recessus frontalis: anatomik disseksiyon Çalışması · gion, which is of particular significance...
TRANSCRIPT
Kulak Burun Boğaz İhtisas Dergisi Ağustos 1997, Yı l 7, Cilt 4, Sayı 3, s. 180-182
DENEYSEL ÇALIŞMA
Recessus Frontalis: Anatomik Disseksiyon Çalışması
Frontal Recess: An Anatomical Dissection Study
Burhan DADAŞ 1, Güler K. YILDIRIM2, Zeki YILDIZ^2, Ahmet H. KEPEKÇİ 1, 3 . . .. 3 1
Ismail YAŞAR , Ergün OKÇUN , Turgay HAN
Amaç: Recessus frontalise ait yapıların birbirleri ile ilişkileri
değişkenlik göstermektedir. Frontal ostium ile arteria ethmoidalis anterior arasındaki mesafe sabit değildir. Endoskopik sinüs cerrahisinde büyük önemi bulunan bu bölgedeki farklılıkların ortaya konması amaçlandı.
Objectives: The relationship of the structures of the frontal recess is variable. The distance between the frontal ostium and the anterior ethmoidal artery is not constant. The object of this study was to show the anatomical differences in this region, which is of particular significance in endoscopic sinus surgery. Çalışma Planı ve Yöntemler: Orta hattan sagital olarak ke
silmiş dokuz kadavra başında disseksiyon yapıldı. Bulgular bir araştırma formu kullanılarak kaydedildi. Recessus frontalisin duvarları, buraya açılan hücre ve ostiumlar belirlendi. Bulgular: Beş olguda (%55) recessus frontalis orta konka ile processus uncinatus arasına . dört olguda (%45) ise etmoid infundibulum üst bölümüne açılıyordu . Frontal ostium arka duvarı ile a. ethmoidalis anterior arasındaki mesafe 0-8 mm. (ortalama 3.6 mm) bulundu.
Design and Methods: Nine cadaver heads splitted sagitally from the midline were dissected and the findings were recorded. The walls of the frontal recess, the cells and ostiums which epen to the frontal recess were noted. Results: in five specimens (55%) the frontal recess opened between the middle turbinate and the uncinate process, whereas in four cases (45%) it opened to the superior part of the ethmoidal infundibulum. The distance between the posterior wall of the frontal ostium and the anterior ethmoidal artery measured between O and 8 mm (mean 3.6 mm).
Sonuç: Kafatabarı ve orbita gibi önemli komşu oluşumların bulunması ve anatominin değişkenlik göstermesi nedeniyle bu bölgeye yapılacak cerrahi girişimin tam bir preoperatif değerlendirme, anatomi bilgisi ve cerrahi tecrübe gerektiği sonucuna varıldı.
Conclusion: Because of the important adjacent structures such as the skull base and the orbit, surgical procedures in this region require a complete preoperative examination , anatomical knowledge and experience in surgery.
• Haseki Hastanesi KBB Kliniği, 1Uzm. Dr .. 3 Asist. Dr.; İ. Ü. Cerrah paşa Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı. 2Doç. Dr.
Dergiye geliş tarihi: 02.04.1997 Yayın için kabul tarihi: 12.08.1997
İletişim adresi: Dr. Burhan Dadaş Şevketdağ Sok. No:918 Bahçelievler, 34590 İstanbul Tel : 0212- 642 41 04 Faks : 0212-635 4 7 34
Endoskopik sinüs cerrahisinin gelişmesiy le birlikte paranazal sinüslerin anatomisi daha fazla önem kazanmıştır . Recessus frontalis genellikle fanus şeklinde bir boşluktur. Frontal sinüsü meatus nasi medius yoluyla burun boşluğuna bağlar.
Recessus frontalis (frontal recess) terimi ilk defa Killian tarafından kullanılmıştır. Nazofrontal kanal, frontal infundibulum da denilmektedir.
Frontal resesin şekil ve genişliği
komşu dokuların gelişmesine bağlı
olarak değişiklikler gösterir. Bir kanal şeklinde bulunması nadirdir. Bulla ethmoidalis iyi gelişmiş ve öne doğru çıkmışsa, agger nasi belirgin şekilde pnömatize olmuşsa ve frontoetmoid hücreler varsa frontal reses daralır ve kanal şeklinde olabilir.
180
Frontal reses, dış yanda lamina papiresea ve bazı olgularda processus uncinatus (unsinat çıkıntı), iç yanda orta konka kökü arasında olmak üzere kafatabanına ilerler. Önünde agger nasi, arkasında ise genellikle bulla etmoidalis kökü bulunur.
Unsinat çıkıntının üst yapışma yerine bağlı olarak frontal reses, unsinat çıkıntıyla orta konka kökü arasına ya da doğrudan etmoid infundibulumun üst bölümüne açılır. Frontal reses' e agger nasi hücresi, diğer ön etmoid hücreler ve konka bulloza hücresi açılabilir.
GEREÇ VE YÖNTEM
Formol ile fikse edilmiş altı kadavranın kafaları sagital olarak orta hattan kesildi. Sağlı, sollu 12 olgunun dokuzu incelendi. Geri kalan üç olgu uygun ol-
B. Dadaş ve ark., Recessus Frontalis: Anatomik Disseksiyon Çalışması
ŞEKİL 1. Üst: Frontal reses, unsinat çıkıntı ile orta konka arasına açılıyor (orta konka kesilmiş).
ŞEKİL 2. Orta: Frontal reses, etmoid infundibulumun üst bölümüne açılıyor.
ŞEKİL 3. Alt: Anterior etmoid arter ile frontal sinüs ostiumu arasında ve frontal sinüs arka bölümünde büyük bir etmoid hücre bulunuyor.
fs : frontal sinüs, ok: orta konka, pu: processus uncinatus, be: bulla etmoidalis, ei : etmoid infundibulum, aeh: anterior etmoid hücreler, fo : fossa olfactoria, aea: anterior etmoid arter, kavuniçi kablo: frontal reses.
181
TABLO I
FRONT AL OSTİUM VE FRONT AL RESES ÖLÇÜLERİ
Frontal ostium Frontal reses
Ön-arka çapı (mm)
Ortalama En küçük En büyük
Dış yan-iç yan çapı (mm)
3.6 1.2 7.0
Ortalama 3.1 En küçük 2.0 En büyük 4.0
6.9 5.5 8.0
3.3 2.5 5.0
madığı için çalışılamadı. Olguların her birinde aşağıda kendi hazırladığımız formda belirtilen özellikler incelenerek fotoğrafları çekildi. Ölçümlerde cetvel ve kumpas kullanıldı.
Araştırma formu 1. Frontal reses duvarları: ön, arka, iç yan, dış yan. 2. Frontal resese açılan hücre ve ostiumlar. 3. Frontal ostium ile anterior etmoid arter ilişkisi
ve mesafesi. 4. Frontal ostium ve frontal reses ölçüleri. 5. Frontal ostium, frontal reses, unsinat çıkıntı ve
etmoid infundibulum ilişkileri. 6. Frontal sinüs, etmoid hücre ilişkileri .
BULGULAR
Olguların tamamında frontal resesin ön duvarının agger nasi tarafından oluşturulduğu ve %55 oranında hücreli olduğu görüldü. Kompakt yapıdaki agger nasi'ler açılmadı.
Frontal resese iki olguda agger nasi hücresi, bir olguda hem agger nasi hücresi hem de bir ön etmoid hücresi, üç olguda ise sadece ön etmoid hücresi açılmakta idi.
Frontal sinüs ostiumunun arka duvarı ile anterior etmoid arter arasındaki mesafe ortalama 3.6 mm olarak bulundu. En küçük mesafe O, en büyük mesafe ise 8 mm idi (Tablo I) .
Beş olguda (%55) frontal reses, orta konka ile unsinat çıkıntı arasına açılmaktaydı ve bu olgularda unsinat çıkıntı üst bölümü kafatabanına kadar ulaşmaktaydı (Şekil 1). Dört olguda (%45) frontal reses, etmoid infundibulum üst bölümüne açılmaktaydı (Şekil 2) .
Sekiz olguda (%88) frontal sinüsün posteriorunda ve posteromedialinde etmoid hücre vardı (Şekil 3).
TARTIŞMA
Anatomi kitaplarında "recessus frontalis" yerine genellikle "canalis nasofrontalis" terimi kullanılmak-
B. Dadaş ve ark., Recessus Frontalis: Anatomik Disseksiyon Çalışması
tadır ve frontal sinüslerin nazofrontal kanal yoluyla etmoid infundibuluma açıldığı belirtilmektedir.1
-3
Stammberger ve Salan tin, 1,4 nazofrontal kanal terimi kullanılmasına rağmen, bu anatomikoluşumun çoğunlukla kanal şeklinde değil, fanus şeklinde bir yarık olduğunu vurgulamaktadırlar. Çalışmamızda %88 olguda fanus şeklinde, % 12 olguda kanal şeklinde bir reses bulunduğunu belirledik. Frontal resesin yapısı komşu anatomik oluşumların gelişmelerine bağlıdır. Lang ve ark.5 1988'de yaphkları bir çalışmada ise %77 olguda nazofrontal geçişin duktus şeklinde, %23 olguda ise ostium şeklinde olduğunu bildirmişlerdir.
Frontal sinüsün burun içine açılış yerleri, özellikle unsinat çıkınhnın üst yapışma yerine göre iki farklı şekilde olmaktadır.1,2 Kasper4 100 disseksiyonun %62'sinde frontal sinüsün doğrudan frontal resese, %38' inde ise etmoid infundibuluma açıldığını bildirmiştir. Çalışmamızda frontal sinüsün %55 olguda orta konka ile unsinat çıkınh arasına olmak üzere doğrudan frontal resese, %4S'inde ise etmoid infundibulumun üst bölümüne açılmaktaydı. Bu durumun belirlenmesi frontal reses cerrahisinde önemlidir.
Frontal resese açılan hücrelerin belirlenmesi de cerrahi açıdan önemlidir. Çünkü patolojik dokular arasında gerçek frontal ostiumu belirlemek zor olabilir. Frontal ostium zannederek frontoetmoid hücre ostiumu açılabilir veya frontal sinüs yerine etmoid hücreye girilebilir.1.6.7
Frontal resesin açılması, patolojik dokuların çıkarılması ve ostiurnun belirlenerek drenajın sağlanması fonksiyonel endoskopik sinüs cerrahisinin bir bölümüdür.1,6,7 Stammberger,1 frontal ostiurnun genişletilmesinin Messerklinger tekniğinin bir parçası olmadığını belirtmektedir. Wigand ise özellikle reses ve ostiurnun genişletilmesi üzerinde durarak çeşitli endoskopik frontal sinüzotomi teknikleri tarif etmektedir.7,8
Rice,3 frontal ostium çapının 2-10 mm arasında, ortalama 5 mm'nin altında olduğunu belirtmektedir. Çalışmamızda ise frontal ostium ortalama 3.6x3.1 mm, frontal reses ise 6.9x3.3 mm bulundu.
Çalışmamızda frontal ostiumla ön etmoid arter arasındaki mesafe ortalama 3.66 mm bulundu. Wigand 7.8 frontal sinüzotomi için ön etmoid arteri çalışmanın arka sının olarak kabul etmektedir. Olguların %88'inde frontal sinüsün arka bölümünde etmoid hücre bulunmaktadrr.
182
Bir olguda ön etmoid arter ostiumun hemen arkasında bulunmuştur ve kafa tabanı ile ostium arasında mesafe yoktur.
Frontal ostiumun açılış yeri ve unsinat proçesin kafatabanı ile ilişkisi korona} planda çekilmiş BT incelenerek anlaşılabilir . 1 •9•1 ° Frontal resese müdahale planlandığında bu bölgenin ameliyat öncesi çok iyi incelenmesi gerekir. Sagital plandaki kesitler kafatabanı, ön etmoid arter ile frontal ostium ilişkisini göstermede çok yararlı olabilir. Ancak teknik problemlerden dolayı sagital planda BT yapılamamaktadır. MR veya korona! ve aksiel BT'nin sagital rekonstrüksiyonundan yararlanılabilir. 1 •6.s
Sonuç olarak, frontal resesin incelenmesi değişik frontal reses yapılarının tanınmasında faydalı olmuştur.
Sadece nazofrontal kanal teriminin yeterli olmadığı kanısına varılmıştır.
Kafatabanı ve orbita gibi çok önemli komşu yapıların bulunmasından dolayı bu bölgede yapılacak cerrahi girişimler çok iyi preoperatif inceleme ve anatomi bilgisi gerektirir. Bu konuda klinik çalışmaların artması daha fazla bilgi birikimi sağlayacakhr.
KAYNAKLAR
1. Stammberger H. Endoscopic endonasal surgery-concepts in treatment of recurring rhinosinusitis. Part I. Anatomic and pathophysiologic considerations. Otolaryngol Head Neck Surg 1986; 94:143-7.
2. Woodharn JD, Doyle PW. Surgical landrnarks and resections for the safe perforrnance of conservative endoscopic sinus surgery. JOtolaryngol 1991;20:451-4.
3. Rice DH, Schaefer SD. Endoscopic paranasal sinus surgery. New York: Raven Press, 1988:
4. Salantin ML. Anatorny and Ernbryology. in: Blitzer A, Lowson W, Friedrnan Wilt, eds. Surgery of the paranasal sinuses. Philadelphia: W.B. Saunders,1985:12-21 .
5. Lang J. Paranasal sinuses in clinical anatorny of the nose, nasal cavity and paranasal sinuses. New York: Thierne Medical Publishers, 1989:56-130.
6. Schaefer SD, Close LG. Endoscopic managernent of frontal sinus disease. Laryngoscope 1990;100(2 Pt 1 ): 155-60.
7. Wigand ME. Transnasal ethrnoidectomy under endoscopical control. Rhinology 1981;19:7-15.
8. Wigand ME. Endoscopic surgery of the paranasal sinuses and anterior skull base. Stuttgart: George Thierne Verlag, 1990:60-5.
9. Hawke M, Bingharn B. Surgical anatorny of the lateral nasal wall. Otolaryngol Head Neck Surg 1991;105:135.
10. Vogt-Hohenlinde CH. Topographical anatorny for sinus surgery. Acta Otolaryngol Suppl (Stockh) 1991;484:1-16.