Fransız ürünlerinden biraz daha pahalıya satılmaktadır. Ayrıca, Aynalı Çarşıda bir dükkânda
da fabrikanın ürünleri satışa sunulmuştur.
Fabrikanın çuha yapmak için ihtiyaç duyduğu hammadde yurtdışından ve
yurtiçindeki bazı çiftliklerden sağlanmıştır. Özellikle İngiltere’den aracı fabrikalar yoluyla
ihtiyaç duyulan maddeler alınmıştır. Bazen fabrikanın yurtiçinden aldığı hammadde yanlış
çuvallara konulduğu için o haftanın ürünleri ikinci kalite çuha ve kilim yapımına neden
olmuştur.
Fabrikanın aletlerine özel önem gösterilmiş ve bozulan makinelerin hemen tamir
edilmesi sağlanmaya çalışılmıştır. Gerekli olan aletler, üretilen mamuller deniz yoluyla
getirilmiş veya gönderilmiştir. Fabrikaya gelmesi ise fabrika ile körfez arasında bulunan
dekovil hattı yoluyla sağlanmıştır.
I. Dünya Savaşı’nda Levazımat-ı Umumiye Dairesi’ne bağlı olan diğer fabrikalarda
olduğu gibi İzmit fabrikası da kapasitesini arttırmıştır. Özel teşebbüse ait olan fabrikalar
hammadde yokluğu nedeniyle kapatılmış ve gelen hammaddenin yalnızca askeriye tarafından
kullanılması sağlanılmıştır. Savaşta Avusturya ve Almanya’dan malzeme alınmıştır. Fabrika
78
elektrik enerjisi ile çalıştığı için alınan malzemeler genel olarak elektrik çarkı teferruatı idi ve
bunun için bakır ihraç edilmiştir.
Dünya savaşı esnasında fabrika, işçilerine zamanında ödeme yapamadığı için
Levazımat-ı Umumiye Dairesinden gerekli olan parayı istemiş ve bu daire gerekli olan
meblağı ödemiştir.
Milli Mücadele’de döneminde İzmit fabrikası, Anadolu’daki askeri birliklere üretim
yapmıştır. Meclis zabıtlarında ve Fuat CEBESOY’un hatıratında fabrikanın ürünlerinin birinci
kalite olduğu belirtilmiştir. Fabrikanın önemi nedeniyle eşkıyalar ve itilaf devletleri
kuvvetlerinin tacizine maruz kalmıştır. Bu nedenle de fabrikayı korumak için tabur tahsis
edilmiştir. Ancak 18.06.1920–21 tarihinde fabrika İngilizler tarafından bombalanmıştır. Buna
rağmen Milli Mücade devam ederken fabrika korunmaya devam etmiştir.
Fabrikanın bombalanmasından sonra fabrikaya gönderilen askeri yetkililer hasar
tespiti yapmışlar ve sağlam kalan malzemeyi Ankara’ya göndermişlerdir. Fabrikanın kalan
eşyalarıyla Kayseri’de bir fabrika açılmasına karar verilmiştir.
Milli Mücadele’nin kazanılmasından sonra, ülkenin gelişmesini sağlamak ve
üreticilerin dertleri ile yapılmasını istediklerinin öğrenilmesi maksadıyla düzenlenen İzmir
İktisat Kongresi’ne İzmit’ten de delegeler katılmıştırlar. Bu delegeler İzmit Çuha fabrikasının
tekrar tesisini istemişlerdir. Ancak alınan kararlar neticesinde ülkede bulunmayan sanayi
kollarına öncelik verilmiş; mevcut dokuma fabrikalarının da ülke içindeki ihtiyacı da gözü
önünde bulundurularak İzmit fabrikasının tekrar faaliyete geçirilmesi yerine, İzmit şehrinde
farklı sanayi kollarının kurulmasına karar verilmiştir.
Fabrikanın arazisi ve kalan bölümleri Torpido fabrikasına çevrilmiştir. Günümüzde
ise yalnızca birkaç bölümü ayakta kalan fabrika, İzmit’te askeri bölge içerisindedir.
79
BİBLİYOGRAFYA
ARŞİV BELGELERİ*
1. BAŞBAKANLIK OSMANLI ARŞİVİ (BOA)
Cevdet Tasnifi
Cevdet İktisat, Maliye
Hazine-i Hassa Defterleri (HH.d)
Sadaret Mektubi Mühimme Kalemi(A.MKT.MHM)
Sadaret Mektubi Meclis-i Vala(A.MKT.MVL)
Sadaret-Mektubi Nezaret ve Devair Kalemi(MKT.NZD)
Dahiliye Nezareti Emniyet-i Umumiye Memurin Kalemi(DH.EUM.MEM)
Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umumiye Levazım Kalemi(DH.EUM.LVZ)
Dahili Emniyet-i Umumiye Tahrirat(DH.EUM.THR)
Dahiliye Nezareti İdare Katalogu(DH.İD)
Dâhiliye Nezareti Sicil-i Ahvâl İrade-i Umumiyesi(DH.SAİD.d…)
Dahiliye Şifre(DH.ŞFR)
Hariciye Nezareti Mektubi Kalemi(HR.MKT)
İrade Dahiliye(İ.DH)
İrade-i Hususi(İ.HUS)
1310 Sonrası İradeler Taltif(İ.TAL)
Meclis-i Vükela(MV.)
Yıldız Mütenevvi Maruzat(Y.Mtv)
Yıldız Perakende Tasnifi Askeriye(Y.PRK.ASK)
Yıldız Perakende Tasnifi Maarif Nezareti Maruzatı(Y.PRK.MF)
Zaptiye Nezareti(ZB)
2. ASKERİ TARİH VE STRATEJİK ETÜT DAİRESİ (ATASE)
3. BAŞBAKANLIK CUMHURİYET ARŞİVİ (BCA)
* Kullanılan belgelerin numaraları dipnotlarda belirtilmiştir.
80
KİTAPLAR
Ahmed Şerif, Mahsulât-ı Mahalliye İçin Tahmini Sanayi Projeleri, Dersaadet
1339,(Meclis Kütüphanesi- Ankara).
Ahmet Mithat Efendi, Üss-i İnkılâp Kırım Muhaberesinden H. Abdülhamid Han'ın
Cülusuna Kadar, İstanbul 2004,(Yayına hazırlayan T. Galip Seratlı).
Abdurrahman Şeref Efendi, Tarih Musahabeleri, (Sadeleştiren Enver Koray), Ankara
1985.
APAK Kemalettin, Türkiye 'de Devlet Sanayi ve Maadin İşletmeleri, İzmit 1952.
Bakırköy Bez ve Pamuklu Mensucat Fabrikası Türk Anonim Şirketi Esas Mukavelenamesi,
İstanbul 1936.
Beykoz Bez ve Pamuklu Mensucat Fabrikası Türk Anonim Şirketi Esas Mukavelenamesi,
İstanbul 1936.
BOROTAV Korkut, Türkiye İktisat Tarihi 1908–1985, İstanbul 1993.
CEBESOY Ali Fuat, Milli Mücadele Hatıraları, İstanbul 1953.
ÇAM Yusuf, "İzmit Tersanesi ve Marmara Üss-i Bahriye", M. Sabrı Yalım'a Armağan,
İzmit 2001.
ÇARK Y. G., Türk Devletine Hizmet Eden Ermeniler 1453–1953, İstanbul 1953.
ÇETİN Atilla, İzmit Tarihinden Sayfalar, İzmit, 2000.
DÖLEN Emre, Tekstil Tarihi Dünya’da ve Türkiye’de Tekstil Teknolojisinin ve
Sanayisinin Tarihsel Gelişimi, İstanbul 1992.
ELDEM Vedat, Osmanlı İmparatorluğu 'nün İktisadi Şartlan Hakkında Bir Tetkik, Ankara
1970.
EYÜBOĞLU Üner, Doğal Boyalarla Yün Boyamalı ve Geleneksel Yöntemler, İstanbul
1983.
GENÇ Mehmet, Osmanlı İmparatorluğu’nda Devlet ve Ekonomi, İstanbul 2000.
GÖKÇEN Rifat, Beykoz, İstanbul 1981.
GÜRATA Mithat, Unutulan Adetlerimiz ve Ahilik, Ankara 1975.
İNALCIK Halil, Osmanlı İmparatorluğu Toplum ve Ekonomi, İstanbul 1993.
İNAN Afet, Devletçilik İlkesi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Birinci Sanayi Planı, Ankara
1972.
81
KARAL Enver Ziya, Osmanlı Tarihi, Islahat Fermanı Devri 1856–1861, c. VI, Ankara
1954.
-------------------------, Osmanlı Tarihi Birinci Meşrutiyet ve İstibdat Devirleri (1876–1907), c. VIII, Ankara 1995. KAZGAN Haydar, Osmanlı’dan Cumhuriyet'e Şirketleşme, İstanbul 2000.
KÜÇÜKERMAN Önder, Türk Giyim Sanayii Tarihindeki Ünlü Fabrika “Feshane”
Defterdar Fabrikası, İstanbul 1988.
KÜRKMAN Garo, Anadolu’da Ağırlık ve Ölçüleri, İstanbul 2003.
KÜTÜKOĞLU Mübahat, Osmanlı-İngiliz Münasebetleri II (1838–1860), İstanbul 1976.
-------------------------------, Osmanlılarda Narh Müessesesi ve 1640 Tarihli Narh Defteri,
İstanbul 1983.
Kocaeli Tarihi, Osmanlı ve Ulusal Kurtuluş Döneminde Kocaeli, İzmit 2002.
KORELKILIÇ Ekrem, Osmanlı İmparatorluğunda Para, Ankara 1958.
MÜDERRİSOĞLU, Alptekin, Kurtuluş Savaşının Mali Kaynakları, Ankara 1990.
OKTAR Tiğince, Osmanlı Toplumunda Kadının Çalışma Yaşamı, Osmanlı Kadınlarını
Çalıştırma Cemiyet-i İslamiyesi, Eskişehir 1998.
Osman Nuri, Mecelle-i Umur-u Belediye, İstanbul 1995.
ÖNSOY Rıfat, Tanzimat Dönemi Osmanlı Sanayisi ve Sanayileşme Politikalar, Ankara
1988.
PAMUK Şevket, Osmanlı Ekonomisinde Bağımsızlık ve Büyüme, İstanbul 1994.
Sanayi İstatistikleri 1331,1329, Ticaret ve Ziraat Nezareti, İstanbul 1917. (Meclis
Kütüphanesi- Ankara)
SAYAR Ahmed Güner, Osmanlı İktisat Düşüncesinin Çağdaşlaşması(Klasik
Dönemden II. Abdülhamid'e ), İstanbul 1986.
ŞİMŞEK Ahmet Seyfi, Feshane Mensucat Fabrikası, İstanbul 1960.
ÖKÇÜN Gündüz, Osmanlı Sanayii, 1913,1915 Yılları Sanayi İstatistikleri, Ankara
Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayım No: 299, Ankara 1971.
ÖZTÜRE Avni, Nicomedia Yöresindeki Yeni Bulgularla İzmit Tarihi, İstanbul 1981.
QUATAERT Donald, Sanayi Devrimi Çağında Osmanlı İmalat Sektörü, (çev. Tansel
Güney) İstanbul 2001.
TAMER Ergun, Bakırköy, İstanbul 1979.
TERZİ Arzu T., Hazine-i Hassa Nezareti, Ankara 2000.
82
Türkiye'de Sanayi Sektörü ve Savunma Sanayii ile Entegrasyonu (Konferans "Notları),
Harp Akademileri Basımevi, İstanbul 1987.
TBMM Gizli Celse Zabıtları, Ankara 1980.
TOPRAK Zafer, “İktisat Tarihi”, Türkiye Tarihi 3 Osmanlı Devleti 1600–1908, İstanbul
1997.
TOROS Hüsamettin, Türkiye Sanayii "Devlet İşletmeleri", c. I, İstanbul 1954.
Yaşayan Tarihi ve Kültürel Askeri Yapılar, Milli Savunma Bakanlığı, Ankara.
MAKALELER
ANMAÇ Elvan, “XIX. Yüzyıl Başlarında Batı Anadolu Halılarının Değişim Süreci”, Türkler, XVI, Ankara 2002. BALCI Ercüment, "1873 Uluslar arası Viyana Sergisine Trabzon'dan Getirilen Ürün Ve
Eşyalar", Osmanlı Öncesi ile Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemleri Esnaf ve Ekonomi Seminerleri,
9–10 Mayıs 2002 Bildiriler, II.
CLARK Edward C. ,“Osmanlı Sanayi Devrimi", çev. Yavuz Cezar, Belgelerle Türk Tarihi
Dergisi(BTTD), c XIV, sayı 82–83–84, 1974.
GİZ Adnan, "1721 Yılında Bir İpekli Dokuma Fabrikasının Kuruluşu", İstanbul Sanayi
Odası Dergisi(İSOD), sayı 31,15 Eylül 1968.
---------------- ,"1719 Yılında İstanbul'daki Bir Dokuma İmalathanesi", İSOD, sayı 30, 15
Ağustos l 968.
---------------, "Tanzimat'ın Sanayimiz Üzerindeki Yıkıcı Etkileri", İSOD; sayı 29, 15
Temmuz 1968.
--------------,"Islah-ı Sanayi Komisyonu", İSOD, sayı 33,15 Kasım 1968.
-------------,"Meşrutiyet Döneminde Milli Sanayi Fikrinin Gelişmesi",İSOD, yıl: 3,sayı:
36,15 Şubat 1969.
ERDEM Can, “İzmit Mutasarrıfı İbrahim Hakkı Bey”, Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları Dergisi, Sayı:5, Yıl: 3/2004, 109. GERMANER Semra, "Osmanlı İmparatorluğu’nun Uluslararası Sergilere Katılımı ve
Kültürel Sonuçları", Tarih ve Toplum, sayı 95, Kasım 1991.
KODAMAN Bayram, “Tanzimat’tan II. Meşrutiyet’e Kadar Sanayi Mektepleri”, Birinci
Ulusla arası Türkiye’nin Sosyal ve Ekonomik Tarihi Kongresi Tebliğleri”, Ankara 1977.
83
KÜTÜKOĞLU Mübahat, Asakir-i Mansure Kıyafeti Malzemesinin Temin Meselesi,
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi Doğumunun 100. Yılında Atatürk'e
Armağan, İstanbul1981.
------------------------------, “1009 (1600) Tarihli Narh Defterine Göre İstanbul’da Çeşitli Eşya
ve Hizmet Fiyatları”, Tarih Enstitüsü Dergisi, İstanbul 1978.
ÖNSOY Rıfat, “Osmanlı İmparatorluğunun Katıldığı İlk Uluslar arası Sergiler ve Sergi-i
Umumi- Osmanî (1863 İstanbul Sergisi)", Belleten, c. LXVII, sayı: 185.
-------------, "Tanzimat Dönemi Sanayileşme Politikası", Hacettepe Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi Dergisi, c II, sayı 2, 1984.
SAKAOĞLU Necdet, "Osmanlı Giyim Kuşamı ve Elbise-i Osmaniye"", Tarih ve Toplum
Dergisi, c. VIII, Sayı:47,Kasım 1987.
SARC Ömer Celâl "Tanzimat ve Sanayimiz", Tanzimat’ın 100. Yıl Münasebetiyle,
İstanbul 1940.
TOROS Hüsamettin, Türkiye Sanayii "Devlet İşletmeleri”, c. I, İstanbul 1954.
TOYDEMİR Sait, “Zeytinburnu Fabrikası Tarihçesi”, Donanma Dergisi, c. LXVI, S.
407, 1954.
YAPUCU Olcay Pullukçuoğlu ,"İslimiye Çuha Fabrikası", Tarih ve Toplum Dergisi, c.
XXVIII, sayı 167, Kasım 1997.
SÜRELİ YAYINLAR*
Ceride-i Havadis
Cumhuriyet Gazatesi
Hürriyet Gazetesi(Londra)
Malumat Gazetesi
Mecmua-i Fünun Dergisi
Takvim-i Vekâyi Gazetesi
Ruzname-i Ceride-i Havadis Gazetesi
Mecmua-i Fünun Dergisi
Tarih Hayat Mecmuası
Sümerbank Dergisi
* Gazetelerin ve dergilerin numaraları ile yılları dipnotlarda belirtilmiştir.
84
SÖZLÜK VE ANSİKLOPEDİLER
Diyanet İslam Ansiklopedisi, c. VIII, İstanbul 1993.
Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, c. II, İstanbul 1994.
KOÇU Reşat Ekrem, Türk İyim Kuşam ve Süsleme Sözlüğü, Ankara 1969.
Meydan Larousse, c. II, İstanbul 1988.
ÖNEY Ayhan, İktisadi ve Ticari Terimler Sözlüğü, Ankara 1978.
PAKALIN Mehmet Zeki, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü,I, İstanbul
1971.
SERTOĞLU Mithat, Osmanlı Tarih Lügati, İstanbul 1985.
Tanzimat’tan Günümüze Cumhuriyet Ansiklopedisi, İstanbul 1985.
Türk İstiklal Harbi, Batı Cephesi II. Kısım, c. II, Ankara 1999.
Türk Ansiklopedisi, c. XII, Ankara 1964.
85
EKLER
86
EK 1: Fabrikaların kuruluşu ile ilgili olarak Sultan Abdülmecid’in Hatt-ı
Hümayunu.
87
EK 2. İzmit Fabrikasının yerini gösteren harita(İRCİCA NO: 45)
88
EK 3. İzmit fabrikasında bulunan aletlere ait cetvel.
89
EK 4: Fabrikada kullanılacak olan yapağının Eskişehir’den alınmasıyla ilgili.
90
EK 5. İzmit, Fes ve Bez fabrikalarının karşılaştırmalı üretim cetveli.
91
EK 6. İzmit fabrikasının üretimine ait cetvel.
92
EK 7: İzmit Çuha Fabrikasının bugünkü durumu. Dokuma atölyesinin önden
görünüşü. (Fotoğraflar İzmit Donanma Komutanlığı tarafından verilmiştir.)
93
EK 8: İzmit Çuha Fabrikası’nın dekovil hattının görünüşü.
94
EK 9: Dokuma atölyesinin sağ yandan görünüşü.
95
EK 10: Dokuma atölyesi ve dekovil hattı. Dekovil hattı ile fabrikada üretilen
mamullerin fabrika dışına taşınmıştır.
96
EK 11: Fabrikanın dokuma atölyesinin ayakta kalan küçük bir kısmı.
97
İzmit Fabrikasına Ait Fotoğraflar*
* Bu bölümde bulunan tüm fotoğraflar Sayın Prof. Dr. Emre Dölen özel arşivindendir.
98
99
100
ÖZGEÇMİŞ
18.01.1982’ de İzmit’te doğdum. İlk ve ortaokulu İzmit’te, lise tahsilimi ise
Sakarya’da tamamladım. Lisans eğitimimi 1999–2003 yılları arasında Marmara
Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih bölümünde tamamladım.
2003 yılında Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü
Türk Tarihi Anabilim Dalı Cumhuriyet Tarihi Bilim Dalı’nda Yüksek Lisansa başladım.
Yüksek Lisans tezi olarak “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e İzmit Çuha
Fabrikası (1843–1921)” başlıklı çalışmamı hazırladım.
top related