kemİk İlİĞİ naklİ · • vertebroplasti kifoplasti • pelvis ve aseteblum kırıklar

MEVSİM DEĞİŞİMİNİNHABERCİSİ:

ENFEKSİYONLAR!

KEMİK ERİMESİ KALÇA KIRIĞI RİSKİNİ ARTIRABİLİYOR!

YETERSİZ UYKUNUN HASTALIKLARI TETİKLEDİĞİNİ

BİLİYOR MUSUNUZ?

HEMOROİD İÇİNİZDEBİR SIR GİBİ KALMASIN!

ÇOCUKLARDA KONTROLSÜZ SOSYAL MEDYA KULLANIMI

ÜRKÜTÜYOR!

YENİDENHAYATA TUTUNMAK İÇİN:

KEMİK İLİĞİ NAKLİ

TÜRKİYE’DE HER DÖRT EVDEN BİRİNDE ASTIMLI VAR!

Sayı: 19 - 2018

Dergimiz ücretsizdir.

OMURGASAĞLIĞI MERKEZİ

Omurga Hastalıklarında Kişiye Özel Doğru Çözümler Sunuyoruz

• Çocuk ve Erişkin Omurga deformiteleri• Skolyoz• Kifoz• Bel kaymaları• Artroskopi• Artroplasti (kalça-diz-omuz protezi)• Osteoporoz• Vertebroplasti Kifoplasti• Pelvis ve Aseteblum Kırıkları

HISAR HOSPITAL INTERCONTINENTAL WWW.HISARHOSPITAL.COM 444 5 888

YAŞAM BOYU SAĞLIK

3

İsa ATEŞSağlık Grubu Başkanı

HİÇBİR BAŞARININ TESADÜF OLMADIĞINA İNANIYOR VE SİZLER İÇİN ÇALIŞIYORUZHisar Hospital Intercontinental olarak açıldığımız günden bu yana, 13 yıldır daima insana değer veren, etik sağlık kurallarından ödün vermeden ve hasta odaklı bir anlayışla sizlere hizmet sunmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Her geçen yıl daha fazla insanın hayatına dokunabilmek ve Hisar kalitesinde sağlık hizmeti alabilmesi için çok yoğun çalışıyoruz. Yönetim anlayışımızın temeli olan “hizmet kalitemizin artırılması” hedefiyle çıktığımız bu yolda, hastanemizin geleceği için sürekli bir yenilik ve gelişim içindeyiz.

SAĞLIK GRUBU OLMA YOLUNDA İLK ADIMI ATTIKSağlık grubu olma yolunda ilk adımı atarak Hisar Hospital Çamlıca ile birlikte büyümeye devam ediyoruz. Hizmet kalitemizi ve ağımızı daha da güçlendirmek adına Hisar Hospital Çamlıca’yı Aralık 2017 itibariyle siz değerli misafirlerimizin hizmetine açtık. Hastanemiz, yenilenen vizyonu ile birlikte hastalarımızın Hisar kalitesinde üstün bir sağlık hizmeti alabilmesi için tüm branşlarda SGK kapsamında hizmet veriyor.

TEKNOLOJİ PARKURUMUZU DÜNYA STANDARTLARI ÜSTÜNE ÇIKARIYORUZSiz değerli misafirlerimize daha üstün kalitede konforlu bir sağlık hizmeti verebilmek adına teknoloji parkurumuzu her geçen gün daha da ileri, dünya standartlarının üstüne taşıyoruz. Hastanemiz bünyesine katmış olduğumuz dünya standartlarının üstünde kullanılan cihazlarla ve en ileri teknolojiyle sağlık sektöründe kalitemizle farklılaşıyoruz. 640 kesitli Bilgisayarlı Tomografi sistemi ile hastalarımız için en doğru ve erken teşhis imkanını sağlıyoruz. Merkezimizde, tüm hastalarımıza düşük radyasyon doz oranlarıyla ve en yüksek kalitede sonuçlarla en güvenilir, en konforlu ve sağlıkta en hızlı görüntüleme hizmetini sunuyoruz. Ayrıca 3 Tesla MR teknolojisi ile tüm vücut MR çekebilme ve kapalı alan korkusu olan hastalarımıza 3D sinema teknolojisiyle kabin içerisinde kalma korkularını birlikte yeniyoruz.

YENİLENİYORUZ…Hastalarımız kapıdan girdiği ilk andan itibaren tedavi ve sonrasındaki süreçlerinde tüm noktaları bir bir güçlendiriyoruz. Bunun için hastalarımızı dinliyor; konfor ve memnuniyetlerini artırmak için elimizden gelen tüm çabayı gösteriyoruz. Bünyemize katmış olduğumuz birbirinden değerli seçkin akademik kadromuzla birlikte Kulak Burun Boğaz, Estetik, Diş ve Omurga Merkezlerimizi, Laboratuvar Kan Alma Ünitemizi baştan aşağıya yenileyerek, siz hastalarımızı kendi evinizde hissettirecek ortamı sağlamaya çalışıyoruz.

YÜZÜNÜZDEKİ GÜLÜMSEMEYİ ÖNEMSİYORUZHisar Hospital Intercontinental olarak tüm tedavi ve sonraki süreçlerinizde de hep yanınızda olmayı, memnuniyetinizi ve yüzünüzdeki gülümsemeyi görmeyi çok önemsiyoruz. Hizmet süreçlerimizin tüm odağı olan hastalarımızın, fikir ve düşüncelerini önemsiyor ve bu doğrultuda yeni projeler hayata geçirmeye devam ediyoruz.

Sağlıklı günler geçirmeniz dileğiyle…

İsa ATEŞ Sağlık Grubu Başkanı

SAYI 19

Hisar Hospital A.Ş. Sağlık Hizmetleri Adına İmtiyaz SahibiAbdullah Özcan YAVUZ

Sorumlu Yazı İşleri MüdürüRamazan GÖZÜKÜÇÜK

Yayın KoordinatörüÜlkü ERTUĞRUL

EditörPelin ASLAN

Yayın KuruluSüleyman Hilmi AKSOYBekir Sami UYANIKÜlkü ERTUĞRULPelin ASLAN

Grafik Uygulamaİhsan Hakan MANGALOĞLU

Yazışma AdresiHİSAR HOSPITAL INTERCONTINENTAL Kurumsal İletişim ve Pazarlama DirektörlüğüSaray Mah. Site Yolu Cad. No:7PK. 34768Ümraniye / İSTANBUL444 5 888Faks: 0216 524 [email protected]

BaskıFAZİLET NEŞRİYAT ve TİC. A.Ş. Bağlar Mahallesi Mimar Sinan Cd. No: 52GÜNEŞLİ - BAĞCILAR / İSTANBULTel: 0212 657 8800 (pbx)Faks: 0212 657 9588www.faziletnesriyat.com.tr

Matbaa Sertifika No: 16384

Tüm hakları Hisar Hospital Intercontinental’a aittir. İzinsiz alıntı yapılamaz.Kaynak belirtilerek alıntı yapılabilir.


İÇİNDEKİLER

YAŞAM BOYU SAĞLIK

4

16

MEVSİM DEĞİŞİMİNİN HABERCİSİ: ENFEKSİYONLAR!

38

HEMOROİD İÇİNİZDE BİR SIR GİBİ KALMASIN!

22


34

YETERSİZ UYKUNUN HASTALIKLARI TETİKLEDİĞİNİ BİLİYOR MUSUNUZ?

46

TÜRKİYE’DE HER DÖRT EVDEN BİRİNDE ASTIMLI VAR!

54

ÇOCUKLARDA KONTROLSÜZ SOSYAL MEDYA KULLANIMI ÜRKÜTÜYOR!

5 KATKIDA BULUNANLAR

6 HASTANEMİZ

8 KISA KISA

12 DALIŞ HİSSİ YAŞATAN TEDAVİ YÖNTEMİ: HİPERBARİK OKSİJEN

14 SESSİZ YAŞAMAK ÇÖZÜMSÜZ DEĞİL!

19 GÖZLERİNİZİ GÜNEŞİN ZARARLI IŞINLARINDAN KORUMAYA HAZIR MISINIZ?

20 BEBEĞİNİZİ KUCAĞINIZA ALMAYA SAYILI GÜNLER KALA ÖNLEMİNİZİ ALIN!

25 GELECEKTE SAĞLIKLI OLMANIN ALTIN FIRSATI: CHECK-UP!

26 YENİDEN HAYATA TUTUNMAK İÇİN: KEMİK İLİĞİ NAKLİ

29 VÜCUDUMUZUN YEDEK PARÇASI: KÖK HÜCRELER!

32 BEYİN SAĞLIĞIZDAKİ RİSK FAKTÖRLERİNİ GÖZ ARDI ETMEYİN, ERKEN ÖNLEM ALIN!

36 KOLON KANSERİNDE “AİLEVİ KANSER SENDROMU” İÇİN ERKEN ÖNLEM ALIN!

40 KESİK KESİK NEFES ALIYORSANIZ KALP YETMEZLİĞİNİZ OLABİLİR!

42 ÇOCUĞUNUZ ALTINI ISLATIYORSA PANİKLEMEYİN!

49 EYVAH! ÇOCUĞUMUN KARIN AĞRISI VAR. YOKSA APANDİSİT Mİ?

50 BIRAKIN MEVSİMİN İZLERİ CİLDİNİZDEN SİLİNSİN.

52 MODA DİYETLERDEN MUCİZE BEKLEMEYİN!

56 DİŞ ETİ KANAMALARINI HAFİFE ALMAYIN!

58 BAHARI MÜJDELEYEN SEBZE: ENGİNAR.

60 BİZDEN HABERLER


KATKIDA BULUNANLAR

YAŞAM BOYU SAĞLIK

5

Prof. Dr. Ayşen TİMURAĞAOĞLUKemik İliği Nakil Merkezi -

Hematoloji Bölümü

Prof. Dr. Bekir Sami UYANIKKlinik Laboratuvarlar Bölümü

Prof. Dr. Kadir TAHTABeyin ve Sinir Cerrahisi Bölümü

Prof. Dr. Ömer Necip AYTUĞGastroenteroloji ve Hepatoloji Bölümü

Doç. Dr. Gürsel SAKAOrtopedi ve Travmatoloji Bölümü

Doç. Dr. Yavuz Selim YILDIRIMKulak Burun Boğaz Bölümü

Op. Dr. Esra TUŞTAŞ HABERALKadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü

Op. Dr. Pakize EKER BALCIOĞLU Genel Cerrahi Bölümü

Uzm. Dr. Ali ESER Kemik İliği Nakil Merkezi –


Uzm. Dr. Asya ARMAĞAN TERBAŞÇocuk ve Ergen Psikiyatrisi Bölümü

Dt. Banu OKUR ÇAKMAKÇIAğız ve Diş Hastalıkları Bölümü

Uzm. Dr. Basri ÇAKIROĞLUÜroloji Bölümü

Dyt. Elif KARACANOĞLUBeslenme ve Diyet Bölümü

Uzm. Dr. Funda ATAMANDermatoloji Bölümü

Prof. Dr. Mustafa SAĞLAMKardiyoloji Bölümü

Uzm. Dr. Nuriye Ayça GÜLÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü

Op. Dr. Faruk EROĞLUGöz Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü

Uzm. Dr. Orhan DALKILIÇGöğüs Hastalıkları Bölümü

Prof. Dr. Cihan TOPİç Hastalıkları Bölümü

Op. Dr. Ali GÖZÜKÜÇÜKÇocuk Cerrahisi Bölümü

Uzm. Dr. Fulya ERİŞKONHiberbarik Oksijen Tedavi Bölümü

Doç. Dr. Tayfun APUHANKulak Burun Boğaz Bölümü

6


HASTANEMİZ

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Hisar Hospital Intercontinental dünya standartlarında vermiş olduğu sağlık hizmeti ile Türk sağlık sektöründe 10 yılı aşan insana hizmet yolculuğunda, kıymetli tıp profesyonelleri ile misafirlerimiz olarak tanımladığımız “hastalarımızı” buluşturmaktadır. Toplumsal sorumluluğunu yerine getirme ilkemiz, emin adımlarla büyümemizin arkasındaki en büyük itici güç olmaktadır. Aydınlık bir sağlık geçmişi ve geleceğe duyduğumuz güvenle çıktığımız bu yolda, koruduğumuz ve gözettiğimiz tüm değerlerimiz ve öz sermayemiz ile sağlık grubu olma dönüşümünün temellerini de attık.

7


HASTANEMİZ

YAŞAM BOYU SAĞLIK

İnsanları sağlıklı yaşama kavuşturma ilkesini benimsiyoruz…Modern tıp teknolojisini ve konforunu insanları sağlıklı bir yaşama kavuşturmak ilkesiyle birleştiren Hisar Hospital Intercontinental, toplam 35 bin metrekare kullanım alanına sahip ve 8 kattan oluşuyor. Ortopedi ve Travmatoloji’den Omurga Merkezi’ne, Kadın Hastalıkları ve Doğum’dan Kardiyolojiye, Onkoloji’den Hematoloji’ye kadar nörolojik bilimler, cerrahi bilimler, dahili bilimler, tanı ve görüntüleme başta olmak 55 farklı tıbbi bölümü ve seçkin akademik kadroyu bünyesinde barındırıyor.Dünya milletlerinin tercih noktası…Asya ve Avrupa kıtalarının birleştiği noktada, İstanbul’un Anadolu yakasında yeni finans ve yaşam merkezi olan Ümraniye’de 2006 yılından bu yana, Türkiye’deki sağlık hizmetleri zincirinin önemli ve güçlü halkası olarak hizmet veren Hisar Hospital, Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı ve İstanbul Boğazı’na yaklaşık 20 dakika uzaklıktadır. Tüm bu merkezlere yakınlığı nedeniyle, Avrupa’nın önemli bir kısmına; Türk Cumhuriyetleri ve Ortadoğu’ya JCI Kalite standartlarında, modern, kapsamlı ve güvenilir sağlık hizmetlerini ulaştırarak, sadece Türk insanının değil, yurt dışı hastalarında gelip hizmet alacakları bir referans hastane olarak, dünya milletlerinin de tercih noktası olmaktayız.Modern teknolojiyi, kaliteli ve etkin hizmet anlayışıyla birleştiriyoruz...Hastalarımızın, hastanemize başvurdukları andan itibaren, tüm tedavi hazırlıkları ve planlaması eğitimli güler yüzlü personelimiz tarafından yapılmakta, iyileşerek taburcu olana kadar da aynı özen ve sıcak ilgiyi sürdürmekteyiz. Hisar Hospital Intercontinental,“Hasta Dostu Hastane”

olarak yapılandırılmıştır. Nitelikli hekimlik uygulamalarının yanı sıra, bakım hizmetlerinin beceri ve uzmanlıkla sunulduğu hemşirelik hizmetleri, sürekli hizmet içi eğitim ile uzmanlıklarını pekiştiren destek personeli ve modern tıp teknolojisi sayesinde, sürekli olarak yüksek düzeyde ve geniş kapsamlı sağlık hizmeti sunmaktayız.Neden Hisar Hospital Intercontinental? Çünkü;• 9 şiddetinde depreme dayanıklı, • 8 kattan oluşan, 162 yatak kapasiteli,• 75 m2’lik süit odalar,• 35 bin m2 kapalı alanı, • 7 ameliyathanesi,• 55 poliklinik,• 33 yataktan oluşan yoğun bakım üniteleri,• Hastane içinde Hiperbarik Oksijen Merkezi,• Parmak izi ile çalışan PYXIS bilgisayarlı ilaç sistemi,• 2200 m2 sosyal bekleme alanları.Hastalarımızın konforu için tasarlanmış bir mimari…Hastane atmosferi ötesinde tasarlanmış mimarisiyle; geniş lobi alanları, bekleme salonları, açık ve kapalı alanda bulunan kafeterya ve restoranları, otel konforunda hasta odalarıyla, hastalarımız ve yakınlarının konforlu bir sağlık hizmeti almalarını sağlamaktayız.Parmak izi ile çalışan PYXIS bilgisayarlı ilaç sistemi…Görüntüleme sistemlerinin tamamı dijital olarak yapılandırılmıştır. Tüm radyolojik incelemeler görüntü arşivleme ve iletişim sistemine aktarılarak poliklinikler, hasta odaları ve hatta evden sonuçlara hızlı bir şekilde ulaşılabilmektedir. Hasta güvenliğinin

titizlikle uygulandığı hastanemizde, hemşirelerimizin parmak izi ile çalışan PYXIS bilgisayarlı ilaç sistemi, ilaç tipi, miktarı ve dozunu kablosuz onaylanması yoluyla sağlayarak ilaçların her seferinde doğru bir şekilde doğru hastaya verilmesi etkinliğini arttırmaktadır.Dünyanın en gelişmiş 640 dedektörlü bilgisayarlı tomografi sistemi…Birçok hastalığın erken teşhisinden, tedavi planlamasına kadar en son görüntüleme teknikleriyle değerlendirilmesinde büyük rol oynayan yeni üst sınıf Bilgisayarlı Tomografi sistemi, hastalarımız için en doğru ve erken teşhis imkanını sağlıyor. Aquilion One dünyanın en güçlü ve gelişmiş tarayıcısı olan, rakipsiz hassasiyete ve rezolüsyona sahip görüntüler sağlamaktadır. Son sınıf Bilgisayarlı Tomografi sistemi ile acil hastalara 24 saat boyunca koroner BT anjiyografi yapılabilmektedir. Özellikle beyinde felç geçirmiş hastalarda felç olan alan ek bir görüntüleme yöntemine ihtiyaç kalmadan rahatlıkla görüntülenebilmektedir. Alışılmış olan standart tomografi görüntülemelerine göre radyasyon dozunu çarpıcı şekilde azaltmaktadır.Daha sessiz ve yenilikçi 3 Tesla MR deneyimi…3 Tesla MR teknolojisi hasta konforunun ön planda olması, kaliteli ve güvenilir sonuçları ile özellikle doğru tanının konulabilmesi ve uygun tedavi planlamasına geçilmesi açısından büyük önem taşıyor. 3 TESLA MR klasik cihazlara göre daha geniş, kısa ve konforlu olduğu için kapalı alan korkusu olan ve fazla kilolu bireyler daha kolay cihaza girebiliyor. Yeni 3 TESLA MR, daha sessiz olması özelliği sayesinde de tercih edilmektedir.Güncel ve güvenilir teknoloji ile etkili tedavi…Göz Hastalıklarını kapsayan tüm alanlarda hizmet sunan merkezimizde, ayrıca günümüzün güncel teknolojisi olan neştersiz, dikişsiz, kansız bir lazerle tedavi yöntemi olan İLASIK ile tedaviler yapılmaktadır. Tüp Bebek Merkezi ve İnfertilite Kliniğinde, gelişmiş Embriyoloji laboratuvarı ile tüm dünyada kabul gören güncel tedaviler uygulanarak, embriyo dondurma işleminden, erkek ve kadın kısırlığına kadar pek çok tanı ve tedavi hizmetini sunmaktayız.

8


KISA KISA

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Çocuklarda özellikle gebelik, doğum ve hemen doğum sonrası sebeplerle beyin hasarı gelişen, beyin felci (serebral palsi) hastalarında parmak ucu yürüyüşü en önemli bulgulardan biridir. Sebebi bilinmeyen parmak ucunda yürüme, tek taraflı parmak ucu yürüyüşüne yol açarken beyin felci hastalarında genellikle iki taraflı tutulum olur. Beyin felci, gebelik sırasında geçirilen bazı viral hastalıklar, toksoplazma, kordon dolanması, kan uyuşmazlığı, doğumda bebeğin oksijensiz kalması, doğum sonrası ortaya çıkan sinir sistemi hastalıkları sonucu oluşabilir. Gergi (spastik) felçler, denge sorunları, gelişim ve zeka geriliği gibi sorunlara yol açabilir. Bu hastaların erken teşhisi hastalığın ciddiyetinin fazlalığı ile doğru orantılıdır. Ancak hafif formlar gözden kaçabilir, hastanın yürümesi gecikir ve yürürken parmak ucunda yürümeye başlar. Bu hastalarda çoğu zaman konservatif tedavi yeterli olur, ancak bazı vakalarda ameliyat gerekli olabilir. Bu nedenle teşhisi ve tedavisi kalıcı bir sakatlığın önlenmesi açısından çok önemlidir.

Çocuğunuz Parmak Ucunda mı Yürüyor?

Kadınlar için ayakkabı, günlük kıyafetlerinin en önemli kombin parçalarından biri… Topuklusundan, düzüne, dolgu topuklusundan, spor ayakkabısına kadar tercih edilecek birçok ayakkabı modeli bulunuyor. Peki hayatımızın vazgeçilmez parçası olan ayakkabılarda ne kadar doğru tercih yapıyoruz?Günlük hayatta tercih etmiş olduğumuz ayakkabı seçimlerimiz aslında sağlığımızı olumsuz yönde etkiliyor. Yanlış ayakkabı tercihi kişide duruş bozukluğuna, bel, kalça ve diz ağrılarına kadar birçok sıkıntıya neden olabiliyor. Ayakkabı tercihinde her zaman topuklu ayakkabılar suçlu olarak gösterilse de düz tabanlı ayakkabılar o kadar da masum değil! Düz tabanlı ayakkabılar oldukça masum görünse de topuklu ayakkabılar kadar zarar verebiliyor. Özellikle çoğu kadının tercih ettiği babetler ayağa binen tüm yükü topuğa kaydırabiliyor. Bu yüklenme sonucu ve ayağı tam olarak sarmadığı için bu tür ayakkabılar ayak ağrılarına neden olabiliyor.

Ayakkabı Seçiminiz Sağlığınızı Etkiliyor!

9


KISA KISA

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Hayatımızın vazgeçilmezi olan internet, televizyon, cep telefonları, video oyunları teknolojik kolaylıklar sağladığı gibi kişinin denetiminden çıkmasıyla büyük sorunlara da yol açabiliyor. Bağımlılık söz konusu olunca, hemen aklımıza alkol ve madde bağımlılığı geliyor fakat internette artık bir bağımlılık halini aldı. İnternetin kullanımının kişinin kendi denetiminden çıkması, internette uzun zaman geçirme, uykusuzluk, internet olmadığında ya da bağlanamadığında sinirlilik, aşırı tepki gösterilmesi genç, erişkin her yaştan insanın başarısını, yaşamını olumsuz etkileyen bir unsur olduğu gibi bilgisayar veya telefon ekranına odaklı saatlerin geçirilmesi, baş ve boyun ağrıları, göz sorunları, dikkat eksiklikleri, el bileği hastalıkları(karpal tünel sendromu), bel ağrıları gibi bedensel sorunlara da yol açabiliyor.

İnternet Modern Teknoloji Hastalığı mıYoksa Bağımlılık mı?

10


KISA KISA

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Günümüzde modern hayata uyum için daha fazla sorumluluklar üstleniyoruz. Ancak zihnimiz daha meşgul ve yorgun düşüyor ki, zihinsel sağlığımız yanında fiziksel sağlığımızda tehlike ve risklerle karşı karşıya. Hatta tat alma duyusunun kalitesi, zihinsel aktivitenin yoğun olduğu zamanlarda bozuluyor. Aktif olarak olarak çalışırken bir şeyler yemeğe çalışıyorsak, tat duyumuz iyice zayıflıyor, daha fazla yememize sebep oluyor. Beynimiz meşgul ve çok yoğun bir zihinsel faaliyet içinde iken yediğimiz besinlerin tadını da önemli derecede alamıyoruz. Yeterince tat alabilmek için, şekerli ve tuzlu besinleri tüketmeye başlıyoruz. Sonuçta, diyabet, obezite olmak üzere birçok metabolik bozukluklar ve hastalıklar ortaya çıkabiliyor.

Biyolojik saatimiz hormon salgısı, metabolizma, uyku, beyin aktivitesi ve davranış gibi fonksiyonlarımızı düzenlenmesi kadar, dış ortamla uyumumuzu da sağlıyor.Dış ortamla biyolojik iç saatimiz arasında ortaya çıkan kronik uyumsuzluklar, obezite ve diyabet gibi metabolik hastalıklar, Alzheimer ve diğer sinir sistemi hastalıkları, hatta kanser türü malign hastalıklara eğilimi artırabiliyor.

Biyolojik Saatimiz Çok mu Önemli!

Zihinsel Yorgunluk Ağzımızın Tadını Bozuyor!

11


KISA KISA

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Günlük hayatta olaylar, çevresel faktörler, duygularımıza yansıdığı gibi kendimizi mutsuz hissetmemize neden olabilir. Mutsuzluk hissi sık olur, uzun sürer, günlük aktivitemize de zarar verirse, ruh sağlığımızı etkileyerek depresyona eğilimi artırabilir. Ancak, kaliteli ve yeterli uykuya dikkat ederek, beslenmemize özen göstererek, uygun egzersizler yaparak, hayatın olumlu yönlerini ön plana çıkartıp, stres olaylarını iyi yöneterek ve direncimizi artırarak, gerektiğinde destekleyici terapi ve danışmanlık alarak bu yıkıcı duruma mani olabiliriz.

Mevsimsel DeğişikliklerDuygusal Bozukluğa Yol Açmasın!

12


BASINDA BİZ

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Oksijen tedavisi en çok iyileşmeyen yaraların tedavisinde, ani işitme ve görme kayıplarında kullanılıyor, her yaştan hastaya uygulanabiliyor.

Dalış Hissi Yaşatan Tedavi Yöntemi: HİPERBARİK OKSİJEN

Basınçlandırılabilinen çelik bir kabin içerisinde, hastaya deniz seviyesindeki atmosferik basınçtan 2–3 kat daha fazla bir basınca maruz bırakarak %100 oksijen solutulması esasına dayananan hiperbarik oksijen tedavisi, çeşitli hastalıklarda ve tedavilerinde iyileşme sürecini de büyük ölçüde kısaltıyor. Hisar Hospital Intercontinental Hiperbarik Oksijen Tedavisi Bölümü Uzmanı Fulya Erişkon ve Hisar Hospital Intercontinental Hastanesi hekimleri, hiperbarik kullanımı hakkında bilgi verdi…

Hisar Hospital IntercontinentalHiperbarik Oksijen Tedavi Bölümü

Uzm. Dr. Fulya Erişkon

13


BASINDA BİZ

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Tedavinin süresi hastalığa göre değişebiliyorKonforlu bir ortamda herhangi bir ağrı ya da acı hissetmeden iyileşme olanağı sunan hiperbarik oksijen tedavi merkezinde, hastalarımız oturarak ya da yatarak (sedyeyle), basınç odasına alınırlar. Yavaş yavaş odanın içindeki basınç, içeriye hava verilerek artırılır.Planlanan basınca gelindiğinde (genellikle normal basıncın iki üç katı kadar) hasta özel maskesini takarak yüzde 100 oksijen solumaya başlar. Sağlık görevlilerinin talimatları doğrultusunda genellikle iki saat tedaviye devam edilir. Süre sonunda basınç azaltılarak tedavi sonlandırılır.Tedavi sırasında hastalar müzik ve film seyrederek vakit geçirebiliyorHastalar müzik dinleyerek tedavi görüyor Kullanılmakta olan basınç odası 12 kişilik kabin olup tam otomatik kontrol sistemine sahip. Kabin içerisinde basınç odasında kullanıma uygun ekranlar mevcut; hastalar tedavi esnasında film izleyip müzik dinleyerek zamanı rahat geçirebiliyor.Hastane içerisinde hastanın tedavisiyle birlikte diğer branşlarda takibi yapılabiliyorHasta hem takip edilip, hem de tedavisini görebiliyor Hastane içerisinde hiperbarik oksijen tedavisi olmasının, hasta açısından avantajları oldukça fazladır. Her şeyden önce acil bir durumda anestezi ve yoğun bakım ekibi tarafından anında müdahale imkanı sağlanabilmektedir. Yine HBO tedavisine devam etmekte olan hastalara, hastane içerisinde hastalıklarıyla ilgili multidisipliner yaklaşım imkanı sağlanmaktadır. Örnek olarak, yara sebebiyle tedaviye gelen bir hastayı hem kalp damar cerrahi uzmanının, hem plastik ve rekonstrüktif cerrahi uzmanının ve aynı zamanda dahiliye uzmanının takip etmesi gerekebilir. Dolayısıyla hasta ayağındaki yarayla uzun uzun dolaşmak yerine bir yerde multidisipliner olarak tedavi olabilmektedir.Hastalığın durumuna göre tedavi süresi belirleniyorHiperbarik oksijen tedavisi hastalığa ve hastalığın karakterine göre hiperbarik tıp uzmanı tarafından planlanır. Seanslar şeklinde uygulanan tedavinin bir seansı 60-140 dakika arasında değişir. Hastalar çoğunlukla günde bir kez seansa alınırlar ancak bazı acil hastalıklarda 6 saat ara ile günde iki kez uygulanması gerekebilir.

Her yaştan kişiye hiperbarik tedavisi uygulanabiliyorHiperbarik oksijen tedavisi; ülkemizde en çok iyileşmeyen veya zor iyileşen yaraların tedavisinde kullanılmaktadır. Bunların haricinde karbonmonoksit zehirlenmesi, doku oksijeni arttırılarak tedavi edilen ani işitme kaybı, ani görme kaybı gibi hastalıklarda da sıklıkla kullanılır. Hiperbarik oksijen tedavisi her yaşta uygulanabilir.

DİYABETİK AYAK YARALARINDA VE UZUV KAYBININ ÖNLENMESİNDE ETKİLİ!

Prof. Dr. Cihan Top/İç Hastalıkları Uzmanı

“Diyabete bağlı olarak gelişen kronik komplikasyonlar, diyabetik ayak yaraları denilen klinik durumun ortaya çıkmasına yol açar. Özellikle tendon, bağlar ve eklemi tutan derin yaralar, kemiğe kadar ilerlemiş enfeksiyon, lokal ya da yaygın gangren gibi ilerlemiş olgularda, hiperbarik oksijen tedavisi, önemli bir tedavi yaklaşımı olarak kabul görür. HBO; yüksek basınçlı ortamda oksijen verilmesi işlemidir. Böylece kanın oksijen taşıma kabiliyeti önemli derecede artırılmış olur. Bu tedavi yöntemi, yara iyileşmesinin hızlanmasında önemli bir etki sağlar. Hasarlı dokunun beslenmesi ve oksijenijasyonu bu şekilde artırılarak, önemli bir klinik fayda sağlanabilir. Ayrıca yara yerindeki lökosit aktivitesini artırarak bağışıklık sistemine katkı sağlar.”

ANİ İŞİTME KAYIPLARINDA ERKEN MÜDAHALE ÖNEMLİ

Doç. Dr. Tayfun Apuhan/KBB Uzmanı “Hiperbarik oksijen tedavisi ile sağlanmak

istenilen; iç kulakta oksijen basıncını ve kan dolaşımını artırmaktır. Bozulan iç kulak metabolizmasının düzelmesine yardımcı olur ve iç kulakta iskemiye bağlı bozulan işitmeyi iyileştirdiği düşünülmektedir. Çok ileri derecede işitme kaybı olan hastalarda daha etkili olduğu görülmektedir. Tedaviye ne kadar erken başlanırsa sonuç o kadar yüz güldürücüdür. Özellikle ilk 48-72 saat içerisinde başlanması, tedavinin olumlu sonuçlanması açısından çok önemlidir. Uygulama tek kişilik ya da çok kişilik basınç odalarında yapılır. Nadiren basınca bağlı olarak kulaklarda ‘barotravma’ denilen bir yan etkiye sebep olabilir. Genellikle ani işitme kaybı tedavisi sonrasında hastaların yüzde 80’inde tam ya da kısmi iyileşme olabilir. “

ANİ GÖRME KAYIPLARINDA EN KISA SÜREDE TEDAVİYE BAŞLANMALI

Op. Dr. Faruk Eroğlu/Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı

Ani görme kayıpları göz hastalıklarının en acil olanıdır. Bu duruma yol açan en önemli hastalık, retinal arter tıkanıklığıdır. Retinal arter tıkanıklığı nadir görülen bir hastalık olmasına rağmen sonunda kalıcı görme kaybına yol açtığı için tedavinin en erken zamanda başlaması oldukça önemlidir. Ani görme kaybında tedavinin dakikalar içerinde başlaması gerekir. Ancak ani görme kaybında en hızlı yapılması gereken uygulama, hiperbarik oksijen tedavisidir. Hiperbarik oksijen tedavisi uygulanması sırasında kanın O

2 içeriği ve ayrıca basınç yüksekliği ile orantılı olarak oksijenin difüzyonu artacağı için retinanın canlılığını ve fonksiyonlarını korumak mümkün olabilir. Hiperbarik oksijen tedavisi ile retina hasarının azaltılması sağlanabilir. Hiperbarik oksijen tedavisine en kısa sürede başlanması başarıyı artırabilmektedir. İlk 24 saat içerisinde başlanması halinde tedavinin etkinliği daha başarılıdır. Buna karşın ilk 5 gün içinde tedaviye başlanan hastalarda başarılı sonuç elde edilebilmektedir.”

14


KULAK - BURUN - BOĞAZ

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Doğuştan veya sonradan meydana gelen duyma kayıplarında kullanılan işitme cihazları hayat kurtarıyor. Estetik açıdan da kulak içine yerleştirilen “Koklear Implant” hastaya günlük yaşamında büyük konfor sağlıyor. Hisar Hospital Intercontinental Kulak Burun Boğaz Bölümü Uzmanı Doç. Dr. Yavuz Selim Yıldırım ile biyonik kulak olarak bilinen koklear implant hakkında konuştuk…

ÇÖZÜMSÜZDEĞİL!

SESSİZYAŞAMAK

Hisar Hospital IntercontinentalKulak Burun Boğaz Bölümü

Doç. Dr. Yavuz Selim Yıldırım

15


KULAK - BURUN - BOĞAZ

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Sesi iç kulaktaki duyu hücrelerine gönderiyorKoklear implant, her iki kulakta veya tek kulakta işitme kaybı olan ve bu işitme kaybının işitme cihazı veya ilaç tedavisi ile düzeltilemediği durumlarda kullanılabilen bir cihazdır. İşitme cihazları, sesin şiddetini yükseltirken koklear implant, iç kulak organı kokleada (salyangoz) işitme siniri vasıtası ile beyine ses sinyallerini göndererek problem yaşayan kokleanın görevini yerine getirir. Yani, koklear implant, sesleri kodlanmış elektriksel uyarımlara dönüştürür. Bu uyarımlar işitme sinirini uyarır ve beyin tarafından ses olarak algılanır.İşitme kaybı problemi yaşayan herkese uygulanabiliyorHer iki kulakta doğuştan veya sonradan gelişen ileri işitme kayıplarında her yaş grubunda işitme problemi yaşayan herkese uygulanabilir. Ayrıca işitme kaybı ile beraber çınlaması olanlara da uygulanabilir. • Doğuştan işitme kaybı ile doğan çocuklar,• Otoimmun iç kulak hastalığı geçirerek işitme cihazları ile yeterli amplifikasyon sağlanamayan hastalar,• Sonradan işitme kaybı olmasına neden olan geçirilmiş ani işitme kaybı, kaza, hastalık, operasyon gibi olaylar sonucu işitmesini kaybeden erişkinler,• İleri, çok ileri ve total işitme kaybı olanlar bu uygulamadan yararlanabilir.Cihazın kulağa takılma işlemi 2 bölümden oluşuyorCihaz iki kısımdan oluşmaktadır. İç parça ameliyat ile takılır, dış parça ameliyat sonrası yara iyileşmesi tamamlandıktan sonra kulak arkasına takılır. Dış parçadaki işlemci sesleri alarak, iç parçadaki magnet ile temas ederek seslerin iç kulağa iletilmesini sağlar. Pil ile çalışır, genelde günde bir adet pil yeterli olmaktadır. Ameliyat riski diğer kulak operasyonlarından farksız!Cerrahi ve odyolojik açıdan ameliyata hazır olan aday için Koklear İmplant operasyonu genel anestezi altında yaklaşık 2-3 saat sürer. Operasyonun riski diğer kulak operasyonları ile eş değerdedir. İç kulağa küçük delik açılır. Elektrot taşıyıcısı kokleaya (iç kulağa) sokulur. Yara kapatılmadan önce elektrot fonksiyonu test edilir. Kulak arası dikiş izi kalmayacak şekilde kapatılır. Aynı gün ayağa kalkan hastalar genellikle 1 ile 2 gün sonunda hastaneden taburcu olurlar.

Koklear implant kimlere uygulanmaz?• Ayarları iyi yapılıp işitme kaybının özelliğine göre kişiye özel verilen işitme cihazından fayda görerek yeterli konuşma ve anlama sağlayabiliyorsa,• Çok uzun süredir rehabilite edilmemiş ileri derecede işitme kaybı varsa,• İşitme kaybının nedeni işitme sinirinin olmaması ise,• Koklea, geçiririlen menenjit gibi enfeksiyonlar sonrası elektrotları yerleştiremeyecek kadar kapalı ise,• Kişinin genel anestezi almasına veya cerrahi olmasına engel varsa işlem uygulanmamaktadır.İşitme cihazına göre avantajları oldukça fazla!Konuşmayı anlama işitme cihazına göre daha iyidir. Telefonla rahat konuşur. Müzik dinleme ve anlama daha iyidir. Kişileri ve çevresel sesleri iyi duyar, günlük yaşama daha iyi adapte olabilmekte ve korna, alarm ve siren sesi gibi sesleri algılar. Gürültülü ortamlarda sesleri daha iyi ayırt eder.Koklear implant kullanılırken nelere dikkat edilmelidir?• Koklear implant cihazının dışında bulunan kısmı daima kuru olmalıdır.• Cep telefonu gibi radyo dalgaları kullanan aletler, cihazın sesi iletmesini kısa süre de olsa engelleyebilirler.• Başa darbe almaktan kaçınılmalıdır.

16


ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI

YAŞAM BOYU SAĞLIK

ENFEKSİYONLAR!MEVSİM DEĞİŞİMİNİN HABERCİSİ:

Hava ve mevsim değişimi ile birlikte mikropların doğada görülme sıklığı da artıyor. Özellikle okul çağındaki çocuklarda bu risk daha fazla olunca enfeksiyonlar aileleri de endişelendirebiliyor. Peki bu enfeksiyonlara karşı nasıl önlemler almalıyız? Nelere dikkat etmeliyiz? Çocuklarımızı nasıl beslemeliyiz? gibi pek çok soru hakkında Hisar Hospital Intercontinental Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü Uzmanı Dr. Nuriye Ayça Gül’den bilgi aldık...

Hisar Hospital IntercontinentalÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü

Uzm. Dr. Nuriye Ayça Gül

17


ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Çocukluk döneminde en çok üst solunum yolu enfeksiyonları görülüyorÇocukluk döneminde en çok üst solunum yolu enfeksiyonları görülüyor.Çocukların enfeksiyonlara en sık yakalandıkları dönem ilk 4 yaştır. Kreş ve anaokulu döneminde kapalı alanlarda uzun vakit geçiren çocuklar sıklıkla hastalıkları birbirlerine bulaştırırlar. Solunum yolu enfeksiyonları, çocukluk döneminin en sık görülen enfeksiyon hastalıklarıdır. Aynı zamanda çocuklarda enfeksiyonlara en duyarlı sistem solunum yollarıdır. Üst solunum yolu enfeksiyonları; nezle, soğuk algınlığı, grip, bademcik iltihabı (tonsillit), sinüzit ve orta kulak iltihabı (otit); alt solunum yolu enfeksiyonları bronşit, bronşiyolit, zatürre ve sindirim sistemini etkileyen; rota virüsü ve benzeri ishalli hastalıklar ve döküntülü virüs hastalıkları sıkça görülmektedir.Çocuklarınızı hasta olan kişilerle aynı ortamda bulundurmayınKapalı ortam içerisinde (okul, kreş, vb.) uzun süre kalınması, bu ortamların iyi havalandırılmamaları, sigara dumanı, yetersiz-dengesiz beslenme solunum yolu enfeksiyonları başta olmak üzere birçok enfeksiyon hastalığının görülme sıklığını artırmaktadır. Bu hastalıkların bulaşabilmesi için: çocuğun mutlaka hasta biri ile temas etmiş olması ya da onunla aynı ortamda bulunmuş olması gerekmektedir.Virüslerin neden olduğu üst solunum yolu enfeksiyonu belirtileri;• Burun akıntısı-dolgunluk hissi,• Ateş,• Öksürük yanında hapşırma,• Baş ağrısı,• Geniz akıntısı,• Boğazda yanma-ağrı,• Bazen gözlerde sulanma ve çapaklanma,• Kas ağrıları,• Halsizlik ve iştahsızlıktır.Her enfeksiyon aynı belirtileri göstermeyebilirEnfeksiyonların tanı ve tedavisinde ana sorun ve amaç viral enfeksiyonların, bakteriyel enfeksiyonlardan ayırt edilmesinin sağlanmasıdır. Viral üst solunum yolları enfeksiyonları tedavi edilmeden kendiliğinden iyileşme gösterirken, bakteriyel enfeksiyonlarda antibiyotik kullanılması gerekmektedir. A grubu beta enfeksiyonları tedavi edilmedikleri takdirde yüksek ateşe yol açarken, üst solunum yollarıda abse oluşumu gerçekleşebilmektedir. Ayrıca enfekte olan çocuk uygun doz ve sürede

etkili antibiyotiği kullanmazsa, enfeksiyonu çevresindekilere bulaştırabilir.Virüslerle bulaşan çocukluk çağı hastalıklarına karşı aşı yaptırın!Çoğu virüslerle bulaşan çocukluk çağı hastalıklarının bir kısmını da farklı tiplerde döküntülerle seyreden döküntülü hastalıklar oluşturmaktadır. Bu hastalıkların bir kısmı aşı ile önüne geçilebilen ve hastalığın bir kez geçirilmesiyle, ömür boyu bağışıklık kazanılan hastalıklardır. Bu noktada kreş ve okul öncesi yaşına uygun aşılanmanın tamamlanması da çok önemlidir. Kızamık, kızamıkçık, suçiçeği, kabakulak, pnomokok zatürresi, verem, boğmaca, hepatit B ve A, rota virus, meningokoksik menenjit hastalıkları aşı ile önlenebilir ya da aşılanmayla çok daha hafif geçirilebilir. Son zamanlarda sıklıkla duyduğunuz; 5. ve 6. hastalık, el-ayak-ağız hastalığı ise virüslerle bulaşan, genellikle hafif seyirli ve aşısı olmayan bir hastalık grubunu oluşturur.Çocukları hastalıklardan korumak için nelere dikkat edilmelidir?Korunmada alınması gereken ilk önlem ellerin yıkanmasıdır. Bu sayede hasta kişilerin salgılarının ağız ve burun gibi enfeksiyon giriş yollarına bulaşması önlenir. Yine öksürme ve hapşırma sırasında ağzın kapatılması ve hasta kişilerin kağıt maske kullanmaları da damlacık yoluyla bulaşmayı ortadan kaldırır. Evde ve kapalı ortamlarda sigara içilmemesi enfeksiyon sıklığını belirgin olarak azaltır. Anne sütü alan çocuklar üst solunum yolu ve diğer enfeksiyonlara daha az yakalanırlar. Tekrarlanan A grubu beta hemolitik streptokok enfeksiyonlarında aile bireylerinin tümüne boğaz kültürü yapılması ve evde taşıyıcı kişi varsa saptanarak tedavi edilmesi bu bakteriyel enfeksiyondan korunmada oldukça önemlidir. Boğaz enfeksiyonu olan çocuğun uygun dozda,

uygun antibiyotiği 10 gün süreyle kullanması, doktorun gerekli görmesi durumunda üç hafta ara ile kas içi depo penisilin tedavisinin uygulanması da akut romatizmal ateş ve onun komplikasyonu olan kalp tutulumunun önlenmesinde çok önemlidir.Evde enfeksiyonların tedavisini destekleyici neler yapılabilir?Virüslerin neden olduğu üst solunum yolu enfeksiyonlarında sigara dumanı olmayan, temiz bir ortamda istirahat, dengeli ve bol sıvı (bitkisel çaylar, meyve suyu, hoşaf, komposto vb.) alınması gerekir. Doktor önerisi dışında, antibiyotik kullanılmasına gerek yoktur. Bakterilerin neden olduğu üst solunum yollarında özellikle bademcik iltihaplarında doktor muayenesi ve gerek görülmesi halinde uygun bir antibiyotik kullanılabilir.Korunmada hijyen koşullarına, iyi havalandırılmış ortamlarda bulunmaya dikkat etmek kadar beslenme de büyük önem taşımaktadır. Öncelikle dikkat edilmesi gereken şey, çocuklarımızın bağışıklık sisteminin iyi çalışabilmesini desteklemek ve varsa bunu engelleyen demir eksikliği anemisi , D vitamini eksikliği, hipotiroidi gibi durumların düzeltilmesidir.Bağışıklık sistemini güçlendirmek için sağlıklı ve dengeli beslenmek, yaşı uygunsa sportif akitivitelerde bulunması fiziksel gelişimi açısıdan önemlidir. Ana öğünlerin tam yapılması, yeterli proteinin alınması ve mevsiminde sebze meyve tüketiminin günlük olarak doğru miktarda alınması gereklidir. Doğal yollardan alınabilen probiyotik içerikli yoğurt, peynir, kefir, turşu gibi gıdalar, çinkodan zengin ceviz, fındık, badem gibi kuruyemişler, C vitamininden zengin turuncu ve yeşil renkli sebze ve meyveler, sağlıklı protein kaynağı hayvansal ürünler ve tahıllar dengeli beslenmede bağışıklığı destekleyecek gıdalardandır.

...geleceğebakış

ileMaksimum Hız,

MinimumRadyasyon

Aquilion One Vision

· Maksimum hız (0.3 sn tarama süresi),

· Minimum radyasyon (diğer tomografi cihazlarının ortalama 8’de 1’i kadar radyasyon),

· Tek nefeste tüm organları tarayabilme,

· İleri düzey anjiografik görüntüleme (kalp, beyin, boyun, böbrek ve bacak anjiyoları),

· Tek kalp atımında kalp anjiyosu,

· Stentli ve by-pass’lı hastalarda en optimal görüntüleme,

· Eklemler için hareketli çekim özelliği,

· Protez hastalarında özel konfigürasyonla artefakt oluşturmadan görüntüleme yapılabilmesi (SEMAR),

· Fekal işaretleme ile ileri düzey sanal kolonoskopik görüntüleme,

· Normal ilaçlı tomografilere göre yarı dozda ilaç kullanımı ile optimal görüntüleme,

· Obezite hastalarında 300 kg’a kadar çekim yapabilme ve 78 cm gantry genişliği,

· Dental CT çekimi,

· Ferah bir ortam.

19


GÖZ SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Işınlar katarakt gelişimini artırabiliyorGüneş ışınları görülebilir ışık, ultraviyole (morötesi) ve infrared (kızılötesi) ışınlardan oluşur. Bunların arasında göz sağlığımızı en çok etkileyen görülebilir ışınlardan mavi ışınlar ve ultraviyole ışınlardır. Ultraviyole ışınların çoğu ozon tabakası; infrared ışınları atmosferde bulunan yağmur damlaları tarafından emilir. Ancak özellikle son yıllarda birçok kimyasal maddenin ozon tabakasında incelmeye yol açması nedeniyle sağlığımız için tehlikeli olan bu ışınlar yeryüzüne daha fazla ulaşır hale gelmiştir. Mavi ışınlar ise atmosferde hiçbir engele takılmadan doğrudan yeryüzüne ulaşır, dolayısıyla mavi ışık, atmosfere ve doğal olarak insan gözüne hiçbir engel olmadan girebilir. Göze gelen ışınlar, gözün en dış tabakasını oluşturan camsı tabakadan (kornea) ve göz bebeğinin hemen arkasındaki göz merceğinden (lens) geçerek görmeyi sağlayan sinir tabakasına (retina) ulaşır. Ancak göze temas eden bu ışınların miktarı arttığı zamanlarda ve ortamlarda, bu tabakaların koruyucu etkisi azalır ve hem kendileri hem de sinir tabakası hasar görür. Bu ışınlar görünmez oldukları için fark etmeyiz; ancak bu ışınların gözlerimiz üzerindeki olumsuz etkileri ve uzun yıllar içinde yaratabileceği hasar en az deri üzerindeki etkileri kadar ciddidir. Özellikle yaz aylarında göze direk temas eden zararlı ışınlar korneada ultraviyole yanıklarına ve sinir tabakasında görme merkezi hasarına (makula dejenerasyonu-solar makulopati) neden olur.

Atmosfer ışınlarının yüzde 65’ini oluşturan bu ışınlar mercekte bulanıklık yaratarak katarakt gelişimini artırır. Vücudun diğer kısımlarında olduğu gibi göz kapaklarını kaplayan deride ve konjonktiva tabakasında da kanser oluşumuna neden olduğu bilinmektedir. Ayrıca ciltteki güneş yanığının korneadaki karşılığı olan ağrılı fotokeratite ve uzun dönem kornea yüzeyinde bozulmaya da sebep olabilir.Güneşe karşı daha dikkatli olun!Güneşle temasta bulunan herkesin bu zararlı ışınlara karşı gözlerini koruması gerekir. Ancak;• Açık renk gözlüler,• Çocuklar (Çocukların göz merceğinin ultraviyole ışınları süzebilme yeteneğinin yetişkinlere göre az olması ve ileri yaşlarda ortaya çıkan makula bozulmalarının kişilerin geçmişte maruz kaldıkları güneş ışığı miktarıyla ilgisi olması nedeniyle),• Sinir tabakasında görme merkezi hasarına karşı genetik eğilimi olanlar,• Gözlerinden herhangi bir cerrahi operasyon geçirmiş olanlar,• Lazer tedavisi görenler yüksek risk grubundadır.Güneşle dost olmak için…Göz bu zararlı ışınlardan korunmak için birçok doğal koruma sistemine sahiptir. Gözlerin koruyucu kemik yapı içine yerleşmiş olması, kaş, burun, yanaklar, göz kapakları ve iris tabakası gözün fazla ışıktan korunmasını sağlar. Ancak göze giren bu ışınların miktarı arttığı

zaman ve ortamlarda bu tabakaların koruyucu etkisi azalarak hem kendileri, hem de sinir tabakası hasar görür. Gözlerimizi güneşin bu zararlı ışınlarından korumak için yaz aylarında ve açık havalarda güneş gözlüğü kullanılmalıdır. Özellikle güneşin dik geldiği 10.00-16.00 saatleri arasında güneşle direk temastan kaçınılmalıdır.Güneş gözlüğü sadece bir aksesuar olmamalı…Kullanacağımız güneş gözlüğü mutlaka “ultraviyole engelleyici” özellikte olmalıdır. Bu özelliği olmayan güneş gözlüğü sadece fazla ışığın göz içine girmesini engeller. Ancak bu engelleme ışık kamaşmasını azaltma dışında hiçbir fayda sağlamaz, aksine zarar verir. Çünkü renkli cam takıldığında zararlı ışıkların göz içine dolmasını engelleyen göz bebeği küçülmez. Böylece ultraviyole ışınları göz içine bol miktarda girer. Her güneş gözlüğü ultraviyole ışınlarının geçişini engellemez. Bu nedenle gözlüklerin kaliteli ve belgeli olması gerekir. Camın renginin koyu ya da açıklığından ziyade ultraviyole ışığını engelleyip engellemediği önemlidir. Ayrıca iyi bir güneş gözlüğünde camın rengi homojen olmalı ve bulanık görmeye yol açmamalıdır. Polaroid ve fotokromik (kolormatik) camlar yeterli UV blokajı sağlayabilir. Gözlüklerde çerçeve seçimi yaparken estetik özellikler yanında gözü tam koruyabilmesi için yeterli büyüklük ve uygun dizaynda tercih edilmelidir. Göz kusuru ve gözünde başka bir hastalığı olanların göz doktoru tavsiyesine göre gözlük almaları göz sağlığı için daha uygun olur.

...geleceğebakış

ileMaksimum Hız,

MinimumRadyasyon

Aquilion One Vision

· Maksimum hız (0.3 sn tarama süresi),

· Minimum radyasyon (diğer tomografi cihazlarının ortalama 8’de 1’i kadar radyasyon),

· Tek nefeste tüm organları tarayabilme,

· İleri düzey anjiografik görüntüleme (kalp, beyin, boyun, böbrek ve bacak anjiyoları),

· Tek kalp atımında kalp anjiyosu,

· Stentli ve by-pass’lı hastalarda en optimal görüntüleme,

· Eklemler için hareketli çekim özelliği,

· Protez hastalarında özel konfigürasyonla artefakt oluşturmadan görüntüleme yapılabilmesi (SEMAR),

· Fekal işaretleme ile ileri düzey sanal kolonoskopik görüntüleme,

· Normal ilaçlı tomografilere göre yarı dozda ilaç kullanımı ile optimal görüntüleme,

· Obezite hastalarında 300 kg’a kadar çekim yapabilme ve 78 cm gantry genişliği,

· Dental CT çekimi,

· Ferah bir ortam.

Uzun, soğuk ve güneşsiz geçen bir kışın ardından yaz çok hızlı geldi. Peki, gözlerinizi güneşin zararlı ışınlarından

korumaya hazır mısınız?

Hisar Hospital IntercontinentalGöz Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü

Op. Dr. Faruk Eroğlu

20


KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM

YAŞAM BOYU SAĞLIK

BEBEĞİNİZİ KUCAĞINIZA

ALMAYA SAYILI GÜNLER KALA

ÖNLEMİNİZİ ALIN

Sağlıklı bir bebeğe kavuşmak ve sorunsuz bir gebelik geçirmek her anne-baba adayının beklentisi… Sağlıklı bir hamilelik, hamilelik öncesi dönemde sağlığınızla ilgili testleri yaptırmakla başlar. Hamilelik başlangıcıyla birlikte bir sorun olmasa da bazı testlerin yaptırılması hiç ortada olmayan problemlerin erken tanınması ve zamanında müdahale edilmesi için büyük önem taşıyor. Hisar Hospital Intercontinental Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü Uzmanı Op. Dr. Esra Tuştaş Haberal ile hamilelik döneminde yaptırılması gereken testler hakkında konuştuk...

Hisar Hospital IntercontinentalKadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü

Op. Dr. Esra Tuştaş Haberal

21


KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Şeker tarama testinin anne ve bebeğe zararı yok!Gebelik, hormonların da etkisiyle meyili olan bazı hamilelerde şeker hastalığına veya önceden bilinmeyen şeker hastalığının ortaya çıkmasına yol açabilmektedir. Gebeliğin neden olduğu gizli diyabet; aşırı kilolu bebek doğumlarına, zor doğumlara, erken doğumlara, gebe ve bebek açısından sağlık problemlerine ve hatta anne karnında bebek ölümlerine neden olabilmektedir. Bu problemlerle karşılaşmamak için, gizli şeker olup olmadığının erken tespiti ve gerekli müdahalelerin yapılması için tüm gebelere 24. – 28. gebelik haftaları arasında şeker tarama testi yapılması önerilmektedir. Bilinenin ve duyulanın aksine şeker tarama veya yükleme testlerinin anne ve bebeğe hiçbir zararı yoktur. Şeker tarama testinin yapılmadığı veya gizli şekerin sonradan ortaya çıkma durumu gebelik sürecini olumsuz etkileyebilmektedir.

Tiroid bezi hastalıklarının erken tanısı için: TSH testiGebeliğin ilk tanısı konulduktan sonra yapılan testler arasında mutlaka olması gereken

testlerden biri de tiroid fonksiyon testlerinden biri olan TSH testidir. Gebeliğin ilk üç ayındaki sınır değeri normale göre farklılık gösterir. Bu konuda dikkatli olmak gerekir. Çünkü tiroid bezinin az ya da çok çalışması gebeliklerin düşükle sonuçlanmasına, erken doğumlara ve hatta bebekte zeka ve bilişsel bozukluklara yol açabilir. Erken tanı konulup gerekli tedavilerin endokrin uzmanları tarafından erken

başlanması gebelik süreci açısından önemlidir.

Kan uyuşmazlığı gebelik süresince mutlaka takip edilmeliHer gebeye yapılan ilk muayenede kan grubu ve Rh tayini mutlaka yapılır. Eğer anne Rh pozitif ise babanın kan grubunu bilmeye gerek yoktur. Ancak RH negatif gebenin eşi de Rh pozitif ise kan uyuşmazlığı mevcuttur. Eş Rh negatif ise bu durumda da sorun yoktur. Kan uyuşmazlığı olan gebeler, gebelik süresince belli aralıklarla indirekt coombs testi denilen anne kanından bakılan bir test ile takip edilirler. Gebelik süresince kanama olursa veya 28. haftada koruma amaçlı Anti-D Rh immunglobulin iğnesi yapılması önerilir. Doğumdan sonra bebek

kan grubuna göre anneden farklı ise tekrar yapılması gerekebilir.

Anne ve bebek sağlığını korumada enfeksiyonlara karşı önleminizi alınBazı enfeksiyonlar gebelikte geçirilirse, bebeğe etki edip bir takım anomalilere neden olabilir. Bu amaçla gebelikte yapılması tartışmalı olsa da önerilen testler arasında Kızamıkçık, Toksoplasma, Sfiliz, CMV gibi testler vardır. Ayrıca anne sağlığı ve bebeğe geçiş açısından önlem almak için Hepatit B ve HIV (AIDS) testleri de yapılmalıdır.

Ultrason taramalarınızı erken doğum riskine karşı düzenli yaptırınAnnede miyom, kist varlığı, rahim ile ilgili doğumsal anomaliler, erken doğum riski açısından önem taşımaktadır. Rahim ağzı uzunluğu ölçümü, ciddi kanamalarla anne sağlığını tehlikeye sokabilecek plasenta denilen bebeğin eşinin rahim ağzını kapatacak şekilde aşağı yerleşmesi veya rahim duvarına yapışık olması gibi durumlar ultrason değerlendirmeleri sırasında saptanabilmektedir.

22


ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ

YAŞAM BOYU SAĞLIK


Yaşın ilerlemesiyle birlikte özellikle kadınlarda kemik erimesinin artmasına bağlı olarak görülen kalça kırığı, kişilerin yaşamında büyük zorluklar oluşturabiliyor. Özellikle ileri yaş grubundaki insanlarda bir süre sonra görme, kas, kuvvet ve dengenin azalması gibi durumlar düşmeleri daha da kolaylaştırabiliyor. Hisar Hospital Intercontinental Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü Uzmanı Doç. Dr. Gürsel Saka, kalça kırıkları hakkında bilgilendirdi...

Hisar Hospital IntercontinentalOrtopedi ve Travmatoloji Bölümü

Doç. Dr. Gürsel Saka

23


ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Kas kuvveti ve denge azalması düşmeyi kolaylaştırıyorKalça bölgesi kırıkları, özellikle yaşlı hastalar için önemli bir ortopedik sorundur. Özellikle ortalama yaşam süresinin tüm dünyada uzaması sonucu bu tip kırıklar daha sık görülmektedir. Yaşlı hastalarda kalça kırıkları basit bir düşme sonucu oluşabilirken; genç hastalarda ise trafik kazası ya da yüksekten düşme gibi yüksek enerjili bir travma gerekir. Yaş ilerledikçe özellikle kadınlarda kemik erimesinin (osteoporoz) artmasına paralel olarak kalça kırığı riskinde de ciddi artışlar görülmektedir. İleri yaş bilinç ve bağımsız yaşama kapasitesindeki düşkünlük, görmenin, kas kuvveti ve dengenin azalması da düşmeyi kolaylaştırmakta ve sonuçta kalça kırığı oluşmasına neden olmaktadır. Kalça kırığındaki en önemli risk faktörleri; kemik erimesi, hareket, denge ve yürüme güçlüğü, görme yeteneğinde azalma, genel sağlık problemleri ve uygun olmayan çevre koşulları olarak sıralanabilir.Kalça kırığına diğer hastalıkların eşlik etmesi durumu zorlaştırıyorYaşlı hastalar ile ilgili önemli bir problem de bu hastalarda çoğunlukla eşlik eden kalp, yüksek tansiyon, şeker hastalığı ya da böbrek-akciğer sorunları gibi diğer ek hastalıkların bulunmasıdır. Bu tip ek hastalıklar, genellikle ameliyat edilmesi gereken kalça kırıklı yaşlı hastaların tedavisinde daha da büyük zorluklara yol açmaktadır.Kırık nedeniyle yatağa bağlı kalınması birçok sağlık problemine yol açabiliyorKalça kırıklarının tedavisinde amaç, hastayı yatağa bağlı kalmaktan kurtarmak ve hastayı en kısa sürede kırık öncesi fonksiyonel durumuna geri döndürmektir. Yaşlı hastalar yatağa bağlı kaldıklarında, fonksiyonel durumları hızla bozulmakta ve daha önceden var olan diğer sistemik hastalıkları ağırlaşmaktadır. Hastalar kırık nedeni ile hareket edemedikleri için yatakta uzun süre kalmaya bağlı bası yaraları oluşabilir, bacak damarlarında kan pıhtılaşarak akciğere pıhtı atabilir (tromboemboli) veya akciğer ve idrar yolu enfeksiyonu gelişebilir. Tüm bunlar hastanın hayatını riske sokan önemli sorunlardır. Bu nedenle yaşlı hastalarda kalça kırıklarının tedavisi için cerrahi tedavi

tercih edilmelidir. Her ne kadar bu hastaların anestezi alması genç hastalara göre daha riskli olsa da; ameliyat edilmemesi durumunda gelişebilecek problemlerin hastanın hayatını daha fazla riske sokacağı unutulmamalıdır. Cerrahi müdahale şart!Cerrahi tedavinin ne zaman yapılacağı da çok önemlidir. Amaç, hastanın genel durumu düzeltilip, eşlik eden diğer hastalıkları kontrol altına alındıktan sonra ilk 24 saat içinde ameliyata almak olmalıdır. İlk 72 saatte ameliyata alınmayan yaşlı hastalarda ölüm riski 2 kat artmaktadır. Cerrahi yöntem hastanın durumuna göre belirleniyorYaşlı hastalardaki kalça kırıklarının cerrahi tedavisinde protez ameliyatları veya kırığı kaynatmaya yönelik tespit ameliyatları uygulanmaktadır. Seçilecek yönteme çoğunlukla kırığın yerine ve hastanın durumuna göre karar verilir. Protez ameliyatlarında kırık parça çıkarılarak kemik içerisine kalça protezi yerleştirilir. Kırığın tespit edildiği ameliyatlarda ise çeşitli plak-vidalar veya kemik içine konulan çiviler kullanılarak kırık parçalar birbirine tespit edilir ve bu şekilde kırığın kaynaması sağlanır. Her iki yöntemde de amaç hastayı ameliyattan sonraki gün ayağa kaldırmak ve koltuk değneği veya yürüteç ile ayağı üzerine bastırmaktır. Bunun için kırığa uygun yöntem seçilmeli ve uygun protez veya tespit materyali kullanılmalıdır. Temel amaç hastayı bir an önce ayağa kaldırmak olduğu için; yaşlı hastalardaki kalça kırıklarının cerrahi tedavisi çok dikkatli yapılmalı ve ilk cerrahinin kesin tedavi olması sağlanmalıdır.Ameliyat sonrası mutlaka fizyoterapi alınması gerekiyorCerrahi tedavi sonrası karşılaşılan en önemli sorun yaşlı hastaların ameliyat sonrası rehabilitasyona uyum sağlamamasıdır. Özellikle ameliyat öncesi mobilizasyonu fazla olmayan hastalarda bu daha fazla görülmektedir. Bazen hastalar ağrıyı tolere edemedikleri için ayağa kalkmaya korkmaktadırlar. Bu durumda, hasta yürümesi için cesaretlendirilmeli ve gerekirse hasta taburcu edildikten sonra evde fizyoterapist desteği alınmalıdır. Fizyoterapinin kalça kırığı tedavisinin çok önemli bir parçası olduğu unutulmamalıdır.

Ayağa kalkamayan kişilerde yatmaya bağlı yara gelişebilirAmeliyat sonrası çok fazla ayağa kalkamayan hastalarda yatmaya bağlı bası yaraları gelişebilir. Bu yaraları önlemek için hastanın yatak içindeki pozisyonu sık sık değiştirilmeli ve bası yaralarını önlemeye yönelik özel havalı yataklar kullanılmalıdır. Kalça ameliyatlarından sonra bacaklardaki damarlarda pıhtılaşma gelişmesi sık görülen bir sorundur. Bunu önlemek için ameliyat sonrası kan sulandırıcı ilaçlar kullanılmaktadır. Ancak bu problemi önlemenin en etkli yolu hastanın bir an önce ayağa kaldırılıp yürütülmesidir. Kişide oluşan stres ve alışık olmadığı durum bilinç bozukluğu oluşturabilirKalça kırıklarından sonra görülen bir diğer problem de hastadaki bilinç bozukluğudur. Bu durum, kırık ve ameliyatın neden olduğu stres ve hastanın alışık olmadığı bir ortamda bulunması sonucu gelişir. Genellikle zaman içerisinde düzelir. En etkili tedavisi hastanın bir an önce taburcu edilip, alışık olduğu ortama dönmesidir. Görüldüğü gibi ameliyat sonrası karşılaşılan sorunları önlemenin en etkili yolu ameliyatın en kısa sürede yapılması ve hastanın hemen ayağa kaldırılmasıdır.Menopoz döneminde kemik erimesi için önem alınmalı!Yaşlı hastalarda kalça kırığı basit düşme sonrasında oluşmakta ve kemik erimesi kırık riskini artırmaktadır. Kemik erimesinin tespit edilmesi ve tedavisinin başlanması ile bu risk azaltılabilir. Bu durum özellikle menopoza girmiş kadınlarda önemlidir. Kırıklardan korunmak için, tıbbi olarak kemiğin güçlendirilmesi gerekir. Bu amaçla medikal uygulamalar, kemik erimesini engelleyen ilaçlar, vitamin D, östrojen, kalsitonin ve paratiroid hormonunun kalça mineral yapısını değişik ölçülerde güçlendirdiği bilinmektedir. Yaşlı kişilerin yürürken düşme risklerini azaltmak için yaşadıkları ortamda çeşitli önlemler alınabilir. Bunlar;• Takılmayı önlemek için kapı eşikleri kaldırılmalı,• Yerde kablo olmamasına dikkat edilmeli,• Mümkünse halılar yere sabitlenmeli, • Banyo gibi ıslak zeminli yerlerde kaymayan örtüler kullanılmalı, • Banyo ve tuvaletlere tutacak konulmalıdır.

Lazer ile ameliyatsız, acısız, ağrısız

jinekolojik estetik çözümler

Fotona Smooth XS (XS Dynamis - GYNO)

Laser Tedavileri• İdrar Kaçırma (SUI)

• Vajinal Gençleştirme

• Gebelik Çatlağı

• Vajina Kuruluğu Tedavisi

• Labia Rengi Açma

• Vajinal Atrof i

• Prolapsus

• Genital Siğiller (HPV)

• Kondilom

• Labioplasti

25


CHECK-UP

YAŞAM BOYU SAĞLIKLazer ile ameliyatsız, acısız, ağrısız

jinekolojik estetik çözümler

Fotona Smooth XS (XS Dynamis - GYNO)

Laser Tedavileri• İdrar Kaçırma (SUI)

• Vajinal Gençleştirme

• Gebelik Çatlağı

• Vajina Kuruluğu Tedavisi

• Labia Rengi Açma

• Vajinal Atrof i

• Prolapsus

• Genital Siğiller (HPV)

• Kondilom

• Labioplasti

Çok kısa bir zaman ayırarak yaptırabileceğiniz check-up ile sağlığınızın durumunu, başlangıç aşamasında olan hastalıklarınızı öğrenebilir; erken teşhisle zamanında tedavi olabilirsiniz.

Hastanemizin check-up programlarının içeriğinde hastanın yaş ve klinik özelliklerine göre; hekim muayeneleri, hematolojik tetkikler, kalp risk faktörlerinin araştırılması, metabolizma, karaciğer ve böbrek fonksiyon testleri ve kan elektrolitlerini içeren biyokimya tetkikleri, hormon tetkikleri, enfeksiyon araştırması, radyolojik tetkikler, endoskopik muayeneler ve kanser tarama testleri yer almaktadır.

erken farkındalık oluşturun, geleceğinize yatırım yapın.

ileCheck-Up

26


DOSYA HABER

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Günümüzde özellikle lösemi, lenfoma ve multiple myelom gibi hastalıkların tek tedavi seçeneği; kemik iliği nakli… Kan için gerekli hücreleri üretemeyen hastaların kendisi ve doku uyumu olan yakınları veya tanımadığı kişilerden alınan kök hücrelerin nakledilmesiyle hastalar sağlığına kavuşabiliyor. Türkiye’de 2017 yılı itibariyle 84 kök hücre nakil ünitesi mevcut olup, bunun 27’si çocuk, 57’si erişkin hastalara hizmet veriyor. Nakil yapılan hasta sayısı ise 4000’den fazla…

Hisar Hospital Intercontinental Hematoloji ve Kemik İliği Nakli Merkezi Bölümü Uzmanı Prof. Dr. Ayşen Timurağaoğlu ve Uzm. Dr. Ali Eser ile kemik iliği nakil süreçleri hakkında konuştuk…

YENİDENHAYATA TUTUNMAK İÇİN:

KEMİK İLİĞİ NAKLİ

Hisar Hospital IntercontinentalKemik İliği Nakil Merkezi -


Prof. Dr. Ayşen Timurağaoğlu

27


DOSYA HABER

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Doku hastanın kendisi, yakını veya uygun bir vericiden alınıyorKötü huylu kan, lenf bezi, kemik iliği ve diğer bazı kanser tipleri ile kanser olmayan ancak uzun sürede ölümcül seyredebilecek bir grup hastalıkta, doku grubu uygun bir vericiden veya hastanın kendisinden toplanan kök hücrelerin genellikle yüksek doz kemoterapi sonrası verilmesi işlemidir. Hastalara yeterli ve iyileştirici dozda ilaçları verebilmeyi sağlar. Yüksek dozda ilaç verildiğinde hastada uzun süre kan hücreleri yapılamaz. Bu sırada hastalar kanama ve enfeksiyondan dolayı hayatlarını kaybedebilirler. Hematopoetik kök hücre nakli bu süreyi kısaltarak hastaların iyileştirilmesini sağlar.Hücreler ya dolaşan kandan ya da kemik iliğinden toplanıyorHematopoetik kök hücre nakli adını hücrelerin toplandığı yerden almaktadır. Eğer hücreler kemik iliğinden toplanıyorsa kemik iliği nakli (Kİ), dolaşan kandan toplanıyorsa periferik kök hücre nakli (PKHN), göbek kordon kanından elde ediliyorsa kordon kanı kök hücre nakli olarak adlandırılır. İlk yapılan işlem kemik iliği nakli olduğu için en çok bilinen ve kullanılan ad “kemik iliği nakli”dir. Ancak tüm bu işlemlerde yapılan “Hematopoetik kök hücre” verilme işlemidir. Özellikle kötü huylu hastalıkların tek başına ilaç tedavisiyle düzelme şansı yok!Kemik iliği, kemiğin içinde hematopoetik kök hücrelerin yerleştiği ve kan hücrelerinin oluştuğu bir fabrikadır. Bu fabrikada, kök hücrelerden ‘alyuvar, akyuvar ve trombosit’ olarak adlandırılan kan hücreleri yapılır (hematopoetik denmesinin nedeni kan hücrelerinin yapılmasıdır). Eğer kemik iliğinde bir bozukluk varsa bu hücrelerin yapımı bozulur. Lösemiler, multiple myeloma, bazı tip lenfomalar, myelodisplastik sendrom gibi kötü huylu hastalıklarda kemik iliğini yabancı hücreler istila etmiş olduğu için normal hücrelerin yapımı sağlanamamaktadır. Bu hastalıkların tek başına ilaçla düzelmesi mümkün olmadığı için allojeneik veya otolog kök hücre nakli yapılması gerekmektedir. Allojeneik kök hücre nakli kardeş veya aile dışı vericiyle sağlanıyorBaşka bir sağlıklı bireyden (donör) alınan kök hücrelerin hastaya verilmesi ile yapılan nakildir. Bu tip nakilde hasta ile kök hücre vericisinin arasında doku grubu uyumu

gerekmektedir. Doku grubu uyumu kan grubu uyumundan farklıdır ve en sık anne baba aynı kardeşler arasında olur. Eğer uyumlu kardeş verici yoksa diğer bazı aile bireyleri araştırılır. Yine bulunamamışsa akraba dışı vericiler aranır. Ülkemizde bu akraba dışı verici tarama işlemi Türkkök vasıtasıyla yapılmaktadır. Eğer aile dışı vericiden kök hücre nakli yapılmışsa buna “aile dışı nakil” denilmektedir. Akut lösemiler, myelodisplastik sendrom gibi kötü huylu hastalıklarda, kemik iliğinin çalışmadığı aplastik anemi, veya ağır Akdeniz anemisi gibi genetik geçişli kan hastalıklarında ve diğer bazı nadir görülen hastalıklarda ilk tercih edilen allogeneik nakildir.Doku uyumu için önce aile arası uyuma yoksa aile dışı verici bulunuyorHastaya öncelikle tanı konulduktan sonra hastalığını yok etmek için uygun tedavi verilir. Kök hücre nakli yapılmasına karar verildikten sonra hasta ile doku grupları uyan verici taraması yapılır. Aynı anne babadan olan kardeşler arasında uyum olma olasılığı %25-30 olduğu için öncelikle kardeşler taranır, eğer uyum yoksa, anne-baba ve varsa çocuklarına bakılır. Uygun verici aile içinden bulunamazsa aile dışı tarama yapılır. Vericiden toplanan hücreler kan verir gibi damar yolundan hastaya veriliyorVerici bulunduktan sonra nakil öncesi hazırlıklar yapılır. Bu hazırlıklar kan tahlilleri, akciğer, kalp, böbrek, karaciğer, diş, enfeksiyon hastalıkları ve psikiyatrik muayeneyi kapsar. Hasta kök hücre nakli hakkında bilgilendirilir, kendi rızası ile kabul ettikten ve yazılı onam alındıktan sonra hastalığına ve durumuna göre tedavisine başlanır. Herhangi bir sıkıntı yoksa hasta üniteye alınır ve hastalığının kalan hücrelerini yok etmek, kemik iliğinde verilecek sağlıklı hücrelere yer açmak ve hastanın immün sistemini baskılamak için yüksek veya standart doz kemoterapi protokolleri uygulanır. Sonra vericiden toplanan hücreler trombosit kan verir gibi damar yolundan hastaya verilir. Yani kemik iliği ya da kök hücre nakli bir ameliyat değildir. Bundan sonra kan değerlerinin yükselmesi için bekleme süreci başlar. Bu süre nakil tipine göre biraz değişiklik göstermekle beraber genellikle 12- 22 gün arasında değişmektedir. Hasta

bu dönemde kanamaya ve enfeksiyonlara yatkındır.Nakil öncesi kan bulaşıcı hastalıklar açısından taranıyorAllogeneik nakil öncesi verici kan bağışında olduğu gibi, bulaşıcı hastalıklar açısından taranır. Kök hücreyi veren kardeş veya akraba dışı bağışçılar için herhangi bir risk yoktur. Toplanan kök hücreler kısa sürede vücutta yerine konulduğu için herhangi bir hastalık veya bozukluk veya eksiklik söz konusu olmazSağlıklı hücreler nakledilen hastada nüks riski oldukça düşük!Tamamen sağlıklı kök hücreler nakledildiği için hastalığın tekrarlama riski çok düşüktür. Kardeş ve doku grupları tam uyumlu olsa bile, bağışıklık sistemleri birbirine uyum sağlamayabilir. Vericinin bağışıklık hücreleri kök hücreyi alan kişinin karaciğer, deri ve bağırsak gibi organlarına reaksiyon gösterebilir. Buna ‘Graft Versus Host’ hastalığı denir. Aynı şekilde hastada kalmış olan kanser hücrelerine karşı da reaksiyon olacağı için allojenik kök hücre nakli sonrası hastalığın nüks olasılığı çok nadirdir. Buna da Graft Versus hastalık etkisi denir. Ağır Graft Versus Host hastalığı mutlaka tedavi edilmelidir. Kemoterapi sonrası hastanın saklanan kök hücreleri transfer edilirHastaya hastalığının kalan hücrelerini yok etmek için yüksek dozda ilaç tedavisi verilir. Yüksek doz ilaç tedavisinin ardından hastanın saklanan kök hücreleri hastaya geri transfer edilir. Eğer bu kök hücreler hastaya verilmeyecek olursa, verilen yüksek doz kemoterapi nedeniyle hastanın kemik iliği çalışamaz hale gelir. Kan hücrelerini üretemez, enfeksiyon veya kanamadan kaybedilir.Hastalığı tehlikeye sokan problemler otolog nakil hastalarında çok az görülüyorHastalar genellikle tedaviyi iyi tolere ederler. Hastanın kendisinden kök hücre alındığından allojeneik kök hücre naklinde ortaya çıkabilen Graft Versus Host hastalığı gibi tehlikeli olan problemler bu hasta grubunda çok az görülür. Yüksek dozda verilen ilaçlardan dolayı bulantı, kusma, ishal, saç dökülmesi gibi tedavinin ardından düzelebilen problemler görülebilir.

28


DOSYA HABER

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Sinjeneik nakilde hastanın tek yumurta kardeşinden hücre alınıyorHastanın tek yumurta ikiz kardeşinden kök hücreleri alınarak yapılan nakildir. Otolog kök hücre nakline benzerdir. Kemik iliğindeki kök hücreler dolaşan kana çıkarılarak kolayca toplanıyorKemik iliğinden alınabilmekle birlikte genel anestezi gerektirmesi nedeniyle günümüzde artık nadiren uygulanmaktadır. Kemik iliğindeki kök hücreler dolaşan kana çıkarılarak toplamak çok daha kolay olduğu için bu yöntem tercih edilmektedir. Kök hücreleri dolaşan kana çıkarabilmek için 5 gün sabah akşam ilaç (iğne) uygulanır. Beşinci gün koldaki damarlardan veya boyun bölgesindeki damara katater takılarak ‘aferez’ cihazları ile toplama işlemi yapılır. Bu işlem trombosit bağışlamaya benzerdir. Bu süre kişiye göre değişmekle beraber 2-4 saat arasındadır. Bu iğne nadiren göğüs, kalça, bel bölgelerinde ağrıya neden olabilir. Toplanan kök hücreler sayıldıktan sonra hastaya hemen verilebilir veya alıcıya verilene kadar uygun şartlarda dondurulur. Periferik kök hücre toplama işlemi için vericiye (donöre) anestezi verilmesini gerektirecek bir durum söz konusu değildir. Aferez işlemi nadiren

geçici baygınlık, ürperme, dudaklarda uyuşma ve ellerde kramp gibi yan etkilere neden olabilir.Toplanan kök hücreler ya hemen verilir ya da dondurulurToplanan kemik iliği kök hücreleri allojeneik nakillerde genellikle hemen verilebilir veya otolog nakillerde olduğu gibi daha sonra kullanılmak üzere dondurularak saklanır. Kök hücreler uygun şartlarda dondurularak saklandığı zaman tüm fonksiyonları sağlıklı kalacak şekilde korunur. Uygun şartlarda eritildiği zaman da çalışmaya devam eder. Dondurma ve saklama işlemi en fazla -80°C’de derin dondurucuda veya -196°C’de azot tankında yapılır. Bu teknik kriyoprezervasyon olarak adlandırılır. Kök hücreler uzun yıllar boyunca bu ısıda saklanabilir.Otolog nakillerin birkaç ay, allojeniklerin ise 1-2 yıl içerisinde iyileşme süreci tamamlanıyorKan dolaşımına girdikten sonra, kök hücreler akyuvarları, alyuvarları ve trombositleri yapmak üzere kemik iliğine yerleşir. Bunların kan üretmesi nakilden sonra 2-4 hafta içerisinde gerçekleşir. Bağışıklık sisteminin tam olarak iyileşmesi nakile göre değişir. Otolog nakil alıcılarının birkaç ay; allojenik nakil olan hastaların ise 1-2 yıl içerisinde iyileşme süreci tamamlanır. Özellikle

allojenik nakil sonrası uzun süreli ve mutlaka kullanılması gereken ilaçlar vardır. Hastaya çıkarken, yiyecek, içecek konusunda dikkat etmesi gerekenler, kontrole gelme zamanı, yapması-yapmaması gerekenler detaylı olarak anlatılır. Otolog periferik kök hücre nakli hangi hastalarda uygulanır?• Non-Hodgkin Lenfoma• Hodgkin Lenfoma• Multiple Myeloma• Bazı Solid Tümörler (germ hücreli)• Akut Myeloblastik Lösemi (nadiren)• Akut Lenfoblastik Lösemi (nadiren)Allojenik periferik kök hücre nakli hangi hastalarda uygulanır?• Akut Myeloblastik Lösemi• Akut Lenfoblastik Lösemi• Non-Hodgkin Lenfoma• Hodgkin Lenfoma• Multiple Myeloma• Paroksismal Noktural Hemoglobinüri• Primer Amiloidozis• Kalıtsal Hastalıklar (Talasemiler, immün yetmezlikler)• Kemik İliği Yetmezlikleri (Aplastik anemi, fanconi sendromu)• Myelodisplastik Sendrom• Kronik Miyeloproliferatif Hastalıklar• Kronik Lösemiler

29


DOSYA HABER

YAŞAM BOYU SAĞLIK

VÜCUDUMUZUNYEDEK PARÇASI:KÖK HÜCRELER!

Günümüzde birçok hastalığın tedavisinde, vücudumuzu oluşturan hücrelerin kaynağı olan kök hücreler; hastalanan, yorulan ve yaşlanan dokuların yenilenmesini sağlıyor. Özellikle yaşamımızı tehdit eden bu hastalıklarda kök hücre naklinden yararlanılırken, tedavisi olmayan birçok hastalık için umut kaynağı olduğunu söyleyebiliriz. Hisar Hospital Hematoloji ve Kemik İliği Nakli Merkezi Uzmanı Dr. Ali Eser nakil yöntemleri hakkında bilgi verdi.

Hisar Hospital IntercontinentalKemik İliği Nakil Merkezi - Hematoloji Bölümü

Uzm. Dr. Ali Eser

30


DOSYA HABER

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Hücreler organların işlevini yerine getirmede büyük rol oynuyor!İnsan vücudunda birbirinden farklı birçok hücre bulunmaktadır. Vücudumuzun sağlıklı bir şekilde çalışmasını sağlayan bu hücreler, vücut sağlığımız açısından oldukça önemlidir. Kısacası hücreler, organlarımızın işlevini yerine getirmesinde etkili bir rol oynamaktadır. Kök hücreler ise farklı tipteki bu hücreleri yapmakla görevlidir. Daha fazla kök hücre üretme özelliği sayesinde sürekli olarak kendini yenileyebilen ve mitoz bölünmeyle özelleşmiş hücre tiplerine farklılaşabilen ana hücre türlerine, kök hücre denir. Kök hücreler hastalanan, yorulan ve yaşlanan dokuların yenilenmesini sağlıyorKalbin atması, beynin düşünmesi, böbreklerin kanı temizlemesi ve derinin dökülerek kendini yenilemesi gibi işlevler kök hücreler sayesinde gerçekleşmektedir. Bu nedenle vücudun her gün düzenli ve sağlıklı bir şekilde çalışmasında kök hücreler önemli bir rol üstlenir. Kısaca belirtmek gerekirse, vücudumuzu oluşturan hücrelerin kaynağı olan kök hücreler; hastalanan, yorulan ve yaşlanan dokuların yenilenmesini sağlarlar. Bir başka deyişle vücudumuzun yedek parçası olarak nitelendirilen kök hücreler, insan vücudunda hayati önem taşıyan yapılardır.

Tedavisi olmayan birçok hastalığa umut kaynağı: Kök hücre nakli!Kök hücre nakli, doğumsal kan hastalıkları başta olmak üzere bazı habis (kötü huylu) kan hastalıkları ve kemik iliği yetmezliği gibi çeşitli sağlık sorunlarının tedavisinde başvurulan bir tedavi yöntemidir. Tedavisi olmayan birçok hastalığa umut kaynağı olan kök hücre nakli, günümüzde birçok hastalığın tedavisinde uygulanmaktadır. Kök hücre naklinin yapılması için öncelikle alıcı ve verici arasındaki uyum tespit edilmelidir. Yapılan tetkikler sonucunda olumlu yanıt alınması durumunda, kemik iliği kemoterapi yoluyla kısmen veya tamamen boşaltılarak sağlıklı kişiden alınan kök hücreler hastanın kemik iliğine nakledilir.Sağlıklı kişiden alınan kök hücreler hastaya damar yoluyla veriliyorSağlıklı kişiden alınan kök hücreler hastanın kemik iliğine nakledildikten sonra buraya yerleşmesi sonucunda çoğalarak hastalığın ortadan kalkmasını sağlar. Daha önceleri yalnızca kemik iliğinden kök hücre elde edilirken günümüzde kemik iliğinin dışında da kök hücre nakli yapılabildiğinden hematopoetik (kan yapıcı) kök hücre nakli deyimi kullanılmaktadır.Otolog nakil hastanın kendi iliğinden alınan kök hücrelerin toplanmasıyla gerçekleşiyorOtolog kök hücre naklinin uygulanması için öncelikle kişinin kendi kök hüclerinin alınıp dondurulduktan sonra saklanması gerekir.

Kişinin kendi kök hücresi alındıktan sonra yüksek dozda kemoterapi uygulanarak varolan tümör hücrelerinin olabildiğince ortadan kaldırılması amaçlanır. Otolog kök hücrenin uygulanması için kişinin kemik iliği veya çevre kanından kök hücreler alınır. Ancak günümüzde otolog kök hücre nakli uygulamasında kemik iliğinin yanı sıra, daha çok çevre kanından elde edilen kök hücreler kullanılır. Çevre kanından kök hücrelerin alınabilmesi için G-CSF isimli ilaç kullanılarak kemik iliği içindeki kök hücrelerin çevre kanına çıkması gerekmektedir. Tüm bunların yanı sıra nakil işlemi öncesinde hastanın kalp ve solunum fonksiyonları değerlendirilmelidir.Allojenik kök hücre nakli hayatı tehdit eden durumlarda tercih ediliyorOtolog kök hücrenin aksine hastanın öncelikle kardeşi, yoksa en yakın akrabası ve yine bulunamazsa akraba dışı bir vericiden alınan kök hücre ile uygulanan bir nakil işlemidir. Allojenik kök hücre naklinde kök hücrelerin temin edilmesi için 3 ayrı yöntem bulunmaktadır. Kök hücreler kemik iliği veya çevre kanından temin edilebileceği gibi yenidoğan bebeğin kordonunda da elde edilebilir. Allojenik kök hücre nakli genellikle hayatı tehdit eden durumlarda tercih edilmektedir. Kanser başta olmak üzere kemik iliği yetmezliği bulunan kişilere allojenik kök hücre nakli uygulanır.

Sağlık hizmetini Hisar Hospital kalitesi ve güvencesiyle sunan Hisar Hospital Çamlıca, 31 Aralık 2017 itibariyle hizmet vermeye başladı. SGK ve özel sağlık sigortalarıyla anlaşmaların geçerli olduğu Hisar Hospital Çamlıca, hastalarına teşhis ve tedavide en uygun yöntemlerle, etik ilkelerden ödün vermeden hizmet veriyor.

Tüm branşlarda SGK geçerli!Hisar Hospital Çamlıca tüm branşlarda SGK kapsamında, 48 anlaşmalı kurumla birlikte hizmet veriyor. İleri tıp teknolojisinin kullanıldığı tanı ve tedavi üniteleri ile Kardiyoloji’den, Ağız ve Diş Sağlığı’na, Kadın Hastalıkları ve Doğum’dan Çocuk Sağlığı’na

kadar alanında 17 uzman doktoru ve 21 tıbbi bölümü bünyesinde barındırıyor.

Birçok alanda tedavi imkanı sunuyorSağlık hizmetinin 7 gün, 24 saat aynı nitelikte sunulmasını hedefleyen hastanede, her türlü özellikli ameliyatın yapılabildiği 2 ameliyathanesi, 19 yatak ve 2 kuvözü ile hasta memnuniyeti üst seviyede sağlanabiliyor. Ziyaretçilerin çok farklı tedavi ihtiyaçlarına yanıt verecek olan hastane; İç Hastalıkları, Kardiyoloji, Dermatoloji, Kulak Burun Boğaz, Genel Cerrahi, Acil Servis, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Göz Hastalıkları, Ağız ve Diş Sağlığı başta olmak üzere 21 tıbbi uzmanlık alanında hizmet sunuyor.

Hisar Hospital Hizmet Halkasına Bir Yeni Hastane Daha Ekledik Yenilenen Vizyonu ile Hisar Hospital Çamlıca Hizmetinizde!

32


BEYİN VE SİNİR CERRAHİSİ

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Beyin Sağlığınızı Etkileyen Risk Faktörlerini

Göz Ardı Etmeyin,

Erken Önlem Alın!

Aniden oluşan şiddetli baş ağrılarınız varsa dikkat! Zaman zaman ağrı kesicilerle geçiştirilmeye çalışılan baş ağrıları beyninizle ilgili sorunun habercisi olabilir. Şiddetli baş ağrısı oluşturan beyin anevrizmaları her yaştan kişide görülebildiği gibi zamanında doğru müdahale ile baloncukların kanama yapmadan teşhisi ve tedavisi büyük önem taşıyabiliyor. Hisar Hospital Intercontinental Beyin ve Sinir Cerrahisi Bölümü Uzmanı Prof. Dr. Kadir Tahta ile beyinde oluşan anevrizmaların tanı ve tedavi yöntemleri hakkında konuştuk...

Hisar Hospital IntercontinentalBeyin ve Sinir Cerrahisi Bölümü

Prof. Dr. Kadir Tahta

33


BEYİN VE SİNİR CERRAHİSİ

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Beyindeki baloncuk zamanla büyüme gösterebiliyorBeyin damar baloncuğu (anevrizma) çok nadir görülmesine rağmen, insanların en verimli çağlarında efor sonrası ortaya çıkan bir durumdur. Aslında baloncuk doğuştan gelen bir anomalidir. Zamanla büyüme gösterebilir. Kafa içi beyin dışı boşluğa yaptığı kanama ile belirti verir. Bazıları ise başka bir nedenle beyinle ilgili bir araştırma yapıldığında tesadüfen teşhis edilir. Atardamara ait bir yırtılma olduğu için kafa içinde çok yüksek basıncın aniden oluşmasına neden olur. Kafa içi basıncın neredeyse kişinin tansiyonu derecelerine yükselmesi, kişinin hayatında gördüğü en şiddetli baş ağrısı oluşumuna neden olabilmektedir. Kişinin bilincinin kaybı da görülebilmektedir. Ense ağrısı, bulantı, kusma da vardır. En sıklıkla her iki ön beyne giden damarların birleşkesinde görülmektedir. Baloncuk 7 mm çapa ulaştığında kritik kanama eşiğine girmiştir. Diğer beyin içi kanama olan durumlarda baloncuk ihtimali

hasta genç ise akılda tutulmalıdır.

Her baş ağrısı anevrizma değil!Aniden oluşan şiddetli baş ağrısı görüldüğü zaman baloncuk kanaması az da olsa şüphelenmekle başlar. Anevrizmaların bulgu verdikten sonra tanının konması önemlidir. Her baş ağrısı anevrizma nedenli olmadığı gibi, anevrizma sonucu ortaya çıkan baş ağrıları da ağrı kesicilerle geçiştirilmemelidir.

Özellikle anevrizma kanaması geçiren kişilerin yürümesine, hareket etmesine izin verilmemelidir. İlk 24 saat içinde tekrar kanama olursa hayatı çok yüksek derecede tehdit

etmektedir.

Kesin tanı beyin tomografisi ile konuluyorKişilerin acile başvurduklarında çekilen bilgisayarlı beyin tomografi çekimi ile kanama yeri tespit edilir. Kanamanın çapı, yeri, beyin boşluklarına dağılımı görülür. Beyin tomografisi ile yapılan anjiyografi kesin tanı verir. Manyetik rezonans (MR) ile yapılan anjiyografi de başarılıdır. Baloncuğun çapı, pozisyonu, boyun durumu hakkında bilgi edinilir. Bazen basit baş ağrısı araştırması için yapılan MR incelemesinde baloncuk tesadüfen tespit edilir. 3 mm üzerindeki anevrizmalar acilen tespit edilmiş olur.

Tedavide ilk 4 gün oldukça önemli!Beyin damar baloncuğunun tedavisi için iki yol bulunmaktadır. Yoğun bakımda mutlak istirahate alınan hasta beyin cerrahisi bölümünce değerlendirilerek hastalığın tedavisine karar verilmektedir. Mümkün olan en kısa zamanda cerrahi müdahale ile baloncuğun boynu kapatılmalıdır. Mikrocerrahi ile %4 mortaliteye kadar inilmiştir. İlk kanama sonrası hastanın durumu ne kadar iyi ise cerrahi sonucunda elde edilecek cevap o kadar iyidir. Cerrahi sonrası ilk dört gün kritik günler olarak seyreder. Daha

sonrasında fiziksel ve ruhsal rehabilitasyonla tatmin edici sonuçlar alınmaktadır. Cerrahi gören hastalarda kanama riski bertaraf edilmiş olmaktadır. Yeterli ekipman ve tecrübeli, etkili bir takımla problemin çözülmesi kolaylaşmaktadır.Beyin anevrizması tedavisinde ikinci yol ise, hasta uyutulmadan kasıktan veya bilekten girilen bir tüp yardımı ile beyin içindeki damarsal yapılar takip edilerek baloncuk bulunur. İçi tüy kalınlığında metal veya plastik materyelle doldurulur böylece tekrar kanaması engellenmiş olur. İçinin doldurulması zorluk olan durumlarda önce kafesle damar duvarı kuvvetlendirilip, daha sonra dolum işlemi yapılır ve hasta yoğun bakımda duruma göre 3 veya 4 gün uyutularak yeniden kanama engellenmeye çalışılır. Bu işlem anında düşük olasılık olsa da baloncuğun patlama olasılığı vardır. Bu tür bir işlemde kafatasının ameliyatla açılması işlemi yapılmamış olur.

Siz de anevrizma adayı mısınız?Anevrizma adayı olabilmek için öncelikle risk grununda bulunulması gerekir. Öncelikli olarak risk gruplarının taramadan geçmesi önerilebilir. Ailesinde anevrizma görülenlerde normale göre biraz daha fazla anevrizma tespit edilebilmektedir. İnsanların en verimli çağında ani olarak yaşamlarında ciddi etkiye neden olan anevrizma kanamasının tedavisi sonrasında kişide damar hastalığı yoksa normal yaşam sürelerini tamamlayabilmektedir.

34


KLİNİK LABORATUVARLAR

YAŞAM BOYU SAĞLIK

YETERSİZ UYKUNUN HASTALIKLARI TETİKLEDİĞİNİ BİLİYOR MUSUNUZ

Yeterli ve kaliteli uyku süresi kişiden kişiye bu süre 6 ile 8 saat arasında değişmektedir. Vücudun yenilenmesinde, enerjisinin korunmasında ve metabolizmanın düzgün işleyişinde büyük rolü olan uykunun, normalin dışında süresi azaltıldığında istenmeyen belirtilerle karşımıza çıkabiliyor. Hisar Hospital IntercontinentalKlinik Laboratuvarlar Bölümü Uzmanı Prof. Dr. Bekir Sami Uyanık, yetersiz uykunun neden olabileceği hastalıklar hakkında bilgi verdi.

Hisar Hospital IntercontinentalKlinik Laboratuvarlar Bölümü

Prof. Dr. Bekir Sami Uyanık

35


KLİNİK LABORATUVARLAR

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Uykunuzun süresi kadar; kalitesi de önemli!Uyku, zihinsel ve fiziksel sağlığımızı her gün yenilememiz için önemli olan aktif bir dönemdir. Uyku süreleri cinsiyet, yaş, kiloya göre değişir. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre bir insanın günlük uyku ihtiyacı 8 saat olarak hesaplanmıştır. 4 saatten az ve 9 saatten fazla uyku, etkin bir uyku sayılmayıp bu durumda mutlaka bir uzmana danışılması gerekir. Uykunun ana olarak iki evresi olup NREM ve REM olarak adlandırılır. Sabaha karşı hafızayı güçlendiren ve beynin dinlendiği evre olan REM uykusunun süresi giderek artar. Dolayısıyla REM uykusu olmazsa olmazdır.Özellikle vücut direncini düşürerek hastalıklara zemin hazırlıyorDüzensiz, kalitesiz ve yetersiz uyku, özellikle enfeksiyon hastalıklarına, çevresel faktörlere ve strese karşı vücut direncinin düşmesini tetikleyebilmektedir. Bağışıklık sisteminin bakteri ve virüslere saldırma yeteneğini azaltır ve bunun yerine iltihaplanmayı arttırır. Bu nedenle, uyku eksikliği vücutta

grip (influenza) virüslerinin gelişmesi ve çoğalması için uygun bir ortam sağlar. Glukoz toleransı ve insülin duyarlılığının azalması, iştah artırıcı hormonlarda artma, iştah azaltan leptin hormonunda azalma gibi metabolik ya da hormonal değişikliklere, hücrelerin yenilenmemesiyle de vücutta çeşitli bozukluklara ve hastalıklara sebep olarak yaşam kalitesini büyük ölçüde etkileyebilmektedir.Sonuçta yetersiz uyku, sadece gün içinde kendinizi yorgun hissetmeye değil, aynı zamanda soğuk algınlığı, nezle, grip ve diğer enfeksiyonlara daha eğilimli olmaya neden olabilmektedir. Ayrıca dikkat bozukluğundan depresyona kadar başka sağlık sorunlarına da zemin hazırlayabilmektedir.Sosyal yaşam kalitesini bozabiliyorUyku sırasında meydana gelen burun tıkanıklığı yaparak nefes alımına engel olan, kulak burun boğaz hastalıkları, alerjiler, obezite ile birlikte kişilerin aşırı kilo durumları biyolojik ihtiyacımız olan uykumuzun kalitesini bozarak, baş ve vücut ağrıları ile

birlikte yeni bir güne yorgun başlamamıza neden olurlar. Bu belirtiler varsa en kısa zamanda hekime başvurun!• Banyo yapmak, kafein alımını kesmek, egzersiz ve rahatlama teknikleri gibi yöntemler işe yaramıyorsa,• Uyku probleminizin altında depresyon veya kalp rahatsızlığı gibi sebepler yattığına inanıyorsanız,• Uyurken aşırı horluyorsanız ya da nefessiz kalıyorsanız,• Konuşmak ya da araba kullanmak gibi normal aktiviteleri yaparken uyuya kalıyorsanız,• Uyandığınızda kendinizi sürekli yorgun hissediyorsanız,• Kullandığınız ilaçların uyku bozukluklarına yol açtığını düşünüyorsanız bir uzmana başvurup gerekli tetkiklerinizi yaptırmanız gerekir. • Uyku testi, beyin MRI, EEG, EMG, kan tahlilleri nedene yönelik olarak istenip en kısa zamanda tedavi planlanmalıdır.

36


GASTROENTEROLOJİ VE HEPATOLOJİ

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Kolonoskopi ile tüm kalın bağırsak görüntülenebiliyorEndoskopi vücut içi boşluklarının skop olarak adlandırılan optik sistemli görüntüleme cihazları ile görüntülenmesi işlemine verilen genel isimdir. Bu amaç ile optik sistem, kamera sistemi soğuk ışık kaynağı hava, su kanalı, ve girişimsel işlemler için (biyopsi alma, polip çıkartma, enjeksiyon yapma gibi) bir veya iki tane biyopsi kanalı içeren cihaz sistemleridir. Görüntülenen vücut boşluğuna göre işlemin adı değişir. Kolonoskopi işlemi bir endoskop yardımı ile tüm kalın bağırsağın görüntülenmesi işlemine verilen isimdir. Kolonoskopi, yaygın

olarak bir inceleme ve gerektiğinde tedavi yöntemi olarak kullanılmaktadır.

Kolon kanserinin erken dönem tanısında kullanılıyorKolonoskopi işlemi kalın bağırsağı tutan ya da etkileyen değişik hastalıkların tanısında, gerektiğinde tedavisinde kullanılan bir işlemdir. Bu amaçla kalın bağırsağın akut ya da kronik iltihabi hastalıkları, bağırsağın damarsal hastalıkları, bağırsağın diğer kronik ya da akut kolitleri, sistemik hastalıkların bağırsak tutulumlarını (Behçet hastalığı, tüberküloz, vb.) araştırmak amacı ile kullanılmaktadır. Ayrıca sıklıkla kolon polipleri ve kolon kanserlerinin

erken dönem tanısında, poliplerin tedavi amaçlı çıkartılması ve polipli ya da kanser tanılı hastaların takibinde kullanılan bir yöntemdir.

Bağırsakta bulunan poliplerin kansere dönüşmesi 10 yıl sürüyorKolonoskopi günümüzde sıklıkla kalın bağırsak tümörlerinin erken tanısında kullanılan bir yöntemdir. Tümör gelişiminde ara süreç olan poliplerin tanı ve tedavisinde ve kanser ya da polip öykülü hastaların izlemi veya taramasında büyük önem taşımaktadır. Polipler kalın bağırsak kanserlerinin %70’inden fazla sorumlu olan patolojik oluşumlardır. Tüm bağırsak poliplerinin

Kolonoskopi, radyolojik tetiklerle teşhisi tam olarak konulamayan hastalıkların tanı ve tedavisinde büyük önem taşıyor. Kalın bağırsak hastalıklarında video kamera ile görüntülenen inceleme yöntemlerinden biri olan kolonoskopi hakkında Hisar Hospital Intercontinental Gastroenteroloji ve Hepatoloji Bölümü Uzmanı Prof. Dr. Ömer Necip Aytuğ bilgilendirdi...

KOLON KANSERİNDE “AİLEVİ KANSER SENDROMU” İÇİNERKEN ÖNLEM ALIN!

Hisar Hospital IntercontinentalGastroenteroloji ve Hepatoloji Bölümü

Prof. Dr. Ömer Necip Aytuğ

37


GASTROENTEROLOJİ VE HEPATOLOJİ

YAŞAM BOYU SAĞLIK

%16’sı kadarında kanser gelişmektedir. Polip oluşumu ile kanser gelişimi arasında süre ise ortalama 10 yıl kadardır. Ailenizde kanser öyküsü varsa tarama testlerini ihmal etmeyin!Kalın bağırsak kanserinin görülme sıklığı normal bireylerde 50 yaş ve üzerinde artmaktadır. Bu nedenle hiç şikayeti olmayan kişilerde polip ya da kanser amaçlı tarama 50 yaşında başlatılmaktadır. Bu yaşta yapılan kolonoskopisi normal olan ve de ailesinde kalın bağırsak tümörü/polip öyküsü olmayan kişilerde bir sonraki tarama 10 yıl sonra yapılmaktadır. Art arda 10 yıl ara ile yapılan iki kolonoskopi normal bulunmuş ise kişide kalın bağırsak tümörü görülme sıklığı oldukça düşük oranlardadır. Genel olarak semptomsuz ve aile öyküsü olmayan bireylerde tarama kolonoskopisi 50 yaşında başlarken, aile öyküsü olan bireylerde en genç vakanın yaşından 10 yıl önce kolonoskopi taraması başlatılmalıdır. “Ailevi Kanser Sendromu”na sahip kişilerde daha erken görülebiliyorAilevi Kanser Sendromu denilen hastalık grubunda, kalın bağırsağın ulaşılması nispeten zor olan sağ taraf yerleşim alanlarında, toplumda 50’li yaşlarda artan kanser riskinin aksine 40’lı yaşlarda kalın bağırsak kanseri sık görülmektedir. Bu nedenle Ailevi Kanser Sendromu gibi özellikli bireylerde

kolonoskopinin 30 yaşı geçmeden yapılması ve takibinde tarama kolonoskopisinin 1-2 yıl veya 3-5 yıllık aralarla yapılması önerilmektedir. İlk kolonoskopide polip saptanıp çıkartılan kişilerde kanser öncesi belirtiler yok ise bir yıl sonra, aksi durumda kişinin özelliklerine göre daha kısa sürede yapılmalıdır.Genel anestezi uygulanarak işlem yapılıyorKolonoskopi günümüzde sedo-analjezi denilen derin uyku ya da genel anestezi altında yapılan, ortalama 20-25 dk süren bir işlemdir. İşlem süresi hekimin deneyimi, bağırsağın temizlik ve uzunluk durumu, önceden karın operasyonu varlığı gibi etmenlere bağlı olarak ortalama süreye göre uzayabilir ya da kısalabilir. İşlem öncesi bağırsak temizliği için diyet 1 ya da 2 günlük diyet şart!Kolonoskopide bağırsağın işlem öncesi temizliği son derece önemlidir. Tanı oranı, işlemin tekrar

edilmesi olasılığını ve işlem süresini yakından etkiler. Bu amaç ile hastanın bağırsağının tümü incelenecek ise işlem öncesi iki gün, bir kısmı incelenecek ise bir günlük kolonoskopi diyeti uygulamak durumundadır. Bu diyet basitçe katı gıda ve şeffaf olmayan posalı sıvıları içermeyen posasız sıvı bir diyettir. Ek olarak işlemden bir gün öncede kuvvetli müshil ilaçları ile barsak tamamen boşaltılır ve ertesi gün hastanın işleme aç, susuz ve refakatli gelmesi istenir. Eşlik eden kalp, şeker veya solunum sistemi v.b sistemik hastalığı olan kişilerin bu durumlarının işlem öncesi endoskopi hekimi ve kişiyi takip eden doktorlar tarafından araştırılmış ve gereken önlemlerin alınmış olması son derece önemlidir. Kan sulandıran aspirin, kumadin ve antibiyotik gibi ilaç kullanan hastalarda bu ilaçların hekimlerince işlemden 5-7 gün önce kesilmesi ve yerine uygun ilaç protokolonun başlanması gereklidir.

38


GENEL CERRAHİ

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Hemoroid, hemen hemen herkesin hayatının bir döneminde karşılaşılabileceği, iyi huylu ancak hayat kalitesini ve sosyal ilişkilerini de oldukça düşüren bir hastalık...Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülen hastalık, doğum veya hareketsiz bir yaşam nedeniyle ortaya çıkabiliyor.Hisar Hospital Intercontinental Genel Cerrahi Bölümü Uzmanı Op. Dr. Pakize Eker Balcıoğlu, hemoroidin nedenleri, belirtileri ve korunmak için beslenme önerileri hakkında bilgi verdi.

HEMOROİD İÇİNİZDE

BİR SIR GİBİ KALMASIN!

Hisar Hospital IntercontinentalGenel Cerrahi Bölümü

Op. Dr. Pakize Eker Balcıoğlu

39


GENEL CERRAHİ

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Erken dönemde ameliyatsız tedaviyle başarı şansı yüksek!Hemoroid, özellikle kadınlarda gebelik dönemi ve sonrası, barsak alışkanlıklarının ishal veya kabızlık şeklinde değiştiği durumlarda, öğrencilerde sınav dönemleri, kişilerin ev ve iş yerinde stresli dönemler geçirdiği durumlarda, ailesel yatkınlığı olanlarda görülen ve hayatı çekilmez kılan hastalıklardandır. Hastalıkta kritik nokta şikayetlerin başladığı anda muayene olmaya gelmektir. Çünkü erken dönemlerde medikal tedavi genellikle başarılı olmakta; hemoroidlerin ilerlemesini durdurmaktadır. Genel olarak kişiler doktora gitmekten çekindiği için ilaç tedavilerinin işe yaramadığı noktada başvurmaktadır. Bu nedenle her ne kadar ilaç tedavileri denense de, pek çok hasta ameliyat olmak zorunda kalmaktadır.

Hemoroid aynı zamanda iç kısımda da görülebilirAnüs denilen barsakların çıkış kısmını saran iç ve dış kasların iç yüzeyinde üç ana kök halinde mevcut olan, venöz adı verilen kirli kan taşıyıcı damarlara hemoroid damarları adı verilir. Bu damarlar zaten dar olan çıkış kısmı çeşitli etkenler nedeniyle şişme gösterirler. Birisi, ikisi veya hepsi aynı anda şişebilirler. Ayrıca hem elimize gelmeyecek şekilde iç kısımda, hem de dışarıdan görülebilir şekilde de şişme gösterebilirler. Hemoroid, dışkılama esnasında, kabızlıkta fiziksel tahriş, ishalde ise kimyasal tahriş ile şikayetlere neden olur.

Erken tanı oldukça önemli!Hemoroid hastalığında başlıca şikayetler: kanama, ağrı, yanma, kaşıntı, ele gelen et parçaları veya pıhtılar, zonklama, sızlama şeklinde olabilir. Hepsi aynı anda görülebildiği gibi, biri veya birkaçı da birlikte görülebilir. Bu noktada erken tanı çok önemlidir, çünkü bu şikayetler her zaman hemoroidi değil bazen de barsağın kötü huylu hastalıklarının veya diğer makat hastalıklarının habercisi olabilir.

Bu noktada en korkulan kötü huylu hastalıklar olduğu için en kısa sürede doktora danışmak çok önemlidir.

İlacın işe yaramadığı noktada ameliyat şart!Muayene sıklıkla sanılanın aksine oldukça nazik ve yavaş şekilde var olan ağrıyı arttırmadan yapılmaktadır. Öncelikle ilaç tedavileri tercih edilmekle beraber, kimi zaman ilaçların işe yaramadığı durumlarda günümüzde artık eskisi gibi ağrılı yöntemlerin değil de kısa sürede normal hayata dönebilecek az ağrılı yöntemlerin kullanıldığı ameliyatlar tercih edilmektedir.

Kadınlarda en çok gebelik döneminde görülüyorKadınlarda gebelik dönemi ve doğum sonrası görülen hemoroid hastalığında normal ve sezaryen doğum sonrası görülen ataklarda sıklık açısından bir fark yoktur. Çünkü hemoroid atağı doğum şekline değil gebeliğin bizzat kendi mevcudiyetine bağlıdır. Gebelikte 9 ay boyunca rahim bebekle birlikte büyüyerek yavaş yavaş artan şekilde kasık bölgesinde yer alan femoral ven denilen vücudun alt kısmındaki kirli kanı toplayan ve yukarı temizlenmeye taşıyan iki damara baskı yapar. Bu ağırlıkla yavaş yavaş gebelik ilerledikçe kan dönüşü azalır, aşağı kısımda biriken kan bu bölgedeki hemoroid, bacak damarları ve pubis denilen genital bölge çevresi damarlarında şişmelere neden olur. Dolayısı ile gebelik ilerledikçe varis, bacak şişmesi, hemoroid aktivasyonu, hatta genital bölgede damarlarında kimi zaman fıtığı taklit eden ağrılı şişmelere neden olmaktadır. Gebelik döneminde dahi bebeğe

zarar vermeyen bazı ilaçlarla annelerin rahat etmesi sağlanmaktadır. Önemli olan şikayetler başladığı dönemde hekime başvurmaktır. Öncelikle merhem, fitil gibi ilaçlar ve önerilerle anne adayları rahatlatılabilmektedir.

Ameliyatla kısa sürede kalıcı şekilde kurtulma!Hemoroid ameliyatında başlıca en ağrılı ve uzun süreli iyileşme gösteren yöntem olan Milligan-Morgan yöntemi, bant ligasyon, lazer, skleroterapi ve Longo yöntemleri gibi pek çok yöntem kullanılmaktadır. Günümüzde en değerli ve en az ağrılı yöntem Longo olmasına karşın her hastada muayene sırasında hemoroidin evresi tespit edilerek en uygun yöntem tercih edilmektedir. Longo yöntemi genelde ileri evrelerde uygulanabilmektedir. Bu ameliyatta hemoroid hastalığından kısa sürede, en az ağrılı ve kalıcı şekilde kurtulma olasılığı oldukça yüksektir. 10-15 dakika gibi kısa sürede gerçekleştirilen bu yöntem, 1 gece hastane yatışı gerektirmektedir. 10-15 gün kadar takipler sonrası, hasta günlük hayatına dönebilmektedir.

40


KARDİYOLOJİ

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Hisar Hospital IntercontinentalKardiyoloji Bölümü

Prof. Dr. Mustafa Sağlam

Kesik KesikNefes Alıyorsanız

Kalp Yetmezliğiniz

Olabilir!

Kesik kesik nefes alıyorsanız, ayaklarınızda şişme, merdiven çıkarken nefes darlığı varsa nedeni kalp yetmezliği de olabilir.

Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sağlam, kalp yetmezliği hastalığının sol kalpte görüldüğünde durumun akciğerlere, sağ kalpte ise karaciğere ve vücudun boyun, bacak gibi diğer bölgelerine de yansıyabileceğini belirtti.

41


KARDİYOLOJİ

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Ani ölüm sebebi olabiliyorHisar Hospital Intercontinental Kardiyoloji Bölümü Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sağlam, kalp yetmezliği hastalığı hakkında açıklamalarda bulundu. Sağlam, “Görülme oranı her geçen gün artan kalp yetmezliği, önlemi alınmadığı takdirde ani ölüm sebebi olabiliyor. Ayaklarda şişme, nefes alıp vermede zorluk gibi belirtilerle kendini gösteren kalp yetmezliği, saat başı kalp kasının zayıflaması olarak biliniyor. Fakat ritim bozukluğuna bağlı kalbin olağandan hızlı çalışması gibi farklı durumlarda da görülebilir” dedi.Sol kalpte ise akciğerlere, sağ kalpte ise karaciğere etki ediyorHastalığın sol kalpte görüldüğünde durumun akciğerlere, sağ kalpte ise karaciğere ve vücudun boyun, bacak gibi diğer bölgelerine de yansıyabileceğini belirten Sağlam, ”Yaşam kalitesini azaltan kalp yetmezliği, kalbin vücudun dokularının ihtiyaçlarını gidermeye yetecek düzeyde kanı pompalayamaması ya da zorla sağlaması durumudur. Hasta daha önce kolay bir şekilde yürüdüğü yolu bir süre sonra zorla yürümeye başlaması, merdiven veya rampa çıkarken nefes darlığı yaşaması, düz yastıkta yatamaması, daha ileri durumlarda sağ kalp yetmezliği de başladıysa, bacaklarda ve bel bölgesinde şişme meydana gelmesi kalp yetmezliği belirtilerini göstermektedir” şeklinde konuştu.“Yüksek tansiyonunuzu kontrol altına alın”Kalp yetmezliğinin altında yatan en önemli ve riskli durumların kalp damar tıkanıklığı, kalp kapakçık hastalıkları, yüksek tansiyon hastalığı ve kalp krizleri olduğunu söyleyen Sağlam, “Kalp krizine bağlı ölü doku meydana gelmişse, kalp yetmezliği geriye dönebilen bir durum değildir. Fakat damar tıkanıklığına bağlı kalp krizi oluşturmayacak düzeyde darlıklar varsa bu darlıklar açılarak kalp yetmezliği tedavi edilebilmektedir. Devamlı kalbin hızlı çalışması ritim bozukluğu oluşturarak kalp yetmezliğine sebep olabilirken, hız kontrolü sağlandığında yine hastalık tedavi edilebilmektedir. Hastanın fizik muayene ve şikayetlerine göre tanı konulabilmektedir. Kalp yetmezliği tanısı hastanın hiçbir şikayeti olmadan da check-up ile yapılan tetkiklerle de ortaya çıkabilmektedir. Tanı yöntemlerinde akciğer filmi, elektrokardiyografi (EKG) ve en önemli tanı aracı olan kalp ultrasonunda (ekokardiyografi) kalbin kasılma gücü ölçülerek, kasılma zayıfsa kalp yetmezliği

tanısı konulabilmektedir. Ekokardiyografi ile kalp kasının gücü ve fonksiyonları ayrıntılı olarak incelenebilmektedir” ifadelerini kullandı.“Sol kalp yetmezliği zamanla sağ kalp yetmezliği yapabilir”Sağlam, “Kalp yetmezliği denildiğinde herkesin aklına genel olarak sol kalp yetmezliği gelmektedir” diyerek “Sol kalp yetmezliğinde kalp öne doğru kanı pompalamakta güçlük çektiği için akciğerde su birikmesi buna bağlı olarak nefes darlığı şikayetini de beraberinde getirebilir. Sol kalp yetmezliğinin ileri evresinde, artık akciğerde de su birikip sağ akciğere kan pompalayan, sağ kalpteki kapaklarında geriye kaçırmasıyla sağ kalpte genişlemeyle birlikte karaciğerde göllenme ve bacaklarda şişme gibi şikayetler meydana gelebilmektedir. Fakat hastada sol kalp yetmezliği olmadan da KOAH gibi akciğer hastalıklarına bağlı olarak akciğer, tansiyonu çok yüksekse sağ kalp yetmezliği de görülebilir. Sağ kalp yetmezliği vücutta daha çok ödem denilen bacak, karın ve boyun damarlarında belirginleşecek ölçüde su birikmesinin görülmesidir. Sol kalp yetmezliği, sağ kalp yetmezliği ile birlikte görülebilmektedir. Sol kalp yetmezliği müdahale edilmediğinde zamanla sağ kalp yetmezliğine de yol açabilmektedir” açıklamalarında bulundu.“Erken tanı ile iyileşme oranı artıyor”Hastalığın erken tanı ile iyileşebileceğine vurgu yapan Hisar Hospital Intercontinental

Hospital Kardiyoloji Bölümü Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sağlam “Kalp yetmezliğinde genel olarak erken tanı ve düzenli tedavi oldukça büyük önem taşımaktadır. Kalp yetmezliği tedavi ile seyri normalleşebilen ve hayati riski minimum seviyeye indirgenebilen bir hastalıktır. Erken evrede tanısı konulmuş olan hastalıkta düzelebilme şansı yüksektir. Fakat tanısı çok geç konulmuş kalp yetmezliğinde kalbe verdiği zarar oranına göre iyileşme sağlanabiliyor. Sol kalp yetmezliğine bağlı olarak sağ kalp yetmezliği meydana geldiğinde, sol kalp yetmezliği için uygulanan tedavi yöntemi uygulanabilmektedir. Fakat hastanın sol kalbi korunmuş akciğer hastalığına bağlı sağ kalp yetmezliği gelişmişse tedavi yöntemi farklılaşabilmektedir. Ödem ve su atıcı tedavi yöntemi uygulanmakla birlikte, sağ kalp yetmezliğine yol açan akciğer hastalığının tedavisi ve kalp hızının ayarlanması gibi tedaviler gerektirebilir.Kalp hastası olan bir kişi mutlaka tuzdan fakir beslenme tarzını benimsemelidir. Tedavi sonrası kişinin tuzlu olarak zeytin, turşu, peynir gibi ürünler tüketmesi tansiyonda yükselmeye ve kalbin ön iş yükünde artmaya bağlı olarak kalp yetmezliğini yeniden meydana getirebilmektedir. Sigara ve alkol kullanımının kesinlikle bırakılması, aşırı kilo varsa, dengeli beslenme ile kilo verilmeli ve sıvı alımı vücuttaki ödemden dolayı kısıtlanmalıdır. Hasta kişilerin tedavi sonrası hafif tempoda, yorulmayacak şekilde egzersiz yapması da önerilmektedir” şeklinde konuştu.

42


ÜROLOJİ

YAŞAM BOYU SAĞLIK

ÇOCUĞUNUZALTINI ISLATIYORSA

PANİKLEMEYİN!

43


ÜROLOJİ

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Çocukların altını ıslatma probleminin psikolojik olduğu kadar fizyolojik olarak da birçok etkeni olabilir. Öncelikle anne ve babaların paniklememesi ve bu sorunun nedenini araştırmak için mutlaka bir uzmana başvurması gerekiyor. Hisar Hospital Intercontinental Üroloji Bölümü Uzmanı Op. Dr. Basri Çakıroğlu, çocuklarda altını ıslatma sorunlarının nedenleri hakkında bilgi verdi.

Hisar Hospital IntercontinentalÜroloji Bölümü

Op. Dr. Basri Çakıroğlu

44


ÜROLOJİ

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Çocuğun yaşı büyüdükçe altını ıslatma oranı düşüyorÇocuklarda idrar kaçırma en sık karşılaşılan sorunların başında geliyor. Çocukların çoğu 2–4 yaş arasında idrarlarını hem gece hem de gündüz tutmayı başarırlar. İdrar kontrolü sinir sisteminin gelişmesiyle paralel oluşmaktadır. Bebeklik döneminde işeme tamamen refleksle oluşur. Üç yaşındaki çocukların %40’ı altını ıslattığı halde bu oran 5 yaşında %15’ye, 10 yaşında %10’a düşmektedir. Altını ıslatma durumu acil idrar yapma ihtiyacından doğabiliyorGece altını ıslatmanın iki tipi vardır. Doğumundan itibaren hiç kuru kalmamışsa primer (birincil) tip, en az 6 ay kuru kaldıktan sonra altını ıslatmaya yeniden başlamışsa sekonder (ikincil) tip altını ıslatmadan söz edilir. Altını ıslatan çocukların büyük çoğunluğu birincil altını ıslatma grubunda yer alır. Bazen altını ıslatmaya sık ve acil idrar yapma ihtiyacı duyma gibi bulgular eşlik edebilir. Gece altını ıslatma, nedenlerine göre fizyolojik ve organik olmak üzere iki gruba ayrılarak incelenmektedir. Gece altını ıslatan çocukların büyük bir grubu (%90-95’i) fizyolojik altını ıslatma grubunda toplanmaktadır, bu tip altını ıslatma problemlerine organik olmayan enürezis olarak isimlendirilebilir. Bu çocukların gece uykuda mesane doluluğunu hissetmelerinin yetersiz, mesane kapasitelerinin küçük ve uyku derinliklerinin fazla olduğu bildirilmektedir. Geceleri gündüze oranla normal olarak yaklaşık %50 daha az idrar çıkışı olur. Genetik yatkınlık da etkiliyorDaha önemlisi, altını ıslatmanın büyük oranda genetik yatkınlığa dayanmasıdır. Anne ve babadan birisinde altını ıslatma öyküsü varsa çocukta %43 ikisinde birden varsa %77 oranında, her ikisinde de yoksa %15 orında altını ıslatma sorunu yaşanmaktadır (dayı, amca, teyze, hala). Altını ıslatma öyküsü olan hastalarda bu sorunla karşılaşılmaktadır. Aile öyküsü olan olgular iyileşme zamanı bakımından ailelerine benzer bir seyir göstermektedirler. Derin uyku veya uyku bozukluğuyla bir ilgisi bulunmuyorIslatmanın uyku sırasında olması gerçeği çok derin uyumalarına neden olan ya da

uyanmalarını önleyen bir uyku bozukluğu mu var sorusunu akla getirmektedir. Fakat yapılan çalışmalarda normal çocuklardan bir fark olmadığı görülmüştür.Çocuklardaki geniz eti problemi tetikleyebiliyorAltını ıslatan çocukların %2-3’ünden şeker hastalığı, böbrek ve mesane hastalıkları gibi sorunlar saptanabilmektedir. Olguların %5-10’unda ise altını ıslatmaya sık ve acil idrar yapma ihtiyacı gibi yakınmalar eşlik etmektedir. Bunlar “polisemptomatik altını ıslatma” olarak tanımlanmaktadır. Bu çocuklarda idrar yolu enfeksiyonu, idrarda bakteri olması, kabızlık ve bazen besin alerjisi saptanmaktadır. Ayrıca “geniz eti” sorunu olan çocuklarda yüksek oranda altını ıslatma görüldüğü ve ameliyat sonrası yakınmalarının geçtiği üzerinde durulmaktadır.Mutlaka bir üroloji uzmanına başvurulmalıAltını ıslatan çocukların fizyolojik bir gelişme gecikmesi yaşadığı (bir tür diş çıkarmanın, konuşmanın gecikmesi gibi) ve ailenin temel görevinin çocuğun benlik saygısı zedelenmeden bu sorunu atlatmasını sağlamak olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle altını ıslatan çocukların en geç 6 yaşında konuyla ilgilenen bir üroloji uzmanı tarafından değerlendirilmesi ve gerekli incelemeler yapıldıktan sonra bir tedavi planı yapılması gereklidir.Ayrıntılı öyküyle ıslatmanın fizyolojik mi psikolojik mi olduğu belirlenebiliyorAltını ıslatma yakınması ile hekime getirilen çocuklar daha önce söz edilen organik faktörlerin varlığı bakımından incelenmelidir. Bunun için gündüz altına kaçırma, zor idrar yapma, kabızlık, zor ve acil idrar yapma, çok idrar yapma, kafa travması geçirme, idrarla birlikte kaka kaçırma, horlama ve gece ağızdan nefes alma gibi yakınmaların olup olmadığı soruşturulmalıdır. Elde edilen bilgiler ve genel muayene sonuçlarına göre idrar incelemesinden, mesane filmlerine uzanan bir dizi tetkik yapılmalıdır. Altını ıslatan çocukların %97’sinde fiziksel bir neden yoktur. Bu nedenle ayrıntılı bir öykü çoğu zaman fizyolojik altını ıslatmanın olup olmadığı konusunda bilgi verir. Bu noktada altını ıslatan çocukta “küçük mesane” ya da uykudan uyanamama sorunu mu olduğunun aydınlatılması önemlidir.

• Ayrıntılı bir hastalık öyküsü alınıp sorgulama yapılması• İşeme-dışkılama çizelgesi tutulması• Genişletilmiş fiziksel muayene• Tam idrar tahlili yapılması genellikle yeterlidir.Bu basamaklardan sonra, hastalığın “saf primer gece yatak ıslatma” problemi olduğuna karar verilirse, tedavi aşamasına geçilir.Tedavide ailenin gece takibi önemli!Altını ıslatan çocuklara genel olarak 7–8 yaşına geldiğinde tedavi için girişimlerde bulunulması önerilmektedir. Bu girişimlerin başında çocuğun kendisinin ya da ailesinin gece uyanmasına dönük programlar gelmektedir. Ailenin çocuğu gece uyandırıp tuvalete gitmesini sağlayan program uygulanır. Bu program %90 oranında başarı sağlamıştır.Altını ıslatma tedavisinde uzun yıllardır çeşitli ilaçlar kullanılmıştır .%90’a varan oranda yineleme riski bulunmaktadır. Alt ıslatma çocukluk çağında sık görülen bir sorundur ve ailelerin yanlış tutumlarının sürdüğü bir konudur. Öncelikle altını ıslatan çocukların konuyla ilgilenen çocuk hekimleri tarafından değerlendirilmesi ve ailenin katılımı ile uzun dönemli bir tedavi yaklaşımının denenmesi gereklidir.

Tedavi sürecinde ailelerin başlıca yapması gerekenler• Gece kalkıp tuvalete gitme bir hedef olarak kesinleştirilmeli,• Tuvalete ulaşmak kolaylaştırılmalı,• Çocuğun kuru kalma sorumluluğunu üstüne almasına yardım edilmeli,• Yatmadan önceki 2 saat boyunca fazla sıvı alımından kaçınılmalı,• Kafein içeren içecekler kesinlikle verilmemeli,• Yatağa girmeden tuvalete gidilmeli,• Gece kuru kalması için bez bağlanmamalı (gece kalkma motivasyonunu olumsuz etkilemektedir),• Sabah temizliğine çocuğun katılımı sağlanmalı,• Çocukların benlik saygıları desteklenmeli,• Çocukların hangi günler kuru kaldıkları bir kart üzerine işlenmeli,• Çocuklar en az ayda bir kez kontrol edilmelidir.

Daha Sessiz ve YenilikçiMR Deneyimi...

• 70 cm geniş gantri açıklığı, kısa magnet boyu ve 3D sinema sistemi ile klostrofobik ve kilolu hastalarda dahi konforlu MR deneyimi yaşatmaktadır.

• Tüm vücut MR sistemi ile kanser riski yüksek ya da endişesi olan kişilere uygulanmaktadır.

• Tetkik sırasındaki hareketler tetkikin başarısını etkilememektedir.

• Çekim sırasında nefes tutamayan hastalarda da başarılı sonuç alınmaktadır.

• Görüntü oluşturma hızı 2 katına çıkarak daha hızlı sonuç elde edilmektedir.

• Rutin tetkiklerde %99’a kadar gürültü azaltımı ile sessiz MR deneyimi sunmaktadır.

• %20’ye kadar daha yüksek sinyal gürültü oranıyla yüksek çözünürlüklü görüntüleme sağlamaktadır.

• Metal implantlara komşu dokular görüntüde bozulma olmadan değerlendirilmektedir.

• Yüksek sinyal gücü ile küçük lezyonlar kolaylıkla saptanabilmekte ve tetkik süresi daha kısa sürmektedir.

• Beyindeki duyusal-motor ve konuşma merkezlerine yakın kitle lezyonlarında cerrahi öncesi Fonksiyonel MR (FMRI) özelliğiyle haritalandırmanın yapılabilmesine imkan tanımaktadır.

SİNEMA KEYFİNDE MR DENEYİMİ!3D sinema gözlüğümüz ile özellikle çocuklarda konforlu MR çekimi.

46


GÖĞÜS HASTALIKLARI

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Astım alerjik bir hastalık mıdır?Astım her zaman olmasa da olguların çoğunda alerjik zeminde gelişen bir hastalıktır. Astımlı kişinin havayolları, astımı olmayanlara göre daha duyarlıdır. Bilhassa çocuklukta başlayan astım için bu daha belirgindir. Ancak kişinin alerjik tabiatlı (atopik) olması astım olmasından ayrı bir durumdur. Astım genetik bir hastalık mıdır?Anne veya babadan ilgili genetik kodu alan kişilerde çevresel değişkenler ne olursa olsun hastalık mutlaka ortaya çıkar. Hastalığın ortaya çıkmasında hem genetik yatkınlık hem de çevresel faktörler birlikte rol oynar. Hangi çevresel faktörler astıma yol açmaktadır?Tüm dünyada, ev tozu akarları ile evde beslenen kedi gibi hayvanlar; hamamböceği, kalorifer böceği gibi haşereler ve küf mantarları en sık rastlanan astım nedenleridir. Polenler (ağaç, ot, çimen), aspirin gibi ilaçlar ve bazı iş yerlerinde maruz kalınan mesleki uyarıcılar da astımla sonuçlanan alerjik duyarlılığın gelişimine yol açar. Ayrıca sigara dumanıyla temas, solunum yolu enfeksiyonları, hava kirliliği, bazı gıdalar ile bunlara ilave edilen katkı maddeleri de bilhassa erken çocukluk döneminde astım gelişimine katkıda bulunur. Bu nedensel ilişki gösteren faktörlerin tümüne ilaveten iklim değişiklikleri (sisli, yağışlı, kapalı havalar), psikojenik stresler, egzersiz gibi değişkenler ise astımlılarda nöbetleri tetikleyebilirken, astımı olmayanlarda bu yönde etkileri yoktur. Yine sinüzit, burunda polipler, yemek borusuna mide asidinin geri kaçak yapması gibi bazı durumlar astımlılarda sık görülmekte ve hastalığın tedavi ve kontrolünü güçleştirmektedir.Meslek ile astım arasında bir ilişki var mı?En sıklıkla fırıncılar, kuaförler, boyacılar, çiftçiler, kereste, mobilya ve gıda sektöründe çalışanlar olmak üzere birçok iş kolunda işyeri ortamında karşılaşılan bazı maddelere bağlı olarak astım gelişir. Böyle hastaların meslek değiştirmesi veya aynı işte başka bir alanda çalışması veya maske kullanması gerekebilir.Astımın mevsimlerle ilişkisi var mı?Mevsimsel alerjenler daha çok polenlerdir. Ancak değişen nem ve ısı gibi iklim koşullarından etkilendikleri için ev tozu ve küf mantarı gibi diğer alerjenlerin yoğunluğu da mevsimlere göre dalgalanmalar gösterir. Buna bağlı olarak alerjik astımlıların bazılarında belirli mevsimlerde yakınmalar artabilir, hatta sadece bu dönemde hastalık ortaya çıkıp daha sonra tamamen normale dönebilir.

TÜRKİYE’DE HER DÖRT EVDEN BİRİNDE

ASTIMLIVAR!

Türkiye’de ortalama görülme sıklığı %6 civarında olduğu tahmin edilen astım hastalığına, her 4 evden birinde rastlanıyor. Nefes alma sırasında havanın naklini sağlayan iletici hava yollarında daralma, tıkanıklık ve buna bağlı olarak hava akımında zorlukla karakterize kronik iltihabi bir hastalık olan astım ile ilgili merak edilenleri Hisar Hospital Intercontinental Göğüs Hastalıkları Bölümü Uzmanı Dr. Orhan Dalkılıç’a sorduk.

Hisar Hospital Intercontinental Göğüs Hastalıkları Bölümü

Uzm. Dr. Orhan Dalkılıç

47


GÖĞÜS HASTALIKLARI

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Tetikleyici etkenler nelerdir?Bazı hastalarda nöbeti başlatan faktörler belli iken bazılarında ise bilinemez. Örneğin çoğu astımlı koşma, merdiven çıkma gibi eforlar sırasında tıkanmaktadır. Sigara, çeşitli toz kimyasal dumanlar, kokuların solunması, kalp-tansiyon ve romatizma ilaçlarından bazılarının kullanılması, grip vb viral hastalıklara yakalanmak, ağlama-gülme gibi emosyonel davranışlar, yağışlı şimşekli iklim koşulları gibi birçok durum astımlılarda nöbetleri tetikleyebilir. Astımı olanların kendileri için geçerli olan tetik faktörleri tespit edip, bunlardan kaçınmaları hastalıklarının tedavisinde çok önemlidir. Astımın belirtileri nelerdir?Astım çoğu kez nefes darlığı ile kendini belli eder. Göğüste tıkanma, öksürük, hırıltılı solunum diğer rastlanan şikâyetlerdir. Bazen sadece öksürükle veya nefes alıp verirken hırıltı, hışırtı gibi bir ses şeklinde belirti verebilir. Bu yakınmaların geceleyin, bilhassa sabaha doğru uykudan uyandıracak şekilde görülmesi astımın karakteristik özelliğidir. Yukarıda bahsedilen tetik faktörlerle nöbetlerin başladığının öğrenilmesi teşhise çok yardımcı olur.Astımı olduğundan şüphelenenler, ne yapmalıdır?Bu konuda uzman bir hekime başvurulmalıdır. Ancak, bazı durumlarda astım teşhisi koymak biraz zaman alabilir ve bir süre hekim takibinde kalmak gerekebilir. Hekim hasta ile konuşarak, muayene ederek, solunum fonksiyon testleri yaparak tanı koyabilir. Gerekirse alerji testleri ve balgam incelemeleri de yapılabilir.

Solunum fonksiyon testleri zor bir test midir?Anında sonuç veren, hasta için hiçbir zarar veya risk taşımayan, hemen her yerde uygulanabilir bir işlemdir. Erken teşhisin astım için bir önemi var mı?Geri dönüşü olmayan patolojilerin ortaya çıkmaması için astımın zamanında teşhis edilip, uygun şekilde tedavi edilmesi önemlidir. Ayrıca tedavi edilebilir bir hastalıktan dolayı kişilerin yaşamının sınırlanmaması, verim ve performansının düşmemesi ve bazen öldürücü olabilen nöbetlere girmemesi için hastalığın bir an önce teşhis edilip tedaviye başlanması en doğrusudur.

Tedavi ile astımdan kurtulabilir miyim?Özellikle çocuklukta şikâyetleri başlayan astımlıların bir kısmında, hastalık erişkin yaşlarda tamamen iyileşebilmektedir. Ancak daha sıklıkla, hastalar hastalıkları ile birlikte yaşamakta; kendilerine önerilen tedavi ve tavsiyelere uydukları oranda önemli bir yakınmaları olmamakla birlikte tedaviyi kestiklerinde bir süre sonra daha hafif olarak yeniden şikayetleri başlamaktadır.

Astım nasıl tedavi edilir?Astım, hasta hekim ve hasta yakınlarının (anne, baba, eş ve öğretmen gibi) işbirliği ile tedavi edilebilir. Bu işbirliği olmaksızın sadece doğru ilaçların reçete edilmesiyle hastalık tedavi edilemez. Tedavi uzun sürelidir. Hasta

hekimine güven duymalı, tavsiyelerine uymalı, ilaçlarını usulüne uygun şekilde kullanmalı, düzenli olarak kontrollerini yaptırmalı, sorunu olduğunda hekimine kolayca ulaşabilmelidir.

Astım hangi ilaçlarla tedavi edilebilir?Bu soruya ancak hastanın hekimi karar verebilir. Hatta bu sorunun doğru cevabını bulmak için hekimin hastayı muayene edip, bir kaç kez kontrollerde sonucu gözlemesi gerekebilir. Hasta için en uygun tedaviyi bulmak zaman alabilir. İlk muayene ve kontrolde yeterli sonuç alınmayabilir. Bir astımlı hastaya verilen tedavi bir diğeri için yetersiz, fazla veya zararlı olabilir.

Sprey ilaçları kullanmak zorunlu mudur?Sprey türü ilaçlar astım tedavisinde tüm dünyada yaygın olarak kullanılmaktadır. Nefes yoluyla hap, şurup veya enjeksiyon şeklindeki uygulamalara göre daha az miktarda ilaç kullanarak daha güçlü etki elde edilebilir ve aynı zamanda ilaçların istenmeyen yan etkilerinden kaçınmak mümkündür. Çünkü, sprey şeklinde kullanılan ilaç sadece hastalığın yerleştiği solunum yollarına ulaşır ve etkisini burada gösterir iken; ağızdan veya enjeksiyon şeklinde verilen ilaç, tüm vücuda dağılıp her yerde ve dolayısıyla etkili olması istenmeyen organlarda da (kalp, böbrek vb) etkileri görülebilir. Üstelik sprey türü ilaçların etkileri alındıktan sonra dakikalar içinde hemen başlamakta iken ağızdan veya enjeksiyonla verilen ilaçların etkilerinin gözlenmesi için saatler geçmesi gerekir.

48


ÇOCUK CERRAHİSİ

YAŞAM BOYU SAĞLIK

YOKSA

EYVAH!ÇOCUĞUMUNKARIN AĞRISI VAR

APANDİSİT Mİ

Hisar Hospital IntercontinentalÇocuk Cerrahisi Bölümü

Op. Dr. Ali Gözüküçük

Çocuklarda karın ağrısı, en sık karşılaşılan sorunlardan biri... Şiddetli karın ağrısı yaşayan çocukların hayat konforu bozulurken, bu durum aileler için de büyük ölçüde kabusa dönebiliyor. Önemsiz görülen bazen de uzun süren karın ağrıları, ciddi ve tedavi gerektiren hastalıkların habercisi olabilir. Hisar Hospital Intercontinental Çocuk Cerrahisi Bölümü Uzmanı Op. Dr. Ali Gözüküçük, çocuklarda sık görülen karın ağrıları hakkında bilgi verdi.

49


ÇOCUK CERRAHİSİ

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Karın içinde ağrıya neden olabilecek birçok organ bulunuyorKarın ağrısı çoğu zaman önemsiz bir durum olarak görülse de aslında önemli hastalıkların işaretçisi olabilir. Göğüs kafesinin altından başlayıp kasıklara kadar uzanan bölge olan karın içinde ağrıya neden olabilecek birçok organ bulunmaktadır. Çocuklarda karın ağrısı yaşa göre farklılık gösterse de özellikle yaş bakımından küçük olan ve kendini ifade edemeyecek çocuklarda oldukça dikkatli olmak gereklidir.En çok enfeksiyonlara bağlı karın ağrısı şikayeti görülüyorÇocuklarda en çok görülen karın ağrısının nedenlerinden biri enfeksiyonlara bağlı ortaya çıkan mide ve bağırsak iltihabıdır. Bu ağrılar genel olarak okul çağı çocuklarda görülmekle birlikte nedeni bağırsak haraketleri karın ağrısı olarak algılanabilmektedir. Ayrıca bu hastalarda bağırsakta hazmın değiştiği, özellikle stres ve anksiyete gibi psikolojik sorunların daha da metabolizmayı bozarak yakınmaların artmasına neden olduğu belirlenmiştir. Bu nedenle anne babalara da önemli görevler düşmektedir. Ailelerin çocuklarının durumunu iyi gözlemlenmesi, teşhis sürecini kolaylaştırabilir. Çocuklardaki karın ağrısının birçok nedeni olabilir, DİKKAT!Çeşitli nedenlerle oluşabilen karın ağrısının başlama şekli ve yeri, devam süresi, sıklığı, eşlik eden bulgular bunlar; kusma, ishal, ateş,

öksürük, idrar yaparken yanma, sık idrara çıkma, taş düşürme hikayesi vb. karın ağrısı konusunda çok önemli bilgiler verir. Burada ailelerin çocuklarındaki karın ağrısının önemli olup olmadığını ayırt edebilmesi için dikkat etmesi gerekenler;1. Karın ağrısı göbek etrafında başlamış, sonra karnın sağ alt tarafına inmiş, iştahsızlık var, sağ alt tarafa bastırınca ağrı şiddetleniyor ve elini çekince daha da artıyor ise mutlaka doktorunuza başvurun, çocuğunuz apandisit olabilir.2. Karın ağrısı, karında şişkinlik, yeşil veya sarı renkli kusma var ise, ciddi bir durumdur. Bağırsak tıkanıklığı olabilir, acil olarak doktora gidiniz.3. İshalle birlikte ara sıra karın ağrısı oluyor ve başkaca önemli bir bulgu yoksa, genellikle cerrahi bir durum yoktur.4. Karın ağrısı üst solunum yolu enfeksiyonu ile birlikte ise ve başka bir bulgu yoksa genellikle cerrahi bir durum yoktur.5. Sık idrara gitme veya idrar yaparken yanma ile karın ağrısı varsa idrar yolu enfeksiyonu düşünülür. Enfeksiyon tedavi edilirse karın ağrısı geçer.6. Karın ağrısı yemekle ilişkili, karnın üst tarafında ve bastırınca artıyorsa gastrit veya ülser olabilir tıbbi tedavi ile düzelir.7. Kabızlıkla birlikte karnın sol alt tarafında aniden başlayan karın ağrısı var ise gaz sancısı olabilir. Çocuğunuzu tuvalete gönderin, ağrı

geçmiş ise çocuğunuzun tekrar kabız olmaması için gerekeni yapın.8. Karnın üst tarafında ağrı olmuş, 2-3 hafta önce o bölgeye travma olmuş (özellikle bisiklet kazası) ve kusmaları oluyorsa pankreas bezi yaralanması olabilir doktorunuza başvurunuz.9. Daha önce taş düşürme hikayesi var ve kıvrandırıcı tarzda karın ağrısı varsa ürolitiazis (taş düşürme) olabilir doktorunuza başvurunuz.10. Karın ağrısı uzun süreden beri kanlı, sümüklü ishalle birlikte ise Amip olabilir.11. Bebeklerde (15 günlük ile 3 aylık) akşamları aniden başlayan, saatlerce süren karın ağrısı ve ağlama nöbetleri var. Bebek yorulup uyuyunca, gaz çıkarınca veya dışkı yapınca ağrı kendiliğinden geçiyor ise infantil kolik olabilir ağrı gittikçe seyrekleşir ve 3-4 aylık iken kaybolur.12. Skrotumda (testisin bulunduğu torba) ağrı, kızarıklık var ve testis ellenince ağrılı ise testis torsiyonu veya testis iltihaplanması olabilir. Ciddi bir durumdur. Mutlaka doktorunuza başvurunuz.13. Karın sağ ve sol alt kısmında şiddetli ağrı ve ele kitle geliyorsa kız çocuğu over torsiyonu (yumurtalık dönmesi) olabilir ciddi bir durumdur doktorunuza başvurunuz.14. Tekrarlayan karın ağrısı, karında şişkinlik, karın üst tarafında sucuk tarzında kitle ele geliyor ve çilek jölesi şeklinde gaita yapıyor ise invajinasyon (bağırsağın iç içe geçmesi) olabilir, doktorunuza başvurunuz.

50


DERMATOLOJİ

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Hisar Hospital IntercontinentalDermatoloji Bölümü

Uzm. Dr. Funda Ataman

51


DERMATOLOJİ

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Yüz, boyun, göğüs, eller ve kollarda oluşan yanıklar, kırışıklıklar, lekeler ve çiller kimyasal peeling sayesinde sorun olmaktan çıkabiliyor. Çeşitli kimyasal solüsyonların cilde uygulanmasıyla yapılan, ciltte oluşan küçük çukurların, izlerin giderilmesi, kuruluğun ve kırışıklıkların önlenmesi kimyasal peeling ile mümkün!

Hisar Hospital Intercontinental Dermatoloji Bölümü Uzmanı Dr. Funda Ataman ile kimyasal peeling hakkında konuştuk...

BIRAKIN MEVSİMİN İZLERİ CİLDİNİZDEN SİLİNSİN

Lekeli ve kırışık cildiniz varsa kimyasal peeling tam size göre!Kimyasal peeling çeşitli kimyasal maddelerin deriye uygulanarak soyulması işlemidir. Amaç üstteki hasarlı, yaşlı, lekeli ve kırışık derinin giderilmesi ile daha sağlıklı ve genç bir cilde kavuşulmasını sağlamaktır. Kimyasal peelingin yüzeysel, orta ve derin olmak üzere 3 çeşidi bulunmaktadır. Peelingin derinliği kullanılan kimyasal maddenin türüne, konsantrasyonuna ve uygulama süresine bağlı olmaktadır. Peeling işlemi 2 ile 4 hafta aralarla kullanılan kimyasalın dozu artırılarak uygulanmaktadır. Özellikle cerrahi operasyon geçiren kişilere peeling uygulaması yapılabilmesi için için 6 ay kadar beklenmelidir. Peeling sonrası sosyal yaşantınıza ara vermeden devam edebilirsinizPeeling en çok yüz, boyun, göğüs dekoltesi ve el sırtlarına uygulanmaktadır. İşlem sonrasında yeni, parlak ve homojen bir deri elde edilmektedir. Cilt sarkması, gevşemesi derin çizgi ve çukurlar bu yöntemle giderilmemektedir. Bu işlem diğer kozmetik uygulamalara göre daha kısa sürer. Hafif bir yanma, batma ve kaşıntı dışında herhangi bir rahatsızlık oluşturmaz. Uygulama sonrası deride kızarıklık, soyulma, morluklar, sivilcelenme ve uçuk çıkması gibi durumlar söz konusu olabilmektedir. İşlem sonrasında normal günlük yaşama veya kişi çalışıyorsa işine dönebilmektedir. En önemli nokta kış ayı bile olsa güneşten korunmaktır. Güneşten koruyucu ve nemlendirici kremler mutlaka sürülmelidir. Kimyasal peeling uygulanması sakıncalı olan durumlar;• Genel sağlık durumu ve beslenmesi iyi olmayanlar,• Gebeler, doğum kontrol hapı kullananlar,• Güneş ışınına duyarlılık durumu olanlar• Son 6 ay içinde sivilce ilacı kullananlar• Aktif enfeksiyon ve açık yaraları mevcut olanlar,• Aktif uçuk geçirenler, • Teni esmer olan ve yoğun sigara kullanımı olan kişiler• Kanama arttırıcı ilaç kullananlar• Radyoterapi geçirmiş olanlar,• Cerrahi girişimlerden sonra peeling yaptırmak için 6 ay kadar beklenmelidir.

52


BESLENME VE DİYET

YAŞAM BOYU SAĞLIK

MODA DİYETLERDEN MUCİZE BEKLEMEYİN!

Her Pazartesi diyet yapmaya karar verip, yeni moda akımı olan diyetlerin peşinde koşanlardan mısınız?

Bu diyetleri yaptığınız halde bir türlü kilo vermiyor musunuz? O zaman bir yerlerde yanlış yapıyor olabilirsiniz! Mucize diyetlerin kişiye verdiği zararlar hakkında Hisar Hospital Intercontinental Beslenme ve Diyet Bölümü Uzmanı Elif Karacanoğlu Yıldırım ile konuştuk...

Hisar Hospital IntercontinentalBeslenme ve Diyet Bölümü

Dyt. Elif Karacanoğlu Yıldırım

53


BESLENME VE DİYET

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Mucize zayıflama önerilerinin beraberinde getirebileceği tehlikeleri mutlaka sorgulayın…Mucize zayıflama diye bir şey yoktur. Eğer bir ürün sizi hızlı ve emeksiz şekilde zayıflatacağını iddia ediyorsa;• Olabileceklerden daha fazlasını mı öneriyor? • Kilo verdikten sonra nasıl korunacağınızdan bahsediyor mu? • Sizin diyabet ya da tansiyon hastası olduğunuzu göz önüne alıyor mu? Mutlaka sorgulayın.Oturduğunuz yerden kilo veremezsiniz!Zayıflama hapları ancak ideal ağırlığının % 20 ve daha fazlasına sahip kişilere, sıkı sağlık kontrolleri ile ilaç verilebilir. Bunun dışında bir doktora danışmadan ilaç almayın. Kilo vermek için yaşamınızı gözden geçirin. Yemek yeme tercihleriniz, alışkanlıklarınızı göz önünde bulundurarak beslenme programı yapın; ama bu programı yaparken fiziksel aktiviteyi de eklemeyi unutmayın. Asıl hedefiniz fiziksel olarak aktif olmak olsun. Bunun için; • Etkin bir kilo verme ve verilen kiloyu korumak için sağlıklı beslenmeyi bir yaşam tarzı olarak benimseyin. • Öğün planlamanızı bir diyetisyen kontrolünde yaptırın. • Kilo kaybı için gerçekçi hedefler belirleyin.• Hedefiniz haftada 1-2 kilo vermeyi geçmesin.• Hayatınızdan kafeini çıkarın; yerine suyu koyun. • Kadınsanız haftada en az 1200 kcal, erkekseniz en az 1500 kcal tüketin. • Fiziksel aktiviteyi hayatınıza sokun. Günlük en az 30-60 dakikalık egzersizler yapın. • Dolaşımınızı hızlandıran, masaj yapan

cihazlardan da yararlanın. • Psikolojik destek alın. • Kilo verdikçe bedeninizde sarkmalar oluşmasını engellemek için hafif ağırlık çalışmaları, pilates yapın. Diyet yaparken doğru bilinen bu yanlışları yapmayın!Yanlış: Zeytinyağı kilo yapmaz.Doğru: Zeytinyağı doymamış yağ oranı yüksek bir yağdır ancak; tüm yağların kalorisi eşittir. Kullanırken

aşırıya kaçmayın. Yanlış: Akşam 18:00’den sonra yenilen yemek zararlıdır. Doğru: Gece veya gündüz değil tüm gün içerisinde aldığınız kalori önemlidir. Yani gece

aç dursanız da, gündüz fazla kaçırdıklarınız sizi yine de yağlandırabilir. Bazıları “saat 18.00 oldu bir şey yememeliyim” der ama gece çok büyük bir açlıkla uyanıp çok fazla şey yerler.Yanlış: Salata kilo aldırmaz.Doğru: Eğer bu salatayı evde yiyor ve yağını kararında koyuyorsanız! Bir restoranda çok doğru bir tercih yaptığınızı düşünüp yediğiniz salata size bir hamburgerin kalorisinden bile daha fazla kalori aldırabilir. Çünkü dışarıdaki salataların yağı ve sosu, kalorisini çok yüksektir. Yanlış: Sınırsız meyve yiyebilirsiniz. Doğru: Meyve sınırsız yenemeyecek kadar kalorilidir.Yanlış: Balık çok faydalı, çok yenmeli. Doğru: Balık kırmızı et kadar kolesterol ve kalori içerir. Dolayısı ile porsiyon kontrolünü balık yerken bile yapın.

54


ÇOCUK PSİKİYATRİSİ

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Hisar Hospital IntercontinentalÇocuk ve Ergen Psikiyatrisi Bölümü

Uzm. Dr. Asya Armağan Terbaş

ÇOCUKLARDA KONTROLSÜZ

SOSYAL MEDYA KULLANIMI ÜRKÜTÜYOR!

55


ÇOCUK PSİKİYATRİSİ

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Sosyal medyada hesap oluşturma yaşı 7-8 yaşlara kadar indi!İnternet kullanımının günden güne artış gösterdiği bugünlerde, yapılan araştırmalara göre çocukların ortalama % 66’sı günde en az bir kere sosyal paylaşım sitelerini kullanmaktadır. Özellikle Facebook, Twitter, Instagram gibi paylaşım sitelerinde ve mobil uygulamalarda hesap oluşturma yaşı her ne kadar 13 olarak sınırlandırılsa da kullanım yaşının 7-8’e kadar indiği bilinmektedir.Ebeveynler çocuklarını engellemek yerine kontrol altında tutmalıİnternet, bir yandan bilgi kaynaklarına hızlı bir şekilde ulaşma, eş zamanlı iletişim kurma, sosyalleşme gibi olanaklar sunarken, diğer yandan ise bilinçsiz ve kontrolsüz kullanımı sonucunda çeşitli sorunlara yol açabilmektedir. Ebeveynler olarak, sanal dünyanın karmaşasından ve ürkütücülüğünden korumak amacıyla, çocukların sosyal paylaşım ağlarını kullanmasına engel olmak yerine, onlara güvenli, kontrol edilebilir bir kullanım alanı oluşturmak ve bilgilendirmek izlenecek en sağlıklı yoldur.Sanal ortamdaki ilişkiler gündelik yaşamdaki kişilerle olan ilişkiyi zorlaştırabilirSosyal paylaşım ağları, güncel bilgiye erişimi kolaylaştırır, çocukların arkadaşlarıyla bilgi alışverişi yapmasına olanak tanır ve onlara, bir gruba ait olma ve grup içerisinde söz sahibi olma olanağı sunar. Yaş ve gelişim düzeyine uygun olmayan, kontrolsüz internet kullanımları çocukların ruhsal ve sosyal açıdan

zarar görmelerine yol açabilir. Sosyal paylaşım ağlarını kullanan çocuklar, yaş ve ruhsal gelişimine uygun olmayan cinsel ve şiddet yönelimli içeriğe maruz kalabilirler. Ekrandaki şiddet içerikli görüntüler çocuğa şiddetin yaygın olduğu, olağan bir baş etme yolu olduğu düşüncesini kazandırır. Bu da çocuk ve gençlerin şiddet karşısında duyarsızlaşmasına, saldırgan davranışlarında artışa neden olabilir. Sanal ortamda ırkçılık, ayrımcılık gibi zorbalığa tanık olabilirler. Aynı zamanda çocuklar, reklam endüstrisi için de önemli bir hedef haline gelmişlerdir. Mahremiyet duygusunun gelişmesi güçleşebilir ve güvenlik açısından risk ortaya çıkabilir. Sanal ortamdaki ilişkiler, çocuğun gündelik yaşamdaki gerçek, kişiler arası ilişkiler kurmasını zorlaştırabilir.Çocukların gelebilecek zararlara karşı korunması ve bilgilendirilmesi çok önemli!Uzun süre ekran başında olan çocuklarda fiziksel açıdan; hareketsizlik ve buna bağlı gelişen sağlık sorunları, bilişsel açıdan; sözel becerilerde kısıtlılık, dikkat dağınıklığı, okul başarısızlığı, okumaya karşı ilgisizlik gibi sorunlar gözlenebilir. Bir birey veya grubun bilgi ve iletişim teknolojilerini diğer bireylere zarar vermek amacıyla kötü niyetle ve tekrarlayan biçimde kullanması şeklinde tanımlanan siber zorbalık konusunda ebeveynlerin farkındalığının gelişmiş olması ve çocuklarını bu konuda bilgilendirmeleri ve korumaları da önem taşımaktadır.İnternet kullanımı günde en fazla 1,5-2 saati geçmemeliÇocuğun sosyal paylaşım ağlarında geçirdiği

süre takip edilmeli, çocukla karşılıklı konuşarak düzenlenmelidir. Günlük 1,5-2 saati geçmemesine özen gösterilmelidir. Bu süre sosyal paylaşım ağları, bilgisayar oyunları vb. ekran başında geçirilen süre olarak düşünülebilir.Çocukların sosyal medya kullanımında ebeveynlere düşen görevlerden en önemlileri şöyle sıralanabilir: • Öncelikle çocuğun ulaşabildiği internet ortamları güvenli hale getirilmeli,• Aile içinde karşılıklı güvene dayalı, olumlu, güçlü bir ilişki sağlanabilmeli, anne babalar çocuklarının yaşamları, ilişkileri, yönelimleriyle ilgili bilgi sahibi olmalı, onları dinlemeye istekli olmalıdırlar. Aile içinde kurallar uygulanabilir nitelikte, net olmalı ve tutarlılık içinde uygulanmalıdır.• Çocuğun sosyal paylaşım ağlarında geçirdiği süre takip edilmeli, çocukla karşılıklı konuşarak düzenlenmelidir. Günlük 1,5-2 saati geçmemesine özen gösterilmelidir.• 13 yaşın altındaki çocukların, kendilerine ait bir hesap olmadan mümkünse annenin ya da babanın kullandığı bir hesap üzerinden, bir yetişkin eşliğinde paylaşım sitelerini kullanmalarına izin verilmelidir.• Paylaşılabilecek fotoğraf, içerik ve ifadelerle ilgili sınırlar çocuğa öğretilmelidir.• Çocukların dengeli ve güvenli bir sosyal paylaşım ağı kullanmasına ebeveynlerin yapacağı en önemli katkılardan birisi de; çocukları için iyi birer rol model olabilmeleridir.

Günün önemli bir bölümünü sosyal medyada beğeni alma kaygısıyla fotoğraf ve video paylaşarak geçiren çocuklar, bekledikleri ilgiyi göremediklerinde depresyonla başlayıp intihara kadar giden psikolojik sorunlar yaşıyorlar. Hisar Hospital Intercontinental Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Bölümü Uzmanı Dr. Asya Armağan, kontrolsüz sosyal medya kullanımının çocuklarda oluşturduğu ruhsal ve sosyal zararlar hakkında bilgi verdi...

56


AĞIZ ve DİŞ SAĞLIĞI

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Dişlerinizi fırçaladığınızda ya da sert bir besini ısırdığınızda diş etleriniz kanıyorsa hafife almayın. Çünkü diş eti kanamaları, sadece ağız sağlığınız değil; genel sağlık durumunuz hakkında da bilgi veriyor. Hisar Hospital Intercontinental Ağız ve Diş Sağlığı Bölümü Uzmanı Dt. Banu Okur Çakmakçı diş eti kanamalarının neden önemsenmesi gerektiğini hakkında bilgi verdi...

HAFİFE ALMAYIN!

DİŞ ETİKANAMALARINI

Hisar Hospital IntercontinentalAğız ve Diş Hastalıkları Bölümü

Dt. Banu Okur Çakmakçı

57


AĞIZ ve DİŞ SAĞLIĞI

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Diş etlerinizde şişlik ve renk değişikliği varsa dikkat!Diş eti kanaması, diş eti iltihabının (gingivitis) ilk ve en önemli belirtisidir. Diş eti iltihabının diğer belirtileri ise diş etlerinde şişlik, renk değişikliği, parlaklık ve ağız kokusudur. Bu belirtiler hafife alınır ve diş etleri tedavi edilmezse, enfeksiyon ilerler ve daha derin dokuları; yani dişi tutan kemiği, dişi kemiğe bağlayan lifleri deforme edebilir. Bu durum periodontitis adını alır ve bu hastalıkla çürük olmayan dişler bile sallanıp düşebilir.Ağız bakımınızı ihmal etmeyinDiş eti iltihabının en önemli sebebi doğru ve düzenli ağız bakımı yapılmadığı için dişler üzerinde biriken “Mikrobiyal Dental Plak” adı verilen beyaz renkte ve içinde milyonlarca bakteri yaşayan birikintilerdir. Bu birikintiler ağız içindeki dişler üzerinden doğru teknikle ve yeterince uzaklaştırılamaz ise diş eti iltihaplanır ve tükürük içinde bulunan kalsiyum ve fosfat iyonlarının da etkisiyle sertleşir ve diş taşlarını oluşturur.

Diş fırçalarken bir kanama varsa hekiminize başvurunDiş taşları yaygın inanışın tersine kendiliğinden oluşmaz veya vücut tarafından yapılmaz. Bu nedenle diş etlerinizde, diş fırçalarken veya kendiliğinden oluşan bir kanama fark ettiğinizde vakit kaybetmeden bir diş hekimine başvurmanız gerekir. Eğer ağız bakımı eksikliğinden kaynaklanan bir diş eti iltihabı yaşıyorsanız yapılacak tedavi oldukça basittir. Öncelikle diş hekiminiz tarafından diş taşlarınız temizlenir ve size doğru ağız bakımını nasıl yapmanız gerektiği anlatılır.

Her 6 ayda bir düzenli diş muayeninizi olunDiş taşı temizliği kesinlikle dişlere ve diş etlerine zarar veren bir tedavi yöntemi değildir. Gereken aralıklarla yapılmasında hiçbir sakınca yoktur. Eğer diş eti iltihabı, erken dönemlerde teşhis edilirse, yapılacak başlangıç tedavisi ile diş eti iltihabı

kontrol altına alınır. Diş taşı temizliğinden sonra hekiminizin önereceği gibi günde en az iki kere (sabah – akşam) dişlerinizi fırçalamalı ve bir kez (akşam) diş ipi kullanmalısınız. Bu şekilde diş etlerinizin yeniden hastalanmasını kolaylıkla önleyebilirsiniz. Bütün bunlara ek olarak 6 ayda bir düzenli olarak diş hekiminize kontrole gitmeniz yeniden bir sorun oluşursa, erken teşhisi kolaylaştıracaktır.

58


BİLİYOR MUSUNUZ?

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Sağlığı müjdeleyen sebze:

Enginar

Faydaları saymakla bitmeyen enginar, düşük kalorisi ve içerdiği K, C vitaminleri bakımdan çok iyi bir kaynak olarak karşımıza çıkıyor.Enginar, besin değeri ve kalori bakımından diyet yapan kişilerin tercih ettiği sebzelerden biri diyebiliriz. Mesela bir büyük enginar 25 kalori civarındadır ve eser miktarda yağ içeriyor. İçerisinde 170 mg potasyum, bol miktarda C vitamini, folat,

magnezyum ve posa bulunuyor.Enginar tüketiminin beslenme kalitesini güçlendirdiği, içinde bulunan yüksek oranda lif yapısının kan şekerini dengelediği de yapılan

çalışmalar sonucu kanıtlanıyor. Bu nedenle enginar, diyabet hastalarının tercih etmesi

gereken besinlerin başında yer alıyor. Antioksidan özelliği sayesinde çeşitli hastalıklara neden olan “serbest radikallere” karşı vücut direncini arttırıyor. Karaciğer ve safra kesesi gibi organları korumada

oldukça etkili olan enginar, karaciğeri toksin ve enfeksiyonlardan da koruyor.

Vücudunuza baharı getiren enginarın faydaları;• İdrar söktürücü özelliğinden dolayı böbreklerin çalışmasını düzenler.• Vücuttaki istenmeyen sıvıların atılmasını kolaylaştırır. • Kanser, kalp hastalığı, yüksek kolesterol gibi önemli hastalıklardan vücudu korur.• Kandaki şeker düzeyini düşürür.• Tansiyonu dengede tutar. • Karın ağrısı, mide bulantısı, şişlik hissi, iştah kaybı gibi sindirim sorunlarını gidermeye yardımcı olur. • Mide ve bağırsakları temizler.• Romatizma şikayetlerini azaltır. • Yağ oranı oldukça düşüktür.

Karaciğerin en sadık dostu, kalbin şifası aynı zamanda da kolestrolün yardımcısı olan kendine özgü tadı ve aromasıyla zamanın mucize sebzesi enginar…

59


BİLİYOR MUSUNUZ?

YAŞAM BOYU SAĞLIK

YapılışıÖncelikle havuç ve patates orta boy küp şeklinde doğranır üzeri geçecek kadar su eklenerek haşlanmaya bırakılır. Kaynadıktan 5 dakika kadar sonra minik küpler halinde doğradığımız patates eklenir ve sebzeler hafif yumuşayana kadar fakat tam pişmemesine dikkat ederek kaynatılır. Daha sonra yayvan bir tavaya 1 yemek kaşığı gerçek zeytinyağı ile haşladığımız sebzeler ve bezelye 1-2 dakika sotelenir. Tencereye enginarlar dizilir. İçine sotelediğimiz sebzeler konulur ve kalan zeytinyağı, tuz, karabiber üzerinde gezdirilir. Su eklendikten sonra tencerenin kapağı kapatılıp, enginarlar yumuşayana kadar pişirilir. Orta derece ateşte bir kere fokurdayana kadar beklenir. Ardından altı kısılır ve pişmeye bırakılır. Soğuduktan sonra da üzerine limon sıkılır, dereotu ile servis edilir.

Afiyet olsun.

Malzemeler (4 Kişilik)

• 4 adet enginar

• 1 adet havuç

• 1 adet patates

➢• 1 su bardağı bezelye

• 1 adet soğan

• 1 adet limon➢• ½ çay kaşığı tuz,

karabiber• Süslemek için dereotu

Zeytinyağlı Enginar Tarifini Biliyor musunuz?Dikkat! Öncelikle konserve yerine mutlaka taze enginar tüketmeye ve bildiğiniz bir yerden almaya özen gösterin. Enginarı, haşlayıp salatalara ekleyerek ya da zeytinyağlı olarak tüketebilir ya da pirinç-bulgur karışımı ile içini doldurup dolma haline getirerek çok faydalı olan yapraklarından da faydalanabilirsiniz.

TAZE ENGİNAR YİYİNKARACİĞERİNİZ

YENİLENSİN!

60


BİZDEN HABERLER

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Hisar Hospital Intercontinental’in 13. Kuruluş Yıldönümü çeşitli etkinliklerle kutlandı. Çalışanlarımız tarafından gökyüzüne turuncu ve lacivert balonlar bırakıldı. Düzenlenen kokteyl sonrası hastanemizde 5. ve 10. yılını tamamlamış olan çalışanlarımıza plaket ve hediyeler takdim edildi. “Geçmişten günümüze Hisar” adlı fotoğraf gösteriminde ise duygusal anlar yaşandı. Çeşitli hediyelerin dağıtıldığı törende, konuşma yapan Sağlık Grup Başkanımız Sn. İsa Ateş konuşmasında hastanenin kuruluşundan bugüne hizmet veren herkese teşekkür etti.

Kutlaması

61


BİZDEN HABERLER

YAŞAM BOYU SAĞLIK

Diversity Farklılık Derneği ile “Bir Nefes Sıhhat, Sağlık” sosyal sorumluluk projesi kapsamında Afrika’da ihtiyaç sahibi çocukları ücretsiz sünnet ettirdik.3-9 Mart tarihlerinde Diversity Farklılık Derneği ile Moritanya ve Senegal Bölgesinde düzenlenen sünnet organizasyonu başarıyla tamamlandı. Hisar Hospital Intercontinental’den Op. Dr. Basri Çakıroğlu başkanlığındaki sağlık personelinden oluşan 12 kişilik bir ekiple birlikte, 2 bin ihtiyaç sahibi Afrikalı çocuğun, ağrısız ve sağlıklı bir şekilde tamamen modern şartlarda sünnet edilmesi sağlandı.

Sosyal medyadabizi takip ediyor musunuz?

saglikliannebebeksaglikliannebebekcom

hisarhospitalhisarhospital hisarhospital

62

Tıp Bayramını KutladıkHayatını sabırla mesleğine adayan hekim ve sağlık çalışanlarımızla birlikte “14 Mart Tıp Bayramını” kutlamak için bir araya geldik.

İstanbul KBB-BBC Uzmanları Derneği Bilimsel Toplantısını Hastanemizde Gerçekleştirdikİstanbul KBB-BBC Uzmanları Derneği’nin aylık bilimsel toplantısı Hisar Hospital Intercontinental’de gerçekleştirildi. Toplantı, KBB bölümü uzmanlarımızdan Doç. Dr. Tayfun Apuhan ve Doç. Dr. Yavuz Selim Yıldırım’ın başkanlığında KBB’de uygulanan güncel tedavi yöntemleri ve hastalıkların cerrahi uygulamalarının ardından soru-cevap ile birlikte son buldu.


BİZDEN HABERLER

YAŞAM BOYU SAĞLIK

63


ANLAŞMALI KURUMLAR

YAŞAM BOYU SAĞLIK

ÖZEL SAĞLIK SİGORTALARIACIBADEM SAĞLIK VE HAYAT SİGORTA A.Ş.

ALLIANZ SİGORTA A.Ş.ANADOLU ANONİM TÜRK SİGORTA ŞİRKETİ A.Ş.

AXA SİGORTA A.Ş.DEMİR HAYAT SİGORTA A.Ş.

ERGO SİGORTA A.Ş.EUREKO SİGORTA A.Ş.

GROUPAMA SİGORTA A.Ş.GÜNEŞ SİGORTA A.Ş.

MAPFRE GENEL SİGORTA A.Ş.RAY SİGORTA A.Ş.

SOMPO JAPAN SİGORTA A.Ş.ZİRAAT SİGORTA

HALK SİGORTA A.Ş.TÜRK NIPPON SİGORTA A.Ş.

UNİ.CO SİGORTA A.Ş.RAY SİGORTA A.Ş.

ETHİCA SİGORTA A.Ş.ZÜRICH SİGORTA A.Ş

ANKARA ANONİM TÜRK SİGORTA A.Ş.

BANKA VE SANDIKLARAKBANK (T.A.Ş.) MENSUPLARI TEKAÜT SANDIĞI VAKFI

FORTİS BANK EMEKLİ VE YARDIM SANDIĞI VAKFIŞEKER BANK T.A.Ş. PERSONELİ SOS. SİG. SANDIĞI VAKFI

T.C. ZİRAAT & HALK BANKASI EMEKLİ VE YARDIM SANDIĞI VAKFIT.C. MERKEZ BANKASI MENSUPLARI SOSYAL GÜVENLİK VE YARDIMLAŞMA SANDIĞI VAKFI

TÜRKİYE HALK BANKASI EMEKLİ SANDIĞI VAKFI (HALK BANKASI & PAMUKBANK T.A.Ş.)TÜRKİYE İŞ BANKASI A.Ş. EMEKLİ VE YARDIM SANDIĞI VAKFI

TÜRKİYE VAKIFLAR BANKASI T.A.O. MEMUR VE HİZMETLİLERİ EMEKLİ VE SAĞLIK YARDIM VAKFIYAPI VE KREDİ BANKASI A.Ş. MENSUPLARI YARDIM ve EMEKLİ SANDIĞI VAKFI

MİLLİ REASÜRANS EMEKLİ VE YARDIM SANDIĞI VAKFIBORSA İSTANBUL A.Ş.

TBMM (TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ)MERKEZİ KAYIT KURULUŞU (MKK)

TÜRK TELEKOM SAĞLIK VE SOSYAL YARDIM VAKFITÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ SOSYAL YARDIM VE DAYANIŞMA FONU

TÜRKİYE ODALAR, BORSALAR VE BİRLİK PERSONELİ SİGORTA VE EMEKLİ SANDIĞI VAKFITMSF (TASARRUF MEVDUATI SİGORTA FONU)

HAVACILIK TIP MERKEZİTHY-TÜRK HAVA YOLLARI (PİLOTAJ HEKİMLİĞİ)

PEGASUS HAVA TAŞIMACILIĞI A.Ş. (PİLOTAJ HEKİMLİĞİ)SUN EXPRESS HAVACILIK A.Ş. (PİLOTAJ HEKİMLİĞİ)

ATLAS GLOBALONUR AIRBORA JET

CORENDON AIRLINESACT HAVAYOLLARI

İSTANBUL SİVİL HAVACILIK KLÜBÜER-AH UÇUŞ OKULU

TATCA – Türkiye Hava Traf ik Kontrolörleri DerneğiULS HAVA YOLLARI KARGO TAŞIMACILIK A.Ş.

HIZLI HAVACILIK EĞİTİM VE A.Ş.MİLTA

GELİŞİM ÜNİVERSİTESİ HAVACILIK

kemİk İlİĞİ naklİ · • vertebroplasti kifoplasti • pelvis ve aseteblum kırıklar

Documents