kadıköy belediyesi, 25 kasım kadına yönelik Şiddete karşı … · 2017. 11. 24. · rans,...

16
Tarihi gar eski kitaplara kucak açtı Kozyatağı sakinleri huzursuz Haydarpaşa Garı'nda düzenlenen ilk ve tek sahaf festivali 18 Kasım’da başladı. Kadıköylüye nostaljiyi yaşatan festival, 3 Aralık’ta son bulacak l Sayfa 7’de Dudullu ile Bostancı arasındaki metro hattı için çalışmalar devam ederken mahalle halkı haber verilmeden dinamit patlatılmasından, gece 12’den sonra yapılan hafriyat nakliyatından muzdarip l Sayfa 3’te Yazar Ahmet Ümit’in “Ninatta’nın Bileziği” eserinden uyarlanan “Ninatta” operası, dünya prömiyerini 2 Aralık’ta Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası’nda yapacak l Sayfa 6'da İstanbul Teknik Üniversitesi bünyesinde geliştirilen Bumerangla, paylaşım ekonomisini kullanarak dönemsel ihtiyaçlarınızı karşılamanızı sağlıyor l Sayfa 16'da Edebiyattan operaya! “Elimizdekiler hepimize yeterDayanışma başrolde! Gösteri sanatçılarının hakları için mücadele veren Oyuncular Sendikası’nın yeni dönemini, Yönetim Kurulu üyesi, oyuncu Serdar Orçin ile konuştuk l Sayfa 5'te 24 - 30 KASIM 2017 www.gazetekadikoy.com.tr Yıl: 19 / Sayı: 914 Türkiye’nin en büyük limanları arasında yer alan Fenerbahçe-Kalamış Yat Limanı’nda yapılaşmaya izin veren imar planı değişiklikleri onaylandı. İmar planının askıya çıkması beklenmeden yat limanı özelleştirilmek üzere ihaleye çıkarıldı l Sayfa 2'de Kalamış'ta yapılaşma inadı sürüyor Gördüklerimiz Göremediklerimiz (54) MARİO LEVİ 10'da Oysa hayattayız hepimiz BETÜL MEMİŞ 7'de Ah güzel İstanbul! FERYAL PERE 13'te birlikte birlikte Kadıköy Belediyesi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde, kadınların desteklenmesi ve güçlenmesi için hizmetlerin verileceği Rasimpaşa Sosyal Hizmet Merkezi’ni açıyor. Kadınlar şiddet ve ayrımcılığa karşı bu çatı altında mücadele edecek l Sayfa 8’de 25 Kasım’da kadınlar bir kez daha sokağa çıkacak. 2017 yılı boyunca 240 kadının erkekler tarafından öldürülmesini Avukat Selmin Cansu Demir ve psikolog Eser Sandıkçı’yla konuştuk l Sayfa 9’da Kadınlar Kadınlar güçlü güçlü “Mesleğe saygı azalıyor” Atanma ve kadro sorunu, sınav sistemi değişiklikleri, performansa dayalı çalışma, KHK’lar… 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde konuştuğumuz eğitimciler sorunlarını ve taleplerini anlatıyor l Sayfa 10'da

Upload: others

Post on 11-Feb-2021

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • Tarihi gar eski kitaplara kucak açtı

    Kozyatağı sakinleri huzursuz

    Haydarpaşa Garı'nda düzenlenen ilk ve tek sahaf festivali 18 Kasım’da başladı. Kadıköylüye nostaljiyi yaşatan festival, 3 Aralık’ta son bulacak l Sayfa 7’de

    Dudullu ile Bostancı arasındaki metro hattı için çalışmalar devam ederken mahalle halkı haber verilmeden dinamit patlatılmasından, gece 12’den sonra yapılan hafriyat nakliyatından muzdarip l Sayfa 3’te

    Yazar Ahmet Ümit’in “Ninatta’nın Bileziği” eserinden uyarlanan “Ninatta” operası, dünya prömiyerini 2 Aralık’ta Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası’nda yapacak l Sayfa 6'da

    İstanbul Teknik Üniversitesi bünyesinde geliştirilen Bumerangla, paylaşım ekonomisini kullanarak dönemsel ihtiyaçlarınızı karşılamanızı sağlıyor l Sayfa 16'da

    Edebiyattan operaya! “Elimizdekiler hepimize yeter”

    Dayanışma başrolde!Gösteri sanatçılarının hakları için mücadele veren Oyuncular Sendikası’nın yeni dönemini, Yönetim Kurulu üyesi, oyuncu Serdar Orçin ile konuştuk l Sayfa 5'te

    24 - 30 KASIM 2017

    www.gazetekadikoy. com . tr

    Yıl: 19 / Sayı: 914

    Türkiye’nin en büyük limanları arasında yer alan Fenerbahçe-Kalamış Yat Limanı’nda yapılaşmaya izin veren imar planı değişiklikleri onaylandı. İmar planının askıya

    çıkması beklenmeden yat limanı özelleştirilmek üzere ihaleye çıkarıldı l Sayfa 2'de

    Kalamış'ta yapılaşma inadı sürüyor

    Gördüklerimiz Göremediklerimiz (54)

    MARİO LEVİ 10'da

    Oysa hayattayız hepimiz

    BETÜL MEMİŞ 7'de

    Ah güzel İstanbul!

    FERYAL PERE 13'te

    birliktebirlikteKadıköy Belediyesi,

    25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete

    Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde,

    kadınların desteklenmesi ve

    güçlenmesi için hizmetlerin verileceği

    Rasimpaşa Sosyal Hizmet Merkezi’ni

    açıyor. Kadınlar şiddet ve ayrımcılığa

    karşı bu çatı altında mücadele edecek

    l Sayfa 8’de

    25 Kasım’da kadınlar bir kez daha sokağa

    çıkacak. 2017 yılı boyunca 240 kadının

    erkekler tarafından öldürülmesini

    Avukat Selmin Cansu Demir ve psikolog Eser Sandıkçı’yla konuştuk l Sayfa 9’da

    KadınlarKadınlar

    güçlügüçlü

    “Mesleğe saygı azalıyor”Atanma ve kadro sorunu,

    sınav sistemi değişiklikleri, performansa dayalı çalışma,

    KHK’lar… 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde konuştuğumuz

    eğitimciler sorunlarını ve taleplerini anlatıyor l Sayfa 10'da

  • 24 - 30 KASIM 20172 Yaşam

    Tarihi Kentler Birliği (TKB) tarafın-dan bu sene 16'ncısı düzenlenen Tarihi ve Kültürel Mirası Koruma Proje ve Uygulamalarını Özendir-me Yarışması'nda kazanan bele-diyelere ödülleri, Antalya'da YA-PEX Fuarı'nda düzenlenen törenle verildi. Kültür mirasını koruma ça-lışmalarını özendirmek amacıy-la düzenlenen yarışmada Kadıköy Belediyesi, Suadiye Sanat Atölye-leri, Karikatür Evi, Gençlik Sanat Merkezi Projeleri, Sosyal Hizmet Merkezi ve Ladikli Ahmet Ağa Çeşmesi Restorasyonu ile Uygu-lama Ödülü’ne layık görüldü. ÇEKÜL Vakfı ve Akdeniz Tanıtım işbirliğinde düzenlenen ve her yıl restorasyon ve yapı sektörüyle; belediyeleri, akademisyenleri ve uzmanları bir araya getiren YAPEX Restorasyon Fuarı "Tarihi ve Kül-türel Mirası Koruma Proje ve Uy-gulamalarını Özendirme Yarışma-sı"nın ödül törenine ev sahipliği yaptı. Tarihi Kentler Birliği’nin kül-tür mirasını koruma çalışmalarını özendirmek amacıyla düzenledi-ği ve gelenekselleşen yarışmada bu sene 69 belediyeden toplam

    143 proje değerlendirildi. TKB'nin mimarlık, şehircilik, arkeoloji, sa-nat tarihi, hukuk ve kent yönetimi alanlarındaki uzmanlardan oluşan Danışma Kurulu tarafından incele-nen başvurular arasında ödül alan projeler YAPEX Fuarı'ndaki Özen-dirme Yarışması Sergisi’nde katı-lımcılarla paylaşıldı.Kültür Mirasını Koruma ve Özen-dirme Yarışması'nda Kadıköy Be-lediyesi kentte kültür odaklı can-landırma hareketini desteklediği, kent merkezinin farklı noktaların-da sosyal ve kültürel işlevler ile ka-musal merkezler yarattığı, nitelikli restorasyon uygulaması ve bütün-cül koruma yaklaşımı gösterdiği Suadiye Sanat Atölyeleri, Karika-tür Evi, Gençlik Sanat Merkezi Pro-jeleri, Sosyal Hizmet Merkezi ve Ladikli Ahmet Ağa Çeşmesi Res-torasyonu projeleri ile "Uygulama Ödülü"ne layık görüldü.Kadıköy Belediyesi adına ödülü Fen İşleri Müdürü Oya Ramoğlu ve Etüt Proje Müdürü Leyla Terzi Ta-rihi Kentler Birliği ve Samsun Bü-yükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz'dan aldı.

    Kadıköy Zühtüpaşa İlkokulu’nda görev yapan öğ-retmen Deniz Tokatlıoğlu’nun geçen sene orta-ğı olduğu “English Learning Friends - ELF” isimli stratejik ortaklık projesi sona erdi.

    Türkiye, Polonya, Hırvatistan, İtalya, Yunanistan, Çek Cumhuriyeti ve Finlandiya’nın da ortak olduğu; AB Erasmus Plus Key Action 2 – Yenilik ve İyi Uy-gulama Değişimi için İşbirliği (KA2) altında yer alan bu proje 2 yıl sürdü. Öğretmen ve öğrenciler, bu süre boyunca farklı ülkelerde birer haftalık eğitim-lere katılarak bilgi ve deneyimlerini paylaştılar. Ay-rıca farklı kültürleri ve eğitim ortamlarını tanımanın heyecanını yaşadılar. “English Learning Friends- ELF ” adlı proje kapsamındaki eğitimlerde eğlen-celi e-öğrenme uygulamaları olan Video Konfe-rans, Voki, Kahoot, Twinspace, Blog, Boomwriter, Padlet, Voicethread, Zooburst, Webquest gibi web tabanlı yenilikçi öğrenme yaklaşımı eğitimlerini sı-nıflarında uyguladılar. Bu sayede öğrencilerin hem yabancı dil hem de bilişim teknolojileri becerilerinin gelişmesi sağlandı.Learning Friends Projesi sonunda okul koordinatö-rü Deniz Tokatlıoğlu, Türk Ulusal Ajansı tarafından Ulusal Kalite Ödülü’ne ve ardından Avrupa Kalite Ödülü’ne layık görüldü. Tokatlıoğlu, ödülünü gele-cek ay Antalya’da yapılacak olan Türkiye eTwin-ning Konferansı’nda alacak.

    Tarihi Kentler Birliği Kadıköy Belediyesi'nin beş projesi, Tarihi Kentler Birliği tarafından “uygulama ödülü”ne layık görüldü. Ödül töreni YAPEX Restorasyon Fuarı'nda gerçekleşti

    ödülü

    Kadıköylü öğretmene Avrupa’dan ödül

    Kadıköy’e

    2011 yılında özelleştirme kapsamına alı-nan Fenerbahçe-Kalamış Yat Limanı hak-kında yeni bir karara varıldı. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazır-lanan 1/5000 ölçekli koruma amaçlı nazım imar planı değişikliği ve 1/1000 ölçekli koru-ma amaçlı uygulama imar planı değişikliği, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun kararıyla onaylandı. Söz konusu karar 10.11.2017 tarihli Resmi Gaze-te’de yayınlandı.

    Özelleştirme Yüksek Kurulu, daha önce-ki kararını, “İstanbul’un Kadıköy ilçesi Zü-htüpaşa Mahallesi Kalamış-Fener Cadde-si mevkisinde sınırları belirtilen 122 bin 648 metrekare yüz ölçümlü dolgu alanı ve 355 bin 859 metrekare yüzölçümlü deniz yüze-yi (iki yat limanı) olmak üzere toplam 478 bin 507 metrekare yüzölçümlü, devletin hü-küm ve tasarrufu altındaki alanın özelleştir-me kapsam ve programına alınması” şeklin-de yeniden düzenledi.

    Özelleştirme Yüksek Kurulu daha önce 2013 yılında, sınırları belirtilen 115.821,84 metrekare yüz ölçümlü dolgu alanı ve 319.306,74 metrekare yüzölçümlü deniz yü-zeyi (iki adet yat limanı) olmak üzere top-lam 435.128,58 metrekare yüzölçümlü alanın özelleştirme kapsam ve programına alınması-na karar verilmişti. 2017 yılındaki yeni kara-rıyla özelleştirilen alan 42 bin 833 metrekare arttırılmış oldu. ÖYK tarafından onaylanan plana göre “yüzen iskele” olarak belirtilen dolgu alanlarına inşaat yapılmayacak fakat li-mana otopark hariç 15 bin metrekare inşaat alanı yapılabilecek.

    ACELE İHALEÖzelleştirme Yüksek Kurulu’nun kararı-

    nın ardından 10 gün sonra limanla ilgili yeni bir karar daha alındı. ÖYK kararının askıya çıkması dahi beklenmeden liman 36 yıllık süreyle ihaleye çıkarıldı. Özelleştirme İdare-si Başkanlığı’nın resmi sitesinde 16.11.2017 tarihinde yayınlanan Türkiye Denizcilik İş-letmeleri AŞ’ye Ait Fenerbahçe-Kalamış Yat Limanı Özelleştirme İhalesi ve ek tanı-tım dokümanlarında “Türkiye’nin en prestij-li yat limanları arasında yer alan Fenerbah-çe – Kalamış Yat Limanı’nın Kıyı Kanunları

    çerçevesinde hazırlanan ve 5 çıpalı bir yat li-manı oluşturulmasına olanak sağlayan imar planı, ÖYK’nın 6 Kasım 2017 tarihli ve 2017 / 106 no’lu kararıyla onaylanmıştır ve 10 Ka-sım 2017 tarihinde Resmi Gazete’de yayınla-narak yürürlüğe girmiştir” denildi.

    Fenerbahçe-Kalamış Yat Limanı’na iliş-kin plan daha önce 17 Mart 2015 tarihin-de Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından onaylanmıştı. Fenerbahçe Kalamış Yat Li-manı’nda yapılaşmanın önünü açan karar doğrultusunda 115 bin 469 metrekare büyük-lüğü olan Yat limanına otopark hariç 15 bin metrekare inşaat alanı yapılabilecek ve bu alan yeraltı otoparkı ile 36 bin metrekareye kadar yükselecekti. Kadıköy Belediyesi pla-na yapı, nüfus ve trafik yoğunluğunu arttır-ması, halkın kıyı kullanımını azaltması, kıyı siluetini bozması, 1/100.000 üst ölçekli çev-re düzeni planına uygun olmaması, ekolojik dengenin bozularak yosunlaşmayı arttırması, ÇED raporunun olmaması ve hava koridorla-rını kesmesi nedenleriyle itiraz etmişti.

    Özelleştirme Yüksek Kurulu Kadıköy Belediyesi’nin itirazını ret etmişti. Kadıköy Belediyesi ise özelleştirme kararını Danış-tay Altıncı Daire’ye taşımıştı. Konusunda uzman beş kişiden oluşan Bilirkişi Heye-ti “Fenerbahçe-Kalamış Yat Limanı Koru-ma Planı”nı uygun bulmayıp, olumsuz yönde çok kapsamlı, her yönü ile incelenmiş bir ra-

    por sunmasına rağmen, mahkeme bilirkişi ra-porunu dikkate almayıp sadece yüzen iskele alanlarının emsale katılmasına yönelik yürüt-meyi durdurma kararı vermişti.

    Kadıköy Belediyesi’nin itirazı ile ilgili basına bilgi veren Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ta-rafından bu alanda ilk yapılan 2013 onay-lı imar planına yapı yoğunluğu getirdiği için itiraz edip dava açtıklarını hatırlatarak, açılan davaya yürütmeyi durdurma kararı verildiği söylemiş ve “Yürütme durdurma kararından sonra bu yılın Mart ayında çok fazla değişik-lik yapılmadan yeni bir plan devreye konul-du. (17.03.2015) Bu tarz davalarda kazansa-nız bile yeni planlarla yeniden sürecin devam etmesi sağlanıyor” demişti.

    ÖYK tarafından 06.11.2017 tarihinde onaylanan plan, Kadıköy Belediyesi’nin aç-tığı dava ile iptal edilen 2013 onaylı plan ve kısmen yürütmesi durdurulan ve davası de-vam eden 17.03.2015 tarihli plan kararlarına dayandırılıyor. Sadece “yüzen iskele” alanla-rının emsale dahil alanlardan çıkarılıp özel-leştirilen alan metrekaresinin arttırıldığı yeni plan askıya çıkmadığı için resmi olarak kesin-leşmiş niteliği taşımıyor. Ancak Fenerbah-çe-Kalamış Yat Limanı henüz kesinleşmeyen plana göre tekrar ihaleye çıkarılmış oldu.

    Kadıköy Belediyesi özelleştirme kararı-na ve ihale kararına itiraz edecek.

    ACELE KARARYAT LİMANI’NDA

    Özelleştirme Yüksek Kurulu, Fenerbahçe-Kalamış Yat Limanı’nda yapılaşmaya izin veren imar planı değişikliklerini onayladı. İmar

    planının askıya çıkması beklenmeden Fenerbahçe-Kalamış Yat Limanı 36 yıl süreyle özelleştirilmek üzere ihaleye çıkarıldı

    KALAMIS

  • udullu ile Bostancı’yı demir raylarla bağlayacak olan metro hattı için ça-lışmalar tüm hızıyla devam ediyor. 2019’da bitmesi planlanan hat için

    birçok noktada dinamitleme, kazı ve inşaat çalış-maları yapılıyor. Bu noktalardan biri de iki dura-ğın yapılması öngörülen Kozyatağı. Metro çalış-ması ulaşım açısından mahalleliyi memnun etse de inşaatın getirdiği problemler bu memnuniye-ti unutturacak cinsten. Mahalle halkı haber ve-rilmeden ve branda çekilmeden yapılan dinamit patlatma işleminden, gece 12’den sonra yapılan hafriyat nakliyatından ve kapanan yolların sebep olduğu trafikten muzdarip.

    “PSİKOLOJİMİZ BOZULDU”Kozyatağı Mahallesi ve 19 Mayıs Mahallesi

    halkının şikâyetçi olduğu konuların başında gece geç saatlerde yapılan hafriyat nakliyatı geliyor. Mahallelinin iddiasına göre sabah dinamit pat-latma ve kazı işlemlerinin sonucunda ortaya çı-kan hafriyat gece 12’den sonra kepçelerle tırla-ra yüklenerek nakliye ediliyor. Hafriyatın büyük çoğunluğunun taştan oluşması ise büyük bir gü-rültü kirliliğine yol açıyor.

    Mahalleli Nejat Yalkıldak “Kaya-lıklar kamyona döküldüğü zaman bü-tün mahalle ayağa kalkıyor. Bunu biz defalarca şikâyet ettik. Geceleri uyu-yamamaya başladık. Kendilerine de söyledim. Mühendisleriyle konuştum. Bizim 24 saat çalışma hakkımız var di-

    yorlar. Geceleri saat 10’dan 11’den başlayıp 4’e kadar sürüyor” sözleriyle mağduriyetini dillendi-rirken, Fethi Yüksel ise “Gece 12’den sonra mü-zikholde bile yüksek sesle bir müzik dinletilmesi yasakken, burada geceleri hafriyat taşıyorlar. Bü-tün mahallenin psikolojisi bozuldu.” diyor. Ma-hallelinin talebi ise nakliye işleminin mesai saat-leri içinde yapılması.

    GÜVENDE HİSSETMİYORUZMetro çalışması kapsamında

    istasyonlar arasındaki tünel kazma işlemleri yapılıyor. Söz konusu tünel yapım işi için de işçiler tarafından zaman zaman dinamit kul-lanılıyor. Mahallelinin iddi-asına göre önceden haber ve-rilmesi zorunlu olan bu işlem için mahalle halkı bilgilendirilmiyor. Ani pat-lamalar deprem etkisi yaratırken, halkı korkutu-yor. Mahalleli Süreyya Özcan, sürekli bir patlama

    duyduklarını belirtirken, 11. katta oturdu-ğunu ve binanın sallandığını söylüyor.

    Özcan, eski bir bina olmasından kay-naklı apartman sakinlerinin kendileri-ni güvende hissetmediklerine de dik-kat çekiyor. Dinamit işlemiyle ilgili

    bir diğer problem ise patlama sırasında uçan malzemeler. Bu işlem için branda

    germek zorunluyken mahallelinin iddiasına göre bu ihmal ediliyor. Yücel Abanozoğlu, konuyla il-gili yaşadığı anıyı şöyle anlatıyor: “Geçen gün in-şaatın olduğu yoldan geçiyordum. Bir kadın ‘ya hemen geçin ya da durun’ dedi. O arada alarm-lar başladı çalmaya. Bir gürültü peşine. Dinamit patlamışlar. Parçalar evin yüksekliğine kadar çık-tı. Eskiden branda geriyorlardı artık onu da yap-mıyorlar. Oradan çıkan şeyler birinin kafasına gel-se, biri hayatını kaybetse kim verecek hesabını?”

    TRAFİK ÇİLESİMetro inşaatından kaynaklı inşaat devam

    eden mahallelerde birçok sokak trafiğe kapatıl-mış durumda. Bu da trafik problemini beraberin-de getiriyor. Mahalleli her gün bir yolun trafiğe kapandığını belirtirken, alternatif güzergâhların belirlenmemesinden şikâyetçi. Konuyla ilgili ko-nuşan mahalleli Soydan Mutlu, “Her gün yeni bir sokak trafiğe kapatılıyor. Takip etmek mümkün değil. Bize alternatif güzergâhlar da göstermiyor-lar. Evimize gidebilmek için bütün mahallede tur atıyoruz. Trafik olarak tam bir kaos hakim bura-da. Kapalı-açık yollar birbirine karıştığından ar-tık insanlar trafik işaretlerini de umursamaz ol-dular. Yöne dikkat etmeksizin açık olan sokağa giriyorlar arabalar kafa kafaya geliyor. Projeyi yürütenler gelsinler burada bir çalışma yapsın-lar. Alternatif güzergâhlar belirleyip plan prog-ram çıkarsınlar”

    324 - 30 KASIM 2017Haber

    Bostancı ile Dudullu arasında hizmet verecek metro hattının çalışmaları sırasında patlatılan dinamitler ve gece inşaatı mahalleliyi huzursuz ediyor

    TBMM’de oluşturulan “Trafik Sorunlarını Araştırma Alt Komisyonu” üyeleri, Bağdat Caddesi’nde incelemelerde bulundu

    Kozyatağı halkının

    D

    KOMISYON sahaya indiTrafik kazalarının araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması için geçtiğimiz ay TBMM’de kurulan Trafik Sorunlarını Araştırma Alt Komisyonu üyeleri sorunları tespit etmeye Bağdat Caddesi’nden başladı. Komisyon üyeleri 16 Kasım Perşembe günü Bağdat Caddesi ve sahil yolunda incelemelerde bulunarak, esnaf ve vatandaşlarla görüştü.

    Komisyonun kurulması için dilekçe veren AKP İstanbul Milletvekili Hurşit Yıldırım, basına yaptığı açıklamada, bu komisyonla işlek caddelerdeki trafik sorunlarının araştırılması ve toplumda bu yönde bir bilinçlenme oluşturulmasını amaçladıklarını belirtti. Yıldırım, kamuoyunun da katkısıyla kaza ve ihlalleri en aza indirmeyi hedeflediklerini dile getirdi.

    Trafik yoğunluğunu, kazaları, ihlalleri etkileyen birçok faktör bulunduğunu ifade eden Yıldırım, “Komisyonumuz bu etkenleri derleyip toparlayarak bir altlık oluşturacak. Bu altlık, kamuoyu tarafından da kabul gördüğü takdirde kanunlaşacak.” dedi.

    RAPOR HAZIRLANACAKKomisyon Başkanı Orhan

    Kırcalı ise komisyonun tüm Türkiye’de işlek caddelerdeki trafik kazalarının nedenleri ve bunların ne gibi önlemlerle bertaraf edileceğine yönelik bir araştırma gerçekleştireceğini ve hazırlayacakları raporu

    dilekçe komisyonuna vererek raporlaştıracağını söyledi.

    Tüm dünyada trafik kazalarındaki ölümlerin halk sağlığı problemi olarak değerlendirildiğini kaydeden Kırcalı, şunları kaydetti: “Türkiye’de son 10 yıl içerisinde 1 milyon 518 bin yaralamalı ve ölümlü trafik kazası meydana geldi. Bu kazalarda 52 bine yakın vatandaşımız hayatını kaybetti, 2 buçuk milyon insanımız da sakat kaldı. Kazaların ülkemize maliyeti ise 39 milyar TL. Kazaların yüzde 90’a yakını insan kaynaklı. İnsan kaynaklı kazaların da yüzde 89’u sürücü hatası ve bunun da yüzde 43,7’si aşırı hız. Bu kazaları en aza indirmek için öncelikle eğitim ve bilinçlendirme yapmamız lazım. Maalesef trafik kazalarının ahlaki ve vicdani bir yükü yok. Normal bir suçta insan pişmanlık ve suçluluk duygusu hisseder ama trafik kazasında bu olmuyor. Aksine yaptığı hızla ve trafik ihlalleri ile övünenler var. Trafik güvenliği kültürünü oluşturmamız gerekiyor. Yapılacak olan kontrollerin, her bir kural ihlalinin aynı zamanda trafik kazasına gidiş olduğunu bilerek buna göre muamele yapılması gerekiyor. Burada teknolojik gelişmeleri de kullanmalıyız. İnteraktif denetim sistemini uygulayabiliriz. Yani yolda trafik riski oluşturan unsurları 7/24 kontrol edilerek önce uyarı sonra yaptırım getirilebilir.”

    Tel: 0216 372 35 77 Bağdat Cad. No: 517 Çatalçeşme mevkii - BOSTANCI [email protected] / facebook adresimiz: Sezon Tur / www.tatilkeyfiburada.com

    GÜNÜBİRLİK TURLAR

    KONAKLAMALI TURLAR • 16-17 ARLK. CMT-PZR MUDURNU-GÖYNÜK- BEYPAZARI (1GECE -2 GÜN) • 23-24 ARLK. CMT-PZR BURSA DAYENİ YIL KARŞILAMA EĞLENCE DAHİL(1 GECE -2GÜN)

    • 25 KSM CMT. YEDİ GÖLLER MİLLİ PARKI (KUMANYA-YEMEKLİ) • 26 KSM / 17 /24 ARALIK PZR. FENER - BALAT - KARİYE (YEMEKLİ )• 30 KSM PERŞ. MİSİ KÖYÜ - CUMALIKIZIK ( YEREL LEZZETLER )• 03 ARALIK PZR EDİRNE KARAAĞAÇ YÜRÜYÜŞ ( DOĞADA –KUMANYA VE YOL İKRAM)• 09 ARALIK CMT ESKİHİSAR - KETENCELER KÖYÜ (ÇERKEZ KÖYLERİ –YEREL LEZZETLER DAHİL)• 10 ARALIK PZR. ABANT GÖLÜ(KUMANYA -YEMEK DAHİL)• 17 ARALIK PAZAR MUDANYA-TRİLYE (BALIK MENÜLÜ )

    l Alper Kaan YURDAKUL

    METRO ÇILESI

    001.080.3340 vergi no'lu firmamıza ait A seri no'lu 30701-30950 arası 250 adet fatura kaybolmuştur. Hükümsüzdür.

    Tasfiye halinde 2K Kalite Kontrol ve Mühendislik San.Tic.Ltd

    İşyerimizin INGENİCO marka IWE280 model JHWEZ0011896 sicil no'lu ödeme kaydedici cihazlara ait ruhsatımız kaybolmuştur.

    Hükümsüzdür. Şule AKINTÜRK

    KAYIP

    Süreyya Özcan

    Yücel Abanozoğlu

  • 24 - 30 KASIM 20174 Yaşam

    LISE VE ÜNIVERSITE ÖĞRENCILERINE

    INGILIZCE ÖZEL DERS Derslere takviye ve sınavlara hazırlık

    İngilizcesi, akademik ingilizce, Proficiency, TOEFL, YDS, YÖKDİL sınavlarına hazırlık için

    her seviyede İngilizce özel ders verilir.

    Tel: 0532 522 13 28

    Kadın genital organlarındaki mikrobiyal

    durumu ve cinsel bulaş durumunu ortaya koyan

    FEMOFLOR testlerinden sonra, erkeklerde

    mikrobiyal durumu ve cinsel bulaş durumunu moleküler

    yöntemle ortaya koyan ANDROFLOR

    testleri de uygulamaya başlanmıştır.

    Merkez:Bağdat Cad. 28 (Kızıltoprak THY yanı) Kızıltoprak / İstanbulTel: 0216 349 5151 (pbx) Fax: 0216 418 1347

    Kızıltoprak Şube: 0216 345 4651 Haseki Gelişim: 0212 529 8979Nişantaşı Gelişim: 0212 231 4967 Kadıköy Gelişim: 0216 418 0088Şaşkınbakkal Gelişim: 0216 385 0289 Göztepe Gelişim: 0216 566 2775

    www. gelisimlab.com.tr [email protected]

    İDRAR KAÇIRMA ŞİKAYETİNDEÇOK BOYUTLU TEDAVİ

    PELVİK TABAN STİMULASYONU

    Sağlıkta Buluşma Noktanız...

    Şair Arşi Cad. No: 6 Göztepe - Kadıköy / İSTANBUL444 0 664 - 0216 449 09 41

    [email protected]

    İDRAR KAÇIRMA ŞİKAYETİNDEÇOK BOYUTLU TEDAVİ

    PELVİK TABAN STİMULASYONU

    Sağlıkta Buluşma Noktanız...

    Şair Arşi Cad. No: 6 Göztepe - Kadıköy / İSTANBUL444 0 664 - 0216 449 09 41

    [email protected]

    Sistemik CGF-D34

    (Kök Hücre) tedavisine başladık.

    Siz de bu uygulama ile daha sağlıklı ve

    enerji dolu bir yaşam sürdürebilirsiniz.

    Eski kitaplarınız, koleksiyonlarınız,

    Osmanlıcabelgeleriniz

    değerinde alınır.

    0537 220 32 00Kadıköy

    KITAPLARINIZ, Kütüphaneleriniz, ESKI EVRAK ve

    fotoğraflarınız alınır.Tel.:0535 517 07 21

    Felsefenin en önemli özelliklerinden biri düşünce üzerine düşünebilmeyi olanaklı kılmasıdır. Felsefi bakış; aklın kendisini sorgulayabilmesini, bilincin eleştirel bir analizinin yapılabilmesini mümkün hale getirir. Eğer krizin öznel boyutu mevcut düşüncenin/bilincin kendi sınırına dayanmasıyla ilişkiliyse, bu durumun farkına varılmasının krizin aşılabilmesinin gerek koşullarından biri olduğu pekala ileri sürülebilir. Peki bu farkındalık nasıl oluşabilir? Düşünce kendi sınırına dayandığını ancak ve ancak felsefe yoluyla fark edebilir. Bu çerçevede felsefenin en temel, hatta belki de tek kategorisi akıldır. Düşüncenin sınırına dayandığını akıl görür, bunun da zorunlu olduğunu zorunlulukla kavrar. Bunu yapabildiği içindir ki akıl özgürlükle iç içedir. Çünkü aklın zorunluluğun farkına varması, özgürlük idesiyle hareket ettiği anlamına gelir. Bireyin yaşanan krizi aşabilmek için kendi düşüncesine yön veren kavramsal çerçevesinin sınırları ve o sınırlar içinde kalan öğelerle hesaplaşması gerekir. Bu hesaplaşma hem teorik hem de pratik bir meseledir. Teoriktir çünkü söz konusu hesaplaşma düşünsel sınırlarla ilgilidir; pratiktir çünkü eylemler de bu hesaplaşmanın parçası kılınır. Kendi bilinciyle ve öznel deneyimleriyle ilişki kuran kişi mevcut sınırların mutlak olmadığını ve tarihsel olarak kurulduğunu fark edebilir ve bu çerçevede kendi'sinin tarihsel bir ontolojisini yapabilir. Bu da etik ve estetik açılardan yeni bir yaratıma dönüşebilir. Yani kendisini yeni doğrularla, yeni değer yargılarıyla ve yeni davranma kipleriyle yeniden var edebilir. Kendisini yeniden var etmesi de estetik bir süreçtir. Kişi bu yaratma etkinliğini yeni değer yargılarıyla inşa etmeye çalışırsa aynı zamanda etik bir sürece adım atmış olacaktır. Aslında tüm bu soruşturmalar felsefenin kadim sorularından biriyle yakından ilişkilidir: "iyi ve doğru yaşam" sorusu. Kimi filozoflar ve felsefe severler bu

    soruyu hayatın anlamının ne olduğu sorusu bağlamında yanıtlamaya çalışmışlardır. Bana sorarsanız iyi ve doğru yaşam sorusunu birey düzleminde tarihsel olarak şöyle formüle edebiliriz: Antik dönemde "bir insan nasıl yaşamalıdır?" sorusuna yanıt aranmıştır, Aydınlanma döneminde ise "bir kişi nasıl eylemelidir?" sorusu ön plandadır. Çağımızda ise artık şu soru yükseliyor: "Bir birey nasıl yaşayabilir?" Bu sorular birbirini çağrıştırsa da her biri kendi dönemlerinin yönelimlerini yansıtmaktadır. Yani söz konusu sorular farklı bağlamlarda ve farklı nesnellikler içinde yükselmişlerdir. Ama bu soruları ortaklaştıran temel husus, her birinin felsefi bir nitelik taşımasıdır. Felsefi tını olmadan bu sorular sorulamaz. Sorulardaki dönüşüm ise şüphe yok ki çağların beklentileriyle ilgilidir. Bu beklentileri doğuran ise önceki dönemlerin sahip olduğu yönelimlerin bunalım içine girmiş olmaları (ya da iflas etmiş olmaları)dır. Kısaca kriz yeni bir yaşama kültürünün, yeni bir tinin ve yeni bir felsefi sorgulamanın ortaya çıkmasını tetiklemiştir. Sıraladığım sorular, toplumsal boyutla da yakından ilişkilidir. Çünkü bu sorular toplumsal boyut hesaba katılmadan, toplumsal alandaki kriz ile bireysel boyut ilişkilendirilmeden yanıtlanamaz. Örneğin iyi ve doğru yaşam sorusu “bir birey nasıl yaşayabilir?” sorusuyla ilgili olduğu kadar genel adalet sorusuyla meşgul olmayı da gerektirir. Çünkü adil olmayan bir toplumun iyi ve doğru bir yaşam sürmesi beklenemez. Adalet ise Aristoteles'in de yüzyıllar önce belirttiği gibi en toplumsal (politik) erdemdir. Çünkü sadece failin iyiliğiyle ilgili değil, başkalarının da iyiliğiyle doğrudan ilişkilidir. İşte ancak felsefi bakış iyi ve doğru yaşam sorusunu adalet sorusuyla ilişkilendirebilir. Bu soru üzerine yeniden düşünmenin imkanını felsefi bilinç oluşturabilir. Toplumsal kriz bir ihtiyacı açığa çıkardığı için yapar bunu. Yani zorunlulukla ve zorunluluğun farkında olarak.

    Toplumsal ve bireysel kriz/buhran zamanlarında felsefe ne işe yarar?

    3

    Mekan ve zaman, bize normalin değişken yapısını sürekli hatırlatır. Kuşkusuz kültürel çerçeve ve yaşamın organize edilmesi normalin pratik bir gereksinim olduğunu ve zorunluluğunu gözümüze batırırcasına vurgular durur. Ama felsefe böyle bir zorunluluğu pek tanımaz. Felsefi bakış, normalin anlamsızlığını kavramada gecikmez. Çünkü normal; bir kuraldan, kabul görmüş bir temelden yola çıkar. Oysa felsefe eğer Karl Jaspers’in deyimiyle ‘yolda olamak’sa bu yolun bir doğrusu, kendisine temel aldığı bir hakikati yoktur. O bir arayıştır. Bu arayış içinde normal önemli değildir, esamesi okunmaz. Çünkü arayışın kendisi zaten normalin dışında olma anlamını taşır. Belki geçici de olsa normalim vardır, ama bu, “yolda olmak” ile kendisini ortadan kaldıracak bir normallik potansiyeli taşır sürekli. Sorun, benim normalimin aynı zamanda normal olmayan potansiyeli taşıdığını unutmamaktır; unutmak sıradanlığı davet eder. Sıradanlık ile “normal” insan arasında çok ince bir aralık vardır; her an kapanıp yapışmaya hazır bir aralık. Eğer mutlaka bir normal kavramında ısrar edecek ve tanım peşinde olacaksak; sözü edilen normal, gerektiğinde normalin dışında olabilme ve bunu akılda tutma olabilir.

    Erdem, yalnızca etik alan için söz konusu olan, dahası sadece "insan olabilenlen varolanlar" için kullanılan bir sözcük değildir. Farklı varolanların kendilerine özgü etkinlikleri ile kurulacak olan ve onları neliklerine göre tam kılacak bir yapıdır. Buna göre, insan olabilecek varolanların erdeme sahip olmaları, bunların insan olmakı kendilerinde gerçekleştirmekte oldukları anlamına gelir. İnsanın erdemli olması demek, insanın insanca bir yaşama katılması ve bunu bilerek, isteyerek ve tercih ile yapması demeye gelir. Erdemli insan "iyi"nin nedirini sorgulayan kişidir, "iyi"nin nedirinin çoklukla belli bir sürüye göre belirlendiğinin ayırdında olan kişidir, iyinin, kötünün ve beterin ötesinde olan kişidir, öteki hayvanların ve insanların erdemlerinin kurulmasına olanak veren kişidir. Bunları Aristoteles, Nietzsche ve Heidegger de biliyordu!

    Sıradanlık/normal olmak nedir? ‘Normal insan’ kimdir?

    Erdemli olmak, iyi insan olmak nedir?

    İnsan soru sorar. Bu soruların içeriği kadar, bizatihi soru

    sorma eylemi de felsefenin ilgi alanına girer. Biz de işleri

    ‘soru sormak’ olan felsefecilere felsefeyi sorduk. Ufuk açıcı

    olacağını umduğumuz yanıtları sizlerle paylaşıyoruz. Felsefenin sss’ini (sıkça sorulan sorular) bu

    yazı dizimizde bulacaksınız. Bol sorgulamalı okumalar dileriz…

    Hazırlayan: Gökçe UYGUN

    FELSEFECISORU

    Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kurtul Gülenç

    Felsefeci ve terapist

    Dr. Ufuk Yaltıraklı

    Yeditepe Üniversitesi

    Fen Edebiyat Fakültesi

    Felsefe Bölümü Başkan

    Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Lale Levin Basut

    3

  • er akşam milyonlarca evin oturma odasına televizyon di-zileriyle konuk olan oyuncu-ların ve set işçilerinin çalışma

    koşullarını merak ettiniz mi hiç? Dizilerin 150 dakikaya kadar varan tek bir bölümü-nün bir hafta içinde nasıl çekildiğini hiç düşündünüz mü?

    Gösteri sanatları sektörü çalışanları-nın hak arama mücadelesinin ürünü olan Sahne, Perde, Ekran ve Mikrofon Oyun-cuları Sendikası’nın (Oyuncular Sendikası) Genel Ku-rulu 3 ay önce yapıldı. 3 yıllık dönemde görev yapacak olan yeni yönetim belirlendi. Onlardan biri de yıllardır ti-yatro oyunları, televizyon dizileri ve sinema filmlerinde rol alan oyuncu Serdar Orçin. Uzun yıllardır Kadıköy’de yaşayan Orçin ile Moda’da buluşup, sektörü ve sendika-yı konuştuk.

    ◆ Oyuncular Sendikası’nın 6 yıl evvel kurulmasın-daki ihtiyacı konuşarak başlayalım…

    Sinema, tiyatro ve özellikle televizyon sektörü son 15 senede hızlı bir şekilde büyüdü. Oyunculuk ve ilin-tili tüm meslek grubu çalışanlarının sayısı da arttı. İşler ‘Türk usulü’ ilerliyordu. Setin başına ‘bir bilen’ konu-lurdu, o ne derse o olurdu. İnsan onuruna yakışmayacak çalışma saati ve koşullarında çalışılırdı. Bu kuralsızlık, özellikle dizi setlerinde ölümlü kazalara dek vardı.

    ◆ Kimse bu koşullara karşı çıkmıyor muydu?Bireysel olarak hak aramaya çalıştığınızda sistem sizi

    ezip geçiyor. Çünkü bu sektör o kadar acımazsız ki her zaman sizin yerinize biri bulunur! Her oyuncunun da bir alternatifi vardır, başrol dâhil.

    “OYUNCU DA BİR İŞÇİ”◆ Yani aslında siz ve sizin gibi ünlü oyuncular, işin

    şöhretli kısmındasınız ama aynı zamanda emekçisiniz de…Hah evet... Asıl mesele burada. Sendika kurulana dek

    net bir meslek tanımı yoktu. Sendika sayesinde oyuncu-luk bir meslek olarak tanındı. Oyuncunun da sette çalı-şan herkes gibi bir işçi, bir çalışan olduğunun yasal ze-mini yaratıldı.

    ◆ Sizin sendikada yer alma motivasyonunuz neydi?Evet, sağolsunlar oyuncu arkadaşlarımız, doğru ve haklı

    bir kararla sendikayı kurdular. Sürecin başından beri içinde-yim. Demin anlattığım sorunları hem gördüğüm hem bizzat yaşadığım ve bunların belli standartlarda bir çözüme kavuş-turulması gerektiğine inandığım için sendikalıyım.

    Demin bahsettiğim ‘Türk usulü’ işten sadece oyun-cular değil sette çalışan bir sürü meslek grubundan ça-lışanlar da muzdarip. Hatta onlar daha fazla. Oyuncu en azından bir şekilde evine gidebiliyordu ama bir set çalışanın evinin yolunu bulması zordu çünkü mesaisi asla bitmiyordu! Onların haklarını arayan ve hak ettik-leri bedeli almasını sağlayan bir platform oldu sendika.

    ÇALIŞMA SÜRESİ 12 SAATE İNDİ◆ Peki sendika sayesinde, bahsettiğiniz bu kötü set

    şartları ne kadar düzelebildi?Yol almaya başladı. Bu yıl ilk kez devlet eliyle setler-

    de denetim yapılmaya başlandı. Sendika sayesinde set-ler ‘normal’ işyeri statüsünden ‘tehlikeli’ statüye alındı.

    ◆ Setlerdeki uzun çalışma saatlerine yönelik ne yapıldı?12 saat ile sınırlandırıldı. ◆ 12 de uzun değil mi?Evet ama ‘sınırsız mesai’ ile karşılaştırırsak, makul

    bir seviyeye çekildi. İşin doğası bu diyerek normalleştir-mek de istemem ama dizi saatleri çok uzun. Ki bu da ta-lep ediliyor kısalsın diye ama sektördeki büyük patronlar buna ikna olamadı hala. Dizilerin süresi kısalırsa çalışma süresi de 8-10 saate iner.

    ◆ Oyuncular Sendikası’nın hali hazırda bin 372 üyesi var. Bu rakam az değil mi?

    Türkiye’deki toplam oyuncu sayısını bilmiyorum ama 4 ya da 5’te biri sendikalıdır en fazla. Hazır yol alın-mışken, bu sendika etrafında toplanmakta büyük fayda var. Toplanılamıyorsa da ilkin kendimize bakarız, biz ulaşamıyoruz demektir. Bizim onlara ulaşmamız lazım. Bu dönemki önceliklerimizden biri bu.

    ◆ Yeni 3 yıllık dönemde başka neler var gündeminizde?Vizyonumuzu doğru bir şekilde ifade etmek… Bu

    bir sendika ve amacı belli; mesleki olarak kendini ve ül-keyi de ilgilendiren bazı konularda fikir üretmek, talep-te bulunmak. Bunu yapmak da devlet-hükümetle kavga-

    lı olduğun anlamına gelmez. Ama kraldan çok kralcılar herhangi bir sözü hemen hükümete karşı olmak gibi yaf-talıyorlar. Kendimizi bu yaftalardan kurtarmamız lazım. Ama kendimizi değiştirmeyeceğiz, onların bu kafalarını değiştirmek için mücadele vereceğiz.

    “SENDİKA HERKES ADINA KONUŞUR”◆ Peki siz sendikacılıkta öne çıkan bir oyuncu ola-

    rak, bu yaftalama nedeniyle sektörde iş bulamamaktan endişeleniyor musunuz?

    Herkes eder. Ama bu sendikalı olmakla da alaka-lı değil. Herkes bir hayat mücadelesi veriyor. Çok kay-gan bir zemin bu meslek, sürdürülebilir iş bulmak zor. O tür kaygıları anlarız. O nedenle kimilerinin kendini geri çekmesi de doğal. İşte burada sendika devreye gi-riyor. Sendika tüzel bir kişilik ve herkes adına konu-şur. Böylelikle sen hakkını talep ederken tek başına ol-manın verdiği korkuyu yaşamazsın. Sistem isyan edeni ezer. Ama sendika senin adına konuşur.

    Ben hayatım boyunca ‘kimse bana iş vermez’ diye bir kaygı duymadım. Ben mesleğimi bir şekilde yaparım, ama 10 kişiye ama 100 kişiye. Ki öyle de oluyor. Küçük sa-lonlarda, kendi ceplerinden para harcayarak tiyatro yapan oyuncular var! Yani bu işi meslek olarak seçmiş kişile-rin kaygıları ile şan şöhret peşinde olanların kaygısı farklı. Bunu ayırmak gerek. Ama, öyle ya da böyle bir kaygı duy-mak da bir sorun. Bu fikir beyan etmek konusunda otosan-süre neden olur. Zaten şu anda hepimizin en büyük sorunu bu. Oyunculuğun şöyle bir güzelliği var; söylemek istedi-ğimiz bir şeyi başka şekilde de söyleyebiliriz. Mesela he-men şimdi Cıbırcıt ülkesindeki Hömök adlı bir işçinin so-runlarını anlatan bir oyun yazıp oynayabilirim! Asıl mesele böyle bir derdin var mı, bunu söylemek istiyor musun? Biri çıkıp da ‘ben vodvillerde, müzikallerde oynamak, şarkılar söylemek, gülmek, güldürmek istiyorum’ diyebilir. Tabi buyursun yapsın. O da kaygı duymasın, öbürü de...

    5Yaşam 24 - 30 KASIM 2017

    Gösteri sanatları sanatçı/zanaatkarlarının ortak platformu olan Oyuncular Sendikası yöneticilerinden, Kadıköylü oyuncu Serdar Orçin, sektörde insan onuruna yakışır çalışma koşullarını sağlamak için çalıştıklarını söylüyor

    Sahnede rol, sendikada emek mücadelesi

    l Gökçe UYGUN

    ◆ Yasal zeminde olmasa da bir örgütlenme örneği olarak Kadıköy Tiyatroları Platformu’nu nasıl buluyorsunuz?Müthiş bir birlik! Bu platformda bir arada olmaları çok kıymetli. Zaten olması da gereken bir şey. Yarış yok, birlik olmalıyız. Ya hep beraber çıkacağız ya da ineceğiz. Kadıköy’de 5 yıl öncesine dek bir elin parmakları ka-dar tiyatro vardı. Şimdi bu sayı o kadar çoğaldı ki. Bir yandan şaşırıyorum ama bir yandan da Kadıköy bunu hak ediyor aslında diyorum. Hem büyüklüğü, hem ya-pısı, hem müthiş izleyicisiyle. Bilet bulunamayan bir Süreyya Operası var burada. Online satışa geçmeden önce bizim Şehir Tiyatroları Haldun Taner Sahnesi’nde bilet satış günü kuyruklar iskeleye dek uzanırdı. Şimdi de internette satışa çıktığının ertesi günü tükeniyor. Dolayısıyla Kadıköylü izleyiciye tiyatroya destek verin diyemem, zaten veriyorlar. Ama şunu diyebilirim; ana akım büyük tiyatrolar dışında hiç gitmedikleri bir sah-neye, oyuna da gitsinler. Keşfetmek, kendilerine bir sürpriz yapmak için…

    H

    MÜTHİŞ BİR BİRLİK

    Sendikanın eski ve yeni yöneticileri bir arada

    Orçin, şu sıralar Şehir Tiyatroları'nda On İkiÖfkeli Adam oyununda ve televizyon dizisinde rol alıyor

    Sendikada oylama

  • HAFTANIN PUSULASIKİTAP

    ALBÜM

    DVD

    Gecenin Gecesi

    Tünay Akdeniz / The Godfather of Turkish Punk

    Fil Adam

    Hasan Ali Toptaş’tan yeni öyküler. Her biri “HAT edebiyatı”nı kazan, kazdığı yere yeni sorular bırakan, bıraktığı soruları derinleştiren, derinleştirdikçe daha da karışan, karıştığı ölçüde de billurlaşan öyküler. Kısık sesli, meraklı, ruhu kolaçan eden, arayan metinler... Gecenin Gecesi öykünün geldiği yeri yeniden konuşan bir kitap. “Onun atı daha gurbete çıkmadan ürkütülmüştür,” denilmişti Toptaş için. Bu kitapta da gurbete çıkanlar var. Gurbeti külfet, külfeti azap belleyenler var. Ve herkes eve dönüyor sonunda. Eve: Edebiyata. “Şimdi sen, öyleyse bütün bunları neden yazdın, diyeceksin belki. Doğrusu, neden yazdığımı ben de bilmiyorum. Demek, yorganı omuzlarıma doğru çekip, bu yatak beni öldürecek dedikten sonra yazının içinde uyuyakalmışım.” (Tanıtım Bülteninden) Everest Yayınları / 88 sf / 15 TLİmge Yayınevi’nden aldığımız bilgiye göre haftanın çok satan kitapları şunlar:■ İki Osmanlı Liman Kenti İzmir ve Selanik / Neslihan Ünal / İmge / 295 sf / 24 TL■ Seher / Selahattin Demirtaş / Dipnot / 140 sf / 17 TL■ Devrimler Çağı - 1848 - 1871 – 1917 / Taner Timur / Yordam / 142 sf / 13 TL

    Türkiye’nin ilk Punk’ı, bir dönemin sembol ismi, hem müzisyen hem de müzik emekçisi Tünay Akdeniz’in ilk uzunçaları çıktı. Sanatçının 70’li yıllarda yaptığı ve aylar süren çalışma neticesinde orijinal analog makaralardan aktarılıp remaster edilen kayıtları içeren plağın ön satışı başladı ve önümüzdeki hafta tüm plak satan mağazalarda olacak. Albümde Tünay Akdeniz’in üç 45’liğinde yer alan 6 şarkı hem orijinal halleri hem de enstrümantal versiyonlarıyla yer alıyor. Limited Edition mantığında 500 adet basılan uzunçalar, Murat Beşer ve Münir Tireli’nin Türkçe ve İngilizce yazılarıyla birlikte bol miktarda fotoğraf içeren 4 sayfalık bir inserte ve iki de sürpriz kayda sahip. Albümün Türkiye dağıtımını A.K. Müzik şirketi üstleniyor.Ruhu doyuran şarkılar: ■ Kalmak Türküsü / Kaan Tangöze■ Huma Kuşu / Dodan■ Mavi Duvar / Haramiler

    Doktor Frederick Treves, 1880’lerin kasvetli Londrası’ndaki bi gezici sirkte fil adam lakaplı, son derece anormal bir görüntüsü olan John Merrick’e rastlar. Zalim bir adam olan sirk müdürü Bytes, annesi Merrick’e hamileyken bir filin saldırısına uğradığını anlatmaktadır. Dr. Treves, Merrick’in hastaneye yatırılmasını sağlar. Dr. Treves bir süre sonra pek zeki olmayan Merrick’in korkunç görüntüsünün altında son derece duyarlı ve insancıl birinin olduğunu anlar. Yönetmenliğini David Lynch’in yaptığı 1980 yapımı filmin başrolünde efsane oyuncu Anthony Hopkins var.

    Hazırlayan: Semra ÇELEBİ / [email protected]

    24 - 30 KASIM 20176 Kente Kadıköy'den Bak

    SÖYLEŞİ

    KONSER

    TİYATRO

    FİLM

    SEMİNER

    Ahmet İnam, Nazım’ı anlatıyor

    Bizim Sesimiz Fuaye Konseri

    Schönefeld Bulvarı

    Crossroads Kısa Film Festivali

    İhanet

    Demokrasinin Ontolojisi

    TESAK Perşembe Edebiyat Konuşmaları bu sezonun yeni söyleşi dizisi. Bu kapsamda “ailemizin felsefecisi” Prof. Dr. Ahmet İnam, “Masalların Masalı Şiiri Odağında Nâzım Hikmet

    Ran” söyleşisiyle 30 Kasım Perşembe TESAK’a konuk oluyor. Katılımın ücretsiz olduğu söyleşi 18.30’da başlıyor.

    Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası’nda ücretsiz fuaye konserleri sürüyor. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Opera Anasanat Dalı öğrencileri 26 Kasım Pazar 15.30’daki konserde Konserde Türk bestecilerinin vokal eserlerinden seçmeler seslendirilecek.

    Kadıköy Belediyesi, Goethe Institut ortaklığı ile Almanya sinemasından çeşitli örnekleri, Kasım ayı boyunca ücretsiz olarak Yeldeğirmeni Sanat'ta izleyicisiyle buluşturuyor. Ayın son

    filmi ise “Schönefeld Bulvarı” (Schönefeld Boulevard). Film ailesiyle birlikte Berlin’de, yıllardır yenilenmesi planlanan ama bir türlü tamamlanamayan Schönefeld havaalanı yakınlarında yaşayan ve kendi hayatı da bi türlü bitmeyen bir inşaat gibi olan genç bir kadının yeni insanlarla tanışınca değişen hayatını anlatıyor. Schönefeld Bulvarı, 27 Kasım Pazartesi saat 20.00’de Yeldeğirmeni Sanat’ta.

    Crossroads 12. Uluslararası Kısa Film Festivali, 29 Kasım Çarşamba 19.00’da Caddebostan Kültür Merkezi A Salonu’nda gerçekleştirilecek. “Kültürler Arası Diyalog ve Göç” temasıyla yarışmaya

    katılan ve jüri değerlendirmesi sonucunda finale kalan kısa filmlerin seyirci oylaması için yapılacak olan ön gösterimine davetlisiniz.

    Türkiye edebiyatının, insanın karanlık tarafını anlatan derin ve sessiz ustası Nahid Sırrı Örik’in bugüne dek hiç sahnelenmeyen bir yapıtı İhanet… Ankara Devlet Tiyatrosu’nun İKSV İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında CKM’de sahneleyeceği oyunun fonunda genç Türkiye Cumhuriyeti ve 1930’lu yıllar var. Ankara’da bir konakta yaşayan Sacide ve Macide adlı iki kardeş arasındaki gizli rekabeti anlatan oyun 25 Kasım Cumartesi 20.30 ve 26 Kasım Pazar 15.00’te CKM’de sahnelenecek. Bilet fiyatları: Tam 50 TL, Öğrenci 10 TL

    CKM’de devam eden Felsefe Seminerlerinin bu haftaki konuğu Doç.Dr. Ahu Tunçel. 25 Kasım Cumartesi saat 10.00’da başlayacak olan seminerde Tunçel, “bir siyaset biçiminden çok siyasallaşma ve eylem biçimi olarak ele alındığında, yalnızca çoğunluk adına değil herkes için eşit özgürlük anlamı belirginleşen demokrasi”nin ontolojisini anlatacak. CKM’deki seminer herkese açık ve ücretsiz.

    HAFTANIN KAÇMAZLARI

    operada!

    Ahmet Ümİt’İn

    Genç besteci Evrim Demirel’in bestelediği ve Ahmet Ümit’in librettosunu yazdığı “Ni-natta” operası, İstanbul Devlet Opera ve Ba-lesi’nce (İDOB) rejisör Mehmet Ergüven yönetiminde sahnelenmek üzere hazırlandı. Dünya prömiyerini 2 Aralık Cumartesi ak-şamı saat 20.00’de İstanbul’da Kadıköy Be-lediyesi Süreyya Operası’nda yapacak olan Ninatta operasının konusu, 3400 yıl önce sa-vaş sırasında Ninatta ile Komutan Nuvanza arasında yaşanan büyük aşk hikâyesi. Konu-su kısaca şöyle: Anadolu'nun kalbinde yer-yüzünün ilk büyük imparatorluğu: Hititler... Açgözlü kralların toprak hırsı. Kanla yazı-

    lan bir tarih. Umarsız bir sevda. Aşkını gü-nah gibi yaşayan genç bir kadın. Tanrıların lanetlediği insanlar... Yıllar öncesinden ge-len bir çığlık... Savaşa karşı bir haykırış.

    ÜMİT OPERAYI ANLATACAKOperanın ilk temsilinin yapılacağı gün

    Ahmet Ümit, Milattan Önceki Anadolu uy-garlıklarına ait bu destansı hikâyeyi ve lib-rettoya dönüşme sürecini anlatacak. Söyleşi Kadıköy Belediyesi Tarih Sanat ve Edebiyat Kütüphanesi (TESAK)’ta. Katılımın ücretsiz olduğu bu söyleşiyi ve dünya prömiyeri ya-pılacak olan opera eserini kaçırmayın deriz!

    Kurulduğu günden beri Türkiye’de fotoğ-raf ve sinemanın yaygınlaşması, üretiminin artması, yeni sanatçıların yetişmesi, fotoğ-raf ve sinemanın gereken saygınlığı kazan-ması için çaba gösteren İFSAK, arşiv fo-toğraflarını gün yüzüne çıkarmaya devam ediyor. İFSAK Arşiv Birimi Koordinatör-lüğü’nde incelenen ve korumaya alınan ar-şiv fotoğraflarının üçüncü seçki-si 16 Kasım Perşembe günü Barış Manço Kültür Merkezi’nde fotoğ-raf severlerle buluştu.

    1959’dan bugüne kadar pek çok usta fotoğrafçının yolunun kesiştiği İFSAK, Türkiye fotoğ-raf sanatına ışık tutacak değerli fotoğrafları sonraki kuşaklara ak-tarmak amacıyla arşivini en iyi şe-kilde korumayı ve fotoğraf sever-lerle buluşturmayı hedefliyor. 8 Aralık’a kadar açık olacak sergi-de Sabit Kalfagil’den Nusret Nur-dan Eren’e, Arif Hikmet Koyu-noğlu’ndan Ozan Sağdıç’a kadar pek çok değerli ismin objektifinden yansıyan kare-ler yer alıyor.

    SEÇKİN ÖRNEKLERİFSAK Etkinlik Bi-

    rim Sorumlusu Ramiz Şahin sergide yer alan fotoğrafların nasıl bir seçkiyle hazırlandığı-nı anlattı. İFSAK Arşi-vi Aralanıyor sergi dizi-sinin bu yılki temasının 1990 - 1995 yılları ara-sında İFSAK'ta yapılan etkinliklerden ve üyele-rin çalışmalarından oluş-tuğunu ifade eden Şahin,

    sergide 56 fotoğrafçının orijinal eserleri-ne yer verildiğini söyledi.

    “Sergide yer alan eserlerin tamamı üye-

    lerimiz ve onur üyelerimize aittir” diye Şahin, “Türkiye’de gerçek anlamda bir fo-toğraf müzesi olmaması nedeniyle 1959 yılından bugüne kadar fotoğraf adına yapı-lan çalışmaların, bir arşiv niteliği taşıma-sının çok önemli olduğu düşüncesindeyiz. Seri halinde devam edecek olan bu sergi dizisi bir bakıma Türkiye fotoğraf tarihi-nin bir kısmına ışık tutacak. BMKM’yi fo-toğraf ve sinema sanatına olan katkılarında İFSAK'ın ilkelerine çok yakın bulduğu-muzdan bu tür kültürel etkinlikleri devam ettirmeyi ve daha da geliştirmeyi düşünü-yoruz.” şeklinde konuştu.

    Şahin, sergiyi gezenlerin Türkiye fo-toğraf tarihine ait seçkin örnekleri bir ara-da görme fırsatı bulacaklarını da ifade etti.

    hafızası aralandıTürkiye fotoğraf tarihinin önemli

    merkezlerinden olan İFSAK, yarım asırlık

    arşivinden korumaya alınan fotoğrafları

    Barış Manço Kültür Merkezi’nde

    fotoğraf severlerle buluşturdu

    Yeldeğirmeni’nde genç bir atölyeGenç heykeltıraş Başak Arslan, kendi adını taşıyan atölyesini Kadıköy’de açtı. Açılışı geçtiğimiz günlerde yapılan, Yeldeğirmeni’n-deki bu atölyenin kurucu-su Arslan, 1994 doğum-lu, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü’nden me-zun genç bir isim. Üretim-lerinde genellikle aidiyet, kültür ve zaman kavramları üzerinde duran Arslan, neden bu atölyeyi açtığını, “Çalış-mak, üretmek için bir alana ihtiyacım vardı, tabii ki her sanatçı gibi…” sözleriyle açık-lıyor. Arslan, “Burada üretimlerimi gerçek-leştirmemin yanında güzel sanatlara hazırlık ve heykel alanında özel dersler olacak. Ay-rıca birlikte sergi açtığım arkadaşlarımla da bağımsız sanatçılar olarak üretime devam etmeyi planlıyoruz. Bağımsız sanatçıların ve alternatif mekân arayışlarının çoğalma-

    sını ümit ediyorum.” diyor. Kadıköy sakini olan Başak Arslan, “Birkaç senedir Büyüka-da, Yeldeğirmeni arasında gidip geliyordum. Yeldeğirmeni’nin mahalle kültürünü kaybet-meyişiyle atölyelerin çoğalması yönündeki gelişimi beni burada olmaya itiyor.” diyor.

    9 SANATÇIDAN ORTAK SERGİAtölyenin açılışı da “Ondokuzsekiz” adlı

    sergiyle yapıldı. Sergide, Başak Arslan’ın yanı sıra Merve Binici, Duygu Deniz Bil-gin, Elif Büyüknohutçu, Reach Geblo, De-niz İkizler, Esma İlter, Sinem Üstün, Gizem Üstüner olmak üzere 8 sanatçının işleri yer aldı. Başak Arslan, “Sergi açılışını diğer sa-natçı arkadaşlarımla birlikte atölye açılışıy-la yapma kararı almıştık. Geri sayımdan yola çıkarak on dokuz sekiz’den başladık sayma-ya... İsim böyle oluştu. Ortak bir kavramda birleşmediğimiz bu sergide hepimiz kişisel üretimlerimizi (viedo, yerleştirme, fotoğraf gibi) ortaya koyduk. İşler bir bakıma oto-portrelerimizi oluşturuyor” bilgisini veriyor.

    Yazar Ahmet Ümit'in “Ninatta'nın Bileziği” eserinden uyarlanan “Ninatta” operası, dünya prömiyerini 2 Aralık’ta Kadıköy Süreyya Operası’nda yapacak

    ’sı

    l Erhan DEMİRTAŞ

    Fotoğraf sanatının

  • 24 -30 KASIM 2017 7Şehrin Kadıkeyfi

    MucizeAuggie Pullman (Jacob Tremblay) 5. sınıfa geçmek üzere olan bir çocuk-tur. Ancak doğuştan gelen yüzündeki kalıcı deformasyon geçirdiği onlarca ameliyata rağmen düzelmemiştir. O yaşına dek hiç okula gitmemiş, evde ailesi tarafından eğitim almış ve dışarıyla ilişkisi, hep bir kask aracılı-ğıyla olmuştur. Sıradan bir okul olan Beecher'a başladığı günden itibaren bazılarının alay konusu olsa da aslında çoğu kişiden bir farkı olmadığını gösterecek, dış görünüşün ne kadar önemsiz olabileceğini kanıtlayacaktır. Mucize filmi, 2012'de R. J. Palacio'nun yazdığı aynı adlı romandan uyarlandı.

    Kadıköy RexxSen Kiminle Dans Ediyorsun? 11:30 (2D) 14:00 (2D) 16:30 (2D) 19:00 (2D) 21:15 (2D)Kutsal Geyiğin Ölümü 11:30 (2D) (altyazılı) 14:00 (2D) (altyazılı) 16:30 (2D) (altyazılı) 19:00 (2D) (altyazılı)Mutluluk Zamanı 11:00 (2D) 13:30 (2D) 16:00 (2D) 18:30 (2D) 21:15 (2D)Yol Ayrımı 12:00 (2D) 15:00 (2D) 18:00 (2D) 21:00 (2D)Adres: Bahariye Cad. No:26 Kadıköy (216) 3377400

    Caddebostan Cinemaxiumum (Budak)Beginner 13:15 (2D) 17:40 (2D)Justice League: Adalet Birliği 11:00 (3D) (altyazılı) 13:40 (3D) (altyazılı) 16:20 (3D) (altyazılı) 19:00 (3D) (altyazılı) 21:45 (3D) (altyazılı) 24:20 (Cm-Cts) (3D) Küçük Vampir 11:00 (3D) 13:00 (3D) 15:00 (3D) 17:00 (3D)Kardan Adam 11:15 (2D) (altyazılı) 14:00 (2D) (altyazılı) 16:40 (2D) (altyazılı) 19:20 (2D) (altyazılı) 22:00 (2D) (altyazılı) 23:55 (Cm-Cts) (2D) Adres: CKM Haldun Taner Sok. No:11 Caddebostan (216) 3580202

    Kozyatağı Avşar KozzyJustice League: Adalet Birliği 11:30 (3D) (altyazılı) 14:00 (3D) (altyazılı) 16:30 (3D) (altyazılı) 19:00 (3D) (altyazılı) 21:30 (3D) (altyazılı)Sen Kiminle Dans Ediyorsun? 11:15 (2D) 13:45 (2D) 16:15 (2D) 18:45 (2D) 21:15 (2D)Küçük Vampir 10:45 (2D) 12:30 (2D) 14:15 (2D) 16:00 (2D)Kardan Adam 11:00 (2D) (altyazılı) 13:30 (2D) (altyazılı) 16:00 (2D) (altyazılı) 18:30 (2D) (altyazılı) 21:15 (2D) (altyazılı)Adres: Buket Sok. No:14 Kozyatağı (0216) 6580247

    Moda SahnesiUmudun Öteki Yüzü 12:00 (2D) (altyazılı) 16:45 (2D) (altyazılı) 21:15 (2D) (altyazılı)KareThe Square 14:00 (2D) (altyazılı)İşe Yarar Bir Şey 19:00 (2D)Adres: Bahariye Cad. Halil Etham Sk. No:34/27 Kadıköy (216) 3305800

    SİNEVİZYON

    Hazırsanız başlıyorum; öncesinde bir peş-rev veresim geldi. Zira girizgâh bu defa az bu-çuk tuzlu olabilir, o yüzden -aman dikkat reca edeceğim- ense serinde, beyin lobları da şimdi rotasını vereceğim müzikal notada olursa; âlâ! “Modern zamanların Bach’ı” olarak tanımla-nan (1966 doğumlu Alman besteci, ilk albümü 2001’de ‘Memoryhouse’), özellikle Vivaldi’nin ‘Dört Mevsim’i için yaptığı yeni düzenlemesi-nin ardından, 2017 başında, Virginia Woolf adına bir albüm çı-kartarak (ki albümün son parçası Woolf'un intihar mektubu ile başlıyor, ses-lendiren ise ABD’li oyuncu Gillian Anderson) dinleyen-lerini mest eden ve “Black Mirror”, (Tom Hardy’nin rol aldığı, Ocak- 2017) “Taboo” gibi diziler, “Arrrival” gibi bir-

    çok filmin soundtrack albümünde yer alan müzikleriyle de kulaklara zuhur eden Max Ri-chter’in “On The Nature Of Daylight” bestesi-ne biraz ses verebilsek miss! Şimdilik devam!

    ‘MEDYA OLMASAYDI TERÖRİZM OLMAZDI!’Tuzlu kısmına gelirsek de… “İktidar bir ku-

    rum, bir yapı değildir; bazılarının baştan sa-hip olduğu belirli bir güç değil, belli bir toplum-da karmaşık bir stratejik duruma verilen addır… Burjuva toplumunun bir ürünü olan biyo-ikti-dar, sonuçta bir normalizasyon toplumu oluş-turur, bireyleri norma uymaya zorlayan, onları normalleştiren bir toplum. Normalizasyon top-lumunda birey ve öznelliği, bilimsel-disiplinci mekanizmalar tarafından oluşturulmuş ve bi-çimlendirilmiş bir bilgi nesnesi ve öznesi olarak

    ortaya çıkar. Bu toplumda ha-pishane de tıpkı okul, aile, ordu ve hatta akıl hastanesi gibi, bire-yi normalleştiren ve üretim sü-reçlerine uygun kılan bir kurum olarak görev yapar. Batı’nın 300 yıllık geçmişinde, insan-lık adına sağlandığı düşünülen gelişmeler –halka açık infazın ve ceza tekniği olarak beden-sel işkencenin ortadan kaldı-

    rılması, hapishanenin ve akıl hastanesinin do-ğuşu, insanın içindeki ‘insanlığın’ keşfi- aslında birer bio-iktidar mekanizmasından ibarettir.” Fransız düşünür Michel Foucault böyle tanımlı-yor. Yeniden coşan Foucault sevdamın tetikle-yici ismi ise medya teorisi, postyapısalcı felsefe ve postmodernizm üzerine olan çalışmalarıyla bilinen Fransız düşünür-sosyolog Jean Baudril-lard’ın; “Medya olmasaydı, terörizm de olmazdı” cümlesi… İnsan beyni, hayatı nasıl da dilemmalar cenneti der ve en sakininden içime kaçar, susa-rım. Üstatların ayarı dursun bir kenarda ama Ka-sım ayına vedayı da; “Ölümü hatırlatan ne var bu resimde? / Oysa hayattayız hepimiz” diyen Me-lih Cevdet Anday ile yapalım istiyorum.

    ‘OBUR OKYANUS YENİLGİYE UĞRATMIŞ’“Gördüm anıtlarını nice görkemli çağın /

    Zamanın zalim eli, yıkıp etmiş yerle bir / Başla-rı göğe değen kuleler darmadağın / Ve sonsuz tunç ölümün gazabına köledir; / Gördüm obur okyanus yenilgiye uğratmış / Keyfince hüküm süren heybetli kıyıları …”

    Can Yücel ve Talat Sait Halman’ın muazzam çevirilerinden hemhal olduğumuz Shakespe-are’in “64. Sone”si, birazdan -incesinden- de-tayına geçiş yapacağımız hikayenin fonuna dö-şenerek beste olmuş (hem de ne ol’mak)… İşte bu sone’li fon karşılıyor tiyatro seyircisini fuaye-de ve başlıyor “He-Go” faslı… Kumbaracı50, Al-tıdan Sonra Tiyatro’nun geçen sezonun kapa-nışa yakın seyircisiyle buluşturduğu ve (bence)

    yerli metinde en’ler arasında olabi-leceklerden diyebileceğimiz, temiz bir iş olmuş; tüm ekibe en temizin-den sevgi, saygı ve hürmet!

    (Üşenmez de us tazelemesi ya-parsak: “11'e 11”, “Kasap” ve “Karla Karışık Yağmur” gibi oyunların yaza-rı, Ekip Tiyatrosu’nun “Largo Desola-to”, Tiyatro Hâl’in “Adiller”deki oyun-culuğundan aşina olduğumuz) Halil Babür’ün yazdığı, (döktürdüğü) oy-nadığı ve aynı zamanda sone’yi bestelediği “He-Go”nun yönetmen koltuğunda ise Altıdan Sonra’nın kurucularından, algısıyla, yarattığı bi-çimle tiyatro izleklerini başka deryaların suların-da gezindiren Yiğit Sertdemir bulunuyor. Alican Yücesoy, Ayşegül Uraz ve Halil Babür’ün karak-terleri adeta yorumlamaktan öte, başka bir bo-yuta taşıdığı oyunculuklara ise diyecek yok, bu-rası net! Lakin Babür’ün hikayeyi pik’leştirdiği (jest, mimikler ve karakteri iyi gözlediğinin kanıtı ise ortaya çıkan fotoğraf) oyunculuğu ve Uraz’ın duvardaki tablo şakımasının yarattığı enerji tak-dire şayan! Karakterle o nasıl hemhal ve vaziyet-tir efendim; ayakta alkış!

    Gelelim, oyunu daha da parlatan, emeği geçenlere: Yönetmen yardımcısı Gülhan Kadim, video klip Onat Esenman, şarkı-sone sözü çe-virisi Talat Sait Halman, şarkı düzenleme-kayıt Burçak Çöllü, dekor, kostüm, teknik, efekt ta-sarımları ise Ebru Özdemir, İhsan Dehmen ve Onur Kahraman imzası taşıyor.

    Bir evin odası kar-şılıyor bizi. Duvara yan-sıtılmış, mütemadiyen dönen bir filmden ka-reler görüyoruz. Anlı-yoruz ki birazdan ken-disiyle yakından tanış edeceğimiz, kafasın-da dikenli taçla oda-yı arşınlayarak Hz.

    İsa’dan alıntılar yapan filmdeki oyuncu Çetin o… 40 yaşında, daha çok çocukların sevdi-

    ği süper kahraman ‘He-go’yu canlandırmasın-dan tanınmış ama sonrasında ne iş ne de özel hayatında ‘sosyal’ olamamış ama sosyal med-yada takipçi sayısıyla fazlasıyla ‘sosyal ol-a-bilmiş, yüzünü bilseler bile adı unutulanlardan ‘biri’ olmuş. Başındaki taç ve söylediği replik-ler ise video art projesi Hz. İsa rolüne hazırlı-ğından. Çetin’in hayatındaki tek arkadaşı eski karısı Saffet’in duvardaki tablosu. Saffet ile di-yalog-monolog arasında tartışırlarken, aklına takipçilerinden birini seçip, evine davet etmek geliyor ve işte hikaye de bundan sonra şekil-leniyor. Zira ‘ayrı dünyaların insanı’ latifesinin kadrajı, 500 bininci takipçi Ersin ile adeta vü-cut buluyor…

    Tek perdelik oyun ezcümle; metinin derdin-den dekoruna, ışığından müziklerine ve üç oyun-cunun birbiriyle paslaşmasına değin, akışı keyif-li ve us’ta baloncuklar patlatan türden bir seyirlik sunuyor. Program için: www.kumbaraci50.com

    Oysa hayattayız hepimiz

    BETÜL MEMİŞ[email protected]

    Beyoğlu Sahaflar Derneği, Tarihi Haydarpaşa Garı’nda Kadıköy’ün ilk sahaf festivaline imza attı. Festivale katılan 40 sahaf, 3 Aralık tarihine kadar eski kitapların kokusunu Kadıköylüyle buluşturacak

    inemamızın, tiyatromuzun ve elbette edebiya-tımızın en kıymetli figürlerinden Tarihi Hay-darpaşa Garı, asli görevine dönmek, yolcula-rına yeniden hizmet vermek için gün sayıyor.

    Bir roman sayfasındaki gibi; hasretin, özlemin, ayrılığın, kavuşmanın başlangıç noktası olan gar, şu günlerde İstan-bullu sahafların on binlerce güzel kitabına ev sahipliği ya-pıyor. “Kitaplar iyi ki var!, sahaflar iyi ki var!, okurlar iyi ki var!” sloganından yola çıkan Beyoğlu Sahaflar Derne-ği Kadıköy, Üsküdar ve Beyoğlu gibi çeşitli semtleri mes-ken tutmuş 40 sahafı Kadıköy’ün ilk sahaf etkinliğinde, Haydarpaşa’da kitapseverlerle bir araya getirdi. 18 Kasım Cumartesi günü kapılarını aralayan Sahaf Festivali, Kadı-köy’ün ilk ve tek Sahaf Festivali olma özelliğini taşıyor. Geçtiğimiz yaz aylarında Haydarpaşa Garı’nda gerçekle-şen Kadıköy Belediyesi 9. Kitap Günleri’ne 325 bin ziya-retçi katılmış ve 2 milyona yakın kitap satılmıştı. Kitap-lara ev sahipliği yapmaya kısa bir ara veren gar, şimdi ise nadir bulunan kitaplara, dergilere, plaklara, fotoğraflara, belgelere ve mecmualara kucak açtı. Eski kitapların koku-sunu içine çekmek isteyenler, kitaplar üstüne doyumsuz-ca muhabbet yapmak isteyenler 3 Aralık tarihine kadar her gün 11.00-21.00 saatleri arasında Haydarpaşa Garı’nı zi-yaret edebilir.

    KİTAP BAHANE MUHABBET ŞAHANEHaydaparşa Garı’ndan içeri adım atar atmaz nostaljiyle

    burun buruna geliyorsunuz. Bunun üstüne bir de geçmiş-ten günümüze kültür köprüsü vazifesi gören sahaflar ek-lenince tarihi garda epeyce vakit harcamanız kaçınılmaz oluyor. Festival alanına girer girmez yan yana dizilmiş on-larca sahaf sizi karşılıyor. Sahaflara ek olarak Kadıköy te-melli plakçılık yapan Plakhane’nin 60’lı, 70’li ve 80’li yıl-ların plaklarını sergilediği stantı da mevcut. Stantlara şöyle bir bakıp gözünüze kestirdiğiniz kitaplara elinizi attığınız anda aslında sahaflarla bir muhabbet de başlatmış oluyor-sunuz. Kitapların basım tarihinden, kağıt kalitesine, mü-rekkebinden yazarın külliyatındaki diğer eserlere varın-caya kadar sohbet edebileceğiniz festivalde özlediğimiz samimiyeti de bulmak mümkün.

    HER BÜTÇEYE UYGUN KİTAP Sahaf Festivali’ne gelen kitapseverleri zengin bir ar-

    şiv karşılıyor. Neredeyse her dilden eserin mevcut oldu-ğu festivalde her bütçeye uygun kitap bulmak da mümkün. Stantlarda, 100 yıl öncesinin el yazmaları da günümüzün popüler edebiyat kitapları da bulunmakta. Fiyatların, kita-bın basım yılına ve kondisyonuna göre değiştiği festivalde 5 liraya da 500 liraya da kitap alabilirsiniz. Festivale özel olarak çoğu kitapların indirimli olduğunu ve sahaflarla da son bir pazarlık payınız olduğunu unutmayın!

    HALDUN TANER İMZALI KİTAPLARFestival, Haydarpaşa Garı’nın 1. peronunda yani Ka-

    dıköy Belediyesi’nin düzenlediği Haydarpaşa Kitap Gün-leri’nde verilen adıyla Haldun Taner Sokak’ta gerçekle-şiyor. Edebiyatımıza yazmış olduğu tiyatro oyunlarıyla damga vuran büyük usta sahaflar tarafından da unutulma-

    dı. Peronun hemen başlangıcında özel olarak hazırlanan cam bölmeler içine Haldun Taner’in ıslak imzasının bu-lunduğu kitapları yerleştirildi. Taner’in imzalı kitapların sergilendiği bölüme ziyaretçilerin ilgisi yoğun oldu.

    “HAYDARPAŞA’YA KİTAP YAKIŞIYOR”Gazete Kadıköy olarak festivalin açılış gününde sahafların duygu ve

    düşüncelerini aldık. Üsküdar’da-ki Hengame sahaftan Abdullah Karasu, Kadıköy’de sahaf fes-tivali gerçekleşmesinden mut-luluk duyduğunu belirterek, “Sahaf Festivali ile birlikte ol-

    ması gereken oldu. AVM’ye dö-nüşmesin diye zaten 2012’den

    beri buradayız. Çay festivali, kahve festivali… Bunlar açıkcası pek yakışan işler değildi. Biz de süreci bekledik olacak mı olmayacak mı diye ve gar ola-rak kaldığını öğrenince burada yapmaya karar verdik. Ben-ce Haydarpaşa’ya kitap yakışıyor. Haydarpaşa Kadıköy’e yakışıyor. Trenler, Haydarpaşa’ya yakışıyor. Gelen ziya-retçi sayısı oldukça yoğun. Sabah saatlerinde bu kadar in-sanı beklemiyorduk. Her şey çok güzel. Kitap kültürünün bitmesi mümkün değil. Birileri belki bitirir ama birileri de bayrak yarışı gibi kitap kültürünü sürdürecektir. Kitaplar da yaşasın garlar da yaşasın” diye konuştu.

    “HAKİKİ OKUYUCU KİTLESİ GELİYOR”Bomonti’deki Minör Sahaf’tan

    festival için gelen İlhan Akka-ya ise, sahaf festivalinin Kadı-köy’de gelenekselleşmesini is-tediğini dile getirerek, “Sahaf festivali uzun zamandır Beyoğ-lu ve Üsküdar’da yapılıyordu. Ama biz Kadıköy’de sahaf fes-tivalinin olmayışını, bir eksiklik olarak düşünüyorduk. Bu ilk oldu. Kişisel olarak festivalin Kadıköy için gelenekselleşmesini istiyorum. Garda sa-haf festivalinden önce yapılan Kitap Günleri’ne bu festi-valin eklenmesi çok hoş oldu. Kadıköy’deki kitap okuyan kitle oldukça bilinçli ve ne istediğini bilen bir kitle. Bura-ya hakiki okuyucular geliyor.” dedi.

    “DARISI İZMİR’İN BAŞINA”Festival için İstanbul dışından

    gelen tek sahaf ise İzmir’den Belki Sahaf. Genç bir sahaf olan Özgür Madak tarafından geçtiğimiz yıl kurulan Bel-ki, sahaf festivaline katılmak-tan büyük mutluluk duyduğunu

    söyleyerek, “Böyle bir festival için ilk defa şehir dışında bulunu-

    yorum. Festival çok güzel geçiyor. Kendi kabuğumuzdan çıkıp başka bir yere tarihi ve kültürü içinde barındıran bir yere geldik. Okuyucu kitlesi oldukça nitelikli bir kitle. Gü-nümüz kitaplarından oldukça az sattım. İnsanlar daha çok sosyal bilimler alanındaki kitaplara yöneliyor. Açıkçası böyle bir ilgi beklemiyorduk. Vatandaşların, bağımsız ki-tap evlerini desteklemesini istiyorum ve sahaf festivalinin darısı İzmir’in başına diyorum” şeklinde konuştu.

    “TARİHİ GAR CANLI TUTULUYOR”Gazete Kadıköy olarak festivale katılan vatandaşla-

    ra da duygu ve düşüncelerini sorduk. Katılımcıların ortak görüşü; tarihi garda eski kitaplarla buluşmanın keyifli bir nostalji yarattığı oldu.

    Naci Gürses: Haydarpaşa’yı ilk kez yeşilçam film-lerinde görmüştüm. Şimdi ise trenler yetim şekilde garda bekliyor. Diyorum ki iyi ki böyle etkinlikler yapılıyor da tarihi gar bir şekilde canlı tutuluyor. Yoksa böyle bir kül-tür mirası iyice başıboş bir şekilde çürümeye terk edilirdi. Burada olmak çok güzel. Festival bana çifte nostalji yaşa-tıyor. Bir yandan tanıdığım, bildiğim Haydarpaşa’yı görü-yorum bir yandan da gençliğimde gördüğüm kitaplar, sa-man kağıtları ve dergiler aynı yerde. Çok mutluyum.

    Esra Şenli: Festivalin yapılacağını internetten öğre-nince alacağım kitapların listesini çıkardım. Kısa bir süre içinde de listemdeki birçok kitabı sahaflardan aldım. Me-kanla yapılan organizasyon ancak bu kadar uyuşabilirdi. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

    FESTİVAL ÇİFTE NOSTALJİHem Haydarpaşa hem eski kitap

    YAŞATIYORS

    l Kaan DERTÜRK

    YAŞATIYOR

  • 24 -30 KASIM 20178 Haber

    Kadıköy Belediyesi Rasimpaşa Sosyal Hizmet Merkezi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde kapılarını açıyor. Merkezin bünyesinde faaliyet gösterecek “Kadın Dayanışma” birimi hem Kadıköylü hem de İstanbullu kadınlara hizmet verecek

    EXELCIOR OTELİ’NDEN SOSYAL HİZMET MERKEZİ’NEKadıköy Belediyesi’nin restore ederek ilçeye kazandır-dığı tarihi yapının ilk yapım tarihi 1782 yılı olarak bilini-yor. Tam olarak yılı bilinmese de koruma envanterindeki bilgilerde, adı hanesinde “Eski Exelcıor Oteli” olarak ge-çiyor. Yine aynı koruma envanterinde Beria Kızılağaç’ın sahibi olduğu hostelin çatı arasının, 1960 yılında açılarak geniş bir oturma salonuna dönüştürüldüğü belirtiliyor. 1970’li yılların sonlarında 18 parsele inşaat yapılırken, parsele bitişik merdivenkovasının duvarı, inşaat sırasın-da yıkılmış ve kullanılamaz hale gelmiş. Kaderine terk edilen ev uzun yıllar boyunca yıkıntı halindeydi. Bir kıs-mı çöken tarihi bina 2009 yılında boşaltılarak Kadıköy Belediyesi tarafından koruma altına alınmıştı.

    Kadıköy Belediyesi Sosyal Destek Hizmetleri Mü-dürlüğü, toplumun tüm kesimlerine yönelik aynı zamanda ekonomik, sosyal ve cinsel şiddet gören kadınları da kapsayan sosyal hizmet uygulamala-rı gerçekleştiriyor.

    Kadıköy Belediyesi Sosyal Servis Birimi’nde görev ya-pan sosyal hizmet uzmanı, psikolog, sosyologlar tarafın-dan yürütülen çalışmalarla; insan hakları ve kadın hak-ları eğitimi, anne-çocuk eğitimi, kadına yönelik şiddetle mücadele eğitimi, toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi, aile içi iletişim ve kadın sağlığı eğitimi projeleri yürütülüyor.

    Bu çalışmalar kapsamında Sosyal Destek Hizmet-leri Müdürlüğü, Kadıköy Yaşlılık Araştırması’yla Ka-dıköy’ün yaşlılık olgusuna, yaşlılık politikalarına, aktif yaş alma alanına yönelik sosyal doku anali-zinin yapılması amacıyla 65 yaş üstü 145 kadınla derinlemesine görüşme yaptı. İnceleme sırasında;

    özellikle 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Hakkında Kanun kap-samında acil müdahale gerektiren vakalar mes-lek elemanlarınca hazırlanan Durum Tespit Raporu ile resmi yollarla ilgili kurum ve kuruluşlara hava-le edildi.

    TOPLUMSAL EŞİTLİK BİRİMİKadıköy Belediyesi, hizmetlerinde toplumsal cinsiyet eşitliği farkındalığını arttırmak amacıy-la geçtiğimiz yıl Toplumsal Eşitlik Birimi’ni kurdu. Birimin çalışmaları arasında ekonomik, sos-yal ve kültürel ayrımcılıkla mücadele eden sosyal politikalar geliştirmek, kadına ve diğer de-zavantajlı gruplara karşı her türlü ayrımcılığı önlemek, kadının ve diğer dezavantajlı grupların insan haklarını geliştirmek bulunuyor.

    KADIN YAŞAM EVİ Kadıköy Belediyesi 2018 yılında Kadın Yaşam Evi projesini de hayata geçirmeye hazırlanıyor. Kadın Yaşam Evi, sığınma evinde kalan kadınların kendi evlerinde yeni bir hayat kurmadan önce, ekonomik ve psiko-sosyal anlamda daha iyi olmaları amacıyla geçici süreli kalacakları bir ara istasyon olacak. Bu ev, daha önce sığınma evinde kalmış, en az 3 aydır çalışan, bir son-raki adımı kendi evini tutmak olan 18 yaşının üzerinde reşit olmuş tüm kadınların ve çocukla-rının kalabileceği yeni bir yaşam alanı olarak planlanıyor. Kadın Yaşam Evi’nin amacı; kadınla-rın hayata yeniden kazandırılması, benlik saygılarının güçlendirilmesi, kendi düzenlerini ve ev ortamlarını inşa etmeden hemen önce bazı sorumlulukları kazanmalarına yardım etmek ola-cak. Çalışan kadınların ekonomik olarak güçlendirilmesini sağlayacak bu projede kadınların aynı zamanda psikolojik destek ve kişisel gelişim eğitimleri alması hedefleniyor.

    Kadıköy Belediyesi kadınların yanında

    adıköy Belediyesi sosyal politikalar alanında yürüttüğü çalışmalarla Kadıköylülerin iyi bir yaşam sürmelerini ve sosyal hizmet uygula-malarından faydalanmasını sağlıyor. Geçtiği-

    miz yıl Hasanpaşa ve Acıbadem’deki iki tarihi binayı res-tore ederek Kadıköy’e kazandıran Kadıköy Belediyesi, bu yapıları Gençlik Sanat Merkezi ve Karikatür Evi olarak Kadıköylülerin hizmetine açmıştı. Aynı zamanda geçti-ğimiz ay 19 Mayıs Mahallesi’nde Alzheimer Merkezi ve Sosyal Yaşam Evi açılmıştı.

    Kadıköy Belediyesi bu amaçla hem tarihi yapıları res-tore ederek topluma kazandırıyor hem de bu yapıların ya-şanabilir binalar olmasını sağlıyor. Bu kapsamda yürütü-len çalışmalar kapsamında olan ve Rasimpaşa Mahallesi İskele Sokak’ta yer alan tarihi köşkün de restorasyonu ta-mamlandı. Tarihi bina Rasimpaşa Sosyal Hizmet Merke-zi olarak öncelikli olarak mahalleye ve tüm Kadıköy’e hizmet verecek. Merkez, toplumun her kesimiyle (kadın, erkek, çocuk, genç, yaşlı, engelli, göçmen, mülteci, LGB-Tİ) için erişilebilir ve sürdürülebilir çalışmalar gerçekleş-tirmeyi amaçlıyor.

    25 KASIM’DA AÇILIYORKadıköy ilçesi sınırları içinde ikamet eden ve merkeze

    gelerek kayıt yaptıran herkesin, sunulan hizmetlerden fay-dalanabileceği Rasimpaşa Sosyal Hizmet Merkezi, 25 Ka-sım Cumartesi günü saat 13.00’de Kadıköylü kadınların ve kadın örgütlerinin katılacağı etkinlikle kapılarını aça-

    cak. Merkezin açılışı, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü gibi önemli bir günde gerçekleştirilecek.

    KADINLARIN GÜÇLENMESİ AMAÇLANIYORRasimpaşa Sosyal Hizmeti Merkezi’nin bir katı özel

    olarak “Kadın Dayanışma” alanı olarak planlandı. Ra-simpaşa Sosyal Hizmet Merkezi bünyesinde faaliyet gös-terecek olan “Kadın Dayanışma” alanı hem bölge gene-line, hem de İstanbul ölçeğinde hizmet verecek. Merkez bu anlamda Kadıköy Belediyesi’nin kadına yönelik şid-detle mücadele mekanizmalarından biri olan mevcut sığı-nak çalışmasını güçlendirici ve destekleyici bir niteliğe de sahip olacak.

    Kadın Dayanışma’da toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı fiziksel, cinsel, ekonomik, sosyal, psikolojik, dijital şiddetle ilgili olarak kadınların desteklenmesi ve güçlen-mesine yönelik çeşitli çalışmalar yapılacak. Sosyokültürel faaliyetler ve hak temelli eğitim faaliyetleri, psikolojik ve hukuki danışmanlık, yönlendirme, psiko-sosyal destek hizmetleri yer alacak. Merkezde yürütülecek etkinlik ve çalışmalar bölge halkının ihtiyacı, beklentileri göz önüne alınarak belirlenecek. Vatandaşların önerileri doğrultu-sunda gerçekleştirilmesi hedeflenen proje ve çalışmalar, Kadıköy Belediyesi’nin diğer müdürlükleri, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, kamu kurum ve kuruluşları ile iş-birliği içinde planlanacak. Farkındalık ve güçlendirme ça-lışmalarının yapılacağı merkezde etkileşim ve paylaşım grup çalışmaları da yer alacak.

    Rasimpaşa Sosyal Hizmet Merkezi ayrıca; kayıt-kabul bürosu, sosyal servis, kadın dayanışma, oyun odası, eğitim

    ve etkinlik odaları, serbest etkinlik alanları, görüşme odası gibi bölümlerden oluşuyor. Engelli bireylerin erişimine uy-gun olarak yapılan binada yaşlı bireylere ve yine toplumun her kesimine yönelik bilgisayar ve okuma odası bulunuyor.

    Rasimpaşa Sosyal Hizmet Merkezi’ne ilişkin konuşan Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu: “Biz Kadıköy Belediyesi olarak bireyin güçlenmesinin toplumsal güçlen-meyi ve dönüşümü sağlayacağını biliyoruz. Doğumdan baş-layarak tüm yaşam boyu, bireylerin gelişimlerinin desteklen-mesi, kendi ayakları üzerinde durmalarının sağlanması için çalışmalıyız. Kentlerde insanların yaşamı kalabalık ailelerde sürmüyor. Aksine aileler küçülüyor, yalnız yaşayanlar artı-yor. Bizim insanların kimseye bağlı kalmadan yaşayabilme-sini sağlayabilmemiz gerekiyor. Sosyal Hizmet Merkezi de bu anlayışımızın ürünü olarak hizmete açılan yerlerden biri. Toplumun faydalanabileceği bu tür merkezler için çalışmala-rımızı sürdüreceğiz” dedi.

    l Erhan DEMİRTAŞ

    K

    KADINDAYANIŞMASI

    Bu merkezde

    var

    Kadınların şiddet ortamından uzaklaşması ve kadınlara güvenli bir barınma ortamının sağlanması

    amacıyla kurulan Kadıköy Belediyesi Kadın Sığınma Evi’nde kadınların psikolojik, ekonomik ve sosyal açıdan güçlendirilmesi, varsa çocuklarının

    sorumluluklarını üstlenmeleri amaçlanıyor. Psiko-sosyal, hukuki ve eğitim danışmanlığı hizmetlerinin verildiği Kadın Sığınma Evi’nde

    kadınlar maddi yönlendirme ve istihdam imkanlarından da faydalanıyor.

    Kadıköy Belediyesi Sığınma Evi; 2006-2017 yıllarında 1669 kadın,

    bin 235 çocuk olmak üzere toplam 2 bin 904 bireye

    hizmet verdi.

    1669 KADINFAYDALANDI

    “Tek başına değil kolektif olma, rekabet değil dayanışma, üretmek ve alışverişten öğrenme, birbirimizi tanıma

    ve birbirimizle bağlar kurma” hedefiyle başlayan, kadın dayanışması ve kadın hakları alanını çevreleyen Potlaç Projesi, kadınların sosyal ve ekonomik olarak güçlenmelerini sağlamak amacıyla hizmet veriyor.

    POTLAÇ AĞI; Potlaç Moda Satış Alanı, Potlaç Dükkân ve Potlaç Buluşma Mekânı üzerinden kadınlara ve kadın

    örgütlerine ulaşıyor. Şu ana kadar 682 kadın Potlaç ağına başvurdu.

    2017 yılında ise 411 kadın ve 16 kadın örgütü Potlaç Moda stantlarından faydalandı.

    Potlaç Dükkan’a ise şimdiye kadar 384 kadın ürünlerini

    bıraktı.

    KADINLARIN KOLEKTİF GÜCÜ:

    POTLAÇ

    Kadınlar için geliştirilen, dönüştürücü ve bütünsel bir insan hakları eğitim programı olan Kadının İnsan Hakları Eğitim Programı da Kadıköy Belediyesi’nin kadınlar özelinde yürüttüğü çalışmalardan biri. Yasal haklar ve kadın bakış açısını bir araya getiren programla, kadınların hem özel hem de kamusal alanlardaki haklarını öğrenip sahip çıkarak güçlenmesini amaçlanıyor. Bu kapsamda 2016 ve 2017 yılında toplam 30 kadın ile 16 hafta boyunca Kadının İnsan Hakları Eğitim Programı gerçekleştirildi.

    KADINLARHAKLARINI TARTIŞIYOR

    ALO KADINA ŞİDDET HATTI Kadıköy Belediyesinin kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında Sosyal Destek Hizmetleri bünyesinde hizmet veren “Alo Kadına Şiddet Hattı” şiddete maruz veya tanık olan kişileri gerekli kurumlara yönlendirmek amacıyla kuruldu. 08.00-20.00 saatleri arasında hizmet veren merkezde, gelen çağrılarda kişiler öncelikli olarak yasal hakları konusunda bilgilendiriliyor. Sonra da destek alacakları kurumlara yönlendiriliyor.

  • 25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücade-le Günü’nün arifesinde yayınlanan veriler erkek şidde-tinin artarak devam ettiğini gösteriyor. bianet'in yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslar-dan derlediği haberlere göre, 2017'nin ilk 10 ayında er-kekler 240 kadın ve kız çocuğunu öldürdü, 77 kadına te-cavüz etti, 207 kadını taciz etti, 286 kız çocuğuna cinsel istismarda bulundu, 338 kadına şiddet uyguladı.240 ka-dından en az 11'i çıkarttıkları koruma tedbir kararlarına rağmen öldürüldü. Kadınların yüzde 23'ü (56 kadın) bo-şanmak/ayrılmak istedikleri ya da evlilik teklifini red-dettikleri erkekler tarafından öldürüldü. Yüzde 6'sı ise (9 kadın) kızının/kız kardeşinin ya da annesinin boşan-mak istediği erkekler tarafından öldürüldü.Kadincina-yetleri.org sitesine göre, 2010-2017 yılı arasında Kadı-köy’de 10 kadın erkekler tarafından öldürüldü.

    Yıl boyunca özellikle Kadıköy sokaklarında protes-to yürüyüşleri düzenleyen kadınlar, 25 Kasım Cumarte-si günü de tüm dünyadaki kadınlarla beraber kadına yö-nelik şiddeti ve ayrımcılığı protesto edecek.

    İstanbul Kadın Avukat Dayanışması’ndan Avukat Selmin Cansu Demir’le kadınlara uygulanan şiddetin hukuki boyutunu, son 1 yılda meclisten geçirilen ancak kadın haklarını gasp ettiği için tepki gösterilen yasala-rı, Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği (TO-DAP) üyesi psikolog Eser Sandıkçı’yla da fiziksel şid-detin kadınların psikolojisi üzerindeki etkisini konuştuk.

    BU YASALAR KİMİN YANINDA?Kadınların toplumsal yaşamda karşılaştığı zorlukla-

    rın, ihtiyaçların ve önceliklerin hukuk sistemi tarafın-dan göz ardı edildiğini söyleyen Avukat Selmin Cansu Demir, yasaları yapanların ve uygulayanların büyük bir çoğunluğunun erkek olduğunu, bu nedenle hukukun ka-dınlara erkeklerin gözünden baktığını ifade ediyor.

    Yargı kararlarında ise suçun mağduru olan kadınla-rın beyanının esas alınmadığını belirten Demir, kadın-ların özel hayatının sorgulanarak adeta iffet sınavına tabii tutulduğunu, şiddet karşısında etkili şekilde ko-runmadığını, adalete erişimde erkeklere kıyasla bir dolu güçlükle karşılaştığını söylüyor. Kadınlara karşı en ağır suçları işleyen erkeklerin ise yine aynı yargı kararlarıy-la türlü bahaneler gözetilerek haksız tahrik indirimle-rinden yararlandırıldığını dile getiren Demir, “Cezala-rının alt sınırdan, indirimlerinin üst sınırdan verildiğini, hakime ‘efendim’ demelerinin, takım elbise giymeleri-nin iyi hal indirimlerine yol açtığını biliyoruz. Bu ko-şullarda da kadınların adli alanda korunduğunu söyle-mek mümkün olamıyor.” diyor.

    “KADIN BAKANLIĞI KURULMALI”Demir, “Kadınlara yönelik şiddetin önüne geçmek için

    hukuksal açıdan neler yapılmalı?” sorusuna ise şu ceva-bı veriyor: “Kadınların ve erkeklerin eşit haklara sahip ol-ması ve devletin bu eşitliği sağlamakla ilgili yükümlülü-ğü anayasadan kaynaklanıyor. Ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu İstanbul Sözleşmesi, CEDAW, AİHS gibi ulusla-rarası mevzuat, devletlerin kadınların maruz kaldığı şiddet ve ayrımcılık ile mücadeledeki rollerini açıkça ortaya ko-yuyor. Kadına yönelik şiddetin önüne, sadece ceza huku-

    kunun kaynakları ile geçebilmek mümkün değil. İstanbul Sözleşmesi esas alınarak, kadınlara sadece kadın oldukları için uygulanan ve kadınları orantısız bir şekilde etkileyen her türlü şiddet ile mücadele politikalarının hayata geçi-rilmesi ve kadınlarla ilgili işlemlerin icracısı olacak Ka-dın Bakanlığı’nın kurulması gerekiyor. Şiddet tehlikesi al-tında olan kadınların ihtiyacına yönelik her türlü desteğin sağlanabileceği hizmet modellerinin geliştirilmesi ve yay-gınlaştırılması da çok önemli. Ayrıca bu süreçlerde kadın örgütlerinin; deneyimleri, çalışmaları, eleştiri ve önerileri mutlaka dikkate alınmalı.”

    Demir bir avukat olarak uzun zamandır kadın cinayet-leriyle ilgili davaları takip ediyor. Ancak Demir, adli sis-temde hem kadın avukat olarak hem de kadın dosyalarını takip eden kadın avukatlar olarak pek çok sorun yaşadık-larını da ekliyor. “Adliyede üzerimizde cüppe varken taci-ze uğradığımızda meslektaşlarımız olan erkek hâkim, sav-cı ve avukatların cinsiyetçi tutumuna maruz bırakıldığımız da oluyor” diyen Demir, kadın müvekkilleri savunan kadın avukatların duruşma salonlarında şiddetin, hakaretin, tehdi-din mağduru olduğunu, bu eylemlerin ise cezasızlık ile so-nuçlandığını vurguluyor.

    OHAL sonrasında çıkan yasalarla, kadınların yaşam-larının, bedenlerinin ve cinselliklerinin denetim altına alınmaya çalışıldığını ifade eden Demir, şöyle devam edi-yor: “Hukuk daha önce de kadınların yaşamlarını denetim altına almak için araç olarak kullanılmaya çalışıldı. Ancak unutulmamalı ki, 2005’te Türk Ceza Kanunu’nda öngörü-len değişiklikler sırasında kadınlar en yüksek sesle ayrım-

    cılığa karşı koydular ve birçok kazanımı elde ettiler. Ai-lenin Korunmasına Dair Kanun’daki pek çok düzenleme, kadın mücadelesi ile ihtiyaca cevap verecek noktaya geti-rildi. Geçen sene bu zamanlarda bir gece yarısı tasarısı ile gündeme gelen çocukların cinsel istismar failleri ile evlen-dirilmelerine ilişkin düzenlemelere kadınlar geçit verme-di. Hiç kuşkusuz, kadın hareketi, bunları unutmayarak ve kadın dayanışmasından güç alarak erkek devlet şiddetine karşı durmaya devam edecektir.”

    “SİSTEMATİK BİR SÜREÇ”Psikolog Eser Sandıkçı’ya göre ise kadına yönelik

    şiddet toplumsal dayanakları olan sistematik bir süreç. Sandıkçı, ölüm, tecavüz, yaralama gibi birçok şiddet vakasında faillerin genellikle tanıdık insanlar olduğuna dikkat çekiyor ve ekliyor: “Büyük oranda eşler, sevgi-liler, babalar, ağabeyler, akrabalar. Bir şekilde kadınla aynı mekanda yaşamını sürdüren insanlar. Kadına yö-nelik uygulanan şiddet, birçok vakada gördüğümüz gibi ‘bir kere’ olan biten bir şey değil. Uzun zaman dilimi-ne yayılan, dönem dönem farklı şiddet türleri biçimin-de kadına yöneltilen sistematik bir şiddet söz konusu.”

    “Tüm erkeklerin arasında tarihsel olarak birbirle-rine aktarılan gizli bir sözleşme olduğunu söyleyebili-riz. Toplumsal cinsiyet rollerini yeniden üreten bu söz-leşme erkeklerin kadınlar üzerinde baskı ve tahakküm uygulamasını sağlıyor” diyen Sandıkçı, şiddete maruz kalan kadınların şiddetin sorumlusu olarak suçluluk, değersizlik, acizlik ve çaresizlik hisleri yaşayabilecek-

    lerine dikkat çekerek, şu uyarıda bulunuyor: “Bu nok-tada psikolojik destek mekanizmaları çok önemli. Ka-dının güçlenmesi, bu şiddet sarmalının ne olduğunun farkındalığını kazanması, şiddetin sürecinin sorumlu-sunun kendinin olmadığını görmesi, şiddet döngüsün-den çıkabilmesi için hayati önemde.”

    AŞAĞILANMA, ALAY EDİLME…Fiziksel şiddet gerçekleşmese bile ilişkiler içerisinde

    psikolojik şiddetin yoğun düzeyde yaşanabildiğinin altı-nı çizen Sandıkçı, bu süreci ise şöyle anlatıyor: “Bu, fi-ziksel şiddete göre tanımlanması daha zor, ancak etkile-ri fiziksel şiddetle benzer düzeyde. Kadının özerkliğinin, ayrı bir birey olduğunun kabul edilmemesi, kendi karar-larını vermesine engel olunması, sosyal ilişkilerine mü-dahale edilmesi, aşağılanması, alay edilmesi kadına yö-nelik uygulanan psikolojik şiddettir. Bunu ergenler arası duygusal ilişkilerde bile görebiliyoruz. Flört şiddeti ola-rak tanımladığımız bir şiddet türü söz konusu. Ergenlerle bu konuda yapılan çalışmalarda gördüğümüz, gençlerin ilişkinin ‘gereği’ olarak tanımladıkları davranışlar birer şiddet davranışı olabiliyor.”

    Kadına yönelik şiddet haberlerinde erkekler için “cinnet geçirdi” ya da “psikolojik sorunları vardı” gibi açıklamalarda bulunulmasını da değerlendiren Sandıkçı, “Şiddet vakalarının cinnet olduğunu düşünmüyorum ke-sinlikle. Bu olaylar bir anda ortaya çıkan vakalar değil. Uzun zaman dilimine yayılan, daha önce denenmiş, fark-lı şekillerde uygulanmış şiddet davranışlarının sonucun-da gelişiyor. Hatta birçoğu organize bir şekilde yapılıyor. Nedense erkeklerin cinnet geçirip, sorun yaşadığı patro-nuna ya da başka bir erkek grubuna saldırdığına çok sık tanık olmuyoruz. Binlerce kadın hayatını, ‘cinnet’ oldu-ğu iddia edilen cinayetler sonucunda kaybediyor” diyor.

    25 Kasım’ın kadınların mücadelesi için tarihi bir öneme sahip olduğunu da vurgulayan Sandıkçı, son olarak şunları söylüyor: “Kadına yönelik şiddetin gö-rünür kılınması kolay olmadı. Kadınların uzun yıllara yayılan mücadele birikimi sayesinde eskiden “töre- na-mus cinayetleri” denilen, “üçüncü sayfa haberi” sayı-lan şiddet vakaları “kadın cinayetleri” adını aldı. Bizim için şiddet gündemini kaybetmiyor. 25 Kasım bir sem-bol, bizler bütün yıl şiddeti konuşuyoruz, sayılar de-diğimiz şey birer yaşam ve bunlara tanıklık ediyoruz. Ama o gün sokağa çıkmak ve kadınları dayanışma için-de görmek, kadınların gerçek anlamda kendilerini güç-lü hissettiği bir deneyime dönüşüyor.”

    9Röportaj 24 - 30 KASIM 2017

    25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Son 11 ayda 239 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Avukat Selmin Cansu Demir ve psikolog Eser Sandıkçı’yla kadına

    yönelik şiddetin hukuki ve psikolojik boyutlarını konuştuk

    HEPSI BIRER YAŞAMl Erhan DEMİRTAŞ

    Selmin Cansu Demir Eser Sandıkçı

  • 24 - 30 KASIM 201710 Yaşam

    Haftalık süreli yerel gazete

    Kadıköy Belediyesi ve Kadıköylüler adına Sahibi Kadıköy Belediye Başkanı

    AYKURT NUHOĞLUYAYIN KURULU

    Onur TEMÜRLENK, Ayten GENÇ,Leyla ALP, Yonca Güneş YÜCEL

    Yazı İşleri Müdürü

    Semra ÇELEBİ

    Sayfa Tasarımı

    Yasemin ÖZGÜNEŞ - Sinem HAMARAT

    Sorumlu Yazı İşleri Müdürü

    Ulaş YILMAZ

    Haber Merkezi

    Gökçe UYGUNErhan DEMİRTAŞ

    Reklam Servisi

    Özge ÖZVEREN

    Baskı: İleri Haber Ajansı İletişim Matbaacılık Yayıncılık ve Teknik Hizmetleri Ticaret A.Ş. Merkez Mah. 29 Ekim Cad. İhlas Plaza No:11 A/21 Yenibosna / İSTANBUL

    Adres: Osmanağa Mahallesi Söğütlüçeşme Cad.

    Kalem Sok. No: 7/2 A Blok Kadıköy

    Tel: (216) 348 70 60 Reklam: (216) 345 82 02

    www.gazetekadikoy.com.trwww.facebook.com/gazetekadikoy

    www.twitter.com/gazetekadikoyE-posta: [email protected]

    Dağıtım: Mehmet Gündoğdu(0532) 727 01 07

    Gazetemizde yayınlanan yazıların yasal sorumluluğu yazı sahibine aittir.

    Reklam: (216) 345 82 02 - (216) 338 61 33

    Hastanedeki son gecemdi. Ertesi gün tabur-cu olacaktım. Geride bıraktığım üç gece süre-since, kontrollerimi yapmaya geldiğinde, Esra ile ne çok dokunaklı anı paylaşmıştık. Yaşa-dıklarımı hiçbir zaman unutamayacaktım, bi-liyordum. İçimde buruk bir sevinç