“ekmek İsrafini Önleme“ konulu toplum hİzmetİ...
TRANSCRIPT
2015-2016
“EKMEK İSRAFINI ÖNLEME“ KONULU TOPLUM HİZMETİ KAMPANYASI
RAPORU
AYHAN ŞAHENK ORTAOKULU
Zeytinburnu - İSTANBUL
1
HAZIRLAYAN: Gamze YÜCEL
“EKMEK İSRAFINI ÖNLEME“ KONULU
TOPLUM HİZMETİ KAMPANYASI RAPORU HAZIRLAYAN: Gamze YÜCEL
2
3
ÖNSÖZ
Ekmek tüm insanlığın en temel besin kaynağıdır. Özellikle İslam aleminde kutsal bir
yeri vardır ve nimet olarak görülür. Yere atılmaz, yerde görüldüğünde de 3 kere öpüp alnına
koyularak yüksek bir yere konulur mesela. Toplumumuzda her zaman ekmeğe derin bir saygı
vardır. Emeği, bereketi, paylaşmayı ifade eder.
Bu atfedilen tüm değerlere rağmen bütün dünyada en fazla israf edilen gıdaların
başında gelir. Ve ne yazık ki ekmek çöpe atılmaktadır. Milyonlarca insanın açlık sınırının
altında olduğu ya da açlıktan öldüğü dünyada bu israf kabul edilebilir bir olmaktan çok ötedir.
Ülkemizde son zamanlarda çeşitli devlet kurumları ( Toprak Mahsulleri Ofisi, Tarım
ve Köy işleri Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vb. ) , sivil toplum örgütleri,
belediyeler, küçük ölçekli esnaflar bu konuya ağırlık vererek bilinçlendirme çalışmaları
yapmaktadır.
Özellikle Toprak Mahsulleri Ofisi 2013 yılından bu yana kapsamlı bir çalışma
yürütmektedir. Ekmek tüketimi ile ilgili tutum ve davranışlara yönelik bir araştırma yapmıştır.
Araştırma kapsamında 252 fırın, 53 personel ve öğrenci yemekhanesi, 611 lokanta ne otel
yetkilileri ile görüşülmüş. 1589 hanede toplam 5662 aile bireyinin ekmek tüketimi hakkında
bilgi toplanmıştır. Bu araştırmanın sonucuna göre günde 25.295, yılda 9.2 milyon ton ekmek
üretilmektedir. Bu oran günde 101 milyon yılda 37 milyar adet ekmeğe denk gelmektedir.
Günde 95 milyon ekmek tüketilirken 6 milyon adet ekmek israf edilmektedir. Buna göre
ülkemizde yıllık 1.546 milyar TL. Değerinde, 2.1 milyar adet ekmek israf edilmektedir. Yıllık
kaybımız dünya birincisi olduğumuz un ihracatından elde ettiğimiz gelire eşdeğer dire.
Biz de Ayhan Şahenk Ortaokulu ekibi olarak soframızın baş tacı, kutsal nimetimiz
olan ekmek ile ilgili “Ekmek İsrafını Önleme “ başlığı altında okulumuzda küçük çaplı bir
kampanya başlattık. 1 eğitim öğretim yılı sürecek bu çalışmamızın bireysel ve toplumsal
duyarlılığın oluşmasına katkı sağlaması dileği ile…
“ Yiyiniz içiniz fakat israf etmeyiniz! Çünkü Allah israf edenleri sevmez. “ ( A’raf
Suresi 7/31 )
Gamze YÜCEL
Görsel Sanatlar Öğretmeni
4
İÇİNDEKİLER TABLOSU
Ekmeğin Tarihçesi ………………………………………………………………………... 5
Ekmeğin Beslenmedeki Önemi …………………………………………………………… 10
Ekmek İsrafı ile İlgili Yapılan Araştırmalar ………............................................................. 10
Ekmek İsrafını Önlemek İçin Evde Neler
Yapılmalıdır………………………………………………………………………………..12
Kampanya İle Hedeflenen
………………………………………………………………………………………… …..12
Kampanya Aşamasında Kullanılan Araçlar
………………………………………………………………. …………………………….12
Gerçekleştirilmesi Planlanan
Etkinlikler…………………………………………………………………………………. 13
Yıllık Çalışma Planı ………………………………………………………………………. 14
Kampanyada Kullanılacak Afişler………………………………………………………… 16
Kampanyada Görev Alacak Öğrenci Listesi ……………………………………………… 24
Veli İzin Belgesi Örneği …………………………………………………………………... 25
EKLER
Kampanyada Kullanılacak Broşür
Bayat Ekmek Tarifleri Kitapçığı
KAYNAKÇA
5
6
EKMEĞİN TARİHÇESİ
Ekmeğin tarihi medeniyetlerin tarihi kadar eskidir. Ekmek, insanoğlunun bilinen en eski
ve önemli gıda maddesidir Genel kabule göre, ilk insanlar su ile ıslatılmış ve kendi haline
bırakılmış buğday kırmasında gözeneklerin meydana geldiğini görmüşler ve gözenekli kütleyi
sıcak taşlar üzerinde pişirdikleri zaman tat ve lezzetinin iyi olduğunu anlamışlardır.
Cilalı Taş Devrinde (Neolitik Çağ) Kestane, Meşe Palamudu gibi bazı bitkisel ürünlerin ezilip
suyla karıştırdıktan sonra elde edilen hamurun, kızgın taşlar üzerinde ya da kül içerisinde
pişirilerek yendiği de bilinmektedir. Yapılan araştırmalardan elde edilen bilgiye göre MÖ.
4000 yıllarında Babil’iler özel fırınlarda ekmek pişirmeyi biliyorlardı. Yine MÖ. 4300
yıllarında değirmencilik ve fırıncılık sanatının icra edildiği, yapılan kazılarla elde edilen
bulgulardan anlaşılmaktadır
M.Ö 30. yüzyıl civarında Orta Doğu'da, pide şeklindeki yassı hamurların, bir önceki
günden kalma fermente olmuş başka bir hamurun maya olarak kullanılmasıyla kabartıldığını
bilmekteyiz. Yahudilerin zymi dedikleri ekmek de aynı yöntemle yapılırdı. Güzelce
kabartılmış bu hafif ekmek hoş tadına rağmen Tanrı'ya sunulacak kadar da saf sayılmazdı.
Çünkü o zamanlarda fermantasyonun kuIlanıIan maddelerin saf doğalarını bozduğu
düşünülüyordu. Bu nedenle dini törenlerde kullanılan ekmek zymi denilen mayasız bir
ekmekti. Genellikle şömine ateşinde, közde ya da üzerine çömlek örtülmüş sıcak taşlarda
yapılan bir başka ekmek de zamanın ana besin kaynaklarından olan maza'ydı ve tıpkı diğer
ekmekler gibi sabit bir şekli yoktu.
Hamura şekil verme fikrine ilk olarak M.Ö 25. yüzyılda Mısır'da rastlıyoruz. Elekten
geçirilmiş undan yapılma hamurlar toprak kaplarda yoğrulduktan sonra, sıvı bir kıvama
getirilip önceden ısıtılmış kalıpların içine akıtılırdı. Ağız kısımlarına doğru iyice genişleyen
bu kalıplar piramitleri andırırlardı. Zaten Mısır hiyeroglifindeki T harfi hem piramitleri hem
de ekmek yapımını temsil etmektedir.
Asurlular da benzer bir yöntemle buğday ve arpa unundan yaptıkları hamurları sıcak
çömlek kaplara koyarak. Toprağın altına gömerlermiş. Ekmek yapımı Eski Yunan'da gerçek
bir sanat haline gelmiştir. 3. Yüzyılda Atina'da her biri farklı yöntemlerle yapılan 72 çeşit
ekmek üretilmekteydi. Önceleri uzak komşuları gibi ekmeği közde pişirirken, bir tarafı açık
ve önceden ısıtılabilen ekmek fırınını keşfederek bir devrim gerçekleştiren Yunanlılar, ilk
ekmek dükkânlarının da sahibi oldular ve böylece günümüzdeki fırın ve pastanelerin temeli
bundan 3000 yıl önce atılmış oldu. Yunanlılarda sıradan halkın yemeği iki ana besinden
oluşuyordu: Maza denilen arpa ekmeğiyle, ona eşlik eden ve opson diye adlandırılan
garnitürler. Opson, herhangi bir besin anlamına gelse de genellikle zeytin, sarımsak, soğan,
sebzeler, peynir ya da balıktan oluşurdu. Kendisi de bir vejetaryen olan Sokrat tarafından da
tavsiye edilmeyen et özellikle şehirlerde pek rağbet görmezdi. Ayrıca üzerine balık ve soğan
konmuş yayvan mazalar tepsilerde ısıtılırdı. Roma imparatorluğu sırasında Ege kıyılarından
göçmüş fırıncılardan öğrendikleri bu ekmeğe İtalyanlar pissaladdiere ya da bir başka deyişle
pizza ismini verdiler. Louvre müzesinde görülebilen terakotaların üzerindeki resimlerden de
anlaşıldığı üzere Yunanlılar sadece hamur karışımlarıyla değil, aynı zamanda envai çeşit
somon şekilleriyle de ünlüydüler. Hamurlara şekil verme işini kadın ustalar üstlenirken,
onlara flüt çalan erkeklerse çalışma ahenginden sorumluydu. Yunanlılarla yakın ticari bağlan
olmasına Romalılar, işi pizzaya kadar götürmüşler. M.S 30. yılda, kutsal Agustus' un yönettiği
Roma'da tam 329 tane ekmek fırını bulunmaktaydı. Bunların çoğu, meslek sırlarını
Yunanlılardan öğrenmiş Galliler tarafından idare edilirdi. Biraz azınlık olmanın verdiği
koruma güdüsüyle, biraz da ekmeğin toplumsal hayatta oynadığı önemli rol yüzünden
Galyalıların oluşturduğu ekmek locaları önemli güç odaklarına dönüşmüş ve fırıncılık
7
babadan oğula geçen ve fırıncı soyundan gelenlerin başka meslekler icra etmelerine imkân
vermeyen bir hal almış. Bir ara fırıncılar o kadar güç kazanmışlar ki, ünlü ekmek ustası
Vergilius Eurysaces'in heykeli krallara ayık bir ihtişamla Roma şehrindeki yerini almış.
Roma'nın fırınlarında Eski Yunan'dan farklı rağmen, Romalılar M.Ö 7. Yüzyıla kadar pek
olarak kadınlara rastlamak pek mümkün de yanıltıcı ekmek yapım yöntemleriyle değilmiş.
Bırakın ekmek yapmayı, çok fakir ilgilenmemişler. Ekmeğe, daha çok tabakanın dışındaki
kadınların fırınlara girmesi bile pek uygun düşmüyormuş. Manavlar ya da terziler locasına,
hatta tavernacılar locasına üye kadınlar olmasına rağmen, ekmek ustaları arasında on arı
görmek imkânsızmış. Anlayacağınız, Romalılar ekmeğe tam bir erkek işi olarak
bakıyorlarmış. İşte bu zamanlardan itibaren ekmek işine soyunan Galyalılar becerilerini
yüzyıllar boyunca geliştirerek günümüzün ünlü Fransız ekmeklerine kadar ulaşmışlar. Tabi bu
süreçte, yine Yunan medeniyetinden öğrendikleri birayı maya olarak kullanmayı akıl
etmelerinin de büyük payı var. Hıristiyanlığın ilk yıllarıyla birlikte bazı azizlerin asetik
amaçları (bu sözcük kısaca 'kendi üzerine çalışmak' anlamına gelir) için sadece tuzlu suya
batırılmış arpa ekmeğiyle beslenmeleri Avrupa'yı daha sonraki yıllarda kıtlıklardan kurtaracak
olan çorbanın ilk örneklerindenmiş. Belki de bundan dolayı İngilizce ‘deki soup ve Hollanda
dilindeki sopen kelimelerinin kökü 'ekmeğe emdirmek' anlamından türemekte. Ortaçağ
Avrupa'sında ekmek öyle temel bir besin halini almış ki, insanlar kader ortaklarına
companions, yani beraber ekmek yenilen kişi diye hitap etmeye başlamışlar. İncil'deki 'Bize
günlük ekmeğimizi ver' cümlesine uyarcasına geçen yüzyıla kadar Fransız köylüleri
ekmeklerini ısırmadan, üzerlerine havada haç işareti çizerlermiş. Öyle ki, İsa'nın doğduğu yer
olan Beytül-lahm'ın sözlük anlamı "ekmeğin evi" dir.
Ekmeğin oldukça sık rastlanan bir başka simgesel anlamı da haber taşıyıcı niyetine
kullanılması. Fransa'nın Provens bölgesinin evlenme çağındaki kızları yaptıkları küçük
ekmekleri sepetler içerisinde genç oğlanlara sunarlar ve ekmeklerin onlara isimlerini
fısıldamasını dilerlermiş. İşin bir başka ilginç yanı ise günümüzün düğün pastalarının
kökeninin Eski Yunan'da düğünlerde sunulan özel ekmeklere kadar gitmesi. Yine aynı
dönemin festival ekmeği psadista pişirilmeden şarap ve zeytinyağıyla karıştırılmış undan
yapılmaktaydı.
Avrupalılar buğdaydan önce çavdar gibi diğer tahıl ürünlerini kullanmışlar, ancak 15.
yüzyılda buğdaydan beyaz ekmek yapımına başlamışlardır. Mikroorganizmaların ve mayanın
aktif olarak bilinmesinden (19. yüzyıl) sonra ekmek üretimi sanayi dalı haline gelmiştir.
Yeryüzünde en fazla ekmek tüketen toplumların başında Türkiye gelmektedir.
Yurdumuzda yaygın olarak buğday unundan ve mayalanmış hamurdan üretilen ekmek
tüketilmektedir. Ancak kısıtlı da olsa bölgelere göre mısır, yulaf, çavdar ve benzeri tahıllardan
da ekmek üretilmektedir.
Ekmek, bir emek ürünü, alın teri simgesi ve Allah'ın kullarına nimeti olarak hemen
bütün dinlerde övülmüş ve kutsal sayılmıştır. İslam dininde de ekmek çok değer verilen
gıdaların başında gelmektedir.
Hıristiyanlık ve Musevilikte olduğu gibi İslam Kültüründe de ekmeğin özel bir yeri
vardır. Ekmeğin özel bir yer tuttuğu kültürlerde fırıncılık da önemli bir yer tutmaktadır. Bizim
inancımıza göre, Cebrail (AS) Âdem(AS)'e unu öğüterek ekmek yapmayı öğretmiştir: Bu
nedenle de fırıncılar Âdem(AS)'ı "PİR" olarak kabul ederler. İslam Peygamberi Hz.
Muhammed (SAV) devrinde Medine'de yaşayan Amr Bin Ümran'ı da ikinci "PİR" olarak
8
sayarlar.
TÜRKLERDE EKMEK
Türklerde genelde ekmek yerleşik düzene geçmeden önceki göçebe dönemde altında
ekmek yanan saçta mayasız ekmek olarak yapılır ve buna yufka veya lavaş denirdi. Bunlar
uzun süre dayanan ekmeklerdi. Çünkü 7, 8 kat yufka üst üstte konulup, dürüm haline
getirildiğinde sadece dışarıda kalan kısım kurur diğerleri taze kalırdı.
Türklerde ekmek konusu Bahaeddin Ögel ‘in Kültür Bakanlığı Yayını olan Türk Kültür
Tarihi’ne Giriş isimli kitabında şöyle özetleniyor:
“Bir ekmeğin dürüm yapılabilmesi için kalın bile olsa onun hiç olmazsa yufka
biçiminde olması gerekmektedir. Böyle bir dürüm yapılabilmesi için ekmeğin ince veya kalın
pide olması gereklidir. Türkler ’in bazlama, büskeç, sinçü, pide gibi adlar verdikleri ekmek
çeşitleri, böyle yufka şeklindeki ekmeklerdendi.”
Sula Bozis’in Tarih Vakfı Yurt Yayınları’ndan çıkan, İstanbul Lezzeti, isimli
kitabında tarihçi Cyril Mango’nun Bizans isimli kitabına dayanarak Bizans dönemindeki
İstanbul’da ekmeği şöyle alıntılamaktadır:
“Trakya’dan gelen buğdayın Konstantinopolis’in ihtiyacını karşılayamadığını,
İmparator Büyük Konstantinos (306-337) devrinden beri, başkent halkının Mısır’dan gelen
buğdayla beslendiğini belirtir. Mısır’ın yıllık buğday üretimi İskenderiye buğday
ambarlarında depolanır, “mutlu-bereketli yük” deniz yoluyla Tenedos’a (Bozcaada) getirilir
ve oradaki depolara boşaltılırdı. Mısır’dan gelen buğdayın yetersiz olduğu dönemlerde,
yönetim halkın aç kalmaması için önlem almak zorundaydı. Un kıtlığı kimi zaman kanlı
ayaklanmalara zemin hazırladığından, imparatorlar halkın “günlük ekmeğini” karşılamaya
öncelik tanırdı.
Sula Bozis, İstanbul Lezzeti’nde ayrıca şunları da söylüyor:
“Ekmek Bizans halkının temel gıdasıydı. Başkent fırınlarında çeşitli ekmekler üretilirdi. 12.
ile 13. yüzyıllar arasında yaşayan Konstantinopolis’li ünlü halk şairi Fakir Prodromos’un
şiirlerinde belirtildiği gibi, has buğday unundan imal edilen katharos artos (temiz ekmek)
9
zenginler tarafından 50 İnsan ve Ekmek tüketilirdi. Geniş halk yığınlarını besleyen ikinci sınıf
tis ptohias (yoksulların ekmeği) buğday, arpa, çavdar unlarının karışımından yapılırdı. Bizans
ekmek fırınları topluca “Altın Milion” bölgesinde bulunuyordu.
Buğday, Osmanlı döneminde de devlet tekelinde olmaya devam etti. İstanbul’un
günlük ekmek ihtiyacı için gerekli buğday, un vs. temini, devletin en önemli işlerindendi.
Buğday devlete ait ambarlarda depolanır, satış fiyatı devlet tarafından saptanırdı. Un emini
Un Kapanı’ndaydı. İmaretler, ulema, kışlalar ve kent fırınları için gerekli olan un buradan
temin edilirdi.”
Eremya Çelebi Kömürciyan ise, 17. yüzyılda İstanbul Tarihi adlı kitabında şu bilgileri
vermektedir:
...Kırım, Kefe, Varna, Köstence, Burgaz’dan buğday yüklü gemiler, yüklerini Un
Kapanı rıhtımında boşaltırlar... İskele darı, arpa ve buğday yığılanıyla doludur... 110 kadar
fırında halkın ekmeği pişirilir. Hepsi de Ermeni olan ekmekçi ustaları pazar ve cumadan
başka, her gün erkenden İnsan ve Ekmek 51 loncada hazır bulunurlar.
Çörek, kata, kadayıf, baklava, simit, gevrek, peksimet, Halep ve Şam böreği, gözleme,
francala için gerekli un buradan alınır... Binlik konaklar, eski ve yeni padişah sarayları için
yapılan has ekmeğin buğdayı dışında ekmek buğdayı buradan temin edilir.
Evliya Çelebi, dönemindeki ekmekçi esnafını 999 dükkân ve 10.000 nefer olarak kaydeder ve
en has francala ekmeğinin Galata ile Tophane fırınlarında yapıldığını aktarır. Yeniçerilerin
ekmeği Şehzade Camii karşısında, yeniçeri kışlası ile Acemi oğlanları kışlası arasında
bulunan büyük fırında pişerdi ve bu ekmeğe “tavın” denirdi. Siyah renkli ve lezzetli olan bu
ekmeğe halk arasında “fodla” denirdi. Evliya Çelebi’ye göre bu fırında 300 nefer çalışırdı.
Askere ekmek temin edenlere 1863 yılına kadar Ekmekçibaşı denirdi.”
Ayrıca İsmail Tokalak da, Bizans Osmanlı Sentezi isimli önemli çalışmasında Bizans
ve Osmanlı’da ortak yemek kültürü bölümünde, Bizans’ın ekmek temel klasik gıdası
olduğunu belirtiyor ve şöyle devam ediyor:
“ Ekmek kelimesi Yunanca anlamı alfabesinin ilk harfi olan a ile başlayan ‘artos’
kelimesidir. Bizans’ta ekmek şehrin valisi ve belediye başkanı görevindeki Eparkh’ın
(Epaharkos) nizamnamesi doğrultusunda üretilir. Bir dönem orada insanlara ücretsiz ekmek
dağıtılırdı. Ayrıca yine Bizans’ta ekmek almaya gücü yetmeyenler için halka biçimindeki
boukellaton ve kalınca dilimlenmiş arpa ekmeği paximad (peksimet) kullanılırdı. İmparator
I.Iustinianos (527-565) sırt çantasında paximadia taşırmış. Buna Venedik’te pasimata, Arapça
başmat veya baksimat, Hırvatça peksimet ve Romence pesmetten denirdi.Türkler peksimeti
iki kere pişirerek suyunu almış galeta ve peksimet şekline dönüştürerek daha uzun süre
dayanmasını sağlamıştır. I.Dünya Savaşı’nda ve Kurtuluş Savaşı’nda Türk askerlerinin temel
gıdası, peksimet olmuş, suya batırılarak yumuşatılmış ve öyle yenmiştir.
Pide ise 15. ve 16. Yüzyılda İstanbul’da yaygın biçimde tüketilen yassı biçimdeki ekmek
anlamına gelen pide ve foduladan gelmektedir. Bu sözcüklerin ortaçağ Yunancasındaki
karşılıkları pitta ve küçük hali olan pitulladan gelir. Daha sonra Ramazan ayının vazgeçilmesi
olan pidemize
dönüşmüştür.”
Osmanlı sarayında ise saray ekmeği has ekmek diye anılır ve has fırın adı verilen
fırınlarda pişirilirdi. Halkın kullandığı ekmeğe ise harcı denirdi.19. yy. da Hollanda’da
buğday temeline dayanan maya bulunmuş ve kullanılmaya başlanılmıştır. Orta ve diğer
Avrupa ülkelerine ekmek daha sonraları güneyden yayılmıştır. Avrupalılar buğdaydan önce
çavdar gibi diğer tahıl ürünlerini kullanmışlar, ancak 15. yüzyılda buğdaydan beyaz ekmek
yapımına başlamışlardır. Mikroorganizmaların ve mayanın aktif olarak bilinmesinden (19.
yüzyıl) sonra ekmek üretimi sanayi dalı haline gelmiştir. Yüzyılımızın ikinci yarısına
10
yaklaşırken artık ekmek yapımında modern tekniklerin ortaya çıktığı ve makineleşmenin
başladığı görülmektedir. Bir 52 İnsan ve Ekmek anlamda bu süre içerisinde ekmek
sektörünün hızla sanayileştiği söylenebilir. Özellikle A.B.D.’de başlayan makineleşme
giderek gelişmiş ve diğer ülkeler de bunu izlemişlerdir. Bir yandan da ekmek tadının
ayrıntılarına girildiği, böylece tüketiciye bol çeşit sunulmağa başlandığı
görülmektedir.
Ülkemizde de dünyadaki bu gelişime 1975 yılından sonra büyük önem verilmiş ve İstanbul
başta olmak üzere Ankara, Eskişehir, İzmir, Bursa ve Antalya gibi illerde çeşitli tipte ekmek
üretimine başlanmıştır.
Bugün artık ülkemizde ve tüm Dünyada makineleşmiş işletmelerin giderek arttığı ve
modern teknikler kullanılarak ekmek imalâtı yapıldığı görülmektedir.
EKMEĞİN BESLENMEDEKİ ÖNEMİ
İçeriğindeki karbonhidrat ve protein bakımından sofraların vazgeçilmezidir ekmek.
Ekmeğin pek çok çeşidi mevcuttur. İçerisindeki tahıllar B1 vitamininin başlıca kaynağıdır.
300 gr ekmek,
- Günlük enerjinin % 30-36 sını ,
- Demirin % 12- 48 sini ,
- Proteinin % 39-42 sini,
- Kalsiyumun % 9-57 sini,
- B1 vitamininin % 27- 63 ünü,
- B2 vitamininin % 12-30 unu,
- Niasinin % 15-27 sini karşılamaktadır.
İçeresindeki tahıllar (özellikle B1 vitamini ) sinir ve sindirim sisteminin bozukluğunu
önleyici B grubu vitaminleri bakımından zengindir. Özellikle tam buğday ekmeği tüketmenin
önemi günümüzde devamlı vurgulanmaktadır.
11
12
EKMEK İSRAFI İLE İLGİLİ YAPILAN ARAŞTIRMALAR
Dünya nüfusunun % 12,5 ini oluşturan 870 milyon insan yetersiz beslenmektedir. Oysa israfın
dörtte bir oranında azaltılmasıyla, yetersiz beslenen 870 milyon insanın ıda ihtiyacı
karşılanabilmektedir. Gelişmiş ülkelerde çöpe atılan gıdaların % 40 ı, aslında yenebilecek
durumdadır. Gelişmekte olan ülkelerde ise yılda 150 milyon ton buğday heba olmaktadır. Bu
oran, tüm fakir ülkelerdeki açlığı ortadan kaldırabilecek buğday miktarının altı katını
oluşturmaktadır. Ülkemizde üretilen ekmeğin % 5,9 u israf edilmektedir. Günde 6 milyon
ekmeğin 3 milyonu fırınlarda, 2.3 milyonu evlerde, 0.6 milyonu yemekhane, lokanta ve
otellerde israf edilmektedir. Ekonomik kaybımız 1,546 milyar TL dir. Yükselmekte olan
ülkemiz için bu rakam ciddi bir kayıptır. Bu 1,5 milyar kayıp ile
- Ülkenin 23 günlük ekmek ihtiyacı karşılanabilir,
- 300 öğrenci kapasiteli 250 yurt,
- 16 derslikli 500 okul veya 100 yataklı 80 hastahane yapılabilmektedir. i
İsrafın kötü niyetten ziyade ihmal ve bilgisizlikten kaynaklanmaktadır. İsrafın ana nedeni
ihtiyaçtan fazla alınması, fırınlarda ihtiyaçtan fazlasının üretilmesi, uygun olmayan şartlarda
muhafaza edilmesi. Bayat ekmeğin değerlendirilmesi konusunda yeterince olunmaması,
yemekhanelerdeki ekmeklerin üstü açık ve ambalajsız olarak sunulması gösterilmiştir.
Kampanyamızın hedef kitlesi bilinçli tüketim alışkanlığı kazandırmak adına çocuklar ve
toplumdaki rolleri dikkate alındığında kadınlardır.
1 Veriler Toprak Mahsulleri Ofisi 2013 araştırma sonuçlarından alınmıştır.
13
EKMEK İSRAFINI ÖNLEMEK İÇİN EVDE NELER YAPILMALIDIR
- İhtiyaçtan fazla alınmamalıdır,
- Dilimlenerek tüketilmesi tavsiye edilir,
- Bayatlamış ekmekler ısıtılarak tüketime uygun hale getirilebilir,
- Bayatlamış ekmekler galeta unu veya kıtır ekmek olarak tüketilebilir.
BU KAMPANYA İLE HEDEFLENEN
- Toplumsal duyarlılık oluşturulması,
- Üretim ve tüketim aşamasında israfın önlenmesi,
- Ekmeğin ihtiyaç duyulduğu kadar alınması ve doğru bir şekilde muhafazasının
sağlanması,
- Tüketicinin bayat ekmeği değerlendirmesi konusunda bilgilendirilmesi,
- Hayvan beslenmesi konusunda kullanılan ekmeğin de israf olduğuna dikkat çekilmesi,
- Tam buğday ekmeğinin tüketiminin teşvik edilmesi,
- Özde ekmeğe, genelde tüm israfa vurgu yapılması,
- Ülke ekonomisinde katkı sağlanması hedeflenmektedir.
KAMPANYA ÇALIŞMALARINDA KULLANILACAK ARAÇLAR
OKUL İNTERNET SAYFASI
Kampanya ile ilgili Ayhan Şahenk Ortaokulu resmi web sayfasında bilgi ve haberler,
yemek tarifleri, afiş ve yapılan etkinliklere yer verilecektir.
MEDYA
Kampanyanın geniş kitleye ulaştırılması için medyadan etkin bir şekilde
faydalanılmaya çalışılacaktır.
MATERYALLER
Bayat ekmeklerin değerlendirilmesini sağlamak amacı ile bayat ekmek kullanılarak
yapılacak tariflerin yer aldığı küçük broşürler basılacak ve öğrenciler ile okul dış kapı
girişinde dağıtılacaktır.
Kampanya afişleri hazırlanacak ve muhtelif yerlere asılacaktır. (Ayrıca bununla
ilgili Toprak Mahsulleri Ofisi ile iletişime geçilmiştir.)
Kampanyaya ilişkin genel bilgilerin yer aldığı broşürler hazırlanacaktır.
Kampanya önlük ve ekmek torbaları hazırlanacaktır.
Yılsonu etkinliği içerisinde okulda bayat ekmekli tariflerden veliler arasında bir
yemek yarışması düzenlenmesi planlanmıştır.
Kampanya maskotu olarak “karınca” figürü seçilmiştir bununla ilgili olarak bir
maskot hazırlanıp okulda konuya dikkat çekmesi hedeflenmektedir.
14
GERÇEKLEŞTİRİLMESİ PLANLANAN ETKİNLİKLER
Ekmek israfının nedenleri ve önlenmesi için alınacak tedbirleri anlatan okul
öğrencilerine yönelik sunum çalışması,
Bayat ekmeklerle yapılmış tariflerin yer aldığı veliler arası yemek yarışması,
Resim ve kompozisyon yarışması,
Resim sergisi,
15
2015 2016 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI AYHAN ŞAHENK ORTAOKULU
“EKMEK İSRAFINI ÖNLEME” KONULU TOPLUM HİZMETİ ÇALIŞMASI
YILLIK ÇALIŞMA PLANI
AY
TA
RİH
SÜRE
KATILACAKLAR
TOPLUM HİZMETİ
DÜŞÜNCELER
EK
İM
19
-23
EK
İM
20
15
7 ve 8 . Sınıflar 30’
OKUL ÖĞRENCİLERİ
Ekmek israfının
nedenleri ve önlenmesi
için alınacak tedbirleri
anlatan okul
öğrencilerine yönelik
sunum çalışması,
Kampanya afişleri
hazırlanarak muhtelif
yerlere asılması
KA
SIM
16
-20
KA
SIM
20
15
7 ve 8 . Sınıflar 30’
OKUL ÖĞRENCİLERİ
Ekmek israfının
nedenleri ve önlenmesi
için alınacak tedbirleri
anlatan okul
öğrencilerine yönelik
sunum çalışması,
AR
ALIK
21
-25
A
RA
LIK
20
15
5 ve 6 . Sınıflar 30’
OKUL ÖĞRENCİLERİ
Ekmek israfının
nedenleri ve önlenmesi
için alınacak tedbirleri
anlatan okul
öğrencilerine yönelik
sunum çalışması,
OC
AK
11
-15
OC
AK
20
16
5 ve 6 . Sınıflar 30’
OKUL ÖĞRENCİLERİ
Ekmek israfının
nedenleri ve önlenmesi
için alınacak tedbirleri
anlatan okul
öğrencilerine yönelik
sunum çalışması,
16
ŞU
BA
T
22
-26
Ş
UB
AT
20
16
7 ve 8 . Sınıflar 30’
OKUL ÖĞRENCİLERİ
Resim ve komposizyon
yarışması,
MA
RT
21
-25
M
AR
T
20
16
7 ve 8 . Sınıflar 30’
OKUL ÖĞRENCİLERİ
Resim ve komposizyon
yarışması,
Bayat ekmekle yapılan
yemek tariflerinin
olduğu broşürlerin
hazırlanması
NİS
AN
18
-22
NİS
AN
20
16
7 ve 8 . Sınıflar 30’
OKUL ÖĞRENCİLERİ
Kampanya broşürlerinin dağıtılması
MA
YIS
9-1
3
MA
YIS
20
16
7 ve 8 . Sınıflar 30’
OKUL ÖĞRENCİLERİ
Kampanya broşürlerinin dağıtılması
Kampanya önlük ve
ekmek torbaları
hazırlanacaktır
HA
ZİR
AN
6-1
0 H
AZ
İRA
N
20
16
7 ve 8 . Sınıflar 30’
OKUL ÖĞRENCİLERİ
Resim sergisi,
Bayat ekmeklerle
yapılmış tariflerin yer
aldığı veliler arası
yemek yarışması,
7 ve 8. SINIFLAR TOPLAM 10 SAAT TOPLUM HİZMETİNDE BULUNACAKLARDIR.
Bu hizmetler çevreyi ve ilgili kişileri rahatsız etmeyecek şekilde verilecektir. Planda belirtilmeyip de olabilecek toplum hizmeti görüldüğünde görev yerine
getirilecektir. Plandaki herhangi bir hafta çeşitli nedenlerle yapılamazsa bir başka hafta yapılacaktır.
Bunlar planın düşünceler kısmına not düşülecektir.
Gamze YÜCEL Ali Erdem ARPAÇAY Danışman Öğretmen Okul Müdürü
KAMPANYADA KULLANILCAK AFİŞLER
17
18
19
20
21
22
23
24
25
KAMPANYADA YER ALACAK ÖĞRENCİ LİSTESİ S
IRA
NO
SIN
IFI
OK
UL
NO
ADI SOYADI
1 8/F 1180 SEMA SULTAN BAŞARAN
2 8/B 1285 BERİL ŞAHİN
3 8/B 739 EREN IŞKLAR
4 8/B 323 ERDEM CİN
5 8/B 197 EMİRCAN ÇELİK
6 8/B 843 KÜBRA TUNÇ
7 8/B 690 ERCAN BÜLDÜRÜÇ
8 8/B 98 ALEYNA AKGÜN
9 8/B 937 FEYZANUR AÇIKDENİZ
10 8/B 1457 BÜŞRA ÖZDEMİR
11 8/B 1360 YUNUS KARAŞEN
12 8/B 158 ADEM AYDIN
13 8/B 186 BERKAN KODAŞ
14 8/B 654 ELİF AKMAN
15 8/İ 509 CEREN HÜNER
16 8/İ 916 DİLARA DÜZGÜN
17 8/B 739 EREN IŞIKLAR
18 8/B 323 ERDEM CİN
19 8/İ 750 MEHMET BERKE EŞSİZ
20 8/E 159 ARZU MİMARLAR
GAMZE YÜCEL ALİ ERDEM ARPAÇAY
KOORDİNATÖR ÖĞRETMEN OKUL MÜDÜRÜ
26
VELİ İZİN BELGESİ
Velisi bulunduğum.......... Sınıfı………… nolu öğrencinin planlanan ve aşağıda
belirtilen toplum hizmeti çalışmasına katılmasında herhangi bir sakınca görmediğimi
bildiririm.
İmza
Adres: Veli Adı Soyadı
………………
Telefon:
“EKMEK İSRAFI” KONULU TOPLUM HİZMETİ
Ekmek israfı konusunda toplumun bilinçlendirilmesi.
Açıklama: Bu toplum hizmetine katılan öğrencilerimizin amacı Ayhan Şahenk Ortaokulu
öğrencileri olarak okul çevresindeki vatandaşları ve esnafı ekmek israfı konusunda
bilgilendirmektir. Bunun için öğrencilerimiz gönüllülük esasına göre yapılan etkinliklere
katılacak hizmete destek vereceklerdir. Etkinlik tamamlandığında göstermiş oldukları
gayretten dolayı okul müdürlüğünce belge verilecektir. Çalışmamıza vereceğiniz destek için
şimdiden teşekkür ederiz.
Gamze YÜCEL
Koordinatör Öğretmen
27
KAYNAKÇA:
ekmekisrafetme.com (Toprak Mahsulleri Ofisi nin hazırladığı kampanya sayfası )
beslenme.gov.tr
türkiyeekmeksanayiişverenlersendikası. org.tr