mevlana’nin yaùami mevlânâ celaleddin rumi 30 eylül...

26
MEVLANA’NIN YAŞAMI: Mevlânâ Celaleddin Rumi 30 Eylül 1207de Belh Horasan’da doğmuş, 17 Aralık 1273’de 66 yaşında Konya’da ölmüştür. Rumi soyadı, o dönemde Anadolu’ya “Diyar -ı Rum (Rum ili)” denilmesinden ve Anadolu ile özdeşleşmiş bir şahsiyet olmasından kaynaklanmıştır. Efendimiz anlamına gelen Mevlana adı ise kendisine duyulan büyük saygıyı anlatmaktadır. İslam ve tasavvuf dünyasında tanınmış bir şair, düşünce adamı ve Mevlevi tarikatının öncüsüdür. Annesi, Belh Emiri Rükneddin'in kızı Mümine Hatun; babaannesi, Harzemşahlar hanedanından Türk prensesi, Emetullah Sultan'dır. Babası, Bilginler Sultanı Bahaeddin Veled; ünlü bir mutasavvıf, hoca ve yazardır. 1212 veya bir kısım kaynaklara göre 1218 Yılında Moğol tehlikesi yada sultanla düştüğü fikir ayrılığı yüzünden ailesi ve müridleriyle birlikte doğduğu yer olan Horasan’ı terketmiştir. Bir süre Ortadoğu’da kaldıktan sonra önce Karaman’a, sonra da 1228 yılında Konya’ya gelmişlerdir. Mevlana’nın babası 1231 Yılında Konya’da ölmüştür. Mevlana, ilk öğrenimini babasından almıştır. Babasının ölümünden sonra onun yerine geçen Mevlana, 1232 yılında babasının öğrencilerinden Tirmizli Burhaneddin Muhakkik (Seyyit

Upload: buiphuc

Post on 20-Mar-2018

227 views

Category:

Documents


7 download

TRANSCRIPT

Page 1: MEVLANA’NIN YAùAMI Mevlânâ Celaleddin Rumi 30 Eylül …bilgedunyali.com/wp-content/uploads/2012/02/MEVLANA16ariel.pdf · FİHİ MA Fİ H: Fihi Ma Fih "Onun içindeki içindedir"

MEVLANA’NIN YAŞAMI:

Mevlânâ Celaleddin Rumi 30 Eylül 1207de Belh Horasan’da doğmuş, 17 Aralık 1273’de 66 yaşında Konya’da ölmüştür. Rumi soyadı, o dönemde Anadolu’ya “Diyar-ı Rum (Rum ili)” denilmesinden ve Anadolu ile özdeşleşmiş bir şahsiyet olmasından kaynaklanmıştır. Efendimiz anlamına gelen Mevlana adı ise kendisine duyulan büyük saygıyı anlatmaktadır.

İslam ve tasavvuf dünyasında tanınmış bir şair, düşünce adamı ve Mevlevi tarikatının öncüsüdür.

Annesi, Belh Emiri Rükneddin'in kızı Mümine Hatun; babaannesi, Harzemşahlar hanedanından Türk prensesi, Emetullah Sultan'dır. Babası, Bilginler Sultanı Bahaeddin Veled; ünlü bir mutasavvıf, hoca ve yazardır. 1212 veya bir kısım kaynaklara göre 1218 Yılında Moğol tehlikesi yada sultanla düştüğü fikir ayrılığı yüzünden ailesi ve müridleriyle birlikte doğduğu yer olan Horasan’ı terketmiştir. Bir süre Ortadoğu’da kaldıktan sonra önce Karaman’a, sonra da 1228 yılında Konya’ya gelmişlerdir. Mevlana’nın babası 1231 Yılında Konya’da ölmüştür.

Mevlana, ilk öğrenimini babasından almıştır. Babasının ölümünden sonra onun yerine geçen Mevlana, 1232 yılında babasının öğrencilerinden Tirmizli Burhaneddin Muhakkik (Seyyit

Page 2: MEVLANA’NIN YAùAMI Mevlânâ Celaleddin Rumi 30 Eylül …bilgedunyali.com/wp-content/uploads/2012/02/MEVLANA16ariel.pdf · FİHİ MA Fİ H: Fihi Ma Fih "Onun içindeki içindedir"

Burhaneddin Tirmizi) ile tanışmış ve 8-9 yıl boyunca Burhaneddin Muhakkik Tirmizi'ye müritlik etmiş, seyr-ü sülük denilen tarikat eğitiminden geçmiştir. Bu dönemde Halep ve Şam medreselerinde de öğrenim gördüğü söylenir. Burhanettin Tırmizi’nin gözetiminde art arda üç kez çile çıkarttığı bilinmektedir.

1244 Yılında Konya’da derviş Şems Tebrizi ile karşılaşması Mevlana’nın yaşamındaki en önemli dönüm noktalarından biri olmuştur. Şems, geleneksel mistik dinsel kuruluşlarla ilişkisi olmayan, üstün kişilikli bir insan olarak bilinir. Mevlana’nın, Şems’ten çok etkilendiği, aylarca “halvet” (iki kişilik derin yalnızlık) oldukları, hatta bu dönemde ailesinden ve öğrencilerinden uzak kaldığı bilinmektedir. Nitekim, 1247 Yılında Şems’in Mevlana’nın oğullarının da bilgisi dahilinde öldürtülmesinin bu nedenle olduğu ileri sürülmektedir. Mevlana’nın sema ve genel anlamda müziğin dinsel alandaki etkisini keşfetmesi bu yıllarda olmuştur.

Şems’in ölümünden sonra Mevlana, kendini tamamiyle sema ve şiire vermiş, gazellerinde Tebrizli Şems'in adını kullanmıştır. Şems’in ölümünden yaklaşık iki yıl sonra Mevlana kendine en yakın hemhal olarak (aynı hali paylaşan dost) Selahattin Zerküb'u seçmiştir. Erdemli ama okuması yazması olmayan bir kuyumcu olan Selahattin, Mevlana ile öldüğü 1258 yılına kadar on yıl süreyle bir arada bulunmuştur. Selahattin, cenazesinin ağlayarak değil, neyler ve kudümler çalınarak, sevinç ve şevk içinde kaldırılmasını vasiyet etmişti.

Selahattin'in ölümünden sonra, yerini Hüsamettin Çelebi almıştır. Hüsamettin'in babası, Konya yöresi ahilerinin reisiydi. Varlıklı bir kişiydi ve Mevlana'ya mürit olduktan sonra bütün servetini onun müritleri için harcamıştır. Beraberlikleri Mevlana'nın ölümüne kadar on yıl sürmüştür.

Mevlana 17 Aralık 1273'te ölmüştür. Mevlana'nın öldüğü gün olan 17 Aralık, düğün gecesi anlamına gelen ve sevgilisi olan Allah’ına kavuşma günü olduğu için Şeb-i Arus olarak anılır.

Page 3: MEVLANA’NIN YAùAMI Mevlânâ Celaleddin Rumi 30 Eylül …bilgedunyali.com/wp-content/uploads/2012/02/MEVLANA16ariel.pdf · FİHİ MA Fİ H: Fihi Ma Fih "Onun içindeki içindedir"

Ölümünden sonra yerine geçen Hüsamettin ve ardından oğlu Sultan Veled izleyicilerini Mevlevilik inancı çevresinde birleştirmişler ve Mevleviliği bir tarikat haline getirmişlerdir.

Mevlana'nın yazılı eserleri şunlardır:

1. Mesnevi,

2. Divan-ı Kebir

3. Fihi Ma Fih

4. Mecalis-i Seb'a

5. Mektuplar.

Eserlerinin orijinal dili Farsça'dır.

MESNEVİ:

Mesnevi, klâsik doğu edebiyatında, bir şiir tarzının adıdır. Sözlük anlamıyla "İkişer, ikişerlik" demektir. Edebiyatta aynı vezinde ve her beyti kendi arasında ayrı ayrı kafiyeli nazım şekillerine Mesnevi adı verilmiştir.

Her beytin aynı vezinde fakat ayrı ayrı kafiyeli olması nedeniyle Mesnevi'de büyük bir yazma kolaylığı vardır. Bu nedenle uzun sürecek konular veya hikâyeler şiir yoluyla söylenilecekse, kafiye kolaylığı nedeniyle mesnevî tarzı seçilir.

Mesnevi her ne kadar klasik doğu şiirinin bir şiir tarzı ise de "Mesnevi" denildiği zaman akla "Mevlana'nın Mesnevi'si"gelir. Mevlana Mesnevi'yi Çelebi Hüsameddin'in isteği üzerine yazmıştır. Katibi Hüsameddin Çelebi'nin anlattığına göre Mevlana, Mesnevi beyitlerini Meram'da gezerken, otururken, yürürken hatta sema ederken söyler, Çelebi Hüsameddin de yazarmış.

Page 4: MEVLANA’NIN YAùAMI Mevlânâ Celaleddin Rumi 30 Eylül …bilgedunyali.com/wp-content/uploads/2012/02/MEVLANA16ariel.pdf · FİHİ MA Fİ H: Fihi Ma Fih "Onun içindeki içindedir"

Mevlana, Mesnevi’de tasavvuf öğretisini doğa, doğadaki canlılar ve insan konulu çeşitli öyküler aracılığıyla anlatıyor ve bu öykülerle Tasavvuf ilkelerini örnekleyen sonuçlar ortaya koymuştur.

Halen Mevlana Müzesi'nde teşhirde bulunan 1278 tarihli, elde bulunan en eski Mesnevi nüshasına göre, beyit sayısı 25.618 dir.

Mesnevi'nin vezni : Fa i la tün- Fa i la tün - Fa i lün'dür

DİVAN-I KEBİR:

Divan, şairlerin şiirlerini topladıkları defter anlamına gelir. Divan-ı Kebir "Büyük Defter" manasına gelir. Mevlana'nın çeşitli konularda söylediği şiirlerin tamamı bu divandadır. Divan-ı Kebir'in dili de Farsça olmakla birlikte, içinde az sayıda Arapça, Türkçe ve Rumca şiir de yer almaktadır. Beyit sayısı 40.000’i aşmaktadır. Mevlana, Divan-ı Kebir'deki bazı şiirlerini Şems Mahlası ile yazdığı için bu divana, Divan-ı Şems de denilmektedir.

FİHİ MA Fİ H:

Fihi Ma Fih "Onun içindeki içindedir" manasına gelmektedir. Bu eser Mevlana'nın çeşitli meclislerde yaptığı sohbetlerin, oğlu Sultan Veled tarafından bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştur. 61 bölümden meydana gelmiştir. Bu bölümlerden bir kısmı, Selçuklu Veziri Süleyman Pervane'ye hitaben kaleme alınmıştır. Eserde bazı siyasi olaylara da temas edilmesi yönünden, bu eser aynı zamanda tarihi bir kaynak olarak da kabul edilmektedir. Eserde cennet ve cehennem, dünya ve ahiret, mürşit ve mürid, aşk ve sema gibi konular işlenmiştir.

Page 5: MEVLANA’NIN YAùAMI Mevlânâ Celaleddin Rumi 30 Eylül …bilgedunyali.com/wp-content/uploads/2012/02/MEVLANA16ariel.pdf · FİHİ MA Fİ H: Fihi Ma Fih "Onun içindeki içindedir"

MECALİS-İ SEB'A:

(Yedi Meclis) Mecalis-i Seb'a, adından da anlaşılacağı üzere Mevlana'nın yedi meclisi'nin, yedi vaazı'nın not edilmesinden meydana gelmiştir. Mevlana'nın vaazları, Çelebi Hüsameddin veya oğlu Sultan Veled tarafından not edilmiş, ancak özüne dokunulmamak kaydı ile eklentiler yapılmıştır. Eserin düzenlemesi yapıldıktan sonra Mevlana'nın tashihinden geçmiş olması kuvvetle muhtemeldir. Şiiri amaç değil, fikirlerini söylemede bir araç olarak kabul eden Mevlana, yedi meclisinde şerh ettiği hususların konuları bakımından dağılımı aşağıdaki gibidir.

1. Doğru yoldan ayrılmış toplumların hangi yolla kurtulacağı.

2. Suçtan kurtuluş. Akıl yolu ile gafletten uyanış.

3. İnanç'daki kudret.

4. Tövbe edip doğru yolu bulanlar Allah'ın sevgili kulları olurlar.

5. Bilginin değeri.

6. Gaflete dalış.

7. Aklın önemi.

Mevlana, yedi meclisinde her bölüme "Hamd ü sena" ve "Münacaat" ile başlamakta, açıklanacak konuları ve tasavvufî görüşlerini hikaye ve şiirlerle cazip hale getirmektedir. Bu yol Mesnevi'nin yazılışında da aynen kullanılmıştır.

MEKTUPLAR:

Mevlana'nın başta Selçuklu Hükümdarlarına ve devrin ileri gelenlerine nasihat için, kendisinden sorulan ve halli istenilen dini ve ilmi konularda açıklayıcı bilgiler vermek için yazdığı 147 mektuptan oluşur. Mevlana bu mektuplarında, edebi mektup

Page 6: MEVLANA’NIN YAùAMI Mevlânâ Celaleddin Rumi 30 Eylül …bilgedunyali.com/wp-content/uploads/2012/02/MEVLANA16ariel.pdf · FİHİ MA Fİ H: Fihi Ma Fih "Onun içindeki içindedir"

yazma kaidelerine uymamış, aynen konuştuğu gibi yazmıştır. Mektuplarında "kulunuz, bendeniz" gibi kelimelere hiç yer vermemiştir. Hitaplarında mevki ve memuriyet adları müstesna, mektup yazdığı kişinin aklına, inancına ve yaptığı iyi işlere göre kendisine hangi hitap tarzı yakışıyorsa o sözlerle ve o vasıflarla hitap etmiştir.

MEVLEVİLİK:

Mevlevilik, literatürde, adını tarikatın ilkelerini oluşturan Mevlana Celaleddin Rumi'den alan büyük ve ünlü sufi tarikatlarından biri olarak geçer.

Mevlana tam anlamıyla bir tarikat kurmamış, ancak daha sonra kurulacak bu tarikatın temellerini atmıştır. Sağlığında, dostları ve öğrencileri ile birlikte sohbet toplantıları düzenlenir, dini konuşmalar yapılır, müzik dinlenir, sema yapılır ve zikredilirdi. Zamanla Mevlana'nın fikirleri yayılmış ve toplantılarına katılmak isteyenlerin sayısı arttıkça, Mevlana, toplantılara düzen vermek için bazı kurallar koymuştur. Bu kurallar, Mevlevilik tarikatı ritüellerinin kökenini oluşturmuştur.

Mevlana'nın oğlu Sultan Veled postnişin (şeyh) olduktan sonra, Kur’an ve mesnevi okunan bir tarikat merkezi (tekke) inşa edilmiş,böylece mevlevilik, sufi tarikatlardan biri haline gelmiştir. Mevlana'nın, yakınları ve dostlarının defnedilmiş olduğu Konya'daki Yeşilkubbe (Kubbei Hadre), tarikatın manevi merkezi halini almıştır. Bugün de pek çok müslüman bu türbeyi ve yanındaki tekkeyi ziyaret etmektedir.

Mevlevilik’te, özellikle müzik, sema ve şiir tarafından sağlanacak ruh coşkunluğu aracılığıyla nefsi yenme ve benlikten geçmenin sağlanması amaçlanır. Mevleviliğe göre tasavvuf eğitiminin amacı, kişinin kendine gelmesini, kendini bulmasını sağlamaktır. Gerçeğe ulaşmanın asıl yolu, zikir ve çile değil, aşk ve coşkunluktur. Bunun için de ad ve sözcüklerden geçip Allah’ı bulmak, varlıktan arınmak gerekir. Var görünen

Page 7: MEVLANA’NIN YAùAMI Mevlânâ Celaleddin Rumi 30 Eylül …bilgedunyali.com/wp-content/uploads/2012/02/MEVLANA16ariel.pdf · FİHİ MA Fİ H: Fihi Ma Fih "Onun içindeki içindedir"

şeyler gerçekte yoktur; görünen nesnelerde varlığını duyuran Allah’tır.

Mevlana’ya göre, mürit, kendini mürşidinde yok etmeli, kendine baktığında mürşidini görmelidir. Benliğini zayıflatmaya, nefsi kırma (dünya nimetlerinden kaçınıp perhizle yetinerek yaşama) yoluyla nefsini öldürmeye çalışmalıdır.

Mevleviliğin temel ilkesi, varlık birliği (vahdet-i vücut) sonucunda oluşan sevgi ve saygıdır. Evrende var olan herşeyin bir “can”ı olduğu varsayılarak, bunların incitilmesinden kaçınılır. Bu varsayım, Allah ile evrenin birliği görüşünden kaynaklanır. Allah, yarattığı evrende çeşitli şekillerde görünür. Evrende var olmak demek, Allah’ın bir görünüşüne sahip olmak demektir. Gerçek varlık Allah’tır. Herşey Allah’tan gelir ve ona döner. Allah’tan başka varlık yoktur. Her varlık Allah’ı yansıttığı için insanı sevmek Allahı sevmektir. Allah, insanı birtakım yüce nitelik ve yeteneklerle donatmıştır. İnsanı diğer varlıklar arasında yüce kılmıştır. Bu yüceliği kavramaya “irfan” denilmiştir.

Mevlevilikte aşk, Allah’a duyulan sınırsız, derin ve karşılıksız bağlılığı gerektiren tutkudur, sonsuz coşkunluktur.

Mevleviliğin temel ilkeleri genellikle oniki başlık altında toplanabilir.

Page 8: MEVLANA’NIN YAùAMI Mevlânâ Celaleddin Rumi 30 Eylül …bilgedunyali.com/wp-content/uploads/2012/02/MEVLANA16ariel.pdf · FİHİ MA Fİ H: Fihi Ma Fih "Onun içindeki içindedir"

1. İnsanlığa hizmet etmek, 2. İyi ve güzel davranışın örneği olmak, 3. Mesnevi okumak ve mutasavvıf olmak, 4. Aklı iyi kullanmak, hikmet sahibi olmak, 5. Dindar olmak, 6. İçini her zaman temiz tutmak, 7. Mevlana’yı pir tanımak, 8. Mevlana’nın yolundan ayrılmamak, 9. Allah’tan, Muhammed Peygamber’den sonra Mevlana’ya

bağlanmak, ona gönülden inanmak, 10. Dinsel bilgilere sahip, bilgili olmak, 11. Alçak gönüllü, sabırlı, güler yüzlü ve nazik olmak, 12. Maddi ve manevi bakımdan temiz olmak.

Mevlevilikte sema, içten anılan Allah ile sağdan sola doğru ve sol ayağını geriye doğru çekerek yine sola yürüyüp dönmek biçiminde uygulanır.

Mevlana’nın oğlu Sultan veled, sema törenini ve mevlevi olabilme koşullarını daha detaylı kurallara bağlamıştır. Mevlana döneminde tarikata girebilmek mürit adayının saç,sakal, bıyık ve kaşlarından birkaç tel kıl çekilmesiyle gerçekleştirilmekteydi.

Mevleviliğe girişin ilk aşaması “Muhiplik”tir. Muhip olmak isteyen mevlevi şeyhine başvurur. Şeyh kabul ederse, abdest alarak belirlenen günde şeyhe gelir, açık başını şeyhin dizine koyar, şeyh müride sikkesini (Mevlevi başlığı) giydirip tekbir getirir. İkisi birlikte fatiha suresini okuduktan sonra birbirlerinin ellerini öperler. Bu tören “Görüşmek” olarak adlandırılır. Törenin ardından “Nevniyaz” adını alan muhip, tarikat kurallarını ve sema öğrenmesi için dergahtaki “Dede”lerden birinin yanına verilir. Muhip, postta oturma, hırka giyme ve kuşak kuşanma, hücrede çile çekme aşamalarından sonra “Dede” unvanını alır.

Page 9: MEVLANA’NIN YAùAMI Mevlânâ Celaleddin Rumi 30 Eylül …bilgedunyali.com/wp-content/uploads/2012/02/MEVLANA16ariel.pdf · FİHİ MA Fİ H: Fihi Ma Fih "Onun içindeki içindedir"

Mevleviliği Konya’da Mevlana soyundan gelen çelebiler, diğer yerlerde ise şeyhler temsil ederdi. Şeyhler, dervişlik süresi bitenlerden seçilirdi.

Özetlersek; Mevleviliğin, kişinin tasavvuf yolculuğundaki durumuna göre çeşitli aşamaları vardı. İlk aşamada Mevlevilerin büyük çoğunluğunu oluşturan muhipler bulunurdu. Muhip, sikke giyerek yola düşen, ancak henüz derviş olmamış kişiydi. İkinci aşamadaki dervişlere dede adı da verilirdi. Bir tekkeyi yönetmek, muhip ve derviş yetiştirmek yetkisi bulunan şeyhler ise üçüncü aşamada yer alırdı. En yüksek aşama ise halifelerin bunduğu dördüncü aşamaydı.

Mevlevilik, her çağda kurulu düzenden yana tavır alması, toplumsal hareketler karşısında tepkisizliği, dahası halk hareketlerine karşı tavır alması, yazı dili olarak Farsça kullanılarak Türkçe’nin ihmal edilmesi gibi yönlerden olumsuz değerlendirilmekle birlikte, genellikle bağnazlıktan uzak, hoşgörülü ve insan sevgisiyle dolu bir görüşü temsil etmesi, “Korkulan Allah” anlayışı dışında “Sevgi dolu Allah” anlayışını öne çıkarması, özgün bir müzik ve edebiyatın doğmasını sağlaması bakımlarından olumlu değerlendirilebilir.

Mevlevilik’de, gerçeğe eren insan, evreni kendisinde görmekten ve bireyselliğinden geçer, evrene yayılır. Bu durumda, insanın dileği bütün evrenin dileği olur. Mevlevi tasavvufunda amaç, kulluk ve yokluktur. Yaratılışın anlamı aşktır. Allah’tan başkasına aşık olmak da geçici bir hevesten başka birşey değildir. Mevlana,aklı tek başına metafizik gerçekleri kavramakta yetersiz bir olgu olarak görmüş, insanın kendi eksik aklıyla ve kişisel görüşüyle gerçek bilgi sahibi olamıyacağını varsaymıştır. Bu yaklaşım tipik bir “Bilebildiğimiz kadar düşünürüz” yaklaşımıdır. Aklı, nefsin zıddı olarak düşünür ve insanda iki tür akıldan söz eder. İnsanın günlük yaşamında güncel/bireysel sonuçlar ürettiği “bireysel akıl” ve yaratıcı gücün algılanmasına/anlaşılmasına yarayan “yaratıcı gücün aklı.” Allah’a ulaşmada aklın kısıtlayıcılığından kurtulabilmek için aşkın büyük kanatlarıyla ilerlemeyi önerir.

Page 10: MEVLANA’NIN YAùAMI Mevlânâ Celaleddin Rumi 30 Eylül …bilgedunyali.com/wp-content/uploads/2012/02/MEVLANA16ariel.pdf · FİHİ MA Fİ H: Fihi Ma Fih "Onun içindeki içindedir"

Her an yeni baştan yaratılmakta olan evren bir karşıtlar alemidir. Her şeyin soyut olduğu bu alemde, Allah’ı gerçek anlamda tanımayan insanlar, para, altın ve gümüşün kulu, kölesi olurlar. Bu kölelikten kurtulmanın tek yolu Allah aşkıdır. Mevlana bu dünyayı geçici bir sınav alemi olarak görür, dünyada yapılan her işin karşılığının kalıcı olduğunu söyler ve şöyle der:

“İlk alem, sınav alemi; ikinci alem de insanların yaptıklarının karşılığını görme alemidir.”

Buradaki aşkı, “insanı nefsinden, bencilliğinden kurtaran bir tapınma biçimi/anlayışı olarak anlamak gerekmektedir. Ne demiştir Mevlana:

“Aşık, gönül yurduna sefer eden kişidir.

Allah’a giden en kısa yol budur.

Gönlünü Allah’a vermiş bir insanın artık kendi benliği kalmaz.”

Bu düşüncenin devamında, ölümü de Allah’a gerçek kavuşma olarak görür. İnsan, öldüğü zaman Allah’tan bir parça, bir yansıma olmaya devam edecektir ona göre. Yani, ölüm bir doğumdur. Bu nedenle:

“Gerçek yaşam dünyadan ayrıldıktan sonra başlıyor; bu dünyadaki yaşam bir hayal.” der.

Page 11: MEVLANA’NIN YAùAMI Mevlânâ Celaleddin Rumi 30 Eylül …bilgedunyali.com/wp-content/uploads/2012/02/MEVLANA16ariel.pdf · FİHİ MA Fİ H: Fihi Ma Fih "Onun içindeki içindedir"

Tasavvuf düşüncesinde iki tür ölümden söz edilir. Birincisi zorunlu ölümdür. İnsanın bedensel ölümüdür ve ruhun bedenden ayrılmasıdır. İkincisi iradi ölümdür. “Ölmeden önce ölünüz” ilkesiyle Allah’a erişmek, dünya hazlarından uzaklaşarak benliği öldürüp, Allah’ın varlığında yok olmaktır. Mevlana’nın anlatımıyla iradi ölüm:

“O’nun yanında iki ben sığmaz.

Sen, “Ben” diyorsun; o da “Ben” diyor.

Ya sen öl, ya da o ölsün ki, ikilik kalmasın.

Fakat, O’nun ölmesi imkansızdır.

Bu ne hariçte, ne de düşüncede mümkün olur.

Çünkü O, ölmeyen bir diridir.

Allah’a varmada bedenin ölümü hayattır.

Beden yok olursa ruh ebedileşir.”

İnsan, beden ve ruhtan oluşmuştur. Mevlana’ya göre bir “haset evi” olan beden ortadan kalkınca perde açılır ve ruh özgür olur, aslına döner.

Mevlana, kin, öfke ve şehvetin insan yaşamından uzak tutulması gerektiğini söyler ve şöyle der:

“Öfkeyi, şehveti, hırsı terk etmek erliktir.

Bu peygamberlik damarıdır.

Kin duygusu gelince hünerler görünmez olur,

Gönülden göze yüz perde iner. Kin tutma!”

Page 12: MEVLANA’NIN YAùAMI Mevlânâ Celaleddin Rumi 30 Eylül …bilgedunyali.com/wp-content/uploads/2012/02/MEVLANA16ariel.pdf · FİHİ MA Fİ H: Fihi Ma Fih "Onun içindeki içindedir"

Mevlevilik, temelde dinler arasında ayrım yapmaz. Mevlana’nın deyişiyle:

“Bir dinin diğerine üstünlüğü yok.

Tüm insanlar dünyaya eşit olarak geliyorlar.

Buna Budizm, Hinduizm, Taoizm gibi felsefeler ve hatta

Allah’a inanmayanlar da dahil.”

Ama özelde İslamcı öze dayanan bir felsefedir doğal olarak. Yine Mevlana’nın söyleyişiyle:

“Biz pergel gibiyiz.

Bir ayağımız şeriatta sağlamca durur,

Diğer ayağımız yetmişiki milleti dolaşır.”

Mevlana’ya göre insanın kendi içindeki gerçek özü bulması onu Allah’a yaklaştırır.

“Canında bir can var, o canı ara...

Beden dağında bir mücevher var,

O mücevherin madenini ara...

A yürüyüp giden sufi,

Gücün yeterse ara;

Ama dışarıda değil,

Aradığını kendinde ara.”

Page 13: MEVLANA’NIN YAùAMI Mevlânâ Celaleddin Rumi 30 Eylül …bilgedunyali.com/wp-content/uploads/2012/02/MEVLANA16ariel.pdf · FİHİ MA Fİ H: Fihi Ma Fih "Onun içindeki içindedir"

Kötülüğü de önce kendi içimizde aramamız gerektiğine inanır.

“Olayları yorumlama, kendini yorumla.

Kendine kötü de, ama gül bahçesine kötü deme.

Kendini kendinden arıt ki,

İçindeki pak seni göresin.”

İnsana en büyük kötülük de nefsinden gelir.

“Cehennem bu nefistir.

Bizim nefsimiz ateşten parçadır.

Parça bütünü özler.

Nefsin hedefi de ait olduğu cehenneme bizi çekmektir.

Nefsin ejderhadır. Öldü sanma, uykuya dalar o.

Dertten eline fırsat geçmediği için uyur.

Derdin bitince çıkar hemen.

Hüner; dertsizken de nefsi uykuda tutmadadır.”

Ona göre egosuna karşı başarılı bir mücadele vererek başarılı olan kişi evrenin egemenliğine ulaşabilir.

“Vücudunda egosu ölen kişinin emrine güneş de tabidir bulut da.

Nefsinin istediğini yapıp, bir de “inşallah” demek Allah’la alay etmektir.

Kimi kandırıyorsun?”

Page 14: MEVLANA’NIN YAùAMI Mevlânâ Celaleddin Rumi 30 Eylül …bilgedunyali.com/wp-content/uploads/2012/02/MEVLANA16ariel.pdf · FİHİ MA Fİ H: Fihi Ma Fih "Onun içindeki içindedir"

Mevlevilik, özellikle 15. Yüzyıldan sonra büyük gelişme göstererek çok geniş bir alana yayılmıştır. Anadolu, Azerbeycan, İran, Irak, Suriye, Mısır gibi çeşitli yerlerde birçok Mevlevi Tekkesi açılmıştı. Özellikle 16.yüzyıldan sonra aydınlar tarikatı haline gelmiştir. Geniş halk kesimlerinden çok soylular, vezirler, yöneticiler, bilginler arasında yaygınlaştı. III.Selim, II.Mahmut ve Abdülmecit gibi Osmanlı padişahları da mevlevi olmuşlardı.

Cumhuriyet Türkiyesi’nde, mevlevilik diğer tarikatlarla birlikte 13 Eylül 1925 tarihli bir yasal düzenleme ile yasaklanmıştır. Bu nedenle, Mevlana’nın Konya’daki türbe ve dergahı müze halinde açık durumdadır. Burada ve İstanbul’daki Galata Mevlevihanesi’nde gösteri amaçlı ayinler yapılmaktadır.

MEVLANA’NIN VASİYETİ:

Size, gizlide ve açıkta Allah’tan korkmayı, az yemeyi, az uyumayı, az konuşmayı, isyan ve günahları terk etmeyi, oruç tutmayı, namaza devam etmeyi, sürekli olarak şehveti terk etmeyi, bütün yaratıklardan gelen cefaya tahammüllü olmayı, aptal ve cahillerle oturmamayı, güzel davranışlı ve olgun kişilerle birlikte bulunmayı vasiyet ediyorum. İnsanların en hayırlısı, insanlara yararı olandır. Sözün en hayırlısı, az ve anlaşılır olanıdır.

“Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız!

Bizim mezarımız âriflerin gönüllerindedir.”

MEVLANA’DAN SEÇMELER:

Yine gel, yine gel, her ne olursan ol yine gel. İster kafir, ateşe tapan, putperest ol yine gel. Bizim bu dergahımız ümitsizlik dergahı değildir. Yüz defa tövbeni bozmuş olsan da yine gel.

Page 15: MEVLANA’NIN YAùAMI Mevlânâ Celaleddin Rumi 30 Eylül …bilgedunyali.com/wp-content/uploads/2012/02/MEVLANA16ariel.pdf · FİHİ MA Fİ H: Fihi Ma Fih "Onun içindeki içindedir"

Kendine gel, yepyeni bir söz söyle de dünya yenilensin! Sözün öylesine bir söz olmalı ki dünyanında sınırını aşmalı. Sınır nedir, ölçü ne? Bilmemeli!

Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol.

Biz birleştirmek için geldik, ayırmak için değil

Güzel söyle de halk, yüzyıllar boyunca okusun. Allah'ın dokuduğu kumaş ne yıpranır, ne eskir.

Kişi güneşe yüzünü döndü mü, gölgesi arkasında kalır. Artık o nereye giderse gitsin, gölgesi hep peşinden gelir. Lâkin kişi güneşe arkasını dönerse, gölgesi hep önünde kalır. Ne kadar ugraşsa da gölgesini yakalayamaz. İşte bunun gibi, insan, Allah'a yüzünü dönerse, mal-mülk, aile ve çoluk çocuğu aynı gölgesi gibi onun peşinden koşar. Fakat kişi Allah'a arkasını dönerse o kişi mal ve hayalin peşinden ne kadar koşarsa koşşun, gölgesini tutamayacağı gibi onlara nail de olamaz."

Herkesin aynı şeyi düşündüğü yerde kimse fazla bir şey düşünmüyor demektir.

Aşk etinden topuğuna kadar işlemiş bir nasırdır. Ya canın acıya acıya adım atacaksın ya da canını acıta acıta söküp atacaksın. Her iki yolda da tek bir gerçek olacak. Canın çok ama çok yanacak.

Can konağını aramadaysan, cansın; bir lokma ekmek arıyorsan ekmeksin, bir damla su arıyorsan susun, zulmün peşindeysen zalimsin, aşkı arıyorsan âşıksın, gönlün neye kapılmışsa O’sun sen. Şu nükteyi biliyorsan, işi biliyorsun demektir.

Durma! Çabuk gel. Gelmem deme! Ne evet demek yaraşır sana, ne hayır. Dostum, senin şanına sadece gelmek yaraşır.

Yanımda kimse olmadığından değil yalnızlığım, yalnız olduğumu söyleyeceğim kimse olmadığından yalnızım ben.

Page 16: MEVLANA’NIN YAùAMI Mevlânâ Celaleddin Rumi 30 Eylül …bilgedunyali.com/wp-content/uploads/2012/02/MEVLANA16ariel.pdf · FİHİ MA Fİ H: Fihi Ma Fih "Onun içindeki içindedir"

Her dil gönlün perdesidir. Perde kımıldadı mı sırlara ulaşılır.

Yan diyorum içime! Sadece sen yan ve dayan diyorum gönlüme! Herkes mutlu olsun. Sen dayan! Aşk dediğin ya Allah'tan gelmeli. Ya Allah İçin Olmalı. Ya da Allah'a ulaştırmalı; yoksa yerle bir olmalı.

Muhabbet ve ve merhamet insanlığın; hiddet ve şehvet ise hayvanların sıfatıdır.

Ancak fikirdir varlığın, gerisi kemiktir bir yığın.

Gençlerin aynada gördüklerinin daha fazlasını, ihtiyarlar bir tuğla parçasında görürler.

Çarpık ayakkabı, çarpık ayağa uyar.

Ecel verileni almadan önce, verilmesi gereken herşeyi vermek gerekir. Birlikte olduğum insanlardan yalnızlığı öğrendim. Perhizler, gerçekten de ilacın temelidir. Perhiz et de canındaki gücü seyret.

Taş yeşermez geçmiş olsa da nevbahar, toprak ol da bak nasıl güller açar. Taş gibiydin çok gönül kırdın yeter, toprak ol üzerinde hoş güller biter.

Bütün evren birbirine sevgi ile bağlanmış, sevgini vermesini öğren. Sevgisiz insandan dünya korkarmış.

Akıl, bir başka akılla çift oldu mu, ışık çoğaldı, yol belirdi demektir. Fakat nefs, bir başka nefsle sevindi mi, karanlık artar, yol belirsiz olur.

İnsanları iyi tanıyın. Her insanı kötü bilip kötülemeyin, her insanı da iyi bilip övmeyin.

Gündüz gibi ışıyıp durmayı istiyorsan, geceye benzeyen nefsini yakadur.

İşle öğüt veren, sözle öğüt verenden iyidir.

Hamdım, piştim, yandım.

Keskin kılıç yumuşak ipeği kesmez.

Bu dünya bir ağaca benzer, biz de bu ağaçta yarı ham yarı olmuş meyveler gibiyiz.

Page 17: MEVLANA’NIN YAùAMI Mevlânâ Celaleddin Rumi 30 Eylül …bilgedunyali.com/wp-content/uploads/2012/02/MEVLANA16ariel.pdf · FİHİ MA Fİ H: Fihi Ma Fih "Onun içindeki içindedir"

Bardağımız küçük ise deryayı suçlamaya hakkımız olmaz.

Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız. Bizim mezarımız ariflerin gönüllerindedir.

Ne kadar zengin olsan, ancak yiyebileceğin kadar yersin. Denize testiyi daldırsan, alabileceği kadar su alır, gerisi kalır.

Kitaplardan önce kendimizi okumaya çalışalım.

İnsan dünyayı zapteder, ama ağzını zaptedemez.

Eli görmeyen kişi yazıyı kalem yazdı sanır.

Allah ile olduktan sonra ölüm de ömür de hoştur.

Oturup kurulduğun yeri başköşe sanıyorsun, ama kapı dibinde kalakalmışsın. Sen kendi sakalına, bıyığına bile hüküm yürütemiyor, padişahlık edemiyorsun. İstemediğin halde sakalın ağarıyor. A çarpık umutlu kişi, sakalından utan!

Gönlün yitirdiği hikmet kumaşı, gönül ehlinin katında ele geçer.

Vuslat kabe’sinde kıble aranmaz.

Bil ki görünen şekil yok olur gider. Anlam alemidir ölümsüz olan. Neden bir testinin şekliyle oynayıp duracaksın? Bırak testinin şeklini, suyu ara.

Deniz gibi mal kazan, fakat sen üzerinde gemi ol.

Gönlünü vermedikçe gönül bulamazsın.

Kargalar ötmeye başlayınca bülbüller susar.

Kalbi ve sözü bir olmayan kimsenin yüzdili bile olsa, o, yine de dilsiz sayılır.

Şiddet göstermeksizin kuvvetli, zayıflık göstermeksizin yumuşak ol.

Bozuk olunca maya, ne ar tanır ne de haya.

İnsanlar uykudadır. Öldüklerinde uyanırlar.

Vicdanını hırstan koru.

Page 18: MEVLANA’NIN YAùAMI Mevlânâ Celaleddin Rumi 30 Eylül …bilgedunyali.com/wp-content/uploads/2012/02/MEVLANA16ariel.pdf · FİHİ MA Fİ H: Fihi Ma Fih "Onun içindeki içindedir"

Zenginlik, gurbeti vatan, fakirlik, vatanı gurbet yapar.

Bin zulme uğrasan da zulüm yapma.

Sevgi varlığın özüdür.

İnsanların kalp birliği dil birliğinden yeğdir.

Her rüzgarla otlar gibi sallanırsan, dağlar kadar bile olsan bir ota değmez değerdesin.

İnsana, aradığı şeye bakarak değer biçilir.

Cahil olanların merhameti ve lütfu azdır. Sen cansın, öyle olduğu halde kendini beden sanmaktasın.

Köpeklerin dudakları değdi diye deniz kirlenmez.

Dert, daima insana yol gösterir.

Soru da bilgiden doğar, cevap da.

Nehir kıyısında suyu sakınan, suyu görmeyen kişidir.

Körler çarşısında ayna satma, sağırlar çarşısında gazel atma.

Söz söylemek için önce dinlemek, duymak gerekir. Sen de söze dinlemek yolundan gir.

Dua ve ibadet Allah ile olmaktır. Allah ile olan kimse için ise ölüm de ömür de hoştur.

Geminin yüzmesi için suya ihtiyaç vardır. Ama, su geminin içine girerse onu batırır. Gemi için su ne ise inanan için de dünya odur.

Düşüncen gül ise gül bahçesisin; diken ise külhana atılacak odunsun.

Ey kardeşim! Sen düşünceden ibaretsin. Senin varlığın bundandır. Geri kalan et ve kemiktir ki, onlar hayvanlarda da vardır.

İnsan ile hayvan arasındaki fark edeptir.

Bütün dünyayı araştırdım. Güzel ahlaktan daha güzel bir liyakat bulamadım.

Page 19: MEVLANA’NIN YAùAMI Mevlânâ Celaleddin Rumi 30 Eylül …bilgedunyali.com/wp-content/uploads/2012/02/MEVLANA16ariel.pdf · FİHİ MA Fİ H: Fihi Ma Fih "Onun içindeki içindedir"

İnsan akılla pir olur; saçı sakalı ağarmakla değil. Komşularından av kapmak aslanlara ayıptır, köpeklere değil.

Bak hele, ok uçuyor, yay gizli; canlar ortada da, canlara can olan gizli.

Ne kadar bilirsen bil; söylediklerin karşındakinin anlayabildiği kadardır.

Herşeye doğru demek aptallıktır, herşeye yanlış diyen ise zorbadır.

Bir şeyi bulunmadığı yerde aramak, onu aramamak demektir.

Kuş, ancak kendi cinsinden kuşlarla uçar.

Kötü arkadaştan kaçınabildiğin kadar kaçın. Kötü arkadaş en kötü yılandan da kötüdür. Yılan zehiriyle insanı candan eder; ama kötü arkadaş hem candan hem imandan eder.

Rüzgar ateş için neyse, ayrılık da aşk için odur; küçük bir aşkı söndürür, büyük bir aşkı daha da güçlendirir.

Gözü açık, gönlü uykuda nice kişi vardır.

Herkes gönlü ne derece aydınsa, ne kadar cilalanmışsa o kadar görür.

Dil, hem tükenmeyen bir hazine hem de dermanı olmayan bir derttir.

İnsan özden ibarettir; geri kalan deridir.

Duygu akla, akıl da ruha esirdir.

Bir mum diğer mumu tutuşturmakla ışığından birşey kaybetmez.

Çıplak geldik; giyindik, soyunduk, gidiyoruz.

Dünya kuru bir istek, faydasız bir oyuncaktan ibarettir. Biz de çocuklarız.

İçinizdeki kiri su değil, ancak gözyaşı temizler.

Page 20: MEVLANA’NIN YAùAMI Mevlânâ Celaleddin Rumi 30 Eylül …bilgedunyali.com/wp-content/uploads/2012/02/MEVLANA16ariel.pdf · FİHİ MA Fİ H: Fihi Ma Fih "Onun içindeki içindedir"

Aklın yoksa yandın. Ya kalbin yoksa; o zaman, zaten sen yoksun ki!

Anlamak bilmek; bilmek bağışlamaktır.

Aşk, saygıya sığmaz ölçüye gelmez sevgidir.

Sevgi ve acıma insanlığın niteliğidir.

Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.

Tatlı suyun başı kalabalık olur.

Güneş batınca kandiller parlar.

Bir kimseyi tanımak istiyorsan düşüp kalktığı arkadaşlarına bak.

Eğer düşündüğün bir gül ise sen gül bahçesisin; yok diken düşünüyorsan külhan kütüğüsün.

Sende en iyi ne ise dostuna ondan ver.

Yıkılmış bir kalbin gönül kubbesini onarmak, yüz defa hacca gitmekten hayırlıdır.

Bizim tarikatımızda kin tutmak küfürdür; kalbimizi ayna gibi saf ve temiz tutmak ayinimizdir.

Kitap ruhun gıdası, aklın ilacıdır.

İstek tuzaklarından kaç.

Cansız şekil ancak hayaldir.

Kötü söyleme, kötü düşünme, kötü teşvik ve telkinde bulunma; ancak o zaman dünyadaki kötülüklerin sana gelmesinden kurtulursun.

Nefs üçköşeli dikendir, ne türlü koysan batar.

Herşey incelikten, insan kalınlıktan kırılır.

Yapacağın işte nefsinle fikir alışverişinde bulun ve ne derse aksini yap.

Hiçbir mal sizin değil, neyi bölüşemiyorsunuz? Hiçbir can sizin değil, niye dövüşüyorsunuz?

Page 21: MEVLANA’NIN YAùAMI Mevlânâ Celaleddin Rumi 30 Eylül …bilgedunyali.com/wp-content/uploads/2012/02/MEVLANA16ariel.pdf · FİHİ MA Fİ H: Fihi Ma Fih "Onun içindeki içindedir"

Nice insanlar gördük üstlerinde elbise yok, nice elbiseler gördük içlerinde insan yok.

Gönlünü yıkayıp arıtmamışsan, habire abdest alıp durmaktan fayda bekleme.

Cahil kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol.

Sen, anılması güzel olan bir söz ol. Çünkü, insan kendi hakkında söylenen güzel sözlerden ibarettir.

Herşey “kader” ile takdir edilmiştir. Kısmetine razı ol ki rahat edesin.

İyiler gittiler. Güzel usül ve adetleri kaldı; kötü adamlardan da zulümler ve lanetleri.

Testide ne varsa dışına o sızar.

Her ne istiyorsan kendinde ara! Senin canının içinde bir can var, o canı ara! Dağının içinde bir hazine var, o hazineyi ara!

Mevlana’ya aşk nedir diye sormuşlar: “Ben ol da bil” demiş.

Doğruyu söylemek değil, anlatmak güçtür.

Canlı ve cansız her varlık bir kitaptır.

Hayatta komşunun haber almasından korkacağın hiçbirşey yapma.

Gerçek ahlak, samimiyetin başlangıcıdır.

Tuzağa koyduğun yem taneleri cömertlik sayılmaz.

Sevgi bilmekten doğar.

Elbiseleriniz eski de olsa, kalpleriniz yeni ve temiz olsun.

Terbiye aklın görünüşüdür.

Yüksekliği isterdim, onu alçakgönüllülükte buldum.

Öküzün rengini dışında, insanın rengini içinde ara.

Boş bir testiyi gürül gürül akan bir pınarın başına koysalar; orada kırk yıl da bıraksalar, yine de kendi kendine dolmaz.

Page 22: MEVLANA’NIN YAùAMI Mevlânâ Celaleddin Rumi 30 Eylül …bilgedunyali.com/wp-content/uploads/2012/02/MEVLANA16ariel.pdf · FİHİ MA Fİ H: Fihi Ma Fih "Onun içindeki içindedir"

Bazı yanlışlar zaferin taksitleridir.

Herkesleysen ve bensiz isen, hiçkimseyle değilsin, benimleysen ve hiç kimsyle değilsen herkesle birliktesin.

İlim gönüle geçerse dost olur, bedene kul olursa yük olur.

Gösterişten kurtulamayan kişi olgun değildir.

Dünya kazancı için yapılan hileler boştur, dünya sevgisini azaltan hileler hoştur, bu dünya zindandır, biz ise esiriyiz, bu zindanı delip kendimizi kurtarmalıyız.

Değirmen taşı gibi evren dönmekte, gece gündüz ağlayıp inlemekte, madem ki evrende aşktan dolayı huzur yok, ey gönlüm, yıldızlar gibi dön, sana rahat yok.

Cehalete düşmek Allah’ın zindanına girmektir, ilme dalmak Allah’ın sarayına girmektir.

Gerçekte dostların düşmandır sana; çünkü kendileriyle oyalarlar seni.

Sema aşıkların gıdasıdır; çünkü semada Allah’la buluşma hayali vardır. Cübbe ve sarık ile insan bilgin olmaz. Bilginlik insanın kişiliğinde olan bir hünerdir. Bu hüner ister ipekli, isterse yünden bir elbise içinde olsun.

Selamet yokluktadır, yokluğa yürü.

Kılıç boynu olanın boynunu keser, yerlere döşeli gölge ise hiç yaralanmaz.

Bütün dünya yokluktan korktuğu için yolunu şaşırmıştır; oysa ki yokluk sığınılacak yerdir.

Ey yemeye içmeye rehin olup hapse düşen, sütten kesilmeye dayanırsan yakında kurtulursun.

Sende senden başka bir sen gizli.

Putların anası, bir put olan nefsinizdir.

Put kırmak kolaydır, çok kolay; fakat nefsi kırıp geçmeyi kolay görmek bilgisizliktir.

Page 23: MEVLANA’NIN YAùAMI Mevlânâ Celaleddin Rumi 30 Eylül …bilgedunyali.com/wp-content/uploads/2012/02/MEVLANA16ariel.pdf · FİHİ MA Fİ H: Fihi Ma Fih "Onun içindeki içindedir"

Ey dost, dirilik istiyorsan ölümden önce öl. Ölüp de rahatlığa kavuşan ölü değildir; ölüp giden yaşarken ölmüş kişidir.

Can bilgiyle, akılla dosttur; canın Arapçayla, Türkçeyle ne İlgisi var?

Bedenin değeri candandır; canın değeriyse sevgilinin ışığından.

Dünya duygusu bu dünyanın merdivenidir; din duygusu ise gönlün merdiveni.

Koruyanın katına varamıyorsan, korunmayı hak edenin katına var.

Mideden vazgeç, gönüle doğru yürü.

Gönlü aydın birine kul olmak, padişahın başına taç olmaktan iyidir.

Yalınlık ne yücelere yükselmektir, ne de aşağılara inmek; Allaha yakın olmak, varlık hapsinden kurtulmaktır.

Düşmanların en çetini sizin içinizdedir.

Bu dünya geçicidir; aradığını geçmeyen dünyada ara. Görünüşün, şeklin sıfırdır senin; dilediğini manadan dile.

Gönül ehlinin bilgileri kendilerini taşır; beden ehlinin bilgileriyse kendilerine yük olmuştur.

Gönül seni gönül ehlinin mahallesine çeker, bedense seni balçık hapishanesine çeker.

Güzel huylu kişi, kötü huylara tahammül eden, onların kötülüğünü söylemeyen kişidir.

Sen ey her şeyde diken arayan, cennete bile girsen, orada kendinden başka diken bulamazsın.

İnsanın kanadı gayretidir.

Cahilin sonunda göreceğini akıllılar önce görür.

İçinden gelmeyene, dışarıdan verilen nasihatın faydası yoktur.

Page 24: MEVLANA’NIN YAùAMI Mevlânâ Celaleddin Rumi 30 Eylül …bilgedunyali.com/wp-content/uploads/2012/02/MEVLANA16ariel.pdf · FİHİ MA Fİ H: Fihi Ma Fih "Onun içindeki içindedir"

Hayatı tatlı olanın ölümü acı olur; tenine tapanın ruhu için kurtuluş yoktur.

Denizin dibinde incilerle taşlar karışık bulunur. Övülecek şeylerde, kusur ve yanlışların arasında bulunur.

Kişinin kendi miktarı, sözünden belli olur.

Sel denize dökülünce deniz oldu, tohum tarlaya ekilince ekin oldu.

Bir uluya “Tasavvuf nedir?” diye sordular. “Sıkıntı çağında gönülde genişlik bulmaktır” dedi.

Akıl der ki “Burada anlayan anlamayandan daha acizdir.”

Amacın yüceliği yolun sıkıntısından belli olur.

Allah’ın tuzağı dünya malıdır.

Görünüşün, şeklin sıfırdır senin, dilediğini manadan dile.

Düşünce ona derler ki, bir yol açsın.

Kimin hırsı fazlaysa, onun yarası fazladır.

İnsanın gözü neyi görürse değeri o kadardır.

Bilginim, ama kendi bilgimle bilginim.

Hiçbir şeyden haberi olmayanı, her şeyden haberi olan çekebilir mi hiç?

Ehil olmayanlara sabretmek ehil olanları parlatır.

Gönül, ten havuzunda çamurlara bulandı, ama, ten gönül havuzunun suyuyla yıkandı, tertemiz oldu.

Işığı, olgunluğu arttıran lokma, helal kazançla elde edilen lokmadır.

Ben nefis isteğine uymaktan vazgeçmişim; gönlüm gerçeği yalandan ayırt eder hale gelmiştir.

Yavaş davranış Rahman’ın ışığıdır. Tezlik şeytanın dürtmesinden meydana gelir.

Hırs üstün olur, altın can kesilirse, o vakit aklın narası işitilmez.

Page 25: MEVLANA’NIN YAùAMI Mevlânâ Celaleddin Rumi 30 Eylül …bilgedunyali.com/wp-content/uploads/2012/02/MEVLANA16ariel.pdf · FİHİ MA Fİ H: Fihi Ma Fih "Onun içindeki içindedir"

Bilgelik arayan bilgelik kaynağı olur, öğrenmeye çalışmaktan ve nedenlere yapışmaktan kurtulur.

Tanrı’yı ululamak, yüceltmek nasıl olur? Kendi varlığını horlamak, toprak saymakla.

Tanrı’yı bir bilmek nedir? Kendini onun önünde yakıp yok etmek.

Her insanın önü bir şekildir. Ondan sonra can gelir ki, can manevi güzellik, ahlak güzelliğidir. Her meyvenin önü bir şekilden başka nedir ki? Ondan sonra tat gelir ki, tat meyvenin anlamıdır.

Dervişlerin kendilerine yaptıkları bu eziyet neden? Çünkü bedene gelen bela, canların sağlığını sağlar. Bedenin ölümü diriliktir. Bu bedenin eziyet çekmesi ruha ölümsüzlük verir.

Kar ummaksızın veren ancak Allah’dır. Yada Allah’ın erenidir. Çünkü zengin olan ancak odur. Ondan başka herkes yoksuldur. Bir yoksul, karşılık ummadan al diyebilir, mal verebilir mi?

Kötü yaradılışlı kişiye bilim ve fen öğretmek, yol kesen kişinin eline kılıç vermeye benzer.

Savaş, delilerin elindeki kılıçları alsınlar diye inananlara farz olmuştur. O kötü huylunun elindeki kılıcı al.

Kim benliğinden kurtulursa bütün benlikler onun olur. Kendisine dost olmadığından herkesle dost olur.

Aşıkların varlıkla işi yoktur; Aşıklar karlarını sermayesiz elde ederler. Aşıklar yoklukta çadır kurarlar; onlar yokluk gibi bir renktedirler, bir tek ruhları vardır onların.

Hangi renk camdan bakarsan güneşi o renk görürsün. Camı kır ki nur görünsün.

İlim sevgilisi olmak ile alim olmak farklıdır. Nice alimler sadece bilgi hamalı oldular. Sen ilim sevgilisi olmaya bak.

Sahibini gönül ehli yapan ilim insana fayda verir. Yalnız tene tesir eden, insana mal olmayan ilim yükten ibarettir.

Page 26: MEVLANA’NIN YAùAMI Mevlânâ Celaleddin Rumi 30 Eylül …bilgedunyali.com/wp-content/uploads/2012/02/MEVLANA16ariel.pdf · FİHİ MA Fİ H: Fihi Ma Fih "Onun içindeki içindedir"

Keskin dişli kaplana acımak, zavallı koyunlara haksızlıktır.

Kula kul olmamalı; istediği her şeyi kuldan değil Allah’tan dilemeli.

Kendine yapılmasını istediğin şeyi aleme yap, ister eziyet olsun ister zarar.

Dal ağlayan buluttan yeşerir. Mum ağladıkça aydınlık artar.

TASAVVUFLA İLGİLİ ÖNEMLİ KAVRAMLAR

Fenafillah: Kendi varlığını Allah’ın varlığında yok etme.

Mutasavvıf/Sufi: Tasavvuf yoluna girenler.

Maşuk: Allah/Tanrı

Aşık: Allah aşkıyla yanan kişi.

Meyhane: Tekke

Sarhoş: Allah aşkıyla kendinden geçen kişi.

Saki: Yol gösterici, mürşit.

Her türlü hakkı saklıdır.