ankara style dergisi temmuz ağustos sayısı

53

Upload: ankara-style

Post on 05-Apr-2016

273 views

Category:

Documents


4 download

DESCRIPTION

Samsun sayısı 2.siyle karşınızdayız....

TRANSCRIPT

Page 1: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı
Page 2: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı
Page 3: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı
Page 4: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

2 3

www.subest.com.tr

İstiklal Cad. No. 103/2 Yazıcı Apt. Çiftlik İlkadım Samsun

0 362 233 67 75 0 507 870 75 27 0 505 860 69 15

Page 5: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

4 5

ŞEHİR, HUZUR, MUTLULUK

Şehri bir huzur bir dinlence havası sardı. Ramazanla beraber bir sükûnet geldi. İyide oldu... Şehirde büyük şehirlerde bile bir sükûnet bir yavaşlık hâkim. Bunu etkileyen

sıcaklarda dâhil olunca Temmuz sakin geçti. Ramazan kültürünü yaşatmak için belediyeler kıyasıya rekabete girdiler iftar programları etkinlikler derken, Ramazan

bayramını karşıladık. Herkesin bayramını kutlarım bu anlamda barış huzur ve mutluluk tüm dünyayı sarması dileğim.

Dönem itibariyle havaların güzel ve sıcak olasıda, yurdum insanının bir kısmı Ramazanı sahil ve ören yerlerinde karşıladılar. Ülkemizin kültür mozaiğinde farklı

Ramazan etkinlikleri gözümüze ilişti. Bizi biz yapan yaşanan kültürler bu coğrafyada bize renk kattı.

Yepyeni umutlarla hazırladığımız, dopdolu bir sayıya hazır mısınız? Moda’nın, müziğin, sinemanın, teknolojinin, kültürün, magazinin en yeni ve en

kaliteli haberlerini bu ay yine Ankara style dergisinde okuyacaksınız. Kulvarlarının en başarılı isimleriyle gerçekleştirdiğimiz röportajlarımızı merakla beklediğinizi biliyoruz.

Konuşulmayanları konuşacak sorulmayanlar sorulacak. Şehir sayfalarında kente ait tarihinden, mutfak kültürüne, ekonomisine ve birçok ilgi çekici detayı sizlerle

paylaşmaya çalıştık.İçerik olarak daha birçok konuyu dergimizi inceledikçe göreceksiniz. Yeni eklenen

bölümlerimiz ve yazarlarımızla daha zengin bir içerik sunmaya çalıştık sizlere. Bu dönem ağırlıklı olarak yaz mevsiminde olmamızdan moda haberlerine yer verdik.

Bundan sonraki illerimizin iş adamlarına, sanatçılara yer vermeye devam edeceğiz. Yazdıklarımızın tadını çıkarmanız için şimdilik veda ediyorum bir sonraki sayımızda

görüşmek üzere sevgiyle kalın.

Derginin SahibiPosta Kutusu

Kargo Taşımacılık Yayıncılık Ajans Bilişim Temizlik San. Tic. Ltd. Şti. Adına

Muhammet KARA

Yazı İşleri MüdürüMuhammet KARA

Genel KoordinatörAyhan KARAHİSAR

EditörRabia KARAHİSAR

Grafik TasarımDeniz ÇAKMAK

Reklam DepartmanıDilara AKYÜREK

Özkan İÇTEN

Abone SorumlusuEbru KARA

Özkan İÇTEN

DağıtımPosta Kutusu

BasımBaşak Matbaacılık ve Tan. Hiz. Ltd. Şti. Anadolu Bulvarı Meka Plaza No:5/15

Gimat – Yenimahalle / ANKARA0 (312) 397 16 17

www.basakmatbaa.com

Basım TarihiAğustos 2014

İmtiyaz SahibiPosta Kutusu

Kargo Taşımacılık Yayıncılık Ajans Bilişim Temizlik San. Tic. Ltd. Şti.

Ragıp Tüzün Cad. 161/6 Yenimahalle - ANKARA

Tel: 0 312 335 17 68Faks: 0 312 335 17 86

[email protected]

Dergimizde yayınlanan yazı ile reklamlardaki tüm sorumluluk

yazarlarına ve firma sahiplerine aittir.ISSN 1307-7759

Yayın Türü Süreli Yayın

RABİA KARAHİSAR EDİTÖR

[email protected] Ankara style dergisi @ankarastyle06

Ankara Style Derggsg

ANADOLU İNSANINI BİZDEN İYİ KİM TANIYABİLİR?

Ankarastyle06 Ragıb Tüzün Caddesg 161/6 Yengmahalle Ankara

www.ajanspostmedya.com www.ankarastylederggsg.com

0 312 335 17 68 - 335 17 86

GRAFİK TASARIM WEB TASARIM ORGANİZASYON KURUMSAL İMAJ ÇALIŞMASI MATBAA HİZMETLERİ

MULTİMEDYA MEDYA PLANLAMA REKLAM FOTOĞRAFÇILIĞI

BİZ POSTA KUTUSU AJANSIZ

NELER YAPIYORUZ ?

Posta Kutusu Ajansız,medengyetlergn beşgğg Anadolu'yu,

karış karış bglgyor. İnsanlarını tanıyor,

düşünce yapılarını bglgyor.

Page 6: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

6 7

İçindekilerİçindekiler

ankarastyleB İ R K E N T D E R G İ S İ

8- Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Akan

10- OMÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi

12- Müziğin Devlerini Albümünde Buluşturdu!

15- Samsun Sınav Akademi Koleji

16- Havza

24- Yaz Meyveleri Çok Faydalı

26- Yrd. Doç. Dr. Selahattin Özyurt

28- ‘90’ların Ruhunu Harmanladık’

30-Alsas’a Gitmek İçin 8 İyi Sebep

34- Hollwood kuaför ve güzellik salonları

36- Müthiş savaşçı Enginar!

38- Zafer Algöz’den samimi açıklamalar

40-Diyetimde ekmeğime dokunma!

42-Saçınız Yazın Yıpranmasın!

44-Doç. Dr. Hayati Akbaş Estetik Cerrahi Uzmanı

46-Mavi’nin mükemmel kalıplı jean’leri

48-Kalıcı Makyaj Hakkında Merak Edilenler

52- Efes’in Kültür Mirası özlemi

56-Berkay Bu Yaz Çok Mutlu!

68- Kokostar Kurabiye

72- Erken ölüme neden oluyor!

84-Kahve Göz Sağlığını Koruyor!

90-Kitap

Page 7: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

8 9

Sayın Rektörüm sizi kısaca tanıyabilir miyiz? Tıp doktoruyum. Alanım Radyoloji. Özellikle “girişimsel radyoloji” alanında uzmanlaştım. Kanamalarda, damar içinden gidilerek kanamanın durdurulması veya daralmış/tıkanmış bir damarın açılması gibi girişimler. Yaklaşık 6 yıldır rektör olarak görev yapmaktayım. Tıp Fakültesi öğrenciliğimi ve uzmanlık eğitimimi Ankara Üniversitesinde sürdürdüm. 1991 yılının başından bu yana Ondokuz Mayıs Üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalışmaktayım.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nin bugün geldiği noktayı nasıl görüyorsunuz? Ve nerede görmek istersiniz? Ondokuz Mayıs Üniversitesi eğitimde herkesin kabul ettiği bir kaliteye sahiptir. Tercih edilen bir üniversitedir. İnsansız hava aracı, protez el, sanayi işbirliğiyle gerçekleştirilen önemli araştırma projeleri, teknoparkı ve ileri araştırma merkeziyle bilimsellikte çok iyi bir noktaya gelmiş bulunmaktayız. Uzaktan eğitimde en yetkin ve aktif, 20 ülkede, 33 merkezde 5 dilde yaptığımız yabancı öğrenci sınavı ve sayısında en dikkat çeken üniversiteyiz. Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Sivil Havacılık Yüksek Okulu ve Uzay Teknolojileri Araştırma Merkezimizle Sivil Havacılıkta çok önemli bir eğitim ve araştırma merkezi olma yolundayız. Kendi uçuş pisti olan tek üniversiteyiz. Pilot yetiştiriyoruz. Öğretim elemanlarımız insansız hava aracı yaptılar. Şimdi eğitim uçağı projesinde çalışıyorlar.

Üniversitemiz öğrencileriyle, öğretim elemanları ve İngilizce öğretim yapan bölümleriyle uluslararası bir üniversite; teknoparkı, ileri araştırmalar merkezi, teknoparkıyla önemli bir araştırma kurumu ve ülkemizin en iyi havacılık merkezi. Bu yolda önemli mesafeler kat ettik.

Göreve başladığınız günlerde öngördüğünüz hedeflerin ne kadarını gerçekleştirdiğinizi düşünüyorsunuz? 2008 yılında rektör adayı olduğumda planladığım ve vaad ettiğim projelerin hemen hepsi gerçekleşti. Bugün o hedeflerin birkaç kat fazlasını başarmış durumdayız.

Ondokuz Üniversitesi kurulduğunda kaç fakülte vardı, şimdiki durum nedir? Üniversite kurulduğunda 3-4 fakültesi vardı. Daha sonra üniversitemizin fakültelerinden Ordu, Sinop ve Amasya Üniversiteleri kuruldu. Rektörlüğe başladığım 2008 yılında 9 fakültemiz vardı. Bugün 16’sı aktif 17 fakültemiz var.

Başlangıçta öğrenci sayınız ne kadardı? Şimdi ne kadar? 2008 yılında 21 000 öğrencimiz vardı. 2013-2014 öğretim döneminde 46 000 öğrencimiz eğitim aldı. Bu noktada, Ondokuz Mayıs Üniversitesinin önemsediği öğrenci sayısından çok istihdam imkânı programlar, yüksek

lisans ve doktora programları açmak oldu. 2008 yılında toplam öğrencinin %5’ini bulan 1200 dolayında lisansüstü eğitim gören öğrencimiz varken, 2013-2014 döneminde toplam öğrencinin %10’u kadar, 4700’e ulaşan öğrenci lisansüstü eğitim gördü. Diğer önemsediğimiz husus, uluslararası (yabancı) öğrenciye sahip olmaktı. 2008’de 230 civarında olan yabancı öğrenci sayımız bugün 1400’ü aştı. Hedefimiz önümüzdeki dönem 2000 öğrenciye ulaşmak. Türkiye’de yabancı öğrenci sayısında 4. 5. sıralardayız. Öte yandan Uzaktan Öğretimle 10 000 bin öğrenciye lisans diploması, 10 000 öğrenciye sertifika verdik.

Üniversitenin akademik kadrosu yeterli midir? Değilse ihtiyaç var mıdır? Akademik kadromuz, özellikle eski fakültelerde optimal düzeydedir. Öğretim üyesi/öğrenci oranında Türkiye ortalamasından çok iyi durumdayız. Yeni açtığımız fakülte ve bölümlerde öğretim üyesi sayımızı niteliğini önceleyerek arttırmayı sürdürüyoruz. Ancak, öğretim görevlisi ve araştırma görevlisi yetersizliğimiz var. Bu konuda YÖK’ten destek ve kolaylaştırma bekliyoruz.

Ondokuz Üniversitesi’ni tercih edecek öğrencilere ne gibi olanaklar sunuyorsunuz?

Ondokuz Mayıs Üniversitesi ve Samsun çok güvenlidirler. Huzurlu ve her açıdan güvenli bir şehirde okumaktadırlar. Ulaşımı kolay, barınma imkânı çok ve ucuz. YURTKUR’un yeni yurtları, özel yurtlar, çok ucuza kiralanabilen güzel konutlar. Kampüslerimiz yeşil, denize yakın, çoğu deniz manzaralı. Tüm eğitim birimlerimiz kendi dersliklerine, laboratuarlarına sahip. Sosyal tesisler ve her türlü spor tesisimiz öğrencilerimizin ve personelimizin hizmetinde.

Ekip çalışmalarında nelere dikkat edersiniz? Her şeyin önünde dürüstlük ve çok çalışmak. Yöneticilerin işini çok önemsemesini isterim. İyi bir yöneticinin keskin mesai saatleri yoktur. İş dışındayken de zihninde kurumuna/birimine ait sorunlar, yenilikler irdelenir. Sorumlu kişi işiyle ilgili mevzuatı bilmeli, yenileme ve değişiklik ihtiyacını görüp önermeli. Herhangi birinin yönetimiyle yürüyen bir işleyişi aynen sürdüren birisi başarılı bir yönetici değildir. Yenilik getirmeli, farklılık oluşturmalı. Verimlilik için analiz yapıp çözüm üretebilmeli. Biriminde heyecan oluşturabilmeli.

Yeni bir proje önerisiyle gelen arkadaşıma, proje makul ve olabilirse, gerçekleştirme görevini veririm. Öneri getiren sorumluluğu yüklenmeli. Aynı şekilde bir birimin işleyişini

eleştiren arkadaşımı, haklılık taşıyorsa, o birimin başına getirir sorumluluk veririm.

9. Bir yönetici olarak personel verimliliği ve ilişkileri konusunda düşünceleriniz nelerdir?

Çalışanlar arasında insan olarak astlık/üstlük olmamasını yeğler ve öyle davranırım. Ancak, işlerini önemsemesini, daha doğrusu ciddiye almasını isterim. İşini ciddiye almayan, işine saygı duymayan, özen göstermeyen kişi, kendi de saygıyı hak etmiyordur. Verilen bir işi umursamayan, kulak ardı eden birisinden insanlığa pek bir fayda sadır olmaz. Sorumluluk verdiğim kişi alanında özgür olduğunu, işine karışılmayacağını bilir. Yeni fikir ve uygulamalarda tedirgin olmaz, takdirle karşılanacağını bilir.

Yoğun temponuzda bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Emekleriniz, emeklerimiz bereketli olsun. Bu ülke için bir şeyler üretmeye çalışan, işini ciddiye alan, özenle yapan kişiler ancak değerli ve kıymetlidir. Laf değil, iş üreten, üretimiyle ve yaşayışıyla örnek olan insanlara ihtiyacımız var. Boş boş oturup talkın (telkin) verenler bizden uzak dursun.

style röportaj

Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü

Prof. Dr. Hüseyin Akan

Page 8: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

10 11

Karaciğer, Kornea, Kemik İliği, Böbrek Nakilleri gibi önemli ameliyatların yapıldığı OMÜ Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezine yılda yaklaşık 700 bin hasta başvurmaktadır.

Samsun’un batısında, Sinop karayolunun 17. km’sinde yer alan Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi; Atakum ilçesi sınırlarında, 150.000m² kapalı alanda, 42 Anabilim Dalı bünyesindeki 41 Poliklinik, 31 klinik ve 946 yatak kapasitesiyle 1986 yılından beri Kurupelit Kampüsünde hizmet vermektedir.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma

Hastanesi, Samsun’la birlikte çevre illere de (Tokat, Amasya, Sinop, Ordu, Giresun, Çorum) sağlık hizmeti sunmaktadır.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi,

“Yüzü gülen ve yüz güldüren hastane” sloganıyla, yılda yaklaşık 700 bin hastaya 3. basamak sağlık hizmeti sunan bir hastanedir. 1979 yılında Sağlık Bakanlığına bağlı Göğüs Hastalıkları Hastanesinin bir bölümünde hasta kabulüne başlayan, 1986 yılından sonra ise Kurupelit Kampüsündeki binalarına taşınan hastane, bugün itibariyle 139 Profesör-Doktor, 81 Doçent-

Doktor, 75 Yardımcı Doçent-Doktor, 358 Asistan-Doktor, 2.292 İdari-Sözleşmeli personel olmak üzere toplam 2.945 çalışanıyla günlük ortalama 2500-3000 hastaya sağlık hizmeti sunmaktadır.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi,

Samsun da ulaşımı en kolay olan hastanedir. Şehir içinden gelen hastalarımız dolmuş, otobüs ve raylı sistemle hastanemize ulaşmaktadırlar. İl dışından gelen hastalarımız ise otogardan hareket eden dolmuşlarla hastanemize

ulaşabilmektedirler. Samsun’un en güzel yerlerinden birinde hizmet veren hastanemiz tabi güzellikler bakımından da çok şanslı durumdadır. Hastanenin içme ve kullanma suyu üniversitemize ait göletten temin edilmektedir. Üniversitemizin sosyal tesislerine hastanemizin yakın olması büyük avantaj sağlamaktadır.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hastanesinde modern tıbbın gerektirdiği bütün teşhis ve tedavilerin yanı sıra; Karaciğer, Kornea, Kemik İliği, Böbrek Nakilleri Organ Nakil Merkezimizde başarı ile yapılmaktadır.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi(OMÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi

style röportaj

Page 9: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

12 13

style gözümüze ilişenler

Müziğin Devlerini Albümünde Buluşturdu!İki yıl önce çıkardığı Zamansız Şarkılar albümüyle geniş kitlelere seslenen aranjör, besteci ve prodüktör İskender Paydaş; müzik severler tarafından merakla beklenen ikinci albümünü beğeniye sunuyor... Müzik dünyasının dev isimlerinin yer aldığı “Zamansız Şarkılar II” albümündeki tüm şarkılar kendi başına bir hit olmaya aday.

İskender Paydaş, bu yazın en çok beklenen albümüne imzasını attı. Zamansız Şarkılar II albümünde müziğin devlerinden Nazan

Öncel, Şebnem Ferah, Sıla, Atiye gibi pek çok ünlü isim yer alıyor. İlk albümün devamı niteliğindeki bu albümün en önemli sürprizi ise mega star Tarkan!

Tarkan, İskender Paydaş’ın “Zamansız Şarkılar II” albümünde söz ve müziği kendisine ait yepyeni bir şarkı seslendirdi.

DMC etiketiyle piyasaya çıkan albümün çıkış şarkısı HOP DE’nin video klibi de çok yakında müzik kanallarında seyirciyle buluşacak.

Page 10: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

15

style yaşam

14

Samsun Sınav Akademi KolejiMisyonumuz , Ataturk ilkelerine bağlı, onu anlayan ve onun felsefesine yürekten inanarak çağdaş, dünya insanın taleplerini bilen liderler yetiştirmektir.

Gözü yükseklerde olanların okulu Sınav Koleji, şimdi de Millî Mücadele’de bağımsızlık güneşinin doğduğu kent Samsun’da.

Bugüne kadar milyonlarca öğrenciyi “yarıştırmadan ve ayrıştırmadan” sınavlara hazırlayan, seçkin kadrosu, etkin ders ve başarı takibiyle büyük güven kazanan Sınav Eğitim Kurumları, Karadeniz’in incisi Samsun’a da yeni bir kolej kazandırıyor. 2014 – 2015 Eğitim Öğretim yılında Atakum’da açılacak olan Samsun Sınav Akademi Koleji, Ortaokul ve Anadolu Lisesi olmak üzere iki ayrı binada hizmet verecek.

Atakum’un merkezinde yer alan Samsun Sınav Akademi Koleji, ulaşımı kolay ve kentin en işlek caddesinde yer alıyor. Toplam kapalı alanı 3 bin 200 metrekare, açık alanları ise 2 bin metrekare olan Samsun Sınav Akademi Koleji, butik kolej konseptinde 28 dersliğe sahip olacak. Samsun Sınav Akademi Koleji’nde öğrenciler, tam donanımlı fizik, kimya, biyoloji ve fen laboratuvarları ile öğrendikleri bilgiyi kalıcı hale getirecek. Müzik ve resim derslikleri, çok amaçlı salon, sağlıklı yemekhane ve kantinleri ile kampus kolejlerini aratmayacak olan Samsun Sınav Akademi Koleji, sahip olduğu olanaklar ile öğrencilerine çağdaş bir eğitim ortamı sunacak. Samsunlu öğrenciler kolejdeki modern sınıflarda ve teknolojik imkânlarla eğitimde Sınav Koleji avantajını

yaşayacak.

Tüm Türkiye’de on binlerce öğrencinin eğitim yaşamına ortak olan Sınav Dergisi Dershaneleri’nin tecrübesini okulculukla bütünleştiren Samsun Sınav Akademi Koleji’nde dershane ve etüt programları uygulanacağı için öğrencilerin ekstra dershane, etüt ve ek ders ihtiyaçları olmayacak.

“THE OKUL” (Takip/Sorumluluk, Hakkaniyet/Dürüstlük, Empati/Duygudaşlık) konseptinin yer alacağı Samsun Sınav Akademi Koleji’nde öğrenciler bire bir takip ve danışmanlıklar ile akademik ve sosyal becerilerine göre kendilerini geliştirebilecekleri alanlara yönlendirilecekler. Samsun’un eğitim yaşamında önemli bir yere sahip olacak olan Samsun Sınav Akademi Koleji, Atakum Mimar Sinan Mahallesi Çanakçılar Sokak’ta eğitim hizmetini sunacak.

www.samsunsinavkoleji.comAlabilirsiniz | Your Complimentary CopyHaziran - June 2014

Alabilirsiniz | Your Complimentary CopyHaziran |June 2014 Sayı | Issue 35

KARSSerhat kentinden manzaralarViews from a border city

A littleFrance in India!AA llliiittttlll

Hindistan’da küçük bir Fransa!

Future stars of the World Cup

Travel through three continents’ rivers

F t

Dünya Kupası’nda parlayacak yıldızlar

TTravell thhroughhhhh thhree

Üç kıtada nehirler üzerinde seyahat

HHHiindddddiiiiisttan’’’’’dddddaPONDICHERI

??????? | ???????????

Page 11: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

16 17

style samsun

Berkay bu yaz çok mutlu!

Page 12: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

18

Av. Murat İKİZ Belediye Başkanı

style samsun

Berkay bu yaz çok mutlu!

Page 13: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

20 21

10 yılda Havza’da çok şey değişti10 yılda Havza’da çok şey değişti. Bu değişimin ilk olarak kendini şehir içi yollarda ve altyapı çalışmalarında gösterdi.

2004 Yerel seçimleri sonrası göreve gelen Havza Belediye Baş-kanı Av. Murat İkiz ilk olarak ilçedeki altyapı sorununa el atarak 100 kilometre kanalizasyon şebekesini yapımı tamamlandı. Daha sonra 100 kilometrelik parke ve asfalt yollar yapılarak ilçe yazın tozdan kışın çamurdan kurtuldu. Bunların yanı sıra ilçede kamu yatırımları hariç Havza Belediyesi olarak 10 yıl içinde yak-laşık 100 Milyon liralık yatırım yapılarak ilçe çevrede örnek teşkil eder bir hale geldi.Ayrıca Havza Belediyesi uygulamaya koymuş olduğu projeler ile çevresinde ilkleri başaran bir ilçe oldu.

Havza Belediye Başkanı Av. Murat İkiz Havzanın son 50 yılda yapılan yanlış siyasi tercihler nedeni ile belediyecilik hizmetle-rinden yeteri kadar yararlanamadığını belirterek; “2004 yerel seçimlerinde iktidar ile buluşan Havza 10 yıl içerisinde oldukça hızlı bir şekilde gelişerek 50 yıl içerisinde yapılamayan birçok hizmete kavuştu. Bu başarıda en önemli etkenlerden biri Havza Belediyesinin kasasına ve masasına sahip çıkmamız oldu. Halkımızın, yetimin hakkını kimseye yedirtmedik. Bu hizmetlerin ilçemize kazandırılmasında desteklerini her zaman yanımızda gördüğümüz Sayın Bakanlarımıza, Milletvekillerimize, Valileri-mize, Partimizin tüm temsilcilerine ve bizleri hiçbir zaman yalnız

bizleri yalnız bırakmayan Havzalı hemşerilerimize teşekkür ederim.” Dedi.

İkiz 2014 yerel seçimlerinde de yüzde 57.7 oy oranı ile üçüncü dönem için yeniden seçildikten sonra çalışmalarına ara verme-den devam ediyor.

2014 Yerel Seçimleri ile Büyükşehir Yasası ile Samsun Büyükşe-hir Belediyesi bütünleşen Havza Belediyesi bu yeni dönemde de örnek teşkil edecek hizmetlere imza atmaya devam ediyor.

Bu projelerin başından Büyükşehir Yasası ile Havza belediyesi-ne bağlanan ve köy statüsünden Mahalle statüsüne geçen 81 yerleşim bölgesinin yol problemi gelmekte. Yeni Mahallerin yol sorunlarını çözmek için harekete geçen Havza Belediye Başkanı Av. Murat İkiz ilk etapta 5 adet yeni mahallenin mahalle içi yolla-rını yapmak için harekete geçti.

Havza Belediye Başkanı Av. Murat İkiz; “ Büyükşehir yasası ile bize bağlanan 81 yeni mahallemize hizmet etmek için kollarımızı sıvadık. Samsun Büyükşehir Belediyemiz ile koordineli şekilde 81 yeni mahallemize Havza ilçe merkezinin almış olduğu kali-tede belediyecilik hizmeti vermek için planlamalarımı yaparak

style samsun

19HAZİRAN - JUNE 2014

��� ��� �

Page 14: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

22 23

ekiplerimizi hazırladık. Bu hizmetler kapsamında 5 yeni mahal-lemizde parke yol çalışmaları başladı. 10 yeni mahalle için ise ihale aşamasındayız. Bunların yanı sıra yeni mahallelerimizde ki çocuklarımız için 81 adet yeni oyun alanları ile park projemiz-de hayata geçmiş durumda. Yapılan her şey Havza ve Hav-zalı hemşerilerimiz için.” Dedi. İkiz Havza’da önemli sorunun istihdam ve göç olduğuna dikkat çekerek; “Bu iki meseleyi de çözmek için çalışmalarımız sürüyor.

İlçemizde mevcut bulunan termal su kaynağımız tam bir şifa kaynağı. Havza Belediyesi olarak bu kaynağı en iyi şekilde de-ğerlendirmek için çalışmalarımız devam ediyor.Bu adımlardan bir olan 5 yıldızlı 5 adet termal otel için bazı firmalar ile görüş-melerimiz devam ediyor.

Turizm Bakanlığına tarafından Termal Turizm alanı olarak tespit edilene alanda yapılacak olan oteller ilçenin termal turizmden almış olduğu payı artıracağı gibi ilçenin dışa açılmasında önemli rol oynayacak. Ayrıca bu oteller ile ilçede önemli bir istihdam da sağlanarak işsizlik sorununa çare olacak. Bu yatırımlar ile Havza Belediyesi tarafından yer tahsisi yapılan ve 19 Mayıs Üniversitesi tarafından inşa edilen Havza Termal Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uygulama Eğitim Merkezi ’de ilçemi-zin termal sağlık turizminde söz sahibi olması adına çok önemli yatırımlardan birisi.

Bu merkez için Havza Belediyesi olarak elimizden gelen desteği verdik. Üniversitemiz ile aramızda yapılan protokol ile belediyeye ait arazi bu iş için tahsis edildi.

Şu an inşası devam eden ve Türkiye’de yalnız üç adet olan Termal Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uygulama Eğitim Mer-kezi arkasında üniversite desteği olan tek merkez olma özelliği

ile diğerlerinden ayrılmakta. Ayrıca ilçemizde 100 yataklı devlet hastanesinde hızla devam etmekte.

Bunların yanı sıra ilçemizin tanıtımına vermiş olduğumuz önem ile ilçemizi ziyaret eden turist sayısında önemli artışlar yaşandı. Katıldığımız tanıtım günleri, fuarlar ve diğer etkinlikler ile bu gün ilçemize yıllık turist sayısı 500.000 bine ulaştı.

Havza’da istihdam sorununu çözecek en önemli projelerden bir de organize sanayi bölgemiz. OSB’nin tamamlaması ile birlikte ise Havza göç önce duracak daha sonra ise tersine dönecek.” dedi. www.havza.bel.tr

style samsun

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

BayramTebrik Derindere 235x300.ai 1 24.07.2014 14:26

Page 15: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

25

style gözümüze ilişenler

24

style sağlık

Yaz meyvelerinin cilt, hafıza ve kemikler

açısından çok faydalı

63. Emmy Ödülleri sahiplerini buldu

Yaz meyveleri sağlık açısından olduğu kadar, cilt ve dış görünüm açısından da etkili. Hafıza, öğrenme kabiliyeti gibi zihni faaliyetlerde de büyük pay sahibi

olan meyve ve sebze tüketiminde aşırıya kaçmamak gerekiyor. Her meyve ya da sebzeyi, mevsiminde tüketmek gerektiği ifade edildi. Üzüm, erik, çilek ve karpuz

gibi yaz meyveleri sağlık açısından büyük öneme sahip olduğu gibi, bu besinlerin minerallerini kaybetmeden tüketilmesi de büyük önem taşıyor.

‘Mad Men’ dördüncü defa ‘En İyi Dizi’ seçilirken, komedi dalında ‘Modern Family’ ödüle ulaşan dizi oldu. Kate Winslet ise beklendiği gibi ‘Mildred Pierce’ ile En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandı.

KaRpUZUn faYDaLaRı:

Yaz döneminde en çok tüketilen meyveler arasında yer alan karpuz, içerdiği A ve E vitaminleri ile kansere karşı koruyucu etkisi bulunan bir gıdadır. Bunun yanı sıra, kilo yapmayan ve büyük oranda su içeren karpuz, vücuda enerji ve su depolayarak, yaz aylarındaki su kaybını önleyici görev yapar.

Canlı olarak yayınlanan törenin sunuculuğunu komedyen Jane Lynch üstlendi.

Televizyonun Oscarları kabul edilen ödüllerde Drama dalında ‘En İyi Dizi’ dördüncü defa ‘Mad Men’ seçilirken, Julianna Margulies “The Good Wife” ile En İyi Kadın Oyuncu, Kyle Chandler ise “Friday Night Lights” ile En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kazandı.

Komedi dalındaki ödüllere ise Modern Family damgasını vurdu. ‘Modern Family’, ‘En İyi Dizi’ ödülünün yanı sıra En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu, Yardımcı Erkek Oyuncu, Yönetmen ve Senaryo ödüllerini de kazandı.

Komedi dalında En İyi Kadın Oyuncu “Mike & Molly” ile Melissa McCarthy, En İyi Erkek Oyuncu “The Big Bang Theory” ile Jim Parsons seçildi.

Mini Dizi dalında ise ‘En İyi Dizi’ Downton Abbey seçilirken, En İyi Kadın Oyuncu ‘’Mildred Pearce’’ ile Kate Winslet, En İyi Erkek Oyuncu da “The Kennedys” ile Barry Pepper oldu.

Ödül töreninden önce gelenek olduğu üzere kırmızı halı seremonisi yapıldı. Ünlü isimler tören salonuna giderken, kırmızı halıda poz verdiler. Halı üzerinde adeta şıklık yarışı yaşandı.

İşte tüm ödüller:

DRaMa

En İyi Dizi: Mad Men En İyi Kadın Oyuncu: Julianna Margulies, “The Good Wife” En İyi Erkek Oyuncu: Kyle Chandler, “Friday Night Lights” En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Peter Dinklage - “Game of Thrones”

En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Margo Martindale - “Justified” En İyi Yönetmen: Martin Scorsese - Boardwalk Empire En İyi Senaryo: Jason Katims - Friday Night Lights

KOMEDİ

En İyi Dizi: Modern Family En İyi Kadın Oyuncu: Melissa McCarthy, “Mike & Molly” En İyi Erkek Oyuncu: Jim Parsons, “The Big Bang Theory” En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Ty Burrell - “Modern Family” En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Julie Bowen - “Modern Family” En İyi Yönetmen: Michael Spiller - “Modern Family” En İyi Senaryo: Steve Levitan ve Jeffrey Richman - “Modern Family”

TV fİLMİ VEYa Mİnİ DİZİ

En İyi Dizi: Downton Abbey En İyi Kadın Oyuncu: Kate Winslet - ‘’Mildred Pearce’’ En İyi Erkek Oyuncu: Barry Pepper- “The Kennedys” En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Guy Pearce - ‘’Mildred Pearce’’ En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Maggie Smith - “Downton Abbey”

En İyi Yönetmen: Brian Percival - Downton Abbey

En İyi Senaryo: Julian Fellowes - Downton Abbey

ÇİLEğİn faYDaLaRı:

Vitamin ve mineral açısından en zengin meyvelerden biri olan çilek, içerdiği A, B1, B2 vitaminlerinin yanı sıra kalsiyum ve potasyum açısından da oldukça zengin bir meyvedir. Olgunlaşmış çileğin fazla yumuşamamış durumda iken tüketilmesi, şeker oranı açısından önemlidir. Çileğin faydaları arasında antioksidan özelliği de bulunmaktadır.

BöğÜRTLEnİn faYLaRı:

Enerji ve sağlık deposu olarak bilinen ve son derece lezzetli bir meyve olan böğürtlen yaşlılığa bağlı oluşan hafıza kayıplarını belli ölçüde engellediği gibi, ishalin önüne geçiyor. Bunun yanı sıra güzellik sağlayan meyveler arasında olduğu bilinen böğürtlenin, taze iken bol miktarda tüketilmesi, sağlıksal açıdan önemli faydalar sağlıyor.

KaYıSının faYDaLaRı: Kurutulmuş olarak da tüketilen bu besin, taze şekilde tüketildiğinde de vücut açısından son derece önemli faydalar sağlar. Kemik ve kas yapısını güçlendirici etkiye sahip olan kayısı beynin düzenli çalışmasını sağlayan özelliği ile de tüketimi önem taşıyan olan bir meyvedir.

Page 16: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

26

“Ben ki sultanlar sultanı, hakanlar hakanı, hükümdarlara taç giydiren, Allah’ın yeryüzündeki gölgesi ve atalarımın fethettiği Akdeniz’in, Karadeniz’in, Rumeli’nin, Anadolu’nun, Karaman’ın, Rum’un, Dulkadiroğulları Vilayetinin, Diyarbakır’ın, Kürdistan’ın, Azerbaycan’ın, Acem’in, Şam’ın, Halep’in, Mısır’ın, Mekke’nin, Medine’nin, Kudüs’ün, bütün Arap memleketlerinin, Yemen’in ve daha nice ülkelerin ki, büyük atalarımın Allah kabirlerini nurlu etsin karşı konulmaz kuvvetleriyle fethettikleri ve benim muhteşemliğimde de ateş saçan mızrağımın ve zafer getiren kılıcımın gücüyle fethettiğim nice memleketlerin sultanı ve padişahı olan Sultan Bayezıd Han oğlu Sultan Selim Han oğlu Sultan Süleyman Han’ım. Sen ki, Fransa vilayetinin kralı olan Fransuva’sın. Sultanların sığınma yeri olan kapıma…”

Kanuni Sultan Süleyman’ın Fransuva’ya yazdığı mektubun girizgahındaki bu üslubun arka planındaki vakar/ güç/ devlet nasıl bir sosyolojik, politik, psikolojik, ahlaki ve konjonktürel travmayla Lozan’da “Cumhuriyet Projesi”ne feda edilebilmiştir? Ve “nizam-ı alem ila-yı kelimetullah” ülküsünden “yurtta sulh cihanda sulh” sınırlarına çekilip, Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye ile utanmamız ve “kulluktan vatandaşlığa evrildiğimiz Cumhuriyet”le sürekli bayram coşkusu yaşamamız gerektiğinin antropolojik/ ideolojik alt yapısı nedir?

Bu soruların cevaplarıyla birlikte, 623 yıllık Osmanlı Devleti’ni “Türk Tarih Tezi”nden çıkarıp yerine etnik “şanlı atalar tarihi” kurgulayarak “millet nizamı”ndan vazgeçip homojenleştirme/ aydınlatma/ vatandaş yaratma ve ulusal/ milli kimlik oluşturmanın arka planının bilimsel bilgiye konu edilip (resmi tarih/ ideoloji bağlamının dışında) yakın tarihimizle halleşmeden, ülkemizde

huzurun/ birlik şuurunun tesisi mümkün olmayacaktır.

İnkara yeltendiğimiz Osmanlılar döneminde, nasıl yabancı soyların beyin ve kabiliyet sahibi veya asil ve zengin gençlerini alıp kendi din ve milliyetimizden geçirerek (Sokullu Mehmet Paşa gibi) kendi soylarına, kültürlerine karşı savaşan liderler, yöneticiler olarak kullanmışsak, Avrupa ve Amerika da bir asırdan beri bizim gençlerimizi devşirmektedir; Batı’nın yeniçerisi olarak, kültür ve medeniyetimizi, iman ve örfümüzü esir almaktadırlar.

Amerika Genelkurmay Başkanı, Türkiye gibi bazı ülkelerin subaylarını, özel kurslarda eğiterek, Dünya’nın her yerinde Amerika’ya bağlı generaller, cumhurbaşkanı, başbakanlar, bakanlar, yöneticiler yetiştirdiklerini ABD Senatosunda 1989 Savunma bütçesi görüşülürken alenen söyleyebilmiştir.

Buraya kadar serdettiğimiz temel eleştiriler, sorular ve belirlemelerden amaçlanan husus ise, ele aldığımız konunun gerçekliğinin tartışılmasına/ tekmil bağlamlarına yönelik

zihinsel hazırlık ve dikkati yoğunlaştırmaktır. Bu anlamda ülkemizde en yaygın sosyal çözülme eğilimlerinin Türk-Kürt, Alevi-Sünni, kadın-erkek ayrımı olduğu söylenebilir; bunlardan çatışma eğilimi gösteren ve konumuzu teşkil eden Türk-Kürt ayrımı sorununa ve çözümüne ilişkin “efradını cami, ağyarını mani” olarak kısaca şunlar ifade edilebilir:

Kürt Sorunu’na ilişkin toplumsal, etnik, bireysel sarsıntılar/ depresyonlar, bedeller yaşanmış/ödenmiş; zihinsel, ideolojik ve bilimsel birikimler oluşmuştur. Dolayısıyla sorunun çözümü için bu birikimlerin veya sarsıntıların harmanlanmasından ve bir karara varılmasından başka çare de yol da kalmamıştır. Yani tabiri caizse, kubbe-i semada yeni bir şey yoktur; bilimsel, zihinsel, ideolojik “geviş getirme”den başka…

Ancak etnik konuların tarihi/ kültürel derinliği ve modernleşme, ulus devlet, milliyetçilik gibi ideolojilerle ünsiyeti ve emperyalizmin bilimi sömürge amaçlı kullanması sürecinde uluslararası hukukla irtibatlandırması, soruna ilişkin felsefi, bilimsel, ideolojik tartışmaları körüklemektedir. Tartışmaların yoğunluğu ise çoğuna sorunu gerçekliğinden koparıp muhayyilesine neden olmaktadır.

Bu ahval içerisinde, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti makul olanın yolunu açma kararlılığı ile kazanımlarımızı(!)/ ezberlerimizi bozarak toplumsal çözülmeyi değil toplumsal bütünleşmeyi, farklılıkları değil benzerlikleri öne çıkararak ayrı bedenlerde tek yürek olabilmeye, kültürel zenginliğe/ insan haklarına saygıya, demokrasiye, özgürlüğe, ezcümle “birlik şuuru”na yönelik açılımı sağlamıştır.

“Sevgi bir eder her şeyi, nefret ikiye

böler/ göze göz dünyayı kör eder.”

style röportaj

“Birinci kuşak yaşar, ikinci kuşak unutur, üçüncü kuşak hatırlatır.”

ÇÖZÜM leme SÜRECİ ne…

Yrd.Doç.Dr.Selahattin ö[email protected]

Page 17: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

2928

TÜRK pop müziğinin önemli isimlerinden olan Yonca Evcimik yeni Albümü 15. ile müzik piyasasına dönüş yaptı. Türkiye’de ilkleri yapan Evcimik pop müziğe bakışını ve albümünü anlattı.

Yeni albüm çalışmalarına ne zaman başladınız?

Aslında bu albümdeki şarkıların 4/3’ü iki buçuk senedir benim cebimdeydi. ‘Single mı yapsak maksi single mı yapsak?’ diye düşündüğüm bir dönemde hayvan hakları ile ilgili Başbakan’ımızla buluştuk. Onun yol alacağını anladığımda da albüm çalışmalarını rafa kaldırdım ve yasa çalışmalarına başladım. Şubat ayında Aykut Gürel’le buluştuk, o bana

şarkılarını dinletti, ben ona elimdeki şarkıları dinlettiğimde 10 tane şarkı olmuştu.

Bu 15 albüm içinde sizin için yeri farklı olan var mı?

Hiçbirini birbirinden ayırt etmem ama ‘Abone’nin yeri başka. Çünkü benim müzik piyasasıyla ilk tanışmam. 2.800.000 küsurlü bir resmi satış rakamı var. Bir o kadar da korsanının olduğu düşünüldüğünde kırılması zor bir rakam.

‘90’LaRın RUHUnU HaRManLaDıK’

albüm çıktıktan sonra nasıl tepkiler aldınız?

İçime sinen, beni anlatan bir albüm oldu. Müziğin duayenleri, gazeteciler ve radyoculardan çok güzel tepkiler aldık. Bu da bizim doğru bir iş yaptığımızın göstergesi. Hem bana yakışan, hem günümüze yakışan hem de pop müziğe başka bir kapı açan bir albüm olduğundan bahsediyorlar. Doksanların ruhunu bugünün müziği ile harmanladık.

Sezen aksu, “Bu albüm Yonca’nın yeni döneminin başlangıcı” dedi. ne gibi farklılıklarla sevenlerinizle buluşuyorsunuz?

Bana dedi ki, “Ne kadar enteresan ki bundan 24 yıl önce de sen yapmıştın yine sen yapıyorsun”, onun gibi bir ozandan bu sözleri duymak çok güzel.

Türk popunda ilkleri hep sizden görüyoruz. Bunu nasıl yapıyorsunuz?

Bu araştırılıp düşünülerek yapılacak bir şey değil. Bu benim dünya görüşüm ve vizyonumla ilgili bir şey. Benim beğenilerim daha yurtdışı odaklı. Bir iş yapıyorsam beğenilerim doğrultusunda yapıyorum. Benim beğenilerim Türkiye için yenilik oluyor. ‘YARIŞMAKTAN HOŞLANMIYORUM’

Klip oldukça ilginç olmuş. fikir kimden?

Klibi Nihat Odabaşı çekti. Benim araba kullandığım bir klip düşünüyordu ama ben araba kullanamıyorum. Onun da hevesini kırmak istemedim sonra aklıma Burcu geldi. Burcu Çetinkaya’ya klipten bahsettim, şarkıyı dinlettim ve çok hoşuna gitti. İstanbul’u çok iyi temsil edeceğimizi düşündü ve kabul etti. Sonunda şahane bir klip çıktı. Biz bu klipte hem benim için hem de bundan sonra klip yapacak olanlar için çıtayı çok yükselttik.

Bir dönem dans yarışmalarında jüri üyeliği yaptınız. peki siz böyle bir yarışmaya katılır mıydınız?

Ben yarıştırılmaktan hoşlanmıyorum. Bana iki veya üç defa Eurovision teklifi geldi kabul etmedim. Yarışmacı olmam, anladığım konularda jüri olmayı tercih ederim.

Çılgın Bediş dizisinden sonra bir dizi projeniz olmadı. Bununla ilgili projeler var mı?

Bediş’ten sonra çok proje geldi ancak Bediş gibi kendime uygun bulamadım. 3-4 sene sürdü ancak hâlâ yayınlanıyor. Keşke telif hakları adam gibi çalışsaydı da biz de paramızı kazanıyor olsaydık. Televizyonlar, üzerinden yeterince kazanıyor.

‘YOnCa OLaRaK kapı açtım’

Hayvan haklarıyla yakından ilgileniyorsunuz. Bu ilgi hep var mıydı?

Ben kendimi bildim bileli hayvanları seviyorum. Hayvanlarımız çoğaldıkça onlarla empati yapmaya başlıyorsunuz ve daha fazla onları düşünüyorsunuz. Şu an 10 köpek 1 kedimiz var. Evde ve arabada, yürürken bile gözüm sürekli aşağılarda hayvanlara bakıyorum.

Sosyal sorumluluk projeleri için Yonca Evcimik isminin katkısı oldu mu?

Normal bir vatandaşın açamayacağı kapıları ben Yonca Evcimik olarak açtım. Ben hep bu sektördeyim, albüm yaptım, program da yaptım ama benim bu hayata gelmemdeki asıl amacım bu olamazdı. Bunu düşündüğümde hayvan haklarını buldum ve belki de bunun için ben Yonca Evcimik oldum.

‘90’ların Ruhunu Harmanladık’

style kahve molası

Page 18: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

3130

Alsas’a Gitmek İçin 8 İyi Sebep

style yaşam

Fransa’nın kuzeydoğusunda yer alan Alsace (Alsas) bölgesi, ülkemizden Fransa’ya gidenlerin ilk sırasında yer almaz genelde. Öyle ya Paris dururken ne işimiz Alsas’ta? Ben diyorum ki, Paris’i unutun, başka zaman gidersiniz. Bu sefer farklı bir rotaya ne dersiniz? Mulhouse, Colmar ve Strasburg sizi bekliyor. İşte Alsas’a gitmek için birçok sebepten 8 tanesi:

Page 19: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

3332

style yaşam

1 Ucuz Uçak Bileti: Bazen yurt dışı seyahatlerin en büyük masrafı uçak biletleri yüzünden olur. Ucuz uçak bileti kollamak, bulmak yeni bir seyahatin başlangıcı ola-bilir. Benim için öyledir genellikle. İşte bu rota sırf bu nedenle bile çok cazip olabilir; çünkü Basel-Mulhou-

se-Freiburg Havaalanı’na İstanbul’dan uçan üç farklı havayolu var. Özellikle de EasyJet ile çok uygun bilet bulmak mümkün. Bundan daha önce bu yazıda bahsetmiştim.

2 Mimari Yapı, Doğal Güzellikler: Alsas bölgesi, kendine has üçgen çatılı-ahşap destekli tarihi evleri ve bu evleri çevreleyen doğal güzelliğe sahip nehirleri ve bağla-rıyla diğer birçok Avrupa şehrinden ayrılıyor. Özellikle Colmar bu anlamda görülmeye değer.

3Avrupa’nın Başkenti’ni Görme Şansı: Avrupa Birliği’nin iki başkentinden biri olan Strasburg, Alsas bölgesinde yer alıyor. Tarihi ve doğal güzellikleriyle olduğu kadar bu yönüyle de dikkat çeken Strasburg görülmeye değer bir şehir.

4Meraklısına Şarap Yolu: Alsace bölgesinin en turistik yönlerinden biri, kuzey-güney hattı boyunca yaklaşık 170 km’lik üzüm bağları olması ve gezilip görülecek, keşfedilecek bir şarap yoluna (Wine Route) sahip olmasıdır. Bu yol boyunca, üzüm bağlarıyla çevrili pek

çok doğa güzelliği olan köyler, kasabalar yer almaktadır.

5Avrupa’nın İlginç Müzelerini Görme Şansı: Özellikle Mulhouse ve çevresi müzelerinin zenginliğiyle tanı-nıyor. Burada birbirinden ilginç müzeler yer almakta. Fransa’nın en geniş otomobil ve tren müzeleri; orijinal Alsas evleri ve yaşamını yansıtan Ecomusee d’Alsace;

baskı kumaş ve elektrik müzesi bunlardan birkaçı.

6Şehirlerarası Ulaşım Konforu: Alsas bölgesi özellikle trenle yolculuk yapmak için oldukça rahat. Bölgenin güneyindeki Mulhouse ile kuzeyindeki Strasburg ara-sında trenle konforlu ve rahat yolculuklar yapabilirsiniz. Ayrıca şehirlerarası mesafelerin birbirine yakın olması

nedeniyle uzun yolculuk süreleri de yaşamazsınız. Üstelik SNCF trenlerinde yanınızda 4 yaş altı çocuk varsa %25 indirim de yapıyorlar. Aynı zamanda araba kiralayıp ana şehirler dışında kü-

çük; ama birbirinden güzel Alsas köylerini de görebilir ve hayran kalabilirsiniz.

7Sakin, Keyifli Seyahat: Kalabalık metropollerden, kar-maşadan uzaklaşıp sakin, huzurlu ve keyifli bir seyahat planlayanlara çok uygun bir bölge. Bu bölgede kala-balık sizi yormaz, trafik germez. Üstelik çocuklu aileler için de oldukça uygun bir rotadır.

8Sıcakkanlı Yerel Halk: Bu bölgede yaşayan Fransızlar genel kanının aksine oldukça sıcakkanlı, güler yüzlü ve yardımsever. Fransızca bilmediğiniz için size ters-lemez, bir şey sorsanız bildikleri kadar İngilizceleriyle yardımcı olmaya çalışırlar. Neredeyse sokakta yürür-

ken bile keyifsiz insan yok gibidir

Page 20: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

3534

Kalite ve güvenin öncüsü olarak her geçen gün başarılarını tescilleyen salon olan Hollywood Kuaför bulunduğu ilin Birinci sınıf salonu olma özelliğini yıllardır kimseye kaptırmamış işinin gerektirdiği bütün teknoloji makinalarını ve ürünleri getirerek bayanlara vermiş olduğu hizmetlerle farkını yaşatmıştır.

Samsun’da 1985’den bugüne hizmet vermekte olan Hollywood Kuaför ve Güzellik Salonu Sahibi Hasan Bişkin 29 yıldır isminden söz ettirmeyi ustalıkla başarmıştır.

Hasan bey öncelikle sizi kısaca tanıyabilir miyiz? 1962 yılında Samsun’un Alaçam ilçesinde dünyaya geldim. Yurt içi ve yurt dışında mesleki anlamda öğrendiklerimi 1985 yılında ailemle birlikte açtığım Hollywood Kuaför salonumu açarak 29 yıldır Samsunlulara hizmet vermekteyim.

neden Kuaförlük? Geniş ve kalabalık bir aileye sahibim. Abimin Kuaför olması okul çıkışı onun yanında olmam, tatillerde ve yoğun zamanlarda beni yardıma çağırması daha sonra bir şeyler öğrenip güzel şeyler ortaya çıkarmaya başlamam benim bu mesleği seçmeme sebep oldu. Gerçekten işimi çok seviyorum.

Hasan bey kaç salonunuz var ve bunu başarılı bir şekilde yürütebilmek zor olmuyor mu?

29 yıldır çiftlikte 3,5 yıldır Atakum’da 1 yıldan fazla da Samsunumuzun en büyük AVM’si olan Piazza’da hizmet vermeye devam ediyoruz. Tabi salonlar çoğaldıkça çalışma temposu, benim koşturmam daha fazla oluyor. İşimi çok sevdiğim için bana zor gelmiyor.

İşinizde en çok nelere dikkat edersiniz? Her şeyden önce olması gereken tek şeyin ne iş olursa olsun yaptığınız işe saygınız olacak. İşime saygımdan dolayı, sanatıma müşteri ekibime sahiplenir, birebir ilgilenir ve her zaman işimin başında bulunurum.

Mesleğinizin zorluları nelerdir? Hizmet sektörünün en zor olan branşlarından biri bayan kuaförlüğü; bayanları memnun etmek gerçekten çok zordur. İletişim çok önemli müşterinin ruh halini anlayıp istediğinin yanı sıra doğru yönlendirip yakışanı yapmak önemli, ortaya güzel sonuçlar çıkarıp yakışanı bulmak ve kusursuzca sunmak.

İşinizde bu kadar başarılı olmanız salonlarını büyütüp , başka şubeler açmanızda en büyük etken nedir?

Yenilikçi olmam; sürekli kendimizi geliştirmek için mücadele vermem. Bizim iş; ekip işi salon sahibi olarak sadece kendim değil bütün personelimi kendi değerlerimin meyvesini sunarak bana katkılarını yanında kendilerini yetiştirmelerini sağlayarak başarılarımızın mutluluğunu yaşamak… Kısaca Eğitim+Kalite+Güven hizmeti iyi takip edildiğinde Başarı kaçınılmaz diye düşünüyorum.

Üç Salonunuz arasında farklılıklar var mı? Kesinlikle hiç fark yok. Kullandığımız ürünler, eğitimli personelimiz, hizmet anlayışımız, mekân seçeneklerimizin kaliteleri aynı. Alt zemini hazır olamayan hiçbir atılımda bulunmam. Çok önceden Atakum şubemizi açabilirdik ama önemli olan kalitemizden ödün vermeden bir şeyler başarmak.

Bu mesleği düşünen Gençlere neler önerirsiniz? Hayat da sevmediğiniz bir işte başarılı olamazsınız. Bizim mesleğimizde asla böyle bir şansınız yok. Sanat ruhsuz olmaz, ruhunuzu katabilmeniz içinde işinizi sevmeniz gerekiyor. Yenilikleri takip etmek, kendine bir şeyle katmak, başarı için bunlar şart diyorum.

Hasan bey, İşinizden arta kalan vaktinizde neler yapıyorsunuz? Son beş yıldır sosyal sorumluluk adına birçok yerde bulunmaya çalışıyorum. Bu görevlerde önceki yıllarda fazla vakit ayıramıyordum. Fakat yılların verdiği tecrübelerle çok daha profesyonelce saatlerimizi değerlendirebilmemiz için işinde çok başarılı insanlarla çalışıyorum. Tecrübelerimi paylaşıp toplum için faydalı olmaya önem veriyorum. Türkiye genelinde gerçekleştirilen tüm organizasyonlar da bulunup birçok ödüllere layık görüldük. Her katıldığım projelerde yeni bir şeyler öğrenip hayata geçirmeye çalışmam, bir şeyler yapabilmek adına bana gurur veriyor.

10-Bayanlara güzellik hakkında söyleyebileceğiniz birkaç ipuçları nelerdir? *Kendilerini tanımaları *Anlık karar vermemeleri *Kendilerini önemsemeleri * Doğru adreslerde hizmet almayı, kendilerini güvende hissedeceği yerleri araştırmalarını ve öyle salon tercih etmelerini canı gönülden söyleyebilirim.

www.hollywoodkuafor.com

Bayanların gözde adresi Hollwood kuaför ve güzellik salonlarının sahibi Hasan Bişkin ile birlikte 29 yıl…

style güzellik

Page 21: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

36 37

style sağlık

Müthiş savaşçı

Enginar!Bu kadar faydalı olmasına rağmen,

maalesef onu sofralarımızda çok sık göremiyoruz ama

tüketebildiğiniz kadar tüketin...

Karaciğere iyi gelir!

Enginar, karaciğer dostu olmasıyla dikkat çeken bir sebze. Karaciğer tahribatında tedavi desteği olarak bol bol enginar yemek gerekiyor. Özellikle fazla alkol alımından kaynaklanan karaciğer sorunlarının tedavisi için enginarın ayrı bir yeri var. Alkol alan kişiler karaciğer rahatsızlıklarından korunmak için enginar yiyebilirler.

Antioksidan özelliği

Enginarı bu kadar özel kılan şey, onun zengin bir antioksidan kaynağı olması. Bu da enginarı kanserden korunmak için yenmesi gereken besinlerin arasına sokuyor. Vücuttaki toksik maddelerin atılmasını sağlaması enginarın en önemli özelliğinden biri. Hatta, eskiden beri bilinen enginar kürü günümüzde de sık sık uygulanıyor. Yılda bir kere, 40 gün boyunca günde bir tane enginar yenilen “Enginar Kürü”nün karaciğeri onardığı ve vücudu bütün toksik maddelerden arındırdığı düşünülüyor.

Yüksek tansiyon için

Yüksek tansiyon hastalarının da bol bol enginar yemesinde fayda var. Çünkü enginarda yüksek oranda bulunan potasyum minerali, vücuttaki tansiyonu düzenleyerek, tansiyonun normal seviyelere gelmesini sağlıyor.

Page 22: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

38 39

Senaryo yazımını ve yönetmenliğini Cem Yılmaz’ın üstlendiği ‘Pek Yakında’nın çekimleri tamamlandı. Zafer Algöz, filmde uçuk kaçık bir Yeşilçam yönetmenini canlandırıyor.

‘pek Yakında’nın çekimleri bitti değil mi?

Evet, dün sabaha karşı bitti.

Yoğun bir tempo muydu?

Yoğun ama son derece profesyonel çalıştık. Her şey günü gününe, saati saatine tıkır tıkır işledi. Sadece bir buçuk gün rötarımız var; o da hava şartları yüzünden. Bir ara şiddetli yağmur, fırtına oldu.

ne kadar sürdü çekimler?

Mayıs ayının ortasında başladık; iki aya yakın çalıştık.

ne zaman vizyona girecek?

Ekim ayının başında.

Seyirciyi nasıl bir Zafer algöz bekliyor?

Tabii ki daha önce oynadığım rollerden çok farklı bir roldeyim. Eski bir Yeşilçam yönetmenini oynuyorum. Sıra dışı, çılgın bir yönetmen… Benim çok zevk aldığım bir proje oldu. Zaten Cem Yılmaz ile yaptığım bütün işlerden çok keyif alıyorum. Yaptığı filmlerin Türkiye’de benzeri, mukayese edebileceğimiz bir örneği yok. Bu da öyle bir film olacak. Mükemmel bir kadrosu, çok iyi bir senaryosu, birinci sınıf işçiliğiyle inşallah layık olduğu başarıyı da yakalayacaktır.

Ekip şahane zaten…

Çok güzel evet.

Siz de şahanesiniz ama…

Teşekkür ederim, sağ olun

Cem Yılmaz’ın neredeyse bütün

filmlerinde varsınız değil mi?

Bu üçüncü filmimiz olacak. Sadece Hokkabaz ve GORA’da yoktum.

Bir ‘vazgeçilmezlik’ durumu var ama…

Sağ olsun; ben de onu çok seviyorum.

ağıR ROMan-EŞKıYa SOLUK aLDıRDı

Ben son dönemlerde Türk filmlerinin atağa geçtiğini düşünüyorum. Siz ne dersiniz?

Evet, birkaç senedir böyle. Yeşilçam’ın bunalıma girdiği bir dönemde ‘Ağır Roman’ ve ‘Eşkıya’ Türk sinemasına biraz soluk aldırdı. İnsanların bizden, samimi, hüzünlü ya da güldüren bir hikâyeyi seyretmek için sinema salonlarına gittikleri ortaya çıktı. Ondan sonra insanlar sinemaya yatırım yapmaya başladı. Doğal olarak şimdi çok fazla sinema filmi yapılıyor. Herkes film yapıyor. Çok ucuza mâl edip çok büyük gelir elde etme ihtimali insanları o pazara yöneltti. Hatta hayatında hiç yapımcılık yapmamış insanlar bile; ‘bir yerlerden birkaç yüz bin lira bulup bir sinema filmi yapalım, gişede 2-3 milyon kazanıp kâr ederiz’ diye düşündüler. Tabii çoğu istediği başarıyı yakalayamadı ama yakalayanlar da oldu. Bildiğim kadarıyla Avrupa’da sonra Amerikan sinemasının, özellikle vizyonda en zor yer bulduğu ülke Türkiye. Yerli filmler yüzünden yabancı filmler seans bulamamaya başladılar. Bu bizim sinemamız için iyi bir şey…

Ya ağlatan ya da güldüren

amerikan filmleriyle yarışır hale geldik yani…

Her filmimiz öyle değil ne yazık ki…

Ama Cem Yılmaz ile yaptığımız AROG ve Yahşi Batı bir Amerikan filmiyle

yarışabilecek kapasitede ve kalitede.

Türk seyircisinin profili nedir?

Türk seyircisi ya ağlatan ya güldüren filmlere gider. Zaten gişedeki rakamlar da benim söylediğimi doğruluyor. Ya ağlatan ya güldüren filmler gişe yapıyor. Aksi olsaydı herhalde şu anda Nuri Bilge Ceylan’ın Cannes’da ödül alan filmi 2-3 milyon insan tarafından izlenmesi gerekirdi. Çünkü gurur duyulması gereken bir başarı. İnsanlarımızın böyle bir başarıya sahip çıkmasını umut ediyoruz ama bildiğim kadarıyla henüz beş yüz bin seyirciyi bile yakalayamadı.

Bu gerçekten trajik bir durum ama değil mi?

Evet, öyle maalesef. Ama biraz da ekonomik koşullardan kaynaklanıyor. Bir de insanlar sinemaya eğlence unsuru olarak bakıyor. ‘Hafta sonu sinemaya gideceksek ya komik bir filme gidelim, kafamızı dağıtalım ya da ağlatan bir film olsun’ diye düşünüyor insanımız. İkisinin arasında kalan festival filmleriyle pek fazla ilgilenmiyorlar ne yazık ki…

Sizce bir oyuncunun tiyatro kökenli olması rolüne ne katar?

Çok şey katar. Sinema oyuncusu, dizi oyuncusu, tiyatro oyuncusu gibi ayrımlar sadece bizim ülkemize özgü. Dünyada bu işler böyle yapılmıyor.

Dünyada sinema filminde oyuncu olan birine zaten tiyatro oyuncusu gözüyle bakarlar. Tiyatro eğitimi almamış insanlar bile oyuncu stüdyolarında eğitim alırlar. Sesli çekim olduğu için kendi sesinle konuşman lazım. Bizde ne yazık ki böyle bir ayrım var. Tiyatro oyuncusunun avantajı tiyatro sahnesine her çıkışınızda yeniden sınava girer, kendinizi insanlara yeniden kanıtlamak zorunda kalırsınız. Her oyunda iyi yaptığınız bir şeyin üzerine yeni bir şey ekleyerek oyunculuğunuzu geliştirme fırsatınız olur.

Zafer Algöz’den samimi açıklamalar

style kahve molası

Page 23: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

40 41

style sağlık

Diyetimizin vazgeçilmezi ekmeğe karşı pek bir ön yargılıyız toplum olarak. Her nedense diyetimizden ekmek çıktığı anda daha sağlıklı, fit ve iyi görüneceğimizi düşünüyoruz ve maalesef ki yanılıyoruz.

Bunun sebebinin ekmeği tam tanımadığımız olduğunu düşünüyorum ve hadi gelin ekmekle tanışalım diyorum.

Ekmek özellikle Türk toplumu için en kolay ulaşılabilir enerji kaynağıdır. Önemli olan nokta doğru ekmeği doğru miktarlarda tüketmektir. Tercihimizi tam buğday, çavdar, tam tahıllı veya çok tahıllı olanlardan yana kullanmalı ve doğru miktarı diyetisyenimiz ile birlikte belirlemeliyiz.

Neden mi Tam buğday Ekmeği?

Beyaz ekmek, buğdayın sadece endosperm kısmından üretilmektedir. Bu da kepek ve ruşeymde bulunan birçok besin öğesini içinde barındırmadığı anlamına gelmektedir. Düşük lif oranına sahiptir ve bu nedenle kan şekerinin hızlı yükselmesine, insülin direncinin oluşmasına ve fazla şekerin vücutta yağa dönüşmesine sebep olmaktadır.

Doğru miktarda doğru ekmek;

Yüksek posa oranı sayesinde; tokluk hissini arttıracak, sindirim sitemini rahatlatacak, kan şekeri dengesi sağlayacak, iştah kontrolüne yardımcı olacak ve ağırlık kontrolü sağlayacak. Bunlarla kalmayıp sizi kolon kanserinden koruyucu etki gösterecek.

Düşük glisemik indeksi sayesinde diyabeti olan bireyler için kan şekerinde ani değişikliklere neden olan bir tehdit olmayacak ve kan şekeri kontrolü sağlayacak.

Bitkisel kaynaklı bir besin olması nedeniyle kolesterol içermez; hatta yüksek oranda lif içermesi nedeniyle kan kolesterol seviyesini olumlu etkiler.

Kan dolaşımını olumlu etkiler ve yüksek tansiyona karşı koruyucu etki gösterir.

İçerdiği B grubu vitaminleri ile bir çok metabolizma açısından önemli fonksiyonlara sahiptir.

Bütün bu faydalarının yanında ekmek bir kültürdür. Lütfen bu güzel ve sağlıklı alışkanlığımızdan yanlış duyumlar nedeniyle vazgeçmeyelim, çok sevdiğiniz ekmeği sofralarınızdan eksik etmeyin.

Diyetimde ekmeğime dokunma!

Page 24: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

4342

style güzellik

Saçınız Yazın Yıpranmasın!Güneş, deniz ve havuz, siz dinlenseniz de saçınız yazın yıpranmasın! Deniz veya havuza girmeden önce saçınızı ıslatmanızı öneriyoruz...Saçlarınızı akşamları iyi yıkayın ki tuz, klor, kum ve koruyucu ürünlerden tamamen arınsın. Gündüz yıpranan saçlarınızın gece nefes alması için özel üretilen güneş bakım şampuanı, yıkama maskesi gibi ürünlerden de yararlanabilirsiniz.

Aslında saç yaz aylarını sever. Kendi halinde kuruma fırsatının verilmesi, kışın fön makinesiyle kurutmaya bağlı gelişen kuruma, yıpranma, kırılma ve yanma gibi sorunların atlatılmasını sağlar. Ancak yazın da saçınızı güneşten, tuzdan, kumdan ve klordan korumanız gerekir. UV filtreli koruyucu bir ürün bu konuda size yardımcı olabilir. Saç için hazırlanmış özel koruyucu ürünler de mevcut. Yüzünüz veya vücudunuz için kullandığınız güneş kremi de işe yarayabilir.

BONE TAKIN

Saçlar yaz aylarında en çok havuz ve deniz suyundan yıpranıyor.

Yazın ardından mat, kırılgan ve hassas saçlarla baş başa kalmak istemiyorsanız denize ve havuza girmeden önce saç koruyucuların kullanılması öneriliyor. Ancak asıl önemli olan saçların havuz ve deniz suyuna sokulmaması. Bunu sağlamanın tek yolu da bone takmak.

Aldığınız tüm önlemlere rağmen, tatilden döndünüz, baktınız ki saçlarınız yine de matlaşmış, parlaklığından eser kalmamış. Haftada iki veya üç kez şampuan öncesi besleyicilerden yardım alabilirsiniz. Saçınız eski gücü ve parlaklığını yakalayana kadar küre devam edin. Saç tipiniz ne olursa olsun, kuru ve yıpranmış saçlar veya boyalı saçlar için üretilenlerden seçin. Saçınız eski formuna kavuşunca saç yapınıza uygun seçeneğe dönebilirsiniz. Şampuan sonrası bir bakım maskesi veya serum uygulayın.

DOPİNG GİBİ DOğAL DESTEK

Tatil dönüşü saçlarınızın parlak ve canlı görünmesi için bir öneri... Birkaç damla badem yağını, bir ampul B kompleks vitamine ekleyin. Karışımı saç dipleri ve uçlarına yedirin. Tutabildiğiniz kadar tutun.

Saçlarınıza doğal destek vermek istiyorsanız, özellikle kuru baklagiller, pirinç, tahıllar, bulgur, haftada bir ya da iki gün en az bir porsiyon tüketin. Fındık, badem, karaciğer, yumurtanın sarısı, süt ve yoğurt da iyi gelir.

BOYAYI TATİL DÖNÜŞÜNE ERTELEYİN

Tatile gitmeden perma, boya, balyaj gibi işlemler yaptırmayın. Bu planlarınızı tatil dönüşüne erteleyin. Kimyasal işlemler güneşin zararlı etkilerini artırıyor. Saçın daha hızlı kurumasına neden oluyor. Saç uçlarındaki kırıkları ve rengi açılan kısımlarını kestirmekle yetinin.

style güzellik

Page 25: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

4544

style güzellik

Yüz yaşlanması ve yüz gençleştirme ameliyatı hakkında bilinmesi gerekenlerYaşlanma herkes için değişmeyen bir gerçektir. Yaşlanma genetik yani yapısal faktörler, yerçekimi, güneş ışınlarına maruz kalma, sigara alkol gibi alışkanlıklar ve diğer birçok faktörün etkisiyle meydana gelir. Yaşlanma 20’li yaşlarda başlar.

Yaşlanma belirtilerinin en bariz olduğu ve kişileri en fazla rahatsız eden bölge yüz bölgesidir. Yüz bölgesi iletişimizi sağladığımız, duygularımızı ifade ettiğimiz, hiçbir şekilde de saklayamadığımız bedenimiz ve kişiliğimizin en önemli parçasıdır.

Yaşlanma ile birlikte zamanla yüz bölgesi dokuları gevşer ve sarkar, cilt eski sertlik ve parlaklığını kaybeder. Alın bölgesi kırışıklıkları artar, kaşlar aşağı doğru düşer, gözkapakları aşağı sarkar, gözaltlarında yağ dokuları çıkıntı şeklinde fıtıklaşır yani göz torbaları oluşur. Burun ve yanak arasında derin çizgilenme meydana gelir. Dudaklarda sarkma ve kırışıklıklara bağlı yaşlı ağzı görüntüsü ortaya çıkar. Burun ucunda aşağı doğru sarkmalar çenede gevşemeler, sarkmalar oluşur. Boyun ve yüz bölgesi arasındaki doku hatları silinir ve açılar değişir.

Yaşlanmanın belirtileri ve şiddeti herkes de farklı seyredebilir. Yaşlanmaya bağlı olarak yüz bölgesinde ortaya çıkan bu değişikliklerden bazı kadınlar ya da erkekler psikolojik olarak çok rahatsız olurlar, bu değişiklikler onların sosyal hayatlarını, iş başarılarını olumsuz etkiler ve ortaya çıkan bu yaşlanma bulgularından kurtulmak,

daha genç bir görünüme kavuşmak için estetik ve plastik cerrahi uzmanlarına müracaat ederler. Yüz gençleştirme ameliyatının bir diğer adı facelift dir. Yüz germe ameliyatı ile yüz ve boyun derisindeki ve deri altı yağ ve bağ dokusundaki sarkıklık ortadan kaldırılır, yüze daha canlı ve genç bir görünüm kazandırılır.

Genellikle 40 yaş üstü yüz bölgesinde yaşlanma belirtilerinin daha bariz olduğu erkek ve kadınlar bu operasyon için aday olmalarına rağmen bazen çok daha erken yaşlarda güz gençleştirme ameliyatına ihtiyaç hissedenler olabilir. Eğer beklentiler gerçekçi olursa ve uygun yöntemler kullanılarak operasyon yapılırsa yaklaşık 5-20 yaş daha genç görünmek mümkün olabilmektedir. Ameliyat hastane ortamında ve sedasyon altında lokal anestezi altında rahatlıkla yapılabilir. Gerekirse genel anestezi altında da yapılabilir. Buna hasta ve cerrah birlikte

karar verirler. Operasyon yaklaşık 2-4 saat sürer. Operasyon sonrası hasta evine dönebilir ya da en fazla 1 gece hastanede kalması yeterlidir. Yüz gençleştirme ameliyatının riski deneyimli ellerde yapıldığı takdir de çok düşüktür ve çoğu da geri dönüşümlüdür. Kişilerin normal hayata ve işlerine dönüşü genelde 1 hafta sürer. Ancak yüzün tamamen normalleşmesi ve iyileşmesini tamamlaması haftalar sürebilir Sonuç olarak; Yaşlanma hem kadınlarda ve hem de erkeklerde oldukça rahatsız edici duygulara neden olmakta ve etkilenen herkes bunu geriye döndürmeye en azından engellemeye yönelik arayışlara yönelmektedir. Bu amaçlarla birçok ilaçlar, kremler ve sayısız güzellik ürünleri piyasada satılmakta ve kullanılmaktadır. Ne yazık ki kullanılan hiçbir ürün ya da ilaç istenen ve beklenen sonucu sağlamamakta sadece geçici ve kamuflaj etki ile sınırlı kalmaktadır. Özellikle yüz bölgesinde kişilerin daha genç kendileri ile daha barışık ve fiziki anlamda daha mutlu olmalarının bugün için en etkili yolu yüz gençleştirme ameliyatıdır.

Yüz gençleştirme ameliyatı doğru endikasyonlarda ve deneyimli ellerde yapıldığı takdirde gerçekten inanılmaz derecede kişinin görünümünü değiştirmekte ve kişiyi daha genç ve mutlu yapmaktadır.

Doç.Dr.Hayati AKBAŞ Estetik Cerrahi Uzmanı www.fbm com tr

style güzellik

Page 26: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

46 47

Mavi’nin mükemmel kalıplı jean’leriYazın en güzel rengi beyaz, Mavi’nin mükemmel kalıplı jean’leriyle buluşarak sezonun iddialı look’larına imza atıyor.

Baştan aşağı beyaz giymekten çekinmeyen cesur Mavi kadını; bronzluğunu Serena, Serenity, Ada ve Lindy ile buluşturuyor. Yaz sıcağına ince kumaşlarla giriş yapan Mavi erkeği ise; Jake ve Martin ile beyaza bürünerek yazın fresh görüntüsünün öncüsü haline geliyor. Beyazı sadece jean pantolonlarda değil; şort, ceket, etek ve kolsuz gömleklerde de tercih edenler, Mavi’nin rengârenk üstleri ve çeşit çeşit aksesuarlarıyla yazın tadını çıkarıyor.

style moda

21MAYIS - MAYIS 2014

Page 27: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

4948

style güzellik

Kalıcı Makyaj Hakkında Merak EdilenlerKalıcı makyaj ile bazı ufak kusurlar kapatılabilir veya şekil bozuklukları giderebilirsiniz. Bu sayede daha bakımlı, çekici ve genç bir görünüme kavuşmak mümkün!

KALICI MAKYAJ NASIL YAPILIR ?

Daha çok kozmetik-dövme sayılabilecek bu işlem sayesinde kaş, göz çizgisi veya dudaklarda doğal cilt renginizle uyumlu etkiler yaratılabileceği gibi bazı ufak kusurlar kapatılabilir veya şekil bozuklukları giderilebilir. Böylece daha düzgün, bakımlı ve genç bir görünüm kazanmak işten bile değildir!

Bu uygulamayı mankenler, aktörler, aktrisler ve gösteri işinde çalışan birçok ünlü görünümlerini belirginleştirmek için kullanmıştır. Elde edilen estetik değerin dışında; bu yöntemle stres, zaman ve para anlamında kazanılanlar göz önüne alındığında, bu yönteme neden “geleceğin makyajı” adının verildiği oldukça açık!

KALICI MAKYAJ KİMLERE TAVSİYE EDİLİR?

Kalıcı makyaj parlak ve yüzeysel görünen normal makyaja oranla daha doğal görünür. Bunun yanı sıra makyajı tazeleme, yenileme, ekleme gibi dertler ortadan kalktığı gibi zaman ve para tasarrufu da sağlar. Bu nedenle hemen herkese uygun olmasına rağmen, özellikle bu yöntemi kullanması tavsiye edilenler aşağıda

liste halinde verilmiştir:

* Zamanı kısıtlı, çalışan kadınlar

* Seyrek, çok açık renk ya da yarım kaşları olan kadınlar

* Hassas gözleri olan kadınlar

* Seyrek kirpikleri olan kadınlar

* Lens kullanan kadınlar

* Göz bozukluğu olan kadınlar

* Kozmetik ürünlerine alerjisi olan kadınlar

* Artrit hastalığı veya titreyen elleri olan kadınlar

* Genellikle stresli veya ağır işleri olan kadınlar

* Atletler, sporcular

* Profesyonel hayatta sürekli iyi görünmek zorunda olanlar

* Hastalık, kemo-terapi gibi tedavilerden sorunları olan kadınlar

* Yüzlerinde bulunan asimetrik hatlardan kurtulmak isteyenler

* Dağılmayan makyajın avantajını kullanmak isteyen kadınlar.Kalıcı makyaj güvenli midir?

Gereken özen gösterilir ve temizliğe

önem verilirse güvenlidir. Kullanılan pigmentlerin (renklerin) tümü doğaldır. Kullanılan malzemenin tek kullanımlık steril malzemeler olması gerekir. Böylece ortamdan herhangi bir hastalığın bulaşma riski sıfırlanır.

Kalıcı makyaj yaptırmadan önce, cilt renginin alt tonlarındaki farklılıkları ortaya çıkaracak olan bir test uygulanabilir. Bu test sayesinde kişinin alerjik olup olmadığı da anlaşılarak herhangi bir alerjik reaksiyon riski elimine edilir.

KALICI MAKYAJ NASIL YAPILIR?

Çoğu kişi uygulama anını hafif bir batma hissi olarak tarif eder. Kişinin ağrı duyarlılığı ve uygulayıcının el hafifliğine göre farklılıklar gösterecek minimum bir rahatsızlık söz konusudur. Bölgede oluşabilecek rahatsızlıkları en aza indirmek ve bölgeyi uyuşturmak için yüzeysel anestezi ve yağlar kullanılabileceği gibi, bir doktor ya da dişçi gözetiminde lokal anestezi de yapılabilir. Uzunluğu kişinin hassasiyetine, cilt nemine, yoğunluğuna, elastikiyetine ve cildin genel durumuna göre değişebilir. Ortalama süre 2-3 saat kadardır.Bir set mikro steril iğne, kalıcı renk karışımına batırılarak kişinin istekleri doğrultusunda cilde uygulanır.

style güzellik

Page 28: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

50 51

Nike’ın farklı antrenman türleri için oluşturduğu yeni ayakkabı koleksiyonu...Nike, farklı antrenman türleri için oluşturduğu ayakkabı koleksiyonu, yoğun spor programı, fitness stüdyosu ve gym gibi farklı mekanlarda gerçekleştirilen antrenmanlar için yeni tasarımlar sunuyor. Aktif spor rutinine uygun rahat bir kullanıma sahip Nike Lunar Cross Element, Gym Nike Free TR 4 ve Nike Studio Wrap Pack 2, performansı artıracak ihtiyaçları en iyi şekilde karşılıyor.

Nike Lunar Cross Element

Yoğun antrenman programları için tasarlanan ayakkabı, farklı yüzeylerde yapılan en zorlu çalışmalar için rahat hareket imkanı sunarken Lunarlon tabana sahip yastıklama sistemi ve dayanıklı yapısı, ayaklara uzun süreli rahatlık getiriyor. Ultra hafif ve ince kauçuk dış taban, kadın sporculara dışarda uyguladıkları spor programlarında kolaylık sağlıyor. Dynamic Flywire teknolojisine sahip ayakkabıda yer alan ipler, hareket esnasında ayağı en iyi şekilde sararak mükemmel uyum sağlıyor.

style modastyle moda

37HAZİRAN - JUNE 2014

��� ��� �

Page 29: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

5352

style yaşam

Efes’in Kültür Mirası özlemi

UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alamayan Efes Antik Kenti’nin 2015’te bu listeye dahil olması için çalışmalar hızlandırıldı.

Antik dönemin dünyada en fazla tanınan kentlerinden birisi olmasına rağmen bürokratik eksiklikler nedeniyle UNESCO Dünya

Mirası Listesi’ne dahil olamayan Efes Antik Kenti’nin 2015’te listeye girebilmesi için çalışmalara hız verildi.

Tarihi MÖ 6’ncı bin yıllara kadar dayanan, mevcut şekliyle 8 bin yıllık bir geçmişi anlatan Efes Antik Kenti, her yıl, dünyanın dört bir yanından

2 milyona yakın turisti ağırlıyor. Türkiye’nin dünyada adı en fazla

tanınan değerlerinden birisi olmasına rağmen ilk başvurunun yapıldığı

1994 yılından bu yana UNESCO’nun yayınladığı Dünya Mirası Geçici

Listesi’nde yer alan kentin asıl listeye dahil olması için çalışmalar arttırıldı.

Selçuk Belediye Başkanı Zeynel Bakıcı, Efes’in değerinin herkes tarafından bilindiğini ancak bu

listeye girebilmek için bazı çalışmalar yapılması gerektiğini ifade etti.

“Efes’in dünya kültür mirasları arasında yer almasını bizden çok yabancılar istiyor” diyen Bakıcı,

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından kalıcı liste başvurusu yapılan antik kentte en önemli eksikliğin alan

yönetimi olduğunu ifade etti.

Çoğu bürokratik işlemden ibaret olan bu çalışmaların geçmiş

dönemlerde ihmal edildiğini savunan Başkan Bakıcı, şöyle konuştu:

“Alan yönetimini hızlı bir şekilde gerçekleştiriyoruz. Buradaki değerler

herkes tarafından biliniyor. Efes ile ilgili hiçbir sorun yok. Bizim

yalnızca onu nasıl kullanacağımızı

göstermemiz gerekiyor. Bugüne kadar ihmal edilmiş bürokratik

işlemler. Bunlar oluştuğu zaman UNESCO listesine girmek çok rahat

olacak. Efes’i gezen UNESCO heyetlerinin bir beklentisi var. Onlara

belli doneler sunduğumuzda bu sonucu rahatlıkla elde edebileceğiz. Ben 2015 yılında Efes’in UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne rahatlıkla

girebileceğine inanıyorum.”

Kalıcı Miras Listesi’ne dahil olma sürecinde eylül ayında UNESCO

uzmanlarının antik kentte inceleme yapacağı, 2015 yılının mart ayında

da kararın açıklanacağı ifade ediliyor.

Page 30: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

5554

Academia 2014-2015 Sonbahar/Kış KoleksiyonuAcademia, 2014-2015 Sonbahar/Kış Koleksiyonu’nda, “Western” kültürünü modern kadın üzerinden yorumluyor. Tasarımların genelinde yer alan yalın çizgiler, sadelikten vazgeçmeyen ve çabasız şıklığı benimseyen kadınlara sezondan sezona taşınabilen akıllı tasarımlar vaat ediyor.

Academia’nın imzası haline gelen maskülen siluetler, iddialı parçalarla hareketleniyor. Farklı alternatiflerle dış giyimin zenginleştirildiği koleksiyonda net kesimli ceketler western etkili kemerlerle kombinlenerek sade şıklığın kodları belirleniyor. İpek bluzlar ve büstiyerlerin deri pantalonlarla buluşması feminen tavrı ortaya koyarken oversized kabanlar ise bu etkinin güçlendirilmesine katkıda bulunuyor. Dar siluetlerin parlak renklerle buluştuğu tasarımlar yeni sezonda Academia kadınının çağdaş stili hakkında ip uçları veriyor.

Siyah, beyaz ve antrasit koleksiyonun ana hatlarını belirliyor. Kırmızı ve parlak mavi gibi renkler koleksiyona dinamizm getirirken, uçuk mavi ve pembe tonları ise sezonun tavrını yumuşatıyor. Micro elma, metalik kağıt ve karalama desenleri, Academia kadınının naif ve esprili yönünü ortaya koyan özellikler arasında bulunuyor. Dokusuyla rahatlığı simgeleyen tişörtler işlemelerle kadınsı silueti güçlendirirken, sade görünümün hakim olduğu kombinler, deri püskül ve batıdan ilhan alan detaylarla buluşarak çabasız ve rahat bir şıklığa ulaşmanın püf noktasını oluşturuyor.

Academia koleksiyonunun incelikleri metal fermuar ve aksesuvarlarla vurgulanırken volan detayları da öne çıkan görüntüler arasında yer alıyor. Zamansız tasarımları ile Academia, koleksiyona güç katan çeşitli detaylarıyla sezonun stil önderliğini yapmaya devam ediyor.

style moda

Page 31: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

5756

BERKAY BU YAZ ÇOK MUTLU!

Berkay bu yazın favori şarkıları arasında gösterilen şarkısı İnanırım’ın başarısıyla çok mutlu! Berkay’ın yeni albümü Aşk Melekleri’nin çıkış

şarkısı olan İnanırım, yazın popüler mekanlarında en çok çalınan şarkıların başında geliyor. Müzik listelerinde de üst sıralarda yer alan şarkısının yakaladığı başarıyla çok keyifli bir yaz geçirdiğini söyleyen

Berkay, profesyonel yaşantısında şanslı bir döneme girdiğini belirtiyor.

Yaz başında Demet Akalın, Murat Dalkılıç ve bir çok sanatcının sosyal medya hesaplarından kendi fanlarına ‘bu yazın şarkısı’ diye duyurdukları ve paylaşım rekorları kıran İnanırım, Berkay’a şans getirdi. Söz ve müziği Ber-kay ve Çağrı Telkıvıran ortak imzası taşıyan şarkı, birçok

müzik listesinde de 1 numarada bulunuyor.

Berkay, özgür aras’a emanet

Bu yazın en çok konser veren ve en çok dinlenen sanat-çılarının başında gelen Berkay, yeni projelerinde Mena-jerlik ve İletişim Danışmanlığı için ünlü iletişimci Özgür

Aras ile anlaştı. Bugünlerde yeni projeleri degerlendirme aşamasında olan Berkay bir yandan da yaz turnesinin

hazırılıklarıyla yoğun ama keyifli bir yaz geçiriyor.

style gözümüze ilişenler

Page 32: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

5958

style yaşam

Yamaç paraşütü Muğla’yı dünyaya tanıtıyorFethiye’de her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin uçuş yaptığı yamaç paraşütü, Muğla turizmini gökyüzünden dünyaya tanıtıyor.

Fethiye’de her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin uçuş yaptığı yamaç paraşütü, Muğla turizmini gökyüzünden dünyaya tanıtıyor.

Dünyanın en iyi yamaç paraşütü merkezleri arasında gösterilen Ölüdeniz Mahallesi’ndeki Babadağ Hava Sporları ve Rekreasyon Merkezi, yerli ve yabancı turistlere adrenalin dolu dakikalar yaşatırken, yurt içi ve yurt dışı fuarlarında Muğla’nın simgesi olarak dünyaya tanıtılıyor.

Bölgede, “gökyüzünün renkli aksesuarları” olarak nitelendirilen yamaç paraşütü, Ölüdeniz’in gökyüzünden görünen muhteşem doğasıyla birçok katalog, dergi ve broşürde Muğla’nın tanıtım yüzü olarak kullanılıyor.

Macera tutkunu turistlerin tercih ettiği Babadağ, bin 200, bin 700, bin 800 ve bin 900 metreden yamaç paraşütüyle atlayış yapıp kuş bakışı eşsiz güzellikteki manzarayı izleyerek Ölüdeniz’deki Belcekız Plajı’na iniş imkanı sunuyor.

Yamaç paraşütü yapanlar gökyüzünde adrenalini yaşarken, plajda güneşlenenler de paraşütlerin gökyüzünde oluşturduğu görsel şovu izliyor.

Fethiye Kaymakamı Ekrem Çalık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ölüdeniz ve hemen bitişiğindeki Babadağ’ın dünyada ender rastlanacak bir coğrafyaya sahip olduğunu söyledi.

Deniz kenarından yaklaşık 2 bin metreye yükselen

Babadağ’ın başka bir yerde olmadığını kaydeden Çalık, bu güzelliğin sıra dışı sporlardan olan yamaç paraşütünün yaygın olarak yapılmasına olanak tanıdığını ifade etti.

Çalık, Babadağ’ın Türkiye’nin bir markası olarak turizme hizmet ettiğini, bundan sonraki süreçte Fethiye’deki yamaç paraşütünü dünya markası haline getirmeyi hedeflediklerini belirtti.

31HAZİRAN - JUNE 2014

��� ��� �

Page 33: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

6160

style gözümüze ilişenler

Ödüllü Türk yönetmenler izlenmiyorYurt dışında aldıkları ödüllerle kendilerinden söz ettiriren Fatih Akın, Ferzan Özpetek ve Nuri Bilge Ceylan Türkiye’de ilgi görmüyor.

Yurt dışında aldıkları ödüllerle kendilerinden söz ettiren Fatih Akın, Ferzan Özpetek ve Nuri Bilge Ceylan, Türkiye’de gelirlerinin ve filmlerini izleyen seyircilerin azlığı ile dikkati çekiyor.

AA muhabirinin Box Office Mojo ve Box Office Türkiye’den aldığı verilere göre, yurt dışında büyük üne sahip ve Türkiye’de en çok filmi izlenen yönetmen Nuri Bilge Ceylan.

Ceylan’ın beyazperde macerası, toplam 259 bin lira hasılat ve 63 bin seyirciye ulaştığı 2002 yılındaki “Uzak” filmiyle başladı. Ardından vizyona giren “İklimler” filmi ise Türk sinema seyircisini salonlara çekemedi. Türkiye’de 256 bin lira hasılat elde eden film, sadece Fransa’da bunun iki katı hasılata sahip oldu. Yıllar geçtikçe adından daha çok söz ettiren yönetmen, bu yıl Cannes FIPRESCI ve Altın Palmiye ödüllerini kazanan filmi “Kış Uykusu” ile kendi rekorunu kırdı. Ceylan’ın Kış Uykusu filmi toplam 132 kopya ile 3 milyon liraya yakın hasılat elde etti ve 254 bin seyirciyle buluştu.

Türkiye’nin en şanssız yönetmenlerinden Ferzan Özpetek, 1999 yılından bu yana birçok filmi yönetmesine rağmen Türkiye’de en çok izlenen filmi yine o yıla ait “Harem Suare” oldu. Özpetek, bu filmi ile toplam 224 bin seyirciyle

60

Page 34: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

6362

buluşurken Cem Yılmaz’ı da kadrosuna dahil ettiği “Şahane Misafir” filmi 166 bin seyirciyle sınırlı kaldı. Filmleri yurt dışında büyük ilgi gören yönetmene, özellikle filmlerini çektiği İtalya’da büyük saygı duyuluyor. “Karşı Pencere” filmiyle Türkiye’de 1 milyon liralık bir hasılat elde etse de İtalya’da bunun tam 12 katı hasılata ulaşan Özpetek’in “Cahil Periler” isimli filmi ise Türkiye’de sadece 98 bin kişi tarafından izlendi.

Almanya’da ve Avrupa’da adından en çok söz ettiren Fatih Akın ise Türkiye’de fazla rağbet görmüyor. Filmlerinde mutlaka Türk oyunculara yer veren ve Türk kültürüne de değinen Akın’ın Türkiye’de gösterime giren son filmi 2012 yılında “Cennetteki Çöplük” isimli belgeseli oldu. Sadece 5 kopya ile salonlarda yer bulabilen filmin izlenme sayısı da 6 binle sınırlı kaldı. Yönetmenin “Soul Kitchen” adlı komedi filmi ise Türkiye’de 811 bin lira hasılat yaparken, Almanya’da

20 milyon lira, İspanya’da 1 milyon lira, İtalya’da da 3 buçuk milyon lira gişe geliri elde etti. Filmleri daha çok Almanya, Fransa ve İspanya’da izlenen Akın, şu sıralar “The Cut” filminin yönetmenliğini yapıyor.

Öte yandan, üç ünlü yönetmenin filmleri, uluslararası film eleştiri sitesi IMDB’de aldıkları yüksek puanlarla seyirciler tarafından takdir topluyor. Fatih Akın’ın “Soul Kitchen”ı sitede 10 üzerinden 7,3 puan alırken, Özpetek’in “Karşı Pencere”si 7,4 ve Ceylan’ın “Kış Uykusu” 9,4 puan ile değerlendiriliyor.

Senarist Barış Erdoğan, bu yönetmenlerin Türkiye’de az izlenmesine ilişkin ise “Türk sinema seyircisinde Hollywood eğilimi var ve üç yönetmenimizin yaptığı işler popüler kültüre hitap eden işler değil. Dolayısıyla daha spesifik bir kitleye hitap ediyorlar. Bu üç yönetmenin filmleri, enerji harcamayı gerektiren filmlerdir” değerlendirmesinde bulundu.

style gözümüze ilişenler

13HAZİRAN - JUNE 2014

��� ��� �

Page 35: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

6564

style yaşam

Efsanevi markalar Jeep ve Harley-Davidson güçlerini birleştirdi!Jeep®, Harley-Davidson®’un 2014 yılında EMEA (Avrupa, Ortadoğu, Afrika) Bölgesi’nde gerçekleştireceği etkinliklerin sponsoru oldu.

Efsanevi Amerikan markası Jeep®, motosiklet dünyasının bir başka efsanesi olan Harley-Davidson® ile güçlerini birleştirdi. Jeep®, Harley-Davidson®’un 2014 yılında EMEA Bölgesi’nde (Avrupa, Ortadoğu, Afrika) gerçekleştireceği etkinliklerin resmi sponsoru oldu. Macera, tutku, özgürlük gibi ortak değerlerde buluşan, alanlarında ikonlaşmış iki büyük marka, yıl boyunca düzenlenecek etkinliklerde ziyaretçilerine bu değerleri en iyi şekilde ifade eden yeni modellerini yakından deneyimleme fırsatı sunacak.

Jeep®, Harley-Davidson ile gerçekleştirdiği işbirliği kapsamında ilk olarak Fransa’nın ünlü tatil bölgesi Saint-Tropez’de düzenlenen müzik etkinliği 8. Harley-Davidson Festivali’nin ana sponsoru oldu. Jeep® festival süresince, dünyanın dört bir yanından Saint-Tropez’e gelen Harley-Davidson tutkunlarına, Jeep markasının maceracı ruhunu ve 4x4 becerilerini en üst seviyeye taşıyan off-road modeli Wrangler ile orta sınıf SUV segmentinde

yenilediği Cherokee ve “Dünyanın en çok ödül alan SUV modeli” unvanına sahip Grand Cherokee modellerini tanıttı. Katılımcılar ayrıca özel olarak hazırlanan parkurlarda eşsiz Jeep deneyimi yaşadı.

Saint-Tropez’deki festival kapsamında Jeep için hazırlanan 1.000 m2’lik alanda, Jeep®’in 4x4 modellerinin benzersiz off-road yetenekleri test edilirken, festival ziyaretçileri Jeep®’in adeta bir ikon halini almış Wrangler modellerinden birinin gövde parçalarının, Harley-Davidson stili boyanmış parçalarla yer değiştirdiği sıra dışı bir gösteriye tanık oldu.

Amerika’nın iki köklü markasının işbirliği ayrıca, geçtiğimiz günlerde Hırvatistan’daki “Avrupa H.O.G. Rallisi & Hırvatistan Harley Günleri 2014” ve Barselona’daki “Barselona Harley Günleri 2014” etkinlikleriyle devam ederken, işbirliği kapsamındaki son etkinlik Eylül ayında Avusturya’daki Faaker Gölü yakınlarındaki “Avrupa Bisiklet Haftası”nda gerçekleştirilecek.

Page 36: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

6766

style kitap

En Verimli Çağlarında Katledilen Bir Aydının PortresiYıllardır okumayı düşündüğüm ve bir türlü okumaya fırsat bulamadığım Hıfzı Topuz’un “Başın Öne Eğilmesin” adlı romanını okudum. Sabahattin Ali’yi ömrünün son yıllarında genç yaşlarda tanıyan Hıfzı Topuz, bu eseriyle dönemin tanıklarından edindiği bilgilerin ışığında “dökümental kurgu” diye adlandırdığı otobiyografik romanlar serisine bir yenisini daha eklemiş. 2007 yılında Orhan Kemal Roman Armağanı’na layık görülen bu eser, Sebahattin Ali’ye ve özellikle de uzun yıllardır sorgulanan ve tartışılan suikasta da ayna tutuyor.

Romanda, 1907 Yılında Gümülcine Kazasına bağlı Eğridere (Günümüzde Bulgarca adı ‘Ardino’ olup Kırcaali iline bağlıdır) kazasında gözlerine dünyaya açan Sabahattin Ali’nin Edremit’te geçen çocukluğu, öğrencilik yılları, öğretmenliği, yazarlığı, Konya ve Sinop cezaevlerinde yattığı dönemde çektiği acılar, yaşadığı aşklar, evliliği, yazdığı kitaplar, Aziz Nesin ile birlikte çıkardığı Markopaşa bu bunun ardılı olan gazeteler, birbiri ardına açılan davalar ve hapis yılları gerçekçi ve objektif bir anlatımla okuyuculara aktarılıyor. Öğretmenlik mesleğinden atılan, yayınladığı gazeteler toplatılan ve hapse mahkum edilen Sabahattin Ali, geçimini sağlayabilmek adına kamyonla nakliyat işine girerek Anadolu yollarına düşecek, bu işte de tutunamayınca yurt dışına çıkıp Fransa veya İngiltere gibi bir ülkeye gitmeye karar verecektir. Kendisine pasaport verilmediği için sınırı gayri resmi yollardan geçmeyi deneyecek, ne var ki insan kaçakçılığı yapan Ali Ertekin’in ve ardındaki karanlık güçlerin tuzağına düşecektir. Sınırı kaçak yoldan geçerken öldürüldüğü öne sürülen Sabahattin Ali,

emniyet teşkilatı mensuplarınca tutuklanır ve Kırklareli’nde sorgulanırken işkenceye maruz bırakılarak öldürülür. Sonra da cesedi ormanlık bir alana bırakılır. Sabahattin Ali’nin dramı tek parti iktidarında Türk aydınının dramını da gözler önüne seriyor. Sabahattin Ali’nin yol arkadaşları olan Nazım Hikmet, Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz, Vala Nurettin, Pertev Naili Boratav, Behice Boran, Bedri Rahmi Eyuboğlu ve daha birçok aydın da romanda yer alıyor. Kitabı okurken sol siyasi düşünceye ait pek çok aydının yanı sıra Necip Fazıl Kısakürek, Hüseyin Nihal Atsız, Peyami Safa ve Reha Oğuz Türkkan gibi sağcı yazar ve şairlerin de düşüncelerinden dolayı yargılandıklarını ve cezaevlerinde yargılandıklarını görüyoruz.

“Başın Önüne Eğilmesin” romanı Sabahattin Ali’nin Türkiye – Bulgaristan sınırında insan kaçakçılığı yapan Ali Ertekin

tarafından “milli hislerle” öldürüldüğüne dair resmi tezi de dönemin tanıklarının ifadeleri ve anlattıklarıyla çürüten bir kitap. Adını Türk Edebiyatı’na altın harflerle yazdırmış bir yazar ve şairin en verimli olabileceği çağlarında geride Kuyucaklı Yusuf, Kürk Mantolu Madonna, İçimizdeki Şeytan gibi her biri başyapıt niteliğinde olan üç roman, öykü kitapları, yarım kalan bir külliyat, bir eş – bir kız ve sevenlerinin kalplerinde onulmaz bir acı bırakarak, alçakça işlenen bir cinayete kurban gitmiştir.

Yazar Hıfzı Topuz kitabını şu sözlerle bitiriyor: “Suçlular da, sanıklar da, Karanlık Güç’ün sorumluları da hepsi bugün toprak altında, onları kimse anımsıyor mu bugün? Ama Sabahattin Ali bütün özgür insanların yüreğinde, bilincinde yaşıyor ve yaşayacak.” Aradan geçen yıllar içerisinde Sabahattin Ali’nin eserlerinin yeni nesiller tarafından sürekli artan bir ilgiyle okunması, yazarın bu tespitini en somut şekilde doğruluyor.

Ramis Çınar

www.ramiscinar.com

[email protected]

66

Güzel Yalı Mh.3056 Sok.Atakent/SAMSUN

0 362 400 40 220 543 245 92 67

Page 37: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

6968

Kokostar Kurabiyestyle lezzet

1 paket margarin

1 paket kabartma tozu

1 paket vanilya

1 yemek kaşığı kakao

2 adet yumurta(1 tanesinin beyazını ayıralım)

2 Türk kahve fincanı pudra şekeri

Aldığı kadar un

İçi İçin:

1 su bardağı Hindistan cevizi

1 yumurta akı. (hamur malzemelerinden ayırdığımız)

1 çay bardağı pudra şekeri

Şerbeti İçin:

1 kâse süt ve damak tadınıza göre şeker

Oda sıcaklığında yumuşamış olan margarini kakao, yumurta, pudra şekeri, kabartma tozu, vanilya ve yeteri kadar un ile hamuru yoğurun. Un miktarını yavaş yavaş ekleyerek ayarlayabilirsiniz. Hamurunuz elinize çok yapışmayacak şekilde olduğunda şekillendirmeye

başlayabilirsiniz. İçin için; Malzemeleri derin bir kapta karıştırın. Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparın, elinizde açın içine iç malzemesinden koyarak kapatın ve yuvarlayarak fırın tepsisine dizin. Fırın tepsisini yağlamayı unutmayın ya da yağlı kâğıt kullanın. Önceden ısıtılmış 160 derece fırında kurabiyelerin üzerleri çatlayıncaya kadar pişirin. Şerbet malzemelerini pişirmeden şeker eriyene kadar karıştırın. Kurabiyeleri fırından çıkarıp bu şerbete batırıp, çıkarın. Sonra üzerini Hindistan cevizine bulayıp, servis tabağına dizin. Afiyet olsun.

Page 38: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

70 71

Akademik kariyeriyle “Yüzyılın beyin cerrahı” seçilen Prof. Dr. Yaşargil’in ismi, Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne verildi.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin yanı sıra çevre ülkelerdeki hastalara hizmet veren ve yeni sunmaya başladığı çok dilli sağlık hizmetiyle ön plana çıkan Diyarbakır’daki kamu hastanelerinin isminin değiştirilmesine yönelik talep, bakanlıkça onandı.

Diyarbakır Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteriliğinin, Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesinin isminin “Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi”, Diyarbakır Devlet Hastanesinin adının ise “Diyarbakır Selahaddin Eyyubi Devlet Hastanesi” olarak değiştirilmesi yönünde Sağlık Bakanlığına yaptığı başvurusu kabul edildi.

“İnşallah Diyarbakır’a katkısı olur” Genel Sekreter Doç. Dr. İbrahim Uygun, ABD’den dönerek İstanbul Yeditepe Üniversitesi Hastanesinde mesleğini sürdüren ve aynı zamanda Diyarbakır’ın Lice ilçesi doğumlu Prof. Dr. Gazi Yaşargil’i ziyaret ederek, hastaneye isminin verildiği müjdesini illetti. Konuyla ilgili AA muhabirine açıklama yapan Prof. Dr. Yaşargil, bugüne kadar isminin hiçbir hastaneye verilmediğini, bu nedenle çok duygulandığını ifade ederek, şöyle konuştu:

“İlk defa bir hastaneye ismim verildi. Bu benim için çok büyük şeref, çok memnun oldum. Eğer ismim orada çalışacaklara

şevk olursa onlar da yaratıcı bir doktorluk yapıp hastalara yardımcı olmak isterlerse çok güzel. İnşallah Diyarbakır’a katkısı olur. Çünkü dünyanın her yerinde binbir hastalık var. Teknolojide müthiş ilerleme sağlandı ancak tedavi de henüz o kadar ilerleme olmadı.”

50 yıl İsviçre’de 20 yıl da ABD’de görev yaptığını, ABD’ye yaş sınırlaması olmadığı için gittiğini, orada özel sektörde çalışmayı tercih etmediğini kaydeden Yaşargil, bir süre önce geri dönüp çok Yeditepe Üniversitesi Hastanesinde çalışmasını sürdürdüğünü ifade etti.

Türkiye’deki genç meslektaşların gösterdiği çaba ve ilerlemenin kendisini mutlu ettiğini dile getiren Yaşargil, hastaları tedavi ederken de sevinçlerini birlikte yaşadıklarını söyledi.

“Beni Kürt biliyorlar”

Diyarbakır’ın Lice ilçesinde dünyaya gelmesi nedeniyle

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki vatandaşların kendisini Kürt zannettiğini ifade eden Prof. Dr. Yaşargil, bunun kendisini çok mutlu ettiğini vurguladı.

Yaşargil, annesinin İstanbul, babasının ise Ankara Beypazarı tarafından olduğunu bildirerek, babasının cumhuriyetin kuruluşunun ardından Lice’ye kaymakam olarak atandığını söyledi.

Babasının Lice’de göreve başlamasının ardından orada dünyaya geldiğini belirten Yaşargil, şunları anlattı:

“Oradayken daha doğmadan çıkan isyanda 4 aylıkmışım. Annemin karnında at üzerinde 2-3 bin metre dağlarda kışın büyük sıkıntı çekilmiş, annem attan düşmüş ve doğumum çok zor olmuş. Dünyaya gelmişim ama annemde süt yokmuş. ‘Bana Kürt müsün?’ derler. Genetik olarak Türk olduğumu zannediyorum, araştırmak lazım ama herkes karışık. Dünyada karışmamış gen yok. Bana ilk 6 ay süt veren Kürt anneleri olmuş. Süt bakımından ‘Kürdüz’ deyip hastalarımla şakalaşırım.”

“Gençlere bir şey verebilirsem mutlu olurum”

İsviçre’den ve ABD’ den ayrılırken oradakilerin kendisini bırakmak istemediğini ifade eden Yaşargil, Diyarbakır’da isminin verildiği hastaneyi gelip ziyaret edeceğini ardından Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesinde eğitim gören öğrencilere vereceği derste deneyimlerini aktaracağını söyledi.

“Yüzyılın cerrahı”nın ismi doğduğu yerde yaşatılacak

style yaşam

Page 39: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

72 73

Erken ölüme neden oluyor!Danimarkalı bilim adamlarının yaptığı araştırma sonucu ilginç sonuç ortaya çıktı. Sık münakaşa

etmek, erken ölüme neden oluyor. Danimarkalı bilim adamlarının yaptığı araştırma,

eşle, dostla veya akrabayla sık sık tartışmaya girmenin, orta yaşta ölüm olasılığını iki ya da üç

kat artırdığını ortaya koydu.Sonuçları “Journal of

Epidemiology and Community Health” dergisinde yayımlanan araştırma, fazla münakaşadan en çok erkeklerin ve işsizlerin

zarar gördüğünü, sürekli tartışmanın, arkasında yatan

faktörler tam anlamıyla izah edilemediyse de ölüm

olasılığını iki ya da üç kat artırdığını gösterdi.

Kopenhag Üniversitesi’nde görevli araştırma ekibi, strese

verilen yüksek tansiyon ve kardiyovasküler hastalık riski

gibi psikolojik tepkilerin, artan ölüm olasılığının en muhtemel

sebepleri olabileceğini bildirdi.

Araştırmada, “erkeklerin kortizol seviyelerinin

stres faktörleri karşısında kadınlarınkinden daha fazla

artış gösterdiği” de belirtildi.

Stresli sosyal ilişkilerle erken

ölüm arasındaki bağlantının araştırılması çerçevesinde,

yaşları 36 ila 52 olan 9 bin 875 kadın ve erkekle ilgili veriler

kullanıldı.

Araştırma, sıklıkla çocuk ve eşlerden kaynaklanan talep ve

endişelerin, ölüm riskini tüm nedenlerden yüzde 50 ila 100

oranında arttırdığı gözlendi.

İşsiz olmanın da sosyal ilişkiler üzerinde olumsuz etkiyi artırdığı, işsizlerin iş

sahibi olanlara göre herhangi bir sebeple ölme olasılığının

önemli ölçüde yükseldiği bildirildi.

Ayrıca, erkeklerin, özellikle eş kaynaklı talep ve endişelere

karşı savunmasız göründüğü ve bu durumdaki erkeklerin

ölüm oranlarının daha yüksek olduğu kaydedildi.

style sağlık

Page 40: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı
Page 41: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

7776

style yaşam

Kırmızı Zarafeti

Yaz aylarının gelmesi ile birlikte ne giysem telaşları bütün kadınlarda başlamış durumdadır. Üstümüzü kapatan montlar ceketler dolapların en ücra köşelerine atılırken ne giysem den ziyada yazın en eğilim renkleri nelerdir araştırması yavaş yavaş sürmektedir. Yazın rengi ne olursa olsun hiçbir zaman bir bayan kırmızıdan vazgeçmemesi gerekmektedir.

Kırmızı kadını sexi ve asil gösteren bir renktir. Farklı renk tonları ve modelleri kırmızının verdiği aurayı fiziğinize yansıtmamaktadır. Kırmızı renginin albenisi

ve zarafeti yüksektir. Bu yaz özel günlerinizde ve akşam yemeklerinizde kırmızı bir elbise modeline ihtiyacınız varsa eğer doğru yerdesiniz demektir. Son yıllarda ve bu yaz vitrinlerde ve kombinelerde sık sık rastlayacağınız kırmızı renkli elbiseler ile şüphesiz bulunduğunuz mekânlarda dikkatler üzerinizde olacaktır. Sizler için oluşturmuş olduğumuz foto galeriyi ziyaret ederek kırmızı renkli elbise modelleri hakkında fikir sahibi olabilir ve alacağınız bir modeli kafanızda canlandırabilirsiniz. Unutmayın kırmızı aşktır.

style moda

��� ��� �

Page 42: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

78 79

style yaşam

Göze Çarpan En Şık Elbiseler2013 yılı çanta trendlerinde öne çıkan Clutch çantalar 2014 yılında da egemenliğini sürdürüyor. Zarif kıyafetlerini şık Clutch çanta modelleri ile tamamlayan ünlü isimler, özel davet ve gecelerde göz kamaştırıyor. Özellikle Peta Murgatroyd’un kullandığı gibi zımba detaylılar davetlerin vazgeçilmezi. İngiliz şarkıcı Liz Mcclarnon’un tercih ettiği renkli clutch çantalar ise oldukça popüler! Yazımızdan da anlaşıldığı, organizasyonlarda boy gösteren ünlüler arasından, en çok Peta Murgatroy ve Liz Mcclarnon’u beğendik.

style moda

Juliette Lewis

Kathleen Robertson

Nicole Beharie

Elizabeth Olsen

Miranda Kerr

Mcclarnon

Anne Heche

Rhona Mitra

Page 43: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

80 81

style kahve molası

‘Spor yapmazsam kendimi tembel hissediyorum’

Bloğunuzda yer alan bir yazıda ‘anneler, kendinize iyi bakın’ diyorsunuz. Yoğun yaşam temposunda anneler kendilerine nasıl iyi bakacaklar? Anneler, hayatta en önemli kişinin kendileri olduğunu unutmamalı. Yaşamda başka bir canlının daha sorumluluğunu alıyorsak kendimize çok daha iyi bakmamız gerekiyor. Anneler; düzenli ve kaliteli beslenme, kişisel bakım ve spor ile kendilerini daha iyi hissedebilirler.

Spor, hamileliğinizde ve sonrasında hayatınızda nasıl bir yer edindi? Hamileliğimden çok önce, 15 yaşımda başlayan bir spor hayatım var. Bu anlamda spor benim için bir hayat tarzı. Spor yapmadığım zaman vücut duruşum değişiyor, ağrılarım artıyor, kendimi yorgun ve tembel hissediyorum. Spor; vücut enerjinizi yükseltir, sizi dinç ve enerjik yapar.

Hamileliği daha mutlu ve daha sağlıklı geçirmeleri için anne adaylarına neler önerirsiniz? Hamilelik kadına bahşedilmiş en büyük hediyedir. Çocuk, hayatının ilk anlarını annesinin karnında yaşıyor.

Ben annelere iyi beslenmelerini, her zaman pozitif düşünmelerini ve pozitif insanlarla beraber vakit geçirmelerini öneririm. Düzenli olarak yürüyüş, nefes egzersizleri ve yoga yapmak; hamilelikte yaşanan sıkıntıları gidermek için birebir diyebilirim.

öZEnLE HaZıRLıYORUM

peki, doğum sonrası ve ilerleyen yıllar için önerileriniz neler olur? Emzirme deneyimini yaşamanız çok önemli. Bu nedenle emzirmeye mutlaka çalışın. Emzirme sırasında kalori miktarını düşük tutun ki kilo almayın. Bu dönemde protein, yeşillik ve lif ağırlıklı beslenin ve bol sıvı almaya özen gösterin. Emzirme döneminde ağır spor yapılmaz; ilk zamanlarda tempolu yürüyüşler anne için daha uygundur. Bunun dışında pilates ve yoga gibi anaerobik egzersizlerini öneririm. Ayrıca bu döneminizi sizi anlayan ve size destek veren dostlarınızla ve size kendinizi iyi hissettiren yerlerde geçirin.

aisha adlı markanızda anne ve bebeklere yönelik hangi ürünler var?

Aisha’da anne, bebek, çocuk ve koku tedavisi serilerimiz var. Burada vücut ve saç şampuanlarından pişik kremine, anne bakım ürünlerinden bitkisel yağlara kadar geniş bir ürün yelpazesi var. Anne ürünlerimi çok özenerek hazırlıyorum. Anne serimi bu nedenle üçe ayırdım: Hamilelik, doğum ve lohusalık… Bu ürünleri hazırlarken kendi hamilelik ve doğum sürecimi göz önüne aldım. Annenin,

doğumdan lohusalığın sonuna kadar ihtiyacı olan tüm ürünleri, en doğal ve kaliteli kozmetikler haline getirdim.

KıZıMın ZEKÂSına HaYRan OLUYORUM

Kızınız Can Yael ile ilişkiniz nasıl? Sabah-akşam mutlaka aynı sofrada yemek yeriz. Her şeyi Can Yael’le birlikte yapıyorum diyebilirim. Evcilik oynamayı, oyun hamurlarıyla vakit geçirmeyi, resim yapmayı çok seviyoruz. Kızım özellikle yemek yapmayı çok seviyor; biz de bu oyunu sık sık oynuyoruz. Dans etmeyi ve müziği de çok sevdiği için evde bol bol müzik yapıyoruz. Kek ve kurabiye pişiriyoruz. Pazara, alışverişe gidiyoruz. Sosyal bir çocuk

olduğu için dışarıda zaman geçirmeye bayılıyor. Spora ve dans derslerine de beraber gidiyoruz.

ORGanİK BESİnLER YİYORUZ

Kızınız nasıl bir çocuk? Zekâsına ve algısına hayranım. Bizlerden bağımsız bir karakteri ve hayat algısı olan bu çocuğa çok büyük saygı duyuyorum. Can Yael, kolayca empati kurabilen, sempatik, sezgileri çok güçlü, çok zeki bir çocuk. Meraklı ve hafızası çok güçlü… Başkalarıyla iletişiminde özgüvenli ve kuvvetli bir çocuk olduğunu söyleyebilirim.

Kızınızın beslenmesinde nelere dikkat ediyorsunuz? Çocuklarımızı toksinlerden

uzak bir şekilde yetiştirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Organik besinler kullanıyoruz.

DOğaLa VE SağLıKLı OLana YönELİn

aynı zamanda bir güzellik uzmanı olarak kadınlara sağlık ve güzellik sırları verir misiniz? Sağlığın bir disiplin olduğunu unutmadan; semptomu değil, sorunu anlamak gerektiğini düşünüyorum. Bütünsel şifa anlayışını anlatmayı ve öğretmeyi kendime görev edindim. Kendi sağlığımızın ve ailemizin sağlığının sorumluluğunu üstlenmeliyiz. İlaç ve doktor odaklı yaşamaktan uzaklaşmalı, doğala ve sağlıklı olana yönelmeliyiz.

TRT ekranlarında yayınlanan ‘Seksenler’ dizisinde rol alan Ayşe Tolga, oyunculuğun yanı sıra eğitimini aldığı koku tedavisi üzerine kurduğu Aisha isimli markasıyla da dikkat çekiyor.

Page 44: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

8382

style moda

IKEA, rengarenk sofralarıyla bayrama hazırlandı…Temmuz ayına denk gelen Ramazan Bayramı’nda, sofralar bahçelere, balkonlara açılıyor. IKEA mutfak ürünleri, bayramı rengarenk sofralarla karşılıyor. Birbirinden güzel IKEA yemek takımları, sevdikleriyle birlikte olma coşkusunu bayram sofralarına taşımak isteyenlere ilham kaynağı oluyor. IKEA’nın çeşit çeşit bardak, tabak, peçete ve aksesuvarları; her zevke ve stile uygun yüzlerce kombinasyonla, sıcacık sofralarda yerini alıyor.

Doğayla uyumlu IKEA tasarımları, bayram sofralarına bereket taşıyor. Yazın favori renkleri beyaz, mavi ve lacivert, Akdeniz’e özgü desen ve formlarla kombinlenip, marin temasını oluşturuyor. Sofralarda klasik ve modern parçaları bir araya getiren IKEA, çiçekli desenleriyle neşeli renk birliktelikleri sağlıyor. Gri yemek takımlarıyla beraber kullanılan yeşilin sıcak tonları ise masaya enerji katıyor.

Page 45: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

8584

Kahve Göz Sağlığını Koruyor!Her gün sağlık açısından yeni bir faydası keşfedilen kahvenin göz için de yararlı olabileceği ortaya çıktı. ABD’deki Cornell Üniversitesi’nden bilim adamlarının fareler üzerinde yaptığı araştırma, kahvede büyük oranda bulunan klorojenik asit adlı maddenin görme yeteneğindeki azalmayı önlendiğini ortaya koydu.

Araştırma, saf kahvede yüzde 7-9 oranında bulunan antioksidan özelliğine sahip bu maddenin ayrıca, glokom, yaşlanma ve diyabet sonucu retinada meydana gelen bozulmaya bağlı oluşan körlüklere de mani olabileceğini gösterdi.

KLOROjEnİK aSİT GöZLERİ KORUYOR

Araştırmada farelerin gözlerine oksidatif stres ve retinada bozulmaya yol açan serbest radikallerin oluşmasına neden olan nitrik oksit maddesi uygulayan bilim adamları, bu durumun retinada bozulmaya neden olduğunu gözlemledi. Ancak, bu

işlemden önce gözlerine klorojenik asit uygulanan farelerin retinalarındaysa hasar meydana gelmediği belirlendi.

Klorojenik asit ve buna bağlı ara ürünlerin insan sindirim sisteminde özümsendiğinin bilindiğini belirten araştırmacılar, kahve içmenin, bu maddenin kan retina bariyeri adlı tabakaya geçmesini kolaylaştırdığının kanıtlanması yönünde çalışmalarını sürdürdüklerini belirtti. Araştırmacılar, kahve içmenin klorojenik asidin doğrudan retinayı iletilmesinde etkili olduğunun kanıtlanması halinde doktorların retinadaki hasarı önlemek için hastalarına uygun şekilde kahve

hazırlamalarını tavsiye edebileceklerine dikkati çekti.

Profesör Chang Y. Lee başkanlığında yapılan araştırma, Journal of Agricultural and Food Chemistry adlı bilimsel dergi ve Cornell Üniversitesi’nin internet sayfasında bilim dünyasına tanıtıldı.

anTİOKSİDanLaR YaŞLanMaYı GECİKTİRİYOR

Göz küresinin iç yüzeyini kaplayan, ince, yarı saydam bir zar olan retina, içinde ışığa duyarlı milyonlarca hücre ve görsel bilgiyi alma ve düzenleme işlevi gören diğer sinir hücrelerini barındıran gözdeki hayati öneme sahip bir tabaka. Retinanın, metabolik olarak son derece faal dokulara sahip olması nedeniyle yüksek seviyelerde oksijene ihtiyaç duyması, bu zardaki serbest radikaller ve antioksidan savunma hatları arasındaki dengenin bozulması olarak tanımlanan oksidatif strese yol açıyor. Retinanın oksijensiz kalması ve serbest radikallerin üretilmesi doku hasarı ve görme kaybının başlıca nedenlerini oluşturuyor.

style sağlık

Page 46: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

8786

Maserati Quattroporte’de Ermenegildo Zegna imzasıSpor otomobil kavramını lüks ve prestijle birleştiren Maserati, ünlü İtalyan moda tasarımcısı Ermenogildo Zegna ile yaptığı işbirliği çerçevesinde limitli sayıda Quattroporte Zegna versiyonunun üretimine başladı.

Maserati; sadece 100 adet üretilecek olan Quattroporte Zegna için dünyaca ünlü İtalyan fotoğrafçı Fabrizio Ferri’nin gerçekleştireceği özel fotoğraf çekimi ile Eylül 2014’te New York, Şubat 2015’te Dubai ve 2015 ilkbaharında Milano’da tekrarlanacak bir dizi etkinlik planladı. Quattroporte Zegna’nın sergileneceği her şehirde, hayatını elleriyle kazanan 25 kişiyi görüntüleyecek olan Ferri’nin, fotoğrafını çekeceği 100 kişi arasında müzisyenler, aşçılar, atletler ve sanatkârlar yer alacak. Bu fotoğraflar, 100 adet üretilen Maserati Quattroporte Zegna’nın tanıtımını yapan One of 100 kitabında yer alacak.

İki ünlü İtalyan devinin yakın işbirliğinin sonucu: Maserati Quattorporte Ermenegildo Edition

Maserati Quattroporte Ermenegildo Zegna Limited Edition; renk seçenekleri, kullanılan malzeme kalitesi ve hatlarıyla benzersiz ve yepyeni bir görünüşe sahip. Kuzey Amerika lansmanı Los Angeles Otomobil Fuarı’nda gerçekleştirilen ve 2014 yılında sınırlı sayıda üretim versiyonu geliştirilecek olan Quattroporte Ermenegildo Zegna Edition, markanın lüks ve sportif DNA’sına uygun özelliklerinin yanında tasarım detayları ile de bir adım öne çıkacağının sinyallerini veriyor.

Maserati Quattroporte Ermenegildo Zegna Limited Edition konseptin gövdesi, ultra ince alüminyum pigmentlerin kullanılmasıyla, metalin esnekliği ve saflığı hissini harekete geçiren özel bir efekt boyaya sahip bulunuyor. Parlak bir siyah boya astarı

alüminyum pigmentlerin görkemini artırırken özel bir derinlik hissi de yaratıyor. Platin metal rengi efektindeki boya, aracın gelişmiş teknik özellikleriyle klasik ve sofistike karakteri arasındaki ilişkiye de sıcak bir vurgu yapıyor. Boyadaki etkileyici likit efekti gövdenin kıvrımlı hatlarını vurgularken, bir bölümün diğeriyle bütünleşmesini ön plana çıkarıyor. Bu özel boya aynı zamanda otomobilin 20 inçlik Mercurio jantlarında da uygulanırken, hem teknik, hem de sportif görünümlü kromatik bir kontrast oluşturan ayna parlaklığında şık bir görüntü ortaya koyuyor.

İtalyan mükemmelliğini yansıtan iki marka arasındaki işbirliği sonucunda tasarlanan 4 kapılı lüks sedan, işçilik, eşsizlik ve mükemmellik gibi özellikleri vurguluyor.

style yaşam

Page 47: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

8988

style yaşam

Fark yaratan dekorasyonu,

en lezzetli yemekleriyle Big Yellow Taxi

Her geçen gün şubelerine bir yenisini ekleyen Big Yellow Taxi Benzin son durak olarak Samsun- Atakum’ da hizmet vermeye başladı. Türkiye’nin başta İstanbul ve Ankara olmak üzere bir-çok şehrinde 60’tan fazla şubesiyle kaliteli hizmeti en iyi şekilde sunmayı amaçlayan işletme; 50 kişilik personel kadrosu ve yaklaşık 500 kişilik dev kapasitesi ile sadece Samsun’un değil Karadeniz’in de iddialı mekânlarından biri olma yolunda hızla ilerliyor.

Denize nazır konumu ve gözde yerleşim yerlerinden birinde hiz-mete sunulması doğal olarak bir cazibe merkezi haline getiriyor. Cafe - Restaurant ve Pub hizmetlerininin tümünü çatısı altında toplayan işletme, çiçeği burnunda olmasına rağmen şimdiden yoğun talep görüyor.

Amerikan ve İtalyan mutfağının diğer şubelerdeki lezzetlerinin tamamını burada da bulabileceksiniz. Fark yaratan dekorasyo-nu ile nostaljik arabalarla hazırlanan masalarda dünya mutfa-ğının en lezzetli yemeklerini yiyebilecek, nargilenizi içebilecek, sıcak-soğuk kahvelerin tadını çıkarıp aynı zamanda da maç keyfi yapabileceksiniz. Dilerseniz arkadaş grubunuzla birlikte Big Yellow Taxi Benzin’in size sunduğu, Monopoly, tavla, Jenga gibi grup oyunlarını da zevkle oynayabileceksiniz.

Birçok açıdan fark yaratan işletme, müşterilerinin memnuniyetini ve kaliteli hizmet anlayışını baz aldığından; özenle seçilip, hazır-lanan lezzetlerin güler yüzlü personeliyle servisinden haz alacak zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız.

www.benzinatakum.com

Page 48: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

90 91

stylestyle kitapkitap

Vera Ray 1933 yılının o karlı mayıs akşamında üç yaşındaki oğlu Daniel’ı son kez öptüğünü bilmiyordur. Her ne kadar oğlunu yalnız bırakma düşüncesinden nefret etse de hayatlarını devam ettirmek için çalışmak zorundadır. Tek avuntusu, gün ağardığında küçücük oğluna sarılacak olmasıdır. Ancak Vera geri döndüğünde karşılaştığı manzara, Daniel’ın boş yatağıdır. Bir de karlar içine gömülmüş olan oyuncak ayısı.Seksen sene sonra Seattle yine mayıs ayında karlar altındadır. Köklü bir gazetede muhabir olan Claire Aldridge, bu doğaüstü olayı haber yapacaktır. Araştırmalarına devam eden Claire, küçük çocuğun bu zamana kadar sonuçlanmamış kaçırılma davasıyla karşılaşır. Evlat kaybetmenin ne demek olduğunu çok iyi bilen Claire, bu olayı çözmeye karar verir. Ancak çözdüğü her düğümün, onu Vera’yla olan bağlantısına yaklaştırdığından habersizdir…

On yedi yaşındaki Çağlar İyice konuşuyor. Kız kardeşi Çiğdem’i, onu meşhur etme ümitlerini, belediye başkanı dayısını, yakın arkadaşı Mikrop Cengiz’i, taşra muhabbetlerini, depresyonun eşiğindeki annesini, eski sevgilisini, hiç unutamadığı dedesini, hatırlarken kahrettiği babasını anlatıyor. Deliduman, dermansız ve güdük bir ilçeden haykırmaya başlıyor, İstanbul’a uzanıyor. Çocukluğumuzun, hatıralarımızın ve bütün sokaklarımızın üzerinden dangır dungur geçen imar ve para iştahına lanet! Riyakâr dünyaya, Allahsız sermayeye, martılara, küçük bir kızın kalbini kıranlara isyan ediyor. Barikatların arkasında, soluk soluğa, yapayalnız, erken kaybeden bir delidumanın öfkesini çemkiriyor. Emrah Serbes, zamanın ruhunu, Gezi’nin isyancılarını, hürriyetleri için öksürenleri, yerinde duramayanları, küfredenleri, ağlamayı unutmak için yumruğunu sıkanları resmediyor.

İlk kitabıyla edebiyatımıza benzersiz bir giriş yapan ve yıllar yılı insan yüreğinin, özlemin, aşkın, geçmişi geleceğe bağlayan o narin bağların izini süren Kürşat Başar, 11 yıl aradan sonra kaleme aldığı yeni romanı Yaz’la okurlarıyla buluşuyor. Yakın tarihimizin kritik bir döneminde dünyaya gelen, birbiri ardına yaşadığı kayıplara rağmen hayata tutunan bir gencin büyüme serüvenini, yüzleşmelerini ve bir yaz mevsimi yaşadığı sarsıcı aşkı, arka plana hızla yitip giden İstanbul’u yerleştirerek anlatıyor. Bir karşılaşmayla değişen hayatın, küçük bir rastlantıyla uyanan arzuların, birdenbire gittiğiniz yolu değiştiriveren olayların ve her şartta, her yerde insana devam etme, hatta yeniden, yeniden başlama gücü veren o ele gelmez sırrın peşine takılarak...

Canı yanardı... “Geçmiş olsun!” derdim.Yüreği burkulurdu... “Geçmiş olsun!” derdim.“Ama seni seviyorum...” derdi. “Geçmiş olmasın!” derdim.Niye biliyor musunuz?Çünkü aşktı benim tek derdim...Ama her şey gibi bu aşka da geçmiş oldu.Zaten “Güzellik geçicidir...” demişlerdi ve haklıydılar çünkü benim sevdiğim de bir güzellik yaptı ve bizi geçmiş oldu.Sonra ne mi oldu?Sonrasını biliyorsunuz zaten...

Böğürtlen Kışı Deliduman

Yaz Kapalı Gişe Yalnızlık

www.kunefendi.com

Page 49: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

9392

style sinema

İzlenmeye Değer!CEHEnnEM MELEKLERİ 3 Barney (Stallone), Christmas (Statham) ve ekibi hayatlarının en zorlu mücadelesiyle karşı karşıyalar! Bir zamanlar Barney ile birlikte ekibin kurulmasında rol alan Conrad Stonebanks (Gibson), şimdilerde silah satıcısı olarak çalışmaktadır ve bu durum ekibin geri kalanını rahatsız eder. Bu nedenle Stonebanks ekibi dağıtmayı kafasına koymuştur. Barney ise karşı bir hamle olarak, yeni ve genç üyelerin de eklendiği ekibini yeniden toplar. Artık ekipmanları ve teknikleri de daha güçlü ve moderndir. Ancak karşılarına çıkacak her türlü kötülüğe tam olarak hazırlıklı mıdırlar?

BEn, KEnDİM VE annEM Başta anneniz olmak üzere çevrenizdeki herkes sizin eşcinsel olduğunuzu söylüyorsa, eşcinsel olmadan büyümek mümkün müdür? İşte Guillaume’un açmazı burada! Burjuva kökeninden tutun, sahne hayatına kadar, kadınları belki biraz fazlaca seven bir aktörün açılma komedisi bu… Ünlü Fransız sanatçı Guillaume Gallienne’in yıllardır sahneye koyduğu tek kişilik gösterisinin beyazperde uyarlamasında, sanatçının cinsel anlamda biraz karışık geçen gençlik günlerine dönüyoruz. Annesi hep kız çocuğu istemiş ama oğlu olmuş ve zamanla Guillaume’u kendi kendine eşcinsel varsaymış...

KaRaBaSan İnsan canavar diye bir şey olmadığına ne zaman inanır? Ya da şöyle soralım: Canavarlar ne zaman saklanmaktan vazgeçer? Altı yıl önce eşini kaybeden Amelia, gemi azıya almış altı yaşındaki oğlu Samuel’i terbiye etmekte zorlanmaktadır. Samuel rüyalarında, sürekli ikisini de öldürmeye gelen bir canavar görmektedir. Evde bir gün birlikte Babadook adında ürkütücü bir masal kitabı okurlar. O andan itibaren Samuel, rüyasında gördüğü canavarın Babadook olduğuna inanmaya başlar. Ama belki de Babadook gerçekten vardır... Jennifer Kent’in bu ilk uzun metrajlı çalışması,Polanski’ninklasik ev içi korku filmleri geleneğine uygun psikolojik bir gerilim.

KaHRaMan ŞöVaLYE jUSTİn Genç bir çocuk olan Justin büyür ve kahraman bir şövalye olmak istiyordur.Bu yolda onu büyük bir serüven bekliyordur.

Page 50: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

9594

21 Mart-20 nisan KOÇ 24 Eylül-23 Ekim TERaZİ

21 Mayıs-21 Haziran İKİZLER 23 Kasım-21 aralık YaY

21 Ocak-19 Şubat KOVa23 Temmuz-23 ağustos aSLan

BOğa 21 nisan-20 Mayıs aKREp 24 Ekim-22 Kasım

YEnGEÇ 22 Haziran-22 TemmuzOğLaK 22 aralık-20 Ocak

BaLıK 20 Şubat-20 Mart BaŞaK 24 ağustos-23 Eylül

Ağustos ayında ilk etkili enerji aşk evinde oluşacaktır. İletişim bir hayli yoğundur. Kendimizi gösterme arzusu ve istekleri ifade gücü de aşkta bir hayli yüksektir. Merkür burada karşı cinsle olan temasta kendimizi öne sürmemizi sağlıyor. Düşünceler ve fikirlerimizin bir hayli beğenileceğini söylemek mümkündür. Bu enerjiyle yeni arkadaşlıklar meydana gelebilir.

Ağustos ayındaki ilk etkili enerji, 1 Ağustos tarihindeki Merkür Aslan geçişidir. Sizlerin sevdiği bir enerjidir. Birçok insanla temasa geçilebilir, fikirler öne sürülebilir. Öne sürme gücünüz çok fazla etkili olacaktır. İnsanlar sizi dinlemek ve anlamak isteyeceklerdir. Yaratıcı kabiliyetlere uygun bir şekilde dışarıya lanse edebilirsiniz.

Ağustos ayındaki ilk etkili enerji, 1 Ağustos tarihinde burcunuzla uyumlu görünüm yapacak Merkür Aslan geçişidir. Bu hem yolculukları, hem yeni tanışmaları, aşkı ve çevremizle olan ilişkilerde fikirlerimizi öne koymamızda önem taşıyor. Yolculuklara çıkılabilir, yeni biriyle tanışılabilir, bir hareketlilik söz konusudur.

Yay burcunda ilk etkili enerji, burcunuz ile uyumlu bir görünüm yapacak Merkür geçişidir. 1 Ağustos tarihinde etkili olacaktır. Bu geçişte bir yerlere gitme, yeni insanlarla tanışma arzusu baskın olabilir. Tatilini bu döneme getiren Yaylar için olumlu bir süreçtir. Aşk anlamında da etkilidir, yeni tanışmalara vesile olabilir. Eğitimle alakalı konularda da yeni bir yaşam süreci taşır.

Ağustos ayında ilk etkili enerji, karşıt burçta 1 Ağustos tarihinde geçişini sürdürecek Merkür’dür. Özellikle ikili ilişkilerde partnerin sözel anlamda kendi fikirlerini öne sürmesi yönünde önem taşıyor. Düşündükleri yenilikler bizim düşüncelerimizle örtüşmeyebilir, ancak bu farklılığın getirdiği zenginliktir. Eğer ilişkiniz sağlamsa partnerin bu tür değişikliklerini gayet doğal karşılarsınız. İlişkinizde bir taraf çok hakimiyetçi ise, baskın konuşma tarzı pek hoşunuza gitmeyebilir. İlişkisi olmayanlar açısından da yeni bir tanışmanın göstergesidir.

Ağustos ayındaki ilk etkili enerji, burcunuzda seyrine başlayacak ve 1 Ağustos tarihinde etkili olacak Merkür geçişidir. İletişim, yolculuk, kendini ifade etme, düşünceleri kabul ettirme anlamında olumlu bir enerjidir. Tatile gidecekler için olumlu bir enerji olduğu söylenebilir.

Ağustos ayında ilk etkili enerji, aile sınırları ve aşk hayatı içerisinde önem arz eden, Merkür Aslan burcu geçişidir. Bu geçiş esnasında aile içerisinde merkez olma, kendi fikirlerimizi kabul ettirme, takdir bekleme gibi durumlar oluşabilir. Boğaların baskın kimlik oluşturduğu bir zamandır. Bunun ayarını iyi bir şekilde yapabilirsek, Merkür Aslan burcu seyrini olumlu bir yönde değerlendirebiliriz.

Ağustos ayındaki ilk etkili enerji, kariyer hayatınızla ilgili konularda önemli olacak ve 1 Ağustos’da başlayacak Merkür Aslan burcu seyridir. İşle ilgili kriterler ve bulunulan konum gözden geçirilecektir. Bazen takdir edilmek isteriz, tatmin olup olmadığımız gözden geçirilmelidir. Yaratıcı yeteneklerin rahatlıkla kullanılacak alanları için girişimde bulunmakta da fayda vardır.

Ağustos ayındaki ilk etkili enerji, 1 Ağustos tarihinde Merkür Aslan burcu geçişidir. Bu geçiş maddi konularda, kazançla ilgili hususlar üzerinde önem taşıyor. Biraz huzursuzluk olabilir, çünkü mali konular kafaya takılabilir. Diğer taraftan da kazanma isteği son derece yüksek olabilir. Kazanç kayıp ilişkisini çok iyi kurgulamak gerekir.

Ağustos ayındaki ilk etkili enerji, finansal paylaşımlar, iş hayatıyla ilgili konular, eşle ilgili paylaşımlar anlamında bir hayli önemlidir. İş ve aşk meseleleri gözden geçirilecektir. Ancak bunlara belirli bir form içerisinde bakılması gerekir. İleriye dönük neler yapmak istiyoruz, kimlerden ne gibi faydalar görüyoruz bunların analizini yapacağız. Ego yüksek olabilir, iyi dileklerde bulunmak ve bütçenin ayarını tutturmak gerekir.

Ağustos ayındaki ilk etkili enerji, çalışma hayatıyla ilgili alanda önemli oluyor. 1 Ağustos Merkür Aslan burcu geçişinde, iş ortamında muhatap olunanlar, yaratıcılık gerektiren işlerde güven, güzellik, bakım ve beslenme düzeni gözden geçirilmelidir. İletişimde baskın olmak isteyeceğiz.

Ağustos ayında ilk etkili enerji, yöneticinizin Aslan burcu geçişidir. Bu geçiş, kendimize olan güven duygusu ve ortaya koymak istediklerimize odaklanma yönünde önemlidir. Bazen o kadar çok detaylar içerisinde boğuluruz ki yapmak istediklerimize zaman yetmeyebilir. Yaratıcı güç son derece artacaktır, yeni bir girişimde bulunmak istiyorsak bu geçiş gayet önemlidir. Hep takdir görmek istemek gibi gölgeli yanlardan uzak durulmalıdır.

style astroloji

Page 51: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı

19 Mayıs Mah. Doktor Kamil Cad. No: 6

Gözleriniz Bize

Emanet!

Page 52: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı
Page 53: Ankara Style Dergisi Temmuz Ağustos sayısı