ekim 2017 sayi 42 · 2017-10-09 · bu satırları reşad ekrem koçu’nun İstanbul...

40
Ekim 2017 SAYI 42 3 ayda bir yayımlanır ücretsizdir TEMA; YANGIN GÜVENLİĞİ Metro İstasyonlarında Yangından Korunma ve Yangınla Mücadele Sistemleri Tasarım Kriterleri KÜLTÜR-SANAT; İnsan, Kent ve Kültür

Upload: others

Post on 02-Mar-2020

3 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Ekim 2017 SAYI 42

3 ayda bir yayımlanırücretsizdir

TEMA;

YANGIN GÜVENLİĞİMetro İstasyonlarında Yangından Korunma ve Yangınla Mücadele Sistemleri Tasarım Kriterleri

KÜLTÜR-SANAT; İnsan, Kent ve Kültür

Editör’den

Yangın Kader Değildir!… ................................................................ 2

Başkan’dan

Yangın Değil Tedbirsizlik ve Duman Öldürür. .. ............................... 3

Tema

Türkiye’de Yangın Mühendisliği ...................................................... 4

Yangın Güvenliği Çalıştayı

Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü........................... 6

Ölçeği Büyüyen, Yüksekliği Artan Yapılarımız ve

Mevcut Yangın Yönetmeliği ............................................................ 14

Yüksek Binalar ............................................................................... 16

Metro İstasyonlarında Yangından Korunma ve Yangınla Mücadele

Sistemleri Tasarım Kriterleri .......................................................... 22

Orman Yangını Yönetimi Bir Mühendislik Alanıdır ....................... 27

Kültür-Sanat

İnsan, Kent ve Kültür

(Gezi Notları ve Fotoğraflar) ......................................................... 30

Birliğimizden Haberler ............................................. 36

SAYI 42Ekim 2017

ISSN 1303 – 2585

İmtiyaz Sahibi

Türk Müflavir Mühendisler ve Mimarlar Birli€i ad›na Yönetim Kurulu Baflkan›

Munis ÖZER

Yazı İşleri Müdürü

Filiz PEHLİVAN

Yayın Kurulu

Filiz PEHLİVAN (Başkan)

Demir İNÖZÜ

Salih Bilgin AKMAN

Cemal KARAOĞLU

Ahmet KAVALCI

Hülya EKSERT

Seda SEYHAN

Yunus Emre KOLSAL

Baskı - Cilt

Ajans-Türk Gazetecilik Matbaacılık

İnşaat Sanayii A.Ş.

İstanbul Yolu 7. Km. İnönü Mahallesi

Necdet Evliyagil Cad. No: 24 Batıkent / ANKARA

Tel: 0312 278 08 24 - Fax: 0312 278 18 95

www.ajansturk.com.tr - [email protected]

Grafik-Tasarım

Yusuf MEfiE (Ajans-Türk)

Basım Tarihi ve Yeri

11.10. 2017 - ANKARA

Yayın Türü

Yerel Süreli, 3 ayda bir yayımlanır

Türk Müşavir Mühendisler ve Mimarlar Birliği

Ahmet Rasim Sokak No: 35 / 2 Çankaya - 06550 Ankara

Tel: (312) 440 89 70

Faks: (0312) 440 89 72

e-posta: [email protected]

url: www.tmmmb.org.tr

“Yazıların ve reklamların içeriğinden sahibi sorumludur; TürkMMMB veya Yayın Kurulu sorumlu tutulamaz.”

“Yayımlanan yazıların, her hakkı saklıdır. Kaynak belirtmek koşuluyla, yazılarından, toplamda çeyrek sayfayı geçmeyen alın-tı yapılabilir. Bunun dışında, seri olarak çoğaltılması, çeyrek sayfadan fazla alıntı veya kopya yapılması, Yayın Kurulu’nun yazılı iznine bağlıdır”

Dergimiz, 2000 adet basılıp dağıtılmaktadır.

2

SAYI 41

Editör’den

Filiz PEHLİVAN

Yangın tulumbasının bilinmediği devirde yangı-

na karşı ne gibi tedbirlerin alınacağını bildiren

Hicri 987 (Miladi 1579) tarihli ferman İstanbul

kadısına hitaben yazılmıştır. Çünkü o dönem İs-

tanbul adliyesinin baş hakimi olan İstanbul ka-

dısının ikinci ve çok önemli işi, İstanbul Beledi-

ye Başkanlığı’ydı. Bu kıymetli belgenin dilimize

çevrilmiş metni şu şekilde idi;

“İstanbul Kadısı’na hüküm ki,

İstanbul arada sırada yangınsız olmuyor. Yangı-

nı çıkar çıkmaz önlemek için ne gerekirse, her

şeyden mühimdir. İstanbul ahalisinden herkes,

evinin damına kadar ulaştıracak bir merdiven

bulunduracaktır. Ve yine herkes, evinde bir bü-

yük fıçı dolusu su bulunduracaktır. Bir yerde

yangın çıktığı gibi, oradan kimse kaçmayacak-

tır. Herkes adamları ve komşularıyla, yeniçeriler

ve sair halk yetişinceye kadar, yangını söndür-

meye çalışacaktır. Her iki üç ayda bir, bilhassa

yangın tehlikesine maruz bulunan yerler teftiş

edilecektir. Evlerindeki merdivenleri ve su dolu

fıçıları bulunmayanlar tutulup subaşıya teslim

edilecektir ve cezaya çarptırılacaktır.”

Bu fermandan öğreniyoruz ki İstanbul Türkle-

rin olduktan sonra ilk 270 yıl içerisinde yangın

afetine karşı öncelikle şehir halkı tedbirli dav-

ranmaya mecbur kılınmıştır; dolayısıyla, ateşi

çıktığı yerde hemen bastırmak, söndürmek gö-

revi de o yerin, o semtin halkına verilmiştir. Yine

bu fermandan öğreniyoruz ki yangın ateşi fıçılar

içinde bulundurulan veya civardaki kuyulardan,

sarnıçlardan çekilen sularla ve suyu ateşe elle,

kova kova dökmek suretiyle söndürülmeye ça-

lışılmıştır.

Bu satırları Reşad Ekrem Koçu’nun İstanbul

Tulumbacıları kitabından aldım. Belki de Türk

tarihinin ilk yangın yönetmeliği bu şekilde yazıl-

mış. 14 Eylül 1509 depreminden sonra büyük

bir yıkıma uğranması sonrası İstanbul’da ahşap

yapıya rağbet artmış ve İstanbul kısa sürede

ahşap bir şehir olup çıkmış. Ahşap İstanbul

iki buçuk asır boyunca yanıp kül olmuş ve her

büyük yangından sonra yeniden imar edilmiş.

Hatta “Anadolu’nun salgını, İstanbul’un yangını”

deyimi dillere yerleşmiş.

İstanbul’da 1720 yılında kurulan, Yangın Tu-

lumbacıları Ocağı, Yeniçeri Ocağı’na bağlı

olarak, 1826 yılına kadar kadar devam etmiş.

İstanbul’da çıkan yangınların zamanla kor-

kulu rüyası olmuş tulumbacılar. Kendilerine

özgü kıyafetleri, kabadayı tavırları ile halk

arasında özel bir figür halini alan tulumba-

cılar, kullandıkları deyimleri ve kelimeleri ile

kendi üsluplarını yaratmışlar şehirde. İkinci

Mahmud tarafından 1826 yılında Yeniçe-

ri ocağı dağıtılınca yerine yangınlarla başa

çıkabilmek amacıyla mahalle tulumbacıları

oluşturulmaya başlanmış. 1872 yılında Askeri

İtfaiye Teşkilatı ve 1923 yılında günümüzdeki

Cumhuriyet itfaiyesinin kurulmasıyla günü-

müz tulumbacılarının temelleri atılmış.

İstanbul tulumbacılarının renkli kişiliklerine

yönelik hikayeleri merak edenlere İstanbul Tu-

lumbacıları kitabını okumalarını öneririm. Ben,

pozitif ayrımcılık yaparak, ilk kadın itfaiyeci

olduğunu anladığımız Tulumbacı Bahriye’den

bahsetmek istiyorum. Yazarın tabiriyle körpe

çağında tulumbacılık hevesi gütmüş bir mahal-

le kızı Bahriye. Halk şairi, Üsküdarlı Aşık Razi,

1885-1890 arasında yazdığı bir manzumede

onu şöyle anlatıyor;

Ne kartal ne ebabil

Oğlan değil kız değil

Dünya güzeli olsa

İdemem asla meyil

Adı çıkmış deliye

Vız geliyor zaptiye

Karakolda müseccel

Tulumbacı Bahriye

Aşık Razi onun hakkın-

daki manzumeyi yazdığı

sıralarda Bahriye 16-17

yaşlarında imiş. Daha

8-9 yaşında, sırtında

entari, yalınayak, ma-

halle tulumbacılarına katılır, Langa’dan Fatih’e,

Fener’e, Balat’a, Galata’ya, Beşiktaş’a onlarla

koşar, yangına gider gelirmiş, tulumbacı laka-

bı kendisine o küçük yaşından kalmış. Bahriye

16-17 yaşına basıp, o zamanın adetince gelin-

lik çağına geldiği zaman bile yangın söndür-

meye gidermiş.Çok zorlu bir hayat yaşadıktan

sonra, bir erik ağacının dalında canına kıymış.

Tulumbacı destanları ve türküleri ulusal kültürü-

müz içinde önemli bir değer ve dergimizin bu

sayısında, yangın güvenliği konusunu işlerken,

bu tarihe bir göz atmak kısaca da olsa sizlerle

paylaşmak istedim.

Yangın konusu her geçen gün başka boyutlarıy-

la gündemimizi meşgul etmeye devam edecek

gibi görünüyor. Bir yandan modern binalarda

daha güvenli sistemler yaratmak için kafa yo-

rarken bir yandan da basit ihmallerle yitirilen

canlar yüreğimizi yakıyor. Adana’nın Aladağ il-

çesinde bulunan Kız Öğrenci Yurdu’nda 29 Ka-

sım 2016’da, saat 19.30 sıralarında çıkan yan-

gında olduğu gibi. 10 öğrenci, 1 küçük çocuk

ve 1 eğitmenin hayatını kaybettiği yangınla ilgili

bilirkişiler tarafından hazırlanan olay yeri ince-

leme tutanağında, yangına eskimiş olan elektrik

şalterinin yol açtığı, yangın merdiven kapısının

kapı kolunun olmadığı için açılamadığı, yönet-

melik dışına çıkılıp ısıya dayanıklı olmayan PVC

kapı takıldığı, binanın Bayındırlık şartnameleri-

ne uygun olmadığı, acil çıkış kapıları bulunma-

dığı yer almıştı.

Hepimizi derinden etkileyen bu olayın son ol-

ması için sorumluluk sahibi herkesi yangın gü-

venliği konusunda daha duyarlı olmaya davet

ediyoruz. Dergimizin bu sayısını tam da bu ne-

denle, yangın güvenliği konusuna ayırdık. Yük-

sek binaların ülkemizi kuşatmaya başladığı son

dönemde, bu konunun ihmali çok daha büyük

can kayıplarına neden olabilir, bunu aklımızdan

çıkarmamalıyız.

Kültür-sanat köşemizi ise derneğimizin geç-

miş dönem başkanlarından, mimar bakış açı-

sıyla, fotoğraf sanatçılığını birleştirdiği bir su-

num ile bizlerle birlikte olan Erkan Şahmalı’ya

bıraktık. İyi seyirler…

Her sayıyı bir sonrakinde daha güzel günler-

de buluşma dileğiyle tamamlıyoruz, sevgiyle

kalın…

YANGIN KADER DEĞİLDİR!

3

SAYI 41

Başkan’dan

Munis ÖZER

Türk Müşavir Mühendisler ve Mimarlar

Birliği (TürkMMMB), müşavir mühendislik

ve mimarlık kavramının önemini ilgili ku-

rumlara ve topluma anlatmak, müşavirlik

hizmetlerinin ilerlemesine ve gelişmesine

çalışmak, uluslararası uygulamaları ülke-

mize taşımada öncülük ederek, bu konu-

da en yüksek uluslararası teknolojik ve

örgütsel seviyeye erişmek amacıyla, 25

Nisan 1980 tarihinde kurulmuştur. Birlik,

bağımsız müşavirlik hizmeti veren mühen-

dis ve mimarları temsil eden dernek statü-

sünde bir sivil toplum kuruluşudur.

TürkMMMB, 1987 yılında Müşavir Mühen-

disler Uluslararası Federasyonu – FIDIC’e

ve 2001 yılında Avrupa Müşavir Birlikleri

Federasyonu - EFCA’ya üye olmuştur.

Her iki federasyonun Türkiye’deki tek tem-

silcisidir.

TürkMMMB, amaçları doğrultusunda; ge-

lişmiş ülkelerde yaygın ve kurumsallaşmış

olarak kabul gören, ancak ülkemizde he-

nüz eksiklikleri olan bağımsız teknik mü-

şavirlik sektörünün geliştirilmesi ve geliş-

miş ülkelerdeki uygulamaların Türkiye’ye

kazandırılması için gerek üyelerine, ge-

rekse toplumun tüm kesimlerine yönelik

yoğun çalışmalar yapmaktadır.

Ulus la ra ra s› ka bul gör müfl ta n› m›y la

FI DIC stan dart la r›y la ba €›m s›z mü fla vir

mü hen dis lik ya pan fir ma la r›n bir ara ya

gel di €i ça t› ku ru lu flu olan TürkMMMB’nin,

in fla at sek tö rü nün fark l› alan la r›n da de ne-

yim li 200’e ya k›n üye si bu lun mak ta d›r.

2016 – 2018 Dönemi Yönetim Kurulu

Munis ÖZER – Başkan

Demir İNÖZÜ – Geçen Dönem Başkanı

Sedef ERDOĞAN – Başkan Yardımcısı

M. Sinan AKER – Başkan Yardımcısı

H. Cemal KARAOĞLU – Başkan Yardımcısı

A. Süreyya URAL – Başkan Yardımcısı

Ertuğrul DİZDAR – Sekreter Üye

Utku Cengiz ÖZYURT – Sayman Üye

Ahmet KAVALCI - Üye

LONDRA’DA 16 Haziran 2017’de, 24 katlı

67 m yüksekliğindeki Grenfell binasında

sabaha karşı başlayan ve 100’e yakın can

kaybıyla sonuçlanan yangın, ülkemizde

son yıllarda sayıları giderek artan yüksek

bina inşaatlarındaki yangın güvenliği konu-

sunu tekrar gündeme getirmiştir.

Aynı günlerde, İstanbul Kumkapı’da 6 katlı

otelde çıkan yangında ise 3 kişi yaşamını

yitirdi. Ardından, Haziran ayının sonunda

aşırı sıcakların etkisiyle Türkiye’nin çeşitli

sahil bölgelerinde çıkan orman yangınları

hektarlarca ormanı yok ederek güçlükle

kontrol altına alındı.

Her depremden sonra hatırladığımız bina

güvenliği, bu kez bizleri yangın tehlikeleri

konusunda endişeye sevk etti. 1999 Mar-

mara depreminden sonra “Deprem Dede”

olarak tanıdığımız rahmetli Dr. Ahmet Mete

Işıkara’nın “Deprem değil, çürük binalar ve sabitlenmemiş ağır eşyalar öldürür.”

deyişi gibi, bizler de “Yangın değil, ted-birsizlik ve duman öldürür.” düşüncesiy-

le bu sayımızı yangın ve yangın güvenliği-

ne ayırdık.

Türkiye’de ilk defa 1949 yılında yayınla-

nan ve 1999 Marmara depreminden sonra

devamlı güncellenerek uluslararası stan-

dartlara uyumu sağlanan deprem yönet-

menliğimiz, yapı denetim ve sigorta sis-

temleriyle birlikte yeni binalar için deprem

güvenliğini büyük ölçüde sağlamıştır.

Ancak, 1992 yılında “İstanbul Büyük-

şehir Belediyesi Yangından Korunma

Yönetmenliği”nin yürürlüğe girmesine

kadar, ülkemizde yangın önlemlerini ge-

niş çapta ele alan bir yönetmelik mevcut

değildi. Ülke genelinde yangın merdiveni

zorunluluğu bile yoktu. Sadece resmi bi-

nalarda alınacak yangın güvenlik önlemle-

rine ait bir yönetmelik vardı, ancak burada

da “altı kova, kazma ve kürek”ten başka

önemli bir önlem yoktu. Türkiye’de “Bina-

ların Yangından Korunması Hakkındaki

Yönetmelik” ilk defa 2002 yılında yayınlan-

mıştır. Daha sonra 2007 yılında güncelle-

nen bu yönetmelik 2009 ve 2015 yıllarında

da değişikliklere uğramıştır. Ancak, bu yö-

netmeliğin ülkemizde inşaat sektöründeki

hızlı gelişme ve yüksek yapılaşmaya bağlı

olarak daha kapsamlı bir hale getirilmesi-

ne halen ihtiyaç vardır.

Binaların yangın güvenliği tasarım aşama-

sından başlayarak, yapım ve daha sonra

da işletme aşamasında da sürdürülmeli-

dir. Tasarım esnasında ilk olarak binanın

yerleşimi, ulaşım yolları ve binanın taşıyıcı

sisteminin stabilitesi dikkate alınmalıdır.

Daha sonra mimari tasarım sürecinde,

ülkemizde yangın güvenliği yönetmeliği

içerisinde kısmen yer alan kaçış yolları,

can güvenliği esasları (Life Safety Code),

çıkış kapasitesi ve çıkış uzaklığı, kaçış

yolu (yangın merdiveni) adedi ve geniş-

liği, yangın güvenlik kompartmanları ve

güvenlik holü gereksinimleri dikkate alın-

malıdır. Ayrıca, statik tasarımda yapısal

sistemlerin yangına dayanıklılığı, elek-

trik tasarımında yangın algılama ve ihbar

sistemleri, acil aydınlatma ve yedek güç

kaynakları ve mekanik tasarımda ise sulu

söndürme sistemleri, yağmurlama sistemi,

duman tahliyesi ve dumandan arınma için

gerekli basınçlandırma ve havalandırma

sistemleri; ulusal ve uluslararası yangın

yönetmeliklerine uygun olarak projelendi-

rilmelidir. İnşaat esnasında bu sistemlerin

uygun olarak inşaası ve montajı yapılmalı,

seçilecek malzemelerin yangına dayanıklı

ve duman üretmeyen tipte olması sağlan-

malıdır. Binaların işletme aşamasında ise

bu sistemlerin periyodik bakımı, testleri ve

denetimleri yapılmalıdır.

Türkiye’de yangın güvenliği konusundaki

önemli eksikliklerden biri de denetimle-

rin yeterli olmamasıdır. Gelişmiş ülkelerde

yangın sigortası zorunlu olduğu için, dene-

timler resmi kurumlar tarafından yapılırken

kontroller sigorta şirketleri tarafından yapıl-

maktadır. Türkiye’de yangın kontrol ve de-

netimleri ile ilgili yönetmelikler ve esaslar

hazırlanmalıdır.

Bu sayımızda bireylerin toplu halde bulun-

duğu, çalıştığı veya yaşadığı binaların yan-

gın güvenliği ile ilgili olarak yerel ve uluslar-

arası yönetmelik ve önlemlere değinerek

bu kavramları gündeme almak istedik.

Bu kavramlar ile ilgili gerekli eğitimlerin,

tasarımcılara, yapımcılara, işletmecilere,

yangına müdahale ekiplerine verilmesi ve

halkımızın da bu konuda bilinçlendirilmesi

ümidiyle saygılarımı sunuyorum.

YANGIN DEĞİL TEDBİRSİZLİK VE DUMAN ÖLDÜRÜR

4

SAYI 41

TEMA

Serdar SELAMET

Son yıllarda hızla artan yapılaş-

ma ve bununla birlikte çok sayı-

da yapılan yüksek katlı binaların,

endüstriyel yapıların, sosyal tesislerin

birçoğunda yangına göre tasarım ya-

pılmamış, yangın yalıtımı sadece iskân

onayı almak için son aşamada yapıl-

mıştır. Yangına karşı alınacak en önemli

önlem, yangının yapıya etkisi ve oluşa-

bilecek yangının büyüklüğü ve şiddetini

yapı tasarlanırken hesap etmektir. Bu

şekilde yangın tehlikesi rakamsal olarak

anlaşılacak hem de yapılar daha ekono-

mik olarak tasarlanmış olacaktır. İşte bu

yönteme yangın mühendisliği denir. Yan-

gın mühendisliği, kullanılan yöntemlerin

farklı olmasına rağmen ülkemizde yay-

gın olarak kullanılan ve ayrı bir yönetme-

liği olan deprem mühendisliğine benzer

bir işleyiş felsefesine sahiptir. Yangın

Mühendisliği, son 25 yılda Avrupa ve

Amerika’da hızla gelişim göstermiştir.

Amerika’daki ikiz kulelerin 2001 yılında

çökmesiyle bu araştırma alanı ivme ka-

zanmıştır.

Genova İstatistik Derneği’nin yaptığı

araştırmaya göre sadece İngiltere’de

bina yangınlarının sayısı yıllık ortalama

100,000’i bulmaktadır. Ülke ekonomisi-

ne zararı ise yıllık ortalama 1.9 milyar €

olmaktadır. Bina yangınından dolayı

hayatını kaybeden insan sayısı ise son

20 yıldır düşüş göstermekle beraber

yıllık ortalama 600’ü bulmaktadır. Bina

yangınlarının ekonomiye verdiği zarar

diğer gelişmiş ülkelerde de oldukça

yüksektir. A.B.D.’de bu rakam 17 milyar

$’ı, Almanya’da ise 3 milyar €’yu bul-

maktadır. Bina yangınlarının verdiği bu

ekonomik yüke karşılık, A.B.D.’de ya-

kın zamanda yaşanan 1994 Northridge

depremi için 20 milyar $ zarar öngörül-

müştür. Yıllık ortalamadan hesap edilir-

se, 1994’den bu yana bina yangınlarının

A.B.D.’ye maliyeti yaklaşık 350 milyar

$’dır. Bu karşılaştırma yangının geliş-

miş ülkelerde depremden daha ciddi bir

ekonomik zarara neden olduğunu açık-

ça göstermektedir.

İstanbul İtfaiyesinden alınan verilere

göre 2016 yılında yaklaşık 15.000 bina

yangını olmuştur ve bu rakam son 4 yıl-

da yüzde 25 artış göstermiştir. Konut

stokunun hızla arttığı bu dönemde bina

yangınlarında da bu oranda artış bek-

lenmektedir. Bazı sigorta şirketlerinden

alınan verilere göre 1999-2016 yılları

arasında tüm Türkiye kapsamında yan-

gın kaynaklı hasarın sigorta şirketlerine

maliyeti toplam 1.4 milyar TL’yi aşmıştır.

Buna karşılık 1999 depreminin toplam

maliyeti 630 milyon TL olmuştur. Yangın

kaynaklı hasarın uzun vadede depremin

verdiği hasarı en az ikiye katladığı açık-

ça görülmektedir.

- Yangın Yönetmeliği

Son olarak 2015 yılı içerisinde revize

edilen Binaların Yangından Korunması

Hakkında Yönetmelik Türkiye’nin yangın

yönetmeliğidir. Bu yönetmeliğin Avru-

pa’daki özellikle de yangın konusunda

uzmanlaşmış İngiltere’deki yönetmelik-

lerden farkı yangın mühendisliği yön-

temlerini tanımaması ve bu yöntemler ile

çözüm üretebileceğini içeren bir mad-

desi olmamasıdır. Yangın danışmanla-

rından beklenen, yönetmelikteki tablo-

lardan bazı rakamları okumak (yangın

yalıtım süresi, kaçış mesafesi vb.) ve bu

kuralları mimari çizimlerde uygulatmak-

tır. Oysaki çağdaş ülkelerde uygulanan

yangın danışmanlığında, tasarlanan ya-

pının yangına karşı davranış analizi ya-

pılır, özgün çözümler üretilir. Ülkemizde

ise yangın danışmanlığı çoğunlukla ruh-

sat için kısmen tedbirler almaktan ibaret

olup, uzun vadede ciddi bir yapı stoku

içinde yaşayan insanların can güvenliği-

ni hiçe saymaktadır.

- Yüksek katlı konut yapıları, AVM’ler, mega projeler

Özellikle İstanbul’daki yapı stoku hız-

la artmakla beraber projelerin gittikçe

daha karmaşık hale geldiği gözlemlen-

mektedir. Yüksek katlı konut yapılarında

ya da AVM ve diğer mega projelerde

oluşabilecek yangının vereceği can ve

mal kaybı geleneksel yapılardaki yan-

gına göre çok daha fazla olmaktadır.

Dolayısıyla bu tür karmaşık yapılarda

yangın mühendisliği yöntemleri kullanı-

larak yangının yaratacağı tehlike hesap

edilmeli ve yapıların yangın riski haritası

çıkarılmalıdır.

- Yangın mühendisliğine giriş

Yangın mühendisliği, pasif yangın tasa-

rımı diye de adlandırılır, çünkü yapının

yangına karşı davranışı önceden hesap-

lanır. Bu tasarımın karşıtı ise aktif yangın

güvenliği yaklaşımıdır. Bu yaklaşıma

göre bina tasarlandıktan sonra yangın

söndürme, alarm, algılama ve yağmurla-

ma sistemleri konularak yapı sisteminin

yangına karşı “güvenli” olduğu varsa-

yılır. Bu yaklaşım oldukça riskli ve uzun

vadede hatalıdır, çünkü yapı sisteminin

davranışını irdelemeye gerek görülmez.

Örnek olarak, şiddetli bir deprem son-

rasında çıkacak bir yangın, elektrik ke-

sintisinde aktif söndürme sistemlerini

TÜRKİYE’DE YANGIN MÜHENDİSLİĞİ

Londra’daki Glenfell çok katlı konut binası yangını (2017).

5

SAYI 41

devre dışı bırakacak ve bina yangına

karşı savunmasız kalacaktır. Buna kar-

şın yüzölçümü çoğunlukla birinci dere-

ce deprem bölgesinde olan ülkemizde

halen tek çözüm olarak aktif sistemler

öngörülmektedir.

Deprem gibi doğal afet olan yangın da

yapılara etkiyen bir yük olarak tanımla-

nabilmektedir. Yapılar, depremden ge-

len yanal yüklere göre tasarlandığı gibi

yangından dolayı oluşan düşey ve yatay

iç kuvvetlere göre de tasarlanmalıdır.

Dolayısıyla yapı elemanı boyutları sis-

tem analizinde yangının etkisiyle deği-

şebilir. Yangının yapı üzerindeki etkisini

hesaplayabilmek için üç temel analiz

yapılır. Bunlar, (a) yangın dinamiği, (b)

ısı transferi ve (c) ısı-mekanik yapı siste-

mi analizi diye ayrılır. İlk analiz yöntemi;

yangının oluşumu, yaydığı ısı ve duman

ile ilgilidir ve doğrudan yapı içindeki ya-

nıcı malzeme (yangın yükü) ile pencere

ve diğer açıklıklardan gelecek oksijen ile

ilişkilidir. İkinci analiz yöntemi, yangının

yarattığı sıcaklığın yapı elemanlarındaki

sıcaklık dağılımını hesap eder ve doğru-

dan elemanın malzeme türü (çelik, be-

ton veya ahşap) ve enkesit boyutları ile

ilgilidir. Büyük enkesitli ve ısı iletkenliği

düşük olan bir yapı elemanında sıcaklık

daha az olur. Çelik elemanlarda iletken-

lik yüksek olduğundan, sıcaklık derece-

leri yangının sıcaklığına yakın olur ve bu

yüzden çoğu çelik elemanda sıcaklık ar-

tışını yavaşlatan intumesan boya ve taş

yününe benzer yangın yalıtımları kullanı-

lır. Üçüncü ve son analiz yönteminde ise

sıcaklığı artan elemanların bir yapı sis-

temi içindeki davranışı hesap edilir. Isı-

mekanik analiz yöntemleri deprem mü-

hendisliğinde kullanılanlarla benzerlik

gösterir. Farklı olarak, yapı elemanlarının

sıcaklık artışından dolayı genleşmeleri

ve farklı kesit zorları (iç kuvvetler) oluş-

turmaları denge denklemlerini değiştirir.

Ayrıca, yangın boyunca yapı malzeme-

lerinin rijitlik ve mukametlerinde düşüş

olduğundan ısı-mekanik analiz yöntem-

lerinde yapı sistemi yüksek derecede

doğrusal olmayan (elastik olmayan)

dayranış gösterir ve bu davranışı çö-

zümleyebilen yöntemler uygulanır.

Son olarak, yangın mühendisliği ile doğ-

ru tasarım, doğru malzeme, doğru uygu-

lama, gerçek anlamda yapılan denetim

ile ülkemizde yangın danışmanlığı ko-

nusunun gelişeceğini ve yapısal yangın

riski konusunun temelden çözüleceğini

düşünüyorum.

- Türkiye’de yangın mühendis-liğinin yaygınlaşması

Türkiye’de yangın mühendisliğinin yay-

gınlaşması için öncelikle bu konuda de-

neyimli, uluslararası deneyime de sahip

mühendislerin yangın mühendisliğinin

teknik bilgilerini içeren dersler vermesi

sağlanmalı, kendi tecrübelerini akta-

racakları bir platform oluşturulmalıdır.

Teknik altyapının iyileştirilmesi, üniversi-

telerimizin yangın mühendisliği yüksek

lisans ve doktora programları oluşturma-

sı ve bu konuda uzmanlar yetiştirmesi

gerekmektedir. Uzun vadede, bu prog-

ramlarda yetişen mühendisler Türkiye

yangın yönetmeliğini daha çağdaş ve

ezberden uzak hale getireceklerdir.

2012 yılında Boğaziçi Üniversitesi İnşa-

at Mühendisliği Bölümünde kurduğum

yangın mühendisliği araştırma grubunu

halen devam ettirmekte ve ülkemizde

yangın mühendisliğini inşaat sektörüne

tanıtmak için çeşitli çalışmalar yapmak-

tayım. Amerika’daki Duke ve Princeton

Üniversitelerinden lisans ve doktoramı

aldıktan sonra Türkiye’nin yangın mü-

hendisliği konusunda atılım yapabilme-

si için konunun uzmanlarının bir araya

geleceği yangın mühendisliği araştırma

merkezi kurulması gerektiğini savun-

maktayım. Bu merkezin devlet ve özel

sektör destekli olması, Avrupa proje-

leri ve fonlarıyla kendini besleyebilme-

si ve yurtdışından uzmanlar getirerek

Türkiye’nin yeni nesil yangın mühendis-

lerini yetiştirmesi amaçlanmaktadır.

2015 yılında Birleşik Krallık tarafından

verilen Newton Araştırma fonunu kazan-

dıktan sonra, İngiltere’de şehir şehir ge-

zerek yangın mühendisleri ve araştırma-

cılar ile görüşmeler yapıp bilgi topladım.

2 yıl boyunca araştırılan tüm konuların

Türkiye’deki ilgili uzmanlara aktarılması

için Boğaziçi Üniversitesi’nin ev sahip-

liğinde Yangın Güvenliği Çalıştayı dü-

zenledim. 26 Temmuz 2017, Çarşamba

günü Vedat Yerlici Konferans Salonu’nda

tüm gün süren çalıştayda konunun uz-

manı akademisyenlerle sektörden isim-

ler bir araya geldi. Yangın güvenliği konu-

sunda farkındalığı artırmayı amaçlayan

çalıştayda, var olan yangın yönetmeliği

masaya yatırılırken çalıştaya Manchester

Üniversitesi’nden katılan Prof. Yong Wang

ve yangın mühendisliğinde dünya lide-

ri Arup şirketi temsilcileri Iris Chang ve

Panos Kotsovinos yangına dayanımlı ta-

sarım hakkında bilgi verdi.

Serdar SELAMET

Serdar Selamet, lisansını 2006 yılında

Duke Üniversitesi’nden, doktorasını

2011 yılında yangın mühendisliği üzerine

Princeton Üniversitesi’nden almıştır. 2012

yılından itibaren Boğaziçi Üniversitesi İn-

şaat Mühendisliği Bölümü’nde Y. Doç. Dr.

olarak devam etmektedir. BOUNFIRE yan-

gın mühendisliği araştırma grubunu kuran

Dr. Selamet üniversite aracılığı ile danış-

manlık yapmaktadır. Uluslararası birçok

yangın teknik komitesinde görevli olan

Dr. Selamet, UC Berkeley ve Manchester

Üniversitelerinde de ziyaretçi profesör

olarak araştırmalarına devam etmektedir.

Katlar arası duman yayılımı görseli

6

SAYI 41

Haber ve Çeviri: Filiz PEHLİVAN

TEMA

Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühen-

disliği Bölümü’nün ev sahipliğinde

Yangın Güvenliği Çalıştayı düzen-

lendi. 26 Temmuz 2017, Çarşamba günü

Vedat Yerlici Konferans Salonu’nda tüm

gün süren çalıştayda konunun uzma-

nı akademisyenlerle sektörden isim-

ler bir araya geldi. Yangın güvenliği

konusunda farkındalığı artırmayı amaç-

layan çalıştayda, var olan yangın yö-

netmeliği masaya yatırılırken çalıştaya

Manchester Üniversitesi’nden katılan

Profesör Yong Wang ‘’Performansa Dayalı

Yangın Mühendisliği’’ hakkında bilgi verdi.

Çalıştayın açılış konuşmasını yapan

Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendis-

liği Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr.

Serdar Selamet, özellikle yeni yapılan

binalarda yangın güvenliği konusunda

tedbirlerin alınması gerektiğinin altını

çizerken, bu konudaki farkındalığın artı-

rılabilmesi için konunun uzmanlarının bir

araya geleceği bir araştırma merkezinin

kurulabileceğini ifade etti.

Bu araştırma merkezinin; akademinin,

sektörün ve devletin ilgili kurumlarının bir

araya gelmesiyle oluşabileceğini belir-

ten Selamet, bu sayede yangın mühen-

disliğine ilişkin mesafe kat edileceğini

söyledi. Çalıştayın bu sürecin başlangıç-

larından birisi olduğunu da belirten Sela-

met, bunun yanında İngiltere’den gelen

konunun uzmanlarının bilgi transferinde

rol oynayacağını da sözlerine ekledi.

Selamet’ten sonra kürsüye gelen

Manchester Üniversitesi Yapı ve Yan-

gın Mühendisliği öğretim üyesi Profesör

Yong Wang, Performansa Dayalı Yangın

Mühendisliği üzerine bilgi verdi. Yangın

güvenliği ve yangın mühendisliği alanın-

da 30 yılı aşkın tecrübeye ve uzmanlığa

sahip olan Prof. Wang, Performansa Da-

yalı Yangın Mühendisliği’ni “yangından korunmak için bilimin ve mühendis-liğin ışığında çözümler üretilmesi”

olarak tanımladı. Profesör Wang, bu

mühendisliğin yangından korunmak için

tatmin edici standartlarda yöntemler or-

taya çıkarabileceğinin altını çizdi.

Türkiye’de de yangınların engellene-

bilmesi için Performansa Dayalı Yan-

gın Mühendisliği’nin hayata geçirilmesi

gerektiğini belirten Wang, çalıştayın bu

anlamda bilgi transferi için önemli bir rol

üstlendiğine değindi.

Serdar SELAMET’in Sunumunun ÖzetiYrd. Doç. Dr., Boğaziçi Üniversitesiİnşaat Mühendisliği Bölümü

Yangın yapılar için yüksek risk yaratmak-

tadır. Özellikle yüksek binalar için bu risk

çok dikkatli bir şekilde irdelenmelidir.

Dünyada yangın yaşamış yüksek bina-

lardan bazıları şunlardır;

YANGIN GÜVENLİĞİ ÇALIŞTAYI BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ

Konuşmacıların sunumlarından bazı alıntılar;

Caracas

Dubai

Jakarta

İstanbulLos Angeles

Beijing

7

SAYI 41

Türkiye’deki yangın yönetmeliği; kuralcı

bir yaklaşıma sahiptir ve bir nevi kontrol

listesi (check list) vermektedir. Perfor-

mansa dayalı Yangın Güvenliği Mühen-

disliği yaklaşımı ise; yapısal tepki, ya-

pısal olmayan tepki, yangın korunumu,

yangın kompartımanları, yangın algıla-

ma/söndürme, kaçışlar, yangın büyüme,

duman gibi konularda mühendisliğin

ışığında her bina için çözümler üretilme-

sini öngörüyor. Türk standartları, komp-

leks altyapılar ve Türkiye’deki ilerleme

açısından yeterince dinamik değil. Yö-

netmeliğin, performans esaslı mühen-

dislik prensiplerini kullanarak hazırlanan

“yangın strateji raporlarının” kullanılma-

sına izin vermesi gerekiyor.

Bu çalıştayın hedefleri;

-

li Türkiye’de farkındalık yaratılması,

-

jeleri açısından yetersizliğine dikkat

çekmek,

-

disliği ile ilgili İngiltere’den bilgi trans-

ferini başlatmak,

-

gili Ulusal Araştırma Merkezi kurula-

bilmesinin önünü açmak.

Yong WANG’ın Sunumunun ÖzetiProfesör, İnşaat ve Yangın Mühendisliği,

Manchester Üniversitesi, İngiltere

Performans Temelli Yangın Mühendisliği;

-

numu ve yaşam güvenliği tasarımı-

na uygulanması ile farklı binaların

kendine özgü yangın güvenliği ihti-

yaçlarının karşılanmasıdır.

-

sinimlerinin karşılanmasına yönelik

tasarıma zıt bir yaklaşıma sahiptir.

Örneklemek gerekirse;

â Kaçış uzaklıkları konusunda izlenen

kuralcı yaklaşım, bir tablodaki verilen

değerlerin kontrolünü ve buna göre

tasarımı gerektirirken,

Bir deprem sonrası yangın olasılığı çok

fazladır. Özellikle yüksek binalarda yan-

gınları kontrol altına almak ve kurtarma

çalışmaları çok daha komplikedir. 1995

Kobe- Japonya depremi deprem yangın

ilişkisi açısından önemli bir örnektir.

Kobe, 1995

â Yangın mühendisliği çözümü, zaman temelli bir yaklaşıma odaklanır.

Glenfell Tower,

Londra 2017

8

SAYI 41

Haber ve Çeviri: Filiz PEHLİVAN

Performans Temelli Yangın Mühendisliğinin Talepleri

1- Dikkate alınması gereken faktörler şunlardır;

a- Bir yangın çıkmasının beklenen olasılığı,

b- Beklenen yangının şiddeti,

c- Yapının yangın ve duman yayılımına dayanım

yeteneği,

d- Binanın içindeki ve çevresindeki insanlar için

sonuçlanabilecek tehlike.

2- Çok çeşitli önlemler düşünülebilir ve dahil

edilebilir, daha büyük veya daha az olarak,

ama uygun şartlarda.

Bunlar;

a- Yangını durduracak araçların yeterliliği,

b- Otomatik algılama ve uyarı sistemleri ile yan-

gının erken uyarısı,

c- Yangın kaçış yollarının standardı,

d- Duman kontrol sisteminin sağlanması,

e- Yangın yayılım hızının kontrol altına alınması,

f- Yapısal sağlamlık ve yapının yangının etkileri-

ne dayanım yeterliliği,

g- Yangın kompartımanlamanın derecesi,

h- Binalar arası veya bina içi bölümler arası yan-

gın ayrımı,

i- Yangın söndürme veya kontrolünün aktif ted-

birleri,

j- Yangın ve kurtarma servislerine yardımcı im-

kanlar,

k- Yangın zamanında ve tatbikatlarında gerekli olan

personelin eğitimi için altyapının mevcudiyeti,

l- Mevcut sistemlerin sürekliliği açısından, dü-

zenli kontrolünün ve bakımının yapılabilmesi-

nin dikkate alınması,

m- Yönetim.

3- Risk ve tehlikeyi belirleyebilmek için sayısal

teknikler kullanmak mümkündür. Yukarıda sa-

yılan önlemlerin içindeki bazı faktörler için bazı

durumlarda numerik değerler verilebilir. Sayısal

metodlar kullanıldığında yapılacak tahminler

daha dikkatli değerlendirmeye ihtiyaç duyar.

Performans Temelli Yangın Mühendisliğinin Faydaları

- Daha özgür Tasarım

- “İmkansız” çözümlerin elde edilebilmesi

- Kaynakların optimizasyonu

- Artırılmış güvenlik

Binalar değişirken, binaların yükseklikleri

de değişmektedir.Iris CHANG’ın Sunumunun ÖzetiMakina ve Yangın Mühendisi, Yangın Müşaviri , İngiltere

Yangın Üçgeni

Onaylı Dokümanlar binalar için çözüm

üretmek amacıyla kullanılmaktadır, an-

cak hala uygun bir rehber olduklarına

emin miyiz? Dünya hızla değişir ve dö-

nüşürken…

Peki çözüme ulaşmak için hangi

yöntemleri izleyebiliriz?

Mevcut bilgi kaynakları ve standartlar

1990

2008

TEMA

YANGIN

Modern Binalar

- Bina Yüksekliği Değişim Eğrisi

Modern Buildings

- Rate of Change-Height

9

SAYI 41

Basit hesaplar ve karşılaştırmalı çalışma

Sayısal Modelleme

Peki ya gerçeklik?

- Eğer uygun bir çözüm değilse

riskler nelerdir?

- Nasıl adreslenebilirler?

- Analizdeki risk-karmaşıklık seviyesi.

Sonuçta;

- Maliyet, sınırlar ve değerler bilinmeli

ve bir denge sağlanmalıdır.

- Yangın Güvenliği Mühendisliği; bilim-

sel ve matematiksel prensiplerin pra-

tik sonuçlara uygulanmasıdır Kuralcı

tasarımın ne zaman uygun olmayaca-

ğını bilmektir. Tehlikeleri belirlemek,

bilinmeyenleri ortadan kaldırmaktır.

Sadece karmaşık bir analiz değildir.

Mühendisliği norm yapmaktır, istisna

değil.

- Koordineli bir tasarım sürecini yö-

neten kişi, yangın risklerini azaltır ve

bunları inşaat ve işletme sürecinde

gerçeğe dönüştürür.

- Yangın sistemlerinin tasarım süre-

cinde; büyük resme bakmak gerekir.

Sosyal, çevresel ve ekonomik etkile-

rin çok iyi değerlendirilmesi önemlidir.

- Maliyetin düşürülmesi önemlidir ama

nerede?

Maliyet= Önleme Maliyeti+ Koruma Maliyeti + Gerçekleşme Maliyeti

Başarılı bir tasarıma ulaşmak için;

- Varsayımları sorgula,

- Hedefleri belirle,

- Tehlikeleri belirle,

- Kısıtlamaları belirle,

- Riskleri değerlendir,

- Rehber olacak fırsatları bul ve mo-

dern, yaratıcı tasarımı gerçeğe dönüştü-

recek ekibin parçası ol.

Panos Kotsovinos’un Sunum ÖzetiPhD, Yangın Mühendisi, ARUP, İngiltere

Yangın Mühendisliğinin Faydaları

- Uygun ve güvenli çözüm içeren bir

tasarım sunar,

- Mekan etkileşimi açısından fayda

sağlar,

- Binaya ve işverenin taleplerine özel

yangın korunumu sağlar,

- Tasarım ve can güvenliğinden vaz-

geçmeden en iyi çözümü sağlar,

- Riski azaltır,

- Maliyet riskini azaltır.

Yangın Dinamiğinin Duman Hareketine Uyarlanması

Yangın esnasında üreyen dumanı etkile-

yen faktörler şunlardır;

-

bilir midir? Yani, söndürme, izole edil-

me imkanı, havalandırma var mıdır?

Yoksa gittikçe büyüyecek midir?

Havalandırma Koşulları; Yangının büyü-

mesi için yeterli oksijen olacak mıdır?

ile etkileşimi nasıl olacak?

Dumanın yayılması için potansiyel yollar;

şaftları,

Duman konusuna neden özel bir

önem vermeliyiz?

alevler görünmeden önce vardır, ba-

zen günler sonra bile,

duman ve diğer toksik gazlardan kay-

naklanır,

-

deki kompartımanlara dahi, çok ça-

buk ve sessizce yayılır,

21 Kasım 1980 MGM Grand yangınının çıktığı 1.

katta; 18 kişi ölmüşken, 14. katta; 1,

17. katta; 4, 18. katta; 14, 19. katta;

8, 20. katta; 3, 21. katta; 14, 22. katta;

10, 23. katta; 6, 24. katta; 1 kişi du-

mandan zehirlenerek ölmüştür.

10

SAYI 41

Haber ve Çeviri: Filiz PEHLİVAN

Duman kontrolünün Temel Prensibi;21 Kasım 1980 MGM Grand yangını katlara göre ölü sayısı

Doğal Havalandırma mı yoksa Mekanik Egzoz mu?

Doğal Havalandırma

(duman atış damperleri)Mekanik Egzoz

Yangın büyüdükçe atış hızı artar. Yangının büyüklüğüne göre kendini ayarlayan bir sistem değildir.

Daha basit bir sistemdir.Daha komplike bir sistemdir, dikkatli tasarlanmalıdır (damperler,

kanal, elektrik sistemi, yedek+asıl fanlar, vs.).

Fazla bakım gerektirmez. Bakım gerektirir.

Mekanik sistemlere göre daha ucuzdur. Doğal havalandırma sisteminden daha pahalıdır.

Duman atış damperleri normal zamanda da havalandırmaya yardımcı

olabilir (atrium havalandırması gibi).Normal konfor havalandırması ile kombine edilebilir.

Düşük duman sıcaklığı/ yüksek dış ortam sıcaklığı koşullarında

performansı kötüdür.Duman sıcaklığından bağımsız çalışır.

Rüzgara karşı hassastır. Rüzgara karşı hassas değildir.

Komplike mimari yapılarda duman kontrolü zordur (örneğin; 2

katlı duman zonları).Komplike durumlarda kullanılabilir.

Sprinklersiz binalarda kullanılabilir. Genellikle sprinkler sistemi gerektirir.

TEMA

Yangın çıktığı kat

11

SAYI 41

Duman Kontrol Sistemlerinden biri olan; Basınçlandırma

- Tasarlaması karmaşıktır,

- Sertifikalandırma sürecinde test edi-

lebilirlik açısından problemlidir,

- Eğer lobiler küçük ise hava debisinin

açık kapılardan planlanan şekilde

sağlanabilmesi zor olmaktadır,

- Eğer lobiler küçük ise minimum ba-

sınç değerinin kapalı kapılardan

planlanan şekilde sağlanabilmesi

mümkün olmayabilmektedir,

- Büyük alanlı lobilerde, açık kapı üze-

rinden gereken hava debisi miktarı

çok büyük olabilmektedir,

- Güvenilirlikle ilgili zafiyete yönelik bil-

giler,

- İngiltere’de büyük şehirler dışında

kullanımı yaygın olmayan bir sistem.

İngiltere Yangın Servisinin sıklıkla ta-

nıdık olmadığı ve kabul etmeye di-

rendiği bir sistem.

İngiltere’de kullanılan duman atış hesap metodları

1- Matematiksel modeller; Duman

yüksekliği, yayılan ısı yükü, hızlar,

gaz katman sıcaklığı ve derinliği,

radyasyon gibi verileri hesaplamak

için formüllerle sonuca ulaşmak

(PD 7974, CIBSE Guide E, TM19,

SPFE Handbook, vs. ),

2- Zonları modellemek; düzgün geomet-

ride 2 veya 3 zona ayırmak, bu zonlar

içinde sıcaklıklar, hızlar ve diğer özel-

liklerin homojen olduğunu varsayarak

sonuca ulaşmaya çalışmak,

3- CFD Modelleme; Akışkanları

analiz ederek, numerik metod-

larla çözüme ulaşmak (Navier

Stokes formüllerinin çözümlen-

mesi),

Basınçlandırma Sistemi Prensip Şeması

12

SAYI 41

Haber ve Çeviri: Filiz PEHLİVAN

TEMA

Editörün Notu:

Yangın güvenliği açısından İngiliz bakış açısını uzmanlarının ağzından dinlemek çok faydalı idi. Amerikan NFPA standart-ları, daha çok aktif sistemler üzerinden yangının söndürülmesine odaklanırken (sprinkler, hortum, mekanik basınçlandırma, fanlı duman atış sistemleri,vs.), İngiliz bakış açısı daha çok pasif sistemler üzerine odaklanmış durumda. İnşaat Mühen-disliği bölümlerinin bu konuya kafa yorması da bunun önemli bir göstergesi. Yangın esnasında ayakta kalabilecek yapılar tasarlamak hedefi ile inşai zafiyetleri minimize etmeye yönelik bir tasarım sürecinin yaşanması gereğine dikkat çekildiği, inşaat mühendisleri ile mimarların tasarım aşamasında, yangın konusunu öne alan bir anlayış sergilemesinin öneminin işlendiği bir çalıştaydı.

Özeleştiri yapmak gerekirse kabul etmeliyiz ki; ülkemizde, yangın yönetmeliği yayınlandıktan sonra, makina ve elektrik tasarımcıları, yönetmelik hükümlerini sahiplenip, uygun çözümleri projelerine aktarırken, mimari ve statik gruplar genellikle Yangın Danışmanlarının kontrol listesine göre ilerlemeyi tercih ettiler. Yangının felsefesine uygun çözümler üretmek konu-sunda özel önem gösterebilmek açısından, yangın konusunu öğrenmek ve özel zaman ayırmak gerekiyor.

Bu çalıştayda, ülkemizde de önümüzdeki süreçte, yangın mühendisi olarak yetişmiş, inşaat mühendisi, mimar, makina ve elektrik mühendislerinin çalışacağını gördüm. Boğaziçi Üniversitesi’nin şu an için yüksek lisans seviyesinde öğrenci aldığı yangın mühendisliği, önemli bir uzmanlık alanı olacak gibi görünüyor.

Profesör Yong Wang sunumunu yapıyor.

Tayfun Fırat Yolaçan, Yong Wang, Serdar Selamet, Filiz Pehlivan, Iris Chang, Panos Kotsovinos

2

Biz ODE’yiz. Bu gurur bizim, bu gurur tüm Türkiye’nin.

www.ode.com.tr

14

SAYI 41

Önder KAYA

TEMA

Ülkemizde özellikle son 10 yıldır

yapı yükseklikleri hızla artmakta

ve kent siluetleri hızla değişmek-

tedir. Büyük şehirlerde artık, yüksek ya-

pılar modernliğin, kentin gelişiminin sim-

gesi olarak algılanmaktadır.

Hızla değişen yapı teknikleri ve yapı

malzemeleri bu tür yapıları kısa sürede

tamamlamaya olanak sağlamaktadır.

Ancak mevcut yapı standartları ve yö-

netmelikler bu hıza paralel değişme-

mektedir.

Özellikle yüksek yapılarda ciddi sıkıntı-

lar yaratacak rüzgar, yangın, malzeme

güvenliği konusunda (cam ve doğrama

standartlarına yönelik) yönetmelikler ye-

tersiz veya yoktur. Bu yapılarda yaşadık-

ça bu konulara yönelik fiziki sıkıntılar or-

taya çıkacak, zamanla bazı yapılar terk

edilecektir.

“Yangın Yönetmeliği” konusunda mev-

cut yönetmelik , ilk olarak 2002 yılında

yayımlanmış, 2007 yılında uygulanmaya

başlamıştır. Bu dönemden önce yapı-

lan bütün yapılar yangın açısından riskli

durumdadır. Mevcut yapılara yönelik de

yangın yönetmeliğinde düzenlemeler

yapılmıştır. Ancak, mevcut yapıda bir

tadilat yapılması durumunda, yangın yö-

netmelik hükümleri aranmaktadır.

Mevcut yönetmeliğe dair eksikler ve uy-

gulama-onay konuları hakkında “mimar”

gözüyle “sıkıntılar ve çözümleri” için kısa

bir değerlendirme yaparsak;

-

mekte ve uygulama projesi yapacak,

mimar-mühendis-yangın danışmanı

bu konuyu takip etmekte ciddi zorluk

yaşamaktadır.

-

mıştır, her yangın danışmanına, her

onay makamındaki teknik persone-

le göre farklı yorumlanmaktadır. Bu

durum sürekli projeyi hazırlayan ile

onaylayan tarafı karşı karşıya getir-

mektedir.

-

tedir, itfaiye, Büyükşehir Belediyesi,

İlçe Belediyesi, vb. diğer kurumlar.

Bu belirsizlik konunun ciddiyetiyle

bağdaşmamaktadır. Bütün ülkede

bu konunun muhatabının aciliyetle

belirlenmesi, bu konuda çalışacak

kişilerin mutlaka eğitilmesi gerek-

mektedir.

-

liği arasında kesişen konularda “Yan-

gın yönetmeliği önceliklidir” v.b. gibi

bir tarifle netlik sağlanmalıdır. Yan-

gına yönelik zorunlu bütün alanlar

emsal v.b. bütün hesaplardan hariç

tutulmalı, metrekare spekülasyonun-

dan kurtulmalıdır.

-

lı yönetmeliklerde yer alan “Yüksek

Yapı” tanımı ortak bir tanıma getirilip

çelişkili tanımlar temizlenmelidir. Yapı

yüksekliği 21.50 yüksek yapı , yapı

yüksekliği 51.50 çok yüksek yapı,

ÖLÇEĞİ BÜYÜYEN, YÜKSEKLİĞİ ARTAN YAPILARIMIZ VE

MEVCUT YANGIN YÖNETMELİĞİ

15

SAYI 41

yapı yüksekliği 150 metre gökdelen

yapısı tanımları tekrar değerlendirilip,

günümüz yapı teknolojisine göre ye-

niden yapılmalıdır.

-

rı dahil 150 metreden yüksek bina-

lar gökdelen sınıfındadır ve bütün

büyük şehirler bu furyanın esiri ol-

muştur. Ayrıca sadece düşey olarak

değil, yatay olarak da milyonlarca

metrekare yapılar tek parselde müt-

hiş bir yoğunlukta yapılmaktadır.

Bazı AVM’lere günde 100.000 kişi

girmekte, bazı karma kullanım pro-

jelerde 10.000 kişi yaşamaktadır. Bu

ölçekler çok sayıda kasabanın, bazı

şehirlerimizin nüfusundan fazladır.

Anlaşılacağı üzere konu ciddi riskler

içermektedir. Belli ölçeğin üzerindeki

“Metrekare ve Yükseklik” sınırı belirle-

nerek mutlaka “Yangın Danışmanlığı”

zorunluluğu getirilmelidir. Ayrıca belirti-

len projeler sadece “bu konuda uzman-

lardan oluşacak bir enstitü” tarafından

onaylanmalıdır. Uygulama safhasında

uzmanlarca denetlenip, bina yapıldık-

tan sonra yapılabilecek iskan sonrası,

projeye aykırı değişikliklere asla izin

verilmemelidir. Mutlaka bu yapılarda si-

gorta zorunluluğu olmalı, sigorta firma-

larının denetimi sağlanmalıdır.

Konu ciddi bir konudur,

- içinde çok büyük can kayıplarını,

- içinde çok büyük maddi riskleri barın-

dırmaktadır.

Konunun ciddiyetine göre ciddi tedbirler

alınmalıdır.

Önder KAYA

1984 yılında Konya Selçuk Üniver-

sitesi Mimarlık Fakültesi’nde lisans,

1993 yılında ise ODTÜ Mimarlık

Fakültesi Restorasyon Bölümü’nde

yüksek lisans eğitimlerini tamam-

lamıştır. 1984-1985 yılında Çinici

Mimarlık Atölyesi’nde birçok pro-

jede yer almıştır. 1985-1991 yılla-

rı arasında Öncüoğlu Mimarlık’ta

proje yöneticisi olarak çalışmıştır.

1991-1997 yılları arasında kurucu-

su ve genel müdürü olduğu Ano

Yapı’da çeşitli projeler gerçekleş-

tirmiştir. 1998’den beri Öncüoğlu

Mimarlık’ta ortak olarak çalışmala-

rını sürdürmektedir.

Ulusal mimarlık yarışmalarında 2

ödül kazanmış, ayrıca projeleri

Cityscape, CRE gibi birçok ulus-

lararası ödüle layık görülmüştür.

TSMD (Türk Serbest Mimarlar Der-

neği) üyesidir.

16

SAYI 41

Filiz PEHLİVAN

TEMA

YÜKSEK BİNALARY

üksek binalar, yangın güvenliği

açısından yıllardır özel önem gös-

terilen yapılardı kuşkusuz ama 11

Eylül 2001 tarihi bu konunun çok daha

dikkat gerektirdiğini gösterdi. ABD’ye ta-

rihin en korkunç terörist saldırısı düzen-

lendi. İki yolcu uçağı, sabah mesaisinin

başladığı saatlerde 18 dakika arayla

New York’taki Dünya Ticaret Merkezi’nin

bulunduğu iki gökdeleni vurdu. Saldırı-

da 5000’in üzerinde insan öldü. Kamu,

lokal ve bölgesel federal hükümetler, ta-

sarımcı, uygulamacı ve bina sahipleri o

günden sonra, yüksek bina güvenliği ve

can güvenliği konusunda çok daha dik-

katli davranmaya başladılar.

NFPA 101 ve NFPA 5000 itfaiye araçları-

nın ulaşabildiği kottan, 23 metre üzerin-

deki binaları yüksek bina sınıfına sokar.

Türkiye Yangından Korunma Yönetmeli-

ği ise; bina yüksekliği 21.50 metreden

fazla olan binaları yüksek bina olarak

tanımlar. Lokal otoritelerin bu konudaki

tanımları farklılıklar gösterebilmektedir.

12 metreden- 45 metreye değişen ta-

nımlara rastlanabilir. Bu tanımın arkasın-

daki ana gerekçe, insanların merdivenle

kurtarılmasının pratik olduğu maksimum

yükseklik değeridir. Sahip olunan kurtar-

ma araç ve olanakları bu konuda belir-

leyicidir.

Yakın geçmişi incelediğimizde, bir

çok yüksek bina yangınına rastlıyoruz.

Bunlardan bazılarının hikayelerini in-

celeyelim;

Cook County Ofis Binası: Şikago

2000’lerin başında 2 önemli yüksek bina

yangınına şahitlik etti. Bunlardan biri-

si olan Cook County ofis binasında 17

Ekim 2003 yılında yangın çıktı. Yangın

12.kattaki bir depoda başladı, binada

sprinkler tesisatı yoktu ve yangın hızla

yayıldı. Koridor duvarları tavana kadar

uzanmadığı için, duman ve gazlar bina

içinde dağıldı. Yangının olduğu bölge-

ye açılan merdivenden itfaiye personeli

giriş yaptığı anda da duman merdiven

kovasına girdi. Emniyet tedbirleri ge-

rekçesi ile merdiven kovasının kapıları,

merdiven tarafından kilitli olduğu için,

6 insan, merdiven kovasının içinde ha-

yatını kaybetti. Sonuç raporlarında gö-

rüldü ki; merdiven kapıları kilitli olmasa

idi, ölüm olmayacaktı (insanlar başka

bir kattan içeri giremediler, kova içinde

kısa sürede dumandan zehirlendiler).

Aynı şekilde, eğer binada sprinkler tesi-

satı olsaydı, duman ve gazlar bu kadar

sıcak olmayacak ve yayılmayabilecekti.

Bu yangından çıkarılan ders, sprinkler

sisteminin binaların güvenliğini artırdığı,

merdiven tarafından da olsa kapıların ki-

litli olmasının tehlike yarattığıydı.

Parque Central Binası: Ekim 2004’te,

Venezüella Karakas’ta bulunan bu bi-

nanın 34.katında yangın başladı. Bina,

56 katlı hükümete ait bir ofis binasıydı.

Yangın, binanın 34.katından 50.katına

kadar yanarak, 250 milyon dolarlık za-

rara neden oldu. Binada sprinkler siste-

mi mevcuttu ama çalışmıyordu. Sonuç

raporları gösterdi ki; sprinkler sistemi

aktif durumda olsaydı, yangın, çıktığı kat

ile sınırlı kalabilirdi. Bu yangından çıkan

ders, kurulan sistemlerin düzenli bakım-

larının yapılmasının önemi oldu.

Madrid Ofis Binası: 12 Şubat 2005,

geceyarısı, Madrid’deki ofis binasında

çıkan yangın, yapıda çok önemli hasara

neden oldu. Herhangi bir yaralanmaya

sebep olmaması sevindiriciydi. Binada

sprinkler sistemi yoktu. Yapının yangına

verdiği tepkiden görüldü ki; sprinkler

sistemi bu bina için en önemli koruyucu

eleman olabilirdi.

Bu ve benzeri yangınların irdelenmesi

sonrası çıkan dersler aslında çok basit-

ti. Bir yapının yangından korunabilmesi

için, binadan emniyetli kaçış sistemle-

rinin sağlanması ve kompartmanların

yapılması gerekiyordu. Elbette bunlar

17

SAYI 41

yeterli değildi. Bütün yüksek binaların

sprinkler sistemi ile korunması gereki-

yordu. Mevcut yüksek binalarda sprink-

ler olmaması yangın açısından büyük bir

riskti ve çeşitli kredi imkanları ile devlet

destekli bir seferberlik başlatılması ge-

rekiyordu. Amerika’da çok eski, yüksek

katlı binaların oluşu bu seferberliğin

önemini artırıyordu.

Dünya Ticaret Merkezi (WTC): 11 Ey-

lül 2001’de Dünya Ticaret Merkezi’nde

meydana gelenler çokça yazıldı ve tar-

tışıldı. Amerikan Ulusal Standartlar Ens-

titüsü (Amerikan National Institude of

Standards Technology (NIST)), WTC1 ve

2 için 10,000 sayfanın üzerinde raporlar

yazdı ama aslında WTC7 için daha faz-

la söylenecek şey sözkonusuydu. NIST

raporları her ne kadar gözönüne alınma-

sını önerdiği yangından korunuma dair

önerileri içerse de, bu önerileri tartışma-

dan önce dikkat çekmek gereken bazı

konular vardı.

1.soru şu; WTC1 ve 2 de meydana ge-

len olay, yüksek bina tasarımında gözö-

nüne alınmalı mı? Başka bir deyişle; bü-

tün yüksek binalar terörist ataklarına ve

düşman saldırılarına dayanacak şekilde

tasarlanmalı mı? Eğer öyleyse, hangi

tehditler gözönüne alınmalı? Bu durum-

da maliyetler ne olacak ve toplum bu

maliyetleri karşılamayı göze alabilecek

mi? Ayrıca, eğer binalar bu tür uç nok-

talardaki olaylara uygun tasarlanırsa,

içindeki günlük hayat daha güç olabilir

mi? Örnek vermek gerekirse; raporlar-

daki önerilerden birisi olan, merdiven

kovalarının daha dayanıklı yapılması ne

demektir? Daha dayanıklı nasıl yapı-

labilir? Eğer bir bomba daha dayanıklı

bir merdiven kovası içerisinde patlatı-

lırsa, geleneksel merdivene göre hangi

farklı davranışı sergileyecektir? Sadece

bir olaya karşı hareket ederken binanın

bütünü açısından neler getirip neler gö-

türeceğini çok iyi analiz etmek ve per-

formansını artırmak isterken azaltacak

şeyler yapmamak gerekir.

WTC felaketinde ikinci önemli soru; sal-

dırıya direkt maruz kalmayan, komp-

leksin diğer binalarının performansına

yönelikti. Kompleksteki pek çok binada

ciddi hasar oluşmuş, 47 katlı WTC7 yı-

kılmıştı. İlk kıvılcım WTC1 ve 2 ye olan

saldırılarla başladığı halde, suyun ye-

tersizliği nedeniyle sprinkler sisteminin

ve hortum sistemlerinin yetersiz kalma-

sı, yakıttan kaynaklanan sorunlar ve yı-

kılmaya neden olan yangın hep WTC7

binasında gerçekleşti. Sonuçta bu olay

sonrasında da yüksek binalar konusun-

da pek çok ders çıkarıldı.

2005 yılında, NIST Dünya Ticaret Mer-

kezi çöküşüne yönelik bir dizi öneriler

içeren bir rapor yayınladı. 8 grup olarak

verilen önerilerin ana başlıkları şu şekil-

dedir;

Grup 1: Yapısal bütünlüğün artırılması

Grup 2: Yapıların yangına dayanımının

iyileştirilmesi

Grup 3: Yapıların yangın dayanımı tasa-

rımında yeni metodların geliştirilmesi

Grup 4: Aktif yangın korunumunun iyileş-

tirilmesi

Grup 5: Bina tahliyesinin iyileştirilmesi

Grup 6: Acil müdahale yöntemlerinin iyi-

leştirilmesi

Grup 7: Prosedür ve pratiklerin iyileşti-

rilmesi

Grup 8: Eğitim ve tatbikat

Bu öneriler Amerika’da pek çok kurum

ve kuruluşa gönderilerek, yorum ve öne-

rileri istendi. Gelen yorum ve önerilerin

bazıları olaya ve bölgeye özelse de bir

kısmı kodların değiştirilmesine yönelikti.

Kimi de yeni bazı malzemelerin üretilme-

sine yönelik.

YÜKSEK BİNA YANGIN RİSKİBazı yüksek bina yangınlarına dair ör-

nekleri de verdikten sonra şu soruyu

cevaplamaya çalışalım; neden yüksek

binalar, yüksek olmayanlara göre daha

fazla koruma gerektirir? Elbette cevap,

öncelikle olaya maruz kalacak insan

sayısının daha fazla olması, bir olayın

varlığında, binadaki diğer katların ve in-

sanların daha fazla etkilenecek olması,

yüksek bir binada binanın boşaltılma

süresinin daha uzun sürmesi. Dumanın

dinamiği gereği üst katlara yayılımı da

daha kolay olacaktır. Dışarıdan tahliye

pratik olmayacaktır. Yapısal bir çöküş

hem binanın diğer bölümlerini hem de

civar binaları etkileyecektir. Bu risklerin

düşünülerek tasarımın standartlarda ta-

nımlanmasa bile daha dikkatli yapılması

gerektiği net olarak ortadadır.

YÜKSEK BİNAYA HAS ÖZELLİKLERYüksek binaları diğer binalardan ayıran

bazı önemli başlıklar; itfaiye personeli-

nin ulaşımı, kaçışlar, duman hareketi ve

yangının kontrol altına alınması olarak

sıralanabilir.

İtfaiye Personelinin Ulaşımı

İtfaiye personelinin olaya müdahalesi,

önemli bir konudur ve çeşitli şekillerde

kendini gösterir;

bina dışından üst katlara ulaşa-

cak cihazların mevcudiyetindeki

kısıtlar,

ve miktardaki cihazı olay yerine

getirecek personelin sayısı,

-

nelinin mobilize olmasındaki ge-

cikmeler yangının büyümesine

18

SAYI 41

Filiz PEHLİVAN

TEMA

neden olacak ve kendi işlerini

istemeden zorlaştıracaktır.),

-

nın yüksekliği ve yerleşimi itfaiye

personelinin erişimi açısından

dezavantajlı olabilir.

Çıkış olanakları

Binadan çıkış ve insanların kaçış ola-

nakları yüksek binalarda daha farklı

özellikler arz etmektedir. Alçak bir bina-

da binanın tamamen boşaltılması çok

daha kısa bir sürede gerçekleşecektir.

Yüksek bir binada ise 1 saatten uzun

süreyi alabilecektir. Yüksek binalarda;

acil eylem planları, yangın tatbikatları,

eğitimler güvenlik açısından daha fazla

önem taşımaktadır.

Duman hareketi

Yüksek binalarda yangının ve dumanın

hareketini etkileyen doğal kuvvetler var-

dır. Baca etkisi ve bina dışındaki rüzgarlar

yüksek binalarda çok farklı ve önemlidir.

Baca etkisi: Baca etkisi iki bölge ara-

sındaki sıcaklık farkından kaynaklanır,

genellikle içerisi ile dışarısı arasındaki

sıcaklık farkı, basınç farkı yaratacak bu

da bina içerisinde hava hareketleri oluş-

turacaktır. Yüksek binalarda bu etki bi-

nanın yüksekliği ile doğru orantılı olarak

artacaktır. Çoğu yüksek binada baca

etkisi, çok büyük debilerdeki ısı ve du-

manın bina içindeki hareketi açısından

önemli bir etkiye sahiptir.

Baca etkisine karşı veya başka bir de-

yişle baca etkisinin yangına etkisini

durduracak, bilinen elle (manüel) ya-

pılabilecek bir yangınla mücadele tek-

niği yoktur. Sıcaklık farklılıkları ve bina

yüksekliği söz konusu oldukça da bu

etki yok sayılamaz. Sonuç olarak; baca

etkisi her zaman sözkonusu olacak ve

iklim koşullarına göre de değişiklik gös-

terecektir. Potansiyel baca etkisini dur-

durabilmenin tek yolu binaları bu etkiyi

azaltacak şekilde tasarlamak ve inşa

etmektir. Bu konudaki mevcut kaynakla-

rın detaylı olarak gözden geçirilmesi ta-

sarım ve inşa sürecine faydalı olacaktır.

Temel kavramlar şu şekilde sıralanabilir;

bina dış kabuğunu sızdırmaz bir

şekilde uygun malzemelerle izole

ederek, döşemeden döşemeye,

duvardan duvara kompartımanla-

ra ayırma,

sınırlamak veya merdiven, asan-

sör ve diğer dikey şaftlar için bir

giriş holü tesis etmek,

kapılarının tümüne giriş holü yap-

mak ve sızdırmazlıklarını sağla-

mak,

baca etkisini artıracak, doğal ha-

valanabilir şaftları ve döşemeleri

azaltmak (asansör şaftları, baca

etkisini oldukça artırırlar),

-

ma ve baca etkisine katkıda bu-

lunacak ya da ondan etkilecek

mekanik sistemlerin kontrolü.

Rüzgarlar: Rüzgarlar bir bina içindeki

yangın ve duman kontrolünü derinden

etkiler. Yüksek bir bina için rüzgarın et-

kisi, yapı tasarımı ile ilgili olarak ele alın-

masına karşın, yangın korunumu açısın-

dan nasıl bir etki yaratacağı çok dikkate

alınmamaktadır. Yüksek bir binada, rüz-

garlar yoğunluk ve yön açısından farklı

katlarda ve kesitlerde radikal anlamda

fark yaratabilir. Çok iyi bilinir ki; rüzgarın

hızı ve yönü sokak seviyesi ile binanın

üst katlarında çok farklı olabilir ve bu

farklılığın bina üzerinde yaratacağı etkiyi

tahmin edecek veya önceden ölçebile-

cek bir method yoktur.

Rüzgarın duman hareketi üzerindeki et-

kisini durdurabilmek için temel tasarım

yaklaşımı dış duvarları mümkün olabil-

diğince hava geçirmez yapabilmektir.

Bu yaklaşımın başarısı; tasarım kriteri-

ne, seçilen malzemelere ve uygulanan

işçiliğin bu tasarıma uyumuna bağlıdır.

Uygun yapı kabuğu tasarımıyla rüzgar

yönü ve hızının, yapı içindeki hava hare-

ketinde etkisi azaltılmış olacak, böylece

konvansiyonel duman kontrol sistemleri-

nin rüzgarın etkisini yenme konusunda

başarısı artacaktır. Unutulmamalıdır ki

rüzgar etkisiyle başedebilme konusun-

da duman kontrol sistemlerinin başarısı;

sistem tasarımına, sistem gücüne, bina-

nın sızdırmazlığına, rüzgar hızı ve yönü-

ne direkt bağlıdır.

Eğer yüksek bir binanın mimari ve statik

tasarımında rüzgarın bahsedilen olum-

suz etkileri dikkate alınmaz ve yapının

kabuğu yeterince sızdırmaz inşa edil-

mezse, çıkacak herhangi bir yangının

rüzgarın yönü ve hızından etkileneceği-

ni dikkate almak gerekir. Rüzgarın yönü

müdahaleyi ve yangınla mücadele yö-

nünü karmaşık hale getirecek, yangın ve

dumanın tahliye alanlarına ve kaçışlara

olumsuz yansımasına neden olabilecek-

tir. Çünkü, rüzgarın olumsuz etkisi tah-

liye ile ilgili tasarım kriterlerinin aşılması

sonucunu doğuracaktır.

Her ne kadar ısıtma, havalandırma ve

klima sistemleri zonlansa ve kompartı-

manlara uyumlu tasarlansa da, egzoz

ve taze hava için ortak şaftları kullanmak

gerekebilir. Bu şaft ve kanallar genellikle

bir çok yangın zonunu geçmek durumun-

da kalabilirler ki tasarıma özel bir önem

verip, kompartıman geçişlerindeki koru-

ma önlemlerinin iyi tanımlanması gerekir.

Pek çok yüksek binalarda konvansiyonel

havalandırma sistemleri ile duman kont-

rol sistemleri ortak olarak çözülebilmek-

tedir. Bu durum bazı özel önlemler alın-

dığı sürece kabul edilebilir bir çözümdür

ancak bu durumda daha dikkatli olmak,

emniyete yönelik önlemleri almak, oto-

matik kontrol sistemlerini en uygun şe-

kilde belirlemek, test ve bakımlara daha

fazla önem vermek gerekmektedir.

Yangın Kontrolü

Yüksek bir binada özel önem vermek

gereken bir konu da yangını kontrol ede-

bilme yeteneğidir. Yüksek sayıda insan

içeren bir binadaki, belki çoğu insanın

da yangın çıkan bölgenin üzerinde ol-

duğunu düşününce, yangın kontrolü bir

yandan can güvenliği iken diğer yandan

mülkiyetin korunması sorunudur. Yangın

kontrolü binanın pek çok özelliğini etki-

ler; bütünsel yangın dayanımı, otomatik

ve manuel söndürme sistemleri ve tüm

bunların kontrolü.

19

SAYI 41

Dünya genelinde yeni yapılan yüksek

binaların çoğunda sprinkler sistemi ya-

pılması zorunludur. Bu, yangın kontrolü

için önemli bir adımdır ama tek başına

yeterli olmayacaktır. Yangın kodları, hor-

tum sistemleri ve taşınabilir söndürücü-

leri içeren manuel söndürme sistemleri-

ni de zorunlu tutar. Eğer binanın tasarım

sürecinde kabul edilen tehlike sınıfından

uygulama sonrası farklılaşma olursa bu

sistemler de yetersiz kalabilecektir.

NFPA KODLARI AÇISINDAN DEĞERLENDİRME NFPA 101 Bölüm 11 ve NFPA 5000 Bö-

lüm 33 yüksek binaların korunmasına

yönelik genel prensipleri tanımlamakta-

dır. NFPA 5000 Bölüm 33 aşağıda sırala-

nan kriterleri adres gösterir:

İki yönlü itfaiye haberleşme sistemleri

Yüksek katlı bir binanın kendisine has

pek çok özelliğinin çözümü açısından

bu sistemler dikkatli bir şekilde tasarlan-

malıdır. Geçtiğimiz bir kaç yılda, kodla-

rın getirdiği zorlama ile, yüksek binaların

aktif korunması açısından ciddi ilerleme-

ler kaydedilmiştir.

YÜKSEK BİNALAR İLE İLGİLİ DİKKATE ALINMASI GEREKEN KONULARTasarım ve standart konusundaki otorite-

lerin yüksek binalar ile ilgili ciddi dikkat

kesilmesi gereken konular; risk değer-

lendirmeleri, eşikler ve yapısal yangın

dayanımıdır.

Risk Değerlendirmeleri

Çok büyük binalar kuralcı (cookbook/

yemek kitabı) bir yaklaşım ile tasarlan-

mamalıdır. Aksine, bütüncül ve akılcı

bir mühendislik yaklaşımı kullanılmalıdır.

Her ne kadar yüksek binalarda meydana

gelen olaylara dair riskleri istatistiki ola-

rak tanımlayan yeteri kadar analiz yoksa

da, bu riskleri görebilmek için pek çok

yol bulunmaktadır. Binalar yükseldikçe,

insan sayısı artar ve felaket potansiyeli

büyür. Mühendislik kararları çeşitli fak-

törlere dayanmalıdır. Bunlar; potansiyel

kullanıcı yükü; bir hedefin olup olma-

ması; binanın potansiyel içerik ve işlet-

meleri; otomatik sprinkler gibi yerleşik

sistemlerin kapasitesi ve etkinliği, acil

durum gücü ve binadaki diğer insanları

ve yapıyı korumaya yönelik sistemler; ve

binadaki ilave, benzersiz özellikler. Böy-

le bir analiz olmadan, binanın talep ettiği

ve kamunun hak ettiği titizlik, tasarım sü-

recine dahil edilemeyecektir. Bu titizlik,

bilinçli, iyi belgelenmiş bir tasarıma yol

açmalı, böylece tasarımın dayandığı dü-

şünce süreci gelecekte takip edilebilir

olmalıdır. Ancak o zaman parçalar halin-

de biraraya getirilmiş bir tasarım yerine

bütüncül bir bina tasarımına ulaşılmış

olacak. Mevcut kodların çok yüksek bi-

nalara uygulanması konusunda incele-

me ve tartışmaların hala devam etmesi

yerindedir. 10 katlı ve 100 katlı binalar

için neredeyse aynı olan ölçütler, yüksek

yapılar için tekrar düzenlenmelidir; ama

nasıl? Performansa dayalı tasarıma dair

kodlar da mevcuttur, ancak yüksek bina-

lardaki kullanımı özellikle ABD’de sınırlı

olmuştur.

Eşikler

Kodlar bütün yüksek katlı binaların aynı

olmadığı kavramıyla baş etse de, bazı

koruma eşikleri geliştirmek mantıklı ola-

bilir. Örneğin, itfaiye araçlarının erişimi-

ne bağlı olarak, yüksek katlı bina ge-

reksinimleri 75 fit (23 m) veya 7 ya da

8 kattan başlayabilir. Bir sonraki eşik,

bina boşaltma işleminin zor hale geldi-

ği ve baca etkisinin duman hareketini

önemli ölçüde etkileyebileceği 20 katta

gerçekleşebilir. Sonraki eşikler; tahliye

zamanının bir yapının yangın direncini

aşabileceği, bina tahliyesinde asansör-

lerin dikkate alınması gerekebileceği,

itfaiyecilerin erişimi için özel koşulların

gerekli olduğu, mekanik sistemlerin tek

başına baca etkisini aşamadığı, mesaj-

ların nasıl iletildiği ve alındığı hususun-

da insanların hareketi ve psikolojisinin

dikkate alınmasının gerekebileceği, 40,

60 veya 100. katlar olabilir. Bu eşiklerin

birinde, mevcut kodların artık geçerli

olmadığı görülecek ve mühendislik sis-

temlerini kullanan performansa dayalı

bir yaklaşım, izin verilen tek alternatif

olacaktır. Bu analiz yapıldıktan sonra,

yangın korunumuna dair ihtiyaçların 7 ila

20 katlı bina aralığında biraz rahatlamış

olabileceği görülebilecektir. Bir örnek

olarak, Çin’de, 820 ft (250m)’nin üzerin-

deki binalar süper yüksek binalar olarak

kabul edilir ve proje onay sürecine mer-

kezi hükümet yetkilileri de dahil olur.

Yapısal Dayanıklılık

Yapısal yangın direncini değerlendiren

mevcut kodlar her ne kadar eski kalmış

olsalar da, yine de beklenen performan-

sa ilişkin çok doğru ve tutarlı bir model

sağlarlar. Bir binanın yangına; 1, 2 veya

3 saatlik potansiyel davranışı hakkında

bilgi verebilecek simülasyon teknikleri

mevcuttur. Otomotiv endüstrisinde, bir

aracın bir dizi olaya nasıl tepki verece-

ğini belirlemek için, yeni araba model-

leri tasarlanırken fiziksel çarpmalar ve

çarpışma simülasyonları kullanılır. Yapı-

sal ve yangın performansını değerlen-

dirmek için yapı endüstrisinde de aynı

modeller kullanılabilir (ve kullanılmaya

başlandı). Yüksek binalarda yapısal

yangın direncinin diğer bir yönü, bir

binanın uzun süre bir olaya dayanması

gereğidir. Orta boy bir binada, mevcut

bina kodları, tam tahliye süresine, yapı-

sal yangın direnci ile makul bir şekilde

eşleşir. Ancak çok yüksek binalara girdi-

ğimizde, yangın direncinde bir değişiklik

düşünmeliyiz. Eğer öyleyse, ne kadar

(yangınlar yalnızca belirli bir süre için

devam edecek)? Bu sorunun cevabı he-

nüz ortaya çıkmadı ve bulunması gere-

ken bir denge sözkonusu. Maliyetler ve

kabul edilebilir son noktalar tartışılmalı-

dır. Şüphesiz, toplam bina çökmesi ka-

bul edilemez, ancak bir yangın sırasında

oluşabilecek bir sprinkler sistemi arıza-

sında, küçük alanlar üzerinde lokalize

çökme veya sehim kabul edilebilir mi?

Çünkü şartları ağırlaştırdıkça bina mali-

yetleri artacaktır.

20

SAYI 41

Filiz PEHLİVAN

TEMA

1911-2004 ARASINDA GERÇEKLEŞEN YÜKSEK BİNA YANGINLARI

Tarih Bina Yer Ölü sayısıYangının

başladığı katBina kat

adeti

Mart 1911 Giysi üretimi New York 146 8 10

Temmuz 1945 Ofis binası New York 11 79 102

Haziran 1946 Otel Illinois 61 1 22

Aralık 1946 Otel Gürcistan 119 3 15

Aralık 1961 Hastane Connecticut 16 9 13

Aralık 1963 Otel Florida 22 1 14

Ocak 1966 Otel Massachusetts 11 Bodrum Kat 11

Şubat 1967Restoran / Apartman

BinasıAlabama 25 11 11

Aralık 1970 Otel Arizona 28 4 11

Aralık 1971 Otel Kore 163 2 21

Şubat 1972 Andraus Binası Brezilya 16 5 31

Kasım 1972 Yaşlılar Apartmanı Gürcistan 10 7 11

Şubat 1974 Banka Binası Brezilya 179 12 25

Haziran 1977 Gözaltı Merkezi New Brunswick, Kanada 21 Alt Seviye 16

Kasım 1980 Otel Nevada 85 1 23

Mart 1981 Ofis Binası Şili 11 ( 1 İtfaiyeci ) 12 15

Şubat 1982 Otel Japonya 32 9 10

Mart 1982 Otel Texas 12 4 13

Ocak 1984 Otel Kore 38 4 10

Ekim 1984 Otel New Jersey 15 3 9

Kasım 1984 Otel Filipinler 10 17 16

Şubat 1986 Ofis Binası Brezilya 23 Bilinmiyor 13

Eylül 1986 Otel Norveç 14 1 13

Kasım 1986 Otel Porto Riko 96 1 20

Ekim 1989 Plastik Üretim Tesisi Texas 23 Bilinmiyor 20

Nisan 1995 Ofis Binası Oklahoma 168 Dışarıda 9

Kasım 1996 Ofis Binası Hong Kong 40 ( 1 İtfaiyeci ) Bodrum Kat 16

Temmuz 1997 Otel Tayland 90 1 17

Mart 2001 Sondaj Kulesi Brezilya 10 Bilinmiyor 40

Eylül 2001 Ofis Binası New York 2791 ( 340 İtfaiyeci ) Bina 1: 94-98

Bina 2: 78-84

Bina 1: 110

Bina 2: 110

Ağustos 2003 Apartman Binası Tayvan 13 Bilinmiyor 8

Ocak 2004 Apartman Binası Mısır 14 ( 8 İtfaiyeci ) Bilinmiyor 12

M. Filiz PEHLİVAN

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Müh.Fak.

Makina Mühendisliği Bölümü’nden mezun

olduktan sonra 1988 yılında MNG Holding

bünyesindeki Mekanik Tesisat A.Ş.’de proje

mühendisi olarak iş hayatına başladı. İzmir

Hilton Oteli, Magic Life Otelleri gibi pek

çok önemli projede tasarımcı olarak yer

aldı. Ünitek ve Yalçın Teknik Firmalarında

Nato projeleri ve sığınak tasarımı üzerinde

uzmanlaştı.

1996 yılında ortağı Nail Pehlivan ile birlikte

FNP Mühendislik ve Müşavirlik Ltd.Şti.’ni

kurdu. Bu yıl 22. Yıldönümünü kutlayacak

olan şirketinde pek çok ulusal ve uluslararası

projeye imza attı. Son 3 yıldır “Bakü Ak Şehir

- White City” projesinin Mekanik Tesisat

Proje Hizmetlerini sürdürmektedir.

Özellikle; enerjinin verimli kullanımı, akıllı

binalar, yeşil binalar gibi konularda sektörel

anlamda otorite olarak tanınmış, mevzuat

çalışmalarına katkıda bulunmuş, bildiriler

sunmuştur. Tasarladığı 2 bina LEED GOLD

Sertifikası almıştır (Şişecam ARGE Binası,

Gloria Sport Arena).

Sektörünün öncü derneklerinden olan Türk

Tesisat Mühendisleri Derneği’nin yönetim

kuruluna giren ilk kadın oldu ve 2 yıl süreyle

Genel Sekreterliğini yaptı.

Türk Müşavir Mühendis ve Mimarlar Birliği

Yönetim Kurulu Üyesi olduğu dönemde

(2009-2010) tm-teknik müşavir dergisinin

Yayın Kurulu Başkanı ve Editörü olarak görev

yaptı. 38.sayıdan itibaren yeniden dergi

yayın kurulu başkanlığı ve editörlük görevini

sürdürmektedir.

ANGİKAD Girişimci İş Kadınları ve

Destekleme Derneği Genel Sekreteridir.

Sonuç:

Yüksek binalar geleneksel alçak kotlu

binalarda sözkonusu olmayan çeşit-

li farklılıklar içerir. Bu farklılıklar yüksek

binaların tasarımı ve inşası sırasında

iyi tanımlanmalı ve çözülmelidir. Her ne

kadar mevcut kod ve standartlar temel

çözümler sunuyorsa da, her binanın bi-

reysel olarak ele alınması gereklidir. Bina

yüksekliği, kullanıcı yükü, farklı kullanım

amaçları, yangın servisinin mevcudiyeti

ve toplumun beklentileri her bina için ele

alınması gereken bazı unsurlardır.

Referanslar: James R.Quiter-Fire Pro-

tection Handbook, NFPA 92A, 92B, 101,

5000.

GİRİŞŞehir içi toplu ulaşımın en önemli araçla-

rından biri de raylı sistem taşımacılığıdır.

Ülkemizde de artan raylı sistem yatırım-

ları sonunda sadece İstanbul’da işletme

altında ve yapım aşamasında olanlarla

beraber 400 km raylı sistemin 2023 yı-

lına kadar işletmeye alınması planlan-

maktadır. Metro hatlarının yanı sıra 3

Katlı Büyük İstanbul Tüneli, Marmaray

ve Avrasya Tüneli gibi nitelikli projeler de

mevcuttur. Yolcu kapasiteleri çok yüksek

olan raylı sistem taşımacığında, sistem

güvenliğine ek olarak, can ve mal gü-

venliğinin sağlanabilmesi için ulusal ve

uluslararası standartlara göre tasarımla-

rının yapılması gerekmektedir.

Metro hatlarındaki istasyonlarda olası bir

yangın durumunda can ve mal kaybının

en aza indirilebilmesi için alınması gere-

ken önemler ve tesis edilmesi gereken

sistemler mevcuttur. İstasyon ve tüneller

için acil durumda yolcuların güvenli bir

şekilde yangın bölgesinden tahliyesinin

sağlanması, acil durum ekiplerinin kısa

zamanda acil durum bölgesine ulaş-

ması, acil durumun algılanması-ihbar

edilmesi ile söz konusu acil durumun

bertaraf edilmesi (söndürülmesi) ama-

cına yönelik tasarım yapılmalıdır. Metro

hatlarında acil durumlarda (yangın), sı-

cak hava ve dumana maruz kalınarak

boğulmalara ve paniğe kapılarak ezil-

melere bağlı yaralanmalar meydana

gelebilir. Yolcuların güvenli bir şekilde

tahliye edilebilmesi için bir temiz hava

koridorunun oluşturulması gerekmekte-

dir.Bu çalışmada yolcuların acil durum-

larda tahliyesini kolaylaştıracak, ekip-

manların güvenli bir şekilde çalışmasını

sağlayacak olan yangından korunma ve

yangınla mücadele sistemlerinin tasarım

kriterlerine yer verilmiştir.

AMAÇYangından Korunma ve Yangınla Müca-

dele Sisteminin tasarımında, aşağıdaki-

lerle sınırlı olmamak kaydıyla şu amaçlar

hedeflenmelidir.

veya istasyonda meydana gelebilecek

bir yangın durumunda, insanların gü-

venli bir şekilde tahliyesini sağlamak;

-

lere sıçramasını engellemek;

-

larının, insanların tahliyesi tamamlanın-

caya kadar dayanmalarını sağlamak;

-

faiye elemanlarının yangına müdaha-

le edebilmesi için gerekli teçhizatları

sağlamak.

TASARIM ESASLARIYangından Korunma ve Yangınla Müca-

dele Sistemi tasarımı yapılırken Türkiye

Cumhuriyeti içerisinde yapılan tüm ya-

pılarda Binaların Yangından Korunması

Hakkında Yönetmelik (BYKHY) esasla-

rına uygun olması zorunludur. Bu doğ-

rultuda ilgili yönetmelik incelendiğinde

metro yapılarında öncelikle Türk Stan-

dartları ile uluslararası geçerliliği olan

standartların kullanımına izin verilmekte-

dir. Ayrıca uluslararası standartların per-

formans bazlı olması ile risk analizi vb.

analiz çalışmalarına gönderme yapan

hükümler içermesi gerek tasarımcıya,

gerekse işverene esneklik sağlamakta-

dır. Ayrıca performans bazlı hükümler

doğrultusunda daha etkin yangınla mü-

cadele çözümleri ortaya çıkabilmektedir.

Bu doğrultuda yapılan incelemelerde

TS 12525 Yangın Önleme – Metro ve Hafif Raylı Sistemler-İstasyonlar-Genel isimli Türk Standardı literatür taramala-

rında karşımıza çıkmaktadır. İlgili stan-

dardın en son Şubat 1999 tarihli olduğu

ve kaynaklarında NFPA standartlarında

yararlanıldığı görülmektedir. Ancak ya-

rarlanılan standartların her 3 senede bir

yenilendiği göz önüne alınarak güncel

NFPA standartlarının “İstasyon Yangın-

dan Korunma ve Yangınla Mücadele

Sistemi” tasarımında kullanılması daha

doğru tasarımların yapılmasına olanak

sağlamaktadır.

Uygulama aşamalarında hem Türk İtfai-

yesi ile uyum, hem de malzeme tedariği

düşünülerek sabit söndürme tesisatının

uygulama yöntemleri BYKHY 2015 Ye-

dinci Kısım Yangın Söndürme Sistemleri

ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmeli-

dir. Örnek olarak hidrant bağlantılarında,

vana boyutları ülkeden ülkeye değişiklik

göstermektedir.

Yangından Korunma Esaslarında İs-

tasyonda kullanılacak yapı ve kapla-

ma malzemelerinin yanıcılık sınıfı NFPA

130’a uygun olmalıdır. BYKHY döküma-

nı da genel olarak yangın dayanımları

ve zonlama hususlarında NFPA standar-

dı ile paralel hükümler içermektedir. Bu

doğrultuda malzemelerin alev yayıcılık

ve duman oluşturma değerlerinin uy-

gunluğu aranmalıdır. Yapılan inceleme-

lerde bu değerlerin BYKHY 2015’te yer

alan yanıcılık sınıfı A1 olan malzemelerin

kullanılması gereklidir. Malzemeler ko-

nusunda bir diğer husus ise yangın da-

yanımıdır. Kapalı istasyonlarda yer alan

mahal tiplerine göre, mahallerdeki duvar,

kapı ve açıklıkların yangın dayanım süre-

leri örnek olarak Tablo 1’de gösterilmiştir.

Metro İstasyonlarında Yangından Korunma ve Yangınla Mücadele Sistemleri Tasarım Kriterleri

Tablo 1: Mahal yangın dayanım süreleri.

Mahal Adı

Yangına Dayanım Süresi (dakika)

Duvar Kapı Açıklık

Yangın Pompa

Odası60 60 60

OG Ekipman ve

Transformatör Odası120 90 120

OG/CER Ekipman

ve Transformatör

Odası

120 90 120

Transformatör Odası 120 90 120

AG Pano Odası 120 90 120

Akü Odası 120 90 120

AG Tali Dağıtım

Odası90 60 90

Katener Şalt Odası 90 60 90

Sinyalizasyon Odası 120 90 120

Haberleşme Odası 120 90 120

Elektrik Şaftı 120 90 120

Yürüyen Merdiven

Pano Odası120 90 120

İstasyon Kontrol

Odası120 90 120

Personel Merdiveni 120 90 120

Personel ve Teknik

Alan Koridoru120 90 120

22

SAYI 41

TEMA

Cihan KAYHAN -Serkan Can GÜNTÜRKÜN-Ünal ALTINTAŞ

Ayrıca bu tabloda verilen mahallerin

yangın dayanımları, imalatın kolaylaş-

tırılması ve iyileştirmesi adına İşveren

gereklilikleri doğrultusunda değişiklikler

gösterebilir.

İstasyonda çıkabilecek olan bir yangı-

nın diğer yangın zonlarına yayılmasının

engellenmesi için, zonlar birbirlerinden

yangına dayanıklı bölmeler ile ayrılmalıdır.

Yangına karşı dayanıklılık ve durduruculuk;

-

masıyla,

-

rında yangın geçişini engelleyen malze-

me kullanılmasıyla,

mekanik ve elektrik tesisatının geçişle-

rinde yangın yayılımını engelleyen mal-

zeme kullanılmasıyla sağlanmalıdır.

İstasyon mahallerinde; olası bir yangın

durumunda dumanın diğer zonlara ve

hızla yayılması önlenmelidir.

Duman yayılımının önlenmesi,

Mahaller arasında yangın duvar ve

yangın kapılarıyla,

-

de tavana kadar sürekliliğinin sağlan-

masıyla,

-

da oluşturulacak duman birikme ha-

cimleriyle,

-

masını sağlayacak ve katlar arası du-

man akışını durduracak yapay kirişlerle,

tahliye sistemi ile toplanması ve atmos-

fere atılması yoluyla, sağlanmalıdır.

Havalandırma sistemi kapsamında; yangın

zonları geçişlerinde sigortalı, gazlı söndür-

me yapılan mahaller arası geçilerde motor-

lu yangın damperleri, ayrıca duman atım

sisteminde kullanılacak olan yangın dam-

perleri motorlu yangın damperi olmalıdır.

Kaçış ve Boşaltma olanakları doğrultu-

sunda; merdivenlerde ve kritik ve kayma

olabilecek yerlerde, döşeme kaymayı

önleyici yüzeye sahip olmalıdır.

NFPA 130’da istasyondan boşaltma sü-

releri ve peronda kaçış mesafeleri be-

lirtilmiş olup, İstasyonda bulunan diğer

yolculu mahaller ve teknik hacimlerden

kaçış mesafeleri için NFPA 101’den ya-

rarlanılmıştır. NFPA-130’da belirtilen şe-

kilde, insanların peronu 4 dakika içerisin-

de tahliye edebileceklerini ve 6 dakika

içinde de güvenli bir alana ulaşabilecek

şekilde istasyon tasarımları yapılmalıdır.

Burada tanımlanmış olan “güvenli bir

alan” aşağıdaki gibi tanımlanabilir.

-

nelen yangın çıkışı;

-

nel bir çevre alanı;

-

dartlarca güvenli olarak tanımlanabi-

lecek, istasyon içerisinde yer alan bir

alan (örneğin bilet holü katı).

Kaçış mesafeleri Tablo 2’de özetlenmek-

tedir.

İlgili kaçış mesafeleri performans bazlı

olup minimum sağlanması gereken me-

safelerdir. Metro istasyonları için yerel

standart ve işveren gereklilikleri doğrul-

tusunda değişiklikler gösterebilmektedir.

Şekil 1’de yangından korunma ve yan-

gınla mücadele sistemleri için yapılan

mühendislik analizlerine örnekler bulun-

maktadır. Şekil 1.a-1.b-1.c’de sırasıyla

Tablo 2: Kaçış mesafeleri.

KAÇIŞ MESAFELERİ KARŞILAŞTIRILMASI

 

Yağmurlama

Sistemi

Yok İse

Yağmurlama

Sistemi

Var İse

Yağmurlama

Sistemi

Yok İse

Yağmurlama

Sistemi

Var İse

Duman Atım

Sistemi

Var İse

NFPA 130 & 101(Metro Hatları)

(Konkors Katı) 25 m 61 m 25 m 76 m 122 m

NFPA 130 & 101(Metro Hatları)

(Platform) 25 m 100 m

( )

Şekil 1:a Şeyhli istasyonu katı modeli.

Şekil 1:b Şeyhli istasyonu tren yangını duman dağılımı.

23

SAYI 41

Şeyhli istasyonu katı modeli, tren yangını

için yapılan hesaplamalı akışkanlar di-

namiği (HAD/CFD) analizi sonucu du-

man dağılımı ve sıcaklık dağılımı, Şekil

1.d-1.e-1.f’de ise yolcu kaçış simülasyo-

nu görsellleri bulunmaktadır.

Sahada girişler kullanıcıların giriş ve

çıkışını bir engelle karşılaşmadan ger-

çekleştirebilecekleri biçimde tasarlan-

malıdır.

Acil durumda kullanılacak merdivenlere

ulaşım ve kaçış yolu üzerindeki tüm gi-

riş ve geçiş kapıları, elektrik ve mekanik

tesisat odalarının kapıları, acil kaçış yö-

nüne doğru açılacak şekilde tasarlan-

malıdır.

Sahada kaçış ve boşaltma için izlene-

cek yolun ve gidilecek yönün belirlene-

bilmesi için,

- Acil kaçış ve boşaltma yollar,

- Elektrik ve mekanik tesisat odalarına

açılan teknik koridorlar,

- Güvenli alana ulaşımı sağlayan yollar,

aydınlatmalı, ışıklı yönlendirme ve çıkış

armatürleri ile donatılmalıdır.

Acil durum aydınlatması, tehlike ve yön-

lendirme işaretleri, NFPA 130 doğrultu-

sunda belirtilen şartları sağlamalıdır.

Sahada sağlanacak olan çeşitli işa-

retlerle, işletme personelinin yangın

güvenliğinin sağlanması için uymaları

gereken kurallar hakkında bilgi verilme-

li, tehlikelere karşı uyarılmalı, yasaklar

belirtilmelidir.

Kullanılacak olan işaretlerde, genel bil-

gi, yönlendirme ve uyarı işaretlemesiyle

dil birliği ve bütünlük sağlanmalıdır.

Yangınla Mücadele Sistemleri kapsa-

mında İstasyonlarda teşkil edilecek

olan mücadele sistemleri; Binaların

Yangından Korunması Hakkında Yönet-

melik ve NFPA Standartlarına uygun,

sprinkler sistemleri, gazlı söndürme sis-

temleri, taşınabilir yangın söndürücüle-

ri, yangın dolapları ve hidrant sistemleri

olmalıdır. Örnek olarak kullanılacak sis-

temler mahal tiplerine göre Tablo 3’te

gösterilmiştir.

Şekil 1:c Şeyhli istasyonu tren yangını sıcaklık dağılımı.

Şekil 1:d Gayrettepe istasyonu yolcu simülasyonu.

Şekil 1:e Havalimanı istasyonu yolcu simülasyonu.

Şekil 1:f Gayrettepe istasyonu yolcu yoğunluk durumu.

24

SAYI 42

TEMA

Cihan KAYHAN -Serkan Can GÜNTÜRKÜN-Ünal ALTINTAŞ

Şekil 1:f

Tablo 3: Mahal yangınla mücadele sistemleri.

Mahal Adı

Kullanılan Yangınla Mücadele Sistemi

Yan

gın

Dol

abı

Hid

rant

S

iste

mi

Oto

mat

ik

Spr

inkl

er

Sis

tem

i

Taşı

nabi

lir

Sön

dürü

Oto

mat

ik G

azlı

Sön

dürm

e S

iste

mi

Dum

an

Kon

trol

S

iste

mi

İtfai

ye S

u A

lma

Ağz

ı

Peron *         *  

Bilet Holü/Kontrolsüz Alan/Kontrollü Alan/Yolcu

Holü/Yolcu Koridoru/Yolcu Alt Geçidi*         *  

Yolcu Asansörü           *  

Acil Çıkış           * *

İstasyon Havalandırma Odaları     * *      

Personel Soyunma Odası     *        

Personel Odası     *        

Teknik Koridor     *        

Yangın Pompa Odası     *        

Drenaj Pompa Odası       *      

OG Ekipman ve Transformatör Odası       *      

OG/CER Ekipman ve Transformatör Odası       *      

Transformatör Odası       *      

AG Pano Odası       *      

Akü Odası       *      

AG Tali Dağıtım Odası       *      

Katener Şalt Odası       *      

Sinyalizasyon Odası         *    

Haberleşme Odası         *    

Yürüyen Merdiven Pano Odası       *      

GSM Odası       *      

İstasyon Kontrol Odası       *      

Personel ve Teknik Alan Koridoru *            

Şekil 3: a İstasyon pompa odası yangın

pompaları görünümü.

Şekil 3: b İstasyon pompa odası

jokey pompaları görünümü.

Şekil 3: c İstasyon yangın dolabı

uygulaması görünümü.

Şekil 2: Peron katı yangın hortum dolabı

25

SAYI 42

Şekil 2

Tablo 3’de gösterilen mahallere göre uygulanacak olan yangınla mücadele sistemle-

ri yerel standart ve işveren gereklilikleri doğrultusunda değişiklik gösterebilmektedir.

Şekil 2’de peron katında bulunacak yangın hortum dolabına ait şematik gösterim

verilmiştir.

TEMA26

SAYI 41

Cihan KAYHAN -Serkan Can GÜNTÜRKÜN-Ünal ALTINTAŞ

Şekil 3’te İstanbul’da işletmede olan

Yenikapı-Hacıosman hattında bir is-

tasyonun pompa odası görünümü, is-

tasyonda yangın dolabı uygulaması ve

istasyonda itfaiye su alma ağzı uygula-

masına ait görseller paylaşılmıştır.

SONUÇ

Bu çalışmada raylı sistemlerde yangın-

la mücadele sistemine yönelik temel

tasarım yaklaşımları ve örnek kriterler

özetlenmiştir. Sonuç olarak raylı toplu

taşıma sistemlerinde yangınla müca-

dele sistemi tasarlanırken performans

bazlı çözümler üretilmesi gerek tasarım,

gerek yapım, gerekse işletme aşama-

sında kullanıcılara avantaj sağlamakta

ve daha etkin tasarımlar ortaya çıkabil-

mektedir. Özellikle tasarım aşamasında

tren, sinyalizasyon, haberleşme, mimari

tasarımları da dikkate alan tasarımlar

ve çözümler geliştirilmelidir. Tasarımla-

rın dinamik yolcu simülasyonu, duman

atım ve yangın simülasyonları ile des-

teklenmesi işletme aşamasında bir çok

acil durum senaryosunun oluşmasına

olanak vermektedir. Dolayısı ile gerek

İşveren’in gerekse yapımcı kuruluşların

tasarımcılardan bu tip analizleri talep

etmesi ve bu analizler konusunda bilgi

sahibi olması ciddi bir etken olmaktadır.

Ünal ALTINTAŞ

2013 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi

Makina Mühendisliği bölümünde lisans eği-

timini tamamlamış ve İstanbul Teknik Üniver-

sitesinde Makina Mühendisliği Bölümü Mal-

zeme ve İmalat programında yüksek lisans

eğitimine devam etmektedir. 3 yıl süreyle İTÜ

Makina Fakültesinde “Ülkemiz Kömürleri için

Yeraltı Kömür Gazlaştırma Teknolojisinin Ge-

liştirilmesi” başlıklı TÜBİTAK projesinde ve

“İstanbul M2 Hattı Şişli İstasyonu Acil Durum

Hava Akış Hareketlerinin Modellenmesi ve

Analizi” başlıklı projede görev almıştır. İlgili

projelerde hem deneysel çalışmalar hem de

matematiksel model çalışmalarında çalış-

mıştır. 2016 yılında Yüksel Proje Uluslararası

A.Ş.’ de göreve başlamıştır. Yüksel Proje’de

“metro hatları tünel havalandırma”, “metro

istasyonu acil durum havalandırma analizi”,

“otoparklarda acil durum havalandırma ana-

lizi”, “dinamik yaya hareketlerinin simülasyo-

nu”, “mekanik sistem tasarımı” konularında

çalışmalar yapmaktadır. Çalışma konuların-

da ulusal ve uluslararası yapıda yayınlanmış

bildiri/makale çalışmaları mevcuttur.

Serkan Can GÜNTÜRKÜN

2013 yılında Gazi Üniversitesi Makina Fa-

kültesinde lisans eğitimini tamamlamıştır.

Makina Mühendisliğinin ısıtma soğutma

havalandırma ve sıhhi tesisat sistemleri-

nin tasarımında deneyim sahibidir. Bayın-

dırlık, TSE, ASHRAE, IPC (International

Plumbing Codes) Standartlarına uygun

HVAC ve sıhhi sistemler tasarımı konula-

rında uzmanlaşmıştır.

Mühendislik hayatı boyunca deneyim ka-

zandığı ana faaliyet alanları ağırlıklı olarak

raylı sistemler, endüstriyel tesis, toplu ko-

nut projeleri, hastane, eğitim binaları me-

kanik tesisat sistemleri projeleridir.

Cihan KAYHAN

2003 yılında ODTÜ Makina Fakültesinde

lisans eğitimini, 2008 yılında ise yüksek

lisans eğitimini tamamlamıştır. 2006-2011

yılları arasında TARU Mühendislik A.Ş.’de

Genel Müdür olarak görev yapmıştır. Yurti-

çi ve yurtdışında muhtelif raylı sistem, yol

tüneli, liman yapıları ve üst yapı projele-

rinde tünel havalandırma, yangınla mü-

cadele sistemleri tasarımcısı olarak görev

almıştır. TÜBİTAK, Arçelik A.Ş. ile ortak

Ar-Ge projelerinde görev almış deneysel

ve teorik çalışmalarda bulunmuştur. 2011

yılında Yüksel Proje Uluslararası A.Ş.’ de

çalışmaya başlamış ve halen Elektro-Me-

kanik Sistemler Grup Müdürü olarak gö-

revine devam etmektedir. Ulaşım, altyapı,

enerji, yangın, akustik ve titreşim konula-

rında deneyim sahibidir. Tünel havalan-

dırma sistemleri, yangın simülasyonları,

termo-akışkanlar mekaniği, Isıtma-soğut-

ma-havalandırma, yangınla mücadele sis-

temleri ve AR-GE yönetimi konularında uz-

manlaşmıştır. Çalışma konularında ulusal

ve uluslararası yapıda yayınlanmış bildiri/

makale çalışmaları mevcuttur.

Şekil 3: d İstasyonda itfaiye su alma ağzı

görünümü.

Orman Mühendisliği, adı üzerinde,

bir mühendislik alanıdır. Orman

yangınları konusu da mühendis-

lik sınırları içine girer. Mühendislik mi-

tolojilere değil nesnel gerçeklere daya-

nan, dayanması gereken bir alandır.

İster Sibirya gibi soğuk bölgeler ve ku-

zey ülkelerinde olsun, isterse ülkemiz

gibi sıcak ve kurak Akdeniz bölgesinde

olsun, ormanlar yanıcıdır, yanarlar.

Ağaçlar da dahil, bitkisel madde güneş

enerjisinin depolanmış halidir. Bu enerji

eninde sonunda, ya ayrışma dediğimiz

yavaş yolla ya da yangın dediğimiz hızlı

yolla, açığa çıkacaktır. Bitkisel madde-

nin dönüşüm mekanizması olan ayrışma

ile yangın birbirinin benzeri olaylardır ve

aralarında sadece hız farkı vardır.

Karasal bitkiler yaklaşık 500 milyon yıl

önce ateşin (volkanizma, yıldırım, vb.)

yoğun olarak bulunduğu bir dünyada

ortaya çıkmaya başlamışlar ve yangın ve

yanma ile birlikte evrilmişlerdir. Evrimsel

açıdan yangın ve yanma ormanların fıt-

ratında vardır.

Kuzeydeki güneşin cömert olmadığı,

ateşin (volkanizma, yıldırım, vb.) daha

az bulunduğu yerlerdeki ormanlar ya-

vaş büyürler, yani güneş enerjisini yavaş

depolarlar ve biraz da bu nedenle, bu

ormanların yanma sıklıkları (250-300 yıl-

da bir) düşüktür. Aksine, güneşin daha

cömert olduğu ateşin daha çok bulun-

duğu sıcak bölgelerde bulunan orman-

lar göreli olarak daha hızlı büyürler, yani

güneş enerjisini daha hızlı depolarlar.

Bu ormanların yanma sıklıkları (9-25 yıl)

daha yüksektir.

Ateşin etkileyici ve seçici bir etken ol-

duğu ortamda yaşam savaşı veren, ver-

mek zorunda olan bitkilerin, ormanların

yangın sıklıkları ile uyumlu olarak, uyum

özellikleri geliştirmeleri doğal seçilim

gereğidir ve bitkiler tıpkı kuraklıkla başe-

debilmek için geliştirdikleri, geliştirmek

zorunda kaldıkları uyum (evrim, adap-

tasyon) özelliklerine benzer özellikleri

yinelenen yangınlara karşı da geliştir-

mek durumundadırlar. Yani yangından

sonra da yaşamlarını güvenceye alacak

özellikler geliştirirler. Kuraklığa adapte

olmuş kaktüslerin fazla sulanmaları na-

sıl yaşamlarını tehdid ederse, yinelenen

yangınlara adapte olmuş ormanların

yangından tamamen uzak tutulmaları da

bu ekosistemlerin çökmesine yol açar,

açabilir.

Ormanlar ile ateş (yangın) arasındaki bu

evrimsel etkileşim tüm yönleriyle anlaşıl-

madan orman yangınları olgusu yöne-

tilemez. Ağırlıklı olarak ormanlara ateş

sokmamaya odaklı, “yangınla mücade-

le” stratejisinin orman yangını sorununu

giderek ağırlaştırması, daha çok kaynak

tüketir hale getirmesi bu ekolojik gerçek-

lerle uyuşmayan anlayışın kanıtıdır.

Deprem gerçeğini (1-5 derece deprem

alanları, fay hatları-deprem ilişkisi gibi)

anlamadan, dikkate almadan inşa edi-

len yapıların çok daha ağır sorunlara

neden olduğu yaşanılarak öğrenilmiş bir

gerçektir. Nasıl mühendislik depremi yok

sayarak değil, aksine depremi değişken

bir gerçek, bir veri olarak kabul etmeyi

ve yapıyı bu anlayış üzerine inşa etme-

yi gerekli kılıyorsa, orman yangınları da

yok sayılarak, sistem dışında tutulması

gereken bir olay olarak değil, gerçek bir

veri olarak yönetim kararlarındaki yerini

almak durumundadır. Her yangın, o özel

bölgede yanma koşullarının oluştuğunun

bir işaretidir de. Yangını mümkün olan en

kısa sürede söndürmek, her zaman ve

her yerde, yangın riskini ortadan kaldır-

mak anlamına gelmez. Söndürme ça-

lışması bittikten hemen sonra orada bi-

rikmiş olan ve yangın çıkmasına neden

olan kolay yanabilir (ince ve kuru yanıcı-

lar) malzemenin bir şekilde tüketilmesi-

ni de gerekli kılar. Ülkemizde helikopter,

uçak gibi yüksek teknolojilerle yangını

en kısa sürede söndürmek konusuna

aşırı decede yoğunlaşılırken, yangın çık-

ma olasılığını ve çıktığında kontrol edile-

bilir seviyede kalmasını sağlayabilecek,

yanıcı yönetimi gibi ucuz ve ekolojik

önlemler tümüyle ihmal edilmektedir.

Büyük, kontrol edilmesi güç yangınların

sayısının ve etkilediği alanın artması bü-

yük ölçüde bu asimetrik yaklaşımın bir

sonucudur.

ORMAN YANGINI YÖNETİMİ BİR MÜHENDİSLİK ALANIDIR

27

SAYI 42

Tuncay NEYİŞÇİ

Orman Genel Müdürlüğü (OGM), her

yıl yangın dönemi başında kamuoyuna

orman yangınlarının çok bilinmeyenli,

kontrol edilmesi çok güç ve mücade-

le edilmesi tehlikeli bir konu olduğunu,

ortalama bir yangının her 4 saatinde

Hiroşima’ya atılan atom bombasına eşit

enerjinin açığa çıktığını, bu yıl, istesek de

istemesek de, 60 yıllık istatistik verilerine

göre yaklaşık 20000 hektar orman alanı-

nın yanacağını söyleyebilme cesaretini

gösterebilmelidir. Orman yangınlarının

-

san kaynaklı nedenlerle başladığını, yani

bu rakamın 18000, 15000, 10000, 1000

hektara düşürülmesinin OGM’den çok

insanların, bu ülke vatandaşlarının elin-

de olduğu mesajını verebilmelidir. Yanan

alan büyüklüğünü, halkın aktif desteği ile

18000 hektara düşürdüklerinde kendileri-

ni başarılı, 10000 hektara düşürdüklerin-

de çok başarılı sayacaklarını; 5000 hek-

tara düşürmelerinin ise harika bir durum

olacağını açık yüreklilikle beyan edebil-

melidir. Mühendisliğin gereği budur.

OGM bu gerçeği bütçesine de yansıt-

malıdır. Eğer orman yangınlarının çıkış

-

lı ise, bu durumun bütçeye de yansı-

mış olması gerekir. OGM, kamuoyunun

daha hassas olması konusunda çağdaş

programlar, eğitimler, vb. geliştirmeye

yeterli kaynak ayırmalı, yangınların çıkış

nedenlerini derinlemesine araştırma,

analiz etme konularında ciddi çalışma-

lar başlatmalıdır. Örneğin; ihmal, dikkat-

sizlik gibi önemli konuların alt başlıkları

konusunda (ihmali yapanların cinsiyeti,

sosyo ekonomik durumu, yaşı, eğitim

seviyesi vb.) bu güne kadar hiçbir çalış-

ma yapılmamıştır. Bu ayrıntılar bilinme-

den insan davranışlarını değiştirmeye

yönelik etkin programların geliştirilmesi

olası değildir. Üniversiteler de bu tür ko-

nulara uzak kalmışlardır.

Orman içindeki cam parçasının yan-

gın çıkarabilme olasılığı 10 milyonda

birdir. Bu camın renksiz olması gerekir,

öyle olsa bile tozlanmamış, saydam ol-

ması gerekir gibi bir çok farklı olasılığın

bir araya gelmesini gerekli kılar. Elinize

alacağınız bir mercek ile bile yangın çı-

karabilmeniz, güneş hareket ettiğinden

oldukça güçtür.

OGM yetkililerinin senelerden beri anız

yakmanın önemli orman yangını neden-

lerinden birisi olduğunu dile getirmeleri-

ne, anız yakmayı yasaklayan yasa çıkar-

mış olmalarına karşın, düşük enerjili anız

yangınının nasıl oluyor da ormana sıçrı-

yor olabildiği konusunda daha detaylı

çalışmalar yapılmalıdır. OGM ilk iş ola-

rak orman bitişiğindeki tarım alanlarında

yanma riski ve ormana sıçrama olasılığı

düşük tarım ürünü yetiştirilmesini teşvik

edebilmeli, bu alanlar ile orman arasına

yangın emniyet yolları tesis edilmelidir.

Orman yangınları yapı değiştirmiştir. Or-

man içi ve bitişiğindeki yapı ve insan

sayısı artmaktadır. Eskiden sadece or-

man yangınıyla uğraşmak zorunda olan

OGM artık can ve mal güvenliği bakı-

mından öncelikli olan bu tür yangınlar-

la da mücadele etmek zorundadır. Bu,

yeni yaklaşımları ve önlemleri gerektiren

bir durumdur. Örneğin; orman içine ya

da bitişiğine inşa edilecek ya da edil-

miş binalarda yanma standardı daha

yüksek özel malzemeler kullanmadan,

bina çevresindeki yanabilecek bitkile-

rin düzenlenmesi ve uzaklaştırılmasına

28

SAYI 42

TEMA

Tuncay NEYİŞÇİ

kadar uzanan bir dizi önlemin alınması

zorunludur. Bu bağlamda orman içine

inşa edilmiş çok sayıdaki turistik tesis

çok ciddi risk içindedir. Orman köylerin-

de hayvan yemlerinin, yakacak odunla-

rın nerede ve nasıl depolanacağından,

çatıların ne ile kaplanacağına varıncaya

kadar çok ciddi yanlışlıklar söz konusu-

dur ve OGM’nin bu konulara ilişkin proje-

leri yeterli değildir. Sıklıkla duyduğumuz,

şu kadar köy evi yandı, şu kadar köy bo-

şaltıldı, vb. söylemler genellikle bu basit

önlemlerin alınmamış olmasıyla ilgilidir.

Son olarak, yangın dönemi başında,

yangınlar gerekçe gösterilerek ormana

girişlerin ve ormanda piknik yapmanın

yasaklanması konusuna değinelim. İn-

sanların piknik yapma ya da ormanlar-

dan yararlanma ihtiyacı yaz aylarında

artar. Yasak orman, OGM ile insan ara-

sındaki ilişkiyi kopartarak olumsuz bir

iklim yaratabilir. Halkla ilişkisini olum-

lu yönde geliştirmek durumunda olan

OGM yasaklama yerine, talebi tümüyle

karşılayabilecek büyüklükte ve sayıdaki

orman alanlarını kontrol altında insanla-

rın kullanımına açarak, insan-OGM ilişki-

sini olumlu yönde değiştirebileceği gibi,

bu alanlarda insanları bilgilendirme ve

davranış değiştirme yönünde eğitebilir.

Bu mühendisçe bir yaklaşım olur. İnsan-

ların ormanlar üzerindeki olumsuz etki-

lerini en aza indirmeyi hedef almış bu

tür “yasakçı” yaklaşımlar yerine OGM,

ormanların insanlar üzerindeki olumlu

etkilerini en üst düzeye çıkarma hede-

fine kitlenme stratejisine geçebildiğinde,

orman yangınları da dahil, pek çok ko-

nuda olumlu değişimlerin ortaya çıkma-

ya başladığını gözleyebilecektir.

Uçak, helikopter gibi teknolojiler de

mühendislik ürünleridir ve orman yan-

gınlarıyla mücadelede önemli işlevler

görürler. Ancak bu araçları kullanmakla

mühendislik farklı şeylerdir. Bu araçların

amaca yönelik olarak ve etkin biçimde

kullanılması ciddi mühendislik bilgisi,

deneyimi, sorgulaması gerektirir. OGM

de bu teknolojilerin kullanımı ne yazık ki

mühendislik beceri ve deneyimini geliş-

tirici seviyede değildir. Birim alanın (Ha)

söndürülme maliyetlerinin hızla artıyor

olması bunun bir işareti olarak değerlen-

dirilebilir.

Tuncay NEYİŞÇİ

Prof. Dr. Tuncay Neyişçi lisans ve

yüksek lisansını İstanbul Üniversite-

si Orman Fakültesinde tamamladı.

Öğrenciliği sırasında DAD bursiye-

ri olarak 1968-1971 yılları arasında

Almanya’nın çeşitli kentlerinde or-

mancılıkla ilgili konularda stajlar yaptı.

1972-1975 yılları arasında Orman

Genel Müdürlüğü Dış Kaynaklı Proje-

ler Dairesinde Taşucu Kağıt ve Selü-

loz Fabrikası Fizibilite çalışmalarında

uzman olarak görev aldı. 1975-1991

yılları arasında Batı Akdeniz Orman-

cılık Araştırma Müdürlüğü’nde Ekoloji

uzmanı olarak çalıştı ve 1986 yılında

Toprak İlmi ve Orman Ekolojisi alanın-

da Doktor unvanını aldı. Rektörün da-

veti üzerine 1991 yılında Çevre Sorun-

ları Araştırma ve Uygulama Merkezi’ni

kurmak için Akdeniz Üniversitesi’ne

geçti ve 2008 yılına kadar bu merke-

zin müdürlüğünü yaptı. 1993 yılında

doçent ve 1999 yılında Profesör oldu.

1999 yılından sonra aynı üniversitenin

Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimari ve

Çevre Tasarımı bölümünün kadrolu

öğretim üyesi olmuş, 2006-2014 yılları

arasında bu bölümün başkanlığını da

yürütmüş olan Neyişçi, 2014 yılında

emekli olmuştur.

Ormancılık, Ekoloji, Orman Yangınları

Ekolojisi, Orman Yangınları, Çevre ve

Doğa Eğitimi, Kent Ekolojisi, Peyzaj

Ekolojisi, Ekoturizm, Kırsal Turizm, Al-

ternatif Turizm konularında uzmandır.

29

SAYI 42SAYI 42

30

SAYI 41

Yazı ve Fotoğraflar: A. Erkan ŞAHMALIKültür - Sanat

Bu aralar sosyal medya paylaşımların-

dan ailecek sürekli gezdiğimize dair bir

algı oluşmuş olmalı ki Birliğimiz Yayın

Kurulu Başkanı değerli Filiz Pehlivan

arayarak bunlardan bir yazı üretmemi

beklediğini belirtti: “Nasıl bir yazı hayal

ediyorum biliyor musunuz? Gittiğiniz o

güzel yerlerde, sizin çekmiş olduğunuz

fotoğraflarla, ilginç mimarisi olan bina-

ların değişik hikayelerinin aktarıldığı bir

yazı. İlginç mimari çözümler, içinde ya-

şanmış hikayeler, gibi. Masalsı yanları

da içeren…”

Can damarımdan vurmuştu ama bu çer-

çevede makale değil olsa olsa bir kitap

yazılır dedim. Çok iddialı bir çerçeve.

Onun yerine yakın zamanda gidip gör-

düğüm, yaşadığım çevrelerdeki yaşamı,

kentsel çevreyi, kültürleri yansıtmaya

çalışabilirim dedim. Cevap netti: “Süre

iki hafta! Hadi size 1 ay olsun. Notumu

aldım ve zaman başladı” dedi. Nasıl olur

demeye kalmadı yoğun tempo içinde

kendimi bu yazının içinde buldum.

Son 10 yıldır tatilden anladığımız deniz,

kum ve güneş değil. Uzun tatiller ise hiç

değil. Bizimkisi, yıl içinde sevdiğimiz

aile dostlarımızla yaklaşık 1 yıl önceden

planladığımız, önce etkinlik biletlerinin

alındığı, istenilen biletler alınabilmişse

ucuz uçuş olanaklarının ilan edilmesinin

beklendiği, bunlar alındıktan sonra ucuz

ama konforlu merkezi yerlerdeki konak-

lama olanaklarının araştırıldığı ve gerekli

rezervasyonların yapıldığı, ardından o

tarihlerde aksi bir durum ortaya çıkma-

ması için dua ettiğimiz, günü geldiğinde

ise anı yaşamak için heyecan duyduğu-

muz bir tatil anlayışına döndü.

Etkinlik biletleri deyip geçmeyin, ope-

ra, bale gibi gösteri sanatlarının ve fes-

tivallerin yıllık programları yayınlandık-

tan sonra biletler etkinlikten yaklaşık

bir yıl önce satışa çıkıyor ve eğer et-

kinlik sanatçıları seçkin sanatçılardan

oluşuyorsa yüzlerce Avro değerindeki

biletler satışa çıkışından yaklaşık 1-2

saat içinde tükeniyor. Yoksa karabor-

sadan 2-3 katına alabilirsiniz. Çoğu

zaman satışa çıkış saatinde 3-4 bilgi-

sayarla hazır vaziyette siteden satışın

açıldığı dakikanın gelmesini bekliyo-

ruz. İşin en stresli yanı bu. Bilet ala-

madığımız onlarca etkinlik var. Bazen

de grubumuzdaki ailelerden biri alıyor

diğerleri alamıyor. Şans!

Bilet alındıysa artık program yapılabilir.

Hemen her akşam bir görsel sanatlar et-

kinliği, aralarda ve boş günlerde zama-

nına bağlı olarak iyi yemek yenebilecek

mekanlar aranıyor. Gerekli olanlarına re-

zervasyonlar yapılıyor.

Bu gezilerin kimisi tek hedef şehir ola-

bileceği gibi araç kiralanarak gezilecek

bölgesel turlar da oluyor. Ama süre, öyle

gözde büyütülecek süreler değil. Ge-

ziler çoğunlukla uzatılmış hafta sonları

olacağı gibi en çok 8-10 günlük oluyor.

Yıl içinde böyle 5-6 gezi düzenlediği-

mizde başkaca bir tatil beklentimiz ol-

muyor. Geri kalan zamanımız yoğun iş

hayatımızla geçiyor. Bu gezilere ayrıca

iş için gittiğim, gittiğimde de çevreyi in-

celediğim ve tanımaya çalıştığım geziler

de dahil edilebilir.

Gezi programlarımızı hazırlarken gidile-

cek ve görülmesi gereken yerleri önce-

den işaretleyip çalışıyor, bunlar hakkında

bilgi toplayıp grup arkadaşlarımızla pay-

laşıyoruz. Yani çalışarak gidiyoruz. Ama-

cımız kenti tanımak, kültürünü öğren-

mek, yaşam şeklini incelemek, insanını

tanımak. Bunu yaparken ön yargılarımızı

bir tarafa bırakıyoruz. An’ı içindeki mev-

cut koşullarla değerlendiriyoruz. Ama

tarihini de unutmuyoruz. Yaşanmışlıklar

kimi zaman bizi üzüyor, kimi zamanda

mutlu ediyor. Kendimizle, ülkemiz ve ül-

kemiz insanı ile karşılaştırma yapmadan

da edemiyoruz.

31

SAYI 41

Almanya her zaman düzen ve disiplini

açısından ilgimi çekmiştir. Başka birçok

şehrine gittiğim halde nedense Berlin’e

gidememiştim. Berlin bana her zaman

3 şeyi çağrıştırır: Türkiye’den götürülen

eserler, İkinci Dünya Savaşı ve Berlin

Flarmoni Orkestrası.

Pergamon (Bergama) Müzesi ilk ziyaret

noktalarındandı. Gitmeden önce öğren-

miştik Zeus Sunağının bakıma alındığını.

Çok üzgündük ama diğer eserler de mu-

hakkak görülmesi gereken eserler. Zeus

sunağı 2019 yılında tekrar ziyarete açı-

lacak. Sunağı görmek için daha sonra

yeni bir program yapmaya karar verdik.

Müzecilik anlayışının, düzeninin ve eser-

lere verilen önemi müzenin her nokta-

sında hissediyorsunuz. İçimden geçeni

paylaşmadan yapamayacağım. Bulun-

duktan sonra bir süre Ankara Anadolu

medeniyetleri Müzesinde sergilenen ina-

nılmaz zenginlikteki Karun hazinelerinin,

asıl yerinde, Uşak’ta sergilenmesi için

gönderildiğinde çalındığı ve yerlerine

sahtelerinin konduğunu hatırladım. İçim

ürperdi. Bergama’daki kalıntılarını ziyaret

ettiğimde Avusturyalıların bölgedeki res-

torasyonlarını incelediğimde şaşırmış-

tım. Kalan mermerlerin çoğu çevredeki

köylülerce kullanılmak üzere çalınmıştı.

Pergamon Müzesindeki diğer eserleri in-

celediğimde dokunamasam da yüzlerce

yıl önceki eserleri hissedebilmek olağa-

nüstü bir duygu. Müzeyi ziyaret edenle-

rin sayısını tahmin bile edemezsiniz. Mü-

zenin en kıymetli eserlerinden birisi de

Nefertiti’nin büstü. Bıraksanız konuşacak

neredeyse. Tek fotoğrafı çekilmesine izin

verilmeyen eser bu. Uzaktan teleobjek-

tifle çekmeyi denedimse de anında na-

zikçe uyarıldım. Müze, yapısı, çevresi, bir

müze adası olarak kent içinde ayrı ama

tanımlı bir alan içinde yerleşmiş. Klasik

ve modern tarzların birlikte, iç içe düzen-

lendiği tasarım, çevresindeki su, peyzaj

düzenlemeleri ile birbirini tamamlayan

ve “buradayım” dedirten son derece ba-

kımlı bir yapılar grubu. Sanki dev eserler

önce konmuş, sonra üzerine bina inşa

edilmiş.

Sinema filmlerinden gördüğüm ve ta-

rihten öğrendiğim kadarıyla ikinci dün-

ya savaşı ve sonrasında Doğu ve Batı

Berlin’de yaşananlar acı ve hüzünle

dolu. Bunu kentin her noktasında his-

sediyorsunuz. Kalıntılar olduğu için de-

ğil ama yaşanan her şeyin izini anıtlar,

heykeller, koruma altına alınmış alan-

larda okumanız mümkün. Yoksa kent

inanılmaz bir evrim geçirmiş ve bence

Avrupa’nın yapı teknolojileri açısından

en ileri ve güzel örneklerinin yapıldığı

kentlerden birisi. Filmlerdeki yerle bir

olmuş Berlin’den eser yok. Her şey çok

güzel yenilenmiş. Doğu ve Batı Berlin’i

ayıran duvarlar yıkılmış ama tüm duvarı

kent içinde yerde onu simgeleyen özel

parke taşlarının döşenişinde yaşatma-

ya devam ediyorlar. Duvarların bir kıs-

mı duruyor. Üzerine resimlerin yapıldığı

duvarlar ziyaretçilerin büyük ilgisini çe-

kiyor. Bunun gibi orada yaşarken alınıp

Auswitch’de yok edilen Yahudilerin isim-

leri, yaşadıkları eski evlerin olduğu yer deki kaldırımlara pirinç plakalarla çakıla-

rak belirtilmiş. Binlerce isim.

01

02

04

03

05 06

07

08

32

SAYI 41

Yazı ve Fotoğraflar: A. Erkan ŞAHMALIKültür - Sanat

Kentteki Yahudi anıtı ve Hitler’in sığına-

ğının yan yana durması müthiş bir iro-

ni. Yahudi müze ve anıtlarının ilginç ta-

rafı, eğri ve eğimli yüzeylerde yürüyor

olmanız. Bu, anıt ya da mekânın içinde

yürürken dengenizin bozulması hat-

ta midenizin bulanmasına neden olu-

yor. Hissettirilmek istenen de zaten bu.

Soykırım müzesi içindeki 3-4 cm kalınlı-

ğındaki çelik plakalardan kesilmiş ağlayan

insan figürleri üzerinden yürürken çıkan

metal sesleri insan çığlıklarını andırıyor.

Herkes üzerinde yürürken ve sanatçı bu-

nun böyle olmasını istemişken ben yürü-

yemedim. O insanları ezeceğimi ve on-

ların çığlık atmalarına neden olacağımı

düşündüm, rahatsız oldum. Grubumuz-

dan kimse çıkamadı bu ağlayan yüzlerin

üzerine. Berlin’deki bana göre bir başka

ironi de parlamento binasının çatısındaki

toplantı salonuna ışık sağlayan Reichstag

Kubbesi’nin, bir zamanlar düşman tarafı

sayılan İngilizler’in ünlü mimarı Sir Norman

Foster tarafından tasarlanması ve yapının

restore edilmesidir.

Berlin Flarmoni Orkestrasını izlemek ise

başlı başına bir olaydı. Öncelikle yapının

akustiği muhteşem. Mekân içinde nerede

olursanız olun ses müthiş geliyor. Yapının

küresel bir dinamiği var. Bunu, otururken

her koltuğun yanındaki koltuktan farklı bir

yüksekliğe sahip olduğunu fark ettiğimde

anladım. Bu da nefis bir akustik oluşturu-

yor. Eserleri dinlerken Berlin Filarmoni Or-

kestrasının (bu salona olmasa da) Hitlerin

3.yaş günü kutlamasında seslendirdiği

Beethoven’in 9. Senfonisi; savaşa rağmen

ve savaş anında bile konserlerin sürdürül-

mesi; başta Karajan olmak üzere gelmiş

geçmiş en ünlü şeflerin ve sanatçıların

görev alması ve eserlerini icra etmelerini

düşünüp geçmişe bir yolculuk yaptım kon-

ser sırasında. Ertesi gün de Berlin Opera-

sında Rossini’nin unutulmaz eseri Sevil

Berberini izledik. Son dönemlerin modası

klasik operanın modern yorumunda inanıl-

maz bir zevk aldım. Sahne içinde yer alan

günümüzü yansıtan dekor içine gelen bir

sokak tiyatrosunda oynanan oyun, ancak

bu kadar güzel sahneye konabilirdi. Birçok

modern yorum izlememe rağmen bu ka-

dar radikal bir sahneye konuşu daha önce

hiç izlememiştim. Mükemmel bir oyundu.

Kentte yapılan yeni binaların tamamı enerji

etkin binalar. Cam kullanımı had safhada.

Mükemmel detaylara sahip. Müthiş mimari

eserler diyemesem de son derece fonksiyo-

nel, amaca uygun, mimar ve mühendislerin

uyum ve ortak bir amaç için çalıştıkları her

hallerinden belli binaları görmek mümkün.

Berlin’e gelip de yakın zamanda kaybet-

tiğimiz, bizim dönemimizin ünlü pop sa-

natçılarından David Bowie’nin yaşadığı evi

ve yakınındaki sürekli gittiği barı ziyaret et-

memek olmazdı. Hepimiz isimlerimizi yaz-

dık, kapıya bantladık ve çiçeklerimizi kapı

önüne bıraktık. Bizim gibi yapmış onlarca

kişinin çiçekleri kapıyı hala süslüyordu.

Kısacası Berlin, tarihi, kültürü, yaşantısı ve

kalitesi ile birçok şehirden sıyrılmayı ba-

şarmış bir kent.

09

12

10

11

13

14

15

16

33

SAYI 41

Salzburg Türkiye’de olsa, Artvin Uzun-

göl’üne benzerdi. Ama öyle değil. Kent

her hali ile otantikliğini koruyor. Mozart’ın

doğduğu ve büyüdüğü şehir. Tam anlamı

ile bir Müzik şehri. “Neşeli Günler” filmin-

den hatırladığımız, tepeler üzerine kurul-

muş, yeşili ve müziği ile akıllara kazınan,

Avusturya’nın 150,000 nüfuslu şehri.

Tarihi, neolitik çağa kadar uzansa da,

ufak bir kale olarak MS 1071 yılında inşa

edilmiş Salzburg kalesi ile canlılık ka-

zanmış. Kale bugünkü halini 1500’lerde

almış. İsminden de anlaşılacağı üzere

beyaz altın olarak anılan ve dönem için

çok önemli bir maden olan tuz yatakla-

rı ile çevrili olması öneminin artmasına

neden olmuş. Asıl ününü ise Mozart’ın

doğduğu şehir olmasından sonra ka-

zanmış. Salzburg eyaletinin ekonomi-

Mozart çikolataları ve plastik Mozart ör-

dekleri şehrin sembollerinden. İşsizlik

en düşük ikinci eyaleti.

İkinci dünya savaşında şehrin yarısı ta-

mamen tahrip olduğu halde günümüz-

de bunun izlerini görmüyorsunuz. Şehir

yeniden ve aynen inşa edilmiş.

Şehrin tarihine, büyüklüğüne ve bu

günkü gelişmişliğine baktığınızda eko-

nomisinin bu denli gelişmiş olmasını iyi

anlamak gerek. Öncelikle kent yeniden

ve aynen inşa edilmiş. Tarihi korunmuş,

Mozart gibi sanatının zirvesini geçirme-

diği, sadece doğduğu ve büyüdüğü

şehir olmasını büyük bir fırsat bilmiş ve

bugün bunu kullanmakta. Müzik festival-

leri ile tanınan ve tematik festivallerle yıl

boyunca sürekli ziyaretçi çeken bir şehir.

Merkezde tek bir AVM görmedim. Tam

tersine son derece ünlü markaların oluş-

turduğu sokaklar var. Yeme içme konu-

sunda da çok iyi. Basit Avusturya mutfa-

ğını bir lezzet cennetine çevirebilmişler.

Dağ ve kayak turizmi çok gelişmiş. Yazın

göller ve yeşil dağ turizmi, kışın kayak

merkezleri olarak hizmet veriyor.

Salzburg’un 80km güneydoğusunda bu-

lunan Hallstatt kasabasına trenle gittik.

Burası Avusturya’nın en güzel kasabası.

UNESCO’nun dünya mirası listesindeki

kasaba gerçekten güzelliği ile bu korun-

mayı hak ediyor.

Salzburg gezimizde şunu fark ettik. Bizi

cezbeden en güzel şey kentlilik bilinci

oldu. Kentine, O’nun tarihine, güzelliği-

ne, doğal verilerine değer vermesi ve

koruması insanî fırsatları iyi değerlendir-

mesi. Tek başına korunmuş kent, müzik

ve doğa bunu sağlıyor. Bunun dışında

aslında pek de olağanüstü bir şey yok.

Bunlar olunca hem kentliler hem kente

gelenler mutlu.

17

18

20

19

21 23

22

34

SAYI 42

Yazı ve Fotoğraflar: A. Erkan ŞAHMALI

Akdeniz’in ortasında minicik bir ada. Buna

rağmen, Akdeniz ticaretinde ve Akdeniz’in

kontrolünde önemli bir nokta. Rodos’dan

sonra şövalyelerin barındığı yer. Aslında

Malta-Gozo ve Comino isimli üç ada üzeri-

ne kurulu bir ülke. Tarihi 7000 yıl öncesine

kadar giden, neolitik döneme kadar uza-

nan bir yerleşim yeri.

UNESCO Dünya Mirası Listesi‘nde yer

alan Mdina, Mısır Piramitlerinden daha

eski tarihiyle Hal Saflieni, 1980’de UNES-

CO listesine giren arkeolojik alan Tarxien

Tapınakları, Dünyanın en eski dini siteler-

den biri olan Megalitik Tapınak Mnajdra,

Igantija Temples görülmeye değer yerler.

Akdeniz’de ticaretin ortaya çıkması sonu-

cu konumunun ve limanlarının avantajı ne-

deniyle gündeme gelen Malta’da Fenike,

Kartaca, Roma, Bizans, Arap ve İspanyol

hakimiyetleri görülmüş. Yanlış görevlendir-

me, koordinasyon ve bilgilendirme nedeni

ile Osmanlı İmparatorluğunun aylarca uğ-

raşıp fethedemediği bu adanın tarihindeki

en önemli konu bu savunma. Her yerde

savunmanın izleri, tarihi binalarında bunun

duvar resimlerini görebilirsiniz.

Malta’daki surlarla çevrili eski şehir çok

iyi korunmuş. Yapılardaki yeşil cumbalarla

Arap etkisi her yerde görünüyor. Şövalye-

lerin yaptırdığı gösterişli saraylar, surlar,

kaleler ve diğer birçok dini yapı Malta’nın

gezilip görülecek önemli yerleri arasında.

Malta, Dil okulları, turizmle birlikte önemli

bir ekonomik girdi elde ediyor.

Gozo adası nefis plajları ile ünlü. Dwejra

Koyunda bulunan “Azure Window” olarak

ün yapmış doğal güzellik bu sene dalgalar

ve deniz tuzunun etkisi ile yıkıldı. Bende

de tüm düşme tehlikesine rağmen falezin

ucuna gidip çektiğim, National Geography

dergisince de beğeni alan, bir yanda Azu-

re Window, bir yanda da derin obruk üze-

rinde yüzenlerin fotoğrafı artık tarihe geç-

miş bir anı olarak kaldı.

Malta da aşırı yapılaşmanın zararlarını gö-

rüyor. Hızlı ve kısmen kontrolsüz yapılar

burayı, turizm için cazibe merkezi yapıp,

daha fazlasını elde etmek için yapılaşma-

nın kurbanı olabilecek bir yer.

24

26

27

28

29

25 30

Kültür - Sanat

35

SAYI 42

A. Erkan ŞAHMALI

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık

fakültesinden 1979 yılında mezun olmuş,

1981 yılında yüksek mimar derecesini

almış, 1979 dan 1988 yılına kadar aynı

üniversitede öğretim görevliliğini yürüt-

müştür. 1982 yılında kurulan GÜNARDA

A.Ş.’ne ortak olarak katılmış, 1988 yılında

üniversiteden ayrılarak şirketin yönetim

kurulu üyesi ve genel müdürü olmuştur.

2009 yılına kadar ODTÜ’nde yarı zamanlı

öğretim görevlisi olarak inşaat yönetimi

dersleri vermiştir. Şirket bünyesinde ko-

nuttan alış veriş merkezlerine, barajlardan

sulama tünellerine, hastane ve otellere ka-

dar çok çeşitli bina ve altyapı projelerinde

yüklenici firmalara inşaat yönetimi danış-

manlığı ve eğitimler vermiştir. Bu süre zar-

fında şirket bünyesinde yürütülen tasarım

hizmetlerinde de tasarımcı mimar olarak

özelliği olan enerji etkin bina tasarımları

yapmıştır. 1999 yılında TürkMMMB üyesi

olmuş, 2000 yılından 2008 yılına kadar

yönetim kurulu üyeliği, sekreter üyelik ve

başkan yardımcılığı görevlerinde bulun-

muş, 2008-2010 yılları arasında Birliğin

Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini üst-

lenmiştir. Halen çalışmalarını GÜNARDA

A.Ş. bünyesindeki yurt içi ve dışı proje-

lerindeki inşaat yönetimi danışmanlık ve

tasarım hizmetlerini yürütmektedir.

BERLİN

1. PERGAMON Müzesi-İzmir Milet Pazar-

yeri kapısı. 2yy’da İmparator Hadrian dö-

neminde yapılmış ve 1907-1908’de yurt-

dışına çıkartılmış çok önemli arkoeolojik

yapılardan.

2. PERGAMON Müzesi- İştar Kapısı

Mezopotamya’da Yeni Babil İmparatorlu-

ğu kralı Nebukadnezar tarafından savaş ve

aşk tanrısı İştar adına yaptırılmış kent giriş

kapısı.

3. Berlin’in göbeğinde ve Berlin’in tek gece-

kondusu Yozgat’lı Osman Kalın’a ait.

4. Berlin duvarındaki Grafitiler ve resimler.

En ünlülerinden biri de öpüşen Erich Ho-

necker ve Leonid Brezhnev’in resmi.

5. Berlin duvarındaki Grafitiler yaşamın bir

parçası olmuş.

6. Yer çivilerinde orada yaşamış ve toplama

kamplarına götürülmüş Yahudilerin bilgi-

leri var.

7. Soykırıma uğramış Yahudiler anısına ya-

pılmış Holokost anıtı.

8. Ünlü Çinli Sanatçı Ai Waiwai’nin Ber-

lin Konser Salonu girişindeki 5 kolona

Türkiye’den Yunanistan’a iltica etmeye

çalışan 14,000 mültecinin kullandığı can

yeleklerinden yapılan enstalasyonun yapım

aşamasını yakalamıştık.

9. Berlin duvarının kent içindeki tüm gü-

zergahını hala yerdeki taşlardan izlemek

mümkün.

10. Berlin teknolojik anlamda ileri binalara sa-

hip. Hepsi enerji etkin yapılar olarak tasar-

lanmış ve Alman titizliği görülebiliyor.

11. Alışveriş mekanları artık kapalı tek me-

kan değil, yapıların çevrelediği üstü örtülü

alanlar.

12. En yüksek Türk nüfusuna sahip şehirlerin

başındaki Berlin’de pazaryerleri de bizdeki

gibi.

13. Fotoğrafsever dostlarımızla fotoğraf sergi-

sinde.

14. Sir Norman Foster’in tasarladığı parlamen-

to binasının üzerindeki kubbe.

15. Berlin Yahudi Müzesindeki çığlık atan su-

ratlar.

16. Yakın zaman önce ölen David Bowie’nin ka-

pısı. Ziyaretimizi anılaştırıyoruz. “Yaşasın”

SALZBURG

17. Panaromik Salzburg.

18. Salzburg’un bir alışveriş sokağı; Yağmurlu

kış günlerinde bile şemsiyeli alışveriş tut-

kunları.

19. Şehrin tamamında taze hava ve sanat kok-

layabilirsiniz.

20. Salzach nehri boyunca artisanlar eserlerini

sergiliyor.

21. Tüm tanınmış sahne eserlerinin kukla ver-

siyonunu Salzburg Kukla Tiyatrosunda

izleyebilirsiniz. Bu eserlerin kuklaları ise

tiyatro içinde sergilenmekte.

22. HallStatt-Avusturya’nın en güzel kasabası.

23. Wolwgang gölünün ucundaki St.Gilgen.

MALTA

24. Yörenin tipik sarı kireçtaşından yapılmış

karma kültürü yansıtan Surlarla çevrili

Valetta’nın ana caddesi.

25. Gozo adasının ünlü “Azure Window”u

artık kalmadı. Dalgaların etkisiyle geçtiği-

miz aylarda yıkıldı.

26. Gozo adasındaki Mgarr’da gün batımı.

27. Malta şövalyelerinin kültürü hala sembolik

de olsa sürdürülüyor. Her Pazar şehirde ri-

tüelik toplantıları halka açık izlenebilir.

28. Malta’nın başarısız Osmanlı kuşatması du-

var resimleri ile ölümsüzleştirilmiş

29. Mdina sokakları. Malta’nın eski başkenti.

İyi korunmuş ve yaşayan bir orta çağ şehri.

30. Marsaxlokk. Tekneleri ile ünlü balıkçı şehri.

Editör’ün notu:

Bu sayımızın kültür-sanat köşesine

fotoğraf sanatçılığı yönüyle, derneği-

mizin geçmiş dönem başkanlarından

Sevgili Erkan Şahmalı’yı konuk etmiş

olduk. Kendisine yürekten teşekkür-

ler. Sizlerin beğenisini de bu satırla-

rı yazdığım anda hissedebiliyorum.

Ben başka sayılarımızda da konuğu-

muz olmasını dört gözle bekleyece-

ğim. Bizlerle paylaştığı ve belki bir

gün sergisinde daha geniş kitlelere

ulaşacak fotoğraflar orijinaldir ve ke-

sinlikle başka yerde kullanılmamalıdır.

Bu nedenle fotoğrafların “copyright

haklarının” Sevgili Erkan Şahmalı’ya

ait olduğunu belirtmek isterim.

Bu gezi notlarında kolayca ulaşılabilecek,

hatta çoğunuzun görmüş olacağı

yerleri sizlerle paylaşmaya çalıştım. Yer

kısıtlamasından ötürü sıradaki, Edinburgh,

Madrid, Venedik, Barselona, Viyana,

Milano, Baden Baden, San Torini, Rodos,

Güney Fransa, Orta İtalya, Helsinki,

Oslo, İsveç, Norveç, Danimarka ve daha

nicelerini belki başka gezi notlarında

sizlerle paylaşabilirim.

Bu paylaşımlarda sadece bir gezgin ola-

rak görüp beğendiklerim değil, ama kent-

linin kentine nasıl sahip çıktığını, kentini,

özel bir gayret göstermeden ziyaretçileri-

ne tanıtabildiği, kültürel etkinliklerin sade-

ce yaşam tarzındaki niteliğe değil şehrin

ekonomisine de katkısını rahatça göstere-

bilmeyi arzu ediyorum. Bu amaçla fotoğraf

iyi bir araç. Umarım bir gün bu fotoğraflar

bir sergiye, bir kitapçığa dönüşebilir.

F O T O G R A F A Ç I K L A M A L A R I

36

SAYI 42

Birliğimizden Haberler

TürkMMMB Üye Firmaları ENR Listesinde

Yurtdışı Müteahhitlik ve

Teknik Müşavirlik Hiz-

metleri sektörünün önemli

yayınları arasında yer alan

ENR (Engineering News Record) tarafından hazır-

lanan, uluslararası alanda

faaliyet gösteren en büyük

teknik müşavirlik ve mimarlık

firmalarının yer aldığı “ENR 2017 En Büyük 225 Uluslar-arası Dizayn Şirketi” (ENR 2017 Top 225 International Design Firms) listesinde bu

yıl üye firmalarımız “SU-YAPI Mühendislik ve Müşavirlik A.Ş.” 156. sırada, “TEMEL-SU Uluslararası Mühendislik Hizmetleri A.Ş.” 197. sırada

ve “YÜKSEL PROJE Uluslararası A.Ş.” firması da 209. sırada

yer alarak bizleri gururlandırmışlardır. Firmalarımızın yer aldığı listeye

http://www.enr.com/toplists/2017-Top-225-International-Design-Firms-1

adresinden; sektöre ilişkin tüm rapor ve çalışmalarına http://www.enr.

com/toplists adresinden ulaşılabilmektedir.

Libya Devlet Yüksek Konseyi Başkanı’nın Türkiye Ziyareti

Libya Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Abdurrahman Suveyhli’nin

12-15 Temmuz 2017 tarihleri arasındaki Türkiye’ye resmi ziyare-

ti vesilesi ile Dış Ekonomik İlişkiler Kurumu (DEİK) ve Türkiye Mü-

teahhitler Birliği (TMB) iş birliğinde 14 Temmuz 2017, Cuma günü

19:30-21:30 saatleri arasında Swiss Bosphorus Hotel’de bir çalış-

ma yemeği gerçekleştirilmiştir. DEİK UTM Başkan Yardımcısı olarak

yemeğe katılan Munis ÖZER kısa bir konuşma yaparak Türk tek-

nik müşavirlik firmalarının Libya’da devrimden önce uzun yıllarda

edindikleri tecrübeler ve yerli firmalarla sağladıkları iletişimin devrim

sonrasındaki süreçte de devam etmesi temennisini vurgulamıştır.

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ile Yemekli Toplantı

TMB-Türkiye Müteahhitler Birliği tarafından Ekonomi Bakanı

Sayın Nihat Zeybekçi’nin konuk konuşmacı olarak katıldığı

“Yurtdışı Müteahhitlik Hizmetleri Genel Değerlendirme ve Destek

Uygulamaları” konulu toplantı, 25 Temmuz 2017 Salı günü Ankara

Sheraton Otel’de düzenlenmiştir. Sayın Bakan’a sektörde yaşanan

bazı sıkıntıların ve beklentilerin direkt iletildiği etkinlik soru-cevap

bölümü ile tamamlanmıştır.

BİRLİĞİMİZDEN HABERLERB İ R L İ Ğ İ M İ Z D E N H A B E R L E RE k i m - 2 0 1 7

TürkMMMB Başkanı’ndan İNSAN Dergisi YazısıİNTES tarafından yayımlanan İnsan Dergisi Mayıs-Haziran 2017

sayısını “Kamu İhale Süreci, Yapım İşleri Sözleşmeleri” Teması ile

hazırlanmıştır. Başkanımız Munis Özer’in “Kamu İhale Mevzuatı’nda

güncellenmesi gerekli konular” başlıklı yazısı da dergide yer almıştır.

Yazıya http://www.tmmmb.org.tr/images/basindan/Munis_OZER-In-

san_Dergisi_Yazisi.pdf adresinden ulaşılabilir.

Demir İnözü’ne Kırgızıstan’dan Yılın İşadamı ÖdülüYönetim Kurulu Geçmiş Dönem Başkanı-

mız Sayın Demir İNÖZÜ, Yönetim Kurulu

Başkanlığını yürüttüğü «Temelsu Ulusla-

rarası Mühendislik Hizmetleri A.Ş»nin

Kırgızistan’da 1997 yılından bugüne

sulama, drenaj, baraj emniyeti ve baraj

rehabilitasyonu konularında gerçekleş-

tirdiği projeler ve DEİK/Uluslararası Tek-

nik Müşavirlik İş Konseyi Başkanı olarak

Türkiye ile Kırgızistan arasındaki ilişkile-

rin gelişmesine olan katkılarından dolayı

Kırgızistan Hükümeti tarafından Tak-dir Belgesi ile ödüllendirilmiştir.

Kırgızistan Küçük Hidroelektrik Sant-raller Birliği üzerinden aday gösteri-len Sayın İNÖZÜ, 20 Eylül 2017 tarihinde Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te, Kırgızistan Başbakan Birinci Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı’nın katılımları ile düzenlenen tören ile ödülünü almıştır.

Her yıl Kırgızistan’ın sosyal ve ekonomik alanında gelişimine katkıda

bulunan işadamlarına verilen Yılın İşadamı ödülü bu sene 25 kişiye

verilmiş ve Demir İNÖZÜ bu ödülü alan 2 yabancıdan biri olmuştur.

Bizlere haklı bir gurur yaşatan Sayın Demir İNÖZÜ’nün ve tüm üyele-

rimizin başarılarının devamını diliyoruz.

PETEK PROJE

Barajlar ve Göletler

Otoyollar ve Yollar

Tüneller ve Köprüler

Sulama ve Drenaj

HizmetlerimizPlanlama

Projelendirme

Toktogul Baraj Güvenlik ProjesiKırgızistan

Haydar Aliyev Ulusulararası HavaalanıKöprülü Kavşağı, Azerbaycan Özbekistan Sulama ve Drenaj Projesi

Şabran Atıksu Arıtma Tesisi, Azerbaycan Almatı – Bişkek Yolu İnşaat Kontrollük Hizmetleri, Kazakistan

ARNAVUTLUK