anadolu‟nun Ġslamlaġma sÜrecĠnde dÂru‟l...
TRANSCRIPT
ANADOLU‟NUN ĠSLAMLAġMA SÜRECĠNDE
DÂRU‟L-HADĠSLER
08-09 Eylül 2012 ÇANKIRI / TÜRKĠYE
__________________________________________________________
EkremYÜCEL*
COĞRAFĠ MERKEZLERĠ BAKIMINDAN
DARU‟L-HADĠSLER
GiriĢ
Sistemli ve fonksiyonel anlamdaki hadis ihtisas medreseleri, kendinden
önce birkaç örnek olmakla birlikte, Nûriyye Dâru‟l-Hadîsi ile baĢlamaktadır. Bu
itibarla mezkûr müessese, dâru'l-hadîslerin miladı olarak kabul edilip, kendinden
sonra vücut bulmuĢ olan aynı türdeki kurumların açılmasına da örnek teĢkil et-
miĢtir.1 Siyasî, dînî ve ilmî pek çok sebebin neticesinde tesis edilen bu ilim ve
kültür kurumları,2 ilk dâru'l-hadîse ev sahipliği yapan ġam'dan baĢlamak suretiy-
le, müslümanların yaĢadığı diğer bölgelerde de sayıca artarak devam etmiĢtir.
Bu tebliğdeki amaç; farklı coğrafî merkezlerdeki dâru'l-hadîslerin ayrı ayrı
ele alınarak incelenmesi, müderrisleri veya müfredatı gibi muhtelif konu baĢlıkla-
rı değil, coğrafî merkezlerine vurgu yapılmasıdır. Bu itibarla aynı coğrafî mer-
kezde bulunan dâru'l-hadîslerden önemli görülenler hakkında bilgi verilerek,
diğerleri sadece ismen zikredilecektir. Hatta Ġstanbul örneğinde olduğu gibi,
sayının çokluğu nedeniyle, bazen de tespit edilenlerden sadece birkaçına iĢaret
etmekle yetinilecektir.
Dâru'l-Hadîslerin coğrafî merkezlerinin tespitinin yapılmasıyla, Ģehir ve
bölgelerin tarihi süreçte üstlendikleri ilim ve kültür merkezi olma özelliği yansı-
tılmıĢ olacaktır. Bununla beraber, hadis ve sünnet malzemesinin anlaĢılması,
yorumlanması ve tedrisine karĢı gösterilen gayretler ortaya çıkarılmıĢ olacaktır.
Zira müslümanların yaĢadığı hemen her yerde mezkûr kurumun tesis edildiği
görülmektedir.
Bu çalıĢmada dâru'l-hadîslerin coğrafî merkezleri;
* ArĢ. Gör., Fırat Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Hadis Anabilim Dalı. 1 Bu konudaki görüşler için tebliğdeki Nûriyye Dâru'l-Hadisi kısmına bakınız. 2 Tarafımızdan kaleme alınan "Dâru’l-Hadîslerin Doğuşunu Hazırlayan Sebepler" isimli bir
makale yayınlanmak üzere, Hadis Tetkikleri Dergisine gönderilmiştir.
ANADOLU’NUN İSLAMLAŞMASINDA DARU’L-HADİSLER
166
A. Ortadoğu ve Arap Yarımadası,
B. Anadolu,
C. Balkanlar
Ģeklinde üç baĢlık halinde ele alınmıĢtır. Bu tasnifin akabinde Orta Asya,
Ġran ve Hint Alt Kıtası gibi müslümanların yaĢadığı diğer bölgelerde tesis edilmiĢ
olan dâru'l-hadîs müessesesi yok mudur? Ģeklinde bir sorunun gündeme gelmesi
muhtemeldir. Kanaatimiz ve öngörümüz adı geçen diğer coğrafî merkezlerde de
dâru'l-hadîslerin kurulmuĢ olduğu yönündedir. Nitekim Delhi'de Rahmaniye
Dâru'l-Hadîsi'nin olduğu, MiĢkâtu‟l-Mesâbîh'in Ģerhi olan Mir‟âtu‟l-Mefâtîh
müellifi Mübârekfûrî'nin burada öğrencilik ve hocalık yaptığı bilinmektedir.3
Ancak zikri geçen bölgelerin ayrıca ve derinlemesine çalıĢılması neticesinde daha
sağlıklı bilgilerin ortaya çıkacağı da muhakkaktır. Bunun içinse ek çalıĢmalara
ihtiyaç duyulmaktadır. Bu itibarla mezkûr bölgeler çalıĢmanın kapsamı dıĢında
bırakılmıĢtır. Netice itibariyle, tebliğde ele alınan bölgelerin dâru'l-hadîslerin
nihâî merkezleri olmadığı, müslümanların yaĢadığı diğer bölgelerin de muhtemel
birer merkez oldukları gerçeği göz önünde bulundurulmalıdır. Burada serdedilen
görüĢlerin, ulaĢabildiğimiz kaynakların değerlendirilmesi neticesi olduğu dikkate
alınmalıdır.
Konunun anlaĢılabilmesi için izaha muhtaç olan diğer bir husus da, ele
alınan kurumlardan bazılarının dâru'l-hadîs olarak kabul edilip edilemeyeceği
meselesidir. Zira aynı kurum hakkında farklı kaynaklarda muhtelif bilgiler yer
almaktadır. Söz gelimi Baybars'ın ġam'da tesis ettirdiği Zâhiriyye'nin genel müf-
redatlı bir medrese mi? yoksa dâru'l-hadîs mi? olarak ele alınacağıdır. Çünkü
hakkındaki bilgiler farklılık arz etmektedir. ġam bölgesindeki dâru‟l-hadîsler
hakkında temel kaynaklardan biri olan Nuaymî‟nin ed-Dâris isimli eserinde
Zâhiriyye, dâru‟l-hadîsler içerisinde değil genel medreseler arasında ele alınmak-
tadır.4 Bununla beraber, bazı tabakât ve tarih kitapları, ġam Zâhiriyye Dâru‟l-
Hadîsi'nde meĢihatlık görevini üstlenen zevattan bahsetmektedir.5 Bu konuda
takip edeceğimiz metot, hakkında dâru'l-hadîs kaydı olan her müessesenin bu
kategori içerisinde mütalaa edilmesidir. Osman Ergin, bu konuda "Ġstanbul med-
reseleri arasında evvelce dâru‟l-hadîs iken sonraları terk edilmiĢ olan bulunaca-
ğı gibi evvelce dâru‟l-hadîs değilken sonradan dâru‟l-hadîs olanlar da buluna-
caktır"6 Ģeklinde bir değerlendirmede bulunmaktadır. Ayrıca Çankırılı Mustafa
Efendi'nin Ġstanbul'da, Edirne Kapısı haricinde Eski NiĢancılarda bulunan dâru‟l-
3 Ebu’l-Hasan Ubeydullah b. el-Allâme Muhammed Abdusselâm el-Mubârekfûrî (v. 1414),
Mişkâtu’l-Mesâbîh maa Şerhihi Mir’âtu’l-Mefâtîh, İdâretü’l-Buhûsi’l-İslamiyye, Hindistan, 1984, C. 1, s. 9 (Mukaddime).
4 Bkz. Nuaymî (v. 978), Abdulkâdir b. Muhammed ed-Dımeşkî, ed-Dâris fî Târîhi’l-Medâris, Fihristleri Hazırlayan, İbrâhîm Şemseddîn, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 1990, C. I, s. 263 vd.
5 Örnek olarak Bkz. İbnu’l-Imâd Şihâbuddîn Ebi’l-Felâh Abdulhay b. Ahmed b. Muhammed el-Akrî el-Hanbelî ed-Dımeşkî (v. 1089), Şezerâtu’z-Zeheb fî Ahbâri Men Zeheb, Tahkik Abdulkâdir el-Arnâût ve Mahmûd el-Arnâût, Dâru İbn Kesîr, Dımeşk 1991, C. 7, s. 700.
6 Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi, Eser Matbası, İstanbul 1977, C. 2, s. 141.
ANADOLU’NUN İSLAMLAŞMASINDA DARU’L-HADİSLER
167
hadîsi daha sonra NakĢibendi tekkesine tahvil edilmiĢtir.7 Kanaatimiz, Osman
Ergin'in Ġstanbul medreseleri için sarfettiği görüĢlerin diğer coğrafî merkezlerde-
ki kurumlar için de geçerli olduğu yönündedir.
A. Ortadoğu ve Arap Yarımadası
1. ġam
Gerek tesis edilen ilk dâru'l-hadîs medresesine mekân olması, gerekse si-
nesinde çok sayıda hadis ihtisas medresesini barındırmasından dolayı, hiç Ģüphe-
siz bu merkezlerin baĢında ġam Ģehri gelmektedir. Burada çok sayıda dâru'l-
hadîs medresesi inĢa edilmiĢtir. Önemli olduğu düĢünülen birkaçı hakkında bilgi
verilerek diğerleri ismen zikredilecektir.
Bunlardan en önemlisi Nûriyye Dâru'l-Hadîsi'dir. Zira kendinden önce
birkaç örnek olmakla birlikte, Nureddîn Mahmûd Zengi tarafından ġam'da 563
yılında8 inĢa ettirilen bu müessese, türünün ilk örneği olarak kabul edilmektedir.
9
ĠĢlevsel ve fonksiyonel olması, resmî ve devlet eliyle açılması ve devamlılık
göstermesi gibi birçok hususiyeti bunda etkili olmuĢtur.10
Ġslam dünyasındaki
dâru‟l-hadîsler, adı geçen kurumun tesisinden sonra çoğalmıĢtır.11
Bânisine
nisbetle Nûriyye Dâru‟l-Hadîsi diye meĢhur olan medrese, Dâru‟s-Sünne olarak
da bilinmektedir.12
Bu dâru‟l-hadîsin meĢihatlığını ilk olarak Ġbn Asâkir üstlen-
7 Fındıklılı İsmet Efendi, Tekmiletü’ş-Şakaik fî Hakk-ı Ehli’l-Hakaik, Haz. Abdulkadir Özcan,
çağrı yayınları, İstanbul, 1989, s 399. 8 Ahmed Çelebi, İslam’da Eğitim Öğretim Tarihi, Trc. Ali Yardım, Damla Yayınları, İstanbul
1983, s. 121. 9 İbnü’l-Esîr (v. 630), Ali b. Ebi’l-Kerem Muhammed b. Muhammed b. Abdulkerim b. Abdu’l-
Vâhid eş-Şeybânî el-Cezerî, et-Târîhu’l-Bâhir fi'd-Devleti'l-Atabekiyye, Tahkik, Abdulkâdir Ahmed Tuleymat, Dâru’l-Kütübi’l-Hadîse, Kahire 1963, s. 172; Ebu Şâme (v. 665), Şihâbuddîn Abdurrahman b. İsmâîl b. İbrâhîm b. Osman el-Makdisî ed-Dımeşkî eş-Şâfiî, Kitâbu’r-Ravdateyn fî Ahbâri’d-Devleteyn en-Nûriyye ve’s-Salâhiyye, Tahkik, İbrâhîm Şemseddîn, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 2002, C. 1, s. 107; Muhyiddîn Ebi Muhammed Abdulkâdir b. Muhammed b. Muhammed b. Nasrullah b. Sâlim b. Ebi’l-Vefâ el-Kureşî el-Hanefî (v. 775), el-Cevâhiru’l-Mudiyye fî Tabakâti’l-Hanefiyye, Tahkik, Abdulfettâh Muhammed el-Halû, Hicr, Cîze (Kahire) 1993, C. 3, s. 440; Takiyuddîn Ahmed b. Ali el-Makrîzî (v. 845), el-Mevâiz ve’l-İ’tibâr bi Zikri’l-Hıtati ve’l-Âsâr Hıtatu’l-Makrîziyye, Tahkik, Medîha Şarkâvî ve Muhammed Zînehum, Mektebetü’l-Medbûlâ, Kâhire 1998, C. III, s. 468; Gaytî (v. 981), Necmüddîn Ebu’l-Mevâhib Muhammed b. Ahmed, el-Ferâidu’l-Muntazama, Ankara Üniversitesi DTCF Kütüphanesi, İsmail Saib Sencer kısmı, No: 4384, Vr. 3a; Muhammed Kürd Ali, Hıtatu’ş-Şâm, Mektebetü’n-Nûrî, Dımeşk 1983, C. 6, s. 73; Muhammed Edîb Âli Takiyuddîn el-Huseynî, Kitabu Müntehabâti’t-Tevârîhi li Dımeşk, Takdim, Kemâl Süleyman es-Salîbî, Dâru’l-Âfâki’l-Cedîde, Beyrut 1979, C. 3, s. 941; Muhammed Süheyl Takkûş, Târîhu’z-Zengiyyîn fi’l-Musul ve Bilâdi’ş-Şâm, Dâru’n-Nefâis, Beyrut 1999, s. 414.
10 Bkz. Muhammed Ebu’l Ferec el-Hatîb el-Hasenî, İtina ve tamamlama, Muhammed Mucîr el-Hatîb el-Hasenî, Dâru’s-Sünne Dâru’l-Hadisi’n-Nûriyye bi Dımeşk Târîhuha ve Terâcimu Şuyûhiha, Dâru’l-Beşâir, Dımeşk 2002, s. 27-29.
11 Kürd Ali, Hıtatu’ş-Şâm, C. 6, s. 71; Ali Muhammed es-Sallâbî, ed-Devletü’z-Zengiyye, Dâru’l-Marife, Beyrut 2007, s. 313.
12 Bu dâru’l-hadîs hakkında müstakil olarak kitap telif eden Ebul Ferec el-Hatib el-Hasenî’nin eserinin adı bizzat buna delalet etmektedir. Bkz. el-Hasenî, Dâru’s-Sünne Dâru’l-Hadîsi’n-Nûriyye, s. 50.
ANADOLU’NUN İSLAMLAŞMASINDA DARU’L-HADİSLER
168
miĢtir.13
Zengi döneminde burası, ġam‟daki yegâne dâru‟l-hadîs olarak kalmıĢ-
tır.14
Nûriyye Dâru‟l-Hadîsi'nde ilk meĢihatlık görevini üstlenen Ġbn Asâkir'den
sonra kendi soyundan gelenlerin bu vazifeyi îfâ ettikleri görülmektedir. Bundan
sonra ise Ġbn Kesîr, Mizzî ve Ġbnü‟l-Attâr gibi önemli simalar müderris olarak
görev yapmıĢtır.15
ġam'da tesis edilen önemli hadis ihtisas medreselerinden biri de EĢrefiyye
Dâru‟l-Hadîsi'dir. ġöhretine binaen bu kurum hakkında da bilgi vermek gerek-
mektedir. Kurucusu Eyyubî hükümdarlarından, el-Melik el-EĢref Muzafferuddîn
Mûsâ b. el-Adil‟dir (v. 635). O, özellikle Ehl-i Hadise karĢı çok cömert davran-
mıĢ; Ehl-i Hadis için, biri Kasiyon dağının yamaçlarında diğeri de Ģehrin içinde
ġâfiîler için yaptırdığı dâru‟l-hadîs olmak üzere iki farklı ihtisas medresesi16
inĢa
ettirmiĢtir. Bunlardan Ģehrin içinde olduğu söylenen Dâru‟l-Hadîsi‟l-EĢrefiyye el-
Cevvâniyyedir.17
Yapımına 628 yılında baĢlanan EĢrefiyye Dâru‟l-Hadîsi 630
yılında tamamlanarak,18
Ģaban ayının bir gece yarısında ġam kalesinin yanında
açılmıĢtır.19
Takiyuddin Ġbnu‟s-Salâh da müderrislik görevini üstlenerek, hadis
imlâ ettirmeye baĢlamıĢtır.20
Melik EĢref, mezkûr müessesenin yıllarca ayakta
kalmasını sağlayacak vakıflarla birlikte Hz. Peygamberin na‟linini de buraya
vakfetmiĢtir.21
Ancak buradaki, na‟lin sadece sol teki idi. Sağ teki ise Dimâğiyye
medresesinde idi.22
Bu hadis ihtisas medresesinde Ġbnu‟s-Salâh'dan baĢka ġihâbuddîn Ebû
ġame Abdurrahman b. Ġsmâîl el-Makdisî (v. 665), Yahyâ b. ġeref en-Nevevî (v.
677), Kemâleddîn Muhammed b. Ali b. Abdulvâhid ez-Zemlekânî (v. 727),
Kemâleddîn Ahmed b. Muhammed Ġbnu‟Ģ-ġerîĢî (v. 718), Cemâleddîn Yûsuf b.
ez-Zekî el-Mizzî (v. 742), Takiyuddîn es-Subkî (v. 756), Tâcuddîn Ebû Nasr
Abdulvehhâb b. Ali es-Subkî (v. 771), Sırâcuddîn Ömer b. Arslan el-Bulkînî (v.
13 en-Nuaymî (v. 978), ed-Dâris, C. I, s. 74-75. 14 es-Sallâbî, ed-Devletü’z-Zengiyye, s. 314-315. 15 Müderris listesi için Bkz. el-Hasenî, Dâru’s-Sünne Dâru’l-Hadîsi’n-Nûriyye, s. 167 vd. 16 İmâduddîn Ebu’l-Fidâ İsmâîl b. Ömer b. Kesîr el-Kureşî ed-Dımeşkî (v. 774), el-Bidâye ve’n-
Nihâye, Tahkik, Abdullah b. Abdulmuhsin et-Türkî, Dâru Hicr, yy. 1998, C. 17, s. 231-232. 17 Muhammed Edîb, Müntehabât, C. 3, s. 938. 18 Celâleddîn Abdurrahman es-Suyûtî (v. 911), Târîhu’l-Hulefâ, Dâru İbn Hazm, Beyrut 2003, s.
362; Muhammed Edîb, Müntehabât, C. 3, s. 938; Muhammed Mutî’ el-Hâfız, Dâru’l-Hadîsi’l-Eşrefiyye bi Dımeşk, Takdim, el-Mühendis Muhammed Bedruddîn el-Hasenî, Dâru’l-Fikr, Dımeşk 2001, s. 23.
19 İbn Kesîr (v. 774), el-Bidâye, C. 17, s. 202; Ayrıca Zehebî (v. 748), burada Buharî'nin okunduğunu belirtmektedir. Bkz. Şemseddîn Ebi Abdullah Muhammed b Ahmed b. Osman ez-Zehebî (v. 748), Târîhu’l-İslâm ve Vefeyâtu’l-Meşâhîr ve’l-A’lâm, Tahkik, Beşşâr Avvâd Ma’rûf, Dâru’l-Garbi’l-İslâmî, Beyrut 2003, C 13, s. 660.
20 en-Nuaymî (v. 978), ed-Dâris, C. I, s. 16. 21 İbn Kesîr (v. 774), el-Bidâye, C. 17, s. 232. 22 Muhammed Edîb, Müntehabât, C. 3, s. 938.
ANADOLU’NUN İSLAMLAŞMASINDA DARU’L-HADİSLER
169
805), Ġsmâîl b. Ömer Ġbn Kesîr (v. 774) gibi önemli Ģahsiyetler müderrislik
yapmıĢtır.23
Zaman içerisinde değiĢik felaketler yaĢamıĢ olan bu güzide kurum, Yûsuf
el-Beybânî el-Mağribî ve oğlu Ģeyh Bedreddîn el-Hasenî vasıtasıyla varlığını
korumuĢtur.24
Bu müessese 1954 yılında ise Ġ‟dâdiyye Dâri'l-Hadîsi'n-Nebeviyye
ismiyle i'dâdi bir mektep olmuĢtur.25
Günümüz de varlığını bu Ģekilde devam
ettirmektedir.
Yine Melik EĢref'in tesis ettirdiği diğer bir ihtisas medresesi de Dâru‟l-
Hadîsi‟l-EĢrefiyyeti‟l-Berrâniyye'dir. ġam'ın dıĢında, Kasiyon dağının eteğinde,
Vezir Takiyuddîn Tevbe b. Ali et-Tikrîtî‟nin türbesi yönünde, Yezid nehrinin
kıyısında yer almaktadır.26
Kapısının üzerindeki taĢta yer alan vakfiyesinden 634
yılında inĢa edildiği anlaĢılmaktadır.27
Melik EĢref, mezkûr dâru‟l-hadîsi, Hanbe-
lî muhaddislere28
ve ġam‟da Hanbelî kadılık görevini üstlenen herkese vakfede-
rek,29
Hâfız Cemâleddîn Abdullah b. Takiyuddîn Abdulğani el-Makdisî‟yi mü-
derris olarak atamıĢtır.30
Zikri geçen müesseselerden baĢka,Urviyye, Bahâiyye, Kalânisiyye,
Sükkeriyye, ġukayĢakiyye, Kûsiyye, Hımsıyye, Devâdâriyye, Sâmerriyye,
Nâsıriyye (el-Berrâniyye), Fâdıliyye, Kerevvesiyye, Nefîsiyye, Dıyâiyye31
ve
Zâhiriye Dâru‟l-Hadîsi32
de ġam'da inĢa edilmiĢtir.
Mezkûr Ģehirde dâru'l-hadîs yaptırma geleneği, Osmanlı döneminde de
devam ettirilmiĢtir. Nitekim ġeyhülislam Feyzullah Efendi, Emevi camiinin içe-
risinde ders halkası diyebileceğimiz bir dâru'l-hadîs açtırmıĢtır. Hadiste mutkin
olan bir muhaddisin, yevmi 40 akçe ile burada kütüb-i sitte ve sair müellefât-ı
mütedâvileyi okutmasını Ģart koĢmuĢtur.33
2. Halep
23 Müderris listesi için Bkz. Mutî’ el-Hâfız, Dâru’l-Hadîsi’l-Eşrefiyye, s. 74-254. Bu dâru’l-hadîsin
müderris listesini Nuaymî de vermiştir. Ancak verilen listeye göre oldukça muhtasar sayılır. Bkz. en-Nuaymî (v. 978), ed-Dâris, C. I, s. 16-34.
24 Kürd Ali, Hıtatu’ş-Şâm, C. 6, s. 72. 25 Kuruluş aşamasındaki gelişmeler ve üyeler için Bkz. Mutî’ el-Hâfız, Dâru’l-Hadîsi’l-Eşrefiyye,
s. 293-299. 26 en-Nuaymî (v. 978), ed-Dâris, C. I, s. 36; Muhammed Edîb, Müntehabât, C. 3, s. 939-940. 27 Abdulkâdir Bedrân, Münâdemetü’l-Etlâl ve Müsâmeratü’l-Hayâl, Mec’meu’l-Arabî, Beyrut
1986, s. 33. 28 Bedrân, Münâdemetü’l-Etlâl, s. 33. 29 Muhammed Edîb, Müntehabât, C. 3, s. 939-940. 30 en-Nuaymî (v. 978), ed-Dâris, C. I, s. 36. 31 Şam'da tesis edilmiş dâru'l-hadisler için Bkz. en-Nuaymî (v. 978), ed-Dâris, C. I, s. 15 vd.;
Kürd Ali, Hıtatu’ş-Şâm, C. 6, s. 71 vd.; Bedrân, Münâdemetü’l-Etlâl, s. 24 vd.; Muhammed Edîb, Müntehabât, C. 3, s. 938 vd.; Ayrıca ülkemizde de bu konuyla ilgili bir yüksek lisans tezi hazırlanmıştır. Bkz. Hikmet Atan, Dâru’l-Hadis Müessesesinin Ortaya Çıkışı ve İlk Dönem Dımaşk Dâru’l-Hadisleri, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 1993.
32 Zahiriyye ile ilgili açıklama daha önce yapılmıştı. Ancak örnek olarak Bkz. İbn Kesîr (v. 774), el-Bidâye, C. 18, s. 260.
33 VGA, Feyzullah Efendinin Vakfiye Örneği, Defter No: 2225, Sıra No: 46, s. 92.
ANADOLU’NUN İSLAMLAŞMASINDA DARU’L-HADİSLER
170
Halep'te de Nureddîn Mahmûd'a nisbet edilen bir dâru‟l-hadîs mevcuttur.
Bânisine nispetle Nûriyye Dâru'l-Hadîsi demek mümkündür. Burası hadîs tedrisi
için vakfettiği Halep camiindeki zaviyeden baĢkadır.34
Ancak nerede olduğu
bilinmemektedir.35
Ayrıca kâdu‟l-kudât Ġbn ġeddâd Bahâuddin Ebû‟l-Iz Yûsuf b. Râfi‟ b.
Temîm el-Esedî e-Halebî eĢ-ġâfiî de Halep'te, önce bir medrese, yanına dâru‟l-
hadîs ve ikisinin arasına da türbe yaptırmıĢtır.36
Böylece, ilmin bereketinden, hem
yaĢarken hem de vefat edince faydalanmayı ummuĢtur. Bu yüzden insanlar, tür-
besinin iki ravza arasında olduğunu söylemiĢlerdir.37
Zahîruddîn b. el-Acemî'nin, Ġbn ġeddâd Dâru‟l-Hadîsi'nin kurbunda inĢa
ettirdiği dâru'l-hadîs,38
Nureddîn Mahmûd ez-Zengi‟nin nâibi olan Meciduddîn
b. ed-Dâye‟nin (v. 565) Haleb‟de inĢa ettirdiği dâru‟l-hadîs,39
Ümmü‟l-Meliki‟s-
Sâlih Ġsmâîl b. Nureddîn Mahmûd'un, hankâh‟ında açtırdığı dâru‟l-hadîs,40
Ebû
Ġshâk Ġbrâhîm b. Yûsuf b. Ġbrâhîm b. Abdulvâhid b. Mûsâ b. Ahmed b. Muham-
med b. Ġshâk b. Muhammed el-Vezir el-Kıftî‟nin Haleb‟in dıĢında el-Firdevs
yönünde inĢa ettirdiği dâru‟l-hadîsi41
ve BeklemiĢ‟in kâtibi olan Muhammed b.
es-Seyyid Hamza'nın, evinden tahvil edilen dâru‟l-hadîs42
Halep'te tesis edilmiĢ
diğer ihtisas medreseleridir.
3. Musul
Dâru'l-Hadîslerin coğrafî merkezlerinden biri de Musul Ģehridir. Burada
kurulan hadis ihtisas medreselerinden biri Muzafferiyye Dâru‟l-Hadîsi'dir. Mu-
sul‟da Babu‟l-Ezan yakınlarında inĢa ettirilmiĢtir.43
Bânisi, Sahibu Erbil (Erbil'in
Yöneticisi) denilen Gökbörü44
b. Ali b. Bektekin b. Muhammed es-Sultan el-
Meliku‟l-Muazzam Muzafferuddîn Ebû Saîd b. Zeyneddîn Ebî‟l-Hasan Ali Kü-
çük et-Türkmânî‟dir (v. 630).45
34 es-Sallâbî, ed-Devletü’z-Zengiyye, s. 314. 35 Sıbt İbni’l-Acemî el-Halebî (v. 884), Kunûzu’z-Zeheb fî Târîhi’l-Haleb, Tahkik, Şevkî Şa’s ve
Fâtih el-Bekkûr, Dâru’l-Kalem, Haleb 1996, C. 1, s. 377. 36 İbnu’l-Imâd (v. 1089), Şezerâtu’z-Zeheb, C. 7, s. 276. 37 İbnu’l-Acemî (v. 884), Kunûzu’z-Zeheb, C. 1, s. 294. 38 İbnu’l-Acemî (v. 884), Kunûzu’z-Zeheb, C. 1, s. 378. 39 es-Sallâbî, ed-Devletü’z-Zengiyye, s. 314. 40 es-Sallâbî, ed-Devletü’z-Zengiyye, s. 315. 41 İbnu’l-Acemî (v. 884), Kunûzu’z-Zeheb, C. 1, s. 379. 42 İbnu’l-Acemî (v. 884), Kunûzu’z-Zeheb, C. 1, s. 380. 43 İbnu’l-Mustevfâ Şerefuddîn Ebil’l-Berekât el-Mubârek b. Ahmed el-Lahmî el-Erbilî (v. 637),
Târîhu Erbil Nebâhatu’l-Beledi’l-Hâmil Bimen Veradehu Mine’l-Emâsil, Tahkik, Sâmî b. es-Seyyid Hamâs es-Sakâr, Dâru’r-Reşîd, Irak 1980 (2), C. 1, s. 168.
44 İnceleyebildiğimiz kaynaklarda muhakkiklerin bu kelimenin okunuşunda zorlandıkları görülmektedir. Zira harekeli olan metinlerde kûkubûrî ( سِر ِّي .şeklinde harekelenmiştir (وُكْوُكثُْكSafedî ise bu kelimenin anlamını da vererek (وْوثْس َهْؼٌَاٍُك الزئة اْْلَْصَسق) manası gök renkli kurt, demektedir. Bu izaha binaen isim, Gökbörü şeklinde okunmuştur. Bkz. Salâhaddîn Halîl b. Aybek es-Safedî (v. 764), el-Vâfî bi’l-Vefeyât, Tahkik, Ahmed el-Arnâût ve Türkî Mustafâ, Dâru İhyâi’t-Turâsi’l-Arabî, Beyrut, 2000, C. 24, s. 283.
45 ez-Zehebî (v. 748), Târîhu’l-İslâm, C. 13, s. 930.
ANADOLU’NUN İSLAMLAŞMASINDA DARU’L-HADİSLER
171
Musul‟da tesis edilen ihtisas medreselerinden bir diğeri de Muhâciriyye
Dâru‟l-Hadîsi'dir. Kurucusu ise Ebû‟l-Kâsım Ali b. el-Muhâcir b. Ali‟dir.46
Bânisine nispetle Muhâciriyye Ģeklinde isimlendirilmiĢtir. Hakkındaki bilgiler,
burada müderrislik yapan, Ebû Ġshâk Ġbrâhîm b. el-Muzaffer b. Ġbrâhîm b. Mu-
hammed b. Ali b. Selman el- Vâiz el-Harbî‟nin (v. 622)47
biyografisinde zikre-
dilmekten ibarettir.
4. Erbil
Hadis ihtisas medreselerinin merkezlerinden biri de Erbil'dir. Ġzah sade-
dinde olduğumuz bu merkezde de Muzafferiyye Dâru‟l-Hadîsi tesis edilmiĢtir.
Vâkıfı, Musul‟da tesis edilen ve aynı isimle anılan ihtisas medresesinin de kuru-
cusu olan Sahibu Erbil (Erbil'in Yöneticisi) Muzafferuddîn Ebû Saîd'dir.48
Bu
medrese h. 594 yılında yapımı tamamlanarak hizmete açılmıĢtır. Bundan dolayı
Muzafferiyye Dâru‟l-Hadîsleri, Ġslam dünyasında tesis edilmeye baĢlayan bu
türün en eski örneklerinden biri addedilmektedir.49
5. Kâhire
Kâhire'de, tespit edebildiğimiz üç dâru'l-hadîs medresesi tesis edilmiĢtir.
Bunlardan en meĢhur olanı hiç Ģüphesiz, Eyyûbî hükümdarlarından Sultan Melik
el-Kâmil'in Kâhire'deki iki saray arasında50
ve el-Muazziyye51
denilen yerde
62152
veya 622 yılında53
yaptırdığı Kâmiliyye Dâru'l-Hadîsi'dir. Burayı hadîsle
iĢtigal edenlerle ġafiî fukahaya vakfetmiĢtir. MeĢihatlık görevine, ilk olarak, el-
Hâfız Ebû‟l-Hattâb Ömer b. el-Hasan b. Ali b. Dıhye getirilmiĢtir.54
ĠnĢa ediliĢ
tarihi itibariyle Kâmiliyye, Kâhire‟deki ilk, Ġslam dünyasındaki ikinci dâru‟l-
hadîs55
olarak değerlendirilmiĢtir. Ancak diğer coğrafî merkezlerde tanıtılan
dâru‟l-hadîslerin bânisi ve yapılıĢ tarihleri dikkate alınınca Ġslam dünyasında
tesis edilen ikinci dâru‟l-hadîs olduğu yönündeki bilginin tashihe muhtaç olduğu
görülmektedir. Zira ilk dâru‟l-hadîs bânisi olan Nureddîn Zengi'nin Halep'te de
46 İbnu’l-Mustevfâ (v. 637), Târîhu Erbil, C. 1, s. 155. Ancak taradığımız kaynaklarda, ismi
dışında vâkıf hakkında herhangi bir bilgi tespit edemedik. 47 İbnu’l-Mustevfâ (v. 637), Târîhu Erbil, C. 1, s. 155; Abdurrahman b. Ahmed İbn Receb (v.
795), ez-Zeylu alâ Tabakâti’l-Hanâbile, Tahkik, Abdurrahman b. Süleyman el-Useymîn, Mektebetü Abîkân, Riyâd 2005, C. 3, s. 319; ez-Zehebî (v. 748), Târîhu’l-İslâm, C. 13, s. 699; İbnu’l-Imâd (v. 1089), Şezerâtu’z-Zeheb, C. 7, s. 175.
48 İbnu’l-Mustevfâ (v. 637), Târîhu Erbil, C. 1, s. 144. 49 İbnu’l-Mustevfâ (v. 637), Târîhu Erbil, C. 2, s. 196 (talik). 50 el-Makrîzî (v. 845), Hıtatu’l-Makrîziyye, C. III, s. 467; ez-Zehebî (v. 748), Târîhu’l-İslâm, C. 13,
s. 631; Cemaleddîn Ebi’l-Mehâsin Yûsuf b. Tefrî Berdî el-Atâbekî (v. 874), en-Nucûmu’z-Zâhira fî Mulûki Mısır ve’l-Kâhire, Tadim ve Talik, Muhammed Hüseyin Şemseddîn, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 1992, C. 6, s. 228.
51 Gaytî (v. 981), el-Ferâidu’l-Muntazama, Vr. 3a. 52 ez-Zehebî (v. 748), Târîhu’l-İslâm, C. 13, s. 631; es-Safedî (v. 764), el-Vâfî bi’l-Vefeyât, C. 1, s.
158; es-Suyûtî (v. 911), Târîhu’l-Hulefâ, s. 358; İbn Kesîr (v. 774), el-Bidâye, C. 17, s. 129. 53 el-Makrîzî (v. 845), Hıtatu’l-Makrîziyye, C. III, s. 467. 54 el-Makrîzî (v. 845), Hıtatu’l-Makrîziyye, C. III, s. 468. 55 el-Makrîzî (v. 845), Hıtatu’l-Makrîziyye, C. III, s. 467-468; Gaytî (v. 981), el-Ferâidu’l-
Muntazama, Vr. 3a.
ANADOLU’NUN İSLAMLAŞMASINDA DARU’L-HADİSLER
172
inĢa ettirdiğini daha önce zikretmiĢtik. Aynı Ģekilde Musul ve Erbil'de açılan
Muzafferiyye Dâru‟l-Hadîsleri'nin de tarihî olarak öncelikleri anlaĢılmaktadır.
Kâhire'de tesis edilmiĢ ikinci hadis ihtisas medresesi ise Melik Zahir
Baybars‟ın iki saray arasına56
inĢa ettirdiği Zâhiriyye Dâru‟l-Hadîsi'dir. 660 yı-
lında yapımına baĢlanan medrese, 662 yılında tamamlanmıĢtır. Bu medresede
ġafiiler, Hanefiler, Ehl-i Hadis ve kurrâların her biri için ayrı ayrı olmak üzere
toplam dört eyvan yer almaktaydı.57
Zâhiriyye Dâru‟l-Hadîsi tamamlanınca Ehl-i
Hadis için olan eyvanda ġerefuddîn ed-Dimyâtî, meĢihatlık görevini üstlenmiĢ-
tir.58
Melik Zahir Baybars, inĢa ettirdiği bu medresede hadis dersleri için ayrı bir
eyvan yaptırınca, medrese inĢa ettiren hükümdar ve meliklerin çoğu, ona tabi
olmuĢtur.59
Kanaatimizce bu yapının bir külliyeyi andırması ve içerisinde dört
ayrı ders verilmesinden dolayı, kurum hakkında bilgi veren kaynaklar Zâhiriyye
Dâru‟l-Hadîsi'ni genel medreseler içerisinde mütalaa etmektedirler.60
Bunun
yanında bazı tarih ve tabakât kitaplarında "Zâhiriyye Dâru‟l-Hadîsi" ifadesi de
yer almaktadır.61
Kâhire'de inĢa edilen üçüncü dâru'l-hadîs ise Emir Seyfeddîn ġeyhû el-
Umerî‟nin 75662
veya 75763
senesinde yaptırdığı hankâhıdır. ġeyhûniyye
Hankâhı, Kâhire‟nin dıĢında ġeyhû camii yönünde Salîbe bölgesindedir.64
ġeyhûniyye Hankâhı'nda, dört mezhep (Hanefiler, ġafiiler, Malikiler, Hanbelîler)
için dört ders ile birlikte kıraat ve hadis dersleri tanzim edildi. Yine aynı mekân-
da ayrıca Sahihayn ve ġifa meĢihatlığı da ihdas edildi.65
Böylece toplam yedi
farklı kürsü kurulmuĢ oldu. Bu hankâhtaki hadis tedrisinin gayet önemli olduğu
ve ününün yayılarak dâru‟l-hadîs olarak isimlendirilmeyi hak ettiği anlaĢılmakta-
dır. Zira merhum Ali Yardım, konuyla ilgili makalesinde mezkûr kurumu dâru‟l-
hadîs olarak kabul ettiği gibi,66
Suyûtî de Kâmiliyye ile ġeyhûniyye Dâru‟l-
Hadîsi'nden baĢka Mısır‟da dâru‟l-hadîs olmadığını belirtmektedir.67
Cemâleddîn
Abdullah ez-Zûlî, Ġbn Hacer, Celâleddîn es-Suyûtî ve Gaytî gibi simalar burada
müderrislik yapmıĢtır.68
56 ez-Zehebî (v. 748), Târîhu’l-İslâm, C. 15, s. 9; Gaytî (v. 981), el-Ferâidu’l-Muntazama, Vr. 3a. 57 el-Makrîzî (v. 845), Hıtatu’l-Makrîziyye, C. III, s. 476-477. 58 ez-Zehebî (v. 748), Târîhu’l-İslâm, C. 15, s. 9; Celâleddîn Abdurrahman es-Suyûtî (v. 911),
Hüsnü’l-Muhâdara fî Târîhi Mısır ve’l-Kâhira, Tahkik, Muhammmed Ebu’l-Fazl İbrâhîm, Dâru İhyâi’l-Kütübi’l-Arabiyye, y.y. 1968(1. Cilt 1967), C. 2, s. 264.
59 Gaytî (v. 981), el-Ferâidu’l-Muntazama, Vr. 3a. 60 el-Makrîzî (v. 845), Hıtatu’l-Makrîziyye, C. III, s. 476 vd. 61 Örnek olarak Bkz. ez-Zehebî (v. 748), Târîhu’l-İslâm, C. 15, s. 9; İbn Kesîr (v. 774), el-Bidâye,
C. 17, s. 453. 62 el-Makrîzî (v. 845), Hıtatu’l-Makrîziyye, C. III, s. 584. 63 Gaytî (v. 981), el-Ferâidu’l-Muntazama, Vr. 3a. 64 el-Makrîzî (v. 845), Hıtatu’l-Makrîziyye, C. III, s. 584-585. 65 Gaytî (v. 981), el-Ferâidu’l-Muntazama, Vr. 3a. 66 Ali Yardım, “Temel Kültür Müesseselerimizden Dârülhadisler”, 59-119, Ekrem Hakkı Ayverdi
Hâtıra Kitabı, İstanbul 1995, s. 63. 67 es-Suyûtî (v. 911), Hüsnü’l-Muhâdara, C. 2, s. 262. 68 Gaytî (v. 981), el-Ferâidu’l-Muntazama, Vr. 3a.
ANADOLU’NUN İSLAMLAŞMASINDA DARU’L-HADİSLER
173
6. Bağdat
Özellikle Abbasîler devrinde önemli bir ilim ve kültür merkezi olan Bağ-
dat da dâru'l-hadîslerin coğrafî merkezlerinden biridir. Burada tespit edebildiği-
miz tek dâru'l-hadîs Mustansıriyye Dâru‟l-Hadîsi'dir. Abbasî halifesi Mustansır
Billâh‟ın (v. 640) Bağdat‟da Dicle nehrinin doğu taraf kenarında69
yaptırdığı
medresedir. Yapımı h. 631 yılında70
tamamlanmıĢtır. Bu yapı, sadece mezkûr
ihtisas medresesine tahsis edilmiĢ olmayıp, külliye niteliğindeydi ve dâru‟l-hadîs
bu yapının bir parçasıydı. Bu açıdan Mustansıriyye Medresesi, günümüzdeki
tabiriyle bir kampüs konumundaydı. Zira burası dört mezhebin tedrisi için vakfe-
dilmekle birlikte, içerisinde iki maristan (hastane),71
hamam, dâru‟t-tıb, dâru‟l-
hadîs,72
dâru‟l-kurrâ ve eytam mektebi de yer almaktaydı. Yeryüzünde bu medre-
seden daha güzel ve vakfı daha çok olan bir kurum inĢa edilmemiĢtir.73
Mustansırıyye medresesinin yapımı tamamlanınca buraya, gerek vakfedilen ki-
tapların çokluğu, gerek nüshalarının güzelliği gerekse kitaplarının kalitesi itiba-
riyle daha önce misli görülmemiĢ74
bir kütüphane yaptırılmıĢtır. Sonradan nakle-
dilenlerden baĢka, ilk aĢamada 160 yük/bineklik kitap buraya taĢınmıĢtır.75
Bütün
bu hususiyetler dikkate alınınca bu medrese sadece Bağdat için değil diğer belde-
ler için de önemliydi76
ve örneklik teĢkil etmekteydi.
7. Kudüs
Kudüs'te tespit edebildiğimiz iki hadis ihtisas medresesi mevcuttur. Bun-
lardan ilki el-Emîr ġerefuddîn Ġsa b. Bedreddîn Ebî‟l-Kâsım el-Hakkârî'nin, 666
yılında, el-Câlikîyye Türbesi'nin batı yönünde inĢa ettirdiği dâru'l-hadîstir.77
Ġkincisi ise; bazı kaynakların, el-Hâfız Salâhaddîn Ebû Saîd Halil b.
Keykeldî el-Alâî ed-DımeĢkî eĢ-ġâfiî‟nin (v. 761) biyografisinde değindikleri
Seyfiyye Dâru‟l-Hadîsi'dir.78
Ancak yaptığımız araĢtırmalarda bânisinin kim
olduğu ve Kudüs‟ün neresinde yer aldığı hakkında herhangi bir bilgiye vâkıf
olamadık.
69 Hayreddîn ez-Ziriklî (v. 1396), el-A’lâm, Dâru’l-İlm lilmelâyîn, Beyrut 2002, C. 7, s. 304. 70 ez-Zehebî (v. 748), Târîhu’l-İslâm, C. 14, s. 8. 71 es-Suyûtî (v. 911), Târîhu’l-Hulefâ, s. 362. 72 İbn Kesîr (v. 774), el-Bidâye, C. 17, s. 261. 73 es-Suyûtî (v. 911), Târîhu’l-Hulefâ, s. 361-362. 74 İbn Kesîr (v. 774), el-Bidâye, C. 17, s. 213. 75 ez-Zehebî (v. 748), Târîhu’l-İslâm, C. 14, s. 8. 76 İbn Kesîr (v. 774), el-Bidâye, C. 17, s. 261. 77 Abdurrahman b. Muhammed b. Abdurrahman el-Uleymî el-Hanbelî Ebu’l-Yemen Mucîruddin
(v. 928), el-Ünsü’l-Celîl bi Târîhi’l-Kuds ve’l-Halîl, Tahkik, Adnan Yunus Abdulmecid Nebate, Mektebetü Dendîs, Amman Tarihsiz, C. 2, s. 43-44. Cd Şâmile. Ancak bu şekilde isimlendirilmesi bânisine nispetle tarafımızdan yapılmıştır. Zira alıntı yaptığımız kaynakta sadece dâru’l-hadîs denilmektedir.
78 es-Safedî (v. 764), el-Vâfî bi’l-Vefeyât, C. 13, s. 258; en-Nuaymî (v. 978), ed-Dâris, C. I, s. 47; Salâhaddîn Ebu Saîd b. Halîl b. Keykeldî el-Alâî (v. 761), Câmiu’t-Tahsîl fî Ahkâmi’l-Merâsîl, Tahkik Hamdî Abdulmecîd es-Seleyfâ, Âlemu’l-Kütüb, Beyrut 1986, s. 6 (Muhakkik).
ANADOLU’NUN İSLAMLAŞMASINDA DARU’L-HADİSLER
174
8. Medîne
Dâru‟l-Hadîslerin coğrafî merkezlerinden biri de; sahâbe Ģehri ve bizatihi
kendisi Dâru's-Sünne olan Medîne'dir. Mezkûr Ģehirde tespit edebildiğimiz tek
ihtisas medresesi Osmanlı devrinde bâbu's-saade ağası olan BeĢir Ağa'nın inĢa
ettirdiği dâru‟l-hadîstir. Elimizde mevcut 1151 tarihli vakfiyesine göre, Medîne-i
Münevvere'de Bâbu's-Selâm bitiĢiğinde 20 adet kârkir odadan oluĢan bir yapıdır.
Zikredilen odalarda 20 öğrenci ikamet edecektir. Yine vakfiyesine göre müderri-
se, ġam gelirlerinden 70 ve adı geçen vakfın gelirlerinden 50 akçe olmak üzere
yevmi 120, öğrencilere ise bahsedilen gelirlerden yevmi beĢer akçe olmak üzere
toplam 10 akçe vazife verilmesi Ģart koĢulmuĢtur.79
B. Anadolu
1. Çankırı
Selçuklu Atabeyi Nureddin Zengi ile ġam'da baĢlayan dâru'l-hadîs gele-
neği, Selçukluların Anadolu içlerine kadar ilerlemeleri ve Anadolu Selçuklu
Devletini kurmalarıyla birlikte bu coğrafyaya da taĢınmıĢtır. Bu bağlamda Ana-
dolu'nun ortasında yer alan Çankırı'da tesis edilen hadis ihtisas medresesi, orijinal
kitabesi ile günümüze kadar gelen en eski dâru'l-hadîs olma özelliğini taĢımakta-
dır.80
ġehre hâkim, kayalık bir tepe üzerinde bulunmakta olan yapı, halk arasında
TaĢ Mescit diye tanınmaktadır. Dâru'l-Hadîsin güneyindeki düzlükte, Dâru'Ģ-
ġifa'nın bulunduğu bilinmektedir. Kitabesine göre Dâru'Ģ-ġifa, 633/1235 yılında
Atabey Lala Cemaleddin Ferruh tarafından yaptırılmıĢtır.81
Günümüze kadar
ulaĢan dâru'l-hadîs kitabesinde ise; "Bu dâru‟l-hadîs ve mezarlığın yapılmasını,
640/1242 yılında lutfu bol olan Allahın rahmetine muhtaç zayıf kul, Abdullah
oğlu, Atabey Ferruh emretti",82
yazmaktadır.
2. Konya
Osmanlı öncesi Anadolu'sunda dâru'l-hadîs medreselerinin inĢa edildiği
merkezlerden biri de Anadolu Selçuklu Devleti'ne payitaht olmuĢ Konya'dır.
Bunlardan en meĢhur olanı ise Sahib Ata'nın inĢa ettirdiği Ġnce Minare Dâru‟l-
Hadîsi'dir. Bu müessese, Alaaddin tepesinin batısında, Beyhekim mahallesinde-
dir. Mektep, dâru'l-hadîs, mecsid ve minareden müteĢekkildir.83
Sahib Ata,
Ġzzeddin Keykavus ile Rukneddin IV. Kılıçarslan'ın müĢtereken Selçuklu saltana-
tında bulundukları zaman Ġzzeddin Keykavusun vezirliğini yapmıĢ olup, 684
senesinde vefat etmiĢtir. Konya ve baĢka yerlerde bir çok eseri olup meĢhurları
Ģunlardır. Konya'da Ġnce Minare Dâru'l-Hadîsi, çifte hamam, birçok çeĢme, Il-
gın'da kaplıca, AkĢehir'de taĢ medrese, Kayseri'de sahn medresesi, Sivas'ta Gök
Medresedir. Ġnce Minare Dâru'l-Hadîsi'nin mimarı Külük b. Abdullah'tır. YapılıĢ
79 VGMA, Defter No: 638, Sayfa No: 81, Sıra No: 51. 80 Yardım, “Temel Kültür Müesseselerimizden Dârülhadisler”, s. 66. 81 Aptullah Kuran, Anadolu Medreseleri, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1969, C. I, s.
110. 82 Yardım, “Temel Kültür Müesseselerimizden Dârülhadisler”, s. 65. 83 İbrahim Hakkı Konyalı, Âbideleri ve Kitabeleri ile Konya Tarihi, Burak matbaası, Ankara
1997, s. 802.
ANADOLU’NUN İSLAMLAŞMASINDA DARU’L-HADİSLER
175
tarihi kesin olmamakla birlikte h. 678'dir.84
Ġnce minare 1954 yılında Milli Eği-
tim Bakanlığı'nca kısmen tamir dilmiĢ, 1956 yılında Selçuklular devri taĢ ve
ahĢap müzesi haline getirilmiĢtir.85
Anadolu Selçukluları devrinde tesis edilen ikinci hadis ihtisas medresesi
ise Konya kadılar kadısı Ebu'l-Meali Ahmed'in babası, Kadı HürremĢah'ın adına
nispetle anılan dâru'l-hadîstir. Mevlana Ahmed, Alaaddin Camiinin 634/1236
tarihli vakfiyesini tanzim etmiĢtir. ġeyh Sadreddin Konevî mahallesinde bulun-
maktaydı. ġimdi dâru'l-hadîsin yalnızca kapısı ile kapının solundaki musluğu
kalmıĢ olup, dâru'l-hadîs yıkılmıĢtır. Burası sonradan Sadreddin Konevî evkafına
ilhak edilmiĢtir.86
Konyalı'nın verdiği tarihe bakınca Kadı HürremĢah'ın yaptırdı-
ğı bu müessesenin Anadolu'da tesis edilen ilk dâru'l-hadîslerden biri belki de
birincisi olduğu söylenebilir. Ancak yapım tarihi hakkında herhangi bir malumat
olmadığı için, Çankırı'da bulunan dâru'l-hadîsin ilk olduğu kabul edilebilir.87
Anadolu Selçukluları döneminde iki hadis ihtisas medresesinin faaliyet
gösterdiği Konya, Osmanlı döneminde de bu kurumlara mekân olma özelliğini
devam ettirmiĢtir. Saraçzâde Abdülkerim Efendi Dâru‟l-Hadîsi,88
Hacı
Abdülfettah ÇavuĢ Dâru‟l-Hadîsi,89
Han Dâru‟l-Hadîsi (Han-ı Cedîd Medrese-
si),90
Musahib Mustafa PaĢa (ġeyh Ahmed Efendi veya TaĢkapı) Dâru'l-Hadîsi,
91 medreseleri bu cümleden olarak zikredilebilir.
3.Sivas
Anadolu Selçukluları döneminde ilim ve kültür merkezlerinden biri de Si-
vas Ģehri olmuĢtur. Burada tesis edilen müesseselerin envanteri dahi bu durumun
izahına kafi görülmektedir. Bu meyanda dâru'l-hadîs müessesesinin coğrafî mer-
kezlerinden biri olma hüviyetini de kazanmıĢtır. Kaynaklarımız incelendiği tak-
dirde, bu Ģehirde bir dâru'l-hadîs olduğunda ittifak edilmiĢ olmakla birlikte, Çifte
Minare'nin mi? yoksa Gök Medrese'nin mi? dâru'l-hadîs olduğu konusunda bir
84 Mehmed Yusuf (Konya Âsâr-ı Atik Müzesi Müdürü), Konya'da İnce Minare Dâru'l-Hadisi ve
Karatay-ı Kebîr Medresesi, Mevlana Müzesi Türkçe Yazmaları, No: 3714/2, Vr. 2a. 85 Konyalı, Konya Tarihi, 817. 86 Konyalı, Konya Tarihi, s. 842-843. 87 Nitekim bunu dile getiren Merhum Ali Yardım da " orijinal kitabesiyle günümüze kadar
gelebilen en eski dâru'l-hadis binasıdır" şeklinde daha mutedil bir ifade kullanmaktadır. Bkz. Yardım, “Temel Kültür Müesseselerimizden Dârülhadisler”, s. 66.
88 Bkz. Yusuf Küçükdağ, Caner Arabacı, “Konya’da Osmanlı Döneminde İnşa Edilen Medreseler”, 123-162, Osmanlı Döneminde Konya, Konya Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Konya 2003, s. 135.
89 Bkz. Yusuf Küçükdağ, Caner Arabacı, “Konya’da Osmanlı Döneminde İnşa Edilen Medreseler”, s. 133-134.
90 Bkz. Yusuf Küçükdağ, Caner Arabacı, “Konya’da Osmanlı Döneminde İnşa Edilen Medreseler”, s. 134.
91 Bkz. Sami Ağaoğlu, "Musahip Mustafa Paşa Vakfı", Türkiyat Araştırmaları Dergisi, S. 15, Güz 2004, Konya, 377-399, s. 386 vd.; Yusuf Küçükdağ, Caner Arabacı, “Konya’da Osmanlı Döne-minde İnşa Edilen Medreseler”, s. 135.
ANADOLU’NUN İSLAMLAŞMASINDA DARU’L-HADİSLER
176
takım farklı görüĢlere tesadüf edilmektedir.92
Biz, vardığımız kanaatin sonucu
olarak, Çifte Minareyi dâru‟l-hadîs olarak kabul edip bunun üzerinde duracağız.
Ġlhanlı veziri ġemseddin Cüveyni, 670/1271 yılında yaptırmıĢtır.93
Vezir
ġemseddin Medresesi, dâru'l-hadîs veya Çifte Minare olarak tanınan bu medrese,
Sivas'ın hükümet konağı civarında ve ġifaiyye Medresesi'nin karĢısında bulun-
maktadır.94
Binanın kitabesi celi hatla yazılmıĢ olup, kapının sağ tarafındaki
odadan baĢlar, oradan ortaya yani asıl kapının üstüne, oradan da sol taraftaki
odanın üstüne geçerek son bulmaktadır.
Sağdaki odanın üstünde
امر بعمارة هذه المدرسة الصحب االعظم
Kapının üstünde
ملك الملوك الوزراء فً العالم شمس الدنٌا و الدٌن محمد بن محمد بن محمد صاحب
Soldaki odanın üstünde ise
الدٌوان خلد هللا دولته فً سنة سبعٌن و ستماٌه
"Bu medresenin yapılmasını baĢ vekil, dünyadaki vezirlerin meliklerin me-
liki, din ve dünyanın güneĢi Muhammed b. Muhammed b. Muhammed sahibu'd-
divan Allah devletini sürekli kılsın 670/1271 yılında emretti"95
yazısı yer almak-
tadır.
4. Erzurum
Osmanlı devleti öncesinde Anadolu'da dâru'l-hadîs inĢa edilen merkezler-
den bir diğeri de Erzurum olmuĢtur. Mezkûr Ģehirdeki hadis ihtisas medresesi,
Ġlhanlılar vasıtasıyla yapılan Ahmediye Dâru'l-hadîsi'dir. Yapının orijinal kitabesi
günümüze kadar gelmiĢtir. Kitabede; "Hz. Ali (r.a.)'dan Hz. Peygamber (a.s)'ın
Ģöyle buyurduğu nakledilmiĢtir. Ümmetimden kim kırk hadis bellerse, o, ulema
sınıfında yer alır. (Bu medreseyi), Gani olan Allah'a muhtaç bulunan Ahmed b.
Ali b. Yusuf, 714 (1314) yılında yaptırmıĢtır"96
ibaresi yer almaktadır. Küçük ve
mütevazi bir yapı olan Ahmediye Dâru'l-hadîsi, Erzincan çarĢısında Murat PaĢa
camiinin doğusunda bulunmaktadır. Müessesenin, sadece giriĢ ve esas eyvanıyla,
ikincisinin doğusundaki bir odası ayakta kalmıĢtır. Birinci dünya savaĢının ilk
yıllarına kadar faal olan bu yapıyı 1965 yılında Kur'an kursu öğrencileri kullan-
92 Karşılaştırma için Bkz. Yardım, “Temel Kültür Müesseselerimizden Dârülhadisler”, s. 68;
Sami Şahin, “Sivas Gök Medrese (Sahibiye Medresesi) ve Kitabelerindeki Rivayetlerin Hadis Değeri”, Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sivas 2006, C. X/1, s. 150-151.
93 Kuran, Anadolu Medreseleri, C. I, s. 115. 94 Rıdvan Nafiz, İsmail Hakkı, Sivas Şehri, Hazırlayan Recep Toparlı, Seyran Yayınları, Sivas
2005, s. 127-128. 95 Kitabe ve tercümesi İsmail Hakkı’nın Sivas şehri isimli kitabından alınmıştır. Bkz. Rıdvan
Nafiz, İsmail Hakkı, Sivas Şehri, s. 128-129. 96 Yardım, “Temel Kültür Müesseselerimizden Dârülhadisler”, s. 74.
ANADOLU’NUN İSLAMLAŞMASINDA DARU’L-HADİSLER
177
maktaydı.97
ġu anda restore edilmiĢ ve Kur'an kursu öğrencilerine tahsis edilmiĢ-
tir.98
5. Ġznik
KuruluĢ döneminde Osmanlı Devletine baĢkentlik yapmıĢ olan Ġznik, bu-
na paralel olarak ilim ve kültür merkezi de olmuĢtur. Zira ilk Osmanlı medresesi
de devletin hemen kuruluĢ aĢamasında Orhan Gazi tarafından burada inĢa ettiril-
miĢtir.99
Aynı Ģekilde bu devrin ilk hadis ihtisas medresesinin mekânı da Çandarlı
Hayreddin PaĢa Dâru‟l-Hadîsi ile birlikte Ġznik olmuĢtur. Adı geçen kurumun,
YeĢil Cami yanında100
veya mezkûr cami, Nilüfer Ġmareti ve ġeyh Kudbuddîn
Camii'nin çevirdiği saha ile Ġznik suru arasında kalan meydanda101
vücut bulmuĢ
olması muhtemeldir. Medresenin inĢa tarihi hakkında kesin bir bilgi olmamakla
beraber cami ile birlikte yapılma ihtimali göz önüne alınarak 780/1378 yılında
yapılmıĢ olabileceği belirtilmektedir.102
Hakkındaki malumat sınırlı olmasına
karĢılık I. Murad devrinde Ġznik‟te inĢa edilen bu medrese, Osmanlı Devleti za-
manında kurulan ilk dâru‟l-hadîs olması103
bakımından ayrı bir öneme sahiptir.
Zira Osmanlı Devletinin bu alandaki kurumsallaĢmasını erken denilebilecek bir
dönemde baĢlattığını göstermesi bakımından câlib-i dikkattir.
6. Edirne104
Ġznik gibi Osmanlı Devleti'ne baĢkentlik yapmıĢ olan Edirne de, mezkûr
dönem içerisinde Ģöhreti ve değeri bakımından oldukça önemli olan bir dâru'l-
hadîse ev sahipliği yapmıĢtır. Edirne Dâru‟l-Hadîsi'nin bânisi, Osmanlı Sultanla-
rından II. Murad'dır. Osmanlı dönemi dâru‟l-hadîsleri kurucularına nispetle anı-
lırken bu medrese, kaynaklarda "dâru‟l-hadîs" ya da "dâru‟l-hadîs medresesi"
Ģeklinde zikredilmektedir.105
Dâru‟l-Hadîs, kale içinde Manyas Kapısı civarında,
97 Kuran, Anadolu Medreseleri, C. I, s. 127. 98 Ziyaret etme imkanı bulamadığımız bu yapının son durumu hakkındaki bilgiyi, tebliğin
müzakerecisi olan Doç. Dr. Nihat Yatkın Bey eklemiştir. Bu vesile ile kendilerine teşekkür ederiz.
99 Mehmed Mecdî Efendi, Hadâiku’ş-Şakâik (Tercüme-i Şakâik), Dâru’t-Tibaati’l-Âmire, İstanbul 1269, s. 27.
100 Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, Çandarlı Vezir Ailesi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1974, s. 23.
101 Ekrem Hakkı Ayverdi, İstanbul Mimari Çağının Menşei Osmanlı Mimarisinin İlk Devri, Baha Matbaası, İstanbul 1966, s. 319-320; Mustafa Bilge, İlk Osmanlı Medreseleri, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul 1984,s. 80; Yardım, Temel Kültür Müesseselerimizden Dâru'l-Hadisler, s. 78.
102 Cahid Baltacı, XV-XVI. Asırlarda Osmanlı Medreseleri, İrfan Matbası, İstanbul 1976, s. 594; Bilge, İlk Osmanlı Medreseleri, s. 80.
103 Baltacı, XV-XVI. Asırlarda Osmanlı Medreseleri, s. 20; Bilge, İlk Osmanlı Medreseleri, s. 13. 104 Edirne şehri, fiziki coğrafya olarak Balkanlara dahil olsa da siyasi coğrafya itibariyle
Anadoluya bağlı olması bakımından bu kategori içerisinde mütalaa edilmesi uygun görülmüştür.
105 Selahattin Yıldırım, Osmanlı İlim Geleneğinde Edirne Dâru’l-Hadîs’i ve Müderrisleri, Dâru’l-Hadîs Yayınları, İstanbul 2001, s. 37.
ANADOLU’NUN İSLAMLAŞMASINDA DARU’L-HADİSLER
178
Germe Kapı caddesinde ve Tunca Nehrine yakın bir yerde106
Ġbn Arab mahalle-
sinde107
inĢa edilmiĢtir. Ancak günümüze kadar ulaĢmamıĢtır.108
Camiin kitabesi-
ne göre dâru‟l-hadîs, 20 ġaban 838/23 Mart 1435 yılında yapılmıĢtır.109
838/1435 tarihli vakfiyesine göre dâru‟l-hadîs'de Ģer‟i ilimleri bilen bir
müderris bulunup yevmi 30 akçe vazife alacaktır. Zeki bir muid olacak ve günlük
8 akçe vazife verilecektir. 20 öğrenciden her birine günlük ikiĢer akçe verilecek-
tir.110
Vakfiyeye göre müderrislerin 30 akçe almaları gerekmektedir. Ancak uy-
gulama diğer tesislerde olduğu gibi olmuĢ ve zamanla artarak 50-60 hatta 100
akçeye kadar çıkmıĢtır.111
Zamanında bu medresenin en yüksek ilmi payede bulunduğu, bu durumun
uzun müddet devam ettiği bilinmektedir.112
Dâru‟l-Hadîs Medresesi, Kanuni
Sultan Süleyman devrine kadar önemini korumuĢ ancak Süleymaniye Dâru‟l-
Hadîsi'yle birlikte gücünü kaybetmiĢtir. Ġlk dönem müderrislerinin ülkenin farklı
bölgelerinden gelmiĢ olmasına rağmen, özellikle XVII. yüzyılın ortalarından
sonra hemen tamamının Edirneli olması, medresenin bir zaman sonra içine ka-
pandığının, merkezi rolünü kaybettiğinin bir göstergesi olarak değerlendirilebi-
lir.113
Mezkûr medreseden baĢka, Selimiye Dâru‟l-Hadîsi114
ile TaĢlık Dâru‟l-
Hadîsi115
de Edirne'de tesis edilmiĢ hadis ihtisas medreseleri olarak zikredilebilir.
7. Bursa
Osmanlı dönemindeki önemli merkezlerden biri de Bursa Ģehridir. Bu iti-
barla dâru‟l-hadîslerin coğrafî merkezlerinden biri olmuĢtur. Bu Ģehirde kurulan
önemli hadis ihtisas medreselerinden biri Lutfullah Çelebi Dâru‟l-Hadîsi'dir.
Kale içinde, Yer Kapı Mescidi karĢısında bulunan yapının kitabesi, 875/1470
tarihini taĢımaktadır. Ancak günümüzde yerine apartman yapılmıĢtır.116
Vekayiu‟l-Fudâlâ müellifi, Hafızzâde ġeyh Mehmed Efendi‟nin, 1050 senesinde
106 Ekrem Hakkı Ayverdi, Osmanlı Mimarisinde Çelebi ve II. Sultan Murad Devri, Baha Matbaası,
İstanbul 1972, C. II, s. 382; Bilge, İlk Osmanlı Medreseleri, s. 140; Yardım, Temel Kültür Müesseselerimizden Dâru'l-Hadisler, s. 79.
107 Bkz. Baltacı, s. 586; Gül, Osmanlı Medreselerinde Eğitim-Öğretim ve Bunlar Arasında Dâru’l-Hadîslerin Yeri, s. 142; Yıldırım, Edirne Dârulhadisi ve Müderrisleri, s. 38.
108 Bilge, İlk Osmanlı Medreseleri, s. 140. 109 Baltacı, s. 587; Ahmet Gül, Osmanlı Medreselerinde Eğitim Öğretim ve Bunlar Arasında
Dâru’l-Hadîslerin Yeri, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1997, s. 143; Mustafa Bilge ise Neşrî’den naklen 22 Şubat 1435 olduğunu belirtmektedir. Bkz. İlk Osmanlı Medreseleri, s. 140; Edirne dâru'l-hadisi hakkında müstakil bir kitap telif eden Selahattin Yıldırım ise bu iki tarihi de zikretmektedir. Bkz. Yıldırım, Edirne Dârulhadisi ve Müderrisleri, s. 38.
110 Bilge, İlk Osmanlı Medreseleri, s. 142. 111 Bilge, İlk Osmanlı Medreseleri, s. 145. 112 Bilge, İlk Osmanlı Medreseleri, s. 140. 113 Yıldırım, Edirne Dârulhadisi ve Müderrisleri, s. 55-58. 114 Bkz. Cahid Baltacı, XV-XVI. Asırlarda Osmanlı Medreseleri, s. 597-598. 115 Arşivde bulunan bir belgede; " Edirne'de Taşlık nam diğer Ali Bey Dâru’l-Hadîs medresesi
vakfından ..." şeklinde bir kayıt yer almaktadır. Bkz. VGMA, Defter No: 993.65. Sayfa No: 129, Sıra No: 152.
116 Yardım, Temel Kültür Müesseselerimizden Dâru'l-Hadisler, s. 83.
ANADOLU’NUN İSLAMLAŞMASINDA DARU’L-HADİSLER
179
Bursa‟da vefat edince, dâhil-i kalede Bab-ı Zemayık kurbunda dâru‟l-hadîs saha-
sına defnedildiğini117
belirtmektedir.
Vakıflar Genel Müdürlüğü arĢivinde bulunan bir defterden ise, Hocazâde
Abdurrahman Efendi Dâru‟l-Hadîsi'nin de adı geçen Ģehirde tesis edilmiĢ oldu-
ğunu öğreniyoruz. Söz konusu belge mütevelli hakkında olmakla birlikte, adı
geçen kurumun vakfiyesinin 1160 ve 1161 tarihli olduğu da anlaĢılmaktadır.118
8. Tokat
Tokat Ģehri de, hadis ihtisas medresesi tespit edebildiğimiz merkezlerden
biridir. Kadı Hasan Dâru‟l-Hadîsi Ģehrin merkezinde açılmıĢ hadis ihtisas medre-
sesidir. Vakfiyesine göre, müderrise yevmi 4 akçe ile 18 müd galle (mahsul), altı
fakihe, yevmi dört akçe ile yılda on iki müd galle, dört hafıza da yevmi dört akçe
verilecektir. Vakfiyede ayrıca, vâkıfın mütevelli hakkındaki Ģartı ile diğer görev-
lilere verilecek ücretler ve özel günlerde yapılacak etkinlikler hakkında da malu-
mat bulunmaktadır.119
Tokat merkezden baĢka, ilçesi Niksar'da da ihtisas medresesinin varlığını,
arĢivde yer alan belgelerden öğrenmekteyiz. Osmanlı arĢivinde bulunan ve Nik-
sar'daki vakıfların 1281 yılına ait varidatlarının yer aldığı bir defterde, dâru‟l-
hadîs medresesi de zikredilmektedir.120
9. Amasya
Osmanlı devri Anadolu'sunun önemli ilim merkezlerinden birisi de Ģehza-
deler Ģehri Amasya'dır. Tarih-i Amasya müellifi Abdizâde Hüseyin Hüsameddin,
burada vücut bulmuĢ dört dâru'l-hadîsten bahsetmektedir.
Bunlar içerisinde Abdulllah PaĢa Dâru'l-hadîsi önem arz etmektedir. Zira
kitabesi günümüze ulaĢmıĢ yapılardan birisidir. Bu müessesenin bânisi, umera
zümresinden, II. Bayezid'e vezirlik yapmıĢ olan Abdullah PaĢa'dır. Dâru'l-hadîs,
890/1485 yılında, Abdullah PaĢa Camii bahçesinde ve iki odadan müteĢekkil
olarak tesis edilmiĢtir. Dershane olarak ise cami kullanılmıĢtır.121
Orijinal kitabe-
si günümüze kadar gelen bu kurum, Sofular Camii diye bilinmektedir. Kitabesin-
de, " (Bu) dâru'l-hadîsi, -yardımı bol olsun- Sultan Bayezid'in devr-i saltanatın-
117 Şeyhî Mehmed Efendi, Vekayiü’l-Fudalâ, Şakaik-ı Nu’maniye ve Zeyilleri, Neşre Hazırlayan,
Aldulkadir Özcan, Çağrı Yayınları, İstanbul 1989, C. I, s. 144. Bu ifadelerden Merhum Ali Yardım, "Beyliğin emniyetinin tam sağlama alınmadığı ilk devirlerde yapılmış bir dâru'l-hadis mekânının adı olduğu intibaını vermektedir", dedikten sonra Lutfullah Çelebi Dâru'l-Hadisi'nin olma ihtimalinin bulunduğunu da belirtir. Bkz. Yardım, Temel Kültür Müesseselerimizden Dâru'l-Hadisler, s. 78 ve 51. dipnot. Verilen bilgilerin, Ayverdi'nin naklettiği Lutfullah Çelebi Dâru'l-Hadisi'nin yeri ile aynı olması, ikinci ihtimalin daha güçlü olduğunu gösterir niteliktedir.
118 VGMA, Defter No: 307.52 Sayfa No: 105, Sıra No: 187. 119 VGMA, Defter No: 610, Sayfa 73, Sıra 100. 120 BOA, EV.d., 19389, s. 4. 121 Baltacı, XV-XVI. Asırlarda Osmanlı Medreseleri, s. 583.
ANADOLU’NUN İSLAMLAŞMASINDA DARU’L-HADİSLER
180
da, Hacı Sinan oğlu Hacı Abdullah PaĢa -Allah her ikisini de bağıĢlasın- 890
tarihinde mamur eylemiĢtir"122
kaydı yer almaktadır.
Abdullah PaĢa Dâru'l-hadîsi'nden baĢka, Osman Çelebi, Ġbrahim Efendi
ve Osman Bey Dâru‟l-Hadîsleri de123
Amasya'da vücut bulmuĢ olan hadis ihtisas
medreseleridir.
10. Ġstanbul
Ġstanbul, siyasî alanda olduğu gibi ilmî ve kültürel alanda da Cihan devleti
Osmanlı'ya payitahtlık yapmıĢtır. Bu hususiyeti, bünyesinde barındırdığı ilim ve
kültür müesseselerinin, hem niceliği hem de niteliği itibariyle, üst düzey olmasını
sağlamıĢtır. Dâru'l-hadîsler nokta-i nazarından konuya bakıldığı takdirde ise bu
kanaatin doğruluğu anlaĢılmaktadır. Zira hadis ihtisas medreseleri olarak tesis
edilen bu kurumlar, belki de en çok Ġstanbul'da yoğunlaĢmıĢtır. Bunlar içerisinde
ise, zirve dönemin zirve medresesi olma özelliği taĢıyan, Süleymaniye Dâru'l-
Hadîsi'nin ayrı bir ehemmiyeti vardır.
Bu itibarla Süleymaniye Dâru'l-Hadîsi hakkında bilgi verilerek, Ġstanbul'-
da tesis edilmiĢ olan bazı dâru'l-hadîsler, sadece ismen zikredilecektir. Bununla
birlikte, sayının çokluğundan dolayı tespit edildiği halde hiç değinilmeyen ku-
rumların da varlığı bilinmelidir. Mamafih tebliğde ele alınan coğrafî merkezlerin
nihâî olmadıkları gibi, bir Ģehirde ismi zikredilen hadis ihtisas medreselerinin de
hepsini içermediği dikkate alınmalıdır.124
Süleymaniye Dâru'l-Hadîsi, Kanuni Sultan Süleyman tarafından 964 yılı-
nın zilhicce ayında,125
Süleymaniye camiinin tam karĢısında,126
inĢa ettirilmiĢtir.
Vakfiyesine göre Süleymaniye Dâru‟l-Hadîsi, büyük bir külliyenin içerisinde yer
alan, birimlerden biridir. Zira Süleymaniye külliyesi; cami, mekteb, imaret,
dâru‟l-hadîs, ikisi caminin doğu tarafında, ikisi de batı tarafında olmak üzere
toplam dört medrese, dâru'Ģ-Ģifa, tabhane, tıp medresesi, doğu taraftaki medrese-
lerin yakınında 18 oda, türbe,127
hamam, dâru‟l-kurrâ ve kütüphaneden128
müte-
Ģekkildir.
Hadis nakli için bina olunan dâru‟l-hadîste; âlim, âmil, fâzıl, kâmil, tefsir
ilmine kâdir, nakl-i ehadis-i sahihada mâhir, Müslim ve Buharî naklinde yegâne
122 Yardım, “Temel Kültür Müesseselerimizden Dârülhadisler”, s. 84-85. 123 Abdizâde Hüseyin Hüsameddin, Tarih-i Amasya, Hikmet Matba-i İslamiyyesi, İstanbul 1328,
C. I, s. 270. 124 Tespiti yapılan dâru'l-hadisler "Osmanlı Devri Dâru'l-Hadislerinde Hadis Eğitimi" isimli
devam eden doktora tezimizde daha teferruatlı olarak ele alınacaktır. 125 Atâî, Ataullah b. Yahya Nev’izâde, Hadâiku’l-Hakâik fi Tekmileti’ş-Şakâik, İstanbul 1268, s.
100. 126 Pakalın, Mehmet Zeki, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, Milli Eğitim Basımevi,
İstanbul 1983, C. I, s. 398. 127 VGMA, Kanuni Sultan Süleyman Vakfiyesi, Defter No: 1390. Ayrıca Bkz. Mübahat S.
Kütükoğlu, XX. Asra Erişen İstanbul Medreseleri, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2000, s. 117.
128 Yasin Yılmaz, Kanuni Vakfiyesi Süleymaniye Külliyesi, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara 2008, s. 127-130.
ANADOLU’NUN İSLAMLAŞMASINDA DARU’L-HADİSLER
181
olan bir zatın müderris ve muhaddis olarak görev yapması ve yevmi 50 akçe
verilmesi Ģart koĢulmuĢtur. Talebe-i ilimden 15 kiĢi odalarda ikamet edip, dersle-
re devam ettikleri takdirde kendilerine yevmi ikiĢer akçe vazife verilmesi de129
vâkıfın Ģartıdır. Vakfiyede müderrise yevmi 50 akçe verilmesi Ģart koĢulmasına
rağmen, ilk müderris yevmi 100 akçe almıĢtır.130
AnlaĢılan vakfiye medresenin
inĢasından daha önce tanzim edilmiĢ ve medrese tamamlanınca müderrisin akçe-
sine yevmi 50 akçe daha ilave edilmiĢtir.131
Dâru‟l-Hadîsin yeri güzel ve havadardır. Odaları ise ikiĢer kiĢi kalacak
Ģekilde yapılmıĢtır. Buna rağmen avlusunun darlığı, gusülhane ve abdesthanele-
rin odaların karĢısında bulunması, binanın dökmeci dükkanlarının üzerinde yer
alması gibi sebeplerden ötürü, 1914‟de öğrencilerin kalması için çok uygun ol-
madığı kanaatine rağmen, dâru'l-hilafe kadrosuna alınmıĢtır. 30 öğrencinin kal-
masına müsait olduğu düĢünülen medresede 15‟i dıĢarda olmak üzere 45 kadar
öğrenci bulunuyordu. 1792‟de ise biri müderris olmak üzere toplam 45 kiĢi bu-
lunmaktaydı.132
Süleymaniye Dâru‟l-Hadîsi'nden baĢka Ġstanbul'da inĢa edilen çok sayıda
hadis ihtisas medresesi yapılmıĢtır. Bunlardan bazıları ise Ģunlardır: Molla
Gürani Dâru‟l-Hadîsi,133
Defterdar Nazlı Mahmud Çelebi Dâru‟l-Hadîsi,134
Papasoğlu Dâru‟l-Hadîsi,135
ġemsi PaĢa Dâru‟l-Hadîsi,136
Atik Valide Dâru‟l-
Hadîsi,137
Cafer PaĢa Dâru‟l-Hadîsi,138
Mehmed Ağa Dâru‟l-Hadîsi,139
Ahmet
ÇavuĢ ve Ayni Hatun Dâru‟l-Hadîsi,140
Sinan PaĢa Dâru‟l-Hadîsi,141
Damad
Efendi Dâru‟l-Hadîsi,142
I. Ahmed Dâru‟l-Hadîsi,143
Sofu Mehmed PaĢa Dâru‟l-
Hadîsi,144
Köprülü Mehmed PaĢa Dâru‟l-Hadîsi,145
Kara Mustafa PaĢa Dâru‟l-
129 VGMA, Kanuni Sultan Süleyman Vakfiyesi, Defter No: 1390. 130 Baltacı, XV-XVI. Asırlarda Osmanlı Medreseleri, s. 601-602; Gül, Osmanlı Medreselerinde
Eğitim-Öğretim ve Bunlar Arasında Dâru’l-Hadîslerin Yeri, s. 171. 131 Baltacı, XV-XVI. Asırlarda Osmanlı Medreseleri, s. 602; Gül, Osmanlı Medreselerinde Eğitim-
Öğretim ve Bunlar Arasında Dâru’l-Hadîslerin Yeri, s. 171. 132 Kütükoğlu, XX. Asra Erişen İstanbul Medreseleri, s. 121. 133 Ekrem Hakkı Ayverdi, Osmanlı Mimarisinde Fatih Devri, Baha Matbaası, İstanbul 1973, C. III,
s. 460; Yardım, Temel Kültür Müesseselerimizden Dâru'l-Hadisler, s. 83. 134 Baltacı, XV-XVI. Asırlarda Osmanlı Medreseleri, s. 592; Gül, Osmanlı Medreselerinde Eğitim-
Öğretim ve Bunlar Arasında Dâru’l-Hadislerin Yeri, s. 169. 135 VGMA, Defter No: 570, Sayfa No: 66, Sıra No: 39. 136 VGMA, Şemsi Ahmed Paşa Vakfiyesi, Defter No: 1489, Kasa No: 109. 137 VGMA, Murad Salisin Validesi Atik Valide Sultan Vakfiyesi, Defter No: 1426, Kasa, 121. 138 Baltacı, XV-XVI. Asırlarda Osmanlı Medreseleri, s. 585-86. 139 Baltacı, XV-XVI. Asırlarda Osmanlı Medreseleri, s. 595; Kütükoğlu, XX. Asra Erişen İstanbul
Medreseleri, s. 244. 140 VGMA, Defter No: 958, Sayfa, 40-41, Sıra No: 81. 141 Baltacı, XV-XVI. Asırlarda Osmanlı Medreseleri, s. 598. 142 Hâfız Hüseyin Ayvânsarayî, Hadîkatü’l-Cevâmi, Matba-i Âmire, İstanbul 1281, C. I, s. 120-
121. 143 VGMA, Sultan Ahmed Camii Vakfiyesi, Defter No: 1936, Kutu 8. Sayfa No: 01, Sıra No: 01. 144 Baltacı, XV-XVI. Asırlarda Osmanlı Medreseleri, s. 601; Gül, Osmanlı Medreselerinde Eğitim-
Öğretim ve Bunlar Arasında Dâru’l-Hadislerin Yeri, s. 170. 145 Köprülü Mehmed Paşa Vakfiyesi, VGMA, Defter No: 580, Sayfa No: 127, Sıra No:77.
ANADOLU’NUN İSLAMLAŞMASINDA DARU’L-HADİSLER
182
Hadîsi,146
Amcazâde Hüseyin PaĢa Dâru‟l-Hadîsi,147
Hacı BeĢir Ağa Dâru‟l-
Hadîsi,148
Zekeriya Efendi Dâru‟l-Hadîsi'dir.149
11. Birgi (Aydın)
Birgi'de, hadis ihtisas medresesi olarak inĢa edilen, Ataullah Efendi
Dâru‟l-Hadîsi'dir. Bânisi II. Selim'in hocası olan Ataullah Efendi'dir.150
979 tarih-
li vakfiyesine göre; 7 odayı muhtevi dâru‟l-hadîs, Aydın vilayetine tabi Birgi
kasabasında Ġsa Bey Camii kurbunda inĢa ettirilmiĢtir. Vâkıf, tatil günleri hari-
cinde takrir ve ifadeye müdavim, sâlih, fâzıl, âlim, âmil, kâmil, temiz, mütteki,
itkan sahibi, dindar, zeki, Ģer'i ilimlerin tamamında, bilhassa hadis ve tefsirde
mümtaz ve muhterem bir üstaddan icazet almıĢ bir zâtın müderris olarak tayin
edilmesini Ģart koĢmuĢtur. Ayrıca, dâru‟l-hadîse 7 talebe alınarak, yevmi dört
dirhem verilmesini, talebe yediden fazla olduğu takdirde ise vakfın müsadesi ve
Ģeyhin arzusuna göre bu öğrencilere de vazife verilmesini Ģart koĢmuĢtur.151
Vakfiyenin tarihi 979/1573 olduğuna göre bu veya buna yakın tarihte inĢa edil-
miĢtir.152
12. Balıkesir
Balıkesir'de varlığı tespit edilen hadis ihtisas medresesi Bostan ÇavuĢ
Dâru‟l-Hadîsi'dir. 991 tarihli vakfiyesine göre; Balıkesir‟de vefat eden merhum
Bostan ÇavuĢ Ġbn el-Hac Sinan‟ın mezkûr Ģehrin Salahaddin mahallesinde inĢa
ettirdiği muallimhane ve beĢ oda ile bir dâru‟l-kurrâdır. Ayrıca dâru‟l-kurrâ Ģey-
hinin hadis naklettiği belirtilmektedir.153
Görüldüğü üzere vakfiyede dâru‟l-hadîs
zikredilmemektedir. Ancak arĢivde yer alan bazı belgelerde "Bostan ÇavuĢ
Dâru‟l-Hadîsi" ifadesi yer almaktadır. Bu belgeler daha çok mütevelli ile ilgili
olup, günlük 5 akçe vazife verildiği anlaĢılmaktadır. Mesela Bostan ÇavuĢ tevli-
yet beratı suretinde, Balıkesir kasabasında vaki Bostan ÇavuĢ Dâru‟l-Hadîsi
vakfının yevmi 5 akçe vazife ile mütevellisi olan es-Seyyid Osman Halife Ġbn
Mehmed‟in ölümünden mütevellit mezkûr görevin Ġsmail Ġbn Ali‟ye tevdi edil-
mesi istenmektedir.154
13. Kütahya
Dâru‟l-Hadîslerin Anadolu'daki merkezlerinden biri de Kütahya Ģehridir.
Ġzah sadedinde olduğumuz merkezde tespiti yapılan müesseseyi Ahmed PaĢa
yaptırmıĢtır. 1092 tarihli vakfiyesine göre, Kütahya‟da vaki büyük cami
kurbunda, bir dâru‟l-hadîs ve muallimhane inĢa ettirmiĢtir. Müderrise, 12 akçe
146 Ayvânsarayî, Hadîkatü’l-Cevâmi, C. I, s. 71. 147 Kütükoğlu, XX. Asra Erişen İstanbul Medreseleri, s. 257. 148 Kütükoğlu, XX. Asra Erişen İstanbul Medreseleri, s. 307. 149 Baltacı, XV-XVI. Asırlarda Osmanlı Medreseleri, s. 583. 150 Baltacı, XV-XVI. Asırlarda Osmanlı Medreseleri, s. 584; Gül, Osmanlı Medreselerinde Eğitim-
Öğretim ve Bunlar Arasında Dâru’l-Hadîslerin Yeri, s. 183. 151 VGMA, Defter No: 624, Sayfa No: 13, Sıra No: 7. 152 Baltacı, XV-XVI. Asırlarda Osmanlı Medreseleri, s. 584; Gül, Osmanlı Medreselerinde Eğitim-
Öğretim ve Bunlar Arasında Dâru’l-Hadîslerin Yeri, s. 183. 153 VGMA, Defter No: 602, Sayfa No: 83, Sıra No: 139. 154 Balıkesir Şeriyye Sicili, 5657.16, s. 77.
ANADOLU’NUN İSLAMLAŞMASINDA DARU’L-HADİSLER
183
vazife ile senede 6 keyl buğday verilecektir.155
Vakfiyesinden Ahmed PaĢanın
yaptırdığı anlaĢılan dâru‟l-hadîs, arĢivde bulunan bazı kayıtlarda, Osman PaĢaza-
de merhum Ahmed PaĢa Dâru‟l-Hadîsi156
Ģeklinde yer almaktadır. Örneğin 1295
tarihli bir belgede Osman PaĢazade merhum Ahmed PaĢa Dâru‟l-Hadîsi muhad-
dislik ciheti ile Yıldırım Sultan Bayezid Han Camii vaizi, Ebubekir Efendi Ġbn
Hüseyin'in vefatı üzerine boĢalan cihetlerin, sulbî büyük oğlu Hafız Hüseyin
Efendi'nin adem-i iktidarından nâĢi, Ebubekir Ġbn Ahmed'e tevcih edildiği anla-
Ģılmaktadır.157
Babasının vefatından sonra oğluna nispetle bu Ģekilde anılması
muhtemeldir.
Kütahya'da, Ahmed PaĢa Dâru‟l-Hadîsi'nden baĢka, bir de Hacı Süleyman
Dâru‟l-Hadîsi'nin olduğu anlaĢılmaktadır. ArĢivde yer alan bir belgede "Medine-i
Kütahya'da Takiyyeciler Cami-i ġerifi havalisinde ashab-ı hayrattan NakkaĢ el-
Hac Süleyman nam sahib-i hayrın müceddeden ebna eylediği fevkani bir hücre
dâru‟l-hadîs-i Ģerifede rivayet-i hadis-i Ģerife layık bir müderris nasb ve tayin
olunması ..."158
Ģeklinde bir kayıt yer almaktadır.
14. Kastamonu
Kastamonu'da Mustafa PaĢa Dâru‟l-Hadîsi inĢa edilmiĢtir. 948/1541 yılın-
da Kara Mustafa paĢa tarafından yaptırılmıĢtır.159
ArĢivde yer alan belgede ise
"Kastamonu'da vaki Mustafa PaĢa Dâru'l-Kurrâsı ile Dâru‟l-Hadîsi vakfında,
Hacı Mustafa'nın uhdesinden mahlul olan nısf hisse hafız-ı kütüplük cihetinin
müteveffay-ı muma ileyhin mahdumu Abdullah Beyin keff-i yedinden hafidi Hafız
Ahmed Ziyaeddin Efendi'ye tevcihi..."160
Ģeklinde kayıt yer almaktadır. Bahsi
geçen bu iki kurumda, 1248'de 16, 1253'de 8, 1291'de 14, 1317'de 92, 1319'da 67
ve 1321'de 70 öğrenci bulunmaktaydı.161
15. Ġzmit
Ġzmit'te, Yusuf Efendi Dâru‟l-Hadîsi'nin mevcudiyeti, arĢivdeki bir def-
terden anlaĢılmaktadır. Söz konusu defterde "Ġzmit'te Yusuf Efendi Ġbn
Abdulkerim Dâru‟l-Hadîsi vakfından Ģehri 4 kuruĢ vazife ile dersiâm-ı dâru‟l-
hadîs ciheti ile ..." ifadeleri yer almaktadır. Aynı belgeden, kurumun 1114 tarihli
vakfiyesinin olduğu anlaĢılmaktadır.162
155 VGMA, Defter No: 608/22, sayfa No: 113, Sıra No: 134. 156 VGMA, Defter No: 876.15, s. 28. 157 BOA, EV.MKT, 929. 158 BOA, C. Maarif, 1191. 159 Abdullah Bay, "Modernleşme Dönemi Osmanlı Taşra Medreseleri: Kastamonu Medreseleri
ve Taşrada Medrese Hayatı", Karadeniz Araştırmaları Dergisi, Bahar 2012, S. 33, 59-95, s. 64.
160 BOA, EV.MKT, 1843.155. 161 Bkz. Bay, "Modernleşme Dönemi Osmanlı Taşra Medreseleri: Kastamonu Medreseleri ve
Taşrada Medrese Hayatı", s. 88. 162 VGMA, İzmit Vakfiye ve Vakıf Belgeleri Defteri, Defter No: 3027, 17, s. 33.
ANADOLU’NUN İSLAMLAŞMASINDA DARU’L-HADİSLER
184
16. Kayseri
Kayseri'de tesis edilmiĢ iki hadis ihtisas medresesi tespit edilmiĢtir. Bun-
lardan ilki, Hacı DerviĢ Ağa b. Hasan Ağa‟nın Kayseri, Hasat Yeli mahallesinde
inĢa ettirdiği dâru‟l-hadîstir. 1126 tarihli vakfiyeye göre, müderrise her sene elli
kuruĢ vazife verilecektir. Dâru‟l-Hadîsde vâkıfın tayin ettiği ve seçtiği bir kiĢi
müderris olacaktır. Vâkıfın vefatını müteakip ise zikrolunan dâru‟l-hadîste mez-
kûr Ģehirdeki fetva makamının sahibi mütevelli marifetiyle müderris olacaktır.163
Zikri geçen dâru'l-hadîsten baĢka, Sitti Hatun Dâru‟l-Hadîsi'nin de bu
merkezde olduğu arĢivde yer alan bir belgeden anlaĢılmaktadır. Söz konusu bel-
gede "Kayseri'de Hace Sitti Hatun Dâru‟l-Hadîsi vakfında ba muîne ile mütevel-
lileri bulunan Seyyid Mahmud ..."164
Ģeklinde ifade yer almaktadır.
17. Adana
ArĢivde yer alan bir belgeden hadis ihtisas medreselerinin merkezlerinden
birinin de Adana olduğu anlaĢılmaktadır. Mezkûr belgede "Medine-i Adana'da
Ramazan oğlu Halil Bey'in bina eylediği dâru'l-hadîsin vazife-i muîne ile müder-
risi olan ġeyh Abdurrahman Efendi fevt olup medrese-i merkuma mahlul olmağın
biraderi ġeyh Süleyman Efendi daileri her vechile ehl-i ilim ve muhaddis ve mü-
fessir ve mahalle müstahak daileri olmağın ..."165
denmektedir.
18. Arapkir
Arapkir'deki Ahmed Efendi Dâru‟l-Hadîsi'nin mevcudiyeti, 1246 tarihli
bir belgede yer alan "Anadolu'da Arapkir kasabasında ve Galata'da Hacı Zikket
mahallesinde kâin sabıkan valide kethüdası merhum el-Hac Ahmed Efendi
Dâru‟l-Hadîsi vakfının tevliyeti evladı karındaĢı el-Hac Musa Ġbn Veliyuddin
..."166
Ģeklindeki bir kayıttan anlaĢılmaktadır.
C. Balkanlar
Ortadoğu, Arap Yarımadası ve Anadolu gibi Balkanlar da dâru'l-
hadîslerin coğrafî merkezlerinden birini oluĢturmaktadır. Bu geniĢ coğrafyada da
çok sayıda hadis ihtisas medreselerinin kurulmuĢ olması muhtemeldir. Nitekim
Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesini bu amaçla tarayan Tayyib Okiç, Yunanistan,
Bulgaristan, Arnavutluk, Makedonya Hırvatistan, Sırbistan, Bosna ve Hersek gibi
devletlerde yer alan birçok dâru'l-hadîsten bahsetmektedir.167
Ancak biz, Evliya
Çelebi'nin verdiği bilgileri teyide muhtaç olarak değerlendirip, daha somut ve
bilimsel verilere dayanarak, ihtiyatlı hareket etmeyi uygun gördük. Bu bağlam'da,
mezkûr coğrafyada daha çok merkezin olabileceği kanaatini taĢımamıza rağmen,
tespit edebildiğimiz iki merkezden bahsetmekle iktifa edeceğiz
163 VGMA, Defter No: 734, Sayfa 283, Sıra no: 143. 164 VGMA, Defter No: 1216/23. 165 BOA, A.E.II. Mustafa, 3/246. 166 İstanbul Müftülüğü Evkf. Müfettişliği, 00396.00043. 167 Tayyib Okiç, Bazı Hadis Meseleleri Üzerine Tedkikler, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Yayınları, Osman Yalçın Matbaası, İstanbul 1959, s. 112-114.
ANADOLU’NUN İSLAMLAŞMASINDA DARU’L-HADİSLER
185
1. ĠĢtip (Makedonya)
Hadis ihtisas medresesinin vücut bulduğu yerlerden biri de, Hüdavendigar
Dâru‟l-Hadîsi ile birlikte, Makedonya‟nın ĠĢtip Ģehridir. Bu yapının, adı geçen
Ģehirde yer alan Hüdavendigar Camii önünde olduğu168
tahmin edilmektedir.
Burada bulunan medrese ve dâru‟l-hadîsin 784/1383 yılında mezkûr Ģehrin fethi-
ni müteakip169
DemirtaĢ PaĢa tarafından yaptırıldığı170
sanılmaktadır
2. Narde (Yunanistan)
Narde, Yunanistan'a tabi olan Ģehirlerden biridir.171
Süleyman Ağa Dâru‟l-
Hadîsinin burada mevcudiyetini yine arĢiv belgelerinden öğrenmekteyiz. Buna
göre "Medine-i Narde'de merhum müteveffa Faik PaĢayı Atik Cami-i Ģerifi ve
imareti, evkafı mülhakatından müĢarun ileyhin kethüdası müteveffa Süleyman
Ağa nam sahib-i hayrın medine-i mezkûrada vaki dâru‟l-hadîsi hayrât ve
hasenâtı ..."172
Ģeklinde kayıt yer almaktadır. Aynı Ģahsın mezkûr Ģehirde zaviye,
medrese ve mektebi olduğu da bir baĢka vesikadan173
anlaĢılmaktadır.
Tespiti yapılan dâru'l-hadîslerin kimi bir camiin içerisindeki ders halkası,
kimi evlerin dönüĢtürülmesi neticesinde oluĢmuĢ yapılar, kimi mütevazi ve sade
bir bina, kimi büyük külliyenin bir parçası, kimi ise insanı büyüleyen muhteĢem
bir mimari eser olarak karĢımıza çıkmaktadır. Büyüklükleri ve payeleri farklı
olmakla birlikte,bu kurumlar merhum Ali Yardım'ın ifadesi ile "Peygamber sev-
gisini, Peygamber saygısını, Peygamber ahlâkını, Peygamber tavrını ve Pey-
gamber üslûbunu, bir kılcal damar gibi, her seviyedeki insana ulaĢtırabilme
gayesiyle kurulmuĢ müesseselerdir".174
168 Ekrem Hakkı Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimari Eserleri Yugoslavya, Bilmen Basımevi,
İstanbul 1981, C. III, s. 48. 169 Baltacı, XV-XVI. Asırlarda Osmanlı Medreseleri, s. 594; Gül, Osmanlı Medreselerinde Eğitim-
Öğretim ve Bunlar Arasında Dâru’l-Hadîslerin Yeri, s. 142. 170 Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimari Eserleri Yugoslavya, C. III, s. 48. Cahit Baltacı ise İştip’in
784/1382 yılında Timurtaş Paşa tarafından fethedildiğini zikretmekle beraber dâru’l-hadîsin onun yaptırdığına dair herhangi bir malumat zikretmez. Bkz. Baltacı, XV-XVI. Asırlarda Osmanlı Medreseleri, s. 594.
171 Tahir Sezen, Osmanlı Yer Adları, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Ankara 2006, s. 379.
172 BOA., EV.EMH. No: 00056.00197. Buna benzer ifadelerle dâru'l-hadisi olduğu bir başka belgede de yer almaktadır. Bkz. BOA, EV.THR. No: 32/19.
173 VGMA, Defter No: 880/138, Sayfa No: 283. 174 Yardım, “Temel Kültür Müesseselerimizden Dârülhadisler”, s. 118.
ANADOLU’NUN İSLAMLAŞMASINDA DARU’L-HADİSLER
186
SONUÇ:
Sistemli ve fonksiyonel anlamdaki ilk dâru‟l-hadîs h. VI. asırda Selçuklu
Atabeyi Nûreddîn Zengi tarafından ġam‟da kurdurulmuĢtur. Bundan kısa bir
müddet sonra Haleb, Kâhire, Musul, Erbil, Kudüs ve Bağdat gibi merkezlerde de
tesis edilmiĢtir. Anadolu Selçukluları ve Ġlhanlılar dönemi ile birlikte Anadolu'-
nun Çankırı, Konya, Sivas ve Erzurum gibi muhtelif Ģehirlerinde de tesis edildi-
ğine Ģahit olmaktayız. Zikredilen bu dâru‟l-hadîsler Anadolu‟daki ilk örnekleri
olması bakımından ayrı bir öneme sahiptir.
Selçuklulardan kültürel mirası devralan Osmanlı Devleti de aynı geleneği
devam ettirmiĢtir. Mezkûr dönem siyasî alanda olduğu gibi kurumsallaĢma ala-
nında da kendinden önceki dönemlerden daha güçlü görünmektedir. Buna paralel
olarak dâru‟l-hadîs sayısında da ciddi bir artıĢ yaĢanmıĢtır. Osmanlı Devleti‟nin
payitahtı olan Ġstanbul baĢta olmak üzere Anadolu‟nun muhtelif Ģehirlerinde tesis
edilmiĢ dâru‟l-hadîsler bulunmaktadır. Ġznik, Edirne, Bursa, Tokat, Amasya,
Konya, Balıkesir, Kütahya, Kastamonu, Ġzmit, Kayseri ve Ġzmir gibi Ģehirler bu
cümleden olarak zikredilebilir. Anadolu coğrafyası bir bütün olarak düĢünüldü-
ğünde, dâru'l-hadîslerin taĢra tabir edilen Ģehirlerde de varlığına rağmen, daha
çok Osmanlı devletine payitaht olan Ġznik, Edirne ve Ġstanbul ile bu merkezlere
yakın olan yerlerde yoğunlaĢtığı görülmektedir. Bu durum, dâru'l-hadîslerin daha
çok merkezlerde tesis edildiği Ģeklinde yorumlanabileceği gibi, diğer merkezlerle
ilgili bilgilerin henüz tespit edilemediği Ģeklinde de izah edilebilir.
Osmanlı devrinde Anadolu coğrafyası dıĢında Medine, ĠĢtip (Makedonya)
ve Narde (Yunanistan)'de de hadis ihtisas medreseleri tesis edilmiĢtir. ArĢiv bel-
gelerinin ve kaynakların tamamının taranamadığı gerçeği dikkate alınınca bu
coğrafî merkezlerin daha da artacağı muhtemel bir sonuç olarak görülmektedir.
Bahsi geçen dönem ve coğrafî merkezlerden bağımsız olarak Delhi‟de de Rah-
maniye Dâru‟l-Hadîsi‟nin varlığına dair kaynaklarımızda bilgiler mevcuttur.
Zikredilen coğrafî merkezler dikkate alındığında, Balkanlardan Anadolu'-
ya, Anadolu'dan Ortadoğu ve Arap yarımadasına, oradan da Hint alt kıtasına
uzanan Müslümanların yaĢadığı hemen her bölgede dâru‟l-hadîs medreselerinin
tesis edildiği görülmektedir. Ancak Osmanlı devletine baĢkentlik yapmıĢ olan
Ġstanbul‟un sayısal anlamda daha önde olduğu anlaĢılmaktadır. Bununla birlikte,
zikredilen coğrafî merkezlerin nihâî sonuçlar olmadığının, bu alandaki çalıĢmalar
devam ettikçe, farklı coğrafyalarda tesis edilmiĢ dâru‟l-hadîslerin tespit edilebile-
ceğinin altını bir kez daha çizmek gerekmektedir.
ANADOLU’NUN İSLAMLAŞMASINDA DARU’L-HADİSLER
187
KAYNAKÇA
A. Vakfiye ve ArĢiv Belgeleri
Balıkesir ġeriyye Sicili, 5657.16, s. 77.
BOA, A.E.II. Mustafa, 3/246. BOA, C. Maarif, 1191.
BOA, EV.d., 19389, s. 4.
BOA, EV.MKT, 1843.155. BOA, EV.MKT, 929.
BOA, EV.THR. No: 32/19.
BOA., EV.EMH. No: 00056.00197. Ġstanbul Müftülüğü Evkf. MüfettiĢliği, 00396.00043.
VGMA, Feyzullah Efendinin Vakfiye Örneği, Defter No: 2225, Sıra No: 46.
VGMA, Defter No: 1216/23.
VGMA, Defter No: 307.52 Sayfa No: 105, Sıra No: 187.
VGMA, Defter No: 570, Sayfa No: 66, Sıra No: 39.
VGMA, Defter No: 602, Sayfa No: 83, Sıra No: 139. VGMA, Defter No: 608/22, sayfa No: 113, Sıra No: 134.
VGMA, Defter No: 610, Sayfa 73, Sıra, 100.
VGMA, Defter No: 624, Sayfa No: 13, Sıra No: 7. VGMA, Defter No: 638, Sayfa No: 81, Sıra No: 51.
VGMA, Defter No: 734, Sayfa 283, Sıra no: 143.
VGMA, Defter No: 876.15, s. 28. VGMA, Defter No: 880/138, Sayfa No: 283
VGMA, Defter No: 958, Sayfa, 40-41, Sıra No: 81.
VGMA, Defter No: 993.65. Sayfa No: 129, Sıra No: 152. VGMA, Ġzmit Vakfiye ve Vakıf Belgeleri Defteri, Defter No: 3027, 17, s. 33.
VGMA, Kanuni Sultan Süleyman Vakfiyesi, Defter No: 1390.
VGMA, Murad Salisin Validesi Atik Valide Sultan Vakfiyesi, Defter No: 1426, Kasa, 121.
VGMA, ġemsi Ahmed PaĢa Vakfiyesi, Defter No: 1489, Kasa No: 109.
B. Kitaplar
Abdizâde Hüseyin Hüsameddin, Tarih-i Amasya, Hikmet Matba-i Ġslamiyyesi, Ġstanbul 1328.
Abdurrahman b. Muhammed b. Abdurrahman el-Uleymî el-Hanbelî Ebu‟l-Yemen Mucîruddin (v.
928), el-Ünsü‟l-Celîl bi Târîhi‟l-Kuds ve‟l-Halîl, Tahkik, Adnan Yunus Abdulmecid
Nebate, Mektebetü Dendîs, Amman Tarihsiz. (Cd ġâmile).
Ağaoğlu, Sami, "Musahip Mustafa PaĢa Vakfı", 377-399, Türkiyat AraĢtırmaları Dergisi, S. 15, Güz 2004, Konya.
Atâî, Ataullah b. Yahya Nev‟izâde, Hadâiku‟l-Hakâik fi Tekmileti‟Ģ-ġakâik, Ġstanbul 1268. Atan, Hikmet, Dâru'l-hadîs Müessesesinin Ortaya ÇıkıĢı ve Ġlk Dönem DımaĢk Dâru'l-hadîsleri,
BasılmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ġstan-
bul 1993. Ayvânsarayî, Hâfız Hüseyin, Hadîkatü‟l-Cevâmi, Matba-i Âmire, Ġstanbul 1281.
Ayverdi, Ekrem Hakkı, Avrupa‟da Osmanlı Mimari Eserleri Yugoslavya, Bilmen Basımevi, Ġstanbul
1981. Ayverdi, Ekrem Hakkı, Ġstanbul Mimari Çağının MenĢei Osmanlı Mimarisinin Ġlk Devri, Baha Mat-
baası, Ġstanbul 1966.
Ayverdi, Ekrem Hakkı, Osmanlı Mimarisinde Çelebi ve II. Sultan Murad Devri, Baha Matbaası, Ġstanbul 1972.
Ayverdi, Ekrem Hakkı, Osmanlı Mimarisinde Fatih Devri, Baha Matbaası, Ġstanbul 1973.
Baltacı, Cahid, XV-XVI. Asırlarda Osmanlı Medreseleri, Ġrfan Matbası, Ġstanbul 1976. Bay, Abdullah, "ModernleĢme Dönemi Osmanlı TaĢra Medreseleri: Kastamonu Medreseleri ve
TaĢrada Medrese Hayatı", 59-95, Karadeniz AraĢtırmaları Dergisi, Bahar 2012, S. 33.
Bedrân, Abdulkâdir, Münâdemetü‟l-Etlâl ve Müsâmeratü‟l-Hayâl, Mec‟meu‟l-Arabî, Beyrut 1986.
Bilge, Mustafa, Ġlk Osmanlı Medreseleri, Ġstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, Ġstanbul
1984.
Çelebi, Ahmed, Ġslam‟da Eğitim Öğretim Tarihi, Trc. Ali Yardım, Damla Yayınları, Ġstanbul 1983.
ANADOLU’NUN İSLAMLAŞMASINDA DARU’L-HADİSLER
188
Ebu ġâme (v. 665), ġihâbuddîn Abdurrahman b. Ġsmâîl b. Ġbrâhîm b. Osman el-Makdisî ed-DımeĢkî eĢ-ġâfiî, Kitâbu‟r-Ravdateyn fî Ahbâri‟d-Devleteyn en-Nûriyye ve‟s-Salâhiyye, Tahkik,
Ġbrâhîm ġemseddîn, Dâru‟l-Kütübi‟l-Ġlmiyye, Beyrut 2002.
Ebu‟l-Mehâsin (v. 874), Cemaleddîn Yûsuf b. Tefrî Berdî el-Atâbekî, en-Nucûmu‟z-Zâhira fî Mulûki Mısır ve‟l-Kâhire, Tadim ve Talik, Muhammed Hüseyin ġemseddîn, Dâru‟l-Kütübi‟l-
Ġlmiyye, Beyrut 1992.
Ebu‟l-Vefâ (v. 775), Muhyiddîn Ebi Muhammed Abdulkâdir b. Muhammed b. Muhammed b. Nasrullah b. Sâlim el-KureĢî el-Hanefî, el-Cevâhiru‟l-Mudiyye fî Tabakâti‟l-Hanefiyye,
Tahkik, Abdulfettâh Muhammed el-Halû, Hicr, Kahire 1993.
Ergin, Osman, Türk Maarif Tarihi, Eser Matbası, Ġstanbul 1977. Fındıklılı Ġsmet Efendi, Tekmiletü‟Ģ-ġakaik fî Hakk-ı Ehli‟l-Hakaik, Haz. Abdulkadir Özcan, çağrı
yayınları, Ġstanbul 1989.
Gaytî (v. 981), Necmüddîn Ebu‟l-Mevâhib Muhammed b. Ahmed, el-Ferâidu‟l-Muntazama, Ankara Üniversitesi DTCF Kütüphanesi, Ġsmail Saib Sencer kısmı, No: 4384.
Gül, Ahmet, Osmanlı Medreselerinde Eğitim Öğretim ve Bunlar Arasında Dâru‟l-Hadîslerin Yeri, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1997.
Hasenî, Muhammed Ebu‟l Ferec el-Hatîb, Ġtina ve Tamamlama, Muhammed Mucîr el-Hatîb el-
Hasenî, Dâru‟s-Sünne Dâru'l-hadîsi‟n-Nûriyye bi DımeĢk Târîhuha ve Terâcimu ġuyûhiha, Dâru‟l-BeĢâir, DımeĢk 2002.
Ġbn Kesîr (v. 774), Ġmâduddîn Ebu‟l-Fidâ Ġsmâîl b. Ömer el-KureĢî ed-DımeĢkî, el-Bidâye ve‟n-
Nihâye, Tahkik, Abdullah b. Abdulmuhsin et-Türkî, Dâru Hicr, yy. 1998. Ġbn Keykeldî el-Alâî (v. 761), Salâhaddîn Ebu Saîd b. Halîl, Câmiu‟t-Tahsîl fî Ahkâmi‟l-Merâsîl,
Tahkik Hamdî Abdulmecîd es-Seleyfâ, Âlemu‟l-Kütüb, Beyrut 1986.
Ġbn Receb (v. 795), Abdurrahman b. Ahmed, ez-Zeylu alâ Tabakâti‟l-Hanâbile, Tahkik, Abdurrahman b. Süleyman el-Useymîn, Mektebetü Abîkân, Riyâd 2005.
Ġbnu‟l-Acemî el-Halebî (v. 884), Kunûzu‟z-Zeheb fî Târîhi‟l-Haleb, Tahkik, ġevkî ġa‟s ve Fâtih el-
Bekkûr, Dâru‟l-Kalem, Haleb 1996. Ġbnu‟l-Imâd, ġihâbuddîn Ebi‟l-Felâh Abdulhay b. Ahmed b. Muhammed el-Akrî el-Hanbelî ed-
DımeĢkî (v. 1089), ġezerâtu‟z-Zeheb fî Ahbâri Men Zeheb, Tahkik Abdulkâdir el-
Arnâût ve Mahmûd el-Arnâût, Dâru Ġbn Kesîr, DımeĢk 1991. Ġbnu‟l-Mustevfâ (v. 637), ġerefuddîn Ebil‟l-Berekât el-Mubârek b. Ahmed el-Lahmî el-Erbilî, Târîhu
Erbil Nebâhatu‟l-Beledi‟l-Hâmil Bimen Veradehu Mine‟l-Emâsil, Tahkik, Sâmî b. es-
Seyyid Hamâs es-Sakâr, Dâru‟r-ReĢîd, Irak 1980. Ġbnü‟l-Esîr (v. 630), Ali b. Ebi‟l-Kerem Muhammed b. Muhammed b. Abdulkerim b. Abdu‟l-Vâhid
eĢ-ġeybânî el-Cezerî, et-Târîhu‟l-Bâhir fi'd-Devleti'l-Atabekiyye, Tahkik, Abdulkâdir
Ahmed Tuleymat, Dâru‟l-Kütübi‟l-Hadîse, Kahire 1963. Konyalı, Ġbrahim Hakkı, Âbideleri ve Kitabeleri ile Konya Tarihi, Burak Matbaası, Ankara 1997.
Kuran, Aptullah, Anadolu Medreseleri, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1969.
Küçükdağ, Yusuf ve Arabacı, Caner, “Konya‟da Osmanlı Döneminde ĠnĢa Edilen Medreseler”, 123-162, Osmanlı Döneminde Konya, Konya Valiliği Ġl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Kon-
ya 2003.
Kürd Ali, Muhammed, Hıtatu‟Ģ-ġâm, Mektebetü‟n-Nûrî, DımeĢk 1983. Kütükoğlu, Mübahat S., XX. Asra EriĢen Ġstanbul Medreseleri, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Anka-
ra 2000.
Makrîzî (v. 845), Takiyuddîn Ahmed b. Ali, el-Mevâiz ve‟l-Ġ‟tibâr bi Zikri‟l-Hıtati ve‟l-Âsâr Hıtatu‟l-Makrîziyye, Tahkik, Medîha ġarkâvî ve Muhammed Zînehum, Mektebetü‟l-Medbûlâ,
Kâhire 1998.
Mehmed Mecdî Efendi, Hadâiku‟Ģ-ġakâik (Tercüme-i ġakâik), Dâru‟t-Tibaati‟l-Âmire, Ġstanbul 1269.
Mehmed Yusuf (Konya Âsâr-ı Atik Müzesi Müdürü), Konya'da Ġnce Minare Dâru'l-hadîsi ve Kara-
tay-ı Kebîr Medresesi, Mevlana Müzesi Türkçe Yazmaları, No: 3714/2. Mubârekfûrî (v. 1414), Ebu‟l-Hasan Ubeydullah b. el-Allâme Muhammed Abdusselâm, MiĢkâtu‟l-
Mesâbîh maa ġerhihi Mir‟âtu‟l-Mefâtîh, Ġdâretü‟l-Buhûsi‟l-Ġslamiyye, Hindistan, 1984.
Muhammed Edîb Âli Takiyuddîn el-Huseynî, Kitabu Müntehabâti‟t-Tevârîhi li DımeĢk, Takdim, Kemâl Süleyman es-Salîbî, Dâru‟l-Âfâki‟l-Cedîde, Beyrut 1979.
Muhammed Mutî‟ el-Hâfız, Dâru‟l-Hadîsi‟l-EĢrefiyye bi DımeĢk, Takdim, el-Mühendis Muhammed
Bedruddîn el-Hasenî, Dâru‟l-Fikr, DımeĢk 2001.
ANADOLU’NUN İSLAMLAŞMASINDA DARU’L-HADİSLER
189
Nafiz, Rıdvan ve UzunçarĢılı, Ġsmail Hakkı, Sivas ġehri, Hazırlayan Recep Toparlı, Seyran Yayınları, Sivas 2005.
Nuaymî (v. 978), Abdulkâdir b. Muhammed ed-DımeĢkî, ed-Dâris fî Târîhi‟l-Medâris, Fihristleri
Hazırlayan, Ġbrâhîm ġemseddîn, Dâru‟l-Kütübi‟l-Ġlmiyye, Beyrut 1990. Okiç, Tayyib, Bazı Hadis Meseleleri Üzerine Tedkikler, Ankara Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Ya-
yınları, Osman Yalçın Matbaası, Ġstanbul 1959.
Pakalın, Mehmet Zeki, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, Milli Eğitim Basımevi, Ġstanbul 1983.
Safedî (v. 764), Salâhaddîn Halîl b. Aybek, el-Vâfî bi‟l-Vefeyât, Tahkik, Ahmed el-Arnâût ve Türkî
Mustafâ, Dâru Ġhyâi‟t-Turâsi‟l-Arabî, Beyrut 2000. Sallâbî, Ali Muhammed, ed-Devletü‟z-Zengiyye, Dâru‟l-Marife, Beyrut 2007.
Sezen, Tahir, Osmanlı Yer Adları, BaĢbakanlık Devlet ArĢivleri Genel Müdürlüğü, Ankara 2006.
Suyûtî (v. 911), Celâleddîn Abdurrahman, Hüsnü‟l-Muhâdara fî Târîhi Mısır ve‟l-Kâhira, Tahkik, Muhammmed Ebu‟l-Fazl Ġbrâhîm, Dâru Ġhyâi‟l-Kütübi‟l-Arabiyye, y.y. 1968(1. Cilt
1967). Suyûtî (v. 911), Celâleddîn Abdurrahman, Târîhu‟l-Hulefâ, Dâru Ġbn Hazm, Beyrut 2003.
ġahin, Sami, “Sivas Gök Medrese (Sahibiye Medresesi) ve Kitabelerindeki Rivayetlerin Hadis Değe-
ri”, Cumhuriyet Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Dergisi, Sivas 2006, C. X/1. TakkûĢ, Muhammed Süheyl, Târîhu‟z-Zengiyyîn fi‟l-Musul ve Bilâdi‟Ģ-ġâm, Dâru‟n-Nefâis, Beyrut
1999.
UzunçarĢılı, Ġsmail Hakkı, Çandarlı Vezir Ailesi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1974. Yardım, Ali, “Temel Kültür Müesseselerimizden Dârülhadisler”, 59-119, Ekrem Hakkı Ayverdi
Hâtıra Kitabı, Ġstanbul 1995.
Yıldırım, Selahattin, Osmanlı Ġlim Geleneğinde Edirne Dâru‟l-Hadîs‟i ve Müderrisleri, Dâru‟l-Hadîs Yayınları, Ġstanbul 2001.
Yılmaz, Yasin, Kanuni Vakfiyesi Süleymaniye Külliyesi, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları,
Ankara 2008. Zehebî (v. 748), ġemseddîn Ebi Abdullah Muhammed b Ahmed b. Osman, Târîhu‟l-Ġslâm ve
Vefeyâtu‟l-MeĢâhîr ve‟l-A‟lâm, Tahkik, BeĢĢâr Avvâd Ma‟rûf, Dâru‟l-Garbi‟l-Ġslâmî,
Beyrut 2003. Ziriklî, Hayreddîn (v. 1396), el-A‟lâm, Dâru‟l-Ġlm lilmelâyîn, Beyrut 2002
.
ANADOLU’NUN İSLAMLAŞMASINDA DARU’L-HADİSLER
190
Oturum BaĢkanı: Prof. Dr. Kamil Çakın
Evet tebliğciler dolu dolu olunca dinlenmeye de doyum olmuyor tabi sağ
olsunlar. ġimdi Ekrem kardeĢimizin tebliğini tartıĢmak üzere Nihat Yatkın ho-
camızı davet ediyorum. Hocam buyurun.