mahmut saĞlam tde’İ muallİmİ
DESCRIPTION
MAHMUT SAĞLAM TDE’İ MUALLİMİ. Servet-İ Fünûn. NE DEMEKTİR? İLİMLERİN ZENGİNLİĞİ. EDEBİYAT-I CEDİDE’NİN OLUŞUMU Recaizade Mahmut Ekrem ile Muallim Naci arasında geçen tartışma: ‘‘kafiye göz için mi, kulak için mi’’. - PowerPoint PPT PresentationTRANSCRIPT
MAHMUT SAĞLAM TDE’İ MUALLİMİ
SERVET-İ FÜNÛN NE
DEMEKTİR?
İLİMLERİN ZENGİNLİĞİ
EDEBİYAT-I CEDİDE’NİN OLUŞUMU
Recaizade Mahmut Ekrem ile Muallim Naci arasında
geçen tartışma: ‘‘kafiye göz için mi, kulak için mi’’
Zerre-i nurundan iken muktebesMihr ü mehe etmek işaret abes
"ESKİ-YENİ" TARTIŞMASI’NIN BİTMEYECEĞİNİ ANLAYAN RECÂÎZÂDE EKREM, ARTIK BİR EKİP ÇALIŞMASI YAPMANIN YOLLARINI ARAMAYA BAŞLAMIŞTIR
Mekteb-i Mülkiye'den öğrencisi olan Ahmet İhsan Tokgöz derginin sahibir.
Recaizade, Ahmet İhsan ile anlaşarak,Galatasaray Lisesi’nden öğrencisi olan Tevfik Fikret’i ‘başyazarlığına’ getirmiştir.
Tevfik Fikret'in 256. sayıdan itibaren yazı işleri müdürlüğüne gelmesinden sonra bu dergi, tam bir edebiyat ve sanat dergisi olmaya başladı.
Bu sırada Mektep,Maarif,Hazine-i Fünun ve ma’lumat gibi dergilerde yazan birçok şair ve yazar Servet-i Fünun dergisi etrafında toplanmaya başlarlar.
FAİK A. OZANSOYALİ EKREM
HÜSEYİN SİRET Hüseyin C. Yalçın
SERVET-İ FÜNUN DÖNEMİ SANATÇILARI
Mehmet Rauf
Halit Ziya
Cenap Ş.
Süleyman NazifTevfik Fikret
Hüseyin S. Yalçın
SERVET-İ FÜNUN DÖNEMİ SANATÇILARI
ŞAİRLER’İN GENEL ÖZELLİKLERİ1865-1875 Yılları arasında doğmuş şairlerdir.
İstibdat Dönemi zorluklarını yaşamışlardır.
Orta tabakadan yetişmiş batı okullarında okumuş
şahsiyetlerdir.
Tek türde eser verme fikrini benimsemişler ve
uygulamışlardır
Arapça ve farsça kelimelerin çok kullanılmasından dolayı eleştirilmişlerdir
TEVFİK FİKRET’İN ESERLERİ (1867-1915)
CENAP ŞAHABETTİN’İN ESERLERİ (1870-1934)
KÖREBENesr-i Harp,Nesr-i Sulh
MEHMET RAUF’UN ESERLERİ(1875-1931)
Ve diğer eserleri:ÖYKÜ: İhtizar (1909) Son Emel (1913) Bir Aşkın Tarihi (1915) İlk Temas, İlk Zevk (1922) Eski Aşk Geceleri (1927) OYUN: Ferdi ve Şürekası (1909) Cidal (1911) Sansar (1920) DÜZYAZI-ŞİİR: Siyah İncilerSÜLEYMAN NAZİF’İN ESERLERİ;
Şiir: Gizli Figanlar, Firak-ı Irak, Batarya ile Ateş, Malta GeceleriMakale: Çal Çoban Çal
HALİT ZİYA UŞAKLIGİL’İN ESERLERİ(1869-1945)ESERLERİ ROMAN: Nemide (1889) Bir Ölünün Defteri (1890) Ferdi ve Şürekası (1894-1985) Mai ve Siyah (1895-1988) Aşk-ı Memnu (1925-1987) Kırık Hayatlar(1924-1989) Sefile (1886) ÖYKÜ: Bir İzdivacın Tarih-i Muâşakası (1889) Bir Muhtıranın Son Yaprakları (1889) Küçük Fıkralar (3 Cilt) (1896) Bir Yazın Tarihi (1898-1988) Solgun Demet (1901) Sepette Bulunmuş (1920) Bir Hikâye-i Sevda (1922-1987) Hepsinden Acı (1934-1984) Onu Beklerken (1935-1940) Aşka Dair (1935-1986) İhtiyar Dost (1939)
Kadın Pençesi (1039-1987) İzmir Hikâyeleri (1950) Bir Şi'r-i Hayal (1914)Bir Hikaye-i Sevda (1922) ANILAR: Kırk Yıl (1936-1969) Bir Acı Hikaye (1942) Saray ve Ötesi (1942-1981) DENEME: Fransız Edebiyatının Numune ve Tarihi (1885) Hikaye ve Temaşa (1889) Yunan Edebiyatı (1912)
Latin Edebiyatı (1912) Alman Tarihi Edebiyatı (1912) Fransız Tarihi Edebiyatı (1912) Sanata Dair (1938-1955) OYUN: Kabus (1959) Fürüzan (adapte, 1918)Fare(adapte, 1919
HÜSEYİN CAHİT YALÇIN(1874-1957)ESERLERİ: ROMAN: Nadide (1891) Hayal İçinde (1901) ÖYKÜ: Hayat-ı Muhayyel (1899) Niçin Aldatırlarmış? (1922) Hayat-ı Hakikiye Sahneleri (1909) DİĞER: Kavgalarım (1910) Edebi Hatıralar (1935) Siyasal Anılar (1975) Talat Paşa (1943) Türkçe Sarf ve Nahiv (1908) Benim Görüşümle Olaylar (4 cilt, 1945-47) Seçme Makaleler (1951)
GENEL ÖZELLİKLERİ‘‘Sanat için sanat’’ anlayışını benimsemişlerdir.
Eserlerde sosyal sorunlardan çok bireysel sorunlara yönelme görülür.(Tevfik Fikret)
Süslü ve sanatlı dil vardır.Arapça ve Farsça kelimeler ağırlıklıdır. "saat-ı semen fam" (yasemin renkli saat), "berf-i zerrin fam" (altın renkli kar)
Aruz ölçüsünü kullanırlar.Konun yapısına göre birden
fazla kalıp kullanırlar.(cenap Şahabettin)
Fransız edebiyatına bağlı kalmışlardır.
roman ve hikâyede realizm ve natüralizm akımlarının; şiirde ise sembolizm ve parnasizm akımlarının etkisi vardır.
Belli bir tabakaya,zümreye hitap ettikleri için ‘‘SALON EDEBİYATI’’ oluşturmuşlardır.
Eselerinde mekan İstanbul’dur.
Aruz hariç divan edebiyatını reddetmektedirler eskiye bağlı her şeyin atılması taraftarıdırlar. Duygu ve hayal ürünlerini gerçeğe tercih etmişlerdir.
Kafiye sem içindir.
Sinestezi ve anjambman’lar vardir.
Şiirde bütün güzelliğine önem verirler.
Sıfatlar çoktur, her sözcük en az bir sıfatla nitelendirilir.
Bağlaçlarla cümleleri uzatma, söz dizimini Fransızcaya benzetme temel alınmıştır.
Batı şiirinin nazım biçimleri kullanılmıştır.
NAZIM ŞEKİLLERİSİZCE NAZIM BİÇİMİ,KAFİYE
ŞEMASI NE OLABİLİR?
4
4
3
3
ABBA
ABBA
CCD
EED SONE
Dağılır yele karşı altın saçları Uçuşurdu bin bir büklüm içinde. Bir hoş ışık vardı gözlerinde Pırıl pırıl, sönmüş o zamandan beri.
Bir iyilik sarardı yüzünü bazan Bilmem,belki bana öyle gelirdi. Ben,o sevdadan can atan deli Nasıl yanıp tutuşmazdım o zaman.
Yürüdü mü yerden kurtulurdu sanki Melekler öyle yürüse gerek.Sözleri Bir başka türlüydü insan sözlerinden.
Gökte bir ruhtu o,bir canlı güneşti. Öyle gördüm ben;öyle değilmiş şimdi. Yay gevşemiş,ne çıkar,yara gitmez gönülden.
Bu kadar uzak mıydıGit git bitmiyor yolGörünmüyor dağın ardı
Oysa bilmem kaç yılBu yollardan yürünmüşŞimdi sanki bir masal
Bu dilsiz dağ ve taşNerde saklar kuşlarıHangi gizle sarmaş dolaş
Anlamak zor susuşları.
?ABA
BCB
CDC
D
3
3
3
1 TERZA-RİMA
Yüzünde hasta-i sevdâ gibi melâlet var, Nedir bu hâl-i perişanın ey hilâl-seher?
Sabâh-ı feyz-i bahâride mübtesem ezhâr Çemen çemen mütemevvic nesîm-i anber-bâr: Niçin? ben anlamadım kimden etsem istifsâr? Yüzünde hasta-i sevdâ gibi melâlat var!
Dem-i seherde yanında şu parlayan ahter
Hazan içinde solan bir çiçek gibi dil-ber Sürûr fec ile şâdân iken bütün yerler, Nedir bu hâl-i perişanın ey hilâl-i seher?
ABAAAA
BBBB
2
4
4
?
TRİYOLE
Yine kış,Yine şems-i mesâda, ah o bakış,Yine yollarda serseri dolaşanAşiyansız tuyûr-ı pür-nâliş...
Tehi kalan ovalarSükût eder sanılır mevsimin gumûmuylaHarab olan sarı yollarda kalmamış ne gelen,Ne giden,Şimdi yalnız kavâfil-i evrâkMütemâdi sürüklenir bir uzakUfk-ı pür-ıztırâb u nevmide.
Yine kış, yine kış,Bütün emelleri bir ağlayan duman sarmış...
?
SERBEST MÜSTEZAT
Elhan-ı Şita Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş,Eşini gaib eyleyen bir kuşgibi karGeçen eyyâm-ı nev-bahârı arar.Ey kulûbun sürûd-ı şeydâsı,Ey kebûterlerin neşîdeleri,O bahârın bu işte ferdâsı:Kapladı bir derin sükûta yerikarlarKi hamûşâne dem-be-dem ağlar.Ey uçarken düşüp ölen kelebek,Bir beyaz rîşe-i cenâh-ı melekgibi karSeni solgun hadîkalarda arar.Sen açarken çiçekler üstündeUfacık bir çiçekli yelpâzeNa'şın üstünde şimdi ey mürdeBaşladı parça parça pervâzekarlarKi semâdan düşer düşer ağlar.Uçtunuz, gittiniz siz ey kuşlar;Küçücük, ser-sefîd baykuşlargibi karSizi dallarda lânelerde arar.Gittiniz, gittiniz ey mürgan,Şimdi boş kaldı ser-te-ser yuvalar,Yuvalarda -yetîm-i bî-efgan:- Son kalan mâi tüyler kovalarkarlarKi havâda uçar uçar ağlar.
Elhan-ı Şita’nın kalıpları
1. Feilâtün mefâilün feilün(fâilâtün) ( fâlün)�2.Mefûlü fâilâtü mefâilü fâilün �3.Mefûlü mefâîlü mefâîlü �feûlün
ROMAN Yazar okuyucu ile roman arasına girmemektedir.Kahramanlar hakkında bilgi vermez. Bundan dolayı Servet-i Fünun romanı Tanzimat romanından daha
sağlam bir tekniğe sahiptir.
Baskıcı siyasi ortamda yaşamalarından dolayı ferdi konular işlemişlerdir.
İlk başlarda romantizmden etkilenmişler,sonradan realizmi venaturalizmi benimsemişlerdir.
Servet-i Fünun döneminin en başarılı romancısı Halit Ziya Uşaklıgil'dir. Mehmet Rauf romanlarında bireylerin iç dünyasını ve romantik aşkları konu edinmiştir.Toplumsal öğeler çok az yer alır, genellikle psikolojik içeriklidir.
Dil çok ağırdır.Arapça,Farsça kelimeler vardır.
Determinizm felsefesi vardır.