(en ' eski kadar) prof. dr. ekrem -...

12
Vniversitesi Orta Merkezi Dördiincii Orta Semineri islamiyelin Kadar Orta 29-31 2009 97 IRAK-ANADOLU ' (En Eski Kadar) Prof. Dr. Ekrem ABSTRACT Iraq-Anatolia Relations In Ancient Times (From the ages to the decline of the Assyrian Empire) The first relations between Anatolia and Iraq which was called as Mezopotarnia in early times begins in the period of the Acadians (2350-2150 B.C). The Acadians organized campaigns over Anatolia in order to discover the wealthies of this !and. At the end ofthese campaigns they recognized Anatolia The Acadian empire was declined in 2150 B.C. But relations did not stop, on the contrary these relations went on rapidly. Really, Assyrian traders who came to Anatolia in order to trade at the beginnings of the Second Millenium B.C. can-ied all of the wealthies of Anatolia to in the period of Assyrian Trade Colonies dated 1950-1750 B.C. Gold and silver mines were the most important wealthies of Anatolia in this period. Anitta, the king of Kussara, founded the first political unit of Anatolia and then drove away the Assyrian traders from Anatolia. So, the Trade Colonies Age in Anatolia ended. In the period of the Hittites (1700-1250 B.C.), it was not appeared the political and the effects of the Mezopotarnia peoples on Anatolia. But the Assyrians began to aspire to Anatolia from 1250 B.C. when the Hittites began to show the signs of the weakeness. The Hittites and the and the Kassites which were the great states of the Ancient Fore Asia were destroyed because of the Sea Peoples Migration which occured at the end of 13 th. century B.C. and at the of the 12 th. century B.C. The Egypt State with the Sea Peoples and defeated them. So, Egypt weakened at the end of these But the State did not suffer loss fi:om the Sea peoples. Because it was not on the route of the m.igration. In that case, the State could capture the of easily. But this time it butted the of the Aramian Tribes Migration. It had to with the Aram.ian h·ibes about two During this period the new states appeared in Anatolia. The and the Urartian States were among the • Selçuk Üniversitesi Fakültesi Bölüm Meram/KONYA

Upload: others

Post on 02-Sep-2019

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: (En ' Eski Kadar) Prof. Dr. Ekrem - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D194950/2011/2011_MEMISE.pdf · olan lll Ur Sülalesi'nin (M.Ö. 2060-1960) Amurru10 göçleri neticesinde tarihe

Fırat Vniversitesi Orta Doğu Araştırmaları Merkezi U/ııslar Arası Dördiincii Orta Doğu Semineri (1/kçağ/ardan islamiyelin Doğuşıma Kadar Orta Doğu), Elazığ, 29-31 Mayıs 2009 97

ESKİÇAGDA IRAK-ANADOLU İLİŞKİLERİ ' (En Eski ÇağlardanAsur imparatorluğu'nun Yıkılışma Kadar)

Prof. Dr. Ekrem ME~İş*

ABSTRACT

Iraq-Anatolia Relations In Ancient Times

(From the prelıistoric ages to the decline of the Assyrian Empire)

The first relations between Anatolia and Iraq which was called as Mezopotarnia in early times begins in the period of the Acadians (2350-2150 B.C). The Acadians organized ınilitary campaigns over Anatolia in order to discover the wealthies of this !and. At the end ofthese campaigns they recognized Anatolia coınpletely.

The Acadian empire was declined in 2150 B.C. But Anatolia-Mezopotaınia relations did not stop, on the contrary these relations went on rapidly. Really, Assyrian traders who came to Anatolia in order to trade at the beginnings of the Second Millenium B.C. can-ied all of the wealthies of Anatolia to Mezopotaın.ia in the period of Assyrian Trade Colonies dated 1950-1750 B.C. Gold and silver mines were the most important wealthies of Anatolia in this period. Anitta, the king of Kussara, founded the first political unit of Anatolia and then drove away the Assyrian traders from Anatolia. So, the Assyı·ian Trade Colonies Age in Anatolia e nd ed.

In the period of the Hittites (1700-1250 B.C.), it was not appeared the political and the coınınercial effects of the Mezopotarnia peoples on Anatolia. But the Assyrians began to aspire to Anatolia from 1250 B.C. when the Hittites began to show the signs of the weakeness.

The Hittites and the Mitaıuıies and the Kassites which were the great states of the Ancient Fore Asia were destroyed because of the Sea Peoples Migration which occured at the end of 13 th. century B.C. and at the begiıming of the 12 th. century B.C. The Egypt State shııggled with the Sea Peoples and defeated them.

So, Egypt weakened at the end of these shııggles. But the Assyı·ian State did not suffer loss fi:om the Sea peoples. Because it was not on the route of the m.igration. In that case, the Assyı·ian State could capture the laııds of Aııatolia easily. But this time it butted the haııdicap of the Aramian Tribes Migration. It had to shı.ıggle with the Aram.ian h·ibes about two centııries. During this period the new states appeared in Anatolia. The Phyı·ig and the Urartian States were among the

• Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölüm Başkanı. Meram/KONYA

Page 2: (En ' Eski Kadar) Prof. Dr. Ekrem - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D194950/2011/2011_MEMISE.pdf · olan lll Ur Sülalesi'nin (M.Ö. 2060-1960) Amurru10 göçleri neticesinde tarihe

98 Ekrem MEMlŞ, Eskiçağda Irak-Anadolu İlişkileri

important states of Anatolia in this period. Especially the Urartians struggled to against the Assyrian kings bravely from the ıniddle of9 th. century B. C to the end of 7 th. century B.C. The Assyrian State could never captured Anatolia completely. In 612 B.C. the Assyrian State was destroyed. So, the dreams of the Assyria on Anatolia eııded.

But it does not mean that Anatolia-Iraq relations have finish.ed. Anatolia-Iraq relations go on at present.

GİRİŞ

Bilindiği üzere, dünyanın en eski medeniyetleri bugünki.i Ortadoğu · topraklarında vücut bulmuştur'. Ortadoğu medeniyetleri denilince de hemen

herkesin aklına üç büyük merkez gelir: Mısır, Mezopotamya ve Anadolu. Bu üç merkez aynı zamanda Eski Yakın Doğu'nun çekirdeğini de oluşturur.

Dicle ve Fırat nehirlerinin hayat verdiği Mezopotamya toprakları,

bugünkü Irak'a tekabül etmektedir. Dolayısıyla "Esldçağda Irak-Anadolu ilişkileri" başlığı altında alctaracağımız bilgiler, "Mezopotanıya-Anadolu

ilişkileri" şeklinde anlaşılmalıdır.

Tarihi ilişkilere ginneden önce iki ülkenin jeopolitik özellikleri hakkında ana hatlarıyla. da olsa bilgi vermenin yararlı olacağını düşünüyonıın.

Asya, Avrupa ve Afrika kıt'aları tarafından çevretenmiş bulunan ama aynı zamanda Avrupa ve Asya lafalarını birbirine bağlayan Anadolu toprakları, jeopolitik balamdan büyük önem taşır.2 Çünkü Anadolu'nun üç tarafı denizlerle çevrilidir. Anadolu, Çanaldcale ve İstanbul boğazları gibi dünyanın en önemli su yollarına sahiptir. Değişik iklim türlerinin yaşandığı Anadolu topraklanna birçok akarsu ve göl hayat vermelctedir. Yer altı ve yerüstü servetleri bakımından da son derece zengin olan Anadolu toprakları, geçmişte olduğu gibi günümüzde de pekçok emperyalist devletin iştahını kabartmalctadır.

Mezopotamya 'ya gelince; yukarıda da belirttiğimiz gibi, bugünkü Irak topraklarına tekabül eden Mezopotamya, Yunanca'da "İki nelıir arası" anlamına gelmektedir3

. Gerçekten, Dicle ve Fırat nehirleri arasında yer alan

ı "Ortadoğu" kavramının tanımı ve coğrafi sınırları hakkında geniş bilgi edinmek için bkz: Ekrem Menıiş, Kaynayan Kazan Ortadoğu, Çizgi Kitabevi Yayını, Konya, 2002, s. 5-14.

2 Anadolu'nun jeopolitik konumu için bkz. E.Memiş, Eskiçağ Türkiye Tarilıi, 5. Baskı, Çizgi Kitabevi Yayını, Konya, 2003, s. 3-6.

1 F.Kınal, Eski Mezapoıamya Tarilıi, A.Ü.D.T.C.F. Yayını, Ankara 1983, s. 9; E.Menıiş, Genel Tari/ı, Tablet Yayınevi, 3. Baskı, Konya, 2002, s. 127.

Page 3: (En ' Eski Kadar) Prof. Dr. Ekrem - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D194950/2011/2011_MEMISE.pdf · olan lll Ur Sülalesi'nin (M.Ö. 2060-1960) Amurru10 göçleri neticesinde tarihe

Fırat Üniversitesi Orta Doğu Araştırmaları Merkezi Uluslar Arası Dördiincii Orta Doğıı Semineri (llkçağlardau lslamiyeliu Doğuşıma Kadar Orta Doğu), Elazığ, 29-31 Mayıs 2009 99

bu verimli topraldara, Mısırlılar da aynı anlama gelen "Nalıarina" ismini vermişlerdi4 • İslami devirlerde ise Dicle ve Fırat nehirleri arasında kalan bölgeye "ada" manasma gelen "cezire" denilmiştir5 .

Mezopotamya'nm kuzeyi dağlık bir görünüm arzetmelctedir. Buna karşılık Basra Körfezi 'nin de bulunduğu Güney Mezopotamya verimli ovalarla kaphdır. İşte bu yüzdendir ki, Mezopotamya tarihinin bütün evrelerinde kuzeydeki dağlık arazide oturanlar, güneyin verimli topraklarını ele geçirebilmek için mücadele etmişlerdir. Bu arada şunu özellikle belirtmek gerekir ki, Mezopotamya toprakları son derece verimli olmasına rağmen, bu ülke kereste, taş ve ınaden gibi nimetlerden yoksundur. Halbuki Anadolu, bütün bu nimetiere fazlasıyla sahiptir.

İki ülkenin coğrafi özelliklerini ana hatlarıyla gözler önüne serdiğimize göre, şimdi de iki ülke arasındaki tarihi ilişkilere geçebiliriz.

I. AKI(A])LAR ÇAGINDA (M.Ö. 2350-2150) MEZOPOTAMYA­ANADOLU İLİŞKİLERİ

M.Ö. 3500'1erde Orta Asya'dan gelerek Mezopotamya'nın güneyine yerleşen Sümerler, buradaki köy kültürünü şehir kültürüne dönüştürmüşlerdir. ·Dicle ve Fırat boylarında birçok şehir devleti kuran Sümerler, M.Ö. 3200'1erde yazıyı keşfederek dünya medeniyetine en büyük katkıyı yapmışlardır6• Ancak ne var ki, coğrafi şartlar son derece müsait olmasına rağmen, Süıner kent devletleri bir araya gelerek merkezi anlamda bir büyük devlet kurma başansını gösterememişlerdir7 . Halbuki, Mezopotamya'ya sonradan gelen Sami orijinli Aldcadlar, M.Ö. 2350-2150 yılları arasında güçlü bir imparatorluk kurmaya muvaffak ohnuşlardır8•

İşte Anadolu ile Mezopotamya arasındaki ilk ilişkiler Aldcadlar çağında · başlamıştır. Çünkü, Mezopotamya topraklarını ele geçirerek, kuzeyin Samileri ile güneyin Sümerlerini tek bir çatı altında birleştiren Ald<adlar, Mezopotamya toprakları kendilerine yebnediği için dışarıya açılmak li.izumunu hissetmişler, bunun doğal bir sonucu olarak da komşu ülkelere yönelik emperyalist bir politika takip etmişlerdir. Eskiçağın ilk sömürgeci imparatorluğu olmayı başaran Akkadlar, zengin Anadolu toprakları üzerine

4 E.Memiş, Genel Tari/ı, 3. Baskı, s. 128 s F.Kınal, a.g.e., s. 9 6 E.Mcıniş, a.g.e., s. 135-136 7 E.Menıiş, Eskiçağda Türkler, Çizgi Kitabevi Yayını, Konya, 2002, s. 56. 8 Akkadlar hakkında geniş bilgi edinmek için bkz. F.Kınal, Eski Mezopotamya Tarilıi,

Ankara, 1983, s. 75-84

Page 4: (En ' Eski Kadar) Prof. Dr. Ekrem - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D194950/2011/2011_MEMISE.pdf · olan lll Ur Sülalesi'nin (M.Ö. 2060-1960) Amurru10 göçleri neticesinde tarihe

100 Ekrem MEMIŞ, Eskiçağda Irak-Anadolu Ilişkileri

düzenlemiş olduklan seferler hakkında bize ayrıntılı raporlar sunmaktadırlar. Bu raporlardan biri, Akkad imparatorlarından Naram-Sin'in M.Ö. 2200'lerde Anadolu'ya yapmış olduğu askeri bir seferi anlatmaktadır. "Şartamlıari Metin/eri" adıyla anılan bu yazılı raporda, adı geçen Akkad . imparatorunun Sedir Ormanlarını (Amanoslar) ve gümüş dağlarını (Toroslar) aşarak Anadolu'ya girdiği ve Hatti laalı Pampa'nın önderliğindeki 17 şehir devletinden oluşan Anadolu koalisyonuna karşı

savaştığı anlatılır9.

Akkadlar çağında başlayan Mezopotamya-Anadolu ilişkileri, Akkad İmparatorluğunun yıkılmasından sonra durmamış, tam tersiıte bütün hızıyla devam etmiştir.

II.M.Ö. 2. BİNYILDA MEZOPOTAMYA-ANADOLU İLİŞKİLERİ

Gerçekten, Sami orijinli Aklcad İmpara~orluğu'nun M.Ö. 2150'1erde Gutiler tarafından yıkılmasından ve milli karakterdeki son Sümer devleti olan lll Ur Sülalesi'nin (M.Ö. 2060-1960) Amurru10 göçleri neticesinde tarihe gömülmesinden sonra, Mezopotamya'da İ sin ve Larsa şehirlerinin egemenlik mücadelesine giriştikleri karmaşık bir dönem yaşanmıştır ki, M.Ö. 1960-1750 yılları arasına tarihlenen bu döneme, yukarıda adları geçen iki rakip şehre izafeten "hüı-Larsa Devri" denilmelctedir11

İşte bu devir, Anadolu ile Mezopotamya arasındaki ilişkilerin en yoğun olduğu dönemdir. Bu ilişkileri takip edebilmemiz için, elimizde yeterince yazılı vesika mevcuttur. Bu vesikaların büyük bir bölümü, Kayseri vilayeti sınırları içerisinde yer alan Kültepe höyüğilnde yapılan arkeotojik kazılar neticesinde ortaya çıkarılmıştır12 •

Kültepe tabletleri, Anadolu 'ya ticaret yapmak amacıyla gelen Asurlu tüccarlara ait ticari ve hukuki vesikalardır. Bunlar, eski Asur lehçesi ve çivi yazısı ile yazılmışlardır. Kültepe vesikaları, ticari ve hukuki nitelik taşımalarına rağmen, dolaylı olarak o devirdeki Anadolu halkının sosyal, siyasal ve ekonomik durumuna da ışık tutrnaktadırlar13 •

KUltepe tabietlerinden öğrenildiğine göre, Orta Anadolu'nun önem arzeden hemen her şehrinde bir şehir devleti vardı. Asurlu tüccarlar, bu şehir

9 E.Memiş, "MÖ. 3. Binyılda Anadolu'da Tilrkler", Tiirk Dünyası Araştırmaları, Sayı 53, Istanbul, 1988, s. 35-46.

10 Amurrular'a Martutar da denilmektedir. 11 F.Kınal, a.g.e., s. 103 12 E. M emiş, "As ur Devletlerinin Anadolu politikası", XII. Türk Tari/ı Kongresi 'nden

ayrı basmı, TTK.Basımevi,Ankara, 1999, s. 66. 13 E.Memiş, Eskiçağ Türkiye Tarilıi, 5. Baskı, Konya, 2003, s. 64.

Page 5: (En ' Eski Kadar) Prof. Dr. Ekrem - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D194950/2011/2011_MEMISE.pdf · olan lll Ur Sülalesi'nin (M.Ö. 2060-1960) Amurru10 göçleri neticesinde tarihe

Fırat Üniversitesi Orta Doğıı Araştırmaları Merkezi Uluslar Aras1 Dördiincii Orta Doğu Semineri

(1/kçağ/ardan islamiyelin Doğuşuna Kadar Orta Doğu), Elazığ, 29-3/ Mayıs 2009 1 O 1

beylerine vergi ödemek şartıyla, onların himayesi altında, şehir surlarının dışına kurmuş olduklan "karum" ya da "vabartum" adı verilen pazar mahallelerinde oturuyorlar ve şehir halkı ile ticaret yapıyorlardı14 •

Bu devirde yaşayan belli başlı şehir devletleri, başta Kaniş la·allığı olmak üzere, Hattuş, Zalpa, Kuşşara, Mania, Tamniya, Wahşaniya ve Puruşhanda hallıkları idi.

Bu şehir devletlerinden biri olan Kuşşara Krallığı, öteki şehir

devletlerini teker teker yenerek, Anadolu tarihinde, belki de ilk defa olarak siyasi birliği sağlamaya muvaffak olmuştur. Bu birliği gerçekleştiren Kuşşara kralı Anitta, Boğazköy kazılannda bulunan ve kendi adıyla anılan tabletinde, Asur Ticaret Kolonileri Çağı 'nın son dönemlerinde, Anadolu'da cereyan eden siyasi olaylar hakkında bizlere son derece önemli bilgiler vermektedir' 5.

Binlerce çivi yazılı tabJet bırakarak, Koloni Devri (M.Ö. 1950-1750) Anadolu'sunun sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel yaşantısı hakkında bizleri aydınlatan Asurlu tüccarlar Anadolu'ya niçin gelmişlerdi?

Bu soruya cevap vermek hiç de zor değildir. Anadolu, o dönemlerde zengin bakır yataklarına sahipti. Bu defa da şöyle bir soru akla gelebilir: İyi ama, Asurlu tüccarlar Anadolu'da zengin bakır yataklarının bulunduğunu nereden biliyorlardı? Hiç şüphe yok ki, bunu da üç asır önce Anadolu'ya seferler düzenleyen Aldmdlar'dan öğrenmişlerdi. İşte, Anadolu 'daki zengin maden yataklarının cezbettiği Asurlu tüccarlar, yukanda da ifade ettiğimiz gibi, Anadolu'nun yerli prenslerinden izin alarak ve onlara vergi ödeyerek şehirlerin dışına "karımı" · ya da "vabartum" denilen alışveriş merkezleri kunnuşlardı. Yerli halkla yapılan ticaret, buralarda gerçeldeştiriliyordu16 .

Belgelerden öğrenildiği kadarıyla, M.Ö. 1950-1750 yılları arasına rastlayan bu iki asırlık dönemde, Asurlu tüccarlar, başta bakır madeni olmak üzere, Anadolu 'nun pek çok zenginliklerini alabildiğince sömürmüşlerdir. Bereket versin ki, M.Ö. 1750'1erde Anadolu'nun siyasi birliğini sağlayan Kuşşara lcrah Anitta, büyük bir ileri görüşlülük göstererek, Anadolu'yu

ı 4 E.Menıiş, a.g.e., s. 65 ıs Anitta Tabieti (KBO lll, 22) için bkz: H.Otten, MDOG 83, 1951, s.40 vd.; K. Balkan,

Mama Kralı Anum-Hirbi'nin Kaniş Kraft Warşama)ıa Gönderdiği Mektup, Ankara 1957, s. 43n. 56; E. Memiş, a.g.e. s. 266-269.

ı6 F. Kınal, Es/ci Anadolu Tarihi, 2. Baskı, TTK Yayını, Ankara, 1987, s. 63

Page 6: (En ' Eski Kadar) Prof. Dr. Ekrem - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D194950/2011/2011_MEMISE.pdf · olan lll Ur Sülalesi'nin (M.Ö. 2060-1960) Amurru10 göçleri neticesinde tarihe

102 Ekrem MEMlŞ, Eskiçağda Irak-Anadolu 1/işki/eri

sömüren Asurlu tüccarlan memleketten kovmuş ve böylelikle Anadolu, da Asur Ticaret Kolonileri Çağı 'na son vermiştir17 •

Görülüyor ki, M.Ö. 2. Binyılın ilk çeyreğine tekabül eden dönemde, Eski Asur Devleti'nin Anadolu şehirleri üzerinde siyasi anlamda bir egemenliği söz konusu d~ğildir. Fakat unutmamak lazımdır ki, Asurlu tüccarlar, şehir beylerine en ağır vergileri ödeseler de, yerli halla borçlandınnak ve Anadolu'nun muhtelif zenginliklerini yok pahasına satın almak suretiyle, Anadolu halkı üzerinde ticari anlamda bir egemenlik kurmuşlardı.

Büyük bir uzak görüştülük göstererek Koloni Çağı 'na son veren ve Asurlu tüccarları Anadolu'dan kovan Kuşşara Icralı Anitta döneminden (M.Ö.ca. 1 750'1er), Hitit Devleti 'ni imparatorluk haline getiren I. Şuppiluliuma'nın iktidarına (M.Ö. 1380-1335) kadar geçen zaman dilimi içerisinde, Asur Devleti,nin Anadolu'ya yönetik herhangi bir faaliyeti ile karşılaşmıyöruz.

Ancak, Hitit Icralı I. Şuppiluliuma'nın Arnama Çağı'nın (M.Ö. 1400-1350) büyük devletlerinden biri olan Mitanni Devleti'ni ortadan kaldırılmasından sonra, Asur Devleti, Anadolu için yeniden tehdit oluştunnaya başlamıştır. Çünkü Asur, Mitanni egemenliğinden kurtulduktan sonra hızla kendisini topadamış ve bu devletin Hittitler tarafından yıkılınası sonucunda da doğrudan doğruya Hitit Devleti 'ne komşu olmuştu. Tehlikenin büyüklüğünü fark eden Şuppiluliuma, önce Babil'e kaçan ve fakat daha sonra kendisine sığınan Mitanni prensi Mattivaza 'yı affetmiş ve tampon bir devlet halinde Mitanni Devleti 'ni yeniden tesis ederek, başına da adı geçen prensi la·al olarak oturtmuştu. Böylece Hitit Devleti, Anadolu için büyük bir tehdit unsuru olan Asur Devleti ile sınır komşusu olmaktan, şimdilik

kurtulmuş oluyordu18•

Şuppiluliuma 'nın son zamaplannda gerginleşen ve Muvattali döneminde de kopma noktasına gelen Hitit-Mısır ilişkileri, Asur için bulunmaz bir fırsat oluştunnuştu. Gerçekten, Asur vesikalarından

öğrenildiğine göre, Asur Icralı Adad-Nirari (M.Ö. 1310-1281), Mitanni lcralı Şattuvara ile oğlu Vaşaşatta'yı mağlup etmişti. Ne yazık ki, Hitit lcralı

Muvattali, Kadeş Har bi 'nin hazırlılclarıyla meşgul olduğu için, Asur lcralının bu saldırısına seyirci kalmıştı.

17 E. Memiş, "Bakır Madeninin Eski Anadolu Medeniyeti'nin Gelişmesindeki RolU ve Önemi", X. Tiirk Tari lı Kongresi 'nden aynbasım, TTK Basımevi, Ankara, 1990, s. 85.

18 E. M emiş " Asur Devletlerinin Anadolu Politikası" XII. Türk Tari lı Kongresi 'nden ayrıbasım, Ankara, 1999, s. 68

Page 7: (En ' Eski Kadar) Prof. Dr. Ekrem - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D194950/2011/2011_MEMISE.pdf · olan lll Ur Sülalesi'nin (M.Ö. 2060-1960) Amurru10 göçleri neticesinde tarihe

Fırat Outversitesi Orta Doğu Araştırmaları Merkezi Uluslar Arası Dördiiucii Orta Doğu Semiueri

(llkçağlardau lslamiyetiu Doğuşıma Kadar Orta Doğu), Elazığ, 29-31 Mayıs 2009 103

Belli aralıldarla 16 yıl kadar devam eden bir mücadeleden sonra, Hitit kralı III. Hattuşili Mısır'a dostluk elini uzatmış ve Mısır fıravunu Il Ramses'le M.Ö. 1280 yılında, eşit şartlara dayalı bir barış antiaşması yapmaya muvaffak olmuştu19 •

Fakat, Hitit-Mısır ilişkilerinin düzelmesi', güney cephesinde asayişin nihayi olarak temin edildiği anlamına gelmiyordu. Öyle anlaşılıyor ki, Hitit ordularının Kuzey Suriye'den çekilmesi üzerine Asur halı I. Salınanassar, bir Hitit vasali olan Mitanni memleketine taaıTuz etmişti. Böylelilde, III. Hattuşili 'nin idaresinin sonlarına doğru Hitit-Asur ilişkilerinde ip ler yeniden gerilmişti.

m. Hattuşili'nin ölümünden soma Hitit tahtına geçen oğlu IV. Tuthalya zamanında ise, Hitit-Asur ilişkileri iyice bozulmuş ve Asurlular, Hititlere tabi Kuzey Suriye ve Güneydoğu Anadolu beyiiiderine saldırmışlardı.

Nitekim, bir Asur vesikasında, "Asur kralı Tukulti-Ninurta 'nın Fırat 'ın karşı kıyısına geçtiği ve 24 bin Hitit/iyi esir aldığı" bildirilmektedir20

.

Demek oluyor ki, M.Ö. 2. Binyılın başlarında Anadolu'ya ticaret yapmak amacıyla gelen Asurlular, M.Ö. 13. yüzyıldan itibaren Anadolu üzerinde siyasal emeller beslerneye başlamışlar ve adım adım bu gayelerine nail olmuşlardı. Özellilde M.Ö. 1250-1220 yılları arasına tarihlenen IV. Tuthal ya dönemi, Hitit Devleti 'nin dış düşmanları tarafından tam bir kıskacın içerisine alındiğı la'itik bir dönemdir. Gerçekten, kuzeyde Gaşkalar devamlı isyan ediyorlar, güneyde Arzava beylikleri için için kaynıyor, batıda Ahhiyava Devleti gittikçe gücünü arttırıyordu. İşte Hitit Devleti 'nin kaos içerisine düştüğü bu zaman dilimi, Asur için bulunmaz bir fırsattı. Artık, yüzyıllardan beri hayalinde yaşattığı Anadolu 'ya egemen olma ülküsünü gerçekleştirebilirdi. Fakat birdenbire hayalleri suya düştti. Çünkü, M.Ö. 13. yüzyılın sonlarında, bütün Önasya'yı sarsan yeni bir kavimler göçü başlamıştı. Bu göçe iştirak eden kavimterin çoğu Ege ve Akdeniz adalarından geldiği için, modem tarihçiler tarafından "Ege Göçleri" ya da "Deniz kavimleri Göçü" denilen bu göç hareketi neticesinde, Önasya 'nın büyük krallıklan olan Hitit, Mitanni ve III. Babil (Kaslar) devletleri taıih sahnesinden çekilmişlerdi21 • Mısır Devleti, Egeli kavimlerin yıkıcı tahribatından, verdiği amansız mücadele ile kendini güçlükle kurtanrken,

19 E. M emiş, Eskiçağ Türkiye Tarihi, s. 1 16 20 0.0. Luckenbill, Ancieut Records of Assyria aud Babylouia 1, New York, 1968, s. 50 21 Ege Göçleri hakkırıda geniş bilgi için bkz: A.M. Mansel, Ege 11e Yunan Tari/ıi, TTK

Yayını, Ankara, 1971, s. 87 vd.; E. M emiş, Eskiçağ Tiirkiye Tari/ı i, s. 145 - 153

Page 8: (En ' Eski Kadar) Prof. Dr. Ekrem - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D194950/2011/2011_MEMISE.pdf · olan lll Ur Sülalesi'nin (M.Ö. 2060-1960) Amurru10 göçleri neticesinde tarihe

104 Ekrem MEMiŞ, Eskiçağda /rak-Anadolu Ilişkileri

Asur, coğrafi konumunun · uzaklığı sebebiyle, bu tehlikeden hiçbir zarar görmeden kurtulma yı başannıştı. Şimdi O, Önasya 'nın en güçlü devleti olarak kendisini görüyorrlu ve herhalde Anadolu 'ya hakim olamaması için hiçbir neden kalmamıştı22•

III. EGE GÖÇ~ERİNDEN SONRA MEZOPOTAMY A­ANADOLU İLİŞKİLERİ

Gerçekten, Hitit Devleti 'nin Ege Göçleri ile yılalmasından sonra, Asur Devleti Anadolu 'ya hakim olacak ve dolayısıyla Akdeniz ticaretinde de söz sahibi olabilecekti. Fakat Asur Devleti, kolaylıkla gerçeld~ştirebileceğini

. sandığı bu amacının tahaldcukı.mda ummadığı yeni bir bela ile karşılaşmıştı. Bu bela, Arami Göçleri idi. Hakikaten, Ege Göçleri'nin sebep olduğu kanşıklıklardan çöl sakinleri de yararlanmaya kalkışmışlar ve kültür merkezlerine doğru akın etmeye başlamışlardı. Tarihte, Sami kavimterin üçüncü büyük göçünü23 teşkil eden Ara mi ; Göçleri 'nin karakteri, Ege

Göçleri gibi yakıp yılacı bir alan şeklinde değil, tersine aralıksız bir sızıntı halinde asırlarca devam etmesidir. İşte bu yüzdendir ki, Asur Devleti, gelişimini yavaş ve devamlı adımlarla yapamamış, değişik zamanlarda ileriemelere ve telcrar gerilernelere maruz kalmıştır. Özellikle, M.Ö. ll. ve 10. asırlar, tam manasıyla: bir Araınİ asrı olmuştur, denilebilir. Öyle ki, bu asırlar içerisinde, Aramilerden Bit-Zamani kabilesi doğuda Diyarbakır civarına, Bit-Adini kabilesi Fırat nehrinin büyük kıvnmı içerisine, Bit-Agusi kabilesi Fırat ile Karasu arasına, Bit-Gabbar kabilesi Gaziantep civarına, Bit­Bmtaş kabilesi de Kayseri civarına kadar sokulmuş idiler24

Bu sıradaAsur tahtına I. Tiglatpileser (M.Ö. 1114-1074) gibi enerjik bir lcralın geçmesi, Mezopotat'nya'daki siyasi durumu Asur lehine geliştirmiş ise de, bu ancak, geçici bir süre için böyle devam edebilmiştir.

Gerçekten de bu kral, bir taraftan Fırat'ın ötesindeki Aramilerle savaşırken, diğer taraftan da Doğu Anadolu bölgesindeki Urartu kabileleriyle ve ilk defa adları bu devirde ortaya çıkan Muşki kabileleriyle savaşıyordu. Bu devirde Urartular, henüz siyasi birliklerini kuramamışlardı. Fakat, M.Ö. 9. yüzyıla kadar Asur Devleti'nin bütün gücünü Arami kabilelerini geri

22 E.Memiş " Asur Devletlerinin Anadolu Politikası" XII. Tiirk Tarih Kongresi'nden ayrıbasmı, s. 69

23 Birinci Sami göç, M.Ö. ca. 2SOO'Ierde Mezopotamya'ya Akkadları getirmiştir. İkinci Sami göç, Yeni Sümer Devleti de denilen lll. Ur Sülalesi'ne (M.Ö. 2060-1960) nihayet veren Martu (Amurru) göçleridir. Gerek Akkadlar, gerek Martular ve gerekse Aramiler, bugünkü Araplar'ın atalarıdır.

24 E. M emiş, Es/ci çağ Tiirlciye Tari/ı i, s. 156

Page 9: (En ' Eski Kadar) Prof. Dr. Ekrem - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D194950/2011/2011_MEMISE.pdf · olan lll Ur Sülalesi'nin (M.Ö. 2060-1960) Amurru10 göçleri neticesinde tarihe

Fırat Ouiversitesi Orta Doğu Araştırmaları Merkez.i Uluslar Arası Dördiincii Orta Doğu Semineri (llkçağlardau Islamiyelin Doğuşıma Kadar Orta Doğu), Elazığ, 29-31 Mayıs 2009 105

püski.irtıneye harcamış olması karşısında Urartular da gittikçe kuvvetlenmiş ve nihayet Asur lcralı II. Asumasirpal zamanında (M.Ö. 884-859) merkezi bir devlet kunnayı başarmışlardı. Bununla beraber Urarttı Devleti, en güçlü olduğu M.Ö. 8 yüzyılda, Anadolu'da ancak Malatya'ya kadar yayılabilmişti. Çünkü bu deviı·de Orta Anadolu'da Frig Devleti vardı25 .

Görülüyor ki, Ege göçleri'nden sonra Anadolu'da Hitit ve· Mitanni büyük devletlerinin yerini şimdi Frig ve Urarttı devletleri almış, Mezopotamya'daki III. Babil (Kas) Devleti'nin yerini ise Asur Devleti ile birçok Araınİ kabilelerinin kurduğu şehir devletleri almıştı. Bunlardan Uraıtu ve Frig devletlerinin hakimiyet sahası arasında kalan Kayseri ile Malatya arasındaki bölgede ise Hitit Devleti'nin bakiyesi olan ve "Geç Hitit Şehir Devletleri" adı ile anılan bir takım küçük prenslikler bulunuyordu. Ayrıca Kuzey Suriye'de, daha Eski Hitit devleti zamanından beri Hitit hakimiyetine girmiş olan Halep ve Karkamış gibi büyük şehirler de mevcuttu. Kuzey Suriye'de bulunan Hitit şehirleri, Araınİ istilasına karşı koyabilmek için, Asur hallarının teb'alığım tercih ediyorlardı. Anadolu'daki Hitit şehirleri ise zaman zaman değişen büyük devletler, yani Frig, Urartu veya Asur lcrallan atasında el değiştiriyorlardı.

Araınİ tehlikesi geçtikten sonra Asur, Anadolu üzerindeki emellerini yeniden gerçekleştim1eye koyuldu. Fakat bu, biraz zor olacağa benziyordu. Çünkü, az önce de belirttiğimiz gibi Anadolu, Urartu ve Frig devletleri tarafından parsellenmişti. Bu iki öi.iyi.ik devlet arasında yer alan Geç Hitit Şehir Devletleri ise, Asur tehlikesine karşı genellikle Urarttı la:allığına

güveniyorlardı26 •

Peki ama, Urartu Krallığı neyine güveniyordu? Çünkü o devirlerde, Asur'un askeri gücüne karşı koymak, hemen hemen imkansızdı.

Bu soruntın cevabı, Urartu memleketinin coğrafi konumunda yatmaktadır. Gerçekten, Doğu Anadolu'daki Van Gölü ile İran'daki Urmiye Gölü arasındaki topraklar, Urartu Devleti 'nin hakimiyet sahasını teşkil

ediyordu ve bu arazi son derece arızalı bir yapı arzediyordu. Başka bir tabirle, böylesine yüksek bir araziye tırmanmak oldukça güçtü. İşte Asur krallan, Urartu ordulanna değil, fakat Urartu memleketinin coğrafi şartlarına boytın eğmek zorunda kalıyorlardı.

ıs E. M emiş, a.g.e. s. J 57 26 A. 1-1. Sayce-D. Li tt, "The Kingdom of Van (Urartu)", CAH 11/,c/ıp. VIII., Cambridge,

1970, s. ı 69.

Page 10: (En ' Eski Kadar) Prof. Dr. Ekrem - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D194950/2011/2011_MEMISE.pdf · olan lll Ur Sülalesi'nin (M.Ö. 2060-1960) Amurru10 göçleri neticesinde tarihe

106 Ekrem MEMIŞ, Eskiçağda !rak-Anadolu Ilişkileri

Asur krallarının kİtabelerinden anlaşıldığı kadarıyla, iktidara gelen hemen her kral, ilk seferini Urartu ınemleketi üzerine yapmaktadır. Bunun sebebi nedir? Niçin özellikle Urartu memleketi? İlk sefer başka bir memleket üzerine yapılamaz mıydı? ·

Bu sorulara cevap . vem1eye çalışalım. Her şeyden önce Urarttı memleketi, zengin demir yataldanna sahiptir. Geçmişin tunç silahları artık eheınıniyetini kaybetmiştir. Çünkü, M.Ö. 12. yüzyıldan itibaren demir madeninin ku11anım alanı genişlemiş, özellikle silahların yapımında tunca göre çok daha sağlam ve dayanıklı olan demir madeni tercih edilmeye başlanmıştır. Bütün gücünü ordusundan alanAsur Devleti'nii:ı de, hiç şüphe yok ki, devamlı surette başarılı olabilmesi için, hiç değilse silah yapımında kullanmak üzere, bu ma dene şiddetle ihtiyacı vardı. Mezopotamya'da mevcut olmayan bu maden , hemen bumunun dibindeki Doğu Anadolu'da mevcuttu. Eğer Urartu Devleti'ni ortadan kaldırabilirse, zengin demir yataklan Asur Devleti 'nin eline geçecekti. Üstelik Urartu memleketinde, son derece hızlı koşan iyi cins atlar yetiştiriliyordu. Asur'un bu iyi cins atlara da ihtiyacı vardı. İşte bu yüzdendir ki, Asur lcrallan, genellikle ilk seferlerini Uraıtu memleketi üzerine yapıyorlar, böylelikle daha sonra yapılacak olan askeri seferler için gerekli olan malzemeyi de bu memleketten temin etıniş oluyorlardı.

Bu sebeplere daha başka ilaveler de yapmak mümkündür. Gerçekten, Geç Hitit Şehir Beylikleri 'nin As ur tehlikesine karşı, Urartu krallığı 'na güvendiklerini ve yıllık vergilerini ödemeyerek, arada sırada Asur'a isyan ettiklerini hesaba katacak olursak, Asur krallarının Urartu üzerine gelmelerinin temel sebeplerinden biri daha ortaya çıkmış olur. Eğer Asur, kendi tabiri ile "yılanın başını ez ebi/ir" yani Urartu 'yu etkisiz hale getirmeyi başarabilirse, öteki Anadolu beyliklerinin de isyanını önleyebilirdi.

Asur Devleti, özellikle lcral II. Sargon'un ( M.Ö. 722-705 ) iktidara gelmesinden sonra, Anadolu ··üzerindeki emellerini bir ölçüde gerçekleştirebildi ise de, hiçbir zaman Anadolu'nun tam sahibi olamamıştır. Çünkü, Urartu Devletini önce ekonomik yönden çöleertmiş ve ardından siyasal olarak da kendisine bağiayacağı sırada, Anadolu, Kafkaslar üzerinden gelenKimmerve İskit kavimlerinin istilasına uğramış, daha sonra İskitler, Asur için de tehlikeli olmaya başlamışlardı27 • Bütün bunlar yetmiyom1UŞ gibi, İran'daki Medler ve Mannalar da Asur'a düşman

27 İskit ve Kinınıerler hakkında geniş bilgi edinmek için bkz: E. Memiş, lskitler'in Tarilıi, Konya, 1987; M. Taner Tarhan, "Eskiçagda Kirnınerler Problemi", VII!. Türk Tari/ı Kongresi Bildirileri 1, Ankara, 1979, s. 355-369

Page 11: (En ' Eski Kadar) Prof. Dr. Ekrem - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D194950/2011/2011_MEMISE.pdf · olan lll Ur Sülalesi'nin (M.Ö. 2060-1960) Amurru10 göçleri neticesinde tarihe

Fırat Vniversitesi Orta Doğu Araştırmaları Merkezi Uluslar Arası Dördiincii Orta Doğu Semineri (1/kçağ/ardan İslamiyelin Doğuşıma Kadar Orta Doğıı), Elazığ, 29-31 Mayıs 2009 107

olmuşlar ve bu düşmanlığın doğal bir neticesi olarak, Asur hudutlarını tehdit etmeye başlamışlardı. Nitekim, Asur'un etrafını çeviren tehlike çemberi, M.Ö. 610 yılında bu devletin çöküşüne zemin hazırlamıştı. Özellikle Babillilerle ittifak eden Medler'in saldırılan neticesinde, Asur Devleti kaderine boyun eğmek zorunda kalmıştı.

Böylece, o zamanki dünyanın en büyük imparatorluğu birdertbire yok oluvermiş, Asur lcrallannın muhtelif memleketlerden alıp getirdiği muazzam servet, Mısır saraylarının paha biçilmez antikaları, Babil mabetierinin hazineleri, Elam ve Urartu memleketlerinden getirilmiş olan kıymetli madeni eşyalar, galipler arasında öylesine yağmalanımştı ki, geriye Asur şehirlerinin harabelerinden başka birşey kalmamıştı28 •

SONUÇ

Bütün bunlar gösteriyor ki, Mezopotamya-Anadolu ilişkilerinin, bir başka ifade ile Irak ile Anadolu arasındaki ilişkilerin dört bin yılı aşkın uzun bir geçmişi vardır.

Bu ilişkilerin · ilk aşaması Aklcadlar çağında (M.Ö. 2350-2150) yaşanmıştır ki, bu dönemde, emperyalist bir siyaset izleyen Aklcadların Anadolu'yu istila ettiideri anlaşılmaktadır.

Mezopotamya-Anadolu ilişkilerinin ikinci aşaması, M.Ö. 1950-1750 yıllan arasına tarihlenen Asur Ticaret Kolonileri Çağı 'nda yaşanmış olup, söz konusu dönemde Asurlu tüccarların Anadolu üzerinde ticaıi anlamda bir egemenlik leurduldan görülmektedir.

Üçüncü aşamayı oluŞturun Hititler dönemindeki (M.Ö. 1700-1200) Mezopotamya-Anadolu ilişkilerinde ise siyaset ön plana çılanalda beraber, ticari ve kültürel ilişkiler de ihmal edilmemiştir.

Mezopotamya-Anadolu ilişkilerinin dördüncü aşaması Ege Göçleri'nden sonra yaşıınmıştır. M.Ö. 13. yüzyılın sonları ile 12. yüzyılın başlarında cereyan eden bu göç hareketi sonucunda Anadolu'daki Hitit, Mezopotamya'daki Mitanni ve m. Babil devletleri yıkıldığından, Anadolu kent devletleri Mezopotamya'daki güçlü Asur İmparatorluğu'na karşı çetin bir mücadelenin içerisine girmişler ve Asur'a boyun eğmemek için var güçleriyle uğraşmışlardır.

28 E. M emiş, İslcitler'in Tarihi, Konya, 1987, s. 27

Page 12: (En ' Eski Kadar) Prof. Dr. Ekrem - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D194950/2011/2011_MEMISE.pdf · olan lll Ur Sülalesi'nin (M.Ö. 2060-1960) Amurru10 göçleri neticesinde tarihe

108 Ekrem MEMiŞ, Eskiçağda Irak-Anadolu ilişkileri

M.Ö. 610 yılında güçlü Asur İmparatorluğu ortadan kaldırılmışbr. Müteakip dönemlerde Anadolu ve Mezopotamya çeşitli devletlerin egemenliği altında yaşamışlardır. Günümüzde ise Anadolu topraklarında Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Mezopotamya topraklarında ise ABD'nin işgaline uğramış bir Irak var. Irak'ta bundan sonraki süreçte neler yaşanacağını kestim1ek oldukça zor görünüyor. Ama şartlar ne olursa olsun, Türkiye-Irak ilişkileri geçmişte olduğu gibi gelecekte de devam edecektir.