bar an 46

23

Upload: karahilalbd

Post on 10-Apr-2015

396 views

Category:

Documents


1 download

TRANSCRIPT

Page 1: Bar an 46

SAYI: 46 22 Kasým 2007 2 YTL (kdv dahil)

RÖPO

RTA

J Fevzi Kurtuluþ: Ýçinde Yaþadýðýmýz SistemEmperyalist KültürünBir Yansýmasýdýr!

Bir Vatan Kahramaný:Zenci Musa

Bir Liberalizm Artýðý:Taha Akyol

Ilýmlý ÝslâmAMERÝKANÝSLÂMI’dýr!”

Sömürge Valilerinin Batýcý Liberal ÇapulcularýnTuruncu Balkabaklarýnýn

Ýþbirlikçilerin Ilýmlý-Ýmânsýz Ýslâmcýlarýn Ve 3000 Ailenin

BBBBUUUU BBBBAAAAYYYYRRRRAAAAKKKKLLLLAAAA

AAAALLLLÂÂÂÂKKKKAAAASSSSIIII YYYYOOOOKKKKTTTTUUUURRRR!!!!AAAALLLLÂÂÂÂKKKKAAAASSSSIIII YYYYOOOOKKKKTTTTUUUURRRR!!!!

Page 2: Bar an 46

BARAN2

BARAN’dan... Kâim ve Dâim

Selâm size…Bugünlerde siyaseti konuþmaya, 5 Kasým’dan ön-

ce ve 5 Kasým’dan sonra diye baþlamak, geliþen den-geleri deðerlendirmek için neredeyse bir zaruret…

5 Kasým, bilindiði üzere Tayyip’in, Baþkan’ýBush’la oval ofiste görüþtüðü tarih…

Oval ofise girmeden önce burada Barzani-Talaba-ni kuklalarýný hain ve düþman ilân eden Tayyip, ovalofisten çýktýktan sonra doðru yolu bulduðuna “ham-dederek”, bu iki kuklayý tekrar “iyi Kürt” statüsüneoturttu!

Oval ofiste Ilýmlý Ýslâmcý Batýcýlarýn not defterineþunlar yazýldý:

Amerika’nýn diktatörü Pervez Müþerref destek-lenecek…

Ýsrail tarafýndan Peres’le, Filistin tarafýndan Ab-bas bir araya getirilecek…

Gürcistan ziyaret edilip, Türkiye üzerinden Rus-ya rahatsýz edilecek...

Suudi Kralý Türkiye’ye davet edilecek…Ve en önemlisi baþta belirttiðimiz buluþmayý za-

rurî kýlan Irak’ýn kuzeyindeki geliþmeler, Ameri-ka’nýn çýkarlarý göz önüne alýnarak yeniden rayýnaoturtulmaya çalýþýlacak…

Bu notlarla “Herþey Amerika için!” diyerek yur-da dönen ihanet þebekesi, Amerika’da þemasý belirle-nen plâný uygulamaya koyuldu.

Bu plânýn dipnotuna alýnmýþ hususlardan birininde, bölgemizdeki “Demokratik sömürgeleþtirme”faaliyetlerine “çomak sokucu, sinir bozucu” eylemle-re imza atan PKK’yý tasfiye etmek olduðu söylenebi-lir.

Ankara-Erbil-Süleymaniye ihanet üçgenindekurulan “kýrmýzý hat”la, taraflardan kimsenin, bek-lenmedik geliþmeler karþýsýnda birbirlerine “boþ bu-lundum” dememesi için, güya önleyici tedbirlerebaþvurduðu görülüyor. HAMAS’ýn Filistin’de yük-seliþe geçtiði dönemde de Þaron’la Tayyip arasýndabenzer bir “kýrmýzý hat” kurulmuþtu. Tabii o zamanda ayný þebeke, “Herþey Ýsrail için!” diye oradaydý.

Hatýrlanacak olursa 5 Kasým’dan önce kukla Bar-

zani, Türkiye tarafýndan baþlatýlacak herhangi biroperasyonun, kendilerine yönelik iþgal saldýrýsý ola-rak algýlanacaðýný ve gereken karþýlýðý göreceðini be-lirtiyordu. 5 Kasým’dan sonra ise Barzani, Türki-ye’nin yapacaðý operasyonu “olumlu” karþýladýðýnýsöylüyor.

Daha dün medya borazanlarý tarafýndan, ülkedeAmerikan düþmaný hislerin kabarmasýna sebep ola-rak gösterilen Barzani-Talabani ve Ankara arasýnda-ki çekiþme, “yangýn” kontrolden çýkmadan boðdurul-maya çalýþýlýyor.

Bu arada “çuvala sýðdýramadýklarý” Amerikandüþmanlýðýný, Ankara’ya gelen ve Mehmetçik’in ka-fasýna çuval geçirilmesi emrini veren Amerikalý ge-neral Patreaus’la görüþtüler. Dikkat çekici olan ise,bu teröristin Türkiye’ye geliþinde, hafýzalara kazýnanadýnýn pek anýlmamasý ve “çuval hadisesi”ni unuttur-mak çabalarýydý. Askeri-siyasi uyarýlarý dikkate alaniþgal medyasýnýn bunu hatýrlatacak en ufak bir cüm-le kaydedilememesiyle geçiþtirildi. Yargýdan zatenümit yok!..

Amerika’nýn “Geniþletilmiþ Irak’a Ýhanet EdenKomþu Ülkeler” zirvesinde konuþulanlara sadýk kalý-narak yapýlan görüþmeler arasýnda Peres-Abbas gö-rüþmesi de vardý. Amerika bu tür görüþmelerle “çö-züm” için adým atýyor görüntüsü vererek hem kendi-sine olan düþmanlýðý en aza indirmenin çarelerini arý-yor; hem de dünya kamuoyu önünde çözüm sahibiimajýný sürdürmeye çalýþýyor.

Nafile çýrpýnýþlar!..“Ahmak Fil” Amerika, tarihinin hiçbir noktasýn-

da çözüm sahibi olamamýþtýr. Amerikalýlarýn en akýl-lýsý için bile artýk geç kalýnmýþ bir döneme girilmiþtir.Bu görüþmeler, buluþmalar, son bir hamle denemesi-dir ve çöküþle noktalanacaðý hakikati, gören gözlereaþikâr olmuþtur. Çöküþü çabuklaþtýrmaktan baþka iþeyaramayacak olan her türlü adým, iþbirlikçilerin desürükleneceði sonu yaklaþtýrmaktadýr.

Varsa atýlacak adým, o da, her vatansever inana-nýn, vatanýnýn kurtuluþu için atacaðý samimi adýmlar-dýr. Bütün vatansever unsurlarýn, yükseliþe geçen va-

tan þuurunu ete kemiðe büründürmek için duyarlýlý-ðýný azami seviyede yükseltmesi mecburidir. Atýla-cak adýmýn ilki, her gerçek vatanseverin idrak edece-ði gibi, içinde bulunduðu kesimin hainini tasfiye ça-basý içinde olmak ve diðer kesimlerin samimilerineaçýlmaktýr.

Bu sayýmýzda, antiemperyalist çizgide sanatçýkimliðini ortaya koyan Sn. Fevzi Kurtuluþ’la bir rö-portaj gerçekleþtirdik. Ýlgiyle okuyacaðýnýzý umuyo-ruz…

Geçtiðimiz hafta Amerikalýlarýn talimatýyla, ba-sýn dünyasýna sürülen iþgal medyasýnýnyeni bir ele-manýný karþýladýk. Adý “Taraf”...

Tarafý ise Batý ve Batýcýlýk kokan herþey!.. Amerika’nýn Irak’a 91’ yýlýnda gerçekleþtirdiði

ilk saldýrýda, müthiþ bir çýkýþ yapan ve bomba gibisayýlarýyla tüm yurdu sarsan ÝBDA çizgisindeki Ta-raf’ý hatýrladýnýz.

Bize ancak o dönemin aksiyon ve siyasetinin he-definden tek milim sapmaksýzýn ne kadar sabit birnoktada durduðumuzu hatýrlatmaktan baþka bir þeyeyaramayan bu paçavra, emperyalizme sun’î solunumyolu açmaktan baþka bir þeye yaramayacaktýr!

Allah’a þükrederiz... Söylediðimiz tarafta, durdu-ðumuz noktadayýz. Dost, düþman görsün!..

Çongarlar, Çandarlar arkalarýna Pentagon’u da al-sa, bu ülke insanýnýn % 86’sýnýn Amerikan düþman-lýðýnýn önünü alamayacaktýr!..

Onlar Amerika’dan yana; yani Bâtýldan!...Bizim “Taraf”ýmýz Ýslâm! Yani Hak’tan!...Ne diyor BARAN?“Ya Bizdensin, Ya Onlardan!”

* * * 27 Kasým, Büyük Ýrþad Kutbu, Seyid Abdül-

hakîm Arvasî Hazretleri’nin vefat yýldönümüne denkgeliyor. Emperyalist iþgale karþý “Kurtuluþ Savaþý”nadestek veren “Manzur-ý nazar-ý pîran-ý kirâm...Keremli pirlerin nazarlarýna görünen” EfendiHazretleri’ni rahmetle anýyoruz...

Allah himmetini ÝBDA’nýn üzerinden eksiketmesin...

Temsilcilikler:Ümraniye: Ýbrahim Gülþen

Tel: 0539 423 07 48Esenler: M. Yavuz Dedeoðlu,

Tel:0537890218705558329425

Bursa: Þakir BilmezTel: 0539 288 77 63Antalya: Arif Saygý, Tel: 0536 605 24 43

K.Maraþ: Baki Aytemiz, Tel: 0537 271 25 74

Samsun-Bafra: Celal EkerÝsmet Paþa Mah,

M. Akif Ersoy Cad., No: 16/cTel: 0362 542 71 67

Ýzmir: Cuma Tombul, Tel: 0538 289 04 49

Almanya: Okan Fettahoðlu, Tel: 0049 1788950813Ýsviçre:Simurg Lerzan, Tel: 0041 787931279

Brezilya:Merve Leticia,Tel: 301 60-031

Niedersachsen Eyalet:Cesareddin Musluoðlu,Tel: [email protected]

Okuyucudan...Okuyucudan...Ad Soyad: DeVRiMCiCuMHuRiYeT MuHaFýZýE-Posta:[email protected]: ulan þerefsizler siz

nasýl atatürk\'ün devrimlerinedil uzatýrsýnýz nankör köpek-ler...Atatatürk ve onun gibi kal-bi vatan aþkýyla atanlar olma-saydý hepimiz hür özgür baþýdik nasýl yaþardýk.

Sizler kendini müslüman di-ye tanýmlayan ve dinini satanköpeklersiniz hiç allahtan kork-mazsýnýz.Neden böyle yapýyor-sunuz.Bunlarý cenabý ALLAHgörüyo hepiniz bunun hesabýnýverecektir.

Ben sonuna kadar cumhuri-yetçi ve kalbi vatan aþkýyla atanbir TÜRKÜM.

Ama asla dinsiz deðili allahýma o kadar baðlýyým ki sizingibi içten pazarlýklý sözde müs-lüman deðilim. Ne olur din

üzerinden siyaset yapma-yýn!!!Biraz düþünün o örümcekaðý beyninizin ufkunu biraz ge-niþletin.

Ulu önder ATATÜRK e diluzatmayýn yoksa bunun hesabý-ný verirsiniz .

NE MUTLT TÜRKÜM DÝYENE

Ad Soyad:DeVRiMCiCuMHuRiYeT MuHaFýZýE-Posta: ATATÜRKMesaj: Bu ülkede vatanýna

sahip çýkan devrimci cumhuri-yet muhafýzlarý var

Bunu unutmatýn!!O küçük ve geri kalmýþ bey-

ninizi aydýnlatmak istiyosanýziþte o rehber

ATATÜRK\'TÜR!!!Eðer birazda olsa gururunuz

varsa biraz da þerefiniz varsavatansever aydýnlara

dil uzatmayýn!!!

Sancar/ Samsunselamün aleyküm deðerli

kardeþlerim geçen hafta sizleresormuþ olduðum sorularýn ce-vabýný gönderdiðiniz için teþek-kür ederim.ilginiz için saðo-lun.Rabbim çalýþmalarýnýzdasizleri haktan saptýrmasýn.

selametle kalýnýz... selamlar

Muhammed ÞimþekMesaj: Esselamü aleyküm,

degerli Baran Dergisi sorumlu-su kardeslerim sizlerden bir ri-cam olacak. Derginizi tanimakistiyorum.

Eger mümkünse derginizinson bir-iki sayisisini tanitimamacli adrsime posta ile gön-dermenizi rica edecegim.

Calismalarinizda basarilardilerim.

Allah`a emanet olun!

Page 3: Bar an 46

BARAN 3

EYLEMLER...

Peres’e Protesto

Özgür-Der mensuplarý, Ýsrail CumhurbaþkanýÞimon Peres’in Türkiye ziyaretini Taksim’deprotesto etti. Peres’in “barýþ elçisi” deðil “katille-rin elçisi” olduðu savunulan eylemde Peres’e ve-rilen fahri doktora ünvaný da proseto edildi.

Taksim’deki AKM binasý önünde toplananÖzgür-Der mensuplarý burada “Katil Peres De-fol!” ve “Ýsrail ile Ýþbirliði Suçtur; Ýþgalci Siyo-nist Katillerin Karþýsýnda Direnen Filistinli Kar-deþlerimizin Yanýndayýz!” yazýlý pankartlar aça-rak Taksim Gezi Parký’nýn önüne yürüdüler.Þi-mon Peres’in Türkiye’ye davet edilmesini pro-testo eden grup, yürüyüþ ve eylem boyunca Ýsra-il’i ve Bilkent Üniversitesi tarafýndan Peres’e“fahri doktora” unvaný verilmesini protesto içe-rikli dövizler taþýdý:

“Siyonist Çete Reisi Meclis’te Ýþgal Dersimi Verecek?”, “Kahrolsun Siyonistlerin BarýþYalaný”, “Ýþte YÖK Üniversitesi: Ýþgal Çetesi-nin Reisine Fahri Doktora Payesi!” yazýlý dö-vizlerin taþýndýðý eylemde Haksöz dergisi yazar-larýndan ve Özgür-Der Yönetim Kurulu üyesiRýdvan Kaya bir konuþma yaptý ve Siyonist lide-ri Türkiye’ye getiren hükümeti kýnayarak, Ýsrail’ive ona destek çýkanlarý kýnadý.

Ankara’da DTP’yeSilahlý Saldýrý

DTP Genel Merkezi önüne gelen silahlý bir ki-þi havaya ateþ açtý. Türk bayraðý taþýyan silahlýkiþi bina önündeki güvenlik güçlerince gözaltýnaalýndý.

Polise Silahlý Saldýrý

Hassas Bölgeleri Koruma Þube Müdürü Öz-can Yalçýn’ý evine býrakan 34 AA 6111 plakalýmakam otomobiline, seyir halindeyken kimliðibelirsiz kiþi ya da kiþilerce ateþ açýldý. Saldýrýda 2kurþunun isabet ettiði araçtaki polis memurununkýsa süreli panik yaþadýktan sonra otomobili Hal-kalý Ziraat Okulu önüne çekerek, polis ekiplerin-den yardým istediði öðrenildi. Polis memurununyara almadýðý olay sonrasýnda ateþ açýlan makamotomobili otoparka çekildi. Olayla ilgili soruþtur-manýn devam ettiði öðrenildi.

Ýzmir’de Patlama Ýzmir Konak’daki Emekli Sandýðý binasýnýn

tuvaletinde patlama meydana geldi. Patlamanýnardýndan ayaðýndan yaralanan bir kiþi kaçarkenpolis tarafýndan yakalandý. Bomba koyan kiþi ol-duðu sanýlan zanlý gözaltýnda…

Üsküdar’da Otobüs Kundaklandý

Üsküdar’da bir servis otobüsü mahallenin or-tasýnda cayýr cayýr yandý. Þahitler, otobüsün birkaç kiþi tarafýndan kundaklandýðýný söyledi.

AKP’ye Bomba!

AK Parti Fatih Ýlçe Baþkanlýðý’nýn önüne sesbombasý atýldý. Büyük bir gürültü ile patlayanbomba çevrede maddi hasara yol açarken, ölenya da yaralanan olmadý.

Van’da ve Batman’daÝntifada Manzaralarý

DTP’nin Van ve Batman’da gerçekleþtirdiðimitingler bittikten sonra, daðýlmayan gruplarlapolisler arasýnda çýkan çatýþmada yaralananlar ol-duðu gibi onlarca da gözaltý var.

Öcalan posteri açan, polise taþla karþýlýk veren

göstericileri daðýtmak için saatler geçmesi gerek-ti.

Ýzmir DTP taþlandýÝzmir’de DTP Buca Ýlçe Örgütü’ne üçüncü

kez taþlý saldýrý yapýldý. Gece geç saatlerde kim-liði belirsiz kiþiler tarafýndan yapýlan saldýrýda il-çe binasýnýn bütün camlarý kýrýldý.

Mersin’de ‘Kürtlerle Alýþveriþ Yapmayýn’ BildirisiMersin’in Akdeniz ve Yeniþehir beldelerinde

kimliði belirsiz kiþi ya da kiþilerce daðýtýlan bil-dirilerde Kürt esnaflardan alýþ veriþ yapýlmamasýistendiði iddia edildi. Bir haftadan bu yana daðý-týlan ve üzerinde Türk Bayraðý amblemi bulunanbildirilerde “Lütfen duyarlý olunuz. Mahalle-nizde kurulan semt pazarýnda harcamýþ oldu-ðunuz paralar PKK terör örgütüne yardýmolarak gidiyor. Hain birer kurþun olarak bizedönüyor” ifadesi yer aldý. Beldede bulunan semtpazarý esnafý, bir haftadan bu yana ev ve iþyerle-rine daðýtýlan bildiriler nedeniyle kaygýlý oldukla-rýný dile getirdi.

Van Erciþ’te DTP’ye saldýrýDTP Erciþ ilçe binasýna gece geç saatlerde

kimliði belirsiz kiþi veya kiþiler tarafýndan taþlýsaldýrýda bulunuldu. Atýlan taþlardan dolayý partibinasýnýn camlarý kýrýlýrken, binada maddi hasarmeydana geldi.

Muðla’da Ülkücüler ve Kürt Öðrenciler Çatýþtý!

Muðla’da Kürt öðrenciler ile ülkücü gruplararasýnda baþlayan gerginlik çatýþmaya dönüþtü.Kürt öðrencilerin evleri ülkücü bir grup tarafýn-dan taþlanýrken, günlerdir süren gerginliðin fiilisaldýrýlara dönüþmesi üzerine harekete geçen po-lisler Kürt öðrencileri gözaltýna aldý.

Urfa’da Ülkücülerle DTP’liler çatýþtý!

Urfa’da, Demokratik Toplum Partisi (DTP)taraftarlarý ile ülkücü gençler arasýnda çýkan kav-gada 1 kiþi yaralandý. Olayla ilgili 4 kiþi gözaltý-na alýndý.

*Ýstanbul’da 100’den fazla ev ve iþyerini subastý.

*Ege Denizi’nde 4.1 büyüklüðünde bir dep-rem meydana geldi.

*Meksika’da sel 13 can aldý, 12 kayýp var.*Þili’de 7,7 büyüklüðündeki depremde, ilk

belirlemelere göre kimi binalar hasar görürken,az sayýda yaralý bulunduðu bildirildi.

*Muðla’nýn Bodrum ve Marmaris ilçelerini subastý. Çok büyük maddi kayýp var.

*Ýstanbul þiddetli yaðýþýnýn etkisi altýnda kal-dý. Silivri’de 300 kadar ev taþan dereler sonrasýsular altýnda kaldý

*Çanakkale’nin Gelibolu ilçesinde yeni su tu-tulmaya baþlanan Çokal Barajý’nýn aþýrý yaðýþlar

sebebiyle taþmasý sonucu, Evreþe beldesi ile böl-gedeki çok sayýda yer sular altýnda kaldý. Kavakbeldesinde Kavak Çayý taþtý. Taþkýn nedeniylebirçok ev ve iþ yerini su bastý.

*Edirne’nin Uzunköprü ilçesinde etkili olansaðanak yaðýþ nedeniyle 100’den fazla ev ve iþyeri sular altýnda kaldý.

*Tekirdað’da etkili olan yaðýþlar nedeniyle þe-hirde birçok evi ve iþyerini su bastý. Evi su dolanyaþlý bir kadýn boðularak öldü.

Denizli’nin Çameli ilçesinde büyüklüðü 5.0olarak ölçülen bir deprem meydana geldi. Dep-rem *sonrasýnda ilçede hasar oluþmadý.

*Kolombiya-Ekvador sýnýrýnda 6,3 büyüklü-ðünde bir deprem meydana geldi.

*Isparta þehir merkezinde 3,4 büyüklüðündebir deprem meydana geldi.

*Suudi Arabistan Tarým Bakanlýðý, baþkentRiyad’ýn güney ve batýsýndaki en az 3 yerde kuþgribinin ölümcül virüsü H5N1’in saptandýðýnýaçýkladý.

*Endonezya’nýn Sumatra adasýnda Richter öl-çeðine göre 5,3 büyüklüðünde bir deprem mey-dana geldi.

*Kütahya’nýn Dumlupýnar Ýlçesi’nde 4.1 bü-yüklüðünde deprem meydana geldi.

*Edirne’de Tunca Nehri taþtý.

Felaketler... Depremler... Seller... Kasýrgalar... Yangýnlar...

BARAN Haber

Page 4: Bar an 46

BARAN4

Ýnsan istese de istemese de “taraf”týr.“Taraf” olmadýðýný iddia eden de aslýnda

kendi üzerinde verilen kararlarýn -en azýndanpasif- taraftarýdýr. Ýþte, “taraf” olmadýðýný id-diasýný güden, “bertaraf” olmuþ demektir. O,her þeyden önce kendi varoluþunu göstermecehdinden bertaraf oluþtur. Eþya ve hadiseüzerindeki teshir kabiliyetinden mahrum-dur.

“Taraf” olmanýn bir di-ðer yönü de, kimden vene için taraf olunduðudur.

Allah, her þeyi olduðugibi “Taraf” olmayý da ken-dinden yana olmak için hal-ketmiþtir; “Pazarlýksýz Allahve Resûlü” diyebilmek için. Þimdi bakýyo-ruz, Ýkinci Cumhuriyetçi denen Batý aþýðý iþ-birlikçi zümre, Amerika’nýn daðýttýðý 300milyon dolardan payalmak maksadýyla,“Taraf” adýnda bir ga-zete çýkarýyorlar. Za-manýnda kendilerininçanýna ot týkmýþ olan“Taraf”ý kendilerineisim olarak münasipgörmeleri dikkate þa-yan. Þuur altlarýndahâlâ o “Taraf”ýn kendi-lerine vurduðu darbele-rin acý izlerini taþýmak-ta olduklarýndan, þimdio korku ile yüzleþmekmi istiyorlar dersiniz?

Dergimizin GenelYayýn Koordinatörü,ayný zamanda geçmiþ-teki Taraf’ýn Genel Ya-yýn Yönetmeni Ali Os-man Zor’un bu konudaki görüþlerini yayýnla-yan Belgehaber.com adlý internet sitesininyorumuyla beraber, ilgili açýklamayý aþaðýdatakdim ediyoruz:

“Taraf” Dergisi’nin birçok özelliði için-de, en büyük özelliðinin, 2. Cumhuriyetçileri,Ýslâmcý camia açýsýndan büyük tehlikelerdenbiri olarak gündeme getirmesi ve gündemdetutmasý olduðunu belirten ÝBDA’cýlar, “Bi-

zim çýkardýðýmýz “Taraf” Dergisi’nde, 2.Cumhuriyetçiler, “Batý Çamurunda Debele-nenler” baþlýðý altýnda hedonist ve doðru ve-ya yanlýþ hiçbir þeye inanmayan bir grup ola-rak iþaretlenmiþti.” diyor.

“HEDONÝST TAKIM”“Taraf” ismiyle þu an bir gazete çýkaran

bu grup, bu isim etrafýnda oluþmuþ 2. Cum-huriyet imajýný belli ki kullanma derdinde.Çünkü “Taraf” Dergisi deyince, ilk akla gelenhususlardan biri, bu hiçbir þeye inanmayanbu Hedonist takýmýydý.

Anlaþýlan o ki, 2. Cumhuriyetçiler rekla-mýn iyisi kötüsü olmaz mantýðýyla bu ismiseçtikleri gibi, ayrýca bugün dahi etkisi de-vam eden “Taraf”ýn bu Batýcý gruba yöneliketkisini kýrmak gayesiyle de bu ismi seçmiþ-lerdir.

Çünkü, 90’lý yýllarda Türkiye’yi Ameri-kanlaþtýrma-Batýcýlaþtýrma hedefli bu grup ta-rafýndan yürütülen çalýþmalarýn önü “Taraf”Dergisi tarafýndan kesilmiþ ve faaliyetlerisekteye uðratýlmýþtýr. Þimdi bu grup, Ýbdacý-larýn çýkardýðý “Taraf” dergisinin halen psiko-lojik baskýsý altýnda yaþadýðý düþünülürse, bu

baskýyý kýrmanýn yegane yoluolarak, bu ismi kullanmayýseçmiþtir.

Ýbdacýlarýn çýkardýðý“Taraf” Dergisi her türlüBatýcýlýða, Sömürgeciyeve buradaki iþbirlikçile-

rine karþý olup, Tarafýný da sa-dece “Ýslâm” diye iþaretlemiþken; 2.

Cumhuriyetçiler Ýslâm’ýn temsil ettiði deðer-lere karþýyken, taraflarýný her türlü batýcýlýkolarak iþaretlemektedirler. Aradaki bu fark 2.Cumhuriyetçilerin çýkardýðý “Taraf” gazetesi-nin muhtevasýnýn ne olduðunu da gösterir.

Þu an 90’lý yýllarda“Taraf” Dergisi’ni çý-karan kadro bu günmevcut þartlara göreinandýklarý dünya gö-rüþü -ÝBDA- ne nisbet-le “AYLIK” ve Hafta-lýk “BARAN” dergile-rinde faaliyetlerine de-vam etmektedir.

Sömürgeciliðe veher türlü batýlýlaþmayakarþý sürdürülen bu-günkü mücadelede 2.Cumhuriyetçilerin çý-kardýðý “Taraf” gazete-si, Batýcý kimliðiylemuhakkak ki, bugünfaaliyetlerine yukarýdaisimlerini zikrettiðimizyayýn organlarýnda de-vam eden “Taraf” Der-

gisi kadrosunun deðerlendirmesine tâbi tutu-lacaktýr.

Tarafýmýz ne þu, ne bu! Sadece Ýslâm!Taraf Olmayan Bertaraf olur!”

Ali Osman ZorTaraf Dergisi Genel Yayýn Yönetmeni veBaran Dergisi Genel Yayýn Koordinatörü

Taraf Bir Okuldur...A

li O

sman

Zor

YIL: 1991 TARAF: “TARAF OLMAYAN BERTARAF OLUR!” YIL: 2007 BARAN: “YA BÝZDENSÝN YA ONLARDAN!”

Page 5: Bar an 46

BARAN 5BARAN

Ülkücü Ozan Arif’ten Yeni Tehditler“Plan yapmayýn plan” þarkýsýna yazdýðý sözlerle demokra-

tik kamuoyunun tepkisini çeken ülkücü Arif Þirin, yine tehdit-ler savurdu.

Baran Dergisi’ne röportaj veren Arif Þirin, “Plan yapmayýnplan” þarkýsýyla milli ve manevi varlýklarýna kast edenlere dik-kat çektiklerini öne sürerek, yeni tehditler savurdu. HrantDink’in katillerine sahip çýkan Þirin, ‘Türk’ü anlamayanlarýTürk de anlamayacak’ sözleriyle tehdit etti. Arif Þirin, tehdit-lerine, “Bu milletin canýný kim sýkarsa, bu millet de onun caný-ný sýkar. Herkes attýðý adýmý ölçüp, biçip öyle atsýn. Bu sýnýrýayarlamayanlar, yarýn doðacak olan çirkinliklerin baþ müsebbi-bi olacaklardýr” sözleriyle devam etti.”

(ATILIM Gazetesi,18.11.2007)

Ozan Arif Yine Tehdit Etti: Herkes Attýðý Adýmý Ölçüp Biçsin

“‘Plan yapmayýn plan’ þarkýsýna yazdýðý sözlerle kamu-

oyunun tepkisini çeken ülkücü Ozan Arif, Ýsmail Türüt’le bir-likte yaptýklarý þarkýnýn birilerinin planýný bozduðunu ve herke-sin attýðý adýmý ölçüp biçip öyle atmasý konusunda tehdit savur-du.

Ýslami Büyük Doðu Akýncýlar Cephesi’ne (ÝBDA-C) yakýnBaran Dergisi’ne röportaj veren Ozan Arif “Plan yapmayýnplan” þarkýsýyla milli ve manevi varlýklarýna kast edenlere dik-kati çektiklerini belirterek, bu þarkýyla iç cephenin dimdikayakta olduðunu gösterdiklerini söyledi.

Türk’ü anlamayanlarý Türk de anlamayacak diyen Arif,sözlerine tehditkar üslûpla devam ederek þunlarý dile getirdi:“Deðerlerimize, üniter devlet yapýmýza kast edenlere hoþgörü ile bakmanýn vatana ihanet olduðunu düþünüyorum.Bazen siz meleklere hitap ediyorsunuz ama eþekler üstünealýnýyor. Yaðmur yaðýyor dedikçe kendini örnek sananlarçoðalmaya baþladý...Mikroskop altýna alýnmasý gerekenleri,mercek altýna almak lazým demekle belki hata yaptým!..Bukadar korkmalarýna gerek yok.”

Milletin kendilerini anladýðýný ve tanýdýðýný iddia edenOzan Arif, Türk milletini millet yapan deðerleri yýkmak iste-yenler olduðunu öne sürdü.

Devamla O zaman Arif þunlarý söyledi: “Bu milletin caný-ný kim sýkarsa, bu millet de onun canýný sýkar. Herkes attý-ðý adýmý ölçüp, biçip öyle atssýn. Bu millet, bu topraklarývatan yapmak için tarifi imkânsýz bedeller ödedi, bu top-raklarda gözü olanlar ayný bedeli ödemeye hazýr olsunlar.Yok öyle üç kuruþa beþ köfte... Hele hele içimizdeki özgür-lüklerin sýnýrýný iyi tespit etsinler! Bu sýnýrý ayarlamayan-lar, yarýn doðacak olan çirkinliklerin baþ müsebbibi ola-caklardýr.”

MHP ve Devlet Bahçeli ile ilgili sorulara da cevap verenArif “onun bunun köpeði olmanýn moda olduðu þu günler-de, ne mutlu davasýnýn adamý olanlara’’ dedi.”

ANF NEWS AGENCY (18.11.2007)

Yayýnlanmaya baþlandýðý 17 Ocak2007 tarihinden bu yana 5 kez ya-

yýn durdurma cezasý alan Gündem Gazetesi,son kapatma kararýnýn bitiminden iki günsonra yeniden 30 gün süreyle yayýn durdur-ma cezasýna çarptýrýldý. Beþiktaþ 9. Aðýr Ce-za Mahkemesi, 12 Kasým’da 1 aylýk yayýndurdurma cezasý biten Gündem gazetesine,“PKK propagandasý yaptýðý gerekçesi”ile yeniden 1 aylýk kapatma ce-zasý verdi.

Gündem Ga-zetesi’nin bizzatGKB gündeminealmýþ, hatta Genel-kurmay’dan gazete-yi hedef gösteriraçýklamalar gelmiþti.

HapistekiSakýk’a

Devletten Laptop!Cezaevinde yatan Þem-

din Sakýk’ýn dizüstü bilgisayar kullandýðýve internet sitesi kurduðu ortaya çýktý... Sav-cý özel izin verildi dedi, ikinci müdürün ha-beri yok...

Kuzey Irak’ta 1998 yýlýnda yakalanarak,Türkiye’ye getirilen PKK’nýn bir dönem 2numaralý ismi olduðu iddia edilen ÞemdinSakýk’a, aðýrlaþtýrýlmýþ müebbet hapis ceza-sýyla tutuklu bulunduðu Diyarbakýr E TipiCezaevi’nde bilgisayar verildiði ortaya çýk-tý. Kendisine internet sitesi de kuran Sakýk,burada Abdullah Öcalan ve kardeþi Sýrrý Sa-kýk’a yazdýðý mektuplarla, fotoðraflarýnayer veriyor.

Sabah’a konuþan Diyarbakýr Cumhuri-yet Baþsavcý Vekili ve ayný zamanda Cezave Ýnfaz Kurumu’ndan sorumlu Savcý EyüpMutlu, Sakýk’a terör örgütünün iç yüzünüortaya çýkaracak kitaplar yazmasý için Ada-let Bakanlýðý tarafýndan özel izinle bilgisa-yar kullanma hakký tanýndýðýný açýkladý.Ancak Sakýk’ýn tutuklu bulunduðu Diyar-bakýr E Tipi Kapalý Cezaevi ikinci müdürüYaþar Doðu Yýldýrým ise bundan haberi ol-madýðýný söyledi.

Ýþbirlikçilere her türlü kanun üstü kýyak,

iþbirliði yapmayanlara, kapatma ve tehdit.

Vali Kontragerilla KurduðunuÝtiraf Etti

‘Kayýp silahlar’ davasýyla Türkiye’ninhapis yatan tek valisi olan Salih Þarman

Çiller ve Org. Doðan Güreþ’inbilgisi dâhilinde nasýl özel or-du kurduðunu yazdýðý kita-býnda açýkladý.

Kitabýna, Demirel’in,“Devlet gerektiðinde ru-tin dýþýna çýkar” sözüneatýfta bulunarak “RutinDýþý” adýný veren Þar-man, ‘Özel ordu’nunkullandýðý ithal si-lahlardan rutin dýþý

mücadeleye destek verenve köstek olan isimleri de ayrýntý-

larýyla belirten Þarman, JÝTEM ve MÝT’leolan baðlantýlarý da açýkladý.

Devletin bilgisi dahilinde, özel kontra-gerilla birlikleri kuran Þarman sadece kaçaksilâhtan tutuklanmýþ ve “aklanmýþ”tý…

Hukuk devleti deðil, çete! Anayasanýnhep beraber ýrzýna geçmiþler… Ve ellerini,kollarýný sallayarak dolaþmaktalar. Yaþasýnadalet.

Yüksekova’ya Amerikan Üssü mü?

Hakkari’nin Yüksekova ilçesine yapýla-cak havalimanýnýn 2008’de inþaatýna baþla-nacak. Havaalaný için yapýlan hazýrlýklar ne-deniyle ilçe halký “ABD için yeni üs mü ha-zýrlanýyor” gerilimi yaþýyor.

ABD’nin Ýran’a yapacaðý saldýrýya ha-zýrlýk olmasý babýnda, yapýlacak havaalaný-nýn ABD’nin kullanmasýndan endiþe edili-yor.

Tayyib Buþ ile yaptýðý görüþmede,Ýran’la yapýlan doðalgaz anlaþmasýnýnAmerika’ya rahatsýzlýk verdiðinin söylen-mesi üzerine, Amerika’nýn Ýran’ý nasýl yolagetireceðine imânýný gösterir þekilde,”Zatenanlaþma yürürlüðe bu günkü Ýran’la girme-yecek!” demiþti.

Gündem Gazetesi’ne Yine Durdurma!

Sakarya’da, çadýrda kalan orman iþçi-si aile, gece yaktýklarý sobanýn sön-

müþ olduðunu fark edemeyince, sabah kalk-týklarýnda 4 aylýk bebekleri Melek Nur’undonmuþ cesediyle karþýlaþtýlar.

Çöplükte marul toplarken ölen çocuklarbizim.

Yeterli beslenemediði için açlýktan ölençocuklar bizim.Soðuktan donarak ölen be-bekler bizim.

Ya bizim aramýzdan geldiðini iddiaedenler. Onlarýn çocuklarý? Onlar, balkonaçýktýklarýnda nerden geldiðini unutan ha-ramzadeler.

Onlar açlýðý da soðuðu da unutuverdiler.Onlarýn çocuklarý özel doktorlarda, özel

hastanelerde, özel odalarda, özel servisler-de, özel okullarda, özel iþlerde, özel asker-likte…

Ya bizim çocuklarýmýz? Onlar ölmeyedevam edecek. Yukarýdakiler de “garip gu-reba” nutuklarý atmaya… Nutuk atanlar,IMF istedi diye seçimlerden hemen sonra, 5milyondan fazla Yeþil Kart’ý iptal ettirdiler.Nasýl olsa oy alýndý, ihtiyaç kalmadý. Vatan-daþ, kartýnýn iptal edildiðini, gece yarýsýateþlenen çocuðunu acil servise yetiþtirdi-ðinde kayýt yaptýramayarak, para istendi-ðinde anladý. Ya da saatler boyu muayeneiçin kuyrukta bekledikten sonra, yüz geriedildiðinde anladý.

BARAN Haber

4 Aylýk Evladýmýz Öldürüldü!

BARAN Haber

BARAN’ýn Ozan Arif Röportajý

Basýnda Yanký Buldu

Page 6: Bar an 46

BARAN6

1950’lerden itibaren “çokpartili sistem”e ge-

çiþle iktidara gelen Amerikancý saðiktidarlarýn en önemli misyonu Ýslâmdevriminin önünü kesmektir.

“Beyinleri iðdiþ edilen” kitlelerbugüne kadar mevcut rejime karþý ol-duklarý zannýyla, aslýnda mevcut reji-mi yaþatmýþlardýr.

1950’lerden baþlayan bu süreci,“ýlýmlý Ýslâm”ýn baþlangýç tarihi ola-rak da alabiliriz. Serbest Fýrka tecrü-besini saymazsak eðer, halkýn rejimizorlamasý sonucu “baraj kapakla-rý”, ilk olarak Demokrat Parti’yleaçýlmýþtýr.

1940’larda baþlayan Büyükdoðumücadelesi, 1950’ye gelindiðinde,devlet talebiyle Batýcý rejimi alaþaðýetme durumuna gelmiþti. Hatta ogünlerdeki bir Ýsviçre gazetesininmanþeti, “Türkiye’de her ân birÝslâm ihtilâlinin beklendiði” þeklin-deydi.

Batýcý rejime karþý Büyükdoðueliyle oluþturulan bu muhalefetimevcut rejim, CHP’nin kaburga ke-miðinden meydana getirdiði DP ilesulandýrarak, düzen içinde eritmiþtir.

Ýlk defa Ýslâm devriminin altýn-daki zemin, Demokrat Parti eliyleçekilmiþtir.

O günden bugüne kadar geçen za-man içinde dýþta oluþan muhalefettavrýnýn, rejimin içindeki herhangibir oluþumla birleþerek Batýcý rejimideðiþtirmesi bir yana, içerideki olu-þumlar eliyle mevcut düzenin yaþatýl-masýnda kullanýlan yegâne unsur ol-muþtur.

“Beyinleri iðdiþ” kitleler, önlerinekonulan sahte reçeteler ve sahte kur-tarýcýlara râm olarak, kuklalara vekuklalarýn devam ettirdiði Batýcý reji-me karþý olduklarýný zannederken,ayný rejimi hep devam ettirenler ol-muþlardýr. Baþka bir deyiþle Türki-ye’de Batýcýlýðýn kuvvet bulmasýnýsaðlayanlar, Batýcýlardan ziyade, Ba-týcýlýðýn karþýsýnda durmaya çalýþanMüslüman kitleler olmuþtur.

Demokrat Parti çizgisiyle Ýslâmcýmuhalefet yumuþatýlýp mevcut düze-ne yamanýrken, ayný ânda ülkenin ye-ni sömürge anlayýþýna göre iþgali desaðlanmýþtýr.

Bugüne kadar emperyalizm evisoymakla beraber, soyduðu evin eþ-yalarýný da ev sahibine taþýttýrmayýbaþarmýþtýr. 12 Eylül sonrasýnda yö-netime getirilen Turgut Özal, “Cumanamazý kýlan baþbakan ve cumhur-baþkaný” olarak yine ayný kitle tara-

fýndan baþ tacý edilerek, ülkenin hýz-la sömürgeleþmesine sebebiyet veril-miþ; ayrýca, bugün yaþadýðýmýz bir-çok sapýklýðýn ve sapkýnlýðýn müseb-bibi olarak da tarihe geçmiþtir. Bu-günkü “þen sýpa” tipinin yetiþmesin-de de en büyük pay Özal’a aittir.

17 Ocak 91 Irak saldýrýsýnda, Tür-kiye’yi “bir koyup üç alma” düþün-cesiyle iþgalcilerin yanýnda Irak’ý ar-kadan vuran “mahallenin kahpesi”durumuna getiren Özal’ýn en büyükdestekçisi, yine “Ýslâmcý” kitleydi.

O zamanlarýn, yani 90’larýn Tay-yip Erdoðan’ý ise, Amerika’nýn Irak’ýiþgalinin nasýl zalimce bir þey oldu-ðunu ve Özal’ýn bu iþgale destek ve-rerek ihanet içinde bulunduðunu için-de bulunduðu kitleye anlatýyordu.Ayrýca ayný Tayyip, “Bir insan hemlaik hem Müslüman olamaz!” diye-rek, Müslümanlar nezdindeki yýldýzý-ný parlatmaktan geri durmuyordu.

Mevcut rejimin uygulamalarýnagýcýk olan kitle “Cuma namazý kýldý-ðýndan dolayý” Özal’ý desteklemiþ;fakat ANAP iktidarý boyunca gör-müþtür ki Özal, kendisinden öncekiiktidarlardan daha hýzlý ve daha etki-li bir þekilde toplumun Ýslâmî doku-sunu zedelemiþ, gevþetmiþ ve ahlâkîçözülme sürecini geçmiþe nispetleikiye katlamýþtýr.

DP’den AKP’ye kadar gelen çiz-gi, üç aþaðý beþ yukarý hemen hemenayný þartlarda emperyalistler tarafýn-dan meydana sürülmüþtür. Nedir oþartlar?

Halkýn, mevcut Batýcý rejiminÝslâm düþmaný uygulamalarýndandolayý bunaldýðý ve artýk býçaðýnkemiðe dayandýðý ölüm-kalým þart-larý…

DP ile birlikte bugüne kadar gelenbütün iktidarlar kuzu postuna bürün-müþ kurtlar olarak, ülkenin biraz da-ha sömürgeleþmesine ve emperyaliz-min boyunduruðu altýna girmesinegönüllü katýlmýþlardýr.

Hristiyan-yahudi Batý politikala-rýný gönüllü olarak uygulayan bu tip,1950’de meyvesini vermiþ ve dýþmüdahaleye ihtiyaç býrakmadan em-peryalistlerin hedefleri doðrultusun-da ülkeyi bugünkü hâline getirmiþtir.

28 Þubat’a geldiðimizde baraj birkez daha dolmuþ; Ýslâm devrimininayak sesleri bir kez daha memleketinher köþesinden duyulur olmuþtur. 28Þubat’ta Batýcý rejim tarafýndan esti-rilen Ýslâm düþmanlýðý ve Müslü-manlarýn üzerindeki yoðun psikolo-jik baský, düzenle “Ýslâmcý” kitle ara-sýndaki nikâhý neredeyse bozulmaaþamasýna getirmiþti.

Geliþen hadiseleri tekrarlamayalüzum görmeden hemen ifade edelimki, bu sefer de Menderes ve Özal gi-bi Tayyip Erdoðan, “kurtarýcý” ola-rak kitlenin önüne konulmuþtur. Vebir kez daha sömürgecilerin çýkarla-rýný koruyan mevcut düzen kurtarýl-mýþ oldu. Mevcut rejim tarafýndan“beyni iðdiþ edilmiþ” kitle, rejimedüþman olduðu zannýyla Tayyip Er-doðan’ý destekleyerek, karþý olduðudüzeni kuvvetlendirme geleneðinisürdürmüþtür.

Ýþin garip tarafý, bugünkü Batý-cý rejimi devam ettirenler, geçmiþtebu rejimi deðiþtirme iddiasýndabulunan “kadro”lardýr!

1950’den itibaren yetiþen Batý tipipolitikacýnýn en büyük iþlevi, bir ta-raftan Batý çýkarlarýna uygun hareketetmek iken, diðer taraftan da “ýlýmlýÝslâm”ýn temsilcisi olarak “Radikal-cihadist-devrimci Ýslâm”ýn önünükesmektir. Baþka bir tabirle “devrim-ci Ýslâm’ýn altýndaki zemini çekerekonu boþa düþürüp-etkisizleþtirmek,onun örgütlediði/meydana getirdiðikitlenin üzerine çöreklenip Batýcý re-jime angaje etmektir.

Bu iþlev karþýsýnda 1940’lardanitibaren devlet talebiyle mücadelebayraðýný açan ve bugüne kadar geti-ren Ýslâmî çizginin adý da Büyükdo-ðu-ÝBDA’dýr!

Bugünkü “Ilýmlý Ýslâm”ýn aktörle-ri, her zaman Büyükdoðu-ÝBDA’yayolu düþmüþ; bir þekilde hareketiniçinde bulunmuþ ve bu çizgiye ihanetetmiþ tiplerdir. Bugün Cumhurbaþka-ný’na, Baþbakan’a, Adalet Bakaný’na,Anayasa Mahkemesi baþkaný baþtaolmak üzere, birçok siyasetçi ve bü-rokrata baktýðýmýzda, geçmiþlerininnereye ait olduðunu rahatça görebili-riz.

Ilýmlý Ýslâm, “AmerikanÝslâm”ýdýr. Bu proje “radikal-ciha-dist-devrimci” Ýslâm’ýn önünü kes-mek için oluþturulmuþtur. Yine buproje az çok “radikal” cihadist-devrimci Ýslâm’ý bilenler ve onaihanet edenler tarafýndan yürütül-mektedir.

Yani Fetullah’ýn temsil ettiði veAKP kadrolarýnýn siyaseten yürüttü-ðü bu proje, Batý menfaatlerini koru-yan mevcut rejimin, þekil deðiþtire-rek devam ettirme gayesini gütmek-tedir.

AKP’nin temsil ettiði siyasi çiz-ginin hedefi Kemalizm’i veya Ke-malistleri tasfiye etmek deðil, “ra-dikal” Ýslâm’ý temsil eden ÝB-DA’nýn önünü kesmektir.

Batýcý Kemalistlerin tasfiyesi ise,

AKP’nin esas hedefi olmayýp iktida-ra gelmesinin tabiî neticesidir. Kaldýki bugüne kadar söylediðimiz þekildebir tasfiye de sözkonusu deðildir. Þuân özellikle, 28 Þubat’ýn hemen he-men bütün kadrolarý AKP içinde yadanýþman, ya bürokrat yada siyasetçiolarak misyonlarýna devam etmekte-dir. AKP Ýslâm’ýn hainlerini temsilederken, aslýnda öbür tarafýn da hain-lerini içine alarak Batýcý rejimi dahada güçlendiren “üst teþkilât” konu-mundadýr.

Çevik Bir gibi Batýcý Kemalistle-ri danýþman olarak yanýnda tutarken,tasfiye etmeye çalýþtýðý da, antiem-peryalist bir duruþ içerisinde olanBehiç Gürcihan gibi vatansever ina-nanlardýr. Özetlememiz gerekirseTürkiye’de ne ‘sað’dan ne de ‘sol’-dan, hangi inanýþtan, hangi dünya gö-rüþünden olursa olsun; hiçbir zamaniktidara gerçek baðýmsýzlýkçýlargelmemiþtir. Bugüne kadar ‘sað’danve ‘sol’dan, Batý çýkarlarýna göre ha-reket eden bütün kesimlerin hainleriiktidara gelmiþtir!..

Ve bu hainler perde önünde bir-birleriyle kavga ederken, perde geri-sinde emperyalist politikalar doðrul-tusunda anlaþarak Batýcý rejimin de-vam etmesi için daima iþbirliði yap-mýþlardýr. Yerine getirdikleri en bü-yük iþlev, mensup olduklarý cami-anýn samimilerinin önünü kesmek-tir.

Eðer mevcut Batýcý rejimin ismiKemalizm ise, bu rejimi yürütenlerede Kemalist deniyorsa, bugün “BOPeþbaþkanlýðý”yla övünenlerden dahafazla kimse Kemalist deðildir. Bu-nun bu þekilde algýlanmasý gerekir.Mevcut rejimini isminin ne olduðu-nun bir önemi yok!.. Ýsmi ne olursaolsun kuklalar tarafýndan kuklacý adý-na yürütülen Batýcýlýktýr!

Ilýmlý Ýslâm, Ýslâm coðrafyasýn-daki “demokratik sömürgeleþtir-me” istilasýný meþrulaþtýrmanýn veAmerika’nýn kýçýný kurtarmayaçalýþmanýn adýdýr. Bu böyle bili-ne!..

Ve bugün iktidarda olan Batýcýla-rýn varlýk sebebi, “radikal” denilencihadist-kurtuluþçu-antiemperyalistÝslâm’ýn önünü keserek, Amerikanpolitikalarý doðrultusunda yok et-mektir.

Ilýmlý-Ýmansýz-Allahsýz Ameri-kan Ýslâm’ýný deðerlendirirken, bütünantiemperyalist vatansever inananla-rýn bu hususu daima göz önünde tut-masý gerekir.

Ilýmlý Ýslâm, ancak bu perspektif-ten deðerlendirildiðinde çözülebilir.

Ilýmlý Ýslâm AMERÝKAN ÝSLÂMI’dýr!

Osman Hal id

Ilýmlý Ýslâm, “AmerikanÝslâm”ýdýr. Bu proje “radikal-

cihadist-devrimci” Ýslâm’ýnönünü kesmek için oluþturul-muþtur. Yine bu proje az çok“radikal” cihadist-devrimci

Ýslâm’ý bilenler ve ona ihanetedenler tarafýndanyürütülmektedir.

Page 7: Bar an 46

BARAN 7

“Vatan diye bildiðim fikrimin coðrafyasý

Fikir yoksa vatan ne kuru toprak parçasý”

SalihMÝRZABEYOÐLU1983

Batý emperyalizmi Ay-yýldýzlýTürk bayraðýna bakarken

Haç’ýn düþmaný Hilâl’i görür.“Türk” derken Müslümanlýðý an-

ladýðý gibi…Cumhuriyet’le birlikte bayraðý-

mýzdaki Hilâl, “Ay” olarak tabir edil-meye baþlandý. Bu kasýtlý olarak ya-pýlmýþtýr. Kasýt þudur: Fetihçi ve sa-vaþçý bir millet olan Türk’ü, Batý’daÝslâm’ýn öncü milleti olmaktan uzak-laþtýrmak…

Cumhuriyet kuruldu kurulalý“Türk, Öðün, Çalýþ, Güven!” deni-liyor…

Türk’e hitap aslýnda þöyle olma-lýydý: “Türk, savaþ, fethet, kurtar!”

Hilâl’in yer aldýðý Türk bayraðýbu þuuru temsil eder. Yoksa “ay” der-ken basbayaðý bir gök cismi hatýrla-nýr… Bir de þu temsil yapýlýr:

“Kan gölüne ay ve yýldýz yansýdý;ay-yýldýzlý bayrak doðdu!”

Böyle basit olmamýþtýr. Türk bay-raðýndaki kýrmýzý rengi kaný temsilediyor gösteren resmi tarih, bu nokta-yý hemen geçiþtirir. Bu millet o kanýniçin dökmüþtür?

Emperyalistleri kovmak için… VeBatý, emperyalizme karþý dünya sat-hýnda Ýslâm birliðini kuran milletolarak karþýsýnda Türk’ü buldu.

Osmanlý parçalanmalýydý; yokedilmeliydi. Emperyalizminin Ýngil-tere’den sonra hegemonyasý için baþýçeken Amerika, 1920’lerden beriWilson’un “Türkiye haritadan si-linmelidir!” düsturuyla hareket edi-yor.

Türk’ün dehasýna has þekilde or-dularýna aldýrdýðý savaþ vaziyeti,“yay” þeklinde olmuþtur. Klâsik an-lamda bir taktik olarak görülse de as-lýnda bu, haçlý saldýrýlarýna karþý“hilâl”i yüceltir. Bu vaziyet alýþ,Türk’ün “ideali aramayla topraðabaðlanma” noktasýnda þahit olduðubir tecelli olarak Ýlay-ý Kelimetullahdavasýnýn mekânda ete kemiðe bürü-nüþüdür.

Bastýðýmýz topraklar Hilâl’le mü-hürlenmiþ, fethedilmiþtir; Ýslâmi-yet’in fethi… Kubbelerimizin tepe-sinde duran Hilâl basit bir montaj

olarak görülmemeli… Allah’ýn yer-yüzünde adýný yücelten Türk’ün, “ci-had ibadeti”ni nasýl yücelttiðini gös-terir. Batý’lýnýn þuurlaþtýrdýðý Türk,iþte bu Türk’tür.

Ayný hilâl Ýslâm fetihlerine “san-cak” ve “âlem” olmuþ bugünkü bay-rakta hâlâ durur. 1919 þartlarýnda dal-galanmaya devam etti… Sonra gelenAmerikan ve Ýngiliz muhibbi kadro-lar tarafýndan emperyalistlere karþýsavaþýmýz utanç, bunun sorumluluðuise yük kabul edildi.

Hilâle dokunamadýlar, fakatTürk’ün verdiði savaþtan utanç du-yanlar, emperyalizmden korkularýgereði bir daha dirilmemesi için bay-raktaki hilâli ay olarak telaffuz etme-ye baþladýlar. Haçlý düþman konsepti-ni kafalardan silmek için, hilâli þuur-lardan uzaklaþtýrdýlar.

Hilâl mefhumu doðrudan doðruyaAllah’ýn adýyla ayný mânâyý barýndý-rýr. Hilâl’in ebced deðeri, Allah’ýn is-minde bulunan harflerin ebced deðe-riyle ayný: 99

Hilâl ayný zamanda, Allah’ýn 99ismini remzeden biricik mefhumdur.Baþka türlü idrak edilemez. Hilâl da-ima taarruz hâlini yansýtýr; haçlý düþ-manlarýmýza karþý “duruþ”u ifadeeder.

Bayraktaki yýldýz da Allah Resu-lü’nün adýnýn Ýslâm harfleriyle, yaniArapça olarak yazýlýþýna dikkat edi-lirse, “beþ köþeli” olduðu görülür.Yýldýz da “beþ köþeli” hâliyle pey-gamber ruhaniyetiyle irtibatý temsileder.

Mücahid Mehmetçik, tarih boyubu þuurla at koþturmuþtur. “Peygam-ber Ocaðý” ismi de Mehmetçik’in is-minde saklý bu nitelikten kaynakla-nýr. “Çik” ilavesi ne kadar söylensede kesinlikle “küçültücü” bir mânâakla getirmez. Aksine “yüceltici” birhüviyet kazandýrýr.

Allah’ýn kâinatý yüzü suyu hür-

metine yarattýðý sevgilisi, savaþ pey-gamberi, Allah Resulü’ne hürmettenMehmetçik erise de, peygamberinkuvvet ve azametini sancaðýna kon-durduðu yýldýzla bileklerinde taþýr.

“Mehmetçik isminin kaynaðýolan mukaddes ruhaniyet, REHBE-RÝMÝZ ve KORUYUCUMUZ-DUR!!!” Üstad Necip Fazýl böylebuyuruyor…

Peki Bayrak? Bayrak namusu-muzdur. Bayraðýn “namus” olarak te-lakki ediliþini bahsettiðimiz Ýslâmîbir dünya görüþüne nisbetle ele alma-dan “namus”tan bahsedenlerin, bumilletin nazarýnda hiçbir itibarý yok-tur. Biz, Allahsýz ordunun silahýnainanmýyoruz!..

Bu bayrak da öyle bir ordununbayraðý deðildir; olamaz!

Turuncu SK mensubu “ram-bo”nun kafasýnda bizim kastettiði-miz mânâdaki bayrak irticayý, dolayý-sýyla düþman mânâyý temsil eder.

Bu bayrak, topraklarýmýz emper-yalizmin iþgali altýnda olduðundannamusu tehlikededir.

Bu bayrak, Türk’e Türk propa-gandasý yapan Türk düþmanlarý tara-fýndan ticarî meta yapýlýr.

Bu bayrak, “bin yýllýk kardeþ”milletler Türk ve Kürt’ün birbirinekýrdýrýldýðý saçmasapan bir kavgadaMehmetçik’in tabutuna örtü yapýlýr.

Bu bayrak, iþgalciye kapýyý içeri-den açmak demek olan terör üsleri-nin açýlýþýnda yapýlan törenlerde iþ-galcinin bayraðýyla yan yana dalga-landýrýlýr.

Bu bayrak, “çaðdaþlýk” diye Batýpisliðine teþne, 13-14’ünde soyduðufýrlama bir neslin eline flama diye tu-tuþturularak stadyumda sallandýrýlýr.

Bu bayrak, “Türkiye’deki Türkle-ri seyreltmek lazým!” diyen Türkdüþmaný E. Özkök’ü “Türkiye Türk-lerindir!” sloganýyla çýkarttýðý yahu-disever Hürriyet’in yayýn politikasýy-

la paçavra yapýlýr.Bu bayrak, Yahudi sermayesinin

satýlan vatan topraklarýnda yýkým em-rini verdiði gecekondularýn önünde“kurtuluþ için” sallandýrýlýr.

Bu bayrak, logarlarda, çukurlardaölüme mahkûm edilen çocuklarýmý-zýn eline çýkartma kâðýdý yapýlýr.

Bu bayrak, 30 Aðustos “ZaferBayramý” kutlamalarýnda çýplak fahi-þelere sardýrýlýr!

Bu bayrak kafasý çuvallý, terör ör-gütü NATO’nun emir erleri tarafýn-dan NATO’nun önünde selâmlanýr.

Bu bayrak, Cumhuriyet’in bir ya-hudiye ýsmarladýðý marþ bestesi eþli-ðinde tamtam geçitlerinde sallanýr.

Bayrak, tam baðýmsýz topraklardadalgalandýrýlýr. Esas olan budur. Þim-di öyle bir aþaðýlýk kompleksi iþareteder olmuþ ki, yakalara rozet çapýndatakýlýyor.

Modacý diye homonun, iþadamýdiye hýrsýzýn, gazeteci diye pornocu-nun, öðretmen diye pezevengin, pro-fesör diye dinsizin, ilahiyatçý diye sa-pýðýn, Ýslâmcý diye imansýzýn…

Sapýttýkça sapýtan, idealsiz býraký-lan nesillerin elinde bu bayrak, “Enbüyük asker bizim asker!, þehitler öl-mez vatan bölünmez!” tepinmeleriarasýnda, her yerde aþaðýlanmayamuhatap askerin ve onun bölünmüþvatanýnda türlü mânâ dolandýrýcýlýk-larýna alet olmuþtur!

Umumileþmiþ bu tür manzaralarla“kutsanan” bu bayraðýn gerçekmânâsýyla, Batýcý hedonist LaikCumhuriyet standartlarýnda yetiþmiþ25’lik, 50’lik, 75’lik nesillerin uzak-tan yakýndan alakasý yoktur; olamaz!

Fetihçi ruhu reddeden, iþ kaybedi-len topraklarý kazanmaya gelince ký-çýný dönen salon paþalarýnýn kadehkaldýrdýðý resepsiyon masalarýnda“süs” olmuþtur. Altýnda her türlü Ba-týcý pisliðin yaþatýldýðý “bez parçasý”sayýlmýþtýr.

“Dostlar alýþveriþte görsün” hesa-bý, vatansever geçinenlerce propa-ganda malzemesi yapýlmýþtýr.

“Kan gölüne ay-yýldýz yansýmýþ,Türk’e bayrak olmuþ…”

O kan Allah için dökülmüþtür. La-iklik için deðil!.. Ayný hilâl Pakis-tan’da, Afganistan’da, Irak’ta Müca-hid Mehmetçik’in sancaðýndaydý.Hilâl önde, Mücahid Mehmetçik al-týnda “Allah Allah!” dedi. Murat, Al-lah’ýn adýnýn yüceltilmesiydi.

Ýþbirlikçi, hain Batýcýlara sormaklazým; bu bayrakla sizin ne tür biriliþkiniz var?

Bu Bayrakla Sizin Ne Alâkanýz Var!?Bu bayrak, iþgalciye kapýyý içeriden açmak demek olan terör üslerinin açýlýþýnda yapýlan törenlerde iþgalcinin

bayraðýyla yan yana dalgalandýrýlýr. Bu bayrak, “çaðdaþlýk” diye Batý pisliðine teþne,

13-14’ünde soyduðu fýrlama bir neslin eline flama diye tutuþturularak stadyumda sallandýrýlýr.

Cumal i Dalk ý l ýç

Page 8: Bar an 46

8

Bu ülkede kaç kiþi Amerikan,Ýngiliz, Alman, Fransýz, Rus,

Çin, Hint, Yunan, Bulgar, Gürcü,Ýran, Suriye Ordularýnýn GKB, KKK,HKK veya DKK’larýnýn (1) isimleri-ni cisimlerini, resimlerini bilir veyahatýrlayabilir?

Bu “iletiþim çaðý”nda Bu dünya-nýn en büyük ordularýnýn ve komþu-muz olan devletlerin ordularýnýnGKB veya Kuvvet Komutanlarýnýnisimlerini, resimlerini, cisimlerinibilmemek veya hatýrlalamak, hafýza-larýmýzla ilgili bir zafiyet veya prob-lemden deðil, bu komutanlarla ilgilihafýzamýza depolanacak bilgi bulun-mamasýndan kaynaklanmaktadýr.

Zira bütün normal devletlerin ko-mutanlarý ya hiç konuþmayýp kendiiþleriyle meþgul olmakta veya çokgerekli olduðunda baðlý olduðu Sa-vunma Bakaný’nýn izni veya emriylesadece askerî konularda bilgi vermekiçin konuþmaktadýr. Hal böyle oluncada güncel medyada ya hiç görünme-mekte veya çok nadir olarak küçükbir haber olarak görünmekte oldukla-rýndan kendi ülkelerinde bile halk ta-rafýndan fazlaca tanýnmamaktadýr.

Dünyada vaziyet, özet olarak buiken TC’de vaziyet tam tersidir...

GKB ve bazý Kuvvet Komutanla-rý olur olmaz her mevzuda ve kendi-lerine mikrofon uzatýlan her mekân-da, kendilerine mikrofon uzatýlmazsabunu bizzat saðlayarak akýllarýna neeserse söylemekte, bu yüzden de sýksýk ana haber bültenleri, ile manþet-lerde görünmekte, popülerlikte poli-tikacýlar, sinema ve sahne starlarý vefutbol yýldýzlarýyla yarýþmaktadýrlar.

Bu gerçekten izahý zor bir durum-dur...

TSK’nýn bazý komutanlarý niçinaskerlik dahil her konuda ve özellek-le de siyasî konularda olur olmaz, ile-ri geri, yalan yanlýþ ayýrd etmedenkonuþmayý meslekî görev veya kari-yerlerinin ayrýlmaz bir parçasý olarakgörmektedir?

Burada 80 yýldýr çözülmemiþ, çö-zülememiþ bir problem olduðu açýk-týr.

Bu problemin görünen sebeplerin-den biri askerî okullardaki eðitiminþekli ve muhtevasýdýr: Askerî okul-lardaki eðitimin niteliðini ve muhte-vasýný tayin ve tesbit hak ve yetkisiMEB’in elinden alýnarak GKB’nintasarrufuna býrakýlmýþ ve Tevhid-i

Tedrisat Kanunu’na aykýrý olarak çiftbaþlý, çift gayeli, çift hedefli, çiftmuhtevalý bir “askerî ve sivil” eðitimdüzenii çýkmýþtýr.

Bu komutanlar iþte bu eðitim dü-zeninin ürünüdür ve bu düzen kesinolarak ve topyekün deðiþtirilip “Öð-retim Birliði” saðlamadýkça, kendinemikrofon uzatýlan her yerde ve bildi-ði, bilmediði her konuda, aklýna neeserse konuþmayý marifet zannedenbu geveze komutan tipinden kurtuluþyoktur.

Onlarýn dilinden düþürmediði ke-limelerle ifade edersek “aklýn, bili-min ve çaðdaþ normlarýn” öngördüðüsadece mesleði ve görevi olan asker-liðe odaklanan ve temel görevlerin-den birinin meslekî sýnýrlarý aþmama-ya özen göstermek olduðunu bilen,iþini kusursuz yapmaya çalýþarak,halkýn kendilerine ödediði maaþ veartý imkânlarýn karþýlýðýný iþini iyi ya-parak ödemek isteyen, kendine mik-rofon uzatmak densizliðini gösterebi-len bir gazeteciyle karþýlaþtýðýnda da,ona kibarca politikacý, artist veya fut-bolcu olmadýðýný hatýrlatarak susma-sýný becerebilen bir komutan modeli-nin bu askerî eðitim düzeni içindençýkmasýný beklemek olmayacak du-aya amin demek gibi bir þeydir.

***Bütün bunlarý bana yeniden hatýr-

latan þey ise aþaðýdaki þu haber oldu:Emekli SubaylaraKonuþma Yasaðý

MSB, TSK Ýç Hizmet Yönetmeli-ði’nde deðiþiklik yaparak emekli su-bay ve generallarin demeç vermesiniyasakladý.Konuþanlara verilebilecekcezalar belirlendi.

MSB, TSK Ýç Hizmet Yönetmeli-ði’nde Ýç Hizmet Yönetmeliði’nde 3maddelik bir deðiþiklik yaptý. ResmiGazete de yayýnlanan yönetmelik de-ðiþikliðine göre, emekli subaylar vegeneraller görev yaptýklarý dönemeiliþkin açýklamalarda bulunup, yazýyazarlarsa askeri sosyal tesislere ge-çici veya sürekli olarak girmeleri ya-saklanabilecek.

Emekli subay ve paþalara “sus”genelgesi olarak deðerlendirilen yö-netmelikte, “Kendisine özel bir görevverilmediði halde görevi ve sýfatý ica-bý muvazzaflýk yaptýðý dönemde bu-lunduðu görev ve görev yerleri hak-kýnda beyanat veren, yazý yazan veyasair surette açýklamada bulunan, ast-lýk-üstlük münasebetlerini zedeleme-ye, amir veya komutanlara karþý gü-ven hissini yok etmeye yönelik ola-rak açýkça aþaðýlayýcý söz ve davra-nýþta bulunduklarý çeþitli komutanlýkve resmî kaynaklardan intikal edenbilgi ve belgelerden tespit edilenlerinorduevleri, askerî gazinolar ve diðeraskerî sosyal tesislere giriþleri, Ge-nelkurmay Baþkanlýðý’nca geçici ve-ya sürekli olarak yasaklanabilir” de-nildi.

Ýnsan bu haberi üstünkörü okudu-ðunda “oh be hiç olmazsa emeklile-rin geveziliðinden kurtuluyoruz, da-rýsý muvazzaflarýn baþýna” diye düþü-nüp sevinebilir... Þüphesiz AKP med-yasý bizi buna inandýrmak için özelbir gayret de sarfedecektir.

Ama haber dikkatli okunursa ka-zýn ayaðýnýn öyle olmadýðý anlaþýlý-acaktýr...

Ýlk bakýþta bize müjde gibi gelenbu haber aslýnda ülkenin içinde bu-lunduðu “durum”un giderek daha va-

himleþtiðini, bu vehametin gizlene-bilmesi için siviller üzerindeki hakve hürriyet kýsýtlamalarýnýn kapsamaalaný içine emekli askerlerinde alýndý-ðýný gösteriyor.

Demek ki“durum” o kadar vahimki, muvazzaflýklarý döneminde bütün“hak ve özgürlük” taleplerini “mille-tin biriði ve vatanýn bölünmez bütün-lüðü” için en büyük tehlike sayarakbu taleplerle ortaya çýkan halk ke-simlerini “iç düþman” olarak ilanedilmesine bir þekilde katkýda bulun-muþ olan emekli askerlerin “hak veözgürlüklerini” savunmak da bizekalýyor...

Ne diyor haberde: “MSB, TSK ÝçHizmet Yönetmeliði’nde Ýç HizmetYönetmeliði’nde 3 maddelik bir de-ðiþiklik yaptý. Resmi Gazete’de ya-yýnlanan yönetmelik deðiþikliðinegöre, emekli subaylar ve generallergörev yaptýklarý döneme iliþkin açýk-lamalarda bulunup, yazý yazarlarsaaskeri sosyal tesislere geçici veya sü-rekli olarak girmeleri yasaklanabile-cek.”

Dikkat edin sadece “emekli gene-raller deðil”, bütün emekli subaylarbu yasak kapsamýna alýnýyor...

Adamlar TSK iþe iliþikleriniemekli olarak kesmiþler...

Artýk onlar da sivil...Sen hangi hakla bir sivilin inanç,

düþünce ve kanaatlerinilerini serbest-çe ifade etme temel hak ve hürriyeti-ne askerî bir yönetrmelikle kýsýtlamagetirebiliyorsun?

Bunun hem hukuka, hem taraf ol-duðun uluslarasý sözleþmelere, hemde kendi anayasana açýkça aykýrý ol-duðunu görmüyor musun?

Görüyor ama “durum” demek kibizim sandýðýmýzdan da vahim kiemekli askerleri bile baský ile (“loj-manýndan atarýz, orduevlerine ve sos-yal tesislere sokmayýz” diyerek) sus-turmaya çalýþmaktan baþka çare bu-lamýyorlar...

Bu yönetmelik deðiþikliðindeyanlýþ olan bir durum da þu: Yönet-melik deðiþikliðini MSB yapýyorama yasaklara aykýrý davranan emek-li subaylar için cezayý mahkeme veyaMSB deðil de GKB veriyor. TSK ileiliþiðini kesmiþ, artýk sivil statüyegeçmiþ emekli personel hakkýndaGKB hangi sýfat, yetki ve hakla cezaverecek?

Bir baþka çeliþki de þu: Muvazzafsubaylarýn alt rütbelileri bayram, sey-ran törenlerde, Komuta kademesin-den bazýlarý ise (özellikle GKB ve

Emekli Subaylar Ýçin Zor Seçim:

Vatan Yahut Lüks Hayat

Al i Haydar Can

GKB ve bazý Kuvvet Komutanlarý olur olmaz her mevzuda ve kendilerine mikrofon uzatýlan her mekânda, kendilerine mikrofonuzatýlmazsa bunu bizzat saðlayarak akýllarýna ne eserse söylemekte, bu yüzden de sýk sýk ana haber bültenleri, ile manþetlerde

görünmekte, popülerlikte politikacýlar, sinema ve sahne starlarý ve futbol yýldýzlarýyla yarýþmaktadýrlar.

Page 9: Bar an 46

9

KKK) her vesile ile askerlikle ilgisi olmayan si-yasi ve sosyal konularda bile cayýr cayýr konuþur-lar ve haklarýnda herhangi bir yasal iþlem yapýlýpceza verilmezkeni, artýk sivil statüye geçmiþemekli subaylarý baský ile susturmaya çalýþmaknasýl bir hukuk ve adalet anlayýþýnýn ürünüdür?

Ceza yetkisi’nin GKB’nda olmasý, emekli ol-duðu halde “psikolojik savaþ” departmanýyla ili-þiðini kesmemiþ ve medyada dezenformatör ajanolarak göreve devam eden emekli subaylar dýþýn-daki bütün emekli subaylara bir gözdaðýdýr. YaGKB’nýn hoparlörlüðünü yapacaklar veya ceza-landýrýlacaklardýr.

Bunun halk için (yönetmelik deðiþikliði yapý-lýrken düþünülmemiþ olan) iyi yanlarý da vardýr:Birinci iyilik; bu yönetmeliðe raðmen medyatik-liðini sürdürdüðü halde cezalandýrýlmayan emek-li subaylarýn“emekli” sýfatlarýnýn bir kamuflaj ol-duðu kabak gibi ortaya çýkacaktýr... Ýkincisi isebu yönetmelik çýkmadan önce “psikolojik savaþ”departmanýyla ilgileri olmadýðý halde, durumdanvazife çýkararak löm löm atanlarýn, “gaye vatan-sa gerisi teferruattýr” diye hava basanlarýn sami-mi olup olmadýklarý da ortaya çýkacaktýr: Vatanmý yoksa sudan ucuza oturduklarý askerî lojman-lar mý, Vatan mý yoksa sudan ucuza yiyip içtikle-ri Orduevleri mi, Vatan mý yoksa sudan ucuza ta-til yaptýklarý TSK Sosyal tesisleri mi?

Hadi bakalým top sizde...***

Ýlgilisine (doðru anlaþýlacaðýna dair hiç birümidim olmayan) lüzumsuz bir kaç not:

Hiç bir kiþi ve kurum kendini her türlü dene-tim ve eleþtirinin üstünde ve dýþýnda tutarak ha-yatiyetini sürdüremez.

Eleþtirinin ve denetimin iyi niyetlisi ve kötü-nü niyetlisi de olabilir.

Kendini idame ettirmek isteyen, deðiþen þart-larda ayakta kalabilmek için gerekli deðiþim vedönüþümleri yapmak basiret ve iradesine sahipkiþi ve kurumlar kötü niyetli denetim ve eleþtiri-lerden bile gerekli dersleri çýkardýklarý için dene-tim ve eleþtirinin her türlüsünü kendileri için þanssayarlar..

Çünkü her denetim ve eleþtiri o kiþi veya ku-rumun kendi yanlýþlýklarýndan kurtulmasý için ye-ni imkânlar sunar.

Kendini her türlü eleþtiriye kapatarak, durma-dan kendine övgüler düzerek varýlacak yer Daðlý-ca fiyaskosudur...

Böyle bir fiyaskoyu örtbas etmek için iadeedilen esir askerleri tutuklatýrsýn bu ayrý bir fiyas-ko olur...

Bunun yetmediðini görünce tutuklanan esiraskerlerle ilgili her türlü habere mahkeme eliylesansür koydurursun bu bir baþka fiyasko olur...

Bütün bunlarý örtbas edebilmek için bütünemekli subaylarýn düþünce, inanç ve kanaatleriniaçýklama hürriyetlerini bir yönetmelik deðiþikliðiile yok etmeye kalkarsýn bu daha da büyük fiyas-ko olur...

Ve hiç bir kiþi veya kurum bu kadar fiyaskoyusýrtýnda taþýyamaz: Çöker...

Bunu da (kendini her türlü eleþtirin dýþýnda veüstünde tuttuðun için) iþ iþten geçip kaçýnýlmazson ortaya çýkmadan anlayamazsýn...

Dipnotlar: 1- Dikkat ettiyseniz JGK’ýndanhiç söz etmedim zira bütün normal devletlerdejandarma ordunun deðil, iç güvenlik teþkilatýnýnbir parçasýdýr ve GKB’ye deðil her yönüyle Ýçiþ-leri Bakanlýðý’na baðlýdýr. Statüsü Emniyet GenelMüdürü veya Emniyet Genel Müdür Yardýmclýðýýgibidir.

Doðu’da görev almýþ askerlerin, Daðlý-ca’daki son çatýþmalar üzerine yaptýðý

yorumlara, son olarak Taraf gazetesine konuþanemekli tümgeneral Osman Pamukoðlu’nun yo-rumlarý eklendi:

“Bu nereye kadar gidiyor, hangi kademeyekadar geliyor, bunun araþtýrýlýp soruþturulmasýlazým. Ýhmal ve tedbirsizliðin nereye kadar gitti-ði konusu araþtýrýlmalý. Diyelim ki bir eksiklik,noksanlýk var. Üst kademeye bir defa ‘Neden sizbunu denetleyerek, kontrol ederek farkýna var-madýnýz’ diye sorarlar. Bir soruþturma böyle yü-rütülür. Onun da bir noksaný varsa, bir diðer üstkademe araþtýrýlýr.”

Pamukoðlu doðru tespitler üzerindedir.Daðlýca’da geliþen “hesap dýþý” hadiselerin

bütün kabahati askerlere yüklenmiþ ve faturasýbirkaç Anadolu çocuðundan çýkarýlmak isten-miþtir. Askerlerin “esas sorumlularý” iþaret edenaçýklamalar yapmasýndan kaygýlananlar, çocuk-larý cezaevine týktýrarak susturmuþtur. Bununbaþka türlü açýklamasý olamaz.

KKK Org. Ýlker Baþbuð, KKTC’nin 24’üncüKuruluþ Yýlý Resepsiyonu’nda 12 askerin öldü-rülmesiyle sonuçlanan Daðlýca saldýrýsýna dairþöyle konuþtu: “Þimdi sýnýr ötesi harekâtý uy-gulama sürecindeyiz. Artýk bu süreçte lütfenkarar vericileri rahat býrakýn”

Neden? Çünkü emir komuta zincirinde, zin-cirleme suç ve hatalar olduðu açýktýr ve bunu ba-sit bir er bile anlamýþtýr. Ýrticaya karþý laikliðinyýlmaz savunuculuðunu ve mücadelesini yapý-yorum diye 5 yaþýndaki kýz çocuklarýnýn neredene yaptýðýna dair en küçük ayrýntýyý kaçýrmayan-lar, o günkü çatýþmalarda bu milletin evlatlarýnýnneler yaþadýðýný teker teker açýklamalýlar!

Tutarlýk ve görev namusu bunu gerektirir!Sorumluluk anlayýþý bunu gerektirir! Dürüstlükve vatanseverlik bunu gerektirir. Kamu vicdaný,ancak sorumlular yargýlanýrsa rahatlayabilir. Ak-si takdirde büyük bir cinayetlere yol açabilecekbu sorumsuzluk, her dönem TSK’nýn önüne ge-lecektir.

Daðlýca’da olan bitenler, en az “laikliðe gös-terilen hassasiyet kadar hassas” olmayý gerekti-rir! PKK’nýn bu eylemini, “son on yýlda yaptýk-larý eylemlerin en büyüðü” olarak göstermekleBaþbuð, bunun kendisini aþan bir durum olduðu-nu itiraf etmekle kalmayýp, TSK’nýn politika de-ðiþikliðine gittiðini de gizlememektedir. Baþbuðbu çerçevede þunlarý söylüyor:

“Dað kadrosu niye bitmiyor?” sorusu haklýolarak sorulabilir. PKK ile mücadele devletinbütün kurumlarýna aittir. Devletimiz alacaðý ted-birlerle, ne zaman terör örgütüne katýlýmlarý en-geller, ayný anda dað kadrosunun çözülmesi yö-nünde adýmlar atýlýr, iþte o zaman dað kadrosunuetkisiz haline getiririz.”

PKK’nýn taban desteði bulduðu Doðu bölge-mizde seçim öncesinden itibaren AKP politika-larý, TSK bünyesinde de destek görmüþtü. Org.Baþbuð, bu konuþmasýný da, üzerinde durduðunoktalarýn AKP tarafýndan dikkate alýnacaðýnýbildiði için yapmaktadýr. KKK Org. Baþbuð da-ha önce, “psikolojik savaþta” PKK’ya karþý

TSK’nýn baþarýsýzlýðýný açýklamak zorunda kal-mýþtý.

KKK Baþbuð, 2004’te yaptýðý bir açýklamadaþöyle diyordu: “ABD küresel terörizmle müca-delede dünyaya önderlik yapmaya mecbur...Ama bunu tek baþýna deðil, iþbirliði içindeyapmalý... ABD Irak’ta baþarýlý olmalýdýr, ba-þarýsýzlýðý kaosa yol açar ve bu Türkiye’yi deolumsuz yönde etkiler... Yani, bir bakýma‘Türkiye’nin güvenliði, ABD’nin Irak’takibaþarýsýndan geçer.” Yine ayný tarihteki konuþ-masýnýn bir baþka noktasý:

“BOP terörizmi yaratan sebeplerin orta-dan kaldýrýlmasý ile bölgede enerji kaynakla-rýnýn güvenliðinin saðlanmasýný hedefleyenbir projedir, dolayýsýyla destekliyoruz… Çö-züm yolunun önünü ancak ABD ile Avru-pa’nýn sahip olduðu müþterek deðerler ile as-keri, ekonomik ve politik gücün sinerjisi aça-bilir.”

BOP projesi ekseninde “Amerika’nýn baþa-rýlarý bizim baþarýlarýmýzdýr, Amerika’nýn çý-karlarý bizim çýkarlarýmýzýdýr” diyerek Ame-rikancý-Batýcý kimliðini, son raporlara göre %86’sý Amerikan düþmaný olan millete gösterenOrg. Baþbuð, PKK’ya katýlýmý önlemek ve daðkadrosunu zayýflatmak için, bu proje istikame-tinde yol alarak netice alacaðý düþüncesindedir.

2007-2008 Kara Harp Okulu Açýlýþ Töre-ni’ndeki konuþmasýnda ise KKK Org. Baþbuð þusözleri sarfetmiþti:

“Ordular temelde ve genelde gücünü silahtanalýr. Bir tek Türk ordusu vardýr ki, gücünün kay-naðýný ulusunun güven ve sevgisinden, yüreðin-den alýr.”

Madem gücünüzü “ulus”tan alýyorsunuz, bu“ulus”un % 86’sýnýn Amerikan düþmaný olduðu-nu kimse size söylemedi mi?

O ulusun içinde hiç de azýmsanmayacak,Kürt asýllý askerler de var. Bir yandan Kürtleriçin “Bizim insanýmýz” demek, öte yandan buaskerleri Doðu’ya gönderip, Kürt’ü Kürt’le ça-týþmaya sokarak þovenlik yapmak… Bu ne ya-man çeliþki?

Siyaset týkanmýþtýr. Çatýþmanýn zirveye var-dýðý ân, çözüme en yakýn zamandýr. Lakin bunukim anlayacak? Ýmralý’nýn sözlerini havaya ba-kýp ýslýk çalarak geçiyorlar. Ýki gün sonra Ýmra-lý’nýn söylediklerini bazý makam budalasý tiple-rin aðzýndan duyuyorsunuz! Kürtler “Edi Be-se!”(Yeter Artýk!) diyor. Buna cevap bombardý-man oluyor. Memleketin bir tarafý bombalanýr-ken esas düþman teröristbaþý Amerika bölgeyiiþgale devam ediyor.

Siyaset týkanmýþtýr. Çatýþmanýn zirveye vardýðý ân, çözüme en yakýn zamandýr. Lakin bunukim anlayacak? Ýmralý’nýn sözlerini havaya bakýp ýslýk çalarak geçiyorlar. Ýki gün sonra

Ýmralý’nýn söylediklerini bazý makam budalasý tiplerin aðzýndan duyuyorsunuz!

Suçlu Bulundu: Sekiz Asker!

Ýbrahim Þarkl ý

Page 10: Bar an 46

BARAN10

BD-ÝBDA dünya görüþümün dokuztemel prensibinden biri “ahlâkçýlýk”týr.Ýdeolocya Örgüsü’nde bu prensip þöyleanlatýlýr:

“«Kimin malýný aldýmsa, iþte malým,gelsin alsýn; kimin sýrtýna vurdumsa, iþtesýrtým, gelsin vursun!» diyen Allah Sevgi-lisinin ahlâký…Buna muhtacýz. (..)Ve buana-baba gününde, en soylu ahlâkýn kay-naðýndan gelen Türk milletinin, hem ken-disine, hem de dünyaya ait ruhî ve içtimaîkýymetler kadrosunun dýþýnda kaldýðýný,cesaret ve samimiyetle tesbit etmeninahlâký….” (1) Ayný eserin “Ahlâk Kayna-ðýmýz” baþlýklý bölümünde ‘ahlâkçýlýk’ýnkaynaðý þöyle iþaretlenmektedir: “Bizim,olmuþ ve olabilecek ahlâk kaynaðýmýzadýyla ve sanýyla Ýslâm ahlâkýdýr. Bunuanlayamadýk; anlaþýlacak olan buydu; an-laþýlacak olan budur!

“Bir zamanlar ne olduksa bu ahlâkýnyüzüsuyu hürmetine olduk; ve ne olma-dýksa, bu ahlâký gölgelendirmek ve sonrabüsbütün karanlýða gömmek yüzündenolamadýk. Bunu bilemedik; bilinecek olanbuydu; bilinecek olan budur!” (2)

Ýþte bu ahlâkýn yoðurduðu toplumlarher alanda sayýsýz kahramanlar doðurduve o toplumlar, bu kahramanlarýn omuzla-rýnda yükseldi. Çoðunun isimleri de ve ci-simleri de bilinmeyen, bilinenlerin iseunutulduðu/unutturulduðu bu kahraman-larýn þu çöküþ hengâmesinde yok olup git-mek ve tarih sahnesinden tarihin çöplüðü-ne fýrlatýlýp atýlmak istemeyen herkes,kurtuluþ/yeniden diriliþ hamlesi için ilkve en gerekli hamlenin; kaybettiðimiz“ahlâkýmýz”ý yeniden bulmak ve onunprensiplerine göre kendimizi yeniden inþaederek, içimize sinmiþ kötülüklerimizdenarýnýp, uzun zamandýr kaybettiðimiz iyi-liklerimize kavuþmak olduðunu idrak et-melidir.

Kendinizi “temiz ve iyi bir insan” sa-yýyor/sanýyorsanýz þu sözlere kulak verin:“Eðer bir elinizle bugünkü ahlâk faciamý-zýn müþahhas tecelli plânýndaki tüyler ür-pertici manzaralarýný pençelemiyor; öbürelinizle de muhtaç olduðumuz ahlâkýnmücerred inþasý bakýmýndan varýlmasýmümkün yegâne teþhise iþaret etmiyorsa-nýz, biricik vatanî ve millî borcunuzu ye-rine getirmiyorsunuz demektir. (..)Bugünomuzlarýndaki içtimaî þartlar altýnda gözüuyku ve vücudu et tutabilen insan, iyi vetemiz bir” (3) insan sayýlabilir mi?

Kaybettiðimiz/kaybettirildiðimizahlâkýmýz o çöküþ þartlarýnda bile öyleferdî kahramanlar yoðurmuþtu ki; insanonlara bakýp kuruluþ ve yükseliþ yýllarýn-da sayýsýz namsýz, niþansýz kahramanlarolduðunu, onlarýn nerede doðup, neredeyaþadýklarýný ve neler yaptýklarýný bilmesebile, yüzyýllarca süren bir adalet impara-torluðunun vücud bulmasýndaki olaða-nüstü emeklerini hissedebiliyor... ÖmerSeyfeddin’in bir hikâyesinde böyle güzelbir insana söylettiði: “Osmanlý’da yiðitliksýradan bir iþtir Hünkârým.” Cümlesininedebî sanatlardan biri olan ‘mübalaða’ de-ðil de hakikatin ta kendisi olduðunu idrakedebiliyor...

*** Sayýn Cem Sökmen, “Mazlum Mil-

letlerin vicdaný: Zenci Musa (4) baþlýklýyazýsýnda onlardan birinin olaðünüstü

hayatýna ýþýk tutmuþ:

MAZLUM MÝLLETLERÝN VÝCDANI: ZENCÝ MUSA

O ölene kadar Osmanlý idealleri içinsavaþan Sudanlý bir kahramandý.

“Son dönem tarihimizde pek çok efsa-nevi þahsiyet vardýr: Onlarýn Osmanlý’yýayakta tutabilmek için katlanmadýklarý fe-dakârlýk, göze almadýklarý tehlike yoktur.Hepsinin ideali “Biz ölsek de ümmet-iM......d (sas) yaþasýn” idi. Çoðu hayatlarýboyunca belki bir gün bile kendi keyifleriiçin enerji tüketmedi. Hep âli dâvâlar içinkoþturdular: Zenci Musa ve arkadaþlarýgibi. Onlar feragat ve fedakârlýklarýyla bumilletin vicdaný oldular.

Mehmed Âkif Ersoy’a:“Eþref Bey’in emireri Zenci Musa;

Omuzundan arþa yükseldi nebi Ýsa (as)”dedirten Zenci Musa, tüm gönüllerde baþ-köþede aðýrlanmaya layýk bir kahraman-dýr.

Aslen Sudanlý olan Zenci Musa, Gi-rit’te dünyaya gelmiþ. Kahire’de yaþayanve tam bir Osmanlý hayraný olan dedesi,Zenci Musa’yý, Ýslam’ý iyi öðrenmesi veOsmanlý’yý yakýndan tanýmasý için yanýnaalýyor ve büyük ihtimam gösteriyor. Türkmahallesinde büyüyen Zenci Musa Türk-çeyi çok iyi öðreniyor. Trablusgarp’taTürk subaylar ve Þeyh Sunusi’nin önder-liðinde Ýtalyanlara karþý verilen mücade-leye katýlan Zenci Musa, buradan sonraartýk Osmanlý Devleti için nerede tehlikebaþ gösterdiyse bütün heybetiyle orada bi-ten kahraman bir asker olmuþtur.

CEPHEDEN CEPHEYEKOÞAN ADAM

Zenci Musa, Birinci Dünya Sava-þý’nda cepheden cepheye koþarken komu-taný Eþref Bey’den (Sencer Kuþçubaþý)yeni görevlerinin Yemen’deki YedinciOrdu’ya altýn götürmek olduðunu öðren-di.

43 kiþi deðiþik kýlýklarla yolculuk ya-parak Medine’ye vardýlar. 300 bin altýnýYedinci Ordu Komutaný Ahmet TevfikPaþa’ya teslim etmeleri gerekiyordu.

43 kiþi iki gruba ayrýlarak yola çýktý.Fakat 1200 yýl önce Peygamber Efendi-miz’in de harp ettiði Cembele mevkiinde25 bin kiþilik bir Bedevi-Ýngiliz kuvvetitarafýndan kýstýrýldýlar.

Eþref Bey’in baþýnda bulunduðu grupellerinden gelen her þeyi yaparak 1 gün 1gecelik bir savaþ verdi. Sonunda EþrefBey esir alýnýp Lawrence’in karþýsýna çý-karýldý; fakat Zenci Musa bu hengâmedegrubuyla birlikte altýnlarý kaçýrmayý ba-þardý.

12 Ocak 1917’de gerçekleþen bu sa-vaþ London Times gazetesinde sekiz sü-tun üzerine manþetten verilmiþti.

ÝNGÝLÝZLERDEN KAÇIRILANALTINLAR

300 bin altýný Yemen’de Tevfik Pa-þa’ya teslim etmeyi baþaran Zenci Musa,Birinci Dünya Savaþý bittikten sonra Ana-dolu’da gerçekleþtirilecek Milli Mücade-le’ye destek vermek amacýyla Ýstanbul’agelir.

Beyazýt Camii’nde bir ikindi namazýçýkýþýnda kendisini gören Ali Sait Paþaonun zor durumda olduðunu anlar ve onaþöyle der “Musa, emeklilik için bir dilek-çe ver. Ben de tasdik edeyim, sana emek-li maaþý baðlasýnlar.” Fakat Zenci Musaona þu ibret dolu cevabý verir:

“Paþam, ben bu fakir millettenemekli maaþý alamam.”

Bu cevaptan sonra Ali Sait Paþa, Zen-ci Musa’dan habersiz Ýstanbul hamallarkahyasý Ferit Bey’e giderek kendisini bir-kaç gün sonra Zenci Musa ile birlikte zi-yaret edeceðini söyler. Ferit Bey’den iste-diði, bu ziyaret esnasýnda Zenci Musa’yabir iþ teklifinde bulunmasýdýr.

Bir araya geldiklerinde Ferit Bey,Zenci Musa’ya Karaköy gümrüðündekahyalýk yapmasý için teklifte bulunur. Buteklif karþýsýnda Zenci Musa, yine mü-kemmel seciyesinin yansýdýðý bir cevapverir:

“Ben kahyalýk yapmam, onu yaþlýbir Müslüman’a verin. Orada hamallýkvarsa yaparým.”

Ve Zenci Musa, o büyük kahraman ar-týk gümrükte hamallýk yapmaya baþlar.

“BU ÝÞ DAHA BÝTMEDÝ...”Ýþgal kuvvetleri komutaný General

Harrington, Ýstanbul’da Galata gümrüðü-nü gezdiði sýrada, kendisine “Ýþte 300 binaltýný Yemen’e kaçýran Zenci Musa bu!”denildiðinde hemen onun yanýna gider veþöyle der: “Eðer bizimle çalýþýrsan seni al-týna boðarým.”

Zenci Musa’nýn bu sözlere karþý ver-diði cevap, bir kiþinin deðil; haysiyetin,asliyetin, þahsiyetin ve bin yýldýr Ýslammedeniyetine bayraktarlýk yapmýþ bir mil-letin cevabý idi: “Her teklif herkese yapýl-maz. Bu sözleriniz beni ancak rencideeder. Benim bir devletim var: Devlet-iOsmanî; bir bayraðým var, ay-yýldýzlý bay-rak; bir kumandaným var, Eþref Bey. Buiþ daha bitmedi, sizinle mücadelemizdevam edecek...”

Þunu rahatlýkla söyleyebiliriz ki “an-lamak” fiili mana yükünü, ancak 2,5 mil-yon þehitle, 2,5 milyon hayatýn sönüþüylebitirilmiþ Birinci Dünya Savaþý’nýn sonaerdiði günlerde, iþgal edilmiþ bir Ýstan-bul’da, “Bu iþ daha bitmedi” diye düþüne-bilen ve bunu iþgalcilerin en yüksekrütbelisinin yüzüne ifade edebilen biradamý anlayabilirsek devam ettire-cektir.

Ýþte o Zenci Musa, gündüz Ga-lata gümrüðünde hamallýk yapýp,gece Milli Mücadele için Anado-lu’ya silah kaçýrýrken vereme ya-kalanýyor.

Ali Sait Paþa’nýn bütün ýsrarýnaraðmen bir sanatoryuma yatmayýkabul etmeyen Zenci Musa, bavulu-nu alýp Üsküdar’daki ÖzbeklerTekkesi’ne gidiyor.

Zenci Musa verem-den kurtulamayarakkýsa süre sonra bura-da vefat ettiðinde,bavulundan bir Os-manlý haritasý, Eþ-ref Bey’in resmi vekefen bezi çýkýyor.

Ey Zenci Mu-sa, gittiðin yerler-

de seninle yan yana yürümek vardý, vu-ruþtuðunda omuz omuza, konuþtuðundagönül gönüle olmak vardý.

Senin gibi “tek baþýna bir millet” olanecdâdýmýzý fatihalarla yâd ediyoruz.

Ruhlarýnýz þâd olsun! ***

Dün bizi o çöküþ þartlarýnda bile, “ge-misini kurtaran kaptan, baþkasýndan banane abi, ben çýkarýma bakarým” diyen ben-cil hayvanlar haline gelmemizi önleyerek,en kötü durumlarda bile iyi kalmamýzýsaðlayan Ýslâm ahlâkýyla bütün baðlarýmý-zý kopardýktan /kopartýldýktan sonra nasýl“hayvandan da aþaðý” yaratýklar halinedönüþtüðümüz/dönüþtürüldüðmüze dairherhangi bir misâl vermeyeceðim. Nasýlolsa bir TV cihazýnýz vardýr. Ýþgal medya-sýnýn ekranlarýndan, haber, yorum, maga-zin, tartýþma, kadýn, müzik, sinema prog-ramlarý veya reklâmlar vasýtasýyle, da-marlarýmýza 24 saat kesintisiz olarak výcýkvýcýk bir ahâksýzlýk, þerefsizlik, namus-suzluk, yavþaklýk, puþtluk, bencillik, hýr-sýzlýk,uðursuzluk, arsýzlýk, yüzsüzlük þý-rýnga edildiðini ve bizim, dünyanýn en pisþeylerinden biri olan uyuþturucuya paçayýkaptýrmýþ baðýmlýlar gibi, bu çirkef med-ya illetine baðýmlý hale gelerek adým adýminsanlýktan çýktýðýmýzý zaten yaþayarakbiliyorsunuzdur.

Bunu biliyorsanýz, kurtuluþun bu ol-madýðýný, böyle olmayacaðý/olamayacaðý-ný, bunun sonunun herkes için felâket veyokoluþ olacaðýný da biliyor olmalýsýnýz...

En kötü durumlarda bile Zenci Mu-sa’lar gibi iyilik fedaileri çýkarabilen birahlâkýn, ruhlarýmýzý acilen þeytanýn bütüntasallutlarýndan kurtarýp, bütün kötü vekötülüklere karþý savaþabilecek iyilik sa-vaþçýlarý haline dönüþtürmesini saðlamak-tan baþka çaremiz olmadýðýný da görüyor-sunuzdur.

Öyleyse kollarý sývamak için dahane/neyi bekliyoruz?

Son bir not: Bu tip kahramanlara elide, gönlü de yatkýn olan usta yönetmenle-rimiz Osman Sýnav ve Halid Refið, ZenciMusa ve benzeri güzel insanlarý film ola-rak beyaz perdeye veya dizi olarak beyaz-cama getirebilseler, iyiliðin yaygýnlaþma-

sýna önemli bir katkýda bulu-nabilirler diye düþünü-

yorum.

Dipnotlar: 1-Necip Fazýl Ký-

sakürek, ÝdeolocyaÖrgüsü, Büyük Do-ðu Yayýnlarý, Sayfa:353 , 4. baský, 1976,Ýstanbul.

2-Age, sh: 89. 3-Age, sh: 85

4 -www.ac i -k i s t i h b a -

rat.com

Fedakârlýk Ahlâkýna Güzel Bir Misâl: Zenci MusaZenci Musa Türkçeyi çok iyi öðreniyor. Trablusgarp’ta Türk subaylar ve Þeyh Sunusi’nin önderliðinde Ýtalyanlara karþý verilen mücadeleye katýlan Zenci

Musa, buradan sonra artýk Osmanlý Devleti için nerede tehlike baþ gösterdiyse bütün heybetiyle orada biten kahraman bir asker olmuþtur.

Oðuz Gürses

Page 11: Bar an 46

BARAN 11

Sürekli tekrar etmek zorunda kaldýðýmýz ve sona ermedikçe de tek-rarlayacaðýmýz bir tespit; “Ülkücüler, sistemin belinde her an

kullanýlmaya hazýr silah olma rolünden kurtulmalýdýrlar”. 1980 öncesinde Amerika güdümlü, Komünizmle Mücadele Ligi tara-

fýndan organize edilen Anti-Komunist mücadele Türkiye’de, Ülküsüz Ül-kücülerin(!) Amerika ile yaptýðý pazarlýklar neticesinde Ülkücüler tarafýn-dan temsil edilmiþtir. Allah ve Resulü dâvâsý için can veren Ülkücününkaný, Ülkücünün ideali ve Ülküsünün dýþýnda, bahsettiðimiz pazarlýklarneticesinde ABD çýkarlarý için heba edilmiþtir.

Yine 1993 yýlýnda PKK ile mücadele için kurulan Özel Birlikler, Ülkü-süz Ülkücülerin(!) bu defa yerli iþbirlikçiler ile yaptýðý pazarlýklar netice-sinde yine Ülkücüler tarafýndan oluþturulmuþtur.

Ülkücü Hareket’in sözde yöneticiliðini yaptýklarý iddiasýndaki ÜlküsüzÜlkücülerin(!) sürekli aðýzlarýndan düþürmedikleri “Terörü ancak Ülkücü-ler bitirir” mealindeki açýklamalar ve akabinde yapýlan ajitasyon propa-gandalarý ile Ülkücüler kendilerine biçilen rol’e kapýlmaktadýrlar. SankiÜlkücünün kaderiymiþ gibi, kimlerle ve ne karþýlýðýnda yapýldýðý bilinme-yen pazarlýklar sonucu, Müslüman Ülkücüler heba olurken, ÜlkücüleriABD ve Ýþbirlikçilerine pazarlayan Ülküsüz Ülkücü(!) Pezevenkler herdefasýnda baþka bir yüzle Ülkücülerin karþýsýna çýkmaya devam etmekte-dirler.

Müslüman Ülkücüleri kendi kontrollerinde tutmaya çalýþan ÜlküsüzÜlkücüler(!), maddi ve manevi olarak tüm ipleri elinde tutarak Ülkücülerikendilerine baðýmlý hale getirip kontrol altýnda tutmaya çalýþmaktadýrlar.Özellikle maddi darboðaza giren gariban Ülkücüler, sessiz sedasýz günler-de mafya vari oluþumlarla kullanýlýp rant elde edilirken, sözde terör olay-larýnda da ceplerine üç beþ kuruþ maaþ konularak adeta Amerika veya yer-li kuklalarýna pazarlanmýþtýr. Zor günlerde maaþ karþýlýðý “iþ yaptýrýlan”Müslüman Ülkücüler amaca uygun olarak kullanýldýktan sonra yine hebaetme süreci yaþatýlmaktadýr. Ýþte Müslüman Ülkücülerden oluþan “ÖzelBirlik” daha sonra Namaz kýlma, býyýk uzatma, bozkurt iþareti yapma gi-bi sebeplerle Ülkücülerden arýndýrýlmaya çalýþýlmýþ veya ilerleyen zaman-larda pasifize edilmiþtir.

Ve bugün; yine PKK ile mücadele gündemde, yine özel birlikler, para-lý askerler söz konusu, her zamanýn çilekeþi ve maþasý konumundaki Müs-lüman Ülkücüler bu defa Ülküsüz Ülkücülere(!) sesleniyor; “Eðer samimiiseniz PKK ile mücadelede; özel birliklere önce kendi evlatlarýnýzý gönde-rin”.

Yýllarca Devlet’e “itaat” adý altýnda, Ülkücülere farzmýþ gibi gösterenve bu farzýyeti ayetlerle, hadislerle ispatlama gayretindeki Ülküsüz Ülkü-cülere(!), Müslüman Ülkücüler olarak “Allah’a ve Resul’üne itaat etme-yene, itaat olunmaz” hakikati gereði, baþka kapýya diyoruz.

Ýyi biliyoruz ki bugün PKK ile mücadele için oluþturulan havadan fay-dalanýlarak Müslüman Ülkücülerden oluþturulacak bir yapýlanmanýn,PKK’dan sonra mücadele edeceði kiþiler Anadolu’daki Müslüman ahaliolacaktýr.

Ülkücüler, kendilerini pazarlamaya çalýþan Ülküsüz Ülkücü(!) peze-venklerin hilelerine karþý bu defa uyanýk olmalýdýrlar. Ülkücünün AllahNizamýný cihana hâkim kýlma dýþýnda bir gayesi ve Allah ve Resulüyolunda mücadele edenlerin dýþýnda bir oluþumda yeri yoktur.

Ülkücü, hiç kimseye ýrkýndan dolayý ne düþmandýr; ne de dost… Onundostlarý Allah ve Resulü’nün dostlarý; düþmanlarý da, Allah ve Resulü’nündüþmanlarýdýr… Bu nisbet içinde, Müslüman Ülkücü, kendi hainindenbaþlayarak sömürgeci ve iþbirlikçilerine bu vataný dar etmek mahkûmiye-tindedir.

“Sen;Allahsýz’ýn nefret, Namussuz’un dehþet, Yüreksiz’in heybet, Basý-

boþ’un mihnet, Devrimbaz’ýn zulmet, Eyyamcý’nýn þirret, Ýnmeli’nin sýk-let, Anarþist’in devlet,Komunist’in illet sandýðý ve tanýdýðý sen, bütün bumenfilerin topyekun ve müþterek düþmaný olduguna göre, acaba nasýl bir“Müsbet” belirtmekte veya belirtme yolunda ilerlemeye davetli bulun-maktasýn?...

Bunca hýyanet tipinin bir arada düþmaný olabilmen riyazi bir katiyetleispat eder ki, sen sanýldýðýn ve tanýndýðýn gibi olmak, böyle bir sanýlma vetanýnmanýn kýymetini gerçekleþtirmek borcundasýn! Sanýldýðýn ve tanýndý-ðýn gibi ol! Allah seni düþmanlarýnca sanýldýðýn ve tanýndýðýn üzere yetiþ-tirsin!...”

(Üstad N.F.K. Ülkücüye Kaside)

Ülküsüz Ülkücü(!)Pazarlamacýlar

Mehmed KayaArkalarýndaki Soros ve Mason desteði ile gündeme hâkim olan baþtaCumhuriyet Gazetesi olmak üzere tüm sahte Cumhuriyetçiler, ulu-

salcýlarýn önderliðinde sürdürülen “tam baðýmsýzlýk ve Milli egemenlik”mücadelesini rayýndan çýkarmak için ellerinden geleni yaptýlar.

Her kim olurlarsa olsunlar tüm teslimiyetçi ve iþbirlikçilere karþý sürdü-rülen “baðýmsýzlýk ve egemenlik” mücadelesini “irticaya karþý” mücadele-ye indirgeyen sahte Cumhuriyetçiler, yýllardýr her düþmanýmýzýn yaptýðýgibi önümüze hedef olarak yine kendi milletimizi koydular ve bizi kendikendimize düþman etmek için kýþkýrtýcýlýðýn her türlüsünü sergilediler.

Türk milleti, kýsýtlý imkânlara sahip gerçek vatanseverler tarafýndan “dev-letimizin tepesindeki iþbirlikçilere karþý” örgütlenirken, Soros ve Masondestekli sahte Cumhuriyetçiler ellerindeki medya gücü ile birlikte AB destek-li sözde cumhuriyetçi derneklerin davetlisi olarak yurdun dört bir köþesindekonferanslar vererek “Cumhuriyetin düþmaný türbanlýlardýr!” sözleriylemilletimizi birbirine kýrdýracak süreç için hazýrlýkalrýný aralýksýz sürdürdüler.

Sahte cumhuriyetçileri bir süre tanýmlayamayan ulusalcýlar, “birbirimizezarar vermeyelim” gerekçeleri ile bir süre sessiz kaldýlarsa da; Ulu Önder Ata-türk’ün, “Ülkemizin tam bir birliðe ihtiyacý vardýr. Sýradan politikalarla hal-ký bölmek ihanettir” sözünü temel alarak “‘gerici-laik, Türk-Kürt, saðcý-sol-cu’ veya her nasýl olursa olsun ayrýþmayý körükleyenler bölücüdür, hain-dir, gafildir” diyerek sahte cumhuriyetçilerle açýkça karþý karþýya gelmeyebaþladýlar.

Cumhuriyetçi maskeli ve AB destekli dernek ve yapýlarý da arkasýna alansahte cumhuriyetçiler, kendileri hakkýndaki çok net olan gerçeði dile getirenulusalcýlarý “gerici” suçlamasý ile susturma yoluna girdiler. Bu tür iftiralarlaulusalcýlarý susturamayacaklarýný anladýklarýnda, þiddete baþvurarak bizleri birkez daha haklý çýkardýlar.

AKP’ye muhalif gibi görünen ama aslýnda AKP ile birlikte Milli ayaklan-mayý yok etmek ve saltanatlarýný pekiþtirmek isteyen sahte Cumhuriyetçiler,ihanet þebekesi ile birleþerek milletimize karþý saldýrýlarýný arttýrdýkça gerçekyüzlerini de deþifre ettiler.

Tunceli’nin Mazgirt ilçesinde dün þehit edilen Uzman Çavuþ Bahtiyar Þim-þek’in “oðlun burada! Senin intikamýný alacak, gözün arkada kalmasýn”diyen onurlu, þerefli ve vatansever eþinin ellerinden öpüyor ve fotoðrafýný bü-tün vatanseverleri ayaða kaldýrmasý umuduyla tüm Türkiye’ye daðýtýyoruz.

Türbanlý, türbansýz, doðulu, batýlý, saðcý, solcu, bütün onurlu ve þerefli va-tanseverleri milletimizi kucaklamaya ve vatanýný, milletini ve cumhuriyetinitüm iþbirlikçi, bölücü ve kýþkýrtýcý sahtekârlara karþý savunmaya çaðýrýyoruz.

Türk Gençliði Hareketi“Bir adam ki memleketi kurtarmak için evvela büyük adam olmak lazým-

dýr der ve bunun için de bir örnek seçip, onun gibi olmayýnca memleketin kur-tulamayacaðý kanaatinde bulunursa, bu adam deðildir.”

Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRKwww.turkkaderi.net

Türk Gençlik Hareketi-Bildiri-

Bundan 5 yýl önce, Milli Piyango Ýdaresi Mensuplarý Vakfý'nýn ikramiye-lerden rant saðlayarak kurumu 30 trilyon zarara uðrattýðýný iddia eden

bir rapor hazýrladýðý için görevden alýnarak tenzili rütbe ile baþka bir göreve ve-rilen eski baþmüfettiþ Ahmet Öztürk, müdür Ýhya Balak'ý makamýnda kurþunla-yarak öldürdü.

Öztürk, polisi 'Hoþ geldiniz' diye karþýladý ve "Bugün benim en mutlu gü-nüm" diyerek teslim oldu. Zanlýnýn üzerinde yapýlan aramada 7.65 milimetreçapýndaki silahla 2 adet yedek þarjör bulundu.

Katliam yapacakmýþÖztürk polisteki ilk sorgusunda "Yedek þarjörleri genel müdür yardýmcýlarý

için aldým. Müdürü öldürdüm ama yardýmcýlarý yoktu. Onlarý da vurduktansonra kafama sýkacaktým" dediði öðrenildi. Görgü tanýklarý da "Cinayetten son-ra genel müdür yardýmcýlarýnýn odalarýna gitti. Ancak onlar henüz iþe gelme-miþti" dedi.

Öztürk, "Balak'ýn hayatýyla keyfi olarak oynadýðýný ve yaptýklarýyla kendi-sini öldürmekten beter ettiðini" de iddia etti.

Arkadaþlarý Öztürk için, "çok kuralcýydý" derlerken, hadise bize HikmetUluðbey'in intiharýný hatýrlattý. Acaba, AKP iktidarýnýn yolsuzluk, deveyi ha-muduyla götürme icraatlarýnýn patlama noktasý bu hadise mi? O zamanki hükü-metin bu noktadaki patlama noktasý ekonomiden sorumlu Devlet Bakaný Uluð-bey'in intihar teþebbüsü olmuþtu da…

Piyangodan Çýkan Cinayet!

BARAN Haber

Page 12: Bar an 46

BARAN

Fevzi Bey öncelikle kendinizi tanýtýr mýsýnýz bize?1960 Ýstanbul doðumluyum. Benim dýþýmdaki bütün

ailem Makedonya doðumlu… Sanýrým 1950’lerin baþla-rýnda Türkiye’ye göç etmiþler. Ýlk olarak Ankara’ya gel-miþler. Nüfus kütüðüm de hala Ankara… Ýþte mâlum;60’ doðumlu olmak demek, 80’ öncesinin o atmosferinigençlik üzerine yaþamak demek… Doðal olarak da birþekilde, “taraf” olma zorunluluðunuz doðuyordu o za-man. Gözünüzü açtýðýnýz zaman, her iki taraftan politikinsanlarla karþýlaþýyordunuz. Ben de böylece bir takýmgençlik hareketlerinin içinde bulundum. Zaten 1976’daiþçilik yapmaya baþladým. Ortaokuldan sonra, ekonomikkoþullar yüzünden liseyi terk etmek zorunda kaldým.Ama ortaokul yýllarýmda baðlamayla bir tanýþýklýðým ol-du benim… 12 yaþýmdan beri baðlama çalýyorum. Çalarsöylerdim böyle kendi kendime… Beste çalýþmalarýmada o yýllarda baþladým. Meraklýydým kültür ve sanata…Tabii teorik anlamda bunu geliþtirme olayý, 80’lerin so-nuna doðru gerçekleþebildi. Arif Sað müzik kursunu bi-tirdim, ondan sonra profesyonel anlamda albümler çý-kartmaya baþladým. Dediðim gibi, gençlik yýllarýmdahem siyasî faaliyetlerde bulundum, hem spor yapýyor-dum amatör kümede; -genç amatörlerde gol kralýydým-hem de müzik yapýyordum.

“Dolu dolu” bir gençlik dönemi…Tabii… Ýþte, 1980’de askerlik yaptým. Tam da o “ih-

tilâl” dönemine denk geldi. Askerlik dönüþünde bambaþ-ka bir Türkiye’yle karþýlaþtým…

Tek tip insan profilinin yetiþtirildiði…Evet!.. Öyle bir Türkiye… Bir takým sýkýntýlarla be-

raber deðiþik iþ sahalarýnda çabalamaya çalýþtým. 1985yýlýnda kendi iþyerimi açtým; doðup büyüdüðüm Kaðýt-hane semtinde… Tuhafiye-kýrtasiye tarzýnda olan budükkânda aðýrlýklý olarak kaset satýyordum. Bu dönemdeUnkapaný piyasasýyla tanýþtým. Bu piyasanýn içine gir-meye baþladýkça, “müzik adamlarý”ný, gençliðimizdeçok farklý yerlere koyduðumuz bir takým insanlarý taný-maya baþladýkça, aslýnda onlarýn bizlerden çok daha “ge-ri kalmýþ” olduklarýný keþfettim. Sonrasýnda bana, ayrýbir motivasyon geldi. Ama ben yaþamým boyunca bilim-selliði esas alan bir insaným. Yani bir iþi mutlaka teoriy-le beraber birleþtirip, pratiðe dökmek düþüncesinde-yim… Onun için nota öðrenmeden, müzik bilgisine sa-hip olmadan albüm çalýþmasýna girmedim, besteleriminolmasýna raðmen… Bu süreçten sonra, o döneme denkdüþen, oldukça “radikal” çizgide bir çalýþmam çýkmýþtý.“Diren Sevdalým” adýnda… Ýlk çalýþmamdý bu…

Politik bir albüm müydü?Daha çok sosyal içerikli, tavrýný daha çok ezilenden

yana, emekten yana koyan… Zaten sendikal bir geçmi-þim var benim, fabrikada iþçiyken…

Kendinizi sosyalist olarak mý tanýmlýyorsunuz?Aynen… Fikirlerimin arkasýndayým hala, dünya gö-

rüþü olarak… Sonuç olarak ben dünyadaki temel çeliþki-nin, emek ve sermaye olduðunu düþünen bir insaným.Onun dýþýndakiler, inançtý-milliyetti, filan bunlar insanýntayin edemediði þeylerdir. Çünkü herkes kendi kaderinibelirleyemiyor. Nerede doðacaðýn, hangi dinde-milliyet-te doðacaðýn senin elinde deðil… Öyle dünyaya gelmiþ-sen, öyle gidiyorsun. Ya da nasýl yetiþtirilmiþsen öyle de-vam ediyorsun…

Fakat bunu þuurlaþtýrmak yine senin elinde…Elbette… Ama tek tip bir eðitim sistemi olduðu için,

mesela -atýyorum- inançlar, felsefe dersinde hepsi birdengösterilemiyor insanlara… Sonuçta tercih yapamýyor.Belki yapabilse farklý bir inanç seçecek…

Sonuç olarak tabi, inanan bir aileden geliyorumben. Bir Makedon göçmeni olarak, evimizde Kur’ânokunan, namaz kýlýnan, oruç tutulan bir aileden geliyo-rum. Elbette ki yaþam biçimi olarak üzerimde etkilerivar. Her ne kadar bazý þeyleri uygulamasam bile bir kül-tür olarak etkilendim.

“Ýnancý” bir “ritüel” olarak mý görüyorsunuz ya-ni?

Açýkçasý dinsel vecibelerle çok baðým yok. Ama çev-remde uygulayan çok insan var. Mesela oðlumun adýFurkan’dýr benim. Kur’ân-ý Kerim okurken, anlamýnýöðrenip, adýný Furkan koymuþtum. Biraz daha materya-list bir düþünce yapým var. O da tabii yýllarca içinde bu-lunduðumuz çevre koþullarýndan… Ben çok araþtýrdým.Dinsel kitaplarý da okudum. Tevrat’ý, Ýncil’i, Kur’ân-ýKerimi, hepsini okudum. Dediðim gibi, yaþam biçimiolarak, dünyevi koþullar noktasýnda, ahlaki koþullar nok-tasýnda hiçbir tersliðimiz yok sonuçta… Ama dediðimgibi benim esas aldýðým “temel çeliþki” üretilen nimetle-rin, ya da millî gelirin hakça bölüþülmesi noktasýndakisavaþtýr.

Elinizde tuttuðunuz albümün dýþýndakilerde de, sü-rekli bu konularý yansýttým ben.

Rumeli mevzuunu ilk defa bu albümde mi iþledi-niz?

Evet, ilk defa bu albümde… Ama bunun dýþýnda damesela, 1996 yýlý Bosna Savaþý’nda, Makedonca bir tür-kü okumuþtum. 90’da tekrar bir Makedon türkü oku-dum. 92’de yine yaptýðým albümde “Drama Köprüsü-Debreli Hasan”ý çok güzel bir þekilde yorumlamýþtým.Sonuç olarak 89’da bilimsel anlamda ders almaya baþla-dým. 1990 yýlýnda ilk albümüm çýktý. Ondan sonra 92,94, 95, 97 ve 2000 yýllarýnda, solo albümlerim yayýnlan-dý deðiþik firmalardan… En son 2002’de, Türk HalkMüziði eserlerinden oluþan bir albümüm var benim“Türküler Yaþadýkça” diye… Her bölgeden, deðiþik böl-gelerden…

Þu âna kadar kaçýncý albümünüz bu?Bu solo olarak 8.albüm…“Diren Sevdalým”, “Ýstan-

bul Direniyor”, “Ýnancýmýz Var”, “Daðlarýn Kartallarý”,“Deniz’e Þikayet”, “Kavgam ve Sevdam”, “Türküler Ya-þadýkça” ve “Rumeli’ndendir Soyumuz”la beraber se-kiz…

Kaç tane besteniz var peki?

Sanýrým 500’ün üzerinde eserin sahibiyim… Söz mü-zik bana ait… Bunlarýn en 350-400 tanesi kayýtlýdýr.Ama dediðim gibi, piyasa müzisyeni olmayýnca çok öneçýkmadýk açýkçasý…

Ona gelecektim ben de… Sizin gibi, kendiimkânlarýyla kendini yetiþtiren, kaliteli iþler yapmakisteyen insanlar pek fazla bilinmiyor; gerçi kýyýda kö-þede kalsalar da sanatlarýný ödün vermeden icra edi-yorlar… Burasý tamam. Ama öte yandan günümüzdeön plânda tutulan tarz “popüler” müzik… Ahlâkî birkaygý duyulmadan, sadece ticarete dayalý yapýlanþeyler prim yapýyor… Mevcut sistemle senkronizedönen bir çark var…

Ýçinde yaþadýðýmýz sistem, bir anlamda emperyalistkültürün bir yansýmasý… Ýþte o sömürüyü göz ardý et-mek… Çünkü hayatýmýza artýk kültür ve sanat yoluylagiriyorlar. Eskiden silahla, toplarla filan yapýyorlardý.Þimdi, bir Amerikan grubuna karþý duyduðunuz sempati,

Irak iþgaline sempatiyi de beraberinde getirebiliyor. Biryaþam biçimini beraberinde alýyorsunuz. Giyimini-kuþa-mýyla, her þeyiyle toplu olarak... Ýþte biz bunu tersineçevirmeye çalýþýyoruz. Bu iþin popüler ve para kazanmaboyutunda olmadým hiçbir zaman. Doðru bildiðim þey-leri yaptým. Bunu bugün anlamasalar bile insanlar, gele-cek yýllarda belki anlayacaklardýr.

Aslýnda biz bunu yayýnlarýmýzda hep iþliyoruz:Ýdeoloji-dünya görüþü, insaný insan yapan ana un-surdur… Ýnsan, þahsiyetini, iliþkilerini -ve topyekûnfaaliyetlerini- bilse de bilmese de hep bir “fikir” sis-temi üzerine bina ediyor... Dolayýsýyla, sanat faaliyet-leri de bir dünya görüþüne nisbet edilmesi gerekenolarak kendini bize gösteriyor… Ne dersiniz; sanatve ideoloji?

Þimdi birkaç sene önce –çok deðer verdiðim- AtillaÝlhan, önemli bir usta benim için… Onun “Milliyet Sa-nat”ta bir yazýsýný okumuþtum. Çok önemli bir tümcevardý o yazýda. Þöyle diyordu: “Sanatçý önce dünya gö-rüþünü belirlemeli, birikimlerini onun üzerine koyma-lý”... Bu böyle…Ben hep ideolojik insanlara saygý duymuþumdur. Çünküboþ insanlardan korkarým. Ne yapacaðý belli olmaz. Fi-kirler çarpýþtýkça doðrular bulunur mutlaka… Önemliolan karþýdakinin de ülkesi için, iyi niyetli bir çaba sarf

etmiþ olmasý… Þimdi sizin bana vermiþ olduðunuz derginin (44. sa-

yý) baþlýðýna bakýyorum mesela… Çakýþýyoruz burada.Anti-emperyalist bir tavýr görüyorum burada. Bu çokönemli benim için. Çok önemsiyorum. Hep þu örneði ve-ririm ben: Ýki tane tarla sahibi vardýr; çiftçi… “Þurasý be-nim-burasý benim” diye toprak kavgasý yaparlar. Amabelediye gelmiþtir. Orayý istimlâk etmiþtir. Artýk o kav-ga, orada talidir. Þimdi orada fikirde karþýt olan bu ikiadamýn, önce o bölgeyi kurtarmasý lâzýmdýr. Týpký bunungibi, ülke iþgal altýndayken inançlý-inançsýz da mücade-le sürecinde hep birlikte olmalý…

Zaten bizim, yayýnlarýmýzda özellikle son günler-de yaþanan hâdiselerle ilgili olarak vurguladýðýmýzbir þey var: “Esas düþman Amerika’dýr!” diyoruz…

Evet... Amerika ve Ýsrail…

Elbette… Özellikle bu süreçte biz, bütün kesimle-

rin samimilerinin bu hedef doðrultusunda bir anti-emperyalist çizgi oluþturmalarý gerektiði inancýnda-yýz... Az önce sizin de temas ettiðiniz emperyalist birtecavüz özellikle bu alanda yapýlýyor. Tam da bu nok-tada bütün samimi unsurlar, anti-emperyal bir karþýduruþla kendilerini ortaya koymasý gerekiyor… Bu-nu da siz, kendi eserlerinizle yaptýðýnýza inanýyorsu-nuz… Biz de, bunu hissettik….

Mesela son albümde yer alan, iki Arnavutça türkü,partizan türkülerdir. Yugoslavya iþgalinin anlatýldýðý, Al-man faþizminin anlatýldýðý türkülerdir.. Bu türkü esasýn-da karþýlýklý söylenen bir türküdür. Bir tanesinde inancý-ný kaybeden bir çocuðun sözlerine, annesi karþýlýk veri-yor. Karþýlýklý söylenen bir türküdür o esasýnda… Oðluþarap içerek teselli bulmaya çalýþýrken, annesi daha di-rengen bir tavýrla “al silahýný daðlara çýk!..” diyor…

Maksim Gorki’nin “Ana”sý gibi bir nevi?..Biz o klasiklerle büyüdük esasýnda… Jack Lon-

don’larla, Maksim Gorki’lerle vs… Bunlar çok önemliyapýtlar. Ve bizim dönemimiz hakikaten þanslý bir dö-nemdi… Þimdiki gençlere bakýnca, kendimi daha þanslýhissediyorum. Kültür alanýnda çok daha fazla ileridey-dik… Ýdeallerimiz vardý, hayallerimiz vardý… Kendikendimize oyuncak yapardýk, düþ kurardýk.

Çok fazla kitap okunurdu.Mesela bakýyorum; bazý sanatçýlara, televizyonlarda

görüyorum. Kütüphaneleri bile yok. Oysa benim her aybir kitap okumam gerekir… Ki okuyorum da…

Kendinize görev olarak addediyorsunuz bunu…Kesinlikle…

Sanatçýnýn kendisini yetiþtirmesi gerekiyor.Entellektüel olmasý gerekiyor.

“Sanatçý, çaðýnýn nabzýný yakalayan adamdýr.”Evet, evet… Bunu ben çok önemsiyorum. Sanatçý

“öncü”dür. Kitlenin öncüsü olmak zorundadýr. “Kitleböyle istiyor, ben de öyle yapayým” deðil! Hayýr, sentoplumu daha yukarý çekmek zorundasýn. Onlarýn sevi-yesine inmek gibi bir derdin yok senin. Bir sanatçý ola-rak, yaþadýðýnýn çaðýn tanýðý olmak zorundasýn.

Yoksa “istenilen” þeylere hareket edersen, þahsi-yetini kaybedersin,; varsa tabii!..

Evet, elbette…

Þimdi buradan Türküye gelirsek… Toplumunduygularýna tercüman olan bir ifade tarzý olarak ta-rif edebilir miyiz türküyü?

Evet… Kýsacasý insanlarýn yaþam biçimidir türkü…Yaþam biçiminin sanata yansýmýþ hâlidir… Bir de tabicoðrafî durumlar da çok etkiliyor türküyü. Bakýn meselaDoðu türkülerine; acý ve keder vardýr. “Kuma”yý iþler,“berdel”i iþler… Karadeniz’e baktýðýnýz zaman, o da iþ-te, “taka”yý iþliyor, “hamsi”yi iþliyor... Bizim Trakya’yabaktýðýmýz zaman, daha böyle tuzu kuru bir toplum gibigörünüyor. Daha böyle bir 9-8… Eðlence kültürü dahaçok göze çarpan, daha neþeli þeyler buluyorsunuz… Ru-meli’ye baktýðýmýz zaman, Osmanlý dönemini konu olan“serhad” türküleri, “savaþ” ve “kahramanlýk” türküleriöne çýkýyor daha çok... Ýþte böylece, Tarihsel koþullar,coðrafi koþullar türküleri belirlemiþ.

Anonim? Belki bir kiþinin aðzýndan çýkmýþtýr ama, iþte herkes

üzerine bir þey katmýþ. Oturup köy kahvesinde sohbet

ederken, “o üzerine bir þey söylemiþ, bu üzerine bir þeysöylemiþ” ve onlar o yörenin ortak türküsü olmuþ, ano-nim olmuþ…

Mesela sizin bu son albümünüzde seslendirdiði-niz, “Drama Köprüsü-Debreli Hasan” türküsünüRahmetli Ninem’de söylerdi…

O çok köklü bir türküdür. O bir halk kahramaný… Ta-bi ben, anonimden çok kendi bestelerimi seslendiriyo-rum. Belki benim yazdýðým türküler, -süreç içinde- belkiyüz yýllar sonra anonim türkü haline gelir…

Peki Fevzi Bey, çalýþma sisteminiz nasýl? Bestele-rinizi nasýl meydana getiriyorsunuz?

Sanatçýnýn üretebilmesi için bir birikimi olmasýlâzým, bir ufku olmasý lâzým… Konuþma dilinde de böy-ledir aslýnda. Daðarcýðýnýzda ne kadar kelime varsa, okadar düzgün cümle kurup, konuþursunuz. Benim önce-ki albümlerimi dinlemiþ olsaydýnýz, görürdünüz ki bir-çok türküde tarih anlatýyorum. Bahsettiðim þeylerin hak-kýnda bilgi sahibi deðilseniz, o türküden bir þey anla-mazsýnýz… Mesela savaþý, kavga sürecini, dünyadakimücadele sürecini anlatan türküler... Bu okumakla, ince-lemekle, araþtýrmakla olacak bir þey… Bunu ben, bütünsanatçýlara da öneriyorum. Yani iki-üç kelimeyle bir þeyçýkmaz. Artýk konuþma dili de oldu böyle… 150 tane ke-limeyle konuþuyor insanlar… Bu çok kötü… Bu berabe-rinde zamanla dil kirlenmesini getiriyor. Bu da tabii “ba-ðýlýlýðýn” bir baþka çeþidi aslýnda…

Toplum okumuyor.

Röportaj: Yavuz Arslan

Ýçinde Yaþadýðýmýz Sistem, Emperyalist Kültürün Bir Yansýmasýdýr!Takdim:

Fevzi Kurtuluþ… Kendisini birvesileyle elimize geçen

“Rumelindendir Soyumuz”albümüyle tanýdýk… Bizim deRumeli’li oluþumuz, doðrusuilgimizi daha fazla arttýrdý.

Türkülerindeki samimi havayýsezince, “piyasa”da pek de bilin-meyen bir sanatçýyý keþfetmenin

verdiði heyecanla hemen kendisineulaþtýk… Açýkçasý Fevzi Bey,

sanatçýlýðýnýn yaný sýra, göstermiþolduðu politik duruþuyla da biziþaþýrttý... Sanatçý kimliðini politik

kimliðiyle harmanlayan FevziKurtuluþ’la sanat üzerinden, gün-

demdeki meselelere dair konuþtuk…

Balkan Türkleri’nden “Antiemperyalist” Bir Sanatçý Fevzi Kurtuluþ:

Hep þu örneði veririm ben: Ýki tane tarlasahibi vardýr; çiftçi…

“Þurasý benim-burasý benim” diye toprakkavgasý yaparlar. Ama belediye gelmiþtir.

Orayý istimlâk etmiþtir. Artýk o kavga, oradatalidir. Þimdi orada fikirde karþýt olan bu ikiadamýn, önce o bölgeyi kurtarmasý lâzýmdýr.

Týpký bunun gibi, ülke iþgal altýndaykeninançlý-inançsýz da mücadele sürecinde hep

birlikte olmalý…

Fevzi Kurtuluþ Yavuz Arslan

Page 13: Bar an 46

BARAN14 BARAN

Evet, evet…Genel mânâda, “popüler mü-

zik”e bakýþýnýz nasýl? Ben tarz olarak ayýrmam ve kar-

þý gelmem. Esas olarak, batý müzi-ðini çok dinlerim. Hatta bir zaman-lar bateri de çaldým. Þu anda daaranjörlük yapýyorum zaten. Baþkaalbüm hazýrlayan arkadaþlara, mü-zikal anlamda alt yapý hazýrlýyo-rum. Mesela “rock”, “rap”… bun-lar sisteme isyan müziðidir aslýn-da... Fakat emperyalizm, uluslara-rasý þirketler, tekeller, bir takým ti-cari þirketler bunlarý alýp, tekrarhalka karþý kullanýyorlar.

Mesela “50 Cent” gibi… Po-püler hâle getirdiler. Özelliklegençlerin öfkesini ifade etmeleri-ne yarayan “rap” müziðindekitehlikeyi görüp, bunu da“soft”laþtýrmaya çalýþtýlar. Dola-yýsýyla “rap”i, gençleri pasifizeetmeye yönelik olarak tehlikesizbir “popüler”likte kendilerinesermaye ettiler. Bazý istisnalarýda var... Özellikle “rap”i, anti-emperyalist mücadelede, potansi-yeli yüksek bir “silah” olarakgörmek yanlýþ olmasa gerek...Bunu da yeri gelmiþken söylemiþolalým…

Þimdi nerede, ne söyleyeceðinçok önemlidir. Batý müziði dinle-yince, illa ki akla diskotek gelme-melidir. Ya da akla, sapýk sapýk ha-reketler gelmemelidir. Ben batý mü-ziðini çok dinlerim mesela… Baka-rým alt yapýda ne yapmýþlar diye.Bu mânâda batý müziðini hakikatenönemsiyorum. Doðu-Batý kültürü-nün harmanlanmasýndan yanayým.Armoniyi, çok sesliliði çok önemsi-yorum. Çok seslilik, bir çok kiþi,“bir çok saz” þeklinde anlar ama budeðildir. Mesela yirmi tane sazý ay-ný anda kullanýrsýnýz, çok seslilikolmaz. Ama gitar çok seslidir. Birtýnýda birden fazla sesin çýkmasý…O uyumun saðlanmasý. Bir nevimatematik hesabý... Önemsiyorum.

Yani güzel yapýlan her þeyi dinle-rim. Ama dediðim gibi, böyle birsýnýfsal ayrým var müzik dinlerkeninsanlarda… “Klasik müziði iþteburjuvazi dinler; pop müziðini dahaböyle “lümpen” bir takým çevrelerdinler; Arabesk müziði kenar ma-halleliler dinler…” Arabeskte deçok güzel parçalar var mesela… Buböyle deðil aslýnda. Ben de dinle-rim; mesela bir Orhan Gencebay…Hayranýyýmdýr. Türkiye’de ilkleribaþarmýþ insanlardan birisidir.

Yani siz, öncelikle yapýlan iþin“kalite”sine bakmak gerektiðini,önyargýlý olmamak gerektiðinisöylüyorsunuz. Ne anlattýðýný,anlamaya çalýþmak gerektiðin-den söz ediyorsunuz…

Elbette.. Mesela Müslüm Gür-ses þarkýlarýndan bazýlarý beni etki-ler. Ama onu dinlerken “jilet kul-lanmak” zorunda da deðilim!..

Zaten bunlar aklý baþýnda birinsanýn yapacaðý þeyler deðil…Kör cahillikle fanatizmin buluþ-tuðu noktada, bu tip davranýþla-ra rastlýyoruz. Aslýnda Ara-besk’in de “toplum” bazýnda birçözümlemesi yapýlmalý tabi ki...

Toplumda öyle bir gelir adalet-sizliði var ki, uçurumlar var insan-larýn arasýnda yaþam biçimi ola-rak… Bir taraftan o toplumsal bas-ký… Bir taraftan son yýllarda görü-len eðitimdeki çarpýklýk… Bir ta-rafta parasýzlýktan kýrýlanlar, bir ta-rafta çocuklarýný Amerikan kolejle-re gönderenler… Bir tarafta dinisömüren bir eðitim anlayýþý… Vedýþarýdaki hayatta çakýþan insanlar

var… Bu bir bocalama süreci aslýn-da ve bir “kimlik sorunu” yaþýyoruzTürkiye’de… Bir taraftan yüreði-mizle Doðu’luyuz, bir taraftan Ba-tý’lý olmaya çalýþýyoruz… MeselaTürkiye devletinin kurucusu cum-huriyeti kurduðunda, ilk olarakBalkan Paktý ve Sadabad Paktý’nýimzaladý. Ve “muasýr medeniyet”derken, bence Avrupa’yý kastetme-miþti. Tam tersine, Doðu’yu övücübir takým sözleri vardýr mesela...Budur!.. Bana göre de medeniyetDoðu’dadýr esasýnda!...

Evet…Evet, yüzyýlýn yarýsýna kadar

Batý’da çeþitli alanlarda bir “diriliþ”görüldü ama, ondan sonra bir em-peryalist karaktere büründü Batý…

Öyleyse yüzümüzü Doðu’yadönmemizin gerekliliði görülmüþoluyor. Deðil mi?

Kesinlikle!:.

Zaten bizim dünya görüþü-müzün bizzat ismi, Büyük Do-ðu… Büyük Doðu-ÝBDA… ÜstadNecip Fazýl yýllar evvelinden, bu-nu söylemiþti: “Gemi battýðý yer-den çýkar.” Geminin battýðý yer,Müslüman Anadolu. Çýkacaðýyer de öyle… Yani Doðu!

Sonuçta, insanlýk-medeniyet,bütün kültürler bu topraklarda baþ-lamýþ ve Doðu’dan gelmiþtir.

Peki tam da bu çerçevede; ar-týk “taraf”larýný bile bezginleþti-ren “Avrupa Birliði” meselesinedeðinecek olursak?

Ben buna karþýyým. Avrupa’nýnkültür yapan, sanat üreten tarafýylabir düþmanlýðým yok. Geçtiðimizyüzyýllardaki Avrupa’yla þimdikiAvrupa çok farklýdýr. Þimdiki Avru-pa artýk Emperyalistlerin Avru-pa’sýdýr… Onlar da kendi içlerindesýkýntýlý…

Kendinizce “alternatif” ola-rak gördüðünüz nedir peki?

Avrasya seçeneði… Türkiye’ninDoðu’daki komþularýyla çok ciddîbir iþbirliði yapmasý lâzým… Sonrabuna Türkî Cumhuriyetler katýlabi-lir. Buna süreç içinde Hindistan,Çin ve Rusya’da dahil olabilir...

Fakat bildiðiniz üzere, þuânda “Doðu’daki komþumuz” Ýþ-galci-tecavüzcüler! Ve son sayý-mýzda da iþlediðimiz üzere “dev-let”in güdücüleri konumundaolanlarýn saðladýklarý imkânlar-la, Ýncirlik Ýþgal Terör Üssü’nde,628 mücahide iþkence yapýldýðýortaya çýkýyor. Irak’la gerçek an-lamda komþu olabilmemiz içinyapýlacak ilk iþ, o bölgede kardeþ-lerimizle birlik olup, Amerikadomuzunu “etkisiz hâle” getir-mek…

Ýþte bunu þuurlaþtýrmamýz lazýmbizim. Bir sanatçý buna kayýtsýz ka-lamaz. Eðer kalýyorsa, onun insan-lýðýndan þüphe etmek lâzým. “Aðla-ma Baðdat” diye bir beste yaptým.Son albümde okuyacaðým…

Aðlama Baðdat

Bir gece vaktiydi, geldi zorbalarBaðdat’ýn üstüne yaðdý bombalar

Çocuklar ölüyor, aðlar analarGözyaþý faydasýz, söz silahýndýr

Aðlama Baðdat, aðlamaKaralarý baðlama

Baðdat özgür olacakDireniþin sonunda

Her yürek bir bomba zalime karþýTop-tüfek bükemez inançlý baþýBaðdat’ýn dilinde direniþ marþýGözyaþý faydasýz, söz silahýndýr

Aðlama Baðdat, aðlamaKaralarý baðlama

Diren ki bu topraklarMezar olsun cellada

Ey Baðdat!Çocukluðumuzun düþlerinde,

En güzel þarkýlarýmýzdaydýn sen.Ýstanbul’un en güzel caddesine verdik adýný.

Bir kez bile görmemiþ olsam da seni,Kim silebilir ki yüreðimden

‘’Ana gibi yar, Baðdat gibi diyar olmaz’’dizelerini?

Ey Baðdat!Ortadoðu’nun incisi,

Medeniyetin birincisisin sen.Þimdi yaðmur gibi yaðarken üzerine bombalar,

Delik deþik oldu sana yazýlan þarkýlarVe kana bulandý çocuk düþlerimdeki masallar.

Ey Baðdat!Saymakla bitmez güzelliklerinin yanýnda,

Þimdi bir de direniþ kolyesi var narin boynunda.Çek yüreðinin pimini,Kýr iþgalin çemberini.

Dünya halklarýndan bin selam sana,Umudunu yitirme,bak Vietnam’a.Yardýmcýdýr sana darda kalýrsan,Elde zülfikarla yatan o Aslan...

Fevzi Kurtuluþ’un üzerinde çalýþtýðý yenialbümünden “Aðlama Baðdat” isimli

eserinin sözleri... Ýlk olarak bizimyayýnlamamýza izin verdiði için, kendisine

ayrýca teþekkür ediyoruz...

Sanatçý “öncü”dür. Kitleninöncüsü olmak zorundadýr.“Kitle böyle istiyor, ben deöyle yapayým” deðil! Hayýr,

sen toplumu daha yukarýçekmek zorundasýn. Onlarýn

seviyesine inmek gibi birderdin yok senin. Bir sanatçý

olarak, yaþadýðýnýn çaðýntanýðý olmak zorundasýn.

Fevzi KURTULUÞKimdir?

1960’ta Ýstanbul’da doðdu.AslenMakedonya göçmeni bir aileninçocuðudur. Öðrenimini lise 2’de

býraktý. Farklý meslek dallarýnda iþçiolarak çalýþtý. 1978 yýlýnda çalýþtýðýfabrikada sendikal hareketle tanýþtý.1980 öncesi çeþitli gençlik örgüt-

lerinde siyasi mücadele verdi.On ikiyaþýndan beri çaldýðý baðlamayý 1989yýlýnda aldýðý müzik alanýndaki teorikderslerle pekiþtirdi.1990 yýlýnda ilk

albümü ‘Diren Sevdalým’ýçýkardý.Daha sonra sýrasýyla 1992’de

‘Ýstanbul Direniyor’,1994’te‘Ýnancýmýz Var’,1995’te ‘Daðlarýn

Kartallarý’,1997’de ‘Deniz’eÞikayet’,2000’de,‘Kavgam veSevdam’,2001’de ‘Türküler

Yaþadýkça’,2005’te ‘RumelindendirSoyumuz’ adlý solo albümleri ve son

olarak da 2006 yýlýnda ‘HalkKonserleri’ adlý karýþýk albüm çalýþ-masýný çýkardý.Hala bir özel televizy-on kanalýnda program yapýmcýsý ve

müzik direktörü olarak çalýþmaktadýr.

Page 14: Bar an 46

BARAN 15BARAN

-Keçide de Sakal Var,YK’da da; O halde…-

“Efendi-2” “YeniHarman” de-nilen –o zamanlar öyleydi- “Küçü-keynler Çiftliði”nde, Yalçýn Kü-çük’ün bir röportajý çýkmýþtý…

YK orada, SY’ye yöneltilen “in-tihal” iddialarý üzerine birþey söyle-miyor ve bunun býr “usul” olduðu-nu da söyleyerek mazur göstermeyeçalýþýyordu… Fakat, “keþke kaynak-larý ayrýntýlý yazsaydý” diyerek de,geçen yazýlarýmýzda bahsettiðimiziddialarý kaleme alan Gökyüzü de-nilen Tayfun Er’i “arkalamaya” ça-lýþmaktan da geri kalmýyordu…

O halde bu YK ile yapýlan röpor-taja “reklam iþi” gözüyle de bakabi-liriz; zaten YK ne demiþti eskiden,“biz solculardan iyi reklamcý olur,çýkar!”; “iyi polis-kötü polis” nu-maralarýyla gemilerini yürütüyorlariþte…

Dergideki röportajda YK, intihaliddialarýs üzerinde hiç durmuyorbahsettiðimiz gibi, bunu bir “usul”meselesi olarak görüyor; kitabý dahayazýlýrken gördüðünü, SY ile her za-man görüþtüðünü, bu kitabýnýn “bi-rinci kitapdan daha mühim oldu-ðunu ve daha fazla mukavemet gö-receðini” söylediðini anlatýyor vekitaba yönelik (Fehmi Koru’nun)tenkidleri üzerine de bir “toptancý-lýk” yaparak,“TÜKÜRDÜKLERÝ-NÝ YALAYACAKLAR, YALIYOR-LAR!” diyor…

Þimdi FK Bizi enterese etmez;onun tenkitlerini de ciddiye alan,sadece YK ile SY olacaktýr; çün-kü, “diðer” ve daha “radikal-kök-ten” tenkidleri böylece “boðacak”veya rahmetli Üstadýmýz NecipFazýl’ýn dediði gibi “ADEMEMAHKUMÝYET” ameliyesi dahada kolay olacaktýr…

Kaldý ki, FK’yu, “Ýslâmcýlar”olarak ele almasý da onun bu “bil-mezlikten gelme sanatý”na daldýðýnýgösteriyor… Yani, bu röportaj, ye-dikleri “gollerin” çýkarýlmasýnayönelik fakat çok beceriksiz bir çý-kýþ yolu olarak görülmeli!

FK (ve benzerleri) “tükürdükle-rini yalayabilirler”, bu tabiidir veher zaman yaptýklarý iþtir zaten; fa-kat bu hakaret ifadesini YK, sadeceFK için kullanmýyor ki… Kendile-rine karþý çýkan herkes için kullaný-yor…

Gelelim YK’nin “YeniHar-man”ýn Aðustos 2006 sayýsýndasöylediklerine…

Þimdi ona tek tek cevap vermeyekalksak vaktimize yazýk! Ve bunaniyetimiz de yok zaten… Çok me-rak eden o dergiyi alarak ne yazdýk-larýný öðrenir… Bunlara söylenecekþey esasýnda þu:

Evvela gidin Ehl-i Sünnet ve’lCemaat Mezhebi nedir onu öðre-nin; oryantalist kafa ile “Sünnî” de-yip geçmeyin ve birþey biliyoruzhesabý yapmayýn…

Sonra Þia nedir; Þiâ kaça ayrýlýr;Rafizî nedir, Caferîyye, Iþnaaþe-

riyye, nedir onu öðrenin… Þeyh Cüneyt’i iyi öðrenin; onun

ceddine, (hani “Devlet Kuran” diyede bilinen Nasihat Sahibi) bir bakýnve aralarýndaki “itikadî farklýlýkla-rý”n ne olduklarýný bir görün; sonrada, Yavuz Sultan Selim Han’ýn ni-ye Batý’ya deðil de Doðu’ya yönel-diðini, öðrendikleriniz nazarýncaokuyun…

Tasavvuf kitaplarý okuyun; helebahsedilen derginin bahsedilen sayý-sýnda YK’nin yaptýðý gibi, “Ýþte Su-fi bir hareket varsa, orada Kaba-la vardýr” ÖKÜZLÜÐÜNÜ yap-mayýn ve milleti kendinize güldür-meyin…

Keçide de sakal var, YK’da da;o halde YK BÝR KEÇÝDÝR!!! OndanSY’de de vardý, þimdi kestirdi; ohalde “baþka” birþeye “terfi” etti!!!Sufîlikle, Tasavvufla, Kabalayý “di-rekt” birbiriyle baðlantýlý görenler,kendilerine KEÇÝ (veya HERHAN-GÝ BÝR HAYVAN) olarak hitap edil-mesini de kabul etmelidirler!..

Gidin “HORASAN ERENLE-RÝNÝ” bir okuyun; bunlarýn yaptýk-larýný, Ýslâm’ýn Osmanlý eliyle Ba-tý’nýn ta kalbine kadar elde kýlýç git-

mesini bir okuyun; ama oryantalist-lerin kitaplarýndan deðil, “içeriden”okuyun…

Rahmetli Üstadýmýz Necip Fa-zýl; “komunistler benim kitaplar-dan ideoloji devþiriyorlar, tezlergeliþtiriyorlar” derdi; o “esas inti-halci”nin kim olduðunu (ve niye“usul meselesidir efenim, mazur gö-rün!!!” diyerek laf yaptýklarýný) an-lamak icin, “TEZLER”e ve “ÞEBE-KE”ye bir bakmak yeter; KanuniSultan Süleyman hakkýnda yazdýk-larý, Üstadýmýz’ýn “Ýdeolocya Ör-güsü-Tarih Muhasebesi”ndenUTANMAZCA ÝNTÝHALDEN

baþka nedir!?…Yüce ve Aziz Nakþibendiyye

Yolu üzerine yazýlmýþ kitaplarý alýpokuyun; o Aziz Yol’un Kolbaþla-rý’na bakýn; onlarýn nasýl Halifelerve Vekiller yetiþtirdiklerine bir ba-kýn; Nakþibendiyye’nin bütün tari-katlerin üzerýnde BÝR ÝNCELERÝNCESÝ YOL olduðunu anlamayaçalýþýn… Ta Hindistan’a gidip (dahadoðrusu “çaðrýlýp”; iþte bu dil’denbu Keçiler ne anlar..?!), yetiþtirilen,Yol’un kendisine emanet edildiði vesonrasýnda Yol’a ismini de verenMevlana Halid-i Baðdadi Hazret-leri’nin muazzam hayatýný oku-yun…

Okuyun da utanmazca dil uzat-maktan beri durun!

Siz bilmezsiniz; okuduðunuz“batý’lý” þarkiyat eserlerinde yoktur,bilinmez; bunu memleketimizde depek az insan bilir; Kabalaist olmak-la itham ettikleri Mevlana Halid-iBaðdadi Hazretlerinin DAMADI-NIN yazdýðý bir FIKIH eserinin, ozamandan bu zamana, 4 MEZHEPÜZERÝNE YAZILMIÞ EN MÜHÝMVE EN GENÝÞ BÝR FIKIH MEC-MUASI olduðunu ve kitabýn ismiyle

deðil, yazarýnýn ismiyle anýldýðýný,bilindiðini de öðrenin: ÝBN-Ý ABÝ-DÝN… Bu fýkýh mecmuasý, Osmanlýulemasýnýn Ýslâm dinine yaptýklarýen büyük hizmetlerin baþýnda ge-lir… Bunu da bilin de UTANIN;varsa suratýnýz…

Hele Aziz Mahmud HudaîHazretlerine, “muazzam duasý” se-bebiyle, týpký yukarýda bahsettiðým“Keçi” misali “Hudai=Yahudi” de-me ALÇAKLIÐINDAN vazgeç-mek için de o büyük zatýn hayatýnýokuyun; hele o duayý niye yapmýþ, omenkibeyi okuyun da UTANIN ce-haletiniz karþýnýzda…

Siz kim, o Büyükleri anlamakkim ama! Her sakallýyý “dedeniz”zannedecek kadar “umumhaneveledi”siniz o kadar!

Ne Ýslâm’dan, ne Tasavvufdan,ne Kabala’dan ve ne de Musevilik-ten anlarsýnýz; hepsi kulaktan duy-ma; hepsi ÝÐRENÇ POLÝTÝKTEZGÂHINIZ ÝÇÝN kullandýðýnýz,“aletler” sadece; ve yazýk ki bunlarabir de “bilimsel” eser diyorsunuz!!!Hele, her tarafý dökülen, yazarýnýn,cehaletin karanlýðýnda yaþadýðýnýgösteren “Efendi-2”yi yere göðekoyamamak…

Bu, gerçekten “bilim” adýna dabir utanç…

Ya Hu! (“Hu”yu da bilmezlerbunlar; “Hu” ile “Hüda” arasýndakiilgiden de anlamazlar, öküz gibiseyrederler sadece)

Mevlana Halid-i Baðdadi Haz-retleri’ni “Kürt” yapan, onun Nak-sibendiyye tarikatýna deðil de “ken-di kurduðu!!!

Halidiyye tarikatina” mensubolduðunu; RTE’nin ve AKP’nin do-ðulu milletvekillerinin de “Halidiy-ye”ye mensub olduðunu söyleyip,“Kürtçülük”ü dahi bu büyük Zat-iÞerif’e maleden adam ile, onun kýta-býna “birinciden de daha mühimbir kitap” diyerek yedikleri golü çý-karmak için- övgüler düzen adamýnnesini ciddiye alalým..?!

Kumarda iyi oynayandan dahaziyade “iyi hile yapana” “profesör”derler; eh, bu da öyle bir “prof.” za-ten...

Sizleri, o hakaret ettiðiniz BüyükZatlara havale ediyorum!..

Bunun ne demek olduðunu da–hep birlikte- bütün millet görür…

(Ekim 07-Rio Grande do Sul)

“Sabetayizm Araþtýrmalarý” Üzerine -IV- Tasavvuf kitaplarý okuyun; hele bahsedilen derginin bahsedilen sayýsýnda YK’nin yaptýðý gibi, “iþte Sufi bir hareket varsa, orada Kabala

vardýr” ÖKÜZLÜÐÜNÜ yapmayýn ve milleti kendinize güldürmeyin… Keçide de sakal var, YK’da da; o halde YK BÝR KEÇÝDÝR!!!

Avcý

Page 15: Bar an 46

BARANBARAN16

Irak’ýn iþgalinin 5. yýlýna doðru yaklaþýlýrken,insanlýk tarihi de bir çok hadiseye þahit olu-

yor. Þahit olunan bu hadiselerden en önemlisi, bili-nen insanlýk tarihinin en zorba gücü ABD’nin, enbasit insanî direniþ ruhu ve bu direniþ ruhunun ge-tirdiði en basit savaþ araçlarý karþýsýnda acý birmaðlubiyeti tadýyor olmasýdýr.

Uzaydan, odalarýnda kahve içen insanlarý gözet-leyebilen o þaþaalý teknolojisine, propagandasý ya-pýlan bin bir türlü özellikteki silahlarýna, uçaklarý-na, tanklarýna, toplarýna, füzelerine, yetmedi Kürt-ler içerisindeki iþbirlikçiler ve Þiî hainler tarafýn-dan teþekkül ettirilmiþ, 500 bin kiþilik bir silahlý sü-rü desteðine raðmen, beyaz entarili Arab ve diðerMüslüman mücahidler karþýsýnda çaresiz kafayý ye-miþ bir hâlde kývranýyor Hrýstiyan-Yahudi ABDemperyalizmi... Irak’tan kaçmak istiyor ama, bunuda yapamýyor. Kalamýyor, çünkü kaldýkça batýyor.

Irak mücahidleri, bir Ýngiliz Nazisi iken Müslü-man olan Abdulaziz (David) Myatt’ýn, savaþtanöce BBC’ye verdiði þu harika sözünü gerçekleþti-riyor:

“ ABD emperyalizmi, Taliban ve El-Kaidemücahidleri tarafýndan Afganistan’ýn HindukuþDaðlarýnda donmaya mahkûm edildi. Irak’taise, Baþkan Saddam Hüseyin ve ona baðlý Müs-lümanlar tarafýndan, Allah’ýn izniyle çöle gömü-lecek, hrýstiyan- Yahudi ABD emperyalizmi. Busavaþ, makinaya dayalý Batý medeniyeti ile, in-san ruhunu temsil eden Ýslâm’ýn bir savaþýdýr veAllah’ýn izniyle, Ýslâm yani, insan ruhu bu sava-þý kazanacaktýr.”

Savaþ baþlamadan ve savaþ esnasýnda, emper-yalizmin kimi çaðdaþ, kimi ýlýmlý Müslüman(!) ki-mi ise liberal olan köpekleri aðýzlarýndan salyalarakýtarak, Irak’ýn, Baðdat’ýn yani Ýslâm medeniyeti-nin 3 gün içerisinde nasýl iþgal edileceðini, büyükbir iþtahla yazýp duruyorlardý. Ama daha savaþ baþ-larken, bir þeylerin yanlýþ gittiði görüldü. Irak, baþ-larýnda Þehid Saddam Hüseyin olmak üzere direni-yordu. Ve 3 günde Baðdat’ý iþgal edeceðini iddiaeden emperyalizm, Direniþçilerin stratejisi gereðiçekildikleri Baðdat’a 3 haftada zor girebildi ve birdaha da çýkamýyor. Emerpyalizmin öncü gücü NA-TO, iþbirlikçileri sayesinde, 5 bin askerle iþgal ede-bileceðini sandýðý Afganistan’a, bugün 50 bin as-kerle yetiþemiyor. Ve NATO’nun geleceðini Tali-ban güçleri belirliyor. Emperyalizm, en büyük ör-gütü NATO’nun yýkýlmamasý için Taliban müca-hidlerine, ta devlet baþkanlarý nezninde adetâ yalva-rýyor, “gel barýþalým” diye! Emperyalizmin çöküþüburada da durmuyor, Afganistan’ý iþgal etmek için,en büyük iþbirlikçisi Pervez Müþerref sayesinde iþ-gal ettiði, Pakistan’ý da, Taliban mücahidlerine kay-betme korkusu yaþýyor. Öyle ki, Taliban artýk, Af-ganistan’da iktidarý elegeçirme stratejisini ikinciplâna atmýþ durumda, önce “Pakistan” diyor. O Ta-liban ki, Çaðdaþ laik, ýlýmlý Allahsýz Ýslâmcý ve li-beral hazcýsýna kadar her türlü Batýcý tarafýndan“maðara insanlarý, teknoloji ilahý karþýsýnda ne ya-pabilir ki?” diyerekten aþaðýlanýyordu. Netice, çokgüvendikleri emperyalizmin çözülme noktasýnadoðru gerilemesi oldu.

Irak’ta, Afganistan’da, Tayland’da, Filipin-ler’de, Filistin’de, Somali’de ve Latin Amerika’dadarbe üstüne darbe yiyen emperyalist ABD ve hem-palarý, bir çok kez dere geçerken, at deðiþtirmek zo-runda kaldý. ABD, yüzyýllýk finosu Ýngiltere tara-fýndan resmen satýþa getirildi Irak’ta. Bunun acýsýnýda, Fransa’yý, Ýngiltere ile ayný pozisyonda göstere-rek çýkarmaya çalýþtý, Ýngiltere’den. Avrupa’dakibir çok ülke desteðini çekti, ABD’den. Irak ve Af-ganistan’da uðradýðý askerî kayýplar, kendi ülkesin-de büyük bir ekonomik kriz olarak yansýdý ABD

emperyalizmine. Açýklanan resmî rakam þimdilik1,5 trilyon dolar. Oysa biz, ta geçtiðimiz Mart ayýn-da Baran dergimizde, doðrudan zararýn 2,5 trilyondolar olduðunu yazmýþtýk. Yani, petrolün üstüneçullanmayý hedefleyen ABD, klasik tabirle üçün bi-rini aldý, 100 Dolara yaklaþan petrolün varil fiyatýda bunun tuzu biberi oldu. Savaþ süresinceABD’yi, Çin ve Japonya finanse etti, kendilerininde içinde doðup büyüdükleri, küresel kapitalist sis-temin çökmemesi için. ABD’nin çizilen karizma-sýyla birlikte, dünya parasý hükmü görevi gören do-larýn karizmasý da çizildi. Sanal olarak sadece birkâðýt üzerindeki bol sýfýrlý rakamlara göre önem ar-zeden Wall Street borsasý, reelliðin acýtýcý hakikatikarþýsýnda, emperyalist ABD’nin bankacýlýk siste-mine sadece bu yýl için 500 milyar dolar gibi muaz-zam bir zarar verdi, ABD ekonomisine. Bu zarar,mekâný, mekânsýzlýkta yok etmek isteyen, “uzunvadeli ev kredisi sitemi mor-gýç” sebebiyle patladý,büyüdükçe büyüdü. Bu zararý azaltmak isteyenABD, dolarýn deðerinin düþmesini fýrsat bilerek, ih-racatýný arttýrmak istiyor ama, bu durumda Çin’insýrtýna yüklediði kapitalist küresel sistemin imalat-çý gücünü de çökertmekten panikliyor.

Irak’tan kaçmak istiyor emperyalist ABD, amakaçamýyor ve binlerce ölüsüne binlerce ölü katma-ya devam diyor. Kaçamýyor çünkü, en baþta bunayiðit direniþçiler izin vermiyor. Kaçamýyor çünkü,Direniþçilerin kendileriyle bir hesap göreceðindençekinen Þiî pislikler, paçasýna yapýþmýþ býrakmýyor,ABD’yi. Kaçamýyor çünkü, kendisine güvenerek veiþgalin 3 günde biteceðine inandýðý için onca ihane-ti gerçekleþtiren Kuzeydeki Kürtlerin hainleri Bar-zani ve Talabani, Direniþçilerin, Suriye’nin, Türki-ye’nin kendilerinden hesap soracaðýndan korktuðuiçin paçasýna yapýþýyor ABD’nin, gitmesin diye!Kaçamýyor çünkü, Baðdat’ta kale gibi inþa ettiðiBüyükelçilik binasýndan çýkamýyor. Üsütne üstlük,buraya gönderecek diplomat dahi bulamýyor, oncaiþten atma tehdidine raðmen! Üslerdeki askerleri,dýþarý çýkamýyor. Kaçamýyor çünkü, Ýsrail “hoophemþerim, benden izinsiz nereye?” diyor. Ama hep-si de görüyor ki, bir Evanjelist-yahudi ütoyasý üze-rine, kapitalist-petrol vurgunu iþtahýyla gerçekleþti-rilen bu iþgal, hiç ummadýðý bu güçlü direniþle he-sap edilmeyen, akýla bile gelmeyecek olan realiteile karþý karþýya getirdi emperyalizmi. Eðer ABDen kýsa sürede Irak ve Afganistan’dan kaçamaz ise,çok yakýn bir gelecekte, New York-Washington çe-kiþmesi, aynen Türkiye’de olduðu gibi, fail-i meç-hul cinayetleri bol kanlý bir iç savaþa dönüþecek!Emperyalizm bunu biliyor ve Irak’tan kaçarken,bunu güç gösterisi þeklinde, bir zafermiþ gibi sun-mak istiyor. Yani, “kaçmadým, iþlerimi güç ve geçde olsa gerçekleþtirdim ve geldim” havasýný yay-mak istiyor. Bunun için de Türkiye’deki satýlmýþbütün köpeklerini cepheye sürüyor. Irak’ýn iþgalisürecine dahil olmalarýný ve Direniþçilere karþý sa-vaþmalarýný saðlamak için Anadolu çocuklarýnýn.Bu acul sebeble, Ertuðrul Özkök, Ýlhan Selçuk gi-bi çaðdaþ Batýcýsýndan, Fetullah Gülen, Kerim Bal-cý, Tamer Korkmaz, Cengiz Çandar, Ahmet Atlan,Ali Kýrca, gibi cins cins iþbirlikçi köpeklerini hav-latarak, sokaklarý inletiyor.

Ýsrail, aniden kasap Cumhurbaþkaný Þimon Pe-res’i gönderiyor, en yakýn müttefiki, Tayyip’e! Ni-ye, çünkü ABD kendisini daha fazla dinlemez veIrak’tan kaçarsa, iþi saðlam kazýða baðlamak için.TC, birinci Ýsrail deðil miydi, zaten? Ýþte 1. Ýsrail,bunun gereklerini yerine getirmeli diyor, çýfýtýn oð-lu, Anadolu’yu babasýnýn çiftliði sanarak! Ama, buâni ziyaret(!) Ýsrail’in çöküþünün yakýn olduðunuda gösteriyor bizlere!

TV’de Anýl Çeçen’i dinlemekteyim. Vazgeçilmele-rimiz arasýnda Misak-ý Millî ile beraber, Üniter

devleti de sayýyor.Burada þöyle bir açmaz var, ister Misâký Millî olsun, is-

ter üniter devlet, her biri kendi zamanýnda ve o zamanýn ih-tiyaçlarýna nazaran konjonktürel çözüm teklifleri olarak elealýndýklarýnda üzerinde tartýþýlabilinir. Yoksa ne MisâkýMillî ne de üniter devlet asýl ya da Mutlak olarak ele alýna-maz.

Böyle -mutlak- bir ele alýþ, hayata ters olduðu gibi, buyapýyý ilelebet devam ettirebilmenin imkâný da yok, ola-maz. Her iki fikir, son Türk devleti Osmanlý’nýn yýkýlýþýnýnardýndan, günün þartlarýnda asgari müdafaa çizgisini ifâdeetmekteydi. O þartlar deðiþtiðinde, hâlâ o þartlara ait çözümteklifleri üzerinde ýsrar etmek,

Zira bir yapý hayatýný devam ettirebilmek için, ya faali-yet sahasýný deðiþtirir. Ya geniþler ve büyür, ya da küçülür.Ama asla olduðu yerde, olduðu þekil ve biçimde, olduðuyapýda kalamaz.

1919 þartlarý üzerine kurulmuþ olan TC ve üniter yapý,o zaman için ne mânâ ifâde eder bu ayrý bahis. Ama artýkbu gün gelinen þartlarda bu yapýyý bu þekilde devam ettire-bilmenin imkâný kalmadý. Bundan sonra gözümüzü ya ye-niden Ýslâm âleminin liderliðine dikerek ona göre politika-lar üreteceðiz ve kendi stratejimizi tatbik ederek dünyaüzerinde güç dengeleri içinde yerimizi alacaðýz, ya daAmerika’nýn BOP projesi doðrultusunda, bize biçeceðiimânsýz Müslümanlarýn, iþbirlikçi Müslümanlarýn oluþtu-racaðý kukla yapýnýn lideri (!) olarak, yolumuza devamedeceðiz. Evet, ye gerçekten Ýslâm ülkelerine lider olmakya da iþbirlikçilere liderlik…

Biz, “Üniter devlet, “Misâk-ý Millî” saplantýsýyla, mev-cudu korumak derdiyle etrafýmýzda olup bitenlere “yerin-de” müdahale edecek bir strateji ile hareket etmezsek,mevcudu korumamýz da muhal olacaktýr.

Amerika bir taraftan AKP eliyle Türkiye’yi BOP’abaðlarken, diðer yandan PKK içinden Ýslâm’a karþý sesleri-ni yükseltmeye baþlayan iþbirlikçiler eliyle de Kürt hareke-tini hizaya getirmeye çalýþýyor.

Amerika ve Ýsrail’in saldýrý ve plânlarýna karþý koymakve bunlarý bozmak, onlarýn boþaltacaðý yerleri doldurmak-la mümkün… Doldurmak da, ne “Üniter devlet”le, ne deMisâký Millî sýnýrlarýna kendimizi hapsederek olabilir.

Lâzým olan þey, her þeyin baþýnda, sahip olunmasý ge-reken, bütün dünyayý arkasýndan sürükleyebilecek bir diya-lektik, bir dünya görüþü ve bunlara istinad edecek ve “de-mokrasi”nin yerine ikâme dilebilecek yepyeni bir idare sis-temi.

Bu gün Amerika’nýn “demokrasi” adýna oynadýðý “ba-rýþ götürme” misyonunun aslý, geçmiþte Osmanlý’nýn za-manýn þartlarýnda ve kendi idare biçiminde ifa ettiði gibi,günümüzde de “Baþyücelik Devleti” etrafýnda þekillenebi-lir. Demokrasinin sözde “yücelikleri” karþýsýnda, “Bir mil-leti o milletin en yüceleri yönetmeli” fikri etrafýnda örgü-leþtirilen Baþyücelik devlet sistemi, çaðýn ihtiyacý olan ida-re biçiminin ta kendisi…

Hayatta kalacak ve bir þey olacaksak, yeniden o eskidevirlerin mirasý üzerinde yükseleceðiz ki bu da o günlerinmânâsýna mutabýk bir ideal ortaya koyarak mümkün.

Osmanlý, “Kýzýlelma” sayesinde Osmanlý olabildi. Bugünün “Kýzýlelma”sý, Baþyücelik Devleti’dir.

Günün reel þartlarýnýn ne olup olamadýðý ayrý dava, bumillete bir ideal vaat etmeden, büyük oynamanýn hayalinikurdurmadan, olmanýn ve ermenin de çaresi yok. Dünyanizâmý ideali ve büyük oynama plâný olmayanlarýn, “Üni-ter devlet” ve “Misâký Millî” mutlakmýþ gibi ýsrarý, bu mil-let yapýlacak en büyük kötülüklerden birisidir ve Amerikave Ýsrail’e istedikleri gibi oyun tezgâhlama fýrsatý verir

Emperyalizmin, her milletin kendi mukadderatýný tayinetme hakkýndan dem vurmasýna ya da demokrasiye güzel-lemeler dizmesine ve bu vesileyle müdahalelerde bulunma-sýna karþýlýk, bir milleti o milletin en yüceleri temsil ve ida-re etmeli fikrinden daha üstün bir teklifi olan var mý?

Baki Aytemiz

Yeni Kýzýlelma:

Baþyücelik DevletiCan Çekiþen EmperyalizmIrak’tan kaçmak istiyor emperyalist ABD, ama kaçamýyor ve binlerce ölüsüne binlerce ölü

katmaya devam diyor. Kaçamýyor çünkü, en baþta buna yiðit direniþçiler izin vermiyor.

Ahmed Birg iv i

Page 16: Bar an 46

BARAN 17

Hep siyasetten bahsediyoruz, dünyada nelerolup bitiyor onu konuþuyoruz. Ama dünya-

nýn merkezi Ýstanbul’da neler olup bitiyor ondan hiçbahsetmiyoruz. Bu sebeple de bir çok þeyi kaçýrýyo-ruz. Bu satýrlarý çok sevdiðim güzel Ýstanbul için ya-zýyorum. Siyasetsiz, yaþanmýþ iki hikaye…

“Nükleer Simitçi!”2002 yazýnda Ýstanbul’a yeni gelmiþim, ne bir dost

ne de bir arkadaþým var. Öylesine baþýboþ dolaþýyo-rum.. Taksim meydaný’ndaki metro istasyonu giriþin-de þöyle bir dinleneyim dedim ve bir banka oturdum.Genç bir simitçinin beni dikkatli gözlerle gözlediðinifark ettim. Yarým saat sonra yavaþça yanýma geldi veoturdu. Konuþmaya baþladý, daha doðrusu ardý ardýnasorular sormaya baþladý. Kimsin? Nesin? Nerelerdengeldin? Vs. vs.

Nasýl olsa zamaným çok diye, her sorusuna cevapverdim. Ama simitçinin bir þey çok ilgisini çekti.Kýrgýzistan eskiden SSCB’nin bir parçasýymýþ, Ýþtebu Ýstanbullunun bir özelliði. Simitçi þöyle devam et-ti: “Bana bir atom bombasý bulabilir misin?” ÖnceTürkçe zayýf olduðu, çat pat konuþabildiðim için yan-lýþ anladým zannettim. Ama simitçi ýsrarla tekrarladýsorusunu. Boþ gezmekten caným sýkýlmýþtý. Bu ko-mik hâli anladýktan sonra, simitçiyle eðlenmek için,“Evet, atom bombasý var. Hem de bir kaç tane” de-dim. Simitçi sevinçle, “çok iyi para kazanýrýz. Ýstan-bul Havalimaný benim avucumun içinde. Atom bom-basýný geçirmek problem deðil. Ben de karizmayý çiz-dirmemek için, simitçinin altýnda kalmadým tabii, sal-ladým “ne demek, Kýrgýzistan, Özbekistan ve Azer-baycan benden sorulur” dedim. Sonra pazarlýða gir-dik, bir bomba fiyatý ne kadar, kim ne kadar kazana-cak, benim payým ne olacak vs. Neyse, bu meseleyide kolay hallettik, simitçi arkadaþ bana oldukça cö-mert davrandý ve yüzde otuz verdi. Ona göre, normal-de atom bombasý satýþýnda, satýcý “yüzde 10” alýyor-muþ eh, bu durumda biz köþeyi döndük demektir. Pa-zarlýk(!) o kadar güzel ilerlemiþti ki, Türkiye nerdey-se, Nükleer silaha sahip ülkeler sýnýfýna dahil olacak-tý(!). Ama bütün bu projeyi, Türkiye’nin atom bom-basýna sahip olmasýný basit bir metro güvenlik görev-lisi engelledi.

Yaþlý güvenlik görevlisi sigara içmek için yanýmaoturdu. Biz ise heyecanla konuþmaya devam ediyor-duk, tabii birden neþemiz kaçtý. Simitçi korkudan kü-çük tezgâhýný alarak, adeta kaçarcasýna koþtu ve kay-boldu gitti. Ve, Türkiye yine klasik talihsizliklerindenbirini yaþadý, nükleer silaha sahip olma fýrsatýný(!) ka-çýrmýþtý. Oysa, çok deðil bundan 2 yýl sonra Pakistangürbüz bir atom bombasýna sahip olmuþtu. Pakistanlýsimitçiler daha þanslýymýþ, çünkü oralarda metro yok!

Açýk Sözlü Jigolo2003 yýlýnda, sýk sýk Çeçen arkadaþlarýmla bulu-

þuyoruz. Buluþma mekanýmýzda, Taksim Meydaný,yani The Marmara Oteline yakýn yerler. Çeçen arka-daþlarýmýn hepsi de sakallý, ve iyi anlaþabilmek içinhepimiz Rusça konuþuyoruz. Mâlum, eski SSCB va-tandaþlarý olarak hemþeri sayýlýrýz ya(!) Konuþtuðu-muz mevzuular, havanda sudan, eskileri yâd etmek-ten ibaret. Bir gün yine Çeçen bir arkadaþla buluþaca-ðým, onu beklerken, oturduðum banka , yakýþýklý birgenç geldi. Tanýþtýktan sonra, açýkça ve dürüstçe birsoru sordu ve bir ricada bulundu: “Abi ben bir jigolo-yum. Bu The Marmara Oteli de benim çalýþma meka-ným. Kimseye zararým yok. Sizi kaç gündür buralardagörüyorum. Siz bu The Marmara Otelini bombalaya-cak mýsýnýz? Þayet bombalayacaksanýz, bana birkaçgün önceden haber verebilir misiniz? Söz veriyorumkimseye söylemem, Çünkü daha gencim ve ölmek is-temiyorum!”

Dilmurad / Baran Orta Asya Temsl.

Ýstanbul Hatýralarým

Geçtiðimiz hafta bir Yahudi, Meclis’te konuþma yaptý.Ýsrail Cumhurbaþkaný Þimon Peres…

Milletvekillerine Ýbranice olarak da hitap eden Peres,arada Cahit Sýtký Tarancý’nýn “Memleket Ýsterim” adlý þi-irini okudu. Meclis yahudiyi alkýþ yaðmuruna tuttu. Pe-res’in “memleket”ten kastý, Ýsrail’in iþgal ettiði Filistin top-raklarýydý.

Vatanýmýz…Þimdi bu topraklarýmýz, bundan yüz se-

ne evvel Ulu Hakan Abdulhamid Han’ýdeviren Yahudilerden sonra, onlarýn ya-nýnda Yahudi olmayan unsurlardan ola-rak, AKP tarafýndan meþrulaþtýrýlmayaçalýþýlýyor. Peres’le görüþtükten sonraGül konuþuyor: Ýsrail doðal ortaðý-mýz!

Yahudisever basýnýn karþýsýnda90’lý yýllarda tek baþýna duran TA-RAF dergisinin 1 Þubat 93’te“doðal düþman Ýsrail!” diye iþa-ret ettiði Ýsrail, þimdi “taraf”ýnýyahudiden yana koymuþ ýlýmlýimansýzlarýn örgütü AKP tara-fýndan dost ilân ediliyor. Her gün üç-beþ Müslüman çocuðunun katledildiði Filistin top-raklarýnda savaþan Müslümanlar ise “terörist” ilân ediliyor.Gül sýralýyor:

“Terörden çok çekmiþ bir ülke olan ve halen terörlemücadelesini sürdüren Türkiye, Ýsrail’in maruz kaldýðý te-rör saldýrýlarýný her zaman þiddetle kýnýyor.”

“Ýsrail’in güvenliði ve tanýnmýþ sýnýrlar içerisinde yaþa-ma hakkýna sahip olmasý Türkiye’nin Ortadoðu politikasý-nýn deðiþmez önceliðidir.”

“Parlamenter demokrasinin, serbest piyasa ekonomisi-nin ve hukukun üstünlüðünün gerçek anlamda uygulandýðýiki önemli bölge ülkesiyiz.”

“Filistin Sorunu”Filistin sorunu bugün, birinci derecede bir mesele ol-

maktan çýkmýþtýr. Filistin davasý, onun en büyük savunucu-larýndan olan Irak Devlet Baþkaný Þehid Saddam Hüse-yin’in, Ýsrail’in muhafýzý ve destekçisi Amerika’ya baþkal-dýrmasýyla birlikte, Amerika’ya karþý savaþta “cephe mu-harebesi” konumundadýr. Artýk Ýslâm temelli olarak tümdünyayý saran emperyalizme karþý savaþta Filistin sorunu,bundan önceki ziyaretlerdeki gibi, günler öncesinden kriti-ðinin yapýlmaz oluþundan da anlaþýlacaðý gibi, deðerlendir-mesi ayný gün içinde baþlayýp biten bir mesele olarak elealýnmýþtýr. Çünkü bugün bütün Ýslâm memleketlerinde hemAmerika, hem Yahudi “esas düþman” olmuþtur. Irak veAfganistan’daki savaþ, Filistin’deki savaþýn anasý konu-mundadýr. Filistin’deki savaþ da cephelerden bir cephe ola-rak, 1919 þartlarýnýn “gündem maddeleri” arasýndaki yeri-ni almýþtýr.

Ýsrailci-yahudisever Zaman gazetesinden HüseyinGülerce yazýyor:

“Ýsrail Cumhurbaþkaný Þimon Peres ile Filistin UlusalYönetimi Baþkaný Mahmud Abbas’ýn elleri, Cumhurbaþ-

kaný Abdullah Gül’ün ellerinde birleþirken neler hissetti-niz? Ben kendi duygularýmý söyleyeyim: Türkiye’nin gü-cünün, sýnýr ötesi bir operasyonla ölçülemeyecek kadar bü-yük olduðunu düþündüm. (…)Þu son iki hafta içerisindehem BM Genel Sekreteri’nin hem de Ýslam KonferansýTeþkilatý Genel Sekreteri’nin katýldýðý “Geniþletilmiþ Irak’aKomþu Ülkeler Toplantýsý” bizim ülkemizde yapýldý. Suri-

ye Devlet Baþkaný’ný, Suudi Arabistan Kralý’ný, ÝsrailDevlet Baþkaný’ný, Filistin Yönetimi’nin

Baþkan’ýný, ABD Dýþiþleri Bakaný’ný,Ýran Dýþiþleri Bakaný’ný aðýrladýk. Çan-

kaya ile hükümet arasýndaki ahenk Tür-kiye’yi büyük ufuklara taþýyor.” (16 Ka-

sým 2007)Ýþte bu zýrvadan zirveler ve ziyaretler,

Türkiye’yi Amerika nezdinde iþgale vekâleteden bir konuma getirmek için organize edil-

mektedir. Amerikancý AKP kadrolarý, “de-mokratik sömürgeleþtirme” faaliyetinde,

Ýslâm milletleri içine “güç” ve rol sahibi figü-ranlar olarak sürülmektedir.

Ýsrail Cumhurbaþkanýnýn geliþinin pratik birfaydasý bulunmamaktadýr. Emperyalizmle savaþýn

geldiði aþama düþünülecek olursa, Ýsrail 67’ sýnýr-larýnýn gerisine çekilse ne olur, Batý Þeria’dan çekil-

se ne olur, Golan tepelerinden vazgeçse ne olur? Buziyaret, Amerika’ya karþý son raporlarda % 86’ya yükselendüþmanlýðý zayýflatýp sempatiye çevirmek, ordu içinde bu-lunan antiamerikan nüfuzun kýrýlmasýný saðlamak, bölge-deki savaþýn maliyet yükünü “Irak’a komþu ülkeler” ara-sýnda paylaþtýrmak gibi Amerika’yý kurtarmak için kadehkaldýrmayla noktalanan sýradan bir buluþmadýr.

Ýngiliz Muhibbi DavutoðluAmerika’nýn kýçýný kurtarmak için yapýlan toplantý ve

zirvelerde AKP’nin “akýldânelik” yapan figüranlardan biride Baþbakan Tayyip Erdoðan’ýn baþdanýþmaný Ahmet Da-vutoðlu…

Bütün kesimlerin hainlerinin tek çatý altýnda toplanma-ya çaðýrýldýðý sembol mekân olan Dolmabahçe sarayýnda-ki bürosunda Ýngiliz The Ekonomist dergisine konuþan A.Davutoðlu, Amerika ve Ýsrail’le her türlü iþbirliðine açýkolduklarýný belirtmiþ. Dergi, Davutoðlu’nun HAMAS ziya-reti ile ilgili eleþtirilerle mutabýk olmadýðýný da kaydediyorve Davutoðlu’nu Ýsrail dostu olarak vitrine çýkartýyor. Da-vutoðlu’nun aðzýndan, Türkiye’nin amacýnýn Hamas’ý Ýs-rail’i tanýmaya ikna etmek olduðu ifade ediliyor. Ýngilizdergisi Davutoðlu’nu, “Türk dýþ politikasýnýn arkasýn-daki beyin” diye sunuyor ve þu yorumda bulunuyor:

“Irak’taki kaos ve PKK saldýrýlarýnýn týrmanmasý Tür-kiye’nin en büyük baþ aðrýsý olmayý sürdürüyor. Ancak bu-rada da Türkiye inisiyatif alýyor. 5 Kasým’da Sayýn Rice’ýnda katýldýðý Irak’ýn komþularý konferansý düzenledi. Birgün sonra Davutoðlu, Sayýn Erdoðan ile birlikte Washing-ton’a uçtu. Sayýn Erdoðan ile George Bush arasýndaki gö-rüþmeye katýlan birkaç Türk’ten biri idi. Türk dýþ politika-sý demek, Sayýn Davutoðlu demektir.”

Doðal Düþman Ýsrail!

BARAN Haber

Page 17: Bar an 46

BARAN18

“Fuhuþa, Kumara, Uyuþturucuyave Yozlaþmaya Hayýr” diyerek

bir kampanya baþlatan Devrimci Yesarîçevrelere karþý 7 Aralýk 2006 tarihinde

yapýlan operasyon neticesi haklarýndadava açýlan 47’si tutuklu toplam 95 kiþi-

nin yargýlandýðý davanýn ilk duruþmasý13 Kasým tarihinde Ýstanbul Beþiktaþ’ta-ki eski Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde

yapýldý.Mahkeme, 10 kiþiyi tahliye derken,

37 kiþinin tutukluluk halinin devamýnakarar verdi.

Mahkemeye getirilen tutuklu zanlýla-rýn, F Tipi cezaevindeki tecrit uygulama-larýný ve aramalarý protesto etmek ama-cýyla ayakkabýsýz olduklarý görüldü.

Tutuklularýn mahkemeye getirilmesisýrasýnda, tutuklu yakýnlarý da, “Yozlaþ-maya Karþý Mücadelemiz Sürüyor, Süre-cek” sloganlarý atarak, mücadeleye des-tek verdiler.

PSAKD adýna açýklama yapan AyþeÝþeri de tutuklu bulunan PSAKD BaþkanýMuammer Þimþek’in, hýrsýzlýk, çeteleþ-me, fuhuþ ve yozlaþmaya karþý mücadeleverdiði için tutuklandýðýný belirterek“Bugün öncelikli talebimiz; adil yargý sü-recinin iþletilmesi. Baþkanýmýz ve üyele-rimizin bir an önce yetkili mahkeme tara-fýndan serbest býrakýlmasý ve asýl suçluolan hýrsýzlarýn, çetelerin, fuhuþ yaptýran-larýn, uyuþturucu satýcýlarýnýn yakalan-masýdýr. Asýl içerde olmasý gerekenleronlardýr” diye konuþtu.

Fuhuþa, uyuþturucuya,kumara sahip çýkan adalet!

Ýddianamede, Devrimci Yesarîlerin,Ýstanbul’daki bazý mahallelerde, ‘’halka

þirin görünerek taraftar kazanmak ve ör-gütün etkinliðini artýrmak’’ amacýyla‘’Fuhþa, kumara, uyuþturucuya ve yoz-laþmaya hayýr’’ adlý kampanya baþlattýðýbelirtildi. Yayýn organlarýnda da ‘’devle-tin bu suçlarla mücadele edecek otoritesibulunmadýðýnýn’’ iddia edildiði kayde-dildi.

Ýddianamede, A.Ö. (Asuman Özcan),H.A. (Hakký Akça) ve C.S.E.’nin (CaferiSadýk Eroðlu), ‘’Anayasal düzeni silahzoruyla deðiþtirmeye teþebbüs etmek’’suçundan aðýrlaþtýrýlmýþ müebbet hapiscezasýna çarptýrýlmasý istenirken, 92 kiþi-nin de ‘’örgüt üyesi olmak, tehdit, adamyaralama, gasp, örgüt propagandasý yap-mak, kiþiyi hürriyetinden yoksun býrak-mak’’ gibi suçlardan 7.5 yýldan baþlayançeþitli hapis cezalarýna çarptýrýlmasý is-tendi.

TC pezevenklere sahip çýkýyor…Pezevenklere karþý çýkanlarý da böyle,

aðýrlaþtýrýlmýþ müebbetle cezalandýrmakistiyor ki, -bir kýyas olmasý için söyleye-lim- bu APO’ya verilen cezanýn aynýsý…Toplam istenen ceza on binsene…

Fuhuþa karþý çýkanlar sempati topla-mak istiyorlarmýþ, pezevenkleri koruma-yý býrakýn da siz sempati toplayýn!

TC diyor ki:Fuhuþa evet.Vergimi alýr, keyfime bakarým. Vergi-

lendirilmiþ kazanç kutsaldýr!Kumara evet.Kumarý ben tertiplerim, manolarý top-

larým. Kumar deðil, þans oyunlarý!Uyuþturucuya güyâ karþýyým.DGM hâkimleri, uyuþturucu davalarý-

nýn kendilerinden alýnacaðýný duydukla-rýnda, isyan çýkarmýþlardý. “Cüzdan ilevicdan arasýna sýkýþan yargý!”

Hem, ‘’Fuhþa, kumara, uyuþturucuyave yozlaþmaya hayýr’’ diyenlerin,DGM’de ne iþi var? Fuhuþ, kumar, uyuþ-turucu olmazsa, millet yozlaþamaz, yoz-laþmayan bu millet de TC’yi berhavaeder diye gizli bir itiraf var bu iþte.

Bu yozluðun baþýnda da AbdullahGül ile Tayyib var; ne de güzel duruyor-lar ama.

Allahsýz adalet olmaz!

“Fuhuþa, Kumara, Uyuþturucuya Hayýr!”Dedikleri Ýçin Yargýlanýyorlar!

BARAN Haber

Geçtiðimiz günlerde Londra’da, Fethullah Gülen düþün-cesi, çevresi, hareketi üzerine bir konferans yapýlmýþ.

Haber ve izlenimleri baþta Zaman (ve tabii Today’s Zaman) ga-zetesi olmak üzere, muhafazakâr yazarlardan okuyoruz. ‘Gü-len’den bahsedilmeden Ýslam dünyasý araþtýrýlmasý yapýla-maz’mýþ, ‘Huntington’ýn çatýþma gördüðü yerde Gülen barýþimkâný arýyor’muþ. ‘Gülen ve barýþ inþasýna yaptýðý küresel kat-ký’ ne kadar önemliymiþ.

Ne barýþý, ne küresel katkýsý? Hangi barýþ, ne katkýsý? Ýslamcoðrafyasý iþgal, savaþ, savaþ tehdidinden yýkýlýyor. Söz konusukonferansýn yapýldýðý Ýngiltere’de temel hak ve özgürlüklerMüslümanlar söz konusu olduðunda askýya alýnmýþ vaziyette.Tüm bunlardan bahsetmeden kimle ne diyaloðu kurulacak? Buolsa olsa baþýný kumdan çýkarmayan devekuþu barýþý, devekuþudiyaloðu olur.

Ýngiltere’nin yeni Baþbakaný Gordon Brown, görevi devralýralmaz, haziran ayýnda yaptýðý bir konuþmada yeni Soðuk Savaþilan etti. Soðuk Savaþ döneminde kullanýlan ideolojik mücadele,benzeri metotlara ihtiyaç duyulduðundan söz etti. Fethullah Gü-len düþüncesi, hareketi denilen yapý, bu tür bir mücadele için bu-lunmaz araçlardan biri olabilir. Nitekim, Londra’daki konferan-sýn yayýmlanan bildirilerinde, Gülen’in barýþçý mesajlarýnýn ‘öf-keli’ Müslümanlarý yatýþtýracaðý yönünde görüþler dile getirili-yor.

Müslümanlarýn yaþadýðý coðrafya iþgal edilecek, henüz iþgaledilmeyenler tehdit edilecek, ama Müslümanlar öfkelenmeye-cek, barýþ, diyalog söylemiyle uyutulacak öyle mi? Dahasý, Batýdünyasýnýn tehdit olarak gördüðü Ýslam kökenli þiddet, öfkeliMüslümanlarýn silaha sarýlmasýyla baþlamadý. Afganistan’daSovyet iþgaline karþý, radikal Ýslam ideolojisinin ve cihat hareke-tinin ABD baþta olmak üzere müttefikleri tarafýndan desteklen-mesi, bakýlýp büyütülmesiyle baþladý. Artýk, radikal Ýslam’a vecihada gerek kalmadýðý bir döneme girilmesi ve iþlerin kontrol-den çýkmasý ile sorun Ýslam’a veya Müslümanlara iliþkin bir so-runmuþ gibi takdim edilmeye baþlandý. Sanki mesele Ýslam’ailiþkin bir mesele imiþ de, ýlýmlý, barýþçý yorumlar öne çýkarsa so-run çözülecekmiþ gibi davranmanýn hiçbir anlamý yok.

Küresel çatýþmanýn diyalogla çözüleceðini iddia etmek için,peþinen sorunun Ýslam’ýn iyi anlaþýlmamasý gibi bir nedendenkaynaklandýðýný düþünmek gerekiyor. Oysa, konu bu kadar basitdeðil. Dahasý, sorunun kaynaðý, sadece Müslümanlar falan deðil.Batý dünyasýnýn çýkarlarý peþinde, onlarla iþbirliði yapan Ýslamcýhareketlerden þikâyet etmek için bile, hangi Batý politikalarýnýnbu istikamette yapýlar ürettiðini sorgulamak gerekiyor.

ABD önderliðindeki Batý ittifaký, Soðuk Savaþ dönemi bo-yunca, Müslüman coðrafyada Sovyetler ve sol tehdide karþý Ýs-lami hareket ve çevreleri destekledi. Bu iþbirliði Soðuk Savaþ’ýnson perdesinde, yani Sovyetler’in çözülüþ sürecinde doruk nok-tasýna çýktý. Bu noktada, Afganistan’daki Sovyet iþgaline karþýradikal Ýslam, Ýran Ýslam Devrimi’ne karþý ýlýmlý Ýslam hareketi-ni desteklemek gibi iki yönlü bir politika izlendi. Fethullah Gü-len hareketi, ýlýmlý Ýslam kanadýnýn bir unsuru olarak desteklen-di. Yoksa, dünyanýn dört bir yanýnda okul açmak, faaliyet göster-mek, kendi halinde bir sivil hareketin tek baþýna baþaracaðý þeymi? Þimdi, belli ki, bu hareket benzer bir rol üstlenme hevesin-de. Bu hareket içinde yer alan insanlarýn birçoðunun iyi niyetlebarýþtan, diyalogdan yana olduðuna hiç kuþkum yok. Ancak ge-nel tablo içinde ne rol oynadýklarýný sorgulamalarýný beklemekdurumundayýz. Yoksa, yeni Soðuk Savaþ’ýn bir uzantýsý olmayadevam edecekler. Barýþ istiyorlarsa önce Irak iþgaline karþý çýk-sýnlar, diyalog istiyorlarsa, bir de Iraklý direniþçilerle konuþmayýveya onlarý dinlemeyi denesinler.

Not: Bu konuyu daha uzun ve geniþ çerçevede irdelemeküzere, Doðu Konferansý’nýn dergisi olarak çýkan, ‘Doðudan’dergisine ‘Yeni Soðuk Savaþ’ baþlýklý bir yazý yazdým. Ýlgilenen-lerin o yazýya bakmalarýný tavsiye ederim.

(http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=237523)

Amasyanýn GümüþhacýköyBelediye Baþkaný AKP'li Ýsmail

Uysal'ýn 2 yýl önce nikahýný kýydýðý 30yaþýndaki A.A.'ya cep telefonuyla gön-derdiði aþk mesajlarý ilçeyi karýþtýrdý.A.A.'nýn eþi emekli astsubay Necip A.,iliþkiyi ortaya çýkardýktan sonra BaþkanUysal hakkýnda savcýlýða suç duyurusundabulundu ve boþanma davasý açtý.

Eþiyle, dayýsýnýn oðlu BelediyeBaþkaný Uysal arasýndaki cep telefonundanbirbirlerine gönderdikleri aþk mesajlarýnýbulan Necip A., önce Baþkan Uysalhakkýnda savcýlýða suç duyurusunda

bulundu, sonra da boþanma davasý açtý.Belediye Baþkaný Uysal'ýn gönderdiði tele-fon mesajlarýnýn ilçede elden ele ve sanalalemde de dolaþmasý, olayýn herkestarafýndan duyulmasýna neden oldu.

Yüzsüz Belediye Baþkaný Uysal, istifaederek köþe bucak saklanacaðýna, kendi-sine komplo kurulduðunu söyleyerek,zeytinyaðý gibi suyun üstüne çýkmayaçalýþýyor.

Mehmet Ali Þahin, taklidi deðil, tahki-ki laikiz demekteydi, el hâk doðruymuþ. VeAKP'liler bunu doðrulamak için ellerindengeleni yapmaktalar.

AKP’li Belediye Baþkaný, Halaoðlunun Karýsýný Ayarttý!

BARAN Haber

ÝKTÝBAS/ Nuray Mert

Fethullah Gülen Hareketive Yeni Soðuk Savaþ

Page 18: Bar an 46

BARAN 19

ÝSLÂM DÜNYASIMürted Polislerin

Karargâhýna Þehadet Operasyonu02/11/2007 Cuma günü, Irak Ýslam Devleti’ne

baðlý “Ebu Ömer el-Kürdi” þehadet taburundanbir asker, Diyala’nýn kuzeyinde, es-Sediye tara-fýnda bulunan Celula bölgesindeki Halid bin Ve-lid (Allah ondan razý olsun) yolu üzerinde bulu-nan polislerin bir karakoluna bomba yüklü kam-yonuyla operasyon düzenledi. Mücahid polisle-rin karargâhýna girdikten sonra hýzlý bir þekildedavranarak bomba yüklü kamyonunu patlattý vekarargâhý tamamen yok etti. Arkasýndan ölmüþolan 10 mürted polis ile yaralý 10 mürted polis bý-raktý. Yine ayný gün, operasyonun yapýldýðý za-mandan bir süre sonra, yine ayný mübarek tabur-dan baþka bir kardeþimiz, ilk þehadet operasyo-nunun yapýldýðý bölgenin tam 10 metre ilersindeyeni bir karargâh inþa etmek için toplanan mürtedpolislere, patlayýcý kemeriyle þehadet operasyonudüzenledi ve arkasýnda ölmüþ olan bir polis me-muru ile onun bir korumasýný ölü olarak býraktý.

Þehadet Operasyonu Sonucu 20Amerikan Askeri Öldü

Irak Ýslam Devleti’ne baðlý “Ebu Ömer el-Kürdi” þehadet taburundan bir asker, Diyala’nýndoðusunda, el-Mikdadiye bölgesindeki “Sehri-ban” semtinde, Ömer el-Faruk (Allah ondan razýolsun) köyünde, Amerikan askerlerinin toplan-dýklarý alana girerek beline baðladýðý kemeri pat-latmayý nasip etti. Kardeþimiz “Allahu Ekber” di-yerek belindeki bombayý patlatmasýndan sonraarkasýnda, gebermiþ 20 Amerikan askeri ile bir-çok yaralý asker býraktý. Ölenler arasýnda birçokrütbeli askerde vardý.

-Taliban Fýrtýnasý Hiç Kesilmiyor!-Vardak Bölgesindeki Patlamada 7Kukla Afgan Askeri Öldürüldü

Vardak bölgesi Saidabad Salar’da gerçekleþenpatlamada, 7 Kukla Asker öldürüldü.

Afganistan Ýslam Emirliði Mücahidlerinin elegeçirdiði karargaha yerleþtirdikleri mayýnlar,kukla ordusu karargaha girer girmez patladý ve 7kukla öldürüldü, 4 tanesi yaralandý. AfganistanÝslam Emirliði Mücahidleri, Salar çarþýsý yakýnla-rýnda, Amerikan Kafir ordusuna ait bir benzintankerini ateþe verdi ve sürücüsü yaralandý.

Helmand, Garmsir Bölgesinde 6 KuklaAfgan Münafýk Polis Öldürüldü

Afganistan Ýslam Emirliði Mücahidleri, Hel-mand, Garmsir bölgesi Khari’de bir karakola agýrve hafif silahlarla düzenlediði saldýrýda, karakolyýkýldý ve 6 polis öldürüldü ve 10 silah ayrýca 2motorsiklet mücahidler tarafýndan ganimet ola-rak alýndý. Saldýrýdan hemen sonra mücahidlerhiçbir hasar almadan geri çekildiler.

Kunar Bölgesinde AmerikanHýristiyan Kafir Ýþgalci Ordusu

Üssüne SaldýrýAfganistan Ýslam Emirliði Mücahidleri, Ku-

nar, Manogi bölgesi Managi’de Amerikan Hýris-tiyan Kafir teröristlerin üssüne düzenlediði saldý-rýda, iki saatlik bir silahlý çatýþma yaþanmasýna veüsten dumanlarýn yükseldiði görülmesine rað-men, Ýslam düþmanlarýndaki total tahribat tam

olarak belirlenemedi. Mücahidler tarafýnda hasarmeydana gelmedi.

Ayrýca yine önceki gün öðleden sonra, Afga-nistan Ýslam Emirliði Mücahidleri, Trera bölge-sinde, Amerikan iþgalciler devriye gezerken dü-zenledikleri saldýrýda bir aracý yok ettiler lakindüþmandaki total hasar henüz belirlenemedi.

Kunduz Bölgesinde 6 Kukla AfganMünafýk Öldürüldü

Afganistan Ýslam Emirliði Mücahidleri, Kun-duz, Khanabad, Hazrat Ali bölgesinde, AfganMünafýk polislere düzenlediði 3 saat süren silah-lý çatýþmalý saldýrýda, karakol yýkýldý, 6 kukla öl-dürüldü ve silahlar ganimet olarak alýndý. Olay-dan hemen sonra Afgan Münafýk ordusuna ait birpickup yardým için bölgeye geldi ve mücahidlerani bir havan topu saldýrýsýyla aracý havaya uçur-dular ve içindeki tüm ordu mensublarý öldürüldü.Saldýrýdan hemen sonra mücahidler yerlerine ge-ri döndüler.

Vardak’da Amerikan Teröristlerin 2 Tanký Yok Edildi

Afganistan Ýslam Emirliði Mücahidleri, Var-dak, Narkh bölgesi Khoja Beland bölgesinde birAmerikan Ýþgalci konvoyuna düzenlediði bir sa-atlik süren silahlý çatýþmayý içeren pusuda, iþgal-cilere ait 2 tank yok edildi ve 7’den fazla kafir öl-dürüldü. Amerikan leþlerini toplamak için heli-kopterlerle bölgeyi kuþatýrken, Mücahidler tara-fýnda hasar olmadý.

Fareab Bölgesinde Dolat Abad PolisÞefinin Aracý Havaya Uçuruldu

Afganistan Ýslam Emirliði Mücahidleri, Fare-ab Bölgesinde, Dolat Abad Polis Þefinin Aracýnýuzaktan kumandalý mayýnlar yardýmýyla havayauçurdu. Mayýnlar aracý topyekün yok ederkenaracýn içindeki 5 islam düþmaný öldürüldü lakinPolis Þefinin ölüp ölmediði henüz rapor edilme-di.

Paktia Bölgesinde Ýçlerinde Bir PolisÞefiyle 7 Kukla Polis Öldürüldü

Afganistan Ýslam Emirliði Mücahidleri, Pak-tia bölgesi, Saedkaram, Merraka bölgesinde, Af-gan Münafýk polislere düzenlediði saldýrýda, sa-yýsýz aracý yok etti, Taj Muhammed adlý bir polisþefi de içlerinde olmak üzre 7 münafýk polisi öl-dürdü. Üç saat süren silahlý çatýþmada 2 mücahidþehid oldu, iki mücahid yaralandý.

Uruzgan Bölgesinde, AmerikanÝþgalcilere Ait Üç Tank Yok Edildi

Afganistan Ýslam Emirliði Mücahidleri, Uruz-gan baþkenti Tarenkot, Sarmarghab’da, Ýþgalciteröristlere düzenlenen ve üç saatlik bir silahlý ça-týþmayý kapsayan pusuda, üç tank yok edildi, 20Kafir asker öldürüldü ve sayýsýzcasý yaralandý.Ayrýca iki mücahid yaralandý ve bir mücahid þe-hid oldu. Daha sonra düþman saat 15.00’e kadarbirçok tarlanýn ve sivil evlerin bulunduðu bölge-yi bombaladý. Ayrýca Afganistan Ýslam EmirliðiMücahidleri, Dehrawat bölgesi Dewank’ta,Amerikan Hýristiyan Kafir Ýþgalci Ordusuna dü-zenlediði pusuda, sayýsýz aracý yok etti lakin Ýs-lam düþmanlarýndaki tam tahribat henüz belirle-nemedi. Önceki gün gerçekleþen (14.11.07) saldý-

rýda, karakolda yakalanan kukla ordu kumandan-larýndan biri, bugün Mücahid Ordu Konseyininverdiði kararla öldürüldü.

Helmand, Garmsir Bölgesinde 7 SivilÞehit Edildi, 5 Tanesi Tutuklandý

Helmand, Garmsir bölgesi, Koshti köyünde,bir eve baskýn düzenleyen iþgalci Amerikalýlartarafýndan, aralarýnda kadýnlar ve çocuklarýn dabulunduðu 7 kiþi þehit edildi, 5 kiþi, tutuklandý.Gece baskýnýnda þehit edilenler, mücahidler deðilyalnýzca silahsýz masumlardý. Yine bir önceki ge-ce, Helmand, Garmsir bölgesi, Top köyünde,Amerikalý iþgalcilerin aniden açtýðý ateþle, kor-kup kaçan aralarýnda birçok kadýn ve çocuðunbulunduðu 15 köylü sivil þehit edildi. Geri kalan-larýn birçoðu da yaralandý. Ayrýca üç kadýn tutuk-lanarak, Amerikan iþgalcilerin hapishanelerinegötürüldü.

Amerika’dan Fettoþ TaktiðiÝþgâle karþý verilen kurtuluþ savaþýný bir türlü

bastýramayan Amerika, çareyi Fettoþ taktiðindebuldu. Buna göre Irak iþkencehânelerinde açýlanKur’an Kurslarýnda Fettoþçu imamlar Ýslâm’ýn nekadar barýþçý bir din olduðunu, insan öldürmeninsuç olduðunu esir direniþçilere anlatýyorlar vedumura uðrattýklarý direniþçileri iþgâle karþý sa-vaþmaktan vazgeçirmeye çalýþýyorlar. Söyledik-lerine göre baþarýlý da olmuþlar. Anlaþýlan Fettoþ-çu imamlara iyi para veriyor coniler ki, onlar dacanla baþla Amerika’nýn bacýlarýmýza tecavüzüneses çýkarýlmamasý için çalýþýyorlar. Pezevenk pe-zevenktir, ister Fettoþçu ýlýmlý imam kisvesindeolsun, ister kerhâne kapýsýnda.

Coniler Tüyüyor, Fettoþ’a Baþvurun

Amerikan ordusunda askerlerin firar oranýnýn1980’den bu yana en yüksek seviyeye ulaþtýðý,oranýn Irak’ýn 2003’teki iþgalinden bu yana yüz-de 80 arttýðý bildirildi.

Geçen yýl toplam 3 bin 301 olan firari asker-lerin sayýsý, bu yýl 4 bin 698’e yükseldi. Firarla-rýn artmasýnda askerlerin uzun dönemler için Irakve Afganistan’da tekrar tekrar görevlendirilmesi-nin rol oynadýðý düþünülüyor.

Çaresi var, gitsinler Fettoþ’a, o tecavüzcü or-dudan kaçmanýn ne kadar günâh olduðunu bir an-latmaya baþlar conilere ki, fýkrada olduðu gibi,cemaatten, “Sana Müslüman diyenin!” diye vecdiçinde haykýrarak salya sümük aðlayanlar olmaz-sa ve firarlar bir ânda kesilmezse ben ne olayým!

Page 19: Bar an 46

BARAN20

“Ýdeolojilerin sonu”, “Medeni-yetler Diyaloðu”, “Uygarlýklar

Buluþmasý”, “Küresel/Evrensel de-ðerler” kavramlarý, sadece ortalýðý is-tila etmekle kalmayýp, zihin daðýnýk-lýðý, bulanýklýðý ve zihin iþgali içeri-sinde bir türlü ‘duruþ’unu netleþtire-meyen/belirleyemeyen, bakýþýný ber-raklaþtýramayan, yürüyüþünü istikametlendiremeyen, suyun hangi yaka-sýnda olduðu müphem ve meçhul ba-zý liberal krema tutkunu aydýn artýk-larýnýn þuuraltýlarýndaki ifrazatlarý daortaya çýkardý.

‘Bîtaraf’ olmaya çalýþýrken, ken-disini çizgi dýþýna çýkarýp bertarafeden bu liberal aydýn artýklarýna sonprototip olarak Taha Akyol’u göster-mek son derece yerindedir.

30 Mayýs 2006 tarihli Milliyet Ga-zetesi’ndeki köþesinde Necip Fazýl veNazým baþlýklý ifrazatnamesinde Na-zým Hikmet’i kendisine payanda ya-parak aslýnda bir türlü kusamadýðýNecip Fazýl nefretini bu kez bir çýrpý-da kustu. Öyle ki; bugüne kadar Ne-cip Fazýl’ýn karþý cepheden düþman-larýnýn bile dudaklarýný uçuklatacaktürden bir kusma…

Yazýsýnýn yayým tarihinden birazgeç olsa da “kafa yapýsý”ný ortayakoymasý bakýmýndan temas etmek ya-rarlý olur diye düþünerek bu satýrlarýyazýyoruz.

Þöyle baþlýyor Akyol’un ifrazat-namesi:

“Ýdeolog yönleriyle baktýðýmýzdadikkat çeken, ikisinin de þiir dýþýnda-ki eserlerinin zayýf olmasýdýr. Meselaroman ve hikâyede, hatta tiyatrodabile ikisi de þiirdeki baþarýlarýný gös-teremediler...”

Taha Akyol’un bu “keramet”ine nedemeli? Bugüne kadar Üstadýn tiyat-ro eserlerini gerek muhteva gereksede teknik olarak eleþtirmiþ Taha Ak-yol’dan baþka hiçbir “uzman”, hiçbir“tiyatro eleþtirmeni” yoktur. Aksinetiyatrolarýnýn mükemmelliðine dairyýðýnla yazý yayýnlanmýþtýr. Hatta za-man zaman Necip Fazýl kimi çevre-lerce sadece ‘tiyatro eseri yazarlý-ðý’yla öne çýkarýlmýþtýr. Taha Akyolbu konuda ‘baþarý gösteremedi’ sap-lantýsýyla göle yoðurt mayasý çalmayýdenemiþtir. Bakarsýnýz tutar (!)

Bir kültür ve edebiyat tarihçisininbilmesi gerekenlerin alfabesindenolarak bilmesi gerektiðini bile bile-

meyen Taha Akyol’a ne demeli bil-mem:

Necip Fazýl’ýn fikir adamý, müte-fekkir hüviyetiyle öncelikle tiyatro-dan baþka roman ve hikayede kendinemahsus bir damarýn ilk numuneleri-ni/örneklerini ortaya koymuþtur. Bunumuneler alanlarýnda damýtýlmýþ öz-lerdendir.

Kafa Kâðýdý’nda Roman’la ilgiliolarak þunlarý söyler Üstad:

Roman, yerle göðü birleþtirici ma-hiyetiyle insan ve toplum harekiyet veseyyaliyeti içinde en ulvi ve münezzehmanaya kadar ulaþtýrýlabilir. Ve artýktoprak üstü sefil mananýn yerde býra-kýlmasý þartiyle mefhum ve mahiyeti-ni deðiþtirerek Frenklerin (Ekritür-Destine), Müslümanlarýn da (Alýn ya-zýsý-Kader) dediði takdir kalemindekihikmete yol arayabilir. O zaman kar-þýmýza süfli manasiyle roman deðil,ulvi keyfiyetiyle ilahi sanat çýkar veroman dize gelir.

Roman: Roman topraða baðlýkeyfiyetiyle ihtimaller alemi boyuncaya tasavvuri bir icat, yahut muhallerdünyasýnda maverai bir hayal veyaolmuþ ve olabilirlerin nakline mah-sus, fakat hepsinde harekiyet ve sey-yaliyet ve teessüriyet deðerlerini þartkoþucu bir vasýtadýr. Romanýn romanolmasý için bu üç kýymetin mutlakaposa vaka tasavvurlarýndan arýndý-rýlmasý ve maddeyi geride býrakýcý birruh seviyesine yükseltilmesi gerekir.(s. 12, 13.)

Edebiyatta romana dair bu temelbakýþ açýsýný görmeyen, es geçen Ta-ha Akyol’un okumadan yeltenmeyesoyunduðu münekkid-i mader zâd(anadan doðma eleþtirmen) kimliðinigözden geçirmesini diliyoruz.

Devam ediyoruz ifrazatnameye:“Ýkisi de “araþtýrma ve inceleme”

denilebilecek ve referans gösterilebi-lecek bir eser yazamadý.”

Ýþte ikinci kehanet.. Taha Akyolöylesine kaotik bir zihniyet içerisindeki Ýnsanýn aklýna Þems-i Tebrizînin þuhikmetli kýssasý geliyor:

“Bir adam balýðý anlatmada, bü-yüklüðünü tarif etmedeydi.

Birisi:-Sen balýk nedir bilir misin ki, an-

latýyorsun? dedi.Adam:

-Nasýl bilmem!.. Yýllarca denizseferlerinde bulundum.

-Anlat bakalým, nasýl? Adam an-latmaya baþladý:

-Balýðýn deve gibi iki boynuzuvardýr...

-Sus, yeter artýk. Sen evvelâ öküz-le deveyi birbirine karýþtýrýyorsun,öküzle devenin farkýný bilmiyorsun.Kaldý ki balýðý tarif edeceksin.”

Sadece “Ulu Hakan AbdulhamidHan” ve “Vatan Haini deðil BüyükVatan Dostu Vahidüddin” kitaplarýcumhuriyet nesillerinin Abdulhamitve Vahidüddin’e doðru bakabilmeyiilk defa ortaya koyan kitaplýk çaptabüyük araþtýrma ve inceleme eserleri-dir. Bunu görememek için ancak fikirkörü olmak gerekir.

Diðer kitaplýk çapta edebî incele-melerinden Namýk Kemal, Menderes,Yeniçeri, vs. gibi eserlerine ne deme-li? Herhalde onlar da Taha Akyol’unifadesiyle referans gösterilebilecekçapta deðil!

Aslýnda Taha Akyol ve onun “gi-biler”in yabancýsý olduklarý, yabancý-sý olunca da “kiþi anlamadýðý þeyindüþmanýdýr” hikmetince yaklaþama-dýklarý þey, kendilerinin pozitivist,materyalist kafa yapýlarýndadýr sýkýn-tý.

Üstadýn araþtýrma-inceleme mah-sulû olan eserlerinin önsözlerinde bueserlere ait kýymet hükmü ve ölçüsü-nü okuma zahmetine giriþememiþolanlarýn böyle derin kuyulara düþ-mesi mukadderdir.

Taha Akyol; Üstad’ýn Ulu HakanAbdulhamid Han kitabý için;

“Necip Fazýl’ýn bu kitabý, çeþitlikaynaklardan ‘gereken’ sayfalarýnkesilip ‘üstadýn üslubu’ ile yenidenyazýlmasýdýr! Bir araþtýrma eseri de-ðildir; ideolojik ve edebi bir metin-dir.”

Taha Akyol’a bu müthiþ tesbitiiçin o çok itibar ettiklerinden Prof.Kemal Karpat’ýn Ýslam’ýn Siyasallaþ-masý isimli kitabýnýn Abdulhamit bö-lümünü okumasýný tavsiye ediyoruz.

Vatan Haini deðil Büyük VatanDostu Vahidüddin için ise;

“Vatan Dostu Vahidüddin” kitabý-nýn da ‘bilimsel’ tarihçilik bakýmýn-dan deðeri yoktur.”

Diye ifrazatlarýný döküyor. Ýþinmuhteva deðil kabuk tarafýný didikle-mekle meþgul, bu tür onulmaz yara-larla malûl olanlara Allah’ýn Þafi is-miyle tecellisinden baþka yapacak birþey yok.

Oysa; Abdulhamit ve Vahiddün’insadece önsözlerini okumuþ olsa, anla-masa da kendi kendisiyle tezada düþ-

memiþ olurdu. Biz her ne kadar izah-tan ve ispattan müstaðni de olsak ge-ne de alfabe öðretir cinsinden bir say-fa açalým.

Þöyle diyor Üstad Abdulhamid’inönsözünde :

Marifet, büyük kýsmý kursaktandoðma uydurmalarla Abdulhamidikonuþturmakta deðil, onun hakkýndakonuþabilmekte ve bir (sentez) örebil-mektedir. Tüh, þu memleketin fikir ha-yatýna !

“Ben, sanat ve tefekkür adamý ol-mak davasýndayým ve tarihçi deðilim.Bu eser de bir tarih denemesi deðil..

Ýrfan sahiplerince bilinir ki! Hik-met ilmin, ilim de tekniðin üstünde-dir; tarih ise bu üç görüþ þekline gö-re çeþit çeþit yazýlabilir.

Tarihi hikmet yönünden ele alanonu, kafasýndaki tezatsýz ve her örgü-sü tamam bir dünya görüþüne nispeteder. Ýlim gözüyle yoðuran, vakýalarýsaðlam (analiz) ve (sentez) halindeumum kýymet hükümlerine baðlar.Teknik bakýmýndan inceleyen de, sa-dece malzeme ve ham madde verir vegerisi için tasa çekmez.

Bu üç faaliyet nevinin sahiplerin-den birincisi, cemiyet hamurkarý bü-yük fikirci, ikincisi tarih kendi içindeve zamanýnýn anlayýþýna göre muha-sebe eden mesleki ilimci üçüncüsü debu rizikolu ve belalý iþlerden kaçýnýp,yalnýz dýþ þekil bakýmýndan ‘doðru’ve ‘yanlýþ’ ölçüsüyle hareket eden vemansaptan evvel menbaý tutmaya ba-kan kuru müþahadeci… her birininayrý ayrý haklarý olan bu üç sýnýf iþsahibinden ilki, dünya çapýnda tefsir-ci ressam, öbürü sýnýrlý görüþ peþindeusta fýrça sahibi; daha öbürü de dü-pedüz fotoðrafçý… Ýlkinde hikmet ka-natlý büyük ruh, öbüründe mevzuiylekayýtlý mahalli idrak, daha öbüründede dýþ hakikat kaygýlý yavan akýl iþ

Üstad Necip Fazýl Vesilesiyle;

Bir Liberal Aydýn Artýðýnýn Ýfrazatlarý yada Bir “Münekkid-i Mâder-Zat”ýn Kusmalarý

Bi la l Emir Abdioðlu

Aslýnda Taha Akyol ve onun “gibiler”in yabancýsý olduklarý, yabancýsý olunca da “kiþi anlamadýðý þeyin düþmanýdýr”hikmetince yaklaþamadýklarý þey, kendilerinin pozitivist, materyalist kafa yapýlarýndadýr sýkýntý...

Taha Akyol

Page 20: Bar an 46

BARAN 21

görür. Birinciye azametli hamle, ikin-ciye þerefli vazife, üçüncüye de taraf-sýz ihtiyat düþer ve büyük sorumluluk,þüphesiz birinciden baþlar.

Böyle bir tarih anlayýþýndan sonradiyorum ki, ben bu üç sýnýftan hiçbi-rine baðlanmasam bile, bunlardan ençok olmadýðým, ikincisi ve üçüncüsü-dür. Dilediðim halde olamayacaðýmda, belki birincisi…

Anlaþýlýyor ki, gözüm birincide…Böyle olmakla beraber, bu eserle, bi-rinci soydan iddia sahibi bir tecrübe-ye giriþmiþ olduðumu iddia edemem.Benim yaptýðý 60 küsür yaþýmda ta-mamiyle örgüleþebeldiðine þahit ol-duðum belli baþlý bir ideolocya örgü-sü karþýsýnda, tarih görüþümüzün enhassas nahiyelerinden birine ait kýy-met hükmünü, çizgi çizgi billurlaþtýr-maktýr. Bi iþde, tarihi vakýalara yak-laþmýþ olmak vazifesi bir tarafa, yenibir þey öðretmek, hatta (kronolojik)nizama uygun, eksiksiz nakil gibi birmeslek borcu altýna girmek kaygý vekaydýndan uzaðým...

Anlattýklarým davamý ispata yeter.Öðretmek istediðim gururuma veril-mesin! –vakýalar deðil, manalardýr.Usulüm de, tarihin ikinci ve üçüncü-sü nevinden inþasýndaki kanunlaraaykýrýlýk göstermeden, üstelik bunlar-dan yeteri kadar pay alarak, birincisoya baðlý bir hikmet ve sanat fýrça-siyle içyüzlere inmek ve (dinamik)çizgiler yolunda, hikaye üstü ruha týr-manmak..

Öyleyse bu eser, hangi nevidenolursa olsun, ne bir tarih ne bir tari-hi edebmiyat; sadece vakýalar temeliüzerinde, ilmi akli, teessüri her mele-keye dayanan bir (tez), (manifest),bir, dava çerçevesi...

Onun nun içindir ki, bu eserde,bibliyografya, endeks, fotokopi, vesi-ka adresi gibi gerçekliði nisbetindesahteliði mümkün, ilim üniformasý ni-þanlarýndan eser aramak yersiz…Anlatýlanlarýn hepsi riyazi gerçeklerhalinde sabit ve apaçýk meydandadýrve böyle bir fikir iþinde benim dava-nýn ýrgatlýk tarafýna ait zahmetlerdenbaðýþlanmamý istemek, hakkýmdýr.Dýþ yüzden meçhulleri malum kýlmakyerine, iç yüzden malumlarý meçhul-den kurtarmak ve sadece fikri getir-mek davasýnda olduðuma göre kendi-me yakýþtýrdýðým tavýr, allamelerinyaldýzlý cübbesinden uzakta kalmakve her yardýmdan müstaðni bir sade-liðe yapýþmak olmalýydý ve oldu. Böy-leyken ikinci ve üçüncü soydan bir ta-rihçi kýstasiyle beni yalanlayabilecekbiri varsa buyursun!

Bir eserin bilimsel olmasý için öl-çü nedir? Alýntýlarda dip notta sayfa,satýr belirtilmesi mi? Ýþte burada fikiradamýyla bilim adamý arasýndakifonksiyon ayrýlýðýný, farkýný göreme-mek gibi korkunç cehaletinin bile far-kýnda olmayan Taha Akyol’a HilmiYavuz cevap versin:

“Fikir adamý, bilim adamý deðil-dir. Fikir adamý düþünce üretir, dü-þüncesinin sýnýrý yoktur. Müzik üzeri-

ne düþünce üretmek için müzikologolmak gerekmez. Müzik üzerine bilgiüretmek için müzikoloji bilgisi gere-kebilir. Ama Türk müziðinin genel so-runlarý üzerinde bir kültür problemiolarak ele alýndýðýnda çok büyük birmusiki bilgisine gerek yok. Türki-ye’nin sorunlarý üzerinde düþünen,KUÞATICI BÝR ZÝHÝNLE PROB-LEMLERE YAKLAÞAN, global so-runlar üzerinde düþünen adamdýr fi-kir adamý. Düþünce adamlarý yerinebilim adamlarýný ikame etmemek ge-rekiyor.. Fikir adamýnýn yerini, KEN-DÝ ALANINDA UZMANLAÞMIÞ, SA-DECE KENDÝ ALANINI BÝLEN,KENDÝ ALANINDA BÝLE DAR VESINIRLI bir uzmanlýk edinmiþ bilimadamlarý alýyor...”

Taha Akyol anlayabildi mi bilemi-yorum?

Ýfrazatnamesine; “ Necip Fazýl’ýn“Batý Tefekkürü ve Ýslam Tasavvufu”ise gerçekten önemlidir ama bu konu-daki akademik çalýþmalarýn hiçbiri-nin ‘kaynakça’sýnda yer aldýðýný gör-medim. “ þeklinde devam ediyor mü-nekkid-i mader zat. Þimdi anlaþýlý-yor, Taha Akyol’a göre bir eserin bi-limsel ve önemli olup olmamasýnýnölçüsü: Kaynaklarda, kaynak çalardayer almasý imiþ.

Bu mevzuda Üstad’ýn Ýman ve Ýs-lam Atlasý’ndan devam edelim:

“Kaynak.. Usulümüz, her meseleve madde baþýnda þahit gösterircesi-ne allamelik tavrý takýnmak ve bu yol-dan itibar kazanmak olmadýðý, þifalýmeyveyi kimyahane tahlilinden raporgöstermeye lüzum görmeksizin encanlý haliyle belirtmek olduðu için se-lahiyetlilerin tek tek imzalarýný kliþe-leþtirmeye kýymet vermiyor ve rapor-larýný çok evvelden hamil olduðumuzbu imzalarýn zahiri inþa iþinde anamadde olarak kullanýrken ayrýca fa-turalaþtýrmak zahmetini yersiz bulu-yoruz. Eserimizin (dinamik) örgüsüböyle gerektiriyor. Eðer iþin kuru bil-gi tarafýna itiraz edecekler varsa,kendilerini ortaya çýkmaya davet edi-yoruz. (s.6)

“Tarife” yazmak yerine gayeyiöziyle ruhlara sindirmek, reçete yeri-ne manada ilacýn kendisini tatdýr-mak… Buna çalýþtým. Ve bu aziz da-vayý papaðan aðýzlardan kurtar-mak...(s. 5)”

Hele hele Üstadýn “Bütün varlý-ðým, vücut hikmetim, her þeyim…ben, arýnýn peteðini hendeseleþtir-meye memur bulunmasý gibi, bu ese-ri örgüleþtirmek için yaratýldým. Þi-irlerim de, piyeslerim de, hikayele-rim de, ilim ve fikir yazýlarým da sa-dece bu eserin belirttiði bina etrafýn-da birtakým ‘müþtemilat’tan baþkabir þey deðil…” dediði baþ eseri Ýde-olocya Örgüsü için Taha Akyol’un“Ýdeolocya Örgüsü” adý kitabý ise,bir þairin muhayyilesindeki ‘Plato-nik’ ve totaliter bir kurgudur.” deyi-þine aðlamak mý gülmek mi gerekiyorbilemiyorum.

Taha Akyol; “mimarî projenin,

toplumsal inþanýn, ütopyanýn, mani-festo’nun ne olduðunu bilir” diye dü-þünüyorduk, oysa hayal kýrýklýðý ya-þattý bize. Ama yanýlmýþýz; Taha Ak-yol da “ideolojileri öldüren” kervanakarýþtýðýndan Ýdeolocya Örgüsü’nünplatonik ve totaliter bir kurgu olduðu-nu söylüyor.

Taha Akyol ideolocya konusundaokur mu bilemem ama okumasýndafayda var:

Üstadýn dilinden Ýdeolocyanýn ta-nýmý:

“Fert ve toplum arasý inanýlan vebaðlanýlan fikirler manzumesi. Fer-din ve toplumun inþasýndaki bütünesaslarý veren fikirler manzumesi..”

Ýnsan ve toplum meseleleri dedi-ðimizde bu kavram insan ve toplu-mun tüm meselelerini projelendirme-yi yani Ýdeolojiyi gerektiriyor. Anali-tik deðil sentetik bir gözle. Bilim ada-mý deðil fikir adamý yapar bunu.

Ne söylerseniz söyleyin, bütünsöylediklerinizin muhatabýnýzýn algý-lamasýyla sýnýrlý olduðunun idrakindeolarak bu konuda devam edelim:“Büyük Doðu (Ýdeolocya Örgüsü),insan ve toplum meselerinin çözüm-lenmesinde donmuþ kalýplar, kabaþablonlar ve deðiþmez standartlarkoymuyor; O, muhatabýna bu dina-mizme intibak edecek bir bakýþ açýsýveriyor. O, bu hususi misyonu içindene bir tarihci, ne bir sosyolog, ne birhukukçu, ne de bir alimdir. O, ihtisasbilgisi gerektiren bütün bilimsel kate-gorilerin üstünde, onlarýn yeri ve de-ðerini belirleyici, kamil bir mütefek-kirdir...”

Þu ifrazatlarý da Üstadýn bu konu-lardaki eserleri ve tesbitlerini derinli-ðine okuyup anlamadýkça temizleme-nin imkaný yok:

“Þair Necip Fazýl Hayreddin Ka-raman ve Hamidullah gibi gerçekâlimleri ‘tekfir’ ediverdi, Vahdet-tin’den bir kahraman türetti, Abdül-hamid’i yüceltmek için Kanuni’yi“Himalaya’nýn tepesindeki çöp” diyeresmetti, Mehmet Akif’in þairliðiniküçümsedi...”

Sosyolog olmasýna raðmen olay-larda “sebep” diye bir mutlak olgu-nun olduðunu idrak edemeyen Ak-yol’a ne demeli bilemiyorum. EðerÜstad’ýn “Tavizsiz itikadî duruþu”nailiþkin derinliðine bir bilginiz, hisse-diþiniz yoksa onun Akyol’un yukarý-ya aldýðýmýz Karaman, Hamidullah,vs. hakkýndaki tesbitlerini de anlaya-mazsýnýz.

Üstad’ýn diyalektiðinde temel so-ru: “kime muhatap?” sorusudur. Yanisadece müsebbib-ül esbap olan Ce-nab-ý Hak hariç, kul plânýnda Hz.Peygamber, diðer bütün peygamber-ler, sahabîler, havarîler, tabiin, evliya-ullah, ve bugüne kadar gelip geçmiþ-gelip geçecek bütün Ýslâm büyükleri-ne yaklaþmakta temel ölçü “kimemuhataptýr?” sorusuna verilecek ce-vaptýr.

Daha açýk söylersek: “Allah’ýnResulü kimdir?” sorusuna “Kime mu-

hataptýr?” cevabý ve doðrudan doð-ruya Cenab-ý Hakk’a muhataplýðý,“Sahabî kimdir?” sorusuna “kimemuhataptýr?” cevabý ve doðrudandoðruya Allah’ýn Resulü’ne ve (dere-celer halinde) Cenab-ý Hakk’a muha-taplýðý, “Tabiin kimdir?” sorusuna“kime muhataptýr?” cevabý ve doðru-dan doðruya Ashab’a ve (derecelerhalinde) Hz.Peygamber’e-Cenab-ýHakk’a muhataplýðý...

Ýþte bu ölçülendirmeden nasibinizyoksa Üstad’ýn Ashab’a ve O’nun yo-lundan yürüyenlere yönelik en küçükbir eleþtiriye karþý acýmasýz ve taham-mülsüz tavrýný anlayamazsýnýz! Nite-kim Taha Akyol da anlayamýyor.

Sanki bir münekkit/eleþtirmenledeðil de “tahkir dinamiti” ile karþýkarþýyayýz. Taha Akyol’un ne yap-mak istediðini anlamak zor. Ancakortaya döktükleriyle ne yaptýðýný anlý-yoruz.

Sonuç:Aslýnda Taha Akyol’un ifrazatla-

rýna cevaptan müstaðnî olmak gerek.Ancak yanlýþýn doðrunun görünebil-mesi çin zarurî araz olmasý hikme-tiyle, bu konularda Taha Akyol gibidüþünenlerin Üstad’la ilgili, okuma-dýklarý bazý gerçeklerin ortaya konul-masý açýsýndan cevap mahiyetinde ol-masa da bazý þeyleri yeniden hatýrlat-mak gerekmesi açýsýndan bir fýrsattýr.

Yazýmýzý Üstad’ýn þu sözleriylebitirelim:

“En ulvî tecrit ve manalandýrma-lara çok defa en süflî teþhis ve mak-satlandýrmalar musallat olur.”

Üstad’ýn antik þair Pindaros’tanaktardýðý “Meðer ben bir ömür katýr-lara saman yerine çiçek sunmu-þum.” mýsraý da bu konuyla birebirörtüþebilecek mýsralardan. Gerçi Üs-tad’ýn “çiçek sunmaya tenezzül etme-diði cinsten katýrlar”dan sayabilece-ðimiz

“Liberal Aydýn Artýklarý”ný hariçtutuyoruz..

Bir yýllýk bir gecikmeyle de olsabazý þeylerin altýný çizmek bakýmýn-dan yukarýdaki satýrlarý ilgilerinizesunuyoruz.

(Münekkid-i mâder-zâd: Anadan doðma eleþtirmen)

Page 21: Bar an 46

BARAN22

Azgýnlýkta ve Allaha isyandahaddi aþmýþ bir kavim; Semud

kavmi ve onlara hakikati bildiren, iyidoðru ve güzelin müjdecisi bir pey-gamber; Hz Salih(Aleyhisselam)…Putlara tapma, yeryüzünde fesad çýkar-ma, taþkýnlýk çýkarma, haddini aþmatürü bir yaþam tarzý, yeryüzünü iþgalhalinde. Herkes bir mucize peþinde…Kendini hakikate davet edenin Rabbi-ni, yine kendi sahte putlarýyla yarýþtýr-ma gibi hezeyanlar peþinde bir mil-let… “Dua edelimde, hangimizin rabbiduamýzý kabul ederse biz ona tabi ola-lým”… Semud kavminin ileri gelenlerive hakikat münkirleri duada, “Pey-gamberlik iddiacýsý bu zatýn duasý ka-bul olmasýn.” Kavminin muradý; “Þukayanýn yanýna bizimle birlikte git.Kayanýn içinden, bizim için, þöyle þöy-le vasýfta bir diþi deve çýkarýrsan, seninPeygamberliðini, doðrular ve sanaiman ederiz.” Hz Salih(a) söz alýr kav-minden, iki rekât namaz kýlar ve elleriduada. Duaya icabet ve akabinde, ka-yada doðum sancýsýna benzer bir san-cýlanma ve gebe bir kadýn hareketi gibibir hareket, ardýndan titreme, kayanýnikiye ayrýlýþý ve Semud kavminin HzSalih(a) dan istedikleri gibi bir deveninzuhuru… Tecelliler ve mucizeler…“Her Peygamberde bir hikmet tecellietmiþtir, Salih Aleyhisselâmda tecellieden de “fütuhî hikmet”; bu hikmetinaslý… Bu hikmetin ona nisbet edilme-sinin sebebi, HÝÇ BEKLENMEDÝKZAMANDA daðýn yarýlarak içindenbir deve çýkmasý ve böylece ümmetinona inanmak için istediði mucizeningerçekleþmesi, bu suretle fethe mazharolmasý… “Fütuhî hikmet”in aslý, aynýzamanda “kendinden zuhur” hikmeti-nin de mânâsýný kapsar…”(Ýstikbal Ýs-lamýndýr,18)

Ýnsan faaliyetlerinin esrarý ve varlýksorusuna cevap arayýþlarýnýn perdele-diði hakikatler… Basit ve safýn güzel-liði ve bedahet ifade ediþi… Ulvininkapýsýnda diriliþ muþtusu bestelerken,orkestra þefinin bir hareketiyle dalgadalga bir ahengin süzülüþü… Ruhlardasýrrý hisseden, kucaklayan, kuþatanoluþlar… Her bir oluþ ya da bütünoluþlar bir emre “OL” emrine baðlý..Emri duyan itaate mecbur… Ýtaat edenemre binaen zuhur eden. Öyle bir“Emir” ki geri çevrilmesi imkânsýz.VAROLUÞ ZEVKÝ. KENDÝNDENZUHUR.

Dilemek, çalýþmak ve gerçekleþme-sini beklemek… Keyfiyetlerin Allahahavale edilerek, bizden “Ýnsan olmamemuriyet ve ahlakýný” isteyen ve“Kiþi kendini bildiðince Rabbini bildi”sýrrý noktasýnda hareket etmemizi dile-yen ancak “Kendinden geçmek ÝmanKendinde olmak küfür” hikmeti daire-sinde yüceler yücesine varýþta aþk, çile,

sabýr ve mücadeleye davet eden Resu-lün Yoluna pazarlýksýz sýmsýký baðlýolarak varoluþ yolculuðuna koyulmak.Ol’mak… Oluþ mücadelesi içinde ol-mak. Varolmak davasý gütmek ve varo-luþ savaþý vermek. OL’mayý dilemekve OL’mak. Öncüsünün savaþýný ver-diði çaðýn diyalektiði ve dili; Kendin-den zuhur dili ve diyalektiði, olmayýdilemenin bir yönüyle bize bakan TA-RAF’ý. Güzelin çirkinden ayýrt edile-bilmesi için, güzelin meydan yerinebütün görkemiyle dikilmesi ve iç içebinlerce sýrrý, müþahede alanýnda keþifehli kimselere sunmasýyla mümkün.Bu minvalde “Her þey zýddýyla kaim”hikmeti icabý, çirkinin güzelle birliktevar olmasý. Küfür hakikatle, kötü iyiy-le, yanlýþ doðruyla. Bu bilgi ile dilemeliyakat þartlarýna ermek ve dilemek.Olmayý dilemek. Zuhur için þartlarý,eþya ve hadiseleri olgunlaþtýrmak vegerçekleþtirilmesi murad edilen aksi-yonun(hareket-oluþ) oyuncusu olmak.Bu çerçevede düþmaný, hakikate “sýç-rama taþý” bilmek. Asla oluþ istikame-tini kaybetmemek ve bücür soydan be-liriþlere, cüce oluþlara meydan verme-mek. Sonra Hz. Salih Aleyhisselam’ýn

duasýyla zuhur eden “kayadan çýkacakdeveyi beklemek”ten mülhem, Al-lah’ýn hakkýmýzda takdirini beklemek.

Bu çerçevede; Mütefekkir SalihMirzabeyoðlu’nun ifadesiyle; “Buyüzyýl Ýslam diyalektiðinin ana karak-teri olan KENDÝNDEN ZUHUR hik-meti etrafýndaki ana meseleler üzerin-de durmak, ayný zamanda bu yüzyýlýnana meselesi olan ÝSLAMA MUHA-TAP ANLAYIÞ davasýný billurlaþtýr-mak olur… Öyleyse üzerinde duralým:

Her insan ve her toplum ayrý zama-nýn temsilcileridir… Zaman KADANSdedikleri ahenk helezonuna vak’alarýnposasýný deðil de keyfiyetini yerleþtir-me iþinden baþka gaye tanýmaz.Bu«konjöktür-devre»lerin her dilimi,zamanýn maksatlýlýðý açýsýndan bütündilimleri içinde barýndýrýr… Bütününparçaya tecellisi hikmeti.

Zamanýn maksatlýlýðýna nisbetleyüzyýlýmýzý ÝSLAMA MUHATAPANLAYIÞ’a ihtiyaç dönemi diye çer-çeveledikten sonra, KENDÝNDENZUHUR hikmetindeki insan aksiyonu-nu ölçü alan inceliði göz önünde tutar-sak, neticede bunlarýn üst üste gelen birmânâ ifadesiyle kaynaþtýklarýný görü-

rüz ki, bunun için þu hakikati anlamakyeter: - «Allah herkese kendi istida-dýnda olaný verdi. Ve MUTLAK ADÝLolan Allah, hakimin mahkûmun fiiliylebaðlý olmasý gibi, hükmünü buna nis-petle verir»(Ýslama Muhatap Anla-yýþ,16)

Kurumuþ daldan meyve, adi bir su-dan insan, güzel bir sesten iman zev-ki…Halden hale geçiþler ve müslümaniçinde bulunduðu iþin zamaný içinde-dir” sýrrý… Üzerinde bulunulan iþinmahiyeti ve amacý… Emek ve çabasarfedilen bu iþe harcanan vakit. Ýþ;O’nun rýzasý dýþý ise, ya da asýldanuzak, vasat-cüce bir oluþun habercisiise daha acý… Dünyanýn ve dünyalýðýnkýskacýnda hayat bulma ve “Batýl”ýnkucaðýnda olmaya çalýþma, ibretlik birçaresizliðin ve ahmaklýðýn iþareti…Hal böyle olunca da ortalýk sahtedengeçilmiyor. “Sahte” ise oluþ yolundadüþmandan daha tehlikeli engel… Ýç-ten yýkýcý, oyalayýcý, kolaylýk adý altýn-da insaný büyük nasiplerden mahrumeden fikirsiz fikircilik tuzaðý… Buhastalýðýn müntesipleri her meseleyedair görüþ sahibi… Ama çözüm üzeretek bir icraatý yok… Ýdeolocya nedir?Tatbik fikir neden gereklidir? Vazifenedir? Bilmez, ihtiyaç duymaz bile.Yaþadýðý yaþam tarzýnýn, batý yaþamtarzý içerisine serpiþtirilmiþ Ýslam(!) ol-duðunu fark etmez, Ýslamý yaþýyorumzannýyla zulüm sistemlerinin devamý-ný saðlar yine uyanmaz. Kendinden zu-hur diyalektiði, bu tür gürültücü ve di-li harcayýcý meydana geliþlere izin ver-mez, vermediði gibide bir zaman sonraolmak gibi bir zaruretle karþýlaþtýrýr.Böylelikle; “Ya olur, Ya mahvolur.”Kendinden zuhur ferdi beliriþlerle be-raber, grup, aile, parti, dernek, yazar,aydýn, ev hanýmý, savaþçý, siyasetçiolarak ta belirebilir ve buna uygun fýt-rat, istidat ve iletiþim birlikteliðinde di-yalektiðin týkýr týkýr iþlemesini saðlar.

Varolmak davasý; kendinden zuhurdiyalektiði… Ben varým diyebilmek…Ben müslümaným diyebilmek. Müslü-man olmak ve müslüman kalmak…“Nasýlsak öyle idare olunuruz” hakika-tinden hareketle müslümanca idareolunmak liyakat ve ehliyet þartlarýnaermek… Kuru kuru “iman ettik” hesa-býnýn ötesinde kalb ile iman etmek veÝslami yaþam tarzýný hayata geçirmekve Müslümanlarýn devletleþmesi yö-nünde çabayý(cihadý) laftan, teoridenicraata taþýmak… Bu manada kendin-den zuhur dili, her çeþit kültür zorba-lýðýna karþýda koruyucu bir kalkan va-zifesi görür ve muhatabýný kendi oluþsüreci içerisinde muhafaza eder ve yü-celtir.

Giriþ Babýnda; KENDÝNDEN ZUHUR -III-Ruhlarda sýrrý hisseden, kucaklayan, kuþatan oluþlar… Her bir oluþ ya da bütün oluþlar bir emre “OL” emrine baðlý.. Emri duyan itaatemecbur… Ýtaat eden emre binaen zuhur eden. Öyle bir “Emir” ki geri çevrilmesi imkânsýz. VAROLUÞ ZEVKÝ. KENDÝNDEN ZUHUR.

Sezai K ý r langýç

Page 22: Bar an 46

23

-Ýslâm Hukuku AçýsýndanDevletler Arasý Münasebetlerin

Temel Keyfiyeti-

I.Ýnsanoðlu yaratýlýþý gereði toplum

içinde yaþamaya mecbur olduðu gibi,insanoðlunun hayatý düzenlemeye yö-nelik olan iradesinin siyasî boyut ka-zanmýþ þekli olan devletlerin de birbi-riyle münasebet kurma mecburiyetlerivardýr. Tarih boyunca bu münasebetlerilmî, ticarî ve kültürel nitelikte olabile-ceði gibi savaþ þeklinde de olmuþtur.

Müslüman ve gayri müslim birçokhukuk tarihçisi ve devletler hukuku uz-manýnýn da belirttiði bir gerçeðin altýnýçizmekte fayda var: Devletlerarasý mü-nasebetlerin daha baþlangýçta bir hu-kukî zemine oturtulmasý, Ýslâm hukuk-çularýnýn eþsiz gayret ve çabalarýylagerçekleþmiþ, mevzuyla alâkalý ilkkapsamlý literatür de, yine Müslüman-lar tarafýndan hukukî tefekkür ve uygu-lama alanýna kazandýrýlmýþtýr.

Ýslâm hukukunun ana kaynaklarýolan Kur’ân-ý Kerim’de ve hadis-i þe-riflerde mevzuyla alâkalý kesin nasla-rýn bulunmasý, müçtehid imamlarýn ço-ðunluðu üzerinde devletlerarasý müna-sebetlerin temel niteliðinin savaþ oldu-ðu kanaatini yerleþtirmiþtir. Esasendevletlerarasý münasebetlerin tamamenbarýþ esasýna dayalý olduðu görüþü sa-dece bugünün Batý karþýsýnda acziyetpsikolojisine düþmüþ olan müelliflerin-ce dile getirilmektedir. Yoksa geçmiþâlimlerin devletlerarasý münasebetlerintemel niteliðinin tamamen barýþ olduðugibi bir görüþleri yoktur.

Sözkonusu aþaðýlanma psikolojisiiçerisine girmiþ zamane yazarlarýnýnher ne kadar devletler arasý münasebet-lerin temel niteliðinin savaþ olduðu gö-rüþünü taþýyanlarýn azýnlýkta olduðunuiddia etseler de, fýkýh kitablarýnýn ço-ðunluðunda münasebetlerin temel nite-liðinin savaþ olduðu barýþýn ancakmaslahat icabý yapýlacaðý þeklindekiifadeler çok açýk bir þekilde belirtil-mektedir. Hatta bazý fýkýh kitablarýmýz-da senede en az bir kere savaþa çýkýl-masý gerektiði gibi ifâdelere bile yervardýr. Bunun sebebi ise, “yýlda bir kezsavaþa çýkýlmazsa, müslümanlarla sa-vaþmalarý için kafirlere fýrsat verilmiþ

olur” þeklinde açýklanmaktadýr. (1)Biz bu makalede cihadýn hükümle-

rini birebir ele alacak deðiliz. Sadecebugün ortada dolaþan bazý fetvacýlarýn“Ýslâmda savaþ diye birþey yoktur” di-ye söyledikleri zýrvalar ile, geçmiþ ule-manýn dile getirdikleri fetvalar arasýn-daki farklarý ortaya koymaya çalýþaca-ðýz. Bu arada mevzuyla direkt biralâkasý olduðu için yeri geldiðince ci-had ahkâmýndan da kýsaca bahsedile-cek, tafsilat kaynaklara havale edile-cektir. (2)

Münasebetlerin Esasýnýn Savaþ Olduðu HakkýndaUlemânýn Görüþleri

Ýslâm hukukçularýnýn çoðunluðu,dünyayý daru’l-Ýslâm ve daru’l-harbþeklinde ikiye ayýrdýklarý için veKur’ân’daki kýtal âyetleri çok açýk vemutlak olduðu için Ýslâm devletiylegayri müslim devletler arasýndaki iliþ-kilerin savaþ esasýna dayandýðýný kabuletmiþtir.

Nitekim Hanefî fakîhlerinden ÝmamKâsânî þöyle demektedir: “Ehl-i kitabve mecûsilerle Müslüman oluncaya ve-ya cizye verinceye kadar savaþýlýr.” (3)

Yine Hanefî fakihlerinden MollaHüsrev Hazretleri cihadýn hükmünüaçýklarken þöyle der: “Cihad farz-ý ki-fayedir. Yani kafirler bizim ile savaþ-masalar bile, kafirlere savaþ açýp harbebaþlamamýz üzerimize farzdýr. Bu du-rumda insanlarýn bir kýsmý her zamancihad yaparsa, hepsinden sakýt olur. Zi-ra bir kýsmýnýnýn yapmasýyla maksadhasýl olur. Týpký cenaze namazý, selamakarþýlýk verme gibi.” (4)

Ýmam Þafî hazretleri el –Ümm adlýkitabýnda þöyle buyuruyor: “Farz olanhusus, ya müslüman oluncaya ya dacizye vermeyi kabul edinceye kadarmüþriklerle savaþmaktýr.” (5)

Hanbelî fakihlerinden Ýbn Kudâmeþöyle demektedir: “Ehl-i kitab ve me-cusilerle müslüman oluncaya veya ciz-ye verinceye kadar savaþýlýr.” (6)

“Sakýn gevþemeyin, üstün olduðu-nuz halde, barýþa davet etmeyin!” (Mu-hammed, 47 / 35) âyet meâlinin izahý-

ný yaparken Þafiî fakihi Kiyâ el-Merrâsî þöyle diyor:

“Bu âyet, zaruret hali dýþýnda kafir-lerle anlaþma ve sulh yapmanýn yasak-lanmasýna ve Müslümanlarýn zayýf ol-masý durumu müstesna, cihadý terket-menin haramlýðýna delildir.” (7)

Þimdiki “Ýslâm’da savaþ diye bir-þey yok” diyenlere inad, hakiki âlimle-rin beyanlarýna göre Müslümanlar as-kerî, lojistik ve moral yönünden kuv-vetli olduklarý zamanlarda düþmanla-rýyla barýþ anlaþmasý yapamazlar. Yal-nýz müslümanlar sayýca ve silahca za-yýf olduklarý takdirde maslahat icabýbarýþ yapýlabilir. Yine baþka bir hükmegöre Müslümanlar kafirlerle ebedî ola-rak geçerli sulh anlaþmalarý imzalaya-mazlar.(8)

Münasebetlerin Esasýnýn Barýþ Olduðu Görüþüne Dâir

Þunu hemen ifade edelim ki, dev-letlerarasý münasebetlerin esasýnýn sa-vaþ olduðu görüþünü kabul eden ço-ðunluk ile, münasebetlerin barýþa daya-lý olduðu görüþündeki azýnlýk âlimlerinaralarýnda aslýnda küçük bir nüans far-ký vardýr. Yani bu azýnlýk âlimler de,münasebetlerin esasýnýn sadece barýþadayalý olduðunu söylemiyorlar. Yani“Ýslâm’da savaþ diye birþey yoktur”demiyorlar, belki belli þartlara eriþil-dikten sonra cihadýn farzý kifaye oldu-ðunu söyleyenlere karþý artýk tatavvûyani nafile hükmünde olduðunu söylü-yorlar.

Misâl olarak Hanefî fakihlerindenKemalüddin ibnü’l-Hümam’ýn þu gö-rüþlerini nakledelim: “Müþrikler nasýlsizinle topyekûn savaþýyorlarsa, siz deonlara karþý topyekûn savaþýn” (Tevbe9/36) âyet mealini izah ederken þöylediyor: “Bu âyet, bize emredilen sava-þýn, onlarýn sebeb olduðu ve açtýðý sa-vaþýn karþýlýðý olduðunu ifâde etmekte-dir. Keza “Fitne kalmayýncaya kadaronlarla savaþýn!” âyeti de böyledir. Budemektir ki, onlardan müslümanlarýdinlerinden çevirmeye, onda fitneyedüþürmeye yönelik bir zorlama, öldür-me ve þiddet kullanma gibi fiiller sadýr

olmayýncaya kadar savaþýn.” (9)Bu nakilden de anlaþýlacaðý gibi, þu

ânda dünya müslümanlarýnýn durumuiki grup âlimin görüþlerine göre de ci-haddan kaçmaya el vermiyor. Dolayý-sýyla biz müslümanlar olarak üzerimiz-de mevcud olan küfür kuþatmasýný kýr-mak için cihaddan baþka baþvuracaðý-mýz yol yoktur.

DÝPNOTLAR

1- Ahmed Yaman, “Ýslâm Hukukunda

Devletlerarasý Ýliþkilerin Temel Niteliði” s.

24, 4. ve 5. dipnotlarda geçen kaynak eserler.

2- Cihad ile ilgili hükümlerin yer aldýðý

kitablar, ayet-i kerimeler ve sünnetten refe-ranslar pek çoktur. Cihadýn hükümleri, fazi-letleri, Efendimiz (SAV)’in yaptýðý savaþlar,

mevzuyla ilgili hadis-i þerifler için bkz: Ab-dullah Ýbn-i’l Mübarek, Kitabü’l-Cihad, s.

59-201 (Kitabý tahkik eden Nezih Hammad,

müellifin hayatýný baþ tarafa koymuþ, notlar

ilave ederek çok güzel bir þekilde neþretmiþ-tir.); Ýzzüddin Abdülaziz Ýbn Abdüsselam,

Ahkamu’l-Cihad ve Fezâiluhu, s. 53-114;

Ýbn-i Cemaat’il-Hamevî, Müstenadül Ecnâd,

s. 29-143. Cihadýn hükümlerinin kýsaca yazýl-dýðý, fukahanýn görüþlerinin yer aldýðý þu iki

kitapçýk niteliðinde risalelere de bakýlabilir:

Mehmed Emin Ýbn Hasan Ûfî, Cihad Risale-si, s. 2-24; Hasan el Benna, Risalet’ül Cihad,

s. 2-28. Peygamberimiz (SAV)’in savaþlarý,

kaný akýtýlan müþrikler hakkýnda bakýnýz: Sa-dýk Albayrak, Rahmet ve Savaþ Peygamberi,

s. 184-371. Cihad ile ilgili ilk dönemlerdeki

vak’alarý toplayan bir güzel kitab için baký-nýz: Cihad-ý Ekber, (Câmii-Toplayan: Meh-med Halis), Kanaat Kütübhanesi Matbaasý,

Ýstanbul 1933. Bir de cihad ile ilgili ayet-i ke-rime ve hadis-i þeriflerin yer aldýðý türkçe bir

kitab için bkz: Heyet, Cihad ile ilgili Ayet-i

Kerime ve Hadis-i Þerifler, ÝSÝLAY (Ýslami

Ýlimleri Araþtýrma ve Yayma Vakfý), Ankara1989.

3- Kâsânî, el-Bedâi’, c. VII, s. 1004- Molla Hüsrev, Dürerü’l-Hukkâm fî

Þerhi Gureru’l Ahkam, c. II, s. 3-6

5- Ýmam Þafiî, el-Ümm, c. IV, s. 189

6- Ýbn Kudame, el-Muðni, c. X, s. 387

7- Kiyâ el- Herrasî, Ahkamu’l-Kur’ân, c.IV, s. 375

8- Bkz. Þafiî, el-Ümm, c. IV, s. 188;

Ýbn’ül-Hümam, Fethu’l-Kadir, c. V, s. 204

9- Ýbnü’l-Hümam, Feth’ul-Kadir, c. V, s.437

(Devam edecek)

ÞERÝAT

Muhal farz,þeriat, elle-

rinden mýhlanarakçarmýha gerilmek,gözlerini tek nokta-

dan ayýrmamak, ye-memek, içmemek,

hattâ ölmemek ve öyle-ce kalmaktan ibaret olsa

ben yine ona baðlý kalýr ve ondan gayrý hakikatkabul etmem!..

Düþünüyorum: Zamaný bir kordelâ gibi üzerinden akýtan es-

rarlý makarayý tutup onu dileklerine göre döndü-rebilirler mi?

Mesafeyi, sayýlarýn sonunu ve dibini bulurca-sýna Sýnýrlayýp “her þey burada bitiyor; varlýk da,

yokluk da bu kadar!..” diyebilirler mi? Ölüyü bir sihirbaz deðneðiyle kaldýrabilir-

ler; ruhu ecrübe kobaylarý halinde teþrih masala-rýna yatýrabilirler mi?

Bunlar “muhal”in tâ kendisi ya; farzedin ki,yapabilirler.

Ben yine müslümaným!..

Ýmân ve Ýslâm, Þeriat ve Tasavvuf, Cihad ve ÞehadetHazýrlayan: Abdülkadir Coþkun

[email protected]“Zulme Karþý Tek Baþýna Olsan da Yürüyeceksin!”

“ V E C D Ý M Ý N P E N C E R E S Ý N D E N ”

Cihaddan Kaçýþ Yok

Page 23: Bar an 46

BARAN

DÝLEMMÂ... Mustafa Saka [email protected]

Baþýný ulvî bir gayeye satmýþolmayanlarýn, sýrf hayatta

kalabilmek için satmayacaklarý de-ðer yoktur; en kolay ve en önce vata-ný satarlar.

Onlar, utanmak nedir bilmez birsinek gibi yapýþýrlar hayata.

Bütün dertleri ve “baþarý” dedik-leri, mevcut düzen içinde yaþamlarý-ný sürdürecek çözümler bulmaktýr.Sözde Ýslâmcý bile olsa, olsa olsamüstakbel saâdet devrimizin eþiðinepaspas olur bu türden çözüm ve ba-þarýlarýn en âlâsý.

Türkiye’nin baðýmsýz bir devletolarak tanýnmýþ olmasý keza böylebir çözüm ve baþarýdýr. Ki, baðýmsýz-lýk ve bölünmez bütünlüðün bu ka-darcýðý da “muvakkaten” tanýnmýþtýr.Aþaðýdaki listede yer alan 89 devlet(Þimdi bir devlet daha eklemek isti-yorlar bu listeye.), daha “dün” deni-lecek bir tarihte, Osmanlý’nýn haki-miyeti veya etkisi altýnda idi.

1. Bulgaristan: 545 sene. 2. Yunanistan: 400 sene. 3. Sýrbistan: 539 sene. 4. Karadað: 539 sene.5. Bosna-Hersek: 539 sene.6. Hýrvatistan: 539 sene.7. Makedonya: 539 sene.8. Slovenya: 250 sene.9. Romanya: 490 sene.10. Slovakya (Uyvar): 20 sene.11. Macaristan: 160 sene.12. Moldova: 490 sene.13. Ukrayna: 308 sene.14. Azerbaycan: 25 sene.15. Gürcistan: 400 sene.16. Ermenistan: 20 sene.17. Güney Kýbrýs: 293 sene.18. Kuzey Kýbrýs: 293 sene.19. Rusya (güney topraklarý): 291

sene.20. Polonya (Lehistan): 25 sene.21. Ýtalya’nýn güneydoðu kýyýlarý:

20 sene.

22. Arnavutluk: 435 sene.23. Belarus (Himaye altýnda): 25

sene. 24. Litvanya (Himaye altýnda):

25 sene.25. Letonya (Himaye altýnda): 25

sene.26. Kosova 539 sene.27. Voyvodina (Banat): 166 sene.28. Irak: 402 sene.29. Suriye: 402 sene.30. Ýsrail: 402 sene.31. Filistin: 402 sene.32. Ürdün: 402 sene.33. Suudi Arabistan: 399 sene.34. Yemen: 401 sene.35. Umman: 400 sene.36. Birleþik Arap Emirlikleri:

400 sene.37. Katar: 400 sene.38. Bahreyn: 400 sene.39. Kuveyt: 381 sene.40. Ýranýn batý topraklarý: 30 sene.41. Lübnan: 402 sene.42. Mýsýr: 397 sene.43. Libya (Trablusgarp): 394 se-

ne.44. Tunus: 308 sene.45. Cezayir: 313 sene.46. Sudan (Nubye): 397 sene.47. Eritre: 350 sene.48. Cibuti: 350 sene.49. Somali (Zeyla): 350 sene.50. Kenya (sahilleri): 350 sene.51. Tanzanya (sahilleri): 250 se-

ne.52. Çad (Reþâde): 313 sene.53. Nijer (Kavar): 300 sene.54. Mozambik (kuzey kýsmý):

150 sene.55. Fas (Himaye altýnda): 50 se-

ne.56. Batý Sahra (Himaye altýnda):

50 sene.57. Moritanya (Himaye altýnda):

50 sene.58. Mali (Gat): 300 sene.59. Senegal: 300 sene..60. Gambiya: 300 sene..61. Gine (Bissau): 300 sene.62. Gine: 300 sene.63. Etiyopya (Habeþ): 350 sene.

64. Hindistan (Halife’ye baðlý)65. Pakistan (Halife’ye baðlý)

66. Bangladeþ (Halife’ye baðlý)67. Singapur (Halife’ye baðlý)68. Malezya (Halife’ye baðlý)69. Endonezya (Halife’ye baðlý)70. Türkistan Hanlýklarý (Hali-

fe’ye baðlý)71. Nijerya (Halife’ye baðlý)72. Kamerun (Halife’ye baðlý)73. Fransa (Etki alaný)74. Ýspanya (Etki alaný)75. Ýngiltere (Etki alaný)76. Monako (Etki alaný)77. Hollanda (Etki alaný)78. Norveç (Etki alaný)79. Ýzlanda (Etki alaný)80. Ýtalya (Etki alaný)81. Cebelitarýk (Etki alaný)82. Danimarka (Etki alaný)83. Ýskoçya (Etki alaný)84. Myanmar (Etki alaný)85. Japonya (Etki alaný)86. Almanya (Etki alaný)87. Liechtenstein (Etki alaný)88. San Marino (Etki alaný)89. Ýrlanda (Etki alaný)Böyle muhteþem bir geçmiþi vur-

gulamak, (Eric Hoffer’in topraðý bololsun!) þimdiki hâlin nasýl felâket birdüþkünlük olduðunu görmek ve gös-termek için mükemmel bir yöntem-dir. Lâkin, daha muhteþem bir gele-ceðe (Bir Dünya Görüþü’ne) baðla-namadýðý takdirde geçmiþin ih-tiþâmý; motivasyondan ziyade korkuve yýlgýnlýk çoðalýr, açýlýmdan ziya-de içe kapanmaya yol açar.

Öte yandan, þimdiki hâli parlakbir geçmiþle (Osmanlý) daha parlakbir gelecek (BD) arasýnda çok talih-siz bir karanlýk devir olarak, gözbe-beðimizdeki sinek olarak görmek vegöstermek kadar gözleri açýcý, moti-ve edici baþka bir yöntem de yoktur.Geçmiþle gelecek arasýnda Baranokuyun!

HAFTALIK SÝYASÝ DERGÝSayý:46 22 Kasým 2007

Sahibi ve Sorumlu Yazýiþleri Müdürü: Aydýn Alkan n Genel Yayýn Koordinatörü: Ali Osman Zor n Yayýn Kurulu: Harun Yüksel,Kâzým Albayrak, Nazif Keskin, Mevlüt Koç, Sadettin Ustaosmanoðlu n Haber Müdürü: Fazýl Duygun n Hukuk Danýþ-maný: Av. Ahmet Arslan n Ýdare Yeri:Emekyemez Mah. Gümüþgerdan Sk. No: 6/4 Þiþhane-Beyoðlu / ÝSTANBUL Tel:(0212) 361 44 18 n Abone Bedeli: 3 Aylýk: 25 YTL 6 Aylýk: 50 YTL Yurtdýþý: 3 Aylýk: 60 Euro 6 Aylýk:120 Euro Posta Çeki Hesabý: Aydýn Alkan:5070378 (on line tercih ediniz) Banka Hesap No:Akbank Galata Þb. Hesap No: 93 465-3 nnnn Teknik Hazýrlýk: Baran n Baský: Kuþak Ofset Himayei Et-fal Sk. Yýldýrým Han No:1171-2 Caðaloðlu-ÝSTANBUL Tel: (0212) 527 41 03 n Daðýtým: Merkez Da-ðýtým nnnn Yayýn Türü: Yaygýn Süreli n Baský Tarihi: 21 Kasým 2007 BÝZE YAZIN:

[email protected]

Geçmiþle Gelecek Arasýnda

Furkan Dergisi’nin 1. cildi (2006) çýktý!Ýlk 11 sayýnýn (7. sayý çift sayý olarak 80 sayfa yayýnlan-

mýþtý.) bir araya getirildiði cild, 20 YTL ücretkarþýlýðý satýþa sunuldu. Cild, taleb doðrultusunda kargo

ile gönderilecektir. Postayla gönderme yapýlmayacaktýr.

Elinde Furkan’ýn ilk 11 sayýsý olan okuyucularýmýz,yýpranmamýþ olmak þartýyla dergilerini geri yollarlarsa,

sadece cild ücreti karþýlýðý 1. cild gönderilecektir.Ýrtibat: (0538) 8189179 Fu

rkan

’ýn 1

9.

Sayý

sý Ç

ýktý!