İlahiyat lisans tamamlama programı İslam tarİhİ...

18
Emevi Devleti’nin Gerileme Ve Çöküş Dönemi Ünite 4 1 İSLAM TARİHİ I İlahiyat Lisans Tamamlama Programı Prof. Dr. İsrafil BALCI

Upload: others

Post on 04-Mar-2020

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ Iportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012/ilt-2/ilt312/ilt312_unite4/kim/ilt... · dan Süleyman, aşırı derece kin beslediği Velid’b

Emevi Devleti’nin Gerileme Ve Çöküş Dönemi Ünite 4

1

İSLAM TARİHİ Iİlahiyat Lisans Tamamlama Programı

Prof. Dr. İsrafil BALCI

Page 2: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ Iportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012/ilt-2/ilt312/ilt312_unite4/kim/ilt... · dan Süleyman, aşırı derece kin beslediği Velid’b

2

Ünite 4

İçİndekİler4.1. SÜLEYMAN B. ABDÜLMELIK (715-717) ................................................................................. 34.2. ÖMER B. ABDÜLAZIZ (717-720) ............................................................................................. 54.3. II. YEZID, YEZID B. ABDÜLMELIK (720-724) ......................................................................... 84.4. HIŞÂM B. ABDÜLMELIK (724-743) ......................................................................................... 94.5. II. VELÎD B. II YEZID (743-744) ...............................................................................................114.6. III. YEZID B. I. VELID (126/744) ..............................................................................................124.7. IBRAHIM B. I. VELID (124/744) ..............................................................................................124.8. II. MERVÂN B. MUHAMMED (744-750) ...............................................................................134.9. EMEVILERIN YIKILIŞIN HAZIRLAYAN SEBEPLER ................................................................14

EMEVİ DEVLETİGERİLEME VE ÇÖKÜŞ DÖNEMİProf. Dr. İsrafil BALCI

Page 3: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ Iportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012/ilt-2/ilt312/ilt312_unite4/kim/ilt... · dan Süleyman, aşırı derece kin beslediği Velid’b

Emevi Devleti’nin Gerileme Ve Çöküş Dönemi Ünite 4

3

4.1. SÜLEYMAN B. ABDÜLMELIK (715-717)Tarihçiler Emevi devletinin gerileme döneminin Süleyman b. Abdülmelik’in hilafetiyle birlikte başladığını söylerler. Süleyman b. Abdülmelik hilafet makamına oturduğu zaman ilk icraat ola-rak kendi veliahtlığını engellemek isteyen ve bu konuda kardeşi Velid’e destek veren idarecileri görevden almakla olmuştur. Oysa onların her birisi son derece başarılıydılar ve Velid dönemin-de Emevi devletinin zirveye ulaşmasında önemli pay sahibiydiler. Ancak Süleyman bu başarılı idarecileri görevden alarak, bir bakıma kurulu düzeni bozdu ve elde edilen başarıların devam etmesinin de önüne geçti. Bu nedenle tarihçilerin birçoğu Süleyman b. Abdülmelik dönemini Emevi devletinin duraklama ve gerilemeye başladığı dönem olarak nitelerler. Uygulanan yöne-tim değişiklikleri sadece başarılı idarecilerin görevden alınmasıyla kalmadı. Aynı zamanda görev verile idarecilerin mensup olduğu kabileler arası dengeler gözetilmediği için henüz başlangıç-tan itibaren bir dizi yönetim sorunları ortaya çıkmaya başladı. Oysa daha öncesinde Muaviye döneminden beri devam eden bir gelenek olarak görev verilen idareciler arasında kabileler ara-sı dengelere büyük önem veriliyordu. Süleyman b. Abdülmelik bu geleneğe uymayarak şahsi hesapları yüzünden kimi idarecileri cezalandırırken yanı zamanda kabileler arası mücadele ve anlaşmazlıklara da kapı aralamış oldu. Nitekim onun döneminde Arap kabileleri Güneyli-Kuzeyli veya Mudarîler veya Yemenliler şeklinde bloklaşmalara ayrılmış ve birbirlerine karşı rekabet içi-ne girdikleri gibi, aynı zamanda yönetimde söz sahibi olmalarının avantajlarını kullanarak devlet icraatlarını etkileyecek güç ve nüfuz elde etmişlerdir.

Süleyman b. Abdülmelik hilafet makamına oturunca Maveraünnehr fatihi Kuteybe b. Müslim, Sind fatihi Muhammed b. Kasım ve Afrika cephesinin kudretli komutanı Musa b. Nusayr’ı görev-den almak için hareket geçti. Bunların yanı sıra henüz hilafete gelmeden önce I. Velid zamanın-da büyük bir yetkiyle donatılmış olan Haccâc ve adamlarından hayli rahatsızdı. Ancak Haccâc öldüğünden onun yerine adamlarına yöneldi ve ilk önce onun yakın adamları olan Mekke valisi Halid b. Abdillah el-Kasrî ile Medine valisi Osman b. Hayân el-Murrî’yi görevden aldı. Muhteme-len başına gelecek akıbeti fark eden ünlü komutan Kuteybe b. Müslim, bir bakıma isyana sevk ettirilerek askeri gücünü yeni halifeye karşı kullanmaya başladı. Ancak isyan girişiminde başa-rılı olamadı. Yine Haccâc tarafından Sind ve İndus bölgesine gönderilen Muhammed b. Kasım görevden alınarak vaktiyle Haccâc’ın Irak bölgesindeki yönetim ve askeri üs olarak inşa ettiği Vasıt’ta zindana hapsedildi. Muhammed b. Kasım Haccac’ın yeğeniydi. Özellikle kendi veliahtlı-ğını engellenemesine destek vermesi nedeniyle Haccac’a karşı aşırı bir kin besleyen Süleyman, bu kinini ona yakın idareciler veya akrabalarından çıkarmaya çalışmıştır. Bu nedenle Haccac’ın etkili olduğu Irak-İran bölgesindeki tüm idarecileri görevden almıştır.

Kuzey Afrika ve İspanya’daki fetihlerdeki başarının mimarı olan Musa b. Nusayr’ın herhangi bir suçu bulunmamasına rağmen, adeta başarılı olması nedeniyle cezalandırılmış ve görevden alın-mıştır. Ancak bu da halife tarafından yeterli görülmemiş ve sonunda idam edilmiştir. Öte yan-dan Süleyman, aşırı derece kin beslediği Velid’b. Abdülmelik’in idari kadrosunu tavsiye ederken, bu dönemde hapse atılmış olan kişileri de salıvermiştir. Bu tip icraatları ülkede giderek kabileler arasın dengelerin bozulmasını ve aynı zamanda eski yeni çatışmasını beraberinde getirmiştir. devlete yakın duranlar iktidar nimetinden faydalanırken, eski döneme yakın olan zümreler ise baskı ve zulüm görmeye başladı. Halifenin kararlar almasında ünlü komutan Mühelleb b. Ebi Sufra’nın oğlu Yezid b. Mühelleb’in rolü büyüktü. Zira Yezid b. Mühelleb I. Velid’le anlaşmazlığa düşerek Haccac tarafından hapse atılmıştı. Bir süre sonra kaçarak Süleyman b. Abdülmelik’in

Page 4: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ Iportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012/ilt-2/ilt312/ilt312_unite4/kim/ilt... · dan Süleyman, aşırı derece kin beslediği Velid’b

İslam Tarihi I

4

yanına sığınmıştı. Süleyman b. Abdülmelik halife olunca Yezid, onun en yakınındaki inanlardan birisi oldu ve özellikle Haccac’ın kadrolarının tavsiyesinde büyük rol oynadı. Halifeyi kışkırtıp eski kadronun tavsiyesini sağladı. Kendisi Yemen kökenli olduğu için Süleyman b. Abdülmelik zamanında Yezid’in etkisiyle Güney Arabistan kökenli kabileler yönetimde etkin bir konuma geldiler ve bu nedenle güneyli-kuzeyli çatışmaları alevlendi.

Yezid b. Mühelleb, eski yönetime yakın olan Kaysîlere karşı özel bir kin besleyince, bu kabilenin ikamet ettiği Irak ve Horasan topraklarında Kaysî Yemenli kabile çatışmalarının patlak verme-sine neden oldu. Böylece kabile savaşları yönetim sorunu olarak devletin uğraşmak zorunda kaldığı yeni bir alan olarak ortaya çıktı. Bir bakıma eski kabile düşmanlıkları yeniden alevlendi. Süleymân b. Abdülmelik (715-717) önemli idarecileri görevden alırken aynı zamanda fetihleri de sürdürmeye çalıştı. Ancak halifenin zevk ve eğlenceye düşkünlüğü, başta Mekke ve Medi-ne’deki Müslümanlar tarafından eleştirilmekteydi. Bunun yanında başarılı valileri görevden alın-ca bu politika kabileler arası huzursuzlukları beraberinde getirmişti. Bu nedenle fetihler eskiye oranla oldukça derece sönük geçti. Onun zamanından Hazar denizinin doğusundaki Taberis-tan bölgesindeki yerel idareciler denetim altına alındı. Ayrıca Sind, Maveraünnehr ve İspanya topraklarındaki ordular önemli başarılar kazandılar. Bu tür başarılarla birlikte görev değişiklik-leri nedeniyle bazı yerlerde sorunlar da başgözterdi ve bunun fırsat bilen kimi yerel idareciler ödemekte oldukları vergileri kestiler. Nitekim vaktiyle Haccâc’ın gönderdiği ordular vasıtasıyla vergiye bağlanan Sicistan Zunbil’i Süleyman b. Abdülmelik’in halifeliği zamanında vergi öde-memeye başlamıştı.

Fetihler veya dış politika açısından bakıldığında Süleyman b. Abdülmelik döneminin en önemli olaylarından birisi İstanbul kuşatmasıdır. Ancak merkezden uzak yerlerdeki başarıların aksine, Bizans’a karşı başlatılan bu girişim ve askeri seferler başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Hatta devlet içerisinde krize neden olmuştur. Süleyman’ın kardeşi Mesleme b. Abdülmelik komutasındaki yaklaşık 120 bin kişilik ordu, İstanbul’u kuşattı. Donanma Çanakkale boğazını geçerek şehrin sur-ları önüne kadar ilerledi. Ancak Rumlar geliştirdikleri suda yanan ateş sayesinde Müslümanların cephanelerinin önemli bir bölümünü tahrip ettiler. Kuşatmadan vazgeçmeyen Mesleme Şam’a dönmeyerek ağır geçen kış mevsiminin ardından tekrar şehri kuşatmaya devam etti. Ancak bu kuşatma da başarısızlıkla sonuçlandı. Kuşatma devam ettiği sırada Süleyman b. Abdülmelik öl-müş ve yerine Ömer b. Abdülaziz halife seçilmişti. Yeni halife onu geri çağırınca, Mesleme’nin ısrarla şehri ele geçirme niyeti son bulmuş oldu ve kuşatmadan tamamen vazgeçildi. Neticede bu dönemdeki başarısız kuşatmaların ardından Emeviler ilerleyen zamanda İstanbul kuşatma-larından vazgeçildi.

Özellikle Sâsânîler’in çökertilmesinden sonra, merkezden uzak pek çok yerdeki başarılara rağ-men merkezin yanı başındaki Anadolu topraklarının hala Bizans’ın elinde bulunuyor olması Emevî halifeleri için bu ülkenin merkezinin alınmasını muhtemelen öncelikli hedef olarak gör-melerine neden oluyordu. Bu ideal nedeniyle Süleyman devrinde İstanbul kuşatmaları ısrarla sürdürüldü. Ancak bu girişimler başarısız olduğu gibi maddi açıdan da büyük kayıpları berabe-rinde getirdi. Bunun neticesinde hilafet makamı hayli zayıfladı ve bu girişim, son kuşatma olarak kaldı. Bir süre sonra Süleyman iktidarı amcazadesi Ömer b. Abdülaziz’e devretti.

Üç yıldan daha az bir süre hilafet makamında bulunan Süleyman b. Abdülmelik, gücünün zirve

Page 5: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ Iportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012/ilt-2/ilt312/ilt312_unite4/kim/ilt... · dan Süleyman, aşırı derece kin beslediği Velid’b

Emevi Devleti’nin Gerileme Ve Çöküş Dönemi Ünite 4

5

noktasına ulaşmış bir halde almış olduğu Emevi devletini, daha ileri götürmek bir yana da eskiye oranla kıyaslanmayacak oranda zayıflattı. Özelikle görevden alınan idareciler veya yeni göre-ve getirilenler açısından bakıldığında onun kararları, bir bakıma eskiye oranla ve özellikle de Haccâc’ın şiddet yanlısı yönetim anlayışına alternatif bri politika olarak da yorumlanabilir. Ancak halifenin tercihler dengelerin bozulmasına neden olduğundan atılmak istenen iyi adımlar da olumsuz sonuçlar doğurmuştur. Bütün olumsuzluklarına rağmen Süleyman b. Abdülmelik dö-neminin dikkate değer en önemli olaylarından birisi din adamlarının halife üzerindeki nüfuzu-nun artmasıdır. Gerçi I. Velid’le birlikte din adamları daha özgür bir ortam bulunmuşlardı. Ancak Süleyman b. Abdülmelik döneminde halife üzerinde de belli bir otorite kazanan bir konuma gel-mişlerdir. Özellikle Reca b. Hayve’nin halife üzerine hayli etkili olduğundan bahsedilir. Nitekim onun telkinleri sayesinde Süleyman b. Abdülmelik önceki Emevi halifeleri gibi davranmayarak, kendisinden sonra veliaht tayin edecek oğulları ve kardeşleri olduğu halde amcazadesi Ömer b. Abdülaziz’i veliaht tayin etmiştir. Dolayısıyla onun en önemli icraatlarından birisi de, kaynaklar-da dört halife döneminden sonra yönetim anlayışı nedeniyle bu dönemi andıran uygulamaları nedeniyle beşinci halife olarak isimlendirilen Ömer b. Abdülaziz gibi taraflı tarafsız herkesin gönlünü kazanmış olan bir halifenin iktidara gelmesine olanak sağlamasıdır.

4.2. ÖMER B. ABDÜLAZIZ (717-720)II. Ömer olarak ünlenen, Ömer b. Abdülaziz (717-120), iyi bir eğitim almış dindar kişiliğiyle ön plana çıkmış bir kişiydi. Hilafete gelmeden önce Medine valisiydi. Buradaki uygulamaları ve sa-mimi tutumu nedeniyle Medine halkı tarafından kabul görmüş birisiydi. O dönemde Medine’nin en meşhur olmuş on aliminden birisi olarak tanınıyordu. Valiliği döneminde önemli kararlar ve-receği zaman alimleri toplar, onların görüşlerini alır ve ortak karar alırdı. Bu nedenle Medine’nin yanı sıra Mekke veya Hicaz bölgesinde yönetime küskün olan samimi dindarların teveccühünü kazanmıştı.

Ömer b. Abdülaziz hilafet makamına gelince, valiliği döneminde olduğu gibi samimi bir dindar olarak bütün gayretini İslâmî kuralları yaşatmak ve yönetim anlayışını İslâm’ın belirlediği ilkeler doğrultusunda şekillendirmek için mücadele etti. Bu itibarla onun yönetim anlayışı ideal Ra-şit halifeler olarak kabul edilen dört halife dönemiyle mutabıklı arz eder ve bu yüzden beşinci halife olarak tanımlanır. Hatta Hz. Ömer’e nispetle kendisi II. Ömer olarak da isimlendirilmiştir. Valiliği döneminde olduğu gibi hilafete geldiği zaman da din alimlerine büyük önem vermiştir. Bu nedenle ülkenin değişik yerlerindeki din adamlarına haberler gönderip onların tavsiyelerini dikkate almıştır. Yine hilafeti sırasında seçkin bir din adamı kadrosunu yanından ayırmamıştır. Onun temel politikalarından birisi, daha önceden idaredeki aşırılıklar nedeniyle küskün olan sa-mimi Müslümanlarla yönetimi uzlaştırmaktı. Kendisi Medine’de doğup burada valilik yaptığı için Peygamber geleneğiyle yetişmiş ve hanedanının idaredeki aşırılıklarını yakından görebilmiştir. Daha dindar bir hayat tarzı seçen II. Ömer’in bu yaşam biçimi, hem yönetim anlayışın, hem de fetihlere yansımıştır. Muhtemelen o döneme kadar yapılanların ve dini anlayışının etkisiyle fe-tihlere sıcak bakmamıştır. Zira kendi dönemine yakın zamanlardaki fetihler asıl gayesinden çıkıp bir istilâ zihniyeti özelikleri arz etmeye başlamıştı. Bu yüzden o, fetihlerin Allah yolunda değil de daha çok ganimet hırsıyla yapıldığına inanıyordu.

Page 6: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ Iportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012/ilt-2/ilt312/ilt312_unite4/kim/ilt... · dan Süleyman, aşırı derece kin beslediği Velid’b

İslam Tarihi I

6

Ömer b. Abdülaziz sergilediği yönetim anlayışıyla birçok küskünlüğün giderilmesinde hayli et-kili olmuştur. Ancak eskiden beri devam edegelen sorunlar bir anda ortadan kalkmamıştır. Bu nedenle özellikle vergi konusundaki icraatında olduğu gibi atmış olduğu kimi samimi adımlar yeni sorunları beraberinde getirmiştir. Alimlere önem vermesi sayesinde özellikle Sünni İslâm anlayışı onun zamanında daha etkili bir şekilde yerleşmeye başladı. bağımsız ilmi çalışmalar başlatarak ilme büyük önem verdi. Hatırlanacağı üzere hadîslerin tedvinini başlatarak ileride geniş bir hadis külliyatının ortaya çıkmasının en önde gelen mimarlarından birisi oldu. Yine bu dönemde temelleri atılmış olan kelam ve fıkıh alanındaki çalışmalar ileride şekillenecek olan fıkıh ve kelam okullarının alt yapısını oluşturur.

Hilafete geldiği zaman daha önce halka zulmeden veya halk tarafından sevilmeyen idarecileri görevden almıştır. Bu nedenle idari kadroda büyük değişiklikler meydana gelmiştir. Yerlerine ise bilgisi, yaşantısı ve dürüstlüğüyle tanınan ve halk tarafından sevilen idareciler getirmiştir. daha önceden görev almak istemeyen kimi alimler ise halifenin hizmetine girmeyi veya ona destek vermeyi gönülden benimsediler. Gerektiğinde geçmiş halifelerin yaptıkları icraatları ve olumsuz tutumlarını aleni olarak eleştirmekten kaçınmamış, hatta haksızlığa uğrayan veya keyfi yere malı elinden alınan kişilerin mallarını tazmin ederek veya haksızlıklarını gidererek kırılan gönülleri tamir etmeye çalışmıştır. Özellikle Hz. Ali evladı ve onlara destek verenlerin uğradıkları zulümlere karşı, onlara son derece içten ve samimi davranmıştır. Bu nedenle Ali evladını des-tekleyen kesim kendisine büyük bir sevgi ve hoşgörüyle bakmıştır. Ali evladına göstermiş oldu-ğu samimi yaklaşım ve ilginin bir tezahürü olarak Hz. Peygamber’in vefatından sonra, problem olarak konu edilen ve Emevi ailesinin mülkü haline getirilen Fedek arazisinin gelirlerini onlara bağışlamıştır. Bunun yanı sıra Ali evladına karşı hutbelerde sarf edilen kötü sözlerin söylenmesi geleneğini yasaklamıştır.

Yönetime muhalif veya küskün olanları çağırıp anlaşma ve uzlaşmayla problemleri çözmeye çalışmıştır. Özellikle fikri ayrışmalar nedeniyle farklı düşünce içerisindeki kesimlerle ilmi müza-kereler yapmaktan kaçınmamıştır. Her ne kadar Haricileri tam olarak ikna edememişse de, onla-rın isyan etmelerine gerekçe sağlayacak icraatlar yapmamıştır. Bu nedenle geçici de olsa onun döneminde Harici isyanları durmuştur.

Ömer b. Abdülaziz’in çözmeyi düşündüğü temel konulardan birisi, gayri Müslim tebaadan alı-nan vergiler meselesidir. Halife yönetim anlayışı gereği onlardan alınan vergilerinde indirim yapmış ve onları korumaya yönelik adımlar atmıştır. Üst düzey zimmiler cizye vergisinden muaf tutulmuşlardır. daha önceden çeşitli sebeplerle el konulmuş olan malları veya ibadethanelerini kendilerine iade etmiştir. Valilerine gönderdiği talimatlarla Müslümanların yanı sıra zimmi te-baanın haklarına da titizlikle riayet etmelerini istemiştir. Bu kesime karşı yaklaşımı beraberinde pek çok ihtida hareketlerini getirmiştir. Örneğin kuzey Afrika’da Berberîlerin büyük ekseriyeti fetihlere katıldılar ve İslâm potasında eriyerek hızla İslamlaştılar. Bu bağlamda Arap olmayan tüm kesimlerin ihtida etmelerini sağlamak hedefi onun en önemli politikalardan birisiydi. Hatta o, sınır dışına doğru yapılan akınları bile ahlakî açıdan eleştirebilmiştir.

Ömer b. Abdülaziz askeri sefer gönderme yerine elçiler gönderip İslâm’a davet etmeyi tercih eden bir politika benimdi. Bu itibarla kendisinden önce başlatılmış olan kimi askerî seferleri durdurdu. Bunlar arasında Maveraünnehr, İndus vadisi veya Kuzey Afrika gibi değişik bölgeler-

Page 7: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ Iportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012/ilt-2/ilt312/ilt312_unite4/kim/ilt... · dan Süleyman, aşırı derece kin beslediği Velid’b

Emevi Devleti’nin Gerileme Ve Çöküş Dönemi Ünite 4

7

de mücadele eden orduların geri çekilmesi gibi icraatlar yer almaktadır. Ancak onun en önemli kararlarından birisi, Süleyman b. Abdülmelik zamanında başlatılan ve büyük maddi kayıplara neden olan İstanbul kuşatmasının kaldırılmasıdır. Bizans’a karşı yapılan akınlara ve İstanbul ku-şatmalarına sıcak bakmadığı içi bu ülke sınırına yakın yerlerde kurulmuş olan ileri karakolları kaldırıp daha gerilere çekti. Askeri güç yoluyla bir bakıma zorunlu ihtidalara sıcak bakmadığı gibi, yine askeri güçle bastırılacak isyan girişimlerini de doğru bulmamıştır. Hatta kılıç zoruyla isyan girişimlerinin önlenebileceği savunan Horasan valisini görevden almıştır. Dolayısıyla o, dış politikadan ziyade daha çok iç politikaya ağırlık vermiştir. Bu nedenle pek çok vilayetteki valileri görevden alıp yerlerine yeni valiler atadı. Bir bakıma devlet içerisinde ortaya çıkmış olan kırgınlık, küskünlük ve haksızlıkların önüne geçerek önce İslâm ümmeti içerisinde problemleri halletmekle uğraşmayı tercih etmiştir.

Hilafete geldiği zaman İndus vadisine kadar ilerlemiş olan orduyu geri çekmiştir. Askeri güçle bu bölgeye girme yerine, bölge idarecisini ve halkını İslâm’a davet ederek gönüllerini kazanmaya çalıştı. Bu bağlamda mevaliye karşı samimi bir politika izlemiştir. Onlardan alınan haksız vergiler kaldırmış ve bütün Müslümanların eşit statüde olduklarını ilan etmiştir. Oysa önceki dönemde mevali İslâmı kabul etse bile vergiden muaf tutulmuyordu ve mali yükü bu kesim çekiyordu. Bu ise bir dizi huzursuzluklara sebep oluyordu. Onun bu yaklaşımı üzerine birçok ihtida hareketle-rinin olduğu ve çoğunun Arap isimlerini aldığı belirtilmektedir. Benimsemiş olduğu bu politika-nın yanı sıra, gayri Müslim tebaaya karşı samimi yaklaşımı nedeniyle daha önceden fethedilmiş yerlerdeki Müslüman olmayan halk kitleler halinde İslâm’a girmiştir. Bu nedenle onun dönemin-de büyük ihtida hareketleri olmuştur. Müslüman olan gayri Müslimlerden vergi alınmayacağını açıklaması, büyük ihtidaları beraberinde getirmiştir. Özellikle Maveraünnehr’de pek çok ihtida hareketleri olmuştur. Daha önceki uygulamaya göre devlet vergi kaybına uğrayınca, ihtida eden gayri Müslimlerden yine vergi almaya devam etmiştir. Bu ise Arap olmayan Müslümanları rahat-sız ediyordu. Müslüman olarak onlar vergi ödemekten kurtuldukları gibi maaş almaya da hak kazandılar.

Hatırlanacağı üzere Hişam zamanında Horasan valisi Eşres b. Abdillah da Maveraünnehr halkını İslâm’a davet ederek Müslüman olanlardan cizye alınmayacağını ilan etmişti. Onun bu politikası sonrası pek çok ihtida hareketlerinin olduğu, ancak halkı İslâm’ı benimsemesi ve vergilerden muaf olması nedeniyle gelirlerin önemli oranda düşmesi üzerine, Eşres bu uygulamadan vazge-çerek tekrar onlardan vergi almaya karar verdi. Aynı şekilde Horasan bölgesinde savaşan yak-laşık 20 000 mevalinin maaştan pay alamamaları ve vergi ödemeye mecbur tutulmaları üzerine halifeye şikâyette bulundukları, halifenin de bu meseleyi çözerek onları Arap Müslümanlar ile eşit saydığı Taberî tarafından dile getirilmektedir.

İslâm’ı kabul edenlerden vergi almayacağı yönündeki politika ile birlikte Soğdlular’ın kalabalık kitleler halinde ihtida ettiklerinden söz edilmektedir. Aynı politikanın bir gereği olarak Kuzey Afrika’da da İslâm’a davet üzerine pek çok ihtida olayının vuku bulduğundan söz edilmektedir. Herkese eşit muamele üzerine tesis edilen politika, aynı zamanda fetihlerle birlikte ortaya çıkmış bir bakıma zorunlu durumdu. Artık onlar da orduya katılmakta ve İslâm toplumunun bir parçası-nı oluşturmaktaydılar. Eşitlik üzerine bir yönetim anlayışı benimseyen II. Ömer bu nedenle me-valinin durumunu görmezden gelmemiştir. Üstelik mevali ordudaki gücü itibarıyla gerektiğinde rest çekebilecek bir ağırlığa sahipti. Bu politika hem siyasi hem de dini bakımında iki yönlü bir

Page 8: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ Iportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012/ilt-2/ilt312/ilt312_unite4/kim/ilt... · dan Süleyman, aşırı derece kin beslediği Velid’b

İslam Tarihi I

8

mahiyet arz eder. Ancak bütünüyle Halifenin eşitlikçi idare anlayışının bir uzantısı olduğu mu-hakkaktır. O, mevaliye karşı sergilediği bu politikasını aynı zamanda yabancılara karşı benimse-miş ve özetle söylenecek olursa anlaşma ve barış üzerine tesis edilen bir siyaset izlemiştir.

Onun sınırların dışına akın yapmayı onaylamayan politikası bir bakıma dönemindeki fetihlerin askıya alınmasının ve savaş olgusunu ortadan kaldırmasına neden oldu. Yaklaşık üç yıllık hilafeti boyunca ciddi bir fetih hareketinden ve savaştan söz edilmez. Ancak o savaş yolundan ziyade, gönülleri fetheden bir anlayışla hareket ederek özellikle İndus, Maveraünnehr ve İspanya gibi uzak diyarlardaki gayri Müslimlerin ihtida etmelerini sağlamıştır.

Ömer b. Abdülaziz’in temel hedeflerinden birisi, kendisinden sonra istişare yoluyla halife seçil-mesini sağlayacak bir düzenlemeye gitmekti. Ancak bunu gerçekleştiremeden vefat etti. Yerine kendisinden öneki halife Süleyman b. Abdülmelik tarafından ikinci veliaht tayin edilen Yezid b. Abdülmelik getirildi ve hilafetteki saltanat anlayışı yeniden uygulamaya kondu.

4.3. II. YEZID, YEZID B. ABDÜLMELIK (720-724)Ömer b. Abüdlaziz:’in genç yaşta vefatından sonra iktidara Süleyman b. Abdülmelik’in oğlu II. Yezid geçti (720-24). Emevi halifelerinin e başarısızlarından birisi olarak tanınmıştır. İktidarı döne-minde kabileler arası mücadeleler alıp başını giderken kendisi sevdiği ki cariyesiyle birlikte günü gün etmekten çekinmemiştir. Bu nedenle gelişmelerin gerisinde kalmış ve kısa sürede devlet için-deki dengelerin değişmesine ve kargaşa çıkmasına neden olmuştur. Başarısız icraatlarıyla devlet içerisinde ciddi bölünmelerin meydana gelmesine yol açmıştır. Örneğin Irak bölgesindeki Yemen kökenli Ezd ve Rabia kabileleriyle Arabsitan’ın kuzeyinde yerleşmiş olan Temim ve Kays kabileleri-nin ayrışmalarına ve aralarında şiddetli mücadelelerin yaşanmasına yol açmıştır.

II. Yezid, Haccac’a yakın bir isimde ve onun icraatlarını destekliyordu. Onun yeğeniyle evlenmiş-ti. Ömer b. Abdülaziz tarafından hapse mahkum edilen ve vaktiyle Haccac’ın muhaliflerini orta-dan kaldıran eski Cürcan valisi Yezid b. Mühelleb, II. Yezid’in halife olmasıyla birlikte başına ge-lecekleri kestirdiğinden, hapisten kaçtı ve Ezd ile Rabia kabilelerinin de desteğini alarak Basra’yı ele geçirildi. Onun başlattığı isyan güçlükle bastırıldı ve İbn Mühelleb öldürüldü. Bu isyandan sonra Emevi devletinde önemli hizmetlerde bulunmuş olan Mühelleb b. Ebî Sufra oğullarının mensupları kılıçtan geçirildi. II. Yezid Basra’da kontrolü sağladıktan sonra Yemen kökenli Ömer b. Hubeyrre’yi buraya vali tayin etti. Ancak bu veli kuzeyli Araplar’a karşı kötü muamele yapınca bu durum kabile savaşlarını tetikledi ve böylece Ömer b. Abdülaziz döneminde büyük oranda dindirilmiş olan kabileler arası savaşlar yeniden alevlendi. Öte yandan Ömer b. Hubeyre’nin vali-liğe getirilmiş olması Yemenli kabilelerin ikditarda etkin konuma gelmelerine ve düşmanca tavır takınmalarını beraberinde getirdi.

Yezid b. Mühelleb’in isyanının yanı sıra yine bu dönemde Kûfe valisinin isteği üzerine Haricîlerin çıkardığı ayaklanma da bastırılmıştır. II. Yezîd kendisinden önceki halife Ömer b. Abdülaziz’in benimsemediği politikalarını yürürlükten kaldırdı. Örneğin herkese Müslüman olanların eşit olacağı şekildeki politikayı rafa kaldırdı ve İslâm’ı benimsemiş olan Soğdlulardan vergi aldı. Aynı politikayı Berberîlere karşı da uygulayarak bu kesimleri yeniden devlete karşı küstürdü.

Page 9: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ Iportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012/ilt-2/ilt312/ilt312_unite4/kim/ilt... · dan Süleyman, aşırı derece kin beslediği Velid’b

Emevi Devleti’nin Gerileme Ve Çöküş Dönemi Ünite 4

9

II. Yezîd dönemi ülke içindeki kargaşa ve halifenin zevk ve eğlenceye düşkün olması gibi neden-lerle fetihler açısından sönük geçmiştir. Onun zamanında kayda değer önemli fetihler Muham-med b. Evs el-Ensârî’nin Sicilya adasına gönderilmesidir. Bu sefer sayesinde önemli ganimetler elde edilmiştir. Ayrıca Yezîd b. Mesrûk Mağrib topraklarındaki Serdâniye üzerine gönderildi ve büyük ganimetler elde edildi. Yine Afrikada Bişr b. Safvan birtakım deniz seferleri yaparak önemli ganimetler elde etti.

Bu dönmemde Horasan topraklarında görevlendirilen Sa’îd b. Abdiaziz özellikle Soğdlular ile sa-vaşlar yaptı, ancak kayda değer bir başarı elde edemedi. 721 yılında Soğdlular ayaklanınca onlar üzerine Sa’îd b. Amr gönderildi. Soğdlular yurtlarına dönmek ve cizye ödemek üzere anlaşma-ya razı oldular. Ancak bir süre sonra anlaşmayı beğenmeyenler Müslümanlara saldırınca Sa’îd onların üzerine yürüyerek hepsini dağıttı. Bu yıl içerisinde Hazar Türkleri ile birtakım savaşlar yapıldı, ancak yapılan savaş kaybedilerek Müslüman askerlerin çoğu esir alındı. Ayrıca Bizans topraklarına karşı bazı akınlar yapıldı ve Debse fethedildi.

II. Yezîd döneminde İrminiyye topraklarında birtakım savaşlar meydana gelmiştir. Bu bölgede vali olan Ma’lak b. Sufâr görevden alınıp yerine Cerrah b. Abdillah’ı getirdi. Cerrah 104 yılın-da Belencer üzerine yürüyerek burayı fethetti. Belencer halkı Hizân’a yerleştirilmeleri koşuluyla teslim olmayı kabul etti. Ayrıca bu sefer sırasında el-Bâb şehri yakınlarında Türkler ile birtakım savaşlar yapıldı. Buradaki Türk boyları Hazarlara karşı ortak savaş yapma önerisiyle anlaşma tek-lif ettiler ve bu anlaşma gereği Hazarlara karşı ortak savaş yapıldı. 724 yılında Câbân, ekseriyeti Türklerden oluşan güçlü bir orduyla İrminiyye üzerine yürüdü. Cerrah b. Abdillah ona karşı hare-kete geçerek Elzem denilen yerde onları bozguna uğrattı. Ardından Cerrah el-Lân üzerine ürüdü ve burayı fethederek Medâin’e kadar ilerleyerek irili ufaklı bir çok yeri fethetti.

4.4. HIŞÂM B. ABDÜLMELIK (724-743)724 yılında II. Yezid’in vefatından sonra kardeşi Hişâm b. Abdülmelik halife seçildi (724-43). Hi-şam, Muaviye ve Abdülmelik b. Mervan’la birlikte yaklaşık yirmi yıl kadar uzun süre iktidarda kalan üç halifeden birisidir. Son derece başarısız geçen II. Yezid döneminden sonra Emevi dev-leti onun döneminde yeniden toparlanma sürecine girmiştir. Bilindiği üzere devleti Muaviye kurmuş ve ardından Abdümelik b. Mervan güçlü bir yapı kazandırmıştır. Bu nedenle Emevi dev-letinin asıl kurucusu olarak da nitelenir. Süleyman b. Abdülmelik dönemiyle birlikte duraklama dönemine giren Emevi devleti, II. Yezid’le birlikte hızla çöküşe doğru sürüklenmiştir. Hişam b. Abdülmelik böyle bir dönemde hilafet makamına oturmuş ve icraatları ve almış olduğu hayati kararlarla adeta Emevi devletini üçüncü kez şaha kaldırarak çöküşü geciktirerek merkezi idareye güçlü bir yapı kazandırmıştır. Bu başarısının arkasındaki en önemli muharrik unsurlardan birisi, başarılı bir idareci olmasının yanı sıra uzun süre iktidarda kalmasıydı.

Hişâm halife olduğu sırada Horasan bölgesinde istikrarsızlık hakimdi. Belâzurî’nin verdiği bilgiye göre Hişâm Horasan’a Eşres b. Abdillah es-Sülemî’yi vali atamıştı. Eşres Nabatlı katibinin yan-lış yönlendirmeleri sonucu Horasan halkının ödeyeceği vergileri artırdı. Bu durum ciddi huzur-suzluklara neden oldu. Daha sonra vali Maveraünnehr halkını İslâm’a davet ederek Müslüman olanlardan cizye alınmayacağını ilan etti. Onun bu politikası sonrası pek çok ihtida hareketleri

Page 10: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ Iportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012/ilt-2/ilt312/ilt312_unite4/kim/ilt... · dan Süleyman, aşırı derece kin beslediği Velid’b

İslam Tarihi I

10

yaşandı. Ancak ihtida edenlerin artması üzerine vergi gelirleri azalınca Eşres bu uygulamadan vazgeçerek tekrar onlardan vergi almaya kalktı. Bu uygulama halk arasında büyük huzursuz-luklara neden oldu. Karara tepki gösteren halk ayaklandı ve bölgede birtakım isyan olayları patlak verdi. Yaşanan kargaşadan sonra Hişâm Eşres’i görevden alıp Cüneyd b. Abdirrahman’ı Horasan’a vali tayin etti. Yeni vali bölgede Türklerle savaşlar yaptı ve Tahorsitan ve Tâsît gibi bölgelerde önemli fetihler gerçekleştirdi. Türklerle yaptığı savaşlar sırasında halifeden yardım isteyince kalabalık bir orduyla halife tarafından desteklendi. Türkler Buhara ve Semrkand’a yö-nelik taarruzlarda bulundular.

Cüneyd görevden alındıktan sonra bu sefer Esedî Kasrî valiliğe getirildi. Yaklaşık on beş yıl kadar Irak bölgesinde valilik yapan Halid el-Kasrî’nin görevden alınmasından sonra (120/738) bölgedeki istikrarsızlık yeniden zuhur etmeye başladı ve yavaş yavaş bu süreç Emevi devletinin temellerinin sarsılmasına kadar uzandı. Örneğin bu dönemde Hz. Ali evladından Zeyd b. Ali’nin isyanı patlak verdi. Bu isyanı aynı zamanda din alimleri de destekliyordu, fakat isyan zamanında haber alınarak önlenmiş oldu. Bununla birlikte isyan yeraltından devam etmekte olan Abbasi propagandasının güçlenmesine zemin hazırladı.

Hişâm döneminde birtakım iç kargaşalarla uğraşıldıysa da Batı ve Doğu sınırlarında önemli iler-lemeler kaydedildi. Halife mücadeleci bir yapıya sahip olduğundan, savaştan kaçınmamış ve enerjik yapısı nedeniyle ordu tertip etmekten usanmayan bir kişilik sergilemiştir. İfrikıyya üze-rine Kulsûm b. Iyâd’ı görevlendirmiş. Onun zamanında burada birtakım isyanlar patlak vermiş ve atanan vali öldürülmüştü. İspanya’ya Abdurrahman el-Ğafikî Toırs ve Poitierya’ya kadar ulaş-mıştı. Ancak bu ilerlemeler gerçekleştirilirken takip edilen sıkı Arapçı politika ve Arap olmayan Müslümanların ikinci planda muamele görmeleri bazı ayaklanmalara neden oldu ve Kayravan’a kadar olan yerler kontrolden çıktı.

Hilafetinden hemen önce Bizans’a karşı İstanbul kuşatmasında ordunun ağır yara alması nede-niyle bu ülkeye karşı durdurulmuş olan askeri seferleri yeniden başlattı. Garnizon şehirleri yeni-den canlandırdı. Örneğin Bizans döneminde de önemli bir garnizon şehir olan Massisa (Misis, Ceyhan) şehrini imar ederek surları onarttırdı. Ayrıca sınırdaki el-Musabbak ve Katarğas kalele-rini onarttırdı. Bizans’a karşı durdurulan periyodik yaz akınları yeniden başlattı. Yaz aylarında ele geçirilen yerlerin muhafazası zor olduğundan kışın alınan yerler Bizans’ın eline geçti. Ayrıca Bizans kuvvetlerinin ciddi direnişi karşısında büyük kayıplar verildi.

Bizans’a karşı devam eden mücadelelerin yanı sıra doğuda Türkler’e karşı da önemli askeri sefer-ler düzenlendi. Özellikle Hazar Türkleri ile ciddi savaşlar yapılarak yüklü ganimetler elde edildi. Aynı mücadeleler Batı’da özellikle Kuzey Afrika ülkelerinde daha ısrarlı bir şekilde sürdürüldü. İspanya’dan akın yapan Arap orduları Fransa sırlarına kadar ilerlediler. Hatırlanacağı gibi Sü-leyman b. Abdülmelik döneminde Emîr el-Hurr, Preneleri aşıp Fransa’ya ulaşmıştı. II. Ömer dö-neminde komutan Semh, Narbon şehrini fethetmiş ve burası önemli bir askeri üs olarak uzun süre muhafaza edilmişti. Ancak Tolouse’ye kadar ilerleyen Semh, Charles Martel komutasındaki Frank ordusuna Belâtüşşühedâ denilen yerde yenilerek (114/732) geri çekilmişti. Puvatya savaşı olarak da bilinen bu yenilgi, tarihin dönüm noktası olarak nitelenir ve Avrupa içlerine doğru ilerleyen İslâm ordularının ulaştığı en son nokta olarak kabul edilir. İslâm ordusu Fransa sınırla-rında mücadele ederken İspanya’daki Müslümanlar valiler dönemiyle yönetiliyordu. Sık sık vali

Page 11: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ Iportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012/ilt-2/ilt312/ilt312_unite4/kim/ilt... · dan Süleyman, aşırı derece kin beslediği Velid’b

Emevi Devleti’nin Gerileme Ve Çöküş Dönemi Ünite 4

11

değişiklikleri istikrarı olumsuz yönde etkiledi. Bu gelişmeler üzerine ikinci sınıf muamele gören Berberîler her geçen gün seslerini yükseltmeye başladı ve çeşitli isyan hadiseleri patlak verdi. Bu gelişmeler Avrupa içlerine doğru ilerlemekte olan orduyu olumsuz yönde etkiledi ve Franklara karşı yapılan savaşlar kaybedilerek ordu geri çekilmek zorunda kaldı.

Hişam döneminde Franklara karşı yapılan savaşlarda başarı kazanılmamasında özellikle iyi sa-vaşçı olan Berberîler’in yönetimden memnun olmamalarının payı büyüktü. II. Ömer döneminde kendilerine verilen haklar daha sonra gelen halife tarafından ellerinden alınmış ve bu durum huzursuzlukların başlıca nedenlerinden birsi olmuştu. Örneğin Berberiler Arap Müslüman-lar ile eşit sayılıp vergiden muaf tutulmuşlardı. Ancak II. Ömer’in bu uygulaması kaldırılmış ve tekrar onlara vergi ödeme zorunluluğu getirilmişti. Bu uygulama ordunun muharip sınıfı olan Berberîler’in Emevilerin karşısına geçip Franklar’ın yanında yer almalarına neden oldu ve isyan-ları tetikledi. Ayrıca Irak bölgesinden kaçan ve idareden memnun olmayan bazı Haricî ileri ge-lenlerinin bu isyanlarda ön ayak olmasıyla, buradaki istikrar giderek bozuldu ve ordu yenilgilere maruz kaldı. Ayrıca ordu içinde yaşayan ayrılıkçı eğilimler giderek Berberî isyanına dönüştü ve Berberîler Müslüman askerleri ciddi bir bozguna uğrattılar.

Hişâm b. Abdülmelik döneminde doğuda da büyük isyanlar patlak vermiştir. Soğdlular ve Ma-veraünnehr bölgesindeki diğer Türk boyları ile özellikle Hazar denizi etrafında şiddetli savaşlar yaşandı. Bu bölgedeki isyanların arka planındaki en önemli dedenlerden birisi, II. Ömer dönemin-de Arap Müslümanlar ile eşit kabul vergiden muaf tutulan mevalinin yeniden vergiye tabi tutul-malarıydı. Bu ayrımcı politika isyanları tetikledi ve Emevi yönetimine karşı memnuniyetsizliği had safhaya çıkardı. Türk boylarının başlatmış olduğu isyanlar Hişam zamanında şiddetli bir direnişe dönüşmüştü. Ortaya çıkan isyan hadiselerini bastırmanın bir yolu olarak bölgedeki vali değişiklik-leri gerçekleştirildiyse de bu tür politikalar günü kurtarmaktan öteye geçmedi. Hişam bu bölgeye Nasr b. Seyyâr el-Kinanî’yi atayarak bir nebze olsun buradaki kargaşaya hakim olmayı başardı.

Bütün olumsuzluklara rağmen nitelikli bir idareci ve dindar bir halife olan Hişam b. Abdülmelik, büyük oranda idarede kontrolü sağlamayı başardı ve çökmekte olan merkezi idareye güçlü bir yapı kazandırdı. Mevali’nin rahatsızlıklarını gidermek için onları Müslüman Araplarla eşit sayma yönünde birtakım iyi niyet adımlar atıldıysa da, bu girişim daha ziyade Arap idarecilerin ayrıcalık-lı hayat tarzı yanında kısmen bütünleşmelerinden öteye geçemedi. Onun zamanında bürokrasi büyük oranda Müslüman idarecilerin eliyle yürütüldü. Etrafından deneyimli bir bürokrat takımı bulundurmayı eksik etmedi. bütün bunlarla birlikte Hişam yönetimi, yer altından ilerlemekte olan Abbâsi propagandası ile Harici muhalefeti gibi ciddi bir tehlikeyle karşı karşıyaydı. Halife bu mu-halif gurupların faaliyetlerini önlemek için zamanında adım atamadığı gibi, aynı zamanda döne-minin sonlarına doğru Emevi devletine karşı ortaya çıkmış olan kin ve öfkeyi dindirecek tedbirler de yeterli gelmemekteydi. Bu süreç hızla Emevilerin çöküş sürecine girmesini önleyemedi. Nite-kim onun vefatının ardından birkaç ay sonra devlet tam bir kargaşa dönemine girdi.

4.5. II. VELÎD B. II YEZID (743-744)Hişâm’ın vefatından sonra Yezid b. Abdülmelik’in oğlu olan II. Velîd halife seçildi (743-44). Zevk ve eğlenceye düşkün bir hayat tarzını benimseyen halife, devletin hızla çöküş dönemine gir-

Page 12: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ Iportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012/ilt-2/ilt312/ilt312_unite4/kim/ilt... · dan Süleyman, aşırı derece kin beslediği Velid’b

İslam Tarihi I

12

mesine engel olmak yerine adeta ön ayak olacak nitelikte gevşek davrandı. Zira ülkenin her tarafında kargaşa ve isyanlar patlak verirken II. Velid içkili eğlence ve av partileri vererek günü gün etmekle meşguldü. Dindar bir hayat yaşamaktan hayli uzak bir görüntü sergileyen II. Velid, adeta İslâm’ın kutsal değerleriyle alay eder şekilde bir hayat tarzı benimsemiştir. Onun bu vur-dumduymaz tavrı bizzat Emevi hanedanı içinden de ciddi bir muhalefetle karşılaşmasına neden oldu. Bir bakıma Ümeyye oğulları ilk kez onun hilafeti döneminde ayrılığa düşmüştü.

Onun döneminde Irak bölgesindeki Yemenli kabileler ciddi bir isyan başlatmıştı. Zira Irak valisi olan Yusuf b. Ömer Yemen kökenli olan Halid b. Abdullah el-Kasrî’yi öldürmüştü. Halid Yemenli kabileleri desteklediği için onun öldürülmesi üzerine Yemenli kabileler yönetim aleyhine ayak-landılar ve II. Velid’e karşı düşmanca tavır sergilediler. Yemenli kabilelerin başlattığı bu isyan gi-derek yayıldı ve Emevi hanedanı içinden çıkan III. Yezid b. Velid b. Abdülmelik’in liderlik ettiği is-yana dönüştü. Bu isyanlar neticesinde II. Velid öldürülerek III. Yezid hilafet makamını ele geçirdi.

4.6. III. YEZID B. I. VELID (126/744)Hilafete geldiği zaman oldukça iddialı adımlar atarak akılcı ve dirayetli bir duruş sergilemeye ça-lışan III. Yezid, devleti çöküşten kurtaramamıştır. İdarede Ömer b. Abdülaziz’i örnek almakla işe başlamıştı. İlk önce selefi tarafından artırılan ve ciddi bir ekonomik yük getiren maaşları Hişam dönemindeki seviyeye çekmiştir. Aksak gördüğü noktalarda bir dizi tedbirler almaya çalıştıysa da, kendisini iktidara getiren Yemenli kabilelerin kıskacından kurtulamadı. Dolayısıyla otorite-sini bu kesimlere karşı kullanamadı. Bu nedenle onun döneminde isyanların arkası kesilmedi.

Kısa süren halifeliği zamanında kayda değer ciddi bir gelişme olmadığı gibi fetih hareketleri adeta durmuştu. Irak’taki isyanların yanı sıra Şam şehirlerinden Hıms ve Filistin’de de ayak-lanmalar patlak verdi. Ayrıca Yemâme ve Horasan gibi değişik yerlerde bir dizi isyanlar çıktı. Yaşanan kargaşayı fırsat göre Haricîler büyük isyanlar çıkardılar. Henüz Horasan ve Azerbaycan valilerinden bile biat alamaya fırsat bulamayan III. Yezid, iç ayaklanmalarla uğraşmak zorunda kaldı. Neticede hilafete gelişinden altı ay sonra vefat eden III. Yezid döneminde, Emevi devleti-nin hızla çöküşe sürüklenmesinin ötesinde kayda değer ciddi bir gelişme olmamıştır.

4.7. IBRAHIM B. I. VELID (124/744)III. Yezid’in ardından veliaht olan kardeşi İbrahim hilafet makamına geçti. Onun zamanında isyanlar ve iç karışıklıklar adeta önlenemez bir noktaya ulaşmıştı. Hatta hanedan içinden de kendisine muhalif olanlar çıkmıştı. Örneğin Azerbaycan ve İrminiyye valisi olan Mervan b. Mu-hammed onun halifeliğini tanımamıştı. Mervan onun iktidara gelişini eleştirerek II. Velid’in ço-cuklarının hilafet haklarının yenildiği iddiasıyla isyan başlattı. Bu amaçla ordusuyla birlikte Şam üzerine yürüdü ve Dımeşk’ı ele geçirdi. Uzun süre Azerbaycan ve İrminiyye valiliği yaptığı için güçlü bir orduya sahipti ve bu nedenle karşısına ciddi bir askeri güç çıkamamıştı. Dımeşk’ı ele geçirdikten sonra haklarını savunduğu II. Velid’in çocuklarının da öldürülmesini fırsat bilerek kendisini halife ilan etti ve böylece hilafet makamına getirilen İbrahim bir yıl bile görev yapa-madan iktidarını II. Mervan b. Muhammed’e kaptırdı.

Page 13: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ Iportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012/ilt-2/ilt312/ilt312_unite4/kim/ilt... · dan Süleyman, aşırı derece kin beslediği Velid’b

Emevi Devleti’nin Gerileme Ve Çöküş Dönemi Ünite 4

13

4.8. II. MERVÂN B. MUHAMMED (744-750)II. Mervân b. Muhammed Emevi devletinin son halifesidir. Uzun süre Azerbaycan ve İrminiy-ye valiliği yaptığı için gücü buradaki kabilelere dayanıyordu. Nitekim kendisini iktidara taşıyan ordusu bu bölgede yaşayan kabilelerden oluşuyordu. Bu nedenle II. Mervan, Şamlı askerlerin olası baskın veya isyanlarından etkilenmemek için hilafet merkezini bile Dımeşk’tan Harran’a taşımıştır.

Her ne kadar yönetim merkezini Harran’a taşımışsa da hilafete geldiği sırada Emevi devletinin durumu hiç de iç açıcı değildi. Bir taraftan yer altından ilerleyen Abbâsi propagandası, bir taraf-tan Harici isyanları, öte yandan iktidardan uzaklaşan gurupların memnuniyetsizlikleri veya deği-şen halifeyi iktidara taşıyan kabilelerin düşmanca tavırları gibi hadiseler adeta kontrol edilemez bir noktaya ulaşmıştı. Hatta bu memnuniyetsizlikler hanedan içine kadar bile yansımış ve bir dizi ayrılıklar ortaya çıkmıştı. Özellikle halifeyi iktidara taşına kesimlerin yönetimde etkin konumda olmaları işbaşındaki yöneticilere hayli sıkıntılı bir süreç yaşatmıştır. Örneğin daha önceden III. Yezid’i iktidara taşına Yemenli kabileler yönetimde söz sahibi olurlarken bu sefer, Kuzyedeki ka-bileler II. Mervan’ı iktidara taşıdıkları için onlar etkin konuma gelmişler ve diğer kabilelere karşı düşmanca tutum sergilemişlerdir. Nitekim Suriyeli askerler II. Mervan’a düşman kesilmişlerdi. Bu yüzden isyancılara destek verip onların yanlarında yer almışlardı. Dolayısıyla bu tür ayrışmalar yönetimde ciddi sorunların yaşanmasını beraberinde getirmişti.

Şamlı askerlerin çıkardıkları isyanlar üzerine ordusuyla birlikte buraya giden II. Mervan, Kınnesrin’de bulunan ve aynı zamanda Emevi hanedanından olan isyanın lideri konumundaki Süleyman b. Hişam’ı mağlup etti. Ardından Hıms’a giderek buradaki isyanı kontrol altında aldı. Yeni halife Şam’daki isyanlarla uğraşırken bu sefere Irak’ta büyük bir isyan dalgası yayılmaya başladı. Örneğin Kûfe’de Şii eğilimli ciddi bir isyan patlak verdi. Bu isyan bastırıldıysa da bu sefer bir başka isyancı gurup olan Hariciler Dahhâk b. Kays eş-Şeybânî önderliğinde harekete geçerek Kûfe’ye hakim oldular. Haricilerin başlattığı bu isyana Emevilerin Irak valisinin yanı sıra hanedan üyelerinden birçok kişi de katılmıştı. Değişik yerlerde patlak veren isyanlarla karşı karşıya kalan II. Mervan, Dahhâk ve taraftarlarının isyanını önlediyse de, bu sefer yer altından örgütlenerek iyiden iyiye güçlenen Abbâsi propagandasıyla karşı karşıya kalmıştı. Özellikle Şam ve Irak’taki isyanlarla uğraşırken bir bakıma halife asıl tehlikenin farkına varamamış veya bunu önleyecek fırsat bulamamıştı.

II. Mervan’ın Horasan valisi ısrarla kendisinden yardım isteyip bu bölgedeki gelişmeler hakkında halifeyi uyarmışsa da, onun bu gelişmeleri takip etmeye veya kontrol altına almaya fırsatı olma-mıştı. Emevi iktidarına son vermek için yer altından ilerleyen Abbâsi propagandası Ebû Müslim el-Horasani önderliğinde Horasan’da siyah bayrak açarak açıktan isyan başlatmış oldu. Bu isyan Abâsîlerin yanı sıra Emevi idaresinden memnun olmayan başta mevali ve Şii unsurları da bir araya getirmiş oldu ve büyük bir isyan dalgasına dönüştü.

747 yılında isyan bayrağı açan Ebû Müslim el-Horasanî önderliğindeki ordu, Irak’a doğru ha-rekete geçti. İlk önce Horasan ve AFars vilayetini kontrol altına aldılar. Ardından Irak’a doğru ilerleyerek Kufe ve Basra şehirleri ele geçirildi. Kufe’nin ele geçirilmesinden sonra ortaya çıkan Abbâsi propagandasının lideri konumundaki Ebûl’l-Abbâs es-Seffâh, hareketin liderliğin devra-larak halife sıfatıyla biat almaya başladı ve böylece yaklaşık yirmi yıl kadar yer altından ilerleyen

Page 14: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ Iportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012/ilt-2/ilt312/ilt312_unite4/kim/ilt... · dan Süleyman, aşırı derece kin beslediği Velid’b

İslam Tarihi I

14

Abb:âsi propagandası özellikle mevali ve Şii muhalefetinin desteğiyle iktidarı Emevilerden dev-ralmayı başardı.

Hala hilafet makamını elinde tutmaya çalışan II. Mervan b. Muhammed Zap suyu kenarında ya-pılan savaşta Ebû’l-Abbas’ın ordusuna yenilince, Abbâsî kuvvetlerinin önünden kaçmaya çalıştı. Önce el-Cezîre’ye ardından da Şam’a kaçan II. Mervan, nihayet Mısır’da yakalanarak öldürüldü (6 Ağustos 750) ve böylece Emevi devleti resmen yıkılmış oldu. Hilafeti ele geçiren Abbâsiler Eme-vi hanedanının tamamını ortadan kaldırmak için harekete geçtiler. Abbâsîlerin zulmünden ka-çıp kurtulabilen Abdurrahman b. Muaviye b. Hişâm dışındaki Emevi soyundan olanların tamamı katledildi. Endülüs’e kaçan Abdurrahman buradaki kargaşa ortamından faydalanarak Endülüs Emevi devletini kurdu ve bir süre sonra kendisini halife ilan ederek Abbâsi halifesi dışında Sünni İslâm halifesi olarak burada siyasi varlığını sürdürdü.

4.9. EMEVILERIN YIKILIŞIN HAZIRLAYAN SEBEPLEREmevi devletinin yıkılışıyla ilgili birçok sebep bulunmaktadır. Bunların bir kısmı doğrudan bir kısmı ise dolaylı sebepler olarak da zikredilebilir. Dile getirilebilecek en önemli sebeplerin başın-da Harici ve Şii eğilimli isyanların rolü oldukça etkili olmuştur. Şii ve Harici isyanların yanı sıra Ali evladı isyanları, Abdullah b. Zübeyr’in isyanı, İbnü’l-Eş’âs veya Yezid b. Mühelleb gibi yönetim-den memnun olmayan mevalinin çıkardığı ya da destek verdiği kabile isyanlar, bunlara ilaveten Yemenli-Mudarlı şeklinde bloklaşan kabile isyanları, Kuzey Afrika’daki Berberi isyanları zaman içerisinde Emevi devletinin yıpranmasına ve zayıflamasında hayli etkili olmuştur. Bu isyanlara ayrıca Abbâsî propagandasını da eklemek gerekir. Uzun süre yeraltında örgütlendikten sonra ortaya çıkan Abbâsi propagandası, oluşum aşamasındayken Ehl-i Beyt’in kutsal davasını ve hak-sızlıklarını giderme sloganıyla başlayarak henüz oluşum aşamasındayken kendisinden önce var olan Şii muhalefetin desteğini almıştı. Daha sonradan bu hareket mevalinin de desteğini alarak kapsamlı bir isyan dalgasında dönüştü ve neticede Abbâsiler Şii ve mevali unsurların desteğiyle Emevileri yıkmayı başardı.

Emevi devletinde ordu ve askerlik hizmetleri genelde kabile yapısı veya temeli üzerine oturmuş ve buna göre şekillenmişti. Bu durum yönetime gelen halifelerin kabileler arası dengeleri her zaman dikkate alması gibi bri zorunluluğu gündeme getiriyordu. Yönetimden memnun olma-yan kabileler bloklaşarak kolayca isyana kalkıştıkları gibi, kimi halifeler ise kendilerini iktidara ta-şıyan kabileye karı eli kolu bağlı kalıyordu. Dolayısıyla alınan tedbirler veya kararlar sadece belli kesime karşı uygulanabilmekteydi. Bu durumda beraberinde çifte standardı ve huzursuzlukları getirmekteydi. Bunların yanı sıra özellikle yıkılış dönemine doğru halifeleri iktidara getiren ka-bileler, iktidarda önemli söz sahibi oldukları için geçmiş dönemde yönetimde bulunan kabile mensuplarına karşı düşmanca tutum sergilemekten çekinmiyorlardı. Bu ise beraberinde bir dizi kabile çatışmalarını veya yönetime karşı isyan veya huzursuzlukları tetiklemekteydi.

Emevi devleti kuruluşundan yıkılışına kadar sürekli İslâm uleması tarafından meşruiyet sorunuy-la veya eleştirisiyle karşı karşıya kalmıştır. Bu nedenle din alimleri çoğunlukla el altından başta Ali evladı isyanları olmak üzere kimi isyanları desteklemiştir. Özellikle çoğu halifelerin sefih bir hayat sürmeleri ve dinî hassasiyetlerden uzak bir görüntü sergilemeleri, samimi dindarlar tara-

Page 15: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ Iportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012/ilt-2/ilt312/ilt312_unite4/kim/ilt... · dan Süleyman, aşırı derece kin beslediği Velid’b

Emevi Devleti’nin Gerileme Ve Çöküş Dönemi Ünite 4

15

fından sürekli eleştiri konusu olmuş ve bu nedenle meşru olup olmadıkları tartışmasıyla karşı karşıya kalmışlardır.

Emevi yönetiminin İslâm toplumu tarafından eleştirilmesinin en önemli nedenlerinden birisi, Ali evladına karşı yapılan zulümlerdir. Kuruluşundan itibaren iktidarın hileyle devralınması ve ardından Hz. Ali’nin oğlu Hasan’ın yönetimden uzaklaştırılması ve akabinde Hz. Hüseyin’in hun-harca şehid edildiği Kerbela faciası gibi talihsiz olayların yaşanması İslâm toplumunun gönlün-de derin izler bırakmış ve sürekli Emevi yönetiminin meşru olup olmadığı tartışmasını gündem-de tutmuştur. Bunun yanı sıra, Ömer b. Abdülaziz dönemine kadar hutbelerden Ali evladına yapılan kötü sözlü sataşmalar, Ali evladını destekleyen Şii eğilimli kesime karşı düşmanca tutum gibi nedenler yönetim aleyhine olumsuz uygulamalar arasındadır. Nitekim bu kesim kendisin-den sonra ortaya çıkan Abbâsi propagandasını desteklemiş ve devletin yıkılışında önemli rol oynamıştır. Keza mevaliye karşı uygulanan çifte standartlı yönetim anlayışı, bu kesimin ikinci sınıf Müslüman olarak görülmesi ve Arap Müslümanlarla eşit tutulmamaları, Müslüman olduk-ları halde bile kendilerinden eskiden olduğu gibi vergi alınması gibi hususlar özellikle Doğudaki Türk veya mevali unsurların yanı sıra Kuzey Afrika bölgesindeki Berberi isyanlarını tetiklemiştir.İktidar mücadeleleri sırasında Harre olayı sırasında Şamlı askerlerin Medine’yi üç gün boyunca yağmalamaları, ardından Yezid’in ordusunun Mekke’ye yönelerek Kabe’yi mancınıklarla taş yağ-muruna tutması ve Kabe’nin tahrip edilmesi gibi olaylar da İslâm toplumunun hafızalarından silinmeyen ve Emevi yönetimine karşı sürekli eleştiri konusu olan hadiseler arasındadır. Hatta Kabe Abdülmelik döneminde ikinci kez mancınıklanmış ve tahrip edilmiştir. Kabe’ye sığınan İbn Zübeyr burada acımasızca katledilmiştir. Haccac’ın orduları Kabe’yi muhasara ettiği sırada Hac mevsimi olduğu için, bu amaçla Mekke’ye gelen hacı adayları ibadetlerini yapamayacak duruma gelmişler ve neticede İbn Ömer gibi bazı insanların araya girmesiyle geçici ateşkes sağlanmış ve böylece Hac ibadeti gerçekleştirilmişti. Bu tür hadiseler samimi Müslümanların hafızaların-dan hiçbir zaman silinmemiş ve özellikle Hicazlı Müslümanlar Emevi yönetimine karşı mesafeli durmuşlardır.

Özellikle Emevi halifelerinin Arapçılık veya kabilecilik taassubu gütmeleri ve gayr-i Arap tebaayı dışlayan bir tutum sergilemeleri, bu kesimlerin yönetim aleyhine dönmelerinde son derece et-kin bir rol oynamaktaydı. Başta Irak bölgesi olmak üzere, Horasan, Kuzey Afrika ve Şam’ın değişik şehirlerindeki isyanların arka planında kabilecilik anlayışına dair isyanların izleri bulunmaktadır.

Kabileciliğin daha ileri boyutu olarak Araplar’ın Arap olmayanlara karşı üstünlüğüne dair yö-netim anlayışının sergilenmiş ve bu kesime karşı ikinci sınıf muamele yapılmıştır. Bu anlayış gereği Arap olmayan Müslümanlar yönetimden memnun olmayarak fırsat bulduklarında isyan etmişlerdir. Örneğin mevali (Arap olmayan Müslüman) savaşa katıldığı halde, ganimetten pay alamamaktaydı. Hatta bazı dönemlerde mevaliden herhangi bir kimse Müslüman olmak için bir Müslüman Arab’a intisap etmek durumundaydı. Mevla (dost) veya çoğulu olan mevali kavramın ortaya çıkmasın arka planındaki gerçeklerden birisi bu uygulama idi. Öte yandan Arap Müslü-manlardan vergi alınmazken, mevali Müslüman olduğu halde vergiye tabiydi. Bunun yanı sıra ganimetten pay alamamaktaydı. Neticede bu tür ayrımcı uygulamalar nedeniyle Arap olmayan Müslümanlar yönetimden memnun olmadıkları için sık sık isyanlara kalkışmış veya var olan is-yanları destekleyerek yönetim aleyhine geçmişlerdir. Bütün bunların yanı sıra mevalinin yöne-timde bir etkinliği yoktu. Yönetici tabakayı oluşturan Arap Müslümanlara oranla ikinci bir sınıf

Page 16: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ Iportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012/ilt-2/ilt312/ilt312_unite4/kim/ilt... · dan Süleyman, aşırı derece kin beslediği Velid’b

İslam Tarihi I

16

konumunda bırakılmaları bu kesimi devlet aleyhine geçmesinde rol oynayan bir başka amildir. Özellikle Abbâsi propagandasını destekleyerek Emevilerin yıkılışında büyük rol oynamışlardır.

Öte yandan sık sık iktidar değişikliklerinin yaşanması beraberinde bir dizi sorunları veya istikrar-sızlıkları getirmişti. Özellikle Hişam b. Abdülmelik’ten sık sık yöneticiler değişmiştir. İktidara ge-lenler kabileler arası dengeleri gözetemedikleri gibi, aynı zamanda kendilerini iktidara taşıyan kabilelerin kıskacından da kurtaramamışlardır. Bu durum kabileler arası mücadeleleri tetiklediği gibi, aynı zamanda hanedan içi hesaplaşmalara bile dönüşmüş ve hanedan mensupları kendi içinde bölünmüşlerdir. Bir dönem Yemenli nüfus yönetimde etkili olurken, bir dönem II. Mervan zamanında olduğu gibi Kuzey’deki kabileler yönetime hakim olmuşladır. Hatta halife bu neden-le devletin merkezini Şam’dan Harran’a taşımıştır. Oysa Şam kuruluşundan beri yönetim merke-ziydi bu konumunu kaybetmesi Suriye halkının yönetim aleyhine dönmesine neden olmuştur. Nitekim Şamlılar devlet merkezini Harrân’a taşıyan II. Mervan’a düşman olmuşlardır. Böylece Yemenli-Mudarlı veya kuzeyli güneyli Arap kabileleri sık sık isyanlarla karşı karşıya gelmiş ve yönetimi sıkıntıya sokmuştur.

Emevi halifelerinin önemli bir kısmı dindar halka veya din alimlerine karı yeri geldiği zaman acımasız muamele yapmaktan çekinmemiştir. Bu nedenle alimler kimi zaman yönetim aleyhine odaklanan isyanları el altından desteklemişlerdir.

Page 17: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ Iportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012/ilt-2/ilt312/ilt312_unite4/kim/ilt... · dan Süleyman, aşırı derece kin beslediği Velid’b

Emevi Devleti’nin Gerileme Ve Çöküş Dönemi Ünite 4

17

Page 18: İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ Iportal.uzem.omu.edu.tr/dersler/2012/ilt-2/ilt312/ilt312_unite4/kim/ilt... · dan Süleyman, aşırı derece kin beslediği Velid’b

İslam Tarihi I

18