antalya dergisi

140
Yıl / Year: 1 Sayı / Issue:5 Haziran - Temmuz / June - July 2011 KÜLTÜR ve TURİZM DERGİSİ / CULTURE & TOURISM MAGAZINE Yıl / Year: 1 Sayı / Issue:6 Haziran - Temmuz / June - July 2011 KÜLTÜR ve TURİZM DERGİSİ / CULTURE & TOURISM MAGAZINE Tanrıların İmrendiği kent The city Gods envy KEMER YANARTAŞ Olimpiyat Ateşinin Sönmediği Topraklar The land where the Olympic Torch Still Shines ALABİLİRSİNİZ YOUR COMPLIMENTARY COPY ISSN 977-1309-890X Y A Ş I N D A Y I Z 1

Upload: rkrenklikalem-medyagrubu

Post on 24-Mar-2016

266 views

Category:

Documents


4 download

DESCRIPTION

Antalya Kültür Turizm Dergisi

TRANSCRIPT

Page 1: Antalya Dergisi

Yıl / Year: 1 Sayı / Issue:5 Haziran - Temmuz / June - July 2011KÜLTÜR ve TURİZM DERGİSİ / CULTURE & TOURISM MAGAZINEYıl / Year: 1 Sayı / Issue:6 Haziran - Temmuz / June - July 2011KÜLTÜR ve TURİZM DERGİSİ / CULTURE & TOURISM MAGAZINE

Tanrıların İmrendiği kentThe city Gods envy

KEMER

YANARTAŞ

Olimpiyat Ateşinin Sönmediği Topraklar

The land where the Olympic Torch Still Shines

ALAB

İLİR

SİNİ

ZYO

UR C

OMPL

IMEN

TARY

COP

YIS

SN 9

77-1

309-

890X

YA

Ş I N D A Y

I Z

1

Page 2: Antalya Dergisi
Page 3: Antalya Dergisi

1ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 4: Antalya Dergisi

Antalya Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü adınaİmtiyaz Sahibi / Genel Yayın Yönetmeni Publisher / Executive Editor

İbrahim ACAR İl Kültür ve Turizm Müdürü Provincial Director of culture and Tourism

Yayın Editörü ve Yayın Kurulu Başkanı Publication Editor and Chairman of Editorial Board:A.Kerim ATILGAN İl Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı Assistant Director of Culture and Tourism

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü / Managing EditorBirsen ÇEÇEN İl Kültür ve Turizm Şube Müdürü Departmental Director of Provincial Culture and Tourism Directorate

DANIŞMA KURULU / CONSULTATIVE BOARD

İlknur SELÇUK KÖKER İl Kültür ve Turizm Müdür YardımcısıAssistant Director of Culture and Tourism

Aylin KALINTAŞ İl Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı Assistant Director of Culture and Tourism

Prof.Dr.Burhan VARKIVANÇ Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Akdeniz University, Faculty of Fine Arts, Dean

Doç.Dr.Mustafa ORAL Akdeniz Üniversitesi Fen Ed. Fakültesi Tarih Bölüm Öğretim Üyesi Akdeniz University, Faculty of Fine Arts, Dep. Of History Lecturer

Yrd. Doç. Cemali SARIAkdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Akdeniz University, Faculty of Education

Hüseyin ÇİMRİN Kent Tarihçisi, Araştırmacı ve YazarUrban Historian, Researcher and Author

YAYIN KURULU / EDITORIAL BOARD

Melike GÜL Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürü Director of Regional Committee of Cultural and Natural Heritage

Emine TUĞRUL İl Kültür ve Turizm Şube Müdürü Departmental Director of Provincial Culture and Tourism Directorate

Mesut ÖZEN İl Kültür ve Turizm Şube Müdürü Departmental Director of Provincial Culture and Tourism Directorate

Aysun ÇOBANOĞLU İl Kültür ve Turizm Şube Müdürü Departmental Director of Provincial Culture and Tourism Directorate

Mustafa DEMİREL Antalya Müzesi Müdür V.Deputy Director of Antalya Museum

Selvihan KÖLEOĞLU Kültür ve Turizm Uzm./Mimar-(Ant.Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü)Culture and Tourism Spe./ Architect-(Mon.Rel. and Monuments Dir.)

S.Hakan SEVEN İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Enformasyon Memuru Inf. Officer of Provincial Culture and Tourism Directorate

Beysun GÜNERİ İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Memuru Officer of Provincial Culture and Tourism Directorate

Sezen G.TAŞÇIOĞLU İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Memuru Officer of Provincial Culture and Tourism Directorate

Serel ALPAY İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Mütercimi Translator of Provincial Culture and Tourism Directorate

ISSN: 977-1309-890X

Ajans Başkanı / ChairmanÖzer KESTANE

Yayın Koordinatörü / Editorial CoordinatorSibel HEKİMOĞLU

Grafik Tasarım / Graphic DesignYeşim AYAN - Rahşan AKSOY Sırma AYDIN

Renk Ayrım / Color Seperation Faik KALKAN

Haber Merkezi / InterviewerHamit SEÇİL (Antalya Temsilcisi)Ceyda ADAR - Ferzan Yapkuöz

Çeviri / TranslationRoxanne Yurchak

REKLAM / ADVERTISING

Reklam Direktörü / Advertising DirectorGüliz İLGEN

Reklam Koordinatörü Advertising CoordinatorSeçil SOLMAZ

Müşteri Temsilcileri Customer RepresantativesDerya ÇOLAK - İrfan IŞIKHakan KÜL - Rasim MUTLUDilem ŞANLI - Özge ÖZTÜRK

Muhasebe / FinansDila Emral AYDIN

Abone SorumlusuMelda HİÇDURMAZ

Renkli Kalem Medya Grubu Antalya Temsilciliği

Elmalı Mahallesi Hükümet Caddesi Sıdıka İş Merkezi Kat:2 No:18 Muratpaşa / ANTALYA0242.242 03 05www.renklikalem.com.tr e-posta:[email protected]

Yayın Türü: Süreli Yerel

Baskı Yeri / Printing : Gülermat Matbaa ve Yay.San.Tic.Ltd.Şti

Baskı Tarihi / Printing Date: 30.06.2011

İÇİNDEKİLER / CONTENTSANTALYA KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ

ANTALYA CULTURE & TOURISM MAGAZINE

YAPIM / PRODUCTION

Kemer’in turkuaz sularındaIn the turquoise waters of Kemer

96

2 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 5: Antalya Dergisi

10

82

2442

122

12

90

4456

116

128

16

102

66

48

Olimpiyat ateşinin sönmediği topraklar

The land where the Olympic Torch Still Shines

1. Yaşın gururuylaWith the pride of celebrationg our first anniversary

Tünektepe’ye teleferikle çıkılacakTünektepe will be reached by cable car

Çiçek en çok Antalya’ya yakışıyorAntalya looks good in flowers

Kemer seçkin turizm bölgesi olmalıKemer must be an elite tourism area

Begonvil artık solmayacakThe begonia will no longer fade

Fenerin ateşini unutmayan kadınThe woman who doesn’t forget the light of the beacon

Athena’nın kenti: PHASELISPhaselis:The city of Athena

Üç medeniyeti temsil eden eser: Kesik MinareThe artwork that embodies three civilizations: The Kesik Minaret

Bir Çocukluk Hatırası: Oyuncak MüzesiThose that find their own way

Batı Toroslarda cennetten bir bahçe: Söğütcuması YaylasıA heavenly garden in the West Taurus Mountains: Söğütcuması Plateau

Tanrıların dağından Akdeniz’e atlayacaklar They will jump into the Mediterranean from the Mountain of Gods

Antik atmosferde Festival RüzgarıFestival with an antique atmosphere

Antalyalının vazgeçilmezi: Kabak tatlısı An essential taste in Antalya: Pumpkin Dessert

Şampiyon Boeljon Boeljon crowned champion

70Kalp atarsa şehir yaşar

If the heart beats, the city lives

28Tanrıların imrendiği kent: Kemer

Kemer: The city Gods envy

3ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 6: Antalya Dergisi

The light of the history of humanity: Antalya

According to legend; the people of Olympus who lit their torches from the fire of the beast Chimaira and ran towards the Mediterranean from the outskirts of Mount Tahtalı have created the symbol of the Olympic Games, the most respected sports organization in the world, on these lands. These lands have been home to many civilizations for thousands of years. Winged horses were ridden (Pegasus) and victories were won on these lands where some-times the smell of thyme is what rises or sometimes a magnificent theatre. These lands are the light of the history of humanity.

The number of visitors to Antalya has risen by tenfold in the past 40 years, thanks to the touristic developments in the region. The people who have backpacked to the area in the 70’s for adventure are now followed by millions. 2 million 835 thousand and 931 local and foreign tourists have visited Antalya in the first five months of 2011. Our city is amazingly beautiful with its his-tory and nature.

Our magazine which features a different borough of Antalya with each issue has devoted this 6th issue to Kemer, “the city that the Gods envy”. Kemer, which underwent a fast change after the 80’s within the Southern Antalya Tourism Development Project, is now a major tourism center in Turkey. Today, with its history and nature, Kemer is one of

the most beautiful boroughs of Antalya. Mount Tahtalı (Olympus), the undy-ing fire of Chimaira, the quiet paradise Çıralı, the bluest of seas and green mountains are enough to make you fall in love with Kemer.

In the article about Kalekapısı titled “If the heart beats, the city lives”, we talked to KALDER president Güray Parlak about the problems of the region and how to deal with them. We went down to the Kaleiçi Marina and reunited light-house guard Fatma Doman with her lighthouse after 27 years. We conveyed the excitement of the 18th Aspendos International Opera and Ballet Festival and the 2nd International Theatre Festi-val to our magazine.

It has been one year since our magazine was first published. We are proud to be reaching to thousands of readers and helping our city be known by more and more people while continuing our work towards our targets in tourism. While we advertise the cultural and touristic potential of our city to the world as the Antalya Culture and Tour-ism Magazine, we will continue to wel-come opinion leaders of Antalya in our publication in order to establish a sense of urbanism. We thank all of those who have contributed and supported us and wish all the people of Antalya success and good luck during a busy summer season.

EDIT

OR

IAL

4 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 7: Antalya Dergisi

İnsanlık tarihinin ışığı: Antalya

Efsaneye göre; meşalelerini Chi-maira canavarının ateşinde tutan, Tahtalı Dağı’nın eteklerinden Akdeniz’e doğru koşan Olimpos-lular, bugün dünyanın en büyük spor organizasyonu olan Olimpiyat Oyunları’nın sembolünü bu top-raklarda yakmışlardır. Bu topraklar binlerce yıllık tarihiyle, ilk insandan buyana, birçok medeniyete kucak açmıştır. Kimi zaman kekik koku-su, kimi zaman da görkemli bir tiyatronun yükseldiği bu topraklar-da, kanatlı atlara (Pegasus) binilip zaferler kazanılmıştır. Bu topraklar, insanlık tarihinin ışığıdır.

Antalyamız son kırk yılda turizm-de gösterdiği ilerlemeyle gelen misafir sayısında 10 bin kat artış göstermiştir. 70’li yılların başlarında sırt çantalarıyla macera uğruna bu toprakları görmeye gelenler, peşle-rine milyonları takmıştır artık. 2011 yılının ilk 5 ayında toplam 2 milyon 835 bin 931 yerli ve yabancı misafir Antalyamız’ın tadına varmıştır. Antalyamız, tarihiyle, doğasıyla baş döndüren bir güzelliğe sahiptir.

Her sayısında kentimizin bir ilçesini tanıtan Antalya Kültür ve Turizm Dergimiz, bu altıncı sayısında say-falarını “Tanrıların imrendiği kent” Kemer’e açtı. 80’li yıllar sonrasında uygulanan Güney Antalya Turizm Projesi kapsamında hızlı bir değişim yaşayan Kemer, bugün Türkiye’nin en önemli turizm merkezlerinden birisi oldu. Kemer bugün tarihiyle, doğasıyla Antalyamızın en güzel

ilçelerinden birisidir. Sınırları içeri-sinde bulundurduğu Tahtalı Dağı (Olimpos), sönmeyen ateş Chima-ira, sakinliğiyle öne çıkan Çıralı, masmavi denizi, yemyeşil dağları Kemer’e tutkuyla bağlanmanız için yeterlidir.

“Kalp Atarsa Şehir Yaşar” başlığı altında ele aldığımız Kalekapısı dosyasında, bölgenin sorunlarını ve neler yapılması gerektiğini KALE-DER Başkanı Güray Parlak’la ko-nuştuk. Kaleiçi Yat Limanı’na inip Antalya’nın tek kadın fener bekçisi Fatma Doman’ı 27 yıl sonra fene-riyle buluşturduk. Bu yıl 18’incisi düzenlenen Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali ve 2’inci Uluslararası Tiyatro Festivali’nin coşkusunu taşıdık sayfalarımıza. Dergimiz bu sayısıyla ilk yaşını doldurmuş olmanın kıvancıyla, tu-rizmde varılması gereken hedeflere doğru yol alırken, on binlerce kişi-ye ulaşmış olmanın ve ilimizi daha çok kitlelere tanıtmanın gururunu takdirle taşımaktadır.

Antalya Kültür ve Turizm Dergisi olarak şehrimizin kültür ve turizm potansiyelini dünya kamuoyuna tanıtırken, kentlilik bilinci oluştur-ma yönünde sayfalarımızı Antalyalı kanaat önderlerine açmaya devam edeceğiz. Katkı ve destek verenlere teşekkür ediyor, yoğun geçme-si beklenen yaz sezonunda tüm Antalyalılara başarı ve mutluluklar diliyoruz.

EDİT

ÖR

DEN

5ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 8: Antalya Dergisi

Türkiye Çevre ve Doğa Sporları Federasyonu tarafından organize edilen 12. Doğa ve Halk Sporları Olimpiyatları, Ekim ayın-da Antalya’da yapılacak. Kurşunlu Şelalesi, Lara, Kumluca, Gazipaşa, İbradı ve Kemer bölgelerinde gerçekleşecek olimpiyatlarda, An-talya merkezdeki Cam Piramit ve Kemer Ayışığı mevkisinde olimpi-yat köyleri oluşturulacak. Türkiye Çevre ve Doğa Sporları Federas-yonu Asbaşkanı ve 2011 Doğa Sporları Olimpiyatları İcra Kurulu Başkanı Nuri Ülker, olimpiyatların daha önce Hollanda, Fransa, Yunanistan, Finlandiya, İtalya, Avusturya, Belçika, Çek Cumhu-riyeti, Estonya ve Japonya gibi ülkelerde düzenlendiğini söyledi. Ülker, 12. Doğa ve Halk Sporları Olimpiyatı’nın Antalya Valiliği, Antalya Büyükşehir Belediyesi,

Muratpaşa Belediyesi, Kemer Be-lediyesi ve GATAB’ın ana spon-sorluklarında yapılacağını kaydetti. Olimpiyat bünyesindeki yüzme, yürüyüş, bisiklet ana dallarındaki doğa sporlarına 20 bin kişinin aktif katılımını beklediklerini ifade eden Ülker, rekabete dayalı olmayan Doğa ve Halk Sporları Olimpiyatında katılımcıların doğa sevgisi, eğlence ve dostluğa dayalı spor aktivitelerinde bir araya geti-rilmesinin amaçlandığını kaydetti. 7’den 70’e her yaştan insanın doğayla buluşmasını istediklerini ifade eden Ülker, Antalya’da 4 gün sürecek olimpiyatların, kentin turizm ve tanıtımına büyük katkı sağlayacağını bildirdi. 12. Doğa ve Halk Sporları Olimpiyatlarına katılım için yetişkinlerden 60, 12 yaş altı çocuklardan 30 Avro kayıt ücreti alınacak.

Turizmin başkenti Antalya’yı 2011 yılının ilk 5 ayında toplam 2 milyon 835 bin 931 yerli ve yabancı turist ziyaret etti. Mayıs ayı içerisinde gelen yolcu sayısı 1 milyon 306 bin 580 olarak gerçek-leşti. Geçen yılın aynı ayına göre, yüzde 6 oranında artış kaydedi-lirken, Antalya 2010 yılına göre bu yılın ilk beş ayını yüzde 18’lik artışla kapattı. Antalya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü verilerine göre, 2011 yılını ilk beş ayında Antalya’ya gelen turistlerin 811 bin 074’ünü Almanlar oluşturdu.

Bunu, 632 bin 329 ile Rus, 176 bin 930 ile Hollandalı turistler izledi. Fransız turist sayısında ise yüzde 55.35’lik artış kaydedildi. 2010 yılının ilk 5 ayında 92 bin 175 Fransız turist Antalya’yı ziyaret ederken, bu yıl aynı ülkeden gelen ziyaretçi sayısı 143 bin 198 olarak kaydedildi. Bu ay itibariyle Antalya’da yüksek turizm sezonuna girildi-ğini belirten yetkililer, Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında turist sayısının zirveye çıkacağı-nı bildirdi.

The 12th Nature and Community Sports Olympics, organized by the Turkish Nature Sports Federation will be held in Antalya in October. During the Olympics which will be held at regions such as the Kurşunlu Waterfall,Lara, Kumluca, Gazipaşa, İbradı and Kemer, Olympic villages will be established in the Cam Piramit and Kemer Ayışığı areas in the city center of Antalya.Nuri Ülker, the vice president of the Turkish Nature Sports Federation and the president of the executive board of the 2011 Nature Sports Olympics said that these Olympics were organized before in countries such as The Netherlands, France, Greece, Finland, Italy, Austria, Belgium, the Czech Republic, Estonia and Japan. Ülker added that the 12th Nature and Community Sports

Olympics will be sponsored by the Governorship of Antalya, The Municipality of Antalya, The Municipality of Muratpaşa, The Municipality of Kemer and GATAB. Ülker, who stated that they were expecting the active participation of 20 thousand people in the main branches of the Olympics such as swim-ming, walking and cycling, said that their aim was to unite people through fun activities and the love of nature during the non competitive Olympics. Ülker who pointed out that they wanted people of all ages to reconnect with nature said that the Olympics that will last four days would be an excellent outlet for the advertisement of the city. The registration fee for the 12th Nature and Commu-nity Sports Olympics will be 60 Euros for adults and 30 Euros for children.

2 million 835 thousand and 931 local and foreign tourist visited the capitol of tour-ism, Antalya, in the first five months of 2011. 1 million 306 thousand and 580 guests came to Antalya in May alone. This indicates a %6 increase com-pared to the same month of last year while a %18 increase was detected compared to the first five months of 2010 in Antalya. According to the Antalya City Culture and Tour-ism Directorate, 811,074 of the tourists that came to Antalya

in the first five months were German tourists. This was followed by 632,329 Russian tourists and 176,930 Dutch tourists. There was a %55, 35 increase in the number of French tourists. 92,175 French tourists had visited Antalya in the first five months of 2010 while this year the number has risen to 143,198. Authorities who stated that Antalya was entering high season as of this month said that the number of tourists will peak in June, July and August.

Antalya’da doğa olimpiyatları

Turist sayısında artış

Nature Olympics in Antalya

A rise in the number of tourists

6 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 9: Antalya Dergisi

7ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 10: Antalya Dergisi

Antalya Valiliği tarafından oluşturulan Somut Olmayan Kül-türel Miras (SOKÜM) İl Komis-yonu toplantısı, Azize Kahraman Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü Toplantı Salonu’nda İl Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı A. Kerim Atılgan’ın başkanlığında gerçekleşti.

Toplantıda, komisyon tarafından daha önce önerilen Kumluca, Korkuteli, Elmalı ve Kaş İlçelerin-de bulunan Antalya’nın Likya tipi mezar anıtlarının benzeri kara-kovanlarının üzerindeki Serenler ve Tahıl Ambarları’nın SOKÜM kapsamına alınması önerildi ve yeni konuların tespit edilmesi kararlaştırıldı.

Antalya’nın dünyanın en çok ziyaret edilen dördüncü destinasyonu olduğunu, buna karşın yurtdışında etkili bir lobi ve tanıtım faaliyetinin yeterince gerçekleştirilemediğini belirten Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Çetin Osman Budak, bu eksikliği gidermek için Antalya Tanıtım AŞ’yi hayata geçirmek istediklerini, şirket kuruluşunda son aşamaya gelindiğini bildirdi.Budak, yaptığı açıklamada, “EXPO 2016’nın, ICCA 2014 Genel Kurulu’nun Antalya’ya kazandırılması gibi çok büyük organizas-yonlara imza atıyoruz ama yurtdışına sesimizi yeterin-ce duyuramıyoruz. Birçok kurum, bütçesi oranında Antalya’yı tanıtmaya çalışıyor, fakat bu parçalanmış yapı istediğimiz etkiyi yaratmıyor. Tanıtımın tek elden, projelendi-rilerek ve güçlü yapılması gere-kiyor. Dünyada bunun çok başa-rılı örnekleri var. Tanıtım AŞ’nin öncelikli hedefi, Antalya’yı tek elden ve doğru şekilde tanıtmak olacak” dedi.Basın Enformasyon İl Müdürü Ali Güneş ise ülke

tanıtımı için önemli çalışmalar yürütüldüğünü, gelecek günlerde çeşitli ülkelerden 10’ar gazeteciyi Antalya’ya getireceklerini söyledi. Güneş, Antalya’da basın tarihini anlatan bir kitabın ve belgeselin hazırlığı içinde bulunduklarını sözlerine ekledi.

The meeting of the city com-mission of non formal world her-itage (SOKÜM) established by the Governorship of Antalya was held in the meeting hall of Azize Kahraman Public Education Directorate and presided by City Culture and Tourism Assistant Director A. Kerim Atılgan.

During the meeting, the inclu-sion of the pillars and granaries on top of the top bar hives that resemble Lycia style mausoleums in the boroughs of Kumluca, Korkuteli, Elmalı and Kaş as part of SOKÜM and the contents of new topics were discussed.

Çetin Osman Budak, the presi-dent of the Antalya Chamber of Commerce, stated that Antalya was the 4th most visited destina-tion in the world but advertising and lobbying activities were not sufficient

abroad and said that they were planning on establishing The Antalya Advertising SA to overcome this negation and that they were in

the last stages of setting up this company. In his statement Budak said, “we are undertaking big organizations such as EXPO 2016 and the 2014 meeting of ICCA but we can-not make our presence known abroad. A lot of establishments are trying to advertise Antalya in accordance with their budgets but this divided structure is not having the desired effect. Adver-tising must be done in a central-ized manner, with projects and a lot stronger. The world is full of successful examples of this kind of advertising. The main objective of Advertising SA will be the centralized adver-tising of Antalya and in the right manner.” Ali Güneş, the city directo-rate of Press Information, added that important works were underway for the ad-vertisement of the country and that they were going to bring groups of 10 jour-

nalists from various counties to Antalya. Güneş also stated that they were preparing a book and a documentary about the history of press in Antalya.

SOKÜM Komisyonu toplandı

Hedef Antalya’yı tek elden tanıtmak

The SOKÜM commission meeting

The goal is centralized advertising for Antalya

8 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 11: Antalya Dergisi

9ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

www.denizbank.com 444 0 800

Bonus’un en afilisi:Afili Bonus’un en afilisi:Afiliplatinum

Afili Bonus Platinum Kart ile Afili Bankacılık ve tüm Bonus ayrıcalıklarının yanında daha birçok imkâna sahip olmanın keyfini sürersiniz.

• Tüm harcamalarınızdan çok daha fazla bonus kazanma fırsatı• Türkiye’nin en büyük havalimanlarında %50 indirimli otopark ve vale hizmeti• Türkiye’nin her yerinde %30 indirimli pazar kahvaltıları• Yılda bir defa ücretsiz vize danışmanlığı hizmeti• Kayıp, çalıntı kart bildirimlerinde öncelikli kart teslimiyle kesintisiz hizmet• Yılda 3 defa ücretsiz yurtiçi kargo gönderimi

Afili yaşamayı sevenlere hayat Deniz’de güzel.

AFILI YAZ,

NUMARANI

3280’E

GÖNDER.

Afili İletişim Hattı: (0212) 340 21 21 www.afilideniz.com

1 Afili Bonus 22x8 cm .pdf 1 28.06.2011 11:23

Page 12: Antalya Dergisi

Yörükler her bahar geldiğin-de Toroslara çıkar, çadırlarını dağın doruklarına kurarlar-mış. Ovadan Toroslar’a göç başladığı vakit çoluk çocuk, keçi koyun, börtü böcek demeden tüm canlılar birlikte yollara düşermiş. Toroslar’ın yamacındaki sarp patikaları yüzlerce yıl birlikte yürüyerek

yol etmiş Yörükler. Bugün artık onların açtığı yollardan torunları, Toroslar’ın doruk-larından Akdeniz’e karşı türküler söylüyor.

Biz de “Turizm Bir Barış Pro-jesidir” diyerek bir olduk ve yollara düşüşümüzün birinci yılını tamamlamanın gururuna

It is said that Turkish nomads climbed the Taurus Moun-tains each spring and put up their tents on the peaks of the mountain. When the time for immigration began from the plains to the mountains, families, animals and all living things walked together. Turk-ish nomads walked through

the steep pathways on the outskirts of the Taurus Moun-tains for hundreds of years. Today, their grandchildren are singing traditional Turkish songs to the Mediterranean from the peaks of the moun-tain.

And we came together under

With the pride of celebrationg our first anniversary

yaşın gururuyla

Güncel / Actual

10 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 13: Antalya Dergisi

ulaştık. Yörük kültürünün en önemli ritüellerinden birisi olan yürüyüşü ken-dimize amaç edinerek, kekik kokusunu da, deniz kokusunu da, maviyi de yeşili de sayfalarımıza ta-şıdık. Gazipaşa’dan Kaş’a, Akseki’den Elmalı’ya tüm yolları kat ettik. Antalya-mızın bilinmeyenlerini dünyaya tanıttık. Bir olduk açılmamış yolları açmak adına.

Bir akşamüstü gün batımın-da Apollon Tapınağı’ndan baktık Akdeniz’e, bir sabah güneşin doğuşunu Xanthos’ta karşıladık. Bir olup yayları gezdik, sohbet ettik birliğimiz adına.

Akdeniz’in iyot kokusunu ciğerlerimize çekip, hep birlikte koştuk uyanmamış sahillerde. Aspendos’a verdik kulağımızı, bir yıldır her akşam Kaleiçi’nde bir demli çay içtik.

Bugün Antalya markası-nın etrafında bir olup, bu değere değer katan herkes, varılan noktanın gururunu yaşıyor. Bir Yörük göçü edasıyla geçtiğimiz yollarda izimizi bırakıp, peşimize taktık milyonları. Bugün dünyanın her köşesinden insanlar, Yörüklerin nereye gideceğini merak eder hale geldi.

Birinci yılımız kutlu olsun.

the slogan “Tourism is a peace project” and we’re proudly celebrating our first year that was spent on the roads. By taking walking as a goal, one of the most important ritu-als of the nomad culture, we transported the smell of thyme, the smell of the seas, the blue and the green to our pages. We covered all the roads from Gazipaşa to Kaş, from Ak-seki to Elmalı. We exposed the hidden beauties of Antalya to the world. We united in order to open the roads that were closed.

Sometimes we looked at the Mediterranean from the Temple of Apollo during sundown, sometimes we greeted the

sun at Xanthus. We toured the plateaus in unity and talked to people on behalf of our union. We breathed in the iodine smell of the Meditarrenean and ran towards beaches which were still asleep. We listened to the Aspendos theatre and had tea every night for a year at Kaleiçi.

Today, everyone who has contributed in making Antalya a worldwide brand is proud of the things we have accomplished. We have brought millions along with us on the journey that we took like nomads. Now, people from all over the world are thinking about where the nomads are heading next.

Happy first anniversary!

Yıl / Year: 1 Sayı / Issue:5 Haziran - Temmuz / June - July 2011

KÜLTÜR ve TURİZM DERGİSİ / CULTURE & TOURISM MAGAZINE

Yıl / Year: 1 Sayı / Issue:6 Haziran - Temmuz / June - July 2011

KÜLTÜR ve TURİZM DERGİSİ / CULTURE & TOURISM MAGAZINE

Tanrıların İmrendiği kentThe city Gods envy KEMER

Tanrıların İmrendiği kentThe city Gods envy KEMER

Athena’nın kentiThe city of Athena PHASELIS

Athena’nın kentiThe city of Athena PHASELIS

ALAB

İLİR

SİNİ

ZYO

UR C

OMPL

IMEN

TARY

COP

YIS

SN 9

77-1

309-

890X

27 ülkeden izlendik

Antalya Kültür ve Turizm Dergisi, yayın hayatına başlama-sından bu yana geçen 1 yıllık sürede internet ortamından da takip edildi. E-dergimizi günde 100-120 kişi ziyaret ederken, bu rakam yıllık olarak 40-45 bin tekil ziyaretçiye ulaştı. Bir yıllık sürede sayfa görüntüleme ise 900 bin ile 1 milyon arasında gerçekleşti.

İnternet ortamında dergimiz, 27 ülkeden de ziyaret edildi. Aralarında ABD, Rusya, İngiltere, Almanya, İspanya, İtal-ya, Fransa, Hollanda ile Avustralya, Çin ve Hindistan’ın da bulunduğu 27 ülkeden dergimize ulaşıldı ve incelemede bulunuldu.

We’ve been followed in 27 countries

The Antalya Culture and Tourism Magazine was also followed on the internet through its first year. While 100-120 people read our e-magazine each day, that number reached 40-45 thousand single visitors in one year. In this one year our e-magazine had between 990 thousand and 1 million page displays. Our e-magazine was visited by people from 27 different countries. People from countries such as the United States, Russia, England, Germany, Spain, Italy, France, The Net-herlands, Australia, China and India accessed our site and read our articles.

11ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 14: Antalya Dergisi

Güncel / Actual

Tünektepe’ye teleferikle çıkılacakAntalya’daki bir yılını değerlendiren Vali Dr. Ahmet Altıparmak, Tünektepe ile Sarısu arasında bir teleferik hattının kurulacağını, Düden Çayı’nda rafting hattı belirleme çalışmalarının sürdüğünü kaydetti.

Governor Dr. Ahmet Altıparmak, who evaluated his first year in Antalya, said that a cable car line was going to be built between Tünektepe and Sarısu and added that the

determination works for the rafting line on the Düden River was still underway.

Tünektepe will be reached by cable car

Grafik / Graphic

12 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 15: Antalya Dergisi

Dr. Ahmet Altıparmak, Antalya Valiliğine atanma-sının birinci yılını, yeniden Antalyalıların hizmetine giren 670 rakımlı Tünektepe’de, kahvaltılı basın toplantısıyla değerlendirdi. Tünektepe Döner Gazinosu’nda, Antalya İl Genel Meclisi Başkanı Cavit Arı ile Özel İdare Genel Sekreteri Faruk Karaçay’ın da katılımıyla yapılan toplan-tıda, Vali Altıparmak, kentte gerçekleştirilen çalışmalarla ilgili bilgi verdi.

Tünektepe Döner Gazinosu’nun olduğu alana yıllarca kaçak yapıların dikildiğini ifade eden Vali Dr. Altıparmak, yapılan görüşme-ler sonucunda bu yapıların yıkılması ve bölgenin sade bir yapıya kavuşturulması noktasında karar aldıklarını söyledi. Tünektepe’nin ailele-rin gelebileceği, yemek yiyip

dinlenebilecekleri bir alan olacağını dile getiren Dr. Al-tıparmak, işletmenin de Özel İdarede olacağını bildirdi. Tünektepe ile Sarısu arasında bir teleferik hattının da kurula-cağını anlatan Dr. Altıparmak, bu doğrultuda hukuki bir takım konuları çözümlemeye çalıştıklarını belirtti.

Düden Çayı’nda rafting, Aksu Çayı’nda yat limanıVali Dr. Altıparmak, Düden Çayı üzerinde rafting için hat belirleme çalışması yaptıkları-nı kaydetti. Aksu Çayı’nda ise DSİ’nin ıslah çalışması oldu-ğunu belirten Altıparmak, bu-rada derinliğe uygun şekilde 2 yat limanı yapılacağını, sel ya da deniz geriye bastığında kapakların kapanacağını ve yatların korunacağını anlattı.

Vali Altıparmak, turizm verileriyle ilgili bilgi verirken,

Dr. Ahmet Altıparmak evalu-ated his first year as the Gov-ernor of Antalya at a breakfast press conference at Tünek-tepe, an area 670 meters above sea level. During the meeting which was held at the Tünektepe Doner Restau-rant, with an attendance that included Antalya Provincial Council Cavit Arı and Special Provincial Administration Gen-eral Secretary Faruk Karaçay, Governor Altıparmak talked about the projects that were underway in the city.

Governor Altıparmak who stated that shanty buildings were constructed for years at the area near the Tünek-tepe Doner Restaurant said that they had decided to tear those buildings down and simplify the area. Dr. Altıparmak, who said that Tünektepe would be turned

into an area where fami-lies could come and spend time, added that the area was going to be supervised by the Special Provincial Administration. Governor Altıparmak who talked about the establishment of a cable car line between Tünektepe and Sarısu added that they were trying to clarify some legal matters concerning the subject.

Rafting on Düden River, a marina on Aksu RiverGovernor Dr. Altıparmak stated that determination works for the rafting line on the Düden River was still un-derway. Altıparmak who said that the General Directorate of State Hydraulic Works were undertaking reclamation effort on Aksu River, stated that they would build 2 marinas in

Governor Altıparmak pointed out that the incre-ase of number in tourists had risen to %30.

Vali Altıparmak, turist sayısındaki artışın yüzde 30’lara çıktığını bildirdi.

13ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 16: Antalya Dergisi

2009 yılı mayıs sonu itibariyle Antalya’yı 2 milyon turistin ziyaret ettiğini, geçen yılın aynı döneminde bu rakamın 2 milyon 350 bin olduğunu, bu yıl mayıs ayına kadar ise gelen turist sayısının 2 milyon 553 bini bulduğunu anlattı. Dr. Altıparmak, ‘’Mayıs ayı sonuna kadar 3 milyon 100 bin turisti bulacağız. Bu, yüzde 29.3 oranında artışa tekabül ediyor, turist sayısın-daki artış yüzde 30’lara çıktı’’ dedi.

Alo 179 Turizm Hattı Antalya Valisi Dr. Altıparmak, kurulan Alo 179 Turizm Hattı ve Turizm Danışma Bürosu ile ilgili de bilgi verdi. Açıldığı günden bu yana hattın turist-lere hizmet ettiğini anlatan Dr. Altıparmak, buraya gelen şikayetlerin daha çok hanut-çuluk, kaçak rehber, görüntü kirliliği, belgesiz çalışan araçlar, rezervasyonlarla ilgili olduğunu söyledi. Dr. Altıparmak, Alo 179 Turizm Hattı’nın henüz tam olarak tanınırlığının sağlanmadığını kaydetti.

Vali Altıparmak, basın toplantısında ayrıca, Özel İdare binasının yıkılmayaca-ğını, kentin yüz binlik çevre düzeni planının ihale aşama-sına geldiğini, Zeytinköy’le ilgili olarak kamu kurumlarını harekete geçirdiklerini, 1 yılda 26 okulun yapımı için protokol imzaladıklarını anlattı. Görev süresi boyun-ca vilayete gelen 3 bin 744 kişi ile görüştüğünü belirten Altıparmak, 200 toplantı, konferans, panele, 175 açılış törenine katıldığını, 1 yılda 108 devlet büyüğünü ağırla-dıklarını ifade etti.

the area and that the lids would close in the event of a flood and this would prevent the boats from sustaining any damage.

While giving the latest up-dates on tourism, Governor Altıparmak pointed out that Antalya was visited by 2 million tourists as of May 2009, that this number was 2 million 350 thousand at the same period last year and that 2 million 553 thousand tourists had visited the area until May this year. Dr. Altıparmak said, ‘We will get to 3 million 100 thousand tourists by the end of May. This indi-cates a %29.3 increase.’’

179 Tourism HotlineGovernor Dr. Altıparmak also gave information about the newly founded 179 Tourism Hotline and Tourism Informa-tion Bureau. Dr. Altıparmak who said that the hotline was a big help to tourists since the day it was put into service stated that most of the complaints were about obnoxious sell-ers, unlicensed tour guides, visual pollution, vehicles without proper paperwork and reserva-tions. Dr. Altıparmak added that the hotline was still unknown to many people.

During the press conference Governor Altıparmak also stated that the Special Pro-vincial Administration building was not going to be torn down, the environmental arrangement plan of the city was almost up for public bid, that they had mobilized public bodies about Zeytinköy and that they signed protocols for the establish-ment of 26 schools in one year. Altıparmak, who said that he had met with 3744 people during his term of office, added that he had attended 200 meet-ings, conferences and panels, 175 opening ceremonies and entertained 108 state officials.

Grafik / Graphic

14 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 17: Antalya Dergisi

15ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 18: Antalya Dergisi

Güncel / Actual

7. Çiçek Festivali, Antalya’da dünyanın çiçeklerini buluşturdu. Vali Altıparmak’a göre, festival, ‘’Çiçek ve Çocuk’’ temalı EXPO 2016’nın hazırlığı gibi oldu.

Fotoğraflar/Photographs: Hamit Seçil

Çiçek en çok Antalya’ya yakışıyor

16 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 19: Antalya Dergisi

Antalya looks good in flowers

Milyonlarca turistin ziyaret güzergâhında olan Antalya, bir festival nedeniyle çiçek-lerle bezendi. “Dünyanın Çiçekçileri Antalya’da Bulu-şuyor” sloganıyla düzenlenen 7. Çiçek Festivali, kent halkın-dan da yoğun ilgi gördü.

Antalya Valisi Dr. Ahmet Altıparmak, Cumhuriyet Meydanı’nda, Türkiye İhra-catçılar Meclisi tarafından festival kapsamında düzen-lenen, jüri üyeleri arasında Özden Altıparmak ve Günseli Akaydın’ın da yer aldı-ğı “Çiçek Tasarım Yarışması Ödülleri” dağıtım töreninde bir konuşma yaptı. EXPO 2016’nın temasının “çiçek ve çocuk” olduğunu hatırlatan Vali Altıparmak, “Bu festival, EXPO’nun hazırlığı gibi’’ dedi. Vali Altıparmak, Antalya’da bir değil, onlarca festiva-lin olması gerektiğini ifade ederek, ‘’Buraya gelenlerin, (Hangi dönemde gidersek gidelim, bir festivale, bir akti-viteye rastlayacağız) demesi lazım. Antalya’da çok sayıda fuar, festival yapılıyor ama çiçek festivali kentimize daha çok yakışıyor’’ diye konuştu. Vali Altıparmak, bu güzelliği devam ettirmek için çaba gerektiğini, başta Organizas-yon Komitesi Başkanı Osman Bağdatlıoğlu olmak üzere, festivale emeği geçen herke-se teşekkür ettiğini belirtti.

Bu arada Karaalioğlu Parkı’ndan başlayarak, tram-vay yolu boyunca düzenle-

Antalya, a place where mil-lions of tourists come to vacation, was adorned with flowers because of a festi-val. The 7th Flower Festival which was organized with the slogan “Flowers from all over the world meet in Antalya” was very well received by the locals too.

Governor of Antalya Dr. Ah-met Altıparmak gave a speech during the award ceremony of the “Flower Arrangement Competition” which was organized by the Turkish Ex-porters Association. Governor Altıparmak, who reminded guests that the theme for

The 7th Flower Festival in Antalya was the meeting place of flowers from all over the world. According to Governor Altıparmak the festival was like a

preparation for the “Flowers and Children” themed EXPO 2016.

Dr. Ahmet ALTIPARMAK / Antalya Valisi

17ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 20: Antalya Dergisi

nen korteje, Antalya Valisi Dr. Ahmet Altıparmak, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, Kepez Kay-makamı Mehmet Ali Özyiğit, İl Emniyet Müdürü Ali Yılmaz, Tarım İl Müdürü Bedrullah Erçin katıldı. Kortejde, Kepez Belediye Başkanı Hakan Tutüncü, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Çetin Osman Budak, Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, Antalya Süs Bitkileri ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı ve Çiçek Fes-tivali Organizasyon Komitesi Başkanı Osman Bağdatlıoğlu,

Antalya Barosu Başkanı Zafer Köken ve çok sayıda vatan-daş da yer aldı. Yaklaşık iki kilometrelik yürüyüş boyunca bir milyon çiçeğin dağıtıldığı festivalde, çiçeklerle süslen-miş araçlar dikkat çekti.

Daha sonra festival kapsa-mında düzenlenen resim, kompozisyon ve slogan ya-rışmalarında dereceye giren çocuklara ödülleri verildi. Halk oyunları, çiçek tasarım ve animasyon gösterilerinin de gerçekleştirildiği festival, müzik ve dans gösterileriyle sona erdi.

EXPO 2016 was “Flowers and Children”, said that this festival was like a preparation for EXPO

Governor Altıparmak who pointed out that Antalya must have not one but many festi-vals said, ‘’People who come here must have a variety of festivals and activities to choose from. There are many fairs and festivals in Antalya but a flower festival suits our city the best.” The governor also said that they needed to work to continue this beautiful festival and thanked everyone in the organization, especially the chairman of the organi-zation committee Osman Bağdatlıoğlu.

In the meantime, Governor of Antalya Ahmet Altıparmak, Antalya Chief Magistrate Mustafa Akaydın, The Kaim-akam of Kepez Mehmet Ali Özyiğit, City Police Commis-sioner Ali Yılmaz and City Agriculture director Bedrullah Erçin attended the cortege

that started from Karaalioğlu Park. The cortege also in-cluded the Chief Magistrate of Kepez Hakan Tutüncü, the president of the Antalya Chamber of Commerce Çetin Osman Budak, the president of the Antalya Commercial Exchange Ali Çandır, the president of the Antalya Indoor Plants and Products Exporters Association and chairman of the festival or-ganization committee Osman Bağdatlıoğlu, president of the Antalya Bar Zafer Köken and many citizens. One mil-lion flowers were distributed during the two kilometer walk and cars adorned with flowers were also beautiful additions to the festival.

Later on, children who had placed in drawing, composi-tion and slogan competitions were awarded. The festival which featured traditional dances, flower arrangement shows and animations ended with concerts and dance performances.

18 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 21: Antalya Dergisi

19ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 22: Antalya Dergisi

Yöresel tatlarla turizme destekYöresel Ürünler Fuarı (YÖREX), Antalya’da 2. kez düzenlendi

The Local Products Fair (YÖREX) was organized for the second time in Antalya

Antalya Ticaret Borsası, Ticaret ve Sanayi Odası ile Antalya Batı Akdeniz Ekono-misini Geliştirme Vakfı’nca düzenlenen Yöresel Ürünler Fuarı (YÖREX), Antalya EXPO Center’de 2. kez düzenlendi.

TOBB Başkanı Rifat Hisar-cıklıoğlu, açılışta yaptığı konuşmada, ürünlerin mutla-ka şehirlerin adıyla marka-laşmasını önererek, ‘’Kars’ın kaşarını dünyaya tanıtsak, Hollanda’nın, Fransa’nın peynirini, hepsini sollarız’’ dedi.

Türk Patent Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Habip Asan ise YÖREX Fuarı’nın yerel değer-lerin geleceğe taşınmasında önem taşıdığını dile getirerek, ulusal ve yerel değerlerin korunmasında, tescillenme-sinde coğrafi işaretlemenin önemini dile getirdi.

ATSO Başkanı Çetin Osman Budak da, oda ve borsalar olarak Türkiye’nin tarihi ve kültürel zenginliğini ekono-mik zenginliğe dönüştürmeyi amaçladıklarını, ancak bu özellikler sayesinde küresel

ülkelerle yarışarak zengin olunacağını belirtti.

ATB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır ise ‘’Sizin Orala-rın Nesi Meşhur’’ sloganıyla başlayan çalışma sonucun-da, yöresel ürünler projesini geliştirdiklerini belirtti.

Antalya Vali Vekili Fuat ER-GÜN ise kentlerin ve yöresel ürünlerinin markalaşmasının önemini vurgulayarak, bu amaçla düzenlenen fuar için emeği geçenlere teşekkür etti.

The Local Products Fair (YÖREX) which was commu-tated by the Antalya Com-modity Exchange, Antalya Chamber of Commerce and Industry and BAGEV was organized for the 2nd time in Antalya.

During the opening speech, the president of The Union of Chambers and Commod-ity Exchanges of Turkey Rifat Hisarcıklıoğlu suggested that products must be branded with the name of the relevant city and said, ‘’if we man-age to advertise the sheep’s

cheese made in the city of Kars it will be more popular than the cheese made in the Netherlands or France.’’

President of the Turkish Patent Institute Prof. Dr. Habip Asan pointed out that YÖREX was important in preserving local values for the future and that geographical marking was crucial in registering these traditional products.

And ATSO president Çetin Osman Budak said that their aim was to turn the historical and cultural riches of Turkey

into economic wealth and that the only way to compete with global countries was with the help of these characteristics.ATB Chairman of the board Ali Çandır said that they estab-lished a local products project with the slogan ‘’What’s your region famous for?”

Antalya Governorship Com-missary Fuat ERGÜN pointed out the importance of the branding of local products and thanked the people who were involved in the organiz-ing of the fair.

Supporting tourism through local tastes

Güncel / Actual

20 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 23: Antalya Dergisi

21ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 24: Antalya Dergisi

Uluslararası Kongre Orga-nizatörleri Birliği’nin (ICCA) 2014 yılında yapılacak Genel Kurulunda adresin Antalya olarak seçilmesinin ardından tanıtım toplantısı düzenlendi. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) tarafından dü-zenlenen toplantıya, Millî Sa-vunma Bakanı Vecdi Gönül, Vali Dr. Ahmet Altıparmak, Avrupa Konseyi Parlamenter-ler Meclisi (AKPM) Başkanı ve Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu, ATSO Başkanı Çetin Osman Budak, Antalya Tanıtım Vakfı (ATAV) Başkanı Nizamettin Şen, Antalya millet-vekilleri Deniz Baykal, Tunca Toskay ve turizmciler katıldı.

Toplantıda konuşan Vali Altı-parmak, Antalya’ya ICCA’nın kazandırılmasında özel sektör ve kamunun gösterdiği çalışma ve işbirliği nedeniyle büyük gurur ve heyecan duy-duğunu ifade ederek, kentin turizmde çok önemli bir yol kat ettiğini söyledi. Vali Ahmet Altıparmak, turizmde 4-5 ayın dışında kapasitenin tam ola-rak kullanılmasının mümkün

olmadığını dile getirerek, “Bu noktada karşımıza en önemli ayaklardan biri olarak hiç şüp-hesiz kongre turizmi geliyor” dedi. Antalya Tanıtım Vakfı (ATAV) Başkanı Nizamettin Şen’i ICCA’nın Antalya’ya kazandırılması sürecinde gös-terdiği inanç ve inattan dolayı tebrik eden Vali Altıparmak, bu çerçevede ATSO Başkanı Çetin Osman Budak ve Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıt-ma Genel Müdür Yardımcısı Levent Demirel’e de teşekkür ederek, başarılarının devamını diledi. Böyle organizasyonlar-la Antalya’nın çıtasının daha

An introductory meeting was carried out after Antalya was chosen as the place for the 2014 ICCA general assem-bly. Minister of Defense Vecdi Gönül, Governor Dr. Ahmet Altıparmak, AKPM presi-dent and Antalya MP Mevlüt Çavuşoğlu, ATSO president Çetin Osman Budak, ATAV president Nizamettin Şen, Antalya MP Deniz Baykal, Tunca Toskay and members of the tourism sector attended the meeting organized by the Antalya Chamber of Commerce and Industry.

Governor Altıparmak who spoke at the meeting said that he was proud and excited of the efforts from the private and public sector in bringing ICCA to Antalya and added that the city had come a long way in terms of tourism. Governor Ahmet Altıparmak who pointed out that utilizing the tourism potential to the fullest was not possible except for 4-5 months said, “At this point, there’s one main step, and that is congress tourism.” Governor Altıparmak who congratulated Antalya Advertisement Foundation’s (ATAV) president Nizamettin

Uluslararası kongre organizatörleri

Antalya’da buluşacak2014’de yapılacak ICCA Kongresi için tanıtım toplantısı gerçekleştirildi.

International congress organizers will meet in Antalya An introductory meeting was carried out for the 2014 ICCA Congress

Güncel / Actual

22 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 25: Antalya Dergisi

da yükseldiğini belirten Ahmet Altıparmak ICCA’nın kazanıl-masında emeği geçen herke-se teşekkür etti. Vali Altıpar-mak, turizmi 12 aya yaymak için kongre turizmin yanı sıra sağlık ve spor turizminin de önemine değindi.

ABD gibi yenilmesi zor rakibi geride bıraktıkKültür ve Turizm Bakanlığı Ta-nıtma Genel Müdür Yardımcısı Levent Demirel, Antalya’nın kamu ve özel sektör işbirliği ile büyük başarılara nasıl imza atabileceğini herkese göster-diğini ifade etti. Antalya’nın adaylığında Cumhurbaşka-nı Abdullah Gül’ün destek mektubunun kendilerine güç verdiğini anlatan Demirel, ‘’Amerika gibi yenilmesi zor olan rakibi geride bırakarak, Antalya’ya çok önemli bir organizasyonu aldık. Her aşamasında bakanlık olarak her türlü desteği vereceğiz ve konuklar güler yüzle ülkeleri-ne dönene kadar da kong-renin destekçisi ve takipçisi olacağız’’ dedi.

Bakanlık olarak Antalya’da turizmi 12 aya yaymak için çalışmaları sürdürdüklerini vurgulayan Demirel, ‘’2012 yılındaki İngiltere Seyahat Acenteleri Birliği’nin Kongresi-ni Antalya’da düzenlemek için büyük bir çaba içerisindeyiz. Dünyanın en büyük seya-hat acenteleri birliklerinden Amerikan Seyahat Acente-leri Birliği’nin kongresini de Antalya’ya getireceğiz’’ diye konuştu.

ATSO Başkanı Çetin Osman Budak da, Antalya’da turiz-min çeşitlenmesi ve 12 aya yayılması için çeşitli adım-lar attıklarını belirterek, bu kapsamda ICCA Kongresine aday olurken ciddi bir şevk ve amatör bir ruhla hazırlı-ğa başladıklarını kaydetti. Budak, ‘’Kongreyi düzenle-

mek için dünya devleriyle yarıştık, ancak inancımızı kaybetmedik. Çünkü Antalya, dünya mirası eserleriyle dolu bir kent. Kongreyi ‘Mutlaka alırız’ dedik. Dirençle, inançla sonuna kadar devam ettik ve bayrağı havaya kaldıran biz olduk. O nedenle çok mutlu-yuz’’ dedi. Organizasyonun kongre turizmi ile Antalya’ya gelecek turistin niteliğini de artırması anlamında önemli olduğunu vurgulayan Budak, ‘’Kongre’ye bin 500’ü kongre profesyoneli olmak üzere 3 bin kişi katılacak. Bu insan-lara Antalya ve Türkiye’yi yakından tanıtacağız ve bu sayede 2014 yılından sonra Antalya’da nitelikli organizas-yonlar olacak. Antalya’daki büyük bir açığı kapatacağız’’ diye konuştu.

Antalya Tanıtım Vakfı (ATAV) Başkanı Nizamettin Şen ise, kongre turizminin dünyadaki aldığı pay ile ve getirdiği artı değerle kitle turizminin her zaman 3-4 katına ulaştığını ifade ederek, 1965 yılında kurulan ICCA’nın kongre organizasyonlarını düzenle-yen kuruluşların en kuvvetli-lerinden biri olduğunu anlattı. Kongreyi Antalya’ya getirmek için ABD’nin Houston ve Meksika’nın Monterrey kentleri gibi güçlü rakiplerle yarıştıkla-rını ifade eden Şen, inanç ve azimleri sayesinde kazandık-larını söyledi.

Toplantının ardından gaze-tecilerin sorularını yanıtlayan Millî Savunma Bakanı Vecdi Gönül, kongrelerin kongresini Antalya’da düzenleyecek-lerini ifade etti. 2014 yılında düzenlenecek kongrenin alt yapısının uygun hâle gelmesi için arsa sorununun çözülme-si gerektiğini belirten Gönül, ‘’Umarım, bugünkü ekip ruhu, kongre düzenleninceye kadar en iyi şekilde devam eder’’ dedi.

Şen for his efforts in bringing ICCA to Antalya also thanked ATSO president Çetin Osman Budak and the vice president of the Ministry of Culture and Tourism Advertisement Department, Levent Demirel. Governor Altıparmak who also said that the bar had been raised for Antalya with organizations like this thanked everyone who was involved in the winning of the bid to host the ICCA general assembly. Governor Altıparmak also pointed out that health and sports tourism was crucial for the extension of the season to 12 months, along with congress tourism.

We beat a tough opponent like the USA Vice President of the Min-istry of Culture and Tourism Advertisement Department Levent Demirel pointed out that they proved what they could achieve with the help of the public and private sectors in Antalya. Demirel who added that the letter they received from President Abdullah Gül during the candidacy of Antalya was a big support said, ‘’We beat a tough op-ponent like the United States and got the right to host an important event. We will follow the event closely and be there every step of the way to make sure guests return happily to their countries.’’ Demirel, who said that they were working to extend tourism to 12 months in Antalya added, ‘We are working on hosting the 2012 congress of the Travel Agency Association of Great Britain in Antalya. We will also bring the congress of the Travel Agency Association of the United States to Antalya.’’ And ATSO President Çetin Osman Budak said that they had taken great steps to extend tourism in Antalya to 12 months added that they

worked very passionately during Antalya’s candidacy to host the ICCA congress. Budak said, ‘’We competed with major players but we never lost hope. Because Antalya is a city filled with world heritage artworks. We knew we were going to win. We followed it through to the end and we made it. That’s why we are so happy.’’ Budak who stressed out that the organization would increase the quality of the tourists that would come to the city via congress tourism said, ‘’The congress will be attended by 3000 people, 500 of them congress professionals. We will introduce Antalya and Turkey to these people and we will start hosting quality or-ganizations in Antalya starting from 2014. We will be filling a big void in Antalya.’’

The president of the Antalya Advertisement Foundation (ATAV) Nizamettin Şen pointed out that tourism increased by 3-4 times with the additional value that congress tour-ism brings, said that ICCA, founded in 1965, was one of the strongest organizations in terms of congress tour-ism. Şen, who said that they competed with Houston and Monterrey for the bid stated that they won because of their perseverance.

Minister of Defense Vecdi Gönül who answered ques-tions from reporters after the meeting said that they were going to host the biggest con-gress in the world. Gönül, who pointed out that the problem of land would have to be resolved for it to be suitable for the infrastructure of the congress that will be organ-ized in 2014 said, ‘’I hope the team spirit which I have seen today continues till the day the congress takes place.’’

23ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 26: Antalya Dergisi

KemerTÜROFED Başkan Yardımcısı Osman Ayık’a göre, Kemer’de doğa, fazla yoğunluğa izin vermez. Yani ülkenin en seçkin bölgelerinden birisini yaratmak için idealdir.

According to Osman Ayık, Vice President of TÜROFED (Turkish Hotels Federation), the nature in Kemer does not allow the region to be overpopulated. In other words, it’s an ideal place to

create one of the most elite areas in the country.

“Kemer must be an elite tourism area”

Röportaj / Interview

Yazı ve Fotoğraflar/Article and Photographes: Hamit Seçil

seçkin turizm bölgesi olmalı

24 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 27: Antalya Dergisi

Doğal güzellikleri, tarihi birikimi, kültürel mirası ve muhteşem panoromasıyla çok özel bir bölge Kemer. Türkiye Otelciler Federas-yonu (TÜROFED) Başkan Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyesi Osman Ayık’ın da bölge ile ilgili hayalleri var. Hedefi, Kemer’in seçkin bir turizm bölgesi olması. Osman Ayık’la Kemer bölgesini enine boyu-na konuştuk.

Kemer’i Rus misafirlerden önce, Rus misafirlerden sonra olarak iki periyoda ayırmak mı gerekiyor?AYIK: 1990’lı yıllardan itibaren Kemer’de farklı bir gelişme oldu. Misafir yoğunluğu Rusya Federasyonu ve Bağımsızlar Devletler Topluluğu (BDT) ülkelerine kaydı. Bu da süreç içinde (hala çok ciddi bir talep var o pazarlardan Kemer’e doğru) Kemer deki sezonu daralttı. Çünkü Avrupa pa-zarından, diğer pazarlardan gelen yabancı misafirlerin birçoğu daha uzun aralık-larla tatil yapmaya geliyor. Ama Rusya Federasyonu ve BDT’den gelen misafirler, sezonu mayıs gibi başlatıp, ekim ayı ortası gibi bitiriyor. Bu durum tesislerin birçoğunu kısa vadede olumlu etkiledi. Ancak uzun vadede bölgede

bir olumsuzluk yaşandı. Bu-gün bir Side’de, Manavgat’ta sezon 7-8 ay civarındayken, Kemer bölgesinde 4.5- 5 ay civarında kaldı. Ama şimdi o bölgelerde ve Antalya’nın diğer bölgelerinde yaşanan aşırı doluluklar nedeniyle ister istemez Kemer bölgesinde de pazar çeşitlenmesi başladı.

Avrupalı turisti tekrar Kemer’e çekmek mümkün mü?AYIK: Tabii ki mümkün. Çünkü Kemer’deki tesislerin alanları, buradaki doğanın ve tesislerin yapısı, Avrupa ülkesinden gelen misafirlere daha uygun-dur. Daha ferah tesislerdir. Yoğunluk daha azdır. Doğayla daha uyumlu tesisler vardır Kemer’de. Birazcık çaba sarf edildiği, kontenjanlar dağıtılır-ken dikkatli olunduğu takdir-de, ben inanıyorum ki, yakın zamanda çok ciddi bir Avru-palı trafiği bölgede başlar.

Deniz burada daha parlaktır

Kemer’deki tesislerin ve Kemer bölgesinin en önemli özelliği nedir?AYIK: Konaklama standart-ları açsısından bakıldığında, Antalya’nın hiçbir bölgesinde bariz bir fark yoktur. Ancak

Kemer is a very special region with its scenic beau-ties, historical accumulation, cultural heritage and magnifi-cent panorama. Turkish Ho-tels Federation (TÜROFED) Vice President and Board Member Osman Ayık has a vision for the region. His goal is for Kemer to be an elite tourism area. We talked about all things Kemer with Osman Ayık.

Do we need to divide Kemer into two periods: the period before Russian guests and after? AYIK: A different develop-ment began in Kemer as of 1990. The intensity of visitors shifted to the Russian Feder-ation and Commonwealth of Independent States. And this led the season to shorten (there still is major interest from that region towards Kemer) because most of the foreign visitors from the European market and other major markets come to the area for holiday at longer in-tervals. But the tourists from the Russian Federation and Commonwealth of Independ-ent States start the season in May and end it by the middle of October. This situation affected a lot of facilities positively in the short run. But in the long run, trouble ensued in the region. Today, while the season in Side and Manavgat lasts for 7-8 months, the tourism season is 4, 5- 5 months in Kemer. But due to the excess oc-cupancy in those regions and other parts of Antalya, a diversified market is starting to emerge in Kemer.

Is it possible to make Ke-mer attractive for European

tourists again? AYIK: Of course it is; be-cause the structure of nature and facilities in Kemer is more suitable for guests arriving from European countries. They are more spacious resorts. They are less crowded. The facilities in Kemer are more compatible with nature. With a little bit more effort and proper at-tention during quota dissipa-tion, I believe that a serious number of European tourists will vacation in the area.

The sea waters are clearer

What is the most important characteristic of the Kemer region and its facilities? AYIK: If you look at the issue from the point of accommo-dation standards, no region in Antalya has major differ-ences. But when it comes to the immensity and the spaciousness of the areas on which the facilities are built, Kemer is at the top of the list. Besides Kemer, you can enjoy commodious, nature filled vacations in Belek. No other area is as spacious as Kemer. There are very few fine sanded beaches in Kemer but its sea is so much shinier. The color and clarity of the sea of Kemer cannot be found anywhere else. The fact that each region has a settlement next to it is one of our other advantages. So when you vacation in Kemer you are right next to the social life in the center of Kemer. There are 10-15 thousand beds in Göynük, right in the middle of living spaces. The coastal shore of our region is 80 kilometers long.

OSMAN AYIK

25ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 28: Antalya Dergisi

tesislerin üzerinde kurulduğu alanın genişliği ve ferahlığı açısından Kemer önde gelir. Kemer dışında ferah ve do-ğayla iç içe tatili biraz Belek’te bulabilirsiniz. Bunların dışında hiçbir bölgede alan kullanımı, Kemer kadar rahat değildir. İnce kumlu plajlar, Kemer’de yok denecek kadar azdır. Ancak deniz daha parlaktır. Kemer denizinin rengi ve berraklığı, diğer bölgelerde yoktur. Bir başka avantajımız, hemen her bölgenin bitişik olduğu bir yerleşim alanı var. Yani Kemer’de tatil yaptığını zaman, Kemer merkezinde kurulmuş sosyal yaşamla iç içe olabiliyorsunuz. Göynük’te 10-15 bin yatak var, yaşam alanın içerisinde. Bölgemizin sahil uzunluğu aşağı yukarı 80 kilometre.

Tesislerin çoğunda doğa çok zengin

Kemer turizmde istenilen hedefe varabildi mi?AYIK: Şu anda bizim bahset-tiklerimiz buradaki var olan bir takım şeylerin, daha iyi olması anlamında söylenilen şeyler. Biz şu anda bence amaçla-nın da ötesinde bir hedefe ulaştık. Hem Türkiye’de hem Antalya’da hem de Kemer ölçeğinde. Bunu sayılarla ifade etmek gerekirse, Antalya 2011 yılında 11 milyon misafir ağırlayacak. 20 sene önce-ki rakamları herkes biliyor. Antalya’da 500 bin civarında yataktan bahsediliyor. Kemer bölgesinde 100 binin üzerinde yatak var. 2 milyona yakın yabancı misafiri ağırlıyoruz. Yerli misafirlerin tercih ettiği bölgelerden biri de Kemer’dir. Kemer’deki tesislerin birço-ğunda doğa çok zengindir. Orman içindedir. Yarı gölgeli tesislerdir. Bizim insanımız da yarı gölgeli tesislerde tatil

yapmayı genel olarak tercih ediyor.

Kemer’in hedefi ne olmalı?AYIK: Ürün yapısına baka-rak, geleceğe dönük plan yapmanız ya da ürün yapısını kendinize koyduğunuz hedefe göre düzenlemeniz gerek. Aslında iki durum da birbi-riyle çok bağlantılıdır. Benim Kemer için hayalim; Kemer Türkiye’nin en seçkin bölge-lerinden biri olabilir. Çünkü Kemer’de yoğunluk çok fazla olamaz, doğa buna izin ver-mez. Dağlar denize çok ya-kındır, ormanlar kıyıya kadar girmiştir. Koy yapıları vardır. Seçkin bir bölge yaratılmak için idealdir, Kemer. Hem merkeze çok yakındır, bir yandan da saklanmış bölge-lerdir. Seçkin turizm yapmak istiyorsanız en uygun yer bu bölgedir. Kemer, geleceği için böyle bir hedef koyabilir.

Many facilities are rich in nature

As terms of tourism, has the desired target been reached in Kemer? AYIK: What we have said so far was about the betterment of things which have already been accomplished. I think we have reached a target well beyond our aim; in Turkey, in Antalya and in Kemer. To ex-press this in number; Antalya will host 11 million tourists in 2011. Everybody knows about the numbers 20 years ago. There are nearly 500 thousand beds in Antalya and over 100 thousand in Kemer. We accommodate about 2 million foreign tourists. Kemer is also a favorite among local visitors. Many facilities in Ke-mer are rich in nature, many are located in forests. They are semi shaded facilities and locals prefer spending their

holidays in these types of facilities.

What should be the aim of Kemer?AYIK: You need to plan ahead looking at the products in hand or reinvent those prod-ucts to fit your future goals. In fact, these two situations are interconnected. As for my vi-sion for Kemer; I think Kemer could be one of the most elite regions in Turkey. Because Kemer can never be over-crowded; the nature won’t allow it. The mountains are close to the sea and forests run down to the shore. There are many bay formations. It’s an ideal place for the estab-lishment of an elite space. It’s very close to the center yet it’s secluded. If you want to go elite, it is the most ideal region. This could be Kemer’s goal for the future.

26 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 29: Antalya Dergisi

27ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 30: Antalya Dergisi

Yazı / Fotoğraf-Article/Photograph: Hamit SEÇİL

Tanrıların imrendiği kent KemerBu coğrafyanın dağlarından imrenerek seyretti Tanrılar, Akdeniz’i. Öyle bir coğrafya ki, denizin en mavisi, yeşilin en yeşili ile unutturur insanoğluna nerede olduğunu. Bu duyguyu yüreğinizde hissediyorsanız, Kemer’e hoşgeldiniz.

Gods came down from the mountains and watched the Mediterranean with envy. This is such geography that one forgets where on is while looking at the bluest of seas and the greenest of greens. If this is how you feel, then welcome to Kemer.

Kemer: The city Gods envy

KEMER

28 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 31: Antalya Dergisi

Beydağları’nın yamaçlarından kıvrılarak giden yol, eşsiz manzarasıyla Beldibi’nden başlar, Ege Denizi’ne kadar uzanır. Tarih de, doğa da baş döndürecek kadar canlıdır bu coğrafyada. Denizin en mavisi, ormanın en yeşili, yay-lalarında yaz kış sedir ağaç-ları kokusu. Likyalılardan bu yana tarih burada, Kemer’de başladı. Tanrılar, bu toprak-ların dağlarından imrene-rek seyretti tüm Akdeniz’i. Chimaira’nın ateşi, bin yıllık bir efsanenin sembolü oldu, Olimpiyat Meşalesi’ni yaktı. İşte bu topraklar ki, insanoğ-luna nerede olduğunu unuttu-racak kadar büyüleyicidir.20’nci yüzyılın başla-rında, Eski Köy halkı, Beydağları’ndan gelen su taşkınlarını engellemek için kentin kuzeyindeki dağların eteklerine taştan duvarlar örerler. O zamana kadar ‘Eski Köy’ olarak bilinen yerleşim yeri, zamanla Kemer adını alır. Likya’nın liman kentle-ri Phaselis ve Olympos’un yakınlarında bulunan Kemer, binlerce yıl çeşitli medeni-yetlere ev sahipliği yapar. Anadolu Selçukluları’nın da izlerini burada görmek müm-kündür.

Batı Torosların eteklerinde yer alan Kemer, Antalya’ya 43 kilometre mesafededir. Göynük’ten Tekirova’ya, 52 ki-lometrelik kıyı bandı boyunca uzanır. Sahilde başlayan bitki çeşitliği, Tahtalı Dağı etekleri-ne kadar çok büyük değişiklik gösterir. Türkiye’nin en zengin bitki örtüsüne sahip bölgele-rinden birisi olan Kemer’de, kumul bitkilerinden başlayıp, kızılçam ormanlarına kadar farklılık gösterir toprak ana. 1960’lı yıllara kadar ulaşımın sadece denizden sağlandığı Kemer, Güney Antalya Turizm Projesi kapsamında hızlı bir değişim yaşayarak, bugün Türkiye’nin en önemli turizm

The road that runs with twists and turns from Beydağları starts at Beldibi with a magnificent view and reaches towards the Aegean Sea. History and nature are very much alive in this geography that it takes your breath away. The bluest of seas, the greenest of forests and the smell of cedar on its plateaus all year long…His-tory has begun here in Kem-er starting with the Lycians. Gods came down from the mountains and watched the Mediterranean with envy. The fire of Chimaira became the symbol of a thousand year history and lit the Olym-pic torch. These lands are so magnificent that you feel like you’ve been swept away to a magical world.

In the beginning of the 20th century, the people of the Old Village built stone walls around the outskirts of the mountains on the northern part of the city to prevent floods that were coming from Beydağları. The set-tlement which was known then as Old Village became known as Kemer in time. Kemer, which is next to port cities such as Phaselis and Olympus becomes home to many civilizations throughout history. It is possible to see the traces of the Anatolian Seljuk dynasty in the region. Kemer which is situated on the outskirts of the West-ern Taurus Mountains is 43 kilometers from Antalya. It stretches on a 52 kilometer shore line from Göynük to Tekirova. The plant vari-ations that start from the shore change immensely all the way to the outskirts of Tahtalı Mountain. Kemer is one of the top regions in Turkey when it comes to vegetation. Mother Nature has blessed these lands with

29ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 32: Antalya Dergisi

merkezlerinden birisi haline geldi. İlçe, bugün birçok 5 yıldızlı tesis, tatil köyü ve irili ufaklı pansiyonlarda 90 bin civarında yatak kapasitesine sahip. Bugün dünya çapın-da bir marka haline gelen Kemer, mavi bayraklı plajları ve el değmemiş koylarıyla deniz, bütün yıl boyunca gülümsemesiyle güneş olanağı sunarken, yeşilin her türlü tonlarını barındıran florasıyla da dikkat çekiyor. İlçe, ülkenin en önemli milli parklarından olan Olympos-Beydağları Sahil Milli Parkı sınırları içinde bulunuyor, sedir ağaçları kokusunun yıl boyu hissedildiği yaylalarıyla büyüsünü sürdürüyor. Doğa-nın bu armağanının binlerce yıllık tarihle harmanlandığı Kemer, Selçuklu Av Köşkü, Kemer Ayışığı Koyu Sahili’ne yakın Idyros Antik Kenti ile her an yeniden keşfedilmeyi bekliyor.

Tarihin ve doğanın olağa-

nüstü güzellikler sunduğu Kemer, eğlence hayatıyla da dikkat çekiyor. Gece kulüplerinde sabaha kadar eğlenmek, ertesi gün safari turlarına çıkmak, yaylalarda serinlemek, önemli batık ve su altı mağaralarına dalmak, aynı anda Tahtalı Dağı’nda kayak yapmak ve bir de tarihi yaşamak istiyorsanız, sizin için en iyi seçimin Kemer olduğunu söylemek hiç yanlış değil.

Antik limanKemer’in bilinen tarihi, mi-lattan önce 690 yılına kadar uzanmaktadır. İlçeye 15 kilo-metre mesafedeki Lykia’nın doğu kıyısı şehirlerinden olan Phaselis’in, M.Ö. VI. yüzyıla ait ilk Helenistik çağın ticaret limanlarından biri olduğu sanılmaktadır. Romalılar döneminde piskoposluk merkezi olan antik kentin, ku-zeydoğusunda Büyük Limanı (A Limanı), Büyük Liman’ın güneyinde Askeri Liman (B

various plants ranging from sand dune plants to Pinus brutia forests.

Kemer which could only be accessed through sea until the 1960’s developed rapidly and became one of the most important tourism centers in Turkey thanks to the South-ern Antalya Tourism project. Today, the borough has many 5 star hotels, holiday resorts and hostels of various sizes and has a 90 thousand bed capacity.

Kemer, which is now a world-wide brand, also attracts attention with its incredible fauna along with its clean beaches, blue sea, bright sun and untouched bays. The borough is situated within the borders of one of the most important national parks in Turkey, the Olympos-Beydağları National Park, and continues to awe visitors with its plateaus that smell of cedar all year round. Kemer,

a perfect balance of nature and history is waiting to be rediscovered with the Idyros antique city close to the Selçuklu Hunting Lodge and Kemer Ayışığı Bay.

Kemer, which has been bless-ed with historical and scenic beauties, also attracts atten-tion with its nightlife. If you want to have a great night at bars and clubs, go out on a safari tour the next morning, freshen up in the plateaus, go diving in underwater caves, ski on Mount Tahtalı and relive history at the same time, then Kemer is the place for you.

Antique PortThe known history of Kemer dates back to 690 B.C. It is thought that Phaselis, a Ly-cian city 15 kilometers from Kemer, was a commercial port in 6th century B.C. dur-ing the Hellenistic era. The antique city which was the center of episcopacy during

Kemer

30 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 33: Antalya Dergisi

Limanı) yarımadanın güney-batısında Güney Limanı (C Limanı) olmak üzere üç limanı bulunur. Toprak üzerindeki kalıntıların büyük bölümü-nün, Roma devrinden kaldığı tahmin edilir. Bunlar liman, kale duvarları, Zeus Mabe-di, Kral Antonius Caravella yoludur, ayrıca yirmi sıralı tiyatro kalıntıları bulunmakta-dır. Ortasında yer alan 20-24 metre genişliğindeki muhte-şem caddenin güney ucunda Hadrian Kapısı’na ulaşılır. Bu caddenin zaman zaman stadyum olarak kullanıldığı, tarihte Phaselis’de iki önemli atletizm karşılaşmasının yapıl-dığı belirtilmektedir. Agoranın yanında yer alan iki tapı-naktan biri ‘’Athena Polias’’ adına, diğeri ise ‘Heista’ ve ‘Hermes’ içindir.

Antik çağda gemici barınağı Antik çağda gemici barına-ğı olarak kullanılan Idyros Kenti’nde ise Bizans döne-

mine ait olduğu sanılan bir kilise, milattan sonra 3’üncü yüzyıla ait bazilika, erken Roma döneminden kalan gözetleme kulesi, işlevi tam olarak saptanmayan yapılar ve dere üzerindeki köprü, en dikkat çekici olanlarıdır. Antik kent, Ayışığı Koyu yakının-dadır.

Mitolojide tasvir edilen ateşMilattan önce 2’inci yüzyılda kurulan liman kenti Olympos/Çıralı – Yanartaş, eşsiz güzellikteki vadinin iki yakası boyunca uzanır. Çıralı’da yerli halkın ‘Yanartaş’ olarak adlandırdığı dağda, doğal gaz sızıntısıyla oluşan ateşin, mitolojide Chimaira’nın ateşi olarak tasvir edildiği, olimpi-yat ateşine de ilham verdiği anlatılır. Harika kumsalıyla tatilcilere bol güneş sunan Çıralı’nın diğer önemli misa-firleri ise her yıl bölgeye yuva yapmak için gelen Caretta caretta’lardır.

the Roman reign has three ports. It is estimated that the majority of the ruins on land have been left over from the Roman era. They are the port, the city walls, the Temple of Zeus, the remains of the twenty row theatre and the King Antonius Caravella road. You can reach the Door of Hadrian from the south end of the magnificent avenue. It is believed that this avenue was

sometimes used as a stadium that hosted athletic competi-tions in Phaselis. One of the two temples next to the agora was dedicated to Athena and the other was built to honor Vista and Hermes.

A harbor for sailors in the antique age In the antique city of Idyros, a harbor for sailors in the antique age, there’s a church

Kemer’de kış

Kemer Marina

31ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 34: Antalya Dergisi

Tahtalı’nın derinliklerine yolculukKemer’in batısında, 2 bin 365 metre yükseklikteki Tahtalı Dağı’nın 910 metre rakımın-da, doğu yamacında bulunan Molla Deliği Mağarası’na, Kuzudere’den ve Tekirova teleferik alt istasyonu bölge-sinden yaya olarak gidile-bilir. Bölgeye has endemik bitki örtüsü eşliğinde kapalı patikadan ulaşılan mağarada, çeşitli şekillerde sarkıtlar, di-kitler ve göletler bulunur. Mol-la Deliği Mağarası, efsanelere konu olmuş Tahtalı Dağı’nın derinliklerine yolculuk etmek isteyen mağaracılık ve doğa sporu tutkunlarının uğrak noktasıdır.

Ortaçağ kalesiBir Bizans Ortaçağ kalesi olan Kadrama / Gedelma Kalesi, Kemer’in 12 kilometre batısında yer alır. Kale, Jaco-bek tarafından milattan sonra 9’uncu yüzyıla tarihlenir. Depo kale özelliğini taşıyan kalenin surları dibinde, 2

bin 500 yıllık olduğu tahmin edilen çınar ağacı, haşmetli görünümüyle ziyaretçilerini etkiler.

Bölgenin tek Selçuklu yapısıKemer girişindeki orman için-de yer alan Selçuklu Av Köş-

which is believed to be from the Byzantium era, a ba-silica that dates back to 3rd century A.D., a watch tower from the early Roman era, some ancient buildings and a magnificent bridge on the river. The antique city is close to Ayışığı Bay.

The mythological fire Olympos/Çıralı – Yanartaş, a port city that was built in 2nd century B.C., lies along the two banks of the magnificent valley. There is a fire caused by the leakage of natural gas on the mountain the locals of Çıralı call ‘Yanartaş’. It is said that this is the fire of Chimaira and that this was the fire that inspired the Olympic torch. The other visitors of Çıralı, which offers plenty of sun-shine and exotic beaches, are the Loggerhead sea turtles that come to the region each year to nest.

A journey into the depths of Tahtalı You can reach the Molla Deliği Cave on foot, located on the 910th meter altitude of the 2365 meter high Tahtalı Mountain on the west of Ke-mer, from Kuzudere which is on the eastern hillside or from Tekirova cable car substation. The cave which is accessed though a closed pathway covered in an endemic fauna special to the region, has various shaped stalactites, stalagmites and ponds. The cave is the place to be for

Gedelma Kalesi

Gedelma Yaylası

32 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 35: Antalya Dergisi

kü, 1230-1248 yılları arası inşa edilmiş. Bilinen üç Selçuklu Av Köşkü’nden biri olan köşk, bölgenin de tek Selçuklu ya-pısı ve Türk-İslam sanat gele-neğinin tek örneğidir. Köşkün çatısı, Hz. Süleyman’ın mührü ve aynı zamanda Tekelioğ-lu Beyliği’nin bayrağında bulunan altıgen yıldız kabart-malı taş merdiven, Selçuklu döneminden kalan en güzel örnekleri oluşturur.

Beldelere yolculuk

GöynükDoğa güzelliği ve mavi bay-raklı plajları ile Kemer bölge-sinin en güzel beldelerinden-dir. Antalya’ya 37 kilometre, Kemer merkezine 5 kilometre uzaklıkta bulunan Göynük, mavi bayraklı plajlarının yanı sıra Göynük Kanyonu’nun eş-siz manzarasıyla da ünlüdür. Belde merkezine 15 kilometre uzaklıktaki Göynük Kanyonu, hem yürüyerek hem de safari turlarıyla ulaşabileceğiniz güzergahtadır. Muhteşem bir manzaraya sahip kanyonun büyüklü küçüklü çok sayıda şelalesi bulunur.

ÇamyuvaKemer’in önemli tatil belde-lerinden biri olan Çamyuva, Antalya’ya 50 kilometre, Kemer’e ise 8 kilometre uzak-lıktadır. Batısında antik çağda bölgenin Olympos’u olan “Tanrılar Dağı” Tahtalı, güne-yinde Phaselis Antik Kenti ile Tekirova beldesi yer alır. Mavi bayraklı plajı ile tatilcilerin beğenisini kazanan Çamyu-va, parlak güneşi, yılın sekiz ayında denizden yararlanma-ya olanak veren iklimi, çevreyi saran dağları, doğal güzelliği ve antik izleri ile ünlüdür.

TekirovaBeydağları’nın hemen etekle-rinde kurulu şirin bir Akdeniz kasabası olan Tekirova’nın, Antalya’ya yaklaşık 60,

those who want to journey into the depths of the legend-ary Tahtalı Mountain for nature sports and cave exploring.

A medieval castle The Kadrama / Gedelma castle, which is a medieval Byzantium castle, is situated 12 kilometers to the west of Kemer. The castle’s history dates back to 9th century A.D. according to Jacobek. The sycamore tree next to the walls of the castle which is thought to be 2500 years old impresses visitors with its grandeur.

The only building in the area from the Seljuk Era The Selçuklu Hunting Lodge, which is situated in the forest at the entrance of Kemer, was built between the years 1230 and 1248. The lodge, which is one of the three known lodges, is the only building from the Seljuk era and the only example of the Turkish – Islamic art tradition.

Idyros Kalıntı

Idyros Mozaik

33ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 36: Antalya Dergisi

1980’li yıllarda birkaç kamp ve küçük apart otel işletme-ciliği ile turizme adım atan Kemer, son otuz yılda yatak sayısını doksan binin üzerin-de kapasiteye çıkararak, her

geçen gün gelişen bir turizm ilçesi olmuştur. Bugün bu noktaya gelinmesinde Kemer’in doğasının yanında ilçe halkının turizme gönül vermesinin de etkisi çok bü-yüktür. Kemer’de yerleşim, milat öncesine uzanmakta, bu döneme ilişkin yapılar ve tarihi Likya Yolu günümüzde de kullanılmaktadır. Bu tarihi doku, tabiat güzellikleri ile birleşerek, Kemer’i vazge-çilmez bir turizm bölgesi yapmıştır. Adeta arıların çi-çeklere özlem duyduğu gibi Kemer’e gelen misafirlerimiz de tekrar bölgemizi tercih ederek, bu hissi pekiştirmek-tedirler.

İlçemizde Türkiye’nin ilkle-rinden biri olarak kurulmuş

olan Güney Antalya Turizmi Geliştirme ve Altyapı İşletme Birliği (GATAB), turizm ve kentle bütünleşmiş, tüm alt-yapı ve temiz su kaynakları-na sağlıklı bir şekilde ulaşımı sağlanmıştır. Göynük, Çam-yuva ve Tekirova beldeleri ile Ulupınar Çıralı sahilinin de yer aldığı 15 kilometrelik sahil bandında misafirlerimiz gönüllerince güneşlenmek-te ve doğal güzelliklerden faydalanmaktadır. İlçemize 15 km uzaklıkta 900 metre rakımlı yaylalarımız ve antik Gedelme Kalesi, yerli ve yabancı turistlere jeep safari yapabilecekleri ve doğal yürüyüş parkurları ile de huzur içinde ormanda gezinti imkanı da sağla-maktadır. Doğal kaynak

sularının ulaştığı alabalık havuzları ile akarsulardan yakalayabileceğiniz alaba-lıkları, serin çınar ağaçlarının altında afiyetle yiyebilece-ğiniz Ulupınar Köyü sınırları içinde birçok tesis hizmet vermektedir. Bu leziz yemek ardında da binlerce yıldır sönmeyen tarihi Chimaira (Yanartaş) ateşinin yan-dığı yamaçlarda ve antik Olympos Şehri’nde kendinizi o tarihte bir denizci kasa-basında yaşayan biri olarak hissedebilirsiniz.

Bu doğal güzellikleri yaşa-mak ve tarihi bir yolculuk yapmak için küçük ama sevimli ilçemiz ve beldeleri-mizde sizleri görmek temen-nisiyle…

Murat BulacakKemer KaymakamıThe kaimakam of Kemer

Kemer, Güneyin incisi

Kemer Halk Plajı

34 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 37: Antalya Dergisi

Kemer’e 17 kilometre mesafe-si vardır. Eşsiz güzelliği tem-sil eden Üç Adalar ve koyları ile dünyada dalış kriterleri bakımından ilgi çeken önemli merkezlerdendir. Denizinin temiz, berrak olması, bölgeyi özellikle Akdeniz fokları ve daha birçok deniz canlısı için üreme ve yaşama yeri haline getirmiştir. Dünyaca tanınan antik kentlerin sınırları içerisinde bulunması, doğa

güzelliği, kumsalları, koyları, Üç Adaları, Eko Parkı ve tarihi “Likya Yolu” ile Tekirova’nın cazibesi her geçen gün artmaktadır.

Trekking tutkunlarının uğrak yeriTarihi ‘Likya Yolu’nun üzerin-de yer alan Kemer, trekking tutkunlarının en önemli uğrak noktalarından biridir. Kemer, misafirlerine, dağ kaya tırma-

The roof of the lodge, the seal of King Solomon and the stone staircase that has the bas relief of the Star of David make up the most beautiful building that have survived from the Seljuk rule.

Journey to the resorts GöynükWith its scenic beauties and clean beaches, Göynük is one of the most unique resorts in

the Kemer region. Göynük, which is 37 kilometers from Antalya and 5 kilometers from the center of Kemer, is also famous for the amaz-ing panorama from Göynük Canyon. The canyon, which is 15 kilometers from the city center, can be reached either on foot or by safari tours. There are many waterfalls of all sizes in the canyon which has a breathtaking view.

Kemer, which started its journey in tourism with only a few camp-grounds and small apart hotels, has be-come a major tourism are by increasing its bed capacity to over 90 thousand in the last 30 years. Besides the scenic beauties of the region, the attention and hard work of the locals has been a ma-jor factor in this devel-opment. Settlements

in Kemer date back to the time Before Christ and buildings from this era along with the Lycia Road are still in use today. This his-torical structure, along with scenic beauties, has made Kemer an indispensible tourism region. Guests, who are drawn to Kemer like moths to a flame, visit the area again and again reinforcing this fact.

The Southern Antalya Tourism Development and Infrastructure Management Associa-tion (GATAB) has be-came a united whole with tourism and the city, and the region has been given access to all infrastructure and clean water sources. Our guests can sun-bathe in peace and enjoy scenic beauties on our 15 kilometer shoreline which goes

through cities such as Göynük, Çamyuva and Tekirova. Our plateaus which are 15 kilom-eters away from the city center, and the antique Gedelma Castle give our guests the opportu-nity to go on jeep safari tours and walk around forests in peace. There are many facilities in the village of Ulupınar where you can catch you own trout, either from trout pools or ponds, and eat

them under cool syca-more trees. In addition to this delightful meal, you can take a look at the undying fire of Chimaira or the antique city of Olympus and feel like a part of history and mythology.

We wish to see you in our charming borough and resorts for you to enjoy these scenic beauties and a trip through history.

The pearl of the south Kemer

35ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 38: Antalya Dergisi

Koyu mavi ufuk akşamla-rı kıyıya vuran dalgaların sesi ve baş döndürücü bir güzellik. Gözlerinizi kapat-tığınızda algılamaya devam ettiğiniz sonsuz bir huzur. “Cennete mi geldim? “ diye kendi kendinize soruyorsu-nuz. Cevabımız çok basit: “Cennete gitmek için ölmek gerekmez.“ Siz sadece,

bir yeryüzü cenneti olan Kemer’desiniz. Bizim güzel ilçemizdesiniz. Türkiye turizm destinasyo-nunda Antalya, Antalya des-tinasyonunda da Kemer’in şüphesiz özel bir yeri var. Kemer, yeşille mavinin buluştuğu nitelikli, konak-lama, yeme-içme ve plaj tesisleriyle, yat limanlarıyla, tarihi kentleriyle önemli bir turizm merkezi. Antalya şehir merkezi ve Antalya Uluslara-rası Havalimanı’na yakınlığı, özellikle yurtdışından gelen misafirlerimize ulaşım konfo-ru sağlamaktadır.

Türk turizminin en önemli merkezlerinden biri olan ve son yıllarda dünya çapın-da bir ’marka’ haline gelen Kemer, sadece muhteşem bir denize değil, olağanüstü yeşil ve inanılmaz bir floraya da sahiptir. Türkiye’nin en önemli milli parklarından olan Olympos -Beydağları

Sahil Milli Parkı içinde kurulu bulunan ilçe, her an yeniden keşfedilmeyi bekleyen başka bir dünyadır. Doğal ve tarihi zenginliklerle istediğiniz her tür tatil seçeneğini size sunabilen bir yerdir Kemer. Mavi bayraklı olağanüstü plajları ve el değmemiş, vah-şi, bakir koyları size denizin en güzelini sunuyor. Parlak güneşi 12 ay boyunca yüzü-nü esirgemezken, özellikle yaz aylarında size Akdeniz insanının bulunmaz sıcaklığı-nı gösteriyor.

Yeşilin ve mavinin her tonunu bulabileceğiniz Kemer, sadece deniz ve güneş ile değil, muhteşem yaylalarındaki serinlikle de tanıştırabilir sizi. Görülmeye değer yaylalarında Yörük kültürünü yakından inceleyip yaz sıcağında yayla serin-liğini hissedebilir, ardından binlerce yıllık tarihi yakından görebilirsiniz. Derin bir huzur

duygusu içinde denizin ve sıcak Akdeniz güneşinin tadını çıkarıp, safari turları ile dağlarımızı, yaylalarımızı keşfeder, leziz Türk yemek-leri ile ziyafet çekip, muh-teşem gece kulüplerinde sabaha dek eğlenebilirsiniz. Çünkü artık Kemer’desiniz. Ve tüm bunları yaparken Kemer’de tatilinizin nasıl geçtiğini bile anlamazsınız. Kemer’in sadece su üstü değil sualtı zenginlikleri de görülmeye değerdir. 100’ün üstünde dalış okulu, deniz altı meraklılarına Akdeniz’in güzelliklerini keşfettirmek-tedir.

Muhteşem doğası, bakir toprakları ile 1980’li yıllara kadar keşfedilmemiş bir güzellik olan Kemer, mutlu bir yerleşik halka, memnun ayrılan misafirlere sahip bir cennettir. Bu yeryüzü cenne-ti için doludizgin çalışmaya devam ediyoruz.

The sound of the waves that hit the shores on deep blue sunsets and an amazing beauty…An infinite feeling of peace when you close your eyes… You ask yourself: “Am I in heaven?” The answer is simple: “You don’t need to die to go to heaven,” The fact is, you are in Kemer; heaven on earth. This is our charming borough. Antalya has a special place when it comes to tourism; and Kemer has an even more special place. Kemer, where the green meets the blue, is an important tourism region with its high quality accom-modation, dining and beach

facilities, yacht marinas and historical cities. Because it’s close to the city center of Antalya and the Antalya Inter-national Airport it is easy and comfortable for foreign guests to get to the area. Kemer, which has become a worldwide brand in the past years, not only has a magnifi-cent sea but also an amazing flora. The borough which is located inside the Olympus – Beydağları National Park is like another world that is wait-ing to be discovered. Kemer is a place that offers you every kind of vacation that exists. Its clean beaches and uninhibited wild bays offer you the best of seas. The sun

smiles at you all through the year, just like the hospitable people of the Mediterranean.

Kemer which embodies all the shades of green and blue cannot only warm you with its sun, but it can also cool you with its magnificent plateaus. You can feel a bit of coolness in the summer heat while getting to know the details of the nomad culture and then witness thousands of years of history. You can enjoy the sun and sea in peace, discover our mountains and plateaus with safari tours, sample the Turkish cuisine through our exquisite dishes and have

fun at our luxurious clubs and bars. Because you are in Kemer now! And while you’re doing all this, you won’t real-ize how quickly your vacation has passed. The underwater riches of Kemer are as impor-tant as the ones on land. Over 100 diving schools are help-ing underwater enthusiasts discover the beauties of the Mediterranean.

Kemer, a beauty that had been relatively unknown until the 80’s, is a magical place that has happy locals and even happier guests. We con-tinue working for this region, which can only be described as “heaven on earth”

Mustafa Gül Kemer Belediye BaşkanıChief Magistrate of Kemer

Yeryüzü Cenneti Kemer

Kemer: Heaven on Earth

36 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 39: Antalya Dergisi

nışı, mağaracılık, dağcılık, rafting, jeep safari, dağ bisikleti, doğa fotoğrafçılığı gibi ekstrem olanak-lar da sağlıyor. Söğüt Cuması, Altınkaya, Dere köyünde safari turları düzenlenirken, Çamyuva beldesinde kurulan at çiftliklerin-de ise farklı alternatif sunuluyor. Geniş manejli çiftliklerde binicilik eğitiminin yanı sıra antik kentlere ve sedir ağaçlarının yükseldiği ormanlara at üzerinde yolculuk yapılabiliyor. Ayrıca tarihi ’Likya Yolu’nun en güzel parkurlarını içine alan Kemer’de, yürüyüşün de keyfine doyum olmuyor.

Adrenalin sevenlere…Kemer’de her yıl düzenlenen Ulusal Enduro Motosiklet yarışları ise 2010 yılı itibariyle uluslararası boyut kazandı. İlki geçen yıl ekim ayında gerçekleştirilen Kemer Hard Enduro Rally- Sea to Sky ile motosiklet yarışçıları, deniz seviye-sinden başladıkları yarışı, Tahtalı

ÇamyuvaÇamyuva, which is an impor-tant vacation spot in Kemer, is 50 kilometers from Antalya and 8 kilometers from the center of Kemer. To its west is Tahtalı Mountain, known as “the mountain of Gods” in the antique ages, and to its south are the Phaselis antique city and the city of Tekirova. Çamyuva, which attracts tour-ists with its clean beaches, is also famous for its bright sun, favorable climate all year round, surrounding moun-tains, scenic beauties and historical sites.

TekirovaTekirova, which is a cute resort located on the out-skirts of Beydağları is 60 kilometers from Antalya and 17 kilometers from Kemer. It

37ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 40: Antalya Dergisi

Dağı’nın 2.365 metresinde bitirdiler. Bölge coğrafyasının Enduro yarışlarına uygunluğu sebebi ile motosiklet ve ad-renalin tutkunlarını Kemer’de buluşturan Sea to Sky, dünyanın en zorlu ekstrem motosiklet yarışları arasında yerini aldı.

Ünlüleri buluşturan festivalİlki 1994 yılında gerçekleşti-rilen Kemer Altın Nar Kültür ve Sanat ve Festivali, ünlü sanatçıları Kemer halkı ve misafirleriyle buluşturan bir organizasyon. Bir süre ara verilen festivalin, 1999 yılın-dan bu yana düzenlenmesine devam ediliyor. Bu yıl 8’incisi yapılacak olan festivalin yine Kemer’in tanıtımına katkı sağ-laması bekleniyor. Festivalin yanı sıra Türk kültürünün ata sporu olan yağlı güreşlerin düzenlendiği Geleneksel Kemer Altın Nar Yağlı Güreş-leri de, bu yıl 8. kez organize edilecek.

Ne yenir?Kemer ve beldelerinde yer alan tesislerde, Türk ve Akde-niz mutfağının seçkin örnekle-

is an important diving center with its Three Islands and magnificent bays. The cleanli-ness and clarity of its sea has made the region a nesting and living space for many sea creatures, especially Mediter-ranean monk seals. The fact that it has antique cities within its borders, scenic beau-ties, magnificent beaches,

bays, Three Islands, an Eco park and the historical “Lycia Road” makes Tekirova more popular each day.

The place to be for Trekkers Kemer, which is on the his-torical “Lycia Road’ is one of the most popular spots for people who enjoy trekking.

Kemer provides its visi-tors excellent opportunities for extreme sports such as rock climbing, cave hunting, mountaineering, rafting, jeep safari and bicycling. It is also a perfect place for nature photography. While there are safari tours in villages such as Söğütcuması, Altınkaya and Dere, the stud farms in Çamyuva offer a different alternative. The farms offer equitation training besides a chance to go horseback riding in forests lined with cedar trees. Taking a walk on the courses along the “Lycia Road” in Kemer is also a delightful experience.

For adrenaline junkies… The National Enduro Motor-cycle Races that are held in Kemer every year have become an international event as of 2010. Motorcy-cle racers started the Kemer Hard Enduro Rally- Sea to Sky race which was held for the first time last October, from sea level ended it on the top of Mount Tahtalı. The Sea to Sky race which was the meeting place of adrenaline

38 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 41: Antalya Dergisi

rinin yanı sıra, dünya mutfağının da çeşitli lezzetlerini tatmanız mümkün. Özelikle Ulupınar köyünde hizmet veren işletme-lerde doğal havuzlarda yetişti-rilen balıkları tatmanız önerilir. Çınar, defne, kızılçam, kadran ve ardıç ağaçlarıyla kaplı köy yoluna girdiğinizde havanın de-ğiştiğini hemen fark edersiniz. Akarsu üzerine kurulu ahşap balkonlarda yemek yerken, olta da atabilir, alabalık havuzun-dan yakaladığınız balığı yeme keyfini yaşayabilirsiniz.

Nasıl gidilir? Kemer- Antalya arası 42 kilo-metredir. Otobüs şirketlerinin çoğunun Kemer’e direkt sefer-leri bulunur. Ayrıca Antalya’dan Kemer’e sık otobüs seferleri gerçekleştirilmektedir. Antalya Havalimanı’na ise 60 kilometre mesafededir.

junkies is considered to be one of the toughest com-petitions amongst extreme motorcycle races.

The star studded festival The Kemer Golden Pome-granate Culture and Art Festival which was first or-ganized in 1994 is an event which brings together fa-mous artists and the citizens and guests of Kemer. The festival which was suspend-ed for a few years continues uninterrupted since 1990. The festival that will be organized for the 8th time this year will again help the publicity of Kemer. Besides this festival, The Traditional Kemer Golden Pomegranate Oil Wrestling Tournament will also be organized for the 8th time this year.

Kemer’de turizmi 12 aya yaymak için çabalıyoruz. Kemer Belediyesi ve Kemer Kaymakamlığının bir Kongre Merkezi projesi var. Bunun yanı sıra futbol sahaları ve diğer spor çeşitlerine hizmet verecek kapalı spor salonları yaratılması düşünceleri var. Bunlar hayata geçirildiği za-man Kemer de hak ettiği yeri alacaktır. Şu anda Kemer’de turizm, mayıs ve ekim ayları arasına sıkışmış durumda. Daha popüler ve turizm açısından daha iyi bir yerde olması gerekiyor. Çünkü Kemer, doğası, çevresi, te-mizliği, denizinin güzelliğiyle birlikte gece hayatı, otellerin kalitesi ve birçok otel çeşitli-

liğiyle ön plana çıkıyor.Gelen misafirlerimizin profi-line baktığımız zaman kültür turları ikinci planda kalıyor. Daha çok eğlence ve din-lenmek için tercih ediliyor, Kemer.

Turizm çeşitliliğini artırmak için Dünya Dart Şampiyona-sı ile Avrupa Dart Şampiyo-nası ayaklarını düzenliyoruz. Bunun yanı sıra satranç tur-nuvası yapıyoruz ki, şubat ayında açık olan otellerin bu etkinlikler nedeniyle yüzde 80 doluluğu oluyor. Kemer’i özellikle ikinci yaş grubu dediğimiz misafirlerimiz için bir cazibe merkezi haline getirmeyi düşünüyoruz. Yürüme mesafesindeki dağ-lardan faydalanma, yürüyüş parkurları oluşturma ve tanıtımda bu konuya ağrılık vermemiz gerekiyor. Kışın yürüyüş ve bisiklet yolları yaparak, Kemer’i bisiklet şehri yapmak gibi düşünce-lerimiz var.

We are working towards spreading tourism to 12 months in Kemer. The Municipality of Kemer and the Office of the kaimakam are working on a project that involves a congress center. In addition we are planning on building football grounds and closed sports centers. When these are finished, Kemer will take its rightful place in the tourism order. Right now, tourism is restricted between May and October. It has to be more popular in terms of tourism because Kemer has excellent nature, it is clean, its sea is magnificent and in addition, it has an excel-lent nightlife and high quality hotels. When we look at the majority of our guests, cul-

tural tours take the back seat. Kemer is mostly preferred for fun and rest. To increase diversity in tourism we are organizing a leg of the World Darts Championship and the European Darts Champion-ship. In addition, we are or-ganizing a chess tournament and hat are open in February are filled to %80 because of these events. We are trying to turn Kemer into an attraction point for guests in the “sec-ond age” group. We need to emphasize the mountains that are in walking range and build walking courses and center our PR efforts on these. We are thinking about building walking and cycling roads and turning Kemer into a bicycle city.

The city of bicycles Liman Caddesi

Metin Peltek Kemer Turistik Otelciler Birliği Başkanı

President of Kemer Touristic Hotels Association

Bisiklet şehri

39ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 42: Antalya Dergisi

Tekirova bölgesinde yakla-şık 10 tane 5 yıldızlı otelimiz var. Bunun haricinde 4 yıldızlı otelinden pansiyonu-na, konaklama çeşitliliği çok fazladır. Tekirova’nın en bü-yük özelliği doğa ile iç içe olmasıdır. Bölgemiz sadece güneş, kum, deniz üçleme-siyle sınırlı kalmadı. Tekiro-

va, misafirlerine görsel bir ziyafet sunuyor ve burada mitolojik bir hikayenin orta-sında yaşadığınızı hissedi-yorsunuz. Bizim eksiliğimiz de burada başlıyor. Biz bölgelerimize, mitoloji gibi kavramlarla destek veremi-yoruz. Olimpos, Olimpiyat ateşinin ilk yandığı bölge. Tahtalı Dağı’nın Zeus’un yaşadığı bölge olduğunu düşünüyorum. Phase-lis, İskender’in kışladığı bir şehir. Biz bunu halen ambalajlayıp etiketleyip sunamıyoruz. Farklılığımızı hissettirmemiz gerekiyor.

We have about 10 five star hotels in the Tekirova region. In addition, there are various kinds of accommodations ranging from 4 star hotels to hostels. The most important characteristic of Tekirova is that it’s nested in nature. Our region is not only about the sun, sea and sand. Tekirova presents its guests. This is where we make

a mistake; we don’t emphasize the mythological aspect of our regions. Olympus is the place where the first Olympic torch was lit. I think Zeus lived on Mount Tahtalı. Alexander the Great used to live in Phaselis during the winter. We still can’t use these to our advantage. We must let our diversity be recognized.

We must let our diversity be known

What to eat? You can sample tastes from Turkish and Mediterranean cuisines in addition to various world dishes in the facilities in Kemer and its cities. We especially recommend the fish that is served fresh at the facilities in the village of Ulupınar. You will immediately feel the air change as you enter the village road which is filled with sycamore, laurel, Turkish pine, Taurus cedar and juniper trees. While dining

on the wooden balconies on the river, you can cast your fishing line into the river and enjoy eating the fish you have caught.

How to get there? The distance between Kemer and Antalya is 42 kilometers. Most of the bus companies have direct buses to Kemer. In addition, there are frequent bus runs from Antalya to Ke-mer. The Antalya Airport is 60 kilometers from Kemer.

Serdar Yalçın Tekirova Otelciler Birliği Başkanı

President of Tekirova Hotels Association

Farklılığımızı hissettirmeliyiz

40 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 43: Antalya Dergisi

41ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 44: Antalya Dergisi

Kültürel Miras / Cultural Heritage

Begonvil artık solmayacakAkdeniz ile özdeşleşen begonvil ile portakal çiçeği, iğne oyacılığı ile buluştu

Akdeniz, Antalya denilince akla gelen güzelliklerden biri bahçe kapılarına, balkonlara sarılmış sayısız renkli begonvil çiçekleridir. Bir de portakal ağaçları ve onun hep geçmi-şe götüren tanıdık kokusuyla çiçekleri. Bölgeye özel bu çiçekler, artık birebir boyut-larında ve renklerinde iğne oyacılığıyla buluştu.

Buluşma öyküsünün mimar-larından Fatma Önal, kültür turlarında 30 yıl boyunca rehberlik yapmış ve emekli olduktan sonra el işlerine merak salmış. Fatma Önal, “Amacımız, Anadolu kültürü-nün en önemli unsurlarından birisi olan oyaların, hayatın farklı alanlarında kullanılabilir-liğini sağlamak ve günümüz insanıyla tekrar buluşturmak” diyor.

Bölgeye gelen yabancı tu-ristlerin, kültürel motiflere ait sorduğu pek çok soru, Fatma Önal’ın çıkış noktası olmuş. Bir araştırma yapınca oyanın sadece Anadolu kültürüne ait bir el işçiliği olduğunu öğrenmiş. Harekete geçmiş ve kentin çeşitli bölgelerinde yaşayan ev hanımlarından ekip oluşturmuş. Şimdilerde ekibiyle farklı motiflerde oyalar ürettiklerini belirten Önal, her

kadının kendi uzmanlık alanı olan figürleri işlediğini söyledi.

İç giyimden fulara Akdeniz denilince akla gelen güzelliklerden birinin de bahçe kapılarına ve balkon-lara sarılmış mor salkımlı ve sayısız renkleriyle begonvil çiçekleri ile portakal çiçekleri olduğunu ifade eden Önal, “İşte bu çiçeklerimizi, bizim eşsiz sanatımız iğne oyası ile gerçek çiçek boylarında ve gerçeğine en yakın renklerle işlemeye çalıştık. Sadece bu çiçeklerle de sınırlı da kal-madık” dedi. Önal, geçmişte kadınların oyaları süs amaçlı olarak yazma ve kıyafetlerinin kenarlarına kullandıklarını, günümüzde ise iç giyimden fulara kadar birçok kıyafette aksesuar olarak bulunduğunu kaydetti.

The multi colored begonias hung on balconies and garden entrances are one of the most beautiful things that come to mind when thinking about the Mediterranean and Antalya. And of course the orange trees and the smell of their flowers which makes you ponder the past. These flowers that are specific to this region now come to life in needle embroidery in their identical sizes. Fatma Önal, one of the masterminds of this crea-tion, has been a tour guide for 30 years and developed a great interest in hand craftsmanship after retirement., “Our aim is to make use for embroidery, an important element in Anatolian culture, in different aspects of life and reintroduce it to the public,” says Fatma Önal.

The many questions regard-ing the cultural motifs asked

by foreign tourists that visit the area have been the start-ing point for Fatma Önal After some research; she has learned that embroidery was a hand craftsmanship specific to Anatolian culture. She began by putting together a team from housewives that live in different parts of the regions in the city. Önal, who points out that they produce embroideries with various motifs, says that each woman embroiders figures she has mastered.

From underwear to scarves Önal, who says that multi colored, purple bunched be-gonias and orange flowers that are hung on balconies and gar-den entrances are one of the first things that come to mind when we think of the Mediter-ranean, adds: “We tried to incorporate these flowers into our unique art, needle embroi-dery, using the most appropri-ate colors available and we didn’t stop at using only these flowers”. Önal also stated that women in the past only used embroideries on the hems of their clothing, but now use them as accessories on their underwear and scarves among other pieces of clothing.

Fotoğraflar/ Photographs: Hamit SEÇİL

The begonia will no longer fade The begonia and orange flower which have been identified with the

Mediterranean have joined forces with needle embroidery.

42 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 45: Antalya Dergisi

43ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 46: Antalya Dergisi

Tophane’den Yat Limanı’nı izlerken, yağmur çiseliyordu. 30 yıla yakın hasreti iyice depreşmişti. Artık uzaktan bakmak dindirmiyordu bu özlemi. Gözyaşları süzülüp akarken, Kemer açıklarına baktı ve “Hava açacak” dedi, ‘’Beni fenerime götü-rün.’’ Yağmur dindi, gözleri ışıldadı. Bastonundan yardım almadan bir çırpıda kalkıver-di oturduğu sandalyeden. Koşar adımlarla Tophane’den Yat Limanı’na indik. Hızımıza, rüzgâr bile yetişemedi.

Tüm dünya durmuştu, polis noktasından Fener’in bulun-duğu alana girdiğimizde. Kalp atışları kalenin surlarına çarpıp, limandan boncuk mavisi Akdeniz’e açılıyordu.

Denizciler selama durdu, bir kuş uçtu limandan. Mendirekte oturmuş de-nizin keyfini sürenler aya-ğa kalktı, o geldiğinde. Hiç birini görmedi gözü. Rüzgârı arkasına almış, Fener’e doğru yürüyor-du. Burna geldiğimizde hafifçe başını kaldırdı, ‘’Gündüz de yanıyor fener artık’’ derken, göz-yaşlarına hakim olamadı. Artık özlem dinmişti.

Yat Limanı’nın girişi-ne koyduğum sandalyeye oturup, başladı anlatmaya: ‘’Fatma Doman’ım ben, fe-nerin tek kadın bekçisi.1956 yılında kocam Ahmet’in sağlık sorunlarından dolayı yakmaya başladım fenerin

Rain was drizzling when she was watching the marina from Tophane. Her 30 years of yearning had gotten worse. Looking at it from a distance did nothing to console her. While tears rolled down her eyes she looked towards Kemer and said, “The sky will

clear.” ‘Take me to my light-house.’’ The rain stopped and her eyes sparkled.

She quickly stood up from her chair without the help of her cane. We raced to the marina. Even the wind was no match for our speed.

Portre / Portrait

Fenerin ateşini unutmayan kadın

The woman who doesn’t forget the light of the beacon…

Yazı ve Fotoğraflar/ Article and Photographes: Hamit Seçil

Karanlıkta, yaşamın kıyısından göz kırpar deniz feneri. O emek ister, tıpkı sevmek gibi. Ancak seversen yakarsın o ateşi, yol gösterirsin uzak denizlerin sevdalılarına.

A lighthouse winks in the dark at the end of life. But it needs exertion, just like love. If only you love the fire you can light it

up and show the path to the true lovers of the seas…

44 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 47: Antalya Dergisi

The world had stopped spin-ning when we entered the area that housed the lighthouse from the security check point. Her heartbeats would hit the walls of the castle and find their way to the blue waters of the Mediterranean. The marines saluted her and a bird flew away from the harbor. She didn’t see any of it. She was walking towards the light-house with her back against the wind. When we reached the tip she slightly lifted her head and couldn’t contain her tears when she uttered the words, “The beacon shines even during the day”. The yearning was over. She sat on the chair I had put at the entrance of the marina and started telling me her story: ‘’I am Fatma Doman, the only female guard of the lighthouse. I started lighting the beacon when my husband Ahmet fell ill in 1956 until a sunrise in 1983. And I never came back. This is the first time I’ve been here since that

day. I never stopped thinking about it. I dreamt about the fire of the beacon every single night. I never had the courage to return.

Word is out that the guard of the lighthouse is dead Fatma Doman, who says that she was regarded as strange after her husband’s death in 1958, tells us how she stood up to then Antalya governor Niyazi Akın when she was faced with losing her post: ‘’When my husband died, the officer in charge didn’t want me to take over. He went around Antalya looking for people to guard the lighthouse. That day, I requested an audience with the governor of Antalya with my daughter Nevin. I told him that I had three children and that I had nothing else to do. The governor said, “Don’t worry, I’ll take care of it,” and he told me to go and light the beacon.

Antalya’s only female light-house keper 84 year old Fatma Doman, the only female lighthouse guard in Antalya, says that people who think that this job is only for men come to see her just out of curiosity and adds: ‘’ During that time, they had come to see what kind of a person I was from the Istanbul directorship. This is a man’s job, not a woman’s, but I had to do it. I had kids to support. I loved guarding the beacon out of necessity. There were rains and thunderstorms around here. The storms would even be bigger than the lighthouse. You couldn’t even see the mountains. I worked without a break for 10 years. Techni-cians came after 10 years. I asked Istanbul for a leave.

ateşini, ta ki, 1983 yılının bir gün doğumunda söndürene dek. Ve bir daha da hiç gele-medim. Bu, o günden sonra ilk gelişim. Hiç aklımdan çıkmadı. Her gece rüyalarım-daydı fenerin ateşi. Gelmeye hiç cesaret edemedim.’’Haber salınmış, fenerci öldü diye Kocası Ahmet Doman’ın 1958 yılında vefatının ardın-dan çevre tarafından yadır-gandığını söyleyen Fatma Doman, o dönemde işinin elinden alınma tehdidine karşı, dönemin Antalya Valisi Niyazi Akın’ın makamına çı-kışını şöyle anlatıyor: ‘’Beyim öldüğünde buradan sorumlu memur beni buraya koymak istemedi. Tüm Antalya’ya haber salmış, (Fenerci öldü. Fenere talip var mı?) diye. O gün Antalya Valisi’ne çıktım, kızım Nevin’le beraber. Üç çocuğumun olduğunu ve ya-pacak başka bir işim bulun-madığını söyledim. Vali, (Hiç merak etme, ben senin işini halledeceğim) dedi ve fenere gidip yakmamı söyledi.”

Antalya’nın tek kadın fenercisi Antalya’nın tek kadın fener bekçisi olan 84 yaşındaki Fatma Doman, fener bekçi-liğinin ‘erkek işi’ olduğunu düşünenlerin meraklarını gidermek için kendisini gör-meye geldiklerini belirterek, şunları söylüyor: ‘’ O dönem İstanbul’daki müdürlükten beni görmeye gelmişlerdi, bu nasıl bir kadın diyerek. Bu erkek işi, kadın işi değil ama mecburdum. Çocukla-rım vardı. Feneri beklemeyi mecbur sevdim. Yağmur, fırtına çok olurdu buralarda. Fırtına, fenerin tepesinden aşardı. Fenerin isi çıkardı. Duman camları dağlar, gö-zükmezdi. 10 yıl boyunca hiç izin kullanmadan çalıştım. 10 seneden sonra teknisyenler geldi İstanbul’dan, rica ettim. Bana izin verdiler. Her hesa-bını ben tuttum fenerin. Gazla yanarken çok zorluk çektim. Ardından tüplü sisteme geçildi. Akşam yakar, sabah söndürürdüm feneri. Duydum şimdi, güneşle çalışıyormuş.’’

Fatma DOMAN

45ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 48: Antalya Dergisi

Denizle konuşurdum1960’lı yıllar Antalyasında Kaleiçi Yat Limanı’nın ticaret merkezi olduğunu söyle-yen Doman, şöyle devam ediyor: “Vapurlar gelip giderdi Antalya’ya. Ticaret bu limandan dönerdi. Şimdi ba-kıyorum da sadece yatçılar ve balıkçılar kalmış. Lima-nın güzelliği ise her daim baki kalmış. Ben bu denizi hiç unutamadım. Boncuk mavisi. Deniz çok güzeldir. İnsanın gamını, derdini alır. Çalışırken her sabah feneri söndürdükten sonra denizle konuşurdum. Kimsecikler duymazdı. Çok isterdim deni-zi gören bir evim olsun diye, ama olmadı.”

Kaleiçi’ni çok seviyorum35 yıl boyunca Kaleiçi’nde yaşadıktan sonra turizmin tarihi mahallede canlan-

maya başlamasıyla 80’li yılların sonunda evini satarak, Antalya’nın başka bir mahallesine taşınan Doman, bütün yaşamının daracık bir sokakta geçtiği-ni, gözünün hala iyi gününü de kötü gününü de yaşa-dığı Kaleiçi’nde olduğunu, orayı çok sevdiğini belirtiyor.Doman, ‘’Şimdi Güzeloba’da bir apartmanda oturuyorum. Eskisi gibi de yürüyemedi-ğimden gelemiyorum artık buralara. Eskiden sabahları feneri söndürdükten sonra Tophane’ye çıkar, manzarayı seyrettikten sonra evime giderdim. Tophane çok değişmiş. Eskiden böyle değildi. Çok özlemişim bura-yı. Oturunca eski zamanlar aklıma geldi. Gözyaşlarımı tutamadım. Çok çile çektim ama değdi çektiğim çileye. Şimdi çok mutluyum’’ diyor.

I knew everything about the lighthouse. It was difficult for me when it was running on gas. Then they switched to the cylinder system. Now I hear its running on solar power.

I used to talk to the sea Doman, who says that the Kaleiçi Marina was an impor-tant trade center in Antalya in the 60’s, remembers the port being very crowded and adds, ‘’Ships would come and go to Antalya. Now I see all that is left is yachtsman and fishermen. But the port is still beautiful. I never forgot the sea. The color of blue beads… The sea is beautiful, it soothes you. When I was working, I used to talk to the sea every morning after I turned of the beacon. No one would hear me. I always wanted a house that overlooked the sea but it wasn’t meant to be.”

I love Kaleiçi Doman, who sold her house of 35 years in Kaleiçi at the end of the 80’s after the re-generation of tourism in the historic neighborhood and moved to another area in Antalya, says that she lived in a narrow street all her life but loves Kaleiçi no matter what.

Doman says, ‘’Now I live in an apartment in Güzeloba. I can’t walk very well so I can’t come here as often as I like. Back in the day, I used to walk to Tophane after turning off the beacon and return home after watching the scenery.

Tophane has changed a lot. It wasn’t like this. I have missed this. I suffered so much but it was worth it. Now, I’m very happy’’.

46 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 49: Antalya Dergisi

47ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 50: Antalya Dergisi

Yazı ve Fotoğraflar/Article and Photographes: Hamit Seçil

Olimpiyat ateşinin sönmediği topraklarAğzından alev saçan canavar Chimaira’yı yenen Bellerophontes, kanatlı atı Pegasos’un üzerinden zaferinin kutlamalarını izlerken, Olimposlular, yüzyıllar sonrası olimpiyat oyunlarının simgesi olacağını bilmedikleri Yanartaş’a doğru çıplak ayaklarla yürüyordu.

Gezi / Travel

48 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 51: Antalya Dergisi

All living things had engulfed the pathway for the big race. The old, the young, all crea-tures of the earth crossed the path in a flurry. The race for victory was about to begin. The war had been won; flame spewing Chimaira that had the head of a lion, the body of a goat and the tail of a snake was dead. The hero of the war, Bellerophon, was watch-ing the people of Olympus from the sky, atop his winged horse Pegasus. Drunk with victory, the people of Olym-

pus were walking barefoot towards Yanartaş, not know-ing that it was a place which would become the symbol of the Olympic Games in the upcoming centuries. Light-ing their torches from the monster’s fire, they ran all the way to the outskirts of Musa Mountains.

The kıng’s wıfe lıed According to legend, Hip-polokhos, the son of Glaukos who fought with the Anato-lians in Troy, accidentally kills

his brother Bellorus during a hunting party and takes on the name “Bellerophon” which means “the eater of Bellorus”. After that, he is banished by his father. After crossing the Aegean and reaching Anatolia, Bellerophon starts working as a servant for one of the local kings. When the king’s wife is rejected by the handsome servant she says to King Proetus “If you don’t kill Bellerophon you will be cursed because he forced himself on me.” The king is

Büyük yarış için tüm canlı-lar patikayı sarmıştı. Yaşlısı genci, börtü böceği, kurdu kuşu soluk almadan patikayı geçiyordu. Zafer için yapıla-cak koşu biraz sonra başlaya-caktı. Savaş kazanılmış; başı aslan, ortası keçi, kuyruğu yılan ve ağzından alevler saçan canavar Chimaira ölmüştü. Savaşın kahramanı Bellerophontes, kanatlı atına (Pegasus) binmiş, gökyüzün-den Olimposluları seyrediyor-du. Olimposlular zafer sarhoş-luğunda, yüzyıllar sonra olimpiyat oyunlarının simgesi olacağını bilmedikleri meşale-lerini yakmak için Yanartaş’a doğru çıplak ayak yürü-yorlardı. Zafer meşalelerini canavarın ateşinde yaktılar ve hiç durmadan Musa Dağı’nın eteklerine kadar koştular.

Kralın karısı yalan söylediEfsaneye göre, Troya’da Ana-doluluların yanında savaşan Glaukos’un oğlu Hippono-es, bir av partisinde erkek kardeşi Bellorus’u yanlışlıkla öldürür ve ‘’Bellorus’u yiyen’’ anlamına gelen Bellerophon-tes adını alır. Bunun üzerine babası tarafından doğduğu topraklardan sürülür. Ege Denizi’ni aşarak Anadolu’ya ulaşan Bellerophontes, yöre krallarından birinin yanında hizmetkar olarak çalışmaya

The land where the Olympic Torch Still Shines

As Bellerophon, who defeated the flame spewing monster, Chimaira, watched the celebrations from his winged horse Pegasus; the people of Olympus were

walking barefoot towards Yanartaş, not knowing that it was a place which would become the symbol of the Olympic Games in the upcoming centuries.

49ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 52: Antalya Dergisi

başlar. Yakışıklı gence aşık olan kralın karısı, duyguları-na karşılık alamayınca, Kral Proitos’a, “Bellerophontes’i öldürmezsen lanet sana, o benim zorla koynuma girmek istedi” der. Kral bu duruma çok kızar ama Bellerophontes’i öldürmez. Çağırıp, eline bir mektup verir. Mektubu Likya kralı olan kayınpederine vermesini emreder. Mektup-ta, Bellerophontes’in derhal öldürülmesi yazılıdır.

Sönmeyen ateşYola çıkan Bellerophon-tes, mektubu krala teslim eder. Kral önce çok şaşırır. Bellerophontes’in saflığı ve temiz görünümünden etkilenir, doğrudan öldürmeyi istemez. Bir süre misafir eder, sonunda Tahtalı Dağı’nın çevresinde yaşayan Chimaira’yı öldürme-sini talep eder. Chimaira; başı arslan, ortası keçi, kuyruğu ise yılan olan, ağzından alevler saçan bir canavardır. Yola koyulan Bellerophontes, bu arada karşısına çıkan kanatlı atı (Pegasos) yakalar ve ona binerek, canavarın yaşadığı Tahtalı Dağı’na uçar. Chimaira

furious but he doesn’t kill Bel-lerophon. He calls the servant to court and hands him a letter. He orders Bellerophon to give the letter to the king of Lycia, his father in law. The letter demands the immediate murder of Bellerophon.

The undying fireBellerophon delivers the letter to the king. In the beginning the king is quite surprised. He feels for the naïve serv-ant and doesn’t want to kill him. He puts him up for a while and then orders him to kill Chimaira who lives near Tahtalı Mountain. Chimaira is a flame spewing monster with the head of a lion, a body like a goat and a tail of a snake. On his way to the mountain he encounters the winged horse Pegasus which flies him to Tahtalı Mountain. When Chimaira sees them he tries to destroy them with his fire. Attacking his opponent near the tip of the moun-tain, Bellerophon flies when Chimaira attacks and stabs the monster with his spear, burying him deep under-

ground but Chimaira keeps on spewing flames. According to stories that have been told thousands of years in Anatolia and the legend of Homer, Chi-maira’s fire still burns seven stories beneath the earth.

A race is organized in Olym-pus to celebrate Bellerophon’s victory. The athletes run to the city of Olympus with their torches that have been lit by Chimaira’s fire. Thus begins the first example of the Olym-pic Games in Anatolia. The Olympic torch that is well alive today is the symbolic declara-tion of that unending fire.

And todayAs the sun began to fade away behind Tahtalı Mountain, the fire of Chimaira illuminated the Mediterranean. Those who wished to see the fire of the legend at sunset were climbing towards Yanartaş. The old and the young walked relentlessly. The pathway to Yanartaş resembled the main streets of cities. Tour guide Mehmet Üras was a child born and raised on this land.

Zafer için meşalelerini,

canavarın ateşinde yaktı atletler, sonra

Olimpos’a koştu. Böylece

birkaç gün süren olimpiyat

oyunlarının Anadolu’daki ilk

örneği gerçekleşti.

The athletes lit their torches

of victory from the fire of the monster and ran towards

Olympus. Thus began the first example of the

Olympic Games in Anatolia.

50 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 53: Antalya Dergisi

As he emphasized that he walked quicker to this place that he’s been to countless time he told me that he’d show me a spectacular view. I followed him.

I spent my childhood on these mountainsAfter driving 3, 5 kilometers north from Çıralı Beach we reached Yanartaş which is located within the Olympos- Beydağları Shores National Park. We paid the 3, 5 Turkish Lira entrance fee. There was a wide pathway before us that required 600 meters of climbing. As I looked to the sky, I saw Bellerophon on his winged horse. The whole air smelled like oregano. Even though the stones that were laid on the pathway made it difficult to walk we kept on going. As it was going to be dark on our return, Mehmet had a big flashlight around his neck. He talked about how he had been hunting in these mountains when he was a kid. When he saw a slab of rock that resembled a ship, he couldn’t help but touch it. He

told me that he had spent his childhood on these moun-tains. He knew the area well and he was proud of it.

The mediterranean illumi-nated When we arrived at the plain where the monster’s fire emanated everyone was star-ing at the fire in amazement. Some cooked hot dogs on the small fire that came out of hundreds of ill shaped stone, some were looking at the sky to catch a glimpse of Bel-lerophon. A Russian group I approached for photographs offered me hot dogs. I heard Mehmet’s voice for afar, “We need to move and climb some more” he said. This time we climbed a steeper pathway for 200 meters. Even though it was a tougher road, the scenery was worth it. It was magnificent. Tahtalı Mountain behind us and the Mediterra-nean before us…After taking a short break we headed back to the plain. It was almost sundown. Some people were sitting by the fire, looking at the bluish sky through an

onları görünce ateşler püs-kürterek, yok etmeye çalışır. Dağın zirvesine yakın bir yerden karşı saldırıya geçen Bellerophontes, Chimaira sal-dırdığında Pegasos’la havala-nır ve yere inerken mızrağı ile canavarı yerin yedi kat dibine gömer. Ancak Chimaira yerin altından alevler saçmaya devam eder. Anadolu’da binlerce yıldan beri anlatılan, Homeros’un da aktardığı efsanelere göre, bugün hala yanar Chimaira’nın yerin yedi kat dibinden gönderdiği alevler.

Bellerophontes’in zaferini kut-lamak amacıyla Olimpos’da bir yarış düzenlenir. Atletler Chimaira kutsal ateşiyle meşalelerini tutuşturarak, Olimpos kentine koşar. Böy-lece, daha sonraları değişik spor dallarının eklendiği ve birkaç gün süren Olimpiyat Oyunları’nın Anadolu’daki ilk örneği gerçekleşir. Bugün yakılan “Olimpiyat Meşalesi” de, Chimaira’nın sönmeyen ateşinin sembolik bir ifadesi olur.

Ve bugün Güneş, Tahtalı Dağı’nın ardı sıra kayboldukça, Chimaira’nın ateşi aydınlatı-yordu Akdeniz’i. Gün batımı-na yakın, efsanenin ateşini görmek isteyenler, Yanartaş’a tırmanıyordu. Yaşlısı genci, soluk almadan yürüyordu. Yanartaş’a uzanan patika, şehirlerin ana caddelerini andırıyordu. Rehber Mehmet Üras, bu toprakların çocu-ğuydu. Sayısını bilmediği kez yürüdüğü Yanartaş’a, her seferinde daha hızlı adımlarla çıktığını belirterek, “Sana, manzaranın en güzelini göstereceğim” dedi. Peşine düştüm Mehmet’in.

Çocukluğum bu dağlarda geçtiÇıralı Sahili’nden 3 buçuk kilometre kuzeye doğru arabayla geçtikten sonra vardık Olimpos- Beydağları Sahil Milli Parkı içerisinde-ki Yanartaş’a. 3,5 lira giriş ücretini ödedik. Önümüzde yaklaşık 600 metre boyunca tırmanacağımız geniş bir pati-ka vardı. Başımı gökyüzüne çevirdiğimde Bellerophontes’i

51ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 54: Antalya Dergisi

gördüm, kanatlı atının üs-tünde. Etrafı kekik kokusu kaplamıştı. Patika boyunca dönenmiş taşlar yürümeyi zorlaştırsa da, aldırış etme-den devam ettik. Mehmet, dönüşümüz karanlıkta olaca-ğından, büyük bir el fenerini boyuna asmıştı. Çocukken bu dağlara avlanmaya gel-diklerinden bahsetti yol bo-yunca. Gemiye benzeyen bir kaya parçası gördüğü an, ona dokunmadan edemedi. Çocukluğunun bu dağlarda geçtiğini söyledi Mehmet, bu yöreyi çok iyi bildiğini anlatarak, gururlandı.

Tüm Akdeniz aydınlandıCanavarın ateşinin çıktı-ğı düzlüğe geldiğimizde, herkes hayretler içinde ateşe bakıyordu. Onlarca taşın içinden irili ufaklı çıkan ateşte kimileri sosis kızartır-ken, kimileri de gökyüzüne doğru çevirdiği gözleriyle Bellerophontes’i arıyordu. Fotoğraf çekmek için yanla-rına yaklaştığım Rus grup,

sosis ikram etti. Uzaklar-dan Mehmet’in sesi geldi, “Devam, daha yukarıya çıkmamız lazım” dedi. Bu kez sarp bir patika boyunca 200 metre daha tırmandık. Zor bir yol olmasına karşın sonunda vardığımız manza-ra muhteşemdi. Ardımızda Tahtalı Dağı, önümüzde ise Akdeniz. Biraz soluk-landıktan sonra yeniden aşağı düzlüğe indik. Güneş batmak üzereydi. Kimileri ateşin başında oturmuş, maviye çalan gökyüzüne ateşin kızıllığından bakı-yordu. Kimileri ise farkında olmadan dönüyordu taşlar içerisinden çıkan ateşin etrafında. Chimaira’nın ölümünün ardından Olim-poslular geldi yanımıza, ellerinde meşaleleriyle. Te-ker teker yakıp, gökyüzüne kaldırdılar ve ardından hep beraber koşmaya başla-dık. Sahile vardığımızda tüm Akdeniz aydınlanmıştı. Musa Dağı’nın etekleri bizi bekliyordu.

orange veil. Some were circling the fire without even realizing what they were doing. After the death of Chimaira, the people of Olympus came to us with torches in their hands. They lit them one by one, raised them to the heavens and we started running together. When we reached the shore the whole Mediterranean was illuminated. The outskirts of Musa Mountain were waiting for us..

Efsaneye göre, yerin yedi kat

dibine gömülen Chimaira’nın ateşi,

hiç sönmedi. Bugün yakılan olimpiyat meşalesi, işte o

canavarın sönmeyen ateşinin sembolik

ifadesi oldu.

According to legend, Chimer’s fire

which was buried deep underground

never went out. The Olympic torch that is well alive today

is the symbolic declaration of that

unending fire.

52 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 55: Antalya Dergisi

53ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 56: Antalya Dergisi

Güncel / Actual

A cargo plane will be sunk for tourism

After a war vessel was sunk off the shore of Three Islands in Kemer for the sake of diving tourism, now a C-47 Dakota cargo plane will service underwater enthusiasts in the region.

Antalya’nın Kemer ilçesinde Güney Antalya Turizmi Geliş-tirme ve Altyapı İşletme Birliği (GATAB) tarafından dalış turizmi ve dalgıçların eğitim amaçlı kullanımı amacıyla deniz altına indirilen savaş gemisinin ardından bir savaş uçağı da batırılacak. Yapay masif oluş-turmak amacıyla Sahil Güvenlik Komutanlığından alınarak 2008 yılında Üç Adalar açıkların-da Akdeniz’in mavi sularıyla buluşturulan münfesih SG 120 botuna, C-47 Dakota uçağı da eşlik edecek. Hava Kuvvetleri Komutanlığı ile yapılan anlaşma gereği Kayseri 2. Hava Bakım ve İkmal Komutanlığından Tekirova’ya getirilen uçak, Eylül ayı içinde su altına indirilecek.GATAB olarak bölge turizmi için yeni alternatifler oluşturma

çabası içerisinde bulundukla-rını ifade eden Başkan Yusuf Üras, ‘’Günümüz dünyasında turizm sadece ekonomik ha-reket olarak değil, barışın da temel taşlarından biri olarak değerlendirmelidir. GATAB, bu alanda önemli bir katkıya hazırlanıyor. Daha önce eski bir savaş gemisini dalış turizmi amacıyla Üç Adalar’da denizin dibine indirdik, şimdi de savaş uçağı batıracağız’’ dedi.

Kıbrıs Barış Harekatı’nda da kullanılan C-47 Dakota uçağı, 20 metre uzunluğunda, kanat dahil 30 metre genişliğinde ve yaklaşık 8 ton ağırlığında. Uzun yıllar önemli görevlerde aktif olarak yer alan uçak, artık dalış turizmine katkıda bulunacak.

After the war vessel that was sunk by GATAB for diving tourism and diver education, a cargo plane will be sunk. The plane will join the abrogated SG 120 boat which was bought from the Coast Guard Command and sunk in 2008 to create an artificial massive. The plane which was brought to Tekirova from the Kayseri 2nd Replenishment and Maintenance Command in accordance with the agreement with Air Force Command will be sunk in September.

GATAB president Yusuf Üras who stated that they were looking to develop

new alternatives for tour-ism in the region said, ‘’today, tourism should not be considered just as an economic transaction but a corner stone for peace. GATAB is preparing for a major contribution in this area. We have sunk a war vessel in Three Islands and now we are going to sink a warplane.’’

The C-47 Dakota cargo plane which was used dur-ing the Turkish invasion of Cyprus is 20 meters long, 30 meters wide includ-ing the wings and weighs about 8 tons. The plane which was in active service for many years will now be used in diving tourism.

Kargo uçağı turizm için batırılacakKemer’de dalış turizmi yararına Üç Adalar açıklarında batırılan savaş gemisinin ardından C-47 Dakota kargo uçağı da aynı bölgede deniz altı meraklılarına hizmet verecek

Yazı ve Fotoğraflar/ Article and Photographs: Hamit Seçil

54 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 57: Antalya Dergisi

55ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 58: Antalya Dergisi

Yazı/Article: Nermin Karagöz (Antalya Müzesi) (The Museum of Antalya)Fotoğraflar/ Photographs: Hamit SEÇİLP

HA

SE

LIS

Ören Yeri / Ruins

56 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 59: Antalya Dergisi

Athena’nın kentiPhaselis bazen Likya bazen Pamfilya bölgesi şehri olarak gösterilir. Gerçekte her iki bölgenin sınırları arasında yer alır. Coğrafi konumu ise Phaselis’in önemli bir liman kenti olduğuna işarettir

Phaselis is sometimes referred to as a city of Lycia, sometimes a city of the Pamphylia region. The truth is, it is located in the borders of both these areas. Its geographic position suggests that Phaselis was an important port city.

Phaselis:The city of Athena

57ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 60: Antalya Dergisi

Antalya - Kemer karayolu üzerinde, kent merkezine 35 kilometre uzaklıkta yer alan Phaselis Antik Kenti’nin Akdeniz’e uzanan küçük bir yarımada üzerinde M.Ö. 690 yılında Rodoslu kolonistlerce kurulduğu söylenir. Kuruluş efsanesinde, kolonistle-rin yöre halkına mısır veya kurutulmuş balık önerilerine, balık isteği ile cevap veril-diği anlatımı, burada daha öncelerine ait bir yerleşimin olduğunu düşündürmektedir. Coğrafi konumu, Phaselis’in önemli bir liman kenti olduğu-nu gösterir. Biri yarımadanın kuzeyinde, diğeri kuzey-doğusunda, bir diğeri ise güneybatı kıyısında yer alan üç limana sahiptir. Limanları, agoraları ve şehir sikkeleri üzerindeki gemi betimleme-

It is said that the Phaselis an-tique city, which is located on the Antalya - Kemer highway 35 kilometers from the city center, was established on a small peninsula that reaches towards the Mediterranean by colonies from Rhodes in 690 B.C. According to its foun-dation legend, the colonists have offered locals either fish or corn and that the locals chose fish. This suggests the existence of another settlement in the area. Its geographic position suggests that Phaselis was an impor-tant port city. It has three ports: one on the north of the peninsula, another on the northeastern part and a third one on the southwest. Its ports, agoras and ship figures on its coins emphasize the

“Vespasianus’un oğlu, Pontifex Maximus, 13 kere tribunica potestas, 22 kere imparator, 16 kere consül olan, süresiz censor, vatanın babası

İmparator Caesar Domitianus Augustus.”

“The son of Vespasianus, Pontifex Maximus, 13 times tribunica potestas, 22 times emperor, 16 times consul, indefinite censor, the father of the land Emperor Caesar Domitianus Augustus.”

Su Kemeri

58 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 61: Antalya Dergisi

commercial port characteristic of Phaselis. Phaselis is sometimes re-ferred to as a city of Lycia, sometimes a city of the Pam-phylia region. The truth is, it is located in the borders of both these areas. Persian rule in 5th century B.C., Caria rule in 4th century B.C. and finally Lmyra rule is observed in the city. The greeting of Alexander the Great with a golden crown in 334 A.D. makes up for one of the most colorful pages in the city’s history.

Phaselis which was ruled by many different civilizations after Alexander the Great becomes am member of the Lycia community and puts out its own coins. After it is

leri, Phaselis’in ticari liman hüviyetini vurgular.

Phaselis bazen Likya bazen Pamfilya bölgesi şehri olarak gösterilir. Gerçekte her iki bölgenin sınırları arasında yer alır. Şehirde sırasıyla M.Ö. 5. yüzyılda Pers, 4. yüzyılda Karya Satrabı Mau-solos ve nihayet komşu şehir Lmyra’nın Kralı Perikles’in egemenlikleri görülür. M.S. 334’de Büyük İskender’i altın taçla karşılamaları, şehir tari-hinin en renkli sayfalarından biridir. İskender’den sonra birçok kere el değiştiren Phaselis M.Ö. 167’de Likya Birliği’ne üye olup birlik sik-keleri basar. Bir süre komşu kent Olympos ile korsanların talanlarına maruz kalmasının ardından M.Ö. 43’de Roma

egemenliğine girer ki, bu dö-nem şehirde yeniden yapılan-ma ve en az 300 yıl sürecek refahın başlangıcıdır. Şehir, M.S. 129’da İmparator Had-rian tarafından ziyaret edilir. Güney limandan başlayan ana caddenin girişindeki tek kemerli anıtsal tak, bu ziyare-tin anısına dikilmiştir.

Büyük depremler geçirdiPhaselis M.S. 141 yılında büyük bir deprem geçirmiştir ki, sonrasında Opramoas’un kente yaptığı katkı nedeniyle halkının onu onurlandırdığı yazıt, bunu kanıtlar nitelikte-dir. İkinci büyük deprem ise M.S. 240 yılında olmuştur. 5. ve 6. yüzyıllar, Bizans egemenliğindeki yüzyıllardır ve Phaselis, 451’de Kadıköy Konsülü’ne katılan şehirler

“… Lykia’nın bütün kentlerinde memuriyetlerde bulunmuş olan, kentimize dağıtılması ve bayram elçiliği için 12.500 denarii bağışlayan Kalliades oğlu Apollonios’un torunu

Rhodiapolis, Myra ve Phaselis kentlerinin vatandaşı Opramoas’ı onurlandırdı.”

“… Rhodiapolis, the son of Kalliades, grandson of Apollonius, who has served in all the cities of Lycia has donated 12.500 denarius and has honored Opramoas, a citizen of Myra and Phaselis.”

59ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 62: Antalya Dergisi

arasında yer alır. 7. yüzyılda Arap akınlarından sonra 8. yüzyılda yeni bir refah döne-mi başlar. Phaselis, 1158’deki Selçuklu kuşatmasından sonra gerek depremler ve gerekse limanının işlevselli-ğini kaybetmesinin ardından önemini tamamen kaybeder ve terk edilir.

Günümüze çoğunlukla Roma ve Bizans dönemi kalıntıları ulaşmıştır. Bunlar şehrin ana aksını oluşturan ve Kuzey-Güney limanlarını birleştiren ana caddenin iki yanında sıralanır. Cadde, agora ile tiyatro arasında genişleyerek,

küçük bir meydan oluşturur. Meydanın güneydoğu kö-şesinde basamaklar, tiyatro ve akropolise ulaşımı sağlar. Tiyatro küçük boyutlu tipik bir Helenistik dönem tiyat-rosudur. Roma döneminde sahne binasının eklendiği, geç Bizans’ta ise sahne binası duvarının kısmen şehri koruyan yeni surların bir parçası olduğu kalıntılarından anlaşılır.

Su kemerleriÖren yerinin girişindeki virajın sağında şehrin eski surlarıy-la (M.Ö. 3. yüzyıl), tapınak veya anıtsal mezar olabilecek

raided by the neighboring town Olympus and pirates, it becomes a part of the Roman Empire in 43 A.D. This is the start of a 300 year renewal and prosperity period. The city is visited by Emperor Hadrian in 129 A.D. The sin-gle arched monumental tack at the entrance of the main avenue was erected in honor of this visit.

Devastating earthquakesPhaselis was shook with a devastating earthquake in 141 A.D. and the epigraph, which was written in honor of Opramoas because of his

generosity after the event proves it. The second biggest earthquake happened in 240 A.D. 5th and 6th century are the years of the Byzantium rule and Phaselis is amongst the cities that are added to the Kadıköy Council in 451. After the Arab raids in the 7th century, a new period of prosperity starts in the 8th century. Phaselis, after the siege of the Seljuk Dynasty in1158 and various earth-quakes, loses its importance and is abandoned.

Today, we only see remains from the Roman and Byzan-tium era. These are arranged on both sides of the main street that connect the north-south ports. The street is wider between the agora and the theatre, causing a small square to form. The steps on the southeastern part of the square lead to the theatre and acropolis. The theatre is a typical small Hellenistic era theatre. We can see from the remains that the stage was built during the Roman era and the stage wall was a part of the wall that guarded the city during the late Byzantium era.

AqueductsYou can see remains of foun-dations that could be from a temple or a mausoleum on

60 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 63: Antalya Dergisi

Henüz bulunmamış Athena tapınağı ve diğer önemli yapıların, bugün ormanla kaplı akropol tepesinde yer aldığı düşünülmektedir.

It is thought that the yet uncovered Temple of Athena and other important buildings are in the Acropolis Hill which is now covered with forests.

61ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 64: Antalya Dergisi

the right side of the curve at the entrance of the ruins. The hillside behind the north port is the city’s burial ground. The most monumental buildings that have survived to this date are the aqueducts. The city’s water demand was being

supplied from a spring that was located on the northern hill. There are 3 agoras in the city; one across the theatre and two on the right hand side of the avenue that leads to the south port Today; there are the remains of a small ba-silica from the Byzantium era inside the agora across the theatre. Two other important ruins in the city are the steam baths, one big and one small, in the city square. The smaller bath gives adequate informa-tion about the heating system of the Roman bath.

Historians claim that the head Goddess of the city was Athena, the Goddess of wis-dom. It is thought that the yet uncovered Temple of Athena and other important buildings are in the Acropolis Hill which is now covered with forests.

temel kalıntılarına rastlanır. Kuzey limanı arkasındaki yamaç ise şehrin mezarlık alanıdır. Günümüze ulaşan en anıtsal yapı ise su kemer-leridir. Şehrin ihtiyacı olan su, kuzeydeki tepede yer alan kaynaktan getirilmekteydi.

Biri tiyatro karşısında, diğer ikisi güney limana giden ana caddenin sağında olmak üzere 3 agora bulunur. Tiyat-ronun karşısındaki agoranın içinde bugün Bizans döne-mine ait küçük bir bazilika-nın kalıntıları yer alır. Şehrin diğer iki önemli kalıntısı ise kent meydanındaki biri kü-çük diğeri büyük iki hamam-dır. Özellikle küçük hamam kalıntıları, Roma hamamının ısıtma sistemi hakkında bilgiler verir.

Tarihçiler şehrin baş tanrı-

çasının savaşın ve bilgeliğin tanrıçası Athena olduğunu yazarlar. Henüz bulunmamış Athena tapınağı ve diğer önemli yapıların bugün ormanla kaplı akropol tepe-sinde yer aldığı düşünülmek-tedir.

Büyük İskender’in altın taçla karşılanması, şehir tarihinin en renkli sayfalarından birini oluşturur.

The greeting of Alexander the Great with a golden crown makes up for one of the most colorful pages of the city’s history.

62 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 65: Antalya Dergisi

63ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 66: Antalya Dergisi

Eckart Cuntz:Kemer’i tavsiye edeceğimTürkiye’deki görev süresini tamamlayan Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Eckart Cuntz, Almanların Kemer’de kendilerini evlerinde gibi hissedebileceklerini belirtiyor.

Türkiye’deki görev süresini tamamlayan Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Eckart Cuntz, Kemer’i ziyaret etti. Kemer Belediyesi tarafından Alman Büyükelçi onuruna verilen yemeğe, Kaymakam Murat Bulacak, Belediye Başkanı Mustafa Gül, Kemer Turistik Otelciler Birliği Baş-kanı Metin Peltek ve turizmci-ler katıldı. Büyükelçi Cuntz, burada yaptığı konuşmada, ‘’Artık devir sadece otel devri değil, turizm tüm dünyada farklılaşıyor. Kemer de buna ayak uydurabildiği takdirde gelecekte turizmden istediği payı alır’’ dedi. Kendisinden sonra göreve başlayacak

meslektaşına Kemer’i tavsiye edeceğini belirten Cuntz, Almanların ilçeyi çok sev-diğini, kış aylarını burada geçiren çok sayıda vatandaş-ları bulunduğunu kaydetti. “Almanlar, Kemer’de kendi-lerini evlerindeki gibi hisse-debilirler” diyen Cuntz, farklı kültür ve dinlerden insanların burada bir arada tatil yapa-bildiklerini söyledi. Önceki ziyaretinde Kemer’de bir ibadethane açılmasının söz konusu olabileceği yönünde görüş alışverişinde bulunduk-larını hatırlatan Eckart Cuntz, bunların müşterek yaşam için güzel gelişmeler olduğunu ifade etti.

Germany’s Ambassador to Turkey Eckart Cuntz, who is leaving his post in the country, was a guest in Kemer. The Kaimakam of Antalya Murat Bulacak, Chief Magistrate Mustafa Gül, the president of the Kemer Touristic Hotels Association Metin Peltek and tourism personnel attended the dinner which was organ-ized in honor of the ambassa-dor by the Kemer Municipality. During the event Ambas-sador Cuntz said, ‘’the time for only hotels has come and gone; tourism is changing around the world. If Kemer can adapt to these changes it can receive its share in tour-

ism.’’ Cuntz who stated that he would recommend Kemer to his successor added that Germans loved the area and that they had many citizens that lived in the area during wintertime. Cuntz who said, “Germans can feel right at home in Kemer” pointed out that people from different cultures and religions were vacationing together in the region. Cuntz, who reminded the guests that they talked about building a place of wor-ship in Kemer, said that these were positive developments for collective living. The Kaimakam of Kemer, Murat Bulacak added that

Güncel / Actual

Haber-Foto/Article and Photograph: Hamit SEÇİL

64 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 67: Antalya Dergisi

Germany’s Ambassador to Turkey Eckart Cuntz, who is leaving his post in the country, said that Germans can feel right at home in Kemer.

Cuntz: I will recommend Kemer

Kemer Kaymakamı Murat Bulacak da, bu tür ziyaretle Kemer ve Almanya arasın-da köprüler kurulacağına değindi. Bulacak, Büyükelçi Cuntz’un ziyareti ile iki ülke arasındaki ilişkilerin daha olumlu yönde gelişeceğine inancını dile getirdi.

Ayin evi yapılacakKemer Belediye Başkanı Mustafa Gül ise, Kemer’in son yıllarda yeterince Av-rupalı turist ağırlayamama-sından yakındı. 1994 yılında Kemer’e Avrupa pazarından çok sayıda turist geldiğine dikkat çeken Gül, şunları kay-detti: “O zamanlar en önemli icraat olarak Kemer’de 10 kat izni vardı. Bunu kaldırmak için çok büyük mücadeleler verdik ve başardık. Şayet 10 kat çıksaydı bu, turistlerimizi hiç memnun etmeyecekti. Verdiğimiz mücadele son-rasında 10 kat iznini dur-

durduk ve güzel bir Kemer yarattık. Şimdi de Kemer’in güzelleşmesi için çalışıyo-ruz. Kemer-1’de yaptığımız çalışmalar sonrasında gelen turistlerin rahatça gezebile-cekleri bir konuma getirdik. Yine engelli vatandaşlarımızın rahat gezmelerini sağlamak adına kaldırım çalışmaları gerçekleştirdik ve bu yönde çalışmalarımız sürüyor.”

1994 yılında Kemer’de bir kilise kurulması için çalışma başlattıklarını da anlatan Gül, “Bunun tüm ön çalış-malarını tamamladık, gerekli izinleri aldık, ama o dönem görev süremiz bittiği için bunu gerçekleştirmedik. Yeniden göreve geldiğimiz-de bunun startını verdik. Şu anda İmar Müdürlüğümüz tarafından çalışmalarımız sü-rüyor. Kemer’e kısa sürede bir ayin evi kazandıracağız” dedi.

these kinds of visits would help build bridges between Kemer and Germany. Bulacak said that he believed that the relations of the two countries will go in a more positive direction with the visit of the ambassador.

A place for religious services will be built The Chief Magistrate of Ke-mer, Mustafa Gül complained about not entertaining more European tourists in recent years. Gül, who stated that there were many visitors from Europe in Kemer in 1994 said: “back in those days, people were allowed to build 10 storey buildings. We fought very hard to reverse this and we succeeded. If people were still allowed to build high rises the tourists wouldn’t be happy with that. We man-aged to turn things around and build a beautiful Kemer. Now we are working to make Kemer even more beauti-ful. We have made Kemer a place where tourists can tour

the area in peace with the works we have accomplished in Kemer-1. Again, we have made changes in sidewalks to allow disabled guests to tour around the area comfortably. We are still continuing these works.”

Gül, who told the guests that they started working on building a church in Kemer in 1994 said, “We have finished the preliminary works in this subject and got the necessary permits but we couldn’t finish the project because our term was up. We resumed works after reelection. The Housing Authority has undertaken the project. We will build a place for religious services in the very near future in Kemer.”

Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Eckart Cuntz

Kaymakam Murat Bulacak-Eckart Cuntz-Belediye Başkanı Mustafa Gül

65ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 68: Antalya Dergisi

Mimari / Architecture

The artwork that embodies three civilizations: The Kesik Minaret The Şehzade Korkut Mosque (Kesik Minaret) which was

first an antique temple, then a church and then a mosque is waiting to be turned into an open air museum.

Milattan sonra 2. yüzyılda yapıldığı sanılan ve hangi tanrıya ait olduğu anlaşılama-yan antik tapınak, önce kilise, ardından da camiye çevril-dikten sonra bugün bir açık

hava müzesine dönüşmeye hazırlanıyor.Halk arasında Kesik Minare olarak bilinen Şehzade Korkut Cami’nin yapı elemanları incelendiğin-de, geçmişi M.S. 2. yüzyıla

The antique temple which is thought to be built in 2nd century A.D. is still a mys-tery because we still don’t know for which God it was built for. The temple was first

turned into a church, then a mosque and now it will be turned into an open air museum.

When we examine the building instruments of the mosque which is known by the name of Kesik Minaret amongst the locals, we see that it dates back to 2nd century A.D. The building which was established as an antique temple during that era was turned into a church in 5th century A.D.

The building which un-derwent restorations and additions during the Seljuk rule was turned into a mosque during the reign of Beyazid II’s son Sultan Korkud (1470-1509) and a

Üç medeniyeti temsil eden eser

Kesik MinareÖnce antik bir tapınak olan, üzerine kilise yapılan, daha sonra da camiye çevrilen Şehzade Korkut Cami (Kesik Minare), açık hava müzesine dönüşmek için gün sayıyor.

66 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 69: Antalya Dergisi

67ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 70: Antalya Dergisi

kadar uzandığı anlaşılıyor. Bu dönemde antik bir tapınak olarak inşa edilen yapı, M.S. 5. yüzyılda kiliseye dönüştü-rülmüş. Selçuklular devrinde onarım ve ekleme gören yapının camiye çevrilmesi ise II. Beyazid’in oğlu Sultan Kor-kud (1470-1509) zamanında olmuş, camiye bir de minare ilave edilmiş. Minarenin ağaç kısmının XIX. yüzyılda çıkan bir yangında harap olma-sı nedeniyle Kesik Minare olarak anılmaya başlamış. İçinde antik Bizans ve Sel-çuklu unsurlarını barındıran Kesik Minare’nin, Türklerin Antalya’daki ilk camisi olarak da önemi bulunuyor. 1974 yılında bir onarım daha gören ve ‘Cumanın Camisi’ olarak da adlandırılan yapı, bugün harap durumda olması nede-niyle kullanılamıyor.

Antalya Vakıflar Bölge Müdü-rü Mustafa Emek, şehrin en eski vakıf eseri olan yapının müze olacağını söyledi. Geçen mayıs ayında kutlanan Vakıflar Haftası dolayısıyla dergimize açıklamada bu-

lunan Emek, gerekli proje-leri hazırladıklarını, bunların Koruma Bölge Kurulundan geçmesinin ardından tarihi yapının açık hava müzesi ola-bilmesi için ihaleye gidecek-lerini kaydetti.

Kesik Minare’nin tarihsel bir süreci olduğuna değinen Emek, “Bu yapı üç medeni-yeti temsil ediyor. Caminin kiliseden döndüğü göz önüne anılırsa bu cami yapılsa bile bir kilise mimarisi olacak. O zaman mevcut halini muhafa-za edelim ki, her üç mede-niyeti de göstersin istedik. Bu nedenle yapı, bir açık hava müzesi olacak. Burada konservasyon öneriliyor. Bir yapıyı tamamlama söz konu-su değil. Biz gerekli projeleri hazırlattık’’ dedi.

Kesik Minare’nin açık hava müzesi olmasının ardından Kaleiçi’ne ziyaretçi ilgisinin dolaylı olarak artacağını belir-ten Emek, temel görevlerinin tarihi bir eserin fonksiyonel hale getirilmesi olduğunu kaydetti.

minaret was added to the structure. The mosque was then referred to as Kesik Minaret because of a fire that destroyed the wooden part of the minaret in the 19th century.

Kesik Minaret, which harbors Byzantium and Seljuk era elements, is important be-cause it is the first mosque to be built in Antalya by the Turks. The mosque which was restored again in 1974 is also known by the name “The Mosque of Cuma”, is no longer usable because it’s in ruins.

Mustafa Emek, the adminis-trator of Antalya Foundations Directorate said that the old-est foundation artwork in the area was going to be turned into a museum. Emek, who talked to our magazine dur-ing Foundations Week that was celebrated last May said that they had prepared the necessary projections and that they would start the bidding for the project after

projections were reviewed by the Preservation Board. Emek, who points out that Kesik Minaret has a historical process, says, “This building embodies three civilizations. If you take into account that this mosque was built from a church, the building will have a church architecture even if a new mosque is built in its place.

Then we thought we’d preserve it just the way it is so that it can represent three civilizations. And for this purpose, this structure will be turned into an open air museum. Conservation is the key here; we are not go-ing to add anything new. We have prepared the necessary projects.’’

Emek who says that the number of visitors to Kaleiçi will increase after the mosque is turned into an open air museum adds that their main objective is to functionalize a historic strucutre.

68 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 71: Antalya Dergisi

69ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 72: Antalya Dergisi

Yazı/ Article: Seçil SOLMAZ – Fotoğraf/ Photographes: Hamit SEÇİL

Kültürel Miras / Cultural Heritage

70 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 73: Antalya Dergisi

If the heart beats, the city lives

Kalp atarsa

şehir yaşarGüneş, atlas bir halı gibi serilince kente, tüm yollar Kalekapısı’na çıkar.

When the sun spreads over the city like an atlas carpet, all roads lead to Kalekapısı.

71ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 74: Antalya Dergisi

Yüzlerce yıllık geçmişinde birçok medeniyete ticaret merkezi olan Kalekapısı, aynı zamanda bir açık hava mü-zesidir. Ama en bilinin ismiyle de Antalya’nın kalbidir. Her

ne kadar son dönemlerde yaşam burada yavaşlasa da, ritimde aksamalar olsa da, kalbin eskisi gibi atacağına inananlar sayesinde Kaleka-pısı, yeniden ayağa kalkma-

Kalekapısı, which has been a trade center for many civi-lizations in history, is also an open air museum. But most importantly, it is known as the heart of Antalya. Even though transactions have slowed down on the area these days Kalekapısı is making a come-back thanks to those who feel that the heart will beat again. Kalekapısı Development and Amplification Foundation (KALEDER) President Güray Parlak is one of those people. He says: ‘’Can a city survive without a heart? This is the heart of Antalya. I believe this heart will beat again.’’ Güray Parlak, who talked about the social and econom-ic impact of Kalekapısı on the city, answered our questions:

Can you tell us the history behind the double door in and Kalekapısı?

The Kalekapısı region has a 600 year history; it’s the first trade area in Antalya. The caravans who came to the area for trade purposes encamped in Kaleiçi. For centuries Kalekapısı served as a trade center. It was the economic heart of the civilizations here. The double door in, although hard to say for sure, was built some 500 years ago. It was host to trad-ing for many centuries. The people who came from Crete in 1905 lived in the inn. It was restored in 1996 to its present state. The immigrants from Crete stayed here until they were given housing. There are 71 establishments within the structure.

How is trade in the inn today? Because Kalekapısı was the center of trade the inns

Kalekapısı Kalkındırma ve Güçlendirme Derneği Başkanı Güray Parlak

Yivli Minare

Saat Kulesi zamanın kaynağı

olup akar Kalekapısı’nda.

Tarihinin son temsilcisi Ulusal

Yükseliş Anıtı ise ziyaretçileriyle

Cumhuriyet Meydanı’nda randevulaşır.

The clock tower flows in Kalekapısı as

a source of time. And the

National Yükseliş Monument,

the last representative of its history, meets

its guests at Republic Square.

72 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 75: Antalya Dergisi

ya hazırlanıyor. Kalekapısı Kalkındırma ve Güçlendirme Derneği (KALEDER) Baş-kanı Güray Parlak da, bu inancı taşıyanlardan. Diyor ki, ‘’Kalbi olmayan şehir olur mu? Antalya’nın kalbi burası. Bu kalbin atacağına inanıyo-rum.’’ Kapekapısı’nın, kentin sosyal ve ekonomik yaşantısındaki yerini konuştuğumuz Güray Parlak, sorularımızı şöyle yanıtladı:

İki Kapılı Han ve Kalekapısı’nda nasıl bir tarihi serüven yatmaktadır?Kalekapısı bölgesi, 600 yıllık bir geçmişe sahip, Antalya’nın ilk ticaretinin yapıldığı yer bu bölgedir. Ticaret için gelen kervanlar, Kaleiçi’nde konaklarmış. Yüzyıllar boyunca Kalekapısı, ticaret merkezi işlevini gör-müş. Kurulan medeniyetlerin

ticari kalbi olmuş. İki Kapılı Han, kesin bilgiler olma-mak kaydıyla 500 yıla yakın bir zaman önce yapılmış. Ticarete yüzyıllar boyunca ev sahipliğinde bulunmuş. 1905 yılında Girit’ten gelenler, han-da barınmışlar. 1996 yılında restore edilerek, bugünkü görünümüne kavuşmuş. Girit-li göçmenler, kendilerine yer tahsis edilinceye kadar, bura-da kalmışlar İki Kapılı Han’da, 71 işletme bulunmaktadır.

İki Kapılı Han’da bugün ticaret nasıl akıyor?Kalekapısı, ticaretin de kalbi olduğu için hanlar bu bölgede kurulmuş. İki Kapılı Han’ın yanı sıra Tek Kapılı Han da burada bulunuyor. Tek Kapılı Han’ın da resto-rasyon çalışmaları yapıldı. İki Kapılı Han’da örgütlenmiş bir ticari yapı vardır. Tüm esnaf, KALEDER üyesidir.

were built here. Besides the double door inn, we have the single door inn as well. The single door inn has also been restored. There’s an organ-ized commercial structure in the double door inn. All the merchants are members of KALDER. It is a very decent, positive trade center that is kind and courteous to the tourists. We mainly serve foreign tourists. As KALDER we are in contact with 180 tourism agencies. In 2010, over 550 thousand tourists have visited the double door inn. From textiles to jewelry, from spice sellers to hand craftsmanship, it is a place that reflects every aspect of our culture.

What is the double door inn’s most important role in serving tourism? The fact that the double door

inn is a historical location is its biggest advantage. People who have been to Antalya a couple of times come to the city using their own means and definitely visit the double door inn. The double door inn and Kalekapısı could be restored and joined, creating the Covered Bazaar effect. The area is suitable for that. In fact, this area was a covered market 200-300 years ago. It needs to be turned into an attraction point. At this time, with its tradesmen and histori-cal charm, Kalekapısı is in a position to cater to the needs of the city. If you manage to turn the city into a position to compete with shopping malls more tourists will come and the people of Antalya will spend more time here.

Do we have to regard Kalekapısı and the double

Tarihi Hamam- İki Kapılı Han

73ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 76: Antalya Dergisi

Son derece seviyeli, hiçbir olumsuzluğu olmayan, turiste nazik ve kibar davranılan bir ticaret merkezidir İki Kapılı Han. Ağırlıklı olarak turistle-re yönelik hizmet veriyoruz. KALEDER olarak geçmiş yıllardan başlayarak, yakla-şık 180 acente ile bağlantı kurmuş durumdayız. 2010 yılında İki Kapılı Han’ı 550 binin üzerinde turist ziya-ret etti. Tekstilden kuyuma, baharatçılardan el sanatlarına kadar kültürümüzü yansıtan her türlü ürünün bir arada bulunduğu bir merkezdir İki Kapılı Han.

İki Kapılı Han’ın turizme hizmet noktasında en önemli özelliği nedir? İki Kapılı Han’ın tarihi bir mekân olması, en büyük ve önemli avantajıdır. Antalya’yı birkaç kez gezenler, kendi imkânlarıyla şehre inip, İki Kapılı Han’ı mutlaka ziyaret ediyor. İki Kapılı Han ve Kalekapısı bir bütün olarak restore edilerek, İstanbul’daki Kapalı Çarşı havası yaratıla-bilir. Bölge buna çok müsait. Bu bölge zaten 200-300

door inn as a commercial region? No, this is not just a com-mercial region. Trade is just one of the characteristics of this region. The Kalekapısı area is an open air museum. There are 16 ruins in this area. Yivli Minaret, Kesik Minaret, Karatay Madrasah, Pasha Mosque, Mevlevihane, these are very important structures. There is a perfect historical area here called Üç Kapılar (Three doors). Consequently, Kalekapısı is a very important region; this is the heart of Antalya. To emphasize these important points of interest, there was talk of building museums in 8 different parts in the area during meetings in Kaleiçi. We need to prepare a presentation that includes art festivals, museums and his-tory. People shouldn’t come here just for shopping. What we really want to display is our historical values. When we emphasize these values, trade will also soar.

What are the characteris-tics of the tradesmen in the

İki Kapılı Han, serinliğiyle kucaklar gelenlerini, Pazar Hamamı’nda ise gelenek sanatla can bulur.

The double door inn embraces its visitors with its coolness and tradition comes to life with art in the Pazar Turkish Bath.

Tarihi Hamam

74 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 77: Antalya Dergisi

19’uncu yüzyılda yapılan İki Kapılı Han, 1990’lı yılların sonunda onarılmış, çarşı olarak kullanıma açılmıştır.

The Double Door Inn which was built in the 19th century was fixed in the end of the 90’s and opened for the public as a bazaar

yıl önce bedestenmiş. Bu anlamda cazibe merkezi olarak kullanılması gerekiyor. Kalekapısı şu an esnafıyla, tarihi güzellikleriyle, kentin tüm ihtiyacını karşılayabile-cek konumda. Kent merkezini AVM’lerle rekabet edebilir hale getirdiğiniz anda hem turist sayısı katlanarak artar, hem de Antalyalılar bu böl-gede zaman geçirmeyi tercih ederler.

Kalekapısı’nı ve İki Kapalı Han’ı ticaret bölgesi olarak mı algılamayız?Hayır. Burası sadece ticaret bölgesi değil. Ticaret, bu bölgenin sadece bir özelliği. Kalekapısı bölgesi bir açık hava müzesi konumunda. Bu bölgede 16 tane ören yeri var. Yivli Minare, Kesik Minare, Karatay Medresesi, Paşa Cami, Mevlevihane, bunlar çok önemli değer-ler. Burada Üç Kapılar gibi mükemmel bir tarihi alan var. Dolayısıyla Kalekapısı çok önemli bir bölge, Antalya’nın kalbidir burası. Bu değerleri daha da ön plana çıkarmak için Kaleiçi buluşmalarında,

8 ayrı noktaya müze yapılma projesi gündeme getirildi. Sa-natsal etkinlikler ve müzelerle ve tarihin içe içe geçtiği bir sunum hazırlamamız gereki-yor. İnsanlar buraya sadece alışveriş için gelmemeli. Bizim asıl sergilemek iste-diğimiz, tarihi değerlerimiz. Bu değerlerimizi ön plana çıkardığımız takdirde ticaret de akıp gidecektir.

İki Kapılı Han esnafının özellikleri nelerdir? Bizim esnaf yapımızda ahilik geleneği hala devam etmektedir. Geçmişi 150 yıl öncesine kadar uzanan esnafımız var. Ahiliğin en iyi uygulandığı bölgelerden biri Kalekapısı ve İki Kapılı Han’dır. Bizim babalarımız dost, dedelerimiz de arka-daştı. Bu değerle yetiştiğimiz için turistleri Türk misafirper-verliğiyle, nezaketi ve güven duygusuyla karşılıyoruz. Yeni gelen arkadaşlarımızı da bu yönde eğitiyoruz. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası da misafirlerimizin memnuniyeti konusunda çok duyarlı dav-ranıyor. Son olarak çığırtkan

double door inn? The tradition of tradesmen solidarity still continues. We even have tradesman who have a history that dates back 150 years. Kalekapısı and the double door in are the two places where tradesmen solidarity is well adminis-tered. Our fathers were best mates, our grandfathers were friends. We greet tourists with genuine Turkish hospitality, kindness and trust because we were raised with these values. We educate new friends with these values. The

Antalya Chamber of Com-merce and Industry puts great importance on the satisfaction of our guests. Lately, steps were taken to seriously punish noisy advertisers and trades-men that bother tourists. In addition, the governorship of Antalya, Antalya Police De-partment, the Municipality of Muratpaşa and we as KALED-ER have established teams to deal with noisy advertisers and obnoxious tradesmen. Our friends are constantly patrolling the area, trying to minimize this situation. As a

75ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 78: Antalya Dergisi

lık ve hanutçuluk yapanlar için sert hukuksal yaptırımlara gidilmesi konusunda adımlar atıldı. Bunun yanı sıra Antalya Valiliği, Antalya Emniyet Mü-dürlüğü, Muratpaşa Beledi-yesi ve KALEDER olarak ha-nutçulukla mücadele ekibimiz var. Arkadaşlarımız sürekli olarak esnaf içinde dolaşa-rak, hanutçuluğu minimize etmeye çalışıyorlar. Dernek olarak turistlere dağıttığımız 400 bine yakın kartpostal ile misafirlerimizi de çifte etiket uygulamalarına karşı uya-rıyor, onlarında güvenlerini kazanmaya çalışıyoruz.

Antalya’nın kalbi Kalekapısı diyorsunuz. Bu kalp nasıl atıyor?Bu kalbin uzun zamandır ritim sorunu var. Şehrimizin kalbi sorunsuz olarak tekrar attığı zaman Antalya’da çok

şey değişir. Bakın Avrupa’ya giden turistlerin yüzde 78-80’i meydana iniyor, şehrin kalbine gidiyor. Antalya’da ise bu oran yüzde 5’ler civa-rında. Kentin kalbine gelen yollar sorunsuz olmalı. Bu nedenle ulaşım çok önemli bir faktör ve bir an önce çözülmesi gerekiyor. Altyapı eksiğimizi tamamladık, fiziki eksiklerimizi de hızla tamamlamamız gerekiyor. Burası Antalya’nın olmazsa olmazı. Antalya Valiliği de kent merkezine turistin in-mesi için çalışmalar içinde, biliyoruz. Tüm kurumlar, esnaf ve vatandaşlarla Antalya’nın kalbinin tekrar atmasını sağlayabiliriz. Antalya’nın kalbi burası. Kalbi atmayan bir şehir olur mu? Ben İki Kapılı Han ve Kalekapısı’nda bu kalbin atacağına inanıyorum.

foundation, we warn tourists against double tag pricing and try to earn their trust with 4000 postcards we distribute.

You say that Kalekapısı is the heart of Antalya. How does this heart beat? This heart is having a rhythm problem for some time. When this heart beats without a glitch many things will change in Antalya. You see, %78-80 of tourists that visit Europe go to the center of the city, in Antalya that number is as below as %5. The roads that lead to the heart of the city must be problem-free. That is why intercommunication

is a very important factor and it needs to be resolved immediately. We have per-fected our infrastructure; we must complete our physical defects immediately. This place is crucial for Antalya. We know that the governor-ship of Antalya is working in bringing tourists to the center of the city. We can jump start the heart of Antalya with the help of all the establishments, tradesmen and citizens in the area. This is the heart of Antalya. Can a city exist without its heart? I believe that heart will beat with the help of the double door inn and Kalekapısı.

76 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 79: Antalya Dergisi

Kalekapısı’nın önemli değerleri:The attraction points of Kalekapısı:

Antalya’nın en önemli sem-bollerinden birisi olan Saat Kulesi, Kalekapısı mevki-sinde, dış surlar üzerinde yer alır. Kim tarafından ve ne zaman inşa edildiği bilinmemektedir. Ancak R.M.Riefstahl’ın 1941 yılında yayınlanan eserinde yer alan resimde, kulenin soğan başı şeklindeki barok dönem özellikli kubbesinden yola çıkılarak, II. Abdülhamid döneminde yapıldığı tahmin edilmektedir.

Kalın kare sur kütlesi üze-rinde yükselen Saat Kulesi, kare gövdelidir. Gövdenin

altında bir, üzerinde üç sıra silme bulunur. Bu silmeler arasında dört cephede birer saat kadranı yer alır. En üstteki iki silme arasında ise, ortada büyük, iki yanda küçük sivri kemerli pence-resi bulunmaktadır. Bunun üzerinde de dendanlı bir örtü vardır. Eskiden bu örtü soğan başı şeklinde kubbe idi. Bugün saat kadranları ve saatleri, elektronik saat takı-larak yenilenmiştir. Eski saat mekanizmasından sadece çanı kalmıştır. Çan üzerinde çarmıhta İsa, Meryem ve bir aziz kabartması ile Grekçe yazılar yer almaktadır.

The clock Tower, which is one of the most important symbols of Antalya, is situ-ated in Kalekapısı, on the outer walls. The architect of the tower and when it was built is still unknown. But by looking at the image of the baroque style dome of the tower in a book by R.M.Riefstahl written in 1941, it is believed that the tower was built during the reign of Abdülhamid II.

The Clock Tower that stands on the thick square wall has a square body. There is one molding under the body

and three on top. Within these moldings there are hour plates on all four sides. Between the two moldings on top, there is a sharp arched window with a pearly cloth. In the past, this cloth was a dome shaped like the head of an onion. Today the old hour plates and clocks have been replaced with electronic clocks. The only thing that remains from the old mechanism is the bell. Greek writing, the Virgin Mary, the relief of a saint and a depiction of Jesus on the cross still remains on the bell.

Saat Kulesi The Clock Tower

77ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 80: Antalya Dergisi

19’uncu yüzyılda yapılan İki Kapılı Han, 1990’lı yılların sonunda onarılmış, çarşı olarak kullanıma açılmıştır. Hanın batı ve kuzey kısımları iki kanatta kâgir olup, doğu bölümü tek katlı yer yer betonar-medir. Doğu bölümünün iki katı önünde ahşap direkli boydan boya hacimler vardır. Özgün kalabilmiş batı bölümün-de ise bunlar görülme-mektedir. Çatısı alaturka kiremit örtülü, güney kapısı kemerlidir.

Tek Kapılı Han, Cumhuri-yet Caddesi’nin kuzeyinde eski kentin ticari mer-kezinde yer almaktadır. Batısında İki Kapılı Han, kuzeyinde Balbey Camisi, doğusunda Pazar Hama-mı bulunmaktadır. 20’inci yüzyılların başında yapılan han, iki katlı olarak inşa edilmiştir. Hanın çevresi tümüyle yayalara ayrılmış-tır. Dikdörtgen forma sahip yapının, avluya bakan cephelerinin beşik tonozlu hacimlerle çevrelenmiş ol-duğu gözlemlenmektedir.

The Double Door Inn which was built in the 19th century was fixed in the end of the 90’s and opened for the public as a bazaar. The west and north parts of the inn are made of stone while the eastern part was built with single storey reinforced concrete. There are wooden beamed masses before the eastern par. You cannot see these structures in the west wing that is authentic. Its roof is covered with Turk-ish style tiles and the south door is arched.

The Single Door Inn is located in the north of Re-public Avenue, in the trade center of the old city. The Double Door Inn is to its west, Balbey Mosque to its north and the Pazar Turkish Bath to its east. The inn that was built at the start of the 20th century is a two storey structure. The perimeter of the inn is for pedestrians only. The building that has a rectangular shape is sur-rounded by gable vaulted masses on the fronts that overlook the courtyard.

İki Kapılı Han Tek Kapılı HanThe Double Door Inn The Single Door Inn

Cumhuriyet Meydanı’nda bulunan anıt, Heykeltıraş Prof. Dr. Hüseyin Gezer tarafından yapılmış ve 1964 yılında açılmıştır. Bedeli Antalya halkından toplanan bağışlarla karşılanan eser, anıt heykelciliğine, kaide ile figürler arasında bir bütünlük kurması, kaidenin de anıtın anlatımına katıl-ması yönünden bir yeni-lik getirmiştir. Altı metre yüksekliğindeki heykele, 12 ton bronz malzeme kullanılmıştır. Anıt yerden birden bire yükseliveren kaidenin en uç noktasında yer alan figürlerle, kurtu-luşu, birlik ve beraberliği, Atatürk’ün önderliğinde, bir dizi zaferle kurulan modern Türk Cumhuriyeti’ni temsil eder. Anıt kaidesinde yer alan tarihler, 19 Mayıs 1919’dan başlar. Yeni Türkiye devletinin kuruluş sürecini başlatan zafer-ler, devletin kuruluşunda atılan adımlar ve modern kimliği oluşturan devrimler, zeminden başlayarak hızla yükselen anıtın basamakla-

rını meydana getirir. Ayrıca altta bulunan, üzerinde çeşitli olayların ve inkılap tarihlerinin yer aldığı basa-maklar hürriyet için verilen çabayı; üstte Atatürk’ün bindiği şahlanan gemsiz at bağımsız yükselmeyi sim-geler. Atatürk’ün yanında yer alan kız-erkek figürleri, gençliğin ülkenin bekçiliği-ni ve onlara verilen güveni anlatır.

The monument which is situated on Republic Square was built by sculp-tor Prof. Dr. Hüseyin Gezer and opened in 1964. The monument which was paid for by donations from the people of Antalya was a first in monumental sculpture in regards to establishing a totality between the base and the figures and the base partaking in the meaning of

the monument. 12 tons of bronze materials were made in the building of the 6 meter sculpture. With the figures that rise instantly situated at the very tip of the base, the monument symbolizes salvation, togetherness and the modern Turkish Repub-lic which was established after a series of wars led by Atatürk. The dates on the base of the monument start at May 19, 1919. The victories that gave way to the establishment of a new Turkish state, steps taken during the establishment and the revolutions carried out towards a modern identity make up the steps of the rising monument. In addition, the lower steps which depict certain events and dates symbolize the effort for free-dom while the ramping horse that Atatürk rode on the top stairs symbolizes advance-ment. The female and male figures alongside Atatürk tells us how the youngsters are the guards of this land and how we believe in them.

Ulusal Yükseliş Anıtı (Atatürk Heykeli) The National Yükseliş Monument (Atatürk Statue)

78 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 81: Antalya Dergisi

Kalekapısı mevkisinde bulu-nan Pazar Hamamı, 16’ıncı yüzyılda Bali Bey tarafından yaptırılmıştır. Klasik Osmanlı mimarisinin en güzel örnekle-rinden biri olan Pazar Hama-mı, kadınlar ve erkekler olmak üzere iki kısımdır. Bugün Va-kıflar Bölge Müdürlüğü tarafın-dan fonksiyonel hale getirilen Pazar Hamamı, Türk gelenek ve göreneklerini anlatan hediyelik eşyaların satıldığı bir mekâna dönüşmüştür.

Hediyelik eşya satan esnaf-tan Fatih Büyüktuzcu, Pazar Hamamı’nı anlatırken, tarihin emanetçisi olduklarını belir-tiyor. Büyüktuzcu, ‘’Bizden önceki nesiller, bu tarihi yapıları korumuşlar ve bizlere ulaşmasını sağlamışlar. Biz bu emaneti teslim aldık. Bu kadar köklü bir devlet geleneğinin yansımaları olan bu eserleri, gelecek nesillere sağlam bir şekilde bırakmamız gerekiyor. Bu tarihi hamamın içinde yerli ve yabancı turistlere yönelik hediyelik eşyalar satıyoruz. Bunlar arasında en çok bölgemizin yöresel “Bindallı” olarak adlandırılan elbiseler yer alıyor. Tarihi bir mekânda otantik kıyafetle karşılaşan turistler, hem mekândan hem de ürünlerden büyük keyif alıyorlar’’ diyor.

Pazar Turkish Bath which is in the Kalekapısı area was built in the 16th century by Bali Bey. Pazar Turkish Bath which one of the best examples of classical Ottoman ar-chitecture has two parts; one for women and one for men. The bath that has been made op-erational by the Regional Foundations Directorate has been turned into an attraction point where traditional souvenirs are sold.

Fatih Büyüktuzcu, one of the tradesmen that sells these souvenirs, points out that they are the keepers of history when talking about the

bath. Büyüktuzcu says, ‘’Generations before us have preserved these historical monuments and enabled us to enjoy them. We took over this trust. We need to preserve these important monuments that are the reflections of a radical government tradition for the upcoming genera-tions. We sell souvenirs to foreign and domes-tic tourists inside this historical Turkish bath. Among these are local clothes that are called “Bindallı”. Tourists who see authentic clothes in a historical environment both enjoy the bath and the souvenirs we provide them.”

Pazar Hamamı Pazar Turkish Bath

79ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 82: Antalya Dergisi

Kalekapısı ile Cumhuriyet Meydanı arasında bulunan Antalya Devlet Güzel Sa-natlar Galerisi, mimarisiyle dikkat çeker. Yivli Minare Külliyesi içinde yer alan Mevlihane’nin, 1255 yılında Selçuklular döneminde Sultan l. Alâeddin Keykubad tarafından inşa edildiği bilin-mektedir Binanın ilk ona-rımı, 1961 yılında Vakıflar

Genel Müdürlüğü tarafından yapılmıştır. Mevlevihane, 1964 yılında, Antalya Lisesi Resim Öğretmeni Esen Emekçil’in çaba ve girişim-leriyle Antalya’nın ilk Güzel Sanatlar Galerisi olarak kullanılmaya başlanmıştır. İki kapalı salonu ve açık teşhir salonu bulunan galeride, resim, heykel ve diğer güzel sanatlar sergilenir.

The Antalya Governmental Fine Arts Gallery which is situated between Kalekapısı and Republic Square attracts great attention with its unique architecture. The lodge within the Yivli Minaret complex is known to be built by Sultan Aladdin Kayqubad I in 1255 during the Seljuk Dynasty. The first restoration of the

building was undertaken by the Regional Foundations Di-rectorate in 1961. The lodge was turned into Antalya’s first fine arts gallery thanks to the efforts of arts teacher Esen Emekçil. Paintings, sculp-tures and other fine arts are displayed in the gallery which has two closed halls and an open display area.

Antalya Devlet Güzel Sanatlar Galerisi Antalya Governmental Fine Arts Gallery

80 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 83: Antalya Dergisi

81ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 84: Antalya Dergisi

Müze / Museum

Fotoğraflar / Photographs: Hamit Seçil

Kaleiçi Yat Limanı’ndaki Antalya Oyuncak Müzesi’nin girişinde, iyiliğin çizgi karakteri Red Kit, korkak köpeği Rin Tin Tin ve düşmanları Dalton Kardeşler karşılıyor çocukları ve yüreği çocuk kalanları.

Oyuncak MüzesiBir Çocukluk Hatırası

82 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 85: Antalya Dergisi

Antalya Büyükşehir Belediye-si, önemli kültür projelerinden biri olan Antalya Oyuncak Müzesi’ni, Atatürk’ün çocuk-lara armağanı 23 Nisan’ın yıldönümünde, bu yıl ha-yata geçirdi. Danışmanı; Araştırmacı, Şair,Yazar ve Türkiye’nin ilk oyuncak mü-zesi olan İstanbul Oyuncak Müzesi’nin kurucusu Sunay Akın.

Kaleiçi Yat Limanı’nda yer alan müzenin temelleri, Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın’ın, İstanbul’daki oyuncak müze-sini ziyareti sırasında atıldı. Müzenin ortamından etkile-nen Başkan Akaydın, Sunay Akın’ın desteğiyle Antalya’da da bir oyuncak müzesi kurulması için bürokratla-rına talimat verdi ve müze, yaklaşık 8 aylık bir çalışmanın sonucu, çocuklara ve çocuk-luğun düşlerini yitirmeyenlere armağan edildi. Yaklaşık 700 metrekarelik alanda kurulan müzenin iç tasarımları, sahne sanatları tasarımcısı Ayhan Doğan’ın imzasından çıktı.

Antalya Oyuncak Müzesi, 1860’lı yıllardan bir yüzyıl sonrasına uzanan antika değerinde yaklaşık 3 bin oyuncağı barındırıyor. Giriş kapısında, çocuklar ve oyun-cakların meraklıları, iyiliğin sembolü çizgi karakter Red Kit, saf ve korkak köpeği Rin Tin Tin ile can düşmanları Dalton Kardeşler tarafından karşılanıyor. İçeriye doğru

ilerledikçe 1800’lü yıllarda oyuncak sanayinin oluşmaya başladığı Almanya’da yapıl-mış, döneminin özelliklerini yansıtan oyuncakları bulabi-leceğiniz gibi, Elvis Presley ve Cher’in yanı sıra Kazab-lanka, Rüzgar Gibi Geçti, King Kong filmlerinin kahra-manları ile ABD başkanlarını küçük biblolarını da göre-biliyorsunuz. Walt Disney’in ünlü çizgi kahramanı Mickey Mouse’un 1930’larda yapılan ve çocukların fareye benzet-tiği için korktuğu ilk oyuncak-ların da yer aldığı müzede, taş devrinden uzay çağına yürüyebiliyorsunuz.

Küçükler, en çok Sindirella ve Şirinler ile fotoğraf çektir-meyi tercih ediyor. Müzede

The metropolitan municipal-ity of Antalya opened the Toy Museum this year on the anniversary of March 23rd, a day which Ataturk dedicated to children. The museum’s consultant is Sunay Akın; researcher, poet, writer and the founder of Turkey’s first toy museum, the Istanbul Toy Museum.

The foundations of the museum, which is located inside Kaleiçi Marina, were laid during Metropolitan Municipality Director Prof. Dr. Mustafa Akaydın’s visit to the toy museum in Istan-bul. Director Akaydın was so impressed with the museum that he ordered his staff to build another one in Antalya.

And after 8 months of careful planning, the museum was opened under the consultan-cy of Sunay Akın and dedi-cated to children and those who are still children at heart. The inner decorations of the 700 square meter museum were designed by stage arts designer Ayhan Doğan.

The museum displays 3 thou-sand antique toys from the 1860’s through 1960’s. Lucky Luke, his coward dog Rin Tin Tin and his enemies, the Dal-ton Brothers greet kids and people who are still children at heart at the entrance of the Antalya Toy Museum. As you move further inside, there are toys from the 1800’s made in Germany that reflect

Those that find their own wayMountaineers are very different from the travellers of perfect roads that are

used by everyone. A mountaineer is somebody that finds and creates his/her own direction and trail.

83ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 86: Antalya Dergisi

oyuncaklar, salt cam vitrinle-rin içerisinde değil, belli bir senaryo içersinde gerçekçi bir ortamda sergileniyor.

Düşleri artsın, hayalleri çoğalsın

“Oyuncağı küçümseyen bir toplumun geleceği olamaz. Uygar ülkelerde oyuncak, düşleri artsın, kurduğu ha-yaller çoğalsın diye alınır ço-cuğa. Gelişmemiş ülkelerde ise oyuncak bir tek amaçla verilir, oyalansın!” diyen Su-nay Akın’ın, oyuncaklarla ilgili serüveni, tutkusu yıllar önce Almanya’nın Nürnberg kentin-de gezdiği Oyuncak Müzesi ile başlamış. Bu müzeden o kadar çok etkilenmiş ki, Ber-lin’deki bir antikacıdan aldığı tekerlikli at, onun müzesinin ilk oyuncağı olmuş. Sonrasın-da ziyaret ettiği ülkelerdeki açık artırmalardan, antikacı-lardan satın aldığı oyuncak-larla müzesini kurmuş. Antal-ya Oyuncak Müzesi’nde yer alan oyuncaklar da, Sunay Akın’ın burası için topladığı bu oyuncak örneklerinden meydana gelmiş.

Antalya Oyuncak Müzesi’nin ilk iki haftada on bin kişi ziyaret etti. Tanıtım, duyuru çalışmaları henüz yapılma-masına rağmen bu kadar ilgi görmesi, yapılan işin doğrulu-ğunu gösteriyor.

Oyuncak Müzesi, gezilip görülecek bir yer olması dışında, kendini sürekli yeni-leyen, çocuklara ve kadınla-ra yönelik atölye çalışmala-rının yapılacağı, sergilerin, seminerlerin düzenleneceği bir kültür ve eğitim merkezi olarak da faaliyet göstere-cek. Bunun için ayrı bir etüt merkezi bulunan müzenin, bir de açıkhava etkinlikleri için 500 kişilik amfi tiyatrosu var.

Başkan Mustafa Akaydın’ın turizmi 12 ay canlı tutma projesinin de önemli bir ayağı olan Antalya Oyun-cak Müzesi, turizm başkenti Antalya’ya çeşitlilik açısından da katkı sağlayacak. Müzeyi ziyaret eden turistlere kendi kültürlerini, kendi çocuklukla-rında oynadıkları oyuncakları binlerce kilometre uzakta bir müzede görmek ayrı bir heyecan, mutluluk verecek.

Tarihteki ilk oyuncaklar Mısırlı çocukların olmuş

Tarihte bilinen ilk oyuncaklar arkeolojik kalıntılara göre, Mısır’lılara ait. M.Ö 5. yüz-yılda Mısırlı çocuklar tahta atlarla, MÖ 2. yüzyılda ise topaç ve misketle oynamış-lar. Oyuncakların seri üretimi ise 18. yüzyılda başlamış, özellikle 1800’lü yılların ortası, 1900’lü yılların başlarında Avrupa’daki sanayi devrimi ile teknolojik, sosyo-ekonomik ve kültürel kalkınma hareketi, dünya oyuncak pazarında da etkisini göstermiş. Antalya Oyuncak Müzesi’nde bu kalkınma hareketi sonrasında üretilen oyuncakları göre-bilme imkanı da bulunuyor. Bunun yanında Anadolu’da üretilmiş, 1980‘li yıllara kadar ülkemiz çocuklarının da oynadığı oyuncaklar, müzede yerini alıyor.

Çocuklar kadar yetişkinleri de masalsı dünyasının içine alan Antalya Oyuncak Müzesi, geçmişe doğru büyülü bir yolculuk vaat ediyor. Müze-nin, dünyanın bütün çocukla-rına oyuncaklar dağıtan Noel Baba’nın doğduğu kentte açılması da ayrı bir anlam katıyor. Dünyanın her yerin-den seçilmiş oyuncakların yer aldığı müze, pazartesi günleri hariç her gün saat 09. 30 ile 18. 30 arasında ziyaretçilerini bekliyor.

84 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 87: Antalya Dergisi

the characteristics of the era along with statuettes of Elvis Presley, Cher, presidents of the United States and figurines from movies such as Casablanca, Gone With the Wind and King Kong. In the museum where you can see the first Mickey Mouse toys that were built in the 1930’s, you can walk from the Stone Age to the Space Age.

Children mostly prefer to have their picture taken with Cinderella and the Smurfs. The toys in the museum are not displayed in glass cases but within a realistic environ-ment according to a specific scenario.

Let their imaginations run wild

Sunay Akın who says, “A so-ciety that belittles toys can’t have a future. In developed countries, parents buy kids toys so that they have bigger dreams. In underdeveloped countries however, toys are given to children so that they can pass the time!” was first interested in toys after visiting the toy museum in Nurn-berg, Germany. He was so impressed with this museum that the toy horse he bought from an antique dealer in Berlin became his first piece for his own museum.

He established his museum with the toys he collected from auctions and antique dealers from all around the world. The toy museum in Antalya was adorned by pieces Sunay Akın specially picked for the space.

10 thousand people visited the museum in its first two weeks. The fact that there haven’t been any advertise-ments suggests that they are on the right track.

The museum, besides being a place to see toys, will function as a cultural and educational center where workshops for children and women, art shows and seminars will be organized. The museum which has a study hall for these activities also has a 500 capacity amphitheatre.

The museum, which is an important part of Director Akaydın’s plan to keep tour-ism alive all year round, will also bring diversity to Antalya, the tourism capitol of Turkey. Foreign guests who visit the museum will be excited to see toys from their childhood in a museum far away from their homelands.

The first toys in history belonged to Egyptian kids

According to archeological finds, the first known toys in history belong to the Egyp-tians. Egyptians kids played with toy horses in 5th century B.C. and with marbles and spinners in 2nd century B.C. The mass production of toys started in the 18th century and the industrial revolution in the beginning of the 1900’s took effect on the global toy market. You can also see the toys that were produced after this revolution in the Antalya Toy Museum. Besides those, there are toys that have been the favorites of Turkish kids up until the 1980’s manufac-tured in Anatolia.The museum which attracts kids at heart along with children promises a magical journey to the past. The fact that the museum is located in the birth city of Santa Claus gives it a whole other meaning.

The museum which features toys from all around the world is open every day except Monday from 09.30 to 18.30.

85ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 88: Antalya Dergisi

Beldibi’nden Adrasan’a,bölgenin dinamosu:Güney Antalya Turizm Altyapı Birliği (GATAB), 5 belediye ve 4 köyde faaliyet gösteriyor, sivil toplum örgütlerinin tanıtım için ürettiği projelere finans desteği sağlıyor.

The Southern Antalya Tourism Infrastructure Association (GATAB) is active in 5 resort towns and 4 villages and gives financial support to the PR projects of nongovernmental organizations.

From Beldibi to Adrasan, the dynamo of the region: GATAB

GATAB

Röportaj / Interview

Yazı ve Fotoğraflar/ Article and Photographs: Hamit Seçil

86 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 89: Antalya Dergisi

Antalya’da Beldibi’nden Adrasan’a, 5 belediye ve 4 köyde faaliyet göstererek, turizmin dinamosu görevini üstlenen bir birlik var: Güney Antalya Turizm Altyapı Birliği (GATAB)… Turizmin bölgede gelişmesi için hizmetin tek elden ortak olarak yapılmasını hedefleyen birlik, sivil toplum örgütlerinin tanıtım için ürettiği projelere finans desteği sağ-lıyor.

GATAB’ın yanı sıra Tekirova Belediyesinin başkanlığını yürüten Yusuf Üras’la birli-ğin çalışmaları ve turizmi ele aldık. İlk görevlerinin turizmi geliştirmek olduğunu, bunun için hizmetin tek elden ortak olarak yapılması gerektiğini söyleyen Üras, ‘’Öncelikli hedefimiz sezonu uzatmak. Altyapıyı kurmadan 12 ay tu-rizm yapmak imkânsız’’ diyor. Üras, alternatif turizm seçe-neklerini etkili bir tanıtımla ön plana çıkarmayı planladıklarını da belirtiyor.

GATAB nasıl bir örgütlen-medir?Güney Antalya Turizm Altyapı Birliği (GATAB), Güney An-talya Turizm projesini devamı olarak kurulmuş olup, 1989’da hizmete başlamıştır. Fakat 2006 yılına kadar sadece altyapı hizmetlerinin işletme-sini yürütmüş olan GATAB, 2006 yılından sonra altyapının yanı sıra turizmi geliştirme çalışmalarına da hız vermiş-tir. GATAB’ın birinci görevi, turizmi geliştirmektir. Turizmin bölgede gelişmesi için hizme-tin tek elden ortak olarak yapıl-ması gerektiğini düşünüyorum. Tanıtım, altyapı, çevre gibi… Örneğin, bir bölgenin deniz deşarjı olmadığı zaman hemen komşu sahili kirletecektir. Bu noktada altyapı hizmetleri tek elden yürütülmelidir.

Bölgede sezon süreniz ne kadar?Eğer doğa sporlarını öne

çıkartabilirsek sezonu uza-tabiliriz. Devlet politikası, yatırımcıların ve acentelerin politikaları burada çok önemli. Bugün İran’dan turist gelebili-yorsa bu, sezonun uzamasına katkı demektir. Çünkü Nevruz bayramının Mart ayında olması sezonu uzatıyor. Bu noktada tanıtıma ağırlık verilebilir. Likya Yolu’nda doğa sporlarıyla ilgili bir düzenleme yapacağız. Doğa Olimpiyatları bunun için bir başlangıç olacak. Bu olimpiyatlar iyi bir tanıtım olacak. Şimdi bunun hazırlığı içerisindeyiz. Yollar ve hari-talar oluşturuluyor. Olimpiyat meşalesinin buradan çıktığı söyleniyor. Biz bunun tanıtımı-nı başlatacağız. Malzememiz o kadar fazla ki. Bu potansi-yeli tüm kurum ve kuruluşlarla ortaklaşa düzenlemeliyiz.

Turizmin 12 aya yayılması için GATAB ne tür destekler vermektedir?Turizmin bölgede 12 aya yayıl-ması için bölgedeki otellerin su tüketiminde belli bir oranda in-dirime gittik. Bu uygulamamız diğer kurumlara örnek teşkil edecektir. Geçtiğimiz kış açık otellerden, onları desteklemek için 1,5 milyar lira su parası almadık. Bizim buradaki so-rumluluğumuz turizmi geliştir-mek ve örnek olmaktır. Biz kar amacı gütmeyen bir kurumuz. Birleştirici bir rol üstleniyoruz. Alternatif turizm işletmelerin-den Ekopark tam anlamıyla değerlendirilmiş değil.

Tahtalı Dağı sadece bir seyir terası olarak değerlendirilmiş. Tüm alternatifleri birbirleriyle paralel bir şekilde işlevleşti-rip, turizm sezonunu bölgede uzatmayı planlıyoruz. Su altı sporlarına önem veriyoruz. Geçtiğimiz dönemde bir gemi batırmıştık, önümüzdeki süreçte bir de uçak batırma-yı planlıyoruz. Sezonu nasıl uzatabiliriz, ona bakmalıyız. Öncelikli hedefimiz sezonu

There is an association that is active in 5 resort towns and 4 villages from Beldibi to Adrasan, it is the tourism dynamo of the region and it is called GATAB, The Southern Antalya Tourism Infrastructure Association. The association which aims to unite services for the betterment of tourism in the region gives finan-cial support to the PR projects of nongovernmental organizations. We talked to the president of GATAB, Yusuf Üras, who is also the chief magistrate of Tekirova, about the operations of the association and tourism in the region. Üras, who says that their primary mission is to improve tourism and that they aim to unite services adds, ‘’our target is to extend the season first. It’s impossible to do 12 months of tourism without establishing the infrastructure.’’ Üras also says that they aim to bring alterna-tive tourism options to the foreground through effective PR works.

What type of organization is GATAB?The Southern Antalya Tourism Infrastructure Association (GA-TAB) was established in 1989 as an extension of the Southern Antalya Tourism project. GATAB, which oversaw the manage-ment of infrastructure services until 2006, also started working on the betterment of tourism after 2006. The primary task of GATAB is the development of tourism. I believe that in order to do that, services must come from one united source; like PR, infrastructure, the environ-ment… For example if a region doesn’t have sea discharge, the neighboring shore will get dirty. That’s why infrastructure ser-vices must be executed through a single source.

How long does the season last in the region?If we can highlight nature sports

we can expand the season. State policies and the policies of investors and agencies are very important at his point. Today, if we see tourists from Iran this helps the extension of the season. Because the Nowruz holiday is in March, this extends the season. We can increase PR works on this subject. We are going to reorganize the Lycia Road to better suit nature sports. The Nature Olympics will be the first step of this project.

These Olympics will be a great advertisement. Now we are working on this. We are preparing routes and maps. It is believed that the Olympic torch was born here. We will start advertising that. We have so much to work with. We must work together to organize all this potential with other establish-ments.

What is GATAB doing for the expansion of tourism to 12 months? In order to expand tourism to 12 months in the area we made a certain deduction on water fees that hotels use in the region. This application will set an ex-ample for other establishments. Last winter we didn’t charge 1, 5 billion Turkish Liras of water fees from hotels to support them. Our responsibility here is to develop tourism and set an example. We are not looking to make a profit. We have a “unit-ing” role. Eco Park, one of the alternative tourism facilities, is still not fully operational. We aim to expand the season by utilizing all alternatives at the same time. We care deeply about under-water sports. Last season we sank a ship and this year we’re looking to do the same with an airplane. We need to find ways to extend the season. This is our primary goal. It’s impossible to do 12 months of tourism with-out establishing the necessary infrastructure.

87ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 90: Antalya Dergisi

uzatmak. Altyapıyı kurmadan 12 ay turizm yapmak imkânsız.

Tanıtım noktasında GATAB’ın misyonu nedir? Bölgedeki sivil toplum örgüt-leri turizm tanıtımı için projeler üretiyor, biz de finansmanını sağlıyoruz. Çünkü tanıtım sadece turizmcinin görevi olmamalı. Bölgede yaşayan esnaf da buna katkı sağlamalı-dır. Bölgenin gelişmesi için sa-dece tanıtım yetmiyor. Gelen turistin güvenliğini sağlamak, altyapı hizmetlerini eksiksiz yerine getirmek gerekiyor. Turizmde güvenlik çok şeyin önünde geliyor. Bu bağlam-da yakın geçmişte MOBESE sistemini Kemer’de devreye soktuk. Bu işleri belediyeler, sivil toplum örgütleri ile ortak-laşa yapıyoruz.

Bölgede spesifik bir turizm modeli sunacak mısınız?GATAB bünyesinde turizm ko-misyonu birimi oluşturduk. Bu birim bu sezonla birlikte daha etkili çalışmaya başlayacak. Otelcilerimizin fikirleriyle daha spesifik konulara yönelmeyi düşünüyoruz. Bizim kaynak sorunumuz yok. Bizim bölge-mizde deniz, güneş ve kumun dışında tarihimiz, doğamız var. Bunları da öne çıkarma-ya çalışacağız. Ekim ayında Doğa Olimpiyatları GATAB’ın desteği ile gerçekleşecek. Bu ay yamaç paraşütümüz baş-ladı. Şu anda çalışma yöntemi belirleme aşamasındayız.

Birleşme gibi bir talep var mı bölgede?Doğru bir proje olursa herkes yer almak ister. Bizim bu an-lamda bir sıkıntımız olacağını düşünmüyorum. Zamanla sağ-lanacaktır bu birleşme. Bizim misyonumuz herkesi bir araya getirmektir.

Bölgenizi kim, neden seçi-yor?GATAB olarak Beldibi’nden Adrasan’a kadar hizmet veri-

yoruz. Bölgemizde, denizinin temizliğinden doğanın sun-duğu imkâna, tesis kalitesin-den tarihi dokuya memnu-niyet hat safhada. Eğlence ve aktiviteler konusunda eksikler olduğu söyleniyor. Bunları geçmişte yapılan anketlerle belirledik. Biz bölgemizin doğa ve tarihini öne çıkarmak için çalışma yapmalıyız. Kemer bölgesi şu an itibariyle Rusya ve Bağımsız Devletler Toplu-luğu vatandaşlarının tercih ettiği bir destinasyon olarak bilinse de son dönemde Av-rupa ülkelerinden de yapılan çalışmalarla turist gelmeye başladı. Çalışmalara bu yön-de ağırlık vereceğiz.

What is GATAB’s mission when it comes to advertising? The nongovernmental organi-zations in the region prepare projects for advertising and we supply financing because advertising shouldn’t just be the responsibility of touristic facilities. The tradesmen in the region should also do their part. Advertising alone is not for the development of the region. We need to establish a trust with the visitors and prefect our infra-structure services. Safety, when it comes to tourism, is more important than most things. We put the MOBESE camera system to use in Kemer. We do these kinds of things jointly with

municipalities and nongovern-mental organizations.

Are you going to introduce a specific tourism model in the region? We formed a tourism com-mission within the structure of GATAB. This unit will start work-ing more effectively this season. We are thinking about focusing on specific topics with the ideas from hotels. We have many themes we can work with. We have history and nature along with the sea, sun and sand. We will try to highlight these aspects as well. The Nature Olympics in October will be organized with the sponsorship of GATAB. We are working on establishing a work order at the moment.

Is there demand for a union in the region? If there’s a good project on the table everyone wants to be a part of it. I don’t think we’re go-ing to have any problems in this regard. I believe that a union will form in time. Our mission is to unite everybody.

Who chooses your area and why?As GATAB we are active from Beldibi to Adrasan. The clear sea, opportunities that the nature provides, quality ac-commodations and historical structure in our region is very popular among guests. We know that there are negations when it comes to entertainment and activities. We know these from the surveys that have been conducted in the past. We need to work to highlight the nature and history of our region. Even though Kemer is known to be frequented by tourists from Russia and The Commonwealth of Independent States, tourist from European countries have started coming to the region after effective PR works. We will focus our efforts in this regard.

88 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 91: Antalya Dergisi

89ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 92: Antalya Dergisi

Batı Toroslarda cennetten bir bahçe

Batıya, Kıyı Sıradağları’na bakıldığında doğal güzellikler insanı hayal alemine sürükler. Ama bu güzelliklerle yetinir de Antalya’dan ayrılırsanız, aldanırsınız. Asıl doğal güzellikler kıyı gerisinde, buraların ardına gizlenmiş yerlerdedir. Akdağlar’dadır, Dibek ormanlarındadır, Alakır Vadisi’ndedir.

Söğütcuması Yaylası

Yaylalar / Plateaus

90 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 93: Antalya Dergisi

When looking to the west, towards Kıyı Mountain range, scenic beauties whisk you off to dreamlands. But if you are content just with these beauties and leave Antalya without seeing

anything else, you will regret it. The real natural treasures are behind the shores hidden in places you never think to look. They are in Akdağlar, in the Dibek forests, in Alakır Valley.

A heavenly garden in the West Taurus Mountains: Söğütcuması Plateau

Antalya şehrinden batıya Kıyı Sıradağları’na bakıldığında, doğal güzellikleri insanı bü-yüler, hayal âlemine sürükler. Ancak bu güzellikler, Batı Toroslar olarak adlandırılan dağlık sahanın şehirden görülebilen ilk kuşağıdır. Tu-ristler bu güzelliklerle yetinir, Antalya’dan ayrılırsa, aldanır. Asıl doğal güzellikler kıyı ge-risinde, buraların ardına giz-lenmiş yerlerdir. Akdağlar’dır, Dibek ormanlarıdır, Alakır Vadisi’dir. Bunlar adeta kıyı gerisinde saklı cennet bah-çeleridir. İşte bunlardan bir tanesi, Batı Toroslar’ın cennet köşelerinden, Kıyı Sıradağları ile hemen gerisindeki dağlık silsilenin içersinde yer alan, Alakır Çayı Vadisi’nin doğu yamaçlarına kurulmuş Söğüt-cuması Yaylası’dır.

Torosların en güzel yayla-larından olan Söğütcuması, Kumluca’nın kuzeyinde, Katrandağı (1350 metre) üzerinde yer alır. Kumluca ilçe sınırları içerisinde bulunan yayla, Antalya şehir merkezi ile Kumluca ilçe merkezine 52, Kemer’e ise sadece 28

When looking to the west from the city of Antalya, scenic beauties captivate you and whisk you off to dreamlands. But these natural beauties are the first wave of wonderments visible to the eye in the mountainous region known as the West

Taurus. If tourists only care to visit these areas they will be missing a whole lot. The real natural treasures are behind the shores hidden in secret places. They are in Akdağlar, in the Dibek forests, in Alakır Valley. They are almost heav-enly gardens hidden behind

the shore. One of them is the Söğütcuması Plateau which has been established on the eastern hillsides of the Alakır river Valley.

Söğütcuması, which is one of the most beautiful plateaus of the Taurus region, is located

91ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 94: Antalya Dergisi

kilometre uzaklıkta ve Güney Antalya Turizm Gelişim Bölgesi’nin hemen yanı başın-dadır. Aynı zamanda Kuzca köyünün de bir mahallesidir. Yayla, yaz aylarında özel-likle Kemerlilerden oldukça rağbet görür. Bunun yanında Göynük, Beldibi, Kumluca ve Antalya’dan da gelenler olur. Yaz dönemi, günübirlikçi ve hafta sonu tatilcilerle birlikte yaylada nüfus, bazı günlerde 3 bin 500 kişiye kadar ulaşır. Söğütcuması’nda kalış süre-sini, büyük oranda okulların kapanış ve açılış tarihleri be-lirler. Yayla sakinlerinin büyük çoğunluğu kış aylarında sahil-deki konutlarına iner. Ayrıca yayladaki nüfusun bir kısmı da Alakır Vadisi’ne doğru, Keles ve Çulha mahallelerine göçer. Yaylada bu dönemde ancak 6-7 hane kalır.

Büyük PazarSöğütcuması Yaylası’nın suyu bereketlidir. Sayfiye amaçlı kullanılan yaylada, fırın, kır restoranı, lokanta, bakkal, kahvehane, demirci, marangoz ve cami bulunur.

Cuma günleri kurulan ve her türlü ürünün satıldığı büyük pazara, çevre köy ve kasa-balardan da gelenler olur. Yayla, yaz mevsimi boyunca ve özellikle pazarın kuruldu-ğu cuma günleri bir kasaba görünümü kazanır. Buradaki dükkânlarda her türlü yiyecek ve giyecek eşyası yanın-da köylünün el sanatlarını sergilediği alanlar da görülür. Söğütcuması’nda, Gelenek-sel Yağlı Pehlivan Güreşle-rinin yapıldığı günler ise bir karnaval havasında geçer. Her yıl ağustos ayının ikinci pazarı olan güreşler, son yıl-larda ne yazık ki yapılmıyor.

Kalabalık bir nüfusu ken-disine çeken Söğütcuması Yaylası, zamanla çevre köyler (Gölcük, Büyükalan, Hisar-çandırı gibi) için bir alış veriş merkezi konumuna geldi. Son on yılda birçok dükkân ve lokanta açıldı, bir restoran yapıldı, tek katlı binaların yanında iki katlı, hatta üç katlı binalar yükseldi. Binaların hepsinde elektrik, su ve tele-fon imkanı mevcut.

Safari turlarıYaz aylarında yay-la, safari turları için önemli bir güzergâhtır. Kemer’den başlayan turlar, Söğütcuması’ndan geçer ve Büyükalan köyüne (Karaa-ğaç mevki) kadar devam eder. Dönüşte, Karaağaç’tan güneye, Alakır Çayı boyunca bir süre ilerledikten sonra Kuzca köyü Sinit mevkisin-den tekrar Söğütcuması’na ulaşılır ve Kesme boğazından Kemer’e dönülür. Bu turlar günü birliktir. Söğütcuması ve yakın çevresinde kırsal turizm olanakları çok fazladır. Asfalt bir yolla ulaşılabilen yaylada, kamp kurulabilecek, piknik yapılabilecek birçok alanın varlığı yanında, doğa yürüyü-şü meraklıları için de alterna-tifler mevcuttur. Katrandağı, Sedir Ağacı

92 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 95: Antalya Dergisi

to the east of Kumluca, on top of Mount Katrandağı (1350 meters.). The plateau which is situated within the borders of Kumluca borough is 52 kilometers from the city center of Antalya and Kumluca, only 28 kilometers from Kemer and right next to Southern Antalya Tourism De-velopment Region. It is also a district in the village if Kuzca. It is especially frequented by the citizens of Kemer in summertime. Besides that, people from Göynük, Beldibi, Kumluca and Antalya come to the area. During summer, the population of the plateau sometimes reaches 3500 with people who have come for the day or weekend. The stay in Söğütcuması is mainly decided by the opening and closing of the schools. The majority of the citizens of the plateau retreat to their houses on the shore during winter-time. In addition, some of the population of the plateau chooses to immigrate to-wards Alakır valley, to districts such as Keles and Çulha. Only 6-7 families stay in the plateau during this time.

Big BazaarThe water of Söğütcuması Plateau is very copious. There’s a bakery, country inn, restaurant, grocery store, coffee house, blacksmith, carpenter and a mosque in the plateau which is occupied as a summer resort. The big bazaar which is set up on Fridays and that has all kinds of products is also visited by people from neighboring vil-lages and towns. The plateau resembles a town during summer and especially on Fridays, thanks to the bazaar. Besides food and clothing, handcrafted artworks dis-played by the locals are sold at the bazaar. The traditional oil wrestling matches in the

plateau are big festivities. The matches which were held every year during the second Sunday of August are unfortu-nately no longer organized. In time, the plateau which al-ways attracted a lot of people became a shopping center for neighboring villages such as Gölcük, Büyükalan, and Hisarçandırı. Many shops and country inns were opened, a restaurant was built and two-three storey buildings were built near single storey houses in the past 10 years. All of these buildings have electricity, water and phone services.

Safari toursDuring the summer, the pla-teau is a major area for safari tours. The tours that star from Kemer go through the plateau and ends at Büyükalan vil-lage. On the return trip, the tour goes towards the south of Karaağaç and reaches the plateau again after going along Alakır River and ending in Kemer through the Kesme

93ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 96: Antalya Dergisi

Strait. These are daily tours.

There are plenty of rustic tourism opportunities in Söğütcuması and its sur-roundings. There are many camping and picnicking areas in the plateau which is reached via an asphalt road along with walking tracks for those who enjoy being one with nature. Katrandağı, with its fresh air and undisturbed nature, is an excellent spot for hunting, shooting, nature walks and bicycle tours. The cedar forests near Alakır River and in Çulha, Karasini, Burtu, Aslanlı and Söğütcuması are ideal for campers. The guests can visit the flora and fauna within their own habitat. The fact that there are villages and towns near these areas is a big advantage when it comes to acquiring basic needs. You can stay at a nearby district, meet the locals and sample local delicacies. For those who want to es-cape the stress of city life… The plateau which presents variety and diversity with its natural structure and human characteristics is the ideal spot for those who want to escape the stress of city life. The geography is very gener-ous to those who are interest-

ed in various types of plants. Natural plant formations con-sist of old plants because of the topography and elevation. Kızılçam (Pinus brutia) up to 200 thousand meters and Ce-dar up to 1.000–1.400 meters is abundant. Karaçam (Pinus nigra) along with kızılçam at 1.000 meters and alone at 1.400 meters is widely seen. Fir and juniper can be seen in heights between 1.400–1.700 meters. Fir is seen mixed in with Pinus nigra, juniper and cedar. Cedar is seen alone in Katrandağı.

Although Söğütcuması is close to big tourism centers its traditional cultural structure is unchanged. Agriculture which is undertaken with-out the use of medicine and artificial fertilizers, cattle, sheep and goat fattening, hot blacksmithing (especially the excellent knives that are being built), production of a traditional Turkish instru-ment called “kabak kemane” , and wood carving generate a huge potential for rustic tourism in the plateau. The warm welcome given to the tourist during safari tours is the indication that the people of the plateau feel positively about tourism.

temiz havası ve bozulmamış doğası ile avcılık, atıcılık, doğa yürüyüşleri ve bisiklet turları için son derece elverişlidir. Alakır Çayı çevresi ile Çulha, Karasini, Burtu, Aslanlı ve Sö-ğütcuması’ndaki sedir orman-ları, kampçılar için oldukça ilgi çekicidir. Ziyaretçiler flora veya faunayı kendi habitatla-rında ziyaret edilebilirler. Bu alanların yakın çevresinde yer-leşim birimlerinin olması, temel gereksinimlerin karşılanması için avantaj sağlamaktadır. Her bir mahallede konakla-yarak yöre insanının gelenek ve görenekleri ile tanışılabilir, yöre mutfağının lezzetinden tadılabilir.

Kent yaşamının stresinden kurtulmak isteyenlere…Doğal yapısı ve beşerî özel-likleri ile farklılık ve çeşitlilik arz eden yayla, kent yaşa-mının stresinden kurtulmak isteyenler için son derece çekici olanaklar sunar. Bitki türü zenginliği ve çeşitliliği açısından ilgi duyanlara, coğrafya oldukça cömert davranır. Topografya ve yükseltinin elverişli olması se-bebiyle doğal bitki örtüsü çok yıllık bitkilerden oluşur. Bin 200 metreye kadar kızılçam (Pinus brutia), 1.000–1.400 metreler arası sedir (Cedrus

libani) ve kızılçam, esası teş-kil eder. Karaçam (Pinus nig-ra) 1.000 metreden itibaren kızılçamla birlikte, 1.400 met-rede ise yalnız olarak geniş yaylım gösterir. 1.400–1.700 metreler arasındaki yükseklik-lerde köknar ve ardıç yer alır. Köknar; karaçam, sedir ve ardıçla karışık olarak bulunur. Katrandağı’nda sedir, saf birlikler oluşturur.Diğer taraftan Söğütcuması, büyük turizm merkezlerine bu kadar yakın bir konumda bu-lunmasına rağmen gelenek-sel kültürel dokusunun bozul-madığı yerleşim birimlerinden biridir. Yaylada, ilaç ve suni gübre kullanılmadan yapılan tarım ve bunun yanında kü-çükbaş ve büyükbaş hayvan besiciliği, sıcak demircilik (özellikle çok beğenilen, fakat ünü Antalya sınırları dışına taşamayan bıçakları), kabak kemane yapımı (Kuzca’da yapılabilen ve çoğu köy halkı tarafından çalınabilen, Teke yöresinin düğünlerinin değişmez çalgısı), ağaç işle-meciliği (tahta kaşık ve çeşitli süs eşyaları) kırsal turizm için büyük bir potansiyel oluştu-rur. Haftada bir iki kez gelen turistlere (safari turları ile) gösterilen yakın ilgi ise, hal-kın turizme olumlu bakışının göstergesidir.

94 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 97: Antalya Dergisi

95ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 98: Antalya Dergisi

Mavi Yaşam / Blue Life

Kemer’in turkuaz sularında Yeşile çalan açık mavi denizi, flora ve faunası, bir çoğuna sadece tekneyle ulaşılabilen koylarıyla mükemmel bir dalış ve eğitim olanağı verir Kemer.

In the turquoise waters of Kemer With its green-blue open waters, flora and fauna and many bays that can

only be accessed by boat, Kemer is a perfect spot for diving and training.

Yazı ve Fotoğraf/ Words and Photograph: Ferit Altürk (Alanya Kaymakamlığı Yazı İşleri Müdürü/ Alanya Administrative District –Desk editor)– Ahmet Şen

96 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 99: Antalya Dergisi

With its flexible shore struc-ture, amphorae from antique ages, sunken ships, reefs and caves, Kemer is one of the most important diving centers in the southern part of Antalya. The most “blue flagged” beaches, which indicate the cleanliness of the beach, are in Antalya and mainly in Kemer. With its green-blue open waters, flora and fauna and many bays that can only be accessed by boat, the Kemer region is a perfect spot for diving and training. Some types of fish that can be seen in the Red Sea region can also be found in Kemer which has a rich source of Mediterranean wild life. Water temperature for the month of January is 19 degrees centi-grade and 30 for August. Paris, which lies 31 meters below the surface off the shore of Türkiz Kemer Marina, is one of the most important

sunken ships in the region. In the 3 Island Area, which is a rich diving point, you can come across giant stingrays, morays, crayfish, tuna and barracuda packs at certain times of the year and even Mediterranean monk seals which are facing extinction.

Aquarium BayAquarium Bay is one of the most beautiful diving points around Kemer. The only way to get to the bay which is 18 minutes from the Kemer Marina is by sea. There is also a pebble beach in the bay which is surrounded by steep hills and pine trees. There are many fish and sea creatures in the bay which is suitable even for shallow sea diving because of its beach and the fact that it is sheltered from wind and waves. You can en-counter many different fish in-cluding mullet, bogue, bream, gray mullet, chromis chromis,

Kemer, değişken kıyı yapısı, antik çağlardan anforaları, gemi batıkları, resif ve mağa-raları ile Antalya’nın güneyin-deki en önemli dalış merkez-lerinden biridir. Türkiye’de en fazla mavi bayrak, Antalya’da ve en önemlisi Kemer’de bulunmaktadır. Kemer böl-gesi, berrak turkuaz rengi denizi, flora ve faunası ve bir çoğuna sadece denizden tekneyle ulaşılabilen koylarıy-la mükemmel dalış ve eğitim olanakları sunmaktadır.Zengin bir Akdeniz can-lı topluluğuna sahip olan Kemer’de, aynı zamanda Kızıldeniz’e ait balık türlerine de rastlanmaktadır. Su sıcak-lığı ocak ayı için 19, ağustos-ta ise 30 derecedirTürkiz Kemer Marina açıkla-rında 31 metre dipte yatan Paris, bölgedeki önemli batıklardan biridir. Bölgenin zengin bir dalış noktası olan 3 Adalar’da iri vatozlara, müren balıklarına, karavidalara, yılın belirli zamanlarında orkinos ve barakuda sürülerine ve hatta nesli tükenmekte olan Akdeniz foklarına da rastlan-maktadır.

Akvaryum KoyuKemer civarındaki en güzel dalış noktalarından biridir. Kemer Yat Limanı’na 18 daki-ka mesafede olan Akvaryum Koyu’na ulaşım, sadece de-nizden sağlanmaktadır. Sarp kayalar ve çam ağaçlarıyla çevrili olan koyda, doğayla iç içe hoş vakit geçirme olanağı veren çakıl plaj da bulun-maktadır. Rüzgâr ve dalgaya karşı korunaklı ve plajından dolayı istenen her türlü sığlık-ta dalışa başlamaya elverişli olan bu koyda, birçok türden balık ve sualtı canlısına rastlanmaktadır. Tekir, kupes, karagöz, kefal, sargoz, pa-paz, sarpa, günbalığı, orfoz, ahtapot, denizkestanesi, denizyıldızı, bazen baraku-da, kalamar ve vatoz bunlar

arasında sayılabilir. Koyun en derin yeri 12 metredir. Renkli sünger ve mercanlarla kaplı büyük kayalar arasında balıklarla birlikte dolaşmak ve bu canlıları elden beslemek, tarifi yaşanmadıkça anlaşıl-maz keyif verir. Kiriş Mağara KoyuRüzgâr ve dalgaya karşı korunaklı olan bu koy, Kemer Yat Limanı’ndan dalış tek-nesiyle 15 dakika mesafedir. Koyun sığ başlaması ve uzantısının 18 metreye varan derinliğe sahip olması, hem yeni başlayan hem de sertifi-kalı dalgıçlar için çok uygun bir dalış noktası oluşturur. Sarp kayalarla çevrili bu koy, ismini, dışarıdan da kolayca görülen, içi yarı hava, yarı suyla dolu 2 küçük mağara-dan alır. Sualtında görülmeye değer küçük mağaraların ve tünellerin bulunması, en önemlisi bu koydan Kabarcık Mağarası’na rahatlıkla ulaşı-labilmesi bir diğer özelliğini

97ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 100: Antalya Dergisi

oluşturur. Sualtının yer yer kaya, taş, çakıl ve kumdan meydana geldiği Kiriş Mağa-ra Koyu’nda, sargoz, kara-göz, papaz, kefal, günbalığı, sokar, kayabalığı, kertenkele balığı, müren, orfoz, kupes, barbunya, tekir gibi çok çeşit-li balık türlerine ve yengeç, denizyıldızı, denizkestanesi, karides, mürekkepbalığı, ahtapot gibi deniz canlılarına rastlanır. Balıkların bitmek bilmez bir iştahla dalgıçlar

tarafından sunulan ekmek parçalarını kabul etmeleri, fotoğraf karelerine ilginç ve doğal görüntülerle yansır. Dalmayanlar için de koyu çevreleyen sarp kayalardaki yaban keçilerinin amaçsızca gezintilerini izlemek heyecan vericidir.

Fener (Tünel)Her seviyeden dalgıçlara uy-gun olan güzel bir dalış nok-tasıdır. Kemer Yat Limanı’na

boops salpa, ornate wrasse, grouper, octopus, sea urchin, starfish, sometimes barra-cuda, squid and stingray. The deepest part of the bay is 12 meters. It is a great pleasure to swim with the fish around big rocks covered by colorful sponges and corals and feed them with your own hands. Kiriş Cave BayThe bay which is sheltered from wind and waves is 15 minutes away from Kemer Marina by a diving boat. Be-cause the bay starts shallow and ends up being 18 meters deep, it is ideal for both beginners and expert divers. The bay which is surrounded by steep rocks takes its name from 2 little caves that can easily be seen from the outside, half filled with air and half filled with water. Another important characteristic of the bay is that it has little underwater caves and tun-nels worth seeing and that it provides an easy passage to

Kabarcık Cave. You can see many different sea creatures in the Kiriş Cave Bay that is made up of rocks, stones, pebbles and sand under the water, such as White Sea bream, black bream, chromis chromis, gray mullet, ornate wrasse, sand goby, lizard fish, moray, grouper, boops boops, mullus barbutus, red mullet, crab, starfish, sea urchin, shrimp, cuttlefish and octopus. The acceptance of bread pieces by hungry fish thrown to them by divers makes for a great scene to be photographed. Watching the aimlessly wondering goats on steep rocks is an amazing pastime for those who don’t enjoy diving.

Beacon (Tunnel)The beacon tunnel is a beau-tiful diving spot for diver of all stages. It is only 8 minutes from the Kemer Marina and is easily visible from the port. There are tunnels and rock formations of all sizes be-

Zengin bir Akdeniz canlı topluluğuna sahip olan Kemer bölgesinde, Kızıldeniz’e ait balık türlerine de rastlanır.

Some types of fish that can be seen in the Red Sea region can also be found in Kemer which has a rich source of Mediterranean wild life.

98 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 101: Antalya Dergisi

sadece 8 dakika mesafededir ve limandan kolaylıkla görüle-bilmektedir. Bölgenin kayalık olması itibarıyla birçok irili ufaklı tünel ve kaya oluşum-larına rastlanır. Bu dalış noktasına adını, L-Resifi ve tünel verir. Resif su yüzeyi-nin 3 metre altından başlar, 18 metreye kadar devam eder. Resifin başladığı yerde derinliği 9 metre ve uzunluğu 5 metre olan geniş bir tünel bulunur. Üzerinde barındırdığı onlarca deniz canlısıyla birlik-te tüneli, dakikalarca zevkle izleyebilirsiniz. Mercanlar, denizlaleri, renkli süngerler, tüplü kurtlar, istiridyeler ve tu-nikatlarla kaplı olan tünelde, mürene, ahtapota, karavida-ya, denizakrebine, yengece, denizhıyarına, deniztavşanı-na, orfoza, papazbalığına ve birçok balık türüne rastlaya-bilirsiniz.

Paris BatığıKemer Yat Limanı’ndan 7 da-kika mesafede, 21-31 metre derinlikte, tamamen kumdan oluşan deniz tabanında bir inci gibi durur Fransız batığı Paris. 1917 yılının Eylül ayında, Mustafa Ertuğrul komutasındaki küçük bir Türk askeri birliğinin Kocaburun Tepesi’nden açtığı top ateşi sonucu, sancağındaki 10 farklı noktadan yaralanma-sıyla batmıştır. Uzunluğu 65 metre, genişliği ise 14 metre-dir. Yıllardır sualtında yatan gemi, çeşitli renklerde sünger ve mercanlarla kaplıdır. Aynı zamanda müren, iskorpit, karavida, orfoz gibi birçok canlıya ev sahipliği yapmak-tadır. Zamanın teknolojisiyle buharlı olarak üretilen Paris’in enkazının tam ortasında, bü-yük bir buhar kazanına, etrafa saçılmış çok miktarda brikete rastlanır. Enkazın kıç tarafında bulunan çok miktardaki top mermilerinden de, Paris’in 1.Dünya Savaşı yıllarında aktif görev yaptığı anlaşılır. Paris

Batığı dalışı, sadece sertifikalı ve deneyimli dalgıçlar içindir. İniş ve çıkışta dalışlar, enkaza baş veya kıçtan bağlı olan kılavuz ipinden yapılır.

Pati Batığı2001 yılının soğuk ve fırtınalı 1 Ocak gecesinde bir gemi, azgın dalgalarla boğuşurken, Kemer açıklarında kayalara sürüklendi ve ortasından ikiye ayrıldı. Gürcistan ban-dıralı olduğu anlaşılan Pati adlı geminin içinde kaçak göçmenlerin bulunması, bir dramı ortaya çıkardı. Baş tarafı hemen sulara gömülen, kıç tarafı ise kıyıda kayalara oturan Pati, 2004’ün kışında da tamamen battı. 15 metre uzunluğundaki demir gemi enkazı, 5-12 metre derinlikte ve kum zemin üzerinde yatar. Tecrübeli dalgıçlara uygun bir dalış noktasıdır. Gemi-nin direkleri, zincir ve çapa gibi bazı parçaları etrafına saçılmış haldedir. 3 yıllık bir geçmişe sahip olan enkazda orfoz, müren gibi bazı balıklar

cause of the region’s rugged-ness. The name of this diving point comes from the L reef and tunnel. The reef starts 3 meters below the water surface and continues to 18 meters. There is a 9 meter deep, 5 meter wide tunnel at the start of the reef. You can watch the tunnel for hours in amazement which is home to many sea creatures. You can see many different varieties of

fish including moray, octo-pus, crayfish, sea scorpion, crab, sea cucumber, sea rabbit, grouper and chromis chromis in this tunnel which is covered in corals, sea tulips, colorful sponges, oysters and tunicates.

The Paris Sunken ShipThe French sunken ship Paris, just 7 minutes from the Kemer Marina, looks like a pearl on

99ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 102: Antalya Dergisi

yeni yeni yuvalanmaya başlamış-tır. Enkazın etrafında vatoz, deniz-yıldızı, deniztavşanı gibi canlılara ve ender olarak da ton balıkları görülebilmektedir.

Üç AdalarTekirova sahillerinde, Martı, Ma-ğara, Piknik ve Küçük Ada olarak anılan dört ada bulunur. Bunlar, dünya kriterlerine uygun nadir dalış merkezleridir ve sualtı zenginlik-lerini keşfetmek isteyenlere cazip fırsatlar yaratırlar. Buradaki dalış merkezlerine 30 dakikalık bir tekne yolculuğu ile varılabilir. Onlar-ca değişik türde deniz canlısı, görülmeye değerdir. Mercanlar, denizlaleleri, renkli süngerler, tüplü kurtlar, istiridyeler, müren, ahtapot, karavida, deniz akrebi, yengeç, denizhıyarı, deniztavşanı, orfoz, papazbalığı, işte bu deniz canlıla-rıdır. Üç Adalar’da, 17 Mayıs 2008 tarihinde batırılan Sahil Güvenlik Komutanlığı’na ait münfesih SG 120 botu, bölge dalışına ayrı bir renk katmaktadır.

the bottom of sand filled sea under a 21-31 meter depth. It was sunk by a small Turk-ish force commanded by Mustafa Ertuğrul in 1917 after sustaining terrible dam-age to the starboard. It is 65 meters in length and 15 me-ters in width. The ship which has been under water for years is covered in sponge and coral. It also hosts many sea creatures such as mo-rays, scorpion fish, crayfish and grouper. A lot of breeze blocks can be seen in the middle of the ship’s debris which was built as a steam vessel. Looking at the many grape shots at the stern of the ship, we can con-clude that Paris had served actively during WW1. Only certified and expert divers are allowed in the Paris dive. The dive is conducted with the help of a guide rope that is connected to the sunken ship’s bow and stern.

The Pati Sunken ShipOn a cold and stormy night in January 1, 2001, a ship drifted towards the rocks off the coast of Kemer while struggling with fierce waves and split in half. The fact that the Georgian flagged ship, named Pati, had been carrying illegal immigrants re-vealed a great drama. While the bow sank immediately and the stern ran on the rocks, Pati finally sank in the winter of 2004. The 15 meter long iron wreckage sits 5-12 meters deep on a sandy surface. It is an ideal diving point for expert divers. Some of its parts such as the poles, chain and anchor are scattered around the area. Some fish such as grouper and moray have just started nesting in the wreckage that is 3 years old. You can see stingrays, starfish, sea rab-bits and occasionally tuna fish around the wreckage.

Three IslandsThere are four islands named Martı (Seagull), Mağara (Cave), Piknik (Picnic) and Küçük Ada (Small Island) on the coast of Tekirova. These are rare diving centers with globally excepted criteria and create attractive opportunities for those who wish to explore underwater riches. The div-ing centers can be reached by a 30 minute boat ride. It is worth to see the many various sea creatures such as corals, sea tulips, color-ful sponges, tube worms, oysters, morays, crayfish, octopus, sea scorpions, crab, sea cucumber, sea rabbit and grouper. The abrogated SG 120 boat owned by the Turkish Coast Guard Command, which was sunken in May 17, 2008 in the Three Islands, is another great attraction in the area.

Renkli sünger ve mercanlarla

kaplı büyük kayalar arasında balıklarla birlikte

dolaşmanın ve bu canlıları elden

beslemenin de keyfini

sürebilirsiniz.

You can enjoy swimming around big rocks covered

with colorful sponges and

corals alongside fish and feed

them with your own hands.

100 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 103: Antalya Dergisi

101ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 104: Antalya Dergisi

Güncel / Actual

Tanrıların dağından Akdeniz’e atlayacaklarDünyanın ikinci uzun teleferiği olan Olympos, artık paraşüt atlayışları için de turizme katkı sunacak.

Tahtalı Dağı

102 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 105: Antalya Dergisi

Türkiye’nin en uzun, dünyanın ise ikinci uzun teleferiği olan Olympos, Kemer bölgesinde bu yıl yeni bir turizm alternatifi olanağını sunuyor. Geçen yıl 170 bin kişiyi Tahtalı Dağı’nın (Tanrıların Dağı) zirvesine çıkaran Olympos Teleferik, bu yıl 200 bin kişiyi hedef-

lerken, sadece taşımacılık değil, paraşüt hizmeti için de imkan sağlayacak. Tahtalı Dağı’ndan gerçekleştirilecek paraşüt atlayışları için de yol-cu taşıyacak olan Olympos Teleferik sayesinde bu yıl 10 bin kişinin Akdeniz semalarıy-la buluşması hedefleniyor.

Olympus, the second long-est cable car in the world, is presenting a touristic alterna-tive in the Kemer region. The Olympus cable car, which transported 170 thousand people to the peak of Mount Tahtalı (Mountain of Gods), is aiming to entertain 200 thou-

sand people. The cable car is not only available for trans-portation but it will also be the site for parachute jumping. It is estimated that the cable car will enable 10 thousand peo-ple to glide through the skies of the Mediterranean.

They will jump into the Mediterranean from the

Mountain of Gods The world’s second longest cable car, Olympus, will

now be available for parachute jumping.

103ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 106: Antalya Dergisi

12 ay uçuş yapılacak

Haziran ayının sonunda uçuş-lara başlayacaklarını belirten Olympos Teleferik Genel Mü-dürü Haydar Gümrükçü, ulus-lararası bir tanıtımla paraşüt uçuşlarını organize ettiklerini belirtti. Gümrükçü, ‘’Bu iş için 2 yıldır uğraşıyoruz. Bizim bölgemizde gerçekleştirilecek uçuşların en önemli farkı, uçuş süresi ve yüksekliğidir. Uçuş süresini artıracak fiziki koşullar da burada mükemmel” diye konuştu. Rotada ilk etapta iniş noktası olarak Tekirova’nın belirlendiğini ifade eden Güm-rükçü, 12 ay boyunca uçuş yapılabileceğini dile getirdi. Belirli normları tutturan amatör, profesyonel herkesin uçabi-leceğini bildiren Gümrükçü, “Babadağ’dan gelen profes-yonel bir ekiple sözleşmemizi yaptık. Bizim bölgemizde söz ve sorumluluk tek elde toplandığı için uçuş çok daha güvenli olacak” dedi.

Turizm çeşitliliğini artıyoruz

Son yıllarda turizm anlayışında alternatif turizme doğru bir kayış olduğunu dile getiren Gümrükçü, teleferiğin bölgede bu anlamda çeşitliliği artırdığı-nı kaydetti. Alternatif turizmde değerlerin korunduğu ve sorumluluk sahibi olunduğu sürece güzel sonuçlar alın-dığını vurgulayan Gümrükçü, “Alternatif turizmin kesinlikle olması gerektiğine inanıyorum.

Yıllardır aynı şeyleri satıyo-ruz insanlara. Deniz, kum, güneş ve antik şehirler. Fakat bunun yanında Türkiye’de ya da Antalya’da şöyle bir şey de gösteriyoruz. İsviçreli bir firma burada 25 milyon avro harcayarak bölgeye bir yatırım yapıyor. Bu, Türkiye turizmine bir güvendir” diye konuştu.

Muhteşem panorama

Mitolojik bir dağ olması nede-niyle Tanrılar Dağı’na çıkmak için gelen onlarca insan bulun-duğunu ifade eden Gümrükçü, Olympos Teleferikle zirveye çıkmanın özel bir deneyim olduğunu kaydetti. Gümrük-çü, “Bu anlatılmaz yaşanır. Örneğin aşağıda sıcaklık 45 dereceyken, zirvede 15 ile 20 arasında değişiyor. Muhte-şem bir panorama size eşlik ediyor” dedi.

12 months of flying

Haydar Gümrükçü, the admin-istrator of the Olympus cable car who points out those flights will start at the end of June added that they adver-tised the parachute jumps through international chan-nels. Gümrükçü said, ‘’We are working on this for the past two years. The most impor-tant difference of the flights conducted in our region is flight duration and altitude. Physical aspects that will en-able extended flight are per-fect in the region.” Gümrükçü who says that Tekirova will be the landing point added that parachute jumping would be available for 12 months. Gümrükçü, who also points out that every amateur or professional jumper with the appropriate credentials will be

able to fly, says: “We have a contract with a professional team from Babadağ. Jumps in our area will be much safer because delegacy and responsibility falls on one establishment.”

We are increasing diver-sity in tourism

Gümrükçü, who says that alternative tourism has be-come more popular in recent years, stated that the cable car increased the diversity of tourism in the region. Güm-rükçü, who said that posi-tive results were seen when values were kept and things were done responsibly in alternative tourism, added: “I firmly believe in the existence of alternative tourism. We have been selling the same thing for years; sea, sun and antique cities. But apart from this, we are showing new stuff in Turkey and in Antalya when it comes to tourism. For example, a Swiss com-pany is investing in the area, spending 250 million Euros. This shows the trust in Turkish tourism,”

A magnificent panorama

Gümrükçü, who points out that there are thousands of people who are waiting to climb the Mountain of Gods because of its mythologi-cal aspect, says that it is an amazing experience to reach the peak of the mountain with the Olympus cable car. Gümrükçü says, “There are no words, you have to experience this for yourself. For example, when it is 45 degrees on the ground, it is between 15 and 20 degrees at the peak. A magnificent panorama awaits you.”

Haydar GÜMRÜKÇÜ

104 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 107: Antalya Dergisi

105ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 108: Antalya Dergisi

Kanyon / Canyon

Göynük’te kanyon heyecanı

The excitement of the canyon in Göynük

Barındırdığı 36 çeşit endemik bitki türü ile cennetten parça olan Göynük Kanyonu, turizme açıldığı geçen yıl 15 bin kişiyi ağırladı.

The Göynük Canyon which is a piece of paradise with its 36 varieties of endemic plants, entertained 15 thousand people in its opening year.

Suyun bin yıllar boyunca aka-rak oluşturduğu kanyonlar, botanik zenginliği ve güzelliği ile doğa harikası alanlardır. 36 çeşit endemik bitki türünü barındıran Göynük Kanyonu da bu cennetin bir parçası-dır. Göynük Kanyonu artık sadece ‘bilenlerin’ gidebildiği

bir doğa harikası olmaktan çoktan çıktı. Geçen yıl Nisan ayında turizme açılan ve pro-fesyonel olarak hizmet veren kanyon, ilk yılında yerli ve yabancı 15 bin kişiyi ağırladı. Göynük Kanyonu, gelecek yıllarda bu rakamı günlük bin 500 kişiye ulaştırmayı

Canyons which are formed after the flowing of water for thousands of years are wondrous areas of nature with their botanical riches and beauties. The Göynük Canyon is now a place where more people know about. The canyon which was opened

for tourism last April hosted 15 thousand local and foreign visitors in its opening year. The canyon aims to increase this number to 1500 people a day in the upcoming years. As part of the eco tourism dossier, we opened our pages to this canyon in our current issue.

Fotoğraf: Eco Fun Adventure Park Arşiv Photograph: Eco Fun Adventure Park Archive

106 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 109: Antalya Dergisi

hedefliyor. Antalya Kültür ve Turizm Dergisi olarak eko tu-rizm kapsamında bu sayımızı kanyona ayırdık.

Dünyayı gezdi, Göynük’de kaldıEco Fun Adventure Park, kendisini doğa ve gezi meraklısı olarak nitelendi-ren Doğakan Ak tarafından kuruldu. Bir gezi tutkunu olarak Avrupa ve Amerika kıtalarında 20’yi aşkın ülkeyi gezen Doğakan Ak, “Göynük Kanyonu, benim doğa yü-rüyüşü için tercih ettiğim bir bölgeydi. İlk kez 7 yıl önce Göynük Kanyonu’na gelmiş-tim. Dünyada burayı ancak Orta Amerika’daki bölgelerle kıyaslayabilirim. Göynük Kanyonu, çok özel bir bölge” diye konuştu.

Doğukan Ak’ın işletme ihalesini aldığı Göynük Kanyonu’nda ilk işi temizlik oldu. Yıllarca kontrolsüz bir şekilde insanların yarar-landığı kanyonun temizliği kolay olmadı. O dönemde Göynük Kanyonu’ndan tam 8 kamyon çöp çıktı. Dev-letin ihale kapsamında bir proje hazırladığını ifade eden Doğukan Ak, “Şimdi düzenli

olarak tesisleşiyoruz. O pro-jeler kapsamında çalışmaları yapıyoruz” dedi.

Hedef günlük bin 500 kişiTesisleşme çalışmaları sürer-ken, tanıtım çalışmalarının da devam ettiğini, ilk yıl toplam 15 bin ziyaretçiye hizmet verdiklerini anlatan Doğukan Ak, gelecek yıllarda tesislerin tamamlanması ve yapılacak tanıtımla çok daha yüksek rakamlara ulaşılabileceğini söyledi. Yakın zamanda günlük bin-bin 500 kişiye hizmet verilebileceğini dile getiren Ak, “Proje kapsa-mında yapılacak yatırımlarla birlikte bu rakam yüzde 50 daha artacak. Yani 6 aylık bir sezonda yaklaşım 600 bin kişiye ulaşabiliriz” dedi.

Bireysel veya grup eğlencesiEcoFun Adventure Park ziya-retçilerine, büyüleyici doğa ortamı içerisinde, maceranın tadını çıkarma, eğlenme ve aktivitelerde bulunma im-kanı sunuyor. Bireysel veya gruplar halinde ziyaretçileri zorlayacak fiziksel aktivi-telerin tecrübesini yaşatan Eco Fun Adventure Park’ta, konuklara Trekking, Canyo-ning, Fishing, Paintball, Wall Climbing ve Zip Wire tec-rübeleri de yaşama olanağı sağlanıyor.

En geniş paintball sahasıDoğayla iç içe yapılan fizik-sel aktivitelere sıcak bakma-yan konuklar için de Eco Fun Adventure Park’ta alterna-tifler sunulmuş. Eco Fun Adventure Park, Türkiye’nin en geniş paintball sahasına sahip. Sahada 300 kişi aynı anda oynayabiliyor. Her yaş grubundan oyuncuları heye-can ve eğlenceye doyuran Paintball, Eco Fun Adventure Park’ta yepyeni bir yerleşim tekniğiyle, takımlarca kale-lerin alındığı tam bir strateji oyununa dönüştürülmüş.

He toured the world but stayed in Göynük The Eco Fun Adventure Park was established by Doğukan Ak, who describes himself as a nature and travel enthu-siast. Ak, who has travelled to over 20 countries in Europe and America said, “The Göynük Canyon was an area I preferred for nature walking. I can only compare this place to the regions in Central America. This is a very special area.”

Doğukan Ak’s first mission in the canyon when he took over the management was cleaning, but that wasn’t an easy task after people had used the area recklessly. 8 truckloads of garbage were removed from the canyon during that time. Ak, who pointed out that a project by the government, was being prepared for public bidding concerning the issue, said, “Now we are facilitating accordingly and carrying out our works in accordance with those projects”

The target: 1500 people a day Doğukan Ak who said that they were continu-ing advertisement efforts while developing the facility, pointed out that they had entertained 15 thousand people the first year and that this number would rise after the completion and efficient advertising of the facility. Ak, who said that they would entertain 1500 people a day in the near future added, “This number will increase by %50 with the investments that will be accomplished as part of the project. In other words, we can reach 600 thousand people during a 6 month season.”

Individual or group fun The Eco Fun Adventure Park provides its visitors a chance to enjoy fun activities within magnificent natural surroundings. Eco Fun Park will give visitors a chance to try physically challenging individual or group activities such as trekking, canyoning, fishing, paintball, wall climb-ing and zip wire.

The biggest paintball field There are other alternatives in The Eco Fun Adventure Park for those who don’t like physical activities. The park ahs Turkey’s biggest paint-ball field and 300 people can play paintball at the same time. Paintball, which is a fun and exciting for people of all ages, has been turned into a real strategy game at the park with unique placement techniques and castles that are conquered by teams.

65 kilometers of speed in the sky There is also a state of the art Zip Wire course at the Eco Fun Adventure Park. The course which has 4 sta-tions is the longest one of its kind in Turkey.

These stations are, in order, at 70 meters, 160 meters, 55 meters and 180 meters, The Zip Wire course which offers an adrenaline filled adventure at 40 meters above the ground and with 65 kilometers of speed an hour, is made up 3 sepa-rate cables that total to 450 meters and a suspension bridge. During this activity which is considered a safer option compared to bungee jumping, participants can record this exciting adven-ture with cameras attached to their helmets.

Doğukan Ak

107ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 110: Antalya Dergisi

The pleasure of fishing Guests who wish to spend a relaxing day at the Eco Fun Adventure Park have the chance to fish with the gear that is provided by the establishment. Their catch is served to them at the res-taurant inside the park.

Lunch at the lake An excellent lunch is served to the guests who have en-joyed a long day of adrena-line filled activities, amongst the mountains, accompa-nied by the magnificent view of the lake and a cool breeze. Guest can also en-joy smoking from the water

pipes that are located in the gazebos.

ClimbingThere is a climbing wall in the Eco Fun Adventure Park that is composed of 4 different lines in respect to the difficulty levels. Peo-ple of all ages can enjoy climbing the wall which is supervised by expert and licensed climbers. All the basic climbing techniques are taught to the guests by experts. People who wish to be trained on advanced climbing techniques can also get help from expert climbers.

Gökyüzünde 65 kilometre hızEco Fun Adventure Park’ın son teknoloji ürünü Zip Wire parkuru da bulunuyor. 4 istasyona sahip parkur, alanında Türkiye’nin en uzunu olma özelliği taşıyor.. Bu istasyonlar sırasıyla, 70 metre, 160 metre, 55 metre ve 180 metreden oluşuyor. Yerden 40 metre yükseklik-te, saatte 65 kilometre hızla adrenalin dolu bir macera sunan Zip Parkuru 120, 220 ve 110 metre olmak üzere toplamda 450 metrelik 3 ayrı kayma hattı ve bir asma köprüden meydana geliyor. Uluslararası olarak bungee jumping aktivitesine güvenli bir alternatif olarak kabul gö-ren bu aktivitede katılımcılar, isteğe bağlı olarak tedarik edilen kask kameraları ile bu nefes kesen macerayı kendi gözlerinden kayıt altına alabiliyor.

Balıkçılık keyfiEco Fun Adventure Park’ta doğa içerisinde dinlendirici bir gün geçirmek isteyen konuklar, tesis tarafından tedarik edilen olta takımları ile huzur içerisinde balık

tutma şansı da bulabiliyor. Konukların tuttukları balıklar, yemek masalarına servis de ediliyor.

Göl manzaralı öğle yemeğiAdrenalin dolu çılgın bir eğlence sunan Eco Fun Adventure Park’ta tüm etkin-liklerde yorulan ve acıkan konuklara, dağların arasında, vadiden esen serin rüzgarlar ve müthiş göl manzaraları eşliğinde harika bir öğle ye-meği de sunuluyor. Konuklar ayrıca çardaklar üzerinde nargile keyfinden de yararla-nabiliyor.

TırmanmaEcoFun Adventure Park bünyesinde, zorluk derecesi-ne göre 4 ayrı hattan oluşan tırmanma duvarı bulunuyor. Park bünyesinde konusunda uzman, lisanslı dağcı ekibi nezaretinde çocuk, büyük tüm konuklar tırmanış keyfi yaşayabiliyor. Tüm konuklara temel tırmanma teknikleri uzmanları tarafından öğreti-liyor. Arzu edenler daha ileri derecede tırmanma teknikleri konusunda da eğitim alabi-liyorlar.

108 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 111: Antalya Dergisi

109ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 112: Antalya Dergisi

Sanat / Art

Tiyatro festivali sokağa indi

Devlet Tiyatroları Antalya 2. Uluslararası Tiyatro Festivali’nde, İtalyan sanatçıların gösterisi, Cumhuriyet Meydan’ından kentin semalarını aydınlattı.

Fotoğraflar/Photographs: Devlet Tiyatroları Arşivi/From the archives of State Theatres

Antalya, masal gibi bir göste-riye ev sahibi oldu. Dünyaca ünlü İtalyan Studio Festi’nin Cumhuriyet Meydanı’nda sergilediği ‘Doğal Yapaylık’ gösterisiyle başlayan Antalya 2. Uluslararası Tiyatro Festi-vali, renkli görüntülere sahne oldu.

İtalya, Küba, Slovakya, Şili ve İsrail ile Türkiye’den İstanbul ve Ankara Devlet Tiyatro-ları gruplarından oluşan birçok sanatçıyı ağırlayan Antalya’da, festivale bu yıl da ilgi yoğundu. Organizasyon boyunca Slovakya Ulusal Tiyatrosu’nun, 3, 5 metreka-relik bir platform üzerinde sadece bedenlerini dekor olarak kullanarak sahnelediği oyunlar dikkat çekti. İsrail Cameri Tiyatrosu, Şili Cameri Tiyatrosu, İtalya Koreja Tiyat-rosu ve Küba Ecos Flamenko Dans Topluluğu; Yat Limanı Açık Hava Sahnesi, Haşim İşcan Kültür Merkezi ve Cum-

huriyet Meydanı’nda oluştu-rulan sahnelerde seyirciyle buluştu.

Meydan sahne olduAntalya’da yaşayan binler-ce vatandaşın alkışlarıyla festival, Studio Festi’nin baş döndüren gösterisiyle başla-dı. Doğada, tarihi bölgelerde,

Antalya was the host of a magical show. The 2nd Antalya International Thea-tre Festival, which began on Republic Square with “Natural Artificiality”, a show performed by Italy’s world famous troop Studio Festi, was one of the most colorful events of the season.

Participation was at an ulti-mate high during the festival in Antalya which welcomed many artists from Cuban, Slovakian, Italian, Chilean and Israeli state theatre groups along with troops from Istan-bul and Ankara state theaters. During the organization, the Slovakian National Theater at-tracted a lot of attention with their show they performed on a 3, 5 meter high plat-form, using only their bodies as stage décor. The Israeli Cameri Theatre, The Chilean Cameri Theatre, the Italian Koreja Theatre and the Cuban Ecos flamenco dance troop met with audiences at the Marina Amphitheatre, Haşim İşcan Cultural Center and Republic Square.

The square became a stage The festival began with the breathtaking show performed by Studio Festi and with the cheers of thousands of locals.

The theatre festival goes down to the street

The show of the Italian artists during the 2nd Antalya International Theatre Festival lit up the skies of the city from Republic Square.

110 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 113: Antalya Dergisi

şehrin simgesi olan alanlarda ve binalarda nefes kesen görsel performans sergileyen İtalyan sa-natçılar, Cumhuriyet Meydanı’nın tarihi dokusunu ‘Doğal Yapaylık’ gösterisi ile renklendirerek, Antal-ya semalarını aydınlattı. Gökyü-zünde sergilenen balon ve yapay gemideki “Doğal Yapaylık” adlı gösterisi, hayranlıkla izlendi.

Limanda Küba rüzgarı esti Küba Habana Compas Dance Topluluğu, festivalin ikinci gü-nünde Kaleiçi Yat Limanı’nda Küba-Afrika ritim rüzgarı estirdi. ‘‘Tutkunun Dansı’’ adlı gösteriyle sanatseverlerin karşısına çıkan Kübalı dansçılar, büyük beğeni topladı.

Slovakya’nın ödüllü oyunu ‘Balo Salonu’

Haşim İşcan Kültür Merkezi Büyük Salon’da gösterilen “Balo Salonu” oyununu çok sayıda sanatsever izledi. Slovakya’da ödül alan oyun, 1920’lerden günümüze dünyadaki tüm sosyal ve politik değişimleri bir otelin balo salonundan seyirci-ye aktardı.

Gogol’un ironisiyle, insanın kimlik arayışını hiçlik mertebesine çıkar-dığı en ünlü öykülerinden olan ‘Bir Delinin Hatıra Defteri’, Haşim İşcan Kültür Merkezi Büyük Sahne’de izleyicisiyle buluştu. Bilet satışları ilk günden tükenen oyunda Erdal Beşikçioğlu, tek kişilik perfor-mansıyla sanatseverleri büyüledi. Adım adım deliliğe giden, yaşadığı gerçeklerle baş edemeyen adamın hikayesi, izleyiciler tarafından daki-kalarca ayakta alkışlandı. Oyunda zaman zaman gülen izleyici, sa-natçının temsilin sonunda ‘Basa-cak bir noktam bile kalmadı anne’ repliğinde gözyaşlarını tutamadı. Festivalde, ’Bir Delinin Hatıra Defteri’nin yanı sıra Ankara Devlet Tiyatrosu’nun kapalı gişe oynayan “Memleketimden İnsan Manzarala-rı” ve ‘’Genç Osman” ile İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun “Temiz Ev” adlı eserler, Türkiye’den sahnele-nen oyunlar oldu.

Italian artists who perform amazing shows in nature, historic areas, city hot spots and buildings, lit up the sky on Republic Square with their show named “Natural Artificiality”. The show which included balloons and an artificial ship in the sky was watched with admiration.

Cuban influence at the marina The Cuban Ecos flamenco dance troop performed on the second day of the festival and filled the Kaleiçi yacht marina with Cuban-African rhythms. Cuban dancers who performed their piece called ‘‘The dance of passion” was a big hit with the crowd.

Slovakia’s award winning play: ‘The Ballroom’

Many art lovers watched the play “The Ballroom” that was performed on the Haşim İşcan Cultural Center Grand Hall stage. The play which was awarded in Slovakia showed the audience all the social and political changes in the world from the 1920’s to this date from the ballroom of a hotel.

Gogol on displayThe stage version of “Diary of a madman’, the famous artwork by Gogol, was performed on the Haşim İşcan Cultural Center Grand Hall stage. Erdal Beşikçioğlu mes-merized audiences in this solo play which all the tickets were sold on the first day. The play, which tells the story of a man who is on the verge of insanity and can’t cope with reality, received a standing ovation. The audience who some-times laughed during the play, couldn’t help but shed a few tears during the line “Mother, I don’t even have a dot to print’ at the end of the play. Besides the Diary of a Mad-man, popular Turkish plays such as “Memleketimden İnsan Manzaraları” and ‘’Genç Osman” by the Ankara State Theatre and “Temiz Ev” by the Istanbul State Theatre were performed during the festival.

111ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 114: Antalya Dergisi

Yazı/ Article: Öğr.Gör.Nihat Ayçeman, M.Sc./ University LecturerAkdeniz Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Y.O.Akdeniz University, Physical Education and Sports Academy

Türklerin yaşamında hamamlar, sadece bir yıkanma yeri değil, daha ötesi sağlık, sosyal ve kültürel etkinliklerin yaşandığı merkezlerdir.

İnsanlar, tarih boyunca yı-kanmayı hem dinsel, manevi, hem de bir ritüel olarak kul-lanmışlardır. Bu ritüel, fiziksel olarak da temizliğe yardım-cı olmuştur. Müslümanlar bedensel ve ruhsal arınmaya son derece önem verdikle-rinden hamamlar yapılmış ve tercih görmüştür. Bu yapılar, her dönemde toplumların dini inançları doğrultusunda mimari değişim göstermiş ve sosyal yaşantıların bir parçası olmuştur. Hamam için ‘’bedensel ve ruhsal arınma geleneği’’ tanımlamasını yap-mak, yanlış olmasa gerek.

Hamam sözcüğünün kelime anlamı, “banyo, sıcak olmak ve sıcak yer” anlamına gelir.

Anlam olarak, Türkçe, Arapça ve İbranice dillerinde benzer-lik gösterir. Ancak, hamam sadece bu sözcüklerden tü-reyen anlamla kısıtlı değildir. Türkler sayesinde, yani Türk Hamamı olgusuyla kültürel bir anlam da kazanmıştır. Kül-türel ve geleneksel gerçek-lere dayanarak tanımlamak gerekirse sadece bir yıkanma yeri değil, daha ötesi “sağlık, sosyal ve kültürel etkinlikle-rin yaşandığı merkezlerdir” diyebiliriz. Sağlık amaçlı bir yaklaşımla tanımlayacak olur-sak; “yıkanma, arınma ve şifa bulmaya mahsus yer “ olarak nitelenebilir.

Türkler, tarihi asaletleri ile temiz bir millettir. İslamiyet’i

People throughout his-tory have used bathing as a religious and spiritual ritual. This ritual has also helped physical cleanliness. Be-cause Muslims put a lot of importance on physical and spiritual cleansing a lot of Turkish baths were built and preferred. These structures have changed according to the beliefs of the society and became a part of their social lives. So it is not wrong to refer to this ritual as a “tradi-tion of physical and spiritual cleansing”

The word “hamam” means, “bath, to be hot and a hot place”. It is similar in mean-ing in Turkish, Arabic and

Hebrew. But the word has a cultural meaning thanks to the Turkish bath phenom-enon. If we had to define it according to cultural and traditional facts, it’s not just a place for cleansing but it’s a center where health, social and cultural activities take place. If we were to define it from the point of health, we could call it a place for bath-ing, purifying and healing.

Turkish people have been very clean throughout their noble history. After the introduction of Islam and especially after the conquest of Istanbul, thousands of Turkish baths were built throughout the country.

Kültür / Culture

Bedensel ve ruhsal

arınma geleneği

Türk hamam kültürü

112 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 115: Antalya Dergisi

kabul etmeleri ve İslamiyet’in temizliğe ait hükümlerini büyük bir titizlikle uygula-maları neticesinde bilhassa, İstanbul’un fethinden sonra burada ve devletin dört bir yanında binlerce hamam yapılmıştır. İslamiyet’te te-mizlik dinin temel taşlarından olduğu için hamamlar da camiler kadar büyük önem kazanmış ve çok sayıda inşa edilmiştir. 17. yüzyılda yalnız İstanbul’da 168 adet büyük çarşı hamamı vardı. Osmanlı döneminde inşa edilmiş 237 İstanbul hamamından bu gün sadece 60 adedi faaliyetini sürdürmektedir. Antalya’da ise kenti 17. yüzyılda ziyaret eden Evliya Çelebi, sur içinde ve dışında Çukur Hamam, Bü-yük Hamam, Nazır Hamamı, Paşa Hamamı, Mevlevihane Hamamı, Çavuş Hamamı, Balibey Hamamı gibi hamam-lardan bahsetmektedir.

Anaların kız beğendiği mekânlarTürk hamamlarının, temizliğin yanı sıra, eğlence, doğum ve evlilikle ilgili pek çok sosyal olaya sahne olması açısından, toplumsal yaşamda oldukça önemli bir yeri vardır. Anala-rın kız beğendiği, kadınların sohbet ettiği, yedi mahallenin dedikodusunun yapıldığı, temizlenip paklanılıp kınaların yakıldığı, şehir dedikodu-larının yanı sıra saraydan taşan, oraya gelene kadar bin bir değişikliğe uğramış havadislerin konuşulduğu bu mekânın bir diğer özelliği de,

kadınların yeni takılarını ve giyim kuşamlarını birbirleri-ne gösterme fırsatı idi. Ama zaman içinde erkekler için de çok özel günlerin kutlandığı yerler oldu. Bugün bile de-vam eden kadınlar için “gelin hamamı”, “loğusa hamamı”, “bebeğin kırk hamamı”, “adak hamamı”, “yas alma hama-mı” erkeklerde ise “damat hamamı”, “sünnet hamamı”, “asker hamamı” ve “bayram hamamı” güncelliğini korur. Anadolu’nun neresine gitse-niz, büyük şehirler dahil, bir tören olarak bunların yerine getirildiğini görürsünüz.

Because cleanliness is an essential part of the Islamic religion, Turkish baths are as important as mosques. In the 17th century, there were 168 big bazaar baths in Istanbul alone. Only 60 baths out of the 237 that were built during the Ottoman reign are still functional today. Evliya Çele-bi, who has visited Antalya in the 17th century talked about Turkish baths in the city such as the Çukur Hamam, Büyük Hamam, Nazır Hamam, Paşa Hamam, Mevlevihane Hamam, Çavuş Hamam and Balibey Hamam.

Where mothers search for a bride Turkish baths, besides cleanli-ness, have a very special place in social life because they are stages to many social events such as festivities, birth and marriage. Another char-acteristic of the space, where mothers search for a bride, women talk and gossip, put on henna and talk about every-thing that is going on in the city, is that it’s a place where women show each other their new jewelry and clothes. In time, men also celebrated special occasions in the baths.

A tradition of physical and mental purification:The Turkish bath culture

In the lives of Turkish people, Turkish baths are not just places for cleansing but they are centers where health, social and cultural activities take place.

113ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 116: Antalya Dergisi

MimarisiSivil mimarimizin önemli ve üzerinde yeterince durul-mamış müesseselerden biri de hamamlardır. Sanat ve mimarlık bakımından büyük bir önemi bulunan hamam-lar, kültür tarihi açısından da önem arz eder. Kubbe ve diğer bazı mimari özellikleri ile camiyi andırır.

Osmanlı öncesi hamamlarTarihçiler ve arkeologların kaydettiği bilgilere göre, Me-zopotamya, Babil, Hindistan ve eski Mısır’da yıkanmak için bağımsız binalar yapılmış. Ancak büyük hacimli binalar inşa edilmesi, kendinden ısıtmalı bir sistemin bulunma-sı ve sıcak suyunun akıyor olması, Romalılar dönemine rastlar. Evleri ısıtmak için kullanılan alttan ısıtmalı bir tür kalorifer yapısı yıkanma bina-larına uygulanmış ve “Roma Hamamı” ortaya çıkmıştır.

Daha sonra Osmanlı kültürü ve mimarisinin etkisiyle geliş-tiği için bunlar “Türk Hamamı”

olarak bilinir ama yine de hamamın temeli konusun-da Roma’nın da büyük bir payı vardır. M.Ö. 1. yüzyılda Roma’da anıtsal hamam bina-ları yapılmıştır. M.Ö. 33 yılında 170 adet genel hamam oldu-ğu kayıt altındadır. Roma’da hamam binası heykel, yüzme havuzu, büyük bahçe ve kütüphanelerin olduğu, spor yarışmalarının yapıldığı, bay-ramlarda şiir okunup, şarkı söylenen büyük bir kompleks özelliğini taşır. Kalıntıları hala görülebilen bir Roma Hama-mı olan Diclaotianus dünya tarihinde yapılmış en büyük hamam olarak bilinir. 11 hek-tarlık, yaklaşık bir futbol sa-hasının 14 katı büyüklüğünde bir alanı kapsar. Side, Efes ve Türkiye’deki antik kentlerde de Roma hamam kalıntılarına rastlayabilirsiniz.

Anadolu’da çok eski zaman-lardan beri bir hamam kültürü vardı. Ama bu kültüre hem güncellik hem de ölümsüzlük katan, Türk hamam gelene-ğidir.

Today, the “bride hamam’, “the childbed hamam”, “baby’s 40th day hamam”, “sacrifice hamam”, ‘birthday hamam” and for men, “the groom hamam”, “circumcision hamam”, “soldier hamam” and “religious holiday hamam” traditions are still active in the country. Wherever you go in Anatolia, including big cities, you will see that these tradi-tions are still being celebrated.

The architectureOne of the most important but forgotten aspect of our civilian architecture is the Turkish baths. These baths, which are important in terms of art and architecture, are also impor-tant in terms of cultural herit-age. With domes and other architectural aspects, baths resemble mosques.

Turkish baths before the Ottoman reign

According to data from historians and archeologists, independent structures were

built for bathing in Mesopo-tamia, Babylon, India and ancient Egypt. But the building of huge structures, self heating systems and the existence of hot water was achieved during the Roman era. A type of floor heating that was used to heat homes was adapted to baths and the “Roman Bath” was born. Later on, these baths were known as “Turkish Baths” because they blossomed un-der the influence of Ottoman

culture and architecture. But never the less, Romans had a huge contribution in found-ing these baths. Monumental bath complexes were built in Rome in 1st century B.C. It is documented that there were 170 public baths in 33 B.C. The bath complexes in Rome were big structures that had statues, swimming pools, big gardens and libraries and they were used to host sports competitions and festivities during holidays. Diclaoti-anus, a Roman bath that is in ruins, is considered to be the largest bath in the history of the world. It is 11 hectares, which is 14 times bigger than a football stadium. You can see the ruins of Roman baths in Side, Ephesus and other antique cities in Turkey.

There was a bath culture in Anatolia since the beginning of time but the thing that brings currency and immortal-ity to this culture is the Turkish bath tradition.

114 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 117: Antalya Dergisi

115ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 118: Antalya Dergisi

Sanat / Art

Festival with an antique atmosphere

The Aspendos International Opera and Ballet Festival, one of the most prestigious festivals in Europe and Turkey, greeted its spectators for the 18th time this year. The highlight of the festival was the concert given by

the 125 piece Viennese Philharmonic Orchestra.

Festival RüzgarıAntik atmosferde

Avrupa’nın ve Türkiye’nin en prestijli festivallerinden olan Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali, bu yıl 18’inci kez sanatseverlerle buluştu. Festivale 125 kişilik bir ekiple sahne alan Viyana Filarmoni Orkestrası damgasını vurdu.

Fotoğraflar/Photographs: Hamit Seçil, Devlet Tiyatroları Arşivi / From the archives of State Theatres, Emre Akyurt, Terry Linke

116 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 119: Antalya Dergisi

Dünyada en iyi korunmuş an-tik tiyatro olan Aspendos’ta bu yıl 18’inci yaşını kutla-yan Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali tarih, doğa ve sanatın eşsiz sunumuyla yine sanatse-verlerle buluştu. 9 Haziran ve 2 Temmuz 2011 tarihleri arasında gerçekleşen 18. Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali’nde, tarihin ve müziğin eşliğinde pek çok ulustan insanın bir araya geldiği görsel bir şölen sunuldu.

Viyana Filarmoni Orkestrası’na yoğun ilgiFestivalin en büyük sürprizi, dünyanın en iyi senfonik müzik topluluğu olarak bilinen Viyana Filarmoni Orkestrası’nın yaşattığı müzik şöleni oldu. 125 kişilik bir ekiple Aspendos’ta 21 Hazi-ran Salı günü sanatseverlerle buluşan orkestrayı, dünyaca ünlü şef Zubin Mehta yönetti.Daniel Barenboim’in solist olarak sahne aldığı gecede Stravinsky’nin ‘Symphony in three movements‘, Ludwig van Beethoven’ın ‘Piyano Konçertosu No:3‘ ve Richard Strauss’un ‘Don Kişot’ adlı eserleri seslendirildi. Or-kestranın ezgileri karşısında büyülenen seyirciler, Viyana Filarmoni Orkestrası’nı daki-kalarca ayakta alkışladı.

“En büyük sanat olayına imza attık”

Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Rengim Gökmen, As-pendos Tiyatrosu’nun dünya-da antik çağlardan kalmış en güzel sanat mekanlarından biri olduğunu vurgulayarak, böyle bir mekanda Türkiye’de bugüne kadar gerçekleştiril-miş en büyük sanat olayına imza atıldığını ifade etti. Gökmen, Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğünün festivale Viya-

The Aspendos International Opera and Ballet Festival which has celebrated its 18th birthday in the world’s best preserved antique theatre met with art lov-ers again through a unique combination of history, nature and art. The festival which started on June 9 and ended in July 2, featured a visual festival accompanied by history and music and united people from different nations.

The highlight of the festival: The Viennese Philharmonic Orchestra

The biggest surprise of the festival was the musical fete by the world’s best philhar-monic orchestra, the Vien-nese Philharmonic Orches-tra. World famous conductor Zubin Mehta was in charge of the 125 piece orchestra that gave a concert at the Aspendos Theatre on Tues-day, June 21.During the concert where Daniel Barenboim was lead soloist, the orchestra played Stravinsky’s ‘Symphony in Three Movements‘, Ludwig van Beethoven’s ‘Piano Concerto No: 3‘and Rich-ard Strauss’ ‘Don Quixote’. Guests who were mesmer-ized by the performance of the orchestra gave a stand-ing ovation for many min-utes. .

“We have achieved the biggest art event”

Rengim Gökmen, the manager of the State Opera and Ballet stated that the Aspendos Theatre was one of the most beautiful art establishments left from the antique ages said that they had achieved the biggest art event in this building that Turkey has ever seen.

117ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 120: Antalya Dergisi

na Filarmoni Orkestrası’nın katılması için 41 bin avro destek verdiğini belirterek, konuk topluluğa sanatsever-lerin ilgisinin yoğun olduğunu kaydetti.

Festival “Carmen Operası” ile açıldı

Aspendos Antik Tiyatrosu’nun sunduğu olağanüstü akustiği ile sanatın dil, din, ırk ve sınır tanımayan yapısını birleştiren 18. Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali’nde, 2 yabancı konuk topluluk yer aldı. Toplam 8 etkinlik sanatseverlerle buluştu. Bu yıl izleyicilerine unutulmaz sürprizlerle kapılarını açan festivalde açılış, 9 Hazi-ran Perşembe günü saat 21.00’de, sanatseverlerin ef-sanesi olan Carmen Operası ile yapıldı.

Gökmen, who pointed out that the Ministry of Culture and Tourism’s Advertisement General Directorate, had given 41 thousand Euros for the sponsorship of the concert given by the Vien-nese Philharmonic Orchestra said that at lovers were very pleased with the orchestra.

The opening number was Carmen

The Aspendos International Opera and Ballet Festival which combines the magnifi-cent acoustics of the Aspen-dos Antique Theatre with the language, religion, race and illimitability of art hosted two foreign guest troops. There were a total of 8 activities during the festival and the opening number was the Carmen opera, a legend for art lovers, on Thursday June 9 at 21.00.

118 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 121: Antalya Dergisi

Yunan mitolojisinden etki-leyici bir eser; “Medea”

Festivalin etkileyici eserle-rinden bir diğeri ise Antalya Devlet Opera ve Balesi ta-rafından sahnelenen Medea Operası oldu. Prömiyeri As-pendos Antik Tiyatro’da ger-çekleşen Luigi Cherubini’nin eseri Medea, 13 Haziran Pazartesi günü saat 21.00’de sanatseverlerle buluştu. . Festivalde bu yıl yer alan ilgi çekici eserlerden biri de İzmir Devlet Opera ve Balesi’nin sahnelediği Otello Operası oldu. Verdi’nin en güzel eseri olarak kabul edilen Otello, 16 Haziran Perşembe günü saat 21.00’de Aspendos Antik Tiyatrosu’nun görkemli ortamında yankılandı.

Kaptan-ı Derya’nın hayatı bale sahnesinde

Çağdaş dans ve drama pro-

jesi “Barbaros”, 20 Haziran Pazartesi günü Aspendos Antik Tiyatrosu’nda sahne-lendi. Beyhan Murphy’nin ko-reografisi, Mercan Dede’nin müzikleriyle sahneye taşınan Barbaros, müzik, görsel tasa-rım gibi sanatın farklı dallarını çağdaş bir platformda Devlet Opera ve Balesi Müdürlükleri dansçılarından oluşturulan kalabalık bir sanatçı grubuyla sanatseverle ile buluştu.

Tüm dünyanın en sevilen operası; “Saraydan Kız Kaçırma”

Mozart’ın Osmanlıları konu alan ünlü operası Saraydan Kız Kaçırma, bu yıl Ankara Devlet Opera ve Balesi tara-fından sahnelendi. Mozart‘ın kariyerinin doruk noktasında bestelediği ve tüm dünyada müthiş bir başarı yakalayan opera, 23 Haziran Perşembe günü izlendi.

An impressive piece from Greek mythology; “ME-DEA” Another dramatic piece in the festival was the Me-dea Opera which will was performed by the Antalya State Opera and Ballet. Luigi Cherubini’s Medea which premiered in the Aspendos Antique Theatre met with art lovers on Monday, June 13th at 21.00. One of the highlights of the festival was the Othello Opera which was performed by the Izmir State Opera and Ballet. Othello, which is considered to be the best piece of Verdi, was staged on Thursday June 16th at 21.00 at the Aspen-dos Antique Theatre.

The Life of Hayreddin Barbarossa on the ballet stage

“Barbarossa”, a modern dance and drama project was staged on Monday June 20th at 21.00 at the Aspendos Antique Theatre. The piece choreographed by Beyhan Murphy and brought to the stage with the music of Mercan Dede, met with audiences through a crowd-ed troop chosen from State Opera and Ballet artists on a modern platform where music meets visual arts.

The world’s favorite op-era; “The Abduction from the Seraglio”

Mozart’s opera about the Ot-tomans, The Abduction from the Seraglio, was performed by the Ankara State Opera and Ballet this year. The piece which was composed at the height of Mozart‘s career was staged on Thurs-day, June 23rd.

A visual festival with “SWAN LAKE” at Aspen-dos

Swan Lake, one of the most staged ballets in the world, brought about a visual festival at Aspendos this year. Tchaikovsky’s famous masterpiece was staged on Wednesday June 29th at 21.00 at the Antique Thea-tre. The piece which was performed by an ensemble cast made up of dancers from Turkey’s 6 State Opera and Ballet directorates was accompanied by the Izmir State Opera and Ballet orchestra.

The final act: “TOSCA”

The festival’s last foreign guest was the Abay Kazakh-stan Academic State Opera and Ballet … The cast that will deliver the final act, will greet the audience on Sat-

119ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 122: Antalya Dergisi

“Kuğu Gölü” ile Aspendos’ta görsel şölen yaşattı

Dünyada en çok sahne-lenen balelerden biri olan Kuğu Gölü, bu yıl festival-de izleyicilere muhteşem bir görsel şölen yaşattı. P.İ.Çaykovski’nin ünlü eseri 29 Haziran Çarşamba günü antik tiyatroda izleyicilerle buluşurken, Türkiye’de 6 şe-hirde yer alan Devlet Opera ve Balesi Müdürlükleri sanat-çılarının bir araya gelmesiyle oluşan görkemli bir toplu-luk tarafından sahnelendi. İzmir Devlet Opera ve Balesi Orkestrası’nın eşlik ettiği eser yoğun bir ilgiyle izlendi.

Kapanış “Tosca” yla

Festivalin bu yılki son yabancı konuk topluluğu; Abay Kazakistan Akademik Devlet Opera ve Balesi oldu. Festivalin kapanış temsilini

gerçekleştirilen topluluk, 2 Temmuz Cumartesi günü saat 21.00’de Tosca Operası ile sanatseverlerin karşısına çıkacak. G.Puccini‘nin beste-lediği 3 perdelik opera ese-rinin librettosu ise Luigi Illica ve Giuseppe Giacosa tarafın-dan yazıldı. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Rengim Gökmen, dünyanın önde gelen festivalleri arasında yer alan Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali’ne bu yıl ilgi çok fazla oldu-ğunu söyledi. Gökmen, ‘’Bu tür büyük etkinliklerin Antalya’nın adını dünyada daha farklı ve onurlu şekilde duyuracağını düşünüyo-ruz. İnsanların, toplumların beyinlerdeki bizim imajımızı daha olumlu noktaya taşımak için böyle sanatsal etkinlikle-re ihtiyacımız var. Önümüz-deki yıllarda olanaklarımız ölçüsünde ve turizmcilerin desteğiyle bu etkinlikleri sür-düreceğiz’’ diye konuştu.

urday July 2nd at 21.00 with the Tosca Opera. The libretto of the 3 act piece by Puccini was written by Luigi Illica and Giuseppe Giacosa.

Rengim Gökmen, the manager of the State Opera and Ballet pointed out that the festival was very well received this year. Gökmen said, ‘’We believe that these kinds of event

and activities will help people see Antalya in a different and prestigious way. We need artistic activities such as these to improve our image. We will continue to organize these events in the future with the support of the tour-ism community.’’

120 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 123: Antalya Dergisi

121ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 124: Antalya Dergisi

Lezzet / Taste

Antalyalının vazgeçilmezi

Kabak tatlısıKent sınırlarını aşarak, ülkenin dört bir yanındaki mutfaklara girmeyi başarmış olan kabak tatlısı, şerbetli olmasına karşın çok hafiftir, sindirimi kolaydır.

Genelinde Akdeniz iklimine sahip olan Antalya bölgesi, iç kesimlerde karasal iklimle tanışır. Bundan dolayı da topraklarında her çeşit sebze ve meyve yetiştirilir. Özellikle

batıda yer alan ilçelerinde seracılığın gelişmiş olması, sebze yönünden bereketi-ni gösterir. Ot ağırlıklı Girit yemekleri ise, Antalya’nın ayrı bir özelliğidir. Ama Antalya

The Antalya region, which generally has a Mediterranean climate, has a terrestrial climate in inner areas. Because of this, a lot of different vegetables and fruits are grown in the area.

Because commercial growing of fruits and vegetables are widespread in the boroughs in the Western part of the city, vegetables are abundant. Herb based Crete delicacies

An essential taste in Antalya: Pumpkin Dessert

The pumpkin dessert which has managed to be a part of almost every kitchen in the country is an easily digestible, light dessert although it is made with sherbet.

122 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 125: Antalya Dergisi

deyince akla gelen bir tatlı geleneği vardır, kabak tatlısı. Bugün kentte her köşe ba-şında hizmet veren lokanta-larda bu tatlıyı bulabilmeniz mümkün. Sınırlarını aşarak Türkiye’nin dört bir yanındaki mutfaklara girmeyi başarmış olan kabak tatlısı, şerbetli olmasına karşın çok hafif bir tatlı özelliği taşır.

1974 yılından bu yana Antalya’da hizmet veren Öz-doyum Köftecisi işletmecisi Nuri Erdoğan, kabak tatlısı yapımında önemli olanın, ka-bağın yetiştirilme esnasında verilen su olduğunu belirtiyor. Suyu zamanında verilmeyen kabağın içinin gevşek oldu-ğunu ifade eden Erdoğan, bu durumun tatlının lezzetini etkilediğini söylüyor. Kabak tatlısının yaz kış tüketilebile-ceğini ifade eden Erdoğan’a göre, tatlının sindirimi de çok rahat.

MalzemelerBal Kabağı, şeker, tahin, ceviz ve dondurma.

YapılışıYıkanan bal kabağı 200-225 gramlık büyüklükte dilimlenir ve kabuğu soyulduktan sonra tencereye konur. Tencere-deki kabağın üzerine isteğe

göre toz şeker ilave edilir ve 12 saat boyunca dinlenmeye bırakılır. Tenceredeki kabak geçen sürede sulanır. Yüksek ateşte koyu bir kıvama ge-lene kadar pişirilir. Kabaklar ateşte kıvama eriştiğinde düz bir tepsiye yerleştirilerek, 180 derece fırında yaklaşık 40 dakika kadar kızartılır. Kabak tatlısı servise hazırdır.

Servis edilişi Soğutulmuş olan kabak tat-lısının üzerine değirmenden çıkan tahin, sos olarak konur. Üzerine ceviziçi ve isteğe göre dondurma ilave edilir.

Afiyet olsun

is also another characteristic of Antalya. When we speak of the kitchen in Antalya there is one delicacy that immediately comes to mind; pumpkin des-sert. You can find this dessert in all the restaurants in the city. The pumpkin dessert which has managed to be a part of almost every kitchen in the country is an easily digestible, light des-sert although it is made with sherbet.

Nuri Erdoğan, the manager of Özdoyum Köftecisi, a restau-rant that has been around since 1974 says that the secret of making a good pumpkin des-sert depends on the water that was used when growing the squash. Erdoğan, who points

out that the squash which is not watered in time is soft on the inside, says that this will affect the taste of the dessert. According to Erdoğan, who says that this dessert can be enjoyed all year round stresses that the product is easily digested. IngredientsPumpkin, sugar, sesame seed paste, walnuts and ice cream

DirectionsThe prewashed pumpkin is diced in 200-250 gram slices and put into the pan after the kin is peeled off. Castor sugar is added onto the sliced pump-kin and set to rest for 12 hours. The pumpkin in the pan lets off water in the meantime. The pumpkin is cooked at a high temperature until it becomes a golden brown color. After this, the pumpkins are laid on a flat tray and roasted for 40 minutes at 180 degrees. The dessert is ready for serving!

How to serve As a sauce, sesame seed paste is put on the cooled pumpkin. Then, walnuts are sprinkled on the dessert and you can add a scoop of ice cream if you like. Bon a petit!

Nuri Erdoğan

123ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 126: Antalya Dergisi

Antalya, Burdur ve Ispar-ta’daki sağlık turizm potan-siyeli, sorunları ve çözüm-leri; Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı (BAKA), Antalya İl Sağlık Müdürlüğü ve Akde-niz Üniversitesi işbirliğinde düzenlenen panelle masaya

yatırıldı. Duacı köyündeki Ayka Park Vital Otel’de, Antalya Valisi ve BAKA Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ahmet Altıparmak’ın himaye-sinde gerçekleştirilen “Sağlık Turizmi Yatırımları’’ başlıklı panele, Akdeniz Üniversitesi

The health tourism poten-tial of Antalya, Burdur and Isparta, its problems and solutions were discussed at a panel jointly organized by West Mediterranean Develop-ment Agency (BAKA), Antalya Health Directorate and

Akdeniz University. The panel called “Health Tourism Invest-ments” which was held at the Akya Park Hotel in the village of Duacı under the patronage of the governor of Antalya and CEO of BAKA, Dr. Ahmet ALTIPARMAK, was chaired by Akdeniz University Medical Faculty dean Prof. Dr. Oktay Dinç. During the panel, Health Tourism Bylaws” which is said to be on the agenda of the Health Ministry was received with much anticipation.

Antalya Assistant Governor Recep Yüksel in charge of tourism in the region gave the opening speech in which he stated that they aimed to jump start the existing health tourism potential in Antalya and make a difference by unit-ing all the fractions in the sec-tor and experts. Yüksel, who concluded that the potential in Turkey was not used to the fullest said, “10 million tourists is not enough for Antalya.

Sağlık Turizmiyükselişe geçecekAntalya’da turizmi 12 aya yaymak için çalışmalar hızla devam ediyor. Alternatif turizmin en önemli kollarından biri olan sağlık turizmi, düzenlenen panelde masaya yatırıldı.

Works are underway to extend tourism in Antalya to 12 months. Health tourism which is regarded as one of the most important branches of alternative tourism was discussed at a panel

Health tourism will quickly rise

Yazı-Fotoğraf/ Article-Photographes: Hamit SeçilSağlık / Health

124 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 127: Antalya Dergisi

Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Oktay Dinç başkanlık etti. Panelde, Sağlık Bakan-lığı tarafından hazırlanan ‘’Sağlık Turizmi Yönetme-liği’’ sektörde heyecanla karşılandı.

Panelin açılış konuşmasını yapan turizminden sorum-lu Antalya Vali Yardımcısı Recep Yüksel, sektörün paydaşlarını ve uzmanlarını bir araya getirerek, Antal-ya’daki mevcut sağlık turizmi potansiyelini harekete geçir-meyi ve farkındalık yaratmayı hedeflediklerini belirtti.

Türkiye’nin potansiyeli dikkate alındığında, bu potansiyelden yeterince yararlanılmadığı tespitinde bulunan Antalya Vali Yardım-cısı Yüksel, “10 milyon turist, Antalya için yeterli değil. Turizmi çeşitlendirerek ve 12 aya yayarak, hem turizm gelirleri hem de turizm kapa-sitesi artırılabilecektir” dedi.

2008 yılının verilerine göre, dünyada sağlık turizmine 60 milyar dolar harcandığını, bu rakamın 2012’de 100 milyar dolara yükselmesinin beklen-diğini ifade eden BAKA Ge-nel Sekreteri Tuncay Engin ise, “Dünyada 600 milyon sağlık turisti bulunuyor.

Bu alanda en çok gelir sağlayan ülkeler Hindistan, Kosta Rika, Macaristan, Litvanya, İsrail, Ürdün, Tayland, Malezya ve Küba. Hindistan’ın bu yıl 2 milyar dolar gelir elde edeceği tahmin ediliyor. Singapur bu yıl 1 milyon hasta çekmeyi hedefliyor. Kuzey Amerika, Batı Avrupa ve Ortadoğu ülkelerinden talep var” diye konuştu.

Turist, 2 bin 500 dolar harcıyorAntalya İl Sağlık Müdürü Dr. Adem Bilgin de, Sağlık Turizmi Yönetmeliğiyle özel hastane ve otellerin önü-nün açılacağını belirterek, “Düzenlemeyle klinik otel, sağlıklı yaşam köyü, geriatri rehabilitasyon merkezi, koor-dineli hastane, medikal SPA merkezi gibi yeni yatırımların önü açılacak” dedi. Bilgin, normal bir turistin yaptığı harcamanın ortalama 650 dolarda kaldığını, ancak sağlık turistinin ortalama 2 bin 500 dolar harcayabildiği-ni söyledi.

Tanıtım çok önemliTanıtımın çok önemli olduğu-nu vurgulayan Türkiye Otelci-ler Federasyonu (TÜROFED) Yönetim Kurulu Üyesi Osman Ayık, yabancıların herhan-gi bir sağlık probleminde alacakları nitelikli hizmetin, tanıtım için en iyi referans olacağını, konaklama sek-törünün sezon dışında çok uygun olduğunu belirtti.

BAKA yön verici olmalıAkdeniz Üniversitesi Geron-toloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. İsmail Tufan, mevzuattan daha çok, sağlık turizmi konseptinin içerisinde yer alması gerekenler ile bu hizmetin kimler tarafından ve

Tuncay Engin / Baka Genel SekreteriRecep Yüksel / Vali Yardımcısı

We need to diversify tourism and extend it to 12 months, thus increasing revenues and capacity.”

On the other hand, secretary general of BAKA, Tuncay Engin, who said that 60 billion dollars had been spent for health tourism according to data from 2008 and that this number would rise to 100 billion in 2012, added, “There are over 600 million health tourists in the world. The countries which generate the most revenue from this sector are India, Costa Rica, Hun-gary, Lithuania, Israel, Jordan, Thailand, Malaysia and Cuba. It is predicted that India will earn 2 billion dollars this year alone. Singapore is aiming to attract 1 million patients. There are requests from North America, Western Europe and the countries in the Middle East.”

A tourist spends 2500 dollars Antalya Health Administrator Adem Bilgin stated that the health tourism bylaws would benefit private hospitals and hotels and added, “With the bylaws, new investments such as clinical hotels, healthy living centers, geriatric reha-bilitation centers, coordinated hospitals and medical spa

centers can be carried out.” Bilgin also pointed out that the expenses of a regular tourist were approximately 650 dollars but that a health tourist spent about 2500 dollars.

Advertising is very importantTurkish Hotels Federation board member Osman Ayık, who stated that advertising was crucial, said that the best reference would be quality service for foreigners with health problems and that the accommodation sector was more than suitable during off season.

BAKA must be a guideAkdeniz University Gerontol-ogy department chair Prof. Dr. İsmail Tufan pointed out the importance of clarifying matters such as what would be included in the health tour-ism concept and who would administer these concepts and how rather than the leg-islations.

Administered price en-forcement Foreign Economic Relations Board (DEİK) Health Tourism Committee board member and Memorial Hospital gener-al director Uğur Genç stated that in the short term Russia

125ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 128: Antalya Dergisi

Ülkelere Göre Bazı Tıbbi Hizmet Ücretlerinin Dağılımı ($) ABD ABD

(Hasta ödemeli) (Sigorta) Türkiye** Hindistan Tayland Singapur

Anjiyo 98,618 44,268 3,500 11,000 13,000 13,000

Bypass 210,842 94,277 12,000 10,000 12,000 20,000

Kalp kapakçığı ameliyatı 274,395 122,969 12,000 9,500 10,500 13,000

Kalça ameliyatı 75,399 31,485 13,000 9,000 12,000 12,000

Diz ameliyatı 69,991 30,358 15,000 8,500 10,000 13,000

Omurga ameliyatı 108,127 43,576 15,000 5,500 7,000 9,000

Mastektomi 40,832 16,833 9,000 7,500 9,000 12,400

* Medical Tourism: Global Competition in Health Care”, Devon M. Herrick – National Center for Policy Analysis

** Türk Amerikan İş Konseyi (TAIK)’ten alınmıştır.

Medical Fee Distribution According to Countries ($)

USA USA

(Patient pays) (Insurance) Turkey** India Thailand Singapore

Angiogram 98,618 44,268 3,500 11,000 13,000 13,000

Bypass 210,842 94,277 12,000 10,000 12,000 20,000

Heart valve surgery 274,395 122,969 12,000 9,500 10,500 13,000

Hip surgery 75,399 31,485 13,000 9,000 12,000 12,000

Knee surgery 69,991 30,358 15,000 8,500 10,000 13,000

Spinal surgery 108,127 43,576 15,000 5,500 7,000 9,000

Mastectomy 40,832 16,833 9,000 7,500 9,000 12,400

*Medical Tourism: Global Competition in Health Care”, Devon M. Herrick – National Center for Policy Analysis

** Source: Turkish American Business Council (TAIK)

nasıl sunulacağı konularına açıklık getirilmesinin önemini vurguladı.

Tavan fiyat uygulamasıDış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Sağlık Turizmi Komi-tesi Yürütme Kurulu Üyesi ve Memorial Hastanesi Ge-nel Müdürü Uğur Genç de, ilk etapta Rusya ve Arnavut-luk, uzun vadede ise ABD ve Kanada’nın hedef pazar olduğunu ifade etti.

Antalya’ya tatil için gelen her yüz turistten birinin has-talandığını bildiren Genç, yabancı hastalara verilecek hizmetin kalitesinin önemini vurguladı.

Genç, hastanelerde tavan ve taban fiyat uygulaması-

nın olacağını ifade ederek, “Bu uygulamayı hastane-lerde fahiş fiyat uygula-masına son vermek için yapacaklar. Ama bunun yolu bu değil. Düzenli takip ve denetim gerekiyor” diye konuştu.

and Albania and in the long term USA and Canada were target markets. Genç, who said that one in 100 tourists that come to Antalya on vaca-tion got sick and that it was important to provide them quality health care. Genç who

added that there would be administered and base price enforcement in hospitals said, “This policy will be enforced to end high pricing in hospi-tals but this won’t be enough. We need to monitor the situa-tion routinely.”

126 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 129: Antalya Dergisi

127ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 130: Antalya Dergisi

In the Turkish leg of the Ladies European Tour held in Belek, Dutch competitor Christel Boeljon was crowned champion with 287 strokes.

Boeljon crowned champion

Avrupa Bayanlar Golf Şam-piyonası (Ladies European Tour) kapsamında bu yıl 3’ncüsü düzenlenen Ladies Turkish Open Turnuvası’nı, Hollandalı oyuncu Christel Boeljon, 287 vuruşla kazandı.Antalya Belek’te gerçekleş-tirilen turnuva, Belek Turizm Merkezi’ndeki National Golf Club’da 6-8 Mayıs 2011 tarih-lerinde yapıldı. Toplam 250 bin Avro ödüllü turnuvaya, 30 ülkeden 126 golf oyuncusu katıldı.

Turnuvanın son gününe, bir vuruş avantajla giren Christel Boeljon, final raundunu 73 vuruşla bitirerek, avantajını korudu ve toplamda 287 vuruşla profesyonel golf

kariyerinin ilk şampiyonlu-ğunu kazandı. Hollandalı oyuncu, 37 bin 500 Avro’luk ödülün de sahibi oldu. Ladies Turkish Open Turnuvası’nda 2’nciliği, toplamda 290 vuruş-la Galli Becky Brewerton ve Amerikalı Florentyna Parker paylaştı.

Dereceye girenlere kupa ve ödüllerini, Golf Federasyonu Başkanı Ahmet Ağaoğlu, Avrupa Konseyi Parlamen-ter Meclisi (AKPM) Başkanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türk Hava Yolları Antalya Bölge Müdürü Ömer Durna ve National Golf Club Başkanı Bülent Göktuna verdi. Tur-nuvanın ana sponsoru Türk Hava Yolları oldu.

Dutch competitor Christel Boeljon was crowned cham-pion of the Ladies Turkish Open Tournament which was held for the 3rd time as part of the Ladies European Tour. The tournament was held in Antalya, Belek in the National Golf Club within the Belek Tourism Center on 6-8 May, 2011. 126 golf players from 30 countries competed in the tournament which rewarded the player a total of 250 thousand Euros.

Christel Boeljon, who led the last day of the tournament with one stroke, finished the final round with 73 strokes and won her first profes-sional career champion-

ship with 287 strokes. The Dutch player also received the 37,500 Euro reward. Welsh Becky Brewerton and American Florentyna Parker came in joint second with 209 strokes.

The trophies and rewards were presented by the presi-dent of the Golf Federation Ahmet Ağaoğlu, president of the Parliamentary Assembly of the European Council and Ak Party Antalya MP Mevlüt Çavuşoğlu, Turkish Airlines Antalya Regional man-ager Ömer Durna and the president of the National Golf Club Bülent Göktuna.Turkish Airlines was the main spon-sor of the tournament.

Belek’te düzenlenen Avrupa Bayanlar Golf Şampiyonası Türkiye ayağında, Hollandalı Christel Boeljon, 287 vuruşla şampiyon oldu.

Fotoğraflar/Photographs: Hamit SEÇİL

Şampiyon BoeljonSpor / Sport

128 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 131: Antalya Dergisi

129ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 132: Antalya Dergisi

INFOİtfaiye / Fire Department 110Acil Servis / Medical Emergency Service 112Trafik / Traffic 154Polis İmdat / Police Department 155Jandarma / Gendarmerie 156Orman Yangını / Forest Fires 177

ANTALYA MERKEZ / CENTERValilik / Governorship (242) 243 97 91Turizmden Sorumlu Vali Yardımcısı / Deputy Governor for Tourism (242) 243 97 98İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü / Provincial Culture & Tourism Directorate (242) 247 76 60Antalya Büyükşehir Belediyesi / Antalya Metropolitan Municipality (242) 249 50 00İl Emniyet Müdürlüğü / Provincial Security Directorate (242) 345 41 00İl Emniyet Müdürlüğü Pasaport Şubesi / Provincial Security Directorate - Passport Department (242) 227 96 00Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi / Antalya Training And Research Hospital (242) 249 44 00Akdeniz Turistik Otelciler Birliği (AKTOB) / Mediterranean Association of Touristic Hoteliers (242) 321 59 26DHMİ Santral / Central (242) 330 30 30

AKSEKİKaymakamlık / District Governorship (242) 678 10 21Belediye / Municipality (242) 678 10 08İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 678 22 28 İlçe Jandarma / District Gendarmerie (242) 678 10 25Devlet Hastanesi / State Hospital (242) 678 10 29

AKSUKaymakamlık / District Governorship (242) 426 30 52Belediye / Municipality (242) 426 30 49İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 426 26 77 İlçe Jandarma / District Gendarmerie (242) 426 30 32

ALANYA Kaymakamlık / District Governorship (242) 512 57 17 Belediye / Municipality (242) 513 21 11 İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 511 23 12İlçe Jandarma / District Gendarmerie (242) 513 10 09 Devlet Hastanesi / State Hospital (242) 513 48 41

Turizm Danışma / Tourism Information (242) 513 12 40Liman Başkanlığı / Port Authority (242) 511 94 98Alanya Turistik İşletmeciler Derneği ALTİD / Alanya Touristic Hoteliers Association (242) 514 34 74

DEMREKaymakamlık / District Governorship (242) 871 53 53 Jandarma / Gendarmerie (242) 871 51 89Sahil Güvenlik / Coast Guard (242) 874 42 28Emniyet Amirliği / Security Chief Office (242) 871 42 21Belediye / Municipality (242) 871 50 51Devlet Hastanesi / State Hospital (242) 872 16 10

DÖŞEMEALTIKaymakamlık / District Governorship (242) 421 44 41Belediye / Municipality (242) 421 30 55İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 421 27 56İlçe Jandarma / District Gendarmerie (242) 421 30 07

ELMALIKaymakamlık / District Governorship (242) 618 10 08 Belediye / Municipality (242) 618 67 01 İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 618 62 51İlçe Jandarma / District Gendarmerie (242) 618 63 01Devlet Hastanesi / State Hospital (242) 618 83 00

FİNİKEKaymakamlık / District Governorship (242) 855 10 05Belediye / Municipality (242) 855 13 92İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 855 10 21 İlçe Jandarma / District Gendarmerie (242) 855 10 07Devlet Hastanesi / State Hospital (242) 855 20 00

GAZİPAŞAKaymakamlık / District Governorship (242) 572 28 84 Belediye / Municipality (242) 572 10 13 İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 572 50 14İlçe Jandarma / District Gendarmerie (242) 572 10 15 Devlet Hastanesi / State Hospital (242) 572 15 62

GÜNDOĞMUŞ Kaymakamlık / District Governorship (242) 781 20 06Belediye / Municipality (242) 781 20 11 İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 781 21 88İlçe Jandarma / District Gendarmerie (242) 781 20 14

130 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 133: Antalya Dergisi

131ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 134: Antalya Dergisi

İBRADIKaymakamlık / District Governorship (242) 691 22 94 Belediye / Municipality (242) 691 20 04 İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 691 23 01İlçe Jandarma / District Gendarmerie (242) 691 20 15

KAŞKaymakamlık / District Governorship (242) 836 10 04Belediye / Municipality (242) 836 10 99İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 836 10 24İlçe Jandarma / District Gendarmerie (242) 871 51 89Devlet Hastanesi / State Hospital (242) 836 32 15

KEMERKaymakamlık / District Governorship (242) 814 44 81Belediye / Municipality (242) 814 15 03İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 814 15 46İlçe Jandarma / District Gendarmerie (242) 814 10 16Devlet Hastanesi / State Hospital (242) 814 15 50Liman Başkanlığı / Port Authority (242) 814 52 62Turizm Danışma / Tourism Information (242) 814 11 12

KEPEZKaymakamlık / District Governorship (242) 335 41 11Belediye / Municipality (242) 310 58 58İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 344 44 75İlçe Jandarma / District Gendarmerie (242) 221 28 02

KONYAALTIKaymakamlık / District Governorship (242) 229 94 90Belediye / Municipality (242) 259 09 26İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 229 63 81İlçe Jandarma / District Gendarmerie (242) 238 22 07

KORKUTELİKaymakamlık / District Governorship (242) 643 60 01 Belediye / Municipality (242) 643 60 11 İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 643 22 38 İlçe Jandarma / District Gendarmerie (242) 643 62 60 Devlet Hastanesi / State Hospital (242) 643 64 44

KUMLUCAKaymakamlık / District Governorship (242) 887 10 01 Belediye / Municipality (242) 887 27 00 İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 887 73 00 İlçe Jandarma / District Gendarmerie (242) 887 10 05 Devlet Hastanesi / State Hospital (242) 887 14 80

MANAVGATKaymakamlık / District Governorship (242) 746 10 04 Belediye / Municipality (242) 746 10 82 İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 746 30 44 İlçe Jandarma / District Gendarmerie (242) 746 10 06 Devlet Hastanesi / State Hospital (242) 746 44 80Turizm Danışma / Tourism Information (242) 753 12 65

MURATPAŞAKaymakamlık / District Governorship (242) 244 75 50Belediye / Municipality (242) 324 46 46İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 243 90 68

SERİKKaymakamlık / District Governorship (242) 722 10 04 Belediye / Municipality (242) 722 19 70 İlçe Emniyet / District Security Directorate (242) 722 10 88 İlçe Jandarma / District Gendarmerie (242) 722 10 08 Devlet Hastanesi / State Hospital (242) 722 13 40

SANAT GALERİLERİ / ART GALLERIES Devlet Güzel Sanatlar Galerisi / State Fine Arts Gallery (242) 248 70 76Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kültür ve Sanat Evi – Kütüphane / Metropolitan Municipality Atatürk Culture and Art House– Library (242) 243 15 43Muratpaşa Belediyesi Aydın Kanza Sanat Galerisi / Muratpaşa Municipality Aydın Kanza Art Gallery (242) 248 48 93AKM Sanat Galerisi / AKM Art Gallery (242) 238 54 44Büyükşehir Belediyesi Karikatür Sokağı - Sanat Galerisi / Metropolitan Municipality Comics Street - Art Gallery (242) 249 54 00Olbia Sanat Galerisi / Olbia Art Gallery (242) 310 21 92ANSAN Sanat Galerisi / ANSAN Art Gallery (242) 248 00 08Orkun - Ozan Sanat Galerisi / Orkun - Ozan Art Gallery (242) 248 38 52Salih Yön Sanat Galerisi / Salih Yön Art Gallery (242) 313 19 132000 Plaza Sanat Galerisi/2000 Plaza Art Gallery (242) 312 48 69Haşim İşcan Kültür Merkezi Sergi Salonu / Haşim İşcan Cultural Centre Exhibition Hall (242) 247 87 27Büyükşehir Belediyesi Yenimahalle Semt Evi Sergi Salonu / Metropolitan Municipality Yenimahalle District House Exhibition Hall (242) 325 91 31Antalya Müzesi Sergi Salonu / Antalya Museum Exhibition Hall (242) 238 56 88AHK Sanat Galerisi / AHK Art Gallery (242) 316 53 00 Desti Sanat Galerisi / Desti Art Gallery (242) 311 40 82Sezen Sanat Merkezi / Sezen Art Center (242) 322 77 23Mimarlar Odası Sanat Galerisi / Chamber of Architects Art Gallery (242) 237 86 94Fırçakeş Sanat Evi / Fırçakeş Art House (242) 247 62 37Lara Sanatevi / Lara Art House (242) 248 87 70Fuat Ali Koç Atölyesi / Fuat Ali Koç Workshop (242) 244 37 26Tömer Sanat Galerisi / Tömer Art Gallery (242) 312 50 14Bohem Sanat Galerisi / Bohemia Art Gallery (242) 243 84 77

MÜZELER VE ÖNERİLEN DİĞER GEZİ MEKANLARIAntalya Müzesi / Antalya Museum (242) 238 56 88Alanya Müzesi / Alanya Museum (242) 513 12 28Side Müzesi / Side Museum (242) 753 10 06Atatürk Evi Müzesi / Museum of Atatürk’s House (242) 241 15 27Suna İnan Kıraç Kaleiçi Müzesi / Suna Inan Kıraç Kaleiçi Museum (242) 243 42 74Minicity (242) 230 46 30 Kaleiçi Karatay Medresesi Güzel Anadolu Sergisi / Kaleiçi Karatay Medresesi Beautiful Anatolia Exhibition Kum Heykeller (Mayıs - Ekim Dönemi) / Sand Sculptures (May - October)

132 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 135: Antalya Dergisi

133ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 136: Antalya Dergisi

ANTALYA GUIDE

Bulmacanın Çözümü

OLYMPOS TELEFERİK Fajos A.Ş.Tahtalı 2365 m. Pk.96 Tekirova - Kemer 07995 ANTALYATel: +90 242 242 22 52www.olymposteleferik.com

BEST WESTERN KHAN HOTELElmalı Mah. Kazım Özalp Cad. No: 55 ANTALYATel: +90 242 248 38 70Faks: +90 242 248 42 [email protected]

CANYON ANTALYA KONYAALTI PLAJLARIHilside Su Hotel Karşısı ANTALYATel: +90 242 230 46 30Fax: +90 242 230 46 36www.canyonantalya.net

KEMER RESORT HOTELAtatürk BulvarıKemer - ANTALYATel: +90 242 814 31 00 Faks: +90 242 814 55 [email protected]

ANTALYA ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİAntalya-Burdur Karayolu 26. Km Tel: +90 242 258 11 00 Pbx Faks: +90 242 258 11 04 [email protected]

ADOPENOrganize Sanayi Bölgesi2. Etap ANTALYATel: 444 24 24Fab. Tel: +90 242 258 18 00www.adopen.com

BSK ÖZEL SAĞLIK HİZMETLERİHavaalanı Blv. Güzeloba Mh.Sevinç sokak No:9 ANTALYATel: +90 242 349 40 40Faks: +90 242 349 26 26 [email protected]

MIRACLE RESORT HOTELGüzeloba Mevkii Tesisler Cad. No:174 Lara / ANTALYATel:+90 242 352 21 21Faks:+90 242 352 21 [email protected]

KAYI ŞİRKETLER GRUBUKayı Plaza Güzeloba Mah. Ay-1 Sok.No: 1 Lara / ANTALYA Tel: +90 0242 310 88 00Fax: +90 0242 310 88 24info@kayıgroup.com.trwww.kayıgroup.com.tr

ÖZDİLEK ALIŞVERİŞ MERKEZİFabrikalar Mah. Fikri Erten Cd.No:2 Kepez - ANTALYATel : +90 242 334 33 99 Fax : +90 242 34 33 60www.ozdilekpark.com

TÜRKİZ KEMER Yalı Cd. No:3Kemer - ANTALYATel:+90 242 814 41 00Faks:+ 90 242 814 28 [email protected]

ANTALYA KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ’NE SİZ DE ABONE OLUN !

1 YILLIK ABONELİK 60 TLYURTDIŞI ABONELİK 180 TL

AD,I SOYADI

Tarih: / / 20..........ADIMA FATURA EDİNİZŞİRKET ADINA FATURA EDİNİZ

ADRESİ

ŞEHİR

E-MAIL

ABONE TELEFON (0232) 463 75 40 ABONE FAX (0232) 421 92 24 E-MAİL [email protected]

.........Yıllık abonelik bedeli olan............................TL yi Halk Bankası Alsancak Şb. Kod. 0731 Hesap No.10260253RK Renkli Kalem Medya Yapım Turizm Reklam Paz. Tic. Ltd. Şti. hesabına havale ettim.Not : Lütfen havale dekontunuzu doldurduğunuz abone formu ile birlikte aşağıdaki faks numarasına gönderiniz.

VERGİ DAİRESİ VERGİ NO

ÜLKE POSTA KODU TELEFON FAX

KURUMU GÖREVİ

134 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 137: Antalya Dergisi

135ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

BEYD

AĞLA

RI

KO

NYA

ALTI

KÜLT

ÜR v

e TU

RİZM

DER

GİSİ

/ CU

LTUR

E &

TOU

RISM

MAG

AZIN

E

KE

ME

R T

UR

İZM

HA

RİT

AS

IK

EM

ER

TO

UR

ISM

MA

P

Page 138: Antalya Dergisi

Fulya OMAÇ / e-mail: [email protected]

Bulmacanın çözümü 140. sayfadadır.

136 ANTALYA Haziran Temmuz / June - July 2011

Page 139: Antalya Dergisi
Page 140: Antalya Dergisi