the tİmes gazetesİne gÖre 1919 parİs ve 1921 londra
Post on 18-Dec-2021
6 Views
Preview:
TRANSCRIPT
THE TİMES GAZETESİNE GÖRE 1919 PARİS VE 1921 LONDRA
KONFERANSLARINDA TRAKYA’NIN TAKSİM KONUSU
Mahmut AKKOR
Öz
Büyük yıkımlara sebep olan ve birçok ülkeyi derinden etkileyen I. Dünya Savaşı, coğrafi
açıdan da birçok değişikliğe sebep olmuştu. Savaşın galip devletleri, imzalanan ateşkes
antlaşmalarıyla gelecekte şartları ağır barış antlaşmalarının imzalanacağının işaretini
vermişlerdi. Savaşın mağlupları olan İttifak Devletleri, savaşı daha fazla sürdüremeye‐
cekleri için önlerine konulan antlaşmaları imzalamaya mecbur kalmışlardı.
Savaşın mağluplarından olan Osmanlı Devleti de ağır hükümler içeren Sevr Antlaşması‐
nı imzalamak zorunda kalmıştı. Ancak her ne kadar antlaşma imzalanmış olsa da deği‐
şen şartlar, Osmanlı Devleti için yeni bir dönemin başlangıcı olmuştu. Mondros Mütare‐
kesi sonrası Osmanlı Devleti’ne ait toprakları işgale başlayan İtilaf Devletleri’ne karşı
başlatılan mücadele, 1922 yılında Türk toplumunun galibiyeti ile sonuçlanmıştı. Bu süreç‐
te, özellikle Trakya bölgesini ele geçirmek ve bu bölgeye yerleşmek isteyen Yunanistan’ın
haklılığını ortaya koymak adına barış konferanslarına sunduğu belgeler, nüfus istatistik‐
leri ve konferanslarda yaşanan gelişmeler yazının konusunu oluşturmaktadır. Yunanis‐
tan’ın sunduğu belgeler ya da tekliflere karşılık olarak Osmanlı Devleti’nin elinde kalan
topraklarda nasıl bir süreç izleneceğine dair hem İstanbul hükümeti hem de Ankara
hükümeti toplanan bu konferanslara çağırılmışlardı. Trakyaʹya hakimiyet için yaşan
çekişmelerin aktarılmaya çalışıldığı yazıda, konunun temelini, İngiliz The Times gazete‐
sinden alınan belgeler oluşturmaktadır.
Anahtar Kelimeler
The Times, Trakya, İtilaf Devletleri, Yunanistan, Türkiye
THRACE’S DIVISION ISSUE AT THE 1919 PARIS AND 1921 LONDON CONFE‐
RENCES ACCORDING TO THE TIMES NEWSPAPER
Dr. Öğr. Üyesi, Kırklareli Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi, Kırklareli/Türkiye.
akkor@klu.edu.tr ORCID: 0000-0003-0222-270X Makalenin Gönderilme Tarihi: 29.09.2019 Makalenin Kabul Tarihi: 06.10.2019 Makalenin Yayınlanma Tarihi: 25.10.2019 Makalenin Türü: Araştırma
TARİHİN PEŞİNDE ‐ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ‐
Yıl: 2019, Sayı: 22
Sayfa: 253‐281
THE PURSUIT OF HISTORY ‐INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY AND SOCIAL RESEARCH‐
Year: 2019, Issue: 22
Page: 253‐281
254 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 11/22
Abstract
World War I, which caused great devastations and affected many countries deeply, caused many
changes in geographical areas, too. The victorious states of the war had signalled that the cease‐fire
agreements would sign heavy peace agreements in the future. The Central Powers, defeated in the
war was forced to sign the treaties put them of, as they could no longer continue the war.
The Ottoman Empire, one of the defeats of the war, had to sign the Sevres Treaty, which contained
heavy provisions. However, even though the treaty was signed, the changing conditions had been
the beginning of a new era for the Ottoman Empire. After the Armistice of Mondros, the struggle
against the Allied Powers, which started to occupy the territories of the Ottoman Empire, resulted
in the victory of the Turkish society in 1922. In this process, especially the documents presented to
the peace conferences, population statistics and the developments experienced in the conferences
constitute the subject of the article in order to prove the right of Greece, which wants to seize and
settle the Thrace region. In response to the documents or proposals submitted by Greece, both the
Istanbul government and the Ankara government were invited to these conferences on how to
proceed in the territory of the Ottoman Empire. In the article, which tries to convey the conflicts
occurred for the sovereignty of Thrace, the subject matter is the documents obtained from The
Times newspaper.
Keywords
The Times, Thrace, The Allied States, Greece, Turkey
11/22 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 255
GİRİŞ
Balkan adı, coğrafi olarak dağ ve yarımada anlamlarına gelir. Bunun dı‐
şında Balkan kelimesi, bataklık anlamına da gelmektedir.1 Asya’dan Avru‐
pa’ya geçişte giriş kapısı konumunda olan Balkanlar, Avrupa’yı Orta Do‐
ğu’ya, Kuzey Afrika’ya ve Anadolu coğrafyası üzerinden de Asya’ya bağ‐
lamaktadır. Bağlantı yolları üzerinde olması tarihin her döneminde Balkan
coğrafyasını kuzey, kuzeydoğu ve güneydoğudan gelen istilalara maruz
bırakmıştı.2
Tarihin her döneminde defalarca istilaya uğrayan Balkan coğrafyasının
en eski sakinleri; Kelt, İlir ve Traklardır.3 Milattan önce 30.‐40. yüzyıllarda
Orta Asya’dan bölgeye gelen Traklar, ilk dönemlerinde boylar halinde ya‐
şamışlardı.4 Trakların bölgeye hakimiyeti, aynı zamanda bölgenin bu isimle
anılmasına da sebep olmuştu. Bölge, coğrafi olarak Karadeniz, Marmara
Denizi, Ege Denizi ve Çanakkale Boğazı ile çevrelenmiştir.5 Ege denizine
dökülen Meriç nehrinin Edirne’ye kadar olan kısmı, bölgeyi ikiye ayırmıştır.
Doğu’da kalan kısım Doğu Trakya, batı ise Batı Trakya olarak adlandırıl‐
mıştı.6
Osmanlı Devleti’nin Trakya bölgesine gelişi, Edirne’nin 1361 yılında Bi‐
zanslardan alınması ile başlamıştı. XIV. ve XV. yüzyıllarda bu coğrafyada
hızlı bir ilerleme sağlamıştı7. Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fetih etme‐
siyle Osmanlı Devleti, Trakya bölgesinde tam hakimiyet sağlamıştı.8 XVI.
yüzyılın sonuna kadar da topraklarını Balkanlar üzerinde genişletmişti.
Osmanlı Devleti, sadece Balkan topraklarına sahip olarak bu bölgede değil
aynı zamanda bölgedeki halka karşı olan tutumuyla bölgede uzun süre
kalabilmişti. Bölgedeki istikrar ortamı, XVII. yüzyıla kadar sürse de gerek
içerideki gerekse dışarıdaki gelişmeler, Osmanlı coğrafyasını derinden etki‐
lemiş ve XIX. yüzyılda çözülmeler başlamıştı. Bunu başlatan en önemli olay,
1877‐1878 Osmanlı‐Rus Savaşı olmuştu.9 Osmanlı‐Rus savaşı ile başlayan
derin ayrılıkları 1912‐1913 yıllarında yaşanan Balkan Savaşları takip etmiş
1 Osmanlı Belgelerinde Balkan Savaşları I, T.C. Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı, Yayın
No.127, İstanbul, 2013, s. 3. 2 İlker Alp, “Balkan Yarımadası’ndaki Gelişmeler”, Askeri Tarih Bülteni, Sayı 44, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt
Başkanlığı Yayınları, Ankara, 1998, s.7. 3 Alp, Balkan Yarımadası’ndaki Gelişmeler, s.7. 4 Bilgen Bayın, Milli Mücadele Döneminde Edirne (1918-1922), Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, Edirne, 2005, s. 1-2. 5 Veysi Akın, Trakya’nın Türklere Teslimi, Askeri Tarih Bülteni, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınla-
rı, Ankara, 1996, s.1. 6 Türk İstiklal Harbi II. Cilt Batı Cephesi 2. Kısım, Askeri Tarih Bülteni, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı
Yayınları, Ankara, 1999, s. 335. 7 Osmanlı Belgelerinde Balkan Savaşları I, s. 3. 8 Akın, Trakya’nın Türklere Teslimi, s.1. 9 Alp, Balkan Yarımadası’ndaki Gelişmeler, s.12-13.
256 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 11/22
ve I. Dünya Savaşı’nda sonra Trakya bölgesi, Yunan egemenliğinde kalmış‐
tı.10
A. Paris Konferansı
30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi11 ile başlayan
yeni dönemde, Paris Barış Konferansı’na12 Yunanlıların sunmuş oldukları
sahte raporlarla yapılanlar meşru hale getirilmeye çalışılmıştı. Yunan Baş‐
bakanı Venizelos, konferansta vermiş olduğu muhtırada, Trakya ve İstan‐
bul’da yaşayan Rum nüfusunun 731.000 olduğunu iddia etmiş ancak 1920
yılına ait nüfus kayıtlarında bu rakam, Çatalca sancağı hariç 337.368 Türk,
110.000 Rum olarak kayda geçmişti. Nüfus istatistiki, Rumların vermiş ol‐
duğu rakamın gerçeği yansıtmadığını ve kendilerini haklı çıkarmak, Doğu
ile Batı Trakya’nın tamamına hakim olmak için bu iddiayı ortaya attıklarını
sonucunu ortaya koymuştur.13 Venizelos’un vermiş olduğu bu rakamın
yanlış olduğu 23 Haziran 1920 tarihli The Times14 gazetesinde de ifade
edilmişti. Habere göre; Venizelos’un sunduğu muhtırada bölgede 730.822
Rum nüfusunun bulunduğu belirtilmişti. Verilen rakamdaki nüfusun
74.000’i İstanbul’un Asya kıtasındaki Üsküdar Sancağına aitti ve bu rakam,
toplam nüfusa dahil edilmişti. Ayrıca İstanbul, Gelibolu ve Tekirdağ’da
yaşayan 405.000 Rum ile 60.000 Patriarşist Bulgar, Vlak15 ve Arnavut’un da
toplam nüfus sayısından çıkarılması gerekmekteydi. Yapılan nüfus hesap‐
lamasında, I. Balkan Savaşı sonrasında belirlenen Midye‐Enez sınırının batı‐
sındaki Hristiyan ve Müslüman Bulgarların oluşturduğu 400.000 kişilik bir
nüfus da göz ardı edilmişti. Tüm bu rakamlar, toplam rakamdan düşüldü‐
ğünde Trakya’da yaşayan Rum nüfusu, 200.000 kişinin altına düşmekteydi.
Paris Barış Konferansı’nda Fransız yetkililer de Batı Trakya ile ilgili olarak
nüfus istatistikleri vermişlerdi. Verdikleri istatistiklere göre; Türkler 74.780,
Bulgarlar (Hristiyan ve Müslüman olarak) 65.940, Rumlar da 56.114’tür. Bu
rakamlar, Yunan Başbakanı’nın 24 Nisan 1920 tarihli The Times gazetesine
gönderdiği mektupta, Yunanlıların bu bölgede çoğunluğa sahip oldukları
10 Akın, Trakya’nın Türklere Teslimi, s. 1. 11 Selahattin Tansel, Mondros’tan Mudanya’ya Kadar, Cilt I, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1991, s.25. 12 Mehmet Sait Dilek, “Paris Barış Konferansı’nda Yunan Talepleri ve Büyük Güçlerin Tutumu”, Karadeniz Araştırmaları, Sayı
36, 2013, s.34. 13 Türk İstiklal Harbi II. Cilt Batı Cephesi 2. Kısım, s.336-337. 14 1 Ocak 1785 yılından itibaren The Daily Universal Register (The Daily Universal Register, January 1, 1785, Saturday, No. I)
adı ile yayınlanmaya başlayan ve İngiltere’nin en önemli gazetesi durumunda olan The Times (The Times, January 1, 1788, Tuesday, No. 940), 1 Ocak 1788 tarihinden itibaren bu isimle çıkarılmıştır. The Guardian ve The Daily Telegraph ile birlikte İngiltere’nin en önemli gazetelerinden olmuş ancak diğerlerine göre daha ön plana çıkmıştır. Yapmış olduğu yayınlar ile İngiltere’nin resmi yayın organı olacak şekilde yayın politikası takip etmiş ve İngiliz Hükümetleri’nin genel po-litikalarına ters düşmemiştir. İki yüz yıl süren yayın hayatı onun liderliğinin ve ne kadar büyük bir önem en büyük gös-tergelerindendir. Bu açıdan gazete hakkında birçok eser kaleme alınmıştır. Martin Walker’ın eseri de bu esere örnek verilebilir. Martin Walker, Basının Gücü (Powers of the Press), Çeviren: Gülden Şen, Milliyet Yayınları, İstanbul, 1999, s. 39-77.
15 https://www.britannica.com/topic/Vlach, (29.07.2019).
11/22 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 257
iddialarını çürütmüştü. Bu nedenle ortaya atılan iddialar üzerinde durma‐
nın gereksiz olduğu belirtilmişti.16 Wilson İlkelerinin nüfusla ilgili maddesi‐
ni öne sürerek Yunanistan, egemenlik alanını mümkün olduğunca fazla
genişletmek istiyordu ve nüfus istatistikleri ortaya koyarak Trakya bölgesini
topraklarına katma gayretindeydi. Fakat nüfus yoğunluğunun resmi istatis‐
tiklerle de Yunanistan lehine olduğu ortaya konulamayınca Yunanistan’ın
haksız olduğu bir konuda İngiltere tarafından destekleniyor olmasına dik‐
kat çekilmişti.
Yunan Başkanı’nın bu iddiasının altında yatan sebep, The Times gazete‐
sinin 8 Nisan 1920 tarihli yayınında cevap buluyor. Londra’daki Yunan
elçisi D. Caclamanos’un The Times editörüne gönderdiği “Trakya Sınırı”
başlıklı yazısında Caclamanos, Kiepert Haritası’ndan17 bahsetmekte ve hari‐
tada Rumların nüfus üstünlüğünün kanıtlandığı ifade edilmekteydi. 1894
tarihindeki Türk kayıtlarının kanıt olarak gösterildiği yazıda, Edirne ve
Kırklareli’nin 120.862 Rum, 113.177 Türk ve 41.775 Bulgar nüfusuna sahip
olmasına rağmen Türklere bırakıldığından şikayet etmekteydi18.
1894 yılındaki nüfus bilgilerinin Salname ve Edirne Vilayeti’nin yıllıkla‐
rından alındığı belirtmekte ve burada bir kez daha Rum nüfusunun üstün‐
lüğü okullar örnek verilerek kıyaslanmaktaydı. Bu kıyaslamada, Bulgar
Piskoposluğu tarafından verilen istatistiğe dayanan Skolastik İstatistikçi
Richard von Mach (1899), Edirne kazasında 2.432 öğrenci ve 64 Bulgar oku‐
lunun yanında 8.724 öğrenci ile 96 Rum okulunun bulunduğu ifade ederek,
Rum nüfusunun fazla olduğu tezini ispat etmeye çalışmıştır.19
Aslında Rum nüfusunun diğer nüfuslara göre fazla olmasının nedeni,
birçok haritadaki ülke sınırlarının etnik unsura göre değil, siyasete göre
çizilmiş olmasında kaynaklanmaktaydı. Kipert haritasındaki farklılık, hari‐
tanın bu durum göz önüne alınmadan çizilmesinden ve Rizoff’un20 ilk
Kiepert haritasını tedbirsizce çoğaltılmasından kaynaklanmaktaydı. Harita‐
nın bu şekliyle çoğaltılması da Rum iddialarının desteklenmesini sağlamıştı.
Böylece bölgede Rum nüfusun fazla kabul edilmesi bölgenin Rumlara bıra‐
kılmasına neden olmuştu. Aslında Edirne’deki Bulgar nüfus, toplam nüfu‐
sun 2/3’nü oluşturmaktaydı. Rumlar, Batılı güçlerin yanında yer almış, on‐
16 The Times, “Thrace”, 23 June 1920, pg. 12. 17 Heinrich Kiepert, 19. Yüzyılın ikinci yarısının önemli kartograflarındandır. Coğrafik, tarihsel ve etnografik olarak oluşturduğu
haritalar vardı. Türkiye’yle alakalı olarak Anadolu, Doğu Trakya ve Balkan Yarımadası haritaları bulunmaktadır. Bu hari-talar, 1855 yılında hazırlanmış ve 4 sayfadan oluşmaktadır. Haritaların tamamına Chicago Üniversitesi Kütüphanesinin Harita Koleksiyonundan ulaşılabilmektedir. http://www.lib.uchicago.edu/e/collections/maps/kiepert/ (05.06.2019).
18 The Times, “Thracian Frontiers”, 08 April 1920, pg. 6. 19 The Times, “Thracian Boundaries”, 24 April 1920, pg. 10. 20 Kendisi Bulgar profesör. Bulgarların tarihsel, etnografik ve politik sınırlarını gösteren 40 haritalı bir atlas oluşturmuştur.
Detaylı bilgi için: http://www.promacedonia.org/en/dr/dr_30-40_en.htm, (05.06.2019).
258 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 11/22
larla birlikte hareket etmiş ve nüfus çoğunluğunu ileri sürerek Türkiye21’ye
saldırmıştı. Haklılıklarını da M. Caclamanos’a sunulan sahte beyanatla ka‐
nıtlamaya çalışmışlardı.22
Doğu Trakya’da işgal süreci, Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imza‐
lanmasından sonra Fransızlarca başlatılmıştı. Fransızlar, 4 Kasım 1918 tari‐
hinde Uzunköprü‐Sirkeci demiryolunu ele geçirmişlerdi.23 9 Kasım
1918’den itibaren demiryolunun işletmesini ellerine almışlar hatta daha da
ilerleyerek Bakırköy’e yerleşmişlerdi. Fransızların bu tutumu her ne kadar
İngiltere’ye duyurulsa da herhangi bir değişiklik ya da müdahale söz konu‐
su olmamış dahası İtilaf Devletlerinden özellikle İngilizler, Osmanlı ordu‐
sunun Mondros Mütarekesi’ne göre terhisi ve silahtan arındırılması için
Türkiye’nin her yerine gözlemci subaylar yerleştirmişlerdi.24 İngiltere, Fran‐
sa’nın işini kolaylaştıracak şekilde hareket etse de Fransızların bu bölgedeki
varlığı uzun sürmemiş ve 14 Ocak 1919’da yerlerini Rum kuvvetlerine bı‐
rakmışlardı.25
Yunanistan Başbakanı Venizelos, Paris Barış Konferansı görüşmeleri
yapılmadan savaşa girmelerinin ve özellikle Trakya, Kuzey Epir, Asya ve
Adaların ele geçirilmesinin gerekçesini, bu bölgedeki nüfus yoğunluğuna
sahip olmaları olarak göstermişti. Bu yüzden de bölgenin kendilerine bıra‐
kılmasını ve bu bölgelerde yapılacak olan taksimin coğrafi açıdan değil nü‐
fusa göre yapılmasını istemişti.26 Konferansın başladığı tarihte Türkleri tem‐
sil eden kimse olmadığından Venizelos’un bu açıklamalarına karşı çıkan da
herhangi bir kimse olmamış ve Yunanlılar, Trakya üzerindeki iddialarıyla
ilgili olarak sadece Bulgarlarla karşı karşıya kalmışlardı. Her iki taraf, Trak‐
ya’ya hakim olabilmek adına kendilerine ait nüfus yoğunluklarının bölgede
daha fazla olduğunu ileri sürmüşlerdi.27
Yunanlılar taleplerinin haklılığını; yerel gazeteler, toplantılar ve yazılı
dilekçelerle çok defa dile getirmişlerdi. Birçok yerde dile getirilen talepler,
Karadeniz kıyısında yer alan Rum nüfusun Yeni Yunanistan ile birleşme
arzusunu uyandırmıştı. Türkler ise, hem Trakya hem de Batı Anadolu’da
kendi hükümetleri ve İtilaf Devletleri temsilcileri ile toplantılar yaparak,
görüşmelerde bulunarak anlaşma yoluna gitmeyi tercih etmişti. Türkiye,
Trakya’nın kaybedilmesi sonucu, İstanbul için ne kadar büyük bir tehlike
21 İngiltere’de resmi kayıtlarda ve çıkan gazetelerde Anadolu ya da Osmanlı coğrafyası yerine bölgeyi tarif etmek için Türkiye
kelimesi kullanılmıştı. Belgelerin analizinde hata yapmamak için çalışmada Türkiye kelimesine yer verilmiştir. 22 The Times, “A Signatory of the Telegram”, 23 June 1920, pg. 12. 23 Bayın, Milli Mücadele Döneminde Edirne (1918-1922), s. 22. 24 Tansel, Mondros’tan Mudanya’ya Kadar, s.58-59. 25 Akın, Trakya’nın Türklere Teslimi, s. 1. 26 The Times, “The Claims of Greece”, 15 January 1919, pg. 8. 27 Tevfik Bıyıklıoğlu, Trakya’da Milli Mücadele, Cilt I, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1992, s. 146.
11/22 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 259
oluşacağının farkında değildi. Bölgede bulunan Türk nüfusu, İtilaf Devletle‐
ri’nin ordu gücüne karşı koyacak durumda değildi. Türkler; bölgede Arna‐
vut, Pomak ve Müslüman Çingeneler ile çoğunluğu sağlamaktaydı. Fakat
Kuzey Anadolu, Karadeniz kıyısı ve Gelibolu’da Rumlar çoğunluğa sahip
olduğu belirtilmekteydi. Ergene havzası ile Meriç’in doğu sınırı işgal edil‐
dikten sonra buralara Rum göçmenlerin yerleştirilmesi bölgedeki Türk nü‐
fusunun azaltmasına sebep olacaktı. Midye’de de Bulgaristan’dan ayrılan
ve Rumca konuşan küçük bir Rum grubu vardı. Edirne’nin etnik yapısıyla
ilgili olarak Rumlar, burada bulunan Türk nüfusunun Bulgar, Rum ve Ya‐
hudilerden oluştuğu şeklindeki iddialarını devam ettirmekteydiler.28
17 Haziran 1919 tarihinde Paris Konferansı’na katılan Türk heyeti,
Trakya ile ilgili görüşlerini bildirmişler ve Edirne ile İstanbul’un müdafaası‐
nın göz önünde bulundurularak Türk‐Yunan sınırının çizilmesini istemiş‐
lerdi.29 Ayrıca Yunanlıların bölgede nüfus yoğunluğuna sahip oldukları
yönündeki iddialara karşı çıkmışlar ve Müslüman nüfusunun bölgede ço‐
ğunluğa sahip olduğunu, barış görüşmeleri başlamadan önce Yunanlıların
bu iddialarda bulundukları halde kendilerinin buna karşı çıkamadıklarını
çünkü Bulgarların kendilerine karşı bir propaganda oluşmasından çekindik‐
leri için Türklere destek olmadıklarını bildirdiklerini ifade etmişlerdi. Yakın
Doğu’da yaşanan olayların son bulması ve çözüme kavuşmasındaki tek
çıkar yolun, Balkan Savaşları sonrasında imzalanan Bükreş Antlaşması’nın
İngiltere’nin devreye girmesiyle yeniden uygulanması üzerinde durulmuş‐
tu. İlaveten Venizelos’un Türklerin, parazit oldukları yönündeki açıklama‐
sına da şiddetle karşı çıkılmıştı.30
Yunanlıların bölgeyi egemenlik altına alma çabalarına rağmen bölgede
yer alan çeşitli milletlerden dolayı bölgenin korunması ya da mandasının
Yunanlılara mı yoksa İngiliz, Fransız ya da Amerikan yönetiminden her‐
hangi birine mi bırakılacağı konusu tam bir muammaydı. Bölgenin Yunanlı‐
larda kalması durumunda Yunanistan’ın bölgeyi geliştirecek ekonomik
durumu yoktu çünkü kaynaklarını yıllardır elinde tuttuğu Makedonya,
Epir, Trakya ve Ege Denizi’nde hakim olduğu adaların gelişmesinde kul‐
lanmıştı31. Bu durumla alakalı olarak İzmir’de yaşayan bir kişi, The Times
Gazetesi editörüne gönderdiği mektupta; Yunanlıların üç büyük savaş ya‐
şadıktan sonra bitap düştüğüne, Makedonya ile Trakya’nın kendisine bağ‐
landığı halde ekonomik olarak hala Avrupa Devletleri’ne bağımlı olduğuna
dikkat çekmişti. Ekonomik olarak büyük güçlere bağlı olan bir devlete ayrı‐
28 The Times, “Some Turkish Problems”, Friday, Jun 27, 1919; pg. 11. 29 Akın, Trakya’nın Türklere Devir Teslimi, s.3. 30 The Times, “Some Turkish Problems”, 26 June 1919, pg. 10. 31 The Times, “Greece and Asia Minor”, 27 March 1919, pg. 7.
260 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 11/22
ca Trakya’nın tamamının bağlanmasını mantıksız olarak değerlendirmişti.32
Yine 50 yıldır Türkiye’de yaşayan bir İngiliz, bölgeyle alakalı olarak alterna‐
tif bir çözüm önerisinde bulunmuştu. Bu öneriye göre; hem Trakya hem de
Türkiye’nin kime bağlanacağıyla ilgili tartışmalı olan diğer bölgeleri için bir
himaye alanı oluşturulacaktır. Bu alanda Türklerin yanında özel bilgi ve
kültüre sahip olan Avrupa asıllı topluluklar da yer alacaktır. Böylece gele‐
cekte, oluşturulacak bir yönetimde bulunmaları sağlanabilecektir. Yöneti‐
min bu şekilde karmaşık olarak oluşturulması Türkleri de memnun edecek‐
tir. Yönetim, Milletler Cemiyeti’nin koruması altındaki delegelerden oluşa‐
cak ve bu komisyonun resmi dili Fransızca ya da Türkçe olacaktı33.
Sınırlarla alakalı olarak Türk heyetinin baş delegesi Sadrazam Damad
Ferid Paşa, Paris Barış Konferansı’nda 17 Haziran 1919 tarihinde bir bildiri
sunmuştu. Bildiride, Osmanlı Devleti’nin savaş öncesine ait ve son 40 yıldır
var olan sınırlarının temel alınmasını, Müslüman nüfusun çoğunlukta ol‐
duğu Trakya’da ve aynı zamanda Edirne ile İstanbul’un muhafazasını sağ‐
layan kuzey ve batı Edirne’nin kendilerine verilmesi yazmaktaydı. Mütare‐
ke döneminde de bu isteklerinin Wilson ilkelerine uygun olacağını ve dün‐
ya barışını isteyenlerin bu istekleri kabul edeceğini ifade etmişti.34 Ancak
Damad Ferid Paşa ve heyetinin sunduğu bu öneri, konferansta kabul gör‐
mediği gibi, kibar bir dille konferans dışı da bırakılmıştı.35
Damat Ferid Paşa’nın sunduğu öneriye destek, Ağa Han ve Emir
Ali’den geldi.36 Ağa Han, The Times editörüne gönderdiği yazısında, “İstan‐
bul’un ve Trakya’nın yabancı güçlere bırakılması öncelikle Müslümanların denize
ulaşımını ve ticaret yapmasını önleyecektir. Bunun yanında 6‐7 milyon Müslüman,
yabancıların egemenliği altına girecektir. Böyle bir durum bölge için hatadır ve
büyük bir trajediye sebep olacaktır. İngiltere bu hatayı fark etmeli ve önlemelidir”
demekteydi.37 Emir Ali ise, Paris Konferansı’ndaki belgenin Türkleri uyan‐
dırdığını ve akıllarını yerine getirdiğini, kendilerine yalan söylendiğinin
farkına vardıklarını belirtmişti. Türklerin topraklarını savunmak ve bağım‐
sızlıklarını kazanmak için mücadele edeceklerini ancak bu mücadelenin
ırksal ve dinsel bir savaşa sebebiyet vereceğinden konuya daha hassas yak‐
laşılmasını istemişti. İngilizlerin de bu durumu göz önünde bulundurmala‐
32 The Times, “Greece in Asia Minor”, 09 April 1919, pg. 8. 33 The Times, “Greeks in Asia Minor”, 22 April 1919, pg. 8. 34 The Times, “The Turk’s Case”, 27 June 1919, pg. 10. 35 Akın, Trakya’nın Türklere Devir Teslimi, s. 3. 36 Ağa Han, İsmaili mezhebinin lideri olup İngiltere’nin hizmetindeydi. Anadolu’da İngiltere yanlısı bir siyaset takip etmekteydi.
İngiliz hükümeti nezdinde itibar görmekte ve protokolde 11 pare top atışı ile karşılanmaktaydı. Emir Ali ise İngiliz Hü-kümeti’ne danışmanlık yapmaktaydı. İngiltere adına çalışan bu kişiler, daha sonra Hilafetin ilgası konusunda da söz sahibi olacaklardı. Detaylı bilgi için bkz. Fahir Armaoğlu, “Hilafetin Dış Cephesi”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Sa-yı 41, Cilt XIV, Temmuz 1998, s. 347-358.
37 The Times, “The Fate of Turkey”, 02 August 1919, pg. 8.
11/22 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 261
rını, Mezopotamya ve Suriye’ye verdikleri özgürlüğü, İstanbul ve Trakya’ya
da vermelerini ve hâkimiyetin diğer milletlere bırakılmamasını talep etmiş‐
ti.38
Paris Konferansı’nda Trakya ile ilgili olarak çözüm arayışları devam
etmesine rağmen Amerika’nın İstanbul’daki rolü ve Avrupa’da Türklerin
varlığıyla ilgili bir karar almak oldukça zordu. Bu zorluğa rağmen İtilaf
Devletleri, Yunanistan’ın Trakya’daki durumu hariç, bir karara varmışlardı.
Karara göre, Dedeağaç’la birlikte Trakya merkezinin uluslararası kontrol
altına alınması ve Bulgaristan’ın Ege Denizi’ne çıkış sağlaması, Bulgaris‐
tan’ın güneyi ile Yunanistan’ın da kuzeyini alarak Batı Trakya’nın Bulgaris‐
tan ve Yunanistan arasında paylaştırılması öngörülmüştü. Doğu Trakya ise,
henüz kurulmamış olan yeni İstanbul’a sınır olacak ancak bunu yaparken
bölgedeki Rumlar da dikkate alınacaktı. Konferanstaki bu kararların kesin‐
leştirilmesi için Başkan Wilson’un vereceği son karar beklenmekte olup
Trakya sorunu, çözüme kavuşturulmak istenmekteydi.39
Yüksek Konsey40, Trakya sorunu ile ilgili Başkan Wilson’a sunulması
planlanan öneriyi önce kendisi tartıştı. Önerge; Doğu ve Batı Trakya’nın
Yunanlılara bırakılması ve Orta Trakya’da da bir özerk yapı kurulması ile
Bulgarların Dedeağaç’tan Ege Denizi’ne açılımının olması şeklindeydi. Yük‐
sek Konsey, Bulgar heyetine Bulgaristan’ın siyasi sınırlarıyla ilgili bir karar
almalarının gerekliliğini belirtmişti. Bulgarlara denize açılımlarının olacağı
yönünde söz verilmiş ancak neresi olacağı konusu netleştirilmemişti. Trak‐
ya’nın devri bu şartlarda yapılamamakla birlikte Bulgarlar ile yapılacak
olan barışı geciktirmek için bir sebep de görülmemekteydi.41 The Times
editörüne Yüksek Konsey’in bu düşüncesini destekleyen bir yazı gönderil‐
mişti. Yazıda, Trakya sorunundan daha fazla odaklanılması gereken konu‐
lar olduğu ancak önemli konular üzerinde daha az durulduğu yönünde bir
eleştiri dile getirilmişti. Ardından da bölgeye hakim olacak herhangi bir
nüfusun yoğunlukta olmadığı belirtilmiş ve Milletler Cemiyeti’nin bu ko‐
nuda çözüm bulması istenmişti. Uluslararası kontrolün hangi konu olursa
olsun gerekliliği vurgulanmıştı. Daha sonra Trakya’nın tanzimiyle ilgili
olarak Paris’te öncelikle Bulgarlara Ege Denizi’ne sınırlarının olacağı yö‐
nünde verilen sözün uluslararası kontrol altında yerine getirilmesi, ikinci
olarak da İstanbul, Türklerde kalacaksa Boğazların denetim altında olması
önerilerinde bulunulmuştu.42
38 The Times, “The Turkish Question”, 28 October 1919, pg. 8. 39 The Times, “A Solution for Thrace”, 14 August 1919, pg. 10. 40 Supreme Council= Yüksek Konsey, Yüksek Şura 41 The Times, “Thrace Solution Under Discussion”, 02 September 1919, pg. 9. 42 The Times, “The Disposal of Thrace”, 08 March 1920, pg. 10.
262 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 11/22
Bulgar sözcüsü M. Thedorff, I. Dünya Savaşı’yla alakalı olarak cezaları
neyse çekeceklerini belirtirken Balkan Savaşı ile elde ettiklerini kaybettikle‐
rini ancak İtilaf Devletleri’nin, denize açılımları konusunda kendilerine söz
verdiklerini hatırlatmıştı.43 Fakat Paris civarındaki Neuilly’de Bulgarlarla
Neuilly Anlaşması imzalanırken antlaşmanın 48. maddesi gereği Osmanlı
Devleti’nin Bulgaristan’a bıraktığı Edirne civarındaki parça ile Bulgar Trak‐
ya’sının tayini, İtilaf Devletleri’ne bırakılmış ve Doğu Trakya’nın kaderi
ertelenmişti.44
İtilaf Devletleri, Osmanlı Devleti ile ilgili kararların yeniden görüşülme‐
si ve Bulgarların bazı hakları elde etmesi karşılığında Yunanlıların Trak‐
ya’nın tamamına egemen olmalarına göz yumacaklarını belirtmeleri üzerine
yeniden bir konferans yapılması düşünülmüş, 12 Şubat‐10 Nisan 1920 tari‐
hinde Londra’da bu amaçla bir görüşme gerçekleştirilmişti.45 Yüksek Kon‐
sey, Paris Konferansı kararlarını ve Yunanlıların Trakya ilgili iddialarını bu
görüşmede kabul etmişti. İzmir’in Padişah’ın hakimiyetinde olmasına rağ‐
men Yunanlılara bırakılması da onaylanmıştı. Türklerin ellerinde kalan
kaynaklar için ağır ekonomik yaptırımlar konulması planlanmıştı.46 Avam
Kamarası’nda İşçi Partisi de Türklerin İstanbul, Boğazlar ve Trakya’daki
egemenliğinin sona ermesini, egemenlik hakkının Milletler Cemiyeti tara‐
fından kullanılmasını desteklemişti.47 Çünkü İşçi Partisi, Trakya ve çevre‐
sinde yaşayan nüfus çoğunluğunun Rumlara ait olduğunu savunmaktay‐
dı.48
Emir Ali, The Times editörüne gönderdiği bir başka yazısında, Avam
Kamarası’nın İstanbul ve Trakya ile ilgili aldığı kararlara yönelik olarak
bölgedeki mevcut durumun korunmasını, Türklerin gerek İstanbul gerekse
Trakya’dan atılmaması için kararlarının değiştirmelerini talep etmişti.49
Daha önce Mezopotamya, Suriye ve Filistin gibi yerler, Türk olmayan un‐
surları barındırdığı için Türklerden ayrılmıştı. Fakat Trakya ve İstanbul gibi
yerlerdeki nüfus, ağırlıklı olarak Türklerden oluşmaktaydı. 1914 yılındaki
nüfus istatistiklerine göre, Edirne’de 560.000 Müslüman, 224.000 Rum ve
19.000 Ermeni yaşamaktaydı. Bu verilere göre de yönetimin Türklere bıra‐
kılması uygundu.50
43 The Times, “The Bulgarian Terms.”, 20 September 1919, pg. 11. 44 Bıyıklıoğlu, Trakya’da Milli Mücadele, s. 183. 45 Akın, Trakya’nın Türklere Devir Teslimi, s. 4. 46 The Times, “Mr. Wilson’s Reply”, 26 February 1920, pg. 14. 47 The Times, “House of Commons”, 27 February 1920, pg. 8. 48 The Times, “Settlement of Thrace”, 25 February 1920, pg. 15. 49 The Times, “Constantinople”, 24 February 1920, pg. 12. 50 The Times, “Moslem Appeal for Turkey”, 24 December 1919, pg. 9.
11/22 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 263
The Times editörüne gönderilen bir başka yazıda, bu bölgede yaşayan
nüfusun ağırlıklı olarak Rumlar ve Türklerden oluştuğu, bu yüzden gele‐
cekte bir problem ortaya çıkmaması adına etnik ve coğrafik unsurların dahil
olmadığı bir tanzimin yapılması önerilmişti.51 Bu öneri, İstanbul’da bulunan
İngiliz Yüksek Amirali J. De Robeck tarafından da desteklenmiş ve Amiral,
bölgenin tamamen Yunanlılara bırakılmasının yanlış olduğuna, böyle bir
durumun bölgede silahlı direnişi ortaya çıkaracağına dikkat çekmişti.52
Bu ifade sonrasında İtilaf Devletleri, İstanbul dışında olan Doğu Trak‐
ya’nın Bulgarların yaşadığı kuzey bölgesi hariç Yunanistan’a bırakılmasını,
Edirne, Kırklareli ve çevre bölgelerin Bulgaristan’a bırakılmamasında da
adil bir tutum takınılmasının uygun olduğunu dile getirmişlerdi.53 Bu dü‐
şünce sonrasında Trakya’nın Yunanistan’a bırakılması fikri İngiltere‐ Fransa
arasında kabul görecekti çünkü Arap hakimiyetinin olduğu toprakları ken‐
di aralarında paylaşabilmişlerdi.54 Londra Konferansı dağılmadan önce
Osmanlı Devleti ile ilgili alınan kararların taslak haline getirilmesi ve Os‐
manlı Devleti’ne tebliğ edilmesi için 18‐26 Nisan 1920 tarihleri arasında San
Remo’da konferans yapılması kararlaştırılmıştı. Konferansta Trakya’nın
tamamı Yunanlılara bırakılmış ve Yunanistan’a bölgeye tamamen hakimi‐
yet sağlaması için işgal izni verilmişti. Bunun üzerine de Yunanistan, Veni‐
zelos’un emriyle 22 Haziran 1920’de ileri harekata geçmişti.55
İtilaf Devletleri ile Yunanistan, konferansta alınan karara, Türklerin bo‐
yun eğeceğini ve hiçbir dirençte bulunmayacaklarını düşünüyordu. Aslında
Osmanlı Hükümeti de konferans kararlarına uyularak silahlı bir direniş
olmamasını istemişti56. Edirne civarında Türk birliklerini komuta eden Al‐
bay Cafer Tayyar,57 İstanbul’dan gelen bu emirlere uymayı reddetti ve Edir‐
ne vilayetinin kontrolünü kendi üstüne aldı. Telgraf iletişimini kesti ve onu
durdurmaya çalışanlara karşı direneceğini ve Türk Hükümeti’nin “özel
temsilcisi” tarafından kabul edilmedikçe barış anlaşmasının şartlarına uy‐
mayacaklarını belirtti. Bunu yaparken bağımsız bir Edirne Hükümeti kur‐
mayı ve burada yaşayan Hristiyanlara zarar vermemeyi amaçladığı düşü‐
nülüyordu58. Cafer Tayyar’ın bu tutumu, İstanbul Hükümeti’ne karşı isyan
ve vatanseverleri ateşleyen bir durum yaratabilirdi.59. Merkezle bağlantısını
51 The Times, “The Thracian Problem”, 01 April 1922, pg. 8. 52 Akın, Trakya’nın Türklere Devir Teslimi, s. 4. 53 The Times, “To Oust the Turk”, 01 April 1920, pg. 15. 54 Bıyıklıoğlu, Trakya’da Milli Mücadele, s. 242-243. 55 Akın, Trakya’nın Türklere Devir Teslimi, s. 5-6. 56 Bıyıklıoğlu, Trakya’da Milli Mücadele, s. 294-295. 57 Cafer Tayyar Paşa ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Zülal Keleş, “Cafer Tayyar Paşa” Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Cilt 15,
Sayı 44, Temmuz 1999, s. 538. 58 The Times, “Plain Words to The Turks”, 19 March 1920, pg. 15. 59 The Times, “The Allies in Constantinople”, 19 March 1920, pg. 17.
264 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 11/22
kesen ve İstanbul’un emirlerine uymayan Cafer Tayyar Paşa, bundan sonra
İtilaf Devletleri’nden Fransa ve İngiltere ile iletişime geçip amacının saldır‐
mak olmadığını, sadece hükümete bir şans daha vermek adına böyle bir yol
izlediğini belirtmişti.60 Bu süreçte Balıkesir’de Anzavur Ayaklanmasının
bastırılmış olması bile Cafer Tayyar Paşa’nın uzlaşmacı bir tavır içine gir‐
mesinde etkili olmamıştı.61 Fakat Trakya’da sessizliğin hakim olduğu aynı
dönemde Cafer Tayyar Paşa, İstanbul ile iletişimin kesilmesi emrini geri
çekmiş ve bağımsız bir hükümet de kurmamıştı. Yunanlılar, gerekmedikçe
bölgedeki Türk milliyetçilerine karşı herhangi bir saldırıda bulunulmayaca‐
ğını açıklamışlardı. Bu açıklamayı yapmalarının nedeni, herhangi bir saldı‐
rının Asya’daki Hristiyanlara zarar verebileceği riski ile bu bölgeden çıka‐
rılmalarına sebep olabileceğiydi.62 Durumun iyi olmadığı Trakya için Ma‐
kedonyalı Bulgarlar, Cafer Tayyar Paşa’ya destek olmak istemişler ancak
Paşa, bu yardımı kabul etmemişti.63 Ardından, İstanbul’daki hükümetle bir
anlaşma yapan Cafer Tayyar Paşa, Edirne’ye hareket etti. Bu sırada da şe‐
hirde, Yunanlılara karşı direnilmeye hazırlanılıyordu.64
Cafer Tayyar Paşa’nın öncülüğünde toplanan mecliste Yunan işgaline
118’e 82 oyla direnme kararı çıkmıştı. İşgale direnilmesine karşı çıkan grup,
kararın sadece toplantıya katılan subaylarla alındığını, toplumun çoğunlu‐
ğu dikkate alınmadığı gerekçesiyle alınan karara uyulmayacağını ifade et‐
mişlerdi. Doğu Trakya’da Yunanlılara karşı koyabilecek güç, 8.000 kişi civa‐
rındaydı.65 Direnileceği haberini alan Yunanlılar, Hadımköy’den Kuleli
Burgaz’a kadar olan demiryollarını işgal etmişlerdi. 14 Mayıs 1920’den iti‐
baren İskeçe demiryolu ile Yunanlılar, kuvvetlerini Gümülcine’ye naklet‐
mişler, Kavala ve Dedeağaç’a asker çıkarmışlardı. 27 Mayıs 1920’ye gelindi‐
ğinde Yunanlılar, Edirne Karaağaç istasyonundan Ferecik’e kadar olan alanı
yani tüm Meriç boyunu Fransızlardan teslim almışlardı.66 Bölgeden gelen
son bilgilere göre Yunan güçleri Karaağaç’a girmiş, bu güçlere Türk kuvveti
tarafından hemen ateşle karşılık verilmişti. Bunun üzerine üst düzey bir
Fransız subay, köprüden Edirne’ye geçerek Cafer Tayyar’dan ateşi kesme‐
sini, hala Fransız askerlerinin Karaağaç’ta bulunduğunu ve Paşa’nın ısrarcı
olmamasını istemişti. Cafer Tayyar bu isteği kabul etmişti.67 Bu bilgilerin
yanı sıra gelen bir diğer haber, Cafer Tayyar Paşa’nın Yunanlılara karşı di‐
60 The Times, “Giving The Turks a Chance”, 23 March 1920, pg. 13. 61 The Times, “Turkish Troops Checked”, 22 April 1920, pg. 15. 62 The Times, “Nationalist Outrages”, 25 March 1920, pg. 15. 63 The Times, “French Troops for Cilicia”, 22 May 1920, pg. 13. 64 The Times, “Thracian Unrest”, 05 May 1920, pg. 15. 65 The Times, “Thracian Turks’ Threat”, 25 May 1920, pg. 9. 66 Türk İstiklal Harbi, s.338-339. 67 The Times, “Turks Fire on Greeks”, 03 June 1920, pg. 15.
11/22 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 265
renmek için 15.000 asker topladığı şeklindeydi. Bölgedeki Rum ve Ermeni
Piskoposlar, Trakya’da ayrı bir yönetim kurmak için hazırlanan dilekçeyi
imzalamayanların tutuklanmaya başladığını, bu yüzden de Yahudi Ha‐
mam’ın dilekçeyi imzaladığını bildirmişlerdi.68
Trakya’da yaşanan bu gelişmelere karşın Yunan kuvvetleri İstanbul yö‐
nünde ilerlemekteydiler. Marmara kıyısına ulaşarak Çorlu‐Muradiye doğu
demiryolunu işgal eden Yunan kuvvetlerinin hedeflerinde 1912 yılında
Bulgar zaferine sahne olan Lüleburgaz vardı. Yunanlıların Lüleburgaz’ı ele
geçirmek istemelerindeki amaç, Cafer Tayyar Paşa’yı sıkıştırıp Meriç’teki
gücünü kırmak ve Paşa’yı teslim olmaya zorlamaktı. Emellerine ulaşmak
için Yunanlılar, Marmara kıyısına daha fazla asker takviyesi yapmıştı. Du‐
rumdan haberdar olan Cafer Tayyar Paşa’nın adamları, Çatalca’nın batısın‐
da bulunan birkaç demiryolunu havaya uçurmuşlardı. Bu yüzden batı yön‐
lü demiryolunda birkaç hafta trafik akışı sağlanamayacaktı.69 Yunan ordu
komutanı General Zimbrakakis, Türklerin açtıkları ateşte sivillerin yaralan‐
dığını ve sivil nüfusun hatırına Yunanlıların şimdiye kadar şehri bombala‐
maktan kaçındıklarını ancak tarihi yapıların korunabilmesi için silahların
susturulup yangınların durdurulması gerektiğini ifade etmişti.70
Yunan ilerleyişi ise Yunanistan’da büyük bir coşkuyla kutlanıyor ve ki‐
lise çanları çalarken katedralde seremoni yapılıyordu. Gazetelerde Yunanlı‐
ların Midye’ye çıkarma yaptıkları ve Kırklareli ile Babaeski’yi işgal ettikleri
yazılıyordu. Cafer Tayyar Paşa’nın silahsızlanarak Bulgar sınırına çekildiği
haberinin doğruluğu ise araştırılıyordu. Trakya üzerinde ilerlemeye devam
eden Yunan kuvvetleri, Babaeski üzerinden hızlı bir atakla Edirne’ye ulaş‐
mış, devamında Selanik’te bulunan merkezi Trakya kuvvetleriyle birleşmiş‐
ti. Hızlı işgal karşısında hazırlıksız yakalanan Cafer Tayyar Paşa, birçok
askeri mühimmatı geri bırakarak çekilmek zorunda kalmıştı. Böylece Edirne
bölgesi, Yunanlılar tarafından tamamen işgal edilmiş oldu.71
Yunan kuvvetlerince ele geçirilen Cafer Tayyar Paşa, Havsa’da esir
edildi.72 Cafer Tayyar Paşa’nın daha uzun süre direneceğini düşünen vatan‐
severler, Trakya’daki Türk direncinin düşmesi sonucu hayal kırıklığına
uğradılar. Edirne’nin Yunanlılara geçmesi, Müslüman ahaliyi üzerken Hris‐
tiyan nüfusa büyük bir rahatlama yaşattı ve Yunan birlikleri büyük bir se‐
vinçle karşılandı.73
68 The Times, “Holding Off the Turks”, 22 June 1920, pg. 16. 69 The Times, “Turkey to Sign”, Friday, 23 July 1920, pg. 13. 70 The Times, “Greeks Occupy Adrianople”, 26 July 1920, pg. 14. 71 The Times, “Thrace Campaign Ended.”, 28 July 1920, pg. 15. 72 The Times, “Jafer Tayar Captured”, 29 July 1920, pg. 11. 73 The Times, “Bolshevist Aid for Turks”, 30 July 30, 1920, pg. 11.
266 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 11/22
Edirne’nin ardından Kırklareli’nin de resmen işgal edilişi, Yunanlılar ta‐
rafından teyit edildi.74 Böylece Trakya’nın neredeyse tamamı Yunanlılar
tarafından işgal edilmiş oldu ve Yunanlılar, bu işgal sürecinde Bulgar sını‐
rından Çatalca’ya kadar hiçbir direnişle karşılaşmamışlardı.75 Yunanlıların
bölgede sağladıkları askeri güç, sivil vatandaşa büyük ölçüde de Türklere
kanıtlanmış oldu. İtilaf güçleri, bundan sonra Yunan ordusunun yeni ve
daha zor mücadelelere girişeceklerini düşünüyorlardı76.
Trakya’da Yunan işgalinin yaşandığı dönemde Anadolu’nun savunul‐
ması için çalışmalar da başlamıştı. Anadolu’da yeniden organize olan Türk
kuvvetleri, biri İzmir’deki Nureddin Paşa, diğeri Bursa’daki Ali Fuat Paşa
öncülüğünde her biri 20.000 kişiden oluşan iki kola ayrılmıştı. Yunanlılar,
Trakya’dan çıkarak Bandırma üzerinde Türklere saldırmayı planlamıştı.77
Yunan işgaline karşı çıkan Yunan olmayan Müslüman ve Hristiyan aha‐
li, nüfus yönünden bölgede çoğunluğu oluşturmaktaydılar ve yasal istekleri
doğrultusunda Sevr’in revize edilerek Trakya’da yeni bir yerleşim sistemi‐
nin oluşturulmasının önünü açacak referandum talebini, Mr. Noel Buxton
vasıtasıyla dile getirmişlerdi78.
B. Londra Konferansı
İlk büyük sıcak çatışma, 6‐10 Ocak 1921 tarihleri arasında İnönü’de ger‐
çekleşmiş ve Yunanlılar ağır bir mağlubiyet almıştı. İtilaf güçleri, Yunanlıla‐
rı bu zor durumdan kurtarmak ve kendilerine zaman kazandırmak için
Ankara Hükümetine, Sevr Anlaşması’nın bazı maddelerini değiştirmeyi
teklif etmişlerdi.79 Bu teklifin ayrıntıları ve Sevr Antlaşması’nın maddeleri
yeniden görüşmeliydi. 25 Ocak 1921 tarihinde toplanan Paris Konferan‐
sı’nda nihai barışın sağlanması için Londra’da bir konferansın yapılması
planlanmıştı. Anadolu’da ortaya çıkan bu yeni durum, toplanacak olan
konferansta ele alınacaktı. 21 Şubat‐10 Mart 1921 tarihleri arasında toplanan
Londra Konferansı80; İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan, Osmanlı Devleti
ve Büyük Millet Meclisi hükümetlerine ait temsilcilerinin katılımıyla gerçek‐
leştirilmişti. İlk toplantı, İngiltere ve Fransa arasında gerçekleştirilmiş ar‐
dından Yunan temsilci dinlenmiş son olarak da Türk heyeti görüşmelere
katılmıştı.81 İtilaf Devletleri, Sevr Anlaşması’nda Trakya ile alakalı olarak
74 The Times, “Turkey to Repress Kemal”, 31 July 1920, pg. 11. 75 The Times, “Thrace Under the Greeks”, 02 Aug 1920, pg. 7. 76 The Times, “The Greek Campaign”, 02 August 1920, pg. 9. 77 The Times, “Turkish Civil War”, 06 August 1920, pg. 9. 78 The Times, “Imperial and Foreign News Items”, 13 January 1921, pg. 9. 79 Akın, Trakya’nın Türklere Devir Teslimi, s. 9. 80 PRO, T 172/1211, Allied Conference, 1921. 81 Akın, Trakya’nın Türklere Devir Teslimi, s. 9.
11/22 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 267
bölgeyi, Yunanlılardan alıp Türklere bırakmak yerine Milletler Cemiyeti’nin
kontrolünde tarafsız bölge oluşturarak çözüm bulunacağını düşünmektey‐
diler. Çünkü bölgede oluşturulacak yeni yönetim biçiminin Selanik’ten İz‐
mir’e kadar olan ticareti etkilememesi amaçlanmıştı.82
24 Şubat 1921 tarihinde İtilaf Devletleri, kendi aralarında toplanmışlar
ve İzmir ile Trakya konularını tartışmışlardı.83 St. James Palas’taki Queen
Anne’da 24 Şubat 1921 tarihli toplantı, Lloyd George tarafından açılmıştı.
Konferansta, ilk olarak Türklerin çoğunlukta bulunduğu (Arap yerleşimleri
hariç) bölgelerin Türklere bırakılacağı ve buralara bağımsızlık verileceği;
ikinci olarak, Türklerin azınlıkta olduğu diğer yerlere de Türklere benzer
haklar verilmesi ve son olarak da Boğazları kullanacak olan tüm devletlere
Türklerin yol göstermesi ve Türk bağımsızlığının Boğazları etkilememesi
üzerinde durulmuştu. Lloyd George, ifadeler açık olmasına rağmen Sevr
Antlaşması’nda talep edilen değişikliklerle ilgili daha fazla detaya ihtiyaç
olduğunu belirtmiş, Ankara Hükümeti adına konferansa katılan Bekir Sami
Bey de anlaşmadaki itirazın Trakya, İzmir ile Boğazlar çevresindeki askersiz
bölge, ekonomik ve iktisadi kontrollerle ilgili olduğunu belirtmişti. Konfe‐
ransa İstanbul Hükümeti adına katılan Tevfik Paşa ile Ankara Hükümeti
adına katılan Bekir Sami Bey, birlikte hareket etmişler ve gereksiz taleplerde
bulunulduğunu, taleplerin kabul edilemez olduğunu belirmişlerdi. İtilaf
Devletleri’nin zaten temel amacı, Sevr Antlaşması’nda küçük bir düzenleme
yapmaktı. Sevr Anlaşması’yla ilgili Türk delegelerin nasıl bir düzenleme
yaptıkları ise gelecek konferansta görüşülecekti84.
Türk delegeler yaptıkları düzenlemeleri konferansta şu şekilde açıkla‐
mışlardı: Sınırlarla alakalı olarak; Avrupa’da 1913 sınırına, Asya’da da
Arapları içine alacak şekilde savaş öncesi Türk‐İran sınırına, doğuda Anka‐
ra ve Erivan Hükümeti arasında yapılan anlaşmaya bağlı olarak belirlenen
sınırlara dönülmesi, Türkiye’nin tam bağımsızlığına saygı duyulması, Bo‐
ğazların askerden arındırılması, Türkiye’nin temsil ettiği bir Boğazlar ko‐
misyonu oluşturulması, ülkedeki azınlıkların korunacağı, yargı konularında
Türkiye’nin egemenliğine ve modern ilkeler üzerinde bir yargı reformu
taslağı hazırlamak için yabancı ve Türk hukukçularından oluşan bir komis‐
yonun kurulmasına saygı duyulması, iç düzenin ve kıyıların korunması için
yeterli ve askeri ve deniz kuvvetinin sağlanması, yabancı subayların yardı‐
mı ile tüm Türkiye’de jandarmanın yeniden düzenlenmesi, antlaşmanın
onaylanmasından sonra yabancı birliklerin İstanbul ve çevresinden çekil‐
82 The Times, “The Treaty of Sevres”, 23 February 1921, pg. 6. 83 Akın, Trakya’nın Türklere Devir Teslimi, s.10. 84 The Times, “Turks Present Their Case”, 24 February 1921, pg. 10.
268 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 11/22
mesi, iktisadi ve ekonomik olarak da Türkiye’nin tam bağımsızlığının ta‐
nınması ile tamir ve tazminat bedelinin belirlenmesi talep edilmişti. Yapılan
açıklamanın ardından kısa bir durum değerlendirmesi yapan İtilaf güçleri,
İzmir ve Trakya konularını görüşmek için yeniden bir araya gelmişlerdi.
Sözü bu defa Dr. Necat Reşit Bey aldı ve rakamlarla Türklerin bu bölgelerde
nüfus olarak çoğunluğu oluşturduklarını belirterek bu bölgelerin Türki‐
ye’ye bırakılmasındaki ekonomik gerekliliği de açıkladı. Ayrıca kıyıdaki
Rum tüccarların arazi sahibi Türk üreticilerden bağımsız olarak ekonomik
anlamda var olmayacağını da ifade etti. Türk tarafının bu açıklamalarından
sonra söz alan Yunanistan Başbakanı Kalogeropoulos, bahsedilen hususla‐
rın Venizelos’un daha önce toplanan Barış Konferansı’nda ayrıntılı olarak
araştırıldığını ve ulaşılan kararların Sevr Antlaşması’nda somutlaştırıldığını
hatırlattı. Sorunun tamamını tekrar açmak niyetinde olmadığını ancak ge‐
rekli olursa da Yunan temsilcinin tam bilgi vermeye hazır olduğunu ekledi.
Ardından detaylı bir açıklama yapan Yunan temsilcisi Gounarakis; 1916,
1917 ve daha yakın tarihlerde Türkçe kaynaklardan olduğu kadar Yunanca
kaynaklardan da derlenen çeşitli nüfus istatistiklerinden ve Rum nüfusu‐
nun İzmir ile Trakya bölgesindeki üstünlüğünden bahsetti. Açıklamalar
sonrası Türk temsilcisini dinlemek üzere görüşmelere son verildi.85
Ertesi gün devam eden görüşmelerde Dr. Necat Reşit Bey, İzmir’in de
içinde bulunduğu Aydın vilayetinde Türklerin nüfusun %79’unu, İz‐
mir’deki Türk ve diğer vatanseverlerin Rumlar hariç nüfusun %57’sini oluş‐
turduğunu, yüzdelik oranların yaklaşık olarak 1.250.000 Türk ve 250.000
Rum nüfusa tekabül ettiğini ifade etti. Ayrıca, Trakya’da 224.000 Rum ve
26.000 Bulgar nüfusuna karşı 360.000 Türk nüfusunun bulunduğunu ekledi.
Ardından söz alan Rum temsilci Gounarakis, ilk olarak I. Dünya Savaşı
öncesindeki nüfus istatistiklerinden bahsetti ve İzmir’de 390.000 Türk nüfu‐
sa karşılık 548.000 Rum nüfus bulunduğunun Paris Barış Görüşmeleri’nde
kabul gördüğünü belirtti. Rum nüfusuna ait rakamların sürgün ve diğer
nedenlerden dolayı azaldığını, azalsa bile yeni nüfus rakamının eşit oldu‐
ğunu söyledi ve Trakya için rakamları; 365.000 Rum, 345.000 Türk, 24.000
Ermeni ve 30.000 Bulgar şeklinde açıkladı. İzmir için nüfus rakamları ise;
Rumların 460.000, Türklerin 450.000 olduğu şeklindeydi. Devamında Rum
temsilcisi, İzmir için San Remo Konferansı’nın incelediği ve doğru gördüğü
rakamların Rumlar için 548.174, Türkler için 300.920, İzmir bölgesi dışında
da Türk yönetiminde yaklaşık 1.000.000 Rum’un olduğunu kabul ettiğini
vurguladı.86
85 The Times, “Turkish and Greek Claims”, 25 February 1921, pg. 9. 86 The Times, “Turks and Greeks”, 25 February 1921, pg. 10.
11/22 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 269
Her iki ülkenin delegeleri konuyla ilgili açıklamalarını yaptıktan sonra
gelişmeleri hükümetlerine bildirmek ve yetki almak üzere iletişime geçmiş‐
lerdi. Asıl sorun hem Türk hem de Yunan hükümetlerinin İtilaf Devletleri‐
nin yaptıkları inceleme sonrası Trakya ve İzmir’deki milliyetçilerin dağıtıl‐
ması hususundaki ve Sevr’in diğer kararlarını kabul edip etmeyecekleriydi.
Delegelerin gerekli yetkileri alıp alamayacakları da belli değildi. Türk tara‐
fından gelecek kararın olumlu olması daha olası iken Yunan Başbakanı ge‐
lecek cevabın olumlu olmasını beklemiyordu. Trakya ve İzmir için bir karar
verilmeden önce İtilaf Devletleri tarafından belirlenen uluslararası bir ko‐
misyonun oluşturulması, onun hazırladığı raporun incelenmesinin ardın‐
dan kararın verilmesi planlanmıştı. Ancak hem savaş öncesi hem de savaş
sonrası nüfus istatistiklerine bakılması hem de her iki ülkenin inceleme so‐
nucu ortaya çıkan kararı kabul etmesi beklenmekteydi. Bu konuda İtilaf
Devletleri’nin önerilerinden ilki, tahkim sonuçlarını kabul etmek, ikincisi de
Sevr Antlaşması’nın diğer maddelerinin değişmeden kalması ve her iki
ülkenin bu maddeleri de bu şekilde kabul etmeleriydi. Türk tarafı, kurula‐
cak olan uluslararası komisyona ve komisyonun yapacağı tahkikatı olumlu
karşılarken, tarafsızlık adına komisyonda Yunanistan’dan kimsenin olma‐
masını talep etmişlerdi. Ayrıca Türk‐Yunan Devletleri arasında düşmanlı‐
ğın sona ermesini ve tüm esirlerin değişiminin yapılması, Yunanistan’ın
İzmir ve Trakya’ya yeni birlikler göndermemesi istendi. Türkiye, Yunanis‐
tan’ın aynı şekilde azınlıkların korunması için garanti vermesi şartıyla aynı
garantiyi vermeye hazırdı. Komisyon inceleme yaparken de Yunan işgalinin
başlamasıyla birlikte Trakya’daki Türk nüfusunun da göç ettiğini hesaba
katmalıydı. Tüm bu talepleri saygıyla karşılayan İtilaf Devletleri, Ermenis‐
tan ve Kürdistan meseleleri dışında Sevr Antlaşması’ndaki başka herhangi
bir konunun gündeme getirilip getirmeyeceği hususunda kesin bir taahhüt
istedi. Bu talep üzerine Bekir Sami Bey, istişarede bulunmak için zaman
istedi ve aynı gün öğleden sonra saat 17.00’de cevap vereceğini bildirdi.
Bekir Sami Bey, Sevr Antlaşması ile ilgili olarak Ankara ile görüşmeden
Sevr Anlaşması’nın bazı maddelerini kabul edemeyeceğini bildirirken, söz
Yunan Hükümeti’ni temsilen Başbakan Kalogeropoulos’a gelmişti. Başba‐
kan, Yunanistan’ın da barışçıl duygulara sahip olduğunu ve yapılacak genel
bir barışın içinde yer almak istediklerini açıkladı. Devamında Trakya ve
İzmir’deki Yunan ordusunun silahlandırılmaması için garanti istedi ve o
garantiyi aldı. Kendisinin Sevr Antlaşması’na dayanarak Ulusal Mecli‐
si’nden aldığı kesin talimatlarla geldiğini, bu yüzden daha önceki başvuru‐
sunun cevabı gelmeden yeni istekler hususunda yeniden başvuruda bulu‐
namayacağını belirtti. Ara verilen konferansa saat 17.00’de Türk tarafının
cevabını almak için devam edildi. Bekir Sami Bey, Sevr Antlaşması’nın ül‐
270 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 11/22
kesini ekonomik anlamda etkileyecek olan maddelerini kabul etmek için
yeterli yetkiye sahip olmadığını ve Ankara’ya danışmadan da buna karar
veremeyeceğini açıkladı. Böylece konferans, cevaplar gelene kadar ertelen‐
miş oldu.87
Konferans sona erdikten sonra konferansa katılan İtilaf Devletleri, Türk‐
lerin İzmir ve Doğu Trakya’daki Uluslararası Komisyon tarafından önerilen
soruşturmayı kabul edeceğini ve Yunanlıların, göç eden bazı Türklerin dö‐
nüş yapacağından dolayı hoşnut olmayacağını ancak buna rağmen, kendi‐
leriyle aynı çizgide olmak adına teklifi kabul edeceklerini düşünmekteydi‐
ler.88
Temsilciler ülkeleriyle görüşmüş ve beklenen cevaplar gelmişti. Her iki
ülkenin cevapları toplantıda açıklandı. Yunan Hükümeti, Sevr Antlaşma‐
sı’nda herhangi bir değişiklik yapılmasını kabul etmiyor, kabul edilmesi için
de kendisine ısrar edilmemesini istiyordu. Osmanlı Devleti’ni temsil eden
delegeler sunulan öneriyi, İtilaf Devletleri’nden bir idarenin tarafsızlığı sağ‐
lamak için mevcut Yunan idaresinin yerini alması şartıyla İzmir ve Trak‐
ya’ya Uluslararası Tahkikat Komisyonu’nun gönderilmesini kabul ediyor‐
du. Ankara Hükümeti de bağımsız bir devlet olarak kendi varlığını tehlike‐
ye atan Sevr Antlaşması maddelerini değiştirilmesi şartıyla önerileri kabul
edeceğini açıklıyordu.89 Her iki delege, verdikleri cevapları bir de yazılı
olarak konferansa sunmuşlardı. Türk heyeti ayrıca, Türk ve İtilaf Devletleri
esirlerinin karşılıklı değiş tokuşuna yönelik erken toplantı yapılmasının
kabul edildiğini bildirmişti.90
İngiliz‐Yunan Birliği, Türkleri Trakya’ya getirmenin olası olmadığını be‐
lirtiyor ve kendilerinin bölgede yaşayan Hristiyan Rum sayısının Türklerin
verdiği rakama göre daha doğru olduğunu iddia ediyorlardı. Ayrıca, Trak‐
ya’nın uluslararası bir yönetimin egemenliğine bırakılmasına karşı çıkıyor‐
lar ve böyle bir yönetimin bölgede yetersiz kalacağını ifade ediyorlardı.
Böyle bir durumun kendilerine Sevr Antlaşması ile verilen hakları istismar
ettiğini, bunun da bir tazminatı olacağını bildirmişlerdi.91
Yüksek Konsey, anlaşmaya her kesimi tatmin edici bir şekil vermek isti‐
yordu. Bu amaçla bazı düzenlemeler yapıldı. Bunlar; İstanbul’un tahliyesi,
Boğazların askersiz hale getirilmesi, Çanakkale ve Gelibolu’da sadece 2
garnizonun bulunması, Boğazların büyük ölçüde Türklerin kontrolünde
olması, Trakya’nın uluslararası hale getirilmesi, Gelibolu’nun Yunan kont‐
87 The Times, “Peace Delays”, 26 February 1921, pg. 10. 88 The Times, “Message from Foch”, 28 February 1921, pg. 10. 89 The Times, “Near Eastern Deadlock”, 03 March 1921, pg. 9. 90 The Times, “Greeks and Turks”, 05 March 1921, pg. 9. 91 The Times, “Anglo-Hellenic League on Thrace”, 11 March 1921, pg. 9.
11/22 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 271
rolüne alınmasını, çoğunluğunu Yunanlıların oluşturduğu idarecilerle İz‐
mir’de özerk bir rejimin kurulması ancak İzmir limanında Türk ticaretinin
serbest olması, ekonomik kontrolünün İtilaf Devletleri’ne ait olan mali kont‐
rolün Türk işbirliği ile oluşturulacak Mali Komisyon’a bırakmaktı. Ayrıca
bu antlaşmanın imzalanmasının ardından Türklerin tamamen bağımsız bir
Ermenistan’ı tanıyacağı, Fransızların da Kilikya’nın boşaltılması hususunda
Türklerle yapılacak bir anlaşmayı kabul edeceği bildiriliyordu. Yeni düzen‐
lemeler, Türk ve Yunan heyetlere bildirildi. Heyetler, yeni düzenlemeleri
istişare etmek için zaman istediler. Ertesi gün yeni düzenlemeleri görüşmek
üzere toplandılar.92
12 Mart 1921’de bu şartlar, Yunan ve Türk delegelere yeniden aktarıldı.
Önerilen maddeler arasında sadece Trakya’nın uluslararası hale gelmesiyle
ilgili olarak verilen karardan vazgeçilmişti. Çünkü mevcut durumdan vaz‐
geçilmesini gerektiren bir gerekçe görülmemişti. Ancak Trakya’daki Türk
nüfusuna güvence verilmesi için Sevr Antlaşması’nın onaylanması ile birlik‐
te Yunanistan’a Azınlıklar Antlaşması imzalatılacaktı.93
Bekir Sami Bey, İtilaf Devletleri tarafından sunulan Trakya, İzmir, Bo‐
ğazlar ve mali önerilerin Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilebilecek
nitelikte olmadığını ancak İtilaf Devletleri’nin kendilerine sundukları teklif‐
leri bir bütün olarak ele almalarını ve Türk çıkarlarını gözeterek sorunu
çözmeye çalışmalarını atılan önemli bir adım olarak değerlendirdi. Bir hafta
öncesine göre bir barış antlaşması yapılması olasılığının daha yüksek oldu‐
ğunu ekledi ve ertesi gün yola çıkmak üzere konferanstan ayrıldı.94 Sunulan
şartlar doğrultusunda Ankara Hükümeti’nin Londra Konferansı’nda sunu‐
lan kararları kabul etmesi, İtilaf Devletleri ve Yunanistan ile işbirliğinde
bulunulması zor görünmekteydi. Ayrıca Sadrazam Tevfik Paşa, İkdam ga‐
zetesine verdiği demeçte; Bekir Sami Bey ile aynı fikirde olduğunu ve
“Trakya ile İzmir’in kayıtsız şartsız boşaltılmasını” talep edeceğini açıkla‐
mıştı.95
Konferansın ardından İngiltere, Fransa ve İtalya, Paris’te bir araya gele‐
rek durum değerlendirmesinde bulundu. Genel olarak sorunların çözüme
kavuşturulduğu düşünülürken Trakya’nın geleceği ile ilgili hala bazı zor‐
luklar var gibiydi. İngilizler, başından beri Sevr Antlaşması’nda mümkün
olacak asgari revizyonunu desteklemekteydi ve Lord Curzon Avrupa’daki
Türk topraklarında yalnızca çok az bir artışa razı gelmekteydi. Fransa ve
İtalya bu düşünceye biraz uzak durmakla birlikte sadece Midye‐Enez hattı‐
92 The Times, “Remaking A Treaty”, 11 March 1921, pg. 10. 93 The Times, “Terms for The Turks”, 12 March 1921, pg. 10. 94 The Times, “Near East Peace”, 14 March 1921, pg. 11. 95 The Times, “Turkish Prince Joins Nationalists”, 02 May 1921, pg. 7.
272 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 11/22
na kadar olan kısmın Türk toprağı olmasını önerdiler. Bu fikir farklılıkları
İtilaf Devletleri’nin ortak bir noktada buluşmalarını engelleyebilirdi.96 Türk‐
lere Avrupa’dan toprak verilmesinin nedeni bölgeden daha önce gelen ha‐
ber olabilirdi. Şöyle ki, bu bölgedeki vatanseverler bir araya gelerek Doğu
Trakya’ya baskın yapacak ve Yunan birliklerinin Trakya’dan daha fazla
asker takviye etmesini önleyecekti. Benzer bilgi Tekirdağ’ın Malkara ilçesi
için de gelmişti.97 Fransa’nın Kilikya bölgesini tahliye etmek için Ankara
Hükümeti ile anlaşma imzalayacak olması onun aynı zamanda bir sonraki
konferansta Türklerin İzmir ve Trakya ile ilgili taleplerini desteklemeyi de
taahhüt edeceği anlamına geliyordu. Bu, antlaşmayla birlikte İngiliz çıkarla‐
rına uygun olmayan ve Mezopotamya’daki çıkarlarına ters düşen bir ant‐
laşmanın da imzalanabileceği sonucu çıkarılmıştı.98
Yapılan konferanslar, Türk‐Yunan bağlantısını kurmaya yetmemiş aynı
zamanda Yunanlılar, İtilaf Devletleri’nin önerilerine kulak asmamışlardı.
Ankara Hükümeti ise, Yunanlıların İzmir’i kesinlikle boşaltmasını ve Trak‐
ya’da uygulanmak istenen statünün değiştirilmesi için çabalıyordu.99
İtilaf Devletleri’ne kulaklarını tıkayan ve anlaşma taraftarı olmayan Yu‐
nanlılar, Batı Anadolu’daki savaşa tek başlarına devam edemeyecek ve ba‐
şarısızlığa uğrayacaklardı. Yunanlılar Doğu Trakya’nın neredeyse tamamı‐
na hakim olmak isterken Batı Anadolu’daki çatışmalar buradaki vatanse‐
verleri harekete geçirebilir ve İzmir karşılığında Yunanistan, Doğu Trak‐
ya’yı bırakabilirlerdi. Buna karşılık savaşta fazlasıyla yıpranan Türk milli‐
yetçileri, Meriç nehrine kadar olan alan içerisinde kalan Edirne’yi talep ede‐
bilirlerdi. Türkler, kendileri için sınır kabul edilen Midye‐Enez hattını uy‐
gun bulmadıkları gibi eğer burada askersiz bir bölge kurulacak olursa sınır
çatışmalarının olacağını; Yunanistan, Türkiye ve İtilaf güçlerinin yanında
Yugoslavya, Romanya ve Bulgaristan gibi devletlerin de duruma müdahale
edeceğini ifade etmişti.100
Bölgeden gelen bilgiler göre, Temmuz ayı içerisinde Bulgar milliyetçile‐
ri, Türklerle birlikte Doğu Trakya’da Yunanlılara karşı saldırma hazırlığın‐
daydılar. Bu durum, Nöyyi Anlaşması’nın revize edilmesini ve Batı Trak‐
ya’nın Yunanlılardan alınmasına neden olabilirdi. Bulgarların kendilerine
güvenleri tamdı ve güçlerini arttırdıklarına dair duyumlar vardı. Bulgarla‐
rın Nöyyi Antlaşmasını ortadan kaldırmak ve Batı Trakya’yı kendi toprak‐
larına katmak için Türklerle birlikte hareket etmesi, İngiltere tarafından
96 The Times, “Allied Note to Greece”, 21 June 1921, pg. 9. 97 The Times, “Trouble Brewing in Thrace”, 13 May 1921, pg. 9. 98 The Times, “The Near Eastern Problem”, 05 November 1921, pg. 11. 99 The Times, “No Mediation”, 27 June 1921, pg. 10. 100 The Times, “Greek Withdrawal”, 30 June 1921, pg. 9.
11/22 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 273
tepkiyle karşılanabilir hatta Nöyyi Antlaşması revize edilerek daha ağır
şartlarla İngiltere, Sırbistan ve Romanya tarafından Bulgaristan’a dikte edi‐
lebilirdi.101 Romanya ve Yugoslavya’nın desteğini alan Yunanlıların ellerin‐
de tuttuğu Trakya topraklarını, bırakma gibi bir düşüncesi yoktu.102 The
Times gazetesinin Sofya muhabirinin ilettiğine göre; Bulgaristan’ın I. Dünya
Savaşı sonrasında imzalanan antlaşmalarla güçlenen komşuları Yugoslavya,
Yunanistan ve Romanya ile karşılaştırıldığında bölgede zayıf kaldığı ve
Bulgaristan’ın Trakya, Makedonya ve Dobruca’dan gelen mültecilerle sorun
yaşamakta olduğu ve yaşanan sorunların üstesinden yalnız başına gelmesi‐
nin zor göründüğü şeklindeydi.103
30 Ağustos 1921 tarihi itibariyle Yunanlılar, Trakya’nın hakimiyetini
tamamen ele geçirmişler ve Edirne’ye hakim olmuşlardı. Savaşlar ve göçler
nedeniyle nüfusu bir hayli azalmış olan Edirne’de 60.000 kişi yaşamaktaydı.
Şehir, Türk görünümünden Yunan görünümüne geçmeye başlamış, bir nevi
mavi ve beyaz şehirde hakim renk olmuştu. Hiçbir yerde Türkçe bir kelime
yoktu ancak Türklerin özgürce dinlerini ve dillerini yaşadığı söyleniyordu.
Yunanlılar, güvenliklerini sağlamak için toplamı 100.000 kişi olan dört ordu
ile Edirne’de bulunuyorlardı. Askerlerin donanımlılarının iyi oluşu ve kıya‐
fetlerinin yarı İngiliz askeri görünümünde olması onların aynı zamanda
İngiliz olduğunu düşündürmekteydi104.
Trakya’da nüfus yoğunluğunun Türklere ait olduğuyla alakalı olarak
Hint Müslümanlarının The Times editörüne gönderdiği mektuplarda;
“Trakya’da nüfus yoğunluğunun Türklere ait olduğu ve I. Dünya Sava‐
şı’nın insanlara kendilerini yönetecek kişileri seçme hakkı tanıdığı belirti‐
yordu. Savaşın mağlupları olan Almanya, Avusturya‐Macaristan elbette ki
ortaya çıkan yeni durumu kabullenmek zorundaydılar. Amerikan Başkanı
Wilson’un Ocak 1918’deki beyanatına atıfta bulunarak Anadolu ve Trakya
coğrafyası ile başkent İstanbul’un ağırlıklı olarak Türklerden oluştuğu ve
öyle kalması gerektiği” ifade edilerek Türklere destek olmuşlardı.105
Hint Müslümanları sözlerini ayrıca rakamlarla da ifade etmişlerdi. 1893
yılındaki verilere göre Doğu Trakya’daki Yunan nüfusun Sevr Anlaşma‐
sı’nın hükümlerinin dışında tutulması gerektiği, 1914‐17 yılları arasında
savaş şartları gereği bölgede yaşayan 160.000 Yunanlı, Yunanistan ana kara‐
sına gitmiş ancak savaş sonrasında gidenlerin yaklaşık 110.000’i geri dön‐
müştü. Bu nüfus haricinde bölgede yerleşik 130.000 Balkan Müslümanı da
101 The Times, “Turks Surprised by Greeks”, 05 July 1921, pg. 9. 102 The Times, “Near East Peace Prospects”, 03 December 1921, pg. 9. 103 The Times, “Balkan Politics”, 05 December 1921, pg. 9. 104 The Times, “Thrace Under the Greeks”, 30 August 1921, pg. 7. 105 The Times, “Peace with Turkey”, 28 November 1921, pg. 6.
274 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 11/22
vardı. Geri dönen Yunanlıların ölüm ya da farklı nedenlerle geri dönememe
gibi sebeplerle nüfus sayılarının düştüğü, dönenlerin ise temelde Doğu
Trakya’da nüfus çoğunluğunun kendilerine ait olduğunu kanıtlamak amacı
taşıdığı belirtilmişti.106
1921 yılının sonuna gelinmesine rağmen Doğu Trakya sorunu devam
etmekteydi. Türk sınırının Midye‐Enez’e çekilmek istenmesi burada yaşa‐
yan Yunanlıların Türk hakimiyetine gireceği anlamına gelmekte olup bu
durum, sadece Yunanlıları değil diğer Balkan Devletlerini de ilgilendirmek‐
teydi. Bölgenin Türklere verilmesine karşı çıkacaklar olduğu gibi yeni süre‐
cin Sovyetlerle Bulgarların müttefik olmasını sağlayacağını düşünenler de
vardı.107 1921 yılındaki savaşlar sonrasında artan Türk‐Sovyet yakınlaşması
ile Sovyetlerin Trakya bölgesinde Türk milliyetçilerine destek olacağı düşü‐
nülmekteydi.108 Böylece Sovyetler, Trakya bölgesindeki siyasi olaylara daha
fazla dâhil olabileceklerdi.
SONUÇ
Osmanlı Devleti’nin giderek güç kaybetmesi, onun hem içerde hem de
dışarda birçok sorunla karşı karşıya kalmasına neden olmuştu. Savaşlarda
yaşanan mağlubiyetler devlet otoritesi sarsmış ve ekonomiden eğitime bir‐
çok alanda bozulmalar yaşanmıştı. Batının teknolojik gelişmelerine ayak
uydurulamayışı devletin zayıflamasını hızlandırmıştı. Özellikle milliyetçilik
akımının etkisiyle birlikte Balkan coğrafyasını merkezi yönetime bağlı tut‐
mak pek mümkün görünmüyordu.
Osmanlı Devleti’nden ilk kopan millet Yunanlılar olmuştu fakat en cid‐
di çözülme 93 Harbi ile yaşanmıştı. 1912‐1913 yılları arasında yaşanan Bal‐
kan Savaşları ile Osmanlı Devleti’nin batı sınırı Edirne’ye kadar gerilemişti.
Uzun yıllar Osmanlı egemenliği altında olan milletler, bir bir devletten
kopmuştu. Daha Balkan Savaşların izi silinmeden I. Dünya Savaşı’nın pat‐
lak vermesi ve Osmanlı Devleti’nin İttifak Devletleri safında savaşa dahil
olması kötü giden süreci daha da zorlaştırmıştı. Savaş sırasında büyük ka‐
yıp yaşayan devlet, savaş sonrası imzaladığı Mondros Mütarekesi ile adeta
kendi egemenliğine son vermiş, Sevr Barış Antlaşması ile de İtilaf Devletle‐
rine bağlı bir konuma gelmişti.
Daha savaş devam ederken Osmanlı Devleti’ni yaptıkları bir dizi gizli
antlaşmalar ile paylaşan İtilaf Devletleri, savaş sonrasında yapacakları barış
antlaşmalarının şartlarını belirlemek için Paris Barış Konferansı’nda bir ara‐
106 The Times, “The Near East”, 22 December 1921, pg. 6. 107 The Times, “Greek Desire for Peace”, 20 January 1922, pg. 9. 108 The Times, “Turkish Aims in Thrace”, 30 December 1921, pg. 7.
11/22 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 275
ya gelmişlerdi. Savaş sırasında Bolşevik İhtilali ile savaştan çekilen Rusya
sonrası Akdeniz’de güçlü bir İtalya istemeyen İngiltere ve Fransa, Yunanlı‐
ların konferansa sundukları raporları kabul etmişler ve İzmir ile Trakya’da
yaşayan Rum nüfusunun Türklerden fazla olduğunu kabul ederek bu böl‐
geleri Yunanistan’a bırakmışlardı. Aynı raporda, İstanbul için de benzer bir
nüfus istatistiği ortaya konmasına rağmen İstanbul’u kendi yönetimleri
altında tutmak isteyen İtilaf Devletleri, bu durumu göz ardı etmişlerdi.
Trakya’nın Yunan toprağı olması gerektiği konusunda oldukça ısrarcı dav‐
ranan Yunanistan’a karşı, konferansa katılan Osmanlı heyeti, Edirne’nin
İstanbul’un müdafaası için önemine değinmiş ve çizilen sınırda bu hususa
dikkat edilmesi istenmişti. Ayrıca bu bölgedeki Rum nüfusunun çoğunluğu
oluşturduğu iddiasına da karşı çıkmışlardı. Ancak Osmanlı heyetinin sun‐
duğu bildiri dikkate alınmamıştı. Bu gelişmeler sonrası Ağa Han ve Emir
Ali, Trakya ve İstanbul’un Türklere bırakılmasının gerekliliğinden bahsede‐
cek, konuyu İtilaf Devletlerine hatta The Times gazetesi editörüne kadar
yazdıkları yazılarla ileteceklerdi. Bu destek bile durumun değişmesine etki
etmemişti.
Milli Mücadele ile birlikte bölgedeki ilk direniş, Edirne’de Albay Cafer
Tayyar tarafından başlatılmıştı. Edirne’deki Türk birliklerini komuta eden
Cafer Tayyar, İstanbul Hükümeti’nden gelen emirlere uymayı kabul etme‐
miş ve teslim olmak yerine sonuna kadar mücadele etmeyi seçmişti. Elinde
yeterli kuvveti olmayan Cafer Tayyar, Yunanlıların Fransızlarla ortak hare‐
ket etmesi karşısında daha fazla direnemeyecek ve Havsa’da esir edilecekti.
Böylece bu bölgedeki Türk direnişi, kırılmış oldu ve Trakya’nın tamamı
Yunan işgaline açık hale geldi.
Batı Anadolu’da Yunan ilerleyişinin durdurulması ve Türk zaferleri, İti‐
laf Devletleri’nin Osmanlı Hükümeti ile birlikte Ankara Hükümeti’ni de
tanımaya zorlayacaktı. Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki Ankara Hükü‐
meti’nin aldığı başarılar, onun varlığını yadsınamaz hale getirmişti.
Birinci İnönü zaferi sonrası toplanan Londra Konferansı’nda Tevfik Pa‐
şa tarafından temsil edilen Osmanlı Devleti ve Bekir Sami Bey tarafından
temsil edilen Ankara Hükümeti görüşmelere birlikte katılmışlardı. Konfe‐
ransta birlikte hareket eden hükümetler, Trakya ve Sevr Antlaşması’nın
maddelerine ilişkin görüşlerini, eleştirilerini ve nelerin değiştirilmesini iste‐
diklerini konferansa sunmuşlardı. Aynı şekilde Yunanistan da konferansta
kendi tezlerini savunmuştu. Konferansa sunulan bilgiler ve belgeler ince‐
lenmiş anca bir sonuca varılamamıştı. Tahkikat komisyonunun kurulması
düşünülmüş ve heyetin bölgede yapacak olduğu çalışmalar sonrası çıkacak
sonucun her iki devlet tarafından kabul edilmesi istenmişti. Sevr Antlaşma‐
sı’nın değiştirilmesine ve Trakya’nın Yunan egemenliğinden çıkmasına razı
276 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 11/22
olmayan Yunanistan, antlaşmaya yanaşmayacak ve kendilerine verilen va‐
atlerin yerine getirilmesini isteyecekti. Ortaya çıkan şartları kendi aleyhine
bulan Ankara Hükümeti de antlaşmaya imza atmaya yanaşmayacaktır.
İtilaf Devletleri de bu gelişmeler karşısında, Sevr Antlaşması’nın bazı
maddelerini değiştirme yoluna gidecek ve hem Yunanistan’dan hem de
Osmanlı ile Ankara Hükümeti’nden yeni şartlara ilişkin son kararlarını
vermelerini isteyecekti. Bağlı olduğu hükümetlerle görüşen temsilciler, su‐
nulan tekliflere olumlu cevap vermemişti. Tabi bu haliyle Anadolu’daki
çatışma ortamı da son bulmayacaktı.
Anadolu’daki sorunların çözümü, ancak Türk ordusunun Yunan işgali‐
ni durdurmasıyla gerçekleşebilecekti. 9 Eylül 1922 tarihinde Yunan ordusu‐
nun İzmir’den tamamen çıkarılmasıyla yeni bir sürece geçilmişti. Trak‐
ya’nın Yunan işgalinden kurtuluşu ancak Mudanya Mütarekesi’nin imza‐
sıyla mümkün olmuştu.
Yunan işgali altına giren Trakya, dönemin önemli gazetelerinden biri
olan İngiliz The Times gazetesine yansıyan şekliyle ele alınmış ve 1921 yılı
sonuna kadar olan kısım değerlendirilmeye çalışılmıştı.
The Times gazetesi Trakya’da yaşanan olaylı mümkün olduğunca Yu‐
nanistan lehine verme gayretindeydi. Bunun temel nedeni, İngiltere ile Yu‐
nanistan arasında Osmanlı Devleti’ne ait toprakların işgali konusunda yapı‐
lan işbirliğiydi. Paris Konferansı’nda Trakya ve İzmir’in Yunan işgaline
bırakılması yönünde alınan kararda İngiltere yönlendirici olmuş, The Times
gazetesi de İngiltere’yi destekler yazılara yer vermişti.
İngiltere, Anadolu coğrafyasında aktif olarak savaşan bir devlet değildi
ancak Boğazlar bölgesi ve İstanbul’daki mevcut durumunu korumak için
Yunanistan’a destek vermişti.
11/22 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 277
KAYNAKÇA
‐The National Archives, Public Record Office / LONDONPRO, T 172/1211, Al‐
lied Conference, 1921.
Kitap ‐ Makale ‐ Tez
‐Akın, Veysi, Trakya’nın Türklere Teslimi, Askeri Tarih Bülteni, Genelkurmay
Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, Ankara, 1996.
‐Alp, İlker, “Balkan Yarımadası’ndaki Gelişmeler”, Askeri Tarih Bülteni, Sayı 44,
Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, Ankara,
1998, ss.7‐30.
‐Armaoğlu, Fahir, “Hilafetin Dış Cephesi”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi,
Sayı 41, Cilt XIV, Temmuz 1998, ss. 347‐358.
‐Bayın, Bilgen, Milli Mücadele Döneminde Edirne (1918‐1922), Trakya Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Edirne, 2005.
‐Dilek, Mehmet Sait, “Paris Barış Konferansı’nda Yunan Talepleri ve Büyük
Güçlerin Tutumu”, Karadeniz Araştırmaları, Sayı 36, 2013, ss. 31‐42.
‐Osmanlı Belgelerinde Balkan Savaşları I, T.C. Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü
Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı, Yayın Nu.127, İstanbul, 2013.
‐Tansel, Selahattin, Mondros’tan Mudanya’ya Kadar, Cilt I, Milli Eğitim Basımevi,
İstanbul, 1991.
‐Bıyıklıoğlu, Tevfik, Trakya’da Milli Mücadele, Cilt I, Türk Tarih Kurumu Yayın‐
ları, Ankara, 1992.
‐Türk İstiklal Harbi II. Cilt Batı Cephesi 2. Kısım, Askeri Tarih Bülteni, Genelkur‐
may Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, Ankara, 1999.
‐Keleş, Zülal, “Cafer Tayyar Paşa” Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Cilt 15, Sayı
44, Temmuz 1999, ss. 529‐545.
‐Walker, Martin, Basının Gücü (Powers of the Press), Çeviren: Gülden Şen, Milliyet
Yayınları, İstanbul, 1999.
Süreli Yayınlar
‐The Daily Universal Register, January 1, 1785, Saturday, No. I.
‐The Times, “Thrace”, 23 June 1920, pg. 12.
‐The Times, “Thracian Frontiers”, 08 April 1920, pg. 6.
‐The Times, “Thracian Boundaries”, 24 April 1920, pg. 10.
‐The Times, “The Claims of Greece”, 15 January 1919, pg. 8.
‐The Times, “Some Turkish Problems”, 27 June 27, 1919, pg. 11.
‐The Times, “Some Turkish Problems”, 26 June 1919, pg. 10.
‐The Times, “Greece and Asia Minor”, 27 March 1919, pg. 7.
‐The Times, “Greece in Asia Minor”, 09 April 1919, pg. 8.
‐The Times, “Greeks in Asia Minor”, 22 April 1919, pg. 8.
‐The Times, “The Turk’s Case”, 27 June 1919, pg. 10.
‐The Times, “The Fate of Turkey”, 02 August 1919, pg. 8.
‐The Times, “The Turkish Question”, 28 October 1919, pg. 8.
‐The Times, “A Solution for Thrace”, 14 August 1919, pg. 10.
278 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 11/22
‐The Times, “Thrace Solution Under Discussion”, 02 September 1919, pg. 9.
‐The Times, “The Disposal of Thrace”, 08 March 1920, pg. 10.
‐The Times, “The Bulgarian Terms.”, 20 September 1919, pg. 11.
‐The Times, “Mr. Wilson’s Reply”, 26 February 1920, pg. 14.
‐The Times, “House of Commons”, 27 February 1920, pg. 8.
‐The Times, “Settlement of Thrace”, 25 February 1920, pg. 15.
‐The Times, “Constantinople”, 24 February 1920, pg. 12.
‐The Times, “Moslem Appeal for Turkey”, 24 December 1919, pg. 9.
‐The Times, “The Thracian Problem”, 01 April 1922, pg. 8.
‐The Times, “To Oust the Turk”, 01 April 1920, pg. 15.
‐The Times, “Plain Words to The Turks”, 19 March 1920, pg. 15.
‐The Times, “The Allies in Constantinople”, 19 March 1920, pg. 17.
‐The Times, “Giving The Turks a Chance”, 23 March 1920, pg. 13.
‐The Times, “Turkish Troops Checked”, 22 April 1920, pg. 15.
‐The Times, “Nationalist Outrages”, 25 March 1920, pg. 15.
‐The Times, “French Troops for Cilicia”, 22 May 1920, pg. 13.
‐The Times, “Thracian Unrest”, 05 May 1920, pg. 15.
‐The Times, “Thracian Turks’ Threat”, 25 May 1920, pg. 9.
‐The Times, “Turks Fire on Greeks”, 03 Jun 1920, pg. 15.
‐The Times, “Holding Off the Turks”, 22 June 1920, pg. 16.
‐The Times, “Turkey to Sign”, Friday, 23 July 1920, pg. 13.
‐The Times, “Greeks Occupy Adrianople”, 26 July 1920, pg. 14.
‐The Times, “Thrace Campaign Ended.”, 28 July 1920, pg. 15.
‐The Times, “Jafer Tayar Captured”, 29 July 1920, pg. 11.
‐The Times, “Bolshevist Aid for Turks”, 30 July 30, 1920, pg. 11.
‐The Times, “Turkey to Repress Kemal”, 31 July 1920, pg. 11.
‐The Times, “Thrace Under the Greeks”, 02 Aug 1920, pg. 7.
‐The Times, “The Greek Campaign”, 02 August 1920, pg. 9.
‐The Times, “Turkish Civil War”, 06 August 1920, pg. 9.
‐The Times, “Imperial and Foreign News Items”, 13 January 1921, pg. 9.
‐The Times, “The Treaty of Sevres”, 23 February 1921, pg. 6.
‐The Times, “Turks Present Their Case”, 24 February 1921, pg. 10.
‐The Times, “Turkish and Greek Claims”, 25 February 1921, pg. 9.
‐The Times, “Turks and Greeks”, 25 February 1921, pg. 10.
‐The Times, “Peace Delays”, 26 February 1921, pg. 10.
‐The Times, “Message from Foch”, 28 February 1921, pg. 10.
‐The Times, “Near Eastern Deadlock”, 03 March 1921, pg. 9.
‐The Times, “Greeks and Turks”, 05 March 1921, pg. 9.
‐The Times, “Anglo‐Hellenic League on Thrace”, 11 March 1921, pg. 9.
‐The Times, “Remaking A Treaty”, 11 March 1921, pg. 10.
‐The Times, “Terms for The Turks”, 12 March 1921, pg. 10.
‐The Times, “Near East Peace”, 14 March 1921, pg. 11.
‐The Times, “Turkish Prince Joins Nationalists”, 02 May 1921, pg. 7.
‐The Times, “Trouble Brewing in Thrace”, 13 May 1921, pg. 9.
11/22 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 279
‐The Times, “Allied Note to Greece”, 21 June 1921, pg. 9.
‐The Times, “The Near Eastern Problem”, 05 November 1921, pg. 11.
‐The Times, “No Mediation”, 27 June 1921, pg. 10.
‐The Times, “Greek Withdrawal”, 30 June 1921, pg. 9.
‐The Times, “Turks Surprised by Greeks”, 05 July 1921, pg. 9.
‐The Times, “Near East Peace Prospects”, 03 December 1921, pg. 9.
‐The Times, “Balkan Politics”, 05 December 1921, pg. 9.
‐The Times, “Thrace Under the Greeks”, 30 August 1921, pg. 7.
‐The Times, “Peace with Turkey”, 28 November 1921, pg. 6.
‐The Times, “The Near East”, 22 December 1921, pg. 6.
‐The Times, “Greek Desire for Peace”, 20 January 1922, pg. 9.
‐The Times, “Turkish Aims in Thrace”, 30 December 1921, pg. 7.
‐The Times, “A Signatory of the Telegram”, 23 June 1920, pg. 12.
İnternet Kaynakları
‐http://www.lib.uchicago.edu/e/collections/maps/kiepert/, (05.06.2019).
‐http://www.promacedonia.org/en/dr/dr_30‐40_en.htm, (05.06.2019).
‐https://www.britannica.com/topic/Vlach, (29.07.2019).
280 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 11/22
EKLER
Ek 1: Ek 2:
11/22 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 281
Ek 3: Ek 4:
282 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 11/22
top related