polİmerlerİn krİstal yapisi
DESCRIPTION
POLİMERLERİN KRİSTAL YAPISI. Prof.Dr. Ahmet GÜRSES. - PowerPoint PPT PresentationTRANSCRIPT
POLİMERLERİN KRİSTAL
YAPISI
Prof.Dr. Ahmet GÜRSES
NaCI gibi küçük mol kütleli maddelerin kristallerinde, kristali oluşturan tüm
tanecikler (atom, molekül veya iyon) düzenli bir şekilde üç boyutlu bir örgüde
bulunurlar. Kristal bölgelerdeki bu tanecikler, maddenin erime noktasına kadar
konumlarını değiştirmezler. Erime sıcaklığına ulaşıldığında taneciklerin titreşim
enerjileri, birbirleri arasındaki etkileşimlere baskın gelir ve yapı bozularak madde
erir.
Küçük moleküllü maddelere benzer şekilde, tamamen kristal yapıdaki bir
polimerde de tüm polimer zincirlerinin belli geometride paketlenmesi gerekir.
Polimer zincirlerinin iriliği göz önüne alınırsa böyle bir düzenlenmenin kolay
olmayacağı açıktır. Bu nedenle, özel koşullarda polimerlerin tek kristalleri
hazırlanabilse de günlük kullanımdaki polimerler tam kristal değil, genelde yarı-
kristaldirler.
Yarı-kristal polimerlerde, polimer zincirleri örgü içerisine dağılmış çok küçük
bölgelerde kristal geometrisine uygun düzenlenmişlerdir (mikrokristal bölgeler).
Bu polimerlerin yapısı amorf faz içine gömülmüş kristal bölgelerden oluşan bir
sistem olarak düşünülür.
Polimer Tek Kristalleri
Polimer kimyasının ilk gelişim yıllarında polimerlerin tek kristallerinin
hazırlanamayacağı düşünülmüştür. İlk kez 1957’de polietilenin tek kristali
hazırlanmış, daha sonraları polipropilen, polyesterler, poliamitler, selüloz asetat
gibi çözünebilen çoğu polimerin tek kristalleri de elde edilmiştir.
Erimiş polimerin soğutulmasıyla veya yeterince seyreltik olmayan çözeltilerden
yapılacak kristallendirmeyle polimer tek kristalleri hazırlanamaz. Her iki halde de
yüksek viskozite sonucu zincir hareketleri kısıtlanır ve zincirlerin belli
geometrilerde düzenlenmesi zorlaşır.
Yeterince seyreltik polimer çözeltilerinden hazırlanan polimer tek kristalleri
birbirlerine benzer özellikler gösterirler. Çoğu, ince levha şeklindedir (lamel).
Lamel tipi kristallere yönelik yapılan elektron mikroskop çalışmaları, polimer
zincirlerinin lamel düzlemine dik doğrultuda yönlendiğini göstermiştir. Lamellerin
kalınlığı genelde 100 A0, polimer moleküllerinin boyutu ise 1000 A0 dolayındadır.
Bu verilere göre, ortalama 1000 A0 uzunluğundaki bir polimer zincirinin 100 A0
kalınlığındaki lamel düzlemine dik olarak yerleşebilmesi için bükülerek katlanması
gerekir. Bu yaklaşımla, polimer kristalleri için katlanmış misel modeli öne
sürülmüştür.
Polimer kristallerinde şekilde topluca gösterilen gevşek ve taşkın katlanmalar, gevşek zincir sonları, zincir içi gevşeklikler, dallanmalar, bağ atlamaları gibi kusurlara da rastlanır. Bu kusurlu kısımlar, difüzyona izin veren amorf bölgeler olarak düşünülmektedir.
Katlanmış misel modelinde, farklı uzunluklardaki polimer zincirlerinin lamel
düzlemine dik doğrultuda yaptıkları katlanmalarla kristal yapıya yerleştiği
varsayılır.
Katlanmış zincir modeli polimer kristalleri için önerilen en son modellerden
olmakla birlikte, polimer tek kristallerinin en yüksek kristallikteki polimerlerin
davranışını açıklamada iyi sonuçlar vermektedir.
Katı-hal polimerizasyonuyla elde edilen tek kristaller
Stiren, akrilonitril türü bazı monomerler katı hallerinde; ısı, iyonlaştırıcı ışınlar
gibi etkenlerle polimerleşebilirler (katı-hal polimerizasyonu). Diasetilen gibi bazı
monomerlerin katı hal polimerizasyonu ise, doğrudan tek kristal verecek şekilde
ilerler.
Yarı-kristal polimerler
Yarı-kristal polimerlerin yapısına yönelik öne sürülen ilk modellerden birisi iki
fazlı misel modelidir. Bu modelde, her bir polimer zincirinin yalnız amorf veya
kristal bölgede yer alabileceği varsayılmıştır.
Sonraları geliştirilen saçaklı misel modelinde ise, bir polimer zincirinin birden fazla amorf veya kristal bölgeye katkıda bulunabileceği önerilmiştir. Amorf ve kristal kısımlar arasında keskin sınırlar yoktur.
Çözeltiden kristallendirme
Daha öncede belirtildiği gibi polimerlerin tek kristalleri, polimer zincirlerinin
birbirinden tamamen ayrılmasını sağlayan çok seyreltik polimer çözeltilerinden
elde edilebilir.
Seyreltik olmayan çözeltilerinden yapılan kristallendirmelerde viskozite ve
zincir dolaşmaları nedeniyle karmaşık kristal geometrileriyle karşılaşılır. Seyreltik
olmayan çözeltilerden yapılan kristallendirmelerde en sık rastlanılan kristal
yapılarından birisi, lamellerin spiral oluşturacak şekilde üst üste yığıldığı yapıdır.
Eriyikten kristallendirme
Erimiş polimer sistemleri, en derişik polimer çözeltileri olarak düşünülebilir. Bu
nedenle erimiş polimer zincirleri arasındaki dolaşmalar, polimer çözeltilerinden her
zaman daha yoğundur. Erimiş haldeki polimerler hızla soğutulduğunda yüksek
derecede dolaşmış halde bulunan zincirler için kristallenmeye yeterli zaman
kalmaz ve çoğu polimer tam amorf yapıda katılaşır.
Erimiş haldeki polimerleri uygun bir soğutma hızıyla katılaştırarak yarı-kristal polimerler
elde etmek olasıdır. Bu yöntemle hazırlanan filmler üzerine yapılan optik mikroskop
çalışmalarından, kristal bölgelerin genelde spherulite denilen yapıda olduğu anlaşılmıştır.
Spherulite yapı, bir merkezden başlayarak açısal büyümüş lameller topluluğudur. Kristalleşme
çekirdek noktalardan başlar ve her bir spherulite büyüyerek olgunlaşır. Yarı-kristal bir
polimerde, amorf bölgeler içerisine gömülmüş milyarlarca spherulite bulunur.
Kristalliğin polimerin fiziksel özellikleri üzerine etkisi
Polimer zincirleri enerji düzeylerini düşürmek amacıyla bir düzen içerisine
girmek isterler (kristallenme). Ancak, polimer zincirleri aynı zamanda entropilerinin
daha yüksek olduğu rastgele konformasyonda kalmaya da eğilimlidirler. Bu iki
karşıt etki bir noktada dengelenir ve polimer örgüsünde belli oranda kristal yapı
oluşur. Yarı-kristal polimerlerde gözlenen amorf bölge yüzdesi %30-70
aralığındadır.
Kristallenme sonucu birbirlerine yakınlaşan zincirler arasında ikincil
etkileşimlerin kurulma olasılığı ve zincirler arasında ikincil etkileşimlerin
kurulma olasılığı artar ve zincirler birbirlerine daha sıkı tutunur. Bu açıdan
değerlendirildiğinde polimer yapısındaki kristal bölgeler, amorf bölgeleri
birbirine bağlayan çapraz bağ noktaları olarak yorumlanabilir. Kristal çapraz
bağ olarak adlandırılabilecek bu etki polimeri sert ve sağlam yapar,
çözücülerdeki şişebilirliğini azaltır.
Kristallenmeyi Etkileyen Faktörler
İri olmaları nedeniyle polimer moleküllerinin belli bir düzende biraraya gelerek
kristal yapı vermeleri zordur. Ayrıca, kimyasal yapı ve zincir şekli gibi polimer
özellikleri de kristallenmeyi etkiler. Polimerlerin kristallenmeye eğilimleri genel
olarak,
i) Ana zincir yapısı
ii) Zincirler arası etkileşim
iii) Dallanma
iv)Yan grup
v) Taktisite
Etkenleri göz önüne alınarak değerlendirilebilir.
Ana zincir yapısı
Polietilen, politetrafloretilen gibi basit ve simetrik zincirlere sahip polimerler
kolay kristallenir. Doğrusal polietilen, zincir boyunca esnek –CH2- gruplarının
yinelendiği bir polimerdir. Bu basit yapı nedeniyle belli oranda kristalindir. Kristal
bölgelerin katkısıyla, camsı geçiş sıcaklığı üzerinde olduğu halde esnek
termoplastik davranış gösterir ve belli boyutsal kararlılığa sahiptir. Kristallenmeye
zincir esnekliği de yardımcı olur. Ana zincirinde -O-, -COO- ve –CONH- veya
benzeri daha karmaşık gruplar bulunan bazı polimerler de kristallenmeye
yatkındır.
Polimer ana zincirlerinde bulunabilecek cis-çift bağlar zincir bükülmelerine
neden olacağından zincirin doğrusallığını bozar ve paketlenmeyi zorlaştırır.
Ayrıca, cis-çift bağlarda dönme ve bükülme hareketleri de bir dereceye kadar
engellenir. Trans-çift bağlarda ise zincirler doğrusaldır (çubuk gibi), kolayca
istiflenirler.
Zincirler arası etkileşim
Hidrojen bağları ve polar etkileşimler türü ikincil kuvvetler zincirler arası
etkileşimleri arttırarak kristallenmeye yardım eder. Hidrojen bağları özellikle
naylon 6-6, naylon 6, naylon 6-10 gibi poliamitlerde kristal oranının yüksek
olmasını sağlayan ve lif yapımına uygunluk için gerekli mekanik dayanımı bu
polimerlere veren tek faktördür.
Poliakrilonitril, lif üretiminde kullanılan bir başka polimerdir. Bir polimerin lif
olarak kullanılabilmesi için, polimerden elde edilen liflerin yeteri düzeyde kopma
dayanımı gösterebilmesi gerekir. Kopma dayanımının yüksekliği ise zincirlerin
birbirlerine sıkıca tutunabilme yeteneğine bağlıdır. Poliamitlerde zincirler arası
hidrojen bağları bu koşulu sağlarken, poliakrilonitrilde zincirler arasındaki polar
etkileşimler liflerin kopma dayanımının yükselmesine yardımcı olur.
Dallanma
Dallanmalar zincirlerin birbirlerine yaklaşmalarını engeller ve kristallenmeyi
olumsuz etkiler. Yan dallar nedeniyle yüksek basınçta üretilen polietilende kristal
oranı düşüktür. Düşük basınçta üretilen polietilende fazla dallanma gözlenmez,
polimer %100’e yakın kristaldir.
Yan grup
Polimerlerin ana zincirlerinde bulunan yan grupların türü de kristallenmeyi
etkiler. İri yan gruplar zincir esnekliğini azaltır ve zincirlerin kristal örgüsüne
yerleşmek için yapması gerekli hareketleri engeller.
Taktisite
İzotaktik polimerlerde yan grupların zincir boyunca bir tarafta düzenli şekilde
sıralanması, sindiyotaktik polimerlerde yan grupların zincir boyunca zıt
yönlerde olacak şekilde yerleşimi polimere bir dereceye kadar simetri
kazandırarak kristallenmeyi kolaylaştırır. Yan grupların zincir üzerinde
rastgele yer aldığı ataktik polimerlerde kristallenme zordur. Ataktik polistiren
tam amorf, sindiyotaktik polistiren yarı-kristal yapıdadır.
Kristal Oranının Bulunması
Polimerlerdeki kristallik oranı çeşitli yöntemlerle belirlenebilir. Bunlardan birisi
yoğunluk (hacim) yöntemidir.
Polimerler kristallenirken hacimleri azalır ve buna bağlı olarak da yoğunlukları
artar. Hacimdeki azalma bazı polimerlerde %20 gibi yüksek düzeylere kadar çıkar.
Hacim azalması (yoğunluk artışı) polimerin kütlece kristal oranını (xk) hesaplama
olanağı sağlar.
Bir polimer örneğinin toplam hacmi (V), kristal ve amorf bölgelerinin hacimleri
toplamına eşittir. Polimerin kristal kısmının hacmi Vk, amorf kısmının hacmi Va ile
gösterilirse toplam örnek hacmi
V = Vk + Va (1)
olacaktır. Benzer şekilde toplam örnek kütlesi (m T)
mT = mk + ma (2)
eşitliğiyle verilir. Bağıntıda; mk , örnekteki kristal kısmın, ma ise amorf kısmın
kütlesidir.
Son eşitlikte yer alan kütleler, yoğunluk (ρ) ve hacim çarpımları türünden yeniden
yazılarak,
ρV = ρk Vk + ρa Va (3)
bağıntısına geçilir. Eşitlik (1)’den Va değeri çekilip son eşitlikte yerine konursa,
Vk / V = ρ - ρa /ρk – ρa (4)
Bağıntısı elde edilir.
Örnek polimerin kristal kısmının kütle kesri veya kütlece kristal oranı (xk),
xk = mk/ mT = ρk Vk / ρ V (5)
bağıntısına eşittir. Bağıntı (4) ile verilen Vk / V oranının, son eşitlikte
kullanılmasıyla,
xk = ρk /ρ ( ρ – ρa / ρk – ρa ) (6)
Şeklinde örnek polimerin kütlece kristal oranını veren ilişki elde edilir. Bağıntı
içerisinde gözenek veya boşluk bulunmayan örnekler için geçerlidir. Bağıntı
(6)’nın kullanılabilmesi için polimerin tam amorf, tam kristal ve normal haldeki
yoğunluklarının bilinmesi gereklidir.
Polimer örneğinin normal yoğunluğu (ρ); yoğunluk kolonu, yüzdürme,
piknometre gibi yöntemlerden birisiyle belirlenebilir. Yoğunluk kolonu
yönteminde bir cam kolon (yaklaşık 5 cm çapında ve 40 cm uzunluğunda),
yoğunlukları ölçüm aralığına uyan ve birbirleriyle karışmayan iki sıvıdan eşit
hacimde alınarak doldurulur ( karbon tetraklorür ve ksilen gibi, yoğunlukları
sırasıyla 1,60 g/cm3 ve 0,86 g/cm3).
Kolona önce yoğunluğu büyük olan sıvı konur ve ikinci sıvı bir baget yardımıyla
kolon kenarından sıvılar karışmayacak şekilde eklenir. Bu aşamada iki sıvı
katmanı belirgin şekilde ayrıdır. Kolon daha sonra sabit sıcaklık banyosuna alınır
ve 7-10 gün beklenir. Zamanla sıvıların birbirleri içerisinde difüzyonu sonucu,
kolondaki sıvının her seviyesi farklı bir yoğunluğa karşılık gelecektir.
Kolona yoğunlukları bilinen farklı yoğunluklarda kalibrasyon bilyaları atılır.
Kullanılan kalibrasyon bilyalarının yoğunluğu, kullanılan sıvıların yoğunlukları
arasında olmalıdır. Bilyalar kolon içerisinde kendi yoğunluklarına karşılık gelen
seviyelerde dururlar ve bu seviyeler belirlenir. Bilya yoğunlukları ve aralarındaki
uzaklıklardan, kolondaki birim uzunluk değişimi başına yoğunluk değişimi
hesaplanabilir.
Daha sonra yoğunluğu ölçülecek polimer örneğinden küçük bir parça kolona atılır
ve kolon içerisinde durduğu seviye ölçülür. Polimer örneğinin yoğunluğu, referans
seçilecek bir bilyaya olan uzaklığından ve kolondaki birim uzunluk başına
yoğunluk değişiminden yararlanılarak hesaplanır.
Tam kristal örnek yoğunluğu (ρk), polimerin kristal modeline göre yapılacak
kuramsal hesaplamalardan bulunur.
Amorf polimer örneklerin yoğunluğu (ρa) farklı yöntemlerle elde edilebilir. Erimiş
polimerler hızla soğutulduğunda çoğu kez polimer amorf yapıda katılaşır. Bu
özellikten yararlanarak polimer eritilir, hızla soğutulur ve yoğunluğu yukarıda sözü
edilen yoğunluk ölçüm yöntemlerinden birisiyle ölçülür. Bir başka yaklaşımda ise
kristal oranı farklı polimer örneklerinin yoğunlukları kristal oranı-yoğunluk
grafiğine geçirilir ve sıfır kristalliğe geçilir ve sıfır kristalliğe ekstrapolasyon
yapılır.
Kristalliğin Arttırılması
Kristal polimerlerin amorf polimerlere göre bazı üstünlükleri vardır. Kristallik,
polimerlerin sertliğini arttırır, sıcaklık değişimlerinden az etkilenmesini sağlar,
kimyasallara karşı direnç kazandırır. Bu nedenle çoğu kez polimerde kristal
oranının yüksek olması istenir. Kristallik, polimere sözü edilen iyi özellikleri
kazandırırken polimeri daha kırılgan yapar.
Polimer kristalliğinin arttırılmasında uygulanan en basit teknik film ve liflere
uygulanan germe-çekme işlemidir. Polimerler film ya da lif halinde
şekillendirilirken belli derecede kendiliğinden kristallenme gözlenir, ancak, kristal
bölgelerin oranı çok düşük düzeyde kalır. Ayrıca, polimer zincirlerinde yeterli
yönlenmeden söz edilemez.
Yönlenme
Yönlenme, polimer zincirlerinin birbirlerine paralel olacak şekilde
düzenlenmeleri anlamında kullanılan bir kavramdır. Yönlenmeyle polimer
zincirleri birbirlerine yaklaşır ve polimer zincirleri arasındaki ikincil etkileşimler
artar. Bunun sonucu polimerin kopma kuvveti gibi mekanik özellikleri gelişir,
kristal oranı yükselir.
Amorf polimerler izotropik (incelenen özelliğin gözlem yönünden bağımsız
olması) davranış gösterirler ve yönlendirildiklerinde belli derecede kristallik
kazanarak anizotropik (incelenen özelliğin gözlem yönüne bağlı olması)
davranışa geçer. Örneğin, yönlenmiş polimerlerde ışık kırma indisinin değeri
polimer zincirlerine paralel ve zincirlere dik doğrultuda farklıdır. Yönlenmenin
etkisiyle zincirlere dik dik doğrultuda ışık daha fazla kırılır. Ayrıca, lifler ve
filmler halinde yönlendirilerek kullanılan polimerik ürünlerde çözücülerde şişme
davranışı, sıvı geçirgenliği gibi diğer bazı özellikler anizotropiktir.
Germe-çekme işlemi
Lif veya film halindeki polimerik örnekler, laboratuvar koşullarında elle
uygulanacak germe-çekme işlemiyle yönlendirilebilirler. Endüstride yönlenme
uygun makinalarla yapılır. Liflerin yönlendirilmesinde uygulanan yaklaşımlardan
birisi bir bobinde bulunan lifi daha hızlı dönen başka bir bobine sarmaktır. Lifin
sarılacağı bobinin dönme hızı ayarlanarak germe-çekme oranı kontrol edilir. Bir
başka uygulamada ise lif, kendisinin bulunduğu bobinden çapı daha büyük olan
ve aynı hızla dönen bir başka bobine sarılır.
Germe-çekme işlemi sırasında lif bir noktada aniden incelir (boğaz oluşumu) ve
germe-çekme süresince çekilmiş bölgedeki lifin çapı değişmez. Lifin inceldiği ilk
yere boğazlanma noktası veya akma noktası adı verilir.
Germe-çekme işlemi polimerin camsı geçiş sıcaklığı altında uygulandığında soğuk
çekme adını alır. Soğuk çekmede, zincir hareketliliğini sağlayarak yönlenmeye
neden olacak enerji, mekanik enerjinin ısı enerjisine dönüşümüyle karşılanır.
Endüstride daha sık kullanılan yöntem sıcak germe-çekmedir. Bu yöntemde lif
veya film halindeki ürün polimerin camsı geçiş sıcaklığı yakınında veya üzerindeki
sıcaklıklara ısıtılır ve çekilir. Camsı geçi sıcaklığı üzerinde polimer zincirleri yeterli
hareket yeteneğine sahip oldukları için kolayca yönlenirler. Yönlenmenin kalıcılığı
ise hızlı soğutma yapılarak sağlanır.
Islak germe-çekme denilen bir başka yöntemde polimer önce uygun bir sıvıyla
şişirilir ve daha sonra germe-çekme uygulanır. Son aşamada polimeri şişirmede
kullanılan sıvı üründen uzaklaştırılarak yönlenme korunur. Bu yöntem, camsı geçiş
sıcaklığı dolayında bozunan polimerlere uygulanır.
Elastomerlerin zincirleri de germe-çekme etkisiyle yönlendirilebilirler. Ancak,
elastomerlerin zincirleri üzerinde bulunan kovalent bağlar etrafında dönme ve
bükülme hareketleri kolay olduğu için (zincir esnekliği yüksek), germe kuvveti
kaldırıldığında zincirler yeniden entropinin yüksek olduğu ilk
konformasyonlarına dönerler. Uzun süreli germe-çekme etkisi altında
gözlenebilecek kalıcı deformasyon az oranda çapraz bağ ile önlenir.