gİrİŞİmcİlİk ve kÜÇÜk İŞletme...
TRANSCRIPT
GİRİŞİMCİLİK
VE KÜÇÜK İŞLETME YÖNETİMİ ÖĞR.GÖR. AYNUR ARSLAN
GİRİŞİMCİLİK KAVRAMI VE ÖZELLİKLERİ
GİRİŞİMCİLİKTE BAŞARI FAKTÖRLERİVE BAŞARISIZLIK NEDENLERİ
İŞLETMELERİN KURULUŞ SÜRECİ VE AMAÇLARI
İŞLETMENİN HUKUKSAL YAPISI VE TÜRLERİ
KOBİLER VE KOBİ’LERİN ORTAK ÖZELLİKLERİ
KÜÇÜK İŞLETMELERDEYÖNETİM FONKSİYONU VE YENİ YÖNETİM YAKLAŞIMLARI
KÜÇÜK İŞLETMELERDE ÜRETİM FONKSİYONU VE YENİ ÜRETİM SİSTEMLERİ
KÜÇÜK İŞLETMELERDE PAZARLAMA FONKSİYONU
KOBİ’LEREİN EKONOMİK VE SOSYAL SİSTEME KATKILARI, GÜÇLÜ VE ZAYIF YÖNLERİ
KÜÇÜK İŞLETMELERE DESTEK SAĞLAYAN KURULUŞLAR
KÜÇÜK İŞLETMELERİN SORUNLARI VE ÇÖZÜM YOLLARI
KAYNAK: Girişimcilik ve küçük işletme yönetimi
Yrd. Doç Dr. Orhan küçük
GİRİŞİMCİLİK KAVRAMI VE ÖZELLİKLERİ
İşletme nedir?
İşletme yönetimi nedir?
İşletme fonksiyonu nedir?
GİRİŞİMCİLİK KAVRAMI VE
ÖZELLİKLERİ
İşletmelerin yapısal ve yönetsel alanlarında
köklü değişiklikler yapma sebepleri nedir?
Teknolojinin hızla gelişmesi
Rekabetin küreselleşmesi
GİRİŞİMCİLİK KAVRAMI VE ÖZELLİKLERİ
GİRİŞİMCİLİK KAVRAMI VE ÖZELLİKLERİ
Sanayi Devrimi ya da Endüstri Devrimi,
Avrupa'da 18. ve 19. yüzyıllarda yeni buluşların
üretime olan etkisi ve buhar gücüyle çalışan
makinaların makinalaşmış endüstriyi doğurması, bu
gelişmelerin de Avrupa'daki sermaye birikimini
artırmasına denir.
“İŞLETMECİLİKTE DEVRİM”
“ÖRGÜTSEL DEVRİM”
Her örgütsel yapı belli bir amacı yerine getirmek
için çeşitli faaliyetlerde bulunur. İşletmeler de
amaçlarına ulaşmak için çok çeşitli faaliyetleri
yerine getirirler. Söz konusu faaliyetler
benzerliklerine göre gruplandırılır. Bu faaliyet
gruplarına İŞLETME FONKSİYONU denir.
GİRİŞİMCİLİK KAVRAMI VE ÖZELLİKLERİ
Belli Başlı İşletme Fonksiyonları:
ÜRETİM
PAZARLAMA
MUHASEBE – FİNANSMAN
İNSAN KAYNAKLARI
ARAŞTIRMA- GELİŞTİRME
HALKLA İLİŞKİLER
İLETİŞİM
GİRİŞİMCİLİK KAVRAMI VE ÖZELLİKLERİ
MODERN TOPLUM nedir?
İŞLETME YÖNETİMİ nedir?
Yönetim ve işletme yönetimini birbirinden ayıran
farklılıklar nelerdir?
Ortak amacın iktisadi olması
Sosyo-teknik bir niteliğe sahip olması
GİRİŞİMCİLİK KAVRAMI VE ÖZELLİKLERİ
GİRİŞİMCİLİK KAVRAMI VE ORTAYA ÇIKIŞI
Girişimciliğin günümüzde herkes
tarafından yaygın olarak bilinen ve
kabul görmüş tanımı ilk olarak 1755
yılında Fransız asıllı İrlandalı
ekonomist Richard Cantillon
tarafından yapılmıştır.Cantillon’a
göre girişimci,kar elde etmek
amacıyla işi organize eden ve işin
riskini üstlenen kişidir.
Schumpeter’e göre girişimci;
-yeni ürünler (mal veya hizmet )
-yeni süreçler geliştirme,
-yeni ihracat pazarları bulma,
-yeni hammadde,yarı mamül arz kaynakları
bulma ya da,
-yeni bir organizasyon yapısı oluşturma gibi
,işletme açısından yeni kombinasyonlar
yaratarak mevcut ekonomik düzeni yıkan bir
kişidir.Bunu da yıkıcı girişimcilik (desctructive
entrepreneurship) olarak ifade etmektedir.
GİRİŞİMCİLİK KAVRAMI VE ORTAYA ÇIKIŞI
PROFESYONEL YÖNETİCİ: birden çok girişimcinin bulunduğu fakat hiçbirinin yönetici olmadığı işletmelerde yönetim etkinliğinin bunu meslek olarak seçen birine bırakılması işletmenin profesyonelce yönetildiği anlamına gelir..
GİRİŞİMCİLİK KAVRAMI VE ORTAYA ÇIKIŞI
Profesyonel yönetici; işletmenin risk dışındaki tüm
yetki ve sorumluluklarını üzerinde taşıyan ve mesleği
profesyonelce yerine getiren kişidir. Bu kişinin yönetim
ilke ve yöntemlerini bilmesi gerekir. Profesyonel
yöneticilik deneysel becerilerin , geleneksel kuralların
aksine Yönetim Bilimine dayanmaktadır
GİRİŞİMCİLİK KAVRAMI VE ORTAYA ÇIKIŞI
MART AYININ İLK HAFTASI
GİRİŞİMCİLİK HAFTASI
Teknik, ekonomik,
sosyolojik ve
psikolojik
bağlamlarda ve her
türlü örgütlerde
geçekleşmekte olan
girişimciliğin
günümüzde çok çeşitli
tanımları
yapılmaktadır.
Bunlardan bazıları şunlardır.
Girişimcilik, iktisadi mal veya hizmet üretimi
için gerçek veya tüzel kişilerce üretim faktörlerinin
bir araya getirilerek, ekonomik fırsatların yeni
değerlere dönüştürüldüğü organizasyonun
sağlanmasıdır.
Bir atasözünde ifade edildiği gibi girişimci, un,
yağ ve şekeri tedarik edip helvayı yapan kişidir.
GİRİŞİMCİLİK KAVRAMI VE ORTAYA ÇIKIŞI
SIRA SİZDE
Un, şeker ve yağ olmasına rağmen
helva yapılamaması örneği hangi
açılardan girişimci ve girişimcilikle
ilişkilendirilebilir?
Un, şeker ve yağ olmasına rağmen helva
yapılamıyor olmasıyla, emek, doğa ve
sermayenin hazır olması ve fakat bunları
harekete geçirecek dördüncü üretim
faktörü olan girişimcinin ve girişimciliğin
önemi vurgulanmak istenmektedir.
Bir diğer tanıma göre girişimcilik, mevcut
veya potansiyel faaliyet alanlarında, yeni
kaynak bileşenlerinin ortaya çıkarılması,
yeni fırsatların araştırılması ve
keşfedilmesi, risk alınarak üretim
faktörlerinin bir araya getirilmesi ile
katma değer yaratacak yeni
organizasyonlar veya işler yaratma
sürecidir.
GİRİŞİMCİLİK KAVRAMI VE ORTAYA ÇIKIŞI
Kısaca girişimcilik; ürünlerin, süreçlerin, organizasyonların ve pazarların yeni bileşenlerinin oluşturulduğu bir süreçtir.
Girişimcilik yeni ve bilinmeyen bilginin
yaratılması sürecidir.
GİRİŞİMCİLİK KAVRAMI VE ORTAYA ÇIKIŞI
Girişimcilik, gerekli zaman ve çabanın
tahsis edilmesiyle finansal, psikolojik ve
sosyal risklerin alınması yoluyla parasal
kazançların ve kişisel tatminin elde
edildiği katma değeri olan farklı eylemler
ortaya koyma sürecidir.
GİRİŞİMCİLİK KAVRAMI VE ORTAYA ÇIKIŞI
Girişimcilik, bir bireyin veya bir grubun
bir organizasyon vasıtasıyla
değer yaratma, karlı bir işi başlatma veya
büyütme, yeni bir mal ya da
hizmet sunma ve katma değer yaratma
süreçleridir.
GİRİŞİMCİLİK KAVRAMI VE ORTAYA ÇIKIŞI
GIRIŞIMCILIĞIN TARIHÇESI
İnsanoğlunun tarihin ilk yıllarından bu yana
yaşamak ve ihtiyaçlarını karşılamak için
yaptığı her faaliyet aslında basitçe girişim
olarak nitelendirilebilir.
Avcılık, balıkçılık, çiftçilik, hayvancılık, ticaret vb. gibi her
türlü faaliyet tarihin ilk dönemlerinden beri insanoğlunun
girişimci olduğunu ortaya koyuyor.
Öyleyse her insan öyle veya böyle girişimci görünüyor.
Hatta geçmişteki atalarımız bizlerden daha girişimciydiler.
İlkel insan, bugün girişimciliğin tanımlarında ortaya
konulan tüm özellikleri içinde barındırmaktaydı.
Risk alıyorlardı, yenilik yapıyorlardı, yaşamlarını
ortaya koyuyorlardı, fakat yaptıkları tüm bu
faaliyetlerin tek amacı hayatlarını devam ettirebilmek
ve daha iyi yaşamaktı.
GIRIŞIMCILIĞIN TARIHÇESI
Girişimcilik İlk kez 18. yüzyılın başında
Fransız ekonomist Richart Canutillo
tarafından tanımlanmıştır.
Avrupa'daki bu ilk girişimciler ticaretten
kazandıklarıyla güçlenmişler,
Güçlendikçe siyasi alanda hak
kazanmışlar ve kazandıkları haklarla
kendileri için daha elverişli bir Avrupa
oluşturmuşlardır.
Böylece sınırlar yeniden çizilmiş, siyasi
sistemler değişmiş, kazanmak ve daha
çok kazanarak belirli sınırlar içinde
zenginliği artırmak Avrupa'nın temeli
olmuştur.
GIRIŞIMCILIĞIN TARIHÇESI
GİRİŞİMCİLİĞİN ÖNEMİ
Girişimciliğin önemi; toplumsal ihtiyaçların
saptanması, bu ihtiyaçları karşılamaya yönelik
uygun yatırımların gerçekleştirilmesi ve bunların
sonucunda istihdam, gelir, yaşam ve kalitesinin
artırılması ile ilgilidir.
Varlığı koruma, bağımsızlık, demokratik rejim
Girişimcilik ülke kalkınmasında olduğu kadar,
günümüzde bölgesel, yöresel (yerel), kentsel,
kırsal kalkınmada önemi hızla artan bir
olgudur.
• Ülkemizde son yıllarda bölgeler ve iller arasında gözlenen hızlı değişmeler makro politikalar yanında, girişimcilik faktörüne olan ilgiyi artırmıştır.
GİRİŞİMCİLİĞİN ÖNEMİ
Kısaca girişimciliğin önemi kalkınmaya
sağladığı katkılar açısındandır.
Oynamaktan maksat kazanmaktır.
Girişimcilikten maksat kalkınmaktır.
GİRİŞİMCİNİN AMACI:
Girişimci bir mal veya hizmeti üretmek, pazarlamak için kendine ait ya da başka kişi ya da kurumlardan sağladığı kaynaklarla üretim faktörlerinin bir araya getiren, bu faaliyeti yaparken ortaya çıkabilecek zararı da göze alan kişidir.
Buna göre girişimcinin başlıca amaçları şunlardır:
İşletmenin stratejisini belirleme
Yönetim organizasyon politikalarını belirleme
Üretim faktörlerini temin ederek üretim faaliyetine geçme
Yeni mal ve hizmetler bulma, yeni üretim yöntemleri, dağıtım kanalları araştırmak
Çevreyi takip etme. İşletmenin karşısına çıkacak gelişme ve değişmelerin fırsat mı yoksa tehdit mi oluşturacağını tahmin etme. Fırsatların değerlendirilmesi, tehditlerden zarar görülmemesi için gerekli tedbirleri alma
Teknolojideki değişme ve gelişmeleri üretim sürecine uygulayabilme faaliyetlerinin daha ucuz ve kaliteli yapılabilmesi için sürekli çaba içinde bulunma ve çeşitli riskleri karşılamak.
GİRİŞİMCİNİN TOPLUMSAL MİSYONU
Girişimcilerin bulundukları topluma karşı çok
önemli misyonları vardır. Bunları kısaca
şöyle sıralayabiliriz:
1. Az gelişmiş ülkelerde en önemli sorunlardan
biri işsizliktir. İşsizlik ürün/hizmet üretimi
için yeni yatırımların yapılmaması sonucunda
doğar. İşsizlikten kurtulmanın en etkin yolu ,
kişilerin kendi işlerini kurmalarıdır. Girişimci
sayısı ne kadar artarsa , istihdam oranı da o
kadar artar.
GİRİŞİMCİNİN TOPLUMSAL MİSYONU
2. Girişimci sayısının artması ile toplumsal refah
düzeyi , insanların hayat standartları da
yükselecektir.
• Girişimcilikte asıl amacın, daha çok para
kazanmak olarak düşünülse de , para sadece
bütünün bir parçasıdır. Asıl amaç toplumsal
yaşam kalitesini artırmaktır.
3. Girişimciler hem bilim ve teknolojiyi kullanarak,
hem de bu alanlara kaynak aktararak bilim ve
teknolojinin gelişmesine ön ayak olurlar.
4. Girişimciler yurtdışında, kendi ülkelerinin
reklamını yaparlar.
GİRİŞİMCİNİN TOPLUMSAL MİSYONU
5. Girişimciler kullanılmayan potansiyelleri
kullanarak , bunların atıl olmalarını önlerler.
• Örneğin turistik bölgelerde insanların evlerini
pansiyon olarak kullanmaları.
Girişimcilikle ilgili diğer kavramlar:
Esnaflık
Tacirlik
İşletme sahipliği
Teknisyenlik- teknotraklık
Yöneticilik
Alt düzey yöneticiler
Orta düzey yöneticiler
Üst düzey yöneticiler
Fabrika yöneticiliği
Liderlik
Koçluk
GIRIŞIMCILIĞIN TEMEL FONKSIYONLARI
Yeni mal veya hizmet üretmek
Yeni üretim yöntemleri geliştirmek ve
uygulayabilmek
Endüstride yeni organizasyonlar kurabilmek
Yeni pazarlara ulaşmak
Hammaddelerin vb maddelerin(yarı mamul) yeni
kaynaklar bulmak
Girişimci herşeyden önce bir insandır. Bu nedenle
girişimciler yaşadıkları sosyo- ekonomik ortamın
ürünüdürler. Fakat girişimciyi diğer insanlardan
ayıran bir takım özellikler vardır ki bunlar
aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Kaynaklar hakkında öngörüde bulunmak, işi
planlamak
İnsanlar ile çalışmak, onları örgüt içinde
bulunmaya razı etmek
Girdi sağlamak, örgüt içinde girdileri işleyerek
tekrar kullanıma sunmak ve kar sağlamak
GIRIŞIMCILIĞIN TEMEL FONKSIYONLARI
Sizce girişimcilik neden devamlılık
gerektiren bir süreçtir?
Bildiğiniz gibi dış girişimcilik iletmelerin kuruluş
aşamasında oldukça önemlidir.
İşletmenin devamlılığı için ise başlangıçta sarf
edilen bu girişimci çabaların iç girişimcilik
şeklinde devam ettirilmesi gerekir.
Artan rekabet ortamında başarılı olup ayakta
kalman›n sırrı sürekli gelişim ve sürekli
yenilikçiliktir.
Bu nedenle girişimciliğin yinelenen bir süreç
olarak devamlılık arz etmesi önemlidir.
BİR KADIN GİRİŞİMCİ ÖYKÜSÜ:
DİLEK ŞEKER
Mudanya’ya bağlı Zeytinbağı ilçesinde yaşayan Dilek Şeker başarılı girişimcilik
öyküsünü şu şekilde özetliyor:
“Reçel kavanozlarımı ve kimyacı ablamın ürettiği sabunları alarak TESK’E
başvurdum. 6 aylık eğitimin ardından BTSO’nun düzenlediği Ulusal Girişimcilik
Kongresi kapsamında düzenlenen yarışmaya katıldım ve 124 proje arasından, sabun
projesiyle 1. oldum. Oradan aldığım T10 bin’lik teşvik ödülüyle evimin altında reçel
atölyemi kurdum ve çok amatörce üretim yapmaya başladım. Bazı otellere, firmalara
satmaya başladım. Tamamen doğal, ev yapımı 26 çeşit reçel ve tamamen doğal
ürünlerden elde edilen lavanta, tarçın, karanfil, rezene, nane, kekik, ısırgan ve
biberiyeli sabunlarımızı alanlar çok beğeniyor. Günde 30 kavanozla başladığım reçel
üretiminde şimdi bin kavanoza kadar çıkabiliyoruz. Bu ürünleri özellikle
İstanbul’daki doğal ürün satan yerlere gönderiyoruz. AB’den gelen desteklerden,
kadın girişimcilerin öncelikli olarak yararlandırılması gerek. Kadın isterse
başaramayacağı iş yok. Yeter ki kadınlarımız istiyorum desinler. Çocukluğumdan beri
hep küçük bir dükkanım olsun istemiştim. Bunu da başardım”
Girişimci olunur mu girişimci
doğulur mu?
Girişimcilik sadece bir grup azınlığın tekelinde
olan, doğuştan gelen genetik bir ayrıcalık olarak
algılanmamalıdır.
Günümüzde girişimcilik eğitimine verilen
önemin giderek artması, gerek ülkemizde
gerekse yurt dışında bu konuda üniversite
düzeyinde eğitim veriliyor olması, girişimciliğin
geliştirilebilen bir yetenek olduğunun kanıtıdır.
KENDİMİZİ SINAYALIM
1. Girişimcilik kavramıyla ilgili aşağıdaki
ifadelerden hangisi doğrudur?
a. Girişimcilik ingilizce kökenli bir terimdir.
b. Girişimcilikte sezgilere yer yoktur.
c. Kapitalizmin üç temel özgürlüğünden biri
girişimciliktir.
d. Girişimcilik yenilikçilik içermeyen bir süreçtir.
e. Girişimcilik sadece işletmelerin kuruluş
aşamasında önemlidir.
c. Kapitalizmin üç temel özgürlüğünden biri
girişimciliktir.
2. Aşağıdakilerden hangisi girişimcilik sürecinin
bileşenlerinden biri değildir?
a. Takipçilik
b. Fırsatları görme
c. Yenilikçilik
d. Risk alma
e. Harekete geçme
a. Takipçilik
3. Aşağıdakilerden hangisi bir girişimcide olması
gereken vasıflardan biri değildir?
a. Zeka
b. Aşırı hırs
c. Yüksek motivasyon
d. Dinamizm
e. Girişkenlik
b. Aşırı hırs
4. Aşağıdakilerden hangisi girişimcinin temel
özelliklerinden biri değildir?
a. Yaratıcı olması
b. Emir almayı sevmemesi
c. İlişki yönetim yeteneklerinin kuvvetli olması
d. Özel ve kamu sektörüyle iyi ilişkiler kurması
e. Taklitçi olması
e. Taklitçi olması
SON
GİRİŞİMCİLİK TÜRLERİ
Girişimcilik değişik bakış açılarından farklı
biçimlerde tanımlanabilir. Bunlardan bazıları
aşağıda sunulmuştur.
FIRSAT GİRİŞİMCİLİĞİ
Fırsat girişimciliği temelde, pazardaki mevcut
fırsatları görerek ya da potansiyel fırsatları
sezinleyerek, mevcut olan bir mal veya hizmeti
pazara sunmaktır.
Girişimci, geleceğe ait öngörülerde bulunarak,
doğabilecek fırsatları kollar ve karlı olabilecek
alanlara yatırım yapar.
• Bu tür girişimcilik, pazardaki fırsatları
değerlendirebilecek görüş açısına ve kar
edebilecek biçimde kaynakları organize
ederek, organizasyon yeteneğini
gerektirir.
• Fırsat girişimciliğinde pazardaki
potansiyel fırsatların kollanması ve buna
göre yatırımlara girilmesi önemlidir.
GİRİŞİMCİLİK TÜRLERİ
FIRSAT GİRİŞİMCİLİĞİ
YARATICI (YENİLİKÇİ) GİRİŞİMCİLİK
GİRİŞİMCİLİK TÜRLERİ
Yaratıcı girişimcilik, yeni bir fikir veya
buluşu, ya da mevcut olan bir mal veya
hizmetin dizayn, fiyat, kalite gibi yönlerden
iyileştirilerek pazara sunulmasıdır.
• Yaratıcı girişimcilikte mevcut ürünlerde tasarım
veya kullanım itibari ile bazı değişiklikler
yapılması, hatta, tüketici beklentilerinin de
ötesinde mevcut olmayan ürünleri yeni bir fikir
veya buluşun pazara sürülmesi şeklinde üreterek,
piyasaya sunmak önemlidir
Fırsat girişimciliğinde pazardaki potansiyel fırsatların kollanması ve buna göre yatırımlara girişilmesi , yaratıcı girişimcilikte ise mevcut ürünlerde tasarım veya kullanım itibarı ile bazı değişiklikler yapılması hatta işletmelerin tüketici beklentilerinin de ötesine geçerek mevcut olmayan ürünleri yeni bir fikir veya buluşun pazara sürülmesi şeklinde üreterek müşterilerin kullanımına sunmaları önemli bir ayrıntıdır.
GİRİŞİMCİLİK TÜRLERİ YARATICI (YENİLİKÇİ) GİRİŞİMCİLİK
Piyasadaki gelişmeleri izlemekle yetinen, bu
gelişmelere göre davranan, yenilik yapan
girişimcilerin yolundan gitmeyi içeren girişimcilik
türüdür. Bu girişimcilik türünde girişimcilerin yeni
girişimcileri izlemekle yetindikleri görülmektedir.
Fakat girişimciliğin dinamik yapısı nedeniyle roller
her an değişmektedir. Başlangıçta dinamik bir
hareket yeteneği kazanan yenilikçi bir girişimci
zamanla takipçi bir girişimci haline gelebildiği gibi
zamanla takipçi bir girişimcinin yenilikçi bir
girişimci durumuna gelmesi de söz konusudur.
GİRİŞİMCİLİK TÜRLERİ
TAKİPÇİ GİRİŞİMCİLİK
GİRİŞİMCİLİK TÜRLERİ
İÇ GİRİŞİMCİLİK
Faaliyet halindeki organizasyonlardaki girişimcilik olarak ele alınan iç girişimcilik; organizasyonel ve genel ekonomik gelişmede çok önemli bir dinamik unsur olarak değerlendirilmektedir. İç girişimciliğin önemi, işletmeleri gerek karlılık gerekse ekonomik büyüme bakımından yeniden canlandırması ve performanslarını iyileştirmesinde yatmaktadır.
İç girişimcilik (intrapreneurship); kurulu bir
düzende ve işleyen bir yapıda, tüm insan
kaynakları tarafından sürdürülen girişim
yaklaşımıdır.
Genel Müdür’den Genel Hizmetliye yayılan
yelpazede,” yaratıcılık-yenilikçilik açılımlı değer
yaratma ve fayda sağlama süreci”dir.
GİRİŞİMCİLİK TÜRLERİ
İÇ GİRİŞİMCİLİK
İç girişimcilik; özünde, “Kurum İçi Açık
İnovasyon” yaklaşımıdır. Diğer bir anlatımla,
kurum insan kaynaklarının inovasyon
yetkinliğinin -“sinerjik” biçimde-
eklemlenmesidir.
GİRİŞİMCİLİK TÜRLERİ
İÇ GİRİŞİMCİLİK
İNOVASYON NEDİR?
Yaygın bir yanılgı, alışılagelmiş
kalıpların ötesine geçemeyen her
türlü yeniliğin inovasyon
sanılmasıdır.
Unutmayınız ki; var olan kalıpları
aşamayan bir yenileşme çabası,
inovasyon olmaktan uzaktır.
İnovasyon, bazen “yaratıcı düşünce”
ile eş anlamlı kullanılmaktadır.
GİRİŞİMCİLİK TÜRLERİ
İÇ GİRİŞİMCİLİK
İNOVASYON NEDİR?
Yaratıcı düşünce, yalnızca “inovasyon hammaddesi”dir. Şöyle ki;
yaratıcı düşünce “ticarî ya da sosyal fayda”ya dönüştürebilirse, ancak
o zaman inovasyon gerçekleşmiş olur.
İnovasyona ilişkin diğer bir yanlış anlama ise, bu kavramın sadece
ürün AR-GE’si çerçevesinde düşünülmesidir.
Bilinmelidir ki; inovasyon, yalnızca “ürün odaklı” bir kavram değildir.
İnovasyon kavramı, zaman zaman da “buluşçuluk – icat” ile aynı şey
zannedilmektedir.
Ne var ki; buluşçuluk – icat (örneğin, patentlendirilmiş bir ürün)
“ticarî katma değer” ya da “sosyal katma değer” sağlamadıkça,
inovasyondan söz edilemez.
Prof. Dr. İsmail Üstel
Kardeş Kavramlar:
GİRİŞİMCİLİK TÜRLERİ
İÇ GİRİŞİMCİLİK
KURUM İÇİ GİRİŞİMCİLİK
KURUMSAL GİRİŞİMCİLİK
ÖRGÜT İÇİ GİRİŞİMCİLİK
İÇSEL GİRİŞİM
SÜREKLİ GİRİŞİM
ÖĞRENEN ÖRGÜT GİRİŞİMCİLİĞİ
GİRİŞİM ODAKLI KURUMSAL DAVRANIŞ
İç girişimcilik, şöyle de tanımlanabilir: Kurumdaki
bireysel akıl / ortak akıl birikiminin, kurumun
varlık gerekçesine (misyonuna) ve ufuk hedefine
(vizyonuna) yönelik girişimlere dönüştürülmesidir.
İç Girişimcilik Ön Koşulları
İç girişimcilik uygulamalı felsefesinin sürdürülebilir biçimde
uygulanabilmesinin ön koşulları şunlardır:
•Kavramı “adanmışlık düzeyinde” destekleyen lider-yöneticilerin
varlığı
•Kavramın stratejik planda ağırlıklı olarak yankılanması
•Gerekli dozda yetki devri ve inisiyatif kullanma olanağı
•Kurumsal aidiyet (işe gelirken, yüreğini de getirmek)
•İçsel motivasyonun (“psikolojik sermaye”nin) güçlendirilmesi :
Koçluk
•Mesai saatleri içinde ayrılan yeterli “zaman bütçesi” (mesainin en az
% 15’i)
•Gerçek ve sanal katılım – etkileşim – paylaşım ortamları
•İç girişimcilik konusunda seçici ve duyarlı performans yönetimi
sistemi
•İç girişimcilik temalı kurum içi halkla ilişkiler, sosyal pazarlama ve
savunuculuk etkinlikleri
•“İç girişimcilik dostu” kurum kültür iklimi
GİRİŞİMCİLİK TÜRLERİ
BAĞIMSIZ (DIŞ) GİRİŞİMCİLİK
GİRİŞİMCİLİK TÜRLERİ
Girişimcilik, yeniliklerin ortaya çıkarılması, yeni istihdam yaratılması, yeni işletmeler kurulması ve ekonomik büyümenin ve toplumun refah seviyesinin artırılması bakımlarından ekonomik ve sosyal hayatta oynadığı rollerle ilgilidir.
• Bununla birlikte, girişimsel davranışın ve eğilimin mevcut
organizasyonlarda oynadığı roller özellikle ülkemizde henüz
yeterince ele alınamamaktadır.
Buna göre bağımsız girişimcilik, girişimciliğin
ekonomik ve sosyal hayatta oynadığı rollerin
sınırlı biçimde ve daha çok yeni işletmelerin
kurulması şeklinde algılanması ile ilgilidir.
Sanayileşme sürecinin başlangıcında görülen bu
girişimcilik tipidir.
Karar yetkisi tek kişinin elindedir.
Bu kişi işletmenin hem sahibi hem de yöneticisi
durumundadır.
İşletme için uzmanlaşma ve iş bölümü henüz
gelişmemiştir.
YATIRIMCI GİRİŞİMCİLİK
GİRİŞİMCİLİK TÜRLERİ
Kişisel (Bireysel) Girişimcilik
Sanayileşmenin gelişmesi ile birlikte işletme içinde iş
bölümü ve uzmanlaşma artmıştır. Finansman, üretim,
pazarlama, araştırma vs. gibi yeni görevler/işlevler
doğmuştur.
Bu durumda girişimci söz konusu alt dallara ilişkin her
biri ayrı uzmanlık gerektiren görev ve yetkilerin büyük bir
kısmını daha alt yüzeydeki yöneticilere bırakırken kendisi
uzun dönemli stratejik kararların özellikle yatırım
kararlarını alınması görevini üstlenmiştir.
Yatırımcı girişimcilikte sermaye sahibinin egemenliği ve
yönetiminde son sözü söyleme hakkı sürmektedir.
İşletmeyi yine tek başına kontrol etmektedir. Ancak
günlük işlerin yürütülmesini alt düzey yöneticilere
bırakmıştır.
PAYLAŞIMCI / KATILIMCI GİRİŞİMCİLİK
GİRİŞİMCİLİK TÜRLERİ
Yatırıma dayalı
girişimcilik tipinde
deneyime dayalı
yöneticilik bilgisi yeterli
olurken, zamanla işletme
yönetim ve sorunlarının
bilimin konusu olmasıyla,
eğitilmiş yöneticiler
yetişmeye başlamıştır.
YÖNETİCİ TİPİ GİRİŞİMCİLİK
GİRİŞİMCİLİK TÜRLERİ
• Böylece girişimcilik bilgisi olmayan sermayedar,
uzman bilgiye ihtiyaç duyulan işletmesinde, profesyonel
yöneticilerle çalışmak zorunda kalmıştır. Sonuçta
işletmenin yönetimini bir kişi değil, bir grup üstlenmiştir.
BİLİŞİMCİ GİRİŞİMCİLİK
GİRİŞİMCİLİK TÜRLERİ
Bilgi toplumunda bilişim teknolojisinin bilgi üretimini
hızlandırması sonucu bilginin hem hacmi hem de
göreceli önemi artırmıştır. Bu bilgiler, girişimcinin
kararlarını belirleyecektir. Girişimci riskini en aza
indirmek ve en yüksek karı elde edebilmek için
kendini belli bir bilgi yüküyle donatarak karar ve
tercihlerinde akılcı olmak zorundadır.
• Ayrıca girişimci ekonomik ve toplumsal
alanlarda köklü yeniliklerin ve girişimlerin
kaynağı durumundadır. Çünkü bu buluşlara
üretim sürecine ve ticari ilişkilere aktararak
yenilik şekline dönüştüren girişimcilerdir.
Bilişimci girişimciliği şu şekilde formüle
edebiliriz:
GİRİŞİMCİLİK TÜRLERİ BİLİŞİMCİ GİRİŞİMCİLİK
BİLGİSİZ VE BİLİNÇSİZ / KOPYACI GİRİŞİMCİLİK
GİRİŞİMCİLİK TÜRLERİ
Bilişimci girişimciliğin gereği gibi uygulanamaması
durumunda buna karşıt terimlerle ifade edilebilecek
değişik girişimci türleri söz konusu olabilir. Bunlardan
birisi, eksik veya yanlış bilgi ile girişimciliğe yönelme
anlamında bilgisiz girişimcilik olarak isimlendirilebilir.
İş alanlarının ve sektörlerin artan bilgi gereksinimine
cevap verebilecek bilgi donanımına sahip olmamayı
ifade eder.
Çevresinden gördüğü kadarıyla, onların faaliyetlerini
taklit ederek girişimcilikte bulunmaktır. Bu tür
girişimcilik için kopyacı girişimcilik terimi kullanılabilir.
STRATEJİK GİRİŞİMLER
Küresel rekabetin artması ile yaygılaşmıştır.
İşletmeler arasında dayanışma ve kaynak
birleştirme faaliyetlerinin genel adıdır/şeklidir.
• Ortak dağıtım kanallarını kullanma
• Ortak bilgi bankası oluşturma
• Ar-Ge birimlerinin birleştirilmesi
• Ortak Girişimler oluşturma (İş Ortaklıkları)
http://www.stratejikisler.com
ORTAK GİRİŞİMCİLİK
• İş Ortaklıkları - Joint Venture
Belli bir iş için kurulan ortaklıklar. Genellikle
büyük çaplı proje tipi taahhüt işlerinde, farklı
uzmanlık gerektiren işlerde işbirliği yapma
şeklinde olur
• Örn; Baraj, Boğaziçi Köprüleri, Metro inşaatı vb.
Başarılı ve başarısız bir işadamı, kişisel ve buna
bağlı olarak karar alma yeteneği ile birbirinden
ayrılmakla birlikte bir işe başlarken gözönünde
bulundurulması gereken bazı başarı faktörleri de
vardır. Bunlar;
İş olanağının bulunması
İşe başlamak için uygun zamanın seçilmesi
Yönetim yeteneği ve tecrübesi
Öz sermaye ve kredi olanakları
Riske karşı sigorta
YENİ GİRİŞİMCİLİK VE GELENEKSEL
GİRİŞİMCİLİKTEN FARKI
Girişimcilik alanında son dönemde ortaya çıkan
bir diğer ayrım da yeni girişimcilik ve geleneksel
girişimcilik ayrımıdır.
Yeni girişimcilik, yeni veya daha önceden var
olan sorunları yenilikçi ürün ve hizmetlerle veya
yeni iş anlayışlarıyla çözmeyi amaçlamaktadır.
Yeni girişimcilik inovasyon odaklıdır. Yeni
girişimcilikte girdiler de çıktılar da küresel
bağlamda değerlendirilir.
Yeni girişimcilik istihdam yaratmak açısından
geleneksel girişimcilik yaklaşımına göre daha
üstündür. Bu nedenle ABD, İsrail, Singapur,
Malezya, Çin, Yeni Zelanda, Hindistan gibi
ülkeler bu girişimcilik tarzını benimsemişlerdir.
Yeni girişimcilikte nanoteknoloji, yenilenebilir
enerji, su arıtma, geri dönüşüm, savunma ve
güvenlik, eğitim teknolojileri öne çıkmakta ve adı
geçen ülkelerde yoğun olarak bu alanlara yatırım
yapılmaktadır.
GİRİŞİMCİLİĞİN TEMELLERİ
Bir iş fikri bulabilmenin birkaç yolu vardır. Yeni
iş fikrinin kaynakları aşağıda sıralanmıştır.
Girişimcinin kendisinin bir fikir geliştirmesi
Uzman görüşleri
Kişisel ihtiyaçlar
Taklit veya benzetim
Piyasanın geri bildirimleri
Bunların yanında
Başkasının fikrini kopya etme veya değiştirerek
kullanma
Başka birinden iş fikri satın alma da iş fikri
kaynakları olarak ifade edilir.
Ayrıca, kamu yatırımlarının yeni alanlar
açabilmesi ve destekleyeceği alanları
belirlediğinde o alanlarda yatırım yapılabilmesi
mümkün olduğundan devlet ve piyasayı iyi
okuyup ona göre karlı alanları görebilmeleri
itibariyle bu aracılar da önemli iş fikri
kaynakları arasında yer alır.
BİR İŞ FİKRİNİN HAYATA GEÇİRİLMESİ BELLİ
AŞAMALAR SONUCUNDA GERÇEKLEŞMEKTEDİR:
Ürün planlaması, tasarımın en önemli
aşamasında kazanç sağlamak için girişimin var
olan planlarının ve programlarının
incelenmesidir.
Ürün tasarımı, bir ürünün renk, biçim gibi
görünen ve esneklik, sertlik gibi duyu organları
ile hissedilebilen, somut ve soyut özelliklerinin
bütünüdür.
Ürün geliştirme ise oraya çıkan ihtiyaçları
karşılayacak herhangi bir ürün olmaması veya
mevcut ürünlerin beklentileri tam olarak
karşılayamaması halinde, yeni bir ürün ortaya
koyma veya ürüne yeni özellikler katarak
ürünün fonksiyonelliğinin arttırılmasıdır.
Ürünlerin geliştirilip piyasaya sürülmesi,
piyasada kaldığı dönem ve daha sonraki süreçte
pazardan çekilmesi ile son bulan dönem Ürün
Hayat Evresi olarak bilinmektedir.
YENİ FİKİR ÜRETME YÖNTEMLERİ
Beyin fırtınası
İş matrisi
Fikir haritası
Sorun çözümü yaklaşımı
İhtiyaç analizi
Beyin fırtınası, konuyla ilgili ve donanım sahibi
bir grubun bir araya gelmesiyle gerçekleştirilen,
7-8 kişilik gruplarla daha yararlı sonular
alınabilen, fikir geliştirme, iyileştirme veya bir
durumu tespit etmeye yönelik olarak
gerçekleştirilen bir toplantı türüdür.
İş matrisinde, ürün ve ilgili pazarda kullanım
alanları yada pazarların ihtiyaçlarını karşılıklı
gösteren bir matris kurularak bunun üzerinden
düşünmek suretiyle yeni fikirler üretilebilir.
Örneğin; yapıştırıcı, izolasyon malzemesi, metre,
şemsiye gibi ürünlerin kullanım alanları
üzerinde kafa yorularak yeni ürün geliştirilebilir.
Fikirler haritasında ise öncelikle ilgi duyulan
bir alan ismi bir kutucuğa yazılır. Sonra ilgili
ürünler bağlantı kurularak yazılır. Böylece ilgili
ürün hakkında nihai karar verilebilir.
Sorun çözümü yaklaşımında üç sütunlu bir
tablo oluşturulur. Birinci sütuna sorunlar, ikinci
sütuna çözümler sıralanmaya çalışılır. Üçüncü
sütuna ise çözümlere bağlı olarak gereksinim
duyulan ürünler sıralanır.
İhtiyaç analizinde ise öncelikle genel ihtiyaçlar
sonra bu genel ihtiyaçların alt başlıkları olan özel
ihtiyaçlar sıralanır. Daha sonra bu ihtiyaçları
giderebilecek ürünle üzerinde durulur.
GİRİŞİMCİLİĞİ ETKİLEYEN BAŞARI FAKTÖRLERİ
Genetik faktörler: Doğuştan gelen ve girişimcilik
özelliklerinin belirleyicisi olan faktörlerdir. Ailede iletişim
becerileri, risk alma ve azim gibi özellikler varsa bunların
olumlu yansımaları olacaktır.
Bireysel faktörler: Daha çok kişinin bilgi ve
tecrübelerini içermektedir.
Demografik faktörler: Yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi ve
gelir gibi faktörlerdir.
Çevresel faktörler: Özellikle aile ve yakın çevrenin
özelliklerinin girişimcilik üzerindeki etkilerdir. Eğer
bireyin çevresinde gördüğü kişiler çoğunlukla okumuş ve
kamu görevlisi ise girişimcilik eğilimi düşük, şayet
ticaretle uğraşan ve başarılı olmuş kişiler varsa eğilim
yüksektir.
GİRİŞİMCİLİKTE BAŞARI FAKTÖRLERİ
GİRİŞİMCİLİKTE BAŞARI FAKTÖRLERİ
GİRİŞİMCİLİKTE BAŞARISIZLIK NEDENLERİ
GİRİŞİMCİLİKLE ETİK VE İTİBAR
ARASINDAKİ İLİŞKİ
Girişimcilik, yeni sorunlar üretmeden var olan
sorunların çözümüne odaklanmaktadır. Doğru
girişimciler, kazanç konusunda hırslı olmalarının
yanında bunu etik dışı yollara sapmadan
yapabilen bireylerdir.
Etik olmayan yollarla, hak etmediği kazançlar
elde eden girişimcilerin süreklilik potansiyeli
düşüktür. Bu tür girişimciler topluma kötü örnek
olmakta ve girişimciliğin itibarını
zedelemektedir.
GİRİŞİMCİLİKLE ETİK VE İTİBAR
ARASINDAKİ İLİŞKİ
Etik değerlere bağlı girişimciler devletine
vergisini tam veren, vatandaşlara istihdam
sağlayan, ürettikleri mal ve hizmetlerle
müşterilerinin çeşitli ihtiyaçlarını karşılayan,
düzenledikleri veya katkıda bulundukları sosyal
sorumluluk projeleriyle toplumsal fayda üreten
bireylerdir.
Bu tür girişimci kişilerin kurduğu işletmeler
toplumdan saygı görmekte ve dolayısıyla bu
işletmelerin kurumsal itibarı yükselmektedir.
SON
İŞLETMELERİN KURULUŞ SÜRECİ VE AMACI
Optimum kuruluş yeri maliyetin en düşük karın
ise en yüksek olmasını sağlayan yerdir.
Kuruluş yeri: işletmenin amaçlarına ulaşmada faaliyetlerini verimli, ekonomik ve karlılık ölçütlerine uygun şekilde yürütmesine imkan veren yerdir.
Konumluk yeri: belirlenen kuruluş yeri içinde işletmenin faaliyetlerini yürütmek üzere fiziksel mekan olarak kurulduğu ya da açıldığı yer.
KURULUŞ YERİ ETMENLERİ:
Taşıma
Hammadde
Pazar alanı
İşgücü
Su ve su kaynakları
İklim koşulları
Sosyal ve kültürel koşullar
Şehir ve bölge yöneticilerinin davranışları
Vergi, resim ve harçlar ile teşvik önlemleri
Enerji kaynakları
İşletme dışı artırımlar
Jeolojik koşullar
KURULUŞ YERİ
???BÖLGE SEÇİMİNDE NELERE DİKKAT EDİLMELİ???
Pazara Yakın Olma
Hammaddelere Yakın Olma
Vergi Oranları
İş İklimi
Ücret Oranı
Emek Piyasalarındaki
Koşullar
ŞEHİR SEÇİMİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR
KURULUŞ YERİ
Populasyon Trendleri
Rekabet
Ulaşım Olanakları
Kamu Hizmetlerinin
Kalitesi,Maliyeti ve Yerel
Düzenlemeler
Yaşam Kalitesi
Kümelenme
Topluma Uyum Gösterme
KONUMLUK YERİN SEÇİMİ
(= PERAKENDE VE HİZMET İŞLETMELERİNDE)
KURULUŞ YERİ
Ticari Alan Ölçeği
Perakende Uyumluluğu
Rekabetin Derecesi
Ulaşım Altyapısı
Politik Engeller
Müşteri Trafiği
Park Yeri Olanakları
Tanınmışlık
Genişleme olanakları
Görünürlülük
Fiziksel,Irksal ve Duygusal Engeller
KONUMLUK YERİN SEÇİMİ
(= ÜRETİM İŞLETMELERİNDE)
KURULUŞ YERİ
Serbest Bölgeler
Küçük ve orta Ölçekli Sanayi
Siteleri
Organize Sanayi Bölgeleri
Endüstri Bölgeleri
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri
PAZAR ARAŞTIRMASI VE TALEP TAHMİNİ
Toplanan veriler sonucunda bir talep tahmini
yapılır. Talep tahmini ilgili pazarda üretilmesi
düşünülen mal veya hizmetin ne kadar talep
edileceğini ifade eder. Talep iki şekilde
incelenmektedir.
1. Potansiyel talep, pazarda mevcut şartlar
altında tüketicilerin sayısı veri iken satın
alınabilecek toplam mal veya hizmet miktarıdır.
2. Fiili talep, belli bir dönemde talebin ne kadar
olduğunu gösterir.
KURULUŞ AŞAMALARI
İşletme kuruluş çalışmaları bir süreç şeklinde işler ve
her biri son derece titiz çalışmayı gerektiren
analizleri kapsar. Proje yatırım düşüncesinin
oluşmasından sonra kuruluş aşamasının en önemli ve
en kapsamlı çalışmasını içeren fizibilite etütleri
yapar.
Girişimci açısından yatırım parasal sermayenin bina,
arazi, makine ve stoklar gibi maddesel ve patent veya
imtiyaz şeklindeki maddi olmayan değerlere
dönüştürülmesidir.
İşletme açısından yatırım işletmeye ileride gelir
sağlamak amacıyla yapılan her türlü harcamadır. Bu
açıdan değerlendirildiğinde arsa, bina, makinalar,
lisans, patent hakkı ve firma değeri için yapılan her
tür harcama yatırım harcamasıdır.
PROJE YATIRIM DÜŞÜNCESİ
Amaçlar açısından ele alındığında işletmelerin
yaptıkları yatırımlar ÜRETİM AMAÇLI ve MALİ
AMAÇLI YATIRIMLAR olarak ikiye ayrılır.
Üretim amaçlı yatırımlar:
1. Sabit sermaye yatırımları
kuruluş yatırımları
rasyonelleştirme yatırımları
tevsi yatırımları
yenileme yatırımları
1. Stok yatırımları
Kuruluş yatırımları yeni kurulan bir işletmenin
mal ya da hizmet üretimin gerçekleştirmek için
gerek duyduğu varlık değerlere yaptığı
harcamalardır.
Rasyonelleştirme yatırımları mevcut tesis veya
üretim yöntemini geliştirerek daha çağdaş tesis
ya da üretime yöntemine göre organizasyonun
yeniden şekillendirilmesi amacıyla
(reorganizasyon) yapılan yatırımlardır.
Tevsi yatırımlar, kurulu bir işletmenin üretim
kapasitesini artırmak amacıyla yaptığı
yatırımlardır.
Yenileme yatırımları ekonomik ömrünü dolduran
sabit değerlerin yenilenmesine yönelik
yatırımlardır.
ÜRETİM AMAÇLI YATIRIMLAR
Stok yatırımları işletmenin hammadde, yarı
mamul, mamul ve yardımcı malzemeler için
yaptığı harcamalardır.
Stok yatırımlarını sermaye yatırımlarından
ayıran en önemli fark yatırımın süresidir.
Finansal planlama açısından ele
alındığında sabit sermaye yatırımları uzun
süreli, stok yatırımları ise kısa süreli
yatırımlar olarak kabul edilir.
MALİ YATIRIMLAR
Sermayenin üretim dışında
mali bir kazanç sağlamak
amacıyla hisse senedi, tahvil
veya hazine bonosu gibi
alanlara yönlendirilmesidir.
Yatırım projesi kavramı
yatırıma göre daha kapsamlı
bir kavramdır.
İleride belli bir ekonomik
yarar sağlayacağı umularak
yapılan yatırımla ilgili olarak
geliştirilen bir plandır. yeni
bir işletmenin kurulması,
mevcut bir tesisin
genişletilmesi, işletmenin
kullandığı teknolojilerin
geliştirilmesi veya
yenilenmesi, alt yapı
hizmetleri, sağlık ve eğitime
yönelik çalışmalar gibi her
türlü harcama ve çaba yatırım
projesi olarak değerlendirilir.
FİZİBİLİTE(YAPILABİLİRLİK) ÇALIŞMALARI
Yatırım kararlarının öncesinde durum değerlemesi.
Türkçede yapılabilirlik olarak bilinen bu terim,
daha ziyade fizibilite etüdü olarak kullanılır.
Fonların ve imkanların kullanımını gerektiren hemen her
yerde, gelecekte kazanç getirecek bir işe kalkışıldığında,
söz konusu olacak yatırımın değer olup olmadığını, ne
ölçüde karlı olabileceğini ortaya koymak
için yatırım projesi ile ilgili önemli bütün hususların
değerlendirilmesine ihtiyaç duyulur.
Bu amaçla yapılan çalışmalara fizibilite çalışması denir.
Değerleme sonucunda karlı bulunan yatırımlar için fizibil
dir denilir
Rasyonel yatırım alanlarının tespit edilebilmesi
için çeşitli etütler yapılır. Bunlar; OLANAK
ETÜDÜ ve FİZİBİLİTE ETÜDÜDÜR.
Olanak etüdü ülkenin doğal kaynakları diğer
üretim faktörlerinin durumu, ithal ikamesinin
olup olmaması durumu, ülkede izlenen ekonomi
politikaları ve rakiplerin durumu gibi konularda
yapılan araştırmaları kapsar.
Fizibilite çalışması yeni bir yatırım kararı için yapılabileceği
gibi, mevcut tesislerin genişletilmesi, yenilenmesi
maksadıyla da yapılabilir. Bu çalışmalar bazen bir istek sonucu
da gündeme gelir. Yatırım için ihtiyaç duyulacak kredileri ve
teşvikleri sağlayacak kamu veya finansman
kuruluşları bu işin yapılabilirliğini görmek için bir
fizibilite raporu talep ederler. Bu durumda müteşebbis şartlarına
uygun bir fizibilite etüdü hazırlamak zorunda kalır.
FİZİBİLİTE(YAPILABİLİRLİK )ÇALIŞMALARI
Bir fizibilite çalışmasında esas itibariyle beş ana konuda bilgiler toplanıp
bir değerleme yapılmaya çalışılır.
1. Piyasa incelemesi: Üretilmesi düşünülen mal veya hizmetin
çeşitini, özelliklerini, muhtemel satış fiyatını, hangi pazarlarda veya
pazar dilimlerinde ne kadar satılabileceğini, satış dönemlerini,
sağlayacağı ihracat, istihdam, katma değer gibi iktisadi faydaların
neler olacağı değerlendirilir. Bu maksatla ayrıntılı piyasa
araştırmalarına girişilir.
2. Kuruluş yeri incelemesi: Bir işletmenin iktisadi
ve sosyal bakımdan maliyetinin en az; buna karşılık sağlayacağı
faydaların en fazla olması esastır. Bu maksatla, yatırım için en uygun
yerin belirlenmesine ihtiyaç duyulur. Hammadde, enerji, işgücü,
pazara yakınlık, tabii şartlar, ulaşım imkanları, gelişme potansiyeli ve
daha birçok faktör dikkate alınarak en rasyonel kuruluş yeri tayine
çalışılır.
FİZİBİLİTE(YAPILABİLİRLİK )ÇALIŞMALARI
3. Mali inceleme: Fizibilite etüdünün bu bölümünde yatırımın toplam maliyeti, sabit ve değişir giderlerinin yapısı, işletme sermayesi ihtiyaçları, aylar ve yıllar itibariyle nakit akışları ve finansman programı, üretime geçtikten sonra nakit akışları, başabaş üretim miktarları ve yatırımın kara geçiş zamanı gibi hususlar değerlendirilir.
4. Teknolojik inceleme: Üretimde kullanılacak teknik ve teknolojiler ile, alternatif üretim teknikleri ve her tekniğe göre ortaya çıkacak ham ve yardımcı madde ihtiyaçları, bunların gerektirdiği makina ve teçhizat ile, bunlara ait girdi-çıktı analizleri, yerleşme planı, inşaat ve montaj işlerinin nasıl yapılacağı, tedarik kaynakları, istihdam edilecek personelin miktar ve özellikleri gibi hususlar bu bölümde değerlendirilir.
FİZİBİLİTE(YAPILABİLİRLİK )ÇALIŞMALARI
5. Hukuki inceleme: Yatırım projesinin
hazırlanma safhasından kuruluş yerinin seçimi,
yatırımın gerçekleştirilmesi, işletmenin faaliyete
geçip malların pazarlanmasına kadar uyulması
gereken kanun, tüzük ve yönetmelikler, yatırım
üzerinde yapacağı muhtemel etkiler ve getireceği
fırsatlar bakımından değerlendirilir.
FİZİBİLİTE(YAPILABİLİRLİK ) RAPORU
Ekonomik, finansal, teknik ve hukuki etüt sonuçlarını
içerir. Bu raporda, düşünülen yatırımın karlı olup olmadığı
belirtilir. Yatırımın gerçekleştirilmesi için gereken
sermayenin ne kadar olduğu, ne kadar kar elde edileceği,
kredi olanaklarının ne olduğu gibi konularda bilgi sunulur.
Fizibilite raporunun sonuç kısmında, yatırımın
gerçekleştirilmesine yönelik olumlu veya olumsuz bir görüş
bildirilir. Görüş olumlu ise yatırım kararı verilir, olumsuz
ise eksik yönler yeniden incelenir yada başka bir alanda
yatırım yapılmasının karlı olacağı gündeme gelir.
YATIRIM PROJESİ
Fizibilite çalışmaları sonucunda hazırlanan rapor
yatırımın gerçekleşmesi konusunda olumlu
(yapılabilir) bulunursa, yatırım için bir
ön proje hazırlanır. Daha sonra, kesin proje
haline getirilecek uygulamaya geçilir.
KURULUŞ DOSYASI HAZIRLAMA
Gerek şahıs işletmeleri gerekse ortaklık ve kooperatifler
kurulurken, yerine getirmeleri gereken bazı bürokratik
işlemler vardır. Bunlar aşağıdaki gibidir.
1. Noterden Ticari Unvan Tasdiknamesi düzenlenir.
2. Resimli, 4 nüsha, nüfus cüzdanı sureti çıkarılır.
3. İşyerinin bağlı bulunduğu Belediye Başkanlığı’ndan işe
başlama belgesi ( Ticari Durum Tasdiknamesi) alınır.
Yukarıda belirtilen belgeler bir dilekçe ekinde Ticaret
Sicil Memurluğu’na verilir.Tacirler ticari işletmelerini
açtıkları andan itibaren 15 gün içerisinde ticari
işletmelerini ve unvanlarını, işletmenin bulunduğu yerin
ticaret siciline tescil ve ilan etmek zorundadır. Birden
fazla işletmesi bulunan tacirlerin her bir işletmesini ayrı
ayrı tescil ettirmesi gerekir.
İŞ PLANI HAZIRLANMASI
İş planı, bir iş kurarken ilgili dönemde girişimcinin
sahip olması gereken nitelikleri, ekipmanı, sermayeyi
ve diğer kaynakları ortaya koyan, böylece kapsamlı
bir değerlendirmeye imkan veren önemli bir araçtır.
Bunun yanında pazar, rakipler, gelecek satış
hedefleri gibi konularda hazırlık yapılmasını
sağlayan bir çalışmadır.
İş planı aynı zamanda işletmenin gelecekteki satış ve
maliyet rakamları tahminen hesaplandığı için
geleceğin planlanmasını sağlamakta ve 3. kişilere
proje hakkında fikir vermektedir.
SON
KAPASİTE KULLANIMI VE BAŞABAŞ NOKTASI ANALİZİ
İşletmeler belirli bir kapasite düzeyinde faaliyette
bulunurlar. Kapasite sınırsız değildir. İşletmeler
sınırlı kapasite ile mal ve hizmet üretiminde
bulunurlar. İşletmelerin belirledikleri hedeflere
ulaşabilmeleri içinse kapasitelerini tam olarak
kullanmaları gerekir. Arzu edilen işletmelerde atıl
kapasitenin bulunmamasıdır.
KAPASİTE KAVRAMI:
Çoğunlukla bir yıl olarak alınan işletmenin belirli bir
dönemde mevcut kaynaklarını kullanarak elde
edebileceği maksimum üretim miktarını ifade eder.
KAPASİTE TÜRLERİ:
1. TEORİK (MAKSİMUM) KAPASİTE
2. NORMAL(PRATİK) KAPASİTE
3. GERÇEK(FİİLİ)KAPASİTE
4. AYLAK(BOŞ) KAPASİTE
5. ZORLANMIŞ KAPASİTE
TEORİK(MAKSİMUM) KAPASİTE
Bir işletme, makine veya teçhizatın, hiçbir
bekleme gecikme, arıza veya duraklama olmadan
ulaşabileceği en yüksek üretim miktarıdır. Diğer
bir deyişle, maksimum kapasite, “teknik açıdan
yapılabilir” nitelikte olup, üretimde herhangi bir
sıkılma, bozulma, işgücü veya hammadde
tıkanıklığı, diğer üretim darboğazları ile
maliyetleri göz önünde bulundurmaz.
Maksimum üretime ulaşmak için fazla çalışma
kadar, yardımcı hizmetler, araç-gereç ve aşırı
yıpranma da üretim maliyetlerinin normal
düzeyinin aşmasına yol açar.
Genellikle, bir işletme veya tesisin tahmin edilen hakiki üretim kapasitesinin sürekli olarak maksimum kapasitede kalması, çok zor, hatta imkansızdır, Çünkü, bakım-tamirler, beklemeler, duraklamalar, montaj ve ayarlamalar, çalışmaya hazır hale getirmeler v.b., makinelerin veya işletmelerin belirli çalışma sürelerinin % 100’ünü doldurmalarına imkan vermez.
Gerek iş gücünden, gerekse diğer üretim faktörlerinden kaynaklanacak kabul edilebilir aksamalar göz önüne alınarak hesaplanan kapasitedir.
Bir işletmenin üretim tesislerinin kurulu kapasitesi yıllık 60 000 ton iken, normal veya pratik kapasitesi 50 000 ton olabilir. Değişik şartlara ve endüstri kollarına göre de fark etmekle beraber, normal kapasitenin maksimum kapasitesinin % 75-80 civarında olabileceği ileri sürülmektedir.
NORMAL(PRATİK) KAPASİTE
GERÇEK(FİİLİ)KAPASİTE
Fiili kapasite, işletmenin herhangi, bir dönemdeki fiili veya gerçekleşen
üretim kapasitesini ifade, eder. Normal kapasite, her zaman için
“ulaşılabilir ‘üretim miktarını” verir ve bu açıdan gerçekçi bir “tam
kapasite”dir. Ancak, işletmenin normal kapasitede çalışmasını
gerektirmeyen veya bunu aşması gerektiren durumlar (örneğin, talep
düzeyinin düşüklüğü nedeniyle daha az veya bazen de aksi bir durumda
daha yüksek üretim) söz konusu olabilir. Esasen bir işletmenin her
zaman normal kapasitede çalışması istisnai bir haldir.
ATIL (BOŞ, KULLANILMAYAN) KAPASİTE
İşletmenin belirli bir dönemdeki fili veya gerçekleşen üretim miktarı
(fiili kapasitesi) normal kapasitesinin altında ise aradaki fark atıl
kapasiteyi” gösterir. Atıl veya kullanılmayan kapasite’, “boş kapasite”,
“aylak kapasite” gibi adlar da verilir.
ZORLANMIŞ KAPASİTE
Üretim miktarını geçici de olsa, normal sayılan
kapasitenin üzerine çıkarabilmek amacıyla,
izinlerin iptali, makine bakımlarının üretim
zamanı dışında gerçekleştirilmesi gibi
zorlamalarla ulaşılabilecek olan kapasitedir.
Kapasite türleri aşağıdaki gibi gösterilebilir.
KAPASİTE TÜRLERİ:
KAPASİTE KULLANIM ORANI
KKO = (gerçek kapasite / normal kapasite) x 100
şeklinde formüle edilir.
Buna göre, bir işletmenin belli bir dönemde,
normal aksamalar göz önüne alınarak
üretebileceği ürün miktarı 20.000 br. ve
gerçekleşen üretim 15.000 br. ise
KKO = 15.000 / 20.000) x 100 = %75 demektir.
KKO’nun düşük olması, birim maliyetleri
düşürecektir.
BAŞABAŞ NOKTASI ANALİZİ
İşletme kapasitesinin belirlenmesinde
yararlanılan bir başka grafik araç ise Başabaş
Noktası Analizidir. Bu analiz hangi üretim
(kapasite) düzeyinde işletmenin karsız
hangilerinde ise zarar ve kar durumunda
olacağını ortaya koyan bir kapasite belirleme
aracıdır.
"Maliyet-Kâr-Hacim Analizi" veya "Kâra
Başlama Noktası Analizi" de denir.
TG, üretim ve satışla birlikte gelir elde edilmeye başlanacağı için orijinden başlayarak,üretim ve satış miktarı arttıkça ürünün fiyatı ile doğru orantılı olarak artan, Toplam Geliri gösteren doğrusal bir eğridir.
TM ise, üretim miktarı ile ilişkili olmayan üretim olsun veya olmasın katlanılan sabit maliyetlerden dolayı orijinden daha yukarıdan başlayarak üretim miktarı ile ilişkili olarak değişen, değişken maliyetlerle orantılı olarak artarak doğrusal bir seyir takip eden Toplam Maliyeti göstermektedir.
TM ve TG eğrilerinin kesiştiği nokta Başabaş noktası olup (Q1 üretim
düzeyi), bu üretim düzeyinde gelir ve gider eşittir. Bu üretim düzeyinin
üzerinde kar altında ise zarar sözkonusudur. İşletme kar edilen bölgede
yer alacağı bir kapasite düzeyi(Q1’den fazla) ile çalışmak
durumundadır.
Başabaş noktası üretim miktarı, maliyet kalemlerinin bilinmesi halinde
aşağıdaki formül ile hesaplanır.
İŞLETMENİN HUKUKSAL YAPISI VE TÜRLERİ:
İşletmeler açısından amaca uygun bir hukuki yapının
seçimi ve ona şahsiyet kazandırmak önemlidir.
Girişimciler işletmenin hukuki yapısını seçerken aşağıdaki
faktörlere dikkat etmek durumundadırlar.
1- Vergi
2-Sorumluluk
3-Kuruluş sermayesi gerekleri
4- Kontrol
5-İşletme amaçları
6-Yönetim başarı Planları
7-Maliyet
HUKUKİ ŞEKİLLERİ BAKIMINDAN İŞLETMELER
1-Özel İşletmeler
2-Kamu İşletmeleri
3-Yabancı Sermayeli İşletmeler ,
olmak üzere 3 ana işletme
grubu bulunmaktadır.
Bunlar da kendi içinde sınıflara ayrılmaktadır.
1-ÖZEL İŞLETMELER
A-Tek kişi İşletmeleri
B-Şirketler
a-Adi şirketler
b-Ticaret Şirketleri
1-Şahıs Şirketleri Kolektif Şirketler
Komandit Şirketler
2-Sermaye Şirketleri AnonimŞirket
Limited Şirket
Sermayesi Paylara Bölünmüş Komandit Şirketler
C-Kooperatifler
2-KAMU İŞLETMELERİ
•Katma bütçeli işletmeler:
•Döner sermayeli işletmeler:
•Yerel yönetim işletmeler:
•Kamu İktisadi teşebbüsleri (KİT’ler):.
- İktisadi devlet teşekkülleri (İDT)
- Kamu İktisadi Kuruluşları (KİK).
3-YABANCI SERMAYELİ İŞLETMELER
Sermayesinin tamamı veya %51 lik kısmı yabancı
girişimcilere ait olan işletmelerdir.
HUKUKİ ŞEKİLLERİ BAKIMINDAN İŞLETMELER
Her ülkede işletmelerin çeşitli yönlerden bağlı kalacakları hususlar bazı kanunlarla düzenlenmektedir. Ülkemizde bunlar;
•Türk Ticaret kanunu (TTK),
•Borçlar kanunu
•Kooperatifler kanunu
•Vergi kanunu
Diğer bazı kanunlar; Türk Medeni Kanunu, iş kanunu,
bütçe kanunu, vb.’dir.
Daha önce yapılan sınıflandırma kapsamına giren
özel işletme çeşitleri ve tanımları şu şekildedir:
ŞAHIS İŞLETMELERİ VE HUKUKSAL
YAPISI:
İşletmenin tek sahibi vardır. Bu nedenle işletme
sahibi işletme faaliyetleri konusunda her türlü kararı
alır, uygular ve denetler. Ortaya çıkabilecek işletme
riskleri tümüyle kendisine aittir.
Kuruluşu: kişinin işletme kurma isteği bağımsız çalışma
isteği, küçük sermayesini değerlendirme isteği, başka
alternatifin olmaması, miras, vb. olabilir.
Şahıs işletmelerinin bu risklere karşın birtakım
üstünlükleri de vardır. Bunlar: Kurulması kolaydır
Yetkiler işletme sahibi olan kişide toplanmıştır.
Faaliyetlerde gizlilik vardır.
Kar bir tek elde toplanır.
Esnek bir yapıya sahiptir.
Kredi bulma imkanları vardır.
Şahıs işletmelerinin bu üstünlüklerinin yanı sıra hukuki yapıdan ötürü işletme sahibine getirdiği birtakım dezavantajlar da vardır. Bunlar:
Büyümeleri sınırlıdır.
Örgüt yapısı gelişmemiştir.
İşletmenin devamı belirsizdir.
İşletmenin tüm borçlarına karşılık sorumluluk sözkonusudur.
Şahıs işletmeleri az sermaye ile kurulabildiğinden küçük işletmeler için en uygun hukuki yapı olduğu uygulamada görülen bir gerçekliktir. Bununla beraber işletmenin hukuki yapısı o işletmenin büyüklüğü veya küçüklüğünün bir ölçüsü değildir. Şahıs işletmesi olan büyük sermayeli işletmeler de vardır.
ŞAHIS İŞLETMELERİ VE HUKUKSAL YAPISI:
ŞİRKETLER
BORÇLAR KANUNUNA GÖRE BİR İŞLETMENİN ŞİRKET
OLABİLMESİ İÇİN GEREKEN HUSUSLAR AŞAĞIDAKİ GİBİDİR:
Şirketi kuranların sayısı birden fazla olmalıdır.
Ortak bir amaç olmalıdır
Ortak amaca ulaşmak için ortaklar arasında bir anlaşma olmalıdır
Belirlenen hedefe ulaşmak için para, mal veya emek, sermaye olarak konmalıdır
Bu tip şirketler Borçlar kanununda adi şirketler olarak tanımlanır.
ŞİRKETLER
Ortak ekonomik amaç ve çıkarları gerçekleştirmek, ya da belli bir ekonomik amaç ve çıkarın gereği olarak birden çok kişilerin emek ve sermayelerini bir araya getirmeleriyle kurulan işletmelere şirket denir. Bir ortaklığın varlığından söz edilebilmesi için aşağıdaki niteliklerin bulunması gereklidir.
• Ortaklığı oluşturan kişiler birden
fazla olmalıdır. Bu kişiler gerçek
veya tüzel kişi olabilir. Bu kişilere
ortak, hissedar, şerik veya pay sahibi
denir.
• Ortak bir amacın bulunması
gereklidir.
• Ortak amaca ulaşabilmek için
ortaklar arasında bir anlaşma
bulunmalıdır.
• Şirketin amacına ulaşabilmesi için
ortaklarının mal ve emeklerini
sermaye olarak şirkete getirmelidir.
Türkiye yasalarına göre şirketler temelde ikiye
ayrılır: kişi (şahıs) şirketleri ve sermaye
şirketleri.
Şahıs şirketleri
Adi şirket
Kollektif şirket
Komandit şirket
Sermaye şirketleri
Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket
Limited şirket
Anonim şirket
YUKARIDA AÇIKLANAN NİTELİKLERE SAHİP OLAN
İŞLETMELER BORÇLAR KANUNUNDA "ADİ ORTAKLIKLAR ”
OLARAK İNCELENİRLER. BUNLARIN DIŞINDA TİCARET
KANUNU DA KİMİ ORTAKLIK TÜRLERİNİ VE ONLARIN
ÇALIŞMALARINI DÜZENLER. BU ŞİRKETLERE İSE " TİCARET
ŞİRKETLERİ " DENİLMEKTEDİR. BU NEDENLE , HUKUKİ
YAPILARI AÇISINDAN ŞİRKETLER İKİYE AYRILIRLAR.
1. ADİ ŞİRKETLER : İki veya daha çok
kişinin bir araya gelerek iş yapması
durumlarında adi şirket söz konusu olmaktadır.
Borçlar kanununa göre her ortak para, alacak
veya başkaca mal veya emek olarak da bir
sermaye koymakla yükümlüdür. Şirket
sözleşmesi yazılı ya da sözlü olabilir. Bu tür
şirketlerin tüzel kişilikleri yoktur.
1. ADİ ŞİRKETLER :
Adi şirketin kuruluşu kanınca bir şekle bağlanmıştır. İster gerçek, ister tüzel kişi olsun, ortakların şirket kurmak konusunda anlaşmalarıyla şirket kurulmuş olur.
Adi şirketlere Borçlar Kanununun 520 – 541 arasındaki maddeleri uygulanır.
Kazanç veya zarar ortaklar arasında daha önceden belirtilen oranlarda veya eşit olarak dağıtılır. Bütün ortaklar şirketin yönetiminde yetki sahibidir. Ancak bu yetki bir veya birkaç ortağa, ya da dışarıdan seçilecek birine devir edilebilir. Üçüncü kişilere karşı ortaklar sınırsız ve zincirleme sorumludur. Kuruluş anlaşmasının aksine bir hüküm yoksa, ortaklardan birinin ölmesi ile ortaklık sona erer. Adi şirketi ticaret ortaklıklarından ayıran en önemli özellikler şunlardır.
Adi şirketi ticaret ortaklıklarından ayıran
en önemli özellikler şunlardır.
1. ADİ ŞİRKETLER :
•Adi şirketin tüzel kişiliği
yoktur.
• Adi şirketler borçlar
kanununun hükümlerine
tabidir.
• Adi şirket ticaret siciline şirket
olarak kayıt olmaz
• Adi şirket bir ticaret ünvanı
almak zorunda değildir..
ADİ ŞİRKETLERDE SERMAYE
Ortağın getirdiği sermaye, “Sermaye Payı”, “Katılma Payı”,
“İştirak Hissesi” olarak adlandırılır ve ortakların sermaye payının birbirine eşit olması ve fiilen getirilmiş olması gerekmez.
Ortakların sermaye miktarı şirket sözleşmesinde gösterilmemişse, eşit olarak katıldıkları varsayılır
Ortaklık sözleşmesinde her hangi bir şekil kararlaştırılmamış ise kâr ve zarar yasada belirtilen şekilde paylaştırılacaktır.
Yasada, kâr ve zararın paylaşılmasına dair bazı esaslar belirlenmiştir.
KÂR VE ZARARIN PAYLAŞIMI
ŞİRKETİN YÖNETİMİ
Kural olarak adi şirketin yönetimi, bütün ortaklara aittir.
Ancak, bu durum güçlükler yaratabileceğinden, yönetim
yetkisinin ortaklardan veya hariçten bir veya birkaç kişiye devri
kararlaştırılabilir
ŞİRKETİN DENETİMİ
Adi şirketlerde her ortağın şirketi denetleme yetkisi vardır.
SONA ERMESİ/KAPATILMASI:
Sözleşmede belirlenen sürenin sona ermesi,
Amaca ulaşmanın olanaksızlığının anlaşılması,
Bütün ortakların birlikte karar vermeleri,
Ortaklardan birinin ölümü, iflas veya 3. Kişilere olan borçlarından
dolayı tasfiye payı üzerinde zorunlu icra vuku bulması
Ortaklardan birinin 6 ay önceden feshi ihbar etmesi gibi nedenlerle
şirket sona erer.
Fesihten sonra şirketin borçları ve ortakların alacakları dağıtılır kar
varsa sözleşmeye göre pay edilir. Zarar varsa ortaklardan
talep edilir
2. TİCARET ŞİRKETLERİ :
Çalışmaları Türk Ticaret Kanununun
hükümlerine göre düzenlenen ortaklıklara
"ticaret şirketleri” denilir. Ticaret şirketleri
kendi aralarında ;
Kişi Şirketleri
Sermaye Şirketleri
Ortak ekonomik bir çıkar veya çıkarların Gereği olarak sayısı belli kişilerin kurdukları ve sorumlulukları kişisel olan ortaklıklara kişi şirketleri denir. Ortakların sayısı genelde azdır ve ortaklığın devri de oldukça zordur. Kişi şirketlerinde ortakların hepsi uygun görmeden ortaklık payı başkalarına satılmaz veya devir edilemez. Şirketten ayrılan bir ortağın şirket ilişkilerinden dolayı üçüncü kişilere olan sorumluluğu bir süre daha devam eder.
KİŞİ ŞİRKETLERİ :
KOLLEKTİF ŞİRKET :
Türk Ticaret Kanununa göre, ticari
Bir işletmeyi bir ticaret ünvanı altında çalıştırmak amacıyla
gerçek kişiler arasında kurulan, ortakların her birinin şirket
alacaklılarına karşı sınırsız sorumlu olduğu ortaklıklara
kollektif şirket denir.
Şirketin yönetiminden her ortak sorumludur. Kuruluş
anlaşmasında aksine bir hüküm yoksa, diğer ortakların rızası
olmadan ortaklıktan çıkılamaz. Aynı şekilde şirkete yeni bir
ortağın alınması için tüm ortakların rızası olmalıdır.
Kolektif şirketlere yalnızca gerçek kişiler ortak olabilir.
Ortaklar, kar veya zararı eşit olarak ya da daha önce kuruluş
anlaşmasında belirtilen oranlarda bölüşebilirler.
Ticari hayatta en yaygın olan şirket türüdür.
Özellikle küçük ve orta çapta perakende, yarı toptancı ticaret
işletmeleri ile orta çapta işletmeler için uygundur.
KOMANDİT ŞİRKET :
Kolektif şirketin bir çeşidi olup, Ortaklardan bir veya birkaçının sorumluluğu sınırlı değildir. Diğer ortakların sorumlulukları, şirkete katıldıkları sermaye miktarı ile sınırlıdır. Sorumlulukları sınırsız olan ortaklar " komandite ortak” , sınırlı olanlar da " komanditer ortak "
denir Komandite ortakların gerçek kişiler olması gereklidir. Komanditer ortaklar ise gerçek veya tüzel kişi olabilir. Komandit şirketler komandite ortaklar tarafından yönetilirler. Komanditer ortaklar yıl sonunda hesaplarını denetleyebilirler ve kardan sermayeleri oranında pay alırlar.
SERMAYE ŞİRKETLERİ :
Sermaye şirketlerinde, ortakların
Sorumlulukları şirkete getirmeyi taahhüt ettikleri sermaye
miktarıyla sınırlıdır. Bu tür şirketlerde ortaklardan birinin
ayrılmasıyla ortaklığı bozmaz. Ortakların şirketteki ortaklık
payları kişisel değildir. Bu paylar başkasına satılabilir veya
devredilebilir.
Sermaye şirketlerinin en önemli özelliklerinden biri de , sermayeye
ortak olmak ile şirketin yönetimiyle ilgilenmenin birbirinden
ayrılmış olmasıdır. Ortakların ikinci planda kalmaları ve asıl olanın
şirkete getirilen sermaye olması nedeniyle bu tür ortaklıklara
sermaye şirketleri denir.
ANONİM ŞİRKETLER :
En az beş veya daha çok gerçek yada tüzel kişi tarafından kurulan ve paylara bölünmüş bir temel sermayesi, ekonomik amaç ve konusu bulunup, borçlarından ötürü yalnızca şirketin varlığı kadarıyla sorumlu olan ortaklıklara anonim şirket denir. En önemli özellikleri şunlardır :
Ortak sayısı en az beş olmalıdır. Ortaklar gerçek veya
tüzel kişi olabilir.
Şirketin temel sermayesi belli olmalı ve bu miktarın
en az tutarı beş milyar olmalıdır.
Şirketin temel sermayesi eşit paylara bölünmüştür.
Şirketin ticari ünvanı bulunmalı ve çalışma konusu
belli olmalıdır.
Şirketin üçüncü kişilere olan sorumluluğu şirketin
varlığı ile sınırlıdır.
Şirket ortaklarının üçüncü kişilere karşı finansal
sorumluluğu şirkete getirdikleri sermaye miktarıyla
sınırlıdır.
Aile Anonim Şirketleri: ortak sayısı 250 kişiyi
geçmeyen hisse senetleri halka arz edilmemiş
olan veya arz edilmemiş sayılan şirkettir
Halka Açık Anonim Şirketler: hisse senetleri
halka arz edilmiş olan veya ortak sayısı 250
kişiyi geçtiği belirlenip, hisse senetleri halka arz
edilmiş sayılan şirketlerdir.
ANONİM ŞİRKETLER :
LİMİTED ŞİRKETLER : Ekonomik amaç ve konular için iki veya
daha fazla gerçek yada tüzel kişi tarafından bir ticaret ünvanı altında kurulmuş olup, ortaklarının sorumluluğu şirkete getirmeyi taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlı ve temel sermayesi belli olan şirketlere " limited şirket " denir.
Limited şirketler ortaklar tarafından yönetilir ve temsil edilir. Bu tür şirketlerde ortaklardan oluşan bir genel kurul bulunur. Bunun yanı sıra ortak sayısı 20’den çok olan limited şirketlerde en az bir denetçinin olması zorunludur.
En belirgin özelikleri şunlardır :
Ortak sayısı ikiden az elliden fazla olamaz.
Temel sermayesi en az beşyüz milyon olmalıdır.
Bankacılık, sigortacılık ve borsa bankerliği ile
uğraşamazlar.
Şirkete getirilen sermaye için hisse senedi çıkarılamaz.
Ortaklık payının tutarı ne olursa olsun, her ortağın bir
payı bulunur.
Ortaklık payının devri, genelde, diğer ortakların iznini
gerektirir.
Şirketin temel sermayesi, şirkete ilişkin zarf, kağıt ve
başka basılı evraklarda belirtilmiş olmalı ve şirket
ünvanının " limited şirket " kelimesini taşıması şarttır.
SERMAYESİ PAYLARA BÖLÜNMÜŞ KOMANDİT ŞİRKET :
Sermayesi paylara bölünen ve ortaklarından bir veya birkaçı, şirket alacaklarına karşı bir kollektif şirket, diğerleri bir anonim şirket ortağı gibi sorumlu olan şirkettir. Bu tür şirkette kolektif şirket ortakları gibi sorumlu olan ortaklara "komandite”, anonim şirket ortakları gibi sorumlu olanlara "komanditer” ortak denir.
BÜYÜKLÜKLERINE GÖRE İŞLETMELER
Büyüklük Ölçütleri:
a.Niceliksel (Kantitatif) büyüklük ölçütleri:
İstihdam edilen personel sayısı, toplam işletme
sermayesi, yıllık üretim ve satış miktarı, toplam
yatırım miktarı, çalışanlara ödenen toplam ücret
miktarı, hammadde ve malzeme miktarı, pazar
payı, kullanılan enerji miktarı vb. kriterlerdir.
b.Niteliksel (Kalitatif) büyüklük ölçütleri:
Yönetim biçimi, seçilen hukuksal yapı (şahıs
işletmesi, sermaye şirketleri), Pazar yapısı, diğer
işletmelerle ilişki düzeyi.
1.Cüce İşletmeler: Tek bir çalışanı bile tam gün çalıştırmayacak kadar küçük işletmelere denir. Bir iş yerinde yalnız başına çalışarak, bir meslek ve sanat yardımıyla, faaliyette bulunan kişilerin oluşturduğu işletmelerdir.
2.Küçük İşletmeler: İşgören sayısı 1-5 arası olan işletmelerdir.işletme sahipliği ve yöneticiliği aynı şahısta toplanmıştır. Basit ve yalın örgütsel yapısı vardır. Ancak işgören sayısına göre işletme kriterini belirlemek ülkeden ülkeye değişmektedir. Örneğin ABD’de bir sanayi işletmesinde istihdam edilen işçi sayısı 2502den az ise o işletme küçük işletme sayılır.
3.Orta büyüklükteki İşletmeler: Genellikle Limited şirket biçiminde kurulur. Aile ortaklıkları olarak görülür. 5-50 arasında değişen çalışanı vardır. Tüketici tercihlerine cevap verme yetenekleri daha yüksektir. Üretimleri sayıca az fakat kalitelidir. Çalışanların sayıca az olması problemleri azaltmakta ve onlara büyük işletmelere göre üstünlük sağlar.
BÜYÜKLÜKLERİNE GÖRE İŞLETMELER
BÜYÜKLÜKLERİNE GÖRE İŞLETMELER
4.Büyük işletmeler: İşgören sayısı 50’den fazla olan
işletmelerdir. Çoğu anonim şirket şeklinde örgütlenmiştir.
Bu nedenle sermaye piyasaları ile önemli ilişkileri vardır.
Sayıları hızla artmaktadır.
5.Çok Büyük (Dev) İşletmeler: Personel sayısı 2000’den
fazladır. Üretim güçleri, pazara ulaşma, pazarda tutunma
ve pazarı kontrol etme diğer işletmelerden daha büyüktür.
Rekabet güçleri, yatırım yapma yetenekleri sermaye
büyüklükleri çok büyüktür.pahalı yatırımlar yapabilir,
maliyeti yüksek araştırma geliştirme çalışmalarına kaynak
ayırabilirler. Genellikle petro-kimya, otomotiv, bilgi
teknolojileri, sağlık ve silah gibi alanlara yatırım yaparlar.
Büyük İşletmelerin; bilimsel araştırma
sonuçlarından geniş ölçekte yararlanma
olanaklarına karşın bir takım sakıncaları da
vardır. Bunlar: Büyük çaptaki üretimin değişen tüketici taleplerine
uydurulması ve imalat programlarının kolayca
değiştirilmesi çok zor hatta imkansızdır.
Organizasyon işlemleri çok güç hatta yüksek maliyetlidir.
İşletme içinde çalışanların haberleşmeleri ile ilgili
aksamalar yaşanabilir.
Üretim fazlasının elde kalması ihtimalleri vardır.
Fazla büyüme sonucu kültürel ve sosyal sakıncalar
doğabilir.
BÜYÜKLÜKLERİNE GÖRE İŞLETMELER
KOBİLER VE KOBİLERİN ORTAK ÖZELLİKLERİ
Kobi nedir?
KOBİ, "Küçük ve orta büyüklükteki işletme" kelimelerinin kısaltmasıdır. Birçok farklı tanımı bulunan bu kelimenin en bilinen tanımını KOSGEB yapar: "imalat sanayiinde, hisselerinin %25'in fazlası büyük işletmelerin elinde olmayan, 1'den 250'ye kadar işçi çalıştıran" şirketler.
KOBİ kavramına;
çalışan sayısı,
satış miktarı,
sermaye miktarı,
çalışma alanı,
maaş dağılımı,
üretim miktarı gibi birçok ölçüt etkendir. En genel ölçüt kavramları ise firma çalışan sayısı ve firmanın cirosudur.
KOBİ kapsamına 3 farklı birim girmektedir.
Bunlar; Mikro ölçekli işletmeler, küçük ölçekli
işletmeler, orta ölçekli işletmeler olarak
sınıflandırılmaktadır.
KOBİLER VE KOBİLERİN ORTAK ÖZELLİKLERİ
a) Mikro Ölçekli İşletme: Bünyesinde yıllık 10 kişiden
az çalışan barındıran ve yıllık net satış hasılatı ya da
mali bilançosu 1 milyon Türk Lira'sını aşmayan
işletmeleri kapsar.
b) Küçük Ölçekli İşletme: Bünyesinde yıllık 50 kişiden
az çalışan barındıran ve yıllık net satış hasılatı ya da
mali bilançosu 8 milyon Türk Lira'sını aşmayan
işletmeleri kapsar.
c) Orta Ölçekli İşletme: Bünyesinde yıllık 250 kişiden
az çalışan barındıran ve yıllık net satış hasılatı ya da
mali bilançosu 40 milyon Türk Lira'sını aşmayan
işletmeleri kapsar.
Ülkemizde son yıllarda kabul gören Sanayi Yatırım ve Kredi Bankası’nın Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin tanımı ve sınıflandırılması şu şekilde yapılmaktadır.
İŞYERLERİ: ücretli işçi çalıştırmayan sadece işyeri sahibinin ve aile bireylerinin çalıştırğı işletmlerdir.
ÇOK KÜÇÜK SANAYİ İŞLETMELERİ: 1-9 arasında personel istihdam eden işletmelerdir. Bu gruptaki sınıflandırmada aile bireyleri ve çıraklar dikkate alınmamaktadır.
KÜÇÜK SANAYİ İŞLETMELERİ: 10-49 arasında personel istihdam eden işletmelerdir. Çok küçük ölçekli işletmelere paralel olarak çalışan sayısı 5’e kadar indirilebilir. Makine parkı üst sınırı 500 bin dolardır.
ORTA ÖLÇEKLİ SANAYİ İŞLETMELERİ: 50-199 arasında personel istihdam eden işletmelerdir. Makine parkı üst sınırı 5 milyon dolardır.
BÜYÜK SANAYİ İŞLETMELERİ: istihdam edilen personel sayısı 200 den fazla olan işletmelerdir. Makine parkı değeri 5 milyon doların üzerindedir.
KOBİLER VE KOBİLERİN ORTAK ÖZELLİKLERİ
OECD’ye göre 20 den az işçi çalıştıran işletmeler çok küçük, 20-99 küçük, 100-149 orta ölçekli ve 500’den fazla işçi çalıştıran işletmeler de büyük ölçekli işletme olarak tanımlanır.
BM’nin KOBİ tanımı: 1958 yılında Mısır ,İsrail ve Türkiye’yi kapsayan çalışmasında 10’un altında işçi çalıştıran işletmeler küçük ölçekli işletme olarak tanımlanmıştır.
KOBİLER VE KOBİLERİN ORTAK ÖZELLİKLERİ
BAZI ULUSLAR ARASI KURULUŞLARIN KOBİ
TANIMLARI:
KOBİ’LERİN ORTAK ÖZELLİKLERİ
Bağımsız olma; Kobi’lerin bağımsız olması gereğinin özü, KOBİ’de büyük işletme hissesinin olmaması anlamında tamamen bağımsız olması veya varsa büyük işletme hissesinin sınırlandırılmış olmasıdır.
KOBİ’lerin bağımsızlık özelliğinin bir diğer boyutu da, girişimcinin karar alma özgürlüğüdür. Bu ifadeden yöneticilerin istedikleri gibi hareket edebilecekleri sonucunu çıkarmak yanlış olur. Çünkü normal şartlar altında bir çalışan işverene veya idareciye karşı sorumluyken, girişimci bütün müşterilere karşı sorumludur.
Girişim (Teşebbüs ) Yeteneği
Girişim yeteneği özel bir değerdir ve risk
üstlenebilme, geleceği öngörebilme gibi temel
nitelikleri içerir.
Kişisel İlişkiler
KOBİ’lerde genelde yönetim işlevini girişimci
yürütür. Böylece sayısı az olan personelini daha
yakından tanıma fırsatı bulur.İşverimini, çalışma
performansını iyi ölçebildiği gibi, işyeri dışında
da medeni durumunu, sağlık ve aile
problemlerini takip edebilir.
KOBİ’LERİN ORTAK
ÖZELLİKLERİ
KOBİ’LERİN ÖZELLİKLERİ
KOBİ Sahipliğine ilişkin Nitel Özellikler
Sahip olduğu KOBİ’nin aynı zamanda yöneticisi de olan girişimci, işletmeyle sadece yöneticilik ilişkisi olan başka bir yöneticiden daha farklı bir konuma sahiptir. Girişimci işletmesi için herşeyini ve prestijini de ortaya koymuştur ve KOBİ’nin bütün riskini üstlenmiştir. Yönetici ise, işletmeye sadece maaşı veya ilaveten aldığı primleriyle bağlanmıştır. Zarar edilmesi yöneticiyi nispi olarak fazla etkilemez. Bu nedenle KOBİ yöneticisini profesyonel yöneticiden ayırmak üzere ‘ risk üstlenen yönetici’ deyimi kullanılabilir.
KOBİ’lerin Örgütsel Yapısına ilişkin Nitel Özellikler
Yönetim, finansman, pazarlama, tedarik ve üretim işlevine ve çalışan personele ilişkin nitel özelliklerdir.
KOBİ’LERİN NİCEL ÖZELLİKLERİ
Personel Sayısı
Makine Sayısı
Üretim Kapasitesi
Sabit Varlıkların ve Makine Parkının Değeri
Sabit varlıklar, üretim faaliyetinde kullanılan makine,tesis, araz, bina vb.
Makine Parkı Değeri, makinelerin fiziki birimleri değil, parasal değer olarak ele alınması.
Satış Tutarı ve Katma Değer
KOBİ’LERİN ÖZELLİKLERİ
KOBİ’LERİN FAALİYET ALANLARI
1.Üretim Sektörü; Üretim işletmelerinin bir araya gelerek oluşturdukları sektördür. Bu sektörde yer alan işletmeler, tedarik piyasalarından satın aldıkları üretim faktörlerini ürün veya yarı mamule dönüştürerek pazara sunmaktır.
KOBİ’LER BÜYÜK İŞLETMELER KARŞISINDA PİYASADAKİ DURUMLARINA GÖRE İKİ KISIMDA İNCELENİR.
Rakip Sanayi
Rakip sanayi, büyük işletmelerle aynı ürünü piyasaya arz etmektedir. KOBİ’ler , talep yetersizliği olursa küçük kapasite ile piyasaya uyum sağlayabilmektir. Talep artarsa ,
kapasitelerini yükseltir yeterli seviyeye ulaşınca da büyük sanayiye dönüşürler.
Yan Sanayi a. Yardımcı(Tamamlayıcı ) İşletmeler Birden fazla büyük işletmeye ara malı üreten
işletmelerdir. b. Taşeron İşletmeler Üretimlerinin tamamını veya çoğunu tek bir büyük
işletemeye veren KOBİ’lerdir.
2. Ticaret Sektörü Ekonomik malların mülkiyet değişiminin
gerçekleştirildiği bu sektörde faaliyet gösteren KOBİ’ler, temelde toptancı ve perakendeci işletmeler olarak ikiye ayrılabilir.
Toptancı İşletmeler; hammadde,yarı mamul veya mamul ürünleri üretim, hizmet, veya ticaret sektöründeki işletmelere satmak için toplu alımda bulunmaktadır.
Perakendeci İşletmeler; malı doğrudan üreticiden ve çoğunlukla da komisyoncu,toptancı vb. aracılardan satın alıp, son tüketiciye satan işletmelerdir.
KOBİ’LERİN FAALİYET ALANLARI
3. HİZMET SEKTÖRÜ
Hizmet, maddi bir değer içermediği halde
piyasaya sunulan, satın alındıktan sonra
değiştirilemeyen veya geri verilemeyen ürün
biçiminde tarif edilebilir.
KOBİ’ler hizmet sektöründe de önemli bir yere
sahiptirler. Çoğu kişisel hizmetler tarzında
faaliyet gösteren KOBİ’ler bankacılık ve eğitim
alanındaki hizmetlerin önemli bir bölümünü
karşılarlar. Bunlar kişisel (kuru temizleme,
berber gibi), ticari (muhasebe, finans), eğlence,
hukuk, ulaşım gibi hizmetlerdir.
KOBİ’LERİN FAALİYET ALANLARI
SON
KÜÇÜK İŞLETMELERDE YÖNETİM
İŞLEVİ VE YENİ YÖNETİM
YAKLAŞIMLARI
İşletmeler çeşitli faaliyetleri yerine getirmek
amacıyla kurulmaktadır. Bu faaliyetler
benzerlikleri açısından gruplandırılabilir.
Benzerlerine göre gruplanan çalışmalar, işletme
fonksiyonları veya işlevleri olarak
adlanırılmaktadır. İşletmeler tarafından yerine
getirilen işlevlerden bazıları, işletmenin amacına
ulaşabilmesi için gerekli olan çalışmalardır.
Bunlara Temel İşletme İşlevleri denir. Temel
işlevlerin yürütülmesine yardımcı olan
çalışmalara da Destekleyici İşlevler denir.
A. KÜÇÜK İŞLETMELERDE
YÖNETİM İŞLEVİ
Yönetim işlevi temel olarak;
Planlama,
Örgütleme,
Yönlendirme
Kontrol faaliyetlerinden oluşur.
1. Planlama Fonksiyonu
Planlama yönetimin ilk fonksiyonudur. Her yönetim
faaliyetinin başarıya giden yolu etkili planlamadan geçer.
En çok bilinen tanımıyla planlama ‘neyin,ne zaman,nerede,
kim tarafından ve nasıl yapılacağının önceden
belirlenmesidir’.
Planlama örgütsel amaçlara ulaşmak için, gerekli olan
faaliyetlerin belirlenmesi sürecidir. Bu süreç aynı zamanda
işletmelerin bilgi toplama faaliyetlerini de içerir. Planlama
ile işletmenin amaç ve stratejisini belirleyen ve bunlara
ilişkin taktik kararların neler olacağını tespit etmeye
yarayacak bilgiler toplanır. Planlama yönetimin en temel
fonksiyonudur. Çünkü gideceğiniz yeri bilmiyorsanız, hiç
bir yol sizi hedefinize götüremez. Plansız örgütsel ve
bireysel her uğraş sonuçsuz kalır.
Planlama gelecekle ilgilidir ve örgütün geleceğini biçimlendirir ancak, planın hazırlanmasında örgütün bugünkü durumu kadar geçmiş performansının değerlendirilmesi de önem taşır. Planlama, örgütlerin kısa, orta ve uzun dönemde ulaşmak istedikleri tüm hedefleri ortaya koyar.
1.PLANLAMANIN AŞAMALARI
a. Sorunların veya fırsatların saptanması
b. Amaçların Belirlenmei
c. Planın dayandığı hareket noktalarının belirlenmesi
d. Seçeneklerin Saptanması
e. Seçeneklerin Değerlendirilmesi
f. En uygun alternatifin seçilmesi
g. Yardımcı planların düzenlenmesi
h. Planların, sayısal değerlerle bütçelenmesi
2. PLAN TÜRLERİ
2.1 Kullanım Biçimlerine göre Planlar
Sabit Planlar: İşletme amaçları için tekrar tekar
kullanılan ve süreklilik gösteren planlardır.
Tek amaçlı planlar: Tek amaçlı ya da belirli bir
amacın gerçekleştirilmesi için kullanılan planlardır.
Genellikle kısa dönemler için düzenlenir. Tek amaçlı
planlar içinde programlar, projeler ve bütçeler yer
alır.
2.2 Niteliklerine Göre Planlar
Stratejik planlar: Örgütün zaman içindeki büyüme
ve gelişimiyle ilgili planlardır. Stratejik Planlama,
örgütün kontrolü dışında sayılan dış çevreyi göz
önünde tutar ve işletmeyi bir bütün olarak ele alır.
Örgütün ulaşmayı düşündüğü ana amaçların nasıl
başarılacağına ilişkin bilgiler sunar.
Taktik planlar: Stratejik planlarda saptanmış olan
amaçlara nasıl ulaşılacağını gösteren planlardır.
Stratejik planlar, örgütün NE yapmasıgerektiğine
eğilirken, taktik planlar, amaçlara NASIL
ulaşılacağını belirler.
2.3 SÜRELERİNE GÖRE PLANLAR
Kısa süreli planlar: Çoğu zaman bir yıllık süreyi
kapsar. Genellikle günlük idari işlerle ilgilidir.
Orta süreli planlar: 1-5 yıllık bir süreyi kapsar. İşletme
yatırımları, gelir ve giderler vb. Konular için
düzenlenen planlardır.
Uzun süreli planlar: Bu tür planlarda süre genellikle 5
yıldan başlamakta ve amaçları gerçekleştirmek için,
belirlenmiş politika ve stratejilerin öngördüğü
etkenlere bağlı olarak uzamaktadır.
2.ÖRGÜTLEME İŞLEVİ
Örgüt, belirli amaçlara ulaşmak için bilinçli bir
şekilde kurulmuş toplumsal birimlerdir. Bir
örgüt, bireylerin amaçlarına ulaşmak için
karşılıklı davranışlarda bulundukları yapısal bir
süreçtir. Bu süreci yönetici işletir.
Örgütleme ise; amaca ulaşmayı sağlayacak şekilde
tüm kaynakların uygun yer ve pozisyonda
değerlendirilmesi, sonuca ulaşmayı sağlayacak
bir örgüt yapısının oluşturulmasını ifade
etmektedir.
ÖRGÜTLEMENİN
AŞAMALARI
a. Örgütsel yapının kurulması
b. İlişkilerin saptanması
c. Görev tanımlarının yapılması
d. Görevin gerektirdiği niteliklerin tanımlanması
3. KADROLAMA İŞLEVİ
Kadrolama,
istihdam edilecek işgücünün seçimi,
geliştirilmesi,
değerlendirilmesi,
kariyer planlamasının yapılması,
eğitim gibi insan kaynakları ile ilgili faaliyetlerin tümüdür.
4. KOORDINASYON(EŞGÜDÜMLEME)
İŞLEVI
Koordinasyon, yöneticinin önemli görevlerinden biridir.
Örgütsel amaçlara ulaşmak çok sayıda insanın katkısı ile gerçekleşeceğinden, örgütte detaylı bir işbölümüne gerek vardır.
Koordinasyon, bir işletmenin düzenli ve sürekli çalışabilmesi için amaçlar, faaliyetler, organlar ve bireyler arasında uyum ve işbirliğinin sağlanmasıdır. Koordinasyon, yönetim sürecinin tüm aşamalarında örgütte bir denge kurmayı sağlar. Bu denge, fiziksel faktörlerle insan faktörü arasında olabileceği gibi, çeşitli kademeler ve bölümler arasında da olabilir. Söz konusu denge faaliyetine statik koordinasyon denir. Diğer taraftan, uygulama aşamasında örgütsel faaliyetler ve kişiler arasında kurulan uyum ve işbirliği dinamik koordinasyon olarak adlandırılır.
KOORDİNASYON TEKNİKLERİ
İyi ve basit bir organizasyon yapısı kurulmalıdır.
Plan ve programlar uyumlaştırılmalıdır.
Gönüllü koordinasyon özendirilmelidir.
İyi bir haberleşme sistemi kurulmalıdır.
5.YÖNELTME İŞLEVİ
Yöneticiler, çalışanları harekete geçirmek için
onlara emir verir ve motive eder.
Yöneltme işlevi, işgörenlerin görevlerini etkin
biçimde yapmalarını sağlayan bir yönetim
fonksiyonudur.
Yöneltme örgütsel faaliyet devam ettikçe sürer.
Emir/ komuta veya yürütme olarak da
adlandırılabilen bu işlevin amacı, işgörenlerin
kendilerine verilen görevleri, etkin biçimde
yerine getirmelerini sağlamaktır.
6.DENETİM İŞLEVİ
Denetleme örgütte gerçekleşen sonuçlar ile, planlanan hedeflerin karşılaştırılması ve sapma halinde bunların nedenlerini bulup giderme sürecidir.
Denetim; sonuç denetimi, süreç denetimi, önleyici denetim, bütçe denetimi ve proje denetimi şeklinde olabilir.
Denetim yapılabilmesi için bir temele dayanmak gerekir ve daha açık, eksiksiz, ve ayrıntılı planlar yapıldıkça, daha etkin denetim yapılabilir.
Denetim işlevinin nedeni, faaliyetlerin sonuçlarını ölçmek ve değerlemek, planların başarıya ulaşmasını sağlamak olduğuna göre, bir işletmede planlardan sapmanı nedenlerinin araştırılması gerekir.
DENETİMİN AMACI VE ÖNEMİ
Tüm birimlerin aksayan yönlerini saptamak,
Gerektirdiği takdirde reorganizasyona gitmek,
Plan ve programları gözden geçirmek, aksayan
uygulamaları plandan çıkarmak,
Yeni yöntemleri uygulamak
Performans standartları oluşturmak ve
performanı ölçmek,
Gerekli olan yerlerde düzeltici faaliyetlerde
bulunmak.
DENETİM FAKTÖRLERİ VE ETKİN BİR
DENETİM SÜRECİNİN ÖZELLİKLERİ
Denetim sistemleri incelendiğinde, hepsinin ortak
özelliği olan dört temel öğe bulunmaktadır.
Denetlenebilir ve ölçülebilir özellikleri belirleme
Doğrulama ve ölçme
Performansın sonuçlarını önceden belirlenmiş
standartlarla karşılaştırıp aradaki farkı değerlendirmek
Gerekli olan değişiklikleri yapma
İyi bir denetim sisteminin bir takım özellikleri
olmalıdır. Söz konusu özelliklerin en önemlileri
aşağıdaki gibi sıralanır.
Denetim amaçlara ve planlara dayanmalıdır.
Denetim esnek olmalıdır.
Denetim, örgüt yapısına uygun olmalıdır.
Denetim tarafsız olmalıdır.
Denetim, düzeltici tedbirlerin alınmasına imkan
vermelidir.
YENİ YÖNETİM YAKLAŞIMLARI
1. Toplam Kalite Yönetimi
Türkiye Kalite Ödülü Kriterlerine göre TKY,
müşteri memnuniyetinin, çalışan
memnuniyetinin ve toplumda olumlu etkilerin
sağlanabilmesi, iş sonuçlarında mükemmelliğe
ulaşılabilmesi için politika ve stratejilerin,
çalışanların, kaynakların ve proseslerin uygun
bir liderlik anlayışı ile yönetilmesi ve
yönlendirilmesidir.
Toplam Kalite Yönetimi ilkelerinin bazıları aşağıda
ifade edilmiştir.
Müşteri odaklılık
Süreki iyileştirme
Tam katılım
Önce insan anlayışı
Üst yönetimin liderliği ve sorumluluğu
Süreç üzerinde yoğunlaşma
Hata bulma değil hata önleme
Kalite kontrolü bütün süreçlere yayma
2. Değişim Mühendisliği (Reengineering)
Değişim mühendisliği veya süreç yenileme, bir
kavram olarak , işletmelerin rekabet koşullarına
uyabilmeleri ve müşterilerine daha iyi, daha kaliteli,
daha çabuk ve daha ucuz hizmet sunabilmeleri için ,
işletme bünyesindeki tüm iş yapma usul ve
süreçlerinin köklü bir şekilde gözden geçirilmesi ve
yeniden yapılandırılmalarını ifade eder.
Değişim mühendisliğinin bazı özellikleri şunlardır:
İşgörenler karar alırlar.
Gereksiz iş süreçleri ortadan kaldırılır.
İş süreçleri, müşteri tatmininin en üst seviyeye
çıkarılmasını sağlamak üzere düzenlenir.
İşletme içinde denetim ve kontrol minimum seviyeye
indirilir.
3. Stratejik Kalite Planlaması
Stratejik kalite planlaması , uzun süreli amaçların
kaliteye bağlı kalarak belirlenmesi ve
gerçekleştirilmesi sürecidir.
4. Örgütsel Küçülme
Örgütsel küçülme; örgüt performansını iyileştirmek
amacıyla, işgücü ve diğeer kaynakların azaltılması,
ölçeğin küçültülmesi ve böylece örgütün hantal
yapıdan kurtarılarak daha yenilikçi ve esnek bir
yapıya büründürülmesidir.
5. Personel Güçlendirme (Empowerment)
Personel güçlendirme, çalışanların, kendilerini motive
olmuş hissettikleri, bilgi ve uzmanlıklarına olan
güvenlerinin arttığı, insiyatif kullanarak harekete
geçmek arzusu duydukları, olayları kontrol
edebileceklerine inandıkları ve organizasyonun
amaçları doğrultusunda uygun ve anlamlı buldukları
işleri yapmalarını sağlayan uygulamaları ve koşulları
ifade eder.
6. Dış Kaynak Kullanımı
Ürünün üretimi için gerekli parçaların veya diğer
katma değer oluşturucu faaliyetlerin dışarıdan bir
kaynak tarafından sağlanmasıdır.
7. Kıyaslama (Benchmarking)
Daha iyiyi, ya da en iyiyi bulmayı, öğrenmeyi,
öğrendiklerini kendi süreçlerine uyarlayarak gelişmeyi
sağlamayı amaçlayan bir süreçtir.
8. Öğrenen organizasyon
Öğrenen organizasyon, bulunduğu zaman ve ortamda
ne olup bittiğinin farkında olan, istedikleri sonuçları
elde etmek için tüm potansiyelini kullanarak
kapasitesini genişletip becerilerini geliştirebilen, işine
bağlı, takım arkadaşları ile anlamlı bir hedefi ve
vizyonu paylaşan kişilerden oluşan, yeni düşünce ve
fikirlerin beslendiği ve geliştiği, ortak beklentilerin
serbest bırakıldığı bir anlayışı ifade eder.