din mezhep İlişkisi - 1

3
Din Mezhep İlişkisi-1 Modern zamanların önümüze koyduğu bir illüzyondur bu mesele. Din'i "mezhepler üstü" bir anlayışla ele almak, temel referansları mezheplerin dar çerçevesine hapsolmadan kuşatıcı bir açıdan görmek/okumak… Bu bir gerekliliktir; zira Din ilahî olduğu halde mezhep beşerîdir. İlahî olanı beşerî olana indirgemekse başlı başına bir arızadır… Asırlar boyunca bu ümmetin tefrika tuzağında birbirini boğazlamasına sebebiyet vermekten başka bir şeye yaramamış olan mezhep, bugün de İslam Coğrafyasının bizzat Müslümanlar eliyle kana bulanmasında başrolde bulunuyor. Ümmet mezhebi din yerine koyma arızasına bir an önce son vermek zorundadır… Yukarıda özetlemeye çalıştığım algı, "Ümmet'in vahdeti" konusunda hassasiyet taşıyan herkesin ortak hissiyatının ifadesi ve bizim, "Din-mezhep ilişkisi nerede başlar, nerede biter?" sorusunun cevabını acilen netleştirmemiz gerekiyor. Bunu yaparken küresel ya da bölgesel dengelerin, devletler arasındaki siyasî, ekonomik, ticarî… ilişkilerin baskısından azade, "hakikat adına, olanı olduğu gibi görme/gösterme sorumluluğundan" başka bir endişe taşımadan hareket etmek durumundayız. En azından ben böyle hissediyorum kendi mükellefiyet alanım itibariyle. (Burada bahsimizin konusunu "itikadî mezhepler"in oluşturduğunu baştan belirtmiş olayım.)

Upload: ebubekir-sifil

Post on 28-Jul-2015

169 views

Category:

Education


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Din Mezhep İlişkisi - 1

Din Mezhep İlişkisi-1

Modern zamanların önümüze koyduğu bir illüzyondur bu mesele.

Din'i "mezhepler üstü" bir anlayışla ele almak, temel referansları

mezheplerin dar çerçevesine hapsolmadan kuşatıcı bir açıdan

görmek/okumak… Bu bir gerekliliktir; zira Din ilahî olduğu halde mezhep

beşerîdir. İlahî olanı beşerî olana indirgemekse başlı başına bir arızadır…

Asırlar boyunca bu ümmetin tefrika tuzağında birbirini boğazlamasına

sebebiyet vermekten başka bir şeye yaramamış olan mezhep, bugün de İslam

Coğrafyasının bizzat Müslümanlar eliyle kana bulanmasında başrolde

bulunuyor. Ümmet mezhebi din yerine koyma arızasına bir an önce son vermek

zorundadır…

Yukarıda özetlemeye çalıştığım algı, "Ümmet'in vahdeti" konusunda

hassasiyet taşıyan herkesin ortak hissiyatının ifadesi ve bizim, "Din-mezhep

ilişkisi nerede başlar, nerede biter?" sorusunun cevabını acilen netleştirmemiz

gerekiyor. Bunu yaparken küresel ya da bölgesel dengelerin, devletler

arasındaki siyasî, ekonomik, ticarî… ilişkilerin baskısından azade, "hakikat

adına, olanı olduğu gibi görme/gösterme sorumluluğundan" başka bir endişe

taşımadan hareket etmek durumundayız. En azından ben böyle hissediyorum

kendi mükellefiyet alanım itibariyle. (Burada bahsimizin konusunu "itikadî

mezhepler"in oluşturduğunu baştan belirtmiş olayım.)

Page 2: Din Mezhep İlişkisi - 1

Efendimiz (s.a.v), vahyin aydınlığında tevhid merkezli bir dünya

kurarken, geçmiş peygamberlerin yaşadığı tecrübeleri de dikkate almak

suretiyle, İslam'ın kıyamete kadar murad-ı ilahî doğrultusunda yaşanan bir din

olarak bekasını temin edecek olan hususları da dikkate almıştı hiç şüphesiz.

Ayrı bir önem ve itinayla yetiştirdiği Sahabe-i Güzin'in bu Din'in geleceğe

taşınmasında kilit rol oynayacağını elbette çok iyi biliyordu. Peygamberi terk-i

dünya etmiş bir neslin kendi ayakları üzerinde nasıl durduğunun, sadece "kendi

ayakları üzerinde durmakta" değil, vahy-i ilahîyi muhafaza etmede, hayata

aktarmada ve en küçük bir ihlale uğratmadan geleceğe taşımada ne büyük bir

muvaffakiyet gösterdiğinin müşahedesi bize, Efendimiz (s.a.v)'in bu noktada

gösterdiği olağanüstü hassasiyetin mükemmel neticelerini görme imkânı

bahşedecektir. Sahabe'de kemal, isabet, dirayet, muvaffakiyet, emanet… adına

gördüğümüz ne varsa, O'nundur, O'na racidir. Zaten Ümmet'in İmâmiyye ve bir

kısım aşırı fırkalar dışında geriye kalan kesiminin tamamının ortak kabulü ve

inancı da bu çerçevededir. (Haricîleri saymıyorum, çünkü onların Sahabe ile

ilgili olumsuz değerlendirmeleri "Hakem olayı" öncesine ilişkin değildir.)

Vahiy kapısı kapandıktan sonra İslam'ın, anlaşılmak ve yaşanmak

noktasında "beşer okuması" zeminine inhisar ettiği bu ilk dönemeç son derece

önemlidir. Zira "ilahî olan"ın "beşerî olan"la kesiştiği alanın merkezinde

bulunan tek nesil olarak Sahabe'nin elinde olan sadece "kendi ictihadları ve

tercihleri" değildir; onlar daha sonraki hiçbir nesle nasip olmayacak biçimde

vahiyle iç içe yaşamışlar, çoğu zaman vahye nüzul sebebi teşkil etmişlerdi.

Page 3: Din Mezhep İlişkisi - 1

Vahyi, günlük hayatının bir parçası olarak adım adım, ayet ayet yaşayan,

vahyin ihya ve inşa ettiği tek kuşak Sahabe'dir. Bu bakımdan onlardan bize

gelenler, diğer kuşaklardan gelenlere kıyasla epistemolojik, hatta ontolojik

olarak farklıdır. Esasen Sahabe'nin vahyi daha sonraki kuşaklara taşıyan kilit

nesil olduğu hakikati bunun her türlü tereddüdün ötesinde tutulması gereken

vakıa olduğunu anlatır. Onlara, onların konsensüsüne güvenmeyeceksek,

onlardan intikal etmiş hiçbir şeye –Kur'an ve Sünnet de dahil– güvenmemek

durumundayız…

Bu tesbitin önümüze koyduğu hakikat şudur: "Mezhep" olgusu temelde

"beşerin, ilahî olana ilişkin olarak ortaya koyduğu farklı anlama ve

yorumlama"yı anlatıyorsa –ki öyledir– bizzat vahiy tarafından ayrıcalıklı bir

mevkie konulmuş bulunan Sahabe'nin bilhassa "söz birliği" ettiği hususları

bunun dışında tutmak durumundayız.

Bunların başında Sahabe'nin, "itikada dair" ittifakları gelir. Yani

Sahabe'nin itikadî alana dair bize ittifakla naklettiği hususlar "mezhep"

tabirinin anlattığı sübjektif alanın dışında değerlendirilmek zorundadır.

Çarşamba günü devam edelim.

20 Nisan 2015 – Vahdet Gazetesi