ansİklopedİsİ tek-esin vakfıtekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/33.pdf · kezi sayılan...

7
ESİN.E KAB 1973 TÜRK ANSİKLOPEDİSİ ' M CILD XXI FASIKÜL: 162 K.ÄBE A EMEL ESİN LRI OjTİM BAg^CEVİ — ANKARA İ973 Tek-Esin Vakfı Tek-Esin Vakfı

Upload: others

Post on 23-Jan-2020

3 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ANSİKLOPEDİSİ Tek-Esin Vakfıtekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/33.pdf · kezi sayılan Kudüs'e dönmüş olarak, K. önünde namaz kılarlardı. Hicretten sonra, daha

E S İ N . E K A B 1 9 7 3

TÜRK ANSİKLOPEDİSİ

' M

CILD X X I

F A S I K Ü L : 162

K.ÄBE

A

EMEL ESİN

LRI

OjTİM BAg^CEVİ — ANKARA İ973

Tek-Esin Vakfı

Tek-Esin Vakfı

Page 2: ANSİKLOPEDİSİ Tek-Esin Vakfıtekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/33.pdf · kezi sayılan Kudüs'e dönmüş olarak, K. önünde namaz kılarlardı. Hicretten sonra, daha

D R . EMEL ESİN K Ü T Ü P H A N E S İ

DR. EMEL ESİN KOLEKSİYONU

Ür F..T"*! £sîa K Ü T Ü P H A N E S İ

00033 no:

A _ Tasnif no: VCPvP> no:

1<VK

iiuuuiKauır inan OK -

K Ä B E , Arapça , / . Kâ Äe'den gel i Dör tkc d a n ı olan veyî dör t direk üs tüne kuru lmuş , yüksek bir bina demektir (Asını l î fendi ) . Kur un âyetlerimle K. . tek ve m u i n i il.ılı kavramına adanan ilk ı ıubcdd: r. bulun insa­niyetin mabedi ve İ s l imin kıblesidir (111/95, U/144 - 149, 150).

K. adı Kurandı geçmekle beraber ( V / 9 5 , 97) başka adlar da anıl ır . «Heyt» tâbiri ( I I I / 1 0 6 ) «m.ıbed» anlamı-nadir. Şu vasıflar «Beyt» kelimesine ilave o lmak tad ı r : A t i k ( X X İ l / 2 ü ) , «kadim» demektir. Mamur ( İ V / 5 2 ) «çok ziya­ret edi len» an lamınadı r (bk. H A C ) . Muharrem (11/191, V I I I / 5 ) « tabi im edilmiş» demektir: Mabedde ve muayyen sınır lar içindeki çevresinde bâzı hareketler haram sayılır (insan ö ldürü lmez , başkasına kötülük edilmez, zararlı olan­lardan başka hayvanlar ö ldürü lmez , ağaç kesilmez; (bk. H A C ) . Me-scidü'l H u r i m adı da, « tahr im o lunmuş ve secde edilen yer» anlamınadır .

I Tek-Esin Vakfı

Tek-Esin Vakfı

Page 3: ANSİKLOPEDİSİ Tek-Esin Vakfıtekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/33.pdf · kezi sayılan Kudüs'e dönmüş olarak, K. önünde namaz kılarlardı. Hicretten sonra, daha

72 K Â B E

K. 'n in târ ih ini ve ruhanî anlamını en veciz şekilde Kur'an an la t ı r : «Allah Kdbeyi insanlığın karşısında yük­selttin ( V / 9 7 ) . «Hakikat! n, insan!;!: işin kurulan ilk mabed Bekkc'dir» [Bekke, K . 'n in bu lunduğu sa rp -dağ la r arasın­daki vadinin a d ı d ı r ] (111/95). «Orada hikmetler belirir, ibrahim'in makamı oıadadır. Kim oraya giderse emniyete varım (111/96). « l ' f işle Biz. mabedi, insanlığa bir sığınak ve aman yeri kıldık» (11/125).

«Çorak bir vadi» ( X I V / 3 7 ) diye âyetin andığı Bck-ke'de bir kızıl kum yığını üzer inde, oğlu İsmâil ' i annesi Hacer'in kol la r ında bir çocuk olarak İbrah im' in terk etti­ğini, Hazret - i Muhamıned anlat ı rdı (bk. H A C ) . Mucize olarak, «çorak vâdi» de Zemzem kaynağı fışkırmış ve ana ile oğul , kızıl kum yığınının üs tünde yaşayabi lmelerd i . Bir­kaç yıl sonra Bckke'ye geri gelen İbrahim, oğlu İsmail ' in yardımı ile işte bu kızıl kum yığını üzerine K . ' y i binâ edecekti: «Ve işte, İbrahim ile İsmail, mabedin direklerini diktiler. (Dediler k i ) Rabbiıniz, bizim katımızdan kabul et!» (Ktır'an, 11/127).

K . ' n in yapıldığı târih geçmiş binyıl lar ın sislerine bürünmüş tür . Mabedin her sallanışı ve yeniden yapılması gerekt iğ inde , temellere kadar inilmiş ve «otuz kişinin kaldı­ramayacağı boyda» harçsız taşlar bu lunmuş tur . Bu, pek eski

K A B E : T ü r k Kâbe ' nin kuzey - doğu cephesi (Delà'ii al - hayrat adh T ü r k ç e eserden) I

bir yapının işaretidir . Kur'an, İb râh im' in yaşadığı devir hakkında veyâ hangi soydan o lduğu hususunda bir şey söy­lemez. Yahudi ve Hır is t iyan ge leneğinde , İbrahim Ur şeh-ımde doğmuştu ve Milâd. lan ik i bin yıl kadar önce yaşadığı tasavvur edilir . T a h r î m edi lmiş mabed f ik r i ve K. 'n in yapısı, kitap dinleri ge leneğine bağ lanmaktad ı r . Kudüs mabedinin içi, K.'ye yakın şekilde bulunuyordu. Kuranda İbrâhim' in babası veyâ ceddi Azar ve doğduğu şehirde yaşayan millet , yıldızlara ve heykellere ibadet ediyordu. Fakat İbrahim, bu putlara inanmamış ve onları k ı rmış t ı . Çöllerin sonsuz ufuk­larında, sonsuzluk ve anlam kavramlar ına ermişti ( V I / 7 5 -84 ,57 - 69) . K . r i m kavramın ibâdetgâhı o lmuştur . Yalnız bir kimsenin çöl or tas ında, insanl ığın istikbalini temsil eden çocuğunun yardımı ile yaptığı bu mabed, I I I . yüzyıl Arap yazarlarına göre, çok mütevazı ö lçülerde i d i : Şimdiki duru­mundan anlaş ı ld ığına göre, cepheleri dört yöne karşı gel­miyordu ve mail idi Taraflar, otuzar zirâ( = kol boyu) uzun luğunda , yükseklik dokuz zirâ i d i . Binanın tepesi açık bulunuyordu. Dör t köşeye rükn denen dört köşebent taş konmuştu . D o ğ u rüknü Haccr - i Fsved (b. bk.) dir . Diğer rüknler sonradan şu adlan a lmış la rd ı r : kuzeyde İrâk Rüknü, batıda Şam Rüknü , güneyde Yemen (Yamâtıi) Rüknü, (Azrak î , Kitâb • u ahbâr - i Mekke, Leipzig 1888, 24 • 32) . Kapal ı yer veyâ kucak anlamına , «Hicı» denen K . ' n i n kuzey - batı yönündeki yetde Hacer ile oğlu yaşa­mış ve ölünce gömülmüş le rd i . Bu kısım da aslen K. binasına dâhil i d i . « D o ğ u ve bat ıda» K. 'n in , yer hiza­sında ik i kapısı vardı (Buhâr î , Tecrid - u sarih, Diyanet İşleri bas. 9, hadis 784, 785). Hacer - i Fsved ile İrâk Rüknü arasında, kuzey - doğu cephesinin karşıs ında, Ma­kam - 1 İbrahim denen kaya durmak tad ı r İbrahim bu kaya­ya çıkarak K. 'n in duvar lar ın ı yükseltmişt i . Zemzem kay­nağı doğudad ı r

K . , ıssız Bckke vadisinde, tek bir anıt olarak binlerce yıl du rmuş ve Arabis tan ' ın başmabedi o lmuştur (Azrakî , s. 33 - 44, 73) . K . ' n in hizmeti ile muvazzaf olan İsmai l ve ahfadından başka, mukaddes vadide kimse yaşamamakta i d i . Fakat Arap boyları İsmail oğul la r ın ı Bekke'den tard etmiş­ler ve mabedin muhaf ız l ığ ını sıra ile şu kabilelerden kimse­ler üs tüne a lmış t ı r : Amalika, C ü r h ü m , Huzaa. Çukurda bu­lunan Bekke havzasını su bastığı için, K . birkaç kere yıkıl­maya yüz tutarak tekrar aynı şeki lde, İbrâhim' in temelleri üzerine binâ edilmiştir . Ziyaretçi ler in get i rdiği hediyelerden sanat eserleri ve değerl i eşya için, mabedin içinde bir kuyu açmış lard ı . Huzaa soyundan Amr b. I.uhayy devrinde, Ara­bistan ' ın diğer kıs ımlar ında ibadet edilen pul lar ın heykelleri ( l l u b a l , Lât, Uzza, Manât ve 360 kadar diğer i ) ve cesim taşlar, K . ' n in kumluğuna idhal edi lmişt ir (Azrakî , s. 74 -81) . M . ü . I I . yüzyıl e traf ında, coğrafyacı Ptolemaios, Ha-beşçe mabed kelimesinden muharref Makoraba adı ile K.'den bahseder (F . Esin, Mecca and Madinab, Londra 1963, s. 46 ) .

Mi lâd î dört yüz etraf ında, İ smâî l oğul la r ından Kureyş boyuna mensup Kusayy (Zayd b. K i l a b ) , İslâm Peygambe-ri 'n in beşinci dedesi, K . ' n i n muhafızı o lmuştur . Onunla birl ikte, İsmâîl oğul lar ı da Bekke vadisine geri dönebilmiş-Icrdir. Bckke vadisinin iskânı bu zamanda başlamışt ır . Ev­velce vadide kimse oturmuyordu ve ancak vadiyi çevreleyen dağlar ın mağara lar ında , tek tuk kişi bar ın ıyordu. Kusayy ise, K . 'n in çevresinde bir kumluk bırakarak, kuzeyde bir şehir meclisi ve kendine ev ve dör t tarafa evler yapt ı rmışt ı r (bk. M E K K E ) . Böylece K . ve kumluğu , bir külliye biçi­minde teşekkül etmiştir .

Tek-Esin Vakfı

Tek-Esin Vakfı

Page 4: ANSİKLOPEDİSİ Tek-Esin Vakfıtekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/33.pdf · kezi sayılan Kudüs'e dönmüş olarak, K. önünde namaz kılarlardı. Hicretten sonra, daha

K Â B E 73

K A B E : Kuzey - doğu cephe öndedi r (Eyyub Sabri, Mir'al • i McLLe)

K.'ye kisve (— ör tü) giydirmek usulü, Mi lâd ın i lk yüzyıl larında başlamışt ı . Kisveyi i lk veren bir Yemen hü­kümdarı o lduğu için, kisve, Yemen kumaşından yapı l ı rdı . Hicaz' ı istilâ eden bu Habeşl i , i lk önce, K. 'n in hazinesini yağma etmeyi d ü ş ü n m ü ş , fakat sonradan, «zâl imlerin boy­nunu kıran mabed» ad ından çekinerek, yalın ayak, baş açık, ziyaretçi olarak gelmişti ( İbn Hişâm, Es - sirel ün-Nebe-viyye, Kahire, H . 1955, I , 19-38),

M. 570 e t raf ında Habeşis tan ' ın Güney Arabis tan ' ı idareye yolladığı Abraha adlı Hır is t iyan val i , K.'ye nazire bir kilise yapt ı rmış ve kiliseye karşı Arap la r ın gösterdiği hürmetsizl iğe kızarak, K . ' y i yıkmak istemiştir. Abraha, or­dusu ile bir l ikte Bekkc vâdîsine ge l ince , .Kureyş kabilesi dağlara kaçmışt ır . Kaçanlar aras ında, o esnada Hazreti Muhammed'e hâmile bulunan ve pek genç bir dul olan Âmine de vardı. Bekke havzası boşal ıp K . müdafaasız bıra­kılınca, Habeş ordusu K . ' y i yıkmak için f i l l e r i sürmüştür . Fakat f i l ler yürümeyerek diz çökmüşlerd i r . Gök kararmış ve Bekke vadisi üs tüne toplanan kuşlar, müstevli ordu üze­rine «sert taşlar» yağdır ıken, Habeş ordusunda hastalık ç ıkmışt ı r . Vücut la r ında yaralar açılan ve çürüyen müstevli­ler, kaçarken düşüp ölüyor lardı ( İbn Hişâm, I , 4-1-63).

605 yı l ında, Hazret - i Muhammed otuz beş yaşın­da bulunuyordu. K . ' n i n kisvesi, kor lu bir mangal ile tütsülenirken, ateş almış ve yangın çıkmışt ır . Daha sonra Bekke'yi su basmış ve K. yine zarar görmüş tür . Tereddüt ­lerden sonra, K . , İb râh im ' in temellerine kadar indirilerek yeniden binâ edilmişt ir . Taş taşıyanlar arasında Hazret - i Muhammed de vardı (bk. HACER - İ ESVED) . İçerideki kuyuda bulunan hazînenin çal ınmasını önlemek maksadı ile Kureyş boyu, K . ' n i n yüksekliğini on sekiz zirâ 'a çıkar­mışt ır . Bu sebepten, eski taşlar yetişmemiş ve satıh küçül­tü lmüştür . K . ' n in kuzey - batı kısmına evvelce idhal edilmiş bulunan Hicr bu sefer mabedin dış ında bırakı lmışt ı r .

Fakat yeri unutulmasın diye, Hat im adı verilen, hi la l şeklinde, aşağı bir duvar Hicr ' in etrafına ö rü lmüş tür . G yakın la rd ı , Hicaz kıyı lar ında, içinde ağaç ve ağaç işçisi bulunan bir Mısır gemisi karaya o turmuştu . Böy­lece, K.'ye ilk defa bir düz çatı ve su oluğu yapılmışt ı r . K. 'n in içindeki altı direk çatıyı taşımakta i d i . İç duvarlara, meleklerin, peygamberlerin ve bu arada İbrahim, İsmail , Meryem ve İsa 'nın resimleri yapı lmışt ı r . Bu husus da K . ' ­nin kitap dinleri ile i lgisini göster ir . K . ' n in resimleri, muh­temel olarak, o devirde Arabistan'a tesir eden Doğu Roma ve Habeş üs lûplar ına yakındı .

K . 'n in evvelce bulunan yer hizasındaki i k i kapısı yeri­ne, merdivenle çıkı labl len, yüksekte tek bir kapı yapı lmışt ı r . Böylece K. 'n in ziyareti Kureyş ' in elinde bulunuyor ve ücret ile oluyordu. K. 'n in muhafızlar ı parasızlar ı sokmuyor, hattâ merdivenden aşağı i t iyordu. Bu zulme üzülen Hazret - ı Muhammed, K. 'n in herkese serbestçe açık olmasını di lerdi (Uulıârî , hadîs 784, 785) .

İslâmiyctin i lk devrinde, Müs lüman la r K.'de namaz kılarken hücuma uğruyor ve bazen ö ldürü lüyordu . Yine de küçük cemaat, baş lar ında Peygamber, kitap dinler inin mer--kezi sayılan Kudüs ' e dönmüş olarak, K . ö n ü n d e namaz kı lar lardı . Hicretten sonra, daha kuzeyde bulunan Medine'­de Kudüs ' e dönmek, K.'ye arkasını çevirmek demek oldu. Bunu istemeyerek yapan Pcygamber'c, bir gün namaz esna­sında vahy gelerek, K.'ye dönmesi bildiri lmiş ve bundan sonra K . İ s lâmm kıblesi o lmuştur .

Hicretin 9, y ı l ında Mekke'yi alan İslâm Peygamberi. K. 'n in kumluğundak i pu t l a r ı , asâsı ile dokunarak devi­rirken şu âyeti söylüyordu: «Hakk geldi, bâtıl yok oldu»

( X V I I / 8 l ) . Bundan sonra, hiç bir is lâm! mabedde tasvir bulun mayacaktı.

İslâm Peygamberi, K . ' n i n içindeki resimlerin ekseriye­t in i , ha t tâ İbrahim ile İsmail ' in resimlerini, Zemzem suyu

Tek-Esin Vakfı

Tek-Esin Vakfı

Page 5: ANSİKLOPEDİSİ Tek-Esin Vakfıtekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/33.pdf · kezi sayılan Kudüs'e dönmüş olarak, K. önünde namaz kılarlardı. Hicretten sonra, daha

74 KÂBE

K Â B E : Son şekli. Kubbeler T ü r k devrinden kalan tev görü lmekted i r (Resim güneyden a l ınmışt ı r ve karşı

ile sildirmiştir . Çünkü bu peygamberler, Is lâmda günah olan -bir şeyi yapmakta, fal bakmakta olarak tasvir edi lmişt i . Buna karşıl ık, İslâm Ptygamberi, Meryem ile İsa 'nın resmini eli ile örterek, muhafazasına işaret etmiştir . Bu resimler, H . 64'teki yangına kadar K.'de kalmışt ır . Peygamber, K . 'n in İiç kısmında yeri kaplayan mermerlerden bir kırmızı mermer üzer inde namaz kı lmışt ı r . K . kapıs ından ç ıkarken, İslâmiyete karşı mücadele etmiş Mekkelilere genel af ilân etmiştir . O gün Bilâl, K.'de i l k ezanı okumuş tu r (Azrak î , s. 1 0 9 - H l ) .

Hicretin 10. yı l ında, müşrikler in K . ' y i ziyaretinin yasaklanmasından sonra, imkân bulabilen her Müs lümana bacc faiz o lmuştur . Ö l ü m ü n d e n i k i buçuk ay önce, İslâm peygamberi hacc ederek, İslâm usulünde K . ' y i ziyareti öğret-h'Ştir (bk. H A C ) .

Hicretin 17 ve 26. y ı l lar ında, Hal ife Ö m e r ve Osman nevirlerinde, K. 'n in k u m l u ğ u n u geniş letmek için etraftaki evler yıkılmış ve kumluğun etrafına bir müstahkem duvar Çevrilmiştir . Duvar ın iç k ısmında, zilin (gö lge l ik ) denen, ağaç direkler üs tüne ku ru lmuş damlı revaklar da bu zamanda yapılmış olsa gerek. Medine mescitlerinden mül-l ı e m bu mescit tarzı, K . kumluğuna da teşmil edi lmişt ir J(bk. M E D İ N E ) . Mescide kandil asmak usulü de bu devir-dendir.

H . 64 - 74 yı l lar ında Emevîler , Mekke'yi Ebû Bekr' in torunu Abdullah b. Zübeyr 'den almak için mancınıkla

»aş atarak K.'ye isabet et t i rmişler . Muharebe esnasında, p i r de yangın ç ık t ığ ından K . binası büsbütün sarsılmıştır . Dindar bir Müs lüman olan Abdul lah b. Zübeyr , muharebeyi unutarak K . ' y i yeniden inşa etmişt ir . Bu sefer K . , Pey­gamberin istediği şekilde o lmuştur . «Hicr» kısmı binaya Idha l edilmiş (bu arada Hicr 'de de İsmai l ' in mezarı sanı­lan bir mezar b u l u n m u ş t u r ) , herkesin K.'ye serbestçe gir-fnesini kolaylaştıracak şekilde, doğu ve batıya yer hizasında i k i kapı yapılmıştır . Abdullah b. Zübeyr K . ' y i bina ederken

tklara âiddir . Suudi revaklar ı , i k i kat olarak inşa halinde köşeye yakın Süleymaniye minaresi gö rü lmek ted i r )

I kuvvet toplayan Emevîler Mekke'yi a lmışlar ve Abdul lah ' ı K.'de namaz kılarken şehit ederek çarmıha germiş lerdi r .

Emevîler , K . ' y i derhal Kureyş devrindeki hâ l ine irca etmişlerdir . Hicr k ısmındaki duvar yıkılmış ve bjr kapı örülerek diğeri yükseğe çıkar ı lmışt ı r . İbadet ten dikkati alı-koyar endişesi ile İslâm Peygamberi mescitlerin süslenme­sini istemezdi. Fakirlere verilmesi icap ederken para israf

, , - ^ y İ Î İ

\ r e w ; w - ı * &j i m

fTC'jmv-»-.'»*.-*.-»-.

K Â B E : Bina ve tavaf yeri. Kabe'nin yüksekteki kapısı ve doğu köşesinde Hacer - i Esved görü lmekted i r . Kabe'nin sonundaki hilâl şekl inde Hat im duvar ı H i c r i ihata eder. Tavaf yeri d ış ındaki köşk, Hanefî maka­mıdır . Tavaf yerinde kuzey - doğuda sağdan sola min­ber, makam - i İb rah im (kubbel i ) ve arkasında Hz, Muhammed'in girdiği kapın ın yerine konan tak, Kâbe merdiveni, Zemzem kuyusu yeri ve Şafiî i m i m i ma­kamı dizi lmişt ir . Hanbe l î imamı makamı Kâbe arka­sında kalmış, M a l i k i makamı , en arkada, kısmen

görü lmekted i r (Eyyub Sabri, Mir'al • i Mekke)

Tek-Esin Vakfı

Tek-Esin Vakfı

Page 6: ANSİKLOPEDİSİ Tek-Esin Vakfıtekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/33.pdf · kezi sayılan Kudüs'e dönmüş olarak, K. önünde namaz kılarlardı. Hicretten sonra, daha

K Á B E 75

Lbrâhis Kapısı G Ü N E Y

B â b - u Vedâ M i n a r e s i

Uıan-u H â n î K a p ı s ı

BATI

Kapı

B â b - i « A l î . 1

Minâi'esi

Tmâres ı

K U Z E Y

K Â B E : Türk devrinde Mcscidü'l Haram (Eyyub Sabri, Mir'ât-i Mekke)

derek altın ve ipek gibi pahalı eşyanın kullanılmasını iyi görmezdi (Buhârî, hadîs 1946, 19-17. Arif, Binbir hadis. Kahire H. , 1319 hadîs 13). Buna rağmen, Emevîler K / y i »Şirı derecede süslemişlerdir. K.'nin cepheleri tezyin cdile-fek ışık geçiren kaymak taşından pencereler açılmıştır. Pencerelerin kemerleri ve dam, sedeflerle süslenmiştir. K.'nin kapısı ve su oluğu altın ile kaplanmış, kisve, Yemen ku­maşı yerine ipekten yapılmıştır. Kumluğun bazı kısımları,

muhtemelen mata] denen tavaf yeri ve revaklarm altı ile

bunlar arasındaki yollar, mermer ile döşenmiştir (Azraki,

s. 131 - 176). Belki minareler de bu devirde yapılmağa baş­

lanmıştır. Medine'de aynı yüzyılda yapılan ilk minareler

(bk. M E D İ N E ) , Mescidin duvarları üstüne ilâve edilen dört

direk üstüne kubbeden ibaret idi (Eyyub Sabri Paşa,

Mir'at - i Mekke. H. 1299, s. 904 v. d.).

Tek-Esin Vakfı

Tek-Esin Vakfı

Page 7: ANSİKLOPEDİSİ Tek-Esin Vakfıtekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/33.pdf · kezi sayılan Kudüs'e dönmüş olarak, K. önünde namaz kılarlardı. Hicretten sonra, daha

r 76 K A B E — KABİL

Abbasiler ve onları himaye etlen Türk ve Çerkez Memlûkları da K . kumluğunu genişletmişlerdir. Bu devirde

l.u üç sıra olmuştur. Beş iane de minare vardı.

Türk devrinde imar faaliyeti yeniden başlamıştır. Ka­nun! Süleyman, o devirde bin yıllık bir yapı olan K.'nin yenilenmesi gerekeceğini düşünmüş ve bTTttîTÎ- külliyenin

l ek ıar yapılması maksadı ile Sinan'ı yollamıştı. Sinan'ın ilanları başka bir minı.'u (Melımed Ağa) tarafından I I . 990 1590) da sadece revaklar ve minareler için tatbik edilmiştir T. Öz, Kabe'nin tamiri, Arkitekl 16, İstanbul 1947). !(um-uk, 537 X 550 zira genişliğine getirilmiştir. Revaklardaki 92 sütun yenilenmiş ve mermer ile sarı taştan yapılmış eni sütunlar ilâve edilmiştir. Kemerler tahtadan iken, kâr-

pir yapıya çevrilerek, üstlerine, Türk usulünde beş yüz küçük kubbe ilâve olmuş, on dokuz mevcut kapı yenilen-niştir. Süleymaniye adı ile yapılan medresenin yanına, aynı tdı taşıyan, Türk üslûbunda, büyük bir minare yapılmıştır. K.'de ezan, zamanın halifesinin minaresi Süleymaniye'dcn kaşlardı. Diğer minarelerin bazısı, Kanunî ve I I I . Murad Jcvrinde tamir olup Türk üslûbunda yapılmıştır. Türkler anıamnda K.'de yedi minare vardı. Kanunî Süleyman ve II , Murad devrinde K. kapısı ve oluk ile minber de eniden yapılmıştır. Tavaf yeri etrafına ağaç şeklinde

kandiller dikilmiştir.

K.'nin kendiliğinden sarsılmadan yenilenmesi hoş gö­rülmediği için, son âna kadar geri bırakılan bu iş, H . 1039 (1629) da kaçınılmaz bir mecburiyet olmuştur. Su basma lehçesinde K.'nin iki rüknü yerinden çıkmıştı. Mekke hal­tının rızası alınıp, K.'nin etrafına gece gündüz okuyan lâfızlar sıralanarak, İbrahim'in kurduğu temellere kadar nilmiştir. Dört mezhep imamları, kadılar, en yüksek Türk nemurlan Mekkeliler ile birlikte taşlan dizmek vazifesini ılmıştır. Umumiyetle eski taşlar kullanılmış ve eksikler, Mekke dağlarından kesilmiştir. K . , aynı şekilde yükseltil­miştir (Eyyub Sabri, s. 513 - 606). İslâmiyetin kıblesi olarak hâlen duran K. , Türk eseridir.

Suûdller, H . 1375 ( l955) ten beri devam eden çalış­malarla K . avlusunu, yüz altmış bin m' genişl iğine çıkar­maya karar vermiştir. İslâmiyetin yayılması neticesinde, her n\ çoğalan hacıların hiç olmazsa bir kısmını (üç yüz bin cişiyi) bu avlu alabilecektir. Bu büyük eserin başarılmasını

dilerken, Türkler, Türk eseri olan şimdiki K. binası, tevak-lar ve minarelerin muhafaza edilmesini düşünmektedirler,

u âbidelerin yeni duvar ve minarelere muvazi olarak kal­mış,, hem Türk milletine dostluk nişanesi olacak, hem tslâ-nn kıblesinin tarihini ifade edecektir. — Emel Esin

KÂIÎİL ( K a b u l ) , Afganistan'dan Pakistan'a doğru likan bir ırmak, o ırmağın vadisi bölgesi ve Afganistan'ın p i k e m i olan bir şehre verilen ortak ad.

K. ırmağının kaynağı, Afganistan'da Unay geçidinin (kuzey - doğu noktasında bulunmaktadır. K . ırmağı, güneyi-aoguya doğru K. şehrinden geçip başka dere ve ırmakla­rın da sularını toplayarak Celâlâbâd bölgesi-n*-genişçe bir Irm skhalinde girer. Dar boğazlardan çağlayarak Peşaver vadisine varan K . ırmağı, burada iki kola ayrılır ve kuzey kola Swat deresi de katılır. İki kol tekrar birleşip Attak'ta

ınd nehrine dökülür.

I. Kab i l vadisinde A l î , Y u n a n vc l l i ıu l i s t i lâ lar ı evri (M. Ö. 2 500 - 100): K . vâdisi Orta Asya'nın göç ve

KABİL: Kuşânâ şahı Kanişka

ticaret yollarından biridir. Bu vâdide muhtelif ırklar ve kültürler birbirine rastlamış ve karışmıştır. Bugünkü K . şehrinin güney - batısındaki Kandalıar'ın yanında M. Ö. 2500 civarında Mongoloid bir ırk yaşamakta idi. Bu Mongoloidler belki Sind medeniyeti muhiti ile bağlar kurmuşlardı. Âriler (İrâni ve Hindliler'in ecdadı) M. Ö. 1500-800 arasındaki büyük göçleri devrinde, K . vâ-disinden de geçip bir kısmı orada yerleşmiş olmalıdır. Rigveda'ntn bahsettiği nehirlerden Kubha'nın K . ırmağı olduğu sanılır. K. şehrinden ise M. Ö. henüz bahsedil-ttıcmekdedir, İskender devrinde, M. Ö. I V . yüzyılda, K , vadisinin başkenti, ırmağın güney - doğu kıyılarında, Swat deresi veyâ Sind nehrine birleştiği yerlerde bulunduğu tahmin edilen Puşkulâvati (Yun. Peukelaotis) şehri idi. K. vadisinin g ü n e y - d o ğ u kısmının başladığı yerde bulunan Paraşavâra (Peşaver) şehri de Milâddan beri bilinmektedir. K. vâdisinin kuzey - batısının bağlı bulunduğu merkez ise, bugünkü K . şehrinden 75 km kadar kuzeyde, Hindukuş dağları içindeki Kâpişâ (bugünkü Begram) idi. M. Ö. 329'da Kâpişâ civarında, bugünkü Parvân'da, İskender'in Opianum İskenderiyyesi'ni inşa ettirdiği eski coğrafyacılar ta­rafından nakledilir. K . yanında Şaman'da bulunan I V . yüz­yıldan Atina tetradrahmları, Yunan istilâcılarının bu yerlerde de bulunduğuna işarettir. K . vâdisinin güney - batısında, ka­dim devirde Farsça Harauvatis ( Y u n . Arakhosia) denen bugünkü Kandahar ilinin Gazne şehri mevkiinde, Arakhosia İskendcıiyyesi'nin bina edildiği rivayet ediliyordu. İskender

Tek-Esin Vakfı

Tek-Esin Vakfı