hal·kevi ayllk k.Ül·t·Ür ·dergisiisamveri.org/pdfdrg/d01876/1944_70/1944_70_bastaknf.pdfzikr...
TRANSCRIPT
HAL·KEVi AYLlK K.ÜL·T ·ÜR ·DERGiSi
YIL: Yili· AGUST.OS 1944 SAYI: 70
GARBi ASYA VE ANADOLU AKVAMI
KADi.MESiNiN DiNLERi TARiHi ~- F. BAŞTAK
(Baş tarafları evvelki s~yılarda)
5 - Şarkla mabudelerin lavaşi tahipleri: Eğer zan. ve tahmin üzerine müstenid olan bu tarz- izah doaru ise
. o
Asyanın diğer .feyz ve bereket mabu-delerinin niçin bir takım tavaşi rahip- -ler tarafından mazharı aizmet oldağuno kolayca anlıyacağız. Bu dişi !Jla- · budeler, kendilerininin lahuti aşıklarını teşahhus ettiren erkek, rahiplerinden hayırkar vazifelerini eda· et tiklerinin bUrhanını isterlerdi: .
Bu mabudelerin, dünyaya bayatı o
nakil ve isal etmeden evvel, bizzat · kendilerinin tenasült kudret ile hali · işbaa gelmiş olmaları iktiza ediy~rdu. Kendilerine böyle hadim rahipler ta!afından hizmet edilen mabudeler meyanında bilhassa Efes şehrinin büyük · "Artemisi, ile şimali Suriyenin "Hiyerapolis, şehrindeki büyük "Astarfe, zikr olunabilir; Bu sonuncun.ıın mabedt :.ki, Asuriye'li, Babil'li Arap ve Fenikeli birçok ha~ılarm hediyelerini de alıyor v.e bir takım tekaçldümelerle zenginleşiyordu, en şanlı günlerinde
· ihtimal ki bütün şark mabedlerinin en meşhur olanı idi. Halbuki "Astartenin, hadim rabipleri "Kübele'nin . " kın e o kadar sıkı . bir surette müşabih idiler ki bazıları bu ikisini birbirine karış~ırmışlardır.
-14
Bu rahiplerin .dirıJ hayata intisap ve hasrı vücut edişle"ri ayni teferruatı arz ediyordu.
Hiyerapolis de senevt içra edilen bü.yük bayram ilkbaharın bidayetine tesadüf ediyordu. Suriyenin ve mücavir namyelerin akvamı mabetde kalabalık bir cemaat hallnde sıkışırlardı. Fülüt ve davul seslerile hadim rahipler, bıçaklarile· etlerini yarariard ı. So u derecesine , varan· dtni tenebbüll ve heyecan bir med gibi tedricen ilerliyerek arlıyor, tevessü ediyordu. Bayrama sırf te'mirii- buzuzat için gel- · miş olan tem~şagerlerden bir çoğu orad~ asla bahriarından ğeçmemiş ve kat'iyyen niyet etmemiş oldukları şeyleri yaparlardr. Herke~n ş~ryanları mus~inin sesile hemahenk olarak ça~pışıyordu; Akıtılan · kanlar gözleri bir ·miknatis gibi cezb ediyordu. Bütün elbiseler çıkarblıyor; ba~ırarak, sıçrayarak gidilip hazır bulunan kılınçlardan biri yakalanıyor, ve derhal . muvacehei nasd~ kat'ı uzuv ediliyordu. Sonra, e~kekler şehre yayılarak elle" rindeki kanlı uzuvla"rı havada saııa·-yarak, ö·nunqen ·çılgınca bir İıalde gee- . tikleri evierden -birine yahut diğerine
fıı:latıp atarlardı. ~a~etgahları bu
suretle ta;ziz ve tevkir edilmiş oian aileler Gallere kadın elbisesi ve kadın tezyinab tedarik ve ita etmeğe mecbur idile~. Gallerin, bu elbiseleri bütün müddeti hayatıarınca giyinmeleri icap ediyordu. Gürültü patırdı ve heyecan bir kere sükllnet · bulupda insan kendisine ·geldiği zaman, ger.iye alınması mükmün olmayan kurbandan dolayı hiç şüphesiz çok defa acı tezallümler .. ve ebedt teessüfler etmiştir. ·
--Roma şairlerinden Ca'tulle meşhur
şürlerinden birisinde, müteassıp bir dtntn 'bu çılgınca nöbetlerinden sonra okadar tab~f olan beşeri hissiyatın
avdetini pek güzel bir surette takdir etmistir.
6 - Atis'in cenaze merqsimi ve tekrar dirilmesi: Suriyeli gayretkeşlerin bu muvazi misali şu fikri te'yit ve taklit eder ki o-da Kübele'nin buna müşabih olan ibadetinde, erkekliğin kurban edilmesi (Kan günü)_ nde, mabudenin şerefine olarak ilkbaharda ve itikat adildiğine göre, mabudenin aşıkının · kanının damlalarından husule
- germiş olan Ill.enekşelerin çarnlar arasmda açıldığı . bir _zamanda · vukua gel
. mekte idi. Hatta Atis'in kendisini bir çam ağaçının aıtında _hadim etmesi
. vak'ası biİe hiç şüphesi~ Atis rahiplerinin ayni işi onun bay·ramında me- · nekşelerle tetviç ·~edilmiş olan mukaddes ağacın aıtında i cra etmelerini izah için temsil ·edilmiştir:._Her halde, hemen hemen muhakkakbr ki, (Kan_ günü) nde bir resim ile gösterilmiş
olan Atis· için ağlanır ve müteakiben defnedilirdi.)3öylece mezara konulmuş olan resmin ağaca talik edÜmiş olanın ayni olacağı ihtimal dahiliQ.dedir. Bütün ne_vh:'a (ağıt) devre.si esnasında ibadetkarlar ekmek yemezlerdi, Ç.ünkü söylendiğine göre Kübele Atis için
ağİadığı esnada böyle yapmışb. Hakikat halde ise bu, şu sebepten ileri geliyor du kii dtnt bir anane, Harran kadınıarına Tam.muz - Temmuz için ağladıkları esnada, değirmende öğütülmüş olan her şeyin yenmesini men ~diyordu. Böyle bir anda ekmek yahut un yemek mabudun, yaralanmış
ve parçalan~ış olan vücudüne karşı hürmetsizlik irtikabı gibi telakki edilmişti; ve yahutta oruç, sacramentel taam için bir hazırlık idi.
Fakat gece olunca, dindarların
elem ve kederl~ri meserrete tahavvül ederdi. Cerhel bir ziya bütün karanIıkları yırtardı; Kabir açılır; ve mabut faniler arasında ayağa kalkardı;
Ve rahip, ağlamakta olan dindarların /dudaklarına belsem ·sürerek, kulaklarına yavaşca selamet haberi maserret a verini fısıldardı .
Rahibin telmizleri mabudun ba'sUb~'del-mevtini, kendilerine yapılan mezarda çürüdükten sonqı tekrar muzaffe! bir halde oradan çıkacakları-hakkındaki va'di selamladıkları gibi selamlarlardı. Ertesi gün yani "İtidali_ rebn, ye tesadüf eden Martın 25 ci gUnü, mabudun ba~sü ba'del m~vti şevl!:· ve sürtu heyecanları içinde tebcU edilirdi.
Roma'da ve ağlep itıtim~ıle göre . başka yerlerde de tebcil .bir karnaval şeklini alıyordu. Bu, şev k ve sürur bay- . ramı (Hi~aria) idi. O vakit fuhş ve se~ahat umumt bir şeki l alırdı. Herkes iıöŞ~na g.iden şeyi yapm~ktı~ ve söylemekte serbesti. Halk, tebdil kıyafet · etmiş oldukları halde, sokaklarda gezinirlerdi. Ne kadar yüksek ~e ne ka~dar mukaddes olursa olsun, hiç bir :ı;ütbe yo-!Ftur ki eq vazt bir vatandaş · tar~fından, ceza görmeksizin gasbedilmesin. lmparator "Commode, un zamanı saltanalında süiK:astcılardaiı.
15
ıüteşekkiı bir · cemaat İmparatorun assa alayının üniformasım giyinmek ;in bu bayı:amdan istifade etti; Ve öylece halkın arasına karıştı ve im·aratoru hançerlemek· için ona yak!l.şb; Fakat süikast muvaffak olamadı. !üzün v e y e i s içine müstağrak
Uexandre Severe bile bu şevki sü·ur gününde kanaatkarane sofrasında >ir sülün bulundurolmasına müsaade ~derdi.
Ertesi gün 26 Mart istirahate tah?iS edilmişti ki bundan evvelki yorucu gl;inlerin tahrikat ve tenbihatmdan sonra böyle bir gtln faydasız olmasa gerektir. Nihayet Roma'da bayram Almo çayına kadar alay halinde· bir gezinti ile nihayet bulurdu. Öküzler koşulu bir küçük araba .mabudenin, , yüztl çentikli bfr siyah müşekkel heyk~lini taşırdı. ·Mabude, ön tarafta yalın~yak ytirtlyen asilleri" takiben gllrtllttiltl kavallar ve trampetıer musikiysi mtlterafik olarak ağır ağır ileriler: Mabude "Capene, kapısından çı-
kar ve böylece, tam ~oma surları al-. tında Tiber ne_hrine döktllen_ Almo çayının kenarıİia ine.ı;. Orada, erguvani bir elbist' giyinmiş baş rabip araöayı. heykeli ve di~er ·mukaddes eşyayı ırmağın suyu ile yıkar. Bu yıkamalar
dan sonra a~aba ve öküzler taze ilk- · bahar çiçekJerile stlsletilir. Artık meserret ve şevku - şadtlmaniden başka
bir şey teneffüs edilmez, biç "kimse dökülmüş olan kanları d!işünmez, bizzat badim rahipler . bile yaralarını
unuturlar . .
7 - Atis'in szrri ayinleri:
Atis'in her s"en~ ilkbaba~da tebcil edilen ölüm ve tekrar d!rilme bayramı bize bu suretle kendini göste.rmektedir. Herkesin görüp bildiği bu me-
16
rasimden başka onun ibadeti, bazi gizli yahut tasavvufi merasim ve me
. nasiki de ihtiva ~diyordu ki, ağlep
·ihtimale göre bunların gayesi, mtl'mini ve bilhassa acemi rahib.i, mabudu ile daha sıkı ·ve samimi bir mıliıase-
. bet ve Hisale koymak idi. Bu sırri
ayiİılerin mahiyeti ve onların taribi tebcili bakkındaki malumatımız maalesef pek gayri kafidir.
Öyle görUlUyor ki bu ayinlerde "Sacramentel" bir ta'am ve bir kan vaftizi var idi. Bu "Kudas" ile acemi. mürid, bir davulda yiy~rek, ve" bir zilde içerek sırri S.yinlere intisap ederdi. Bu iki aıet Atis'in ihtizazlı or- . kestrasında hakim bulunurdu.
Mtltev~ffa mabud için yapılan ağıtlara, nevhalara refakat ~den orucnn gayesi ihtimal ki, Kudas ayinini icra eden vucudu, kendisini telvis edebilen her şeyden, mukaddes unsurlara temas ettirerek, temizleyerek mukaddes Kudas ayinini alabilecek hale getirmekti. Vatfiz için başına sırm~
lı bir taç geçirilmiş ve şeritlerle ihata edilmiş olan mü'min, ze~ini ag-açtan bir ızkara ile örtlllmUş olan bir çukura inerdi. O vakit ıskaran!n uzerine, başı çiçekten çelenklerle süslenmiş ve alnı uzerinde sarı bir gül şa'şaapaş olan bir buğa sevkedilirdi., O orada mukaddes oir mızrak ile öldUrültlrdü. Sıcak ve dumanlı kan, aralıklardan sel halinde akar ve yayılır
dı; l badetkar, bunları mutaassıbane bir tehalük ve istical lle, vücudunun bütün aksamile ve elbisesile t:oplardı O vakit çukuı:dan' tam~mile kanla· mtllemma' ve her tara.fmdan kan damlar ve tepeden tırnağa kadar kırmızı
bir halde çıkar, ve bundan dolayı da ar~adaşlarının hörmet ve "ta'zimine, hatta teabbüdüne, kesbi istihkak et-
: 1 • ı ı . ' . miş · bulunurdu. Çünkll onun, buğanın
· kanı. ile ·yıkanarak oıltün gün~hlarından tetahbur etmiş ve bu suretle ye-
. niden·ebedi, bayata doğmuş olduğuna itikat ediJirdi, ·Mü'mio, yalnız süt perkiz~e t~bi tutularak bu. yeıi-i doğuŞ fikri bablı bir müddet için daba temdit edilebilirdi. Nasil ki yeni doğmuŞ olan öit çocuk da bir ·iki se~e 'yalnız
süt ile tegaddi eder. Mü'minin taze ha.yat bulması, . · ma budunun da · ta,ze hayata mazhar .. olduğu bir ane, ·.y~ni "ltidali rebiiye, tesadllf ederdi.
Öyle görllnü-yor ki, Roma'da, . yeni doğuş ve buğanın kanı ile bütün gllnahlardan kurtuluş merasimi, (Vatikan tepesinin üzerinde, şimdi "f:?aintPierre,· ismin deki" bııyük · ~iÜ.senİn mebni bulunduğu ma~alde, yahut or.aya ,pek yakın bir ye.ı;de, Phrygia mabudesi:iıin mabed - sanctuaire'inde tebcil. edilirdi.
Saint - Pierre kilise_si, 160~ - 1609 senelerinde tevsi edildiği zaman bu liyin ve · menasike müteallik bir çok kitabeler buluQmuştur. İtikatt .:...__ b·atı-
-lamn bu barbar - tarzıinn merkez ol-. . ~ '- .
· mak üzere Vatikandan bed' il~R~ma imparatorluğunun diğer blltün aksa-. . . . .
mına ·.intişar ve inşia' ettiği görülüyor. . . .• . Gaule'~e ve Almanya'da bulunmuş
olan kitabeler, vilayetlerdeki ınabed-. .
. lerin merasim ve meııasiklerini Vati-. . .
kll1!ınkinden ahz ve iktihas ettiklerini ısba~ ederler. Ayni menba' ~ize Ş'!:Inu
da1: ö.ğretiy<?r ki, husyeler de, tıpkr bU:ğ~ın kan·ı gibi, bu meras~mde ehemmiyetli bir rol oynuyordri. Ağlep ihtimale göre bu ·uzüv feyz· ve bereketi · davet ve· yeni · intaşı ta'cil için ·kov-. . vetli bir sihir gibi tell\kki edili_rdi.
.Hayatı Nebatiyye ~lmak itibarile
AT Y S
/ . - Atys ibade~inde çam'ın mukaddes tabiatı\
Atys'in ağaç cin ni · "Esprie cie l'arbre" olmak itibarile . haiz olduğu orijinal hasıysa, çam ağacının onun menakıbinde, merasim ve menasikin- ' de ve ona mütef\llik llbidelerde oyna- · dığı rolde vazihan görülür. Onu, çama . t~havvül etmiş bir mevcucfıı . beşert olarak gösteren l:ı,ikaye, esatirde ancak ~aklanabilmiş · ve pek sık görülmüş olan. eski iti~atlara tatbik· edilmiş bir akliyye "rationalisma, tecrübesinden fıaşka bir şey değildir, Or-
. mandan menekş9ler ve yü n şeritler le müzeyyen çam ağacı getiriliyor, nitekim· iidat ve itil(atı ....-- hazırada da bu sur.etıe "M·aYıs a~acı,; yahut" Ya:b ağacı, ğet~rilmektedir. ç·ama raptedilen resim, ağacın "cinni, olan atys'in bir timsalinden başka bir şey değildi.
Ağaca raptedilen resim, bir sene . mu-~.
bafaıa edilir, sonra yakılırdı . Mayıs ağacı ile de bazı defa aynı şey yapılmakta o lduğu görülmel.üedir. ·ve, çok defa, buna mü.niasil ·oınrak,· · ha-sad mevsiminde yapılmış olan, buğdaya mııvekkil cinnin resmi de gelecek se-. nenin husadında, yeni bir re~imle de- . ğiştirllinceye ·kadar, muhafa·za edHmektedir. Bu kabil atietlerio menşe' . . itibarile gaye ve maksadı ~iç ş_üphe-
siz, hayatı nebatiyy~ye müekkel olan cinni, büJün seue zarfında tutmak idi İbtimal ki, onun, (Çam ağacı)'nın vadilerde sonbahar gelince şa'şaaları solan ormaııl~rm fevkinde, dağ silsile- · lerini tetviç edeu, daimi ·surette koyu yeşil ~enkteki tepesinin manzarası, · · onlara (Kübele ve Atys) dint ibadetkiirlarma) .onu, daha . lahuti bir ha-
. 17 .
yatın makarn gibi, mevsimin hazin ve ye'saver faniliğindeu ve sebatsı:z;lığından kurtulan, ve kendisi'ne te- _ mas etmek ister gibi ona doğru alçalmış olan semanın · aynı daimi ve ebedt bir şey gibi arzı çeb.re ediyordu.
_ ihtimal 'aynı sebepten: dolayıdir ki sarmaşık Atys'e tahsis edilmiş idi.
· Şurası mal'ilmdm ki Atis'in hadım rahipleri, sarmaşık yapraklarını temsil eder bir şekilde vücutlarını tevşim ederlerdi.
Çam · ağacımn mukaddesiyetinin diğer bir sebebi de onun· faydasr olaQi.lir~ Çam kozalakları ceviz gibi ka
. bili ekil danele.ri ihtiva ederler; bunlardaiı gıda gibi, zamanı kadimden
. })eri istifade edilmekte bulunmuştur. Hala Romada fakir kimseler onu yerler. Bundan başka, bu tanelerden şa- · rap ..da istihsal qlunurdu; _bu ' cihet Kübeleiiin merasim ve menasiki-dtiiiyesinde görülüp mütekaddiminin Diyonisos ibadetinde görüleniere benzettikleri iyşü işret ve şevkıltarebleri, kısmen izah edebilir. Nihayet, ihtimalki çam kozalaklarına, kuvvei .inbatiyenin ve ·feyzü berekefin tim salleri, yahut daha iyisi aletleri nazarile bakılabilirdi. İşte bundan dolayıdır ki -Thesmophories bayramınd~ ('~) velıl
diyet ve feyzü bereketin arnilieri ve timsalleri olan domuzlar vesaire gibi onları da yerin k~vvei inbatiyesini arttırmak ve kadınları gebe bırakmak için (Demeter'in) mukaddes rakıs_ 'halkaları içerisine atarlardı.
2 - B~ğday . mabadu olmak itibarile
Atis:
Aşikar bir surette şuna itikat edi~ liyorduki Atis ·um umiyet üzere ağaçlara müekkel cinler gibi, yerin meyvaları üzerinde bir tesir icra ediyordu, yahut da, hatta buğdaydan ayrıl-
18
niayor, onun.la tek bir vücut- teşkiİ ediyordu.
Onun ün vanlarından biri . "pek ve-· ,ıut" idi, Ona "hasat· edilmiş buğdayın yeşil (yahut sarı) b_aşağı, da denilirdi; Onun , çektiği ıstırabatın olU~ünün ve ba'slı ba'del mevt'in hilrayesi, ke-male ermiş buğday tanesinin orakçı ile yaralanması, ambara defnedilmesi ,. v.e yere ekildiğinde tekrar hayata avdet etmesi şeklinde şer.Q. ve tefsir edilirdi. Atis'in Roma'da "Latran, müzesinde bulunan bir heykeli · onun hasat ile ve bilhassa buğday ile olan mlinasebetini v'azıh · bir surette göstermektedir; _Atis orada, elinde bir .deste başak ve meyve olduğu, ve 'başında. çam kozalaklatından ve nar ile diğer meyvelerden müteşekkil bir çe-
. l~nk bulun5luğu halde tasvir edilmiştir. Orada Atis'in başındaki Fiı:ikya külabı - .Bonııet Phrygien'nin tepesinden buğday başakları fırlıyordu.
Aynı fikir, hafif bir tadilat ile bir Arşig&lin (yani Atis'in, bir baş rahibinin) küllerini ihtiva eden bir taş küp üzerinde de ifade edilmiştir. K;üpüıi üst kısmı kabartma olarak buğday başaklariyle tezyin edilmiş ve bunların da üzerinde bir horoz bulunmuştur ki bunun da kuyruğu buğday başaklarından teşkil edilmiştir:
Ayniyle Kübele de, hasatıarı himaye eden yahut onlara muhalefet eyleyen bii' feyzü bereket mabudesi gibi tasvir edilirdi. Gol hattasındaki Autun (Augutodunum) şehrinin sakinleri mabudenin resmini, tarlaların ve üzüm b.ağla_rının kuvvei imbatiyesini ~rttırmak için, bir araba üzerinde taşırlar-ve
onun karşısında raks ederler ve şarkı söylerlerdi. Biraz evvel ce görmli~ i~kki-
. it al y-a da m üstesna derecede mükemmel bi~ hasat, ma bude (Büyük A.na)nın vürudüne hamledilmişti.
. Mabudenin heykelinin bir ırmakta banyo ettirilmesinden ibaret olan menasik, pekıUa iyi hasat elde etmek için mebzul yağmurlar husulü~ü ternine ma'tuf bir sihir olabilir İhtimal . ki, mösyö Hepding'in teklif ettiği
veçhile, ·Kübeleyle Atis'in izdivacı, Afrodit ile Adonis'inki gibi, bayram esnasında gösterilmiş idi. Bu izdivaqı takiyb eden banyo, beşert izdivaçlarda kesirülvuku' olan, gelinin merasim ve menasik icabı olarak bir guslü bir tetahhurü idi. Afrodit' te. (Adonis) le birleşmesinden s·onra, banyo . yapmış olmakla . tanınmış idi. Keza Demeter'de Poseidon'la birleştikten
sonra böyle yapmıştı. Hera, Zevs ile izdivacından sonra Burrha ne~rinin
me·nbalarında yıkandı, ve iıer sene Kanathos'un me~baında yıkanın ak-suretile bekaretini istirdat ederdi.
Kübele ve Atys'in ibadetkArJarın·ın riayet ettikleri perhiz, her ne olursa olsun, bu mabu~ların lahutt hayatının
- yerin meyvelerinde ve 'bilhassa bunların toprak-için.de saklı bulundllkla~·ı
zemanki hallerinde tezahür ettiği itikadına atf ve isuad olunabilir. M!l,minler. domuz ve balık etleri ınııstesna olmak üzere et yiyebilirlerd~, ·fakat hububat ile sebzelerin köklerini ekletmek Önlara memnu idi . Yalnız nebatatın sakı ile yüksel{ aksam~nın istimaline müsaade edilmişti.
(Sonu var)
19