docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/tezler_yok_gov_tr/... · 10 10...

353
1 1

Upload: others

Post on 28-Oct-2019

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

1

1

Page 2: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

2

2

Page 3: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

3

3

Page 4: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

4

4

Page 5: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

5

5

Page 6: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

6

6

Page 7: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

7

7

Page 8: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

8

8

Page 9: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

9

9

İthaf1998 yılının ilk bahar günlerinde Kosova’da evlerinden zorla kovulan aileler ve bireylerin bir bölümü Türkiye’ye sığındı. İstanbul’da 29 Mart – 02 Ağustos 1998 günleri arasında sığınmacı olarak bulunurken bizlerle yakından ilgilenen Ahmet Tuntaş, Sadullah Sipahioğlu, Kemal Karatekin, Mikdat Çakır, Yusuf Erdil, Ömer Odabaşı, Prof. Dr. Mustafa İsen, Türkiye ve Türk Yazarları Vakfı, Abdülhalim Çelik, Rumeli Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği, Şaban Gülbahar, Harid Fedai, Kazim Zaim, Çocuk Vakfı, Türkiye Gazetesi, Hayrettin Turan, Ümit Güner, TGRT- Jale, kardeşim Badem ve eniştem Fevzi Şilik, acılarımızı hafiflettiler. Kosova’da yeniden hayat sürerken İstanbul’da bizlere gösterdikleri insani alaka ve ilgileri anısına bu eserimi onlara itahaf ediyorum. Allah hepsinden razı olsun !

28 Mart 2001, PrizrenAltay Suroy Recepoğlu

Page 10: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

10

10

PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ

“Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp

Prizren’de Türkçe konuşan halk, sesi güzel olan, çeşitli merasimlerde ilahi, kaside, koşuk koşma veya türkü-okumakla ad yapmış kişilere “şair” derdi. Bugün de genellikle yaşlılar “şair”sözcüğünü bu anlamda kullanmaktadırlar. Şairlerin bulunduğu yerde muhakkak hovardalar da vardı. Hovardalar kendi zevki için paraya pul demeyen kişilerdir. Yaşamın en güzel yanı zevk etmek olduğunu kabul edenlere, böyle davrananlara hovarda denirdi. Sözcüklere göre şair şiir yazan geniş bir hayali olan, duyarlı, duygulu kimse olarak tanımlanır. Prizren’de çok sayıda şairin varolduğunu bugün bile artlarında bıraktıkları, tekke, cami, yazılı eser ve türbelerden başka tezkirelerden öğrenmekteyiz. Prizren deyimiyle şairler hem erkekler hem de kadınlar arasında varmış. Şairlerin belirmesi için olanaklar varmış, bugün de bu olanaklar vardır. Özellikle aile mevlitlerinde ilahi ve kaside söylemeleri için şairlere fırsat verilirmiş. Sesi güzel olan kimse bir ara sonra şair veya şaire şanına sahip olurmuş ve düzenlenen mevlitlerde ilahi ve kaside okuması için davet edilirlermiş. Bu gelenek bugün de sürmektedir. Şairlerin bir takımı tekkelerde zikir esnasında hoş sesiyle ilahi okumakta kendini tanıtırmış. Şairlerin bir takımı ise kendini mesire yerlerinde veya sazı ile sokak meydanlarında ve kahvelerde bestelerini söylemekte tanıtırmış. Şairlikle geçimlerini sağlayanların da varolduğu biliniyor.

Page 11: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

11

11

Çocukların güzel sesli olması için dünyaya gelince göbeği uzun kesilmektedir. Çünkü göbeği uzun kesilen çocuğun hoş sesli olacağına inanılmaktadır. Bu inanışa göre bebeğe devamlı su içirilirse hem erken konuşmaya başlar hem de bülbül gibi güzel sesli olurmuş.

Prizren’de ta 1490 yıllarında orkestranın varolduğu biliniyor. Bu yıllarda Prizren’li şair Suzi’nin Nakşibendî idi ve orkestrayı yönetiyordu. Zaten Nakşibendî zaviyesinde zikir ve ilahilerin okunması müzik eşliğinde yapılmaktaymış. Bugün de birçok tekkenin ve tarikatın varolduğu Prizren’de Rufai tekkesinde zikir, müzik, çalgı aletleri eşliğinde yapılmaktadır ve ilahiler söylenmektedir. Prizren’in en eski tekkesi Kutup Musa efendinin ilk şeyh olduğu Tabakhanadeki Sinani tekkesidir. Bu tekkede geçlere kadar zikir çalgı aletleri eşliğinde yapılırdı ve ilahiler söylenirdi. Beşyüz yıldan bu yana bu zikirlerde ve törenlerde kullanılan müzik aletlerinin bir bölümü bugün de birçok tekkenin semahanesinde korunmaktadır. Demek “şairler” genellikle tekkelerde, evlerde, düzenlenen mevlitlerde ve mesire yerlerinde ses sanatçısı olduklarını kanıtlamaya çalışırlardı. Erkek ses sanatçıları genellikle tekkelerde, kahvelerde ve sokak başlarında halk şiirlerini müzikli bir biçimde söyler veya kara düzen ve saz gibi çalgı aletlerini çalarak müzik parçalarını icra ederlerdi. Kadın ses sanatçıları ise genellikle zikir sırasında ve evlerde düzenlenen mevlitlerde ilahiveya kaside söylemekle dile gelirlerdi. Derviş tarikatlarından birinin dervişi olan kadın ses sanatçıları halk tarafından daha fazla tanıdık olmuşlardır. Çünkü geçlere kadar kendi tarikatının usulüna göre zikri yöneten şeyh analar vardı. Bunlardan en ünlüsü Melami tarikatının kadın şeyhlerinde ve halk tarafından “Şeyh Ana” olarak bilinen Siret Hoca’dır.

Prizren’de bu “şairler”in varolmasından dolayı birçok türkü ve şarkı ortaya çıkmıştır. Bu müzik, şiirlerin çoğu anonim kalarak halk mahsulü olarak korunmuştur. Bunların birçoğunu Prof. Dr. Nimetullah Hafız zamanla derlemiş ve 1985 yılında Kosova Üniversitesi’nin Priştine Felsefe Fakültesince

Page 12: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

12

12

yayımlanan “Kosova Türk Halk Edebiyatı Metinleri” kitabına almıştır. Bu müzikli şiirler genellikle belli bir olayı anlatmaktadırlar. “Sultan Reşat” ve “Abo” türküsünün konumladıkları olaylar bugün bile halk arsında çok kere Prizren’de olagelen bir “vaka” olarak anlatılmaktadır.

Bugüne kadar bu “şairler”den salt Prizrenli Aşık Ferki’nin eserleri derlenmiş ve Prof. Dr. Nimetullah Hafız tarafından 1986 yılında Prizren “Doğru Yol” KGSD “Esin” yayınları tarafından kitap olarak yayımlanmıştır. Ama halk kültürüne büyük hizmet veren, sözüyle sazıyla ve yazdığı eserleriyle bundan yüzyıl önce Prizren’de olagelen olayları aktaran, zengin bir edebi hazine olan Aşık Ferki’nin daha fazla tanıtılıp bilinmesi için belediye çapında bile hiçbir girişim yapılmamıştır. Oysa bugün Prizren’de Aşık Ferki izinden giden çok sayıda genç vardır.

Prizren’de müzik geleneğinin zengin oluşunu Aluş Nuş da “Rumeli Türküleri” kitabında göstermektedir. Çünkü derlediği birçok Rumeli türküsünü Prizren’de müziğe aşık olan kişilerden almış ve onların söyleyişlerine göre notalarını yazmıştır. Prizren’de müzik geleneğinin bugüne kadar sürmesine geçlerde kurulan “Rebab”, “Şar”, “Gayret”, “Kosova”, “Balkan” ve “Merhamet” derneklerinden başka 1951 yılında kurulan “Doğru Yol” Kültür ve Güzel Sanatlar Derneği katkı vermişlerdir. Çünkü bu derneklerde ses sanatçılar müzik orkestrasının eşliğinde prova yapma, çalışmalarını sürdürme imkanlarına sahip olmuşlardır. “Doğru Yol” KGSD çerçevesinde kurulan çocuk gurubunda ise müziğe eğilimli olan çocukların bile müzik eğitimi görmesi için olanaklar yaratılmıştır. Böylesine sesi güzel olan ve müziğe eğilimli olan çocukların müzik eğitimi, giderek ses sanatçısı ve müzisyen yetişmeleri için yuva olmuştur “Doğru Yol” derneği.

Prizren’in böyle bir geleneğe sahip olması için kentin güzelliği ve ikliminden başka muhakkak akan suların da tesiri vardır. “Şairler”in yetişmesi için Prizren’de doğmuş, yaşamış, yaratmış veya vefat etmiş olan yazarların da etkisi olmuştur.

Page 13: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

13

13

Son beşyüz yıl içinde yetişen birçok Prizren’li yazar zamanın ünlülerinden olmuştur. Bunlardan şunları anmak gerekir: Aşık Çelebi, Bahari, Mümin, Neharı Sa’yi, Suzi, Sücüdi, Şemi, Tecelli, Süleyman Acize Baba, Aşık Ferki, Hacı Ömer Lütfi ve saire. Bu yazarlar hakkında tezkirelerde de söz edilmektedir.

Aşık Çelebi (1529-1572) ünlü tezkiresi Meşairu’ş-şuara”da Prizren’li şair Nehari’den söz ederken “Prizren’e şair membaı (kaynağı) “denildiğini ve “Prizren’de oğlan doğsa adından akdem mahlas konulduğunu yazmaktadır. Zaten bugün de Prizren’in şairler kaynağı olduğunu bugün kabarık olan şairler sayısı kanıtlamaktadır.

Prizren’in tesadüfen “şairler” kaynağı olmadığını bu kenti 1455 yılında kesin olarak Fatih Sultan Mehmet’in komutası altındaki ordunun beşyüzyıllık Türk egemenliğine almasıdır. Fatih Sultan Mehmet zamanın ünlü şairlerindendir. Yazdığı eserlerini Avni mahlası ile imzalardı. Prizren’de kaldığı günlerde şiir yazıp yazmadığını bilemiyoruz ama büyük bir devletin sultanı olmaktan başka din felsefesi ve edebiyatta derin bir uzmanlığı olduğu kesindir. Örneğin:

Gözünden akan yaş mıdır, kan mıdır?Lebin yadına la’l lü mercan mıdır?Gönülde ne var ise faş etti görSeni sevdiğim, yani pinhan mıdır?Gönül ızdırap ile oldu helak?Gelin, görün ol afet-i can mıdır?Demiş “Avni’ya ben cefa etmezsem?”Ana cevreden yoksa devran mıdır?

-GÜNÜMÜZÜN DİLİYLE-Gözümden akan yaş mıdır, kan mıdır?Dudağının anısı o kızıl la’l taşı mıdır?Can mıdır?Gönülde ne varsa açıkladı hep gör.Seni sevdiğim sence hâlâ gizli midir?

Page 14: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

14

14

Gönül ızdırapla yok oldu.Gelin, görün, o can afeti midir?Avni’ye demiş ki “ben cefa etmem:O’na eziyet eden öyleyse devran mı,Zamanmıdır?

Bu söyleyişte, bu müzikte bugün bile Prizren’de icra eden ve yetişen Prizren deyimiyle “şairler” yaşama iz bırakmak için çalışmalarını sürdürmektedirler.

Prizren’de Fatih Sultan Mehmet Namazgâhı-1455

Page 15: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

15

15

Kosova’nın 2. büyük kenti Prizren

Page 16: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

16

16

Prizren’de Ümmi Sinan’a bağlı Sinani tekkesi

Page 17: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

17

17

ÜSKÜP’TE PRİZRENLİ ÂŞIK ÇELEBİ BELEDİYESİ

“Birlik”, 28 Aralık 1996, Üsküp

Dünyada bir yazarın adını taşıyan kentler nadirdir. Hele dörtyüzyıllık çok yazar adını taşıyan yerleşim yerini bulmak oldukça zordur. Çünkü dörtyüz yıl içerisinde sayısı çok düzen değişimi olmuş, savaşlar belirmiş, yeni devletler, iktidarlar kurulmuş ki yerleşim yerlerinin değişmesine neden olmuştur.

Üsküp’ün kent içindeki belediyelerden biri olan Gazibaba belediyesi XVI. yüzyılda yaşamış ve çok değerli bir şair, tezkire yazarı, hâkim Âşık Çelebi’nin adını taşımaktadır. Gazibaba’nın Âşık Çelebi ile olan ilgisini açıklayalım.

Âşık Çelebi H.926/1520 yılında Prizren’de dünyaya gelmiştir. Babası Seyyid Ali Üsküp’te kadı iken görevli olarak Prizren’de bulunduğu günlerde dünyaya gelen ve ünlü bir şair ve yazar olduğu için Âşık Çelebi olarak bilinen Seyyid Pir Mehmed’in büyük dedesi Seyyid Natta Bağdatlı’dır. Bursa’nın manevi mimarı Emir Sultan Türkistan’dan Anadolu’ya gelirkenAşık Çelebi’nin büyük dedesi Seyyid Natta’ın evinde misafir kalmış ve sahibini ikna ederek Anadolu yolculuğuna beraber çıkarak Bursa’ya yerleşmeye karar vermişler. Orada Çandaralı Halil Paşa’nın kızı ile evlenmiştir ki Paşa Ebu İshak (İshakiye) zaviye ve Camiini damadı için yaptırmıştır. Küçük yaşta anneve babasını kaybeden Âşık Çelebi dedesi Seyyid Zeynulabiddin’in çevresi sayesinde İstanbul’da devrin ünlü isimlerinden ders alır, tanınmış şair ve yazarlarla tanışır. Çeşitli yerlerde kadılık yapar. Kadılık mesleğinde çok sıkıntılar

Page 18: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

18

18

çekmiş. Hiç memnun olmamıştır. Kayd-ı hayat şartıyla kendisine verilen Üsküp kadılığında yakalandığı zatülcenphastalığından kurtulamayarak henüz 52 yaşında iken 1572 yılının Şaban ayı sonlarında vefat eder. Üsküp’te gömüldüğü mezarına türbe yaptırılır. Lokman Baba tekkesi müritlerinden Hacı Galip Bey tarafından yeniden yaptırılan türbe 8 köşe kaideüstüne, sağır kasnaklı, üstü kubbeli, 3 pencereli iken 1963 yılında Üsküp’te olagelen depremde yıkılmıştır. Şair Cenan’ın söylediği “Âşık sefer eyledi cihandan (979) kitabenin bulunduğu mezarın baş taşı da bu deprem sırasında yok olmuştur. Üsküp halkı baş üstünde tutulan bir evliya mertebesine çıkardığı Âşık Çelebi’yi Kadı Efendi, Kadı Baba, Kara Kadı-Gazi Baba unvanlarıyla adlandırmış ve öyle bilmiştir. Zamanla türbenin bulunduğu yer ve etrafı Gazi Baba olarak belirlenmiş. Zamanla Gazi Baba’da evlerin kurulmasıyla yeni bir yerleşim yeri meydana gelmiştir ki Üsküp’ün Gazi Baba belediyesi olmuştur. Gazi Baba’da Âşık Çelebi ve Kral Kızı türbelerinden başka bilinen bir türbe ve Gazi Baba olarak adlandırılan Aşık Çelebi türbesinden başka bir Gazinin türbesi veya kabri yoktur. Bu yüzden Gazibaba şair ve yazar Aşık Çelebi’ye verilen unvandır.

Birçok yerde kadılık yapan Aşık Çelebi’nin Priştine’ye kadı olarak tayin edildiğini duyan Priştineli şair Levhi yazdığı bir gazelinde Aşık Çelebi’yi şöyle yüceltir.

Kadı oluben şehrimüze Âşık EfendiGördi gözümüz dünyada bir Âşık Efendi.

Ya biz n’idelüm çünki olup âşık-ı sadıkHer servi kaçar ravzada sarmaşık Efendi.

Dil murgini kurtaramadık ağ u karadanZülfi siyehi olalı tolaşık Efendi

Gördü döyemez şu’lesine rûya nigarun

Page 19: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

19

19

Kaldı gözümüz şöylece karmaşık Efendi.

Üsküp’te ve Üsküp’e yakın kentlerde görev yaptığı sırada birçok şairle tanışan Aşık Çelebi, birçok şairin divanlarını görür ve beğendiği beyitleri kaydederek daha sonra “Meşa’irüş-şu-ara” başlığı altında 427 meşhur kişinin yaşam öyküsünü ve eserlerinden örnekler getiren tezkiresinde kullanır. Bu eserinde eski Yugoslavya topraklarında yaşamış sayısı çok şairin hayatından, eserlerinden bilgiler vererek bu topraklarda çok sayıda şairin, yazarın yetiştiğini bilmekteyiz. Rumelide yetişmiş şairlerden söz ederken, şairlerin yaşadıkları şehirlerden de söz etmektedir. Dolayısıyla birçok kentin beşbuçuk çağ önceki durumuyla tanışmış olmaktayız. Rumeli’nin “Güzelleri, şair ve âlimler yatağı” olduğunu bildirmektedir. Manastır’ın, “Şehr-i mezkûr Rumilinin yüzü suyudur dünyada bağ-i firdesün bir kuyıdur” diye tasvir etmektedir. Köstendil Ilıcası’nı. “Kasaba-i Mezkure Rumilinde menbit-i serv ü semen-i maarifet olan hakden ve menba-ı cuyı nazm u nesr olan gülistan olmakla meşhur şehr-i şöhret ayindür. Rivayet olunur ki Prizren’de oğlan togsa adından mukaddem mahlas korlar. Yenice’de togan oglan etmeğe papa diyecek vakit Farisi söyler. Priştine’de oglan togsa dividi belinde togar dirler. Bina’en’ala-zalik Prizrin şa’ir menba’ı ve Yenice Farisi ocağı ve Priştine kâtip yatagıdur” diye bildirmektedir.

Âşık Çelebi 1568 yılında tamamladığı ve II. Selim’e sunduğu “Meşa’irü’ş’şuara” tezkiresinden başka bir divan, “razvatü’ş-şüheda” tercümesini, “El-Tıbru’l-mesbuk fi Nasıhatı’l – müluke tercümesini. “Şerhi Ehadis-i Erbain” “Zeylü’ş – şakayık”, “Sigetvarname”, “Mecmua-i Sükük”, “Şehrengiz-i Bursa” adlı eserlerini ardına bırakmıştır.

Güzel şiirler yazan, değerli eserlerin çevirisini yapan, ansiklopedik bilgiye sahip olan Âşık Çelebi’nin mezarının bulunduğu belediyenin adını taşıması çok isabetlidir. Bu adı halk koymuş. Belediye adı yerleşim yerinin tarihi adıdır. Ama şimdi Gazibaba adının devamında veya altından ayraçlar içinde

Page 20: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

20

20

Âşık Çelebi adı yazılmış olursa Gazibabalılar memleketlerinin taşıdığı adının gizini çözmüş olurlar. Ne mutlu Âşık Çelebi gibi büyük bir şairin, yazarın adını taşıyan belediye vatandaşlarına.

Âşık Çelebi (1520-1572)

Page 21: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

21

21

Üsküp’te Gazi Baba olarak anılan Âşık Çelebi türbesi

Page 22: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

22

22

KOSOVA TÜRK HALK EDEBİYATI METİNLERİNDE YER ADLARI

III. Uluslararası Türk Halk Edebiyatı Semineri 7-9 Mayıs 1987, Eskişehir, Yunus Emre yayınları

Çeşitli dillerde yaratılmış halk edebiyatı metinlerinde yer adlarına rastlanılmaktadır. Yer adları bir rastlantıdan çok anonim kalan yaratıcı tarafından düşünülmüş, bilinçli veya zorunlu bir biçimde geçmektedir, halk edebiyatı metinlerinde. Metinlerin çoğu ayrı duygu ve düşünceden, imge ve özlem gücünden kaynaklanarak meydana geldiyse de belli bir edebiyat türünde yaşamaktadır. Yer adları, edebiyat metinlerinin birçoğunda belli bir yerde ola gelen bir olayı veya belli bir yerin seyrek ve dillere destan olan özelliğini örnek olarak gösterme amacıyla geçmektedir.

Kosova Türk Halk edebiyatı metinlerinde geçen yer adlarının çoğu tarihin belli bir döneminde, siyasi, kültürel, ticari bakımdan büyük önem taşıyan veya ünlü olan olayları anlatma sırasında, bu olayın olageldiği yeri bildirmek amacıyla yerleşmiştir. Kent ve köylerden başka dağların, denizlerin, göllerin, nehirlerin, ovaların, semtlerin, ülkelerin vs. yerlerin adları geçmektedir. Bu kez Kosova Türk Halk edebiyatı metinlerinde geçen kent ve köy adları üzerinde duracağız.

Günümüze kadar Kosova Türk Halk Edebiyatı metinlerinin derlenmesine örgütlü ve düzenli bir biçimde bir örgüt veya bir kuruluş tarafından başlanılmamıştır. Bu alanda, ancak halk bilimine, edebiyata ilgi besleyen kimi bireyler kendi olanaklarına ve yeteneklerine göre çalışmalar yapmışlardır ve

Page 23: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

23

23

derledikleri halk edebi metinlerinin bir bölümünü çeşitli gazete ve dergilerde1 yayınlamışlardır. Prof. Dr. Nimetullah Hafız bu alanda en ileri gidip derlediği Türk Halk edebiyatı metinlerini bir kitapta toplayıp “Kosova Türk Halk Edebiyatı Metinleri” adı altında yayımlanmıştır2 . Bu kitap, çalışmalarımızda başta gelen kaynak olarak kullanıldı.

1389 yılında Kosova ovasında, Mazgit Köyü yakınlığında Sırp ordusu ve Türk ordusu arasında olagelen 1. Kosova Meydan Savaşı’ndan sonra tamamen Osmanlı İmparatorluğu egemenliğine giren Kosova’nın kent ve köylerinde Türkçe edebiyat metinleri de yaratılmaya3

başlanmıştır. Derlenemeyip unutulan Türk halk edebiyatı metinlerinin bir bölümü her zaman için yok olmuştur. Derlenip yayımlanan ve halk arasında bugün bile yaşayan Kosova Türk halk edebiyatı metinleri Kosova’daki beşyüz yıllık Türk egemenliği ile ilgili çeşitli olayları, görenekleri dile getirmektedir.

Kosova Türk halk edebiyatı bugün bile tekerlemeler, bilmeceler, deyimler, atasözleri, martifallar, maniler, ninniler, türküler, muammalar, destanlar, efsaneler, fabllar, masallar gibi birçok edebiyat türlerinde yaşamaktadır. Bu metinlerin çoğunun yazarı bilinmemektedir. Halk edebiyatı metinlerinde geçen yer adları bir zamanlar Osmanlı imparatorluğu egemenliğindebulunan kentler, köyler vs. yerlerdir. Sözü edilen tüm edebiyat türlerinde çeşitli yer adları geçmektedir. Yer adları en çok türkülerde kullanılmıştır. Kimi yer adı özdeş metinde bir, iki, üç veya ayrı ayrı metinde birkaç kere geçmektedir.

1 Kosova Türk Halk edebiyatı metinleri çoğunlukla Üsküp’te yayımlanan “Birlik” gazetesinde “Sesler” aylık toplum ve sanat dergisinde, “Sevinç” ve “Tomurcuk” çocuk dergilerinde, Priştine’de yayımlanan “Tan” gazetesinde, “Çevren” Toplum, bilim ve sanat dergisinde ve Prizren’de yayımlanan “Esin” dergisinde yayımlanmıştır2 Prof. Dr. Nimetullah Hafız : “Kosova Türk halk edebiyatı metinleri” , Yayımlayan: Kosova Üniversitesi-Priştine fakültesi, Priştine 19853 Joseph ve Hammer “Historija Turskog (Osmanskog) carstva, Zagreb, 1979

Page 24: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

24

24

Bildirimiz, edebiyat türleri alt başlarına ayrılarak yazıldıysa da bir yer adı birçok edebiyat türünde yer aldıysa da, özdeş yer adının hangi edebiyat türlerinde geçtiği belirtilmiş ve ilgili dize veya dörtlük olduğu gibi aktarılmıştır.

TEKERLEMELERDE YER ADLARITekerlemeler çoğunlukla basmakalıp sözcüklerin

sıralanmasıyla iki dizeden çok dizeli olan uyaklı bir nazım türüdür. Eğitim, birini kızdırma, eğlendirme, masalımsı içerikli tekerlemeler vardır. Kosova’da bulunan ve orta çağda maden ocağı ile önemli bir kaza olan Nobırda’da söylenen bir tekerleme şöyledir:

“Ayşe kadın fili filiNerde kodun karanfiliTelledım, pulladımEdrene’ye yolladımEdrene’den toz kalktiÇıkın bakın çim caldıAl duvakli calin caldi...”4

EDİRNE, Osmanlı imparatorluğunun bir zamanlar başkenti olduğu için Kosova halkı arasında çok bilinen, saygınlığı ve şöhreti çok olan bir kenttir. Edirne’ye gelin bile verilir Kosova’dan. Ülkenin siyasî ve kültür merkezi olduğu için anonim yazarlar çeşitli yazılarında adını kullanırlar, Edirne’nin. Ama kendi şivesiyle Edrene derler Edirne’ye. Prizrenli Aşık Ferki 5 de bir destanına şu dizeyle başlar:“Edirne’de san’atın işler” 6

4 Agk.Sayfa 195 Aşık Ferki Prizren’de yaşayan (doğumu 1867 ölümü 1908) bir halk şairidir. Daha geniş bilgi için “Tan” 6.Iv.1971 tarihli sayıda Prof. Nimetullah Hafız: “Aşık Ferki ve yapıtları” adlı yazıya bkz.6 Agk sayfa 159

Page 25: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

25

25

ATASÖZLERİNDE YER ADLARUzun yıllar boyunca denemeden geçmiş davranış ve

olayların yeni gelenler için hazır görgü, öğüt ve yol gösteren az sözcükten ve tek tümceden oluşan öz sözlü tümcedir.Sorunların kısa yoldan çözümlenmesinde yararlıdır.Ancak sorunu çözümlemek için yarayan atasözü bulunup öğüt olarak kullanılırsa. “Atasözleri her ulusun, her halkın yüzyıllarca gelişmiş tinsel yaratıcılık bahçesinde en hoş renkleri içeren, en güzel kokuları yayan çiçeklerdir”7

ŞAM, Suriye’nin başkentidir bugün. Eskiden Emeviler’in de önemli bir merkeziydi. Beyrut limanından Bağdat’a ve İran’a giden yol ile İstanbul-Halep-Kahire yolunun kavşağında ve Hicaz yolu boyunda önemli bir kent olmasıyla, Müslümanların üçüncü kutsal merkezi olmasıyla Kosova halkı tarafından çok bilinen, adı çeşitli edebiyat metinlerinde geçen kenttir. Önceleri önemli bir ticaret ve siyasi merkezi olduğu için atasözlerinde de adı geçer, Şam’ın. Prizrende derlenmiş bir atasözü şöyledir:

“Ne Şam’ın seçerini ye, ne Arap’ın yüzünü cür” 8 ve Priştine’de derlenen bir atasözü: “Param var, Şam barabar.”9

Prizrenli Âşık Ferki yüzyıl önce yazdığı “Destan-ı Murati Hazreti Ali” destanından şöyle der:

“...Halk belasını versün ol kavm-ı Şam’ınKıldı beyte bunca ziyanı”10

MARTIFALLERDE YER ADLARI

7 İskender Muzbeğ Şefikoğlu “Atasözleri” Sesler sayı 204, Üsküp 1868 Agk. sayfa 51 8 Agk.sayfa 8

Agk.sayfa 153

Page 26: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

26

26

Yalan, uydurma söz, palavra anlamında olan martaval sözcüğünden gelen martıfallar çoğunlukla yedi heceli ve uyaklı olan bir dörtlükten oluşur? Türkiye’de “mani” olarak bilinen martıfallar genellikle Hıdrellez günü kadınlar ve genç kızlar arasında söylenir. Kosova’da derlenen martıfallarda adı geçen kentlerin sayısı kabarıktır.

Priştine’de Osmanlı Dönemi Kosova Vilayet binası (1878-1888)

PRİŞTİNE, Osmanlı devletinde kasaba olup Kosova vilayetinin 6 sancağından biridir.11 Priştine bugün Kosova başkentidir. 36000 Üniversite öğrencisinin okuduğu üniversiteye sahiptir. Kentte Arnavutça, Sırpça-Hırvatça ve Türkçe gazete ve dergiler, televizyon ve radyoda yayınlar yayımlanır. Yalnız bir martıfalda adı geçer Priştine’nin

11 İsmail Eren: “Ştamparıja Kosovskog vılajeta u Prıstini” “Gjurmime Albanologjit-ke” dergisi, sayı 1.yıl 1968, Priştine

Page 27: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

27

27

“Altın yüzük taşıyımben kızların başiyımbenım babam zencidırPriştine’nin kızıyım12

“Naciyem” adlı aşk türküsünde de Priştine’nin adı geçer.

“Kara kolun bayrağıSarardı soldu.Naciyemın cüzleriPriştine’de kaldi”13

Başka bir türkünün de ilk dörtlüğünde adı geçer, Priştine’nin

“Ay PriştineliCanım kuzim PriştineliNe baygın bakışın varYaktın beni Priştineli14

SEREZ, bugün Yunanistan’da bulunan bir kasabadır. Kosova’dan İstanbul’a giden kervanlar, yolcular hep Serez’den geçermiş. Bu yol üzerinde bulunduğu için, Serez’e yolcular, özellikle tüccarlar uğrayıp, orada alışveriş yapar ve yeni yolculuklara hazırlanırlarmış. Bu nedenden dolayı Serez Kosova halkının bildiği ve yakın saydığı bir yerdir.

“Bindım çirez dalına Baktım Serez yolunaCürdüm bi ak mintanliBenzetırdım yarıma.”15

12 A.gk.sayfa 5613 Agk.sayfa 8714 Agk.sayfa 97

Page 28: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

28

28

Yine Prizren’de derlenmiş bir ninnide de adı geçer Serez’in:

“Saçlari sancak ipliğiAnlı Serez ovasi16

Prizren’de korunan Türk mimari örnekleri (1997)

PRİZREN, Fatih Sultan Mehmed kumandası altında bulunan Türk ordusu tarafından 21 Haziran 1455 tarihinde kesin olarak Osmanlı İmparatorluğu egemenliği altına geçmiştir.17 Bu yıldan önce de Türk ordusu Prizren’e girmiş ve bura halka için yeni yaşam koşulları yaratmıştır. 31 Ekim 1912 tarihinde Sırplar tarafından kesin zaptı ile Prizren Osmanlı devletinin elinden çıkmıştır. Kentte çok sayıda ozan, yazar yaşamış, doğmuş ve yaratmıştır. Bugün de Kosova’da yaşayan Türk halkının çoğu

15 Agk. Sayfa 5916 Agk sayfa 8317 Dr.M. Kemal Özergin Dr. Hasan Kaleşi – İsmail Eren: “Prizren kitabeleri” Vakıflar Dergisi VII, Ankara 1962

Page 29: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

29

29

Prizren’de yaşamaktadır18 Yaşayan saz şairlerinden salt Prizrenli Âşık Ferki’nin eserleri derlenmiş ve Prof. Dr. Nimetullah Hafız tarafından gazete ve dergilerde yayımlanmıştır.

Bu derenın uzuniBalta çesmez buzuniAlsan Prizren kızınıCütüremem nazıni”19

Türkülerde de adı geçer Prizren’in. 1912 yılında yazıldığı anlaşılan “Sultan Reşat” tarihi konulu bir türküde dokuz kere adı geçer Prizren’in. Çünkü anonim kalan türkünün yazarı Prizren’in elden çıkmasını istemez ve şöyle haykırır:“...Aglarıs Prizrenımızi, oni vatan bilmisık...”20

Başka bir türküde ise:

“Prizren şeri sen de viran kalasınhey aman amanDşrt ucuna ateş düşsün yanasın...”21

Prizrenli Âşık Ferki destanlarında sık sık Prizren’in adını kullanmıştır:“Prizren şehrinde koptu bir seller22

“Prizren şehrinin kalmazdı şanı”23

“Aslı tevellüdüm Prizren şehri”24

“Prizren şehrinden taşra Mamuşa”25

18 ) Prizren şairleri için daha fazla bilgi edinmek için bkz: Mustafa İsen: Çağdaş Prizren Şairleri “Türk edebiyatı” dergisi sayı 123, İstanbul 198419 Agk. Sayfa 6020 Agk. Sayfa 10221 Agk. sayfa 10522 Agk. sayfa 12823 Agk. sayfa 13024 Agk.sayfa 144

Page 30: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

30

30

“Prizren şehrinde Âşık Ferkiyâ”26

Mitroviça’da Gazi İsa Bey Camii (1725) 1999 savaşında Sırplar tarafından havan toplarıyla vuruldu

MİTROVİÇA, Kosova’da bulunan bir kenttir. Yakınlığında bulunan kurşun, gümüş ve altın elde edilen Trepçe maden ocağı ile ünlüdür. 1954 – 1957 yıllarında Türkler’in Türkiye’ye göç etmeleriyle Türk nüfusunun sayısı 2000’e inmiştir. Zengin olan Türk Halk edebiyatı türlerinden derlenen 25 Ag.k. sayfa 14526 Aglk. sayfa 12o

Page 31: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

31

31

metinlerin birkaçında yer adları da geçmektedir. Bir martifal şöyledir:

“Mitrovitsa’da bir odaAy ciriyor buludaNe zaman ben ülürüm“Yarım beni unuda.”27

Priştine’de derlenmiş “çoktan bekledım bu cüni” türküsünde iki bile dörtlükte de adı geçer Mitroviça’nın:

“Uğurlar olsun be dostlarTuttuk Mitroviça yolunu”28

TÜRKÜLERDE YER ADLARITürkü hece ölçüsüyle yazılmış ve halk ezgileriyle

bestelenmiş nazım türüdür. En çok sekizli ve onbirli hecelerle söylenmiştir. Çoğunun anonim kalan yazarı türküyle aşkını, güzelliği, doğayı, acıyı, gençliği konumlamaktadır.

Önceleri sözü edilen edebiyat türlerinde adı geçen birçok yerin adı türkülerde de yer almaktadır.

ÜSKÜDAR, İstanbul’un Anadolu kesimini oluşturur. Adı, birçok türküde geçer. Kosova halkı Üsküdar’ı Anadolu’nun kapısı olarak bilir. İstanbul Boğaz Köprüsü yapılmadan önce Anadolu’nun kapısı sayılan Üsküdar’a yalnız gemi ile gidilirdi. Bu yolculuk sırasında olagelen olaylar hep türkülere konu olmuş ve türkülerin birçoğu Kosova halkı tarafından bile söylenmektedir:

“Ay Üsçüdar Üsçüdarcezdım sokaklarında....”29

27 Agk. Sayfa 7228 Agk. Sayfa 100

Page 32: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

32

32

“Prizren şehri sen de viran kalasın” türküsünde de adı geçer Üsküdar’ın:

“Stanbol’len Üsçüdar’ın arası hey amanYaktı beni cüzlerimin karası”30

Kosova Türk halkı birçok kelimedeki “k” ve “g” seslerini “ç” olarak söyler. Bu yüzden Üsküdar, Üsçüdar olarak geçer.

BİTLİS, Priştine’de derlenen “Çüşe başında fener” türküsünde geçer. Bir akıncıya aşık olan kızın türküsüdür. Sevgilisi Anadolu’da Bitlis’te yaşar.

“Besay31 verdım aşıgaBeni Bitlis’te bekler.”32

VIÇITIRIN, Kosova’da bulunur ve 2. Dünya Savaşı’ndan sonra hızla gelişen bir kenttir. 1952 –1957 yılları arasındaki göçlerden sonra Vıçıtırın’da Türk halkının sayısı o kadar azalmıştır ki derslerin Türkçe yapıldığı okullarda Türkçe sınıflar kapanmıştır. Nüfusun bir kısmı bugün de evinde ve yakınlarıyla Türkçe konuşup anlaşmaktadır. Onların ağzında bugün bile Türk halk edebiyatından metinler yaşamaktadır. Kentin adı “Simitçi” türküsünde, kavuşakta üç kere tekrarlanmaktadır.

“Çor olsun Ermeni cüzeli.Var olsun Vıçıtırın dibleri”33

29 Agk. sayfa 10430 Agk.sayfa 10631 Besa Arnavutlara özgün bir yemin biçimidir. Söz vermek anlamına gelir.32 Agk- sayfa 10833 Agk.sayfa 94

Page 33: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

33

33

Vıçıtırın’da Gazi Ali Bey Camii (1410) 1999 savaşında Sırplar tarafından vuruldu.

Page 34: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

34

34

İPEK, Kosova’nın önemli tarihi ve kültür merkezi olan kentlerinden biridir. Prokletiya (lanetli) Dağları eteklerindebulunur. İçecek sularının bolluğu ile de anılan İpek’te birçok yazar, bilim adamı yaşamış ve yaratmıştır. Kentin adı Yanyova’da derlenmiş “Ay tepeler tepeler “ türküsünde geçer:

“Ay tepeler tepelerİpek tepeler.İpeğe yağmur yağarBura serpeler.”34

İpek’te Çarşı-Bayraklı Camii (1471) 1999 savaşında Sırp askeri tarafından yakıldı.

İZMİR. Türkiye’de Ege bölgesinde, İzmir körfezinin doğu – batı doğrultulu iç bölümünde bulunur. Türkiye’nin üçüncü büyük kentidir. Önemli bir ulaşım, ticaret, üretim, kültür

34 Agk. sayfa 96

Page 35: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

35

35

ve liman kenti olduğu için ve Birinci Balkan Savaşı sırasında Balkanlardan, dolayısıyla Kosova’dan göç eden ailelerin bir kısmı İzmir’e de yerleştiği için Kosova Türk halk edebiyatı metinlerinde adı geçmektedir ve halk arasında sözü çok edilmektedir. Priştine’de derlenmiş. “Koz aldım yüz dirhem” türküsünde iki kere tekrarlanan aynı dizede adı geçer:“Çeksın bizi şu İzmir’in suyla toprağı”35

BELGRAT, Yugoslavya’nın başkentidir. 1521 yılında Osmanlı İmparatorluğu egemenliği altına geçmiş. Sırbistan’ın ve 1919 yılında Yugoslavya’nın başkenti olmuştur. Avrupa’nın Balkanlar’da Doğu-Batı ve Kuzey’in en önemli ulaşım yollarının kavuştuğu bir yerdir. Adı Prizren’de derlenen tarih konulu “Sultan Reşat” türküsünde geçer:

“Sultan Reşat pederimizden geldi telgramDavranın evlatlarım kalkışti Beligrat...”36

Belgrad’ın kalkışması Sırplar’ın Osmalılar’a karşı ayaklanmasını ifade eder. Birinci Balkan Savaşı’nın patlak vermesiyle Kosova’ya, özellikle Prizren’e Sırp askerinin girmesi anlatılır.

Prizren’li Aşık Ferki’nin “İbre hakkında tertip edilen destanından da Belgrat’ın adı geçer:

“İbre mehri geldi beterBilmem hangi gün Belgrad’a gider...”37

TRABZON, Karadeniz bölgesinin doğu bölümünde kıyı kenti ve il merkezidir. Gilân’da derlenen “Trabzona”ya

35 Agk. sayfa 9836 Agk. sayfa 10137 Agk. sayfa 124

Page 36: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

36

36

türküsünün iki dizesinde adı geçer. Ses uyumuna yersiz uyulduğu için “Trabzan” kullanılmıştır.

“Trabzan’aya vardın mı? Ve“Trabzan’anın taşları...”38

Gilan halkının konuştuğu Türkçe Trabzon’da konuşulan Türkçe’ye benzer.

KUMANOVA, bugün Makedonya Cumhuriyeti’nin kuzey doğusunda bulunur. Kentin adı Kumanlar’dan gelmektedir.39 Bugün de kentte ve yöre köylerinin birkaçında Türkler de yaşamaktadır. Son zamanlarda hızla gelişen bir kenttir ve Üsküp – Sofya – İstanbul yolu Kumanovadan geçer. Gilan kentinde derlenmiş “Trabzan”aya türküsünde adı geçer Kumanova’nın:

“Bizi baştan çıkaran“Kumanova puştları”40

DRAMA, Tüm Rumeli’de çok tutulan “Drama çüprüsi” türküsünde adı geçen Drama kenti bugün Yunanistan’da bulunur. Eskiden Selanik-İstanbul yolu Drama’yla geçtiği için, kervanlar orada bir iki gün kalır ve yolculuklarına devam ederlermiş. Bugün bile Drama’nın konakları, çarşısı ve köprüleri ünlüdür.

Prizren’de derlenen “Drama çüprüsi” türküsünün dört dizesinde dört kere Drama’nın adı geçer:

“Drama çüprüsüni mora Hasan” ( iki kere tekrarlanır) ve “Drama hapsanesinde bre Hasan” (iki kere tekrarlanır)41

38 Agk. sayfa 10839 Atanasıje Urošvić: Kosovo, naselja i poreklo stanovništva, Beograd, 199540 Ag-k- sayfa 10841 Agk- sayfa 103

Page 37: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

37

37

Üsküp’te Taş Köprü

ÜSKÜP, Makedonya Cumhuriyetinmin başkentidir. Osmanlı İmparatorluğu devletinde Kosova vilayetinin de başkentiydi. Bugün Makedonya’da yaşayan Türk halkının siyasî ve kültür merkezidir. Taş Köprüsü, hanları ve çarşılarıyla ünlüdür. Prizren’de söylenen “Abo” türküsünde Prizren şivesiyle “Üsçüp” olarak geçer:

“Aboy vuran Üsçüpli alçak”42

Eminönü, İstanbul

İSTANBUL, Kosova’da yaşayan her kişinin bildiği bir kenttir. Çünkü bura halkı bu kentle yakından bağlıdır ve ilgilidir. Her şeyin güzeli, iyisi İstanbul’dan gelir. Bugün bile İstanbul’a karşı ayrı bir sevgi ve ilgi vardır. Orada yakını bulunan kişilerin sayısı kabarıktır.

Prizren’de söylenen “Prizren şehri sen de viran kalasın” türküsünde Kosova halkının eskiden “Stanbol” olarak adlandırdığı biçimde geçer İstanbul’un adı: “Stambol’len Üsçüdar’ın arası hey aman aman”43

42 Agk- sayfa 10343 Agk.Sayfa 106

Page 38: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

38

38

Priştine’de derlenen “Layla suyi pek acı” türküsünde de adı geçer İstanbul’un:

“Vapor’a ben binecemİstanbol’a cidecem...”44

DESTANLARDA YER ADLARIDestanlar, bir kahramanlığı veya bir olayı dile getiren

çoğunlukla onbir hece ölçüsüyle yazılan uzun şiirlerdir.

TIRNOVA, bugün Bulgaristan’da bulunmaktadır. 1978 yılından bu yana Türk halkını sindirme siyasetinden sonra burada yaşayan Türkler’in Türkçeyi, gelenek ve göreneklerini kullanıp yaşatma hakkı alınmış, Türkçe öğrenim yasaklanmıştır. Oysa Kosova Türk halkı Tırnova’yı Türkler’in yaşadığı ve bu toplumla yakın ilişkilerde bulunduğu bir kent olarak bilmektedir. Bu yüzden Kosova’da yaratılan destanlarda adı geçmektedir. Tırnova’nın Prizrenli Aşık Ferki’nin “Destan-i Aşık Ferki” de tarihi bir kahramanlık dile gelirken adı yer alır Tırnova’nın:

“Ethem Paşa der ki: Hey alçak merdudŞimdi Tırnova’da dikerim hudud...”45

Aynı destanda yine Tırnova’nın adı geçer:“Ne Kuz köyü kaldı ne de Tırnova”46

ALASONYA kenti Yunanistan’da bulunur. Ethem Paşa’nın kumandası altında Osmanlı ordusunun Yunan ordusuna saldırmasında Alasonya’yı savunma savaşını dile

44 Agk.Sayfa 10845 Agk.Sayfa 11946 Agk. Sayfa 159

Page 39: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

39

39

getiren “Destan-i Yunan-Âşık Ferkiye” de adı geçer Alasonya’nın:

“Zannettim Alasonya şehrini aldımİlk gece kurdular bu yalanı”47

SELANİK“Muradım Selânik şehriniFakat düşünürüm bah-r-i ummânı.”48

diye adı geçer Selanik’in Aşık Ferki’nin Yunanistan destanında. Selanik Osmanlı İmparatorluğunun egemenliği altında beşyüz yıl iken, önemli siyaset, kültür ve ticaret merkeziydi. Birçok kültürel ve siyasi olaylar orada olagelmiştir. Kosova halkı tarih boyunca Selanik’le hem ticari hem de kültürel ilişkilerde bulunmuştur. İstanbul’a Selanik üzerinden gidilir, dönüşte Selanik’ten un, zeytin, yağ, şeker, kumaş getirilirdi, burada öğrenim görenlerin de sayısı kabarıktır.

KERBELA, Irak’ın başlıca kentlerinden biridir. Hz. Muhammeddin torunu Hüseyin’in türbesi buradadır. Ali ve Muaviye arasındaki halifelik çekişmeleri, oğullarına da geçmiş. Ali’nin oğlu Hüseyin, Muaviye’nin oğlu Yezidin halifeliğini kabul etmemiştir. Hüseyin, halifelik için Medine’den Irak’a yola çıktığı sırada, Yezid’in kuvvetleri onu Kerbela’da karşılayıp vücudunda yetmiş yedi yara açarak şehit etmiştir. Bu olay Şiilik-Sünnilik mezheplerinin doğup gelişmesine yol açmıştır. “Destanî Mur’at Hazreti Ali” destanında bu kanlı olay canlandırılırken Kerbela’nın adı üç ayrı dörtlükte geçer:

47 Agk. Sayfa 119

48 ) Agk. Sayfa 120

Page 40: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

40

40

“Mervan Kerbela’ya vardı oturdu...”“Düştü Kerbela’ya saçtı figanı.”“Nice kanlar hâk-ı Kerbela...”49

BAĞDAT, Güney ve Doğu Asya ile Arabistan yarımadası, Mısır ve Akdeniz kıyıları arasındaki tarihsel yol üzerindedir. Kosova’dan oldukça ırak olan bir kent olarak bilinir. Bu yüzden “Aşığa Bağdat yakındır” deyimi çok kez kullanılır. Genç Osman’ın Bağdat savaşında gösterdiği cesurluğu da bir efsane olarak dillerde dolaşır Kosova’da.”Faslı İkbal Âşık Ferkiya’da adı geçer Bağdat’ın:

“Gönlümün var abadıSensin āl-i evladBermürad üzre etsinHak Cüneyd-i Bağdadi50

SONUÇ: Kosova Türk edebiyatı metinlerinde adı geçen yer adları çoğunlukla kutsal yerlere götüren yollar üzerinde bulunan kentlerdir. Kent ve köy adlarından başka çok sayıda ülke, deniz, dağ, ova, nehir vs. adları da geçmektedir. Bu, Kosova halkının her zaman dünyaya açık olduğunu, halkının dünyadan haberdar olduğunu ve çok sayıda ülke ve kentlerle ilişki kurduğunu göstermektedir. Edebiyat metinlerinde yerleşen yer adları esere ayrı bir anlam vermektedir. Kimi metine ahenk getirmektedir. Bir destan vardır ki 26 yerinde yer adları kullanılarak oluşmuştur.

“Edirne’de san’atı atı işlerİdris ortağı iplikçi hâlâ,Bir vakit beraber idim buradaBekir’dir ortağım balıkçı hâlâ

49 Agk. Sayfa 15350 Agk. Sayfa 180

Page 41: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

41

41

Plevna’da Hamze pehlivan petmez yapmaktan nâşıEhâlisi çingân mürtekip hem de vahşi,Tiflis’te tırtıkçı başıSekovça’da semercilik kardaşı

Cerem’de Cafer cezve yapardıÇanakkale’de Kâzım çavuş gömlek satardı,Harput’ta Haydar hatiplik iderdiDebre’de Dâvud dervişlik ederdi.

Zile’de Zekir zilli zurna çalardıSinob’ta Selim salep yapardı,Şumnu’da Şâkir şerbet satardıSamokov’da Sâdık sandık düzerdi.

Dâlib Pufka Üsküp’te darbuka çalardıTırnova’da Tahir tabakçılık işlerdi.Zührab İstanbul’da çanpare ile oynardıAynoroz’da Ârif arıcılık işlerdi

Garb Tarabulus’da Gali kuşak satardıFilibe’de Fâik fâ’ide ile para verirdiKırım’da Kâsım kaymak satardıGirit’te Kâmil gömlek çok dikerdi

Lule’de Lâtif lule yapardıMusul’da Musli meyve satardı.Narta’da Nazif nüsha martifal yazardıVarna’da Vasil varak keserdi.

Yanya’da Yahyâ yalan söylerdiMüsafir evine gelse çok şad iderdi,...........................................................................................................”

Page 42: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

42

42

YUGOSLAVYA GENÇ ŞAİRLERİNİN İLETİSİ

I. Milletlerarası Gençlik Kongresi 26-28 Ekim 1987, Selçuk Üniversitesi, Konya

Devlet adamlarının aralarında yaptıkları mesajlara karşın genç şairlerin şiirlerindeki mesajlar da önemlidir. Bugün genç olanlar, yarın dünyayı ele geçirip, yaşam çarkını döndüreceklerdir. Bu yüzden gençlerin hayatı ne biçimde kavrayıp anladıklarını bilmek çok önemlidir.

Bir atasözü vardı: “Dünya gençlere kalır” der. Yarın dünyamızı ele alacak olan bugünün gençleri kimdir? Yarın için neler düşünüyorlar ve yarınlara ne biçimde hazırlanıp gidiyorlar bu gençler? Sorularını cevaplandırmak amacıyla, Yugoslavya’da genç ozanların şiirlerini inceleyip, şiirlerdeki mesajları aradık. Yugoslavya’da birçok ulus ve halk yaşadığı için, her günkü hayatta birçok dil kullanılmaktadır51. Ulus ve halkların dillerinde gazeteler, radyo ve televizyon yayınları yayımlanır, okullarda herkes kendi dilinde öğrenim görür. Gençler için özel gazeteler ve yayınlar yayımlanır52.Gençlik

51 Yugoslavya’da Sırplar, Hırvatlar, Slovenler, Karadağlılar, Makedonlar, Müslümanlar, Arnavutlar, Bulgarlar, Çekler, İtalyanlar, Macarlar, Romenler, Romlar, Rusinler, Slovaklar ve Türkler yaşamaktadır ve tüm bu ulusların dilleri eşit haklı kullanılmaktadır. 52 Yugoslavya Sosyalist Gençler Birliği 1941 yılında kurulmuştur. Gençlerin kitlevi toplumsal – siyasî örgütüdür. En yüksek organı 4 yılda bir düzenlenen kurultaydır. Başkanlık, siyasi yürütme organıdır. Başkanlığın bir yıl süreli başkanı vardır. Her Cumhuriyet’in Özerk Bölge’nin, kentin yerel birliğin, birleşik temel emek örgütün Sosyalist Gençler Birliği örgütü vardır.

Page 43: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

43

43

gazete ve dergilerini gençler hazırlar ve yönetir. Gazete, dergi, kitap yayımı, radyo ve televizyon yayınlarından başka birçok gençlik örgütleri, birlikleri ve kuruluşları vardır, ki gençlerin sağlam ruhlu, vatansever ve insancıl yetişmesine, toplum ve dünya barışına katkı verecek birer fert olmaları için onları eğitmektedirler53.Yine de bu kuruluşların gençlerin hayattaki tüm gereksinmelerini karşılayamadıkları için, gençlerin birçok sorunları vardır. Bu sorunların başlıcaları şunlardır: Dünyayı ve yaşamı gerçek görme ve öğrenme, toplumda yerini bulma, öğrenim görme, iş ilişkisi kurup geçimini sağlama ve aile kurma gibi sorunlar. Tüm bu sorunlar karşısında Yugoslavya’da gençler yarın için neler düşünüyorlar ve yarınlara nasıl hazırlanıp ayak uyduruyorlar? Sorusuna cevabı Yugoslavya genç şairlerin son beş yıl içinde yayımladıkları şiirlerde aradık. Bu konuda yaptığımız araştırmalar ve incelemeler sonucu olarak gençlerin sosyal durumlarına göre üç ayrı gurupta kümeleştiklerini gördük:

1.İşsiz ve gelecekten umutsuz olan gençler,2.İşsiz ve ihtiraslı gençler 3.Çalışan, kendini artık genç saymayan ve kaderinden

memnun olan gençler.Saydığımız üç kümeden şair olan gençler vardır. Gerçek şair

olanlar olayın özüne iner ve onun için herşey şiirdir. Dünyanın bir birlik, bir bütünlük olduğuna inanır, düş ve gerçek, sapıklık ve bilinç arasındaki uçuruma köprü kurmaya çalışır. Bunlara göre şiir dünyayı inceleyen araçtır. Yugoslavya genç şairlerinin edebi yaratıcılığında belli bir okul yada belli bir edebiyat akımı yoktur. Geleneksel şiirin etkisinden hemen kurtulmuş, bir kalıp dışında, vezinsiz ve uyaksızdır. Geleneksel şiirin varolan inaktçı (dogmatik) Yugoslavya’da yayımlanan gençlik gazeteler ve dergiler Sosyalist Gençler Birliğine bağlıdır ve devlet tarafından finanse edilirler. 53 Üniversite öğrenci dernekleri, Feriyalcılar birliği, Halk tekniği, kızılhaç gençlik örgütü, Müzik gençler örgütü, Beden eğitimi örgütleri birliği, Dağcılar birliği, Pionerler birliği gibi.

Page 44: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

44

44

estetiğin de kalmamıştır. Edebi ve estetik anlayışlarına göre ayrılan şairler, edebiyatın sosyal ve insancıl misyonu alanında da farklıdır. Ama genellikle gerçek sanat, bir bakımda gerçek hayat olmaktadır. Duyarlıklarını, düşüncelerini, görüşlerini ve dilediklerini şiirlerdeki dizelerle dile getirirler:

“Ellerimizde Güneş’ten izler varBiraz betondan, biraz da kesilmiş camdanYürek yerine büyük sevgi ve kuşYeni semtin kilit anahtarı.”

“Yarına ömür sürdüren çiçek,soyunu unutmazvarlığımızdan iz bırakırkonuşmamızdan ve adımlarımızdanyaratma, direnme cesaretiniağacın gölgesinde kitap okuyoruzdelice basit türkü söylüyoruz”54

Genç kuşağın yarına nasıl hazırlandığını basit bir dille, ama mecazi bir biçimde anlatıyor şair. Yarınların elleri Güneş gibi, beton gibi dayanıklı ve yarınlardan umutlu olan gençlerin elinde yaşamın anahtarı bulunmaktadır. Bu gençler soyunu unutmamaktadırlar. Artlarına gelecek yeni kuşağı düşünmektedirler. Huzurlu bir düzen, huzur dolu bir hayat kurmak için ant içmişlerdir. Başka bir şiirin ilk dörtlüğü de şöyledir:“Üçüncü vardiyayıdağılmış yıldızlarıçalınmış otluklarıarmağan ediyorum”55

54 Vuyin Dobrivoy: “Livniça Gradilişte” (Yapımda demir dökümü) şiirinden. “Arkadaşlar karşılaşmaları” şiir antolojisi, 1985, Belgrad55 Ademoviç Âdem, “Pesma radu” (Emeğe türkü) şiirinden alınmıştır.

Page 45: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

45

45

Erkeklerle aynı haklara sahip olan genç kadınlarla yapılan ince yargıdır bu. Eşit olmak, aynı sorululuğu, aynı görevi de üstlenmek demektir. “Yalan söylemeyin artıkolaydan olaya aldanmayalım”56

diyen şair gençlik sorunlarının vaatlerde kalmayıp, somut eylemlerle, önlemlerle çözümlenmesini istemektedir. Liseleri tamamlayan, üniversite mezunu olan gençlerin bir kısmı, işyeri, sıralı bir gelir kaynağı bulamayınca perişan olmaktadır. Yalanlar, aldatmalar, gençlerin umutlarını kırar, yarınlara karamsar bakmasına neden olur.“Geceleri buğday tanesi topluyorumVerimliliğini koruyorum tohumların”57

Demeden geçemiyor sonra şair. Biraz daha yaşlanıp gençliği geçen günlerde bıraktığını görerek duyarlığı coşmaktadır. “Gezi yolculuklarından öğreniyorumakağın akağa dökülüp nehre dönüştüğünü”58

“...ölü çemberindehayat çarkınayine dönmek...”59 gibi tam umutlarını kaybettiği anda, yaşamaya istek veren yeni bir olayla karşılanıp hortlamaktadır. Hayatına düzen vermektedir. Hayatını, verdiği emeğin karşılığı olarak kazandığı gelirle sürdürmektedir. Çünkü toplumda ter dökmeden, emek vermeden kazananlar var. Bunlar toplumun gelişmesini engeller, hayat şartlarını ağırlatırlar. Toplumda zenginler ve yoksullar kümelerinin, sınıflarının belirmesine neden olurlar. Yugoslavya genç şairleri, insanların eşit olmasını isterler. Tüm insanlar eşit oldukları zaman huzur vardır, kavgayı

56 Ancelkoviç Radosavleviç Milena, “Ova se igra teşko igra” (Bu oyun zor oynanır) şiirinden alınmıştır.57 A.G.Ş. “Zidanye Skadra” (İşkodra’nın kurulması) şiirinden.58 Demir Behlüli, “Perroit” (Akak) şiirinden alınmıştır.59 Boyiçiç Zagorka, “Bol” (Ağrı) şiirinden alınmıştır.

Page 46: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

46

46

başlatacak, savaşı isteyecek kişi belirmez. İnsanlık barış içinde yaşamak için yaratılmıştır zaten.“Türkü söyleyen yüreğe sahiptir işçiüçüncü vardiyada tan sökerken sıcak döşeme üzerimde yalımı öperken” 60

Dünyadaki ekonomik buhran, Ortadoğu’da süren savaş, Afrika’daki sömürücülük, uzaya egemen olma tutkuları, sevgiye kavuşma zorlukları, barışı sağlamak çabaları, gençlerin iç sorunları dışındadır. Ama yine bu sorunların tümünü, kendi olay ve sorunlarıyla birlikte kendinde hisseder, Yugoslavya genç şairleri. Çünkü bu meseleler en çok gençleri düşündürür. Savaşı seven maceracı gençler yanında, savaşı sevmeyen, savaşa karşı koyan, dünyada barışın egemen olmasını isteyen gençler vardır. Çalışarak hayatını-geleceğini kurmak ister bu gençler. Onların yürekleri türkü söyler çalışırken, hem de gece yarısında, üçüncü vardiyada, dinlenmeden, yeni bir güne girerken bile mutludur onlar. Evdeki döşemesi hep sıcaktır. Barınağı vardır. Biraz tedirgindir, etrafta ateş vardır. Ateş her an parlayabilir ve yangına dönüşebilir. Yine türkü söyleyen yüreğin her zaman huzur içinde kalmasını ister.“Sevi bizim kanımızdadır”61

diyerek seslenen şair, dostluktan yana olduğunu ileri sürer. Gençlik çağının sevgi içinde geçmesini ister, bu mesajı duyurmak amacıyla gençliğe çağrı da bulunur. Herkesin çalışkan birer arı olmasını ister. Çalışan kişi yemeğini iştahlı yer, uykusunu rahat uyur. “Gün bayırdan iner,bahçe dibinde ateş yanarekmeği pişirecek fırın ısınırbaba bir yere erken gitmiştir.”62

60 Vuyın Dobrivoy, “Radnik u predahu çita novine” ( Ara zamanda gazette okur işçi) şiirinden alınmıştır.61 Osman Baymak, “Yaşam türküsü” şiirinden alınmıştır.62 Dragoyeviç Duşan, “İçiçu na groble” (Mezara gideceğim) şiirinden alınmıştır.

Page 47: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

47

47

Veya başka bir şiirin son dörtlüğü şöyledir:“Şafak sökmeden akşama kadartoprağı öper ekincinefesi arka gömülürhayatıtane tane doğralanır”63

Ekmeğin bereket getirdiğini, bu yüzden çalışmakla refaha ve gönül huzuruna kavuşulacağını söyler bu şaire. Dünya öyle kurulmuştur ki uygun bir örgütleme ve meslek bölüşmesiyle herkes için iş bulunabilir. Herkes doğayı hem gelir sağlamak hem de ortamını zenginleştirmek için kullanmalıdır.“Günün birindeavucumda uyukladıbirinin avucusıcaklığıylasessizcesürtüştü parmaklar”64

Sevgi duyarlığıyla yazılan bu dizeler, birlikte, beraberlikte yaşamak çağrısıdır. Özellikle üniversiteli bir şairenin duyarlığı ile yazılmıştır. Yugoslavya’da 500 bin genç üniversitede sıralı okumaktadır. Bu sayının dışında, sırasız, dışardan öğrenci olan daha 300 bin genç vardır65Aralarında şiir yazanlar ülkenin ve dünyanın bulunduğu sorunlarla da uğraşmaktadırlar. Ama hep vatanseverlik, dünyada barışın sağlanmasını isteyen duygu ile doludur dizeler. Kimi kere bu duygu ve mesaj mecazdile getirilir:“Yıldızlarla yüzmek istiyorum”66 dizesinde olduğu gibi.Kimi kere bu barış mesajı açıktır, yalın ve anlaşılır dille söylenir:“Kapı kapı çalmayın

63 Duşan Ana, “Seyaç” (Ekici) şiirinden alınmıştır.64 Özsi Etel “Egyedül” (Yalnızlık) şiirinden alınmıştır. 65 Yugoslaavya istatik takvimi, 1985 Belgrad66 Kaytazı Halil “Ylet” (Yıldızlar) şiirinden alınmıştır.

Page 48: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

48

48

kapı kapı sormayınkent kentyurt yurtevrencebilinir b a r ı ş ç ı y ı z”.67

Yugoslavya ulus ve halklarının dünyada barışın sağlanması için verdikleri savaşımı dile getirir bu dizeler. Bu yüzden, sevgi şiirleri yanında, çok sayıda toplumsal konumlu, durmadan barışı çağıran, barışı metheden şiirler vardır. Bu içerikli şiir kitapları çoktur. Yugoslavya ulus ve halklarının 1945 yılında kazandıkları devrimin de barış olduğunu ve her yenginin barış olduğunu ileri sürmektedir genç şairler.

Önceleri Vietnam halkının kurtuluş savaşı için şiirler yazılırdı. Şimdi de sömürülen Afrikalı zenciler için, vatanı elinden alınan Filistinliler için, hiçbir anlamı kalmayan Irak –İran savaşının dünya için bir tehlike oluşu ile ilhili şiirle yazılmaktadır ve kendi ülkelerinde yaşayan insanların hayatlarının kolay olduğunu, hayatın zevkli ve neşeli geçtiğini somut örneklerle, şiirsel dille, duyarlıkla kanıtlamaya çalışmaktadır genç şairler.

Tito’ya sunulan şiirlerde barışa mesaj ağır basar. Savaşın olmasını hiçbir şair istemez. Yugoslavya topraklarında çok savaşlar olmuştur. Bugün taşlar bile savaşın kötü bir şey olduğunu anlamıştır Yugoslavyada. Savaşı yaşayanlar, savaşı istemez zaten. Savaş insanlık için en tehlikeli sapıkların çıkarttıkları bir olay olarak yorumlanır. Savaşın yarattığı panik, korku, zorluklar, çekiler, hala canlıdır ve gençlerin ebeveynleribunları tamamen unutmamıştır. Bu yüzden Yugoslavya da genç şairler savaştan tiksiniyor ve hep barış için haykırarak tüm dünya gençlerinin el ele verip savaşın belirmesine neden olan sebepleri ortadan kaldırmak amacıyla bir barış çemberinioluşturmak çağrısında bulunuyordu.

67 Zeynel Beksaç, “Bilinir” şiirinden alınmıştır.

Page 49: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

49

49

Priştine’de Tan Gazete Yayın Evi Kosovalı Türk yazarlarının kitaplarını yayımlamaya özen gösterdi

Page 50: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

50

50

YUGOSLAVYA’DA NASREDDİN HOCA’YA AİT OLAN FIKRALAR

I. Milletlerarası Nasrettin Hoca Sempozyumu,15-17 Mayıs 1989, Ankara

Yugoslavya’da bugün bile halk edebiyatının en ünlü kahramanları arasında Nasreddin Hoca da bulunmaktadır. 1852 yılında Viyana’da Vuk Stefanoviç Karaciç’in yayımladığı “Sırpça Sözlük”te68de Nasreddin Hoca’dan bilgiler verilirken O’nun “bilgili bir Türk” olduğu açıklanmaktadır. 1894 yılında Belgrat’ta Nasreddin Hoca’nın 313 fıkrasını Sırpça yayımlayan ünlü Sırp yazarı Stevan Sremaç’a göre ise “Türklerden ve Türklere yakın olan Doğululardan ve Balkan yarımadasındaki Sırp, Bulgar ve Yunanlılardan başka Nasreddin Hoca ve ona ait olan fıkralar başka bir yerde daha fazla bilinmez ve ünlü değildir. Hele Sırplar arasında Nasreddin Hoca’nın fıkraları çok bilinir”.69 1389 Kosova savaşından sonra, İslam dini ile birlikte Türk halk edebiyatının ünlü kahramanlarından Keloğlan’ı, Köse’yi, Parmak Çocuğu, Karakoncolos’u ve Türk halk mizahının en büyük filozofu olan Nasreddin Hoca adı, fıkraları ve nükteleri bura milletleri arasında o kadar tanıdık olmuş ve yayılmıştır ki Güney İslavların edebiyatında yergi türünün gelişmesini etkilemiştir. Yugoslavya’da yaşıyan Türk halkı 70

kitaplarında yayımlanan Nasreddin Hoca fıkralarının aslını okuyabilmiş ve ağızdan ağıza taşıyarak bu güne kadar yaşatabilmiştir. Yüzyıllar süren zaman içinde fıkraların ve nüktelerin ağızdan ağıza taşınarak Nasreddin Hoca’nın kimi 68 Vuk Stefanoviç Karadziç: Srpski reçnik, (Sırpça sözlük) Viyana 1852,sayfa 40769 Stevan Sremac: Nasredin Hodza, njegove dosetke I budalaştıne u priçama, Belgrad, 1984.70 181 nufüs sayımına gore Yugoslavya’da 101191 Türk yaşamaktadır.

Page 51: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

51

51

gerçek fıkrasına ve nüktesine yenileri de katılmış veya başka bir biçimde anlatılmıştır. Türkçe’yi bilmeyen öteki Yugoslav milletleri ise aralarında Türkçe tahsil görmüş olan bireylerin anlatmalarından Nasreddin Hoca fıkralarını duymuş ve kendi anlayışlarına göre çeşitli durumlarda ve anlarda başkasına anlatmışlardır. Böylesine yazılı olan ve Türk halk topluluğu arasında anlatılan Nasreddin Hoca fıkraları ağızdan ağıza taşınarak değişikliklere uğramıştır. Yazılı olmayan, ama doğrudan doğruya ağızdan ağıza taşınan ve çeşitli durumlarda fıkranın geçerlilik kazanması ve inandırıcı olması için Nasreddin Hoca adına söylenen fıkralar da yaratılmıştır. Eskiden yayımlanan kimi fıkralar da yıllar boyunca ağızdan ağıza taşınarak anlatım biçimini kaybetmiştir. Çünkü Yugoslavya’da İtalyan mizahçı Bertoldo’nun Hırvatça’ya çevrilen fıkraları bile Nasreddin adı ile kitap olarak yayımlanmıştır71.Sırpça ve Hırvatça yayımlanan Nasreddin Hoca’nın fıkraları ilk biçimlerini koruyabilmiş ve ebediyen unutulmaktan, kaybolmaktan kurtulmuştur. Bugüne kadar Yugoslavya’da Nasreddin Hoca’ hakkında, onun fıkraları hakkında yayımlanan eserlerin sayısı çoktur. Nasreddin Hoca’nın fıkraları ve kişiliği hakkında en az 50 kitap yayımlanmıştır.72 Yayımlanan fıkraların çoğu Türkçe’den çevrilmiştir. Yerli halk arasında derlenip yayımlanan fıkraların da sayısı kabarıktır. Bu fıkraların çoğu kitap olarak yayımlanmıştır, bir bölümü de çeşitli dergilerin sayfalarında kalmıştır. Halk arasından derlenip kitap olarak yayımlanan Nasreddin Hoca fıkraları arasından Edhem Mulabdiç’in 1893

71 Nıkola Palikuça: “Himbenost pritenkoga velezanstva Nasredinova”, Yakın, 1771. Kitaptaki fıkralar Nasreddin Hoca’ya ait değildir. Fıkralar İtalyan mizahcı Bertoldo’ya aittir, kitabın piyasada gerçerlilik kazanması için kitabın kapağına Nasreddin’in adı yazılmıştır.

72 Basım için hazırlanmış olan Mustafa Çeman’ın Nasreddin Hoca bibliyografisine göre Yugoslavya’da 400 civarında Nasreddin Hoca ve fıkraları hakkında eser yayımlanmıştır.

Page 52: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

52

52

yılında Sarayova’da yayımlanan “Rukovyet Şale” (Bir tutam fıkra) Stevan Sremaç’ın 1894 yılında Belgrad’ta yayımlanan “Nasredin-hodza, njegove dosetke i budalaştine u pričama” (Hikâyelerde Nasreddin Hoca Fıkraları ve Tuhaflıkları) ve Alija İsakoviç’in 1984 yılında Sarayova’da yayımlanan “Nasrudin Hodza” (Nasreddin Hoca)73 en değerli olan kitaplardır. Türkçe yayımlanan kitaplardan ise 1952 yılında Üsküp’te Mustafa Karahasan’ın geniş bir ön açıklaması ile yayımlanan “Nasreddin Hoca’nın Hikâyeleri” (Yayınlayan “Koço Rasin” Sanat, Literatür Devlet Basım Şirketi, Üsküp) kitabıdır. Türkçe konuşmayan Yugoslav milletlerinin de anlatı geleneğinin önemli bir bölümünü oluşturan bu fıkralar, başlangıçta basit, hafif, açık fikirli görünürler ve kurtulması zor olan durumlardan kişiyi neşe ile kurtarabilmektedirler. Bu fıkraların ağızdan ağıza taşınarak biçimlerini kaybettikleri Nasreddin Hoca’nın gerçek fıkrasına yeni bir anlatım şekliyle yenilerinin de katıldığı, ama özde aynı olduklarını tespit ettik. Onun adına mal edilen fıkralar orasında Nasreddin Hoca’ya ait olan gerçek fıkralar da vardır. Bu fıkralar güldürürken düşündürür. Fıkralar kısadır, diyaloglardan oluşur ve Nasreddin Hoca’nın bilinen kişiliğine uygundur. Çünkü fıkraların mizahında felsefe vardır. Bu felsefe ise yaşadığı yerin ün kazanmış hocalarından ders görmüş olan Nasreddin Hoca’ya hastır. Öteki fıkralar ise masalımsı özelliktedir, olaylar Nasreddin Hoca ‘nın kişiliğine uygun olmayan yerlerde, durumlarda olagelmektedir. Bu tür fıkralar yüzünden Nasreddin Hoca’nın tarihi bir şahıs olup olmadığı meselesi belirmiştir. Bugün Nasreddin Hoca’nın kişiliği belli olduysa da, doğum yeri, doğum tarihi, ölüm yılı, mezarı ve kişiliği belli ise de Avrupa’da kimi halk edebiyatı uzmanları bu gerçeği şüphe ile karşılamaktadırlar. Dünyamızın tüm 73 Alıja İsakoviç: Nasrudin Hodza, Sarajevo, 1984. Kitapta 385 Nareddin Hoca fıkrası Sırpça-Hırvatça yayımlanmıştır. Fıkraların bir bölümü Türkçe’den çevrilmiş, diğer bölümü ise halk arasından derlenmiştir. “Svjetlost” OOUR İzdavaçka djelatnost Sarajevo, tarafından 1987 yılında kitabın ikinci baskısı yayımlanmıştır.

Page 53: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

53

53

ansiklopedilerinde Nasreddin Hoca adı geçmektedir. Yugoslavya’nın “Opća Enciklopedija”sında74 “Nasreddin Hoca birçok halk fıkrasında ve nüktesinde kurnaz, güldürücü, Türk Eulenspiegel’i, XIV. yy. Türkiyesi’nde bu adla yaşayan bir hocanın benzeri olarak yaşadığına inanılmaktadır” şeklinde bilgi verilmektedir. Oysa Nasreddin Hoca’nın ölümünden sonra yaşayan ve 1350 yılında ölen Til Eulenspeigel “Türk Nasreddin Hoca”sı olabilir. Çünkü Nasreddin Hoca 1208 yılında doğmuş ve 1284 yılında ölmüştür.

I. Uluslararası Nasreddin Hoca Sempozyumu (1989 Ankara)’nda bildiri sunan bilim adamlarından: (Soldan sağa) Altay Suroy Recepoğlu (Kosova), İrfan Ünver Nasratinoğlu, Prof. Dr. Mustafa İsen (Türkiye), Prof. Dr. Nimetullah Hafız,(Kosova) , Dr. Olivera Yaşar Nasteva (Makedonya), Prof. Dr. Şefket Plana (Kosova), Dr. Nüket Tör (Türkiye) ve Dr. Tacida Hafız (Kosova).

74 Opca Enciklopedıja (Genel Anskiklopedı), Jugoslovenski leksikografski zavod, Zagreb 1979, 5. cilt, sayfa 688.

Page 54: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

54

54

Yugoslav milletleri75 arasında derlenmiş olan yüzlerce Nasreddin Hoca fıkrasını inceledikten ve Türkiye’de Türkçe yayımlanmış olan birçok Nasreddin Hoca fıkra kitaplarındaki fıkralarla karşılaştırdıktan sonra çoğunun Türkçe şekline rastlayamadık. Bu fıkraların birçoğunun Yugoslavya’da yaşayan milletlerin Nasreddin Hoca’ya mal ettikleri fıkra olduklarını, bunların mizahından, biçimlerinden ve dile getirilen olayından anlaşılır. Oysa altı fıkranın kısa, diyaloglu, ince mizahlı, güldürüden çok düşündürücü, okunuşta basit görünüp felsefesi anlamlı, olayın geçtiği yer ve ortam olan Akşehir ve dolayına uygun olduğu, Nasreddin Hoca’nın yaşadığı dönemin havasının esmesi ve keskin zekâsının ürünü olması, onların gerçek Nasreddin Hoca fıkrası olabileceklerine kanıttır. Bu fıkralar beşyüz yıllık Türk egemenliği altında bulunan Yugoslavya topraklarında çeşitli nedenlerden dolayı yerleşen veya buraları ziyaret eden, buralarda vazife üzere bulunan Türkler, buralardan Türkiye’ye ziyarete giden, Türkiye’de öğrenim gören kimi Yugoslavların duydukları Nasreddin Hoca fıkralarını Türkiye’den buralara getirip anlatmamalarıyla oluşmuştur. Çeşitli nedenlerle Türkiye’de derlenip yayımlanmadan unutulan fıkralar kimi Türkçe sözcüklerle birlikte Türkçe bilmeyenYugoslav milletleri tarafından korunmuştur.

Sırpça- Hırvatça olarak halk arasında derlenerek yayımlanan ve Nasreddin Hoca’ya ait olan bu altı fıkranın Türkçe çevirisi şöyledir:

NASREDDİN VE ARKADAŞLARINasreddin evlendiği zaman, arkadaşı:

75 1981 nüfus sayımına göre Yugoslavya SFC’de Karadağlılar (579 023), Hırvatlar (4 428 005), Makedonlar (1 339 729), Müslümanlar (1 999 957), Slovenler (1 753 554), Sırplar (8 140452), Arnavutlar (1 730 364), Bulgarlar (36 185), Çekler (19625), İtalyanlar (15132), Macarlar (426 866), Romlar (168 099), Romenler (54954) Rusinler (23 285), Slovaklar (80 334), Türkler (101 191), Ukrayinalilar (12 813), Vlahlar (32 063), ve diğerleri (38 287) yaşamaktadır.

Page 55: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

55

55

-Ne kadar çirkinsin, vay karına! Demiş.Nasreddin Hoca bir iki demeden:-Karımı görseydin, bana üç misli daha fazla acırdın!

Demiş.

Page 56: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

56

56

Saraybosna’da 1984 yılında Aliya İsakoviç tarafından yayımlanan Nasrettin Hoca kitabı.

Page 57: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

57

57

KARNİ ŞİŞ KOŞAMAZNasreddin Hoca ormanda bir kayın ağacını keserken

eşeğini kurt kapmış ve parçalamış. Bunu gören başka bir oduncu:

-Hoca! Hoca! Eşeğini kurt yedi, diye bağırmış.-Sus bağırma, kurdu korkutabilirsin. Oysa onun karnı

şiş, yokuşu çıkamaz, demiş Nasreddin Hoca.

SONRADAN OLACAKLARNasreddin Hoca evini tamir ettikten sonra evi önünde

biraz toprak yığını kalmış. Konu komşu “Bu toprağı ne yapacaksın?” diye merak edince:

-Evin önünde kuyu açıp bu topraklarla dolduracağım! Diye cevap vermiş.

-Kazacağın kuyunun toprakları ne olacak? Diye üstelemiş komşular.

-Ben öyle sonradan olacakları şimdiden düşünmem, diye cevabını vermiş Nasreddin Hoca.

DÜNYANIN SONU-Dünyada doğum ne zaman son bulacak ve tüm insanlar

ne zaman vefat edecekler? Diye sormuşlar Nasreddin Hoca’ya.-Cehennem ve cennette yer kalmayınca! Diye cevabını

vermiş Nasreddin Hoca .

HAVAYI TEBDİLGünün birinde Nasreddin Hoca şehir dışında geziye

çıkmışken yolda birkaç atlıyı görmüş. Korkudan üzerindeki cübbeyi atarak yakındaki bir mezarda gizlenmiş. Atlılar:

-Orada ne yapıyorsun? Diye sorunca, Nasreddin Hoca hemen cevabı yapıştırmış:

Page 58: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

58

58

-Ben merhumlardan biriyim, biraz tebdil-i hava yapıyorum, demiş.

BORÇKomşusu Nasreddin Hoca’dan dört ay vadeli yüz akçe

borç istemiş.Nasreddin Hoca borç vermek istemediği için:-Param yok, ama vade istersen sekiz ay verebilirim, demiş.

Nasreddin Hoca köyünde Prof. Dr. Saim Sakaoğlu ve Altay Suroy Recepoğlu (1984).

Page 59: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

59

59

YUGOSLAVYA’DA TÜRKÇE OKUMA KİTAPLARINDA TÜRK HALK EDEBİYATININ

YERİ(*)

“Çevren “ , sayı 35, ocak/şubat 1990, Priştine

Yugoslavya’da yaşayan Türk halkı76 öteki ulus ve halklarla birlikte Anayasa ve yasalarla her bakımdan eşittir. Dolayısıyla okullarda Türkçe öğrenim görülmektedir. Türkçe kitaplar, gazeteler, dergiler ve Türkler’in yaşadığı yerlerde radyo ve televizyonda Türkçe yayınlar yayınlanmaktadır. Türk kültürünü, özellikle Türk folklorunu korumak ve geliştirmek amacıyla kurulmuş kültür ve güzel sanatlar dernekleri de vardır.77

Sekiz yıl süren temel eğitim yasayla zorunludur. Bu yüzden Türklerin yaşadığı yerlerde Türkçe ilkokullar vardır. Bu okullar için Türkçe ders kitapları Üsküp’te ve Priştine’de yayımlanır. İlkokulların Türk dili öğretimi için hazırlanmış olan müfredata göre yayımlanan bu okuma kitaplarının birçoğu artık okutulmamaktadır, bu kitapların yerine yeni okuma kitapları hazırlanıp yayımlanmıştır. Türkçe ilk okuma kitabı, ilkokulların

76 1981 yılının nufüs sayımına gore Yugoslavya SFC’de 101 191 Türk yaşamaktadır.77 Yugoslavya SFC’de Türkler çoğunlukla Makedonya SC’de ve Kosova SÖB’de yaşamaktadırlar. Üsküp’te haftada üç defa Türkçe “Birlik” gazetesi, aylık “Sesler” toplum – sanat dergisi, aylık “Sevinç” ve “Tomurcuk” çocuk dergileri, Priştine’de haftalık “Tan” gazetesi, iki aylık “Çevren” düşün ve kültür dergisi, aylık “Kuş” çocuk dergisi ve bu gazette ile dergilerin yayımları olarak çeşitli kitaplar yayımlanmaktadır.

Page 60: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

60

60

birinci sınıfları için hazırlanmış “Alfabe” kitabıdır. 78 İlkokulun tüm sınıfları için ayrı ayrı okuma kitabı vardır. Bu kitapları öğretmenler veya edebiyatta ad yapmış Yugoslav Türk halkıyazarları hazırlamışlardır. Türk halk toplumunun yaşadığı Makedonya SC’nin ve Kosova SÖB’nin eğitim plan ve programları aynı olmadıkları için Makedonya’daki Türkokulları için kitaplar Üsküp’te, Kosova SÖB’deki okullarınTürk sınıfları için kitaplar Priştine’de Kosova SÖB Kitaplar ve Öğretim Gereçleri Kurumunca yayımlanmaktadır. 79

1973 yılından bu yana yayımlanmış olan Türkçe 13 okuma kitabını incelerken Türk Halk Edebiyatı’na önemli biryer verildiğini ve bu edebiyattan bolca aktarılan örneklerin öğrencilerin bilgilerinin zenginleşmesinde büyük katkı sunduklarını saptadık. İlkokulun birinci sınıfına yedi yaşını doldurduktan sonra başlamakta olan çocukların kavrayışlarına ve zihinlerine uygun olan Türk Halk Edebiyatı’ndan örneklerin aktarılmasıyla başlanıp, yüksek sınıflar için hazırlanmış olan okuma kitaplarında da bu edebiyattan bilgiler verilmiştir.

Türk Halk Edebiyatından verilen örneklerle öğrencilerin bilgi kapsamı genişlemekte ayrıca Türk edebi dilinin sözlü ve yazılı anlatımı için yetenekleri genişlemektedir. Düşüncesini kendi anadilinde aktarabilen bir kişinin böylesine sağlam temellere dayanan bir eğitimden geçtiği söylenebilir. Yugoslavya’da Türkçe yayımlanan okuma kitapları bu amacı güderken, öğrencilerin ruh dünyalarını genişletmek, eleştirel düşüncelerini, dünya görüşlerini, yaratma yeteneklerini, iş alışkanlıklarını, Yugoslavya ulus ve halkları arasında kardeşlik

78 “Alfabe” okuma kitabını müfettiş Ferit Bayram ve profesor Fetah Süleymanpaşiç hazırlamıştır. Kitabın II. Baskısı Makedonya Halk Cumhuriyeti Eğitim Bakanlığının 9.IV.1947 tarihli ve 995 sayılı emriyle Üsküp’te 1947 yılında 88 sayfa olarak basıldı.79 Yugoslavya altı Sosyalist Cumhuriyet ve İki Sosyalist Özerk Bölgeden oluşan bir federe devlet olduğu için her cumhuriyet ve bölgenin kendi okul planı ve programı vardır.

Page 61: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

61

61

– birlik ve beraberliği geliştirip yüceltmek için bu edebiyattan da metinler aktarılmıştır.

1. Makedonya SC’de ilkokulların birinci sınıfları için yayımlanmış olan “Abece”80 ilkokuma kitabı okula yeni başlamış olan çocuğa okuyup yazmasını öğretmektedir. Okuma ve yazmayı öğrenmekte, Türk Halk Edebiyatı metinleri ile atasözleri, bilmeceler – bulmacalar, deyimler ve tekerlemeler yardımcı olmaktadır. Dolayısıyla bu kitapta iki tekerleme, beş masal, iki atasözü, bir deyim, onüç bilmece ve bulmaca yer almıştır. Nasrettin Hoca’nın “Parayı veren düdüğü çalar” fıkrası da okuma metinleri bölümünde yer almıştır. Bu örneklerle, henüz harfleri öğrenmekte olan çocuklar Türk Halk Edebiyatı ile de tanışmaktadırlar. Böylece ileride sürekli kitap okuma alışkanlığı da aşılanmaya çalışılmaktadır. Harf biçimlerinin, seslerin yazılı imleri olduklarını çocuklara kavratmak amacıyla bilmeceler ve bulmacalara da yer verilmiştir. Örneğin radyoyu betimleyen bulmaca: “Bir kutuyu oymuşlar,içine dünya koymuşlar”.

Bu bulmaca çocukların “R” harfini öğrenmesinde yardımcı olmaktadır. Bu bilmecelerin çözümü çocukların hem bilgilerinin zenginleşmesine hem de harfleri öğrenerekzihinlerinin gelişmesine yardımcı olmaktadır. Bu örnekler, çocuğun, yazılı metinler içinde bir anlamın, bir konunun varolduğunu anlaması için de yararlı olmaktadır.

2. Kosova SÖB’de ilkokulların ikinci sınıfları için yayımlanmış olan “Yurdumun güneşi”81 adını taşıyan okuma kitabında da Türk Halk Edebiyatından seçilen sekiz atasözü

80 ARİF AGO, NÜSRET DİŞO ÜLKÜ, ÇEDOMİR POPOVİÇ: ilkokuma kitabı – ABECE, Makedonya Sosyalist Cumhuriyeti’nde ilkokulların 1. sınıfları için,”Prosvetno delo”, Üsküp, 1987, 170 sayfa 81 HASAN MERCAN: Yurdumun güneşi, Kosova Sosyalist Özerk Bölgesinde ilkokulların 2.sınıfları için okuma kitabı, Bölge ders kitapları yayımlama kurumu, Priştine, 1983, 176 sayfa

Page 62: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

62

62

vardır. Kitaba alınan bu atasözlerinde öğrencilerin yalan söylememeleri için öğüt verilmektedir. Örneğin:“Yalanın ayakları kısadır” veya“Doğru söze akan sular durur” gibileri

Atasözleri sözlü ve yazılı anlatma, öyküleme vebetimleme için de kitaba alınmışlardır. Böyle öğrencilerin anlatma, öyküleme ve betimleme yeteneğinin gelişmesine de yardımcı olunmaktadır. Atasözlerinden, ayrıca bilgi verilmiştir. Bu kitapta Nasrettin Hoca’nın “Ay alıp satarım” ve “ İçinde ben de vardım” fıkraları da yer almaktadır. Ayrıca Nasrettin Hoca’nın kişiliği hakkında da bilgi verilmektedir. Kitaba alınan atasözleri ve Nasrettin Hoca fıkralarıyla henüz 8 yaşlarında olan öğrencilerin okurken tanımayı ve sesin gelişim hızını öğrenmelerine yardımcı olunmaktadır. Atasözleri, kitabı hazırlayan yazarın bildiği şekilde kitaba alınmıştır.

3. Makedonya SC’de ilkokulların ikinci sınıfları için yayımlanmış olan “Yaprak”82 adını taşıyan okuma kitabında Türk halk edebiyatının yirmibir atasözü, onbir bilmece ve iki halk öyküsü yer almıştır. Bilmecelerin çözümü ayraçlar içinde ters yazılarak verilmiştir. Atasözleri ya öğüt olarak ya da sorulara yanıt olarak kitaba alınmışlardır. “İyi dostun kötü günde belli olduğu”, “El ele vermeyince taşın yerinden kalkmadığı”.. “Önce düşünmek sonra bir işe girişmek” gibi atasözleri öğüt verici olanlardandır. Öykülerin de özdeş görevi vardır.

Türk Halk Edebiyatı’ndan aktarılan örnekler öğrencilerin sözcük dünyasını zenginleştirmekte, varlıkları ve olayları adlandırmalarında yardımcı olmaktadırlar.

4. Kosova SÖB’se ilkokulların 3.sınıfları için yayımlanmış olan “Okuma kitabı”83nda Türk Halk

82 NECATİ ZEKERİYA: Yaprak, Makedonya SC’de ilkokulların 2.sınıfları için okuma kitabı, Üsküp, 1985, 176 sayfa.83 SALİH LİKA: Okuma kitabı, ilkokulların 3. sınıfları için. Priştine 1988. 172 sayfa .

Page 63: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

63

63

Edebiyatından beş dörtlükten oluşan bir ninni, yirmidört atasözü, “Nasrettin Hoca ile atlılar” fıkrası, altı bilmece, “Ok yarası mı, dil yarası mı?” öyküsü, üç oyun tekerleme ve on yanıltmalı tekerleme vardır. Türk Halk Edebiyatından aktarılanbu örneklerden başka Yugoslavya Halk Edebiyatından ve Yugoslavya Çağdaş Edebiyatından (burada Yugoslavya’da Türkçe yaratılan edebiyattan eserler de vardır) örneklere yer verilmiştir. Dünya Edebiyatından ve ayrıca Çağdaş Türk Edebiyatından örnekler de bu kitaba alınmıştır.

Türk Halk Edebiyatından aktarılan örneklerle, bilgilerle, açıklamalarla ve yanıt bekleyen sorularla çocukların bilgileri zenginleştirilmeye çalışılmaktadır. Örneğin:“Ninni desem dağlar uyur,Dağlarda laleler büyür.Ninni yavrum ninni!

Küçük çocukları kucak, beşik ya da yatakta uyuturken veya oyalarken, anne, nine, dadı ya da çocuğa bakan kimse tarafından ezgi ile söylenen türkünün ninni olduğu açıklanmaktadır.

Atasözleriyle çalışkan olmak gerektiğini ve çalışmakla insana yarar sağlandığını kanıtlamaya çalışılmaktadır. “Kendi işini kendi gören kazanır” veya“Yuvarlanan taş yosun tutmaz” gibi atasözlerinde olduğu gibi.

5. Kosova SÖB ilkokullarının 4. sınıfları için yayımlanan Okuma kitabında84 otuzüç atasözü, yirmi bilmece, yirmi iki tekerleme, Nasretttin Hoca’ya ait olan “Kedi nerede” fıkrası, iki özdeyiş ve on mani yer almıştır. Türk Halk Edebiyatından alınan bu örneklerden başka kitapta Yugoslavya Çağdaş edebiyatından ve Çağdaş Türk Edebiyatından eserlere yer verilmiştir. Türk Halk Edebiyatı konusunda yayımlanan yapıtlar hakkında bilgiler de verilmiştir. Derlenip yayımlanan:“Hayır işle komşuna, hayır gelir başına” ve

84 SALİH LİKA: Okuma kitabı, Kosova SÖB’de ilkokulların 4. sınıfları için. Priştine 1987, 182 sayfa.

Page 64: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

64

64

“Zararın neresinden dönersen orası kârdır” gibi atasözleriyle yaşamda başarı sağlamak için nasıl davranmak gerektiği öğüdü verilmektedir.

Bilmecelerle çocuğun zihni geliştirilmeye çalışılmaktadır. Öğrencilere “Bilmecelerin bir varlığın adını söylemeden o varlığın bazı özellikleri üstü kapalı söylenerek neolduğunu karşıdakilere buldurmak için söylenmiş ve kalıplaşmış sözler olduğu “ tanımı yapılmıştır. Bu kitap ilkokulların 4. sınıfları için yazıldığı ve bu sınıftaki öğrencilerin 11- 12 yaş arasında oldukları düşünülerek, bilmecelerin çözümü verilmemiştir. Öğrenciyi bilmeceyi inceleyip yorumladıktan sonra çözmesine fırsat verilmiştir. Örneğin:“Gökten yağar, yağmur değil,Yeri örter, yorgan değil” bilmecesi gibi.

6. Makedonya SC’de ilkokulların 4. sınıfları için yayımlanmış olan Okuma Kitabı’nda 85 “Pınara benzer”, “Aptal deve akıllı balıkçı” ve “Gamsız baba” halk öyküleri, ondört atasözü ve üç bilmece Türk Halk Edebiyatından aktarılmıştır. Kitapta Yugoslavya’da Türkçe yaratılan edebiyata ve Türk edebiyatına da önemli yer verilmiştir. Öteki örnekler başka dillerden Türkçe’ye çevrilmiştir.

Örneklerin sonunda sözlük, düşünün – söyleyin arabaşlığı altında açıklama ve soru tümcesi bulunmaktadır ki tüm bunlarla kitaptaki metinlere açıklık getirilmektedir. Türk Halk Edebiyatında örnekler aktarmaktan başka bu edebiyatın belli türleri için bilgiler veya açıklamalar yoktur.

Türk halk edebiyatından aktarılan örneklerle öğrencilerin kısa ve özlü olarak sözlü ve yazılı anlatma yeteneklerini geliştirmeleri için yardımcı olunmaktadır.

85 RECEP BUGARİÇ: Makedonya SC’de ilkokulların 4. sınıfları için okuma kitabı. Üsküp 1987, dördüncü baskı, 170 sayfa.

Page 65: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

65

65

7. İlkokulların 5.sınıfları için yayımlanan Okuma kitabı86 bir bakıma Yugoslavya’da Türkçe yaratan yazarları, dolayısıyla kimi dünya, Yugoslavya ulus ve halklarının ve Çağdaş Türk Edebiyatının kimi yazarlarını tanıtan bu yazarlardan şiir, öykü veya çeviriler getiren bir ders kitabıdır. Kitapta bir Keloğlan masalı, bir “Kızılırmak türküsü” yedi mani, Karagöz ve Hacivat’tan bir diyalog ve Orhan Veli Kanık’ın Nasrettin Hoca’dan şiirleştirdiği “Doğuran Kazan” fıkrası bulunmaktadır. Yapıtların devamından “Metin üzerinde çalışmalar” başlıkları altında masallar, maniler, fıkralar, türküler açıklanmaktadır ve Nasrettin Hoca hakkında ayrıca bilgi verilmektedir.

8. Makedonya SC’de ilkokulların 5.sınıfları için yayımlanan “Tutam”87 adlı okuma kitabında Türk Halk Edebiyatından örneklerden çok bu edebiyat hakkında bilgiler verilmektedir. Kitapta Türk Halk Edebiyatından altı deyim vardır. Bu deyimler türküler, maniler, tekerlemeler, bilmecelerin halk edebiyatının malı olduğu, bunların kendine has bir biçim ve anlatımlarının varolduğu bildirilmektedir. Bunların düşünce ve biçim bakımından atasözlerinden çok farklı oldukları örneklerle gösterilmektedir.

Türk halk edebiyatının diğer türlerinden dört atasözü ve atasözleri hakkında bilgiler, efsaneler, masallar ve tekerlemeler hakkında da bilgiler verilmektedir. Türk halk masallarını, hikâyelerini, efsaneleri ve Nasrettin Hoca fıkralarını derleyen folklorcu Eflatun Cem Güney hakkında bilgiler verilirken onun derlemiş olduğu “Keloğlan ile anası” masalı da aktarılmıştır. Nasrettin Hoca’nın “Utanmış da saklanmış” fıkrası, Nasrettin Hoca’nın kişiliği hakkında bilgiler ve Orhan Veli Kanık’ın

86 FAHRİ KAYA: Okuma kitabı, Kosova SÖB’de okulların 5.sınıfları için, Priştine, 1987, 10 sayfa.87 FAHRİ KAYA: Tutam, Makedonya SC’de ilkokulların 5. sınıfları için okuma kitabı. Altıncı baskı. Üsküp, 1986, 208 sayfa.

Page 66: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

66

66

şiirleştirdiği Nasrettin Hoca’nın “Parayı veren düdüğü çalar” fıkrası da kitaba alınmıştır.

9. Makedonya SC’de ilkokulların 6. sınıfları için yayımlanmış olan “Okuma kitabı”nda 88 Yugoslavya ulus ve halkların edebiyatları ve önde gelen yazarları tanıtılmaktadır. Dünya yazarlarının yapıtları hakkında da bilgiler vardır. Türk Halk Edebiyatından ise iki Keloğlan masalı: “Tembel Keloğlan” ve “Oduncu Keloğlan”, onaltı atasözü, Nasretttin Hoca’nın “Gölge kadılığı” fıkrası ve altı bilmece bu kitapta yer almıştır. Atasözlerinin uzun deneye ve gözlemlere dayanarak kısaca söylenmiş ve halka mal olmuş öğütler olduğu açıklamıştır. Türk Halk Edebiyatının öteki türlerinden ise söz edilmemiştir.

10. Makedonya SC’de ilkokulların 7. sınıfları için yayımlanmış olan “Dal”89 adlı okuma kitabı 1985 yılında yayımlanan yeni okuma kitabından sonra okullarda okutulmaktadır. Kitapta Türk Halk Edebiyatına ayrılan yer çok azdır. 245 sayfadan oluşan bu kitapta yalnız Eflatun Cem Güney’in derlediği “Salkımsöğüt” efsanesi ve Orhan Veli Kanık’ın, Nasrettin Hoca’ya ait olan “Hoca’nın hesabı”, şiirleştirilmiş biçimiyle yer almıştır. Kitapta Nasrettin Hoca hakkında bilgiler de verilmiştir.

11. Makedonya SC’de ilkokulların 7. sınıfları için yayımlanmış ve bugün okunan “Okuma kitabı”nda 90Türk Halk Edebiyatından hiç söz edilmemektedir. Yalnız iki Türk halk masalına yer verilmiştir. Biri “Keloğlan ve zalim köy ağası” ve ikincisi “Altın kozalaklı gümüş selvi”dir. Bu kitap bir bakıma Yugoslavya’da Türkçe yaratan yazarların güldestesidir. Bu yazarların çoğundan eserler aktarılmış, yazarların fotoğrafları,

88 NİZAMETTİN ASİM – TOMİSLAV VASİLEVSKİ: okuma kitabı, Makedonya SC’de ilkokulların 6.ncı sınıfları için Üsküp, 1985, 192 sayfa.89 NECATİ ZEKERİYA – FAHRİ KAYA: Dal, Makedonya Sosyalist Cumhuriyetinde ilkokulların 7. sınıfları için okuma kitabı. Üsküp 1973 , 245 sayfa.90 NİZAMETTİN ASİM – TOMİSLAV VASİLEVSKİ: Okuma kitabı, Makedonya SC’de ilkokulların 7. sınıfları için. Üsküp 1985, 1982 sayfa.

Page 67: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

67

67

yaşam öyküleri ve edebiyat çalışmaları hakkında bilgiler verilmiştir.

12. Makedonya SC’de ilkokulların 8.sınıfları için hazırlanmış olan “Demet”91 adlı kitabının son 35 sayfası Türk Halk Edebiyatına ayrılmıştır. Genellikle halk edebiyatından verilen bilgilerden sonra, Eflatun Cem Güney’in derlediği “Sarı kız” masalından başka sekiz mani, beş Rumeli türküsü, bir ninni, dört türkü, iki tekerleme, Yunus Emre’den, Pir Sultan Abdal’dan, Kayıkçı Kul Mustafa’dan ve Aşık Veysel’den birer türkü kitapta yer almıştır. Başka uluslardan farklı olarak sözlü edebiyat örnekleri yanında yazılı halk edebiyatımızın da var olduğu ve anlaşılır bir dille yazılan yapıtlara Türk Halk Edebiyatı dendiği, Türk Halk Edebiyatının, başka milletlerin halk edebiyatlarından çok daha zengin bir edebiyat olduğu ve Türk Halk Edebiyatının sadece folklordan ibaret olmadığı bilgisi verilmiştir.

Türkülerden bilgi verilirken, türkülerin hece vezniyle yazıldığı, hece vezninin Türkler’i in milli vezni olduğu belirtilmiştir. Yunus Emre’nin, Kayıkçı Kul Mustafa’nın ve Aşık Veysel’in yaşam öyküleri de verilmiştir.

13. Makedonya SC’de ilkokulların 8. sınıfları için yayımlanmış olan “Okuma kitabı”nda 92 Türk halk edebiyatından “Sedef Bacı” öyküsü, otuzbeş atasözü, on bilmece, Nasrettin Hoca’dan “Hastayı ziyaret” fıkrası, Köroğlu’dan bir türkü ve Karagöz ile Hacivat’tan bir diyalog yer almıştır. Masalın öteki folklor türleri arasında ( bilmece, tekerleme, ninni, türkü ve atasözü) en yaygın, en ilgi çekici tür olduğu, toplumun hayal gücüyle yaratıldığı, yaratıldığı yerin ve

91 NECATİ ZEKERİYA: Demet, Makedonya SC’de ilkokulların 8. Sınıfları için okuma kitabı, Üsküp 1978, 238 sayfa.92 ESAD BAYRAM – LİDYA GİRGAS: Okuma kitabı, Makedonya Sosyalist Cumhuriyeti’nde ilkokulların 8.sınıfları için, Üsküp, 1984, 180 sayfa. Bu kitabın yayımlanmasıyla 16 sayılı dipnotta belirtilern Necati Zekeriya’nın hazırladığı “Demet” adlı okuma kitabı eğitim programından çekilmiştir.

Page 68: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

68

68

zamanının belli olmadığı olayları anlatan sözlü edebiyat ürünü olduğu belirtilmiştir. Atasözlerinin ise derin anlamlı kısa ifadeler olduğu, halk tarafından durmaksızın yaratıldığı ve şimdi de yaratılmaya devam edilmekte olduğu belirtilmiştir.

İncelediğimiz okuma kitaplarında Türk Halk Edebiyatında yer verilen edebiyat türleri şunlardır: Atasözleri, bilmeceler, tekerlemeler, fıkralar, masallar, türküler, maniler, deyimler ve özdeyişler. Yazarı bilinmeyen (anonim) Türk Halk Edebiyatından örneklere ağırlık verilmiştir. Buna karşılık yazarı bilinen Türk Halk Edebiyatından aktarılan eserler ise çok azdır. Halk arasında söylenip bugün de ağızdan ağıza dolaşan, seyirlik oyunlara, ağıtlara, destanlara, çocuk oyunlarına, ilahilere yer verilmezken, orta oyunundan, semailerden, nefeslerden, koşmalardan hiç söz edilmemektedir. Yugoslavya’da doğup, orada yaşayan ve yaratan halk ozanı Prizren’li Aşık Ferki’den 93 de hiç söz edilmemiş ve bu halk ozanının eserlerinden bir örnek bile aktarılmamıştır.

Okuma kitaplarında Türk Halk Edebiyatına ayrılan yereğitim ve öğretim programına göredir ve genellikle ilkokullarda Türkçe okuyan bir öğrencinin bu örneklerle Türk Halk Edebiyatıyla tanışıp bu edebiyattan ilk bilgileri edinmesi için yeterlidir. Çünkü okuma kitaplarından başka, edebiyat ve dilbilgisi kitapları da vardır. Bu kitaplardan derslerin açıklanmasıyla Yugoslavya’da İlkokulu Türkçe okuyan bir öğrenci, Türk Halk Edebiyatı hakkında yeterince bilgi edinmektedir.

Liseler için yayımlanmış olan edebiyat kitaplarında ise İslamiyet’ten önceki Türk edebiyatından başlayarak, İslam uygarlığında Türk Edebiyatı, Türk Anadolu Edebiyatı ve günümüze kadar gelen Çağdaş Türk Edebiyatı hakkında bilgiler ve bu dönem edebiyatlarından örnekler vardır.

93 Prof.Dr. NİMETULLAH HAFIZ: Aşik Ferki, hayatı ve eserleri. Yayımlayan Prizren “Doğru Yol” Kültür ve Güzel Sanatlar Derneği, Prizren 1986, 248 sayfa.

Page 69: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

69

69

Sonuç olarak, Yugoslavya’da Türkçe okuma kitaplarında Türk Halk Edebiyatına öğretim planı ve programı çerçevesinde gereken yerin verildiği görülmektedir.

Kosova’da Türkçe öğrenim gören öğrenciler için Kosova müfredatına göre Priştine’de Türkçe ders kitapları yayımlanır.

Page 70: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

70

70

PRİZREN’DE TÜRK HALKININ DOĞUM GÖRENEKLERİ VE GELENEKLERİ*

“Esin” Kültür ve sanat dergisi, sayı 23/1986, Prizren,“Birlik” Gazetesi, Üsküp, “Güneyde Kültür”sayı 35/1992,

Antakya, Balkanlar’da Türk Kültürü, Bursa

Prizren, Yugoslavya’nın güneydoğusunda, Şardağı’nın eteklerinde, Bistriça deresinin iki yakasında yerleşmiş bir kenttir. Ne zaman kurulduğunu gösteren belli bir kaynağa bugüne kadar rastlanmamıştır. Balkanlarda en eski yerleşme yerlerinden biri olduğunu gösteren kaynaklar vardır.

1389’daki Kosova meydan savaşından itibaren ta 1912 yılına kadar Sancakbeyliği merkezi olan Prizren’de bugün Arnavutlar, Karadağlılar, Müslümanlar, Sırplar, Türkler ve Romlar yaşamaktadır.

İki yıl süren soruşturma sırasında Prizren’de yaşayan tüm ulus ve halkların doğum görenekleri ve gelenekleri ile ilgili sonuçları birkaç bölüme ayırdım ve ayrı ayrı başlık altına getirerek inceledim. Bu kez Prizren’de yaşayan Türk halkının bugüne dek süren görenek ve gelenekleri üzerinde duracağım.

GEBELİK: Yeni evlenen kadının hemen gebe kalması istenir. Çünkü kısır kadınlara rağbeti yoktur. Kısır kadının nafakasız olduğu ve hayatı elinden kaçtığına inanılır. Kısır olan kadının istediği veya razılığı ile çocuk sahibi olmak için erkek ikinci bir kadın ile evlenir ve yeni eşini aynı eve getirir. Yeni gelen kadın önceki kadının “ortağı” (kuma) olur.

Ailede erkek çocuğun yeri kız çocuğundan üstündür. Erkek çocuğa (çocuk) denir. Hep kız çocuğu doğuran kadının

Page 71: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

71

71

kocası, erkek çocuğa sahip olmak için ikinci bir kadınla evlenir. İlk ve ikinci kadın aynı evde yaşarlar ve onlar birbirini “ortak” diye adlandırırlar.

Gebeliğin yedinci ayına giren kadın evin saçağı altından çıkmaz. Gebeliğin yedinci ayına kadar en az bir kişinin eşliğinde sokağa çıkar.

Gebe kadının davranışı doğacak çocuğu etkilediğine ve davranışına göre özelliklere sahip olacağına inanıldığı için, gebe kadın, gebelik süresince kötü bilinen şeylere bakmaz, gizli olarak hiçbir şey yemez ve yalan söylemez. Bunlardan birini yaparsa, doğacak olan çocuğun yüzünde leke gibi bir iz belireceğine inanılır. Doğacak olan çocuğun obur ve aç gözlü olmaması için gebe kadının imrenmesine dikkat edilir. Önünde-karşısında yenilen şey muhakkak gebe kadına ikram edilir, konuşmalar sırasında evde bulunmayan ve yenilmesi güzel olan şeylerden söz edilmez.

Gebe kadın, sakat bir insana bakarsa ve bunu hayretle kabul ederse, çocuğunun da sakat doğacağına inanılır. Kimseyi mezelemez (taklit) ve kötü şeylere şaşmaz. Böyle davranırsa doğacak çocuğun da aynı özellikli olacağına inanılır. Cenazeye giden, ölüyü, cesedi seyreden gebe kadının, ölü çocuk doğuracağına veya çocuğu cenaze yüzlü, sarımtırak, olacağına inanılır. Cenazeye gitmesi zorunlu olan gebe kadın, sihirden koruyan kırmızı iplikle parmağını sardıktan sonra cenazeye gider.

Gebe kadının karnında taşıdığı çocuğun cinsini anlamak amacıyla, odada minderin altına bir tarafta makas, bir tarafta ise bıçak gizlenir. Gebe olan kadın makas üstüne oturursa “kız” bıçak üstüne oturursa “erkek” çocuk doğuracağına inanılır.

Gebe kadın doğum ayına girdiği zaman kesinlikle baba evine gitmez. Çünkü baba evinde doğuran kadının kardeşi erkek çocuğa sahip olmayacağına evde bir kimsenin ölebileceğine inanılır. Annesi ile ise hiç görüşmez. Çünkü doğum ayına giren gebe kadın annesi ile görüşürse, doğumu zor olacağına “çocuğun ağır ayaklı doğacağına” inanılır. Doğum

Page 72: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

72

72

ayına giren gebe kadının evine misafir gidilmez. Evde misafir bulunurken doğum olursa, o zaman doğan çocuğa misafirin adı verilir.

DOĞUMU KOLAYLAŞTIRMA OLAYI: Gebe kadın dokuz ay ve ongün sonra doğurmayınca, doğum yollarının kapanık olduğuna inanılır ve bu yolları açmak için köprüden geçirilir ve ilk çeşmeden su içirilir. Üç köprüden ve su üzerinden geçen, çeşmeden su içen kadının üç gün içinde su akar gibi kolaylıkla doğum yapacağına inanılır. Bunlardan başka Prizren’de bulunan Tezcir baba türbesine gömlek götürülür. Ana karnındaki bebeğin ters yönde olduğundan dolayı doğmadığına inanıldığı için gömleğin tersi – iç yüzü sandukanın üzerine serilir, sonra sandukadan yüzüne çevrilip kaldırılır ve evde gebe kadına giydirilir.

Doğum yollarının açılması için evde varolan sandıklar, dolaplar, kilitler açılır. Anahtarı kaybolmuş olan bir kilit bulunur ve suya atılır. Bu su ile gebe kadın yıkanır. Geciken doğumu hızlatmak için “Fatime ana eli” çiçeği olarak adlandırılan bitki suya atılır, bu bitki beş parmak biçiminde açılınca bu su gebe kadına içirilir. Kurutulmuş tilki ağzı suya batırılır ve bu su ile gebe kadın yıkanır. Gebe kadın ekmek kırıntılarıyla kuşları besler. Tüm bunların doğumu hızlattığına ve kolaylaştırdığına inanılır.

DÜĞÜM VE GÖBEK KESME OLAYI Doğacak veya doğan çocuğun göbeğini kesecek olan ve “Nuna” olarak adlandırılan gebe kadın seçilir. Çocuğun nunaya benzeyeceğine inanıldığı için, nunanın akıllı ve bilgili bir kadın olmasına dikkat edilir. Çocuğun sesinin güzel olması ve “şair” olması için göbek kordonu uzun kesilir. Göbek kırmızı ve beyaz renkli olan iplikle bağlanır. Göbek kordonu özel yapılmış olan bıçakla kesilir ve çocuğun birkaç kuşak yetiştirmesi için bu bıçak kapı kuşağındaki aralığa geçirilir ve bir müddet orada kalır. Erkek çocuğun kuruyunca düşen göbek kabuğu (bağı) emin bir yerde korunur.

Page 73: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

73

73

Erkek çocuk annesinden utandığı için yüzükoyun doğduğuna inanılmaktadır. Kız çocuk ise sırtüstü dünyaya gelmektedir.

ÇOCUĞUN UZUN ÖMÜRLÜ OLMASI OLAYI: Önceki çocuğu ölen kadının doğurduğu çocuğun uzun ömürlü olması için, doğan çocuk bir kalbura konur ve dört yol ortasına çıkarılır, sokaktan ilk geçen kadından göbek kordonunu kesmesini istenir. Yeni doğan çocuk un sandığına götürülür, bıyıkları ağarıncaya kadar uzun ömürlü olması için erkek çocuğa, undan bıyık yapılır. Yeni doğan çocuğun önünden kaynatılmış iki yumurta kırılır.

Çocuğun ömürlü olması için ilk defa nikâhlanmış 40 nişanlı erkekten para toplanır ve bu paralarla uzun ömürlülüğün simgesi olan mavi taşlı gümüş bir küpe satın alınır ve çocuğun sağ kulağına takılır. Saçılıktan toplanan paralarla uzun ömürlülüğün simgesi olan bakırdan işli bir mutfak kabı alınır ve özenle korunur.

Çocuğun altın gibi uzun ömürlü olması için ilk kez doğum haberini duyan kişi elini altın eşyaya sürer. Erkek çocuğun ömürlü olması için kuruyup düşen göbek parçası korunur.

Çocuğun bakır tepsi üzerine doğması ve 40 gün döşeğe koyulmadan hep elde tutulması uzun ömürlü olacağına inanılır.

Annenin çok sayıda çocuğunun olması için doğumdan üç gün sonra yapılan ziyafette konuklara haşlama dağıtılır.

ÇOCUĞUN RAĞBETLİ VE UĞURLU OLMASI OLAYI. Çocuğun rağbetli olması için ilk sütannenin sağ memesinden altın yüzük içinden emzirilir. Sabırlı olması için yeni doğan çocuğa ilk süt üç ezan okuduktan sonra verilir. Üçüncü gün ziyafeti (babina) yapıldığı gün sofraya oturmuş olan misafirler çocuğu elden ele taşır ve sonunda rafa kadar kaldırırlar. Bu davranışla erkek çocuğun rağbetli, kız çocuğun da uğurlu olacağına inanılır.

ÇOCUĞUN NAFAKALI OLMASI OLAYI: Doğan çocuk, ilk yıkandığı sırada teknenin kenarına banknot konur,

Page 74: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

74

74

suya ise metal para atılır. Bu paralarla ekmek satın alınır. İlk süt verildiği sırada, anne çocuğun başına ekmeği sürdürür. Doğumdan üç gün sonra ziyafet yapılır.

Çocuk öksüz kalmasın diye ana baba arasında hiçbir zaman yatırılmaz. Çocuk büyüyünceye kadar beşikte uyutulur.

Çocuğun sevdalı ve hoş olması için ilk üç gün yıkandığı suya bir avuç tuz ve bir avuç şeker koyulur.

AD VERME OLAYI: Doğan çocuğa üç gün içinde ad koyulur. Çünkü çocuğun adsız ölmesinden korkulur. Adsız ölen çocuk imansızdır. Ad, üç tekbirden sonra koyulur. Erkek çocuğa ilkin peygamberin adı, kız çocuğa Fatime ananın adı verilir. Bundan sonra çocuğun ömür boyunca kullanacağı ismi verilir. İsim bilgili, okumuş ve saygın olan bir kişi tarafından çocuğun kulağına söylenerek verilir. Doğan ilk erkek çocuğa büyük atasının (dedesinin) adı verilir. Kız çocuğa ise büyük annesinin (ninesinin) ismi koyulur. Önceki çocukları ölen annenin yeni doğan çocuğuna dayanıklık, güçlük, yiğitlik anlamına gelen ve bunları simgeleyen Yaşar, Durmuş, Kurtiş, Arslan gibi isimler koyulur. Arife günü doğan erkek çocuğa Arif, kız çocuğa Arife ismi koyulur. Bayram günü doğan erkek çocuğa Bayram ismi koyulur.

Ölü doğan çocuğa da ad verilir ve yıkandıktan sonra toprağa gömülür.

Vakitsiz doğan çocuk evin temelinde gömülür. Böylesine annenin vücudunda yeni bir çocuk temelinin tutulacağına inanılır.

ÇOCUĞUN DOĞMASIYLA BELİREN SARILIK OLAYI. Bazen çocuğun doğmasıyla sarılık belirir. Sarılık çocuğu sıkar. O zaman çocuk soğan kabuklarının atıldığı su ile yıkanır. Sarılık daha büyük ve ağır ise, ölen bir kadının “Viran kalan” miras küpeleri suya atılır ve bu su ile yıkanan çocuktan sarılığın çekileceğine inanılır.

Yeni doğan çocuğun sarılığa kapılmaması için anne kırk gün sırtını çocuğa çevirmez.

Page 75: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

75

75

EVREN ÇOCUĞU. Normal doğmayan, özellikle kolları yerine kanat biçiminde bir vücut kısmı olan çocuk “Evren çocuğu” olarak adlandırılır. Bu çocuğun vücudu annesinden ve “Nuna”dan (ebe) başka kimseye gösterilmez. Onun vücudunu gören diğer kişilerin ölümle karşılaşacaklarına inanılır. Bu çocuk kol yerine kanatlara sahip olduğunu öğreninceye kadar yaşamaktadır. Ölünceye kadar ise korku nedir bilmez ve üstün bir güce sahiptir.

LOHUSA OLAYI. Yeni doğuran kadına lohusa denir. Lohusanın yatacağı yatağı önceden hazırlanır. Yatak, lohusanın gelin olarak getirdiği çeyizleriyle, el işiyle süslenmiş, nakışlı, klabodanlı, çarşaf, yastık örtüsü, yorgan, yorgan örtüsü ve kerevetliklerle düzülür ve bezenir.

Lohusanın gebelikten önceki sıhhatına gelmesi için üç gün sonra pirinç ve kantar topuzunun batırıldığı su ile yıkanır.

İlk kere doğum yapan ve kız çocuğu doğuran kadının ikinci çocuğunun erkek doğması için, lohusa doğumdan kırk gün sonra armut ağacı altında yıkanır ve erkek çocuğunu koruyan göbek kordonunun bir parçasını ekmekle birlikte yer.

Lohusayı ve bebeği kutlamak için ziyarete gelen konuklara lohusa lokumu ve şerbeti verilir.

LOHUSANIN SÜTÜNÜN KAÇMAMASI OLAYI. Sütü kaçmasın diye lohusa kırk gün evden, evin

saçağından dışarı çıkmaz. Bundan sonra sokağa çıkınca başını başlıkla örter. Kırk gün uzaklara, dağlara bakmaz, aklık ve sürme kullanmaz, ayna önüne çıkmaz, misafirleri “güle güle” diyerek uğurlamaz, eşyası başka bir kimseye verilmez. Aksi halde loğusanın sütünün kaçacağına inanılır.

Lohusanın sütünün kaçmaması için ilk kere gittiği evlerde kendisine tuz, şeker, soğan, yumurta ve bir parça ekmek verilir.

Sütü kaçan loğusanın sütünün gelmesi için başvurulan tedbirlerden ilki, mısır ve buğday kaynatıp yemesidir. Bundan başka Kırkpınar’daki yedi pınar suyuna bastırılan simit loğusaya yedirilir, dereden su içirilir.

Page 76: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

76

76

Lohusanın sütü çok geliyorsa, sütünün kaçması için artan süt bir meyve gövdesine atılır.

ZİYARET VE ZİYAFET OLAYI. Doğum yapan lohusayı yakınları, akrabaları, konu komşusu ve hatırını sayan kişiler ziyarete gelir. Bu ziyaret, lohusanın doğumunu, doğan çocuğunu kutlamak ve kurtulduğuna şükretmek için yapılır. Her gelen ziyaretçi lohusaya ve bebeğe hediyelik getirir, yatağın kenarına para koyar. Buna “Saçılık” denir. Bu paralarla uzun ömürlülüğün simgesi olan bakırdan, gümüşten veya altından bir kab veya süs eşyası satın alınır. En büyük bahşişi “Nuna “ (ebe) verir. Çünkü o, lohusaya, bebeğe, bebeğin atasına, dedelerine, ninelerine, teyzelerine, halalarına, dayılarına, amcalarına hediyeler verir. Kırk gün sonra loğusa bebekle ve aile üyeleriyle birlikte “Nuna” nın daveti üzere ilk ziyafete gider. Bebek, ilk kere gittiği evin un sandığına götürülür, ellerle baş üstüne kaldırılır, ardına yumurta, tuz, şeker, soğan ve bir parça ekmek verilir.

Nunadan sonra loğusa bebekle ve ailesiyle birlikte kendi ana – babasında ziyafete çağırılır. Devamla, yakınları ve hatırını sayan kişiler loğusayı, bebeği ve ailesiyle birlikte ziyafete alırlar.

Doğumdan hemen sonra lohusanın evine yakınlarındantatlı, şekerli, şerbetli (şekerpare, pasta vs.) yiyecek şeyler gönderilir.

SAÇ ALMA VE TIRNAK KESME OLAYI. Çocuğun yaşı dolmadan önce saçı kesilir. Saç kesme törenli bir biçimde yapılır. Saçı kesen kişi çocuğun kume (kirve) amcası olur.

Çocuk hırsız olmasın diye bir yaşı dolmadan önce çocuğun tırnakları kesilmez. Tırnakları kesilmeden önce çocuğun ellerinin zenginlik getirmesi için babasının para bulunduğu cebine elleri koyulur. Kesilen tırnaklar ayakla basılmayan toprağa atılır. Çünkü insanın topraktan olduğuna ve toprağa dönüşeceğine inanılmaktadır.Tırnak kesme sırasında şu dize söylenir:

Page 77: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

77

77

Tırnak tırnak, tırnak ola, toprak olaMuhammed Mustafa ahret gününde yakın olaNe sen beni ara ne ben seni arayayım.

Bu dize bundan böyle her tırnak kesme sırasında söylenir. ZAYIF BÜYÜYEN ÇOCUK OLAYI. Bir yaşından sonra yürümeyen çocuğun yürümesini

sağlamak için ayaklarının başparmakları kırmızı bir iplikle bağlanır, yeni Cuma günü, öğlen namazından çıkan bir mümine kestirilir.

Uzun uzun konuşmayan çocuğu konuşturmak için, dili değirmen taşının çalaklarına yapıştırılır. Zaten “Çalak gibi konuşuyor” deyimi buradan gelmektedir.

“Değişik” olarak adlandırılan zayıf ve zor gelişen çocuk gelişmesi için Prizren’deki “Sofibaba” türbesine götürülür ve orada beş dakika yalnız bırakılır.

Akağın komşuya aktığı delikten çocuk geçirilir, bu şöyle yapılır: Çocuğun annesi, komşuda bekleyen kadına çocuğu delikten vermek için uzatır ve “Tut benim fena çocuğumuVer benim isla çocuğumu” der.

Çocuğun ağzından akan salyaları kestirmek için, çocuğun ağzı fırıncının fırını sildiği silgi bezi ile silinir.

KUNDAKLAMA. Yeni doğan çocuk yıkandıktan sonra nunanın getirdiği gömlek ile giydirilir. Sayayla üç kat dikilmiş pamuklu, yapağıdan dokunmuş kundaklık üzerine konur. Pamuklu üzerine çocuk bezi ve bunun üzerine ara bezi konur. Çocuğun ömür boyunca temiz olması için ilk ara bezi pislenince bırakılır. Öteki ara bezler her pislenmeden sonra yıkanır ve yeniden kullanılır. Ara bez takıldıktan sonra, bebek çocuk beziyle sarılır, üzerine pamuklu ve bunun üzerine kundaklık el işi olan kuşakla sarılarak bağlanır. Pamuklu bebeği başından ayaklarına kadar sarar. Pamuklu çocuğu rahat etsin diye pamuklu ve baş arasına tülbentten baş kırpası takılır. Çocuğun yüzü ipekli, nakışlı olan yüz kırpası ile örtülür.

Page 78: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

78

78

Böylesine kundaklanmış olan bebek serbest ve kolay ele alınır ve taşınır.

Çocuğu temizlemek için günde en az üç kere kundaklık çözülür ve yapılır.

Çocuk için kundaklık en az kırk gün yapılır. NAZAR DEĞMESİN OLAYI. “Göz olmasın” diye çocuğu ilk gören “çocuğunuz pek

çirkin” der, elini metal olan şeye sürdürür, çocuğun yüzüne hafif hafif tükürür, gibi davranır. Çocuğun sağ omuzuna mavi boncuk sarkıntı nazarlık olarak takılır. Çocuğu cinler “değiştirmesin”diye kırk gün çocuk bir an bile yalnız bırakılmaz.

Tüm bu görenek ve gelenekler, gebe kadını ve bebeği kötü ruhlardan, onların gücünden kurtarmak için yapılmaktadır.

* Yugoslavya Folklorcu Derneklerin Birliği tarafından Priştine’de 24-28 Eylül 1986 yılında düzenlenen XXXIII. Uluslararası Folklor kongresinde bildiri olarak sunuldu.

Prizren’de toplu sünnet.

Page 79: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

79

79

Sünnet olacak çocuklar şimdi arabalarla gezdiriliyor.

Page 80: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

80

80

PRİZREN’DE SUYA KARŞI SAYGI VE İNANÇLAR

Esin, sayı 25, ocak 1990, Prizren

Su kaynaklarının bolluğu yüzünden eski bir yerleşme yeri olan Prizren bugün de suyu bol olan bir yer olarak bilinmektedir. Kentin etrafındaki zincir gibi birbirine bağlı bulunan dağlardan sızan sular kent içinde ve dolayında kaynaklardan fışkırır. Kentin en büyük suyunu Bistriça deresi oluşturur. Yüzyıllardan beri suya karşı saygılı olan ve su ile ilgili kimi inançlar yaratan halkı suların temiz tutulmasına neden olmuştur. Suyun korunması insan ahlakına bağlıdır zaten. Bunun için su ile ilgili gelenekler, örfler, adetler, bidatler ve inançlar yaşamaktadır. Su kutsal bir cisim olarak sayılmaktadır. Suyun yaşamın en önemli öğelerinden biri olduğu bilinmektedir. 1960 yıllarına kadar birçok evin avlusuyla akaklardan dere suyu akmaktaydı Prizren’de. Bu su evden geçerek, evlerdeki su gereksinmesi giderilir ve bu sular ovanın sulanması için kullanılır. Evlerden geçen bu sular temiz tutulurdu.

Prizren’de suya karşı saygınlık çok eskilerden başlar. Özellikle Türk halkı suyu bir bakımdan kutsal bir şey olarak sayar. Orta Asya’da uzun yıllar kuraklığın olması yüzden anavatanını terk edip, suların bol olduğu yerlerde yurt kuran Türkler bu yüzden suya ayrı bir önem verir. Türkler suyolunuonarmanın, su teknesini sağlamlaştırmanın, çeşme kurmanın sevap kazandırdığına inanır. Bu inançla arklar açarak suyun insan için daha yararlı olmasını sağlar. Ev bahçelerinden, ev

Page 81: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

81

81

avlularından akan suyun arkları kesme taştan, mermerden yapılır. Suyun sesini işitmek için mermerden işlenmiş çepur denen oyma mermer avluda arka yerleştirilirdi. Su çepur taşından geçerken şırıltı yapar ve gölcük oluştururdu. Öyle çepur taşları vardı ki akan su türkü söyleyerek akardı ve küçük şelaleden düşerek şıkırdardı. İşte böylesine avlularda bulunan çepur başında sunun insanlık için, hayat için olan değerleri dile gelirdi.

Prizren’de yüzden çok aleni çeşme yapılmıştır geçen yüzyılın sonlarına kadar. Çeşmeler suyun şerefli bir biçimde akıp kullanılması için bina edilmiştir. Hayırseverler, varlıklı olanlar halkına hayrat için çeşme kurmuşlardır. Tüm çeşmelerin yalakları mermerden yapılmıştır. Yazıtları da vardı çeşmelerin.

XVI. yüzyılda ünlü şair Suzi Çelebi’nin, bugün Sozi olarak bilinen mıntıkada, Sozi camisinin, çeşmesinin, dergâhının, köprüsünün ve türbesinin bulunduğu yerden başlayarak, ta Grajdanik’e kadar ark açtırıp ovayı sulamak için yedi kilometre uzunluğunda suyolu yaptırdığı 94 bilinmektedir.

XVII. yüzyılda yaşayan Kasım Bey Bistriça deresinden bir kol ayırarak Prizren’in yüksek kısımlarına su getirmiştir. Kasım Bey, Prizren’de cami kuran ve kendi adını taşıyan Seydi beyin ve 1642 – 1644 yıllarında Mısır valisi olan Maksut paşanın kardeşidir95. Beş kilometre uzunluğunda ark açtırarak kentin kurak olan Kurila ve Bajdarhana gibi semtlerinden suyu geçirip ta Landoviça’ya kadar götüren Kasım Bey, bugün Prizren’de ermiş, evliya olarak bilinmektedir. Yaptırdığı suyolu, arkı “Kasımbeg” olarak bilinmektedir. Kasımbeg yüzlerce evin avlusuyla geçtikten sonra Prizren ovasına çıkıp ovaların sulanması için kullanılmaktaydı. Kasımbeg suyu temiz tutulduğu için içilirdi ve yayık için kullanılırdı. Bu su yaz

94 HASAN Kaleşi: Prizren kao kulturni centar za vreme turskog perioda. Albanoloşka istrazivanja 1. kitap, Priştine 1962 sayfa 103.95 Dr.M.Kemal Özergin – Dr.Hasan Kaleşi – İsmail Eren: Prizren kitabeleri.Vakıflar dergisi sayı 7.sayfa 85.

Page 82: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

82

82

aylarında çeşme suyundan serindi. Bu yüzden sabahları destilerbu su ile doldurulurdu.

Prizren’den Reçana köyüne giden yol üzerinde bu yörede kurulan ilk hidrosantralın aşağısında ilk elektrikli değirmenin bulunduğu yerden başlayan Kasımbeg arkı, Maraşta birkaç kola bölünerek evlerden geçerdi ve Bajdarhana’da “potokçular” denen sucular tarafından dağılırdı.

Kasımbegin geçtiği evlerde Kasım beye “Kasımbeg baba” denirdi. Bugün de Kasım Bey “baba” olarak sayılmaktadır. Kasımbeg baba ruhlara karışmış biridir. Bu yüzden Kasımbeğe (suyuna) çöp, pislik, terslik atılmazdı. Kasımbegi pisleten evde muhakkak uğursuzluğun olacağına inanılırdı. Kasımbegin suyuna işeyen kişinin “kendinden döneceğine” (kendini kaybedeceğine), inlere cinlere karışacağına veya mecnun olacağına inanılırdı. Suya işemek bugün de kendine büyük tehlikeler getirmek demektir. Genellikle suyu pisleten kişinin uğrayıp felç olacağına, lanetleneceğine veya damlaya kapılacağına inanılır.

Kasımbeg suyunun öbür sulardan yararlı olduğunainanılırdı. Bu sudan ovalara su az gelse bile tarlada mahsulatın bol olacağına inanılırdı. Çünkü Kasımbeg suyunun mahsul için “yabani” su olmadığına inanılırdı.

Kasımbeg’in Maraş’ta girdiği ilk evde oturan aile bugün de Kasımbeg soyadını taşımaktadır. Bu evde akşamları muhakkak avluda bir havlu ve bir çift nalın bırakılır. Sabah kalkınca havlunun nemli, nalınların ise ıslak olduğu görülür. Kasımbeg’in sabah ağarmadan aptes aldığına inanılmaktadır96. Kasım beyi aksakalıyla görenlerin var olduğunu söyleyenler vardır.

Kasımbeg’e karşı olan saygı ve inançlar genellikle suya karşı olan saygı ve inançlardır. Prizren’de güneşte duran suyun içilmesinin insan vücuduna zararlı olduğuna inanılır. Serinlikte

96 Affet Kasımbeg, 1983 yılında kendisinden edindiğim bilgilere göre. Yaşı 62.

Page 83: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

83

83

(gölgede) duran suda bir milyon yararlı mikrop varsa, güneşte duran suda bu mikropların başka bir hal alıp insan organlarına zarar getireceğine inanılır.

Dünyanın sudan yaratıldığına, dağların, dünyanın çivileri olduklarına, dağlar olmasaydı bütün suların bir yere birikerek kimsenin tatlı ve temiz su içemeyeceğine, dağların suları temizleyen filtre olduklarına ve suyun en güçlü cisim olduğuna inanılmaktadır.

Prizren’in zevalının sudan geleceğine inanılmaktadır. Çünkü Svilen dağının su dolu olduğuna ve bir gün bu su patlayıp kenti batıracağına inanılmaktadır. Öyle söylentiler vardır ki bir kere bu su fışkırmaya başlamış, ama suyun fışkırdığı yerde örgü ören bir kızcağız bulunuyormuş ve su deliğini yün yumağı ile kapatmış, böylece kenti su baskınından korumuş. Buna benzer söylenti Kurila tepesi için de söylenmektedir. 1979 yılında olagelen seller, su baskını Prizren’e büyük zarar getirmiştir. Köprüleri, evleri, dere sahilini yıkmış, Prizren’in büyük su depoları üzerinde bulunduğunu kanıtlamıştır.

Gebe olan kadının iç köprüden geçip ilk çeşmeden su içmesiyle doğumunun akan su gibi kolay olacağına inanılmaktadır.97

Temiz suyla yıkanan kişi temiz kalıncaya kadar sihire tutulmadığına inanılır.

Sütü kaçan lohusaya sütünün gelmesi için Kırkpınar’da98

yedi pınar (kaynak) suyuna batırılan simit yedirilir 99. Zayıf olan ve zor gelişen çocuğun gelişmesi için akağın komşuya geçen delikten geçirilip geri alınır. Böylesine çocuğun gelişmesini engelleyen fenalıkların su ile gideceğine inanılmaktadır.100

97 Altay Suroy Receboğlu: Prizren’de Türk halkının doğumgörenekleri ve gelenekleri 1”Esin” dergisi. Sayı 23, 13 Aralık 1986 Prizren 98 Kırkpınar, Prizren’den Reçana köyüne giden yolun beşinci kilometresinde bulunur. Burada çok sayıda su kaynağı vardır. 99 4 sayılı açıklamada age.100 Age

Page 84: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

84

84

Çok su içen bebeğin erken konuşacağına ve su gibi konuşkan olacağına inanılır.

Belediye su tesisleri olmadan önce sokak çeşmelerinden ve kuyulardan su karanlık basmadan önce alınırdı. Karanlıkta sualmak tehlikeye karışmak demekti. Geceleyin akan sulara ruhların, cinlerin geldiğine inanılırdı. İçecek suyunun bulunduğu kaplar şeytan tükürmesin diye örtülü tutulurdu. Geceleri açık kalan kaptan su içilmezdi.

Su ikram edildiğinde içilmezse o kişinin nafakasının kaçtığına inanılır.

Evlerde bulunan pınarlar temiz tutulurdu. Pislenmiş pınardan suyun kaçacağına inanılırdı.

Üçüncü cemrenin suya düştüğüne inanılır ve üçüncü cemreden sonra akan sularda yıkana bilindiğine inanılır.Prizren’de yedi kilometre uzaklıkta akan Drim nehrinin kurban alması gerektiği zaman uğuldadığına inanılır. Bu yüzden nehrin uğuldadığının öğrenildiğinde bir baş hayvan suya atılıp kurban edilir. Böyle yapılmazsa ertesi gün bir canın boğularak kurban gideceğine inanılır.

Bunlara benzer suya karşı inançlar çoktur. Bu inançların birçoğu Türk mitolojisinde de vardır. Çünkü Türk mitolojisine göre dünyada beş kutsal unsur vardır: Ateş, Demir, Toprak, (Dağ, mağara, taş kültü) Su (Deniz, nehir, göl kültü) ve Ab-ı Hayat. “Türkler suyun kuvvet ve bereket kaynağı olduğuna inandıklarıgibi, onu kahredici ve koruyucu tanrı da sayarlardı. Su, eski ve kutsal bir varlıktı”. Yerin altında bir büyük tatlı su denizi vardır. Bunun adı Ap-su’dur. Ap-su yerin altında geniş bir yer kaplar. Yer yüzü ise bunun üzerinde durur. Sıcak suların cehennemden geldiği gibi, tatlı ve iyi suların da cennetten geldiğine inanılırdı.”101

Prizren’de yolculuğa çıkan kişinin ardına soğuk su dökülür. Bunu yaparken bu kişinin su gibi çabuk işini tamamlayıp geri döneceğine inanılır.

101 Mesut Uraz:”Türk mitolojisi”, İstanbul, 167, sayfa 132

Page 85: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

85

85

Aksu’dan ayrılan su kanalı. (Prizren 2000 yılı)

Page 86: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

86

86

YUGOSLAVYA DERS KİTAPLARINDA KARACAOĞLAN*

Türk halk edebiyatının büyük şairlerinden biri olan Karacaoğlan Yugoslavya Türklerinin bildiği ve saygıyla andığı bir kişidir. Karacaoğlan Yugoslavya’da hayatı, sanatı ve eserleriyle Türkçe yayımlanan gazete, dergi, radyo ve televizyon yayınlarında tanıtılıp yaşatılmaktadır. Türk kültür ve güzel sanatlar derneklerinin hazırladıkları müzik programlarında, özellikle bağlama, saz takımlarının programlarında Karacaoğlan’ın eserleri de icra edilmektedir.

Prizren’de Türkçe öğrenim görülen sınıfların çalıştığı “Mustafa Baki” ilkokulunda öğretmen Cemal Kılıç ve öğrencileri (1984).

Page 87: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

87

87

Yugoslavya’nın Makedonya Cumhuriyetinde 1944 yılında ve Kosova Özerk Bölgesinde 1951 yılında Türkçe eğitim için ilkokulların, ortaokulların ve liselerin açılmasıyla Türk halk ve Türk çağdaş edebiyatının ünlü şairleri ve yazarları arasında Karacaoğlan’da bu okulların ders plan ve programına alınmış ve dolayısıyla öğrencilere okutulmaktadır. Böylesine Türkçe okuyan her çocuk öteki Türk yazarı ve şairi arasında Karacaoğlan’ı da okulda okuyup, hayatı, sanatı ve eserleri hakkında bilgi edinmektedir.

46 yıllık Türkçe öğrenim döneminde eğitim ve öğretim, plan ve programları bir kaç defa değişmiştir. Yeni öğrenim programlarına göre yeni ders plan ve programları uygulanmış, bu programlara göre ders kitapları hazırlanmıştır. Ders plan ve programına uymayan kitaplar kullanımdan çekilmiştir. Ama Karacaoğlan hiçbir zaman ders programlarından çıkarılmamıştır, ders kitaplarında yer almıştır. Çünkü, Karacaoğlan eserlerinde hep aşkı konu eden, güzellikleri dile getiren, kötülükleri yenen, halk Türkçesiyle yazan, bütün insanlığı seven bir şairdir.

Karacaoğlanın Belgrad’lı olduğunu ileri süren Radloff’un102 görüşü, O’nun Belgrat’tan,103 Tuna Boylarından ve Avusturya savaşlarından bahsettiğine göre Rumeli’ye de gelmiş olduğunu ileri sürülen görüşler, Karacaoğlan’ın Yugoslavya ders kitaplarında yer almasına neden değildir. Karacaoğlan bilimsel araştırmaların tespit ettiği kişiliğiyle, sanatıyla ve felsefesiyle tanıtılmaktadır. Alman dağlarından, Belgrat’tan söz etmesi, şiirlerinde “Geçerim Tuna’nın seli isen de”104, “Tuna’nın kalesi benim hisarım”105 veya “Gözyaşlarıyla

102 Cahit Öztelli :”Karacaoğlan, bütün şiirleri” Özgür Yayım – Dağıtım, İst., 1987, s.13103 Age, s.44104 Age, 22 sayılı koşma105 Age, 23 ve 24 sayılı koşma

Page 88: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

88

88

doldurdular Tuna’yı”106 diyerek oralara kadar gittiğini kanıtlayabilecek birer delil olabilir ancak. Çünkü Karacaoğlan’ın Anadolu’da yetişmiş bir şair olduğunu kanıtlayabilecek çok sayıda şiiri vardır. Bir koşmasında şöyle der:

“Dilber nerde doğmuş, nerde illeriErmeni mi, yoksa Rum mu dilleri107

Bu dizelerden Karacaoğlan’ın Ermeni ve Rum dilleriyle temasa gelmemediğini ve bu yüzden bu diller arasında ayrımı yapamadığını öğreniyoruz. Rumeli’de (Belgrat’ta) doğan ve yetişen biri bu iki dil arasında ayrımı yapabilirdi.

Karacaoğlan’ın Yugoslavya ders kitaplarına alınmasının tek nedeni O’nun Türk halk edebiyatının en ünlü, en güçlü saz şairi olmasıdır. Şiirlerini arı ve duru Türkçe yazdığı içinsöyleyişinin anlaşılır olması ve şiiri halk tarafından, özellikle öğrenciler tarafından çabukça ezberlenebilmesi de bir önceliktir.

Yugoslavya’nın Makedonya Cumhuriyetinde veSırbistan Cumhuriyeti dâhilinde bulunan Kosova Özerk Bölgesinde yaşayan Türkler için İkinci Dünya Savaşından hemen sonra (Batı Makedonya ile Kosova Özerk Bölgesinde 1951 yılında) açılan Türk okullarında uygulanan eğitim ve ders programlarına göre “Türkçe”, “Anadili”, “Dilbilgisi” veya “Edebiyat” olarak adlandırılan derslerde Türk halk edebiyatı okunmaktadır. Dolayısıyla İslamlıktan önceki Türk edebiyatı, İslam uygarlığında Türk Edebiyatı ve çağdaş Türk edebiyatı okunmaktadır. Hazırlanan ders programlarına göre, kişiliği ve eserleriyle ün kazanmış yazarlar ve şairler programa alınmaktadır, hayatları ve eserleri hakkında öğrencilere dersler verilmektedir.

106 Age, s.440107 Age, 1 sayılı koşma

Page 89: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

89

89

Karacaoğlan 8 yıllık (ilk ve orta) okulların ders plan ve programlarına alınmışsa da ders kitaplarında şair için gereken yer verilmemiştir. Karacaoğlan doğrudan doğruya çocuklar için şiir söylememiş olabilir, ama çocuk psikolojisine uygun olan eğitici şiirleri vardır. Ders kitaplarını hazırlayan kurullar ve müellifler bunun farkında olamamışlardır belki. Karacaoğlan bir koşmasında der ki:

“Tedbirle görülür dünyanın işi”108

Bu, özellikle 8 – 16 yaş arası çocukların öğrenmesi –bilmesi gereken bir gerçektir. Bu Karacaoğlan’ın özgün bir görüşüdür.

Başka bir koşmasında şöyle der Karacaoğlan:

“Güzel gitti diye pınar ağladı”109

Pınarın nasıl ağladığı açıklamaları için çocukları düşünmeye iten bir karşılaştırmadır. Bu tür örnekler sıralanabilir. Örnekler aranmadığı için Karacaoğlan ders plan ve programa göre 8 yıllık okuma kitaplarında yer almamıştır

Karacaoğlan’dan en çok lise ders kitaplarında ve Üniversitelerin Türkoloji ve Türk Dili ve Edebiyatı bölümlerinde110 söz edilmektedir. Üniversite kitapları Türkoloji ve Türk Dili ve Edebiyatı bölümleri için Yugoslavya’da

108Age, 16 sayılı koşma

109Yugoslavya’da Üsküp ve Priştine Üniversitelerinde Türk Dili ve

Edebiyatı – Türkoloji bölümleri vardır. Belgrad ve Sarayova Üniversitelerinde ise Türk Dili ve Edebiyatının da okunduğu şarkiyat bölümleri çalışmaktadır.

110 Recep Bugariç - İsmail Zekeriya: “Örneklerle Edebiyat” Orta 1, Prosvetno Delo, Üsküp, 1982, s. 76_80

Page 90: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

90

90

yayımlanmadığına göre buralarda ele alınan Karacaoğlan hakkında söz edemeyeceğiz

Liselerin birinci sınıflarında okutulan Türk Edebiyatı derslerinde Karacaoğlan’dan genişçe söz edilmektedir. Zaten Karacaoğlan hakkında okul yılı süresince üç ders okutulmaktadır. “Örneklerle Edebiyat” olarak yayımlanan ders kitabında beş sayfa Karacaoğlan için ayrılmıştır.

Karacaoğlan Nasıl Tanıtılıyor?Liselerin birinci sınıflarında okuyan öğrenciler edebiyat

dersinde Eski Yunan şiiri, (Homeros, Sofokle) ve Latin şiirinden sonra Türk Edebiyatını okumaktadır. İslamiyet’ten önce Türk edebiyatı döneminin sözlü edebiyatı (Oğuz Kağan Destanından), yazılı edebiyattan; İslamiyet’ten sonra Türk Edebiyatı (Kutatgu Bilig, Divan-i Lugat-it Türk, Dede Korkut), Halk Edebiyatı (Anonim Halk Destanları) ve Tekke edebiyatından (Yunus Emre) dersler aldıktan sonra ÂşıkEdebiyatından dersler okunmaktadır. Burada Kul Mehmet, Pir Sultan Abdal ve Köroğlu’ndan sonra Karacaoğlan dersine varılmaktadır. Karacaoğlan Türk Halk edebiyatının büyük saz şairi olarak tanıtılırken Adana’nın Bahçe ilçesinin Farsak köyünde doğduğunu, bugün bile bu köyde yaşamakta olan Sayıl Oğulları soyundan geldiği bildirilip hayatı hakkında yapılan araştırmalardan bilgi verilmektedir. Karacaoğlan’ın eski geleneklere uyarak elindeki sazıyla çok gezdiğini, şiirlerinde hep aşkı konu ettiğini, sevgililerinin yayla göçünden, pınar başlarında su doldurmalarından, adlarını da sayarak, onların güzelliklerinden söz ettiğini, güzellerin saçlarını, gözlerini, benlerini, giyinişlerini, yürüyüşlerini, kısaca bütün güzelliklerini öven, onlara aşık olan bir saz şairi olduğu yazılmıştır. Karacaoğlan’ın aşkının divan şairlerinde olduğu gibi soyut olmadığı, aşk yanında doğa sevgisinin de yakınlık bulduğu anlatılır. O’nun elinde dağların, taşların, pınarlı yaylaların göründüklerinden daha güzel olduklarını, dilinde doğanın canlı olduğunu, güllerin, menekşelerin, sümbüllerin, bütün

Page 91: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

91

91

sevimlilikleriyle sanki sevgililer gibi göz kırpar olduklarını okuyanlara öğretmektedir. Karacaoğlan’ın şiirlerini okuyan kişi çiçeklerin öyle güzel betimlenmesiyle nerede ise kokularını duyar, renklerini, biçimlerini görür gibi olduğu söylenirken, onun ne kadar usta bir şair olduğu gösterilmeye çalışılmaktadır. Karacaoğlan’ın şiirlerinde ceylanların oynaştığı, sığırların koştuğu, göllerde ördeklerin yıkandığı, şiir diliyle anlatılırken bunları kişi görür gibi yaşamaktadır. Bu betimleme gücü öyle gelişmiştir ki “Alıcı kuşlar havada döner, yalçın kayalarda şahinler süzülür”.

Karacaoğlan’ın doğaya aşık oluşu ise “Bulut olup göğe uçmak istediği”, “Yağmur olup yağmak istediğini”. “Doğanın koynunda ölmek istediği” şiirlerdeki dizelerden örneklerle ileri sürülmektedir.

Karacaoğlan’ın tek bir şiirinin aruz ölçüsüyle olmadığı, dilinin sade ve yabancı dil etkilerinden uzak kaldığı, Türkçe sözcüklerin önemli bir bölümünü belgesel sözcüklerin oluşturduğu, kültürlü ve okuryazar olduğu, az da olsa öğrenim gördüğü ve usta bir ozandan sanat bilgisi aldığı şiirlerinden anlaşılmaktadır. Bu güne kadar Karacaoğlan’a ait olduğu bilinen koşma, semai, türkü ve destan sayısı verildikten sonra üç koşması, iki semaisi ve bir türküsü tam metin olarak aktarılmıştır. Aktarılan bu şiirler Cahit Öztelli’nin “Karacaoğlanın bütün şiirleri”111Kitabının 112, 137, 109, 362, 329 ve 425. sayfalarında yer almaktadırlar.

Kitaba aktarılan şiirlerde kullanılan kimi sözcüklerin açıklamasını veren sözcük bölümü de vardır. Şiirlerin açıklaması yapılırken, koşma, semai ve türkü gibi nazım türleri hakkında kısa bilgiler verilmektedir. Öğrencilerin Karacaoğlan’ı daha iyi bir biçimde tanımaları için şiirlerde ve sözlük bölümünden sonra soru sorulan bölümü vardır. Sorularla öğrencilerin Karacaoğlan hakkında bütün bilgiye sahip olmaları için çalışılmaktadır. Örneğin sorular arasında şunlar da vardır:

111 1-de Age

Page 92: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

92

92

“Okuduğunuz şiirlerde Karacaoğlan’ın yaşayışının ve sanatının çizgilerini bulabilir misiniz?” veya başka bir soru: “Bu koşmalardaki temel duygu ve düşünceler nedir?” Bu soruları yanıtlamak için öğrenciler Karacaoğlan’dan aktarılmış şiirleri veya okul ile şehir kütüphanelerinde bulunan Karacaoğlan şiirleri kitaplarını temin edip dikkatle okumak zorundadırlar. Böylesine, kısa çizgilerle olsa bile Yugoslavya’da Türkçe öğrenim gören bir öğrenci Karacaoğlan’ı muhakkak duyup öğrenmektedir. Zaten son otuz yıl içerisinde Yugoslavya’da Türkçe öğrenim görmüş olan ve Karacaoğlan’ı bilmeyen kişiye rastlamak imkânsızdır.

* 1.Uluslararası Karacaoğlan ve Çukurova Halk Kültürü Sempozyumu, 21-23 Kasım 19990, Adana, Bildiriler.

Page 93: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

93

93

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATINDA KULLANILMAYAN, PRİZREN TÜRK

AĞZINDA YAŞAYAN, YUNUS EMRE’NİN KULLANDIĞI KİMİ SÖZCÜKLER*

Çevren, sayı 87-89, Ocak 1992, Priştine

Yunus Emre’nin Anadolu’da onbeş yerde mezarı vardır. Tüm bu mezarlar evliya şairin kabri olarak ziyaret edilir. Toprağına el sürülerek çeşitli derdlere derman aranır bu kabirlerden. Prizren’de Yunus Emre’nin mezarı halkın gönlündedir. Hep anılır. Bütün tarikat mensupları zikir süresince ve zikirden sonra Yunus Emre’nin ilahilerini söylerler. Tekkeler dışında da her evde yaşar Yunus. En çok mevlit okunduktan sonra, sünnet düğünlerinde cümbüşlerde, konserlerde ilahileriyle Prizren’de yaşar Yunus.

Türk halk şiirinin peygamberi sayılan Yunus Emre’nin adıyla ve ilahileriyle Prizren’de çağlar boyunca yaşamasının başlıca nedeni, Prizren’in Osmanlı devletinde ta 1912 yılına kadar Sancakbeyliği, birkaç yıl vilayet merkezi, yüz otuz yıl önce basımevinin bulunması ve kentte gazetenin çıkması, kitapların yayımlanmasıyla önemli bir kültür merkezi olmasıdır. Yirmi iki cami, onun üzerinde tekke ve zaviye, dört medrese, bir rüşdiye, kütüphaneler bulunan Prizren’de divan edebiyatının ünlü şair ve yazarlarından Aşık Çelebi, Suzi, Nehari, Şemi, Behari, Tecelli, Sayi, Mümin, Süleyman Efendi Acize Baba, Aşık Ferki, Haci Ömer Lütfü doğmuş, yaşamış ve eser yaratmışlardır ve bu geleneği sürdüren yüze yakın şairin,

Page 94: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

94

94

yazarın ve sanatçının bugün bile varolması Türkçe ile birlikte Yunus Emre’yi adıyla, şanıyla ve eserleriyle bugüne kadar yaşatmıştır.

Prizren’de Yunus Emre’nin adı, şiirleri ve hakkında söylenen rivayetler o kadar yaygındır ki, Yunus Emre sanki burada yaşamış ve yaratmış izlenimini bırakmaktadır. Bunun böyle olmasına neler neden olmuştur acaba?

Yunus Emre’nin Şeyh Tapduk Emre’nin müridi olduğunu, Tapduk Emre’nin şeyhinin Barak Baba, Barak Baba’nın şeyhi Sarı Saltuk, Sarı Saltuk’un şeyhinin Hacı Bektaş-ı Veli olduğu bilinmektedir. Bektaşi olmasıyla ve Tapduk Emre’nin müridi olmasıyla Yunus Emre Sarı Saltuk’a bağlıdır. Sarı Saltuk’un Prizren yakınlığında, Paştrik dağının bir tepesinde türbesi vardır. Bu türbe halk tarafından ziyaret edilir, çeşitli inançlara göre evliya olan Sarı Saltuk babadan çeşitli dertlere derman olması için adak verilir. Demek, bura halk Yunus Emre’nin şeyhine ait olan kabri yatır yapmış, O’nu saygıyla ziyaret eder.

Sarı Saltuk’un Yugoslavya’da ikinci bir türbesi Bosna-Hersek’te Mostar’a yakın Blagay köyünde bulunur.

Yunus Emre hakkında ilk kere bir tezkirede söz eden, O’nun hayatından ve eserlerinden bilgiler veren Prizrenli ÂşıkÇelebi’dir (doğumu 1520, ölümü 15772). Âşık Çelebi ünlü “Meşairu’ş- Şuara” tezkiresinde Yunus hakkında “Gerçi ümmidir, ama debistan-ı Huda sebak-hanıdır... gayb lisanı ile şiirler söyledi” yazmıştır. Âşık Çelebi’den önce yazılan tezkirelerde Yunus Emre’den söz edilmez.

Prizren’de yüzlerce kişi Yunus (Yonuz ve Yonoz) adını taşımaktadır. Bu ad Yunus peygamberden çok, Yunus Emre’ye hayranlıktan ve saygıdan dolayı verilmiştir. Bugün bile doğan çocuklara Yunus adının verildiği görülmektedir.

Yunus Emre şiirlerini Oğuz lehçesiyle, çağının konuşma diliyle yazmıştır. Şiirlerini yarattığı yıllarda tahta geçen Kahramanlı Mehmet Bey 1277 yılında okuttuğu ünlü fermanıyla “divanda, dergâhta, bargâhta, mecliste ve meydanda Türkçe’den

Page 95: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

95

95

gayrı dil konuşulmayacaktır” diye emretmiştir. Türkçe’nin devlet dili olması için fermanın çıkarıldığı dönemde Yunus Emre Türkçe’yi edebiyat dili yapmıştır. Bu yüzden Yunus’un şiirlerinden XIII yüzyılda Anadolu’da konuşma dilini inceleme olanağındayız. Yediyüz yıl önce Anadolu’da konuşma dilinde kullanılan, bugün Prizren Türk ağzında yaşayan sözcüklerin varolduğunu Yunus’un şiirlerinden öğreniyoruz. Bu yüzden Yunus Emre’nin şiirleri buralarda güçlük çekmeden anlaşılmaktadır. Bir şiirinde Yunus kullandığı dilini şöyle betimler:

Benim dilim kuşdilidirBenim ilim dost ilidirBen bülbülüm dost gülümdürBilim gülüm solmaz benim.

Bugün çağdaş Türk edebiyatında kullanılmayan, Prizren Türk ağzında yaşayan Yunus Emre’nin kullandığı birçok sözcük vardır. Kimi sözcükler ses değişimine uğramışsa da Yunus’un kullandığı anlamı vermektedirler.

“Ben eydürem kim ey ganiNedir bu derdin dermanı”

Prizren Türk ağzında çok kullanan ve erkek ismi de olan Gani, zengin, varlıklı bolluk demektir. Derman, çare, ilaç anlamında kullanılmaktadır.

“Kimsenin yok elim alaKoma beni batmayayım”**“Bugün canım yolda kodumYarın seni bulmak için”**

Page 96: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

96

96

Dizelerinde geçen koma, bırakma; kodum, koydum anlamında Prizren’de de kullanılmaktadır.“Secde kıldı dostunaDemedi yakın ırak”**“Geldi gördü henüz kimDöşeciği ısıcak”**“Beri gel bartışalımYad ilen bilişelim”**”İblis ü Adem kim olurYa aza yahut azdıra”**“Okuyuban yazmadımYanıluban azmadım”

Dizelerinde geçen ırak, uzak; ıssı, sıcak, hararet, sıcaklık; biliş, bilgi; azmak – azdırmak, yoldan çıkmak, bozmak manasını belirtmektedirler ve bugün Prizren Türk ağzında aynı anlamda kullanılmaktadırlar. Yavu, fena, çetin, yaman; dost, akraba anlamına Yunus’un kullandığı bu sözcükler, bugün bile Prizren Türk ağzında aynı manada kullanılmaktadırlar.

“dünya onun bostanıdırSevdiğini üzedurur”Veya:“Bostanlar başın buldunBostanım yağma olsun”

Gibi dizelerde geçen bostan sözcüğü Prizren Türk ağzında kavun karpuz bahçesini ifade etmektedir. Prizren Türk ağzında bostan karpuz anlamında da kullanılmaktadır. Yunus “bahçe”, “bağ”,”gülzar”, “gülistan” sözcükleriyle çiçek bahçelerini tasvir etmiştir. Örneğin:

Page 97: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

97

97

“Ol hocamın bahçesindeŞad olup ötmeğe geldim” gibi“Ayrılıp sarp firaktırHiç giden geri gelmez”***“Bu kuşlar hoş avaz ileOl padişahı zikr eder”***“Yoksa sırsın güveciSebil olur güveci”

Çünkü ahrete kavısınKo bu yalancı dâvâsın”

Dizelerde Yunus’un kullandığı firak, hüzün, acıklı ses, feryad; figan, ızdırap durumunda çıkan ses, inleme; avaz, içli ses, içten ağlayış, güveç, içinde yemek pişirilen toprak kap ve böyle bir kapta pişirilen yemeğin adı; kavı, sağlam, kuvvetli; ko, bırak anlamında olan sözcükler Prizren Türk ağzında özdeş anlamda halen kullanılmaktadır.

Yunus Emre kullandığı tüm sözcüklerin aslını ve manasını bildikten sonra şiirine yerleştirmiştir. Bu şiirinde bunu şöyle anlatmaktadır.

“Ey sözlerin aslın bilenGel di bu söz kandan gelirSöz aslını anlamayanSanır bu söz benden gelir

Söz var kılar kayguyu şâdSöz var eyler bilişi yâdEğer horluk eğer izzetHer kişiye sözden gelir”

Page 98: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

98

98

Şar Dağı’nın kuzeybatı eteklerinde yerleşmiş olan Prizren’de Yunus’un kullandığı biçimde kardaş, kardeş, suret, görünüş, kılık, fotoğraf, kasd, niyet, katı, sert anlamında bugün de kullanılmaktadır. Yunus’un kent manasında kullandığı şar sözcüğü Prizren’de Şar Dağı’nın adından çok bilinirse de manasının kent olduğu bilinmemektedir. Kent anlamında olan şar sözcüğü Yunus Emre’nin şu dizesinde geçmektedir.

“Var imdi gez şardan şaraŞöyle garib bencileyin”--“Çıktım erik dalına ana yedim üzümüBostan ısı kakıyıp der ne yersin kozumu”

Koz, bugün bile Yunus’un ifade ettiği ceviz anlamında Prizren’de kullanılmaktadır. Viran, yıkık, kimsesiz boş; batmış, berbat olmuş; şaştı, şaşaladı; şaşırmak, şaşkınlığa uğramak; nice, nasıl; ise, olsa da; şer, kötülük; nişan, belirti, iz; danışık, yakın; ilkyaz, ilkbahar; haşır haşır neşir, dolayı; balaban, büyük; koca, ihtiyar, yaşlı; bunda, burada manasında Prizren’de de yaşamaktadır.

Yunus’un şiirlerinde geçen, bugün çağdaş Türk edebiyat metinlerinde kullanılmayan kimi sözcükler Prizren ağzında ses değişmesine uğrayıp özdeş manada kullanılmaktadırlar. Örneğin: küfür, çafür olarak geçer ve kâfir, tanrıtanmaz, imansız anlamını verir. Mekân, meçan olarak söylenir ve yer anlamını verir. Münafık, münafık olarak söylenir ve ikiyüzlü, söz taşıyan anlamında kullanılır. Şakı, şaki olarak söylenir ve durmaz, her yere koşan, her yeri karıştıran kişiyi ifade eder. Divirmek, divırmek olarak söylenir ve deyivermek, manasında geçer.

Yunus Emre’nin şiirlerinde olduğu gibi Prizren Türk ağzında da pervane kelebek manasında, div, devanası anlamındabugün bile kullanılmaktadır.

Page 99: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

99

99

Yunus’ta geçen baymak, zengin olmak; sakka, su veren, su dağıtan, nüş, içmek, tatlı bulmak gibi sözcükler Prizren’de birçok kabilenin ailenin soyadıdır.

“Eğer beni Cercis’leyin yetmiş kez öldürür isenDönem geri sana varam zirâ ki ârim yokdurur.”

Dizesinde Yunus’un kullandığı ve İsa Peygamber’den sonra onun şeriatıyla hükmetmek üzere gönderilen bir peygamber olan Cercis, Prizren’de bugün bile bir kabilenin soyadıdır.

Bu örnekler görüldüğü gibi, Yunus Emre’nin Prizren’de bu kadar çok bilinmesine, sevilmesine ve hürmetle anılmasına haklı bir nedendir.

Bu sözcüklerin birçoğu Prizren’den başka, Mamuşa, Priştine, Gilan, Mitroviça gibi yerlerde yaşayan Türk ağızlarında da Yunus’un kullandığı biçimde veya kimi ses değişikliğinde bugün de kullanılmaktadır.

Bu yüzden Yunus Emre Kosova’daki Türk okullarında Türk dili ve edebiyatı derslerinde en az iki ders olarak okutulmalı ve dolayısıyla şiirlerinde kullandığı, Çağdaş Türk edebiyat metinlerinde kullanılmayan, ama Prizren Türk ağzında yaşamakta olan sözcükler üzerinde durulmaktadır. Yunus Emre de bunu hak etmiştir. Çünkü bir şiirinde Yunus Emre şöyle diyor:

“Söz ola kese savaşıSöz ola bitire başıSöz ola ağulu aşıBal ile yağ ede bir söz”.

____________________KAYNAKÇAHalim Bâki Kunter: Yunus Emre, Bilgiler – Belgeler Eskişehir Valiliği yayınlar, 1990, sayfa 63

Page 100: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

100

100

İsmail Eren: Ştampariya Kosovskog vilajeta u Priştini,Gjurmime Albanologjike, Priştine, 1968 sayı 1.Suzi Camii, Hacı Kasım Camii, Terzimemiş (Terzimahale) Camii, Kurd Paşa Camii (Hoçamahalle), Tussuz Camii, Müderis Ali bey Camii, İliyaz Kuka Camii, Seydibey Camii, Sinan Paşa Camii, Mehmet Paşa Camii, Emin Paşa Camii, Ahmet Bey (Tabahane) Camii, Maksut Paşa (Maraş) Camii, Çuhasi Mahmed (Markılıç) Camii, Yeni Mahalle Camii, Mescit, Körağa Camii, Kukli Bey Camii, Kentin merkezinde posta hane karşısında minaresi bulunan, binası ise 1960 yılında yıktırılan Arasta Camii’dir.Sinani, Rufai, Kadiri, Halveti, Sa’di, Melami ve Bektaşı tekkesi yıkılmıştır.Mehmet Paşa Medresesi, Emin Paşa Medresesi, Mustafa Paşa Medresesi ve Sufi Sinan Paşa MedresesiTezkirelere göre Divan Edebiyatı İsimler sözlüğü (Doç.Dr. Haluk İpekten, Doç. Dr. Mustafa İsen, Doç.Dr.Recep Toparlı, Doç.Dr.Naci Okçu, Yard.Doç.Dr.Turgut Karabey), Kültür ve Turizm Bakanlığı yayınları, Ankara, 1988.

Page 101: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

101

101

PRİZREN’DE YUNUS’A SAYGI*

Bay, sayı 11-12-13, Temmuz-Ağustos-Eylül 1995, Prizren

Kosova Meydan Savaşı’nın olduğu yerden güneye doğru yetmiş kilometre uzakta yüzbin nüfuslu Prizren kenti bulunmaktadır. Bugün Balkanlar’da Türk dilinin, kültürünün en canlı olduğu bir yerdir, Prizren. Balkan yarımadasının bu köşesinde Türk halk edebiyatının en tanınmış isimlerinden Nasreddin Hoca, Sarı Saltık ve Yunus Emre en çok bilinen, saygıyla anılan kişilerdir. Bu üç isim Türk egemenliği altında bulunmayan ülkelerde halk arasında yaygındır. Nasreddin Hoca’yı fıkraları ünlü etmiştir. Sarı Saltık’ın bugün de ziyaret edilen yatırları 112vardır. Yunus Emre ‘nin Şair olarak bilinmesine en büyük payı tekkeler 113 vermiştir. Tekkelerde yapılan zikir sırasında ve sabahları kahve ocağının yakılmasıyla söylenmeye başlayan ilahiler sabah namazının okunmasına kadar sürmektedir. Gün, Yunus Emre’nin ilahilerinin söylenmesiyle doğmaktadır. Anadolu’nun birçok yerinde yatırıbulunan Yunus Emre’nin varlığı Prizren Türkleri’nin gönüllerinde yaşatılmaktadır. Yunus Emre’nin şeyhi olduğu ve şiirlerinde hürmetle andığı Taptuk Emre’nin şeyhi olan Barak Baba’nın şeyhi Sarı Saltık’ın yatırı Prizren’de Paştrik Dağı’nın

112 5 – 8 mayıs 1995 günlerinde Eskişehir’de (Türkiye) düzenlenen VI’cı Uluslararası Yunus Emre ve Türk Halk Edebiyatı Seminerinde okunmuştur. 113 Balkanlar’ın güney – batı köşesinde bulunan Prizren kentinde bugün de “Sinani” , “Halveti”, “Sadi”, “Rufai”, “Kadiri” ve “Melami” tarikatlarına ait sekiz tekke ve iki zaviye vardır ve tümünde ibadet yapılmaktadır.

Page 102: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

102

102

tepesinde bulunmaktadır. Halk bu yatırı ziyaret ederek çeşitli dileklerde bulunmaktadırlar.

Yunus Emre Sempozyumunda bildiri sunanlar Yunus Emre anıtı önünde ( Eskişehir 1989): Dr. Munib Maglayliç, Prof. Dr. Lamia

Hacıosmanoviç (Bosna) Dr. A. Ömer, Nail Tan (Türkiye) ve Altay Suroy Recepoğlu. Sağda Priştine’de yayımlanan Çevren Dergisi

Paştrik Dağının tepesinde bulunan Sarı Saltık yatırının etrafında her yıl 2 Ağustos veya halkın “Ali Günü” olarak adlandırdığı günde çevre halkı toplanır, makamı ziyaret eder ve nezirlerini makama bırakırlar. Sadi tarikatının mensupları ise ayin düzenlemektedirler ve bu ayin sırasında dervişler Yunus Emre’den ilahiler okumaktadırlar. Yunus Emre’nin adı anıldığı zaman eller sineye dayatılıp “hu” diyerek baş yere değecek kadar öne düşülmektedir.

Yugoslavya’da yaşayan Türkler ve genellikle Müslüman halkı arasında Yunus Emre’yi bilmeyen ve sevmeyen kişiye zor rastlanır. Yunus Emre ilahileri Türkçe, Boşnakça ve Arnavutça söylenir.

Türk geleneklerine sadık kalan, bu gelenekleri sürdüren Prizren Türk ailelerinde, evlerinde Yunus Emre kendi

Page 103: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

103

103

ilahileriyle, yaşamıyla ilgili söylentilerle yaşar. Sesi güzel olan ilahi okuyan ustalar özel olarak ilahi söylemeleri için mevlitlere, şenliklere, ziyafetlere çağırılırlar. Böylesine burada Yunus Emre sözüyle, sesiyle ve sazıyla yaşamaktadır.

Türk halk edebiyatının en ünlü şairlerinden olan Yunus Emre Yugoslavya’da Türkçe okuyan öğrencilerin ders kitaplarında da vardır. Türkçe öğretim plan ve programına göre öteki Türk yazarları arasında Yunus Emre’nin de kişiliği ve eserleri okutulmaktadır.114

1991 yılının UNESCO tarafından “Dünyada Yunus Emre sevgi yılı” ilan edilmesiyle Yugoslavya’da Türk halkının yerleşim yerlerinde, Yunus Emre ile ilgili birçok gösteriler, toplantılar örgütlenmiştir. Türkçe yayımlanan tüm gazetelerde ve dergilerde115 Yunus Emre ile ilgili yazılar tefrika edilmiştir, özel Yunus Emre sütunları açılmış, dergilerin Yunus Emre özel sayıları, kitaplar116, şiirler, görüşmeler, denemeler, incelemeler, araştırmalar yayımlanarak Yunus Emre derli toplu tanıtılmıştır. Türklerin yaşadığı tüm kent ve köylerden başka Belgrat’ta Yunus Emre şiir saatleri ve bilimsel toplantı düzenlenmiştir. Priştine’de ise “Uluslararası Yunus Emre Sempozyumu”

114 Necati Zekeriya: “Demet” ilkokulların 8. sınıfları için Okuma Kitabı , Üsküp 1978115 Türkçe basılan “Birlik” gazetesi (Üsküp’te 1944 yılından bu yana haftada üç sayı olarak yayımlanmaktadır. ) “Tan” gazetesi (Priştine’de 1969 yılından bu yana haftada bir yayımlanmaktadır” 1992 yılına kadar Eski Yugoslavya’da Türklerin yaşadığı her yerde okunuyordu. Şimdi “Birlik” Makedonya’da , “Tan” ise Kosova’da okunmaktadır.

116 Eski Yugoslavya’da yayımlanan dergiler “Sesler” aylık toplum sanat dergisi, (Üsküp), “Çevren” düşün, bilim dergisi, iki ayda bir yayımlanan (Priştine) , “Sevinç”, “Tomurcuk”, (Üsküp), “Kuş” (Priştine) ayda bir yayımlanan çocuk dergileri, “Çığ” yazın sanat dergisi (Priştine) , Prizren’de aralıklı yayımlanan “Esin” Kültür ve sanat dergisi , “Filiz” çocuk dergisi ve 1994 yılında yayın hayatına başlayan ilk özel “Bay” kültür ve Sanat dergisi .

Page 104: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

104

104

örgütlenmiştir. Türk kültür ve güzel sanatlar dernekleri Yunus Emre’nin ilahilerinden oluşmuş konserler düzenlemişlerdir. Yugoslavya’dan birçok bilim adamı uluslararası Yunus Emre Sempozyumlarına kendi bildirileriyle katılmışlardır. Böylesine 1991 yılının bir günü bile Yunus Emre’siz geçmemiştir. Yugoslavya’da.

Prizren’de Yunus Emre’ye karşı ayrı bir saygı vardır. Geleneklere göre doğumdan veya ölümden sonra, askere gidecek olan ve askerden dönen genç için, düğünlerde, Hazreti Peygamberimizin doğduğu ayda, başarıya ulaştıktan veya kazayı atlattıktan sonra muhakkak mevlit okutulmaktadır. Mevlidi mevlit hanlar okumaktadırlar. Mevlidin okunmasından sonra Yunus Emre’den ilahiler söylenmektedir. Genellikle tekkelerde ve zaviyelerde yapılmakta olan zikirler sırasında devamlı olarak Yunus Emre’den de ilahiler okunmaktadır. 117

Kadınlar Cuma namazından sonra camide toplanıp Yunus Emre’nin ilahilerini söylemektedirler. Çeşitli tarikatların başında bulunan şeyh analar etrafında toplanan kadın müritler namazdan sonra yaptıkları zikir sırasında ve zikirden sonra Yunus Emre’den ilahiler söylerler. Böylesine Yunus sevgisi burada nesilden nesile taşınarak bugüne kadar ulaşan Yunus Emre’nin ilahisi, şiiri Prizren Türk ağzının özellikleriyle de söylenir. Altmış yıl önce vefat eden Prizren’de Melami tekkesinin şeyhi Kamil Tosko’nun (1870 – 1944) bir cönkünde Yunus Emre’nin Prizren ağzıyla derlenmiş ilahileri vardır.

Yunus Emre’nin Prizren’de ta onaltıncı yüzyılda bile bilindiğini en iyi olarak Prizren’li Âşık Çelebi’nin (1520 –1572) “Meşairü’ş – Şuara” adlı tezkiresi kanıtlamaktadır. Çünkü

117 Altay Suroy – Recepoğlu’nun 14 – 15 Kasım 1991 günlerinde Priştine’de düzenlenen Uluslararası Yunus Emre Sempozyumunda sunduğu bildiri, 16 Kasım 1991 “Birlik” (Üsküp) gazetesinde ve “Çevren” Bilim kültür dergisinde sayı 87 – 89 1992 Priştine yayımlanan “Çağdaş Türk Edebiyatında kullanılmayan, Prizren Türk ağzında yaşayan Yunus Emre’nin kullandığı kimi sözcükler”.

Page 105: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

105

105

ilk kere bu şairler tezkeresinde Yunus Emre ‘den söz edilmektedir.

Prizren’de Yunus Emre’nin çağlar boyunca bilinmesi, ilahilerinin halk arasında söylenmesinin nedeni şiirlerinin Prizren’de anlaşılır bir dille söylenmesidir. Yunus Emre’nin şiirlerinde geçen, çağdaş Türk edebiyat metinlerinde kullanılmayan ve bugün Türkiye’de unutulmuş durumda olan kuşluk (öğle yemeği, koz (ceviz), bed (kötü), azmak (sapmak, yolunu şaşırmak), aşır neşir (dağılmak), ilkyaz (ilkbahar), çak (bildirmek, belirtmek), sırça ( cam), ko (bırak), koma (koyma), süret (yüz, resim) gibi sözcükler özdeş manada bugün bile Prizren – Türk ağzında yaşamaktadır. Bu örneklerin sayısı çoktur. İlahilerin çoğu rahatlıkla mevlitlerde, zikir sırasında, düğünlerde ve cümbüşlerde söylenmektedir. İlahilerin içeriği anlam doludur ve herkesi heyecanlandırıp Tanrı sevgisine kavuşturmaktadır.

Prizren Türkleri Yunus Emre’nin okuma yazma bilmediğine (ümmi olduğuna) inanırlar. O’nu ermişlerden sayarlar. Tanrı okulunda okuduğunu kabul ederek gerçek bir Müslüman, alçakgönüllü, tasavvuf terbiyesine sahip olduğunu, kavgacı olmadığını, hoşgörülü ve samimi olduğunu kabul ettikleri Yunus Emre’yi Prizrenliler Peygamber katına çıkarmaktadırlar. Bu yüzden Yunus Emre’nin adı anıldığı zaman herkes ellerini yüzüne sürer, zikir sırasında Yunus’un adı geçince zikire katılanlar “hu” diyerek başlarını yere kadar düşürerek Yunus’un manevi huzurunda selam verirler. Bu tür hareketler Hazreti Peygamberimizin de adı anıldığı zaman yapılmaktadır. Bu ise Balkanlar’ın bu köşesinde Yunus Emre’nin Peygamber katına yükseldiğini göstermektedir. * 5-8 Mayıs 1995 günlerinde Eskişehir’de (Türkiye) düzenlenen VI. Uluslararası Yunus Emre ve Türk Halk Edebiyat Semineri’nde bildiri olarak sunuldu.

Page 106: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

106

106

“YUNUS EMRE SEVGİ YILI” D O L A Y I S I Y L A

“BİZDE DE VARDIR YUNUS EMRE

Birlik” gazetesi, Şubat 1991, ÜsküpGelin tanış olalımİş kolay kılalımSevelim sevilelim Dünya kimseye kalmaz

Yunus Emre

Yunus Emre Yugoslavya’da Türkler arasında ve genel olarak Müslüman olan nüfus arasında ne kadar bilindiğini, eserlerinin ne denli yaşandığını ve hakkında rivayet edilen olayların neleri belirtmek istediğini incelememiz için UNESCO tarafından 1991 yılı Yunus Emre’nin doğumunun 750. yıldönümünü beklemek gerekti. Çnkü bizce Yunus Emre gazete ve dergilerimizde genellikle Türkiye’de yayımlanan yazıların aktarılmasıyla tanıtılıyor. Oysa Yunus Emre’yi bizler hem biliyor hem de eserlerini yaşatıyoruz. Ne var ki bu konuda Yugoslavya’da incelemeler, araştırmalar hiç kadar azdır. Yugoslavya’da Türkler ve Müslüman olan nüfus arasında yaşayan Yunus Emre tanıtılmalı, Türk Halk edebiyatının ünlülerinden olan Nasrettin Hoca’nın fıkralarından sonra en çok Yunus Emre ilahileri yaygındır. Yugoslavya’da Yunus Emre’nin kişiliğiyle ilgili rivayetler ve fıkralar da bulunur. Tüm bunları tespit etmek için Yunus Emre’nin kişiliği ve eserleri nerede ve nasıl dile geldiğini sıralamak gerekiyor.

1.Yunus Emre Yugoslavya’da her Türk’ün evinde yaşar/ İslam geleneğine göre mevlit ayında, ailede ölen kişinin yedinci gününde ( yedisinde), kırkıncı gününde ( kırkında), elli ikinci

Page 107: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

107

107

gecesinde, altı ayında ve yılının kapatılmasında okunan mevlitlerde muhakkak Yunus Emre’nin ilahileri de okunur. Kalabalık sayıda davetlinin katıldığı mevlitlerde Yunus Emre’nin ilahileri koro şeklinde söylenir. Böylesine mevlite katılanlar Yunus Emre’nin ilahilerini öğrenme fırsatını bulmaktadır.

II. Yunus Emre sünnet düğünlerinde vardır. Genellikle Bursalı Süleyman Çelebi’nin yazdığı mevlütün okunmasıyla geçen sünnet şenliğinde Niyazi Misri ile Yunus Emre’nin ilahileri okunur. İlahileri hafızalar okur ve onlara sünnet şenliğine katılanlar eşlik eder.

III. Yunus Emre tekkelerde vardır. Yunus Emre’nin ilahileri tüm tarikatlar tarafından kabul edilmiştir ve zikir süresince ve zikirden sonra söylenir.

Ramazan ayında teravihden sonra kurulan mescitlerde diğer vakalardan başka Yunus Emre ile ilgili olaylar ve başından geçenler anlatılır. Anlatmalar, konuşmalar, ilahi ve kaside okumakla devam eder.

IV. Birçok evin kitaplığında Yunus Emre divanı veya Yunus Emre ile ilgili kitaplar ve elyazmalar vardır. Yunus Emre’nin dizelerinden hattatlarca işlenmiş levhalar da vardır.

V. İlkokullarda ve liselerde Türkçe dili ve edebiyatı derslerinde Ders plan ve programa göre Yunus Emre’nin hayatı ve eserleri hakkında öğrencilere bilgi verilmektedir ve Yunus Emre’nin şiirleri okutulmaktadır.

VI: Yunus Emre aşığı olan ve eli kalem tutan kimi şeyhleri ve dervişlerin derleyip karaladığı Yunus Emre’ye ait olan ilahiler, elyazmalı cönklerde ve mecmualarda bulunmaktadır.

VII. Yugoslavya’da Türkçe yayımlanan gazete, dergi ve kitaplarda Yunus Emre ile ilgili yazılar, şiirler ve derlemeler vardır.

VIII. Ses sanatçıların konserlerde ve düğünlerde Yunus Emre’nin bestelenmiş şiirleri müzik eşliğinde icra edilmiştir.

Page 108: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

108

108

IX: Bilimsel kongrelerde, özellikle Eskişehir’de düzenlenen geleneksel uluslararası Yunus Emre ve Türk halk edebiyatı seminerinde Yugoslav Türk bilim adamlarınca sunulan Yunus Emre ile ilgili bildiriler sunmuşlardır.

Tüm bunlar buralarda Yunus Emre’ye karşı hayranlığı ifade etmektedir. Bizde Yunus Emre’nin nasıl yaşatıldığını aydınlatmak için Türkler’in yaşadığı her ortamda incelemeler yapmak ve elde edilen sonuçları yayımlamak gerekir.

Yediyüz elli yıl önce doğmuş ve altıyüzyetmiş yıl önce ölmüş olan Yunus Emre’nin bugün de bizde hayranlıkla yaşamasının başlıca nedeni O’nun halk diliyle yazmasından ileri gelmektedir. Yunus’un dili, deyişi, felsefesi Türk Halk edebiyatının en ünlü şairlerinden olmasına nedendir. Bu yüzden Yunus Emre “Anadolu Türkçe’sinin şiir peygamberi” olarak sayılmaktadır. Şiirlerinde barış ve sevgi ağır basmaktadır:

Ben gelmedim dâvâ içinBenim işim sevi için.

Diyen Yunus, insanlığı sevginin kurtaracağına inanır. “İnsanı hayrette bırakan yanı, yediyüz yıllık ötelerden seslenmesine rağmen, en modern insan anlayışı en ileri görüşü içerisindedir”.(S.K.Karaalioğlu)

PRİZREN’DE YUNUSTürk geleneklerine sadık kalan, bu gelenekleri sürdüren

Prizren Türk ailelerinde, Yunus Emre, ilahileriyle yaşar. Sesi güzel olan ilahi söyleyen ustalar vardır Prizren’de. Hafızlar mevlüt okur. Kur’andan ayetler okur. Hoca (İmam) dua yapar. Hoca, hafız ve ilahi usta olanlar bir araya gelince Mevlüt okunuşuna doyulmaz. İlahilerin okunmasına herkes eşlik eder. Bugün sesi güzel olan mevlüt okuyucuları ve ilahi ustaları en meşguldür. Bunlar muhakkak Yunus Emre’den ilahiler okurlar:

Bu dünya bir gelindirYeşil kızıl donanmış

Page 109: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

109

109

İnsan böyle gelineBakar bakar doyamaz

Çok aradım özledimYeri göğü aradımÇok aradım bulamadımBuldum insan içinde

Tekke edebiyatının en eşsiz kişisi sayılabilen Yunus Emre Prizren’in tüm tekkelerinde hürmetle anılır. Sinani, Kâdiri, Rufai, Halveti, Sa’di ve Melami tarikatine ait olan tekkelerde tarikatin kendine özgü ayinleri ve zikirleri sırasında muhakkak Yunus Emre’nin ilahileri okunur:

Biz dünyadan gider oldukKalanlara selam olsunBizim için hayır duaKılanlara selam olsun

Derviş Yunus söyler sözünYaş doludur iki gözünBilmeyenler neyi bilmişBilenlere selam olsun.

Prizren’de sırf kadınların toplandığı tekkeler ve mescitler vardır. Buralarda şeyh analar da vardır. Namaz kılındıktan sonra zikir edilir. Zikirde Yunus Emre’den ilahiler okunur. Bu yüzden Yunus Emre’nin ilahi söylemesini bilmeyen Prizrenli kadına rastlamak zordur. En çok “Şol Cennetin ırmakları”, “Dertli dolap”, “Taştın yine deli gönül” ilahileri söylenir. Söylenişte Prizren ağzının etkisi vardır. İlahiler sanki Prizren ağzıyla yazılmış ve burada bestelenmiş gibi söylenir. Bütün dizeler iki defa söylenir. İkinci söylenişte herkes eşlik eder.

Page 110: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

110

110

Özel kitaplıklar henüz tamamıyla araştırılıp incelenmediyse de Yunus Emre’ye ait kitapların, eserlerin varolduğu muhtemeldir. Çünkü Prizren’de çok sayıda yazar, şair ve Yunus aşığı yaşamış ve yaratmıştır. Elimizde Prizen Melami tekkesinin şeyhi olan Kâmil Tosko’nun elyazmalı bir cönkü var. Cönkte Niyazi Misri ile Yunus Emre’nin ilahileri bulunmaktadır. En az yetmiş yıl önce yazılmış olan bu cönkte söyle bir ilahi derlenmiştir.

Sana derler bâri sabahBana Allah’tan haber verUlu mevlâdan haber ver.

Seher vaktinde ötersinSen bağrını delersinCanıma sefa verirsin

Bana Allah’tan haber verUlu mevlâdan haber ver

Haylı zaman ben gezerim Bir kâmil mürşidi ararımKalmadı sabrım kararım

Bana Allah’tan haber verUlu mevlâdan haber ver

Bir dahi yönde kalırsın Beni türapta bulursunCanıma sefa verirsin

Bana Allah’tan haber verUlu mevlâdan haber ver.

Aşık Yunus ider ahi

Page 111: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

111

111

Göz yaşı silmez günahiHakka aşığım billahi

Bana Allah’tan haber verUlu mevlâdan haber ver.

Elli yıl önce Şefki Sudanlı adında bir kişi yaşamış Prizren’de. İkinci dünya savaşından sonra Sarayova’ya gidip hayat izi kaybolmuş. Oysa ardında eserleri bırakmış. Hem de hat sanatından güzel eserler. Bugün kimi tekkelerin ve evlerin oda duvarlarını süslemekten çok büyülemektedir bu levhalar. Zaten Şefki Sudanlı izine varılan ve bilinen Prizren’in son hattalarından biri. Önceleri Prizren’de çok sayıda hattat varmış. İstatistikî bilgilere göre hattat dükkânları da bulunurmuş. Şefki Sudanlı Yunus Emre’nin kimi dizelerini kendine has uslubuyla ve mürekkebiyle kâğıt üzerine işleyip levhalar yapmış. Zaten hattat Şefki Sudanlı, attatlıkla geçimini sağlarmış.

Eskişehir Türkiye’de Yunus Emre ile yaşayan bir kent. Uluslararası ve Yunus Emre Türk Halk Edebiyatı

Seminer’lerinde bildiri sunmak ve Şairler Şölenlerinde şiirokumak için dört defa gittiğim Eskişehir’de Yunus Emre’yi biraz daha fazla tanıdım ve o’nun ulusumun gerçekten çok önemli bir şahsiyeti olduğunu içten sezdim.

1988 yılının 30 Nisan günü Yunus Emre kutlamaları dolayısıyla düzenlenen âşıklar şölenine katılmak amacıyla Nüsret Dişo Ülkü, İskender Muzbeg ve Zeynel Beksaç ile birlikte Türkiye’ye doğru Yunanistan üzerinden yolculuk yaptık. Durağımız camileri harabat kalan Dırama ve Serez’den sonra Gümülcine oldu. Batı Trakya Türkleri’nin milli şairi Aliriza Saraçoğlu’nun evinde yarım saatlik bir dinlencemiz oldu. Günlük yaşama dertlerinden ve şiirden hoşbeş edip konuşmamız Yunus Emre’ye geldi. “Yunus’taki hoşgörü ile anlaşmalı insanlar ve severek sevilerek sorunların yok olabileceği” düşüncesine vardık. Dedeağaç’tan sonra Türkiye

Page 112: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

112

112

topraklarında süratle ilerledik İstanbul’a, ordan Eskişehir’e doğru.

Eskişehir’de ilk karşılaştığımız şey “Yunus Emre Kültür ve Sanat Haftası”nın yol üzerinde direkten direğe çekilmiş bez üstünde yazılmış yazılarıydı. Duvarlarda, gagasında gülü taşıyan beyaz bir güvercini gösteren ve üzerinde “Yunus Emre” yazılı afişler hep Kültür Haftasıyla ilgiliydi.

Ertesi gün bizi Yunus Emre köyüne götürdü örgütleyici. Dolmuşumuzda şair, yayıncı İsmail Ali Sarar ve Eskişehir’in tek kadın Aşığı, Âşık Nurşah da vardı. Şiirler, türküler atışmalı oldu. Bizler de şairliğimizi belirtmek istedik çünkü. ZatenYunus Emre gibi büyük ve erişilmesi zor olan ozanın kabrinin bulunduğu yere giderken başka bir marifet beklenemez kendini ozan kabul edenlerden.

Yunus Emre’nin Türkiye’nin onaltı ayrı yerinde yatırının bulunmasına ve bilinmesine karşın bugün Yunus Emre olarak adlandırılmış Sarıköy’de Yunus Emre’ye ait bir anıt merkezi vardır. Yunus Emre’nin kabrinin bulunduğu kabırdan başka kesme taştan yapılmış büyük bir çeşme vardır. En yukarıda “Yunus Emre” yazılı olan bu çeşmenin musluğu üzerinde şu dize mermere kazılmış:

Hak’tan gelen şerbeti içtük el-hamdülillahŞol kudret denizini geçtik el-hamdülillahDerüldük pınar olduk irküldük ırmağ oldukArtık denize dolduk taşduk el-hamdülillah

Bu çeşmeden şifa için su içmek istiyenlerin oluşturduğu kuyruğa girmek gerekiyor.

Geniş bir alandan sonra tek katlı binalar var. Biri sohbet odası, çepeçevre minderli, biri Yunus Emre müzesi, Yunus dergâhı, Yunus Camii ve Yunus’un şanına uygun bir anıt var. Etrafı Yunus Emre anıtının bahçesidir.

Yunus Emre’nin bugünkü türbesinin 1946/47 yıllarında yapıldığını ve buraya biraz ilerde tiren raylarına yakın olan

Page 113: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

113

113

mezardan Yunus Emre’ye ait olduğu sanılan iskeletin nakledildiğini öğreniyoruz. Eski mezarın bulunduğu yer bugün de duruyor. Eski mezarda bulunan iskelet üzerinde antropolojik incelemelerin yapıldığını ve bu inceleme sonucu varılan bilgilerin yayınlandığını Halim Baki Kunter’in Yunus Emre, Bilgiler-Belgeler kitabından öğreniyoruz.

Bizler Yunus Emre seviyesine diz çöküp sohbetleri dinliyoruz. Dışarıda hafızlar topluluğunun söylediği Yunus Emre ilahileri ta içeriye giriyor. Sohbet ve ilahilerin karıştığı bir ortamda ister istemez Yunus’u daha yakından yaşıyoruz. Şairler şöleninde şiirlerin okunmasından sonra Yunus Emre şiir yarışmasında birinci, ikinci, üçüncü ödülü kazanan ozanlara ödüller veriliyor. Âşıklar sazlarıyla ve sözleriyle doğmacatürkülerini söylüyorlar, birbiriyle atışıyor ve okuşuyorlar.

Böyle bir şenliğin programına katıldıktan sonra Yunus Emre’yi, O’nun erişilmez ozanlığını unutmak zor.

Yunus Emre’nin “Divanı’nın tespit edilmesiyle böylesine yazdığı şiirlerinin bilinmesiyle O’nun büyük ozan oluşu Türkiye dışında da bilinmektedir. Yazdığı şiirlerle ve hakkında derlenen söylentilere göre Yunus Emre’nin gerçekten büyük bir düşünür ve ozan olduğunu kimse yadsıyamaz. O bütün insanlık için seslenmektedir. İnsanların birbirlerini kırmamaları ve birbirleri ile savaşmamalarını salık verirken “Dünyanın kimseye kalmayacağını” ileri sürerek insanların “Sevip sevilmeleri”ni istemektedir Bu yüzden 1991 yılı UNESCO tarafınca “Dünyada Yunus Emre Sevgi Yılı” olarak ilân edilmiştir.

Page 114: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

114

114

İskender Muzbeğ, Nusret Dişo Ülkü ve Altay Suroy Recepoğlu Yunus Emre köyünde (1986).

Page 115: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

115

115

MEVLANA (1207 – 1273)’ NIN RUMELİ DAMGASI

Bay, sayı 14-15-16, Ekim-Kasım-Aralık 1995, Prizren

Rumeli’ye İslam’ın gelmesiyle Müslüman ahali kendi İslam’ı yaşayış tarzını da buralara getirmiştir. Özellikle Horasan bölgesinden gelen zamanın ileri gelen bilginleri, buralara gelip Müslümanlığı tanıtarak yayma hizmetini yapmışlardır. Rumeli’ye şahsen gelmeyip ama varlıklarını duyurtan ve görüşleri geniş halk kitlesi tarafından benimsenen bilginler, feylesof, şair ve aydınlar da vardır. Buralara gelip mücahit olarak şehit düşenlerin mezarları, hayırseverlerin kurduklarıcami, mescit, tekke, zaviye, medrese, hamam, çeşme vs. binalardan oluşan vakıfları ve kimilerinin gömütleri türbe olarak bugüne kadar korunabilmiştir.

Mevlana Celaleddin Rumi 1207 de Horasan’ın Belh ilinde dünyaya gelmiş, “Sultanul – ulema” olarak anılan babası Bahaeddin Veled bin Hüseyin bin Hatîbi’nin Konya’ya göç etmesiyle orada medrese öğrenimini görmüş, 18 yaşına geldiğinde Şerafeddin Lala Semerkandi’nin kızı Gevher Hatun’la evlenmiş. 1230’da babasının ölümü üzerine, onun yerine camide vaaz vermeye başlamış. Çevresinde birçok kimsenin toplanmasını sağlamış ve Rumeliye şahsen hiç uğramamış ama adı, sanı, görüşü, inançları ve ölümünden sonra büyük oğlu Sultan Veled (doğumu 1226 ölümü 1312) tarafından 1284 yılında tekkenin yönetimini eline aldığı ve kurumlaştırdığı Mevlevi tarikatı ta buralara yayılmıştır. Belgrad’ta, Üsküp’te, Niş’te, Konyiç’te, Mostar’da, Sarayova’da, Mevlevi tekkeleri ve zaviyeleri kurulmuştur. Üsküp’teki Mevlevi zaviyesi bu

Page 116: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

116

116

topraklarda kurulan ilk ve en eski Mevlevi kurumudur. Sarayova’da ise Mevlevi tekkesinin İsa Bey tarafından kurulduğunu O’nun 1462 yılında kaydı yapılmış olan vakıfnamesinden öğreniyoruz. Tekkenin üç evden, bir haremden ve öteki yardımcı binalardan oluştuğunu bu vakıfname bildirmektedir. Bu binalar hem tekke hem de yoksul olan Müslümanların barınağı, öğrencilerin, savaşçıların ve yolcuların konaklama yerleri olarak da kullanılmış. Burada pişirilen yemekler kentteki yoksul çocuklara ikram edilirmiş, konukların ise sadece üç gün yemek yeme hakkı varmış.118

Mevlevi tekkelerinde Cuma namazından sonra zikir –mukabele ve sema yapılmakta olduğunu birçok belgeden tespit ediyoruz. Zikir ve semanın, ney, kudum, sur, davul, zil, keman gibi çalgı aletlerinin eşliğinde yapıldığı bilinmektedir. Mevlevi tekkelerinin bulunduğu yerlerde mayıs ve haziran aylarında mesire yerlerine gidilir, tevhid edilir, katılanlara ve yoksullara helva pişirilir. Bu günleri halk Mevlevi teferrüçü olarak bilmektedir.

Bugün Eski Yugoslavya topraklarında etkinlik gösteren Mevlevî tekkeleri ve zaviyeleri kalmadıysa da Mevlevîlik tarikatını, geleneklerini sürdüren Mevla’na âşıklarıbulunmaktadır. Sarayova’da Mesnevî kürsüsü çalışmaktadır ve 1966 yılından bu yana Mevlana Celaleddin Rumi’nin ölüm günü olan 17 Aralık günlerinde “Şebi-arus” adı altında bilimsel faaliyet düzenlenmektedir.

Prizren’de Mevleviliğin etkisi Melami ve Kadiri tekkelerinde görülmektedir. Bugün de çalışmakta olan bu tekkelerde zikir Cuma namazından sonra yapılmaktadır. Zaten Melamilere en çok bağdaşan Tarikat Mevlevilerdi. Abdülbaki Gülpınarlı’ya göre “Mevlevilikle aynı esaslara, yani aşk ve cezbeye dayanan ve aynı kaynaktan, yani Horasanîlikten feyiz alan Mevlevilik de Melamilik gibi diğer tarikatlardan ayrıydı”.

118 Cemal Cehayiç “Dervişki Redovi u Jugoslovenskim zemljama”Sarayevo 1986, sayfa 28

Page 117: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

117

117

Kadirilerde de müzik aletlerinin eşliğinde devran denen sema yapılmaktadır.

Prizren’de Mevlana adını bugüne kadar yaşatan “Mevlana” olarak bilinen ve kadınların düğünlerde genellikle def eşliğinde oynadıkları oyundur. Bu “Mevlana” oyunu Mevlevi semahına göre oynanmaktadır. Prizren’de “Mevla’na oyununun oynanmadığı düğüne rastlamak zordur. Bu oyun Prizren’de 1951 yılından bu yana aralıksız çalışan “Doğru Yol” Türk Kültür ve Güzel Sanat Derneğinin repertuarında her zaman vardır ve folklor festivallerinde icra edilmektedir. Ama düğünlerde Mevlana’yı oynayan kadınlar semazen değilseler de musiki ve güftesini dinleyerek eller açık tutularak el parmaklarının ve ayaklarının hareketleriyle ulvi duygular kazanarak yücelirler. Hazreti Mevlana’nın “Mesnevi” de yazdığı gibi 119 “Halkın tamburla çaldığı, ağızla söylediği bu şarkıları, nağmeleri dinledik, duyduk,!”120

“Gerçi suyla toprak, bize bir şüphe verdi ama yine o nağmeleri birazcık hatırlıyoruz”121 “İş bu yüzden güzel sesi dinlemek aşıklara gıdadır.... çünkü güzel ses dinlemede kalp huzuru ve Tanrıyla birleşme zevki vardır”122 Mesnevinin ve Mevlevi ayininin etkisinden folklor özelliğine dönüşen ve geleneksel bir kadın oyunu olan “Mevlana “ bizleri çok derin düşüncelere götürüp buralarda Mevleviliğin varolduğunu tespit etmemize neden olmaktadır. Prizren’in bin yıldan önce kent özelliğini koruduğu, Osmanlı döneminde önemli bir siyasi idare, üretim, ticaret ve kültür merkezi olduğu için eskiden burada bir Mevlevi hanenin varolduğu ihtimali büyüktür. Çünkü bugüne kadar Mevlana oyununun Prizren halkı arasında korunması bu kanaatimize bir ipucu vermektedir. Zaten Mevlevilik genellikle

119 Mevlana: Mesnevi IV. Cilt beyit 734, Sarayova, 1989120 2’de age sayfa 736121 2’de age sayfa 737122 2’de age sayfa 742

Page 118: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

118

118

kentlerde, aydınlar, ileri gelenler tarafından benimsenen bir tarikattır.

Bu topraklarda yaşamış ve yaratmış olan birçok şair ve ilim adamı Mevlana’nın kişiliğini, düşüncesini, eserlerini yaymagörevini üstlenmiş. Habibi Dede uzun zaman yaşadığı Belgrad’ta Mevlana’nın “Mesnevisi”ni okutmuştur. “Mesnevi sağır” adını alan bir divanı bulunan Habibi Dede 1643 yılında Belgrad’ta vefat etmiştir.123 Sarayova’da dünyaya gelen ve orada vefat edince Sultan Camii haziresine defnedilen XVII. yüzyılın şairlerinden Tevekkuli Dede de Mesnevi hocası imiş ve çok sayıda Türkçe ve Farsça şiirler yazmıştır. 124 1839 yılında Mostar’da dünyaya gelen Hersekli Arif Hikmet Bey Mevlana Celaledin Rumi ve onun Mesnevisi için şiirler sunmuştur. 125

1877 – 22.03.1959 yılları arasında Sarayova’da yaşayan Mustafa Merhemiç kendi evini okula çevirip Sarayova’nın en ünlü eğitim merkezi olmuştur. Orada Müslümanların en önde gelenleri, sanatçıları ve bilim adamları Hazreti Mevlana’nın Mesnevisi hakkında ders vermişlerdir ve konuşmalar yapmışlardır. Merhemiç Hazreti Mevlana’nın Mesnevi’sini Boşnakça’ya çevirmiş ve yorumunu yapmıştır. 126 Kendi eserleriyle ün sağlamış olan Deviş Beyazidagiç, onun oğlu Sabuhi, Mezaki, Sukkeriya, Zekeriya gibi şairler Mevlevi tarikatına bağlı olduklarını eserlerinde bildirmektedirler.127

Priştineli Mesihi’nin de Mevlevi olduğu biliniyor.

123 Dr. Fehim Nametak “Pregled knjızevnog stvaranja Bosansko –Hercegovaçkih Muslimana na turskom jeziku” (Türkçe yazan Bosna –Hersek Müslümanları’nın edebi yaratılışına bir bakış), Sarayova 18, sayfa 108124 “I Milletlerarası Mevlana kongresi Bildirileri, Konya 1987 (İskender Muzbeg Şefikoğlu, Salih Trako, Prof. Dr. Munib Maglayiç, Aytan Krasniç; Mevlana ile ilgili bildiriler125 6’da age sayfa 188126 6’da age sayfa 228127 6’da age sayfa 236

Page 119: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

119

119

Hazreti Mevlana’nın adının, kişiliğinin, görüşlerinin ve eserlerinin ta bizlere kadar ulaşmasının nedeni ne idi? Buralarda Farsça yaygın bir dil değildi. Hazreti Mevlana eserlerini genellikle Farsça yazmıştır. Bu eserleri okumak ve anlamak için Farsça’yı bilmek gerekiyordu. O’na aşık olanlar, Mevlana’yı okumak isteyenler Farsça öğrenmek için harcadıkları zamanı hiç acımadan huzura kavuştular. Bunun nedeni ne idi? İşte bunuAbdülbaki Gölpınarlı “Mevlana’dan sonra Mevlevîlik (İnkilap ve Aka Kitabevi, İstanbul 1983) kitabında şöyle açıklıyor: “Mevlana kendi zamanında şeyhlik, pirlik davası gütmemişti. O, bir reform adamıydı. O, bir insanlık bir birlik, bir sevgi türesi kurmuştu. Aşk ve cezbeyle, fakat adamı kendinden geçirip mistik hülyalara daldıran bir cezbeyle değil, ferdiyetinden geçirip insanlara ve kainata yayan cezbeyle beslenen, müzik ve raksla gelişen bu yol benimseyenler, onu sevmişler, ona aşık olmuşlar, ona varlıklarını vermişler ve onda kendilerini, insanlığı bulmuşlardı”.

Hazreti Mevlana bugün de birçok bilim adamımızın ilgisini çekmektedir ve onlar O’nun eserleri üzerinde bilimsel çalışmalar yapmaktadırlar. 128 Birçok yazar ve şairimiz Mevlana’dan feyiz alıp eserler yaratmışlardır. Doğrudan Hazreti Mevlana’ya adanmış şiirler de vardır129

Hazreti Mevlana’nın bilgesi O’nu yüceleştirmiştir. Bu yüzden Mevlana Celaleddin Rumi Bilim, eğitim ve kültür dünya örgütü olan UNESCO tarafından dünya büyüklerinden ilan edilen ilk Müslüman’dır. Okullarımızda Hazreti Mevlana’dan daha fazla bilgi verildiğinde ve “Mesnevi” okunduğunda Mevla’na âşıklarının sayısı daha da artacaktır.

Bugün Prizren’de “Türk Müziği Konservatuarı Derneği”nde Mevlevi seması programa alınmış ve sahnede icra edilmektedir.

128 6’da age sayfa 114129 Bkz. İskender Muzbeğ Şefikoğlu “Yugoslavya’da yaşayan Türk şairlerinin eserlerinde Mevlana” Ayrıbasım, Konya 1987

Page 120: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

120

120

Aluş Nuş’un yönetiminde “Türk Müziği Konservatuarı” tasavuf müziği yanında Mevlevi semasını da yaşatıyor (Prizren, yıl

2000).

Page 121: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

121

121

PRİZREN’DE MELAMİLİK VE HACI ÖMER LÜTFİ

Çevren, sayı 81-82, 1991, Priştine

Prizren Yugoslavya’da Kosova Özerk Bölgesi’nde bulunan yüzbin nüfuslu bir şehirdir. 1389 yılında meydana gelen Kosova Meydan savaşından sonra Türk hâkimiyetinegirmiştir. Türk idaresinin ilk devirlerinde bile Rumeli’de önemli bir iktisadi ve kültür merkezi olmuştur. Daima Sancakbeyliği kalan Prizren 1868 – 1874 yılları arasında vilayet merkezliğinde de bulunmuştur. Türk idaresinin ilk devirlerine ait eserlerin bugün bile mevcut olması bunu tanıklamaktadır. Şehir’de Türkler’in kurdukları ilk bina bugün “Kırık cami” olarak bilinen Namazgâh, devlet korunması altında bulunmaktadır. Daha geçlerde kurulan ve bugüne kadar ayakta duran 22 camii 130, 8 tekke131, 2 hamam, 1 rüştiye, kütüphane, çok sayıda çeşme, Taşköprü, türbeler, evler vs. Rumeli’nin bu kesiminde bir kültür merkezi olan Prizren’de Aşık Çelebi, Behari, Mümin, Nehari,

130 Kurila Camii, Dragoman Camii, Sinan Katip Camii, Mehmet Paşa (Bayrakli) Camii, Emin Paşa Camii, Kukli Bey (Saraçhana) Camii, Körağa Camii, Çuhaci Mahmud (Markılıç) Camii, Tabakhana Camii, Maksut Paşa (Maraş) Camii, Sinan Paşa Camii, Seydi Bey Camii, İliyas Kuka Camii, Müderis Ali EfendiCamii, Suzi Camii, Hacıkasım Camii, Mahmut Paşa (Terzimahale) Camii, Hoça Mahalle Camii, Arasta Camii (salt minaresi mevcuttur), Tussuz Camii, Petrovo Camii.131 Mehmed Paşa Medresesi, Mahmud Paşa Rotul Medresesi, Emin Paşa Medresesi, Ümmi Gülsün Medresesi.

Page 122: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

122

122

Sa’yi, Suzi, Sücüdi, Şemi, Tecelli132, Mehmet Tahir, Aşık Ferki133, Hacı Ömer Lütfi, Şefki Sudanlı, Kâmil Tosko, HafızFetih gibi birçok tanınmış şair dünyaya gelmiş veya ömürlerinin büyük bir kısmını burada geçirmişlerdir. Zaten, Âşık Çelebi (1529 – 1572) ünlü tezkiresi Meşairü-ş-şuara’da Nehari’yi anlatmaya başlayarak “Mevlidi Rumeli’de Prizren’dir. Kasaba-i mezkure Rumeli’nde menbit-i servü semen-i marifet olan hâkdân ve menba-ı cuy-i nazm u nesr şehr-i şöhret-âyindir. Rivayet ederler ki Prizren’de oğlan doğsa adından akdem mahlas korlar. Yenice’de doğan oğlan, baba diyecek vakit Farisi söyler, Priştine’de oğlan doğsa diviti belinde doğar, derler. Binaenâlâzalik Prizren şair menbaı, Yenice Farisi ocağı, Priştine kâtip yatağıdır” diye yazdığını Mustafa İsen’den 134

öğreniyoruz. Aşık Çelebi bu görüşüyle gerçeği söylediği gibi

Prizren’de Türkçe yaratan şairlerin sayısının kabarık oluşunu da kanıtlamaktadır. İkiyüzün üzerine yayımlanan eser ile ve “Doğru Yol” Kültür ve Güzel Sanatlar Derneği135 çerçevesinde çalışan edebiyatçılar kolunda toplanıp yirmi yıldan bu yana Yugoslavya’da örneği bulunmayan özengen ilkelere dayanarak “Esin” Kültür ve Sanat Dergisi’nin hazırlayıp yayımlanmasına bakarak onun, Rumeli’nin şairler merkezi hüviyetini görmekteyiz. Prizren’de bu dergi Yugoslavya’da Türkçe yaratan

132 Doç.Dr.İpekten v.d. Tezkirelere göre Divan Edebiyatı İsimler sözlüğü, Kültür ve Türizm Bakanlığı, 1988,Ankara.

133 Prof.Dr. Nimetullah Hafız, Aşık Ferki, hayatı ve eserleri, “Esin” Yayınları 1986. Prizren 134 Dr.Mustafa İsen, Çağdaş Prizren şairleri, Türk Edebiyatı Dergisi, sayı 123, Ocak, 1984 İstanbul135 Daha geniş bilgi için bkz: Süreyya Yusuf, Yugoslavya’da Türk Şiiri, Tan 1976, Bir kurulun hazırladığı: 1968 – 1988 Prizren Şairler monografisi, “Doğru Yol” KGSD yayını, 1988 Prizren…

Page 123: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

123

123

tüm şair ve yazarları bir araya toplayıp eserlerini yayımlamaktadır136.

Birçok tasavvuf şairinin yetiştiği Prizren’de bugünYugoslavya’da etkinlik gösteren derviş tarikatlarınca “İslam Turukatı Aliye Dervişler Birliği” kurulmuştur. 12.11.1974 yılında kurulan bu Birliğin Meclisi, meclis Başkanı Prizren’de Rufai tekkesinde çalışmaktadır. Birliğin Prizren’de “Hu” adlı bir dergisi de hazırlanıp yayımlanmaktadır. Birliğin ilk reisi olarak Prizren Rufai tekkesi şeyhi Cemali Rufai seçilmiştir. Rufai tekkesinin derviş sayısı öteki derviş tarikatlarına ve tekkelerine göre çok kalabalıktır. Bu tekkenin Amerika’da dayaşayan birçok tekkesi vardır137. Prizren’de Rufai tarikatından ve tekkesinden başka Sinani, Kadiri, Sa’di ve Melami tarikatları ve tekkeleri vardır. Sırf şehir içinden-şehirlilerden dervişi olan Melami tekkesine karşın öteki tarikatların ve tekkelerin dervişleri genellikle köylülerdir ve köyler derviş tarikatlarına göre ayrımlıdırlar. Melami tekkesi dışında öbür tekkelerin de köylerde kolları vardır.

Melamilik Prizren’de en son kurulan ve gelişen bir tarikattır. Arap hoca olarak bilinen Muhammed Nur-Al Arabî180 yıl önce Mısır’dan Üsküp’e ve oradan Prizren’e gelip Melami tarikatını getirmiştir.138 Oysa bu zatın Üsküp’te tekke kurduğunu İsmet Zeki Eyüboğlu yazmaktadır139. Aşk Gaşi’ye140

göre, bu zaatın Seyid’ul Melami Muhammed Nurül Arabi

136 “Doğru Yol” Kültür ve Güzel Sanatlar Derneği 1951 yılında Prizren’de Türk halkının kültürünü, geleneklerini ve folklorunu yaşatıp geliştirmek için kurulmuştur. 300’den çok etkin olan üyesi 11 ayrı seksiyonda çalışmaktadır.137 Necati Latiç: İslamski Biseri na Bistrici, Preporod, sayı 461, 1 Kasım 1989, Sarayova.138 Hasan Kaleşi: Albanoloşka istrazivanja I, yıl 1962, Priştine “Prizren kao kulturni Centar za vreme Turskog perioda”.139 İsmet Zeki Eyuboğlu: Günün ışığında Tasavvuf, Tarikatlar, Mezhepler Tarihi, Geçit Kitabevi, 1987 İstanbul.140 Aşk Gaşi: Melamijski Tarikat I Neki njegovi predstavnici u Jugoslavenskim zemljama, İslamska Misao, sayı 128, ağustos 1989, Sarayova.

Page 124: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

124

124

olduğunu ve yaptığımız araştırmalara göre Prizrenli Recep Hulusi ve Yakovalı Hafız Süleyman baba’ya el verip onları şeyh yaptığı bilinmektedir. Daha geçlerde şeyh Recep Hulusi Orahovçalı Hasan Efendiye el verip onu şeyh ilan etmiştir. Şeyh Hafız Hasan Efendi 1912 yılında Türk iktidarının buralardan kalkmasıyla Türkiye’ye göç ettiyse de, sonradan geri dönüp Yakova’da İdriz ağa adında bir müridin kendisine bağışladığı bir evde hayatının sonuna kadar kalıp Melamiliği sürdürmüştür. Şeyh Hafız Hasan Efendi’nin değerli bir hattat olduğu ve çok sayıda eseri çoğalttığı bilinmektedir.

Prizren’de Melami tekkesi “Şadırvan” olarak adlandırılan şehir merkezinde Tüfekçiler ve Kuyumcular Çarşısı bitişiğinde Seydi bey camii yanında bulunduğunu binanın dolma katlı olduğunu, izbesinin, üç odasının ve semahane olarak kullanılan zikir odasının varolduğunu, önünde bir çardağının ve avlusunda bir şadırvanın bulunduğunu Melami tekkesinin eyvanlarından Hüseyin Aluş Nuş’tan öğreniyoruz141. 1952 yılında tekke binası yıkılmış, birkaç yıl sonra Prizrende Pazar günü olan Çarşamba günlerinde tekkenin bulunduğu yerde Külhan denen çarşı kurulmuştur. Bir ara burası küçük sporlar stadı olarak da kullanılmıştır. 1984 yılında tekkenin bulunduğu yerde yirmi dükkân kurularak zanaatlar merkezi kurulmuştu. Burada tekkenin yardımcı odaları olduğu tek katlı ve iki yanda birer odanın bulunduğu binada bugün de dervişler toplanıp zikir yapmaktadırlar. Bu binanın sol tarafında doğuya doğru sekiz köşeli halka üzerinde kubbeli bir yatır vardır. Burada Melami tekkesinin şeyhlerinden Recep Hulusi ve Hacı Seyfeddin’in sandukaları bulunmaktadır.

Prizren Melamileri paraya düşkün değildirler, dış görünüşe, genellikle gösterişe önem vermezler. Açık ve çelişkisiz kişilerdir. Onlar dini kurallara bağlı olan sünnî bir

141 Hüseyin Aluş Nuş, 1905 doğumlu, terzi, Melami dervişi, 1986 yılından bu yana Melami tekkesinde namaz kıldırmaktadır.

Page 125: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

125

125

kuruluşu oluştururlar. Kur’anın Muhammed Aleyhisselam aracılığıyla bütün insanlara indirilen tanrısal bir yasa olduğunu söylerler. Beş vakit namaz kılarlar, camiye giderler, oruç tutarlar, Hacc’a giderler, her zaman temiz abdestli olmaya çalışırlar. En çok Niyazi Mısri, Yunus Emre ve Hacı Ömer Lütfi’den ilahiler okurlar. Allah adı üzerine zikrederler. Tasavvufun yaşanan bir hayat olduğuna ve kendi kendinden kurtuluş olduğuna inanırlar. Kurtuluşun tasavvuf yolunda bulunduğuna inanırlar. Alınan ve verilen her nefeste akıl ve gönül Tanrı ile beraber olmalıdır ilkesini benimsemişlerdir. Zikrederken alınan nefes içerde tutulur, ancak La ilahe illallah söylenir. Hafi zikir yaparlar. Zikir halka içinde “Halka-i zikir” olarak geçer. Şeyh ve dervişler diz üstü oturarak çember oluştururlar. Şeyh kıble tarafında başta oturur. Elinde tespihleri tutarak zikiri yönetir. Zikir istiğfarla başlar, salavat ile devam eder. Fatiha-i şerife okunur, Allah adı söylenir, tevhit edilir, sonunda “Hu” söylenir. Hu söylenirken ilahiler okunur. Dua yapılır, bütün peygamberler ve gelen geçen enbiyalar için salâvat getirilir, büyük ustaların ruhları için Fatiha okunur. Zikir münacatla son bulur. Ramazan ayında tekkede teravih namazı kılınır. Zikir son zamanlarda ikindi namazından sonra Cuma ve Pazar günlerinde ve bütün mübarek kandiller gecesi yapılır. Zikir süresi müritlerin kurduğu feyze (halkanın genişliğine) bağlıdır.

Prizren’de Melami tekkesinin şeyhliğini Recep Hulusi ve Hacı Seyfeddin Tosko efendiden sonra Hacı Ömer Lütfi, Kâmil Tosko, Hafız Salih Çavoli, Mustafa İmam Hoca, İliyaz Efendi, Hamdi Kaçamak Efendi ve Hafız Ridvan yapmıştır. Şimdi ise tekkenin şeyhliği görevini hafız Yakup142

yapmaktadır. Bir ara ise bu tarikatın eyvanlarından Nuriddin Beksaç ve Hüseyin Aluş Nuş (son beş yıl) şeyhin meşgul olduğu zaman zikirleri yürütmüşlerdir. Melami tekkesi şeyhi “herbabiye” usuluna göre tüm dervişlerin seçmesiyle tayin

142 Hafız Yakup, aynı zamanda Emin Paşa Camii imamıdır.

Page 126: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

126

126

edilmektedir. Dervişler aralarından birini kendilerine şeyh seçerler. Tarikatın malı mülkü şeyhin özel malı değildir, mal ve mülk satılmaz, başkasına devredilmez. Kamu mülkiyet özelliğini taşır.

Prizren müftüsü ve Yugoslavya Reis-ül ulema muavini olan Hafız Abdullah Hızır’ın da şeyh Hacı Ömer Lütfi’den Melamiliği kabul ettiğine dair icazetin Prizren Mehmed paşa medresesinde verildiği, Nüsret Efendinin Müderris olduğu bilinmektedir. Feyzullah Hacıbayriç’in anlattığına göre Hafız Abdullah Hızır Efendi ölüm döşeğinde bulunan Hacı Ömer Lütfi’yi ziyaret ettiği sırada Hacı Ömer Lütfi’nin yüzünde Hacı gördüğünü Aşk Gaşi143 anlatmaktadır. Bu ise Hacı Ömer Lütfi’nin ruhani büyüklüğünü, Hafız Abdullah Hızır Efendinin büyük alim ve müderis olduğunu göstermektedir.

Prizren’de Melamilik Hacı Ömer Lütfi’nin (doğumu 13, Ocak 1870, ölümü 25. Ekim 1928) bu tekkede şeyh olmasıyla yaygınlık kazanmıştır. Ömer Lütfi iptida ve Rüşdiye’yi Prizren’de okuduktan sonra 1887 yılında İstanbul’da Fatih Medresesi’ne kaydolur. 1892 yılında Prizren’e döndüğünde Yakova’da aslen Prizren’li olan şeyh Hafız Hasan Efendiden Melamiliği kabul eder. Hemşehrisi Ali Tevfik ile birlikte Kahire’ye gider, Türkçe, Farsça ve Fransızca’dan başka Arapça’yı da çok iyi bildiğinden güçlük çekmeden El Ezher Üniversitesi’ne girer, burada öğrenimini sürdürür. 1902 yılında hacca gider . Sudan’a uğrar. Prizren’e döndükten sonra 1905 yılından ta 1912 yılına kadar burada İttihat ve Terakki kulübünü kurup onun başkanı olur. Sağladığı otorite yüzünden 1911 yılında Talat Paşanın çağrısıyla, Yemende beliren Arap ayaklanmasını bastırıp isyankârları Türk Devletine bağlamakla görevlendirilir. Bu işi başardığı için Talat Paşa tarafından verilen para ve ziynet bahşişini kabul etmeden Prizren’e döner. Bu davranışlarıyla Melamiliğe sadık olduğunu bir kez daha gösterir. Çünkü Melamiler paraya önem vermeyen kişilerdir.

143 Aşk Gaşi, 12 sayılı açıklamada Agy.

Page 127: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

127

127

1912 yılında Prizren Melami tekkesine şeyh seçilir ve ölümüne kadar bu tekkenin şeyhliğini yapar (25. Ekim 1928). Ardından altmış kadar eser bırakmıştır. Bu güne kadar kitap olarak salt Hasan Fehmi Kumanoğlu’nun gayretleriyle İzmir’de 1976 yılında “Erkân Hac ve ilham-i Kâbe”, (74 sayfalı) ve 1980 yılında “Prizrenli Hacı Ömer Lütfi Divanından Seçmeler” adını taşıyan 112 sayfalı iki kitabı yayınlanmıştır. Birçok dergilerde, gazetelerde, hayatı, kişiliği ve eserleri hakkında yazılar, bilimsel toplantılarda bildiriler sunulmuştur144. Tacida Hafız ise Haci Ömer Lütfi’nin kişiliği ve eserleri teziyle 1982 yılında master olmuştur.

Hacı Ömer Lütfi Melamiliği neşe ile, zevk ile Allaha götüren bir aşk olarak yaşamaktadır. “Lütfi o mey-i aşk ile kıl kalbini zindeAşk oldu sana ab-ı hayat ey dil-i şeyda...145 veya

“LÜTFİ Hüda’dır yâdımızHak yâdıdır ol dâdımızAllah’adır irşadımızDerviş isen gel beriye Münkir isen dön geriye”146 diye yırlanmaktadır. Bu şiirinde Melamiliği şöyle açıklamaktadır:“Melâmiyiz hoşmeşrebizHoşmeşrebiz hak mezhebizRind-i Hüda’ya matlabızSahbamız iç gel beriyeİçemezsen dön geriye.

144 Nimettulah Hafız: Ömer Lütfi’nin Çocuk şiirleri, Sesler sayı 83, 1974 Üsküp, O zivotu I pesniçkim danima Haci Ömer Lütfi’nin Tarihi Eserleri, VIII Türk Tarih Kongresi II Cilt, 1918 Ankara. Prizrenli Şeyh Hacı Ömer Lütfi ve “Tevhari”si, “Çevren” sayı 73 1989, Priştine. V.145 Prizren’li Hacı Ömer Lütfi Divanı, Seçmeler 1 (Hasan Fehmi Kumanlıoğlu, İzmir, 1980.)146 Age.

Page 128: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

128

128

Muhammed Nur’dur PirimizPir-i ruşen- zamirimizO’dur bedr-i münirimizGör nurunu gel beriyeGöremezsen dön geriye”.

Hacı Ömer Lütfi (1870-1928) ardına 62 cilt yazma eser bıraktı.

Prizren Melami Tekekesinin son hali (Yıl 200)

Page 129: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

129

129

ÇAĞDAŞ EDEBİYATIMIZ ELLİ YAŞINDA

Bay, sayı 8-9-10, Nisan-Mayıs-Haziran, 1995, Prizren

Yugoslavya Türk Yazarlar Derneği ve Prizren’in “Ve Sanat” Sanatçılar Kulübü’nün işbirliğiyle 26.03.1995. tarihinde “Ve Sanat”ta “Çağdaş Edebiyatımız Elli Yaşında” konulu bir Yuvarlak Masa Toplantısı düzenlendi. Yugoslavya Türk Yazarlar Birliği Başkanı İskender Muzbeğ’in yönettiği bu Yuvarlak Masa toplantısında Altay Suroy Recepoğlu “Başlangıçtan Bugüne kadar Edebiyatımız”, Hasan Mercan “Çağdaş Yugoslavya Türk Şiiri”, Ethem Baymak “Edebiyatımızda Eleştiri”, Aluş Nuş “Edebiyatımızla beraber gelişen müziğimiz”, Zeynel Beksaç “Edebiyatımızda Çocuk Şiiri” ve Ethem Kazaz “Edebiyatımızda Tiyatro” konulu birer bildiri sundular.

Bu toplantıda Aluş Nuş’un açıklayıp yaylı tamburuyla ve güzel sesiyle icra ettiği müzik eserleri, Adile Mercan’ın “Yaşayan Rumeli Şiirimiz” den örnekleri – Bulgaristan’dan AliBayram’dan ve Yunanistan’dan (Batı Trakya) Ali Rıza Saracoğlu’ndan birer şiir okuması, tartışma sırasında ileri sürülen ilginç düşünce ve öneriler bu toplantıyı daha bir ilginç kıldılar.

Page 130: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

130

130

YUGOSLAVYA TOPRAKLARINDA BAŞLANGIÇTAN GÜNÜMÜZE KADAR TÜRKÇE EDEBİYAT*

Orta Asya’da Türkçe’nin milattan önce yaygın bir dil olduğunu kanıtlayan birçok deliller vardır. Türk kabileleri, boyları devamlı olarak hareket ettikleri için yerküremizin üç kıtasına yayılmışlardır ve gittikleri yere Türkçe’yi de götürmüşlerdir. IV ve V. Yüzyılda Yugoslavya toprakları Avar Türkleri eline geçmiştir. Bu dönemden sonra Roma devletinin egemenliği bu topraklardan tamamen kalkmıştır. Avar Türkleri’nin Balkanlar’ı ele geçirmesinden sonra Slavlar Balkan yarımadasına yerleşmeye başlamıştır. O dönemlerde Peçenek Türkleri de Balkan yarımadasına yerleşmeye başlamıştır. Peçeneklerin en büyük sayısı Vardar ovasında yurd kurmuştur. Bunların ardına Kuman Türkleri de Balkanlar istikametinde ilerlemişlerdir. Ama ne Peçenek ne de Kuman Türkleri Yugoslavya topraklarında devlet kuramamışlardır. Ancak onların kurdukları kimi yerleşim yerleri kendi adlarıyla bilinmektedir. Örneğin Peç (İpek)147 Peçeneklerden, Kumanova kenti Kumanlardan adını almıştır. Peçeneklerin bir kısmı Yugoslavya’nın Kosova bölgesine X. Yüzyılda, Kumanların ise XI. Yüzyılda yerleştiklerini kimi tarihi kaynaklarda görüyoruz. Ne var ki bu Türk boyları henüz İslam’ı

147 Peç kenti Osmanlı egemenliği altında bulunduğu zaman İpek Yolu kervanlarının önemli bir durağı olduğu için İpek olarak adlandırılmıştır Voyvodina Özerk Bölgesinde bulunan Çelarevo (Kel ova), Ada, Makedonya’da Vardar, Şar ve Balkanlar, Osmanlılar buralara gelmeden once bu adla biliniyorlardı. Bu yer adlar Osmanlılar’dan once yerleşmiş olan Türk boyları tarafından verilmiş.

Page 131: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

131

131

kabul etmeden buralara yerleşmişlerdir. Buralarda yerleşmiş olan Türk boyları mensuplarına İslam’ı yaymak için XI. Yüzyıldan itibaren Orta Asya’dan Müslüman Türk aydınları buralara gelmişlerdir. Bunlardan Haydar Baba’nın (1020 –1114) Şar Dağında Kalkandelen’e bağlı Veşala köyünde ve Sarı Saltık’ın Prizren’in Paştrik dağı tepesinde, Yakova’nın Pirlep köyünde ve İpek’te bugün de ziyaret edilen makamları vardır.Halkın evliya olarak saydığı bu büyükler onların konuştuğu Türkçe’yi konuşan nüfusun oturduğu yerleri ziyaret ettikleri muhtemeldir.148 Bu dönemden başlayarak buralara Müslümanlık yayılmaya başlamıştır.149 1389 yılındaki I. Kosova Meydan Savaşı’ndan sonra yerli Türk boyları Müslümanlığı kabul ederek buralarda Müslüman nüfusu çoğunluğu oluşturmuştur. Bu döneme kadar varolan sözlü Türk edebiyatı yanında bugüne kadar korunmuş olan yazılı edebiyat örnekleri, özellikle destanlar, çeşme, cami, kervansaray, köprü, hamam, medrese, türbe gibi binaların inşaatı tamamlanınca kurucusundan bilgi veren mermer üzerinde işlenmiş kitabeler ve mezar taşları üzerinde yazılar o dönemin şairleri tarafından yazılmıştır. Bu kitabelerin ve mezar taşlarının kimileri bugün de durmaktadır. Türk dünyasında ilk basımevi 1727 yılında kurulduğu için ve Yugoslavya’da Türkçe matbaa 150 yıl sonra çalışmaya başladığı için150 yazılan eserler hattatlar tarafından elle yazılarak çoğaltılıyordu. Çoğaltılmadan tek nüsha olarak kalan

148 Bosna-Hersek’in Mostar’a yakın Blagay köyünde, Makedonya’nın Ohri kentinde ve Kosova’nın Prizren, Yakova ve İpek kentlerinde Sarı Saltık’ın makamlarının bulunması ve yine Prizren-Kalkandelen arasındaki Veşal köyünde Haydar Baba’nın türbesinin bulunması bir rastlantı değildir. Bu zaatlar konuştuklarını anlayan cemaat buldukları için buralardagörevlerini yapabilmişlerdir. Buralarda sevildikleri için makam ve türbeleri kurulmuştur.149 Gora’da Mlıka köyünde H. 688 Mıladi 1289 yılında kurulmuş olan Ahmet Ağa camisinin bugün bile korunan kitabesi ve bu yürede nüfusun 100% Müslümanlardan oluşmasına en iyi kanıttır.150 İsmail Eren: Štamparija Kosovskog Vilajeta u Prištini (Priştine’de Kosova Vilayet basımevi). Gjurmıme Albanologjike 1968/1, Priştine.

Page 132: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

132

132

veya zaman içerisinde çeşitli nedenlerden dolayı kaybolan eserlerin sadece adı tezkirelerde kaydedilerek kalmıştır. Kaydedilmeyen ve bugüne kadar ele geçirilemeyen daha nice eserlerin varolduğunun tahminden çok hakikat olarak kabul etmek gerekir. Daha bir gerçek şudur ki, her dönemde yeni bir yazar veya yeni bir eser belirmiştir. Bugün yazarların kişiliklerini genellikle yazarlar tezkirelerinden öğreniyoruz. Ama tezkirelere girmeyen oysa değerli eserler veren daha nice yazarın varolduğunun tanığıyız. Tezkirelerde adı geçmeyen kimi yazarların eserleri keşfedilip yayınlanmaktadır.

Tezkirelerde Yugoslavya’da doğmuş ve Türkçe eser bırakmış olan sadece Divan edebiyatı yazarları 151 şunlardır:

Belgradlı 12 yazar: Kamil Paşa, ölümü 1178/1764, Nasib, ölümü 1117/1705, Naşid, ölümü 1180/1766, Nazim, ölümü 1107/1727-28, Negami, Nuri, Raif, ölümü 1199/1784-85, Raşid, ölümü 1227/1812, Said 1140/1721-22, Saida, ölümü 1140/1727, Şehriyar ve Valihi.

Kruşevaçlı (Alacahisar) iki yazar: Adni, ölümü 79/1474 ve Fani 957/1550 yılında Irak ve İran seyahatında bulunmuş;

Yenipazarlı 5 yazar: Arşi, ölümü 988/1580, Hulusi, Necmi, Vahdeti, ölümü 1007/1598 ve Vali, ölümü 1107/1598;

Novobırdalı yazar: Mesti;Priştineli 7 yazar: Azmi, Hatifi, Levhi, Mesihi, ölümü

918/1512, Mustafa Çelebi 972/1565 ve Niyazi.Smederevolu (Semendere) 3 yazar: Cenani, ölümü

1001/1592, Sünni, ölümü 980 980/1572 ve Tariki;Leskovçalı 1 yazar: Galib, doğumu 1245/1829 – 30.Ujiçalı 4 yazar: Vuslati, ölümü 1100/1688 – 89, Zikri,

ölümü 1110/1698 ve Küçük Ağa sanıyla tanınan Zikri;Prizrenli 7 yazar, Aşık Çelebi, ölümü 958/1551, Mümin,

Nehari, ölümü 936/1522, Sa’yi, ölümü 1538 yılından önce,

151 Doç. Dr. Haluk İpekten ve diğerleri: Tezkirelere Göre Divan Edebiyatı İsimler Sözlüğü, Kültür ve Turizm Bakanlığı, 1988, Ankara.

Page 133: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

133

133

Suzi, ölümü 931/1524 – 25, Sücüdi, ölümü 1538’den önce, Şem’i, ölümü, 1100/1689 vardır.

Yazarlar tezkirelerine girmeyen daha birçok yazar vardır. Birçok yazarın eserleri henüz bulunmamıştır. Divan edebiyatında kalan ve değişik konularda eser veren yazarlar vardır.

Türk egemenliğinin 1912 yılında bu topraklardan kalkmasından sonra da Türkçe eser verenler vardır. Ama yine sözlü halk edebiyatı ağırlık taşımaktadır. Çünkü 1951 yılına kadar Türkçe eğitim görülen okullar çalışmamaktadır. Türkçe gazete veya başka bir yayın yoktu. Türkçe bir satır yazı yayımlayacak basımevi bile yoktu. Türkiye ile ilişkiler kopmuş durumdaydı. Yazılan eserler elyazması olarak kalıyordu. Bunun en iyi örneği Haci Ömer Lütfü’nün 152 elyazmalı eserleridir. Bu yazarın eserlerinin çoğu Kamil Toska ve Mustafa Karahasan elyazmalarıyla bu güne kadar korunmuştur. Yazar, eserlerinin değerli olmasına rağmen yayımlama imkânına kavuşamamıştır. Ancak Üsküp’te yayımlanmakta olan Sosyalist Fecri153

gazetesinde kimi şiirleri yayımlanmıştır. Prizrenli ÂşıkFerki’nin154 Prof. Dr. Nimetullah Hafız tarafından derlenen eserleri hep elyazma olarak cönklerde veya ayrı ayrı kâğıtparçalarında yazılı olarak bulunmuştur. Bu dönemde yazarlarımızın eserlerini yayımlama imkânları olmadığı için yazmış oldukları eserlerinin çoğu günümüze kadar bilim dünyasına ve okuyuculara ulaşamamıştır. Birçokların adı bile günümüze kadar gelememiştir. Oysa mermere işlenen kitabelerden onlarca yazarın adını tespit etmiş bulunuyoruz. Kitabelerdeki dizelerden yazarın sadece yaşadığı dönemi tespitedebiliyoruz. Bu topraklarda edebiyatımızın sekizyüzyıllık bir dönemi kapsadığını ve bu edebiyatın Balkan Savaşlarından ve 152 Hacı Ömer Lütfi (1870-1928) hayatında 60 kadar yazılı eser vermiştir.153 Üsküp’te Türkçe ve Sırpça olarak yayımlanıyordu. Ferit Bayram gazetenin Türkçe yayımını hazırlıyordu.154 Prof. Dr. Nimetullah Hafız : Aşık Ferki, hayatı ve eserleri, Doğru Yol KGSD, Esin yayınları, 1986, Prizren.

Page 134: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

134

134

Birinci ile İkinci Dünya Savaşlarından sonra gelişen Türk edebiyatının devamı olduğunu bu topraklarda doğmuş ve eser vermiş yazarlar göstermektedir. Tüm bu dönem içerisinde edebi eser yaratmakta veya kopukluk yoktur. Türkiye’de yapılan dil devrimi bura Türk halkı tarafından kabul edilip evlerde öğrenilmiştir. Latin harflerle mektuplar, şiirler, masallar, tiyatro oyunları yazılmıştır. Bu alanda Dr. Durmiş Celina155 öncü olmuştur. Türkçe yazdığı üç veya dört perdelik oyunları sahneye uygulanıp Prizren’de halka gösterilmiştir. 1944 yılında Üsküp’te Latin harfleriyle yayımlanmaya başlayan “Birlik” gazetesi Yugoslavya topraklarında Türkler’in yaşadığı yerlerde de okunmaktadır ve gazete sayfalarında Türkler’in yaşadığı yerlerden muhabirlerin gönderdikleri yazıları yayımlanmaktadır. 1951 yılında Kosova Özerk Bölgesi’nde Türkler’in yaşadığı kent ve köylerde Türkçe eğitim görülecek okulların açılmasıyla eğitimini ilkokuldan başlayarak Türkçe yapmış kişiler arasından edebi eser yaratmakta eğilimli olan yeni yazar kadrosu belirmiştir. Bu yazarlar kendi eserlerini Üsküp’te yayınlanan “Birlik” gazetesinde, “Sevinç” ve “Tomurcuk” çocuk dergilerinde ve Priştine radyosunun Türkçe yayınlarında yayımlamaya başlamışlardır. Naim Şaban, Nimetullah Hafız, Süreyya Yusuf kendi yazılarıyla bu gazete ve dergilerde devamlı olarak yer almışlardır. 1964 yılında Nimetullah Hafız’ın “Günaydın” şiirler kitabı, 1965 yılında Nüsret Dişo Ülkü’nün “Diyeceklerim” şiirler kitabı ve Hasan Mercan’ın “Afacanın Serüvenleri” şiirler kitapları, 1969 yılında Naim Şaban ‘ın “Düşler“ şiirler kitabı, İskender Muzbeg’in “Kaynak”, Bayram İbrahim’in “Günçiçeği” şiirler kitapları 1972 yılında

155 Dr. Durmuş Çelina tıp doktoruydu. 1916 yılında Prizren’de doğdu. 1935 yılında Karagöz-Hacıvat hikayelerinin dramatizasyonunu yaparak sahnede oynamasını sağladı. “Büyük Kapı Kızı”, “Niçin Annem Halamı Sevmiyor”, “Bir Gizli Anne”, “Kız, Gelin Gülpembe” gibi oyunların yazarı. Tıp alanında bilimsel çalışmaları ve bilimsel toplantılarda sunduğu bildirileri vardır. Prizren “Doğru Yol” Türk Kültür ve Güzel Sanatlar derneği’nin fahri başkanı idi ve 78 yaşında iken 22.07.1994 günü Prizren’de vefat etti.

Page 135: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

135

135

Enver Baki’nin “Anahtar” öyküler kitabı ve bu yıla kadar adı geçen yazarların yeni kitapları Üsküp’te yayınlanmıştır.

1969 yılında Priştine’de “Tan” gazetesinin yayın hayatına başlamasıyla Sırbistan ve Karadağ Cumhuriyetlerinden oluşan Yugoslavya topraklarında yaşayan ve Üsküp‘te Türkçe yayımlanan gazete ve dergilerde yazıları yayımlanan kadronun bir bölümü yazılarını bu gazete sayfalarında da yayınlamaya başlamıştır. Tan gazetesi yayın hayatına başlamasından beş yıl sonra kitap yayımına da başlamıştır. 1974 yılında Süreyya Yusuf’un “Ali Ağa” öyküler kitabı, Altay Suroy’un “Yaya 73” şiirler kitabı, İskender Muzbeğ’in “Sevil” öyküler kitabı, Enver Baki’nin “Mutlu Baba” öyküler kitabı, Bayram İbrahim’in “Yalnızlık merdiveni” şiirler kitabı, 1975 yılında Hasan Mercan’ın “Körağa Sokağı” öyküler kitabı, Arif Bozacı’nın “Barış Kuşu”, 1976 yılında Murtaza Buşra’nın “Sevgilerim”, 1977 yılında Nusret Dişo Ülkü’nün “Tito Koçaklaması” şiir kitapları, 1978 yılında Şecaettin Koka’nın “Karadüzen” öyküler kitabı, 1979 yılında Agim Rifat’ın “34 Rubai Daha”, 1980 yılında Zeynel Beksaç’ın “Gurur Duy Sen XX. yüzyıl”, Osman Baymak’ın “Beş Parmak” şiir kitapları, 1984 yılında Ahmet İğciler’in “Yüreksiz adam” öyküler kitabı, 1985 yılında ReşitHanadan’ın “Duygu Tutsağı” öyküler kitabı, Dr.İrfan Morına’nın “Priştineli Mesihi” kitabı, 1986 yılında Hayrettin Volkan’ın “Kanlı Sabahın Baharı” öyküleştirilmiş savaş anıları kitabı. Fahri Mermer’in, Aziz Serbest’in, Raif Kırkul’un, Suphi Mazrek’in, Aluş Nuş’un, Bürhan Sahit’in, Alaettin Tahir’in (Morina) , Özcan Micalar’ın şiir kitapları, Nuhi Mazrek’in tiyatro oyunları kitabı ve tüm bu yazarların başka eserleri de kitap olarak yayınlanmıştır. Bunların dışında başka yayın evlerinde de Fikri Şişko’nun 1980 yılında “Utku” şiirler kitabı, Mehmet Bütüç’ün “Düşsel Senfoni” şiirler kitabı, 1994 yılında yayımlanmıştır. Bu güne kadar kitap yayınlamayan ama çok sayıda eseri gazete ve dergilerde yayımlanan yazarlar da vardır.

Yugoslavya Türk Yazarları sadece şiir, öykü, tiyatro, deneme gibi eserleri içeren kitapları yayımlamışsalar da öteki

Page 136: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

136

136

edebi türlerinde de eserler vermişlerdir. Ne var ki roman, gezi, günce, mektup gibi edebi türlerde yazılmış yazılar ve yayınlanan gazete, dergi sayfalarında ve radyo bantlarında kalmıştır. Burada İskender Muzbeg’in 1972 yılında “Tan” gazetesinde tefrika edilen “Yanan sevgiler”, Şecaettin Koka’nın birkaç öykü olarak “Sesler” dergisinin ayrı ayrı sayılarında yayımlanan “Ali Ağa” ve Hasan Mercan’ın 1975 yılında “Birlik” gazetesinde tefrika edilen “Taş Yaşar” romanlarını belirtmek gerekir. Önceden adları zikredilen yazarların birçoğu Kosova’da ve Makedonya’da, kimileri ise (Nusret Dişo Ülkü, Hasan Mercan, Osman Baymak, Ethem Baymak, Mehmet Bütüç gibi) Türkiye’de de birkaç kitap yayımlamışlardır. Yugoslavya Türk yazarlarının eserlerinden yapılmış seçkiler Yugoslavya Türk Yazarları başlığı altında kitap olarak eski Yugoslavya’da Türkçe, Sırpça – Hırvatça, Makedonca ve Arnavutça yayımlanmıştır. Türkiye’de de Yugoslavya Türk Yazarlarından seçilmiş eserleri içeren güldesteler, kitap olarak yayımlanmıştır. Birçok dergide, gazetede çeşitli dillerde Yugoslavya Türk Yazarları’ndan seçkiler yazarların kişilikleri ve eserleri hakkında tanıtma yazılar yayınlanmıştır. Yazarların bir bölümü Yugoslavya’da düzenlenen ulusal ve uluslararası yazarlar, şairler karşılaşmalarına Yugoslavya Türk yazarı – şairi olarak, toplantılara konuşmacı olarak bu topraklarda yaratılan Türk edebiyatını ve yazarlarını temsil etmişlerdir. Türkiye Yazarlar Birliği’nce ve Türkiye İLESAM Birliği’ncedüzenlenen Türk Dünyası Yazarlar karşılaşmalarına-kurultaylarına Yugoslavya Türk yazarlarının temsilcileri de katılmış ve Türk dünyası yazarlar güldestelerinde kendi eserleriyle yer almışlardır.

*Sırbistan ve Karadağ Cumhuriyetlerinden oluşan Yugoslavya Federal Cumhuriyeti’ne giren topraklar sözkonusudur.

Page 137: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

137

137

Yugoslavya’da Türkçe yaratılan edebi eserler birçok dile çevrilip yayımlanmıştır.

Page 138: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

138

138

PRİZREN DİVAN EDEBİYATI ŞAİRLERİ

Bay, sayı 4-5, Aralık-Ocak 1994-95, Prizren

Tarih boyunca Prizren’de doğmuş, yaşamış ve yaratmış olan şairler hakkında gereken çalışmalar yapılmamış ve az yazılmıştır. Şair Suzi Çelebi hakkında yapılan araştırmalar ve yayımlanan yazılar sırasında Prizren şairleri adlarının yazılmasıyla yetinilmiştir. Hasan Kaleşi “Gjurmime Albanologjike” dergisinin 1962/1 sayısında yayımladığı “Prizren kao kulturni centar za vreme turskog perioda” başlıklı çalışmasında XVI. yüzyıldan XX. yüzyılın başlarına kadar Prizren’de doğmuş, yaşamış ve yaratmış olan kimi şairler hakkında daha geniş bilgiler getirmektedir. Dr.Mustafa İsen “Türk Edebiyatı Dergisinin (İstanbul) ocak 1984 yılının 123. sayısında yayımladığı “Çağdaş Prizren Şairleri” yazısında Aşık Çelebi’nin (1529 – 1572) ünlü tezkiresi Meşairü’ş-şuara’da Prizrenli şair Nehari’yi şu karakteristik cümlelerle anlatmaya başladığını bildirmektedir. Mevlidi Rumilide Prizren’dir. Kasaba-i Mezkure Rumilinde menbit-i serv-ü semen-i ma’rifet olan hakden ve menba’i cüy-i nazm u neşir olan gülistanolmakla meşhur şehr-i şöret ayindür. Rivayet olunur ki Prizren’de oglan togsa adından mukadem mahlas korlar. Yenicede togan oglan etmege papa diyecek vakt Farisi söyler. Priştine’de oglan togsa dividi belinde togar dirler. Bina’en’ala’zalik Prizren şa’ir menba’ı ve Yenice Farisi ocağı ve Priştine katib yatagıdur”. Prizren’in şairler kaynağı veya

Page 139: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

139

139

beşiği olduğu bugün de görülmektedir. Çünkü Prizren’de şairlik geleneği bugün de sürmektedir.

Prizren’de şairlerin belirmesine kentte kültür hayatının gelişmiş olması etki etmiştir. Çünkü 1513 yılında onaylanan Suzi Çelebi Vakıfnamesi Suzi Çelebi’nin eğitmen olarak çalıştığı bir okul açtığını, kütüphane kurduğunu, XV. yüzyılda Mehmed Paşa’nın Prizren’de Medrese ve kütüphane kurduğunu, Mevla’na müderris Ali Efendi’nin 1581 yılında bir medrese kurduğunu, Mahmut Paşa’nın ve Yavuz Mehmet efendinin birermedrese kurduklarını ve birçok mektebin çalıştığını bilgilendiriyor. Bu medrese ve mektep binalarının kimileri bugün de ayakta duruyorlar. Kentte 23 caminin, 2 mescidin, 4 medresenin, 15 türbenin, 21 okulun varolması, 15 Ağustos 1871 -1974 yılları arasında “Prizren” gazetesinin yayımlanması ve kentte Sinani, Kadiri, Rufai, Halveti, Sa’di ve Melami tekkelerinin156 birer kültür ocağı olarak da etkinlik göstermesişairlerin yetişmesini teşvik etmiştir. 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları (Türkiye – Ankara) arasında Doç. Dr. Haluk İpekten, Doç. Dr. Mustafa İsen, Doç. Dr. Recep Toparlı, Doç. Dr. Naci Okçu ve Yrd. Doç Dr. Turgut Karabey tarafınca hazırlanmış Tezkirelere göre divan edebiyatı isimler sözlüğü kitap olarak yayımlandıktan sonra Prizren şairleri hakkında bilgi edinme olanakları sağlanmıştır. Bu isimler sözlüğünde yer alan Prizrenli şairler şunlardır:

1.AŞIK ÇELEBİ (1529 – 1572) Atai’ye göre Prizrenli’dir. Asıl adı Pir Mehmet’tir. Babası Ali (ö.1535) I.Selim zamanında İnegöl kadısı oldu, çok iyi Farsça bilen ve muamma çözmede ustaydı. İyi müfretleri vardır. Âşık Çelebide babasının izinden giderek Ebusuud’un fetva eminliğini yaptı. Daha sonra Silivri, Priştine, Serfiçi ve Narda’ya kadı oldu. Sonra Alaiyye’ye atandı. Bu görevinden memnun olmayıp Kanuninin ünlü gazelini tanzim edince Niğbolu’ya kadı oldu azledildi. II. Selim, Belgrad’tan İsanbul’a gelirken “Lamiyye”

156 1874 yılının Prizren salnamesi

Page 140: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

140

140

bir gazel sunup Kratova kadılığını aldı. Üsküp’te öldü. Üsküp’te türbesi Kadı sözcüğünden “Gazi baba” olarak söylendi. 1963 yılında olagelen depremde türbesi yıkıldı ama bulunduğu yer Gazi baba olarak kaldı ve Üsküp’ün en büyük bir belediyesi oldu. Aşık Çelebi’nin “Sigetvar-name”, “Mecmua-i Sükük”, “Hadis-i Erbain”, “Ravzatüş-şüheda”, “Şakayik çevirisi”, “Meşairü-ş şu’ara” ve “Divanı” vardır.

2.BAHARİ (ö.958-1551). Asıl adı Ali’dir. Latifi’ye göre Prizren’de doğdu. Seydi Çelebi’den mülâzım oldu. Edirne ve Karaferye’de müderrislik yaptıktan sonra bazı ileri gelenlerin çocuklarına hocalık, ardından da kadılık yaptı. Önceleri Kemali, daha sonra Bahari mahlasını kullandı. Edirne’de öldü.

Tarih düşürmede ustaydı. “Yusuf u Züleyha”sı ve “Divan”ı vardır.

3.MÜMİN. Prizren’de doğdu. Asıl adı Abülmümindir. Nehari’nin oğludur. Sa’di Çelebi’den ders aldı. Sonra sarayda baltacılar hocası oldu. Emekliye ayrılarak inzivaya çekildi.

“Safur-name”, “Erkânı Hamse-i İslamiye” ve “Divan”ı vardır.

4.NEHARİ. (ö 929/1522) Prizren’de doğdu. Sayî’nin kardeşidir. Öğrenim gördü. Bir süre sonra kasabasında inzivaya çekildi.Güzel şiirleri vardır.

5.SA’Yİ. (ö. 1538 önce) Prizren’de doğdu, öğrenimini tamamladıktan sonra beklediği ilgiyi göremeyince Prizren’de uzlete çekildi. Bir gazelinin dönemin padişahı II. Beyazid tarafından beğenilmesi üzerine saraya davet edilerek gılman hocası tayin edildi. Sa’yi Nehari’nin kardeşidir. Yavuz dönemi sonunda, Latifi’ye göre Kanuni devri başında öldü.

Şiir ve inşasıyla tanındı. Camilerde okunan bir tarifatı ve gemicilik ıstılahı ile ilgili bir kasidesi meşhurdur.

6. SUZİ. (ö.931/1524-25) Üsküp yakınındaki Prizren kasabasında doğdu. Öğrenim gördükten sonra görev almadı. Mihal oğullarından Ali ve Mehmet Bey’lerin hizmetinde

Page 141: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

141

141

bulundu. Nakşibendî tarikatına girdi. Bir ara kadılık yaptı. Yavuz Sultan Selim dönemi şairlerindendir.

Şiirleri lirik ve temizdir. Mihal oğlu Ali Bey’in Bosna uçlarındaki gazalarını nazmetti. Bu mesnevisi 15.000 beyittir.

7.SÜCÜDİ. (ö.1538’den önce) Prizren’de doğdu. Çok içki içmesinden dolayı kendisine sucu iti derlerdi. Piri Paşa ve Taci – zade Cafer Çelebi murebbalarındandır. Divan katibi ve sonra bölük silahtar katibi olmuştur. Bu görevde iken öldü.

İshak Çelebi’nin Sultan Beyazid devri tarihini, Sultan Selim’in Arap ve Acem fethini yazarak zeyil etti. Revani ile karşılıklı hicivleri vardır. Şiirleri sadedir. Nazireleri vardır.

8.ŞEMİ. (ö. 936/1529) Prizrende doğdu. Vezir Piri Paşa’dan yardım gördü. Mevlevi tarikatına girdi. İstanbul’da şeyh Vefa Tekkesine yerleşti. Burada öldü. Kanuni dönemi şairlerindendir.

Mesneviye şerh yazdı. Divanı vardır. 9.TECELLİ: (ö. 1100 – 1689), Prizrende doğdu. Asıl adı

Zülfikar’dır. Öğrenimini tamamlayıp kâtip oldu. Tekirdağlı Mustafa Paşa’ya nedimlik ve kâtiplik yaptı. Daha sonra muhasebeciliğine yükseldi. Ordu ile Sofya yakınlarında bulunuyorken öldü. Ölümü Safayi ve Salim’de l110-1688-89, Beliğ’de 1107 – 1695 olarak kayıtlıdır.

Divanı vardır.Hasan Kaleşi’nin “Prizren kao kulturni centar za vreme

turskog perioda” başlıklı çalışmasında şu şair ve yazarların da adları geçmektedir.

10. Mevlana Müderis Ali Efendi. Bu adı taşıyan ve 1581 yılında kurulan caminin avlusunda bugün de türbesi korunan Mevlana Müderis Ali efendinin Baydavi’nin Kur’an tefsirini yorumladığını Mehmet Tahir “Menkibe” sinde bildirmektedir. Prizren’de bir medrese kurduğu ve medresede müderris olduğu bilinmektedir.

11.MEHMET TAHİR – Emin Paşa Medresesinde müderris idi, 1874 yılında Prizren sancağının müftüsü olarak bir vakıfname tanziminde ve Prizren salnamesinde adı geçmektedir.

Page 142: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

142

142

Oğlu Muhammed Emin (geçlerde Koca Müftü olarak geçer) Meclis-i Mebusan’da milletvekili idi.

Birçok bölümden oluşan “Menakıb” olarak adlandırdığı bu bölümler Prizren, Prizren’deki eserler ve kişiler hakkında bilgiler getirmektedir.

12.SÜLEYMAN EFENDİ ACİZE BABA. (1537-1652) Sa’di tarikatının Rumeli’de kurucusu ve yayıcısıdır. Önce 1582 yılında Yakova’da bir Sa’di tekkesi kurmuştur, sonra Prizren’de Maraş mahallesinde halkın Hisar tekkesi olarak adlandırdığı Sa’di tekkesini 1608 yılında tesis etmiştir.

Şair olduğu ve bir divanının bulunduğu bilinmektedir. 13.HACİ ÖMER LÜTFİ. 15 Ocak 1871 yılında

Prizren’de doğdu ve 1929 yılında doğum kentinde öldü. İptidaiyi ve rüşdiyeyi Prizren’de okudu. 1887 yılında İstanbul’da Fatih medresesine kaydını yaptı. 1901 yılında Kahire ‘de Al Azhar üniversitesine kaydını yaptı. 8.03.1905 yılında Prizren’e döndü. Melami tekkesi şeyhi oldu.“Divan”ı, “Tevhid-i bari”, “İrşad-i talip”, “Ashab-i Bedr”, “Diyau l-usna”, “Mevizalar” vs. eserleri vardır.

Prof. Dr. Nimetullah Hafız Prizren’de doğmuş, yaratmış ve vefat etmiş olan bir aşığı tespit edip, eserlerini derlemiş, hayatı ve kişiliği ile ilgili bilgiler toplayıp “Aşık Ferki hayatı ve eserleri” başlığı altında Prizren “Doğru Yol” KGSD “Esin” dergisi yayınları arasında 1986 yılında bir kitap yayımlamıştır.

14.ÂŞIK FERKİ 1867 yılında Prizren’de doğdu. Öz adı İbrahim soyadı sipahidir. Babası Sadullah Sipahidir. Güzel şiir söyleme kabiliyeti kendini gurbete vurmasına neden oldu. Destanlar söyledi, 1908 yılında Prizren’de öldü.

Page 143: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

143

143

Priştine’de Milli Kütüphane’de bulunan Süleyman Efendi Acize Baba (1537-1652) divanının elyazması.

Page 144: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

144

144

PRİZREN KİTABELERİNDE YAŞAYAN BİLİNMEYEN ŞAİRLER

Bay, Sayı 30, Mayıs 1998, Prizren

Kamu yararına kurulan binaların hayrat sahibi olan kurucusu veya tamirini üstlenen hayırsever ve kuruluş tarihi hakkında bilgi edinmek isteyenler genellikle binanın giriş kapısı üzerinde mermer üzerinde çeşitli teknikle işlenmiş kitabelere başvurmaktadırlar. Bu bilgiler genellikle Osmanlı-Türk döneminde kurulmuş olan binalarda bulunmaktadır. Günümüze kadar kalan bu tür binaların sayısı az olsa bile geçmiş dönemin kültür anlayışının ne denli olduğunu göstermekte yeterlidir.

Cuma Cami’nin revak duvarına yazılmış mısra

Bugüne kadar kalan kamu yararına kurulmuş binalardan en çok camiler, medreseler, tekkeler, mektepler, çeşmeler, hamamlar, hükümet binaları, saat kuleler, taş köprüleri korunmuştur. Tüm bu binaların belirgin bir yerinde, genellikleön cephesinde kurucusu, kuruluş tarihi hakkında bilgiler içeren kitabeleri vardır. Günümüze kadar kalan bu eserlerin bugün de birçoğunda bu kitabeler mevcuttur. Bu tür binalardan başka türbelerde baş ve ayak taşları kitabeli olan mezar taşları da

Page 145: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

145

145

bulunmaktadır. Bu kitabeler sayesinde mezarın kime ait olduğu, merhumun doğum ve ölüm tarihi gibi bilgilere sahip olmaktayız. Bu bilgiler dışında kitabeyi yazan şairin adı da çok kez belirtilmiştir. Kitabelerin çoğu nazım türünde bir veya birkaç dizeden, bir veya birkaç dörtlükten oluşmuştur. Bu dizeler hece vezinli ve uyaklıdır. Kitabeler sayesiyle biz bu eserlerin kurulup hizmete verildikleri tarihte yaşamış ama henüz kimlikleri bilinmeyen şairlerle de tanışıyoruz.

Prizren’de ve çevresinde günümüze kadar ayakta duran Türk dönemi mimari eserlerin çoğu bugün de hizmet verdiyse de birçoğunun kitabesi korunamamış ama kitabenin takılı bulunduğu yerler bellidir. Varolan kitabelerin ve bugün mevcut olmayan ama zamanında çeşitli bilim adamının görüp çalışma konusu olan kitabelerin şairlerini tespit ederek bu yörelerde doğmuş, yaşayıp yaratmış olan bildiğimiz şairlerden başka bilmediğimiz şairler hakkında da ipuçları elde edebiliriz.

ŞAİR ŞEYH ALİ, Hicri 981 Miladi 1573-74 yılında inşaatı tamamlanmış olan Gazi Mehmed Paşa camiinin giriş kapısı üzerinde duran 40x40 sm boyutunda mermere işlenmiş iki sütunda sekiz dizeli kitabenin şairidir. Şairin 1573-74 yıllarında yaşadığı ve kentin o dönemde en büyük en güzel camisi olan Gazi Mehmed Paşa camiine düşürdüğü bu tarihin kitabe olması zamanın ünlü şairlerinden olduğunun bir kanıtıdır. Prizren’de Sinani tarikatına mensup, Ümmi Sinan’dan ( Bursalı Mehmed Tahir Efendiye göre doğum yeri Prizren’dir ve 958-1551 de Istanbul’da vefat etmiştir) icazet almış ve Terzi Memi mahallesinde, Sarayboğazında tekke kurmuş bir Şeyh Ali vardır ki bugün de mezarı tekke haziresinde mevcuttur. Şeyh Ali’nin şair olduğu, keramet sahibi olduğu bilinmektedir. Onun kurduğu Sinani tekkesi, duasının kabul olmasıyla meleklerin bir gecede kazdıkları su kuyusu-pınar da Malkoç Baba, Çulli Dede ve Horoz Baba ‘nın yattığı türbe yanında bugün de mevcuttur ve ahali genellikle doğum yapamayan kadınların şifa bulması için suyundan içmektedirler.

Page 146: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

146

146

Şeyh Ali’nin düşürdüğü tarih şöyledir:

Yine Paşayı Mehemmed Gaziİtdi bir Cami’-i şerif ihya

Yapmadı anı şöhret-i afet içünEyledi belki Hakk içün mahza

Şehr-i Zer’in cami’-i simin Kıldı bu şehri cennetü’l-me’va

Şeyh ‘ Ali kasd idüp didi tarihCeddedallahu Ka’betü’l-fukara.

ŞAİR SA’Dİ

1747 yılında yaşadığı belli olan Sa’di bilinmeyen bir şairin mahlasıdır. Mahlasına göre Prizren’de Sa’di tarikatının kurucusu ve şeyhi yayıcısı olan Acizi Süleyman Efendinin ölümüne sunulmuş bir ağıt olan bu kitabeye göre şairin saadete, uğura mensup anlamına gelen “Sa’di” mahlasını aldığı tahmin edilebilir. 35 x 35 sm. boyutunda bir levha olan kitabe iki sütun

Page 147: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

147

147

olarak yazılmış dokuz çift dizelidir. Birinci, ikinci ve üçüncü dizeler kafiyelidir. Şairin adı sondan bir önceki

“Reşha-i kilküm mücevher düşdü tarih Sa’diya”

dizesinde geçmektedir. Şair Acizi Süleyman Efendiyi yakından tanıdığı kitabe olan ağıttan bellidir. Kitabe Hicri 1160 yılında yazıldığına göre şair Sa’di’nin bu yılda yani Miladi 1747 yılında yaşadığı bellidir. Tezkirelerde Prizren’de bulunan bu kitabenin şiirini yazan şair Sa’di hakkında söz edilmiyor.

ŞAİR RAGIB, 1223/ 1808

Hicri 1223 Miladi 1808 yıllarında yaşamış bir şairdir Ragıb. İstekli, isteyen, rağbet eden anlamında olan Ragıb şairin Prizren’de Çuhacı Mahmud camiinin giriş kapısı üzerinde duran 68,5 x 43 sm. Boyutunda mermer kitabe metninin yazarıdır. Üç sütun olarak yedi çift dizeden oluşan metnin, ilk birinci ve ikinci dize ve devamda ikinci dizeler “a” ünlüsüyle bitip ikinci dizeler birbirine kafiyelidir. Caminin kuruluş ve tamirine ait bir tarihtir. Tarihin müellifi sondan bir önceki dizede şöyle belirtilmiştir:

Page 148: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

148

148

“Didi çün nazmı ile Ragıb tarih”

ŞAİR NURİ 1231 / 1816

Prizren Saat Kulesi’nin, Kaledeki Mahmud Paşa camiinin ve Mamuşa köyünde çeşme kitabelerinin metin yazarıdır şair Nuri. Kaledeki Saat Kule kitabesi 14 dizelidir. Mahmud Paşa Camii kitabesi 67,5 x 53,5 sm. Boyutundamermer üzerine yazılmış on dizelidir. İki bile kitabe metninin ilk iki dizesi kafiyelidir, devamda ikinci dizeler birbirine kafiyelidirler. Birinci kitabe Mahmud Paşa’nın Belgrat ve Semendire savaşlarında aldığı ganimetlerden olan saati Prizren’deki saat kuleye taktığını, ikinci kitabe Mahmud Paşa'’ın Kale içinde kurduğu camiye aittir. Metinlerini şair Nuri tarafınca yazıldığı kitabelerin son dizeden bir önceki dizede şöyle belirtilmiştir;

Page 149: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

149

149

1. kitabede: “Şükür bir eşref-ı sa’at bulup Nuri dedi tarih”

Prizren kalesinde saat kule kitabe metni

Page 150: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

150

150

2. kitabede: “Bir gelmegile hoş tekmil olmiş görünce Nuri söyledi tarih”

Mamuşa’da Kamber Bey Camii avlusunda Mahmut Paşa’nın yaptırdığı çeşme kitabesi iki sütünlü ve on dizelidir.

Mamuşa’da Mahmud paşa Çeşme kitabesiNuri’nin Mahmut Paşa’nın sevdiği ve takdir ettiği bir

şair olduğu bellidir. Bu yüzden Mahmut Paşa’nın yaptırdığı veya onardığı mimari eserlere takılan mermer kitabelerin metinlerini şair Nuri yazmıştır. Mahmud Paşa Prizren sancağının en büyük idare amiri – mutasarrıfı olmuş, Sofya ve Niş valiliklerinde bulunmuştur. Kitabe metinlerinden anlaşılıyor ki şair Nuri Mahmut Paşa’nın yanında bulunmuş, kâtipliğiniyaparak Belgrat ve Semendire savaşlarına katılmış. Tezkirelerde bu dönemde Nuri adında yaşamış bir şaire rastlanmıyor.

ŞAİR HIFZİ, 1311 / 1893 – 94

Page 151: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

151

151

“Bani-i evvel Katib Sinan’aOla beşaret ruh-i hümama

Ban-i sani ehl-i hamiyyetOldu muvaffak cidd-i hitama

De Hıfzıyâ bir tarih-i zibaMa’bed-i feyz bu ali mekama”

diyen şairin bu şiiri Prizren’de Katib Sinan Çelebi camiinin 1311 /1893-4 tarihinde yapılan tamirine ait olan kitabeye düşürdüğü tarihtir. Caminin iç kapısının üstünde bulunan 55 x40 sm. boyutundaki iki sütunlu altı dizeli mermer kitabenin dizeleri on hecelidir, birinci ve ikinci dize kafiyeli iken, dördüncü, beşinci ve altıncı dize de birinci ve ikinci dizeye kafiyelidir.

Bu kitabeden şair Hıfzi’nin 1893-94 yıllarında yaşadığı bellidir.

ŞAİR VEHBİ, 1315 / 1897-98

Melami tekkesinde 47 x 40 sm. boyutunda kağıt üzerinde yazılmış iki sütun halinde yedi çift dizeli Şeyh Hulusi Efendi levhasının son dizesinde bu tarihi Vehbi adında şairin yazdığı belirtilmiştir. Kitabedeki yazı Şeyh Hulusi Efendiye ağıttır. 5 heceli ve a a, b b olarak kafiyelidir. Şiir 1315 / 1897-98 yılında yazıldığına göre şair bu yılda yaşamıştır . Şiir anlayışı yüksek olduğu levhanın ilk dizelerinden de görülüyor:

Page 152: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

152

152

“Sırr-ı akdem, hadisata zahir oldu bir zemanFeyz-i nur ile uyandı çeşm-i kalb-i aşıkan”

Bu şairlerden başka kimlikleri bilinen Mehmed Tahir Efendinin Emin Paşa Medresesi, Cuma Camii kitabe metinlerinin, Hacı Ömer Lütfi’nin Şey Hacı Seyfedin Efendi ve Terzi Memi camiinin tamirine ait olan kitabe metinlerinin yazarı oldukları bilinmektedir.

ŞAİR TAHİR Emin Paşa camiinin avlusunda aynı adlı medrese binası

bulunmaktadır. Binanın kıbleye bakan duvarında 67x55 sm. büyüklüğünde bir mermer kitabe vardır. İki sütünlü ve 12 dizeli olan bu kitabe metninin yazarı şair Tahir’dir. Şair bu tarihi düşürdüğünü sondan bir önceki dizede belirtmiştir.

Page 153: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

153

153

Kitabelerde korunan şairlerin metinleri şimdilik şairlerin kimlikleri hakkında hemen de hiç bilgi vermiyorlar, ama belli bir dönemde yaşadıklarını, şair anlayışlarının ne denli olduğunu öğrenmemize ipucu vermektedirler. Aynı isimde, mahlas da metin müeliflerine Prizren çevresinde ve başka yerleşim yerlerindeki kitabelerde de rastlanmaktadır ki bu metinlerin derlenmesiyle şimdilik kimliklerini bilmediğimiz bu şairler hakkında bilgilerimiz artacaktır.

Page 154: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

154

154

PRİZREN DİVAN EDEBİYATI YAZARLARINI NASIL YAŞATMALIYIZ.

Bay, sayı 6-7, Şubat-Mart 1995, Prizren

Prizren’e ait olan ilk Türkçe evrak 1513 yılında yetkili makamlarca kaydedilip onaylanan Prizren’li Şair Suzi’nin vakıfnamesidir. Bunu 1538 yılında onaylanan Kukli Bey vakıfnamesi izlemektedir. O dönemlerde Prizren’de yaşayan birçok yazar vardır. Camilerde çalışan imamların, müezzinlerin hatiplerin, muallimlerin (öğretmen) adları bu vakıfnamelerde ispat olarak geçmektedir. Türkçe, Arapça ve Farsça kitapların bulunduğu kütüphane çalışmaktadır. Türkçe eğitim görülen mektepler (okullar) vardır. Kentin önemli bir kültür ve yönetim merkezi olduğunu 1555 yılından itibaren ta 1912 yılına kadar Sancakbeyliği, 1871 – 1874 yılları arasında ise vilayet merkezi olması, yabancı ülkelerin konsolosluklarının bulunması ve kentte 22 hattat dükkânının, daha geçlerde matbaanın kurulması ve bu matbaada gazete ile kitapların yayınlanması kanıtlamaktadır. Tüm bu kuruluşlar etkinliklerini kültürlü, eğitimli ve bilgili kadro kurabilmiş ve yaşatabilmiştir. Bu kadro arasında en önemli görevi yazarlar görmüştür.

Bugün sadece ansiklopedilerde ve tezkirelerde (Yazarların isimler sözlükleri) adlarına rastladığımız Prizrenli yazarları kendimize biraz daha yakın etmek için onların bir zamanlarda bu topraklarda bu halk arasında yaşayıp artlarına bıraktıkları taşınmaz eserleri korumalıyız, yazılı eserlerin geniş okuyucu kitlesine ulaşmasına olanak yaratmalıyız. Bu işler bir kuruluş tarafından yapılacak tasarılara göre en düzenli ve

Page 155: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

155

155

örgütlü yapılabilir. Bizde henüz böyle bir kuruluş olmadığından dolayı bu işleri kültür ve edebiyat eserlerine ilgi gösteren uzmanlardan oluşacak gruplar yapılmalıdır. Korunmasını ve yaşatılmasını istediğimiz tüm eserlerin en az yüzyıllık bir tarihi dönemi vardır. Ama bugün de tümü Kültür anıtları koruma kurumunun koruması altına alınmamıştır, kimilerinin sadece ayrıcalı kültür değerinden olduğu kaydedilmiştir.

Sayısı yirmiyi bulan Prizren divan edebiyatı yazarlarını yaşatmak için devlet tarafından veya devlet dışı bir kuruluştan girişim bile yapılmamıştır. Bu yüzden bu görev bizlere düşüyor. Bir işi başarılı yapmak için neler yapılmalıdır. İşte buna yanıt vermekten çok çözüm getirmeye yararlı olabilecek önerilerimden birkaçı.

-Prizren’de yaşamış ve yaratmış olan divan edebiyatı yazarlarının listesi yapılmalı,

-Bu yazarların inşa ettikleri mescit, cami, tekke, kütüphane, köprü, su arkı, çeşme ve diğer binaları tespit edilip listesi yapılmalı, bu binaların fotoğrafı çekilmeli, son durumunun planı çizilmeli.

-Yazarların kabirleri tespit edilmeli ve kaydedilmeli.-Eserlerin bulunduğu kütüphane, arşiv ve koleksiyon

sahipleri tespit edilmeli ve eserlerin fotokopileri temin edilmeli.Bu işleri yapacak tarih, edebiyat, sanat uzmanları,

araştırmacılar ve bu konu için ilgi gösterenler tarafından Yazılı kültür mirasımızı koruma ve yaşatmak görevini üstlenecek bir kurul kurulmalıdır. Bu kurul vatandaşlar derneği olarak bir kuruluş olabilir veya varolan kurum ve kuruluşların ayrı bir kurulu olarak çalışabilir. Türk dili ve kültürüyle ilgili olan kuruluşlardan Priştine Üniversitesinin Türk dili ve edebiyat kürsüsü, “Çevren” bilim ve kültür dergisi, “Bay” kültür ve sanat dergisi veya bunlara benzeyen başka bir kuruluş dâhilinde bu tür uzmanlar kurulu kurulup çalışabilir. Belirttiğimiz çalışmalar yapıldıktan sonra yapılacak olan çalışma gündemine ve kabul edilecek tasarılara göre öğretim uzmanlarının değerlendirmelerine göre yazarların hayatları, kişilikleri ve

Page 156: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

156

156

eserlerinin Türkçe eğitim görülen sınıflarda okutulması için öğrenim plan ve programına alınması için Eğitim bakanlığına başvurulmalı. Bunun gerçekleşmesi büyük bir gereksinmedir. Çünkü kendi kültürünü, edebiyatını tanımayan bir vatandaş sağlıksız yetişir. Kendini bilen kişi çevresine yararlı olur. Kendimizden olan yazarları yaşatarak, onların verdikleri emek sonucu, yarattıkları eserlerini güncelleştirerek dörtyüzyıl önceleri kullanılmış Türkçe’nin güzelliklerini, düşünce zenginliklerini tanımış oluruz. Yazarlar hakkında yazılar yayınlayıp genç neslin bu dönem yazarlarını daha iyi tanımasına olanaklar yaratmış oluruz.

Bu şair ve yazarların ve birçok yazılı belgelerde adları geçen Markılıç Süleyman Efendi, Muhammed Nur Arabi (Arap hoca), Prizrenli Abdurrahman efendi, Şefki Sudanlı, Şeyh Ali, Sa’di, Ragıp, Nuri, Vehbi gibi şairlerin hayatları ve eserleri hakkında yeni bilgiler elde etmek için çalışmalar sürdürülmelidir. Tüm bu şair ve yazarlar hakkında elde edilen bilgileri ve eserlerini içerecek bir kitap yayımlamak için imkânlar sağlanmalıdır.

Medh-i Prizren157

Ey gönül kanceru saldın şehsüvârı Pizren’inBendesin kıldı esîr ol zülf-i yâri Pizren’inGül açılsa bülbüle zar eylemek aceb değilSalubdur gonce miyânın rüzgârı Pizren’in

Serde sevda çü ezelden takdir eylemiş CelilTalib-i didar kamusi aşkı edinmiş delîlKudret ile çay u ırmaklar dökülmüş selsebîlHubların mekâniyle güler Hisar’ı Pizren’in

157 Üsküp Halk ve Üniversite Kütüphanesi, Yazma No.2153, 6 b (anonim bir şair tarafından yazılmış bu şiiri Dr. Hamdi Hasan “Çevren” dergisinde yayımlamıştır.

Page 157: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

157

157

Lutfi ile nazar eder metûniye dil-dârelerİsm-i Mevlâ dilde tevhîd virdiler aşkarelerCem olurmuş anda bekar nev-cüvana yârelerDilde medhi söylenür kırklar bunarı Pizren’in

Prizren

Page 158: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

158

158

PRİŞTİNE DİVAN ŞAİRLERİ

Bay, sayı 17, Ocak-Şubat 1996, Prizren

1529 – 1572 yılları arasında yaşamış olan Prizrenli Aşık Çelebi “Meşa’irü’-şuara” tezkiresinde Prizrenli şair Nehari’den söz ederken şu rivayeti getirmektedir: “Rivayet olunur ki... Priştine’de oglan dogsa dividi belinde togar dirler. Bina’en’ala-zalik... Priştine katib yatagidur.” Âşık Çelebi tezkiresinde Priştineli altı divan şairinden söz etmektedir ve birinin Priştine’de kadılık yaptığını bildirmektedir. Aşık Çelebi 1572

Page 159: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

159

159

yılında Üsküp’te vefat ettiği için bu şairlerin o dönemlerinde yaşadıkları kesindir. Zaten o dönemlerde Priştine’de şairlerin belirmesi için olanaklar vardı. Bir Roma kasabası olan Priştine M.Ö. 168 yılında Makedonya seferi sonunda Via Agnatia’nın açılması üzerine, bir konaklama yeri olarak “Vicianum” adıyla kuruldu. IX yüzyılda Türk asıllı Bulgarların istilasına uğradı ve bu tarihte adı Priştine’ye çevrildi. 1389 Kosova Meydan Savaşından sonra Priştine Osmanlı Devleti’ne tabi durumuna gelerek Sırp Krallığına bırakıldı. Yıldırım Bayezid 1390 yılında Priştine’yi kayın biraderi Stefan Lazareviç yönetimine terk etti. Priştine II. Murad tarafından kesin olarak Osmanlı yönetimine bağlanarak Rumeli Beylerbeyliği’ni oluşturan sancaklardan biri oldu. II. Mahmud zamanında Rumeli Beylerbeyliği’nin parçalanmasından sonra kurulan beş yeni eyaletten biri olan Kosova eyaletinin merkezi oldu. Vilayet basımevi kurulunca (1877-1888) “Kosova” gazetesi de yayımlanmaya başlamıştır. 1877 yılından ta 1888 yılına kadar Kosova gazetesinin 550 sayısı yayımlanmıştır. Bu durum Priştine’nin bir kültür merkezi olduğunu göstermektedir. Kentin böyle bir hürriyete sahip olduğunu kentte bulunan tarihi değeri olan 1 camiinin, 3 medresesi, 2 tekkenin, 2 hanın, 1 saat kulesinin bulunması kanıtlamaktadır. Bu geleneklere dayanarak Priştine bugün de Kosova özerk bölgesinin merkezidir ve Türkçe yayın yapan bölge radyosu, televizyonu, “Tan” gazetesi, “Çevren”, “Çığ” ve “Kuş” dergileri ve bunların Türkçe eğitimin yapıldığı sekizyıllık okul ve Türkçe öğretim görülen sınıfların bulunduğu lise veFelsefe fakültesinde Türkoloji bölümü vardır. Priştine’nin şairler geleneğini bugün Murtaza Buşra, Enver Baki, Kadri Kahaya ve Priştine’de çalışıp yaşayan daha birçok şair sürdürmektedir.

Priştine’de doğmuş ve 1868 yılından önce yaşayıp yaratmış olan şu şairler hakkında tezkirelerde bilgi verilmiştir.

MUSTAFA ÇELEBİSultan Süleyman devri şairlerindendir. 60/1552-53

yılında defterdar oldu. Bu görevde iken 972/1565 yılında öldü.

Page 160: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

160

160

Defter hane-i Hakani’de uzun bir süre kâtiplik yaptı. Yazdığı eserlerinde adını mahlas olarak kullandı. “Mihrü Vefa” adlı bir mesnevisi vardır.

Bu eserinden birçok beyitleri hakkından söz eden tezkirelerde yayımlandı. “Künhül’l-Ahbar” tezkiresinde şu beyitleri yayımlanmıştır. Virür ruy-ı sıyahum vechine nurÇıkar Hindüstandan Ruma kafurDöndürüp çub-ı huşka dest ü payumAtıldı okum u yasıldı yayumVücudum nahlini şeyb eyledi pestHayatum çeşme –sarından yudum mestTülek-hane durur bu dar-ı âlemDöker bal ü perin içinde ademToğan turmaz içinde bu cihandurNiçe yavrı uçurmuş aşıyandur.

Aktarılan diğer beyitler de şunlardır:Şarab olmayacak bağı n’iderlerErenler odsuz ocağı n’iderlerŞarab olmasa külhandur bu gülşen Hemen hod zühre müstagrak nişimenEğer meyden gına virseydi laleTehi’ arz itmek olmazdı piyale

AZMİAsıl adı Mustafa’dır. Sürmeli kadın lakabıyla

tanınmıştır. Priştineli şair Nuhi ve Levhi’nin kardeşidir. Şehzade Sultan Mehmet’e Manisa’da mutfak kâtipliği yaptı. Onun ölümü üzerine İstanbul’a döndü. Defterdar kalemine girdi. Esrar Dede Mevlevî olduğunu söyler. Aklı dengesini kaybettiği için emekli edildi. Ölünceye kadar İsfendiyarlı Mustafa Paşa’nın himayesinde kaldı.

LEVHİ

Page 161: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

161

161

Şair Azmi ve Nuhi’nin kardeşidir. Öğrenimini tamamlayıp Malûl Emirden mülâzım olduktan sonra tasavvufa yöneldi. Merkez Efendi’ye bağlandı.

NUHİŞair Azmi’nin ve Levhi’nin kardeşidir. İstanbul’a gelip

bazı emirlerle, vezirlerin hizmetinde bulundu. Hazinedar başı Davut Paşa’nın yardımı ile divan kâtibi oldu. Sultan Süleyman’ın iltifatını kazandı. Şehzade Sultan Mehmet sancağa çıkınca kendisine sır kâtibi yaptı. Ölümünden sonra İstanbul’a gelip divan kâtibi oldu. Esrar ve afyona tutkundu. Az zamanda bir mertebeye vardı ki kaşınmaktan yazı yazmağa eli değmezdi. Kanuni’nin Van seferi sırasındaSenün çak Nuh denlü’ömrün olsunİsterüm HakdanBenüm fülk-i vücüdum ruzgari geldiYaprakdan Beytini okuyup dostlarından

Vedalaşarak can verdiğini Künhül’l-Ahbar tezkiresinde yazmaktadır. Şairden alınan başka iki beyit şöyledir:Saf dil gelip meclis-i rindana safaAgzı suyın akıdurmuş leb-i canana safaSuya konmuş göle deheni dil-darunİçmege su viricek ol şeh-i hubana safa

HATİFİMeşairü’ş Şuara’nın yazıldığı 1568 yılında şiir yazmaya

heveslenen bir genç şairdir. Prizrenli Aşık Çelebi’den başka bir tezkire yazarı hakkından söz etmemiştir.

MESİHİ1470-1512 yılları arasında yaşamıştır. Asıl adı Mesih

veya İsa’dır. İstanbul’da ilahiyat okumuştur. Güzel yazısıyla

Page 162: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

162

162

tanıdı ve vezir Hadım Ali Paşa’nın divanında katıp olmuştur. Paşa’nın öldürüldüğü 1511 yılına kadar bu görevde kaldı. Öldürülen Paşa için bir ağıt yazdı. Sonra Yunus Paşa tarafından himaye gördü ve bu yolla Bosna’da kendisine bir tımar verildi. Bosna’da 1512 yılında öldü.

Mesihi, rind yaratılışlı, kendisine has tavırlı olan bir şairdir. Türk şiirine yenilik getirdi. Divanı o döneme kadar Türk edebiyatını en üstün değerde bir eseri oldu. Bahariyye şiiri 1774 yılında Latince’ye çevrildikten sonra daha birçok dile çevrildi. Bu şiir dünya şiir antolojilerinde yer aldı. Şiiri Sırp-Hırvatça’ya Prof.Dr. Fehim Bayraktareviç çevirip 1955 yılında yayımlandı. Aşık Çelebi onu, Osmanlı şiirinin direklerinden biri sayar. Latifi ise, tarzını seçkinlere yönelik olarak tanımlar ve bu yüzden halkın onun şiirini anlayamadığını belirtir.

“Divan”, “Şehrengiz” ve “Gül-i Sad-ber” adlı eserleri vardır. Dr.İrfan Morina 1987 yılında Priştine “Tan” yayınevinde “Priştineli Mesihi” başlığı altında Mesihinin hayatı, sanatı ve 98 gazelini, 19 kasidesini, Ali Paşa’ya yazdığı mersiyesini ve ünlü şehrengizini içeren 304 sayfalı bir kitap yayımlamıştır. Bu kitaptan Mesihi’nin şu gazelini aktarıyoruz.

1.Anun kim tali-i piruzi yokdurNevasızdur k’anun nevruzi yokdur

2.Yüzi ak alnı açuk olmayanunEger bin söylesen hiç yüzi yokdur

3.Lebüne benzerüm dir ise helvaEyü dir gerçi amma tuzi yokdur

4.İşigünde şu kim akıtmadı yaşAnun gökde dahi yıldızı yokdur

5.Mesihiye ola mı vasl ruzıŞu fırkat gicesünün ruzı yokdur

Page 163: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

163

163

NİYAZİ

Asıl adı Mehmet Şah Çelebi’dir. Molla Hafız’ın oğludur. Acem Molla sanıyla tanındı. Kazasker Kadiri Çelebi’den mülâzım oldu. Priştine ve başka yerlerde kadılık yaptı. Pojega kadısı iken öldü.

Nevai’yi çok okudu. Bundan dolayı şiirleri Nevai üslubunda ve Çağatay dilindedir. Kadiri Efendi adına “Gül ü Bülbül” mesnevisini yazdı.

Dörtyüz yıl önce yaşamış ve yaratmış olan bu şairlerden sonra Priştine’de doğmuş ve yaratmış olan şairlerin de varolduğu muhtemelidir. Ancak bu şairleri daha geçlerde yazılmış olan tezkirelerde aramak gerekir. Kimi şairlerin eserleri bugün de özel kitaplıklarda, Türkiye’deki kütüphanelerde ve Türkçe elyazması kitapları bulunduran birçok Avrupa ülkelerindeki kütüphanelerde bulunabilir. Bu şairlere bizler sahip çıkmazsak onların kişilikleri görülü kalır, eserlerini ise unutulmuşluğun tozları kaplayarak yok eder.

Bu topraklarda doğmuş, yaşamış ve yaratmış olan yazarları edebiyatımızın bir parçası olarak okullarımızda Türkçe derslerinde okutmalıyız. Böylesine onların kişiliklerini tazeleyerek eserlerini bugünkü nesillerin okuması için imkânyaratırsak bu değerli yaratıcılarımızın ruhları sevinecektir. ...........Yararlanan makale ve kitaplar:1.Filiz Kılıç: Âşık Çelebi ve Meşair’üş-Şu’ara, Bay, sayı 2 – 3 Ekim –Kasım 1994, Prizren.2.Doç Dr. Haluk İpekten, Doç. Dr. Mustafa İsen, Doç. Dr. Recep Toparlı, Doç.Dr. Naci Okçu, Yrd. Doç Dr. Turgut Karabey: Tezkirelere göre Divan Edebiyatı İsimleri Sözlüğü, Kültür ve Turizm Bakanlığı, 1988, Ankara.3.Dr. Mustafa İsen: Künhü’l-Ahbarı’nın Tezkire kısmı. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, 1994, Ankara.4.İsmail Eren: Stamparıja Kosovskog Vilajeta u Priştini (Priştine’de Kosova Vilayet basımevi), Gjurmime Albanologjike, 1968/I, Priştine.

Page 164: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

164

164

Kosova’da Türkçe yaratılan edebiyatı yıllarca izleyen Prof. Dr. Mustafa İsen Mamuşa’da konferans veriyor.

400 YILLIK BAR TÜRKLERİ

Balkanlar’da Türk Kültürü, sayı 4, Eylül 1992, Bursa

Yugoslavya’nın hemen her kentinde beş – on Türk bulunur. Bunların çoğu zanaat sahibidir. Tatlıcılıkla meşgul olanlar bir haylidir. Kimileri Türkçe konuşmasını pek bilmez, ama “Türk’üm!”der. Prizren ve Prizren çevresinde yaşarlar. Kazanmak için gurbete çıkan Türklerdir bunlar.

Adriyatik Denizi kıyılarında dillere destan olmuş yerler vardır. Karadağ deniz sahilinde Sutomore kumsal bir dinlenme

Page 165: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

165

165

yeridir . Yurdumuzun en güney batısındaki bir Adriyatik kenti olan Ulsin’e (Ülgen) şair dinlenmeye giderken otobüsümüz yarım saatlik mola vermişti Sutomore’de.

Güneş bıçaklanmıştı sanki. Denizin ufuklarında güneşin morlaşan aynası gittikçe genişliyordu. Sahildeki otellerin ışınları denize düşmüş, sular balkıyordu. Ufuklarda sakinlik. Yakınlardan değişik müzik sesleri kara parçasına ve sulara yansıyordu. İyice susamıştım. Susuzluğumu gidermek için, limonata içer düşüncesiyle süslü – püslü bir tatlıcıya giriyorum.-Bir bardak limonata rica edeceğim! diye Türkçe konuştum.-Nereden geliyorsunuz?Diye Türkçe soruldu. Ve aramızda söyleşi başladı. Genç tatlıcının annesi ve babası, kardeşi ve kız kardeşi, amcası Bar’da kalıyormuş. Soyadları Karagözoğulları. Bar’daki Karagözoğulları ailesinin dörtyüz yıllık bir tarihi geçmişi varmış. Adını unuttuğum bu gençle pek uzun konuşamadan ayrıldım. Otobüs harekete geçmek üzereyken kendimi attım ve Ulsin (Ülgen) yoluna düştüm.

BAR’A GİDİŞUlsin’de birkaç gün kaldıktan sonra Bar’a hareket ettim.

Bar, büyük bir kent. Belgrat – Bar demiryolu bağlanınca büyükbir ticaret merkezi olacağı rüyası içinde. Karagözoğullar ailesini ararken Bar’ın ne kadar büyük olduğunu ve iki Bar’ın olduğunu öğrendim. Karagözoğulları ailesi ve öteki Türkler’in Bar’dan 6 – 7 km ötelerdeki Eski Bar’da yaşadıklarını söylediler bana. Eski Bar’a her yarım saate bir otobüs kalkıyordu. Karadağ’ın en tanınmış hastanesi önünde duran otobüsten indim. Ve kente doğru yürüdüm. Yokuş yolun sol yanında, taşlık bir yerde koyunlarını otlatan bir çobana Karagözoğullarını sordum.-Evet tanırım. Bu yokuş yoldan şaşmayacaksın. Solda Sadık Karagözoğlu’ nun kahvesini hemen görürsünüz. Karagözler (Karagözoğulları) büyük bir ailedir. Her kime sorarsanız bilir Karagözoğullarını dedi.

Nar kokularının doldurduğu çok hoş bir bir hava hâkim. Her geçen dakika güneşin ateşi biraz daha artıyor. Güneşin

Page 166: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

166

166

altında, yer yer taşları sökülmüş kaldırımda yürüyorum. Ciğerlerime nefis kokular sindire sindire ilerledim. Kentin sebze satılan pazarına gelmişim. Oyunlarını oynayan çocuklara sordum.-İşte biraz ilerde, tatlıcı Recep Karagözoğlu’nun dükkânıbulunur. Ben gösteririm. Karagözoğulları Türktür dedi çocuklardan biri. Ve bu çocuk beni Recep Karagözoğlu’nun dükkânına götürdü. Dükkân temiz ve bakımlıydı. Dondurma makinesinde çalışan kız Sırpça konuşuyor.-Buyurun!Bir kornet dondurma ısmarlayıp masaya geçiyorum. Daha sonra kızcağıza tatlıcı Recep’i soruyorum.: O dükkânın sahibidir. Neredeyse gelir. Az sonra kızcağız başıyla işaret etti:-İşte geliyor!Kapıdan yaşlı bir adam girdi. Recep Karagözoğlu’ymuş gelen. Kızcağız yaşlıya yaklaştı ve beni gösterdi. Türkçe konuştu:-Seninle konuşmak istiyor dedi. Başında şapka taşıyan adam masama yaklaştı:“Merhaba!” diye selamlar selamlamaz “Geçin, oturun!” dediğimde yüzü gülümsedi. “Siz herhalde Türkiye’den geldiniz.” Dedi. Aramızda söyleşi başladı.

Recep Karagözoğlu’nun yüzünde çağların izleri var. Konuşmasında öteden beri korunmuş Osmanlıca şivesinin etkisi sezilmekte. Zaten Bar Türkleri kendilerini biraz Osmanlı sayarlar. Söyleşimizi yanımıza yaklaşan Türkçe “Bu gün de ecnebi çok” diyen adam kesti. Recep amca o anda bu adama dönerken içinden gelen yorgunluk ifadesini “Uhh!” ile “O mayko moya” dedi. Sonra adamla Türkçe konuşmaya başladı. Böylece söyleşimize bir süre ara verdik. Adriyatik Denizi’nin en kuzeyinde 400 yıldan bu yana yaşayan Bar Türkleri kuşkusuz dörtyüzyıl öncesi Türklerdir. Adriyatik Denizine baskın yapan Osmanlı devletinin deniz korsanları sahil kenti Bar’ı 1571 yılında tamamen ele geçirmişlerdir. İşte o

Page 167: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

167

167

yıldan bu yıla kadar Bar’da kalan Türkler dillerini (Türkçe’yi), adetlerini koruyabilmişlerdir.

Recep Karagözoğlu konuşmasına başladığı zaman işte neler anlattı. -Bar’da 10 Türk evi vardır. Önceleri daha çoktu oğlum. Bizim buralara geldiğimiz yer Manisa’dır. Manisada Türkiye’de bir kent. Biz 400 sene evvel buralara geldik. Yani bizim kabileden olan komutan Karagözoğlu denen Bey beş gemiyle 400 sene öncesi Bar’ı fetheder. Hüseyin Karagözoğlu adını taşıyan dedelerimizin dedesi ilkin Girit’i fethetmiş, sonra Bar’ı. O yıllarda komutan Hüsrev Bey Komayı da fethetmiştir. Bunlar şimdi unutulmuştur.

Recep Karagözoğlu 77’sine basmıştır. Sonra Bar’ın Osmanlı Devleti sınırları içine alındığını dedelerinden işittiği şekilde anlattı.

Adriyatik Denizi’ne akın eden Osmanlı gemileri komutanı Yusuf’muş. Yusuf şehit düştükten sonra komutan oğlu Hüseyin Karagözoğlu olmuş. İşte bu yiğit komutan Hüseyin Karagözoğlu Bar’ı fethetmiş. Güçlü Ceneviz bahriyesiyle ve korsanlarıyla savaşmış. Osmanlı Devletinin gemileri geri çekilmek zorunda kalmış. Ama cesur komutan Hüseyin Bar’ı fethetme kararından caymamış. Yine hücuma geçmiş. Bu defa düşmanın beş gemisini batırmış. Ordu kayıklarla karaya çıkmış. Ve surlarla sarılı olan Bar’a silahlı saldırıda bulunmuş. Dörtyüz yıl önce Bar’ın yarısı İtalyanlar tarafından alınmış.

Kalenin yarısını (Bar’ın) elinde tutan İtalyanlar orayı terketmiş. Öbür yarıda ise Cenevizliler kalmış. Hüseyin Karagözoğlu’nun askeri Bar’a girdiği zaman Ceneviz halkı prensiyle birlikte kiliseye kapanmış. Osmanlı ordusu o günlerde kiliseye dokunmamış. Karagözoğlu Bar’da Camii yapılmasınaemir vermiş. Ceneviz prensi Osmanlı ordusundan çok korkuyormuş.

Ceneviz prensesi genç, gürbüz ve yakışıklı Hüseyin Karagözoğlu’na âşık olmuş. Evlenmek istemiş. Müslüman

Page 168: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

168

168

olurum. Size karşı hazırladığımız silahları batal ederim demiş. Ve Osmanlılar da güçlük çekmeden bütün Bar’ı ele geçirmişler.

Yukarıdaki ifadeler Recep Karagözoğlu’nun efsanevi anlatışından alınmıştır. Bugün ise Bar’ın tarihi bu olayları pek derin incelemektedir. Yalnız bugünkü Bar’ın 9. 10. yüzyılda Antivar adıyla anıldığı ve 11. yyda. ilk Sırp sahil devleti Zeta’ya girdiği, o yıllarda önemli bir iktisadi, siyasi ve kültür merkezi olduğu bilinmektedir. Bu tarihten sonra Bar, Dubrovnik’le çetin savaşlarda bulunmuş. Bu savaş 12.yyda. Bar’ın yenilgisiyle sona ermiş. 1443 yılında Bar’ı Venedikliler ele geçirir. 1571 yılında ise Türkler fetheder. Üçyüz yıl sonra 1878 yılında Bar’ı Karadağlı’lar yine ele geçirirler.

BAR TÜRKLERİNİN DİYARI MANİSA Bar’ın tarihi üzerine konuşurken Recep Karagözoğlu

biraz da bozuluyordu. Çünkü aklına elli yıl önce Bar’da ve Bar çevresindeki Türk varlığının yoğunluğu aklına geliyordu. -Bizim Manisa’da malımız mülkümüz var. Ama kime ne?Sonra Recep Karagözoğlu, Kosova’daki Türkler’in sözünü etti. -Yazık olsun orada Türklere, 10 yıl içinde sayıları yarıya indi. Kosova için gazetelerde okuduk. Bizim akrabalarımız varPrizren’de. Onlar için de bazı şeyler işitiyoruz.

Söyleşimizi sürdürdüğümüz sürece dükkâna turistler aralıksız hep girip çıkıyorlar. Çoğunlukla Alman turistler geliyor. Bir Alman Türkçe konuşmasını biliyor. O da Bar Türkleri ile ilgileniyor. Kentin kalesini, camilerini vesokaklarını birlikte geziyoruz. Fotoğraf çekiyor. Alman turist burada bir mezar arıyordu. İnceleme yapması için burada uzun bir zaman kalması gerektiğini söylüyor.

BAR’DA 200 TÜRK OCAĞI VARMIŞ400 yıldan öncesi kurulmuş olan Bar Kalesinde

savaşlarda hasara uğramışlığın harabeleri daha sezililiyor. Duvarlar yıkılmış, evler yakılmış. Harabeleri fundalıklar sarmış. Cenevizlilerin ve prensesinin barındıkları kilise bakımsız. Caminin yalnız duvarları kalmış. Kaleden eski Bar’ı görmek

Page 169: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

169

169

mümkün. İlk olarak yükselen minarenin varlığı göze çarpıyor. Buradan denizle göklerin öpüştüğü nokta görülüyor. Deniz, mavi, mavi enginlere uzanıyor.

Recep Karagözoğlu kendinden 12 yaş büyük olan kardeşi Halil ‘e göndermişti bizi.” Halil, benden daha çok bilir Bar için” demişti. Kaleden kente indiğimizde Halil’in çalıştığı mağazaya uğradık. Burada sebze ve yemiş satmaktaydı. Halil müşterisi olmadığı için dükkân önündeki serinlikte bir sandalyeye çökmüş gazete okuyordu.

“KAHRAMANIN KOYNU SIRTINDAN ÇIKAR OYUNU”

89 yaşlarına basmış Halil Karagözoğlu’ya “Merhaba!” ile yaklaştık. “Merhaba!” diye selamladı ve konuşmaya başladık. Halil de Manisa kökenli olduklarını söyledi... Daha önceleri Bar’da 2800 Türk evi bulunduğunu ve şimdiye kadar 2780 ailenin Türkiye’ye göç ettiğini anlattı. Hayatından memnun olduğunu söyledi ve konuşmaya devam etti:“Aklımdan çıkmış birader. Maziyi bilen sadece ben değilim. Altmış sene evvel Türkiye’ye gittim. Orada da durumun değişmeye başladığını gördüm. Şimdi bilmem orası nasıldır. Neler olmuştur. Burda da halk artık camiye gitmiyor. Camiiler yalnız Cuma günleri açılır. Solumuzdaki Camiyi gösterdi.“Bu Ömer Paşa Camii’dir, dedi. Ve artık konuşmak istemedi. İşte o zaman Halil amca söze başladı:“Birader bizim meşhur bir çalımımız (atasözümüz anlamında) vardır. O da şudur: Karamanın koyunu, sonra çıkar oyunu. Sen bunu biliyor musun?” dedi. Ve bir elma uzatarak “Buyur” etti sonra da “Hadi güle güle!” dedi ve başka bir şey söylemedi.

Bugün Bar’da epey sayıda Türk yaşamaktadır. Şimdiye kadar Türkler Türklerle nişanlanır ve evlenirlermiş. Ama bu gelenek artık bozulmuş. Bunun böyle olduğunu yine Recep Karagözoğlu’na uğradığımızda öğrendik.

Page 170: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

170

170

Recep Karagözoğlu’nun dört kardeşi varmış. Kardeşlerinin üçü de gözlerini hayata yummuşlar. Recep Karagözoğlu’nun altı kızı ve iki oğlu varmış. -Altı kızım da evlidir. Oğlumun biri birbuçuk yıl önce öldü.

Recep Karagözoğlu konuşurken dondurma makinesinin başında duran genç kızcağızın gözleri nemleniyordu. O babasının istediği gibi evlenmemiş. Sevdiği bir Karadağlı’yla dünya evine girmiş. “Öyle zamanlar geldi birader, kızını da oğlunu da baba emri altına alamıyorsun. Zaten köylerden kasabaya inen erkeğe verebiliyorduk kızları “. Biraz sonra yanımıza başında namaz bezi taşıyan başka bir genç kadın geldi. Ve sordu:-Baba, bu niçin gelmiş?-Gazeteci, Osmanlılar için, bizim için yazmaya gelmiş. ...

Yaşlı ama takatı yerinde olan Recep Karagözoğlu epeyce konuştu. Sultan idareden düştüğü zaman İstanbul’da bulunmuş. İşte o günleri anlatmakta şimdi. Taksimdeki kargaşalığı, nümayişleri bir bir anlatıyor. İstanbul’a bu gidişinde dokuz yıl kalmış. Bar’a dönünce bir daha Türkiye’ye gitmemiş. -Birader ne yapalım, kader böyleymiş. Dükkânlarımız, dört evimiz var. Hayatımdan memnunum. Artık Bar’dan Türkiye’ye göçü düşünmüyoruz. Çocuklar, torunlar hepsi Türkçe konuşurlar. Lisanımızı (Türkçemizi) yaşatmak en önemli, en büyük ödevimiz....

Zeytinlik korusunu geçerek otuz dakika sonra Yeni Bar’a çıkabildim. Oradan otobüsle Ulsin’e (Ülgen) gidecektim.16 günlük yıllık istirahatımı orada geçirecektim. Gönlümü buraya hazırlamıştım.

Yirmi yıl sonra başkasının gözüyle Bar Türkleri.BAR ŞEHRİNDE 200 SENE ÖNCEKİ TÜRKÇE KONUŞUYORMustafa ÖZCAN

Page 171: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

171

171

Karadağ Meşihat Başkanı İdris Demiroviçle Yugoslavya’nın en enteresan meselelerinden biri ile ilgili görüştük. Son sıralarda Sırbistan’la da arası açılan ve tarihte İşkodra gibi şehirleri elimizden alarak bir Karadağ Krallığı kurmaya çalışan Karadağ’da bugün 200 yıl önce unutulmuş ve hala o günün Türkçesini konuşan insanları yaşıyor. Meşihat Başkan’ı Demiroviç bize Karadağ’da 200 bin civarından Müslüman yaşadığını ve bu bölgenin Sancak’ın bir kesimini oluşturduğunu Müslümanlar arasında Arnavut ve Türk kökenli olanların da bulunduğunu söyledi. Biz daha önce anlatılan Karadağ’da yaşayan unutulmuş Türklerin durumunu soruyoruz. Tarihin en ilginç noktalarından biri olan konuyu şöyle anlatıyor İdris Demiroviç: “Osmanlılar, 200 yıl kadar önce Karadağ’ın bu kesimini terk etmişler. Ancak bu bölgede yaşayan bazı Türk köyleri göç etmeyerek buralarda kalmışlar. Şimdi bunların torunları 200 yıldan beri muhafaza edilen biraz da Sırpça ile karışmış olan Türkçe’yi konuşuyorlar. Macar asıllı Corco Boşkoviç 30’a yakın bilim adamıyla birlikte Türkler’in yaşadığı bu eski Bar şehrini ve çarşısını incelediler. Araştırma sonucu eski Bar şehrinde Osmanlıca konuşulduğunu mütalaa ettiler. Alışverişte Sırpça, dükkanlarda Arnavutça ve aile içinde ise eski Türkçe konuşuyor. Tahmini olarak burada yaşayan tarihle 200 yıllık bağlantılarını koparmış ya da 200 yıl önceki tarihle birlikte dondurulmuş insanların sayısı 40 ile 50 arasında. Bu da 250 – 300 demektir.”

Bar’da Hasan Dede Tekkesi

Page 172: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

172

172

Bar’da aynası kitabeli çeşme

Page 173: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

173

173

Recep Karagözoğlu Bar’ın en yaşlı sakini

Osmanlılar’ın inşa ettikleri Bar kalesi ve saat kule.

Page 174: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

174

174

ATATÜRK’Ü BUGÜN DE ÇOK SEVİYORUZ

Bay, sayı 2-3, Ekim-Kasım 1994, Prizren1912 yılında Osmanlı İmparatorluğunun Yugoslavya

topraklarından çekilmesinden sonra, Türkler’e müthiş siyası baskılar yapılmıştır. Türkler ulusal haklardan yoksun kalmışlardır. Birinci Dünya Savaşı’nın bitiminde kurulan Yugoslavya Krallığı Türk okullarında Türkçe eğitimi yasaklamış, derslerin Sırpça okutulması zorunluğunu kullanmıştır. Ancak din dersini okutan kimi hocalar dersini Türkçe açıklayarak öğrencilerine Türkçe şiirler de ezberletmiştir. Bu okullar dört yıl sürüyordu.

İlkokulda derslerin Sırpça okutulması mecbur edilince Türk okulları, kapanmıştır. Zaten Kosova ve Batı Makedonya’da Türk halkının ulusal hakları da alınmış ve bu haklar Yosip Broz Tito yönetmenliğinde kurulan Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti’nde tâ 1951 yılına kadar tanınmamıştır. Kosova ve Batı Makedonya Türkleri’nin varlığı sadece Arnavutluk ile varolan iyi ilişkilerin bozulmaması için çiğnenmiştir. Yugoslavya’nın Arnavutlukla siyasi ilişkileri bozulunca Kosova’da ve Batı Makedonya’da direnen Türkler ulusal haklarına sahip oldular. 1951 yılında ilkokullarda ve liselerde derslerin Türkçe okutulduğu sınıflar açıldı, Türk Kültür ve güzel sanatlar dernekleri kuruldu, Türkçe radyo yayınları başladı. Bu okullarda ve kuruluşlarda Atatürk’ün gerçekleştirdiği dil devriminin ürünü olan latin alfabesi ve Türk dili kullanılmaya başlandı. Ama derslerin Türkçe okutulduğu sınıflarda Atatürk’ten söz edilmedi. Türk ulusal tarihi ancak

Page 175: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

175

175

1970 yılında okutulmaya başlandı. Ama Kosova’da her Türk Atatürk’ü, savaşlardaki zaferlerini, efsanevi kahramanlıkların bilgiliğini, dürüst, iyi ahlaklı ve uygar bir devletin adamı olduğunu biliyordu. 1970 yılından sonra Atatürk’ün hayatı, kişiliği, savaşları, reformları, fikri ve düşünceleri okullarda okutulmaktaydı. Türkçe yayınlanan gazete, dergi, radyo ve televizyon yayınlarında Atatürk’ten söz edilmektedir. Dernekler Atatürk için şiir saatleri ve bilimsel toplantılar düzenlemektedirler.

ATATÜRK İSLAM’A İHANET ETTİ Mİ?Osmanlı devletini sömürücü devlet olarak sayan ve

Osmanlı’ya karşı ayaklanan, İngiliz ve Fransız gibi Hıristiyan devletlerinin teşviklerine uyarak Osmanlıya karşı savaşan birçok Arap ülkesinde Atatürk’e karşı düşmanlık yayılarak, O’nun İslam’a karşı bir devlet adamı olduğu propagandası yapılmıştır. Bugün de kimi Arap ülkesinde Atatürk İslam’a ihanet eden adam olarak gösterilmektedir. Arap ülkelerinde İlahiyat fakültelerinde okuyan kimi İmamlar Atatürk’ün gerçek hayatını, kişiliğini ve fikrini bilmedikleri için bu etkilerin altında kalarak camilerde vaaz verirken Atatürk’ten İslam’ın düşmanı olarak söz etmektedirler. Bunu genellikle Arnavut ırkından olan kimi İmamlar ileri sürüyorlar.. Oysa bu İmamlar Arnavutluk’ta İslam geleneklerini tamamen ortadan kaldırmak isteyen Enver Hoca’dan hiç bahsetmemektedirler.

ATATÜRK İSLAM İÇİN NELER YAPTI?Osmanlı İmparatorluğunun çökmesiyle Osmanlı’nın

elinde bulunan halifeliğini de kalmadı. Çünkü tek bir devlet bile Osmanlı’nın Hilafetliğini kabul etmiyordu. Müslüman olan Arap devletleri Osmanlı’ya, Osmanlı’nın Hilafeti’ne düşmanlık besliyordu. Bu düşmanlık o kadar büyüktü ki Arap devletleri Osmanlıya karşı savaşa giriştiler. Atatürk’ün kurduğu Türkiye

Page 176: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

176

176

Cumhuriyeti’nin Büyük Millet Meclisi Osmanlı’nın Hilafeti’niresmen kaldırdı. Atatürk sahte Hilafetin düşmanıydı. Osmanlı devleti Hilafetsiz kuruldu. Yüce Fatih, bir Türk hükümdarı olarak İstanbul’u Türklere armağan etti. Fatih Sultan Mehmet İslam’ın halifesi değildi. İslam’a hizmet halifelikte mi olur?.

Tekkeler Atatürk’ün emriyle değil, kanun hükümleri gereğince kapatılmıştır. Zaten o dönemde bu kutsal çatılar zikir meclisinden ayrılmış, bazı tekkeler İslam dininin kesin olarak haram eylediği kötü şeylere sahne olmuştur. Tekke şeyhlerinin birçokları cahildi. Şeyh demek mürşit demektir. Cahil bir insan mürşit olamaz, gerçek mürşit sadece tekkede değil her yerde halkı irşat edebilir.

Osmanlı temsilcilerinin 10 Ağustos 1920’de Sevr Antlaşmasını imzalamasıyla Osmanlı toprakları dağıtılıyordu. Atatürk’ün önerisiyle bu antlaşmaya bağlılığını kabul etmeyen Türkiye Büyük Millet Meclisi, bunu bütün dünyaya duyurmuştur. Atatürk Fatih Sultan Mehmet’ten 477 yıl sonra, Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa’nın her kim İstanbul’u alırsa cennet mekanı olacaktır vasiyetini yerine getirdi. Atatürk yalnız İstanbul’u değil, Trakya ve Anadolu’yu da düşmandan kurtarıp ezan seslerini göklere yükselten ve bütün dünyaya Türk’ü yeniden tanıtan adamdır. Kuran-ı Kerim’in Türkçe’ye çevrilmesi için TBMM’de kararın çıkmasıyla Atatürk İslam’ın yayılmasına büyük katkı vermiştir. Çünkü artık Arapça’yı bilmeyen kişi de Kur’an-ı Kerimi kendi dilinde okuyarak manasını da anlama imkânına kavuşmuştur. Bunu Atatürk ikircimsiz yapmıştır. Çünkü Kur’an-ı Kerim’in Fussilet süresinin 44. ayetinde “İnna enzel nahü Kur’anen Arabbiyen leal leküm ta’klınün”a göre “Biz Kur’an-ı yalnız okumak değil manasını da anlamamız içindir. Demek Kur’an-ın başka dillere çevrilmesi için bir sakınca yoktur, ancak yarar vardır.

Atatürk 3 Haziran 1936 yılında çıkardığı 2994 sayılı kanunla Ay yıldızlı bayraktan başka şekilde bayrağın kullanılması yasaklanmıştır. Böylesine bir rivayete göre 9

Page 177: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

177

177

Ağustos 1389 da Birinci Kosova Meydan Savaşı’nda Padişah Birinci Sultan Murat’ın akşam vaktinde şehitleri dolaşırken bir kan birikintisine gökte hilalin önüne zühre yıldızının şekliyle aksetmesi üzere: Türk bayrağının rengini şehit kanından, ay yıldızı göklerden aldığını görüyorsunuz demesiyle meydana gelen Türk bayrağı ebedi olarak Türk ulusunun ve devletinin sembolü olmuştur.

Bütün bunlar Atatürk’ün Türk geleneklerine çok saygılı olduğunu ve bunları yaşamak için bir devlet adamı olarak elinden geleni yapmıştır. Birçok Türk geleneğini yasalaştırmıştır. Bunu halktan bir birey olarak derin bir buhran içinde bulunan ülkenin kaderine adım adım sahip çıkmaya neredeyse kendini mecbur hissetmesinden dolayı yapmıştır. Avrupa diktatörlüklerinin ve onların yaptığı gibi, demagojinin ve zorbalığın çirkin göz yıldırma metotlarına başvurmadan, babacan bir öncülükle ülkeyi yönetmeyi başarmıştır Atatürk.

Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyetini ilan etmesiyle Türkiye’nin dünyada en önde, en ileri İslam ülkesi olmasınaneden olmuştur. Bugün dünyada en demokratik Müslüman ülke Türkiye’dir. Tamamen bir meclis yönetimi uygulanmış ve millet meclisi tam demokrasi ilkelerince çalışmaktadır. Savaşı en iyi idare eden bir komutan ve savaştan en nefret eden bir insan olan Atatürk Türkçü’dür. Solcu veya sağcı değildir. Kendisinden evvel varolan bütün ekonomik siyasal ve sosyal sistem ve öğretilerin hiçbirine yanıt vermeyen hiçbir fikir ve ideoloji Atatürkçü felsefede yer bulmaz. Atatürk devrimciliği değişen zaman ve şartlara uymalıdır. Atatürkçü olmak, uygar, ahlaklı ve ilerici olmak demektir.

Dil Vatanımız Türkiye dışında yaşayan ve Türkiye’de “Dış Türkler” olarak bilinen bizler, Atatürk’ü dünya barışına verdiği katkıları ve Türklüğe yaptığı hizmeti için bugün de çok seviyoruz.

TEK BİR ŞEYE İHTİYACIMIZ VARDIR: ÇALIŞKAN OLMAK! ZENGİNLİK VE ONUN SONUCU OLAN MUTLULUK, YALNIZ ÇALIŞKAN OLANLARIN HAKKIDIR.

Page 178: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

178

178

A T A T Ü R K

PRİZREN MARTİFALLARINDA EN ÇOK İŞLENEN KONULAR

Çevren, sayı 90-92, 1992, PriştineBeşyüzyıllık Türk egemenliği altında bulunan Rumeli

topraklarının en batısında toplu bir biçimde yaşayan, Türk kültürünü bugün de yaşatan Prizren Türkleri, Türk halk edebiyatı metinleriyle zengin olan bir geleneği sürdürürler. Türklerden başka Arnavut, Sırp, Rom (Çingene) ve Müslümanların yaşadığı Prizren’de bugün unutulmuş olan ve yayınlanmış sözlüklerde bulunmayan birçok Türkçe eski sözcük kimi Türk halk edebiyatı metinlerinde yer almakta ve Türklerin buralara getirdiği gelenek ve görenek korunmaktadır. Zaten bu ortama Türkçe ve Türk gelenek ve görenekleri Osmanlılardan önce gelmiş ve yayılmıştır. Türk boylarından olan Kumanlar ve Peçenekler buralara yerleşip temasa geldikleri kimi halkların dili ve kültürü altında erimemişlerdir. XIII. yüzyılda bile Sırp hükümdarı Çar Duşan’ın Prizren yakınlığında kurduğu üçbin Peçenk’in hizmet ettiği ve koruyucu görevinde bulunduğu biliniyor. 158 Bugün bu yerlerde genellikle Müslüman 159

halkının yaşaması bir rastlantı değildir. Türkçe ve Sırpça karışımından oluşan bir dil kullanan Müslüman halkı bugün bile çok eski Türk geleneklerini ve göreneklerini korumaktadırlar.

158 A.Dragojeviç: İstina o gradu Cara Duşana (Çar Duşan’ın mezarı hakkında gerçekler) , Veçernje Novosti 14 Ağustos – 4 Eylül 1968 Belgrad159 Sırpça – Türkçe karışımı bir dil kullanan ve çoğunlukla Bosna_Hersek’te yaşayan ulus.

Page 179: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

179

179

Prizren Türk halkı arasında yaşayan ve bugüne kadar derlenen Türk halk metinleri arasında sayıca en çok maniler bulunmaktadır. Derlenen Türk halk edebiyatı metinleri (Yugoslavya’da Türkçe yayımlanan gazete ve dergilerde) devamlı yayımlanmaktadır. Bu malzemeyi içeren kitaplar da yayımlanmıştır.

Prizren’de Türk gelenek ve göreneklerinin, folklorunun bugüne kadar yaşatılması Türk halkının Anayasa ve yasa ile tüm ulusal haklara sahip olmasından kaynaklanmaktadır. Bu haklardan yararlanarak kentte beş ayrı sekizyıllık ilkokulda birinciden sekizinci sınıfa kadar Türkçe öğrenimin görüldüğü sınıflar vardır. Bir fen lisesi ve dört ayrı meslek lisesinde birinci sınıftan dördüncü sınıfa kadar sınıflarda ve sekizyıllık okullara öğretmen yetiştiren iki yıllık Yüksek Pedagoji Okulu’nda Türkçe öğrenim görülmektedir. Radyo ve televizyonun Türkçe yayınları, Priştine’de ve Üsküp’te yayımlanan Türkçe gazete, dergi ve kitaplar, onbir ayrı bölümü olan Prizren’in “Doğru Yol” Kültür ve Güzel Sanatlar Derneği de Türk kültürünün yaşayıp gelişmesine katkı vermektedir. Hele gazete ve dergilerin folklor sütunlarında Türk halk edebiyatı metinlerinin yayınlanması öğrencilerin ailedeki yaşlılardan bunların derlenmesini teşvik etmektetir. Çocuklar tarafından derlenen yüzlerce Türk halk edebiyatı metni “Sevinç”, “Tomurcuk” ve “Kuş” çocuk dergilerinde yayımlanmıştır. “Sesler”, “Çevren” ve “Esin” dergilerinde Türk Halk edebiyatı metinleriyle ilgili bilimsel yazılar yayımlanmış ve derlenen örnekler aktarılmıştır. Prof. Dr. Nimetullah Hafız iki ayrı kitapta Türk halk edebiyatı metinlerini toplamıştır160. Yayımlanan metinler arasında Prizren’de derlenmiş Türk halk edebiyatı metinlerinin sayısı oldukça kabarıktır. Süreyya Yusuf ise “Prizren Türk Ağzı”

160 Prof. Dr. Nimetullah Hafız: “Kosova Türk Halk Edebiyatı Metinleri”1 Kosova Üniversitesi, Priştine Felsefe Fakültesi, 1985, Priştine ve 2. kitap: “Makedonya Türk Halk Edebiyatı Metinleri” Anadolu Sanat Yayınları, 198, İstanbul.

Page 180: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

180

180

üzerinde doktora tezini hazırlamış, ama bu tezini savunamadan vefat etmiştir. Süreyya Yusuf’un ölümünden sonra Sırpça yayımlanan “Prizrenski turski govor”161 (Prizren Türk Ağzı) kitabında Prizren’de derlediği birçok Türk halk edebiyatı metni Prizren ağzıyla yer almıştır ve bu kitapta Prizren Türk Halk sözlüğüne yer verilmiştir.

Bugüne kadar Türk halk edebiyatı metinlerinden sayıca en çok maniler derlenmiştir. Prizren’de “Martifal” olarak bilinen ve genellikle dört mısralı ve yedi heceli olan maniler çeşitli konuları işlemektedirler. Ezgi olarak söylenen bu manilerin konusu birinci, ikinci ve dördüncü mısralarda açıklanmaktadır.

Özellikle genç kızların, kadınların başına geleceği öğrenmek için “fala bakma” rolünü gören mani Hıdrellez günü okunur. Bugün de süren bu gelenek şöyle yapılır. Hıdrellez gecesi büyük bir küpün içine kızların, kadınların tümü birer eşya koyar, Küpün ağzı kırmızı bir bezle ve ayna ile örtülüp “Kırk kızların bahtını, kırk erkeklerin bahtını kapadım” diyerek küp kapanır. Küp sabaha kadar gül ağacı altına konur. Ertesi gün küpü çevreleyen kızlardan biri martifalı okuduktan sonra küpten bir eşya çıkarılır. Okunan martifalın küpten çıkaneşyanın sahibine ait olduğu ve mani içeriği o kişinin alınyazısını açıkladığına inanılır. Maniler küpte eşya kalmayıncaya kadar okunur. Bu tür mani okuma geleneği Sırplar’a da geçmiştir. Bu yüzden birçok Türkçe mani Sırp halkına da söylenmektedir.

Prizren manilerinde en çok sevgi konuları işlendiği için sevgi temaları ve sevgi motifleri ağır basmaktadır. Kimi kere sevgi mecazidir:Benim var yeşıl şalımMaraş’ta konoşalımYüregimde korki var

161 Sureya Yusuf: “Prizrenski Turski Govor” (Prizren Türk Ağzı), Jedinstvo, 1987, Priştine.

Page 181: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

181

181

Yok nasıl konoşalım.Maninin çoğunda sevgi açıktır ve doğrudan doğruya

sevgiliye, sevilene ait olduğu görülür. Ne var ki sevgili tüm manilerde “yar” olarak geçer ve sevgi temalı manilerin çoğunda üçüncü veya dördüncü mısrada “yar” veya “yarim” sözcüğü geçer. Örneğin:Baçelerde saz olorCül açılır yaz olorBen yarıma cül dememCülün ümri az olor.

Nar ortadan ayrılırHiç sebepsız darılırAşk cülüne düşenlerYar eline sarılır.

Sevgi çemberinde dolanan çok sayıda değişik motifler vardır. Bunların başında sevgiye ve sevgiliye özlem gelmektedir. Bu öyle bir özlemdir ki, çok yakında sevgiye kavuşulmasını ister:Dutun çüki çürüdi Su çüküne yürüdi Sen ütede ben berideYüregımız çürüdi.

Veya bu özleme dayanılmazlık da dile gelmektedir:Ak cünlümün aklıgiCünlümün iraklıgiNe canıma tak dediYarımın iraklıgi.

Kıskançlık yüzünden doğan maniler de vardır. Bunlar sevdiğine kavuşmayanlara aittir ve sevdiklerinin başka kişinin eline düşmesi arzusundan doğmuşlardır. Bir örnek:Bahçeler mavi açar Çoban kavali çalarKız yanlış yola citme

Page 182: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

182

182

Seni bir avci çalar.Başa gelen bir yanlışlığın alınyazısı olarak kabul

edildiğini gösteren manilerdeki kader konusu açıktır. Gerçi yanlış bir aşkın pişmanlık belirtisi görülür ama bu pişmanlık, açıkça söylenmeyerek alınyazısı olarak gösterilir. Zaten hayatta ki tüm yanlışlıklar, hep başa gelmesi için önceden yazılmış yazı olarak kabul edilir: Bunu şu mani ile örnekleyebiliriz:A o çafirın kıziCirdi içime sıziUnutturdun sen banaKışi, ilkyazi, yazi.

Martifallarda sevgiye ve sevgiliye kavuşmak isteği açık bir şekilde işlenip söylenmektedir. Doğrudan doğruya “şu” yar veya “O” yar ile kavuşma istenildiği söylenilmektedir. Belli bir sevgiliye “yara” kavuşmak için en çok “Mevla’ya”, “Hz. Muhammed”e dua edilmektedir veya yalvarılmaktadır:Alçacık çirez daliAltında yeşıl haliYa Muhammet ya AliKavuştur içi yari.

Sevgiliye küskünlük yüzünden doğan maniler de vardır. Küskünlük yüzünden sevgiliye beddua edilmektedir. Yapılan beddua ile kötülük gelmesi istenmektedir.Tarla ardında bir bagKoyonlar otlar yaprakBani yardan ayıranDolson cüzleri toprak.

Veya başka bir örnek:Fesligen ektım duvaraCelen ceçen suvaraAgzi dili kurusunÇim sülerse bu yara.

İhanet konulu manilerin anlattığı duruma kısa ve açık anlamla yaklaşılır. Genellikle kendi suçunu örtmek için söylenmiştir.

Page 183: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

183

183

Elimde mercanÇivide filcanDarılma motramKahpedır kocam.

Baht konusu işleyen maniler iyiliğin, güzel günlerin gelip yaşanması için bir yalvarıştır aynı zamanda:Hey bülbülüm zar cetirYardan bir haber cetırYar sana meytüp varsınİnadına zar cetir.

Veya başka bir örnek:Martifalın fal olsonDoli koynom mal olsonÇime düşerse bu falDevletin bahti olsun.

Şaşkınlık, derman, iyilik, sabretmek, karar, almak, doğa, ölüm, haber, dedi kodu, evlilik, çevreye uyum sağlamak gibi konular da çokça işlenmektedir Prizren manilerinde. Hiçbir konuyu işlemeyen ancak kalıplaşmış sözcüklerden oluşan maniler de vardır. Çok eskiden Prizren’de muska yazma ve muska takma geleneği de dile gelmektedir kimi manilerde. Prizren’de “Hamaylı” olarak bilinen muska yazan birçok tarikat şeyhi ve bu muska yazma geleneği bugün de yaygındır Prizren’de. Sırf muskanın gücünü kanıtlamak için yazılmış manilerden biri şöyledir:Fesligenım seç beniHamaylina diz beniBen bi Mısır altınımCerdanına as beni.

Prizren manilerinin hemen tümünün sırf Hıdrellez günü “fal” olarak okunması için yaratıldığını yukarıdaki örnekler de göstermektedir. Bu yüzden Prizren manilerinin Hıdrellez günü yeşil toprak küp içinden çıkarılan eşya sahibinin geleceğini belirtmek amacıyla çeşitli anonim yaratıcı tarafından söylendiği,

Page 184: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

184

184

sonraları ağızdan ağıza taşınıp halk arasına yerleştiği kesindir. Ağızdan ağıza taşınmasıyla kimi manilerin, kimi mısralarında ve sözcüklerinde değişiklikler olmuştur. Bu yüzden özdeş içerikli maninin değişik birkaç şekline de rastlamak mümkündür. Bugün mani söylemesini bilmeyen Prizrenli Türk kadınına rastlamak zordur. Manilerin birçok konuyu işlemesihalk arasında konuşma sırasında atasözleri kadar kullanılması bir rastlantı değildi.

Manilerin en çok söylendiği Hıdrellez günü büyük bir bayramdır Prizren’de.

Page 185: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

185

185

PRİZREN CAMİLERİ

Bay, sayı 4-5, Aralık-Ocak 1994-95, Prizren

Beşbuçuk yüzyıl Türk egemenliği altında bulunan Prizren kentinin kuruluş tarihiyle ilgili yazılı bir belgeye bugüne kadar ulaşılmamıştır. XI. Yüzyılın başlangıcında Prizren olarak bilindiğini, bundan önce Romalılar kenti Theranda olarak adlandırdıklarını, Bizanslılar döneminde Prizdriyan olarak bilindiğini gösteren belgeler vardır. Çar Duşan ve Çar Uroş’un kent yakınlığında saraylarının bulunduğu, 21 Haziran 1455 günü Fatih Sultan Mehmed’in kumandası altında bulunan Türk ordusunun kentti kesin olarak fethettiği, 1555 yılından 1912 yılına kadar Sancak beyliği merkezi olduğu, 1868 – 1874 yılları arasında vilayet merkezi olduğu, XVII. Yüzyılda 12.000 haneli büyük bir kent olduğu ve bugün de tarihi kültür binalarıyla (cami, tekke, kütüphane, türbe, köprü, kale, kule, çeşme sebil, han, kervansaray, hamam, mahalle, sokak gibi) inci dolu bir kutuyu oluşturduğu bilinir. Bugüne kadar korunmuş ve hizmet etmekte olan bu eserler yazılı kaynaklarda adı ve sayısı geçen eserlerin yarısı bile değildir. Oysa kültür eserlerin çoğu şehir planına göre yolların açılması, genişlenmesi veya şehir merkezinde otel, banka, postane, pazar yerinin kurulması için, veya etrafa tehlike oluşturduğu için sökülerek yerle bir edilmiştir. Bu eserlerin yıkılmasına “Eskiyi yıkalım, yenisini yapalım” eylemi de neden olmuştur 1945 – 1962 yılları arasında.

Page 186: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

186

186

Prizren’i ziyaret eden seyahatnameciler en çok kentin sivri minareli camilerinden söz etmekten yapamamışlardır. Kentin bu görünümü Rumeli’nin İstanbul’u olarak adlandırılmasına neden olmuştur.

Prizren’in Rumelinin İstanbul’u olarak adlandırılmasına neden olan camilerin ta uzaktan görünen sivri minareleri bu kentin kutsal bir yer olduğu imajını vermiştir gezginlere. Bu yüzden bugün kültür eseri olarak değerlendirdiğimiz bu eserle ilgili çok sayıda kerametlerin varolduğu rivayet edilmektedir ve kimilerinin bugün bile manevi güce sahip olduklarına inanılarak, çeşitli derde, huzursuzluğa ve rahatsızlığa derman bulma, şifaya kavuşma amacıyla da ziyaret edilmektedirler.

Kimi araştırmalar Prizren’de 44 caminin varolduğunubelirtilmektedir. 42 caminin adı, kimlerinin tarihi ve bulunduğu yer belirtilmektedir. Kayıtlar Prizren’de şu camilerin bulunduğunu belgelemektedirler. 1. Ahmet Bey Camii, 2. Arasta (Yakub Bey Evrenos ) Camii, 3. Beyzade Mehmed Bey Camii, 4. Budak Hoca Camii, 5. Çuhaci Kurd Camii, 6. Derviş Çelebi Camii, 7. Emin Paşa Camii, 8. Fatih Sultan Mehmed _ Cuma Camii, 9. Haci İsa Camii, 10. Haci Kasım Camii, 11. Haci Mustafa Camii, 12. Haci Ramazan Camii, 13. Hasan Sivri Camii, 14. Hoca Ali Camii, 15. Hoca Budak Camii, 16. İlyas Kuka Camii, 17. İskender Bey – Dragoman mahallesi Camii, 18. Kasım Paşa Camii, 19. Kâtip Sinan Camii, 20. Kavuklu Mehmed Paşa Camii, 21. Kukli Bey Camii, 22. Kurd Bey Camii, 23. Kurd Paşa Camii, 24. Kurila Camii, 25. Lemi Bey Camii, 26. Kaledeki Mahmut Paşa camii, 27. Bülbüldere’de Mahmut Paşa Camii 28. Hoçamahalle’de Mahmud Paşa Camii, 29. Mahmud Bey Camii, 30. Maksud Paşa Camii, 31. Mehmed Paşa Camii – Bayrakli Camii, 32. Mustafa Paşa Camii, 33. Ömer Çavuş Camii, 34. Pir Mehmed Camii, 35. Seydi Bey Camii, 36. Sufi Sinan Paşa Camii, 37. Suzi Çelebi Camii, 38. Terzi Mahale Camii, 39. Yeni Mahalle Camii, 40. Ümmü Gülsüm Hanım Camii, 41. Kırık Camii – namazgâh,

Page 187: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

187

187

Adı geçen camiler arasında bugün sadece 20 cami bulunmaktadır ve bu camilerden 19’unda namaz kılınmaktadır. Bir cami (Çuhaci Mahmud Camii) iki yıldır süren tamir yüzünden çalışmamaktadır. Bir cami (Kırık Cami – namazgâh) bakımsız kaldığı için kullanılmaz hale gelmiştir, bir caminin (1526 yılından önce inşa edilmiş olan Yakup Bey Evrenos –Arasta Camii) binası bankanın inşa edilmesi için 1963 yılında yıkılmış, şimdi sadece zarif minaresi kalmıştır. Bu camilerden başka son 15 yıl içerisinde kentin devamında kurulan yeni semtlerde mahallelerde daha üç camii (Hz. Osman Camii, Hz. Ebubekir Camii ve Hz. Ömer Camii) inşa edilmiş ve hizmete açılmışlardır.

Prizren’de Sinan Paşa Camii (Kuruluşu 1615).

Page 188: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

188

188

KOSOVA’DA SARI SALTUK MAKAMLARI

Tarih ve düşünce dergisi, Mayıs 2000, İstanbulDobruca’daki Babadağ’da Sarı Saltuk’un türbesi İkinci

Bayazid tarafından çok büyük bir dergah haline getirilmiş, Kanuni Sultan Süleyman 1538 yılında türbeyi ziyaret etmiş,.

Evliya Çelebi Seyahat-namesinde Sarı Saltuk’un asıl adının Mehmet olduğunu yazıyor.

Joseph von Hammer 1263 yılında Bizans’ta Paleolog iktidara geçtiği zaman geçtiği zaman Kara Deniz’in batı tarafındaki Dobruca’ya 10-12.000 civarında Saltuk Dede (Sarı Saltuk) yönetiminde Türkmeni iskân ettiğini yazıyor.162

Hicri 1291 miladi 1875 yılının Prizren Salnamesinde Sarı Saltuk’un Paştrik dağında türbesinin bulunduğu yazılmıştır.

Sarı Saltuk’un Balkan ülkelerin çoğunda makamı bulunuyor ve hakkında makaleler yazılıyor.

Ahmet Yesevi dervişleri, bilhassa Haci Bektaş-ı Veli Anadolu’nun Türk ve Müslümanlaşmasında nasıl rol oynamışsa, işte Rumeli’nin yanı sıra Balkanlar’ın Türkleşme ve Müslümanlaşmasında da yine Ahmet Yesevi halifesi, derviş Baba Saltuk’un, yani Sarı Saltuk’un o derece önemli yeri vardır.

Balkanlarda bugün bile gözle görülür, elle tutulur kanıtlar, dillerde söylenen söylenceler, kitaplar, makaleler vardır Sarı Saltuk ile ilgili. Bunlar öyle belge, evraklardır ki Sarı Saltuk’un hayal edilmiş bir kişi olmadığını, gerçekten Balkanlara ayak basmış, birçok yerleri gezmiş bir kişi olduğunu

162 Joseph von Hammer “Historija Turskog /Osmanskog/ Carstva ( Türk (Osmanlı) Tarihi, Sırpçaya çeviren Nerkez Smailagiç, Yayınlayan Nerkez Smailagiç Zagreb, 1979 s. 47.

Page 189: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

189

189

kanıtlıyor. Üstün zekâsı, insanlara yakınlığıyla insan ruhunun yüreğinde, ruhunda yer bulabilen ulvi kişiliğini ortaya çıkarıyor. Bu yüzden Balkanları gezerken vaaz yapmak için konakladığı yer kutsallaşmış. Oradan ayrılınca bu yer ayak basmasın diye korunmuş. Zamanla Sarı Saltık anısına anıt amacıyla makamlar yapılmış. Bu makamların kimileri yedi asır sonra bile yerinde duruyor ve insanı kötü ruhlardan arındıran, dertlerine derman bulan, hastalıklarına şifa getiren ziyaretgâh olarak değerlendiriliyor.Kosova’da Sarı Saltuk yedi asırlık Türk varlığının somut bir kanıtıdır. Ondan önce Kosova’ya gelmiş, burayı yurt edinmiş olan Türk boyları arasına gelerek Ata yurtlarıyla ilişki hattını sürdürmüş.

Kosova’da 15 asırdan bu yana Türkler yaşamaktadır. Balkanlara Türkler Osmanlılardan önce geldiler. M.Ö. 200 yılında Orta Asya’da kurulan İlk Türk devletinden 575 yıl sonra Miladi 375 yılında Hun Türkler Tuna kıyılarına gelmiş ve Macaristan’a yerleşmeye çalışırken Bizans İmparatorluğunu sıkıştırmaya başlamışlardır. Avarlar, Kumanlar, Peçenekler buralara damgalarını vurmuşlardır. Türklerin İslam’a geçmesiyle Balkanlara yerleşen Türk boyları da İslam’ı tanımaya başladı. Bu yüzden Osmanlılardan önce de Kosova’da Müslüman olmuş Türkler vardır. Sarı Saltuk, Seyit Ali Sultan, Kamil Baba XIII. yüzyılın ortalarında Balkanlara yerleşmiş olan ve onun dilinden anlayan Türk topluluklarını gezmiş, onlara vaaz vermişler. Bu yüzden Sarı Saltuk’un da Balkanlarda Müslümanlığın kurumlaşmasında etkisi oldu, ama o bir misyoner değildi. Kendi insanlarına vaaz veren kişi misyoner olamaz. Misyoner, dilini bilmeyenlere, başka kültürden, dinden olan kişilere kendi dil, kültür ve din vasıflarını öğreterek aşılayan kişi olur.

Vaazını yaptığı yerden ayrıldıktan sonra konakladığı yer kutsal sayıldı. Ayakla basılmasın diye taşlarla çevrilerek korundu. Zamanla mezar şeklinde tümsek yapıldı, etrafına duvar dikilip bina içine alındı ve bu yerler Sarı Saltuk’un makamı

Page 190: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

190

190

oldu. Halk Sarı Saltuk’un bu yerlerde gömülü olmadığını biliyor “Burada Saltuk Babanın vücudu dinlendi” deniyor. Ama buna rağmen makam ziyaret ediliyor, geceleri makam aydınlansın diye içinde kandil yakılıyor, makama hizmet eden “türbedarın” faydalandığı adaklar getiriliyor.

Sarı Saltuk’un onu anlayan topluluklar arasına gidip vaaz verdiğini kanıtlayan birçok delil vardır. Prizren yakınlığındaki Dragaş (Krekoyşta) belediyesine bağlı Mlika köyünde Saltuk döneminden kalma bir camiye ait mermer üzerinde oyulmuş kitabe bulunuyor. Cami minaresinin kesme taştan yapılmış altı köşeli kaidesinde bulunan kitabede Hicri 688 (Miladi 1289) yılında yapıldığı şekilde Hicri 1238 (Miladi 1822) yılında Ahmet ağa tarafından onarıldığı yazılıdır. Ahmet ağanın onardığı cami 1389 yılında olagelen Kosova meydan savaşından yüz yıl önce inşa edilmiş. Buna göre Mlika’da nüfusun I. Kosova Meydan savaşından yüzyıl önce Müslüman olduğu kesinlik kazanıyor. Bugün de köyün ve bütün Gora ile Opola yöresinde sadece Müslüman halk yaşıyor. Köy halkının bugünkü Suriye’den geldiği biliniyor. Bunlara bu yüzden Halepli deniyor ve bu aileler Halepli (Halepovsi) soyadını taşıyorlar. Halepli soyadını Kruşevo köyünde de birçok aile taşıyor. Halepli ailelerinin birçoğu 1956-60 yıllarında Makedonya’ya ve Türkiye’ye göçetti.. Haleplilerin Gora’ya XIII. yüzyıldan önce gelip yerleştikleri biliniyor. Bu iskân olayı 1231 yılında Tatar akınlarından Türkistan’ı terk edip Halep’e sığınan halk kitlesinin bir bölümüdür. Türkistan’dan kaçan halk kitlesinin başında bulunan Süleyman Şah Halep’e doğru giderken Fırat nehrini geçmek için uygun bir yer ararken attan suya düşüp boğulmuştur. Şah Süleyman’ın Cabar kalesi yakınlığında bugün de Türk mezarı olarak bilinen kabri bulunuyor. İşte o yıllarda Türkistan’dan göç eden kafilenin bir bölümünün Kosova’ya, ta Goraya geldiğine ait kanıtlar vardır. Gora ve Goralı adlarının Türkiye’nin doğusundaki Goran aşireti ile ad benzerliği rastlantı değil, oradan gelen kişilerin aslını ifade etmektedir. Goralıların Şah Süleyman kafilesinden ayrılıp

Page 191: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

191

191

Kosova’ya gelip bugünkü Dragaş civarına yerleştiklerini bugün bile korudukları gelenek ve görenekleri kanıtlamaktadır. Bu durum ise Goralıların Türk soyundan olduklarını gösteriyor. Şah Süleyman’ın üç oğlundan biri Osmanlı devletinin adını aldığı Sultan Osman’ın babası Ertuğrul’dur. Türkiye’nin ünlü film yapımcısı ve aktörü Yılmaz Güney’in babasının Goran, annesinin Zazak olduğu, anlaşamadıkları için Türkçe konuştuklarını sanatçı anlatıyor.

Goralılar aşağı köylülere Yeska (Yesevi’den) diyorlar. Resteliça Makedonya sınırı arasındaki yerin adı Yörükler’dir. Burada Gemitaş yer adı vardır. Dragaş Sırplar tarafından geçlerde verilmiş bir addır. Dragaş “Karakuş” olarak bilinirdi. Burada on kadar ev vardı ve ağaçlarında hep karakuşlar (Kreykoşta) vardı. Bu yüzden Dragaşın asıl adı Karakuş’tur

Dikançe ve Baç köylüleri bahçıvancılıkla uğraşırlardı. Halen bu mesleği sürdürmekteler. Bu yüzden Dikhan (Bahçeci) adını almıştır. Geçlerde Dikhan – Dikançe olmuştur. Baç ise verginin ödendiği yerdir. Baç vergi demektir.

Vranişte köyünün asıl adı Viranlık’tır Bugün de burası viranlıktır.

Makedonya tarafında kalan Gora köylerinden Yelovlanin köyüne yakın olan URVİÇ köyünde 1000 yıllık bir cami vardır. Caminin bu tarihi bildiren kitabesi bulunuyor. Urviç köyü Şar Dağı’nın en yüksek tepesi olan Türk (turçin) ‘ün eteğindedir.

Goralılar, cesur ve İslam-Türk kültür ve medeniyetini tamamıyla benimsemiş bir Türk topluluğu olarak tanınmaktadırlar.

Kendi milli özeliklerini ölüm tehlikesine rağmen korudular ve birçok defalar gizlice Anavatan Türkiye’ye sığınmak suretiyle kendilerini Türklüğe çok yakın hissettiklerini ispat ettiler.

Goralılar öz be öz Türk’tür. Mlika ve Kruşevodakiler Halep cıvarından gelen Selçuklu Türklerdendir. Diğerleri ise onlardan önce Orta Asya’dan Kuzey göç yolunu (Hazar Denizi,

Page 192: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

192

192

Kara Denizin kuzeyini) takip ederek Ukrayna ile Besarabya’ya giden, buradan da XI. Asırda Balkanlara inen Peçenekler’in yardımı ile 1304’ten itibaren Rodoplar, Batı Trakya, Pirin ve Vardar Makedonya’sını hâkimiyetleri altına alan Kıpçakların veya Avrupalıların Kuman olarak adlandırdıkları kabilelerin torunlarıdır.163 Kosova’dan başka Arnavutluk’ta, Makedonya’da, Yunanistan’da, Bulgaristan’da, Karadağ’da, Sırbistan’da ve Bosna Hersekte yaşamaktadırlar.

Kuman Türkleri’nin Balkanlara gelmeleri Şimali (Kuzey) Çin’de miladi 916 tarihinde “Hitay Devleti’nin ortaya çıkmasıyla başlamaktadır. Anayurtlarında “Kimak” veyahut “Kimek” adıyla anılan Kuman Türkleri 916 tarihlerinde Kuzey Çin’den ayrılarak yeni ülkeleri işgal ve istila ederek büyük bir fütuhat arzusuyla yanıp tutuşan bir Türk kavmi olarak, her yönlü kuvvet ve varlığını Ruslarla yürüttüğü savaşlarda hissettirmiştir.164 Bizanslılar bu öz Türk unsuruna Komani, Macarlar Kun, Kuman ve Paloç, Almanlar ise Falon ve Falp, Ermeniler de “Charteş”i Latinler “Cumanni” hitap etmişlerdir. Bu tabirler Alman ve Ermeni dillerinde “sarışın ve kumral” manalarını ifade etmektedir. Nimeth’e göre Kıpçak kelimesi “hiddetli, kızgın, cesur” anlamına gelmektedir. Kumanlar bir hamlede baştanbaşa adeta bir kasırga gibi Rus ovalarını ve steplerini ele geçirdikleri için Ruslar onlara “Polovets” (ovalı) sıfatını kullanmışlardır. “Ovalı” ve kısmen “sarı saçlı” sıfatını taşıyan Kuman Türkleri Balkanların dağlık bölgelerinde de üstün kabiliyet ve istidat gösterdiklerinden “Goran” (dağlı) sıfatı ile de anıldılar.

Miladi 1034 yılından itibaren Peçenek ve Kuman Türkleri’nin Rodoplar, Batı Trakya ile Pirin ve Vardar Makedonya’sı bölgelerine, hatta İstanbul surlarına kadar

163 Rodop-Bulgaristan Türklüğü Faciasının iç Yüzü. Rodop-Tuna Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği, Tarih Yayınları Serisi. İstanbul, Mart 1976, sayı2, 8-12.164 Laszlo Rasonyi, Tarihte Türklük (İkinci baskı), Ankara 1988 s. 138-141.

Page 193: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

193

193

inmeleri Bizans’ı çok ciddi telaşlandırmıştır. Bu nedenle Bizans 1050 yılında büyük bir ordu teşkil edip Peçenek ve Kuman Türkleri üzerine sevk etmiştir. Fakat Bizans yenilgiye uğrayınca barış isteğinde bulunmak mecburiyetinde kalmış ve “1054 yılında barış antlaşması yaparak Bizans devleti vergiye bağlanmıştır. 1087 yılında Kuman-Peçenek Türkleri arasında anlaşarak “Kuman-Peçenek Türk Federasyonu”nu kurmağa muvaffak olmuşlardır 165 ve kurdukları Kumanova kentini başkent yapmışlardır. Fakat bu iki kardeş Türk kavmi Bizanslılarla ve gayri-Türk unsurlarla savaşacakları yerde, Bizanslıların adi politik entrikaları yüzünden birbirleriyle savaşarak “Milli Birliği” yıkmışlardır. Bu nedenle miladi 1091tarihinde yıkılarak varlığını ve politik fonksiyonunu tarihin karanlıklarına terk etmiştir.166

Federasyonun yıkılması ile Peçenek Türklerinin çoğu Bosna Hersek ve Sofya yörelerine çekilerek yaşamlarını sürdürerek 1091 yılından ta Osmanlı Türklerinin buralara gelmesine kadar, özellikle X. asırdan XIV. asra kadar Balkanlarda Slav akınlarına maruz kalan bu Türk boyları büyük ölçüde insanlarını kaybetmişlerdir.167 Slav dili etkisi altında kalmışlarsa da, eski örf, adet ve geleneklerini devam ettirmişlerdir.168 Bu şekilde örf, adet ve geleneklerine sıkı sıkıya bağlı kalmaları onları kolayca İslam dinini benimsemelerine yol açmıştır. Özellikle Pomak-Türklerinin İslam’ı kabul etme hususu bu sebeplere bağlanmaktadır. Romanya, Macaristan, Avusturya ile Çekoslovakya içlerine kadar giden Kumanlar ise buradaki gayri-Türk unsurların içinde “Şamanizm’i” terk ederek Hıristiyan olmuşlar ve kendi etnik varlıklarını kaybetmişlerdir.

165 Rodop-Bulgaristan Türkleri Faciasının İçyüzü… s. 9. M.Necip, Üzümcü, Türk Tarihinde Kuman Türkleri ve Pomaklar, Batı Trakya, 15 Mayıs 1972, sayfa 61, s.10-11.166 1’de a.g.e 167 Hasluck. F. W. Bektaşı Tetkikleri (Ragıp Hulusi çevirisi) İstanbul, 1928 s. 36168 Faruk Köprülü, İslam Ansiklopedisi, “Bektaşilik” maddesi, Ankara 1976.

Page 194: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

194

194

1389 Kosova Savaşından önce Kosova’da Müslümanlığın tanıtılıp yayılmasında Sarı Saltuk’un ve Goralılar’ın da payı vardır.

Bugünkü Romanya’nın Dobruca bölgesinde bulunan Babadağ’da gerçek mezarı bulunduğu kabul edilen Sarı Saltuk’un Kosova’da birçok makamı vardır. Dragaş’a yakın Plava köyünde, Jur köyünde Vırmiça-Dragaş kavşağının sağında, Paştrik dağının tepesinde, Yakova-İpek arasındaki Pirlepe köyünde, Begay’da ve İpek’in Priştine’ye götüren yol üzerindeki Köşk köyünde bulunuyor. 1874 Prizren salnamesinde Paştrik dağındaki Sarı Saltuk makamından söz edilmektedir.

Sarı Saltuk ile ilgili söylenceler Sarı Saltuk ile söylenceler Türklerin Balkanlara en az

1500 yıl önce geldiğini kanıtlamaktadır. Hun Türkleri, Attila’nın kumandası altında Bizans’ı sıkıştırmış, Roma’yı vergiye bağlamıştır (452 yılı). O çağlarda dünya hâkimiyetinintimsali sayılan savaş Tanrısı Ares’in kayıp olan kutlu kılıcı Attila’nın elinde idi. Bu yüzden Avrupa halkı için Attila “Tanrının kılıcı” idi. Avar Türkleri Adriyatik Denizi sahillerine kadar gelmiş, buralarda şehir kurma teşebbüslerinde bulunmuştur Bunların arkasından Kuman Türkleri gelmiş ve Jiça’daki Sırp patrikhanesini yıkmıştır. Bundan sonra Sırplar Kosova’ya geçmiş ve İpek patrikhanesini kurmuşlardır. Peçenekler ve Oğuz ile Uz Türkleri de Balkanlara gelmiş ama hükümet kuramamışlardır. Tüm bu Türk boyları Slav’ların Balkanlara gelmesine neden olmuştur. Kafkaslardan Balkanlara devam eden çok uzun seferleri sırasında Slav kadınlarıyla evlenmelerine neden olmuştur. Türk savaşçıları Atlar üzerinde kılıç sallayarak Slav olan kadınlarından dünyaya gelen çocuklar analarının dili ve dini etkisinde kalarak Slavlaşmıştır. Türklerin Balkanlara getirdikleri Slav kadınları zamanla Türklerin Slavlaşıp erimesine neden olmuştur. Ama bu süreç sürerken Osmanlı Türklerinin Balkanlara gelmesiyle halen tüm Türk

Page 195: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

195

195

özelliklerini tamamen kaybetmeyen yörelerde halk İslam dinini kabul etmiş ama Slav dilinin etkisinden tamamen kurtulmamıştır. Çünkü Osmanlı dile değil, Allah’a inanılmasına önem vermiştir.

Bizans devlet yöneticileri IX-XIII. Yüzyıllarda bir taraftan Slavlar’ın ve diğer taraftan Latinlerin Batı Trakya ve Rodoplar ile Makedonya eyaletleri üzerinde ciddi bir hâkimiyetkurmalarını önlemek için Anadolu’dan, Babeki ve Çepniler’in, bilhassa Konya’nın bazı kesimlerinden bir çok Türkmen kabilelerini gayet tavizkar tekliflerle bu yörelere götürüp iskânettikleri bilinmektedir. Anadolu’dan iskân edilen bu Türk-Müslüman grupları bu bölgelerde yaşayan Kuman Türkleri arasında İslamiyet’in yayılmasında da etkin rol oynamışlardır.169

Ayrıca bu Türk gruplarının hareketleri sırasında birçokTürkmen babası, Şeyh, Derviş ve Abdal bu Türk boylarının mesken edildikleri bölgelere gelip Orta Asya, Anadolu ve Kafkaslardaki Türk topluluklarıyla ilişkileri sağlamışlardır. Onlar İslam’ı benimsetmek ve sevdirmek için güzel konuşma, güzel davranış ve örnek yaşayış gibi her türlü meziyetleri azami bir şekilde kullanmışlardır.170 Bunlardan en çok Sarı Saltuk’tan söz ediliyor ve söylenceler bulunuyor. Görülüyor ki Balkanlardaki Kuman Türkleri arasında İslamiyet büyük ölçüde Osmanlıların Balkanları fethetmesinden önce Anadolu Türkleri ve tarikat mensupları tarafından yayılmıştır. Fetihlere paralel olarak, zaman içinde Anadolu’dan Balkanlara göçüp geçen Yörükler, Istırınca dağlarıyla, Rodop dağlarının tümüne, Şar dağına ve Makedonya’ya kadar uzanan yörelere irili ufaklı sayısız cemaatlar halinde davarlarıyla serpilerek yurtlanmışlar. Bu yörelerdeki dağ, tepe, yaylak, eğrek, akarsu ve köylere ve ekip biçtikleri mezralara bugün dahi kullanılmakta olan yer

169 Rodoplular ve Pomak Türkleri, Tür Dünyası, 1973, sayı 28 s. 29.170 1’de a.g.e.

Page 196: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

196

196

adlarını vermişlerdir ki bu adların çoğu ya bu cemaatların veyahut ta onların reislerinin adlarından kökenleşmiştir.171

Hoca Ahmet Yesevi, “doksan dokuz bin müridinin bu en seçilmişine “: Saltuk Mehmet’im Seni Rum’a saldım. Var git, yedi krallık yerde nam ve şan sahibi ol” diyor. Ardına Sarı Saltık yedi yüz sadık müridi ile yola düşüyor.Sarı Saltuk’un Balkanlara otuz beş bin müridi ile geldiği de söyleniyor.

Hz. Peygamber’in kendisine rüyada “Seyit Saltuk! Edirne’yi fethet ve Müslüman et. Ümmetim bu yeri elden komasınlar buyurmuştur. Edirne fethedilip Müslüman ediliyor. Seyit Saltuk bu şehri çok seviyor. Ömrünün son kırk senesinde dönüp dönüp konakladığı yer bu şehirdir.

Hz. Peygamber bir hadisinde “harp hiledir” demiştir. Saltuk baba işini buradan tutmuş, kâfirlerin dilini, dinini sıra ve töresini öğrenmiş, sırası gelince kiliselerde sarı sakalını sıvazlaya sıvazlaya vaaz etmiş, bir gün Ayasofya’da herkesi vaftiz etmiş, bu hilelerle düşmanın arasına sokulmuş, onları içinden vurmuş. Dobruca’da kral kızlarına musallat bir ejderi kazanınca, kırk bin kâfir imana gelmiştir. Lehistan’da ünlü bir papazı öldürüp, oradaki bütün Tatarları Müslüman etmiştir. Sonra bu yüz elli bin yeni Müslüman’ı şimdiki Danzing şehrine yerleştirmiş, daha sonra altı yüz bin Hersek tebaasındaki insanı Hak dinine sokmuştur. 172

Seyyid Lokman Sarı Saltuk’un uburi Rum iline (Altı yüz altmış iki idi hem ...) geldiğini yazıyor.

Balkanlarda Sarı Saltuk XIII. Yüzyılın tanınmış bir İslam bilgini, hastaları sağaltan, özellikle sarılık hastalığından bütün bir şehri bile iyileştirebilen keramet sahibi olarak da biliniyor. Horasan’dan gelip Anadolu’ya yerleşen Bektaşi tarikatının kurucusu Hacı Bektaş Veli’nin müridi olduğu

171 1’de a.g.e.172 Nezihe Araz “Sarı Saltuk Sultan” Balkanlar’da Türk kültürü, Ocak, Şubat, Mart 1996, Bursa

Page 197: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

197

197

söylenen Sarı Saltuk’un papaz giysileri içinde yörelerde yaşayan Hıristiyan arasında İslam dinini yaymaya çalıştığı söyleniyor.

Kosova’nın İpek efsanesine göre Sarı Saltuk Türkiye’de Sarıyer köyünde doğmuş, dürüst, akıllı, dindar biri imiş. Çevresinde çok öğrenci varmış. Yedi öğrenci gelmiş, onların her biri ondan ders görerek kemale ulaşmış. Sarı Saltuk ölünce her biri cenazeyi kendi memleketine götürmek isteyince aralarında tartışma büyümüş. Bu sırada Allah tarafından yedisi de rüyasında Sarı Saltuk’u görmüş. Sarı Saluk hepsine aynı vasiyette bulunmuş. “Her biriniz birer tabut alın, hangisinde beyaz çiçek görürseniz ben orada olacağım. O tabutun sahibi beni alıp ülkesine götürsün demiş”. Ertesi gün hepsi birer tabut almış. Ancak hepsinin de yanında birer beyaz çiçek bitmiş. Her tabutta birer Sarı Saltık cesedi varmış. Hepsi tabutunu alıp memleketine götürmüş. Bugün yedi yerde bulunan Sarı Saltuk mezarı kırkın üzerinde makamının bulunmasına neden olmuş.173

Makamları üzeri açık veya ahşap kubbelidir. Pirlepteki Sarı Saltuk makamının duvarları taştan, çatısı ahşap ve kiremit örtülüdür. İç tarafı ise kubbelidir. Ama uzun zaman tamir görmediği için sıvanın büyük bir bölümü dökülmüştür. Makamın Pirlep suyu kenarında bulunması ve bu suyun çok kere taşarak sellere neden olmasına rağmen yıkılmayışı Sarı Saltuk’un ruhunun gücüne daha çok inancın artmasına neden olmuştur. Hele 1979 yılında sel birçok evi alıp götürmüşken, Sarı Saltuk makamının hasar görmeden ayakta kalması uzak yerlerden bile insanların birçok dertlerine şifa bulması için makamı ziyaret etmesine neden olmuştur. Köyde bir müneccim vardır. Ama Sarı Saltuk makamı ziyaret edildikten sonra müneccime gidilir.

İpek’de Köşk köyünün girişinde Sarı Saltuk makamı vardır. Bu kabrin yanında türbeye bakan ve 1950 yıllarında ölen türbedar Şeyh Abdi’nin de kabri bulunur. Türbeye İpekteki

173 Prof. Dr. Şefket Plana “Kosova ve makedonya Türbeleriyle ilgili önemli efsaneler” , Çevren sayı 59, 1988, Priştine

Page 198: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

198

198

Rufai tekkesi bakmaktadır. Makamı ziyaret edenler yanında pilav ve helva pişirip yerler. Salı ve Cuma günleri makam ziyaret edilir. Halkın Ali günü dediği 2 Ağustos günü makamın çevresinde insan mahşeri olur.

Paştrik’teki Sarı Saltuk makamı halkın Hz. Ali Günü olarak adlandırdığı 2 Ağustos günü ziyaret edilir, makam civarında koyun, koç gibi hayvanlar kurban kesilir, pilav pişirilir, zikir yapılır ve her çeşit hastalığa şifa bulmak için makam ziyaret edilir. Sarı Saltuk makamının yanında daha bir kabir vardır. Birileri bu kabrin Sarı Saltuk’a hizmet eden abdalındır dreler, birilerine göre ise makama bakan ve hizmet eden Ahmet Baba’nındır. Makamı Rumeli’ye Sadi tarikatını getiren ve bu tarikatın Rumeli de ilk şeyhi olan Süleyman Efendi Acizi Baba (1537-1652) bir gece rüyasında Sarı Saltuk’un ruhu ile temas kurduğunu ve buralara İslam’ı yaymaya geldiği zaman dinlendiği yeri kutsal sayarak oraya makam kurduğu söyleniyor. Bu yüzden makama Prizren’deSadi tekkesi sahip çıkmaktadır.

Noel Malcolm174 ise Clayer, L’Albanie s.22, 171 (Sarı Saltuk); Nuşiç, S. Kosova, 2. 35 (Pantaleimon), Norris, İslam s.146-57, Sarı Saltuk ile ilgili şu anlatıları aktarıyor. Prizren’in batısındaki bir dağın doruklarında (bize göre burası Şeyh Süleyman Acize Baba tarafından yapılan Sarı Saltuk makamının bulunduğu Paştrik Dağı’dır), Meryem ananın göğe yükselişini kutlama amacıyla iki gün boyunca bayram yapılırdı. Dağın üç tane doruğu vardı ve bini aşkın insan en yüksek dorukta toplanıp öbür ikisine (Kıble tarafına) dönerek akşam duası okurdu. Sonrası, Pjeter Bogdani’nin 1681’de bölgeye yaptığı ziyarete ilişkin anlatısında şöyle geçer: Bütün gece orada kalıp davullara vuruyor, ıslıklar çalıyor, dans edip şarkı söylüyorlar. Gece yarısından sonra karma bir geçit alayı başlıyor; Müslümanlar, Sırplar ve Yunanlılar, ellerinde uzunluğu

174 Noel Malcolm Kosova Balkanları anlamak için, Sabah Kitapları 1999 İstanbul s.166,167.

Page 199: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

199

199

herkesin kendi yaşına göre değişen mumlarla alay oluşturuyor. Üç saat boyunca en yüksek dağın doruğuna yalınayak tırmanıyorlar. (Müslüman kesimin ileri gelenlerinden bir kısmı at sırtında alıyor bu yolu).

Sabah olunca dağın tepesine çıkan Bogdani, “her cins insanın bulunduğu sayısız bir kalabalığa” hitaben Arnavutça vaaz vermiş, ardından da Prizren’in Ortodoks piskoposu tarafından yemeğe davet edilmişti. Dağ tepelerine tırmanmayı içeren bu kültün pagan (Şaman) döneminden kalma olduğu açıktır; ancak bunu karma dini uygulamaların çarpıcı bir örneği haline getiren, sonraları biri Müslüman, öbürü Ortodoks olmak üzere iki ayrı yorum kazanmış olmasıdır. Efsanevi Müslüman dervişlerinden Sarı Saltuk’un çok sayıdaki mezarından biri de burada bulunuyor ve Hz. Ali’nin anıldığı gün olan 2 Ağustos’ta tören yapılıyordu. 19. yüzyıl sonlarında Prizren’deki Ortodokslar ise ayrı bir hikâye geliştirerek dorukta Aziz Pantaleimon’un175 mezarının bulunduğunu kabul etmişler ve yazın bütün bir gece boyunca burada anma törenleri yapmaya başlamışlardır.

Prof. Dr. Hasan Kaleşi Yakova’da Bektaşi babası Şeyh Çazim Bakali’den kaydettiği bir rivayete göre “Rumeli’den birkaç kişi Hacı Bektaş Veli’ye gidip onlara bir misyoner göndermesini istemişler. Hacı Bektaş Veli’de “Sarıyı saldık” demiş. Sarı Saltık bu yerlere Türklerden önce gelmiş ve İslam’ı yaymıştır. Arnavutlarda iki kardeş ayrı dinden olabildiği için Sarı Saltuk “Kardeş kalabilirsiniz çünkü İslam moral meselesidir”demiş. Bundan önce Katolikler Müslümanlığı kabul eden kişileri öldürürlermiş.176

175 Prizren’de Pantaleimon adında bir kilise bulunur. Kilise yanında bu adla bilinen bir çeşme de vardır. Mahallenin yüksek kısmı ormanlığa çıkarır. Orada Kurtarıcı Hazretleri (Sveti Spas) kilisesi bulunur. Bu kilisenin Sarı Saltuk makamının yerinde kurulduğu söyleniyor.176 Dr. Hasan Kaleshi Legjendat Shqiptare per Sari Salltukun, Perparimi sayı 1, 1967 Priştine.

Page 200: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

200

200

Kosova sınırları dışında Sarı Saltuk makamları Ohri’deki Sveti (Aziz) Naum’da, Arnavutlukta Kruya’da, Bosna-Hersek’te Mostar yakınlığındaki Blagay’da ve Korfu’da bulunur. Kruya’da Saltuk makamından başka Sarı Saltuk ormanı, Blagay’da ise çatılı zemin katlı bina olan Sarı Saltuk makamı içinde öğrencisi olduğu söylenen Açık Baş’ın kabri de bulunur. Makamın yanında Kadiri tekkesi bulunur. Tekke XVII. Yüzyıl ortalarında Halveti tarikatine geçmiş, 1925 yılında ise tekkeyi Kadirî tarikatına bağlı dervişler kullanmaktadırlar.177

Sarı Saltuk Kara Konsolos olarak da kimi söylencelerde geçer.

Mlika köyünde 1289 yılında kurulmuş cami birkaç kez onarılmış. 700 yıllık tarihin belgesi olan kitabe cami minaresinin gövdesinde

bulunuyor.

177 Mr. Tacida Hafız Blagay (Yugoslavya)da Sarı Saltuk Türbesi, Bay sayı 23, 1997 Prizden s. 3.

Page 201: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

201

201

Dragaş Camii. Dragaş Belediyesine bağlı Gora 17 köyden oluşur. Nüfusun tamamı Müslüman’dır. Köyler yayla ve

ormanlık içindeler.

Page 202: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

202

202

Prizren’e yakın Paştrik dağının ikinci tepesinde, Kosova-Arnavutluk sınırı yakınlığında Sarı Saltuk’un makamı vardır. Makamın yanında türbedar Ahmet’in kabri bulunur. Halkın Ali Günü dediği 2 Ağustos günü makamı kalabalık halk ziyaret etmektedir, etrafında pilav, helva pişirip yemektedir. Sıhatları için kurban kesmektedirler. Dervişler zikir yapmaktadırlar.

Kosova’da Dragaş’a yakın Plava köyü civarında, taştan örülmüş, kubbesi kaya ile örtülü Sarı Saltık makamı. Taştan örülmüş yuvarlak dört sütün üzerinde duran kubbenin altında kabir yoktur. Sarı Saltuk Baba’nın buralara Türklüğü ve Müslümanlığı yaymak için geldiği zaman bu yerde dinlendiğine inanılıyor. Bu yüzden burası kutsal yer sayılarak ziyaret ediliyor.

Page 203: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

203

203

Prizren’den beş kilometre batıya doğru Jur köyünün girişinde üstü açık, kenarları 60 santim yükseklikteki duvar içine alınmış Sarı Saltuk kabri. Yolculuğa çıkmadan ziyaret ediliyor. Asfalt döşenmesi için yol genişlenince kabir sökülmek istenmiş ama hiç kimse kazma kürek ile yanaşamamış. Böylece kabir eski

yerinde, kayın ağacının gölgesinde kalmış.

Page 204: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

204

204

Yakova-İpek arasında Pirlep köyünde duvarları taştan örülmüş, kiremit örtülü çatının altı kubbeli Sarı Saltuk makamı. İçinde kabir veya tümsek bulunmaz. Ama hiç kimse makamın orta

bölümüne ayakla basmaz. Duvar kenarıyla gezerek makamın içi çevrelenir. Köy deresi yanında bulunmasına rağmen gelen su

baskınları sökememiş.

İpek-Priştine yolu üzerindeki Köşk köyünün girişinde Sarı Saltuk makamı. Binası yıkılmış, yeniden inşaatına başlanmış. Sağında türbeye uzun zaman hizmet etmiş ve 1950 yıllarında vefat etmiş Şeyh Abdi’nin de kabri bulunuyor.

Page 205: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

205

205

İki çanaklı minaresi ile ünlü olan Lubinye köyünde ve etraftaki diğer köylerde bugün de çocuklara Saltık adı veriliyor ve misafire Saltık kahvesi ikram ediliyor.

Page 206: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

206

206

KOSOVA EFSANELERİ

KARABAŞ BABA

Bay, sayı 18, Mart-Nisan 1996, PrizrenPrizren’de Tuzsuz, Terzimahalle ve Beyzade semtleri ve

Buzagilık ovası arasında, kent hastanesi ve Öğretmen okulu binaları arasında, eski Türk gömütlüğünde bulunan üç türbeden biri Karabaş Baba türbesi olarak bilinir. Doğudan batıya doğru bakılınca ortada bulunan ve binası sekiz köşeli bir kiremit çatı ile örtülü olan en yüksek ve beş pencereli olan bina Karabaş baba kabrinin bulunduğu türbedir. Sağdaki dikdörtgen ve üç pencereli türbe Kemani Rabiye hanımın yattığı ve “Kız türbesi” olarak bilinen türbedir. Soldaki ise Şeyh Hüseyin türbesidir.

Karabaş Babanın asıl adı Mustafa soyadı ise lala’dır. Halk, Lala’yı Lalo olarak söyler. Mustafa Efendi paşanın lalası olduğu için bu soyadıyla bilinir. Prizren’e kardeşi Ömer efendi ile Türklüğün özü Horasan’dan gelmiş ve birçok savaşlara katılmış olduğu rivayet edilmektedir. Prizren’de kaldığı evin bulunduğu sokak “Lalo boğazı” adını almıştır. Bugün “Belgrat sokağı” olarak resmi adı olan bu Lalo sokağının batı tarafındaki evler Mustafa ve Ömer efendinin kabilesine aitti. Tümü Lalo’lar olarak bilinirlermiş. Bu kabileden oluşan birkaç aile içinde bu sokakta Lalolar kalmamıştır. Ama sokak sakinleri kendilerini “Lalo bogazında” oturduklarını takdim etmektedirler ve kent yerlileri bu sokağı “Lalo boğazı” olarak bilmektedirler. 1995 yılında vefat eden Hüseyin Lalo bu sokaktan son göç eden Lalo ailesidir.

Page 207: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

207

207

Mustafa Efendi savaşlara katıldığı için dünya evine girmeye vakit bulamamış. Bekar olduğu için ağabeyi Ömerefendiye, ölünce, bugün türbesinin bulunduğu yere gömmesini vasiyet etmiş. Ama Ömer Efendi Mustafa efendiden önce ölmüş. Ardına Mustafa Efendi ölünce oturduğu evin arka bahçesinde gömülmüş. Zamanla oraları yerleşim yeri olmuş. Türkmenler ve çingeneler oralara yerleşmiş, çelengi, demir döküm dükkânları kurulmuş. Böylece mezar bir türbedar hanımın deyimiyle “yer ile yeksan” (yerle bir) olup kaybolmuş.

1795 yılında Prizren’e Kara Mustafa saldırdığı zaman Karabaş efendinin Malta Çeşmesi denilen yerde bulunan mezarındaki kitabeli mezar taşını sökmüş ve bu mezar taşı bir daha bulunamamıştır. (Mehmet Tahir efendinin emnkıbesinden alınmıştır). O yıllarda Malta’da esir olan bir kenttaşın düşüne Mustafa Efendi çıkmış ve ona “Yattığım yerde rahat değilim, başımın üstünde devamlı demir dökülüyor, burada devamlı gürültü, patırtı var. Senin vazifen, beni Prizren’de yattığım mezardan çıkarıp kent kabristanına defnetmektir” demiş. Hükümlü bunu hayretle karşılayıp, bunu nasıl yaparım, sürgünler kampından nasıl çıkarım? Diye sormuş. “Sen gözlerini kapa ve yoluna koyul. Ardına hiç dönmeden yoluna devam et. Bunu yerine getirmeye başladığın andan itibarenhiçbir engelle karşılaşmayacaksın. Sana Allah yardımcı olacaktır” demiş. Mustafa efendinin söylediğini yerine getiren hükümlü kendini Prizren’de Malta Çeşmesi başındaki büyük kaya üzerinde bulmuş. Camiden çıkan müminler O’nunla ilgilenince başına gelenive kendisine verilen görevi anlatmış. Belediyeden iki Tatar polis yanına verilmiş ve rüyasında tasvir edilen yere gelmişler. Çelengi (demirci) dükkânındaki örsü çekip altındaki toprağı kazıyınca ceset ortaya çıkmış. Başında kara bir lişan (nişan) olduğu için ona Karabaş demişler. Cesedi bir tabuta koymuşlar ve hükümlünün rüyasında tasvir edilen yere götürüp bugünkü kabrine defnetmişler. Daha geçlerde mezar etrafı sekiz köşeli duvarlarla sarılıp ve üstü sekiz tarafa akıntılı çatı ile örtülüp türbe yapılmış. Ömer Efendi aldığı

Page 208: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

208

208

vasiyeti başka birine devretmediği için cezalanarak türbe duvarı altında kalmıştır. Bugün Ömer efendinin baş tarafı türbe içinde, ayakları ise türbe dışındadır. Geçlerde türbenin batı tarafında, türbe kapısının sağında türbeye bakan, ona hizmet eden türbedar için bina kurulmuş. Türbenin girişinin sağ tarafında Mustafa ef. Karabaş babanın çaycısı Kerim babanın da kabri bulunmaktadır. Karabaş Babanın ilk kabrinde bulunan kitabeli baş taşın tek bir parçası vardır, ama kalan metin bölümü henüz okunamamıştır.

Karabaş Baba’nın ilk kabrinin bulunduğu yer bugün de mübarek bir velinin kabri olarak korunmaktadır. Kabrin bulunduğu yerde büyük bir kaya parçası vardır ki bu kayaya hiç kimse ayakla basmaz, üzerinde oturmaz ve kayanın üstü kireçle badanalıdır. Zaten bu yer Tanaska Rayiç sokağının mukaddes yeridir.

Karabaş Baba’nın bekar iken şehit olduğu, buralarda hak dini İslamın yayılması için büyük hizmetler verdiği, kelime – i şahadet mührünün kendisinde bulunduğu bilinmektedir. Bugüne kadar bu mührü , kabzası boynuz işi olan yayması çelik kılıcı, kılıcının dışı deri kapalı ağaç kını, gürzü, sur’u ve aptes sırasında kullandığı nalınları korunmuştur. Tüm bu eşyaların birer kutsal eşya olarak sırlı bir güce sahip olduklarına inanılmaktadır. Bu yüzden bu eşyalara el sürmekle, kılıcın üzerinden akıtılan sudan içmekle en ağır durumda olan sayrıların kurtuluşa kavuştuklarına inanılır.

Karabaş Babayı rüyasında görenler muhakkak kabrini ziyaret eder, ruhuna fatiha okur. 1989 yılında 90 yaşında vefat eden Safiye Lalo Hanım Karabaş Baba’dan kalan kutsal eşyaları

Page 209: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

209

209

bir yerde koruyan ve belli bir usulle onların gizli tesirini başkasına geçirebilen son şahıs idi. Karabaş Babayı çok kez rüyasında görmüş. O’nun vasiyetlerini yerine getirirmiş. Safiye Hanım’ın Lalo boğazında ve Karabaş Babanın ilk kabrinin bulunduğu yerin bir zaman arka bahçesi olan evde Karabaş Babanın geceleri görünmeden tapırtı yaptığını, merdivenlerden evin üst katına çıktığını beş mayıs (Hıdrellez arifesinde) sabahları oda camlarını vurarak ev sakinlerini erken erken uyandırdığını, Irak – İran savaşının belirmesiyle bu savaşta bulunmak için oralara gittiği için o yıldan beri belirmediğine inanılmaktadır.

Karabaş Baba’nın kılıcı duvarda asılı durmaktadır. Kılıç kendiliğinden düştüğü zaman kötülüklerin olacağına işaret ettiğine inanılmaktadır.

Bugünlerde Prizren’de halk tarafından en çok ziyaret edilen kabirlerden biridir. Hıdrellez Karabaş Baba’nın türbesinin ziyaret edilmesiyle türbe etrafında ailece pilav yemekle, davul zurnaların çalınmasıyla, halk oyunlarının oynanmasıyla, atlıkarıncalara binip dönmek ve sallanmakla kutlanılmaktadır. Prizren halkı ve civarındaki köy halkının çoğu bu günü “Karabaş Baba” olarak bilmektedir. O gün yatıra nezirler getirilir, dileklerde bulunulur, fatiha veya yasin okunulur.

Türbe sekiz köşeli bir kaide üzerinde 70 cm kalınlığındaki duvarlarla yapılmış. Bir köşeden öbür köşeye genişliği 125 cm dir. Kuzeybatı duvarında 1.30 cm, genişliğinde ve 2.10 cm yüksekliğinde çifte kanatlı demir kapı bulunur. Öteki yedi duvar yüzünde 0 x 1,70 cm boyulunda pencere bulunur. Tüm pencerelerin üst kısmı kemerlidir. Güney – batı taraftaki üç pencere yalınkat duvarla kapalıdır. Pencerelerin üst kemer kısmı açıktır. İç taraftan türbe kubbelidir, dış taraftan ise sekiz köşeli ve akıntılı piramit şeklinde kiremit ile örtülüdür. İç ve dış duvarlar kireç ile badanalıdır. İç taraftan kubbe gök mavisi boyalıdır. Türbenin içinde tam ortada Prizrenlilerin kabir dedikleri lahit bulunur. Kapının girişinin sol tarafında ise küçük

Page 210: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

210

210

bir mezar tümseği vardır. Yer ve kabirler beyaz kireçle badanalıdır.

Türbenin girişi kapısının sağ tarafında Karabaş Babanın kardeşinin mezarının ayak taşı bulunur. Mezarın tam ortasında türbe duvarı bulunduğu için mezarın baş tarafı türbe içinde kalmıştır Bu mezara bitişik kesme taşlarla sarılı kare şeklinde bir toprak yığını vardır. Burası türbedarın oturduğu binanınbulunduğu yer imiş. Türbenin güney doğusunda ŞeyhHüseyin’in, kuzey doğusunda ise Kemani Rabiye Hanımın (kız) Türbeleri bulunur. Bunların etrafında eski mezarlığın kocaman taşları halen dik duruyorlar.

Prizren’de Karabaş Baba türbesi

Page 211: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

211

211

KESİK BAŞ TÜRBELERİ

Halk arasında öyle inançlar ve anlatımlar vardır ki insan bunların gerçek olduğunu inanamaz ilkin. Bu anlatımları bir söylence olarak kabul ederler. Bir evliyanın, şehidin, gazinin, babanın türbesi, yatırı veya mekânı olan bu yerler yüzyıllardır insanların ziyaret ve dilek yeridir. Sadece Fatiha okuyanların dışında mezar etrafında çeşitli tılsımlar yapanlar ve adağını verenler de çoktur. Gezgincilikten veya alışkanlıktan çok doğaüstü güce veya olağan güce sahip olduklarını birilerinden duyanlar veya bilenler dertlerine, rahatsızlıklarına, sıkıntılarına derman getireceğine inandıkları bu ölülerin yattıkları türbeler veya bu ölen kişiler için yaptırılan yatır ve mekânlar bugün de bilim dünyasının ilgisini çekmektedir. Mezar başında akşamdan duran kase dolu suyun şifa getirdiğini, mezara adak getirip etrafında üç kez döndükten sonra isteğine erişenlerin olduğu, konuşamayanın bir gece mezar başında oturup dilinin çözüldüğü, ayakları tutulmuşun ayakları çözülüp yürümeye başladığını, mezarından alınan bir avuç toprağın belli usulle akşamları alın tarafında tutulup baş ağrısını geçrdiğini, türbeyi ziyaret edip gereken tılsımları yaptıktan bir ara sonra sıhhata, huzura, temiz ruha kavuşlduğunu anlatanların sayısı kabarıktır. Ölü kişiler için yapılan binaların sıradan bir ölü mekanı olmadığını, kişilerin sebepsiz onları ziyaret edip adaklarını getirmediklerini Kosova’da kesik baş türbelerine bugün de yapılan ziyaretler, varolan inançlar kanıtlamaktadır. Çünkü bu

Page 212: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

212

212

kişilerin doğaüstü bir kişiliğe, güce sahip oldukları söylenmektedir. Bunlar cenklerde veya düşman tarafınca başı kesilmiş ama kopan başı koltuk altına alıp uzun bir uzaklığı aştıktan sonra can verip toprağa gömülen büyüklerdir. Büyüklükleriyle başka insanlardan ayrımlı oldukları için mezarları türbe olmuştur. Kosova’nın Kaçanik ve Prizren kentinde ve Prizren’in Lez köyünde bugün de bulunan kesik baş türbeleri ziyaret edilmektedir.

KAÇANİK’TE MEHMED EFENDİ TÜRBESİ

Kaçanik’te Sitniça deresinin sol kıyında Üsküp istikametinde kentin en kenar evinin ilerisinde duvar çeşmeden akan soğuk sudan az ilerde kare şeklinde bir türbe binası vardır. İçerde bir mezar bulunur. Tümseği betonlu olan kabirde Gazi Mahmud veya Saçlı Küçük Mehmed Efendi yatmaktadır. Horasan’dan gelen ve Sultan Murat Hüdavendigar’ın kumandası altında savaşan Cafer, Haydar ve Gazi’nin kardeşi olan Mahmud’un veya aynı kişi olan Saçlı Küçük Mehmed’in Kosova savaşında savaşırken bir gayrimüslim tarafından kellesi koparılmış. Başını koltuğu altına alıp atı ile Kosova Ovasını aşıp Kaçanik Derbendini geçerken Bob köyünden bir Hıristiyan kız başsız adamı görüp hayretle “Bakın bakın başsız adam beygirle koşuyor” diye haykırmış. Bunu söylerken kellesini koltuğu altına almış olan gazi o anda can verip beygirden yere düşmüş. Düştüğü yerde mezarı kazılıp gömülmüş. Daha geçlerde orada türbe yapılmış. O günden bu güne kadar türbe halk tarafından ziyaret edilmektedir ve türbeye adağını getirip duasını yapan kişilerin baş ağrısına, deri hastalıklarına şifa getirdiğine ve kısırlıktan şikâyet eden kadınların gebe kalıp doğum yapacaklarına inanılmaktadır. Beygir üstünde kopuk başlı adamı gören kızın o anda iki gözünün kör olduğu rivayet edilmektedir. Saçlı Küçük Mehmed’in kardeşleri Cafer Baba, Haydar Baba ve Gazi Baba’nın de Üsküp’te birer türbesi geçlere kadar bulunuyordu.

Page 213: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

213

213

Kaçanik’te Mehmet Efendi Türbesi

Page 214: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

214

214

PRİZREN’DE ÖMER BABA – LEZ BABA TÜRBESİ

Şar Dağının İpek tepesinin güney-doğu eteğinde bulunan Lez köyünde Ömer Baba ‘nın yattığı bir türbe bulunur. Ömer Baba’nın Şainler köyünden cesur bir savaşçı ve olağanüstü güce sahip olduğu için aynı anda iki ayrı cephede savaşabildiğini ama düşmanları onu Serez’de bir gece uykuda iken ele geçirip başını kopardıklarını, bu halde başını koltuğu altına alıp daha önceleri kendine yaptırdığı bugünkü mezara gömüldüğü rivayet edilmektedir. Türbe çevre insanlarca ve uzaklardan gelen kişiler tarafından ziyaret edilmektedir. Hıdırnebi günü olarak kutlanan 19 Mayıs günü türbenin özel bir günüdür ve bu günde kalabalık halk tarafınca ziyaret edilmektedir. Bu gün Ömer Baba’nın öldüğü gündür. Türbeyi ziyaret edenler genellikle koyun ve kuzu kestirip yarısını türbedara verirler, öbür yarısını kaynatıp ve kızartıp yerler. Türbede pilav ve helva pişirilir. Şifa için gelenler türbenin etrafında üç defa dönerler, türbe yanında bir ara yatırlar ve adaklarını türbeye bırakırlar. Ömer Baba’nın şarkı ve türkü söylemeyi sevdiği söylenmektedir. Bu yüzden türbe etrafında çalgılı cümbüş kurulur.

Lez (Ömer) Baba Türbesi

Page 215: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

215

215

Halkın Lez Baba olarak da adlandırdığı Ömer Baba türbesinin ilerisinde Hazreti Ali’nin canavar Devi zülfikarı ile ikiye yararak öldürdüğü rivayet edilen Cerman Kuyusu bulunur. Bu devin Hz. Ali tarafından öldürülmesinden önce köylere ve köy sakinlerine zarar yapmaması için deve, koyun kuzu veya gelinlik kız kurban edilmesi gerekirmiş. Köylüleri bu ağır durumdan kurtaran Hz. Ali ‘ye minnettarlıklarını, bağlılıklarını göstermek amacıyla Ali Günü olarak adlandırılan 2 Ağustos günü burası ziyaret edilmektedir.

Ömer Baba türbesi Hıdrellez gününden bir gün önce (5 Mayıs) Romaniler tarafınca ziyaret edilir ve burada bir gece kalan sancak bayraktar tarafından kafile başında taşınarak kente getirilmektedir. Gurubun Ömer Babadan dönüşlerini binlerce kişi sevinç gözyaşlarıyla karşılar, kafile başında bulunan Şeyh'in elini öpmek için sıraya girerler.

Prizren’in Lez köyünde Ömer Baba türbesi

Page 216: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

216

216

PRİZREN’DE CAFER BABA (YARIM BAŞ BABA) TÜRBESİ

Kent içinde Yeni Mahalle’de Yeni Mahalle camiine bitişik türbedeki mezar Cafer Baba’ya aittir. Mezarın kitabeli mermer baş taşı vardır. Üst kısmı turban şeklinde işlenmiştir ve bu kısmın yarısı kırıktır. Bu baş taşın yarısı kırık olması yüzünden halk “Yarım baş Baba” adını vermiştir türbeye. Türbe’de yatan Cafer Baba’nın bir savaşta başının koptuğu ve kopan başını koltuğu altına alıp ta buralara kadar geldiği ve burada gömüldüğü söylenmektedir. Dikdörtgen şeklinde olan baş taşın dört yüzünde yazı var. “El merhum, el muhtaç, el mağfur ila Rahmeti Cafer bin _____ sene 993 “ yazmaktadır. Bu ise mezarda Cafer Baba’nın yattığını bildirmektedir. Belirtilen hicri yılı ise Cafer babanın miladi 1585 yılında öldüğünü göstermektedir. Türbenin genellikle aklı yerinde olmayan veya baş ağrısı geçmeyen kişilere şifa getirdiğine inanılmaktadır. Türbe ziyaret edildiğinde sanduka üç defa çevrelenir, sanduka üzerinde duran çuha örtüden küçük bir parça kesilip tılsım için rahatsız olan kişiye verilir. Şifa bulan kişi çuha parçasını geri getirip türbeye yarı kuzu başı adak getirmektedir.

Bu türbeler dışında olağanüstü güce sahip olan sayısı çok türbe, yatır veya mekân bulunmaktadır. Prizren ve civarında Sarı Saltık mekânları, Sarı Saltık buralara gelip bir ara oturduğu yerden ayrılıp yoluna devam ettikten sonra o yerler kutsal sayılıp kimseler ayakla basmasın diye taşlarla sarılmış, sonraları bu yerlere mezar şekli verilmiş ve bu tümsek örtülerek kapalı örtülü türbe olmuştur. Sofi Babanının çok kimliğe, sıfata giren bir kişi olduğuna, aynı anda iki ayrı cephede düşmana karşı savaşabildiğine inanılmaktadır. Savaşta bir hemşehrisi onu tanıyınca sır olmuş ve bir daha görünmemiş. Türbesi Prizren’de Kapalı Spor Salonunun inşaatı için yıkılınca halk tarafınca kabri Kuru Çeşme’deki kent mezarlığına taşınmış ve mezarlığın girişinde sol tarafta yeni bir mezara sahip olmuştur. Halk burada

Page 217: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

217

217

da Sofi Babayı ziyaret etmektedir. Karabaş Baba Horasan’dan gelmiş büyük bir savaşçıdır. Asıl adı Mustafa’dır. Malta’da bir mahkûmun düşüne girip bulunduğu mezardan çıkarılıp Tuzsuz mezarlığına gömülmesini istediği ve bu mahkûmun ardına bakmamak koşuluyla cezaevinden sakıncasız çıkıp Prizren’e geldiğini ve Çingene mahallesinde bir demirci dükkânının örs demiri altındaki cesedi çıkarıp Tuzsuz mezarlığında bugünkü türbesine gömüldüğü rivayet edilmektedir. Mezarından çıkarıldığında bozulmamış cesedi ve başında kara bir nişan (nişan-belirti-işaret) ile karşılaşılmış. Bu kara nişandan dolayı Mustafa efendinin Karabaş Baba adı ile anılmasına neden olmuş. Karabaş Baba türbesi bugün de Prizren’de halkın çok ziyaret ettiği türbedir. Kosova Mitroviçası’nda çok ziyaret edilen Gül Baba türbesi, Budin’de şehit düşen Gül Baba’nın cesedi Bursa’daki türbesine defnedilmek için götürülürken yol üzere Mitroviça’dan geçerken cesetten kandamlasının düştüğü yerde türbe kurulmuştur. Gül Baba’nın şehit düştüğü Budin’de de türbesi vardır. Bu kişilerin büyüklükleri halkın bu tür davranışlarıyla dile gelmiştir. Bu örnekler çoktur.

Prizren’de Cafer Baba türbesinin baş taşı

Page 218: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

218

218

GÜL BABA

Kosova Mitroviçasında Gül Baba türbesi bulunur. Gül Baba Budin’de şehit düşmüş, iç organları orada gömülmüştür. Bu yerde bugün Gül Baba türbesi ve tekke binası bulunur. Ceseti Bursa’ya götürülürken Mitroviça üzerinden geçerken cesetten bir damla kan yere damlamıştır. Bu yer kutsal sayılarak orada türbe binası yaptırılmıştır.

Osmanlı sınırlarının ünlü komutanı, Belgrat ve Budapeşte Valisi, Güney Yunanistan’daki Mora’nın ve Slavonya’nın yengin topraklarının fatihi Mehmet Bey, Üsküp’ün en güzel camii olan Yahya Paşa Camii’nin avlusuna gömülmüştür. Mehmet Bey, 1543 -48 yılları arasında Budapeşte valisi iken, önemli bir tekke olan Gül Baba tekkesini yaptırmıştır, bu tekkenin türbesi hala durur ve büyük bir saygınlık taşımaktadır. Gülbaba tekkesi, Avrupa’da Bektaşiliğin en kuzeybatısındaki kalesi olmuştur.

Page 219: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

219

219

I. Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Kongresi, 24 – 27 Kasım 1998Doğu Akdeniz Ünivesitesi, Gazimağusa, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti

KKTC Makedonya Türkleri’nin “Birlik” gazetesinde

Özet

KKTC 1974 yılında Türk Ordusunun Ada’ya düzenlediği Barış Harekâtından sonra dünyadaki büyük güçlerin dikkatini çekmiş, 1996 yılında Rusya’dan uzun erimli “S-300” füzelerini satın almak için anlaşan Kıbrıs Rum Yönetimi, adanın dünya ülkelerinin yayın-basında baş haber olmasına neden olmuştur. Kimi ülkelerde yayın-basın kendi haber ve yorumlarıyla adada savaşın başlamasını kışkırtırken, kimileri bu tür silahlanmanın insanlık için tehlikeli bir davranış olduğunu uyarmıştır. Makedonya Cumhuriyeti’nin başkenti Üsküp’te Türkçe yayımlanan “Birlik” gazetesi de KKTC ile değişik konularda yazılar yayımlamıştır ki, bu yazılarla KKTC’de yaşayan halkın barıştan yana olduğunu, huzur içinde yaşamak istediğini, adada patlak verecek bir savaşın en çok adada yaşayanlara zarar vereceği iletisini vermeye çalışmıştır. 1997 yılında gazete KKTC ile ilgili 41 sayısında değişik konularda 54 yazı getirmiştir. Gazete’nin KKTC ile yayımlanan yazılarla Yeşil Ada Makedonya Cumhuriyeti’nde her yanlı tanıtılarak iki ülke arasında ikili delegasyonların karşılıklı ve bireylerin

Page 220: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

220

220

ziyaretlerine neden olmuştur. Bu ziyaretler KKTC ve Makedonya Cumhuriyeti arasında dostluğun kurulmasına taban hazırlamıştır.

GirişMakedonya eski Yugoslavya’dan bağımsızlığına

kavuşmuş bir cumhuriyet. Yunanistan’ın karşı koymasıyla halen ülke adı resmileşmemiş. Kendini Makedonya Cumhuriyeti olarak bildiren bu ülkede Makedonlardan başka Arnavutlar, Türkler, Boşnaklar ve diğer ulusal azınlıklar yaşamaktadır. Ülkenin başkenti Üsküp’tür. Üsküp’te bir gurup Türk aydınının girişimiyle 23 Aralık 1944 yılında onbeş günde bir yayımlanmaya başlayan, sonra haftada bir ve on yıldan bu yana haftada üç kere yayımlanan Türkçe “Birlik” gazetesi Makedonya Türkleri’nin biricik gazetesidir. Salı günleri ve temmuz ile ağustos aylarında 16 sayfa, perşembe ve cumartesi sayıları 24’er sayfa olarak yayımlanan “Birlik” gazetesinde sadece bir sayfalık reklam vardır. Baş sayfasında ülkede ve dünyada en önemli haberler ve iç sayfalarda okuyucunun ilgisini toplayacak yazıların başlıkları yayımlanmaktadır. Yazılar olaya ait fotoğraflarla belgelenmektedir veya desenlerle süslenmektedir. İkinci sayfa iç siyasete, üçüncü sayfa iç siyaset ile ilgili yorumlara ayrılmıştır. Dördüncü ve beşinci sayfa dünya haberlerine, altıncı sayfa Üsküp ile ilgili haberlere, yedinci sayfa haftanın sohbetine, orta ( sekizinci ve dokuzuncu) sayfalar kültür ve sanata, onuncu sayfa köylerden haberlere, onbirinci sayfa kültür haberlerine, onikinci sayfa tefrika edilen gezilere, röportajlara ayrılmıştır, onüçüncü sayfa bulmacanın bulunduğu eğlence sayfasıdır, ondördüncü spor sayfası, onbeşincidizi/roman tefrika edilen sayfadır ve onaltıncı sayfa Türksatuydusundaki televizyon kanallarının yayınları, Üsküp’ten kalkan tren ve otobüs seferlerinin gidiş geliş saatleri, Üsküp havaalanına giden otobüslerin hareket saatleri ve önemli telefonlar yayımlanmaktadır. Perşembe sayısında dört sayfalık “Çocuk bahçesi” ve Makedonya Radyo ve televizyonlarında

Page 221: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

221

221

Türkçe yayınların haftalık programı dört sayfa olarak yayımlanmaktadır. Cumartesi sayısında sekiz sayfalık “Yelpaze” Kültür-sanat eki ve ayda bir “Hanımeli” kadın sayfaları yayımlanmaktadır.

1997 yılında yayımlanan “Birlik” gazetesinin 41 sayısında 54 yazı doğrudan doğruya KKTC ile ilgilidir. 47 yazı haber, 5 yazı yorum, 2 yazı açıklama özelliğini içermektedir. Bu yazılar genellikle gazetenin “Dünyadan haberler” sayfalarında yayımlanmışlardır. Baş sayfada yayımlanan haberler vardır ki bunlar çoğunlukla Kıbrıs Rum kesiminin Rusya’dan satın almak istediği S-300 füzeleriyle ilgilidir. Haberler değişik dünya haber ajanslarından alınmış veya Türkiye’nin kimi gazetelerinden aktarılmıştır. Yorumlar gazetenin muhabirlerince yazılmıştır. Yayımlanan yazılardan alınan şu başlıklar gazetenin KKTC’ne karşı olan dost yaklaşımını göstermektedir:“Kleridis’in tek yanlı kararı gerginlik yarattı”.“Rusya’nın çirkin planı”.“Avrupa Birliğinin kararı Kıbrıs’ı taksime götürür”.“Kofi Anan Kıbrıs görüşmelerinden umutlu”.“Türkiye ile KKTC’nin ortak açıklaması: İki ülke arasında özel ilişki tesis edilecek”.“Türkiye ile KKTC arasında ortaklık konseyi anlaşması”.“Gerilimi azaltma konusunda Rumlar uyumsuz”.“Füze satışı ters tepti”.“KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş: “Avrupa’nın anlayacağı dil , halkın heyecanı ve halkın dilidir”.“KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş’ın Kleridis’e çağrısı: “Füzelerden vazgeç, iki devlet olarak masada konuyu görüşelim”.“Denktaş’ın önemli açıklaması: “Masaya oturalım barışı sağlayalım”.“KKTC’de düzenlenen 7. Türk Dünyası Gençlik Kurultayı: Kıbrıs’ta Türk gençliğinin bayramı yaşandı”.“KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş: Türkiye’den ayrıldığımız gün biteriz.”

Page 222: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

222

222

Makedonya Cumhuriyeti ve KKTC uluslararası camiada benzer durumdalar. Komşusu Yunanistan’ın karşı gelmesiyle Makedonya Cumhuriyeti bu adla henüz tanınmadı. Şimdiye kadar ülkeyi bu adla tanıyan ülkeler sayısı çok az. Türkiye Cumhuriyeti sağa sola bakmadan Makedonya Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını tanıyan ve bu ülke ile diplomatik ilişkiler kurup Üsküpteki Türkiye Cumhuriyeti konsolosluğunu büyükelçiliğe çıkartan ilk ülke oldu. Makedonya Cumhuriyetine ve halkına en zor günlerde yardım elini uzatan ilk ülke yine Türkiye oldu. KKTC’ni tanıyan ilk ve biricik ülke Türkiye Cumhuriyetidir. Belki Yunanistan’dan öç almak maksadıyla Makedonya Cumhuriyeti KKTC ‘ne yakınlık gösterdi, iki ülke arasında ilişkilerin kurulup gelişmesi için ilgi gösterdi ve olanak yarattı. Mekedonya Türkleri’nin biricik gazetesi olan “Birlik” bu fırsatı kullanıp KKTC’nden devamlı olarak haber, yorum ve başka türde yazılar getirmeye başladı. O kadar çok yazı yayınlandı “Birlik” gazetesinde ki gazete Balkanlar’da KKTC’nin sesi oldu. Çeşitli haber ajanslarının duyurdukları haberleri aktarmaktan başka gazetenin dış siyaset yorumcularından Remzi Canova’nın da KKTC ile özgün yazıları, görüşleri yorum olarak yayımlandı. Sonra KKTC’de düzenlenen kimi uluslararası karşılaşmalara Makedonya’yı temsilen katılan kişilerle KKTC izlenimleri hakkında röportajlar, Türkiye Cumhuriyeti ve KKTC arasında ortaklık konseyi anlaşması, Türkiye Dışışleri Bakanlığının KKTC ile ilgili açıklamaları yayımlanmış, Fatih Çekirge ve Mehmet Ali Birand’ın “Sabah” gazetesinde KKTC ile ilgili yayımlanmış yorumları aktarılmıştır.

1998 yılının ağustos ayında “Birlik” gazetesinde Dokse Tortevski’nin “Kıbrıs başkasının dilinde” adlı gezisinin tefrika edildiği üçüncü bölümünde gazetenin KKTC bu kadar önem vermesinin nedenini şu tümceden çıkarabiliriz: “Fark yok gibime geliyor. İki ulusumuzun kaderi tekrarlanıyor sanki. “Üsküp” bölgesi tanınıyor, ulus ve bu ulusun adı tanınmıyor. Onun varlığı yadsınıyor, ardımızda kalan yarım yüzyıllık

Page 223: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

223

223

unutulmak ereğiyle anılmayan Makedonya adı endişeyle söyleniyor.”

Ulusları yargılayanlar kimdir diye soruyorum. Bir ulusu değiştirmek isteyen siyaset olabilir mi ? Nitekim tarih sadece bir ulusun siyasetçilerini değiştirebileceğini defalarca göstermiştir.

Kıbrıslılar arasında nefretin olmadığını sezdim. İnsanlar arasındaki yakınlık ve dostluk her yerde görülüyor. Herkes nefrete ve kine kapılmadan söz ediyor ve hiç çekinmeden Yunanca konuşuyorlar. Bir kördüğüm halini alan siyasi düğümün savaşla halledilmesinin en kötü seçenek olabileceğini açıkladılar. Biz de buna inanıyoruz” diyerek bu konudaki düşüncesini noktalıyor 1948 yılında Yunanlarca Ege Makedonyasındaki evleri, ovaları yıkılıp yakılan ve Makedonyaya göçmen olarak sığınan Tortevski.

“Birlik” gazetesinin KKTC hakkında bu kadar yazı yayımlamasıyla bu gazetenin okunduğu yerlerde KKTC hakkında bilgi edinme kaynağı olmuştur. Haberler gerçek ve şişirilmeden verildiği için ülke hakkında hakikatler sergilenmiştir.

Balkanlarda KKTC hakkında en çok yazı getiren Üsküp’ün “Birlik” gazetesi olmuştur. Bunun nedeni Makedonyanın uluslararası camiasında KKTC ile benzer sorunlarla karşılaştığından başka “Birlik” gazetesi yöneticilerinin ve yazı kurulunun KKTC ‘ne karşı ayrı bir ilginin olmasından kaynaklanmaktadır. Makedonya Cumhuriyeti’ni resmi olarak, iş veya bireysel turistik amaçla ziyaret eden KKTC vatandaşları Makedonya Türkleri ile uzun yıllar beraber yaşamışlar gibi samimi yakınlıklar kurmuşlar ki bu temaslar ileride devletlerin desteğiyle çeşitli görevde ve meslekte gurupların karşılıklı ziyaretlerde bulunmasına neden olmuştur. Birlik gibi bir gazetenin KKTC’ye karşı ilgi göstermesiyle bu iki ülke arasında çeşitli ilişkilerin kurulmasına taban hazırlanmıştır.

Birlik gazetesini okuyan kişi gazetenin Balkanlarda KKTC’nin sesi olduğunu görecektir. Rusya’dan S-300

Page 224: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

224

224

füzelerini satın almak için anlaşan Kıbrıs Rum kesiminin ateşle oynadığını ve yeni bir savaşın patlak vermesine neden olacağını yazmaktadır. Gazetenin baş sayfasına bile “Rumlara abluka uyarısı, Türkiye savunma bakanı Turhan Tayan’dan sert tepki, 1960 ta da Rusya Küba’da üs kurmak istedi, ABD Kuba’yı abluka altına aldı. Rusyayı da uyarıyoruz, ateşe benzin dökülmez” veya “Vaşington Ada’da füzelere karşı” büyük başlıklar altında fotoğraflı yazılar getirmektedir. Yazılar iç sayfalarda genellikle Dış Haberlere ayrılmış olan beşinci sayfada devam etmektedir.

Yorumlarda Kıbrıs Rum Yönetiminin Rusya’dan uzun erimli “S-300” tipi füze satın almasıyla kendini korumak değil Türkiye’yi vurmayı hedeflediği ve bu füzelerin Kıbrıs Rum kesiminde yerleşmesiyle Rusların Kıbrıs’ta resmen bir üs kurmak amaçları olduğu vurgulanmaktadır.

Oysa Kuzey Kıbrıslı bir Türkün: “Rumlar silah satın alırken, biz üniversiteler kuruyoruz” dediğini aktaran “Birlik” gazetesi bugün KKTC’de dünyanın her yerinden gelen öğrencilerin okuduğu altı üniversitenin bulunduğunu gururla duyurmaktadır.

1998 yılının Nisan ayında KKTC’nin Tanıtma Müdürlüğü daveti üzere Adayı ziyaret eden “Birlik” gazetesinin yazarlar kadrosu Adayı bizzat görerek, yerinde inceleme yaparak bu gezilerini röportaj olarak gazetede tefrika etiller. Enver Ahmet “Mücahitler ülkesi “Kıbrıs” başlığı altında altı sayıda, Halise Hasan Özgün “Kıbrıs Türk halkının Özgürlük Savaşımı” üst başlığı altında 21 sayıda KKTC ile ilgili izlenimleri ve incelemeleri tefrika edildi. Bundan önce Fahri Kaya’nın KKTC’ne yaptığı gezisinden izlenimleri tefrika edildi. Bunlar bir gazetenin iki ülke halklarının yakınlaşıp dost olmasında ne kadar yardımcı olabileceğini göstermektedir.

KaynaklarMakedonya Türklerinin “Birlik” gazetesinin 1997 yılında yayımlanmış 4956, 4957, 4960, 4971, 4979, 4980, 4983, 4985,

Page 225: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

225

225

5001, 5006, 5012, 5103, 5014, 5015, 5018, 5023, 5025, 5038, 5040, 5044, 5047, 5048, 5057, 5058/9, 5060, 5061, 5062, 5065, 5067, 5066, 5068, 5071, 5074, 5075, 5076, 5078, 5079, 5083, 5087, 5096, 5102, 5105 sayılarında KKTC ile ilgili yayımlanmış yazılar.

Üsküp’te Makedonya) 1944 yılından bu yana yayımlanan Türkçe Birlik gazetesi

Page 226: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

226

226

KEÇE KÜLAHI TÜRKLER Mİ İCAT ETTİ?

Sofra, 5-6. sayı, Ocak-Mayıs 2000, MamuşaErkek başörtüsü olan Keçe külah Sırp rejimi altında

insan hakları ihlal edilmiş Kosovalı Arnavutların milli semboluydu. Bu yüzden Sırplar keçe külahı kullanan kişilere işkence uyguluyordu. İşkenceden korkulduğu için son on yıl içinde başında keçe külah taşıyan kişi görmek zordu. Kullanılmadığı için üretimi de sönmek durumuna gelen keçe külahı Kosova’da 5000 nüfuslu Türk köyü olan Mamuşalılar da kullanıyordu. Son savaşı kaybeden Sırplar’ın Kosova’yı terk etmesinden sonra özgürlüğe kavuşan Kosovalı Arnavutlar keçe külahı yine başörtüsü olarak kullanmaya başladılar. Böylece keçe külaha karşı talep arttı, ama bu kez keçe külah üreten ustalar bir eldeki parmak sayısında kaldı.

Keçe külah Kosova’da Türk köyü olan Mamuşa halkının geleneksel giyim kuşamın bir bölümüdür ve geçlere kadar günlük elbisenin başörtüsü olarak kullanıldı. Bugün keçe külahı sadece birkaç yaşlı başından çıkarmamaktadır ve düğün, bayram, tören sırasında geleneksel halk elbisesi giyildiğinde başa takılmaktadır.

Keçe külah, fes, destar çeşitleri; dopa gibi benzer baş örtüleri Atatürk’ün gerçekleştirdiği reformları arasında “Şapka devrimi”nden sonra Balkanlarda yaşayan Türkler, Türk boyları ve Türklere akraba olan milletler tarafından da kullanışını kaybetmeye başladı. Kosova’da Prizren civarındaki Goralılar, Doğu Makedonya’da Yürükler, Sırbistan’ın ve Karadağ’ın Sancak bölgesindeki Müslüman-Boşnaklar, Makedonya ve Bulgaristan’da Pomaklar keçe külahı geleneksel halk giyim

Page 227: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

227

227

kuşamının bir parçası olarak başlarına takarlar, alnın üst kısmını ve keçenin uçlarını şamanı (genellikle sarı, kırmızı ve yeşil renkleri içeren eşarp) ile sararlar. Balkanlarda yaşayan diğer milletlerin de keçe külah, geleneksel halk giyim kuşamının bir parçasıdır. Sadece Arnavutlar keçe külahı milli giyim kuşamın bir parçası olarak her günkü hayatta kullanmayı sürdürdüler vekeçe külahı milli sembol olarak kullanmaktadırlar. Arnavutlar keçe külah ile kimliklerini dile getirdiklerine inanmaktadırlar.

Keçe külah eski zanaatlardan biridir. Genellikle hayvancılıkla uğraşan milletler keçeciliğe önem vermişler. Çünkü keçe yapımının temel maddesini yün178 oluşturur ve üretilmesine başka eşyalara kıyasen çok çeşit malzeme gerekmez. Keçe külah yün ve sabun kullanılarak üretilir. Külaha katılık vermek için nişasta da kullanılır. Üretim tamamen el işi ile yapılır.

Keçe külahın tarihi insanın yünü kendine elbise yapmak için kullanmaya başladığı dönemden başlar. Keçe az malzeme ile üretildiği için insanın yünden ürettiği ilkel üretimlerinden biridir. Çünkü keçe elbiseden başka çadır örtüsü, döşeme, binek hayvanların üzerinde rahat oturmak için semer olarak da kullanıldı.

Selçuklu Türkler beyaz keçe külahı askerin giyim kuşamının bir parçası olarak yasayla düzenlediler. Osmanlılar da Fatih dönemine kadar beyaz keçe külahı askerin ve divandaki memurun giyim kuşamının bir parçası olduğunu yasa ile düzenlediler.179 Beyaz keçe külahın Türk askerinin ve divanda görevlinin giyim kuşamının bir parçası olduğunu bugün bile Türkiye’de ve dünyada Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait bölümü olan müzelerde görülür. Konya’da Celaleddin Rumi Mevlana’nın müzesinde Selçuklu döneminden kalma beyaz

178 Prizren ve Mamuşa’da yün “yapağı” sözcüğü ile belirtilir. Yünü açan Hallaç makinesine de “yapağı makinesi” denir. 179 Joseph von Hammer Historija Turskog (Osmanskog) Carstva l. Çev. Nerkez Smailagiç, Zagreb 1979, sayfa 38,39.

Page 228: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

228

228

keçe külahlar korunmaktadır. Sergilenen bu keçe külahların şekline göre adları vardır: Sikke, seyfi külah, arakiyye gibi. Kosova’da da arakıye olarak bilinen beyaz keçe külah arasında hiçbir fark yoktur. Bizde beyaz keçe külah ile ilgili bin yıllık bir arşiv bulunuyor. Ama keçe külahın tarihi daha gerilere gitmektedir.

Prizren’de halen yaşayan zanaatlardan biri olan keçecilik eski özelliğini korumaktadır. Ne var ki bu zanaatı sürdüren keçecilerin sayısı azalmış ve bu zanaatı öğrenip sürdürmek isteyen gençler bulunmuyor.

Keçe ikinci kırkma sırasında kuzulardan ve koyunlardan elde edilmiş yapağıdan (yün) yapılır. Bu yapağıda bulunan pislikler, dış malzemeler önce elle temizlenir. Sonra hallaçlar (yapağı makinesi) tarafından açılır. Yapağı açma makineleri önceleri Prizren deresinin su akıntısı ile çalıştırılırdı. Abdülağa Kazaz’ın yapağı açma makinesi ünlüydü ve Sinan paşa ve Mehmet paşa camileri arasında derenin sağ kıyısında bulunurdu. Elektrikle çalışan bu makineyi şimdi torunu Aslan Kazaz çalıştırıyor. Bir keçe külahın yarısı için gereken miktarda yumak (yumuk) yapılır. Bu yumuk yerde konulan elek üzerinde yayda (hallaçta) 7-9 bağırsağın bükülmesiyle meydana gelmiş cirişe (kadın kirişi) tokmakla vurulup açılmasıyla yarım külah şekline getirilir. Artıklar ve tozlar elek altına düşer, üzerinde külahın yarı şekline getirilen malzeme tezgâh üzerindeki sere üstüne konulur, sere kapağı üzerine indirilip iki elle bastırılıp ileri geri itilir. Oluşan şekle taslak denir. Bu keçe külahın yarı kısmının taslağıdır. Sera çekilir. Tezgâhta kalan taslak üzerine önceden kaynatılmış sabunlu ılık su dökülür, sabunlu su ile iyice ıslatıldıktan sonra üzeri avuçlarla bastırılır. Üzerine ikinci yarı bölüm konulur. Üsteki yarının kenarları çatetme denen işle alınıp altaki yarıdan iki parmak genişliğinde küçültülür ve alta ki yarının bu uzantısı üsteki yarının üzerine bükülerek yapıştırılır. Bu işlem üzerine sabunlu su dökülerek yapılır. Sonra ellerle ezilir, üzerine devamlı sabunlu su atılır , sabun sürülür, taş ile vurularak bastırılır. Yarılar birbirine yapışmasın

Page 229: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

229

229

diye elle iç kısmı da sıvalanıp ezilir, taş ile içi bastırılarak ovulur. Sonra külah rulo haline getirilir. Sabunlu suların çıkması için iyice sıkılır. Açılır, tezgâha vurulur, yine rulo halinde sarılarak suların çıkması için sıkılır. Kalan boşluklar iç tarafından yamalanır. Külaha gereken büyüklük verilir. Külahı küçültmek için üzerine sabunlu su dökülür, sabun sürülür ve yanlardan avuçlarla bastırılarak orta kısmına toplatılır. Külahı büyütmek gerekirse ellerle iç tarafından duvarlara vurulur. Elde edilen külah şekline peta denir. Peta gölgede kurutulur. Yünün beyazlaması için özel yapılmış kapalı yerde kükürtlenir.180

Sonra yüna karışmış ve gözle görülen genellikle kara olan nesneler iğne ile çekilir, külahın dış yüzü ustura ile tıraş edilir ve ütü ile ütülenir. Ustura bilek taşında ve tasma üzerinde bilenir. Külahın uçları makas ile kesilip düzeltilir.181

Kosova’da keçe külah üretenlerin piri Hallac-ı Mansur’dur182.Açılan yün toplanmayıp dağılınca Hallac-ı

180 Son yıllarda keçe külahı beyazlatmak için blankit denen bir toz kullanılır. Blankit ılık su ile karıştırılıp bu su içinde keçe külahlar bir ara bırakıldıktan sonra gölgede kurutulur.181 1918 Prizren doğumlu Recep Suroy 1930 yılından bu yana keçe külah yapan en eski keçecidir .Keçe külah zanaatını ceddi Gürcistanlı Ali olan komşusu Yaşar Keçeci’den (Cürciala) öğrendi. Prizren’de. Keçe külahı 70 yıldır tamamen el işi ile üretmektedir. Sadece son safhada tağar üzerinde yapılan tanda da ısınan ütü yerine elektrikle ısınan basınçlı ütü kullanılmaktadır. Bu tür keçe külah üretimini bize son kez 20 Mart 2000 yılında Prizren’de evindeki atölyesinde baştan sonuna kadar gösterdi. Keçe külahdan başka keçe yelek, ayakkabı, çizme, Mevlevî destarı, fes ve fils de yapabilen biricik ustadır. 182 Ünlü bir düşünür olan Hüseyin İbn Mansur Hallac 244 (Miladi 856) yılında Beyza’nın Tur yöresinde doğmuştur. Beyza, Basra bölgesinin kuzeydoğusunda bulunan bölgeydi. Babasının yün hallacı olması gibi o da yürekleri temizleyip saflaştırmaktaydı/ Ayrıca yürekleri okumasını bildiği de rivayet olunmaktadır. Başka bir deyişle karşısındaki insanın kalbini okuduğu, yönelimini bildiği söylenmektedir. H.270-272 tarihleri arasında Mekke’ye giden Hallac ‘ın burada caminin iç avlusunda bir yıl kaldığı ve zorunlu ihtiyaçlarını karşılama dışında yerinden kımıldamadığı rivayet edilir. Her gün iki yudum su içip, bir ekmek kabuğunu kemirerek yaşadığı söylenir. Ne

Page 230: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

230

230

Mansur’dan yardım istenir. Ama bunun nasıl yapıldığı sırdır. Sadece bu zanaatı kabul edenlere bu sır anlatılır.183Keçe külah yapımına başlamadan önce Hallaç-ı Mansur’un yardımcı olması istenir.

Türkiye’de keçecilik yaygındır. Ama keçe külah üretenlerin sayısı azdır. Biz Konya’da Selçuk Üniversitesi’nin düzenlediği bir uluslararası sempozyuma katıldığımız 1987 yılında keçe ustası Mustafa Keçeci ile görüştüğümüzde keçe külah son defa tarih konulu bir film çekimlerinde kullanılmak amacıyla ısmarlandığını anlattı. Konya’da keçeciler çarşısında keçe döşemeden çok fabrika işi üretimler satılmaktadır. Türkiye’de Keçeci soyadını taşıyan birçok aile bulunmaktadır.

Keçe külahın çeşidi vardır: Dorokli (tepesi sivri), düz (üstü düz), toporlak ( üstü yuvarlak) ve arakiyye ( ter emen anlamına gelmektedir). Büyüklüğe göre: ufak, orta ve büyük. Kalitesine göre: Birinci, ikinci ve üçüncü.

Kosova’da keçe külah çeşitli adlarla bilinir: Keçe, külah, cülah, plis, çeleş ve takiya olarak. Keçe külah üretenler ise keçeci, cülahci, takiyaci ve şehirler dışında köylerde Arnavutların bir kısmı “plisaci” olarak bilinmektedir.

Keçe külah ile uğraşan kimi zanaatçılar birkaç nesil olarak bu zanaatı sürdürdükleri için halk arasında “Keçeciler” olarak bilinmektedirler. Ama Kazazlar, Yorgancılar, Gaytancılar gibi keçecilerin bu meslekleri ailelerin resmi soyadı olmamıştır. Buna karşın Prizren’de Keçeliler soyadını taşıyan birçok aile vardır.

yağmur ne de güneş onu etkilemektedir. İç gözleme dayalı mistik ilim arayışları içinde olan Hallac, saflaşmak suretiyle Allah’a ulaşılabileceğinin bilincindedir. Kudüs’te Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği yerdeki kiliseyi ziyaret ettiği sırasında sönmüş mumları parmağından çıkan mucizevi bir ateşle yaktığı rivayet olunmaktadır. 183 Bu “Ben hakikatim” anlamına gelen “Enel Hak” sözcükleri olabilir. Çünkü bu sözcüğün mucize kapısını açtığına inanan birçok bilim adamı vardır.

Page 231: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

231

231

Kosova’da keçe üreten atölyeler sadece Yakova ve Prizren’de, Makedonya’da ise Kalkandelen’de bulunur. Önceleri keçe külah Kosova’nın birçok yerleşim yerinde, Sancak’ta Yeni Pazar’da da vardı, Sarayova’da keçe külah satan dükkân Başçarşı’da Gazi Hüsrev Bey camiinin baş kapısının karşısında bulunurdu. Bugün beyaz keçe külah kullanımını yitiriyor. Yerine en çok Fransız beresi kullanılıyor. Gençler ise bu külaha hemen hiç rağbet göstermiyor. Sadece halk dansları ekipleri halk elbiseleriyle gösteriye katıldıkları zaman başlarına beyaz keçe külah geçiriyorlar. Mamuşa’da ise Hacca gidenlerin getirdiği yün örgülü yuvarlak takkeler kullanılmaktadır. Mamuşa’da geleneksel halk elbisesi olan çuha çakşır, cepken, yelek, keçe külah, mintan, yemeni, şal, keçe külah, yün çorap, çarık nadir kullanıldığı için yok olmaya yüz tutmu

1969 yılında Mamuşa’da çekilmiş fotograf.

Page 232: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

232

232

Mevlana Müzesi’nde (Konya-Türkiye) teşhir edilmiş keçe külahlar bölümü.

Doğu Makedonya’da Yürük Türklerin geleneksel kıyafeti(1970).

Page 233: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

233

233

Yumuk hallaçla açılıp yarı keçe külah için hazırlanıyor.

Page 234: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

234

234

Hallaçın teline tokmak ile vurarak yarı keçe külah için malzeme hazırlıyor.

Page 235: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

235

235

Hallaçta iyice açılan yün sereye konuluyor

Sere kapağı düşürülüp malzeme ezdiriliyor

Page 236: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

236

236

Yarı keçe külah taslağı hazır oldu.

Yarı keçe taslağının diğer yarı bölümü hazırlanıyor.

Page 237: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

237

237

Yine sera kapağı ile ezilecek keçe külah taslağı.

Bir deste keçe külah taslağı sabunlanmayı bekliyor.

Page 238: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

238

238

Keçe külah ustası tezgâhta sabunlu ılık su ile ıslanmış ve sabunlaşmış keçe külah olacak malzemeyi çatederken. Fotograf

1938 yılında çekilmiş.

Sabunlu su dökülen yarı keçe külah taslağının öbür yarısı çatediliyor.

Page 239: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

239

239

Sabunlu su ile sıvalama işi.

Keçe külahın iç kısmı yapışmasın diye elle ovulup bastırılıyor.

Page 240: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

240

240

Keçe külaha şekil veriliyor.

Üretilmekte olan keçe külah yamalanıyor.

Page 241: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

241

241

Son şekil verildi. Şimdi rulo yapılarak suyu çıkarılıyor.

Yapılan keçe külahlar gölgede kurutuluyor ve temizleniyorlar

Page 242: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

242

242

Keçe külahların tıraş yapılması için son hazırlık (1997)

Page 243: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

243

243

Page 244: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

244

244

Page 245: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

245

245

Keçe külah üretimi yıl 1937, Prizren

Page 246: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

246

246

Dragaş’ta Goralı düğünü

Prizren, Reçane köyü

Page 247: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

247

247

Prizren, Gornye Lyubinye köyünde düğün

İstanbul’da Galata Köprüsünde çekilmiş fotoğraf

Page 248: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

248

248

SIRP ATASÖZLERİNDE TÜRKLER

Birlik,1517.19.22 Aralık 1987, ÜsküpHersek’ten Sırbistan’a göçeden bir ailenin oğlu olarak

Tırşıç’te 26 Ekim 1787 yılında dünyaya gelen Vuk Karaciç sıralı bir eğitim görmeden okuma yazmayı öğrenerek daha geçlerde bilimler doktoru unvanına sahip oldu. Okuma ve yazmayı Tronoşi Manastırında öğrendikten sonra kısa bir süre Srem Karlofçası’nda ve Petrinye’de okudu. 1807-1813 yıllarıarasında Adalet Meclisi’nde sekreter, okulda öğretmen oldu. Gümrükçü, mahkeme kâtibi görevlerinde bulundu. 1813 yılında Viyana’ya gitti. Orada Yerney Kopitarla tanıştı ve onun yardımıyla 1814 yılında “Kısa halk türküleri” kitabını yayımladı. Rusya, Almanya, Karadağ, Hırvatistan ve özel olarak Dalmaçya’yı, Srem’i ve Slovenya’yı gezdi. Buralarda halk yaratıcılığı ile ilgilendi. Halk türkülerini, masalları, efsaneleri, sözcükleri ve atasözlerini derledi. Derlediği atasözlerini “Srpske narodne poslovice” (Sırp halk atasözleri) başlığı altında 1849 yılında Viyana’da kitap olarak yayımladı. Alfabetik sırayla yayımladığı atasözlerini halkın konuştuğu ağızla ve biçimle aktardı. Atasözlerinin birçoğu Türkçe’den alınmış ve halkın söylediği Türkçe şekliyle yayımlandı. Atasözlerinin bir çoğu bir ve ya bir kaç Türkçe sözcüğü içerir ve Türklerle ilgilidir. Atasözlerin açıklamasını da yapmıştır Vuk Karaciç.

1. “Ako bog da “ ( Allah verirse ) atasözünü şöyle belirmiştir: Türkün biri sırp olan komşusuna yarın pazara gelecek misin diye sormuş. Sırp ananelere göre”Allah izin

Page 249: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

249

249

verirse” diye cevap vermiş. Türk ise “Allah izin versin veya vermesin gideceğim “demiş. Sabah olunca Sırplı hazırlanmış ve komşusu olan Türk’ün evine gitmiş “Komşu haydi pazara gidelim” diye çağırmış ama komşusu “Gece kurtlar atımı yemiş, ben gelemem”demiş.

2.”Ako bulu Turćin nestane, drugi joj nastane¸” (Türk kadını yokolursa, yenisi belirir).

Eğitilmiş olan ve hocalık yapan Türk kadınına ait olan bu atasözü, din hocası olan Türk hanımının dul olmasının evlenmesine hiçbir sakıncanın ve yasağın olmadığını ifade eder.

3. “Ako Turčin pogine, buli drugi ne gine” (Türk şehit olursa hanımları ölmez).

Buli, bula sözcüğü Vuk Karaciç’in yayımladığı “Sırpça sözlük”üne göre Türk kadını anlamına gelir. Abdullah Şkalıç’in “Sırpça-Hırvatça’da Türkçe sözcükler” sözlüğünde “bula” sözcüğünün din hocası olan, okunmuş kadını ifade ettiğini açıklıyor.

4. “Ako češ da se osvetiš Turćinu, moli boga da počne piti rakiju. Ako češ da se osvetiš Srbinu, moli boga da ide uhajduke”. (Türk’ten intikam almak istersen rakı içmesi için Allaha dua et, Sırptan intikam almak istersen haydut olması için dua et).

Çünkü Türk rakı içmeye başladığı zaman, yıkılıncaya kadar içer. Sırplı “Haydutlar çetesine” katılınca evini unutur ve hayatını darağacında bitirir.

5. “ Ako u selu Turci, ako u polju vuci” (Köyde Türkler ovada kurtlar).

6. “Bio rat na Kosovo” ( Kosova’da savaş oldu). Podgoriça’da Sırp’ın biri yaşama koşullarının ağır olduğundan yakındığı sırada, “Türk’ün biri “Türk’ten başka büyük beyefendi yoktur” der ve “Kosova’da cenk ettiğimiz zaman eşittik” yanıtını verir.

Page 250: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

250

250

7. “Bolje (ti) je da te čera Turčin sabljom nego Švabo s perom” (Daha iyi Türk kılıcıyla nitekim Alman kalemiyle kovalasın, veya Türkün kılıcı, Alman’ın kaleminden iyidir).

8. “ Gori je ženski jezik no Turska sablja” ( Kadının dili Türk’ün kılıcından acıdır).

9. “ Gori je od Turčina” (Türkten kötüdür).10. “Da nije Turčin pod kapom” (Şapka altında Türk

olmasaydı) . Birinin kötülüğünü isteyen kimse ilkin kötülüğün Türkler’de olduğunu söyler. Dikkat: Duvarın da kulağı var.

11. “ Do podne Alija, od podne Ilija” ( Öğleye kadar Ali, öğlenden sonra İliya). Bosna’da Türk egemenliği altında bulunan Sırplar Alı gününe “İliya günü” der (Ali günü 2 Ağustos günüdür). Ali gününde bahçeden karpuzlar toplanmaya başlanır ve sıcaklık en yüksek seviyesine ulaşır. Sırplar “İliya günü” dedikleri Ali gününü kutlarlar.

12. “Do podne Jure, od podne Ale” ( Öğlene kadar Yure, öğlenden sonra Ali).

13. “Đe je bilo ovo onđe još ima” ( Bunun bulunduğu yerde daha da vardır). Dolandırıcı Türk’ün biri konağa bal getirilmesini emretmiş. Konak sahibi balın bulunmadığını söyleyince ilaç için kaşığın ucuyla biraz bal getirsin koşuluyla konak sahibini dövmekten vazgeçer. Korkudan kaşığın ucuyla bal getirme zorunda olan konak sahibi (kovanı beslemek için sakladığı) baldan getirince Türk onu dövmeye başlar ve bu kadarın bulunduğu yerde daha fazlası vardır der.

14. “ Đe se prdi ne da se klanjati” (osurulan yerde namaz kılınmaz). İnsanların sözden anlamadıkları yerde akıllı söz de geçersizdir. Namazı kılmak için aptes alan Türk osurunca veya başkasının osurduğunu duyarsa, aptesi bozulur, yeniden aptes almadan namaza duramaz. Yine Türkler’de bir adet vardır: Tütünsü tütününü içerken birinin osurduğunu duyunca piposundaki tütünü çıkarır, yeni tütünle doldurur. Bir rivayete göre Avusturya çarlığında, sınırda bir kahvehane önünde osurduğu için birkaç kere piposundaki tütünü değiştirme zorunda kalan Türk hâkime şikâyet etmiş. Hakim Türkle dil

Page 251: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

251

251

yüzünden anlaşamadığı için, mahkeme odasında kalmasını rica eder ve çevirmeni çağırması için bir onbaşıyı gönderir. Davacı Türk kanepeye oturur oturmaz âdetine göre piposuna tütün koyar, hâkim mahkeme odasında gezerken osurur. Türk bunu duyunca piposunu yere vurur ve kızgın kızgın yerinden fırlayıp şikâyet sebebi olan şeyin hâkim tarafından da tekrarlanmasını protesto ederek “Burada doğruluk-adalet yokmuş” diyerek mahkemeye küfredip terk etmek ister. Türkün bu tür davranışından bir mana çıkaramayan hâkim çevirmenin gelmesi için biraz daha beklemesi gerektiğini söyler. O anda çevirmen yetişir ve hâkim davanın içeriğini öğrenince gülmemekten kendini tutamaz. Türkü sakinleştirmeye çalışırken ülkesininçarlığında Türkiye’de olduğu gibi osurmak kabahat olmadığını, osuramadığı zaman dertli olduğunu, osurunca sevindiğini v.s. söyler.

15. “ Đedetu podajž a ne obreči nikad, kao ni Turčinu” (Çocuğu aldat, ama çocuğa ve Türk’e hiçbir zaman söz verme).

16 “ I bog će nam oprostiti A Turci nam neče razumeti”

(Allah bile bizleri affedecekTürkler bizleri anlamayacak)

17. “ Izlazi pred koga ti drago, samo ne idi više predame” ( Kime istersen görün, yalnız benden ileri gitme). Çirkin olan karısına birinci gün içerisinde kimlere görüneceğini, kimlere görünmeyeceğini söyleyen bir Türk’ten meydana gelmiştir.

18. “I ti možeš i konj ti može, a ti si Bog ne da” ( Sen de, atın da olur, ama Allah bırakmıyor). Bunu deniz ötesine Türkleri kovan meleğin Stefan’a söylediği rivayet edilmektedir. Yüce Stefan bozdoğanını (topuzunu) denize atarak “Bu bozdoğan karaya çıktığı zaman Türkler de buraya dönsünler” der ve bozdoğan birden bire kendiliğinden kıyıya çıkar.

19. “ Jao moj Vlaho! Ni ti rad tu lejati ni se ja više tebe derati, ali ne dadu Vlasi za bedava piti i jesti” ( Vay Ulahıma!

Page 252: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

252

252

Ne yatacağı ne de senden çok yiyeceği vardı. Ulahlar yiyecek, içecek bedava vermediler). Hıristiyan mezarlığında ağlamadan yiyecek verilmediği Türkün söylediğidir diye rivayet edilir.

20. “Kad li se prije poturči, kad li čalmu steće?” ( Ne zaman Türkleşti, ne zaman çalmayı (sarığı) kazandı ?). Gülmek olsun diye Türk’ün biri, Hero beraberinde götürdüğü kısrağın yularını çekip kendi başına geçirmiş ve kısrağın yerini almış. Bir anda bir Türk durup yuları sıkınca kısrağın yerinde Hero’yu görünce “Ne zaman Türkleşti, ne zaman çalmayı kazandı? Diye söylediği rivayet edilir.

21 “ Kad hočeš o Turčinu da progovoriš, maši se za kapu” (Türk ile konuşmak istediğin zaman şapkanı salla).

22. “Kao Nasradin Hođa” (Nasreddin Hoca gibi). Gereken şeyin aksi yapıldığı zaman bu atasözü kullanılır.

23. “Kleli su se Turci na pogaču, da ne idu nikad na Moraću” (Moraça’ya bir daha gitmeyeceklerine Türkler poğaçaya yemin ettiler).

24. “Ko ima lijepu kuću i lijepu ženu- nije gospodar od nje” ( Kimin iyi evi ve güzel hanımı varsa onların sahibideğildir). İyi evi olan kişi özellikle Türkler ve rahipler tarafından ziyaret edildiği için rahatsız olduğu düşünülüyor.

25. “Ko te pre? - Turčin.- A ko ti sudi ?-Turčin”. ( Önce kim ? - Türk. Kim yargılayacak ? – Türk).

26. “Ko što la !” ( Sevdiği gibi). Esir olan Türk, Alman’ın evinde kışın hınzır beslerken yemek teknesine atılan sıcak besinlerden burnu yanan hınzır karlara dalar. Bunu gören bakıcı, hınzırın karı sevdiğini zanneder ve “sevdiği gibi” der.

27. “Krpi kao Fata pitu” (Fatime gibi böreği yamala).29. “Metni u boju, pa nosi kao svoju” (Boyat ve

kendinin gibiymiş kullan). Sırpça konuşmasını bilmeyen bir kişi yolda bir yerde hırkasını kaybetmiş, birkaç gün yürüyerek yol yapınca varoşun birine gelmiş ve tellala gitmiş. Tellaldan kaybolan paltosunu bulmasını istemiş. Paltonun kaybolduğu günden uzun zaman geçtiği için, paltoyu bulmanın zor olduğu bilen tellal çarşıda gezerek şöyle bağırır: “Falan filan, şurada

Page 253: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

253

253

burada paltosunu kaybetti, kim paltoyu bulursa boyadan geçirsin, üstüne geçirsin”. Paltosunu kaybeden kişi tellalın ardından giderek kendisine söylediği biçimde tellalın söylediğini zannederek “A, a tako tako!” (Öyle öyle) der.

30. “Navodise kao Turčin na krmatinu” ( Hınzır etine Türk gibi sulandı).

31. “ Nakvasi malo nijesam baš iz Sarajeva” (Biraz ıslat tam Sarayovalı değilim). Berber dükkânında sakalını traş ettirmeye gelen birine nereli olduğu sorulunca Sarayovalıolduğunu söyler. Şeytan berber, Sarayovalıların yiğit insanlar olduklarını, sakallarını hiçbir zaman ıslatarak tıraş yapmadıklarını söyler. Türk bundan hoşlanır, o yiğitlerden biri olduğunu kanıtlamak amacıyla kuru kuru tıraş olmayı tercih eder. Ama acılar büyüyünce dayanamaz ve “Biraz ıslat tam Sarayovalı değil, çevresindenim” der. Vuk Karaciç 1822 yılında bu olayın tanığı olmuş. Rama’dan Kraguyevaç’a yolculuk yaparken Resava knezi Milosav Zdravkovıç’in Svilaynaç’taki sarayında öğle yemeğini yerken o yaz Yunanistan’dan gelen bir gurup Yunanlı arasında 22 yaşlarında olan biri övünerek öteki Yunanlılar gibi kuru kuru tıraş olmayan gençleri etrafına yaklaştırmadıklarını söylemiş. Öğlen yemeğinden sonra yolculuk için araba bulamayınca orada gecelemeyi karar vermiş. Yarın Meryem ananın günü olduğu için kendisini tıraş yapacak bir berberin bulunmasını istemiş. Tıraş olurken az önce övünen Yunanlının da tıraş olması gerektiğini gence söylemiş. Yunanlının sakalı uzadığı için tıraş olmayı kabul eder ve berbere yumuşatmadan kuru kuru tıraş yapmasını söyler. Ustura ağır çalıştığı için ve Yunanlı ağrıdan dişlerini sıktığı, gözlerini yumduğu için kendini Sarayovalı olarak tanıtan Türk müşterisinin olayını anlatıp sakalını ıslatıp tıraş yapmasını ister berberden. Ama Yunanlı Türkçe konuşarak kuru kuru tıraşı sürdürmesini söyler berbere. İkinci kez berberin önerisine uyan Yunanlı sakalını sabunla yumuşatarak tıraş yaptırmaya kanar. Böylesine bu olaylardan bu atasözünün yaratıldığı söylenmektedir.

Page 254: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

254

254

32. “Natrkuje kao zima na gola Turčina” ( Çıplak Türk’e saldıran kış gibi).

33. “Naša Tara ne boji se Turskoga Cara” (Bizim Tara Türk Sultandan korkmaz ).

34. “Ne da čoso Bosne” ( Bosna’yı vermez köse). Bir zamanlar Türk sultanı Hıristiyan çarlarından birine Bosna’yı verdiği, yoksul ve köse olan bir Boşnak ise yatağanına sarılarak “Sultan vermişse ben vermem” bağırarak gösteri yaptığı söylenmektedir. Bu atasözün başka bir çeşidi de şöyledir: “Gazda daje, telal ne da” (Sahibi verir, tellal vermez).

35. “ Ne zna pijan Vlah što je gladan Turčin” ( Sarhoş Ulah acıkmış Türk’ü bilmez). Rivayet edilir ki karnı acıkmış bir Türk bir Sırp evinin önüne gelmiş, atından inmiş ve kapı önünde sarhoş olan ev sahibine: “Atımı al, Ulah hanımına söyle poğaça pişirsin, yağı ve tavuğu kızartsın” diye emretmiş. Eve girmiş oturmuş. Kimse gelmeyince ve hiçbir şey hazırlanmadığını görünce, evden dışarı çıkmış, atını koduğu yerde bulmuş, Sırplı ise aynı yerde elindeki budağı yonarak durduğunu görünce ve onun sarhoş olduğunu bilmeyerek, piposunu çekip, sırtına kamışla vurmuş ve böylesine dövüşmeye başlamışlar. Onları kadınlar ayırmasalarmış olay ölüm ile de sonuçlanabilirmiş.

36. “Nema krvnika nad potučernjaka” ( Türkleşenden çok kan içen yok).

37. “Nema Turčina bez poturčenjaka” (Türkleşmeyen Türk yoktur). Hıristiyanlar için her zaman ve her yerde Türkleşenler hakiki Türklerden zalimdir.

38. “Nešto Turčin silom, nešto pop s knjigom, ele siromahu, ne osta ništa” (Biraz Türk zorla, biraz papaz zorla, yoksula kalmadı asla).

39 “Ne ujedini Bože Vlahe” (Allah Ulahları birleştirmesin). Türklerin Allah’a böyle dua ettikleri rivayet edilir.

40. “Nije svako Ture za vezira” ( Her Türk vezir için değildir).

Page 255: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

255

255

41. “Ni u gori o Turčinu” ( Türkten ormanda bile kötü söz etme).

42. “Nudi kao Turčin vjerom” ( Hıristiyanı Türkleştirmeye buyurmayan Türk’ün günah işlediği, Hıristiyan papazı yeni doğan Hıristiyan çocuğunu vaftiz ettiği zaman ağzına üfleyerek “Öbür dünyada beni suçlamayan diye Türkleş” diye fısıldadığı söylenmektedir.

43. “O Turčine, za nevolju kume” ( Ey Türk, sefaletin kirvesi).

44. “Pomajem ti sprdati” (Saçma sapan konuşmana yardımcı oluyorum).Hersekli satmak için pazara bir çuval buğday götürmüş. Buğday tertemizmiş. Türk’ün biri gelip çuvaldan bir avuç buğday almış ve “More Hero, buğdayda karamuk var” demiş. Hero ise “Var efendim” diye yanıtlamış. “Tufa da var” demiş Türk. “Var efendim” demiş Türk, ne dediyse “Var efendim” diye yanıtlamış Hero. Buğdayda olabilen tüm artıkları saymış Türk. Hero onu tasdiklemiş. Söylediği yalanı bile tasdikleyen Hero’ya kızan Türk saçma sapan konuşurken “Senin iyiliğini koruyorum ben” deyince, “Hero saçma sapa konuşmana yardımcı oluyorum “ yanıtı vermiş. Böylesine bu atasözünün belirdiği söyleniyor.

45. “Pop knjigom Turčin silom” ( Papaz kitapla Türk ise zorla).

46. “Prije kadija iz Stanbola nego hođa iz Kotora” ( Daha iyi İstanbul kadısı nitekim Kotor hocası).

47. “ Prokopsao kao Turski car na Senti” (Senta’ta Türk sultanı gibi muvaffak oldu). Yıl 1697.

48. “ Prolazi mimo kao Tursko groblje” ( Türk mezarlığı gibi sessiz geçiyor).

49. “Radi ali ne ukradi” ( Çalış, ama çalma). Bosna’da Türk yasası altında bulunan Türkler Cuma günü ve diğer mübarek günlerde çalıştıklarını Hıristiyanlara özürlemek için Allah’ın böyle buyurduğunu söylüyorlarmış.

50. “Svako Ture sebi dere” (Her Türk kendine çıkışır).

Page 256: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

256

256

51. “ Tako mi Turska sablja ne porazila” ( Böylesine Türk hançeri yenmesin).

52. “Tako me Turci ne prodavali svaki dan na pazar!” ( Böylesine Türkler hergün beni pazarda satmadılar).

53. “Tako ne klanjao gde se Turci klanjaju “ (Türklerin namaz kıldığı yerde ibadet etmeyeyim) .

54. “Tako Tursku vjeru ne vjerovao” ( Böylesine Türk’ün dinine inanmadı).

55. “Turski ne znam, a kobile ne dam” (Türkçe bilmem, kısrağımı vermem).

56. “Turci vele ţarana je hrana” A kauri: “Kupus i slanina” (Türkler der ki: Tarhana yiyecektir. Gavurlar derki: Lahana ve domuzun iç yağı).

57. “ Turci zeca na kolima hvataju” ( Türkler tavşanı arabada yakalar).

58. “Turci misle da je raja šala, Al je raja gradovima glava ” (Türkler köylüyü şaka sayar, Oysa köyüler kentin başıdır).

59. “Turci polje a Latini more” (Türkler ovayı, Latinler denizi).

60. “Turci silom a kaluđeri knjigom počeraše nas u siromaštvo” ( Türkler zorla, rahipler kitapla bizleri yoksulluğa sevkettiler).

61. “Ćera Ture Kreljevića Marka” (Türk kovalar Kralyeviç Marko’yu). Bir mecliste türkü söyleyen körün birine, bir Türk yanaşır ve para verirken “Kör, al bu parayı, ama istediğim türküyü söyle, ben Türk’üm” der. Kör parayı alır, adetine göre teşekkür eder ve eline yayı alıp türküyü söylemeye başlar:

“Türk kovalar Kralyeviç Marko’yu”Türk ise: “Kovalar da kovalar”! Haykırır. “Düz ovaya kaçar Marko””Kaçar bre kaçar! Türk kesmek ister, değerlidir o

yüzden”“Marko geri dönünce”

Page 257: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

257

257

“Bak anasını s...m”“Köre orospu! Parayı ver, rakıyı kus! Bir işe yaramazsın,

türkün de yaramaz” der. Bu atasözünün bu olaydan kaynaklandığı söyleniyor.

62. “U Turčina vjera na koljenu” (Türk’ün inancı dizlerindedir”. İnancına ve sözüne bağlanamazsın. Oturduğu zaman, dininden sözederken, dini de dizlerinde durur; kalkınca, din de dizlerinden düşer ve yok olur?

63. “U Turčina i zmije ljute, u njıma nikad tvrde vjerenema” ( Türk’ün ve zehirli yılanın kuvvetli dinleri yoktur). Bu atasözü Karadağ’da kullanılmaktadır.

64. “Čuvaj se stara Turčina, a mlada Srbina” ( Yaşlı Türk’ten ve genç Sırp’tan korun). Karacorce zamanında Sırpların Türklere karşı ayaklanması sırasında Türk yiğitlerinin çoğu yaşlı olduğu, Sırpların ise genç olduğu kanıtlanmıştır.

65. “Šta ti čini otac? – Klanja, što ti čini mati? - Krsti se. A šta činiš ti? - Ja stojim među njima, pa se kamenim” (Baban ne yapıyor? – Namaz kılıyor. – Annen ne yapıyor?-Vaftiz oluyor.-Sen ne yapıyorsun? – Onların arasında duruyorum ve taş kesiliyorum. Babası Türk Türk ve annesi Hıristiyan olan çocuğun anlattığıdır.

66. “Što god ko čini, sve sebi “ ( Kim eder kendine eder). Hergün sokaktan geçerek “Kim eder kendine eder”diye bağıran dervişin sesinden rahatsızlanan kadın bunun böyle olmadığını kanıtlamak amacıyla sıçanotu karıştırdığı un ile poğaça yoğurur ve pişirdikten sonra dervişe verir. Henüz karnı acıkmamış olan derviş poğaçayı torbasına koyar. Yine sokaklardan geçerek aynı şeyi bağırarak söyler. Öylesine giderek poğaçayı yapan kadının kocasının çalıştığı dükkânınönünden geçer. Başka kimselerin verdiği pastayı elinde tutarak yiyen dervişi gören poğaçayı yoğuran kadının çocuğu, babasından dervişin yediği pastadan yemek istediğini söyleyince, baba çocuğu avutmak için dervişi çağırır, yediğinden bir parça çocuğa vermesini rica eder. Çocuğu

Page 258: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

258

258

ağlayarak gören derviş torbasından o poğaçayı çıkarıp çocuğa ikram eder. Çocuğun babası dervişe para da verir üstelik. Baba, poğaçadan bir parça kırarak çocuğuna verir. Çocuk birkaç lokma yedikten sonra, karnındaki ağrılardan şikâyet etmeye başlar. Baba çocuğu acele acele evine getirir, ama çocuk evde ölür. Adam, çocuğun yediği poğaçayı dervişten aldığını söyleyince, dervişin söylediği “Kim eder, kendine eder” atasözünün belirmesine neden olduğuna inanılır.

Tüm bu atasözleri bugünkü Yugoslavya topraklarının Osmanlıların egemenliği altında bulunduğu yıllarda yaratılmıştır. Çeşitli içerikli, anlamlı olan kimi ata sözler öbür millete veya dine karşı beslenen kinin belirtisi olarak yaratılmıştır. Bir birini inciten, küfreden atasözlerin de varolması beraberlikte yaşamanın ürünüdür. Vuk Karaciç tüm atasözleri duyduğu biçimde kaleme almıştır ve 1849 yılında yayımladığı ata sözler kitabında bunlara yer verilmiştir.

Page 259: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

259

259

MENDO KİMDİR ?...

“Mendo” Agim Rifat’ın “Tan” gazetesinin 263. sayısında yayımlanmış öyküsüdür. Beğendiğim için birkaç kez okudum “Mendo”yu. Her okuduğumda başka bir Mendo ile karşılaştım. Yeniden okusam, başka bir Mendo ile karşılaşacağımı biliyorum. “Mendo”da sonsuz Mendo’lar vardır. Bu “Mendo” öyküsünü böyle yapan nedir ?...

Yazar, yalnız kaldığı bir gün, kalemiyle adını Mendo koyduğu bir figüre yürek ve us (akıl) verir. Yürekleşen Mendo öykünün kahramanı olur. Birden bire uslanır. Mendo yaratandan bilgili, bilinçli sayar kendini. Başlar yaratanına öğüt, salık, us satmaya. Şimdiki gençleri yüz tutar görünürse başlar tenkit etmeye. En çok sanatçılara yaşamak nedir öğretmek ister: “Nasıl budalalar var ha baba, de babam yaşıyor, hayatın tadını çıkarıyor, sense oturmuş beni yaratıyorsun....” demekte Mendo. Sonra sanatçıyı sanattan, örneğin şiir yazmaktan, sigara, rakı içmekten, sevgilisinden vazgeçirmek ister. Yaratıcısını vs. vs. nenlerden vazgeçince, Mendo hemen yaşamda daha etkin olmaktadır. Sigara, rakı kullanmakta, okula gitmekte, şiir yazmakta vs. vs. nenleri gerçekleştirirken onu yaratıcısının terk ettiği sevgilisi ile sevgi yürütmektedir. Bunu ve öteki nenleri gören yaratıcısı bir kırtasiyeciden silgi alıp siler mışıl mışıl uyurken Mendo’yu. Böylesine öykünün son noktasına varılır. Ama bu öykü böylesine bitmiş değildir. Belleğimizde hemen yeni Mendo öyküleri canlanır.

Page 260: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

260

260

Birincisi: Mendo hortlamış bir geçmiştir. Eski ile yeniyi yaşamak istemektedir. Düşüncesi başkadır. Düşüncesi ile yaşamdaki devinimi sırt sırtadır. Bir zamanlar kötü saydığı nenlerden yana olur, onları benimser. Bilgiden çok, kişinin mal edinmesini üstün tutar.

İkincisi: Öğrenime karşıdır. Henüz öğrenim görmemiştir çünkü. Kıskançtır. Kendi tatmadığı neni, ondan üstün olanı, ileri gideni yerer. “Senin akranların askerliğini yapmış, evlenmiş, çalışıyor, çocuk büyütüyor, sense hala fakültede cenkleşiyorsun. Yaşına bir bak, sana kız vermezler artık” der Mendo. Ama bir gün ki Mendo okula devam eder... Söylediklerini unutur olur. Herkesten üstün olma isteğine kapılmıştır Mendo.

Üçüncüsü: Mendo çok konuşanlardandır. Bu yüzden uslu olduğu sanılır. Konuşmalarına bakılırsa O’na inanılabilir. Böylesine “Zekinin biri” olarak duyulur Mendo.

Dördüncüsü: Mendo kişinin kendine soru sormasına imkan yaratır. Kişi Mendo’yu okurken yaşamda neler yapmalı, neleri benimsemeli gibi sorusunu, düşüncesini içinden geçirmektedir. Ama yine de yaşamda nelerin en iyi olduğunu öğrenmek güç. Mendo salt usları kurcalar, düşüncelere konu olur.

Beşincisi: “Sevgiden yaşanmaz. Bir gün kaşırsın... tepe takla gidersin bir gün. Sonra o senin ruhuna denk mi bakalım... yüz kat daha üstünsün. O kız muz satmaktan başka bir şey bilmez ki”. Mendo’nun demesi, yaşam arkadaşının bulunmasındaki güçlüğü ileri sürmektedir. “Muz satmasından” başka bir şey bilmeyen kız yaşam arkadaşı olabilir mi acaba ?

Altıncısı: Tüm bu soruları soran, olayları kaba sayan Mendo bir gün böyle derin derin düşünmeden, kendine sorular sormadan okula gider, öğrenim görür, kişilerin işine karışmaz,

Page 261: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

261

261

bu yüzden artık zeki değildir. Sigara, rakı içer. Acaba “O kız” yaşam arkadaşı olabilir mi sormadan özdeş kızla sevgi yürütür.

Yedincisi: Mendo değişik karakterlidir. Hiçten varolmuştur. Aslında Mendo yazarın varlığını, belleğini kurcalayan kötü nedir, iyi nedir sorusunu yanıtlamak ister. Ama yine bu sorular yanıtsız kalır. Bir düşünce olarak kalır... Zaten Mendo düşüncedir. Yazar ise Mendo’nun kendisidir. Yani Mendo henüz bitmemiş bir otobiyografinin bir bölümüdür.

Page 262: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

262

262

GERÇEK GÖZ

Yeni bir kitap var elimizde. Altı bölüme ayrılmış ve 44 şiiri içeriyor. Müellifi 25 yıldır yazın çevresinde yaşayan İskender Muzbeğ. Sırpça-Hırvatça olarak Priştine’nin “Yedinsto” yayınevinin “Stremlenye” yazın ve sanat dergisinin bir yayını olarak yayınlanmış. “Veliko oko” (Büyük göz) başlığı altında yayımlanan şiir kitabında şairin en son eserleri yirmi yıl içinde yazılmış seçme şiirleri yer almış. Bundan önce çocuk şiirlerini içeren “Kaynak”, öykülerden oluşan “Sevil”, “Yaşamak” ve” Gerçek” şiir kitabları ve Tan gazetesinde tefrika edilen “Yanan sevgiler” romanı yayımlandı. Antolojiler, şiir ve şairler panoramaları hazırladı, çeviriler de yaptı. “Veliko Oko” (Büyük göz) İskender Muzbeğ’in Sırpça-Hırvatça yayımlanmış ilk kitabıdır.

1974 yılında “Yedinstvo” yayınlarınca çıkan “Kosova çağdaş Türk şiiri” güldestesinde yayımlanan şiirlerin bir bölümü Üsküp’te “Birlik” yayınevinin “Sesler” Toplum Yazın ve Sanat dergisinin yayımladığı “Gerçek” şiirler kitabında yayımlanan şiirlerden derlenen şiirler, henüz bir kitapta yayımlanmamış kimi şiirler de alınarak oluşan “Velika Oko” kitabı İskender Muzbeğ’in son yirmi yıl içinde yaşattığı şiir anlayışından çok, duygulu ve yazıncı ustalığının bir göstergesidir. 1941 yılının devrimiyle başlıyor ve devrim şiirlerini sürdürerek, ateşböceğine, solan ota, kuşların sevisine, uyanan büyük göze, özleme ve sıcak ellere değinerek, yanan sevgiye, barış anıtına, taşa ve sonunda suya türkülere varıyor. Hecesiz, kalıplar

Page 263: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

263

263

dışında, vezinsiz yazılan şiirlerde alışılagelmiş uyak bulunmadıysa da, şiirlerde müzikli bir akıntı vardır:“birer yırtıcı hayvan gibi uçaklauçuşur, çocukları korkuturamaçları belirgin.”

(sayfa 5)diye “Karışıklıkta” başlığını koyduğu bu şiirde olduğu gibi.1941 de devrim başladığı için o yıl “Yerden bir parmak yukarıdadır devrim yapanlar”. Çünkü “Aydınlık karanlığı yenecek / aydınlık karanlıktan üstündür / aydınlık karanlıktan güzel / “Bunun uğruna” titrer bir namlu, oynar bin tetik / diye yırlanır, “Savaş güneşi” şiirinde ozan ve anlatımını sürdürüyor: “1942 de, Doğu Bosna’da / üç günlük yürüyüşe geçti yurtseverler / İgman’da kar / İgman’da yepyeni, taptaze bir bahar / yerden üç parmak yukardadır devrim yapanlar / “Devrim bir insan kılığındadır” şiirindeki dizelerden görüldüğü gibi . Devrimi söylemek için, devrimi anlamak için, devrimi yaşamak gerek. İskender Muzbeğ devrimi eserlerden izleyerek yaşamıştır. Bu yüzden, öyle canlı, öylesine devinimli, derin duygularla anlatmaktadır devrimi. “Umuda döküldü pembe renkler” şiirinde şöyle diyor: “Dondu ama ölmedi / ayakta duran ölüler”. 1943 yılındaki dördüncü taarruz 1944 yılında yengi için yapılan son hazırlıklar ve 1945 yılındaki özgürlük türkülerin söylenmesi., ozanı öyle coşturur ki şiirinde özgürlüğü, özgürlük için düşen kahramanları, Yoldaş Tito gibi büyük savaşçıları ebedileştirir. Böylesine şiir diliyle anlatılan Yugoslavya ulus ve halklarının Halk Kurtuluş Savaşı ve Sosyalist devriminin tarihi olmaktadır ozanın bu kitabı. Devrim şiirleriyle kitabın ilk dört bölümü bir bütünlük kazanmaktadır.

Halk Kurtuluş Savaşının ve Sosyalist devriminin şiirinde dile getirirken, eşit haklılık, beraberlik, doğruluk, özyönetim ve Tito hakkında da değerli şiirleri sermaye etmiştir Yugoslavya ulusu ve halklarının yazınına İskender Muzbeğ.

Yugoslavya’da yaratılan Türkçe yazın, devrime adanmış oldukça kabarık sayıda edebi eser vermiştir. 1983 yılında

Page 264: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

264

264

Üsküp’te “Birlik” yayınevinin “Sesler” dergisi yayını olarak yayımlanan “Gerçek” şiirler kitabını devrime adamıştır.

Ozan değişik konulardaki şiirlerine de yer vermiş “Büyük Göz” kitabında. Ama bu şiirler devrimin sağladığı barışa, insanlar arasındaki sevgiye, özgürlüğe, gönence, sadece iki harften oluşan ama öyle duygulandıran ve büyük gizleri saklayan “su”lara yırlanmaktadır. Tüm bu şiirler esinden çok yaşantısını dile getirir ozanın. Devrim şiirleri ise, ozanın devrimle olan bilgisinden dolayı kendine bu konuyu inceleme görevi almasıyla yarattığı şiirlerdir. Çünkü yaşamadığı olayları başından geçmiş gibi göstererek, devrimin uzun boylu yaşaması için katkı vermiştir.

İskender Muzbeğ, Yugoslavya Türk halkı yazınının orta kuşak yazarlarından biridir. Zvonimir Kostiç’e göre “düzenli bir lirizme sahiptir ve çağlarca lirizmin özelliğini oluşturan sembollerden yararlanmaktadır”. Ozan hukuk fakültesi mezunudur. Toplumsal-siyası kadrodan biri olmasına karşın şiirsel duygusunu, imgesini yitirmeden, bu duyguyu ve imgeyi şiirine aktarmaya başarmıştır. Kosova Yazarlar Derneği üyesidir ve “Doğru Yol” Kültür ve Güzel sanatlar derneği “Nazım Hikmet” Yazın Kolu başkanıdır. Şiirlerini Türkçe yazıyor ve onları Sırpça-Hırvatça’ya çeviriyor. Bu oldukça zor bir iştir. Kendi şiirini başka bir dile çevirme işi , özdeş şiiri çevrilen dille yeniden yazmaktan zordur. Ama ozan çeviride kalmış, ancak “Pobeda je od ničeg počela¸” (Yengi hiçten başladı) şiirini çevirirken, çeviriye sadık kalamamış, özdeş konuda yeni bir şiir yazmış. Bu kez yeni yazılan şiir Sırpça-Hırvatça yazılmıştır. Bu ise, şiiri başka bir dile çevirme işinin çok zor olduğunu ileri sürenlerin savını kanıtlamaktadır.

“Büyük göz”’de şiirler ve ozanın yaratıcılığı hakkında yazar Nüsret Dişo Ülkü’nün bir değinişi bulunuyor. Ozanın bundan önce eserleri yayımlanan kimi dergilerin adları belirtilmiş ve “Büyük göz” kitabında ozanın yırlanmasına göre devrimin hiçten başladığı, devrimden önce tüm ulus ve haklarımızı ulusal haklara bile sahip oldukları, ancak onlar

Page 265: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

265

265

devrimi yaparak, sınıf ve ulusal haklara iye oldukları diye yazılarak, kitaptaki şiirlerin ana konusu açıklanmaktadır. “Büyük göz” kitabı, Hak Kurtuluş Savaşı süresince yaşanan olayların, savaş tehlikesinin zorlukların ve eziyetlerin destanıdır” diyerek sonuç vermektedir değinisinde Nüsret Dişo Ülkü.

İskender Muzbeğ’in “Büyük göz” kitabı yazın alanında değerli bir eserdir ve Yugoslavya çağdaş Türk halkı şiirini Sırpça-Hırvatça konuşan kitleye tanıtmasında payı geçecektir. Kosova‘da anadili dışında Türkçe’nin okutulduğu sınıflarda ve Sırpça-Hırvatça okuyan öğrencilerin dil ve edebiyat derslerinde Kosova Türk halkı edebiyatının programda bulunduğu için “Büyük göz”ün lektür kitabı listesine alınacağına inanıyoruz.

Kitabın kapak ve teknik düzenini Branko Verzel yapmış, ön kapakta ölü doğa bir bediz, arka kapakta ise İskender Muzbeğ’in bir fotoğrafı ve ana çizgileriyle yaşam öyküsü verilmiş.

“Büyük Göz” kitabındaki şiirler devrimi, toplumsal gelişmeleri, her günkü yaşamı gerçek olan bir anlayışla işlediği için olayları, devrimi, ozanın duygularını ve yaşamını şiirsel bir biçimde aktaran gerçek bir gözdür ve böylesine Yugoslavya ulus ve halkların yazını yeni bir kitapla zenginlenmiştir. İleride, İskender Muzbeğ’in yeni eserlerle Yugoslavya Türk Halkı yazınını bu gibi değerli lirik eserlerle zenginletmesini dileriz.

Page 266: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

266

266

“KARADÜZEN” OLAYI

“Çevren” dergisi, sayı 4 (24), 1979, Priştine“Karadüzen” Priştine’de “Tan” gazete yayım

kurumunun yayımladığı Şecaettin Koka’nın ilk betiği. Matbaa kokusu var hala üzerinde. Başlığın altında “uzun öykü” diye yazılı. Betik altmış sekiz sayfadan oluşuyor.

Aslında “Karadüzen” birbirine bağlı, özellikle Sait Demo’ya ve onun kız kardeşi Pakize’nin evinde, ailesinde olagelen olayları dile getiren bir roman. Olay, yakışıklı bir delikanlı olan, müziğe meraklı, karadüzeni çalıp türkü yakan hovarda Sait Demo ile başlıyor. Sait Demo’nun hovarda ama kabadayı oluşundan karısı Şasife kara yazgılıdır. Bir gün Sait Demo’nun katıldığı düğünde, düğün sahibinin ısrarı üzere karadüzeniyle türkü söylemek için karadüzenini almaya giderken arkadaşı “Çemal”in biri tarafından bıçaklandığını duyunca olay yerine koşar. “Çemal”a saldıran kişiyi ele geçirirve iki kere bıçaklar. Böylece Sait Demo adam öldürme suçunu işlemiş olur. Katil olur. Kan davasına karışır. Yakalanmasın diye yurt dışına kaçar, ama evinden, insanlardan ayrılır. Yüreği yaralıdır. Yaptığına pişman değildir yine. Kaçak olarak yaşamı zordur. Kan davasında bulunduğu aile ile anlaşmaya varıldığı haberini alır. Yurduna, kentine, ocağına döner. Malını mülkünü satar. Kan davasını öder, ama yoksullaşır. Kendini içkiye verir. Neşesi kaçar. Bir gece gündüze çıkmadan yatakta ölür. Sait Demo’nun ölümüyle betiğin başlangıç olayı biter. Şimdi herkesin korktuğu yılmaz Murat Ağa’nın ailesindeki dram başlar. Murat Ağa, Luş adında birini öldürdüğünü, zamanın tek

Page 267: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

267

267

pantolonlu kadını olarak bilinen ve kocası Luş’la gurbetten dönen Goralıları soyan Hayriye’yi yakaladığını herkes biliyordu. Duldu. Sait Demo’nun kız kardeşi Pakize ile evlenir. Pakize’nin kardeşi Sait Demo’nun sattığı tarla ve bağları geri alır. Pakize Hanım yirmi beş yaşlarındadır. Çoluk çocuk doğurur. Oğlu Sedat büyümüş Belkiz adında bir kızcağızla sevgi yürütürken babası Murat ağa O’nun Mevlüde ile evlenmesini önerir. Mevlüde Sedat’ın üvey kız kardeşidir. Sedat’tan daha yaşlıdır. Buna Sedat razı olmaz. Babanın sözüne karşı gelmek zordur. Sedat babasından-Murat ağadan uzaklaşmak için Belgrat’a gider. Orada çalışır. Bir gün Belgrat’tan Sedat’ın kara haberi gelir.

Murat ağa ilk karısından kızı Mevlüde’yi, bu kez Pakize’den olan oğlu Vedat’a verir. Aralarında 16 yaş ayrımı var. Mevlüde Vedat’ın annesi, olabilir bile. Vedat karısı ile yaşayamaz, kalkıp İpek kentine gider. Orada genç bir kızla evlenir. Ama Murat ağa onu yine aldatır. Vedat’ı Prizren’ getirir. Vaat ettiğini yerine getirmeyince bu kez Vedat Bosna’ya kaçar. Orada başka bir kadınla tanışır. Bu kadın Vedat’ın üçüncü karısı olur. Yıllarca sonra geri döner. Üçüncü karısı da Mevlüde’dir. İki Mevlüde sokakta karşılaşınca saç saça çekişerek dövüşürler.

Olay Murat ağanın ölümüyle sona erer. Murat ağa rahatsız iken Vedat onu ziyaret ettiğinde bir sefer “senın da hakkını yemem, senın da iseni verırım” demişti. Murat ağanın son sözleri: “Yabirınıza fena yaptım, yabirınıza ise isla yapma aradım, yalnız ararım epınız alallaşınız benimlen” olur. Ama Murat ağa sözünü yerine getirmez. Varını yoğunu karısı Pakize hanıma, Mevlüde’ye ve kızlarına bırakmıştır. Vedat evsiz barksız kalır ortada.

Karadüzen bundan elli veya yetmiş yıl önce Prizren’de yaşayan örf, adet ve babanın otoritesini dile getiren bir romandır. Babaların-Murat ağanın davranışı bugün insancıl sayılabilecek kadar kaba ve kötüdür. İkinci karısı Pakize’nin

Page 268: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

268

268

kardeşi Sait Demo elden çıkardığı toprakları kendi kabalığıyla, yiğitliğiyle geri çevirir.

-Ey koyşi, bizım yoz topragi da mı süreysın?.. Kayinçemi bilmisınız aldatma, ema ya siz ya ben oloroz. Hepınızın parenızi çevırecem, topraklari ceri alacam” diye söyler. O zaman hükümet, kanun yok muydu diye okuyucu kendine sorar. Yazar işte yasak olan, suç olan davranışları, eylemleri işler eserinde. Sait Demo adam öldürür. Suçunu hükümete değil, ölenin ailesine öder. Murat ağa ilk karısından olan kızını ikinci karısı Pakize’den olan çocuklarıyla evlendirir. Karı kocasından onaltı yaş yaşlıdır. Bu evlilik bugün akıla sığmayacak psikoloji ile işlenmiş. Vedat’ın kendinde “koca” (yaşlı) olan karısı Mevlüde’ye karşı sevgisi yoktur. Yine de bu evlilikte çoluk çocuğu dünyaya gelir.

Romandaki tüm olaylar birer trajedidir. Çünkü olayların olageldiği dönem düzensiz ve insanlığa trajedi getiren bir dönemdir. Geçim çoğunlukla tarımcılıkla sağlanmaktadır. Gençler gurbette beş on para kazanmak için yaşamlarının en iyi günlerini, çağlarını feda etmektedirler.

Eserdeki diyaloglar Prizren ağzıyla geçmektedir. Okuyucu böylece Prizren’de bundan yarım çağ veya 70 yıl önce Sait Demo ve Murat ağa ailesinde olagelen olayların, trajedilerin hiç olmazsa dil açısından özgünlüğünü yaşayacak ve o zamanın insan psikolojisi, töre, görenek ve ahlakı ile tanışacaktır.

Page 269: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

269

269

YAKOVA’DA GAZİ ŞEYH MAHUT HORASONLI’NIN KADİRİ TEKKESİ

Birlik, 20 Aralık 1997, ÜsküpKosova’nın Dukagin Ovasında Erenik deresinin

vadisinde 1595 yılında Osmanlıların kurduğu Yakova kentinin güney-doğusunda, Prizren istikametinden kentin girişinde yolun sol tarafında 1200 metre kare bir alana kurulmuş Kadiri tekkesi bulunur. Tekkede Gazi Şeyh Mahmut Horasanlı I. Sultan Murat Hüdavendigar’ın sancaktarı iken bugün türbesinin bulunduğu yerde şehit olmuş. Yakova kesin olarak Türk egemenliği altına girince türbe yanında Kadiri tekkesi kurulmuş. Gazi Şeyh Mahmut Horasanlı türbesinin civarında kentin kurulmasını 1495 yılında Bizeban Süleyman Efendi (Hadım) camii ve etrafında vakfa dâhil ettiği 300 dükkândan oluşan çarşının kurulması teşvik etmiştir. Çarşının etrafında evlerin kurulmasıyla, Yakova camileriyle, dükkânlarıyla, hükümet binalarıyla, sokaklarıyla, altyapısıyla kent özelliğine sahip olmuştur.

Türklüğün ve İslam’ın bu yörede yayılıp gelişmesinde büyük rol oynayan Yakova’daki Gazi şeyh Mahmut Horasanlının Kadiri tekkesi şeyhi Mustafa Horasanlı, Şeyh Osman Horasanlı, Şeyh Mensur Horasanlı, Şeyh Hasan Horasanlı, Şeyh Mühittin Horasanlı, Hacı Şeyh Şaban Horasanlı, Şeyh Hasan Horasanlı ve Şeyh Mahmut Horasanlı tarafından yönetildi. Şeyh Mahmut Horasanlı’ya Yugoslavya’daki komünist rejimi döneminde çeşitli baskılar uygulandığı için O 1957 yılında Türkiye’ye göç edip İzmir’e yerleşti. Bu yüzden 1990 yılına kadar bakımsız kalan tekke

Page 270: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

270

270

binasının taşınır eşyaları talan edilmiş, tekke binası ve külliyatı devletleştirilmiş. Şeyh Mahmut’un kardeşi ve ondan önce tekkenin şeyhi olan Hasan’ın 28 Haziran 1928 doğumlu oğlu Şeyh Naki Horasanlı mahkemeye dava açmış, birkaç yıl süren sayısı çok celselerden sonra onun Şeyh Mahmut’un ve şeyh Hasan’ın varisi olarak ispatlanınca devletleşmiş tekke binasının ve tekke külliyesinin sahibi ilan edilmiş. 22 Mayıs 1990 günü Şeyh Sait Mustafa’dan icazet alıp Yakova’da Kadiri tekkesinin postnişin olmuş. 33 yıl bakımsız kalan tekkeyi kullanılır hale getirmek için Şeyh Naki Horasanlı ilkin tekke binasını, semahaneyi ve harem binasını onarmaya girişmiş. Kerpiç duvarları onarmak mümkün olmayınca, kalan bölümleri de yıkarak yerine yeni duvarlar ördürmüş. Tekkenin onarımına ruhsat vermeyen belediye inşaatı engelliyor, yıkım kararı çıkarıyor. Buna rağmen temelden yıkılan duvarlar yerine yeni duvarlar örülerek tekke eski haline getirilmiş. Tekke binası eski şekliyle yeniden inşaa edilmiş. Büyüklüğü, şekli hiç değişmemiş. Pencerelerin, kapıların büyüklüğü, şekli korunmuş. Kemerler, semahanede mihrap tıpa tıp eski ölçülere ve şekle göre olmuş. 480.000 Batı Alman Markı harcanmış, ama tüm işler henüz tamamlanmamış. 34 x 11 metre boyutunda olan tekke binası iki katlı ve içinde 774 m2 kullanılır alan bulunuyor. Harem bölümünde tekke şeyhi Nakı Horasanlı, eşi Seylan, kızları Canan, Ester ve oğlu şehzade Hasan ile kalıyor.

Tekkeye ana caddeden kesme taştan yapılmış kemerli kapıdan giriliyor. Kapının üstünde mermer üzerinde kabartma yazılı tekkenin Hicri 1134 Miladi 1721 yılına ait tamir kitabesi bulunuyor. Solda ilk oda, çay ocağıdır. Pencereler karşısındaki duvarda çerçeveye alınmış bir hattat işi bulunuyor. Baas kuşu şekli oluşturulan hattat işi levhada “El fakir şeyh İzzet”’in imzası bulunuyor. Arkasında Osmanlıca şöyle bir not var: “ Şeyhülülislam Ragıp’ten, teşrın-i evvel 962”. Hicri tarihi olan 962 Milladi 1554 yıllıdır ki bu yılda tekkeyi bu şahısların ziyaretleri anısına verdikleri hediye olduğu görülüyor. Çay ocağına bitişik semahane bulunuyor. Üstü kubbeli olan semahanede Gazi Şeyh Mahmut Horasanlının taşıdığı sancağı korunuyor. Duvar oyuğu olan mihrabın iki bile tarafında keşkül, geyik boynuzundan yapılmış sur ve

Page 271: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

271

271

zarflar asılı. Yerde pirinç şamdanlar duruyor. Batı tarafta kubbenin oturduğu kasnak bölümünde kadınların zikri izledikleri bölümü ayıran parmaklı (kafesli) pencereler bulunuyor. Semahanenin ardında Tarik-i Kadiri-zincirli kolu şeyhi, Sultan Murat Hüdavendigar’ın sancaktarı Gazi Mahmut Horasanlının yattığı türbe bulunuyor. Üstü çatılı olan türbe binası içindeki sanduka ziyaretçiler tarafından getirilmiş avlularla örtülü. Baş tarafında üst üste iki taç vardır. Bunlar Şeyh Gazi Mahmut Horasanlı’ya ait imiş. Taçların biri kırmızı ki bunu Şeyh Mahmut Horasanlı cenklerde taşımış. Ama altıyüz yıllık zaman içerisinde taçın rengi kaçmış. Tekke binasına girişin sağ tarafında üst kata çıkaran merdivenlerden tekke odasına gelinir. Devamdaki odalar ise tekke şeyhinin ailesinin oturduğu haremlik. Kattaki konaklama odaları ve diğer bölümler henüz tamamlanmamış. Sadece sokak ve bahçe tarafındaki pencere boşluklarında kemerli ahşap pencereler takılmıştır. Duvarlar sıvanmamış, yerler döşemesiz.

Türbenin devamında doğu cephede tekkenin ek odalarının bölümü inşaatı yarıda kalmış. Sadece tuğla duvarların örüldüğü görülüyor. Buraları dini eğitimin yapılması için odaların inşa edilmekte olan bölümmüş.

Bugün de birçok derde derman olduğuna inanılan tekke ve tekkedeki Gazi Şeyh Mahmut Horasanlı’nın türbesi halk tarafındanziyaret ediliyor ve nezir edilen şeyler tekkeye ikram ediliyor. Bunların dışında bir dini, tarihi ve kültür eseri olan tekke birçok bilim adamı, siyasetçi ve devlet erkanı tarafından ziyaret ediliyor.

Gazi Şeyh Mahmut-Kadiri tekkesi. (Yakova 2001)

Page 272: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

272

272

MAKEDONYA’DA DERLENMİŞKÖROĞLU MASALINDA YER ADLARI VE

KİŞİLER

”Birlik” gazetesi, 28 Mart 1998, ÜsküpSanatçı yürekli, kavgacı ve özgürlük kahramanı Köroğlu

Balkan ülkelerinde yaşayan Türkler ve diğer milletler arasında anlatılan masallarda, efsanelerde ve söylenen türkülerde bugünde yaşamaktadır. Kimi cönklerde Köroğlu türküleri de bulunmaktadır. Bağlama ve saz ustaları bugün de repertuarlarında Köroğlu türkülerine yer vermektedirler.

Balkanlar’da, özellikle Makedonya ve Kosova Türkleri arasında anlatılan birçok masalın ve efsanenin kahramanı olan, Türk folklorunun ulusal yiğidi Köroğlu, kişiliği, yiğitliği, aşkı ve şairliği ile dillere destan olmuştur. Destanî kişiliği, cesareti, olağanüstü yiğitlikleri, mertliği, savaşlardaki hünerleri ile şiddetli duyguları içeren türkülerde, kısa masallarda ve efsanelerde anlatılmaktadır. Halk arasında çok bilinmesi buralarda Türkçe öğrenim görülen okulların ders plan ve programlarında Köroğlu’nun kişiliği ve türkülerine özel bir yer verilmesine neden olmuştur. Buralarda Türkçe okuyan çocuklar okulda Köroğlu’nu ezilen halka yardım elini uzatan ve doğruluk için savaşan Türk ulusunun kahraman saz şairi olarak okumaktadırlar. Ama Makedonya ve Kosova Türk halkı arasında söylenen Köroğlu türküleri, anlatılan Köroğlu masalları

Page 273: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

273

273

ve efsaneleri hakkında bu ders kitaplarında söz edilmemektedir.184

Gazeteci kadrosundan olduğum Tan gazetesine röportaj yazmak maksadıyla 1971 yılının Şubat ve Mart aylarında Doğu Makedonya’nın Yörük köylerini gezerken köylülerden birçok kısa Köroğlu masalı ve türküsünü not etmişimdir. 16 Mayıs 1973 günü Üsküp Rıfaı tarikatı dervişlerinden 72 yaşlarındaki Hüseyin Ağa’dan derlediğim kısa bir Köroğlu masalı ise Köroğlu’nun haksızlığa yenik düşen yoksullara ne kadar sahip çıktığını, yardıma koştuğunu gösteriyor. Bu masalın özeti şöyledir: Köroğlu eşkıyaymış, efeymiş. Ama yoksullara dokunmazmış. Zenginleri soyarmış. Birgün çetesiyle dağlardaki köyleri gezerken öküzüyle tarlayı süren bir köylüyü görmüş “Niye bir öküzle tarlayı sürüyorsun” diye sormuş. “Başka öküzüm yok ki” diye cevap vermiş köylü. Köroğlu bir şeyler yazdığı kâğıdı köylüye vermiş ve bu mektubu falan filanın evine götürüp ev sahibinden bir öküz ile kızını istemesini söylemiş. Köylü Köroğlunun dediğini yapmış. Mektubu götürdüğü evin sahibi zengin biriymiş. Köroğlu’ndan korktuğu için köylüye bir öküz ve kızını vermiş. Köroğlu fakir köylüyü daha çok sevindirmek amacıyla geline altın gerdanlık hediye etmiş. Bu masala benzer daha birçok söylence vardır. Dağıstanlı masalı tamamen Köroğlu’nun başkahraman olduğu bir masaldır. 185 “Köroğlu hep papazın yaptığı mukavele” masallarında olay bir göl kenarında geçmektedir. Bu göl Abant gölü olabilir.186 Köroğlu Ayvaz ve düşmanın deyişlerinden oluşan dört dörtlüklü Köroğlu türküsü de söylenmektedir buralarda.187 Bu gibi türkü ve masallardan başka daha uzun olan

184 Altay Suroy Recepoğlu: Yugoslavya’da Türkçe Okuma Kitaplarında Türk Halk Edebiyatının Yeri, “Çevren” Düşün, Kültür dergisi, sayı 75, Ocak-Şubat 1990, Priştine.185 Prof. Dr. Nimetullah Hafız: Makedonya Türk Halk Edebiyatı Metinleri. Anadolu Sanat Yayınları, İstanbul, 1989, sayfa 226.186 A.g.e. sayfa 239187 A.g.e. sayfa 115.

Page 274: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

274

274

“Köroğlu ve Kesiroğlu Mustafa Stamboli” masalı 16.11.1978 tarihinde İştip’in Selçe köyünden Refik İbrahim’in anlatımıyla Makedonya Folklor Enstitüsünde 2513 no’lu olarak kayıtlı banda Sevim Piliçkova tarafından kaydedilmiştir.188 Buralarda anlatılan ve söylenen Köroğlu masalları, efsaneleri ve türküleri arasında bu masalın ağızdan ağıza taşınmasıyla anlatıcılar tarafından eklenen birçok yeni motifler, yer adları ve kişiler masaldaki olayları pek saptırmadığı için Türkiye’de derlenen Köroğlu masallarının sadece bir çeşidini (verziyon) oluşturmaktadır. Bu masalda Köroğlu’nun çayırların ötesinde olan Çamlıbel’de oturduğu anlatılırken, yaşadığı zaman hakkında bilgi verilmemektedir. Masala, masal kahramanı ve kişileri tarafından kimi araç ve gereçlerden olayın ne zaman olduğu, dolayısiyle Köroğlu’nun ne zaman yaşadığı tahmin edilebilir. Ancak bu araç ve gereçler masal anlatanlar tarafından düşünülmüş ve eklememişlerse. Masalda Köroğlu’nun çayırların ötesinde Çamlıbel’de oturduğunu, İstanbul esnafını rahatsız eden, meyhanelerinde yeyip içtikten sonra parayı vermeyen kabadayı Kesiroğlu Mustafa ile dövüştüğünü bu dövüşme sırasında padişahın kızı Pembe hanımın tasviri eline geçtiğini ve bu tasvirdeki hanıma aşık olup onu saraydan kaçırdığını ve sonunda Çamlıbel’de gezerken icat edilen ve bir çoban tarafından kullanılan delikli demirin (piştol) gücüne şahit olarak “erkeklik artık yok” diyerek kırk pehlivanıyla birlikte Çamlıbel’de bir tünele girip bir daha çıkmadıkları anlatılmaktadır.

Masalda geçen yer adları olayın nerede geçtiğini, masalda adı geçen kişilerin nereden geldiklerini bildirmektedir. Yerel deyiminle “Stanbol” olarak geçen İstanbul, bir kabadayı pehlivan olan Kesiroğlu (Kiziroğlu) Mustafa’nın yaşadığı kenttir. Çamlıbel masalın başkahramanı Köroğlu’nun oturduğu ormandır. Bolu Kesiroğlu Mustafa’nın nafaka damarları kopunca doktordan yardım istediği halka zülumler yapan beyin

188 “Sesler” Aylık , Toplum, Sanat Dergisi, sayı 205, Nisan 1986, Üsküp

Page 275: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

275

275

oturduğu bir kasabadır. Tuna sahilinde paşanın kızı Pembe hanımın beşyüz askerin takibinde altın faytonla gezdiği nehirdir. Yemen Hind’ten Yemen’den deyiminin değişik şekli olan Benİnd’ten geleyim, Yemen’e geçeyim” olarak geçmektedir. Daristan olarak geçen Dağistan Orta Asya ‘da Türkler’in de yaşadığı bir özerk cumhuriyet olmasına rağmen bir bey çocuğunun adıdır.

Kişi adları masaldaki olayların kahramanları ve iştirakçıları belirtir.

Kesiroğlu Mustafa İstanbul’da yaşayan bir pehlivandır. Kahvelerde ve aşçılarda istediği yemeği yer, içki içer, kırar döker ve dükkân sahibine para vermez. İstanbul esnafı bukabadayıdan kurtulmak çaresini onu Bolu ormanlarında –Çamlıbel’de oturan Köroğlu ile dövüşmesi için kandırmakta bulurlar. Köroğlu’nun elinden kurtulmayacağına inanırlar. Köroğlu yenerse İstanbul’da istediği şeyi hesap vermedenalmaya, yapmaya hak tanınacağı karşılığında Köroğlu ile dövüşmeye kanar. Ama Köroğlu’nun vuruşlarına dayanamaz, yenilir.

Hasan bey Keisroğlu Mustafa’nın abisidir. İstanbul esnafının rica ve ısrarıyla kardeşini Köroğlu ile dövüşmesi için kandırır.

Eyvaz Köroğlu’nun kaçırıp büyüttüğü 39 güçlü pehlivandan biridir. Ama Eyvaz’ı Köroğlu evladı olarak saymaktadır.

Pembe hanım İstanbul’da oturan padişahın kızıdır. Köroğlu, Kesiroğlu Mustafa ile dövüşürken eline geçen tasvirde ilk kez görür Pembe hanımı ve ona âşık olur. Pembe hanım sarayda oturur. Tuna boyunda gezmeye çıktığı zaman onu beşyüz asker korur.

Köroğlu masalın başkahramanıdır. Kesiroğlu Mustafa’nın karnına diziyle basıp O’nun 72 damarını koparan güçlü bir pehlivandır Köroğlu. 39 çocuğu anasından ve babasından kaçırıp onları pehlivan olarak yetiştiren bir eşkiyadır. Padişahın kızı pembe hanımın falına bakan, çingene kadın kıllığına girmiş

Page 276: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

276

276

bir falcı ve saraydan Pembe hanımı kaçıran iyi bir at binicisidir Köroğlu. Sonunda güçlü ve yiğit olmak icat edilen delikli demir (piştol) karşısında hüner olmadığını görünce pehlivanlarıyla bir tünele girip bir daha çıkmayarak efsane olan kişidir Köroğlu.

Masalda daha birçok kişiler vardır ki adlarıyla değil, toplumdaki mevkileriyle ve sahip oldukları meslek adlarıyla anılırlar. Bu kişilerle olayın geçtiği yer ve ortam öğrenilmektedir. Bu kişilerin adları belirtilmediği için onlarmasalın gizli kişileri olarak görünseler de tümünün kişiliklerinitespit etmek olanaklıdır. Adları geçmeyen bu kişiler şunlardır:

Padişah İstanbul’da yaşayan Köroğlu’nun kaçırdığı Pembe hanımın babasıdır.

İstanbul esnafı, Kesiroğlu Mustafa’dan rahatsız oldukları için, O’nu Köroğlu ile dövüşmeye ikna eden kişilerdir.

Kiracılar, Çamlıbel’de otlakları kullanmak için Köroğlu’na kira ve duhuliye (girmelik) ödeyen kişilerdir.

39 pehlivan, Köroğlu’nun analarından ve babalarından kaçırdığı ve pehlivan yaptığı çocuklardır.

Doktor, yetmiş iki damarı kopmuş Kesiroğlu Mustafa’yı muayene eden kişidir.

Hancıbaşı, İstanbul’da saraydan padişahın kızı Pembe hanımı kaçırmaya giden Köroğlu’nun atına bakan, onu kuru üzümle, leblebi şekerle besleyen ve sonra Köroğlu’nun çırağı olan kişidir.

Berber, İstanbul’da Köroğlu’nun sakalını tıraş yapan kişidir.

İki çingene karısı, sarayda gelinlere fal atan ve Köroğlu’nu kadın çingene falcı kıyafetine sokan kişidir.

Derebey, falcı çingene kadınları çalıştıran kişidir.Boyacı, Köroğlu’nu boyayıp esmer yapan kişidir.Gelinler, saraydan oturan ve Köroğlu’nun fallarına baktığı

kişilerdir. Beşyüz asker, Pembe hanımın Tuna sahilinde geziye çıktığı

zaman O’nu koruyanlardır.

Page 277: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

277

277

Arap, sarayın kadrosundan en güçlü, en yiğit kişi. Köroğlu ile dövüş sırasında Köroğlu’nun vurduğu topuz ile daldan düşen armut gibi attan düşen kişidir.

Türkmen beyi, üçyüz beygir sahibi olan ve beygirlerin bakımını Eyvaz’a veren kişidir.

Çoban, delikli demiri – piştolu kullanıp Köroğlu’nun gözünü korkutan ve Köroğlu’nun pehlivanlarıyla birlikte bir daha çıkmamak için tünele girmesine sebep olan kişidir.

Makedonya’da derlenmiş bu Köroğlu masalında geçen yer adları ve kişi adları değişik kişilerin anlatımlarında değişmektedir. Anlatıcının bulunduğu yer veya en yakın yer vemeslek sahipleri yer almaktadır. Oysa bu masalın Türkiye’de derlenmiş Köroğlu masallarının aslından çıkmış ve anlatıcılar tarafından kimi değişmelere uğramış olduğu kesindir.

Page 278: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

278

278

YUNANİSTAN’DA TÜRK AZINLIĞININ MİLLİ ŞAİRİ ALİRİZA SARAÇOĞLU

Yunanistan’ın Batı Trakya bölgesinde yaşayan 150.000 civarındaki Türk azınlığının milli hakları kısıtlanırken, bu topluluğun şairleri yaşadıkları baskılara göğüs gererek kendi varlıklarını, yılmazlıklarını şiirleriyle göstermektedirler. Yaşadıkları maddi ve manevi baskılara şiirleriyle karşı koymaktadırlar. Şiirlerinde halka yapılan haksızlıklar dile gelmektedir. Resmi Yunan politikası Yunanistan’da “Elen Müslümanları”nın yaşadığını, Türk azınlığının olmadığını ileri sürüyor. Oysa “Elen Müslüman”ı olarak sayılan bu topluluk Türkçe konuşan, Türk gelenek ve göreneklerini yaşatan, okullarda Türkçe öğrenimin sürdürülmesi için mücadele veren, devletin yardımı olmadan özel olarak birkaç Türkçe gazete ve dergi yayımlayan bir azınlıktır. Şairleri şiirlerini Türkçe yazarak kitaplar yayımlamaktadırlar.

1923 yılında Yunanistan’a bırakılan Batı Trakya ve Batı Trakya Türkleri, 1938, 1951, 1963, 1973 yıllarında Türkiye’ye yaptıkları toplu göçlerden sonra bile kendi milli özelliklerini koruyabilmek için örgütlenmeyi başarmışlardır. Bugün Gümülcine ve İskeçe gibi iki büyük merkezde (bölgede) çoğunlukla yaşarken yaşam koşullarını düzeltmek için mücadelevermiyorlar. Türk azınlığı Haziranda yapılan milletvekili seçimlerinde kendi milletvekilini (temsilcisini) seçmeye başardılar ve Avukat Dr. Sadık Ahmet Bağımsızlar listesinde Türk azınlığının milletvekili olarak seçildi.

Page 279: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

279

279

Bugün Gümülcine ve İskeçe’de Türkçe yayımlanan gazete ve dergiler şunlardır: Akın, Gerçek, Trakya’nın Sesi, İleri, Magazin – Reklam, Hakka Davet, Yuvamız ve Arkadaş. Akın gazetesinin girişimiyle Gümülcine’de Akın radyo istasyonunun da yayın yapması için çalışmalar sürüyor. Buna rağmen yine Yunanistan’da Türkçe yayın basım yeterli değil ve burada yaşayan Türk halkının haberleşme gereksinimini gerektiği biçimde karşılayamıyor. Edebi çalışmalar da belli kişilerin girişimiyle “gelişi güzel” sürdürülüyor. Buna rağmen birçok şair kendi şiirleriyle ve kitaplarıyla okuyucuların edebi gereksinmelerini gidermektedir. Şahsen, tanıdığım şair Aliriza Saraçoğlu’nun “Ey yağız toprak”, Gümülcine’li Mazlum Hüseyin’in “Adres “, “Biraz su”, “Bir esmere gönül verdim”, şiir kitapları vardır. Mustafa Tahsin “Batı Trakya’nın sesi” dergisinde şiirleriyle boy veriyor, Ali Rahmi’nin “Ay ile güneş”, Alibabaoğlu Hüseyin’in “Durdur ile Kurkur” öykü kitapları kütüphanemizde bulunmaktadır. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi öğretim elemanı olan Feyyaz Sağlam aracılığı ile Tevfik Hüseyinoğlu, Mehmet Arif, Selahaddin Mehmet, Fehim Mehmetoğlu, Hayri Delioğlu, Asim Haliloğlu, Mücahit Mümin, Halil Hakkı gibi edebiyatçılardan da bilgiye sahip olduk.

Batı Trakya Türkleri’nin milli şairi olarak ilan edilen Aliriza Saraçoğlu 1938 yılında Gümülcine’de doğdu. Bu bölgenin eski ailelerinden olan saraç Hacı Hasan efendinin oğludur. Gümülcine’de Türk Merkez ve Şehreküstü ilkokulunu tamamlayıp liseye devam etti. Lisenin birinci sınıfından ayrılıp baba mesleği olan saraçlığa başladı. Bugün saraçlıkla geçimini sağlayan Aliriza Saraçoğlu Gümülcine’nin eski çarşısında bulunan saraç dükkanında çalışıyor.

Bugüne kadar 1000’e yakın şiir yazan Aliriza Saraçoğlu’nun geçenlerde Gümülcinede Akın gazetesi yayınlarında 122 şiirini içeren “Ey yağız toprak” adlı şiir kitabı yayımlandı. Dört ayrı şiir kitabı ise basımda bulunuyor.

Şair Aliriza Saraçoğlu şiirleriyle Batı Trakya’da yaşayan Türk toplumuna yapılan baskılara, haksızlıklara tepki gösterip

Page 280: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

280

280

kendi mesajını vermektedir. Halkının hem çilesini hem çekilerini dile getiriyor, hem de bu durumdan kurtulmaları için kendi görüşüne göre yol gösteriyor. Çok kere ıstıraptan sonra huzurun geleceğini muştulamaktadır şiirlerinde.

KIZIMAIBen kızıma, bir gül dedim“Baba, mevsim kıştır” dedi,Ben gülmesini istedim,Gülüşü; hüzünlü idi...IIBen kızıma, kiraz dedim“Baba, yaza olmaz!” dedi,“Bahçemiz gitti bilirim!”Kızım beş yaşında idi...IIIBen kızıma, nergis dedim“Baba yaza açmaz!” dedi,“Kuş, kelebek uçmaz! DediÇocuk da farkında idi...IVGül, saçların tel tel dedim“Baba, teli anma!” dediGül, üzülmüştü, hemen Farkettim!Telörgü, alındı idi...

Alirıza SARAÇOĞLU(YUNANİSTAN)Yunanistan Türkleri’nin milli şairi Aliriza Saraçoğlu, Gümülcine 1986.

Page 281: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

281

281

YUGOSLAVYA’DAN MEKTUP

“SUSUZ YAZ’DAN SONRA ŞİMDİ DE ALAGEYİK YUGOSLAV PERDESİNDE”

Yeni Gün gazetesi, 18 Mart 1971, Ankara“Susuz Yaz” ile “Alageyik” Türk filmleri

Yugoslavya’nın gösterildiği tüm kent ve kazalarında büyük ilgi topladı. Birçok Yugoslav film eleştirmenleri “Bu iki Türk filmi Avrupa ile Amerika ülkelerince çevrilmiş filmlerin değerinde, seviyesindedir”, düşüncesini ileri sürmekteler gazetelerde.

Senaryo, aktörlük, reji, sanat ve öteki teknik bakımından üstün bir değer taşıyan “Susuz yaz” filminin 1964 yılında Berlin Film Festivalinde birinciliği kazanmasını seyirciler haklı olarak kabul etmektedirler. Acınacak bir gerçektir ki sözü geçen bu filmin Sırp – Hırvatça’ya yapılan çevirisi oldukça zayıftır. Bununla ilgili Priştine’de yayımlanan haftalık Türkçe “Tan” gazetesi başkaları arasında şunları da yazmaktadır: “Türk filmi “Susuz yaz” Sırp-Hırvatça’ya “Odsyay Lyubavi” (Sevgi Işıması) olarak çevrilmiştir. Film başlığının yanlış çevirisi bizi bu Türk filmini seyretmekte çeviriye de dikkat etmemize neden oluyor. Filmin başlığından başlayıp sonuna dek bir çok yanlış ve anlamsız çeviriye rastlıyoruz. Sonradan, çeviri Türkçe’den değil de, Almanca’dan yapıldığı için konuşmalar tam manasıyla Sırphırvatça’ya aktarılamamış olduğunu öğreniyoruz. Film şirketleri göz önünde tutmalıdır ki, dışarıdan satın alınan bir filmin en büyük önemi güzel bir çeviriye bağlıdır...” Gazete bir çok yanlış çeviri örneğini de yayımlamıştır.

Page 282: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

282

282

“Susuz yaz” filminden sonra “Alageyik” filmi gösterildi. Bu film herkese yatkın olduğu için daha uzun süre sinemaların perdelerinde kaldı. Türk halkının çoğunlukla yaşadığı Prizren, Üsküp, Priştine, Gostivar gibi kentlerde bir haftadan bir aya kadar günde altı seferden iki sefere dek gösterilen “Alageyik” filmi Türk halkı arasında ilgi gördü. Yugoslavya’da bu yıl ilk kez Türk filmlerinin gösterilmesi yetmiş yaşına basmış, sinemaya gitmemiş kadınlarını da sinemaya, gitmelerine neden olmuştur. Bura Türk halkı için “Alageyik” filmi daha celbedici, oldu ve beğenildi. Bu film salt Prizren’de iki hafta sinema repertuarında kaldı, kimi gün altı, kimi gün beş sefer gösterildi. Filmi tüm Prizrenliler seyretti.

“Alageyik” filminin Sırphırvatça’ya çevirisi oldukça güzel yapılmış. Film severlerin ilgisini çekmek için bilerek Yugoslavya’da “Dağ Çağrısı” olarak çevrilmiş.

Page 283: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

283

283

YUGOSLAVYA’DAN MEKTUP VAR

ZALİHA YUGOSLAVYA’DA TÜRKLERE KONSER VERDİ

Yeni Gün Gazetesi, 5 Nisan 1971, AnkaraTürkiye’nin ad yapmış ses sanatçısı Zaliha Özgen ve

onu izleyen “Erköse Kardeşler” orkestrası Belgrat “Gençlik Evi”nde tertipledikleri konserle Yugoslavya’da bir turneye başladılar. Belgrat’ta başarılı konser düzenleyen Zaliha, ertesi gün Kraguyevaç kentinde seyirciler karşısına çıktı.

Yugoslavya’nın onbir kentinde konserler düzenleyen Zaliha “En iyi intibalarım Kosova Türkleri’nin öyle sıcak, öyle samimi ve kardeşçe karşılamalarıdır” dedi. Zaliha’nın Priştine ve Prizren’de tertiplediği konserler bura Türk halkınca büyük ilgi uyandırdı. Bu iki kentte çalışmakta olan “Doğru Yol” ve “Gerçek” Türk Kültür ve Güzel Sanatlar Dernekleri Belediyelerce ortaklaşa Zaliha’nın ve “Erköse Kardeşleri” orkestrasının şerefine ziyafet verdiler. Priştine ve Prizren’in en büyük otellerinde verilen bu ziyafetlere sözü geçen kentlerin en yetkili siyasal – toplumsal şahısları da katıldı.

Priştine’de ve Prizren kentlerinde, Zaliha’nın konseri için biletler satılmaya başladığı an içinde tükendi Halk Zaliha’nın birkaç konser düzenleyeceğine umut ediyordu. OysaZaliha birer konser verdi. Böylece Zaliha’yı dinlemek tutkusuna kapılanların çoğu Zaliha’nın güzel sesini dinleyemedi.

Türklerin çoğunlukla yaşadığı Prizren ve Priştine kentlerinde Zaliha özel bir program verdi. Programda günümüzün en çok sevilen şarkılarından, Anadolu ve Rumeli türkülerinden başka “Yemen Yemen”i, ”Şanlı Türkiyem”i

Page 284: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

284

284

okudu. Böylece bir an olsa bura halkı Türkiye’yi, Türk müziğini yaşamıştır bile.

Kosova kentlerinde iki gün kala Zaliha ve “Erköse kardeşler” orkestra üyeleri Ali Erköse, Selahattın Erköse, Barbaros Erköse, Necati Yıldızdoğan, Abdurrahman Çimen, Turgut Gün ve Muzaffer Çetin Kosova Ovası’nda Sultan Murat Türbesi’ni de ziyaret ettiler.

Zaliha’yı Yugoslavya’ya Belgrat’ın Yugokonçert” kurumu getirdi.

Yugoslavya turnesini bitiren Zaliha, Bulgaristan’a geçti.

Zaliha Özgen , Prizren 1971.

Page 285: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

285

285

BOSNA’DAKİ TÜRK EDEBİYATI

Birlik Gazetesi, 13.01.1990, Üsküp15 Haziran 1389 günü Kosova Meydan Savaşı’ndan

sonra bugünkü Yugoslavya topraklarını kısa bir sürede ele geçiren Osmanlılar, o dönemin en üstün ideolojisi olarak hızlı yayılmakta olan İslam dini ile birlikte Türk kültürünü de buralara getirmişlerdir. Kazanılan zaferler ve yengileri, sultanların savaşlarda gösterdiği yiğitlikleri için destanlar yazmıştır orduyla giden şairler. Âşıklar türküler söylemişlerdir, yılmaz komutanlar, yiğit akıncılar için. Halk efsaneler, masallar, fıkralar anlatmaya başlamış efsaneleşen kahramanlıklar için. Anonim kalan binlerce edebi eser yanında yazarı bilinen binlerce edebi eser yaratan yazarlardan bilgiler kalmıştır bizlere. Zamanın ünlü edebiyatçıları yazarların isimler sözlüğü olan “Tezkire” ler yazıp bu yazarlardan bilgiler bırakmışlardır. Prizrenli Âşık Çelebi’nin 1550 yıllarında yazdığı “Meşairü’ş –Şuara” (Şairlerin duyuları) tezkiresinde genellikle Rumelişairlerinden bilgiler verilmektedir. Doç.Dr. Haluk İpekten, Mustafa İsen, Recep Toparlı, Naci Okçu ve Turgut Karabay’ın “Tezkirelere göre Divan Edebiyatı İsimler Sözlüğü” (yayımlayan Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara 1988) kitabında bugünkü Yugoslavya topraklarında yetişen 131 yazar ve şair yer almaktadır. Oysa bu yazar ve şairler dışında kalan, tezkirelere girmeyen daha birçok yazarın varolduğu bilinmektedir. Bunların hakkında gazetelerde, dergilerde yazılar yazılmış, kitaplar yayımlanmıştır.

Bugün yurdumuzda çıkan Türkçe gazete ve dergilerimizde Türkçe edebiyatımız ne zamandan

Page 286: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

286

286

başlamaktadır? Diye tartışırken ve edebiyatımızın Halk Kurtuluş Savaşı’ndan sonra başladığını ileri sürenler ağırlık kazanırken, XV. yüzyıldan ta XX. yüzyıla kadar buralarda yetişen Türk yazarları ve şairleri hakkında kitaplar yayımlanmaktadır.

Dr. Fehim Nametak’ın kitabı da bu çalışmalardan biridir. Babası Aliya Nametak’ın peşinden giden Dr.Fehim

Nametak’ın “Pregled Knjızevnog Stvaranja Bosansko –Hercegovaçkih Muslimana na Turskom jeziku” (Bosna-Hersek’te Müslümanların Türkçe edebiyatın gelişmesine bir bakış) kitabı, İslam Birliği Kurulu – Sarayova tarafından 1989yılında yayımlanmıştı. Kitapta Bosna – Hersek’te XV. yüzyıldan ta XX. yüzyıla kadar Türkçe edebiyat eseri yaratan yazarlardan bilgiler getiriliyor. Tüm bu yazarların hayatından, kişiliğinden, sanatından ve eserlerinden bilgiler veriliyor. Yazarların eserleri incelenip eleştiriliyor. Bu eserlerden alınan örneklerle yapılıyor. Böylece Dr. Fehim Nametak’ın bu eseri, Bosna – Hersek’te XV. yüzyıldan ta XVI. yüzyıla kadar Türkçe gelişen edebiyatın edebiyat tarihçesi özelliğini taşıyor. 270 sayfadan oluşan bu kitapta yazarın “Önsözü” vardır. Önsözde Sarayova Şarkiyat Enstütüsü’nde sürdürdüğü “Bosna – Hersek Müslümanlarının Doğu Dillerindeki Edebiyatı” adlı çalışmaların eserin bir bölümü olduğunu ve kitabın hazırlanmasında en çok Sarayova Gazi Hüsrev Bey kitaplığındaki el yazmalardan yararlandığını ve bu kitaba daha önceleri bilinmeyen ama kütüphanede eserleri bulunan yazarları da aldığını bildiriyor. Kitabın giriş bölümünde Bosna – Hersek’te yazının erken başladığını, ancak XIV. yüzyılın başlangıcından aralıksız yazılıp sürdüğünü ileri sürerken Bosna – Hersek’in Osmanlılar egemenliğine girmesiyle Arap alfabesini öğrenen ve Türkçe öğrenim görmeye başlayan bireylerin Türkçe, Arapça ve Farsça yazmaya başladığını, kimi yazarların Arap alfabesiyle anadilinde (halkın dilinde) yazdıklarını bildirmektedir.

Dr. Fehim Nametak kitabın önsözünden sonra Bosna –Hersek’te Türkçe edebiyat üzerinde yapılan incelemeler ve

Page 287: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

287

287

çalışmalar hakkında bilgi verirken bu edebiyatın ilk günlerinde Avrupa’da kimi bilim adamlarınca ilgiyle izlendiğini, Novlanin’in tarihinin Almanca, Fransızca ve İngilizce çevrildiği, Fransa sarayının gereksinmesi için Sabit’in divanının elyazması bile Fransızca’ya çevrildiğini, Hasan Kalfa Pruşçak’ın XVII. Yüzyılda, “Usul alhikem fi nizam al-alam” eserinin 1824 yılında Fransızca’ya çevrildiğini, ünlü tarihçi Joseph von Hammer’in bu yazarlardan bolca söz ettiğini ve onların özgeçmişlerinden bilgiler getirdiğini bildirmektedir. Düzenli bir biçimde bu edebiyat ile ilgili katalogların geçen yüzyılın ortalarında Paris, Viyana ve Berlin gibi kraliyet kütüphanelerinde yapıldığını ve bu konuda çalışmaların Türkiye’de de hızlandırıldığını bildirirken, Türkçe yazan Bosna– Hersek yazarlarının çok sayıda eserlerinin Topkapı Sarayı, Konya Mevlana Müzesi, İstanbul’da Süleymaniye Kütüphanesi ile “Türkiye Yazmaları Toplu Kataloğları”nda da yer aldığını bildirmektedir. Bu yazarların yaşam öyküleri hakkında ilk bilgileri bizde İbrahim – beg Başagiç 1880 yıllarında Türkçeyayımlanan “Vatan” gazetesinde yazdığını, Sırpça-Hırvatça ise ilk bilgileri Mehmed beg Kapetanoviç Lubuşak ‘ın 1896 yılında yayımladığı, sonraları Dr. Milan Prelog, Hamza Humo, Mehmed Hanciç, Riza Muderizoviç, Taip Okiç, Dr. Şaçir Sikiriç, Dr. Fehim Bayraktareviç, Omer Musiç, Hazim Şabanoviç, Smail Baliç, Mehmed Muyezinoviç, Marıya Cukanoviç, Salih Trako, Lamiya Haciosmanovıi, Vanço Boşkov, Muhammed Jdraloviç, Yasna Şamiç, Leyla Gaziç vebizzat kendi araştırmalarda bulunup incelemeler yapıp, çalışmalarını dergilerde veya kitap olarak yayımladıklarını bildirmektedir. Adı geçen tüm bu araştırmaların hangi konuda, hangi yazar hakkında veya hangi dönem hakkında çalışmalar yaptıklarını ve yayımladıkları yazılar, kitaplar hakkında bilgiler vermektedir. Kitaptaki bu bölüm Bosna – Hersek’te Türkçe Edebiyat ile ilgili yapılan çalışmaların derli toplu bir inceleme ve eleştirisi de oluyor aynı zamanda. Türkçe yazan Bosna –Hersek yazarlarının edebiyat akımları, edebiyat biçimlerini

Page 288: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

288

288

incelerken Dr.Fehim Nametak 123 sayfalık bu bölümde Divan Edebiyatı ile ilgili olarak; divan, mürettep divan, aruz vezin, beyit, gazel, nazım, güfte, mustezad, kalenderi, semai, şarkı, kaside, ilahi, tahmis, muamma, mesnevi, murabba, nazire, ruba’i, kıt’a, musamma, tarih, münacat, mersiye, hicviye, mevlüd, destan, türkü, koşma hakkında geniş bilgiler vermektedir.

XV. yüzyılda yaşayan Şair Derviş Yakup Paşa Boşnak, hakkında bilgi verilirken Bosna – Hersek Müslüman edebiyatının Mahmud Paşa Andeloviç- Adni ile başladığını, oysa bu şairin vatanının neresi olduğu kesin bilinmediği için bu kez kendisinden söz edemeyeceğini bildirmiştir, Dr. Fehim Nametak. Çünkü kitapta yalnız aslen Bosna – Hersekli olan veTürkçe yazan yazarlara yer verilmiş. İlerde yapılacak olan yeni çalışmalarla bugüne kadar bilinmeyen yeni yazarların da keşfedileceğine inanmak gerekir.

XVI. yüzyılda yaşayan Muhammed Çengiç, Ali Beg Hersekli Şiri, Mostarlı Ziyaî, Yahyaî Mehmed Beg Vusuli, Edai Sinan Çelebi, Mahmud Arşi, Ubeydi Ziyaioğlu, Vahdeti Ahmed Boşnak, Deviş Paşa Bayazidagiç, Ali Gaybi Boşnak, Muhammed Karamusiç Nihadi, Mehmed Ulamapaşiç – Gayreti, Ahmet Yazıciç, Kemteriya Banyaluçanin, Hüseyin Lamekani, Sani Şani Çeşliç ve Ahmed Dervişpaşiç Sabuhi, hakkında geniş bibliografik bilgiler verilirken şairlerin kimi eserleri de incelenmektedir. XV. yüzyılın nesir yazarlarından Nasuh Matrakçı’dan bilgiler verilmektedir. Nasuh Matrakçi’nin her konuda yazı yazan ve minyatürler çizen bir sanatçı olduğu tarih, gezi yazdığı, matematikçi olduğu, çeviri ile uğraştığı, şair,ressam ve hattat olduğu bildirilirken yazdığı ve çevirdiği eserlerden de söz edilmektedir.

XVII. yüzyılın şairlerinden bilgiler verilmezden önce XVI. yüzyılda Divan edebiyatına katkı veren şairlerin sayısının kabarık olduğu bildirilirken Bosna – Hersek şairlerinin bu edebiyatın tam etkisi altına bir yüzyıl sonra girdiği ileri sürülmektedir. Mostar ve Sarayova’ya Bosna – Hersek’in divan

Page 289: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

289

289

şairleri merkezi olduğu dönemde destanların da yazıldığı dabelirtilmektedir. Bu dönemde Türkçe yazan şu şairlerin özgeçmişinden, kişiliklerinden ve eserlerinden ayrıntılı bilgiler verilmektedir: Aga Dede, Mecazi Şani, Süleyman Mevlevi, Ali Paşa Varvari, Turabi Travniçanin, Selman Turabiç, Muhammed Hevai Uskufi, Ahmed Çelebi, Muhammed Nerkesi, Derviş Jagriç Mostarac, Hüseyin Çatırna Husami, Ali Alaudin Şehoviç, Tevekuli Dede, Habibi Dede, Mehmed Fevzi, Hüsein Beg Alaybegoviç – Miri, Abdülkerim Bosnavi, Sami, Devriş Süleyman Mezaki, Sukkeri Zekeriya, İbrahim Çelebi, Yasakçi “Bezmi”, Ahmed Bosnavi – Talib, Mustafa Bosnavi Katibi, Hasan Kaimi, Şeyh Mustafa Gaib, Cari Çelebi, Ahmet Ruşdi, Ali Beg Paşiç Vusleti, Ebu Bekir Zikri, Ahmed Vali, Nabi Tuzlak ve henüz özgeçmişleri bilinmeyen birçok şairin adı ve bilinen eserleri belirtmiştir. XVII. yüzyılın şu nesir yazarlarından derli toplu bilgiler verilmektedir: Ahmet Sudi Basnavi, Hüsein Bosnavi Koca Muerrih, İbrahim Alaybegoviç –Peçevi, Abdullah Abdi Bosnavi, İbrahim Pruşçak, Yusuf Livnak, Bosnavi Ali Mustafaoğlu, Ömer Saraylı – Attar.

XVII. yüzyılın sonlarında ve XVIII. Yüzyılın başlarındayetişen şu şairlerden de bilgiler ve eserlerinden örnekler verilmektedir: Abdullah Bosnavi – Mahir, Ujiçalı Sabit Alauddin, Mehmet Reşit, Mehmed Çerim – Firdi, Mustafa Atlagiç Safi, Mustafa Hürremi, Begzadiç, Mustafa Ledunni, Bülbüli, Ebu Bekir Visoçak, Mustafa Bosnavi Muhlisi, Osman Kadiç Akovalı – Şehdi, Ahmed Hatem Akovalı, Zeynil Çengiç Kudsi, Mustafa Kırpo Mostarlı – Maili, Vaiz Ali, Mehmed Mula Gurani İsmailoğlu Meyli, Ahmed Gurbi, Abdullah Kantamiri, Abdullah Buregiç Nazari, Mostarlı Rahmi, Mehmed Çohaci Cudi, Abdulvehab İlhami, Vehbi Stoçanin, Abdülvehab Karahoca, Mustafa Nuridin Şerifoviç Nuri. Nesir yazarlardan ise Ahmed Hacı-Nesimoviç Pruşçak, Noviyanlı Ömer, Abdullah Dırnişli, İbrahim Munib Pruşçak, Hüseyin Muzafferi, Muhammed Foyniçalı, Şeyh Mahmud Basnavi, Mula Mustafa Şevki Başeski, Muhammed Emin İseviç.

Page 290: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

290

290

XIX. yüzyılda yetişen şairler hakkında da bilgiler verilmektedir: Fadil Paşa Şerifoviç, Muhammed Seyfuddin İblizoviç – Seyfi, Bosna – Hersek’in tek kadın divan şairesi Habibe Rizvanbegoviç Stoçeviç, Muhammed Şakir Muhidiviç, Ahmed Hamdi zilci, Abadülkerim Zühdü Defterdareviç, Bosnevi Baba, Arif Hikmet Rizvanbegoviç – Stoçeviç, Şeyh Seyfuddin Fehmi Kemura, Esad Kuloviç, Hamza Puziç ve Mustafa Merhemiç. Nesir yazarlarından ise Mula Mustafa Firaki, Mula Muhammed Mastviça, Ahmed Sviraç, Mehmed Refik Haciabdiç, İbrahim Zikri Ujiçalı, Muhammed Tevfik Bosnevi, Salih Sıdki Hacihüseyinoviç – Muveki, Hüseyin Braçkoviç, Muhammed Enveri Kadiç, Muhammed KamilCviyetiç, Yunus Remzi, Mehmed Şakir Kurtçehayiç ve Muhammed Kadri – Nasih Payiç...

Böylece Bosna – Hersek Avusturya – Macaristan hükümetinin egemenliği altında bulunduğu dönemde bile birçok şair ve yazar kendi eserlerini Türkçe yazmıştır. O dönemde Türkçe yayımlanan gazete ve mecmualarda yayımlamışlardır.

Dr. Fehim Nametak’ın hazırladığı bu kitap XV. yüzyıldan ta XX. yüzyıla kadar Bosna – Hersek ‘te Türkçe edebi eser veren yazarların ne kadar çok olduğunu kanıtlamaktadır. Bu kitaptan önce 1985 yılında Sarayova’da Gazi Hüsrev Bey Kütüphanesinin yayımladığı Dr. Lamiya Haciosmanoviç ve Salih Trakko’nun hazırladıkları “Bosna –Hersek Müslümanlarının Türkçe nazım eserleri iziyle “ başlığı altındaki kitap ise güldeste özelliğindedir. Çünkü sadece şairlerin şiirlerinden örnekler getirilmektedir. Ne var ki tüm örnekler Sırpça – Hırvatça çevrilerek verilmiştir. Dr. Fehim Nametak’ın bu eseri edebiyatla ilgilenenler için önemli bir kaynağı oluşturmaktadır.

Page 291: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

291

291

Türk şairlerinin esin kaynağı Mostar köprüsü

Page 292: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

292

292

MAMUŞA TÜRK AĞZI KİTABI

Birlik, 4 Nisan 1996, ÜsküpPrizren’de iki yıldan bu yana Balkan aydınları ve

yazarları “Bay” kültür ve sanat dergisinin yayın hayatına başlamasıyla Prizren’de ve Kosova’da Türkçe yayıncılık yeni bir özellik kazandı. Çünkü “Bay” dergisi bu yerlerde okuyucuların, özellikle esnafın desteğiyle Türkçe yayımlanan ilk ve biricik özel dergidir. Geniş çapta ve Kosova’da gözde yazar kadrosundan yazarların yazıları yayımlanan derginin sahibi ve yazı işleri müdürü ozan Osman Baymak “İnci” çocuk dergisini de yayın hayatına getirmesinden sonra kitap yayımını da başlattı. Esin Muzbeğ’in “Karışık Duygular” ve İskender Muzbeğ’in “Güneş ısıt beni” baba ve oğulun şiirli çift kitabından sonra Cemali K.Tunalıgil’in “Mamuşa Türk Ağzının Özellikleri” kitabı yayımlandı ve görkemli geçen kitap tanıtımı Prizren’de “Sanatçılar Derneği”nin “Ve Sanat 94” kulübünda yapıldı. Kitabın tanıtımı yapıldıktan sonra yazar kitaplarını okuyuculara imzaladı.

Genelinde şiir ve öykü kitaplarının yayınlanmasına önceliğin verilmesiyle edebi eser dışında yazan kalem erlerinin yazıları ancak kendi girişimleriyle kitap olarak yayımlanabilmektedir. “Bay” kültür ve sanat dergisi edebi konulu olmayan yazıların da kitap olarak yayımlanmasını yayım programına aldı. Hele bilimsel içerikli yazılara öncelik vermektedir.

İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyat Fakültesi mezunu ve Prizren lisesinde Türk dili ve edebiyatı öğretmeni olan Cemali K.Tunalıgil’in “Mamuşa Türk ağzı ve özellikleri “

Page 293: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

293

293

eseri Kosova’da bu konuda yayımlanan ilk Türkçe kitaptır.Kitap aynı zamanda bu konuda Türkçe yayımlanan ilk belgesel eserdir.

Mamuşa Fatih Sultan Mehmet döneminde buraya Tokat ve Ürgüp yörelerinden iskan edilen Türk aileleriyle tamamen bir Türk yerleşim yeri olmuştur. 1530 yılında tasdiklenen ünlü akıncı, ceddi Vanlı olan Mehmed Kukli bey’in vakıfnamesinden Mamuşa’da bir kervansarayı inşa edip vakfettiğini öğreniyoruz. Çünkü Anadolu’dan getirilen halka karşı devlet tarafından da imtiyazlar verilmektedir. Köyde Kamber Camii ve daha geçlerde Mahmut paşa tarafından saat kule ve bir çeşme kurulmuştur.

Mamuşa halkı yüzyıllarca hayvan yetiştirerek, süt ürünlerini üreterek ve çiftçi olarak geçimlerini sağlarken 1963 –1967 yılları arasında otlakları devlet tarafından alınıp üzüm plantajı yapılmasıyla istemeyerek geleneksel mesleklerinden ayrılmaya ve tütün ile sebze yetiştirmeye zorlanmıştır. Köyde tek bir işletme, küçük sanayi tesisatı olmadığı için Topluva deresi vadiisindeki ovayı bahçe – bostanlık yapmaya mecbur oldular. Prizren’de herhangi bir fabrikada işçi olarak çalışmalarına bile imkan yaratılmayınca Mamuşalılar kısa bir zamanda sebze, özellikle biber ve domates üretiminde ünlüoldular ve bu ürünlerinin ülkenin tüm pazarlarına ve en uc bölgelerine bile götürüp sattılar. 1990 yılında Sırbistan’da çok partili – demokratik düzene geçilmesiyle, özel sektörde çalışma olanakları arttı, Mamuşalılar’ın bir kısmı bu olanaklardan yararlanarak şirket kurdu ve başarılı iş adamı oldu.

1912 yılında Osmanlı idaresinin buralardan kalkmasıyla günümüze kadar Mamuşa’dan Türkiye’ye göçler hiç durmamıştır. Bugün Mamuşa’nın nüfusunun yarısı Türkiye’de yaşamaktadır.

Bugün Arnavut halkının yaşadığı ve sırf Arnavutça konuşulan köylerle çember içinde bulunan Mamuşa Türkçe’yi ve Türkçe’nin temel özelliklerini korumuştur. Köy halkının tüm

Page 294: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

294

294

çevre köylerle ve Türkçe’nin kullanılmadığı yerlerle sıkı temaslarda olmasına rağmen köyde Türkçe yaşatılmaktadır.

Evde, köy içinde, iki Mamuşalı köy dışında bir araya geldikleri zaman, Prizren’e her hangi bir sebeple geldikleri zaman muhakkak Türkçe konuşmaktadır. Çünkü Mamuşalılar’ın temel ve birinci dili Türkçe’dir. Köy dışından yapılan evlilikler bile Türkçe’ye önemli bir etki yapamamıştır. Gelen gelinler kısa bir zamanda Türkçe’yi öğrenmiş ve çocuklarına Türkçe’yi öğretmişlerdir. Mamuşa’nın Prizren ile hem siyasi hem de ticari ilişkileri vardır. Ama Mamuşa’lı köyünü terketmez, Türkçe’nin kullanıldığı Prizren’e veya başka bir kentte göç etmemektedir. Göç sadece Türkiye’ye yapılmaktadır. Dıştan Mamuşa’ya göç eden aileler de yoktur. Bu yüzden Prizren ve Kosova’nın öteki kentlerinde konuşulan Türkçe ve Mamuşa’da konuşulan Türkçe arasındaki ağız ayrımları bulunur.

Köyde çalışan Hacı Ömer Lütfi sekizyıllık okulunda her yıl yediyüz civarında öğrenci Türkçe okumaktadır. İstanbul Türkçesi ile yayımlanmış ders kitapları okutulduysa da ve öğretmenler dersi edebi dille açıkladıysalar da Mamuşalı bir çocuk Mamuşa ağzını unutmaz

Türksat uydusu aracılığıyla Türkiye’nin birçokTelevizyon ve radyo yayın kanalları Mamuşa’da devamlı izlenmektedir. Mamuşa – İstanbul – Bursa- Mamuşa otobüs seferleri her hafta yapılmaktadır. Kosova’da yayımlanan gazete, dergi, kitap, televizyon ve radyo yayınları okunmakta ve izlenmektedir. Mamuşalı öğrenciler şiirler, öyküler edebi Türk dili ile yazmaktadırlar, ama evde, sokakta ve aralarında sadece yörenin Türk ağzıyla konuşup anlaşmaktadırlar. Bu yüzden Mamuşa ağzı bugün de mevcuttur. Kitapta bu ağzın söz bilgisi ve yapım bilgisinin tüm özellikleri ele alınmış ve örneklerle gösterilmektedir. Bu kitap, dil kültürümüzle ilgili çok değerli bir çalışmadır. Türk halkının yaşadığı ve Türkçe’nin kullanıldığı öteki, köy ve kentlerde konuşulan Türk ağızları üzerinde kitapların yayımlanmasıyla Balkanların bu bölgesinde Türk

Page 295: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

295

295

ağızlarının nereden kaynaklandığı, dil uygarlığının ne seviyede olduğu, hangi Türk lehçesine dayandığı kesinleşmiş olacaktır. Dergilerimizde bu konuda yayımlanmış çalışmalar üzerinde durularak ve yeni çalışmalar yapılarak “Mamuşa Türk Ağzı” biçiminde kitaplar yayımlanmalıdır.

Cemali K.Tunalıgil titiz çalışmasıyla meydana getirdiği bu eser Mamuşa halkı arasında derlenmiş halk yaratıcılığı olan manilerden, türkülerden, masal ve efsanelerden verilen örnekler eserden işlenen ağzın nasıl kullanıldığını, tümce yapısını, ekleri göstermektedir.

Mamuşa’da konuşulan Türkçe’nin Anadolu Türkçe’sinin bir parçası ama kendi benliği ağız sayımında olması dilimizin gelişmiş ve güçlü bir uygarlık dil olduğunu göstermektedir. Mamuşa Türk ağzında konuşan biri Türkiye Türkçesiyle konuşan kişiyle anlaşabilmektedir ve gerektiğinde o kişinin konuştuğu biçimde konuşabilmektedir. Göz ardı edilmemelidir ki Mamuşa Balkanlar’da Batının etkisi altında bulunan ve çevresinde Türkçe’nin kullanılmadığı, nüfusu 5000 kişiden oluşan bir köydür. Köy halkı kendi olanaklarıyla Türkülerini koruyarak Türkçelerini yaşatmaktadırlar. Köy halkının bu durumu zengin bir folklora, gelenek ve göreneklere sahip olduğunu göstermektedir. Köy folkloru geleneksel yemekleriyle evlerin iç düzenleriyle, aile düzeniyle, evlenme, sünnet düğünleriyle, bayramlarıyla, çeşitli inançlarıyla, hayvanlara, kuşlara verilen adlarla, yer, sokak, mahalle, su, kuyu adlarıyla, el işiyle işlenen çeyizliklerle, el işi çomak çömlek, beşik, bez dokuma tezgâhları, su bulma yöntemleri, havanın, iklimin nasıl olacağının belirlenmesi, halk ilaçları hakkında vs. konular üzerinde araştırmaların yapılması için bir hazinedir. Gelenek ve görenekleri incelemeye meraklı olanların bu gelenekler hakkında ilerde bilimsel çalışmaların yapılabilmesi için yararlı olabilecek malzeme olarak derlemesinde yarar vardır.

Page 296: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

296

296

Page 297: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

297

297

MAMUŞA’DA ETNOGRAFYA MÜZESİ

Sofra, Eylül 1999, MamuşaKosova geçmiş tarihi zengin olan bir yer. Burada

yerleşim yerinin çoğu birkaç çağ gerilere giden tarihi ile yaşıyor. Uzak Doğu’dan, Yakın Doğu’dan gelen baharat, altın, gümüş, ipek tüccarlarının kervanları buralardan geçmiş. Kosova Türkler’in egemenliği altına geçince yeni Pazar yerleri, kervansaraylar, hanlar kurulmuş. İpek tüccarlarının barınağı olduğu için İpek kenti bile bu adı alarak Peçenek Türkleri’nin verdiği Peç adını değiştirmiş.

Mamuşa’nın bu kervanların geçtiği yol üzerinde bulunduğunu ta 1539 yılında onaylanan Vanlı akıncı Mehmet Kukli Bey’in vakfiyesinden öğreniyoruz. Mehmet Bey Mamuşa’da tüccarların, kervanlarla gelenlerin yararlanması için bir kervansaray kurmuş. Mamuşa’nın adı bundan iki çağ önce de yazılı evraklarda geçmektedir. Demek köyün Mamuşa olarak varolduığunu XIV. Yüzılın ilk çeyreğine ait olan evraklardan görüyoruz. Kosova’nın Türklerin eline geçmesiyle yeni iktidara karşı gelen Hıristiyanların çoğunun buraları terk etmesiyleboşalan yerleşim yerlerinde ekonomiye ve yaşama canlılık getirmek amacıyla genellikle Anadolu’dan Türk ailelerinin getirilip buralara iskân ettirilmesine neden olmuştur. Fatih Sultan Mehmet döneminde Mamuşa’nın Topluva deresinin suladığı bereketli topraklara iskan eden Tokat ve Yozgat yöresinden Türk aileleri hemen nüfusun çoğunluğunu oluşturmuşlardır ve köy yapılan inşaat ile Türk mimari

Page 298: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

298

298

görünümünü kazanmıştır. Başlıca meslekleri hayvancılık iken İkinci Dünya savaşından sonra Yugoslavya’da kurulan Komünist-Sosyalist rejim her şeyi denetlemek ve toplumlaştırmak gerektiği ülküsüne dayanarak Mamuşa’da otlakları (Mamuşa Torajdasını) devletleştirip üzüm plantajlarına çevirmekle, köylüler istemeyerek hayvancılık mesleklerinden vazgeçerek ziraatla uğraşmaya başlamışlardır. Ziraat ürünlerinin satışını yapmak için yeni Pazar yerleri ararken tüccarlığı öğrenmiş, 1989 yılından sonra özelleştirmeye önem verilirken şirket kurmaya başlamışlardır. Bu gelişmeler Mamuşa’da un, ekmek, çuval gibi birçok fabrikanın ve daha birçok meslekte atölyelerin, otobüs ile yolcu taşımacılığın gelişmesine neden olmuştur. Beşyüz yıllık bir dönem içerisinde bu tür mesleki değişmelerin gelişmesi köyde zengin bir folklorun gelişmesine de neden olmuştur.

Mamuşa’da nüfusun çoğunluğunun Türk olması köyde Türk etnografya müzesinin açılması için olanaklar sağlar. 1986 yılında Kosova Özerk Bölgesi Kültür Birliği Meclisi’nde Mamuşa’da bir kütüphane ile bir Etnografya müzesinin kurulması için girişimimiz oldu. Bundan önce köyde müzelik değeri olan etnografya malzemelerinin uzun bir listesini hazırlamıştık. Ahşap dokuma tezgâhı, ahşap saban, beşik, öküz arabası gibi araçlardan başlayarak, gelinlerin çeyizlikleri, elyazma kitaplar, toprak kaplar, halılar, çergeler, postlar, derlenmiş sözlü halk yaratıcılık örnekleri ve mamuşa ile ilgili yayımlanmış yazılar v.s. yer almıştı listede. Yer en uygun olarak Kamber Bey camiinin karşısındaki iki odalı bina ve Yerel Birliği tarafınca müze ve kütüphane olarak kullanılacak temelden yeni bir binanın kıurulmasına kadar geçici olarak kullanılacaktı. Bu projenin gerçekleşmemesinin nedenleri bu zamanda bilinmesi durumu değiştirmeyeceği için daha geçlerde açıklanacaktır.

Mamuşa’da Müze’nin kurulması şu açıdan önemlidir:Kosova topraklarında en az 13 çağ Türk varlığı

mevcuttur. Türkler’in buralara aşıladığı şehircilik usulü, giyim

Page 299: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

299

299

kuşam, yemek kültürü, inançlar Türkçe konuşmayan ulusal topluluklar arasında da vardır ve Türk folklorunun kimi özellikleri bu topraklarda kendi öz varlıkları olarak korunmaktadır. İşte tüm bunların gözle görülebilmesi ve ilgilenenlerin daha geniş araştırma, incelemesi için Türk etnografyası müzesi olanak yaratacaktır.

Mamuşa’da o dönemlerde yaptığımız araştırmalar sonucu kaydedilen kimi folklorik özelliği içeren nesne ve inançlar:

Koca Hoca türbesiTürkler’in yaşadığı yerleşim yerleri dış görünümüyle

cami, tekke, türbe, mezarlık v.s. gibi nesnelerle ve halkın konuşma dilinin Türkçe olmasından fark edilir. Mamuşa’ya Prizren-Pirana yönünden girildiğinde yolun sağ ve solunda iki mezarlık vardır. Sol taraftaki mezarlıkta baş ve ayak taşları sökülmüş daire biçiminde bir tümsek vardır ki başka bir mezar buna bezemez. Burası Kosoca Hoca’nın mezarıdır ve halk buraya Koso Hoca türbesi der. Koca Hoca’nın kimliği belli değildir. Bir zamanlar gerçekten yaşamış olduğu adından ve mezarından bellidir. Halk Koca Hoca’nın keramet sahibi olduğuna, ruhunun gücüne halen inanmaktadır. Türbede yatan Kosoca Hoca’nın ruhu iç rahatsızlıkları, huzursuzlukları, nazara tutulanları iyileştirdiğine inanılır. Bu yüzden sinire kapılmış, ev büyüklerinin sözünü dinlemeyen çocuğa “Sen be çocuğum delırmisın, olmisın Kosoca Hoca türbesi için” denir.

Derdine derman, rahatsızlığına şifa arayan kişi türbeye para kor veya gümleğini kabrin üzerine bir süre bıraktıktan sonra onu giyer.

Bir şey için nezir eden kimse türbede mum yakar.Koca Hoca türbesine karşı bu inançların son yıllarda

unutulmuş olduğunu belirtmek görüşünde iken 14 Mart günü Türkiye’den gelen bir gazetesi ile Mamuşa’ya yaptığımız ziyaret sırasında Koca Hoca türbesini ziyaret eden bir kadın ve yanında iki çocuğu türbeden ayrılırken gördük. Kabrin yanında ateş yakmışlar ve bir yumurta bırakmışlar. Ateş aile ocağının

Page 300: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

300

300

aydın olması ve yumurta ise neslin çoğalmasını sağlayan üremenin-bereketin sembolüdür. Demek türbede yatan Koca Hoca’nın ruhi gücüne varolan inançlar az da olsa halen sürüyor.

Diş olayıMamuşa’da çıkarılan diş ekmekle sarılarak evin damına

fırlatılır ve o sırada şöyle niyet edilir:Karakarga al bu dişiCetır bana altın dişi!

Ölüm olayıMamuşa’da 25 yıl öncesine kadar ölünün evinde

pişirilen helva konu komşuya 100-200 gram kadar dağıtılırdı. Ölü helvasının götürüldüğü ev halkı ölü evine yemek yollardı. Bu yüzden ölümün olduğu evde üç gün yemek pişirilmezdi.

Başka bir inançKamber Bey camiinin yerinde 1979 yılında inşa edilen

yeni caminin avlusunda bulunan musalla taşının ortasında iki parmağın girebileceği kadar bir delik vardır. İnançlara göre elinde “badraviça” (siğil) olan kişi parmağını bu deliğe koyar veya yağmur yağınca bu delikten akan yağmur suyu ile elini yıkarsa sağılacağına inanılır.

Page 301: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

301

301

MAMUŞA DOĞUMLU BİR ŞAİR ŞUAİP ZURNACI

Sofra Dergisi, Mamuşa110 yıl önce (1884) Mamuşa’da doğmuş, Ravuça’da

yaşamış, tasavvufa girmiş Şuaip Zurnacı 1951 yılında vefat etmiştir. Ardına yazılı eserler bırakmıştır. Mamuşa doğumlu olduğundan olacak önemsenmemiş. Adından da söz edilmemiş. Eserlerini Türkçe, Arnavutça ve Ravuça ağzıyla yazmış. Kullandığı yazı Eski Türkçe dediğimiz Osmanlı alfabesi. Soyadı aile mesleğini çağrıştırıyor. Zurna yaptıkları için olacak ki ailesine Zurnacı lakabı verilmiş ve bu 1946 yılında yürürlüğegiren yeni soyadlar yasasına göre ailenin soyadı olmuş. Prizren’de Zurnacı soyadını taşıyan aileler çoğalmış. Bir amcaoğullarının ticaretle uğraştığını, Mamuşa’da bakal dükkânıçalıştırdığını ve bu yüzden Mamuşa’da bir ara kaldıkları duyumu olan Zurnacı ailesinden yaşı ilerlemiş biri söylüyor. Ama çok eskilerde, ikinci dünya savaşından önce bile ilişkileri olmadığı için Mamuşalı Şuaip Zurnacıyı bilmiyor. Biraz fazla üzerine gidip Ravuça’da araştırma yapılmalı. Çünkü Şuaip Zurnacı’nın Ravuça’da zamanın ünlü din adamlarında, cami imamı ve Ravuça müftüsü olan 1865 doğumlu Şeyh Mala’nın yanında eğitim görüp yetiştiği bilinyor. Şeyh Mala Prizden’de Mehmet Paşa Medresesinden mezun olmuş, Arap alfabesiyle Türkçe ve Arnavutça eser veren bir şairdir. Divanı, Risalesi ve Arap alfabesinin 29 harfine şiir yazdığı “Elif” adlı bir eseri vardır.

Page 302: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

302

302

Şuaip Zurnacı’nın güçlü bir şair ve tasavvufçu yanında yetişmesi ardında değerli şiirler bırakmasına neden olmuştur. İleride yapılacak araştırma sonucu Şuaip Zurnacı ‘nin kimliği ve eserleri hakkında yeni bilgiler elde edilecektir.

Eski bir yerleşim yeri olan ve 1539 yılında onaylanan Vanlı akıncı Mehmet Kukli Bey vakıfnamesinde de belirtilidiği gibi bir kervansaray inşa edilen Mamuşa’da. Mahmut Paşa’nın kurduğu sarayın kalıntıları halen mevcuttur. Bunlar Mamuşa’nın kırsal bir yer olmasına rağmen okuryazar insanların, ardına eser bırakanların da yetişmesine olanakların bulunduğu bir yer olduğunu göstermektedir. İlgisizlik yüzünden geçmişimiz korunamadan kayıplara gitmiş, yazılı belgeler, kitabeler, el işleri bile yokolmuştur.

Şuaip Zurnacı hakkında ilk bilgileri Mark Krasniçi “ İki savaş arası kimi Arnavut yazarların edebi eserleri hakkında” başlığı altında Gjurmime Albanologjike Dergisinin filoloji nüshasında (III cild 1973, Priştine, sayfa 117-129) yayımlamıştır. Verilen bilgilere göre Şuapi Zurnaci’nin Türkçe yazılmış 20, Arnavutça 17 ve Ravuça ağzıyla 5 şiiri vardır. Henüz Türkçe şiirlerine ulaşamadığımızdan dolayı bu kez Arnavutça’dan çevirdiğimiz şiirini aktarıyoruz. Şiirin aslı hece vezniyle ve kafiyelidir. Dizeler sekiz hecelidir, kafiye ise abab, aaab , aabb ve aaab şeklindedir.

SEVDALIYA

Yüzünü gördüğümdeSana sevdalandım hemenBir hal oldum bilmemSevda şaşkını oldum.

İster inan ister şakalaşİnsanların hakkıdırSensiz yapamamHayat bana ne lazım.

Page 303: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

303

303

Gördüğüm ilk günKalbime gömüldünSevmesen de vuruldumBeni aşkındır saran.

.................................

Hükümdar olsam inanDünyayı uğruna satardımÖmrümce sevmek içinSevdan yakaladı beni.

...............................................

Bütün kalbimle vuruldumAkan gözyaşımı anlaÖmrümce ağlayacağımAşkın yasına kapıldım.

............................................

Kalbim hüzünle dolduDerdimi anlayan yokSır olmaz, ovalar duyarBeni aldattı aşk .

.........................................

Hep aşkım olmanı isterimAşk sardı tırnaktan tepeyeKalbim çocuk isteğine kapıldıNiye beni ihtiyarlık kabul etmiyor.

Page 304: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

304

304

YENİ BİR BAŞARI DERKEN

Başarmak, yengidir, kazançtır. İlericiliği, görkemi, üretkenliği getiren, toplumsal, siyasal, ekinsel kalkınmaya olanak yaratan başarı olumludur. Böylesine başarılara ileri görüşlü her aydın, her an sevinir ve katkı verir. Ne var ki, başarı sayılan olay, gerçekten başarı olduğunu kanıtlamalıdır. Aksine, emekçinin, geniş halk kitlesinin başarısından çok salt dar bir çevrenin veya grubun başarısı olarak kalır. Yenilik, dar bir çevrenin veya grubun çıkarları için yapılmışsa veya yalnız onların gereksinmelerini karşılamak, kendilerine daha büyük çıkar sağlamak için olanak yaratılmışsa, bu geniş bir kitlenin olumlu bir başarısı değildir.

Geçenlerde gazetelerde, televizyon ve radyo yayınlarında daha bir başarıdan söz edildi. Üç ayda bir çıkan “Çevren” dergisi ileride iki ayda bir çıkacağını “Bir başarı daha” olarak adlandırılan haberler, yorumlar ve özel konuşmalar tanıklıyorlardı. Yaratılan olanaklar içerisinde bu olay gerçekten bir başarıdır. Böyle başarılara sevinmek ve katkı vermek gerekir. Çünkü üç ayda bir elimize geçen, üç ayda bir okuduğumuz bir dergimiz, ileride iki ayda bir elimize geçecek, onu okuyacağız.

Haberlerden sonra iki ayda bir çıkmaya başlayan “Çevren” dergisinin 45. Şubat 1985 sayısı evimize, elimize geldi. Yeni kapak düzeni içinde 144 sayfa veya dokuz basın forması var. Koyu kırmızı döşemeli ön kapakta “Tan” gazete ve yayın iş iminden yayılan güneş ışınları üste “Çevren” ve altında

Page 305: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

305

305

“Toplum, bilim, yazın ve sanat dergisi” yazılarında vurup onları deliyor. Güneş çevrende değil, tabandadır.

Derginin birinci sayfasında yönetmenin, yazı kurulunda, yayın konseyinde (kurul olmalı) üye olanların, teknik sorumlusunun, düzeltmenin (okutman veya dil düzeltmeni olmalı), korektörün (düzeltmen olmalı) ve derginin baskısını yapan basımevinin adları yazılıdır. Üçüncü sayfada dergideki yazıların yayınladığı sayfa numarasını gösteren “İçindekiler bulunuyor. Dördüncü sayfada “Bir başarı daha “ başlığı altında çerçeveye alınmış yazı kurulunun kısa yazısı bulunuyor. Çok sayıda dil yanlışlarının bulunduğu bu bildiri ve çağrı yazısından sonra derginin başyazısı olan ve Muhammet Ustaibo’nun “Açık diyalogun örneği” başlığı altındaki anlaşılması güç olan bozuk bir dille yazılmış yazıyı Mr. Şerafettin Hoca’nın “Delege düzeni koşullarında haberleşme, gelişme ve tanıtma olanakları” başlığı altında toplumsal – siyasal içerikli çalışması izliyor. Mr. Hamdi Hasan’ın “Makedonya Türkleri’nde yağmur duaları ve yağmurun kesilmesiyle ilgili uygulamalar” başlığı altındaki derlemesi, Mr. Hamdi Terziç’in “Simetrinin beti sanatları alanındaki fizik yasalarına göre olan felsefe yönü” ve Doç.Dr. Abduşekür Turdi’nin “Divani Lugat’it Türk’deki atasözlerin temsilleriyle şimdiki Uygur atasözlerin mukayesesi hakkında” bilimsel çalışmaları geliyor. Yazın bölümünde Yugoslavya Türk yazınından Enver Baki’nin ve Reşit Hanedanın birer öyküsü, Hasan Mercan’ın bir ve A.R. Yeşeren’in bir demet şiiri vardır. Burada Danilo Kiş’in “Mantarlar öyküsü” Çamil Batali’nin “Kovaklıkta” öyküsü, İzzet Sarayliç’in hiçbir yerde belirtilmeden “Sesler”dergisinin Ocak 1985 sayısından aktarılmış şiirleri, Novi İtebey’de (Novom İtebeyu olarak yanlış çevrilmiş) doğumlu Ferenç Deak’ın, Talat Sait Halman’ın Çetin Boğa’nın Hüseyin Alemdar’ın şiirleri ve Abdullah Yılmaz’ın bir öyküsü bulunuyor. Değini bölümünde Oktay Akbal’ın “Cumhuriyet” gazetesinden aktarılmış “Yugoslav şiirine bir bakış...” İ.Güven Kaya’nın “Çağdaş Türk şiirinden insan çizgileri”, Yara Ribnikar’ın “Saifert ölüm ve sevi arasında bir

Page 306: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

306

306

ozan” Yakov Yurişiç’in “Dünya gezgincisi Zuko Cumhur ve gezi noktaları” değinileri, tanıtma bölümünde “Tan” kitap dizisinde çıkan üç kitabın tanıtmasını yapan Reşit Hanedan’ın yazısı, Lubinka Bogetiç’in ve Dragolub Curoviç’in yazdıkları “YKP’nın tarihi ve pratiği” adlı kitabını tanıtan Dr. Jivoyin Nikoliç’in yazısı ve Aziz Nesin’in 70. doğum yıldönümü dolayısıyla hiçbir yerde belirtilmeden “Esin” dergisinin 22. sayısından alınmış olan Hasan Mercan’ın Aziz Nesin ile yürüttüğü söyleşi var.

Böylesine iki ayda bir çıkmaya başlayan “Çevren “ dergisinde 20 yazarın yazısı, eseri ve beş çevirmenin bilim yazısı, öykü, şiir ve tanıtma yazısı çevirileri vardır. Bunlardan yalnız altı Yugoslav Türk yazarının yazısı, eseri ve üç çevirmenin çevirisi bulunuyor. Bu hesaplamaya göre dergi dokuz kişinin eseri, malı, iyesi oluyor. Eski sayılara kıyasen başarı değil, gerileme olan bir başarısızlığı kanıtlıyor dergininbu sayısı. Çünkü yaratıcılığımızın ürünü olan ve üzerinde durulmasını, yaygınlaştırılması gereken yalnız altı yazarımızdan yazı, eser vardır. Ya özdeş okuyucuların “Çevren”i “Sesler” ve “Esin” dergisinden, hem de bu dergilerin son sayılarından yazıların aktarılması olumsuz başarıyı kanıtlamaz mı? Başka bir dergiye öykünmek, başka bir dergiden yazıları aktarmak olumlu başarı değildir. Başarı, yaratıcı ve işbirlikçi ağını genişletmek, yayımlanmamış yazıları yayımlamak, güncüllüğü izlemek ve en geniş halk kitlesinin çıkarını dile getirmek uğraşına denir. Dergi ayda bir de çıkabilir. Haftalık dergi de olabilir. Ama yalnız dar bir grubun düşüncesini, imgesini, huyunu, yeteneğini, kişiliğini ortaya atarsa ve yayımlanan yazıları okur önce başka bir dergi veya gazetede okumuşsa anlayışımıza göre bu olay başarı değildir.

Nitelikten çok niceliğe önem veren “Çevren” dergisi uyarılan içeriği, tutumu bir gelenek olarak sürdürürse etkinsel yaşamımızda değersiz bir kâğıt yığını olarak kalır.

Page 307: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

307

307

İKİNCİ YAYIM ALFABESİNİN 40. YILI

Birlik, 1995, ÜsküpHalk Kurtuluş Savaşının yengisiyle Yugoslavya’da

yaşayan tüm ulus ve halklar kendi ulusal dillerinde öğrenim görme hakkına kavuştular. Dolayısıyla Türk halkı da Türkçe öğrenim görme hakkına iye oldu. Makedonya Sosyalist Cumhuriyetinde ta 1945 yılında Türkçe okullar açıldı. Türk halkının yaşadığı tüm kent ve köylerde açılan Türk okullarında öğrenim gören öğrencilerin kitap gereksinimlerini gidermekamacıyla Türkçe kitapların yayımlanmasına girişildi. Yayımlanan kitaplar arasında birinci sınıflara ait “Alfabe” kitabı yayımlandı. 1947 yılında ise Alfabenin ikinci baskısı yapıldı. Tarihi önem taşıyan bu ders kitabı Türkçe okuyan çocuklaraTürkçe okuma - yazmayı öğreten ilk temel eserdi. Alfabeyi 1945 yılında Makedonya Sosyalist Cumhuriyetinde Türkçe okulların açılmasında en çok payı geçen öğretmen, öğretim müfettişi ve danışmanı Ferit Bayram, öğretmen FetahSüleymanpaşiç ile birlikte hazırladı. Tamamen özgün olan bu alfabe kitabı 09. Nisan 1947 tarihli ve 995 sayılı Makedonya Halk Cumhuriyeti Eğitim Bakanlığının emriyle ilkokulların birinci sınıflarında okunması için Üsküp’ün “Makedonya Devlet kitap yayınevince yayımlanmış ve “Bratstvo” yayınevinde basılmıştır. 87 sayfadan oluşan bu alfabe Yugoslavya’da bu biçimde yayımlanan Türkçe ilk kitap olmuştur. O yıllarda Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkiler henüz kurulmamışken ve Latin alfabesini halk öğrenmemişken, Alfabe kitabını hazırlamak çok zor bir iş olduysa da, kitabın müellifleri azimli çalışmalarıyla bu

Page 308: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

308

308

işi başarmışlardır. Ne var ki yazıların metin ve şiirlerin çoğu Ferit Bayram’ın yazdığı metinler ve şiirlerdir. Henüz özgürlüğe kavuşan uluslar Yoldaş Tito’ya karşı besledikleri sevgiyi, kazanılan devrime karşı duydukları hayranlığı “Pioner yemini” şiirinde şöyle dile getirir Ferit Bayram

Vaad ederiz size biz,İlahi güneşimiz,Tito kardeşimizBugün namusumuzlaTerleyip kan dökerekEserler göstererek,Hayat yaratacağızTakip ederek seniErkekçe gidişiniHarba da gireceğiz Eskileri devireceğiz.

Yugoslavya’da Türk halkı Latin harfleriyle yazılmış ilk alfabe kitabıyla karşılaşıyor böylesine. Alfabenin hazırlanıp yayımlanmasına başka Türk okulları için kadronun yetiştirilmesi amacıyla öğretmen kurslarının örgütlenmesinde de büyük payı geçiyor Ferit Bayram’ın. Bu kurslarda öğretmenlere ve öğretmen adaylarına dersler düzenliyor. Zaten o yıllarda Ferit Bayram Makedonya Halk Cumhuriyeti’nin Eğitim Bakanlığı yönetmenlerinden biridir. 1959 yılında yeni yayımlanmaya başlayan “Sevinç” dergisinin ilk sayısında kendisiyle yapılan bir konuşma sırasında “Benim bugün dünyanın her tarafında oğullarım var. Hayatımda çok ağır günler de yaşamıştım, fakat işimden, hayatımdan memnunum” demektedir Ferit Bayram. Çünkü Ferit Bayram 1908 yılından ta 1941 yılına kadar öğretmenlik yapmıştır. İlkin Üsküp’ün “Curo Yakşiç” ilkokulunda, sonra “Büyük Kral medresesinde” ve Halk Kurtuluş savaşından sonra Üsküp’te düzenlenen öğretmen kurslarında öğretmenlik yapmıştır. Türkçe ilkokulların

Page 309: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

309

309

açılmasıyla karşılaştığı güçlükleri “Sevinç” dergisinin 1. sayısında öğrencilerle yaptığı bir görüşmeden röportaj yayımlanırken Ferit Bayram’ın şu anıları aktarılmıştır:

“1944’de yurdum iç ve dış düşmanlardan kurtulunca ihtiyarlığıma bakmayarak yine öğretmenlik hayatına döndüm. Halk hükümeti o zaman bize, azınlıklara da ana dilinde okuma hakkı tanımıştı. Bir taraftan bu okullara öğretmen yetiştirmek diğer yandan da ders kitapları hazırlamak yükünü bu zayıf vücuduma sırtladım. Bu alanda birçok zorluklarla karşılaştım. Akla hayale gelmeyen yalanlara, sabotajlara uğradım. Fakat bütün bunları Partinin yardımıyla yendim. Makedonya’da bütün okulların teftiş işini bana vermişlerdi. Bu iş çok yıpratıcıydı. Kışın soğuklarda, rüzgârlı, fırtınalı, yağmurlu havalarda köy köy, şehir şehir gezdim. Genç ve tecrübesiz öğretmenlere usul öğrettim. İşte hastalığımın sebebi de budur.

Bütün bunları hep yurdumuz için, milletlerimiz içinyaptım. Yoksa hayattan yeni bir mükâfat beklemiyorum. Dileğim, halkımızın şimdi olduğu gibi gelecekte de büyük bir saadet içinde yaşamasıdır”.

Kırk yıl önceden beri bu alfabe kitabıyla okuma yazmayı öğrenenler kitabın değerini kanıtlayacak tanıklardır. 1951 yılında bugünkü Kosova Sosyalist Özerk Bölgesi’nde Türk Halkının yaşadığı kent ve köylerde açılan Türk okullarında öğrencilerin karşılaştıkları Türkçe ilk ders kitabı olmuştur. Yeni alfabe kitaplarının ve sonunda “İlkokuma” kitabının yayımlanmasıyla kırk yıllık Alfabe kitabı kullanıştan kaldırılmıştır. Oysa bu kitabın yeni baskıları yapılmalıdır ve kitap “İlkokuma” kitabı yanında öğrencileri için yardımcı ders kitabı olarak kullanılmalıdır. “Böylesine kültürümüzün bir mirası olan ve binlerce kişiyle okuma yazmayı öğreten “Alfabe” kitabının hak ettiği ilgiyi göstermiş olacağız.

Page 310: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

310

310

Kosova’da Türkçe okuyan öğrenciler için yayımlanan alfabe.

Page 311: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

311

311

BİRLİK ANSİKLOPEDİSİ

20-22.XII. 1984.Birlik, ÜSKÜP Yazına, yazılarımın “Birlik”te yayınlanmasıyla

başladım. İlk şiirim 1964 yılında “Birlik” çocuklar sayfasındayayınlandı. Türkçe dersi öğretmeni “Birlik”in bu sayısını tüm sınıfa gösterdi ve derste okuttu. Karlı, buzlu ve soğuk günlerden sonra gelen sıcak günlerin muştulayıcı olan kırlangıçların birine adanmıştı bu şiirim. Marangoz babam şiirin yayımlandığı tüm sayfayı camlı bir çerçeveye geçirmiş oda duvarında asmıştı. Bu nedenden olacak, o yıldan beri “Birlik”in sıralı okuyucusu ve işbirlikçisi oldum.

Yirmi yıl içerisinde yaşanan yaşantılarım anı olarak güncemde günü gününe yazılı duruyor. Lise öğrencisiyken “Birlik” şiir, haber, çeşitli röportajlar göndermekle işbirliğimi sürdürüyorum. Gazetede çalışan gazeteci arkadaşlarla kurulan ilişkiler gazeteci olma tutkusuna kaptırıyor beni. Yıl 1967, “Birlik”te baş ve sorumlu yazar Fahri Kaya, üniversiteye devametmem için olanaklar yaratıyor. “Birlik”ten burs temin edeceğiz diyor. Gazetecilik fakültesine yazılmak amacıyla Belgrat yolculuğum oluyor. Üsküp’te de Felsefe fakültesinde okuyup “Birlik”te çalışmak olanağı da yaratılıyor. Okumak için bundan daha iyi destek olabilir mi hiç? Nesnel nedenlerden Priştine’de hukuk fakültesine yazılıyorum. Kosova’da Türkçe bir derginin, sonra bir gazetenin çıkması için yapılan girişimlerde varım. Priştine YPO- nun Türk dili ve edebiyatı kürsüsünde yazın saatlerini daha sık düzenliyoruz. Merhum Sürreya Yusuf yazıları topluyor, çıkacak dergi için hazırlıyordu. Derginin değil, bir gazetenin çıkmasını kararlaştırıyor Kosova ÇHSB-i.

Page 312: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

312

312

1.V.1969 tarihinde Kosova ÇHSB-i organı olan “Tan” gazetesinin ilk sayısı çıkıyor. İlk destek, ilk yardım “Birlik”ten geliyor. “Birlik” ten edindiğimiz gazeteci-işbirlikçi görgümüz“Tan”a yararlı oluyor. Gazete “Üsküp”te Nova Makedoniya basımevinde basıldığı için ve mürettip yanlışlarını düzelten düzeltmen olmadığı için sayfa düzeni gününde bir gazeteci nöbetçilik yapıyordu. Gazete için en son haberleri “Birlik”teki arkadaşlar teleksten alıp “Tan”da yayımlanması için, boş kalan köşeler için, özellikle futbol maçlarının sonuçlarını yayımlamamız için yardımcı oluyorlardı. Çünkü “Birlik” yurdumuzda Türkçe yayınlanan diğer yayınlara olanaklar yarattı, destek oldu, özellikle gazeteci kadrosu yetiştirdi.

Yirmi yılda “Birlik”te yayımlanan yazılarımın yüz sayfadan çok bir kitap olmasına karşın kırk yıl yayımlanan “Birlik”in sayıları, kurtuluştan, sosyalist devrimimizin gerçekleşmesinden, özyönetimin başarısından, ekonomik, kültürel gelişmemizden en incelikleriyle bilgi veren çok ciltli biransiklopedi değil midir?İleride de böyle olmasını dilerim.

Page 313: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

313

313

YAYIMLANAN SÖZLÜKLER YETERLİ Mİ?!

“Birlik” Gazetesi 7 Eylül 1985, Üsküp.Yurdumuzda her yıl ikibinden çok kitap

yayımlanmaktadır. Yayımlanan ders kitapları, okul kitapları, bilim eserleri, roman, öykü, şiir, gezi vs. kitapları arasında sözlükler veya başka dillerin rehberleri de bulunmaktadır. Ne var ki yayımlanan sözlükler henüz yeterli değildir. Çünkü Halk Kurtuluş Savaşından (1945) bu güne kadar yayımlanan sözlükler, yurdumuzda konuşulan tüm dillerde henüz yayımlanmamıştır. Ulus ve halklarımız sözlük yardımıyla bile öteki kardeş ulusun veya halkın dilini kendi diline aktaran sözlüklere iye değildir. Varolan sözlüklerin çoğu Yugoslavya’da resmi olmayan dillerdir. Örneğin: İngilizce, Fransızca, Almanca, Rusça gibi dillerin sözlükleri vardır. Ama Türkçe –Slovence, Hırvatça – Türkçe, Arnavutça veya Macarca – Türkçe ve buna benzer sözlüklerden henüz yoksunuz. Durum öteki ulus ve halkların dillerini açıklayan sözlüklerle de pekiyi değildir.

Bizde yayımlanan biricik sözlük 1967 yılında Mile Körvezirovski ve Kevser Seyfullah ‘ın hazırladıkları ve Üsküp’te “Prosvetno Delo” nun yayımladığı “Makedonsko –Turski reçnik” (Makedonca – Türkçe Sözlük”tür. 18 yıl önce bin adet olarak yayımlanan bu sözlük onbeş yıl önce satışta kalmadığı için bugün gereksinmeleri karşılayamamaktadır. Sözlüğün ikinci bir baskısı yapılmamış ve Türkçe –Makedoncası yayımlanmıştır.

Kurteş Aguşi’nin hazırlamış olduğu “Türkçe – Sırpça Sözlüğü” nün yayımlanması için yayım evlerimizin ilgi göstermeyişi yüzünden bu sözlük yayımcının isteği üzereine

Page 314: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

314

314

Türkiye’de, İstanbul’da “Tekin” yayınevince kısaltılmış bir biçimde 23.389 sözcükten oluşarak yayımlanmıştır.

Türkiye’de yurdumuza ve özellikle Sırpça-Hırvatça’ya karşı ilginin varolduğunu Hüseyin İslam’ın yazmış olduğu ve 1971 yılında Ankara’nın Kardeş matbaasının yayımlandığı Turistik rehber “Dodjite u Tursku” (Türkiye’ye buyurunuz ) Sırphırvatça – Türkçe turist el kitabı kanıtlamaktır. Bu kitap hakkında bilgi veren yazar kitabın “Türkiye ve Yugoslavya, en çok sayıda turist mübadelesi yapan ülkeler olmakla beraber, Türkler ve Yugoslavlar için neşredilmiş böyle bir yeterli rehberin bulunmayışı bu kitabın hazırlanmasında ve neşrinde büyük bir amil olmuştur .....” diye yazmaktadır. Uzun bir süre Ankara Radyosunun Sırpça-Hırvatça çevirmeni, devlet başkanı Yoldaş Tito’nun Türkiye ziyareti sırasında çevirmenlik yapan Hüseyin İslam’ın kitapta bu dillerin yazılışı, konuşma ve gramerinden bilgiler verilmektedir. Gümrükte, bankada, otelde ve pansiyonda yerleşme sırasında, hergünkü yaşamda kullanılan çamaşır ve şahsi ihtiyaçlarla, berber dükkânında, doktorda, lokantada, pasta salonunda, tekstil satış mağazasında, kasap ve kitapçıda, postanede, yolculukta, tren istasyonunda, uçak hava alanında, gemide ve diğer ulaşım araçlarında kullanılan konuşmaların Türkçe ve Sırpça-Hırvatça karşılığında verilmektedir. Konuşmalardan başka yemek takımlarının, yiyeceklerin, içkilerin, meyvelerin, günlerin, ayların, mevsimlerin, sayıların, ölçü ve tartıların, akrabaların iş yerlerinin her günkü sözlerin Türkçe ve Sırpça-Hırvatça karşılıkları verilmektedir. Kitabın sonunda Türkçe-Sırpça-Hırvatça sözlük bulunuyor. Kitap Sarayova’da da satışta bulunurken 1975 yılında mevcudu tükendi.

“Bilinmeyen yollar ve yöreleriyle Yugoslavya” başlığı altında Tuna Baltacıoğlu’nun yazıp 1978 yılında İstanbul’da yayınladığı gezi el kitabı da Türkiye’de Yugoslavya’ya ve Sırpça-Hırvatça’ya karşı ilginin var olduğunu kanıtlıyor. Üç bölümden oluşan ve 128 sayfayı içeren bu kitapta Yugoslavya’nın siyasal yapısından, Türkiye ve Yugoslavya

Page 315: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

315

315

arasındaki siyasal, ekonomik, Kültürel ilişkilerinden bilgiler verilmektedir. En önemli kara yollarından, Yugoslavya’nın kaynak sularından ve kaplıcalarından, sözü edilen yollar üzerinde bulunan otellerden, Yugoslavya’nın en değerli turistik yerlerinden bilgiler veriliyor. Kitabın ayrıca önemi Sırpça-Hırvatça’da çok kullanılan sözcüklerin Türkçe karşılığını veren sözlüğün bulunmasıdır. Kitaba eklenen sözlük küçük olduysa da Türkiye’de Sırpça-Hırvatça’ya karşı ilginin ne denli büyük olduğunu gösteriyor.

Belgrat Üniversitesi Filoloji Fakültesi öğretim üyesi Dr. Slavolyub Cinciç’in hazırladığı, İŞRO-Privredno-finansıyski vodiç” yayınevinin yayınladığı “Učbenik Turskog jezika¸” (Türkçe’nin ders kitabı) Üniversitede Türkçe dersini okuyan öğrencilere ders kitabı olarak yayımlanmıştır. 446 sayfadan oluşan kitabın sonunda 70 sayfalık Türkçe-Sırpça-Hırvatça sözlük bulunuyor. Sözlük dışında kitabın 27 dersten oluşan her bölümüne ait Türkçe-Sırpça-Hırvatça sözlük bulunuyor.

Abdurrahman Hukiç’in özverisiyle Üsküp’te “Svetlost” BEEÖ yayınevinin yayınladığı “Türkçe konuşulan yöreler için Yugoslavya rehberi” Sırpça-Hırvatça’yı bilen kişinin Türkçe’yi öğrenmesine ve Türkiye’de bulunduğu zaman anlaşmasınayardımcı olan bir el kitabıdır. 127 sayfadan oluşan kitapta Türkçe’nin tarihi gelişmesinden bilgiler veriliyor. Gezi sırasında en çok kullanılan konuşmaların, sözcüklerin Sırpça-Hırvatça-Türkçe karşılıkları verilen kitap 42 bölümden oluşuyor. Gramer bölümü 23 sayfayı içeriyor, son 30 sayfa Türkiye’nin tarihinden, Edirne, İstanbul, Ankara, Kayseri, Niğde, Nevşehir, Ürgüp, Konya,, İzmir, Efes, Bergama, Çeşme, Manisa, Kuşadası gibi gezilecek yerlerin tarihinden, bu yerlerde bulunan tarihi, kültür ve sanat eserlerinden bilgiler veriliyor. Akdeniz’in en önemli tarihi ve turistik yerlerinden bilgiler veriliyor.

Page 316: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

316

316

BİR YENİÇERİNİN HATIRALARI

Birlik gazetesi, 7 Mart 1992, ÜsküpAllah’ın son Peygamberi Hazreti Muhammed Aleyhi

selam Avrupa’ya tam şahsiyetiyle 712 yılında Araplar’ın İspanya’ya saldırıp birçok kenti fethetmesinden sonra tanıtılmaya başlanmıştır.189 İslam’ın yayılmasıyla Hazreti peygamber hakkında ilgilenenlerin sayısı artmıştır. Hızla bir biçimde yayılan İslam dininin önünü kesmek, yayılmasını engellemek amacıyla Avrupa’da eyleme geçilmiştir. Dolayısıyla İslam dini ve Hazreti Muhammed ile ilgilenenlerin sayısı artmıştır. Buna rağmen Müslüman Arapların fethettikleri ülkeler dışında da Müslümanlığı kabul edenler olmuştur. Hazreti Muhammed’in inanların sayısı çoğalmıştır.

Bugün beş milyon civarında Müslüman’ın yaşadığı Yugoslavya190 (şimdi parçalanmış bir durumda), batıda Müslümanların en kalabalık sayıda yaşadığı bir ülkedir. Müslümanlar din özgürlüklerine sahip oldukları için tüm dini inançlarına saygı gösteriyorlar ve dini ibadetlerini yapıyorlar. Müslümanlar toplu bir biçimde Bosna-Hersek Cumhuriyeti’nde, Kosova Özerk Bölgesi’nde Makedonya Cumhuriyeti’nde, Karadağ Cumhuriyeti’nin birçok belediyesinde, Hırvatistan Cumhuriyeti’nin başkenti Zagreb’te, Sırbistan Cumhuriyeti’nin başkenti Belgrad’ta, Sancak bölgesinde, Preşova Buyanovaç ve 189 Filip Hiti: İstorıja Arapa (Arap tarihi), “Veselin Masleşa” yayınevi, Sarayova 1975, sayfa 349.190 Statistički kalendar Jugoslavije (Yugoslavya’nın istatistik takvimi) Savezni Zavod za Statistıku, Belgrad, Şubat 1987, sayfa 39’daki tabloya göre tahmin.

Page 317: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

317

317

Medveca belediyelerinde yaşıyorlar. Slovenya Cumhuriyetinde ve Voyvodina Özerk Bölgesinde çeşitli iş sebebiyle yerleşmiş Müslümanların sayısı giderek artıyor. Bugün Müslümanların yaşadığı her yerde cami veya mescit vardır. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra birçok yerde yeni cami inşa edilmiş ve ibadete açılmıştır.

Bu topraklarda Müslümanların milli mensubiyeti: Boşnak, Arnavut, Türk ve Rom’ (Çingene)dur. Vaaz ve dini yayınlar bu dillerde yapılır. 1990 yılında çok partili düzene geçme hareketinin tamamlanmasıyla okullarda da din derslerinin uygulanacağına inanılıyor. Dolayısıyla Müslüman olan Boşnaklar, Arnavutlar, Türkler ve Rom’lar kendi dillerinde İslâm’ın temel ilkelerini, genel din bilgisini okullarda öğrenecekler.

Page 318: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

318

318

Bugünkü Yugoslavya topraklarında Müslümanlık kesin olarak 1389 yılındaki Kosova Meydan Savaşı’nı Türklerin kazanmasından sonra temelleşmiştir. O yıllardan başlayarak günümüze kadar yüzlerce cami, mescit, namazgâh inşa edilmiş, milyonlarca insan Müslümanlığın şartlarını, sevgili peygamberimizin talimatlarını serbest bir biçimde uygulamıştır. Müslümanların yaşadığı yerlerde dini ibadetin yapıldığı camiler ve mescitler vardır. Kitap, gazete, dergi, kaset, video kaset aracılığıyla Müslüman âlemindeki dini olaylar ve kültür gelişmeler izleniyor. Sarayova’da İlahiyat Fakültesinin ve Gazi Hüsrev bey Medresenin, Üsküp’te ve Priştine’de Medreselerin ve bütün kent ve köy camilerinde mekteplerin çalışmasıyla dini tedrisat yapılıyor. Müslümanlığa hizmet edecek olan kadro yetiştiriliyor.

İslam ve Hazreti Muhammed hakkında İslav dillerinde birçok kitap yayımlanmıştır. 1497 ve 1501 yıllarında Ostroviçalı Konstantin Mihailoviç’in yazdığı “Yeniçeri’nin hatıraları veya Türk tarihçesi”191 eseri bu konuda parçalanmış Yugoslavya topraklarında yetişmiş bir gayrı Müslim tarafından yazılmış en eski eserlerden biridir. Müslüman olan ve İslam için savaşan Türkler ve sevgili Peygamberimiz için ta XV. Yüzyılda kitap yazan bu müellif kimdir?

Ostroviçalı Konstantin Mihailoviç Kosova’nın Nobırda kentinde doğmuş, 1455 yılında bu kentin Türkler eline kesinlikle geçmesiyle Anadolu’ya götürülmüş Sırp asıllı biridir. Yeniçeri birlikleriyle savaşlara katılmış, Bosna seferinden sonra Vırbas’ın Zveçay kazasındaki kale komutanlığına tayin edilmiş. 1463 yılında Macar ordusunun saldırısına uğrayan Vırbas ve yöresinde esir alınan Türk askerleri arasında Konstantin Mihailoviç de bulunmuş. Macaristan’a götürülmüş. Sürgünden kaçmayı başarmış ve Lehistan’a geçerek orada Lehistan Çarı IV. Kazimir Yagyelovaç (1492-1501) ın isteği üzere Türkler

191 Konstantin Mihajlović iz Ostrovice¸ Janičarove Uspomene ili Turska hronika¸ Prosveta ve Srpska Književna Zadruga yayınevleri, Belgrad , 1986.

Page 319: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

319

319

hakkında bir eser yazmış. 1565 yılında Çek diline çevrilerek ilk defa kitap olarak yayımlanan bu eser1865 yılında Yanko Şaferik tarafından Çekçe’den Sırpça’ya çevrilerek basılmış. 1969 yılında ise Corce Jivanoviç tarafından Lehçe’den Sırpça’ya çevrilerek yayımlanmıştır.192

Bölümlere ayrılmış olan bu eserin ilk altı bölümü Hazreti Muhammed ile ilgilidir. Hazreti Muhammed inananların Arginler, İranlılar, Türkler, Tatarlar, Berberler, Araplar ve yüzlerinde kömür yazılar olmayan kimi zenciler olduğunu193 Hazreti Muhammmed’in Allah Tealla’nın mutlak Resulü olduğunu, Hazreti Muhammed Aleyhi selamın isteği ne ise, Hazreti İsa Aleyhi selamın da isteği olduğunu, Allah’ın son Peygamberi olduğunu” söylüyor.

Müminlerin her zaman üstü başı temiz, üzerinde elbiselerin temiz olarak camiye geldiklerini, elbisesinde her hangi bir leke olsa bile camiye bu elbiseyle girmediklerini, ayakkabıları çıkarıldıktan sonra camiye girildiğini, cami içinin tertemiz halılarla döşeli olduğunu ve müminler birbirine omuz omuza yapışarak namazı kıldıklarını ve Cuma namazlarına herzaman kalabalığın geldiğini bildiriyor. Bütün cami ve mescitlerin kağıt gibi beyaz olduğunu, içeride mum yakılmadığını, orada Kuran-ı Kerimin sesle okunduğunu, bundan sonra minbere çıkan imamın hutbe okuduğunu ve hutbede genellikle “Hazreti Muhammed Aleyhi selamın İslam’ın bütün dinlerden üstün olduğunu, bütün ruhlar için, gâvurlara karşı savaşanlar için de dua edilmesine davet ettiğini, savaştan dönen savaşçılarla karşılaştıkları zaman onlara yardım etmeleri, ellerini, ayaklarını yıkamaları için su vermekten şeref duyulması ve onları ödüllendirmeleri istenmektedir. Herkesin bu savaşa katılması gerektiğini, bunu yapmanın Muhammed’in

192 Mala Enciklopedija Prosvete, Belgrad, 1978, II. Kitap, sayfa 291.193 3’ye a.g.e. sayfa 77

Page 320: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

320

320

gönlünü okşayacağını, Allah Teâlâ’nın savunmak için ve gâvurları yok etmek için kılıcı verdiği bildirilmektedir.194

İbadet yerinde, camide ve mescitte sadece ibadetin yapıldığını, imamın vaaz verdiğini, konuşmaların, tartışmaların yapılmadığını,195 hakiki Müslüman olan kişinin şarap, alkol kullanmadığını, savaş sırasında hiçbir Müslüman’ın şarapkullanmadığını, şarap içtikten sonra ölen kişinin yerinin cehennem olacağını Hazreti Muhammed Aleyhi selamın buyurduğunu yazmaktadır.196

Müellifin camiye girip namaz kıldığını, bu yüzden Müslümanların nasıl ibadet ettiklerini, ne için dua ettiklerini öğrendiğini bildirirken Hazreti İsa’nın iyilik severliğini, Hazreti Muhammed için söylediklerini, kendi yaramazlıklarını ise Hıristiyanlara yüklediklerini, Hazreti İsa’nın “Ruhullah”, Hazreti Muhammed Aleyhi selamın “Resulu-llah” olduğunu, Hazreti Musa’nın Hazreti İsa’nın ağabeyi olduğunu, Hazreti İsa ise Hazreti Muhammed Aleyhi selamın ağabeyi olduğunu, Hazreti İsa’nın mezardaki ölüleri vaftiz ettiğini, Hazreti Muhammed Aleyhi selamın namaz kıldığı yerde kayalıkların belirdiğini yazmaktadır.197

Kitabın beşinci bölümünde müellif Hazreti MuhammedAleyhi selam hakkında şu vaazı aktarıyor:

“Hazreti İsa, gâvur ve İsrailoğullarıyla kalmak istemediği için göklere çıkmıştır. Hazreti Muhammed Aleyhi selam gökler alemine çıktığı zaman Müslümanlardan ötürü göklerde kalmak istemedi, bizlerde yeryüzünde kalmaya yeminliydi. Zamanı gelince bizlerle birlikte uyanıp bizleri cennete götürecek. Onun için Hazreti Muhammet Aleyhi selamın buyurduklarını yerine getiriniz. Müslüman kardeşler bu buyruklara saygı gösterin, gâvurların normal saydıkları

194 A.g.e. sayfa 82.195 A.g.e. sayfa 82.196 A.g.e. sayfa 81. 197 A.g.e. sayfa 84.

Page 321: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

321

321

felaketleri birbirinize getirmeyin. Gâvurlar birbirinin iyiliğini istemez. Allah yardım eder ümidi ile kardeş kardeşin, dostunun hırsızı olur, birbirine ihanet eder, para için en yakınını satar, şarap içerek ekmek yediği için neşelidir, kendi etini çiğner, kanını içer ve başarıya ulaştığını sanır. Bütün bunlar onlarla savaşan sizler için bilinen şeylerdir. Ama onların bu neşeleri acıya, ıstıraba dönüşecek. Bu yüzden birbirinize iyilik dileyin, birbirinize haksızlık yapmayın ve birbirinizden çalmayın. Her hangi biriniz başkasının bir eşyasını bulursa gizlemeden sahibine versin. Bulunan eşya bir defa, iki defa, üç defa duyurulsun, eşya sahibi bulunsun. Gâvurların bahçelerine girmeyin, çünkü onlar haddını aşmış bir kavimdir, devamlı beddua eder, seni affetmez. Öç alması için Allah’ı çağırır. Bu yüzden gâvurlara haksızlık yapmayın. Eğer bir kimse bahçenizden bir şey alırsa onu affedin. Allah da onu affedecektir. Develer gibi birbirinize öfkelenmeyin. Kölelerinize yaşlarına göre kölelik süresini tayin edin. Eğer komşun kölesinin süresini tayin etmezse, onu aranıza kabul etmeyin, çünkü o Allah değildir, kimseyi ömür boyu köle edemez. Köle özgürlüğüne kavuştuğu zaman, yaşaması için yiyeceğini temin etmelisiniz, böylesine Müslümanlık yayılmış olur. “ diye Hazreti Muhammed Aleyhi selamın buyurduğunu bildiriyor.

Müellif Hazreti Muhammed Aleyhi selamın Müslümanlarla yeryüzünde kaldığını, kıyamet gününde bütün insanların öleceğini, o anda Hazreti Muhammeddin sanki uykudan uyanmış gibi sakalındaki tozları silip “Elhamdülillah-i Rab-bil alemin” diyerek bütün Müslümanların huzuruna çıkacak ve sonsuza kadar bizi birleştiren her şeyi yaratan Allah’a şükürler olsun amin” diyecektir. Allah Tealla ise şöyle cevap verecektir: İyi hizmet ettin, müminlerinle iyi davrandın, onun için onlarla birlikte cennete gidin ve orada ebediyete kadar sevinin”198

198 A.g.e. sayfa 86.

Page 322: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

322

322

Sevgili Peygamberimiz hakkında bilgi vermek için camilerde dinlediği Cuma vaazlarını eserine aktarmakla yetinen müellif, sevgili Peygamberimizin Veda haccından Medine’ye döndükten bir süre sonra hastalanıp yatağa düşünce, artık bu fani dünyadan göç etme zamanının geldiğini anlayınca ashabına şu tavsiyede bulunduğunu bildiriyor:

“Beni toprağa defnetmeniz için hazırlanın bu dünyadan göç edinceye kadar yanımda hazır olun. Tavsiyelerimi yapın, aldanmayın. Sizleri hakkın yoluna getirdim. Allah’ın yeni seçtiği İsrail olun. Beni Medine’de gömün. Ali’mi dinleyin, çünkü kıyamet günü uyanıp hepinizi sevineceğiniz yere götüreceğim. Birbirinize şefkatli ve merhametli olun. Kölelerinizin kölelik sürelerini azaltın. , çünkü onları ölünceye kadar tutabilen Allah değilsiniz. Böylesine soyunuz üreyecek her bir insan sizi destekleyip hak yolunuzu takdir edecektir.199

XV. yüzyılda Müslümanlık ve Hazreti Muhammed Aleyhiselam hakkında böylesi görüşlerin gayr-i Müslim tarafından kitaba yazılması, sevgili Peygamberimizin yüceliğinden ileri gelmektedir. Hazreti Muhamed Aleyhi selamın yalancı bir peygamber olduğunu, Kuran-ı Kerim’in bir insan eseri olduğunu, Allah tarafından vahiy yoluyla gelmediğini, Tevrat’ın kopyası olduğunu göstermeye çalışan Hıristiyan âlemindenbirinin beşyüz yıl önce Hazreti Muhammed Aleyhi selamın Allah’ın son peygamberi olduğunu, her insan için şefkatli ve merhametli olduğunu söylemesi ve bu görüşlerini kanıtlamaya çalışması Hazreti Muhammed Aleyhi selamın yüceliğini yadsımak için neden bulamadığından dolayı olmuştur. Müellif Türk askerinin esiri olarak Anadolu’ya götürülüp en yakınlarından ayrıldığı için Müslümanları düşman saydığı muhakkaktır. İslam’ı kabul etmediğine göre, Müslümanlıktan nefret etmiştir belki ? Ama buna rağmen İslam hakkında bütün gerçekleri atıp yalan söyleyememiştir, Kitabı Lehistan çarı için yazdığından dolayı gerçekleri yazmaya zorunluydu belki ?

199 A.g.e. sayfa 86.

Page 323: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

323

323

Oysa Balkanlar beşyüz yıldan çok Türklerin egemenliği altında bulunduğu için hem Türkler’e hem de Müslümanlar’a karşı Hıristiyan dünyası kin beslemektedir. Buna karşın Kur’an’ın Allah’tan vahiy yoluyla nazil olduğuna, değişmeden korunduğuna inanarak 1895 yılında Belgrat’ta Sırpça-Hırvatça kitap olarak yayımlanmıştır. Dragutin İliç ( 1858-1926) ise “Poslednji Prorok, bijografija verovesnika İslama” (İslam’ın habercisi en son Peygamber) adı altında sevgili Peygamberimizi dile getiren kitabı Sırpça-Hırvatça yayımlamıştır.

Konstantin Mihailoviç eserini yazarken kaynak olarak herhangi bir eseri kullanıp kullanmadığını belirtmemiş. Ancak, Türkler arasında yaşadığını, camiye gidip ibadet ettiğini, Cuma vaazlarını dinlediğini belirttiği için bu kitap onun Müslümanlık ve Hazreti Muhammed Aleyhi selam hakkında edindiği bilgileri içermektedir. Kitapta Müslümanların yaşayışlarından Türklerintarihinden verilen bilgiler de ilginçtir.

Fatih Sultan Mehmet’in 1455 yılında fethettiği Nobırda kalesi.

Page 324: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

324

324

KEMANİ RABİA HANIM

“Sofra” Dergisi sayı 8/2001, MamuşaPrizren mezarlıklarında, cami ve tekke hazirelerinde

baş taşı kitabeli olan yüzlerce mezar taşı vardır. Mezarda yatan kişi hakkında bilgi veren bu kitabeler aynı zamanda birçok olayın tarihini anlatan kaynaktır. Son dönemlerde türbeler, kitabeli mezar taşları buraların dini geleneğine uymayan ve ayrı mezhepler mensubu olan birileri tarafından tahrip edilmekteler. Yüz yıldan çok bir geçmişi olmasına rağmen saldırıya uğrayan bu eserlerin tahrip edilmesiyle kocaman tarih de altüst edilmektedir, atalarımızın ne kadar üstün kültürlü, ne kadar üstün sanat anlayışı olduğunu kanıtlayan bu tür eserler medeni ülkelerde devlet koruması altına alınmaktadır ve korunmaları için ayrıca tedbir alınmaktadır. Batıda elli yıl geçmişi olan eserler devlet koruması altına alınırken burada birkaç asırlık eserlerin kaydı bile yapılmamış veya devlet koruması altında bulunduğu sadece kağıt üzerinde kayıtlıdır.

Mezar anıtı bizde türbe ve batının etkisiyle mozole olarak bilinir. Mezar anıtları insanlık tarihinin ilk mimari eserlerindendir. Birçok milletlerde olduğu gibi Türk ulusunun geleneklerinde mezar anıtı vardır. Mezarın baş ve ayak tarafına en azından birer taş dikilir. Taşlara mezarda yatan kişi hakkında bilgi getiren yazıt genellikle taş oymadır. Kimi toplumlar ölülere önem vermedikleri için cesedi hayvanlara yem olarak bırakmışlar, köpek balıkların parçalaması için denize atmışlar, yakarak külünü rüzgâra vermişler veya denize atmışlardır. Türkler ise ölüye saygı gösterdikleri için mezarını yapmış ve korumuştur. Müslümanlığı kabul ettikten sonra da Türkler ölüye

Page 325: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

325

325

karşı varolan saygıyı terketmemişler, nerelere gittiyseler de mezar yapma, mezarın başına kitabeli taş dikme geleneğini götürmüşlerdir. Bu gelenek bugün de Kosova’da sürmektedir. Ölünün mezarına bina yaptırılıp türbeler meydana gelmektedir. Ne varki son dönem türbelerde yatanlar evliyalardan, ermişlerden değiller.

Sağ taraftaki bina Rabia Hanımın türbesidir

Prizren’de tespit ettiğimiz 58 türbeden son asır içinde inşa edilmiş türbeler arasında en çok ziyaret edilen Rabia Hanımtürbesidir. Halk burayı Kız Türbesi olarak bilir.

Rabia hanımın keman kullandığı ve öldükten sonra mezarına yapılan türbenin iç duvarları kadife ile kaplı olduğu ve duvarda kemanı asılı durduğu bilinmektedir. Birinci dünya savaşında Prizren’e gelen Bulgarlar türbeyi talan ettiler.

Kemani Rabia hanım türbesi Osmanlı iktidarının son yıllarında yapılmış bir binadır. Tuzsus’da Halkın Karabaş baba olarak bildiği mezarlıkta bulunur. Kare planlı ve üstü çatılıdır. Üç duvarında üstü kemerli birer pencere vardır. Giriş kapısı güney doğu tarafındadır. Pencereler demir işli parmaklıdır. Tavanı pasalı tahtadır. Sandukası yerden yukarı bir metre

Page 326: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

326

326

yüksek duvardır. Üzeri düzdür. Mermer olan baş taşı kitabelidir. Kitabesi talik hat ile ondört satır halinde yazılmış. En alta yazılı bulunan 1323 Fi Rebul ahir Hicri, 28 Mayıs 1321 Rumi ve Miladi 28 Mayıs 1905 tarihi Rabia hanımın öldüğü günü bildirir. Türbe Rabia hanımın ölümünden sonra yapılmıştır. Türkçe olan kitabe şöyledir:

Niçün mehasini fıkrat bu netbe kıskanırNeden ziyai mehasin ile kalpsiz yaşanırKemali Feyzi kader bir (Rabia İrfan)Hayatı sa’du şefaatle ne çare aldanıyorEvet bu öyle sebük ruhlu nilüfer çiçeğiKi böyle pek kısır bir ömre bestelep kanıyorDoğar yaşar ve ölür bu hülasayi hikmetFakat beşer yine işte hayata bağlanıyorSen ey basireti meksufi muhterem zairDüşün bu yerde zavallı Rabia saklanıyorSakın bu türbe önünden bila nazar geçmeSer-i in esbâk-ı müşir Cevat paşa merhumHakilesi Rabia İrfan hanımın ruhunaEl Fatiha.

Türbenin baş taşı Prizren’de en güzel işlenmiş mezar taşlarından biridir. Silindir şeklinde ve beyaz mermerden olan mezar taşı iki metre yüksekliğinde tek parçadır. Birileri süt beyaz mermeri morumsu yağlı boya ile boyamış. Kitabeler ve bitki motifleri kabartmadır. Türbeyi genellikle çocukları olmayan eşler ziyaret etmektedir. Ziyaretleri sırasında mezar başında fatiha okunmaktadır ve getirdikleri havlu veya peştamalı kabrin üzerine sermekteler.

Türbenin sıralı bir bakıcısı yoktur. Türbedar sadece Hıdrellez günü türbe başında durur ve nezir edilen küçük baş hayvan veya tavukları toplayıp yoksullara dağıtır.Rabia hanım türbesinin kadastroda “Türk mezarlığı” adıyla Prizren İslam Birliğinin mülkü olarak kaydedilen mezarlıkta

Page 327: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

327

327

bulunduğu için onun koruması altında olması gerekir. Kosova İslam Birliği’nin Tüzüğüyle de İslam Birliği türbeleri koruma altına almış ve bakımını üstlenmiştir.

Rabia Hanımı Prizren’de bir asır önce keman çalan bir kadın sanatçı olarak yaşatmak amacıyla müzisyen Aluş Nuş’un başkanlığını yaptığı Türk Müziği Konservatuvar Derneği bünyesinde kızlardan oluşan “Kemani Rabia Hanım Türk Sanat Müziği Orkestrası” çalışmaktadır.

Hıdrellez günü Kız türbesi olarak bilinen Rabia hanımın da kabri ziyaret edilir.

Page 328: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

328

328

PRİZREN VE TÜRK DÜNYASI

Bay, sayı 1. Eylül 1994, PrizrenOsmanlı Rumelisi’nin önemli merkezlerinden biri olan

Prizren 1389 yılındaki Kosova meydan savaşından sonra Türk egemenliği altına girdi ve 1455 yılından 1912 yılına kadar Sancak beyliği merkezi idi. Bir ara Rumeli’nin en büyük vilayet merkezi de olan Prizren’de Rus, Avusturya, İtalya, Fransa ve İngiltere konsoloslukları bulundu.200 Kosova meydan savaşından sonra Prizren’de Müslüman nüfusun hızla çoğaldığını 1307 yılında “Bogorodica Levişa” (Meryem ana) kilisesinin 1410 yılında camiye dönüşmesinden ve 1455 yılında inşa edilen halk arasında “Kırık cami” olarak bilinen “Namazgah”dan öğreniyoruz.201 Çünkü Müslüman halkının dini ihtiyaçlarını karşılamakta boş kalan, kullanılmaz hale gelen Hıristiyan kilisesinin onarılıp camiye dönüştürülmesine gereksinme duyulmuş. Bundan sonra çok sayıda cami ve mescit kurulmuştur.

1871 yılında Prizren’de vilayet basım evinin bulunduğu ve bu basım evinde “Prizren” adıyla Türkçe ve Sırpça olmak üzere bir gazete ve çeşitli kitaplar yayınlandı.202

200 Husref Ređić: Pet Potkupolnih Islamskih Spomenika na Kosovu ( Kosova’da kubbeli beş İslam anıtı) Studije o İslamskoj arhıtektonskoj baštini) Sarayova 1983, sayfa 228.201 Hasan Kaleši: Prizren kao kulturni centar za vreme Turskog perioda (Türkler zamanında kültür merkezi olan Prizren). Gjurmime Albanologjike, Sayı 1. 1962, Priştine, sayfa 92202 Ismail Eren: Štamparija Kosovskog Vilajeta (Kosova Vilayet basımevi), Gjurmıme Albanologjıke, 1962/1, Priştine.

Page 329: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

329

329

8 eylül 1912 günü Osmanlı idaresinin Prizren’denkalkmasıyla, çok sayıda cami, mescit, tekke, zaviye, türbe, çeşme, köprü, iki hamam, dört medrese, bir rüştiye v.s. yapıdan başka çok sayıda Türk ve Müslüman nüfusu kaldı. 1912 yılından ta 1951 yılına kadar Türk varlığı resmen tanınmadığı için, Türkler ulusal haklardan yoksundu. 1951 yılında Kosova’da Türk milli varlığının tanınmasıyla, Türklerin yaşadığı bütün kent ve köylerde Türkçe öğrenim görülen sınıflar açıldı.203 Türk Kültür ve sanat dernekleri kuruldu, Priştine radyosunda Türkçe yayınlara başlanıldı. 1953 yılında yapılan nüfus sayımında bütün Yugoslavya’da 254.000 kişi kendini Türk bildirirken, Kosova’da 34.583 kişi 41 yıl sonra kendini Türk bildirme mutluluğuna kavuşmuştur.204 Türklerin 1954-1961 yılları arasında Türkiye’ye göç etmeleri yüzünden ve Türklere şovenler tarafından uygulanan baskılar yüzünden 1981 yılının nüfus sayımında Kosova’da 12.513 Türk’ün varolduğu bildirilirken, Prizren’de tüm nüfusun 134.526 olduğu ve bu sayıdan 8.078 kişinin Türk asıllı olduğu bildirilmiştir.205

Bu gün Kosova’da Türk nüfusunun en kalabalık olduğu Prizren’de beş sekiz yıllık okulda 1.001 öğrenci, 4 meslek lisesinde 327 öğrenci ve Mamuşa köyünün sekiz yıllık okulunda 582 öğrenci Türkçe okumaktadır.206 1910 Türk öğrencisine Türkçe ders veren sıralı Türk öğretmenlerinin sayısı 130’dur. Dıştan mesai olarak ders veren öğretmenlerin sayısı ihtiyaca göre değişir. Sırbistan Cumhuriyeti içinde bulunan Kosova’da yer alan Prizren kenti Türk asıllı topluluğuyla, 22 tarihi camisiyle, 8 tarihi tekkesiyle, 2 tarihi hamamıyla, yüzlerce Türk

203 Kosova-Metohıya Özerk Bölfge Meclisi’nin 20 Mart 1951 tarihli Türk azınlığı için Kosova-Metohıya ÖB-de Türkçe okulların açılması kararı. 204 Statistički kalendar FNRJ, 1957, Belgrad, sayfa 33.205 Bilten 15, Kosova SÖB İstatistik Kurumu, Nisan 1982, Priştine.206 1.” 17 kasım2, 2. Miloş Çırnyanski”, 3. “Slobodan peneziç-Kırçun”, 4. “Mladost” (Mustafa Baki), 5. Dositey Obradovıç” ve “Haci Ömer Lütfi” ilkokulları, 7. “Ramiz ve Boro”, 8. Gani Çavdarbaşi”, 9. “Dimitriye Tuçoviç” ve 10. Yovanka Radivoyeviç-kiça” meslek liseleri.

Page 330: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

330

330

öğrencisiyle, 45 yıl aralıksız çalışan “Doğru Yol” Kültür ve Güzel Sanatlar Derneğiyle, Türkçe yayın yapan radyosuyla, 17 eylül 1990 günü kurulan Türk Demokratik Birliğiyle, 19 Mart 1994 günü kurulan “Rumeli” Türk Tiyatro Sanatçılar Derneğiyle, 24 Nisan 1994 günü kurulan “ESNAF” Zanaatçı, Tüccar ve İş Adamları Derneğiyle, 12 Haziran 1994 günü kurulan Türk Öğretmenler Derneğiyle, ve 5 Eylül 1994 günü kurulan Türk Yazarlar Derneğiyle Türk Dünyasının ilgisinde olması gereken bir yerleşim yeridir. Burada Türkçe, Türk kültürü, gelenek ve görenekleri bugün de canlıdır. Zaten tarih boyunca Prizren sanat fidanlığı olmuştur. Sadece 16. yüzyıl tezkirelerine giren Suzi, Nehari, Âşık Çelebi, Sucudu, Sa’yi, Şem’i, Mümin ve Tecelli gibi şairlerin adları bile bu kentin osmanlı kültür coğrafyasında önemli bir yeri aldığını belirtmeye yeter. Bu gün de Prizren’de doğmuş ve yaratmakta olan 40’ın üzerinde yazar, şair, besteci, ressam yaşamaktadır. Bunun böyle oluşu sebepsiz değildir. Kent ve civarı her sanatçıya ilham veren görünümü, yemyeşil dağlarına, çeşitli üzümlerin ve dal baslı kirazların yetiştiği, her çeşit sebzenin üretildiği bereketli ovasına sahiptir. Bu güzelliğini yayla suları kışları ılık, yazları serin akan kaynak suları yüceltmektedir. Dörtyüz yıllık Sinani, Halveti, Sa’di ve Kadiri tekkeleri olmak üzere bu gün de seyredenlerin hayranlığını celbeden Sinan Paşa camii, Gazi Mehmet Paşa camii, Gazi Mehmet Paşa hamamı, Gazi Mehmet Paşa medresesi ve onların geniş vakıf imkânlarıyla çalışan diğer kültür kurumları bu kültür ortamının zeminini teşkil etmektedir ve istidat gösterenlerin kolay gelişip boy atmasına yardımcıolmaktadır. 1529 yılında Prizren’de doğan Aşık Çelebi ünlü Meşairü’ş-şu’ara teskiresinde şair Nehari’yi şu tümcelerle anlatmaya başlar “Mevlidi Rumeli’de Prizren’dir. Kasaba’i mezkür Rum ilinde menbit’i sevr-ü semen-i marifet olan hakden ve menba-ı cuy-ı nazm u nesir olan gülistan olmagla meşhur şehr-i şöhret ayindir. Rivayet olunur ki Prizren’de oğlan toğsa adından mukaddem mahlias korlar. Yenice’de doğan oğlan papa diyecek vakit Farisi söyler. Priştine’de oğlan togsa dividi

Page 331: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

331

331

belinde doğar derler. Binaenala zalik Prizren şair menbaı ve Yenice Farisi ocağı, Priştine kâtip yatağıdır.”207 Adı geçen şairler arasında Suzi, Yavuz Sultan Selim döneminde yaşadı ve Mihaloğlu Ali Bey’in Bosna uçlarındaki savaşlarını dile getiren 15.000 beyitten oluşan mesnevisini yazdı ki bu mesnevi o dönemin savaşlarından bilgi veren değerli bir eserdir. Aşık Çelebi ise ünlü “Meşaiü’ş-şu-ara” tezkiresinden başka bir Divan, “Sigetvar-name”, “Mecmua-i Sükük”, “Hadis-i Erbain” adlı eserlerini ardına bıraktı ve 1571/72 yılında Üsküp’te vefat etti. Bu gün Üsküp’te Aşık Çelebi ‘nin mezarı “Gazi Baba” türbesi olarak bilinir ve türbenin etrafındaki büyük yerleşim yeri Gazibaba belediyesi olarak adını taşımaktadır.208 Bu gün Prizren’de Suzi camii mevcuttur ve avlusunda Suzi’nin ve kardeşi şair Nehari’nin kabirleri bulunur.

Bu şairler geleneği XVI. yüzyıldan bu yana sürmektedir. Prizrenli Aşık Ferki (1867-1908) ardına çok sayıda değişik türlerde şiirler bıraktı ki Prof. Dr. Nimetullah Hafız bu şairin şiirlerini derleyip, şairin hayat öyküsüyle birlikte bir kitap yayımladı.209 Hacı Ömer Lütfi (1891-1929) Prizren’de ilköğrenimini ve rüştiyeyi okuduktan sonra İstanbul’da Fatih medresesinden mezun oldu. Kahire’de “Al-Azhar” üniversitesinde dört yıl okudu ve Prizren’de Melami tekkesinin şeyhi oldu. Ardına çok sayıda Türkçe yazılı eser bıraktı. “Divan”, “Tevhid-i bari”, “Mevizalar”, “Manzume-i menazire-i ruzu-u seb”, “İktibas”, “hadikatus-salik”, “Baba Hikmet”, “Tecelli”, “Büyük şairlerin şiirlerinin tahmisi” v.s.210

1951 yılında Prizren’de “Doğru Yol” Türk Kültür ve Güzel Sanatlar Derneği’nin kurulmasıyla Türk yazarları

207 Dr. Mustafa İsen: Çağdaş Prizren şairleri. Türk Edebiyatı dergisi. Ocak 1984, sayı 123, İstanbul.208 Evliya Çelebi: Putopis (Seyahatnname ) çeviren: Hazim Şabanoviç. İRO “Veselin Masleşa” Sarayova 1979, sayfa 289.209 Prof. Dr. Nimetullah Hafız: Aşık Ferki, hayatı ve eserleri. “Doğru Yol” KGSD, 1986, Prizren.210

Page 332: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

332

332

biraraya gelmek, yarattıkları eserleri okumak için imkân buldu. Onlar şiir saatleri düzenleyip kendi şiirlerini, yazılarını edebiyatseverlere okuma fırsatına kavuştular. Çünkü o yıllarda Üsküp’te yayımlanmakta olan Türkçe “Birlik” gazetesi ile işbirliği yapmak zordu. Üsküp’te “Sesler aylık toplum ve sanat dergisinin yayımlanmasıyla Prizren yazarları bu dergi ile işbirliğini sıklaştırdı ve dergide devamlı olarak yazı yayımladılar. 1969 yılında Priştine’de Türkçe “Tan” gazetesinin yayıma başlamasıyla Prizren yazarları ve şairleri gazeteyi yönetti ve gazetenin yayın programına göre Türkçe kitapların yayımı yapıldı. Türkçe kitaplar Üsküp’te “Birlik” gazetesinde de yayınlandı. Prizren’de edebiyatla uğraşanların sayısının artmasıyla Priştine’de “Kuş” çocuk dergisi ve “Çevren” Toplum, bilim ve yazın dergisi yayımına başladı. 1971 yılından başlayarak Prizren’de “Doğru Yol” Kültür ve Güzel Sanatlar Derneği’nde çalışan Edebiyat Kolu ilkin “ Doğru Yol” adında sonra “Esin” adında kültür ve sanat dergisini yayımlamaya başladı. Bunu “Filiz” çocuk dergisi, “Doğru Yol” KGSD’nin 1951-1981 tarihçesini içeren kitabı, Prof. Dr. Nimetullah Hafız’ın “Aşık Ferki hayatı ve eserleri” kitabı, izleri. Prizren’de yaşayan Türk yazarlarının birçoğu kendi edebi eserlerini Yugoslavya’nın birçok dergilerinde yayımladı. Bu yazarların eserleri eski Yugoslavya’da yaşayan bütün ulusların dillerine çevrilerek yayımlandı. Türkiye’de de kitapları yayınlanan Prizren Türk yazarlarının sayısı çoktur.

Yugoslavya’da çağdaş Türk edebiyatını oluşturan Prizrenli yazarlar arasında önde gelenler şunlardır: Durmiş Selina (1916-1994), Aziz Buş (1917-1970), Hayrettin Volkan (1923-1990), İsa Şimşek (1924- ), Nusret Dişo Ülkü (1937 - ), Prof. Dr. Nimetullah Hafız ( 1939 - ), Hasan Mercan (1944 -) , Şecaettin Koka (1945 - ), Ahmet İğciler ( 1945 - ), İskender Muzbeğ ( 1947 - ), Bayram İbrahim ( 1947 - ), Aluş Nuş (1947 -), Fevzi Tüfekçi (1948 - ), Altay Suroy Recepoğlu ( 1949 - ), Fahri Mermer ( 1950 - ), Alim Rifat Yeşeren ( 1951 - ), Zeynel

Page 333: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

333

333

Beksaç ( 1952 - ), Ethem Baymak ( 1952 - ), Aziz Serbest (1954 - ), Osman Baymak (1954 - ), Mehmet Bütüç (1955 - ), Ethem Kazaz (1960 - ), Raif Kırkul (1964 - ).211

Prizrendeki Türk nüfusuna göre yazar – sanatçı sayısı tüm orantıların üstündedir. Sayıca az olan Prizren Türk toplumu kültür etkinliklerini sürdürürken yılın her gününde bir kültür olayı ile halkı yaşatmaktadır. Tiyatrocular hazırladıkları oyunları sahneye koyarak, ses sanatçıları müzikli programlar düzenleyerek, ressamlar sergiler açarak, bilim adamları çeşitli bilim toplantılarında bildiri sunarak bu kültür etkinliklerisürmektedir. Prizren radyosu Türkçe yayınlarında bu olaylardan röportajlar getirmektedir.

Türk nüfusu faktörlerinden başka Prizren Osmanlı döneminden kalma eserleriyle de Türk Dünyasının bir parçasıdır. Kentin eski bölümünü oluşturan kent merkezinde bugün de Osmanlı şehircilik özelliği korunmaktadır. Kentte yirmi dört mahalle vardır. Her mahallede bir cami, en az bir bakkal, bir fırın, bir çeşme, meydanı, binek taşı, dinlenme taşı, kimi mahallede mektep (ilkokul) binası, berber ve kasap vardır. Mahalle halkının deyimiyle “bogazlardan” (sokak)oluşan mahalleler genellikle cami adlarını taşır veya cami mahalle adıyla bilinir. Parçalanmış Yugoslavya’da mahalleler birer Yerel Birliğini (muhtarlığı) oluşturuyordu. Şimdi bu mahallelerin dışında yeni semtler kurulmuştur ki bu semtler kuruldukları yerin yer adını taşımaktadırlar. Örneğin: Ortakol, Tuzsuz, Buzagilık, Lakuriç, Yagleniça gibi. Yeni kurulan semtler de eski mahalleler özelliğini kopya ediyorlar.

Prizren’in Türk Dünyasına bağlılığı bugün de kentte varolan kimi eski zanaatlarla sürmektedir. Bugüne kadar korunan zanaatlar şunlardır: Demirci, çelengirci, kazancı, kalaycı, tenekeci, olukçu, bileci, mumcu, bıçakçı, altıncı, kuyumcu, nalbant, saatçi, terzi, keçe küllahcı, yorgancı, hallaç,

211 “Doğru Yol” KGSD 1951-1981 monografi. Prizren, 1981.

Page 334: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

334

334

yastıkçı, mafesçi, yazmacı, çadırcı, boyacı, yapağıcı, oyacı, döşemeci, tabakçı, çizmeci, saraç, duvarcı, kiremitçi, kaldırımcı, kumcu, çeşmeci, cerizci, ocakçı, pabuççu, kunduracı, kürkçü, değirmenci, berber, sofracı, meremetçi, doğramacı, nalıncı, ekmekçi, aşçı, yoğurtçu, bozacı, tatlıcı, muhalebiyeci, kebapçı, köfteci, kasap, bağırsakçı, börekçi, simitçi, kaymakçı, helvacı, leblebici, kestaneci, peynirci, dondurmacı, lokumcu, baklavacı, salepçi, kadayıfçı, yağcı, çorbacı, bumbarcı, resimci, süpürgeci, kömürcü, arabacı ve hamal. Bunların dışında eski zanaat veya meslekler başka bir adla sürüyorlar veya tamamen yok olmuşlardır. Bu mesleklerin birçoğu birkaç meslekle birlikte sürüyor veya bu mesleklerin ürünleri birlikte bir dükkândaüretilerek satılıyor. Tüm bu mesleklerin bugün de geçerli olması yüzünden Prizren’de 2800’ün üzerinde kayıtlı meslek sahibi vardır. Bu sayıya henüz kaydını yaptırmamış olan ve kayıtlı olan meslek sahipleriyle birlikte çalışan esnafı da katarsak varolan sayı üç katına yükselir. Bu zanaatlar en çok Türkiye ile gerçekleşen ticari ilişkilerle yaşamaktadır. Adı geçen zanaatlar için malzeme, hammadde, harç, alet Türkiye’den getirilmektedir. Sırbistan ve Karadağ’a Birleşmiş Milletler Örgütü’nce uygulanan yaptırımlara Türkiye saygılı davranarak Prizren zanaatçıları mesleklerini sürdürmekte zorluk çekmektedirler. Türkiye ve Bulgaristan gömrüklerinde uygulanan sıkı kontrol yüzünden her hafta 15’in üzerinde otobüsün sadece Prizren’den İstanbul’a kalkarken, bugün bu yolculuklar sayısı yarıya düşmüştür.

Dünyada her milletin insan hakları arasında ana şart, dağınık soydaşlarını toplamak olduysa da Prizren Türkleri yapıları, gelenek, görenek ve meslekleri Balkanların bu köşesinde korumak ve yaşatmak için Türkiye’den ve Türk dünyasından da destek bekliyor. İşte Türk dünyası kendine sahip çıkması için bu fırsatı yakalamalıdır.

Page 335: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

335

335

PRİZREN’İN TANITIMI

ESNAF Dergisi, özel sayı, 2000, Prizren.Ülkeler arasında çizilen “yeni” sınırlar yüzünden

Kosova coğrafyasında köşeye sıkışan Prizren, Balkanların tamgöbeğinde kurulmuş. Ve birbirine yapışmış evleri Şar Dağı’nın ta eteklerine kadar yükseliyor. Son yıllarda yükseklerde ev kurma modası hız almıştır. Böyle devam ederse Prizren nüfusunun çoğu yemyeşil Şar Dağı eteklerine taşınacaktır. Bu yerler önceleri şehir halkının üzüm ve kiraz yetiştirdiği bağlardı.

Prizren Kosova topraklarında kurulmuş en eski yerleşim yerlerinden biridir. Şimdiye kadar Prizren’den söz eden yazılı kaynaklar tarihlerine göre şöyledir:

- Coğrafyacı İskenderiyeli Klaudius Ptolomey (87-150) “Coğrafya” adlı eserinde 5. Haritada Thermidava (Prizren) adını kullanarak yerini belirtmiştir.

- XIV. Yüzyılda Alman hümanistlerinden Konrad Poytinger’in yayımladığı haritalar koleksiyonunda III. Yüzyılın ilk yarı döneminde çizilmiş haritada Theranda (Prizren) yerleşim yerinin adı ve yeri belirtilmiştir.

- 558-560 yılları arasında Yustiniyan’ın yazdığı “De aedificis” (Yapılanma-inşaat) adlı eserinde onarılmış kaleler arasında Petrizen (Prizren) kalesinin de bulunduğunu belirtmiştir. Bu eserde kentin adı Theranada yerine Petrizen olarak yazılmış.

- VII. Yüzyılın sonlarında ve VIII. Yüzyılın başlarında yaşamış olan İtalya’nın Ravena kentinden bilinmeyen

Page 336: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

336

336

müellifin “Cosmographia” (Acunun tasviri) eserinde zamanın ünlü olan 53000 yer adı arasında Theranada’nın adı da bulunuyor.Birçok olaya da sahne oldu Prizren:

- 998-1018 yılları arasında Prizren, Samuil Devletinin sınırları içine girdi.

- Çar Vasily II. Ohri başpiskoposluğunun birinci (Hrisovulye) sınde Prizren’in adı geçiyor.

- -1019 yılında Prizren’de Bulgar başpapazı yerine Yunan başpapazı geldi. Bu yıldan itibaren Prizren yine Bizans devletinin sınırları içine girdi.

- 1072 yılında Bodin, Bulgar çarı olarak Prizren’de taç giydi.XIV. Yüzyılda Balkanlarda önemli ticari merkezlerinden

biri oldu. Şehirde yılda dört fuar düzenlendi. Kendi parasını bastı. Osmanlı’nın egemenliği altına girmesiyle Sancakbeyliği, bir ara Rumeli’de en büyük vilayet merkezi olması Avusturya, Rusya, İngiltere ve İtalya konsolosluklarının bulunmasına neden oldu. Şehir içinde 31 mahallenin ve dört ayrı büyük çarşıdan başka mesleklere göre küçük çarşıların bulunması iktisadinin geliştiğini göstermektedir. Prizren tarih boyunca çeşitli eşyaların üretildiği ve pazarlaması yapıldığı üretim ve ticaret merkezi olma özelliğini sürdürdü. Geleneksel çarşıları, kervansarayı, Pazar yerleri, kimi camileri, çeşmeleri şehircilik planı gerekçesiyle yıktırılanlar kentin ruhunu yok etmeye çalışmışlarsa esnaf geleneğini yok edememişlerdir. Prizren esnafı yine kentin geleneksel ticari ruhunu korumaya çalışmaktadır.

Kosova topraklarında Prizren’de tarih boyunca zanaatlar gelişmişti. XVI. yüzyılda 117 dükkânın bulunduğunu yazılı kaynaklar gösteriyor.Tarih boyunca esnaf birliklerinin bulunduğu biliniyor. Bunlar genellikle aynı meslek ile uğraşanları bir araya getiren teşkilatlardır. Tabakçılar en gelişmiş oldukları için aralarında birliği oluşturmuşlar ki bu birliğin 1500 yıllarında varolduğunu

Page 337: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

337

337

şair Suzi Çelebi ile ilgili rivayetlerden öğreniyoruz. Mesleklere göre esnafların ahileri, pirleri bulunur. Demir dökenlerin piri Hz. Davut, keçecilerin piri Hallac-ı Mansur olduğu gibi, 16. yüzyılın başlarında Prizren tabakçılarıyla, saraçlarıyla, çelengircileriyle, tüfekçileriyle ünlüydü. 18. yüzyılda 43 tabakhanenin bulunduğu biliniyor.

Geleneksel zanaatların birçoğu el işinden makine üretimine dönüşmüş, birçokları ise makine işi ile elde edilen ucuz üretim yüzünden yok olmuştur. Kimi zanaatlar ise değişen yaşam şartları yüzünden geçerliğini kaybettiğinden dolayı faaliyetini sürdürememiştir.

Osmanlı döneminde Prizren esnafı kendi mesleki faaliyetleri dışında kervansarayların, camilerin, yolların, çeşmelerin yapımına ve bakımına yardımcı olmuştur. Bu gelenek bugün de sürmektedir. Esnaflar kendi meslekleri dışında hayır işlere yardımcı olan kişiler olarak da biliniyorlar.

Eğitim alanında da Kosova’nın önemli merkezlerinden biri olan Prizren’de sanat mektepleri, idadi, rüjdiye, kız muallim gibi okullar Osmanlı döneminde de vardı. Bugün fen, tıp, iktisadi, gibi mesleki liselerden başka birçok branşlarda sınıfların çalıştığı Teknik okulu, Yüksek Pedagoji Okulu çalışıyor.

14 Haziran 1999 günü bütün Kosova için olduğu gibi Prizren için de tarihi bir gündür. Bu günde Birleşmiş Milletler Örgütü Güvenlik Konseyi’nin 10 haziran 1999 tarihli 1244 kararına göre NATO öncüllüğünde barış güçleri özgürlüğü getirdi. Bu, iktisadinin canlanması için de çok önemli bir olaydı. Artık esnaf özgürce çalışabiliyordu. Ama kimilerinin atölyesi, deposu, mağazası kundaklanmış, soyulmuştu. Çalışma hayatına sıfırdan başlaması gerekiyordu. İnsanlar özgürlüklerine kavuştuklarına şükrederek iş yapmaya başladılar. Sermayesi olanlar bir ara ticarete atıldı. Sonra eski üretimini sürdürmek için gereken alet ve malzemeleri temin etti. Az da olsa üretime geçildi. Şimdi, on yıl önce 25.000 civarında işçinin çalıştığı büyük fabrikaların yeniden çalışmaya başlaması için

Page 338: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

338

338

girişimlerde bulunuyorlar. Bu alanda Esnaf’ın görevi büyük. Bunu başarmak için temaslar yapılıyor. Ülke dışında iş adamlarına başvuruluyor. İş adamların Prizren’e gelip yerinde inceleme yapması için çağrılar gönderiliyor, ilgilenenlere bu sahada yardımcı olunuyor.

Tarihsel esnaf örgütlerinin devamını 24 Nisan 1994 yılında Prizren’de kurulan “Esnaf” Zanaatçı, Tüccar ve İş Adamları Derneği sürdürmektedir.

Kısa bir zaman sonra ekonomik gelişme yaşanacağına ümit ediliyor. Prizren bunu hak etmiştir. Çünkü Prizren hoşgörüyü sinesine basmıştır.

Balkanlarda eski bir yerleşim yeri olan Prizren birçok devlet ve kültürlerin egemenliği altında kalmıştır. Romalılar döneminde Theranda, Bizanslar döneminde Prizdriyan, Osmanlı-Türk döneminde Pürzerin olarak adlandırılan Prizren kentinin Şar Dağının kuzey eteklerinde bulunması ve Prokletiya (Lahnet) Dağlarına kadar uzanan ve Drim Nehri suyu ile sulanan bereketli ovalarla kucaklaşması doğol zenginliklere sahip olduğunu kanıtlamaktadır. Istanbul-Selanik-Üsküp –İşkodra ve Dubrovnik ticaret yolunun Prizren üzerinde geçmesi kentin bin yıllık ticaret merkezi olmasına neden olmuştur. Hele Bodin’in 1073 yılında burada çar tacını giyip Bulgar Çarı ilan edilmesi, Sırp Çarı Duşan’ın burayı devletinin payitahtı yapması, Türk döneminde 1455 yılından Sancakbeyliğinin merkezi ve bir ara Vilayet merkezi olması Prizren’de birçok yabancı devletlerinin konsolosluklarının bulunmasına neden olmuştur.

Tarih boyunca Prizren kendi parasına sahip olmuş, yıldadört kez düzenlenen panayırlar yabancı ülke tüccarlarının da ilgisini çekmiştir. Doğal zenginliklere sahip olan Prizren’de yılın dört bile mevsimi belirgindir. Çevresindeki dağlarda kış sporları, yaban hayvan avcılığı, yaz aylarında dinlenme, Drim Nehrinde balık avcılığı ve yaz aylarında bu Nehir sahilinde dinlenme

Page 339: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

339

339

yapılabilmektedir. Kontinental iklim şartlarına uygun olan her çeşit meyve ve sebze üretilmektedir. On üçüncü yüzyıldan başlayarak kent içinde ve kent çevresinde bulunan sayısı çok tarih ve kültür eseri, oteller turizmin gelişmesine elverişlidir. El sanatlarından sanayi üretimine ve satışını yapan tüccarlar ve ticaret kuruluşlarına kadar üretim-alışveriş ağı bulunmaktadır. El sanatlarından geleneksel ipek-bürüncük dokumacılığı, el örgüsü, nakış işleri, ağaç işleri, kuyumcu işleri yapılmaktadır. Sanayi genellikle sentetik iplik, pamuk kumaş, hazır giyim, ayakkabı, inşaat malzemesi olarak tuğla, briket, beton su tün ve ilaç üretimidir.

Prizren’de 2000 yılının kış aylarından bir gün.

Page 340: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

340

340

MİHALOĞLU ALİ BEYİN BOSNA SEFERLERİNİ ANLATAN MESNEVİSİ

PÜRZERİNLİ SUZİ’NİN ŞAH ESERİ

“Bülten” sayı 7/1998, PrizrenRumelinin Osmanlı dönemini birçok şairin şiirlerinden

öğreniyoruz. Pürzerinli Suzi’nin XV. yüzyılın sonlarında kaleme aldığı “Mihaloğlu Ali Bey Gazavat-name”si değerli bir edebi eser olmaktan başka önemli bir tarih eseridir. Beş çağ önce Mihaloğlu Ali Beyin ve oğlu Mehmet Beyin akınlarını anlatan ve gazavatname olarak bilinen mesnevinin 15000 beyitten olduğunu birçok tezkire yazarı bildiriyor. Oysa Agah Sırrı Levend gazavatnamenin 1795 beytini yayımlıyor. Dört ayrı elyazmadan yararlanarak yayımlanan bu gazavatname birçok bilim damına göre Akıncı Ali Beyin akınlarını başlıktan anlattığı ve öldükten sonra oğlu Mehmet Beyin akınlarını da kaydettiği için beyt sayısının 15000 olmadığı görüşündeler.

Pürzerinli Suzi kimdir?Fatih Sultan Mehmet’in komutası altında Kosova’da

Nobırda’yı kesin olarak ele geçiren Osmanlı ordusu bundan sonra Prizren’e girdiği gün 27 Haziran 1455 yılı olarak kaydedilmiş. Sancakbeyi olan Prizren’de o yıllarda dünyaya geldiği tahmin edilen Abdullaoğlu Mahmudoğlu Mehmed veya Prizrenli Suzi olarak bilinen şair 1513 yılın’da Prizren’de tasdiklenen Vakfiyesine şu cümleyle başlıyor:

“Allah’a hamd olsun ki, ilk insan olarak Âdemi, İsa’yı erkeksiz dünyaya getirdi, güneşe ve ay’a ışık verdi, ağaçtan ateşi çıkardı ve bu dünyay’ı bir dert ve gam yeri

Page 341: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

341

341

yaptı, ahireti kendisine minnettar kalanlara açıkladı …”Aslı elimizde bulunan bu vakfiye ile Suzi taşınmazlarını şöyle vakfediyor:

Vaktaki Mevlana Suzi dünyanın fenalıgıni (faniliğini) ve zemanının bekalıgıni ve ahiretın devamıni ve adem zevalıni tedarik eyledi ise hasbeten Allahul azim ve talbenel mirdatul kerim padişahı alem penahi Sultan Selim zal (Allahu) fil erdi hicretleri Mevlana Suzi’ye ol lutfi imamelerinden ve avatif cisimlerinden garardının nami çiftlıgının ki canib-i şarkısı iki büyük kara ağaçlar ve kemal çayır ile ve canib-i cenubiyesi ile Leka Velaşna nam kariye sınırları ile ve cenub garbiyesi gurbçe ve Naşiç nam kariye sınırları ile ve canib-i şimali ile şehirden gelen topçi nam karbaba gider tarik-i am ile mahdudedir aşti şeriden ve resum arfiden hasil olan her yılde sipahisine iki yüz elli akçe maktuan şarti gemlik eyledi ise Mevlana Suzi’dahi mezkur dinen gerek çayır ve tarla mahsuluni gerek içinde sakin olan hayanden ispincasını vesair resum arfiyesini mezkur çiftlik içinde şehirden (akan) ırmak üzerinde olan dört göz degırmeni ve iki büyük çayırıni ki birbirine Ayşe nam kızına temlik idti ki çayır ile ve canib garbleri çiftlik içinde olan evler ile ve canip şimalleri şehirden gelen tarik gam ile mahdudedir. Bistriça nam nehir kenarında bina eyledük ki fevkan mescid ve tahlen malum hanedir madamki hayır hayattedir kendileri imam ve mualim ve müezzin olup mezkûr mahsul kendu mutesarrif olan ve kendunden sonra imam ile muallim bir olup ve müezzinle mualim hane halafeti bir olup mahsule bihasbi selasan mutesarrif olur ve mezkûr çiftlıgıni imam ile müezzin iştirak üzerine güzedub teamirine muhtaç birilerini mahsulden aldıkları hisab üzere kurulan mescidin ehli mahallesi rida lillahi nacar olub kadi efendiler izniyle güzdeler.

Grajdanik'teki çiftlik Suzi'ye bir şiiri için Sultan Selim Han tarafından 1513 tarihli temlikname ile bağışlanır. Bunun öyküsü şöyledir: Suzi Prizren'e dönerken Kalkandelen'de bir kadının yetim bir çocuğun hakkını yediğini duyar ve bunun üzerine

Page 342: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

342

342

Ey kadı sana da’vacı Yezdan olacaktırMahşer arasatında ki divan olacaktır

Haşr içre sicillat-ı amel çün bula imzaRüşvet rakamı namene ünvan olacaktır

Devrinde yetimin ki gözü yaşı revandırBir gün seni gark etmeğe umman olacaktır

Rüşvet kemiğin durmaz ilik gibi emersin Karnın yarılıp bir gün ilik kan olacaktır

Bu sazı perdeler altında çalarsınSanma ki anın nağmesi pinhan olacaktır.

Şiirin Sultan Selim’in eline geçmesiyle İstanbul’a davet edildiği sırada bu çiftlik kendisine bağışlanmıştır. Suzi’nin yaptırdığı ve vakfettiği eserler, O’nun ne kadar hayırsever olduğunu kanıtlarken, rüşvet yiyen Kalklandelen kadısının bir yetimin hakkını yediğini öğrenince yazdığı şiirli ihbarı Sultan Selim Han’ın eline geçince bu kadının azledilmesine, neden olması, haksızlıkları önlemekte ne gibi savaşım verdiğini göstermektedir ve her konuda şiir yazan güçlü bir şair olduğunu kanıtlamaktadır. Bunlar Suzi’nin incelenip araştırılması gereken önemli kişilik unsurlarıdır.

“Ey kadı mahşer meydanında divan kurulduğunda senden davacı Allah olacaktır

Kıyamet günü amel defterleri kontrol edildiğinde rüşvet rakamları senin defterine başlık olacaktır.

Devrinde yetimlerin gözlerinden akan yaşlar, bir gün seni boğacak okyanus olacaktır.

Rüşvet kemiğini durmadan ilik gibi emiyorsun, bir gün karnın yarılacak ve ilik kan olacak.

Sen şimdi bu sazı gizli çalıyorsun ama, onun nağmesi gizli kalacak sanma.”

Page 343: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

343

343

Suzi şair olarak en çok «Mihaloğlu Ali Beyin Gazavatnamesi» başlığı altındaki mesnevisi ile bilinmektedir. Birçok tezkire yazarı bu gazavatnamenin 15000 beyitten oluştuğunu yazmaktadır. Oysa bugüne kadar bu mesnevinin 1797 beyti bulunmuş ve yayımlanmıştır.

Örüsi asmanun sebze –zarıSuvadı aftabun çeşme-sine

Veya bugünkü anlamıyla:

Otlaklar, gökyüzünün sebze bahçeleri (dir)Şu gülcükleri ise güneşin çeşmeleridir.

diyen Suzi’yi daha iyi bilmemiz ve anlamamız için yaşadığı dönemi, dilini, sanat anlayışını, felsefesini, şiirlerindeki güzellikleri, iletmek istediği iletileri incelememiz gerekiyor. Pürzerinli Suzi’ye verilen sanlar, adlar ayrı bir mana taşır. Bunların hangi dönemlerde, hangi sebeplerden dolayı kendine yakıştırıldığını incelemek gerekiyor. Molla, Mevlana, Nakşibendî, Müderis, Çelebi, Zerrin, Pürzerinli ve Suzi gibi sanların, takma adların ve mahlasların şair Mehmed’e yakıştırılmasının nedenleri vardır. Bu nedenler araştırılıp şairin ne kadar önemli bir kişi, değerli bir yaratıcı, insansever, hayırsever olduğu kanıtlanacaktır. Elimizde bulunan eserler, bugüne kadar korunan taşınmazlar Suzinin büyüklüğüne hayran ediyor bizi.

Suzi’nin Nehari ve Sa’yi takma adlarıyla anılan şair, yazar kardeşlerinin ve Ayşe adında bir kızının varolduğunu yazılı kaynaklar bildirmektedir. Bunlar Suzi’nin Şeceresinin yapılması için ipuçlardır.

Bizler müelifi olduğu “Mihaloğlu Ali Bey Gazavatnamesi”nin kaleme alınışının 500. yıldönümü kutlarken O’nu her yönüyle yaşatmalıyız. Çünkü Suzi’den bugün bile

Page 344: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

344

344

güzel yaşamak için alınacak öğütler çoktur. Gazavatnamesi’ni okuyup anlayan kişi silaha sarılıp can kıymaktan vazgeçer. Savaştan ibret alır.

Suzi kabreinin kitabeli baş taşı

Türk Yazarlar Derneği imkânlarını aşan bir örgütleme ile Suzi’nin bu jübilesini kaydetmeye girişti. Çünkü Biz Yugoslavya Türkleri olarak yüzyıl veya beşyüzyıl önce yaşamış, Türkçe eser bırakmış olan, dinimize ve ulusal

Page 345: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

345

345

kültürümüze hizmet emiş, eser bırakmış kişilere sahip çıkmalıyız. Zaten onlara sahip çıkarak yüceliklerini, büyüklüklerini başkalarına da duyurtmuş, tanıtmış olacağız. Birbuçuk yıl önce Suzi’yi anmak, kişiliğini aydınlatmak, yaratıcılığını her yönüyle incelemek amacıyla Uluslararası bir sempozyumun düzenlenmesini kararlaştırdık. Bu yönde çalışmalar sürdü. Sayısı çok bilim adamı ilgi gösterdi. Ama son aylarda Kosovada silahlı çatışmaların başlamasıyla ve ağır olan ekonomik sıkıntıların daha fazla büyümesiyle Sempozyumu düzenleme Kurulu örgütlemede değişiklik yaparak dört gün sürmesi öngörülen Sempozyum yerine birgünlük “Prizrenli Suzi’yi anma töreninin düzenlenmesini” kararlaştırdı. Bugünkü törene katılamayan bilim adamlarının gönderdikleri bildirileri, bugün özetli bir biçimde bilim adamlarınca sunulacak olan bildirilerle birlikte ayrı bir kitapta yayımlanması için gayret sarfedilecektir.

Böyle bir jübeleyi kutlama sevincini yaşarken aramızdan değerli bir bilim adamını, Derneğimizin ve Kutlama kurulunun üyesi Mr. Hamid Altıparmağı kaybetmekten duyduğumuz üzüntüyle de ifade etmeliyiz. Bu vesile ile bu dünyadan göçen arkadaşımızın yattığı mekânının cennet olmasını Allahtan istirham (niyaz) ederim.

Geçen yüzyıllar içerisinde insanlığa hizmet etmiş, ardına eser bırakmış büyüklerimiz nerdeyse unutulmaktalar. Bugün birçok semt, mahalle adlarıyla sadece bu yerlerin sakinlerince anılırken, bu yerlerin adlarının Belediye Meclisi kararıyla resmileşmesini, kimi sokakların ve kamu kuruluşlarına adlarının verilmesi için alınacak karar yerini bulur.

Bu dönemin şairleri okullarımızda okutulan ders kitaplarında bile yok. Türk dili ve edebiyatı derslerinin plan ve programlarına alınmalıdır Suzi, Priştineli Mesihi, Aşık Çelebi, Şem’i gibileri.

Demi hoş gör ki dehrin lu’beti varFelek deyrin dürlü dürlü sureti var

Page 346: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

346

346

Devrimizi hoş gör, bu dünyanın çeşit çeçit oyunuBu alemin türlü türlü şekli var.

Huruş-i ra’d sanmam bu sadayıŞu ahımdan felek feryada geldi

Bu gürültüyü gök gürlemesi sanmayın,Benim ahımdan felek feryad etmeye başladı

Mihaloğlu Ali Bey’in Gazavatnamesi 15000 beyten oluşan bir mesnevidir. Mesnevi aruz veznıyle yazılmıştır ve beytler birbirine uyaklıdır. Ünlü akıncı Mihaloğlu Ali Bey’in Sırbistan, Macaristan ve Bosna seferlerini, Ali Bey’in aşklarını anlatır. Birçok yerin güzellikleri tablo misali betimlenmektedir. Şairin duyguları da dile gelmektedir eserde. Eser edebi değerinden başka tarihi olayları anlatan, tarihi yazmak için değerli bir kaynaktır. Zamanın Türkçesiyle yazılmıştır ki dilcilerin Suzi’nin dilini incelemesine iyi bir fırsattır. Bu eser hattatlar tarafınca çoğaltıldığını kanıtlıyan bugün İstanbul Millet Kütüphanesinde, Agâh Sırrı Levend’in arşivinde, Berlin’de Preussisce Staatsshibliotek’te ve Zagreb’te Bilim v Güzel Sanatlar Akademsinde korunan nüshalar kanıtlamaktadır. Bu elyazmalardan Berlin’deki nüsha en eskidir, çünkü Hicri 937, Milladi 1530 yılında kopye edilmiştir. Bu ise Gazavatnamenin bu yıldan önce yazıldığını kanıtlamaktadır. Mesnevi beşyüzyıl önceki olayları anlatmaktadır. Suzi ise olayları görmüş ve yaşamıştır.

Bügün Prizren’de de Gazavatnamenin kitap olarak yayımlanmasıyla geniş bir çervrenin kaynaktan bilgi edinmesine olanak yaratılmıştır. Bu kitabı yayımlayan BAY dergisi eşine zor rastlanır bir hizmette bulunmuştur. İlerde Suzi camiinde ve cami kompleksinde bulunan yapılarda onarım ve konservatör işleri gerçekleştirip Suzi mektebinin /dershanesinin/ ve kütüphanesinin hizmete açılması gerekir. Bu

Page 347: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

347

347

binada Suzi gazavatnamesi’nin, vakviyesinin, Sultan Selim’den verilen Temliknamenin, Suzi’ye sunulan methiyelerin, hakkında yayımlanan kitap, yazı ve diğer eserlerin teşhir edileceği Suzi müzesi açılmalıdır. Suzi çeşmesi içler acısı bir durumdadır. İçi oymalı mermer yalağı ve birkaç taşından başka eser kalmayan Suzi çeşmesi onarılıp eski haline getirilmelidir. Suzi köprüsünden kalan tek göz onarılıp etrafı temizlenmelidir. Grajdanik’teki Suzi mesire yerinde bulunan Delikli Taş, çeşme, türbe ve Sozi deresi ahali tarafınca korunmaktadır. Suzi değirmeni ise devletleştirilip yıkılmıştır. Cami avlusunda bulunan Suzi ve Nehari’nin yattığı türbede bulunan Suzi kabrinin baş taşı Kosova Kültür ve Tarihi Anıtları Koruma Kurumunun 632 sayılı ve 15.08.1959 tarihli karanamesi ile devlet koruması altına alınmışsa da bugüne kadar bu kurum tarafınca koruma ile ilgili en küçük bir eylem yapılmamıştır. Kültür Eserleri Kanununa göre sadece mezarın baş taşı değil, Suzi camii, cami arazisi, Suzi Çeşmesi, Köprüsü ve Grajdanik’teki “Sozi” ayrı bir değerden olan tarih ve kültür eseri olarak devlet koruması altına alınmalıdır. Çünkü bu taşınmaz eserler yüzyıldan çok önce vardır ve bu yörede yaşayan milletlerin tarihi, kültür, sanat eserleri ve inanç yerleridir.

Suzi “Aşk ateşiyle yanan” anlamındadır. Bu sanata karşı olan tutkudur. 1520 yılında Prizren’de doğmuş şair ve ünlü “Meşairu Şu ara” (Ünlü Kişilerin Hayatları ve Eserleri) Tezkire yazarı Aşık Çelebi Prizren’in şairler kaynağı olduğunu yazmaktadır. Bu kaynak bugün de kaynamaktadır ve sanat tutkusu bugün de Prizren’de sürmektedir. Çünkü bugün Suzi, Aşık Çelebi, Nehari, Mümin, Şemi, Behari, Tecelli ve Sucudi gibi şair ve yazarların kalemini kağıt üzerinde gezdirenler çoktur.

Bu törenin gerçekleşmesi için emeği geçenlerin tümüne, ayrıca Kurul üyesi İskender Muzbeğ ve Bedrettin Koro'ya ve maddi yardımda bulunan «Drini» Mal ve Can sigorta şirketine teşekkür ederim.

Page 348: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

348

348

03.06.2000 günü Kitabın tanıtımı dolayısıyle yapılan törende sunulmuştur.

Şair Suzi’nin ve kardeşi şair Nehari’nin türbesi. (Prizren 1997).

Page 349: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

349

349

Suzi Camii, 1508.

Page 350: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

350

350

Xhevat H. Emërllahu

(Ju Falemnderitmiqve turq që e mbajtën kampin në Bojanë – Maqedoni)

TEŞEKKÜRLER

(Makedonya’nın Boyana’daki mültecikampına bakan Türk dostlara)

Hiddetle saldırdılar bizlereYok etmek için varlığımızı Yine barınak ve yiyecek buldukSayenizde dostlar – teşekkürler.

Dost yürekler birleştiSoylu iffet ve hürmetleKardeş ve dost TürklerCandan teşekkürler.

Adlarınızı ezberledimBizleri kardeş bildinizUnutmayacağım Şafak, BanuTümünüze teşekkürler.

Başımız dik Kosova’ya döndükCömertliğinizin derin duygularıylaSürmesini dilerim bu dostluğunİyi insanlar size teşekkürler

Boyana, Temmuz 1999Shkëndija dergisinin Nisan 2000 sayısında yayımlanmış bu şiiri Arnavutça aslından Türkçe’ye Altay Suroy çevirdi.

Page 351: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

351

351

ALTAY SUROY RECEPOĞLU’NUN BİYOGRAFİSİ

Altay Suroy Recepoğlu 1949 yılında Prizren’de doğdu. İlkokulu ve Liseyi Prizren’de Türkçe okudu. Priştine’de 1967-1971 yılları arasında Hukuk fakültesini Sırpça-Hırvatça okudu. Çalışma hayatına Hukuk fakültesinin 2. yılında iken 1969 yılında Tan gazetesinde gazeteci olarak başladı. 1972 yılında Prizren’de “Progres-Export” Tarım ve Endüstri Kombinasında hukukçu olarak çalıştı, 1975-77 yılları arasında Genel İşleri Müdürü görevinde bulundu. 1977 yılında Prizren Belediye Meclisi tarafından Prizren Belediye Mahkemesine hâkimseçildi. Medeni davalara bakan ve cezalara bakan hâkim olarak çalıştı. Eski Yugoslavya’da Adliyenin 40. yıldönümü dolayısiyle en iyi yargıç olarak Yugoslavya Cumhurbaşkanı Yosip Broz Tito tarafından gümüş çelenkli liyakatle ödüllendirildi. 1982-1990 yılları arasında Prizren bölgesi seçim komisyonu başkanı idi. Prizren’de Ekonomi ve Hukuk lisesinde Hukuk temelleri derslerini okuttu. Bu dersler için Türkçe’ye çevirdiği kitaplar yayımlandı. Tarih dersi için kitapları Türkçe’ye çevirdi. Gazetelerde, dergilerde yüzlerce siyasi, toplumsal, kültür, edebi, sanat, gezi, eleştiri yazıları yayımlandı. Yüzden çok uluslararası bilimsel toplantılarına katılıp tarih, folklor ve edebi konulu bildiriler sundu.

1990 yılında Prizren mahkemesinden ayrıldı. 1998 yılına kadar avukat olarak çalıştı. 1998 yılında Sırp rejimi avukatlığına yasak koydu. Yüksek mahkemeye açtığı davayı kazandı ama bir daha avukat olmadı.

Page 352: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

352

352

Sırbistan’a karşı NATO’nun hava saldırısına başlamasından 4 gün sonra Sırp polisleri tarafından evide arandığını akrabalarında bayram ziyaretinden dönünce öğrendi. Perişan halde olan ailesi, çocukları bir an önce evi terkedip biryerlere gitmeyi istedi. Şar Dağı yolu ile Makedonya’ya geçti, oradan Türkiye’ye sığındı. İstanbul’da dört ay Türkiye Gazetesi’nde Dış Haberler bölümünde gazeteci olarak çalıştı.

2 Ağustos günü Prizren’e döndü. Sırp polisleri tarafından basılan evi talan edilmişti.

2000 yılının Ağustos ayında Prizren savcısı seçilerek yeni göreve başladı.

Yayımlanmış 5 kitabı vardır. Prizren’de kendi evinde yaşıyor. İbadet hanımla evlidir,

Bilge, Duygu ve Dilek adında üç çocuk babasıdır. Evli olup üç çocuk babasıdır.

Page 353: docs.neu.edu.trdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR/... · 10 10 PRİZREN’DE ŞAİRLİK GELENEĞİ “Birlik”, 1 Ekim 1991, Üsküp Prizren’de

353

353