harper lee - bülbülü Öldürmek

221

Upload: mahmutuncer

Post on 17-Feb-2016

152 views

Category:

Documents


15 download

DESCRIPTION

Free

TRANSCRIPT

Page 1: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek
Page 2: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

HarperLee

BülbülüÖldürmek

ROMAN

Çeviri:FüsunElioğlu

ODAYAYINLARI

Page 3: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

OdaYayınları/DünyaKlasikleriDizisi

HarperLee

BülbülüÖldürmek

Orjinalisim:ToKillaMockingbird

Çeviri:FüsunElioğlu

ISBN:9789753850643

ePubdüzenleme:Meritokrasi

BirinciSürüm:Ekim2014

Page 4: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Sanırımavukatlardabirzamançocuktu...

CharlesLang

Page 5: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

BİRİNCİBÖLÜM

Onüçüneazkala,ağabeyimJem’inkoludirsektenkırıldı.İyileşip,futboloynayamayacağınailişkinkorkuları yatıştığında, sakatlığına pek aldırmaz oldu. Sol kolu sağı’ndan az buçuk kısa kalmıştı.Yürürkenveayaktaelinin tersigövdesinedik,başparmağıkalçasına tersdururdu.Pasverip, çalımatabiliyorduya,gerisionavızgeliyordu.

Geçmişi tartabilecek, tartmayı isteyecek yaşa geldiğimizde, kaza ile son bulan olaylar dizisinindeğerlendirmesiniyapardık.BenherşeyiEwell’larınbaşlattığınısavunuyordum.Dörtyaşbüyüğümolan Jem ise çok önceleri başladı diyordu. Ona kalırsa Dill’in bize geldiği, Boo Radley’i evdençıkarmadüşüncesinibizeaşıladığıyazbaşlamışolmalıydı.

Ben de olaylara o kadar geniş bir açıdan bakmak istiyorsan Andreew Jackson’la başladı dedim.General Jackson Creek’leri dereden yukarı sürmeseydi, Simon Finch Alabama’dan ters geriküreklere asılmayacaktı. Asılmasaydı bugün buralarda olmazdık. Tartışmayı yumruklarlaçözümleyemeyecekkadarbüyüdüğümüziçinAtticus’adanıştık.Babamızikinizdehaklısınızdedi.

GüneyliolduğumuzdanHastingsavaşınınötesindeveyaberisindekaydadeğeratalarımızınolmayışıaileninbazıbireyleriiçinutançkaynağıydı.BirtekSimonFinchvardı.Dindarlığınacimriliğibaskınçıkan,Cornwall’lukürkavcısıbireczacıolanSimonFinch... İngiltere’deykenkendilerineMetodistdiyen bir gruba daha açık fikirli dindaşları tarafından yapılan baskıya bozulan Simon, Atlantik’iaşmışvePhiladelphia’yagelmişti.SonraJamaica’ya,oradanMobile’e,oradandaSt.Stephens’egeçti.JohnWesley’in«ticaretçenebazlığıgerektirir»öğretisinibelleyenSimon,doktorlukyaparakyükünütuttu. Bu yolda altın edinmek ve süslü püslü giyinmek gibi, Tanrı adına yakışmayacak işleryapmasaydımutludaolamazdı.AkılhocasınıninsandanmaledinmemekonusundakikuralınıunutanSimon,üçkölesatınaldıveonlarındayardımıileSt.Stephens’ekırkmiluzaktabirmalikanekurdu.Kenteyalnızcabirkezdöndü.Eşbulmayagitti,bulduvekızıbolbirsülalebaşlattı.Kıskanılacakbiryaşakadaryaşayıp,zenginöldü.

AileerkeklerininSimon’uneviFinchLanding’dekalıpyaşamlarınıpamuktankazanmalarıgelenekoldu.Landingkendikendineyetiyordu.Çevredeki«imparatorluklara»karşılaştırıldığındagösterişsizsayılabilirdi amaMobile’den gelen nehir teknelerinin taşıdığı buz, un ve giysilerin dışında temelyaşamgereklerinintümünüüretebiliyordu.

SimonKuzey-GüneySavaşı’nıgörebilseydi,ailesinitoprakdışındaherşeydenyoksunbıraktığıiçinöfkeyeboğulurdu.

Toprağa bağımlı bu yaşam geleneği bozulmaksızın 20. yüzyıla kadar süregeldi. Babam AtticusFinch’in Montgomery’e hukuk, kardeşinin Boston’a tıp okumaya gitmesine dek de sürdü.KızkardeşleriAlexandraLanding’dekalanFincholdu.Ömrününehirkenarındakihamağındayatıpdaoltalarınındoluolupolmadığınıdüşünerekgeçirentersbiradamlaevlendi.

Babam baroya kabul edilince Maycomb’a gelip avukatlığa başladı. Finch Landing’in yirmi mil

Page 6: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

doğusunda olan Maycomb, Maycomb Yöresinin merkeziydi. Atticus’un Adliye binasındakibürosundabir şapkaaskısı,birdama tahtasıve lekesizbirAlabamaEyaletYasasıkitabınındışındapek bir şeyi yoktu. İlk davası’nın sanıkları Maycomb Hapishanesi’nde asılan son iki kişi oldular.Atticusonları ikinciderecedecinayetsuçunukabuledip,valininaffınasığınmaları içinkandırmayaçalıştı.Ne var ki soyadlarıHaverford’du. Bu adMaycomb’da katırla eş anlamlıydı.Haverford’larkısraklarınıalıkoydudiyeçıkananlaşmazlıksonucukasabanınöndegelennalbantınıtemizlemişlerdi.Bunu üç tanığın önünde yapacak kadar pervasızdılar. «O -orospu - çocuğunun - başına- gelip -geleceği - buydu» açıklaması herkes için yeterli olmalıydı. Birinci dereceden cinayet suçlamasınakarşısuçsuzolduklarındadirettiler.İnfazdabulunmakdışındaAtticus’unyapabileceğibirşeyyoktu.Babamıncezahukukunaolannefretininbaşlangıcısanırımbudavadır.

Maycomb’daki ilkbeşyılındaAtticus,hukuktançokekonomiyaptı.Birkaçyılkazancınıkardeşinineğitimineyatırdı.JohnHaleFinchbabamdanonyaşgençtivepamukekmeninparakazandırmadığıbirdönemdetıbbıseçmişti.JackAmca’nınişleriyolunagirdiktensonrababamavukatlıktanoldukçaiyi gelir sağladı. Maycomb’u seviyordu. İnsanları tanıyordu... Onlar da onu tanıyorlardı. SimonFinch’inçabalarısayesindehemenhemenherkesleyaakrabayadahısımoluyordu.

Maycombeskiveyorgunbirkasabaydı.Yağışlıhavalardayollarkırmızıbalçığadöner,kaldırımlarıotbürürdü.Adliyebinasımeydanasarkardı.Nedensehavaozamanlardahasıcakolurdu.Yazgünükarabirköpeksıcaktansoluksoluğakalırdı.Hooverarabalarakoşulmuşbirderibirkemikkatırlarmeydandakimeşeağaçlarınınboğucugölgesindesineklerikovarlardı.Erkeklerinkolalıdikyakalarısaat dokuzda buruş buruş olurdu.Hanımlar öğleden önce ve saat üç uykusundan sonra yıkanırlar,geceoluncadaterdenvepudradanoluşmuşkremalıyumuşakpastalarabenzerlerdi.İnsanlardayavaşhareket ederlerdi öyle günlerde. Meydanda karşıdan karşıya ağır adımlarla geçerler, çevredükkânlarınbirindenötekineayaksürürler,her iş içinbolzamanharcarlardı.Günyirmidörtsaattiamainsanadahauzungelirdi.Aceleetmekgereksizdi,çünkügidecekyeryoktu;satınalınacakbirşeyyoktu, çünkü almak için para yoktu;Maycomb yöre sınırlarının ötesinde de görülecek yer yoktu.Kimileriiçinbellibelirsizbiriyimserlikdönemiydi.Kısabirsüreönceonlarayalnızcakendilerindenkorkmalarısöylenmişti.

Biz ana caddede otururduk: Atticus, Jem, ben ve aşçımız Calpurnia. Babamızdan yana şikâyetimizyoktu.Bizimleoyunoynardı,bizekitapokurduveölçülüdavranırdı.

Calpurnia ise başlı başına bir olaydı. Tümüyle köşelerden ve kemiklerden oluşmuştu. Miyoptu,şaşıydı,elidebirtokaçkadargenişveağırdı.Benisüreklimutfaktankovar,bendenbüyükolduğunubilebilenedenJemgibiusluolmadığımısorarveiçerigirmeyehazırolmadığımdadaeveçağırırdı.Atticus çoğunlukla ondan yana olduğundan, Calpurnia destansı savaşlarımızdan hep galip çıkardı.Jem doğduğundan beri bizimleydi, kendimi bildim bileli onun zorba varlığını üzerimdeduymuşumdur.

Annemizben ikiyaşındaykenölmüş.Bunedenleonunyokluğunuhiçhissetmedim.Montgomery’liGraham’lardanmış.AtticusEyaletMeclisineilkseçildiğindetanışmışlar.Atticusortayaşlı,annemiseondanonbeşyaşküçükmüş.Jemevliliklerininbirinciürünü.Dörtyılsonradabendoğmuşum.İkiyılsonra annemiz ansızın ölüvermiş. Kalp hastalığı ailesinde öteden beri vardı derler. Ben onu hiçözlemedimama sanırım Jemözlerdi.Onu iyi anımsıyorduvebazenoyununortayerinde iç çeker,garajın arkasına gider, oyunu kendi başına sürdürürdü. Öyle anlarda ona ilişmenin akıllıca

Page 7: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

olmayacağınıbilirdim.Benaltı,JemonyaşındaykenyazsınırlarımızkuzeydeBayanHemyLafayetteDobose’uneviile,güneydeRadley’lerineviydi.Busınırlarınötesinegeçmekaklımızınucundanbilegeçmezdi. Radley’lerin evinde bilinmeyen bir yaratık oturuyordu. Ondan şöyle bir söz edilmesibizlerigünlerceuslututmayayeterliydi.BayanDubosaiseşeytanıntakendisiydi.

İşteoyazDillgeldi.

Bir sabah arka bahçede o günkü oyunumuza başlamaküzereyken komşumuzRachelHaverford’unbahçesinden birtakım seslerin geldiğini duyduk.Köpek yavruları olup olmadığını anlamak için telörgüyegittik.BayanRachel’ınavköpeğibebekbekliyordu.Bizebakanbirinigördük.Okunuşuncayakadarbirsüreöylecebakıştık.

«Selam.»

«Sanada.»dediJemhoşnutbirtavırla.

«BenCharlesBakerHarris’im»dedi.«Okuryazarım.»

«Een’olmuşyani?»dedim.

«Okumabildiğimiöğrenmekistersinizdiyedüşündümde...Okunacakbirşeyinizvarsaokurum.»

«Kaçyaşındasın?»diyesorduJem.«Dörtbuçuk?»

«Neredeyseyediyim.»

«Öyleyseyaptığınmarifetdeğil,»dediJemveparmağıylabenigösterdi.«Buufaklıkdoğduğundanberiokuyor.Üstelikdeokulabaşlamadıbile.Senyediyaşiçinçokbücürsün.»

«Küçüğüm,amayaşımbüyük.»

Jemonudahaiyigörebilmekiçinsaçlarınıgeriyeattı.«NedenbutarafagelmiyorsunCharlesBakerHarris?Tanrım,neisim!»

«Seninkinden daha komik değil herhalde.Rachel Teyze seninkinin JeremyAtticus Finch olduğunusöylüyor.»

«Ben benimkini taşıyacak kadar büyüğüm,» diye hırladı Jem. «Senin adın senden bir karış büyük.İddiasınavarımbirkarışuzundur.»

TelörgününaltındangeçmeyeçabalayanDill,«BanaDillderler,»dedi.

«Alttangeçeceğineüsttengeç,»dedim.«Nerelisin?»

Dill Meridian, Missisippi’liydi. Yaz tatilini Rachel teyzesi ile geçiriyordu ve bundan böyle tümyazlarını Maycomb’da geçirecekti. Ailesi Maycomb’luydu. Annesi Meridian’lı bir fotoğrafçıylaçalışmış, onun çektiği bir resimle de güzel çocuk yarışmasına katılıp beş dolar kazanmıştı. ParayıDill’evermiş,odabuparaylayirmikezsinemayagitmişti.«Bizimburalardasinemayok,»dediJem.

Page 8: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«BazenAdliyebinasındaİsaileilgilifilmlergösterirler.Seniyibirşeylergördünmü?»

DillDrakula’yıgörmüştü.BuaçıklamaJem’inonasaygıylabakmasınayolaçtı.«Anlatsana»dedi.

Dill alışılmışın dışında biriydi. Gömleğine iliklenen mavi pamukludan bir şort giymişti. Saçı karbeyazıydıvekafasınakaztüyügibiyapışıkduruyordu.Bizeobildiköyküyüanlatırkenmavigözleribiryanıpbirsönüyordu.Gevrekvemutlubirkahkahasıvardı.Tepesindekibirtutamsaçıçekiştirmeyihuyedinmişti.

Dill,Drakula’yıanlatmayıbitirinceJemfilminkitabındandahaiyiyebenzediğinisöyledi.

Dill’ebabasınınneredeolduğunusordum.«Onunlailgilihiçbirşeysöylemedin.»

«Yokki..»

«Öldümü?»

«Yoo...»

«Öyleysebirbabanvar,değilmi?»

Dill kıpkırmızı oldu. Jem dilimi tutmamı söyledi. Onu koruması, arkadaşlığa kabul edildiğinigösteriyordu. O günden sonra yaz sıradan bir mutlulukla geçti. Sıradan mutluluk arka bahçedekikiraz ağaçları arasına kurulmuş ağaç evimizin onarılması, koşuşma ve Oliver Optic, VictorAppletoni ve Edgar Rice Burroughs’un oyunlarından oluşan oyun dağarcığımızın tüketilmesianlamınageliyordu.Dill bizimleolduğu için çok şanslıydık.Önceleri hepbenimüzerimeyıkılmışolan karakter rollerini o üstlendi: Tarzan’daki maymun, Tom Swift’teki Bay Danon, YaramazÇocuklardakibayCrabrree.Dill’ikafasıdeğişiktasarılar, tuhafözlemlerveacaipdüşlerledolubirküçükMerlin*olaraktanıdık.

*Ünlübirsihirbaz.

Ağustossonundaoyunlarımızsayısıztekrarlarlayavanlaşmıştıki,Dill,BooRadley’ievdençıkarmadüşüncesiniortayaattı.

Radley’lerineviDill’ibüyülemişti.Uyarılarımıza,açıklamalarımızarağmenayınsularıçekmesigibiorası da Dill’i çekiyordu. Hoş, köşedeki lambadan öteye geçemiyordu. Lamba Radley’lerinkapısından güven verici bir uzaklıktaydı. Orada öylece durur, kolunu direğe dolar, bakarmeraklanırdı.

Radley’lerin yeri bizim evin arkasındaki köşedeydi. Güneye doğru yürürseniz verandalarınıgörürdünüz.Yolkıvrılır,bahçeleriboyuncauzanırdı.ZencilerRadley’lerinevininönündenyürümez,karşıyageçerlerdi.Yürürkendeıslıkçalarlardı.MaycombokulbahçesiRadleyarazisinekomşuydu.Kümeslerinin çevresindeki ağaçlar meyvelerini okul bahçesine dökerler ama çocuklar bunlaradokunmazlardı. Radleymeyveleri insanları öldürebilirdi. Radley bahçesine düşen bir top yitik birtoptu.Sorubilesorulmazdı.

Page 9: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Bu evin acısı Jem ve ben doğmadan çok önce başlamış. Radley’ler kendi içlerine kapanmışlar.Maycomb’unenbüyükeğlencesiolankiliseyegitmemişler.Evde ibadetiyeğlemişler.Maycomb’dabağışlanmayacak bir davranıştı bu. Bayan Radley sabah kahvesi için komşularına uğramamış vehiçbiryardımderneğinekatılmamış.BayRadleykasabayaonbirbuçuk’tayürüyerekgider,onikidedekahverengibirtorbayladönermiş.

Tekkatlıbirevdi.Birzamanlargenişbirverandasıveyeşilpanjurlarıvarmış.Zamanlaçevresindekibetonun rengine dönmüş. Yağmurdan çürümüş çatı kaplamaları verandanın çıkıntılarının üzerinesarkıyor, meşe ağaçları güneşi uzak tutuyordu. Sarhoş bir çitin kalıntıları otların bürüdüğü önbahçeyikoruyordu.Evdekötübirhayaletyaşıyordu. İnsanlargerçekolduğunusavunuyorlardıamaJemvebenonuhiçgörmemiştik.Aydoğunca sokağa çıkıyorderlerdi.Pencerelerden evlerin içinigözetlediğini de söylerlerdi. Açelyalar dondan kuruduğu zaman bunu onun nefesine yoruyorlardı.Maycomb’daişlenenufaktefeksuçlarıntümüonunişiydi.Birkeresindekasabalılar,geceleriolanbirdiziçirkinolaynedeniyledehşetedüşmüştü.Tavuklarveevhayvanlarıyaralıbulunuyordu.GerçeksuçlununDeliAddieolduğuortayaçıkmış,odakendiniBakerderesindeboğduğuhaldeinsanlaryinedeilkkuşkularındandönmemiş,Radley’lerinevinedoğrubakmışlardı.BayRadley’ingeçimininasılsağladığını hiç öğrenemedim. Jem pamuk alım-satımı ile uğraşıyor derdi. Bu, yöre dilinde boşgezmekanlamınagelirdi.BayRadley,karısıveikiçocuğuherkesbildibileliburadaoturuyorlardı.

Radleyİerinpanjurvekapılarıpazarlarıkapalıolurduki,buMaycomb’ungeleneklerinepekaykırıdüşerdi.Kapalıkapılaryalnızcasoğukhavaveyahastalıkdemekti.Pazargünleridostluk,komşulukgünleriydi. Hanımlar korse, beyler ceket, çocuklar da ayakkabı giyerlerdi. Bir pazar akşamıRadley’lerin ön basamaklarını tırmanıp da «Uu hu -biz geldik!» denildiği görülmemişti. BirkeresindeAtticus’aRadley’lerin eskiden tel kapıları olupolmadığını sormuştum.Atticusda, «evet,amasendoğmazdanönceydi,»demişti.

Yaygın söylentiyebakılırsa, engençRadleyOldSarum’da, yöreninkuzeyindeyerleşmiş büyükvetuhafbiraileolanCunninghan’larla tanıştığındayeniyetme imiş.Maycomb’ungörüpgöreceği tekçetebozuntusudabunlarmış.Çokazişçevirmişleramayinedekasabalınındilinedüşmüşler.Kilisekürsüsünden de üç kez uyarılmışlar. Berber dükkânında vakit öldürürler, pazarları otomobilleAbbotsville’esinemayagider,yöreninkumaryatağıolanDevDrophanıileBalıkçıKampındadanseder,kumaroynarlarmış.Maycomb’dahiçkimseoğlununkötüarkadaşlaredindiğiniBabaRadley’esöylemeyecesaretedememiş.

Birgeceiçkiyifazlacakaçıranbugençler,ödünçalınmışbirarabailemeydandagerigeridolaşmayabaşlamışlar. Maycomb’un en eski memuru Bay Conner ’a direnmişler ve adamcağızı adliyedekinezarethaneye tıkmışlar.Bu işe bir son vermek gerekmiş. Bay Conner hepsini teker tekertanıyabileceğini, bunu onların yanına koymayacağına söz vermiş. Böylece delikanlılar uygunsuzdavranış, çevreyi rahatsız etme, saldırı, kaba kuvvet kullanma ve bir bayanın yanında ahlâk dışıkonuşmaksuçlarındanyargıçönüneçıkarılmışlar.

Yargıç,BayConner ’a son suçlamayı işin içinenedenkattığını sorduğunda,BayConner, «öylesinebas bas bağırarak küferttiler ki, Maycomb’lu tüm bayanların duyduğuna eminim,» demiş. YargıççocuklarıEyaletEndüstriMeslekLisesineyollamış.Çoğukişiorayayiyecekveyatacakyerbulsunlardiyeyollanır.Orayagitmekutanılacakbirşeydeğildir.

Page 10: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Ama Bay Radley ise öyle olduğunu düşünmüş. Yargıç serbest bırakırsa Arthur ’un tekrar belaçıkarmayacağına kefil olmuş. Bay Radley’in sözünün senet olduğunu bilen Yargıç da Arthur ’userbest bırakmış. Ötekiler endüstri lisesine gidip eyaletteki en iyi eğitimi görmüşler. Bir tanesiAuburn’dekimühendislikokulununyolunu tutmuş.Radley’lerinkapılarıpazarlarıgibiötekigünlerdekapanmışveArthur ’uonbeşyılboyuncagörenolmamış.

Amabirgüngeldi«Boo»Radleybirkaçkişi tarafındanduyulduvegörüldü.Jemolayışöyleböyleanımsıyordu. Atticus’un Radley’ler konusunda pek konuşmadığını söylerdi. Jem soru sorduğundayanıtı«Senişinebak.Radley’lerleuğraşma!»oluyordu.BooRadleytekrarortayaçıktığındaAtticusbile«Vaay,vaay,vay!»demişti.

HerşeyiniçyüzünübildiğinisavunandedikoducuBayanStephanieCrawfordolayıngelişiminişöyleanlatmıştı: Boo oturma odasında oturmuş, gazeteden yazılar kesip, bir deftere yapıştırıyormuş.Babası gelmiş, tam oğlunun yanından geçiyormuş ki, Boo elindeki makası babasının bacağınasaplayıvermiş. Sonra da çıkarmış pantolonuna silmiş ve yaptığı işe dönmüş. Oğlunun tüm aileyiöldüreceğinisöyleyerekyolafırlayanbayRadleyçığlıkçığlığakentekoşmuş,ŞerifledöndüklerindeBoo’yu oturma odasında gazeteyi doğrarken bulmuşlar. Yaşı o sıralar otuz üç varmış. BayanStephanie,Tuscaloosa’dakiakılhastanesindebirsürekalmakonaiyigelirdendiğinde,BayRadley’in‘Radley’ler tımarhaneye gidemez’ dediğini anlatırdı. Babasına kalırsa Boo deli değildi. Arada birzıvanadançıkıyordu...hepsibu.Nevarkikilitaltınaalınmasınadakarşıçıkmadı.

Amasuçlanmasınakarşıçıktı.Boobircanideğildi.Şerifingönlüonuzencilerleberaberkapatmayaelvermeyince,Booadliyebinasınınbodrumunakapatıldı.

Boo’nun bodrumdan eve dönüşü Jem’in anılarında sisliydi. Bayan Stephanie Crawford kentmeclisindekilerinBayRadley’eBoo’yuevegötürmezsenemdenküflenereköleceğinisöylediklerinianlattı.Kaldıki,Boobelediyeninsırtındandahafazlageçinemezdi.

KimseBayRadley’inBoo’yugözlerdenuzaktutmakiçinnetürlübirbaskıkullandığınıbilmiyorduamaJemyatağazincirlebağlıolmasıgerektiğinidüşünüyordu.Atticushayırdedi;«İnsanlarıhayaletedönüştürmekiçinbaşkayöntemlerdevardır.»

Ben Bayan Radley’in kapıyı açıp teşbih çiçeklerini suladığını anımsıyorum. Bay Radley’in kentegidişini izlerdik. Renksiz, ışığı yansıtmayan gözleri vardı. İnce, kösele gibi bir adamdı. Elmacıkkemikleri çıkık, ağzıgenişti.Üstdudakları ince, alttakilerdolgundu.BayanStephanle çoknamusluolduğunu,tanrısözünükanunsaydığınısöylerdi.OnainanırdıkçünküBayRadleytüfekgibidimdikdururdu.

Bizimlehiçkonuşmazdı.Oyoldangeçerkenyerebakarak,«Günaydın efendim»derdik,odayanıtolaraköksürürdü.BayRadley’inbüyükoğluPensacola’daoturuyordu.Noel’deevegelirdi.Evegiripçıktığını gördüğümüz ender insanlardan biriydi. Radley, Arthur ’u eve getirdiği günden sonra evcanlılığınıyitirdidediler.

BirgünAtticus,eğerbahçedegürültüyapacakolursakcanımızaokuyacağınısöyledi.OevdeyoksabuişiCalpurniaüstlenecekti.BayRadleyölüyordu.

Page 11: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Ölmektedehiçaceleetmedi.Radley’inbahçesiboyuncauzananyolunikiucunutesteretezgâhlarıiletıkadılar. Kaldırımlara saman döşendi. Trafik arka sokağa kaydırıldı. Doktor Reyrolds arabasınıbizimevin önünebırakıyor,Radley’lere yürüyerekgidiyordu. Jemvebengünlerce sus pus olduk.Sonunda tezgâhları aldılar ve bize Bay Radley’in son yolculuğuna çıkışını verandadan izledik.«Tanrınınnefesverdiği enkötü adam işte gidiyor,»diye söylendiCalpurnia.Ardındandabahçeyetükürdü.Şaşkınlıklaonabakakaldı.Carınbeyazadamın işlerikonusunda fikiryürütmesiçokenderrastlananbirolaydı.

Mahalleli Bay Radley gidince Boo dışarı çıkar sanıyordu ama şaşılacak bir şey oldu. Boo’nunağabeyi Pensacola’dan döndü ve babasının yerini aldı.Aralarındaki terk fark yaşlarıydı. Jem,BayNathanRadley’inde«pamukalım-satımı»yaptığınısöyledi.Amaonagünaydındediğimizdebizimlekonuşurdu.Kenttenelindebirdergiiledöndüğünüdegörmüştük.Dill’eRadleykonusundanekadarçok şey anlatırsak anlatalım, daha fazlasını öğrenmek istiyor, daha uzun süre lambanın direğinedolanıyorvedahaçokmeraklanıyordu.«Acabaneyapıyoriçerde?»derdi.«Kapıdandışarıyalnızcakafasınıuzatıyorherhalde.» Jem,«Çıkıyoramazifirkaranlıkta,»dedi.«BayanStephanieCrawfordbir gece uyandığında onu pencereden içeriyi seyrederken yakalamış. Kafasının kurukafayabenzediğinisöyledi.OnugeceleriduymadınmıDill?İşteböyleyürüyor...»Ayağınıtaşlardasürüdü,«Bayan Rachel neden her şeyi sımsıkı kilitliyor sanıyorsun? Arka bahçede ayak izlerini çookgördüm.BirgecedetelkapıyıtırmalıyorduamaAtticusyetişenekadaryokoldu.»

«Acabaneyebenziyor?»dediDill.

Jem,Boo’nunaklayatkınbirtarifiniyaptı:Ayakizlerinebakılırsaboyuikimetrekadardı.Sincaplarıvekedileriçiğçiğyiyordu.Elleribuyüzdenkanlıydı.Eğerbirhayvanıçiğçiğyersenkan izleriniyokedemezdin.Yüzündebiryâraizivardı.Dişleriçürükvesarıydı.Patlakgözlüydü.Çoğuzamandasalyaları akıyordu. «Onu dışarı çıkarmaya çalışalım,» dedi Dill. «Neye benzediğini görmekistiyorum.»

Jem, Dill’e ölmek istiyorsa bunun kolay olduğunu, gidip ön kapıyı çalmasının yeterli olacağınısöyledi. İlk denememiz Jem ileDill'inGriHayalete karşı ikiTomSwift’inebahsegirmesi sonucugerçekleşti.Dill’ebakılırsa JemRadley’lerinkapısındanöteyegeçemeyecekti. Jemömrüncehiçbirmeydanokumayapabuçbırakmamıştı.Konuyuüçgündüşündü.Sonundagururusağduyusunabaskınçıktı ve Dill onu yola getirdi. «Korkuyorsun!» dedi ilk gün. İkinci gün, «Öyle korkuyorsun kibahçeden içeri adımını atamazsın,» dedi. Jem karşı çıktı: Her gün Radley’lerin evinin önündengeçiyorduya...

«Orasıöyle,amakoşarak,»dedim.

Dill onu üçüncü gün pes ettirdi. «Meridian’lılar Maycomb’lulardan daha yüreklidir, hiçMaycomb’lulargibiödleğinigörmedim!»deyiverdi.

Bu sözler Jem’i köşeye yollamaya yetti. Köşede durdu, elektrik direğine yaslandı ve uydurmamenteşesindedeligibisallanankapıyabakakaldı.

Yanınavardığımızda,«UmarımhepimizibirerbireröldüreceğininfarkındasındırDillHarris,»dedi.«Gözlerinizioyuncabenisuçlamayın.Buişisizbaşlattınız,tamammı?»

Page 12: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Korkuyorsun,»dediDill.JemkorkmadığınıDill iyicekafasınasoksunistiyordu.«Yalnızcabizleriyakalamadan dışarı çıkarabileceğim bir yol düşünemiyorum.» Kaldı ki kollaması gereken bir kızkardeşivardı.Böyledeyincegerçektenkorktuğunuanladım.Evindamındanatlamasıgerektiğindedekollaması zorunlu bir kardeşi vardı. «Ben ölürsem senin halin ne olur?» diye sormuştu. Sonra,atlamış,yarasızberesizayağakalkmıştı.OgündensonratakişuRadley’lerineviileyüzyüzegelenedeksorumlulukduygularınıyitirmişti.

«Pesediyorsundemek!Öylemi?»

«Dill bu işler aceleyegelmez,»dedi Jem.«Azıcıkdüşüneyim... kaplumbağanınkafasını çıkartmayabenziyorbirazbu...»

«Onasıloluyor?»diyesorduDill.

«Altınakibrittutarsın.»

Radley’lerineviniateşeverecekseonuAtticus’agammazlayacağımısöyledim.

Dillkaplumbağanınaltınakibrittutmanıniğrençbirişolduğunusöyledi.

Jem homurdandı. «İğrenç değil, yalnızca hayvanı kandırmak gibi birşeydir bu; bütünüyle ateşevermekbaşka,obaşka.»

«Kibritincanınıyakmayacağınıneredenbiliyorsun?»

«Kaplumbağalarduymaz,aptal!»dediJem.

«Senhiçkaplumbağaoldunmu,ha?»

«SaçmalamaDill!Bırakdüşüneyim...evitaşatutabiliriztabii...»

Jem öylesine uzun uzun düşündü ki Dill az da olsa yumuşadı. «Sana ödlek demeyeceğim. GriHayaiet’ideveririm.Gitevinduvarınadokunyeter.»

Jem’inyüzüaydınlandı.«Evedokun...hepsibumu?»

Dillbaşınısalladı.

«Hepsininbuolduğundaneminsindeğilmi?Dönüpgeldiğimdebaşkanumaraçıkarma!»

«Tamam... hepsi bu.Senibahçedegörüncebelki dedışarı çıkacaktır.Scout’labenüstüne atlar, onazararımızdokunmayacağınıanlatıncayadekyerdetutarız.»

Köşeyi bırakıp, Radley’lerin evinin önünden giden yan yola girdik ve kapıda durduk. «E... haydi»dediDill.«Scout’labenarkadayız.»

«Gidiyorum.İteklemeyin.»

Page 13: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Bahçenin köşesine yürüdü. Geriye döndü. Nasıl girebileceğini saptamak için araziyi denetliyordusanki.Kafasınıkaşıyor,kaşlarınıçatıyordu.

Ozamanonunlaalayettim.

Jemkapıyı açtı.Evin duvarına bir koşuda vardı, sobeledi ve yanımızdangeçip gitti.Ardına dönüpbakmamıştı bile. Dill ve ben ardından fırladık. Verandamızın güvencesinde soluk soluğa durduk,yorgunargınarkamızabaktık.

Eskievöyleceduruyordu.Yamukvehastalıklıydı.Bakarkenpanjurlardanbirioynadıgibigeldibize!Küçücük,bellibelirsizbirkıpırdı...Sonraevyineoeskisessizliğinegömüldü.

Page 14: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

İKİNCİBÖLÜM

DillEylül’deMeridian’adönmeküzerebizlerden ayrıldı.Beşotobüsünebindirdik.Haftayaokulunaçılmakta olduğu kafama dank edene değin çok üzüntü çektim. Yaşamım boyunca hiçbir şeyiböylesineipleçekmemiştim.

Kışın saatlerce ağaç tepelerinden okul bahçesine bakar, Jem’in bana verdiği dürbünle okulluçocukları gözler oyunlarını öğrenirdim. Körebenin karmaşası içerisinde Jem’in kırmızı ceketinibulurveonunküçücükzaferlerine,üzüntülerineortakolurdum.Onlarakatılmayacanatıyordum.

Jem beni okula götürmeyi «lütfen» üstlendi. Bu işi genellikle ana-babalar yapıyordu ama Atticus,Jem’inbanasınıfımıgöstermektenbüyükmutlulukduyacağınısöylemişti.Sanırımbuanlaşmadaparadaetkinoldu,çünküRadley’lerinevininköşesinidönerkenJem’inceplerindenalışılmadıkşıngırtılargelmişti.OkulbahçesininyolunagiripdeyavaşladığımızdaJem,onurahatsızetmememgerektiğinisöyledi.GelTarzan’danbirbölümoynayalımtüründenisteklerdebulunmayacaktım.Özelyaşamıileilgilisözlersarfediponuutandırmakyoktu.Dersaralarındaveöğleyinkuyruğunayapışmayacaktım.Benbirincisınıfatakılacaktım,odaarkadaşlarıileolacaktı.

«Yaniartıkbirlikteoynamayacağızmıdemekistiyorsun?»

«Evbaşka,okulbaşka.Göreceksin.»

Gerçektendeöyleydi.DahailksabahöğretmenimizBayanCarolineFisherbenisınıfınönüneçağırdıveelimecetvellivurdu.Öğlenedekodanınköşesindeayaktadurdum.

BayanCaroline taş çatlasayirmibiryaşında filandı.Parlakkestane saçları, pembeyanaklarıvardı.Kırmızı oje sürmüştü. Yüksek ökçeli ayakkabılar ve kırmızı beyaz çizgili bir elbise giymişti.Görünümüde, kokusudanane şekerinebenziyordu.BayanMaudieAtkinson’un evindepansiyonerolarakkalıyorduveBayanAtkinsononubizetanıştırdığındaJemgünlerceuyurgezergibidolaşmıştı.

Bayan Caroline tahtaya adını yazdı. «Bu adının Caroline Fisher olduğunu gösteriyordu. KuzeyAlabama’nın Winston yöresindenim.» O bölgenin adının çağrıştırdığı tuhaflıklardan pay almıştırkorkusuylafısıldaşmalaroldu.(Alabama1861deBirleşikDevletler ’denayrıldığızamanWinstondaAlabama’danayrılmıştı.Maycomb’dakiçocuklarbilebunubilirdi.)KuzeyAlabamaiçkiyapımcıları,iri katırları, çelik şirketleri,Cumhuriyetçiler, profesörler ve ne idüğübelirsizlerle doluydu.BayanCarolinegünekedilerle ilgili bir öyküyüokuyarakbaşladı.Kediler birbirleri ile uzunkonuşmalaryapıyor, süslü entariler giyiyorlardı. Mutfak kuzinesinin altındaki sıcak yuvalarında yaşıyorlardı.Bayan kedi lokantada çikolata kaplı fare istediğinde, sınıf solucanlarla dolu bir kova kadar kıpırkıpırdı.Yürüdüklerigündenberidomuzlarayemverippamuktoplamışolan,paçavralarladonanmış,basma’ gömlekli birinci sınıfın,masalcı edebiyata duyarlı olmadığını bilmiyordu sanırım. Sonunagelincede«Aman,aman,negüzeldeğilmi?»diyesordu.

Sonradatahtayageçtivekocamanharflerlealfabeyiyazdı.Sınıfadönüpsordu:

Page 15: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Bunlarınneolduğunubilenvarmı?»

Herkesbiliyordu.Geçenyılkibirincisınıfınçoğukalmıştı.

Sanırım beni de adımı bildiği için seçti. Ben alfabeyi okurken kaşlarının arasından bir çizgibelirmişti.İlkokumakitabınıveMobileGazetesi’ninborsahaberleriniokuttu.Yüzündebellibelirsizbirnefretgördüm.Babamabanaokumaöğretmemesinisöylememitembihetti.Bu,doğruokumamıengelliyormuş.

«Öğretmek mi?» dedim şaşkınlıkla. «O bana birşey öğretmedi, Bayan Caroline. Atticus’un banagösterecekzamanıyok.»BayanCarolinegülüp,bilgiçbilgiçkafasallayınca,«Geceleriöyleyorgunoluyorkiyalnızcakendikitabınıokur,»diyeekledim.

«O öğretmediyse kim öğretti? Birileri öğretmiş! Herhalde doğduğundan beri Mobile Gazetesi’niokumuyorsun.»

«Jem öyle diyor. Finch’in doğrusunun Bullfinch* olduğunu okumuş. Jem adımın gerçekte JeanLouiseBullfincholduğunu,doğumdakarıştığımı,gerçekte...»

*İngilizce'deFinchsaka,BullfinchiseAvrupasakaailesindençokiyiötenbirkuştürününadıdır.

Bayan Caroline düpedüz yalan söylediğimi sanıyordu. «Düş gücümüzü az kullanalım canım,»«Babana sana öğretmenlik yapmamasını söyle. Okumaya boş bir kafayla başlamak en iyisidir. İşibenimüstlendiğimivezararıkapatmayaçalışacağımısöyleyiver.»

«Efendim?»

«Babannasılöğretileceğinibilmiyor.Artıkoturabilirsin.»

Üzgün olduğumu belirttim ve suçumun ne olduğunu düşünmeye başladım. Okumayı bilinçliöğrenmemiştim. Gündelik gazetelerin içinde yuvarlanıp durmuştum Kilisedeki uzun saatlerde... ozamanmıöğrenmiştimacaba?İlahilerihepokuyabilmişimdir.Okumakbanadoğalgelenbirşeydi.Pantolonumu iliklemek, çözülen pabuç bağlarımı bağlamak kadar doğal bir şey. Atticus’unparmağının ucundaki lekeler ne zaman sözcüklere dönüşmüştü? Anılarımın her gecesinde onlarvardı. Her gece Atticus’un kucağına kıvrıldığımda o ne okuyorsa ben de onu okurdum. Gününhaberleri, yasa önergeleri, LorenzoDow’un anıları. Yitirmekten korkana dek okumayı sevmedim.İnsannefesalmayısevmezki...BayanCaroline’ikızdırdığımiçinişiolurunabıraktım.Dersarasınakadardışarıyıseyrettim.Jembenibuldu.Nasılgittiğinisoruncaolupbitenlerianlattım.

«Kalmamgerekmeseçekipgiderdim,Jem.OallahıncezasıkadınAtticus’unbanaokumaöğrettiğinivebunasonvermesigerektiğinisöylüyor.»

Jem, «Aldırma Scout,» dedi. «Bizim öğretmen Bayan Caroline’nin yeni bir öğretim yönteminitanıtmaya çalıştığını söyledi. Üniversite’de öğrenmiş. Yakında bütün sınıflarda uygulanacakmış.Kitaplardan öğrenmeyecekmişiz. İnekleri öğrenmek istiyorsak gidip süt sağacağız gibilerden...anladınmı?»

Page 16: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«İyideJem,beninekleriöğrenmekistemiyorum,ben...»

«Balgibiistersin.İnekleribilmengerek.Maycombyaşamındabüyükyerivaronların.»

Jem’eaklınıyitiripyitirmediğinisormaklayetindim.

«İnatçı - sanayalnızcabirinci sınıflardakiyeniuygulamayıanlatmayaçalışıyorum.DeweyOndalıksistemi*diyorlar.»

*DeweyOndalıksistemikütüphaneciliktekullanılanbirfişlemevekataloglamayöntemidir'.Eğitimleuzak,yakınilişkisiyoktur.

Jembildiğindenşaşmazdı,buyüzdenyanlışınıdüzeltmeyekalkışmadım.

DeweyOndalıksistemi,BayanCaroline’inüstünde«kedi»,«Fare»,«adam»,«sen»sözcükleriyazılıkartlarısallamasıylauygulanıyordu.Karşılıkvermemizgerekmiyordu.Sınıfbuimgeselaçıklamalarısessizlikiçindekarşılıyordu.

Sıkıntıdanpatlıyordum.Dill’emektupyazmayabaşladım.BayanCarolinebeniyazarkenyakaladıvebabamınbanadersvermektenvazgeçmesinisöyledi.«Hımm,»dedi,«birincisınıftaelyazısıyok.Onuüçteöğreneceksin.»

İşte bunun suçlusu Calpurnia’ydı. Yağmurlu günlerde onu delirtmemizi engellemeye yarıyordu.Taştahtanıntepesinekargacıkburgacıkbiryazıylaalfabeyiyazar,altınadaKutsalkitap’danbirbölümeklerdi.Aynınıyazabilirsemödülümşekerli, tereyağlıbir sandviçti.Calpurnia’nınöğretmenliğindeduygusallığınyeriyoktu.Enderolarakbaşarılısayılırveödüllendirilirdim.

BayanCaroline,«Öğleyemeğineevegidenlerelinikaldırsın,»dedi.Cal’eolankızgınlığımyarıdakesildi.

Kasabalıçocuklarellerinikaldırdılar.Bizebaktı.

«Evdenyemeğinigetirenlersıralarınınüstünekoysunlar.»

Teneke kutulardaki pekmezler yoktan varoldular. Tavanda madeni bir ışık dans ediyordu. BayanCaroline yemek kutularına bakarak, yoklayarak aralarda dolaştı. İçindekileri beğenince kafasınısallıyor, beğenmeyince de kaşlarını çatıyordu. Walter Cunningham’ın sırasının yanında durdu.«Seninkinerede?»

Walter Cunningham’ın yüzü bağırsaklarının kılkurtlarıyla dolu olduğunu gösteriyordu. Ayağındapabuçolmamasıdanedenini...Kılkurduahırçevresindeyalınayakladolaşanlardaolurdu.Walter ’inayakkabılarıolsaydıokulunilkgünügiyer,sonradarafakaldırırdı.Amaüstündetemizbirgömlekvardı.Pantolonudüzgünbirbiçimdeyamanmıştı.

«Yemeğini unuttun mu?» diye sordu Bayan Caroline. Walter dosdoğru karşıya bakıyordu. Sıskaçenesindebirkasınseyirdiğinigördüm.

Sonunda,«Evet,»diyemırıldandı.

Page 17: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

BayanCarolinekürsüyedöndüveçantasınıaçtı.«İştesanabirçeyrek,»dedi,«gitkasabadayebugün.Yarınödersin.»

Walterbaşınıhayıranlamındasalladı.Zayıfbirsesle,«Hayır,teşekkürederimefendim,»diyebildi.

BayanCaroline’insesineansızınsabırsızlıkkarışmıştı.«HaydiWalter...gelalşunu!»

Walteryinebaşınısalladı.

Walterbaşınıüçüncükezsallayıncabiribana,«GidiponasöyleScout,»dedi.

Arkamadöndüğümdekasabalıçocuklarınçoğunluğununbanabaktığınıgördüm.BayanCaroline’leikikeztakışmıştık.Anlayış,tanışıklıktangelirdercesinebakıyorlardıbana.

Walter ’inadınakalktım:«Şey...BayanCaroline?»

«NevarJeanLouise?»

«BayanCaroline,WalterbirCunningham’dır.»

Yerimeoturdum.

«Nededin?»

Her şeyi açıkladığımı sanıyordum. Bizler için durum apaçık ortadaydı.Walter Cunningham yalansöylüyordu.Yemeğiniunutmamıştı,yemeğiyoktu.Bugünyoktu;yarında,öbürgündeolmayacaktı.Ömürboyuncaüççeyreğiyanyanagörmemişti.

Birkezdahadenedim:«Walter,Cunningham’lardanbiridirBayanCaroline.»

«AnlamadımJeanLouise...»

«Zararı yok efendim. Buraların insanlarını yakında tanırsınız. Cunningham’lar ödeyemeyeceklerişeylerialmazlar.Kiliseyardımlarınıbile.Kimsedenbirşeyalmamışlardır.Ellerindekilerleyetinirler.Fazlabirşeyleriyokturamaolanlayetinirler.»

Cunningham ailesi konusundaki bilgim geçen kışın olaylarına dayanıyordu. Walter ’in babasınınAtticus’aişidüşmüştü.OturmaodasındayapılaniçkarartıcıbirkonuşmasonundaBayCunningham:

«BayFinch,sizeborcumunezamanöderimbilemiyorum,»demişti.

«DerdinbuolsunWalter»dediAtticus.

Atticus’aödeyipödeyemeyeceğinisordum

«Parayladeğil.Amagörbak,yılsonaermedenborcuödenmişolacaktır,»dedi.

Gerçekten de gördüm. Bir sabah Jem ve ben arka bahçede bir demet çıra bulduk. Sonra arka

Page 18: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

basamaklarda bir sepet ceviz bulundu. Noel’de süslemeler için bir kasa saparna otu ve defneyaprakları,bahardabirçuvaldolusuşalgam...AtticusBayCunningham’ınborcunuödemişolduğunusöyledi.

«Nedenböyleödüyor?»

«Öyleödeyebiliyordaondan.Parasıyok.»

«BizyoksulmuyuzAtticus?»

Evetanlamındabaşınısalladı:«Hemdenasıl!»

Jemyüzünüburuşturdu.«Cunningham’larkadarmı?»

«Tamdeğil.Onlarköylü,çiftçiinsanlar.Ekonomikbunalımonlarıkötüetkiledi.»

Jem çiftçiler yoksul olduğu içinmeslek sahipleri de yoksul oluyor dedi.Maycomb yöresi tarımlageçindiğindenkuruşlarvedolarlardoktor,avukatveyadişçilerinelinezorgeçiyordu.

VerasetişiBayCunningham’ındertlerininyalnızcabirbölümüydü.Varisiolduğuarazilerisetümüyleipotekliydi.Elinegeçenüçbeşkuruşlabununfaiziniödüyordu.Çenesinitutmayıbilsebirişbulurduamaozamandatoprakeldengiderdi.Cunninghamtoprağınıeldetutupaçgezmeye,aklınınkestiğineoyvermeyekararlıydı.Attius,‘osoylubiridir ’derdi.

Cunningham’larınavukatlaraverecekparalarıyoktu.Nelerivarsaonunlaödüyorlardı.«Dr.Reynoldsda böyle çalışır,» dediAtticus. «Bir çuval patatese ebelik yapar. Şimdi kulağını aç da sana verasetnediranlatayım.»

Bunları Bayan Caroline’e anlatabilseydim kendimi beladan kurtarırdım, ama ben Atticus gibianlatamıyordum.«Onuutandırıyorsunuz,»dedim.«Walter ’insizegetirebileceğiçeyreğiyok.Sizindeçırayagereksiniminizyok.»

Bayan Caroline duraladı. Sonra da beni yakamdan yakaladı ve kürsüye kadar çeke çeke götürdü.«JeanLouise,busabahseninleyeterinceuğraştım.Çokyaramazlıkediyorsun,uzatelini!»

Tükürecek sandım. Maycomb’da insanlar ellerini bunun için uzatırlardı. Sözlü anlaşmalarımühürleyeneskibirgelenekti.Ne türlübiralışverişyaptığımızımerakederekarkadaşlarabaktım.Yanıtarıyordum,amaonlardaşaşkınşaşkınbanabakıyorlardı.

Bayan Caroline cetvelini aldı; elime altı kez vurduktan sonra köşede dikilmemi istedi. BayanCaroline’in beni dövmekte olduğunu ancak o zaman anlayan sınıfta bir kahkaha koptu. BayanCarolineonlarada aynı şeyiyapacağını söyleyerekgözdağıverincebir şamatadahakoptu.TaakiBayanBluntgelenedek...

Maycomb’luolanveDeweyOndalıkSistemi’ndenhabersizolanbayanBlunt,ellerinibelinedayadıve «Bu odadan çıt çıkacak olursa hepinizi yakarım! Bayan Caroline, bu gürültüde 6. sınıfınpiramitlerianlamasınaolanakyok!»diyebağırdı.

Page 19: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Köşedekimisafirliğim kısa sürdü. Zil sayesinde papara yemekten kurtulan bayan Caroline, sınıfınyemeğe çıkışını izledi. Son çıkan ben olduğumdan, iskemlesine çöküp kafasını kollarının arasınagömüşünügördüm.Banadahaiyidavranmışolsaydı,onaacıyabilirdim.Ufaktefek,güzelbirşeydi.

Page 20: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

ÜÇÜNCÜBÖLÜM

WalterCunningham’ıdövmekçokkeyifliydi.Tamburnunu toprağa sürtüyordumki Jemgeliponubırakmamısöyledi.«Ondanbüyüksün.»

«Neredeyseseninyaşında.Öğretmenlebaşımıbelayasoktu,»dedim.

«BırakgitsinScout.Neolduki?»

«Yemeğiyoktu.»Walter ’inbeslenmesorunlarıileolanilişkimiaçıkladım.

Walteryerdenkalkmış,sessizcebizidinliyordu.Birsaldırıbekliyormuşgibiyumruklarınısıkmıştı.Onu kaçırmak için üstüne yürüdüm ama Jem beni durdurdu. «Baban Old Sarum’lu WalterCunninghammı?»Walterbaşınısalladı.

Süreklibalıklabesleniyormuşgibibirhalivardı.DillHarris’inkilerkadarmaviolangözlerikırmızıvesuluydu.Pembeburnunundışındayüzüsoluktu.Sinirlibirşekildeaskılarınıçekiştirdi.Jemansızınsırıtıverdi.«BizegelWalter.Seviniriz.»

Walter ’inyüzüönceışıdıysadasonradankararıverdi.

«Babanlababamızarkadaştırlar.BuScoutazıcıkdelidir.Bundanböyleseninlekavgaetmez.»

«Senöylesan!»dedim.Jem’inbenimadımabolkesedensözvermesibenikızdırmıştı.Biryandandaöğlen tatili dakikalarının geçtiğinin farkındaydım. «Tamam Walter, seni dövmem. Fasulye severmisin?BizimCalçokiyiaşçıdır,»dedim.

Walter orada öylece durup dudaklarını kemirmeye başladı. Jem’le ben üstelemekten vazgeçtik.NeredeyseRadley’lerinevinevarmıştıkkiWalterseslendi:«Heey!Geliyorum.»BizeyetiştiğindeJemhemensohbetegirişti.«Buradabircanavaryaşıyor,»dedi,«hiçondansözedildiğiniduydunmu?»

«Sanırım,» dedi Walter, «Okula ilk geldiğim yıl meyveleri yedim, az kalsın ölüyordum. Herkesonlarızehirebulayıpokulbahçesineattığınısöylüyor.»

YanındabenveWalteroluncaJem,BooRadley’denkorkmuyordu.

Böbürlenmeyebaşladı.«Birgüntaaevekadargittim,»dediWalter ’a.

Bulutlarabakarak,«Taaevekadargidenbirininartıkherönündengeçtiğindekoşmamasıgerekir,»dedim.

«Kimmişokoşan,BayanUkala?»

«Sen...Yalnızken.»

Page 21: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Ön basamaklara vardığımızdaWalter birCunningham olduğunu unutmuştu bile. JemCalpurnia’yasofraya bir tabak eklemesini söylemeye gitti. AtticusWalter ’i selamladı ve tahıllar konusunda nebenimnedeJem’inanlayabileceğibirtartışmabaşlattılar.

«Birincisınıftanöteyegeçemedim,nedendersinizBayFinch,herbaharbabamaçapaişindeyardımediyorum. Okula devam edemiyorum. Ama şimdi evde benden kocaman bir kardeşim daha var.»«Onudabirçuvalpatates’emialdınız?»diyesordum.Atticusbanakötükötübaktı.

Walter tabağına yiyecek doldururken Atticus’la iki erkek gibi konuştular. Bu Jem’le beni çokşaşırtmıştı. Çiftlik sorunlarının orta yerinde Walter evde pekmez olup olmadığını sordu. AtticusCalpurnia’yı çağırdı. Pekmez sürahisi ile gelen Calpurnia Walter ’in başında durdu. Walter tümsebzelerinin ve etinin üstüne bolca pekmez döktü.Ne haltettiğini sormasaydım sanırım sütüne bilepekmezkoyacaktı.Sürahiyigeriverdiğindeboşsürahigümüştabaktaçınçınöttü.Ellerinikucağınakoyupbaşınıeğdi.Atticusbanayinekötükötübaktı.«Amayemeğinipekmezdeboğdu,»dedim.«Heryanadöktü.»

DerdemezdeCalpurniabenimutfağaçağırdı.Calsinirlenincedilbilgisikurallarınauyamazdı.Sakinolduğunda Maycomb’daki herkes kadar İngilizcesi vardı. Atticus onun çoğu zenciden bilgiliolduğunusöylerdi.

Tepemden bakarken kısık gözlerinin çevresindeki çizgiler derinleşiyordu. «Bazıları bizim gibiyemez.Yemezdiye sofradayüzlerinevuracakdeğilsin.Oçocukbizimkonuğumuz.Masaörtüsünüyemekistersebırakacaksınyiyecek.Anladınmı?»

«Okonukdeğil.YalnızcabirCunningham...»

«Kapaçeneni.Kimolmuşlarönemlideğil.Eveayağınıbasanherkimseseninkonuğundur.Kendinbirşeymiş gibi başkalarının davranışlarına dudak büktüğünü bir daha görmeyeceğim.Cunningham’lardan iyi olabilirsiniz ama onları utandırınca beş para etmezsiniz. Masada yiyecekkadarterbiyenyoksamutfaktayersin!»

Calpurnia beni yemek odasına iki tokatla yolladı. Tabağımı aldım ve yemeğimimutfakta bitirdim.Masadakilerin yüzüne bakma utancından kurtulduğum için mutluydum. Calpurnia’ya, ‘dur sen,’dedim;‘birgünseninhesabınıgöreceğim.’Peşimdeolmadığıbirgünbakerderesi’negidipkendimiatacaktım. O da üzülecekti. Bugün başımı yeterince belaya sokmuştu. Bana yazıyı öğretmişti. Suçonundu.«Söylenmeyibırak,»dedi.

Jem ve Walter okula benden önce döndüler. Geride kalıp Atticus’a Calpurnia’nın yaptıklarınısöyleyebilmek içinRadley’lerinönündenyalnızgeçmeyigöze almayadeğerdi. «Jem’i benden çokseviyorzaten.»Atticus’aonukovmakiçinfazlabeklememesinidesöyledim.

«Jem’inonuseninkadarüzmediğininfarkındamısın?»

Atticus’unsesisertti.«Neşimdinedesonraonukovmayaniyetimvar.Cal’sızbirgünbileyapamayız.Bunu hiç düşündün mü? Senin için neler yaptığını hele bir düşün ve sözünden çıkma. Duyuyormusun?

Page 22: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Okula döndüm. Calpurnia’yı nefret etmeyi sürdürüyordum ki tiz bir çığlık düşüncelerimi böldü.KafamıkaldırdığımdaBayanCaroline’iodanınortayerindegördüm.Yüzüdehşetiçindeydi.

«Canlı!»diyehaykırıyordu.

Sınıfınerkeknüfusuyardımınakoştular. ‘AmanTanrım’diyedüşündüm, ‘faredenkorkuyor!’Tümcanlılara olağanüstü bir sabır gösteren küçük Chuck Little, «Nereye gitti Bayan Caroline? Bizesöyleyinçabuk!D.C.,kapıyıkapadaonuyakalayalım.Çabukefendim,nereyegitti?»

BayanCaroline’in titreyen parmağı ne yere ne demasanın üzerine yönelmişti; tanımadığım şişkobirinin ensesini gösteriyordu. Chuck’un suratı asıldı ve yavaşça, «Onumu demek istediniz? Tabiicanlıdır.Sizikorkuttumu?»dedi.

BayanCaroline,«Yanındangeçiyordumkisaçındançıktı...sürünereksaçındançıktı...»diyebildi.

Küçük Chuck sırıttı. «Bitten korkacak bir şey yok efendim. Hiç bit görmediniz mi? Korkmayın.Kürsüyegeçinvebizebirşeylerdahaöğretin.»

Küçük Chuck yemeğinin nereden geleceğini bilmeyenlerdendi ama doğuştan beyefendiydi. BayanCaroline’ikolundantutupkürsüyegötürdü.«Korkmayınartık,»dedi,«Bittenkorkmayın.Benşimdisizesoğuksugetiririm.»

Bitinevsahibi,yolaçtığıbuşamatayahiçilgigöstermemişti.Alnınınüstünüyokladı,konuğunubulduvebaşparmağıileişaretparmağıarasındakırdı.

Bayan Caroline dehşetten büyülenmiş gibi onu izliyordu. Küçük Chuck Little kâğıt bardakla sugetirdiğindeminnetleiçti.Kendinegelebildiğindesordu:«Adınneseninoğlum?»

«Benimmi?»BayanCarolinebaşınısalladı.

«BurrisEwell.»

BayanCarolinesınıfdefterinigözdengeçirdi.«BuradabirEwellvaramailkadıseninkinitutmuyor.İlkadınınharflerinisayabilirmisin?»

«Bilemem...evdebanaBurrisderler.»

«PekâlâBurris,»dediBayanCaroline,«sanırımendoğrusuöğledensonrasanaizinvermemiz.Evegidipbaşınıyıkamanıistiyorum.»

Sırasındankalınbirkitapıçıkardı.Sayfalarınıçevirdiveokudu.«... içinevyapımıbir ilaç...Burrisevegidipkafanıküllüsabunlayıkamanıistiyorum.Ondansonradakafanagazyağısüreceksin.»

«Nedenbayan?»

«Ee... şeylerden... bitlerden kurtulman için. Arkadaşlarına da geçebilir. Bunu istemezsin değil miBurris?»

Page 23: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Bıırris ayağa kalktı. Gördüğüm en kirli insandı. Ensesi koyu gri, ellerinin üstü paslı, tırnaklarısimsiyahtı. Yüzünün ortasındaki yumruk büyüklüğünde temiz bir alandan öğretmene bakıyordu.Sabahleyinsınıfıbeneğlendirdiğimdenkimseonunfarkınavarmamıştı.

«YarıngelmedenöncelütfentepedentırnağabirgüzelyıkanBurris,»diyeeklediBayanCaroline.

Oğlanpişkincegüldü.«Sizbenieveyollamıyorsunuzbayan.Benzatengidiyorum.Buyılokullaişimkalmadı.»

BayanCarolineşaşırmışgörünüyordu.«Nedemekistiyorsun?»

Yanıtalamadı.Burrisyalnızcahomurdanıyordu.Onunyerinesınıfınbüyüklerindenbirikonuştu.«OEwell’lardandır.»Buaçıklamanınbenimkikadarbaşarısızolupolmayacağınımeraketmiştim.AmaBayanCaroline dinlemeye hazır görünüyordu. «Bütün okul onlarla doludur. Her yıl ilk gün gelirsonra ortadan çekilirler. Kaçakla ilgilenen bayan onları şerife gitmekle tehdit ederek getirir, amaonlarıokuldatutmayaçalışmaktanvazgeçeliçokoluyor.İlkgünügetiripadlarınılisteyeyazdırmaklayasayıuyguladığınıdüşünüyor.Yılıngerikalanındaonuyokyazmanızgerekecek.»

KonuylagerçektenilgilenenBayanCaroline,«Pekibudurumaailelerinediyor?»diyesordu.

«Analarıyok.Babalarıdaçokbelalıdır.»

Burris Ewell kendisiyle ilgili bu konuşmadan çok gururlanmıştı. «Üç yıldır birinci sınıfın birincigününegeliyorum,»dedi.«Buyılakıllanırsamherhaldeikiyealırlar...»

Bayan Caroline, «Lütfen otur Burris,» dedi ve bunu der demez büyük bir hata yaptığını anladım.Oğlanınoalttanalırtavrıhırçınlığadönüşmüştü.«Sıkıysaoturtunbayan!»

KüçükChuckLittelayağafırladı:«Bırakıngitsinefendim.Çokbelalıdır.Olayçıkarabilir.Buradakiçocuklarhepufakzaten,»dedi.

UfaktefekbirşeydiamaBurrisEwellondanyanadönünceelicebinegitti.«AyağınıdenkalBurris,»dedi.«Suratınabakacağımaseniöldürmeyiyeğlerim.Haydigitevine.»

Burris yarı boyundaki bu çocuktan korkmuşa benziyordu. Bayan Caroline de bu kararsızlıktanyararlandı.«BurrisevegitmezsenMüdür ’üçağırırım.Buolayıraporetmemegerekyok.»

Burris hırladı ve kapıya yöneldi. Tehlikeden uzaklaşınca döndü ve bağırdı: «Raporunu ver lanetolasıca!Seningibidomuzburunluöğretmenbozuntularıbanahiçbirşeyyaptıramaz.Benihiçbiryeregönderemezsinbayan.Bunuunutma,senbenihiçbiryeregönderemezsin!»

Onunağladığınıgörenedekbekledi.Sonradabinadançıktı.

Kürsünün çevresine doluştuk. Kendimizce onu avutmaya çalışıyorduk. «Belalıdır... Kalleştir...böylelerineöğretmenliketmeyegelmediniz...bunlarMaycombdavranışlarıdeğil...gerçektendeğildirBayanCaroline...üzülmeyinefendim...Nedenbizebirmasalokumuyorsunuz?..Busabahkikedilernegüzeldi!»

Page 24: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

BayanCarolinegüldüveburnunusildi.«Sağoluncanlarım.»Yerlerimizeyollandık.Kitabınıaçtıvebirincisınıfıbüyüleyenbabakurbağaöyküsünüokudu.

Radley’lerin evinin önünden dördüncü kez geçtiğimde -ikisi dörtnala- içim o ev kadar kararmıştı.Eğer yılın geri kalanı ilk günkü kadar dramatik geçecekse eğlenceli olabilirdi ama okumasızyazmasızgeçecekdokuzayevdenkaçmayıdüşünmemeyolaçıyordu.

Akşamadoğruyolculukplanlarımınçoğunutamamlamıştım.İşindendönenAtticus’ukarşılamakiçinJem’leyarışmadım.Postane’ninköşesindençıkıncaonadoğrukoşardık.Atticusöğlenleyinolanlarıunutmuşabenziyordu.Okullailgilisorularsordu.Tekheceliyanıtlarverdim.Odadahafazlaüstümevarmadı.

Calpurnianedenliberbatbirgüngeçirdiğimibelkideanlamıştı.Yemeğihazırlayışını seyretmemeizinverdi.

Çıtırekmeğisıksıkyapmazdı.Zamanıolmadığınısöylerdi.İkimizindeokuldaolduğubugünzamanbulmuştu.Çıtırekmeğebayıldığımıbiliyordu.«Seniçoközledimbugün,»dedi.«Evöyleboşgeldiki,saatikiymişgibiradyoyubileaçtım.»

«Neden?YağmurolmayıncaJemvebenevdeolmayızki...»

«Biliyorum» dedi. «Ama hep çevremde olursunuz.Günümün bilmem ne kadarı sizleri çağırmaklageçer.»Mutfakiskemlesindenkalktı.«Çıtırekmekyapacakzamanımvardiyedüşündüm.Haydigitdeyemeğisofrayagetireyim.»

Calpurniaeğilipbeniöptü.Onanelerolduğunumerakederekiçerkiodayageçtim.Herhaldebenimlebarışmak istemişti. Bana hep sert davranırdı. Sonunda yanlışının farkına varmış olmalıydı.Üzülüyordu ama üzgünüm diyemeyecek kadar inatçıydı. Bense günlük suçlarım yüzündenyorgundum.

Yemekten sonra gazete okumaya oturan Atticus seslendi: «Scout, okumaya hazır mısın?» Tanrıdayanabileceğimdenfazlasınıveriyordu.Verandayaçıktım.Atticuspeşimdengeldi.«BirşeymiolduScout?»

Kendimiiyihissetmediğimiveonuniçinsakıncasıyoksaokulagitmemeyidüşündüğümüsöyledim.

Atticus salıncağa oturup ayak ayak üstüne attı. Parmakları saat cebine kaydı. Yalnızca böyledüşünebildiğini söylerdi. Sessizce bekledi.Bende projemi güçlendirmeye çalıştım. «Senhiç okulagitmedinama işinibayağıkıvırıyorsun.Dedemin sanave JackAmca’yaöğrettiğigibi sendebanaöğretebilirsin.»

«Hayır,»dediAtticus.«Yaşamakiçinçalışmangerek.Kaldıkiseniyollamazsambenihapseatarlar.Bugeceilaçiçersinsabahdadoğruokula!»

«Dahaiyiyim...gerçekten.»

«Banadaöylegeldi.Peki,neleroldubugün?»

Page 25: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Bölükpörçükgününtersliklerinianlattım.«...veherşeyiyanlışöğrettiğinizisöyledi.Artıkbirlikteokuyamayız.Neolurbenigeriyollamayınefendim.»

Atticus kalktı ve verandanın öbür ucuna yürüdü.Mor salkımın durumunu denetledikten sonra yineyanımageldi.

«Herşeydenönce,Scout,»dedi,«basitbirkuralıöğrenebilirsenherkesledahaiyigeçinirsin.Olaylarıkarşındakininbakışaçısındandeğerlendirmedenhiçkimseyianlayamazsın.»

«Efendim?»

«...derisininaltınagiriportalardadolaşanadek.»

Atticusbugünbirçokşeyöğrenmişolduğumusöyledi.BayanCarolinedebirşeyleröğrenmişti.BirCunningham’a bir şey verilmeyeceğini öğrenmişti. Walter ’la ben kendimizi onun yerine koymuşolsaydık yaptıklarının iyi niyetli bir yanılgıdan kaynaklandığını görecektik. Maycomb’ungeleneklerini bir günde öğrenmesini bekleyemezdik. Daha iyisini bilmemekten de sorumlututamazdık.

«Çıldıracağım,»dedim.«Benokumaktandaha iyisinibilmiyorumamaobeni sorumlu tutuyor işte.BakAtticus, okula gitmek zorunda değilim.»Birden aklıma parlak bir fikir geldi. «BurrisEwell’ıtanıyormusun?O yalnızca yılın ilk günü okula gidiyor.Kaçakların peşinde koşan öğretmen bunuyeterli...»

«Bunu yapamazsın Scout,» dedi Atticus. «Bazı özel durumlarda yasalar esnetilebilir. Ama senindurumundayasayasadır.Okulagideceksin.»

«Ogitmiyorsanedenbengidiyorumanlamıyorum,hiçanlamıyorum.»

«Dinle!»

«AtticusEwell’larınüçnesilboyuMaycomb’unyüzkarasıolduklarınısöyledi.HiçbirEwellalnınınteriilebirgünolsunçalışmamıştı.BirNoel’debenigötürüpevleriniveyaşantılarınıgöstereceğinesözverdi. İnsandılar amahayvanlargibiyaşıyorlardı. İstedikleri an,öğrenme isteğininenufakbirbelirtisiniortayakoyduklarındaokulagelebilirlerdi.«Onlarızorlaokuldatutacakyollarvardır.AmaEwellgibileriniyenibirçevreyegirmeyezorlamakdelilikolur...»

«Benyarınokulagitmesemsenbenizorlarsınama.»

«Bukonuyukapatalım,»dediAtticus.«SenBayanScoutFinch,sıradanbirinsansınveyasalarauymakzorundasın!»Ewell’larEwell’lardanoluşanayrıbir toplumunüyeleriydiler.Bazıdurumlardahaklıolarak davranışlarını görmezlikten geliyorduk. Okula gitmeyebilirlerdi. Dahası Bay Bob Ewellavlanmayasağısırasındadaavlanıp,tuzakkurabilirdi.«Atticus,buçokkötü,»dedim.Buyasadışıbirdavranıştıvehalkıngözündecinayetdemekti.

«Kuşkusuzyasadışıveçokkötü,amabirbaba işsizlikparasınıviskiyeyatırırsaçocuklarınaçlıktanağlamaları bir başka türlü olur. Buralarda o çocuklardan babalarının vurabildiği avı esirgeyecek

Page 26: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

çiftçitanımıyorum.»

«BayEwellyapmamalı...»

«Evet,amaobildiğindenşaşmaz,buiştenvazgeçmez.Bununacısınıçocuklardanmıçıkaracaksın?»

«Hayır,» diye mırıldandım ve son bir kez daha denedim... «Ama okula gidersem birlikteokuyamayacağız...»

«Budaseniüzüyordeğilmi?»

«EvetEfendim.»

Bana bakışında hep o bir şeylerin beklentisine yol açan anlamı gördüm. «Sen uzlaşma nedir bilirmisin?»diyesordu.

«Yasayıesnetmekmi?»

«Hayır.İkitarafınbirliktealdığıortakkarar.Şöyle:Senokulagidersenbirlikteokuruz.Tamammı?»

«Evet!»

Eline tükürmek için hazırlık yaptığımı görünce, «Bu karar formaliteye uymadan da yürürlüğekonabilir,»dedi.«SenyinedeokuldaanlaşmamızdansözetmeScout.»

«Neden?»

«Korkarımkibudavranışımızadahabilgeotoritelercekarşıçıkılacaktır.»

Jem’lebenbabamızınağdalıkonuşmalarınaalışıktık.Çoğunlukladaçevirisini istemek için sözünükeserdik.

«Hıı?»

«BenhiçokulagitmedimamaBayanCaroline’ehergeceokuduğumuzusöylersenkorkarımpeşimedüşecektir.Benseonupeşimdeistemiyorum.»

Atticus o gece bizi gülmekten kırdı, geçirdi. Yok yere bayrak direğinde oturan bir adamla ilgilihaberiokudu.Oadamdirekteoturursabizdeağaçevindeotururduk.Cumartesigünükahvaltıdangünbatımına dek ağaçta oturduk. Jem gece de oturacaktı, ama Atticus, gereksinimlerini gidermeyöntemine dur dedi. Günün büyük bir bölümünü istediklerini getirip götürmekle geçirmiştim. İneçıka, kitap, yiyecek ve su taşımıştım. Tam gece için battaniyeleri taşıyordum ki Atticus, ‘yüzvermezseniner,gelir ’,dedi.DoğrusuyaAtticushaklıydı.

Page 27: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

DÖRDÜNCÜBÖLÜM

Kalan okul günleri pek uğurlu gelmedi. Ünitelere uzanan tasarımlardan oluşmuşlardı. AlabamaEyaleti’nin«grupdinamiği»oluşturmaçabalarıdoğrultusundadağıttığıkilometrelercefonkâğıdıvemumboyailedoluydu.BirinciyılınsonundaJem’inDeweyOndalıkSistemidediğişeytümokuldauygulanır olmuştu. Başka eğitim yöntemleri ile karşılaştırma olanağım da böyle yok olmuştu.Yalnızcaçevremiizleyebiliyordum.EvdeeğitilenamcamveAtticusherşeyibiliyorlardı.Hiçdeğilsebirinin bilmediğinin öteki biliyordu. Öğretmenlerin şart koştuğu yurttaşlık öğretilerinden yoksunyetişmişbabamınyıllardıreyaletmeclisindeolduğunu,hemdeherseferindeoybirliğiileseçildiğinigörüyordum.Yarıondalık,yarıDeweysistemiileyetişenJemyalnızolsun,toplumiçindeolsun,hepbaşarılıydı. Jem kötü bir örnekti aslında. İnsanoğlunun ürettiği hiçbir yöntem onu kitaplardanayıramazdı. Bana gelince ben, «Time» dergisinden öğrendiklerimin ve evde ne varsa okuyarakedindiklerimindışındabirşeybilmiyordum.Maycombyöresieğitiminyolundaağıraksakilerlerken,birşeylerineksikliğini,bendenesirgenenbirşeylerinvarlığınıduyuyordum.Jemüçekadarokuldakalmak zorundaydı. Ondan yarım saat önce çıktığım için Radley’lerin evinin oradan verandamızakadarkoşardım.Durmamacasınageçtiğimbiröğledensonragözümebirşey ilişti.Öylebir iliştikibirsoluktageridöndüm.

Radley’lerin bahçesinin ucunda ikimeşe ağacı vardı. Bu kökleri yola çıkar, yolu kambur kumburyapardı.Ağaçlardanbiridikkatimiçekmişti.Gözhizamdakibirbudakdeliğindenyaldızlıbirkâğıtparçasısarkıyor,güneştegözümüalıyordu.Parmakuçlarımayükseldim.Çevremebirkezdahagözattıktansonraelimidelikteniçerisokupüzerlerindekâğıtlarıolmayanikiparçasakızçıkardım.

İçimdengelenilkdürtüsakızıağzımaatmaktıamabirdenonlarıneredebulduğumuanımsadım.Evekoştum ve verandada ganimetimi inceledim. Tazeydi ve güzel kokuyordu. Yaladım ve bekledim.Ölmeyincekalanınıağzımatıktım.Naneliydi.

Jemevegeldiğindesakızıneredenaldığımısordu.Bende‘buldum,'dedim.

«Yerdebulduğunşeyleriyeme,Scout.»

«Yerdedeğil,ağaçtaydılar.»

Jemhomurdandı.

«Öyleydiama!Okuldandönerkenşuağaçtaydı.»

«Çabuktüküronu!»

Tükürdüm.Tadıdakaçmıştıya.«Öğlendenberiçiğniyordum.Ölmedim.Hastabileolmadım.»

Jemayağınıyerevurdu.«Oağaçlaradokunmamangerektiğinibilmiyormusun.Ölürsün!»

«Sendebirkereevedokundun!»

Page 28: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Obaşkaydı.Gitağzınıçalkala...şimdi,duyuyormusun?»

«Hiçbile.Ağzımıntadıkaçar.»

«Calpurnia’yasöylerim.»

Cal’ledalaşacağımaJem’indediğiniyapmakeniyisiydi.Okuldakibirinciyılımnasılolsailişkimizibüyük ölçüde değiştirmişti. Calpurnia’nın zorbalığı, işlerime burnunu sokma huyu, yumuşakhomurdanmalaradönüşmüştü.Bendeonundamarınabasmamakiçinelimdengeleniyapıyordum.

Yaz yaklaşıyordu. Jem ve ben sabırsızlıkla bekliyorduk. Yaz en sevdiğimiz mevsimdi. Yaz, açıkhavadayatmakdemekti;yenecekgüzelşeylerdemekti;binlercerengincümbüşüydü,amaherşeydençokyazDilldemekti.

Son gün bizi erken bıraktılar. Jem’le ben eve birlikte yürüdük. «Herhalde Dill yarın eve döner,»dedim.«Sanırımöbürgün,»dediJem.«Missisippionlarıbirgünsonrasalıyor.»

Radley’lerinoradakimeşeleregeldik.Belkideyüzüncükezsakızlarıneredebulduğumugöstermekiçinparmağımıkaldırdığımdabaşkabiryaldızlıkâğıdıgösterdiğimifarkettim.

«GörüyorumScout,görüyorum...»

Jemçevresinebaktı,uzandıvepaketicebineindirdi.Evekoştuk.Verandadasakızkâğıtlarındansepetgibiörülmüşkutuyabaktık.Nişanyüzüklerininkonduğukutularabenziyordu.Küçükdebirmandalıvardı. İçi mor kadifeydi. Jem mandalını açtı. İçinden iki tane parlatılmış para çıktı. Üzerindekızılderilikafasıolanlardandı.Biri1906öteki1900-bunlarbayağıeskiScout.»

«1900mü?Ha?..»

«Durbirdakika.Düşünüyorum.»

«Jem,birininhâzinesinimibulduk?»

«Yokcanım,bizdenbaşkaburadangeçenyokki.Büyükbirideğilse...»

«Büyükleringizliyerleriolmaz.BizdekalsınmıJem?»

«BilmemkiScout.Kimegeri veririzki?Oradankimselergeçmez.Bugerçek.Cecil taakasabanınarkasındandolanıpevinegidiyor.»

Sokağımızın sonunda ve postanenin yanında oturan Cecil Jacobs, sırf Radley’lerin önündengeçmemekveBayanLafayetteDubose’ugörmemekiçinherokulgünübirkilometreyolyürüyordu.Bayan Dubose iki ev ötemizdeydi ve oybirliği ile gelmiş geçmiş en kötü ihtiyar seçilmişti. JemAtticusolmayıncaevininönündengeçmezdi.

«Senceneyapmamızgerekir,Jem?»

Asılsahibiortayaçıkmadıkçamal,bulanındı.Aradabirkamelyalarıyolmak,yavaşçaBayanMaudie

Page 29: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Atkinson’un ineğinden bir fırt sıcak süt içmek, su almak, yasalarımıza uygundu, ama para almayagelinceişdeğişirdi.

«Bak ne diyeceğim,» dedi Jem, «okul başlayana kadar saklarız. Sonra da herkese sorarız. Belkiotobüsle giden çocuklardan biridir. Okul bitti diye sevinip unutmuştur. Bunlar birinin. Nasılparladıklarınıgörüyormusun?İyisaklamışlar.»

«İyide,nedenbirisiorayasakızkoysun?Bilirsinsakızbozulur.»

«Bilmemki,Scout.Amabunlarbirisiiçinçokönemtaşıyor...»

«Nasılyani,Jem?»

«Kızılderili başları... Yani Kızılderili büyüleri güçlüdür. Şans getirirlermiş. Uzun yaşam, sağlık,sınavlarıgeçmegibi...Bunlarbirisiiçiniçokönemliolmalı.Sandığımakoyacağım.»

JemodasınagitmedenönceuzunuzunRadley’lerinevinedoğrubaktı.Birşeylerdüşünüyorgibiydi.İki gün sonra Dill bir tantana ile çıka geldi. Meridian’dan Maycomb Sapağı’na kadar tek başınagelmişti. Maycomb Sapağı, Abbott yöresindeydi. Miss Rachel onu Maycomb’un tek taksisi ilekarşılamıştı. Yemek vagonunda yemek yemişti, St. Louis’de yapışık ikizlerin trenden indiklerinigörmüştü.Tümtehditlerimizekarşınöyküsünüdeğiştirmedi.Neyseki,ogömleğineilikleneniğrençmavi pantolonundan kurtulmuştu. Kemerli, gerçek bir kısa pantolon giymişti. Biraz tombullaşmış,uzamışvebabasınıgörmüştü.Dill’inbabasıbizimkindenuzundu.Sivrivekarabirsakalıvardı.LveN.Tren İşletmesi’nin de idarecisiydi. «Bir aramakiniste yardım ettim.» dediDill esneyerek, «Nahettin!Bırakbupalavraları!»dedi Jem.«Bugünneoynayacağım?»«Tom,SamveDick’i.Haydiönbahçeyegeçelim.DillSerseriAilesi’ninçocuklarıoyununuoynamakistiyorduçünküüçtaneiyirolvardı.Karakteroyuncumuzolmaktanbıkmıştıanlaşılan.

«Ben onlardan bıktım,» dedim. «Serseri Tom’u oynamaktan sıkılmıştım. Tom bir sinemanın ortayerindebelleğiniyitiriyorveoyununensonundaAlaska’daortayaçıkanadekoyundışıkalıyordu.

«Yenibiroyunbul,Jem,»dedim.

«Uydurmaktanbıktım,»dedi.

«Bağımsızlığımızınilkgünleriydiamaşimdidenbıkmıştık.Yazınneleregebeolduğunumerakettim.Ön bahçeye geçmiştik ki, Dill, yoldan aşağı bakıp, «Ölüm kokusu alıyorum,» dedi. Susmasınısöyledim.Yineledi:«Vallahialıyorum.»

«Yanibiriölürkenkokusunualabildiğinimisöylemekistiyorsun?»

«Yoo. Birinin ölüp ölmeyeceğini önceden sezebiliyorum.Yaşlı bir kadın öğretti.»Dill eğilip benikokladı.«JeanLouiseFinch...Üçgünekalmadanöleceksin!»

«Dill!Çenenikapatmazsanbacaklarınıçarpıtanadeksenidöverim.Şimdigörürsün!»

«İkinizdekesin!»diyesöylendiJem.«SıcakNefeslereinanıyormuşsunuzgibikonuşuyorsunuz!»

Page 30: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Seninanmıyormusunsanki?»dedim.

«SıcakNefesne?»diyesorduDill.

«Hiiç... Gece tek başına yolda yürürken sıcaklık hissettin mi hiç? Sıcak Nefes cennete giremeyenbiridir. Öylece ortalarda dolaşır. Birinin içinden geçersen ölünce sen de Sıcak Nefes olursun.Geceleridolaşır,insanlarınnefesleriniiçineçekince...»

«İçindengeçmemekiçinneyapılır?»

«Hiçbirşey.Kimizamanbütünyolukaplarlar.Geçmekzorundakalırsan,

Parlakmelek

Yaşayanölü

Yolumdançekil

Nefesimibırak

tekerlemesinisöyleyeceksin.»

«SöylediklerininteksözcüğünebileinanmaDill,»dedim.«Calpurniahepsipalavradiyor.»

Jembanapispisbaktı.«Pekâlâ!Birşeyoynayacakmıyız,oynamayacakmıyız?»dedi.

«Tekerdedönmece.»

«Artıkiçinesığmadığımıbiliyorsun.»Jemiçiniçekti.

«BiziyuvarlayabilirsinamaJem.»

«Arkabahçeyekoşup evin altından eski bir araba lastiği çıkardımve içinegirip kıvrıldım. Jem’inbanasıcaknefeslerkonusundakızgınolduğunuvebenimlehesaplaşmakiçinsabırlabeklediğinideoan kavradım. Tekeri olanca gücüyle itti. Yer, gök ve evler çılgın bir paletin renklerine dönüştü.Kulaklarım zonkluyor, nefes alamıyordum. Durmak için kollarımı çıkaramıyordum. Dizlerimlegöğsümarasındasıkışmışlardı.TekumudumJem’intekereyetişipgeçmesiveonututmasıydı.Yadakaldırımdakibirçıkıntıbenidurdurabilirdi.Ardımdankoşupbağırdığınıişittim.

Teker mıcırda zıpladı. Yolun karşı tarafına geçti. Bir engele toslayıp beni betona fırlattı.Sersemlemiştim.Fenahaldemidembulanıyordu.Kulaklarımınuğultusugeçenevekafamıtoplayanadekolduğumyerdeöyleyeceyattım.Derkenbirdenbire Jem’in sesiniduydum:«Scout,kaçoradan!Haydi!»

KafamıkaldırdığımdaRadley’lerinbasamaklarıylakarşılaştım.Donakalmıfştım.

«HaydiScoutyatmaöyle.Kalksana,haydi!»

Page 31: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Jemçığlıkçığlığaydı.

Ayağakalktım.Dizleriminbağıçözülecektineredeyse.

«Tekerial...oradabırakma!Hiçkafançalışmıyormu?»

Kımıldamayıbaşarıncatitreyendizlerimleolabildiğincekoştum.

«Nedenalmadın?»diyebağırdıJem.

«Nedenkendingidipalmıyorsun?»

Jemsustu.

«Haydi.Çokiçerdedeğil.Unuttunmu,birkereevedokunmuştun?»

Jembanaöfkeylebaktı.Gıkdiyemedi.Kaldırımdanaşağıkoştu.Kapıdabirazdurdu,sonrada içeridalıplastiğialdı.

«Gördünmü?»dedi. «Nekadarkolaymış!Scoutbazençok ‘kız’gibidavranıyorsun.Buda felaketoluyor.»

İşiniçindeonunbildiğindenfazlasıvardıamaonasöylemeyekararverdim.

Calpurniaönkapıdabeliripseslendi:«Limonata!Diridirikavrulmadanogüneşinaltındançekilin.»Kuşluk zamanı limonata yaz geleneklerimizdendi. Calpurnia veranda’ya bir sürahi ile üç bardakbıraktı ve işinin başına döndü. Jem’i kızdırmış olmam önemini yitirmişti. Limonata onu kendinegetirirdi nasılsa. Jem ikinci bardağını dikti ve elini başına koydu. «Ne oynayacağımızı buldum.Yepyeni,değişikbirşey!»

«Ne?»dediDill.

«BooRadley!»

«BooRadleymi?Nasıl?»

Jem,«Scout,senBayanRadleyolacaksın...»

«Pışşk!Dünyadaolmam!»

«Niyeki?»dediDill:«Korkuyormusunhâlâ?»

«Bizuyurkenosokaktagezebiliyor...»dedim.

Jemtısladı:«Neyaptığımızıneredenbilecek.Oradaolduğunainanmıyorumbile.Yıllarönceölmüşolmalı.Bacayatıkmışlardır...»

«Jem,senlebenoynarız.BakalımScoutkorkacakmı?»

Page 32: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

BooRadley’inoevdeolduğundanemindim,amakanıtlayamazdım.SıcakNefesler ’efilaninanmaklasuçlanacağımaçenemitutmayıyeğledim.

Jem rolleri dağıttı. Ben Bayan Radley’dim ve yapacağım tek iş veranda’yı süpürmekti. Dill yaşlıRadley’di. O da kaldırımda beş aşağı beş yukarı gezinip Jem konuştuğunda öksürecekti. Jem de,doğalolarakBoo’ydu.Önbasamaklardaninipacaipseslerçıkarıyordu.Yazilerledikçeuyunumuzdagelişti. Cilalandı, parladı. Konuşmalar eklendi ve kurgusunu sağlamlaştırıldı. Her gün değişenküçücükbiroyunadönüştü.

Dillbirşeytandı.Herrolünüstesindengeliyordu.Uzunboylugörünmesigerekiyorsauzunoluyordu.En kötü rolü bile iyiydi. Korku rollerini çok iyi beceriyordu. Ben oyunlardaki bayanlarıüstleniyordum isteksizce. Hiçbiri Tarzan kadar eğlenceli değildi. Jem’in Boo’nun yaşamadığınailişkin güvencesi, gündüz Calpurnia’nın gece de Atticus’un varlığı, korkumuzu bastıramadı. Hepkorkakorkaoynadık. Jemdoğuştankahramandı.Dedikodulardanvemahalleefsanelerindenoluşankederlibiroyundubu.BayanRadleyBayRadley’leevlenenevetümservetiniyitirenedekçokgüzelbirkadındı.Sonralarıdişlerini,saçınıvesağişaretparmağınıdayitiriyordu.(Dill’inoyunayaptığıbir katkıydı bu. Kedi ve sincap yakalayamadığı bir gece, Boo ısırıp koparıyordu. Anne oturmaodasındaoturur,çoğuzamanağlardı.Boodaevdekieşyalarıparçalardı.

Üçümüz başlarını belaya sokan delikanlılar olurduk.Ben arada yargıç da olurdum. Dill, Jem’isüpürgeyle itekleye itekleye götürür, merdiven altına kapardı. Jem gerektiğinde şerif, kasabalı,RadleykonusundabilgiküpüolanBayStephanCrawfordolarakgörünürdü.

Boo’nun büyük sahnesini oynama sırası gelince eve gizlice girer, Calpurnia’nın dalgınlığındanyaralanıp makası yürütürdü. Sonra da salıncağa oturur gazete doğrardı. Dill yanından geçerkenöksürürdü.Jemdemakasışakacıktanbacağınabatırırdı.Benimdurduğumyerdengerçeksanırdınız.Bay Nathan Radley her günkü gibi kasabaya gitmek için önümüzden geçerken öylece dururduk.Bilseydineyapardıacaba?Komşulargeçincedeoyunubırakıyorduk.BirkeresindeBayanMaudieAtkinson’u,elindekibahçemakasıhavada,biziizlerkenyakaladım.«BirAdamınAilesi»adlıoyununBölüm Onbeş, Sahne II'sini oynuyorduk ki Atticus’a basıldık. Kaldırımdaydı. Kıvırdığı gazetesinidizinevuruyordu.Güneştamtepemizdeydi.

«Neoynuyorsunuzsiz?»

«Hiçbirşey,»dediJem.

Jem’inkaçamaksözleribanaoyunungizlikalmasıgerektiğiniöğretti.Bendesustum.

«Makasla ne yapıyorsunuz peki? Neden kesiyorsunuz o gazeteyi? Bugünkü gazete ise canınaokurum.»

«Hiçbirşey.»

«Nehiçbirşeyi?»

«Hiçbirşeyefendim.»

Page 33: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Makasıverbana.Buoyuncakdeğil.BuoyununRadley’lerlebirilgisiyokdeğilmi?»

Jemkıpkırmızıoldu.«Hayırefendim.»

«Umarımyoktur,»dediAtticusveevegirdi.

«Jeem...»

«Sus!Oturmaodasında,biziduyabilir!»

BahçeyegeçtiğimizdeDilloyunadevamedipetmeyeceğimizisordu.

«Bilmem.Atticusoynayamayızde...»

«Jem,»dedim.«Atticusbiliyor.»

«Bilmiyor.Bilseydisöylerdi.»

BundanpekemindeğildimamaJemkızgibidavrandığımı,kızlarınhepbir şeyleruydurduklarını,insanlarınonlarıbunedenlesevmediğini,eğerkızgibidavranacaksamgidipyenibiroyunarkadaşıbulabileceğimisöyledi.

«İyi.Sizoynayın.Görürsünüz.»

Atticus’ungelişi,oyundanvazgeçmekistememinikincinedeniydi.İlknedenleRadley’lerinbahçesineyuvarlandığımda karşılaşmıştım. Bütün o baş dönmelere,mide bulantısına ve Jem’in bağırışlarınakarşın öteki sesi de duyabilmiştim. Onlar kaldırımdan duyamazlardı. Çok hafifti. Evin içinde birigülüyordu.

Page 34: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

BEŞİNCİBÖLÜM

SüreklidırdırlanmamJem’iyolagetirdi.Getireceğinibiliyordum.Oyunabirsürearaverdik.OhâlâAtticus’unoynamamızkonusundabirşeysöylemediğinisavunuyordu.Oynayabilirdik.Söylemişolsabile Jem bir çözüm yolu bulmuştu: Karakterlerin adını değiştirecektik. Böylece kimse bizisuçlayamazdı.

Dill bu planı içtenlikle destekliyordu. Jem’in peşinde dolaşıyor, benim canımı sıkıyordu. Yazınbaşında bana evlenme teklif etmiş, sonra da bunu unutmuştu. Beni kendinin saymaya başlamış,sevebileceğitekkızolduğumusöylemiş,sonradabeniunutmuştu.Onuikikezdövdümamabir işeyaramadı. Jem’e daha çok bağlandı. Çılgın oyunlarından bir süre uzak durdum. Kız olmaklasuçlanmanın verdiği acı ile geri kalan yıldızlı akşamları BayanMaudieAtkinson’un verandasındageçirdim.

Açelyalarına el sürmediğimiz sürece Bayan Atkinson’un bahçesinde hep girebilmişizdir, amanedensepeksıkıfıkıdeğildik.

Jem ve Dill beni oyundan atana dek mahallenin öteki kadınlarından farksız biriydi benim için.Anlaşmamıza göre arka bahçesinde oynayabilir, üzümlerini yiyebilirdik. Bu öylesine cömert biranlaşmaydı ki bozarız korkusu ile konuşmaktan çekinirdik. Jem veDill onunla daha çok yakınlıkkurmamanedenoldular.

Bayan Maudie evinden nefret ederdi. İçerde harcanan zaman yitirilmiş zamandı. Duldu. Çiçektarhlarınınsularkeneskihasır şapkalarve tulumlargiyerdi.Saatbeştebanyosunuyapıp,verandayaçıktığındadabambaşkabiriolur,olağanüstügüzelliğiilesokağaağırlığınıkoyardı.Bukelemungibibirkadındıkısacası.

Tanrınıntoprağındayetişenherşeyiseverdi.Ayrıkotlarıdışındatabii.Bahçedebirtekayrıkotununbulunması üçüncü dünya savaşı gibiydi. Köklerine saldırır ve onları uzak durmazsak bizi deöldüreceğinisöylediğizehirlimaddelerleyokederdi.Üçsantimdenbüyükolmayanbirotiçinverilenbusavaşıizlerken,«Nedensöküpatmıyorsunuz?»dedim.

«Söküp atmakmı yavrum?»Solmuş yaprağı eline alıp sıktı. İçindenminnacık taneler fırladı. «Birayrık otu tüm bahçeyi yok edebilir. Bak: Bunları dürmezsen güz gelip de kuruduklarında rüzgâronlarıMaycomb’undörtbiryanınadağıtır.»BayanMaudiebunuTevrat’tasözüedilenvebasalgınınabenzetti.

KonuşmabiçimiMaycombiçinfazlacakuzeyliydi.Bizleriadlarımızlaçağırırdı.Güldüğündedealtınçengellerini görürdünüz. Onları beğendiğimi ve bir gün benim de böyle çengellerim olmasınıistediğimisöylediğimde,«Bakşuna,»dedi.Birdilşakırtısıiledişindekiköprüyüçıkarıpgösterdi.Budavranışıdostluğumuzuperçinlemişti.

Bayan Maudie’nin iyi niyetinden Jem ile Dill de nasiplerini alıyordu. Ne zaman oyunlarına ara

Page 35: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

verselerBayanMaudie’ninogünedeğingizlikalmışyeteneğininürünlerinitadıyorduk.Çevredekientadınadoyulmazpastalarıoyapıyordu.Onusırdaşedindikten sonrahepbirbüyük, ikiküçükpastayaparvebiziçağırırdı:

«Jem Finch, Scout Finch, Charles Baker Harris, gelin buraya!» Söz dinlememizin karşılığını hepaldık. Yazın alacakaranlıklar uzun ve sakin olur. Çoğu kez Bayan Maudie ile sessizce verandadaoturur, gökyüzünün sonradan pembeye dönüşümünü, kırlangıçların evlerin tepelerince süzülüp,okulungerisindegözdenkaybolmalarınıizlerdik.

«BayanMaudie,»dedimbirakşam;«BooRadleyyaşıyormusizce?»

«AdıArthurvesağ,»dedi.İskemlesindeyavaşçasallanıyordu.«Mimozanınkokusunualıyormusun?Bugecemeleklerinnefesigibikokuyorlar.»

«Evet.Neredenbiliyorsunuz?»

«Neyiyavrum?»

«Boo...Arthur ’unyaşadığını.»

«İçkarartıcıbirsoru.Sanırımkonudaöyle.Biliyorumçünküevdengötürüldüğünügörmedim.»

«Belkideölmüştürdeonubacayatıkmışlardır.»

«Budaneredençıktı?»

«Jemöylediyor.»

«Hişşt...HergeçengünJackFinch’ebirazdahabenziyor.

Bayan Maudie amcam Jack’i çocukluğundan tanıyordu. Hemen hemen aynı yaştaydılar ve FinchLanding’debirliktebüyümüşlerdi.BayanMaudiekomşubir toprak sahibinin,Dr.FrankBuford’unkızıydı.Doktorunmesleğitıptıamatutkusubitkilerdi.Bunedenlehepyoksulyaşadılar.JackAmca’mise bitki tutkusunu saksılarla doyurdu. Nashville’de kaldı ve zengin oldu. Jack Amca’yı her Noelgörürdük.HerNoelsokağınötesinehaydievlenelimdiyebağırırdı.«Azdahabağır,JackFinch.Senipostane’dendeduyarlar.Benduyamıyorum!»diyeseslenirdiBayanMaudie.Jemvebenbununçoktuhaf bir evlenme teklifi olduğunu düşünüyorduk ama Jack amca bir tuhaftı. Bayan Maudie’yetakılmak istediğini söylerdi.Kırkyıldıronunlauğraşıyordu.BayanMaudieevlenmek isteyeceğiensonkişiydiamaençokdaonunlaşakalaşmaktanhoşlanıyordu.Eniyisavunmasaldırıydı.

«Arthur dışarı çıkmıyor, hepsi bu,» dedi Bayan Maudie. «Sen de dışarı çıkmak istemezsen evdekalmazmısın?»

«İsterim.Amaonedenistemiyor?»

BayanMaudiegözlerinikıstı.«Öyküsünüsendebenimkadarbiliyorsun.»

«Nedeniniduymadımki.Kimsesöylemedi.»

Page 36: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«BayRadleyAyak-yıkayanBaptist’lerdendi...*Bilirsin.»

*Fanatikbirprotestanmezhebi.

«SizdeBaptistdeğilmisiniz?»

«Odenlikatıdeğilimyavrum.BenyalnızcaBaptist’im.»

«Ayak-yıkamayainanmıyormusunuz?»

«Yalnızcaevdekibanyoda!Ayak-yıkayanlarmutlulukverenherşeyingünaholduğunainanırlar.Birgünbanagelipçiçeklerimindebenimlebirliktecehennemegideceğinisöylediler.»

«Çiçeklerinizindemi?»

«Evetküçükhanım.Benimlebirlikteyanacaklarmış.Tanrınınbahçesindeçokzamangeçiriyor,evdeyeterinceİncilokumuyormuşum.»

Bayan Maudie’nin o değişik Protestan cehenneminde yanışını gözlerimin önünde canlandırıncainancım sarsıldı. Doğru; keskin bir dili vardı. Bayan Stephanie Crawford gibi hayır işleri deyapmıyordu.NevarkiaklıbaşındahiçkimseBayanStephanie’yegüvenmezken,benveJemBayanMaudie’yeinanırdık.Bizihiçgammazlamamıştı.Bizlekedi-faregibioynamamıştı.Özelyaşamımızakarışmazdı.Obizimarkadaşımızdı.Böylebirininsonsuzadeknedenyanacağınıanlamıyordum.

«Budoğrudeğil.Sizbenimtanıdığımeniyiinsansınız,»dedim.

BayanMaudiegüldü.«Sağolunküçükhanım.AslındaAyak-yıkayıcılarkadınıgünahsayarlar. İncil’ikelimesikelimesinekabulederleronlar.»

«Arthurbununiçinmievde?Kadınlardanuzakdurmakiçinmi?»

«Hiçfikrimyok.»

«Anlamsızama.Cennetinpeşindeolsahiçdeğilseverandayaçıkar.Atticusderki,Tanrınınsizingibisevdiğikullarıkendilerinideseverlermiş...»

BayanMaudiesallanmayıbıraktı.Sesisertleşti.

«Bunuanlamakiçinçokgençsin.Nevarkibirİncil,birininelindebabanınelindekiviskişişesindençokdahakötüolabilir.»

Kafamkarışmıştı.Atticus hiç viski içmezdi.Ömrünce hiç ağzına... yoo, hayır koymuş.Koymuş dabeğenmemiş.

BayanMaudiegüldü.«Babanıkastetmedim.DemekistedimkiAtticusnekadariçerseiçsinbazılarınınen iyi halinden daha kötü olamaz. Öyleleri vardır ki öteki dünyayı düşünmekten bu dünyayıyaşayamazlar.Sokağabakıpsonucugörebilirsin.»

Page 37: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Boo...Arthuriçinsöylenenlerdoğrumusizce?»

«Neler?»

Onaanlattım.

«Osöylediklerinindörtteüçüzencilerin,gerikalanıdaStephanieCrawford’unpalavraları.Stephaniebir gece uyanıp Arthur ’un kendisini seyrederken yakaladığını anlatmıştı. Ne yaptın dedim, öteyekayıponayermiaçtın?Buonunçenesinikapatmayayetti.»

Çenesinikapatmıştır.BayanMaudie’ninsesiherkesinçenesinikapattırmayayeterliydi.

«Yok çocuğum. Dertli bir ev o. Arthur Radley’i küçük bir çocukken anımsıyorum. Ne derlersedesinlerçokefendicekonuşurdu.Dilinindöndüğünceefendicekonuşurdu.

«Delimi?»

BayanMaudie başını salladı. «Eskiden değilse bile bunca zamandır olmuştur. İnsanlara neler olurbilemeyiz.Kapalıkapılarardındanelerolur,nesırlar...»

«Atticusbizebahçedeyapamayacağınıevdedeyapmaz.»Babamısavunmagereğiniduymuştum.

«Amanyavrum,seslidüşünüyordum.Babanaklımınuçundanbilegeçmedi.Amaşunusöylemeliyimkibabanevdeneisedışardadaodur.Evegötürmekiçinpastaistermisin?»

İstemezolurmuydumhiç!

ErtesisabahkalktığımdaJem’eDill’iarkabahçedekonuşurlarkenbuldum.Yanlarınagittiğimdeherseferyaptıklarıgibibenikovdular.

«Gitmiyorumişte!BubahçeseninolduğukadarbenimdirJemFinch.Buradaoynamayaseninkadarbenimdehakkımvar.»

Kısabirfısıldaşmadansonradikleştiler:

«Kalacaksandediklerimiziyapacaksın,»dediDill.

«Buneafratafra?»

«Dediklerimiziyapacaksın?Yapmazsansanahiçbirşeyanlatmayız!»

«Çokgizliişlerçeviriyormuşgibikonuşuyorsunuz.Pekâlâ,neymiş?»

Jem, «Boo Radley’e bir not ulaştıracağız,» dedi. «Nasıl?» İçimde kabaran dehşet duygularınıbastırmaya çalışıyordum. Bayan Maudie için konuşmak kolaydı. Yaşlıydı, verandasındagüvencedeydi.Bizleriçindurumfarklıydı.

Jemolta kamışının ucuna notu iliştirip panjurlardan içeri uzatacaktı.Birileri geçerseDill çıngırak

Page 38: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

çalacaktı.

Dillsağelinikaldırdı.Elindeannemingümüşyemekçanıvardı.

«Ben evin ardına dolanayım,» dedi Jem. «Dün yoldan baktık. Kırık bir panjur var. Hiç değilsepervazınabırakabilirim.»

«Jem...»

«Artıkbuişebulaştın.BırakıpgidemezsinBayanÖdlek!»

«Peki.Peki!Gözcülükyapmakistemiyorum.Biri...»

«Yapacaksın.Senarkayıkollayacaksın.Dilldeönü.Birinigörürseçanıçalacak.Tamammı?»

«Tamam.Neyazdınız?»

Dill, «Arada bir dışarı çıkıp bize neler yaptığını anlatmasını, ona bir kötülük yapmayacağımızı veonadondurmaalacağımızı,»dedi.

«Sizçıldırmışsınız!Hepimiziöldürecek.»

«Fikirbenimdi,»dediDill.«Çıkıpbizimleoturursakendinidahaiyihissederdiyedüşündüm.»

«Öyleolacağınıneredenbiliyorsun?»

«Yüzyıldıriçerdeolsan,yiyecekolarakkedilerdenvesincaplardanbaşkabirşeyinolmasasennasılolurdun?İddiasınavarımkisakalınahbukadarolmuştur...»

«Babanınkigibimi?»

«Babamınsakalıyok.Onun...»Dillsustu.

«İştekendiağzınlayakalandın:Babamınsiyahsakallarıvardiyordun...»'

«Çok dedimse o kadar da değil. Kesti hem. Kanıt istersen, mektubum bile var. Bana da iki dolaryolladı...n’aber?»

«Anlatanlat.Sözümonabirdepolisüniformasıyollamıştı.Hiçortayaçıkmadıdeğilmi?Uyduruydursöyleoğlum,ha...»

Duyduğum en kuyruklu yalanları Dill Harris söylerdi. Posta uçağına on yedi kez binmiş, NovaScotia’yagitmiş,birfilgörmüştü.GeneralJoeWheeler,dedesinindedesioluyorduveonabirkılıçbırakmıştı.

«Sus,»dediJem.Bodrumdansarıbirkamışladöndü.«Bununboyuyetermi?»

«Evegidipdokunabilecekkadaryüreklibirininbukamışıkullanmasınagerekyok,»dedim.«Neden

Page 39: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

gidipkapıyıçalmıyorsun?»

«Bu...iş...başka!Kaçkezsöylememgerek?»

DillcebindenbirkâğıtçıkarıpJem’everdi.Üçümüzeveyürüdük.

Dill elektrik direğinde kaldı. Jem’le ben yana geçtik. Jem’in arkasında kalıp, dönemecigörebileceğimbiryerdedurdum.

«Tamam,»dedim.«Görünürdekimsecikleryok.»

Jem kenarda Dill’e baktı. Dill başını salladı. Notu oltanın ucuna taktı ve geçtiği pencereye uzattı.Kamışkısaydı.Debelenmesiniuzunsüreseyrettiktensonrayanınagittim.

«Oltadançıkaramıyorum.Çıkarsamdaoradakalmasınısağlayamıyorum.YoladönScout!»

Döndümveboşyolukolladım.AradabirnotupervazabırakmayaçalışanJem’edebakıyordum.Notsürekli düşüyordu. Jem de alıp bir kez daha deniyordu. Alsa da okuyamayacak diye düşündüm.Çıngırağınsesigelmeyebaşladı.

Boo Radley’in kanlı dişlerini görmeye hazırdım. Sıçradım ve Dill’in çıngırağı var gücü ileAtticus’unsuratınadoğrusalladığınıgördüm.

Jem’in hali öyle içler acısıydı ki bir şeyler söylemeye gönlüm elvermedi. Oltayı peşinde sürüyesürüyegidiyordu.

Atticus,«Şuçıngıraksesinikes!»dedi.

Dillçanıyakaladı.Sessizliktekeşkeçalsadiyedüşündüm.Atticusşapkasınıarkayadoğruitti.Ellerinibelinekoydu:«Jem...neyapıyorsunuz?»

«Hiçbirşeyefendim.»

«Omartavalıduymakistemiyorum.Konuşhadi!»

«Ben...BizBayRadley’ebirşeyvermekistiyorduk.»

«Nediro?»

«Yalnızcabirmektup.»

«Verbakayım.»

Jemkâğıdıuzattı.Atticusokumayaçalıştı.

«NedenBayRadley’indışarıçıkmasınıistiyorsunuz?»

Dill«Bizdenhoşlanacağınıdüşündük,»diyordukiAtticus’unbakışınıgörüncesustu.

Page 40: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Oğlum,» dedi Atticus, «sana bir şey söyleyeceğim, ilk ve son olacak: O adamla uğraşmaktanvazgeçin.Hepiniz.»

BayRadley’inyaptığıkendibileceğiişti.Çıkmakisterseçıkardı.Evde,helehelemeraklıçocuklarınilgilerindenuzaktakalmakistiyorsa,kalırdı.Meraklıçocukbizimiçinsöylenebilecekenhafifsözdü.Odalarımızdayken Atticus kapıyı çalmadan içeri dalsaydı hoşlanır mıydık? Biz aynı şeyi BayRadley’eyapmışoluyorduk.Onunyaptığıbizegaripgelebilirdiamaonagelmiyordu.Kaldıkiuygarinsanlaryanpencerelerdendeğildeönkapıdanilişkikurarlardı,buhiçaklımızagelmişmiydi?Sonolarakdaorayaçağrılanadekuzakduracaktık.Böyleeşşekçeoyunlaroynamayacaktık.Busokaktaveyakasabadahiçkimseilealayetme...

«Alayetmiyorduk!Onagülmüyorduk,»dediJem.

«Yalnızca...»

«Demekooynadığınızoyun...şimdianladım.»

«Bualayetmekmi?»

«Hayır,»dediAtticus.«Yaşamımahallelinineğitimiiçinortayasermek.»

«Öyleyapıyordukdemedim.Benböylebirşeydemedim.»

Atticusgüldü:Şimdidedinişte.Busaçmalığıbundanböylesürdürmeyeceksiniz.Hepiniz!»

Jembakakaldı.

«Senavukatolmakistiyorsundeğilmi?»

Çenesinikapalıtutmakistercesineağzınıbüzdü.Jemtartışmanınyararıolmayacağınıanlamışolmalıki sustu.Atticusdosyasını almak için evegirdiğinde en eski avukat numarasını yuttuğunun farkınavarmıştı. Onun evden çıkıp, kasabaya gidişini gözledi. Duyamayacağı bir uzaklığa varınca daardındanbağırdı:«Avukatolmayıisterdimamaartıkpekemindeğilim!»

Page 41: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

ALTINCIBÖLÜM

JemBayanRachel’inhavuzununbaşındaoturmayagidipgidemeyeceğimizisorduğundababamızevetdedi.BuDill’inMaycomb’dakisongecesiydi.«Bendendegülegüle,seneyegörüşürüzdeyiverin.»

Duvarınüstündenatladık,Jemıslığımızıçaldı.Dillkarşılıkverdi.

«Çıt çıkmıyor,» dedi Jem. «Şuraya bakın...»Doğuyu gösterdi. BayanMaudie’nin fıstık ağaçlarınıngerisindendevbirayyükseliyordu.«Sankiortalığıdahasıcakyapıyor.»

«Üstündehaçmıvar?»diyesorduDill,kafasınıkaldırmadan.Gazeteveiptensigarasarıyordu.«Yoo.Yalnızcabirkadınvar.ŞunuyakmaDill,ortalığıpispiskokutacaksın!»

Maycomb’daki ayın üzerinde bir bayan olurdu. Masasına oturmuş da, saçını tarıyormuş gibi birbayan...

«Seniözleyeceğiz,»dedim.«SanırımBayAvery’igözetlememizgerek.»

Bay Avery, Bayan Henry Lafayette Dubose’un karşısındaki evde pansiyoner kalıyordu. Her pazarkilisede toplanan yardım parasında değişiklik yaratmanın dışında yaptığı tek şey, dokuza kadarverandadaoturuphapşırmaktı.Birgecedeilkvesonkezortayakoyduğubirbeceresinetanıkolduk.BayanRachel’in basamaklarından iniyorduk ki, Dill bizi durdurdu: «Aman tanrım, şuraya bakın!»Yolun karşısını gösteriyordu. İlkin sarmaşıklarla kaplı verandanın dışında hiçbir şey göremedik.Dikkatle baktığımızdayapraklarınüzerindenyaygibi geçenbir suyun, sokak lambasınındibindekisarı ışık lekesini nişan aldığını tarkettik. Kaynağından toprağa on metre var gibiydi. Jem, kötünişancı’dedi.Dill,‘gündebirgaloniçiyordur ’diyeekledi.Bunubirsidikyarışıizledi,benbuuzaklıkvebeceriyarışmasınındışındakalmıştım.Bukonudayeteneğimyoktu.

Dillesnedi,gerindive,«Bakınaklımanegeldi,haydiyürüyüşeçıkalım,»dedi.

«Bu işin içinde bir bit yeniği varmış gibi geldi bana.Maycomb’da kimse iş olsun diye yürümez.NereyeDill?»

Jem,«Benvarım,»dedi.Karşıçıktığımdada«Gelmekzorundadeğilsin»iyapıştırdı.

«Sendegitmekzorundadeğilsin.Unutma...»

Jemeskiyenilgilerinüstündeduracakadamdeğildi.Atticus’dankapabildiğitekşeykarşısoruşturmayöntemleriydi.«Scout,birşeyyapmayacağızki...Işığakadargidipgeleceğiz.»Sessizcekaldırımdanyürüdük. Mahallelinin ağırlığı altında gıcırdayan salıncaklı koltuklarına, gece fısıltılarına kulakkabartıyorduk.AradabirkulaklarımızaBayanStephanieCrawford’unkahkahasıgeliyordu.

«Eee?..»dediDill.

Page 42: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Peki.Sennedenevegitmiyorsun,Scout?»

«Sizneyapacaksınız?»

Dill’le Jem yalnızca kırık panjurdan içeri bakacak, Boo’yu görmeye çalışacaklardı. Eğer onlarlagitmeyeceksemevedönüpçenemitutmalıydım.İşteokadardı!

«Ama neden bu allahın cezası geceyi beklediniz?»Gece onları gizliyordu.Atticus kitabına dalmışolur, dünyanın sonu gelse uyanmazdı. Boo Radley onları öldürürse tatili kaçırmamış olacaklardı;böyleceokuldandakurtulmuşolacaklardı...Hemkaranlıkbireviniçerisinigörmekkaranlıktadahakolayolurdu.Anlayabilmişmiydim?

«Jemneolur...»

«Scout,sanasonkezsöylüyorum.Yasusyadaevegit.Hergünbirazdahafazlakızabenziyorsun.»

Tanrı biliyor ki böyle deyince onlara katılmaktan başka seçeneğim kalmamıştı. Radley’lerin arkabahçesindekiyüksektelörgününaltındangeçmeyiyeğledik.Görülmeolasılığımızazdı.Telgenişbirbahçeyivebirufakbarakayıçevreliyordu.JemalttelikaldırdıveDill’eişaretetti.PeşindenbengeçipJem’e teli tuttum.Zarzorgeçti.«Çıtınızıçıkarmayın,»diye fısıldadı.«Çalılaradolanırsanızölüleribileuyandırırsınız.»Dakikadabelkibiradımatıyordum.Jem’inayışığındabeniçağırdığınıgörüncebirazhareketlendim.Bahçeyiavludanayırankapıyageldik.

Jemdokununcakapıgıcırdadı.

«Tükürsene,»dediDill.

«Bizikafesekıstırdın,Jem,»dedim.«Buradankolaykolayçıkamayız.»

«Hişşt...TükürScout!»

Ağzımız kuruyuncaya dek tükürdük. Jem kapıyı yavaşça kenara çekip tel örgüye dayadı. Artıkavludaydık.

Radley’lerinevininarkatarafı,önündendebeterdi.Kırıkdökükbirverandaevboyuncauzanıyordu.İki kapı, aralarında da iki kara pencere vardı. Tavanın kenarını sütun yerine bir dikme tutuyordu.Kenardabirkuzinevardı.Üzerindekiaynaayışığınıyakalayıpürkütücübirbiçimdeyansıtıyordu.

«Ayy...»dediJemusulca.

«Nevar?»

«Tavuklar.»

Görünmeyene dikkat etmek zorunda olduğumuzDill tarafından doğrulandı.Evin yanına sürünerekulaştık.Kırıkpanjurlupencereyedolandık.PervazJem’denbirkaçsantimyukarıdaydı.

Dill’e«Sanaelvereyim,»dedi.«Azbekle.»Dill’ialtınbeşikyapıpyukarıkaldırdık.Pervazıyakaladı.

Page 43: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Çabuk!»dediJem.«Fazladayanamayız.»Dillomuzumavuruncaonuaşağıindirdik.

«Negördün?»

«Hiçbirşey.Perdeler.Uzaktaufacıkbirışıkvar.»

«Hayditüyelim,»dediJem.«Arkayıdeneyelim.»

Tamkarşıçıkıyordumkibenihişştdiyesusturdu.

«Arkapencereyideneyelim.»

«Dill...hayırdedim.»

Dill Jem’e yol verdi. Jem ayağını basamağa koyunca basamak gıcırdadı. Durdu: Ağırlığınıdengelemeyeçalışarakbastı.

Sesçıkmıyordu. İkibasamakatladıveayağınıverandayabastı.Dizlerininüzerindepencereyegidipiçeribaktı.

Gölgeyi işte on an farkettim. Şapkalı birinin gölgesiydi. İlkin ağaç sandım ama rüzgâr yoktu.Olmayıncadaağaçgövdeleriyürümezlerdi.Verandaayışığıileyıkanmışgibiydi.GölgeJem’edoğruilerliyordu.

Dill de gördü. Elleri ile yüzünü örttü. Jem’in üzerinden geçerken Jem de gördü.Başını kollarınınaltınagömdüvekaskatıkesildi.

Gölge Jem’in yarımmetre berisinde durdu.Kolları yanına düştü. Sonra yürüdü, Jem’i geçti. Evinyanındangeldiğigibigitti.

Jemverandada sıçrayıpbizedoğru fırladı.Kapıyı açtı, beniveDill’i öteye itti.Çalılarınhışırtılarıarasından bizi sürdü. Yarı yolda ayağım takılıp düşmüştüm ki bir çiftenin sesi mahalleyi ayağakaldırdı.

JemveDillbalıklamayanımakapandılar.

Jem’insesihıçkırıklaraboğulmuştu.

«Okulbahçesindenyana...çabukolScout!»

Jem tel örgüyü tuttu.Dill ve ben geçtik.Okul bahçesinin ortalarına gelmiştik ki Jem’in yanımızdaolmadığınınfarkınavardık.Dönüparkamızabaktık,teletakılanpantolonunukurtarmayaçalışıyordu.Pantolonunuçıkarıpkendinikurtardı,meşelerekadardadonlakoştu.

Ötetarafınbağışladığıgüvenlikduygusubizesersemletmişti.Jem’inbeyniisedörtnalaçalışıyordu.«Evedönmemizgerek.Yokluğumuzunfarkınavarmışlardır.»

Okul bahçesini koşarak geçtik. Evimizin berisindekiDeerÇayırı'nın tellerinin altından da koşarak

Page 44: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

geçtik.Jemdinlenmemizeizinverdiğindearkamerdivenevarmıştık.

Kalp atışlarımız normale dönünce, hiçbir şey olmamışçasına ön bahçeye yürüdük. Yoldan aşağıbaktığımızdakomşulardanbirkalabalığınRadley’lerinevininönündeolduğunugörebiliyorduk.

«Orayagidelim,»dediJem.«Ortalıktagörünmezsektuhafkaçar.»

BayNathan Radley kolunda bir çifte ile kapının ardında duruyordu. Atticus ise BayanMaudie ileBayan Stephanie’nin arkasındaydı. Bayan Rachel ve Bay Avery de hemen yanıbaşlarındaydılar.Hiçbirigeldiğimizigörmedi.

BayanMaudie’ninyanınasokulduk.«Neredeydiniz?Şamatayıduymadınızmı?»

«Neoldu?»dediJem.

«BayRadleybirzenciyeateşetti.»

«Ya...vurabildimibari?»

«Hayır,» dedi Bayan Stephanie. «Havaya ateş etti. Ödünü koparmış ama. Ortalarda beti benzibembeyazkesilmişbirzencigörürsenizodurdiyor.Birkezdahadeneyecekolursaikinciçiftemdedoludiyor.Havayaateşetmeyecekmiş.İsterzenciolsun,isterköpek...JemFİNCH!»

«Efendim?»dediJem.

Atticusarayagirdi:«Pantolonunneredeevlat?»

«Pantolonummuefendim?»

«Pantolonun.»

Yararıyoktu.Tanrıvekullarıönündedonuyladuruyordu.İçimiçektim.

«BayFinch.»

Sokak ışığının altında, Dill’in bir martaval hazırladığını görüyordum. Şişko melek yüzü iyicetombullaşmıştı.

«Nevar?»

«Benkazandım,»dediDill.

«Kazandınmı?Nasıl?»

Dill’inelleribaşınınarkasınagitti.Önünedolandı.Alnınıkapattı.«Şuhavuzunyanında strip-pokeroynuyorduk.»

Jem ve ben gevşedik. Komşular yutmuş görünüyorlardı. İyi de bu strip-poker de neyin nesiydi?

Page 45: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Öğrenmemizezamankalmadı.BayanRachel itfaiyedüdüğügibiçınlamayabaşladı:«İsaadınaDillHarris! Benim havuzumun başında kumar ha! Ben sana strip-poker ’i gösteririm bayım!» AtticusDill’i parçalanmaktan geçici olarak kurtardı. «Bir dakika Bayan Rachel,» dedi. «Bunu daha önceduymamıştım.Kâğıtmıoynuyordunuzhepiniz?»

Jem,Dill’inöyküsünekörlemedenbirdestekverdi:«Hayırefendim.Kibritlerleoynuyorduk.»

«Kardeşimitakdirettim.Kibritlertehlikeliolabilirdiamaoyunkâğıdıölümdemekti.»

«JemveScout,»dediAtticus.«Netürlüolursaolsunpokerlafınıbirdahaduymakistemiyorum.GitDill’lerevepantolonunualJem.Buişiaranızdaçözümleyin.»

«ÜzülmeDill,» dedi Jem. «Seni dövmez.Atticus onu vazgeçirir. İyi akıl ettin arkadaş.Dinle bak...duydunmu?»

Atticus’unsesigeliyordu.«Önemsiz...buçağdaolur,geçer,bayanRachel.»

Dill’inderdibitmiştiamaJem’lebenimişimbitmemişti. Jem’insabahakadarbirpantolonbulmasıgerekiyordu. Dill, Bayan Rachel’in basamaklarına vardığımızda, «Sana benimkilerden birinivereyim,»önerisindebulundu.Jemiçinesığmayacağınısöylediveteşekküretti.Vedalaştık.Dilliçerigirdi.BirdennişanlımolduğunuanımsamışolmalıkigeriyekoştuveJem'inönündebeniöptü.«Banayazınemi?»diyebağırdıardımızdan.

Jem’in pantolonu ayağında olsaydı bile o gece uyumamıza olanak yoktu. Arka verandadakiyatağımızdayatarken,geceninsesiüçkatdahagüçlüulaşıyordukulaklarımıza.YoldakiherhışırtıöcalmayagelenBooRadley’di.GeceninyarısındagülenbirZencininsesi,zincirdenboşanmışBoo’nunsesiydi. Tele çarpan böceklerBoo’nun parmaklarıydı; teli parçalıyorlardı.Kiraz ağaçları kötüydü,kıpırkıpırdı,canlıydı.Uykuileuyanıklıkarasıbocaladımdurdum.

«Uyudunmuüçgöz?»

«Delimisin!»

«Hişşt...Atticus’unışığısönük.»

AyışığındaJem’inayaklarınıyerebastığınıgördüm.

«Gidiponualacağım.»

Dikiliverdim.«Yapamazsın.Bırakmam!»

«Gitmemgerek.»

«GidersenAtticus’uuyandırırım!»

«Helebiruyandır!Seniöldürürüm.»

Onu yatağa oturttum. Kandırmaya çalıştım. «Bay Nathan sabah onu bulacak. Yitirdiğini biliyor.

Page 46: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Atticus’agösterdiğindeişlerbirazkarışacakamahepsibu.Şimdidönyatağına.»

«Bunubiliyorum,»dediJem.«İşteonuniçindönüpalacağımyazaten»

Midembulanmayabaşladı.Orayatekbaşınadönecekti...BayanStephanie'yianımsadım.BayNathan'ınçiftesidoluydu.Köpeklerdeolsa,zencideolsa...Jembunubendeniyibiliyordu.

Ümitesizdim.«BakJem...değmez!Dayakacıtıramaacısıuzunsürmez.VurulacaksınJem...Neolur...»

«Ben... bak bu iş şöyle Scout,» diye mırıldandı. Atticus beni bildim bileli hiç dövmedi. Bunu dadeğiştirmekistemiyorum.»

Eh,birbakımadoğruydubu.GünyoktukiAtticusbizegözdağıvermesin.«Yanisenihiçyakalamadıdemekistiyorsun.»

«Belki.Amaöylekalsınisterim,Scout.BugecebuişleriyapmamalıydıkScout.»

İşte o andan sonra Jem’le benim yollarımız ayrıldı.Onu anlamadığım olurdu ama bu şaşkınlıklarçoğunluklakısaömürlüolurdu.Buişibeniaşıyordu.«N’olur,»diyeyalvardım.

«Birazdüşün.Oradaöyleceyalnızolduğunudüşün.»

«Sus.»

«Seninleyinekonuşur...Onuuyandıracağım.Jem...yeminederimkiozaman...»

Ağabeyimyakamayapıştı.«Seninlegeliyorum,»diyebildim.

«Hayır...gelmiyorsun!Gürültüedersin.»

Bu da işe yaramadı. Kapıyı açıp merdivenlerden aşağı süzülürken tuttum. Saat iki olmalıydı. Aybatıyordu.Dantelimsigölgelerbuğulubiryokluğadönüşüyordu.Jem’inbeyazgömleğiyaklaşangünışığındakaçmakisteyenufakbirhayaletgibioradanorayakayarakgidiyordu.Ufakbirrüzgârçıktıveikiyanımdanaşağıakanterisoğuttu.Jemarkayoldandolandı,Deerçayırını,bahçeyi,telörgüyügeçti.Belkidebanaöylegeliyordu.Hiçdeğilseoyanagidiyordu.Anlaşılanuzunsürecekti,şimdidenpaniğe kapılmamalıydım. Paniğe kapılınması gereken an’a kadar bekleyipBooRadley’in çiftesinekulakverdim.Birdenarkatelörgügıcırdadıgibigeldi.Gıcırdasınistiyordum.

Atticus’un öksürdüğünü işittim. Soluğumu tuttum. Kimi zaman tuvalete kalktığımızda onu okurbulurduk.Gecelerisıksıkuyandığını,bizleridolaştıktansonrauyuyabilmekiçinokuduğunusöylerdi.Işığının yanmasını bekledim. Holün ışığa boğuluşunu beklercesine gözlerimi kısmıştım. Yanmadı.Nefesalabiliyordumyine.

Gecesürüngenleriyuvalarınaçekilmişlerdi.Rüzgârestikçeolgunkirazlardamavuruyordu.Uzaktaköpekhavlamalarınıngeldiğikaranlıklardakimsecikleryoktu.

Oradaydı işte. Geri geliyordu. Beyaz gömlek çiti atladı ve gitgide büyüdü. Arka basamaklarıtırmandı, kapıyı kilitledi ve yatağına oturdu. Tek laf etmeksizin pantolonunu gösterdi.Yüzükoyun

Page 47: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

yattı.Birsürekaryolasınınsarsılışınıduydum.Sonundasesdindi.Hiçsesimiçıkarmadım.

Page 48: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

YEDİNCİBÖLÜM

Jem bir hafta sessiz ve küskün dolaştı. Atticus’un bana önerdiği gibi Jem’in derisinin altına giriportalarda dolandım. Gece ikide Radley’lerin evine giden ben olsaydım ertesi gün öğleden sonracenazemkalkardı.BunedenleJem’eilişmedimveonuyalnızbıraktım.

Ders yılı başladı. İkinci sınıf da birincisi kadar kötüydü. Daha bile beterdi. Hâlâ adamın suratınakartlar sallıyorlar, okuyup yazmamıza izin vermiyorlardı. BayanCaroline’nin başarı derecesi yanodadan duyulan gülüşmelerin sıklığı ile belirlenebilirdi. Aynı ekip yine birinci sınıfta çakmıştı.Disiplinli sağlamada etkin oluyorlardı.Bu yılın en iyi yanı Jem’le aynı saatte çıkmamızdı; saat üçoldumuevegidebiliyorduk.

Bir öğle sonrası okul bahçesine geçiyorduk. Jem ansızın. «Sana söylemediğim bir şey var» dedi.Günlerdirsöylediğitektamcümleolduğuiçingücendirmemeyeçalıştım:«Neileilgili?»

«Ogeceile.»

«Banaogeceileilgilihiçbirşeyanlatmadınki.»

Jem bu sözüme karşılık, sinek kovarcasına elini salladı. Birkaç dakika sessizce yürüdü. Sonunda,«Pantolonumualmak içingeridöndüğümde -haniçıkarırkenbirbirinedolanıp tele takılmışlardıdakurtaramamıştım- geri döndüğümde...» dedi. Derin bir soluk aldı. «Geri döndüğümde tel örgününüzerinekatlanıpkonmuştu.Benimgelipalmamıbekliyordusanki.»

«Üstünde...»

«Bir şey daha var... Jem’in sesi boğuktu. «Eve gidince gösteririm. Tamir edilmişlerdi. Bir hanımdikmişgibideğildi.Benfilandikmişimgibi;çarpukçurpuk.Neredeyse...»

«...biri dönüp onları alacağını biliyormuş gibi,» diye tamamladım. Jem titredi. «Biri benimdüşüncelerimiokuyormuşgibi...Neyapacağımıbilebilirmişgibi.Biribenitanımadanbunubilebilirmi Scout?» Jem’in sorusu yakarış gibiydi. Onu rahatlatmaya çalıştım. «Seninle aynı evdeoturmadıkçaneyapacağınıkimnebilir!Kimizamanbenbilebilemiyorum.»Ağacımızınyanındangeçiyorduk.Budakdeliğindebiryumakgriipvardı.

«AlmaJem.Burasıbirinin,kesin.»

«Sanmam,Scout.»

«Öyle!WalterCunninghamgibibirisidersaralarındaburayabirşeylersaklıyorolmalı.Bizdegelipalıyoruz. Bak... bırakalım birkaç gün dursun. O zamana kadar kimse almamışsa biz alırız, tamammı?»

«Peki.Haklıolabilirsin,»dediJem,«Birçocuğunişiolmalı.Hâzinelerinibüyüklerdensakladığıbir

Page 49: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

yer.Farkındaysanyalnızcaokulaçıkkenbirşeylerbuluyoruz.

«Evetamayazınburadanhiçgeçmeyizki.»Evegittik.Ertesigünyumakyerindeydi.Jemüçüncügündeoradaolduğunugörüncecebineindirdi.Ogündensonrabudakdeliğindenebulsakkendimalımızsaydık.

İkincisınıfiçkarartıcıydıamaJemyaşımbüyüdükçeokulundaiyileşeceğini,kaldıkiinsanınaltıncasınıftanönceişeyararbirşeyöğrenmediğinisavunuyordu.

Altıncı sınıf onu ta başındanmutlu etmişti. Başlangıçta aklımı karıştıran birMısır dönemi yaşadı.Ayaklarınıdüzbasmayaçalışıyor,bireliniöne,bireliniardınauzatıyor,birayağınıötekininhemenardınakoyuyordu.OnakalırsaEskiMısırlılarböyleyürürlerdi.Benböyleyürürlersenasıl işleriniyaparlaraklımalmıyordedim.AmaJemAmerikalılardanfazlaişbaşardıklarını,tuvaletkâğıdını*vesonsuza dek kalıcı mumyalamayı bulduklarını belirtti. Onlar olmasa halimiz nice olurdu. Atticus,sıfatlarıçıkarırsangerçeklerkalırdedi.

*Çevirmeninnotu:İngilizcederuloyapılmışkâğıtla(Papirüsler),tuvaletkâğıdınınbenzeranlatımbiçimiaynıdır.

GüneyAlabama’damevsimlerkesinsınırlarlaayrılmazlar.Yazsonbaharakayar,sonbaharıisekışınizlemediğiyıllarolur.İlkbaharbirkaçgündeyazakarışıverir.Osonbaharuzunbirsonbahardı.Ceketgiydirecekkadarbileserinolmadı.BirKasımakşamı,Jem’lebenyineyörüngededolanıyordukkibudağımızbiziyolumuzdanalıkoydu.Bukeziçindebeyazbirşeyduruyordu.

Jemçıkarmaonurunubanabıraktı.Sabundanyapılmışikiküçükheykelcikçıkarttım.Biriküçükbiroğlandı,ötekininisebeceriksizceyapılmışbiretekliğivardı.

Büyüdenenbirşeyolmadığınıanımsamazdanönceikisinideçığlığıbastığımgibifırlatıverdim.Jemyerden aldı. «N’oluyor sana kuzum?» Yontuları bulandıkları kırmızı topraklardan kurtardı. «Çokgüzelşeyler.Hiçbukadargüzelinigörmemiştim.»

Banauzattı. İki küçük çocuğunkusursuzkopyalarıydı bunlar.Oğlan şort giymişti ve saçı kaşlarınıörtüyordu.Jem’ebaktım,kahverengibirtutamsaçkaşlarınadoğrusarkmıştı.Benimdeperçemlerimvardı.

«Bunlarbiziz,»dedi.

Buralardayontmaişlerinikimyapar?»

«BayAvery.»

«BayAveryyalnızcatahtadoğramasınıbilir!»

BayAveryherhaftabirdeğneğiyontayontabitirirdi.Onukürdanyapar,kürdanlarıçiğnerdi.

«İhtiyarBayanStephanieCrawford’unsevgilisi.»

«Evetamaokasabadışındaoturuyor.»

Page 50: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Bizimleniyeilgilensinki?»

«Belki de verandada oturup Bayan Stephanie’yi seyredeceğine bizi seyrediyordur. Ben de onunyerindeolsamöyleyapardım.»

Jemöyleuzunuzunbaktıkineolduğunusordum.

«Yokbirşey,»dedi.Evegidincedebebeklerisandığınakoydu.

İkihaftageçmemiştikibirkutusakızbulduk.Jem,Radley’lerinbahçesindebulunanherşeyinzehirliolduğunuunutmuşolacakkihepsiniçiğnedi.

Ertesihaftabudakdeliğindenpaslıbirmadalyaçıktı.Jem,Atticus’agösterdiğinde,Atticusbununbirokul madalyası olduğunu söyledi. Bizler doğmadan önce Maycomb yöresindeki okullar yazıyarışmaları düzenlerlermiş ve kazanana bu madalyadan verilirmiş. Atticus, ‘biri yitirmiş olmalı,’dedi. Nerede bulduğumuzu sordu. Tam söylüyordum ki Jem’in tekmesini yedim. Jem, Atticus’akazananlardankimseyianımsayıpanımsamadığınısordu.Hayır,anımsamıyordu.

Enbüyükganimetdörtgünsonraçıktıortaya.Bozukbircepsaatiydibu.Üzerineçakıiliştirilmişbirkösteğetakılıydı.

«Altınmıdırdersin,Jem?»

«Bilmem...Atticus’agösterelim.»

Babamyeniolsaydıondolaredeceğinisöyledi.

«Okuldanbiriyledeğiş-tokuşmuyaptınız?»

«Yo,hayırefendim!»dediJemvededesininsaatinicebindençıkardı.Atticusbusaatidikkatliolmasıkaydıilehaftadabirtaşımasınaizinverirdi.OgünlerdeJem’igörmeliydiniz;yumurtalarınüzerindegezermişgibiyürürdü.

«Atticus,seniniçinfarketmezsebunutaşımayıyeğlerim.Belkitamirdeedebilirim.»

Dedeminsaatinitaşımanıntadınıiyiceçıkarmıştı,şimdiysebusaatonayükgibigelmeyebaşlamıştı.Herbeşdakikadabir saatebakmakgereğinideduymuyorduartık.Tamir işini iyibecerdi.Dışardayalnızcabiryayveikiküçükparçakalmıştıamasaatyinedeçalışmıyordu.«OlmayacakScout.»

«Ha?»

«Bunlarıbırakanabirmektupyazalımmı,nedersin?»

«İyiolurJem.Teşekküredebiliriz...Neoldu?»

Jem başını ellerinin arasına almış sallanıyordu. «Anlamıyorum! Hiç anlamıyorum! Nedendirbilmiyorum Scout...» Oturma odasına baktı. «Gidip her şeyi Atticus’a anlatmayı düşünüyorum...Hayır...söylemememgerek.»

Page 51: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Seninyerinebensöyleyebilirim...»

«Yoo,bunuyapmaScout.Scout?»

«Nevar?»

Bütüngecekıvrandı.Banabirşeylersöylemekistiyorsadasöyleyemiyorgibiydi.Yüzüparlıyor,tambanadoğrueğiliyor...sonradavazgeçiyordu.Yinevazgeçti.

«Yokbirşey.»

«Haydimektupyazalım,»dedimvebloknotlakalemiburnunundibineuzattım.»

«Peki.SayınBay...»

«Bayolduğununeredenbiliyorsun?BenceBayanMaudiebu.Banaöylegeliyor.»

«Hadi canım sen de! BayanMaudie sakız çiğneyemez ki...» Jem sırıttı. «Biliyormusun bazen çokgüzel konuşuyor. Bir keresinde ona sakız verdim ama almam teşekkürler dedi. Sakız damağımayapışıyor,bendekonuşamıyorumdedi.Kulağanehoşgeliyordeğilmi?»

«Hıı,aradagüzelsöyler.Zatenkösteklisaatideyoktur.»

«Sayın Bayım,» dedi Jem. «Bize... yo, bizim için ağaca koyduğunuz her şey için teşekkür ederiz.Saygılarımızla,JeremyAtticusFinch.»

«Öyleimzalarsanseninkimolduğunubilemez,Jem.»

Jemimzasınısilip«JemFinch»yazdı.

Bendeimzaladım:«JeanLouiseFinch(Scout).»

Ertesi sabah elinde zarfla önüm sıra koştu. Ağacın önünde durdu. Kafasını kaldırdığında yüzyüzegeldikvebembeyazolduğunugördüm.

«Scout!»

Onakoştum.

Biri budak deliğimizi çimento ile tıkamıştı. Okula kadar «Ağlama Scout... ağlama üzülme...» diyefısıldadı. Yemek için eve döndüğümüzde yemeğini bir koşuda yedi ve bahçeye fırladı. «Kimsegeçmedi,»dedi.Ertesigünnöbetitekrarladıvekarşılığınıdagördü.

«Merhaba.BayNathan.»

«GünaydınJem,Scout,»dediBayRadley.Tamgeçipgidiyorduki,Jem:

«BayRadley»dedi.

Page 52: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

BayRadleydöndü.

«BayRadley,şuağacınbudakdeliğinisizmitıkadınız?»

«Evet,bentıkadım.»

«Nedenyaptınızbunubayım?»

«Ağaçölüyor.Hastalandıklarındadeliklerinitıkarsın.BunubilmengerekJem.»

Jembukonuyuakşamakadaraçmadı.

Ağacımızınyanındangeçerkeneliylebetonavurduvedalıpgitti.Kendikendinebirşeylerkuruyordusanki.Ondanuzakdurdum.

Her akşam yaptığımız gibi o akşam da Atticus’u iş dönüşünde karşıladık. Tam bizim basamağagelmiştikkiJem;«Atticusşuağacabaksana...lütfenbakarmısınızefendim,»dedi.

«Hangiağaçevlat?»

«Radley’lerleokulunköşesindeki.»

«Evet?»

«Oağaçölüyormu?»

«Sanmamevlat.Yapraklarınabaksana...Yeşilvegür.Hiçkahverengilekelerideyok.»

«Hastamı?»

«Seninkadarsağlıklı.Niyesordun?»

«BayRadleyölüyordedi.»

«Belkideöyledir.Oağaçlarıbizden iyibilir.»Atticusbiziverandadabıraktı. Jemomuzunudireğesürterekkaşımayakoyuldu.

«Kaşınıyormusun?»Jem?diyeolabildiğincekibarbirtavırlasordum.Yanıtvermedi.«İçerigirelim,Jem,»dedim.

«Azsonra.»

Karanlık çökünceye kadar orada öyle durdu, ben de onu bekledim. İçeri girdiğimizde ağlamışolduğunugördüm.Yüzündekikirlerdalgadalgaydı.Şaşılacakşey...ağlarkensesinihiçduymamıştım.

Page 53: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

SEKİZİNCİBÖLÜM

Maycombyöresindekideneyimlikâhinlerinbileanlayamadığınedenlerdenötürüoyılsonbaharkışadöndü.Atticus’undediğinebakılırsa1885’denbuyanagörülenensoğukikihaftayıyaşıyorduk.BayAvery ise, «Rosetta taşında, çocuklar ana babalarına karşı gelip, sigara içip kavga ettiklerinde,mevsimlerindeğişeceğiyazılı,»diyordu.Jemveben,doğanınbusapmasınakatkıdabulunmaktanvekonukomşununmutsuzluğundandolayıkendimizisuçlubuluyorduk.YaşlıBayanRadleyokışöldü.Ölümühiçtepkiyaratmadı.Çiçeklerinisuladığızamanlarındışındakomşularonugörmezlerdi.Jemve ben Boo’nun onu temizlediği sonucuna vardık, ama Atticus Radley’lerden dönünce bununkendiliğindenolduğunusöyledi.

«Sorsana,»diyefısıldadıJem.

«Sensor,sendahabüyüksün.»

«İşteonuniçinseninsormangerek.»

«Atticus,»dedim,«BayArthur ’ugördünmü?»

Atticus gazetesinin kenarından kızgınca baktı: «Görmedim.» Jem fazla soru sormamı engelledi.Radley’lerkonusundabizdenhâlâkuşkulandığını,üzerinegitmemiziniyiolmayacağınısöyledi.

O yaz yaptıklarımızın yalnızca strip-poker olmadığı konusunda Atticus’un bilgi sahibi olduğunainanıyordu.İnancınıdoğrulayacakkanıtıyoktuamaonaöylegeliyorduişte.

Sabah kalktığımda pencereden dışarı baktım ve az kalsın korkudan ölüyordum. ÇığlıklarımAtticus’unbanyodanfırlayıpgelmesinenedenoldu.

«Dünyanınsonugeldi.Atticus!Neolurbirşeyyap...»Onupencereyesürükledim.

«Dünyanınsonufilangelmedi,»dedi.«Karyağıyor,hepsibu.»

Jem,uzunsürüpsürmeyeceğinisordu.Odakargörmemiştiamaneolduğunubiliyordu.Atticus’undaondanfazlabilgisiyoktu.«Sanırımböylesulugiderseyağmuraçevirir.»

Telefonçalıncakahvaltıdankalktı.ArayanEulaMay’di.Maycomb’da1885’denberikaryağmadığıiçinokulbugünkapalıydı.EulaMay,Maycomb’unsantralbaşmemuresidir.Duyuruları,düğünleri,yangınlarıondanöğrenirsiniz.BayReynoldsolmadığızamanilkyardımbilgilerinivermekdeonungöreviydi.

Atticusbizipenceredenmasayaçağırıpdışarıbakacağımıza tabaklarımızabakmamızı söylediğindeJem;«Kardanadamnasılyapılır?»diyesordu.

«Hiçbir fikrim yok. Düş kırıklığına uğramanızı istemem ama kartopu yapacak kadar bile kar

Page 54: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

olacağınısanmıyorum.»

Calpurnia içeri girdi, bu kar tutar dedi. Arka bahçeye koştuğumuzda yerde incecik, zayıf bir karörtüsüoluşmuştu.

«Üstündedolaşmamalıyız,»dediJem.«Bak,herbastığınyerdekaryokoluyor.»

Sulu ayak izlerime baktım. Jem beklersek kardan adam yapacak kadar birikebilir diyordu. Dilimiçıkarıpbirkartanesiyakaladım.Dilimiyaktı.

«Jem,çoksıcak!»

«Hiçbiledeğil,öylesoğukkiyakıyor.YemeseneScout.Boşunaharcıyorsun.Bırakyeredüşsün.»

«Amabenüstündedolaşmakistiyorum»

«Buldum!GidipBayanMaudie’ninbahçesindedolaşalım.»

Jemönbahçeyisekesekegeçti.Bendeizlerinebasarakyürüdüm.BayanMaudie’ninbasamaklarındaBay Avery bizi durdurdu. Yüzü pespembeydi. Kemerinin altında da kocaman bir göbeği vardı.«Gördünüzmüyaptığınızı?İçsavaştanberiMaycombhiçkargörmemiştir.Sizingibiyumurcaklarmevsimlerideğiştiriyorlar.»

Bay Avery onu bir yaz boyu umutla izlediğimizi biliyor muydu acaba? Ödülümüz bu ise Günahkonusunda söylenecek çok şey vardı... Bumeteorolojik istatistikleri nereden edindiğini hiçmeraketmedim.DosdoğruRosellaTaşı’ndangeliyordu.

«JemFinch,baksanaJemFinch!»

«BayanMaudiesanasesleniyor,Jem.»

«Ortadadurun.Verandanınönündekikarınaltındalavantalarımvar.Üstünebasmayınsakin!»

«Tamam!Negüzeldeğilmi,BayanMaudie?»

«Güzelliğibatsın.Bugecedonaçekerseaçelyalarımınsonuolur!»

BayanMaudie’nineskihasırşapkasındakartaneleriparıldıyordu.Bazıufakçalılarınüstüneeğiliyor,onlarışekerçuvallarıileörtüp,bağlıyordu.Jemnedenöyleyaptığınısordu.

«Sıcaktutsundiye.»

«Bitkilernasılsıcakkalırki?Onlarındolaşımıyok.»

«OdediğinibilememJemFinch.Tekbildiğimeğerdonaçekersebubitkilerdonar.Örtmemgerek.Anladınmı?»

«Evet.BayanMaudie?»

Page 55: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Neymişbayım?»

«Scoutilebenkarınızdanödünçalabilirmiyiz?»

«Aman Allahım! Hepsini götürün! Evin altında eski bir şeftali sepeti var. Onunla taşıyın.» BayanMaudie’ningözlerikısıldı.«JemFinch,karımıneyapacaksınız?»

«Görürsünüz,»dediJem;bahçedenbahçeyekartaşırken.Sulu,cıvıkbiriştibu.

«N’apacağızJem?»

«Görürsün.Şimdisepetialvearkabahçeyekürekleyebildiğinnekadarkarvarsaönbahçeye taşı,»dedi.«İzlerinebasabasagerigel!»diyedeuyardı.

«KardanbebekmiyapacağızJem?»

«Hayır,gerçekbirkardanadam.Çokçalışmamızgerekşimdi.»

Jemarkabahçeyekoştuvebahçeküreğiniyakalayıpodunlarınarkasınıkazmayakoyuldu.Bulduğusolucanlarıbirkenarakoyuyordu.Evedöndüveçamaşırsepetiilegerigeldi.İçinitoprakladoldurupönbahçeyegetirdi.Beşsepetdolusutoprağımız,ikisepetdolusudakarımızolunca,Jembaşlamayahazırolduğumuzusöyledi.

«Buişbirazpisdeğilmi?»

«Şimdiöylegörünüyoramabitinceolmayacak.»

Jemavuçavuçtoprağıbirbirineekleyerek,ortayabirgövdeçıkanadekçalıştı.

«Jem,benhiçZencikardanadamduymadım.»

«Siyahkalmayacak.»

Arkabahçedeşeftalininbudanmışdallarındangetirdi.Onlarıörerekvetopraklasıvayarakkemiklerioluşturdu.

«BayanStephanieCrawford’abenziyor.Ortasışişko,kollarısıska,»dedim.

«Büyüteceğim.»Jemçamurdanadamınüzerinesuatıpbirazdahatoprakekledi.Uzaktanbaktıvebirgöbekekledi.

Gözleriparlıyordu.«BayAverykardanadamabenziyor,değilmi?»

Jemadamınınüzerinikarlasıvamayabaşladı.Benimdearkayısıvamamaizinverdi.Görünenyerlerkendininki.BayAveryyavaşyavşabeyazadönüşüyordu.

Gözler, burun, ağız ve düğmeler için tahta parçaları kullanan Jem, Bay Avery’i kızgın bakışlıyapmayı da başardı. Bir parça tahta işi tamamladı. Jem geri çekilip eserini inceledi. «Çok güzel,»

Page 56: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

dedim. Neredeyse konuşacak. Atticus’un yemeğe gelmesini bekleyemedik. Telefon açıp birsürprizimiz olduğunu söyledi.Arka bahçenin büyük bir bölümünün ön-bahçede olduğunu görünceşaşırmışgöründüamaustacayaptığımızıdasöyledi.«Nasılyapacağınızıbilemiyordum.İlerdene işyaparbuçocukdiyekaygılanmayacağımevlat,senhepyapacakbirşeylerbulacaksın,»dedi.

Atticus’unövgüsükarşısındaJemkulaklarınakadarkıpkırmızıkesildi.Atticuskardanadamınyanınagitti.Baktı,baktı...öncesırıttı,sonradakahkahaylagüldü.

«Oğlum-neolacağınıbilemem-mühendismi,avukatmı,portreressamımı...Şuönbahçedeyaptığınşey,iftirayayakınbirbenzerlikyaratıyor.Buarkadaşınkimliğinigizlememizgerek!»

Atticusgöbeğinazıcıkeritilip,önünebirönlükbağlanmasınıönerdi.Odunparçasınıdabirsüpürgeile değiştirirsek bu iş olurdu. Jem bunlar yapılırsa çamurlanacağını ve kardanadam olmaktançıkacağınısöyledi.

«Neyaparsanyapamabirşeyleryap.Komşularımızıböylekarikatürizeedemezsin.»

«Karikatürdeğilki!Yalnızcaonabenziyor.»

BayAveryöyledüşünmeyebilir.»

Jem, «Buldum!» dedi. Koşarak sokağı geçti, Bayan Maudie’nin arka bahçesine daldı ve zaferkazamışçasına döndü. BayanMaudie’nin şapkasını kardanadamın başına geçirip, çim makasını dakolunataktı.Atticusbeğendiğinisöyledi.BuaradaverandayaçıkmışolanbayanMaudiesokağınötetarafından bize bakıyordu. Birden güldüğünü duyduk, «seni gidi şeytan seni... Jem Finch, şapkamıgerigetir!»

Jem,Atticus’abaktı.«Yalnızcatakılıyor,»dediAtticus,«Başarındanetkilenmişebenziyor.»

Atticus,BayanMaudie’ninkaldırımınageçiponunlasohbetikoyulaştırdı.Kulağımaulaşantekcümle,«...bahçeyetambirinsankopyasıdikmiş!Atticus,senbununlanasılbaşedeceksin?»oldu.

Kar öğleden sonra dindi. Isı düştü ve gün geceye döndüğünde BayAvery’nin en kötü kehanetlerigerçekleşmişti. Calpurnia evdeki tüm şömineleri yakmıştı ama yine de üşüyorduk. Atticus evegeldiğinde işimizin iş olduğunu söyleyip Calpurnia’ya bizimle kalmak ister misin diye sordu.Calpurnia yüksek tavanlara ve uzun pencerelere baktı ve evinde daha sıcakta olacağını sandığınısöyledi.Atticusonuarabaylaevinebıraktı.

Yatmadan önceAtticus odamdaki şömineye az daha kömür attı. Termometrenin -10’u gösterdiğinisöyledi.Anımsadığıensoğukgeceydi.Bahçedekikardanadamımızkaskatıkesilmişti.

Bana birkaç dakika gibi görününen bir zamandan birinin beni sarsarak uyandırdığını farkettim.Atticus’unpaltosuüzerimeörtülmüştü.«Sabaholdumu?»

«Kalk,bebeğim.»

Atticusbornozumuvepaltomututuyordu.«Öncebornozunugiy.»

Page 57: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

JemAticus’unarkasındaydı.Şaşkınvedağınıktı.Paltosuboynundaniliklenmişti.Şaşılacakderecedeşişkogörünüyordu.

«Çabukolşekerim,»dediAtticus.«İşteayakkabılarınveçorapların.»

Aptalaptalgiyindim.«Sabahmıoldu?»

«Hayır.Bir ’iazgeçiyor.Çabukol.»

Birşeylerindöndüğükafamayenidanketmişti.

«Neleroluyor?»

Söylemesinegerekkalmamıştı.Yağmuryağdığındakuşlarnereyegideceklerininasılbilirlersebende sokağımızda ters işler döndüğünü öyle biliyordum. Tafta hışırtısı gibi sesler, ayak sürümeleriiçimiumutsuzcakarartmıştı.

«Kiminki?»

«BayanMaudie’ninkitatlım,»dediAtticus.

Ön kapıya geldiğimizde Bayan Maudie’nin yemek odası pencerelerinden alevlerin fışkırdığınıgördük.Sankigördüklerimizidoğrulamakistercesinekasabanınyangınsirenisesiniyükseltti,incelttivekaldı.Çığlıkçığlığaydı.

«Evinişibitikdeğilmi?»diyeinlediJem.

«Sanırım,» dedi Atticus. «İkiniz de beni dinleyin. Gidip Radley’lerin evinin önünde durun. Ayakaltındadurmayın...tamammı?»

«Atticus...eşyalarıdışarıtaşımayabaşlayalımmı?»

«Henüz değil evlat.Dediğimi yapın.Koşun. Scout’a göz-kulak ol... duyuyormusun?Onu gözününönündenayırma.»

OmuzlarımızdanitinceRadley’leredoğruyolaçıktık.YangınBayanMaudie’ninevinisessizceyiyipbitirirkensokakinsanlarvearabalarladoluyordu.

«Nedenaceleetmiyorlar,nedenaceleetmiyorlar?..»diyesöylendiJem.

Nedeninigördük.Soğukhava tarafındanöldürüleneski itfaiyearabasıbirgrupkasabalı tarafındanitiliyordu. Hortumu su borusuna bağladıklarında hortum patladı ve sular fıskiye gibi kaldırımayayıldı.

«Amantanrım.Jem...»

Jem bana sarıldı. «Sus Scout. Umutsuzluğa kapılmak için çok erken. Ben zamanı gelince sanasöylerim.»

Page 58: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Maycomb’un giyinik, soyunuk ve yarı-giyinik erkekleri BayanMaudie’nin evinden karşı bahçeyeeşya taşıyorlardı.Atticus’unBayanMaudie’nin ağırmeşe sandalyesini taşıdığını gördüm.Onun ençokdeğerverdiğiparçayıkurtarmasıçokakıllıcaydı.

Aradabağırtılarduyuyorduk.SonraüstkatpenceresindeBayAvery’ninyüzügöründü.Penceredensokağabirşiltefırlatıpüstüneeşyalarıatmayakoyuldu.Adamlar«İnaşağıDick!Merdivençöküyor!«diyebağıranakadardabuişisürdürdü.Pencerenindışınageçti.

«Scout...takıldı...»diyebildiJem.«Tanrım...»

BayAverybirçiviyetakımıştı.KafamıJem’inkolununaltınagömdümveçıkarmadım.Jembağırdı:«KurtulduScout!İyi!»

Kafamı kaldırdığımda Bay Avery’nin üst kat balkonuna geçtiğini gördüm. Karanlıkta ayaklarınısallandırdı ve direğin birinden aşağı süzülüyordu ki ayağı kaydı. Düşerken bağırdı ve BayanMaudie’nin çiçeklerine gömüldü. Birden adamların Bayan Maudie’nin evinden geriye, bizim evedoğru koştuklarını farkettim. Artık eşya taşımıyorlardı. Yangın ikinci katı da sarmıştı ve damıyiyordu.Parlakturuncuyaçalanalevlerinönündeçerçevleringörüntüsüsimsiyahtı.

«Jem,balkabağınabenziyor...»

«Scoutbak!»

Duman nehir boylarına çöken sisler gibi bizim ve Bayan Rachel’in evinin üzerine çöküyordu.Abbottsville’initfaiyearabasıgelipbizimevinönündedurdu.

«Kitap...»dedim.

«Ne?»

«TomSwift,benimdeğil,Dill’in..»

«ÜzülmeScout,şimdilikkorkacakbirşeyyok.Bak.»

KomşularınoluşturduğubirgrubunortasındaAtticusduruyordu.Ellericebindeydi.Birfutbolmaçınıizliyorolabilirdi.YanındadaBayanMaudiedikiliyordu.

«Bak,otelaşlıdeğil.»

«Nedenevlerdenbirininüstündedeğil?»

«Çokyaşlı,boynunukırar.»

«Eşyalarımızıçıkarmasınısağlayalımmıelersin?»

«Sıkboğazetmeyelim.Ozamanıgelincebilir,»dediJem.Abbottsvilleitfaiyearabasıevimizinüstünesu sıkmaya başladı. Damdaki biri gerekli yerleri işaret ediyordu. Bizim kopyanın simsiyah olupparçalanmasını seyrettim.Yığının üstündeBayanMaudie’nin şapkası kalmıştı. İki evin sıcaklığının

Page 59: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

ortasındakiadamlarpaltolarınıvebornozlarınıçoktanatmışlardı.Pijamalarıveyagecelikentarileriiçinde çalışıyorlardı. Oysa ben durduğum yerde donmakta olduğumu farkettim. Jem beni sıcaktutmayaçabalıyorduamakoluyeterinceuzundeğildi.Kolundankurtulupomuzlarımı tuttum.Birazdansedersemayaklarımıhissedebiliyordum...BirbaşkaitfaiyearabasıbelirdiveBayanStephanie’ninönündedurdu.Başkabirhortumiçinsukanalıolmadığındanelsöndürücülerinikullandılar.

Bayan Maudie’nin tavanı alevlere gömüldü ve ev korkunç bir gürültüyle çöktü. Her yere ateşlerfırladı.Yanevdekilersıçrayankorlarıveyanantahtaparçalarınıbattaniyelerlesöndürmeyeuğraştılar.

İnsanlar önce birer birer sonra da gruplar halinde uzaklaşmaya başladıklarında gün ağarıyordu.Maycomb itfaiye arabasını ite ite kasabaya geri götürdüler.Abbottsville’in arabası ayrıldı.Üçüncüarabagitmedi.Ertesigünonun60milötedekiClark’sFerry’dengeldiğiniöğrendik.

Jem'lebensokağıgeçtik.BayanMaudiebahçesindekitütenkaradeliğebakıyordu.Atticuskonuşmakistemediğinianlatmak içinbaşınısalladı.Biziomuzlarımızdan tuttu,buzkaplısokaktangeçiripevegötürdü.BayanMaudie’ninşimdilikBayanStephanie’dekalacağınısöyledi.«Kimsıcakkakaoister?»Atticuskuzineyiyakarkentitriyordum.

Kakaomuzu içerken Atticus’un üzerimdeki bakışları önceleri meraka sonra da kızgınlığadönüşmüştü.

«Jem’lesanayerinizdenkıpırdamayındediğimisanıyorum.»

«Kıpırdamadıkki.Tam...»

«Peki,oarkandakibattaniyekimin?»

«Battaniyemi?»

«Evetküçükhanım,battaniye!Bizimdeğil?»

Üzerimde kahverengi yünlü bir battaniye olduğunu o an gördüm. Kızılderililer gibi örtünüpsarınmıştım.

«Atticus,bilmiyorum...ben..»

Cevap ararcasına Jem’e baktım ama Jem benden bile daha şaşkındı. Nereden geldiğini o dabilmiyordu.Atticus’undediğini yapmış, herkestenuzakta,Radley’lerinönündedurmuştuk.Şuradanşurayabiradımbile...Jemsustu.

«BayNathanyangınyerindeydi,»dedi;«Onugördüm,gördümonu,biryatağıçekiştiriyordu.Atticus,yeminederim...»

«Pekioğlum,tamam.»Atticusyavaşçagülümsedi.GalibabugeceMaycomb’dakiherkesşöyleveyaböyledışardaydı.«Jem,kilerdepaketkâğıdıolacaktı,gidipgetiriver.»

«Atticus,hayırefendim!»

Page 60: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Jem aklını yitirmiş gibiydi. Bütün sırlarımızı doğru yanlış demeden bir ağızda ortaya döktü. Nebenimnedekendininbaşınagelecekleridüşünüyordu.Hepsidöküldüortaya,budakdeliği,pantolon,hepsi,hepsi...

«... Bay Nathan o ağaca çimento tıkadı. Atticus biz bulmayalım onları diye -belki dedikleri gibidelidir-amaAtticus,yeminederimkibizehiçbirşeyyapmadı.Hiçkötülüketmedi.Ogeceboğazımıboydan boya kesebilirdi ama onun yerine pantolonumun söküğünü dikti... bize hiç zarar vermediAtticus...»

«Yavaş ol oğlum» dedi Atticus. Bunu öyle bir yumuşaklıkla söylemişti ki yüreklendim. Jem’insöylediklerininherhaldeteksözcüğünübileanlamamışolacakkiyalnızca«Haklısın.Bubilgilerivebattaniyeyikendimizesaklamalıyız.Birgüngelir,Scoutonateşekküreder,»dedi.

«Kime?»

«BooRadley’e...yangınaöyledalmışsınkisenibattaniyeyesardığınıfarketmemişsin.»

Elimayağımkesildi.Neredeysekusacaktım.Jembattaniyeelindeyavaşçaarkamdandolaştı.

«Evdenyavaşçaçıktı...köşeyidöndü...böyleyavaşçaarkanasüzüldüveböyleyaptı!»

Atticussertçe,«Buseniyeniserüvenleresürüklemesin,»dedi.

Jem, «Ona bir şey yapmayacağım,» diye homurdandı. Gözlerindeki serüven parıltısının sönüşünügördüm.

«DüşünScout...arkanadönseydinonugörecektin.»

Calpurnia bizi uyandırdığında öğlen olmuştu. Atticus okula gitmemiz gerekmediğini söylemişti.Uykusuzoluncabirşeyöğrenemezmişiz.Calpurniadaönbahçeyitemizlememiziöğütledi.

Bayan Maudie’nin hasır şapkası ince bir buz tabakasına yapışmıştı. Çim makasını bulmamız içintoprağı kazmamız gerekti. BayanMaudie’yi arka bahçede bulduk. Yani açelyalarını seyrediyordu.«Eşyalarınızıgerigetirdik.Olanlariçinçoküzgünüz,»dediğimizdedönüpbizebaktı.Eskigülüşününbirgölgesidolandıyüzünde.«HepküçükbirevisterdimJemFinch.Bahçemdahabüyükolur.Düşünbirkez.Şimdiaçelyalarımadahagenişyeraçılmışoldu.»

«Üzülmüyormusunuz?»dedimşaşırarak;Atticusvarınınyoğununoevolduğunusöylemişti.

«Üzülmek mi çocuğum? Yok canım! O eski ahırdan nefret ederdim. Şimdiye dek yüz kez benyakardımyaişinucundahapsegirmekvardı.»

«Ama...»

«BenimiçinüzülmeJeanLouiseFinch.Olaylarıçözümlemekiçinseninbilemeyeceğinyöntemlerdevardır.Kendimeküçükbirevyapar,birikipansiyoneralırım.Alabama’nınengüzelbahçesibenimkiolur.Benkollarımı sıvayınca şuküpeçiçekleri ot gibi kalacak.» Jem’lebenbakıştık. «Nasıl çıktı?»

Page 61: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

dediJem.

«Bilmemki,Jem.Herhaldemutfakdandır.Gecesaksıçiçeklerimdonmasındiyeateşiyanıkbıraktım.DuyduğumagörebeklenmedikbirkonuğunvarmışBayanJeanLouise?»

«Neredenbiliyorsunuz?»

.«Atticuskasabayainerkenanlattı.Doğrususeninleolmakisterdim.Hembenarkamadabakardım.»

BayanMaudiebenihepşaşırtırdı.Herşeyiniyitirmişti,sevgilibahçesidarmadağınıktı,amayinedebenimveJem’inişleriileiçtenlikleilgilenebiliyordu.

Kafamınkarıştığınıfarketmişolacakki,«Düngecedüşünebildiğintekşeyyangınınyarattığıtehlikevekargaşaydı.Bütünmahalleyanabilirdi.BayAveryenazbirhaftayataktakalacak...berbatdurumda.Öyle işler için çok yaşlı. Bunu yüzüne de söyledim. Ellerimi temizler temizlemez ve StephaniegörmedenonabirLanepastasıyapacağım.Stephanieotuzyıldırotarifinpeşinde.Evindekalıyorumdiyekaptıracağımısanıyorsaaldanıyor,»dedi.

BayanMaudiedayanamayıptarifiversebileBayanStephanie’ninpastayıyapamayacağınıdüşündüm.Banabirkezgöstermişti.Birsürüşeyinyanısıratarifbirbüyükfincandolusuşekerigerektiriyordu.

Sakin bir gündü. Hava öylesine soğuk ve berraktı ki, adliyedeki saatin vurmazdan önce gerilipkurulduğunubileduyduk.BayanMaudie’ninburnuhiçgörmediğimbirrenkteydi.Nedeninisordum.

«Saat 6’dan beri buradayım. Donmuştur.» Ellerini gösterdi: Avuçları çizik içindeydi. Kirden vekurumuşkandankararmıştı.

«Ellerinizimahvetmişsiniz!»diyebağırdıJem«NedenZencilerdenbiriniçağırmıyorsunuz?Scout’labendesizeyardımedebiliriz.»Sesiiçtendi.

Bayan Maudie, «Sağolun bayım ama sizin kendi işiniz size yeter zaten,» dedi. Bizim bahçeyigösteriyordu.«Kopyayımıdemekistiyorsunuz?Onuikidakikadahallederiz!»

BayanMaudiebanabaktı.Dudaklarısessizcekıpırdıyordu.Birdenkafasınıellerinealıpboğulurgibiseslerçıkarmayabaşladı.Bıraktığımızdahâlâgülüyordu.

Jemonanelerolupbittiğinibilmediğinisöyledi.BayanMaudieböyleydiişte.

Page 62: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

DOKUZUNCUBÖLÜM

«Sözünügerialbacaksız!»

Cecil Jacob’un bu buyruğu Jem ve benim için oldukça zor günlerin başlangıcıydı. Yumruklarımsıkılmıştı vepatlatmayahazırdım.Atticus bir kezdahakavga ettiğimiduyarsa canımaokuyacağınısöylemişti.Buçocukçaişleriçinçokbüyüktüm.Bu,kafamanedenlierkendankederse,herkesiçinodenliiyiolacaktı.Amabenbütünbunlarıunuttum.

Cecil Jacobs unutturdu. Bir gün önce okul bahçesinde Scout Finch’in babasının kara köpeklerisavunduğunusöylemişti.KarşıçıktımamaJem’edeanlattım.

«Nedemekistedi?»

«Hiçbirşey.Atticus’asor.Osanaanlatır.»

Ogecesordum.

«Evet...birdahakaraköpeklafınıduymayacağımScout.Çokaşağılıkbirsözbu.»

«Amaokuldaherkesöylediyor.»

«Bundanböylebuherkes’denbirkişieksikolacak.»

«Öylekonuşmalarıöğrenmedenbüyümemiistiyorsannedenbeniokulayolluyorsun?»

Babambana tatlı tatlıbaktı.Gözlerindeki ifadeden,eğlendiğibelliydi.Anlaşmamızakarşınokuldankurtulmakampanyamıöyleveyaböylesürdürmüştüm.GeçenEylül,başdönmesi,bayılmalarvehafifgastrit belirtileri sergilemiştim. Saçkıran kaparım diye başımı Bayan Rachel’in uşağının oğlununkafasına da sürtmüştüm. Bu işe bir çeyrek yatıracak kadar ileri gitmiştim ama kapmadım. Şimdiderdimbaşkaydı.«Tümavukatlarkarakö...Zencilerisavunurmu?»

«Elbette,Scout.»

«PekiCecilnedenkölelerisavunuyordedi?Yaptığınsuçmuşgibi?»

Atticusiçgeçirdi.«YalnızcatekbirZenciyisavunuyorum.AdıdaTomRobinson.Kasabaçöplüğününötesindeki barakalarda oturuyor. Calpurnia’nın kilisesine üye. Cal ailesini iyi tanıyor, iyi insanlarolduklarını,dürüstyaşadıklarınısöyledi.Scout,bazışeylerianlayacakyaştadeğilsin,amakasabalıyagörebuadamısavunmamamgerek.Fazlabirşeyyapmamgerekmiyor.Tuhafbirdava.Yazsonundanöncedeyargıçönünegelmez.JohnTaylorbizebirertelemeverecekkadariyiliketti...»

«Eğeronusavunmamangerekiyorsanedensavunuyorsun?»

«Bir çoknedenle.Birincisi savunmasambundanböyle başımyukarıda gezemem.Buyöreyi eyalet

Page 63: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

mahkemesindetemsiledemem.BirdahasanaveJem’eşunuyapveyayapmadiyemem.»

«YaniadamısavunmasamJem’lebenseninsözünüdinlemekzorundaolmazmıydık?»

«Aşağıyukarı.»

«Neden?»

«Çünküsözümüdinlemeniziisteyemem.İşindoğasıbu.Heravukatonukişiselolarakilgilendirenbirdavayıömrüboyuncaancakbirkezyakalar.Budabenimkisanırım.Bukonuylailgiliolarakçirkinsözler işitebilirsin. Sen yalnızca yumruklarını indir, başını dik tut. Sana ne söylerlerse söylesinler.Bırakuğraşsınlar.Bukezdekafanladövüşmeyidene.Hernekadaröğrenilmesizorolsadaiyibiryöntemdir.»

«Atticus,davayıkazanacakmıyız?»

«Hayırbebeğim.»

«Öyleysened...»

«Nasılsayenileceğizdiyekazanmayaçabalamaktanvazgeçemeyeceğimiziçin.»

«KuzenIkeFinchgibikonuşuyorsun,»dedim.

Ike Finch, Maycomb yöresinin hayatta olan tek Güneyli Konfederasyon askeriydi. Çok övündüğüsivri bir sakalı vardı.Yılda en az bir kezAtticus, Jem ve ben onu görmeye giderdik.Onu öpmekzorundaydım. Korkunç bir şeydi bu. Orada öylece uslu uslu oturur, Kuzen Ike’ın savaşı yenidenanlatmasınıdinlerdik.

«Bak Atticus,» dedi Kuzen Ike, «bizim işimizi bitiren Missouri Anlaşması’dır. Yeniden savaşacakolsakaynıyoluyayangidergeliramabukezişibenbitirirdim.1864’deStonewellJacksongelip...»

«Gel buraya Scout,» dedi Atticus. Kucağına kıvrıldım ve kafamı çenesinin altına sıkıştırdım. Benikollarının arasına alarak sallamaya başladı. «Bu kez farklı,» dedi; «Bu kez Kuzeylilerlesavaşmıyoruz. Kendi dostlarımızla savaşıyoruz. Ama şunu hiç aklından çıkarma: İşler ne denlitatsızlaşırsatatsızlaşsınonlaryinedebizimdostlarımızveburasıbizimevimiz.»

SabahCecilJacobs’unkarşısınabudüşüncelerledikildim.«Sözünügerialacakmısın?»

«Aldırtdagöreyim!»diyebağırdı.«Bizimkilerbabanakasabanınyüzkarasıdiyorlar.Oköleyidesutankındansallandırmakgerekdiyorlar.»

TamyumruğumukaldırmıştımkiAtticus’undedikleriaklımageldi,elimi indirdim.«Scoutödleğintekidir,»seslerikulağımdaçınlıyordu.İlkkezbirkavgadankaçıyordum.Cecil’lekavgaetmedim.Jemile benden bir şey istediği pek olmazdı. Onu üzmemek için korkaklık suçlamalarını sineyeçekebilirdim. Yapmam gerekeni zamanında anımsadığım için kendimi çok soylu hisediyordum.Soylulukduygusuüçhaftasürdü.Noel’lebirliktefelaketdegelipçattı.

Page 64: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

JemvebenNoel’ekarmaşıkduygularlabakıyorduk.İyiyönüNoelağacıveJackamcaydı.HerNoelgünü JackAmca’yıMaycomb Sapağı’nda karşılardık. Bir hafta bizimle olurdu.Madalyonun ötekiyüzündeiseAlexandraHalaveFrancisvardı.AlexandraHala’nınkocasıJimEnişte’yideaynıyüzekatmalıydım. Bana bir kez «Parmaklığın önünden çekil!» demişti. Bunun dışında benimlekonuştuğunu anımsamıyorum.Kendisini adamyerine koymak için hiç bir neden göremedim.HalaAlexandradapekgörmezdi.Uzunyıllaröncevearalarınındahaiyiolduğubirdönemdebirçocukçıkarmışlardıortaya.AdıHenryolanbuçocukyuvadanuçacakyaşagelinceuçmuş,vesırasıgelinceodabirçocukçıkarmıştı:Francis.HenryvekarısıherNoelFrancis’idedesininevinebırakıpkendieğlencelerininpeşindengiderlerdi.

NeyaparsakyapalımNoel’i evdegeçirmek içinAtticus’ukandıramazdık.Bildiğimbileli herNoelFinch Landing’e gitmişizdir. Francis Hancock’la Noel geçirmenin tek avundurucu yanı AlexandraHala’nın çok iyi bir aşçı olmasıydı. Francis benden bir yaş büyüktü. Nerde hoşlanmadığım oyunvarsaonlarıseverdi.Benimoyunlarımıdaobeğenmezdi.AlexandraHalaAtticus’unkardeşiydiamaJem doğumda karışan kardeşlerden söz edince onun da böyle olduğuna karar verdim. Belki dededeme Finch yerine bir Crawford verilmişti. Nedense tüm avukat ve yargıçların tutkun olduklarıdağcılıkkonulumistikdüşünceleribendebesleseydimonuEverest’ebenzetirdim.Buzgibiydiveheporadaydı!

NoelarifesindeJackAmcatrendenatladığında,hamalınikiuzunpaketiuzatmasınıbeklemekzorundakaldık. Jack Amca’mla babamın öpüşmesini seyretmek hep komiğimize giderdi. Bizim oralardaerkeklerpeköpüşmezlerdi.Jem’leelsıkıştılar.Benidehavayaatıptuttu.Pekyükseğeatamadı,çünküAtticus'danbirkafakısaydı.Aileninbebeğisayılırdı.

Alexandra Hala’dan da küçüktü. Halamla benzeşirlerdi ama amcam yüzünü daha iyi kullanıyordu.Sivriburnuveçenesindenbıktığımızıhiçbilmem.

Benihiçürkütmeyenbilimadamlarındanbiriydi.Doktorgibidavranmazdı.NezamanJem’lebanabirşeyyapmasıgerekse(ayağımızdankıymıkçıkarmakgibi)neyapacağınıkelimesikelimesineanlatır,nekadaracıtacağınadairbirfikirverirvekullandığıaletleriaçıklardı.BirNoelgünüayağımadikenbatmıştı,kıyıdaköşedesaklanıyor,kimseyiyanımayaklaştırmıyordum.AmasonundaJackAmca’yayakalandım,kiliseyegitmektennefretettiğiiçinsırtındacübbesi,ağzındanargilesiylekapıaralığındadurup gelip geçene vaaz veren bir papazdan söz ederek beni güldürdü. Sözünü keserek dikeni nezaman çıkarcaksan haber ver dedim.Amao elindeki cımbızın ucundaki kanlı dikeni gösterdi.Bengülerkençıkardığını,bunadagörecelilikdendiğinisöylemişti.

«Paketlerdenevar?»diyesordum.

«Seniilgilendirmez.»dedi.

Jem, Rose Aymler ’in nasıl olduğunu sordu. Rose Aymler amcamın kedisiydi. Çok güzel, dişi birsarmandı. Amcamın birlikte olmaya katlanabildiği tek dişiydi. Cebini eline atıp birkaç poz resimçıkardı.Onlarahayranlıklabaktık.

«Şişmanlamış,»dedim.

Page 65: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Evet,öyle.Hastanedenartanparmaklarıvekulaklarıyiyor.»

«Öff!Ammadaboktanhikâyeha!»dedim.

«Nededin,nededin?»

Atticus, «Aldırma Jack,» dedi. «Seni sınıyor. Çal bir haftadır küfretme antrenmanları yaptığınısöyledi.»

JackAmca kaşlarını kaldırdıysa da bir şey söylemedi. Atticus bu küfürleri okuldan öğrendiğiminfarkınavarırsayollamayacağıvarsayımındanhareketediyordum.Küfüretmeninçekicioluşudaişinçabasıydı tabii.Amaakşamyemeğindeşuallahınbelasıetiuzatmasını istediğimdeJackAmcabanaşöylebirbaktıve,«Sonraseninlebirkonuşalımküçükhanım,»dedi.Yemektensonrasalonageçipoturdu.Kucağınaoturmamıistediğinibelirtmekiçindizinevuruyordu.Kokusunuseverdim.Alkolletatlı karışımı bir şeydi. Perçemlerini geri itip bana baktı: «Annenden çok Atticus’a benziyorsun.Pantolongiyemeyecekkadardabüyümüşgibisin.»

«Hâlâgiyebiliyorum.»

«Lanetolası,allahınbelasıtüründensözcüklerdenhoşlanıyorsundeğilmi?»

Hoşlanıyordumsanırım.

«Amabenhoşlanmıyorum.Kullanmakiçinaşırıbirkışkırtmaolmamışsa.Birhaftaburadayım.Benburadayken bu sözleri duymak istemiyorum. Böyle konuşursan başın belaya girer. Büyüyünce birhanımefendiolmakistemezmisin?»

Hayır,pekistemiyordum.

«İstersinkuşkusuz.Haydişuağacıbitirelim.»

Yatma saatine kadar ağacı süslemeyi sürdürdük. Jem’e ve bana gelen o iki uzun paketin düşünügördümogece.

Sabah olduğunda kutulara balıklama atladık. Atticus’dandılar, Jack Amca’ya alıp getirmesi içinmektup yazmıştı ve tam istediğimiz şeylerdi. Jem namluyu duvardaki resme doğrultunca Atticus,«Evdenişanalmayın,»dedi.«Onaateşetmesiniöğretmengerek,»dediamcam.

«Oişseninişin,»dediAtticus.«Benyalnızcakaçınılmazıkabullendim.»

Bizi ağaçtan uzaklaştırmak için Atticus’un duruşma sesini kullanması gerekti. Landing’etüfeklerimizi götürmemizi de yasakladı. (Oysa ben şimdiden Francis’i nasıl vuracağımıtasarlıyordum.)Yanlışbirişyaparsaktüfeklerigerialacağınıdaekledi.

Finch’sLanding,uçurumunyamacındakiüçyüzaltmıştaraçadanoluşuyor,nehirkenarındakiiskeledebitiyordu.Nehrinaşağısında,burnunötesindeeskipamukyüklemealanıvardı.Finchköleleripamukbalyalarınıveürünüyükler;buz,un,şeker,evaletlerivehanımlarınsiparişleriniindirirlerdi.Nehrin

Page 66: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

kenarından toprak bir yol uzanır, ikiye ayrılarak da ağaçların arasından kaybolur giderdi. Yolunsonunda iki katlı, etrafı balkonlarla çevrili beyaz bir ev vardı.Yaşlı SimonFinch dırdırcı karısınımutlu etmek için bu evi yaptırmıştı. Balkonlar eklenince öteki evlere benzemez olmuştu. Evin içbölünme tarzı Simon’ın saflığını (!) ve çoluk çocuğuna olan güvenini yansıtacak nitelikteydi. Üstkattaaltıyatakodasıvardı.Sekizkızçocuğuiçindörttane,tekerkekçocukolanWelcomeFinchiçinbirtane.Birtanedekonukodası.Kızlarınodasınabirmerdivenle,Welcomevekonuğunodasınadaayrı bir merdivenden çıkılıyordu. Kızların yatak odalarına çıkılan merdiven anne-babalarının altkattaki yatak odasının orta yerindeydi! Böylece Simon Finch kızların gece gezmelerinden hephaberdaroluyordu.

Evdenayrıbirbinadamutfakvardı.Tahtadanyapılmışbirgeçitleevebağlıydı.Arkabahçedepaslıbirkampanagörürdünüz.İşçileritarladançağırmakyadaimdatistemekiçinkullanırlarmış.Damdaisebirgezintiyerivardı.Simonburadankâhyasınıdenetler,nehirteknelerinigözlerveçevredekidiğertoprakağalarınınyaşantılarınıseyredermiş.Kuzeylilerleilgilibiröyküsüvardıbuevin.Finch’lerdenyeninişanlıgençbirhanımçevredekiyağmacılardankurtarabilmekiçintümçeyizinigiymiş.Giyincede kızların merdivenin kapısına sıkışıp kalmış. Sonunda üzerindekileri suyla ıslatıp onukurtarabilmişler.

Landing’e vardığımızda Alexandra Hala Jack Amca’yı öptü. Jimmy Enişte ile tokalaştılar. JemarmağanlarımızıFrancis’everdi.Odabizebirarmağanverdi.Jemyaşınıbüyüklereyakınhissetmişolacakkibenikuzenlebaşbaşabıraktı.Francissekizyaşındaydıvesaçınıinekyalamışçasınageriyetarıyordu.

«Noel’denearmağanlaraldın?»dedimkibarca.

«Tam istediklerimi» dedi.Golf pantolon, kırmızı deriden bir okul çantası, beş gömlek ve açık birpapyonkravatistemişti.

«Negüzel!»Yalansöylüyordum.«Jem’lebanadatüfekgeldi.Jem’edebirkimyalaboratuar ’ı...»

«Oyuncakolsagerek?»

«Hayır! Gerçek bir laboratuar. Bana görünmez mürekkep yapacak. Ben de onunla Dill’e mektupyazacağım.»

Francisbununneişeyarayacağınısordu.

«Bendenboşbirmektupaldığındasuratınınneyedöneceğinidüşenebiliyormusun?Onuçıldırtacakbu!»

Francis’le konuşmak Okyanus’un dibine yavaş yavaş batmak gibiydi. Tanıdığım en can sıkıcıçocuktu. Mobile’de oturduğundan, beni okuldakilere gammazlayamazdı ama öğrendiği her şeyiAlexandraHala’yayetiştirmektengerikalmıyordu.OdaiçiniAtticus’aboşaltıyordu.

Atticuskimizamanduymamazlıktangelir,kimizamandacanımaokurdu.Onunbirinesertçıktığınabir kez tanık olmuştum. «Kardeşim, onlar için elimden geleni yapıyorum!» diye bağırmıştı. Konubenimpantolongiymemleilgiliydi.

Page 67: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

BenimgörüntümkonusundaAlexandarHala’nınsaplantılarıvardı.Pantolongiyerekküçükbirhanımefendi olamazdım. Elbise giyersem pantolonla yaptıklarımı yapamam diye karşı çıkınca, ‘aslınabakarsan,onlarıyapmamangerek’dedi.AlexandraHala’mıngörmekistediğiben,oyuncakfırınlarlaveçay takımlarıylaoynayan,doğduğumzamanarmağanettiğikolyesini takmışbirbendim.Dahasıbabamınyalnızyaşantısınıntekışığıolmalıydım.‘Pantolonlarladaşıkolunabilir ’dedimsedekabulettiremedim. İyi biri olarak doğduğumu ama her yıl kötüleştiğimi söylüyordu. Duygularımıincitiyordu.Atticus’asorduğunda‘ailedeyeterincegüneşışığıvar,böyleiyisin’dedi.

NoelyemeğindeFrancisvebenyemekodasındakiküçükmasadaydık.Jembüyüklerleyiyordu.Beniböyle ayırmayı yıllar yılı sürdürdü halam. Hep meraklanırdım. Havaya bir şey mi atacağımdankorkuyordu. Bazen büyük masaya oturmak için izin istemeyi düşünürdüm. Ona ne denli görgülüolduğumugösterecektim.Hemhergünevdebüyükmasadayiyordum.Pekâlâdaoluyordu.Atticus’aağırlığınıkoymasını söylediğimdehiçağırlığıolmadığını söyledi.Konuktukveneredeoturmamızsöylenirse orada oturacaktık. Alexandra Hala’mın kızları pek anlamadığını da söyledi. Hiç kızıolmamıştıçünkü.

Doğrusuyemekler her şeyi unutturacaknitelikteydi.Üç çeşit et, kiler rafındangelenyaz sebzeleri,şeftalireçeli,ikiçeşitpastavetatlı.Noelyemeğibu«sıradan»menüdenoluşuyordu!Yemektensonrabüyükleroturmaodalarınageçtiler.Büyülenmişgibiydiler.Jemyerdeyatıyordu.Bendearkabahçeyeçıktım.Atticus«Paltonugiy,»dedi.Rüyadagibiydi.Bendeduymazlıktangeldim.

Francisyanıma,basamaklaraoturdu.«Bugünekadaryediklerimineniyisiydi,»dedim.

«Babaannemçokiyibiraşçıdır.Banayemekpişirmesiniöğretecek.»

«Erkekleryemekpişirmez.»Jem’iönlüklüdüşünmekbenigüldürdü.

«Babaannemdiyorkierkeklerdeyemekyapmayıöğrenmelilermiş.Karılarınaiyidavranmalılarmış.Karılarıkendileriniiyihissetmediklerindeişlerionlaryapmalılarmış.»

«Dill'inbenimiçinişyapmasınıisteme,»dedim.«Benonuniçinçalışmayıyeğlerim.»

«Dillmi?»

«Dillya.Aramızdakalsın,yeterincebüyürbüyümezevleneceğiz.Geçenyılbanaevlenmeteklifetti.»

Franciskahkahayıbastı.

«N’olmuşyani?Pekâlâdaevleneceğiz.»

«BabaanneminBayanRachel'lakalıyordediğişuufaklıkmı?»

«Takenisi!»

«Onunlailgiliherşeyibiliyorum,»dediFrancis.

«Neolmuşona?»

Page 68: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Babaannemeviyurduyokdiyor...»

«Varişte!Meridian’daoturuyor.»

«...birakrabadanötekinegezinipduruyor,yazlarıdaBayanRachel’dakalıyormuş.»

«Françiş,hiçdedeğil!»

Francissırıttı:«Bazençoksalakoluyorsun,JeanLouise,amaelindedeğilsanırım.»

«Nedemekistiyorsunsen?»

«Atticusamcaseninsokakköpekleriilegezmeneizinveriyorsaoonunbileceğibiriş.Babaannemindediğigibi;buseninsuçundeğil.Yinedeaileyidehşetedüşürdüğünüsöylememgerek...»

«Francis...lanetolası!Nedemekistiyorsunsen?»

«Dediğimi... BabaannemAtticus’un sizleri sahipsiz bırakması kötü, ama köle savunuculuğu yapalıberiMaycombsokaklarındadolaşamazartıkdiyor.Aileyirezilediyor,hepsibu.»

Franciskalkıpmutfağayürüdü.Uzaktanbağırdı:«Kölesavunucusu!»

Basamaklardanfırlayıppeşinedüştüm.Francis’iyakalamakkolaydı.«Çabuksözünügerial!»Franciselimdenkurtulupmutfağadaldı.«Zencidostu!»diyebağırıyordu.

Avsürerkeninsanaceleetmemeli.Birşeydemezsen,merakonuinindençıkaracaktır.Franciskapıdabelirdi.«Hâlâkızgınmısın?»diyeçekingencesordu.«Konuşmayadeğmez,»dedim.

Dışarı çıkınca da tepesine çullandım. «Sözünü geri alıyor musun, yoksa...» Francis yine mutfağadaldı.Bendebasamaklaradöndüm.Sabırlabekleyebilirdim.Oradabeşdakikakadaroturmuştumkihalamınsesigeldi:

«Francisnerede?»

«Mutfakta.»

«Oradaoynamamasıgerektiğinibiliyor.»

Kuzenimkapıyagelipbağırdı:«Babaannebenidışarıçıkarmıyor.»

«NeleroluyorJeanLouise?»

AlexandraHala’mabaktım.«Benonuiçerikoymadım.İçerdedetutmuyorum.»

«Tutuyor!»diyebağırdıFrancis,«çıkmamaizinvermiyor!»

«Kavgamıediyordunuz?»

Page 69: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«JeanLouisebanakızdıbabaanne.»

«Francis... çık oradan! Jean Louise senden de bir kelime daha duyarsam babana söylerim. Deminküfürmüettin?»

«Hayırefendim.»

«Banaöylegeldi.Birdahaolmasın.»

AlexandraHala arka verandayı dinleyenlerdendi.Gözden kaybolur kaybolmaz Francis dışarı çıktı.Kafasıdimdikvesırıtarak!«Benimlebaşedemezsin,»diyordu.

Bahçeye atlamıştı. Benden uzak duruyor, arada bir çimenleri topukluyor, dönüp dönüp sırıtıyordu.Jem verandada göründü, bize baktı ve gitti. Mimoza ağacına tırmanan Francis oradan da inmişti.Kendininesandığınısordum.Banaonurahatbırakmamsöylenmişti,unutmuşmuydumacaba?

«Sanailişmiyorum,»dedim.

Francisbanabaktıveyavaşça«Zen-ci-dos-tu.»dedi.

Bukezyumruğumuöndişlerinegömdüm.Solumparalanınca sağımla sürürdümdayağı, ama JackAmcakollarımdanyakaladı.«Rahatdur!»AlexandraHalamFrancis’eilkyardımakoştu.Mendiliilegözyaşlarını sildi, saçını okşadı, yanağını öptü. Atticus, Jem ve Jimmy Enişte verandaya henüzgelmişlerdikiFrancisyaygarayıbastı.

«Kimbaşlattıbuişi?»diyesorduamcam.

İkimiz de birbirimizi gösterdik. «Babaanne,» diye ağlıyordu, «Bana orospu çocuğu dedi ve benidövdü.»

«Budoğrumu?»

«Sanırım?»

AmcamınyüzüAlexandraHala’nınkinebenzemişti.«Sanaböylekelimelerkullanırsanbaşınbelayagirerdememişmiydim?Demedimmi?»

«Evetama...»

«İştebaşınbelada.Durorada.»

Durayımmı kaçayımmı derken kararsızlığım uzadı. Kaçmaya yeltendim ama Jack Amca bendenhızlıçıktı.Kendimiekmekkırıntısıileboğuşanbirkarıncayıpekyakındanizlerkenbuldum.

«Seninlebirdahahiçkonuşmayacağım!Sendennefretediyorum!Dilerimyarınölürsün!»

Atticus’a koştum ama o da bunu hak ettiğimi söyledi. Eve dönme zamanı gelmişti. Kimseylevedalaşmadım.Arkakoltuğakıvrıldım.Evegelincedeodamakoşupkapıyıvurdum.Jemdostçabir

Page 70: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

şeyler söylemeye çalıştı ama dinlemedim. Hasarı incelediğimde yalnızca yedi-sekiz kırmızı lekeolduğunugördüm.Tamgöreceliğidüşünüyordumkibirikapımıvurdu.«Kimo?»Amcamdı.

«Gitburadan!»

Böylekonuşursambirdayakdahayiyeceğimi söyledi.Sustum.Odayagirinceköşeyegidiparkamıdöndümona.«Scout,»dedi,«bendennefretediyormusun?»

«Gidinefendim,lütfen.»

«Kin güdeceğini bilmezdim. Beni düş kırıklığına uğrattın. Olup olacağı buydu. Bunu sen debiliyorsun.»

«Hiçbile.»

«İnsanlara...»

«Adildeğilsiniz!Adildeğilsiniz!»Kaşlarıkalktı.

«Adildeğilmiyim?Nasıl?»

«İyisiniz,hoşsunuzamca.Yaptıklarınızdansonrabilesiziseviyorumamaçocuklarıtanımıyorsunuz.»

«NedenmişBayanJeanLouise?Davranışlarınapaçıkortada.Küstah,terbiyesiz,düşünce...»

«Banabirfırsattanıyacakmısınız?Sizikandırmakiçindeğil.Anlatmayaçalışıyorum.»

JackAmcayatağaoturdu.«Devamet,»dedi.

Derin bir soluk aldım. «Birincisi: İşin aslını bana sormadın. Jem’le ben kavga ettiğimizdeAtticusikimizedesözverir.İkincisi:Kışkırtmaolmadıkçakötüsözkullanmademiştin.Francisbeniöylesinekışkırttıkionugebertebilirdim.»

JackAmcakafasınıkaşıdı.«Pekiöyleyse,anlatbakalımşuhikâyeyi.»

«Francis,Atticusiçinbirşeysöyledi.Bulafıonayutturuyordumki...»

«Francisnededi?»

«Kölesavunucusu.Nedemekolduğundanpekemindeğilimamaöylebirdeyişivardıki...bunuonunyanınabırakamazdım.Tanrıyukarıda;Atticus’alafsöyletmem!»

«Atticusiçinböylemidedi?»

«Evet.Dahasıdavar.Atticusaileninsonuolacakdedi.Bizideböylebaşıboş...»

Jack Amca’nın suratına bakılırsa başım yine beladaydı. «Demek böyle. Görür o,» dediğinde başıbeladaolanınFrancisolduğunukavradım.

Page 71: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Bugecegiderhakkındangelirim.»

«Boşverinefendim...lütfen.»

«Boşvermeye hiç niyetim yok. Alexandra’nın bunu bilmesi gerek. Şu işe ba... o oğlanı elime birgeçirirsem...»

«JackAmcabanasözver.SözverAtticus’abundansözetmeyeceğine...Benden...bendenkendisiyleilgilibirşeyduyarsasinirlenmememiistemişti.Bırakbaşkaşeyiçinkavgaettiğimisansın.Neolur,sözver..»

«AmaFrancis’inbuiştenpaçasınıkurtarmasınıistemem...»

«Kurtaramadıki.Elimisarabilirmisin?Kanıyor.»

«Hiçbirelibukadarzevklesarmamıştımbebeğim.Benimlegelirmisin?»

Beni banyoya götürdü. Ellerimi temizleyip sararken miyop bir adamın öyküsünü anlatarak benieğlendirdi.AdamınHodgeadındabirkedisivardı.Evdenkasabayagiderkençatlaklarısayıyorlardı.«İşteoldu,»dedi.«Yüzükparmağındaleydilerepekyakışmayacakbiryaraizikalacak.»

«Teşekkürederim.JackAmca?»

«Hımm?»

«Oruspuçocuğunedemek?

JackAmcaAvamKamarası’ndaoturanbir başbakanla ilgili bir öyküyedaldı.Adamhavaya tüylerüflüyorveonlarıhavadatutmayaçabalıyordu.Sanırımsorumuyanıtlamayauğraşıyorduamahiçbiranlamveremedim.

Yatakta olmam gereken bir saatte su içmeye inmiştim ki Atticus’la JackAmca’mın konuşmalarınıduydum.

«BenhiçevlenmeyeceğimAtticus.»

«Neden?»

«Çocuklarımolabilir.»

Atticus,«BayağıbirşeyleröğrenebilirsinJack,»dedi.

«Biliyorum.Bugünkızınbanaiyibirdersverdi.Çocuklarıanlayamadığımıvenedenleriniaçıkladı.Haklıydıda.Onanasıldavranmamgerektiğinisöyledi.Onavurduğumiçinçoküzgünüm.»

Atticuskıkırkıkırgüldü.«Sıkmacanını...uzunsüredirkaşınıyorduzaten.»

JackAmca’nınöykümüanlatıpanlatmayacağınımerakediyordum.Anlatmadı.Yalnızca,«Kullandığı

Page 72: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

sözcüklerhiçdeyaratıcılıkyansıtmıyor.Hoş,dediklerininyarısınındaanlamınıbilmedenkonuşuyor.Banaorospukarınedemekdiyesordu.»

«Anlattınmı?»

«Yoo,onaMelbourneLord’unuanlattım.»

«Jack!Bir çocuk soru sorduğunda ona yanıt vermen gerekir. İşi palyaçolukla atlatamazsın. Çocukçocuktur ama kaçamak yaptığını büyüklerden daha iyi anlar. Kaçamak yanıtlar ise kafalarınıbulandırır. Bugünkü davranış biçimin doğruydu, ama gerekçelerin yanlıştı. Her çocuğun sövüpsaydığıbirdönemivardır.Zamanlageçer.Atlatır.Amaöfkebaşkabirşey.Scout’unkendinitutmasınıöğrenmesigerek.Heleşuönümüzdekiaylarda.Jembüyüyor.Scoutdaonunizindengeliyor.Yalnızcazamanzamandesteğegereksinimivar.»

«Atticussenonuhiçdövmemişsin.»

«Evet. Bugüne dek gözdağı vererek durumu idare ettim. Scout benim sözümü dinler. Çoğu kezistediğimgibideğildiramaöyleolmayaçabaladığınıbiliyorum.»

«Bu,sorumayanıtdeğil.»

«Yanıtşu:Oçabaladığınıbildiğimianlıyor.Farkdabu.BeniüzenJem’leikisininyakındaçokçirkinsözleri yutmak zorunda kalacakları. Jem için kaygılanmıyorum, ama Scout’un gururu söz konusuoluncakendinidüşmanınüstüneatacağınıdabiliyorum.»

JackAmcaverdiğisözübozacakmıdiyebekledim.Bozmadı.

«Nedenlikötüolacaksence?Pekkonuşamadık.»

«Daha beteri olamaz Jack. Elimde olan tek şey Ewell’lara karşı bir Zencinin sözü. Tüm kanıt senyaptın’akarşısenyaptın.JürininEwell’adeğildeTomRobinson’ainanmasıdüşünülemez.Ewell’larıtanırmısın?»

JackAmca,‘evet’dedi.Bildikleriniözetledi.Atticus:

«Birnesilgeridengeliyorsun.Hoş,bunesildeaynıya,»dedi.

«Neyapacaksınpeki?»

«İşimi bitirmezden önce jüriyi biraz sarsmayı düşünüyorum. Temyiz’de şansımız var sanırım.Aslında şimdiden bir şey söylemek çok zor Jack.Böyle bir davadan kaçınmak isterdim ama JohnTaylorbanabaktıve‘budavayısenalacaksın!’dedi.»

«Almasan?»

«Çocuklarımınyüzünenasılbakarım?NelerolacağınısendebenimkadarbilebilirsinJack.Dilerimfazla acı çekmeden Jem’le Scout bu dönemi atlatırlar. En büyük korkumMaycomb’un gelenekselhastalığına yakalanmaları. İşin ucunda bir Zenci olunca bu kasabanın akıllı uslu insanları neden

Page 73: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

zırdeliyedönerler?Anlayamıyorum.Umarımçocuklarımsorunlarınıbanagetirirlervekasabalınınyanıtlarıylayetinmezler.Umarımbanagüvenirler...JeanLouise?»

Sıçradım.Kafamıuzattım.«Efendim?»

«Gityat.»

Çabucakodamaçıkıpyattım.JackAmcaçokkralbiradamdı;sözündedurmuştu.Atticusdinlediğiminasılanlamıştıki...dediklerininherkelimesiniduymamıistediğiniancakyıllarsonrakavradım.

Page 74: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

ONUNCUBÖLÜM

Atticus pek bitkindi. Ellisine yakındı. Neden böyle olduğunu sorduğumuzda hep yaşama geçbaşladığını söylerdi. Bu da davranışlarına ve gücüne yansıyordu. Yaşıtlarımızın babalarından çokbüyüktü. Arkadaşlarımız «Benim babam..» diye söze girdiklerinde bizim anlatacak pek birşeyimizolmazdı. Jem futbol delisiydi. Atticus paslaşmaya vardı ama Jem onu çalımlamaya kalktığında,«bendengeçmişoğlum,»derdi.

Babamız hiçbir şey yapmazdı. Bir büroda çalışıyordu, bir eczanede değil. Damperli kamyonkullanmıyordu, şerif değildi çiftçilik yapmıyor, garajda çalışmıyordu. Kısacası kimsede hayranlıkuyandıracakbirişleuğraşmıyordu.

Üstelikgözlüktakardı.Solgözüçokazgörürdü.KörlüğüiçinFinchailesininlanetiderdi.Birşeyigörmek istedimidöner, sağgözüylebakardı.Okul arkadaşlarımızınbabalarınınyaptığı şeylerideyapmazdı.Avagitmezdi,pokeroynamazdı,içkiiçmez,sigarakullanmazdı.Oturmaodasındaoturur,okurdu.GözebatmamasınıyeğlerdikamaoyılTomRobinson’usavunmasınedeni ileadındançoksöz edildi.Cecil Jacobs’la olan kavgamın ardından, benimkorkaklık politikası izlediğimgünlerdebir söylenti dolaşmaya başladı. Scout Finch dövüşmüyordu çünkü babası onu engelliyordu. Tamolarak doğru sayılmazdı.Atticus için kavga etmeyecektim ama aile içinde olup bitenler bambaşkaişlerdi.Üçüncüderecedekuzen’denyakınolanherkeslegözegözdişedişkavgaederdim.ÖrneğinFrancisHancockbununböyleolduğunuçokiyibiliyordu.

Bize havalı tüfekleri armağan eden Atticus nasıl ateş edileceğini öğretmedi. İşin inceliğini JackAmca’danöğrendik.Atticus’unsilahlarlailgilenmediğinisöyledi.

Atticus bir gün Jem’e şöyle dedi: «Arka bahçede ki tenekeleri vurmanızı yeğlerim ama kuşlarınpeşinedüşeceğinizidebiliyorum. İstediğinizkadarkargavurunamaunutmayın:Bülbülüöldürmekgünahtır.» Atticus’un günah sözünü kullandığını ilk ve son kez duyuyordum. Bayan Maudie’yedanıştım.

«Baban haklı,» dedi. «Bülbüller yalnızca müzik üretirler, bizi eğlendirmek için. Bahçeleriyağmalamazlar, tarlalarda yuva yapmazlar. Yalnızca şarkı söylerler. Hem de yürekleri paralananadek.İşteonedenlegünahtırbülbülüöldürmek.»

«BayanMaudieburasıyaşlıbirmahalledeğilmi?»

«Kasabadanbileeskidir.»

«Yoo,onudemekistemedim.Mahalleliyaşlı.Jem’lebendenbaşkaçocukyok.BayanDuboseyüzüneyakın.BayanRachelçokyaşlı.SizveAtticusdaöyle...»

«Ben elliye çok yaşlı demem,» dedi Bayan Maudie. Kızmış gibiydi. «Henüz tekerlekli iskemleyedüşmedim.Babandadüşmedi.YinedeTanrıbenimşueskimezarıyakmaklaiyiliketti.Bakamayacakkadaryaşlıyım.BelkidehaklısınJeanLouise,burasıdurmuşoturmuşbirmahalle.Genç insanlarla

Page 75: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

pekbulunmadındeğilmi?»

«Bulundum,okulda.»

«Genç büyükler demek istedim. Biliyor musun... şanslısın! Jem ve sen babanın yaşından vedeneyimlerindenyararlanabilirsiniz.Babanızotuzundaolsaydı,yaşamınızçokfarklıolurdu.»

«Hemdenasıl.Atticuspekbirşeybeceremiyor...»

«Yokcanım,»dediBayanMaudie,«Ohâlâgenç.»

«Neyapabilirki?»

«Örneğin...birininvasiyetiniöyledüzenlerkikimsedeğiştirmekiçinaçığınıbulamaz.»

«Amaan...»

«Peki... kasabanın en iyi damaoyuncusuolduğunubiliyormuydun?Büyürkennehrinbuyakasındaonuyenecekadamyoktu.»

«AmmayaptınızBayanMaudie...Jem’lebenonuhepyeniyoruz.»

«Yenmenizeizinveriyordaondan.Artıkbunufarketmeninzamanıdır.Arpçalar...bilirmisin?»

Bugösterişsizbaşarıbenimbabamdandahafazlautanmamdanbaşkabirişeyaramadı.

«Tabiibirde...»

«TabiibirdeneBayanMaudie?»

«Tabii bir de hiç. Hiç... bana kalırsa yalnız bunlar için bile babanla gurur duymalısın. Herkes arpçalamaz.Şimdimarangozlarınayağınınaltındançekilbakalım.Evegitseniyiolur.Benaçelyalarımlauğraşacağım.Kafanakerestefilançarpabilir.

Arka bahçeye gittiğimde Jem’i teneke kutuya ateş ederken buldum. Ortalıkta bu kadar kuş varkenyaptığı işaptalcagöründü,önbahçeyedönüpkendimebirbarikatkurdum.Barikatımaraba lastiği,portakal sandığı, çamaşır sepeti, veranda iskemleleri ve Jem’in verdiği birAmerikan bayrağındanoluşuyordu. Kurmak iki saatimi aldı. Atticus eve döndüğünde ben barikatın arkasına sinmiştim.Namlumyolunbaşınadönüktü.«Nereyeateşediyorsun?»

«BayanMaudie’ninpoposuna.»

Atticus ardına baktığında oldukça cömert olan hedefimin çalılara eğildiğini gördü. Şapkasını geriitip,yolugeçti.«Maudie!»diyeseslendi.«Seniuyarayımdedim...tehlikedesin.»

BayanMaudiedoğrulduvebanabaktı.«Atticus,senşeytanıntekisin.»

Atticus döndüğünde kampın toplanmasını buyurdu. «Bir daha da namlunu birilerine doğrultmuş

Page 76: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

görmeyeceğimseni...»

Keşkebabamgerçektenşeytanın tekiolsaydı.BukonuyuCalpurnia’yadaaçtım.«BayFinchmi?Obirsürüşeyyapar.»

«Negibi?»

Calpurniakafasınıkaşıdı.«Nebileyimben.Birsürüşeyyapar.»

JemAtticus’aMedositleriçinoynayıpoynayamayacağınısorduğundakonunoktalanmışoldu.Atticusyaşlıyım,boynumukırarımdedi.Metodistlerkiliseninipoteğinikaldırmayaçalışıyordu.BunedenleBaptist’lerle bir maç almışlardı. Herkesin babası oynuyordu... Atticus’un dışında. Jem gitmek bileistemiyordu ama ne olursa olsun maçı da kaçırmak istemiyordu. Kenarda durup Cecil Jacobs’unbabasınıngolleriniseyrettik.

Bir cumartesi Jem’le tavşan veya sincap avına çıkmayı kararlaştırdık. Radley’lerin evinin ikiyüzmetrekadarberisinegeçtiydikkiJem’inyolabaktığınıgördüm.

«Neyebakıyorsun?»

«Şuyaşlıköpeğe?»

«TimJohnsondeğilmio?»

«Eveet...»

Tim Johnson,Mobile otobüsünün şoförüHarry Johnson’un köpeğiydi. Ciğer renkli,Maycomb’unsevgilisibirköpekti.

«Neyapıyoröyle?»

«BilmiyorumScout.İyisimievedönelim.»

«AmanJem...Şubatayındayız!»

«Vızgelir.Cal’esöyleyeceğim.»

Evekoşupmutfağadaldık.

«Cal,»dediJem,«Azıcıkdışarıgelirmisin?»

«NeoldukiJem?Heristediğindedışarıçıkamamkiben!»

«Şuyaşlıköpeğinbirşeyivar.»

Caliçgeçirdi.«Şimdiköpekbacağıfilansaramam.Banyodasargıbezivar.Alın,sizsarıverin.»

«HastaCal.Birşeyivar.»

Page 77: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Neyapıyor?Kuyruğunuyakalamayamıçalışıyor?»

«Hayır.Böyle...» Jembalık gibi su yutarmışçasına ağzını açıp kapadı.Omuzlarını kısıp, gövdesinititretti.«Böyleyapıyoramaelindedeğilmişgibi.»

«PalavramıanlatıyorsunJemFinch?»Cal’ınsesisertleşmişti.

«HayırCal.Yeminederimkihayır.»

«Koşuyormuydu?»

«Yavaşyavaşgeliyor.Öyleyavaşkiyürümüyorgibi.Buyanageliyor.»

CalelleriniyıkadıveJem’inardındanbahçeyeçıktı.«Köpekfilangörmüyorum.»

Radley’lere kadar ardımızdan geldi. Jem’in gösterdiği yöne baktı. Tim Johnson uzakta bir noktakadardı.Dengesiniyitirmişti.Sağbacaklarısoldakilerdenkısagibiydi.Kumagömülmüşbirarabayıanımsattıbana.

«Yanayatık,»dediJem.

Calpurniabaktıvebizleriomuzlarımızdanyakalayıpevekoşturdu.İçkapıyıkapadı.Telelonakoşupbağırmayabaşladı:«BayFinch’ibağlayınbana!»

«BayFinch!BenCal.Sokaktabirkuduzköpekvarvebutarafageliyor...BayFinch...gerçekten...yaşlıTim...evetefendim...evet...»

Telefonukapadı.Kaldırdı.«BayanEulaMay?Hanımcığım...BayFinch’lekonuştumonubağlamayın.DinleyinBayanEulaMay,BayanRachel’e,BayanStephanie’yevebusokaktakidiğerlerinedışardakuduz bir köpek olduğunu söylermisiniz?Ne olur hanımım...» Bir süre dinledi. «Şubat olduğunubiliyorumBayanMay,amakuduzköpekgördümmütanırım.N’oluraceleedin!»

Jem’esordu:«Radley’lerintelefonuvarmı?»

Jemrehberebaktıvehayırdedi.«Zatenonlarevdençıkmazlar.»

«Öyleolsadaolmasadaonlarahabervereceğim.»

Önbahçeyekoştu.Bizdepeşinden...«Sizevdekalın!»

Mahalleli Calpurnia’nın duyurusunu almıştı. Görebildiğimiz tüm kapılar kapandı. Tim Johnsongörünürdeyoktu.Calpurnia’nıneteklerinitutatutaRadley’lerekoştuğunugözledik.Önbasamaklarıçıktıvekapıyıyumrukladı.Yanıtalamadıamayinedebağırdı:«BayNathan,BayArthur,kuduzbirköpekgeliyor,kuduzbirköpek...»

«Arkatarafadolanmasıgerekir,»dedim.

Jemkafasalladı.«Farketmez.»

Page 78: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Calpurniaboşyerekapıyıvuruyordu.Kimseneuyarısınıalmıştınededuymuştu.

Cal arka verandaya atlamıştı ki siyah bir Ford garaj yoluna girdi. Atticus’la Heck Tate arabadanindiler.BayHeckTateMaycomb’unşerifiydi.Atticuskadarboyluyduamadahainceyapılıydı.Uzunboylugözüküyordu.Metaldelikleriolançizmelervedericeketgiyerdi.Kemerindebirsırakurşunvardı.Tüfektaşıyordu.VerandayavardıklarındaJemkapıyıaçtı.

Atticus«İçerdekaloğlum,»dedi.«Calnerede?»

«Şimdigelmesigerek,»dediCal,yolugöstererek.

«Koşmuyordeğilmi?»diyesorduBayTate.

«Hayırbayım.TitriyorBayHeck.»

«PeşindengitsekmiHeck?»

«BekleyelimBayFinch.Çoğunlukladümdüzgiderler.Umalımdönemeciizlesin,yoksaRadley’lerinarkabahçesinedalar.Birazbekleyelim.»

«Radley’lerinbahçesinegireceğinisanmam.Çitonudurdurur.Yoluizlerherhalde...»

Kuduz köpeklerin ağızlarının köpürdüğünü, hoplayıp zıpladıklarını, boğazlara sarıldıklarını, vebütün bunları ağustosta yaptıklarını sanırdım. Tim de böyle yapıyor olsaydı daha az korkardımsanırım.

Bomboş bekleyen bir sokak kadar ürkütücü bir şey olamaz. Ağaçlar durgun, bülbüller suskundu.BayanMaudrie’ninmarangozları yok olmuşlardı. BayTate’in hapşırdığı, sonra da sümkürdüğünüişittim. Silahını koluna yerleştirişini gördüm. Bayan Stephanie Crawford’un yüzünün ön kapıcamındaçerçevelenmişolduğunugördüm.BayanMaudieyanımdabelirdi.Atticusayağınıiskemleyedayadıvebacağınıovuşturdu.

«İşteorada,»dediyavaşça...

TimJohnsongöründü.Radley’lerinevineparalel,dönemeçboyundayürüyordu.

«Şunabak,»diyefısıldadıJem,«BayHeckdüzyürürlerdedi.Buyoldanbilegidemiyor.»

«Çokhastagörünüyor,»dedim.

BayTateelinialnınakoyduveöneuzandı.

«Kuduz,BayFinch.»

TimJohnsonsümüklüböcekhızı ile ilerliyordu.Neoynayıpzıplıyor,nedeotlarıkokluyordu.Tekbiramacıvargibiydi.Onubizeitengizlibirgücünelindeydisanki.Sineklerikovanatgibititrediğinigörebiliyorduk.Çenesiaçılıpkapanıyordu.

Page 79: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Ölecekyerarıyor,»dediJem.

BayTatebizebaktı.«ÖlmeyedahabaşlamamışbileJem.»

Tim,Radley’lerinyanındakiyolagelincedurdu.Yitirmekteolduğuzavallıaklındangeriyekalanbirşeyonudurdurdu.Hangiyolagideceğinidüşünüyorgibiydi.BirikiadımattıveRadley’lerinönündedurdu.Geri dönmeye çalışıyordu amabuda zor geliyordu.Atticus, «AteşmenzilindeHeck,»dedi.«Köşeyidönmezdenönce,şimdivurmalısın.Kimbiliryanyoldakimlervardır.İçerigirCal.»

Calpurnia tel kapıyı açıp ardından kapadı.Gövdesi ile Jem ve bana siper olmaya çalışıyordu amakollarınınaltındanolupbitenigörebiliyorduk.

Tate,«SizvurunBayFinch,»deyipsilahınıAtticus’auzatıncadüşüpbayılıyordukneredeyse.

«ZamanyitirmeHeck.Haydi.»

«BayFinch.Bubiratımlıkiş.»

«DurmaHeck!Senibütüngünbeklemez...»

«Tanrı aşkınaBayFinch... baksanızanerede!VuramazsamkurşunRadley’lerin evinden içeri girer!Benokadariyiatıcıdeğilim...sizdebilirsinizbunu!»

«Otuzyıldırelimetüfekalmadım...»

BayTatesilahınıAtticus’aadetafırlattı.«Şimdialırsanızçoksevineceğim.»

Gözlerimiz tüfeği alıp sokağın ortasına ilerleyen babamızdaydı. Hızlı yürüyordu ama banadenizaltındayürüyormuşgibigeldi.Zamaniçbulandıranbirsürüngenedönmüştü.

Atticus gözlüklerini başına itince Calpurnia, «İyi kalpli İsa yardım et ona,» dedi ve elleriniyanaklarınagötürdü.

Atticus gözlüklerini başına itti. Gözlükler kayıp düştü. Sessizliğin içinde kırıldıklarını duydum.Atticusgözleriniveçenesiniovuşturdu.Gözleriniiyiceaçtığınıgördük.

Tim,Radley’lerinkapıönündekararkılmışgibiydi.Dönmüşvebizimsokağayönelmişti. İkiadımattı,durduvekafasınıkaldırdı.Gövdesininkatıldığınıfarkettik.

Silah patladı. Tim Johnson sıçradı, ters döndü ve kaldırıma yığıldı. Kahverengi-beyaz bir yığınadönüşürkenonuneyinvurduğunuanlamamıştıbile.BayTateverandadanatlayıpRadley’lerekoştu.Köpeğinönündedizçöktü.Döndüveelinigözününüstünevurdu.«AzıcıksağakaçmışBayFinch.»

«Hepsağakaçırırım,»dediAtticus,«İmkânımolsaydı,avtüfeğimikullanırdım.»

Eğilipgözlüklerinialdı.KırıkcamlarıayaklarınınaltındaezdiveTim’iseyredenTate’inyanınagitti.

Telkapılartektekaçıldı.Mahalleyavaşçacanlanıyordu.BayanMaudieveBayanStephanieCrawford

Page 80: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

merdivenlerdenbirlikteindiler.

Jemfelçolmuşgibiydi.Onuhareketegeçirmekiçinçimdiklememgerekti.GeldiğimizigörenAtticusbağırdı:«Olduğunuzyerdekalın.»

Bahçeye geri geldiklerinde Bay Tate gülüyordu. «Köpeğin ölüsünü Zeebo’ya aldırtırım. PekunutmamışsınızBayFinch.Derlerkiunutulmazmış.»

Atticussessizdi.

«Atticus?»dediJem.

«Efendim?»

«Yokbirşey.»

«HerşeyigördümTek-Kurşun-Finch!»

BabamdönünceBayanMaudieileyüzyüzegeldi.Sessizcebakıştılar.Atticusşerifinarabasınabindi.

«GelburayaJem.Oköpeğeyaklaşmayın.Duyuyormusun?Ölüsübiledirisikadaröldürücüdür.»

«Peki.Atticus?»

«Nevaroğlum?»

«Yokbirşey.»

«Neoldu,dilinmitutuldu?»dediBayTatesırıtarak.«Babanınbirzamanlar...»

«SusHeck.Haydikasabayadönelim.»

Gittiklerinde Jem’le ben Bayan Stephanie’nin bahçesine geçtik. Zeebo’nun çöp kamyonu ilegelmesinibekliyorduk.Jemşaşkınlıktanaptallaşmışgibiydi.BayanStephanie,«Kimderdikişubattakuduz köpek olsun?» dedi. «Belki de kuduz değildi. Moble’den dönüp Atticus Finch’in köpeğinivurduğunuöğrendiğindeHarryJohnson’unsuratınıgörmekistememdoğrusu.Belkideheryeripiredoluydu...»

BayanMaudie de, «Tim yoldan geliyor olsaydı bu telden çalmazdın,» dedi. Öğrenirlerdi nasılsa,köpeğinkafasıMontgomery’yegidecekti.

Jem’indiliçözüldü:«GördünmüScout?Oradaöyledururkengördünmü?Birdengevşedi...Tüfekelikolugibiydi...işibitiriverdiçabucak...benimnişanalmamondakikasürüyor.»

BayanMaudieyaramazcagüldü:«Evet...şimdiBayanJeanLouise,babanişeyaramazdiyormusun?Hâlâutanıyormusunondan?»

Zayıfbirsesle,«Hayır,»diyebildim.

Page 81: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Dün sana söylemeyi unuttum.Arp çalmasının yanısıraMaycombyöresinin en keskin nişancısıydıAtticusFinch.»

«Keskinnişancı,»diyeyankıladıJem.

«Öyle yaa. Galiba siz de başka telden çalacaksınız bundan böyle. Delikanlıyken takma adı Tek-Kurşun’du. Çocukluğumuzda, Larding’de, 15 el atıp 14 güvercin vurdu mu kurşun harcadık diyedırdırlanırdı.»

«Bunlarıhiçanlatmadı,»dediJem.

«Hiçanlatmadıha?»

«Hayırefendim.»

«Nedenartıkavaçıkmıyoracaba?»dedim.

«Belkibennedeninikestirebilirim.Babanızçokuygarbirinsan.KeskinnişancılıkiseTanrıvergisi,bir yetenek o. Geliştirmek için çalışmak gerek ama yine de piyano çalmak gibi bir şey değildi.Sanırım Tanrının ona bir ayrıcalık, bir üstünlük tanıdığını kavradığında av tüfeğini elindenbırakmıştır.Zorunluolmadıkçaateşetmemeyekararverdi.Bugünekadardazorunluolmadı.»

«Bundangururduyuyorolmalı,»dedim.

«Aklıbaşındakişileryeteneklerindengururduymazlar,»dediBayanMaudie.

Zeebo’nun geldiğini gördük. Kamyonun arkasından bir kürek çıkarıp Tim Johnson’u yavaşçakaldırdı.Köpeğikamyonaattıktansonradamacanagibibirşişedenköpeğinyattığıyerveçevresinebirşeylerdöktü.«Buralarabirsüreyaklaşmayın,»diyeseslendi.

Eve döndüğümüzde Jem’e pazartesi okulda anlatmak için bolcamalzeme olduğunu söyledim. Jemüzerimeyürüdü:«KimseyebirşeysöylemeScout!»

«Nee?Elbettekisöyleyeceğim.HerkesinbabasıMaycomb’unenkeskinnişancısıdeğilki.»

«Bilmemiziisteseydianlatırdı.Bundangururduysaydıanlatırdı.»

«Belkideunutmuştur.»

«ÜffScout,buanlayabileceğinbirşeydeğil.Atticusçokyaşlı.Hiçbirşeyyapmasadabanavızgelir!»

Jem bir taş alıp coşkuyla garaja fırlattı. Peşinden koşarken bağırdı: «Atticus bir beyefendi, tıpkıbenimgibi!»

Page 82: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

ONBİRİNCİBÖLÜM

Küçükken çoğu oyunumuzmahallenin güneyinde kurulurdu.Ama ikinci sınıfı yarıladıktan veBooRadley’iüzmeninmodasıgeçtiktensonraMaycomb’unmerkezibiziçekmeyebaşlamıştı.BunedenledesıksıkBayanHenryLafayetteDubose’unbahçesininönündengeçmekzorundakalıyorduk.Eskikarşılaşmalarımız yenilerini istemememeyol açmıştı ama Jembüyümemgerektiğini savunuyordu.BayanDubose sürekli onunla kalan genç bir Zenci kadın dışında yalnız yaşardı. Evi bizden iki evyukarıdaydı.Evinönbasamaklarıdikti.Sundurmalıbirverandasıvardı.BayanDuboseçokyaşlıydı.Günün büyük bir bölümünü yatağında, kalanını da tekerlekli iskemlede geçirirdi. Söylentilerebakılırsa sayısız şal ve ceketlerinin altında bir de tabanca gizliyordu. Jem’le ben ondan nefretediyorduk.Geçerkenbalkondaolursagazapdolubakışlarlabizi süzer,davranışlarımızıacımasızcasorguyaçekervebüyüdüğümüzdeneyebenzeyeceğimizeilişkiniçkarartıcıtahminierdebulunurdukigörünüşebakılırsapekbirşeyebenzemeyecektik.

Karşıkaldırımdangeçmektenvazgeçmiştik.Onuneviniönündengeçmek,dahaçokbağırmasındanvebütünmahalleyiayağakaldırmasındanbaşkabirişeyaramıyordu.

Ne yapsak onumutlu edemedik.Neşeyle, «BayanDubose heey !» diye seslensem aldığım yanıt şuolurdu:«Banaheydemeçirkinkız!İyiakşamlarBayanDubosediyeceksin!»

Kötübirkadındı.Jem’inbabamıza‘Atticus’dediğiniduyduğundatepkisiinmeinmeyeyakındı.Onuntanığı en zevzek, en çenesi düşük, en saygısız veletlerdik, annemizin ölümünden sonra babamızınyeniden evlenmemesi de üzücüydü: Annemizden daha güzel biri yaşamamıştı ve Atticus’unçocuklarınıböylebaşıboşyetiştirmesifelaketti.Benannemianımsamıyordum.Jemanımsardı.Aradaanlattığıolurdu.BayanDubose’unsözleriJem’içiledençıkartıyordu.

Boo Radley, kuduz köpek ve benzer tehlikeleri atlatan Jem, Bayan Rachel’in kapısından öteyegidememeyikorkaklıkbelirtisiolarakkabuletmişti.Atticus’ukarşılamakiçinenazındanpastaneyekadarkoşmamızgerektiğinibuyurmuştu.Atticus,sayısızakşam,Jem’inBayanDubose’unettiğibirsözekızdığınatanıkoldu.

«Boşveroğlum,»derdiAtticus;«Oyaşlıvehastabirkadın.Senbaşınıdiktutvebircentilmengibidavran.Osananesöylersesöylesin,öfkelenmemekseninelinde.»

Jem, «Öylesine cıyak cıyak bağırıyor ki çok hasta olmaması gerekir,» dedi. Üçümüz evin önünegeldiğimizde Atticus şapkasını çıkarır ve «İyi akşamlar Bayan Dubose. Bu akşam bir tablo kadargüzelsiniz!»derdi.

Atticus’unbununnetablosuolduğunusöylediğinehiçtanıkolmadım.Onuduruşmahaberleriniiletirve ertesi gün için en içten dileklerini sunardı. Şapkasını kafasına geçirir ve Bayan Dubose’aaldırmaksızınbeniomuzlarınaoturturdu.Alacakaranlıktaevegiderdik.İşteböyleanlardasilahlardannefreteden,hiçsavaşgörmemişbabamıdünyanıngelmişgeçmişenyüreklikişisiolarakgörürdüm.

Page 83: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Jem’inonikinciyaşgününüertesiydi.Paraeliniyakıyorolacakkikasabayagittik.Kendineufakbirbuharmakinesi,banadabirbandosopasıalacakkadarparasıolupolmadığınıdüşünüyordu.

Gözüm uzun zamandır o sopadaydı. V.J. Elmore’un dükkânında duruyordu. Yıldızlar ve yaldızlasüslenmişti. Fiyatı on yedi sentti. O günlerde tek idealim Maycomb Lisesindeki bandonun başınageçmekti. Sopayı havaya fırlatıp, çoğu kez yakalayabilecek kadar beceri kazanmıştım. Cal elimdesopa olunca beni eve almıyordu. Eksikliklerimizi gerçek bir bando sopası ile gidereceğimidüşünmüştüm.Jem’inbanabirtanealmakistemesicömertliğinigösteriyordu.

Kasabaya giderken bayan Dubose verandadaydı. «Günün bu saatide nereye gidiyorsunuz?» diyebağırdı. «Okuldankaçtınızherhalde.Müdüre telefon edip söyleyeyim!»Ellerini tekerleklerekoyupiskemleyisağadöndürdü.

«BugünCumartesiBayanDubose.»KonuşanJem’di.

«Farketmez!Babanneredeolduğunuzubiliyormu?»

«BayanDubose...Şukadarcıktanberikasabayainerizbiz.»

Ellerikaldırımdanikikarışyukarıdaydı.

«Banayalansöyleme,JeremyFinch.MaudieAtkinsonsarmaşıklarınınasılkırdığınıanlattı.Babanasöyleyeceğim.Söylediğimdededoğupdoğacağınapişmanolacaksın!HaftasonundanönceislahevinegönderilmezsenbanadaDubosedemesinler!»

Bayan Maudie’nin sarmaşıklarının yanına yaz başından beri gitmemiş olan Jem suçlamayı kabuletmedi.KaldıkiBayanMaudie,Atticus’asöylemezdi.

«Banayalancıdeme!»BayanDubosebağırıyordu.

«Ve sen!» Romatizmalı elleri beni gösteriyordu. «Sen o tulumun içinde ne yapıyorsun? Bu yaştaelbise giymen gerekir.Davranışlarını biri düzeltmezse ilerde garsonluktan öteye gidemezsin.O.K.Gazinosu’ndahizmetedenbirFinch!.,hah!»

Dehşete düşmüştüm. O.K. Gazinosu kasabanın öte yanında, karanlık bir işletmeydi. Jem’in eliniyakaladımamaobenisilkeledi.

«YürüScout,»dedi,«İlgilenme,kafanıdiktutvecentilmencedavran.»

BayanDubosesusacağabenzemiyordu.«BirFinchmasalarahizmeteder,ötekideadliyedeZencilerehizmeteder!»

Jemkaskatıkesildi.BayanDubose’unsözlerihedefinibulmuştu,bunukendisidebiliyordu.

«Bir Finch, yetiştirilme biçimine karşı geliyorsa bu dünyanın hali ne olur?Ben size söyleyeyim.»Elini ağzına götürdü. Çektiğinde parmağından uzun bir tükürük uzanıyordu. «Senin babanın da ouşaklıkettiğiZencilerdenveötekiuğursuzlardanfarkıyok.»

Page 84: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Jemkıpkırmızıydı.Kolundançekiştirdim.Yolboyuncaailemizinahlâkçöküntüsükonulubirsöylev,peşimizden geldi. Ana fikri Finch’lerin yarısının zaten tımarhanede olduğuydu. Hoş, annemiz sağolsaydı,işlerbunoktayavarmazdı.

Jem neye sinirlenmişti bilmem ama ben en çok ailenin akıl sağlığı durumu dokumuştu. Atticus’ayöneltilensuçlamalaraazbuçukalışmıştım.Banabirbüyüktarafındanyöneltilenilksuçlamabuydu.Alışıla gelmiş birBayanDubose saldırışıydı bu.Havada yaz kokusu vardı.Gölgeler soğuktu amagüneşısıtıyordu.Güzelgünleryakındemekti.OkulkapanacakveDillgelecekti.

Jem buhar makinesini aldı. Benim baston için Elmore’a gittik. Jem aldıklarından keyiflenmişti.Makineyi cebine tıktı ve sessizce eve yürüdü. Yolda bastonumu düşürünce Bay Link Deas’açarpıyordum. «Dikkat Scout!» diye bağırdı. Bayan Dubose’un evine vardığımızda baston yeredüşmektenkirlenmiştibile.

Verandadadeğildi.

Sonraki yıllarda Jem’i neyin böyle davranmaya ittiğini düşünmüşümdür. Neydi o benimsediği«Centilmenoloğlum,»kuralınıbozduran?

Atticus’un zencilerin avukatlığını yapması konusunda o da benim kadar lafı yutmuştu ve kendiniyitirmemişti. Yaradılıştan serinkanlıydı. Bildiğim kadarı ile çabuk parlamazdı. O an bunun tekaçıklamasıvardı:BirkaçdakikaiçinçıldırmıştıJem!

Yaptıkları,Atticus’unyasaklarıolmasabenimyapacağımtürdenşeylerdi.Yasaklarınyaşlıbayanlarlakavga etmemeyi de kapsadığını biliyordum. Bayan Dubose’un kapısına yeni varmıştık ki Jembastonumukaptığıgibiönbahçeyedaldı.

Her şeyi unutup gitmişti:Atticus’un sözlerini,BayanDubose’un tabancasını, kendisi tetiği çekecekgücübulamasadaJesie’ninbuişebakabileceğini...herşeyi!

BayanDubose’un tüm kamelyalarının koncalarını kopardı. Tepelerini uçurmadan da sakinleşmedi.Yer,yapraklarvetomurcuklarladolmuştu.Bastonumudizinedayadıveikiyeayırdı.

Çığlık çığlığa bağırmaya başlamıştım. Jem beni saçımdan yakaladı, her şeyin ona vız geldiğinisöyledi.Yine, yine yapardı. Susmazsam başımdaki tüm saçları da yolacaktı! Susmadım.O da benitekmeledi.Dengemiyitiripyüzükoyunkapaklandım.Jembenikabacaayağakaldırdıveözürdiledi.Söylenecekbirşeyyoktu.

O akşam Atticus’u karşılamamayı yeğlerdik. Calpurnia bizi kovana dek mutfakta dolandık. KaraAfrika’nınbüyüsümüdürnedir,Calhepneolupbittiğinibilirdi.Pekyeterlibiravutucudeğildiamayine de Jem’e tereyağlı sıcak bisküvi verdi. Jemde ikiye bölüp benimle paylaştı onu.Tadı pamukgibiydi.

Oturma odasına geçtik. Elime bir futbol dergisi alıp Dixie Howell’in resmini buldum ve Jem’egösterdim.«Sanaçokbenziyor.»Aklımagelenengüzelsözdüamapekbirişeyaramadı.Pencereninyanındakisallananiskemleyeoturdu,suratınıastıveöylecedurdu.Gündöndü.

Page 85: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

İki jeolojik yıl sonra Atticus’un ayak sesini duyduk. Tel kapıyı çarptı. Bir sessizlik oldu. Atticusşapkasınıasıyordu.«Jem!»diyeseslendiğindesesikışrüzgârıgibiydi.

Işığı yaktığında bizleri orada öylece donakalmış buldu. Bir elinde benim baston vardı; kirli sarıpüskülüyerleresürünüyordu.Ötekieliniuzattı:Şişmanbirkamelyanınparçalarıavucununiçindeydi.

«Jem,»dedi,«buişinsorumlususenmisin?»

«Evetefendim.»

«Nedenyaptınbunu?»

«SeninZencilereveserserilereavukatlıkyaptığınısöyledi.»

«Bunlarıdedidiyemiyaptın?»

Jem’indudaklarıoynuyorduama,«Evetefendim,»dediğiduyulmadı.

«Oğlum,arkadaşlarınbukonudakonuşuncakızmanıanlarımamayaşlıvehastabirkadınayaptığınınbağışlanıryanıyok.HadişimdigitBayanDubose’tanözürdile.Sonradadoğruevegel.»

Jemkıpırdamadı.

«Hadidedimsana...»

Jem’inpeşindengitmeyedavrandım.«Gelburaya!»dediAtticus.Döndüm.

Atticus gazeteyi aldı ve Jem’in boşalttığı sandalyeye oturdu. Oğlunun bir konfederasyon ordusukalıntısı tarafından şu anda öldürülüyor olması olasılığı varken öyle sakin sakin gazeteokuyabilmesini aklım hiç almıyordu. Jem beni de kızdırırdı. Arada ben de ona öyle kızardım kiöldüresim gelirdi, ama iş bu noktaya geldimi de varım yoğum oydu. Atticus ya bunun farkındadeğildiyadaaldırmıyordu.

Bunun için ondan nefret ediyordum ama insan başı dertte olunca kolay yoruluyordu. Kendimikucağınaatıverdim.Kollarıbenisarıverdi.

«Kucaktaoturmakiçinçokbüyüdün.»

«Onanelerolacağınaaldırmıyorsun.Bütünyaptığısenisavunmaktı.Seniseonuvurulmayayolladın.Atticus kafamı çenesinin altına soktu.» Henüz dert etmek için çok erken. Jem’in böyle kendiniyitireceğini hiç ummazdım. Senin için kaygılanıyorum. Scout, yaz gelince çok daha tatsız şeyleregöğüsgermekzorundakalacaksınız.Bu, Jemvesanahaksızlıkgibigörünüyorbiliyorum.Herşeybize karşı dahi olsa elimizden geleni yapacağız. Belki ikiniz de büyüdüğünüzde bu olaya dahaanlayışla, bilinçle bakabilirsiniz. Yüzünüzü kara çıkartmadığımı anlayabilirsiniz. Bu dava, TomRobinson’undavası,birvicdanmeselesi.OadamayardımetmezsemkiliseyegidipTanrınınönüneçıkamam.»

«YanılıyorolmalısınAtticus...»

Page 86: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Neden?»

«Herkesseninyanıldığınıdüşünüyor.»

«Düşünebilirler.Saygıgöstermekgerekiramabaşkalarıileyaşayabilmedenöncekendimleyaşamayıbilmeliyim.Çoğunluğunsesidoğrudurkuralınındışındayalnızcavicdankalır.»

JemdöndüğündehâlâAtticus’unkucağındaydım.

«Evetoğlum?»dediAtticus.Benikucağındanindirdi.BendeJem’esarıldım.Yüzündegaripbirifadevardı.Belkideonabirilaçyutturmuştucadı.

«Ortalığı temizledim. Yaptıklarım için üzgünüm dedim ama üzgün değilim. Her cumartesi dekamelyalarınıyenidenyetiştirmeyeuğraşacağımıdasöyledim.

«Üzgün değilsen öyle demenin hiçbir anlamı yok,» dedi Atticus. «Jem, o yaşlı ve hasta biri.Söylediklerinden sorumlu tutulamaz. Keşke sizlere değil de bana söyleseydi ama keşke’lerleyaşayamayız.»

Jem’ingözühalıdakibirgülmotifinetakılmıştı.

«Atticus...onaokumamıistiyor.»

«Okumanımı?»

«Evetefendim.Hergünöğledensonraokuldançıkıncagidipikisaatokumamıistiyor.Atticusbunuyapmakzorundamıyım?»

«Elbette.»

«Amabirayboyunca...»

«Ozamanbiraygideceksin!»

Jem ayak başparmağını yavaşça gülün ortasına yerleştirdi ve bastırdı. Sonunda, «Dışarıdayapacaksamoluramaiçerisikaranıkveürkütücü.Gölgelervarvetavandada...»

Atticusgüldü.«Busenindüşgücüneyararlıolur.Radley’lerinevindeolduğunuvarsay.»

Pazartesi öğleden sonra Bayan Dubose’un ön basamaklarını tırmandık. Jem «Ivanhoe» ve üstünbilgilerledonatılmıştı.Kapıyıçaldı.

«BayanDubose?»

Jessie tahtakapıyı açıp telkapının sürgüsünüçekti.Senmisin JemFinch?Yanındakazkardeşinidegetirmişsin.Bilmemki...»

Page 87: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«İkisinideiçerialJessie,»dediBayanDubose.

Jessiebiziiçerialıpmutfağagitti.

Eşiğigeçergeçmez,boğucubirkokuylakarşılaştık.Bukokuyayağmurdançürümüşeskigrievlerderastlardınız.Yağkandillerininçokbulunduğu,çarşaflarınçamaşırsuyunakonmadığıevlerde...Benihepürkütür.Birşeylerinolacağınıdüşünerektetiktedurı^dum.

Odasınınköşesindepirinçbirkaryola,karyoladadaBayanDubosevardı.BiranJem’inyaptıklarınınonuyatağadüşürmüşolacağıaklımdangeçtiveüzüldüm.Buyorganyığınınınaltındayatıyorduveüçincebacağaoturtulmuşbirçalarsaatduruyordu.

Bizeilksöylediğişey,«demekoküçükpasaklıkardeşinidegetirdin,öylemi?»oldu.

Jemyavaşça«Kardeşimpasaklıdeğil.Bendesizdenkorkmuyorum,»dediysededizlerinintitremesigözümdenkaçmadı.

Uzun bir söylev bekliyordum ama: «Okumaya başlayabilirsin, Jeremy»demekle yetindi. Jem hasırörgübiriskemleyeoturup«lvanhoe»yuaçtı.Bendeyanınabirtaneçekipoturdum.

«Yakınagel,»dediBayanDubose,«Yatağınyanmagel.»

İskemlelerimiziyaklaştırdık.Onailkkezbukadaryakındım.Yapmakistediğimtekşeyuzaklaşmaktı.Korkunçtu.Yüzükülrengiydi.Ağzınınkenarları ıslaktı. Islaklıkbuzullargibi,kırışıklıklardanaşağıuzanıyor, çenesini kaplıyordu. Yanakları yaşlılığın verdiği kahverengi lekelerle bezenmişti. Solukgözlerinin bebekleri iğne başı kadardı. Elleri kambur kamburdu. Tırnak etleri tırnaklarının üstünetaşmıştı. Alt takma dişleri ağzında olmadığından üst dudağı çıkıntı yapıyordu. Zaman zaman altdudağınıüstdudağınauzatıncaçenesideberabergeliyor,budaıslaklığıdahaçokyayıyordu.

Bakmamgerektiğinden daha fazla bakmadım. Jem, İvanhoe’yu yine açıp okumaya başladı.Onunlabirlikte okumaya çalışıyordum ama çok hızlı gidiyordu. Bilmediği bir kelimeye gelince atlıyorduamaBayanDuboseonuyakalayıpyenidenokutturuyordu.Jembelkideyirmidakikaokudu.Bendebu arada isten kirlenmiş şömineye, pencereden dışarıya baktım. Oldukça Bayan Dubose’undüzeltmelerininaralarıaçıldı.Sayıcaazaldılar.Jembirtümceyiyarıdabıraktı.Dinlemiyordu.Yatağabaktım.

Ona bir şey olmuştu. Sırtüstü yatıyordu. Yalnızca omuzları ve başı ortadaydı. Yorganlar çenesinegeliyordu.Kafasıbiroyanabirbuyanasallanıyordu.Aradaağzınıkocamanaçıyordu.Dilininiçindedöndüğünü görür gibi oldum. Dudaklarında tükürükler birikiyordu. O da onları içine çekiyordu.Ağzı bağımsız bir varlık gibiydi.Akıntıya kapılmış bir istridye gibi açılıp kapanıyordu.Aradabiriçinde görünmeyen bir madde kayıyormuşçasına «pıt-pıt» diye ses çıkarıyordu. Jem’i kolundançekiştirdim.

Birbana,birdeyatağabaktı.BayanDubose’unkafasıbizdenyanadöndü. Jem,«BayanDubose iyimisiniz?» dedi. Onu duymuyordu. Çalar saat çalınca ödümüz patladı. Saniyesinde kendimizikaldırımda bulduk. Kaçmamıştık ama Jessie bizi sepetlemişti. Daha saat susmamıştı ki bizi dışarıiteliyordu.«Haydi...evinize!»

Page 88: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Jemkapıdaduraladı.

«İlaç zamanı,» dedi Jessie, kapıyı kaparken, Jessi’nin doğruca Bayan Dubose’un odasına gittiğinigördüm.Evedöndüğümüzdeyalnızca3.45’di.Jem’lebenarkabahçede topoynadık.AkşamAtticusbana iki kurşun kalem, Jem’e de bir futbol dergisi getirmişti. BayanDubose’la ilk seansımız içinsessizbirödüldübunlar.Jemnelerolupbittiğiniiletti.

«Korkuttumusizi?»dediAtticus.

«Hayırefendim.Çoktersbirkadın.Krizgibibirşeylergeçiriyor.Çokdatükürüyor.»

i

«Eiindedeğil.İnsanlarhastaoluncagüzelgörünmezler?»

«Benikorkuttu,»dedim.

Atticusgözlüklerininüstündenbanabaktı:

«Jem’legitmekzorundadeğilsin,unutma.»

Ertesigünbiröncesininaynıydı,birsonrakigündeertesigüngibi...Hepiaynışeyoluyordu.Herşeyolağanbaşlıyordu,yaniBayanDubose Jem’ibir sürehaşlıyordu.Kamelyalarından,babamınZencidostuolmaeğilimlerindensözediyordu.Ardındandasessizleşiveriyordu.ÇalarsaatçalıncadaJessiebizikovalıyordu.Gününartakalanıbizimdi.

«Atticus,»dedimbirgece,«Zencidostutamanlamıilenedemek?»

Atticus’unyüzüasıktı.«Birileriseniöylemiçağırdı?»

«Hayır.BayanDubosesenin içinsöylüyor.Heröğledensonrabununlahavayagiriyor.GeçenNoelFrancisdedemişti...ozamanilkkezduymuştum...»

«OnuniçinmiFrancis’idövdün?»

«Evetefendim.»

«Öyleyseneanlamageldiğininesoruyorsun?»

Sözcüklerden çok Francis’in söyleyiş biçimine sinirlendiğimi anlatmaya çalıştım. «Sanki küfürediyormuşgibiydi.»

«Scout,»dediAtticus,«zencidostuöylebirdeyimişte.Özelbiranlamıyok...Anlatmasızor.Bilgisizkişiler, birinin Zencileri koruduğunu, onları kendilerinden üstün tuttuğunu görünce bu deyimikullanırlar.Ağzımızınalışageldiğibirdeyim...birinepislikatmakiçinkullanılır.»

«YanisenZencidostudeğilsindeğilmi?»

Page 89: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«TabiiZencidostuyum.Benherkesledostolmak içinelimdengeleniyapıyorum...bebeğim,birininkötü bildiği bir sözü söylemesi benim için hakaret sayılmaz. Yalnızca o kişinin ne denli zavallıolduğunu gösterir.... beni üzmez. BayanDubose’un seni üzmesine izin verme.Onun derdi kendineyeter.» Bir ay sonra Jem’in SirWalter Scout’u okuduğu, BayanDubose’un da Jem’in yanlışlarınıdakikabaşıdüzelttiğibirgündüki,kapıçalındı.

«Girin!»diyebağırdıBayanDubose.

İçeriAtticusgirdi.Yatağayaklaştı,BayanDubose’uneliniavucunaaldı:«İştengeliyordum,çocuklarıgöremedim. Burada olabileceklerini düşündüm.» Bayan Dubose ona gülümsedi. Ondan öylesinenefretederkennasılgülebildiğinianlayamadım.«SaatinkaçolduğunubiliyormusunAtticus?»dedi.«Tamtamınabeşiondörtgeçiyor.Saat5.30’akurulu.Bilmeniistedim.»

İşteozamanhergünbirsüredahauzunkaldığımızıfarkettim.Saathergünbirazdahageççalıyordu.Çaldığında da hep bayan Dubose kriz geçirir oluyordu. Bugün Jem’i iki saat çileden çıkarmıştı.Olağankrizlerindenbirinigeçirmeyedehiçniyetligörünmüyordu.Tuzağadüşmüşgibiydik.Çalarsaatözgürlüğümüzünsimgesiydi.Birgüngelir,hiççalmazsaneyapardık?

«BanaöylegeliyorkiJem’inokumagünleriartıksayılı.»

«Birhaftadahasanırım,»dedibayanDubose.«Eminolmakiçin...»

Jemdiklendi:«Ama...»

Atticus elini uzatınca da sustu. Eve dönerken başlangıçtaki kararın bir ay olduğunu, bu bir ayınbittiğini,bununisehaksızlıkolduğunusöyledi.

«Yalnızcabirhaftaoğlum.»

«Olmaz.»

«Olur,»dediAtticus.

Ertesi hafta gene BayanDubose’lardaydık. Çalar saat artık çalmıyordu. BayanDubose, «Bu kadaryeter,» deyip bizi yolluyordu. Yolladığında öyle geç oluyordu ki Atticus’u oturma odasındagazetesinegömülmüşbuluyorduk.Krizlerigeçmiştiamabirçokbakımdaneskisigibiydi.SirWalterScottkalevehendekleriuzunuzadıyaanlatmayabaşlayınca,odasıkılıpJem’eçatıyordu.

«JeremyFinch,kamelyalarımıkırdığınapişmanolacağınısöylemiştim.Şimdipişmansın,değilmi?»

«Hemdenasıl!»

«Benimkarlı-dağçiçeğimiöldürebileceğinisandınha?AmaJessieyenidensürgünverdiğinisöyledi.Birdahakiseferedoğrudürüstbirişyap.Kökündensök!Oldumu?»

«Oldu.»

«Mırıldanıp durma. Kafanı kaldır. Peki efendim de! Ama babanın ne mal olduğunu bildiğin için,

Page 90: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

başınıpekdiktutmakistemiyorsundursanırım.»

Böyle konuştu mu Jem kafasını kaldırır, yüzüne ifadesizce bakardı. Haftalar boyunca uzak veduygusuzbirkibarlıkgeliştirmişti.BununBayanDubose'uninsanınkanınıdonduransözlerinekarşıkullanıyordu.

Sonunda en büyük gün geldi. Bir öğle sonrası «Bu kadarı yeter. Size iyi günler» dediğinde bu işbitmişti.Atlayazıplaya,bağıraçağıraevekoştuk.Obaharçokgüzelgeçti.Günleruzadı.Bolcaoyunzamanı bulduk. Jem aklını üniversite ligindeki ünlü futbolcularla bozmuştu. Atticus da bize sporsayfasınıokurdu.Alabama’nınligekatılmasısözkonusuydu.BirgeceWindySeaton’unsporyazısınıokuyordukkitelefonçaldı.KısabirkonuşmadansonraAtticüsholdenşapkasınıaldı.«BenbirsüreBayanDubose’agidiyorum.Geçkalmam,dediysededöndüğündeyatmazamanıçoktangeçmiştibile.Elindebirşekerkutusuvardı.Oturdu,kutuyudayanınakoydu.«Neistiyormuş?»diyesorduJem.

BiraydanfazlavardıkiBayanDubose’ugörmemiştik.Bizgezerkendeverandadaolmuyordu.

«Öldüoğlum,»dediAtticus.«Birikidakikaönceöldü.»

«Aaa...Kurtuldu.»

«Kurtuldu,»dediAtticus.«Artıkacıçekmiyor.Uzunsüredirhastaydı.Okrizlerinneolduğunubiliyormuydunoğlum?»

Jembaşınıikiyanasalladı.

«Morfinmandı.Yıllarca ağrıları dinsin diye aldı.Doktor vermişti.Yaşamının geri kalanınımorfinalarak,ağrısızsızısızgeçirebilirdi,amaoçokinatçıbirkadındı...»

«Efendim?»

«Seninolayyaratmandanbirsüreöncevasiyetiiçinbeniçağırmıştı.Dr.Reynoldsbirikiayolduğunusöylemiş.İşleriyasalaçıdantamamdıamaobirşeyeksikdiyordu.»

Jemşaşkındı:«Neydio?»

«Bu dünyadan hiç kimseye ve hiçbir şeye bağımlı olarak ayrılmak istemiyordu. Jem onun kadarhastaysan morfin almanın bir kötülüğü yoktur ama ona kötü geliyordu. Morfinden kurtulmayakararlıydı...kurtulduda.»

«Yaniogeçirdiklerimorfinkrizimiydi?»

«Evet. Ona okuduklarını duyduğunu bile sanmıyorum. Aklını ve vücudunu yalnızca o çalar saatebağlamıştı. Eline düşmeseydin de gidip ona okumanı isteyecektim. Aklını dağıtacak bir şeylergerekiyordu.Birnedendahavar...»

«Sonundaözgürmüöldü?»

«Dağlar kadar, hava kadar özgür,» dedi Atticus. «Sonuna dek de bilinci yerindeydi. Yerinde ve...

Page 91: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

huysuz!Yaptıklarımıonaylamazdı.Yaşamımıngerikalanınısîzlerihapislerdenkefaletleçıkarmaklageçireceğimisanıyordu.Jessie’yebukutuyuhazırlattı.Siziniçin...»EğilipkutuyualdıveJem’euzattı.Kutudakipamuklarıniçindebeyaz,balmumugibi,olağanüstübirkemalyaduruyordu:Karlı-Dağ.

Jem’in gözleri yuvaralarından fırlamıştı. «Yaşlı cadı!» diye bağırdı. «Yaşlı cadı!Neden beni rahatbırakmıyor?»

Atticusayağafırladı.EğildiğianJem’inkafasıAtticus’ungöğsünübulmuştubile.‘Şışş...şışş...’dedibabam.

«Bununlasanaherşeyinyolundaolduğunusöylemekistiyor.Jemoiyi.Biliyormusun,olağanüstübirhanımefendiydio.»

«Hanımefendimi?»Jemkafasınıkaldırdı.Yüzükıpkırmızıydı.«Seniniçinsöylediklerindensonradamı?»

«Öyleydi.Benimkilerdendeğişikgörüşlerivardı.Belkideçokdeğişik.Senintepenatmasaydıdaseniona okumaya yollayacaktım. Görmeni istedim. Gerçek cesaretin ne olduğunu görmeni istedim.Cesaretin,elitabancalıbiradamolduğunusanmanıistemem.Mertlik,baştanbitikolduğunubilipdeçabalamak, olacakları göğüsleyebilmektir. Binde bir kazanırsın ama kazandığın da olur. BayanDubose da kazandı. Görüşlerine sadık, ne kimseye ne bir şeye bağımlı öldü. Tanıdığım en mertinsandıo.»

Jemkutuyuateşeattı.Kamelyayıaldı.Yatmayagiderkenyapraklarınıokşuyordu.Atticusgazetesinedalmıştı.

Page 92: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

ONİKİNCİBÖLÜM

Jem, on ikisindeydi ve onunla geçinmek zordu. Çok tutarsızdı, dakikası dakikasına uymuyordu.Şaşırtıcı bir iştahı vardı. Sürekli peşini bırakmamızı istiyordu. Ben de Atticus’a danıştım:«Jem’inbağırsaklarında kurt mu var?» Atticus hayır dedi. Jem büyüyordu, sabırlı olmalıydım, onailişmemeliydim.

Jem’deki bu değişim birkaç haftada oluşmuştu. Bayan Dubose mezarında soğumamıştı bile. Oysaokumaya giderken yanında bulunmamdan hoşnut olmuştu. Sanki bir gece içinde yabancı değeryargıları edinmişti. Benim de bunları benimsememi istiyordu. Birkaç kez ne yapmam gerektiğinisöyleyecekkadarilerigitti.Birtartışmadansonranasılbağırdığınıanımsıyorum:«Kızsın!Artıkkızgibidavran!»HıçkırahıçkıraCalpurnia’yakoşmuştum.

«BayJem’ifazlakafanatakma,»diyebaşladı.

«BayJemmi?»

«Eee...neredeyseBayJemartık.»

«Okadarbüyümediki,»dedim.«Onatemizbirdayakgerek.Benyeterincebüyükdeğilim.»

«Bebeğim,dediCalpurnia,«BayJembüyüyorsabundabenimsuçumyok.Yalnızkalmakisteyecektirartık. Diğer erkek çocukların yaptıklarını yapmak isteyecektir. Sen de kendini yalnız hissedersenmutfağagel.Yapacakbirsürüşeybuluruz.»

Görünüşebakılırsayaziyibaşlıyordu.MademkiJemistediğiniyapacaktı,DillgelenedekCalpurniabanaarkadaşlıkederdi.Mutfağahergelişimdepekseviniyordu.Onuseyrederkenkızolmanınbeceriisteyenbirişolduğunudüşünmeyebaşladım.

YazgeldiamaDillyoktu.Ondanbirmektup,birfotoğrafaldım.Yenibirbabasıolduğunuyazıyordu.Babasınınresmiilişikteydi.Meridian’dakalıyorduçünkübirbalıkçıteknesiyapıyorlardı.Babasıdaavukattı ama Atticus’dan çok gençti. Dill’in babasının sevimli bir yüzü vardı. Dill böyle bir bababulduğuiçinsevinmekleberaberyıkılmıştım.Benihepseveceğini,üzülmememi,yeterinceparayıbiraraya getirince gelip beni alacağını ve evleneceğimizi yazıyor, benim de ona yazmamı istiyordu.Sürekli bir nişanlımın olması onun geçici yokluğuna çare değildi. Hiç farketmemiştim ama yazdemek Dill demekti. Yaz Dill’in havuz başında sigara niyetine içtiği ipler, Boo Radley’i evdençıkarmak için yaptığı planlar, yaparken parıldayan gözleri, Jem’in kafası öteye dönükken beniöpüvermesi,birbirimiziözlememizdi.Onsuzyaşamtekdüzeydi,çekilmezdi.İkigünperişandolaştım.

Bütün bunlar yetmezmiş gibi, eyalet mahkemesi ivedilikle toplantıya çağrıldı. Atticus da ikihaftalığına gitti. Valinin temizlemesi gereken bir iki pis iş vardı. Birmingham’da oturma grevlerivardı. Heryerde ekmek kuyrukları uzuyor, taşralılar gitgide yoksullaşıyorlardı. Tüm bu olaylarJem’invebenimdünyamındışındaydı.

Page 93: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

BirgünMontgomeryPostası’ndabirkarikatürgördük.AltındaMaycomb’luFinchyazıyordu.Atticusçıplakayaklıvekısapantolonluçizilmişti.Yazımasasınazincirlenmişti.Elindekitaştahtayayazarkençevresindekisüslüpüslükızlar,«heey!»diyebağırıyorlardı.

«Bubirövgü,»dediJem.«Hiçkimseyapmayınca,oişleriAtticusyapıyor.»

«Haa?»

Jemyenigeliştirdiğiözelliklerindışındabirdebilgecepozlartakınıyordu.Çıldırabilirdim.«Aman,Scout,ülkelerinvergisistemlerinianlamakgibibirşeyişte.Çoğunabuçokkurugelir.»

«Senneredenbiliyorsun?»

«Haydigitbaşımdan.Gazeteyiokuyorum.»

İstediğioldu.Mutfağagittim.

Calbezelyeleriayıklıyorduki,«Sîzleribupazarneyapacağımben,kilisezamanı?»dedibirdenbire.

«Hiçç.Atticusbizeyardımparasıbıraktı.»

Calpurniagözlerinikıstıvebenkafasındangeçenlerianladım.«Cal,»dedim.«Usludururuz.Yıllardırkilisedeyaramazlıkyapmadık.»

Capurniabellikibaşıboşolduğumuzyağmurlubirpazargününüanımsıyordu.Başınabuyrukkalansınıf Eunice Ann Simpson’u bir iskemleye bağlamış, iskemleyi de kazan dairesine yerleştirmişti.Sonra da onu unutup kiliseye gitmiştik. Tam sessizce vaazı dinliyorduk ki radyatörlerden seslergelmeyebaşladı.BirileriEuniceAnn’ıbulupçıkaranakadardaseslersürmüştü.Jemyeterinceinancıvarsayanmayacağınısöylemiştiamaaşağısıçoksıcakolmuştu.

«AyrıcaCal,babamınbiziilkkezyalnızbırakışıdeğilkibu.»

«Evetamahiçdeğilseöğretmeninizinoradabulunmasınısağlamaalırdı.Bukezbirşeysöylemedi.Unuttu sanırım.» Calpurnia kafasını kaşıdı. Birden gülümsedi: «Bay Jem ve sen benimle kiliseyegelmekistermisiniz?»

«Gerçektenmi?»

«Nedersin?»

Calpurnia bundan önce de beni çamaşır yıkar gibi yıkamıştı ama bundan öncekilerin hiçbiri ocumartesi geçtiğim denetimin tırnağı olamazdı. İki kez sabunlattı, her seferinde banyoya yeni sudoldurdu.Kafamımusluğunaltınasokupsabunlayıkadı.YıllardırJem’ebanyokonusundagüvenirdiamaogeceonadakarıştı.TaaJem’intepesiatanakadar.«Buevdeherkesbeniseyretmedenbirbanyoyapamazmıyım?»

Ertesisabaherkendengiysilerimizihazırlamayagirişti.Bizdeyatıyakaldığıgünlermutfaktakiaçılırkapanır bir yatakta yatardı. O gün yatağın üstü giysilerimizle kaplıydı.Elbiseme öyle çok kola

Page 94: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

koymuştukioturduğumdaçadırgibioluyordu. İçetekgiydirdi,belimedepembesatenbirkurdelebağladı.Ruganpabuçlarımıdabayatekmekparçasıileparlatıpaynagibiyaptı.

«Sankikarnavalagidiyoruz,»dediJem.«ButelaşniyeCal?»

«Kimseninçocuklarınadoğrudürüstbakmadığını söylemesini istemiyorum.BayJem,okravatıbutakımelbiseylegiyemezsiniz,yeşilo...»

«Eee...Neolmuş?»

«Takımmavi.Görmüyormusun?»

«Heh-hee...Jemrenkkörü.»

Yüzü kıpkırmızı oldu ama Calpurnia, «dalaşmayı bırakın. İlk Kazanç’a yüzünüz gülerekgideceksiniz!»

«İlkKazançAfrikalıM.E.Kilisesi» kentin güney tarafındaydı. Eski ve boyaları dökük bir binaydı.Maycomb’un çan kuleli tek kilisesiydi. Özgürlüklerine kavuşan kölelerin ilk paralarıyla yapıldığıiçindeadı«İlkKazanç»tı.PazarlarıZencilerinibadetineaçıktı.Diğergünlerbeyazlarburadakumaroynarlardı.Kilisenin avlusu ile yanındakimezarlık tuğla sertliğinde kildendi.Kuraklık dönemindebirileri ölürse yağmur yağar da toprağı yumuşatana dek gövdeyi buzlar örterdi. Ancak birkaçmezarın kırık dökük taşları vardı. Yenileri renkli cam parçaları ve Coca Cola şişeleri ileçevrelenmiştiler. Kimi mezarları paratonerler koruyor, mezarında rahat olmayanları belirliyordu.Çocukmezarlarınınayakuçlarındayanmışmumlarvardı.Kısacasıneşelibirmezarlıktıburası.

KiliseavlusunagirdiğimizdebizitemizZencilerinsıcak,kekremsikokusukarşıladı.AşktanKalplerSaçLosyonu,leylakesansınınkinekarışıyordu.Hoytkolonyası,nanevepudradacabası.JemvebeniCalpurnia ilegörenerkeklergeriçekilipşapkalarınıçıkardılar.Kadınlarellerinikavuşturdu.Tümüsaygı belirten davranışlardı. Yolu açınca kapıya kadar uzanan bir insan koridorunda buluverdikkendimizi. Calpurnia Jem ile benim aramda yürüyor, rengarenk giysili komşularının selamlarınıalıyordu. «Ne işler çeviriyorsun bayan Cal?» dedi bir ses ardımızdan. Calpurnia’nın elleriomuzlarımagitti.Durupdöndük.YolunüzerindeuzunboylubirZencikadınduruyordu.Ağırlığınıtek bacağına vermişti. Sol dirseğini kalçasına dayamış,bizi gösteriyordu. Mermi gibi bir kafası,bademgözleri,düzbirburnu,Kızılderiliyayıgibideağzıvardı.Boyuikimetreyeyakındı.

Calpurnia’nın eliyle omuzumu sıktığını duydum. «Ne istiyorsun Lula?» dedi. Bu ses tonu ilekonuştuğunahiçtanıkolmamıştım.Kısıkvenefretdolubirseslekonuşmuştu.

«BeyazçocuklarınedenZencikilisesinegetirdiğinisoruyorum.»

«Onlarbenimkonuklarım.»Sesiyinetuhaftı.Diğerlerigibibozukkonuşuyordu.

«Öyleya...Haftanıngerikalanındadasenonlarakonuksunherhalde.»

Kalabalıktan bir homurtu yükseldi. Cal bana sakın korkma diye fısıldadı ama öfkeden şapkasınıngüllerititriyordu.

Page 95: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Lulabizedoğrugelincebağırdı,«OradadurZenci!»

Luladurdu.«Burayabeyazçocuklargetirmemengerekir.Onlarınkendikilisesivar,bizimdekendikilisemiz.Bubizimkilisemiz,değilmiBayanCal?»

«TanrıdaaynıTanrıdeğilmi?»

Jem,«EvegidelimCal.Biziburadaistemiyorlar...»dedi.

Bence de öyleydi. Bizi burada istemiyorlardı. Çevremizin sarıldığını görmekten çok duyuyordum.Bize yaklaşıyor gibiydiler ama Calpurnia’ya baktığımda eğleniyor gibi göründü bana. YolabaktığımdaLulayoktu.OnunyerindeiseZencilerdenoluşmuşbirduvarvardı.

Biri öne çıktı. Zeebo’ydu bu, çöpçü Zeebo. «Bay Jem,» dedi. «Sizi burada görmekten mutluyuz.Lula’ya boşverin. Peder Sykes onu kiliseden atmakla tehdit etti de ondan. Eskiden beri olayçıkartmayı sever. Tuhaf düşünceleri vardır. Çok da kibirlidir. Bizler sizleri burada görmektenmutluyuz.»

Calpurniabizikapıyayöneltti.PederSykesbizikarşıladıveönsırayagötürdü.İlkKazançkilisesi’niniçi boyasızdı. Duvarlar boyunca pirinç mandallara takılı gaz lambaları vardı. Çamdan yapılmışsıralaraoturuluyordu.Kabasabayapılmışmeşekürsününgerisindepembeipekbirbayrak,Tanrınınsevgiolduğunusöylüyordu.Hunt’un,«EvreninIşığı»adlıgravürünündışındakiteksüslemedeoydu.Piyano,org,duakitabıkiliseprogramlarıtüründenolupdaherpazargördüğümüzşeylerdenhiçbiriyoktu.İçerisikaranlıktıvedoluşancemaatinyavaşyavaşyokettiğinemlibirserinlikvardı.Oturmayerlerinin önlerine birer adi mukavva yelpaze konmuştu. Tyndal Nalburiye’nin (Aklınıza gelenherşeyraflarımızdabulunur)kiliseyearmağanıydıbunlar.

CalpurniaJem’lebenimaramageçti.Çantasınaelinidaldırıpmendiliniçıkardıveköşesindedüğümlübozuk paraları çözdü. Bana ve Jem’e birer onluk verdi. Jem, «Bizde var,» diye fısıldadıysa da,Calpurnia,«Sizdekalsın,»dedi.«Benimkonuğumsunuz!»Jem’inyüzüonluğunukendinesaklamanınahlakiyönüüzerindebir sürerkararsızlığınıyansıttıysada sonundakibarlığıbaskınçıktıveonlukcebineindi.Ben,benimkinihiçdüşünmedengerikoydum.

«Cal,İlahikitaplarınerede?»

«Yok.»

«İyidenasıl...»

«Hişşt...»

Peder Sykes kürsünün gerisinde durmuş, cemaate bakıyordu. Kısa boylu tıknaz bir adamdı. Siyahelbise, siyah kravat, beyaz gömlek giymişti; altın kösteği buzlaşmış camlardan içeri dolan ışıktaparıldıyordu.

«Kardeşlerim!Bugünkonuklarımızolduğuiçinmutluyuz.

Page 96: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

BayveBayanFinch.Hepinizbabalarınıtanıyorsunuz.Başlamadanöncebazıduyurularolacak.»

Peder Sykes birtakım kağıtları karıştırdı, birini seçti ve kaldırdı. «MisyonerCemiyeti gelecek salıkardeşimizAnetteReeves’inevindetoplanıyor.Dikişlerinizidegetirin.»

Başkabirkâğıdıokudu:«HepinizKardeşTomRobinson’underdindenhaberdarsınız.Çocukluğundanberi bu kilisenin sadık bir üyesidir. Bugün ve bundan sonraki üç pazar boyunca toplanacak olanparalareşiHelen’egidecek.Evgeçindirmesineyardımcıolacak.»

Jem’edirsekattım.«Atticus’unsavunduğuTombu...»

«Hişşt»

Cal’edöndümamaağzımıaçamadansusturuldum.BenimsusmamıbeklergibiduranPederSykes’abakakaldım. «Koro başımız ilk ilahiyi başlatsın,» dedi. Zeebo sırasından kalktı ve ortadan yürüdü.Önümüzdedurancemaatebaktı.Elindeeskimişbir ilahikitabıvardı.Açtıve«273numaralı ilahiyisöyleyeceğiz,»dedi.

Bukadarıbenimiçinfazlaydı.«İlahikitabıyoksanasılsöyleyeceğiz?»

Calpurniagüldü.«Susbebeğim...beklegörürsün!»

Zeebeboğazınıtemizlediveuzaktangelentopçuatışıgibibirsesleokumayabaşladı.

Yüzlercesessözleriyineledi.Sonheceuzatılıpkısıkbirhım’lamayadönüşünceZeeboikincidizeyiokudu:«Oradasonsuzadekgüzellikleryaşanır.»

Çevremizde yine sesler yükseldi. Son nota askıda kaldı ve Zeebo onu yeni bir dizeyle karşıladı:«Bizler o sahillere imanla varırız.» Cemaat duralayınca Zeebo dizeyi bir kez daha okudu. Korogirincedekitabınıkapadı.Buonsuzsöylemeleriiçinbirişaretti.SonnotadaZeebobirkezdaha«Ogüzelülkede;nehrinöteyakasında,»dedi.Dizedizesesler,basitbiruyumla, taakiilahihüzünlübirmırıltıyadönüşenedeksürdü.

YangözleZeebo’yu süzen Jem’ebaktım.Bende inanamıyordumama jkimiz de duymuştuk.PederSykesTanrı’danhastaveacıçekmekteolanlarıkutsamasınıistedi.Bununbizimkilisedeyapılanlardanpek farkı yoktu. Yalnızca Peder Tanrı’nın dikkatini genelden özel durumlara da çekiyordu. Vaazıgünahlara açıkçakarşıdurmakla ilgiliydi.Sürüsünü içkiye,kumaravekötükadınlarakarşıuyardı.Bölgede kaçak içki üretenler yeterince bela oluyorlardı ama kadınlar daha da beterdi. Kendikilisemizdedesıksıktartışılanbirkonuydubu.Tümdinadamlarınınaklınıfazlacayoran,kadınlarıngünahkârlığı konusu. Jem’le ben aynı vaazı her pazar duymuştuk. Tek fark oydu ki Peder Sykeskürsüyübireysel sapmalar konusundadüşüncelerini söylemek için de kullanıyordu. JimHardybeşhaftadırkiliseyegelmemişti.Oysahastadeğildi.ConstanceJacksondavranışlarınadikkatetmeliydi.Komşularıyla kavga ettiği için tehlikedeydi. Yörenin tarihindeki ilk çekememezdik duvarını oörmüştü.

Peder Sykes konuşmasını bitirdi. Kürsünün önündeki bir masanın yanında durdu ve yardımlarınıistedi.Bu işi onunyapıyor olması çok tersti.Cemaattekiler birer birer öne çıktılar ve siyah kahve

Page 97: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

kutusunabeşliklerini,onluklarınıattılar.Jem’lebendeattık.Paralarımızşıngırdarkendeyumuşakbir«teşekkürederiz,teşekkürederiz»duyduk.

Şaşkınlığımız sürüyordu. Peder Sykes kutuyu devirdi ve parayı saydı. «Bu yetmez, on dolartoparlamamızgerek.»

Kıpırdandılar.«Ne içinolduğunubiliyorsunuz.TomhapisteolduğusüreceHelençocuklarıbırakıpişegidemez.Herkesbirbeşlikdahaverirseolacak.»Geridebirineişaretetti.«Alec,kapıyıkapa!Ondolar toplanmadan kimse buradan çıkamaz.»Calpurnia çantasını karıştırıp eski bir cüzdan çıkardı.«Hayır Cal,» dedi Jem. Calpurnia pırıl pırıl bir yirmi beşlik uzatmıştı. «Kendimizinkini koyarız.OnluğunuverScout.»

Kilisehavasızlaşmıştı.PederSykesbelliki terlete terletedeolsabuparayı toplayacaktı.Yelpazelerçıtırdadıayaklarsürüdü.Tütünçiğneyenleriseızdırapçekiyorlardı.

PederSpkesbirden,«CarlovRichardson,seniburadahiçgörmedim,»dedi.Hâkipantolonlusıskabiradam ç elip kutuya para attı. Kalabalıktan hoşnutluk mırıltıları yükseldi.Bunun üzerine peder,«çocuksuz olanlarınızın özveride bulunup birer onluk daha atmasını istiyorum. Böylecetamamlanacak,»dedi.

Yavaşyavaş,kıvranakıvranaondolarekleştirildi.Kapıaçıldığındaiçeridolanhavailebeyinlerimiziuyandırdık. Zeebo çıkış sırasında kutsal toprakların fırtınalı sahilleri’ni söylüyordu. Ayin sonaermişti.

BenkalıportalığıgezmeyiistiyordumamaCalbeniöndenyürütüyordu.Cal,kapıdaZeeboveailesiilekonuşurken, Jem'lebendePederSykes’la söyleştik.SorularladoluydumamaCal’ınyanıtlarınıbekleyebileceğimikararlaştırmıştım.

«Sizleriburadagörmekbizleriözelliklememnunetti,»dediPeder.«Bukiliseninbabanızdandahacandostuyoktur.»

Sonundapatladım:«NedenTomRobinson’unkarısınaparatopluyorsunuz?»

«Duymadınmı?Helen’inüçküçükçocuğuvarveişegidemiyor.»

«Neden onları da götürmüyor Peder?» Tarla işi yapan Zencilerin bebeklerini yanlarında götürüpgölgeyebırakmaları olağandı. İki sıra pamuğunorta yerindeki gölgedeotururlardı.Oturamayacakkadar küçük olanları ya Kızılderili gibi analarının sırtına bağlarlar ya da pamuk çuvallarınayatırırlardı.

Peder duraksadı. «Gerçeği söylemek gerekirse Bayan Jean Louise, bugünlerde iş bulamıyor...ToplamazamanısanırımBayLinkDeasonuişealacaktır.»

«NedenPeder?»

O yanıtlayamadan Calpurnia’nın elini omzumda buldum. Elinin baskısı altında, «Gelmemize izinverdiğiniziçinteşekkürederim,»dedim.Jemdebeniyankıladıveeveyollandık.

Page 98: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Cal,TomRobinson’unkötübirşeyyaptığınıvehapisteolduğunubiliyorumamanedenHelen’eişvermiyorlar?»

Calpurnialacivertelbisesivegenişkenarlışapkasıilearamızdayürüyordu.«Tom’unyaptıklarıiçin.Onun...onunailesiilepekilişkikurmakistemiyorlar.»

«NeyaptıkiCal?»

Calpurniaiçgeçirdi?«YaşlıBobEwellkızınatecavüzsuçundantutuklattırıphapseattırdı.»

«BayEwellmı?»Belleğimbirşeylerianımsamayaçabalıyordu.«Şuokulunilkgünlerigelen,sonradayokolanEwell’larlabir ilgisivarmı?»«AmaAtticusonlara serseridiyor.Hiçkimse içinöylekötükonuştuğunuduymadım.Dediki...»

«Evet,OEwell’larişte.»

«İyi de Maycomb’daki herkes onların ne mal olduğunu biliyorsa Helen’e iş vermekten mutluolacaklardır.TecavüzneCal?»

«Bay Finch’e sorman gerekir. O benden iyi açıklayacaktır. Acıktınız mı? Peder bu işi çok uzattı.Genelliklebudenlisıkıcıdeğildir.»

«AynıbizimPedergibi,»dediJem.«Amanedenilahileriöylesöylüyorsunuz?»

«Dizeleyerekmi?»

«Yaptığınızomu?»

«Evet.Dizelemekderiz.Bildimbilelideöyleyapılır.»

Jembiryılyardımparalarınıbiriktirirlerse,ilahikitaplarıalabileceklerinisöylediamaCalgüldü.

«İşeyaramazlarki!»dedi.«Okumasınıbilmezler?»

«Bilmezlermi?Hepsimi?»

«Evet.Dörtkişidışında,İlkKazanç’taokumasıyazmasıolanyoktur.Bendeonlardanbiriyim.»

Jem,«SenneredeokulagittinCal?»diyesordu.

«Hiçbiryerde.Kimdisanaalfabeyiöğreten...BayanMaudieAtkinson’unteyzesi,yaşlıBayanBufor.»

«Senokadaryaşlımısın?»

«BayFinch’den bile yaşlıyım.»Cal sırıttı. «Ne kadar olduğundan emin değilim pek.Bir keresindeyaşımı hesaplamaya kalktık. Ben onlardan birkaç yıl gerisini anımsayabiliyorum. Erkeklerinbellekleri kadınlarınkilerden zayıtır. Onu da hesaba katarsak çok yaşlı sayılmıyorum sanırım.»«Noel’dediyorum.Anımsamasıkolayoluyor.Gerçekbiryaşgünümyok.»

Page 99: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«AmaCalsenAtticuskadarbilegöstermiyorsun.»

«Zencileryaşlarınıkolaykolaygöstermezler.»

«Belkideokuyamadıklarıiçindir.Cal,Zeebo’yasenmiöğrettin.»

«Evet,BayJem.Oküçükbirçocukkenokulbileyoktu.Amabenonaöğrettim.»

Zeebo,Calpurnia’nınenbüyükoğluydu.Konuyudüşünseydim.Calpurnia’nınbayağıolgunolduğunuçıkarabilirdim.Zeebo’nunkoskocaçocuklarıvardı.Nedensebukonudahiçkafayormamıştım.«

«Onadaalfabe’denmiöğrettin...bizimgibi?»

«Hayır. Her gün İncirden bir sayfa okuttum. Bir de Bayan Bufod’un bana öğrettiği kitap vardı.Kimdenaldığımıbilmezsiniz,»dediCal.

Bilmiyorduk.

«BüyükbabaFinchvermiştibana.»

«Landing’limisin?»diyesorduJem.«Bunubizehiçsöylememiştin.»

«Öyleyim,» dedi. «Buford’larla Landing arasında büyüdüm. Günlerim ya Buford’lara ya daFinch’lereçalışmaklageçti.AnnenlebabanevlenincedeMaycomb’ageldim.»

«KitabınadıneydiCal?»

«Blackstone’nun‘Düşünceler ’»

Jemyıldırımçarpmışgibioldu.«Zeebo’yakitaptanmıokuttun?

«Tabii Bay Jem.» Ellerini utangaçça ağzına götürdü. «Elimdeki kitaplar onlardı. DedenBlackstone’nunİngilizcesininiyiolduğunusöylerdi.»

Jem,«demekbuyüzdenötekilerdeniyikonuşuyorsun,»dedi.

«Hangiötekiler?»

«ÖtekiZencilerCal.Amakilisedeykenonlargibikonuşuyordun.»

Calpurnia’nınalçakgönüllübirikiyüzlülükleyaşadığınıhiçfarketmemiştim.Evimizindışındadabiryaşantısıolduğudüşüncesiçokyeniydi.Heleikidiliustacakonuşabilmesi...

«Cal,»dedim,«Nedensizinkilerleöylekonuşuyorsun,doğruolmadığınıbilebile?»

«HerşeydenöncebendeZenciyim.»

«Öylekonuşmangerekmezdiki.Heledahaiyisinibiliyorsan»dediJem.

Page 100: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Calpurnia şapkasını kaydırıp kafasını kaşıdı ve şapkayı yine yerine oturttu. «Söylemesi zor,» dedi.«SenveScout evdeZenciler gibi konuşsaydınız tuhaf kaçmazmıydı?Bendekilisedebizimkilerlebeyazlargibikonuşsam?Havaatıyorumsanırlar.»

«Cal,doğrukonuşabiliyorsunama.»

Bildiğinherşeyigöstermengerekmez.Kibarlıkdeğildir.Kaldıkiinsanlarkendilerindendahabilgilibiriyle bulunmaktan hoşlanmazlar. Bu sinirlendirir onları. Doğru konuşarak onları düzeltemezsin.Öğrenmekistemiyorlarsayapabileceğintekşeyçenenitutupkendidilinikonuşmaktır.»

«Cal,senigörmeyegelebilirmiyim?»

Banabaktı.«Görmekmicanım?Senbenihergüngörüyorsunzaten.»

«Evindışında,»dedim.«İştensonra,ha?Atticusbenigetirebilir.»

«Nasılistersen.Beniçoksevindirirsiniz.»Radley’lerinkaldırımınagelmiştik.«Verandayabak,»dediJem.

Evinhayaletinisalıncaktagüneşlenirkengöreceğimbeklentisiylebaktım.Salıncakboştu.

«Bizimkinidemekistedim.»dediJem.

Dimdik, eğilmez bükülmez Alexandra Halam bizim salıncaklı koltukta oturuyordu. Sanki ömrüboyuncaoradaotururmuşgibiydi.

Page 101: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

ONÜÇÜNCÜBÖLÜM

AlexandraHala’mınilksözü,«BavulumuönodayakoyCalpurnia,»İkinciside;«JeanLouise,kafanıkaşıma,» oldu.Calpurnia, halamın ağır bavulun alıp kapıyı açtıysa da Jem, «Ben taşırım,» diyerekelindenkaptı.Yerebırakırkençıkardığıgürültüevdeyankılandı.

«Bizigörmeyemigeldiniz,hala?diyesordum.Landing’dençokazayrılır,birkezyolaçıktımıdatantanaylagezerdi.ParlakyeşilbirBuickarabasıveZencibirşoförüvardı.Herikisidesağlıksızbirtitizliklekorunurlardı.Nedensebugüngörünürlerdeyoktular.

«Babanızsöylemedimi?»

Jemvebenbaşımızıikiyanasalladık.

«Herhaldeunuttu.Dönmedideğilmi?»

Akşamdanöncedönmez,»dediJem.

Sabanızlabenbirsüresizdekalmamınzamanıgeldiğineinanıyoruz.»

‘Birsüre’Maycombdilindeüçgünleotuzyılarasındaheranlamagelebilirdi.

«Jem büyüyor, sen de öyle. Bir kadının etkisi altına girmenin sırası geldi diye düşündük.Delikanlılarlavegiysilerleilgilenmenebirkaçyılkaldı...»

Buna verilecek birkaç yanıtım vardı: Cal’de kadındı, delikanlılarla ilgilenmeme yıllar vardı,giysilerlehiçbirzamanilgilenmeyecektim...Amasustum.

«JimyEnişteneolacak?Odamıgeliyor?»

«Yoo.Hayır.OLonding’dekalıporaylailgilenecek.»

Tam, «onu özlemeyecekmisiniz?» diyordumki patavatsızlığımın farkına vardım.Onun varlığı ileyokluğubirdinasılsa.Hiçkonuşmazdı.AlexandraHalasorumuduymazlıktangeldi.

Aklımasöyleyecekbaşkabirşeygelmiyordu.Gerçekşukionasöyleyecekhiçbirşeyimolmamıştı.Geçmiştekisıkıcısohbetlerimizianımsadım.NasılsınJeanLouise?Teşekkürederimefendim.Yasiz?İyiyim.Neleryaptınbakalım?Hiçbirşeyefendim.Senhiçbirşeyyapmazmısın?Hayır.Arkadaşlarınvardırsanırım?Evet.Pekineleryaparsınızbirlikte?Hiçbirşey.

Halam beni son derece can sıkıcı buluyordu. Bir keresinde Atticus’a benden söz ederken uyuşukdemişti.

Buişiniçindebirişvardıamaneolduğunusöylettirmeyecektim.Bugünpazardıvehalamtanrınınbugününde pek sinirli olurdu. Sanırım bunun nedenini de pazar günleri giydiği korseydi. Şişman

Page 102: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

değildi ama yapılı bir kadındı ve göğüslerini öne çıkaran, poposunu arkada toparlayan, beliniinceltenkorselergiyerdi.Baktınızmıbirzamanlarkumsaatigibivücuduvarmışdedirtirdi.Neredenbakarsanızbakınhaylietkileyiciydihalam.Öğledensonraakrabalargeldi,ortalığakasvetbastı.Havagarajagirenarabanınsesiylebirdenbiredeğişiverdi.GelenAtticus’du,Montgomery’dendönmüştü!Jem bile kendini unutup ona koştu. El çantasını ve bavulunu kaptı, ben de kollarına atıldım.Öpüçüğünüalırkendesoruyordum:«Banakitapgetirdinmi?Halamburada,biliyormusun?»

Atticusikisoruyadaolumluyanıtverdi.«Gelipbizimleoturmasınanedersin?»

Çokhoşumagiderdedimsedebubiryalandı.Buvebenzeridurumlardayalansöylemekzorundaydık.

«Sîzlerinartıkbirinegereksinmenizolduğunudüşündük.AslındaşöyleScout...»dediAtticus.«Halanbana ve sizlere bir iyilikte bulunuyor. Bütün gün sizinle olmayacağım ve bu yaz oldukça sıcakgeçecek.»

«Evet efendim,» dedim, ama tek kelime bile anlamamıştım. Bu iş bana kalırsa halamın başınınaltından çıkmıştı.Halamın aile için en iyi olanı belirtme yöntemleri vardı ve bizimle oturmayagelmesideaynıkapsamagiriyordu.

Maycomb ona kollarını açtı. Bayan Maudie Atkinson, Lane pastası pişirdi. İçine öyle çok içkidoldurmuştukişiştimkaldım.BayanStephanieilehalambirbirlerinegidipgeldiler.BayanStephanieikide bir kafasını salayıp, «Yaa... ya...» deyip duruyordu. Kapı komşumuz Bayan Rachel halamıöğledensonralarıkahveiçmeyeçağırıyordu.BayanNathanRadleyönbahçeyegiriponugörmektenmutluolduğunusöyleyecekkadarilerigitti.

Halam iyice yerleşip, yaşam olağan akışına dönünce, hep bizimle otururmuş gibi bir duyguyakapıldım.MisyonerCemiyeti’nin toplantılarında ikramettiğiyiyecekleronunevsahipliğininşanınıarttırdı. Calpurnia’nın hizmet etmesine izin vermiyordu. Maycomb Yardım severler Derneği’nekatıldıvedernekyazmanıoldu.Kenditürününsontemsilcisiydi.Yatılıokuldavranışlarıvardıonda.Tüm ahlaki değerlerin savunucusuydu. Birinci tekil şahıs’ta doğmuştu. Korkunç dedikoducuydu.Halamınokulagittiğidönemlerdeinsanlarındüşünüpsöylediklerinitartmalarıdiyebirşeykitaplarageçmemişti, anlamını bilmezdi. Her fırsatta soyluluğun kendisine tanıdığı yetkiyi kullanırdı.Düzenlerdi, fikir verirdi, uyarırdı. Diğer «kabilelerin» eksikliklerini hdr fırsatta ortaya koymaolanağınıverenherdurumudeğerlendirirdi.BudaJem’içokeğlendiriyordu.«Nelerdediğinedikkatetseiyiolacak.Maycomb’dakiherkesleuzaktanyakındanakrabayız,»derdi.

SamMerriweather ’in intiharının getirdiği öğreti konusunda halam ‘soydan gelen bir karamsarlık’diyordu.Kilisekorosundaonaltılıkbirkızazıcıkkıpırdanıversinhalam,«iştetümPenfieldkadınlarıböyledir,»derdi.Maycom’dakiherkesinsoydangelmebirşeyivardı.Yaanadandoğmaayyaştılar,yakumarbaz,yakötü,yadakomik.

Bayan Stephanie Crawford’un herkesin işine burnunu sokmasını soydan gelen bir özellik olarakniteleyince, Atticus, «Kardeşim, düşünecek olursan Finch sülalesinde kuzenleri ile evlenmeyen ilknesilbiziz.Acababizdedesoydangelmebirtürsapıklıkmıvardersin?»dedi.

«Hayır!»dedihalam,küçükellerimiziveayaklarımızıbunaborçluyduk.

Page 103: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Soya çekime olan bu düşkünlüğünü hiç anlayamamışımdır. Bir yerlerden iyi insan aklını iyikullanandırinancınıedinmiştim.OysakiAlexandrahala’magörebirailebirtoprakparçasıüzerindenekadaruzunoturursaokadar iyi oluyordu. «BukuralEwell’lari da iyi yapar,»dedi Jem.BurrisEwall ve kardeşleri üç kuşak boyuncaMaycomb çöplüğünün gerisindeki arazilerinde oturmuş veyöreyönetiminceverilenişsizlikparasıylageçinmişlerdi.

Yine de Alexandra Hala’mın varsayımının gerisinde bir şeyler vardı sanırım. Maycomb eski birkasabaydı. Finch Landing’den 20 km. içerideydi. Bu kadar içeride olması da tuhaftı aslında. EğerSinkfielddenenbirinindargörüşlülüğüolmasaydınehireyakınolabilirdi.Sinkfieldçokeskidenikikeçi yolunun kesiştiği yerde bir han işletiyordu. Bu han yörenin içki içilebilecek tek yeriydi. Pekyurtsever olmayan Sinkfield, hem Kızılderililere, hem de beyazlara cephane satıyordu. AlabamalıolmakveyaKızılderilitoplumunahizmetetmekonunderdideğildi.Yeterkiişleriyigitsindi.

Vali William Wyatt Bibb, bir komisyon kurup, yeni yörenin yönetim merkezini saptamak içingörevlendirdiğinde de işleri tıkırındaydı. Sinkfield’e konuk olan komisyon üyeleri onaMaycombyöresinindışındakalacağını söyleyipkentin olası yerini gösterdiler. Sinkfield çıkarlarını korumakiçin elindengeleni ardınakoysaydı.Moycomb,Winstonbataklığınınortayerindekalacaktı.Hiçdeilginç olmayacaktı. Bunun yerine Maycomb, Sinkfield’in hanının çevresinde yeşerdi. Konuklarınıburunlarının dibini görmeyecek kadar sarhoş eden Sinkfield, haritaları ve kokileri çıkarttırdı veoradanbirazdaraltıp,buradanazgenişleterekkasabayıistekleridoğrultusundakonumlandırdı.Ertesigünüdeonlarıyanlarınabeşkilokaçakviskivererekyolcuetti:Kendilerineikişer,Vali’yedebir.

Temel varolma nedeni idari olduğu için Maycomb’da öteki Alabama kentlerinin camalacozluğuyoktur.Ötedenberibinalarıgörkemliydi,adliyebinasıgururluveyollarıgenişti.Mesleksahibiinsansayısıdayüksekti.

Dişini çektirmeye, arabanı tamir ettirmeye, kalbini dinletmeye, paranı bankaya yatırmaya, ruhunukurtarmaya,katırlarını veterinere göstermeye Maycomb’a gidersin. Aslında Sinkfield’in çevirdiğidolabın akılcılığı tartışılabilir.Genç kasabayı o günlerin tek ulaşım aracı olan nehir teknelerindenuzak düşürmüştü. Yörenin kuzeyinden alışverişe gelmek isteyen birinin iki gün yol yapmasıgerekiyordu. Sonuç olarak da kent yüzyıl boyu aynı büyüklükte kaldı.Kereste yığınları ve pamuktarlalarıortasındabiradaoldu.

İç savaşta Maycomb unutulduysa da, «Yeniden Yapalım» kampanyası ve ekonomik bunalım kentibüyümeyezorladı.Odakendiiçinedoğrubüyüdü.Yeniinsanlargelmedi.Aynıaileleraynıailelerleokadar çok evlendiler ki herkes az çok birbirine benzer oldu. Arada sırada biri, Mobile’den veyaMontgomery’den bir yabancı ile dönerdi ama bu benzerliklere belli belirsiz bir çeşni katardı - okadar.Benimçocukluğumdadadurumüçaşağıbeşyukarıböyleydi.

Maycomb’da bir kast sistemi vardı. Bana kalırsa şöyle işliyordu. Yaşlılar, yıllardır omuz omuzayaşamışkişiler,birbirlerinia’danz’yebiliyorlardı.Davranışbiçimlerini,kişilikyansımalarını,hattael kol hareketlerinin kuşaktan kuşağa geçtiğini görmüşlerdi. Crawford’lar kendi işlerinebakamazlar... Her iiç Merriweather ’den biri suratsızdır... Delafield’lerden gerçeği öğrenemezsin...Bütün Buford’slar böyle yürür... gibi yargılar gündelik yaşama anahtar olmuşlardı. BankayasormadanDelafield’lerdençekalınmazdı.BayanMaudieAtkinson’unbiromuzudüşüktü,çünküobirBuford’du. Bayan GraceMerriweather öksürük şurubu şişelerinden cin içiyorsa bunda bir terslik

Page 104: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

yoktu:Annesideöyleyapardı.

Alexandra Hala, Maycomb dünyasına elin eldivene uyması gibi uydu. Uyamadığı Jem’le benimdünyamızdı. İster istemez onun nasıl olup da Atticus’la Jack Amcamın kardeşi olduğunudüşünüyordum.Beraberliğimizinilkayındasoyutdüşüncelerimizvardı.Jem’lebanapeksöyleyecekbirşeyiolmuyordu.Onuyalnızcayemeklerdeveyatmadanöncegörüyorduk.Mevsimyazdıvebizçoğunlukla dışarıdaydık. Su içmek için içeri girdiğimde, Maycomb hanımlarını oturma odasındabulurdum. Bir şeyler içiyor, yelpazeleniyor olurlardı. Ben çağırılırdım: «Jean Louise herkesehoşgeldiniz de.»Ortaya çıktığımda da halam bu işi yaptığına pişman olurdu.Ya çamura bulanmışolurdumyadaüstümbaşımtoztoprakiçindeolurdum.

«GitkuzenLily’lekonuş,»dedibirgün.

«Kimle?»

«KuzeninLilyBroeke,»dediAlexHala.

«Obizimkuzenimizmi?Bunubilmiyordum.»

Hemkuzendenözürdilercesine,hemdebenikınarcasınagüldüAlexandraHala.KuzenLilygittiğindebaşımdertteolacaktı.

BabamızınFinchailesikonusundabizebilgivermemesivebundangururduymamızıöğretmemesiçok üzücüydü. Jem’i çağırdı ve yanına oturttu. İçerden mor kaplı bir kitapla geri döndü. KitabınüzerindealtınharıflerleJoshuaS.St.Clair ’inDüşünümleriyazıyordu.«Kuzeninizyazdıbunu,»dedi.«Olağanüstübiriydi.»

Jemküçükkitabıinceledi.

«BuuzunsürekilitaltındatutulankuzenJoshuamı?»

«Bununeredenbiliyorsun?»

«Atticusonunüniversitesıralarındatırlattığınısöylemişti.Başkan’ıvurmayakalkmış.KuzenJoshuaBaşkan’alağımcıdermiş.Vurmayaçalıştığıtabancaöylekülüstürmüşkielindepatlayıvermiş.Atticusbupisliğitemizlemekaileyebeşyüzdolarpatladıderdi...»

AlexandraHalabirleylekkadardimdikti.

«Tamam,»dedi.«Bunusonrakpnuşuruz.»

Yatmamızdan az önceydi ve ben Jem’in odasından bir kitap almaya çalışıyordumkiAtticus kapıyıçalıpiçerigirdiveJem’inayakucunailişti.Onaciddiciddibakıpsırıttı.

«Hımm,»dedi.Boğukbirseslebirşeylersöylemeyeçalışıyordu.Yaşlanıyorartıkdiyedüşündümamagörünüşüaynıydı.«Bununasılsöyleyeceğimibilemiyorum»diyegirdilafa.

«Söyleyin,»dediJem.«Birşeymiyaptık?»

Page 105: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Babamız resmenkıvranıyordu. «Hayır yalnızca anlatmak istedimki -halanız benden şeyyapmamı-Oğlum,birFincholduğunubiliyorsundeğilmi?»

«Banaöyleolduğumsöylendi.Atticusneoluyortanrıaşkına?»Sesiyükselmişti.

Atticus ayak ayak üstüne attı ve ellerini kavuşturdu. «Sana yaşamın gerçeklerini anlatmayaçalışıyorum.» Jem’in tepesi iyiden iyiye atmıştı. «Ben o işleri biliyorum,» dedi. Atticus birdenciddileşiverdi. Konuşma sesi avukatlık sesiydi ve hiçbir vurgulama yoktu. «Halanız sen ve JeanLouise’esıradaninsanlarolmadığınızı,köklübirgeçmişiolan,iyiyetişmişsoylukişilerolduğunuzuanlatmamı...»diyordukiduraladı.Bacağımdakigörünmeyenbirkırmızıkarancayıyokedişimiizledi.

«İyiyetişmiş...»diyereksürdürdü.«İnsanlarvesizbuismeyakışırdavranmakzorundaolduğunuzu...»Atticusbizeinatlafınısürdürüyordu:«Sizeküçükbirerhanımefendivebeyefendigibidavranmanızgerektiğini söylememi istedi. Sizinle aileniz konusunda konuşmamı, yıllar yılı Maycomb içinlinch’lerinnedemekolduğunuanlatmamıistiyor.Böylecekimlerolduğunuzkonusundabirfikrinizolacakveonauygundavranabileceksiniz.»Dörtnalakonuşuyordu.

Jem’lebenşaşkınlıklaAtticus’abaktık.Yakasıboğazınısıkmışgibiydi.Jem’inmasasındanbirtarakalıpdişlerinimasanınkenarınasürttüm.

Sesindeki sinirlilik alışılmadıktı. Tarak yolun yarısına gelmişti. Yine vurdum. Ağlayacak gibiolmuştum. Bir nedeni de yoktu ama duramıyordum işte. Bu benim babam değildi. Babam böyledüşünmezdi. Halamın işiydi bu. Gözyaşlarımın ırasından Jem’in de aynı yalnızlığa gömülmüşolduğunugördüm.Başıbiryanayatıktı.

GidecekbiryeryoktuamagitmeyekalkıştığımdaAtticus’unyeleğinetosladım.Kafamıiçinegömüpaçıkmavikumaşınaltındangelenseslerekulakverdim.Saatiçalışıyordu.(iömleğinkolasıçıtırtılarçıkarıyordu.Solukalıpverişinidehollibelirsizduyabiliyordum.

«Midengurulduyor.»

«Biliyorum.»

«Sodaiçseniyiolur.»

«İçerim.»

«Atticus,bütünbunlarherşeyideğişterecekmi?Yanison...»

Elinikafamınarasındahissettim.«Hiçbirşeyeüzülme.Şimdisırasıdeğil.»

Bunuduyduğumdaaramızadöndüğünüanlamıştım.Bacaklarımdakikanyinedolaşımageçti.Kafamıkaldırdım.«Bütünbunlarıyapmamızıgerçektenistiyormusun?BenFinch’lerinyapmasıgerekenherşeyiaklımdatutamıyorum.»

«Tutma.Unutgitsin.»

Page 106: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Kapıyagittiveodadançıktı.Kapıyıvurupkapıyordukisonandakendinitutupyavaşçakapadı.Jem’lebenardındanbakarkenkapıaçıldıveAtticuskafasını içeriuzattı.«HergeçengünbirazdahakuzenJoshua’ya benziyorum, değilmi?Ben de aileyi beş yüz dolardan etmeyeyim?»Şimdi ne yapmayaçalıştığınıanlamıştım.AmaAticusyalnızcabirerkekti.Oysabutürişleriçinbirkadıngerekti.

Page 107: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

ONDÖRDÜNCÜBÖLÜM

AlexandraHala’mFinch’lerkonusundabaşkabirşeysöylemediamakasabalılardançokşeyduyduk.Jem’inbenideyanınaaldığıcumartesigünleribeşliklerimizledonatılmışolarakpiyasayaçıkıpterlikalabalığakarıştırdığımızda,«İşteçocukları,»«Finch’lerşurada,»türündensözlerduymayabaşladık.Seslenenlere döndüğümüzde Maycomb Eczanesi’nin vitrindeki lavman torbalarını sereden birkaççiftçigörüyordu.YadaHooverarabasındaoturantaşralıikikadın.

«Buranın idarecilerine kalsa ipten kazıktan kurtulanlar, herkesin ırzına geçer,» dedi yanımızdangeçensıskabirbeyefendi.Atticus’asormamgerekenbirbeyefendi.Atticus’asormamagerekenbirsoruyuanımsattıbana.

«Irzageçmeknedir?»diyesordumogece.Atticusgazetesininardındanbaktı.Pencereninönündekikoltuğundaydı.Büyükçeyemektensonrakiyarımsaatikendineayırmasınaizinverirolmuştuk.İçiniçekti ve, «Bir kadının vücudu hakkında zor kullanarak ve onun izni olmadan bedensel bilgiedinmektir,»dedi.

«HepsibuysanedenCalöylekemkümetti?»

Atticusdüşünceliydi.«Birdahasöylebakayım.»«Cal’ekilisedendönerkenneolduğunusormuştum.Odasanasormamısöylediamabenunuttum.Şimdisoruyorumişte.»

Gazetesi kucağına inmişti. «Dediklerini tekrarla lütfen» dedi. Calpurnia ile kiliseye gidişimiziayrıntılarıylaanlattım.Atticus’unhoşunagitmişgibiydiamabirkenardadikişdikenAlexandraHalaişinibırakmış,bizebakıyordu.

«OgünCalpurnia’nınkilisesindenmigeliyordunuz?»

Jem,«Evet,»dedi.«Bizigötürdü.»

Bir şeyi anımsadım. «Bir gün de evine gelebileceğimizi söyledi. Gelecek pazar gidebilirmiyizAtticus?Gelipalabileceğinisöylemiştide...»

«Gidemezsin!» Alexandra Hala’mdı bu. Arkama döndüm, şaşkındım. Atticus’a döndüğümdebakışlarınıyakaladımamageçkalmıştım.«Sanasormadım.»dedim.

Atticusoldukçairiolmasınakarşıntanıdığımençevikinsanlardanbiriydi.Ayağafırlamıştıbile.

«Çabukhalandanözürdile!»

«Benonasormadım,sanasor..;»

Bakışlarıbeniduvarayapıştırdı.«Öncehalandanözürdile.»

Page 108: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Özürdilerimhala,»diyemırıldandım.

«Şimdi,»dedi,«şunukafanaiyicesok.SenCalpurnia’nındediğini,benimdediğimivehalanbuçatıaltındaolduğusüreceonundediğiniyapmaklayükümlüsün.Anlaşıldımı?»

Anlamıştım. Biraz düşündüm. Yapılacak en iyi şey tuvalete gidip, geri gelmem gerektiğinidüşündürecek kadar kalmam olurdu.Geri geldiğimde sıkı bir tartışma başlamıştı.Kapı aralığındanJem’i görebiliyordum. Yüzünü bir fotbol dergisine gömmüştü. Sayfaları bir tenis maçıseyredercesineçeviriyordu.

«...birşeyleryapmangerek,»diyorduhalam.«Çokbaşıboşbırakmışsın,çook!»

Kimdibuo?Kalbimparçalandı.

Pembe pamuktan bir hapishanenin kolalı duvarlarının beni çevrelemeye başladığını duyuyordum.İkincikezevdenkaçmayıdüşündüm.Hemen...

«Atticus...Yumuşakolmakiyibirşeyamadüşünmengerekenbirkızınvar...büyüyenbirkız.»

«Bendebunudüşünüyorum.»

«Kaçmaya çalışma. Eninde sonunda yüzleşmek zorundasın. Bari bu gece olsun. Ona artıkgereksiniminizyok.»

Aticus’un sesi katıydı. «Alexandra, Calpurnia kendi isteği dışında bu evden gitmeyecek. Sen öyledüşünmeyebilirsinamabuaileninbirüyesi.Oolmasaydıbenyıllardırhiçbirşeyyapamazdım.Bunuböyle bilesin.Kaldıki bizim için kendini üzme, buna gerek yok.Cal’e eskiden olduğumuzdan çokdahafazlagereksinimimizvar.»

«AmaAtticus..»

«Ayrıcaobüyüttüğüiçinçocuklarınbireksiklikleriolduğunusanmıyorum.Biranedendahadisiplinlidavranmıştıronlara.ÇoğuZencidadılarınyaptığıgibionlarışımartmadı.Kendibildiğinceyetiştirdionları,bildiğidesağlamdı.Birşeydahavar:ÇocuklarCal’ıçokseverler.»

Derin bir soluk aldım. Benden değil, Cal’den söz ediyorlardı. Dirilmiş olarak oturma odasınadöndüm.

Atticus gazetesine dönmüştü. AlexandraHala da nakışına. Pınk - pınk - pınk... iğneyi kırdı. Durupkumaşıçekiştirdi.Çoksinirlenmişti.

Jemkalkıpbanadoğrugeldivepeşindengelmemiçinişaretetti.Odasınagidincekapıyıkapadı.Yüzüpekciddiydi.

«KavgaettilerScout.»

Jem’lebenbugünlerdeçokkavgaediyordukamakimseninAtticus’lakavgaettiğininegörmüş,nededuymuştum.

Page 109: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Scout,halamıkandırmayaçalış,oldumu?»

Atticus’un sözleri o anda da kafamdaydı. O nedenle Jem’in sözlerinin amacını kavrayamamıştım.«Bananeyapmamgerektiğinisenmiöğreteceksin?»

«Haayır!Başındayeterincedertvar,birdebizeklenmeyelim.»

«Negibi?Atticusüzgüngörünmüyor.»

«ŞutomRobinsondavasıonutüketiyor...»

«Atticus hiçbir şeye dertlenmez,» dedim. Kaldı ki dava haftanın bir günüydü. Diğer günleretaşmıyordu.

«Seninkafandahiçbirşeydurmuyordaondan.Büyükleriçindurumdeğişik.Bizler...»

Adamı çıldırtan üstünlük duygusu bu günlerde çekilmez olmuştu. Kendi başına bir kenardaokumaktanbaşkabir şeyyapmak istemiyordu.Yinedeokuduğu şeyi bana aktarıyordu.Tek farkla:Eskidenhoşlandığıiçinbunuyapardı.Şimdiiseeğitilmemamacıileyapıyordu.

«HayditanrıaşkınaJem!Senkendininesanıyorsunyani?»

«DediğimiduydunScout.Halamıkızdırma.Seni...senidöverim!»

İşte o an kendimi yitirdim. «Seni insan bozuntusu seni! Seni geberteceğim!» Yatakta oturuyordu.Saçındanyakalayıp suratınabir tanegeçirmek iştendeğildi.Beni tokatladı,bendebir soldenedimamamideme yediğimbir yumruk yere serilmemeyetti.Neredeyse soluksuz kalmıştım ama önemiyoktu;çünkübenimledövüşüyordu.Banakarşıkoyuyordu.Budahâlâeşitizdemekti.

«Hiç de üstün değilsin!» diye bağırdım saldırıyı yinelerken. Yataktaydı ve doğru dürüstyakalayamıyordum. Üstüne atıldım, vurdum, çimdikledim, yumrukladım. Boksla başlayan kavgagüreşedönüştü.Atticusbiziayırdığındadadövüşmeyisürdürüyorduk.

«Tamam,»dedi,«ikinizdeyataklarınıza!»

«Oohya!»dedimJem’e.Benimyatmasaatimdeodayatağagönderiliyordu.

«Kimbaşlattı?»Atticus’dusoran.

«Jem.Neyapmamgerektiğinisöylüyordu.Onudadinlememgerekmiyor,değilmi?»

Atticusgüldü.«Şöylediyelim:Dinletebilirsedinlersin,oldumu?»

AlexandraHalamsesizceolupbiteniizliyordu.KoridordaAtticus’a,«...anlatmakistediklerimdenbiride buydu,» dediğini duydum. Yine kısıtlanmıştık. Odalarımız bir diğerine açılıyordu. Ara kapıyıkaparkenJem,«İyigecelerScout,»dedi.

Page 110: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«İyigeceler.»Işığıkapatıpyatağımadönüyordumkisıcak,yumuşak,kayganbirşeyinüzerinebastım.Lastikgibideğildecanlıymışgibiydi.Kıpırdıyordu.

Işığıyakıpyerebaktım.Bastığımşeyherneidiysegitmişti.Jem’inkapısınıçaldım.

«Neoldu?»

«Yılannasılbirşeydir?»

«Sert,soğuk,topraklı...Nedensordun?»

«Yatağımınaltındabirianevarsanırım.Gelipbakabilirmisin?»

«Dalgamıgeçiyorsun?»Kapıyıaçtı.Pijamapantolonunugiymişti.El izleriminağzındadurduğunugörünce sevinmedim diyemem. Dalga geçmediğimi anlayınca, «Suratımı yılana uzatacağımısanıyorsanaptalsın!»dedi.«Beklebiraz.»

Mutfağainipsüpürgeyigetirdi.«Yatağınüzerineçıksaniyiolur.»

«Gerçekten yılan mı dersin?» Bu bir olaydı. Kilerimiz yoktu. Sürüngenlerin gelişi duyulmamışolmamakla birlikte sık rastlanan bir şey de sayılmazdı. Bayan Rachel Haverford’un her sabah birbardak viski yuvarlamasının gerekçesi de yılanlardı. Geceliğini asmaya gittiğinde iç çamaşırıdolabındaçöreklenmişbirçıngıraklıyılanbulmuş,bukorkuyudaüzerindenatamamıştı.

Jem süpürgeyi yatağın altından şöyle bir geçirdi. Yılanın çıkıp çıkmadığını görmek için ucunabaktım.Çıkmamıştı.Jembirdalışdahayaptı.

«Yılanlarhomurdanırmı?»

«Yılandeğil,buradabirivar!»

Yatağınaltındanöncepisbirpaketçıktı.JemsüpürgeyikaldırıpindirmeyehazırlanırkendeDillçıktı.

«Yüce Tanrım!» Jem’in sesi saygı doluydu. Dill’in yavaş yavaş binbir zorlukla çıkışını izledik.Kalkıp omuzlarını gev şetti, ayaklarını oynattı ve boynunu ovdu.Dolaşımı düzelince de, «Selam,»dedi.Bendilimiyutmuştum.«Neredeyseölüpgidecektim,»dediDill,«yiyecekbirşeyinizvarmı?»

Mutfağauyurgezergibigittim.Birazsütveakşamyemeğindenartakalanmısırekmeğinigetirdim.Dillhepsinisildisüpürdü.

Sonundakonuşacakgücübulmuştu.

«Nasılgeldinburaya?»

«Dolambaçlıyollardan.»YemeğiniyiyipdekendinegelinceDillöyküsünüanlattı:

Ondan nefret eden yeni babası tarafından zincirlerle bağlanıp bodruma kapatılınca ve yoldangeçerken yardım çağrılarını duyan bir çiftçinin verdiği çiğ bezelyelerle ayakta kalabilirken (çiftçi

Page 111: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

bezelyelerihavalandırmadeliğindenbirerbireriçerisokmuştu.)Dillzincirlerikoparmış.Kollarındazincirler olduğu halde Meridian’ın iki kilometre dışına çıkmış ve bir sirkle karşılaşmış. Deveyıkayıcısı olarak işe almışlar onu. Sirkle birlikte Missisippi’yi boydan boya gezdikten sonrayanılmazyönduygusuonuMaycomb’unyakınınagetirmiş.Yolungerikalanınıiseyürümüş.

«Burayanasılgeldin?»dediJem.

Annesinin çantasından on üç dolar almıştı. Meridian’dan kalkan dokuz trenine binmiş, Maycombsapağındainmişti.Ondörtmilinonveyaonikisiniçalılarınarasındanyürümüştü.Gerikalanınıdabir pamuk vagonunu arkasına asılı gelmişti. İki saattir yatağın altındaydı. Aşağıdan gelen sesleridinlemiştiveçatalbıçakseslerineredeyseaklınıbaşındanalmıştı.Hiçyatmayacağızsanmıştı.KavgasırasındaJem’inbenimikikatımolduğunugörünceçıkıpyardımetmeyidüşünmüşamaAtticusnasılolsaayırmayagelirdeyipyatağınaltındakalmayıyeğlemişti.Yorgundu,inanılmazderecedekirliydivearamızdaydı.

«Buradaolduğunubilmiyorolmalılar,»dediJem.«Seniarasalardıbilirdik.»

«BelkiMeridian’dakisinemalarıarıyorlardır.»Dillsırıttı.

Jem,«Anneneneredeolduğunusöylemengerek,»dedi.«Buradaolduğunubildirmengerek...»

Dill, Jem’e kötü kötü bakınca Jem başını eğdi. Sonra da kalkıp kapıya gitti ve çocukluğumuzdankalanensonkuralınıçiğnedi:

«Atticus,birazgelirmisinizefendim?»

Kirlerin ardında Dill’in suratı kireç gibiydi.Midem bulanmaya başladı. Atticus kapıdaydı. OdanınortasınayürüyüpDill’ebaktı.

Cesaretinitoplayınca,«Birşeyyok,Dill,»dedim,«Bilmeniistesesöyler.»

Dillbanabaktı.«Korkmasenidövmez.Atticus’dankorkacakdeğilsinya?»

«Korkmuyorum.»Birmırıltıydıbu.

«Yalnızca aç sanırım.»Atticus’unher zamanki sesiydi. «Onaverecekdaha iyi birşeylerimizvardırScout.Senbudelikanlıyıdoyur.Döndüğünüzdedeneleryapabileceğimizigörürüz.»

«Bay Finch, ne olur Rachel teyze’me söylemeyin. Ne olur beni geri dönmeye zorlamayın. Lütfenefendim,birdahahiçkaçmayacağım.»

«Yavaşoloğlum,»dediAtticus.«Kimsesenibiryeregöndermekiçinzorlamayacak...yatakdışındatabiiki.YalnızcaBayanRachel’ehabervereceğimvegeceyibizimlegeçirmeniçinizinisteyeceğim.Buhoşunagiderdeğilmi?BirdeTanrıaşkınao topraklarıaitolduğuyeregönder!Erozyonzatenyeterincekötü.»

Dillbabamınuzaklaşangövdesinebakakaldı.

Page 112: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Komikolmayaçalışıyor,»dedim.«Banyoyapdemekistiyor.Gördünmü,sanakızmadı!»

Jemodanınköşesindecasusgibiduruyordu.«Dill,»dedi,«Söylemekzorundaydım.Annenbilmedenüçyüzkm.Öteyekaçamazsın.»

Yanıtlamadanuzaklaştı.

Diilyedi,yediveyedi.Düngecedenberiyememişti.Tümparasınıbiletevermiş,herzamankigibitrenebinmiş,tanıdıkbirkondüktörlesohbetetmişti.Yalnızbaşınauzunyolculukyapançocuklariçingeçerli kuralı işletecek yüreği bulamamıştı. Paranı yitirirsen yemek parasını kondüktörden borçalabilirdin.Yolunsonundadababanöderdi.

Dill akşam yemeğinden artanları temizledi. Kilerdeki etli kurufasulyeye uzanıyordu ki BayanRachel’ınsesiniduyduk.Tavşangibititremeyebaşladı.‘Bekleseninleevdegörüşeceğiz’leremertçekatlandı. ‘Seninkiler meraktan ölmüşlerdir ’ sırasında sakindi. ‘Bunu sana yaptıran Harris kam’sırasında da, ‘bir gece kalabilirsin’ boyunca da sırıttı. Sonunda da Bayan Rachel’ın onukucaklamasınakarşılıkverdi.

Atticusgözlüklerini alnına itip,yüzünü sıvazladı. «Babanızyorgun,»dedihalam.Saatlerdir ilkkezkonuşuyordu.Heporadaydıdaağzınıaçmamıştı.«Artıkyatın,»dedi.

OnlarayemekodasınıbıraktığımızdaAtticushâlâyüzünüovuşturuyordu.Kıkırdadığınıduyduk.«Irzageçmektenisyana,isyandankaçaklara...Bakalımönümüzdekiikisaatneleregebe.»

İşleryolunagirmişti.DillvebenJem’euygarcadavranmayakararverdik.HemDillonunlayatacaktı.Eniyisiküskünlükçıkarmamaktı.

Pijamalarımıgiyinipbirsürekitapokudum.Birdengözkapaklarımağırlaştı.DillveJem’inseslerigelmiyordu.Lambamısöndürdüm.Jem’inkapısınınaltındanışıksızıyordu.

Uzunbirsüreuyumuşolmalıyımkidürtüklendiğimdeodaayışığınaboğulmuştu.

«İlerikayScout.»

«Yapmakzorundaydı.Onakızma.»

Dillyanımayattı.

«Kızgındeğilim.Yanındauyumakistedim.Uyanıkmısın?»

«Öylegibiydim.Nedenyaptın?»

Yanıtyoktu.«Nedenkaçtın?Çokkötübirimiydigerçekten?»

«Yoo...»

«Banayazdığıntekneyiyaptınızmı?»

Page 113: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Yapacağızdediydi.Yapmadık.»

Dirseğimin üstünde doğruldum; «Kaçmak için yeterli neden değil. Söz verdiklerinin yarısınıyapamazlaraslında.»

«Nedenodeğil.Benimleilgilideğiller.»

Duyduğumentuhafkaçışnedeniydi.«Nasılyani?»

«Yahepgeziyorlar,yada-evdeoluncayani-birodayakapanıyorlarvebeniyanlarınaistemiyorlar.»

«Neyapıyorlariçerde?»

«Hiiç.Oturuyorlar,kitapokuyorlar,amabeniistemiyorlar.»

Yastığımıbaşucumadayayıpoturdum.

«BiliyormusunDill,bendebugecehepimizbiraradayızdiyeevdenkaçacaktım.Heponlarlaolmayıisteyemezsin,Dill...»

Dilliçiniçekti.

«...iyigeceler.Atticusaradabirgeceligündüzlüadliyedeolur.Onlarlahepbirlikteolamazsın.Hiçbirşeyyapamazsınozaman.»

«Tamonudemekistemedim.»

DillaçıklarkenJembaşkatürlübiriolsaydıyaşamnasılolurdudiyedüşündüm.BenolmasamAtticusneyapardı?Bensizolmazdı.Calpurniadabensizolamazdı.Banagereksinmelerivardı.

«Dill, doğru konuşmuyorsun. Sensiz yapamazlar. Sana kötü davranıyor olmalılar. O konuda sanasöyleyeceğimşu...»

Dillkaranlıktakonuşuyordu.

«Şu... şunu demek istiyorum. Bensiz araları daha iyi oluyor. Onlara yardımcı olamıyorum. Kötüdeğiller.İstediğimherşeyialıyorlar.‘İşteistediğinoldu,gitbaşımızdan’tutumubenideliediyor.‘Biroda dolusu oyuncağın var. Sana o kitabı aldım.Git oku’.» Sesi kalınlaşmıştı. «Sen erkek değilsin.Erkek çocuklar gider öteki erkek çocuklarla oynar. Evde oturup ana babalarının başının etiniyemez...» Sesi yine Dill oldu. «Yoo, kötü değiller. Beni öperler, iyi geceler derler. Günaydan,hoşçakal,seniseviyorumderler.Scout,birbebekalalım.»

«Nereden?»

Dill sislerin ötesindeki bir adada bulunan bir adam biliyordu. Bütün bebekler oradaydı. Siparişverebilirdik...

«Palavra! Halam tanrının bebekleri bacalardan indirdiğini söylüyor. Sanırım...» Halamın laflarını

Page 114: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

anlamakkolayolmuyordu.

«Hiçbiledeğil.Bebekleribebeklerdenalırsın.Birdebiradamvardır.Uyanmayıbekleyenbirsürübebeklerivar.Onlarayaşamveriyor.»

Dillyinedüşleredalmıştı.Düşlerledolukafasındagüzellikleruçuşuyordu.Benbirkitapokuyanadekoikibitirebilirdiamadüşleriniyeğliyordu.Şimşekhızıylatoplama-çıkarmayapardıamaoparıltılıdünyayı,bebeklerinuyuyupnilüferlergibi toplandığıdünyayıyeğlerdi.Kendiniuykuyagötürüyor,benidesürüklüyordu.Sisliadanınsessizliğindemutsuz,kahverengikapılıbirevbelirdi...

«Dill?»

«Hımm?»

«BooRadleynedenevdenkaçmadıdersin?»

Dillarkasınıdönerkeniçgeçirdi:

«Belkidekaçacağıbiryeryoktu.»

Page 115: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

ONBEŞİNCİBÖLÜM

BirçoktelefongörüşmesindenveannesininbağışladığınıbildirenbirmektuptansonraDill‘inburadakalabileceğinekararverildi.Birliktesessizbirhaftageçirdik.Derkenüstümüzebirkarabasançöktü.

Bukarabasanbirgün,akşamyemeğindensonrabaşladı.Dilldebizimleydi.AlexandraHalaköşedekikoltuğunakurulmuştu.Jemilebenyereuzanmış,kitap-dergikarıştırıyorduk.Birhaftaboyuncausludurmuştuk. Halamın sözünden dışarı çıkmamıştım. Jem, artık ağaç evle ilgilenmeyecek kadarbüyümüştü.Yinedeağacaçıkmakiçin ipmerdivenyaparkenDill’lebanayardımetmişti.Dill,BooRadley’idışarıçıkarmakiçin,bizehiçbirzararıdokunmayacakbiryolbulmuştu:(Arkakapıdanönbahçeyekadar limondamlatacak.BooRadleydebu izikarıncagibi izleyerekdışarıçıkacaktı!)Önkapıtıklatıldı.Jemaçtı.BayHeckTate’ningeldiğinihaberverdi.Atticus,«söyledeiçerigelsin,»dedi.

«Söyledim.Bahçedebirkaçkişivar.Dışarıçıkmanızıistiyorlar.»

Maycomb’unyetişkinerkekleriikinedenlebahçeyebirikir:Yaölümvardıryadapolitika.KimöldüacabadiyedüşünerekkapıyagittimamaAtticusbenigeriçağırdı:«Giriçeri!»

Jemoturmaodasınınışıklarınısöndürdüveburnunupencereyeyapıştırdı.AlexandraHala’mkızıncada,«Birdakikacık,hala,neolurkimmişöğrenenekadar,»diyeyalvardı.

Dillvebenötekipencereyegeçtik.Atticus’unçevresindebirkalabalıkoluşmuştu.Hepsibirağızdankonuşuyorgibiydiler.

«... yöre hapishanesine yarın gidiyor,» diyordu Bay Tate, «Bela aramıyorum ama olmayacağıkonusundagüvenceveremem.»

«SaçmalamaHeck,»dediAtticus.«BurasıMaycomb!»

«...yalnızcatedirginizdedim.»

«Heck bu iş tedirgin olmayalım diye bir kez ertelendi. Bugün cumartesi. Duruşma pazartesi olursanırım.Onubirgecetutabilirsin,değilmi?Maycomb’dahiçkimsebanabirmüvekkiliçokgörmez,değilmi?Helebuparasızlıkta.»

BayLinkDeaskonuşuncageçicirahatlamaduygusuyokoldu.«BuralardabelaçıkartmayakalkanyokdabenasılşuOldSarnum’lularabozuluyorum...Biradıbatacasışeyden...

neydio...alamıyormusunHeck?»

«DuruşmaYeriDeğişikliğiBelgesimi?»dediBayTate.«Artıkçokgeç.»

Atticusbirşeylermırıldandı.Jem’ebaktım.Susmamıişaretediyordu.

Page 116: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«...üstelik,»diyorduAtticus,«benkurukalabalıktankorkmuyorum,yasiz?»

«...kafayıçektilermineleryaparlarbilirsin.»

«Pazarlarıiçmezler.Kilisededirlerçoğunlukla,»dediAtticus.

Biri,«Buözelbirdurum,»dedi.

Halam ışığı yakmazsak aileyi rezil edeceğimizi söyleyene dek fısıldayıp homurdandılar. Jem onuduymadı.

«Neden bu işi üstlendiğini hiç anlamıyorum,» dedi Link Deas. «Bu işte her şeyini yitirecek olansensinAtticus.Herşeyini.»

«Gerçektenböylemidüşünüyorsun?»

BuAtticus’un tuzak sorusuydu.«Gerçekten taşınıorayagetirmek istiyormusun,Scout?»Dan,dan,dan ve dama tahtasından silinen taşlarım. «Gerçekten öylemi düşünüyorsun oğlum?Öyleyse şunuoku.»Jem’ingecesiHenryW.Grady’ninsöylevleriylebiterdi.

«Link...oçocukelektrikliiskemleyiboylayabiliramagerçekşukiboylamayacak.»

Atticus’unsesisakindi.«Vesengerçeğinneolduğunubiliyorsun.»

Adamlardanbirhomurtuyükseldi.Atticusmerdivenlerdengeriyeçekildiğindeüzerinegeldiler.

Jembirdenbire,«Atticus,sanatelefonvar,»diyebağırdı.

Kalabalık irkilip açıldı. Her gün gördüğüm insanlardı bunlar; tüccarlar, çiftçiler... Dr. Reynold daaralarındaydı.BayAveryde.

«İyiya,senbakoğlum,»diyeseslendibabam.

Gülüşerekdağıldılar.AtticusışığıaçtığındaJem’incamayapıştırdığıburnunuyassılmışvekireçgibibuldu.

«Nedenhepinizkaranlıktaoturuyorsunuz?»

Jem,Atticuş’unkoltuğunageçipgazetesinialmasını izledi.SanırımAtticusyaşamındakiherdüğümnoktasını ya Mobile Günlüğü’nün, ya Birmingham Postası’nm ya da Montgomery Haberleri’ninardındadeğerlendirmiştir.

«Peşindeler, değil mi? Sana saldırmak istediler, değil mi?» Atticus gazetesini indirip Jem’e baktı:«Songünlerdenelerokuyorsun?Hayıroğlum.Onlarbizimdostlarımızdı.»

«Çetedeğilmiydi?»Jemkısıkgözlerlebabamabakıyordu.

Atticus kahkahasını bastırmaya çalıştı ama beceremedi. «Maycomb’da çeteler, şebekeler yok.

Page 117: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Maycomb’daçetediyebirşeyihiçduymadımoğlum.»

«KuKluxKlanbirkezKatoliklerinpeşinedüşmüştü.»

«Maycomb’da Katolik de duymadım,» dedi Atticus, «Karıştırıyor olmalısın. 1920’lerde bir Klanvardıamapolitikbirörgüttü.Kaldıkikorkutacakkimsebulamadılar.BirgeceSamLevy’ninevineyürüdüler ama Sam verandada durup işlerin kesat olduğunu ve sırtlarındaki yatak çarşaflarını daonlarakendisininsatmışolduğunusöyledi.Onlarıöyleutandırdıkiçekipgittiler?»

Levy ailesi iyi insanlar olmak için gereken niteliklerle donatılmıştı. Ellerinden geleni akıllarınınerdiğinceiyiyapıyorlardıvebeşkuşaktanbuyanaMaycomb’daaynıyerdeotururlardı.

«KuKluxgitti,»dediAtticus,«döneceğideyok.»

Dill’ievegötürdüm.DöndüğümdeAtticushalama,«...herkeskadargüneyliyimamabirikizüppeninpalavralarını insan yaşamına yeğleyecek kadar değil,» diyordu. Görünüşe bakılırsa yine kavgaetmişlerdi.

Jem’iarayıpbuldum.Dalıpgitmişti.

«Yinedalaştılarmı?»

Azıcık.HalamyineTomRobinson’dansözetti.NeredeyseAtticus’aaileyikaraladındemeyegetirdi.Scout...korkuyorum.»

«Neden?»

«Atticusiçin.Birilerionazararverebilir.»

Bukonuylailgilisorusoruncabenibaşındansavdı.

Ertesi gün Pazardı. Kilise okulu ile ayin arasında kalan zamanda Atticus’u gördüm. Çevresindeadamlarvardı.HeckTatedeoradaydı.İmanamıgelmişti?Pekkiliseyegitmezdi.BayUnderwoodbileoradaydı. Sahibi olduğu ve basıp yazdığı Maycomb Gazetesi’nden başka inandığı kurum yoktu.Günlerini baskı makinesinin başında geçirir, susuzluğunu da yanından ayırmadığı galonluk vişneşarabıilegiderirdi.Habertoplamayagitmezdi.Haberonagelirdi.Gazeteninhersatırınıkafasındandizgiyegeçirdiğisöylenirdi.Doğruydusanırım.BayUnderwood’uinindençıkarmakiçinönemlibirşeylerolmuşolmalıydı.

Atticus’u kapıdan girerken yakaladım. Tom Robinson’u Maycomb Hapishanesi’ne aktardıklarınısöyledi.Bendençokkendikendinekonuşuyordu.Baştanoradatutsalardıbuşamatayagerekkalmazdıdiye de ekledi. Üçüncü sıradaki yerini alıp, «Tanrım sana yakınım,» ilahisini birkaç dize geridensöyleyişiniizledim.Halamlavebizlerlehiçoturmazdı.Kilisedeyalnızolmayıyeğlerdi.

Pazargünlerisürdürülensahtebarışhavasınahalamınvarlığıdaekleninceçekilmezolmuştu.Atticusyemektensonrasoluğubürosundaalıyordu.Baskınyaptığımızdaonudöneriskemlesindekitapokurbuluyorduk. Alexandra Hala iki saat şekerleme yapıyor, gürültü etmemizi yasaklıyordu. Bütün

Page 118: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

mahalle dinleniyordu. Jem de bir sürü futbol dergisi ile odasına kapanıyordu.Dill’le ben deDeermerasındadolanıpvakitöldürüyorduk.

Pazargünleri tüfekkullanmamızyasaktı. Jem’in topuyla şutatardık.Bupekeğlencelideğildi.Dill,Boo Radley’e bakalım mı dedi. Onu rahatsız etmemizin iyi bir şey olmayacağını düşünüyordum.KışınolupbitenleriDill’eaktardım.Bayağıetkilendi.

Akşamyemeğindensonraayrıldık.SıradanbirgeceyehazırlanıyordukkiAtticusbizikaygılandıranbirişyaptı.Oturmaodasınageldi.Elindeuzunbirelektrikkordunu,kordonunucundadabirampulvardı.

«Birazçıkıyorum.Bendöndüğümdeyatmışolursunuz.Şimdideniyigeceler.»

Şapkasınıgiyiparkakapıdançıktı.

«Arabayıalıyor,»dediJem.

Babamızınbirkaçözelliğivardı.Tatlıyemezdi,birdeyürümektenhoşlanırdı.BildimbileligarajdabakımlıbirChevroletolmuşturveişgezilerindebabamahizmetetmiştiramaMaycomb'dayalnızcayürürdük. Tek bedensel faaliyetinin yürümek olduğunu söylerdi. Maycomb’da rasgele ve amaçsızyürüdünüzmü,amaçbelirleyecekkadarbeyninizinolmadığıdüşünülürdü.

Herkese iyi geceler dedikten sonra yatıp, kitabıma daldığımda Jem’in çıkardığı seslerle irkildim.Kapısınıçaldım:«Nedenyatmıyorsunsen?»

«Aşağıineceğim.»Pantolonunugiyiyordu.

«Neden?Neredeysesaat10Jem.»

Biliyorduamayinedegidecekti.

«Ozamanbendeseninlegeliyorum.Hayırdesendegeliyorum,tamammı!»

Benievde tutmak içinkavgaetmemizingerektiğini anlayanJem,bukavganınhalamıkızdıracağınıbildiğinden yelkenleri suya indirdi. Çabucak giyindim.Halamın ışığı sönene dek bekledik ve arkakapıdansıvıştık.Bugecemehtapyoktu.

«Dilldegelmekister.»diyefısıldadım.

«Öyleysegelir,»dediJemköskös.

Garajınyanduvarındanatlayıp,BayanRachePınbahçesinegeçtikveDill’inpenceresinevardık.Jemıslığımızı çaldı. Dill’in yüzü pencerede göründü ve kayboldu. Beş dakika sonra yanımızdaydı.Çeteden olduğu için de kaldırıma varana dek soru sormadı. «Neler oluyor?» Jem’in heyheyleriüzerindeydi.Calpurnia’yabakılırsaoyaştakilereöyleolurmuş.

«İçimdebirduyguvar,»dediJem,«birönsezi...»

Page 119: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Bayan Dubose’un evinin önünden geçtik. Panjurları kapalı, yapayalnız, kamelya tarhlarını yabaniotlarveçalılarkaplamış...öyleceduruyordu.Postane’ninköşesinesekizevvardı.

Meydanıngüneykesimiboştu.Köşededevçalılaryükseliyor,aradakalandemirparmaklıklar,sokaklambalarının ışığında parıldıyordu. Umumi helânın ışığı açıktı. Adliyenin bu tarafı karanlıktı.Meydanıçevreleyendükkânlarıniçindesolukışıklarkıpırdanıyorlardı.

Avukatlığa ilk başladığı yıllarda Atticus’un bürosu da adliye binasındaydı ama birkaç yıl sonraMaycomb binasının sessizliğine taşındı. Meydanı geçince arabayı bankanın önüne park edilmişbulduk.«İçerde,»dediJem.

Amadeğildi.Büroyauzunbirkoridorlavarılırdı.Koridorunucundanbilebaksakiçerdegelenışığınyardımıile«AtticusFinch-Avukat»yazısınıgörebilirdik.Amakapkaranlıktı.

Jem emin olmak için binanın kapısından içeri baktı.Kolu çevirdi, kilitliydi. «İlerleyelim.Belki deBayUnderwood’u ziyarete gitmiştir.» BayUnderwoodMaycomb gazetesini yönetmekle kalmıyor,içinde yaşıyordu.Daha doğrusu üst katında.Adliye ve hapishane haberlerini üst kat penceresindenbakarak da derleyebilirdi. Basımevi meydanın kuzeybatı köşesindeydi ve oraya ulaşmak için dehapishaneninönündengeçmemizgerekiyordu.

Maycombhapishanesi yöre binalarının en saygıdeğer ve en korkunç olanıydı.Atticus ancakkuzenJoshuaSt.Clair ’denböylebirşeyyapmasıbeklenirderdi.

Birilerinin rüyası olduğu açıktı. Dükkânların kare suratlı, evlerin külah çatılı olduğu bu kentinhapishanesi aykırı,minyatür ve gotik şakaydı.Bir hücre eninde ve iki hücre boyundaydı.Küçücükburçlarıvemazgallarıvardı.Düşselliğicephedekikırmızıtuğlalarcavurgulanmaktaydı.Uğultulubirtepededeğildi;TyndalNalburiyeileMaycombGazetesininbasımeviarasınasıkışmıştı.Maycomb’unteksohbetkonusuydu.KimilerionunViktoryabiçimibirhelaolduğunusavunurlardı.Kentesaygınbirhavaveriyordu.HiçbiryabancıiçininZencilerledoluolduğunudüşünemezdi.

Kaldırımda ilerlerken uzaktaki tek ışığı seçebiliyorduk. «İşte bu tuhaf!» dedi Jem; «Hapishanenindışındaışıkyokturki...»

Dill,«Kapınınüzerindevarsanırım,»dedi.

İkincikattakipenceredemirlerininarasındançıkanuzunbirkordonbinaboyuncauzuyordu.Çıplakampulün ışığında oturanAtticus’du. Kapıyı sırtına dayamış, kitabını okuyordu. Kafasının üzerindedönen gece böceklerinden habersizdi. Tam ona koşacaktım ki Jem beni yakaladı: «Gitme.Hoşlanmayabilir.İyiya...evegidelim.Yalnızcaneredeolduğunugörmekistedim.»

Meydanı çaprazlama geçiyorduk ki, Meridian yolundan dört tozlu araba çıktı. Meydanı tek sıradolanıp hapishanenin önünde durdular. Kimse inmedi. Atticus’un kafasını kaldırdığını gördüm.Gazetesinikatladıvekucağınabıraktı.Şapkasınıdageriitti.Onlarıbekliyorgibiydi.

«Yürüyün!»dediJem.GerisingeriyedönüpJitneyJungle’ınkuytusunasindik.Jemyolabaktı:«Dahayakınagidebiliriz.»TyndalNalburiye’yekoştuk.Yakınamatamsiperdik.

Page 120: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Adamlar ikişer ikişer arabalardan indiler. Işık kapıya ilerleyenleri aydınlattıkça gölgelermaddeyedönüştü.Atticushiçkıpırdamıyordu.Hoş,üçadamonugörmemiziengelliyorlardızaten.

«İçerdemiBayFinch?dedibiri.

«Öylevedeuyuyor.Onuuyandırmayın.»

Babamınsözünüdinleyipfısıltıilekonuşmayabaşladılar.Bununhiçdekomikolmayanbirdurumunmidebulandırıcıkomikliktekiyönüolduğunuçoksonralarıkavradım.

«Neistediğimizibiliyorsun,»dedibirbaşkası.«KapıdançekilBayFinch.»

«DönüpevinizegidinWalter.HeckTateburalardabiryerde.»

«Yookyahu!»dedibirses.«Heck’learkadaşlarıormandalar.Sabahaancakdönerler.»

«Deme!Nedenpeki?»

«Onlarıavaçağırttık.BunuhiçdüşünmedinmiFinch?»

«Düşündüm ama inanmadım. Pekâlâ.» Babamızın ses tonu hiç değişmemişti. «Bu işi birazdeğiştiriyor,değilmi?»

«Değiştirir!»Sesinsahibibirgölgeydi.

«Öyleolduğunainanıyormusungerçekten?»

Busoruyubugünikincikezsoruyordu.Birilerininbaşıbeladaydı.Kaçırılacaksahnedeğildidoğrusu.BendeJem’denkurtulupyanınakoştum.

Jem bağırıp beni yakalamaya çalıştı ama onları peşimden sürükledim. Karanlık, kötü kötü kokangölgelerinarasındangeçiportayaçıktım:

«Heey,merhaba!»

Sevinirsanmıştımamasuratındakiifadeneşemiöldürdü.

«MerhabaAtticus!»

GözlerindekorkuvardıamaDill’leJemışığaçıkıncarahatladı.

Bayat viski ile domuz ahırı karışımı bir koku vardı ortalarda.Yüzlerine bakınca hepsinin yabancıolduğununfarkınavardım.Düngecekiadamlardeğildibunlar.Kıpkırmızıoluverdim.Tanımadığımbirkalabalığınarasınazaferkazanmışçasınaatılmıştım.

Atticus iskemlesinden kalktı. Yaşlı bir adammışçasına ağır davranıyordu. Gazetenin kırışıklarınıdüzeltti,katladıvebıraktı.Elleriazıcıktitriyordu.

Page 121: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Evetgit,Jem,»dedi.«Scout’laDill’ideevegötür.»

Atticsu’un her dediğini istekli veya isteksiz anında yapardık. Oysa duruşuna bakılırsa Jem’inkıpırdanmayaniyetiyoktu.

«Evegitdedim!»

Jembaşınıikiyanasalladı,Atticus’unyumruklarıbelinegitmiştikiJem’inkilerdegitti.Birbirlerinemeydanokuduklarıoandabenzerlikleriyokgibiydi.Jem’inaçıkkahverengisaçlarıvegözleri,ovalyüzü ve ufak kulakları annemizdendi. Atticus’un aklaşan saçları ve dört köşe yüzüyle çelişiyordu.Yinedebenzerbirşeylervardı.Meydanokuyuşlarıbenziyordu.

«Oğul,evegitdedimsana!»

Jembaşınısalladı.

İriyarı biri, «Benonu eveyollarım,»dedi ve Jem’inyakasınayapıştı.Ayaklarını neredeyseyerdenkesti.

«Ona dokunma!» Adama tekmeyi bastım. Ayakları çıplak olduğundan acıyla arkası üstüyuvarlanmıştı.Şaşırdım.Baldırınavurmakistememiştimamadahayukarıgelmişti.

«Yeter Scout!» Atticus elini omuzuma koydu. «İnsanları tekmeleme. Hayır...» Ben haklılığımısavunuyordum.«KimseJem’eöylebirşeyyapamaz.»

«HaydiBayFinch,gönderinonlarıburadan!»

Atticus Jem’e laf anlatmaya çalışıyordu. «Gitmiyorum!» Tehdit etti, istedi, emretti.... Yanıt hepaynıydı:«Gitmiyorum.»Sonunda,«LütfenJem,»dedi;«Evegötüronları.»

Bu oyundan sıkılmaya başlamıştım ama Jem’in bir bildiği vardı sanırım. Kalabalığa baktım. Yazgecesiydi ama hepsi tulumlarını giymiş, gömleklerinin yaka düğmelerini bile iliklemişlerdi.Bazılarının şapkaları vardı.Uykusuzkalmaya alışıkdeğil gibiydiler.Tanıdıkbir yüz aradımvebukezbirtanebuldum.«MerhabaBayCunningham.»

Beniduymuyordu.

«Mirasişiniznasılgidiyor,BayCunnigham?»

Bay Walter Cunnigham’ın hukuksal işlerini yakından bilirdim. Bu iriyarı adam başparmaklarınıaskısındangeçirdi.Huzursuzolmuşgibiydi.Boğazınıtemizleyipöteyanadöndü.Dostlukgirişimimbaşarılıolmamıştı.

Beni anımsamadınız mı Bay Cunningham? Ben Jean Louise Finch. Bana bir keresinde fındıkgetirmiştiniz, anımsadınız mı?» Biri tarafından tanınmayınca ne denli umutsuzluğa kapılındığınıanlayabiliyordum.«Walter ’laaynısınıftaokuyorum.Sizinoğlunuzodeğilmi?Değilmi?»

BayCunnighambelilbelirsizbaşınıeğdi.Benitanıyorduişte.

Page 122: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Bizimsınıfta.Çokda iyiokuyor. İyiçocuk.Birkezbizimeveyemeğedegeldi.Belkibendensözetmiştir.Birkezonudövdümamaoçokiyidavrandı.Bendenselamsöyleyin.»

Atticus insanlarla hep onların hoşlandıkları konularda sohbet edilir, senin hoşlandığın konulardadeğilderdi.BayCunningham’ıoğluilgilendirmiyordubesbelli.Onukonuşturabilmekiçinşumiraskonusunabirgirişdahayaptım.

«Mirasişlerikötüdür.»Herkeslekonuşmaktaolduğumunbilincineoanvarıyordum.Adamlarınhepsibanabakıyordu.Kiminin ağzı açıktı.Atticus, Jem’i iteklemeyibırakmıştı.Atticus’unağzı da açıktı.Oysaobunugörgüsüzlükolaraknitelerdi.Gözgözegeldiğimizdekapadı.

«Atticus, BayCunningham’amiras işlerinden söz ediyordum. Senin üzülmemesini söylediğini, budavaların bazen uzun sürdüğünü söylediğini aktarıyorum. Birlikte üstesinden geliriz demiştin...»Yavaşyavaşsustum.Neişkarıştırmıştımben!Mirasgündeliksohbetlereyakışacakbirmalzemeydi.Saçlarımındipleriterlemeyebaşladı.Herkesbanabakarkenduramazdım.Kimsekıpırdamıyordu.

«Neoldu?»diyesordum.

Atticsu birşey demedi. Çepeçevre suratlarına baktım. Bay Cunnigham’ın suratında da ifade yoktu.Sonratuhafbirşeyyaptı.Çömelipbeniomuzlarımdantuttuve:

«Onaselamınıiletirimküçükhanım,»dedi.Ayağakalkıpkocamanelinisalladı.«Gidelimçocuklar?»

Geldiklerigibi,okülüstürarabalarınaikişerikişerbinipgittiler.Kapılarkapandı,motorlaröksürdüvegittiler.

Atticus’adöndümamaAtticusgitmiş,yüzünühapishaneduvarınadayamıştı.Kolunuçekiştirdim:

«Artıkevegidebilirmiyiz?»Başınısalladı.Mendiliniçıkarıpyüzünüsildivesümkürdü.

«BayFinch?»

Karanlıktanyumuşak,boğukbirsesgelmişti.

«Gittilermi?»

Atticusyukarıbaktı.«Gittiler.UyuTom.Artıksenirahatsızetmezler.»

Geceninkaranlığındabirsesdahayankılandı.

«Etmeyeceklerindeneminolabilirsin.SenikolluyordumAtticus.»

MaycombGazetesininüstkatındanBayUnderwoodveçiftesisarkıyorlardı.

Yatma saatimizi çoktan geçmişti. Çok yorulmuştum. Atticus’la Bay Underwood bütün gecekonuşacağabenziyorlardı.Biriaşağıda...ötekiyukarıda...SonundaAtticusdöndü, ışığısöndürdüveiskemleyialdı.

Page 123: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«BentaşıyabilirmiyimBayFinch?»SoranDill’di.Başındanberihiçkonuşmamıştı.

«Sağoloğlum.»

Bürosuna giderkenDill’e ben Jem’le babamın gerisinde kaldık. Dill’in kucağında iskemle olduğuiçin yavaş ilerliyordu.Ara açılmıştı ve bir araAtticus’un Jem’in azarladığını şandım.Yanılmışım.SokaklambasınınaltındangeçerkenJem’inbaşınıokşadı.Sevgisinihepbudavranışlagösterirdi.

Page 124: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

ONALTINCIBÖLÜM

Jembeniduymuştu.Başınıarakapıdanuzattı.TamyanımageliyordukiAtticus’unışığıyandı.Sönenedekolduğumuzyerdekalıpbekledik.Dönüyordu.OrtalıkyatışıncaJembeniodasınagötürüpyanınayatırdı.«Uyumayaçalış.Bakarsınyarındansonraherşeybiter.»

Halamıuyandırmamakiçinsessizceiçerisüzülmüştük.Atticusarabayıgarajyolunasokuncamotorustopettirdivebirliktearabayı ittik.Arkakapıdangeçip,sessizceodalarımızadağıldık.Yorgundum.Tam uykuya dalıyordum ki o bomboş sokakta gazetesini katlayıp, gözlüklerini kaldıran Atticusgözleriminönündecanlanıverdi.Geceninolaylarınınanlamıkafamayenidankediyordu.Ağlamayabaşladım. Jem çok anlayışlı davrandı. İlk kez dokuz yaşındaki insanların bu tür işler yapmadığıkonusundanutukçekmedibana.

O sabah Jem dışında kimsenin iştahı yoktu. Üç yumurtayı silip süpürdü. Atticus onu hayranlıklaizlerken,AlexandraHala’mdanhoşnutsuzlukbelirtensinyalleralıyorduk.Geceyarısısokağakaçançocuklarailelerininutançkaynaklarıydılar.Atticusutançkaynaklarınınyanınagelmişolmalarındanmutluolduğunubelirttiamahalam,«Saçmalama!BayUnderwoodheporadaymış!»dedi.

«Braxton’inbunuyapmasıçokilginçZencilerdennefreteder.Tekinibileyanınayaklaştırmaz.»

Bay Underwood aşağılık, sinirli biri olarak bilinirdi. Babası onu Braxton Bragg olarak vaftizettirmişti. BayUnderwood da bu adı lekelemek için ömür boyu uğraşmıştı. ZatenAtticus güneyinünlügenerallerininadlarıtakılançocuklarınhepalkolikolduklarınısavunurdu.

CalpurniaHala^nakahvekoyarkenonayakarışdoluensevimlibakışlarımlabaktımamayaramadı.«Dahaçokküçüksün.Büyüdüğündesanadakoyarım.»

«Belkimidemeiyigelir.»

Pekâlâdeyipbüfedenbirfincançıkardı.Fincânabirkaşıkkahvekoyupüstünesütekledi.Onadilimiçıkardımvekafamıkaldırıncadahalamınçatıkkaşlarınıgördüm.NeysekibanadeğildeAtticus’akaşçatıyordu.

Calpurniamutfağagidenedekbekledi.Sonrada«Onunönündeböylekonuşma,»dedi.

«Kiminönündenasılkonuşmayayım?»

«Calpurnia’nınönünde!ÖnündeBraxtonUnderwoodZencilerdennefretederdedin.»

«BunuCalbilir.Maycomb’dakiherkesbilir.»

Babamdaki sinsi değişikliğin farkındaydım. Halamla konuştuklarında belirginleşiyordu. Kızgınlıkdeğildiamasoğukbirsavaşgibiydi.

Page 125: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Masadasöylenenher şeyiCalduyabilir.Kendisibuaile içinneanlamageldiğinibiliyor,»derkensesibuzgibiydi.

«Bence iyi bir tutum değil Atticus. Yüz buluyorlar. Aralarında nasıl konuştuklarını bilirsin. Bukasabadanelerolupbittiğigünbatmadangecekondularavarır.»

Babam bıçağını bıraktı. «Onları konuşmaktan alıkoyacak bir yasa bilmiyorum.Belki de onlara budenlimalzemebulmasaköylekonuşmazlardı.NedenkahveniiçmiyorsunScout?»

Kaşığımlaoynuyordum.«BayCunningham’ıdostbilirdim.Birzamanlarbanaöyledemiştin.»

«Yinedeöyle.»

«Amadüngecesanasaldırmakistedi?»

Atticusçatalınıbırakıp,tabağınıitti:«BayCunninghamaslındaçokiyi.birinsan.Hepimizgibionundagerçeğekörleştiğidurumlaroluyor.»

Jemkonuştu:«Bunakörlükdeme.«Düngeceseniöldürmekistedio.»

«Beni hırpalayabilirdi oğlum ama büyüdüğünde insanları daha iyi anlayacaksın. Saldırgan birkalabalık insanlardanoluşur.Odaböylebirkalabalığınparçasıydıamayinedeinsandı.Güneydekikasabalardabenzerkalabalıklarhepbildiğininsanlardanoluşur.Pekürkütücüsayılmaz,değilmi?»

«Hayır,»dediJem.

«Onlarınaklınıbaşınagetirmekiçinsekizyaşındabirçocukyetti.Belkidebubirşeyikanıtlar.Belkide çocuklardan oluşan bir yönetime gereksinmemiz var. Sizler Walter Cunningham’ı bir ikidakikalığınabenimpabuçlarımayerleştirdiniz.Budaonayetti.»

Dilerim Jembüyüyünce insanları anlardı.Ben pek anlayamayacaktım. «Walter ’in okula geldiği ilkgünüsongünüolacak,»dedim.

Atticus, «Ona dokunmayacaksın,» dedi sertçe. «İkinizin de ne olursa olsun kin beslemeniziistemiyorum.»

«Görüyorsun,değilmi?»dedihalam.«Nelereyolaçıyorbuişler.Uyarmadımdeme.»Atticusdememdedivekalktı.«Önümdekocabirgünvar.İzninizle.Jem,bugünseninveScout’unkasabayainmeniziistemiyorum.Lütfen.»

Atticus çıkıyordu ki odaya atlaya zıplaya Dill daldı: «Kasabadaki herkes duymuş. Bacak kadarboyumuzlayüzkişiyeengelolduğumuzu.»

Halam onu susturdu. «Yüz kişi değildi. Kimseyi de durdurmadınız. Yalnızca bir sürü sarhoşCunninghamserserisiydi,okadar.»

«Amaanhala,Dillhepböylekonuşur.»Jem’dibu.Peşindengelmemiziistiyordu.

Page 126: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Halam,«Bugünbahçedekalın,»diyebağırdı.

Sanki cumartesiydi. Güney yönünden gelen bir kalabalık evin önünden sel gibi akıyordu. BayDolphousRaymondsafkanıylageçti.Jem:

«Eyerdenasılduruyorgörüyormusunuz?»dedi.

«Sabahınsekizindeinsannasılsarhoşolur?»

Peşindenbirarabadolusuhanımgeçti.Pamuklugüneşşapkalara,uzunkollugiysilerebürünmüşlerdi.Arabayı da yün kasketli, sakallı bir adam sürüyordu. Jem «bunlar Menonit Mezhebi’nden,» dedi.«Düğme kullanmayı günah sayarlar.»Ormanın içinde oturur, alışverişlerini nehir kanalıyla yapar,Maycomb’a pek inmezlerdi. DilFin ilgilendiğini gören Jem açıklamalarını sürdürdü: «Hepsimavigözlüdür. Evlendikten sonra tıraş olmazlar. Karıları sakalları ile kendilerini gıdıklamalarındanhoşlanırlarmış.»

BayXBillupskatırınınüzerindegeçti.Bizedeelsalladı.«Tuhafadamdır,»dediJem.«AdıbasbayağıX.Başharfi filandeğil.Birkezduruşmadaymışveadını sormuşlar.OdaXBillupsdemiş.Yazmanadınınharflerini tek teksaymasını istemiş,odaXdemiş.Yinesormuşlar,yineXdemiş,KâğıdaXyazıpgöstermiş.Adınıneredenbuldundeyincedeailembeniböylenüfusageçirtmişdemiş.»

Taşralılar önümüzden geçerken Jem Dill’e tanınmış kişilerin özgeçmişlerini ve tutumlarınıanlatıyordu.BayTensawJonesoyunu içkiyasağındanyanakullanmıştı.BayanEmilyDavisgizliceenfiyeçekerdi.BayByronWalterkemançalıyordu.BayJackSlade’ınüçüncütakmadişleriydibunlar.

Bir araba dolusu asık yüzlü kasabalı belirdi. Bayan Maudie’nin çiçeklerle donanmış bahçesinibirbirlerine gösterince o da verandaya çıktı. Bir özelliği vardı. Veranda da durdu mu yüzünügöremezdikamaduruşbiçimindenhepnelerhissettiğinianlardık..Şuandadakollarınıkavuşturmuş,omuzları düşmüştü. Gözlükleri güneşte parlıyordu. Yüzünde şeytanca bir gülümseyiş olduğunubiliyorduk.

Arabanınsürücüsükatırlarınıyavaşlattı.Cırtlakseslibirkadın,«Kibirlegelenkaranlıklarlagider,»diyebağırdı.BayanMaudie’ninbunayanıtı,«Mutlubiryürek,yüzüdeaydınlatır,»oldu.

SanırımbuAyak-Yıkayıcılarşeytanınkutsalkitabıişlerinealetettiğinidüşündüler.Arabacı,katırlarıkamçıladı. Bayan Maudie’nin bahçesine neden karşı çıktıklarını anlamıyordum. Kaldı ki TanrınıngününübahçedegeçirenbirininKutsalKitabıezberebilmesibutepkiyidahadaanlamsızkılıyordu.

«Duruşmayagidiyormusunuzbusabah?»Bahçesinegeçmiştik.

«Hayır,»dedi.«Busabahadliye’deişimyok.»

«Gidipizlemeyecekmisiniz?»diyesordum.

«Gitmeyeceğim.Zavallıbiriniömürboyuhapsemahkûmedecekbirduruşmayıizlemekiçkarartıcıbiriş.Şunlarabakın:GörendeRoma’dakarnavalvarsanır»

Page 127: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Duruşmayıhalkaaçıkyapmakzorundalar.Yoksahaksızlıkolur,»dedim.

«Farkındayımamaaçıkdiyedegitmekzorundadeğilim,öyledeğilmi?»

Bayan Stephanie Crawford geldi. Şapka ve eldiven giymişti. «Vay vay vay! Şunlara bak. SankiWilliamJennigsBryankonuşmayapacak!»

«SennereyeStephanie?»

«Jitney’indükkânına.»

BayanMaudiebugünedekonunşapkaylaçarşıyagittiğinihiçgörmediğinisöyledi.

«BelkideAtticusnelerçeviriyordiyeduruşmayagiderim.»

«Dikkatetdesenitanıkyapmasın.»

Nedemek istediğini sorduk.BayanStephaniebudavayı okadar iyi biliyor ki, bâri tanıklıkyapsındemekistiyordu.

Öğlenedekkentenuzakdurduk.Atticusyemeğegeldivesabahıjüriüyeleriniseçmeklegeçirdiklerinisöyledi.YemektensoraDilPialıpkenteindik.

Ortalıkbayramyerigibiydi.Hayvanbağlayacakyerkalmamıştı.Katırlarvearabalarboşağaçlarınaltlarına çekilmişlerdi.Meydan, gazetelerine oturmuş piknik yapan, bisküvi ve pekmezlerini sıcaksütle mideye indirenlerle doluydu. Kimileri soğuk tavukları, domuz pirzolalarını kemiriyorlardı.Daha da zengin olanlar yemeğin ardından ampul biçimli bardaklarındaki kolaları yuvarlıyorlardı.Yağlısuratlıçocuklarkalabalığınarasındaçemberçeviriyorbebeklermemeemiyorlardı.

Meydanın uzak bir köşesinde de Zenciler, güneşin altında sessizce oturuyorlardı. Tuzlu balık,peksimetvekola’ylakarınlarınıdoyurmaktaydılar.BayDolpmusRaymonddaonlarlaydı.

«Jem,»dediDil,«kesekâğıdındaniçiyor!»Görüntüoydu.İkisarıkamışdudaklarındankesekâğıdınınderinliklerineuzanmaktaydı.Dill,«Hiçböylebirşeygörmedim!Oradanasıltutuyor?»diyesordu.

Jemkıkırdadı.«İçindeviskidolubirşişevar.Hanımlarıkızdırmamakiçin.Bütünöğledensonraiçer.Bitincedegörürsüngiderdoldurur.»

«NedenZencilerleoturuyorpeki?»

«Hep öyle yapar. Onları bizden çok seviyor sanırım. Yöre sınırına yakın, herkesten uzakta yaşar.Zencibirkadını,değişikrenklibirsürüçocuğuvar.Görürseksanagösteririm.

«Serseriyebenzemiyor,»dediDill.

«Değildir.Eskibirailedendir.Birsürüdetoprağıvar.»

«Nedenböyledavranıyor?»

Page 128: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«O da öyle biri işte. Derler ki düğününü hiç unutmamış. Sanırım Splender kızlarından biriyleevlenecekmiş. Büyük bir düğün olacakmış ama provadan sonra gelin gidip kafasına bir kurşunsıkmış.Tüfeğintetiğiniayakparmaklarıylaçekmişdiyorlar.»

«Nedeninibilenvarmı?»

«Hayır. Bay Dulphus dışında hiç kimse bilmiyor. Gelin, Zenci kadını öğrenmiş diyorlar. SanırımDolphus hem kadını tutarım hem de evlenirim demiş. O gün bugün hep sarhoş gezer. Yine deçocuklarınaçokiyidavranır.»

Jem,«meleznedemektir?»diyesordum?

«Yarıbeyazyarısiyaholan.OnlarıbiliyorsunScout.Birikırmızısaçlı.Eczanedeçalışırhani.Oyarıbeyazişte.Acıklı.»

«Acıklımı?niye?»

«Hiçbiryereaitdeğiller.Zencileronlarıistemiyor,beyazdiye.Beyazlaristemez,Zencidiye.Ortadakalmışlar.BayDolphusikisinikuzeyeyollamış.Kuzeydebunaaldırmıyorlarmış.Bakiştebiri.»

Dill,«Nasılanlıyorsun?»diyesordu«BanaZencigibigöründüler.»

«Anlayamazsın.Bilmengerek...AmabubirRaymond.»

«Nasılanlarsın?»

«Scout,söyledimya!Bilmengerek.»

«PekibizimZenciolmadığımıznebelli?»

«Amcam bilemeyiz diyor. Bildiğimiz kadar zenci kanımız yok ama atalarımızın ataları KutsalKitap’tasözüedilenEtiyopya’dangelmişolabilirlermiş.»

«Oçokgerilerdekalmışsayılır.»

«Ben de öyle düşündüm ama buralarda bir damla Zenci kanı seni toptan kara yapar. Hey, şunabakın...»

Görünmeyen, duyulmayan bir çağrı herkesi ayağa kaldırmış, gazete ve kâğıtları çevreye yaymıştı.Çocuklar annelerine gittiler. Bebekler kalçalara yerleştirildi. Erkekler terden ıslak şapkalarıylaailelerini duruşma salonuna yönelttiler.Meydanın öte yanından Zenciler ve BayDolphus kalkmış,pantolonlarını düzeltiyorlardı. Aralarında birkaç kadın ve çocuk da vardı. Sabırla beyaz aileleringirmesinibeklediler.

«İçerigirelim,»dediDill.

«Herkesgirenedekbekleyelim.Atticusbizigörürsekızabilir,»dediJem.

Page 129: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Maycomb Yöre Adliyesi uzaktan Arlington’u anımsatıyordu. Güney tarafından damını taşıyansütunlarbuişiçinçokhantaldılar.

Adliye 1865’ de yandığında geriye bir bu sütunlar kalmış, bina da onlara göre yapılmıştı. Onlararağmen demek daha doğru olurdu. Viktorya çağı stili bu bina kuzeyden bakıldığında gözebatmıyordu. Ne var ki güney tarafından Yunan stili sütunları 19. yüzyıldan kalma saat kulesi ileçelişiyordu. Kulede paslanmış, güvenilir olmayan eski bir saat vardı. İnsanların geçmişin nesnelkalıntılarınısaklamadakidirengenliğinisimgeliyordu.

İkinci kattaki duruşma salonuna varmak için bir sürü güneş görmez bölmeyi geçerdiniz. Vergimemuru, vergi toplayıcısı, yazman, savcı ve diğerleri çürümeye yüz tutmuş dosyaların kokusu ilesidikkokusununbirbirlerinekarıştığıserinodalardayaşarlardı.Gündüzışıkyakmakzorundaydılar.Tahtalar hep tozlu olurdu. Burada yaşayanların tümü çevrelerine uymuştu. Küçücük, gri suratlı,güneşten,rüzgârdannasiplerinialmamışadamcıklardı.

Kalabalıkolacağınıbiliyordukamakoridordakiyığınlaradahazırlıklıdeğildik.JemileDill’denayrıdüştüm. Duvar kenarından yürüdüm. Jem nasılsa beni bulurdu. Boş gezerler kulübünün arasındabuldum kendimi. Bunlar yaşamlarını hiçbir şey yapmadan, meydandaki meşelerin altındapinekleyerek geçiren, beyaz gömlekli, yeşil pantolonlu, pantolonları askılı bir grup adamdı.Görünmemeye çalışıyordum. Adliye’deki işlerin en acımasız eleştirmenleri olan bu adamlar içinAtticus,‘Yasalarıbiryargıçkadarbilirler ’derdi.

Genellikleduruşmalarıntekizleyicileriydiler.Bugünalışılagelmişintersiniyaşamakonlarıhuzursuzetmişgibiydi.Konuştuklarındaseslericiddiydi.Babamıkonuşuyorlardı.

«Neyaptığınıbiliyordursanırım,»dedibiri.

«Ee...e...peksanmam,»dediöteki,«AtticusFinchçokokur,çok.»

«Okurya, gerçektenokur.»Üyeler kıkırdadılar.Üçüncübiri, «Sanabir çift lafımvar,Billy,»dedi.«Yargıçonabugöreviverdi.Zenciyikorumagörevini.»

«Evet,odakoruyacak.İştebendebunubeğenmiyorum.»

Bu haberdi. Öyle bir haberdi ki olaylara bambaşka bir boyut kazandırıyordu. Atticus istese deistemese de savunma yapmaya zorunlu kılınmıştı. Bize bunu söylememiş olması çok tuhaftı. Hemkendimizi,hemonusavunmadabukozukullanabilirdik.«Zorunlu,onuniçinyapıyor,»dahaazkavgave çatışmaya eşitti. Peki, bu kasabalının davranışlarını açıklıyor muydu? Yargıç Atticus’ugörevlendirmişti...Atticusonusavunmayıplanlıyordu...Bundanhoşlanmıyorlardı...Kafamkarıştı.

BeyazlarıngeçmesinibekleyenZencileriçerigirmeyebaşladılar.

«Hoop,hoop»dediboşgezertakımındanbiri,bastonudahavadaydı.«Durunbakalım!»

Eklemleri kireçlenmiş bu yaşlılar tırmanışa geçtiler ve beni arayan Dill’le Jem’e çarptılar. Jembağırdı:«HaydiScout,oturacaktekbiryeryok.Ayaktakalacağız.»

Page 130: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Zenciler tırmanırken, «Şuraya bak,» dedi sinirli sinirli. Öndeki yaşlılar yerleri kapacaklardı.Şansımızyoktu.Jem’ebakılırsasorumlusudabendim.Boynumuzbükükkalakaldık.

«İçerigiremiyormusunuz.»

PederSykes’dıbu.Siyahşapkasıelinde,bizebakıyordu.

«Bakalımneyapabiliriz.»

PederSykesüstkataseyirtti.Birkaçdakikadadageridöndü.«Aşağıdahiçyeryok.Sanırımbalkonayanımagelmenizdebirsakıncayoktur.»

«Yoo,»dediJem.SevinçlePederSykes’inönündensalonakoştuk.Kapalıbirmerdiendençıkıponubekledik. Peder Sykes nefes nefese gelip bizi Zencilerin arasından ilerletti. Dört Zenci kalkıp önsıradakiyerlerinibizebıraktılar.

Zenciler Balkonu salonun üç yanı boyunca uzanıyordu. Buradan her şeyi görebiliyorduk. Jüri soltarafa, pencerelerin altına oturmuştu. Sıska, yanık çiftçilerdi hepsi. Bu doğaldı çünkü kasabalılarjürilere pek girmezlerdi. Ya izinli olurlar ya da üyelikleri kabul edilmezdi. Jüri’den bir ikisiCunninngham’larabenziyordu.Dimdik,dikkatkesilmişçesineoturuyorlardı.

Savcı, başka bir adam, Atticus ve Torn Robinson’un sırtları bize dönüktü. Savcının masasındakahverengibirkitapvesarıtahtalarvardı.Atticus’unmasasıboştu.

Seyircileri duruşmadakilerden ayıran parmaklığın içinde tanıklar oturuyordu.Onların da sırtlarınıgörebiliyorduk.

YargıçTayloryaşlıveuykulubirköpekbalığıgibikoltuğundaoturuyordu.Kılavuzbalığıiseönündehızlı hızlı not alıyordu. Taylor tüm yargıçlar gibiydi. Sevimli, ak saçlı ve kırmızı suratlıydı.Duruşmalarını ürkütücü derecede kurallara bakmaksızın yöneten biriydi.Arada ayaklarını kürsüyekoyar, çakısıyla tırnaklarını temizlerdi. Uzun duruşmalarda, hele yemek sonrasında uyuyorsanırdınız. Onu uyandırmaya çalışan bir avukat kasıtlı olarak kitaplarını düşürünce bu yargıçıngerçekten uyumadığı ortaya çıkmıştı. Taylor gözünü hiç açmadan «Onu bir kez daha yapın BayWhitley,size100dolarlıkcezakeserim»demişti.İşiniönemsemezgörünsedebuişinustasıydı.İplerihep elinde tutardı. Tökezlediği bir kez görülmüştü. Onu tükezletenler de Cunningham’lardı.Oturdukları yer olan Old Sarun’da aynı adı taşıyan, ama ne beladır ki iki ayrı aile bulunuyordu:Cunningham’larlaConningham’lar,adlarınyazılışıyalnızcabilimselbirtartışmakonusuolanadeğinevlenip,karıştılar... takibirCunninghambirConningham’ı toprakhaklarıkonusundadavaedipbuhakkı ele geçirene değin. Bu tartışmanın ortasında Jeems Cunningham annesinin resmi belgelereCunninghamyazdığınıamagerçekteConninghamolduğukonusundatanıklıketti.BuCunningham’ınokuması, yazması yoktu. Gecelen çoğunlukla verandada oturur, dalar giderdi. Old Sarun’lularıntuhaflıklarını dokuz saat boyunca dinleyen Yargıç Taylor davayı iptal etti. Neye dayanarak diyesorulduğunda da hileli hisse iddiasında bulunmak deyiverdi. İçlerini döküp rahatladıklarınıumuyordu.Başındanberiistedikleridebuyduzaten.

Yargıçtaylor ’unilginçbiralışkanlığıvardı.Salondasigaraiçiminiserbestbırakırdı.Kendisiiçmezdiamaşanslıysanız

Page 131: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

aradabir ağzınauzunbirpurokoyupbunuçiğnediğinigörürdünüz.Puroyavaşyavaşyokolurdu.Birkaçsaatsonrageriyeincecikbirsopakalırdı.ÖzüdeYargıç’ınmidesularınakarışmışolurdu.BirkeresindeAtticus’aBayanTaylorkocasınınasılöpebiliyordiyesormuştum.Odapeköpüşmüyorlardemişti.

TanıkyeriYargıç’ınsağındaydıvebiziçerigirdiğimizdebayHeckTateyerinialmıştıbile.

Page 132: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

ONYEDİNCİBÖLÜM

«Jem,»dedim,«ŞunlarEwell’larmı?»

«Sus,»dediJem,«BayHeckTatetanıklıkedecek.»

Bay Tate giyinip kuşanmıştı. Üzerinde sıradan bir elbise vardı. Bu da onu herhangi bir adamyapıyordu.Yüksekçizmeleri, deri ceketi, fişekliğiyoktu. İşteo andan itibarenbeniürkütmezoldu.Önedoğrueğilmiş,oturuyordu.Ellerinidizlerininarasınasokmuş,cankulağıyla.savcıyıdinliyordu.Savcı bay Gilmer ’i pek tanımıyorduk. Abbottsville’dendi. Duruşmalar için gelirdi. Jem’le benduruşmalarlapekilgilenmezdik.Yumuşakyüzlü,saçlarıseyrek,yaşıkırkilealtmışarasındaherşeyolabilecek bir adamdı. Arkası bize dönük olduğu halde gözlerinin hafif şaşılığını biliyorduk. Buşaşılığıheplehinekullanırdı.Bakmadığıhaldebakıyorsanırdıherkes.Hemjüriüyeleri,hemtanık,kendileriniincelemealtındabulurlardı.

«...kendikelimelerinizleBayTate,»diyorduBayGilmer.

BayTategözlüklerinedokunup,dizlerinebakarakkonuşmayabaşladı.«Çağırıldım...»

«Jüri’yedoğruanlatabilirmisiniz,BayTate?Sağolun.Sizikimçağırdı?»

«Bob...yaniBobEwellbirgece...»

«Hangigece?»

«21 Kasım gecesi. Tam bürodan çıkmış eve gidecektim ki Bo... Bay Ewell içeri girdi. Çokheyecanlıydı.Evinegelmemi,

birZencininkızınatecavüzettiğinisöyledi.»

«Gittinizmi?»

«Tabii.Arabayabinip,elimdengeldiğinceçabukgittim.»

«Venegördünüz?»

«Onu ön odada yerde yatar gördüm. Dövülmüştü. Onu ayağa kaldırdım, yüzünü yıkadı ve iyiolduğunusöyledi.Bunukimyaptıdedim.OdaTomRobinsondedi...»

OanakadardikkatinitırnaklarınayöneltmişolanYargıç,itirazbeklermişgibikafasınıkaldırdıamaAtticus’dahareketyoktu.

«BendeTommuböyledövdüdedim,odaevetdedi.Omutecavüzettidiyesordum,onadaevetdedi.BendeRobinson’unevinegidiponugetirdim.Sanığıtanıdı.Bendeonututukladım.Hepsibukadar.»

Page 133: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Teşekkürederim,»dediBayGilmer.

Yargıç,«Soruvarmı,Atticus?»dedi.

«Evet,»dedibabam.İskemlesiniçarpıtmıştı.Kolununtekideiskemleninarkasındaydı.

«DoktorçağırdınmıŞerif?Hiçkimsedoktorçağırdımı?»

«Hayırefendim,»dediBayTate.

«Doktorçağırmadınmı?»

«Hayır.»

«Neden?»Sesialaylıydı.

«Söyleyebilirim. Gerekmiyordu Bay Finch. Durumu çok kötüydü. Bir şeyler olduğu apaçıkortadaydı.»

«Amadoktorçağırmadın.Kimseçağırmadı.Kimseonudoktoragötürmedi.»

«Hayırefe...»

YargıçTaylorarayagirdi.«ÜçkezyanıtladıAtticus.Çağırmamış.»

«Eminolmakistedim.»Yargıçbusözegüldü.

Jem’in eli balkon demirini sıkıyordu.Nefesini tuttuğunu gördüm.Kimsede benzer bir tepki yoktu.Fazladuygusaldavranıyordu.Dillsakindi.PederSykesda.«Neoluyor?»«Hişştl»

«Şerif,»diyordubabam,«kötüdövülmüştüdediniz.Nasıl?»

«Yani...»

«Yaralarınıanlat,Heck.»

«Kafasınavurulmuştu.Kollarındamorluklarvardı.Yarımsaatkadarönceolmuştu...»

«Neredenbiliyorsun?»

BayTatesırıttı.«Öyledediler.Neyse...bengittiğimdeberbattı.Gözümorarmıştı.»

«Hangigözü?»

BayTateşaşırdı.Saçınısıvazladı.SoruyuçocukçabulmuşgibiAtticus’abaktı.

«Anımsamıyormusun?»diyesorduAtticus.

BayTategörünmezbirinigöstererek,«solgözü,»dedi.

Page 134: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«BirdakikaŞerif.Senbakarkensoltaraftakimi?Yoksakendisolumu?»

«Tamam...sağı...sağgözüydüBayFinch.Anımsıyorum.Yüzününsağtarafıdarmadumanolmuştu.

Birden gözlerini kırpıştırdı. Sanki bir şeylerin bilincine yeni varıyormuş gibiydi. Sonra kafasınıçeviripBayRobinson’abaktı.Robinsondaonubirşeylerdürtmüşgibikafasınıkaldırdı.

Atticusdabirşeyleryakalamışgibiydikiayağafırladı.«Şerifsöyledikleriniyinelermisin?»

«Sağgözüydüdedim.»

«Hayır...»Atticusyazmanagitti.Birsayfageriyedöndüler.Yazmanokudu:«BayFinch,anımsıyorum.Yüzününotarafıdarmadumanolmuştu.»,

AtticusTate’ebaktı.«NetarafıHeck?»

«SağtarafıBayFinch.Amabirsürüberesivardı...onlarıanlatmamıistermisin?»

Atticusbaşkabirsorusoracakgibiydiamavazgeçti.«Evet.Öbüryaralarıneydi?»

BayTateyanıtlarkenAtticus,Robinson’a«Hesaptabuyoktu,»dercesinebakıyordu.

«Kollarımorarmıştı.Banaboynunugösterdi.Boynunda,gırtlağındaparmakizlerivardı...»

«Çepeçevremi?Arkasındamı?»

«ÇepeçevrededimBayFinch!»

«Öylemidersin?»

«Evet.İncebirboynuvardı.Herkesuzanıp,çepeçevre...»

«SorumaevetveyahayırdeyinŞerif,lütfen,»dedi.

Tatesustu.

Atticus yerine geçip sözü savcıya bıraktı. Savcı da Yargıç’ı gösterdi.Yargıç da Bay Tate’e başınısallayıncaBayTateiskemlesindenkalkıpaşağıindi.

Salondabaşlardöndü,ayaklaryerdeğişti.Bebeklereldeğiştirdi.Birikiçocuksalondandışarıçıktı.Arkamızdaki Zenciler fısıldaştılar. Dill, Peder Sykes’a neler olup bittiğini sordu ama o da pekbilmiyordu. Buraya kadar olup bitenler çok can sıkıcıydı. Kimse bağırıp çağırmamıştı, savcı ilesavunma arasında sürtüşme çıkmamıştı. Filmlerdeki gibi değildi. Herkes düşkırıklığına uğramışgibiydi sanki. Atticus sıradan bir iş davasındaymış gibi sakindi. Kudurmuş denizleri bilesakinleştirmeye yatkın yaradılışıyla tecavüz davasını kuru bir pazar vaazına çevirmişti.Kafamdakibayatviskikokuları,saklanılanahırlar,uykulugözlü,belaarayanadamlar, içeridengittilermidiyesoranboğukbirses...hepsiyokolmuşlardı.Karabasanımızbitmişti.Herşeydüzelecektiartık.

Page 135: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

SeyircilerinhepsiYargıçTaylorkadarrahattılar.Jemdışında.Yarımyamalaksırıtıyordu.Gözleridegülüyordu.Savunmagüçkazandıgibibirşeylerzırvaladı.Gösterişyapıyordu.

«...RobertE.LeeEwell!»

Mubaşir ’in çınlayan sesine horoz gibi, ufacık tefecik bir adam karşılık verdi ve gelip yerini aldı.Kendi adını duyunca ensesi kızarmıştı. Döndüğünde yüzü de ensesi kadar kızıldı. Adaşı ile pekbenzerliğiolmadığınıgördük.*

*RobetE.Lee:Güneylibirkahraman:Konfederasyonordularıkomutanı.

Alnına yeni yıkanmış bir perçem dökülmüştü. Burnu sivri ve parlaktı. Çenesi yokmuş da, inceboynununbiruzantısıymışgibiydi.

«...Tanrıyardımcımolsun,»diyeöttü.

Maycomb kadar büyük her kasabada Ewell’lar gibi aileler vardır. Hiç bir ekonomik değişim,bunlarınıdurumunusarsmaz.Böylelerizenginlikgünlerindedeyoksullukgünlerindedekonukgibiyaşarlar. Okul görevlileri çocuklarını okulda tutamaz, sağlık görevlileri doğuştan sakatlıklardan,parazitlerinden,pisçevreleriningetirdiğihastalıklardanonlarıkurtaramaz.

Maycomb’un Ewell’ları, kasabanın çöp dökme alanının ötesindeki eski bir Zenci kulübesindeotururlardı. Kulübenin tahtaları tenekelerle sağlamlaştırılmış, damı teneke kutularla sıkıştırılmıştı.Dörtköşeolanbinadadörtminikodavardı.Kulübedörteğribüğrütaşınüzerineiğretioturtulmuştu.Pencereleri yalnızca duvarlardaki aralıklardı. Bu aralıklar yazın peynir çuvalları ile örtülü olur,böyleceeviçöplüktengelensineklerekarşıkorurlardı.

Sineklerinkarınlarıhepaçtı.ÇünküEwelPlarçöplüğühergüneldengeçirirlerdi.Sonuç(yediklerinindışında kalanlar) evin çevresini deli bir çocuğun oyun yerine döndürürdü. Kesilmiş ağaçlar, eskisüpürge sopaları ve alet sapları çit işlevi görürdü. Her sopanın ucunda tellerle tutturulmuş paslıtırmıklar, kürekler vardı. Bu barikatın çevrelediği alanda bir T-Ford otomobil, eski bir dişçiiskemlesi,Nuhnebidenkalmabirbuzlukvedahagösterişsiz şeyler; eskipabuçlar, radyolar, resimçerçeveleri, kavanozlar bulunurdu. Bütün bu hengâmenin arasında portokal renkli tavuklar umutlaeşelenirdi.BubahçeninbirköşesiMaycomb’uhepşaşırtmıştır.Çitboyuncasıralanmış,eskiporselenkaplar içindepırıl pırıl, harikulade sardunyalardururdu.BayanMaudiebahçesine sardunyaekecekkadaralçakgönüllüolsaydıancakbudenlisevgiylebakılmışolurlardı.

Mayella EwelPa ait olduğunu söylerlerdi. Kimse evde kaç çocuk olduğunu bilmiyordu. Kimi altı,kimileridokuzderdi.Yoldangeçersenizpencerelerdehepbirkaçkirliyüzgörürdünüz.Noeldışındakimseninoradangeçtiğiolmazdı.Noel’dekiliseleryardımsepetleriyollardı.Birdebelediyebaşkanıçöpçülere yardım etmemizi, çöpümüzü kendimizin dökmesini isterdi. Geçen Noel çağrıya uyupgitmiştik. Anayoldan çöplüğe oradan da EwelPlarm evinin önünden geçen ve Zenci mahallesinegiden toprak bir yol vardı. Dönmek için ya geri gitmeniz ya da sonuna kadar gidip, Zencilerinbahçelerinden manevra yapmanız gerekirdi. Karlı aralık sabahlarında bacalarından çıkan mavidumanlaniçerdenvuranateşlekızarankulübeler,temizvesıcakgörünürlerdi.

Çevrede güzel kokular olurdu. Tavuk, kızaran jambon... Jem ve ben kızaran bir sincabı

Page 136: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

farkedebilirdik.AmatavşanvegelincikgibikokularıayırtetmekiçinAtticusgibibirtaşralınınburnugerekiyordu.KokularEwella’larayaklaştıkçayokolurlardı.

Tanıkiskemlesindekiadamıkomşularındaniyiyapantekşeysıcaksuvesabunlayıkandığındatenininbeyazadönmesiydi.

«BayRobertEwell?»diyesorduBayGilmer.

«Adımbuarkadaş!»

Bay Gilmer biraz bozuldu. Ona acıdım birden. Bir şeyi şimdi açıklasam iyi olacak. Avukatçocuklarının yanılgılara düştüklerini duymuştum. Dava sırasında olagelen tartışmalara bakıp karşıtarafı babalarının can düşmanı sanır, üzülürlermiş. İlk ara verildiğinde de kol kola, dostça dışarıçıktıklarınıgörünceşaşırıpkalırlarmış.Jem’lebenimiçinbugerçerlideğildi.Babamızınkazanmasıya da yitirmesi bizim için sorun değildi. Bu nedenle yeterince duygusal bir anlatımdabulunamadıysam özür dilerim.Bunu yapsam, gerçek dışı olurdu. Tartışma görev gereği olmaktançıkıpkişiselleştimi ayırt edebiliyorduk amabu çoğukezbabamızdışındaolan avukatları izlerkenoluyordu. Bay Gilmer de babam da görevlerini yapıyorlardı. Üstelik Bay Ewell Bay Gilmer ’intanığıydı ve ona terbiyesizlik etmesi gereken en son kişiydi. Bir sonraki soru, «Mayella Ewall’inbabasımısınız?»oldu.Verilenyanıtiseşuydu:

«Değilsemöğrenmekiçinçokgeç...annesiöldü.»

YargıçTaylorkıpırdandı.İskemlesiniyavaşçadöndürüptanığabaktı:

«MayellaEwell’inbabasımısınız?»

Kahkahalar bıçakla kesilmişçesine sona erdi. Ewell zavallı bir sesle, «Evet efendim,» dedi.YargıçTaylor ses tonunudeğiştirdi. «İlkkezmibir duruşmayageliyorsunuz?Sizi dahaöncegördüğümüsanmıyorum.»Tanıkbaşınısallayıncadevametti;«Birşeyiiyicebelleyelim:Benburadaoturduğumsüreceahlâkdışıhiçbirdüşüncesözedönüşmeyecektir.Anladınızmı?»BayEwellanladımdediysedeanladığınısanmıyorum.YargıçTayloriçiniçekti.«Tamammı,bayGilmer?»

«Sağolunefendim...BayEwellbize21Kasımgecesiolanlarıanlatırmısınız?Kendikelimelerinizle.»

Jemsırıtıpsaçınıgeriyeitti.«Kendikelimelerinizle.»BayGilmer ’inklişesözüydü.Hepdüşünürdük;kiminkelimeleriyleanlatacaklarındankorkuyordiye.

«21Kasımgecesievedönüyordum.Biryığınçalıçırpıtoplamıştım.TamçitegeldimkiMayella’nınahırdasıkışmışbirdomuzgibibağırdığını...»

BunoktadaYargıçTaylortanığınzevzekliketmeyeceğikanısınavarmışolmalıkiuykulubirbiçimdeyerindenkaykıldı.

«SaatkaçtıBayEwell?»

«Günbatınımdanazönce.Nediyordum?Mayellaİsahazretlerinenispetyaparcasınabağırıyordu...»

Page 137: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Evet?Bağırıyordu?»dediBayGilmer.

BayEwellşaşkınşaşkınYargıç’abaktı.

«Şey. Mayella öyle bağırıyordu ki elimdekini fırlatıp koştum. Çite dolanmışım. Kendimi kurtarıppencereyevardığımdagördümki...»

Bay Ewell’in suratı mosmor oldu. Ayağa kalkıp Tom Robinson’u gösterdi. «Şu kara köpeğiMayella’nınüstündegördüm!»

Yargıç Taylor ’un davaları pek sessiz geçerdi ve tokmağa pek gerek olmazdı. Bu kez beş dakikasüreyle vurdu.Atticus kürsüye gitmiş ona bir şeyler söylüyordu.BayHeckTate sıraların arasındadurmuşortalığıyatıştırmayaçabalıyordu.Zencilerkızgınkızgınhomurdanmaktaydılar.

PederSykes,Dill’lebenimönümdeneğilipJem’inkolunuçekti.«BayJem,BayanJeanLouise’ievegötürseniziyiolacak.Beniduyuyormusunuz,BayJem?»

Jembaşınıçevirdi.«Scout,evegit.Dill,senveScoutevegidin.»

«Zorlagötürmengerek!»Atticus’unkuralınıanımsamıştım.

Jembanabağırdıçağırdı,sonradaPederSkes’a«BoşverinPeder,nasılsaanlamaz,»dedi.

Gururumincinmişti.«Anlıyorum.Seninanladığınherşeyibendeanlıyorum.»

«Sus!AnlamıyorPeder.Dahadokuzundabileyok.»

PederSykes’ın siyahgözlerikaygılıydı.«BayFinchburadaolduğunuzubiliyormu?BunlarBayanJeanLouise’invesizingibidelikanlılarınduymasıuygunolanşeylerdeğil.»

«Bizigöremez.ZararıyokPeder.»

Jem’in kazanacağım biliyordum. Onu buradan hiçbir şey koparamazdı. Dill ve ben şimdilikgüvencedeydik.Atticusbaksabizigörürdü.

Yargıç Taylor tokmağını vururken Bay Ewell rahat rahat oturmuş, yarattığı kargaşalığı izliyordu.Tekbirkeîimeilepiknikyapanbumutluinsanlarısinirli,gerginbirkalabalığaçevirmişti.Gürültüvetokmakseslerigiderekazaldı.EnsonundayalnızcaYargıçTaylor ’dançıkanpink-ponk-ponkgibibirseskaldı.

Yönetime yeniden el koyan Yargıç arkasına yaslandı. Birden yorgun göründü gözüme: Yaşlıgösteriyordu. Atticus’un dediğini düşündüm. Karısı ile öpüşümüyorlar demişti. Yetmiş dolayıncaolmalıydı.

«Biristekvar,»dediYargıç,«Salonunboşaltılması,hiçdeğilsekadınveçocuklarınçıkartılmasıiçin.Şimdilik reddedildi. İnsanlar görmek istediklerini görür, duymak istediklerini duyarlar. Burju daçocuklarına gösterme ve duyurma hakları vardır. Ama hepsini sessizce karşılayacaksınız. Yoksaburayıboşalttırırım.Hemdehakkınızdadavaaçarak.BayEwell,tanıklığınızıbirHıristiyanayaraşır

Page 138: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

dilleyapacaksınız.Mümkünsetabii.Devamedin.BayGilmer.»

Bay Ewell bana sağır ve dilsizleri anımsatıyordu. Yargıç’ın kullandığı sözcükleri bugüne dek hiçduymamıştı. Sessizce yinelemeye çalışıyordu. Asıl anlam yok olmuştu. Yüzündeki kibir yok oldu,yerineköpekleşmişbir ifadegeldi.HoşYargıçbunuyutmadıve tanığıgözhapsinealdı.Atticus’laBay Gilmer bakıştılar. Atticus yine oturmuştu. Yüzünü göremiyorduk. Yargıç bir soru ile onurahatlattı:«BayEwell:Sanığıkızınızlacinselilişkidebulunurkenmigördünüz?»

«Evet...gördüm.»

İzleyicilerdençıtçıkmıyordu.Sanıkbirşeylersöyledi.Fısıldaştılar.

«Penceredeydimmidediniz?»

«Evetefendim.»

«Yerdennekadaryükseklikte?»

«Doksansantimkadar.»

«İçeriyirahatgörebiliyormuydunuz?»

«Evet.»

«Odanasılgörünüyordu?»

«Herşeydarmadağınıktı.Kavgaetmişlergibi.»

«Sanığıgörünceneyaptınız?»

«Ben arka kapıya dolandım. O da arada ön kapıdan kaçıp gitti. Kim olduğunu gördüm tabii.Mayella’nındurumunedeniileardındangidemedim.İçerigirdiğimdeyerdebağırıyordu...»

«Sonraneyaptınız?»

«Bay Tate’e koştum. Kim olduğunu biliyordum. Öteki Zenci mahallesinde otururdu. Her günönümüzden geçerdi.On beş yıldır oraların temizlenmesi için yöre yönetimine başvururumYargıçbey;bunlarhemtehlikeli,hemdetoprağımındeğerinidüşürüyorlar...»

«Sağolun Bay Ewell,» dedi Gilmer. Tanık, iskemleden apartopar inerken Atticus’a çarptı. Bu kezTaylorsalondakileringülmesinesesçıkarmadı.

«Birdakikabayım.Sizebir-ikisorusorabilirmiyim?»

Bay Ewell geri geri iskemleye geçip yerleşti. Atticus’un yüzüne büyük bir güvensizlikle baktı.Maycombyöresinintümtanıklarıbuifadeyikarşıtarafınsorgulamasısırasındatakınırlardı.

«Bay Ewell,» diye başladı Atticus. «O gece pek koşuşturmuşsunuz. Eve koşmuşsunuz, pencereye

Page 139: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

koşmuşsunuz,içerikoşmuşsunuz,Mayella’yaveTate’ekoşmuşsunuz.Buaradadoktoradakoştunuzmu?»

«Gerekyoktu.Olupbitenigörmüştüm.»

«Amaanlamıyorum,»dediAtticus.«Mayella’nındurumundankaygılanmadınızmı.»

«Hemdenasıl.Kiminyaptığınıgörmüştüm.»

«Fizikseldurumunu...yaralarınıntıbbîyardımgerektireceğinidüşünmedinizmi?»

«Niçin?»

«Doktoragereksinimiolduğunudüşünmedinizmi?»

Tanık hiç düşünmediğini, ömrü boyunca hiç doktor çağırmadığını, çağırmış olsa bunun kendisinebeşdolarapatlayacağınısöyledi.

«Hepsibumu?»diyedeekledi.

«Pekdeğil.BayEwell,Şerifindedikleriniduydunuzdeğilmi?»

«Nasılyani?»

«BayTatetanıkiskemlesindekonuşurkenburadaydınızdeğilmi?Dedikleriniduydunuz?»

BayEwellbusoruyuiyicetarttı.

«Evet.»

«Mayella’nınyara-beresikonusundaaynıgörüştemisiniz?»

«Nasılyani?»

Atticus,BayGilmer ’ebakıpgüldü.BayEwellsavunmayayardımcıolmayahiçniyetlideğildi.

«Haatamam.Tate’nindediğiherşeyekatılıyorum?»

«Öylemi?Eminolmakistedim.»Atticusyazmanagitti.Tate’insözlerinibirkezdahaokuttu.Yazmanbunlarıborsabültenigibiokuyordu.

«... hangi gözü, sol, ah evet demek ki sağ olur, sağ gözüydü Bay Finch şimdi anımsıyorumdövülmüştü...» Sayfayı çevirdi. «...yüzün o tarafı şerif, lütfen dediklerini tekrarla, sağ gözü dedindedim...»

«Tatedoğrusunubilir.Gözümorarmıştıvekötüdövülmüştü.»

Küçükadamiskemledekieskiiğretiliğiniveutangaçlığınıyitirmişebenziyordu.Atticus’udişinegöre

Page 140: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

bulduğuaçıktı.Göğsünükabarttıveyinebirhorozabenzedi.Atticusbirsorudahasorarsapatlayacaksandım.

«BayEwell,okuma-yazmanızvarmı?»

BayGilmerarayagirdi:«İtirazediyorum:Tanığınokuryazarlığınındavaylailgisiyoktur.»

Yargıç konuşacaktı ki Atticus atıldı: «Sayın Yargıç, bu soruyu ve bir sonraki soru ilgisinigösterecektir.»

«Pekâlâ.Yalnızgörmemizisağla!İtirazreddedilmiştir.»

İlişkikonusundaBayGilmerdehepimizkadarmeraklıgörünüyordu.Atticus«soruyuyineliyorum,»dedi.«Okumanızyazmanızvarmı?»

«Elbette.»

«Adınızıbizeyazıpgösterebilirmisiniz?»

«Tamam.İşsizlikçekleriminasılimzalıyorumsanıyorsun?»

BayEwellkasabalılarasevimligörünmeyeçalışıyordu.Aşağıdangelengülüşmelervefısıltılaronunnemalıngözüolduğuylailgiliolmalıydı.

Kızmayabaşlamıştım.Atticusneyaptığınıbiliyorduherhaldeamabanakalırsayanınaışıkalmadankurbağa avına çıkmıştı. Bebekliğimizden bu yana en iyi bellediğim avukatlık kuralı tanığa hiçbirzaman, ne olursa olsun yanıtını bilmediğin soru sormama kuralıydı. Sordunmu hiç istemedin biryanıtalabilirdin.Budasavunmanınberbatolmasıdemekti.

BayEwell bir zarfın arka tarafına yazdı ve başını kaldırdı.Kaldırınca da kendisini yeni açmış birzambağıizlergibiizleyenYargıçTaylor ’lagözgözegeldi.BayGilmeryarıoturmuş,yarıayaktaydı.Birjüriüyesiparmaklıktanöteyeuzanmıştı.

«Neoluyor?Nebakıyorsunuz?»

«SolaksınızBayEwell,»dediYargıçTaylor.

BayEwellkızgındı:Solaklığınınbuişleneilgisivardıki?İsa’dankorkanbiradamdı.AtticusFinchgibi avukatlar onun saflığından yararlanıyorlardı. Atticus Finch gibileri hep bu tür dalaverelerebaşvururlardı.Neolduğlınu anlatmıştı.Atticus’un soruları onun tanıklığını sarsamazdı.Penceredenbakmıştı,sonradaZenciyikovalamıştı,sonradaŞerifekoşmuştu.Atticusonunlaişinibitirdi.

BayGilmerbirsorudahasordu:

«İkielidekullanmayeteneğinizvarmı?»

«Yok.Birelimideötekigibikullanırım.»

Page 141: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Jem sevinçten çıldırmış gibiydi. Balkon parmaklığına yumruğunu vuruyor. «Kıstırdık onu!» diyesöyleniyordu.

Ben sanmıyordum. Bana kalırsa Atticus Mayella’yı dövenin Bay Ewell olabileceğini göstermeyeçalışıyordu. Sağ gözümorarmıştı, yüzünün sağ tarafı hırpalanmıştı. Bu da sol elli birinin işi gibigörünüyordu.SherlockHolmesveJimFinchbunakanabilirlerdiamaTomdasolakolabilirdi.BayHeckTategibigözümünönündeyüzübanadönükbirinicanlandırmayaçalıştım.Sağeliyle tutmuş,solla da dövmüş olabilirdi. Tom’a baktım. Arkası dönüktü ama omuzları ve kalın boynunugörebiliyordum.Kolaylıklayapmışolabilirdi.BanakalırsaJemdereyigörmedenpaçayısıvıyordu.

Page 142: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

ONSEKİZİNCİBÖLÜM

Birisibağırıyordu:

«MayellaVioletEwell!»

Gençbirkıztanıkyerineçıktı.Elinikaldırıpgerçeği,yalnızcagerçeğisöyteyeceğineyeminederkenpekzayıfduruyordu.

Tanık iskemlesine geçip yüzünü dönünce gerçekteki kendine benzedi: Yorucu işlere alışık, kalıngövdelibirgençkadın.

Maycomb’da kimin her zaman, kimin yılda bir yıkandığını anlardınız. Bay Ewell'in kazınmış birgörünümüvardı.Sankisuyabatıncakoruyucutabakalarındanyoksunkalmıştıdaderisidışetkenlereduyarlı olmuştu.Mayella ise sürekli temiz kalmayaözengösteren biri gibiydi.Ewell bahçesindekikırmızısardunyalarıanımsadım.

BayGilmerMayella’dan21Kasım’danelerolduğunukendikelimeleri ilejüriyeanlatmasını istedi.Kendikelimeleriyle,lütfen.

Mayellasessizdi.

«Ogünakşamüzerineredeydiniz?»

«Verandada.»

«Hangiverandada?»

«Yalnızcabirtanevar.Öntarafta.»

«Oradaneyapıyordunuz?»

«Hiçbirşey.»

YargıçTaylor,«Yalnızcaneolduğunuanlatın.Anlatabilirsinizdeğilmi?»

Mayellaonabaktıvehıçkırıklaraboğuldu.Eliyleağzınıkapamış,öyleceağlıyordu.Yargıçağlamasıiçinonabirsüretanıdı.Sonrada:

«Yeter!» dedi. Doğruyu söylediğin sürece korkacak hiçbir şey yok burada. Burası sana yabancı...biliyorum.Amaseninneutanacak,nedekorkacakbirşeyinvar.Nedenkorkuyorsun?»

Mayellaellerininardındanmırıldandı.

«Nededin?»

Page 143: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Ondan,»dedi,Atticus’ugöstererek.

«BayFinch’denmi?»

Mayellabaşınısalladı.«Babamayaptığınıbanadayapsınistemiyorum.Benidesolakyapıp...»

YargıçTaylorkafasınıkaşıdı.Bugünedeğinböylebirsorunlakarşılaşmadığıaçıktı.

«KaçyaşındasınMayella?»

«Ondokuzbuçuk.»

Yargıçboğazınıtemizlediveyatıştırıcıbirhavaylakonuşmayabaşladı.«BayFinchsenikorkutmayıdüşünmüyor.Kaldıkiyapmayakalkarsabenburadayım.İşimbu.Koskocakızsın.Şimdidikoturdaonavehepimizeneolupbittiğinianlat.Yapabilirsindeğilmi?»

Jem’efısıldadım:«Delimibu?»

Jem tanığı inceliyordu. «Bilemem.Yargıç’ı kendine açındıracak kadar aklı var.Belki de... neredenbileyimcanım!»

SakinleşenMayellaAtticus’asonbirbakışfırlattı.«Verandadaydımveo...ogeldi.Babamıngetirdiğibirkütükvardıkesilmesigereken...babamkesmemisöylemişti.Benkendimipekiyihissetmiyordum.Ogeçince...»

«Kimdibu‘O’?»

Mayella Tom Robinson’u gösterdi. «Daha açık olmanı isteyeceğim,» dedi Bay Gilmer. «Yazmanişaretleriyazıyageçiremez.»

«Şuradaki...Robinson.»

«Sonraneoldu?»

«Gel burayaZenci dedim.Şudolabı benim içinkır. Sanabir çeyrekvereyim.Kolaycayapabilirdi.Bahçeyegirdi.Bendeçeyreğialmayaiçerigirdim.Arkamıdönerkenüzerimeçullandı.Boğazımdanyakalamıştı.Pissözlersöylüyordu.Çırpındım,bağırdım.Banavurdu,vurdu...»

BayGilmerMayella’nınkendinegelmesinibekledi. Islakellerindekimendil terlibir ipedönmüştü.Yüzünüsilmekiçinaçtığındadabumburuşuktu.Birsorubeklediamagelmeyince,«beniyereyatırdı,boğazımısıktıvebendenyararlandı,»dedi.

«Bağırdınızmı?Bağırıp,karşıkoymayaçalıştınızmı?»

«Sanırımçalıştım.Yapabildiğimcebağırıpvurdum.»

«Sonraneoldu?»

Page 144: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Pek anımsamıyorum. Bir baktım babam odada. Bağırıyor, kim yaptı bunu diye; kim yaptı bunu?Sonrabayıldım.KendimegeldiğimdeBayTatebeniyerdenkaldırmışsuyagötürüyordu.»

Konuşma Mayella’ya güven vermişti. Sesinde babasının küstahlığı yoktu. Daha dingindi. Gözükısılmış,kuyruğukıvrılan,kızgınbirkediyiandırıyordu.

«Onunlagücününyettiğinceboğuştuğunusöyledin.Canınıdişinetakarakmı?»

«Evet,»Mayellababasınınsözleriniyineliyordu.

«Sanatamolaraktecavüzettiğindeneminmisin?»

Mayella’nınyüzüburuştu.Yineağlayacakdiyekorktum.Amaağlamakyerine,«İstediğinieldeetti,»dedi.

BayGilmereliylealnınısilince,gününnedenlisıcakolduğununbilincinevardıherkes.

«Şimdilikbukadar,»dedikibarca.«Amaoradakalın.KötüBayFinch’indesoracaklarıvar.»

«Savcı tanığı savunmayakarşıönyargılıdavranmaya itemez,»dediTaylor.«Hiçdeğilsebudavadaitemez.»

Atticus gülümseyerek yerinden kalktı. Tanık iskemlesine gitmek yerine ceketini açıp, parmaklarınıyelek ceplerine soktu. Sonra da pencereye yürüdü. Dışarı baktı. Baktığı yerle pek ilgilenmişebenzemiyordu. Dönüp tanık yerine geldi. Adım gibi biliyordum ki bir konuda karar vermeyeçalışıyordu.

«BayanMayella,»dedigülümseyerek,«sizikorkurtmayaçalışmayacağım...şimdilik.Tanışalım.Kaçyaşındasınız?»

«Ondokuz.Yargıç’asöylemiştim.»

«Evetdoğru, söylemiştiniz.Sabırgöstermenizgerek.Yaşlandım.Söylenenleripek iyi tutamıyorumaklımda.Sözleriniyinelemeniziisteyebilirim.Yanıtlarsınızdeğilmi?İyi.»

Mayella’nınyüzündehiçdeanlayışbelirtenbiranlamyoktu.Kızgınkızgınbakıyordu.

«Benimlealayettiğinizsürecesorularınızıyanıtlamam.»

«Efendim?»Atticusşaşırmıştı.

«Alayederseniz...»

Yargıç,«BayFinchseninlealayetmiyor.Neyinizvarsizinkuzum?»dedi.

Mayella gözlerini kısıpAtticus’a baktı ama yanıtlarını Yargıç’a verdi: «BanaBayanMayella filandediğisürece.Onunbuhavalarınakatlanmakzorundadeğilim.»

Page 145: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

AtticusyinepencereyegidipbuişiYargıç’abıraktı.Taylorpekacımaduygusuuyandıracaktiptebirideğildi ama açıklamaya çalıştıkça ona acıdım. «Bay Finch’in konuşma biçimi böyle. YıllardırAdliye’debirlikteyiz.Seninlealayetmiyor.Sanakibardavranmayaçalışıyor.Davranışıböyle.»

Yargıçgeriyeyaslandı.«Atticus,devamet.Alayetmediğindezabıtlarageçsin.»

BugünekadarhiçkimseonaefendimveyaBayanMayelladememişmiydi?Hayır.Yaşamınemenebirşeydi?Kısasüredeöğrendim.

«Ondokuzmudediniz?Kaçkardeşinizvar?»

«Yedi.«Okulunilkgünügördüğümörneğebenzeyipbenzemediklerinimerakettim.

«Enbüyüklerisizmisiniz?»

«Evet.»

«Annenizölelinekadaroldu?»

«Bilmem,çokoldu.»

«Hiçokulagittinizmi?»

«Babamkadariyiokuryazarım.»

«Okulanekadargittiniz?»

«İkiyıl...üçyıl...bilemem.»

Atticus’un sorularının gerisindeki çerçeveyi görmeye başlamıştım. Bay Gilmer ’ın ilgisiz bulduğusorularla EweH’ların yaşantısını ortaya seriyordu. Jüri işsizlik parasının aileyi doyurmayayetmediğini, babanın büyük bir olasılıkla içkiye yatırdığını, günlerce bataklıkta kalıp eve hastadöndüğünü, hava pek soğuk olmadığı için pabuç gerekmediğini ama gerekince eski arabalastiklerinden kesilmiş parçalarla harikulade pabuçlar yapılabildiğini, sularını çöplüğe yakın birkaynaktanaldıklarınıöğrendi.Çevreyiçöpsüztutuyorlardı.Herkeskenditemizliğindensorumluydu.Yjkanmakistiyorsankendisuyunutaşıyordun.

Küçükler sürekli hastaydı. Hep kaşınıyorlardı. Arada bir, bir hanım gelip Mayella niye okulagitmiyordiyesoruyordu.Odayanıtınıyazılıveriyordu.Biraileye ikiokuryazaryeterdi.Ötekileröğrenmeselerdeolurdu.Babanınonlaragereksinimivardı.

«Bayan Mayella,» dedi Atticus, «On dok^uz yaşında bir kızın arkadaşları olmalı. Arkadaşlarınızkim?»

Tanıkşaşırmışgibibakıyordu.«Arkadaşlar?»

«Evet,yaşınızayakmbirileri?Kızlarveoğlanlar?Sıradanarkadaşlar?»

Page 146: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Mayellayineyabanileşti.«BenimleyinealayediyorsunuzdeğilmiBayFinch?»

Atticusbusoruyukendininkineyanıtsaydı.

«BabanızıseviyormusunuzBayanMayella?»

«Sevmekmi?Neyani?»

«Yanisizeiyidavranırmı?Geçinirmisiniz?»

«Ehişte,idareeder.Şeydışında...»

«Nedışında?»

Mayellababasınabaktı.İskemlesiniparmaklıklaradayamışolanBayEwelloturuşunudüzeltipyanıtıbeklemeyekoyuldu.

«Hiçbirşeydışında.İdareeder.»

BayEwellyinearkasınadayandı.

«İçmediğizamanlarındışındamı?»AtticusbunuöyleyumuşaklıklasöylemiştikiMayellabaşınıeğdi.

«Sanasaldırırmı?»

«Nasıl?»

«İçtiğinde,senihiçdövdümü?»

MayellaönceYazman’a,sonradaYargıç’abaktı.

«SoruyuyanıtlaBayanMayella,»dediYargıç.

«Babamsaçımınteliniincitmemiştir.Banahiçdokunmamıştır.»

Atticuskayangözlükleriniitti.«TanıştıkBayanMayella.Şimdidavayadönelim.TomRobinson’danbirşeyikırmasınıistemiştin.Neydio?»

«Eskibirdolap.Yanındaçekmeceleriolancinsten.»

«TomRobinson’uiyitanırmiydin?»

«Nedemekistiyorsunuz?»

«Kimolduğunu,neolduğunubiliyormuydunuz?»

Mayellabaşınıeğdi.«Kimolduğunubiliyordum.Evinönündenhepgeçerdi.»

«Onuilkkezmibahçeyeçağırıyorsunuz?»

Page 147: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Mayellairkildi.Atticusyinepencereleredoğrugidiyordu.Sorusorar,dışarıbakarveyanıtbeklerdi.Buirkilmeyigörmediamasezdi.Dönüpkaşlarınıkaldırdı.

«Onuilkkez...»Soruyuyineledi..

«Evet.Öyle.»

«Ondanöncehiççağırmamışmıydınız?»

Mayellahazırlıklıydıartık.«Hayır.Kesinliklehayır.»

«Birhayıryeterli.Ufaktefekişleryapmasınıistemezdinizmihiç?»

«Olabilir.BirsürüZencivardı.»

«Çağırdınızveonungeldiğibirgün?»

«Hayır.»

«Pekâlâ.Olupbitenegelelim.Odanızadöndüğünüzdetamarkanızdaydıtamammı?»

«Evet.»

«Boğazınızasarılıpaçıksaçıksözlersöyledidediniz...doğrumu?»

«Doğru.»

Atticus’un belleği birden canlanmış gibiydi. «Dediniz ki beni yakaladı, boğazımı sıktı ve bendenyararlandı...doğrumu?»

«Öylededim.»

«Yüzünüzevurduğunuanımsıyormusunuz?»

Tanıkduraladı.

«Boğazınızısıktığındaneminsiniz.Busıradadireniyordunuz,evet?Bağırdınız,çağırdınız.Yüzünüzevurdumu?»

Mayella’dan ses çıkmıyordu. Bir şeyleri çözmek ister gibiydi. BayHeck Tate'le benim yaptığımızşeyiyapıyorgibigeldi

bana.Gözönünegetirmeyeçabalıyordu.BayGilmer ’ebaktı.

«KolaybirsoruBayanMayella.Birkezdahadeneyelim:Yüzünüzevurdumu?»

Atticus’unsesiyumuşaklığınıyitirmişti.Kuru,duygusuz,profesyonelsesiylekonuşuyordu.

«Yüzünüzevurduğunuanımsıyormusunuz?»

Page 148: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Hayır.Yanievet.Banavurdu.»

«Soncümleyanıtınızmıoluyor?»

«Ha?Evet,vurdu.Bilmemki!Anımsayamıyorum.Herşeyçokçabukolupbitti.»

YargıçTaylorMayella’ya sertçe baktı. «Ağlamayın küçük hanım.»Atticus ise tam tersini savundu:«Bırakınağlasın,»dedi.«Zamanımızçok.»

Mayella’nın Atticus’a bakışları kin doluydu. «Sorularınızı yanıtlarım. Beni buraya alay etmeyeçıkardındeğilmi?»

«İyi»dediAtticus.«Birkaçtanekaldıyalnızca.Sanığınsizevurduğunu,boynunuzasarıldığını,vesizetecavüz ettiğini söylediniz. Doğru kişiden söz ettiğimizi belirlemek istiyorum. Size tecavüz edenadamıgösterirmisiniz?»

«İşteşu.»

Atticus sanığa döndü. «Tom ayağa kalk. Bayan Mayella seni iyice görsün. Adam bu mu BayanMayella?»

Tom Robinson’un güçlü omuzları gömleğinin altında kıpırdandılar. Ayağa kalktı. Bir dengesizlikvardı, ama bu duruşundan gelmiyordu. Sol kolu ötekinden bir karış kadar kısaydı ve ölü gibiduruyordu.Ecişbücüşbirelivardıvetaabalkondanbuelinhiçbirişeyaramadığıaçıktı.

«Scout!»diyebağırdıJem.«Scoutbak...Peder,adamsakat!»

Peder Sykes eğilip fısıltıyla, «Gençken dokuma makinesine kaptırdı. Bay Dolphus Raymond’unyerinde,»dedi.

«Sizetecavüzedenadambumu?»

«Evet.Kesinlikleo.»

«Nasıl?»

Mayellaçıldırmışgibiydi.«Nasılbilmemamayaptıişte...çokçabukoldu...ben...»

Atticus,«Buişisoğukkanlılıklagözdengeçirelim,»diyordukiBayGilmeritirazdabulundu.Sorularilgiliydi ama tanığıbunaltıyordu.YargıçTaylorkahkahaylagüldü.«OturHoracelHiçöylebir şeyyok.EsastanıkAtticus’ubunaltıyor.»

SalondagülentekkişiYargıçTaylor ’duBebeklerbilesessizdiler.Annelerininmemelerindeboğulupkaldılarmıdiyemeraklandım.

«Şimdi... Sanığın sizi boğup dövdüğünü söylediniz. Arkamdan gelip vurdu dediniz. Döndünüz veoradaydı.İradenizdedeğiştirmekistediğinizbirşeyvarmı?»

Page 149: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Olmayanbirşeyoldudiyemem.Dememimiistiyorsunuz?»

«Hayır.Neolduğunubirkezdahaanlatın.»

«Anlattım!»

«Döndünüzveoradaydı.Boğazınızamısarıldı?»

«Evet.»

«Sonraboynunuzubırakıpsizevurdu,öylemi?»

<Evet.»

«Solgözünüzüsağeliylemimorarttı?»

«Kafamıeğdim.Tamvuramadı.Kafamıeğdim.»

Mayellauyanmıştı.

«Nedenseifadenizbirdenkesinlikkazandı.Oysaazönceanımsamıyordunuz.»

«Banavurdudedim.»

«Peki.Vurdu,boğazınızısıktıvetecavüzetti.Tamammı?»

«Tamam.»

«Güçlübirkızsınız.Buaradasizneyapıyordunuz?Öyleceduruyormuydunuz?»

«Dedimya,bağırdım,tekmeledim...direndim.»

Atticus soru bombardımanına geçti.YargıçTaylor: «Yavaş olAtticus.Yanıtlaması için fırsat tanı,»dedi.

«Peki.Nedenkaçmadın?»

«Denedim.»

«Denedin.Neengelledi?»

«Beniyereçarptı.Evet.Beniyereçarptıveüstümeçullandı.»

«Buaradasenhepbağırıyormuydun?»

«Evet.»

«Diğerçocuklarseniniyeduymadılar?Neredeydiler?Çöplüktemi?»

Page 150: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Yanıtyoktu.

«Neredeydiler?Nedençığlıklarınakoşmadılarki?Çöplükormandanyakındı.»

Yanıtyoktu.

«Yoksababanpenceredengörenekadarbağırmadınmı?Bağırmadın,değilmi?»

Yanıtyok.

«TomRobinson’danöncebabaniçinbastınçığlığı.Öylemioldu?»

Yanıtyok.

«Senikimdövdü?Tommu,yoksababanmı?»

Yanıtyok.

«Baban pencereden ne gördü? Tecavüzü mü yoksa direnişi mi? Neden doğruyu söylemiyorsunçocuğum?SeniBobEwelldövdü,değilmi?»

Atticus bizden tarafa döndüğünde midesi ağrıyormuşçasına yüzünü buruşturmuştu. Mayella’nınyüzündedekızgınlıkladehşetkarışımıbirifadevardı.Atticusbezginbirtavırlaoturduvemendiliylegözlüklerinisildi.

SonundaMayella’nındiliçözüldü.«Birşeysöyleyeceğim,»dedi.

Atticusbaşınıkaldırdı.«Bizeneolduğunuanlatmakmıistiyorsun?»

AmaMayellabuçağrıdakigizlişefkatiduymadı.«Birşeysöyleyeceğim.Başkadakonuşmayacağım.Şu Zenci bana tecavüz etti. Siz beyefendiler de buna karşı bir şey yapmayacaksanız hepinizkorkaksınız...adisiniz.Topunuzbirden!Bütünoattığınızhavalarbeşparaetmez.Bütünbuefendim’li,bayan’lıkonuşmalarınızbeşparaetmezBayFinch.»

Ve bu kez gerçek hıçkırıklara boğuldu. Omuzları sarsılıyordu. Sözünde de durdu. Başka hiçbirsoruyu yanıtlamadı. Bay Gilmer ’in çabalarını bile karşılıksız bıraktı. Bu kadar zavallı ve cahilolmasaydıYargıçTayloronumahkemeyehakaretteniçeriattırırdı.

PekanlamıyordumamaAtticusonuçok fenabozmuştu sanırım.Bunuyapmaktandamutluolmuşabenzemiyordu. Başı eğik oturuyordu. Hiç kimsenin bakışlarında Mayella’nın babama bakarkenkinefretigörmedim.

Bay Giımer Yargıç Taylor ’a savcılığın ara verilmesini istediğini söyleyince Yargıç, «hepimizdinlensekiyiolur.Ondakikaara,»dedi.

AtticusveGilmerkürsününönündebirleşipfısıldaştılar,sonradatanıkyerininarkasındakikapıdançıktılar?Bubacaklarımızıuzatabilirizanlamınageliyordu.Uyuşmuşolduğumunfarkınavardım.Jemkalktı ve esnedi. Dill de öyle. Peder Sykes yüzünü sildi. Dediğine göre salonun sıcaklığı otuz iki

Page 151: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

derecevardı.

Basına ayrılmış iskemlede sessizce oturan ve söylenenleri süngersi beyni ile içen Bay BraxtonUnderwood,gözleriniZencilerbalkonunaçevirdivegözgözegeldik.Homurdanıpbaşınıçevirdi.

«Jem,BayUnderwoodbizigördü,»dedim.

«Boşver.Atticus’asöylemez.Gazeteninhaberlersütununakoyar.»Jem,Dif'edönüp,onaduruşmanıninceliklerinianlatmayabaşladı.

O incelikleri merak ediyordum. Uzun tartışmalar olmamıştı. Bay Gilmer kovuşturmayı adetaisteksizce sürdürüyordu. Atticus, Taylor ’un baktığı davalarda savunmanı yalnızca eldeki kanıtlaradayandırırsan şansın yok’ derdi. Yargıç tembel ve uykulu görünürdü ama ağırlığını da koymayıbilirdi.Atticus

onuniyibiryargıçolduğunusöylerdi.

Az sonra Taylor döndü ve döner iskemlesine oturdu. Cebinden bir puro çıkarıp inceledi. Dill’idürttüm.İncelemeyikazasızatlatanpuro,büyükbirısırığayenikdüştü.

«Aradaonuizlemeyegeliriz.Bütünöğledensonrasınıalacak.Bakgör,»dedim.

Yukarılardan gözetlendiğinin farkında olmayan Yargıç Taylor, kopardığı ucu dudaklarının önünegetirdi.«Tuh»diyesesçıkararak,birparçatükürdü.Sonuçtamisabetti.

Geneldearademek,biryığıninsanıngidipgelmesidemekti.Oysabugünyerindenkıpırdayanyoktu.Gençleri yerlerindenkaldırtamayanBoşgezerlerKulübübileduvardibinden ayrılmamıştı.SanırımBayTatetuvaletigörevlilereayırmıştı.

AtticusveGilmerdöndüler.YargıçTaylorsaatinebaktı:«Dördegeliyor,»dedi.Builginçtiişte.Saatikikezvurmuşolmalıydı.Hiçduymamıştım.

«Bugünbitirmeyeçalışalımmı?»dediYargıçTaylor.«NedersinAtticus?»

«Yapabilirizsanırım.»

«Kaçtanığınvar?»

«Bir.»

«Peki,çağıronu.»

Page 152: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

ONDOKUZUNCUBÖLÜM

Tom Robinson uzandı, sol kolunun altına parmaklarını geçirip kolunu kaldırdı. İncil’in üzerineuzanan bu cansız sol el, kitabın kapağını aradı. Sağ eli yardımı bırakınca sol el Incil’den kayıpYazman’ınmasasına düştü. Tam geri koymaya çabalıyordu kiYargıç Taylor homurdandı: TamamTom.»Tomyeminettivetanıkiskemlesinegeçti.

Atticus’unsorularındananlaşıldığıkadarıileTomyirmibeşyaşındaydı,evliydiveüççocuğuvardı.Dahaöncedebaşıpolislederdegirmişti.Yanlışbirüşyüzündenotuzgünyemişti.

«Çokyanlışbirişolmalı,»dediAtticus.«Neyaptın?»

«Biriiledalaştım.Benibıçaklamayakalktı.»

«Başardımı?»

«Evetamaöldüremedi.İşte...»Tomsolomzunuoynattı.

«Evet.İkinizdehükümgiydinizmi?»

«Evetefendim.Benyattım,çünküparacezasınaçeviripödeyemedim.Oödeyipçıktı.»

Dill eğilip Jem’e Atticus’un ne yapmak istediğini sordu. Jem’e bakılırsa Atticus Tom’un jüridensaklayacakbirşeyiolmadığınıgöstermeyeçalışıyordu.

«MayellaVioletEwell’ıtanıyormuydun?»

«Evetefendim.Hergüntarlayagiderkenönlerindengeçerim.»

«Kimintarlası?»

«BayLinkDeas’açalışırım.»

«Kasımdapamuktopluyormuydun?»

«Hayırefendim.Sonbaharvekışınbahçedeçalışırım.BütünyılBayDeas’açalışırım.Birsürücevizağacıfilanvardır.»

«HergünEwell'larınevindengeçtiğinisöyledin.Kullanabileceğinbaşkabiryolvarmı?»

«Hayırefendim.Bildiğimkadarıylayok.»

«MayellaEwell’inseninlekonuştuğuolurmuydu?»

«Tabiibayım.Geçerkenşapkamıçıkarırım.Birgünbendeniçerigelipdolabıkırmamıistedi.»

Page 153: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Nezamanistedibunu?»

«GeçenbahardaBayFinch.Aklımdaçünkühasatzamanıydıveyanımdaçapavardı.Çapadışındabirşeyimyokdedim.Odabendebaltavardedi.Baltayıverdibendedolabıparçaladım.Sanabirçeyrekvermemgerekiyorherhaldededi,bendeyokbayan,paragerekmezdedim.Sonradaevegittim.BayFinch...bunlartaageçenbahardaoldu.Biryılönce.»

«Eveyinegittinmi?»

«Evetefendim.»

«Nezamçın?»

«Birçokkez.»

YargıçTaylor ’ınelitokmağagittiysedevazgeçti.Fısıldaşmalaronunyardımıolmaksızındindi.

«Hangikoşullaraltında?»

«Efendim?»

«Yanievenedengittin?»

TomRobinson’unalnıgevşedi.«Çağırırdıbayım.Hergeçişimdebenimiçinbirişiolurdu.Kesmek,yakmak,taşımakgibi.Çiçeklerihergünsulardı...»

«Hizmetleriniçinparaverildimi?»

«Hayır efendim. İlkkez çeyreği önerdikten sonrabir dahavermedi.Bundangocunmadımhiç.BayEwellonahiçyardımetmezdi.Çocuklardaöyle.Banavereceğiçeyreğideyoktu.»

«Ötekiçocuklarneredeydi?»

«Hepçevredeolurlardı.Çalışırkenbeniizlerlerdi.Kimisipencereleretünerdi.»

«BayanMayellaseninlekonuşurmuydu?»

«Evetefendimkonuşurdu.»

Tom Robinson ifade verirken Mayella Ewell'ın bu dünyadaki en yalnız insan olduğunu anladım.YirmibeşyıldırevdençıkmayanBooRadley’denbileyalnızdı.

Atticus ona arkadaşlarını sorunca anlamamış, alay edildiğini sanmıştı. Jem’in söz ettiği melezçocuklar kadar acıklıydı durumu. Beyazlar domuzların arasında yaşadığı için onunla ilişkikurmuyorlardı. Zenciler de beyaz olduğu için istemiyorlardı. Zencilerin dostluğunu yeğleyen BayDolphusRaymondgibiyaşayamıyordu,çünkünenehirkenarındatoprağıvardınedeeskibirailedengeliyordu.KimseEwell’lar için, «Onlar öyledir işte,» demiyordu.Maycomb onlara elinin tersiyleNoelyardımsepetleri,işsizlikparasıveriyordu.OnaiyidavranantekkişiTomRobinson’du.Amao

Page 154: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Tom’un kendisinden yararlandığını söylüyordu. Yerinden kalkarken ona ayağındaki pisliğe bakargibi bakmıştı.Atticus düşüncelerimi böldü. «HiçEwell’ların toprağına -herhangi bir zamanda- hiçEwell'larıntoprağınaçağrılmaksızınayakbastınmı?»

«HayırBayFinch.Bunuhiçyapmambayım.»

Atticustanığındoğrusöyleyipsöylemediğinianlamakiçingözünükapatıpsesinidinlederdi.Tom’ubu yöntemle sınadım. Üç kez bir nefeste ‘hayır ’ dedi. Sesinde titreme yoktu. Ona inanmayabaşlıyordum. Efendi bir Zenciye benziyordu ve hiçbir efendi Zenci çağrılmadan bir beyazınbahçesinegirmezdi.

«Tom,geçenKasım’ın21’indeneoldu?»

Aşağıdaki seyircilerin tümü nefes alıp öne eğildiler. Arkamızdaki Zenciler de öyle. Tom karakadifeyebenzeyenZencilerdendi.Parlayanlardandeğildekadifegibiolanlarından.Gözlerininaklarıdapırılpırıldı.Sakatolmasaydıgüzelbirinsanörneğiolurdu.

«BayFinch,herzamankigibievegidiyordum.EwalPlardangeçtiğimdeBayanMayellasöylediğigibiverandadaydı.Ortalıkçoksessizdi.Nedeninibilmem.Nedeninidüşünüyordumkigelburaya,yardımetdedi.Çitigeçtimvebakındımamakırılacakodungöremedim.O,‘yoo,buradadeğil,işeviniçinde’dedi.Menteşeleröyleeskikikapıneredeysedüşecekdedi.TornavidanızvarmıBayanMayelladedim.Elbette dedi.Merdivenleri çıktım. O da girmemi işaret etti. Ön odaya gidip kapıya baktım. BayanMayella,bukapınınbirşeyiyokdedim.İlerigerioynattım.Menteşelersağlamdı.Odakapıyıyüzümekapadı.Nedenortalığınsessizolduğunudüşünüyordumkiçocuklarınevdeolmadıklarını farkettim.Çocuklarneredededim.»

Tom’unkadifeyüzüparlamayabaşlamıştı.Yüzünüsıvazladı.

«Çocuklar nerede dedim. Gülmeye başladı. Dondurma almaya gittiler dedi. Dedi ki o paralarıbiriktirmekbiryılımıaldıamabecerdim,kentegittilerdedi.»

Tom’unsıkıntısıhavadakinemdendeğildi.

«SennededinTom?»

«NeiyiyapmışsınızBayanMayellagibisindensözlerettim.Öylemidersindedi.Sanırımanlamadı.Neiyi,parayıonlarısevindirmekjçinbiriktirmişsinizdemeyeçalıştım...»

«AnladımTom.Devamet,»dediAtticus.

«Artıkgideyim,yapacakişimyokdeyince,vardedi.Nedeyince,iskemleyeçık,şudolabınüstündekikutuyualdedi.»

«Kırdığındolapdeğil,öyledeğilmi?»

Tanık güldü. «Hayır, başka.Oda kadar yüksek bir dolap.Ben de dediğini yaptım.Tamuzandımkibacaklarıma sarıldı. Sarıldı Bay Finch. Beni öyle korkuttu ki iskemle devrildi. Kaçıp giderken de

Page 155: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

devrilmiştekeşyaoydubayım.Tanrışahidimdir!»

«İskemledevrilinceneoldu?»

TomRobinsonyolunsonunagelmişti.Aticus’a,jüriyeveBayUnden/vood’abaktı.

«Tom,gerçeğisöylemeyeyeminettin.Anlatacakmısın?»

Tomsinirlibirhareketleağzınısildi.

«BayFinch,iskemledendüştüm.Düşünceoüzerimeatladı.»

«Atladımı?Saldırganbirbiçimdemi?»

«Hayırefendim.Beni...banasarıldı...Belimesarıldı.»

BukezYargıç’ın tokmağı sertçe indi. İnerkende ışıklaryandı.Geceolmamıştı amaöğledensonragüneşipencerleribırakıpgitmişti.YargıçTaylordisiplinisağladı.

«Sonraneyaptı?»

Tanıkyutkundu.«Uzanıpyüzümünhertarafınıöptü.Ogünedeğinyetişkinhiçkimseyiöpmediğini,hiç değilse bir Zenciyi öpeceğini söyledi. Dedi ki babamınkiler sayılmaz. Öp beni pis zenci dedi.BayanMayellan’olurbırakıngideyimdedimamakapıyayaslandı.Onuitmemgerekiyordu.İncitmekistemedimBayFinch.BırakgideyimdiyordumkiBayEwell'ipenceredenbağırmayabaşladı.»

«Nededi?»

TomRobinsonyineyutkundu.Gözleriirileşti.

«Buradaağızaalınacaklaflardeğil.Buinsanların,buçocuklarınönünde...»

«NedediTom?Jüriyesöylemengerek.»

TomRobinsongözleriniyumdu.«Dediki...seniallahınbelasıorospu...senigeberteceğim.»

«Sonraneoldu?»

«BayFinch,öylehızlıkoştumkineolduğunubilmiyorum.»

«Tom,BayanMayellaEwell’atecavüzettinmi?»

«Hayırbayım.»

«Onazararverdinmi?»

«Hayırefendim.»

«Onakarşıkoydunmu?»

Page 156: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Denedim.Onuncanını yakmadankarşı koymayıdenedim.Ona zarar vermek istemedim. İtmedim,dövmedim...»

Anlıyordumki TomRobinson’un davranışları daAtticus’unkiler kadar iyiydi.Yıllar sonra babambana olanları açıkladığında durumunu iyice kavrayabilmiştim. Bir beyaza el kaldırırsa uzunyaşamayacağınıbildiğindenkaçmıştı.Amakaçışısuçluluğununkanıtısayılıyordu.

«TomyineBayEwell'adönelim.Sanabirşeysöyledimi?»

«Hiçbirşeyefendim.Diyebilirdiamabenyoktum...»

«Tamam,»dediAtticus,sertçe.«Duyduğunsözlerikimesöylemişti?»

«BayanMayella’yabakıpsöyledi,BayFinch.»

«Sonradakaçtın?»

«Hemdenasılefendim.»

«Nedenkaçtın?»

«Korkmuştum.»

«Nedenkorktun?»

«BayFinch,sizdebenimgibiZenciolsanız,sizdekorkardınız.»

Atticus oturdu Tam Bay Gilmer tanık iskemlesine yaklaşıyordu ki Bay Link Deas ayağa kalkıpkonuştu:

«Hepiniz şimdi bilesiniz istedim. Bu çocuk sekiz yıldır bana çalışır. Bir kez bile kötülüğünügörmedim.Birkezbile.»

«Kapayın çenenizi bayım! Yargıç Taylor uyanmıştı ve kükrüyordu. Yüzü pespembeydi. Hayret!Ağzındakipurokonuşmasınıhiçetkilemiyordu.

«LinkDeas,söylemek istediğinvarsayeminedipsöylersin,usulünegöre.Şimdidefolgit.Defolunbayım.Beniduyuyormusunuz?Birdahadabudavayabakacakolursamcanımçıksın!»

YargıçTaylorAtticus’ayiyecekmişgibibakıyordu.Odakafasınıeğmiş,kıskısgülüyordu.

YargıçTaylor ’unyetkisidışınataşantehditlerinitartışmıştık.Pekazavukatdediklerinekarşıçıkardı.Jem’ebaktım.Başınısalladı:

«Jüridenbirininkonuşmasıgibideğil.Ofarklıolur.BayLinkdisiplinibozuyorgibibirşey.»

Yargıç, Yazman’dan «Bay Finch siz de Zenci olsaydınız siz de korkardınız«dan sonraki sözleri

Page 157: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

silmesiniistedi.Jürideduymamışolacaktı.Kürsüdenaşağıdoğrubakıyor,sanırımBayLinkDeas’ıngidişinibekliyordu.DevamedinBayGilmer.»

«BirkeresindedavranışsuçundanotuzgünmüyedinRobinson?»

«Evetefendim.»

«İşinibitirdiktensonraoZencineyebenzedi?»

«ObenidövdüBayGilmer?»

«Amayinedecezalandırıldındeğilmi?»

Atticusbaşınıkaldırdı.«BukayıtlardavarsayınYargıç»dedi.Sesiyorgunçıkıyordu.

YargıçTayloraynıderecedebezginbirsesle:«Tanıkyinedeyanıtlasın,»dedi.

«Evetefendim.Otuzgünyedim.»

Bay Gilmer ’in davranış suçundan otuz gün yiyen birinin, Bayan Mayella’dan da yararlanmayıdüşünmüş olabileceğini söylemeye çabaladığını biliyordum. Bu tür bağlantılar savunmasınıgüçlendirdi.

«Robinson,anladığımkadarıiletekelindeodunkırmayı,dolapparçalamayıbecerebiliyorsun.»

«Sanırımefendim.»

«Birkadınınboğazınısıkıpyeredevirmeyedegücünyetermi?»

«Bunuhiçyapmadımefendim.»

«Amagücünyeterdeğilmi?»

«Sanırımbayım.»

«Uzunsüredirondagözünvardıdeğilmioğlum?»

«Hayır.Onabakmadımefendim.»

«Ozamanonuniçinbukadarişyaptığınabakılırsaçokkibarbiriolmalısın.»

«Yalnızcayardımcıolmayaçalıştım.»

«Çokiyiyüreklisin.Evdedeişlerinvardı,değilmi?»

«Evetbayım.»

«Nedenonlarıyapmadın?»

Page 158: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Onlarıdayapardım.»

«Çokmeşgulolmalısın.Neden?»

«Nedennebayım?»

«Nedenonayardımcıolmayabukadaristekliydin?»

TomRobinsondurakladı.Yanıtarıyordu.«Dediğimgibi,yardımedecekkimsesiyoktu.»

«EvdeBayEwellveyedikardeşivarkenmi?»

«Onlarhiçyardımetmezlerdi...»

«Bütünbuişleriiyilikolsundiyemiyaptın?»

«Yardımetmeyeçalıştığımısöyledim.»

BayGilmerjüriyebaktı.«Çokiyibirgençsin.Birkuruşalmadanmıyaptın?»

«Evetonaçokacırdım.Ötekilerdendahafazla..»

«Onaacırdın.Senonaacırdınha!»BayGilmer ’insesiperdeperdetavanayükseldi.

Tanık hatasını anlamıştı ama olan da olmuştu. Aşağıdakilerden hiçbiri Tom Robinson'unsöylediklerinibeğenmemişti.Gilmeretkiyiartırmakiçinsustu.

«Kasım’ın21’indeherzamankigibievegittin.Odasendeniçerigiripdolabıparçalamanıistedi.»

«Evetefendim.»

«Evegirdiğiniinkâretmiyorsun,değilmi?»

«Hayırefendim.Banaiçerdeyapılacakişvede...»

«Dolabıkırdediğinisöylüyor...Doğrumu?»

«Hayırefendim.»

«Yaniyalanmısöylüyorsun?»

AtticusayağafırlamıştıamaRobinsononubeklemedi.

«Yalansöylüyordemiyorum.Yanlışanımsıyordiyorum.»

Bundansonragelenonsoruyadatanığınverdiğiyanıtlarhepaynıydı.BayanMayellaolaylarıyanlışanımsıyordu.

«BayEwellsenikovalamadımı?»

Page 159: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Hayır.Sanmıyorum.»

«Sanmıyorumnedemek?»

«Benikovalamasınıbeklemedenkaçtım.»

«Bukonudaçokaçıkyüreklisinoğlum.Nedenapartoparkaçtınöyle?»

«Korkmuştumbayım.»

«Vicdanıntemizidiysenedenkaçasın?»

«Öncedesöyledim.BöylebirtuzağadüşmekbirZenciiçinçoktehlikelidir.»

«Tuzağadüşmemiştinki.BayanEwell’akarşıkoyduğunusöyledin.Canını acıtacığınımı sandındatabanakuvvetkaçtın?»

«Hayır.Şimdibulunduğumdurumadüşmektenkorktum.»

«Tutuklanmaktan,yaptıklarınınyargılanmasındanmıkorktun?»

«Hayır.Yapmadıklarımınyargılanmasındankorktum.»

«Küstahlaşma!»

«Amacımodeğildiefendim.»

Bay Gilmer ’in sorularından ancak bu kadarını dinleyebildim. Dill’i nedense bir ağlama krizitutmuştu. Jem de onu dışarı çıkarmak istiyordu. Başlangıçta için için ağlıyordu ama sonundahıçkırırcasınaağlamayabaşladı.Jemgitmezsemzorkullanacağınısöyledi.PederSykesde‘gitseniyiolur ’ deyince gittim. İyi gibiydi ama sanırım evden kaçmasının etkisinden henüz sıyrılamamıştı.Merdivenlerin altına varınca «Kendini iyi hissetmiyor musun?» diye sordum. Dill kendinitoparlamaya çalıştı. Bay Link Deas’ın en üst basamakta yapayalnız durduğunu gördük. Yanındangeçerken«NeleroluyorScout?»dedi.

«Pekbirşeyyok,»dedim.«Dillbirazhastada...Gelağaçlarınaltınagidelim.Sıcakdokundusana.»

Eniriçınarıseçipaltınaoturduk.

«Onadayanamadım!»

«Kime?Tom'amı?»

«BayGilmer ’e.Öyleiğrençkonuştuğuiçin.»

«Dillbuonunişi.Savcılarolmasasavunmaavukatlardaolmazdı.»

Dillgöğüsgeçirdi.«BiliyorumScout.Söyleyişbiçimibenihastaettiişte.Hasta!»

Page 160: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«ÖyleyapmasıgerekDill.Soruşturma...»

«Amaonusorguyaçekerkenöylekonuşmadı.»

«Okenditanığı,Dill.»

«İyideBayFinchBayEwell’laMayella’yasorusorarkenöyleyapmadı.Oğlumdeyişi,alaylı sesi,heryanıttajüriyebakması...»

«AmanDill,enindesonundaalttarafıbirZencio.»

«Benim için farketmez. Doğru değil. Onlara böyle davranmak doğru olamaz. Kimsenin öylekonuşmayahakkıyok.Benimmidemibulandırdı.»

«BayGilmer ’inyöntemibu.Hepböyleyapar.Kimseyeiyidavrandığınıgörmedim.Bugünyaptıkları,yapabileceklerininyarısıbiledeğil.Hepsiöyleyapar...»

«BayFinchöyleyapmıyorama.»

«Oörnekolamaz.O...»BayanMaudieAtkinson’unbirsözünüanımsamayaçabalıyordum.Buldum!«Babansokaktaneiseduruşmasalonundadaodur.»

«Onudemekistemedim,»dediDill.

Ne demek istediğini biliyorum dedi bir ses. Sesin ağaçtan geldiğini sandık ama Bay DoluhusRaymond’unsesiydi.Ağacınöteyanındankafasınıuzattı.«Derinkalındeğilse,buişleradamıhastaediyor,değilmi?»

Page 161: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

YİRMİNCİBÖLÜM

«Dolandageloğlum.Midenidüzeltecekbirşeyvarbende.»

BayDolphusRaymond karanlık bir adam olduğu için çağrısına uyma konusunda isteksizdim amaDill’in peşinden gittim. İçimden bir ses Bay Raymond’la ahbap olmamızdan Atticus’unhoşlanmayacağınısöylüyordu.AlexandraHala’mınhoşlanmayacağıisekesindi.

«Albakalım,»diyerekkesekâğıdınıDill’euzattı;«Birfırtçek.Senirahatlatır.»

Dillkamışlarıemdi,sırıttı.Uzunuzunçekti.

«Dill,dikkatet!»diyeuyardım.

Dillkamışlarıbırakıpsırıttı.«Scoutbuyalnızcakola.»

ÇimendeyatmaktaolanBayRaymonddoğruldu.«Kimseyesöylemezsinizdeğilmi?Ünümyokolursonra.»

«Yaniokesekâğıdındaniçtiğinizyalnızcakolamı?Bildiğimizkolamı?»

«Ev-vet efendim...» Bay Raymond’un kokusu hoşuma gitmişti. Kösele at ve pamuk tohumukokuyordu.Bildiğimtekİngilizbiniciçizmelerideonunkilerdi.

«Çoğukezyalnızcaonuiçerim!»

«Yanişey...İçermiştaklidimiyapıyorsunuz?»

BayRaymondkıkırdadı.Hiçdealınmışabenzemiyordu.Birkezdahasormayıdenedim:

«Niçinböyleyapıyorsunuz?»

«Niçin? Ah, evet. Neden içiyormuş gibi yapıyorum? Basit. Kimileri yaşam biçimimi beğenmiyor.Canları cehenneme diyebilirim. Beğenmiyorlarsa bana vız gelir. Vız gelir diyorum ama canlarıcehennemediyemem.Anladınmı?»

Dill’lebirağızdan,«Hayır,»dedik.

«Onlarabirnedengöstermeyeçalışıyorum.İnsanlarbiraçıklamabuldularmırahatlarlar.Kasabayaindiğimde azıcık yalpaladımmı, arada bir bu kese kâğıdından içtimmi, ‘içki onu böyle yapıyor ’diyorlar.‘Neyapsın,elindedeğil,içkinintutsağıolmuş’diyorlar.»

«BudürüstçebirdavranışdeğilBayRaymond.Olduğundankötügörünmek...»dedim.

«Dürüstdeğilimamainsanlarayardımcıoluyorum.AramızdakalsınBayanFinchamabenpekiçki

Page 162: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

içmem.Amaonlardaisteyerekböyleolduğumuanlayamazlar.»

Melez çocukları olan ve her şeyin vız geldiği bu günahkar adamı dinlememem gerektiğinibiliyordum, ama pek de hoş konuşuyordu. Kendine karşı sahtekârca davranan biriyle ilk kezkarşılaşıyordum.İyide,busırrınedenbizlepaylaşmıştı?Onasordum.

«Çünküsizlerçocuksunuzvebunedenleanlayabilirsiniz.Birdeonunağladığınıduydum.»BaşıylaDill’i gösterdi. «İçgüdüleri henüzyokolmamış.Biraz büyüsün, ne ağlar ne hastalanır.Bekle birazbüyüsün.İşlerinyanlışolduğununazbirazfarkınavarırbelki,amaağlamaz.»

«NeiçinağlamamBayRaymond?»

«İnsanlarıninsanlaraçektirdiklerineağlamazsın.Onlarındainsanolduklarınıakıllarınagetirmeyenbeyazlarınsiyahlaraçektirdiklerineağlamazsın.»

«Atticus bir Zenciye yapacağın haksızlık bir beyaza yapacağından on kat beterdir der,» dedim.«Yapabileceğinenkötüşeydir,»der.»

«BayanJeanLouise,babanızsıradanbirideğil.Bunuanlamanıziçinyıllargerek.Dünyayıyeterincetanımıyorsunuzhenüz.Bukasabayıbilegörmediniz.Amagörmek istersenizduruşma salonunabiradımatmakyeterli.»

BayGilmer ’insorularınıkaçırdığımızıoanfarkettim.Güneşebaktım:Dükkanlarıngerisindegözdenkayboluyordu.İkiateşarasındakalmıştım.BayRaymondmuyoksaduruşmasalonumu?«YürüDill,»dedim.«İyimisin?»

«Evet.TanıştığımızasevindimBayRaymond.İçkiiçinteşekkürler.Çokiyigeldi.»

Koşakoşaadliye’yegittik,balkonatırmandık.PederSykeskoltuklarımızıtutmuştu.YargıçTaylor ’ınpurosuufalmıştı.BayGilmerYazman’layarışedercesinenotalıyordu.«Hayallah,kaçırdık,»dedim.

Atticus jüri’ye yönelik konuşmasının yarısına gelmişti. Çantasından birtakım kâğıtlar çıkarmışolmalıydıki,masanınüzerikalabalıktı.TomRobinsonkâğıtlarınkenarlarıylaoynuyordu.

«...doğrulayıcıkanıteksikliğinden,ömürboyuhapisleyargılananbuinsan...»

Jem’idürttüm:«Başlayalınekadaroldu?»

«Kanıtları gözden geçirdi. Kazanacağız Scout. Yitirmemiz olanaksız. Beş dakikadır konuşuyor.Durumutümçıplaklığıylaortayakoydu.Senbileanlardın,»dediJem.

«BayGilmer...»

«Hişşt!Yenibirşeysöylemedi.Susartık.»

Olanlarıizlemeyekoyuldum.Atticusrahatkonuşuyordu,mektupyazdırırkenyaptığıgibisesiuzaktangeliyordu. Jürinin önünde yavaşça bir ileri bir geri yürüyordu. Jüridekiler de onu dikkatle izlergörünüyorlardı.OnlarakükremediğiiçindeAtticus’ubeğeniileizliyorlardı.

Page 163: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Atticus durdu ve her zaman yapmadığı bir şey yaptı. Saati ve kösteğini çıkarıp masaya koydu.Yargıç’ın izniyle kuşkusuz. Ne özel yaşamında ne toplum içinde yapmadığı bir şeyi yapıyordu.Yeleğiniçözdü,gömleğininüstdüğmesiniaçtı,kravatınıgevşettiveceketiniçıkarttı.Oysayatacağızamanadeküstünüçıkarmazdı.Buhaliyle,Jem’lebana,sankiçırılçıplaksoyunmuşgibigeldi.Dehşetiçindebakıştık.

Atticuselinicebineattı,jüriyedönerkenaltınyakaiğnesiilekalemininparıldadığınıgördüm.

«Baylar,»dedi.«Kısakeseceğim.Kalanzamanımıdavanıntemeldeçokbasitolduğunuanımsatmaklageçireceğim.Dava iki tanığın ifadesinedayanıyor.Sorgulama sırasında sözlernekanıtlandı, nedeyalanlandı. Yalnızca sanık tarafından karşı çıkıldı. Sanık suçlu değil ama bu salonda biri suçlu.Savcının tanığına gerçekten acıyorum. Ama bu duygum suçsuz birinin yaşamını tehlikeye atacakboyutta değil.O ise suçluluk duygusunu örtbas etmek için bunu yapıyor. Suçluluk duygusu baylar.Çünkü onu harekete geçiren bu. Suç işlemedi.Yalnızca bu toplumun uzun süredir benimsediği birtöreyekarşıgeldi.Öylebirtörekibunakarşıgelentoplumdışıbırakılır.Acımasızbiryoksulluğunvebilgisizliğinkurbanıo.Amaonaacıyamam.Obirbeyazçünkü.Yaptığınınbilincindeydi.İstekleridaha ağır bastığı için töreyi kulak ardı etti.Ardındanyaptıkları ise hepimizin şu veyabu zamandayapmışolduğumuzbirşey.SonradaherçocuğunyaptığınıyaptıfSuçkanıtlarınıyoketmekistedi.Bukez çaldığı oyuncağı toprağa gömen bir çocuk değildi o. Kurbanını göz önünden uzaklaştırmakistedi.Buradandünyasındangitmeliydi.Suçkanıtlarınıyoketmeliydi.Neydibukanıt?TomRobinson:Bir insan. Tom Robinson’u uzaklaştırmalıydı. Tom ona yaptıklarını anımsatıyordu. Ne yapmıştı?Beyazdı ve bir zenciyi baştan çıkarmaya kalkmıştı. Bu toplumun ağzına bile alamayacağı bir şeyyapmıştı.Siyahbir insanıöpmüştü.Yaşlı,beyazbiramcayıdeğildegüçlü,kuvvetligençbirZencierkeği.Töre olay sırasındavız geliyordu ama sonradanyakasına yapıştı.Babası onugördü.Sanıkbabanınsözleriniaktardı.Babaneyaptı?KesinbilmiyoruzamaMayella’nınbu işisoleliyleyapanbiri tarafından fena şekilde dövüldüğünü gösteren kanıtlar var. Bay Ewell’ın yaptıklarının birbölümünü biliyoruz. Her Tanrı korkusu olan, saygı değer beyazın yapacağı gibi davacı oldu vedilekçeninaltınadaadınısoleliyleyazdı.TomRobinsondakarşınızdatekeliyleoturuyor,sağeliyle.İkibeyazınsözlerinekarşıelimizdenevar?Sessiz,terbiyeli,alçakgönüllü,beyazbirkadınaacımakcüretini gösteren bir zencinin sözü. Davranış ve görünümlerini yinelemek istemiyorum. Sizler degördünüz.Savcının tanıkları -Şerifindışında- ifadelerinigüven içindeverdiler. İfadelerindenkuşkuduyulacağından,onlarainanılmayacağındanyanakaygılarıyoktu.Çükütemeldehepsi,tümZencileryalansöyler,bütünZencilerahlaksızdır,bütünzencileringözleribeyazkadınlardadırgörüşlerindenhareket ederek karar vereceğinize inanıyorlardı.Bunlar ancak basit insanların düşünceleri olabilir.BunlarınTomRobinson’underisininrengikadarkaradüşüncelerolduğunusöylememegerekyok.Doğruyu sizdebiliyorsunuz:Zencilerinkimisi yalan söyler, kimisi ahlâksızdır, kimisiningözüdesiyaholsunbeyazolsuntümkadınlardadır.Bunlartüminsanlariçingeçerlidir.Birırkayansıtılamaz.Bu salonda yalan söylememiş hiç kimse yoktur, ahlâksızlık yapmamış kimse yoktur, bir kadınaisteklebakmamışkimseyoktur.»

«Atticus sustu ve mendilini çıkardı. Gözlüklerini sildi. Babamızın terlediğini ilk kez görüyorduk.Yüzühiçterlemeyenadamlardandı,amaşimdipırılpırılparlıyordu.

«Son bir söz daha baylar. Thomas Jefferson tüm insanların eşit yaratıldıklarını söylemiş.Washington’dakiler bu sözükafamızavurupdururlar.Şu1935yılındakimileri bu sözüher durum

Page 164: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

için geçerli kılmaya çabalamaktadırlar. Bunun en gülünç örneğini de akıllılarla geri zekâlıları vetembelleriyarıştıranöğretmenlerimizvermektedirler.İnsanlareşityaratılmadıklarıiçindirkibirsürüçocukaşağılıkduygularıylakıvranmaktadır.Biz,söylediklerininIduanlamdabireşitlikolmadığınıbiliyoruz.Kimileriötekilerdenakıllıdır.Kimileridahafazlaolanakladoğar.Kimierkeklerçokparayapar,kimikadınlardahaiyikekpişirir.Yinediğerleriçoğunormalinsanındüşleyemeyeceğikadaryeteneklidir.Amabuülkedeherkesineşityaratıldığıilkesinedayalıbirşeyvar.Buöylebirkurumkizüğürt biriyle Rockefeller ’i eşit, gerizekâlı ile Einstein’ı eşit, kara cahille rektörü eşit kılar. Bukurum yargı organıdır baylar. YüksekMahkeme’den tutun da en gösterişsiz kasaba mahkemesinekadareşitlikesastır.İnsanyapısıtümkurumlargibi,bütünmahkemelerindeyanılgılarıolabilir,amayine de ülkemizde eşitliği yargı organları sağlar ve yargı organının önünde herkes eşittir.Mahkemelerimizin ve jüri sisteminin güvenilirliğine körü körüne inanacak kadar idealist değilim.Bunlar birer ideal değil birlikte yaşadığımız gerçeklerdir. Mahkeme, karşımda oturan jüriüyelerinden daha iyi değildir.Mahkemeye de jüri kadar güvenilir. Jüriye de onu oluşturan kişilerkadar.Duyduklarınızı duygusallığa kapılmadan değerlendireceğinize ve kararınızda sanığı ailesinebağışlayacağınızainanıyorum.Tanrıadınagöreviniziyapın.»

Atticus’un sesi azaldı ve jüriye sırtını dönerken söylediklerini yakalayamadım. Mahkemeden çokkendinesöylemiştisanırım.Jem’idürttüm:«Nededi?»

«Tanrıadınaonainanındedisanırım.»

DilluzanıpJem’inkolunuçekti.«Şurayabak!»

Parmağınıizlediğimizdeiçimiztıkandı.CalpurniasalonunortasındaAtticus’adoğruilerliyordu.

Page 165: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

YİRMİBİRİNCİBÖLÜM

Calpurnia parmaklıklara varınca durdu. Çekiniyordu. Yargıç Taylor ’un dikkatini çekmeye çalıştı.Temizbirönlükgiymişti.Elindedebirzarftutuyordu.

YargıçTayloronugördü:«Calpurnia’sınızdeğilmi?»

«Evetefendim.ŞunotuBayFinch’egeçirebilirmiyim.Şeyle,davaylailgilideğil.»

Yargıç Taylor başını peki anlamında öne eğince Atticus zarfı aldı. Açtı, okudu ve, «Yargıç, notkızkardeşimden.Çocuklarımınöğledenberikayıpolduklarınısöylüyor.Acaba...ben...»

«Onların nerede olduklarını biliyorum, Atticus. «Konuşan Bay Underwood’du. «Siyahlarınbalkonundalar.Tamtamına3.18’denberi'deoradalar.»

Babamdönüpbizebaktı.«Jemininaşağı!»SonradaYargıcabirşeylerfısıldadı.Atticus’laCalpurniabiziaşağıdakarşıladılar.Calpurniakızgın.Atticusisebitkingörünüyordu.

Jemiseheyecandanyerindeduramıyordu.«Kazandık,değilmi?»

«Hiçbirfikrimyok.ŞimdiCalpurniaileevegidipyemeğiniziyiyinveevdekalın.»

Jemyalvarmayabaşladı:

«Atticusn’olurbırakdagerigelelim.N’olurkararıduyalım.Lütfen.N’olur!»

«Jürihemençıkabilir,bilemeyiz...»Atticusyumuşamıştı.«Pekâlâ,madembukadarınıdinledinizgerikalanınıdaduyunbari.Yemeğiniziyiyipgelin.Yavaşyürüyün.Kaçırmazsınız.Hoş,banakalırsasizdönmedençıkarlar.»

«Okadarmıçabuksalıverirleronu?»diyesorduJem.Atticusyanıtlamakistergibiağzınıaçtı,sonradavazgeçti.Bizibırakıpgitti.

Peder Sykes’ın koltuklarımızı tutması için dua ettim ama jüri kalkınca çoğu insan dışarı çıkmıştı.Evdenyemekgetirmediyselerbugecebüfe,O.K.Gazinosuveotelyağmalanacakdemekti.

Calpurniabizievegötürdü.«Deriniziyüzmelisizin!Okonuşmalarıdinlemekha!Neakıl!BayJemküçükkızkardeşiniziodavayanasılgötürürsünüz?Öğrenincehalanızafelçgelecek.Çocuklarınhiçduymaması...»

Sokaklambalarıyanmıştı.LambalarınaltındangeçerkenCal’inkızgınprofilinigörüyorduk.Habirekonuşupduruyordu.

«Bay Jembende sizi akıllı sanırdım.O sizin kardeşiniz.Ne iş!Kendinizdenutanmalısınız, hiçmidüşünemiyorsunuz...»

Page 166: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Mutluluktansarhoşgibiydim.Birsürüşeyolmuştu.HerşeyikafamdayerliyerinekoymamyıllarımıalacaktıveşimdideCalpurniagözününbebeğiJem’ipaçavrayaçeviriyordu.Geceyledahaneler,negüzelliklergelecektiacaba?»

jemgülüyordu.«OlupbitenianlatayımmıCal?»

«Kapa çeneni!Utancından yere girmen gerekirken gülüyorsun.»Calpurnia bir sürü tehdit savurdu.Herzamankitehdidiyledekonuşmayınoktaladı:«BayFinchderiniziyüzmezseoişibenyapacağım!»

Jemsırıtasırıtaiçerigirdi.Dill’ideyemeğeçağırmamızaizinçıkmıştı.«GitBayanRachel’aneredeolduğunuhaberverSiziarayaarayaaklınıyitirdi.DuaetdesabahilkişiseniMeridian’apostalamakolmasın.»

Halam yaptıklarımızı öğrenince neredeyse baygınlık geçiriyordu. Atticus’un geri dönmemize izinverdiğiniduyuncaçokkırıldı.Yemekboyuncadatekbirsözsöylemedi.Calpurniaadetahınçalırgibihizmetediyordu.Sütkoydu,patatessalatasıveetverdi;sıksıkda‘kendinizdenutanmalısınız!’deyipduruyordu.Sonbuyruğuiseyavaşyiyinoldu.

PederSykesyerlerimizitutmuştu.Birsaattiryoktuk.Şaşırmıştık,amaduruşmasalonunubıraktığımızgibibulduğumuziçindahadaşaşırdık.Jürininyeriboştu.Sanıkyoktu.Yargıçyoktu,amayerlerimizialırkençıkageldiler.

«Kimsekıpırdamamış,»dediJem.

Peder Sykes, «Siz gittikten sonra azıcık hareket oldu. Erkekler yiyecek alıp geldiler. Kadınlarçocuklarınıdoyurdu.»

«Nekadarzamandıriçerdeler?»

«Yarım saat kadar oldu. Bay Finch ve Bay Gilmer biraz daha konuştular. Sonra da Yargıç jüriyigöreveçağırdı.»

«Nasıldı?»

«Ne?Ha, iyiydi.Şikâyetçideğilim.Tarafsızdavrandı.Şunainanıyorsanızşöyle,bunainanıyorsanızböylekararverindedi-Ağırlığınıbirazbizdenyanakoyuyorgibigeldibana.»PederSykesbaşınıkaşıdı.

«AğırlığınıkoymamasıgerekPeder,amakorkmayın,kazandık.”dediJem.«Bunlarıduyduktansonraherjürinin...»

«O kadar emin olmayınBay Jem.Beyaza karşı siyahtan yana çıkan hiçbir jüri görmedim...» Jem,Peder ’e karşı çıktı; Jem’in tecavüzle ilgili yasaları yeniden gözden geçirişini dinlemek zorundakaldık.Gönülrızasıylaolduysatecavüzsayılmazdı.Alabamaiçinyaşsınırı18’di.Mayellaise19’du.Bağırmasıçağırmasıgerekiyordu.18’inaltındaisebağırıpçağırmadandaadamıipegönderebilirdin.

«BayJem,küçükhanımlarınkulaklarınauygundüşmezbunlar.»

Page 167: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Nedensözettiğimizianlamazki!Scout,bunlarbüyükişideğilmi?»

«Hiçbile.Kelimesikelimesineanlıyorum.»SesiminandırıcıolmalıydıkiJemkonuyukapattı.

«SaatkaçPeder?»

«Sekize geliyor.» Aşağı bakınca elleri ceplerinde dolaşan Atticus’u gördüm. Pencereleri dolaştı.Jürinin önündeki parmaklıklar boyunca gezindi. Tahtında oturan Yargıç’a baktı ve yerine döndü.Bakışlarını yakalayıp el salladım. Başını eğerek selamımı aldı ve turunu sürdürdü. Bay Gilmerpencerelerin önünde durmuş, BayUnderwood’la konuşuyordu. Duruşmamuhabiri Bert ise birbiriardındansigaraiçiyordu.Ayaklarınıdamasayauzatmıştı.Davranışlarınormalolanlardayalnızcabugörevlilerdi. Tıklım tıklım dolu bir duruşma salonunun böylesine sessiz oluşuna ilk kez tanıkoluyordum. Arada bir ya bir bebek ağlıyor ya da bir çocuk dolaşıyordu. Yetişkinler kilisedegibiydiler.BalkondakiZencileriseİncil’desözüedilenoilahisabırlaoturuyorlardı.

Eskisaattitreyesarsılaçalmayabaşladı.Kemiklerisarsan,sekizsağıredicivuruş...

On bir kez vurduğunda ise tümüyle uyuşmuştuk. Uykuyla savaşmaktan yorgun düşmüştüm. PederSykes’in koluna, omuzuna dayanıp dalmıştım. Sıçrayıp ayık kalmaya çabaladım. Kafaları saydım:Aşağıdaonaltıkel,ondörtkızılsaçlı,kahverengidensiyahakadarçeşitli renklerdekırk tanesaçlıkafavardı.Jem’insöylediğibirşeyaklımageldi.Demiştikiyeterinceinsan,stadyumdolusubelkide,eğer düşüncelerini bir şey üzerine yoğunlaştırırlarsa düşündükleri olurmuş. Herkesten TomRobinson’unserbestbırakılmasınıdüşünmeleriniistemeyiaklımdangeçirdimamaeğerhepsibenimkadaryorgunsahiçişeyaramazdı.

Dill,kafasıJem’inomuzundauyuyordu.Jemsessizdi.

«Çokuzunsürmedimi?»

«Hemdenasıl!»dedimutlulukla.

«Neşenebakılırsabeşdakikaolmuşsanırlar.»

Jem’inkaşlarıkalktı.«Anlamadığınşeylervar,»dedi.

Bulafakarşıçıkacakgücümyoktu.Yeterinceuyanıktımsanırım,çünküduyğularımınbilincindeydi.Geçenkış olduğugibi titremeyebaşladım.Oysa hava çok sıcaktı.Titremem salonuo soğukŞubatgünügibiyapmıştı.Osabahbülbüllersusmuştu.BayanMaudie’ninyenievindeçalışanmarangozlarçekiçlerini susturmuşlardı. Çevredeki evlerin kapıları Radley’lerin evininki kadar sıkı sıkıyakapanmıştı.Bomboşduranbirsokakveinsanlartıklımtıklımdolubirduruşmasalonu...Busıcakyazgecesinino soğukkış sabahındanhiç farkıyoktu.Atticus’lakonuşanBayHeckTatederi ceketi ileoduncu çizmelerini giyse de olurdu. Sanki Atticus dolaşmasına son vermiş, ayağını iskemleyedayamış ve Tate’ın söylediklerini dinliyormuş gibiydi. Bir yandan da bacağını sıvazlıyordu. BayTate’in,«AlınonugötürünBayFinch,»demesinibekliyordum.

AmaBayTatebuyurucubirsesle,«Herkessussun,duruşmabaşlıyor!»dedi.Düşenkafalardoğruldu.BayTategidipTomRobinson’ugetirdi.YargıçTayloruyanmıştıvejürininoturduğuyerebakıyordu.

Page 168: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Bundansonrasıdüşgibigelipgeçti.Jüriüyelerininsualtındayüzermişçesineyerlerinedöndüklerinigördüm. Taylor ’un sesinin çok uzaktan geldiğini duydum. Yalnızca bir avukatın çocuğunungörebileceği, görmek için çabalayacağı şeyler gördüm. Sanki Atticus sokağa çıkıyor, tüfeğiniomuzluyorvetetiğiçekiyordu.Bütünbunlarolurkendenamludamermiolmadığınıbiliyordunuz.

Jürisuçlubulduğusanığınyüzünehiçbakmazdı.İçerigirerkenhiçbiriTom’abakmadı.Mübaşir,BayTate’ebirkâğıtuzattı.TateYazman’a,YazmandaYargıç’ageçirdi.GözlerimikapadımYargıç jürisuçlu... Jem’e baktım. Elleri balkon kenarını sıkmaktan bembeyaz olmuştu. Her ‘suçlu’ sözcüğüsırtınasaplanıyormuşçasınasarsılıyordu.

Yargıç Taylor bir şeyler söylüyordu. Tokmak elindeydi ama kullanmıyordu. Atticus kâğıtlarıçantasınatıktığınıgördüm.Çantasınıkapadı.Gazeteciyebirşeylersöyledi.BayGilmer ’iselamladıveTom’unomuzunaelinikoydu.Kulağınabirşeyler fısıldadı.Ceketini alıpomuzunageçirdi amaherzaman çıktığı yerden çıkmadı.Dinleyicilerin arasından geçip ön kapıdan çıktı.Başını izledim.Hiçyukarıbakmadı.

BirileribeniitekliyorduamaaşağıdakilerdenveAtticus’dangözlerimialamıyordum.

«BayanJeanLouise...»

Baktım. Hepsi ayaktaydı. Karşıdakiler de ayağa kalkıyorlardı. Peder Sykes’ın sesi de Yargıç’ınkikadarderindengeliyordu.

«BayanJeanLouise,ayağakalkın,babanızgeçiyor,»dedi.

Page 169: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

YİRMİİKİNCİBÖLÜM

Ağlama sırası Jem’deydi. Mutlu bir kalabalığın içinden geçerken yüzünden kızgınlık yaşlarısüzülüyordu.‘Haksızlıkbu’diyordu.Atticus’umeydanınköşesindebulduk.Sokaklambasınınaltında,hiçbir şey olmamışçasına duruyordu.Yeleğini iliklemiş, yakasını ve kravatını düzeltmişti. Saatininkösteğiparıldıyordu.Herzamankigibidesakindi.

«DoğrudeğilbuAtticus,»dediJem.

«Evetoğlum,doğrudeğil!»

Eve yürüdük.AlexandraHala’m bizi bekliyordu. Sabahlığı üzerindeydi.Korsenin içinde olduğunayeminedebilirdim.

«Üzgünümkardeşim,»dedi.

Atticus’akardeşimdediğinihiçduymamıştım. Jem’ebaktımamaodinlemiyordu.BirAtticus’abiryerebakıyordu.Tom

Robinson’unhükümgiymesindenonumusorumlututuyorduacaba?

Halam,«Buiyimi?»diyesordu,Jem’igöstererek.

«Olacak,»dediAtticus.«Onapekağırgeldi. İçiniçekti.«Benyatıyorum.Sabahakalkamazsambeniuyandırmayın.»

«Onunburadayargılanmasıpekakıllıca...»

«Burası onun evi Alexandra. Onlar için her şeyi zorlaştırdık. Hiç değilse zorluklarla yaşamayıöğrensinler.»

«Yinedemahkemeyegidipboğazlarınakadarbuzorluklarabatmakzorundadeğiller.»

«MisyonerçaylarınedenliMaycombtöresiysebudaöyle.»

«Atticus...»AlexandraHala’mıngözlerikaygılıydı,«böylekırgınlıkduyacakson insansenolursunsanırdım.»

«KırgındeğilimAlexandra.Yorgunum.Yatacağım.»

Jemyavaşça,«Atticus...»dedi.

«Nevaroğlum?»

«Bununasılyaparlar.Nasıl?»

Page 170: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Bilemem ama yaptılar. Önceden de yaptılar, bu gece de yaptılar ve bundan sonra da yapacaklar.Yaptıkları zaman da yalnızca çocuklar ağlayacak. İyi geceler. Sabah olunca herşey göze daha iyigörünür.»

Atticus yine güneşi kovaladı ve biz kalktığımızda onuMobileGazetesi’nin ardında bulduk. Jem’inyüzündekianlamsoracağısoruyusormasınagerekbırakmadı.»

«Üzülmek için erken,» dedi Atticus. «Daha işimiz bitmedi. Temyiz’e gideceğiz, bundan kuşkunolmasın.Tanrım!Calpurniabunlardane?»«Tabağınabakıyordu.»

«ButavuğuTomRobinson’unbabasıyolladı.Bendepişirdim.»

«Almaktankıvançdurduğumuilet.BeyazSaray’dabilekahvaltıdatavukyemezler.Bunlarnepeki?»

«Çörek!»dediCalpurnia.«Otel’denEstelleyolladı.»

Atticusşaşkınşaşkınonabaktı.

«Bencegelipmutfaktadahanelervarbirgörseniz,BayFinch.»

Peşindengittik.Mutfakmasasındaaileyigömecekkadaryiyecekvardı.Tuzlama,domuzeti,domates,fasulye...Atticusbirkavanoztuzlamapaçabuluncasırıttı:«Halanızbunlarıiçerdeyememeizinverirmidersiniz?»

«Geldiğimde,» dediCal. «Hepsi arka basamaklardaydı.Yaptıklarınıza değer veriyorlar,BayFinch.Şey...küstahlıkolmuyordeğilmi?»

Atticus’ungözleridoldu.Birankonuşamadı.

«Onlara şükranlarımı ilet. Söyle onlara.... söyle, bunu bir daha yapmasınlar. Zor günlergeçiriyoruz...»

Mutfaktançıktı.Halamdanizinistediveşapkasınıgiyipkasabayagitti.

Dill’inayaksesleriniişittik.Cal,Atticus’unyarıdakalankahvaltısınımasadabıraktı.DilllokmalarınarasındaBayanRachel’intepkisiniaktarıyordu.BayanRachel’ebakılırsadurumaçıktı:AtticusFinchgibi bir adam kafasını taş duvara vurmak istemişse, kafa onun kafasıydı. Tavuk budunu yutmaklameşgul olan Dill, «ona dersini verirdim ama bu sabah çok kötüydü,» diyordu. «Bütün gece benimeraketmiş.ŞerifiaramışamaŞerifdeduruşmadaymış.»

«Dill,onahabervermedenbiryeregitmemelisin.Businirlerinibozuyor,»dediJem.

Dillsabırlaiçiniçekti.«Nereyegideceğimibinkezsöyledim.Kendikendinekuruyor.Okadınınhersabahiçtiğindenkuşkumyok.İkibardakdolusuiçiyor.Gördüm.»

«Öylekonuşma,»dedihalam.«Birçocuğunağzınahiçyakışmıyor.Çok...ayıp.»

«AyıpdeğilBayanAlexandra.Gerçeklerayıpolamazlar,değilmi?»

Page 171: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Seninsöyleyiştarzınlaolurlar.»

Jem’inhalamabakışlarıçakmakçakmaktıamaDill’e,«Yürügidelim.Kalanıyoldayersin,»dedi.

Verandaya çıktığımızda Bayan Stephanie Crawford olanları Bayan Maudie ile Bay Avery’eanlatıyordu.Bizigörüpkonuşmalarısürdürdüler.Jem’inboğazındanvahşibirsesçıktı.

«Birsilahımınolmasınıisterdim.»

«Yetişkinlerinbakışlarındannefretediyorum,»dediDill.«İnsankendinisuçluhissediyor.»

BayanMaudie,«JemFinch,burayagel!»dedi.

Jemhomurdandıvekendinisalıncağaattı.

«Arkandayız!»dediDill.

BayanStephanie’nin burnumeraktan titriyordu.Bize duruşmaya gelmehakkını kimvermişti?BizigörmemiştiamabütünkasabalılarZencilerinyanındaolduğumuzukonuşuyorlardı.Atticusbiziorayabelki ‘şey’olurdiyemikoymuştu?Oradaolmakhepsiyleyani... ‘şey’değilmiydi?Scouther şeyianlamışmıydı?Babamızınyenilgisinekızmamışmıydık?..

«Yeter«BayanMaudie’ninsesiölümcüldü.«Sabahsabahverandadalaklakedecekhalimyok.SenvearkadaşlarınpastayerlermidiyeçağırdımJemFinch.Yapmakiçinsaatbeştekalktım.Onuniçinyerizdeseniziyiolur.İzninleStephanie.İyigünlerBayAvery.»

BayanMaudie’ninmutfakmasasındabirbüyük, ikiküçükkekvardı.Üçküçükolmalıydı.BildiğimBayanMaudieDill’iunutmuşolamazdı.BüyükkektenkesipJem’everincedurumuanladık.BuBayanMaudieusulüaramızdadeğişenbirşeyyokdemeyegeliyordu.Mutfakiskemlesineoturmuş,sessizcebiziizliyordu.Birdenkonuştu.«ÜzülmeJem.Hiçbirşeygöründüğükadarkötüdeğildir.»

BayanMaudiebizeuzunbirşeyanlatacaksa,ellerinidizlerinekoyar,dişlerinitakırdatırdı.Öyleyaptı.Bizdebekledik.

«Budünyayapisliklerimizi temizlemekiçingelmişinsanlarolduğunusöylemekistiyorum.Babanızdaonlardanbiri.»

«Aahah!»dediJem.«Evet.»

«Evetmevetdeğilküçükbey!»dediBayanMaudie. Jem’in ses tonundakiyılgınlığı sezmişgibiydi.«Nedediğimianlayacakyaştadeğilsin.»

Jemyarımkekinebakıyordu.«Anladığımşeyşu:Kozadakitırtılolmakgibibirşeybu,»dedi.«Sıcakbir yerde uyumuş olmak, sarılmış sarmalanmış biri olmak. Moycomb’dakileri hep dünyanın eniyileriolarakdüşünürdüm.Hiçdeğilseöylegörünürlerdi.»

«Dünyada en çok güvencede olan insanlarız. Bizden gerçekHıristiyanlar gibi davranmamız enderolarakistenir.ÖyledurumlardadaAtticusgibileriniönesüreriz.»

Page 172: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Jemgüldü.«Keşkebaşkalarıdaböyledüşünüyorolsaydı.»

«Nekadarçokinsanınböyledüşündüğünübilsenşaşarsın!»

«Kimler?»Jemsesiniyükseltmişti.«BukasabadakimçıkıpdaTom’ayardımettisorarım,kim?»

«Zenci arkadaşları, bizler gibileri.Yargıç Taylor gibileri.HeckTate. Tıkınmanı kes de bir düşün.Yargıç’ınbudavayıAtticus’avermesirastlantımısence?Yargıç’nözelnedenleriolamazmı?»

Buhiçaklımagelmemişti.ButürdavalarhepMaxwellGrenn’everilirdi.Baroyayenikayıtlıçiçeğiburnundabiravukattıvedeneyimkazanmasıisteniyordu.TomRobinson’undavasıMaxwellGrenn’egitmişolmalıydı.

«Bunu bir düşün hele,» diyordu Bayan Maudie. «Rastlantı değildi. Dün gece verandada oturmuşbekliyordum. Gelmenizi bekledim... Bekledim ve beklerken de kazanamaz dedim, kazanamaz. Buyöredebirjüriyienineboyunadüşünmeyeyöneltecektekadamo.Dedimkibudabiradım...küçücük,ufacıkbiradımamabiradımişte.»

«İyi de... Tanrı korkusu olan avukatlar hiç Tanrısız jürilerin yerini doldurabilirler mi? Büyürbüyümez...»

«Bukonuyubabanlakonuşmangerek,»dediBayanMaudie.

BayanMaudie’^nserinbasamaklarındangünışığınaçıktıkveBayanStephanieileBayanAvery’ninhâlâ sokakta olduklarını gördük.BayanStephanie’nin evine doğru ilerlemişlerdi.BayanRachel daonlarakatılmayagidiyordu.

Dill«Büyüyüncepalyaçoolacağım,»dedi.

Jemvebenbakakaldık.

«Evvet!Palyaço.İnsanlaragülmenindışındabirşeyyapmıyorum.Onuniçinbirsirkegiripkatılanadekgüleceğim.»

«SenşaşırmışsınDill,»dediJem.«Palyaçolarüzgündür.İnsanlaronlaragüler.»

«İyi ya işte, ben de yeni bir tür palyaço olacağım. Sirkin ortasında durup insanlara güleceğim.Şunlara bak.» Komşularımızı gösteriyordu. «Hepsi birer cadı süpürgesine binmiş olmalıydılar.RachelTeyzemhepöyleyapar.»

BayanStephanie ileBayanRachel deliler gibi el sallıyorlardı.Dill izlenimlerinde pek yanılmamışgibiydi.«Amaan,»dediJem.«Onlarıgörmezliktengelmekdeayıpolur.»

Ortalıktakötüişlerdönüyordu.BayAvery’ninsuratıhapşırmaktankıpkırmızıydı.Öylebirhapşırdıkineredeyse kaldırımdan düşüyorduk. Bayan Stephanie heyecandan titriyordu. Bayan Rachel, Dill’iyakaladı:

Page 173: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Çabukarkabahçeyegeçinveoradakalın.Tehlikevar!»

«Neoldu?»diyesordum.

«Duymadınız mı? Sağır sultan bile duydu.» Tam o sırada Alexandra Hala’m kapıya gelip biziçağırdıysadaduymamamızgerekinduydukbile.AnlatmaonuruBayanStephanie’nindi.OsabahBayBob Ewell, Atitcus'u postanenin köşesinde durdurmuş, yüzüne tükürmüş ve öbür boyu uğraşmasıgereksebileenindesonundaonunlahesaplaşacağınısöylemişti.

Page 174: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

YİRMİÜÇÜNCÜBÖLÜM

«KeşkeBayEwelltütünçiğnemiyorolsaydı.»

Atticuskonuylailgiliolarakyalnızcabusözlerisöylemişti.BayanStephanie’yebakılırsaAtticustampostaneden çıkıyormuş ki, BayEwell, önüne dikilip küfretmiş, tükürmüş, onu ölümle tehdit etmiş.Bayan Stephanie, ‘Atticus’un kılı kıpırdamadı’ diyordu. Tam Jitney’in dükkânından dönerken olupbiteni görmüştü.Kılı bile kıpırdamamış,Ewell’in o kötü sözlerini işitmişti.Hoş, vahşi atlar bile osözleri ona yineletemezlerdi. Bay Ewell eski bir kabadayıydı. Atticus’un sessizliği onu iyicekışkırtmıştı. «Seni gidi Zenci âşığı orospu çocuğu seni! Kavga etmeyeceksin, kendini pekbeğeniyorsun, değilmi?» demişti.Atticus da, «Hayır, kendimi yaşlı hissediyorum,» demiş ve elinicebine sokup, yürümüş gitmişti. Bayan Stephanie, Atticus arada pek korkusuz oluyor doğrusudiyordu.

Jemvebenbuöyküyühiçdeeğlendiricibulmadık.

«Yöreninenkeskinnişancısıydıbirzamanlar,»dedim.

«Bukezde...»

Jem,«OsilahtaşımazScout.Silahıbileyok,»dedi.«Ogecehapishaneninönündeykenbileyoktu.Birkeresindebanasilahtaşımakbaşkalarınavuremriçıkarmaktırdemişti.»

«Bufarklı,»dedim.«Ödünçalmasınısöyleyebiliriz.»

Söyledik.Oda,«Saçmalama!»dedi.

Jem, Atticus’un duygularını harekete geçirmenin yararlı olacağı kanısındaydı. Bay Ewell onuöldürecek olursa, bizde açlıktan ölürdük.AlexandraHala tarafından yetiştirilirdik.Onun da ilk işiCalpurnia’yıkovmakolurdu.Jem,‘senkendiniyerdenyereatarsanbelkiişeyarar ’dedi.‘Hemkızsın,hemdeküçük.’Budasökmedi.

Atticus, oradan oraya nasıl sürüklendiğimizi, yemek yemediğimizi, her zamanki yaptıklarımızıyapmadığımızı farkedince gerçekten ne denli korktuğumuzu kavramıştı. Bir gece yeni bir futboldergisi ile Jem’in ilgisini çekmek istedi. Jem’in sayfaları hızlı hızlı çevirip, bir kenara fırlattığınıgörüncesordu:«Derdinneevlat?»

Jemdamdandüşercesinekonuyagirdi:«BayEwell.»

«N’olmuşBayEwell’a?»

«Hiçbirşey.Seniniçinkorkuyoruz.Birşeyleryapmangerek.»

Atticusgüldü:

Page 175: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Ne?Uzlaşayımmı?»

«Biriseniöldüreceğimdiyorsaciddiolmalı.»

«Söylediğindeciddiydi.Jem,kendinibiraniçinonunyerinekoy.Ondakisonsaygınlıkkırıntısınıdaben yok ettim. Tepki göstermesi gerekiyordu. Yüzüme tükürüp tehditler savurmasıMayella’yı birfazladayaktankurtardı.Böyleolduğuiçinmutluyum.Hırsınıbirindençıkarmasıgerekiyordu.Birevdolusuçocuktançıkaracağınabendençıkarsın...Anlıyormusun?»

Jembaşınısalladı.

Atticustam,«BobEwell’dankorkacakbirşeyimizyok.Oiçindekinefretiosabahkustu,»diyordukiAlexandraHalaiçerigirdi.

«SeninyerindeolsambudenlieminolmamAtticus,»dedi.«Öylelerikinbağlayıncaellerindengeleniardınakoymazlar.Böylelerininnemalolduklarınıbilirsin.»

«Tanrıaşkına,Ewellbananeyapabilirki?»

«Kalleşçebirşeyler.Kalleşolacağındanhiçkuşkunolmasın.»

«Maycomb’dakimsekalleşçeişçeviremez.»

O günden sonra pek korkmadık. Yaz eriyip gidiyordu. Bizde tadını çıkarmaya koyulduk. Atticus,YüksekMahkeme davayı incelemeden önce tomRobinson’a bir şey olmayacağına ilişkin güvenceverdi.TomRobinson’unözgürlüğünekavuşmasıumudubilevardı.Hiçdeğilseyenidenyargılanmasısöz konusuydu. Yetmiş kilometre ötede, Chester yöresindeki Enfield tutukevindeydi. Karısı veçocuklarınınonugörmesineizinvarmıdiyesordumamaAtticusyokdedi.

«Temyiz’dehakkınıyitirirseonaneolur?»

«Elektrikliiskemleyiboylar.Karardeğişmezsetabii.ŞimdidenüzülmeScout.Şansımızvar.»

Jemkanapede‘Mekanik’dergisinebakıyordu.Başınıkaldırdı.«Haksızlıkbu!Suçludaolsakimseyiöldürmedi.Canalmadı.»

«Alabamaeyaletindetecavüzüncezasıölümdür,»dediAtticus.

«Evetamajürionaölümcezasıvermekzorundadeğildi.İsteseleryirmiyıldaverebilirlerdi.»

«Tom Robinson Zenci olduğu için bu taraflardaki hiçbir jüri 'suçlusun ama öyle çok suçlusayılmazsın'diyemez.Sanıkyaiskemleyegideryaevine.»

Jembaşınısallıyordu.«Doğruolmadığınıbiliyorumamayanlışadaparmakbasamıyorum.Belkidetecavüzüncezasıölümolmamalı.»

Atticus gazetesini yanındaki iskemleye bıraktı. Tecavüzle ilgili yasalarla kavgası olmadığını, amayeterli kanıt olmadan ölüm cezası verilmesinden derin kaygı duyduğunu söyledi. Dinlediğimi

Page 176: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

görüncedesözlerinibasitleştirmeyeçalıştı.«Demekistiyorumkibiriniölümcezasınaçarptırmadanöncehiçdeğilseolayıngörgütanığıolmasıgerek.Birileribenoradaydımvetetiğiçektiğinigördümdemeli!»

«Amabirsürüinsanyetersizkanıtlaasılmış...»

«Biliyorum. Çoğu da bunu hak etmişlerdir, ama görgü tanığı olmazsa hep kuşku vardır. ‘Acaba’vardır.Yasalarbelirginkuşkudiyoramabencesanığınbellibelirsizkuşkuyabilehakkıvar.Nekadarolanakdışıgörünsedesuçsuzolmaolasılığıhepvardır.»

«Ozamanherşeyjüriyebağlı.Jürisisteminikaldırmakgerek.»Jemkatıydı.

Atticusgülmemeyeçalıştıamabeceremedi.«Çoksertsinevlat.Dahaiyibirçözümyolubelkivardır.Yasayıdeğiştirebilirsin.Butürdavalardayargıçlarkararüzerindesözsahibiolabilirler.»

«ÖyleysegitMontgomery’yeyasayıdeğiştir.»

«Bunun ne kadar zor olduğunu bilemezsin. Değiştiğini görecek kadar yaşamayacağım. Sengördüğündeiseyaşlıbiradamolacaksın.»

Jem için bu yeterli değildi. «Hayır efendim. Jürilerden kurtulmaları gerek. Suçsuzdu ve ona suçludediler.»

«Senve senin gibi on bir çocukdaha o jüride olsaydınız, şimdiTomRobinsonözgürdü. Şimdiyekadaryaşamındahiçbirşeydüşüncetarzınıkösteklemedi.Gündelikyaşamdaonlaronikisağduyuluadam.Amasağduyularıilearalarınabirşeyleringirdiğinigördüm.Hapishaneninönündedeizledinbunu. Çekip gittiklerinde sağduyuları yüzünden gitmediler. Biz oradayız diye gittiler. Bizimdünyamızda insanların akıllarını başlarından alan, isteseler de yansız kalamadıkları bir tek durumvardır.Mahkemelerimizdebirbeyazınsözünekarşıbirsiyahınsözükonuoluncabeyazhepkazanır.Çirkinamagerçekbu.»

«Yine de olayı açıklamaz,» dedi Jem. Yumruğunu dizine vuruyordu. «Hiç kimseyi o kanıtlarlacezalandıramazsın.»

«Sen yapamazsın ama onlar yapabilirler ve yaptılar da. Büyüdükçe böyle daha nice olaylargöreceksin.Renk ne olursa olsun yansız davranılması gerekenmahkemede kişilerin saplantılarını,kinleriniorayataşıdıklarınıgöreceksin.Yaşadığınhergünbeyazlarınsiyahlarıezdiğinigöreceksin.Şunuunutma:Kimki siyahlarabunuyapar,kimolursaolsun -nekadarzenginolursaolsun,ne iyiailedengelirsegelsin-yinedepisliktir.»Atticusöylesinesakinkonuşuyordukikullandığısonsözleirkildik. Baktığımda yüzünü kaygılı gördüm. «Bir siyahın bilgisizliğinden yararlanan aşağılık birbeyazdan daha mide bulandırıcı bir şey olamaz. Kendimizi kandırmamalıyız. Bir gün bunlarınfaturasınıödeyeceğiz.Dilerimsizinzamanınızdaolmaz.»

Jembaşınıkaşıdı.Birdengözleriparladı.«Atticusnedenseningibiler,BayanMaudiegibilerjürilereüyeolamazlar?Maycomb’danhiçkimseyijüridegöremezsin.Heptaşralılargelir.»

Atticus sallanan iskemlesinde geriye dayandı. Nedendir bilemem, Jem’in söyledikleri onu mutlu

Page 177: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

etmişti. «Bunun ne zaman bilincine varacağını hepmerak ediyordum,» dedi. «Bir sürü nedeni var.BirincisiBayanMaudiegörevalamaz,çünküobirkadın...»

«YaniAlabama’dakadınlarüyelikyapamazlarmıdiyorsun?»Kızgındı.

«Evet. Sanırım zayıf kadınlarıTom’unki gibi davalardankorumak için.BayanDubose’u tekerlekliiskemlesiyle görev yaparken düşünebiliyorum. ‘John Taylor, öyle tak-tak vurmaktan vazgeç... şuadamasorusoracağım.’Belkideatalarımızhaklıydı.»

«Bizim gibi insanların» diyorduAtticus, «payımıza düşen bu. Genelde layık olduğumuzu buluruz.TuzukuruMaycombyurttaşlarınınbuişegönlüyok.Üstelikkorkuyorlar.Hemsonra...»

«Korkuyorlarmı?Neden?»diyesorduJem.

«Örneğin... diyelim ki Link Deas’dan zarar karşılığı ödenecek cezayı saptaması isteniyor. Zararaneden olan olay da Bayan Rachel’ın Bayan Maudie’yi arabasıyla ezmesi. Şimdi, Deas ikisini demüşteriolarakyitirmekistemezdeğilmi?ÖyleyseYargıçTaylor ’a‘dükkândayerimebakacakkimseyok,gelemem’der.Yargıçdaonaizinverir.Deasdapaçayıkurtarır.»

«İkisinindeondanalışverişetmeyeceğinidüşündürenne?»diyesordum.

Jem,«BayanRacheletmez.BayanMaudieeder.AmajürideoylargizlidirAtticus,»dedi.

Babamkıkırdadı.«Dahabirfırınekmekyemengerekoğul.Jürininoylarınıngizliolmasıgerekiyor.Jüridebulunmakbirkonudakararverip,kişiseltutumunuaçıkçaortayakoymakdemek.İnsanlarbunuyapmayısevmezler.Pekhoşolmayabilir.»

Jem,«Tom’unjürisidekararıaceleyegetirdi»diyemırıldandı.

Atticus'unparmaklarısaatcebinegitti.«Getirmedi,»dedi,«benidüşündürendebuoldu.Belkidebubir başlangıç. Karar almaları birkaç saat sürdü. Belki yine kaçınılmaz bir karar, ama önceleriyalnızca birkaç dakikalarını alırdı.Oysa bu kez...»Durup bize baktı: «Biri vardı bizden yana.Onukandırmakzamanlarınıaldı.»

«Kim?»

Atticus’ungözlenparladı.«Banadüşmezamaşukadarını

söyleyeyim.OldSarum’ludostalarımızdanbiri.»

«Cunningham’lardanbirimi?»diyebağırdıJem.

«Birakrabaları.Farkedinceüstünegitmedim.Yalnızcabirduygutabii.Yapabilirdimamayapmadım.»

«Amantanrım!Birbakıyorsunonuöldürmeyeçalışıyorlar,birbakıyorsunkurtarmaya...Oadamlarıyüzyaşımadagelsemanlayamayacağım.»

Atticus onları tanımanın yeterli olduğunu söyledi. Anlattığına bakılırsa Cunningham’lar Yeni

Page 178: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Dünya’yageleliberihiçkimsedennebir şeyalmışlar,nedebir şeyvermişler.Birkez saygılarınıkazandınmısendenyanaydılar.HiçkuşkusuzogecehapishaneninönündenFinch’leresaygıduyarakayrılmışlardı.Cunningham’larınfikirdeğiştirmeleri içinyıldırımfilandüşmesigerekiyordu.Onlargibi bir iki kişi daha olsaydı, jüri işi tamamdı. Jem yavaşça. «Yani,» dedi, «bir gece önce seniöldürmekisteyenbirinijüriyesokmalarınaizinmiverdin?BöylebirriskinasılgözealırsınAtticus,nasıl?»

«Düşünsen risk az. Suçlu olduğunu ha o söylemiş, ha başkası. Ama suçlu diyecek biri ile aklıkarışmışbiriarasındakifarkaçık.Listedeoyubelirsizolantekkişioydu.»

«OadamınWalterCunningham’laakrabalığıne?»diyesordum.

Atticus kalktı, gerindi ve esnedi. Yatma zamanımız gelmemişti ama gazetesini okumak istediğinibiliyordum.Alıpkatladıvebaşımavurdu.«Durbakayım...tamam,çiftekuzen.»

«Onasıloluyor?»

«İkikızkardeş,ikierkekkardeşleevlenmiş.Bendenbukadar,gerisinisençıkarıver.»

Benle Jem, Dill ve bir kızkardeşi olsa onunla evlensek çocuklarımız çift taraflı kuzen olurlardısanırım.«HayAllahJem,netuhafadamlar.Duydunmuhala?»Atticusgitmişti.

AlexandraHalahalıörüyordu.Bakmıyorduamakulağıbizdeydi.Sepetiniyanmakoymuş,dizlerinedebuördüğühalıyıörtmüştü.Yazınsıcakgecelerindehanımlarınnedenyünlüşeylerördüklerinihiççözememişimdir.

«Duydum.»

Walter Cunningham’ın yardımına koştuğum o korkunç olayı anımsadım. Şimdi bunu yaptığımamemnundum.

«OkulaçılıraçılmazWalter ’iyemeğeçağıracağım.»

Önümeçıkarsaonudöveceğimedairverdiğimsözüunutuvermiştim.

«Okuldan sonra da gelebilir. Atticus onu arabayla Old Sarum’a bırakabilir. Gece bile kalabilir.TamammıJem?»

«Düşünürüz.»Bunusöyleyenhalamolunca,bubirsözolmaktançıkıyor,tehdidedönüşüyordu.

Şaşırmıştım.«Amaniçinolmasınhala?Onlariyiinsanlar.»

Halamyakıngözlüklerininüzerindenbanabaktı.

«JeanLouise,onlarıniyiinsanlarolduklarındanhiçkuşkumyok.Bizegöredeğiller,hepsibu.»

«AşağıtabakadandemekistiyorScout,»dediJem.

Page 179: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Onedemek?»

«Nebileyim.Basitfilan.Kemançalaroynarlar,otürşeyler...»

«Bendeoynarım..»

«Saçmalama Jean Louise,»dedi halam. «Walter Cunningham’ı gıcır gıcır olana dek yıkasan da,yepyeni giysiler ve pabuçlarla donatsan da, bir Jem olamaz. Ayrıca o ailede eskiden beri içkidüşkünlüğüvardır.Finchkadınlarıböylelerineyüzvermezler.»

«Halaa...»dediJem,«dahadokuzyaşındabiledeğil.»

«Şimdidenöğrensin.»

Halamsöyleyeceğinisöylemişti.Geçenseferböylekonuştuğundadanedeninianlamamıştım.Cal’ınevine gitmeyi tasarlıyordum. İlgimi çekiyordu. Ona konuk olmak istiyordum, dostlarını tanımakistiyordum.Ayınötekiyüzünügörmekistesembukadartantanakopmazdı.Bukezhalamıntaktiklerifarklıydı ama amaçları aynıydı. Belki de bunun için bizimleydi. Arkadaşlarımızı seçmek için.Elimdengeldiğincekarşıkoyacaktım.

«İyiinsanlarsanedenWalter ’ladostolmayayım?»

«Ona iyi davranma demedim.Ona arkadaşça ve kibar davranacaksın.Herkese öyle davranacaksın.Amaonueveçağırmakzorundadeğilsin.»

«Yabizeakrabaolsalardıhala?»

«Amadeğiller.Olsalardıdayanıtımaynıolurdu.»

Jem,«Hala,»dedi.«Atticusderkiinsandostunuseçebilirmişamakendiailesiniseçemezmiş.Onlarıakrabasaysandasaymasandaakrabanolurlarmış.Saymazsangülünçdurumadüşermişsin.»

«Tambabanıza göre bir söz ben yine de JeanLouise,WalterCunningham’ı eve çağıramaz derim.Birinci derecede kuzen bile olsa. Atticus’la iş konuşmaya gelmesi dışında bu eve alınmaz. İşte bukadar!»

İştebukadarbileolsabukeznedenleriniaçıklamakzorundaydı.

«AmahalaWalter ’laoynamakistiyorsamnedenoynamayayım?»

Gözlüklerini çıkarıpbanabaktı.«Nedeni şu.Çünküobir... bir süprüntü.Bunedenleoynayamazsın.Birlikte olamazsın. Kimbilir ne huylar, ne küfürler öğrenirsin, Tanrı bilir. Bu halinle de babanınbaşınayeterincedertoluyorsun.»

NeyapardımbilmiyorumamaJemengelledi.Omuzlarımdanyakaladı,banasarılıpodadançıkardı.Öfkemdenağlıyordum.Atticusbiziduymuştu.

«Birşeyyokefendim,»dediJem.«Birşeyyok,»Atticusgitti.

Page 180: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Şundan bir parça ısır Scout.» Jem cebinden bir karamela çıkardı. Karamelayı avundurucu birlokmayadönüştürmembirkaçdakikamıaldı.Jemdolabınınüzerindekileridüzenlemekteydi.Saçınınönleri ve arkaları kirpi gibiydi. Bir gün bir yetişkin gibi düzgün saçları olacağından kuşkuluydu.Belki de hepsini sıfır numaraya vurdurursa yenisi düzgün çıkabilirdi. Kaşları kalınlaşmıştı.Zayıfladığınıfarkettim.Boyuuzuyordu.

Döndüğündebeni ağlayacak sanmışolmalıki, «Kimseye söylemezsen sanabir şeygöstereceğim,»dedi.Utangaçutangaçgülümseyerekgömleğininönünüçözdü.

«Eee?»

«Göremiyormusun?»

«Hayır.»

«Kıllar.»

«Nerede?»

«Şuradabakşurada.»

Bana karşı çok iyi davranmıştı, o yüzden de çok güzel görünüyorlar dedim. «Çok güzel Jem.»«Kollarımınaltındadavar.Seneyedefutboloynayacağım.Scout,halamınseniüzmesineizinverme.»

Halamıüzmememiistediğigünlerdahadüngibiydi.

«Kızlara alışık değil.Hiç değilse senin gibilerine. Seni bir hanımefendi yapmaya uğraşıyor.Dikişfilangibişeylerleuğraşamazmısın?»

«Hayır. Benden hoşlanmıyor. Hepsi bu. Bana vız gelir. Walter ’a süprüntü demesi beni çıldırttı.Atticus’unbaşınabelaolmamdeğil.O işiaramızdaçözümledik.Benonubabamasormuştum,odapekdeğil demişti.Hiç değilse beni anlayabiliyormuş.Kafana takmadedi.Walter için bozuldum.Oçocuksüprüntüdeğil.Ewell’largibideğil!»

Jempabuçlarınıfırlatıpyatağauzandı.Kafasınınaltınayastığınıyerleştiriplambasınıyaktı.«Biliyormusun Scout, her şeyi çözdüm. Bu dünyada dört tür insan var. Bizim komşularımız gibi sıradaninsanlarvar.Cunningham’largibiormandaoturanlarvar.Ewell’largibiçöplükteoturanlarvar.BirdeZencilervar.»

«ÇinlilerleKajun’dakiKızılderililereneoldu?»

«Maycomb yöresindekileri kastettim. Dahası var. Bizimkiler Cunnigham’ları sevmiyor.Cunnigham’larEwell’lardan,Ewell'lardaZencilerdennefretediyor.»

Dediği gibiyse neden jürideki Cunnigham gibileri sırf Ewell’lara inat olsun diye Tom’u serbestbırakmamışlardı?

Jemsorumuçocukçabulup,ciddiyealmadı...

Page 181: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Bilirsin...RadyodakemançalındımıAtticusayağı ile tempo tutar.Evyapımıviskiyideherkestençoksever...»

«OzamanbizCunnigham’laraçokbenziyoruz.Pekinedenhalam...»

«Bırakda lafımıbitireyim.Öyleamayinede farklıyız.Atticusbirkeresindehalamınsoya-sopabudenlidüşkünolmasınıparasızlığımızabağlamıştı.Elimizdebiraileadımızkalmışmış.»

«Bilemiyorum Jem. Bana da bu aile işi safsata demişti. Herkesin ailesi herkes kadar köklüymüş.Zencilerleİngilizleriçindegeçerlimidedim,evetdedi.»

«İyi aile eski, köklü aile anlamına gelmiyor. Sanırım kaç kuşaktır okur yazarsın, ona bağlı. Scoutgörebildiğim tek fark da bu.Finch’lerEskiMısır ’da filanken, birFinchbirkaçhiyeroglif öğrenipoğlunaöğretmişolmalı.»Jemgüldü.«Halamdabüyükbüyükbüyükbabasıokur-yazardiyekasılıyor.Şukadınlarnelerleuğraşırlar.»

«İyikiokurmuş,»dedim.«YoksaAtticus’akimöğretirdi?»

«Oöğrenmeseydisenlebenniceolurduk?İyiaileninoanlamageldiğinisanmıyorum.»

«ÖyleyseCunningham’larla farklı oluşumuzu nasıl açıklarsın?BayWalter adını zor yazıyor.Onugördüm.Bizdahauzunsüredirokur-yazarız.»

«Hayır. Herkesin öğrenmesi gerek. Kimse okur-yazar doğmuyor. Walter çok akıllı ama babasınayardımedincederslerindenkalıyor.Birşeysiyok.Bencebirtürinsanvar.İnsanlarvarişte.»

Jem dönüp, yastığını kabarttı. Kafasını koyduğunda yüzü kırışmıştı. Yine o dönemlerinden birinegiriyordu.Üzüldüm.Kaşlarınıçattı.Ağzıçizgiyedönüştü.Suskunlaştı.

«Senin yaşındayken ben de öyle düşünüyordum. Bir tür insan varsa neden geçinemiyorlar? Hepsiaynıysa neden birbirlerinden nefret ediyorlar? Scout, bir şeyleri yeni kavramaya başladım. BooRadley’innedenevdekilitlikaldığınıanlıyordumartık.Kalmakistiyordudaondan.»

Page 182: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

YİRMİDÖRDÜNCÜBÖLÜM

Calpurnia kolalı önlüğünü giymişti. Bir tepside çikolatalı kremalı pasta taşıyordu. Döner kapıyıpoposuyla itip açtı. Bir dolu kırılacak eşyayı taşımadaki beceri ve zerafetine vurgundum. HalamAlexandra da öyle olmalıydı ki bu kez onun hizmet etmesine izin vermişti. Ağustos eylül’edönüyordu. Dill yarın Meridian’a gitmek üzere yola çıkacaktı. Bugün ise Jem’le birlikte BakerDeresi’ne gideceklerdi. Jem Dill’e kimsenin yüzme öğretmemiş olduğunu öğrenince hem kızmışhem şaşırmıştı. Yüzmek onun gözünde yürümek kadar doğal bir olaydı. Derede iki güngeçirmişlerdi.Çıplakgirdikleri içingelemeyeceğimisöylediler.BendeyalnızgeçireceğimsaatleriBayanMaudieileCalpurniaarasındabölüştürdüm.

Bugün Alexandra Hala’m ve misyonerler grubu bizde toplanmışlardı. Mutfaktan Bayan GraceMerriweather ’in Mruna’ların zavallı yaşamları üzerine yaptığı konuşmayı duyabiliyordum.Zamanları gelince kadınları kulübelere koyuyorlardı. (Ne zamanı olduğu belli değil di ya). Ailekavramları yoktu. Bunun halamı çok üzdüğünden kuşkum yoktu. On üç yaşına gelince de erkekçocuklara zor işler yaptırıyorlardı. Her tarafları solucanlar ve parazitlerle doluydu. Bir ağacınkabuğunu çiğneyip çiğneyip ortak bir kaba tükürüyorlar, sonra da bunu içip sarhoş oluyorlardı.Derken,hanımefendilerçayaoturdular.

Yemekodasınamıgideyim,mutfaktamıkalayım,bilemiyordum.Halam,‘konuşmalarsenisıkar,çayzamanı içeri gelirsin’ demişti. Pembe yabanlık elbisemi, pabuçlarımı ve iç eteğimi giymiştim.ÜzerimebirşeydökecekolursamCalpurnia’nınelbisemiyıkamasıgerekecekti.Bugünonuniçinçokağırbirgünolmuştu.İçerdekalmayakararverdim.

«Sanayardımedeyimmi,Cal?»

Calpurniakapı arasındadurdu.«Köşede sessizceoturur, döndüğümde tepsileri boşaltmamayardımedebilirsin.»

Kapıyıaçıncaiçerdenuğultularyükseldi.«AmanAlexandrahiçböylepastagörmedim...harikulade!..Ben hamuru hiç tutturamıyorum... kim derdi ki böğürtlenli pastaları... Calpurnia mı?... Kim der...Herkespapazınkarısının...Hayır,ha-ayır...öyleamaötekidahayürümüyorbile...»

Sesler kesildi.Herkese servis yapılmıştı.Calpurnia dönüp ağır gümüş sürahiyi tepsiye koydu. «Busürahiantika,»dedi.«Artıkböyleleriniyapmıyorlar.»

«İçerigötüreyimmi?»

«Dikkat edip düşürmezsen, evet. Bayan Alexandra’nın tarafına koy. Fincanların yanına. Servisi oyapacak.»

Kapıyı Cal'ın yaptığı gibi popomla açmaya çalıştım. Kımıldamadı bile. Calpurnia sırıtarak kapıyıtuttu.«Dikkatetbakayım.Çokağır.İçinebakmazsandökmezsin.»

Page 183: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Yolculuğumbaşarıilesonaerdi.Halamgülümsedi.«Bizimlekal,JeanLouise.»Olupbitenlerintümübenim bir hanımefendi olmam için düzenlenen programa dahildi. Her misyoner toplantısının çaybölümünemezheplerinebakılmaksızınkomşularınçağrılmasıgelenekti.BirpapazefendikadarayıkolanBayanRachelveBayanStephaniebunedenleburadaydılar?BayanMaudie’ninyanınaoturdum.Sokağın öte yanına geçecek bile olsalar kadınlar neden şapka giyerlerdi acaba? Çaylardaki buhanımlarbeniazçokteleşasürüklerlerdi.Başkabiryerdeolmakisterdim.AlexandraHala’misebuduyguya«şımarıklık»diyordu.

Pastelrenklerdekigiysileriiçindepekrahattılar.Çoğununyüzündekatkatpudraolmasınakarşınbirkişi dışında kimsede dudak boyası yoktu. O da «Tangee Natürel» sürmüştü. Cutex Natürel isetırnaklarını parıl parıl parlatmıştı. Bazı gençler gül rengi oje sürmüşlerdi. Sessizce oturuyordum.İskemleninkollarınayapışmış,birininbenimlekonuşmasınıbekliyordum:

BayanMaudie’ninağzındakialtınköprüleriparladı.

«ÇokşıksınBayanJeanLouise.Ovazgeçilmeztulumunaneoldu?»

Komik olmaya çalışmamıştım ama öteki hanımlar pek güldüler. Yanaklarım kapkırmızı olmuştu.BayanMaudiebanaöylecebakıyordu.Gerçektenşakayapmadıysambanagülmezdio.

BunuizleyensessizlikteBayanStephanieCrawfordodanıntaaötesindenbanaseslendi:«BüyüyünceneolacaksınJeanLouise?Avukatmı?»

«Hayır. Düşünmedim.» Bayan Stephanie’nin konuyu değiştirmesine sevinmiştim. Hemen seçimimiyapmayakoyuldum...Hemşire?Pilot?

«Bendeseninduruşmalaragittiğinebakıpavukatolmakistiyorsunsanmıştım.»

Hanımlaryinegülüştüler.«ŞuStephanienealemdir,»dedibiri.BayanStephaniedestekbulmuştu.

«Avukatolmakistemiyormusun?»

BayanMaudie’ninelielimedeğdi.

«Hayırefendim,»dedimyavaşça.«Yalnızcabirhanımefendiolmakistiyorum.»

BayanStephaniebenikuşkuylasüzdü.Amacımınküstahlıkolmadığınainanmışolacakki,«Dahasıkelbise giymeye başlamazsan pek olamazsın,» demekle yetindi. Bayan Maudie’nin eli elimi sıktı.Hiçbirşeydemedim.Yaydığısıcaklıkyeterliydi.

Bayan Grace Merriweather solumdaydı. Düşündüm ki hanımefendilik onunla konuşmamıgerektiriyordu.MetodistolanBayMerriweather,«Kutsalgüç,negüzelşeybenimgibibirzavallıyıkurtarman» adlı ilahiyi söylemekten hiç gocunmazdı. Maycomb’daki genel kanı da BayanMerriweather ’ı adam ettiği doğrultusundaydı. Onun Maycomb’un en dindar kadını olduğu ise sugötürmezdi.«Bugünnelerkonuştunuz?»diyesordum.

«Ahçocuğum,ozavallıMruna’lar,»dedivearkasıgeldi.

Page 184: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Başkasorusormamagerekyoktu.Zordurumdaolanlardansözetmekgözlerinidoludoluyapıyordu.

«O koca ormanda J. Grimes Everett dışında kimseleri olmadan yaşıyorlar. O aziz dışında kimseyanlarınayaklaşmıyor.»

Sesikiliseorgugibiydi.Hersözcüğüayrıvurguluyordu.«Oyoksulluk...okaranlık...oahlâksızlık...J.GrimesEverettdışındakimsebilmiyor.Kilisebenikampayolladığındaobanaşöylede...»

«Oradamıydıbayan?Bendesanmıştımki...»

«İzinligelmişti.DedikiBayanMerriweather,nelerlesavaştığımızıdüşünemezsiniz.Banaöylededi.»

«Evetefendim.»

«Ben de ona dedim ki, ‘Bay Everett’ dedim, ‘Maycomb Alabama Metodist Episkopal kilisesi’ninkadınlarıyüzdeyüzarkanızdalar.’Öylededim.İşteoankendimebirsözverdim.EvedönerdönmezMruna’larkonusundakonuşmayapacak, J.GrimesEverett’ınmesajınıMaycomb’a iletecektim. İşteşimdidebunuyapıyorum.»

«Evetetendim?»

BayanMerriweather konuştukça siyah bukleleri sallanıyordu. «Jean Louise,» dedi, «sen şanslı birkızsın.Tanrıbilirbirevde,Tanrıbilirbiraileile,Tanrıbilirkentteyaşıyorsun.J.GrimesEvertt’ıntopraklarındagünahvevahşettenbaşkabirşeyyok.»

«Evetefendim.»

«Günahvevahşet...nelerdiyorsun?»

BayanMerriweather öteki komşusunadöndü. «Şunu:Benhepderimki bağışla veunut.Bağışla veunut. Kilisenin ona yapacağı yardım bundan sonrası için çocuklarının Tanrı bilir kişiler olarakyaşamasını sağlamak olacak? Erkeklerden birinin gidip o papazdan kendisine güç vermesinisöylemelerigerek.»

«BağışlayınBayanMerriweather,»diyearayagirdim,

«MayellaEwell’danmısözediyorsunuz?»

«May...Hayırçocuğum.OZencininkarısından.Tom’unkarısından.Tom...»

«Robinsonefendim.»

BayanMerriweatheryanadöndü.«İnandığımtekşeyvarGertrude.Kimileribenimgibidüşünmüyorama.Onlarıbağışladığımızısöylersekbuişkapanır.»

«Bağışlayın.»Birkezdahakesmiştimsözlerini.

«Nekapanır?»

Page 185: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Yinebanadöndü.Çocuklarlakonuşurkenözelbirses tonukullanılmasınainanançocuksuzlardandı.«Hiçbir şey Jean Louise. Aşçılarla işçiler davanın ertesi günü hep homurdandılar. Hiç tatminolmamışlar.»

BayanMerriweatherBayanFarrow’adöndü.«Gertrude,aklıbirkarışhavadabirZencikadaradamıçileden çıkaran hiçbir şey olamaz. Mutfakta böyle biri varsa günün berbat oldu demek. BenimSophy’ye ne dedim biliyormusun? ‘Shophy,’ dedim. ‘Bugün hiçHıristiyanca davranmıyorsun. İsahomurdana homurdana iş yapmazdı.’ İşe yaradı. Gözlerini yerden kaldırdı ve Doğru Bayan. İsahomurdanmazdı,dedi.Tanrıyıonlaraanımsatacakhiçbirfırsatıkaçırmayacaksın.»

AklımaFinchLandingKilisesi’ndekiorggeldi.ÇokküçükkenbütüngünusludurmuşsamAtticusonuçalmamaizinverirdi.Otuşlarabasar,bendeborulardakihavalarıbırakırdım.İçindekihavatükenenedeksonnotaboşluktaasılıkalırdı.BayanMerriweather ’ınhavasıbitmişti.BayanFarrowkonuşmayabaşlarkenostoğunuyeniledi.

BayanFarrowgüzelvücutlu,inceayaklı,açıkrenkgözlübirkadındı.Yenipermayaptırmıştı.Saçlarıgribuklelerhalindeydi.Maycom’unikinumaralıdindarıydı.Hersözünbaşınadabir‘sıss’eklemekalışkanlığıvardı...

«SisGrace,»dedi,«Hudsonkardeşesöylediğimgibi.»

«Sözünü ettiğiniz o ‘aklı bir karış havada olanın’ pişirdiği yemekler boğazınıza dizilmiyor, değilmi?»

Konuşan Bayan Maudie’ydi. Ağzının kenarlarında sert çizgiler belirmişti. Bir süredir hiç sesiçıkmamıştı.Fincan’ıdizindeydi.söylenenlerikaçırmıştım.TomRobinson’unkarısındansonrakileriyani.AklımoradanLanding’e kaymıştı.AlexandraHala’mher şeyi birbirine karıştırmıştı sanırım.Toplantınınişbölümükanıdondurucu,eğlencebölümüisesıkıntılıydı.

«NedemekistediğimianladığınısanmıyorumMaudie,»dediBayanMerriweather.

«Bende,»dediBayanMaudie.

Bir daha ağzını açmadı. Bayan Maudie kızdı mı suskunluğu insanı dondururdu. Bir şey onu çokkızdırmıştı. Gri gözleri de sesi kadar soğuktu. Bayan Merriweather kızarıp bozardı, bana bakıp,kafasınıçevirdi.BayanFarrow’ugöremedim.

Alexandra Hala’m masadan kalkıp içecekleri tazeledi. Bayan Merriweather ’la Bayan Gates’in dekonuşmalarınısağladı.

OnlarsohbetekoyuluncadaBayanMaudie’yeminnetdolubakışlarlabaktı.Kadınlarındünyasıbeniyine şaşırtmıştı. Yakınlıkları yoktu ama halam ona teşekkür ediyordu işte. Ne için ettiğinibilmiyordum ama halamın bu duyguyu bildiğini öğrenmek yeterliydi.Yakında bu dünyaya ben degirecektim. Hanımların iskemlelerinde sallanıp, yelpazeleriyle serinledikleri, soğuk içecekleriçtikleri bu dünyaya katılacaktım. Oysa ben babamın dünyasında daha mutluydum. Bay Heck Tategibilersenimasumsorularlatuzağadüşürüpalayetmezlerdi.Jembileçokaptalcabirşeyyapmadığınzaman üstüne varmazdı. Kadınlar belli belirsiz bir erkek korkusu ile yaşıyor, onları

Page 186: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

onaylamıyorlardı.Beniseonlarıseviyordum.Nekadarküfüretseler,içkiiçip,kumaroynasalar,nekadarsevimsizolsalarhoşlandığımbiryönlerivardı.Şeydeğillerdi...

«‘Baştanyitikbirsavaşısürdürüyoruz.Sonlarıhiçilgilendirmiyor.Moraranadekeğitimverebiliriz,düşüpbayılanadekdinöğretimiyapabilirizamayinedeyatağındahiçbirkadıngüvencedeolamaz’,dedim.Banadediki,‘BayanFarrows,bizenelerolduanlamıyorum.’Sisdoğrudedim.»

BayanMerriweatherbilgiçbilgiçkafasalladı.Sesi,fincanşıngırtılarını,kibarcapastalarınıçiğneyenhanımlarınçıkardıklarışapırtılarıbastırdı.«Gertrude,bukentteiyiamapusulayışaşırmışkişilervar.İyiamaşaşırmış...Doğruyaptıklarınısanırlar.Kimolduklarınısöylemekbanadüşmez,banadüşmeztabii.Birsüreöncedetanıkolduğumuzgibiortalığıbirbirinekatarlar.Tekbecerdikleribu.Osıradadoğruymuşgibiolabiliramaherkesihuzursuzettiklerikesin.BenimSophybirgündahaöylesuratsızdolaşsa kovardım. Kovmayışımın tek nedeni şu ekonomik bunalım. Her hafta verdiğim bir buçukdolaragereksinimivar.Amaonunkalınkafasıbunuanlayamaz.»

«İki yüzlü, Bayan Perkins. Doğuştan iki yüzlü,» diyordu BayanMerriweather. «Hiç değilse bizimaramızdabuyükü taşıyanyok.Onlarıözgürbırakıyorlar amaonlarla aynı sofrayıpaylaşmıyorlar.Hiçdeğilsebiz,eveteşitsinizamabizdenuzakdurundemiyoruz.Sizbildiğinizgibi,bizdebildiğimizgibi yaşayalım diyoruz. Şu Bayan Roosevelt aklını yitirmiş olmalı. Birmingham’a gelip onlarlaoturmuş.BenBirminghamBelediyeBaşkanıolsaydım...»

HiçbirimizBirminghamBelediyeBaşkanıdeğildik.AmabenbirgünlüğüneAlabamaValisiolsamneyapardım biliyorum. Tom’u hemencecik salıverirdim, öyle kiMisyonerler Cemiyeti göz kıpmayabilevakitbulamazdı!CalpurniageçenlerdeBayanRachel’ınaşçısınaTom’unnedenlikötüdurumdaolduğunuanlatıyordu.Benmutfağagirincesusmadı.AnlattıklarınabakılırsaTom’aiçerdeolmakçokzorgeliyordu.Atticus’unbileyapabileceğibirşeyyoktu.Götürürlerkendeöyledemişti.‘SağlıcaklaBayFinch,artıkyapabileceğinizbirşeyyok.Boşyereuğraşmayın.’AtticusCal’ehapsegirdiğigünumudunuyitirdidemişti.Atticusda‘Umudunuyitirme,elimdengeleniyapacağım,’diyesözvermişti.Bayan Rachel’ın aşçısı sormuştu: ‘Neden Atticus seni mutlaka kurtarırım deyip, ona moralvermemişti ki?’ Calpurnia da, ‘Sen hukuk bilmiyorsun. Hukukçu bir ailenin yanında çalışsanöğreneceğinilkşeyhukuktahiçbirşeyekesin'yanıtolmadığıdır.BayFinchdebilemez,demişti.

Ön kapı çarptı ve Atticus’un ayak seslerini işittik. Saat kaç diye meraklandım. Eve dönmesi içinerkendi. Hele misyoner toplantısı oldu mu özellikle geç gelirdi. Kapıda durdu. Şapkası elindeydi.Yüzü kireç gibiydi. «Özür dilerim hanımlar. Lütfen toplantınızı sürdürün. Size engel olmayayım.Alexandra,benimlemutfağagelirmisin?Calpurnia’yıbirsürealacağım.»

Odadangeçmedi.Holdendolaşıparkakapıdanmutfağagirdi.Halamlabenonukarşıladık.OdakapısıaçıldıveBayanMaudiebizekatıldı...Calpurniaayağakalkmıştı.

«Cal,benimleHelenRobinson’unevinegelmeniistiyorum.»

«Neoldu?»Halamtelaşlanmıştı.

«Tomöldü.»

AlexandraHala’meliyleağzınıkapadı.

Page 187: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Onu vurmuşlar,» dedi Atticus, «koşuyormuş. Sırasındaymış. Bir sıçrayışla parmaklığı aşmayaçalışmış.Tamönlerinde...»

«Onudurdurmayaçalışmamışlarmı?Uyarmamışlarmı?»Halamınsesititriyordu.

«Evet.Durdemişler.Öncehavayaateşaçmışlar.Sonradaona.Tamparmaklığıaşarkenvurulmuş.İkikolusağlamolsaydıçoktankaçmıştıdediler.Hızlıymış.Gövdesindeonyedikurşunvar.Okadarateşetmelerigerekmiyordu.CalbenimlegelipHelen’eanlatmamayardımcıolmanıistiyorum.»

Cal,«Tabiiefendim,»dedi.Beceriksizellerleönlüğünüçekiştiriyordu.BayanMaudieonayardımetti.«Bubardağıtaşırdı,»dedihalam.

«Bakışaçınabağlı.OnlariçinhabirZencifazlahabireksik.Kaçanbirsuçlu...TomRobinsondeğil.»

Atticus buzdolabına yaslanıp gözlüklerini başına itti ve gözlerini ovuşturdu. «Şansımız vardı.Şansımız olduğunu ona söyledim ama kesinlikle kazanırız demedim. Tom beyaz adamın şansınainancınıyitiripkendininkinisınamayakalktı.HazırmısınCal?»

«Evet,BayFinch.»

«Gidelimöyleyse.»

Alexandra Hala Cal'ın iskemlesine oturup yüzünü kapadı. Sessizdi. O denli sessizdi ki bayılacaksandım.BayanMaudie’ninmerdiven tırmanmışçasmasoluduğunuduydum.İçerde isehanımlar tatlıtatlıkonuşuyorlardı.Halamağlıyorsandımamaağlamıyordu.Yorgungörünüyordu.Konuştuğundasesiöfkeliydi.

«Onun yaptığı her şeyi onayladığımı söylemem Maudie, ama o benim kardeşim. Bütün bunlarınneredesonaereceğinibilmekistiyorum.Buişonuperişanediyor.OndanneistiyorlarMaudie?Dahane?»

«KimneistiyorAlexandra?»

«Bu kasaba. Yapmaya korktuklarını ona yaptırıyorlar. Yitirdikleri yalnızca birkaç kuruş. Sağlığınıberbatetmesinegözyumuyorlar.Çok...»

«Sus,duyacaklar.Şöyledüşünmeyidenedinmi?Maycombbilsedebilmesedebiradamagösterilecekenbüyüksaygıyıgösteriyoruz.Doğruyuyaptığınainanıyoruz.Bukadarbasit.»

«Bizkim?»Halamonikiyaşındakiyeğeninitaklitettiğinihiçbilemeyecekti.

«Eşitliğin ‘Beyazlar İçin’ etiketi altında olmadığını bilen bir avuç insan. Herkesin hakçayargılanmasınainananlar.Bunudüşünecekkadaralçakgönüllübiravuçinsan.BirZenciyebakıpiştebendiyecekler.»

Bayan Maudie eski gücüne kavuşuyordu. «Bu kasabadaki iyi ailelerden gelmiş birkaç kişi. Bizonlarız.»

Page 188: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Dikkatimi verebilseydim, Jem’in ‘köklü aile’ kuramlarına eklenecek bir şeyler yakalayabilirdim.Nedense titremeye başlamıştım ve titrememi durduramıyordum. Enfield Hapishanesi’nin bahçesinigörmüştüm.Birfutbolsahasıkadardı.

BayanMaudiesertçe,«Titremenikes!»dedi.Durdu.

«KalkAlexandra,içerdekileriçokyalnızbıraktık.»

Halam kalkıp üstüne başına çeki düzen verdi. Kemerindenmendilini çıkarıp burnunu sildi. Saçınıkabarttıvesordu:«Bellimi?»

«Hayır,»dediBayanMaudie.«KendinegeldinmiJeanLouise?»

«Evetefendim.»

«Öyleysehanımlarakatılalım.»

Kapıaçılıncasesyükseldi.Halamönümdeydivekapıdangeçerkenbaşınıdimdikkaldırmıştı.

«Ay,BayanPerkins,»dedi,«kahvenizbitmiş.Tazeleyeyim.»

«Calpurnia’nın işi var Grace,» dedi BayanMaudie. «Şu pastalardan koyayım sana. Şu senin balıktutmayameraklıyeğeninnededigeçenlerde,biliyormusun?»

Böylece gülüşüp eğlenen hanımlara karıştılar. Kahveler geldi, pastalar yenildi. Terslik yalnızcaCal’inyokluğusanırdınız.Sesleryenidenyükseldi:

«EvvetBayanPerkins,oJ.GrimesEverettgerçekbiraziz...evlenmelerigerekiyormuşkikaçmışlar...hercumartesikuaföre...günbatınca...Birlikteyatıyor...birkasadolusuhastatavukla...Freddiyorkiobaşlattı,Freddiyorki...»

AlexandraHalamodanınötesindenbanabakıpgülümsedi.Bakışlarıylabirtabakçöreğigösteriyordu.Yavaşçaalıp,BayanMerriweather ’ailerledim.Enkibarsesimlealırmıydınızdiyesordum.Böylebirgündehalamhanımefendiolabiliyorsabendeolabilirdim.

Page 189: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

YİRMİBEŞİNCİBÖLÜM

«YapmaScout.Arkabasamaklarakoyşunu.»

«Jem,delimisinsen?»

«Sanaarkabasamaklarakoydedim!»

İçimi çekip ufak yaratığı bıraktım ve hamağıma döndüm. Eylül gelmişti ama havada en ufak birsoğumaolmamıştı.Hâlâarkaverandadakihamaklardauyuyorduk.Cibinliğimeçarpanateşböcekleri,gecesürüngenleri,uçanböceklersonbahargeldiminereleregidiyorlarsa,buyılgitmemişlerdi.Birtesbih böceği bir yolunu bulup evin içine kadar girmişti. Merdivenleri tırmanıp kapının altındansürünerekgeçmişolmalıdiyedüşündüm.Tamkitabımıbırakıyordumkionugördüm.Buyaratıklarbir iki santimden fazla olmazlar. Dokundunuz mu da tostoparlak olurlar. Yüzükoyun dönüp onauzandım ve dokundum. Yuvarlanıverdi. Bir süre sonra kendini güvencede hissetmiş olmalı kiaçılıverdi. Yüzlerce bacağı ile bir iki santim ilerledi. Dokundum. Yine toparlandı. Uykum vardı.Vazgeçtimveişinibitirmeyekararverdim.

TameziyordumkiJem’insesiyükseldi.

Yinehırlıyordu.Geçirdiğidöneminbelirtisifilandı,amaherneysebiranöncebudönemiatlatmasınıdiledim. Hayvanlara kötü davranmazdı ama iyilik duygularının böcekler dünyasını da kapsadığınıbilmiyordum.

«Neden?»

Jemkaranlığıniçinde,«Zararsızdaondan,»dedi.Lambasınısöndürmüştü.

«Sanırım sivrisineklerlekarasinekleri deöldürmediğinbir dönemdesin.Fikrini değiştirirsenhaberver.Sanabirşeysöyleyeyimmi?Oturupkırmızıbirböceğiokşayacakdeğilim!»

«Amaankes!»

HergünbirazdahakızabenzeyenaslındaJem’inkendisiydi.Arkamayaslanıpuykuyubekledim.Dill'idüşündüm. Ayın birinde gitmişti. Okul biter bitmez de döneceğine söz vermişti. Ailesi yazlarınıMaycomb’dageçirmeyiyeğlediğinianlamıştı sanırım.BayanRachelbizideonunlabirlikte taksiyekoyupMaycomb sapağına götürmüştü. Tren gözden kaybolana dek el salladık. Hep aklımızdaydı.Onuözlüyordum.SonikigündeJemonayüzmeöğretmişti.

Yüzmeöğretmişti.Dill’inbanaanlattıklarınıanımsadım.Uykumkaçmıştı.

BakerDeresi,Meridianyolundanayrılanbirpatikanınucunda,kasabaya1km.uzaklıktabiryerdedir.Gündüzoraya otostopla gidebilirsiniz.Yürümek için de uzak sayılmaz.Hava kararırken dönüş isepek kolay olmaz. O saatlerde araba az geçer. Bu nedenle de yüzücüler pek geç kalmazlar. Dill’in

Page 190: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

dediğinebakılırsaanayolatamçıkmışlarkiAtticus’ungeldiğinigörmüşler.Atticusonlarıgörmemiş.El sallamışlar. Sonunda Atticus yavaşlamış. Yanına varınca da siz başka araba bulun, ben evedönmeyeceğimdemiş.ArkadadaCalpurniaoturuyormuş.Jemkarşıçıkmış,yalvarmışveAtticusdapeki,gelirsinizamaarabadakalırsınızdemiş.

TomRobinson’laragiderkendeolupbitenionlaraaktarmış.Anayoldançıkıp,çöplüğüveEwell’larıgeçmişler ve Zenci mahallesine varmışlar. Bir sürü Zenci çocuk Tom’un ön bahçesinde bilyeoynuyormuş. Atticus’la Cal ön kapıdan girmişler. Dill babamın çocuklardan biriyle konuştuğunugörmüş.«AnnenneredeSam?»Sam,«Stevans’lardaBayFinch,çağırayımmı?»demiş.Dill,«Atticusşaşkındı,» dedi. «Evet,» demiş. Sam da fırlamış. Atticus öteki çocuklara oynamalarını söylemiş.Küçük bir kız çıkıp Atticus’a bakmaya başlamış. Saçları bir yığın örgü içindeymiş. Her örgününucunda da renkli kurdeleler varmış. Gülümsemiş ve babamıza doğru ilerlemiş. Adımlarını pekayarlayamıyormuş.Atticusdaonaparmaklarınıuzatmış.ElindenyakalayıpCal’ınkucağınavermiş.

DöndüklerindeSamannesinineteğininardındaymış.Helen,«İyiakşamlar,»demiş.«OturmazmısınızBayFinch?»Başkabirşeysöylememiş.Atticusdasusmuş.

«Scout,»dediydiDill,«Öyleceyereyığıldı.Öylece.Sankikocamanbirayakgelipdeonuezmişgibi.Şöyle...»Dillşişkoayağınıyerevurdu.«Birkarıncayıezergibi,»CalpurniaveAtticusHelen’iayağakaldırıp eve taşımışlar. İçerde uzun süre kalmışlar. Atticus yalnız çıkmış. Çöplükten geçerkenEwell'laronlaralafatmışamaDillnedediklerinianlayamamış.

Tom’unölümhaberiMaycomb’uikigünoyaladı.Heryereyayılmıştı.«Duydunmu?Yokyahu!..Dedikişimşekgibikoşuyormuş...»Tom’unölümüsürprizdeğildi.KaçmayıancakZencilerdüşünürlerdi.Ölçüpbiçmeden,geleceğinidüşünmedendavranmak,sıkıştımı ilk fırsattakirişikırmakZencikafayapısını çok iyi yansıtıyordu. İşin gülünç yanı da Atticus onu kuşlar kadar özgür kılabilirdi, amabeklemek... Hayır, bayım. Nasıl olduklarını bilirsiniz. Düşmez kalkmaz bir Allah. Yasal olarakevliydi,temizpakbiradamdı,kiliseyedegiderdiamasınandımıcilaeksikliğiortayaçıkıyordu.ŞuZencilerherşeyiyüzlerinegözlerinebulaştırırlardızaten.

Bir iki ufak ayrıntı... Taa ertesi perşembe ‘Maycomb Haberleri’ çıkıp da kişilerin yorumlarınınyenidenoluşmasınısağlayanadekkonuşacakbirşeyyok.ZencihaberlerindeAcıKaybımızdiyebirilan,ufakbiryazı...

BayUnderwood’unyazısıçokkırgındı.Kimlerinabonmanlarınıveilanlarınıiptaledeceklerideonavızgeliyordu.NevarkiMaycomb’dabuoyunböyleoynanırdı.Oatıptutar,beğenendebeğenmeyendeokur,herkes ilanlarınıyineonaverirdi.Kendigazetendekendini reziletmek istiyorsan,okendibileceğin bir işti. Bay Underwood adaletin yaptığı düşüklerden söz etmiyordu. Çocuklarınanlayabileceği bir dilde yazmıştı. Ona göre ister ayakta, ister oturuyor veya ister kaçıyor olsun...sakatları öldürmek günahtı! Tom’un ölümünü çocukların ve avcıların anlamsızca öldürdüğü ötücükuşlarınölümünebenzetiyordu.Maycomb’lularMontgomeryGazetesi’neyakışacak,şiirselbiryazıyazdığını düşündüler. Okurken bu nasıl olabilir diye düşündüm hep. Anlamsız bir ölüm... Öldüğügünekadaradaletonaçalışmıştı.Herkesinönündeyargılanmış,onikiiyivedoğruinsantarafındancezalandırılmıştı. Babam sonuna dek onun için uğraşmıştı. Birden Bay Underwood’un söylemekistediğini kavradım. Atticus, Tom Robinson’u kurtarabilmek için insanları özgür kılmayaçabalamıştı. Ama insanların yüreklerindeki duruşmalarda Atticus’un davası yoktu. Mayella Ewell

Page 191: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

ağzınıaçıpbağırdığıandanitibarenTomölüyordu.

Ewelladımidemibulandırdı.MaycombTom’unölümükonusundaBayEwell'ingörüşlerinialmaktagecikmemişti.DedikodununhoparlörüolanbayanStephaniearacılığıiledeortalığayaymıştı.Jem’inyanındaAlexandraHala’yasöylemişti. (Haydicanım...dinleyecekkadarbüyüdü).Ewell, ‘birinin işitamam, geriye iki tane kaldı!’ demişti. Jem, ‘korkma’ dedi, Ewell içi sıcak kahve dolu bir balongibiymiş.BunlarıAtticus’aaktardığınıduyarsaJembenimlebirdahahiçkonuşmayacağınsöyledi.

Page 192: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

YİRMİALTINCIBÖLÜM

OkullarınaçılmasıileRadley’lerineviyineyolumuzunüstüolmuştu.Jemyedincisınıfagidiyorduveilkokul binasının arkasındaki lisedeydi. Ben üçüncü sınıftaydım. Programlarımız çok farklıydı.Yalnızcasabahbirliktegidebiliyorduk.Birdeöğlenyemeğindegörüşüyorduk.Jemfutbol takımınayazılmıştı ama öyle genç ve inceydi ki takımın su kovalarını taşıyabiliyordu anca! Bunu öyle biristekleyapıyordukiçoğugünhavakararmadanevedönmezolmuştu.

Radley’lerineviartıkbenikorkutmuyordu.Hoş,ouluçınarlarınaltındakigörüntüsühemüzücühemde ürkünçtü. Havanın iyi olduğu günler, kasabaya inen Bay Nathan’ı görüyorduk. Boo’nun oradaolduğunu da biliyorduk. Kimse onu dışarı çıkarmadığına göre içerideydi. Arada bir pişmanlıkduyardım. Arthur Radley için azap verici bir sürü oyuna katılmıştım. İnsanlardan kaçan biri,panjurlardaniçeriyigözetleyen,balıkoltalarınınucuylamektuplaryollayan,geceyarısıbahçesindedolaşançocuklarıhiçistermiydi?

Yinedeunutmamıştım!Obozukparalar,sakız,sabunbebekler,opaslımadalya,saatvekösteği.Jemhepsini bir yerlere koymuş olmalıydı. Bir öğleden sonra durup ağaca baktım. Çimento yamanınçevresindeağaçdolgunlaşmıştı.Yamadasarıydıartık.Birkaçkezonu‘neredeyse’görmüştük.Budakimeolsayeterdi.

Amahergeçişimdegözlerimonuarıyordu.Belkibirgünonugörürdük.Nasılolacağınıdüşledim.Overandadaki salıncakta oturuyor olacaktı. Ben de okuldan gelip her gün öyle dermişim gibilerdenBay Arthur? diyecektim. «İyi akşamlar Jean Louise,» diyecekti. «Ne güzel gün, değil mi?» «EvetEfendim,çokgüzel,»deyipyolumagidecektim.

Onu hiç göremeyecektik. Sanırım gerçekten ayın yükseldiği gecelerde çıkıp Bayan Stephanie’yigözetliyordu.Benolsamgözetlemekiçinbaşkabiriniseçerdim.Bizihiçgözetlemeyecekti.Birgece,«ÖlmedenbirkezolsunBoo’yugörmekistiyorum,»dedim.

Atticus sordu: «Yine mi başladık? Başladıysa şimdiden bitsin derim. Kaldı ki tehlikeli olabilir.Vurulabilirsiniz. BayNathan gördüğü her gölgeye ateş ediyor. Gölgeler otuz numara çıplak ayakizleribıraksalarbile!Geçenseferölmediğinizeduaedin.»

Sustum.Afallamıştımdoğrusu. İlkkezbirçokşeyibildiğiniaçıketmişti.Hemdeyıllaröncesindekibir olayla ilgili olarak. Yoo... geçen yaz, hayır, bir önceki... Zaman bana oyun oynuyordu. Jem’esormalıydım.Başımızdanöylesineçokşeygeçmiştiki,korkularımızınenzararsızıBooRadley’di.Atticusherşeyiyaşadınız,bundansonraherşeyyolunagirerdemişti.Birsüresonra insanlarTomRobinson’unvarlığındanhaberdarolduklarınıbileunutacaklardı.

Belki de Atticus haklıydı, ama geçen yazın olayları sis gibi üzerimize çökmüştü. Maycomb’unyetişkinleribukonuyuJemvebenimlekonuşmuyorlardı.Kendiçocuklarıiletartışmışolduklarıiseaçıkçabelliydi.ÇocuklarındavranışlarınabakılırsaAtticusgibibirbabamızınolmasıbizimsuçumuzdeğildi. O’na karşın bize iyi davranmalıydılar. Çocuklar bunu kendiliklerinden düşünmüş

Page 193: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

olamazlardı.SınıfarkadaşlarımızakarışanolmasaJem’lebenbirikikişiileyumrukyumruğagelir,sonradaherşeyiunuturgiderdik.Durumböyleoluncabaşımızıdimdiktutmakzorundakalıyorduk.Beyefendi ve hanımefendi gibi olmalıydık. Bir yönüyle Bayan Dubose’un dönemine benziyordu,bağırtılarındışındatabii.

Bir türlü anlam veremediğim tuhaf bir şey oldu. Atticus tüm bu eksikliklerine karşın eyaletyönetimindeki görevine yeniden seçildi. Hem de oybirliği ile. İnsanların tuhaf olduklarına kararverdim.Zorunluolmadıkçaonlarkonusundakafapatlatmayacağım.

Birgünokuldakaldım.Haftadabirkezgüncelolaylarsaatimizvardı.Herçocukgazetedenbirhaberkesecek,içeriğiniöğrenecekvesınıfaaktaracaktı.Buyöntembirsürüderdedevaydı.Arkadaşlarınınönünde konuşmak çocuğa duruş düzgünlüğü ve zerafet veriyordu. Kısa konuşma yapmak sözcükdağarcığını geliştiriyordu. Güncel olayları öğrenmek ise belleği sağlamlaştırıyordu. Gruptanayrılmak oraya dönme isteğini kamçılıyordu. Düşünce belki anlamlıydı amaMaycomb’da pek işeyaramadı.Her şeyden önce gazete görebilen taşralı sayısı çok azdı.Bu nedenle de bu işin yükünütaşıyanlar kasabalılar oldular. Taşralıların aşağılık duyguları büsbütün kamçılandı. Köylüler GritPaperadlıköygazetesindenkesilmişhaberlergetirirlerdi.ÖğretmenimizBayanGates’ıngözündebugazeteninpeksaygınlığıyoktu.Birçocukbukaynaktanhaberverdimihepkaşınıçatardı.Bugazeteyiokumak çalgıdan çengiden hoşlanmak, öğlenleri pekmezli ekmek yemek, «Eşek ne güzel çığırır»türündenşarkılarsöylemekveeşek’i‘eşşek’diyeokumakgibibirşeydiişte.Yinedeçoğumuzgüncelhaberlerdenhabersizdik.İneklervedavranışlarıüstüneyüzyıllıkbilgisiolanKüçükChuckLittletam,«NatchellTeyzenizdiyorki,»sütunununyarısınagelmiştikiBayanGrayonunsözünükesti:

«Charles,ookuduğungüncelbirolaydeğil,birilan.»

Cecil Jacobsgüncelhaberinneolduğunubiliyordu.Sırasıgelinceodanınönüneçıkıpbaşladı:«ŞubizimHitler...»

«AdolfHitler,Cecil,»dediBayanGates.«Kimseyeşubizimdenilmez.»

«Pekiefendim.ŞubizimAdolfHitleryahudilereelemyapıyormuş.»

«ZulümCecil,elemdeğil.»

«Ama Bayan Gates, burada... pekâlâ. Yani bu Adolf Hitler Yahudilerin peşine düşüp onlarıhapishanelerekoyuyormuş.Eşyalarınıellerindenalıyormuş.Kimseyiülkedışınasalmıyormuş.Gerizekâlılarıdatemizliyormuş.»

«Gerizekâlılarıtemizliyormuymuş?»

«Evetefendim,BayanGates.Kendilerinitemizleyecekkadarakıllarıyoksanırım.Ancakaptalınbirikendini temiz tutamaz. İşte Hitler de bir program başlatmış. Yahudilerin yarısını toplattırıp ilerdebaşınabelaolmasınlardiyekayıtlarageçiriyormuş.Bencebupekkötübirşeydeğil.»

«PekiCecil.Aferin.»BayanGateskabarakabarayerinegeçti.

Sınıfınarkatarafındanbirelkalktı:«Nasılyapabilir?»

Page 194: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Neyi?»

«Hitlernasılinsanlarıkümesekapargibikapayabilir?Hükümetonudurdurmazmı?»

«Hitlerhükümettir.»EğitimedinamizmkatmafırsatınıkaçırmakistemeyenBayanGatestahtayageçipbüyükharflerleDEMOKRASİyazdı.«Tanımlayacakolanvarmı?»

«Biz,»dedibiri.

Atticus’unbanaöğrettiğibirseçimkampanyasısloganınıanımsamıştım.Elimikaldırdım.

«SenceneanlamageliyorJeanLouise?»

«Herkeseeşithak,kimseyeayrıcalıkyok.»

«Çokgüzel JeanLouise, çok iyi.»BayanGatesgülümsedi.Tahtadaki sözcüğü tamamladı: «BizbirDemokrasiyiz.» Bir ağızdan söyledik. «İşte Amerika ile Almanya arasındaki fark bu. Bizdemokrasiyiz.Onlar ise bir diktatörlük. Burada kimseye zulüm yapmayız. Bu önyargılı insanlarınürünüdür.

Yahudilerdendahaiyiyadadahakötüinsanyoktur.Hitlerbununedenanlamıyorbilmem.»

«NedenhoşlanmıyorlarBayanGates?»

«BilmiyorumHenry. Bulundukları her topluma katkıda bulunmuşlardır. Çok da dindar insanlardır.AmaHitlerdiniyoketmekistiyor.Nedenibudaolabilir.»

Cecilkonuştu:«Pekkesinbilmiyorumamaparaalıpveriyorlarmış.Pekgeçerlinedenebenzemiyor.Üstelikbeyazlar,değilmi?»

«Liseye geçince Cecil, Yahudilerin çağlar boyunca hep zulüm gördüğünü öğrenceksin. Şimdiaritmetikzamanıçocuklar.»

Aritmetikten hiç hoşlanmadığım için zamanı pencereden dışarı bakmakla geçirdim. Atticus’unhomurdandığını bir kez görmüştüm. Radyoda Hitler konulu yorumu dinledikten sonra kapatıp,«Pöh!» demişti.Niçin ona bu denli bozulduğunu sorunca da «Obirmanyak!» demişti, penceredendışarıya bakarken, bu iş yürümez dedim. Bir manyak ve milyonlarca Alman, isteseler onu içeritıkabilirlerdi.İşiniçindebaşkaşeylerdeolmalıydı.Babamaişinaslınısormalıydım.

Sordum.Yanıtlayamadıçünküsorununyanıtıyoktu.

Hitler ’dennefretetmekdoğrumu?»

«Hayır.Kimsedennefretetmekdoğrudeğildir.»

«Atticus,»dedim.«Anlamadığımbirşeyvar.BayanGatesyaptıklarınakorkunçdedi.Anlatırkenyüzükıpkırmızıydı.»

Page 195: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Ama...»

«Amane?»

«Yokbirşey.»Kafamdakiniaktardığımdankuşkuluydum.BelkiJemyanıtlayabilirdi.Ookulişlerinidahaiyianlıyordu.

Jembütüngünsutaşımaktanbitmişti.Yatağınınyanındaenazındanonikimuzkabuğu,birdeboşsütşişesivardı.«Nedentıkınıyorsun?»

«Koçseneyekadaronkiloalırsantakımagirersindedi.Enkestirmeyöntemdebu.»

«Hepsinikusmazsantabii.Sanabirşeysoracağım...»

«Sor.»Kitabınıindiripayaklarınıuzattı.

«BayanGatesiyibirkadın,değilmi?»

«Öyle.Benöğrencisiykenonuçokseverdim.»

«Hitler ’dennefretediyor.»

«Bununnesiters?»

«Bugün Yahudilere yaptıklarını anlattı. Kimseye zulüm yapılmaması gerek değil mi? Kimse içinkötülükdüşünmemekgerek,değilmi?»

«EvetScout.Çıkarsanabubaklayıağzından!»

«O gece duruşma salonundan çıkarken bayan Gates Bayan Stephanie ile konuşuyordu. Birilerininonlaradersvermesigerektiğini,burunlarınınçokbüyüdüğünü,birdebakacağızkibizimleevlenmekisteyeceklerini anlatıyordu. İnsan hem Hitler ’den nefret eder, hem komşuları için böyle çirkinkonuşabilirmi?»

Jembirdenkudurdu.Yataktanfırlayıp,yakamayapıştı.«Duruşmaileilgilisözduymakistemiyorum.Hiçbirzaman,hiçbirzaman.Duydunmu?Banaondansözetme,duyuyormusun?Şimdiçekilgit!»

Öylesine şaşırmıştım ki ağlayamadım bile. Jem’in odasından sürünerek çıktım ve kapıyı yavaşçakapadım.Gürültüonusinirlendirebilirdi.YorgundumveAtticus’u istiyordum.Oturmaodasındaydı.GidipkucağınaoturayımistedimAtticusgüldü:

«Çokbüyüdün.Yalnızcabirkısmınıtutabilirim.»Banasarıldı.«Scout,»dedi;«Jemseniüzmesin.Zorgünlergeçiriyor.Siziduydum.»

Atticus’agöreJembirşeyleriunutmayaçabalıyordu.Gerçekteiseyalnızcabirkenarakoyuyordu.Birsüreiçin...Ozamangeldiğindedeherşeyikafasındaçözecekti.ÇözebildiğigüneskiJemolacaktı.

Page 196: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

YİRMİYEDİNCİBÖLÜM

Atticus’un da dediği gibi her şey usulünce yoluna girdi. Kasım ortalarına dek yalnızca iki kişininbaşınaolağandışıbirşeylergeldi.Hayır,üçkişinin.Hiçbiribizidoğrudanilgilendirmiyordu...yoksabiranlamdailgilendiriyormuydu?

Birinciolayşuydu:BobEwellbirişbulduvebirkaçgüniçindeişiniyitirdi.1930’larıngünlüklerindeayrı bir yer edindi. Tembellik nedeni ile kovulan tek kişi oldu. Sanırım yeni kazanılmış ünü ondabirkaçgünlükçalışma isteğiuyandırmıştı. İşideünükadarkısa süreliolmuştu.BayEwelldaTomRobinsonkadarçabukunutuldu.Ogündensonraherhafta işsizlikparasıkuyruğundakiyerinialdı.Parayıalırkenbirsürüyakasıaçılmadıkküfürlerediyor,bukasabayıyönetenorospuçocuklarınedenbırakmazlar ki herkes alnının teriyle parasını kazansın türünden laflar söylüyordu. İşsizlikbürosundakiRuthJones’undediğinegöreEwell,Atticus’uişinielindenalmaklasuçluyordu.Buonuokadartedirginetmişolmalıki,büroyakadargelipAtticus’uuyarmıştı.Atticusdertetmemesini,BobEwell’innasılolsabüronunyolunubildiğinisöylemişti.

İkinci olayımızın kahramanı Yargıç Taylor ’du. Yargıç Taylor pazarları, akşam ayinlerine pekgitmezdi. Evinde oturur, keyfine bakardı. Akraba olmadığı için hayıflandığı Bob Taylor ’unkitaplarına dalardı. Bir pazar akşamı tam süslü benzetmelere, akıcı cümlelere gömülmüşkendikkatini, içgıcıklayıcıbirtırmalamasesiçelmiş.«Sus!»demişşişkoköpeğiAnnTaylor ’a...Sonradaboşbirodayakonuştuğununfarkınavarmış.Tırmalamasesievinarkasındangeliyormuş.Yargıç,Ann’in çıkması için verandaya bakan kapıyı açmış. Bakmış ki kapının teli yok. Köşede bir gölgegörmüş ama başka bir şey bulamamış. Bayan Taylor kiliseden döndüğünde onu okurken bulmuş.Kucağındadatüfeğivarmış.

Üçüncü olay daTom’un dul eşiHelenRobinson’la ilgili. Tom’un işvereniBayLinkDeas,Tom’uunutmadı ve Helen’e iş verdi. Ona gereksinimi yoktu ama olup bitenlere çok üzgün olduğunusöylüyordu. Helen yokken çocuklara kimin baktığını hiç bilmiyorum. Calpurnia Helen’inzorlandığını söyledi. Ewell’lardan uzak durmak için yolunu bir kilometre uzatıyordu. Bir kezönlerinden geçmeye kalkınca onu rahatsız etmişlerdi. Bay Link Deas da onun kestirme yolubilmediğinisanmış,sonradabaklayıağzındanalmıştı.Helen,«Neolur,aldırmayınBayLink,lütfen,»diye yalvarmışsa da, Bay Link, «Pekâlâ da aldırırım,» demişti. O gün Helen’le eve yürümüş BayDeas.Ewell’larinönündengeçmişler?Dönerkendekapılarındadurmuş.«Ewell!Ewellbakburaya!»

Herzamançocuklarladoluolanpencerelerboşmuş.

«Hepinizin içerde tamsiperdurduğunuzubiliyorum.Kulağını iyiceaçBobEwell.Benim işçimbuyoldangeçemezsegünbatmadanseniiçeritıktırırım!»Tükürüpevinedönmüş.

Helen ertesi gün eski yolundan gitmiş. Evi geçip ardına baktığında Bob Ewell’in onu izlediğinigörmüş.Ewell, LinkDeas’ın evine varan dek arayı bozmamış ama sürekli çirkin sözler söylemiş.KorkanHelendeBayLink’e telefonaçmış.BayLinkdükkânındançıkınca telörgüyedayalıduranBayEwell’lakarşıkarşıyagelmiş.

Page 197: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«BanaöylepislikmişimgibibakmaLinkDeas.Seninkadınını...»

«Yapacağın ilk iş Ewell, o kokuşmuş gövdeni toprağımdan çıkarmak olsun. Çite dayanıyorsun.Benimdeboyaparamyok.İkincisideaşçımdanuzakdur.Yoksasenisaldırıdantutuklatırım.»

«OnadokunmadımLinkDeas.Zencibirinedokunmayahiçniyetimyok!»

«Ona dokunman gerekmez. Onu korkutman yeter. Saldırıdan tıktıramazsam kadınları korumayasasındantıktırırım.Şimdiyıkılkarşımdan.Palavrasıktığımısanıyorsan,gitbirkezdahadene!»

OgündensonraHelen’inyakındığınıduymadık.AlexandraHalam’ınolaylarkonusundakiyorumu,«HiçbeğenmiyorumAtticus,hiçamahiçbeğenmiyorum,»oldu.«Oadamdavaylailgiliherkesekinduyuyor.Nedenöyle,anlayamıyorum.Öcünüalmakister.Anladınmıaslında...almadımı?»

«Anladığımısanıyorum,»dediAtticus,«BelkidekimseninMayellailebirliktesıktıklarıpalavralarıyutmadığınıbiliyor.Kahramanolurumsandı.Tümo sıkıntılarakarşı 'pekibizoZenciyi tutuklarızamasendeçöplüğünedön'dendi.Herkesleuğraştı.Yakındarahatlar.Mevsimdeğiştimibuişinpeşinibırakır.»

«John Taylor ’un evini neden satmaya kalkışsın? John’un evde olduğunu bilmiyormuş, yoksakalkışmazdı.PazarakşamlarıyanantekışıkkapıdakiileJohn’unkitaplığındakidir.»

Atticus,«OtelikeseninBobEwellolduğunubilmiyorsun.Kiminyaptığınıbilmiyoruz,»dedi.«Amatahmin edebilirim. Ben onu yalancı çıkardım ama John onu aptal yerine koydu. Ewell tanıkiskemlesindeykenJohn’abakıpgülmemekolanaksızdı.Johnonaüçayaklıbirtavuğa,yadadörtköşebiryumurtayabakargibibakıyordu.Banayargıçlarınjüriyietkilemeyeçalışmadıklarınısöyleme.»

Ekim sonunda yaşantımız o alışıla gelmiş okul, oyun ve çalışma düzenine girmişti. Jem unutmakistediğini unutmuşa benziyordu. Sınıf arkadaşlarımız babamızın tuhaflıklarını unutmamıza izinverdiler.Bir günCecil babamızınbirRadikal olupolmadığını sordu.BunuAtticus’a aktardığımdaçokeğlendi.«SenCecil’ebabamanneannenkadarRadikal’mişde.»

Alexandra Hala’m işi ilerletmişti. Bayan Maudie misyonerleri öyle bir susturmuştu ki AlexandraHala’m önderliği yine ele geçirmişti. İkramlar arttı. Benim de zavallı Mruna’ların yaşamlarıkonusundakibilgilerimarttı.BayanMerriweather ’abakılırsaailekavramındanöyleyoksundularkitümkabile tekbir ailegibiydi.Kabiledekaçerkekvarsabir çocuğundaokadarbabası,kaçkadınvarsa o kadar anası var sayılıyordu. J. Grimes Evertt bu durumu düzeltmek için elinden geleniyapıyorduvedualarımızamuhtaçtı.

Maycomb eski Maycomb olmuştu. İki küçük değişiklik dışında, arabalardan ve dükkânlardan,«EESKY,PAYIMIZADÜŞENİYAPIYORUZ«yazılarıkalkmıştı.Atticus’asordum,oda«EkonomiyiEski Sağlığına Kavuşturma Yasası öldü,» dedi. Kim öldürdü dedim, o da dokuz yaşlı adam dedi.İkincideğişiklikiseulusalbirniteliktaşımıyordu.MaycombdaHalloweenyalapşapkutlanırdı.Oyıldeğişiklikyapıldı.

Clanton, Alabama’dan 1911’de göç etmiş olan Barber ailesinin hanımları Cumhuriyetçi bilinirler.Davranışları herkese benzemez. Bir bodruma neden gereksinimleri olduğunu kimse bilmez. Ama

Page 198: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

istemişler, kazmışlar ve yaşamlarının geri kalan bölümünü de çoluk çocuğu bu bodrumdankovalamakla geçirmişlerdir. Bayanlar, yani Tutti ve Frutti (gerçekte Sarah ve Frances) kuzeylidavranışlarıbiryana,üsteliksağırdılar.BayanTuttibunukabullenmeyipsessizbirdünyadayaşardı.Hiç bir şeyi kaçırmak istemeyenBayan Frutti ise eski gramofonların hoparlörü büyüklüğünde birkulaklıkkullanırdı.

BunubilenbazıkötüçocuklarBarberhanımlarıuyuyanadekbeklemişlervesonradaoturmaodasınagirmişler.Nasıl demeyin çünküRadley’lerin dışında kapı kilitleyen yoktur kasabada. İçeride de nebuldularsabodrumataşımışlar.Bunoktadabuişlerlehiçilgimolmadığınıbelirtmemdeyararvar.

Barber ’ların komşuları ertesi sabah «Onları duydum!» çığlıklarıyla uyandılar. «Kapıya kamyonundayandığınıişittim!Atlargibitepiştiler!ÇoktanNewOrleans’avarmışlardır.»

Bayan Tutti bu işi yapanların birkaç gün önce kasabaya gelen kürk satıcıları olduğundan emindi.«Esmerdiler, Suriyeli gibi.» Bay Heck Tate çevreyi kolaçan etti ve yapanların kasabalı olduğunusöyledi.BayanFrutti,«Kasabalıolsalardı, seslerinden tanırdım,»dedi.AralarındasesiMaycomb’luolanyoktu.Onlar‘r ’lerikaydırırlardı.BayanTuttibuişiçinilleköpeklergetirilsindiyeüsteleyinceBayTateonkm.yoltepipköpeklerigetirmekzorundakaldı.

Ön basamaklardan başladılar. Köpekler hemen arkaya dönüp, bodrumun girişinde havlamayabaşladılar.BayTateonlarıüçüncükezönbasamaklaraçekiyordukigerçeğikavradı.ÖğlenolupdaköpeklergidenekadarMaycomb’dayalınayaklıçocukkalmamıştı.

SonuçolarakMaycomb’lubayanlarbuyılfarklıbiruygulamayagideceklerinisöylediler.Lisetiyatrosalonuaçılacak,yetişkinleriçinbireğlencedüzenlenecekti.Çocuklariçindeelmayemeyarışları,ipçekişme,eşeğinkuyruğunutakmayarışıyapılacaktı.EngüzelHalloweenkılığıiçinde25sentlikbirödülkonulmuştu.

OHalloween:CadılarBayramı:Özellikleçocuklarınkatıldığıbireğlenti.Ogeceçeşitlimuzipliklerhoşgörülür.

Sahnedeisteniyordum.BayanGraceMerriweather‘Yöremiz’adlıbiroyunyazmıştı.Bendedomuzbutu olacaktım. Çocukların bir kısmının tarım ve hayvancılık ürünleri canlandıran kılıklarabürünmelerininsevimliolacağınıdüşünmüştü.Cecil Jacobs inek,AgnesBoonesırık fasulyesi,biriyerfıstığı olacak, çocukların ve Bayan Merriwether ’in esin gücü tükenene dek herkes sırayageçecekti. İki provadan anlayabildiğim kadarı ile yapacağımız tek şey Bayan Merriweather bizitanıttıkça sol taraftan sahneye çıkacaktık. «Domuz« dendimi sıra benimdi. En sonunda da hep birağızdan «Maycomb yöresi, Maycomb yöresi, hepimizin gözdesi» şarkısını söyleyecektik. BizsöylerkenbayanMerriweatheryöresancağıilesahneyetırmanacaktı.

Kostümüm sorun yaratmıyordu. Terzi Bayan Crenshaw’in düş gücü Bayan Merriwoather ’inki ileçekişebilirdi. Bayan Cranshaw kafes teline buı biçimi verdi. Bunu kahverengi kumaşla kapladı veaslına benzer bir biçimde boyadı. Eğilince kafamdan geçiyor, dizlerime kadar iniyordu. BayanCrenshawbüyükbirincelikgösteripgözlerimiçinikidelikbırakmıştı.İyidebirişbecermişti.Jemiki ayaklı bir domuz butuna tıpatıp benzediğimi söyledi. Sıkıntılarım vardı. Sıcak oluyordu, çoksıkıydı.Burnumkaşınıncakaşıyamıyordum.Birkezgiydimmidetekbaşımaçıkaramıyordum.

Page 199: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Tüm ailenin beni izlemeye geleceğini varsaymıştım ama düşkırıklığına uğradım. Atticusyorgunluğunu bahane etti. Bir haftadır Montgomery’deydi ve o gün dönmüştü. Jem’in benigötüreceğinisöyledi.

AlexandraHalayatmasıgerektiğinibildirdi.Sabahtanberidekorboyamıştıvebitkindive...cümlesinitamamyalamadı.Ağzınıkapadı,açtıamasesçıkmadı.

«Neolduhala?»diyesordum.

«Yokbir şey,yokbir şey.»Elimdekileri bırakıp, aileyebirgösteri yapmamı istedi. Jemkıyafetimigiydirdi.KapıdadurupBayanMerriweathergibi,«Domuz!»diyeseslendivebeniçerigirdim.

RolünüCalpurniaiçinmutfaktadayineledim.Harikadedi.SokağınötesinegeçipBayanMaudie’yedegösterecektim ama Jem o zaten gösteriyi izleyecek dedi. Gelmemeleri önemsizdi. Jem benigötürecekti.

Birlikteyaptığımızenuzunyolculukişteböylebaşladı.

Page 200: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

YİRMİSEKİZİNCİBÖLÜM

Ekimsonu içinhavalarolağanüstüsıcaktı.Hırkabilegerekmiyordu.RüzgârgitgidesertleştiğindenJem,‘evedönmedenyağmuryağabilir,’dedi.Gökteayyoktu.

Köşe başındaki lamba gölgeleri Radley’lerin evine doğru uzatıyordu. Jem’in gülüşünü duydum.«İddiasına varım bu gece onları kimse rahatsız etmez.» Benim domuz butu kıyafetimi taşıyordu.Taşınması zor olduğu için de beceriksizce tutuyordu. Yine de bu işi yüklenmesinin çok soylu birdavranışolduğunudüşündüm.

«Ürkütücübiryerama,değilmi?»dedim.«Boo’nunkimseyezararıyokamabenyinedegeldiğiniçinmemnunum.»

«Atticus’unseniyalnızbırakmayacağınıbiliyorsun.»

«Nedeninipekanlamıyorum.Köşeyidönüpdetarlayıgeçersemokuloracıkta.»

«Otarlaseningibikızlarıngecelerigeçmesiiçinfazlabüyük.»Benimledalgageçiyordu.

«Cinlerdenkorkmuyormusun?»

Gülüştük.Sisnasılgündoğuşuyladağılır,yokolursacinlersıcaknefesler,büyülervegizliişaretlerdebizimbüyümemizleöyleyokolmuşlardı.«Neydiotekerleme?»

«Parlakmelek

Yaşayanölü

Yolumdançekil

Nefesimibırak»

«Sussana,» dedim. Radley’lerin evinin önündeydik. Jem, «Boo evde olmalı. Bak,» dedi. Yukarıdakaranlığın içinde tek bir şakrak kuşu nesi var nesi yoksa ortaya koymaktaydı. Hangi ağaçtaolduğunun mutlu bilinçsizliği içerisinde sesi güneş kuşunun tiz klikii’sinden bir karganın huysuzgak’layışına,oradandahüzünlübirşarkıyadönüşüyordu.

Köşeyikıvrılmıştıkkiayağımbirköketakıldıvetökezledim.Jembanayardımaçalıştıamakıyafetimyeredüşürüverdi.Neysekibendüşmedimdeyolumuzadevamettik.

Okul bahçesine girdiğimizde her yer zifiri karanlıktı. Birkaç adım gittikten sonra, «NeredeolduğumuzunasılanlıyorsunJem?»diyesordum.

«Büyükbir çınarın altında olduğumuzu söyleyebilirim, çünküburası çok serin.Dikkat et, düşme,»dedi.

Page 201: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Adımlarımız yavaşladı. Ağaçlara toslamamak için uyurgezer gibi gidiyorduk. Bu ağaç tek ve çokeski bir çınardı. Gövdesini çevrelemeye iki çocuk kolu yetmezdi. Öğretmenlerden casuslardan vemeraklıkomşulardanuzaktaydı.Radley’lerintoprağınayakındı.Radley’lerisehiçmeraklıdeğillerdi.Dalların gölgesindeki bir alan, bir sürü dövüş ve kaçak barbut oyununedeniyle.çimlerini yitirmiş,kelleşmişti.

Okulsalonundagözkamaştırıcıışıklaryanıyordu.«İleribakma,»dediJem.«Önünebak,düşmezsin.»

«Ellambasıalmalıymışsın,Jem.»

«Böyleerkensaatteböylesinekaranlıkolacağınıdüşünmemiştim.Havaçokbulutluherhaldeondan.»

Biriüzerimizeatladı.

Jem,«Tanrım,»diyebağırdı.

YüzümüzetutulanışığıngerisindezevktendörtköşebirhaldeatlayıpsıçramaktaolanCecilJacobs'ugördük.

«Ha-ha!Nasıldakorkuttum.Buyoldangeleceğinizibiliyordum!»

«Buralardatekbaşınanearıyorsunçocuk?BooRadley’denkorkmuyormusunsen?»

Cecil anne ve babasıyla birlikte salona gelmiş, bizi göremeyince de, bu taraftan geleceğimizibildiğinden,buralarakadaryürümüştü.YalnızAtticus’undabizimleolacağınıvarsaymıştı.

«Haydicanım,evçokyakın,»dediJem.«Okadarkısayoliçinkorkulurmu?»

Yine deCecil’in bu iş iyi becerdiğini kabul etmeliydik.Bizi gerçekten korkutmuştu.Bunu herkeseyaymakonunhakkıydı.

«Hey»dedi,«Seninekdeğilmisin?Kostümünnerede?»

«Sahnenin gerisinde. Bayan Merriweather o işe daha zaman var diyor. Sen de benim gibi orayabırakabilirsin,sonraiçerigirerseyrederiz.»

Jem’egörebuçokiyibirfikirdi.Cecil’ebenbirlikteolacaktık,odaarkadaşlarınakatılabilecekti.

Atticus,dekoruhazırlayanbitikhanımlar, toplumdışıbırakılmışlar, evinekapanmışlardışında tümMaycomb salondaydı. Köylülerin de çoğu oradaydı. Hepsi süslenmişlerdi. Lise binasının uzunkoridorunasağlısolluyerleştirilenoyunvesatışmasalarınınönleritıklımtıklımdı.

Bunlarıgörünce,«Jem,paraalmayıunuttum,»dedim.

«Atticusunutmadı.Al,tamotuzsent.Sonragörüşürüz.»

Otuz sent ve Cecil bana yetiyordu. Salonun ön tarafından dolaşıp perde arkasına geçtik. Domuzbudundankurtuldumveçabucakoradansıvıştık.ÇünküBayanMerriweatherönsırayaoturmuş,metin

Page 202: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

üzerindeki son değişiklikleri yapıyordu. «Kaç paran var?» diye sorduCecil.Cecil’in de otuz sentivardı.berabereydik.İlkbeşliğimizibizihiçdekorkutamayan«KorkularEvi«neharcadık.Karartılmışolan yedinci sınıfa girdik. Bir sözde hayalet bizi dolaştırdı, ve bir insanın gövdesinin parçalarıolması gereken bir şeylere dokundurttu. «İşte gözleri...» Bir tabağın içinde kabukları soyulmuşüzümlervardı.«İştekalbi.»«Çiğciğere»benziyordu.«Bağırsaklarıburada.»Elimizebirtabaksoğukmakarnatutuşturuldu.Birkaçoyunyeridahadolaştık.BayanTaylor ’unyaptığıkurabiyelerdenaldık.Ben suda elma yeme yarışına katılmak istiyordum ama Cecil bunun pis bir iş olduğunu söyledi.Annesi herkesin kafası aynı kazana girince kimbilir ne mikroplar bulaşır demişti. «Bugünlerdebulaşıcıhastalıkpekyok,»dedim.AmaCecil’inannesibaşkalarınınartığıyenmezdemişti.BukonuyusonradanAlexandraHala’madanıştım.Halamancakzüppelerinböyledüşüneceğinisöyledi.

Tam karamela alıyorduk ki, Bayan Merriwether ’in çömezleri gelip, sahne arkasına geçmemizisöylediler.Salondolmuştu.MaycombLisesiBandosusahneninönündekiyerinialmıştı.Sahneışıklarıyanmış,geridekikoşuşmalardandaperdedalgalanıpduruyordu.

Sahnenin gerisindeki koridorun insanlarla dolu olduğunu gördük. Üçgen şapkalılar, güneylişapkalılar, İspanya-AmerikaSavaşı şapkalılar,DünyaSavaşımiğferliler vardı.Tarımürünüolarakgiyinmişçocuklariseküçükbirpencereninönündetoplanmışlardı.

«Birisikıyafetimiezmiş!»Ağlamayabaşladım.BayanMerriweatherdörtnalageliptelleridüzelttivebutubaşımdanaşağıgeçirdi.

Cecil,«İçerde iyimisin,Scout?»diyesordu.«Sesinuzaklardangeliyor.Dağınöte tarafındaymışsıngibi.»

«Seninkidepekyakındangelmiyor.»

Bando ulusal marşı çaldı. Seyircilerin ayağa kalktıklarını duyduk. Ardından davulun gümbürtüsügeldi.BayanMerriweatherkürsüdenkonuştu:

«MaycombYöresi,AdAstraPerAspera.»

Davulsesi...

BayanMerriweatherköylüleriçinçevirdi:

«ÇamurdanYıldızlara...»Gereksizbirbiçimdede,«Birgösteri,»diyeekledi.

Cecil:«Söylemesemilletanlamayacaksanki!»diyefısıldayacakolduamahemensusturuldu.

«Tümkentanlamınıçoktanöğrendi,»dedim.

«Amaköylüleryenigeldi,»dediCecil.

Biradam,«Susunbakiim,»deyincesustum.

BayanMerriweather ’ınsöylediğihercümleyibateribirvuruşlavurguluyordu.Maycombyöresinin

Page 203: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

eyalettenöncevarolduğunu,AlabamaveMissisipitopraklarınınbirparçasıolduğunu,buralaraayakbasan ilk beyazın, Yargıç’ın büyük büyük büyük büyük büyük babası olduğunu anlattı. Bu büyükbabayaneolmuş,bilenyoktu.PeşindenyöreyeadınıverenkorkusuzAlbayMaycombgeliyordu.

Andrew Jackson, Albay’a yetki vermişti. Albay’ın kendine güveni ve cılız yön bulma becerisiKızılderili Savaşları sırasında onu izleyenlere felaket getirmişti. Düşmanı ezmek için yola çıkıp,birliklerini kuzeybatının ormanlarında yitirmişti. Sonunda göçmenler birliklerin imdadına yetişiponlarıkurtarmışlardı.

Bayan Merriweather otuz dakika boyunca Albay Maycomb’un yaşamından söz etti. Dizlerimikırarsamoturabileceğimin farkınavardım.Otururgibiyaptım.BayanMerriweather ’ınmıyırmıyırkonuşmasınıvedavuluntamtamınıdinlerkenuyuyakalmışım...

Sonradan anlatılanlara bakılırsa Bayan Merriweather kendini gösterinin son bölümüne iyicekaptırmış. Sırık fasulyesi ile çam ağacının zamanında sahneye çıkmalarının verdiği güvenle«Doomuz!»demiş.Birkaçsaniyedahabeklemişveseslenmiş:«Domuz?»Gelengidenolmayıncadabağırmış:«Domuz!»OnuyauykumdaduymuşolmalıyımyadaDixie’yiçalanbandobeniuyandırmışolmalı.TambendenumudunukesenBayanMerriweathersancağı ilesahneyetırmanıyormuşkibendalmışım.Yetişirsemiyiolursanmıştım.

YargıçTaylorsalondançıkıpdizlerinevuravuraöylebirgülmekrizigeçirmişkikarısısuilehapınızoryetiştirdidediler.

BayanMerriweatherünekavuşmuştuamasahnegerisindeyakamayapışıpgösterisiniberbatettiğimisöyledi.

Çokkötüoldum.

Bereket Jemçok anlayışlı davrandı.Oturduğuyerdenkıyafetimi pek seçememiş.Çok iyiydin dedi.Biraz geç kaldın, hepsi o. İşler ters gittiğinde Jem de Atticus kadar rahatlatıcı olmaya başlamıştı.NeredeyseAtticuskadar.Jembilebeniokalabalığıniçindengeçiremezdivenitekimseyircilergidenedekbeklemeyikabuletti.

«Çıkarmakistermisin?»

«Yoo,dursun.»Böyleceutancımıgizleyebilirdim.

Biriseslendi:

«Evebırakalımmı?»

Jem’in,«Hayırefendim.Yolumuzkısa,»dediğiniduydum

«Cinleredikkat!DahadoğrusucinlerScout’tankorksunlar!»

«PekkimsekalmadıScout.Gidelim,»dediJem.

Page 204: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Holeçıktık.Ortalıkhâlâkapkaranlıktı.Kalanarabalarbinanınöteyanınaparketmişlerdi.«Bir ikisibutaraftaolsa,yolumuzugörürdük,»dediJem.

«DurScout,senisapındantutayım.Dengeniyitirebilirsin?»

«Görebiliyorum.»

«Evet ama yine de dengeni yitirebilirsin?» Kafamda bir ağırlık hissettim. Jem but’un kemiğiniyakalamıştı.«Tuttunmu?»

«Hı-hı.»

Okul bahçesini geçmeye başladık. Bastığımız yeri görmeye çabalıyorduk. «Jem, pabuçlarımıunuttum,oradakaldılar.»

«Dönüpalalım.»Tamdönmüştükkisalonunışıklarısöndü.

«Yarınalırsın,»dediJem.Benievdenyanaçevirince,«Amayarınpazar!»diyekarşıçıktım.

«Hademedenizinalırgirersin...Scout?»

«Hı?»

«Yokbirşey.»

Uzun süredir böyle bir şey yapmamıştı. Ne düşünüyordu acaba? Söylemek isterse söylerdi. Eliylekafamınüstünüfazlacasıktığınıfarkettim.Başımısalladım.«Jem,bukadarsıkı...»

«SusbirdakikaScout!»Beniçimdikledi.

Sessizceyürüdük.«Dakikabitti.Aklındanevar?»Onabakmayaçabaladımamapekgörünmüyordu.

«Birsesduydumgibigeldi.Durbirdakika?»

Durduk.

«Birşeyduyuyormusun?»

«Hayır.»

Beşadımgitmemiştikkiyinebenidurdurdu.

«Jembenikorkutmayamıçalışıyorsun?Benartıkbüyü...»

«Konuşma!»Şakaetmediğinianlamıştım.

Gecedurgundu.Jem’innefesiniduyuyordum.Aradabirçıplakbacaklarımabirserinlikçarpıyordu.Beklenen rüzgârlı geceden artakalanın hepsi buydu. Fırtınadan önceki durgunluktu bu. Kulak

Page 205: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

kabarttık.

«Köpeksesiduydum,»dedim.

«Odeğil.Yürürkensesiduyuyorum.Duruncaseskesiliyor.»

«Elbiseninhışırtısıdır.Halloweensenietkilemiş...»

Jem’dençokkendimikandırmayaçalışıyordum.Yürüdüğümüzdeosesibendeduymuştum.

«Cecil’dir,»dediJem.«Bizibukezkorkutamayacak.Aceleediyoruzsanmasın.»

Yavaşladık.Jem’eCecil’inbizibukaranlıktanasılizleyebildiğinisordum.Bizetoslamasıgerekirdi.

«Bensenigörebiliyorum,Scout.»

«Nasıl?Bensenigöremiyorum.»

«Yağların gözüküyor. BayanCrenshaw sahnede iyi görünsün diye parlak bir boya kullanmış. Bengörüyorum.Cecildegörüyordur.»

CecilJacobs’avarlığındanhaberdarolduğumuzugösterecektik.Onukarşılamayahazırdık.

«CecilJacobskocamanbirıslaktavuktur!»diyebağırıp,arkamadöndüm.«...Tuur!»okulduvarındayankılandıokadar.Çıtyoktu.

«Onuyakalayacağım,»dediJem.«Heey!»

Hey-ey-hey-ey-Heeydediokulduvarı.

OyunubukadarsürdürmekCecil’inyapacağıişdeğildi.Birşakayaptımıonuyinelerdihep.Çoktanüzerimizeatlamışolmalıydı.Jemyinedurmamiçinişaretetti.«Scout,onesneyiçıkarabilirmisin?»

«Sanırımamaaltındapekbirşeyimyok.»

«Elbisenburada.»

«Karanlıktagiyememki!»

«Pekâlâ,»dediJem,«Unut!»

«Jem,korkuyormusun?»

«Hayır.Neredeyseağacavardık.Birkaçmetreötesideyol.Ozamansokaklambasınıgörürüz.Jem’insestonuacelesizveduygusuzdu.Cecilpalavrasınıdahanekadarsürdüreceğinimerakettim.

«ŞarkısöyleyelimmiJem?»

«Hayır.SusScout.»

Page 206: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Yürümetempomuzuartırmamıştık.AyağımçıplaktıveJemböyleyürümeninzorluklarınıiyibilirdi.Belkideduyduğumuzşey,ağaçlarıyalayanrüzgârınsesiydi.Amarüzgârdayoktu.Tekağaçdaeskiçınardı. Sesin sahibi her kimse ayağını sürüyordu. Çok ağır ayakkabılar giymişti sanki. Pamuklupantolon giymişti. Rüzgârda ağaçların hışırtısı sandığım ses kumaşın her adımda birbirinesürtünmesindençıkansesti.

Ayaklarımınaltındakitoprağınbuzgibiolduğunuhissettim.Çınarayaklaşmıştık.Durupyinedinledik.Jemkemiğeasıldı.

Bukezayaksesibizimledurmamıştı.Pantolonsürtünüyordu.Sonundadurduvebizedoğrukoşmayabaşladı.Buadımlarbirçocuğunadımlarıdeğildiler.

Jemçığlığıbastı.«KaçScout,kaç!»

Bir adım attım ve dönmeye başladım. Karanlıkta iş görmez olan kollarımın bana yararı yoktu.Dengemiyitirmiştim.

«YardımetJem!Jemyardımet!»

Birgüççevremdekitelleriezdi.Yeredüştümvetelhücremdenkurtulmakiçindebelenmeyebaşladım.Yakınımda bir yerden tekme, yumruk, itiş, kakış sesleri geliyordu. Toprağa ve köklere sürtünenetlerin ve ayakkabıların sesleri... Biri üzerime yaslandı. Jem olduğunu kavradım. Yıldırım hızıylaayağa kalktı ve beni kaldırdı. Kafamı ve omuzlarımı kurtarmıştım ama tele öyle dolanmıştım kiuzağagidemedim.Yolayakınolmalıydık.Jem’inelininbendenkoptuğunuveyolasırtüstüdüştüğünügördüm.Yineitişmekakışmasesleri...peşindenboğukbirçatırtı.Jembağırdı.

Jem’inçığlığınadoğrukoştumveşişmanbirgöbeğetosladım.Göbekliherkimsebağırıpkollarımıkıstırmakistedi.Göbeğiyumuşaktıamakollarıçelikgibiydi.

Nefesimkesilenedekbenikollarıarasındaezdi.Kıpırdayamıyordum.Birdensırtüstüyuvarlandı.Jemsonundakalkabildidedimkendime.

Kimi zaman kafamız çok yavaş çalışıyor. Orada öylece kalakaldım. Gürültüler dindi. Gece eskidurgunluğunadöndü.Yalnızcabirisiningüçlüklesuluduğunuduyabiliyordum.Ağacagidipyaslandıgibigeldi.Delilergibiöksürüyordu.İnsanıniçiniürpertenbiröksürüktübu.

«Jem?»

Yanıtvermedi.

Adam yerde birşeyler arar gibi yürümeye başladı.Oflaya puflaya bir şeyleri kaldırışını farkettim.Ağacınaltındadörtkişiolduğumuzunbilincineyenivarıyordum.

«Atticus?»

Adamyavaşçayoladoğruyürümeyebaşladı.

Page 207: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Azöncedurduğunusandığımyeredöndüm.Ayaklarımlagörmeyeçalıştımvebirinedeğdim.

«Jem?»

Ayaklarım bir pantolona, kemer tokasına, düğmelere, ne olduğunu anlayamadığım bir şeye ve biryüzedeğdi.YüzdekisakalbununJemolamayacağınıgösteriyordu.Bayatviskikokuyordu.

Yololduğunusandığımyöneilerledim.Okadardönmüştümkipekemindeğildim.Amayinedeyolubuldum ve sokak lambasına baktım. Altından bir adam geçiyordu ve çok ağır bir yük taşımanınçıkardığıayaksesleriileyürüyordu.Köşeyidöndü.KucağındaJemvardı.Jem’inyereçaresizsarkankolunugördüm.

Ben köşeye vardığımda adam bahçemize girmişti bile. Işığın çevrelediği karanlıktı, Atticus’du.Merdivenlerdenaşağıkoştu.İkisibirlikteJem’iiçeritaşıdılar.

Koridoravardıklarındabenönkapıdaydım.AlexandraHalabenikarşılamayakoşuyordu.

«Dr.Reynolds’uçağır!»

Atticus’unsesiJem’inodasındangeliyordu.«Scoutnerede?»

«Burada,»dedihalam.«Beniyiyimhala,sentelefonagit,»dedim.

Halamtelefonasaldırdı.«EulaMay,çabukDr.Reynolds’ubul,çabuk!..Agnes,babanevdemi?Amantanrımnerede?Gelirgelmezburayakoşmasınısöyle,lütfen,çokacil!»

Halamınkimolduğunusöylemesinegerekyoktu.Maycomb’daherkesdiğerlerininseslerinitanırdı.

AtticusJem’inodasındançıktı.Halamınkonuşmasıbiterbitmezdetelefonuelindenaldı.

«EulaMay,banaŞerifibullütfen.»

«Heck? Atticus Finch. Birisi çocuklarıma saldırmış. Jem yaralı... Burayla okul arasında... Oğlumubırakamıyorum. Koş oraya, bak bakalım oralarda mı... bulabileceğini sanmam ama bulursan onugörmekistiyorum...Haydi.SağolHeck.»

«Atticus,Jemöldümü?»

«HayırScout.OnunailgilenAlexandra.»

Ezilmiş telleri ve kumaşı çıkarırken elleri titriyordu halamın. «İyi misin canım?» diye defalarcasordu. O nesneden kurtulmak çok iyi gelmişti. Kollarıma kan gelmeye başladığını, tel izlerininkaybolduğunugördüm.Ovuşturuncarahatladım.

«Hala,Jemöldümü?»

«Ha... hayır Scout. Yalnızca baygın. Dr. Reynolds gelene dek yarasının derecesini bilemeyiz. JeanLouise,neleroldu?»

Page 208: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Bilmiyorum...»

Üstelemedi. Bana giyecek bir şeyler getirdi. Kafamı kullansaydım üstelemesini yeğlerdim. Olayınşaşkınlığı arasında o çok nefret ettiği tulumumu getirdi ve, «Giy şunları, sevgilim,» dedi. Jem’inodasınagitti,döndü,dalgındalgınbaşımıokşadıveyineJem’inodasınadöndü.

Evin önünde bir araba durmuştu. Dr. Reynolds’un ayak seslerini babamınkiler kadar iyi tanırdım.Jem’le beni dünyaya getiren oydu. Her türlü çocuk hastalığında bize o bakmıştı. Bunların arasınaJem’inağaçtandüştüğügünüdekatabilirdiniz?Dostluğumuzhiçbozulmamıştı.

İçerigirdive,«Amantanrım!»dedi.«Senayaktasın.»

Yolunudeğiştirdi.Odalarıbilirdi.

Çokuzunbirsüresonragerigeldi.

«Jemöldümü?»

«Ondankurtuluşunyok.Kafasında seninkisigibibir şişikvar.Koludakırık.Scout, şu tarafabak...Hayır, kafanı çevirme... gözlerini döndür. Şimdi ileri bak. Kolu kırılmış. Bilebildiğim kadarı iledirsekten?Sankibirikolunukoparmakistemişgibi...banabakşimdi.»

«Öyleyseölmedideğilmi?»

«Haa - yır!» Ayağa kalktı. «Bu gece onu rahat ettirmenin dışında bir şey yapamayız. Kolununröntgeninialmamız

gerek.Birsürekolunukullanamayacakamaüzelme.Eskisindendeiyiolur.Oyaştakidelikanlılarçoksağlamolurlar.»

Bir yandan konuşuyor, bir yandan da alnımdaki şişliği inceliyordu. «Bir yerlerin kırıkmış gibihissetmiyorsun,değilmi?»

Dr.Reynolds’unşakasıbenigüldürdü.«Öyleyseöldüğünüdüşünemeyiz,ha?»

Şapkasınıgiydi.«YanılıyorolabilirimamabenceJemcanlı.Hertürlüyaşambelirtisivar.Gitbirdesenbak,döndüğündekafakafayaverirkararlaştırırız.»

Adımları genç ve çevikti. Heck Tate’inkiler ise tam tersi. Çizmeleri tahtalara can çekiştiriyordu.KapıyıbeceriksizceaçtıamageçerkenDr.Reynolds'unsorduğusoruyusordu.«İyimisin,Scout?

«Evetefendim.Jem’igöreceğim.Atticusdaonunyanında.»

«Seninlegeleyim,»dediBayTate.

AlexandraHalalambayabirhavluörttüğüiçinodaloştu.Jemsırtüstüyatıyordu.Yanağındaçirkinbiryara izi vardı. Sol kolu gövdesinden uzak ve dirsekten yanlış yöne dönük uzatılmıştı. Yüzünüburuşturuyordu.

Page 209: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Jem?«

Atticuskonuştu:«SeniduyamıyorScout.UyandıamaDr.Reynoldsonuuyutacakbirşeylerverdi.

«Anladım efendim.» Geri çekildim. Jem’in odası büyükçe bir kareydi. Alexandra Hala şömineninyanındaki sallanan koltukta oturuyordu. Jem’i taşıyan adam bir köşede duvara yaslanmıştı.Köylülerdenbiriolmalıydı.Gösteridençıkmış,çığlıklarımızayetişmiştibesbelli.AtticusiseJem’inbaşucundaayaktaduruyordu.

BayHeckTatekapıdaydı.Şapkasıelindeydi.Elfenerinicebinesokmuştuveüniformalıydı.

«Gel içeri,Heck,»dediAtticus.Birşeylerbuldunmu?«Böyleaşağılıkbir işikiminyapabileceğinidüşünemiyorumamaumarımonubulmuşsundur.»

BayTateburnunuçekti,köşedekiadamadikdikbaktıvebaşıylaselamladı.Sonradaherkesitektekinceledi.

Yumuşakbirsesle,«OturunBayFinch,»dedi.

Atticusda,Hepimizoturalım.ŞuiskemleyialHeck.Benoturmaodasındanbirtanedahagetiririm,»dedi.

TateJem’inçalışmaiskemlesineilişti.Atticus’undönüşünübeklediveiyiceyerleşti.Köşedekiadamanedeniskemlegetirmemiştiki?Atticusköylüleringeleneklerinibendeniyibilirdi.Köylümüşterileriuzunkulaklıkatırlarınıarkadakikirazağaçlarınabağlardı.Atticus’lagörüşmelerinidebasamaklardayaparlardı.Olakidurduğuyerdedaharahattı.

«BayFinch,»dediBayTate.«nebulduğumusöyleyelim.Birkızelbisesibuldum,arabamda.SeninmiScout?»

«Pembeisebenim.»

BayTate sanık iskemlesindeymişim gibi davranıyordu.Ne savcılık, ne savunma onu kendi bildiğibiçimdeanlatmaktanalıkoyabiliyordu.Çoğukezpekyavaşanlatırdı.

«Çamurrenklituhafbezparçalarınarastladım.»

«ObenimkostümümBayTate.»

BayTatedizlerinisıvazladı,solkolunuovdu,şömineyebaktı.Parmaklarısivriburnunuaradı.

«NeyinvarHeck?»diyesorduAtticus.

BayTateensesinibulup,onudaovdu.

«BobEwellorada,oağacınaltındaboyluboyuncayatıyor.Kaburgalarınınarasındabirmutfakbıçağısaplı.ÖlmüşBayFinch.»

Page 210: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

YİRMİDOKUZUNCUBÖLÜM

Alexandra Hala’m ayağa kalkıp şöminenin alınlığına tutundu. Bay Tate ayağa fırladı ama halamyardım istemedi. Atticus’un içgüdüsel kibarlığı ise ilk kez ortadan yok olmuştu. Yerindenkıpırdamadı.

BayBobEwell’ınöcalacağınadairettiğiyeminaklımdançıkmıyordu.Neredeysedesözünütutacaktı.Canımpahasınademiş,canındanolmuştu.

«Eminmisin?»dediAtticus.

«Kesinkesölü,»dediTate.«Ölüvebuçocuklarazararveremez.»

«Onudemekistemedim.»Atticusuykusundakonuşuyorgibiydi.Birdenyaşınıgöstermeyebaşlamıştı.Çenesininkeskinçizgileriyumuşamış,kulaklarınınaltındaçizgileroluşmuştuvesimsiyahsaçlarınıdeğildeşakaklarındakibeyazlıklarıgörüyordunuz.

Sonundahalam,«Oturmaodasınageçsekdahaiyiolmazmı?»dedi.

«Sizin için zararı yoksa,» dedi Tate, «burada kalıp Jem’in yaralarına bakmak istiyorum.Bu aradaScoutdaolupbitenlerianlatabilir.»

Halam«Ben gidebilirmiyim?» diye sordu. «Beni isterseniz odadayımAtticus,»Kapıya kadar gittiamadurup,döndü.«İçimededoğmuştu...ben...bubenimhatam...bendeonlarlagitmeliydim.»

BayTateelinikaldırdı.«SizgidinBayanAlexandra.Üzülmeyin.Heriçimizedoğanakafayıtakacakolsakkuyruğunukovalayankedileredöneriz sonra.Scout, şuolanları sıcağı sıcağına anlatabilecekmisin?Peşinizdengeldiğiniduydunuzmu?»

Atticus’a gittim. Kollarıyla beni sardı. Kafamı kucağına gömdüm. «Eve dönüyorduk. Jem dedim,pabuçlarımıunuttum.Tamdöndükışıklarsöndü.Jemyarınalırsındedi...»

Atticus,«ScoutyüzünükaldırdaBayTatededikleriniduysun»deyincekucağınaoturdum.

«SonraJemsusdedi.Düşünüyorsandım.Birşeyduydumdedi.Cecilsandık.»

«Cecil?»

«Cecil Jacobs.Bir kere bizi korkutmuştu.Yine o dedik.Üzerinde kâğıt vardı. En iyi kıyafete ödülvereceklerdi.Acabakimödül...»

«OnuCecilsandığınızdaneredeydiniz?»

«Okulayakındık.Onabağırdım...»

Page 211: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Nededin?»

«CecilJacobsşişkobirtavukturdedimsanırım.Hiçsesgelmedi.SonraJem‘Heey!’dedi.Amaçokbağırdı...»

HeckTatesözümükesti:«BirdakikaScout.BayFinch,sizbunuduydunuzmu?»

Atticus‘duymadım’dedi.Radyosuaçıkmış.Halamınkideöyle.Anımsamıştıçünkühalamseninkiniazkısbendeduyabileyimdemiş.Gülümsedi.«Benradyoyuhepfazlaaçarım.»

«Komşularbirşeyduydumuacaba?»dediŞerif.

«SanmamHeck.Yaradyodinlerler,yadatavuklarlabirlikteuykuyadalarlar.BelkiMaudieayaktadıramaonundaduyduğunusanmam.»

ŞerifTate,«DevametScout,»dedi.

«Sonrada Jembağırdıveyürüdük.Kıyafetimin içindehapisgibiydimamabendeduyabiliyordumşerif. Ayak seslerini yani. Biz yürüyünce o da yürüyor, biz durunca o da duruyordu. Jem bizigörebildiğinisöyledi.BayanCrenshawkostümümüparlakboyaylaboyamış.Bendomuzbuduydum.»

«Onasılşeyöyle?»ŞerifTateşaşırmıştı.

Atticus rolümü ve kılığımın yapılış biçimini ona anlattı. «Döndüğünde görmeliydin. Kâğıt gibiezilmişti.»

Bay Tate çenesini kaşıdı. «O izler ne diye meraklanmıştım. Kol ağızlarında küçük delikler vardı.Kollarındadayaralar.Lütfenşukostümübirgöreyimefendim.»

Atticus kostümden artakalanları getirdi. Bay Tate eski halini şekillendirmeye çalışırcasına eviripçevirdi.

«Buhayatınıkurtarmış.Bakın...»

Uzun parmağı ile gösterdi. Çamurlu tellerin arasında parlak, temiz bir çizgi vardı. «Niyetikötüymüş,»diyesöylendiBayTate.

«Çıldırmışolmalı!»BağıranAtticus’du.

«SizekarşıgelmekistememBayFinchamaçıldırdığınainanmıyorum.Yalnızcakindoluydu.Ayyaş,aşağılık bir köpekti o.Çocuk öldürecek cüreti içkide bulmuş, aşağılık bir köpek. Sizinle yüz yüzehesaplaşamazdı.»

Atticusbaşınıikiyanasalladı.«Aklımalmıyor.Nasılbiradam...»

«Bay Finch, kimi insanlar var ki onları adam yerine koyabilmek için önce öldürmeniz gerek. Ozamanbileharcadığınızkurşunadeğmezler.Ewelldaonlardanbiriydi.»

Page 212: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«Benitehditettiğindebuişbittisanmıştım...bitmesebileolsaolsabenimpeşimedüşerdiyordum.»

«Zavalı Zenci bir, kadınla uğraşmaya kalkışan, ev boşkenYargıç Taylor ’u üzmeye kalkışan adamsizleniyedoğrudanhesaplaşsın?»BayTateiçiniçekti.«DevamedelimScout.Duydunuz...»

«Evetefendim.Ağacınaltınavardığımızda..»

«Vardığınızıneredenanladınız.Karanlıktı.»

«Ayağımçıplaktı.Jemderkiağaçaltlarıserinolurder...»

«Onuşerifyardımcısıyapmalıyım.Sonra?»

«Sonrabirdenbir şeybeni yakaladı.Ezdi...Sanırımyereyuvarlandım... öylebir şey...Sonra ağacavuruyorlar gibi geldi. Jem beni bulup yola çıkarmaya çalıştı. Biri... Bay Ewell onu aşağı çekti.Boğuştularbiraz.Sonraotuhafsesçıktı...Jembağırdı...»Sustum.OsesJem’inkırılankoluydu!

«Jem bağırdı. Sonra da onu duyamaz oldum. Bir de baktım Bay Ewell beni sıkarak öldürmeyeçalışıyor...sanırım...sonrabiriBayEwell’ialaşağıetti.BenJemkalktısandım.Okadar.»

«Sonra?»Tatecankulağıylabenidinliyordu.

«Yalpalayan biri vardı. Soluk soluğaydı ve ölesiye öksürüyordu. ilkin Jem sandım ama sesi onabenzemiyordu.YerdeJem’iaramayakalktım.Atticusyetiştidedim...yetiştiamabitkindüştü.»

«Kimdio?»

«İşteorada,adınısizekendisöyleyebilirBayTate.»

Köşedekiadamıgösterdim.Hemenelimiindirdim.Atticusgörmemeliydiçünkükızabilirdi.Parmaklakimsegösterilmezdi.Görgüsüzlüktübu.

O hâlâ duvara yaslanmış, duruyordu. Ellerini göğsünde kavuşturmuştu. Ben gösterince elleriniindiripduvaradayadı.Ellerihiçgüneşgörmemişçesinebembeyazdı.Ölügibibembeyazdılar.Jem’inodasınınloşışığındabuellerçokürkütücügörünüyorlardı.

Gözümellerindentopraklabulanmışpantolonunakaydı.Dahasonraparamparçagömleğinigördüm.Yüzüdeellerikadarbeyazdı.Ağzıgenişti.Şakaklarındaçukurluklargörünüyordu.Gözleriöylesinerenksizdikikörsanırdınız.Saçlarıcansız,ince,neredeysetüygibiydi.

Onugösterinceavuçlarıaşağıyakaydı.Duvardaterliizlerbıraktılar.Sonundaparmaklarınıkemerinegeçirdi.Tırnaklarıtaşıçizdikçeürpertiylesarsıldı.Benonahayranlıklabaktıkçayüzündekigerginlikyumuşuyordu.Dudaklarıürkekbirgülümsemeilearalandı.Gözümebirdenbiredolanyaşlardanonugöremezolmuştum.»

«MerhabaBoo;»dedim.

Page 213: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

OTUZUNCUBÖLÜM

Atticusdüzeltti:

«BayArthur,bebeğim.JeanLouise,buBayArthurRadley.Sanırımosenitanıyor.»

Böylebirzamanda,hiçbirşeyolmamıçasınabeniBoo’ylaancakAtticustanıştırabilirdi.Atticusböylebiriydiişte.

Boo’nunJem’inuyuduğuyatağakoştuğunugördüm.Yüzünüyineoutangaçgülümsemekaplamıştı.Onu Boo diye çağırdığım için çok utanmıştım. Kıpkırmızı oldum ve Jem’in üzerini örtereksaklanmayaçalıştım.Atticus,«Amandokunmaona,»dedi.

BayHeckTategözlüklerininardındandikkatleBoo’yuseyrediyordu.Dr.Reynolds içerigirdiğindetamkonuşmaküzereydi.«Herkesdışarı,»dedi.«İyigecelerArthur.Buradaolduğunugörmemiştim.»

Doktorunsesideadımlarıkadaraceleciydi.HergeceBoo’yaböyledermişgibigeldibana.Şaşırdım.

Öyleya...BooRadleydearadahastaolurdu...yinedepekemindeğildim.

Dr.Reynold’unelindekahverengikâğıdasarılmışbirpaketvardı.Jem’inmasasınabıraktıveceketiniçıkardı.«Yaşadığınainandınmı?Bennasılanladığımıanlatayım.Onumuayeneetmeyekalkıncabenitekmeledi.Muayeneedebilmekiçinbayıltmakzorundakaldım.Birazhırpalanmış.»

«Şey,»dediAtticusBoo’yabakarak.«Heck,verandayaçıkalım.Oradayeterinceiskemlevar.Havadasıcak.»

Atticus’unnedenbiziverandayadavetettiğinianlamıştım.Salondakiışıklarçokparlaktı.

Tek sıra odadan çıktık. Atticus, Bay Tate... İnsanlar koşullar ne olursa olsun alışkanlıklarındanvazgeçemiyorlardı. Ben de bu kuralın dışında değildim. «Buyrun Bay Arthur,» dedim, «evibilmiyorsunuz,sizegöstereyim.»Yüzümebaktıveevetanlamındabaşınısalladı.

Onukoridordanoturmaodasına,oradandaverandayaçıkardım.

«Oturmazmısınız,BayArthur?Busalıncaklıkoltukçokrahattır.»

Düşümgerçekolmuştu.Verandadaoturacaktı...Havalarnegüzeldiyecektim,değilmiBayArthur?

Güzelhavalar...OnuAtticusveBayTate’denuzağagötürdüm.Gölgeyeoturttum.Oradadaha rahatederdi.Atticussalıncaktaydı.BayTateyanıbaşındakiiskemleyeoturmuştu.

«PekelâHeck.Sanırımyapılacakşey...amantanrımaklımbaşımdadeğil...»Gözlüklerinikafasınaitip,gözleriniovuşturdu.«Jemonüçündedeğil...hayır,tamonüç...Yinedeyargılanır...»

Page 214: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

«NeyargılanmasıBayFinch?»

Tate,bacakbacaküzerineattıveöneeğildi.

Atticuskonuşuyordu.«Özsavunma'sayılıramagidipkonuyuaraştırmalı...»

«BayFinch!Jem’inBobEwell’ıöldürdüğünüsanmıyorsunuz,değilmi?Öylemidüşünüyorsunuz?»

«Scout’un dediklerini duydun. Hiç kuşkum yok. Jem’in kalkıp onu üstünden çektiğini söyledi.Ewell’danbıçağıkapmışolmalı...yarınhepsiniöğreniriz.»

«YavaşolunBayFinch.Jem,BobEwell'ıbıçaklamadı.»

Atticusbiransustu.BusözlerisindiriyormuşçasınaBayTate’inyüzünebaktı.Sonundadabaşınıikiyana salladı. «Büyüklük gösteriyorsun Heck ve bunu iyi yürekliliğinden yapıyorsun, biliyorum.Vazgeç.»

BayTatekalkıpverandanınkenarına ilerledi.Çalılara tükürdü,elleriniceplerinesoktuveAtticus’abaktı.«Nedenvazgeçeyim?»

«Sert konuştum, kusura bakma Heck, ama olayın örtbas edilmesini istemiyorum. Ben öyleyaşayamam.»

«HiçkimsehiçbirşeyiörtbasetmeyecekBayFinch.»

Tate’in sesi kısıktı. Ayakları tahtalara öyle sıkı basıyordu ki kök salmış ağaçlar gibiydi. BabamlaŞerifarasındaanlamınıkavrayamadığımbirsürtüşmebaşlamıştı.

Verandanınkenarınagitmesırasıbabamındı.«Hımm...»dedivetükürdü.EllerinicebinesoktuveBayTate’ebaktı,

«Heck,açıkçasöylemedinamadüşündüğününbuolduğunubiliyorum.Sağol.JeanLouise...»Bendenyanadöndü.«Jem,BobEwell'ı,üstümdeçektidemiştindeğilmi?»

«Evetefendim.Öylesanmıştım.Ben...»

«GörüyormusunHeck?Sanagönülden teşekkürederimamaoğlumunböylebir leke ileyaşamınabaşlamasınıistemem.Eniyisiherşeyinaçığaçıkması.Bırakköylülergelip,yemeklerinigetirsinler.Fısıltılar arasında büyüsün istemiyorum. İşte Jem Finch, babası onu kurtarmak için ne paralaryedirmişolmalıdemeleriniistemem.Buişinekadaröncetemizlersekokadariyiolur.»

«BayFinch,»dediBayTate.«BobEwellbıçağınınüzerinedüşüpöldü.Kendiniöldürdü.»

Atticus kenara yürüdü ve asmaya baktı. İkisi de birbirinden inatçı diye düşündüm. Bakalım kimkazanacaktı. Babamın damarı pek ortalara düşmezdi ama Cunningham’lar kadar da katıydı. BayTate’inkiapaçıkortadaydıamababamlaçekişirdi.

«Heck.»Atticus’unarkasıdönüktü.«BuişörtbasedilirseJem’eöğrettiğimherşeyetersdüşer.Arada

Page 215: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

sıradababaolarakbaşarısızbiriolduğumudüşünürüm.Amabendenbaşkakimselerideyok.Odiğerinsanlarabakmadanöncebenigörüyor.Yüzüneutanmadanbakabilecekbirbiçimdeyaşadım.Bunuyapacakolursambirdahagözlerininiçinebakamam.Ogündensonradaonuyitirmişimdir.OnuveScout’uyitirmekistemiyorum.Benimvarımyoğumonlar?»

«BayFinch,»Tatedayatıyordu.«BobEwellbıçağınınüstünedüşmüş,kanıtlayabilirim?»

Atticusolduğuyerdedöndü.«Heck,olayabenimaçımdanbakamıyormusun?Senindeçocuklarınvaramabensendenbüyüğüm.Benimkilerbüyüdüğündebenyaşlıbiradamolacağımamaşimdi...Banagüvenleri yoksa, kimseye olmayacaktır. Onlarsız kalırım Heck. Dışarda bir yüzle, evde başka biryüzleyaşayamam.»

BayTatetopuklarınınüzerindeöne-arkayasallandı.

«Jem’iyerevurmuş.Ayağıbirköketakılıpdüşmüş.Bakıngöstereyim...»

Elinicebinesokmuş,sustalıbirbıçakçıkarıyordukiDr.Reynoldsiçerigirdi.

«Oorospuço...cesetağacınaltındadoktor,okulunbahçesinde.Elfenerinizvarmı?Bunualın.»

Dr.Reynolds,«Orayadolanıparabafarlarınıkullanabilirmiyim?»dediysedeelfenerinidealdı.

«Jemiyi.Bugeceuyanacağınısanmam.Üzümeyin.OnuöldürenbıçakbumuHeck?»

«Hayırbayım.Ohâlâbattığıyerde.Sapınabakılırsamutfakbıçağınabenziyor.İyigeceler.»

Bay Tate sustalıyı açtı. «İşte böyle,» dedi. Düşer gibi yaptı. Öne eğilince kol içeri kıvrılmıştı.«Görüyor musunuz? Kaburgalarına geçmiş. Ağırlığı binince.» Bıçağı kapayıp, cebine attı. «Scoutsekizyaşında.Olupbitenifarkedemeyecekkadarkorkmuş.»

«Sanmam,»dediAtticus.

«Uyduruyordemedim.Korkmuşdedim.Orasıçokkaranlık.Gözgözügörmüyor.İşeyararbirtanıkolabilmesiiçinkaranlığaalışıkgözgerek.»

«İstemem,»dediAtticus.

«Allahkahretsin!BenJem’idüşünmüyorum!»

Bay Tate topuğunu yere öyle bir vurdu ki, Bayan Maudie’nin yatak odasındaki ışıklar yandı.Atticus’laBayTateöncekarşıkievlere,sonradabirbilerinebaktılar.Beklediler.

BayTatekonuştuğundasesizorduyuluyordu.

«BayFinch sizinle kavga etmektennefret ediyorum.Bugecebaşınızagelenlere göğüsgerebilmekçok zor. Neden yatağa düşmediniz bilemem ama ikiyle ikiyi toplayamıyorsunuz. Bu işi bu gecesonuçlandırmamızgerek.Yarınçokgeçolabilir.»

Page 216: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

AtticusoradaöylecedurupJem’inboyundaposundabirçocuğunkocamanbiradamlakörkaranlıktaboğuşup,onuöldürecekgücübulabileceğinimiiddiaedecekti?

«Heck,»dediAtticusbirden.«Şusallayıpdurduğunsustalı.Neredenbuldunonu?»

BayTatesoğukkanlıbirsesle:

«Sarhoşunbirindenaldım,»dedi.

Anımsamaya çalışıyordum. Bob Ewell üzerimdeydi... sonra düştü... Jem kalkmış olmalıydı... hiçdeğilsebenöylesanmıştım.

«Heck?»

«Bugecekasabadabirsarhoştanaldımdedim.Ewelloekmekbıçağınıçöplüktenalmışolmalı.Almışvepusukurmuş.Pusukurmuş.»

Atticus salıncağa gidip oturdu. Elleri dizlerinin arasından cansız gibi sarkıyordu. Yere bakıyordu.Davranışlarıogecehapishaneninönündeolduğugibiyavaştı.Gazetesinikatlayıpkenarakoymasıyüzyılgibigelmiştibana.

Heck Tate verandada dolanıp duruyordu, yavaşça, «Senin kararın değil Bay Finch,» dedi. «Benimkararım ve benim sorumluluğum. Olaya benim açımdan bakmıyorsan o senin sorunun. Bu işikurcalamayakalkarsansanayalancıderim.SeninoğlanBobEwell’ıbıçaklamadı!Onunbuişleilgisiyok.Tekistediğikendinivekardeşinisağsalimevegetirmekti.»VerandayıarşınlamaktanvazgeçtiveAtticus’unönündedurdu. «Pek iyi biri değilimbayımamaMaycombyöresinin deŞerifiyim.Tümyaşamımboyuncaburadaoturdum.Yaşımdakırküç.Bendahadoğmazdanönceolupbitenlerihepbilirim.BoşyereölmüşbirZencivar.Ölümündensorumlubirbaşkakişide...BırakalımbukezölüyüölügömsünBayFinch...bırakınölüyüölülergömsün.»

BayTate,Atticus’unyanındaduranşapkasınıaldı.Şapkasınıgeriitip,başınayerleştirdi.

«Suça engel olmanın suç olduğunu duymadım.Oda bunu yaptı.Belki de görevimin bunu herkeseanlatmamı gerektirdiğini söyleyeceksiniz. O zaman ne olacak sanıyorsunuz? Karım dahil,Maycomb’unbütünhanımlarıkapısınakremalıpastalartaşıyacaklar.Banakalırsabukentevesizebudenlibüyükbirhizmettebulunanbuçekingenadamısahneışıklarınınaltınaçekmekgünahtırvebenbu günahın yükünü taşıyamam. Başka biri olsaydı farklı olurdu ama bu adama bu yapılmaz BayFinch.»

BayTateçizmesininucuylayerdedelikaçmayaçalışıyordu.Burnunuçekiştirdi,kolunuovdu.«BenpekadamsayılmamBayFinchamabuyöreninŞerifiyimveBobEwellkendibıçağınınüstünedüştü.İyigecelerbayım!»

Verandadanindi,bahçeyigeçti,arabasınınkapısınıvurduvegazlayıpgitti.

Atticusuzunbirsüreöyleceoturdu.Sonundakafasınıkaldırdı.«Scout...»dedi.«BayEwellbıçağınınüzerinedüştü.Bunuanlayabilecekmisin?»

Page 217: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Neşelenmesigerekiyordu.Onakoştum,sarıldımvevargücümleöptüm.«Evetefendim,»dedim.«BayTatehaklıydı.»

Atticuskollarımdansıyrılıpyüzümebaktı.

«Nedemekistiyorsun?»

«Bubülbülüöldürmekgibibirşeyolur,değilmi?»

Atticus yüzünü saçlarıma gömdü. Kalkıp da gölgelere karışmadan önce yeniden dirilmişgörünüyordu.İçerigirmezdenönceBooRadley’inönündedurdu.

«Çocuklarımiçinsanateşekkürederim,Arthur.»

Page 218: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

OTUZBİRİNCİBÖLÜM

BooRadleyayağakalktığındaoturmaodasınınışıklarıparıldıyordu.Yaptığıherhareketerkekçeydi.Sanki elleri ve ayakları dokundukları şeylere tam kavuşuyormuş gibiydi. O berbat öksürüknöbetlerindenbirituttu.Buonuöylesarstıkiyenidenoturmasıgerekti.Elicebiniaradıvebirmendilçıkarıp.Alnınısildi.

Yokluğuna öyle alışmıştım ki bu kadar zamandır yanıbaşımda oluşu inanılır gibi değildi. Çıt bileçıkarmamıştı.Yinekalktıvebaşıylakapıyıişaretetti.

«Jem’eiyigecelerdemekistermisinizBayArthur?Haydigelin.»

Onuholdengeçirdim.AlexandraHala’mJem’inyatağınınkenarındaoturuyordu.«Gel,Arthur,»dedi.«Uyuyor.Dr.Reynoldsonayatıştırıcıvermiş.JeanLouise,babanoturmaodasındamı?»

«Öylesanırım.»

«Gidiponunlakonuşayım.Dr.Reynoldsşunubıraktı...»Sesiuzaklaştı.

BooodanınköşesinegidipuzaktanJem’iseyretmeyebaşladı.Elini tuttum.Oncabeyazlığınakarşınelisıcacıktı.OnuusulcaçekerekJem’inyatağınınkıyısınagetirdim.

Dr.ReynoldsJem’inkolununüstüneçadırbenzeribirşeykoymuştu.Herhaldebattaniyeyedeğmesinistiyordu.BooeğilipJem’ebaktı.Yüzündeçekingenamameraklıbirifadevardı.Hiçküçükbirçocukgörmemiş gibiydi sanki.Ağzı aralıktı ve Jem’i tepeden tırnağa süzüyordu. Elini uzatıp dokunacakgibiolduamageriçekti.

«OnusevebilirsinizBayArthur,uyuyor.Uyanıkolsaydısevemezdiniz.Bırakmazdı.Haydi...»

Boo’nuneliJem’inbaşınauzandı.

«Haydibayım.Uyuyor.»

'YavaşçaJem’insaçınıokşadı.

Hareketlerini yorumlamayı öğreniyordum. Eli elimi sıktı ve gitmek istediğini söyledi. Onuverandayakadargötürdüm.Ürkekadımlarıyavaşladı.Elimihâlâtutuyordu.Bırakmayadapekniyetligörünmüyordu.

«Benievegötürürmüsün?»

Bubirfısıltıydı,karanlıktankorkanbirçocuğunsesiydi.Tamadımımıatıyordumkivazgeçtim.Onabizimevigezdirirkenyolgösterirdimamakendievininyolunugöstermekbanadüşmezdi.

«BayArthur,kolunuzuverinbana.Tamamefendim?»

Page 219: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Koluna girdim. Bunu yapabilmem için âzıcık yana eğilmesi gerekiyordu ama Bayan Maudiepencereden bakacak olursa Bay Arthur Radley’in herhangi bir beyefendi gibi bana eşlik ettiğinigörmüşolacaktı.

Sokak lambasının olduğu köşeye geldik. Dill’in kaçkez o lambaya dolanıp baktığını, beklediğini,umutlandığını düşündüm. Jem le ben kaç kez buraya kadar gelmiş de öteye gidememiştik.Radley’lerinbahçesine ikincikezgiriyordum.Basamakları tırmanıpverandayaçıktık.Parmaklarımtutamağı buldu. Elimi yavaşça bıraktı, kapıyı açtı, içeri girdi ve kapıyı örttü. Onu bir daha hiçgörmedim.

Komşular ölümlerde yiyecek, hastalıklarda çiçek arada da ufak tefek şeyler getirirler. Boo bizimkomşumuzdu.Bizeikisabunbebek,kırıkbirsaatvekösteği,birçiftuğurparasıvecanımızıvermişti.Amakomşularverilenlerinkarşılığınıyaparlardı.Oağaçtabulduklarımızınkarşılığındaonahiçbirşeyverememiştik.Bubeniçoküzüyordu.

Eve yöneldim. Sokak lambaları kasabaya dek tek sıra inciler gibi parıldıyordu. Mahallemize buaçıdanhiçbakmamıştım.BayanMaudie’ninevişuradaydı...İşte...BayanStephanie’ninevi...Şurasıdabizimki. Salıncağı görebiliyordum. Bizimkinin gerisinde de Bayan Rachel’ın evi vardı? BayanDubose’unkibileseçiliyordu.

Ardıma baktım. Kahverengi kapının solunda panjurlu, uzun bir pencere vardı. Ona doğru gittim.Önündedurupdöndüm.Gündüzleripostaneninköşesigörünüyorolmalıydı.

Gündüz...kafamdangeceyokoldu.

Gündüzdüvemahallelikoşuşturuyordu.BayanStephaniesondedikodularıBayanRachel’aaktarmakiçinyolugeçiyordu.BayanMaudieaçelyalarınınüzerineeğilmişti.

Yaz’dıveikiçocukyaklaşmaktaolanbiradamakoştular.Adamelsalladı.Çocuklaronayetişmekiçinyarıştılar.

Yaz’dı ve çocuklar yaklaştı. Elinde oltasıyla bir çocuk kaldırımda ilerliyordu. Bir adam ellerinikalçasınadayamışbekliyordu.

Yaz’dıveçocuklararkadaşlarıilebahçede,kendiyazdıklarıgaripoyunuoynuyorlardı.

Sonbahardı ve çocuklar Bayan Dubose’un evinin önünde kavga ediyorlardı. Çocuk kızkardeşininayağakalkmasınayardımetti,sonradaevegittiler.

Sonbahardıveçocuklarköşedesağasolakoşuşuyorlardı.Gününbaşarıveüzüntüleriniyüzlerindenokurdunuz.Çınarağacınagelincedurdular,neşelendiler,şaşırdılar,düşündüler.

Kış’tıveçocuklarönkapıdatitreşiyorlardı.

Kış’tıvebiradamyolaçıktı,gözlüklerinidüşürdüvebirköpeğivurdu.

Yaz’dı ve adam çocuklarının kalplerinin kırılışını seyrediyordu. Sonbahardı yine ve Boo’nun

Page 220: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

çocuklarınınonagereksinimivardı.

Atticus doğruyu söylemişti.Başkalarının ayakkabılarında dolanmadan onları tanıyamazsın demişti.Radley’lerinverandasındadurmakbileyeterliydi.Çisilçisilyağanyağmursokaklambalarınınışığınıtitretiyordu.Eveyürürkenkendimiçokyaşlıhissettim.Burnumunucunabakıncabuğuludamlacıklargördüm. Şaşı bakmak başımı döndürünce vazgeçtim. Yarın Jem’e anlatacak ne çok şeyim vardı!Kaçırdıklarınafenabozulacaktı.Belkidegünlercekonuşmazdıbenimle.Büyüyecektik.Cebirdışındaöğrenecekpekfazlabirşeyimizkalmamıştı.

Basamaklarıbirerikişerçıktım.Halamyatmıştı.Atticus’unodasıdakaranlıktı.Jemuyanmışmıdiyebakacaktım.Atticus’ubaşucundakitapokurkenbuldum.

«Uyandımı?»

«Mışılmışıluyuyor.Sabahadekuyanmaz.»

«Onubekleyecekmisin?»

«Birikisaatdaha.Gityat,Scout.Zorbirgüngeçirdin.

«Birazseninlekalayım.»

«Senbilirsin,»dediAtticus.Geceyarısınıçoktangeçmişolmalıydı.Yumuşaklığınaşaşırdım.Amaobendenakıllıydı;otururoturmazuykumgeldi.

«Neokuyorsun?»

Kapağınagözattı.«Jem’inkitabı:GriHayalet.»

Uyanıverdim.«Niyeonuseçtin?»

«Elimiatıncabugeldi.Okumadığımkitaplardanbiri.»

«LütfensesliokuAtticus.Çokheyecanlıdır.»

«Hayır,bugeceyeterincekorktun.Bukadarıyetişir...»

«Benkorkmadım,Atticus.»

Kaşlarınıkaldırdıamakendimisavundum.«HiçdeğilseBayTate’eanlatmayabaşlayanadek.Nedeolsaöykülerürkütücüoluyor.»

Atticusbirşeysöyleyecekmişgibiağzınıaçtıamayinekapadı.Başparmağınıkitabınortasındançektive birinci sayfaya döndü. Yaklaşıp kafamı dizine koydum. Kendimi uyanık kalmaya zorluyordumamayağmurninnigibigeliyordu.Odasıcacıktı.Sesöylesinederindengeliyor,dizöylesinerahattıki,uyumuşum.

Birkaçdakikageçmişgibigeldi.Ayakkabısıhafifçekaburgalarımadokununcabenikaldırıpodama

Page 221: Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

götürdü.

«Her lafını duydum,» dedim. «O gemi ile üç parmaklı Fred’in öyküsü bölümünde hiçuyumuyordum.»Tulumumuçözdü.Benikendineyasladıvetulumuçıkardı.Benitekelletutup,ötekieliylepijamalarımauzandı.

«İşte hep onu suçladılar. Ortalığa mürekkepleri saçıp...» Beni yatağa götürdü. Bacaklarımı uzattı,üzerimiörttü.

«Sonraonukovaladılar,amayakalayamadılar.Çünkühiçbirineyebenzediğinibilmiyordu.Sonundaonugörünce...Atticushiçbirinioyapmadı...Çokiyibiriydio...»

Elleriçeneminaltındaydı.Beniiyiceörtüyordu.

«İnsanlarınçoğuöyledirScout.Onlarıgerçektengörebildiğindeiyiolduklarınıanlarsın.»

IşığıkapadıveJem’inodasınageçti.Bütüngeceoradaolacaktı.Jemkalkıncaonubaşucundagörsündiye.

SON