gunumuzde ehl-1 sunnetisamveri.org/pdfdrg/d149034/2006/2006_ozens.pdf · ehl-i sunnet'te usul...
TRANSCRIPT
. TA·RIHTE
ve GUNUMUZDE
• • •• EHL-1 SUNNET
istanbul 2006
EHL-i SUNNET USUL-i FIKHININ TE~EKKULUNDE
KELAMi T ARTI~MALARIN ROLU
I. GiRi~
Do~. Dr. $iikrii OZEN
TDV Islam ara§hnnalan Merkezi
Usfrl-i ftklh ilminin dinin anl~Ilmasma yonelik bir ilim oldugu dii~iinii
liirse, mantJ.kl olarak, dini konulan ele almadan once bir usfrliin benimsen-' mi~ olmas1 gerekir. Ayru ~ekilde dinin itikad1 yoniini.i bilmek ve anlamak i-
9-n de onceden bir usfrliin varh~ zarur1 olaca~dan kelami tartt~malarm
usfrli.i Clegil, usfrl tartt~malanrun kelfuru yonlendirdigi. gibi bir sonuca vanla
cakttr. Ancak klasik kelam yonteminde akil bilginin dini bilgiyi onceledigi.
kabuli.i, hatta Debfis1 gibi baz1 usfrlciilerin daha da ileri giderek nakll delille
rin ancak akll istidlalle hi.iccet olabildiklerini soylemesi1 dikkate ahndl~da,
bi.itiin insanlar i9n ortak bir payda tesis edecek ~ekilde dini temellendirme
<;abas1 i9nde olan kelam ilminin her hali.ikarda teorik zeminde bir onceligi.
bulundugunu kabul etmek gerekecektir.
Ote yandan dinin kayna~ ve dayana~ olan vahye bakddl~nda bunun aklm suurlan ile ku§atllrm§ olmadl~, akll otesi bir olgu oldugu gori.ilecektir.
Eibil Zeyd Ubeydullah b. Omer ed-Debiisl, Takvlmii'l-edil/e (~r. Halil Muhyiddin el-Meys), Beyrut 1421/2001, s. 442, 443.
224 T ARiliTE ve GUNiJMUZDE EHL-i SUNNET
Bu akil otesi kaynaga dayanan din kendi i9nde bir manbga ve sistematik bir
biitiinliige sahip bulurunakta, bu da onu farkh bir sistem haline getinnekte
dir. Aksi halde dinin muhtevasmm akla dayah yontemlerle belirlenmesi du
rumunda ortaya rasyonel bir felsefi sistem 9kacakbr.
Her hangi bir varhk, mahiyeti itibariyle ~iiphesiz kendisiyle ilgili yon
temi belirleyicidir. Bu a~1dan bakildigmda va!p.y kaynakh olan dini bilgilerle
ilgili metodun da esas itibariyle vahiyle birlikte gelrni~ oldugu soylenebilir.
·$oyle ki; Allah'm gonderdigi vahiy iiriinii muhteva (Kur'an), zorunlu olarak
kendisine inananlar1 baglar ve boylece Kur'an'm hiicciyeti ortaya 9kml~ o
lur. Kur'an'da ifade edilen Allah kelfururun ~el~mezligi prensibi2 geregi de
onun kendi i~ biitiinliigunden kaynaklanan bir sistematik yap1dan soz etme
imkfull dogar. Buna ilaveten vahyin nazil oldugu dilin gramer yaptSl da a
nun anla~Ilmasmm temel kurallanru belirler. Zira belli bir dilin yaptst i9nde
nazil olmast, vahyin anlamma ula~mada o dilin yaptsrm olu~turan kurallann
ge~erli oldugunu ztmnen ifade etmi~ olmaktadtr. Kald1 ki bu duruma
Kur'an'm muhtelif ayetlerinde a9kt;a dikkat t;ekilmi~tir.3
Aynca, Kur'an bir taraftan insan davraru~larma ili~kin kurallar koyar
ken, diger taraftan gerek dogrudan gerekse iislup ve ifade tarz1yla yonteme
ili~kin bir klsun ip u9an da sunmaktadrr. Bu sebepledir ki ilk donemlerden
itibaren usfrlciiler dinde neyin kaJilak degeri ta~tdtgrm en ba~ta Kui'ar'Ia
ispata t;ali~mt~lar ve siinnetin, icma'm ve klyasm dini bilgiye ula~mada birclr.
kaynak olduklarmt, bir hiyerar~i it;erisinde bir alt delilin iist bir delil veya
deliller tarafmdan onaylandtgrm ortaya koyma gayret etm~lerdir. Boylece
siinnetin delil oldugunu Kur'an'la, icma'm delil oldugunu hem Kur'an ve
hem de siinne~le, klyasm delil olu~unu ise Kur'an, siinnet ve icma' ile
temellendirmi~lerdir.
Ciiveyni (6. 478/1085), "Sem'iyyatm (vahye dayah bilginin) kaynaSJ Al
lah Teala'nm kelamtdu. Bunun dt~mda kalan (dini bilgiler) ya Allah kel~
run hangi yolla nakledildigi ile ilgilidir ya da ona dayanmaktadu" diyerek,
2 en-Nisa, 4/82. 3 Yusuf, 12/2; e~-$uara, 26/195; ez-Ziimer, 39/28; Fussilet, 41/3; ez-Zuhruf, 43/3.
EHL-i SUNNET'TE USfJL ANLAYI1]1 225
dini bilginin esas kaynagmm Kur'an oldugunu vurgulamak suretiyle Kur'an yarunda ve onun k:tlavuzlugunda gelil;en islam) ilimlerin dinin temel kayna
~ ile olan ili~kisini ortaya koym~tur.4 Soz konusu temellendirmenin biitiin islanu ilimler i9n ge~erli oldugunu Fahreddin er-Razl (6. 606/1209) kelam,
flklh, f1k1h usillii, nahiv ve lugat, ziihd ve ahlak i~mleri gibi biitiin ilimlerin
ka~agmm Kur'an oldugunu soyleyerek dile getirmi§tir.5
islarru ilimler hiyerar§isinin en iist basama~da yer alan kelam ilmi bii
tiin dini ilimlerin ilkelerinin ispabru iistlenmi~ olup, bu ilrnin kabulleri diger
ilimlerin ilkelerini olu§turmaktadrr. Zira klasik bilim teorisine gore bir ilmin
ilkeleri o ilmin konusuna dahil olma}'lp bir iist ~ konusunu te§kil eder.
Bu bakundan hkth usilliiniin ilkeleri, kelamda ispab. yapilan hususlardtr.
Belli bir epistemolojiden hareket eden kelam ilmi bir varltk alarunm ispatma
ve ~er~evesinin tespitine yonelik ar~b.rmalar yaparken ftla.h usillii bu varltk
alanrrun yani sorumlu varltk olarak insanm davrant§lartru §ekillendirme key
fiyetini izaha ~all§lr. Dola}'ls1yla kelam ilmi, usill-i hk1h ilminin iizerine otu
raca~ zemini hazulama ve saglamli~ giivenceye alma gayesi glider ve
boylece bkhm varltk alarum kurar . .Bu baklmdan Gazzati'nin dedigi gibi kelam ilmi kiilli ilimdir ve biitiin islarru ilimler ana nispetle ciiz'1dir.6
Bu tebligde, ftla.h usilliiniin giiniimiize intikal etmi§ olan erken donem
kaynaklannda kelfuni referanslan dikkate alman usill tar~malartrun bir
kiSrru irdelenerek, usilliin §ekillenmesi yahut ilmi bir disiplin olarak sistema
tige kaVU§turulmast safhasmda kelfuni tarb§malarm nasil etkisinde kalmd1~
4.
5
6
imamii'l-Haremeyn Ebii'l-Meali Abdiilmelik b. Abdullah el-Ciiveyni, el-Brtrhiin ft rtsflli'lfikh (~r. Abdillazim Mahmud ed-Dib), Mansilra 1418/1997, I, 120; aynca bk. a.e., I, 78-79,
127.
Fahreddin er-Razi, Me.fotilm'l-gayb, Tahran: Daru'l-Kiitiibi'l-ilmiyye, ts., II, 116.
Ebii Harrud Muhammed b. Muhammed el-Gazzau, el-Mustesfii min ilmi'l-usUI, Bulak 1325,
I, 5. Alaedcful es-Semerkandi'nin (o. 539/1144) "FOOh usiilii ilmi, kelam uslllii ilminin bir dahd1r ve dal (fer') kokten (asll) tiirer." diyerek keHinun kok-dal ili~kisi §eklinde hklh usiili.iniin esasrm olu§turdugunu belirtmesi de bu bak1~ a~s= bir tezahiiriidiir. Bk. Alaeddin Muhammed b. Ahmed es-Semerkandi, Mlziinii'l-us(ll ft netiiici'l-ukul (~r. M. Zeki Abdiilber), Katar 1984, s. 1-2. ibn Akil'in usUI-i hklun &kha daha yakm ve keHlmdan (usiiliiddin) daha uzak oldugunu belirtmesi ise (Ebii'l-Vefa Ali b. Akil el-Bagdadi elHanbeli, el-VIizrlz ft usQ/i'l-ftkh, ~r. Abdullah b. Abdillmuhsin et-Tiirki, Beyrut 1999, V, 331)
her haliikarda irtibatl ortadan kaldirmayan izafi bir uzakhk olarak anla§llmahdu.
226 TARiHTE ve G'ONOMOZDE EHL-i SUNNET
gosterilmeye ~ah~!.lac_akhr. Bu aracla meselelerin i.lml kavramlarla tarh~Ilmaya ba~lancligt ilk clonemlercle bu irtibatm farkmcla olunup olunmacl1gi, bir
ba~ka ifacle ile bunun sonraki zamanlarcla yap1lml~ anakronik bir kurgu olup
olmacl1gt konusuna da a9-khk getirilmi~ olacaktrr? Zira flkih usilliiniin ke
lam ilmi ile irtibab pek ~ok muahhar kaynakta alb 9zilen bir konu, soz ko
nusu etkinin varhgt da ula~llabilen ilk kaynaklarcla a9k~a ifacle edilen bir
husustur.
II. iLK MUCTEHiDLER VE KELAM
imam Ebu Hanife, imam $afi'1 gibi ilk mi.ictehicl imamlarm kelamla ilgili
olumsuz bir taVIr i9ncle olcluklarma clair bir~ok rivayet aktanlmaktaysa cla
bu tavnn esas itibariyle o clonemcleki Mu'tezile kelfunma kar~1 bir reaksiyon
olclugu claha sonraki kaynaklarcla sikhkla vurgulanmaktacl1r. Bununla birlik
te acl1 ge~en irnamlann bu tar~malardan tamamen uzak clurcluklaruu soy-lemek gi.i~. ·
imam Ebu Hanlfe'nin kelam tarh~malanyla ilgilendigme clair bir ~ok
rivayet ve menklbe aktanlmaktaclrr. Gen~lik ylllarmcla kelam nrkalaruun
acleta merkezi olan Basra'ya yirminin i.izerincle yolculuk yaphgt ve buracla
kelamolarla8, ozellikle Amr b. U):>eyd'le (6. 144/761) (efiil-i ibad ve irnan ko-
7
8
Aron Zysow Hanefilerden Mu'tezile ve M~tiiridiyye mezheplerine mensub ilimler arasmda ihtilafh bazl usul konulanmn, bilhassa Maveraiinnehir ulemaSI tarafmdan, kelamla ili~kilendirilmesini ele alan makalesinde, V."()<I.) yiizy!l sonlan ile VI. (XII.) yiizy!l ba~lannda ozellikle Ebii'l-Muin en-Nesefi. ve Alaeddin es-Semerkandi'nin gayretleriyle hukuk teorisinin kelamile~tirilmeye ~al~tld!gt ve bu ~abanm etkisinin olduk~a klsa siireli oldugunu ileri siirer ("Mu'tazilism and Maturidism in Hanafi Legal Theory", Studies in Islamic Legal Theory lShtdies in Islamic Law and Society), Leiden: Brill Academic Publications, 2002). Bu tez, kelam ve usul dii~iincesinin geli~ safhasmda iki alan arasmda sistematik bir ~kinin kurularak birbiriyle uyumlu ozgiin bir sistem ortaya konulmadlgt iddiasllll i~ermekte ve verilen omeklerden hareketle bunun belli bir donemde giindeme getir~ oldugunu gosterme -;abas1 ~1maktadrr. Oysa bizim ~agtda ortaya koydugumuz omeklerle ilgili kaynaklardaki bilgiler zikri ge~en alimlerden once de bu tiir bir yone~in varhguu gostermektedir. Ancak daha sonraki donernlerde, omegin ~er'i hakikat kavranu gibi onceden muhalif kelam ekoliine (Mu'tezile'ye) nispet edilen baz~ usUl kaideleri, Siirlni usiil d~iincesiyle uyumlu hale getirilerek adapte edilmi~tir. Bu adaptasyonun naSl] ger-;ekl~tigi ise ayn bir -;ab~ma konusudur.
Hanzuddin Muhammed b. Muhammed el-Bezzazi, Memilabii Eb! Hnnife, Beyrut 1981, s. 137-138.
EHL-i SUNNET'TE USUL ANLA YI~I 227
nulannda) ve GayHin ed-Duna~kl'nin {6. 120/738 civan) ogrencileriyle (kader
konusu) tarb~b~ bilinrnektedir.9
Bu tarb~malann onun usill anla}'l~ma tesiri konusunda genel bir yargiya
varmaJIUZl saglayacak yeterli bilgiye sahip degiliz. Zira bazt l<Isa a~tklamalar
i~e'i'en rivayetler bir yana btrakthrsa kendisinden gi.ini.imi.ize onun usUJ sis
tematigini ogrenebilecegimiz bir eser intikal etrnemi~tir. Ancak bilhassa
Maverai.irmehir Hanefi ulemast Ebu Hanife'ye nispet ettikleri birtakun usul
anla}'l§lan dola}'lstyla onun Mu'tezile gibi ehl-i ehvadan saytlan mezheplere
mensub olmadtguu ileri siirmi.i§lerdir.1D
imam $afi'i ise doneminde kelam akmurun ba~ temsilcileri durumunda
olan Mu'tezile ile yakm ili~ki i9nde olmakla birlikte kendisinin k~lam i1rni ve kelamalar hakkmda olduk<;a sert ifadeler kullandt~ nakledilir.II Ote
yand~ $afi'i'nin sistemini kurarken kelamolann ortaya atb~ di.i~i.inceleri
goz o~i.inde bulundurdugu, gerek eserlerindeki referanslarmdan gerekse
kurdugu sistemin manhgmdan anla§tlmaktadu.
Hatta, George Makdisi'ye gore $_a.fi'i'nin usw ~ah~malarmda temel mo
tivasyon ve ama~ Hz. Peygamber'in si.irmetini Kur'~ seviyesine yi.il<Seltmek
ve l<Iyasm kullarurmna belirli suurlar 9-zmek suretiyle hadis ekoli.ini.in, ken
disin.in hastm olarak gordi.igu rasyonalist Mu'tezile ile birlikte arulan iyi
temellendirilmi~ kelam ilmine kar~t kullanabilecegi bir ilim icat etmekti.12 Bu
baktmdan $afi'1'nin koydugu ilkelerin kelam ilmine etkilerinden ve dolayh
da olsa onun fikirlerinin neden oldugu geni~ ~aph degi§irnlerden soz edilebi-
9
10
11
12
I<adi Abdillcebbar, Fazlii'l-i'tiziil ve tabalaitii'l-Mu'ttzile (~r. Fuad Seyyid), Tunus-Cezayir 1974, s. 250, 253; Ebu ishak ibrahim b. isman el-Buhan es-Saffi.r, Tellzlsii'l-edille, Allf Efendi Ktp., nr. 1220, vr. 118b, 136a, 148b-149a; Kerderi, Meniilobii Ebi Hmrife, s. 264.
Hamuddin en-Nesefi, Ke~fii'l-esriir fi ~erhi'l-Meniir, Daru'l-kiiti.ibi'l-ilmiyye, Beyrut ts., I, 8.
Ebu Bekir Ahmed b. Hiiseyin el-Beyhaki, Meniikrbii'~-$aji'i (~r. es-Seyyid Ahmed Sakr), I<ahire 1391/1971, I, 452-70; Razi, Meniilobii'$·$iiji'i, s. 99-100. Razi bu sozlerin kelam ilminin kendisine yonelik bir ele~tiri anlam1 ta~unadr.klanm, aksine birtakun d1~ nedenlere yonelik olduklanru belirtir ve hatta $afi'i'nin kelanu iyi bildigini kaydeder. bk. a.e., s. 103-105.
George Makdisi, "The Juridical Theology of Shafi'i: Origins and Significance of Usul alFiqh", Shtdia lslnmicn, 59 (1984), s. 12.
228 TARIHTE ve GONi.JMOZDE EHL-i SONNET . . . .
lir.13 Onun 6kih alarunda yaphgt ke§ifler kendisinden soma geli§en E§'arilik
dii§iincesi iizerinde oldukc;a etkili olmu§tur.14 Nitekim klasik usill aJ.imlerin
den Zerke§i (6. 794/1392) de Ebii'l-Hasan el-E§'ari'nin (6. 324/936) birkac; me
sele ch§mda gerek fi.irU'da ve gerekse usillde $afi'i'ye uydugunu s6yler.ts Fx
klh ve kelam ulema'run egitiminde birbiriyle c;ok yakrrldan irtibatlx ilimler ol
dugu ic;in $afi'i'nin hukuka ili§kin fikirlerinin hakimiyeti, daha soma E§'ari
deger teorisinin yaylli§rm oldukc;a kolayla§hrml§hr. Bu bakxmdan E§'ari ke
Ifururun iic; biiyiik temsilcisi Ebii'l-Hasan el-E§'ari, Ciiveyru ve Gazzali'nin
$afi'i mezhebinden olmalan tesadi.ifi degildir.16
Ill. iLK USUL TARTI$MALARI
ilk usill tarh§malannm hangi konular iizerinde yapxlchgrm tespit ic;in
biri kelamc1, digeri usulcii iki alimden hareketle a§agtda verecegimiz konu
ba§hklan ilk d6nemlerin usill problematigini 6nemli 6lc;iide yansxtacak bir
mahiyet arz etmektedir.
Ebu Hila! el-Askeri (6. 400/1009) bazt usill konulanna ili§kin ilk sistema
tik ac;xklamalan yapan alimin, kelam alanmda ilk eser veren ve iJ.ml suuflanchnna ve terminolojinin geli§mesinde katkxlan yadsmamayacak bir ilim ve £ikir adanu ve ayru zamanda Mu'tezile mezhebinin kuruculanndan olan Vasxl b. Ata (6. 131/748) oldugunu ile~ siirmektedir. Onun islam diinyasmdaki ilkleri derledigi el-Eviiil adh eserinde kaydettigine gore Vasd, "Hak d6rt yolla bilinir: Kur'an metni (kitilb nilhk), .iizerinde birle§ilen haber, akil hiicceti ve
icma"' diyen ilk kimsedir. Haberlerin nasxl geldigini, nasxl dofuu ya da yan-
13
14
15
16
Tilman Nagel, "el-'ine beyne'~-~eria ve1-kelam fi re'yi'l-E~ai.ra", Mecelletii Kiilliyyeti usz?li'ddln bi'l-Kahire;' sy. 3 (1985), s. 222. Temsil (=anoloji) ad1 verilen bkhi klyaSUl, kelamolann te~bih (antropomorfizm) ima eden ayetlerin yorumlannda etki ettigi iddiast i9n bk. Abdiiiaziz Seyf en-Nasr, "Meza'imu't-te'sirati'l-ecnebiyye ala ilmi'l-keliimi'l-islami", Mecelletu Kiilli!Jljeti Usilli'd-dln bi'l-Kiihira, sy. 3 (1985), s. 65-70." · . ·
Nagei, a.g.m., s. 229.
Bedreddin Multammed b. Bahadrr ez-Zerke§i. ei-Bahru'l-m11hlt fi IISz?li'l-fikh (~r.
Abdiilkadir Abdullah el-Ani), Kuveyt 1992, I, 10. Bu kaynakta (I/10-1) EbU M~ammed elCiiveyni ve ibn Fiirek'in de aynt meyandaki sozleri aktanlmaktadrr. imam E~'ari, $iifi'i'nin yerie~tirmeye ~a.}~h~ "birbirine benzeyen ~eylerin aynt hiikiimde birle~ecekleri ilkesini" kelami omeklerden hareketle ispata ~~- Bk. E~'ari, Liima', s. 8-9; a.mlf., Risate fi istil!siini'l-lurod fi ilmi'/-keliim, s. 90.
George F. Hourani, Reason and Tradition in Islamic Ethics, Cambridge 10985, s. 64-65.
. ! :~
EHL-i SUNNET'-TE USUL ANLA YI~I 229
h~ old'li.klanru ilk defa ortaya koyan da odur: "Haber has ve 'funm olrnak iizere iki tiirliidiir. 'funm, has olabilseydi has da 'amm olabilirdi.J7 Bu miimkiin olsaydt o zaman tiimel tikel olabilirdi, tikel de tiimel. ve emir haber olabilirdi, haber de emir" ve "nesih haberde olmaz, emir ve nehiyde olur" demi~fu.1S Muhtemelen bu sozler, onun giiniimiiz~ gelmi~ olmamakla beraber, admdan bilgi kurarru (epistemoloji} ile ilgili oldugu anl~llan Kitabii's-Sebll ila ma'rifeti'l-hak19 adlt eserinden ahnmt§ olrnaltdrr.
Giiniimiize ula§an ilk usfrl kitabt olan er-Risale'nin 20 sahibi imam
$afi'l'nin (6. 204/819) bu eserindeki konu ba§hklan; beyan ve ~e~itleri, 'amm lafzm umum anlam ifade etmesi, nesih meselesi, ahad rivayetlerin degeri,
ictihad ve re'y yontemleri (ktyas ve istihsan), icma' ve ihtila£ olarak verilmekte ve dini bilginin kaynaklan da "Kitap ve siinnetteki haber, icma' ve ktyas" ~eklinde srralanmaktadrr. 21 Yine $afi'i ve sonrasmda hicri dordiincii yiizyllm ba~lanna kadar usfrle dair yaz1lan esederin kaynaklarda verilen adlarma baktt~rmzda22 bunlann yukanda stralanan konulara dair miistakil ~al1~malar olduklan goriilmektedir.
17
18
19
20
21 22
Vastl'm amm konusuyla ilgili olarak formille ettigi bu Mu'tezili anla}'l~In, ilk donem Mu'teziliJer tarabndan kelami tar~alarda kullaruldl~ goriilmektedir. Hz. Ebu Bekir'in Hz. All' den iistiin olmadtguu savunan m. (IX.) yiiz}'ll Mu'tezili imamlarmdan Ebu Ca'fer el-iskafi (6. 240~854) Hz. Ebu Bekir'in halife se~diginde soyledigi "En ha}'lrhruz olmadtgun halde idareciniz se~dim" soziinii umum manast iizerine yorumlamak gerektigin.i, soy a9smdan diye yorumlamanm y~ oldugunu savunarak der ki: "Umum ve mutlak (miirsel) olarak gelen bir haber hust1sa hamledilirse haberlerin hiiccetlikleri ortadan kalkar ve rivayetleri (astir) delil olarak kullanma imkw kalmaz. Boylece Allah' m Kur'an'daki haberlerinde aktanlan bilgiden bir sonuc; c;tkmaz ve miinazara ortadan kalkar, her ball! gorii~ sahibi bu tiir illetlere tutunur, anum has ve hasst amm sayar. Bu bakundan Hz. Ebu Bekir'in soziinii umum olarak gormek gerekir. Bu soziin hususi anlamda kullaruldtguu_ savunanlar ise bilgisine ancak zahir bir durum yahut mans us bir haberle ul~tlabilecek muayyen bir ~ey iddia etmektedirler." Bk Ebu Ca'fer Muhammed b. Abdullah el-iskafi, el
Mi'yfir ue'l-mrtvfizene (~r. Muhammed Baktr el-Mahmudi), Beyrut 1402/1981, s. 39.
Ebu Hila! Hasan b. Abdullah el-Askeri, ei-Eufiil, Beyrut 1407/1987, s. 255.
ibnii'n-Nedim, Ebii'l-Ferec Muhammed b. ishak, ei-Fihrist, Beyrut 1398/1978, s. 203.
Vasll'm Basralt olmast ve $afi'i'nin Abdutrahman b. Mehdi'nin Basra'dan usulle ilgili sorduklarma er-Risiile'yi yazarak cevap vermesi tarb~manm seyrini takip a95mdan onemli ayrmlllardrr.
Muhammed b. idris e~$afi'i, er-Risfile (n~r. Ahmed Muhammed $akir), Kahire 1979, s. 39.
Bu eserlerin toplu bir listesi ic;in bk. $iikrii Ozen, lmam Ebil Mahsilr el-Miih"iridi'nin Usilliiniin Yeniden ln$1151, s. 195-201.
230 T ARi:HTE ve GtiNOMOZDE EHL-i SUNNET
Kaynak teorisi ile ilgili verilen bu iki farkh listenin incelenmesinden an
l~Jlacagt iizere ~afi'i, birkac; noktada Vasll' dan aynlma.ktadu:
1. Eserlerinde haberi, haberu'l-'arnme ve haberu'l-hassa diye tasnife tabi
tutarken Vas!l'1 izledigi anla~alan, anca.k Cima'u'l-ilm adh eserinde kelamc!la
rm haberlerin tespiti konusundaki anlayt§laruu ele§tiren23 ~aft'!, siinneti gti
venilir ravllerce kesintisiz olarak rivayet edilmesi §arhyla, gene} kabul gor
siin ya da bir veya birkar; ki§i tarafmdan rivayet edilsin, bir aymm yapma
dan kabul eder.
2. Vas!l'm "a.kll hiicceti" tabiri yerine de daha ozel bir terim olan "lo.
yas"l yerle§tirir.
3. Arap dilinin 'furun ifade kullarulara.k h~~, has ifade kullarulara.k 'funm
kastetmeye miisait bir yaplda oldugtm'.' soyler.24
~iffidi farkh kanatlara mensub bu iki alimin ortakla§a zikrettikleri bu
temel meseleler c;erc;evesinde ortaya konulan iki ayn sistemin te§ekkiiliine
sebep olan siyasi ve kelarru tilrh§malann bu meselelerle ili§kilerini a9klama
ya <;ah§alun.
IV. iLK KELAM:i TARTI~MALAR ve BUNLARIN USULE YANSI
MASI
Usill tarh§malanrun hangi kelam tartl§ffialan ile e§ zamanh veya birbi
rini takip eden zamar!larda ortaya <;lkngtru belirleyerek, usltl prensipleri
haklo.nda nas!l bir atmosfer ic;inde konu§uldugu tespit edilebilir. Usill tar
n;;malaruun bilhassa re'y kavranu c;erc;evesinde sahabe donemine kadar go-
23
24
...
$ati'i, Cimii'u'l-ilm (el-Umm ile birlikte Jl§r. Muhammea· Ziihri en-Neccar), Beyrut 1973, VII, 273, 279. $ati'i "ehlii'l-kelam" ifadesiyle (bk. Dltiliifu'l-lzadis [tl-iimm ile birlikte ~r. Muhammed Ziihri en-Neccar, Beyrut 1973), s. 483) Mu'tezile kelamalanru kastebnektedir. bk. Joseph Schacht, The Origins ofMulmmmadau Jurisprudence, Oxford 1975, s. 41. Baz1 kaynaklar bunu destekler nitelikte $1ifi'i'nin Kitiibu'l-Klylis adh eserinde Mu'tezile'yi saplk olarak niteledigini ve onlann ~ahitliklerini kabulden dondiigunii yaz¥lar. bk. Abdii!kahir b. Tahir et-Temimi el-Bagdadi, . el-Fark bl!lJne'l-firak (~r. Muhammed Muhyiddin Abdiilhamid), Kahire 1965, s. 171 ve 358; Zerke~i, el-Balmt'l-muhlt, I, 10.
$1ifi'i, Cimn'u'l-ilm, VII, 275; t;r-Risiile, s. 53-73.
EHL-i SUNNET'TE USUL ANLA YI$1 231
tiiriilebilecek bir tarihi seyri var ise de yukanda Vas1l b. Ata'ya nispet edilen
usiil formiilasyonu hatrrlandtgmda bu tarb~malann akademik bir disiplin i-
9Jtde inceltilmi~ farkh terimlerle ve sistematik olarak ifade edilmeye b~lanmasi, en erken Hicri fi. yUZ}'llm ilk yar1sma kadar gotiiriilebilmektedir.
·islam tarihinin bu erken safhas1 ise olmu~ bitmi~ birtaklm hadiseler ile
bunlan n Miisliimanlarm vicdanmda buakbgt etkilerin heniiz canhhklartru
korudugu ve Miisliimanlann dii~iince diinyasmda biiyiik tarb~malara sebep
oldugu bir donemin ve onceden bu hususlarla ilgili olarak te~ekkiil etmi§
kabullerin·usill dii§iincesin.in ortaya <;lkl§mda etkili oldugunu dii~iinmemek
i9Jl bir sebep bulunmamaktadrr. Bu baktmdan soz konusu hadiselerden hila
fet meselesi (ilk ii~ halifeniri hilafetlerinin me§rlliyeti) ve Hz. Ali- Muaviye
arasmda ya~anan fitne olaylan her ne kadar hukuk1 ve siyasi bir mesele gibi
goziikse de iman-kiifiir, vaid-i fiissak (menzile beyne'l-menzileteyn), kader, i
rade gibi bir .;ok kelam problemin.in dogu§unda etkili olmu~ ve bu konular
daki anla§mazhklar mezheplerin dii~iince sistematiginde varbg:tru asrrlarca
muhaiaza ederek bir.;ok a~Ilmuyla birlikte giiniimiize kadar intikal etmi~tir.
Ote yandan icma', rivayetlerin hangi yollarla ve hangi §artlarla kabul edile
cegi, 'furunm kat'iligi, hakikat-i §er'iyyeniri mevcudiyeti, ictihadm ge.;erliligi
ve ictihadda isabet25 gibi bir~ok usill konusu tarb§ilirken de yine mezkur ha
diselere ab.fta bulunulmu~tur.
Hz. Ali ve Muaviye hadiseleri baglammda Miisliimanlarm giindemine
giren ilk kelami tarb~malarm iman hakkmda oldugu ve ozellikle giinahkar
Miisliimanm ahiretteki durumu (vafd-i fiissfik) ile ilgili bulundugu bilinmek
tedir. Zira bu i~ sava~lar s1rasmda olen Miisliimanlarm durumuyla ilgili tar
h§malar sebebiyle bir yandan mii'min kimdir sorusu ortaya ahlml~, diger
yandan sahabenin kimligi sorgula.IUIU§ ve bu da dini i~erikli sahabe rivayet
lerinin giivenilirligi problemini beraberinde getirmi§tir.
25 Kelam literati.iriinde de Hz. Ali- Muaviye olaylan ele aluurken stk stk ictihadda isabet konusuna temas edilmi~tir. Mesela bk. Ebii ishak ibrahim b. Ali e~-~uazl, M u'tekndii Ebi islulk
el-Ffrfiziibiidi (~r. Abdiilmecid et-Tiirki, ~lrazi'nin $erlm'l-Liima' adh eserinin giri§inde), Beyrut 1408/1988, I, 108-110; Ebii'l-Muin en-Nesefi, Tebs•ratii'l-edille (~r. Claude Salame), Dtma~k 1993, ll, 894-895; Sa'deddin et-Teftazaru, $erlw'/-Makiis1d, istanbul 1305/1888, In, 305-306.
232 T ARiHTE ve GUNUMUZDE EHL-i SUNNET
Bu noktada Ehl-i Siinnet anla)'l~mm te~ekkiiliine zemin hazrrlayan aJ.imler, ilke olarak "giinahkar mi.i'min" anla)'l~IIU benimsemi~, yap1lan sava~larda yer alan taraflann davraru~lanm ictihad fark1 olarak degerlendirmi~ ve
taraflardan birini (Muaviye ve taraftarlan) hatah bulmakla birlikte ictihad
fark1 sebebiyle giinahkar da saymarru~ ve dola)'lSiyla bir bi.iti.in olarak saha
beyi gi.ivenilir (udul) kabul etmi~lerdir. Bunun sonucunda her bir sahablnin
rivayeti din konusunda hi.iccet olarak benimsenmi~tir. Bu di.i~i.incenin kar~I
smda yer alan Haricller sava~larda taraf olanlann hepsini, $i'1ler taraflardan
birini dinden 9-krru~ sayruklanndan ve baz1 Mu'tezile alimleri de en azmdan
onlan giinahkar olarak gordiiklerinden tek tek rivayetlerine (ahbaru'l- iihnd)
deger vermemi~lerdir.26
$imdi ilk donem tarh~malanrun ortaya t;Ikarrugi baz1 temel usill mesele
lerini ele almaya <;ah~ahrn:
1. 'Anmun Kat'iligi (el-Kavl bi'l-umum)
hk baki~ta dile ve usille ili~kin bir tarh~ma gibi gozi.iken 'amrn lafzm
umum ifade edip etmeyecegi, ozellikle Kur'an lah.zlanrun bi.itiin fertlere ayru
kesinlikte delalet edip etmedikleri hususu, erken donemden itibaren hem ke
larn ve hem de f:Jk.Ih usuli.i eserlerinde ele alrmp tarh~tlnu~hr. Kelarn eserle
rinde vnfd-i fiissnk (faslklann tovbe-.etmeden olmeleri halinde ebedi cehen
nemde kalacaklan) konusu ele ahrurken bu tarb~rnaya yer verilmesi27 konu
nun itikad boyutuyla ili~kisinin a9k bir tezahiiriidiir.
Ebii'l-Mum en-Nesefi (o. 508/1115) gerek Ehl-i Siinnet'in ve gerekse
Mu'tezile'nin 'amrn ile ilgili bu usill ilkesini vafd (-i fiissnk) meselesinin neti
celerinden saydiklarrru belirterek "Gerek bizim ve gerekse onlarm ilk irnam
lanndan 'amrn ve mutlak meselesinde soz soyleyen herkes bu gorii~ii sa
vunmarun ya vaidin kesin ger<;ekle~ecegi (tahkzku'l-vafd), ya da affm cevaz1
26 27
Ciiveyni, el-Burhiin, I, 388, 403, 405-407.
M~sela bk. Ebii'l-Hasan Ali b. ismail el-E~'ari (6. 324/936), Kitiibii'l-Liima' fi'r-red alii ehli'z
ZI!lJg ve'l-bida' (~r. Abdiilaziz izzeddin es-Seyrevan), Beyrut 1987, s. 156-158 (Babii'l-Keliim fi'l-has ve'l-am ve'l-va'd ve'l-vaid); Kad1 Ebu Bekir Muhammed b. et-Tayyib el-Biik!llani (6. 403/1013), Temhfdii'l-eviiil ve telhfsii'd-delail (~r. imadiiddin Ahmed Haydar), Beyrut 1987, s. 404-410 (Babii'l-Kavl fi'l-husus. ve'l-umum).
EHL-i SUNNET'TE USUL ANLA YII?I 233
anlayx~ma gotiirecegini zikretmi~lerdir" der. Eseri gi.iniimiize ula~an ilk Ha
nefi usfil yazan olan Cessas (6. 370/981), 'arrun lafzm umum ifade edecegi
anlayx~mm ilk nesil selefin (sadr-1 evvel) ve onlan izleyenlerin nesilden
nesile yaygm bir fiille tevariis ede geldikleri bir anlaJI~ oldugunu belirtip28
bunu gosteren bir~ok sahabe uygulamastru zikrettikten sonra, bu meselenin . kelfuni tarb~malarla ilgisini gostermesi baktmmdan olduk~a dikkat ~eken bir
a9klama yapmaktadu: "Bu konuda ne seleften ne de sonrakilerden hi~ kim
se muhalefet etmemi~tir. Ne zaman ki Miircie' den bir grup ortaya 91<1p irca
anlayx~1 konusunda stkmbya dii~iince vafd-i fiissak sonucunu gerektiren ayet
lerin zahirleri sebebiyle hastmlanrun bu vafd-i fiissak anlaJI~larmt kabul et
mek zorunda kalrnamak i~ umum anlayi~Iru ba~tan reddetmek zorunda
kaldliar. Umum anlaJI~lnl kabul etmeyenlere kar~1 ilim adamlan kitaplar
yazchlar ve bu eserlerde onlara soylenecek biitiin sozleri soylediler."29
Ebii'l-Muin en-Nesefi, Cessas'tan yapbgtffilZ bu paragraft aynen iktibas
ettikten sonra Cessas'm, hocas1 Ebii'l-Hasan el-Kerhl'nin de ayru anlaJI~l be
nimsedigini belirten ifadelerine yer verir3o ve ardmdan aralannda imam
Mati.irlcli'nin de bulundugu Maveraiinnehir Hanefi ulemasmm bu anlaJI~l
Mu'tezile anlaJI~l saydlklaruu ve bu gorii~te olanlara kar~1 9kbklarmt kaydeder.31 Nesefi umum meselesinin vafd-i fiissiik meselesi ile ili~kisini geni~~e
a9kJadtktan sonra umum go~iinii kabuliin Ehl-i Siinnet usilliine (yani ke
lam anlaJI~ma) gore dogru olmadtgt sonucuna ula~Jr.32
Bu usill tarb~masmm kelfuni a9dan ne anlam ifade ettigine gelince;
Kur'an'da bazt bi.iyiik giinahlan i~leyenlerin Cehennemde siirekli kalacakla-
28
29
30
31 32
Ebii Bekir Ahrned b. All er-Razi el-Cessas, el-FJtslil fi'l-uslll (~r. Uceyl Casim en-Ne~emi), istanbul1414/1994, I, 103-104.
Cessas, a.g.e., I, 110. Cessas'm yukanda soziinii ettigi eserler muhtemelen Mu'tezile'nin ileri gelen a!imlerinin ~ eserleri olmal!du: Ebii'l-Hiizeyl el-Allaf (Kittibii'l-Va'd ve'l-vald), Ebii Ca'fer el-iskafi (Kitiibii Nakz1 Kittibi ilm $ebib fi'l-vald), Bi§r b. el-Mu'temir (Kitiibii'l-Vaid a/e'lMiicbire), Nazzam (Kittibii'l-Vard), Siimame b. E~res (Kittibii'l-Hus!ls ve'l-'umum fi'l-vaid), Dtrar b. Amr (Kittibii'l-Vaid). bk. ibnii'n-Nedim, el-Fihrist, 204, 205, 206, 208, 213, 215. Kr~. Cessas, el-Fustll, I, 101-102.
Nesefi, Tebs1rafii'l-edille, II, 780.
Nesefi, Tebs1ratii'l-edille, U, 784.
234 TARiHTE ve GUNUMUZDE EHL-i SUNNET
nru ifade eden ayetler33 soz konusu oldugunda bu vas& ta~tyan, yani kelam
tenninolojisiyle "fastk" olan herkesin bu hi.ikme dahil olup olmad1klan bu
tarb~manm esastru olu~tunnaktadrr. Zira "WJ1um ifade eden la&z delaJet et
tigi her bir ferdi sank.i umumun fertlef!nden her biri aynca zikredilmi~c;esine
kesin olarak kapsar" ~eklindeki prensip kabul edilirse, soz konusu ayetler
dolaYJ.Slyla, tovbe etmeden olen bi.iyi.ik giinah sahibi herkesin bu ak1bete di.i~ecegi (vafd-i fiissfik) kabul edilmek durumundadJr.
Nitekim Mu'tezile menzile bet;ne'l-menziletet;n denilen anlaYJ.~lan gere
gince fas1kl mi.i'min kabul etmez ve vaid anlaYJ.~lan geregince de bi.iyi.ik gi.inah ~leyenler tovbe etmeden oli.irlerse Allah'm onlan ba~lamayacagt tezini
ileri si.irer.34 Halbuki umum la&zlann muhtevalanna dahil fertleri ifade etme
noktasmda zanni olduklarmJ savunan Si.inni anlaYJ.~a gore "fas1k"
mi.i'mirldir ve Allah'm affetmesi halirlde cehenneme bile girmez; soz konusu
edilen ayetlerden de Mu'tezile'nin <;~kard.tgt sonuca gitmek mi.imki.in degil
dir.
Ancak bu meselede Si.inni-Hanefiler a<;~smdan bir problem vardrr. Zira
imam Ebii Hanife'nin naslarla ilgili ictihatlannda 'amm la&zlan kesinlik ifa
de eder bic;imde yorumladlgt bilinmektedir. 35 Mati.irldi'nin ba~rm c;ektigi
Maverai.innehir Hanefi ulemas1 ise 'amm bir la&zla has, has bir la&zla da
'amm kastedilebileceguu vurgulaYJ.p ·,amm la&z amel baklmmdan umum i
fade eder, itikadi bakrmdan ise kesinlik tailrmaz diyerek 36 va!d-i fiissfik
hakkmdaki ayetleri -aksini ifade eden ayetleri37 de goz oni.inde bulundura
rak- bi.iti.in fertleri ifade etme konusunda zanni kabul etmektedir. Boylece
amel alanmda 'amm la&zlar kesinlik ifade eder bic;imde yorumlarurken, iti
kat baklmmdan zan ifade edecegi ileri si.irillerek -Ebu Hanife'nin de benim
sedigi- Si.inni akideye ters di.i~memeye c;ahiilimaktadrr.
33
34
35
36
37
Mesela bk. el-Bakaia 2/81; en-Nisa 4/14, 93; el-Enfa! 8/15-16; Yilnus 10/27; Taha 20/74; el
Fiirkan 25/68-69; el-Cin 72/23; el-infitar 82/14-16.
Ebi.i'l-Kiistm Abdullah b. Ahmed el-Belhi el-Kabi, Fnzlii'l-i'tiziil ve tnbnkcitii'l-Mu'tezile (~r.
Fuad Seyyid), Tunus-Cezayir 1974, s. 64.
Cessas, el-Fusiil, I, 102-103.
Alaeddin es-Semerkandi, Miziinii'l-uslil, s. 277-280.
Mesela bk. en-Nisa 4/48, 116; ez-Zi.imer 39/53; Muhammed 47/4; Yusuf U/87; el-Leyl 92/15.
EHL-i SUNNET'TE USOL ANLA YI$1 235
2. ;ier'i Hakikat
Hz. Ali - Muaviye olay1 ile baglanhb olarak yapllan bir diger uslll tarb~masi ise ~er'! hakikatlerin (el-esmiiii'l-menk!lle) varh~ meselesidir. Dil i~erisinde farkh diizlemlerde (liigav!, ~er'!, 6rfi) 6zel dillerin olu~masuu ifade eden.bu anla~ Bak:illaru (6. 403/1013), Ebii ishak e~-$lrazt (6. 476/1083),
Ciiveyn! gibi Ehl-i Siinnet'in E~'ari ekoliiniin 6nde gelen temsilcilerinin belirttiklerine gore Hz. Osman'm oldiiriilmesini miiteakip Hz. Alive Muaviye arasmda cereyan eden i~ sava~lara kahlan taraflar hakkmda daha sonra orta
ya 9kan tarb~malar suasmda ilk olarak Mu'tezile tarafmdan ileri si.irillmii~ olan bir prensiptir.
Mu'tezile s6zii edilen sava~lara kablanlarla ilgili olarak g6rii~lerini "Onlan iki konum arasmda bir yerde (menzile beyne'l-menzileteljn) goriiriiz. Bu sebeple onlann ne kafir, ne mii'min olduklaruu soyleriz; onlar faslkbr deriz"
~eklinde formille e~ler ve bu sozii Talha, Ziibeyr gibi sahabenin ileri gelenleri i~ de kullaruru~lardl.38 Literatfude menzile belJne'l-menzileteyn olarak bilinen bu g6rii~ii ilk olarak Vasll b. Ata'm Hasan-1 Basn'nin (6. 110/728)
meclisinde dile g~tirdigi ve ·bu yiizden aralannda anla~mazllk ~kb& bilinmektedir.
Vasll'm "Alive Talha benim yarumda bir tutam ye~illik hakkmda ~ahitlik etseler yanlannda ii~cii bir ~i daha bulunmazsa ~ahitliklerini kabul etmem. ~iinkii ikisinden biri faslkhr" dedigi rivayet edilir. Mu'tezile'ye kar~1 "Dilde iman kelimesi tasdik anlammdadlr. Bunlar da tasdik eden muvahhid kimselerdir" diye itiraz edilince onlar da "Bu dildeki hakikat anlarmdtr. Oy
sa ~eriatta b~ka manaya nakledilmi~, giinahlardan birini i~lemeyene ad olarak verilmi~tir. Bir giinah i~leyen kimse imandan 9kar, ancak kiifre de
girm~z" cevabuu vermi~lerdir. Bakillaru, Mu'tezile ve Kaderiyye'ye nispet ettigi bu anlayt~I bazt fakihlerin benirnsemesini bu husustaki kiifiir ve tugyarn bilinemelerine baglayarak "Bu selef hakkmda biiyiik bir sozdiir" der.39
38
39
Ebi'l ishak ibrahim b. All e~·$irazl, $erlw'l-Liima' (~r. Abdiilmecid et-Tiirki), Beyrut 1408/1988, I, 172-173.
$"uazi, $erlw'l-Liima', I, 173. Vasu'm Hz. Ali ve Muaviye taraftarlanndan birinin ictihadda isabetli olmakla birlikte hangisi oldugunu bilemedigi. anla~ma Amr b. Ubeyd de kab.lmaktadlr. Bk. Sa'deddin et-Teftizaru, $erlm'l-Maktis•d, istanbul1305/1888, ill, 306.
236 T.ARiHTE ve GUNOMiiZDE EHL-i SUNNET
Bu tarb~marun neticesi olarak ortaya 9-kan farkh anla)'l~lar hakikat tarumlanna da yansuru§; Mu'tezile hakikati, "kar~11Ikh konu§malarda kulla
nllmast konusunda anla~tlmaya vanlrru~ olan (mii vakaa'l-tstzli1h ale't-tehiitubi
biht)" ~eklinde, Ehl-i Siinnet ise "Dilde vaz' edildigi anlammda kalan ve b~
ka bir manaya nakledilmeyen la&z" ~eklinde tarumlanu~b.r.40
Mu'tezile'nin geli~tirdigi §er'! hakikat anla)'l~ma gore islfun (miisli.i.man
olma), iman, kiifiir, dalalet, itaat, giinah gibi kelimelere ~eriat tarafmdan yeni
anlamlar k~anchnlm~trr. Bakill.aru ve Ciiveyni gibi bilhassa ilk donem
E~'an alimleri bu prensibi ~iddetle reddetmi§lerdir. Ancak b~larda mutlak
bic;imde kar~1 9laJ.an §er'i hakikatlerin varll~ meselesine kar~1 Siinni usiilcii
lerin bu kesin tavn $1raz1, Gazzall gibi baz1 usillciiler tarafmdan yumu~atll
~41 ve daha sonraki donemlerde ise Ehl-i Siinnet carniasm.m geneli tarafm
dan tasvip goren bir anla~ olarak literatii.rdeki yerini alnu§hr.
3. icma'm Hiicciyeti
Ehl-i Siinnet'e gore bir kimsenin halife se9lmesi ic;in herkesin icma' et
mi§ olmast ~arb aranrnaz ise de halifenin se9mle ba~a gec;ebilecegi konusunda icma' bulunmaktadu. <;iinkii ilk i.ic; halifenin hilafetinin me~ruiyetine
hie; kimse itiraz etmemi§, ba§larda itiraz edenler de sonradan itaat etmi§ler
dir. $u halde bu halifelerin hilafetlerinin me~riliyeti konusunda sahabe ara
smda icma' bulunmaktadt.r. Ehl-i Siinnet'in bu yakla§lmma kar~m $ia, hilafe
tin nasla sabit oldugunu, yani Hz. Ali'nin Hz. Peygamber tarafmdan dogru
dan halife tayin edildigini savunmu~tur.42
Hz. Peygamber'den sonra hilafetin sahabenin bey'an ile sabit olmas1 ay
m zamanda icma'm hiiccet oldugunun da bir gostergesidir. Zira ilk i.ic; hali
fenin sec;i&neleri konusunda icma' dan daha gi.ic;lii bir delil bulunmamakta
dlr. Nitekim Ci.iveyni bu durumu "Nas bulurunadtgma gore sadece sec;im
yolu kalmaktadu ve bunun da delili icma' du; zira bir c;ok donemde sec;im
gerc;ekle§ti ve hic;bir aJimin sec;im ilkesine kar§l 9-kn~ gori.ilmedi." §eklinde
40
41
$'traz!, $erlw'l-Liima~, I, 172.
$'1rizi, $erlw'l-Liima', I, 173; Gaz.Uli, el-Mustasfa, I, 330-332.
$'rrazi, Mu'teknd, I, 102.
EHL-i SUNNET'TE usfu. ANLA YI$1 237
ifade etmi~tir.43 icma' olmaks1zm $ia'run nas iddialanna kar~1 se9mle ba~a gec;en halifelerin hilafetlerinin me~n1iyetini ispat etmek oldukc;a gtic;tfu. Bu
balamdan $Ja'run, iona' diye bir usiil kabul edilecekse bunun imamlann da
i9nde yer ·ald1& iona' olarak tarumlamalan44 anla~1lrr bir durum arz etmek
tedir . . 4. Haberlerin Taksimi
Hilafet tarh§malanrun miisliimanlar arasmdaki "fitne" aru verilen ic; sa
va~lara ve bunun da hadis uydurmacrhguun yaygmla§masma sebep olmas1
iizerine hadis nakillerinde isnad sorulmas1, haberlerin niteligi iizerindeki tar
b~malann alevlenmesi sonucunu dogurmU§tur: Daha a«;Jk bir ifadeyle $ia ta
rafmdan ileri siiriilen Hz. Ali'nin halifeligi konusunda nas bulundugu, yani
Hz. Ali'nin Hz. Peygamber tarafmdan imam tayin edildigi iddias1 onlann
nas olarak ileri siirdiikleri rivayetlerin gtivenilirliginin sorgularunasi, bu gibi
konularda herkesi baglaylCl olan haberin niteligi iizerindeki tarb~malann
b~lamasmda etke~ oimu~tur.
Haberlerin miitevatir ve ahad ~eklinde taksim edilmesiyle amele ili~kin
olarak her iki gruba giren rivayetler esas ahrurken, itikadi ve siyasi boyutu
bulunan $i'ilerin Hz. Ali'nin Hz. Peygamber tarafmdan imam tayin edildigi
iddialan yarunda Kur'an-1 Kerim'e muarazada bulunuldugu, Yahudilerden
iseviyye frrkasirun Tevrat'ta Hz. Musa'run son peygamber oldugunun belir
tildigi ~eklindeki iddialanrun -bunlar orfen ~uyu bulmasi beklenilen haber
ler cinsinden oldugu halde boyle bir ~eyin soz konusu olmamas1 dolaytslyla
dogru olamayacagt ifade edilerek "orfiin hiikmiine muhalif her haber yalan
drr" ilkesine ul~Ilnu~br.4s
Bu baglamda imamii'l-Haremeyn el-Ciiveynl'nin Kitabii'l-ir§ad adb ke
lam eserinde imamete ili~kin ~malan ele ald.Igt boliime haberlerin ~artla-
43
44
45
imamii'l-Haremeyn el-Ciiveyni, Kitabu'l-iriad i/6 kav6h'il-edi/le fi uslili'l-i'tikBd (~r. Es'ad Temim), Beyrut 1405/1985, s. 356.
Ciiveyni, el-Burh8n, I, 388.
Ciiveyni, e/-Burh811, L 380, 385-386.
238 T ARiHTE ve GUNUMUZDE EHL-i SUNNET
nru a9k}ayan bir giri~le ba~lamaSl olduk~a dikkat c;ekiddir.46 Zira burada or
taya koydugu haberle ilgili anlaYJ~l.lU hemen ardmdan i~ledigi imametin
nasla degil, se9mle oldugu tezinin temeline yerle~tirmi~tir.47
5. Klyasm Hiicciyeti
$ii gruplarm imamet anlaYJ~lan bir yonden sahabe rivayetlerine onem vermeye engel olurken, diger yandan mi.ictehidlerin geli~tirdikleri ictihad yontemine kar~I c;Ikmalarma neden olmu~tur. S1radan hukukc;ulann gorii~lerinde yarulabilir olmalan dolaYJslyla re'y ictihadma izin verilmesine kar~I «;;kan $ia'ya, yarulmaz go~ ortaya koyabilen ya~ayan otorite (el-imlimii'l
kliim) fikri daha cazip geliyordu.48
Nitekim mi.ictehidin ortaya 9kan yeni hadiselerle ilgili olarak ictihad ve klyas yontemlerine ba~vurmasl.lUn caiz olmadiguu ve ba~a gelen, her bir hadisede imamlardan gelen bir nas mevcut oldugu icj.n bu gibi yerlerde onlardan nakledilen hi.ikme gore hareket edilerek bu sl.lUim a~Ilmamas1 gerektigini savunan $eyh Mi.ifid (o. 4p/1022), "Bu yalruzca imamiye'nin gorii~i.idiir; kelamalarm ve faklhlerin c;oguruuguna muhaliftir" diye ekliyor.49 $erif Murtaza (o. 436/1044) da: "BiZe _gore dinin fiin1u usilli.i (usilli.iddin, itikadi meseleler) gibidir; her ikisinin de anla~llrr a9k delilleri vardu, her biri yani usill ve fiin1 hakkmda kesin bilgi (ilim) elde etme mi.imki.in ve sahihtir, bunlardan hie; birinde zarma mahal o~adi~ gibi ilme degil de zanna goti.iren ictihada da mahal yoktur." demektedir.so
ismailiyye mezhebinin oneffili temsilcilerinden Kad1 Nu'man (o.
363/974)51 nass gelmeyen konularda kendilerinin i.ili.i'l-emre ba~vurulmasrm
46
47
48
49
so
51
Ciiveyni, Kilfi~ii'l-ir~fid, s. 347-352.
Ciiveyru, Kitfibii'l-ir~fid, s. 353-356. Ciiveyni haber-i v~d'in hiiccet olarak kabul edilmesinin akla aykm oldugunu savunanlann boyle bir delili kabul etmenin halkm fesaduu isteme anlamma gelecegini soyleyerek salah-aslah prensibiyle ve dola}'lslyla hiisiin ve kubuh ilkesiyle ili~kilendirdiklerini kaydeder. bk. el-Burlrfin, I, 390.
Hourani, Reason and Tradition, s. 61.
$eyh Miifid Muhammed b. Muharnmed ibnii'l-Muallim, Evfiilii'/-maktllfit (n~r. $eyh ibrahirn el-Ensari), Beyrut 1414/1993, s. 139.
$ern Murtaza, Resfiilii'~-$erif el-Murtazfi (~r. es-Seyyid Mehdi Reclii), Kum 1984, I, 154.
Kadi Nu' man b. Muhammed, ilrti/Ofir usiili'l-ma.filrib (~r. Mustafa Glilib), Beyrut 1983, s. 54.
EHL-i SUNNET'TE USUL ANLAYI~I 239
savunrilalanna kar§m Ehl-i Si.innet'in istinbata ba§vunna)'l savunduklanru
belirterek ictihada kar§I olmalarmm gerekc;esi olarak ihtilafa sebep olmasrm gosterir. Aslmda onun bu ac;Iklamast bu muhalefetin en onemli ve belki ye
gane' gerc;ek sebebi olarak gosterilebilecek imamet anla)'l§ma kap1 aralama
dii§iincesi oldugunun bir delilidir.
Faklhlere re'y hakki verilmeyip bu hakkm yalruz irnam ic;in sakb tutul
masl fikrini miidafaa eden Kad1 Nu'man, eserlerinde bizzat akla ve akd yo
luyla elde edilen bilginin degerine kar§J sava§ ac;ar. Buna mukabil Ehl-i Siin
net usw kaynaklarrmn daha giri§ boliimlerinde ukil yiiriitmenin bilgi kayna
~ oldugunu ispata c;alt§llmast i§te bu baglamda biiyiik onem kazanmaktachr.
$i'll.erin ictihad ihtilafa gotiiriir tezlerine kar§m Ehl-i Si.innet ihtilafm bir
rahmet oldugu tezini savunmu§tur.
6-7. ictihadda isabet ve illetin Tahsisi
Usill literatiiriinde her miictehidin ictihadmda isabet edip etmedigi ko
nusu da kelami polemik konularmm bir uzanns1 olarak goriilmii§tiir .. Nite
kim Maveraiinnehir Hanefileri her miictehidin isabetli oldugunu iddia edenlerin Mu'tezile oldugunu belirtirler.s2 Kadt Ebii't-Tayyib et-Taberi'ye (6.
450/1058) gore bu anlayt§ Basra Mu'tezile'si tarabndan ortaya ahlml§ bir
bid'attir.53 Serahsi illetin tahsisini caiz gormenin bir c;ok ac;tdan Mu'tezile'nin
uswiine meyil anlamma geldigini savunarak bu meselenin nic;in yanb§ oldu
gunu izah ederken ayru zamanda ictihadda isabet konusunun neden redde
dilmesi gerektigi iizerinde de durur.
Ona gore, illetin tahsisinin caiz goriilmesi kac;mllmaz olarak mutlaka bii
tiin miictehidlerin isabetli ve ictihadm npkt nas gibi hata ve fesattan korun
mu§ (ismet) oldugunun da kabuliinii gerektirir. Bu ise her miictehidin ger
c;ekten hakka isabet ettigini ve ictihadm kesin bilgi dogurdugunu ac;tkc;a ifa
de etmek demektir. Bunun kabulii aslahm viicfibu gorii§iinii, bir diger vecih
ten ise menzile betjne'l-menziletetjn ve tovbe etmeden olen biiyiik giinah sahip-
52
53
Alaeddin Ebu Bekir b. Mes'ud el-Kiisaru, Bediii'u's-samii' fi tertibi'~-~eriii', Kahire 1910, VI, 277; Haftziiddin en-Nesefi, Ke§fii'l-esriir, I, 8.
$'"uazi, $erlw'l-Liima', n, 1048.
240 TARiHTE ve GUNUMUZDE EHL-i SUNNET
lerinin cehennemde ebedi kalacaklan (vaid-i fossak) gori.i§iinii i9rlde baruidinr.54
Zikredilen son iki anlayt~m Hz. Ali-Muaviye olaylanrun neticesi olarak
9kzru~ bir kelam tartl§masx oldugu habrlanacak olursa ictihadda isabet ko
nusu ile onun bir uzanbs1 olan illetin tahstsi konusunun da mezkt1r tarh~ma
lann hirer neticesi olmasx gerekir. Sadrulislam el-Pezdevt (6. 493/1000) gibi
bazt alimlerin ~er'i illetlerde tahsisin ceva.zt anlayt~mx miidafaa etmenin
Mu'tezile d~iincesiyle ili§kili olmayabilece~ss ve bu anla~m Ehl-i Siinnet
anla~a muhalif olmadxgx yolundaki iddialaruu Serahsi biiyiik bir hata o
larak niteler ve cruz oldugunu savunanlann Ehl-i Siinnete muhalefet edip
usill.lerinde Mu'tezile'nin gorii~lerine meyletmi~ olacaklaruu soyler.56
V. DEGERLENDiRME
F1klh usUlii eserlerinde konular ele allrurken bir taraftan bunlarm kelami
d~iinceye aykm olmamasma dikkat sarf edildigi gozlenirken diger yandan
kelam eserlerinde usUI prensiplerinden hareketle istidlailerde bulunuldugu
goriilmektedir. Bu baknndan kelamm rm usill.ii, yoksa usill.iin mii kelarm et
kiledigi sorgulanacak olursa bu etkinin kar~11Ikli oldugunu soylemek veya
en azmdan ilnU disiplinler belli bir sistematik hiiviyete kavu~tuktan sonra bu
a9klamalru: kar~Wkll etkile~im i9rlde g~mi§tir denebilir. ilmi disiplinlerin
heniiz te§ekkill etmedigi, gerek irlanca ve gerekse amele yonelik olarak bir
kxsrm ilkeler iizerinde tarb~llmaya ba§lanchgx zamanda teorik olarak kelami
anla~larm bir onceliginden soz etmek mant:J.kl bakrmdan daha dogru
goziikmektedir .
54
ss
56
. ·
Muhammed b. Ahmed es-Serahsi, Usulii's-Serahs! (~r. Ebii'l-Vefa el-Efgaru), istanbull984, IT,211-212.
A.bdiilaziz el-Buhan, J<eUU'l-esrlir (~r. Muhammed el-Mu'tastm-Billah el-Bagdadi), Beyrut 1997, IV, 67. Biitiin miictehidleri tasvib anlaNuun Mu'tezi!e'nin aslah anlayt~ma gotiirecegi ve dolaytstyla Ehl-i Siinnet anlaNJ.na muhalif oldugu yolunda Fahrulislam elrezdevi (o. 482/1089) taraftndan ileri siiriilen go~ ele§tirisi i9Jl bk. Abdiilaziz elBuhan, Kqfo'l-esrlir, rv, 32 ve .53-54.
Serahsi, Usi21, IT, 208. Aynca bk. Ebii'l-Muin en-Nesefi, Tebstratii'l-edille, IT, 576.
EHL-i SUNNET'TE USUL ANLAYI$1 241
C::ah§marmzda ortaya koydugumuz omeklerle sadece kelfuni tarb§mala
nn usill tarb§malannda veya tersine usul tarb§malanrun keHimi tarb§malar
da nasil kullaruldlgtm gostermek istedik. Aksi halde biiti.Ul usUI tarh§malarl
run imamet ve fitne eksenli yapdan keHimi tarb§malardan kaynaklandJ.gtru iddia etmek dogru olmaz.
~
Ku§kusuz usill tarh§malanrun .hklun kendi btinyesine ozgii problemleri ile ili§kisi diger etkenlere gore daha giic;liidiir. Ancak her hali.ikarda sozii edilen bu iki vak1amn ilk donem kelarn ve usill tarh§malannda muharrik rol iistlendikleri de gozqen uzak tutulmamas1 gereken bir vaload1r. Bu ve benzeri tarh§malar ileri . siiriilen gorii§lerin temellendirilmesi noktasma gelindiginde birc;ok ac;Ilimi beraberlerinde getirmi§, taraflarm kendilerini destekleyecek farkh disiplinlerden ve fark11 dii§iince sistemlerinden istifadelerinin yolunu ac;mi§lard1r.
KeHim tarh§malanrun belki en onemli etkisi, b.klh usUliiniin bilgi kurarm (epistemoloji) ac;IsJ.hdan denetlenmesinde aranmahdrr. Flklhta hiikiim elde etme siirecinde kullarulan delillerin hiiccet olmalan kesin miisbit delillere dayandmlma zaruretine kar~m her bir delilin tek tek olaylara uyarlanmasmda kesin netice dogurmast gerekmedigi sonucu Ehl-i Siinnet'in deliller teorisine ili§kin en onemli yoneli§ini ifade etmektedir. Buna dayal1 olarak Ehl-i Siinnet usilliinde bilhassa amele ili§kin konularda haber-i varud, ktyas ve ictihadm muhtelif formlan hiikiim koymada kaynak veya yontem olarak benimsenmi§tir.
Burada vurgulamakta yarar vardu ki usfxl-i hklhta kelfuni tarh§malar en yogun bic;imde kavrarnlann tarumlarmda ya§anmi§hr. Tarumlar ortaya konulurken kelarn alarunda benimsenen ilkelere ters dii§memek ic;in biiyiik gayret sarf edildigi goriilmektedir. Muhaliflerin ele§tirileri de tarumlardan ba§lamaktadJ!. Tarumlar konularm kavramsal c;erc;evelerini belirleyen ozlii ifadeler olmakla ayru zamanda bir ilme ili§kin olarak yoneli§leri belirlemede en onemli kriterlerdir. Bu bak1mdan usUI alarunda ortaya konan tarumlardan hareketle bile Ehl~i Siinnet'in kelami karakterlerini tespit imkaru bulunmaktadlr.