new tÝrmÝz · 2018. 5. 25. · 202 tÝrmÝz anlaþýlmaktadýr (el-câmi£u ½-½a¼î¼,...

3
200 TÝREBOLU tu. Fakat sonraki yýllarda nüfus giderek arttý. 1960’ta 5000’e yaklaþtý (4705 nüfus), 1990’da 13.144, 2000’de 16.112 nüfusa ulaþtý. XXI. yüzyýlýn baþlarýndaki nüfusu 2007 verilerine göre 13.672, 2010 verile- rine göre 14.303’tür. Osmanlý döneminde XV ve XVI. yüzyýllar- da “Zeâmet-i Kürtün” içinde yer alan Ti- rebolu, Trabzon sancaðýna baðlý bir kaza halinde teþkilâtlanmýþtýr. Burasý doðuda Görele, güneydoðuda Torul’un Kürtün ilçe- si, batýda Giresun’un Keþap bucaðý, güney- de Alucra kazasýyla ve kuzeyde Karade- niz’le çevrili idi. Tirebolu bu ârýzalý coðraf- yada bölgenin önemli bir limaný durumun- da olup derin vadilerle iç kesimlere bað- lanýyordu. XIX. yüzyýla kadar bu kesimde kasaba statüsünde bir baþka yerleþim ye- ri bulunmuyordu. Trabzon’un kazasý ola- rak bu idarî yapýsýný uzun süre devam et- tiren Tirebolu, ekonomik þartlar gereði Gü- müþhane’nin denizle irtibatýnýn saðlanma- sý için zaman zaman idarî yönden Gümüþ- hane sancaðýna baðlandý (1839, 1856-1861). 4 Aralýk 1920 tarihli kanunla teþkil edilen Giresun müstakil sancaðýnýn Görele ile bir- likte kazasý oldu. Tirebolu, 1959’da iþlet- meye açýlan çay fabrikasý ve 1968’de ula- þýma açýlan sahil yolunun da etkisiyle do- ðuya doðru Körliman semti istikametin- de geniþledi. 1994’te Tirebolu Meslek Yük- sek Okulu açýldý ve yerleþme Harþit çayý deltasýnýn doðusuna geçti. Ekonomisi çev- re ziraatýna dayalý olan Tirebolu’da biri Fis- kobirlik’e ait olmak üzere dört fýndýk fab- rikasý, biri Çaykur’a ait beþ çay fabrikasý ve diðer küçük iþletmeler bulunmaktadýr. BÝBLÝYOGRAFYA : BA, MAD, nr. 828, s. 592; nr. 10115, s. 220; nr. 18940, s. 2; BA, TD, nr. 609, 613; Ksenofon, Anabasis (trc. Tanju Gökçöl), Ýstanbul 1974, s. 158-163; Strabon, Coðrafya, XII/1-3 (trc. Adnan Pekman), Ýstanbul 1987, s. 22; Pliny, Natural His- tory (trc. H. Rackham), London 1951, II, 345; Cla- vijo, Timur Devrinde Semarkand’a Seyahat (trc. Ömer Rýza Doðrul), Ýstanbul 1975, s. 60; Kâtib Çelebi, Cihannümâ, s. 429; Evliya Çelebi, Seyahat- nâme (Daðlý), II, 47; J. P. de Tournefort, Tourne- fort Seyahatnamesi (trc. Ali Berktay), Ýstanbul 2005, II, 118-119; W. J. Hamilton, Researches in Asia Minor Pontus and Armenia, London 1842, I, 255-258; X. Hommaire de Hell, Voyage en Tur- quie et en Perse, Paris 1854, II, 374-375; Þâkir Þevket, Trabzon Tarihi, Ýstanbul 1294, s. 84-85; Salnâme-i Vilâyet-i Trabzon, Trabzon 1296, s. 122-131, 142-143, 152-158; a.e. (1305), s. 122; a.e. (1321), s. 606; a.e. (1322), s. 122, 424-425; Cuinet, I, 53-56; A. A. Baschmakoff, La synet- hèse des périples pontiques, Paris 1948, s. 97; P. M. Býjýþkyan, Karadeniz Kýyýlarý Tarih ve Coð- rafyasý: 1817-1819 (trc. H. D. Andreasyan), Ýs- tanbul 1969, s. 37-38; A. Bryer – D. Winfield, The Byzantine Monuments and Topography of the Pontos, Washington 1985, s. 138; Faruk Sümer, Tirebolu Tarihi, Ýstanbul 1992, tür.yer.; a.mlf., Çepniler, Ýstanbul 1992, tür.yer.; Mustafa Aydýn, “XIX. Yüzyýlýn Ýlk Yarýsýnda Bazý Seyyahlarýn Ti- rebolu Ýzlenimleri”, Giresun Kültür Sempozyu- mu (30-31 Mayýs 1998) Bildirileri, Ýstanbul 1998, s. 31-38; M. Hanefi Bostan, XV-XVI. Asýrlarda Trabzon Sancaðýnda Sosyal ve Ýktisadî Hayat, Ankara 2002, s. 442-443; Tirebolu: Bir Sahil Kasabasýnýn Sosyal ve Ekonomik Tarihi: 1788- 1858 (haz. Ayhan Yüksel), Ýstanbul 2003, s. 16; Sicill-i Ahvâl Defterlerine Göre Osmanlý Döne- minde Tirebolulu Memurlar: 1879-1909 (haz. Ayhan Yüksel), Ýstanbul 2004, tür.yer.; M. Münir Aktepe, “Tuzcu-oðullarý Ýsyâný”, TD, III/5 (1953), s. 27-28; M. Tayyib Gökbilgin, “XVI. Yüzyýl Baþ- larýnda Trabzon Livâsý ve Doðu Karadeniz Böl- gesi”, TTK Belleten, XXVI/102 (1962), s. 334; Fe- ridun M. Emecen, “Doðu Karadeniz’de Âyanlýk: Tirebolulu Kethüdâzâde Mehmed Emin Aða”, a.e., LXV/242 (2001), s. 193-215; Ýbrahim Tellioð- lu, “Panaretos Kroniðinin Türklerle Ýlgili Bölüm- leri”, TDA, sy. 143 (2003), s. 68; Besim Darkot, “Tirebolu”, ÝA, XII/1, s. 381-382; St. Yérasimos, “Tirebolu”, EI 2 (Ýng.), X, 579. ÿAyhan Yüksel TÝRMÝZ ( ) Özbekistan’da tarihî bir þehir. ˜ Özbekistan’ýn güneyinde Amuderya (Cey- hun) nehrinin sað yakasýnda Afganistan sýnýrýna çok yakýn bir noktada bulunmak- tadýr. Milâttan önce I. binyýlýn ikinci yarý- sýnda eski Greko-Baktria ülkesinin kuzey kýsmýnda Amuderya nehri yakasýnda kü- çük bir kale olan Tirmiz’in Büyük Ýsken- der tarafýndan kurulduðu ileri sürülür. Þeh- rin adý eski Baktria dilinde “su kenarýndaki kale, liman” anlamýnda Taramastha olup zamanla Demetrias, Taramata / Tarame- ta, Tarmid / Tarmiç denilmiþ, IV. (X.) yüz- yýldan itibaren Tirmiz (Termiz, Türmiz) adý daha yaygýn biçimde kullanýlmýþtýr. Özel- likle Ortaçað’larda Hindistan’a giden eski kervan yolu Tirmiz’den geçmekteydi. Bu- rasý ayný zamanda nehri takip ederek Hâ- rizm ülkesinden Aral gölüne doðru geçen ticaret gemileri ve balýkçý kayýklarýnýn li- maný olmuþtur. IV. (X.) yüzyýla ait coðraf- ya kitaplarýnda Tirmiz, Ceyhun nehri ke- narýnda etrafý surlarla çevrilmiþ, yönetim binasý, pazarý, camisi, çoðu tuðla döþeli cadde ve sokaklarýyla güzel ve mâmur bir þehir diye kaydedilir; burada üretilen sa- bunun kalitesi de vurgulanýr (Ýbn Havkal, s. 476; ¥udûdü’l-£âlem, s. 114). Milâttan önce I. ve milâttan sonra I. yüzyýllarda Tir- miz Kuþan Devleti, IV-VI. yüzyýllarda önce Hiyânîler ve Kidârîler, ardýndan Eftalitler (Akhunlar) ve mahallî Türk idarecilerinin hâkimiyetine girdi. Þehir 70 hektarlýk bir lümandan baþka altmýþ iki hâne ve beþ bîve (dul) hýristiyan nüfus mevcuttur. Bu durum kalenin barýþ yoluyla Osmanlýlar’a geçtiðine ve içindeki hýristiyan halkýn yer- lerinde kalmasýna izin verildiðine iþaret eder. 1515’te þehirde 271 hâne, on dört bîve, altý bekâr hýristiyan yanýnda sekiz hâne ve on üç nefer kale görevlisi müslü- man yaþýyordu ve toplam nüfus 1500 do- layýna ulaþýyordu. Tirebolu zamanla Türk ve Rum nüfusunun dengeli þekilde büyü- düðü bir kale ve liman þehri özelliði kazan- dý. Burada gemi yapým tezgâhlarý bulunu- yor, halkýn çoðunluðu taþýmacýlýk ve ba- lýkçýlýkla geçiniyordu. Harþit vadisinden inen yolun limaný olmasý dolayýsýyla hareketli bir ticarî hayat hâkimdi. Gümüþhane ve iç ke- simlerden çýkarýlan madenler buradan sev- kedilirdi. 21 Mayýs 1701’de Tirebolu’ya ge- len Fransýz seyyahý Tournefort kaleyi ve li- mandaki yelkenlileri tasvir eder. Nehir bo- yunca bakýr madenleri iþletildiðini, hâlâ maden artýklarýna rastlandýðýný, bu kýyýlar- da doðanýn güzelliðini koruduðunu, çün- kü doðayý bozacak sayýda insan yaþama- mýþ olduðunu belirtir. 1836’da Hamilton, Helenistik çaða ait herhangi bir kalýntý gö- rülmediðini, 400 Türk ve 100 Rum evi, bir hamam, dört cami ve bir Rum kilisesinin bulunduðunu yazar. 1847’de Xavier Hom- maire de Hell 150’si Rumlar’a ait 600 hâ- nelik bir yerleþim yeri olduðundan, Kela- lioðullarý’nýn zenginliðinin ve azametinin bir simgesi halinde ince ahþap süsleme ve iþçiliðiyle dikkati çeken, birlikte seyahat ettikleri ressam Laurens’in çizimini yaptý- ðý konaðýndan söz eder. 1833’te kasabada elli dokuz dükkân, bir mezbaha, bir mum- hane, yirmi iki tuz ve fýndýk mahzeni, ye- di deðirmen, bir han ve hamam mevcut- tu. Kýyýdaki handa terzi, attar, bezci, aba- cý ve ipekçi esnafý bulunuyordu. 1844’te Ti- rebolu’da Çarþý, Hamam ve Yeniköy adlý üç mahalle vardý. 1869’da Türk erkek nü- fusu 13.533, Rum erkek nüfusu 2371 ka- dardý. Cuinet’e göre 1890’da 5600’ü Türk, 2000’i Rum, 400’ü Ermeni olmak üzere þehirde 8000 kiþi yaþýyordu. 1902-1903’- te Tirebolu Limaný hareketlendi; buraya 104 vapur, altmýþ dört yelkenli uðradý. Yi- ne limana baðlý yirmi üç büyük, 103 küçük gemi vardý. 1903’te Hamam ve Çarþý ma- hallelerinde iki medrese öðrenime devam ediyordu. 1904’te kamu idare binalarý ya- nýnda dokuz cami ve mescid, bir rüþdiye, iki ibtidâî, iki hýristiyan mektebi ve üç kilise mevcuttu. Cumhuriyet döneminde 1927 sayýmýnda kasabada 3375 kiþi tesbit edil- di. Rum nüfusun mübadeleye tâbi tutul- masýndan dolayý nüfusta azalma olmuþ-

Upload: others

Post on 29-Oct-2020

0 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: New TÝRMÝZ · 2018. 5. 25. · 202 TÝRMÝZ anlaþýlmaktadýr (el-Câmi£u ½-½a¼î¼, nþr.Ah-med M. Þâkir, neþredenin giriþi, I, 83). Ýlim tahsili için muhtemelen Mýsýr

200

TÝREBOLU

tu. Fakat sonraki yýllarda nüfus giderekarttý. 1960’ta 5000’e yaklaþtý (4705 nüfus),1990’da 13.144, 2000’de 16.112 nüfusaulaþtý. XXI. yüzyýlýn baþlarýndaki nüfusu2007 verilerine göre 13.672, 2010 verile-rine göre 14.303’tür.

Osmanlý döneminde XV ve XVI. yüzyýllar-da “Zeâmet-i Kürtün” içinde yer alan Ti-rebolu, Trabzon sancaðýna baðlý bir kazahalinde teþkilâtlanmýþtýr. Burasý doðudaGörele, güneydoðuda Torul’un Kürtün ilçe-si, batýda Giresun’un Keþap bucaðý, güney-de Alucra kazasýyla ve kuzeyde Karade-niz’le çevrili idi. Tirebolu bu ârýzalý coðraf-yada bölgenin önemli bir limaný durumun-da olup derin vadilerle iç kesimlere bað-lanýyordu. XIX. yüzyýla kadar bu kesimdekasaba statüsünde bir baþka yerleþim ye-ri bulunmuyordu. Trabzon’un kazasý ola-rak bu idarî yapýsýný uzun süre devam et-tiren Tirebolu, ekonomik þartlar gereði Gü-müþhane’nin denizle irtibatýnýn saðlanma-sý için zaman zaman idarî yönden Gümüþ-hane sancaðýna baðlandý (1839, 1856-1861).4 Aralýk 1920 tarihli kanunla teþkil edilenGiresun müstakil sancaðýnýn Görele ile bir-likte kazasý oldu. Tirebolu, 1959’da iþlet-meye açýlan çay fabrikasý ve 1968’de ula-þýma açýlan sahil yolunun da etkisiyle do-ðuya doðru Körliman semti istikametin-de geniþledi. 1994’te Tirebolu Meslek Yük-sek Okulu açýldý ve yerleþme Harþit çayýdeltasýnýn doðusuna geçti. Ekonomisi çev-re ziraatýna dayalý olan Tirebolu’da biri Fis-kobirlik’e ait olmak üzere dört fýndýk fab-rikasý, biri Çaykur’a ait beþ çay fabrikasý vediðer küçük iþletmeler bulunmaktadýr.

BÝBLÝYOGRAFYA :

BA, MAD, nr. 828, s. 592; nr. 10115, s. 220;nr. 18940, s. 2; BA, TD, nr. 609, 613; Ksenofon,Anabasis (trc. Tanju Gökçöl), Ýstanbul 1974, s.158-163; Strabon, Coðrafya, XII/1-3 (trc. AdnanPekman), Ýstanbul 1987, s. 22; Pliny, Natural His-tory (trc. H. Rackham), London 1951, II, 345; Cla-vijo, Timur Devrinde Semarkand’a Seyahat (trc.Ömer Rýza Doðrul), Ýstanbul 1975, s. 60; KâtibÇelebi, Cihannümâ, s. 429; Evliya Çelebi, Seyahat-nâme (Daðlý), II, 47; J. P. de Tournefort, Tourne-fort Seyahatnamesi (trc. Ali Berktay), Ýstanbul2005, II, 118-119; W. J. Hamilton, Researches inAsia Minor Pontus and Armenia, London 1842,I, 255-258; X. Hommaire de Hell, Voyage en Tur-quie et en Perse, Paris 1854, II, 374-375; ÞâkirÞevket, Trabzon Tarihi, Ýstanbul 1294, s. 84-85;Salnâme-i Vilâyet-i Trabzon, Trabzon 1296, s.122-131, 142-143, 152-158; a.e. (1305), s. 122;a.e. (1321), s. 606; a.e. (1322), s. 122, 424-425;Cuinet, I, 53-56; A. A. Baschmakoff, La synet-hèse des périples pontiques, Paris 1948, s. 97;P. M. Býjýþkyan, Karadeniz Kýyýlarý Tarih ve Coð-rafyasý: 1817-1819 (trc. H. D. Andreasyan), Ýs-tanbul 1969, s. 37-38; A. Bryer – D. Winfield, TheByzantine Monuments and Topography of thePontos, Washington 1985, s. 138; Faruk Sümer,

Tirebolu Tarihi, Ýstanbul 1992, tür.yer.; a.mlf.,Çepniler, Ýstanbul 1992, tür.yer.; Mustafa Aydýn,“XIX. Yüzyýlýn Ýlk Yarýsýnda Bazý Seyyahlarýn Ti-rebolu Ýzlenimleri”, Giresun Kültür Sempozyu-mu (30-31 Mayýs 1998) Bildirileri, Ýstanbul 1998,s. 31-38; M. Hanefi Bostan, XV-XVI. AsýrlardaTrabzon Sancaðýnda Sosyal ve Ýktisadî Hayat,Ankara 2002, s. 442-443; Tirebolu: Bir SahilKasabasýnýn Sosyal ve Ekonomik Tarihi: 1788-1858 (haz. Ayhan Yüksel), Ýstanbul 2003, s. 16;Sicill-i Ahvâl Defterlerine Göre Osmanlý Döne-minde Tirebolulu Memurlar: 1879-1909 (haz.Ayhan Yüksel), Ýstanbul 2004, tür.yer.; M. MünirAktepe, “Tuzcu-oðullarý Ýsyâný”, TD, III/5 (1953),s. 27-28; M. Tayyib Gökbilgin, “XVI. Yüzyýl Baþ-larýnda Trabzon Livâsý ve Doðu Karadeniz Böl-gesi”, TTK Belleten, XXVI/102 (1962), s. 334; Fe-ridun M. Emecen, “Doðu Karadeniz’de Âyanlýk:Tirebolulu Kethüdâzâde Mehmed Emin Aða”,a.e., LXV/242 (2001), s. 193-215; Ýbrahim Tellioð-lu, “Panaretos Kroniðinin Türklerle Ýlgili Bölüm-leri”, TDA, sy. 143 (2003), s. 68; Besim Darkot,“Tirebolu”, ÝA, XII/1, s. 381-382; St. Yérasimos,“Tirebolu”, EI 2 (Ýng.), X, 579.

ÿAyhan Yüksel

– —TÝRMÝZ( ���� )

Özbekistan’da tarihî bir þehir.˜ ™

Özbekistan’ýn güneyinde Amuderya (Cey-hun) nehrinin sað yakasýnda Afganistansýnýrýna çok yakýn bir noktada bulunmak-tadýr. Milâttan önce I. binyýlýn ikinci yarý-sýnda eski Greko-Baktria ülkesinin kuzeykýsmýnda Amuderya nehri yakasýnda kü-çük bir kale olan Tirmiz’in Büyük Ýsken-der tarafýndan kurulduðu ileri sürülür. Þeh-rin adý eski Baktria dilinde “su kenarýndakikale, liman” anlamýnda Taramastha olupzamanla Demetrias, Taramata / Tarame-ta, Tarmid / Tarmiç denilmiþ, IV. (X.) yüz-yýldan itibaren Tirmiz (Termiz, Türmiz) adýdaha yaygýn biçimde kullanýlmýþtýr. Özel-likle Ortaçað’larda Hindistan’a giden eskikervan yolu Tirmiz’den geçmekteydi. Bu-rasý ayný zamanda nehri takip ederek Hâ-rizm ülkesinden Aral gölüne doðru geçenticaret gemileri ve balýkçý kayýklarýnýn li-maný olmuþtur. IV. (X.) yüzyýla ait coðraf-ya kitaplarýnda Tirmiz, Ceyhun nehri ke-narýnda etrafý surlarla çevrilmiþ, yönetimbinasý, pazarý, camisi, çoðu tuðla döþelicadde ve sokaklarýyla güzel ve mâmur birþehir diye kaydedilir; burada üretilen sa-bunun kalitesi de vurgulanýr (Ýbn Havkal,s. 476; ¥udûdü’l-£âlem, s. 114). Milâttanönce I. ve milâttan sonra I. yüzyýllarda Tir-miz Kuþan Devleti, IV-VI. yüzyýllarda önceHiyânîler ve Kidârîler, ardýndan Eftalitler(Akhunlar) ve mahallî Türk idarecilerininhâkimiyetine girdi. Þehir 70 hektarlýk bir

lümandan baþka altmýþ iki hâne ve beþbîve (dul) hýristiyan nüfus mevcuttur. Budurum kalenin barýþ yoluyla Osmanlýlar’ageçtiðine ve içindeki hýristiyan halkýn yer-lerinde kalmasýna izin verildiðine iþareteder. 1515’te þehirde 271 hâne, on dörtbîve, altý bekâr hýristiyan yanýnda sekizhâne ve on üç nefer kale görevlisi müslü-man yaþýyordu ve toplam nüfus 1500 do-layýna ulaþýyordu. Tirebolu zamanla Türkve Rum nüfusunun dengeli þekilde büyü-düðü bir kale ve liman þehri özelliði kazan-dý. Burada gemi yapým tezgâhlarý bulunu-yor, halkýn çoðunluðu taþýmacýlýk ve ba-lýkçýlýkla geçiniyordu. Harþit vadisinden inenyolun limaný olmasý dolayýsýyla hareketli birticarî hayat hâkimdi. Gümüþhane ve iç ke-simlerden çýkarýlan madenler buradan sev-kedilirdi. 21 Mayýs 1701’de Tirebolu’ya ge-len Fransýz seyyahý Tournefort kaleyi ve li-mandaki yelkenlileri tasvir eder. Nehir bo-yunca bakýr madenleri iþletildiðini, hâlâmaden artýklarýna rastlandýðýný, bu kýyýlar-da doðanýn güzelliðini koruduðunu, çün-kü doðayý bozacak sayýda insan yaþama-mýþ olduðunu belirtir. 1836’da Hamilton,Helenistik çaða ait herhangi bir kalýntý gö-rülmediðini, 400 Türk ve 100 Rum evi, birhamam, dört cami ve bir Rum kilisesininbulunduðunu yazar. 1847’de Xavier Hom-maire de Hell 150’si Rumlar’a ait 600 hâ-nelik bir yerleþim yeri olduðundan, Kela-lioðullarý’nýn zenginliðinin ve azametininbir simgesi halinde ince ahþap süslemeve iþçiliðiyle dikkati çeken, birlikte seyahatettikleri ressam Laurens’in çizimini yaptý-ðý konaðýndan söz eder. 1833’te kasabadaelli dokuz dükkân, bir mezbaha, bir mum-hane, yirmi iki tuz ve fýndýk mahzeni, ye-di deðirmen, bir han ve hamam mevcut-tu. Kýyýdaki handa terzi, attar, bezci, aba-cý ve ipekçi esnafý bulunuyordu. 1844’te Ti-rebolu’da Çarþý, Hamam ve Yeniköy adlýüç mahalle vardý. 1869’da Türk erkek nü-fusu 13.533, Rum erkek nüfusu 2371 ka-dardý. Cuinet’e göre 1890’da 5600’ü Türk,2000’i Rum, 400’ü Ermeni olmak üzereþehirde 8000 kiþi yaþýyordu. 1902-1903’-te Tirebolu Limaný hareketlendi; buraya104 vapur, altmýþ dört yelkenli uðradý. Yi-ne limana baðlý yirmi üç büyük, 103 küçükgemi vardý. 1903’te Hamam ve Çarþý ma-hallelerinde iki medrese öðrenime devamediyordu. 1904’te kamu idare binalarý ya-nýnda dokuz cami ve mescid, bir rüþdiye,iki ibtidâî, iki hýristiyan mektebi ve üç kilisemevcuttu. Cumhuriyet döneminde 1927sayýmýnda kasabada 3375 kiþi tesbit edil-di. Rum nüfusun mübadeleye tâbi tutul-masýndan dolayý nüfusta azalma olmuþ-

Page 2: New TÝRMÝZ · 2018. 5. 25. · 202 TÝRMÝZ anlaþýlmaktadýr (el-Câmi£u ½-½a¼î¼, nþr.Ah-med M. Þâkir, neþredenin giriþi, I, 83). Ýlim tahsili için muhtemelen Mýsýr

201

edildi. 1758’de Mangýtlar’dan Atalýk Mu-hammed Rahîm Han þehri yeniden inþaettiyse de daha sonra þehir ve çevresi içsavaþlar yüzünden büyük tahribata uðra-dý. XIX. yüzyýlýn sonlarýnda Pattahisar veSâlihâbâd köyleri dýþýnda her taraf hara-be halindeydi. 1863’ten itibaren Türkistanülkesi Çarlýk Rusyasý tarafýndan iþgal edi-lince Rus askerleri 1894 yýlýnda eski Tir-miz harabelerinden 8 km. uzaklýkta bir sý-nýr kalesi (Toprakkorgan) kurdular. Þimdi-ki Tirmiz, Toprakkorgan çevresinde geliþti.1916’da Buhara-Tirmiz demiryolunun ya-pýlmasýyla þehir geliþti ve nüfusu arttý.

Tirmiz’de ham maddesini tarýmdan alantekstil, ayrýca inþaat alanýnda hizmet ve-ren çeþitli sanayi kuruluþlarý mevcuttur.Orta Asya’daki baðýmsýz devletleri DoðuAvrupa þehirlerine baðlayan demiryolu ile(Moskova-Duþanbe, Aþkabâd-Duþanbe)cumhuriyetin ana karayolu (Büyük Özbekis-tan yolu) Tirmiz’den geçmektedir. Amu-derya üzerinde Özbekistan’ý Afganistan’abaðlayan Tirmiz-Hayratan demiryolu köp-rüsü kuruldu. Özbekistan’dan Afganistan’ave çevre ülkelere yapýlan taþýmacýlýk hiz-metleri Tirmiz üzerinden gerçekleþtiril-mektedir. Tirmiz’deki Amuderya LimanýÖzbekistan’ýn yegâne nehir limanýdýr. Ülke-nin Japonya, Çin, Hindistan, Türkiye, Hol-landa ve diðer ülkelerle olan ticarî faaliyet-lerinde Tirmiz önemli rol oynamaktadýr.

Þehirde Tirmiz Devlet Üniversitesi yanýn-da birçok öðretim kurumu, kütüphane,müze, tiyatro ve diðer eðitim kurumlarýmevcuttur. Tirmiz’deki önemli tarihî ya-pýlar arasýnda Hakîm et-Tirmizî Külliyesi(cami, medrese ve türbe), Tirmizþahlar Sara-yý (XI-XII. yüzyýllar), Kýrkkýz Kalesi ve Tür-besi, Çar Kurgan Minaresi, Sâmânîler za-manýnda Tirmiz’de yerleþen Seyyidler’insoyundan gelen Sultân-ý Sâdât’ýn külliyesi

gibi Ortaçað’ýn nâdir mimari âbideleri zik-redilebilir. Meþhur hadis âlimlerinden EbûÎsâ et-Tirmizî, tasavvuf âlimi Hakîm et-Tirmizî, Mevlânâ’nýn þeyhi Seyyid Burhâ-neddin, Tirmiz’e mensup önemli þahsiyet-ler arasýndadýr. Günümüzde Özbekistan’ýnSurhanderya idarî biriminin (oblast) mer-kezi olan Tirmiz (Termez) þehrinin nüfu-su 1979’da 56.779, 1989’da 83.000 olup2010’da 140.000 civarýndaydý.

BÝBLÝYOGRAFYA :

Belâzürî, Fütûh (Fayda), s. 598, 604, 606, 610;Ýbn Hurdâzbih, el-Mesâlik ve’l-memâlik, s. 37, 39,173; Taberî, TârîÅ (Ebü’l-Fazl), V, 306; VI, 398,400, 410, 425, 437; VII, 105-106, 225, 386, 466;¥udûdü’l-£âlem (Minorsky), s. 114; Ýbn Havkal,

alaný kaplayan kare þeklindeki kaledenibaretti. Tirmiz “Tirmizþah” unvanlý ma-hallî idareciler tarafýndan yönetilirdi. Tir-miz halký bir süre Budizm’i benimsedi, busüreçte þehir içinde ve etrafýnda Budistmâbedleri inþa edildi.

56 (676) yýlýnda Emevîler’in Horasan va-lisi Saîd b. Osman b. Affân tarafýndan fet-hedilen Tirmiz’de 70 (689-90) yýlýnda Mû-sâ b. Abdullah b. Hâzim es-Sülemî adlý birkiþi hâkimiyeti ele geçirdi. On beþ yýl son-ra Horasan Valisi Mufaddal b. Mühellebb. Ebû Sufre’nin görevlendirdiði Osmanb. Mes‘ûd Tirmiz’e geldi. Kayýklarla köprükurarak Ceyhun nehri ortasýnda yer alanCezîretü Osman (Orta Aral) adasýna ulaþtýve Mûsâ b. Abdullah’ý katletti. Böylece Tir-miz tekrar Emevî hâkimiyetine girdi (85/704). Ardýndan Tirmiz’in tarihi önemli öl-çüde Horasan ve Mâverâünnehir’deki si-yasî geliþmelerle þekillendi. Bir süre Sâ-mânîler’in hâkim olduðu Tirmiz Karahan-lýlar, Gazneliler, Selçuklular, Karahýtaylar,Gurlular ve Hârizmþahlar gibi bölgede hü-küm süren devletlerin idaresinde kaldý.1220’de Cengiz Han kumandasýndaki Mo-ðol ordularý tarafýndan tahrip edildi. Hal-kýnýn Moðol istilâsý karþýsýnda gösterdiðikahramanca direniþten dolayý Tirmiz “Me-dînetü’r-ricâl” adýyla anýldý.

810 (1407) yýlýnda Timur’un torunu Ha-lil Sultan, Þâhruh’la mücadele sürecindeTirmiz’i tahkim ettirdi. XVI. yüzyýlda Tir-miz, Özbek hanlarýnýn (Þeybânîler) elinegeçti. 1646’da Bâbürlüler tarafýndan iþgal

TÝRMÝZ

Sultân-ý

Sâdât

Külliyesi –

Tirmiz /

Özbekistan

Tirmiz’de Hakîm et-Tirmizî’nin türbesi ve Kýrkkýz Kalesi’nin

kalýntýlarý

Çar Kurgan Minaresi – Tirmiz / Özbekistan

Page 3: New TÝRMÝZ · 2018. 5. 25. · 202 TÝRMÝZ anlaþýlmaktadýr (el-Câmi£u ½-½a¼î¼, nþr.Ah-med M. Þâkir, neþredenin giriþi, I, 83). Ýlim tahsili için muhtemelen Mýsýr

202

TÝRMÝZ

anlaþýlmaktadýr (el-Câmi£u’½-½a¼î¼, nþr. Ah-med M. Þâkir, neþredenin giriþi, I, 83).Ýlim tahsili için muhtemelen Mýsýr ve Su-riye’ye de gitmemiþtir. Tirmizî, uzun süreBuhârî’nin talebesi oldu, ondan pek çokhadis rivayet etti ve fýkhü’l-hadîsi öðrendi(Zehebî, Te×kiretü’l-¼uffâ¾, II, 634). Kendiifadesine göre hadislerdeki illetler, râvilerve isnadlar konusunda Irak ve Horasan böl-gelerinde Buhârî’den daha üstün bir âlimbulunmadýðý için hocasýndan bu konular-da da büyük ölçüde yararlandý (el-£Ýlel, V,738). Ayrýca Buhârî’nin et-TârîÅu’l-ke-bîr’i Tirmizî’nin ilel konusunda en çok fay-dalandýðý kitaplardan biridir. Buhârî deTirmizî’nin ilmini ve zekâsýný takdir et-miþ, el-Câmi£u’½-½a¼î¼ dýþýnda ondan bir(veya iki) hadis rivayet etmiþ, Tirmizî’ninnaklettiðine göre kendisine, “Aslýnda be-nim senden faydalandýklarým senin ben-den faydalandýklarýndan daha çoktur” de-miþtir (Ýbn Hacer, IX, 389). Tirmizî'nin Bu-hârî'den çok faydalanmasýna ve kendisin-den pek çok hadis öðrenmesine raðmenel-Câmi£u’½-½a¼î¼’inde ondan hiç hadisalmamasý, Ýmam Müslim ile (“Savm”, 4)Ebû Dâvûd’dan (“Vitir”, 11) birer hadis ri-vayet etmesi bu üçünün genellikle aynýhocalardan hadis nakletmesiyle açýklan-maktadýr. Ýmam Müslim de Buhârî gibiondan sadece bir hadis almýþtýr. Tirmizî,ilel konusunda Buhârî’den sonra en çokAbdullah b. Abdurrahman ed-Dârimî ileEbû Zür‘a er-Râzî’nin görüþlerinden ya-rarlandý. Ýbn Halfûn el-Endelüsî, ÞüyûÅuEbî £Îsâ et-Tirmi×î adlý eserinde onunhocalarýný tesbit etmiþtir (Ziriklî, VI, 36).Tirmizî’nin sika bir muhaddis olduðu hu-susunda âlimlerin icmâ etmesi onun ha-dis rivayetinde eriþtiði güveni, en önde ge-len âlimler için kullanýlan “imam” lakabýy-la anýlmasý da hadis ilmindeki üstün yeri-ni göstermektedir. Tirmizî el-Câmi£u’½-½a¼î¼’i tamamladýktan sonra onu Hora-san, Irak ve Hicaz bölgelerindeki âlimleregösterdi, onlarýn takdir ve tasviplerini aldý(Ýbn Hacer, IX, 389). Doðu Ýslâm dünyasýn-daki þöhretine raðmen Ýbn Hazm’ýn Tir-mizî hakkýnda “meçhul” terimini kullanma-sý onun el-Câmi£u’½-½a¼î¼’i ile el-£Ýlel’inigörmediðini ortaya koymakta, bu eserle-rin V. (XI.) yüzyýlýn ilk yarýsýnda Endülüs’teyeterince tanýnmadýðýný göstermektedir.Bununla birlikte Ýbn Hazm’ýn diðer bazýönemli þahsiyetler için meçhul ifadesinikullanmasýna bakarak onun bu konuda ka-sýtlý davrandýðý da ima edilmektedir (a.g.e.,IX, 388). Tirmizî’nin pek çok talebesi ara-sýnda Ebü’l-Abbas Muhammed b. Ahmedb. Mahbûb el-Mahbûbî, Ebû Saîd Heysem

b. Küleyb eþ-Þâþî (Þâþî eþ-Þemâßilü’n-ne-beviyye’nin de râvisidir), Ebû Zer Muham-med b. Ýbrâhim b. Muhammed et-Tirmi-zî, Ebû Muhammed Hasan b. Ýbrâhim el-Kattân, Ebû Hâmid Ahmed b. Abdullahet-Tâcir, Ebü’l-Hasan el-Fezârî el-Câmi£u’½-½a¼î¼’i rivayet etmekle ünlüdür. Diðer ta-lebelerinden muhaddis Hammâd b. Þâkiren-Nesefî ile Mekhûl b. Fazl en-Nesefî deanýlabilir. Tirmizî 13 Receb 279’da (9 Ekim892) Tirmiz’e baðlý Buð köyünde vefat etti;onun Tirmiz þehrinde öldüðü de ileri sü-rülmüþtür.

Tirmizî, yaþadýðý devirde fýkýh mezhep-leri yaygýnlaþtýðý için her bir mezhebin bel-li baþlý görüþlerini o mezhebin imamýnýnönde gelen talebelerinden öðrenme fýrsa-tý bulmuþ, diðer Kütüb-i Sitte imamlarýgibi o da hiçbir mezhebe intisap etme-miþtir (Mübârekfûrî, I, 352). el-Câmi£u’½-½a¼î¼’e aldýðý fýkhî hadislerin ardýndan ohadisle ilgili naklettiði diðer görüþler vekendisinin bu görüþler arasýnda yaptýðý ter-cihler fýkýh konusundaki derin bilgisini gös-terdiði gibi kuvvetli hâfýzâsýný ve üstün ze-kâsýný da ortaya koymaktadýr. Nitekim Ze-hebî de Tirmizî’nin kuvvetli hâfýzasýna iþa-ret etmek üzere, onun Mekke’ye gider-ken, daha önce rivayetlerini iki cüz halin-de yazdýðý bir þeyh ile görüþmesi sýrasýn-da bu hadisleri ve baþkalarýný adý zikredil-meyen bir þeyhe ezberden okuduðunadair bir rivayete yer vermiþtir (Te×kiretü’l-¼uffâ¾, II, 635). Tirmizî’den bir asýr sonravefat eden Hâkim el-Kebîr’in naklettiðinegöre hocalarýndan biri Buhârî’nin vefatý-nýn ardýndan Horasan bölgesinde Tirmizîgibi ilmi, güçlü hâfýzasý, zühd ve takvâsýile tanýnan bir baþka âlimin kalmadýðýný,onun takvâsý sebebiyle gözlerini kaybedin-ceye kadar aðladýðýný söylemiþtir. Bu türrivayetler ve daha baþka olaylar Tirmizî’-nin doðuþtan âmâ olduðu iddiasýnýn aksi-ni göstermektedir. Tirmizî’nin çok duygu-lu bir insan olduðu, kendisine söz getirebi-lecek her davranýþtan uzak durduðu, dün-ya malýna deðer vermediði ve bütün gay-retiyle âhiretini imar etmeye çalýþtýðý bilin-mektedir.

Hadisçiliði. Tirmizî hadis ilminde öndegelen âlimlerden biridir. Ýbn Hibbân birmuhaddiste bulunmasý gereken öðrendi-ði hadisleri derleme, tasnif etme, ezber-leme ve müzakere etme vasýflarýnýn Tir-mizî’de bulunduðunu söylemiþtir. Zehebîde el-Câmi£u’½-½a¼î¼’in onun hadis ilmin-de imam ve güçlü bir hâfýza sahibi oldu-ðunu, ayrýca fýkhý çok iyi bildiðini ortayakoyduðunu ifade etmiþtir. Tirmizî, hadis-lerin sýhhatini zedeleyici mahiyette, tesbit

Øûretü’l-ar², s. 476-477; Yâkut, Mu£cemü’l-bül-dân (Cündî), II, 31-32; Ýbnü’l-Esîr, el-Kâmil, XII,206, 231; ayrýca bk. Ýndeks; Cüveynî, Târîh-i Ci-hângüþâ (Öztürk), II, 13, 49, 78, 88, 159, 163;Ýbn Battûta, er-Ri¼le (nþr. Abdülhâdî et-Tâzî), Ra-bat 1417/1997, III, 38, 40; G. le Strange, TheLands of the Eastern Caliphate, Cambridge 1905,s. 440-441; Ýbrahim Kafesoðlu, HarezmþahlarDevleti Tarihi, Ankara 1956, bk. Ýndeks; C. E. Bos-worth, The Ghaznavids: Their Empire in Afgha-nistan and Eastern Iran: 994-1040, Beyrut 1973,s. 54, 121, 166, 238-239, 246; Zeki Velidi Togan,Umumi Türk Tarihine Giriþ, Ýstanbul 1981, s. 19,38, 63, 315; W. Barthold, Moðol Ýstilâsýna KadarTürkistan (haz. Hakký Dursun Yýldýz), Ýstanbul1981, bk. Ýndeks; a.mlf., “Tirmidh”, EI 2 (Ýng.), X,542-544; Ýsmail Aka, Timur ve Devleti, Ankara1991, s. 54, 67, 78; A. R. Muhammed Canov, Öz-bekistan Tarihi (V. Asýrdan XVI. Asýr BaþlarýnaKadar), Taþkent 1994; H. A. R. Gibb, Orta As-ya’da Arap Fetihleri (trc. Hasan Kurt), Ankara2005, s. 34-35, 39, 41, 43, 48, 90, 111; Aydýn Us-ta, Þamanizmden Müslümanlýða Türklerin Ýslam-laþma Serüveni (Sâmâniler Devleti 874-1005),Ýstanbul 2007, bk. Ýndeks; E. Esin, “Tirmiz”, ÝA,XII/1, s. 382-386.

ÿAbdullah Muhammedcanov

– —TÝRMÝZÎא������ ) )

Ebû Îsâ Muhammed b. Îsâb. Sevre (Yezîd) et-Tirmizî

(ö. 279/892)

Kütüb-i Sitte’denel-Câmi£u’½-½ahîh’in müellifi,

muhaddis.˜ ™

Muhtemelen 209 (824) yýlýnda bugünÖzbekistan sýnýrlarý içinde bulunan Tirmiz’-de (veya Tirmiz'e baðlý Buð köyünde) doðdu.Kendisinin belirttiðine göre Merv’den ge-lip Tirmiz’e yerleþen bir aileye mensuptur.Benî Kays Aylân kabilelerinden Benî Sü-leym’e nisbetle Sülemî nisbesiyle de anýlýr.Tirmizî 235 (849) yýlý civarýnda hadis tah-siline baþladý. Önce Tirmiz’de, daha sonraHorasan, Irak ve Hicaz baþta olmak üzerediðer bazý bölgelerdeki âlimlerden hadisöðrendi. Kütüb-i Sitte imamlarýnýn her bi-rinin hocasý olan Ýbnü’l-Müsennâ, Bündârdiye tanýnan Muhammed b. Beþþâr, Ziyâdb. Yahyâ el-Hassânî, Abbas b. Abdülazîmel-Anberî, Eþec el-Kindî, Fellâs, Ya‘kub b.Ýbrâhim ed-Devraký, Muhammed b. Ma‘-mer el-Kaysî el-Behrânî ve Nasr b. Ali el-Cehdamî’den faydalandý. Diðer hocalarýarasýnda Ýshak b. Râhûye, Kuteybe b.Saîd, Hennâd b. Serî, Ali b. Hucr, Ahmedb. Menî‘, Ýmam Buhârî, Ýmam Müslim veEbû Dâvûd gibi muhaddisler vardýr. Tir-mizî’nin Baðdat’a gitmediði, dolayýsýylaAhmed b. Hanbel’den istifade etmediði