Transcript
Page 1: N1SAB0RT, Selman b. iiAhmed, nr. 2334; Sü leymaniye Ktp., Beşir Ağa [Eyüp]. nr. 79, vr. 2•·bı . Edirnevi'nin bu risaleyi müellifin icô.zü'l-beyan adlı eserinin şerhi olarak

li bulunduğunu , bu sebeple adının Ijulu­~u 'l-insô.n şeklinde okunınası gerektiği­

ni belirtmiştir ( İcazü 'l-beyan, neş redenin g irişi, I. 23). 4. Cümelü'l-garô.'ib ii tefsi­ri'l-l,ıadi§ (TSMK, l ll. Ahmed, nr. 2334; Sü­leymaniye Ktp., Beş ir Ağa [Eyüp ]. nr. 79, vr. 2•·b ı . Edirnevi'nin bu risaleyi müellifin icô.z ü'l-beyan adlı eser inin şerhi olarak zikretmesi bir zühul eseri olmalıdır. S. el­Mucez fi 'n-nasil]i ve'l-m ensul]. Safvan Adnan DavCıd'i, bir nüshası Dublin'de Ches­ter Beatty Kütüphanesi 'nde bulunan (nr.

3883) eserin bir nüshasının da kendinde olduğunu söylemekte ( VaçiaJ:ıu 'i-burhan, neşredenin giri ş i , I, 14). Han'if b. Hasan el­Kasım! ise eserin IV. (X.) yüzyıl alimlerin­den doğrudan nakiller ihtiva etmesi sebe­biyle VI. (XII. ) yüzyılda yaşamış olan N'isa­bur'i'ye ait olamayacağını ileri sürmektedir (İcazü 'l-beyan, neşredenin gi ri ş i , I, 26). 6. Gurerü'l-e~avil ii me'ani't-ten zil. Mü­ellif bu çalışmasını icazü 'l-beyan'da zik­retmektedir (1 , 55). 7. Kıta'u 'r-riyaz ii bi­de'i'l-i'tiraz . 8. el-Gılaletü ii mes'ele­ti'l-yem.in 'ala şürbi'l-ma' mine'l-kuz ve la ma' fi'l-kuz (son iki eseri müellif Va­çiaf:ıu 'l-burhan If müşkilati'l-lfuran ad lı

kitabında kaydetmektedir [I, 11 8, I 39 ] ). N'isabur'i'nin kaynaklarda adı geçen diğer eserleri de şunlardır: Dürerü 'l-kelimat 'ala gureri'l-ayati'l-muhime li't-te'dru­t i ve 'ş-şübühdt, Şevaridü 'ş-şevahid ve ~ala'idü '1-~aşa'id, el-Es'iletü 'r-ra'i'a ve'l-ecvibetü 'ş-şadi'a, et-Te~kire ve't­tebşıra ii mesa'ili'l-f~. Müellif, Cüme­lü 'l-gara'ib adlı risalesinde (vr. ı I • ı ayrı­

ca fıkıh usulüne dair bir eserinin bulun­duğunu söylemektedir.

BİBLİYOGRAFYA :

Mahmud b. Ebü'I-Hasan en-N!si'ıbür!, icazü'l­beyan 'an me'ani 'l-/fur'an (n şr. Han!f b. Hasan

e l-Kas ı m!). Beyrut 1995, 1, 55; ayrıca bk. neşre­

denin girişi , I, 11-41; a.mlf .. Vaçtaf:ıu 'i-burhan fi müşkilati 'l-/fur'an ( nşr. Safvan Adnan DavOd!).

Dımaşk 14 10/1 990, I, 118, 139, 170; ayrıca bk.

neşredenin girişi , I, 11-81; a.mlf., Cümelü 'l-ga­ra' ib, TSMK, lll . Ahm ed, nr. 2334, vr. l l '; Yaküt.

Mu'cemü'l-üdeba', XIX, 124-125; Di'ıvüd!, Taba­kii tü 'l-müfessirin, ll , 211-212; Süyüt!. Bugyetü'l­vu'at, ll , 277; Nuaym!. ed-Daris fi taril].i ' l-meda­ris (nşr. Ca'fer el-Hasen!). Kahire 1988, I, 589; Keş{ü';:-;:unün, I, 601-602, 722; Ahmed b. Mu­

hammed Edirnevi. Tabakatü'l-müfessirin (nşr. Süleym an b. Salih el-Hizz!), Medine 1417/1997, s. 424-425; Brockelmann, GAL Suppl., I , 733; izaf:ıu 'l-meknün, ı , 162, 468, 610; ll , 58, 144; He­diyyetü'l-'arifin, ll , 403; Zirikli, ei-A' Iam, Vlll , 43.

Iii ADEM YERiNDE

-, NISABÜRİ, Nizameddin

(bk. NizAMEDDiN en-NISABÜRİ). L ~

L

NisABORI, Selman b. Nasır

( ~S .ı~~~ _,... li w-ı uı...ı... ) Ebü' l-Kasım Selman b. Nasır b. İmran b. Muhammed el-Ensarl en-Nisabürl

(ö. 512/1118)

Eş ' ari kelamcısı. ~

N'işabur'da doğdu. Tabakat müelliflerin­den Yafi'i ve Musannif adını Süleyman ola­rak kaydeder (Miratü 'l-cenan, III , 203; Ta­ba~atü 'ş-Şafi'iyye, vr. 22•). Ergıyan'a nis­beti dolayısıyla Ergıyan'i diye de anılır (Zi­rikl'i, lll , 170- ı 71 ) Abdülgafır el-Faris'i onu üçüncü tabaka Şafı'i alimleri arasında gös­termekte, sufı, zahid ve döneminin değer­li bir şahsiyeti olduğunu, evini irşad yurdu haline getirdiğini belirtir (Tari}]. u NisabQr, s. 386-387) N'isabur'i bir müddet N'işabur'­

da Abdülker'im b. Hevazin el-Kuşeyr'i'den

ders okuduktan sonra Hicaz'a gitti. Ora­da Abdülgafir el-Faris'i ve Ebu Abdurrah­man Tahir eş-Şahham'i gibi ikinci tabaka­ya mensup Şafii alimlerinden ders aldı ve rivayette bulundu. Hicaz'dan Bağdat'a dön­dü. ardından Dımaşk'a geçti. Abdülgafir el-Faris'i onun Dımaşk'ta iken (457/ 1065) Muhammed b. Mekl<i el-Ezd'i'den ders okuduğunu ve sema yoluyla rivayette bu­lunduğunu kaydetmektedir (a.g.e., s. 386-

N1SAB0RT, Selman b. Nasır

387). Daha sonra tekrar N'işabur'a dönerek imamü'l-Haremeyn el-Cüveyn'i'den usu­lü'd-din ve fıkıh dersleri aldı. Bir müddet Horasan'da kalan N!sabur'i, Fazlullah b. Ahmed el-Mihyenl (Miheni). Ker'ime el-Mer­ruziyye ve Ebu Salih el-Müezzin gibi alim­lerden faydalandı ve hadis rivayet etti. Ken­disinden de Ebü'l-Muzaffer ibnü's-Sem'a­n'i gibi alimler rivayette bulunmak üzere icazet aldı. Kaynaklarda N'isabur'i'nin tefsir ve usul ilimlerinin ileri gelenlerinden sayıl­ması yanında döneminin seçkin bir şahsi­yeti olduğu , ince tefekküre ve yumuşak bir üsluba sahip bulunduğu, ifade tarzın­daki eksikliklere rağmen anlaşılması zor konulara kolayca nüfuz ettiği, önde gelen kelam alimlerinin usul yöntemlerine vukuf kesbettiği, manevi hayatının madd'i yaşan­tısından daha zengin olduğu , din'i salElbe­tine güvenilerek N'işabur Nizamiyesi'ndeki kütüphanede kalmasına izin verildiği kay­dedilir (a.g.e., a.y.; Bedran, VI. 21 3-214). Tabakat kitapları N'isabur'i'yi "sufi fakih" ve "sufi mütekellim" diye nitelemekte­dir. Muhtemelen bu telakkinin bir yansı­ması olarak bazı kaynaklarda onun cinler­le konuştuğu, onlara vaaz ve nasihatlerde bulunduğu şeklindeki bilgilere rastlanmak­tadır (Sübkl, vıı. 96-99) N'isabur'i, Şafii fık­hı ve Eş'ar'i ketarnında temayüz etmiş kişi­lerdendi (Abdülgafir el-Farisl , s. 386-387) .

Selman b. Nasır en-Nisabüri'nin Şerf:ı u 'l-irşad ad l ı eserinin ll. cildinin unvan ve ilk sayfası (Süleymaniye Ktp. , Llıleli, nr. 2247)

' ' ' J,,i>-..,ı(;ii,:U:;, ı )l l) IY " ~!01;; !,_-;-- ....ı. _;;ıa;;if>(l.~u- 1,_j_l:;;'-~ ~_,:;J l t:-'·A'J~.!.i!.J- •ı..~...,J,l...<.ı., ,ç;;)!ı.,t...ı,ıı..,p;y~)! ıu.ı...

.;;;_...~I(c~.!>"'t;Jl._J.t;:iJ.JWd.'t""'~ .Jn:;I L;.:~r,)WJ,._. _,.t;.:;'ıi~J~._;,)l>;;;~ ... !!'<~ı.,.ır..Ji" .:.:il;il,t-J .. ;i'ıi_,..J.ı.;; .. ıv_..;,; Y-'.*-'>t;._J~;:.,~~~~J!<:;.!}-o:ıl ll:.e;_,..;,.._r~:>~

~;,_,~._,d,.J.[:,I.;_t)l _ft!:,-~j;;._,,;f;;..l.!:;:;;JJ.,-._,..;.:_,~

~_,].ci~L~:ıı.,)w..,.:;).!il.;_l,A:;;J, f')>,·I.J.J.rfttt.:.:ıı ,.cV-U_,.....u:ll{-,lt;ı..,t.ı!u.A>. .;.J...:;;:ıı~_,t,.ı .ı.:...::.:ı(fo_,~ ı

~~Jl)."..:..Witl.:l,A.r":-'..:al~.}-.,ı..,.l~~!;ıl>" .....i:~~Jı~l~~l!_.r.u_,.?-\:li~(..,\ I.J .. ı ..t~.;. l1J~'ıl":-')lı..:;i\;.._ı.,.J.!J!i.:r)l..;.~_,., . ..;;_,~ ı:,..;._ l)j,v_.....,ı,ıı.!.l,._,-'-"'ı;..i t..:ıııt~t. .!.i....ıl->i..("J...i-c:;;.;- t. ll '·1' \ <·. "·ı , il- .. ,. ~ '" ı..' ·• -- · ı ı' · i •. ?· ıl ' .. ,J*t:t~~r~~~!J!;- ~Illl,;) ..,.. ı,s:-~..1"'""::-:.,boJ";"'f,""..r ""'-? '-!~

~_,...ı;iıf.4~f'~I.JJI>!f~'ıi~L~~.,;J.., _,.l.l1...ı~~I!_,; L<ı!!rfi!.ı~.L6.;._,\...:JI.;...ı.;_,~_ı;;~ J;iC:.!!,.-~'ıl~~ ..... ~_b~.>;U...;;V_.}_.~ılJ­

ı;!:t;~~~· ı.,~~rwıtt;;ı l(#ll..r->_;..;,Jw~ i.;;r_;i' CJo'~,>..,.ı.;.:;.~:.ıl}~ .. pl>i>fl ..:.:s:c::&Y ---r..,:;-~~ .... ~,!;-~e~'U&--::;:,_;.ı\1-J~ ... ~-~, lı,;:.ı l~,;-'li::t.:'f ..... .J!$-- 11,-<~Ufi~_).~lic!~fı;_.

(

141

Page 2: N1SAB0RT, Selman b. iiAhmed, nr. 2334; Sü leymaniye Ktp., Beşir Ağa [Eyüp]. nr. 79, vr. 2•·bı . Edirnevi'nin bu risaleyi müellifin icô.zü'l-beyan adlı eserinin şerhi olarak

NTSABORi, Selman b. Nasır

Ebu Muhammed İbn Asakir, Bağdat'ta Ebu Bekir Muhammed b. Abdullah b. Ha­blb el-Amirl'den Nlsaburl hakkında övgü dolu sözler dinlediğini ve kendisinden bir hadis rivayet ettiğini kaydetmektedir. Nlsa­burl Nlşabur'da vefat etti (DavGdl, I , 193-

194).

İbn Kadi Şühbe'nin nakline göre Rafil, onun Ebu İshak el-İsferaylnl'nin aynı an­da değişik iki yerde iki devlet başkanının olabileceği şeklindeki görüşünü el-Gunye adlı eserinde benimsediğini kaydetmekte­dir (Tabakatü'ş-Şafi'iyye, I, 283-284). Süb­klve İbnü'l-İmad ise Nlsaburl'nin Şerl;u'l­İrşad'da, her türlü günahtan tövbe etme­nin gerekli olduğunu söyleyen Ebü'l-Ha­san el-Eş' ar! ile bütün günahlardan değil sadece büyüklerinden tövbe etmenin va­cip olduğunu savunan Ebu Haşim el-Cüb­bal arasındaki ihtilafta Eş'arl'yi destekle­diğini ve EbG Haşim'in bu hususta icmaa aykırı hareket ettiği yolunda görüş belirt­tiğini söylemektedir (Tabakat, Vf!, 96-99;

Şe;?erat, IV, 34).

Eserleri. Kaynaklarda Nlsaburl'nin ke­lam, tefsir ve fıkıh ilimlerinde eser telif et­tiği belirtitmekle birlikte bunlardan sade­ce ikisi günümüze ulaşmıştır. t. el-Gun­ye fi'l-kelam. Bilinen tek nüshası Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'nde bulunan (lll. Ahmed, nr. 1916) ve otuz altı fasıldan (kavil) oluşan kitabın muhtevasını beş bö­lüm halinde incelemek mümkündür. Yir­mi beş faslı içeren birinci bölümde bilgi konusundan başlamak üzere genelde Ma­türldl'den itibaren klasik ketarn eserlerin­de görülen bahisler işlenmiş, rü'yetullah ve kader konularına da burada yer verilmiş­tir. Dört fasılda nübüwet, otuzuncu fasıl­da da sem'iyyat meseleleri anlatılmıştır. Ardından gelen dört fasılda ruh, va' d ve vald, sevap ve ikab, esma ve ahkam konu­ları ele alınmış, son iki fasılda imarnet me­selesi incelenmiştir. NlsabGrl'nin bu ese­rinde, kelam kitaplarında çok az görülen insan ve onunla ilgili meselelerle tövbe ve ruh gibi konulara yer vermesi, bazı konu­ları genişçe işlemesi (illet-ma'lGl konusu­na yirmi bir fasıl ayırmıştır) dikkati çek­mektedir. Eserde atıfta bulunulan şahıs­lar arasında Ehl-i sünnet'e dair konularda İbn Küliab el-Basri, Ebü'l-Abbas el-Kalani­sl, Ebü'l-Hasan el-Eş'arl (Şeyhuna). Ebu is­hak el-İsferaylnl (Üstaz) ve Bakıllanl; Mu'­tezile'ye dair konularda Nazzam, Ebü'l­Kasım el-Belhl (Ka'bl), Ebu Ali el-Cübbal ve Ebu Haşim el-Cübbal; dille ilgili konu­larda ise Slbeveyhi göze çarpmaktadır. 2. Şer]Ju'l-İrşad. Hacası Cüveynl'nin el-İr­şad'ına yazdığı şerh olup iki cüzden oluş-

~42

maktadır. İkinci cüzün bir nüshası Süley­maniye Kütüphanesi'nde kayıtlıdır (Lale­li, nr. 2247). Bu nüsha el-İrşad'ın "Ef'al-i ibad" (ei-Kavl fı' halkı'l-a'mal) bölümü ile baş­lamakta, "Babü'l-iade" bölümünde son bul­makta ve asıl kitabın yarısına yakın bir kıs­mını oluşturmaktadır. Müellif ele aldığı ko­nuları sadece Ehl-i sünnet açısından değil diğer mezhepler, felsefi akımlar ve dinler açısından da incelemekte, Havaric, Mu'­tezile, Müşebbihe ve Kerramiyye gibi ekol­lerin, ashab-ı heyGia, tabaiiyye, münecci­me gibi felsefi akımların, Hıristiyanlık, Se­neviyye, Mecusllik gibi dinlerin görüşlerine yer vermekte ve eleştirilerde bulunmak­tadır.

BİBLİYOGRAFYA :

Abdülgafir eı-Farisi. Tani] u Nfsabür: el-Münte­l]ab mine's-Siyaf!: (nşr. M. Kazım el-Mahmüdl) . Kum 1362 hş., s. 386-387; İbn Asakir, Tebyfnü ke?ibi'l-mü{terf, s. 307; Safedi, el-Va{f, XV, 314; Yatii, Miratü'l-cenan, III, 203; Sübkl, Tabaf!:at (Tanahl). VII, 96-99; İbn Kacti Şühbe, Tabakatü'ş­Şafi'iyye, I, 283-284; Süyütl, Tabakatü 'l-müfes­sirfn (nşr. Ali Muhammed Ömer). Kahire 1396/ 1976, s. 52; Davüdl, Tabaf!:atü'l-müfessirfn, I, 193-194; Musannif. Tabaf!:atü'ş-Şafi'iyye, İSAM Ktp., nr. 83296, vr. 22'; İbnü'I-İmad, Şe;;;erat, IV, 34; Bedran, Teh?fbü Tarii]iDımaşf!:, VI, 213-214; Zirikli, el-A'lam, III, 170-171; Nüveyhiz, Mu'ce-mü'l-mü{essirfn, s . 213. fAJ .

IJ!III!!J ILYAS ÇELEBİ

1

L

1

L

NİSANOGULLARI

(bk. İNALOGULLARI).

Nİ SBE (~f)

Bir kabile, yer, mezhep veya mesleğe mensubiyeti

veya ilişkiyi ifade eden isim.

ı

_j

ı

_j

Sözlükte "ilgi kurmak, nisbet etmek, at­fetmek; akraba olmak, yakınlık kurmak" gibi anlamlar taşıyan neseb kökünden ge­len nisbe kelimesi (çoğulu niseb) "bir şe­yin bir yere, bir aile, kabile veya topluluğa, bir din yahut mezhebe, bir meslek ya da sanata, bir sıfata vb. bağlanması, onunla ilişkilendirilmesi" demektir. Nisbeye neseb (çoğul u ensab) veya izafe adı da verilmek­tedir. Arapça'da genellikle ismin sonuna makabii kesreli olan şeddeli bir ya harfi (ya-yı nisbet) getirilmek suretiyle yapılır ve nisbet "ya"sı almış olan isme ism-i men­sfib denir. Nisbeler ma'rife olur (el-Halebl, el-Mısrl, el-Malik!, el-Hanbel!, et-Tem!ml, el-Abbas!). Kendisine nisbet yapılan isme mensfibun ileyh adı verilir. ism-i mensu­bun müennes, tesniye ve çoğul şekillerin­de ekler nisbet "ya"sından sonra getirilir

(Halebiyye, Mısriyyan 1 Mısriyyetan, Lüb­naniyyGn 1 Lübnaniyyat). Nisbet "ya" sı ile yapılan ism-i mensublardan başka "fa"al" ve "fa'il" vezninde ism-i mensublar da var­dır. Bunlardan "fa"al" daha çok meslek ve sanat erbabını ifade etmek için kullanılır (attar, bezzaz, cerrah, hallac, hammal, bev­vab, serrac, sayyad, kassab, bakkal). "Fa'il" veznindekiler ise bir şeye sahip olmak su­retiyle mensubiyet gösterir (labin = süt­çü, tamir= hurmacı, kahin =falcı, sahir = büyücü, labis = elbiseli, kaif = izci, dari' = zırhlı).

Nisbet "ya"sı ile yapılan ism-i mensub­larda özel durumlarla ilgili bazı nisbet ka­ideleri bulunmaktadır. Bunlardan önemli­leri şöylece sıralanabilir: 1. Sonu sahih olup aynü'l-fiili kesreli olan sülasl isiınierin nis­betinde kesre fethaya çevrilir (melik-me­lek!, Düil-Düell, Nemir-Nemerl). 2. Sonun­da te'n'is "ta"sı bulunan isimlerde ta haz­fedilir (Mekke-Mekkl, Basra-Basri, Fatıma­Fatıml , Nasıra-Nasır!, Sünnet-Sünni, Ş!a­Şil, zimmet-zimml). Te'n'is "ta"sından önce ya varsa hazfedilir (Malatıye-Malatl, Sıkıl­liye-Sıkılll, ifr!kıye-ifrlkl). 3. Sonunda te'n'is "ta"sı bulunan üç harflı maksur isimlerde ta hazfedilir veelif "vav"a çevrilir (Herat­Herevl, nevat-nevev!, hayat-hayev!). 4. Mak­sur isimlerde elif-i maksüre ikinci harfi sa­kin bir kelimenin dördüncü harfi ise "elif"in hazfi, "elif"in "vav"a kalbi veya "elif"ten sonra bir "vav"ın ziyadesi şeklinde üç du­rum caizdir (Tanta-Tantl, Tantavl, Tantavl; kübra-kübr!, kübrevl, kübrav!; ma'na-ma·­nl, ma'nevl, ma'navl; İsa-Is!, !sev!, İsavl). s. Sonunda şeddeli ya bulunan isimlerde "ya"dan önce iki harf varsa şeddeli ya haz­fedilip makabii fethaya çevrildikten son­ra nisbet "ya"sından önce bir vav getirilir (neb!-nebevl, All-Alev!, Safl-Safev!, Ad!­Adev!). 6. Memdud isimlerde ismin hem­zesi te'n'is içinse (memdGd kelime "fa'la'" vezninde ise) hemze "vav"a çevrilir (sah­ra'-sahravl, beyza'-beyzavl). 7. Lamü'l-fiili mahzuf olan isimlerde mahzuf harf yeri­ne başka bir harf verilmemişse nisbet es­nasında mahzuf harf iade edilir (yed-ye­devl, dem-demevl, ah-ahavl). Mahzuf harf yerine te'nls "ta"sı (ta-i merbGta) bedel olarak verilmişse nisbet yapılırken ta-i mer­buta hazfedilip mahzuf harf iade edilir (sene-senevl, luga-lugavl, şefe-şefevl). 8. "Fuayl" ve "fal!" veznindeki isimterin nis­beti genel kurala göre yapılmakla birlikte (Zübeyr-Zübeyr!, Nu'aym-Nu'ayml, sallb­sallbl, had!d-hadldl, Mesih-Mesihi, Te­mlm-Tem!ml) Sak.if, Kureyş, Hüzeyl, Sü­leym kelimeleri kural dışı olarak "ya"ları düşürülmek suretiyle nisbetleri Sekafi,


Top Related