mlzrakli ilmihal mlzrakli ilmihal · mlzrakli ilmihal eleştirilmiştir. eser ilki İstanbul'da...

2
öncü as- kerlerin kostaniçse kurt deri- leri elvan filandra hareket ettiklerine dair bilgiler vermek- tedir (Seyahatname, lll, 45). Evliya Çelebi çöl askeriyle at üzerinde bir sahneyi de tasvir etmektedir (a.g.e., IV , 52-53). Yine askerin elinde toplu "kos- taniçse" denilen her birinin kol olup Basra on belirtir. Bas- rav'i. Lahsavl. Ummanl, Kurnavi Gavrl ba- demirinden cidalar. Kastamonu'- nun çentme telli yer ( a.g.e., IV, I 56) . ortaya önemini yitiren 1863 sü- vari bu tarihten itibaren ordusuna yeniden gir- XX. da her süva- ri tümeninin ilk ile ve Hamidiye Süvari erlerinin Z kg. ve 3,2 m. . talimatla (Eralp, s. 50-54). bugün si- yer almamakta ve sadece sembolik bir (yk. b k.) . : Divanü lugati't-Türk Tercümesi, 1, 378 , 441, 465; n. 217, 231; lll, 241, 420; Si- yasetname (Köymen), s. 24-25, 118, 174; Bibi, Anadolu Se l çuki Devleti Tarihi (tre. M. Nuri Gencosman). Ankara 1941, s. 123; Ahmed b. Mahmüd, Se l çukname(haz. Merçil). 1977, ll, 50; Peçuylu Peçevi Tarihi(ha z. Bekir Baykal). Ankara 1981- 82, 219; ll, 419; Evliya Çelebi, Seyahatname 45; IV, 52-53, 105, 156; G. C. Stone, A Glossary o{ the Construction, Decoration and Use of Arms and Armour, New York, ts., s. 122, 565; Bahaeddin Öge!. Önce Türk Kültür Tarihi, Ankara 1984, s. 161 , 231; Özden Süslü. Tasvir/ere Göre Anadolu Selçuklu {etleri, Ankara 1989, rs. ll, 16; T. Nejat Eralp, Tarih Boyunca Türk Toplumunda Silah Kavra- ve Silahlar, Ankara 1993, s. 50-54; Türk Dünya- Kültür Dönemi, 1999, ll, 384 , 454; Meryem Kaçan " II . Viyana Seferi'nde ( Ordusunun Silahlar ve Temi- ni" , Ankara 1999 , VI, 667; lin Ço- ruhlu. Türk Kültüründe ve Sa- nat", P Dünya Dergisi, sy. 30, 2003, s. 80-81; ll, 201, 296-297, 531- 532; SA, lll, 1346; IV, 1811 (resim). li! TüLi N ÇoRUHLU MlZRAKLI iLMiHAL MlZRAKLI ilMiHAL ilmihal ilk örnekleri yer alan anonim eser. 1 namaz bil- giler verildikten sonra oruçla ilgili hüküm- lere gusül, teyemmüm ve ab- destin tekrar L _j Miftahu'l-cenne olarak da bilinen ve "ilmihal" ilk eser olan ilmihal'in müellifi ve hangi tarihte kesin bir biçim- de tesbit kelimesinin kesin bilgi bulunmamakla birlikte bu ma. genellikle ya da ilk yer alan sancak ve ilgili gibi eserin be- lirlenebilen tek yazma (Sü- leymaniye Ktp ., Yazma nr. 11 64) görülen Efendi" ifadesiyle de s. 38) olabilir. Kitapta zikredilen kaynaklar dikkate ilmihal'in XVI. sonra ortaya Eserin yaz- ma muhteva tarihlerdeki matbu nüsha- da görülmektedir. Bu belirli dönemlerde kitaba ilaveleri n Yazma nüshaya göre kitapta abdest. gusül. teyemmüm. namaz, oruç. hac, peygamberlerin imanla ilgili hususlar. meleklere ve kitaplara iman, elli dört farz. küfür ve ko- yer Eserin pek çok namaz. dua ve ah- laka dair küçük risaleler Hacimlerine göre tasnifte muh- tasar ilmihaller grubunda yer alan ilmihal'de akaid, ibadet ve ahlaka dair belirli bir göre görülmektedir. Mesela ilmihal"in ilk iki (Süleymaniye Ktp. , Yazma nr. 1164) vacipleri, vb. konulara temas edil- inanç ve ahlak ele Eserde özellikle namaz ay- hükümlere yer verilirken zekat. hac ve kurban bahisleri üzerinde du- inanç, ibadet ve ahlak konu- bir bütün halinde sunulmaya kitapta özendirici bir üslGp kulla- hükümlerin arnelie- rin faziletlerine de Ancak bu konuda zaman zaman sa- bit olmayan bilgilere de (mesela bk. f\1Lzraklt s. 35, 39). ilmihal'de Hanefi kitap- Nüceym'in ve'n- Halebi'nin Ebu Bekir es-Siracü'l-veh- hac eserlerinin EbüssuGd Efendi'nin fetvaianna ve Birgivl'nin Türk- çe bir ilmihal olan Vasiyetname' - sine de (Risale-i Birgivl) bulunul- Eserde genellikle Hanefi mezhe- binde tercih edilen bir araya ge- meselelere yer verilme- Bununla birlikte konularda mezhep içindeki de akta- Sade bir dilin ve cümleli basit anla- il- mihal toplumunda en çok oku- nan ve ezberlenen eserler yer mekteplerinde din bilgi- sine olarak, cami- lerde, köy ve evlerde biçimde sebebiyle din Bu yüzden modern- döneminde zikredilerek 5

Upload: others

Post on 24-Oct-2020

44 views

Category:

Documents


1 download

TRANSCRIPT

  • sırığı kargı" taşıdıklarına. ayrıca öncü as-kerlerin kostaniçse sırıkiarına kurt deri-leri sarılmış elvan filandra bayraklarıyla hareket ettiklerine dair bilgiler vermek-tedir (Seyahatname, lll, 45). Evliya Çelebi ayrıca çöl Araplar'ının Osmanlı askeriyle at üzerinde mızraklarla savaştıkları bir sahneyi de tasvir etmektedir (a.g.e., IV, 52-53). Yine askerin geçişin i anlatırken bazılarının elinde altın yaldızlı toplu "kos-taniçse" denilen mızrakların her birinin kol kalınlığında olup uçlarında kırmızı . yeşil, sarı bayrakların bulunduğunu. bazı

    larının Basra kargı sırıkları, gümüş sarıklı sağrı kaplı hıştlar, on yedişer boğumlu kargı sırıklar taşıdığını belirtir. Zikrettiği mızrak çeşitleri arasında Bağdadl, Bas-rav'i. Lahsavl. Ummanl, Kurnavi kargı sırık mızraklar. Mısır'ın Gavrl tarzı baştan ba-şa Şam demirinden cidalar. Kastamonu'-nun çentme mızrakları. sağrı sarılı gümüş telli mızrakları yer alır ( a.g.e., IV, I 56) .

    Ateşli silahların ortaya çıkışıyla önemini yitiren mızrak, 1863 yılında mızraklı sü-vari alaylarının kurulmasıyla bu tarihten itibaren Osmanlı ordusuna yeniden gir-miştir. XX. yüzyıl başlarında da her süva-r i tümeninin ilk alayı ile Ertuğrul Alayı ve Hamidiye Süvari Alayı erlerinin Z kg. ağırlığında ve 3,2 m . uzunluğunda mızrak

    . kullanacakları talimatla belirlenmiştir (Eralp, s. 50-54). Mızrak bugün savaş si-lahları arasında yer almamakta ve sadece sembolik bir değer taşımaktadır (yk. b k.) .

    BİBLİYOGRAFYA :

    Divanü lugati't-Türk Tercümesi, 1, 378, 441, 465; n. 217, 231; lll , 241, 420; Nizamülmüık. Si-yasetname (Köymen), s. 24-25, 118, 174; İbn Bibi, Anadolu Selçuki Devleti Tarihi (tre. M. Nuri Gencosman). Ankara 1941, s. 123; Ahmed b. Mahmüd, Se lçukname(haz. Erdoğan Merçil). İstanbul 1977, ll, 50; Peçuylu İbrahim. Peçevi Tarihi(haz. Bekir Sıtkı Bayka l). Ankara 1981-82, ı, 219; ll, 419; Evliya Çelebi, Seyahatname (Dağlı). lll , 45; IV, 52-53, 105, 156; G. C. Stone, A Glossary o{ the Construction, Decoration and Use of Arms and Armour, New York, ts., s. 122, 565; Bahaeddin Öge!. İslamiyetten Önce Türk Kültür Tarihi, Ankara 1984, s. 161 , 231; Özden Süslü. Tasvir/ere Göre Anadolu Selçuklu Kıya{etleri, Ankara 1989, rs. ll, 16; T. Nejat Eralp, Tarih Boyunca Türk Toplumunda Silah Kavra-mı ve Osmanlı İmparatorluğunda Kullanılan Silahlar, Ankara 1993, s. 50-54; Türk Dünya-s ı Kültür Atiası: Osmanlı Dönemi, İ sta nbul 1999, ll, 384, 454; Meryem Kaçan Erdoğan, " II . Viyana Seferi 'nde ( ı683) Osmanlı Ordusunun Kullandığı Silahlar ve Mühimmatının Temi-ni" , Osmanlı, Ankara 1999, VI, 667; Tü lin Ço-ruhlu. " Osmanlı-Türk Kültüründe Savaş ve Sa-nat", P Dünya Sanatı Dergisi, sy. 30, İstanbul 2003, s. 80-81; Pakalın. ll, 201, 296-297, 531-532; SA, lll , 1346; IV, 1811 (resim).

    li! TüLiN ÇoRUHLU

    MlZRAKLI iLMiHAL

    MlZRAKLI ilMiHAL

    Osmanlı ilmihal geleneğinin ilk örnekleri arasında yer alan

    anonim eser.

    1 kitabın başında namaz hakkında kısa bil-giler verildikten sonra oruçla ilgili hüküm-lere geçilmiş, gusül, teyemmüm ve ab-destin ardından tekrar namazın farzları ,

    L _j

    Miftahu'l-cenne olarak da bilinen ve Osmanlılar'da "ilmihal" adının kullanıldığı ilk eser olan Mızraklı ilmihal'in müellifi ve hangi tarihte yazıldığı kesin bir biçim-de tesbit edilememiştir. Adındaki "mızraklı" kelimesinin kaynağı hakkında kesin bilgi bulunmamakla birlikte bu adlandırma. kitabın genellikle kapağında ya da ilk sayfalarında yer alan sancak ve mızrak şekilleriyle ilgili olabileceği gibi eserin be-lirlenebilen tek yazma nüshasında (Sü-leymaniye Ktp., Yazma Bağışlar, nr. 11 64) görülen " Mızraklı Efendi" ifadesiyle de (Arpaguş. s. 38) bağlantılı olabilir. Kitapta zikredilen kaynaklar dikkate alındığında Mızraklı ilmihal'in XVI. yüzyıldan sonra yazıldığı ortaya çıkmaktadır. Eserin yaz-ma nüshaları arasındaki muhteva farklılıkları değişik tarihlerdeki matbu nüsha-larında da görülmektedir. Bu farklılıklar belirli dönemlerde kitaba ilaveleri n yapı!-dığını düşündürmektedir. Yazma nüshaya göre kitapta abdest. gusül. teyemmüm. namaz, oruç. hac, peygamberlerin sıfatları, imanla ilgili hususlar. meleklere ve kitaplara iman, Allah'ın sıfatları , elli dört farz. ahkam-ı şer'iyye, küfür ve şirk ko-nularına yer verilmiştir. Eserin pek çok baskısının kenarında namaz. dua ve ah-laka dair küçük risaleler bulunmaktadır.

    Hacimlerine göre yapılan tasnifte muh-tasar ilmihaller grubunda yer alan Mızraklı ilmihal'de akaid, ibadet ve ahlaka dair konuların belirli bir sistematiğe göre düzenlenınediği görülmektedir. Mesela

    Mızraklı

    ilmihal"in ilk iki sayfası

    (Süleymaniye Ktp. , Yazma Bagışlar,

    nr. 1164)

    vacipleri, adabı vb. konulara temas edil-miş, inanç ve ahlak konuları ele alınmıştır. Eserde özellikle namaz hakkında ay-rıntılı hükümlere yer verilirken zekat. hac ve kurban bahisleri üzerinde kısaca du-rulmuştur. inanç, ibadet ve ahlak konu-larının bir bütün halinde sunulmaya çalışıldığı kitapta özendirici bir üslGp kulla-nılarak fıkhl hükümlerin yanında arnelie-rin faziletlerine de değinilmiştir. Ancak bu konuda zaman zaman doğruluğu sa-bit olmayan bilgilere de rastlanmaktadır (mesela bk. f\1Lzraklt İlmihal, s. 35, 39).

    Mızraklı ilmihal'de Hanefi fıkıh kitap-larından İbn Nüceym'in el-Eşbah ve'n-ne?:i'ı'ir, Halebi'nin Mülte~a'l-eb]J.ur, Ebu Bekir ei-Haddad' ın es-Siracü'l-veh-hac adlı eserlerinin yanı sıra EbüssuGd Efendi'nin fetvaianna ve Birgivl'nin Türk-çe bir ilmihal kitabı olan Vasiyetname' -sine de (Risale-i Birgivl) atıfta bulunul-muştur. Eserde genellikle Hanefi mezhe-binde tercih edilen görüşler bir araya ge-tirilmiş. ihtilaflı meselelere yer verilme-miştir. Bununla birlikte bazı konularda mezhep içindeki farklı görüşler de akta-rılmıştır.

    Sade bir dilin ve kısa cümleli basit anla-tım tekniğinin kullanıldığı Mızraklı il-mihal Osmanlı toplumunda en çok oku-nan ve ezberlenen eserler arasında yer almıştır. Sıbyan mekteplerinde din bilgi-sine başlangıç kitabı olarak, ayrıca cami-lerde, köy odalarında ve evlerde yaygın biçimde okunınası sebebiyle halkın din anlayışını etkilemiştir. Bu yüzden modern-leşme döneminde adı zikredilerek sıkça

    5

  • MlZRAKLI iLMiHAL

    eleştirilmiştir. Eser ilki İstanbul'da 1258 (1842) yılında olmak üzere pek çok defa basılmıştır (Özege, lll, 1140). Mızraklı İlmihal adı ve Latin harfleri ile yayımlanan kitapların önemli bir kısmı metne bağlı kalmaya özen göstermemiş, bir kısmı ise eserin yalnız adını kullanmıştır.

    BİBLİYOGRAFYA :

    Mızraklı İlmihal, İstanbul 1306; a.e. (haz. İ s mail Kara). İstanbul 1999; Abdülaziz Bey. Osmanlı Adet, Merasim ve Tabirleri (n ş r. Ka-zım Arısan-Duygu Arıs a n Günay). İstanbul 1995, ı, 62; özege. Katalog, lll, 1140; Hati-ce Kelpetin Arpaguş. Osmanlı Halkının Gele-neksel İslam Anlayışı ve Kaynakları, İstanbul 2001 , s. 38-39 ; Hasan Kurt. Cumhuriyet Dö-nemi Ilmihal Kitaplarının İtikadi Konulara Yak-

    ' laşımı (yüksek lisans tezi. ı 998). Sakarya Üni-versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 66-67; Saadettin Merdin, Mızraklı ilmihal'in ilikadi Açıdan Tahlili (yüksek lisans tezi, I 999). UÜ Sos-yal Bilimler Enstitüsü.

    r

    Iii M. KAMiL YAŞAROGLU

    Mİ'CEN (~1)

    Eskiden Kabe kapısı ile L Rüknülıraki arasında bulunan çukur. _j

    Sözlükte "karmak. yoğurmak" anlamındaki acn kökünden türeyen mi'cen (mi'-cene) "çamur karılan, hamur yoğrulan yer" demek olup Kabe'nin kuzeydoğu du-varının önünde Rüknülıraki ile Kabe'nin kapısı arasındaki çukur bu adla anılmıştır. Bunun sebebini zikreden rivayetler ara-sında en güçlü olanı, Kabe'nin inşası es-nasında Hz. İsmail'in inşaat harcını bura-da karmış olduğu yolundaki rivayettir (M. Ali ei-Mağribl, ll, ı 05) . Ancak bunun doğruluğunu teyit edecek bir bilgi bulunma-dığı gibi adiandırma da son dönemlere aittir. Eski kaynaklarda buradan "Kabe'-nin önündeki çukur" diye söz edilmekte-dir.

    Mi'cen'in ehemmiyetiyle ilgili çok sayıdaki rivayetin en önemlisi, beş vakit na-maz farz kılındığında Cebrail'in Hz. Pey-gamber' e namazı burada kıldırmış oldu-

    . ğunu bildiren nakildir (Fasl, 1, 354-355). Bundan dolayı buraya "m usaila Cibril" de denilmektedir. Diğer bir rivayete göre ise Kabe'nin inşası sırasında Hz. İbrahim bu yeri kendisi için makam edinmiştir. Daha sonra Resı11-i Ekrem veya bazı rivayetlere göre Hz. ömer namaz kılanların tavafı en-gellememesi için bu makamı Kabe'den biraz uzağa çekmiştir (a.g.e., 1, 334-335; bk. MAKAM-ı İBAAHİM):

    Bu çukur yeni yerine alınmadan önce makam-ı İbrahim'in yerini gösteriyordu.

    6

    İbn Cübeyr, burasının Ka be yıkandığı za-man suların aktığı bir çukur olarak kaldığını söylemiş. M ağri bi ise bu bilgiye başka yerde rastlanmadığını belirtmiştir. İbn Cübeyr er-RiJ:ıle'sinde , Kabe'nin kapısı ile Rüknülıraki arasında bulunan havuz biçi-mindeki çukurun uzunluğunu on iki, enini beş buçuk, derinliğini yaklaşık bir karış olarak, Fasi uzunluğunu 4, enini zıt ve de-rinliğini 0,5 arşın diye kaydetmiştir (Şifa'ü 'l-garam, ı. 358) . İbrahim Rifat Paşa çukurun derinliğini 30 santim, enini 1 ,S m. ve uzunluğunu yaklaşık 2 m. olarak vermektedir. Mi'cen. hacıların tavaf sırasında düşerek sakatlanmalarına yol açtığı için 20 Şubat 1958 tarihinde kapatılmış ve üzerine mermer döşenmiştir.

    BİBLİYOGRAFYA :

    Ezraki, Ai)baru Mekke (Me! has). I, 350-351; İbn Cübeyr, er-Ri/:ı le, Beyrut 1400/1980, s. 62; Fas!, Şiftı'ü '1-gartım(nşr. ömer Abdüsselam Ted-mürl), Beyrut 1405/1985,1,334-337, 351-358; Mir'tıtü 'l-Haremeyn, s. 959; İbrahim Rifat Paşa. Mir'tıtü'l-Haremeyn, Kahire 1344/1925, !, 267; Hüseyin Abdullah Baselame. Ttırfi)u 'imtıreti 'lMescidi 'l-Hartım, Cidde 1400/1980, s. 140 vd.; a.mlf., Ttırfi)u '1-Ktı'beti'l-mu 'a.?.?ama, Cidde 1402/1982, s. 186-189; M. Ali el-Mağribl. A'ltımü ' l-Hictız fi'l-karni 'r-rtıbi' 'aşer li'l-hicre, Cid-de 1404/1984, ll, 105. Iii SALiM ÖGÜT ı

    L

    r

    L

    MİCMER

    (bk. BUHURDAN).

    MİDHAT BAHARI (1875-1971)

    Mevlevi şeyhi, şair ve edip.

    _j

    _j

    İstanbul'un Eyüp semtindeki Taşlıburun Sadi Dergahı'nda doğdu. Asıl adı Ah-met Midhat'tır. Bahariye Mevlevihanesi'-ne mensup olduğu ve şiirlerinde "Saha-ri" mahlasını kullandığı için Midhat Bahari diye tanınmış, soyadı kanunundan sonra Beytur soyadını almıştır. Babası Askeri mahkeme başkatibi Kütahyalı Mehmed Nuri Efendi, annesi Sadi Dergahı şeyhi Süleyman Efendi'nin kızı FatmaAliye Ha-nım'dır.

    Midhat Bahari babasını küçük yaşta kaybettiğinden dedesi Şeyh Süleyman Efendi'nin yanında yetişti. İlk dini bilgile- · ri dedesinden, Şark dilleri ve edebiyatındaki derin kültürünü aile çevresinden ve ailenin seçkin dostlarından edindi. Eyüp Darülfeyz-i Hamidi Mektebi'ni ve Eyüp Asker1 Rüşdiyesi'ni bitirdi. İdadi tahsilini, daha sonra Ankara defterdan olan ve o

    sırada Bitlis'te görevli bulunan ağabeyi İsmail Zihni Bey'in yanında tamamladı. Bitlis İdadisi'nden mezuniyetinin ardından istanbul'da Maliye Nezareti Kalemi'n-de memuriyete başladı . İki yıl sonra Or-man Meadin ve Ziraat Umum Müdürlü-ğü Kalemi'ne nakl edildi. Bir ara Akşehir Hatip Mektebi'nde Türkçe ve edebiyat muallimi olarak görev yaptı. Farsça'yı di-ğer ağabeyi Mustafa Re'fet Efendi ve Ba-hariye Mevlevihanesi şeyhi Hüseyin Fah-reddin Dede'den, Arapça'yı Beyazıt dersi-amlarından ve istanbul Darülfünunu mü-derrislerinden Hüseyin Avni Efendi'den öğrendi. Hüseyin Avni Efendi'nin diğer derslerine de devam ederek icazetname aldı. Mehmed Said Efendi'den Arap ede-biyatı, ŞaJ:ıiJ:ı-i Bul].ô.ri hafızı olarak tanınan Said Efendi'den el-Cômi'ıı'ş-şaJ:ıiJ:ı'i okudu. Bu yıllarda Mehmed Said Efendi'-nin kızı Fıtnat Hanım'la evlendi. Hüseyin Fahreddin Dede'ye intisap ederek çile çıkaran Midhat Bahari, Eyüp Hatuniye Nak-şibendi Dergahı şeyhi Hoca Hüsameddin Efendi'den mesnevihanlık icazeti aldı. Tekke ve zaviyelerin kapatılmasından kısa bir süre önce Ankara Mevlevihanesi'nde-ki bir sohbet sırasında Midhat Bahari'nin sözlerinden etkilenen Konya makam çe-lebisi Abdülhalim Çelebi'nin başındaki destarh sikkeyi çıkarıp ona giydirmesiyle Mevlevi şeyhliği makamına yükselmiş ol-du. Dergahlar kapandığı sırada Kasımpaşa Mevlevlhanesi mesnevlhanıydı.

    Türkiye Sanayi ve Meadin Bankası ku-rulunca bu bankanın haberleşme şubesi başkatipliğine, ardından SümerbankAlım

    Satım Şubesi haberleşme bölümü şefliğine getirilen Midhat Bahari 1945 yılında emekli oldu . 1959'da açılan İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü'nde bir buçukyıl kadar Farsça okuttu. Rahatsızlığı sebe-biyle enstitüden ayrıldıktan sonra Cadde-bostan'daki evinde ilmi çalışmalarına de-

    Midhat Bahari