n1sab0rt, selman b. iiahmed, nr. 2334; sü leymaniye ktp., beşir ağa [eyüp]. nr. 79, vr....

2
li bu sebeple Ij ulu- ni I. 23). 4. Cümelü'l-garô.'ib ii tefsi- (TSMK, lll. Ahmed, nr. 2334; Sü- l eymani ye Ktp., [Eyüp ]. nr. 79, vr. Edirnevi'nin bu risaleyi müellifin ic ô. zü'l-be yan eser inin olarak zikretmesi bir zühul eseri S. el- Muce z fi'n-nasil]i v e'l -mens ul]. Safvan Adnan bir Dublin'de Ches- ter Beatty Kütüphanesi'nde bulunan (nr. 3883) eserin bir da kendinde söylemekte ( 'i-burhan, I, 1 4). Han'if b. Hasan el- ise eserin IV. (X .) alimlerin- den nakiller ihtiva etmesi sebe- biyle VI. (X II. ) olan N'isa- bur'i'ye ait ileri sürmektedir I, 26 ). 6. ii me'ani 't-tenzil. Mü- ellif bu icazü 'l-beyan'da zik- retmektedir (1 , 55). 7. ii bi- de'i'l-i'tiraz. 8. ii m es'ele- ti'l-yem.in 'ala mine' l- kuz ve la ma' fi'l-k uz (son iki eseri müellif Va- If kaydetmektedi r [I, 11 8, I 39 ] ). N'isabur'i'nin kaynaklarda geçen eserleri de Dürerü'l-kelimat 'ala gureri'l-ayati'l-muhime li't-te'dru- ti ve el-Es ' il etü 'r-ra'i'a v e' t- ii Müellif, Cüme- lü' l- gara'ib risalesinde (vr. I ca usulüne dair bir eserinin bulun- söylemektedir. : Mahmud b. Ebü'I-Hasan i caz ü'l- beyan 'a n me'ani 'l-/fur'an Han! f b. Hasan Beyrut 1995, 1, 55; bk. denin I, 11-41; a.mlf .. 'i-burhan fi Safva n Adnan DavOd!). 14 10/1 990, I, 118, 139, 170; bk. I, 11-81; a.mlf., Cümelü 'l-ga- ra' ib, TSMK, lll . Ahmed, nr. 2334 , vr. ll '; Yaküt. Mu' cemü' l-üdeba' , XIX, 124- 125; Taba- kii ' l-müf essirin, ll , 211-212; Süyüt !. Bugyetü'l- vu' at, ll , 277; Nuaym!. ed-Daris fi taril].i 'l-meda- ris Ca'fer el-Hasen!). Kahire 1988, I, 589 ; I, 601-602, 722; Ahmed b. Mu- hammed Edirnevi. Tabakatü'l-müfessirin Süleyman b. Sa lih el- Hi zz!), Medine 1417/1997, s. 424-425 ; Brockelmann , GAL Suppl ., I, 733; 162, 468 , 610; ll , 58, 144; He- diyyetü' l-'arifin, ll , 40 3; Zirikli, e i-A' Ia m, Vlll, 43. Iii ADEM YERiNDE -, Nizameddin (bk. NizAMEDDiN L L NisABORI, Selman b. ( _,... li ) Selman b. b. b. Muhammed el- Ensarl en-Nisabürl . 51 2/1118) Tabakat müelliflerin- den Yafi'i ve Musannif Süleyman ola- rak kaydeder (Mir atü'l-cenan, III, 203; Ta- vr. 22). nis- beti diye de (Z i- rikl 'i, lll , 170- 71 ) el-Faris'i onu üçüncü tabaka alimleri gös- termekte, zahid ve döneminin li bir evini yurdu haline belirtir (Tari }]. u NisabQr, s. 386-3 87 ) N'isabur'i bir müddet da Abdülker'im b. Hevazin ders okuduktan sonra Hicaz'a gitti. Ora- da Abdülgafir el-Faris'i ve Ebu Abdurrah- man Tahir gibi ikinci tabaka- ya mensup alimlerinden ders ve rivayette bulundu. Hicaz'dan dön- dü. geçti. Abdülgafir el-Faris'i onun iken (457/ 1065) Muhammed b. Mekl<i el-Ezd'i'den ders ve sema yoluyla rivayette bu- kaydetmektedir (a .g.e., s. 386- N1SAB0RT, Selman b. 387 ). Daha sonra tekrar dönerek imamü 'l-Haremeyn el-Cüveyn'i'den usu- lü'd-din ve dersleri Bir müddet Horasan'da kalan N!sabur'i, Fazlullah b. Ahmed el -Mihyenl (Miheni). Ker'ime el-Mer- ruziyye ve Ebu Salih el-Müezzin gibi alim- lerden ve hadis rivayet etti. Ken- disinden de Ebü'l-Muzaffer ibnü's-Sem'a- n'i gibi alimler rivayette bulunmak üzere icazet Kaynaklarda N'isabur'i'nin tefsir ve usul ilimlerinin ileri gelenlerinden döneminin seçkin bir yeti ince tefekküre ve bir üsluba sahip ifade daki eksikliklere zor konulara kolayca nüfuz önde gelen kelam alimlerinin usul yöntemlerine vukuf manevi madd'i daha zengin din'i salElbe- tine güvenilerek Nizamiyesi'ndeki kütüphanede izin kay- dedilir (a. g .e., a.y.; Bed ra n, VI. 21 3-214 ). Tabakat N'isabur'i'yi " sufi fakih" ve " sufi mütekellim" diye nitelemekte- dir. Muhtemelen bu telakkinin bir olarak kaynaklarda onun cinler- le onlara vaaz ve nasihatlerde bilgilere rastlanmak- (Sübkl, 96-99 ) N'isabur'i, ve temayüz lerdendi (Abdülgafir el- Fari sl , s. 386- 38 7) . Selman b. en-Nisabüri'nin eserinin ll. cildinin unvan ve ilk (Süleymaniye Ktp. , nr. 2247) ' ' ' l ... .:.:il;il,t-J .. .. .. . ll '·1 '\ , il - .. ,. ·• -- · ·i •. ' .. ..... .. pl>i>fl ..:.:s:c::&Y .... ... ..... ( 141

Upload: others

Post on 26-May-2020

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: N1SAB0RT, Selman b. iiAhmed, nr. 2334; Sü leymaniye Ktp., Beşir Ağa [Eyüp]. nr. 79, vr. 2•·bı . Edirnevi'nin bu risaleyi müellifin icô.zü'l-beyan adlı eserinin şerhi olarak

li bulunduğunu , bu sebeple adının Ijulu­~u 'l-insô.n şeklinde okunınası gerektiği­

ni belirtmiştir ( İcazü 'l-beyan, neş redenin g irişi, I. 23). 4. Cümelü'l-garô.'ib ii tefsi­ri'l-l,ıadi§ (TSMK, l ll. Ahmed, nr. 2334; Sü­leymaniye Ktp., Beş ir Ağa [Eyüp ]. nr. 79, vr. 2•·b ı . Edirnevi'nin bu risaleyi müellifin icô.z ü'l-beyan adlı eser inin şerhi olarak zikretmesi bir zühul eseri olmalıdır. S. el­Mucez fi 'n-nasil]i ve'l-m ensul]. Safvan Adnan DavCıd'i, bir nüshası Dublin'de Ches­ter Beatty Kütüphanesi 'nde bulunan (nr.

3883) eserin bir nüshasının da kendinde olduğunu söylemekte ( VaçiaJ:ıu 'i-burhan, neşredenin giri ş i , I, 14). Han'if b. Hasan el­Kasım! ise eserin IV. (X.) yüzyıl alimlerin­den doğrudan nakiller ihtiva etmesi sebe­biyle VI. (XII. ) yüzyılda yaşamış olan N'isa­bur'i'ye ait olamayacağını ileri sürmektedir (İcazü 'l-beyan, neşredenin gi ri ş i , I, 26). 6. Gurerü'l-e~avil ii me'ani't-ten zil. Mü­ellif bu çalışmasını icazü 'l-beyan'da zik­retmektedir (1 , 55). 7. Kıta'u 'r-riyaz ii bi­de'i'l-i'tiraz . 8. el-Gılaletü ii mes'ele­ti'l-yem.in 'ala şürbi'l-ma' mine'l-kuz ve la ma' fi'l-kuz (son iki eseri müellif Va­çiaf:ıu 'l-burhan If müşkilati'l-lfuran ad lı

kitabında kaydetmektedir [I, 11 8, I 39 ] ). N'isabur'i'nin kaynaklarda adı geçen diğer eserleri de şunlardır: Dürerü 'l-kelimat 'ala gureri'l-ayati'l-muhime li't-te'dru­t i ve 'ş-şübühdt, Şevaridü 'ş-şevahid ve ~ala'idü '1-~aşa'id, el-Es'iletü 'r-ra'i'a ve'l-ecvibetü 'ş-şadi'a, et-Te~kire ve't­tebşıra ii mesa'ili'l-f~. Müellif, Cüme­lü 'l-gara'ib adlı risalesinde (vr. ı I • ı ayrı­

ca fıkıh usulüne dair bir eserinin bulun­duğunu söylemektedir.

BİBLİYOGRAFYA :

Mahmud b. Ebü'I-Hasan en-N!si'ıbür!, icazü'l­beyan 'an me'ani 'l-/fur'an (n şr. Han!f b. Hasan

e l-Kas ı m!). Beyrut 1995, 1, 55; ayrıca bk. neşre­

denin girişi , I, 11-41; a.mlf .. Vaçtaf:ıu 'i-burhan fi müşkilati 'l-/fur'an ( nşr. Safvan Adnan DavOd!).

Dımaşk 14 10/1 990, I, 118, 139, 170; ayrıca bk.

neşredenin girişi , I, 11-81; a.mlf., Cümelü 'l-ga­ra' ib, TSMK, lll . Ahm ed, nr. 2334, vr. l l '; Yaküt.

Mu'cemü'l-üdeba', XIX, 124-125; Di'ıvüd!, Taba­kii tü 'l-müfessirin, ll , 211-212; Süyüt!. Bugyetü'l­vu'at, ll , 277; Nuaym!. ed-Daris fi taril].i ' l-meda­ris (nşr. Ca'fer el-Hasen!). Kahire 1988, I, 589; Keş{ü';:-;:unün, I, 601-602, 722; Ahmed b. Mu­

hammed Edirnevi. Tabakatü'l-müfessirin (nşr. Süleym an b. Salih el-Hizz!), Medine 1417/1997, s. 424-425; Brockelmann, GAL Suppl., I , 733; izaf:ıu 'l-meknün, ı , 162, 468, 610; ll , 58, 144; He­diyyetü'l-'arifin, ll , 403; Zirikli, ei-A' Iam, Vlll , 43.

Iii ADEM YERiNDE

-, NISABÜRİ, Nizameddin

(bk. NizAMEDDiN en-NISABÜRİ). L ~

L

NisABORI, Selman b. Nasır

( ~S .ı~~~ _,... li w-ı uı...ı... ) Ebü' l-Kasım Selman b. Nasır b. İmran b. Muhammed el-Ensarl en-Nisabürl

(ö. 512/1118)

Eş ' ari kelamcısı. ~

N'işabur'da doğdu. Tabakat müelliflerin­den Yafi'i ve Musannif adını Süleyman ola­rak kaydeder (Miratü 'l-cenan, III , 203; Ta­ba~atü 'ş-Şafi'iyye, vr. 22•). Ergıyan'a nis­beti dolayısıyla Ergıyan'i diye de anılır (Zi­rikl'i, lll , 170- ı 71 ) Abdülgafır el-Faris'i onu üçüncü tabaka Şafı'i alimleri arasında gös­termekte, sufı, zahid ve döneminin değer­li bir şahsiyeti olduğunu, evini irşad yurdu haline getirdiğini belirtir (Tari}]. u NisabQr, s. 386-387) N'isabur'i bir müddet N'işabur'­

da Abdülker'im b. Hevazin el-Kuşeyr'i'den

ders okuduktan sonra Hicaz'a gitti. Ora­da Abdülgafir el-Faris'i ve Ebu Abdurrah­man Tahir eş-Şahham'i gibi ikinci tabaka­ya mensup Şafii alimlerinden ders aldı ve rivayette bulundu. Hicaz'dan Bağdat'a dön­dü. ardından Dımaşk'a geçti. Abdülgafir el-Faris'i onun Dımaşk'ta iken (457/ 1065) Muhammed b. Mekl<i el-Ezd'i'den ders okuduğunu ve sema yoluyla rivayette bu­lunduğunu kaydetmektedir (a.g.e., s. 386-

N1SAB0RT, Selman b. Nasır

387). Daha sonra tekrar N'işabur'a dönerek imamü'l-Haremeyn el-Cüveyn'i'den usu­lü'd-din ve fıkıh dersleri aldı. Bir müddet Horasan'da kalan N!sabur'i, Fazlullah b. Ahmed el-Mihyenl (Miheni). Ker'ime el-Mer­ruziyye ve Ebu Salih el-Müezzin gibi alim­lerden faydalandı ve hadis rivayet etti. Ken­disinden de Ebü'l-Muzaffer ibnü's-Sem'a­n'i gibi alimler rivayette bulunmak üzere icazet aldı. Kaynaklarda N'isabur'i'nin tefsir ve usul ilimlerinin ileri gelenlerinden sayıl­ması yanında döneminin seçkin bir şahsi­yeti olduğu , ince tefekküre ve yumuşak bir üsluba sahip bulunduğu, ifade tarzın­daki eksikliklere rağmen anlaşılması zor konulara kolayca nüfuz ettiği, önde gelen kelam alimlerinin usul yöntemlerine vukuf kesbettiği, manevi hayatının madd'i yaşan­tısından daha zengin olduğu , din'i salElbe­tine güvenilerek N'işabur Nizamiyesi'ndeki kütüphanede kalmasına izin verildiği kay­dedilir (a.g.e., a.y.; Bedran, VI. 21 3-214). Tabakat kitapları N'isabur'i'yi "sufi fakih" ve "sufi mütekellim" diye nitelemekte­dir. Muhtemelen bu telakkinin bir yansı­ması olarak bazı kaynaklarda onun cinler­le konuştuğu, onlara vaaz ve nasihatlerde bulunduğu şeklindeki bilgilere rastlanmak­tadır (Sübkl, vıı. 96-99) N'isabur'i, Şafii fık­hı ve Eş'ar'i ketarnında temayüz etmiş kişi­lerdendi (Abdülgafir el-Farisl , s. 386-387) .

Selman b. Nasır en-Nisabüri'nin Şerf:ı u 'l-irşad ad l ı eserinin ll. cildinin unvan ve ilk sayfası (Süleymaniye Ktp. , Llıleli, nr. 2247)

' ' ' J,,i>-..,ı(;ii,:U:;, ı )l l) IY " ~!01;; !,_-;-- ....ı. _;;ıa;;if>(l.~u- 1,_j_l:;;'-~ ~_,:;J l t:-'·A'J~.!.i!.J- •ı..~...,J,l...<.ı., ,ç;;)!ı.,t...ı,ıı..,p;y~)! ıu.ı...

.;;;_...~I(c~.!>"'t;Jl._J.t;:iJ.JWd.'t""'~ .Jn:;I L;.:~r,)WJ,._. _,.t;.:;'ıi~J~._;,)l>;;;~ ... !!'<~ı.,.ır..Ji" .:.:il;il,t-J .. ;i'ıi_,..J.ı.;; .. ıv_..;,; Y-'.*-'>t;._J~;:.,~~~~J!<:;.!}-o:ıl ll:.e;_,..;,.._r~:>~

~;,_,~._,d,.J.[:,I.;_t)l _ft!:,-~j;;._,,;f;;..l.!:;:;;JJ.,-._,..;.:_,~

~_,].ci~L~:ıı.,)w..,.:;).!il.;_l,A:;;J, f')>,·I.J.J.rfttt.:.:ıı ,.cV-U_,.....u:ll{-,lt;ı..,t.ı!u.A>. .;.J...:;;:ıı~_,t,.ı .ı.:...::.:ı(fo_,~ ı

~~Jl)."..:..Witl.:l,A.r":-'..:al~.}-.,ı..,.l~~!;ıl>" .....i:~~Jı~l~~l!_.r.u_,.?-\:li~(..,\ I.J .. ı ..t~.;. l1J~'ıl":-')lı..:;i\;.._ı.,.J.!J!i.:r)l..;.~_,., . ..;;_,~ ı:,..;._ l)j,v_.....,ı,ıı.!.l,._,-'-"'ı;..i t..:ıııt~t. .!.i....ıl->i..("J...i-c:;;.;- t. ll '·1' \ <·. "·ı , il- .. ,. ~ '" ı..' ·• -- · ı ı' · i •. ?· ıl ' .. ,J*t:t~~r~~~!J!;- ~Illl,;) ..,.. ı,s:-~..1"'""::-:.,boJ";"'f,""..r ""'-? '-!~

~_,...ı;iıf.4~f'~I.JJI>!f~'ıi~L~~.,;J.., _,.l.l1...ı~~I!_,; L<ı!!rfi!.ı~.L6.;._,\...:JI.;...ı.;_,~_ı;;~ J;iC:.!!,.-~'ıl~~ ..... ~_b~.>;U...;;V_.}_.~ılJ­

ı;!:t;~~~· ı.,~~rwıtt;;ı l(#ll..r->_;..;,Jw~ i.;;r_;i' CJo'~,>..,.ı.;.:;.~:.ıl}~ .. pl>i>fl ..:.:s:c::&Y ---r..,:;-~~ .... ~,!;-~e~'U&--::;:,_;.ı\1-J~ ... ~-~, lı,;:.ı l~,;-'li::t.:'f ..... .J!$-- 11,-<~Ufi~_).~lic!~fı;_.

(

141

Page 2: N1SAB0RT, Selman b. iiAhmed, nr. 2334; Sü leymaniye Ktp., Beşir Ağa [Eyüp]. nr. 79, vr. 2•·bı . Edirnevi'nin bu risaleyi müellifin icô.zü'l-beyan adlı eserinin şerhi olarak

NTSABORi, Selman b. Nasır

Ebu Muhammed İbn Asakir, Bağdat'ta Ebu Bekir Muhammed b. Abdullah b. Ha­blb el-Amirl'den Nlsaburl hakkında övgü dolu sözler dinlediğini ve kendisinden bir hadis rivayet ettiğini kaydetmektedir. Nlsa­burl Nlşabur'da vefat etti (DavGdl, I , 193-

194).

İbn Kadi Şühbe'nin nakline göre Rafil, onun Ebu İshak el-İsferaylnl'nin aynı an­da değişik iki yerde iki devlet başkanının olabileceği şeklindeki görüşünü el-Gunye adlı eserinde benimsediğini kaydetmekte­dir (Tabakatü'ş-Şafi'iyye, I, 283-284). Süb­klve İbnü'l-İmad ise Nlsaburl'nin Şerl;u'l­İrşad'da, her türlü günahtan tövbe etme­nin gerekli olduğunu söyleyen Ebü'l-Ha­san el-Eş' ar! ile bütün günahlardan değil sadece büyüklerinden tövbe etmenin va­cip olduğunu savunan Ebu Haşim el-Cüb­bal arasındaki ihtilafta Eş'arl'yi destekle­diğini ve EbG Haşim'in bu hususta icmaa aykırı hareket ettiği yolunda görüş belirt­tiğini söylemektedir (Tabakat, Vf!, 96-99;

Şe;?erat, IV, 34).

Eserleri. Kaynaklarda Nlsaburl'nin ke­lam, tefsir ve fıkıh ilimlerinde eser telif et­tiği belirtitmekle birlikte bunlardan sade­ce ikisi günümüze ulaşmıştır. t. el-Gun­ye fi'l-kelam. Bilinen tek nüshası Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'nde bulunan (lll. Ahmed, nr. 1916) ve otuz altı fasıldan (kavil) oluşan kitabın muhtevasını beş bö­lüm halinde incelemek mümkündür. Yir­mi beş faslı içeren birinci bölümde bilgi konusundan başlamak üzere genelde Ma­türldl'den itibaren klasik ketarn eserlerin­de görülen bahisler işlenmiş, rü'yetullah ve kader konularına da burada yer verilmiş­tir. Dört fasılda nübüwet, otuzuncu fasıl­da da sem'iyyat meseleleri anlatılmıştır. Ardından gelen dört fasılda ruh, va' d ve vald, sevap ve ikab, esma ve ahkam konu­ları ele alınmış, son iki fasılda imarnet me­selesi incelenmiştir. NlsabGrl'nin bu ese­rinde, kelam kitaplarında çok az görülen insan ve onunla ilgili meselelerle tövbe ve ruh gibi konulara yer vermesi, bazı konu­ları genişçe işlemesi (illet-ma'lGl konusu­na yirmi bir fasıl ayırmıştır) dikkati çek­mektedir. Eserde atıfta bulunulan şahıs­lar arasında Ehl-i sünnet'e dair konularda İbn Küliab el-Basri, Ebü'l-Abbas el-Kalani­sl, Ebü'l-Hasan el-Eş'arl (Şeyhuna). Ebu is­hak el-İsferaylnl (Üstaz) ve Bakıllanl; Mu'­tezile'ye dair konularda Nazzam, Ebü'l­Kasım el-Belhl (Ka'bl), Ebu Ali el-Cübbal ve Ebu Haşim el-Cübbal; dille ilgili konu­larda ise Slbeveyhi göze çarpmaktadır. 2. Şer]Ju'l-İrşad. Hacası Cüveynl'nin el-İr­şad'ına yazdığı şerh olup iki cüzden oluş-

~42

maktadır. İkinci cüzün bir nüshası Süley­maniye Kütüphanesi'nde kayıtlıdır (Lale­li, nr. 2247). Bu nüsha el-İrşad'ın "Ef'al-i ibad" (ei-Kavl fı' halkı'l-a'mal) bölümü ile baş­lamakta, "Babü'l-iade" bölümünde son bul­makta ve asıl kitabın yarısına yakın bir kıs­mını oluşturmaktadır. Müellif ele aldığı ko­nuları sadece Ehl-i sünnet açısından değil diğer mezhepler, felsefi akımlar ve dinler açısından da incelemekte, Havaric, Mu'­tezile, Müşebbihe ve Kerramiyye gibi ekol­lerin, ashab-ı heyGia, tabaiiyye, münecci­me gibi felsefi akımların, Hıristiyanlık, Se­neviyye, Mecusllik gibi dinlerin görüşlerine yer vermekte ve eleştirilerde bulunmak­tadır.

BİBLİYOGRAFYA :

Abdülgafir eı-Farisi. Tani] u Nfsabür: el-Münte­l]ab mine's-Siyaf!: (nşr. M. Kazım el-Mahmüdl) . Kum 1362 hş., s. 386-387; İbn Asakir, Tebyfnü ke?ibi'l-mü{terf, s. 307; Safedi, el-Va{f, XV, 314; Yatii, Miratü'l-cenan, III, 203; Sübkl, Tabaf!:at (Tanahl). VII, 96-99; İbn Kacti Şühbe, Tabakatü'ş­Şafi'iyye, I, 283-284; Süyütl, Tabakatü 'l-müfes­sirfn (nşr. Ali Muhammed Ömer). Kahire 1396/ 1976, s. 52; Davüdl, Tabaf!:atü'l-müfessirfn, I, 193-194; Musannif. Tabaf!:atü'ş-Şafi'iyye, İSAM Ktp., nr. 83296, vr. 22'; İbnü'I-İmad, Şe;;;erat, IV, 34; Bedran, Teh?fbü Tarii]iDımaşf!:, VI, 213-214; Zirikli, el-A'lam, III, 170-171; Nüveyhiz, Mu'ce-mü'l-mü{essirfn, s . 213. fAJ .

IJ!III!!J ILYAS ÇELEBİ

1

L

1

L

NİSANOGULLARI

(bk. İNALOGULLARI).

Nİ SBE (~f)

Bir kabile, yer, mezhep veya mesleğe mensubiyeti

veya ilişkiyi ifade eden isim.

ı

_j

ı

_j

Sözlükte "ilgi kurmak, nisbet etmek, at­fetmek; akraba olmak, yakınlık kurmak" gibi anlamlar taşıyan neseb kökünden ge­len nisbe kelimesi (çoğulu niseb) "bir şe­yin bir yere, bir aile, kabile veya topluluğa, bir din yahut mezhebe, bir meslek ya da sanata, bir sıfata vb. bağlanması, onunla ilişkilendirilmesi" demektir. Nisbeye neseb (çoğul u ensab) veya izafe adı da verilmek­tedir. Arapça'da genellikle ismin sonuna makabii kesreli olan şeddeli bir ya harfi (ya-yı nisbet) getirilmek suretiyle yapılır ve nisbet "ya"sı almış olan isme ism-i men­sfib denir. Nisbeler ma'rife olur (el-Halebl, el-Mısrl, el-Malik!, el-Hanbel!, et-Tem!ml, el-Abbas!). Kendisine nisbet yapılan isme mensfibun ileyh adı verilir. ism-i mensu­bun müennes, tesniye ve çoğul şekillerin­de ekler nisbet "ya"sından sonra getirilir

(Halebiyye, Mısriyyan 1 Mısriyyetan, Lüb­naniyyGn 1 Lübnaniyyat). Nisbet "ya" sı ile yapılan ism-i mensublardan başka "fa"al" ve "fa'il" vezninde ism-i mensublar da var­dır. Bunlardan "fa"al" daha çok meslek ve sanat erbabını ifade etmek için kullanılır (attar, bezzaz, cerrah, hallac, hammal, bev­vab, serrac, sayyad, kassab, bakkal). "Fa'il" veznindekiler ise bir şeye sahip olmak su­retiyle mensubiyet gösterir (labin = süt­çü, tamir= hurmacı, kahin =falcı, sahir = büyücü, labis = elbiseli, kaif = izci, dari' = zırhlı).

Nisbet "ya"sı ile yapılan ism-i mensub­larda özel durumlarla ilgili bazı nisbet ka­ideleri bulunmaktadır. Bunlardan önemli­leri şöylece sıralanabilir: 1. Sonu sahih olup aynü'l-fiili kesreli olan sülasl isiınierin nis­betinde kesre fethaya çevrilir (melik-me­lek!, Düil-Düell, Nemir-Nemerl). 2. Sonun­da te'n'is "ta"sı bulunan isimlerde ta haz­fedilir (Mekke-Mekkl, Basra-Basri, Fatıma­Fatıml , Nasıra-Nasır!, Sünnet-Sünni, Ş!a­Şil, zimmet-zimml). Te'n'is "ta"sından önce ya varsa hazfedilir (Malatıye-Malatl, Sıkıl­liye-Sıkılll, ifr!kıye-ifrlkl). 3. Sonunda te'n'is "ta"sı bulunan üç harflı maksur isimlerde ta hazfedilir veelif "vav"a çevrilir (Herat­Herevl, nevat-nevev!, hayat-hayev!). 4. Mak­sur isimlerde elif-i maksüre ikinci harfi sa­kin bir kelimenin dördüncü harfi ise "elif"in hazfi, "elif"in "vav"a kalbi veya "elif"ten sonra bir "vav"ın ziyadesi şeklinde üç du­rum caizdir (Tanta-Tantl, Tantavl, Tantavl; kübra-kübr!, kübrevl, kübrav!; ma'na-ma·­nl, ma'nevl, ma'navl; İsa-Is!, !sev!, İsavl). s. Sonunda şeddeli ya bulunan isimlerde "ya"dan önce iki harf varsa şeddeli ya haz­fedilip makabii fethaya çevrildikten son­ra nisbet "ya"sından önce bir vav getirilir (neb!-nebevl, All-Alev!, Safl-Safev!, Ad!­Adev!). 6. Memdud isimlerde ismin hem­zesi te'n'is içinse (memdGd kelime "fa'la'" vezninde ise) hemze "vav"a çevrilir (sah­ra'-sahravl, beyza'-beyzavl). 7. Lamü'l-fiili mahzuf olan isimlerde mahzuf harf yeri­ne başka bir harf verilmemişse nisbet es­nasında mahzuf harf iade edilir (yed-ye­devl, dem-demevl, ah-ahavl). Mahzuf harf yerine te'nls "ta"sı (ta-i merbGta) bedel olarak verilmişse nisbet yapılırken ta-i mer­buta hazfedilip mahzuf harf iade edilir (sene-senevl, luga-lugavl, şefe-şefevl). 8. "Fuayl" ve "fal!" veznindeki isimterin nis­beti genel kurala göre yapılmakla birlikte (Zübeyr-Zübeyr!, Nu'aym-Nu'ayml, sallb­sallbl, had!d-hadldl, Mesih-Mesihi, Te­mlm-Tem!ml) Sak.if, Kureyş, Hüzeyl, Sü­leym kelimeleri kural dışı olarak "ya"ları düşürülmek suretiyle nisbetleri Sekafi,