SAYI 21 SONBAHAR 2011

HASTALIKTA VE SAĞLIKTA

■ Karadeniz’de görkemli açılış Medicana Samsun Hastanesi resmi açılışını yaptı■ Her şey çocuklar için Özel odalar, oyuncaklar, akvaryumlar…■ Tüp bebek artık daha kolay!■ Meme kanseri nasıl erken teşhis edilir? ■ Çocuğunuzu mevsimsel hastalıklara karşı koruyun

MEDICANA DİŞÇİFTEHAVUZLAR AÇILDI

Noroloji_Hastalikta#8A0802.fh11 11/18/11 7:28 PM Page 1 C M Y CM MY CY CMY K

MEDICANA AVCILAR

MEDICANA BAHÇELİEVLER

MEDICANA ÇAMLICA

MEDICANA DİŞ

MEDICANA KONYA

MEDICANA DİŞ ÇİFTEHAVUZLAR

MEDICANA INTERNATIONAL İSTANBUL

MEDICANA INTERNATIONAL ANKARA

MEDICANA SAMSUN

zmanların verdikleri istatistikî bilgilere göre ülkemizde 3 bin 541 kişiye bir diş hekimi düşüyor. Bu diş hekimlerinin yüzde 80’i kentlerde, yüzde 20’si kırsal bölgelerde hizmet veriyor. Ülkemizde her dört kişiye bir diş fırçası kullanımı düşüyor. Tüm sağlık harcamaları içerisinde diş sağlığına ayrılan pay yüzde 1. Teknolojisi en hızla gelişen sağlık alanlarından biri olmasına karşın ülkemizde topluma yaygınlaştırıla-mamış bir hizmet, ağız diş sağlığı. Oysa ağız diş sağlığı problemleri çözülmediğinde, sistemik hasta-lıkların ortaya çıkmasına neden oluyor.Ülkemizde diş sağlığı hizmetinin yaygınlaştırılması ve ulaşımının kolaylaştırılması gerekiyor. Çeşitli kampanyalarla halkımızın ağız diş sağlığı konusunda bilinçlendiril-mesi gerektiğinin altı hemen her platformda dile getiriliyor, ancak çabalar yetersiz.Medicana Sağlık Grubu, sektörel öncülüğünü, ağız diş sağlığı hizmetlerinin dal merkezleri olarak yaygınlaştırılmasında da gösteriyor. Genel hastanelerin içerisindeki diş merkezlerini yeniden yapılandıran Grup; ilk özel diş merkezini 2007 yılında Bahçelievler’de hizmete sunmuş ve açıldığından bu yana gece-gündüz tüm ağız diş sağlığı

branşlarında aralıksız hizmet ver-miştir.Diş sağlığı ve tedavisi dünyada ge-linen son teknolojik olanaklar, Me-dicana Sağlık Grubu’nun deneyim ve gücüyle artık Anadolu yakasında da rahatlıkla ulaşılabilir olacak. İstanbul’un Anadolu yakasın-da açılan, 24 saat kesintisiz hizmet verecek olan Medicana Diş Çiftehavuzlar’da, ağız ve diş sağlığı konusunda gece ve gündüz yaşanabilecek her türlü sorunu çözebilecek, akademik kadro ve ileri teknoloji butik hizmet anlayışı ile bir araya getirildi.Gece yaşanan bir diş ağrısı ya da bir trafik kazası sonucu yaşanabile-cek çene kırığı ya da çocuklarımızın dişçi korkusunu yok edebilecek konfor ve teknolojide diş sağlığı hizmeti almak artık daha kolay olacak. Medicana Sağlık Grubu’nun deneyim ve bilgi birikimiyle Anadolu yakasında, normal diş tedavisinden estetik diş hekimliğine ve cerrahi gerektiren tüm işlemlere kadar genişleyen tüm ağız diş sağ-lığı hizmetlerini kesintisiz almanız artık mümkün.Yüzünüzdeki gülümsemeyi daim kılmak için çalışmalarımız devam ediyor.Sağlıklı, kaliteli ve güzel bir yaşam dileğiyle…

U

EDİTÖR

kesintisiz hizmet artık mümkün!

Diş sağlığınDa

sOnBahar 2011 3

Sorumlu Yazı İşleri Md. Kurtuluş Okutan MEDICANA Kurumsal İletişim Koordinatörü

Bu dergi Doğan Burda Dergi Yayıncılık ve Pazarlama A.Ş.’ye ait Tempo Dergisi tarafından Bahçelievler Sağlık Hizmetleri A.Ş. için hazırlanmıştır. Satılamaz ve dağıtılamaz. Dergide yayımlanan yazı, fotoğraf, harita, illüstrasyon ve konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilerek dahi alıntı yapılamaz. Bahçelievler Sağlık Hizmetleri A.Ş. Eski Londra Asfaltı No: 2 Bahçelievler/İstanbul info@MEDICANA.com.tr

Tempo Dergisi Hürriyet Medya Towers 34212 Güneşli/İstanbul tempo@doganburda.com

Baskı: APA / Uniprint Basım Sanayi ve Ticaret A.Ş. +90 212 798 28 40 – 10 Hat

PROF. DR. ALAATTİN YILDIZ NEFROLOJİ

PROF. DR. ALİ CEM YORGANCIOĞLU

KALP-DAMAR CERRAHİSİ

PROF. DR. ATİLLA YALÇIN HEMATOLOJİ

PROF. DR. AYŞİN BAKKALOĞLU

ÇOCUK NEFROLOJİSİ

PROF. DR. BAHAR GüRSOY AĞIZ, DİŞ, ÇENE

CERRAHİSİ UZM.

PROF. DR. BARIŞ DİREN RADYOLOJİ UZMANI

PROF. DR. BüLENT BERKARDA ONKOLOJİ

PROF. DR. CAZİP üSTüN KADIN HASTALIKLARI

vE DOĞUM

PROF. DR. CEM SUNGUR NEFROLOJİ

PROF. DR. FULYA TANYERİ İÇ HASTALIKLARI

PROF. DR. GüvEN ERDOĞ KALP DAMAR

CERRAHİSİ

PROF. DR. HAYRİ ERMİŞ

KADIN HASTALIKLARI vE DOĞUM

PROF. DR. HASAN TAŞÇI GENEL CERRAHI

PROF. DR. HİDAYET AKDEMİR

BEYİN vE SİNİR CERRAHİSİ

PROF. DR. KAYA KANBEROĞLU RADYOLOJİ

PROF. DR. LEvENT ALIMGIL GÖZ HASTALIKLARI

PROF. DR. MAHMUT BAŞOĞLU GENEL CERRAHİ

PROF. DR. MARİF MUTLU CİHANGİROĞLU

RADYOLOJİ

PROF. DR. MEHMET BEKAROĞLU

PSİKIYATRİST vE PSİKOTERAPİ UZMANI

PROF. DR. MEHMET SALİH BİLAL

KARDİYOvASKüLER CERRAHİ

PROF. DR. MERAL KOZAKÇIOĞLU ÖZEKİCİ

FİZİK TEDAvİ vE REHABİLİTASYON

PROF. DR. M. İRFAN SABAH KARDİYOLOJİ

PROF. DR. MUZAFFER SARIYAR GENEL CERRAHİ

UZMANI (TRANSPLANTASYON)

PROF. DR. NAZLIHAN GüNAL

PEDİATRİK KARDİYOLOJİ

PROF. DR. OSMAN UĞUR ÇALPUR

ORTOPEDİ vE TRAvMATOLOJİ

PROF. DR. ÖMER IŞIK

KALP DAMAR CERRAHISI

PROF. DR. SADIK ERSÖZ GENEL CERRAHİ UZMANI

(TRANSPLANTASYON)

PROF. DR. SEBAHATTİN ATEŞAL KARDİYOLOJİ

PROF. DR. SELİM AKSÖYEK ÇOCUK CERRAHISI

PROF. DR. SİNAN ARSAN KALP DAMAR CERRAHİ

PROF. DR. SUMRU ŞEKERCİ ANESTEZİ

PROF. DR. TAMER TüRK AĞIZ vE DİŞ SAĞ.

PROF. DR. TANFER KUNT KULAK BURUN BOĞAZ

PROF. DR. TAYFUN GüRPINAR üROLOJİ

PROF. DR. TEOMAN ŞEŞEN KULAK BURUN BOĞAZ

HASTALIKLARI

PROF. DR. üLKü SARITAŞ GASTROENTEROLOJİ

PROF. DR. YILMAZ TOMAK ORTOPEDİ vE

TRAvMATOLOJİ

PROF. DR. YüCEL TAŞTAN

ÇOCUK SAĞLIĞI vE HASTALIKLARI

DOÇ. DR. AHMET ERDİL GASTROENTEROLOJİ

DOÇ. DR. AHMET HİLMİ KAYA BEYİN vE SİNİR

CERRAHİSİ

DOÇ. DR. ALİ OSMAN KAYA ONKOLOJİ

DOÇ. DR. BARIŞ AKIN GENEL CERRAHİ UZMANI

(TRANSPLANTASYON)

DOÇ. DR. CENGİZ KAYAHAN GENEL CERRAHİ

DOÇ. DR. FETHİ KILIÇARSLAN KARDİYOLOJİ

DOÇ. DR. FüSUN TOKATLI

RADYASYON ONKOLOJİSİ

DOÇ. DR. G. FAİK HOBİKOĞLU KARDİYOLOJİ

DOÇ. DR. GÖKHAN ERKOL NÖROLOJI

DOÇ. DR. GüRDAN GüR GASTROENTOROLOJİ

DOÇ. DR. HASBİ ERDEM DİKER KARDİYOLOJİ

DOÇ. DR. H. GüRDAL İNAL üROLOJİ

DOÇ. DR. H. İBRAHİM UÇAR

KARDİYOvASKüLER CERRAHİ

DOÇ. DR. H. NEDİM ARDA

KULAK BURUN BOĞAZ HASTALIKLARI

DOÇ. DR. İBRAHİM TEK MEDİKAL ONKOLOJİ

DOÇ. DR. KERİM ORTAKOĞLU

AĞIZ vE ÇENE CERRAHİ UZMANI

DOÇ. DR. MERYEM KAYA NüKLEER TIP

DOÇ. DR. MESUT Y.ATLI GENEL CERRAHİ

DOÇ. DR. NAZİF KüRKÇüOĞLU DERMATOLOJİ

DOÇ. DR. NEDİM ARDA KBB

DOÇ. DR. NİHAT AKBAYIR GASTROENTEROLOJİ

DOÇ. DR. OĞUZHAN OKUTAN

GÖĞüS HASTALIKLARI

DOÇ. DR. OĞUZHAN SARIYüCE üROLOJİ

DOÇ. DR. SABİRE AKIN

FİZİKSEL TIP vE REHABİLİTASYON

DOÇ. DR. SELMAN LAÇİN

KADIN HASTALIKLARI vE DOĞUM (IvF)

DOÇ. DR. SERDAR AKGüN

KARDİYOvASKüLER CERRAHİ

DOÇ. DR. SüHA SÖNMEZ

KADIN HASTALIKLARI vE DOĞUM (IvF)

DOÇ. DR. ŞADAN AY ORTOPEDİ vE TRAvMOTOLOJİ

DOÇ. DR. YUSUF üSTüN

KADIN HASTALIKLARI vE DOĞUM

DOÇ. DR. YALIM YALÇIN PEDİATRİK KARDİYOLOJİ

YRD. DOÇ. DR. HACI AKAR KALP vE DAMAR

CERRAHİSİ

YRD. DOÇ. DR. KENAN DURNA KARDİYOLOJİ

YRD. DOÇ. DR. MUSTAFA YAZICI KARDİYOLOJİ

Sağlık Grubu Dergi Danışma Kurulu

12 Medicana Diş Çiftehavuzlar 24 saat hizmetinizde

58Estetiğe medikal yaklaşımModern tıp teknolojileri estetik uygulamalarıyla birleştiğinde, ortaya mucize gibi sonuçlar çıkıyor.

İÇİNDEKİLER4 SONBAHAR 2011

3 Önsöz

6 Kısa kısa

8 Karadeniz'de görkemli açılış Karadeniz'in en büyük hastanesi Medicana Samsun'un resmi açılış

töreni, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç'ın katılmıyla gerçekleştirildi.

14 İmplant ve lazerde son nokta Çiftehavuzlar Medicana Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi'nde kullanılan imp-

lant ve lazer teknolojileri, hastalara büyük olanaklar sunuyor.

18 Diş tedavisinde güven ve teknoloji bir arada İstanbul Çiftehavuzlar'da açılan 'Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi'ni Medica-

na kurucu ortağı DT. Nazan Boskurt ile konuştuk.

20 Kemik erimesinden nasıl korunabilirim? Medicana Ankara Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr.

İsmail Özturan'a göre, osteoporoz riskini azaltmak elimizde.

24 Troidi önemseyin Tiroit bezi ve tiroit kanseri dikkate alınmalı.

26 Tiroit kanserinde ameliyat Tiroit kanserinde cerrahi tedavi sonrası nelere dikkat edilmeli? Medica-

na Ankara Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Jehat Kutlay anlattı.

28 Hastalıkları önlemenin yolu Check Up Zamanında Check Up yaptırarak birçok hastalığın önüne geçilebilir.

30 Kulağınıza kulak verin En önemli duyularımızdan biri olan işitme hakkında ne biliyoruz?

32 Genel anestezi ile konforlu ameliyat Anestezi korkusuna son. Medicana Bahçelievler Hastanesi'nden Uzman

Dr. Murat Subaşı, anestezinin yüzde yüz güvenilir olduğunu söylüyor.

36 Diyabet nasıl erken yakalanabilir? Gizli şeker, diyabetin bir adım öncesi ve hastalığın tahribatı da bu

dönemde başlıyor. Peki, diyabet önceden nasıl tespit edilir?

38 Kış aylarında beslenmenin altın kuralları Medicana Çamlıca Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Sevihan Akbu-

lut, kış aylarında nasıl beslenmemiz gerektiği hakkında bilgi verdi.

40 Kadında ve erkekte meme kanseri Meme kanseri, diğer organların kanseri kadar tehlikeli oluyor.

42 Çocuğum soğuk havalarda hastalanmasın Ebeveynlerin yanlış davranışları çocukları daha da hasta edebilir.

44 Akılcı ilaç kullanımı Ülkemizde teşvik edilen 'akılcı ilaç'ın sorumluları hekim, eczacı ve

hastalar. Peki bu konuda ne biliyoruz?

46 Kısırlığın çözümü tüp bebekte Tıp teknolojisinin çocuk sahibi olamayanlara sunduğu tüp bebek

yöntemi nasıl uygulanıyor?

48 Ofis ağrılarından nasıl kurtulurum? Hareketsizliğe karşı nasıl önlemler alınabilir?

50 İleri MR görüntülemede yeni nesil teknoloji Yeni hizmete giren 'GE 1.5 Tesla Brivo MR 355' ile vücut en küçük ayrın-

tısına kadar taranıp, hastalıkların tanısı konulabiliyor.

52 Güneş ışığı azalınca rumhumuz da üşüyebilir Kış aylarında mevsimsel depresyona dikkat.

62 Artık kocaman bir aileyiz Üçlü böbrek nakli yeni hayatlara umut oldu.

64 Gıda İntoleransı Birçok sağlık sorununun gizli sebebi, bir testle öğrenilebilir.

34Grip aşısı koruyor, ama... Grip aşısına kendimiz karar ver-memeliyiz. Mutlaka bir hekime

danışarak yaptırmalıyız.

54Her şey çocuklar içinKüçük hastalarımız, Medica-na Hastanelerinde doktorlar-

dan korkmuyor.

22Ellerinizde gece

uyuşması oluyorsa, gündüz gazete eli-nizden düşüyorsa

DİKKAT!

SONBAHAR 2011 5

Telekom çalışanlarına seminer

DiyabeT hasTalarıyla beraber

libyalılar, meDıcana’Da TeDavi eDilDi

Çamlıca Medicana Hastanesi Organ Nakli ve Transplantasyon Merkezi Başkanı Doç. Dr. Barış Akin, 15 Eylül 2011 Perşembe günü Türk Telekom Genel Mü-

dürlüğü Konferans Salonu’nda toplumsal sağlık bilincinin ve yaşam kalitesinin yükselmesi amacıyla Türk Telekom çalışanlarına 'Böbrek naklinde gelinen son nokta ve nakil kriterleri' konusunda kapsamlı bir seminer verdi. Sunumuna organ nakline ilişkin teorik bilgilerle başlayan Doç. Dr. Barış Akin, bu çerçevede bitkisel hayat, beyin ölümü, organ verici konumundaki canlı ve cansız donörlerin özellikleri hakkında bilgi verdi. Daha sonra organ naklinin tıbbî ve etik boyutlarına değinen Çamlıca Medicana Hastanesi Organ Nakli ve Transplantasyon Merkezi Başkanı Doç. Dr. Akin, organ naklinin insan yaşamı için hayati önemi üzerinde durdu. Doç. Dr. Barış Akin, nakledilen bir organ-la hayata yeniden tutunanların sevinç dolu anları ile zamanında bir organ bulunamadığı için genç yaşta hayata veda edenlerin dramatik sonlarına ait enstantanelerle desteklediği konuşmasında, organ bağışının önemini vurgula-dı. Konferansının sonunda soruları cevaplayan Doç. Dr. Akin, Medicana Sağlık Grubu hakkında bilgi vererek, donanımlı üniteleriyle organ naklinde yüksek standartlarda 7 gün 24 saat kesintisiz hizmet verdiklerini sözlerine ekledi.

'Medicana Bahçelievler, Diyabet Hastalarını Bilinçlendirme Se-mineri', 13 Ekim 2011 tarihinde Medicana Bahçelievler eğitim

salonunda gerçekleşti.Medicana Bahçelievler Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Doktor Nes-riye Demirel ve eğitim hemşiresi Hilal Badı, Medicana Bahçelievler eğitim salonunda, diyabet hastalığı, diyabet hastalarında beslenme şekli ve yaşam tarzının önemi, diyabet hastalığını bekleyen diğer hastalıklar, diyabette bilinen yanlışlar ve doğrular, diyabette hedefle-rimiz konularında bilgiler verdi.Seminere katılan diyabet hastaları ve yakınları bu türlü bir organi-zasyonun kendileri için çok önem arz ettiklerini belirttiler. Yoğun bir katılımın olduğu sunumun sonunda hastaların merak ettikleri sorular uzmanlar tarafından cevaplandırıldı.Diyabet hastalarının yaşam kalitesini artırmayı amaçlayan 'Medicana Bahçelievler Diyabet Hastalarını Bilinçlendirme Seminerleri', Ekim 2011-Haziran 2012 tarihleri arasında her ayın ilk perşembe günü gerçekleşmeye devam edecek.

Libya'daki çatışmalarda yaralanan 101 hasta tedavi için Ankara'ya getirildi. Türkiye'deki Libya Büyükelçiliği’nin organizasyonuyla özel

uçakla Ankara'ya getirilen Libyalılar, Ankara Medicana Hastanesi’nde tedavi altına alındılar. 99 hastanın tedavi edildiği Özel Ankara Medicana Hastanesi’nde yaralılardan biri yanık, üçünün beyin ve sinir cerrahisi, diğerlerinin de ortopedi ve travmatoloji birimlerinde tedavileri gerçekleştirildi.

KISA KISA6 sonbahar 2011

Türkiye’de bir ilk

yeni Doğanların yanınDayız

PerTevniyal'De Pilav ve aşure günü

Başkente dünya standartlarında sağlık hizmeti getiren Medicana International Ankara Hastanesi, başkentin tüm

sağlık hizmetlerini tek çatı altında topluyor. 20 bin metrekare kapalı alana sahip, modern teknolojisi ve teknik özellikleriyle dünyanın sayılı özel hastaneleri arasında yer alan Medica-na International Ankara Hastanesi, organ nakli (böbrek ve karaciğer), medikal onkoloji, kardiyoloji, kalp damar cerrahisi, radyasyon onkolojisi, tüp bebek, nükleer tıp, 24 saat acil sağlık ve hemodiyaliz hizmetlerini bünyesinde toplayan ilk özel hastane olma unvanını taşımaya devam ediyor. Türkiye Barolar Birliği mensuplarının sağlık hizmeti proto-kolü, Türkiye’de ve Ankara’da ilk defa Medicana International Ankara Hastanesi ile yapıldı. Tüm avukatlara hizmet ağını açan Medicana International Ankara Hastanesi, teknolojik alt-yapısı, uzman kadrosu ve modern binasıyla sadece Ankara’da değil çevre illerden de gelecek misafirlere ev sahipliği yapmakta. Medicana Internatio-nal Ankara Hastanesi, sunduğu ileri hizmet kalitesi ile Ankara’daki sağlık turizmine de canlılık getiriyor. Medicana Internatio-nal Ankara Hastanesi sağlık turizmi alanında özellikle organ nakli, onkoloji, kardiyoloji ve kalp damar cerrahisi, tüp bebek, plastik cerrahi ve kozmetoloji bölümleriyle ön plana çıkıyor.

Karadeniz Bölgesi’nin en büyük özel hastanesi Medicana Samsun Hastanesi’nin Kurumsal Pazarlama ve Hemşirelik Hiz-

metleri, yeni doğan bebeklerini taburcu ettikten sonra evlerinde ziyaret ederek sağlık kontrollerini yapıyor. Kurumsal Pazarlama ve Hemşirelik Hizmetleri tarafından sunulan bu hizmet sırasında yeni doğan bebeklerin genel kontrolü, kilo, baş çevresi ve boy ölçümleri yapılıyor, sağlık kontrolleri tamamlanıyor.Medicana Samsun Hastanesi’nde doğum yapan anneler, doğum sonrası aldıkları bu yakın ilgi ve hizmetten son derece memnun olduklarını belirtiyorlar.

Pertevniyal Lisesi’nden Yetişenler Derneği tarafından düzenlenen Pertevniyal Lisesi Pilav ve Aşure Günü etkinliği 23 Ekim 2011

tarihinde okulun bahçesinde düzenlendi. Türkiye'nin tarihi ve köklü okullarından Pertevniyal Lisesi mezunları pilav ve aşure gününde bir araya gelerek geçmişi yad ettiler. Medicana Sağlık Grubu’nun spon-sor olduğu etkinlik, bayram havasında, festival şenliğinde geçti.

sonbahar 2011 7

KARADENİZ’DE GÖR KEMLİ AÇILIŞ

8 Ağustos 2011'de hasta kabulüne başlayan Samsun Medicana Hastanesi'nin resmi açılışı 23 Eylül 2011'de yapıldı.

MEDICANA SAMSUN8 SONBAHAR 2011

KARADENİZ’DE GÖR KEMLİ AÇILIŞ KARADENİZ’İN EN BÜYÜK, TÜRKİYE’NİN İSE METREKARE BÜYÜKLÜĞÜ OLARAK İLK BEŞTEKİ HASTANESİ MEDICANA SAMSUN’UN RESMİ AÇILIŞ TÖRENİ, GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ’IN KATILIMIYLA GERÇEKLEŞTİRİLDİ. 'A TİPİ VIP HASTANECİLİK' ANLAYIŞINI EN SON TIP TEKNOLOJİSİYLE BİRLEŞTİREN HASTANE, 38 BRANŞTA 90 UZMAN HEKİMLE HİZMET VERECEK.

Türkiye’nin en büyük özel sağlık zin-cirlerinden biri olan Medicana Sağlık Grubu’nun, İstanbul ve Ankara’dan sonraki en büyük yatırımı olan ve

8 Ağustos 2011’de hasta kabulüne başlayan Medicana Samsun Hastanesi’nin resmi açılışı, 24 Eylül 2011’de, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın da katıldığı görkemli bir törenle gerçekleştirildi. ‘A Tipi VIP Hastanecilik‘ anlayışını en son tıp teknolojisi, özel düşünülmüş detaylar, koşulsuz hasta memnuniyeti, uzman kadro ve bölge-ye özel tıp hizmetleriyle Karadeniz’e sunan hastanenin açılış törenine, Bakan Kılıç’ın yanı sıra, Ak Parti Samsun Milletvekilleri Ahmet Yeni, Mustafa Demir; Samsun Valisi Hüseyin Aksoy, Samsun Canik İlçesi Belediye Başkanı Osman Genç, Medicana Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Hüseyin Bozkurt, Borsan Yöne-tim Kurulu Başkanı Adnan Ölmez, üst düzey protokol üyelerinin yanı sıra iş, sanat ve spor camiasından çok sayıda davetli katıldı.

İnsan sağlığına yatırımAçılış töreninde bir konuşma yapan Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, “Öncelikle Medicana Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Hüse-yin Bozkurt olmak üzere emeği geçen herkese Samsun’a böyle bir hastane kazandırdıkları için teşekkür ediyorum. Açılışını yaptığımız hasta-

SONBAHAR 2011 9

Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç.

MHP Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşek, Ak Parti İl Başkanı Osman Çetinkaya, Ak Parti Samsun Milletvekili Ahmet Yeni, Samsun Valisi Hüseyin Aksoy, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, Ak Parti Milletvekili Mustafa Demir, Borsan Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ölmez.

Canik Belediye Başkanı Osman Genç.

Medicana Samsun Hastanesi Başhekim Op. Dr. Ferhat Günaydın, Ak Parti Samsun Milletvekili Ahmet Yeni, Samsun Valisi Hüseyin Aksoy, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç.

MHP Samsun Milletvekili İhsan Kalkavan, CHP Samsun Milletvekili Haluk Koç, Ak Parti Milletvekili Mustafa Demir, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, Samsun Valisi Hüseyin Aksoy, Ak Parti Samsun Milletvekili Ahmet Yeni, Ak Parti İl Başkanı Osman Çetinkaya.

Borsan Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ölmez.

Ak Parti Samsun Milletvekili Ahmet Yeni.

Samsun Valisi Hüseyin Aksoy.

Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Şenocak, Borsan Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ölmez, Ak Parti Samsun Milletvekili Ahmet Yeni, Medicana Yönetim

Kurulu Başkanı Hüseyin Bozkurt, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç.

Samsun Valisi Hüseyin Aksoy, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, Ak Parti Samsun Milletvekili Ahmet Yeni, Borsan Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ölmez.

MEDICANA SAMSUN10 SONBAHAR 2011

nenin Samsun’a, Karadeniz’e, daha da önem-lisi bölge ülkelerin vatandaşlarına da hizmet edecek olmasının, Samsun’u sağlık alanında çekim merkezi haline getireceğinden şüphem yok. İnsana, insan sağlığına yapılan yatırımlar benim için her zaman çok değerli olmuştur. Bir spor kenti olan Samsun, artık sağlık alanında da ön plana çıkacaktır. Hastanenin Samsun’a hayırlı olmasını diliyorum” dedi.Profesyonel yönetimi, 20 yılı aşkın deneyi-mi, dünyanın sayılı merkezlerinde bulunan ileri teknolojisi, bilimsel çalışmaları ve yüksek hasta memnuniyeti ile kapsamlı sağlık hizmeti sunan Medicana Sağlık Grubu, Avrupa Birliği standartlarında sağlık hizmeti sunma hedefiyle Türkiye’nin diğer illerine de sağlık yatırımı yapıyor. Bu hedef ile projelendirilen ve hayata geçirilen Medicana Samsun Hastanesi’nin açılış töre-ninde konuşma yapan Medicana Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Hüseyin Bozkurt, Samsun yatırımıyla ilgili olarak şu açıklamalar-da bulundu: “Medicana Sağlık Grubu olarak, 20 yılı aşkın deneyimi, uzmanlığı ve uluslararası standartları, sekizinci halkamız Medicana Samsun Hastanesi ile Samsun ve Karadeniz halkının hizmetine sunduk. 70 milyon dolarlık yatırım değeri bu-lunan Medicana Samsun Hastanesi, Karadeniz Bölgesi’nin sağlık üssü olarak planlanırken bölge ülkelerinin de sağlık ihtiyacına cevap verecek şekilde hazırlanmıştır.

Fiyat üstünlüğü30 bin metrekare kapalı alanda 220 yatak kapasitesi ile bölgenin en büyük özel hastanesi olarak planlanan Medicana Samsun Hastanesi, en son teknolojik olanaklar, konforlu ve hasta mahremiyetini ön planda tutan tedavi mekan-ları, deneyimli ve başarıları ispat edilmiş hekim kadrosu ile uluslararası sağlık hizmeti sunmaya hazırdır. SGK ile her branşta yapılan anlaşmalar sayesinde uluslararası kalitede hizmeti, en son

teknolojik olanaklarla, konforlu mekânlarda, güler yüzle, çevre özel hastaneleriyle benzer fiyatta sunma üstünlüğü-ne sahiptir.En son tıp teknolojisi ve konforuyla donatılan Medicana Samsun Hastanesi, Karadeniz’in en büyük özel hastanesi olarak, sadece Samsun’a değil, tüm Karadeniz ve Orta Anadolu bölgele-riyle birlikte çevre ülkelerden gelecek yabancı hastalara da hizmet verecek. Parkinson cerrahisi merkezi, kemik iliği nakil merkezi, kanser merkezi, transplantasyon merkezi, kardiyoloji ve kalp damar cerrahisi merkezi, ortopedi ve travmatoloji merkezi gibi son derece önemli bölümleri ve en son teknolojik donanımı bünyesinde barındıran Medicana Samsun Has-tanesi, Karadeniz’de “Sağlık Turizmi”nin öncüsü olmayı hedefliyor.”

Güçlü marka, güçlü deneyimAçılış töreninde, “Sağlıkta dünya standar-dını Karadeniz’e taşıyoruz” diyen Borsan Grup Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ölmez, Medicana Sağlık Grubu’nun JCI belgesine sahip olan İstanbul ve Ankara’daki yedi hastanesiyle uluslararası standartlarda hizmet verdiğini belirtti. Ölmez, “Grubun İstanbul ve Ankara’daki hastanelerinde uluslararası standartlarda sağlık hizmeti sunulmaktadır. Dünyanın sayılı sağlık yatırımlarını ülkemize kazandıran Medica-na Sağlık Grubu, markanın tüm gücünü ve deneyimini Medicana Samsun Hastanesi’yle Samsun’a ve bölgeye taşıyacak. Hastanemiz

çağdaş ve dünyada var olan en son tıp tekniği ve teknolojisini, güncel

tıbbi yaklaşımlarla bütünleştirerek, hastalara 7 gün 24 saat doğru, hızlı ve güvenilir sağlık hizmetini aynı standartlarda sunmayı misyon edinmiştir. Hastalarımızın sadece tanı, teşhis, tetkik ve tedavi safhalarında değil, sağlıklı olma halini sürdürme konularında da yanında olacak, çok kapsamlı bir sosyal sorumluluk vizyonuna sahibiz” şeklinde konuştu. Borsan Şirketler Grubu Başkanı Adnan Ölmez, Medicana Samsun Hastanesi’nde tümü tek kişilik olan hasta odala-rının, hasta ve refakatçilerin maksimum konfor ve tıbbi güvenliği hedeflenerek planladığını sözlerine ekledi.

Gelişmiş ülke standardıÇağdaş altyapısı ve uzman ekipleriyle, ulus-lararası kalite standartlarını temsil eden Joint Commission International Accreditation (JCI) tarafından akredite edilmiş yedi hastanesinde Türkiye’ye gelişmiş ülke standartlarında hizmet vermenin gururunu taşıyan Medicana Sağlık Grubu’nun sekizinci hastanesi olan Medicana Samsun’un açılış törenine Samsun halkı da yoğun ilgi gösterdi.Medicana Sağlık Grubu’na bağlı hastanelerde her yıl 1 milyonun üzerinde hasta tedavi edil-mekte, 21 bin anjiyografi, 4 bin kalp ameliyatı gerçekleşmektedir. Medicana, organ naklinde öncü kuruluşlardan biri olarak 2008 yılında en fazla organ nakli gerçekleştiren özel sağlık kuruluşu oldu.

Gençlik ve Spor Bakanı Suat Çelik: “Açılışını yaptığımız hastanenin Samsun’a, Karadeniz’e, daha da önemlisi bölge ülkelerin vatandaşlarına da hizmet edecek olmasının,

SAMSUN’U SAğlIK AlANINDA ÇEKİM MErKEzİ HAlİNE GEtİrECEğİNDEN ŞÜPHEM YOK.”

Medicana Samsun Hastanesi'nin açılışı basında böyle yer aldı.

SONBAHAR 2011 11

Medicana Çiftehavuzlar Diş'te son teknoloji ve modern

cihazlar kullanılıyor.

DİŞ12 SONBAHAR 2011

• İmplant.• Estetik Diş Hekimliği.• Ağız-Diş ve Çene Cerrahisi.• Ortodonti (Eğri dişlerin düzeltilmesi).• Periodontoloji (Diş eti hastalıkları).• Diş Beyazlatma.

• Protez.• Pedodonti (Çocuk diş sağlığı).• Endodonti (Kanal tedavisi ve dolgu).• Genel Anestezi ve Sedasyonla Tedavi.• Lazer Tedavisi.

ÇİFTEHAVUZLAR DİŞ’TE HANGİ BRANŞLAR VAR?

YENİ DİŞ ÜSSÜMEDICANA SAĞLIK GRUBU, İKİNCİ DİŞ MERKEZİNİ İSTANBUL ÇİFTEHAVUZLAR’DA AÇTI. DİŞ AĞRISINDAN ACİL AMELİYATLARA KADAR HER SORUNA HAFTANIN HER GÜNÜ, HER SAAT ÇÖZÜM BULMANIN MÜMKÜN OLDUĞU MERKEZ, HİZMETE GİRDİĞİ GÜN AÇTIĞI KAPISINI HİÇ KAPATMIYOR.

Medicana Hastaneler Grubu, en ileri teknolo-jiyi en iyi ve güvenilir hizmetle birleştirerek

insan sağlığına hizmet etme mis-yonunu, İstanbul Çiftehavuzlar’da açtığı Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi'yle bir adım daha öteye taşıdı. Ağız ve diş sağlığı ile ilgili her türlü tanı ve tedavinin gerçekleştirildiği ve diş hekimliğinin tüm ihtisas dallarının aynı çatı altında toplandığı Medicana Çiftehavuzlar Diş, İstanbul Anadolu yakasında haftanın her günü, hiç ka-panmadan kesintisiz hizmet sunacak. Hastaların, günün hangi saatinde olursa olsun, merkeze geldiklerinde ihtiyaçları olan uzmanı bulmaları mümkün.Türkiye’de ihmal edilmiş bir konu olan ağız ve diş sağlığı konusunda önemli bir açığı kapatmayı kendine hedef koyan merkezde, son teknoloji ve modern cihazlar kullanılarak ağız ve diş sağlığı için çözümler üretili-

yor. Merkez, gerek donanımı, gerek kadrosu ve hizmet kalitesiyle, Ana-dolu yakasında bu alandaki önemli bir boşluğu gidermeyi de hedefliyor.Medicana Çiftehavuzlar Diş’te, hasta-lar aradıkları her şeyi son derece şık mekânlarda ve Medicana konforuyla buluyorlar. Günümüzün modern tıp dünyasında, teknolojisi en hızlı gelişen diş hekimliği alanında tüm modern donanımın sağlandığı Çiftehavuzlar Diş, ortodontiden çene cerrahisine, diş estetiğinden implantolojiye, lazer tedavisinden diş eti hastalıkları tedavisine kadar tüm branşlarda hizmet veriyor. Tamamı diş hekimliğinde akade-mik kariyeri olan deneyimli uzman hekimlerden oluşan kadrosuyla Çiftehavuzlar Diş, tedavi kadar koruyucu hekimliğe de önem veriyor. Bu amaçla, halka yönelik tarama-lar, gençlere ve çocuklara ağız ve diş sağlığı konusunda seminerler planlanıyor.

Anadolu yakasına

SONBAHAR 2011 13

İMPLANT VE LAZERDE

SON NOKTA ÇİFTEHAVUZLAR MEDICANA AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI MERKEZİ’NDE KULLANILAN İMPLANT VE

LAZER TEKNOLOJİLERİ, DİŞ SAĞLIĞINDA HASTALARA ÇOK BÜYÜK OLANAKLAR VE YENİLİKLER SUNUYOR. MEDICANA HASTANELER GRUBU’NDAN DİŞ HEKİMİ PROF. DR. BAHAR GÜRSOY,

İMPLANT VE LAZER HAKKINDA BİLMEMİZ GEREKENLERİ ANLATTI.

DİŞ14 SONBAHAR 2011

Tüm protez uygulamalarında, her hastanın kendi durumuna özel endikasyonlar var.

SONBAHAR 2011 15

İmplant tedavisi neden son yıllarda daha fazla tercih ediliyor?Hastalarımızın çoğu ağız içinde hareket eden protezlerden çekiniyor ve yakınıyor.

Ayrıca köprü protezi denen sabit kısa protezler yapılırken de, eksik dişin her iki yanındaki dişler sağlam olsalar bile kesilmek zorunda, bu da hastalarımızın tercih etmediği bir durum.■ Diğer protez türlerine veda mı edeceğiz?Kesinlikle hayır. Tüm protez uygulamalarında, her hastanın kendi durumuna özel endikas-yonlar vardır. Örneğin, bazı hastalarımızda alt çenede tutuculuk sorunu yaşandığında, iki veya dört implant konularak, tutuculuğu artırılmış hareketli protezler yapılıyor ve son derece yüz

güldürücü sonuçlar alınıyor.

Ekip çok önemli■ Her hastaya implant yapılabilir mi?İmplant yapılmadan önce hastanın mutlaka hekim tarafından ağız içi yani çene kemikleri, dişleri ve dişeti dokularının değerlendirilmesi gerekir. Genel sistemik sağlığı uygun olan has-talarımızda, yaş faktörü de göz önüne alınarak, ağız içi muayene ve planlama aşamalarına geçilir.■ Hangi aşamalar bunlar?İmplant ekibinde mutlaka bir dişeti hastalıkları uzmanı, bir çene cerrahisi uzmanı ve bir protez uzmanı bulunması gerekir. İmplant hazırlığına

önce hastanın panoramik ve volumetrik dental tomografileri çekilerek başlanır. Bu radyografik incelemeler bize çenelerin tümünün ve implant koymayı planladığımız kemik bölgelerinin kesit kesit detayını verir. Bu filmlerde biz gerekli inceleme ve ölçümleri yapar ve implant öncesi ek hazırlık ameliyatlarına gerek olup olmadığını değerlendiririz. ■ Ek hazırlık ameliyatları neler?Bazı hastalarımızda üst çenedeki maksiller sinüs boşlukları çok büyük ve aşağıda yer almış olabilir veya çene kemikleri aşırı erimiş olabilir. Bu durumda, yetersiz kemik yüksekliğini artır-mak için “Sinüs lifting” denilen bir uygulama yapılır. Yeterli kemik yüksekliği olan hastalara uygulanması gerekmemektedir. Bunun dışında, tek diş bölgesinden başlayarak, daha büyük miktarlarda kemik implant yatağının hazırlan-ması gereken durumlar vardır, bunlar da kısaca kemik eklemeleri, "Distraksiyon" dediğimiz vida-lı apareylerle kemik uzatma ve ince kemiklerin

“Lazer çok faydalı olabileceği gibi, cahil ellerde zararlı

da olabilir. Çünkü Çok cİDDİ bİr TEMEl bİlgİ vE EğİTİM gErEkTİrİr.”

DİŞ16 SONBAHAR 2011

split yapılarak genişletilmesi ve bazı yumuşak doku, dişeti düzeltmeleridir.

İmplant ile her soruna çözüm■ Yani hemen her sorunu çözebiliyorsunuz?Evet, özel durumlar hariç hemen her konuda hastalarımızı implanta hazırlayabiliyoruz, ama bu konuda hastalarımızın güven ve işbirliği çok önemli bir faktör.■ bahsettiğiniz operasyonlar lokal anesteziy-le mi yapılır?Evet, birçoğu lokal anesteziyle yapılabilir, ama operasyonun türüne, hastanın durumuna ve arzusuna göre sedasyon veya genel anesteziyle de uygulayabilmekteyiz.■ İmplant tedavisi ne kadar sürede biter?Bu sorunun cevabı kişiden kişiye değişir, ama bir implantın çene kemiğine kaynama süresi dersek, bu üst çenede (yaşa ve kemiğin durumuna bağlı olarak) ortalama 4-6 ay, alt çenede 3-6 aydır. İmplantın kemiğe kaynaması

tamamlandıktan sonra, implant üst yapıları yani ağızda görünecek son protezleri takılır.

Mutlaka düzenli kontrol■ İmplant yaptırmak isteyen hastalara öneri-leriniz neler?Hastalarımız implant ekibinin en önemli üye-leridir. Öncelikle bu işin uzmanına başvurup, tetkiklerini tamamlamalarını, aldıkları ön bilgi çerçevesinde karar vermelerini öneririm. İmplantta kararın en önemli parçası maliyet olmamalıdır, en doğru şekilde sonuç almanız gerekir. En önemlisi hastalarımızın implantları ve protezleri bittikten sonra mutlaka düzenli kontrollerine gelmesi gerekir.■ Diş hekimliğinde lazer günümüzde çok popüler oldu, nedir lazer?Dağılmadan, noktasal etki gösteren çok kuvvetli ve biyolojik etkileri olan bir ışındır.■ lazer klasik yöntemlere göre avantajlı mı?Lazer klasik yöntemlere göre oldukça avantaj-lıdır; çünkü iyileşmesi çok hızlıdır, kanama çok azdır, cerrahi bölgenin çevre dokularına zarar vermez ve operasyon sonrası doku büzüşmesi minimumdur. Dolayısıyla iz kalma riski azalır. Operasyon sonrası ağrı ve şişlik daha az olur. ■ lazeri herkes kullanabilir mi?

Cahil ellerde zararlı olabilir. Çünkü ciddi bir temel bilgi ve eğitim gerektirir. Ülkemizde birçok lazer kursu ve kongresi yapılmakta, meslektaşlarımızın bazıları yurt dışına gidip öğrenmekte ve sayısız tez ve bilimsel araştırma-lar yapılmaktadır.

Lazeri tecrübeli eller kullanmalı■ lazer ne zaman zararlı olabilir?Lazer eğer bilgisiz kullanılırsa, aynen ilaçta olduğu gibi dozu doğru ayarlanmazsa az veya fazla etki yapabilir. Ama tecrübeli ve bilgili el-lerde endişe etmeye gerek yoktur. En önemlisi, lazer çok etkili bir ışın olduğu için, mutlaka lazer tedavisi süresince, lazer odasındaki herkes koruyucu gözlük takmak zorundadır ve lazer çalıştığı sürece kapılar güvenliğe alınır.■ lazer geleceğin tedavisi mi?Evet, buna kesinlikle inanıyorum. ■ Siz lazer eğitiminizi nereden aldınız?Londra’da The Royal London Hospital Diş Hekimliği Fakültesi, Çene Yüz Cerrahisi Departmanı’nda, bu konuda dünya çapın-da öncü ve araştırmacı olan Prof. Paul F. Bradley’den eğitim aldım. Onun kliniğinde ve laboratuvarında, uluslararası bir ekiple araştır-malar yaptım. Türkiye’ye döndükten sonra lazer hep özel ilgi alanım oldu. Sayın hocamla bir-likte kitap yazdık ve üniversitede birçok doktora öğrencime lazer konusunda doktora yaptırdım.

“Diş implantları, çeşitli nedenlerle kaybedilmiş

dişlerin yerine titanyum alaşımlı, Doğal DİŞİn kökünE bEnzEr ŞEkİlDE METal köklEr YErlEŞTİrİlMESİ İŞlEMİDİr.”

prof. Dr. baHar gürSoY

İmplant uygulamasında hastanın hekimine

güveni çok önemli.

İmplantın çeneye kaynama süresi 3-6 ay arasında değişiyor.

SONBAHAR 2011 17

Güven ve teknoloji bir aradaDİŞ TEDAVİSİNDEMEDICANA SAĞLIK GRUBU, TÜRKİYE’YE SON TEKNOLOJİYLE HİZMET VEREN SAĞLIK ZİNCİRİNE BİR YENİ HALKA DAHA EKLEDİ. İSTANBUL ÇİFTEHAVUZLAR’DA AÇILAN 'AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI MERKEZİ’Nİ MEDICANA KURUCU ORTAĞI DT. NAZAN BOZKURT İLE KONUŞTUK.

Dt. nazan bozkurt, "bina içinde de hastalarımıza sakin ve dingin bir ortam sağlamayı amaçladık. klasik müzik çalıyoruz" diyor.

DİŞ18 SONBAHAR 2011

İlk diş merkezinizi ne zaman açtınız?İlk diş merkezimizi 2007 yılında Bahçelievler’de

açtık. İkincisini de bu sene, Çiftehavuzlar’da hizmete sunduk. ■ Medicana Diş Çiftehavuzlar neyi amaçlıyor?Dünyada artık yeni trend, dal hastaneleri, dal merkezleri kurmaktır. Diş hastanesi, göz hastanesi gibi. İnsanlar artık o branşla ilgili bütün işlemlerinin aynı yerde yapılıp değerlendiril-diği yerlere gitmeyi tercih ediyor. Buralar o branşla ilgili her işin o merkezlerde yapılabildiği yerler-dir. Merkezimizde her branştan uzman var. Cerrah cerrahi işlem yapıyor, protezci protez yapıyor, tedavici tedavi yapıyor. Herkes kendi dalında uzmanı olduğu işi yapıp, multidisipliner bir çalışma ortaya çıkartıyor. Merkezimizde, ameliyathane ve lokal cerrahi müdahalelerin yapıldığı bölüm-ler, dişle ilgili tedaviye yönelik hazırlandığı için, hem hastanın konforu sağlanıyor, hem de enfeksiyondan arındırılmış saha-larda çalışma yapılıp başarının en üst seviyede olması sağlanıyor. Ameliyathanede her şey diş üze-rine dizayn edildiği için hekim de işlemi çok rahat gerçekleştirebi-liyor. Biz de bu yeni gelişmeler doğrultusunda, Bahçelievler’deki ilk diş merkezimizden sonra ikincisini de İstanbul’un Anadolu yakasında Çiftehavuzlar’da açtık. ■ Hastalar açısından ne avan-tajlar getiriyor? Muayenehaneye gittiğinizde, ge-nel anestezi ve sedasyonla işlem yaptıramazsınız. Muayenehane-lerde belli branştaki doktorlar bazı muayenehaneleri haftada bir veya hasta durumuna göre ayda bir ziyaret edebilirler. Oysa bizim merkezimizde her branştan uzman hekimler 7/24 saat bulun-maktadır. Ayrıca, hastaların bizim diş merkezlerimizde, ihtiyaç duyabileceği her branş hekimini bir arada bulması mümkün. Hasta

kuruma güvenip geliyor. Bunun önemi çok büyük. Biz Medicana Diş olarak güvendiğimiz doktor-larla çalışıyoruz ve kurum olarak da hastalarımıza bu güvenceyi sunuyoruz. Başka bir avantajı, eğer tedavi farklı branşları birden ilgilendiriyorsa, burada koordi-neli çalışarak tedaviyi planlama ve yönetme imkânımız var. Tüm branş hekimleri belli bir senkron içinde çalışıyor. ■ Çiftehavuzlar Diş’in hizmet sürekliliği nedir?Hem Bahçelievler hem de Çiftehavuzlar’daki diş merkezimiz haftanın yedi günü, yirmi dört saat açık. Hizmet verdiğimiz tüm branşlarda her gün ve her saat kesintisiz hizmet veriyoruz. Başka bir deyişle, kapımızı hiç kapatmıyoruz. Günün hangi saati olursa olsun, gecenin bir yarısı dişiniz ağrısa bile, gelebilece-ğiniz bir yer var. Zaten merkez olmanın özelliği budur. Gece geç saatte bile, diş merkezlerimizde, normal diş tedavisinden ileri cerrahi operasyonlara kadar her şey yapılabilir. Mesela, gece trafik kazasında çene kırığı oluşmuştur, hiç fark etmez, hemen müdahale edebiliriz.■ Medicana Diş Çiftehavuzlar, hastalara hangi imkânları sunuyor?Çiftehavuzlar’daki diş merke-zimizde, dental tomografiden lazere kadar tüm ekipman mevcut. Bununla beraber, bunları kullanacak doktorlar da mevcut. Herkes lazerle tedavi yapamaz, lazer kullanmasını bilemeyebilir. Bizim doktorlarımız bu anlamda eğitimli, hem de donanımlı kişi-ler. Dental tomografi ve lazer, diş sağlığı ve tedavisinde teknolojik olarak dünyada gelinen son noktayı temsil ediyor. Dolayısıyla, Çiftehavuzlar’daki diş merkezimiz, bu anlamda teknolojinin son olanaklarıyla donanmış durumda. Teknoloji ve o teknolojiyi hasta tedavisinde kullanacak donanıma sahip uzmanlar dışında, bizim

hastalarımıza sunduğumuz en büyük imkânlardan biri, yaptığımız işin arkasında en iyi şekilde durmak ve işimizi de en iyi şekilde yapmak. ■ Dental tomografi neler sağlıyor?Dental tomografi en ileri görün-tüleme teknolojisidir. Panoramik ve periapikal röntgen ile pozla-namayan alanları görüntüleyebi-lirsiniz. Dental tomografi, x-ışını kullanılarak incelenmek istenilen bölgenin kesitsel görüntüsünü oluşturmaya yönelik radyolojik teşhis yöntemidir. Tomografi görüntüsü ile normal röntgen filmlerinde görülmeyen kemik ve yumuşak doku detayları görüle-bilmektedir. Bu sayede tedaviye karar verme süreci netleşir, karar daha hızlı ve net olarak alınabi-leceği için hastanın tedavisine daha kısa sürede başlanması sağlanır. İmplant planlama ve cerrahi kılavuz hazırlamak için yüksek çözünürlüklü data elde edebilirsiniz. Yumuşak doku tespiti, kemik yoğunluğu ölçümü, mandibular kanal mesafesi ölçü-mü gibi tedavi öncesi planlama-lar da yapabilirsiniz.■ Çiftehavuzlar Diş’teki lazer teknolojisinden de bahsedebilir misiniz?Lazer özellikle belli vakalarda olmazsa olmazlardandır. Herkese göre endikasyonları değişir ama bazı şeyler vardır ki, lazer olmadan yapılamaz. Lazer her türlü tedavide kullanılabilir. Mesela, anesteziye alerjisi olan hastalarda, dolgu yapmak için veya anesteziye gerek kalmadan yumuşak doku tedavilerinde kullanılabilir. Özellikle çocuk hastalarımızda lazerin faydasını çok görüyoruz. Hiç korkmadan dolgularını yaptırıyorlar. Bunu sert doku lazeri gerçekleştiriyor. Yumuşak doku lazeriyle ise diş etinin cerrahi operasyonlarında işlemler yapılabiliyor. Yine kanal tedavisinde, implant işleminde, dişeti renginin açılmasında

kullanılıyor.■ Çiftehavuzlar Diş, bina olarak ne özellikler taşıyor?Binayı en başından beri, bir diş hastanesine uygun olacak şekilde yapılandırdık. Çok bambaşka hale geldi. Mimari olarak da Anadolu yakasına çok güzel bir bina kazandırmış olduk. Ayrıca bina içinde de hastalarımıza sakin ve dingin bir ortam sağlamayı amaçladık. Umarım başarmışızdır. Biz konsept olarak fabrikasyon değil, butik tarzda hizmet verme-yi amaçladık. ■ Sosyal sorumluluk projeleri-niz var mı?Elbette. Halka yönelik taramalar, koruyucu hekimlik, seminerler gibi projelerimiz olacak. Diş Hekimleri Odası’nın ve Sağlık Bakanlığı’nın izin verdiği ölçüde taramalar gerçekleştireceğiz. Özellikle yarının büyükleri olan çocuklarımızı ağız ve diş sağlığı konusunda bilinçlendirmek için hikâye kitapları gibi materyaller hazırlıyoruz ki, koruyucu hekimlik adına temelden bir şeyler yapılabilsin. Yetişkinler için de bültenler hazırlıyoruz. Özel günlerde, örneğin Öğretmenler Günü, Hemşireler Günü gibi gün-ler ve haftalarda da, ücretsiz diş muayeneleri gibi sosyal hizmetler gerçekleştiriyoruz.

DT. nazan bozkUrT

SONBAHAR 2011 19

KEMİK ERİMESİNDEN NASIL KORUNABİLİRİM?KEMİK ERİMESİ OLARAK BİLİNEN OSTEOPOROZ, GERİYE DÖNÜŞÜ OLMAYAN VE YOL AÇTIĞI KEMİK HASARLARIYLA HAYATI ZORLAŞTIRAN BİR HASTALIK. MEDICANA ANKARA HASTANESİ FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON UZMANI DR. İSMAİL ÖZTURAN’A GÖRE, GENÇ YAŞLARDA ALACAĞIMIZ ÖNLEMLERLE OSTEOPOROZ RİSKİNİ AZALTMAK ELİMİZDE.

OSTEOPOROZ RİSK TESTİEğer bu sorulardan birine yanıtınız “Evet” ise, kemik erimesi riskine karşı, bir hekime başvurmanızda fayda var.1) Anne veya babanızda basit bir zorlanma veya hafif bir düşme sonrasında kalça kırığı oldu mu?2) Sizde basit bir zorlanma veya hafif bir düşme sonrasında kalça kırığı oldu mu?3) Üç aydan uzun bir süre kortizon içeren ilaç kullandınız mı?4) Boyunuzda üç santimetreden fazla kısalma oldu mu?5) Fazla miktarda alkol tüketiyor musunuz?6) Günde 20’den fazla sigara içiyor musunuz?7) Sık ishal sorununuz oluyor mu? (Çölyak veya Crohn hastası mısınız?)8) (Kadınlar için) Menopoza 45 yaşından önce mi girdiniz?9) (Kadınlar için) Regl düzeniniz 12 ay süre ile aksadı, kesintiye uğradı mı?10) (Erkekler için) Testosteron seviyesinde azalmaya bağlı impotans (iktidarsızlık) sorunuz veya libido kaybınız oldu mu?

Osteoporozdan korunmak için: Dengeli beslenin, yeterli güneş ışığı alın, egzersiz yapın, kontrolleri aksatmayın.

REHABİLİTASYON20 SONBAHAR 2011

Kemik erimesi nedir?Kemik erimesi (osteoporoz), düşük kemik kütlesi ve kemik dokusunun mikromimarisinin bozulması sonucu kırılganlığının artması ile kendini gösteren

sistemik bir iskelet hastalığıdır. Kemik kütlesi, kemik gücünün başlıca belirleyicisi olduğundan, kemik kaybı kırık riskini önemli ölçüde artırmaktadır. Kemik kütlesinin oluş-masında ve korunmasında en önemli faktörler; ge-netik, hormonal durum, beslenme, kemiğe mekanik yüklenme; yani egzersiz, yeterli güneş ışığı alımıdır. İnsanlarda doruk kemik kütlesi 25-30 yaşlarına kadar oluşur ve bu yaşlardan sonra kemik kaybı başlar. Bu yüzden ileri yaşlarda osteoporoz ile sa-vaşabilmek için erken yaşlarda kemik sağlığımızı korumalıyız. Kadında menopoza bağlı östrojen yetersizliği, kemik kaybına neden olan en önem-li faktördür. Yaşla birlikte olan kemik kaybında ise kemik yapan hücrelerin aktivitesinde azalma, diyetle kalsiyum alımında azalma ve D vitamini alım ve sentezinde azalma söz konusudur.

Sırt ağrıları ilk sinyal ■ Kemik erimesinde risk faktörleri nelerdir?Yaşlanma, kadın olmak, aile hikâyesi, geçirilmiş kırık hikayesi, erken menopoz, bazı ilaçlar, aşırı alkol, sigara ve kahve tüketimi, düşük vücut kitle indeksi, kalsiyum ve D vitamininden fakir beslenmek ve yetersiz fiziksel aktivite risk faktörlerini oluşturur. ■ Osteoporozun belirtileri nedir? Osteporozda klinik belirtilerin başlamasından önce uzun süren sessiz bir dönem vardır. Tesadüfen veya taramalar sırasında dansitometrik incelemeler yapılırsa saptanabilir. Şikâyetler genellikle sırt ağrısı şeklinde başlar ancak osteoporotik kırık oluşunca belirginleşir. Ağrı genellikle hareketle ve ağırlık kaldırmakla ortaya çıkar. Osteoporozun en belirgin komplikasyonu kırıklardır. Genellikle 55 yaş civarında ön kol, 60-65 yaşlarında vertebra ve 70 yaş üzerinde kalça kırıkları

şeklinde görülür. Omurlarda olan kırıklar boy kısalmasına neden olur ve birden fazla kırık olduğunda nefes darlığı, kabızlık, gaz şikâyeti ve egzersiz kapasitesinde azalma gibi şikâyetlere neden olur.

Kırıklarda geriye dönüş yok■ Korunma yolları nedir?

Osteoporoz kırıkları oluştuktan sonra kemikleri eski haline getirmek mümkün değildir. Osteoporoz tedavisi de hem uzun süreli hem de pahalıdır. Bu yüzden oste-oporozdan korunmaya önem verilmelidir. Korunmada risk faktörlerinden kaçınma, dengeli beslenme, yeterli güneş ışığı alımı, egzersiz ve aralıklı kontroller önemlidir. İskeletin hızlı büyüdüğü çocukluk ve ergenlik döneminde, gebelik ve emzirme sırasın-da, menopoz sonrası kadınlar ve yaşlı erkeklerde kalsiyum ihtiyacı fazladır. Yeterli kalsiyum alınmadı-ğında vücudumuz bunu en büyük kalsiyum deposu olan kemiklerden karşılayacaktır. Bu da osteoporoza davetiye çıkaracaktır. Süt, yoğurt, peynir, dondurma gibi süt ürünleri, brokoli, pazı, ıspanak gibi koyu yeşil yapraklı sebzeler, baklagiller, fındık, pekmez, deniz ürünleri, badem, portakal suyu, tahıllar ve ekmek

zengin kalsiyum kaynaklarıdır. Ayrıca egzersiz kemik-leri güçlendirir. Osteoporoz için en faydalı egzersizler

kişinin kendi vücut ağrılığı ile yerçekimine karşı yapılan egzersizledir.■ Tedavi yöntemleri nelerdir?Kemik yapımını arttıran, yıkımını azaltan bazı ilaçlar kullanılmaktadır. Ayrıca kalsiyum, D vitamini, K vitamini, magnezyum, çinko ve bakırdan zengin beslenme; egzersiz; yeterli güneş ışığı alımı; sigara ve alkolün kullanılmaması önemlidir. Kırıktan sonra tedavide ise, yürümekte zorlanılıyorsa baston, yürüteç kullanılmalıdır. Islak ve kaygan zeminde yürümekten kaçınılmalıdır. Evde iyi aydınlatma, kaymayan halı ve yolluk kullanımı önemlidir. Ayakkabı olarak da alçak topuklu kaymayan ayakkabılar kullanılmalıdır.

DR. İSMAİL ÖZTURAN

“İnsanlarda doruk kemik kütlesi 25-30 yaşlarına kadar oluşur ve bu yaşlardan sonra kemik kaybı başlar.

BU YüZDEN İLERİ YAşLARDA OSTEOpOROZ İLE SAvAşABİLMEK İçİN ERKEN YAşLARDA KEMİK SAğLığıMıZı KORUMALıYıZ.”

Omurlardaki kırıklar, boy kısalmasına neden olur.

SONBAHAR 2011 21

DOÇ. DR. ŞADAN AY

DİKKAT!Uyuşma nedeniyle uyanıyorsanız,

telefonda konuşurken elde uyuşma oluyorsa, elde güç kaybı varsa

hemen uzman bir hekime başvurun.

GÜNDÜZ GAZETE Ellerinizde gece uyuşmaları oluyorsa,

ELİNİZDEN DÜŞÜYORSA

El cerrahisi nedir?El Cerrahisi, başlangıçta sana-yileşen dünyamızda ve özellikle 2. Dünya savaşından sonra çok

sık görülen el yaralanmalarının teda-visindeki karmaşaya son vermek için gelişmiş bir bilim dalıdır. "Bu karmaşa ne?" diye sorarsanız, bu elin karmaşık anatomisinden kaynaklanmaktadır. El cerrahisi, elin bünyesinde bulundurdu-ğu damar, sinir, tendon ve kemik gibi yapıların sorunlarını ortopedi, plastik cerrahi, damar cerrahisi veya sinir cerrahisi gibi bölümlerin tek tek değil, yalnızca bir bölümün tedavisini üstlen-diği bilim dalıdır. Basit bir yaralanma dört ayrı branşa giriyor. El cerrahisi

başlangıçta böyle acil vakaların tedavisi için başlamış daha sonra modern alet-lerin gelişmesi ve gelişen mikrocerrahi teknikleri ile birlikte el ve üst ekstremi-tenin, hatta ayağın bile bazı hastalıkla-rını tedavi eder hale gelmiş güncel bir bilim dalıdır. ■ Karpal Tünel Sendromu’ndan bah-sedebilir miyiz?Karpal Tünel esasında elde avucun baş-langıcında bilekte dokuz adet tendonun ve hastalığın oluştuğu median sinirin geçtiği, gerçekten de tünel şeklinde anatomik bir yapıdır. Bu tüneli tabanda kemikler tavanda ise bir bağ yapar. Bu tünelin özelliği esnek olmaması ve genişleyememesi. Hastalığa sebep

olan median sinir eldeki başparmak, işaret parmağı, orta parmak ve yüzük parmağın yarısının duyusunu taşır. Yine oldukça önemli bir görevi vardır ki bu başparmağın ince hareketlerini sağla-yan kaslarının motor uyarı görevidir. Yani başparmak bu sinir sayesinde ince hareketlerini yapar. Çeşitli sebeplerden dolayı tünel içi volüm ve basınç artıyor ve sinir sıkışıyor. Tünel içindeki sıkış-maya bağlı olarak da bu parmaklarda uyuşma, duyu kaybı, ağrı ve güç kaybı ortaya çıkar. O yüzden Karpal Tünel Sendromu olarak adlandırılmıştır. ■ Oluşma sebepleri nelerdir?Sıkışmaya sebep olan bir çok sebep vardır. Bunlar genelde şeker hastaları,

22 SONBAHAR 2011ORTOPEDİ

ÖZELLİKLE ELLERDEKİ GÜÇ KAYBIYLA VE UYUŞMAYLA KENDİNİ GÖSTEREN KARPAL TÜNEL SENDROMU, ÇOĞU KİMSENİN BİLMEDİĞİ BİR RAHATSIZLIK. EV HANIMLARINDA DAHA SIK KARŞILAŞILAN BU HASTALIĞIN NEDENLERİNİ ANLATAN MEDICANA ANKARA HASTANESİ ORTOPEDİ TRAVMATOLOJİ VE EL CERRAHİSİ UZMANI DOÇ. DR. ŞADAN AY, HASTALIK VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ HAKKINDA DA BİLGİ VERDİ.

guatr hastaları ve romatizma hasta-larıdır. Yine kronik böbrek yetmezliği olanlarda çok sık görüyoruz. Bununla birlikte klinik uygulamada en çok elini hor kullananlarda görüyoruz ki, ev hanımları ve diğer eliyle çalışan grup risk altında demektir. Özellikle otuzlu ve 50'li yaşlar arasında daha sık görülür. Bununla birlikle çok az hastada tümör ya da kas anomalileri gibi sıra dışı sebeplerle karşılaşıyoruz...

Belirgin şikâyetleri var ■ Her uyuşukluk Karpal Tünel Sendro-mu mudur?Eldeki her uyuşmaya Karpal Tünel Sendromu sebep oluyor demek değildir. Uyuşmaya sebep olan bir çok sebep vardır. Bunun en basit örneği boyun fıtığıdır. Biz de hekim olarak burada devreye giriyoruz ve tanı ile ayırıcı tanıda yardımcı oluyoruz. Karpal Tünel sendromunun kendine ait var olan özel-likle gece ortaya çıkan uyuşmaları ve pozisyonel uyuşmaları yani uzun süre telefonda konuşmak, gazete okumayla ortaya çıkan belirgin şikâyetleri vardır. Biz hastalara şu soruları soruyoruz: Gece uyuşmayla uyanıyor musunuz? Telefonda konuşurken eliniz uyuşu-yor mu? Okuduğunuz gazete, kitap elinizden düşecek gibi oluyor mu? Ya da araba kullanırken şikâyetiniz oluyor mu? Elinizde güç kaybı var mı? Karpal Tünel Sendromu şikâyetleri, genelde bileğin avuca doğru büküldüğü hareketlerde ortaya çıkar. Biz bunu zaten teşhiste de kullanıyoruz. Bu durumda 30 saniyede ortaya çıkan uyuşmalar çok anlamlı. Bu hareketle tüneli daraltıp siniri daha da sıkıştırıyoruz... Çok yaygın olarak hastalar uyuşma ile birlikte dirsek ön yüzdeki ve omuz ön yüzdeki ağrılardan

bahsediyorlar bu da muhtemelen sinirin bilekte sıkışmasına bağlı ortaya çıkan yansıma ağrıları. Teşhiste en önemli tanı koydurucu yöntem dikkatli bir hasta hikâyesi ve fizik muayenedir. Elde muayene ile bu sinire ait belirgin bası bulguları ortaya konur. EMG dediği-miz tanı yöntemi teşhiste yardımcıdır. EMG sinirlerin iletim hızını ve hastada oluşturduğu kasılma potansiyelini ölçen elektronik bir testtir. EMG Karpal Tünel’de tanıyı desteklemesine karşın yüzde 20 oranda yanlış sonuç, yani kişi karpal tünel hastası olsa bile sanki değilmiş gibi sonuç verebilir. Bununla birlikte EMG sıkışmanın seviyesini belirleyen en önemli testtir. Bu şu anlama gelir; bu sinir boyundan çıkıp fonksiyon göreceği bölgeye kadar seyrettiği yolda çeşitli bölgelerde sıkışabilir. Aynı zamanda EMG bize sıkışma derecesini de göster-diği için tedavisinin cerrahi operasyonla mı yapılacağı yoksa cerrahi öncesi fizik tedavi mi yapılacağı konusunda yardımcı olur. ■ Tedavi ile kesin sonuç alınıyor mu?Bizim mesleğimizde hiçbir zaman yüzde yüz iyilik vaat etmek mümkün değildir. Ancak karpal tünel sendromunun teda-visi oldukça yüz güldürücüdür. Hastalı-ğın derecesi ve hastanın şikayetleri göz önüne alınarak çeşitli tedavi yöntemleri uygulanır. Bunlar el bileğini istirahatta tutan basit bilekliklerden, fizik tedaviye ve ameliyata giden yöntemlerdir. Bazı kliniklerde ilaç tedavisi veya tünel içine uygulanan kortizon gibi tedaviler uy-

gulansa da ben bunlara inanmıyorum. Cerrahi yöntemlerde de dokuya daha az zarar veren endoskopik ve mini kesi yöntemler bugün tercih edilmektedir. Endoskopik yöntemde sıkışan tüneli bir kamera yardımıyla gevşetmek müm-kün. Gevşetmek diye bahsettiğimiz şey tünelin tavanını oluşturan sert bağın kesilmesi. Biz yine mini açık denen yöntemi oldukça sık kullanıyoruz. Her iki yönteminde kendine göre avantajları ve dezavantajları var. Cerrahiye karar verdiğimiz hastalara bunları anlatıp uy-gulanacak yöntemi birlikte belirliyoruz.

İlerlemesi engellenebilir■ Erken tanı mümkün mü?Her hastalığın tanısı konmadan ilerleme ihtimali yüksek. Genelde de hastalar bize orta ya da ileri aşamada müracaat ediyorlar. Yani burada şunu söylemek lâzım; hastalığın erken tanı koyarak gelişmesini tamamen engellemek mümkün. Bunu hasta eğitimi ve diğer yöntemlerle yapıyoruz. İlerlemiş hastalarda hastanın yaşam kalitesi bozuluyor düşünebiliyor musunuz her gece elinizdeki uyuşukla uyanıyorsunuz ve rahatlamak için elinizi duvarlara vuruyorsunuz ya da gündüz çay içerken bardağın sıcaklığını hissetmiyorsunuz! O yüzden hastalıkta erken tanı tedavi veya önlemler çok önemli... Bir de şunu söylemem gerekiyor; geç kalmış vakalarda maalesef tedavi pek yardımcı değil. O yüzden ellerdeki uyuşukluklar ihmal edilmemelidir...

“Uyuşukluk elde de, boyunda da görülebilir.

Ama HER SİNİR SIKIŞMASI KARPAL TÜNEL SENDROMU OLARAK ADLANDIRILAMAZ.”

Karpal Tünel Sendromu, kadınlarda, erkeklere

oranla üç kat fazla görülüyor.

SONBAHAR 2011 23

“Tiroit kanseri için söyleyebileceğimiz risk faktörü, radyasyon. Yani boyun bölgesine kişinin çocukluk çağında ışın alması.”

Tiroit bezi, az çalıştığında da, çok çalıştığında da vücuda önemli zararlar verebiliyor.

ONKOLOJİ24 SONBAHAR 2011

TİROİDİ ÖNEMSEYİNVÜCUDUN DENGELİ ÇALIŞMASI

İÇİN GEREKEN EN ÖNEMLİ HORMONLARDAN BİRİNİ

ÜRETEN TİROİT BEZİ, PEK ÖNEMSENMEYEN BİR ORGAN.

OYSA TİROİT BEZİ VE TİROİT KANSERİ'NİN DİKKATE ALINMASI

GEREKTİĞİNİ VURGULAYAN MEDICANA ANKARA HASTANESİ

MEDİKAL ONKOLOJİ UZMANI DOÇ. DR. İBRAHİM TEK, HASTALIK HAKKINDA BİLGİLER VERDİ.

Tiroit bezi nedir? Tiroit bezi vücutta tiroit hormonunu sağlayan bir organ. Bu hormon vücuttaki dengeyi sağlıyor. Az çalıştığında ya da çok çalıştığında ciddi sorunlar meydana ge-lebilir. Tiroit kanserleri tüm organ kanserlerinin yüzde ikisini oluşturur. Kadınlarda

sıklığı biraz daha fazladır. Tiroit kanseri, kansere bağlı ölümlerde çok ölümcül bir kanser değil. Hasta tiroit kanseri olunca üç ay sonra ölmez. Çok hızlı yayılan bir tümör tipi değildir.

Radyoterapi sebep olabiliyor■ Risk faktörleri nelerdir?Tümörlerde belirgin risk faktörleri belirtmek çok zor. Tiroit kanseri için söyleyebileceğimiz risk faktörü radyasyon. Yani boyun bölgesine kişinin çocukluk çağında ışın alması. Örneğin bir hastanın boyun bademcikleri çok büyüktür, küçültmek için ameliyat edilememiştir ve ışın verilmiştir. Ya da genç bir kadın meme kanseridir boyundan ışın almıştır. Yani verebile-ceğimiz en güçlü risk faktörü boyundan ışın almış olmaktır. Tüm tiroit kanserlerinin yüzde dördü radyoterapiye bağlı oluşmaktadır. Genelde ışından sonra hemen kanser olmuyor. Ortalama 20-25 yıllık süreç geçmesi gerekiyor. Kalıtımsal yani ailesel faktörler de oluşum-da rol alır. Özellikle tiroit kanserlerinin meduller tipi MEN2 sendromu denen durumda sık görülür. Meduller tip, genetik özelliği fazla olan bir kanser tipi. Ailede bu grupta hastalığı olan biri varsa, çocuklarda da aynı hastalığın çıkma riski vardır. Ayrıca Cowden sendromu, ailesel polipozis koli sendromunda tiroit kanserleri görülebilir. Tiroit uyarıcı hormonun uzun süreli yüksek kaldığı durumlarda da risk artmaktadır. Tiroit kanseri erken yaşta da, çok geç yaşta da görülebilir. Ama genelde 40 yaştan sonra görülüyor.

Boyunda şişlik ve yutma güçlüğü■ Belirtileri nelerdir?Hasta, boynunda büyümüş şişlikten, boğuk sesten, boyunda ağrı veya yutma güçlüğünden yakınabilir. Bazen de tesadüfen tiroit ameliyatları sonucu saptanabilir. Muayene bulgusu olarak boyunda tiroit bölgesinde ele gelen kitle boyundaki bezelere hastalığın yayılması so-nucu boyunda bezeler saptanabilir. Tiroit anaplastik kanseri hızlı seyirli olup hasta boyunda sertlik ve soluk borusuna yaptığı baskıya bağlı solunum sıkıntısı şikayetiyle başvurabilir. Hastaya boyun ve tiroit ultrasonu, kanda TSH tayini tetkikleri uygulanır ve sonuçta sapta-nan tiroitteki nodüle ince iğneyle biyopsi yapılır. Bu şekilde hastaların çoğuna tanı konur. ■ Tedavisi nedir?Tedavisinde cerrahi önemli yer tutar. Tiroit bezi tamamen ya da tamama yakın çıkarılır. Mu-ayene ve ultrason sonuçlarına göre boyun lenf bezinin çıkarılması da cerrahiye eklenebilir. Bir istisna olarak, meduller tiroit kanser tipinde mutlaka boyun dieksiyonu yapılır. Sıçrama ihtimaline karşı kemik taraması, tomografi, akciğer taraması gibi tetkikler yapılıyor.

Hormon desteği■ Ameliyat sonrası tedavi devam ediyor mu?Cerrahi sonrası TSH’yi baskılamak için hastalara tiroit hormon desteği yapılır. Ameliyat sonrası hastalara radyoaktif iyot 131 tedavisi; tiroit içinde birden fazla bölgede tümörü olan hastalara, patolojide 2.5 santimetreden büyük tümörü olan hastalara, bölgesel invaziv tü-mörü olan hastalara ve uzak metastazı olan hastalara verilir. Ayrıca bazı durumlarda boyuna radyoterapi uygulanabilir. Kemoterapiye çok duyarlı tümörler değildirler. Tedavi kompli-kasyonu olarak hastalarda cerrahi sonrası paratiroit bezlerinin çıkarılmasına bağlı hipopa-ratiroidizm, cerrahi ve iyot tedavisine bağlı hipotiroidi, ses kısıklığı, boyunda deformasyon gelişebilir. Seyir olarak diğer kanser türlerine göre daha ılımlı tümörlerdir.

DOÇ. DR. İBRAHİM TEK

SONBAHAR 2011 25

TİROİT KANSERİNDE AMELİYATTİROİT KANSERİ HASTALARININ EN ÇOK ÇEKİNDİKLERİ KONUNUN BAŞINDA

AMELİYATLA TİROİT BEZİNİN ALINMASI GELİYOR. TİROİT KANSERİ'NDE CERRAHİ TEDAVİNİN OLUMLU SONUÇLARINI VE OPERASYON SONRASI HASTANIN NELERE DİKKAT ETMESİ GEREKTİĞİNİ, MEDICANA ANKARA HASTANESİ GENEL CERRAHİ

UZMANI OP. DR. JEHAT KUTLAY İLE KONUŞTUK.

Boyunda gözle görülür bir sertlik, ses tonunda ve kalitesinde bozulma varsa bir doktora görünün.

GENEL CERRAHİ26 SONBAHAR 2011

Tiroid Kanserinden biraz bahse-der misiniz?Tiroid bezi hastalıları arasında nodular guatr, tiroid bezi iltiha-

bı (tiroidit), tiroid hormon yetersizliği ya da aşırı hormon salınımı gibi iyi huylu hastalıkların yanı sıra tiroid bezinin kanseri de var.■ Kimlerde görülür? Tiroid kanseri her yaş ve cinste görülebilir; yaklaşık olarak erkekler-de 100.000’de 1-2 kişide, kadınlarda ise erkeklerden 3 kat daha sık olarak 100.000’de 3-5 kişide görülmektedir. Burada vurgulanması gereken konu hastalığın zamanında tanısının konula-rak doğru tedavi edilmesi halinde hasta-nın beklenen yaşam süresi ve yaşam ka-litesinin bozulmamasıdır. Tiroidde nodül denilen ve radyolojik tanı yöntemleriyle çevre tiroid dokusundan farklı olarak saptanan, ele gelen ya da gelmeyen lezyonlarda kabaca tiroid kanseri görül-me riski %5 kadardır. İnsanların yaklaşık %5 ila 10’unda yaşamlarının herhangi bir döneminde tiroid bezinde nodül oluşacağı düşünüldüğünde hastalığın önemi aşikardır. ■ Belirtileri nelerdir ?Her tiroid nodülü kötü huylu değidir. Ancak 20 yaşından genç ve 70 yaşından yaşlı hastalarda ortaya çıkan, yüksek çözünürlüklü ultrasonografik inceleme-de kuşkulu olarak nitelendirilen, ya da boyunda eşlik eden lenf bezi büyümesi, ses bozukluğu, yutma güçlüğü olan, baş ve boyun bölgelerine ışın tedavisi (radyoterapi) alan, veya bir ya da daha fazla birinci derece akrabasında tiroid kanseri olan hastalar daha dikkatli değerlendirilmelidir.■ Hastalığın tanısı nasıl yapılıyor?Sözünü ettiğimiz yakınmaları olan hastalar genel cerrahi ya da endokrin ve metabolizma hastalıkları uzmanına başvurmalı. Anamnez ve muayene sonrasında gerekli kan ve radyolojik tetkikler yapılarak gereken vakalarda ultrasonografi eşliğinde iğne biyopsisi yapılarak nodülün yapısı aydınlatılma-lıdır.■ Tedavi yöntemleri nelerdir?Uygun evrede tanısı konan vakalarda birincil seçenek cerrahi tedavidir; tiroid bezinin tamamının ve gerekli çevresel

lenf bezlerinin ameliyat ile alınmasıdır. Bu tedaviyi tamamlayıcı olarak ameliyat sonrasında radyoaktif iyod ablasyon tedavisi eklenmektedir. Böylelikle kanserli doku ve olası kalıntıları ortadan kaldırılmaktadır.■ Cerrahi tedavinin riskleri var mı?Tiroid ameliyatlarından sonra görülen ciddi komplikasyonlar arasında kanama, sinir yaralanmaları (ses kalitesinde bozulma), solunum güçlüğü ve para-tiroid hasarı (hipokalsemi) sayılabilir. Kanama vakaların %1’inden azında görülebilir ve hayati tehlike arz eder. Sinir yaralanması, ki hasta ses kısıklığı nefes alma güçlüğü olarak tarif eder; uygulanan cerrahi tekniğe, cerrahın deneyimine, vakanın anatomik durumu ve evresine göre binde 2 ila yüzde 6 arasında görülür. Hastaların ameliyat ile ilgili olarak en çok endişe ettikleri komplikasyondur. Ameliyat sonrası kalıcı hipoparatiroidizm ( kan kalsiyum düzeyi düşüklüğüne bağlı el, yüz kasları ve ayaklarda uyuşma ve kasılmalar) binde 4 ila yüzde 14 arasında görülebilmekte-dir. Bu komplikasyonlardan kaçınmada titiz cerrahi teknik ve deneyim büyük önem taşımaktadır.■ Operasyondan sonra hasta ne yapmalı?Hastanın cerrahi tedavi sonrasında yaşam boyu hergün , düzenli ve uygun dozda tiroid hormonu kullanması zorunludur. Hastalığın klinik seyri ve hormonal tedavinin yeterliliği belirli aralıklarla uygun kan tetkikleri ve radyo-lojik incelemeler ile kontrol edilmelidir.

“Tiroit kanseri tekrarlama riski olan bir hastalık olduğu

için, AmELİyAt oldum arTıK Bundan sonra bANA bİR şEy olmaz, dememeK lazım.” oP. dr. JEHAt KUtLAy

SONBAHAR 2011 27

Hastalıkları önlemenin yolu

CHECK UPİÇ HASTALIKLAR28 SONBAHAR 2011

CHECK UP YAPTIRMAK ANCAK HASTALANDIĞIMIZDA AKLIMIZA GELİR. MEDICANA ANKARA HASTANESİ İÇ HASTALIKLARI UZMANI PROF. DR. CEM SUNGUR, BU ALIŞKANLIĞIMIZIN DEĞİŞMESİ GEREKTİĞİNE, HASTALANMADAN DA SAĞLIK KONTROLÜNDEN GEÇMEMİZİN ÖNEMLİ OLDUĞUNA İŞARET EDİYOR. ZAMANINDA CHECK UP YAPTIRARAK, BİRÇOK HASTALIĞIMIZI HENÜZ ORTAYA ÇIKMADAN TESPİT ETME ŞANSIMIZ VAR.

Check Up nedir?Check Up, henüz bir hasta-lık ortada yokken, yapılan tetkikler sonucu hastalığın

önlenmesini ve geciktirilmesini sağ-layan bir sağlık hizmeti. Check up sayesinde, bazı tetkikler yapılarak daha sonra gelişmesi muhtemel sağlık sorunlarının önceden belir-lenebilmesi, önlenebilmesi veya ertelenebilmesi mümkün. Yaklaşık 70 yıldır sağlık sistemi içinde ayrı bir hizmeti olarak sunuluyor. ■ Herkese uygulanır mı ya da her-kesin yaptırmasına gerek var mı?Bireyin yılda bir kez kendisini takip eden doktorla yaptığı muayene sırasında genel bir değerlendir-me yapılabilir. Bunun çok büyük bir kısmında kişinin genel riskini değerlendiririz. Kilosu mu artmış, egzersizi mi bırakmış, ailede bulu-nan bir hastalığın teşhis edildiğini mi öğrenmiş? Bunların dışında yılda bir defa mutlaka yapılması gereken tetkikler, görüntülemeler gibi tetkikler olabilir. Hatta ülkemizde birçok insan halen hazırlanmış olan paketlerle check up yaptırmaya devam ediyor. Bu yaklaşım artık çok değişti. Doloyısıyle hazır paketlerin sınırlarının dışına çıkan, kişinin özelliklerine, o yılki durumuna ve yaşanan teknik gelimelere göre geliştirilmiş check up yaklaşımları gerekiyor. Kavram olarak check up anlayışımızda önemli bir değişiklik olmadı. Ama ilke hala, henüz ortada önemli bir sağlık sorunu yokken, erkenden tespit edilip sorunun mümkün oduğu kadar ortadan kaldırılması.

Kişiye özel check up■ Chek up kişiye göre değişir mi?Evet, kişiye göre değişiyor. Cinsiye-

te, yaşa göre değişiyor. Bundan 10 yıl öncesine kadar yaş ve cinsiyete göre belirli tetkikler paketler ile uygulanıyordu. Hatta ülkemizde birçok insan bugün hazırlanan paketler ile check up yaptırmaya devam ediyor. Bu yaklaşım artık çok değişti. Çünkü kişiselleştirilmiş tıp denen bir kavram ve yeni bilgiler ortaya çıktı, yeni teknolojiler gelişti ve eskiden bildiğimiz uygulama-ların zararları, eksiklikleri olduğu anlaşıldı. Dolayısıyla, bu hazır paketlerin dışına çıkan, kişinin özelliklerine, o yılki durumuna ve teknik gelişmelere göre geliştiril-miş check uplar olması gerekiyor. Ana prensip, henüz ortada önemli bir rahatsızlık yokken erkenden tespit edip, mümkün olduğu kadar ortadan kaldırmak. Check up’ta bu nedenle kurumsal açıdan çok büyük bir değişiklik yok. ■ Check up’a ne zaman başlan-malı?18 yaşından sonra her erişkinin yılda bir kez hekim kontrolünden geçmesinde farklı yararlar var. Öte yandan 18 yaş grubunda yer alan bireylerde tümüyle farklı sağlık sorunları ve riskler değerlendirmeye alınırken, 70 yaşından büyük ileri

yaş grubunda yer alan bireyler için farklı yaklaşımlar gerekmektedir. Bu değerlendirmeler sırasında sadece tetkikler değil, aynı zamanda bazı aşılamalar ve yaşam biçimi değişik-likleri ele alınmalıdır. Örneğin gide-rek yaygınlaşan obezite gibi sağlık sorunları yıllık değerlendirmelerin mutlaka bir parçası olmalıdır.

Her yıl yaptırmayın!■ Check up’a teşvik etmek için ne öneriyorsunuz?Türkiye’deki yanlış inançlardan biri de kendisini hasta hisseden veya hastalık belirtileri olanların check up programlarına girmesi. Bu doğru bir yaklaşım değil. Check up programları sağlıklı bireylerin tıbbi değerlendirmesi için geliştiril-miş olan hizmetler, hastalıkların tanısını koymak için hazırlanmış değiller. Bu nedenle kendini hasta hissedenlerin check up randevusu almak yerine doktor muayenesine gitmeleri gerekiyor. Check up prog-ramları tıbbi danışmanlık olmadan, sürekli olarak tekrarlanabilecek programlar da değil. Bu şekildeki uygulamaların yararı değil zararı bile olabiliyor. Örneğin önerilen-den daha sık yapılan ve radyasyon içeren görüntülemelere dayanan tetkikler, sağlık açısından riskli bile olabiliyor. Bundan 10 yıl önce her yıl tekrarlanmasını istediğimiz tet-kikler, değişen bilgiler ışığında artık iki, üç yılda bir uygulanıyor. ■ Genel check up’ta ne gibi testler taramalar yapılıyor?Check up programlarında ön planda olan testler değil, bireyin yaşı, cinsiyeti ve riskleri dikkate alınarak yapılan tıbbi değerlendirmelerdir. Ancak bu değerlendirme sonrasında gerekli testler planlanabilir. pRof. DR. CEM SUNGUR

Kişiye özel check up, her yıl tekrarlanmasının da

önüne geçebiliyor.

SONBAHAR 2011 29

KULAĞINIZA KULAK VERİNYAŞAMIMIZI RAHAT SÜRDÜREBİLMEK İÇİN EN ÖNEMLİ DUYULARIMIZDAN BİRİ OLAN İŞİTME HAKKINDA NE BİLİYORUZ? MEDICANA AVCILAR HASTANESİ KULAK BURUN BOĞAZ HASTALIKLARI UZMANI OP. DR. AHMET KIZILAĞAÇLI, İŞİTME KAYBINA YOL AÇABİLEN YANLIŞ DAVRANIŞLARIMIZA DİKKAT ÇEKİYOR.

İşitme kaybından korunmak için

Uğultu ve çınlama, kalıcı işitme sorununun işareti olabilir.

KULAK, BURUN, BOĞAZ30 SONBAHAR 2011

İşitme kaybı neden oluşur?Dış kulak ve orta kulakla ilgili hastalıklar genel olarak sesin iletimiyle ilgili işitme kayıplarına sebep olur. İç kulak, işitme siniri ve beyinle ilgili hastalıklar ise sesin

algılanmasıyla ilgili işitme kaybına yol açar. Eğer işitme yollarının sadece bir yerinde değil, birden fazla bölgesinde hastalık varsa, karışık tip işitme kaybı ortaya çıkar.■ İşitme kaybının sebepleri nelerdir?Dış kulak ile ilgili sebepler; kulak kiri, dış kulak yolunda yabancı cisim, kulak kepçesi yokluğu ya da doğuştan şekil bozukluğu, dış kulak yolunun doğuştan kapalı olması, dış kulak iltihapları ve tümörleridir. Orta kulaktan kaynak-lanan sebepler; kulak zarı delinmesi, orta kulak iltihabı, orta kulakta basınç düşüklüğü, orta kulak kemikçiklerinde kireçlenme, orta kulak tümörleridir. İç kulakla ilgili sebepler ise; iç kulak iltihabı, kabakulak ve kızamık gibi viral en-feksiyonlar, ani işitme kaybı, gürültüye bağlı işitme kaybı, yaşlılıktan kaynaklanan işitme kaybı ve iç kulak sıvılarında basınç artışıdır.

Çınlama ve uğultuya dikkat!■ Kişi işitme sorunu olduğunu nasıl anlar?En önemli belirtileri kulakta çınlama, vınlama ve uğultudur. Hasta çınlama ve uğultu şikâyetiyle gelir ama biz bakarız ki işitme kaybı var. Ya da telefonda konuşurken az işitir veya bir kulağı diğerinden daha az işitir. Bu da işitme kaybı belirtisi olabilir. Kulakta uğultu ve çınlama, gelip geçici değil de, uzun süreli ve geçmeyen türde ise bu bir işitme sorunu işaretidir. ■ Çocuklardaki işitme kaybı nasıl fark edilebilir?Okula gidiyorsa öğretmeni büyük olasılıkla fark edecek-tir. Daha küçük çocuklarda ise, mesela başka bir odadan herkesin duyabileceği bir ses tonuyla seslendiğinizde sizi duymuyorsa, kuşkulanmak gerekir. Küçük çocuklar televiz-

yon seyrederken sesi sonuna kadar açıyorsa, işitme zorluğu yaşıyor olabilir. Bu gibi şeyler, bir iki günlük takiple hemen anlaşılır ve bir anormallik görülüyorsa mutlaka doktora götürülmesi gerekir. Basit bir iki testle kulağında sorun olup olmadığı ortaya çıkar.■ Hangi dış etkenler işitme kaybına yol açabiliyor?Bizim kulağımız iki türlü zarar görür. Bir tanesi, ani ve kısa süreli bir patlama sesi veya uzun süre yüksek şiddette sese maruz kalmak. Çok gürültülü ortamda uzun süre, mesela se-nelerce çalışmak kalıcı işitme kaybına yol açabiliyor. Bu da kendisini kulakta uğultu ve çınlamayla belli ediyor. Hasta, söyleneni duyar ama ne dendiğini anlayamaz.

Kulak çubuğu sakıncalı■ İşitme kaybına karşı nasıl korunabiliriz?Gürültülü ortamdan kaynaklı işitme kaybına karşı özel kulak tıkacı kullanmak gerekir. Ama pamuk değil, sesi geçirme-yen özel kulak tıkacı kullanılmalıdır. Sadece pamuk yeterli gelmez. Hatta kulak sağlığı açısından fabrikanın bunu kendisinin sağlaması lazım. Gürültü dışında, cep telefonla-rının oluşturduğu manyetik alan da işitme kaybı sorunlarına yol açabiliyor. O yüzden, telefonu kulağa dayayarak değil, kulaklık ve mikrofon kullanarak konuşulmasını öneriyoruz. Bunlardan başka, kulağa gelebilecek darbeler ve fiziksel travmalardan da kaçınılması gerekir. Asla sivri bir cisim kula-ğa sokulmamalıdır. Hatta biz ucu pamuklu kulak çubuklarını bile kesinlikle önermiyoruz, çünkü onlar içerideki kiri daha çok içeriye doğru itiyor. Normalde bizim kulağımızın kendini dışa doğru temizleme özelliği vardır. Nasıl ki burnumuz ve akciğerlerimiz kendilerini temizleyebiliyorsa, kulağımız da kendisini temizleyebiliyor. O yüzden kulağımıza kesinlikle hiçbir şey sokmamamız lazım. Banyodan çıktıktan sonra da kulak çubuğu kullanılmamalıdır, bir havlunun ucuyla kulak kepçesindeki suyu almak yeterlidir.

OP. DR. AHMET KIZILAĞAÇLI

“Cep telefonlarının oluşturduğu manyetik alan, işitme kaybı sorunlarına yol açabiliyor.

O yüZDEN KULAKLIK vE MİKROfONLA KONUşULMAsINI öNERİyORUZ.”

SONBAHAR 2011 31

Dr. Murat Subaşı, "Genel anestezi yapılan hastanın uyuyup, uyumadığını modern cihazlarla takip edebiliyoruz" diyor.

ANESTEZİ32 SONBAHAR 2011

ANESTEZİ İLE

Narkoz nedir?Narkoz, genel aneste-zinin Alman ekolünde

kullanılan eski adıdır. Anestezide amaç ameliyatın ağrısız, konfor-lu ve hastanın parametrelerini bozmayacak şekilde yapılması-dır. Anestezi; genel, lokal ve böl-gesel olarak üçe ayrılır. Bölgesel (spinal, epidural) anestezide

hastanın bilinci açıktır, ama bazen sakinleştirici ve ağrı kesici verilebilir. Genel anestezide ise hastanın bilinci kapalıdır. ■ Nasıl uygulanıyor?Uyutmak için değişik ilaçlar kul-lanabiliyoruz. Büyüklerde damar içi kullanabileceğimiz iki, üç çeşit uyutucu var. Eğer sakin bir hastaysa direkt onlarla başlarız. Bu işlem beş, on dakika sürer. Sonra gaz anestezisine geçeriz. Gaz anestezisi tüm ameliyat boyunca devam eder. Çocuk-larda ise iğne yapılamıyorsa,

maske ile gaz anestezisi direkt başlatılıp daha sonra damar yolu açıp devam ederiz.

Narkoz fazla gelmez■ Yan etkisi var mı?Bazen “Narkoz fazla geldi” diyenler oluyor. Narkozun fazla verilmesi sözkonusu değil. Günümüzde ilaçlar ve anestezi ilaçları son derece modernize edilmiş durumda. 30 yıl önce-sinin ilaçları artık kullanılmıyor. Kişinin kilosuna, yaşına ve yan-daş hastalıklarına göre anestezi düzenlenir. ■ Anestezi korkusu nedir?Bunu ayırmak lazım. Ameliyata girenlerin yüzde 60-70’inde bir korku oluyor. Bunların bazıları ameliyattan, bazıları ise anes-teziden korktuğunu söylüyor. Mesela ebeveynler çocuklarına anestezi verilmesinden korku-yorlar. Halbuki biz iki üç kiloluk

yeni doğanlara bile şu andaki gelişmiş aletlerle çok rahat anestezi verebiliyoruz. Önemli olan, bir yan hastalığının olma-ması. Anestezi yeni tekniklerle çok kolay ve güvenilir. Korku yaşayan bir diğer grup, anksi-yetesi ve panik atağı olanlar. Onları da önceden sakinleştiri-ciyle ve konuşup telkin ederek ameliyata hazırlıyoruz. Üçüncü guruptakiler, sezaryen ameli-yatı olanlar. Daha önce genel anesteziyle sezaryen ameliyatı olanlar, bir sonraki ameliyatına

çok korkarak geliyor.■ Niye daha çok korkuyorlar?Genel anesteziyle yapılan sezaryen ameliyatlarında, anne karnındaki bebek daha az maruz kalsın diye, anestezi düşük tutu-luyor veya tüm ameliyat hazırlık-ları yapıldıktan sonra verilmeye başlanıyor, o yüzden kişiyi tam olarak derinleştiremeyebiliyorlar. Bu tüm dünyada böyle. Şuur ameliyatı hatırlamıyor olsa bile, vücut veya bilinçaltı hatırlayabi-lir. Bize gelen anestezi korkula-rının çoğunu bu tür bir deneyim yaşayan grup oluşturuyor.

Herkes uyanır ■ Korkular tamamen yersiz mi?Evet, hepsi yersizdir. Mesela, anesteziyi kaldıramamak diye bir şey yoktur. Hasta her an monitörize halde ve takip al-tındadır. Yeni ilaçlar ve modern cihazlar sayesinde zaten biz bu konuda çok rahatız. Narkozdan sonra uyanamamak diye bir şey de yoktur. Ameliyat olan herkes ama hızlı, ama yavaş uyanır. Önemli olan anestezistin tecrübesidir. ■ Cesaret iğnesi nedir?Bazı hastalara, onlar istediği tak-dirde, sakinleştirmek amacıyla yapılır.

Dr. MURAT SUBAŞI

“Günümüzdeki bilimsel verilere

göre beyin fonksiyonlarında BİR bozulMaya neDen olMuyor.”

AMELİYATIN KENDİSİNDEN DEĞİL, ALACAĞINIZ GENEL ANESTEZİNİN YAN ETKİLERİNDEN KORKUYORSUNUZ. OYSA ANESTEZİ KORKUNUZ ARTIK ÇOK YERSİZ. MEDICANA BAHÇELİEVLER HASTANESİ ANESTEZİ VE REANİMASYON UZMANI DR. MURAT SUBAŞI, ANESTEZİNİN MODERN TIP SAYESİNDE YÜZDE YÜZ GÜVENİLİR OLDUĞUNUN ALTINI ÇİZİYOR.

Konforlu ameliyat

SONBAHAR 2011 33

AMA…

“Grip ilk iki gün içinde yakalanmazsa ilaçlar da

çok faydalı olmuyor, sadece hastalığın süresini kısaltmaya yarıyor.”

Grip aşısı koruyor,

GÖğüs hastalıkları34 SONBAHAR 2011

HAVALARIN SOĞUMASIYLA İNSANLARI YATAĞA DÜŞÜREN GRİP VİRÜSÜNDEN AŞIYLA KORUNMAK MÜMKÜN. ANCAK, MEDICANA BAHÇELİEVLER HASTANESİ GÖĞÜS HASTALIKLARI UZMANI DR. EFSUN GONCA UĞUR CHOUSEIN’IN ÖNEMLİ BİR UYARISI VAR: “GRİP AŞISINA KENDİ BAŞIMIZA KARAR VERMEMELİYİZ, MUTLAKA BİR HEKİME DANIŞARAK YAPTIRMALIYIZ.”

Grip hastalığı nedir?Grip, influenza virüsüyle ortaya çıkan, zaman zaman dünya genelinde

salgın halini alan ve solunum yoluyla bulaşan bir enfeksiyon hastalığıdır. ■ nasıl tedavi ediliyor?Hastalığın belirtilerinin ortaya çıktığı ilk iki gün içinde doktora başvurulduğu takdirde antiviral ilaçlardan hastalarımıza önere-biliyoruz. Grip, ilk iki gün içinde yakalanmazsa ilaçlar da çok faydalı olmuyor, sadece hastalığın süre-sini kısaltmaya yarıyor. Biz daha çok, bol sıvı tüketmek, evde isti-rahat etmek gibi destek tedavileri kullanıyoruz.

Her nezle grip değil■ hangi belirtileri verir?İlk başta üst solunum yoluyla ilgili bulgular verir. 38 derecenin üzerine çıkan ani ateş, burun tıka-nıklığı, burun akıntısı, hapşırma, göz yaşarması, tüm vücutta çok yaygın kemik ve eklem ağrıları gibi şikâyetlerle kendini gösterir. İnsanlar nezle olduklarında grip olduklarını düşünürler ama bu yanlıştır. Gripte 38 derecenin üzerinde aniden başlayan ateş mutlaka olur ama soğuk algınlı-ğında ateşe rastlamıyoruz. Gripte, ayakta durmakta güçlük çekecek kadar yaygın kas ve eklem ağrısı oluşur, soğuk algınlığında bunlar yoktur. ■ Grip hastasının antibiyotik alması doğru mu?Hayır, çok yanlış. Çünkü gribe virüs sebep olur. Antibiyotik ise bakteri-

lere karşı kullanılır, virüslerde

etkili

değildir. Antibiyotik alerji yapabilir, ishale sebep olup sıvı kaybını artırarak hastanın daha ağır bir tabloya girmesine neden olabilir. ■ Grip aşısı nasıl bir aşıdır?Her yıl yeniden üretilen bir aşıdır. Çünkü yeryüzünde, bir yıl önceki grip mevsiminde ortaya çıkan virüsler üzerinde çalışmalar yapı-lıyor, her yerden alınan örnekler belli laboratuvarlara iletiliyor. Çünkü grip virüsü her yıl kendini değiştiriyor.

Aşının yan etkisi yok■ aşının koruma oranı nedir?Bir yıl önceki virüse yakın bir virüs salgın yapacaksa koruma oranı çok yüksek. Biz o grip aşısını yap-tırmışsak, yüzde 70-90 oranında bir koruma sağlayabiliyor. Ama yapısını çok fazla değiştirerek orta-ya çıkan bir virüs olursa, o zaman aşının da yararsız kaldığı zamanlar olabiliyor. ■ Grip aşısının yan etkileri var mı?Hayır, yok. ■ aşının yapılmadığı durumlar var mı?Grip aşısında yumurtalar besi yeri olarak kullanılır. O yüzden, yumurtaya alerjisi olanların bu

aşıyı yaptırmasını istemiyoruz. Gebeliğin ilk üç ayında da

yapılmaması gerekir. Ayrı-ca, gribe yakalandıktan

sonra da yapılmaz.

■ aşı hekim kontrolünde mi yapılmalı?Evet, mutlaka. Belki aşının yapılmasına uygun olmayan bir durumu vardır.■ aşı yaptırmak zorunlu mu?Hayır. Ülkeden ülkeye değişiyor.

KİMLER GRİP AŞISI YAPTIRMALI?Koah hastaları.Astım hastaları.Bronşektaziler.Şeker hastaları.Diyalize giren böbrek hastaları.Hemoglobinopati hastaları.Kalp yetmezliği olanlar.Kalp kapak hastalığı olanlar.Çok kalabalık ortamlarda çalışanlar.Sağlık çalışanları.

dr. eFsUn Gonca UğUr choUseın

SONBAHAR 2011 35

Erken teşhis edilmeyen gizli şeker; damarları, böbrekleri, sinirleri ve gözleri tahrip edebiliyor.

İÇ HASTALIKLAR36 SONBAHAR 2011

DİYABET NASIL ERKEN YAKALANABİLİR?GİZLİ ŞEKER, DİYABETİN BİR ADIM ÖNCESİ VE HASTALIĞIN TAHRİBATI DA BU DÖNEMDE BAŞLIYOR. MEDICANA BAHÇELİEVLER HASTANESİ İÇ HASTALIKLARI UZMANI DR. NESRİYE DEMİREL, DİYABETİN ÖNCEDEN NASIL TESPİT EDİLEBİLECEĞİ HAKKINDA BİLGİLER VERDİ.

Diyabet nasıl ortaya çıkıyor?Kan şekerini düzenleyen insülin hormonu pank-

reasta üretiliyor. İnsülin hormonu-nun yetersizliği şeker hastalığına sebep oluyor. Pankreasta insülin hormonu tamamen sıfırlanmış, hiç üretilemiyorsa biz "Tip 1" diye sınıflandırıyoruz. Tip 1 diyabeti daha çok gençlerde görüyoruz. Tip 1’in sebebi henüz bilinmiyor. Ge-çirilmiş bazı enfeksiyonların bunu tetiklemiş olabileceği söyleniyor. Tip 2 diyabette ise, pankreas in-sülin üretiyor ama bu insülin kan şekerini regüle edecek kadar yeter-li ve düzenli değil. Açlık ve tokluk şekerlerini yeterince düzenleyemi-yor, görevini yaparken bir dirençle karşılaşıyor. Bunu daha çok ileri yaşlarda görüyoruz. Halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen diyabetin yüzde 90’ı Tip 2’dir.

Şehirliler risk altında■ Hangi yaşlarda görülüyor?Yılların getirdiği teknolojik hayat, stres, beslenme biçimleri, bu yaşı erkene çekti. Biz artık 15 yaşların-da da Tip 2 diyabeti görebiliyoruz. Gittikçe de diyabetin görülme sıklığı dünyada da bizde de artıyor. Bunun, tanı konmadan önceki bir dönemi var. Halk arasında "Gizli şeker" (erken diyabet) denen bir dönem. Bunun sayısı da çok fazla. Açlık şekerleri normal olduğu hal-

de, tokluk şekerinde dalgalanmalar vardır. Diyabet tanısını koyduğu-muzdan 5 ile 20 yıl öncesinden başlayan bir erken dönem var. En önemlisi, diyabeti bu dönemde yakalayabilmek. ■ Kimler daha risk altında?Ailede diyabet öyküsü olan-

lar, sigara kullananlar, kalp ve tansiyon hastaları, bel çevresinin geniş olanlar, kilolu olanlar, gebeliğinde dört kilonun üzerinde çocuk doğurmuş olanlar, bu tür doğumlarda hem anne hem de çocuk risk altındadır, hareketsiz yaşam sürenler, stres altındakiler, şehirlerde yaşayanlar risk altında. ■ Diyabet öncesi dönemde neler oluyor?Açlık kan şekeri normal olsa bile şeker hastalığının tüm tahribatı gizli şeker döneminde başlıyor. Damarlarda, böbreklerde, sinir-lerde, gözlerde tahribat yapıyor. Bu dönemde yakalanırsa kontrol edilebiliyor. Can alıcı nokta, daha sonrası için geç kalmamayı sağlaması. ■ Hangi ipuçları gizli şekerin

belirtisi olabilir?Hastalarda şeker dengesizliğine bağlı olarak, ayaklarda uyuşma, yanma ve karıncalanma hissi, çarpıntı, huy değişikliği, sinirlilik, tahammülsüzlük, kilo alma, sürekli açlık hissi, gece yemek yeme iste-ği, terleme, kaşıntı, bulanık görme

gibi birçok ipuçları olabiliyor. Kişi bunlarla bize geldiğinde, risk faktörleri de varsa, diyabetten kuşkulanırız. Aslında bu erken dönemde, şekerde ani iniş ve çıkışlar oluyor.

Hayat tarzı değişmeli■ Erken dönemde yakalayınca diyabetten korumak için neler yapıyorsunuz?Esas tedavi, hayat tarzı değişikliği. Her hastayı bireysel ele alıyoruz. Kolesterolü ve tansiyonu yüksekse bunları düşürüyoruz. Kiloluysa za-yıflama programına alıyoruz. Çoklu bir yaklaşımımız var. Hayat tarzını düzeltmeye çalışıyoruz. Tam olarak yeterli gel-

mezse, ilaca başvuruyoruz. İlaç son aşama. ■ Tam olarak kurtulabiliyor mu?Evet. Gizli şekeri olan kişiler spor yaparsa, kilo verirse, diyetine de-vam ederse Tip 2 diyabet olmaktan kurtuluyor, insülin kullanma-sına da hiç gerek kalmıyor. Bu dönemde yakalanması o yüzden çok önemli.

DR. NESRİYE DEMİREL

“Gizli şekeri olanlar spor yaparsa,

diyetine devam ederse Tİp 2 DİYAbET oLMAKTAN KuRTuLuYoR, İNSüLİN

KuLLANMASINA gEREK KALMIYoR.”

Diyet ve spor ile insülinden

kurtulabilirsiniz.

SONBAHAR 2011 37

Kış aylarında metobolizmamız hızlanıyor, ama hareketliliğimiz azalıyor. Doğru beslenmeyle kilo probleminin önüne geçebiliriz.

BESLENME38 SONBAHAR 2011

ALTIN KURALLARIVÜCUDUMUZ HER

MEVSİM FARKLI BİR BESLENME DÜZENİNE

İHTİYAÇ DUYAR. MEDICANA ÇAMLICA

HASTANESİ BESLENME VE DİYET UZMANI

SEVİHAN AKBULUT, KIŞ AYLARINDA

NASIL DOĞRU BESLENECEĞİMİZİ ANLATTI. BİLİNÇLİ

BESLENEREK KIŞIN HEM HASTALIKLARDAN UZAK KALMAK, HEM DE YAZA

GÖRE DAHA KOLAY KİLO VERMEK MÜMKÜN.

Kışın farklı beslenmeye mi ihtiyacımız var?Evet. Yazın metaboliz-mamız yavaşlar, kışın

hızlanır. Çünkü vücut ısımız düşer ve vücut bu ısıyı normal seviyeye çıkarmak için ekstra enerjiye ihti-yaç duyar. Bu da metabolizmayı hızlandırır. Yazın metabolizmamız daha yavaş ama daha hareket-liyiz. Kışın ise metabolizmamız daha hızlı ama daha hareketsiziz. Bu yüzünden kış aylarında kilo alma riskimiz artıyor. ■ Kış mevsiminde başka ne değişiklikler oluyor?Bağışıklık sistemimiz biraz zayıf-ladığı için enfeksiyonlara karşı hassaslaşırız. Ayrıca havaların erken kararması, deprasyona eğilimi artırır ve bu durum daha fazla yemek yememize neden olabilir.

Güneş şart!■ Kış aylarında en çok hangi besinler önem kazanıyor?Dikkat etmemiz gereken üç nokta var. Birincisi, güneş ışığından mahrum kaldığımız için D vitamini eksikliği çıkıyor. Bu yüzden, kışın mümkünse her gün en az 20 dakika direkt gün ışığı almalıyız. İkincisi, kış aylarında kabızlık daha fazla görülüyor. Bunu önlemek için bol sebze meyve tüketerek posa alımımızı artırmalıyız ve bol su içilmeli. Üçüncü konu, bağışıklık sistemimizin zayıflaması. Bunu da yeterli ve dengeli beslenmeyle güçlendirebiliriz. ■ Bağışıklık sistemimizi güç-lendirmek için hangi besinleri tüketmeliyiz?C vitamini için, mandalina, porta-

kal, greyfurt gibi narenciyeler ve yeşil biber, karnabahar, brokoli, brüksel lahanası, maydanoz, tere, roka, marul tüketmeliyiz. A vitamini alabilmek için süt ve süt ürünleri, yumurta, havuç, patates, ıspanak, kabak, kayısı, domates yemeliyiz. E vitamini kuru baklagillerde, yağlı tohumlar dediğimiz ceviz, fındık, fıstık gibi kuruyemişlerde ve sıvı yağlarda bulunur. Çinkoyu ise et ve deniz ürünlerinden, badem, susam gibi yağlı tohumlardan ve hububat-lardan karşılayabiliriz. Selenyum için, soğan, sarımsak, mantar yi-

yebiliriz. Magnezyumu da en çok koyu yeşil yapraklı sebzelerden alabiliriz. Bunlar dışında Omega 3’e önem vermeliyiz, onun en önemli kaynağı da balık. Haftada bir, iki defa balık tüketmeliyiz. ■ Nelerden kaçınmalıyız?Aşırı alkol, fazla yağ ve şeker tüketimi bağışıklık sistemimizi olumsuz etkiler. ■ Kışın metabolizma daha hızlıysa daha kolay kilo verilmez mi?Evet, bu durum kışın kilo vermeyi kolaylaştırır. Bireye özgü hazırlan-mış bir zayıflama diyeti uygula-yanlar kışı avantaja dönüştürerek daha rahat kilo verirler. ■ Kış aylarında kilo vermeyi zor-laştıran unsurlar da var mıdır?Kışın en çok hareketsizlik yüzün-den kilo alıyoruz. Bir diğer faktör, üşüdüğümüz için vücudumuz

daha fazla enerjiye ihtiyaç duyar ve bizi yağlı ve şekerli besinleri tüketmeye zorlar. Ayrıca kışın daha sık rastladığımız kabızlık sorunu da kilo vermeyi zorlaştırır.

Bol su için■ Kışın kilo almamak için neler yapabiliriz?Mutlaka kahvaltı yapılarak güne başlanmalı ve öğün atlanmamalı-dır. Azar azar ve sık sık besle-nilmeli. Üç ana, üç de ara öğün şeklinde yemeliyiz. Bol sebze ve meyve tüketilmelidir. Kızartılmış besinlerden, bisküvi, kurabiye, kek gibi şeker içeren besinlerden ve poğaça, açma, börek gibi yağ içeriği yüksek besinlerden uzak durulmalıdır. Doygunluk sağladığı için öğünlere çorba ile başlan-malı ve salata sofralardan eksik olmamalıdır. Bol su içilmeli.

Kış aylarında beslenmenin

BESLENME VE DİYET UZMANI SEVİHAN AKBULUT

“Kış aylarında mutlaka kahvaltı

yapılmalı ve öğün atlanılmamalı. AZAr AZAr, SIK BESLENİLMELİDİr.”

SONBAHAR 2011 39

MEME KANSERİ RİSKİNİ ARTIRAN FAKTÖRLERBRCA1/2 gen mutasyonu olanlar.Birinci derece akrabalarında meme ya da yumurtalık kanseri görülenler.İleri yaştakiler.Göğüs bölgesine radyasyon maruziyeti olanlar.Memelerinden birinde daha önce kanser oluşanlar.12 yaşından önce âdet görenler (Erken menarş).Menopoza geç girenler (55 yaş).Hiç doğum yapmamış olanlar.İlk doğumunu 30 yaşından sonra yapanlar.

Çok alkol tüketenler.Menopozdan sonra obezitesi olanlar.Menopoz öncesinde, 10 yıldan daha fazla doğum kontrol ilacı kullananlar.Menopozdan sonra hormon replasman tedavisi olanlar.

MEME KANSERİ RİSKİNİ AZALTAN FAKTÖRLER18-20 yaşında doğum yapanlar.Üç ve üçten daha fazla doğum yapmış olanlar.45 yaşından önce yumurtalıkları alınmış kişiler.Düzenli egzersiz yapanlar.Emzirenler.

Doç. Dr. Ali Osman Kaya, meme büyüklüğünün, meme kanseriyle ilişkisinin olmadığını söylüyor.

40 SONBAHAR 2011ONKOLOJİ

Kadında ve erkekte

MEME KANSERİ, KADINLAR KADAR, NADİREN DE OLSA ERKEKLERDE DE GÖRÜLEBİLEN BİR KANSER TÜRÜ. ÖNEMSENMEDİĞİNDE EN AZ DİĞER ORGANLARIN KANSERLERİ KADAR TEHLİKELİ OLDUĞUNUN ALTINI ÇİZEN MEDICANA BAHÇELİEVLER HASTANESİ MEDİKAL ONKOLOJİ UZMANI DOÇ. DR. ALİ OSMAN KAYA, MEME KANSERİ HAKKINDA ÖNEMLİ BİLGİLER VERDİ VE UYARILARDA BULUNDU.

Meme kanserini nasıl tanımlıyor-sunuz?Hastalar genelde memede bir kitleyle geliyorlar. Ama memedeki

her kitle kanser demek değildir. Öncelikle mamografi ve ultrason, daha sonra kitlenin biyopsisi yapılıyor, sonuca göre kanser tanısı konuyor veya konmuyor. ■ Biyopsi nasıl yapılıyor?"Ya iğne biyopsisi" dediğimiz yöntemle ya da bir kesiyle kitleden daha büyük bir örnek alınarak yapılıyor.■ En sık görülen türü hangisidir?'İnvaziv duktal kanser' tipi. Memedeki duktal yapıların kanser tümörü tarafından istila edil-mesi ve yayılması şeklinde görülen bir kanser türüdür.

Diğer kanserler kadar ciddi■ Erkeklerde meme büyümesi ile meme kanseri arasında bir ilişki var mı?Erkeklerde meme kanseri ile ilgili bir istatistik yok. Erkek meme kanseri ile kadın meme kan-serinde risk faktörleri, oluşumu ve mekanizma-ları benzerdir. Her iki cinste de meme kanseri biyolojik özelliklere göre seyreden bir hastalık-tır. Kadın meme kanserinde yaptığımız her şeyi, erkek meme kanserinde de yapıyoruz.■ Kadında ve erkekte de aynı belirtileri mi veriyor?

Genelde benzerdir. Erkekte tek memede büyüme (jinekomasti) veya palpe edilebilir bir kitle ile belirti verir. Kadında ise memede kitle ve sertlik, meme başında akıntı, meme cildinde ödem, meme başının içeri çekilmesi, meme baş çevresinin portakal kabuğu şeklinde bir görünüm alması, memede simetrinin kaybol-ması, bunlar genelde o memede bir patoloji ol-duğunu gösterir. Bu patolojinin ne olduğunun tespiti için de bir hekime başvurmak gerekir. Erkeklerde meme daha küçük olduğu için onlar daha erken fark edebiliyorlar.■ Meme kanseri hafif bir kanser türü mü? Hayır. Meme kanseri de geç yakalanırsa ve metastatik bir evrede gelirse, meme dışındaki diğer organlara yayılmışsa, bu kişilerde sağ ka-lım süreleri de azalıyor. Yani, meme kanseri de diğer kanserler kadar ciddiye alınması gereken bir kanserdir. Meme kanseri de ne kadar erken yakalanırsa sağ kalım süreleri o kadar iyidir. Tedavi sırasında metastaz da ortaya çıkabilir. Tüm bunlar meme kanserinin biyolojik yapısıyla ilgilidir.

20 yaşından itibaren kontrol■ Meme kanserinin erken yakalanabilmesi için neler yapılmalı?Erkekler için bir tarama veya öneri programı yok. Daha çok tesadüfen fark ediyor. Yan tarafta yer alan belirtiler varsa mutlaka bir hekime

görünmeli. Kadınlar için mamografi çok önemli. Ailesinde, birinci derece akrabalarında meme kanseri olmayan kadınların 40, olanların ise 35 yaşından sonra yıllık mamografi taramaları yaptırmalı. Ayrıca, 20 yaşını geçmiş her genç kız, ayda bir memesini fiziksel olarak kontrol etmeli. Memesinde sertlik, meme cildinde bir anormallik olup olmadığına dikkat etmeli. ■ Tedavi sürecinde neler yapılıyor?Erken evrede, öncelikle cerrahi. Sonra kemote-rapi, ondan sonra da radyoterapi. Radyoterapi-den sonra veya radyoterapiyle devam edecek, beş yıl süreyle hormonal tedavi var. Cerrahide, memeyi koruyucu cerrahi şeklinde veya meme-nin tamamının alınması şeklinde olabilir. Bazı vakalarda, özel bir kemoterapiyle önce tümör küçültülür, cerrahi onun ardından uygulanır. ■ Tekrarlama olasılığı nedir?Hangi evrede olduğuna ve biyolojik özellikleri-ne göre değişiyor.

MEME KANSERİ

DOÇ. DR. ALİ OSMAN KAYA

“Erkek meme kanseri, erkeklerdeki tüm kanserlerin

yüzde 1'inden daha azını oluşturur. AncAK, ERKEK MEME KANSErİ dAhA AgrESİf dAvrANır.”

SONBAHAR 2011 41

ÇOCUĞUM SOĞUK HAVALARDA HASTALANMASIN…MEDICANA BEYLİKDÜZÜ HASTANESİ ÇOCUK HASTALIKLARI UZMANI DR. VEDAT BAŞ, ÇOCUKLARIMIZI MEVSİMSEL HASTALIKLARDAN NASIL KORUYABİLECEĞİMİZİ ANLATTI. EN BÜYÜK İŞ EBEVEYNLERE DÜŞÜYOR. YANLIŞ DAVRANIŞLAR, ÇOCUKLARI DAHA DA HASTA EDEBİLİYOR.

ÇOCUK HASTALIKLARI42 SONBAHAR 2011

Hangi çocuk hastalıkları mevsimsel olarak görülüyor?Mevsime bağlı olarak hastalıkların

arttığı belli dönemler vardır. Bu dönemler ge-nellikle ilkbahar ve sonbahar aylarıdır. Birçok soğuk algınlığı, üst solunum yolu hastalıkları, nezle, grip, bakteriyel enfeksiyonlar ve boğaz hastalıkları görülür. Bazı döküntülü çocuk has-talıkları da söz konusudur. Üst solunum yolu enfeksiyonları genellikle virüslerin yol açtığı hastalıklardır. En çok nezle ve grip görülür. Bunlar özellikle insandan insana, kalabalık ortamlarda bulaşabilen enfeksiyonlardır. Bu yüzden de bu dönemde okul çağındaki çocuk-lar risklidir. Mide ve bağırsak enfeksiyonları da yine bu dönemde görülebilir. Kusma ve ishalle başlayıp ateşle seyreden hastalıklardır. Bunlar da çoğunlukla virüs kökenli enfeksiyonlardır. Yani antibiyotik tedavisi gerektirmeyen, semptomatik yani yardımcı tedavi gerek-tiren hastalıklardır. Bunlarda da diyet tedavisi, temizlik ve hijyen önemlidir. Çocuk tuvaletten çıktıktan sonra elle-rini iyi yıkarsa, anne baba bakımını çok iyi yaparsa ve sık aralıklarla beslerse, çoğunlukla kendi-liğinden düzelir. Ama çocuğun hastalığına ateş eşlik ediyorsa, kanlı dışkılama varsa, şiddetli karın ağrısı ve kusma varsa mutla-ka bir hekim tarafından görülmesi gerekir.

En önemlisi beslenme■ Ebeveynler nelere dikkat etmeli?En önemli konu, beslenme. Çocuk mutla-ka kahvaltı yapıp okula gitmeli. Kahvaltısız kesinlikle okula gitmemeliler. Mutlaka günde bir iki kez meyve ve meyve suyu tüketmeliler. Sebze mutlaka yenmeli. Bol sıvı alımına dikkat edilmeli. Ilık bitki çayları, ıhlamur, nane-limon verebilirler. Eğer çocuğun vitamin desteğine ihtiyacı varsa, kendi doktorunun önerisiy-le vitamin de verilebilir. Yani temel olarak beslenme çok önemli. Sonrasında da hijyene çok dikkat edilmeli. Hastalık dönemlerinde bir-birleriyle temastan, sarılmaktan, öpüşmekten uzak durmalılar. El temasından kaçınmak ve mutlaka elleri iyi yıkamak gerekir. Anne baba mutlaka çocuğunda hijyen bilinci oluşturmalı. Bunlardan başka, çocuğunu iyi gözlemlemesi; burun akıntısı, öksürük, ateş, hapşırma gibi belirtilere dikkat etmesi gerekir. ■ Çocuk hastalanınca ebeveynler neler yapmalı?

Her şeyden önce bilinçsiz ilaç kullanımından kaçınmaları lazım. İlaç verirken mutlaka dokto-runa danışmak gerekir. Ateş çok yükselmediği sürece çocuğa ateş düşürücü vermek doğru değildir. Yanlış bitkisel tedavilere de kalkışabi-liyorlar bazen. Alerjisi olan çocuğa öksürük için bal, karanfil, zencefil karışımı verip öksürüğünü daha çok artırabiliyorlar. Anne babaların bil-medikleri bu tür bitkisel uygulamalardan uzak durmaları gerekir.

Düşmeyen ateş tehlikeliEn basit yapılacak şey, ateşini düzenli olarak takip edip eğer ateş çok yükseliyorsa ateş düşürücüsünü kontrollü bir şekilde vermek ve doktoruna götürmek, bol bol sıvı vermektir. Bunun dışında bir şey yapmak, hele hele

antibiyotik vermeye kalkmak çok yanlıştır. Çünkü zaten

bu enfeksiyonların yüzde yetmişi sekseni

vücudun kendi kendine yenebileceği enfeksiyon-

lardır. ■ Hangi noktada çocuk mut-laka doktora gösterilmeli?Düşmeyen ateş varsa, üçüncü

günden sonra hastalığın seyri aynen devam ediyor ve düzelme yoksa,

çocukta bitkinlik, halsizlik, yorgunluk, kırgınlık varsa, özellikle yemek yemekte

problem yaşıyorsa, öksürüğünde giderek artış varsa, ateş düşürücüye rağmen ateşi düşmü-yorsa mutlaka hekime başvurulması gerekiyor. Bu durumlar üç gün içinde de hızla gelişebilir, o zaman üç gün beklemeye de gerek yok. Çün-kü bu tür üst solunum yolu ve soğuk algınlığı enfeksiyonları akciğer enfeksiyonlarına neden olabilir.

ÇOCUĞUMU NASIL KORURUM?Alacağınız bu önlemlerle, sonbahar ve kış aylarında çocuğunuzu hastalıklardan koruyabilirsiniz:• Çocuğunuz mutlaka kahvaltı etmeli, okula kahvaltı

etmeden asla gitmemeli.• Günde bir iki kere meyve ve meyve suyu tüketmeli.• Her gün sebze yemeli.• Bol sıvı almalı.• Ihlamur, adaçayı, nane-limon vb. ılık bitki çayları

içmeli.• Gerekiyorsa hekim kontrolünde vitamin desteği

almalı.• Ellerini çok iyi yıkamalı.• Başka çocuklarla fiziksel temastan mümkün

olduğunca kaçınmalı.

Dr. Vedat Baş uyarıyor: "Çocuğunuza ilaç verirken mutlaka doktora danışın."

Dr. VEDAT BAŞ

SONBAHAR 2011 43

AKILcI İLAÇ KULLANIMI

ANTİBİYOTİKLER, TÜRKİYE'DE EN ÇOK KULLANILAN İLAÇ

GRUBU, DÜNYADA İSE DÖRDÜNCÜ SIRADA YER

ALIYOR. ÜLKEMİZDE TEŞVİK EDİLEN AKILCI İLAÇ KULLANIMI MULTIDİSİPLİNER BİR ÇALIŞMA

OLUP, SORUMLULARI HEKİM, ECZACI VE HASTALAR.

ECZACILIK44 SONBAHAR 2011

Akılcı ilaç kullanımı nedir? Neden ihtiyaç duyuldu?Akılcı ilaç kullanımı, hastanın klinik gereksi-

nimlerine uygun, gereken dozda, uygun aralıklarla hasta ve toplum için uygun maliyette ilaç kullanı-mıdır. İki temel hedefi vardır. Sağlık hizmetlerinin kalitesini arttırmak ve maliyeti düşürmektir. Dünyada teknolojinin gelişmesiyle birlikte, her alanda olduğu gibi sağ-lık alanında da gün geçtikçe tedavi seçenekleri artmıştır. Elbette tedavi maliyetleri de artıyor. Birçok ülke gibi, Türkiye'de de Sağlık Bakan-lığı çeşitli çözüm yolları üretmeye ve geliştirmeye çalışmaktadır. Bu çözüm yollarından en önemlisi 'Akılcı İlaç Kullanımı'nı teşvik etmek ve toplumda akılcı ilaç bilinci oluşturmaktır.■ Akılcı ilaç kullanımı nasıl sağ-lanıyor?Akılcı ilaç kullanımından hekim, hasta ve eczacı sorumludur. Hekim, hastanın sorunun doğru tanımlar, doğru teşhisi koyar, hastaya uygun, etkin ve güvenilir tedaviyi planlar, eczacı ise hastanın ilaçlarını doğru kullanmasını sağlar, ilaçların olası yan etkileri, ilaç-ilaç ve ilaç-besin etkileşimi konusunda bilgilendirir.

Etkileşimlere bakılıyor■ Medicana'da akılcı ilaç kullanımı konusunda neler yapıyorsunuz?Hekim reçeteyi yazdıktan sonra or-derı kontrol ediyoruz. İlaçların diğer ilaçlarla ve besinlerle etkileşimlerini inceliyoruz, rapor hazırlıyoruz. Ha-zırladığımız raporu, hastanın ordere ve ilaçları ile birlikte kata gönde-riyoruz, yüksek riskli bir etkileşim olduğu zaman hekim, hastanın tedavisinin uygulanmasına veya değiştirilmesine karar veiyor. Tedavi aralıkları açılabiliyor ya da ciddi bir etkileşim varsa yeni bir tedavi planı oluşturulabiliyor.■ Akılcı olmayan ilaç kullanımına örnek verebilir misiniz?

Rasyonel olmayan ilaç kullanı-mını en yaygın antibiyotiklerde görüyoruz. Sağlık bakanlığının verilerine göre, antibiyoikler ülkemizde en çok satılan ilaç grubuyken, dünyada dördüncü sırada geliyor (Birinci sırada kardiyovasküler ilaçlar, ikinci sırada santral sinir sistemi ilaçları, üçüncü sırada metabolik hastaların tedavisinde kullanılan ilaçlar). Viral kaynaklı soğuk algınlığı tedavi-sinde, çocuklarda görülen ishallerde hemen antibiyotiğe başvurulması bu durumu açıklayıcı kılmaktadır.Yapılan çalışmalar, hatalı antibiyotik kullanımı yüzünden hastalarda antibiyotiğe karşı direnç geliştiğini ispatlanmıştır. Gereksiz aşılama, doktor reçetesi olmadan eş, dost tavsiyesi ile ilaç kullanımı örnek olarak verilebilir.

Bu maddelere dikkat■ Medicana hastaneler grubu ola-rak, hastalarımızın ilaç kullanımına yönelik tavsiyeleriniz nelerdir?• Antibiyotik tedavisi görüyorsanız, iyileştiğinizi düşündüğünüzde ilacı kullanmayı bırakmayınız, kutuyu bitirine kadar kullanmaya devam ediniz.• Komşu, akraba, arkadaş tavsiyesi ile reçetesiz ilaç kullanmaya başla-mayınız.• İlaçları saklama koşullarına dikkat ederek, uygun şartlarda saklayınız.• Ecza dolabınızda bulunan ilaçların son kullanma tarihini mutlaka kontrol ediniz, son kullanma tarihi geçmiş ilacın sağlığınıza zarar vere-ceğini unutmayınız.• Herhangi bir etkene veya ilaca karşı alerjiniz varsa doktorunuza mutlaka bildiriniz.• Doktor ve eczacınıza kullandığı-nız bitkisel preparatları söyleyiniz, bunların sentetik ilaçlar ile geçimsiz olabileceğini unutmayınız.• İlaçlarla ilgili beklenmeyen bir etki ile karşılaşırsanız mutlaka eczacınıza veya doktorunuza danışınız.

ECZ. HAVVA POYRAZ

“İlaç oda sıcaklığında saklanması

gereken bir ilaçsa, buZdOlAbıNdA sAklANMAMAlıdıR.”

Akıllı ilaç kullanımında amaç etkin, güvenilir ve hastaya uygun ilacı kullandırarak maliyeti düşürmek.

SONBAHAR 2011 45

KISIRLIĞIN ÇÖZÜMÜ

TÜP BEBEKTE

kadın doğum46 SONBAHAR 2011

GÜNÜMÜZÜN TIP TEKNOLOJİSİ, ÇOCUK SAHİBİ OLAMAYAN ÇİFTLERE TÜP BEBEK FIRSATINI SUNUYOR. LABORATUVAR

ORTAMINDA DÖLLENMENİN NASIL SAĞLANDIĞINI ANLATAN MEDICANA ANKARA HASTANESİ KADIN

HASTALIKLARI VE DOĞUM UZMANI MEHMET ÖZTÜRKMEN, ÇİFTLERİ OTLARLA YAPILAN SÖZDE TEDAVİLERE KARŞI

BİLİNÇLİ OLMAYA ÇAĞIRIYOR.

Tüp bebek nedir? Öncelikle kısırlığın tanımını yapmakta fayda var. Kısırlık, 'evli çiftlerin bir yıllık kesintisiz birliktelik yaşamasına

rağmen gebelik elde edememesine' denir. Kısırlığın çözüm aşamaları var. Tüp bebek bu işin içine laboratuvar sokmaktır. İğne verirsiniz, kadının yumurtasını büyütürsünüz, yumurtaları toplarsınız, erkekten sperm alırsınız, laboratuvar koşullarında yumurta ile spermi birleştirirsiniz. Embriyoyu laboratuvarda yaparsınız. Bunu 15 gün büyütürsünüz, sonra ana rahmine yerleştirirsiniz. Embriyo, duvarlara tutunur ve tüp bebek olur. ■ kimlere uygulanır?Normal yollardan, basit ilaç tedavisi ya da aşıla-ma ile gebe kalamayan ya da kalamayacak olan bazen de yaşı ileri, örneğin 40 yaştan sonra yeni evlenen kadınlarda tüp bebek uygulanır. Veya erkeğin sperm sayısı çok düşük ise yine bu yönteme başvurulur.

Sihir, kadın yumurtasında■ Tüp bebekle kesin sonuç alınıyor mu?Tüp bebekte başarı için sihir, kadın yumurtasın-dadır. Yumurtanın sağlıklı olması başarı şansını artırıyor. Bu yüzden biz başarı oranlarını sınıf-landırırken 37 yaş altı, 37-40 yaş arası ve 40 yaş üstü şeklinde belirliyoruz. 37 yaşın altında 10 hadisenin altısı gebe kalıyor. 37-40 arası grupta 10 hastanın dört veya beşi gebe kalıyor. 40 yaş üstünde ise 10 hastanın ikisinde başarı elde ediliyor. 40 yaş üstünde kadınlarda bulduğunuz bir tane sağlıklı yumurta ile de gebelik şansı yakalanabiliyor. Olmazsa olmaz şart, yerleştirme için kadının sağlıklı bir rahminin olması.

■ Tüp bebekle doğan çocuklar sağlıklı oluyor mu?Tüp bebekle doğan çocukların daha sağlıklı ya da sağlıksız olduğunu gösterir herhangi bir kanıt yok. Yani, sağlıklı veya sağlıksız olacak diye bir şey yok.

37 yaş üstünde artış var■ Tedavi süreci ne kadar sürüyor?Yukarıda bahsettiğimiz 15 günlük sürecin ardından, 12 gün sonra yapılan gebelik testi ile sonuç ortaya çıkıyor. Bundan sonrası hemen hemen normal gebelik gibi. Biz bazı ilaçlar kul-lanmak zorundayız. Çünkü tüp bebek sürecinde kullandığımız iğneler birazcık yumurtalara baskı uyguladığından, bebeğe ana rahminde destek ilaçları veriyoruz. Tüp bebek grubunda oluşa-bilecek kan pıhtılaşması gibi sorunlara karşı da ilaçlarla önlem alıyoruz. ■ Türkiye’de tüp bebek uygulamasında durum nasıl?Tüp bebek uygulaması yaygınlaşıyor. Ancak Türkiye’nin yarısı belli sosyo-ekonomik durum-lardan dolayı tüp bebeğe mesafeli duruyor. Çok çaresiz kalmadıkça gelmeye çekiniyorlar. Önümüzdeki süreçte bu tüp bebek tedavilerinin devamı yönünde bir engel ortaya çıkmazsa, tüp bebek başarı oranları artacaktır. Eğitimli

kesimde geç yaşta evlenme başladı. 37 yaş üstü çok sayıda kadın bize başvuruyor.

Ot tedavileri zarar verebilir■ Zaman zaman çeşitli ot tedavilerinden bahsediliyor.Evet, son zamanlarda örneğin kalp hastalığı ya da başka hastalıklarla ilgili medyayı kullanarak birtakım bitkisel tedavilerden bahsediliyor. Günümüzde tıp kanıta dayalı çalışıyor. Kanıta dayalı tıpta bir tedavinin ya da ilacın ne kadar doğru olduğunun bir sınıflandırması var. Otların bu sınıflamada yeri bile yok. Bunların faydasını bir kenara bırakın, zararlarını bili bilmiyoruz. Hastalara çok fahiş fiyatlarla bu tarz ilaçlar satılmış. Maalesef tedbir alınmıyor.■ Tüp bebeği normal yollarla gebe kalabile-cek çiftler de tercih edebilir mi?Genetik bozukluk taşıyan bir çiftin daha önce-den engelli çocukları olmuş olabilir. Bir daha böyle olmaması için biz engelli riski taşımayan embriyoları seçip verebiliyoruz. Halbuki bırak-sanız sürekli doğum olabilir. Ama çocuk engelli doğabilir ya da kadın düşük yapabilir. Ana rahmine düşmeden sağlam embriyoyu bulup verebiliriz. Mesela lösemi hastalığı olan çocuğa sağlıklı bir kardeş doğurtabiliyoruz ve evdeki çocuğun hayatını kurtarıyoruz.

“Normal yollardan, basit ilaç tedavisi ya da aşılama ile gebe kalamayan ya da kalamayacak olan bazen de yaşı

ileri, örneğin 40 yaşTan sonra yeni evlenen kadınlarda Tüp bebek uygulanır.”

kadın HasTalıkları ve doğum uZmanı meHmeT öZTürkmen

SONBAHAR 2011 47

OFİS AĞRILARINDAN NASIL KURTULURUM?OFİS ÇALIŞANLARI HAREKETSİZLİK YÜZÜNDEN SIK SIK AĞRILI RAHATSIZLIKLARLA KARŞILAŞIR. ÖNLEM ALINMAZSA KALICI HASTALIKLARA KADAR GİDEN BU SORUNLARDAN NASIL UZAK KALINACAĞINI, MEDICANA BEYLİKDÜZÜ HASTANESİ FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON UZMANI DR. HÜLYA YONUCU ANLATTI.

“Bacak ağrısına uyuşma ve

kuvvetsizlik eşlik ederse bel fıtığının habercisi olabilir.”

fizik tedavi48 SONBAHAR 2011

Ofis çalışanlarında hangi rahatsızlıklar sık görülüyor?Masa başında uzun süre vakit geçirme-nin yanında bilgisayar kullanımındaki

tekrarlamalı hareketlere, duruş bozukluğuna ve çalışma ortamının yetersiz ergonomik koşullarına bağlı olarak ciddi sayılabilecek kas ve iskelet sistemi rahatsızlıkları ortaya çıkıyor. Bunları, omurga ve kol bacak ağrıları olarak iki gruba ayırıyoruz■ hangi omurga problemleri ortaya çıkıyor?Aynı pozisyonda çalışma sonucu bazı kaslar kullanılmamaya bağlı olarak zayıflar ve vücudun yükü dengesiz bir şekilde kemik ve eklemlere biner. Bunun sonucunda sırt, bel ve boyun ağrıları, boyunda düzleşme, sırtta kamburluk, bel çukurunun artması, bel ve boyun fıtıkları görülür. Yapılan çalışmalarda, kadınlarda boyun, erkek-lerde ise bel ağrılarının daha sık olduğu ortaya konmuştur. Stres, iş yetiştirme kaygısı, mesainin uzaması da omurga ağrılarını tetikliyor. Özellikle omurga eğriliği (skolyoz) olan kişilerde oturarak çalışmaktan kaynaklı ağrılar daha kısa sürede ortaya çıkar, sıklığı ve şiddeti daha yoğun olur. Baş ağrılarının bir kısmı da boyun problemleri ve kas gerginliğinden kaynaklanır.

Bel fıtığının habercisi■ bacaklarda hangi sorunlar oluşuyor?Dizlerin aynı pozisyonda kalması sonucu diz kapağı ekleminde oluşan sürekli gerilme, eklemin beslenmesinin bozulması, diz kasla-rındaki kuvvetsizlik, diz kapağındaki kıkırdağın yumuşamasına neden olur. Bu durumda özellikle merdiven inip çıkarken dizde ağrı, dizlerden ses gelmesi, uzun oturma sonrasında tutukluk ve yürüme zorluğu vardır. Bacak ağrısına uyuşma ve kuvvetsizlik eşlik ederse bel fıtığının habercisi olabilir. ■ kollardaki ağrıların nedeni nedir?Sürekli klavye ve fare kullanımı sonucunda dir-sek, ön kol ve elde kas ağrıları görülebilir. Sinir sıkışmaları da sık görülen rahatsızlıklar arasın-dadır. Bunlar en çok bilek ve dirsek seviyesinde görülür. Sinir sıkışmasının belirtisi elde uyuşma, karıncalanma, yanma, his kaybı ve güçsüzlük olabilir. ■ bu rahatsızlıklar nasıl önlenebilir?Düzgün duruş ve çalışma ortamının düzen-lenmesiyle ofis çalışanlarındaki bu problemler önlenebilir.

Düzgün oturma şekli■ düzgün duruş nasıl olmalı?Çalışırken öne eğilmemek gerekir. Arkalığa dayanmalı ve dik oturulmalıdır. Vücut, kalça ile

90 derecelik açı yapmalıdır. Kalça, sırt ve baş aynı hizada olmalıdır. Diz arkasındaki açı 90-110 derece olmalı, dizler 90 dereceden fazla bükül-memelidir. Bacakların üst kısmı ile masa arasında 5-10 santimetrelik mesafe kalmalıdır. Sağa ve sola dönerken tüm beden ile dönülmelidir. Sık sık pozisyon değiştirilmelidir. Baş geriye doğru tutulmamalıdır. Ayaklar yere temas etmelidir, ge-rekiyorsa ayak altına 8-10 santimetrelik eğimli bir yükseklik yerleştirilmelidir. Her 30 dakikada bir 1-2 dakikalık esneme egzersizleri ve saat başı kısa yürüyüşler yapılmalıdır. Ofis ortamı çok sıcaksa, oturduğu yerde terleyen vücut, soğuğa çıktığında bel ve sırt ağrılarına davetiye çıkarır. Soğuk bir ortamda ise, vücudun kan dolaşım hızı düşer, kas ve eklemler sertleşir. Bu nedenle ani hareketler kalıcı rahatsızlıklara yol açabilir.■ Masa başında çalışma şekli nasıl olmalı?Koltuğun yüksekliği ayarlanabilir olmalı ve bel desteği bulunmalıdır. Sandalyenin kol desteği ile masa aynı seviyede olmalıdır. Çalışma masasının yüksekliği dirsek hizasında olmalıdır. ■ ne zaman doktora başvurmak gerekir?Tüm bu önlemler ve ofis egzersizlerine rağmen ağrı ve diğer şikâyetler birkaç gün içerisinde geçmiyorsa ve tekrarlayıcı ise doktora başvurul-ması gerekir.

Masa başından kalkmadan yapılabilecek bu egzersizler, vücudunuzu büyük ölçüde rahatlatacak.• Kolunuzu, avucunuz yukarı bakacak şekilde ileri uzatın. Parmaklarınızı diğer elinizle kavrayın. Yavaşça aşağı doğru çekerek önkolun iç tarafındaki kasları esnetin.• Dirseklerinizi bükerek avuçlarınızı göğsünüzün üstünde birbirine bastırın. Yavaşça bileklerinizi sağa ve sola bükün.• Başınızı öne, arkaya, sağa ve sola çevirerek kasların esnediğini hissedinceye kadar gerin.• Başınız dik durumdayken iki elinizi alnınıza dayayıp karşı direnç uygulayarak başınızı öne doğru bastırın ve beş saniye tutun.

• Başınız dik durumdayken bir elinizi başınızın yanına dayayıp karşı direnç uygulayarak başınızı o yana doğru bastırın ve beş saniye tutun. Hareketi diğer taraf için tekrarlayın.• Sandalyede otururken, tek dizinizi bükerek karnınıza doğru çekin. Beş saniye bu pozisyonu koruyup, hareketi diğer bacak için tekrarlayın.• Sandalyede dik oturun. Tek bacağınızı öne doğru dik bir şekilde uzatın. Beş saniye bu pozisyonu koruyup, hareketi diğer taraf için tekrarlayın.• Sırtınızı dikleştirerek oturun ve sol elinizi sol kalçanızın arkasına koyun. Sola doğru dönebildiğiniz kadar dönün ve kısa bir süre öyle kalın. Hareketi diğer taraf için tekrarlayın.

dr. hÜlYa YonUcU

dr. hülya Yonucu, doğru oturuşun formülünü şöyle özetliyor: "kalça,

sırt ve baş aynı hizada olmalı."

MASA BAŞINDA BU EGZERSİZLERİ YAPIN!

SONBAHAR 2011 49

İLERİ MR GÖRÜNTÜLEMEDE YENİ NESİL TEKNOLOJİ

'EMAR ÇEKTİRMEK' OLARAK BİLİNEN MANYETİK REZONANS (MR), RADYASYON İÇERMEDİĞİ İÇİN GÜVENLİ BİR GÖRÜNTÜLEME TEKNİĞİ. MEDICANA ÇAMLICA HASTANESİ

RADYOLOJİ UZMANI PROF. DR. MUTLU CİHANGİROĞLU, YENİ HİZMETE GİREN SON TEKNOLOJİ ÜRÜNÜ MR CİHAZI 'GE 1.5 TESLA BRIVO MR 355' İLE, VÜCUDU EN KÜÇÜK AYRINTISINA KADAR TARAYIP, YÜKSEK DOĞRULUKLA BİRÇOK HASTALIĞIN TANISINI

KOYABİLDİKLERİNİ SÖYLÜYOR.

Prof. Dr. Mutlu Cihangiroğlu, "Yeni cihazımız, hekime tanı ve teşhis konusunda çok net bilgiler veriyor" diyor.

50 SONBAHAR 2011RADYOLOJİ

M anyetik Rezonans'ın (MR) diğer tekniklerden farkı nedir?MR, güçlü bir manyetik alan içerisinde hastaya radyofrekans

dalgaları gönderilerek çekildiği için radyasyon içermez. Röntgen ve bilgisayarlı tomografi, X ışını kullanılarak çekim yapıldığı için radyasyon saçar. MR tüm yumuşak dokuları gösterir. Röntgen ve bilgisayarlı tomografi, beyin yapı-larını ve yumuşak dokuyu MR kadar yeterince gösteremezler. MR radyasyon içermediği için daha çok tercih edilen bir çekim yöntemidir. Manyetik rezonans cihazının çalışma mekaniz-ması oldukça karmaşıktır. Güçlü bir manyetik alan oluşturulduktan sonra radyo dalgaları gönderilerek sağlıklı anatomik yapıları diğer yapılardan net olarak ayırt etmek, dokular arasındaki farklılıkları saptamak ve tanımlamak mümkün olabilmektedir. Bu özellik sayesinde birçok hastalığın tanısı başka incelemeye gerek duyulmadan konulabilmektedir.

Hastaya riski sıfır■ MR yönteminin bir riski var mı?MR tarama işlemi hiçbir risk taşımaz ve ağrıya da yol açmaz. Ancak taramanın yapıldığı böl-gede hafif bir sıcaklık hissi algılanabilir. Hasta tarama sırasında gürültü duyabilir. MR'ın kesin bir zararı görülmemiştir. X ışını, yani radyasyon içermediği için de çok güvenlidir.■ Yeni MR cihazı hangi avantajları sağlıyor?Daha önce açık MR kullanıyorduk. Yeni MR cihazımız kapalı MR (GE 1.5 Tesla) olduğu için tüm nöroradyoloji alanlarında ileri tekniklerin uygulanmasına olanak sağlıyor. Beyin MR,

Diffüzyon MR, MR anjiyografi, MR spektroskopi, MR perfüzyon, fonksiyonel MR, tüm vücut metastaz tarama, baş ve boyun uygulamaları, tüm spinal MR; rutin abdominal, toraks ve kas iskelet gibi ileri teknik ve bilgi gerektiren MR uygulamalarını yapabilmekteyiz. Ayrıca bu yeni cihazımız hekime tanı ve teşhis konusunda çok daha net bilgi veriyor.

Tıkalı damarları saptıyor■ Hangi tetkikleri yapabiliyorsunuz?Beyin MR’ında, beyinde gelişen başta tümörler, multiple skleroz (MS) ve kronik sinir sistemi hastalıkları olmak üzere birçok hastalık, ayrıca hipofiz bezi, beyin damarları, göz ve iç kulak ile ilgili hastaların teşhisinde çok önemli yararlar sağlıyor. Manyetik Rezonans Spektros-kopi (MRS) dediğimiz teknik ile de, patolojik dokuların biyokimyasal analizlerinin yapılabil-mesinin yanı sıra, normal dokularda mevcut biyokimyasal değişiklikler de araştırılabiliyor. Hücresel düzeyde bulunan metabolik değişik-likleri ortaya koyabiliyoruz. ■ Kullanabildiğiniz diğer teknikler hangileri?Difüzyon MR tekniğiyle, inme tanısı çok

erken dakikalar içinde gösterilebiliyor. Ayrıca, akut inme tanısında güvenliği yüksek olup tomografi ya da konvansiyonel MR’a göre çok daha üstün sonuçlar veriyor. Perfüzyon MR ile, beslenme yetersizliği olan beyin dokusu gös-terilebildiği gibi akut pıhtı eritme (trombolitik tedavi) tedavisinin uygulanmasının gerekliliği konusunda da bilgi elde edebiliyoruz. MR An-jiyografi, kafa içi damarların görüntülenmesini ve akciğer, böbrek, kol ve bacak damarlarının kateterle girişimi yapılmadan detaylı bir şekilde görüntülenmesini sağlıyor. MR anjiyografi tekniğinde beyindeki tıkalı damarlar da sapta-nabiliyor. Diffüzyon traktografi tekniği ile beyin içerisindeki sinir yolakları ve bunların birçok hastalıkla ilişkileri gösterilebilmektedir. Fonksiyonel MR tekniği ile beyindeki merkezleri araştırabiliyoruz. Fonksiyonu etkileyen has-talıklarla bu kontrol merkezlerinin etkilenme düzeyleri saptanabilmektedir. ■ MR çekimi ne kadar sürüyor?Yapılan çekim işleminin süresi MR'ın uygulan-dığı bölgeye göre değişim gösterir. Çekim süre-si ortalama 15 ile 45 dakika arasında değişir.■ Çekimde nelere dikkat etmek gerekir?Çekim sırasında bireyin hareketsiz olması görüntünün daha kaliteli olmasını sağlar. MR çekim odasına hiçbir şekilde metalik cisimlerle girilmemesi gerekir. Özellikle kalp pili, platin, protez, işitme cihazı bulunan hastaların MR odasına girmesi sakıncalı olabilir. Metalik protezlerin MR uyumlu olduğu ilgili doktor ta-rafından mutlaka belgeyle gösterilmesi gerekir. Hasta çekime alınmadan önce mutlaka onam formunu doldurulması istenir.

“Yeni MR cihazımızla, en küçük ayrıntıyı

gösterecek şekilde ve hastayı riske atmadan

bİRÇOK tetKİK YAPAbİLİYORuz.”

Prof. Dr. Mutlu Cihangiroğlu, radyoloji bölümü ekibiyle birlikte.

SONBAHAR 2011 51

RUHUMUZ DA ÜŞÜYEBİLİR

Güneş ışığı azalınca

psikiyatri52 SONBAHAR 2011

Dr. GÜL BaHar CÖMErt aGOUrIDas

DEPRESYONUN BELİRTİLERİHer yıl aynı mevsimde bu belirtilerin görülmesi mevsimsel depresyonun işareti olabilir.• Mutsuzluk, ümitsizlik, isteksizlik.• Kendini değersiz hissetme, zaman zaman suçluluk duygusu içine girme.• Uykusuzluk veya aşırı uyku hali.• Enerji azalması. Çabuk yorulma.• İştah azalması veya artması. Daha çok karbonhidratlı yiyeceklere yönelme.• Sinirlilik ve karamsarlık.• Anksiyete.• Konsantrasyon zorluğu.• Ölüm düşünceleri ve intihar arzusu.

GÜNEŞLİ VE SICAK GÜNLERİN GERİDE KALMASIYLA SADECE VÜCUDUMUZ HASTALIKLARA AÇIK HALE GELMİYOR. BAZI KİŞİLER, GÜNEŞ IŞIĞININ AZALMASIYLA MEVSİMSEL DEPRESYONA GİREBİLİYOR. MEDICANA ÇAMLICA HASTANESİ PSİKİYATRİ UZMANI DR. GÜL BAHAR CÖMERT AGOURIDAS’A GÖRE, MEVSİMSEL DEPRESYONU YENMENİN EN İYİ YOLU, HAYATA DAHA ÇOK BAĞLANMAK.

Depresyon nasıl bir hastalık?Bir beyin hastalığı. Çökkünlük şeklinde

kendini gösteren bir ruh hali. Ama kişinin içinde bulunduğu bir ruhsal durum değildir dep-resyon. Bir sendromdur. Yani bir hastalık durumu. En büyük be-lirtileri elem, karamsarlık, hiçbir şeyden zevk almama, anlamsızlık, boşluk duygusu, değersizlik hissi. Neredeyse hiçbir şeye enerjinin kalmaması. ■ Mevsimsel depresyon nedir?Her yıl aynı zamanda, büyük çoğunlukla sonbaharda ve kışa girerken, havanın karanlıklaşması ve güneş ışığının azalmasıyla beraber depresyon belirtile-rinin ortaya çıktığı durumlara mevsimsel depresyon diyoruz. Doğrudan mevsim koşullarıyla ilişkili. Mesela yapılan araştırma-lar göstermiştir ki, ekvatordan yukarıya, kuzeye doğru çıkıldıkça mevsimsel depresyonun görülme sıklığı artıyor.

Güneş ışığı gerekli■ sebebi nedir?Farklı hipotezler var. Biri, sero-tonin hormonunun azalması. Melatonin hormonundan da kuşkulanılıyor. Melatonin, kişi uyurken salgılanan, onu sakinleştiren, uykuya hazırlayan bir hormon. Güneş ışığı azaldığı zaman bu hormonun daha fazla

salgılandığı düşünülüyor. Bu aslında, mevsimsel süreçlere, doğanın döngülerine paralel gelişen doğal bir durum. Ama insanoğlunun kurduğu hayat düzeniyle uyumsuzluğa sebep oluyor. Örneğin, normal gündüz-gece ritmine uyumsuz yaşamak zorunda olanlarda daha sık görülüyor. ■ Mevsimsel depresyonun belirtileri neler? Mevsimsel depresyonun belirti-leri, atipik dediğimiz depresyon türüne çok benzer. Mesela tipik depresyonda kişi az uyur. Uya-nınca, "Uyandım da ne olacak?" dediği bir anlamsızlık hissi içindedir. Atipikte ve mevsimsel depresyonda ise, kişinin uyku süresi çok artar. Uyanmak iste-mez. Kendini enerjisiz hisseder. Depresyon tanısının konabilmesi için, bu durumların en az iki

hafta devam ediyor olması lazım. En önemlisi de, insanın sosyal hayatını, iş yaşantısını, rutinini bozması gerekir. ■ En önemli kriter hangisidir?Bana göre, en önemli kriter, suç-luluk ve yetersizlik duygusu. Hiç

suçluluk ve yetersizlik duygusu yokken kişi uykuya meylediyor veya çok yemek yiyorsa, ben ona "Depresyon" deme taraftarı değilim. Çünkü kişide suçluluk duygusu yoksa, kendisinden memnunsa, diğerlerinde ne sorun var ki?

Eve kapanmak yanlış■ tedavisi nasıl yapılıyor?Serotonin hormonunu artırmaya yönelik ilaçlar kullanılıyor. Birde "Fototerapi" denen bir yöntem var. Güneş ışığını taklit eden bir ışık kaynağı kullanılıyor... Kişi bu ışık kaynağına doğru yarım ya da bir saat kadar oturuyor. Bu sırada normal rutinini sürdürüyormuş gibi yapıyor, örgü örüyor mesela. Hatta bu ışık kaynakları satın alınıp evde kullanılabiliyor. ■ Mevsimsel depresyon geçi-renlere neler önerirsiniz?

Eve kapanmak çok daha kötü etkiler. Bol bol dışarı çıkması, güneş ışığına maruz kalması ve özellikle spor yapması gerekir. Zorla da olsa dışarı çıkmak, faa-liyet içinde olmak, hayata daha fazla bağlanmak gerekir.

“Depresyon geçirenler, dışarı çıkmak için istek oluşmasını beklemek yerine,

taM tErsini yapIp, DaHa çOk HayatIn içinDE OLMaLILar.”

SONBAHAR 2011 53

ÇOCUK54 SONBAHAR 2011

HER ŞEY ÇOCUKLAR İÇİNKÜÇÜK HASTALARIMIZ, MEDICANA HASTANELERİNE GELDİKLERİNDE ARTIK DOKTORDAN KORKMUYORLAR. OYUN OYNUYORLAR, ZÜRAFALARIN ÜZERİNDE MUAYENE OLUYORLAR, BALIKLARI KOVALIYORLAR. HASTANELERİMİZİN ÇOCUK BÖLÜMLERİNİ ONLAR İÇİN ÖZEL OLARAK TASARLAYAN MEDICANA SAĞLIK GRUBU MİMARI SELAMİ ÖZMARASALI, TEKNOLOJİNİN TÜM İMKÂNLARINI ÇOCUKLAR İÇİN SEFERBER ETTİKLERİNİ SÖYLÜYOR.

Medicana Hastanelerinin çocuk bölümlerinde akvaryumlar, okuma ve televizyon odaları ile oyun alanları var.

SONBAHAR 2011 55

Medicana Hasteneleri'nin çocuk katlarında, kanı çağrıştıran kırmızı dışındaki cıvıl cıvıl renkler kullanılıyor.

"evde gibiler"■ Çamlıca hastanesindeki çocuk bölümünün, çocuklara bir ev, bir oyun ortamı sağlayacak şekilde düzenlendiğini anlatan Çocuk Servisi Sorumlu Hemşiresi Huriye Karagün, "Hastanede olduklarını hissetmemeleri için elimizden geleni yapıyoruz" diyor: "Çocuklar için çok güzel bir kitap eğitim setimiz var; hem eğleniyorlar, hem de öğreniyorlar. Buraya yatan hasta olarak gelen çocuklar, odalarını o kadar seviyorlar ki, ayrılmak bile istemiyorlar. Bir de çocuklar için burada bir otoyolumuz, trafik ışıklarımız var. Küçük arabalara binip minyatür otoyolda eğleniyorlar. Trafik kuralları hakkında da bilgileniyorlar.”

"her şey farklı"■ “Bizim amacımız, çocuklara hastaneye geldiklerini fark ettirmemek" diyen, Medicana İnternational Beylikdüzü Hastanesi Hemşirelik Hizmetleri

Direktörü Gülay Yeşiltepe Kaçar, şunları söylüyor: "Sadece ortamın düzenlenmesi dışında, hemşirenin, doktorun kıyafetinde kullanılan malzemeler bile, her şey farklı. Çocuk oynarken, muayenesi yapılıyor. Çocuk servisinde doktorlarımız önlük giymiyor. Hemşirelere de çiçekli, böcekli kıyafetler giydiriyoruz. Çocuğun odası, kullandığımız renkler de farklı. Hemşire bankosu tren şeklinde. Duvarları süslü. Odalar da öyle. Oyuncak seçerken hijyene dikkat ediyoruz. Hemşirelerimiz özel olarak, çocuklara nasıl yaklaşacakları konusunda eğitiliyor. Çocuklara şeker, balon, boyama kitapları, boyama kalemleri veriyoruz. Tuvaletlerimiz de, çocukların kullanabileceği özel boy küçük tuvaletler.”

"ayrıcalıklı"■ Medicana İnternational Ankara Hastanesi Hemşirelik Hizmetleri Direktörü Rabia Güven şunları söylüyor: "Hastanemizin özellikli alanlarından biri de çocuklara özel bir yatan hasta katının olması. Bu katta 12 hasta odası bulunuyor. Odaların düzenlenmesi çocukların ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde planlandı. Bir ressam tarafından kat koridorlarına yapılan resimler, özel antibakteriyel ve antialerjen boyalarla resmedildi. Hasta bakım süreçlerinde yer alan hemşireler 'çocuk hemşireliğinde' yetişmiş profesyoneller. Hasta yataklarındaki çocuklar, renkli resimlerle bezenmiş bir alanda bulunmanın verdiği ayrıcalıkla kendilerini farklı ve özel hissediyor. Huzursuz olan çocukların dikkatini dağıtma, ilgiyi başka yönlere çekebilme ortamı bulan ebeveynler, güvenli bir alanda tedavi hizmeti almanın mutluluğunu yaşıyor.”

"endişe, korku yok"■ Medicana Samsun Hastanesi Hemşirelik Hizmetleri Yöneticisi Birsen Yazgan, şu bilgileri veriyor: "Sağlığı bozulmuş ve tedaviye muhtaç çocuklarımız hastaneye geldiklerinde, endişe ve korku hissederler. Bizim en önemli görevimiz, bu endişe ve korkuyu gidermek. Hastanemizdeki deneyimli hekimlerimiz, profesyonel yaklaşımla hizmet veren pediatri hemşirelerimiz, ev ortamını aratmayan hijyenik ortam ve minyatür dizayna sahip çocuk servisimiz ve polikliniğimizin, güler yüzlü kadrosuyla endişe ve korkuların güvene dönüşmesini sağlıyoruz.”

Medicana Çamlıca Hastanesi

Medicana İnternational Beylikdüzü Hastanesi

Medicana Samsun Hastanesi

Medicana İnternational Ankara Hastanesi

ÇOCUK56 SONBAHAR 2011

Bu proje süreci nasıl gelişti?Çocuk bölümlerini tasarlarken önce ihtiyaçları belirledik. Biz zaten genel tasarım yaparken, hekim-

lerin, hemşirelerin, hastaların ihtiyaçlarını odaklanırız. Çocuk bölümlerini oluştururken de, genel anlamda, onların doktor korkuları-na odaklandık. Onların rahat edebilmesi, bu korkuyu yenebilmesi için çeşitli varyasyonlar geliştiriyoruz.■ Bunları nasıl sağladınız?Mesela akvaryumlar koyduk. Bunlar ço-cukların çok ilgisini çekiyor. Oyun alanları yaptık. Televizyon odaları, okuma salonları

yapıyoruz, aileler orada masal okusunlar diye. Amaç, çocuk herhangi bir tedavi amacıyla o bölüme geldiğinde hastane ortamı yaşamasın, sanki bir oyun alanında, parktaymış gibi yaşasın istiyoruz. O yüzden buralara daha özen gösteriyoruz. Çeşitli etkinlikler oluşturuyoruz. Duvarlarda, yerlerde çeşitli resimlerimiz oluyor. Örneğin, en son yaptığımız Samsun hastanemizde, bir projeksiyon cihazıyla yere üç boyutlu bir görüntü yansıttık, içinde balıklar yüzüyor, ayağınızla bastı-ğınız zaman su dalgalanıyor, balıkların peşinden koşuyorsu-nuz. Bunun gibi özel teknolojileri kullanıyoruz. Çocuk orada oyalanırken, sırası geldiğinde de, doktoruyla görüşüyor.

Çocuklar hastanede eğleniyor■ Çocuklara özel başka hangi uygulamalar söz konusu?

Beylikdüzü’ndeki hastanemizde, çocukların muayene divanları zürafa, fil gibi hayvan formlarında. Züra-fanın üzerindeyken, oyun oynadığını zannediyor, o

sırada muayenesi de yapılıyor. Ayrıca trenler var. Çamlıca’daki hastanemize ise, orayı bir otoyol gibi

düşündük. Arabalar var, yollar var, ışıklar var. Hem eğitici, hem de öğretici olma-sı anlamında da onları eğitiyoruz.

Birkaç şeyi bir arada yapmaya çalışıyoruz.

■ Malzemeler de çocuklara mı özgü?Elbette. Renkleri özel seçiyoruz. Kullandığımız döşeme mal-zemelerini özel seçiyoruz. Döşeme ve duvar malzemelerini seçerken renklerin dilinden yararlanıyoruz. Rahatlatıcı renk-leri tercih ediyoruz. Döşeme malzemelerinde de yumuşak ve akustik malzemeleri kullanıyoruz. Hem gürültü çıkarmasın, hem de çocuk olur da düşerse bir yeri acımasın. Koltuk, masa, sehpa ve diğer tüm kullandığımız eşyaların keskin köşeleri olmamasına özellikle dikkat ediyoruz. Mutlaka çocukları korumaya yönelik ürünleri tercih ediyoruz. Elektrik prizlerimizin hepsi, çocukların parmağı girdiğinde çalışma-yan, çocuk korumalı prizler. Çocuk eline bir kalem alıp soksa bile gene çalışmaz, çünkü bu prizlerin özelliği ikisine de aynı anda sokulduğunda çalışması. Sadece çocuklara yöne-lik değil, hastanelerdeki tüm prizlerimiz çocuk korumalı.

Tepeden tırnağa hijyen■ Hijyen konusunda nelere dikkat edildi?Zaten hastanelerimizin genelinde kullandığımız tüm ürünler antibakteriyel ürünler. Tüm boyalarımız, duvar kâğıtlarımız, kapılarımız, kısacası hastanelerimizde görebildiğiniz tüm özel alanlardaki ürünlerin hepsi, seramikler, ahşaplar, halılar, her şey antibakteriyel ve antistatik ürünlerden oluşuyor. Bu bizim işimizi hem hijyen anlamında, hem de temizlik anlamında çok kolaylaştırıyor. Çünkü kullandığımız temizlik ürünleri de bunlara yönelik. Ayrıca çocuk bölümlerinde, çocukların kullandıkları tuvaletleri genel tuvaletlerle karış-tırmıyoruz. Çocukların kullandığı tuvaletler ayrı, onları genel tuvaletlere göndermiyoruz. Bu tuvaletler de onlara uygun, daha küçük klozetli, küçük lavabolu, rahat kullanabilecekleri tuvaletler. Aydınlatma ürünlerimizi de o ortamın ihtiyacı ne kadarsa, ona göre seçiyoruz. Bazen farklı renklerde aydınlat-malar yapıyoruz. ■ Renk seçiminde neleri tercih ettiniz?Çocuklar için cıvıl cıvıl renkleri tercih ediyoruz. Ama mesela hastanelerde kırmızıyı hiç kullanmayız, çünkü kanı çağrıştırıyor. Açık sarı, açık mavi, bej gibi yumuşak renkleri kullanırız.

MİMAR SELAMİ ÖZMARASALI

Çocuk bölümleri, çocukların doktor korkularının önüne geçmek üzere tasarlandı.

SONBAHAR 2011 57

Hastanemizde cildiye doktoru kontrolünde, en iyi lazer epilasyon cihazı ödülünü almış, FDE ve CE onaylı son vesiyon Aleksandrite ve Nd Yag lazer kullanılmakta olup, hızlı ve kalıcı sonuçlar alınmaktadır.

ESTETİK58 SONBAHAR 2011

ESTETİĞE

MODERN TIP TEKNOLOJİLERİ ESTETİK UYGULAMALARLA BİRLEŞTİĞİNDE, ORTAYA MUCİZE GİBİ SONUÇLAR ÇIKIYOR. MEDİKAL

ESTETİK UYGULAMALARI, İSTENMEYEN TÜYLERDEN SELÜLİTLERE KADAR BİRÇOK

ESTETİK SORUNA KALICI ÇÖZÜMLER GETİRİYOR. MEDICANA INTERNATIONAL

BEYLİKDÜZÜ HASTANESİ’NDE UZMAN HEKİMLER EŞLİĞİNDE UZMAN ESTETİSYEN

ÖZLEM ÇİNİK, HASTANE ORTAMINDA GERÇEKLEŞTİRDİKLERİ EN ÇOK RAĞBET GÖREN

ESTETİK ÇÖZÜMLERİ ANLATTI.

medikal yaklaşım

SONBAHAR 2011 59

Saç ekiminde tamamen doğal görünüm elde etmek için, alanında uzman hekim ve tecrübeli ekibimize başvurunuz.

FUE TEKNİĞİNİN AVANTAJLARI• Saç kökleri tek tek alındığı için, alınan bölgede dikiş izi ve ağrı olmaz.• Saç kökleri sadece ense bölgesinden değil, kulakların üst kısmından da alınır.• Saç köklerini almak için mikromotor kullanımından dolayı, alınan bölge daha hızlı iyileşir ve kısa sürede daha fazla saç kökü alınabilmesine olanak sağlar.• Saç ekiminden bir gün sonra kişi sosyal ve iş hayatına dönebilir. Kaş ekimi, saç ekimiyle aynı yöntemle yapılıyor ve son dönemde ciddi talep görüyor. Bu alanda çok olumlu sonuçlar elde ediliyor. Saç ve kaş kiminde doğal görünüm elde etmek en önemli nokta ve bu anlamda uzman hekim ve saç ekim kadrosunun tecrübesi ön plana çıkıyor.

ESTETİK60 SONBAHAR 2011

Medikal estetik kavramını nasıl tanımlayabiliriz?Estetik kavramını birçok yere çek-me şansınız var. Kuaförler, güzellik

salonları da estetik hizmeti veriyorlar. Ama uzman hekimlerin vereceği estetik hizmetle-rinin yelpazesi hem daha geniş, hem de daha etkili ve kalıcı olmaktadır. Medikal estetikte uzman hekimlerin kullandıkları en son teknoloji cihazlarda önem arzeder. ■ Medikal Estetik Merkezinizde hangi uygula-malar yapılmaktadır?Biz ağırlıklı olarak lazer epilasyon, eximia kavitasyon, saç-kaş ekimi ve profesyonel cilt bakımı uyguluyoruz. En çok revaçta olanı ve ilgi göreni, istenmeyen kıllardan kurtulmak için en etkili yöntem olan lazer epilasyon.

Dört mevsim uygulanabilir■ Kullandığınız lazer sisteminin özellikleri nedir?Cynosure aleksandrite lazer sistemi, tüm dünya-da ve Türkiye'de en çok tercih edilen sistemdir. Alexandrite, kıl köküne ulaşarak kalıcı ve etkili sonuç alınmasını sağlar. Dinamik soğutma sistemi sayesinde acı hissi yok denecek kadar azdır. Cihazın ciltle teması olmadığından hijyen açısından sorun yaşanmaz. Cynosure ndyag lazer sistemi, dört mevsim her cilt rengine güvenle uygulanır. İnce ve açık renkli kıllarda da etkilidir. En koyu cilt tipi dahil, bronzlaşmış tenlerde cilt lemelenmesine sebep olmaksızın uygulanabilir. Bu nedenle, yaz ylarında uygu-lanmasında sakınca yoktur. Bu lazer sisteminin melanine hassasiyeti çok azdır. Deriye lazer enerjisi gönderirken, en dış tabakayı koruyan özel soğutucu ünitesi mevcuttur. Uygulama esnasında ciltle teması olmadığından, hijyen açısından sorun yaşanmaz. Hastanemizde FDA ve CE onaylı son versiyon, en iyi lazer pilasyon

cihazı ödülünü almış, Cynosure Elite kullanıl-maktadır. İki sistem de merkezimizde mevcut olup, kişiye özel tedavi seçenekleri ile başarılı ve kalıcı sonuçlar elde etmekteyiz. ■ Saç ve kaş ekiminde hangi yöntemleri uygulamaktasınız?Çağdaş cerrahi teknolojileri sayesinde saç ekimi ile son derece doğal görünümler elde edilebilmektedir. Bu sayede saç kaybına bağlı kişide oluşabilecek psikolojik travmalar ve sosyal yaşamdan uzaklaşma, saç nakli ile düzel-tilerek, bireyin kendini daha güçlü hissetmesi sağlanabilmektedir. Saç ekimi yöntemleri FUE ve FUT olmak üzere ikiye ayrılır. Merkezimizde FUT yöntemine göre birçok avantajı bulunan FUE (Foliküler Ünite Extraksiyonu) yöntemi uy-gulanmaktadır. FUE; saç köklerinin ense ya da vücudun başka bölgelerinden (göğüs, sırt gibi) mikromotor eşliğinde tek tek alınması işlemidir. FUT tekniğinden en önemli farkı, saç köklerinin alındığı bölgede dikiş, iz, ağrı olmaması ve alınan bölgenin hızlı bir şekilde iyileşmesidir. Alınan saç köklerinin açılan kanallara saç folü-küllerinin özel aletlerle tek tek yerleştirilmesi işlemidir.

Ses dalgalarıyla kalıcı zayıflama■ Eximia kavitasyon nedir?Eximia kavitasyon, selülitlerden kurtulma ve bölgesel incelmenin ikisine birden çözüm getiren patentli bir sistemdir. Mesela spor ile basen bölgesini çalıştırmak zordur. Bu bölgedeki hücrelerin kanlanması, dolaşımı ve oksijen ile beslenmesi azaldığında, kadınların korkulu rüyası sesülitlerin oluşması için zemin hazırlanmış olur. Bu bölgeye müdahale edil-mediği taktirde yağ hücreleri cilt altına doğru 'fıtıklaşır' ve selülit görüntüsü ortaya çıkar. Bu bir hastalık olmamakla birlikte yaygın bir 'kozmetik ve görsel' sorundur. Biz burada eximia

kavitasyonu devreye sokuyoruz. Ultrasonik ses dalgalarıyla yağ hücrelerinin zarlarını kalıcı olarak parçalıyor ve lenf dolaşımı sayesinde vücuttan atılmasını sağlıyoruz. Avrupa patentli ultraporasyon teknolojisi ile selülitleri ve yağ hücreleri arasındaki fibrotik bağ dokularını yok edecek olan ilaçları iğnesiz olarak cilt altına verebiliyoruz. Tüm bunlar cerrahi işleme gerek kalmadan gerçekleştiriliyor. Eximia kavitasyon programı içerisinde mutlaka kişiye özel diet programı verilmektedir. ■ Profesyonel cilt bakımının farkı nedir?Profesyonel cilt bakımında kullandığımız ürünler farklı. Hassas ürünler kullanıyoruz. Bunlar, kişinin evde kendi başına kullanabile-ceği ürünler değil. Çünkü dozunu fazla kaçırırsa cildine zarar verebilir. Az dozda da etki etmez. O yüzden biz burada hastanın cilt yapısına özel uygulamalar yapıyoruz. Önce cildi temizliyoruz. Yüze oksijenli buhar verip cildin gözeneklerini açıyoruz. Ardından da kişinin cildi için özel hazırladığımız karışımlarla maskeler uygulu-yoruz. Maskelerin içinde C vitamini, antioksi-danlar, aminoasitler, mineraller bulunuyor. Bu profesyonel cilt bakımının esprisi, doğrudan o kişinin cildine özel olması.

UZMAN ESTETİSYEN ÖZLEM ÇİNİK

Medical Estetik Birimimizde; lazer epilasyon (Aleksandrite ve Nd Yag), Eximia Kavitasyon ile bölgesel incelme ve selülitlerin yok edilmesi, cilt bakımı ve

UZMAN HEKİMLERİMİZLE SAÇ VE KAS EKİMİ YAPILMAKTADIR.

Eximia kavitasyon ile selülit ve bölgesel zayıflama sorunlarına çözüm getiriliyor.

SONBAHAR 2011 61

Medicana Bahçelievler Hastanesi, deneyimli ekibiyle başarılı operasyonlara imza atıyor.

HABER62 SONBAHAR 2011

ARtık kOcAmAN bir aileyiz Medıcana Bahçelievler

hastanesi, gerçekleştirilen üçlü çaPraZ BöBrek nakli ile yeni hayatlara uMut oldu. altı kişinin aynı anda aMeliyata alınMasıyla üç diyaliZ hastası hayata yeniden sarıldı.

medicana Bahçelievler hastanesi’nde yapılan üçlü çapraz böbrek nakliyle, birbirini hiç tanımayan üç aile hayata yeniden

bağlandı. Böbrek hastası Zekai Fatih soran (46) için eşi sebahat soran, ramazan inan (31) için abisi Fatih inan, rabia karakoç (35) için ise babası recep ayhan kendi böbreklerini başkasına vermeye razı oldu. Böylece Fatih inan’ın böbreği Zekai Fatih soran’a, sebahat soran’ın böbreği rabia karakoç’a, recep ayhan’ın böbreği aynı anda ramazan inan’a takıldı.

“Organ bağışı en büyük sevap”yaklaşık yedi aydır diyaliz hastası olan ve altı aylık bir de bebeği bulunan ramazan inan’ı

diğer hastalardan ayıran en büyük özelliği ise imam olması. dini inançlar nedeniyle organ bağışlamak istemeyen ailelere seslenen samsunlu inan, “allah katında en büyük sevap organ bağışı. Beyin ölümünden sonra bağışın din açısından mahsuru yok. Ben ömrüm boyunca dua edeceğim bu insanlara” dedi.samsun’dan gelen Zekai Fatih soran ise inan’la diyalize girerken tanıştıklarını söyleyerek, “10 yıldır diyalize giriyorum. samsun’da hiçbir hastaneden sonuç alamadım. ramazan’a da ‘istanbul’a gidiyorum, sen de gel’ dedim. eşim benim için böbreğini başkasına vererek hayatımı kurtardı” diyerek duygularını aktardı. Böbreğini Zekai Fatih soran’a veren Fatih inan, “kardeşim için her şeyi yaparım" derken kızı rabia için böbreğini ramazan inan’a veren

recep ayhan “ramazan da benim bir evladım oldu. artık kocaman bir aileyiz” diye konuştu.

başarılı Nakil ekibi:Prof. Dr. Hasan TAŞÇI (Genel Cerrah) , Op. Dr. Sarper IŞIKSEL (Genel Cerrah), Prof. Dr. Alaattin YILDIZ (Nefroloji), Uz. Dr. Nesriye Demirel (İç Hastalıkları), Emrah YILMAZER (Organ Nakli Koordinatörü), Uz. Dr. Murat SUBAŞI (Anestezi ve Reanimasyon), Uz. Dr. Necmiye AY (Anestezi ve Reanimasyon), Sibel ÖZTÜRK (Sorumlu Hemşire) ve ekibi, Nihal BİLDİN (Sorumlu Hemşire) ve ekibi, Uğur ÖNCEL (Biyokimya uzmanı) ve Laboratuvar Ekibi, Önder YİĞİT (Mikrobiyoloji Uzmanı) ve Mikrobiyoloji Ekibi, Kadriye AKGÜL (Organ Nakil Merkezi Sekreteri).

Fatih İnan'ın böbreği Zekai Fatih Soran'a, Sebahat Soran'ınki Rabia Karakoç'a, Recep Ayhan'ınki ise Ramazan İnan'a nakledildi.

SONBAHAR 2011 63

Dr. UĞUR ÖNCEL

Gıda intoleransı nedir?Gıda duyarlılığı olarak da tanımlanan Gıda İntoleransı, bazı besinlerin ve içerdikleri

maddelerin aşırı tüketilmesi sonucunda, vücudumuzun bağışıklık sistemi tarafından geliştirdiği bir savunma tepkimesidir. Gıda alerjisi ise, belirli bir besine karşı bağışıklık sisteminin geliştirdiği ani bir karşı koruma reaksiyonudur. Bu olguda, bağışıklık sistemimiz yanlışlıkla bir gıda türünü işgalci kabul edip, ona karşı bir koruma saldırısı başlatmaktadır. Bu tepkime sonucunda, saniyeler veya dakikalar içinde akut, tipik alerji semptomları gelişir. Bazı aşırı hassasiyet gösteren kişilerde hayati tehlike oluşturması bile sözkonusu olur.Gıda duyarlılığını, gıda alerjisinden farklı kılan onu oluşturan her gıda türüne özgü ımmünglobülin G4 molekülüdür. Bu yapı, bağırsağa ulaşan her türlü gıda maddesi-nin vücut tarafından tanınmasına olanak verir. Kandaki gıda türüne spesifik ıgG4 yapılarının aşırı artması, gıda duyarlılı-ğını oluşturan ana unsurdur. Bu artışta

bağışıklık sistemi aktive edilmemiştir, ancak sözkonusu maddenin aşırı tüketilmesi karşısında gecikmiş gıda alerjisi olarak da bilinen bir duyarlılık gözlenmeye başlanır. Bu bazen hazımsızlık, kaşıntı, döküntü, şişkinlik, başağrısı olarak kendini gösterir. Tanısı oldukça zor konulan bu tepkimeler, risk oluşturan gıdaların reaksiyona girme süresinin, gıdanın tüketiminden bazen saatler, bazen günler sonra olması nedeni ile çoğu zaman başka hastalıklarla karıştı-rılmakta ve hastanın zaman kaybetmesine neden olmaktadır. Gıda duyarlılığına neden olan gıda türünü, bu türe spesifik ıgG4'ünü bilimsel olarak kanıtlamış ELISA test yöntemini kulla-nan KOLIBRI FoodScreen test ile ölçerek bulmaya çalışıyoruz. Bu bazen tek bir gıda maddesi, bazen bir çok farklı gıda maddesi olabilmektedir.

Migrene neden olabilir■ Ne gibi sağlık sorunlarına yol açıyor?Gıda intoleransı migren atakları ve baş ağrı-larına, sivilce oluşumuna, eklem ağrılarına, astım ve solunum sorunlarına, egzamaya, irritabl bağırsak sendromuna, midede hazımsızlık ve şişkinliğe, deride kızarıklık-lara ve döküntülere, kaşıntılara, ishale yol açabiliyor. Yani bu tür sorunları bulunan kişilerde gıda intoleransı olabilir.Burada önemli olan nokta şu: Belli bir maddeye karşı gıda duyarlılığınız olduğunu bilmiyorsanız, o maddenin yer aldığı birçok yiyecek ve içecek sizde soruna yol açıyor

“Gıda intoleransı migren ataklarına, sivilce oluşumuna, eklem ağrılarına, astım ve solunum sorunlarına,

egzamaya, midede hazımsızlık ve şişkinliğe, dERidE kızaRıkLıkLaRa vE dÖküNtüLERE, kaşıNtıLaRa, ishaLE yoL açabiLiyoR.”

Birçok sağlık sorununun gizli sebebi

GIDA İNTOLERANSIBAZI GIDALARA AŞIRI DUYARLILIK, MİGRENDEN İSHALE KADAR BİRÇOK SAĞLIK SORUNUNA YOL AÇABİLİYOR. ÇÖZÜMÜ, TEST YAPTIRIP BUNLARIN HANGİ GIDALAR OLDUĞUNU BULMAK. KONUSUNDA UZMAN BİR EKİPLE BU TESTLERİ YÜRÜTEN MEDICANA BAHÇELİEVLER HASTANESİ BİYOKİMYA UZMANI DR. UĞUR ÖNCEL, TEST SAYESİNDE KİŞİLERİN ÖMÜR BOYU BİRÇOK SAĞLIK SORUNUNDAN UZAK TUTACAK BİR REHBERE SAHİP OLACAKLARINI SÖYLÜYOR.

biyokiMya64 SONBAHAR 2011

olabilir. Örneğin, piyasada satılan C vita-minlerinin çoğunun kaynağı mısırdır. Birçok şekerli ürün mısır şurubu ile hazırlanmak-tadır. Eğer mısıra karşı aşırı duyarlılığınız varsa, içinde mısır olan tüm ürünler sizde problem yaratabilir.■ Peki, insanlar duyarlılığının olup olma-dığını nasıl anlayabilir?Gıda duyarlılık testi ile hangi maddelere karşı duyarlılıklarının olduğunu tespit etmek mümkün. ■ bu test nasıl yapılıyor?Bu testte, 284 farklı gıda türüne uygun spe-sifik Ig G4 yapıları incelenir ve kantitatif ola-rak kandaki düzeyleri saptanır. Elde edilen sonuçlara bağlı olarak doktorlar, kişiler için eliminasyon diyetleri hazırlar ve diyetisyen-lerin kontrolünde bu tedaviler uygulanır. Yüksek oranda pozitif bulunan yiyeceklerin tümü hiçbir zaman elimine edilemez. Bun-lar dikkate alınarak ana gıda gruplarından vazgeçilmeden değişik uygulamalar yapılır ve sonuçları izlenir. Eliminasyon diyeti mutlaka uzmanı tarafından yapılmalıdır.

Ekip çok önemli■ bu testin doğru sonuç vermesi için nelere dikkat etmek gerekir?Bu çok hassas ve çok ciddi uzmanlık gerektiren bir test. Biz, Medicana Bahçeliev-ler Hastanesi Klinik Laboratuvarı’nda 2010 yılından beri faaliyet gösteren Immu-nofloresan Testler (IFA) Laboratuvarı’nda kurduğumuz iki farklı sistemle gıda duyar-lılığını tarıyor ve hastalarımıza eliminasyon

diyetlerini başarıyla uyguluyoruz. Bu önemli ve karmaşık testi, bizzat ben ve benimle birlikte çalışan ve konusunda uzmanlaşmış biyologlar yapıyor. Bu çalışmada, 92 ana gıda türüne veya 284 farklı gıda türüne uygun spesifik ıgG4yapılarıncelenmekte ve kantitatif olarak kandaki düzeyleri saptan-maktadır. Duyarlılık saptanan yiyecek türü-nün kendi grubunda hangi farklı yiyeceğe karşılık geldiğini bularak, hedefi on ikiden vurma şansına sahip oluyoruz. Hastaya verdiğimiz sonuç raporunda, çalışılan tüm gıda türlerinin spesifik Ig G4 kan değerleri tablo halinde veriliyor. Başka bir deyişle, kişi hangi yiyeceklere aşırı duyarlı olduğunu gösteren bir tür rehbere kavuşuyor.■ tedavi sürecinde neler önemli?Tedavi sürecinin bir ekip tarafından yürütül-mesi çok çok önemli. Biz, testin sonuçları-nın değerlendirilmesini, kros reaksiyonların araştırmasını ve kişiye verilecek eliminasyon diyetinin hazırlanmasını, iç hastalıkları uzmanları ve diyetisyenden oluşan bir ekip olarak yürütüyoruz. Bu son aşama, hastanın isteği üzeri-ne ilave bir hizmet olarak ya-pılıyor. Bu aşamada hastanın sağlığının denetlenmesi amacıyla öncelikle kısmi bir check up çalışması yapıyoruz ve bunu takiben elde edilen tüm veriler ışı-ğında son raporu oluşturup hastamıza önereceğimiz diyeti belirliyoruz.

Gıda duyarlılık testi ile vücudunuzun nelere duyarlı

olduğunu öğrenebilirsiniz.

SONBAHAR 2011 65

n ADI SOYADI: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

n DOĞUM TARİHİ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

n DOĞUM YERİ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

n MESLEĞİ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

n DERGİ TESLİM ADRESİ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . n SEMT: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

n POSTA KODU: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . n ŞEHİR: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

n TEL: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . n GSM: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

n E MAİL: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

n İŞ/EV ADRESİ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

✂

n HASTANEMİZİ İLK NEREDEN DUYDUNUZ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

n EN SIK HİZMET ALDIĞINIZ BÖLÜM VEYA BÖLÜMLER: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

n DERGİMİZDE GÖRMEK İSTEDİĞİNİZ KONULAR: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

n DERGİMİZDE EKSİK BULDUĞUNUZ VE EKLENMESİNİ ARZU ETTİĞİNİZ KONULAR: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

MEDICANA HASTALIKTA SAĞLIKTA DERGİSİ ABONE FORMU VE OKUR ANKETİ

Aşağıdaki bilgileri doldurun, ‘Hastalıkta Sağlıkta’ Dergisine ÜCRETSİZ abone olun. Dergimiz hiçbir ücret ödemeden adresinize ulaştırılsın.

www.medicana.com.tr

EN SIK HİZMET ALDIĞINIZ HASTANEMİZ

MEDICANA INTERNATIONAL

ANKARA

MEDICANA DİŞ ÇİFTEHAVUZLAR

MEDICANA INTERNATIONAL

İSTANBUL

AVCILAR

ÇAMLICA

BAHÇELİEVLERDİŞ SAMSUN

BAHÇELİEVLER

MEDICANA Sağlık Grubu İletişim BilgileriMEDICANA Hospitals Avcılar Tel: 0212 695 48 30 Fax: 0212 695 48 30 Adres: Marmara Cad.Şamlı Sokak No: 32 34310 Avcılar / İstanbul

MEDICANA HospitalsBahçelİevler Tel: 0212 449 14 49 Fax: 0212 555 80 09 Adres: Eski Londra Asfaltı No: 2 34180 Bahçelievler / İstanbul

MEDICANA HospitalsÇamlıca Tel: 0216 521 30 30 Fax: 0216 335 86 36 Adres: Alemdağ Cad. No: 85 34764 Üsküdar / İstanbul

MEDICANA Hospitals SAMSUN Tel : 0362 311 05 05Fax : 0362 240 20 42Adres: Yeni Mahalle Şehit Mesut 1.Caddesi No: 85 Canik /Samsun

MEDICANA DİŞTel: 0212 506 00 00 Fax: 0212 506 06 20Adres: İzzettin Çalışlar Cad. Nurettin Paşa Sok. No: 2 / 34310 Bahçelievler / İstanbul

MEDICANA DİŞ ÇİFTEHAVUZLARTel: 0216 363 41 41 pbx Fax: 0216 363 42 07Adres: Cemil Topuzlu Cad. No: 56Caddebostan / Kadıköy / İstanbul

MEDICANA INTERNATIONAL İSTANBULTel: 0212 867 75 00 Fax: 0212 872 12 36Adres: Beylikdüzü Cad. No: 3Beylikdüzü / İstanbul

MEDICANA INTERNATIONAL ANKARATel: 0 312 292 92 92 Fax: 0 312 285 69 62Söğütözü Caddesi 2165 Sokak, No:6 Söğütözü Ankara (ATO yanı)

İstanbul İçi Kod Çevirmeden 444 63 34 Alo MEDICANA Tüm hastaneleri için e-mail: info@MEDICANA.com.tr

ANKET66 SONBAHAR 2011

Meme_Hasta_Hastalikta_Saglikta 11/18/11 7:32 PM Page 1

Composite

C M Y CM MY CY CMY K

C M Y CM MY CY CMY K