salih gulen - umit ergul - tarih yazilari - hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý...

185

Upload: others

Post on 19-Sep-2019

21 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku
Page 2: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Hilâ l in Kanat lar ý- Tarih Yaz ý lar ý -

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 1

Page 3: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 2

Page 4: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

- Tarih Yazýlarý -

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 3

Page 5: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Hilâlin KKanatlarý

-Tarih Yazýlarý-

Editör:

Salih GÜLEN

[email protected]

Görsel YYönetmen:

Engin ÇÝFTÇÝ

Kapak:

Ýhsan DEMÝRHAN

Mizanpaj:

Ýbrahim AKDAÐ

ISBN: 978-975-278-144-6

Yayýn Numarasý: 398

Emniyet Mahallesi Huzur Sok:

No: 5 34676

Kýsýklý-Üsküdar/Ýstanbul

Tel : (0216) 318 42 88

Faks : (0216) 318 42 02

http://www.isikyayinlari.com

BASKI : ÇAÐLAYAN A.Þ.

Sarnýç Yolu No: 7 35410

Gaziemir/Ýzmir

Tel: (0232) 252 20 97/98

Copyright©

Bu eserin tüm yayýn haklarý

Iþýk Ltd. Þti.ne aittir.

Baský TTarihi

Mart / 2005

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 4

Page 6: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Ýçindekiler

Takdim Yerine ...................................................................7Tarihî Açýlma Devreleri ..................................................7

Bilal-i Habeþî...................................................................11Paslý Mýzrak ....................................................................23Tarýk Bin Ziyad ...............................................................29Gazneli Mahmud ............................................................35Tuðrul Bey.......................................................................39Alparslan.........................................................................47

Alparslan ve Malazgirt Savaþý .......................................51Nizamülmülk ..................................................................57Melikþah .........................................................................63Süleyman Þah..................................................................65

Fetihler ........................................................................68Son Birkaç Söz .............................................................70

Selahâddin Eyyubî...........................................................71Selahâddin Eyyubî'nin Haçlýlarla Mücadelesi ..............76III. Haçlý Seferi ve Selahâddin Eyyubî .........................77

Celâleddin Harzemþah ....................................................81“Osmanlý” Derken ..........................................................85Osman Bey......................................................................87

Bir Menþûrun Düþündürdükleri ...................................87Ondan Geriye Kalanlar ................................................88Bursa ve Bedeli.............................................................91Fethe Doðru.................................................................91Ve Fetih........................................................................92

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 5

Page 7: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Vezirin Enteresan Cevabý..............................................93Fetihten Sonra Bursa ....................................................94Bursa'nýn Bedeli Osman Gazi mi? ...............................95

Emir Sultan ....................................................................99Hayatý .......................................................................100Buhara'dan Bursa'ya ...................................................102Emir Sultan'ýn Padiþah Kýzýyla Evlenmesi ..................105Vefatý ........................................................................106

Murad Hüdavendigâr....................................................109Rumeli'nde Bir Þehit Sultan Murad Han ....................109

Karaca Paþa ..................................................................117Ýkinci Murad ................................................................123

II. Murad Devri’nin Önemi .......................................124Yeni Bir Devre Doðru.................................................130

Fatih Sultan Mehmed ...................................................133Fetih ve Fatih .............................................................135Ölümün Üzerine Yürümek .........................................136

Akþemseddin ................................................................141Sokullu Mehmed Paþa ...................................................145

Þehit Sadrazam...........................................................145Oruç Reis ......................................................................153

Bir Levent Ýçin ...........................................................153II. Abdülhamid Han ......................................................157Mehmed Akif ................................................................165

Kur'an ahlaký .............................................................165Mütevazýlýðý ...............................................................166Istýrap ........................................................................167Þerefiyle Yaþamak .......................................................167Sözünde Durmak .......................................................169Dosdoðru Olmak .......................................................171

Mehmetçik....................................................................175Bir Askerin Not Defterinden ......................................175

Bursalý Ethem, Söðütlü Yusuf, Kayserili Hüseyin Çavuþ ..179

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 6

Page 8: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

“...bir adamýn kýymeti himmeti nispetindedir. Kimin him-meti milleti ise, o kimse tek baþýyla küçük bir millettir.”

Bediüzzaman

Takdim YerineTarihî Açýlma Devreleri

Ýnsanlýk, tarih boyunca nice ilhad ve küfür hareketleri-nin sebebiyet verdiði karanlýk devreler geçirmiþtir. Buhrandönemleri adýný verebileceðimiz bu devreler, Kur’an-ý Ke-rim’de “Karanlýk karanlýk üstüne...” tabiriyle ifade edilip,ürpertici bir tablo halinde gözler önüne serilir.

Fakat karanlýklarýn üst üste yaþandýðý bu devreler, Süh-reverdî’nin ifadesiyle ayný zamanda aydýnlýðýn yakýn olduðudönemlere rastlar. Bu manadaki þu söz ona isnat edilir: “Ka-rar kararabildiðin kadar; çünkü kararmanýn son noktasý ýþý-manýn baþlangýcýdýr.” Ýþte Hz. Nuh, Hz. Hûd, Hz. Þuayb,Hz. Musa, Hz. Ýbrahim (a.s)’in risaletleri. Bunlar ufuklarýnkararýp her þeyin keþmekeþ içinde yuvarlandýðý dönemlerdezuhur etmiþ ve her birinde bir öncekine eþit, ýþýk patlamala-rý yaþanmýþtýr.

Efendimizin dönemi ise bunlar arasýnda daha farklý birkonum arz eder. Zira O, bütün insanlýðýn peygamberi olma-sý yönüyle kendi risaletinin evrenselliðine denk bir patlamameydana getirmiþ ve asýrlarca sonra gelecek insanlar için ga-ye-i hayal sayýlabilecek ideal ufuklar çizmiþtir. Tarýk b. Ziyad,

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 7

Page 9: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Ukbe b. Nafi, Fatih Sultan Mehmed, Yavuz Sultan Selim vedaha nice komutanlar hep kendileri için çizilen bu hedeflerpeþinde koþmuþ; koþmuþ ve insanlýðýn bitmek bilmeyen acý-larýný, ýstýraplarýný dindirmek için cihan sulhunu temin etme-ye çalýþmýþlardýr.

Ayný dava çizgisi üzerinde ikinci bir patlama ise Osman-lýlar döneminde meydana gelmiþtir. Küçük bir grup halindeSöðüt’ün baðrýna yerleþen bu insanlar, hiçbir beklentiye gir-meden Ý’la-yý Kelimetullah davasýna sahip çýkmýþ ve Ýslâm’ýnvaat ettiði cihan sulhunu temin için, öncelikle kendi kardeþ-leriyle kavgayý býrakýp, “hurra hurra” diyen insanlarýn dün-yalarýna yönelmiþ ve asýrlarca devam edecek olan kýtalararasý bir barýþý gerçekleþtirmiþlerdir.

Ne var ki böyle bir dava, bir insanýn, bir devletin ömrü-ne sýðmayacak enginliðe sahiptir. Nitekim dâhili ve haricîbirçok faktörün üst üste gelmesiyle Osmanlý da ömr-ü ta-biîsini tamamlamýþ ve tarihe malzeme olmuþtur.

Þimdilerde dünyamýz, ayný ideal doðrultusunda üçüncübir patlama beklemektedir. Evet, Allah (c.c)’ýn öncekilerebahþetmiþ olduðu bu mesajýn yeniden bütün dünyaya sunul-masý bir kere daha söz konusudur. Bize öyle geliyor ki Os-manlý’nýn bidayetindeki açýlmaya denk üçüncü bir aydýnlan-ma faslý daha baþlamýþ ve bunu deðerlendirme fýrsatý da gü-nümüz karasevdalýlarýna bahþedilmiþtir.

Evet, yýllarca yaþanýlan maceralý bir kovuþturmadansonra kader, yolumuza su serpmiþ, semada kaderimizin rem-zi olan o mübarek yýldýz, hilalin iki sivri ucu arasýna tekrargirmiþ ve Cenabýhakk’ýn “Yürü!” demesiyle bu milletin idba-rý (talihsizlik) yeniden ikbale (talih) dönmüþ gibidir. Asyasteplerinde ilk zuhur etmesinden itibaren günümüze kadarþimdilerde olduðu ölçüde bu millet, hiçbir zaman dünyanýn

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý8

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 8

Page 10: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun buölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku bulmuþtur. Buda milletimizin ruhunda sürekli bir cevherin var olduðunugöstermektedir.

Bütün bu geliþmelerin daha da artmasý için, içte ve dýþ-ta derlenip toparlanmaya, halkýmýzýn himmet duygularýnýnuyarýlmasýna, yeni rehber ve yeni muallimlerin aþk ve þevk-le yeniden yollara revan olmasýna ihtiyaç vardýr.

Türk insanýnýn çaðýný idrak adýna yürüdüðü þu dönem-de, bu durum çok büyük bir önem arz etmektedir. Zira çö-zülüþlerin çözülüþleri takip ettiði bir zaman aralýðýnda bulu-nuyoruz ve herkes bu yýkýlýþlarý, kendi hesabýna deðerlendir-me gayreti içinde. Tarihin büyük mirasçýlarý ellerindeki ya-pýcý, uzlaþtýrýcý iksirlerle yýkýlýþa geçen toplumlarýn ha-laskârlarý olma, onlarýn elinden tutma mecburiyetindedir.

Ýnancýmýz odur ki milletimiz þimdiye kadar olduðu gibi,bundan sonra da “himmetü’r-rical, taklau’l-cibal; (insanlarýnhimmeti, daðlarý yerlerinden söküp atar)” anlayýþýyla hare-ket edecek ve bütün insanlýðýn sulh ve sükûnu adýna hakem-lik katkýsýnda bulunacaktýr.

Bu uðurda þu ana kadar yapýlan fedakârlýklarý görmez-den gelerek, yer yer “Bu deðirmenin suyu nereden?” diyeninsanlar çýkmýþtýr. Hâlbuki onlar da biliyor ki “bu deðirme-nin suyu” Allah’ýn izniyle yoklukta varlýk cilvesi gösterenmilletimizin ruhundan fýþkýrmaktadýr. Zaten bu, þu ana kadarbu milletin çizmiþ olduðu tek destan da deðildir. Zeusler,Apollolar, Heraklitler. Yalanýn engin üstureleri (efsane) için-de yaþayadursunlar; bu millet asýrlardan beri hayata nice des-tanlar geçirmiþtir.

Þimdi de, üç asýrdýr rüyalarý görülen bir “gaye-i hayal”i,öncekilere denk bir þekilde tekrar gerçekleþtirme cehdini

T a k d i m Y e r i n e 9

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 9

Page 11: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

göstermektedir Allah’ýn izniyle. Böyle bir rüyayý gerçekleþ-tirmede hiç kimsenin de dünya adýna herhangi bir beklenti-si yoktur. Deðil dünya adýna bir beklentinin olmasý; bumefkûre uðruna uhrevî füyuzat hislerini dahi feda etmeyeamade olduklarýný, onlar defaatle ifade etmiþlerdir. SeyyidNigarî’nin ifadesiyle: “Girdik reh-i sevdaya cünunuz bizenamus lazým deðil (Sevda yoluna girip âdeta deli olduk bizedünyevi þeyler lazým deðil.)” deyip yola koyulmuþ, hatta bumevzuda, hiç kimsenin kulak ardý edemeyeceði velayete da-hi, hahiþ duymamýþlardýr. Mevlâna anlayýþýyla aþký da, þevkide Muhammedî tasmayý boyunlarýna takmakla elde etmeyekarar kýlmýþlardýr.

Hâsýlý; her yönüyle yeni bahar patlamalarýnýn yaþandýðýþu dönemde, bu ihlâs, bu hasbîlik ve bu diðerkâmlýk anlayý-þýyla hareket edildiði takdirde, millet olarak zirveleri tekraryakalamamýz hiç de zor olmayacaktýr.

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý10

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 10

Page 12: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Boynu bükük Bilal'in aðzýndan þu cümleler dökülmeye baþladý: “Þayet beni kendin için satýn alýp hürriyete

kavuþturmuþsan, yanýnda tutabilirsin. Hakkýn var buna,o zaman dediðini yaparým. Ancak bunu, Allah için yapmýþ-

san býrak da bugün ben, Allah için cihat edeyim.'

Bilal-i Habeþî

Bilal-i Habeþî (r.a.), insanlarýn boyunlarýna tasmalar ta-kýlýp çarþý-pazarda köle niyetine satýldýðý talihsiz bir dönem-de, Mekke'de dünyaya gelmiþti, aslen Habeþli idi.

Anne babasý da köle olan Bilal'in, ne yaþadýðý gününde birhakký, ne de geleceði ile ilgili planlarý vardý. Olamazdý da. Zi-ra onun hayatý, efendisinin lütfunden ibaretti. Güttüðü hay-vanlarýyla eþ tutulduðu anlar, adam yerine konulup lütufta bu-lunulduðu en kýymetli zamanlarýydý onun. Bulunduðu evdeResulullah'a karþý bitmek tükenmek bilmeyen bir kin, her de-fasýnda açýða çýkan bir nefret vardý.

Sürekli komplolar kurulur, davasýndan vazgeçirmek içinakla hayale gelmedik tuzaklardan bahsedilirdi. Hoþuna git-mese de Bilal'in, akýþý deðiþtirmeye ne gücü, ne de yetkisivardý. Kendisi için çizilen çizginin dýþýna çýkamaz, geneldeefendisinin deve ve koyunlarýný otlatýr, kendi halinde, çilelibir hayat yaþardý. Ýslâm gelip elinden tutmasaydý, öyle de de-vam edecek ve bir köle olarak noktaladýðý hayatý unutulupgidecekti.

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 11

Page 13: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Kim ne derse desin Bilal, gerçek sahibini, gönlünün sul-tanýný bulmuþtu ve bir daha da O'ndan hiç ayrýlmayacaktý.Zira Bilal, artýk Hakka uyanmýþtý. Hem de nice hürlerdenönce. Kullara kulluktan kurtulmuþ, O'nun elçisine de gönlü-nü kaptýrmýþtý. Birinci, ikinci, üçüncü gün derken, Ebû Ce-hil, durumun farkýna varmýþ ve böylelikle Bilal için daha zor,daha da çetin günler baþlamýþtý. Nurun perde altýnda yayýl-dýðý sýrlý bu ilk günlerde, imanýný ilan etmek bir cesaret ister-di ve bu cesareti gösteren yedi kiþiden biri de Bilal idi.

Kâbe'deki putlara söz söyleyip hakaret ettiði görülünce,hakkýnda söylentiler yayýlmýþ ve amansýz bir takip baþlamýþ-tý. Sahibini sýkýþtýrdýlar. Efendisinin bir köle için riske girme-ye hiç niyeti yoktu. Zaten Bilal de, kölelerinden bir köleydi.Minnetsizdi ve “Alýn sizin olsun. Ne yaparsanýz yapýn deyi-verdi.

Bilal, Ümeyye Ýbn Halef'in ellerinde, Ebu Cehil'in insafý-na(!) kalmýþtý. Aldýlar ve Bilal'i sahraya götürdüler. Çölün kýz-gýn kumlarý üzerinde yatýrýyor, omuzlarýna taþlar koyup, birtaraftan iþkence yaparken, diðer yandan da gönlünün gülüMuhammed'i (s.a.s.) ve dinini inkâr etmesini istiyorlardý. Bil-hassa Ebu Cehil'de, bitip tükenmek bilmeyen bir kin vardý;salyalar dökülen aðzýndan bu kinini her fýrsatta kusuyordu.

Bir efendi olarak aklýna sýðýþtýramýyordu; kendi iradesidýþýnda bir baþka güç nasýl kabul edilebilirdi? Hele hele birköle, konumuna bakmadan böyle bir kabule nasýl cüret ede-bilirdi? Yüzüstü kýzgýn kumlara yatýrýyor ve güneþte kýzarýn-caya kadar iþkence yapýyordu. Bir taraftan da, “Muham-med'in Rabbini inkâr et!” diye sürekli telkinde bulunuyor,hakaret üstüne hakaretler yaðdýrýyordu. Zaten takati tüke-nen Bilal'in, söz söylemeye mecali kalmýyor, dudaklarýndansadece bir kelime dökülüyordu: “Ehad, Ehad.”

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý12

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 12

Page 14: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Bilal, o dünyayý da bilen birisiydi. Bugüne kadar hep on-larla beraberdi. Dediklerini kabullenip tekrar yanlarýna gitsene deðiþecekti? Hayat boyu iþkence altýnda yaþamaktansa, buiþkenceye katlanýp ebedî huzuru yakalamak vardý iþin aslýn-da. Onun için diþini sýkmýþ ve zilletle yaþamaktansa izzetleölümü çoktan göze almýþtý. O gün Bilal'e kimse güç yetirip is-teklerini kabul ettiremedi. Bulduðu yolda sabitkadem kalma-ya kararlýydý ve her türlü iþkenceye raðmen bu kararlýlýðýn-dan zerre kadar taviz vermedi.

Güneþin yakýp kavurduðu bedeninde ayrý bir parýltý, ke-miklerine yapýþmýþ teninde de farklý bir ýþýltý vardý. Kararmýþbedeni âdeta nur kesilmiþti. Ümeyye ve Ebu Cehillerin, bitiptükenmek bilmeyen kinini sinesinde söndürürken âdeta me-lekleþiyor ve bir baþka keyfiyet kazanýyordu. Bu ne kindi kimaksadýna nail olabilmek için her þeyi mubah görüyordu.

Boynuna ipler baðlayarak, onu çocuklarýn eline veripsokaklarda, Mekke Daðlarýnýn arasýnda sürükletiyorlardý.Allah Resulü (s.a.s.)’nün “ümmetim” dediði Bilal'i, çoluk ço-cuðun oyuncaðý haline getirmiþlerdi.

Çölde yalýnayak yürüyüp yanmadan Bilal'i anlamaya, çi-lesini görüp bilmeden, mihnetlerin ortaya çýkardýðý kadr ukýymetini idrake imkân olabilir mi?

Onun çektiði çileyi duyup gördükçe, sýkýntýlarýn cende-resinde yanýp kavrulan Allah Resulü (s.a.s.) de çok üzülüyor-du. Onu hürriyetine kavuþturmakla Hz. Ebu Bekir (r.a.), herzamanki ferasetini konuþturuyor, ayný zamanda Efendimizide sýkýntý ve üzüntülerinden bir nebze kurtarmýþ oluyordu.Zira baþýnda deðirmen taþlarýnýn döndürülüp kavuran güne-þin altýnda inim inim inletildiði bir sýrada, Hz. Ebu Bekironu sahibinden satýn almýþ ve arkasýndan da hürriyetine ka-vuþturmuþtu.

B i l a l - i H a b e þ î 13

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 13

Page 15: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Hz. Ömer'in dediði gibi, Hz. Ebu Bekir efendimiz, Bilalefendimizi hürriyetine kavuþturuyordu. Böylelikle Bilal, hemÜmeyye ve Ebu Cehil'in hiddetinden, hem de Kureyþ'in iþ-kencesinden kurtulmuþtu. Doðruca Allah Resulü’nün (s.a.s.)yanýna gitti. Teslim oldu O'na ve o günden sonra da hiç ay-rýlmadý. Her geçen gün Bilal, Efendimize (s.a.s.) biraz dahayaklaþýyor, muhabbeti bir kat daha artýyordu. Bir zamanlarinsan yerine bile konulmayan Bilal için artýk sýkýntýlý günlergeride kalmýþ, yeni bir hayat baþlamýþtý. Öyle bir mesafe katetti ki dünkü siyahî köle bugün, kendisinden çok þey öðrene-ceðimiz bir muallim, büyük bir dava adamý haline gelmiþti.Derken gün geldi Mekke, kapýlarýný tamamen kapattý imana.

Mukaddes bir göç yaþanacaktý Medine'ye ve artýk Mek-ke, arkasýndan aðýtlarýn yakýlacaðý, daüssýlalarla methiyele-rin dizileceði bir beldeydi. Her inanan gönül gibi artýk, Bilalde Medine'deydi. Nihayet namaz farz kýlýnmýþ, insanlarý onadavet için ezan okunmasý gerekiyordu. Efendiler Efendisi(s.a.s), cennetteki kameti ulaþýlmaz kýlan böyle bir vazife içinBilal'i seçmiþti. Kalktý ve o yanýk sesiyle ezan okumaya baþ-ladý. Allah'ýn adýný, Resulü’nün yâdýný Mekke'de bu denlihaykýramamýþtý. Bir zamanlar Mekke'yi “Ehad... Ehad…" di-ye inleten ses, þimdi; “Allahüekber… Allahüekber…” diyeMedine'de yankýlanýyor, insanlarý Resulullah'la birlikte na-maza davet ediyordu.

Derken Bedir geldi çattý. Ne tevafuk ki oradaki parolada; “Ehad… Ehad…” idi. Kureyþ, buraya ölümüne gelmiþti.Mekke'de elinden kaçýrdýðý fýrsatý burada kaybetme niyetin-de deðildi. Ona göre hazýrlanmýþ ve baþka bir ihtimali akýl-larýna bile getirmiyorlardý. Mekke'nin sokak ve daðlarýndaBilal'i inim inim inleten Ümeyye de Bedir'e gelenler arasýn-daydý. Bulutlar güneþin önünde ebedi kalamazdý ya…

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý14

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 14

Page 16: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Günler deðiþmiþ, çehreler de baþkalaþmýþtý. Ümeyye deettiðini bulacak, ektiðini biçecekti. Hem de adam yerinekoymadýðý kölesi Bilal'in eliyle…

Bir ara Ümeyye'yi gördü Bilal, haykýrdý; “Küfrün baþýÜmeyye! Ýþte þurada!” Ümeyye ise Bilal'i hâlâ küçümsüyor,tepeden bakýyordu. “Bilal! Kölem! Sen mi', diyor ve aldýrýþbile etmiyordu. Bulunduklarý yerden bir tekbir sesi yükseldi.Artýk Ümeyye nefes alamýyordu.

Bilal, mükemmel bir insan olmuþtu. Ezaný, namazý, kullu-ðundaki derinlik ve hassasiyetiyle; Hz. Peygamber'in de dikka-tini çekiyor ve zaman zaman, “Hangi amelin sebebiyle bu nok-taya ulaþtýn?” anlamýnda kendisiyle ilgili sorular soruluyordu.

Bir defasýnda Efendimiz (s.a.s.), cennete girdiðini veönünde bir ses iþittiðini anlatýyordu. Cebrail'e bu sesin ne ol-duðunu sormuþ; “Önünüzde Bilal yürüyor” cevabýný almýþtý.

Efendimizin (s.a.s.), cennetin kendisine müþtak olduðuüç kiþiden biri olarak anlattýðý Bilal, ayný zamanda çok mü-tevazý idi. Bir kýsým insanlar, gelip Bilal'in faziletlerindenbahsettiklerinde çok utanmýþ ve “Ben bir Habeþliyim. Dahadün bir köleydim.” demiþti.

Ýnsanlarýn kendisini Hz. Ebu Bekir'den üstün tuttuklarýkulaðýna gelmiþti. Çok þaþýrmýþ, utancýndan kýpkýrmýzý kesil-miþti ve hemen müdahale etti: “Nasýl olur?” dedi. “Ben,onun hasenatýndan (iyilikler) sadece bir haseneyim (iyilik).”Efendimiz (s.a.s), onun izdivacýyla bizzat meþgul olmuþtu.Evine ziyarete geldiði bir sýrada hanýmýnýn Bilal'i bir nebzeüzdüðünü hissetmiþ, “Sakýn Bilal'i gücendirme!” diyerekonu ikaz etmiþti. Zira onu üzenin hasenatý tehlikeye girebi-lir, iyilikleri kabul görmezdi.

Medine güzeldi. Ýþkenceler mazide kalmýþtý. Resulullah'laberaberdi. Artýk Bilal de bir insandý hem de rehber bir insan.

B i l a l - i H a b e þ î 15

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 15

Page 17: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Ama Bilal'in gözünde hâlâ Mekke tütüyor, yana yakýla Mek-ke'ye methiyeler diziyordu. Bir yüce mefkûreye koþarken ne-fes nefese, Rabbinin adýný orada da haykýrmak en büyük ha-yaliydi. Ayný zamanda her yer vatan deðildi, olamazdý da. As-lýna bakýlýrsa Bilal, aslen Mekkeli de deðildi. Ama Mekke'deçilesi vardý. Çölün kumlarýna karýþmýþ teri vardý. Mekke'deonun yeri vardý. Taþý topraðý hatýralarýyla doluydu. Ezan okur-ken oraya yöneliyor, sesini daha bir gür çýkarýyordu. Belki deMedine'de bulduðu rahatlýðý Mekke'de de yaþayabilmenin öz-lemiydi bu.

Taþýna topraðýna naðmeler yakýyor, pýnarlarýnýn suyun-dan içebilme özlemiyle yanýp tutuþuyordu.

Hastalanmýþtý bir gün. Ateþler içinde yanýyor ve þiddetlibir acý çekiyordu. Hâlini sorduklarýnda, belki de ilk günler-deki çileli günlerini hatýrlamýþ ve unutmuþtu her þeyi. ZiraMekke düþmüþtü yâdýna; aðrýlarý bir bir gitmiþ, oraya olanözlemini, hem de Mekke'nin otuna, daðýna ve taþýna olanhasretini seslendiriyordu. “Bilmem ki!” diyordu. “Mekkevadisinde etrafýmý izhir ve celil otlarý sarmýþ olarak bir gecedaha geçirebilecek miyim? Mecenne suyuna ulaþacaðým birgün daha gelecek mi? Þâme ve Tafîl Daðlarý bana bir kere da-ha görünecek mi?”

Karýncanýn duasýna muttali olup ihtiyacýný gideren yüceKudret, elbette Bilal'in yakarýþýný da duyuyordu. Olacaktý;bunlar da olacak, Bilal'in, Bilallerin de hasreti dinecekti.Ama zamaný vardý.

Aradan yýllar geçti. Geçen yýllar ile birlikte sýlaya olanhasret, önü alýnmaz bir talebe dönüþmüþtü. Ziyaret için yo-la döküldüler. Kureyþ çok tahammülsüzdü. Hudeybiye'dedurup yoldan geri dönmek zorunda kaldýlar.

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý16

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 16

Page 18: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Bir anlaþma vardý, ama Kureyþ þimdiye kadar neye sadýkkalmýþtý ki… Bir köye saldýrýp kan dökerek anlaþmayý ihlâlederlerken, yolun sonuna geldiklerinin farkýnda deðillerdi.

Artýk vakit tamamdý. Nihayet, müjdesi verilmiþ bir fe-tihle Mekke'ye girdiklerinde, orada artýk ne Lat, ne de Uzzakalmýþtý. Ne Ebu Cehil'den eser vardý, ne de Ebu Leheb'inhükmü geçiyordu. Hak gelince batýlýn mumu sönmüþ ve iþ-kenceler de bitmiþti!

Mekke, gerçek sahibine kavuþmanýn bayramýný yaþýyor-du. O güne kadar mazlumlarýn iniltisine þahit olan Mekke,ilk kez Muhammedî seda duyacaktý. Ýþaret buyurmuþtu Resu-lullah ve çýkmýþtý Bilal Kâbe'nin damýna. Mekke'nin dört birufkunda artýk, “Allahüekber, Allahüekber!” hakikatý yankýla-nýyordu. Mekke'nin yüzü gülmüþ, kasvet kaplý atmosferinibüyülü bir huzur bürümüþtü. Âdeta hayat durmuþtu Mek-ke'de. Müminlerde sevinç gözyaþlarý, müþriklerde ise korku-lu bakýþlar hâkimdi. Þaþkýnlýktan ne yapacaðýný bilemeyenler,utancýndan huzura gelemeyenler vardý. Kendi zaviyelerindenbakýyor ve hayatlarýndan endiþe duyuyorlardý. Hâlbuki AllahResulü (s.a.s.) insanlarý insanca yaþatmak için gelmiþti.

Yine enginliðini konuþturacak, her türlü hakaret ve þidde-ti reva gören kin tacirlerine bile, “Haydi gidin, hürsünüz.”deyiverecekti. Resulullah (s.a.s.) ile birlikte bütün savaþlarakatýldý Bilal. Veda Haccý'nda bulundu. Ümmetiyle vedalaþýr-ken Allah Resulü (s.a.s), Bilal'in içine de bir kor düþmüþtü.O'nun olmadýðý bir mekâný hayal edemiyor, aklýna bile getir-mek istemiyordu. Ancak O da bir beþerdi ve herkese olanO'na da olacak, bir gün O da, fena ve faniyi býrakýp; ebedîdostluða, Refik-i Âlâ’ya ulaþacaktý. Son ezanýný, güneþin gurupettiði, Resulullah (s.a.s.)'ýn yüce dostluða kavuþtuðu gün oku-muþtu. Bu hicrana gönlü dayanacak gibi deðildi. Sabah-akþam

B i l a l - i H a b e þ î 17

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 17

Page 19: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

beraber olduðu Allah Resulü (s.a.s.) ile artýk oturup kalkama-yacak, ezaný okuyup arkasýnda namazýný kýlamayacaktý.

Çok üzgündü. Baðrýna taþ basýp, yüreðindeki ateþi sön-dürmeyi defalarca denedi, ama buna imkân yoktu. Deli-di-vane olmuþtu. Gecenin sessizliði çökünce Medine'ye, Bilalde susmuþ, bir türlü ezan okuyamýyordu. Belki de Medi-ne'yi, eski haliyle yâd etmeyi arzuluyor, Resulullah (s.a.s.)olmadan zihnine oradan bir iz düþmesine gönlü razý olmu-yordu. Zira o güne kadar okuduðu hemen hemen her ezanýnnamazýný Resulullah (s.a.s.) kýldýrmýþ, attýðý her adýmdaO'nunla hemdem olmuþtu.

Hatýralarýndaki Medine'yi yaþamak, ölünceye kadar bü-tünlüðüne halel getirmemek için oradan ayrýlmak istiyordu.Aklýna koymuþtu: O'nun olmadýðý yerde Bilal de olmamalýy-dý. Halife Hz. Ebu Bekir'in yanýna geldi ve Efendiler Efendi-si'nin (s.a.s.) bir sözünü nakletti ona. Zira Efendimiz (s.a.s),bir gün karþýsýna almýþ ve ona: “Ya Bilal! Allah yolundacihattan daha faziletli bir baþka amel yoktur.” demiþti.

Hz. Ebu Bekir, anlamýþtý Bilal'in maksadýný. Ortalýðý ses-sizlik bürüdü bir müddet ve arkasýndan endiþe dolu bir sesle,“Ne demek istiyorsun ya Bilal!” dedi. Bilal'in cevabý hazýrdý:“Ölünceye kadar kendimi Allah için vakfetmek.” Ayný hic-ran, Hz. Ebu Bekir'i (r.a.) de yakmýyor muydu, gözyaþlarýnahâkim olamadý ve narin bir ses tonuyla Bilal'e tekrar döndü;“Ezanýmýzý kim okuyacak?” dedi. Zira Bilal bir garip olmuþ-tu. Çileli günlerin bir hatýrasýydý. Medine “Allahüekber’i” ilkonunla duymuþ, ayný sedayý Mekke'ye o taþýmýþtý. Resulullah(s.a.s.)’ýn müezziniydi. Mukadder beþer yolculuðu devam et-se de, günde beþ vakit ezan ve namaz arkada kalanlara birerborçtu. Bilal de giderse, ezanlarý kim okuyacaktý? Her ikisi dehýçkýra hýçkýra aðlýyordu. Bir ara kendini toparladý Bilal ve

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý18

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 18

Page 20: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

inleyen bir sesle; “Resulullah (s.a.s.)’tan sonra ben ezan oku-yamam!” diyebildi. Belli ki Hz. Ebu Bekir'in ýsrarý bir neticevermeyecekti.

Bilal'i durdurmak mümkün deðildi. Öylesine kararlýydýki bir adým daha attý ve Halife'ye: “Sen” dedi. “Beni, Allahiçin mi satýn alýp hürriyete kavuþturdun, kendin için mi?”Hz. Ebu Bekir gibi varlýðýnýn tamamýný Allah yolunda sefer-ber eden birisi, kendisi için bir adým atar mýydý hiç? “Elbet-te Allah için” cevabýný verdi.

Bunun üzerine boynu bükük Bilal'in aðzýndan þu cümle-ler dökülmeye baþladý: “Þayet beni kendin için satýn alýphürriyete kavuþturmuþsan, yanýnda tutabilirsin. Hakkýn varbuna, o zaman dediðini yaparým. Ancak bunu, Allah içinyapmýþsan býrak da bugün ben, Allah için cihat edeyim.”

Yüreðe bir taþ daha basmak gerekiyordu ve artýk Bilaliçin Medine uzaktan bakýlan bir þehirdi. En çok sevdiði, ar-kasýndan aðýtlar yaktýðý Mekke de artýk yarasýna merhemolamazdý ve oraya dönmeyi de düþünmüyordu.

O sýralarda Þam tarafýna gitme hazýrlýðýnda olan bir se-riyye vardý. Katýldý aralarýna ve sonrasýnda hiç durmadan Al-lah için koþturdu durdu. Zira yarasýna ancak Allah için attý-ðý adýmlar merhem olabiliyordu.

Zaman ilerliyordu. Hz. Ebu Bekir (r.a.) de gurup etmiþ,bayraðý artýk Hz. Ömer (r.a.) taþýyordu. Bilal'i özleyen, Bilal'inezanýna hasret kalanlardan biri de þüphesiz Hz. Ömer'di. Ay-ný hasreti yaþayan binlerce insan vardý Hicaz'da. Dindirilmesimümkün olmayan bir hasretti bu. Konuþtular aralarýnda vebir nebze de olsa sýzýlarýný dindirmeye karar verdiler. HalifeHz. Ömer gidecek ve getirecekti Bilal'i tekrar Medine'ye.

Hz. Ömer düþtü yollara ve Þam'a geldi. Aradý ve bulduBilal'i. Aradan yýllar geçmiþti. Oturup hasret giderdiler saat-

B i l a l - i H a b e þ î 19

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 19

Page 21: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

lerce. Mekke'den bu yana kopup gelen iki dostun dertleþme-siydi bu.

Hicraný, sadece Bilal yaþamýyordu ki. Hicaz'ýn yasý, bi-tip tükenme bilmiyordu. Bir anlýk teneffüs bile olsa, yürek-lere bir nebze su serpilmeliydi. Sonra sözü ezana getirdi.

Hz. Ömer, “Ne olur, bir defa”, dedi ve ýsrar etti: “Medi-neliler seni, ezanýný bekliyor ya Bilal.” Yumuþamýþtý Bilal. Zi-ra önünde sadece bir fert deðil, sosyal bir talep duruyordu.Belki de dualar küllîyet kesbetmiþ ve kabul vakti gelmiþti. Birde rüya görmüþtü Bilal! Yýllarca hasretiyle yanýp tutuþtuðuEfendisi, Efendimiz (s.a.s.) gecesine teþrif etmiþ, “Bu kadarayrýlýk niye ya Bilal! Bizi ziyaret vakti gelmedi mi?” demiþti.Bir iktirândý (yaklaþma) bu.

Doðruca Medine'nin yolunu tuttu. Oraya gelinceye ka-dar, bütün hatýralarýný yeniden canlandýrdý zihninde. Medi-ne'de okuduðu her ezanýn imamý Resulullah (s.a.s)'tý ve Bilalde Medine'ye gidiyordu. Sanki yeniden karþýlaþacakmýþ gibiheyecanlanýyor, yürüdüðünün bile farkýna varmýyordu. Uçu-yordu âdeta.

Derken ulaþmýþtý Medine'ye. Doðruca Efendimizin kab-rinin baþýna geldi. Çok duyguluydu. Yýllar sonra pak yüzünügöremese de; O'nun, kendi halini gördüðünden emindi. Birhasbýhaldi bu. Hýçkýra hýçkýra aðlýyordu.

Orada, iki yadigâr; Hz. Hasan (r.a.) ve Hz. Hüseyin(r.a.) ile karþýlaþtý. Görüp karþýlaþtýðý her þey Efendisini, gön-lünün sultanýný hatýrlatýyordu. Kendini kaybetmiþti Bilal!Onlarý kucaklýyor, öpüp öpüp sarýlýyor ve kokularýnda Re-sulullah (s.a.s.)’ý duymaya çalýþýyordu. Sevinen sadece Bilaldeðildi ki! Geldiðini duyan herkes, ayrý bir sevinç yaþýyordu.

Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin, bir fýrsat yakalamýþlardý. Bý-rakmadýlar onu, deðerlendirmek istediler. Bilal'in olduðu

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý20

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 20

Page 22: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

yerde, ezaný da Bilal okumalýydý ve sabah ezanýný okumasýiçin boynuna sarýlýp yalvardýlar âdeta. Belli ki istek, Hz.Ömer’den deðil, bütün Medine'den geliyordu.

Gecenin karanlýðý veda edip Medine aydýnlanmaya du-runca, o gece mescitten bir nida yükselmeye baþladý: “Alla-hüekber… Allahüekber...” Ezan okunuyordu. Ama bu ezan,bu ses, tanýdýk bir sesti. Evet. Evet, Bilal'in sesiydi bu. Onunsesi kulaktan girince gönüllere, Resulullah tahtýný kurmazmýydý hiç?

Rüya deðil, gerçekti bu. Bilal… Ezan... Resulullah (s.a.s.)ve Medine... O kadar bütünleþmiþlerdi ki dâüssýlayla yanýptutuþtuklarý Mekke'ye bir fetihle girdiklerinde bile geri dön-müþ, Medine'yi þenlendirmeye devam etmiþlerdi.

Medine sarsýlmýþtý âdeta. Dalga dalga yankýlanan Bi-lal’ýn sesini duyan herkes, evinden fýrlýyor ve heyecanla mes-cide doðru koþmaya baþlýyordu. Kadýn-erkek, çoluk-çocuk,ayný sarsýntýyla doðruluyor, Medine'de bayram yaþanýyordu.

Sanki Resulullah (s.a.s.) hayata geri dönmüþ, Bilal demescitte, Allah Resulü'nün (s.a.s.) kýldýracaðý namazýn ezaný-ný okuyordu. Daha Bilal'ýn ezaný bitmeden, yýðýlmýþtý Medi-ne, mescidin önüne. Heyecan doruk noktaya ulaþmýþtý. Du-yup gördüklerinin, rüya deðil gerçek olduðunda þüphelerikalmamýþtý artýk. Göz pýnarlarý Ceyhun olup çaðlamaya dur-muþ, o güne kadar görülmeyen bir gözyaþý döküyordu Me-dine. Hýçkýra hýçkýra aðlýyorlardý. En çok aðlayan ise þüphe-siz Halife Hz. Ömer'di. Bilal'in ise bu heyecaný kaldýracak ta-kati yoktu, tekrar vedalaþtý Medinelilerle, attý yine kendiniÞam cephelerine.

Hayata veda zamaný gelip ölüme el sallarken Bilal, “Ya-rýn dostlara kavuþacaðýz! Muhammed (s.a.s.) ve yanýndakile-

B i l a l - i H a b e þ î 21

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 21

Page 23: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

re.” diyordu. Bunu duyan hanýmý bir taraftan aðlýyor, diðeryandan da dövünüp çýrpýnýyordu.

Teselli yine Bilal'e düþmüþtü: “Bir vuslat bu, ne mutlubize.” Hicretin üzerinden Yirmi yýl geçmiþti. Bilal, atmýþ kü-sur yýlý geride býrakýrken, fena ve faniye de veda ediyor, ebe-di dostlukla bitmeyecek bir vuslat yaþýyordu.

Bilal… Müezzinimiz… Medine, Mekke, Hicaz derken,bugün ezanýn dünyaya yayýldý, ey Bilal! Sadece dünkü Medi-ne deðil, bütün dünya bekliyor ezanýný bugün.

Belki sesimiz kýsýk, dertlerimize derman olacak bir Hz.Ömer yok aramýzda, hatýrý sayýlan. Seninle hasbýhâl edebile-cek kametten yoksunuz. Boynuna sarýlýp yalvaracak bir Ha-san ve Hüseyin'den de mahrumuz bugün. Bir fetret yaþýyo-ruz ki sorma. “Gel artýk!” diyebilecek ne dudaklarýmýzdafer, ne de dizlerimizde derman kaldý. Bir bükük boynumuzvar; akýþý deðiþtireceðine inandýðýmýz bu acziyetimizle, hali-miz bir lisan, gözlerimiz rahmet kapýsýnda ve ezanýmýzýnokunacaðý günü, bayram yaþayacaðýmýz aný bekliyoruz.

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý22

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 22

Page 24: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Þimdi elinde ucu paslanmýþ bu mýzrakla öteye beriye koþuyordu savaþ meydanýnda. Birkaç kýlýç darbesindenkendini kurtarmýþtý. Bir sine arýyordu o paslý mýzraða.

Paslý Mýzrak

“Bana biraz seyrek görün” demiþti Resulullah (s.a.s).Dayanýlmaz bir acý veriyordu bu ona. Müslüman olduktansonra O'na görünmemek, O'nu görmemek ne kadar zordu.Yiðitler yiðidi Hz. Hamza’yý (r.a.) þehit ettiði gün ne kadarsevinmiþti hâlbuki. Demek ki o sevinç gelecekte büyük biracýnýn baþlangýcýymýþ. Dünya sevgisi de böyle miydi acaba?Bugünün mutluluðu, zevk ve eðlencesi ahiret hayatýnýn elemve keder habercisi miydi?

Þimdi onun için Güneþler Güneþi'nden ayrý geçen gün-leri, sanki karanlýkta geçen zaman parçalarýydý. Bu kederedayanýlmaz, bu acýya tahammül edilmezdi. Fakat NebilerNebisi (s.a.s), "Seni görünce amcam Hamza'yý hatýrlarým dasana karþý ister istemez bir burukluk hissedebilirim.” demiþ-ti. Demek ki daha yýllar boyu bu acýyý sinesinde taþýyacaktý.Hamza þehit düþmüþtü, ama asýl yaralanan ve bir ömür bo-yu bu yarayý sinesinde taþýyacak olan kendisi idi.

O'ndan ayrý kalmak ne kadar zordu. Hurma dallarý bilehüzünle salýnýyor, belki de kendi aðýtýna ortak oluyordu. Be-yaz bulutlar, her günü için ona biçilmiþ yas kefenleriydi. Du-alarý göklere yükselirken bulut kefenlere sarýlýyor ve Hakk'abir tazarru ve niyaz þeklinde yükseliyordu. Onun kaderi artýk

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 23

Page 25: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

aðlamak, aðlamak, yine aðlamaktý. Belki bir gün "Bana görü-nebilirsin" sözünü duyardý o Fem-i Güher-i Nebevi (s.a.s)’den.Fakat o gün ne zaman gelecekti? O'nun tatlý ve müþfik bakýþ-larý ne zaman sevip okþayacaktý hüzünlü yüzünü?"

"Bana görünebilirsin" sözü iki kelimelik bir sözdü amaonun için bir hürriyet beyannamesi, bir kurtuluþ beratýydý.Kollarýndaki esaret pranga ve zincirine dokunacak bir kýlýçgibi onu manevî huzura erdirecekti bu iki kelime.

"Bana görünebilirsin..." sözünü asla duymadý o. Bir gün,ikindi güneþi gurup etti. Beyaz bulutlar matem rengine bürün-dü. Hurma dallarý hicranla titredi, bir ney gibi inledi. Rüzgâr,bir çýðlýk gibi engin kum okyanusunda mecnun olup dolaþtý.

Medine'ye bir matem havasý, bir inilti ve efgan iklimiçökmüþtü. Herkes aðlýyor, aðlýyordu. Bazýlarý elini baðrýnavurup daðlara yürümüþtü. Bir kýsmý, saçýný baþýný yoluyor vekendini yerlere atýyordu. Bir kýsmý "Hayýr O ölemez!" diyekükrüyordu. Evet, Kâinatýn Fahri, iki Cihan Serveri (s.a.s),bir güneþ gibi dünya ufkunda batýp, ahiret ufkunda doðmuþ-tu. Toprak o güzel endamý baðrýna almýþtý. Ahiret, biraz dabize ýþýk saçsýn, biraz da bizi nurlandýrsýn diye O'nu yýllar yý-lý intizar ediyordu zaten. Artýk kavuþmuþlardý Gül ü Rana'ya,kavuþmuþlardý bir zerresi cihana bedel olana. Fakat ya, "Banagörünebilirsin" sözüne hasret yaþayan ne yapabilirdi? O'nunbir tek tebessümünü yakalayamamýþ mukassi gönül, hüzünlüyürek ne yapabilirdi. Acýlarýn, ýzdýraplarýn deryasýnda yalnýzbaþýna kalmýþtý iþte. Bir ümit diye beklediði kapýlar da kapan-mýþ ve sürgülenmiþti gayrý. Artýk ona merhem sürecek tabip,o acýyý dindirecek, neþter vuracak doktor gitmiþti.

Bundan böyle rüyalarýnda arýyordu O'nun tebessümü-nü. Bir kere olsun "Bana görünebilirsin" dese, rüyalarda bileolsa, ruhu gül gülistan olacaktý. Tesellî pýnarý kurumuþ kal-biyle aðlamaklý geçiyordu günleri. Ecel gelip kapýsýný çalaca-

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý24

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 24

Page 26: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

ðý ana kadar da gözlerindeki bu hüzünlü katreler dinmeye-cek ve daima yanaklarýný sulayacaktý.

Ah, esef ve üzüntüyle geçen yýllar ne kadar da acýmasýzve zalim oluyor! Her aný iðneli fýçý içinde geçen yýllar, ne ka-dar dayanýlmaz bir keder seli gibi insaný alýp o korkunç hü-zün okyanuslarýnýn baðrýna atýveriyor. Bir bahane sandalýyahut vesile parçasý olsa da kurtulsa insan, bu dalgalarý çe-neye kadar gelip duran ve onu boðmak için yükselen hüzünokyanusundan. Küçük bir bahane fakat bu kadarcýðý bile eleya geçer, ya geçmez!

Aþk ve sevda yolunda kayalarý parçalayacak bir efganývardý içinde. Vuslata giden yola gerilmiþ nice badireleri biranda tarumar edecek bir nefesi vardý ruhunda ama hak birbahane ýþýðý, bir vesile tebessümü çaksaydý ufkunda. O za-man koyacaktý baþýný topraða ve haykýrýþlarýný Arþ-ý âlâyagönderecek, efganlarla, figanlarla aðlayýp inleyecekti.

O günlerde Yemâme savaþýna çaðrý baþlamýþtý. Yalancýpeygamber Müseylemetü'l-Kezzab ve ordusuyla yapýlacakbir savaþtý bu. Kezzab, Kur'an'ýn mualla surelerine karþý na-zirelere kalkarak kendini peygamber ilan etmiþti. Hâlbukielindeki bir parça belagati bu yolda harcamasaydý, belki deiyi bir þair olarak þiirleri Ýslâm âleminde sevilerek okunurdu.Fakat kendi kendini rezil edecek ve insanlara alay konusuolacak bir seviyeye düþmüþtü þimdi.

O da hazýrlanýyordu savaþa. "Belki orada bir vesile bulu-rum" diyordu ebedî kurtuluþa. Savaþ, yunup yýkanma, temiz-lenip, ruh saffetine ulaþmanýn yegâne ve biricik vesilesi de-ðil miydi? Bir zamanlar onu kapkara renge boyamýþ, alnýnakara bir leke çalmýþ olan Uhud da bir savaþtý ama o Müslü-manlarý arýndýrmýþ, tertemiz eyleyip “ircýî (dönüþ)” sýrrýnaerdirmiþti. Artýk o da bir Müslüman idi ve savaþtan bekledi-ði yegâne þey, Resul-ü Ekrem'in (s.a.s.) tebessümünü yakala-

Pa s l ý M ý z r a k 25

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 25

Page 27: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

yabilmek için kana boyanýp, yine vücudundan akan kanlayunup yýkanmaktý. Artýk ölümü kovalama zamaný gelmiþti.Ah onu bir yakalayabilseydi. Bir kýlýç darbesiyle mana âlemi-ne kanatlanabilseydi... Fakat ondan önce yapacaðý bir þeyvardý. Yalancý peygamber Müseyleme'yi kollamak ve fýrsatý-ný bulunca da onu kâfir yüreðinden mýhlamak.

Büyük bir ordu hazýrlanýp Yemâme'ye doðru yola çýktý.Meþakkatli bir yolculuktan sonra savaþ meydanýna varanÝslâm ordusu, Müseyleme'nin tam teçhiz edilmiþ askerleriylekarþýlaþtý. Hiç vakit kaybetmeden iki ordu birbirine girdi. Sa-vaþ pek amansýz geçiyordu. Çýðlýk çýðlýða kaçýþan fakat ölüm-den kurtulamayan müþrikler. Müminlerin keskin kýlýçlarýnýnparýltýlarýndan titreyip amana gelenler. Bunun yanýnda yiðit-çe ölen Müslümanlar. Þehadet kovalayýp bir türlü ölümünkollarýna kavuþamayan heybetli ve cesaretli yiðitler, bu sava-þýn ne çetin ve gaza yüklü olduðunun en belirgin ifadesiydi.

Ýþte, ordunun içinde en kederli kiþi de gelmiþtiYemâme'ye. Elindeki paslý mýzraðýný yýllar önce Hz. Hamza(r.a.)'nýn baðrýndan çekip almýþtý. Ne kahir bir dosttu o. Elin-de tutarken Uhud gününün bütün ýstýrabý gelip bir cehennemateþi gibi o mýzraðýn gövdesinden eline ulaþýyor, sonra bir yý-lan gibi hýzla yürüyüp onun kederli yüreðini zehirli nefesiylekavuruyordu. Ne yakýcý bir yadigârdý o.

Þimdi elinde ucu paslanmýþ bu mýzrakla öteye beriye ko-þuyordu savaþ meydanýnda. Birkaç kýlýç darbesinden kendi-ni kurtarmýþtý. Bir sine arýyordu o paslý mýzraða.

Hz. Hamza'nýn zýt kutbunda küfrüyle ortalýðý karýþtýranbir sine. Buna sine demek de pek doðru deðildi hani. Bir pas-lý yürek arýyordu, küflü bir kalp arýyordu, paslý mýzrak tamkendine uygun yuvasýný bulsun diye.

Bir ara bir sahabînin sesi duyuldu. Sahabî eliyle iþaretederek "Ýþte Allah düþmaný, iþte Kur'an'a nazire yapmaya kal-

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý26

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 26

Page 28: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

kan Kezzab, kendini peygamber ilan eden müflis iþte!" diye-rek Müseyleme'yi gösteriyordu. O hemen döndü ve baktýiþaret edilen yöne. Zýrhlar içinde kendini emniyette zanne-den bu Allah düþmaný, bu yalancý olduðu kadar da korkakve sahtekâr, panik içinde kaçmaya çalýþýyordu.

Elindeki mýzraðý dengeledi. Paslý temren þimdiKezzâb'ýn yönüne çevrilmiþti. Sivri uç, sanki bir an önce zýr-hý delerek geçip, pas yuvasýna ulaþmak için can atýyordu. Yýl-larýn ýstýrabý ile kan aðlayan yürekten, koluna can geldi. Ko-lunu kaldýrdý. Mýzrak þimdi hedefe uçmak için bekleyen birebabil kuþu gibiydi. Büyük bir hýzla savurdu onu. Havada ýs-lýk çalarak giden mýzrak hedefe indiðinde kýzýl bir volkan fýþ-kýrdý Kezzâb'ýn sinesinden. Artýk ateþini söndürecek ve içinehuzur meltemleri estirecek bir kirli kandý fýþkýran.

Atýndan kýzgýn kumlarýn üzerine düþüp son nefesini bö-ðürür gibi bir ses çýkararak veren Müseyleme'nin ölümün-den sonra o, dizlerinde derman kesilmiþ bir þekilde iki bük-lüm oldu. Bir kutlu vesilenin þafaðýna doðru eðilip baþýnýsecdeye koydu ve þöyle inledi: "Artýk sana görünebilir miyimYa Resulallah (s.a.s), huzuruna çýkabilir miyim? Bir zaman-lar Müslümanlarýn en azizini þehit ettim. Þimdi kâfirlerin enþerlisini öldürdüm; artýk sana görünebilir miyim?"

Af kapýlarý açýldý mý, açýlmadý mý bilinmez. Resulûllah(s.a.s.) ona mana âleminden "Gel, artýk bana görünebilirsin"dedi mi demedi mi, kimse bir þey diyemez. Fakat bilinen birþey var. Bu iniltili efgân, Ýslâm âlimlerince Hulefa-i Ra-þidîn'in beþincisi kabul edilen Hz. Ömer bin Abdülaziz'in bi-le onun atýnýn burnunda ancak bir toz olabileceði bir zatýnyakarýþýydý. Bir sahabînin yakarýþý.

Pa s l ý M ý z r a k 27

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 27

Page 29: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 28

Page 30: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

"Firara mecal yok! Arkanýzda düþman gibi bir de-niz, önünüzde deniz gibi bir düþman. Ölmemeniz ve

yaþamanýz için ileri gitmekten baþka çare yok.

Tarýk Bin Ziyad

Yedinci asýrda, yeni bir inanç, yeni bir anlayýþ hâkimiyetkurmuþ, yeni bir dünyanýn müjde ve mesajlarý inananlarý ye-rinde duramaz hale getirmiþtir. Ýçlerinde duyduklarý aþký veþevki bir meþale ýþýðýnýn rehberliði kabul edenler, her tarafýaydýnlatma niyeti ile mütemadiyen dünyanýn saðýna solunakoþup durmuþlar. Ruhlarýnda hissettikleri hazzý herkese du-yurabilmek için karþýlarýna denizin çýkýþýna aldýrýþ etmemiþ-ler. Temiz ve duru inançlarýný bir uçtan öbür uca, dünyayayayma yarýþýna katýlmýþlar. Bütün bir asýr, boydan boya, buesrarengiz kuvvetin tesiriyle coþup, çaðlayanlarýn destanlarýile dolup taþmýþ.

Köklü ve derin bir uyanýþ, birkaç asýr içinde bir oldu bit-tiye gelebilir mi?

Sekizinci asýrda, ayný davanýn sevdalýlarý ile, ayný ahenk-le akýþýna devam etmiþ. Asýrlarca bir devlet kuramamýþ, baþ-kalarýnýn himayesinde daðýnýk halde hayat süren çöl çocuk-larý, o müthiþ enerjinin heyecaný ile azlýk ve imkânsýzlýklarý-na bakmadan inançlarýnýn beslediði zengin ve rengin ruhdünyalarýný baþkalarýna da açabilmek için kendi beldeleriniterk etmiþler. Ýnsanlýðý hep bahar havasý olan kendi iklim ve

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 29

Page 31: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

mevsimlerine çekebilmek için kendi benliklerini aþmýþ ve ye-ni dünyalarýn içine karýþmýþlar. Yeni nâr-ý beyzâlarýnýn yetiþ-mesine vesile olmuþlar, baþka ýrktan yeni nesillerin ellerinehizmet sancaðýný tutuþturmuþlardýr.

Bunlardan sadece birisini, geçtiði boðaza adýný veren vebin seneyi aþkýn bir zaman sonra Abdülhak Hâmid'e þiir ve ne-sir dünyasýnda ilham kaynaðý olan Tarýk Bin Ziyad'ý ele alalým.

Berberî asýllý. Kölelikten azat edilmiþ. Ýyi ata biner, çokiyi kýlýç, silah kullanýr.

710 yýlýnda beþ yüz kiþi ile mavnalara binerek Cebel-iTarýk sahiline çýktý ve güney sahillerini keþfe koyuldu. Bir ikikiþiyi esir alýp Maðrip’e geri döndü.

Fethe deðer bir ülke olduðu anlaþýlýnca halifeden fetihiçin izin aldý.

Bunun üzerine yedi bin kiþilik bir ordu ile Ýspanya kýyý-larýna gitti. 711 yýlýnýn Mayýsýnda Ceziret'ül-Hadra'nýn Ce-bel-i Tarýk denilen kýsmýna ayakbastý. Müfrezelerini parçaparça bu daða yýðdý. Geçiþ tamamlandýktan sonra bütün ge-mileri yaktýrarak askerlerinin dönüþ ümitlerini ortadan kal-dýrdý. Bu kararlý ve cesur tutumu ile ordusunu büyük müca-deleye hazýrladý. Ýlk þehir olarak deniz kýyýsýndaki Ceziretü'l-Hadra þehrini zapt etti.

Tarýk ilk defa 710’da Ýspanya sahillerine geçince TudmirValisi Theodmir, durumu Ýspanya kralý Rodrik'e bildirerek,Araplarýn niyetlerinin iyi olmadýðýný haber vermiþti. KralRodrik de o zaman gerekli hazýrlýklara baþlamýþtý. Tarýk bu-nun farkýna varýnca Musa Bin Nusayr'dan yardým istedi. Beþbin kiþilik bir yardým kuvveti imdadýna yetiþti.

Önce yedi bin kiþilik ordusu ile Seduniye þehrine doðruyürüdü ve zaferi elde etti. beþ bin kiþilik imdat kuvvetiyleGuadalete veya Late ýrmaðý kenarýnda bulunan Seviþ mevki-

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý30

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 30

Page 32: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

ine doðru ilerledi. Burada aniden Kral Rodrik'in yüz bin ki-þilik ordusunun haberini aldý. Bunun üzerine çok yönlü meþ-hur hitabesiyle askerlerini cihada davet etti.

"Firara mecal yok! Arkanýzda düþman gibi bir deniz, önü-nüzde deniz gibi bir düþman, ölmemeniz ve yaþamanýz için ile-ri gitmekten baþka çare yok. Biliniz ki bu yarýmadada, kötüle-rin sofrasýna oturan yetim çocuklardan daha zor ve sýkýntýlýþartlar içinde bulunuyorsunuz. Düþman sizin ordunuzu,silahlar ve bol yiyecekleri ile karþýladý. Siz kýlýçlarýnýzdan baþ-ka sýðýnaða sahip deðilsiniz. Düþmanýn elinden kurtaracaðýnýzazýktan baþka hiçbir þeyiniz de yok. Eðer bir an önce düþma-nýn iþini bitirmezseniz günler uzar gider de hýz ve aksiyonunu-zu kaybedersiniz. Sizden korkan kalpler artýk cüret kazanma-ya baþlar. Bu feci akýbete düþmekten kendinizi koruyunuz.

Biliniz ki sizleri davet ettiðim þeye ilk defa kendim ica-bet ediyorum. "

Sonra Ýspanya Kralý Rodrik'i, Bekka vadisinde karþýladý.Ordusundan kat kat fazla olan bu zýrhlý orduya karþý göðüsgöðüse savaþa karar verdi. Bizzat kendisi harbin dördüncügünü, fildiþinden yapýlan müzeyyen bir araba içindeki Rod-rik’e hücum ederek onu öldürdü. Kralýn ölümüyle moralle-ri bozulan Vizigotlar, Tarýk'ýn her gün artan hücumlarý kar-þýsýnda büsbütün bozguna uðradýlar. Harbin sekizinci gü-nünde kaçmaya baþladýlar.

711 senesinin Ramazan ayýnýn yirmi dördüncü günündekazanýlan meydan muharebesinin müjdesini, Musa Bin Nu-sayr'a gönderdi.

Düþman askerinin yeniden toplanýp büyük bir ordu ile in-tikam almaya kalkacaðýný düþünüyordu. Musa Bin Nusayr'ýnyerinde durup beklemesine dair emri dinlemeyerek Kurtubaþehri yakýnýnda bulunan Ýstece kasabasýna doðru yürüdü. Bu-

T a r ý k B i n Z i y a d 31

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 31

Page 33: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

rada toplanmaya çalýþan düþman ordusunun artýklarý üzerineþiddetli bir hücumda bulundu. Onlarý iyice bozup daðýttý. Buiki zaferin Ýspanya'da duyulmasý, Vizigotlarýn maneviyatýnýbozdu, cesaretlerini tamamen kýrdý. Köy ve kasabalardakiahali, büyük bir korkuya kapýlarak þehirlere doðru iltica etme-ye baþladýlar. Bu durumda Tarýk, ordusunu dört eþit parçayabölerek, bir kýsmýný Kurtuba, bir kýsmýný Malaga, bir kýsmýnýda Gýrnata ve Elviraye þehirleri üzerine gönderdi. Kendisi degeri kalan kuvvetlerle Vizigotlarýn merkezi olan Tuleytula þeh-ri üzerine yürüdü. Bu þehir gayet saðlam surlara sahip olmasý-na raðmen teslim olmak mecburiyetinde kaldý.

Bu þehirde pek çok ganimetler elde etti. Bunlar arasýn-da Tuleytula þehrinin sarayýnda bulunan Maide-i Süleymanadý ile anýlan meþhur tabela da bulunuyordu. GanimetleriMusa Bin Nusayr'a gönderdi. Onun bunlarda gözü yoktu.Çünkü zülcenaheyn idi. Yani dýþýn fatihi olduðu gibi alabil-diðine derinlere inmiþ, iç âleminin de fatihi olmuþ gerçek birkahramandý. Hatta kralýn sarayýna girdiðinde hazinelerininüzerine ayaðýný koymuþ ve kendi kendine muhasebesini þöy-le yapmýþtý: "Tarýk, sen dün tasmalý bir köleydin. Bugün mu-zaffer bir kumandansýn ama dikkat et yarýn topraðýn altýnagöçecek ve hesap vereceksin."

Endülüs adý ile anýlan bölge, Ýspanya'nýn ancak 1/5 veya1/4’inden ibaret olduðu halde, gerek burada ve gerekse ülke-nin diðer yerlerinde oturan ahali, Ýslâm ordusunun ilerleyiþin-den korkarak Fransa'nýn içlerine doðru hicret etti.

Tarýk, fethettiði yerlerdeki halký dinlerinde serbest býra-kýp mal ve can emniyetini saðladý. Hristiyanlara karþý göster-diði bu güzel muamele, hemen tesirini gösterdi. Kýsa zaman-da Hristiyan muhacirlerden baþka Avrupa'nýn bilhassa Fran-sa’nýn muhtelif yerlerinde oturan ve yaþayýþlarýndan mem-

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý32

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 32

Page 34: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

nun olmayan bir hayli ahali sevine sevine Endülüs'e gelmeyebaþladý.

Artýk Ýspanya yeni bir doðuþa nüve teþkil edecekti. Ede-biyat, sanat, ilim ve teknikte Rönesans’ýn baþlangýç noktasý-ný burada aramak icap eder. Alman yazar S. Hunke'nin "Av-rupa'dan Doðan Ýslâm Güneþi" isimli eserini mütalaa edenherkes bu gerçeðin itirafýný bütün boyutlarý ile görecektir.

Ýþte bir çaðýn fatihi unvanýna layýk bu büyük kumandan,her büyük gibi hizmetinin mükâfatýný dünyada görmeden,bu fâni âlemi terk etmiþtir. Çünkü bu zaferlerden sonrakihayatý Suriye’de dert ve meþakkatler altýnda sade bir þekildegeçmiþtir.

T a r ý k B i n Z i y a d 33

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 33

Page 35: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 34

Page 36: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

“Altmýþ yýllýk hayatýnýn kýrk beþ senesini savaþmeydanlarýnda geçiren ve yatakta ölmeyi ar sayan

bir hizmet adamý...”

Gazneli Mahmud

Türk ve dünya tarihinin büyük cihangirlerinden olanGazneli Mahmud, Gazne Devleti’nin gerçek kurucusu sayý-lan ve kölelikten komutanlýða yükselen Sebük Tigin’in oðlu-dur. On asýr önce yaþayan bu þahsiyetin açtýðý kapýdan fatihordular girmiþ; Himalaya eteklerine kadar bayraklaþtýrdýkla-rý ideal mefkûrelerini taþýmýþlardýr. Attýklarý tohumlarýn hiç-biri heder olmadan dün ve bugün sümbül vermiþ getirdikle-ri ab-ý hayattan binlercesi avuç avuç içmiþ, yaktýklarý cere-yandan on binlercesi kalp ve kafa aydýnlýðýna ermiþtir.

Gazneli Mahmud genç yaþlarýndan itibaren cesaret vezekâsý ile babasýnýn yardýmcýsý olarak savaþlara katýldý. Dahaon yedi yaþýnda iken babasýnýn Hint topraklarý üzerine ter-tip ettiði seferlerde büyük yararlýklar gösterdi. Bu ilk Hin-distan seferleri daha sonra onun hayatýnýn gayesi olacaktýr.

Kýsa zamanda rüþtünü ispat etmiþ olan Mahmud, o çað-larda askerî ve iktisadî bakýmdan büyük ehemmiyet taþýyanHorasan valiliðine getirilmiþtir. Daha sonra bu kölenin oðlu,valilikten hükümdarlýða yükselecektir.

Ýbnü’l-Esir ve Cüzcani gibi tarihçilere göre, “Sultan” un-vanýný alan ilk hükümdardýr; sultan kelimesinin devlet baþka-ný manasý ile ilk kullanýlýþý Gazneli Mahmud’la baþlamýþtýr.

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 35

Page 37: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Gazneliler Devleti’nin en büyük simasý olan SultanMahmud, devlet iradesi siyaseti ve büyük fetihleriyle kendi-ni Ýslâm-Türk tarihinin en mümtaz þahsiyetlerinden biri ya-pacak icraatlara giriþti:

Kuzeyde sýnýr komþusu olan Karahanlýlarla dostluk an-laþmasý yaptýktan sonra, adýný hiç silinmemek üzere tariheyazdýracak olan Hindistan seferlerine baþladý. Ýlk seferindeon bin süvarinin baþýnda Kuzey Hindistan’a girdi ve savaþfilleriyle takviyeli Hint ordularýný bozguna uðrattý. BaþkentGazne’ye muzaffer olarak geri döndü ve “putperest”ler kar-þýsýnda kazandýðý bu süratli ve büyük baþarýlarý dolayýsýyla“Gazi” unvanýný aldý.

Tropik bir iklime sahip Hindistan’daki aðýr þartlar onunazim ve gayretini kýramadý. Bilakis, karþýlaþtýðý mânia ve zor-luklar onun iradesini biledi, gerilimini artýrdý. Sürekli ve þid-detli muson yaðmurlarý, taþan nehirler onu, hayatýnýn gaye-si yaptýðý ideallerinden uzaklaþtýramadý. Zira Sultan Mah-mud, bu “reh-i sevda”ya girerken önünün binlerce gulyaba-ni ve ifrit tarafýnda kesileceðini, kandan-irinden deryalarlakarþýlaþacaðýný biliyordu. Bu büyük aksiyon adamý, bütünzorluklarý aþmasýný bilmiþ ve bütün Hindistan kapýlarýný so-nuna kadar açmak için cansiperane mücadele etmiþtir. Nite-kim Pencap düþmüþ ve Türk hâkimiyetine girmiþtir.

Sultan Mahmud’un yaptýðý on yedi Hint seferinden enünlüsü on birinci seferidir Bu sefer Hindistan’ýn batý sahilin-deki Katiavar yarýmadasýna, içinde Hindu dininin en büyükilahý Siva’ya ait meþhur putun bulunduðu Summat þehrineyapýldý. Þehir on binden fazla vakýf köye sahipti. Sultan Mah-mut, 30 bin süvari ile Tar çölüne girdi. Çölden bir ayda geç-ti; Summat’a ulaþtý. Yalçýn bir kaya üzerindeki kale, fetih or-dularýnýn savletine dayanamadý ve düþtü. Büyük put parçala-

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý36

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 36

Page 38: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

narak Gazne’ye götürüldü. Bu büyük zaferlerin akisleri yýl-larca devam etmiþ, onu efsanevî bir kahraman haline getir-miþtir.

Gazneli Mahmud’un, 1001-1027 yýllarý arasýnda arka arkayaptýðý on yedi Hint Seferi bir zaferler dizisi halinde cereyan et-ti ve bütün Kuzey Hindistan, Türk hâkimiyeti altýna girdi.

Zamanýný mefkûresinin tahakkuku uðruna programla-yan Sultan Mahmud, kuþ tüyü yataklar yerine cepheyi tercihetti. Bu çok hareketli hayat, sultanýn sýhhatini iyice bozmuþ-tu. Hekimler ona bir müddet dinlenmesini söyleseler de odinlemedi. Son olarak Ýran topraklarýna girdi ve buralarý dahâkimiyeti altýna aldý. Bu seferde hastalýðý iyice arttý. SonHint seferinde malaryaya (sýtma) yakalanmýþ, hastalýðý za-manla daha da artmýþtý.

Bitkin düþmesi üzerine Gazne’ye dönmeye mecbur ol-du. Fakat bir türlü hasta olduðunu kabullenmiyor, hekimle-rin ýsrarlarýna raðmen bir türlü yataða girmiyordu. Savaþ vezaferlerin yoðurduðu bu insan yattýðý yerde ölmeyi hazme-demiyordu. Nitekim bu büyük cihangir, 30 Nisan 1030’daoturduðu yerde vefat etmiþtir.

Altmýþ yýllýk ömrünün kýrk beþ senesini harp meydanla-rýnda, sürekli hareket halinde geçiren Sultan Mahmud’unTürk-Ýslâm dünyasýnýn müstesna þahsiyetlerinden biri oldu-ðuna þüphe yoktur. Son derece cesur, ayný nispette basiret-li, ihtiyatlý ve zeki idi. Yüksek bir kültüre sahip olup; hadissahasýna büyük alakasý vardý. Ýlim adamlarýna saygý duyarve onlarý himaye ederdi. Dünya çapýnda bir dâhi olan el-Bi-runî, yakýn dostu olup onunla bir Hint seferine katýlmýþtý.Firdevsî, dünya klasikleri arasýnda sayýlan meþhur “Þehna-me”sini ona arz etmiþti. Gazneli Mahmud’un bütün askerî

G a z n e l i M a h m u d 37

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 37

Page 39: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

faaliyetleri, duyduðu ve doyduðu yüce hakikatleri yayma is-tikametinde idi.

Sultan Mahmud, 17 büyük Hindistan seferi ile, oradasürecek olan Türk hâkimiyetinin, ayrýca ölümünden 917 yýlsonra kurulan (1947) Pakistan’ýn temellerini atmýþtýr.

Sultan Mahmud’un hayatý günümüz insanýna yýlmama,gevþememe, yüksek idealler uðruna hayatýný vakfetme, arka-sýnda silinmeyecek izler býrakma, yüzyýllar sonra da olsa ba-þak verecek tohumlar serpme açýsýndan mühim mesajlarsunmaktadýr.

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý38

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 38

Page 40: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Tuðrul Bey, uðrunda savaþtýðý inancýný, tarih kitaplarýnageçen þu sözüyle belirtiyor: "Kendime bir saray yapýp da

yanýnda bir camii yaptýrmazsam Allah'tan (c.c.) utanýrým"

Tuðrul Bey

Dukak Beyin oðlu Selçuk Bey; 1007 tarihinde hayatagözleri kapadýðýnda geride kalanlar þunlardýr: Tuðrul ve Çað-rý adýnda iki torun ve dokuz bin atlý adam.

Ýleride en büyük imparatorluk hanedanýn nüvelerini oluþ-turacak olan bu bir avuç insan, yýllarca oradan oraya göç edipyurt aramadan býkarak, soydaþlarýnýn yaþadýðý Horasan’ýn yo-lunu tutarlar.

Türk, Ýslâm ve dünya tarihini derinden etkileyecek olay-lar iþte bu hadiseyle þekillenmeye baþlar. Zira biri cesaret veþecaati, diðeri yüksek devlet adamlýðý vasfý ve siyasi zekâsý iletarihte þöhret bulan Tuðrul ve Çaðrý kardeþler, Selçuklu Dev-leti’nin temellerini Horasan’da atmýþlardýr.

Selçuklular Ceyhun’u geçince buradaki birçok Türkmenkendilerine katýlmýþ ve sayýlarý kýsa zamanda on bine yüksel-miþtir.

Selçuklu Beyleri, Horasan’a gelmelerinin sebeplerini birmektupla Gaznelilere bildirdiler. Mektupta, yersizlikten, ken-dileri için emniyetli yer bulamamaktan dolayý Horasan’a geç-tiklerini, Sultan Mesut’un tebaasý olmak istediklerini ve dev-

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 39

Page 41: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

letin sýnýrlarýný koruma vazifesini de yapabileceklerini anlatý-yorlardý.

Selçuklularýn askerî gücünden ve sayýlarýnýn artmasýndançekinen Sultan Mesut, bu talebi, üzerlerine bir ordu sevk et-mekle cevapladý. Yapýlan muharebede Gazne ordusu büyükbir bozguna uðradý. Selçuklular ümit etmediði bu zaferdensonra kurultayý (meclis) topladýlar ve son durumu müzakereedip þöyle deðerlendirme yaptýlar: “Düþünmediðimiz ve um-madýðýmýz hâlde böyle bir hadise oldu. Bunu kendimizdenbilmek hatadýr. Bu büyük orduyu biz yenmedik. Biz kendimi-zi korumaktan baþka bir þey yapmadýk. Bu onlarýn tedbirsiz-liðinden olmuþtur. Allah istedi ve böyle oldu. Beklemediði-miz hâlde bunca nimet ve alet elimize geçti. Fakir idik, zen-gin olduk. Bu olup bitenden dolayý maðrur olmamalýyýz!”

1038 Mayýsýnda Gazne ordusunu ikinci defa yenen Sel-çuklular, Horasan’ýn merkezi ve en mühim þehri Niþabur’ayürüyüp þehri ele geçirdiler. Tuðrul Bey Niþabur’da, þehrinileri gelenleri ve âlimlerini saygý ile kabul edip, halkýnþikâyetlerini dinledi. Bu arada þehrin kadýsý Said ile görüþtü.

Kadý: “Allah size uzun ömür versin. Oturmuþ olduðunuzbu taht, Sultan Mesut’un tahtýdýr. Hak Teâla’nýn gaybî perde-lerinin arkasýnda daha neler neler vardýr. Dikkat buyurun veAllah’tan korkup sakýnýn. Adalet ve insafý elden býrakmayýn.Zulüm görmüþ olanlar ve haksýzlýða uðramýþ bulunanlarakarþý merhametli davranýn ve onlarýn haklarýný müdafaa et-meye bakýn, onlarýn dilediklerini dileyin. Bu geliþimle hakkýyerine getirdim. Bir daha gelemem. Zira ilimle meþgulüm.Eðer akla rücû ederseniz, verdiðim bu nasihat yeter.” dedi.

Tuðrul Bey de; “Bundan böyle artýk huzura gelmekle ka-dý’nýn zahmet etmesini istemem. Söylediði þekilde iþ yapma-yý kabul ettim. Bizler buranýn yabancýsý garip insanlarýz. Ka-

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý40

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 40

Page 42: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

dý, haber göndermek suretiyle nasihatlerini bizden esirgeme-sin” diyerek büyüklüðünü ve nezaketini gösterdi.

Gazne Hükümdarý Mesut bu geliþmeler üzerine büyükbir ordu hazýrladý ve ordunun baþýnda, Selçuklu meselesinihalletmek üzere harekete geçti.

Gazneli Mesut’un büyük bir ordu ile üzerlerine geldiði-ni duyan, Tuðrul Bey, içerilere çekilmeyi teklif ettiðinde,Çaðrý Bey toplanan mecliste þu görüþleri savundu: “Eðer bizonu yenersek bütün cihaný ele geçiririz. Eðer o bizi maðlupederse, firara muktedir olamayýz. Zira maðlup edilirsek pe-þimizden nasýl gelecekleri aþikârdýr. Çektiðimiz ve bugünçekmekte olduðumuz bu sýkýntýlarý onlar da çektiler ve hâlençekmektedirler. Bizim at ve askerlerimiz dinlenmiþtir. Onlarise çöllerden geliyorlar. Bu yaptýðýmýz âcizliktir ve korkma-mak lazýmdýr.”

Konuþmadan da anlaþýlacaðý gibi, Selçuklular cihaný fet-hetme azmi ve ideali içinde idiler.

23 Mayýs 1040 Dandanakan Savaþý’nda, Selçuklularýngerilla harbiyle yýprattýðý ve yorduðu Gazne ordusu tam birbozgun yaþadý.

Dandanakan zaferini kazanmakla evvelkilerden farklýolarak artýk yeni bir devlet kurduklarýndan emin idiler. Bu se-beple Selçukî baþbuðlarý öðle üzeri atlarýndan inerek secdeyevardýlar ve bu büyük lütfunden dolayý Allah’a þükrettiler.

Merv’de yapýlan büyük kurultayda devletin tanzim veteþkili ele alýndý. Kurultay açýlýnca eline bir ok alan TuðrulBey, bunu büyük kardeþi Çaðrý Beye vererek kýrmasýný söy-ledi. O, bunu kolayca kýrdý: ok sayýsý üçe çýkýnca zor kýrdý;ama dört oku kýramadý. Tuðrul Bey Selçuklu ailesi arasýndabirliðin lüzumunu belirtmek maksadý ile yaptýðý bu hareket-ten sonra bir nutuk irat ederek, birlik halinde kalmadýklarý

Tu ð r u l B e y 41

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 41

Page 43: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

hâlinde, tek bir ok gibi kolaylýkla kýrýlabileceklerini, Selçuk-lu ailesinin bileþik oklar gibi tesanüt içinde kalmalarý hâlin-de hiç kimsenin kendilerini yenmeye muktedir olamayacaðý-ný, cihaný fethedebileceklerini söyledi.

Peþinden Abbasi Halifesi Kaim bin Emrullah’a þu mektu-bu gönderdiler: “Biz Selçukoðullarý daima farzlara ve sünnet-lere riayetkâr bir topluluk idik. Çok vakit gazâ ve cihat yolun-da çalýþtýk. Sultan Mesut bizzat büyük bir ordu ile üzerimizeyürüdü. Allah’ýn yardýmý ve Hazret-i Peygamber (s.a.s.)’in te-veccühüyle galip geldik ve bu zafere hamd etmek üzere, halkarasýnda adalet ve insafý yaydýk.”

Kurultayda Selçuklu ailesi arasýnda görev taksimi yapýl-dý, fethedilecek ülkeler belirlendi. Tuðrul Beyin görev alaný-na batý taraflarý düþmüþtü. Tuðrul Beyin, ilk andan itibarenfetih planlarý yaptýðý, emrindeki þehzadeleri grup grup veyatek tek muhtelif bölgelerin fethine memur ettiðini biliyoruz.

Nitekim Horasan’da devlet iþlerini düzenledikten sonrabatýya yöneldi. Böylece Selçuklular, Ortaçaðýn en güçlü dev-letlerinden Bizans ile karþý karþýya gelmiþ oluyorlardý. Esasenson bir asýrda Bizans, Ýslâm dünyasýna doðru taarruza geçmiþbulunuyordu. Ýþte Selçukoðullarýnýn Bizans’ýn doðu sýnýrla-rýnda görünmeleri bu devletin dikkatini bu bölgeye çekmesi-ne yol açtý.

Daha önce Arap ordularýnýn “Diyar-ý Rum”daki gazalarý-ný ve görevlerini bu defa doðudan gelen Selçuklular hem dekat’i netice alarak üstlenmiþlerdi. Çok geçmeden Selçuklu or-dularý Anadolu’ya girerek Bizans birlikleriyle çarpýþmaya baþ-ladýlar ve 1048’de Pasinler Ovasý’nda Bizans ordusunu aðýrbir yenilgiye uðrattýlar. Alýnan esirler arasýnda Gürcü kuvvet-lerini komuta eden Liparit de vardý. Bu ilk önemli Selçuklu Bi-zans vuruþmasýný kaybeden Bizans, Gürcü kralýn serbest býra-

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý42

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 42

Page 44: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

kýlmasý için Tuðrul Beye yüklü miktarda para teklif etmiþ, fa-kat Tuðrul Bey para teklifini geri çevirerek kralý serbest býrak-mýþtý. Buna karþýlýk Bizans kralý Ýstanbul’daki harap haldekicamiyi tamir ettirerek, burada beþ vakit namaz kýlýnmasýna veTuðrul Beyin adýna hutbe okunmasýna müsaade etmiþti.

Bu hadisede fetihlerinin ve mefkûrelerinin hedefleriniaçýk bir þekilde görebiliyoruz. Onlar Bizans’ýn baþkentindekiharap camiden de haberdardýlar ve ellerine geçen ilk fýrsattabu camiyi hürriyetine ve asli fonksiyonuna kavuþturdular.

Bugün Yunanistan’dan Romanya’ya, Macaristan’danAvusturya’ya ve Eski Yugoslavya’ya kadar yýkýmdan kurtula-bilerek ayakta kalabilmiþ (Ýstanbul’dakiler dâhil) yüzlercecami, kapýlarýnda paslý kilitleri ve prangalarý ile kendilerinihürriyetlerine ve cemaatlerine kavuþturacak kadife pençeli,Alparslan’ýn tabiriyle kartallarý ve aslanlarý, Tuðrullarý, Kýlý-çaslanlarý, Baybarslarý, Selahâddinleri, beklemektedir. ZatenSelahâddin Eyyubî olmadan Mescid-i Aksa’nýn, Fatih SultanMehmed olmadan Ayasofya’nýn prangalarýndan kurtulabil-meleri sebepler açýsýndan mümkün deðildir.

Selçuklularýn bu bölgedeki harekâtýný anlatan Ermeni ta-rihçi Rahip Mateos: “1055 tarihinde üzerimize öldürücü birrüzgâr esti. Tuðrul payitahtýndan hareket edip deniz kumu ka-dar çok olan askerlerle Ermenistan’a yürüdü. O, ateþ fýþkýrtankara bir bulut gibi hareket edip Erciyes’e geldi.” demektedir.

Gaza ve cihat maksadýyla Bizans’ýn doðu topraklarýnagiren Tuðrul Bey, Erciþ ve Bargirip kalelerini alarak Malaz-girt önünde ordugâh kurdu. Doðu sýnýrýnýn esas dayanaknoktalarý Van Gölü kýyýlarýndaki kaleler ve müstahkem AniKalesi (Kars’ýn doðusunda) idi.

Anadolu’da kesifleþen Türk akýnlarý aralýksýz olarak Tuð-rul Beyin vefatýna kadar sürmüþtür. Bu akýnlar Bizans’ýn muka-

Tu ð r u l B e y 43

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 43

Page 45: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

vemetini kýrma müstahkem kalelerini susturma, ileride yapýla-cak büyük fütuhata ve yerleþme siyasetine zemin hazýrlama açý-sýndan büyük önem arz eder. Böylelikle Tuðrul Bey Anado-lu’yu vatan yapma idealinin öncüsü olmaktadýr. Tuðrul Beyinbaþarýlarýnýn hemen ardýndan kalabalýk Türk kitleleri Anadoluiçlerine akmaya baþlayarak, bölgenin tamamýna yayýldýlar. On-larla beraber tedrici olarak Ýslamiyet de bölgeye girdi. BöyleceAnadolu’daki müstakbel Ýslâm hâkimiyetinin temelleri atýlmýþoluyordu.

Göçebe teþkilatý beyliðinden, cihan devleti liderliðineuzanan çizgide bin bir sýkýntý ve mihnet dolu bir hayat 5 Ey-lül 1063 Cuma günü Rey’de tamam oldu. Tuðrul Bey, vefa-tý sýrasýnda Ceyhun’dan Fýrat’a uzanan bir devlet, ama dahaönemlisi kendinden sonra geleceklerin takip edeceði birmefkûre býrakmýþtý.

Tarihin gördüðü fevkalâde insanlardan biri olan TuðrulBey hakkýnda kaynaklar þu bilgileri kaydederler:

Sadruddini’l-Hüseyni; “O, çok þeci (yiðit), adim ve taate(ibadete) düþkündü. Perþembe ve pazartesi günleri oruç tu-tardý. Nefsini güzel ahlak ile ahlaklandýrmýþtý. Tedbirli, doð-ru sözlü idi.”

El-Bundarî; “Sultan pek çok tasadduk ederdi. Mescit-cami yapmak, en kutsî emellerinden biri idi; ibadeti çoktu.Gece namazlarý kýlardý. “Ben kendim için bir ev yapýp da ya-nýna mescit bina etmezsem Allah’tan utanýrým.” derdi.”

Ýbnü’l-Esir: “Tuðrul Bey akýllý, yumuþak huylu, çok sa-býrlý ve çok ketum (sýr saklayan) biri idi; çok cömertti.”

Ýbn-i Hassul: “Tuðrul Beyin þahsýnda Ýslâm adaleti yer-yüzüne þamil olmuþ ve onun ünü þarký ve garbý tutmuþtu. Al-lah’ýn rýzasýnýn nerede olduðunu araþtýrýr, Allah’ýn kullarýnamerhamet ve þefkat eder, mal ve mülke ehemmiyet vermez-

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý44

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 44

Page 46: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

di. Kapýsýna ümit ile gelmiþ olan hiç kimseyi boþ çevirmemiþve hiçbir âlimden yüz döndürmemiþ ve hiçbir zulme meydanvermemiþtir.”

Ýbn-i Hallikan: “Âlimlere ve din adamlarýna saygý vehürmet onun þiarý haline gelmiþti. Devletini kurarken onla-rýn manevî desteklerini ve dualarýný alýyor, manevî dinamik-lerle takviye ediyordu.” (Bu bakýmdan bir devlet kurucusuolarak Tuðrul Bey ile Osman Bey arasýnda pek tabi olarakbenzer özellikler vardýr.)

Tuðrul Bey, fethettiði þehirlere girdiðinde ilk olarak âlim-leri ve din adamlarýný ziyaret ederdi. Mesela Hemedan’a gel-diðinde ehl-i tasavvuftan Baba Tahir’i görmek istemiþti. Olayýtarihçi Ravendî’den takip edelim: “Sultan, Baba Tahir’in yaný-na geldiðinde orduyu durdurup atýndan indi, veziri ile yanla-rýna gidip ellerini öptü. Baba Tahir, Sultan’a dedi ki: “EyTürk! Allah’ýn kullarýna ne yapacaksýn?” Sultan dedi: “Ne bu-yurursun?” Baba Tahir: “Allah’ýn buyurduðu þeyi yap’, dedi veþu ayeti okudu: “Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliði, akrabayayardým etmeyi emreder...” (Nahl, 16/90) Tuðrul Bey hislendive aðlayarak: “Öyle yaparým.” dedi.

Hedeflerine ulaþmak için her türlü zorluk ve sýkýntýyakatlanýrdý. Gaznelilerle mücadeleleri esnasýnda, onun gün-lerce savaþ elbiselerini çýkarmadýðýný, kalkanýný yastýk yapa-rak uyuduðunu kaynaklar naklederler.

Ordusuna çok büyük bir önem verirdi, komutan ve as-kerlerine verdiði kýymet her türlü tasavvurun üzerinde idi.Ýdaresi süresince ordusuna özel bir ihtimam göstermiþti.

Selçuklular, Afrika dýþýnda Ýslâm dünyasýný birleþtirdiler.Diyar-ý Rum’u alarak Anadolu’yu yurt edindiler. Haçlý ordu-larýyla amansýz mücadeleler yaptýlar. Tesis ettikleri medrese-

Tu ð r u l B e y 45

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 45

Page 47: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

ler, kütüphaneler, zaviyeler, vakýflar ile Ýslâm dünyasýna ye-ni bir soluk, yeni bir heyecan getirdiler ve taze kan oldular.

Yazýmýzý Ünsî’nin ifadeleriyle bitirelim:“Bu aslanlar soyu nereye gitmiþlerse, oraya ýþýk ve ada-

let gitmiþ, orasý onlarla mamur ve abad olmuþ, Selçukîlerzulmü ve zulümatý kökünden sökmüþlerdir.”

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý46

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 46

Page 48: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

O, harp meydanýna muzaffer olmaktan daha çok þehit ol-mak için gelmiþ bulunuyordu.Onun için de, kendi ordusu-

nun birkaç misli düþmanla tereddütsüz yaka-paça olabiliyor-du ve oldu da. Oldu ama günün sonunda içi biraz buruktu.

Zira þehit olmak istemiþ, fakat olamamýþtý. Sonrasý malum...

Alparslan

Fütuhat mefkûremizin temeli; "Güneþin doðduðu yer-den battýðý yere kadar cihan hâkimiyeti telakkisi'” idi.

Türklerde binlerce yýldan beri umumî bir fikir halindemevcut olan bu düþüncenin tahakkuku için tarihimizin çeþit-li bölge ve devirlerinde birçok sultan ve hükümdar gayretgöstermiþtir.

Bu telakki, Selçuklu sultanlarýnda da gerçekleþtirilmesigerekli olan ana fikir halinde mevcut bulunuyordu. Bu ideâlinen büyük temsilcilerinden birisi de hiç þüphesiz Alparslan'dýr.

Tuðrul Beyden sonra 27 Nisan 1064’te Büyük Selçuklutahtýna geçen Alparslan, henüz þehzade iken büyük enerjisi,þecaati, iyi idaresi ve adaletiyle de temayüz etmiþti. Yöneti-mi ele alýp tahta oturunca, Arap tarihçisi Ýbn'ül Adim’in ifa-desiyle "halk üzerine adalet kanadýný gerip, þefkat ve ihsangölgesini uzattý..."

Onun kýsa süren saltanatý (1063-1072) Türk devlet ni-zamý ve cihan hâkimiyeti mefkûresinin en parlak devirlerin-den birini teþkil eder. Saltanatý ancak dokuz yýl sürmüþ, budevrede misli görülmemiþ zaferler kazanmýþ; Selçuklu Dev-

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 47

Page 49: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

leti’ne çok fazla geniþlik, kudret ve haþmet kazandýrmýþ. Bü-yük ilim adamý Ýbn-i Kemâl'in, Yavuz Sultan Selim için söy-lediði "az zaman içre çok iþ etmiþti" mýsraý Selçuklu sultanýiçin de geçerlidir. Ýdeâlleri, süratli fetihleri, derin imaný do-layýsýyla Yavuz ile Alparslan arasýnda çok yakýn benzerliklervardýr. Mefkûresi daha sonra Osmanlýlarca yaþatýlmýþtýr.Onun "Kaç defa söyledim; biz bu ülkeleri Allah'ýn yardýmýy-la aldýk. Temiz Müslümanlarýz ve bidat nedir bilmeyiz. Busebepledir ki Allah, bizleri aziz kýldý." ifadesi ondaki Ýslâmîve millî duygularýn derinliðini meydana koyar. Birkaç seferile ülkeler alan büyük cihangire kaynaklar "Ebu'l Feth" laka-bý verildiðini kaydeder.

Prof. Dr. Osman Turan'ýn belirttiði gibi Alparslan, ku-mandan ve yöneticiliðinden daha ziyade Hz. Muhammed(s.a.s.) yolunu dosdoðru takip eden bir ahlak abidesi olarakgörülmektedir. Emrinde yaþayan milyonlarca insana hizmetetti. Huzur ve sükûn içinde yaþamalarýný saðladý. Askerî kuv-vet ve ordu nizamý, þefkat ve haþmet bakýmýndan o zamankidünya hükümdarlarý arasýnda en büyük payeye sahip olduðuhalde, hak ve adaletten ayrýlmamýþtýr. Halkýn, adil bir idarenizamý içinde yaþamasý baþlýca gayesiydi. Zira o, bir günlükadil yönetimin, yýllarca nafile ibadetten hayýrlý olduðunu bi-len gerçek bir devlet adamýydý.

Ýlme ve ilim adamýna ayrý bir ehemmiyet vermiþtir.Ýslâm dünyasýný medreselerle doldurmuþ, âlimlere vakýflarve maaþlar tahsis etmiþtir. O böylece mefkûresinin icabýnýyapýyor; askerî kuvvet yanýnda bir de fikir ve mefkûre ordu-su teþekkül ettirerek, hâkimiyetinin manevî temellerini atý-yordu. Devletin her tarafýnda medrese inþâsýna giriþilmesiyine onunla baþlar. Alparslan, veziri Nizamülmülk ile birlik-te olduðu halde Niþabur'da bir caminin önünde elbiseleri pe-

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý48

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 48

Page 50: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

riþan gençleri görünce sebebini sormuþ; veziri de ona "bun-lar insanlarýn en þereflileri olup dünya zevki bulunmayanilim talebeleridir" cevabýný vermiþ ve bunun üzerine sultan,kendilerine bir yurt inþasýný ve maaþ verilmesini emretmiþtir.

Selçuklu Devleti'nin âlimler ve talebe için vakýf suretiyleücretsiz tahsillerini temin eden teþkilatlý medreseler Alpars-lan zamanýnda, Baðdat’ta 1067 tarihinde Nizamiye Medrese-si’nin inþasýyla baþlamýþ ve süratle bütün Ýslâm ülkelerine ya-yýlmýþtýr.

Medreselerde âlim ve talebelere maaþ tahsisinden baþka,ilmi teþvik maksadýyla vakýf tahsisatýndan yüz, beþ yüz ve bindinar mükâfat konulmuþtur. Ýlim ve tahsilin bu derece hima-yesinin yayýlmasý, böylece Selçuklu eseri olup, medeniyet ta-rihinde ilk defa vuku bulmuþ ve son geliþmelere kadar Avru-pa medeniyetinin de meçhulü kalmýþtýr. Ayrýca malýnýn on-da birini okul ve yurt inþâsýna sarf etmiþtir. Divanýnda tarihkitaplarý okutup, geçen hükümdarlarýn zamanlarýný ve icra-atlarýna vâkýf olurdu. Ayrýca sýk sýk aziz Peygamberin (s.a.s.)hayatýný bölüm bölüm okutur ve dikkatle dinlerdi. Çevresin-dekilere Kur'an'ýn ruhuna en uygun þekilde sabrý ve hakkýtavsiye ederdi.

Bir gün veziri Nizamülmülk aleyhine bir þikâyet dilekçe-si almýþtý. Onu huzuruna çaðýrdý ve vezirine þu nezaket, bü-yük ve asalet dolu sözleri sarf etti: "Þu kâðýdý okuyun. Yazý-lanlar doðru ise tekrarýndan çekinin. Eðer bühtan ve iftiraise yazaný affedin ve intikam hevesine düþmeyin. Bu kabiladamlarý bir iþle meþgul edin, o iþle uðraþýp böyle fitnelerleuðraþmasýnlar."

Malazgirt'in büyük kahramaný, halkýn içinde Hak'la be-raber bir hakikat eridir. Mutfaðýnda, her gün kesilen elli ko-yundan yemekler yapýlýr, fakirler ve yoksullar hep onun mut-

A l p a r s l a n 49

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 49

Page 51: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

faðýndan yerlerdi. Divanýnda yoksul kimselerin isimleri ka-yýtlý idi. Bunlar muntazaman gelir ve kendileri için tayin edil-miþ maaþ ve geçim masraflarýný alýrlardý. Bazen hasta veyayoksul bir kimseyi gördüðü zaman son derece hislenir, tees-süründen aðlar ve derhal yardým ederdi. Zira bu insanlarona, Allah'ýn birer emanetiydiler ve bu emanetten dolayý daAllah'a hesap verecekti.

Tarihçi Râvendî, "Alparslan bütün cihana at sürdü", Ýbn-üAdim "hükümdarlar arasýnda onun kadar dine ve cihada baðlýkimse yoktur", derken onun hayatýnýn gayesi olan yüce ideal vemefkûrelerin tahakkuku için her þeyini vakfettiðini belirtmekte-dirler.

Sultan Alparslan, Maverâünnehir seferi esnasýnda esiredilen bir kale kumandaný tarafýndan hançerlendi.

Suikasta uðradýðý zaman söylediði þu cümle, hem din-darlýðýný hem de cihan hâkimiyeti þuurunu güzel belirtir."Bir tepe üzerine çýktýðým vakit, ordumun azametinden veaskerlerimin çokluðundan altýmda yerin titrediðini hissedi-yor ve kendi kendime "Ben dünyanýn hükümdarýyým, bu or-du ile Çin'i fethederim" diyordum. Bu gurur yüzünden buduruma düþtüm. Hâlbuki her sefere çýkýþta daima Allah'tanyardým dilerdim."

Aldýðý yaranýn tesiriyle 25 Kasým 1072 de vefat eden Al-parslan, Ýslâm inancý ve mefkûresinin en mümtaz þahsiyetle-rinden biri olarak tarihe intikal etti. Mezarý Merv’de olup,türbesini ziyaret eden Þair Senâî, þu kasideyi yazmýþtýr:

Alparslan'ýn göklere yükselen baþýný gördüm,Merv'e gel ve onun toprak olmuþ vücuduna bak;Ne kemeri üstündeki yýldýz, ne ay gibi parlak yüzü,Ne altýndaki at, ne de elindeki dizgin kalmýþtýr.

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý50

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 50

Page 52: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Ne ay gibi parlak yüzü, ne atý, ne de dizgini kalmýþtýr, amaarkasýnda hakikat erlerinin, ýþýk süvarilerinin soluk soluða atkoþturacaklarý, takip edecekleri bir mefkûre ve ýþýktan izler bý-rakmýþtýr.

Alparslan ve Malazgirt Savaþý

Alparslan'ýn tahta çýkmasý ile garp fütuhatý daha esaslýbir þekilde ele alýndý. Zira Anadolu, Sultanýn fütuhat sahasýiçinde yer alýyordu. Ýlk olarak Tiflis, Ani, Kars gibi sevkül-ceyþ (stratejik) noktalarý ele geçirildi; böylece Orta ve KuzeyAnadolu'ya akýnlar kolaylaþmýþ oluyordu.

Ýlk bakýþta intizamsýz gibi görünen bu akýnlar aslýndabelli bir programa göre yapýlýyordu. Sultandan emir alanbirliklerin hücum noktalarý ile hedef olarak seçilen þehir, ka-saba ve uðrak mahalleri bir plan dâhilinde tespit edilmiþ idi.Ani ve þiddetli akýnlarýn gayesi Anadolu'yu zapt edip yerleþ-mekten ziyade, mukavemet edecek büyük þehirleri müstah-kem kale ve mevzileri susturarak, ilerde yapýlacak esaslý fü-tuhat ve yerleþme siyasetine zemin hazýrlamaktý. Küçük çap-ta, fakat fasýlasýz olarak yýllarca süren bu hazýrlýk devresindeBizans'ýn hemen hemen bütün stratejik merkezleri tahripedilmiþ ve umumi manada Bizans'ýn "Anadolu'yu savunmagücü" âdeta yok olup gitmiþtir.

Böylece 1071'li yýllarýn baþýnda Selçuklu Devleti ile Bi-zans karþý karþýya geliyordu. Ya Bizans bütün doðu sýnýrlarýboyunca yükselen ve serpintilerini kendi içinde hissettiði buistila çýðýný eritip mahvedecek, yahut Anadolu üzerine gelenkuvvet Bizans'ý tamamen ezecekti. Malazgirt sahrasý ise tarihinbu kavi mücadelesine ev sahipliði yapmaya hazýrlanýyordu.

Anadolu'nun yýpratýlmasý siyasetini, tahammülü aþan birsabýr ile takip eden Alparslan her gün biraz daha hedefine

A l p a r s l a n 51

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 51

Page 53: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

yaklaþmakta idi. Þüphesiz hadiselerin zorlamasý ile RomenDiyojen Ýslâm meselesini kökünden halletmeye karar verdi.Bizans imparatoru pek kalabalýk bir ordunun baþýnda Müs-lümanlarý Anadolu'dan sürmek ve ardýndan Ýslâm ülkelerinide istila etmek gayesi ile yola koyuldu.

O sýralarda Alparslan Suriye seferine çýkmýþ bulunuyor-du. Þam'a yürüdüðü sýrada imparatorlarý idaresindeki Bizansordusunun Doðu Anadolu'ya ilerlediðini haber alýr almazderhal geri döndü; çünkü o zamana kadar Bizans ile karþý-laþmak ihtiyacýný duymayan ve daha ziyade Anadolu'nun fü-tuhat bakýmýndan olgunlaþmasýný bekleyen sultan, artýk im-paratorun çýkarabileceði son ve en kalabalýk kuvvet ile he-saplaþmak zaruretine kani olmuþtu. Süratle doðuya týrmananAlparslan yürüyüþünü hýzlandýrmýþ, bu cebrî yürüyüþ esna-sýnda at ve develerden çoðu ölmüþ, bilhassa Fýrat'ý geçerkenaðýrlýklardan bir kýsmý harap olmuþ idi. Asker sayýsý ise Ana-dolu'da gaza yapan Türkmen birliklerinin ve gönüllülerininkatýlmasýyla ancak elli bine çýkmýþtý.

Alparslan, Süphan Daðý’nýn eteklerini takip ederek doðu-ya Malazgirt'e doðru" ilerliyordu. Düþmanýn durumunu öð-renmek için Diyojen'e, Sav-Tekin'i göndererek sulh teklifindebulunduysa da bu teklif imparator tarafýndan kabaca redde-dildi. Alparslan'ýn nerede teslim olacaðýný soruyor, kendisininSelçuklu baþkenti Ýsfahan’da kýþlayacaðýný söylüyordu. Bunadayanamayan Sav-Tekin ise: "Hayvanlarýnýz orada kýþlar; amasizin nerede kýþlayacaðýnýzý bilemem." tarzýnda çok manalý veciddi bir cevap verdi. Artýk savaþ kaçýnýlmazdý.

Bütün Ýslâm dünyasýnýn dikkatleri Malazgirt'e çevrilmiþ-ti. Zira bu geniþ coðrafyayý Selçuklular savunuyordu. Abba-si Halifesi bu kader günü için bütün camilerde okunmaküzere þu hususi hutbe ve duayý gönderdi: "Allah’ým, Ýslâm’ýn

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý52

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 52

Page 54: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

sancaklarýný yükseltmek için hayatlarýný esirgemeyen müca-hitlerini yalnýz býrakma. Alparslan'ý muzaffer kýl."

Baþta hilafet merkezi Baðdat olmak üzere, bütün Ýslâmâleminde derin bir inançla yapýlan bu dua ordu üzerindemoral bakýmýndan oldukça müspet tesirde bulundu.

26 Aðustos 1071 Cuma günü bir ölüm-kalým savaþý içiniki ordu karþý karþýya geldi. Bizans'ýn tarihi boyunca çýkardý-ðý iki yüz bin kiþiden oluþan bu büyük ordu, Slav Ermeni,Bulgar, Alman, Frank, Gürcü, Peçenek ve Uzlardan müteþek-kildi. Lakin bu ordu din, milliyet ve mefkûre gibi ulvî kýy-metler bakýmýndan çok ahenksiz ve zayýftý. Buna mukabilSelçuklu ordusu sayýca daha az fakat manen çok yüksek birseviyede idi. Baþlarýnda büyük zaferler kazanmýþ genç vekudretli bir sultan ile seçkin kumandanlara sahip idiler.Müþterek gaza fikri ve Anadolu'yu fethetme ideali onlarý bir-leþtiren unsurlardý. Sultanlarýndan, en küçük neferlerine ka-dar temsil ettikleri dava, ideal ve dünya için ölümü bir þerefbiliyorlardý.

Malazgirt ovasýnda kýlýnan Cuma namazýndan sonra Al-parslan askerlerini topladý, atýndan inerek secdeye kapandý:"Ya Rabbi! Seni kendime vekil yapýyor, azametin karþýsýndayüzümü yere sürüyor, uðrunda cihat ediyorum. Ey Allah’ým!Niyetim halistir; bana yardým et" diye duada bulundu.

Bunu müteakip orduya inanç ve azminin yüceliðini gös-teren þu hitabede bulundu: "Burada Allah'tan baþka Sultanyoktur. Emir ve kader onun elindedir. Bu sebeple benimlebirlikte savaþmakta veya benden ayrýlmakta serbestsiniz." de-di. Zimamdarlarýnýn bu kararlýlýðýný gören askerler bir aðýz-dan: "Asla emrinden ayrýlmayacaðýz." cevabýný verdiler.

Sultan beyaz elbiselerini giydi; atýnýn kolanlarýný sýktý,kuyruðunu baðladý, kýlýç ve topuzunu alýp atýna bindi.

A l p a r s l a n 53

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 53

Page 55: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Ýslâm'ýn büyük gazisi þu son vasiyet-hitabede bulundu:"Ey askerlerim! Eðer þehit olursam bu beyaz elbise kefenimolsun. Ben nefsimi Allah'a adadým. Benim için þehadet de,muzaffer olmak da bir saadettir. Zaferi kazanýrsak istikbalbizimdir."

Bu maddi-mânevi hazýrlýðý takiben muharebe baþladý,Ýslâm askerleri Allah ve tekbir sesleri, kös ve boru gürültüle-ri ile harekete geçtiler. Selçuklular bu çarpýþmada eski askerîtaktiklerini tatbik ederek önce sahte bir ricat hareketi iledüþmaný içerlere doðru çektiler. Zafer sevinci ile Türk bir-liklerinin arasýna giren Bizans kuvvetleri pusuda bulunanTürk kýtalarýnýn ani taarruzlarý ile kuþatýldý.

Bu þaþkýnlýk içinde Bizans ordusunda bozgun baþladý,imparatorun karargâhýna doðru çekilmesi tam bir daðýlýþasebep oldu. Muharebenin sonucu akþam üzeri belli olmuþtu.Orta Doðu’nun yenilmez bir kuvveti sayýlan bin yýllýk Bizansordusu yok edilmiþ, imparator ve kumandanlar esir alýnmýþ-tý. Bu inanç ordusunun zaferi Allah'ýn onlara verdiði bir lü-tuf oldu.

Alparslan esir imparatora çok iyi muamelede bulundu.Derhal esir misafire bir çadýr kurdurdu. Onu yanýna oturtup,teselli etti. Bu da onun destanî kahramanlýðýný ve yüce insanîhasletlerini gösteriyordu. Daha sonra Türk sultaný onunla birsulh anlaþmasý yapmýþ ve serbest býrakmýþtý.

Alparslan'ý en büyük Ýslâm gazi ve fatihi payesine yüksel-ten Malazgirt Muharebesi’nin ehemmiyeti ölçüsüzdür. Ana-dolu bize onun hediyesidir. Daha sonra cihan devletini dün-ya muvazenesinde ön plana çýkartacak olan bu fetih Malaz-girt Zaferi’ni baþka hiçbir muvaffakiyet ile kýyaslanamayacaknispette çok müstesna ve mühim bir mevkie oturtmaktadýr.

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý54

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 54

Page 56: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Alparslan'dan sonra yüzyýllarca yýl insanlýða ýþýk saçacakve Ýslâm'ýn yüce hakikat ve ideallerini dünyanýn dört bir bu-caðýna soluk soluða taþýyacak erleri yetiþtiren kutlu beldeAnadolu, tekrar ayný görevi üslenmek için beklemektedir.Anadolu yeniden fetihler göreceði günleri beklemektedir. Buda ancak Alparslan ve askerlerinin aksiyonuna sahip ve fetihruhunu taþýyan, gönlünü yüce ideallerle donatmýþ hakikaterleri eliyle olacaktýr. Bari onlar bizi daha fazla bekletmesin!

A l p a r s l a n 55

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 55

Page 57: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 56

Page 58: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

"Her devrin âsileri vardýr. Fakat hiçbirisi Bâtýnîler kadarmeþum olamaz. Zira onlarýn gayesi Ýslâmiyet'i ve bu devletifesada vermektir." diyen Nizamülmülk Hasan Sabbah'ýn bir

fedaîsi tarafýndan þehit edilmiþtir.

Nizamülmülk

Kýsaca meþhur unvaný ile “Nizamülmülk” diye tanýnanBüyük Selçuklu Devletinin büyük vezirinin asýl adý, Hasan binAli bin Ýshak el-Tûsî’dir. Horasan’ýn eski kültür merkezlerin-den Tûs þehrine baðlý Nûkân kasabasýnda 10 Nisan 1018’dedoðan Hasan, babasýnýn idarî vazife gören servet sahibi biradam olmasýndan dolayý, iki kardeþi ile birlikte, devrin en iyiþartlarý içinde yetiþmek imkânýna sahip olmuþtu.

Hasan, tahsil ve terbiyesine gösterilen ihtimam sayesin-de, daha 11-12 yaþlarýnda Kur’an-ý Kerim’i ezberlemiþti. Þa-fiî fýkhý ile alakalanarak genç yaþýnda bu fýkhýn nazariyatýnýiyi bilenler arasýna girdi, ayný zamanda tanýnmýþ edip ve mu-harrirler ile dostluk kurmak ve edebiyat sahasýnda ciddi me-sai sarf etmek suretiyle iyi yazma ve güzel konuþmada seçkinsimalardan biri olmuþtu.

Nizamülmülk, 1064 senesinden, vefat ettiði 1092’ye ka-dar, yirmi sekiz yýl fasýlasýz vezirlik görevinde bulunmuþtur.Büyük Selçuklu Devleti’nin en mesuliyetli adamý sýfatý ile veyüksek bir dirayetiyle devlet teþkilatýnda, askerî, idarî vemalî sahalardaki icraatý ve yapmýþ olduðu yeniliklerle de

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 57

Page 59: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Türk devletinin saðlam temeller üzerine kurulmasýnda vegeliþmesinde baþlýca amil olmuþtur.

Alparslan tarafýndan, her ihtimale karþý, memleketi kon-trol altýnda tutmak vazifesi ile Hemedan’a gönderildiði içiniþtirak edemediði Malazgirt Meydan Muharebesi hariç, bü-tün Selçuklu fütuhat muharebelerinde hazýr bulunmuþtur.

Irak ve Horasan Selçuklularý tarihinde kendisi hakkýndaþu ifadelere rastlanýr: “Allahüteâlâ insanlar içinde onu, nus-ret, fetih ve zaferle mümtaz kýlmýþtýr. Onun günlerinde, dinehli, ilim ve fazilet ehilleri nimetler içindeydiler. Kýlýncýn el-de ettiði mülkü en güzel bir surette kalemle taksim ve enmükemmel kývamda takvim etti.”

Uzun süren vezirliði sýrasýnda adil ve müsamahasýz ida-resinde kararlý olan Nizamülmülk’ün etrafýnda yavaþ yavaþmemnun olmayanlar çoðaldý ve rakipler de türedi. 10 Rama-zan 1092’de bir Bâtýni fedaisi tarafýndan þehit edildi. Isfaha-na gömüldü.

Dirayetli bir þahsiyete sahipti. Sultanlar karþýsýnda bileþahsiyetini korumuþtur. Âlim, dâhi, fâzýl, siyaset ilminde as-rýnda yegâne kiþi ve emsali az bulunur bir þahsiyetti. Çok isa-betli kararlarý vardý. Muvaffakiyetinin sýrrý, emniyet ve itimatkazanmýþ olmasýydý. Bütün Müslümanlarý, ýrklarýna bakmak-sýzýn eþit tutardý. Öbür taraftan gayrimüslimlere karþý da mü-samahakârdý.

Nizamülmülk, saray, eyalet ve devlet müesseselerine mü-him yenilikler getirmiþ, divanlarý geliþtirmiþ, Ýslâmî manadamahkemeler kurmuþtur.

Dini sahada mezhep çekiþme ve çatýþmalarýný ortadankaldýrmýþ, memleketi terk etmek mecburiyetinde kalmýþ olandevrin büyük ve irfan sahibi þahsiyetlerinin yurtlarýna dönme-lerini saðlamýþtýr. Ahaliyi Sünnî akîdeler etrafýnda toplamaya

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý58

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 58

Page 60: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

gayret sarf etmiþtir; çünkü Sünnîliðin kuvvet bulmasý, Selçuk-lularýn siyasi ve fikri hasmý Mýsýr Fâtýmî Devleti’nin devamlýyaymak istediði Þiî-Bâtýni düþüncelere karþý gerekli idi.

Bu yönde siyasi basiret sahibi olan Nizamülmülk, Sünnîmücadelede tamamen muvaffak olabilmek için medreselerkurdu ve geliþtirdi. Bunlarý devletin himaye ve teftiþi altýnaaldý. Zamanýnda iyi bir nesil yetiþti. Kiþilerde görülen faziletve rüþte göre layýk olduklarý mertebeye çýkarýrdý. Kendi mal-larýndan ilim erbabýna tahsisat baðlamýþtý. Kendisinden sözeden hemen hemen bütün kaynaklar onun ilme hizmetin-den, âlimleri himayesinden az veya çok bahsederler.

Büyük hizmetlerinden biri de askerî ikta (toprak geliriile asker yetiþtirme) sistemini geliþtirmesi olmuþtur. Ýkta sis-temi devlet idaresinde evvelce de bilinen bir müessese ol-makla birlikte, Nizamülmülk bunu þahsî takdirlerin neticesiolmaktan çýkarýp, muayyen kurallara baðlamýþtýr. Böylecemerkezî otoriteyi temin etmiþ, ahalinin haksýzlýða uðrayýpezilmesine mâni olmuþtur.

Büyük vezirin ikta sistemi sayesinde Selçuklu Devleti,maaþ ödemeden büyük bir orduyu beslemekte, büyük birTürk nüfusunu topraða baðlayarak, üretimi arttýrmakta, ay-rýca halk ile hükümet arasýnda yeni bir askerî ve idari kad-roya sahip bulunmakta idi.

Ordunun, çok büyük malî külfet yüklediðinden yetmiþbine düþürülmesi gerektiðini ileri sürenlere karþý çýkmýþ vedört yüz bin kiþilik ordunun bilakis yedi yüz bine çýkarýlma-sýný müdafaa etmiþtir.

O, hedefin; Hint, Çin, Habeþ, Berberi, Rum ülkeleri ol-duðunu söylüyordu. Müsteþrik Anili Samuel þöyle demekte-dir: “Nizamülmülk ve sultanýn ömrü vefa etseydi, Avrupadahi imparatorluðun hudutlarý içine girerdi.”

N i z a m ü l m ü l k 59

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 59

Page 61: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Nizamülmülk, zamaný deðerlendirme hususunda çokhassastý. Bir gün Ebu Ýshak Þirâzi, kendisine üniversite yapýl-masý için verilen fakat henüz kullanýlamayan elli bin dinarýnhesabýnýn sorulmamasýný rica etti. Nizamülmülk de, “Benparanýn hesabýný düþünmüyorum. Boþuna geçen ve bir iþ ya-pýlamayan zamandan Ýlâhî Huzurda hesaba çekileceðimeinanýyorum.” demiþtir.

Sultana karþý zaman zaman fütursuz davranmýþtýr. Birdefasýnda Melikþah’ýn tehditkâr ifadeleri karþýsýnda, “Bu ve-zirlik diviti ile sarýk, senin tacýn ile o derece alakadardýr kibu divit gittikten sonra senin tacýn da kalmaz.” der.

Bu mesele münasebetiyle Melikþah’a: “Senin ordun ge-ce uyurken benim kurduðum ilim ve irfan ordusu Allah’ýnhuzurunda kahramanca dizilirler. Saflar halinde, baðlý bu-lunduklarý Sultan-ý Kâinat’a gözyaþlarý göndererek niyazabaþlarlar. Sen ve askerlerin onlarýn dualarýnýn himâyesindeyaþýyorsunuz, onlarýn ilim, irfan ve dualarý ile kuvvetleni-yorsunuz. Onlarýn dua ve niyaz ile attýklarý oklar yedi katgöklere ulaþýr.” demiþtir.

Turtuþi’ye göre bu sözleri iþiten Melikþah dize gelir. Ni-zamülmülk’ün kurduðu ilim ve irfan ordusunun kendi ordu-sundan daha faziletli olduðunu kabul eder.

Nizamülmülk’ün yaptýrdýðý Baðdat Medresesi ve diðermedreseler dünyanýn ilk üniversiteleri sayýlmaktadýr. Baþlý-calarý þunlardýr. Belh Medresesi, Gazali’nin müderris olduðuNiþabur Medresesi, Herat Medresesi, Ýsfahan Medresesi,Merv Medresesi, Taberistan Medresesi, Rey Medresesi, Fu-sene Medresesi, Halep Medresesi ve Musul Medresesi. Bumedreselerde umumiyetle, Arapça, edebiyat, kelam, tarih,hendese, belagat, mantýk, astronomi, cebir, fýkýh, hadis, usulve tefsir gibi ilimler okutuluyordu.

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý60

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 60

Page 62: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Bu medreselerde ilmî, mülkî, idarî ve adlî kadrolar yetiþ-tirilmiþtir. Bunlardan Ömer Hayyam, Ebü’l-Muzaffer Ýsfirâzî,Meymûn B. Necib el-Vâsýtî gibi þahsiyetler, Târih-i Melikî,Tarîh-i Celâli veya Takvim-i Melikþahî adlý takvimi tanzim et-miþlerdir. Yüksek fizik ve ýþýk bilgisine dayanýlarak yapýlan butakvim halen kullanýlmakta olup saðlam hesaplara dayandý-rýlmýþtýr. Ayrýca gene bu medreselerden büyük tabipler, lisanâlimleri, belagatçiler yetiþmiþtir. Kimya, boya sanayi ve kâðýtimalatý üzerindeki çalýþmalar da takdire þayandýr.

Nizamülmülk idareciliði yanýnda kitap da yazmýþtýr. Si-yer’ül-Mülûk veya Siyasetnâme adýný taþýyan ve Farsça ola-rak yazdýðý meþhur kitabýnda, “Devlet idaresi hakkýnda ken-di görüþlerini ve idarenin cereyan tarzýný gelecek nesillereintikal ettirmek gayesini” gütmüþtür. Türkçeye ve belli baþlýdünya dillerine çevrilen bu kitabýn en eski ve en doðru nüs-hasý Ýstanbul’da Molla Çelebi Kütüphanesi’ndedir.

Nizamülmülk, azýnlýk ve gayrimüslimlerin hak ve huku-kuna çok riayetkâr idi. Hatta bir defasýnda Ýbn-i Allan isimlibir Yahudi yanlýþlýkla öldürüldü. Nizamülmülk üç gün dýþarý-ya çýkmadý ve sultana da teessüflerini bildirdi. Hadise tahkikettirildi. Sultan Melikþah, bir kastýn olmadýðýný bildirerek ay-rýca özür diledi.

Bütün mezheplere karþý çok olgun bir tutum sürdürdü.Kendi mezhep görüþüne sahip Ebu Nasr (M. 1077) H.469’da Hacdan dönüp Baðdat Nizamiye Medresesi’nde va-azlar edip, Eþarîlerin üstünlüðünü, Hanbelîlerin dar düþün-cede olduklarýný söylüyordu. Buna müdahale eden Nizamül-mülk, bütün vaizleri bir divanda toplayýp, Ahmed Ýbn-iHanbel’in faziletlerini anlattý. Mezheplerin tefrik edilmeye-ceði, birbirleri aleyhinde konuþulmayacaðý kararlaþtýrýldý.Sonra da bu durum, bir disiplin altýna altýndý.

N i z a m ü l m ü l k 61

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 61

Page 63: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Nizamülmülk, Sünnî mezhepler arasýnda mutedil davra-nýyor, Þiîlere karþý da tefrik ve tefrika siyaseti takip etmiyor-du. Seyyidleri, Þerifleri himayesi altýnda bulunduruyordu.Ýfrada gitmeyenler için hanegâh, hatta medreseler inþa edi-yordu. Böylece ister Sünnî ister Þiî bütün halk, hürriyet vehimayeye mazhar idi. Selçuklu sultanlarý ve beyleri de Þiîimamlarýn türbelerini inþa ve tamir ettirmekte kusur etme-dikleri gibi, ziyaretlerini de eksik etmiyorlardý.

Bu sýralarda Selçuklu Devleti, medreseler vasýtasýyla biryandan ilmî koruyarak yükseltiyor, büyük irfan ordusu saye-sinde de aþýrý Fatýmîler idaresinde yürütülen Sünnî aleyhtarýpropagandalara kaþý Ýslâm dünyasýný ve devlet bünyesini kuv-vetlendiriyordu.

Bütün bunlara raðmen, Þiî görünen aslýnda sahtekâr birBâtýnî olan Hasan Sabbah her þeyi altüst edecektir. Nizamül-mülk, Hasan Sabbah hakkýnda þunlarý söyler: “Her devrinasileri vardýr. Fakat hiçbirisi Bâtýnîler kadar meþum (kötü)olamaz. Zira onlarýn gayesi Ýslâmiyet’i ve bu devleti fesadavermektir. Bu sahtekârlar bir de Müslümanlar arasýnda gö-rünüyorlar. Ben öldükten sonra, bütün mümtaz insanlarý ku-yuya attýklarý, davul sesleriyle ortalýðý çýnlatýp, sýrlarýný açý-ða vurduklarý zaman benim bu sözlerim anlaþýlacaktýr.”

Gerçekten Hasan Sabbah’ýn bir fedaîsi tarafýndan þehitedildikten sonra Nizamülmülk’ün bütün dedikleri çýkmýþtýr.

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý62

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 62

Page 64: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

“Ya Rab!

Eðer Ýslâm'a faydalý olacaksam

bana yardým et.”

Melikþah

Melikþah hem Hristiyanlar hem de Müslümanlar arasýn-da doðruluk ve adalet padiþahý olarak ün salmýþtý. Çünkü Al-lah (c.c.) Mümtehine Suresi’nde, "Doðrusu Allah, adil olan-larý sever" buyuruyordu ve Melikþah da bütün samimiyetiy-le bunu yerine getirmeye çalýþýyordu.

Melikþah, ordusunun baþýnda ve ünlü veziri Nizamül-mülk ile beraber Tekiþ'teki bir isyaný bastýrmak için yola çý-kar. Horasan'ýn Tuþ þehrine gelince, Resulullah (s.a.s.)'ýn nes-linden Seyyid Ali Rýza'nýn türbesini ziyaret edip, mescidindenamaz kýlarlar ve sonra da el açýp uzun uzun dua ederler. Dý-þarý çýkýnca Nizamülmülk'e þöyle sorar;

– Duanda ne diledin Allah’tan?– Allah’ýn sana zafer nasip etmesini diledim, sultaným.– Ben öyle dua etmedim. Ben dedim ki Ya Rab! Eðer

Ýslâm’a faydalý olacaksam bana yardým et, muzaffer kýl; eðerkarþýmdaki hasma faydalý olacaksa ona yardým et, onu mu-zaffer kýl, demiþtir. Zaten bu kadar imanlý, adil ve mefkûre-ye saðlam baðlý olmasýndandýr ki etrafýnda birçok âlim top-lanmýþtý.

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 63

Page 65: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Burada hemen þunu belirtelim ki bizim tarihimiz padiþa-hýndan en küçük rütbeli askerine kadar böyle büyük þahsiyet-leriyle mefkûre insanlarýyla dolup taþmaktadýr. Bu satýrlar an-cak onlarýn derya dünyalarýndan katre nevinden misâllerdir.

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý64

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 64

Page 66: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Anadolu'ya Ýslâm ve Türk mührünün vurulmasýnda çokmühim bir mihenk taþýdýr Kutalmýþoðlu Süleyman Þah.

Süleyman Þah

Anadolu'nun kapýlarýný kapanmamak üzere açan Malaz-girt Zaferi’nden sonra, Büyük Selçuklu Sultaný Alparslan,Anadolu'daki fütuhatýn devam etmesi için Süleyman Þahý va-zifelendirdi. O, bir dava adamýna yaraþýr þuur ve mesuliyetduygusuyla on yýl zarfýnda Boðazlardan Suriye'ye kadar olantopraklarý hâkimiyetine aldý.

Kutalmýþoðlu, Malazgirt zaferinden sonra Anadolu'yageçti. Yanýnda Artuk, Tutuk, Daniþmend, Saltuk Beyler gibibüyük komutanlar vardý. Kýzýlýrmak'a kadar hiçbir mukave-metle karþýlaþmayan Süleyman Þah, Konya ve havalisiniRumlardan alýp burasýný kendisine baþkent yaptý. Bu geliþ-melerden rahatsýz olan Bizans Ýmparatoru Michael Dukas,Prens Ýssakios Kommenos ve kardeþi Prens Alexius Komme-nos'u Süleyman Þahýn üzerine gönderdi. Kayseri yakýnlarýn-da yapýlan savaþta Bizans ordusu aðýr bir maðlubiyete uðra-dý. Prens Alexius Kommenos'un esir alýndýðý bu savaþ, Türk-ler için ikinci bir Malazgirt olmuþtu. Bu zaferi takip edentarihlerde de Anadolu'nun tamamý fethedilecektir.

Emevî ve Abbasî halifelerinin yüzyýllardýr mukaddes birmefkûre olarak yaþattýklarý Anadolu'nun fethi, artýk adýmadým gerçekleþmektedir. Ardýndan, Efendimizin (s.a.s.) he-

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 65

Page 67: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

def olarak gösterdiði Konstantiniyye'yi fetheden kumandanolma arzusu gelmektedir. Süleyman Þah da, bu payeye nailolmak istemektedir. Hatta bir ara kardeþi Melik Mansur'uda yanýna alarak Üsküdar'a kadar gelip Ayasofya'yý seyrederama öncelikle Anadolu'nun tamamen fethedilmesi lazýmdýr.

Kutalmýþoðlu Süleyman Þah, 1075 yýlýnda Bizans'a çokyakýn bir þehir olan Ýznik'i fethetti. Bunun üzerine SultanMelikþah, kendisine bir ferman göndererek, ona merkezi Ýz-nik olmak üzere “Anadolu Sultanlýðýný” verdi. Bu tarihtensonra Anadolu Selçuklu Devleti'nin sultaný olarak anýlacakolan Süleyman Þah, Sultan Melikþah'a baðlý, büyük ve güçlükomutanlardan biri durumuna geldi. Süleyman Þahýn yanýn-da bulunan komutanlardan Gümüþtekin Bey, Urfa ve Antepçevresini (1077), Daniþmend Bey ise Malatya'yý (1084) fet-hederler. Kendisi de Konya ve Güneybatý Anadolu'yu Sel-çuklu topraklarýna kazandýrýr. Bu arada Bizanslýlarýn tahrik-lerine kapýlan kardeþi Melik Mansur Bey, Süleyman Þahakarþý ayaklanýr. Bizans'tan da yardým alan Melik Mansur Be-ye karþý, Büyük Selçuklu Devleti'nin güçlü hükümdarý Me-likþah, Porsuk Bey komutasýnda bir orduyu Süleyman Þahayardým için gönderir. Ancak iki ordu karþýlaþtýklarýnda sa-vaþmak istemezler. Bunun üzerine Mansur Bey ve PorsukBey birbirine meydan okur. Mücadelenin sonunda MansurBey ölür ve askerleri de Süleyman Þaha katýlýrlar.

Böylece Anadolu'nun fethini geciktirebilecek, belki deengelleyebilecek bir mâni atlatýlmýþ olur.

Anadolu'da güçlü bir devletin kurulmasýyla bu toprak-larda yaþayan Türkmenler büyük gruplar halinde SüleymanÞahýn hâkimiyeti altýna girmeye baþladýlar. Anadolu dýþýn-dan da birçok Türkmen gruplarýnýn gelmesi, Anadolu'nun

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý66

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 66

Page 68: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Türkleþmesi ve Ýslâmlaþmasýný oldukça hýzlandýrýr. Öte yan-dan, Anadolu'daki geliþmeler, Bizans'ý korku içinde býrakýr.

Bunun üzerine, Ýmparator Mihael 1074’te asýrlarca sü-recek ve günümüzde de sürmekte olan Haçlý zihniyetinin ilktohumlarýný atmýþtýr. Papa, VIII. Gregory'ye baþvurarak yar-dým istemiþ ve karþýlýðýnda birbirine düþman olan Ortodoksve Katolik kiliselerinin birleþmesini vaat etmiþtir. Bu teklifimemnuniyetle kabul eden Papa, Bizans krallarýna ve bütünHristiyanlýk âlemine bir bildiri yayýnlayarak, Türklerin Ýs-tanbul surlarýna kadar geldiðini, Bizans'ýn bütün beldeleriniistila ettiðini söyleyerek, onlarý Haçlý Seferine çaðýrmýþtýr.Fakat bazý siyasi karýþýklýklar sebebiyle bu sefer, yirmi senesonra gerçekleþecektir.

Anadolu fatihi Kutalmýþoðlu'nun yaptýðý fetihler artýk sesgetirmeye baþlamýþtý. Asýrlarca sürecek olan Haçlý Seferleri-nin temelleri bu sýralarda atýlýyordu. Gayeleri, Türkleri Ana-dolu'dan atmak ve geldikleri yer olan Asya'ya geri sürmekti.Yüzyýllardýr süren bu gaye günümüzde de devam etmektedir.

Öte yandan, Bizans'ýn adaletsiz ve baskýcý yönetimi, bi-tip tükenmek bilmeyen iç buhranlar halký bezdirmiþti. Bu se-beple çeþitli ýrklardan oluþan yerli halklar da (Ermeni, Sür-yani vb.) Süleyman Þahýn yönetimini kabul ettiler. Ayrýcabüyük arazi sahiplerinin hizmetinde çalýþan ve esir muame-lesi gören köylüler, hürriyetlerini elde ettikleri gibi, uygula-nan toprak rejimiyle de toprak sahibi oldular.

Daha sonraki yýllarda Süleyman Þah, Marmara havza-sýndaki diðer þehirler ile Kocaeli Yarýmadasý'ný da alarak Ýs-tanbul Boðazý'na kadar dayandý.

Bu sýralarda Bizans'taki taht kavgalarýndan da istifade et-mesini bilen Kutalmýþoðlu, devletini güçlendirerek, 1078'dekarargâhýný Üsküdar'a kurdu.

S ü l e y m a n Þ a h 67

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 67

Page 69: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

1080’de Süleyman Þah, Boðazýn Anadolu yakasýna gelir.Burada bir gümrük idaresi kurarak, geçen gemilerden vergi alýr.

Böylece Bizans'ýn Boðazdaki hâkimiyetine son verir. Busuretle de Kocaeli'nin kilidi Türklerin eline geçer. AlexisKommenos 1081'de imparator olunca, ilk iþ olarak SüleymanÞah ile bir anlaþma yaptý. Zira prenslik devri sýrasýnda yaptý-ðý savaþlarda Türkler ile baþ edilemeyeceðini anlamýþtý. Bu-nun üzerine iki devlet arasýnda bugünkü Kartal Maltepesi sý-nýr kabul edilerek sulh yapýldý. Süleyman Þah, bu sulhtansonra imparatorluk emrine yedi bin kiþilik bir Türk birliðigöndererek Arnavutluk ve Teselya'da, Bizans'ýn düþmanlarýnakarþý kullanmasýna izin verdi.

Bütün Avrupa'nýn bir araya gelerek tertip edecekleriHaçlý Seferlerini, deha sahibi bu devlet adamýnýn, büyük fe-rasetiyle önceden hissetmiþ olduðu muhakkaktýr. OrtodoksBizans âlemini, Katolik Avrupa'dan ayrý tutmak istiyordu ki;deðiþmez Türk siyaseti olarak, dört asýr sonra Fatih SultanMehmed tarafýndan da aynýsý tatbik edilecektir.

Anadolu'da Bizans hâkimiyeti çökünce Fýrat boylarýndave Kilikya'da birtakým Ermeni reisleri türedi. Bunlar, Anado-lu Selçuklu Devleti'nin doðu ve güneydeki Ýslâm ülkeleri ileolan irtibatýný kesiyorlardý. Süleyman Þah 1082'de doðuyadoðru ilerleyerek Adana, Tarsus ve çevre þehirleri 1083’tefethetti ve bütün Çukurova'yý idaresi altýna aldý. Bizans ta-rihçileri artýk bütün Anadolu'nun Türklerin eline geçmiþ ol-duðunu yazmaktadýr.

Fetihler

Süleyman Þah batý ve doðuya seferler yaptýktan sonragüneye inmeye karar verir. Zira Anadolu'nun sýnýrlarýný gü-neyden de güven altýna almak gerekiyordu. Bu gayeyle An-takya'ya doðru yöneldi ve geldiðinin fark edilmemesi için

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý68

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 68

Page 70: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

yalnýzca geceleri ilerleyerek þehre vardý. Böylece stratejiköneme haiz ve güçlü kaleleri olan bu þehri almayý baþardý.Ayný taktiði Süleyman Þahtan sonra hükümdar olanlar daHaçlý Seferlerinde tatbik edeceklerdi. Müslüman Türk hü-kümdarýna yaraþýr þekilde halka "eman" vererek, alýnan esir-leri salýverdi. O, Türk askerlerine "Hristiyan halka iyi dav-ranmalarý, onlardan hiçbir þey almamalarý ve halka adil dav-ranmalarý için" bir emirname çýkarttý. Süleyman Þah dahasonra Ýslâm geleneðine uygun olarak, þehirde bulunan bir ki-liseyi camiye dönüþtürdü.

Bu durum, Türklerin þehri hâkimiyetleri altýna aldýkla-rýnýn bir deliliydi. Bununla beraber camiye çevrilen kiliseninyerine, Müslüman Türk hükümdarlarýnýn ve halkýnýn diðermilletlere olan hoþgörü ve alçak gönüllülüðünün bir niþane-si ile inançlarýnýn kalplerinden süzülen bir katresi olarak, ikiyeni kilisenin yapýlmasý için izin verildi. Devrin ünlü þairiMuhammed Ebiverdi, bu fetih hadisesini þu kasidesiyleölümsüzleþtirmiþtir:

"Kumla kaplý hiç basýlmamýþ bir tepe üzerinde kumralaltýn yelesi ateþ gibi parladý. Sur ve kalelerini Ýskender'denberi geniþleten Bizans'ýn Antakya'sýný fethetti."

Daha sonra Süleyman Þah, Ýskenderun ve Antep þehirle-ri baþta olmak üzere bugünkü Hatay ve civar vilayetlerinintamamýný fethetti. Kumandanlarýndan Buldacý Bey 1085’tebaþladýðý fetihlerini sürdürerek, Maraþ, Elbistan ve çevresinialmayý baþardý. Bu tarihlerde Anadolu birliði kurulmakla be-raber, Avrupa'da Anadolu'nun adý " Turguie=Türkiye" ola-rak geçmektedir. Bundan sonraki yýllarda da cihadýný sürdü-ren Süleyman Þah, fetihlerine devam etti. Ancak bu fetih ha-yatý, diðer bir Türk hükümdarý olan Tutuþ Bey ile aralarýndageçen hâkimiyet mücadelesiyle son bulmuþtur. Büyük Sel-

S ü l e y m a n Þ a h 69

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 69

Page 71: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

çuklu Hükümdarý Melikþah, bu kýymetli devlet adamý ve ku-mandanýnýn þehit olmasýndan müteessir olmuþ, kardeþi, Tu-tuþ Beye çok sert bir mektup göndermiþtir.

Son Birkaç Söz

Süleyman Þahýn fetihlerle dolu hayatý incelendiðinde,gayesine ulaþabilmek için büyük bir azim ve sabýrla davasýnasarýldýðý ve hiçbir zaman yýlmadýðý görülecektir. Stratejik vebüyük öneme hâiz yerleri seçme, yaptýðý planlarla buralarýfethetme ve oralarda uyguladýðý adil idare; onun ayný za-manda bir kumandan ve bir idareci olarak da büyük birdehâ, güçlü bir iradeye sahip dirayetli bir devlet adamý oldu-ðunu göstermektedir.

Fetihlerde izlediði yollar, daha sonraki yüzyýllarda bü-yük bir ihtiþam ile dünya ilim, kültür, iktisat ve içtimaî ha-yatýna damgasýný vuracak ve çýðýr açacak olan Osmanlý padi-þahlarýna da örnek olmuþtur. Kutalmýþoðlu Süleyman Þahzamanýnda da, kendinden önceki ve sonraki Türk idarecile-rinin dönemlerinde olduðu gibi halk; ister Müslüman, istergayrimüslim olsun bütün insanlar bu güçlü, hoþgörülü veadil idare altýnda huzurlu yaþamýþlardýr. Anadolu'ya Ýslâm veTürk mührünün vurulmasýnda çok mühim bir mihenk taþý-dýr Kutalmýþoðlu Süleyman Þah. O bize ayný zamanda, idea-list olmanýn, bütün insanlýða faydalý olmanýn dersini verdiðigibi; bir idareci ve kumandan olarak da yol göstermektedir.

Bu büyük Müslüman-Türk komutaný, þimdi üzerindeTürk bayraðý dalgalanan Suriye'de Caber Kalesi'nde yatmak-tadýr. Muallim Naci, ona karþý vazifesini þöyle dile getirir,Ben bir Türküm unutmam Caber'i, Türk olan, kadirþinas ol-mak gerek. Var yeri gitsem ta mezâr-ý Türk'e.

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý70

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 70

Page 72: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Bir Cuma günü minberde, mütebessim bir çehreyle in-sanlarýn karþýsýna çýkmanýn faziletini anlatan hatibin sözle-rinden kendisine nasihatte bulunduðunu anlayan Sultan Se-

lahâddin, "Hocam Kudüs iþgal altýnda iken ben nasýl gü-lümseyebilirim?" diyordu.

Selahâddin Eyyubî

Selahâddin Eyyubî'nin tarih sahnesine çýkýþý ve askerîbaþarýlarý:

Asýl adý Ebû’l Muzaffer, Melikkü’n-Nâsýr Sultan YusufSelahâddin Ýbn Eyyûb’dur.

XII. asýrda Irak bölgesine gelen Sultan Selahâddin’in ba-basý Necmeddin Eyyub, Zengîlerin hizmetine girerek Musul'avali olurken, Selahâddin’in amcasý Þirkuh da, Zengîlerin ordukomutaný olur. Eyyubî ailesinin þöhretinin yükselmeye devamettiði tarihlerde dünyaya gelen Selahâddin (1138), gençlik yýl-larýnýn baþýnda Nureddin Zengî'nin hizmetine girer (1167).Haçlýlarýn Mýsýr'a saldýrmasý üzerine Fatýmîler, NureddinZengî'den yardým istediðinde, Selahâddin, Kahire savunma-sýnda dikkatleri üzerine çeker. Fatýmî vezirinin ölümü üzerine,amcasý Þirkuh adýna Mýsýr'a vezir olan ordu komutaný Se-lahâddin, amcasýnýn ölümüyle fiilen vezir olur (1169).

Kýsa bir süre sonra Fatýmî halifesinin de ölümü üzerine,Mýsýr idaresine tamamen hâkim olur (10 Eylül 1171). Buarada Suriye bölgesinde hâkimiyetini sürdüren NureddinZengî'ye baðlýlýðýný devam ettirir. Bizanslýlarla iyi münase-betler kuran ve Kuzey Afrika'ya seferler düzenleyen Sultan

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 71

Page 73: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Selahâddin, Mýsýr civarýnda emniyeti saðlarken, gelecekteyapacaðý seferler için malî kaynaklar temin eder. 1174’teNureddin Zengi'nin vefatýyla bölgede tam baðýmsýz hâle ge-len Sultan Selahâddin, Eyyubî Devleti'ni kurarak tam baðým-sýz hâle gelir.

Selahâddin Eyyubî baðýmsýz bir devlet kurduktan sonra,on yýllýk mücadele ile Mýsýr, Suriye ve Filistin'de birliði veasayiþi kurmayý baþarýr; kendisini iki defa öldürmeye kalký-þan Bâtýnîleri Suriye'den temizler. Yemen'den Malatya veMalazgirt'e kadar uzanan geniþ bir coðrafyada devlet kuranSultan Selahâddin, Selçuklularla iyi münasebetler içerisinegirerken, Abbasî halifesine karþý baðlýlýða gölge düþürmez.

Selahâddin Eyyubî, þahsî faziletleri, siyasi ve askerî me-ziyetlerinin yanýnda akla durgunluk verecek nice üstün sýfat-larý kendisinde toplayan örnek insandýr. Þüphesiz onu dev-leþtiren hususlarýn baþýnda da onun ciddi bir muhasebe þu-uruna sahip olmasý gelir.

Bu ve benzeri meziyetleriyle o, doðu âleminde “BüyükSultan”, batý nazarýnda ise gerçek bir kahraman olarak kabuledilmiþtir. Batýlýlar onun mertliðine ve dürüstlüðüne karþýhayranlýklarýný gizleyememiþlerdir. Champdor’u eserinin adý-ný “Seladinle plus pour heros de I’slam (Ýslâm’ýn en büyükkahramaný Selahâddin)” þeklinde koymaya sevk eden bu mertve “þövalye” ruhudur.

Selahâddin’in harp ve siyaset tarihine baktýðýmýzda dün-ya erkân-ý harplerini hayrette býrakacak bir üstünlük gözeçarpar. Dünya çapýndaki þöhretini Belbis Kalesi’ni fethede-rek çevresine hissettirmiþ; Kudüs’ü Haçlýlarýn elinden alarakda bu haklý þöhrette doruða ulaþmýþtýr.

Kudüs kralý ile karþýlaþmasýnda iki ordu arasýndaki mu-vazenesizliði gören Selahâddin’in askerleri geri dönmek is-

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý72

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 72

Page 74: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

terler. Ýçlerinden yalnýzca Selahâddin “Mademki ölümdenkorkuyoruz, niçin evlerimizde oturup çoluk çocuðumuzlazevk ve safa içinde yaþamýyoruz? Sultandan ulufe aldýk, as-kerliðe girdik. Bizim vazifemiz düþmanýn azlýðýný ve çoklu-ðunu mukayese etmek deðil, onun karþýsýna çýkmaktýr.” di-yerek ileri atýlmýþtýr. Selahâddin’in bu davranýþý askerin ruhhaletini deðiþtirmiþ ve önceki düþüncelerinden ötürü onlarýmahcubiyet içinde býrakmýþtýr. Bu durumda þaha kalkan as-ker kendinden beþ misli fazla olan düþmaný bozguna uðrat-mýþ ve yeni hamle, yeni zaferlere inancýný pekiþtirmiþtir.

Selahâddin Eyyubî, siyasi tarihe, Haçlý mukavemetiniilk kýran kumandan olarak imzasýný atarken, dünya tarihin-de çok büyük ve saðlam deðiþmelerin meydana gelmesine desebep olmuþtur. Böyle büyük iþi gerçekleþtirirken bile hasým-larýnda hiçbir zaman görülmeyen “Adalet ve merhamet”tenhiç ayrýlmamýþtýr. Bunun içindir ki onun büyük ismi hâlâdünyanýn her tarafýnda, insanlýða övünme vesilesi olan bellisayýdaki büyüðün þanlý isimleriyle beraber hürmet ve hay-ranlýkla anýlýr. Kudüs ve havalisini fethettiði zaman Frenkle-re karþý davranýþý, baþta Erakles olmak üzere Avrupalý tarih-çiler tarafýndan da alkýþlarla karþýlanacak kadar, derin vehayranlýk uyaracak mahiyettedir.

Baþarý zincirleri uzayýnca, Selahâddin, kendini (hiç iste-mediði halde) devletin baþýnda bulmuþtu (1165). Bu durum-da daha önce de tam anlamýyla yaptýðý gibi, gene kendini va-zifelerinin esiri bilmiþ ve bu inancýn kuvvetiyle her türlü be-þerî arzulardan yüz çevirerek kendini milletine adamýþ ve buuðurda yapýlmasý gereken her þeyi yapmýþtýr.

Selahâddin hayatýnda prensibi olarak benimsediði sadeyaþamayý sonuna kadar devam ettirmiþ ve her þeyin sahibi

S e l a h â d d i n E y y u b î 73

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 73

Page 75: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

olan Zat’a, vaktinin çoðunu ayýrarak en büyük bir erkân-ýharp olmayý en büyük sofilikle cemetmiþtir.

Ýþte bizim burada temas etmek istediðimiz nokta da Se-lahâddin’in bu yönüdür. Yani siyasi ve askerî hayatýnýn öte-sinde onun bilinmeyen baþka cepheleri...

Selahâddin Eyyubî’yi baþarýya ulaþtýran, hatta düþman-larýna dâhi sevdiren hasletlerinin baþýnda müsamahakârlýðý,cömertliði, merhameti ve insanî duygularý gelmektedir. Cö-mertliði ve anlayýþlýlýðý sayesinde etrafýndakileri kendinebaðlamýþ, insanî duygularý, haksýz kan dökmesine ve zulümetmesine mâni olmuþtur. Mesela, zabýta memurlarýnýn o za-mana kadar bir zulüm zindaný olarak kullandýklarý hapisha-neyi ýslah ederek ve ilim yuvasý hâline getirerek, ülkeleri fet-hetmenin zulüm ve düþmanlýkla deðil, ilim ve irfanla olaca-ðýný göstermiþtir.

Tarihlerin ittifakýyla gittiði her yere adaleti götüren Se-lahâddin Eyyubî, adil idaresine boyun eðenleri her yöndenmemnun etmiþtir. Mesela, kendisinden þikâyet eden bir kiþiile beraber hâkimin karþýsýna çýkacak kadar adaletperver ol-duðunu göstermiþ ve dostu-düþmaný hayran býrakmýþtýr.

Bir gün adamlarýndan biri, bir deveci hakkýnda haksýz id-diada bulunmuþ. Bunun üzerine Sultan “Mahkemeye þikâyetkapýsý herkese açýk. Ben inzibatý temin etmekle mükellefim.Mahkeme senin hakkýnda gerekli kararý verir.” diyerek adale-tin nasýl tatbik edildiðini tüm vicdanlý gönüllere göstermiþtir.

Bundan ötürü yerli Hristiyanlar ve Musevîler onun ida-resini, dindaþlarý Frenklerin idaresine tercih etmiþlerdir.Kendisi ile harp halinde olan gayrimüslimler, onun ahdinevefasý, misafirperverliði, kadýnlara ve çocuklara davranýþlarýkarþýsýnda takdirlerini gizleyememiþlerdir.

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý74

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 74

Page 76: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Ýlim ve kültür hayatý bakýmýndan da fevkalade bir istidatve isteðe sahip olan Selahâddin Eyyubî, mütevazý, dürüst vemücadeleci þahsiyetini ilim ve irfanla mezcetmesini bilmiþnadir þahsiyetlerdendir. Edebiyat, dil, sosyoloji, fen ilimlerive din sahalarýnda büyük þahsiyetler yetiþmiþtir. Baþta Se-lahâddin, âlimlerle sohbeti her þeye tercih ediyordu. Alýþ-kanlýk hâline getirdiði kitap inceleme ve edebî tartýþmalarýnlezzetinden bir türlü ayrýlmak istemiyordu.

Bu devirdeki ilmî faaliyetlere göz attýðýmýzda, tarih ilmi-nin oldukça inkiþaf etmiþ olduðunu görürüz. Bu sayededir kio zamana ait çok geniþ bir bilgi hazinesine sahibiz. Yazýlantarihler içinde siyasi ve askerî hadiselerden baþka, idareden,malî teþkilattan, kültür hayatýndan, siyaset ve harp sanatla-rýndan bahseden eserler de yazýlmýþtýr.

Her türlü bencillikten ve gururdan uzak oluþu, yakýnla-rýna ve tebaasýna karþý çok anlayýþlý, müsamahakâr ve cö-mert davranýþý sayesinde etrafýndakilerden ve halktan daimasevgi ve hürmet görüyordu. Fatýmî sultanlarýnýn yüz otuz se-nede biriktirdiði onca hazineleri eline geçince, kendine birkuruþ dahi almayarak asker ve halka daðýtmýþ ve herkesingönlünü fethetmiþti.

Bu mevzuda bir diðer hadise de Þam’ý zapt etme esnasýn-da olmuþtur. Selahâddin, Þam’ý aldýktan sonra iç kalede bul-duklarý hazinelerin hepsini kendi maiyetinde olanlara mükâfatolarak daðýtmýþ ve gene kendisine bir dirhem dahi almamýþtýr.

Ýmadeddin onun cömertliði hakkýnda þöyle diyor: “Bin-diði atý ya birine hibe edilmiþ veya hibe edilmek için vaatedilmiþ olurdu. Harbe gittiði zaman kendi atýný askere vere-rek baþkalarýndan at isterdi. Herkes onun atýna biner, iyili-ðini beklerdi.”

S e l a h â d d i n E y y u b î 75

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 75

Page 77: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Vefat ettiði zaman geride býraktýðý mal varlýðý sadece 1Mýsýr dinarý, 37 Nasirî dirhemiydi. Ordularý dize getirip ül-keler fetheden Selahâddin Eyyubî vefat ettiði zaman geridebir ev bile býrakmayacak kadar halkýnýn içinde ve Hak hoþ-nutluðunun peþinde bulunuyordu.

Onun þahsiyeti hakkýndaki mütalaamýzý Abdullatif elBaðdadî’nin Kudüs’te onu ziyareti münasebetiyle kaydettiðiþu satýrlarla bitirmek istiyoruz:

“Huzuruna vardýðýmýzda gözleri heybet, kalpleri mu-habbetle dolduran bir hükümdar gördüm. Arkadaþlarý onabenzemeye çalýþýyorlar, birbirleriyle iyilikte yarýþ yapýyorlar-dý. Yanýna vardýðým gece meclisini âlimlerle dolu buldum.Bu âlimler çeþitli ilim dallarýnda konuþuyorlardý. Ýnsanlaronda, peygamberlerde görülen meziyetlere benzer þeyler gö-rüyorlardý. Ondan baþka bir hükümdarýn ölümüne insanla-rýn çok üzüldüðünü görmedim. Ýyi-kötü, Müslim- gayrimüs-lim herkes tarafýndan sevilirdi.”

Selahâddin Eyyubî, günümüzde olduðu gibi, gelecekasýrlarýn tarihçileri tarafýndan da ehemmiyetle üzerinde du-rulacak ve insanlýðýn hayalinde örnek bir sultan olarak yaþa-yacaktýr.

Selahâddin Eyyubî'nin Haçlýlarla Mücadelesi

Mýsýr, Suriye ve Irak'ýn kuzey taraflarýnda birliði saðla-yan Sultan Selahâddin, bundan sonra bütün çalýþmalarýnýHaçlýlara karþý mücadele üzerinde yoðunlaþtýrýr. Önce Mer-cu'l-Uyûn'a hareket eden Sultan, orada Haçlýlarýn iþgal etti-ði Beytü'l-Ahzân Kalesi’ni fethederek buradaki esirler kurta-rýlýr. Haçlýlarýn isteði üzerine yapýlan sulha raðmen onlarýnÝslâm topraklarýna yeniden saldýrdýðýný gören ve bölgeye ye-ni bir Haçlý kuvveti gelmekte olduðunu haber alan Sultan

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý76

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 76

Page 78: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Selahâddin, bunlarýn karþýsýna çýkar. Hittin Tepesi’ne çekile-rek burada savunmaya geçen Kral Guy ve Raymond emrin-deki þövalyelerle yapýlan savaþta Haçlýlar büyük miktardazayiat verir (4 Temmuz 1187).

Bu askerî zaferden sonra Lübnan bölgesinde baþta Beyrutolmak üzere pek çok þehri peþ peþe Haçlýlardan geri alan Sul-tan Selahâddin, Kudüs'ü kuþatýr. Hittin Savaþý'nda kuvvetleri-nin büyük bir kýsmý imha olan Haçlýlar aman dilerler. Kudüs'ekan akýtmadan affedici bir hükümdar olarak giren sultan,Haçlýlarý fidye karþýlýðýnda serbest býrakýr. (2 Ekim 1187)

III. Haçlý Seferi ve Selahâddin Eyyubî

Selahâddin Eyyubî tarafýndan Kudüs'ün iþgalden kurtul-masý üzerine, Avrupa Hristiyan dünyasý harekete geçer. Al-man, Fransýz ve Ýngiliz þövalyelerinden meydana gelen birorduyla hareket eden Avrupalýlar, III. Haçlý Seferine çýkar-lar. Haçlýlar iki yýl Akka'yý kuþatma altýnda tutmalarýna rað-men bir baþarý elde edemezler. Ýki ordunun kýyasýya çarpýþ-týðý bu harp sonunda Selahâddin Eyyubî, karþý taraftan gelensulh teklifini kabul eder.

Buna göre, bir miktar esirin iadesi ve iki yüz bin dinarfidye karþýlýðýnda Müslümanlar þehri boþaltacaklardýr. Ancakbu anlaþma þartlarýna ihanet eden Ýngiltere Kralý Richard, þe-hir dýþýnda yakaladýðý Müslümanlardan üç bin kadarýný kýlýç-tan geçirir. Bunun üzerine Sultan Selahâddin, Haçlýlarla ye-niden çarpýþmaya karar verir. Kalabalýk düþman kuvvetlerikarþýsýnda pek çok þehit verilmesine raðmen, Müslümanlar,Kudüs'ü tekrar Haçlýlara kaptýrmamak için gayret gösterirler.

Bu arada çok sayýda þövalyenin öldüðünü ve askerlerininiyice yýprandýðýný gören Richard, yeniden sulh teklifinde bu-lunur. Bu anlaþmaya göre, Sur ile Yafa arasýndaki sahil boyu

S e l a h â d d i n E y y u b î 77

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 77

Page 79: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Haçlýlara verilecektir. III. Haçlý Seferinde de bir sel gibi etra-fý yakýp yýkan Haçlýlara karþý direnen Selahâddin bu defaHaçlýlarýn Kudüs'e girmelerine imkân vermedi. Mücadelesinidevam ettirdiði sýrada, hastalandýðý için istirahata çekildi. 22Þubat 1193’te, elli beþ yaþýnda vefat etti. Vefatýna az zamankala, bir parça bezden ibaret olan kefenini bir kargýnýn ucu-na taktýrarak günlerce sokaklarda dolaþtýrmýþ ve "Ey insanlar!Geniþ ve zengin ülkelere sahip Selahâddin, mezara ancak bukefeni götürecektir." demiþtir.

Örnek bir þahsiyet olarak Mýsýr'da idareye hâkim olduðuandan itibaren, düþüncelerini, hazýrlýklarýný ve maddîimkânlarýný Haçlýlarýn iþgal ettiði topraklarý kurtarma ve Ku-düs'ü geri alma üzerinde yoðunlaþtýran Sultan Selahâddin,sulh ve sefer anýnda askerlerinin yanýndan bir an ayrýlmamýþ,bazen bir-iki gün yemeði dahi unutur hâle gelmiþti. Biricikoðlunu kaybetmiþ bir annenin her yerde oðlundan bahsetme-si gibi, yanýna her gelene hemen Kudüs'ü kurtarma konusu-nu açan sultanýn yüzünde tebessüm dahi görülmüyordu.

Bir Cuma günü minberde, “insanlarýn karþýsýna müte-bessim bir çehreyle çýkmanýn faziletini” anlatan hatibin söz-lerinden kendisine nasihatte bulunduðunu anlayan SultanSelahâddin, "Hocam, Kudüs iþgal altýnda iken ben nasýl gü-lümseyebilirim." diyordu.

Ömrünü çadýrda geçiren Selahâddin Eyyubî, kendisiiçin bir saray yapýlmasýný teklif edenlere karþý, Mescid-i Ak-sa iþgal altýnda iken, böyle bir þeye razý olamayacaðýný ifadeetmiþtir. Doksan senelik bir iþgalden sonra Kudüs'ü kurtaranSultan Selahâddin, bu uðurda daha önce mücadele ile birömür geçiren ve kendisini yetiþtiren Nureddin Zengî'nin yýl-lar önce yaptýrmýþ olduðu minberi Halep'ten getirterek Mes-cid-i Aksa'ya yerleþtirir.

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý78

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 78

Page 80: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Selahâddin Eyyubî'nin bir komutan olarak kazanmýþ ol-duðu harplerden elde edilen ganimetlerden kendi hissesinehiçbir pay almadýðýný ve kan dökücü bir insan olmadýðýný ya-bancýlar da doðrulamaktadýr. Sobernheim þöyle diyor: "Zekâsýve dindarlýðý üzerinde kurulmuþ bulunan iktidarý, sarsýlmazhalde idi. Her türlü hýrs ve tamah ona yabancýydý. Biri, Fatýmîhalifesi el-Azid'in ve diðeri Atabey Nureddin'in ölümünde ol-mak üzere, iki defa büyük servetler elde etmek fýrsatýný buldu.Halifenin hazinelerini askerlerine daðýttý; Nurettin'in serveti-ne dokunmadý; onu oðlunun emrine býraktý.

Þahsî olarak, Haçlýlara ve idaresine tâbi Hristiyanlarakötü davranmayan Sultan Selahâddin’in Haçlýlara karþý as-kerî baþarýlarýndan sonra bölgedeki Müslümanlar ile Hristi-yanlar arasýndaki münasebetler iyileþmiþtir. Selahâddin, haki-katen asla boþ yere kan dökmemiþ ve çok defa esirleri serbestbýrakýrken veya verdiði hediyelerinde âlicenap bir þahsiyet ol-duðunu göstermiþtir."

Haçlýlarýn doksan sene önce Kudüs'ü iþgal ederken yet-miþ bin Müslümaný kýlýçtan geçirmesine raðmen, muzafferbir komutan olarak karþýlarýna geçen Sultan Selahâddin, in-tikam alma yerine onlara iyi muamelede bulunmuþtur. Za-ten Ýslâm tarihinin çeþitli dönemlerinde de görülebileceðiüzere, Müslümanlar kendilerine kan kusturan hasýmlarý kar-þýsýnda hep hoþgörülü davranmýþlardýr. Burada þu soru aklagelebilir; Müslümanlar üzerinde siyasi ve askerî gücü eldeeden muhalif cephe, daha önce Müslümanlarýn kendilerineyaptýklarý centilmen davranýþlarý hatýrlamýþ mýdýr?

Tarih bu sorunun cevabýný verebilir, ancak burada hatýr-lanmasý gereken husus, Müslüman, yaptýðý her hayrýn karþý-lýðýný Allah’tan manevî mükâfat olarak beklemek durumun-dadýr. Baþkalarýnýn onlara kötü davranmasý, kendileri için

S e l a h â d d i n E y y u b î 79

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 79

Page 81: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

bir ölçü olamaz. Ýlâhî beyan öyle der: "Herhangi kavme (si-ze yaptýðý zulümden dolayý) olan kininiz, sizi onlara zulmet-meye ve onlara karþý haddi aþmaya götürmesin, (aksine, sizekötülük etseler dahi, onlar hakkýnda) adaletli davranýn. Af-fetmeniz, takvâya daha yakýndýr." (Mâide Sûresi, 5/8) Dost-düþman tüm tarihçilerin ortaya koyduðu üzere, Müslüman-lar, harp sýrasýnda ve sonrasýnda maðlup ettikleri düþmanla-ra veya himayesine giren toplumlara karþý yüksek insanîdavranýþlar göstermiþlerdir.

Onlarýn bu davranýþý, yapýlan harplerin baþkalarýný sö-mürme ve insanlarý imha etme maksatlý olmayýp; ya bir meþ-ru savunma veya topyekûn insanlýðý medeniyetten nasiplikýlmak maksadýna yönelik bir gayretin sonucu olduðunu or-taya koymaktadýr. Nitekim Sultan Selahâddin’in bir harp ge-cesinde Allah'a arz ettiði yakarýþlarý da bu düþünceyi doðru-lamaktadýr:

"Allah'ým... Bilirsin ki ben bu harplere þöhret ve mevkiiçin atýlmadým. Tek gayem, Senin ismini yüce tutmak ve buyolla yeryüzüne gerçek adaleti, ahlak ve fazileti yaymak, in-sanlarý birbirine kardeþ etmektir. Bütün maddî kuvvetimizkesildi. Sadece Sana güveniyoruz. Ýmânýmýzda en ufak birsarsýntý olmadý ve olmayacak da. Bedir kahramanlarýna olanyardýmýný bizden de esirgeme!"

Selahâddin Eyyubî, "Hakk'ý kuvvette gören, cismanî ya-þayýþý gaye bilen, zulüm ve gadirden lezzet alan ve kendileri-ni yarý ilâh gören þartlanmýþlara karþý, Hakk'ýn ihyasý, düþün-ce hürriyetinin ikamesi, mazlum ve maðdur ahlarýnýn dindi-rilmesi, zayýf ve güçsüzlere melce” (sýðýnak) ve dayanak olun-masý yolunda mücadele etmiþ…" ender þahsiyetlerdendir.

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý80

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 80

Page 82: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Hindistan'da kalsa veya Cengiz'e baðlýlýk arz etseydi çokrahat bir hayat sürecekti. Fakat o "Ýzzetle ölmeyi, zilletle

yaþamaya" tercih eden zirve insanlar halkasýndandý.

Celâleddin Harzemþah

Aral Gölü’ne akan Ceyhun Nehri’nin güneyine doðru uza-nan topraklar Harizm adýyla anýlýr. Bu bölge Orta Asya tarihi-nin politik, ekonomik, kültürel hayatýnda çok önemli bir roloynamýþtýr.

Harzem sülalesinin atasý Anuþ-Tigin'dir. Büyük Selçuklusarayýna köle olarak girmiþ, ancak oðullarý istidatlarý dolayý-sýyla Harizm bölgesine vali tayin edilmiþlerdir. Kurduklarýdevlet zamanla Maveraünnehir'den Irak'a kadar uzanmýþtýr.

Bütün Orta Asya'yý kana bulayan Cengiz, Harzemþahlarsýnýrýnda gözükmede gecikmedi. Buhara ve Semerkand gibiilim ve kültür merkezlerini yerle bir etti, halk kýlýçtan geçi-rildi. Harzem hükümdarý Alâeddin maðlup oldu ve sýðýndýðýHazar kýyýlarýnda ýssýz bir adada öldü. (1220)

Alâeddin'in dramatik ölümüyle oðlu Celâleddin bu uy-gun olmayan þartlarda babasýnýn yerine geçti.

Celâleddin Harzemþah küçük bir birlikle Hazar kýyýla-rýndan Cengiz'e karþý yola çýktý. Cengiz bunu öðrenince buküçük ama ateþîn birliði yok etmek için üzerlerine bir ordusevk etti. Birbirine kenetlenmiþ, kaynaþmýþ bu grup birkaçkez Moðollarý yenmeyi baþardý.

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 81

Page 83: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Gönderdiði ordunun Celâleddin Harzemþah tarafýndanbozguna uðratýldýðýný gören Cengiz bizzat ordusunun baþýn-da harekete geçti. Celâleddin'i Ýndus Nehri civarýnda kuþat-tý. Celâleddin çok az bir kuvveti olmasýna raðmen Moðol or-dusunun merkezine saldýrdý. Merkez kuvvetleri daðýlanCengiz, atýna binerek kaçtý. Ancak ihtiyat kuvvetlerinin har-be girmesiyle durum deðiþti. Moðol çemberinin çok daraldý-ðý ve kurtuluþ ümidinin kalmadýðý anda Celâleddin atýnýnehrin azgýn sularýna sürdü. Karþý sahile, Hindistan toprak-larýna çýktýðýnda yanýnda çok az insan vardý.

Burada da boþ durmadý. Kendisine katýlan yerli Müslü-man askerlerle Racalara karþý mücadeleye koyuldu. Celâled-din'in Hindistan'daki faaliyetleri tekrar toparlanma ve güç-lenme devri olmuþtur. Hindistan'da geniþ bir sahaya hâkimoldu. Fakat asýl rakibi Moðollardý ve süratle Hint toprakla-rýný terk etti.

"Babamýn vefatýndan beri çektiðim eziyetleri daðlar kal-dýramaz. Bugün, o geniþ dünya bana dar geliyor." ifadelerikarþýlaþtýðý zorluklarý göstermektedir. Fakat bütün bunlar, ha-yatýný milletinin saadetine vakfetmiþ Celâleddin'in Moðollarakarþý muvaffakiyetinde, inkýyat, sebat ve sadakatin önemli biryeri olduðunu göstermektedir. Diðer türlü gidip hedefe var-ma mümkün deðildir. Nitekim, "hanlar, melikler ve emirlerboyunlarýnda kefenleri olduðu halde, onun önünde diz çök-tüler ve baðlýlýklarýný arz ettiler. Buna mukabil Sultan harpmeclisinde ölünceye kadar savaþacaðýna yemin etti." (Nesevî,Sîrat al Celâleddin Mengübirti)

Harzemþah, Moðollarý durdurmak için stratejik önemtaþýyan Azerbaycan'a girdi. Devletin enkazýndan koparabil-diði ve kurtarabildiði kýsýmlarla yeni baþtan kurduðu devle-te Azerbaycan'ý merkez yaptý. Müdafaa hattýný kurabilmek

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý82

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 82

Page 84: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

için Gürcistan'ýn Tiflis dâhil birçok müstahkem mevkileriniele geçirdi.

Fakat bu esnada talihsiz bir hadise oldu. Ahlat'a hâkimolma yüzünden Anadolu Selçuklu Hükümdarý AlâeddinKeykubad'la Yassýçemen'de karþý karþýya geldi ve maðlup ol-du. Daha kötüsü ordusunu kaybetti. Bin bir emekle Moðol-larla hesaplaþmak için yýllarca hazýrladýðý ordusu artýk yok-tu. Moðollarýn korku kaynaðý Celâleddin idi; onu uzaktanuzaða devamlý bir þekilde kontrol ediyorlardý.

Moðollar bu fýrsatý kaçýrmadý. Onu kesinlikle ortadankaldýrmaða kararlý idiler ve harekete geçtiler. Moðollar geç-tikleri yerleri yakýp yýkýyorlardý. Buna mukabil CelâleddinHarzemþah'ýn elinden bir þey gelmiyordu. Kýþý Mukan Daðla-rý’nda geçirdi. Elçisi Nesevî, sultanýn memleketinin kaybýnave Moðol ilerleyiþi karþýsýnda bir þey yapamamanýn ýstýrabýnaaðladýðýný yazar. Defalarca planlarý alt üst olduðu hâlde yýl-gýnlýk göstermedi. Civar hükümdarlara haber göndererekMoðol afetine karþý bir set vazifesi yaptýðýný, þayet kendisi or-tadan kalkarsa bu afetin Irak, Anadolu ve Suriye'yi týpký Ma-veraünnehir ve Horasan gibi mahvedeceðini bildiriyor veyardým etmelerini rica ediyordu. Ancak bu rica kabul edilme-di. Hakikaten bu set yýkýldýktan birkaç sene sonra Moðollarbu ülkeleri ele geçirecekler ve yarým asýrdan fazla bu ülkeler-de gözyaþý ve kandan baþka bir þey görülmeyecektir.

Celâleddin Harzemþah, Diyarbakýr'da adým adým takipedildi. Dicle Köprüsü civarýnda bir baskýnla maiyeti öldürül-dü. Harzemþah Meyyafarikin'e (Silvan) çekildi. Kendini ta-kip eden Moðol süvarilerini tek baþýna daðýttý ve daðlara sý-ðýndý. Týrmandýðý sarp daðlarda þehit edildi. Yýllarca sürenamansýz takip nihayet sona ermiþti. Ýslâm kahramanýndangeriye kalanlar ise atý, eðeri ve kýlýcý idi.

C e l â l e d d i n H a r z e m þ a h 83

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 83

Page 85: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Hindistan'da kalsa veya Cengiz'e baðlýlýk arz etseydi çokrahat bir hayat sürecekti. Fakat o "Ýzzetle ölmeyi, zilletle ya-þamaya" tercih eden zirve insanlar halkasýndandý. Cesedidaðlardan indirilerek Meyyafarikin'e defnedildiyse de bugünmezarý bilinmemektedir. O da yeri, izi belli olmayan kutlu-lar kervanýna katýlmýþtý.

Bütün Ýslâm Türk tarihinin en bahadýr ve üstün meziyet-li þahsiyetlerinden olup Moðollara karþý yapýlan savaþýn bay-raktarý ve kahramaný oldu.

Türkistan, Hindistan ve Irak arasýndaki çok geniþ saha-da Moðollara karþý koydu. Bütün ömrü mücadele ile geçti.Ayakta durabildiði, nefes alabildiði sürece mücadele etmesigerektiðine inanmýþtý. En tehlikeli anlarda azim; ümit veinancýný asla kaybetmemiþti. Dava ve silah arkadaþlarý ideal-lerinin yýlmaz bendeleriydi. Nitekim onun ölümüyle Suri-ye'ye inecekler ve Eyyubîlerin daveti üzerine Kudüs'ü tekrarHaçlý hâkimiyetinden kurtaracaklardýr.

Neslimize Celâleddin Harzemþah'ýn aksiyonunu, dava ýs-týrabýný, mücahede hattýnda sabitkadem olmasýný, uðruna baþkoyduðu davanýn kara sevdalýsý olarak ölüp gitmesini öðrete-bilecek miyiz?

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý84

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 84

Page 86: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Tarihimizi bilmek zorundayýz. Hususiyle de Osman-lýyý bilmek, anlamak zorundayýz. En azýndan tarihten

ders almak için ecdadýmýzý öðrenmek zorundayýz.

“Osmanlý” Derken

Biz, “Osmanlý” derken ve Osmanlýdan bahsederken, ke-sinlikle bunu bir ýrkçýlýk düþüncesiyle yapmýyoruz. Elbette,böyle þanlý bir ecdadýn evladý olmak ve böyle asil bir soy kü-tüðüne baðlý bulunmak bize onur verir; ancak bunun ýrkçý-lýkla uzaktan yakýndan alakasý da yoktur. Dense dense bunamüspet milliyetçilik denir ki bu da kitap ve sünnet çerçeve-si içindedir.

Evet, soy kütüðümüzle kývanç duyuyoruz. Çünkü onlarkendilerine düþen vazifeyi hakkýyla ifa ederek, Ýslâm’a omuzvermiþ ve dinî duygu, dinî düþünceyi kýtadan kýtaya taþýmýþlar-dýr. Taþýmýþ ve dokuz asýr Ýslâm’ýn bayraktarlýðýný yapmýþlardýr.

Osmanlý, Selçuklunun bir devamýydý. “Devlet-i Ebed-Müddet” mefkûresi Selçukluyla baþladý. Bu ideal, Nizamül-mülk’le mektep ve medreselere girdi. Dolayýsýyla da, o dönemitibarýyla mükemmel ve mücehhez bir nesil yetiþti. Selçuklu-nun da Osmanlýnýn da mayasýnda böyle bir gaye-i hayal vardýrki onlarýn metafizik gerilimleri bu kadar uzun sürebilmiþti.

Hem biz niçin ecdadýmýzdan bahsetmeyeceðiz ki? Nese-bini söylemenin suç olduðunu iddia eden de kim?

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 85

Page 87: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Hem onlar aleyhine bu kadar kampanya varken ve dur-madan aðýz dolusu küfürlerle onlara sövülürken, bizim on-larý müdafaa etmemiz neden suç olsun?

Osmanlý padiþahlarýný karalamak, bize bugüne kadar nekazandýrdý? Mazimizi inkâr hangi terakkiye vesile oldu?Köksüz bir nesil yetiþtirmenin faturasý önümüzde deðil mi?

Ýnsafsýzlýðýn da bir sýnýrý olur. Ancak; ecdadýmýz için in-safsýzlýkta sýnýr tanýmak kadar dahi bir insaf gösterilmemiþ-tir. Öyle ki iftiranýn en iðrençleri kullanýlarak dokuz asýrlýkþanlý tarih karalanmýþtýr. Bilhassa son altý asýrlýk bir tarih bü-tünüyle karalanmaya ve bir günah destaný gibi gösterilmeyeçalýþýlmýþtýr.

Sorarým size, Osman Gazi vefat ettiðinde geriye ne býrak-tý? Evet, o bütün bir hayat boyu çadýrda yaþadý ve bir çadýr-da öldü. Elindeki imkânlarla o da bir sarayda yaþayabilir vegününü gün edebilirdi. Ama o ve onun nesli böyle yapmadý;yapmadý ve pek çoðu itibarýyla ömürlerini at sýrtýnda geçirdi-ler. Savaþ meydanlarýnda can veren Osmanlý padiþahlarýnýnsayýsý hiç de az deðildir. Zaten, bu ideal ve yüksek düþüncebittiðinde, Osmanlý da bitmiþtir. Süleyman Þah, Murad Hü-davendigâr, Yýldýrým, Fatih, Yavuz, Kanunî hepsi de “Ý’lâ-yýKelimetullah” yolunda ölmüþtür. Yavuz, hanýmýyla bir aradaolmaya fýrsat dahi bulamamýþ ve hep bir muharebeden diðe-rine koþup durmuþtur. Düþünün ki Yavuz’un sadece iki çocu-ðu olmuþtur. Allah aþkýna bu saltanat sürmek midir?

Tarihimizi bilmek zorundayýz. Hususiyle de Osmanlýyýbilmek, anlamak zorundayýz. En azýndan tarihten ders al-mak için ecdadýmýzý öðrenmek zorundayýz. Bu gerçekleri di-le getirmek bizler için sadece bir vazife ve mükellefiyettir.Bunun ýrkçýlýkla da hiçbir ilgisi ve alakasý yoktur.

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý86

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 86

Page 88: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Osman Gazi vefat ettiðinde geriye ne býraktý? Evet, obütün bir hayat boyu çadýrda yaþadý ve bir çadýrda öldü.

Osman Bey

Bir Menþûrun Düþündürdükleri

Menþur, Selçuklu ve Osmanlý dönemlerinde padiþah ta-rafýndan beylik ve komutanlýklara gönderilen ve bahis mev-zuu þahsa rütbesinin yükseltildiðini bildiren fermandýr.1289 yýlýnda, Selçuklu hükümdarý Ýkinci Gýyaseddin Me-sud'un Osman Beye yolladýðý menþurun bugünkü dile çev-rilmiþ ve kýsaltýlmýþ metni þöyledir.

"... Cenabýhak bana saltanat ihsan ederek emirlerini veyasaklarýný ifaya memur etti. Ben de bunun karþýlýðýnda bü-yük mansýplarý makamlarý ve ulu rütbeleri ehlinden esirge-medim. Herkesi kabiliyet ve istidadýna göre arzusuna eriþtir-mekten geri kalmayý caiz görmeyip Ýslâm memleketlerindekendisine düþen hizmeti ifa eden, savaþ meydanlarýnda namkazanmýþ koca yiðitlerin her birine halli halince rütbe ve ma-kamlarla riayet ve þefkat ettiðimden hiçbirinin hizmeti boþagitmez.

Ýþte bu cümleden hizmetleri olan saadet mendi âlicah Os-man Þah bin Erduðrul Bey ki bütün aþiret ve kabileleriyle ga-zayý ve cihadý ve kâfirlerle mücadeleyi iþ edinmiþtir. Müþrik-leri, Allah'a ve ahiret gününe inanmayanlarý Allah'ýn ve Resu-lü'nün menettiklerine uymayanlarý ve Hak diniyle dinlenme-

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 87

Page 89: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

yenleri uslandýrmak hususunda Allah'ýn emirlerine uymuþ vesürat ve celadeti avazesiyle âlem olmuþtur-tanýnmýþtýr.

…….Öyle zamanda da yetimlerin hakkýný noksansýz olarak

ifa ettirsin ve Peygamberimizin þeceresinden olan seyyidleriaziz ve muhterem tutup kendilerine baðlý olmayý ve himayeetmeyi ahiret zahiresi eylesin. Peygamberimizin varisleriolan ulu ulemaya lütuf ve þefkatle muamele edip dinin beka-sýný ve kanunlarýnýn icrasýný onlarýn varlýðýnýn bereketindenbilip rencide etmekten gayet endiþe edip çekinsin. Sipahile-re vazife ve ihsan kapýlarýný açýp lakin ifrattan ve tefrittenuzak etsin. Çiftçileri ve ziraatla meþgul olanlarý himaye edipgünden güne beldelerin imarý ve halkýn refahý ile uðraþmak-tan hâli olmayýp belde ve nahiyelerde ekilmemiþ yer býrak-mayýp þen ve þâdân kýlsýn.

Beþ vakit ibadeti cemaatle ifa edip daima bilenlerle isti-þare ettikten sonra harp ve sulhun hangi þekli lazým gelirseo yola gitsin. Bilhassa Allah'a teveccühle, Peygamber(s.a.s)'e uyarak fýrsatý kaçýrmayýp Ýslâm gayreti için gece vegündüz çalýþýp boþ durmasýn.

…….Altý yüz seksen sekiz senesi þevval ayýnýn ilk günlerinde

Konya'da yazýldý."Bu menþur, ecdadýmýzýn Ýslâm'ý ne ölçüde idrak ettiðini,

dünya hayatýný nasýl gördüðünü ve sadece Allah (c.c.)'ýn rý-zasýný kazanmak ve Ý’lâ-yý Kelimetullahý ifa etmek için nasýlbir gayret sarf ettiðini göstermektedir.

Ondan Geriye Kalanlar

Dünyanýn en uzun ömürlü hanedanýný ve en büyük dev-letlerinden Osmanlý Devleti'ni kuran Osman Gazi 1326 yý-

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý88

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 88

Page 90: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

lýnda ölünceye kadar, bir mercan sabrý içinde çalýþmýþ, Bi-zans'tan karýþ karýþ kopardýðý topraklarla Bizans'ýn temelleri-ni sarsarken, kendi müstakbel Cihan devletinin temelleriniatmýþtýr. Ölüm döþeðinde bile bunlarý düþünüp Orhan Beyetalimatlar vermiþtir. Ölümü hengâmýnda sarf ettiði sözlerOsmanlý tarihlerinde þöyle kaydedilmiþtir:

Ýbn-i Kemâl: "Osman Gazi öleceðini bildi, oðluna vasi-yet kýldý. Bursa Kalesi’nin içinde kurþun örtülü yeri gösterip“Beni þol görünen gümüþ kubbenin altýnda defnedesin...’

Ýdris-i Bitlisi: "Ben ölüyorum, fakat esef etmiyorum.Adil ol, iyi adam ol, merhametli ol. Din-i Ýslâm’ý neþreyle.Yeryüzünde padiþahlarýn vazifesi budur. Ve Cenabýhakk’ýnlütfuna iþte bu suretle mazhar olunur. "

Mehmed Neþri: "Ve dahi bir nasihatim budur ki bir kim-se sana Hak Teâlâ’nýn buyurmadýðý sözleri söylese, sen kabuletmeyesin. O'nun buyruðundan gayrý, iþ iþlemeyesin. Bilme-diðini ulema-i þeriattan sorup öðrenesin."

Hoca Saadeddin Efendi: "Adaletle bu âlemi âbâd kýl. As-ker ve mal ile gurur eyleme. Ýslâm’a aykýrý iþ etme. Bizimmatlabýmýz din-i Huda’dýr. Mesleðimiz râh-ý Huda’dýr. Yok-sa kuru mihnet ve kavga deðil. Þah-ý cihan olmaðý deðil."

Aþýkpaþazâde: "Oðul, ben öldüðüm vakit beni Bursa'da þugümüþlü kubbenin altýna koy. Bir kimse sana Allah’ýn buyur-madýðý sözü söylese kabul etme. Eðer bilmezsen Allah ilminibilene sor."

Bu münasebetle oðlu Orhan'a söylediði: "Osman Ertuðrul oðlusun Oðuz Karahan neslisün Hakk'ýn bir kemter kulusun Ýslambol'u al gülzâr yap."

O s m a n B e y 89

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 89

Page 91: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

beyitleri Ýstanbul hasretini ve idealini yansýtmasý bakýmýn-dan kayda þayandýr.

Mehmed Hemdemi Solakzâde: "Adalet ve gaza ve ciha-da müteallik nice vasiyet edip, O gaziler sultaný vâsýl-ý rah-meti rahman oldu."

68 yaþýnda vefat eden Osman Gazinin mirasýný paylaþtýr-mak için oðullarý Orhan Bey ile Alâeddin Bey çaðrýldý. Acabamiras olarak ne býrakmýþtý, ondan geriye neler kalmýþtý?

Cevabý tarihçilere býrakalým, ilk sözü meþhur Avusturya-lý tarihçi Hammer alýyor.

Hammer: "...Onun hakkýnda kesin bildiðimiz, fakiranemirasý ve sade giyimidir. Ne altýn býraktý ve ne de gümüþ.Osman'ýn libasý, Ýslâm’ýn ilk muhariplerinin elbiseleri gibisade idi. Ve bir beyaz sarýk sarardý. Geriye cübbe, sarýk vebirkaç ipekli kýrmýzý sancak býraktý."

Aþýkpaþazâde: "...Vefatýndan sonra evinde bir sýrtak te-kelesi (bir elbise), bir yancýðý (zýrh), bir tuzluk, bir kaþýklýk,bir çizmesi, birkaç at, misafirleri ve gaziler için koyunlarý var-dý. Baþka bir þey bulunmadý."

Neþri: "...Bütün mal varlýðý bunlardan ibaretti. Orhan,kardeþine sordu: "Ne buyurursun? "

Alâeddin Paþa: “Bunlarý babam gaza içün saklamýþtýr. Bi-züm miras idecek nesnemüz yoktur” dedi.

Ahmed Cevdet Paþa: "Sultan Osman vefat ettiði sýradahiç parasý yoktu. Býraktýðý þeyler silah, birkaç at, bir iki par-ça elbise ve koyunlardan ibaretti."

Niþancý Mehmed Paþa: "Vefat ettiði vakit hazinesindenakit para bulunamamýþtýr."

Koca bir ömürde, koca bir beyliðin koca bir beyi, kazan-dýðý malý ne yapmýþtý?

Cevabý yine tarihçilere býrakalým.

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý90

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 90

Page 92: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Ahmed Cevdet Paþa: "Para biriktirip mal toplamaya hiçheves etmedi. Çok cömertti. Yetimlere, dullara yedirip içir-mesi çoktu."

Neþri: "...ve âdetiydi ki üç günde bir yemek piþirdüp, fu-karayý ve sulehâyý toplayýp, ikram ederdi. Ve hem yalýncakla-rý (elbisesiz) giydürüp, donadurdý. Ve dul avretlere daim sa-daka virirdi."

Anlaþýlacaðý üzere dünyayý, maksad-ý bizzat yapmayanOsman Gazi dünya adýna bir þey býrakmamýþtý. Dünya-ukbamuvazenesini iyi ayarlamýþ, dünyaya dünya kadar ve ukbayada ukba kadar önem vermiþtir.

Bir cihan devleti bu tür insanlarýn omuzlarý üzerinde, ýs-týraplarý, çileleri ve terleri üzerine kuruldu. Sanýrým yarýnýn"Cihan Devleti" de bu evsafta insanlarýn eliyle kurulacaktýr.

Onlar bir küheylan gibi çatlayýp bir yerde yýðýlýncaya ka-dar koþup durdular. Arkalarýnda bir þey býrakmadýlar. Sade-ce izleri ve geçtikleri yerlerde boy verip arz-ý didar eden to-humlarý, tomurcuklarý ve goncalarý vardý.

Ya biz tükettiðimiz hayatýmýz, adýmlarýmýz ve soluklarý-mýz karþýsýnda ne kazandýðýmýzý ve arkamýzda ne býrakacaðý-mýzý düþündük mü?

Bursa ve Bedeli

Fethe Doðru

"Þanlý Osmanlý Devleti'ni kuran ve bu devlete de adýnýveren Osman Gazi, küçük beyliðini, manevî temelleri olan"Ýslâm Dinini teblið etmek ve Allah'ýn (c.c.) rýzasýný kazan-mak" mefkûre ve inancý üzerine bina etmiþti. Bu inanç veideal iktizasýnca da fetihlere baþlamýþtý.

O s m a n B e y 91

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 91

Page 93: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Osman Bey, Bitinya topraklarý içinde yer alan Eskiþehir,Yeniþehir, Karacahisar gibi kaleleri ele geçirerek SakaryaNehri’ne kadar geldi ve Bursa için önemli bir mevkie sahipolan Bilecik ve Yarhisar kalelerini de fethetti.

Osman Gazi Bursa'ya 1315-1316 yýllarýndan itibarençeþitli akýnlar yaptýysa da baþarýlý olamadý. 1321'de Mudan-ya'nýn fethedilmesi, fetih yolunda önemli bir temel taþý oldu.

Ve Fetih

1315’ten beri þehri muhasara etmeye baþlayan OsmanGazi, kaleyi kolayca alamayacaðýný düþünerek, kuþatmanýndevamlý olmasý için, þehrin etrafýna kontrol kaleleri yaptýra-rak, önemli iki muhafýzýný burada vazifelendirdi.

Geçen zaman içinde Bursa, önceden beri süregelen ikti-sadî ve siyasi karýþýklýk ve huzursuzluk yüzünden iyice kötübir duruma düþmüþtü. Bir yandan da þehirde açlýk ve hasta-lýk kol geziyordu. Halk ve eyalet tekfuru, Bizans'tan yardýmgelmeyeceðini anlayýnca, baþlarýnýn çaresine bakma yolunadüþtüler.

Bu gayeyle de Osmanlý beyliðine baþvurdular. ÖnemliOsmanlý tarihi kaynaklarýndan Aþýkpaþazade ve MehmedNeþri bu durumu þöyle yazýyorlar: "Osman Gaziye haber gel-di ki Bursa hisarýnýn kâfirleri açlýktan gayet bunaldýlar. Baha-ne ararlar ki hisarý vireler. Amma padiþahtan baþka kimseyevermezler.”

Haber üzerine Osman Gazi, oðlu Orhan Beyi çaðýrarakBursa'nýn fethine görevlendirdi. Zira yýllar süren fetihler veyaklaþýk 40-45 yýllýk devlet idaresi, bu büyük akýncýyý yor-gun düþürmüþtü. Son zamanlarda hastalýðý iyice þiddetlen-miþti. Hoca Saadeddin Efendinin ifadesiyle "artýk bu þanlýserdarýn seferlere tahammülü kalmayýnca, kudretlü Orhan,

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý92

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 92

Page 94: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

düþmanýn gözünde daha da güçlü görünmeye baþlamýþ, kaleve hisarlarýn ardarda fethiyle þöhret kazanmasý, babasýnýn is-teði olmuþtu."

"Osman Gazinin ayaðýnda nikris (gut) hastalýðý vardý,zahmet çekerdi. Osman Bey istedi ki Orhan benim zamaným-da þevket tutub namdar ola ki benden sonra halk ona itaatgöstereler." Bu yüzden Osman Gazi son zamanlarýna doðrudevlet idaresini Orhan Beye býrakmýþtý.

Orhan Bey, boþ yere kan akmamasýný, insanlarýn ölme-mesini isteyerek, kendilerinden Osmanlý idaresine geçmele-ri için, kumandanlarýndan Mihal Gaziyi Bursa tekfurunagönderdi. Yýllardýr yaþadýklarý sefaletten býkmýþ olan tekfurda, bu daveti fýrsat bilerek, çok akýllýca bir hareketle "ahdidünki bizi kimse incitmeye. Ve kimsenin bize zararý dokun-maya" diyerek kaleyi teslim etti.

Böylece birçok kere aynýsý yaþanan, özellikle Bizans eya-letlerinin kendi istekleriyle Osmanlý idaresine geçmesi birdaha yaþandý. "Ve bilcümle çün kim tekfur kal'adan çýktý, he-men Müslümanlar Tekbir-i tehlil getirüb kal'aya koyuldular.Mu'cizat-ý Muhammed'ündür deyü gür gür salâvat getirdi-ler." Bu suretle 1315’ten 1326'ya kadar yaklaþýk 11 yýl mu-hasara edilen Bursa fethedilmiþ oldu.

Fetihten sonra elde edilen ganimetler ve tekfurun veziriSaruz'un da kendi isteðiyle verdiði zengin hazinesi OrhanBey tarafýndan askerlere daðýtýldý.

Vezirin Enteresan Cevabý

Orhan Bey, fetihten sonra kaleyi gezerken bir hayli kiþi-nin öldüðünü gördü. Bu insanlarýn neden öldüðünü sorunca"Bunlar hep açlýktan ölmüþlerdir." cevabýný aldý.

O s m a n B e y 93

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 93

Page 95: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Orhan Bey, Vezir Sarûz'a "Bu kaleyi vermeye sebep neoldu?" diye sorunca vezirin þu ilginç cevabýyla karþýlaþtý: "Bukaleyi vermemizin birçok sebebi vardýr. Evvel sebeb, gördükki sizin devletiniz yevmen fe’l-yevmen (günden güne) büyü-mektedir. Oysa bizim devletimizin geleceði karanlýktýr.

Ýkinci sebep, baban üzerimize çok sefer yaptý. Etrafýmýz-daki iller elden çýktý. Çevremizdeki iller sizin elinize geçinceoralardaki halk bize itaat itmez oldu. Size itaat ider oldular.

Üçüncü sebep, gördük ki size itaat edenler rahatlýk için-dedir. Huzur içindedir. Onun için biz bu rahatlýða heves ettik.

Dördüncü sebep, tekfurumuz gerçi halktan çok mal top-ladý. Ama bu zorla toplanan mallar bize fayda vermedi.

Beþinci sebep, hisar bize mahpes (hapis) olub, açlýktanbunaldýk. Ve hepimiz bir fikirde birleþtik ki tebeddülat (de-ðiþme) ve tegayyürat (yenilenme, baþkalaþma) âlemde eksikolmaz. Bir gün bize dahi olub, Türk elinde cebren helak(yok) olmaktan ise aman dileyerek halâs (kurtulmak) olma-ðý yeð gördük."

Bursa'nýn fethine kadar ismen de olsa Ýlhanlýlara baðlýolan Osmanlýlar fetihle beraber bu son baðlarýný da kopardý-lar. Daha önce Osman Gazinin, bu defa da Orhan Beyinkendi adlarýna sikke bastýrýp hutbe okutmalarýyla birlikte,tamamen baðýmsýz bir beylik olmalarý büyük nispette eldeedilmiþ oldu. Bursa'yla beraber bir yerde Marmara'nýn, Bal-kan seferleri ve Ýstanbul'un fethi için gerekli stratejik birmevkisi ele geçirildi. Bursa, 1363’te Edirne'nin fethine ka-dar 37 sene baþkentlik yaptý.

Fetihten Sonra Bursa

Fethi müteakip þehri imar faaliyetleri baþlatýlmýþtýr. Ýlkolarak Mehmed Neþri'nin zikrettiði "ileri Hâce mescidi Bur-

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý94

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 94

Page 96: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

sa kal'asýnda evvel bina olundu." Daha sonra "Ahi Hasan bumescidin kurbunda (yakýnýnda) kendüye bir zaviye yaptýrdý."Orhan Bey de kendi adýný taþýyan camii, medrese ve imaretgibi içtimai müesseseleri yaptýrarak Geyve, Gelincik ve Sipa-hi çarþýlarýný tesis ettirdi.

Bundan baþka Orhan Bey, kale içindeki bir manastýrý dacamiye çevirdi.

1335’te Bursa'yý gezen ünlü Seyyah Ýbn-i Battuta, seya-hatnamesinde "Bursa sultaný, belde ve emval ve askerceTürkmen hükümdarlarýnýn en büyüðü olan Orhan Gazininyüze yakýn kal'asý var" diyerek "Orhan Beyin durup dinlen-meden kaleleri teftiþ ile meþgul olup daima cihat üzere" ol-duðundan sitayiþle bahsetmektedir.

Orhan Bey 1331'de ilk Osmanlý medresesi sayýlan ÝznikMedresesi’ni yaptýrarak, tahsilini Mýsýr'da yapmýþ olan Da-vud-ý Kayseri'yi buraya müderris tayin etti. Ýlmi ve âlimleri hi-maye eden onlara hürmet ve saygý gösteren Orhan Beyin builk medresesinden sonra medreseler giderek çoðaldý ve yineÝbn-i Battuta'nýn ifadesiyle "Anadolu'nun her köþesinde hattaküçük kasabalarda bile medreseler yaygýnlaþtý.” Böylece Bur-sa çok kýsa bir sürede, ilim ve kültür merkezi haline geldi.

Bursa'nýn Bedeli Osman Gazi mi?

Ömrü fetihlerle geçen Osman Gazinin rahatsýzlýðý Bur-sa'nýn fethedildiði sýralarda iyice artmýþtý. Orhan Bey zafer-den sonra hemen, fetih haberini özlemle bekleyen babasýnýnyanýna geldi.

Allah rýzasý yolunda cihat ederken yorgun düþen OsmanGazi, artýk ömür denen kýsa yolun sonuna geldiðini, ötekiâleme giderek Hak Teala'ya vasýl olma vaktinin yaklaþtýðýný,temiz hissiyatý ile anlamýþ olarak; Orhan Bey de babasýnýn

O s m a n B e y 95

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 95

Page 97: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

son vakitlerini yaþadýðýný sezen uhrevî âlemlerin bir baþkasultaný olarak durumu çoktan anlamýþlardý.

Hoca Saadeddin Efendinin diliyle "iki hasret öylece ba-kýþtýlar, ayrýlýk kederlerine, üzüntülerine gömüldüler." Bü-yük fedakârlýklarla bütün ömrünü harcayarak temelini attý-ðý küçük beyliðin güçlenerek büyümesinin, her tarafa Ýslâm'ýgötürmesinin, ancak sýrat-ý müstakim temeller üzerinde gi-derse "Þanlý Osmanlý Devleti” olabileceðini iyi bilen OsmanGazi, Orhan Beye, bu devletin aslî hamurunu teþkil etmesi-ni istediði nasihatlerini söyledi. Yine Hoca Sadeddin'in diliy-le bu vasiyet þöyle þiirleþtirildi:

"Akýbet göçsem beka diyarýna ben bu dem,Ýþte sen devlet-ü ikbal ile ol muhteþem,Amma budur vasiyetim, güzelce kulak tut.Bundan böyle dünya mihnetini sen de unut.Dileðim bu, ey devlet ve ikbalin sahibi.Kaptýrma sen asla zulmün yoluna kendini,Adaletle eyle gel, bu dünyayý âbâd.Edilmelisin Rum ülkesinde daima yâd,Cihad uðruna harca emeklerini durma.Gaza töresinden adýmý unutturma.Âlimlere eksiksiz eyle saygýný tamam,Þeriatýn hükmü böylelikle bulsun nizam.Bir âlimin adýný nerede duymuþ isen,Sevgini, ilgini göstermelisin ona, sen.Mal ile asker çokluðu seni maðrur etmesin,Þeriat ehli de kapýndan uzak düþmesin.Bil ki nizamdýr esasý þahlýðýn, hem aslý,Kanuna aykýrý iþlerde olma hevesli.Arzum inan, Allah'ýn (c.c.) dinidir bizim,

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý96

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 96

Page 98: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Gittiðimiz yol da doðruluk yoludur bizim,Yoksa sadece mihnetle kuru kavga deðil.Tek cihanda padiþahlýk etmek dava deðil.Dinin zaferiydi âlemde hep maksat bana,Maksuduma ulaþmak, elbet yaraþýr sana.Padiþah olan kiþi ihsana kulak asmaz.Saltanat etmek sözü, onu pek umur satmaz.Gece, gündüz halký, toplumu korumaya bak,Arzu edersen Rabbi’nin lütfu sana yakýn olmak."Osman Gazinin bu vasiyeti, dünden bugüne bir devletin

hangi temeller üzerine bina edileceðini gösteriyor ve o günolduðu gibi bugün de aynen geçerli. Osman Gazi son vakit-lerinde, sanki ölüme meydan okurcasýna bir þeyleri duyma-dan ölmek istememiþti. En son nefesini "Bursa fethedildi"haberini aldýktan sonra, sadýk bir kul, her yönüyle mükem-mel bir padiþah ve en nihayetinde kalbi sevgi dolu bir babaolarak, nasihatlerini verdikten sonra dâr-ý bekaya gitti.

Bu seferki, en büyük fedakârlýktý, Son nefer ve son ne-feste Bursa'yý, Osmanlý Beyliði’ni hatýrlamak. Bursa'nýn be-deli çok pahalý olmuþtu. Ama o da, hakikatbîn Allah aþýðýný,annenin yavruya gösterdiði sevgi ve þefkat içinde, çoktanbaðrýna basmýþtý. Vasiyeti üzerine Bursa'daki Gümüþlü Tepe-de topraða verilip türbesi yapýlan Osman Gazinin ve asker-lerinin fedakârlýklarý, sümbüllenip Büyük Osmanlý Devle-ti’ni meyve verecektir.

O s m a n B e y 97

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 97

Page 99: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 98

Page 100: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Medine'ye giden bir Peygamber âþýðýnýn “Bana Medine okadar güzel geldi ki farz-ý muhal o anda cennetin bütün kapý-

larý ardýna kadar açýlsaydý, ihtimal cenneti deðil, Medine'yi ter-cih ederdim.” dediði o güzel beldeden, Allah rýzasý için, müba-

rek emre itaat edip hicret etmiþtir.

Emir Sultan

Tarihimizde yaþayýþ ve sohbetleri ile insanlarýn Ýslâm'agönülden baðlanmasýna vesile olmuþ büyük insanlar vardýr.Bunlar halkýn sevdiði Allah dostlarýdýr.

Bu büyük insanlar yaþamýþ olduklarý þehirlerin manevîmerkezi haline gelmiþlerdir. Nitekim Ýstanbul'da Eyüp Sultan,Aziz Mahmud Hüdai; Ankara’da Hacý Bayram-ý Veli; Ada-na’da Çoban Dede; Erzurum’da Abdurrahman Gazi; Kon-ya'da Mevlâna, Sadreddin-i Konevi; Erzincan'da Terzi Baba;Kastamonu'da Þeyh Þaban-ý Veli ve Bursa'da Üftade Hazretle-ri ile Emir Sultan bu büyük insanlardan sadece bazýlarýdýr.

Bu Allah dostlarýnýn Anadolu'da Ýslâm'ýn yayýlmasý vedoðru þekilde yaþanmasýnda rolleri büyüktür. Daha iþin ba-þýnda Anadolu fatihlerinin yanýnda alperenler diye bilinentasavvuf erbabý âlim ve arif kiþileri görüyor; bunlarýn butopraklarýn manevî fatihi ve gerçek manada Anadolu'yu ay-dýnlatanlar olduklarýný biliyoruz.

Mehmed Önder, “Anadolu'yu Aydýnlatanlar” adlý kita-býnda þöyle diyor: "1082 yýlýnda Süleyman Þah, Tarsus'u fet-heder etmez, Trablusþam Hükümdarý Ýbn-i Ammar'a bir mek-

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 99

Page 101: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

tup yazarak fethettiði þehre bir kadý ve bir mürþit gönderme-sini ister. Birkaç gün sonra Tarsus'a gelen kadý ve mürþide:“Biz din-i Ýslâm için bir cihat açtýk. Buralarý idare altýna al-dýk. Sizler bu fethi tamamlayacak, biriniz halka adalet daðý-týrken, diðeriniz gönülleri yýkayacak, imanla dolduracaksýnýz.Sizin vazifeniz bizimkinden üstün ve daha kutsaldýr.” diyerekbilgi, ilim ve irfanýyla Anadolu'yu aydýnlatmalarýný ister."

Ahmet Hamdi Tanpýnar'ýn dediði gibi; "15. asrýn halkmuhayyilesine en çok mal olmuþ kiþisi olan ve özellikle Bur-sa'nýn dinî ve tasavvufî hayatýna çok önemli katkýlar yapan,dinin doðru yaþanmasýný saðlayan, Kur'an ve Sünnet adabýnýhalka öðreten, gönüllere imanýn yerleþmesine vesile olan, il-mi, irfaný ve hayatýyla insanlara en güzel örneði sunan büyükAllah dostlarýndan birisi de Emir Sultan Hazretleridir.

Hayatý

Asýl adý Muhammed Þemseddin olan Emir Sultan, 1368'deBuhara'da doðmuþtur. Babasý, çömlekçi manasýna gelen "EmirKülâl" lakabý ile tanýnan devrinin mutasavvýflarýndan SeyyidAli'dir. Kaynaklar, kendisinin seyyid olduðundan bahsetmekte-dir ki; soylarý Hz. Hüseyin'e (r.a.), ondan Hz. Ali (k.v.) ve dola-yýsýyla Peygamber Efendimize (s.a.s.) dayanýr. Bu yönüyle pey-gamber sülalesinin altýn silsilesine dâhildir.

Soylarý itibarýyla "Emir", Buhara'da doðmalarýndan dola-yý "Emir Buharî" veya "Emir Þemseddin-i Buharî" dendiði gibi,veli olmasýndan ve ayný zamanda Sultan Yýldýrým Bayezid'edamat olmasýndan dolayý da, "Emir Sultan" denmektedir.

Emir Sultan'ýn babasý Seyyid Ali, Buhara'da ariflerin yo-lundan gidenlerdendi. Þöhretten ve gösteriþten kaçýnýr, halkýnhizmetine koþardý. Kýt kanaat da olsa alýn teri, el emeði ile ge-çinmeye itina gösterir, çömlekçilik yapardý. Oðlunu Kur'an-ý

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý100

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 100

Page 102: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Kerim ve Sünnet ýþýðýnda yetiþtiriyordu. Ona: "Kur'an-ý Kerimrehberin olacak, hadisler sana yol gösterecek." diyordu.

Emir Sultan Hazretleri ilk tahsilini her þeyiyle Müslü-manlýðýn yaþandýðý aile ocaðýnda görmüþtür. Onun ilk hoca-sý yukarýda vasýflarýný saymaya çalýþtýðýmýz, Allah Resulü'nü(s.a.s.) kendisine rehber edinmiþ bulunan babasý, Emir KülâlHazretleridir. Babasý, yedi yaþýnda iken annesi vefat edenoðlu Muhammed Þemseddin'in (Emir Sultan) örnek bir in-san olarak yetiþmesi için elinden gelen gayreti gösteriyordu.Oðlunu, Ýslâm'ýn özünde var olan yüksek insan sevgisi ile ye-tiþtirmeye çalýþýyordu. Bunun yanýnda oðluna kendi mesleðiolan çömlekçiliði öðretiyordu. Babasý ona baþka sevgileri de-ðil; Allah sevgisi, Peygamber sevgisi ve O'nun (s.a.s.) ashabý-nýn sevgisini öðretiyordu.

Ýþte oðluna verdiði nasihatlerden bir misal: "Oðlum! Pey-gamberimizi (s.a.s.) anandan ve babandan daha çok sev. So-yunla övünme. Yalan söyleme, her gününü son gününmüþ gi-bi tamamlamaya çalýþ. Ýlim öðren ve bunda asla üþenme. Yaþ-lýlýðýnda bile cihadý hiç býrakma. Selam vermeden hiçbir top-luluða girme. Hz. Kur'an ve hadîsler sana yol gösterecek. Hay-ra koþ; kötülükten kaçýn. Unutma ki en büyük silahýn Allah'a(c.c.) ettiðin duan olacaktýr."

Görüldüðü gibi Emir Sultan bu nasihatlerin ýþýðýnda, di-nin yaþandýðý bir ailede ve Emir Külâl gibi muhterem bir ba-banýn yanýnda yetiþmiþti. Ayrýca babasýnýn önde gelen mürit-lerinden Þeyh Ýsa gibi zamanýn ünlü mutasavvýflarýnýn dasohbetlerinde bulunarak olgunlaþmýþtýr. Emir Sultan, on se-kiz yaþlarýnda iken, en önemli dayanaðý babasýný kaybetmiþ-ti. Bir süre babasýnýn yakýn dostlarý ve özellikle Seyyid Ýsa'nýnyanýnda kalmýþ eðitimini tamamlamýþtýr.

E m i r S u l t a n 101

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 101

Page 103: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Buhara'dan Bursa'ya

Genç yaþta manevî kemâlâta eren Emir Sultan, Allah vePeygamber aþký ile Hicaz'a gitmek için Buhara'dan ayrýlýr.Ayrýlýrken de Buhara'da bulunan vefakâr baba dostlarýylaâlimlerle ve erenlerle vedalaþýp, hac kervanýyla yollara dü-þer. Merv, Niþabur, Isfahan, Baðdat ve Basra üzerinden Hi-caz'a ulaþýr. Haccýný tamamladýktan sonra Medine-i Münev-vere'ye yerleþir. Gayesi Allah Resulü (s.a.s.)'nden feyiz alarakhuzurlu bir hayat yaþamaktýr. Bu maksatla orada ikamet et-meye baþlar.

Günler geçmekte, yirmi yaþlarýndaki Peygamber âþýðýgenç, dinamik ve mütevazý Emir Sultan, yeni dostlar edin-mekte, güzel bir hayat yaþamaktadýr. Âlim ve ariflerle, Allahdostu ve Resulullah (s.a.s.) âþýðý muhterem zatlarla sohbetederek ilmini, irfanýný geliþtirmektedir. Medine'deki bu du-rumu çok fazla devam edemeyecektir. Zira görmüþ olduðubir rüyada Efendiler Efendisi'nden (s.a.s.) kendisine manevîbir iþaret gelir.

Þöyle ki; Resul-i Ekrem'in (s.a.s.) huzurunda edeple otur-maktadýr. Yanlarýnda Hz. Ali de vardýr. Kendisine denir ki:"Ey oðul! Hak Tealâ tarafýndan sana iþaret olundu ki Diyar-ýRum'a (Anadolu) varýp ceddin Hz. Muhammed'in (s.a.s.)sünnetinin adabýný Müslümanlara takva yolu ile açýklayasýn.Bu yolculukta yanan üç kandil sana yol gösterecek. O kandil-ler nerede sönerse, oraya yerleþeceksin ve kabrin de oradaolacak." Bu iþaret, Emir Sultan'ý o cennetler kadar güzel Me-dine'den ayýracaktýr. Medine'ye giden bir Peygamber âþýðýnýn"Bana Medine o kadar güzel geldi ki farz-ý muhal o anda cen-netin bütün kapýlarý ardýna kadar açýlsaydý, ihtimal cenneti

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý102

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 102

Page 104: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

deðil, Medine'yi tercih ederdim." dediði o güzel beldeden, Al-lah rýzasý için, mübarek emre itaat edip hicret etmiþtir.

Hicret bir davanýn yayýlmasý için çok önemli bir esastýr.Tarihte hicret etmedik büyük bir dava ve mefkûre adamý yokgibidir. Peygamberlerin hayatýnda da hicreti görüyoruz. Hz.Ýbrahim'i (a.s.) Babil'den Kenan'a, Suriye'den Mekke'ye göçettiren bir dava vardýr. Hz. Ýsa'yý (a.s.) Filistin çevresinde do-laþtýran, Arap Yarýmadasý'ný gezdirten, hatta Anadolu içleri-ne kadar getiren bir yüce mefkûre, Allah'ýn kendisine tevdiettiði bir vazife vardýr.

Hz. Musa'nýn (a.s.) da ideali uðrunda hicret eden nebi-lerden olduðunu biliyoruz. Bu Kutsîler arasýnda en büyükmuhacir, Efendimiz (s.a.s.)'dir. Çünkü hicret, her þey gibiO'nunla (s.a.s.) tam manasýný bulmuþtur. Evet hicret, Al-lah'ýn hoþuna giden bir ameldir. Çünkü hicret eden kimse,Allah için çok büyük bir fedakârlýða katlanýr. Bir insanýn ai-lesini, evlad ü iyalini, doðduðu yeri terk etmesi çok zordur.

Emir Sultan Hazretleri, Buhara'dan Medine'ye ve cen-net misal bu yerden, yeni cennet beldeleri oluþturabilmekiçin Bursa'ya gelecektir. Bursa'ya geldiðinde, daha yirmi bir-yirmi iki yaþlarýnda bir gençtir. Bu bize günümüzde onun gi-bi gençlerin Anadolu'dan dünyanýn dört bir yanýna yaptýðýhicreti hatýrlatýyor.

Emir Sultan Hazretleri, bu manevî iþaret üzerine haccagelen Buharalýlardan ve bazý Medinelilerden oluþan kafile ileAnadolu'ya hareket etti. Kudüs'e uðrayýp Mescid-i Aksa'yý,Cami-i Ömer'i ve orada bulunan peygamberlerin ve salih zat-larýn kabirlerini ziyaret etti. Þam'a uðrayýp Ashâb-ý Kirâm'danorada metfun bulunan Bilal-i Habeþî’nin (r.a.), Muhyiddin-iArabî (1165-1240) gibi veli kullarýn, Hums'ta Halid bin Ve-lid Hazretlerinin, Halep'te Hz. Zekeriyya'nýn (a.s.), Antak-

E m i r S u l t a n 103

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 103

Page 105: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

ya'da Habib-i Neccar'ýn, Konya'da Sadreddin-i Konevi(1210-1274) ve Mevlâna Celâleddin'in (1207-1273) kabirle-rini ziyaret etti. Karaman, Kütahya güzergahýndan yol alýp,Ýnegöl üzerinden Bursa'ya ulaþtý. Kafile Bursa'nýn doðu kýs-mýnda Gökdere vadisinde konakladý. Emir Sultan çevresin-deki muhip ve müritlerine, Evliya Çelebi'nin dediði gibi: "Eykardeþler! Bizim ömrümüzün kandili bu þehirde sönecek,makamýmýz bu þehir olacak." dedi. Böylece Emir Sultan veberaberindekiler Bursa'ya yerleþmiþ oldu.

Bursa'ya yerleþen Emir Sultan, bir müddet inzivaya çe-kilmeyi tercih etmiþtir. Ancak kýsa bir süre sonra Bursa'nýnMüslüman halký bu cevheri keþfetmiþtir. Zira Mecdi Efendi-nin, "Terceme-i Þakâik-i Numaniyye" eserinde dediði gibi:"Allah sevgisine ulaþan kiþinin, kalplerin sevgilisi olacaðý ke-sindir." Bu sebeple Bursalýlar ona büyük sevgi ve saygý besle-yip; onu baþ tacý etmiþlerdir. Bu sevgi günümüze kadar ke-sintisiz gelmiþ ve halen de türbesine yapýlan akýn akýn ziya-retlerle devam ettirilmektedir. Emir Sultan'a duyulan saygý-nýn bir göstergesi olarak, Ramazan geleneklerinden olan sa-hur davulu, Emir Sultan mahallesinde çalýnmayýp, "pilava,pilava" sesleniþi ile halk sahura kaldýrýlmaktadýr.

Emir Sultan'ýn Bursa'ya geldiði dönem, Yýldýrým Bayezid(1389-1402) Devridir. Bu devir, Osmanlý'nýn kuruluþ döne-minin en önemli hadiselerinin yaþandýðý devirdir. Bir yandanAnadolu Türk Birliði'ni saðlamak için beylikler teker tekerOsmanlý'ya katýlýrken, diðer yandan Ýstanbul kuþatmalarý veBalkanlarýn fethi çalýþmalarý devam ediyordu. Haçlýlara kar-þý Niðbolu Zaferi kazanýlýyordu. Devletin topraklarý yakla-þýk bir milyon kilometrekareye ulaþmýþtý.

Cihan hükümdarlýðý mefkûresi, Yýldýrým'la Timur'u karþýkarþýya getirmiþ ve genç Osmanlý Devleti, 1402 Ankara Sava-

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý104

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 104

Page 106: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

þý neticesinde yýkýlma tehlikesi ile karþýlaþmýþtý. Fetret Devriolarak bilinen bu dönem on bir yýl sürmüþ ve nihayet ÇelebiMehmed'in 1413'te tek baþýna iktidarý elde etmesiyle devletyeniden derlenip toparlanmýþtýr. Çelebi Mehmed ve sonra-sýnda Ýkinci Murad yeniden devleti güçlü hale getirmiþlerdir.

Bu üç hükümdarýn dönemlerine ve hadiselerine þahit olanpadiþahlara dua ederek kýlýç kuþatan, onlarý cihada teþvikeden, Ýkinci Murad dönemindeki Ýstanbul kuþatmasýna(1422) bizzat talebeleriyle iþtirak eden, devletin zor zamanla-rýnda etrafýndaki halka birlik ve beraberliðin önemini anlatan,padiþah da olsa hiç çekinmeden gerektiðinde ikaz eden EmirSultan Hazretlerinin önemli hizmetler yaptýðýný görüyoruz.

Emir Sultan'ýn emr-i bi'l-ma'ruf nehy-i ani'l-münkeri ye-rine getirmede çok cesur olduðunu söyleyen kaynaklar þöy-le der: "Hür düþünceli, sözünü esirgemez, iyiliði emredip,kötülükten nehy ederken, mevkisi-mertebesi ne olursa olsunkiþiler arasýnda hiç fark gözetmez, dinin emirlerini anlat-makta herkesi eþit tutardý. Özellikle dinî deðerlere uymayantutum ve icraatlar karþýsýnda yönetim mevkiinde bulunanla-ra hakikatý söylemekte çok cesurdur. O gerçeði söyleyen birmünevverdi, dalkavukluk nedir, bilmezdi. Âlimlerin dalka-vukluk yapmasýnýn cihaný harap edeceðine inananlardandý."

Emir Sultan'ýn Padiþah Kýzýyla Evlenmesi

Yýldýrým Bayezid'in kýzý Hundi Fatma Sultan, rüyada al-dýðý manevî bir emir üzerine, Emir Sultan ile evlenmiþtir. Pa-diþah kýzý ile âlim ve Allah dostu birisi arasýnda gerçekleþenbu evlilik, Osmanlý Tarihi'nin ilklerindendir.

Bu evlilik ile alakalý olarak Yýldýrým Bayezid zamanýndaBursa kadýsý olan ve daha sonra Ýkinci Murad Han dönemin-de Osmanlý'nýn ilk þeyhülislâmý olacak olan Molla Fenarî

E m i r S u l t a n 105

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 105

Page 107: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

(1350-1430), padiþaha yazdýðý bir mektupta Emir Sultan'ýnbüyüklüðünü þu sözlerle ortaya koyar:

"...Emir Sultan'ýn Resul-i Ekrem'in (s.a.s.) neslinden de-ðerli bir kimse olduðunu bilesiniz. Hz. Peygamber'in (s.a.s.)neslinden Anadolu'ya Emir Sultan gibi deðerli bir zat gelme-miþtir. Buhara'dan peygamber soyundan böyle bir kiþininburaya gelmesi büyük mutluluktur. Ne mutlu size ki Pey-gamberlerin Sultaný (s.a.s.) ile dünür oldunuz. Dünya ve ahi-rette mutluluðunuza vesile olacak iþlerinizin giderek çoðal-masýný Allah'tan dilerim. Þunu da bilmenizde fayda vardýr kidamadýnýz olan bu zat, Peygamber Efendimizin (s.a.s.):“Ümmetimin âlimleri Ýsrailoðullarýnýn peygamberleri gibi-dir.” hâdisinde iþaret ettiði þahsiyetlerden biridir. Hele heleHz. Peygamber'in soyundan olmasý onun deðerini bir kat da-ha artýrýyor. Biz Resulullah (s.a.s)'dan sonra bunlardan gör-düðümüz eser ve tecellilerin baþka hiç kimseden naklolun-duðunu görmedik..."

Emir Sultan'ýn ilim ve maneviyattaki büyüklüðünü anla-yan Yýldýrým Bayezid Han onunla iftihar eder. Niðbolu Sava-þý sonrasý, yirmi cami yaptýrma adaðýný da Emir Sultan'ýn tav-siyesi üzerine yirmi kubbeli Ulu Cami'yi yaptýrmak suretiylegerçekleþtirir.

Vefatý

Ýsmail Belið'in Güldeste'sinde ifade edildiði gibi, "Cena-býhakk’ýn füyüzatýna mazhar keramet sahibi, velayet tahtýnýnsultaný" olan Seyyid Þemseddin Emir Sultan Hazretleri; mü-cadele, mücahede, riyazet, zikir, dua, niyaz, tazarru, cihat,hizmet ve say-u gayret dolu bir hayatta bin bir tatlý hatýra bý-raktýktan sonra 1429 yýlýnda Allah'ýn rahmetine kavuþmuþ-tur. Þair Ahmed Paþa þu mýsralarýyla tarih düþmüþtür:

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý106

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 106

Page 108: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

"Ýntikal-i Emir Sultan'aOldu tarih: Ýntikâl-i Emir"Cenaze namazýný Hacý Bayram-ý Veli Hazretleri kýldýr-

mýþtýr. Emir Sultan Hazretleri, türbesinde eþi Hundi FatmaSultan, oðlu Emir Ali ve iki kýzý ile yatmaktadýr.

Türbesi Bursa'nýn güneydoðusunda isminin verildiðimahallede, yüksek bir yerdedir. Türbesinin hemen karþýsýn-da, iki minareli Emir Sultan Camii vardýr. Etrafýnda büyükbir mezarlýk bulunur. Emir Sultan'a komþu olmak isteyenBursalýlarýn yattýðý bu mezarlarda belki birkaç Bursa gömü-lüdür. Mermerle döþenmiþ büyük bir avluya karþýlýklý iki bü-yük kapýdan girilir. Doðu kapýsýnýn üzerindeki âyette, me-leklerin cennete gireceklere söyleyeceði ifade yazýlýdýr: "Se-lam üzerinize olsun. Ne hoþsunuz! Ebedi olarak içinde kal-mak üzere cennete girin." (Zümer, 73) Avlu ortasýnda gece-gündüz durmadan akan þadýrvan, Emir Sultan makamýnýnilâhî havasýna baþka bir âhenk ve renk katar. Cami ve türbe,Cuma günleri dopdolu olur. Namaz kýlýnacak yer bulunmaz.Allah'ýn bu sevgili kulunun Bursa'ya kazandýrdýðý manevî ha-vadan herkes hissesine düþeni almaya çalýþýr.

E m i r S u l t a n 107

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 107

Page 109: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 108

Page 110: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

O kadar saffet içindedir ki bir gün hocasýna gelir ve "Sizlernasýl oluyor da ilk tekbirde Kâbe'yi görebiliyorsunuz; ben

senelerdir uðraþýyorum buna ancak ikinci veya üçüncütekbirlerde muvaffak olabiliyorum" der.

Murad Hüdavendigâr

Daha þehzade iken Rumeli'de birçok akýn ve sefere katý-larak, bu topraklarý yakýndan tanýyan I. Murad, babasý Or-han Gaziden sonra tahta geçince (1362), yapacaðý fütuhatiçin harekat merkezini Bursa'dan Edirne'ye nakletti. O sýra-larda Akýncýlar kuzeyde Tuna, batýda Dalmaçya kýyýlarýnakadar tüm Balkanlarda faaliyet halindedir. Sultan Murad'ýnBalkanlardaki baþarýlarý ve geniþ mikyastaki muvaffakiyeti,Avrupa'da hayret ve korku uyandýrmýþtý. Türkler bu ilk ha-reketlerinde Batý Avrupa milletleriyle bir hadise çýkarmama-ða dikkat etmiþler ve bu suretle onlarýn Balkan Devletleriyleberaber kendi aleyhlerinde hareket etmeleri ihtimalini önle-miþlerdir. Bundan dolayý batýlý tarihçilerin de söyledikleri gi-bi, Osmanlý fetih planlarý pek hesaplý ve muvaffakiyetli ola-rak tatbik edilmektedir.

Rumeli'nde Bir Þehit Sultan Murad Han

Osmanlýlar kati suretle Balkanlarda yerleþme siyaseti ta-kip ettiklerinden Sultan Murad, çok mühim miktarda Türkgöçmenini, Anadolu'dan Rumeli'ye nakletti. Türk fütuhatplaný ve istikametinin belli olmasý, Papayý harekete geçirdi.

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 109

Page 111: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Papanýn teþvikiyle Macar, Arnavut, Çek, Leh (Polonyalý),Sýrp ve Bosna kuvvetleri, Balkanlarda Osmanlý varlýðýna kar-þý harekete geçtiler.

Düþman ordusuna Sýrp Kralý Lazar komuta ediyordu.Müttefikler yüz bin, Türkler altmýþ bin askerle harbe girmiþ-lerdi. Harp meydaný olan "Kosova Sahrasý" Mitroviçe ile Üs-küp arasýnda ve Priþtine'nin batýsýndadýr. I. Murad buradaþehit olduðu için sonradan bu ovaya "Meþhed-i Hüdaven-digâr" denilmiþtir.

Osmanlý öncü kuvvetlerinin baþýnda, Balkanlarý karýþkarýþ tanýyan akýncý komutanlarýndan Evrenos Bey olup, ile-ri harekâtýnda düþman askerini görmüþ ve hünkâra habervermiþti. Hünkâr ise "hemen tanýþmak gerek" dedi. EvrenosBey "Sultaným... Þimdi gün kýzgundur ve leþker yorgundurve adüv (düþman) azgundur. Bugün aram idelim (dinlene-lim.) erte gün Allah'a tevekkül idüp, tekbir getürüp can vebaþ oynadýrýz." dedi.

Kosova, Macar lisanýnda “Rikomazo', etrafýnda ova ilebirleþen yüksek daðlar, eteklerinde yemyeþil düzlükler ve Ko-sova'nýn ortasýnda, hüzünlü hüzünlü akan bir nehir: Þitniçaile þirin bir belde idi. Ancak Ýslâm askerlerinin bazýlarýnda te-reddütler vardý. Çünkü düþman çok, acýmasýz ve kavi, Müs-lümanlar az idi. Baþlarýn öne eðildiði bir zamandý ki SultanMurad Han iþaret buyurdular: "Kur'an-ý Kerim'e müracaatedilsin." Beylerden biri, bir tefeülde bulunacaktý. Kur'an-ý al-dý eline, açtý. Karþýsýna muharebeye amir bir ayet çýktý: "EyNebî! Kâfirlere ve münâfýklara karþý cihat et (Tevbe, 73).Hayret ikinci bir tefeülde de benzer bir ayet çýktý: "… Niceküçük topluluklar vardýr ki Allah’ýn izniyle büyük cemaatle-re galip gelmiþtir. Doðrusu Allah sabredenlerle beraberdir."(Bakara 249). Tamam... Mesele anlaþýlmýþtý.

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý110

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 110

Page 112: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Kosova Muharebesi, diðer cenklere benzemeyecekti. Çün-kü bu muharebe, iki milletten (Avrupa Haçlý Ordusu-OsmanlýDevleti) hangisinin yaþayýp, hangisinin mahvolacaðýnýn belliolacaðý bir muharebe idi.

Sultan Murad Han, atýna bindi. Cenk olacaðý meydanýgörmek arzu etti. Bunun için ovaya hâkim bir tepeye çýktý.Gördü ki, ovanýn her tarafý demir zýrhlý askerlerle kuþatýl-mýþ. Acâibine gitti ve "Ömrümde bu kadar çok asker görme-dim. Bizim askerimiz bunlarýn yanýnda bir avuç kalýr." diye,oðlu Yýldýrým Bayezid ile söyleþtikten sonra Otað-ý Hüma-yun’a döndü.

Bütün vezirleri ve beyleri toplayýp: "Nasýl cenk etmeli-ler? Ne tertip olunmak gerektir? Acaba askerin önüne mü-himmat depolarýný dizip arkasýna gizlenip cenk etmek mi ha-yýrlýdýr, yoksa açýktan açýða vuruþmak mý?" diye bir istiþare-de bulundu. Önce Yýldýrým Bayezid Han, babasýndan müsa-ade isteyip görüþlerini izhar etti. Sonra Evrenos Bey, Ali veTimurtaþ Paþalar tek tek görüþlerini izhar ettiler. Padiþah is-tiþare neticelerini deðerlendirdi. Ve dahi, artýk söyleneceksöz kalmamýþtý.

Toplanan harp meclisinde, takip edilecek plan belirlen-dikten sonra Murad, komutanlarýna þöyle hitap etti: "Tul-ý(uzun) ömrümde bunca gazalar itdüm. Gayem bu gazada þe-hit olup, iyü adla âlemden göçem. Ve her dirliðin ahiri öl-mek olduktan sonra ne teþviþ (karýþýklýk) çekmek gerek."

O günün gecesinde þiddetli bir rüzgâr ile gayet kalýn birduman peyda oldu ki kimse kimseyi görmezdi. Gece yarýsýolunca, Müslümanlarýn padiþahý; tam bir vakar ve mahviyetbütünlüðü içinde kalktý, havf ile recâ (korku ile ümit) arasýbir ruh haletiyle bir kenarda iki rekât namaz kýldý. Yavaþçadiz çöktü. Gözyaþlarýný Cenabý Allah'a niyaz ile saçtý. Ve ha-

M u r a d H ü d a v e n d i g â r 111

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 111

Page 113: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

cet ellerini O'na açtý. Ýki büklüm kývranýyor ve inleyerek þöy-le yalvarýyordu: "Ýlâhî! Sen ol Padiþahlar Padiþahýsýn ki âlemehline penâhsýn. Bütün ibâdet eden kullarýnýn ümitgâhýsýn.Ýlâhî! Ben, bilmezlikle bir kusur iþledimse, harbe karar veripsaflarý düzmede Senin rýzanýn aksine ettimse, Sen “kerim”olan þanýna ve derin lütfune layýk olaný bilirsin.

Aný iþle, ihsan kýl. Þu bir avuç Müslüman topluluðu,kâfirlere karþý mahcup, zebun ve zelil eyleme. Ýlâhî! Düþmanbelasý ki göklerin kazasý gibi Müslümanlarýn üzerine inmiþtir,bunu defetmek için canýmý fedaya hazýrým. Askerlerime zafernasip edüp, amma o "bayram gününü" bana gösterme, yolun-da kurban eyle! " Sultan Murad Hanýn bu gayet samimî ve iç-ten duasý, daha sonra manzum hâle getirilerek ezberlendi veasýrlarca; Osmanlý saraylarýnda, cenk meydanlarýnda ve ilim-irfan meclislerinde gözyaþlarý içinde okundu:

"Ebrû-yý Habîb-i Ekrem için

Kerbela'da revân olan dem için

Ehl-i Ýslâm'a ol muin ü zahir

Dest-i â'dayý bizden eyle kasýr

Bakma Ya Rab bizim günâhýmýza

Nazar et can ü dilden âkýmýza

Mülk-i Ýslâm-ý pâyimâl etme

Menzîl-i fýrka-ý dalâl etme

Din yoluna beni þehit eyle

Ahirette beni saîd eyle

Keremin çoktur ehl-i Ýslâm'a

Dilerim kim eriþe itmama"Sultan Murad Han, tam duasýný bitirmiþti ki bir afet

hâlindeki rüzgâr dinüp karanlýk bulutlarý açýlýverdi. Hemen

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý112

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 112

Page 114: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

o saat, Allah'ýn merhameti meydana gelüp, yeryüzüne rah-met (yaðmur) yaðmaya baþladý.

“Vaktaki sabah oldu. Hüdâvendigâr Hazretleri emredipcihat kuþlarý vurup saf düzen beyler alaylar baðlayýp alemlerçözerek harp meydanýnda ellerinde mýzrak ile harbe hazýrdurdular. Þehzade Yýldýrým Bayezid Han sað cenaha, Þehza-de Yakub Çelebi ile Koca Balaban Bey de sol cenaha durdu-lar. Saruca Paþa orta kolda, Evrenos Gazi sað kolda, SubaþýÝne Bey de sol kanada padiþah maiyetlerine tayin olundular.Velhasýl o gün askerlerin bir azý atlanup birçoðu ayaklanýpHüdâvendigâr Hazretleri herkese veda eder gibi bakýp: “Bu-gün gayret günüdür, hamiyet günüdür. Erlik zamaný, mert-lik demidir. Bunca zamandýr Osmanoðullarý sizinle iftihareder. Gökte melekler, yerde þehit atalarýnýz size tebessümeder.” diyerek bir “serasker” gibi en önden gidiyordu.

Evrenos Bey, Þîrmend Bey ve Müstecab Bey ile sair ta-yin olunmuþ gaziler her taraftan düþman üzerine yalýn kýlýç-larýný sýyýrarak, "Allah, Allah!" sedasý ile âlemi pür kýldýlar.Kahramanca bir hamle ile hemen düþmanýn yüzünü döndür-düler ve artlarýna düþüp, kýrmaða baþladýlar. Düþman tersi-ne dönmüþ bahtlarý dolayýsýyla karara mecal bulamayarak,can havli ile kaçmaya baþladý. Birçok düþman kýrýldý, La-zar'ýn oðlu imha olunup yüzlerce de esir alýndý. Böylece düþ-man, sekiz saat içinde Allah'ýn inâyetiyle büyük bir hezîme-te uðratýlmýþ oldu.

Onun hakkýnda tarihçiler þöyle demektedirler: Mehmed Neþri: "Ömrünü hasbeten lillah gazaya sarf

etmiþti. Ve nesl-i Osman’da bu ittüði gazayý hiçbir padiþahitmedi."

Joseph Von Hammer: I. Murad, Osmanlý tarihinde cihat-tan yorulmaz bir muharip ve adil bir padiþah olarak anýlýr.

M u r a d H ü d a v e n d i g â r 113

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 113

Page 115: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Ý.Hakký Uzunçarþýlý: "Otuz sene süren hükümdarlýðý za-manýnda zaferden zafere koþmuþ ve hepsinde muvaffak ol-muþ, maðlubiyet yüzü görmemiþtir.

A. Cevdet Paþa: "Halký çok seven, adil bir padiþahtý..." Daniþmend: "63 yaþýnda þehit olan Murad-ý Hüdaven-

digâr'a babasý Orhan Gazi, Rumeli yakasýnda küçük bir köp-rübaþý býrakmýþ, o da bu ufak mirasa istinaden Balkan Yarý-madasý’nýn en büyük kýsmýna hâkim olmuþtur. Balkan Yarý-madasý’nda beþ asýrdan fazla süren Türk hâkimiyetini kur-muþtur, ömrünü buna adamýþ ve bu uðurda canýný feda et-miþtir. Onun için bu büyük adam, Osmanlý tarihinde hemdevletin ilk müessisi, hem Rumeli’nin hakikî fatihi demektir.

Cepheyi ve meþakkati, rahat ve rehavete tercih eden ve buuðurda þehit olan Murad-ý Hüdavendigâr'ýn ölürken söylediðiþu son sözleri, ayný zamanda Kadirþinas Nesl-i Atiye (Kýymetbilir gelecek nesillere)" bir vasiyet teþkil etmektedir: "Attan in-meyesüz!"

Merhum Sultan Murad Han güzel ahlakla tanýnmýþ, ve-layet ve kerametle dillerde anýla gelmiþ idi. Ehl-i tarik oldu-ðu söylenirdi. Bursa'da Kaplýca yakýnýnda Cami-i Þerifi eyle-diklerinde, bir gün gezinti yapmak için azimet buyurmuþlaridi. O mübarek mahalde, ellerinde bir doðan (kuþu) vardý.Camiye yakýn gelindiðinde, doðanýn kafesini açtýlar. Doðanuçarak vardý ve cami duvarýna yakýn bir yere kondu. Birdendoðaný birkaç defa iþaret eylediler ve doðanýn gelerek cö-mertlik saçýlan ellerine konmasýný arzu buyurdular. Doðanserkeþlik ederek cami-i þerîf içine doðru kanat büktü. Kubbekemerinde bulunan sütuna vararak kondu. Gayretli PadiþahHazretleri bu husus için bilhassa huzursuz olup "kuruya kal"dediklerinde, doðan durduðu sütun üzerinde ölü bir iskelethâline gelmiþtir. Osmanlý Tarihçisi Solakzâde Mehmed

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý114

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 114

Page 116: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Hemdemî Çelebi, bu acîp hadiseyi anlattýktan sonra, hadiseile alakalý kendi indî müþahedelerinde þöyle der: "Bu fakir,1621 yýlýnda Bursa'da idim. Görürdüm de inanmaz idim.Uçurtma sanýrdým."

Rumeli'de bir þehit Sultan, Murad Han, hakikaten sadýkve mert bir dava adamý, basiretli bir idareci, dirayetli bir ko-mutan ve dost-düþman herkesin takdir ettiði fazilet abidesibir yüce þahsiyet idi. Yerli ve yabancý pek çok tarihçi onunhakkýndaki takdir ve hayranlýklarýný dile getirdiler:

"Osman Gazî, etrafýnda bir kadro meydana getirdi. Or-han Gazî, devletin temellerini attý. Asýl Osmanlý Devleti'nikuran ise Sultan Murad Handýr."

"Kendisine tâbi Müslümanlara karþý cömert ve âlicenap,Hristiyanlara karþý galip gelmeyi deðil kalpleri kazanmaðýbilen, yumuþak, müsamahalý bir Efendidir o."

"En tehlikeli zamanlarda bile itidalini muhafaza etmesi-ni, ne suretle hareket edeceðini bilir ve mutlak surette vere-ceði kararý tecrübeli beyleriyle müzakereden sonra verirdi;kendi mütâlaasýna aykýrý mütâlaalarýn isabetini takdir edin-ce onu kabul eder, itirazlara ehemmiyet verir ve dinlerdi; buhâli baþarýlarýnda mühim âmil olmuþtur."

"Otuz yedi muharebede bizzat bulundu, hepsini kazan-dý, yenilmez kumandan þöhreti yaptý, bütün hareketleri birplana dayanýrdý, ihtiyarlýðýnda bu hareket kabiliyeti ve deha-sýndan bir þey kaybetmedi."

"Sultan Murad Han az konuþan, fakat konuþtuðu zamangüzel konuþan hayýrhah (hayýrsever) bir hükümdar, yorul-mak bilmeyen bir avcý ve kibar bir muharip idi. Hayatýndabirçok muhatara ve tehlikeler atlatmýþ, birçok hayýrlý iþlergörmüþ, Rumeli'de ve Anadolu'da otuz yediden ziyade büyükve müþkül harpleri idare ederek daima muzaffer çýkmýþtýr.

M u r a d H ü d a v e n d i g â r 115

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 115

Page 117: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Düþmana yerini terk ettiði ve arka çevirdiði asla görül-memiþtir. Ýþlerini güzel tanzim ile münâsip vakitte menfaat-lerini elde etmesini bilirdi. Kemal-i þecaatle harp eder, þaþýr-maz ve asla telâþ göstermezdi. Her þeyden evvel iyice düþü-nür; maksat ve meramýný temin için hiçbir þeyi ihmâl etmezve unutmazdý. Kemal-i sükûnetle inkýyat eden milletlere vesarayýndaki ecnebi çocuklara hilm ve sükûnet ve mülâyemet-le (uysallýkla) muamele ederdi. Mükâfatta da süratli idi; her-kesi adýyla çaðýrmak mutadý idi. Dediði söze riayet ve hür-met etmekte baþta gelen hükümdarlardandý."

"Sultan Murad Han deðerinde bir hükümdara, muasýrýolan Avrupa hükümdarlarý arasýnda tesadüf edilemez. Yalnýzdâhi bir asker ve strateji üstadý deðil, ayný zamanda ince birdiplomattý. Osmanlý kavmini, bir millet hâline getirdi. Onla-ra ideal gösterdi ve verdi. Ölümünde, bu milletin istikbalinibeþ asýr için teminat altýna almýþ bulunuyordu" (F.Grenard).

Osmanlý hangi temeller üzerine kuruldu? Osmanlý'nýnhâriciye siyasetinde hangi esaslar hâkimdi? Harpte ve sulhtadost ve düþmanlarýna nasýl muamele ederdi? Bir dava adamý,bir “ideal adamý', nasýl olmalýdýr? Ýnsan niçin ve hangi de-ðerler için yaþar ve hangi hâl üzere ölmeyi arzu etmelidir?Bütün bu suâllerin cevâbýný merak eden, onlarý Sultan Mu-rad Hanýn altmýþ üç senelik mücadele ve mücahede hayatýn-da çok rahat görebilecektir. O, bir cihat meydanýnda þehitolarak öldü, çok sevdiði Yeþil Bursa'da gömüldü. Onun isti-rahatý sefer, harbi zaferdi.

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý116

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 116

Page 118: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Ýslâm askerlerinin çoðu daðýlmýþken, vazifenin baþa düþtüðünüve Ýslâm uðrunda bir deðil, milyonlara canýn feda edilmesi gerektiðini anlayan Karaca Paþa, son birkaç askerini daha

yanýna topladý.

Karaca Paþa

1444 yýlýnýn Kasým ayýydý. Ýslâmiyet’in en büyük müda-faacýsý ve neþredicisi Osmanlýyý ortadan kaldýrmak isteyenbatýlý devletler, Niðbolu ve I. Kosova maðlubiyetlerine bak-madan, bir kez daha bu rüyalarýný gerçekleþtirmek maksa-dýyla harekete geçtiler.

Macarlarýn “Millî Kahraman” olarak gördükleri JanHunyad (Hunyadi Yanoþ) komutasýndaki ve yaklaþýk yüz binaskerden müteþekkil müttefik Avrupa ordusu, Osmanlý top-raklarýna saldýrýp ilerleyerek Varna’ya geldi. Bu haberi alanII. Murad da yaklaþýk elli-altmýþ bin kiþilik bir ordu ile der-hal Varna önlerine geldi. II. Murad’ýn barýþ teklifinin redde-dilmesi üzerine iki ordu arasýnda 10 Kasým 1444’te savaþbaþladý. Bu savaþ, o güne kadar yapýlanlarýn en büyüðüydü.

Osmanlý ordusunun sað kanadýnda Anadolu BeylerbeyiKaraca Paþa, sol kanadýnda da Rumeli Beylerbeyi Hadým Þe-habeddin Paþa vardý. Merkezde ise II. Murad bulunuyordu.Avrupa müttefik ordusu da kendilerine göre düzenli bir þekil-de dizilmiþti.

Ancak Osmanlý askerleri harp edip kahramanca cenk et-melerine raðmen, kendilerinden sayýca ve teçhizat bakýmýn-

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 117

Page 119: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

dan çok üstün olan düþmana karþý koymakta zorluk çekiyor-lardý. Saatler geçtikçe Osmanlý ordusunda yenilme emarele-ri görülmeye baþlanmýþtý. II. Murad ve Fatih Devri’ni bizzatyaþayan Aþýkpaþazâde’nin ve Solakzâde Hemdemi Çele-bi’nin belirttiðine göre “O gün fevkalâde cenk oluyordu.Gittikçe cenk kýzýþýp nice bedenler baþsýz ve nice baþlar davücutsuz kaldý.”

Osmanlý ordusunun pek çok askeri þehit olmuþ, geriyekalanlar ise daðýlmaya baþlamýþtý. Muharebede yükü en çokomuzlarýnda taþýyan birliklerden biri olan Karaca Paþanýnbirlikleri de cenk etmekten bitap düþmüþtü. Bir ara paþalartelaþlanmýþlar, II. Murad’ý kurtarmak için harekete geçmiþ-lerdi. Karaca Paþa, padiþahýn atýnýn dizginlerine yapýþmýþ“Etmeyin padiþahým, eylemeyin, kendinizi kýlýca karþý atma-yýn. Maazallah baþýnýza bir hâl gelir, millet periþan olur” di-yerek II. Murad’ýn tek baþýna delice harp etmesine mani ol-maya çalýþýyordu.

Fakat II. Murad “Biz sultanoðlu sultanýz. Cenk meyda-nýndan kaçmayýz. Ya zaferi kazanýrýz yahut þehit oluruz. Bu-günkü gün muharebe meydanýnda deli gibi cenk etmemek,Allah korusun (c.c.) Ümmet-i Ýslâmiye’nin izmihlâline sebepolur.” cevabýný vermiþti. Ýþte bu tavýr, kendisi gibi manevîâlem sultanlarýna kahraman mücahitlere ve hakikat erlerineyakýþan öylesine âli bir tavýrdý.

Biri davasýnýn ve inancýnýn, Allah (c.c.)’ýn farz kýldýðý“Ululemr’e (sizden olan yöneticilere) itaatin, saygý ve sev-ginin kahramaný. Diðeri ise ayný dava ve inanca sadýk ol-manýn ve gerektiðinde, padiþah dahi olsa her þeyini feda et-menin en münteha noktasýndaki bir baþka kahraman. On-larýn davasý ve mefkûresi ise “Ý’la-yý Kelimetullah” bir baþ-ka deyiþle “Allah’ýn rýzasýný kazanmaktý.”

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý118

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 118

Page 120: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Osmanlý ordusunun sað ve sol kanadý iyice yok olmuþ,savaþ kurallarýna göre maðlup duruma düþmüþtü. Ama bukadar âli þahsiyete sahip insanlar, düþmana kolay kolay ye-nilmeyi kabul edemezdi. II. Murad ve Karaca Paþa yorgundüþmüþler ve bir þey yapamamanýn ezikliði içindeydiler. II.Murad deðiþik bir halet-i ruhiye içine girmiþ, aðlayarak Al-lah’a (c.c.) dua ediyordu.

Bu sýrada durumun vahametini ve ehemmiyetini görenKaraca Paþa, çok yorgun ve bitkin olmasýna raðmen son birgayretle toparlandý. Ýslâm askerlerinin düþmana yenilmesinedayanamazdý. Aksi takdirde uðrunda savaþtýðý davaya hain-lik etmiþ olurdu.

Ýslâm askerlerinin çoðu daðýlmýþken, vazifenin baþa düþ-tüðünü ve Ýslâm uðrunda bir deðil, milyonlara canýn fedaedilmesi gerektiðini anlayan Karaca Paþa, son birkaç askeri-ni daha yanýna topladý.

Muharebe meydanýna dalmadan önce gazavatnamenindiliyle “hemen þîr (aslan) gibi gerindi, sündü ve kendisiniyoktan var eden Perverdigâr Allah’a ýsmarlayub, niyyetdülgaza kasd-ý kâfir deyüb, yüzünü Dergâh-ý Hakk’a dutup de-di ki: “Alîha, Kerîma, Rahîma, Perverdigârâ. Sen [her þeyekadirsin]. Fýrsat ve nusret (yardým) senin elinde. Ya Rabb,bana evvel gaza ve sonra da þehadet nasip eyle ki benim pa-diþahýn katýnda durup yüzüne bakacak gözüm kalmadý.” de-yüb bir kere daha “Allah Allah!” gülbanký ile düþman üzeri-ne yürüdü.” Karaca Paþanýn korkusuzca ve kahramanca,sanki þehit olmaya koþar gibi cenk ettiðini gören az sayýdakiOsmanlý askerleri de þevke gelerek toplandýlar ve son bir ke-re daha bu manevî hava içinde cenk ettiler.

Osmanlý ordusu, Hristiyan müttefik ordusu karþýsýndamuzaffer oldu. Böylece Karaca Paþa kendisi de 10 Kasým

K a r a c a Pa þ a 119

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 119

Page 121: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

1444 günü Varna’da Osmanlý ordusunun galip gelmesine birvesile oldu. Kýsa bir süre evvel zafer çýðlýklarý atan ve Osman-lý askerlerinin üstüne hýnçla saldýran Jan Hunyad ise kaçmaksuretiyle kurtulabildi.

Karaca Paþa da bir zamanlar ecdadý I. Murad Hüdaven-digâr’ýn I. Kosova Muharebesi’nde Allah’a dua edip “Ýslâmordusu muzaffer olsun ben þehit olayým.” dediði gibi niyaz-da bulunmuþ ve o da I. Murad gibi þehit düþerek Hakk’ýnrahmetine kavuþmuþtu. Zafer bütün Avrupa dünyasýnda bü-yük akisler yaptýðý gibi, Ýslâm âlemini de sevince boðdu.

Ancak bu Ýslâm dünyasý bir yandan zafere sevinirken,diðer yandan da her biri çok kýymetli olan Karaca Paþa gibibirçok paþayý kaybetmenin üzüntüsünü ve acýsýný yaþýyordu.Daha sonralarý Kanuni Sultan Süleyman Peygamber Efendi-miz (s.a.s.)’in sancaðý altýna giren binlerce askerini þehit ver-menin burukluðu ile Korfu Kalesi’ni göstererek “bir mücahitkulumuzu böyle bin hisara deðiþmem” demiþtir.

Peki, kimdi bu Karaca Paþa? Lazým olduðu zaman, bü-yük bir mesuliyet duygusu içinde canýný seve seve feda eden,binlerce meçhul Osmanlý askerinden, Ýslâm mücahidindensadece biri. Bu kahramanlar kahramaný hakkýnda, ne yazýkki elimizde fazla bilgi yok. Bildiðimiz, sadece II. Murad’ýnkýz kardeþlerinden biri ile evlendiði, Anadolu Beylerbeyi ol-duðu ve Varna’da 1444’te cenk ederken þehit düþtüðü.

Bazý kahramanlar vardýr ki I. Murad gibi, Fatih ve Ka-nuni Sultan Süleyman gibi, yaptýklarý hayýrlý iþlerde bilinir-ler. Bazý kahramanlar da Karaca Bey gibi Ýslâm uðrunda þe-hit olup, canýný bir yâr-ý Baki olan Yüce Allah’a (c.c.) satýp,tarihin altýn sayfalarýnda gizlenmiþlerdir. Hem bu dünyanýnhem de ukbânýn paþasý olduktan sonra ne fark eder ki?

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý120

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 120

Page 122: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Bizler ecdadýmýzýn en küçük rütbeli askerinden, en bü-yük mevkide bulunan askerine kadar, uðrunda savaþtýklarýdavaya saygý ve sevgi duymalýyýz. Bu vataný bize býraktýklarýve bunun için de canla baþla çalýþtýklarý için onlara bin teþek-kür ve minnet duymalýyýz.

Dünya ve ukbâ muvazenesini çok iyi bilen ve çok iyiayarlayan bu insanlarýn bazen Osman Gazi gibi açýk, bazende Karaca Paþa gibi gizli nasihatleri ve vasiyetleri vardýr. Buvasiyet ve nasihat; bir zamanlar onlarýn bu vataný ve bu hal-ký izzetli ve âli bir hâle kavuþturduklarý ve kendileri de enbaþta öyle olduklarý gibi, bizim de bugünkü zelil hâlimizdenbir an evvel kurtulup, eskisi gibi büyük ve aziz hâlimize tek-rar kavuþmamýz. Bu ise hem onlara karþý, hem de gelecekte-ki neslimize karþý yapýlmasý kolay olmayan, ancak mükâfatýçok büyük olan kutsî bir vazifedir.

Ve siz! Karaca Paþa gibi “hem iç dünyanýn hem de dýþdünyanýn.”, bir baþka deyiþle, “hem dünyanýn hem deukbânýn paþasý olmaya” ne dersiniz?

K a r a c a Pa þ a 121

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 121

Page 123: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 122

Page 124: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

II. Murad'ýn hayatý kâh Anadolu'da Karaman gailesi,kâh Avrupa'da Macaristan, Lehistan saldýrýsýyla uðraþmakla

geçecekti. Bu onun durup dinlenme fýrsatýný bulamadýðý,sürekli at üstünde yaþamasýný gerektiren, oldukça yýpratýcý

bir hayattý.

Ýkinci Murad

Ýkinci Murad da Fatih’i sinesinde yetiþtiren ve Ehlullah’danolduðuna þüphe bulunmayan Murad’dýr. Allah’ýn veli kulu Ha-cý Bayram Veli hazretlerine teslim olmuþ ve onun bir dediðiniiki etmemiþtir. Fatih’i yetiþtirsin diye Akþemseddin’i görevlendi-ren de odur.

Ýkinci Murad, dinî ilimler ve tasavvufa dilbeste ve aþinabir insandýr. Ayný zamanda devlet iþlerinden de iyi anlamak-tadýr. Aslýnda bu iki durum biri diðerinden bir þeyler eksilt-mekle yaþayan iki zýt hayat tarzýdýr. Devlet iþlerini bütün in-celikleriyle bilip temsil eden bir insanýn dinî iþlerde ayný öl-çüde hassas olmasý veya bunun aksi ender-i nadirattandýr.

Buna raðmen Ýkinci Murad bu zor iþin de üstesinden ge-lebilmiþtir. Bir büyük düþünür bunu izah ederken, sadeceRâþid Halifeleri istisna ederek iþi hükme baðlamýþtýr. Evet,bir insana köy muhtarlýðý dahi verilse eski saffetini zor ko-rur. Hâlbuki bunlar cihana hükmederken dahi mümkünmertebe saffetlerini muhafaza etmiþlerdir.

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 123

Page 125: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

II. Murad Devri’nin Önemi

II. Murad 1421'de on yedi yaþýndayken Osmanlý tahtý-na çýktý. Ýzmiroðlu Cüneyd gibi çevredeki bazý beylerin böy-le zamanlarý fýrsat bilerek sýkýntý çýkardýklarý haberi geldiðin-den, bunlarýn her birine gönül alýcý mektuplar ve çok deðer-li hediyeler göndermek suretiyle herhangi bir kargaþa çýk-masýný baþtan önlemek istiyordu.

Bir yýl önce, önemli bir tecrübe yaþamýþtý. Amasya san-cak beyi iken, Simavna Kadýsý Þeyh Bedreddin'in kýþkýrttýðýisyanlar üzerine Lalasý Bayezid Paþa ile birlikte Ege bölgesinegeldi. Þeyhin kazaskerliði zamanýnda kethüdasý olan Börklü-ce Mustafa'nýn Aydýn ve Karaburun'da, þeyhin bir diðer hali-fesi olan Yahudi kökenli Torlak Kemal'in (asýl adý Samuel)Manisa'da çýkarttýðý isyanlarý bastýrmýþtý. Ýlk defa bu vesiley-le Manisa'ya gelmiþ bulunan Þehzade Murad burada bir sürekalmýþ, þehri sevmiþ ve ileriki yýllarda buraya yerleþmeyimuhtemelen bu sýralarda düþünmüþtü. Ardýndan, babasýnýnalamadýðý Samsun'u ayný yýl düzenlenen bir sefer sonucu La-lasý Hamza Beyle birlikte Ýsfendiyaroðullarýndan aldý.

Daha sonra amcasý Mustafa Çelebi'nin Teselya ve Sela-nik taraflarýnda çýkardýðý isyan bir diðer önemli gaile oldu.Selanik Valisi Dimitrios Laskaris, Mustafa Çelebi'yi himayeederken, Bizans Ýmparatoru Manuel de Mustafa Çelebi ilebir baþka isyancý Niðbolu Sancakbeyi Ýzmiroðlu Cüneyd Be-yi yýllýk üç yüz bin akçe karþýlýðýnda kayd-ý hayat þartýylamuhafaza etmeyi kabul etti.

II. Murad ardýndan küçük kardeþi Mustafa ile uðraþmakzorunda kaldý. Bizans'ta rehin bulunan Þehzade Orhan dahem kendisi hem de oðlu II. Mehmed için önemli bir handi-kap olacaktý.

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý124

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 124

Page 126: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

II. Murad döneminde genellikle Padiþah-ý Âlempenah(cihanýn himayesine sýðýndýðý ulu hükümdar) unvaný yaygýn-laþmýþ ve devlet dünyanýn en büyük gücü haline gelmiþti.Donanma dünyanýn birinci deniz kuvveti olan Venedik do-nanmasýyla açýk deniz muharebesi yapýyordu.

II. Murad henüz 18 yaþýnda iken, Haziran 1422'de Ýs-tanbul'u muhasara altýna aldý. Bu, Osmanlýlarýn altýncý ve ogüne kadarki en þiddetli muhasarasýydý. Türk ordusunda topvarsa da, surlara ciddi zarar verecek güçte deðildi (1439'dailk Belgrat muhasarasý sýrasýnda da Türk top tekniði kaleyidüþürmeye yetmeyecek ve bütün bunlar Fatih için önemlibilgiler olacaktý). Fakat II. Murad'ýn Isparta sancak beyi olanon üç yaþýndaki kardeþi Þehzade Küçük Mustafa'nýn isyanýaltmýþ dört gün süren muhasaranýn kaldýrýlmasýna yol açtý.Sultan II. Murad daha önce, tahta geçtiði ilk günlerde amca-sý Mustafa'nýn isyanýný da bertaraf etmiþti.

Bir baþka mesele Karamanlýlardý. Ýstanbul’un kuþatýlma-sý, Balkanlarda ilerleme, kardeþ kavgasý ve Karamanoðullarýmeselesi þeklinde dört ana baþlýk altýnda toplanabilecek dev-letin temel meseleleriyle ilgili bütün bu geliþmeler Sultan II.Mehmed'in idarede siyasi ve askerî açýdan takip edeceði ha-reket tarzýný belirlemesinde yol gösterici olacaktý.

II. Murad'ýn hayatý kâh Anadolu'da Karaman gailesi, kâhAvrupa'da Macaristan, Lehistan saldýrýsýyla uðraþmakla geçe-cekti. Bu onun durup dinlenme fýrsatýný bulamadýðý, sürekliat üstünde yaþamasýný gerektiren, oldukça yýpratýcý bir hayat-tý. 1443'te Karaman seferinden az sonra büyük oðlu AlaeddinAli'nin ölümü ise onu bir hayli üzdü. Böylece tahtýn yolu, he-nüz on iki yaþýndaki küçük oðlu Þehzade Mehmed'e açýlmýþoluyordu.

Ý k i n c i M u r a d 125

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 125

Page 127: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Aðustos 1444'te bir baþka Karaman seferine çýkarkenSultan II. Murad Edirne'de Þehzade Mehmed'i padiþah yap-mak niyetiyle býrakmýþtý. Karaman seferinden dönüþünde bufikrini gerçekleþtirecekti. Nitekim seferden dönünce tahtýoðlu II. Mehmed'e býraktýðýný Mihaliç'te bütün orduya ilanetti, ve Manisa'da yaptýrmýþ olduðu, bugün geriye tek birparçasý kalmýþ (bugünkü Kýzýlay binasý), bilhassa bahçesiningüzelliðiyle tarihe geçmiþ olan Saray-ý Âmire'ye çekildi.

12 yaþýndaki II. Mehmed zekâ itibariyle çok inkiþaf et-miþti. 1444 Aðustos'undan 1445 Aralýk ayýna kadar devameden ilk saltanatýnda devlet idaresi Çandarlý Halil Paþanýnelinde kaldý. Fakat tahta bir çocuðun geçtiði, tecrübeli hü-kümdar II. Murad'ýn tahttan feragat ettiði haberi üzerine Av-rupa ülkeleri daha önce imzalanmýþ olan Segedin Antlaþma-sýný çiðnemekte tereddüt etmediler ve 5. Haçlý Seferi'nin ha-zýrlýklarýna baþladýlar.

Macar ve Lehlerden baþka Litvan, Çek, Hýrvat, Slovak,Sloven birliklerinin ana gövdeyi oluþturduðu yüz bin kiþilikHaçlý ordusuna ayrýca Alman, Fransýz ve Venedikli askerlerde küçük birlikler halinde katýldýlar. Edirne'de toplanan sal-tanat þurasý tek çarenin Sultan Murad'ýn davet edilmesi ol-duðuna ittifakla karar verdi.

II. Mehmed mevcut vaziyet üzerine, kendisine aðýr gel-mekle beraber, babasýný davete mecbur oldu. Fakat SultanMurad ilk daveti reddetti. Manisa'da dinlenmiþ ve 17 yaþýn-dan beri bir an baþýný alamadýðý devlet iþlerinin verdiði zihnîyorgunluðu bertaraf etmiþti. Oðlunun otoritesini kýrýp, kendiölümünden sonra onu zor durumda býrakmak istemiyordu.

Ancak II. Mehmed'in,"Eðer padiþah biz isek size emredi-yoruz, gelip ordunuzun baþýna geçin; yok padiþah siz iseniz,gelip devletinizi müdafaa ediniz." þeklindeki mektubu üzeri-

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý126

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 126

Page 128: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

ne Manisa'dan Edirne'ye hareket etti. Devletin büyük tehli-ke içinde olduðunu anlamýþtý. Edirne'ye gelince oðlunu taht-tan indirmedi.

Baþkumandan sýfatýyla hareket etmekle yetindi. Kýrk binkiþilik seçkin bir ordu ile Balkan Daðlarýný aþýp Tuna'ya yak-laþtý. Osmanlý topraklarýna girmiþ Haçlý ordusunu takip ede-rek üstünlüðü ele almak istiyordu. Son Haçlý Seferi olanNiðbolu'nun üzerinden kýrk sekiz sene geçmiþti. Ýki ordu Ka-sým 1444'te Varna yakýnlarýnda karþýlaþtý. Birkaç yüz firaridýþýnda Haçlý ordusu imha edildi. II. Murad'ýn atalarýndanmiras kalan askerlik dehasýnýn, sebat ve soðukkanlýlýðýnýnVarna'da Osmanlý'nýn istikbalini kurtardýðý hususunda tarih-çiler ittifak ederler.

Sultan Murad Edirne'ye dönünce, ordu onun tahta çýk-masýný istedi. Babasý hayatta iken çocuk bir padiþah istenmi-yordu. Bunun üzerine II. Mehmed, Zaðnos ve ÞehabeddinPaþalar ve hocalarý ile beraber sancak beyi olarak tekrar Ma-nisa'ya döndü ve II. Murad ikinci kere tahta çýktý.

Bu hadisede II. Murad tek oðlu olan II. Mehmed'in oto-rite ve prestijini kýrmamak için pek dikkatli davranmýþtýr.Hükümdarlýðý hemen kabul etmemiþ, oðlunu bir müddet da-ha tahtta býrakmýþ ve resen Manisa'ya göndermemiþ, onukendi arzusu ile tahttan feragat etmiþ göstermiþtir. SultanMurad 1445 Aðustos sonlarýnda Edirne'ye gelmiþ, fakat an-cak Aralýk 1445'te ikinci defa tahta çýkmýþtýr.

II. Murad'ýn siyasetinin belkemiðini Tuna'nýn güneyindeAdriyatik ile Karadeniz arasýnda Osmanlý olmayan hiçbirtoprak býrakmamak ideali oluþturuyordu. Anadolu Selçuklu-larý devrinde ilki 1095'te, sekizincisi 1263'te düzenlenen vebirçoðu Haymana Ovasý'nda Selçuklu engeline çarparak ge-ri dönen, Haçlý Seferleri daha sonra Osmanlýlar döneminde

Ý k i n c i M u r a d 127

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 127

Page 129: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

devam etmiþtir. En sonuncusu 1396'da Niðbolu'da durduru-lan Haçlý Seferlerinin (Mukaddes Topraklar önünde bir setdurumundaki) Anadolu'yu tehdit etmemesi için devletin gü-venlik kuþaðý olabildiðince batýya, Tuna ile Adriyatik arasýnakaydýrýlmýþtýr. Böylece Karadeniz-Adriyatik-Yunan Denizi-Akdeniz ve Ege arasýndaki bu bölge, günübirlik yaþamayanOsmanlý Devletinin en stratejik parçasýný teþkil edecekti.

Bu, bugün bizim anlamakta zorlandýðýmýz bir ufuktu."...Bizim mesleðimiz Allah yolu ve maksadýmýz Allah'ýn dini-ni yaymaktýr. Yoksa kuru kavga ve cihangirlik dâvâsý deðil-dir." diyen Osman Gazi çizgisinin eðilip bükülmeden, karar-lý bir þekilde sürdürülmesiydi. Bu yüksek ideal, rengini asýr-lara vermiþtir. II. Murad'ýn belki de en büyük baþarýsý, hertaraftan yeni, yabancý ve düþman topluluklarla çevrili olduk-larý Balkan ve Doðu Avrupa topraklarýný kararlý, cesur ve so-ðukkanlý bir fetih siyasetiyle devlete, sulh ve huzur kazandýr-masý ve Osmanlý tarihinin en güç dönemini büyük bir inanç-la aþmasý olmuþtur. Ayrýca bu dönemde Anadolu beylikleri-nin büyük kýsmý tamamen tarihe karýþmýþ, Candaroðullarý veKaramanoðullarý sinmiþtir. Küçük kardeþi Mustafa'yý güç-lükle saf dýþý býrakan II. Murad, bir yandan Timurlularla, di-ðer yandan Memluklarla çatýþmamak için ince bir siyaset yü-rütmüþtür. Anadolu'daki hassas durum sebebiyle merkezîdevlet sistemine Yýldýrým Bayezid ve babasý I. Mehmed'denfarklý olarak sýký sýkýya baðlanmaktan kaçýnmýþ, týmarlý sipa-hiler, konar-göçer Türkmen boylarý ve kapýkullarý arasýndabelirli bir denge kurmaya özen göstermiþtir.

Hatta Timur'un Anadolu siyasetini sürdürmek isteyenoðlu Þahruh'un iddialarý karþýsýnda, eski Oðuz ananesini ye-niden canlandýrmýþ, Kayý boyunun üstünlüðünü vurgulaya-rak Anadolu'daki Timurlu nüfuzunu kýrmaya çalýþmýþtýr. 15.

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý128

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 128

Page 130: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

ve 16. yüzyýl Osmanlý tarihlerine dahi akseden bu Oðuz-Türkmen ananesine baðlýlýk ve Türk dilinin ileri bir edebî dilhaline getiriliþi hep bu çabalarýn bir sonucu olmuþtur. Bun-da, Daniþmendlilerden beri eski Türk ananelerini koruyanAmasya'da, uzun süre kalmasýnýn, ayrýca taþranýn nabzýnýtutmasýnýn payý büyüktür.

II. Murad'ýn birkaç kere giriþtiði Mora ve Arnavutluk se-ferleri, ayrýca II. Kosova Zaferi yukarýdaki idealin gerçekleþ-tirilmesi yolunda önemli dönüm noktalarý olmuþ, hem deSultan II. Mehmed'in olgunlaþmasýnda, ileride takip edeceðiaskerî ve siyasetin þekillenmesinde doðrudan ve dolaylý roloynamýþtýr.

II. Kosova Muharebesi’nde Türk topçu taburunun ateþkabiliyeti daha yüksekti ve bu durum harbin sonucu açýsýn-dan belirleyici vasfýný açýkça hissettiriyordu. Orduyu kalemuhasarasý ile yýpratmak, Türk askerlik kaidelerine muhalifolduðu için, Ýstanbul ve Belgrat gibi Avrupa çapýnda ehem-miyet taþýyan kaleler hariç, II. Murad daha küçük kale mu-hasaralarýnda (Akçahisar gibi) gerektiðinde çekilmesini bil-miþ, bütün hayatý boyunca gösterdiði bu gibi esnek ve den-geli hareketler Þehzade Mehmed için yol gösterici olmuþtur.

Ýkinci Arnavutluk seferine giderken Padiþah'ýn yanýnda,yaþý on sekizi geçmiþ II. Mehmed de yer almýþtýr. Hz. Pey-gamber (s.a.s)'in týpký Ýstanbul gibi müjdelediði Roma'nýnfethi de Fatih'in hülyasý olmuþtur, ama önce babasýnýn uf-kunda mayalanmýþtýr. Gedik Ahmet Paþanýn kumanda ettiðiOsmanlý Donanmasý daha sonra Ýtalya çizmesinin topuðun-daki Otranto'yu fethetmiþ (1480), kara ordusu burada tah-kimatý güçlü bir kale kurmuþ ve "çizmeyi yukarýya doðru aþ-maya baþlamýþtýr."

Ý k i n c i M u r a d 129

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 129

Page 131: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Yeni Bir Devre Doðru

1450 sonunda Edirne'de Dulkadiroðlu Sitti Hatun iledüðünleri yapýlan II. Mehmed, zevcesi ile birlikte sancakbe-yi olduðu Manisa'ya hareket etti. Bu, II. Murad'ýn oðlunuson görüþüydü. Ý'lâ-yý Kelimetullah için at üstünde geçen birömür 3 Þubat 1451'de Edirne Sarayý’nda noktalandý. Gizli-ce gönderilen ulak 6 Þubat'ta Manisa'ya ulaþtý, ve Sultan II.Mehmed Edirne'ye hareket etti.

II. Murad, Osmanlý tarihinde birçok ilke imzasýný atmýþ-týr. Saðlýðýnda tahttan feragat etmesini bilmiþtir. 15. asýrdünyasýnda (ve bugün bile) az rastlanan bir olgunluk, kendi-ni aþmýþlýk ve iç-dýþ dengesidir bu. Surre geleneðini (kutsaltopraklara yardým gönderme) müesseseleþtirmiþtir. Vefatýn-dan beþ yýl önce 1446'da yazdýrdýðý ve Divan-ý Hümayun'atescil ettirdiði vasiyetinde Manisa'daki malýnýn üçte biriniHaremeyn’e vakfetmiþtir.

Ülkenin ve halkýn yararýna yaptýrmýþ olduðu eserlerdendolayý kendisi için "Ebü'l Hayrat" (Hayýrlarýn babasý) unvanýkullanýlmýþtýr. Osmanlý padiþahlarý içinde âlim sayýlacak de-recede klâsik ilimleri tahsil etmiþ ilk þahsiyet olan II. Muradsanat ve ilmi himaye etmiþ ve oðlu zamanýndaki “Türk Rö-nesansý'nýn” müjdecisi, belki de kurucusu olmuþtur. Kur'an-ýKerim’in ilk Türkçe meallerinin hazýrlanmaya baþlandýðý budönem Türk kültürü ve dilinin, þiir sanatýnýn zenginleþtiðivelut bir zaman dilimidir.

Edirne ve Bursa'da birçok eser yaptýrmýþtýr. Edirne'dekiönemli eserleri, sonraki asýrda Selimiye'yi inþa ederken Mi-mar Sinan'a da ilham kaynaðý olacak Üç Þerefeli Cami ve Er-gene Köprüsü'dür. Daha önce eþkýya yataðý olan bataklýk birmevkide yaptýrdýðý bu köprü, yüz yetmiþ dört kemeriyle

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý130

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 130

Page 132: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

dünyada halen benzerine pek rastlanýlmayan bir yapýdýr.Köprünün bir baþýna Ergene kasabasýný, diðer baþýna ise birköy kurdurup halký da vergiden muaf tutmuþtur.

Ergene köprüsünün geçiþ ücretlerini Mekke, Medine veKudüs halkýna vakfetmiþtir. Edirne'de ayrýca külliye görevigören Muradiye Camii’ni inþa ettirmiþtir. Bunun yanýna sa-bah-akþam sofra kurulan, fakir ve yolcular için barýnma yer-leri, küçük çocuklarýn eðitimi için Muallimhane, Kur'an veMesnevi okunan Mevlevihane yaptýrmýþtýr.

Osmanlý sultanlarýnýn pek çoðu gibi bir tekke adabý için-de yetiþen Sultan Murad'ýn, Hacý Bayram Veli Hazretlerineolan baðlýlýðý, o ahlak ve terbiyenin Osmanlý topraklarýndayayýlmasýnda etkili olmuþtur. Bursa'da yaptýrdýðý, 1426 yýlýn-da tamamlanan caminin yanýnda misafirhane, medrese vesabah-akþam yemek daðýtýlan imarethane bulunuyordu. Sul-tan II. Murad bunlardan baþka, kendi zamanýnda fethedilenve Vardar'dan Türk nüfus getirterek Türkleþtirmeye çalýþtýðýSelanik'te, ayrýca Serez, Üsküp, Yanbolu ve Merzifon'da ca-mi, mektep, hamam ve çeþmeler yaptýrtmýþtýr.

Manisa'da daimi kalmayý planlamýþtýr, ama ancak bir ikisene kalabilmiþtir. Bu süre zarfýnda da genellikle bir inzivahayatý yaþamýþ, zahit ve derviþlerle birlikte bulunmuþtur. Ge-liþ sebebini ifade sadedinde söylediði, "Varalým bir iki günzikredelim Mevla'yý, Bize ýsmarlamadýlar bu yalan dünyayý"beyti meþhurdur. Manisa'daki ikameti sayesinde þehir birilim, sanat ve edebiyat merkezi hâline getirmiþtir.

Osmanlýyý toparlamýþ, topraklarýn bütünlüðünü saðlamave koruma gayretiyle babasý Çelebi Mehmed'den sonraki me-seleleri halletmeye çalýþmýþtýr. Neredeyse bütün bir ömrünüÝslâm dünyasýnýn, hususen Anadolu, Ortadoðu ve MukaddesTopraklar'ýn yeni Haçlý Seferlerine karþý güvenliði için at üs-

Ý k i n c i M u r a d 131

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 131

Page 133: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

tünde tüketen II. Murad'ýn en büyük mirasý, güçlü-ufuklu birdevlet ve Peygamber (s.a.s.) müjdesine mazhar bir Fatih ol-muþtur. O ruh ve mana görevinin fatih ruhlu bütün vârisleriII. Murad'ýn manevî evladý sayýlýr. Ruhu þâd, mekâný FirdevsCenneti olsun.

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý132

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 132

Page 134: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

“Padiþah atýna süvari olup; haydin yiðitler, niçin durur-sunuz?” deyip küffarýn üzerine yürüdü. Sultan Mehmed

kendisini mücadelenin, kavganýn içine atmýþtý.

Fatih Sultan Mehmed

Dost-düþman herkesin büyüklüðünü kabul edip gýpta et-tiði, en büyüklerden biri de, hiç kuþkusuz Fatih Sultan Meh-med’dir. Fatih'i Fatih yapan, Ýstanbul'un fethidir.

Evet, o, Peygamber Efendimizin (s.a.s.) hadisiyle beþaretverdiði "Onu fetheden kumandan ne güzel kumandandýr veonun askerleri de ne güzel askerdir'” þerefine ulaþmak içinvar gücüyle çalýþýyordu. Türk düþmaný olmakla ünlü Bizanstarihçisi Ducas, II. Mehmed’in o zamanki halet-i rûhiyesiniþöyle belirtir: "Padiþahýn gece ve gündüz huzuru kaçmýþtý.Yataðýna girerken ve kalkarken, sarayýnda ve dýþarýda dola-þýrken hep Ýstanbul'un fethi ile meþguldü, istirahat ve uykubilmezdi. Böylece o, büyük insanlara mahsus yüce birmefkûrenin ateþi ile yanýyordu." Zaten fazilet odur ki düþ-man dahi tasdik etsin ve ediyordu.

Fatih de kendinden öncekilerin yaptýðý gibi dua ederekþöyle niyazda bulunmuþtu: "Allah'ým sana layýk olmaya çalý-þýyorum." Büyük Osmanlý tarihçisi Dursun Bey ise Fatih'e"bütün mevcudatýn dua ettiðini" söyler. Bilindiði gibi Fatihhem Peygamber Efendimizin (s.a.s.) müjdesine nail olmuþ,hem de dünya tarihinde yeni bir çýðýrýn açýlmasýný saðlamýþtý.

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 133

Page 135: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Fatih Sultan Mehmed ve adaleti hakkýnda þöyle bir va-ka anlatýlýr: Ýstanbul'un fethinden sonra mahkûmlarý serbestbýrakan Fatih'in huzuruna, zindandan çýkmak istemeyen ikipapaz getirilir. Bunlar Ýmparator Konstantin'in adil ve hak-perest olmasýný istediklerinden zindana atýlmýþ, sonra daböyle adaletsiz dünyanýn içi, dýþýndan daha rahat diye yeminetmiþlerdi. Fatih Sultan Mehmed, onlara þöyle bir teklif ya-par: "O halde siz, Ýslâm adaletinin tatbik edildiði memleke-timi geziniz. Müslüman halkýn davalarýný dinleyiniz. Bizdede sizdeki gibi adaletsizlik ve zulüm görürseniz hemen banabildiriniz ve önceki kararýnýza uyunuz."

Kendileri için gayet cazip olan bu teklifi kabul eden ikipapaz, padiþahtan aldýklarý hususi bir tezkere ile Müslüman-larýn idaresinde olan her kasabayý gezmeye baþlarlar. Bur-sa'da bir Müslümanýn, Yahudi bir kiþiden at satýn almasý ileÝznik'te ise iki Müslüman arasýndaki tarla satýþ davalarýna þa-hit olduktan sonra baþka yere gitmeye ihtiyaç duymadan Fa-tih'in huzuruna gelirler ve derler ki:

Bursa'da bir Müslüman kadýsý gördük. Kimse mecburetmediði halde, kendi cebinden çýkarýp bir atýn parasýný öde-di. Ýznik'te ise iki Müslümanýn, birbirinin hakkýný almaktankorktuklarý için ortaya çýkan hadiseye þahit olduk. Bütünbunlar kadýlarýnýzda, onlara dava hallettiren Müslümanlar-daki din kuvvetini, Allah korkusunu gösteren ve Müslüman-lardan baþkalarýnda da asla görülmeyen büyük ibretli hadi-selerdir. Bundan sonra biz karar verdik zindana çekilmeye-ceðiz. Çünkü böyle Ýslâm adaleti tatbik edildikçe, dininizdenolmayan Hristiyan papazlarýn dahi zulme uðramayacaðýnainanmýþ bulunuyoruz.”

Fatih hakkýnda son olarak, Tacizâde Cafer Çelebi veAþýkpaþazâde'de geçen ve Trabzon’un fethinin zorluðu kar-

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý134

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 134

Page 136: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

þýsýnda “Küçük bir Trabzon için bu kadar eziyet çekmeyedeðer mi?” sözüne karþý Fatih'in þu cevabýný nakledelim:"Gayemiz kale fethetmek deðildir. Bütün zahmet din yolun-dadýr. Zira bizim elimizde Ýslâm kýlýcý vardýr, Eðer bu zah-mete katlanmazsak, bize gazi demek yalan olur."

Fetih ve Fatih

Konstantiniyye, surlarýn ortasýnda þavkýyan bir süreyyayýldýzýdýr.

Kovaladýkça kaçan, kaçtýkça uzaklaþan, uzaklaþtýkça ya-kalanamayan bir nazlý sevgilidir âdeta. Cilveli ve iþveli birmasal perisidir, sanki düþlerin pembeliklerinde mavi kanat-larýný çýrpan. Bir esiþi, bir bakýþý, bir gidiþi, bir bakýþý, bir gü-lüþü, duruþu var ki; dað gibi yüreklerde zelzele koparan.

Ona varmak ve onu tutmak için kimler düþmedi ki yol-lara? O, kaç yiðidin özlemi, kaç bahadýrýn sýlasý olmadý ki?Kaç ateþli cengâver onun hasretiyle yanmadý ve rüyasýna yat-madý ki?

Ama o, hep uzakta, uzakta, uzakta kaldý.Derken bir yirmi bir yaþ inancý çaðladý, çaðýn baðrýndan,

çaðlarýn baðlarýna çaðlayanlar gibi gümrah mý gümrah. Birþimþek irade þavkýdý köhne surlarda ateþ yalýmý izler býrakan.Yakýcý mý yakýcý... Sabrýn sularýna Kur’an’la açýlan bir Ebu’l-Feth kýyam etti çaða, çaðlara. Vakur mu vakur... Nurlu Pey-gamberin (s.a.s.) kutlu sözünün doðruluðuna þahitliðe çaðrýl-dý çaða Fatih. Adil mi adil...

Bu bilindi ve bu sezildi ilkin Peygamberler varisleri tara-fýndan. Ve o zaman ona, “iþte o sensin, beklenilendin sen” de-nildi. “Fatihsin sen, fetihler de senin içinde, buna inan, inanbuna” dediler.

F a t i h S u l t a n M e h m e d 135

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 135

Page 137: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

“Ýmanýnla yürü” dediler ona iþte kirli düþünceler, dahaküflü zamanlar... Sultani uykularý terk et. Ve diril ve doðrulve çaðla” dediler.

“Bir mutantan mehter ol, sal kaside daðlara. Sedaný gürtut ki. Emr-i bülend taze þafaklara þehbal açsýn” dediler.

Yürü ki seni bekleyenler var git ki sana gel diyenler var.Gel ey candan yakýn canan,Gel ey þahin bakýþlým,Gel ey kartal uçuþlum,Gel ey çaðýn, çaðlarýn fatihi,Gel ki, ruhu-u revan-u Muhammedi þad u handan olsun...Gel ey rüyalar küheylaný,Gel ey hasret türkümüz,Gel yeter ki;Þehirleri kalbinden yar da gel,Kem gözlere yakalanmadan gel,Sýradaðlarý del de; tepeleri devir de gel.Gel ki seninle ve sende baþlasýn diriliþi çaðlarýn,Böyle baþlar fethin öyküsü Fatih’de. Ve böyle baþlamalýfetihlerin öyküleri fatihlerde.An gelir her insan bir Kostantiniyye olur, her müminsebir Fatih.Ve vaktolur, her dem her mümin bir zafer olur.Her mümin bir þehit,Her þehit bir çiçek olur.

Ölümün Üzerine Yürümek

Nerdesin yýllarca hasretini çektiðimiz kahraman? Ner-desin hayallerimizin güvercini, rüyalarýmýzýn üveyki?

Dünya hâkimiyetini gaye edinmiþ olan Fatih, her adýmý-ný buna göre atmaktadýr. Bu gayenin tahakkuku için birçok

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý136

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 136

Page 138: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

kez ölümle karþý karþýya gelmiþ, bilhassa dünya muvazene-sinde milletinin sesi ve soluðu olan ordusunun bozgununugörmektense ölmeyi tercih etmiþ ve en zor anlarda hep enönde olmuþtur.

Bu konuda pek çok misal olup, bazýlarý þunlardýr:Ýstanbul kuþatmasý esnasýnda Papa, Bizans’a yardým

maksadýyla gemiler göndermiþti. Bu gemilerin gelmekte ol-duðu II. Mehmed’e bildirildiðinde hemen atýna atlayýp, de-niz kenarýna indi.

Müttefik gemileri yüksek bordalý “göðe” denilen gemi-lerden, Osmanlýlýlarýnki ise kadýrgalardan oluþuyordu. Ge-miler birbirlerine yanaþtýklarý sýrada yüksek bordalý düþmangemileri, kendilerine yanaþýp çýkmak isteyen Osmanlý asker-lerine yaðmur gibi ok ve grejuva ateþiyle mukabele ederekzayiat verdirdiler. Bunun üzerine muvaffak olamayacaðýnýanlayan donanma sahile doðru çekildi.

Fatih, Türk donanmasýnýn, kendisinin bulunduðu tarafadoðru geldiðini görünce büyük bir teessüre kapýlmýþ, at üs-tünde bulunduðu halde, denize doðru atýlmýþtýr. Bizans ta-rihçisi Dukas’ýn ifadesiyle: “Atý ile beraber denizin içine yü-rüyerek kadýrgalara doðru, sesi çýktýðý kadar baðýrýyor, emir-ler veriyordu.”

Onun bu konudaki azmi, samimiyeti hedefine ulaþmakiçin maddi-manevî her þeyini ortaya koymasý sonunda, binyýllýk Bizans Ýmparatorluðu ve karanlýk bir çað aydýnlýk yo-lun ay yüzlüleri önünde eriyip gidiyordu.

Onun destanlaþtýðý bir savaþ meydaný da Belgrat önleriy-di. Rumeli topraklarýný elde tutabilmek ve kuzeyden gelebi-lecek tehlikeleri durdurabilmek ayný zamanda Macaris-tan’da muvaffakiyetle harekâta giriþebilmek için Tuna kýyýla-

F a t i h S u l t a n M e h m e d 137

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 137

Page 139: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

rýnýn ve bilhassa Belgrat müstahkem kalesinin elde bulunma-sý iktiza ediyordu.

Fatih 1476’da Belgrat önlerine geldi. Topçu atýþlarýylaBelgrat surlarý yer yer yýkýlmýþ, hatta bir kýsým kuvvetler þeh-re girmiþti. Belgrat, Orta Avrupa’nýn kilidi sayýldýðý için Pa-pa, þehrin düþmemesi için Macar Komutan Hünyadi Yanoþ’ayardýmcý kuvvetler gönderdi. Osmanlý askerleri þehre girme-ye baþladýðýnda Yanoþ, büyük kuvvetlerle Belgrat’a ulaþmýþ-tý. Osmanlýlar her taraftan Macarlarýn saldýrýlarýna maruzkalmýþ ve çekilmeye baþlamýþlardý. Bu çekilme Macarlara ce-saret verdiðinden Osmanlý askerlerini þehirden karargâhakadar takip ettiler

Bu kritik durumda vezirleri Fatih’e karargâhtan çekil-meyi tavsiye ettiler. Fakat o: “Düþmandan yüz döndürmekmaðlubiyet niþanýdýr.” diyerek bu teklifi reddetti.

Padiþah daha fazla sabredemeyerek coþtu, haykýrdý veyanýnda bulunan Yeniçeri aðasýný fena halde hýrpaladý; çün-kü yeniçeriler meydanda yoktu.

Askerin geri çekildiðini görünce baþtanbaþa öfke kesil-miþ ve baþýna çýkan kanýn þiddetinden dudaklarý yarýlarakkanamaya baþlamýþtý. Dudaklarý, Hoca Sadeddin Efendininifadesiyle “yeni açýlmýþ bir gonca gibi yarýlmýþ ve çatlamýþtý.”“Padiþah atýna süvari olup; haydin yiðitler, niçin durursu-nuz?” deyip küffarýn üzerine yürüdü. Sultan Mehmed ken-disini mücadelenin, kavganýn içine atmýþtý.

Bir düþman eri padiþahýn üzerine saldýrdý. Fakat gençhükümdar onu ve ondan sonra üzerine gelen iki düþmaný altetmeye muvaffak oldu. Ýþte bu sýrada padiþah bacaðýndanyaralandý. Ancak Fatih’in bu kahramanca hareketi Osmanlýordusunun maneviyatý üzerinde pek müessir oldu ve topla-nan Osmanlý kuvvetleri ve bir kýsým akýncýlar þiddetle düþ-

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý138

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 138

Page 140: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

mana saldýrdýlar. Savaþýn tekrar baþladýðý bu sýrada devletbüyükleri, yaralý padiþahý tehlikeli sahadan “atýnýn dizginineyapýþýp” âdeta zorla uzaklaþtýrdýlar. Biraz sonra daðýnýk Os-manlý ordusu toplanmýþ ve Macarlarý ordugahtan dýþarý ata-rak, kaleye kadar kovalamýþtý.

Fatih’in buradaki cesareti, sebatý ve kahramanlýðý büyükbir bozgunu önlemiþ, hatta düþman kaleye geri çekilirkenaðýr kayýplar verdirilmiþtir.

Fatih’in ölümün üzerine yürüdüðü bir mücadele alaný daBoðdan (Kuzey Romanya) topraklarýdýr. Karadeniz hâkimi-yetinin tamamlamasý için Boðdan’ýn fethi gerekiyordu.

Fatih’in baþýnda olduðu Osmanlý ordusu sýk ormanlarýn-dan dolayý Türklerin “aðaç denizi” dedikleri Rüzboynu va-disine girince Boðdanlýlarla karþý karþýya geldiler. Boðdanlý-lar bölgeyi siper ve hendekler açarak, aðaç ve arabalardanmânialar yaparak tahkim etmiþlerdi. Bundan baþka atlarý ön-lerine dizmiþler ve toplarla ordugâhý geçilmez bir hale getir-miþlerdi. 26 Temmuz 1476’da iki taraf arasýnda vukua gelenmuharebede Anadolu ve Rumeli týmarlý sipahileri büyükgayret göstermiþler; fakat düþman siper ve orman içindenaçtýklarý þiddetli top ateþiyle yeniçeri askerleri yüzükoyunyere yatmýþlardý.

Fatih, bunu görünce: “Ben onlardan daha ziyade cesaretbeklerdim.” dedi ve atýný iki tarafýndan mahmuzlayarak düþ-man üzerine atýldý. Fatih’in bu hareketini gören “...gaziler da-hi gayret-i Ýslâm’ý ve kalp kuvveti ile bir olup küffarýn topunatüfeðine bakmayýp hücum edip göz açtýrmayýp cenk ettiler.”

Padiþahýn ölümü hiçe sayarak ileri atýlmasý Boðdan’ýnhâkimiyet altýna alýnmasýyla neticelenmiþtir.

Onlarýn çabalarý, emekleri ve fedakarlýklarý üzerindeyükselen devlet, dünya muvazenesinde yerini almýþtýr.

F a t i h S u l t a n M e h m e d 139

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 139

Page 141: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

“Artýk söz onun, devran onundu; atýný en karanlýk nok-talara kadar sürecek; her uðradýðý yere gönlünün ilhamlarý-ný boþaltacak; mazlum ve maðdurlarýn ahýný dindirecek, siv-ri süngüsü ve keskin kýlýcýyla bütün zalim ve diktatörlerizapt ü rapt altýna alacak ve dünya devletleri seviyesinde ci-han sulh ve muvazenesinin en gür sesi haline gelecekti.”

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý140

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 140

Page 142: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

"Derviþlikte bir hâlet vardýr ki eðer lezzet alýnýrsa,saltanat iþlerinden kesin olarak el çekmek lazým gelir.Memleketin iþleri ihtilâl bulur. O takdirde, hem siz ve

hem de biz vebâle gireriz..."

Akþemseddin

Asýl adý Þemseddin Muhammed bin Hamza’dýr. Fatih'inhocasý, âlim ve mutasavvýf bir kiþidir. "Akþeyh" adýyla þöhretkazanmýþ olan Akþemseddin, Hacý Bayram Veli'ye intisap et-miþ ve bir süre Hacý Bayram Camii'nin çilehanesinde çile çý-karmýþtýr.

Akþemseddin, halkýn teveccüh ve nazarýndan uzak dur-masý, þöhret ve þan belasýndan sürekli kaçýnmasýyla bir sem-bol þahsiyet olarak bayraklaþmýþtýr. Onun çile hayatý, tevazuve mahviyet iklimine ayak bastýðý ilk tecrübesidir. Halkýn il-gisinden çekinerek, þeyhinden ayrýlma pahasýna Beypazar'agiden Akþeyh, burada bir mescit ve deðirmen inþa etmiþtir.Ancak burada da halkýn teveccühünden rahatsýz olmuþ veÇorum'un Ýskilip kazasýna baðlý Evlek köyüne göç etmiþtir.Bir süre sonra Bolu'nun Göynük kazasýna yerleþen Akþem-seddin, burada da bir mescitle bir deðirmen yaptýrmýþtýr. Ak-þemseddin, þeyhi Hacý Bayram Veli'nin vefatýyla irþat maka-mýna geçmiþtir. Ýstanbul'un fethi sýrasýnda Fatih Sultan Meh-med'in yanýnda fethin manevî cephesini temsil eden büyükveli, muhasaranýn en sýkýntýlý zamanýnda ordunun maneviya-týný diri tutmuþtur. Akþemseddin, fethin en önemli simgesi

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 141

Page 143: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

olan Ayasofya'nýn camiye dönüþtürülmesi sýrasýnda buradailk Cuma namazý hutbesini okumuþtur.

O, Ýstanbul'un asýrlar süren fetih rüyasýný gören bahti-yarlardandýr. Akþemseddin, hem fethe katýlmýþ ve hem defethin gerçekleþtiðini görmüþ, asýrlarca birçok Ýslâm ordusu-nun muhasaraya aldýðý, ama belki de vakti gelmediði için birtürlü fethetmeye muvaffak olamadýðý Ýstanbul'un, artýk birÝslâm beldesi olmasýnda önemli rol oynamýþtýr. Fetihten he-men sonra padiþahýn isteði ile Ýslâm ordularýnýn Ýstanbul'ufethi sýrasýnda þehit düþen büyük Sahabî Ebû Eyyub el-Ensârî (r.a.)'nin kabrini de keþfeden bu büyük mürþit, bir sü-re müderrislik de yapmýþtýr.

Akþemseddin; tevazu, alçakgönüllülük ve feragatin zirveismidir. O, her þeye sahip iken býrakmasýný bilen; hükümran-lýðý ve dünya saltanatýný, mahviyet ve tecrit makamýna tercihetmeyen bir mürþîd-i kâmildir. Maddî varlýk ve dünyevî ar-zulardan el-etek çeken bu büyük zat, bedenî isteklerden büs-bütün sýyrýlmayý baþarmýþ ve mâsivâdan yüz çevirmiþtir.

O, bu manada bir "ehli tecrid"dir. Bu makam, elbette kikalp gözü açýk bahtiyarlarýn, varlýk ve eþyanýn mahiyetinikeþfederek "asýl olaný" bulmasýyla kazanacaðý bir mertebedir.Yunus'un, "ballar balýný bulduðu" bu makam, her þeyden fe-ragat etmeyi gerektiren bir "bulma hali"nin eseridir. O'nubulmak, O'na yönelmek ve O'na ulaþmak, her þeyi býrakma-nýn da yeri ve zamanýdýr.

Nitekim fetihten sonra Akþemseddin, padiþahýn tacýnýve tahtýný býrakarak kendisine baðlanma isteðini engelleme-ye çalýþmýþ ve bu cihan sultanýný durduramayacaðýný anlayýn-ca da Gelibolu üzerinden Göynük'e dönerek inzivâya çekil-miþtir. Akþemseddin'in hangi ruh hâliyle padiþahý durdur-

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý142

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 142

Page 144: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

mak istediði ve taht merkezinden ayrýlarak iltifat ve ilgidenneden rahatsýz olduðu konusunda pek çok þey söylenebilir.

Fatih'in Göynük'e gönderdiði hediyeleri almak isteme-mesi ve Göynük'e yaptýrmak istediði tekke ve cami için rýzagöstermemesi, devletin devamý ve bekâsýnýn teminatý olanhükümdarlýk makamýnýn zedelenmemesi icabýdýr. Nitekim"sultana sultanlýk ve gedaya (köleye) da gedalýk yakýþýr." Fa-tih'in birçok ihsanýndan sadece Göynük'e bir çeþme yapma-sýna izin veren Akþemseddin, þeyhi Hacý Bayramý Veli'ninyolundan gitmiþ ve tekkenin devlet üzerindeki tahakkümü-ne yol açacak bir tavrý þiddetle reddetmiþtir. Bize göre, Os-manlý Devleti'nin din ve devlet iþlerinin saðlýklý geliþmesin-de, Akþemseddin'in bu tavrý büyük bir önem taþýmaktadýr.

Cihan padiþahý Fatih Sultan Mehmed'in derviþ olma ta-lebini geri çeviren Akþemseddin'in, sultanýn kýrýlmasý karþý-sýnda verdiði cevap çok önemlidir: "Derviþlikte bir hâlet var-dýr ki eðer lezzet alýnýrsa, saltanat iþlerinden kesin olarak elçekmek lazým gelir. Memleketin iþleri ihtilâl bulur. O takdir-de, hem siz ve hem de biz vebâle gireriz..." (Solakzâde Tari-hi, c. I, s. 273) Þeyhin bu sözleri karþýsýnda teselli bulan Fa-tih, iki bin altýn göndererek onu taltif etmek ister. Fakat Ak-þemseddin bu parayý kabul etmez ve geri gönderir.

Rivayete göre, padiþah bir gün Akþemseddin'in çadýrýnagirmiþ, ancak þeyh hiç kýmýldamadan öylece yerinde otur-maya devam etmiþ. Bu hale çok üzülen padiþah, Ahmed Pa-þaya: "Þeyh bize kýyam etmeyip yerinden kýmýldamadýðý içinhatýrým kýrýlmýþtýr ve gönlüm mahzundur" diye yakýnmýþtýr.Akþemseddin'i iyi tanýyan Ahmed Paþa, padiþaha þeyhin buhareketini þöyle izah etmiþtir: "Bu büyük fetih, önceki padi-þahlara ve mübarek ecdadýnýza müyesser olmayýp size nasipolmakla, sizde bir çeþit gurur müþahede eylemiþ, bu yüzden

A k þ e m s e d d i n 143

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 143

Page 145: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

riayet ve tazimde kusur göstermiþtir. Gerçekte maksatlarýsizden o gururun izalesi için gayret göstermektir. Bu yüzdenayaða kalkmadý."

Bu izah üzerine rahatlayan padiþah gece yarýsý Akþem-seddin'i ziyaret etmiþ ve kendisiyle sabaha kadar sohbet edipsabah namazýný da þeyhle birlikte eda etmiþtir. Ayný zaman-da þair de olan Akþemseddin, "terki can, bîniþân, bîgümân"kafiyeleriyle kendisini ne güzel anlatývermiþtir.

Büyük mutasavvýf ve mürþid-i kâmil Akþemseddin haz-retlerini, rahmet niyazýyla yâd edip bir kez daha örnek birþahsiyet olarak tanýmak ve "Akþemseddin olabilmek" ideali-ni hep diri tutmak ne büyük saadet.

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý144

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 144

Page 146: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Her zaman iyi insanlarýn yanýnda kötüler de bulunmuþtur.Sokullu Mehmed Paþanýn ömrü de, kötülerle mücadele

etmekle geçmiþti.

Sokullu Mehmed Paþa

Þehit Sadrazam

Osmanlý Devleti'nin en ihtiþamlý devirleri yaþanýyordu.Ülkenin baþýnda yabancýlarýn "Muhteþem" dedikleri KanunîSultan Süleyman; âlimlerin baþýnda, bir deha olan Ebu's-Su-ud Efendi; mimarlarýn baþýnda, taþýn dilinden anlayan KocaSinan; donanmanýn baþýnda Barbaros Hayrettin Paþa vardý.Devlet böyle bir kadro tarafýndan yönetiliyordu. Ülkede hu-zur ve mutluluk hâkimdi. Çünkü bu ülkenin insanlarýnýndevletle ve birbirleriyle kavgalarý yoktu. Mal sevdasý kalple-ri bozmamýþ, herkes baþkalarýnýn iyiliðini düþünür olmuþtu.Fakirlere yardým etmek için insanlar âdeta birbirleriyle yarý-þýyordu. Zenginler çevreye camiler, imaretler, medreseler in-þa ettiriyor, sahipsiz hayvanlarýn bakýmý için bile vakýflar ku-ruluyordu.

Enderun'da; dil, din ve millet ayýrýmý gözetmeksizin herailenin çocuðuna en iyi eðitim verilmeye çalýþýlýyor, zekiolanlar liyakatlerine göre ülkenin en yüksek okullarýna gire-biliyordu. Bu gayeyle de, ülkenin dört bir yanýnda imtihan-lar düzenleniyor, zeki gençler devþirilerek, ileride yönetimkademelerinde vazifeli, büyük devlet adamý olmalarý için ye-

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 145

Page 147: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

tiþtiriliyordu. Bu ülkede yükselmenin ve bir yerlere gelme-nin hiçbir engeli yoktu. Ýþte bu sebepledir ki yabancý millet-ler bile Osmanlý topraklarýnda yaþayan insanlara imreniyor,bu adalet ve huzuru arzuluyordu.

Yabancý uyruklu bir aile için, çocuklarýnýn Osmanlý hü-kümetince devþirilerek okutulmasý kadar önemli bir þey yok-tu. Çünkü böyle bir durumda çocuklarýnýn geleceði garantialtýna alýnmýþ oluyor, o yükseldikçe kendileri de itibar kaza-nýyordu.

Yavuz Sultan Selim'in saltanatýnýn son yýllarýnda Balkan-lardan devþirilen bir grup çocuk Edirne'ye getirildi.

Bunlarýn arasýnda Bosna'nýn Sokoloviç kasabasýndan kü-çük bir çocuk da bulunmaktaydý. Zekâsý ile hemen dikkatle-ri çeken bu çocuk, kýsa sürede herkesin takdirini kazanmýþve kendisiyle özel ilgilenilmeye baþlanmýþtý. Ýlmî mevzulardaeðitilen bu gence, askerî eðitim de veriliyordu. Bir süre son-ra kitabî eðitimini tamamlamýþ ve uygulama görmesi için or-duya verilmiþti. Burada kýsa zamanda kendisini gösterengence her geçen ay farklý görevler veriliyordu. Bir süre son-ra donanmaya alýndý.

Devir Kanunî Sultan Süleyman devriydi. Osmanlý Dev-leti, karalarda olduðu kadar denizlerde de hâkimiyetini sür-dürüyordu. Barbaros Hayrettin Paþa, Preveze Deniz Zaferiile Akdeniz'i bir Türk gölü haline getirmiþ, Kýzýldeniz ve Bas-ra Körfezi üzerinden Uzakdoðu'ya deniz seferleri düzenlen-meye baþlanmýþtý. Ýþte bir süre sonra bu güçlü donanmanýnbaþýna Sokullu Mehmed Paþa, kaptanýderya olarak getirildi.

Burada da birçok baþarýya imza atan Sokullu, yönetimkabiliyeti ve politik kiþiliði sayesinde Rumeli Beylerbeyli-ði'ne getirildi. Artýk Padiþah ve Divan-ý Hümayun’dan sonraülkeyi yöneten etkili kiþilerden biri haline gelmiþti. Sýk sýk

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý146

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 146

Page 148: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Budin'e gidiyor, oradan Avrupa'daki hareketleri izliyordu.Zaman zaman da Ýstanbul'a geliyor, padiþah ve Divan-ý Hü-mayun'a geliþmeleri bildiriyordu. Onun anlattýklarýna görekararlar alýnýyor, ordunun sefer tarihleri ve sefere çýkýlacakyerler belirleniyordu.

Sokullu, vefakâr bir insandý. Ekmeðini yediði yeri kati-yen unutmaz, kendisinin de oralara iyiliði dokunsun isterdi.Bu sebepledir ki Ýstanbul ile Edirne arasýndaki yolculuklarýn-da konakladýðý Lüleburgaz'a; vefa borcu olarak bir külliyeyaptýrmayý arzulamýþ ve bu konuda Mimar Sinan'dan yardýmistemiþti.

Mimar Sinan, Sokullu Mehmed Paþanýn arzusu üzerineküçük bir kasaba olan Lüleburgaz'a dev bir hayýr kurumu in-þa etmiþti. Sokullu Mehmed Paþanýn hayýr kurumlarý bunun-la sýnýrlý deðildi. Onun sadece Ýstanbul'da iki camisi, birçokçarþýsý, aþhanesi vardý. Eline geçen para ile birilerine yardýmetmek, hem Sokullu'nun hem de o dönem insanlarýnýn ken-dilerine vazife bildikleri bir þeydi.

Sokullu'nun eþi, II. Selim'in kýzý Ýsmihan Sultan'dý. Ka-nunî Sultan Süleyman, Sokullu Mehmed Paþayý çok sevdi-ðinden, torunu Ýsmihan Sultan ile evlendirerek ve bu zekidevlet adamýný kendisine akraba yapmýþtý.

Bir süre sonra Kanunî Sultan Süleyman, Sokullu MehmedPaþayý, Osmanlý Devleti'nin ikinci adamý yapmaya karar ver-di. Yani Sokullu bundan böyle Kanunî'nin sadrazamý olacaktý.Bu, gösteriþli olmasý yanýnda, sorumluluklarý da aðýr olan birgörevdi. Üç kýtaya yayýlmýþ devletin topraklarýndaki insanla-rýn meselesi artýk, Sokullu Mehmed Paþayý bekliyordu. Amao, vazifesinin bilincinde bir kiþi olarak uzun yýllar bu vazifeyihakkýyla yapacak; ordunun baþýnda sefere çýkmaktan, divaný

S o k u l l u M e h m e d Pa þ a 147

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 147

Page 149: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

yönetmeye, halka hitap etmekten, gemilerle denizlere açýlma-ya kadar ne kadar görev varsa, hiçbirinden kaçmayacaktý.

Sadrazam Sokullu Mehmed Paþa, Kanunî Sultan Süley-man gibi büyük bir padiþahý, Zigetvar Kalesi kuþatmasýndakaybeder. Bu durumu, kale fethedilince ve Ýkinci Selim'ingeliþine kadar ordudan saklar. Eðer Kanuni'nin öldüðünüduyursaydý, ordu kuþatmayý býrakacak ve buralara kadar gel-meleri anlamsýzlaþacaktý.

Sokullu gibi güçlü bir idarecinin devletin baþýnda olma-sý, Kanunî Sultan Süleyman sonrasýnda tahta geçen oðlu II.Selim'i de bir hayli rahatlatmýþtý. Sekiz yýllýk saltanatý boyun-ca o devlet iþlerinden hep emin olmuþtu.

II. Selim sonrasýnda tahta bu kez Kanunî'nin büyük to-runu Üçüncü Murad geçecekti. Devletin baþýnda yine dira-yetli yönetimi ile yabancý devletleri dize getiren SokulluMehmed Paþa vardý. O, büyük projelerin adamýydý. Zorluk-lardan yýlmýyor, düþmanlarý ile arasýna daðlar girse onlarý aþ-mak için, deniz gibi nehirleri birleþtirmeye çalýþýyordu.

Artýk yaþlanmýþtý. Çevresindekilere gençliðindeki kadarkolay söz dinletemez olmuþtu. Halk büyüklüðünü kabul edi-yor; ama ülke kademesinde yükselmeye çalýþan bazý ihtiras-lý kiþiler, onun varlýðýný kendilerine bir engel olarak görme-ye baþlamýþlardý. Her zaman iyi insanlarýn yanýnda kötülerde bulunmuþtur. Sokullu Mehmed Paþanýn ömrü de, kötü-lerle mücadele etmekle geçmiþti.

Sokullu Mehmed Paþa uzun bir süredir At Meydaný'nýn-daki konaðýnda oturmaktaydý. Burasý hem Ýstanbul'un kal-biydi, hem de Topkapý Sarayý'na oldukça yakýndý. Burada ya-þayan kiþinin mutluluklarýndan birisi, okunan o muhteþemezanlarý dinledikten sonra Ayasofya'da namaz kýlmaktý. So-kullu da bunu sýk sýk yapýyordu.

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý148

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 148

Page 150: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Sokullu dindâr bir kiþiydi. Beþ vakit namazýný hiç aksat-mazdý. Namazlarýn arkasýndan yardýmcýsý bir tarih kitabýokur, Sokullu da sessizce onu dinlerdi. Çünkü tarih öðrenme-ye büyük önem verirdi.

Bir gece teheccüt namazýna kalkmýþ ve sonrasýnda daKur'an-ý Kerim okumuþtu. Az sonra yardýmcýsý eline bir ta-rih kitabý aldý ve yavaþça okumaya baþladý. Okunan kýssaOsmanlý Devleti'nin üçüncü padiþahý olan I. Murad'ýn haya-tý idi. Sultan Murad, daha kuruluþ aþamasýndaki OsmanlýDevleti'ni boðmak isteyenlere karþý Kosova Savaþý'nda büyükkahramanlýklar göstermiþ, savaþ bitiminde meydaný gezer-ken kendisine bir þey söylemek isteyen bir Sýrp askeri tara-fýndan hançerlenerek þehit edilmiþti. Kýssa sona erdiðindeodada bir süre sessizlik oldu. Çünkü Sokullu Mehmed Paþaaðlýyordu. Birinci Murad'ýn þahadetine gýpta ile bakmýþtý.Gözü yaþlý haliyle ellerini gökyüzüne kaldýran Sokullu Meh-med Paþa, dua dua yalvarmaya baþladý. Merhametlilerin EnMerhametlisi’nden bir dileði oldu. Birinci Murad gibi güzelbir ölüm ile ölmek istiyordu.

Az sonra Ýstanbul'un dört bir yanýndan sabah ezanlarýokunmaya baþladý. Sokullu Mehmed Paþa ezanlarý dinledi.Yerinden doðrulup yardýmcýsýnýn yardýmý ile abdestini taze-ledi. Ayasofya'ya gitmek için evinden dýþarýya çýktý. O günçok iþi vardý; Divan'ý toplayacak, devletin yönetimi, dirlik vedüzeni için kararlar alacaktý.

Osmanlý yönetiminde sadrazamlar bugünkü “BakanlarKurulu'nun” bir benzeri olan Divan-ý Hümayun'un baþkanlý-ðýný yaparlar ve haftanýn belli günleri Divan üyelerini topla-yarak devlet iþlerini görüþürlerdi. Bu toplantýlar Topkapý Sa-rayý'nýn Kubbealtý denen yerinde yapýlabildiði gibi, Sadra-zam'ýn arzusuna göre kendi konaðýnda da yapýlabiliyordu.

S o k u l l u M e h m e d Pa þ a 149

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 149

Page 151: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Sokullu Mehmed Paþa da bazen Divan'ý kendi konaðýndatoplardý. O gün de öyle yaptý. Ulaklarýný, o günkü toplantý-nýn kendi konaðýnda olduðunu bildirmeleri için Divan üyele-rine gönderdi. Divan-ý Hümayun'un Kubbealtý vezirleri, kap-tanýderya, defterdar, niþancý vb. üyeleri, öðleden sonra So-kullu'nun konaðýnda toplanmaya baþladýlar. Herkes tamamolduðunda Sokullu söze baþladý. Devlet dünyanýn belki engüçlü devleti idi; ama problemler dünya üzerinden ne zamaneksik olmuþtu ki. Yine bir sürü gaile vardý etraflarýnda. Bir-kaç saat geçmiþti. Divan toplantýsýna bir mola vermek gereki-yordu. Zihinler biraz dinlenecek, sonrasýnda kalýndýðý yerdendevam edilecekti.

Bu sýralarda At Meydaný'nda bir adam sallana sallana,Sokullu'nun konaðýna yaklaþmaktaydý. Yoldaki çocuklarýnsataþtýðý bu kiþi bir meczuptu. Çevresindekilere garip hare-ketler yaparak ilerleyen meczup, Sokullu'nun konaðýna gel-diðinde içeriye girmek istedi. Kapýdaki nöbetçiler onu dur-durdu. Ama aralarýndan biri olaya müdahale ederek, Sokul-lu'nun bu deli konusunda tembihte bulunduðunu, bu kiþi nezaman gelirse içeri girebileceðini söyledi. Nöbetçiler bumeczubun içeri girmesine izin verdi.

Adam yolu biliyordu. Merdivenlerden çýkýp baþ odayailerledi. Konakta kendisini tanýyan uþaklar da, bir þey deme-di. Çünkü o, her zaman sadrazamýn hatýrlý konuðuydu. Na-sýl olsa, az sonra sadakasýný alýp çýkacaktý. Sokullu ve Divanüyelerinin oturduðu odanýn kapýsý yarý açýktý. Meczup kapý-nýn eþiðinde durdu. Ýçeriye buyur edilmesini bekler gibi birhali vardý. Sokullu Mehmed Paþa meczubunu görünce gü-lümsedi: "Gel bakalým koca deli, kaç gündür nerelerdeydin,aç mýsýn açýkta mýsýn, nerelerde yatarsýn?" dedi. Sonra elinikemerine atýp ve meþin bir kese çýkardý. Keseden birkaç gü-

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý150

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 150

Page 152: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

müþ akçe alýyordu ki meczup beklenmedik bir þey yaptý. Be-linden çektiði kýsa saplý bir hançeri Sokullu Mehmed Paþa-nýn böðrüne sapladý. Odadaki herkes donakalmýþtý. Askerlerhemen meczuba müdahale etti; ama iþ iþten geçmiþti. Sokul-lu kan kaybediyordu. O haliyle bile çevresindekilere sakinolmalarý gerektiðini öðütlüyor, delinin bunu bilmeden yaptý-ðýný söylüyordu. Yanýndakiler sadrazamýn bu sakin tavrýndanbir þey anlayamadýlar; ama o, bu hadisenin dün gece yaptýðýihlaslý duanýn bir neticesi olduðunu anlamýþtý.

Evet, bu büyük insan, Kosova Savaþý'nda milletinin sela-meti adýna hançerlenerek þehit edilen Birinci Murad Han gi-bi þehit oluyordu. Þehit olurken þaþýyordu. Bir gece önceyaptýðý duayý Yüce Rabbi ne kadar da çabuk kabul etmiþti.Gözlerini bu fani dünyaya kapattýðýnda, yüzünde öbür âle-min güzelliklerini taþýyan bir tebessüm kalmýþtý. Belki de, buson anýnda, onu ötelere davet etmek için gelenlerin arasýndaBirinci Murad Han da bulunmaktaydý.

S o k u l l u M e h m e d Pa þ a 151

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 151

Page 153: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 152

Page 154: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

“Bir kardeþimiz savaþ vermektedir. Siz gitmememi söylüyorsunuz. Bu ne biçim erliktir. Siz istersiniz ipleri ke-

sin ve ardýmdan gelmeyin, biz kardeþimle erkekçe vuruþuruz”

Oruç Reis

Bir Levent Ýçin

Nehri geçmeleri gerekti. Bir asma köprü vardý ilerde.Yetmiþ-yetmiþ beþ levendi vardý çevresinde. Fakat dikkat et-melilerdi. Bir saldýrýya uðrayabilirlerdi. Zira bir gizli baskýnyapýlacaðý hususunda haber almýþlardý. Denizlerin kurdu ni-ce denizleri geçmiþti de, þimdi burada bir avuç düþmana mýyenilecekti. Fakat denizin dalgalarýyla karanýn daðlarý ara-sýnda fark vardý. Aslýnda dalgalar daha güvensizdi ve insanýaldatma ihtimali daha büyüktü. Daðlar böyle deðildi. Hey-betli ve saðlam bir þekilde yerinde dururdu. Onun için kara-da savaþ daha kolaydýr. Denizlerde ise oldukça zor. Yavaþ ya-vaþ asma köprünün bulunduðu yere doðru ilerliyorlardý.Çevresindeki leventler gayet yorgundu.

Epey zamandýr yoldaydýlar. Hem deniz yolculuðu öylehafife alýnacak kadar kolay bir þey deðildi. Bir taraftan dal-galarla boðuþmak, diðer taraftan deniz fýrtýnalarýnýn kahirkemendinden geminin sülün boyunu kurtarmak, insaný katkat yorgunluðun zincirine vuruyordu.

Ýkindinin koyu gölgesi daðlara, bayýrlara siyah mürek-kepli bir mühür gibi inmiþti. Artýk güneþin altýn oklarý yavaþ

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 153

Page 155: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

yavaþ kýrmýzýnýn tatlý bir tonuna bürünüyor ve gurup kýzgýn-lýðýndan haberler veriyordu. Yakýcý sýcak hava, bir tatlý baharmeltemiyle ýlýk bir iklime bürünüyordu. Leventler kýlýçlarýellerinde asma köprüye doðru ilerliyorlardý.

“Baba” diyorlardý denizler aslaný kaptanlarýna. Oruç Re-is babalarýydý elbette onlarýn. Zira ne zaman darda kalsalar,onlara yol gösterirdi, Allah’ýn izni ve keremiyle... Her türlüdertleri ve ýstýraplarý ile ilgilenirdi onlarýn. Bir babanýn evlat-larýna gösteremeyeceði sevgi ve þefkati gösterirdi onlara.

Bir baskýn olacaðýný haber alýr almaz çevreyi kolaçan et-meðe bizzat kendi çýkmýþtý. Atýyla leventlerin çevresini biranne kuþun yavrularý için çýrpýnýþý gibi telaþla dolanýyor, er-lerine zarar gelmemesi için pür dikkat bakýþlarýný daðlara,tepelerde, ormanýn sessiz yeþilliðinde dolaþtýrýyordu.

Ormandaki bir kýpýrtý, bayýrdaki bir ses, aðaçlardaki birhareket, onu ordusu namýna endiþelendiriyordu. Zira deniz-lerde aslan kesilen yiðitlerini, karanýn vahþi tuzaklarý arasýn-da heder ettirmek istemiyordu. Denizlerde kavgaya alýþmýþleventlerini, erkekçe dövüþmesini bilen erlerini bu bin birtuzaðýn kol gezdiði ve iyi bir tecrübe gerektiren vadide, bilebile ölümün kollarýna atmak istemiyordu. Zira iyi bir komu-tan, ilk önce erlerini mümkün olduðu kadar iyi kollayabilen-di. Onlarýn en az zayiatla savaþlardan, vuruþmalardan kur-tulmasýný saðlamak en birinci görevlerindendi liderlerin.

Aman Allah’ým o da ne! Ýþte birden bire nereden çýktýk-larý belli olmayan bir yýðýn asker belirivermiþti önlerinde.Demek ki tuzak haberi doðruydu. Bir kýsmý da arkalarýndansaldýrýya geçmiþti düþmanlarýn. Namertçe bir saldýrýya uðra-mýþlardý. Kýskaca almýþlardý onlarý.

Oruç Reis, leventlerini etrafýna topladý ve bir kýsmýnýönden saldýran düþmanlara bir kýsmýný da arkadan gelenle-

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý154

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 154

Page 156: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

rin üzerine gönderdi. Kendisi de her iki taraf için dövüþ ve-riyordu. Kendilerinin beþ altý misli bir orduyla karþýlaþmýþ-lardý. Bir kýsmý ormandan, bir kýsmý daðlardaki kayalarýn ar-dýndan, bir kýsmý da vadinin gizli kuytu köþelerinden çýký-vermiþlerdi birden bire önlerine. Asma köprüye az kalmýþtýama vuruþmak mukadderdi. Zira çembere almýþlardý.

Leventlerin bir kýsmý ellerinde kýlýçlarla kendilerini düþ-mandan korumaya çalýþýrlarken bir kýsmý da vurulup þehitdüþüyordu. Ýkindinin koyu gölgesi mührünü iyice iþlemiþtidaðlara bayýrlara. Aðaçlarýn dallarýnda tünemeye hazýrlanankuþlar; kýlýç þakýrtýlarýndan, ok výnlamalarýndan, mýzrak se-sinden korkup telaþla uzaklara uçup gitmiþlerdi. Oruç Reis,bir taraftan kahramanca vuruþuyor, bir taraftan da önlerinde-ki düþman setini yarýp asma köprüye ulaþmaya çalýþýyorlardý.

Askerleri, onun hedefinin asma köprüye ulaþmak oldu-ðunu bildiklerinden ayný hamlenin ritmiyle savaþ veriyorlar-dý o yöne doðru.

Düþman askerleri bitmiyordu. Sanki topraktan biter gi-bi tekrar tekrar ortaya çýkýyordu yeni yeni askerler. Ýki orduda oldukça zayiat vermiþti. Savaþa savaþa, asma köprüyeyaklaþmýþlardý. Oruç Reis, bir ara leventlerine haykýrdý. “Le-ventlerim, oðullarým, köprüyü geçin!” Bu ses karþý yamaç-larda tok ve gür bir yanký oluþturdu. Leventler, düþmandankurtulmak için köprüye doðru koþmaya baþladýlar.

On-on beþ levent ile Oruç Reis þimdi köprünün karþý ya-kasýndaydý. Artýk kurtulmuþlardý. Bütün iþ köprünün ipleri-ni kesip düþman askerlerini diðer tarafa çaresiz býrakmayakalmýþtý.

Oruç Reis geniþ yüzlü keskin palasýný çekti belinden veköprünün ipine bir iki darbe vurdu. Tam o sýrada karþý taraf-tan bir bir ses yükseldi. “Baba baba!” diye iniltiyle karýþýk bir

O r u ç R e i s 155

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 155

Page 157: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

yalvarmayý hatýrlatýyordu bu ses. Bir levendi düþmanlarýn ara-sýnda kalmýþtý Oruç Reis’in. Kahramanca vuruþan levent çem-beri yaramamýþ ve kâfirlerin akrep kýskacýna sýkýþmýþtý. OruçReis, kartal bakýþlarýný karþý taraftaki levendi üzerinde gezdir-di. Palasýný beline sokup köprüyü geçmeye baþladý. Etrafýnda-ki leventler, gitmemesi için yalvarmaya baþlamýþtý “Hazýr kur-tulmuþken köprüyü kesip bu iþ burada bitsin” diyorlardý herbiri. Fakat Oruç Reis baba þefkatiyle baðrýna bastýðý leventle-rinin bir tanesi için bile hayatýný feda etmeye hazýrdý.

Onlara, “Bir kardeþimiz savaþ vermektedir. Siz gitme-memi söylüyorsunuz. Bu ne biçim erliktir. Siz istersiniz iple-ri kesin ve ardýmdan gelmeyin, biz kardeþimle erkekçe vuru-þuruz” deyince leventler de onun ardýndan akýn edip büyükbir hýzla köprüyü geçtiler. Düþman, onlarý ellerinden kaçýr-dýklarý anda karþýlarýnda görünce, sýrtlanlar gibi saldýrýyageçti Osmanlý leventleri üzerine. Buna hücum deðil, üzerle-rine çullanmak dense daha doðru olurdu. Ellerinden kaçýr-mamak için daha da kuvvetli çembere almýþlardý onlarý.Kahramanca vurup vurulan leventlerin hepsi þehit düþmüþ-tü. Akþam gurup çizgisine inmek için aðaçlarýn arasýndansýyrýlýp giderken, Oruç Reis de leventleriyle beraber öbürâleme yükselmiþti. Kâfirlerin çoðu kýrýlmýþtý. Ayakta kalmýþbirkaç tanesi de yara bere içindeydi.

Tarih bu günü hayýrla yâd edecekti. Daðlar taþlar þahittibu diðerkâmlýða. Kurtulmuþken tekrar düþman içine dal-mak, bir levendi kurtarmak için düþmanýn ateþ çemberinegirmek her babayiðidin kârý deðildi.

Asma köprü de þahitti buna. Belki de o, þimdi esenrüzgârlarla hafif hafif titreþirken bir tek levent için kendiniölümün kollarýn atan bu kahraman kaptanýderyaya tarihinþeref bestelerini örüyordu. Kim bilir?

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý156

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 156

Page 158: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Nazým Paþanýn gelenleri geri püskürtmek için yaptý-ðý ýsrarlý talep, Abdülhamid tarafýndan hüsnü-ü kabul

görmez. Hünkâr, “kendi milletimin kanýný akýtamam”,der ve teklifi reddeder.

II. Abdülhamid Han

II. Abdülhamid Han idareye vaziyet etmek üzere tahtaçýktýðýnda her taraf kazan gibi kaynýyordu. Bu yönüyle o,Haydar-ý Kerrâr Hz. Ali'ye (r.a.) çok benzer. Asrýn mimarý Hz.Ali için; o korkunç hadiselere karþý Hz. Ali gibi bir kamet-ibâlâ lazýmdý ki dayanabilsin ve dayandý" der. Emevilerin serttutumu ve Haricîlerin çýkardýðý fitnelere sebebiyle cemiyetinfitne kazaný gibi kaynadýðý o devrede diðerkâm, hasbî, civan-mert, dünyaya karþý zahit bir kamet-i bâlâ ancak durumahâkim olabilirdi. Ve iþte, Hz. Ali tam bu iþin adamýydý. Onuniçindir ki kader-i ilâhî onu sona býrakmýþtý. Abdülhamid deöyleydi. O da fitne ve fesat üzerine gelmiþti. Dünyada herke-sin kabul ettiði zekâ, dehâ ve tedbirin adamýydý. Tedbirini ve-him olarak deðerlendiren tarihçiler vardýr. Onlara göre Ab-dülhamid çok vehimli bir insandý. Ýþi biraz daha ile götürenle-re göre ise o, “korkak” bir insandý.

Tahta çýktýðý zaman Osmanlý topraklarýnda manzaraþuydu: Tunus bulgur kazaný gibiydi. Maðrip memleketlerin-de Fransýzlar, Ýtalyanlar cirit atýyor ve her yerde fitneçýkartýyorlardý. Mýsýr ciddi hadiselere gebeydi. Araplar her

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 157

Page 159: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

yerde, Osmanlý askerine karþý bir düþman tavrýna girmiþti veonu arkadan vuruyordu. Böylece her yerde, Birinci CihanHarbi’nde maðlûp düþmemize zemin hazýrlanýyordu.

Bir Ýngiliz casusu olan Lavrens, Þerif Hüseyin'e kadaryanaþmýþ, hatta Avrupa'da onu temsil etme payesiyle paye-lendirilmiþti. Her yerde Lavrens'in dümen suyuna uyulmuþ-tu. Mehmetçik, dindaþlarý tarafýndan þehit ediliyor, edilir-ken de, o kavurucu çöl sýcaðýnda dudaklarýna bir yudum sugötürecek dost elinden mahrum tutuluyordu. Ýþte böyle birdevrede Abdülhamid enkaz yýðýný hâline gelmiþ bir saltana-ta buyur edilmiþti.

Girit farklý deðildi. Giden valiler hiçbir iþ yapamýyordu.Asker eli kolu baðlý duruyordu. Batý bir kâbus gibi orada Os-manlýnýn üzerine çökmüþtü ve kalkmaya da hiç niyetleriyoktu.

Balkanlarda, Rusya'nýn tahriki, açýkça kendini gösteri-yordu. Muhtariyet isteyen milletlerin baþýný Slavlar çekiyor-du. Bulgarlar bu emellere alet edilmiþti. Sadece Balkanlaraait meseleleri halletmek dahi çok zordu.

Anadolu'da da dönmeler yoðun faaliyet içindeydiler.Ýsimleri deðiþmiþ Ali, Veli olmuþtu ama ruh dünyalarýnda zer-re kadar deðiþiklik olmamýþtý. Kinleri hiç dinmemiþ, gayz veöfkeleri her yerde yangýn çýkarmaya yetecek mâhiyetteydi.Nasýl Allah Resulü’nün (s.a.s.) Medine'de en amansýz düþma-ný bunlardý ve nasýl Hz. Ali'nin baþ düþmaný Ýbn Sebeleri ye-tiþtiren de yine bu mezbelelikti, Abdülhamid'e karþý da en bü-yük hasým ve düþman yine ayný iklimde yetiþip boy atýyordu.Mithat Paþa da bir dönmeydi ve arkasýnda bütün bir Avrupavardý. O da fitnenin bir ucunda, kendine verilen görevi yap-maya çalýþýyordu.

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý158

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 158

Page 160: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Azýnlýklar dýþta ve içte örgütlenmiþ ayrý bir düþman cep-hesiydi. Asýrlarca omuz omuza ayný cephede vuruþtuðumuzunsurlar þimdi bizi arkadan vurmaya baþlamýþtý ve bu kalleþ-çe tavýr ciddi boyutlara týrmanmýþtý. Bütün bunlarýn önünüalmak da çok zor bir meseleydi.

Abdülhamid'in böyle bir dönemde otuz üç sene gibiuzun bir süre devleti ayakta tutabilmesi dahi büyük bir hadi-sedir. Baþka hiçbir iþ yapmasaydý bile bu kadar süre ayaktadurabilmesi onun istidadýný göstermeye kâfi gelirdi.

Düþman amansýzdý ve etrafýnda kendisine müzahir ola-cak ciddi dostlardan da mahrum bulunuyordu. Müstebit de-ðildi. Ruhunda mevcut olan disiplin anlayýþýný cemiyete ak-settirmek istiyordu. Böylece laçkalaþmaya baþlamýþ cemiyethayatýna bir disiplin getirilerek hiç olmazsa toplumun dahaaþaðýya çekilmesi önlenmiþ olacak ve toplum hayatý yüksel-tilemese de daha kötü hale gelmekten korunacaktý. Bununiçin de Abdülhamid'in disiplinli olmasý gerekiyordu. Nedensonra yýkýlýþý görenler nedametlerini gizleyemedi ve onunbüyüklüðünü anlayamadýklarýndan aleyhinde haksýzlýk yap-týklarýný itiraf ettiler.

Maarif hayatýnda onun kadar hizmet eden Fatih SultanMehmed Han Hazretleri müstesna ikinci bir Osmanlý padiþa-hý göstermek oldukça zordur. O Türk maârifine hizmet edennadide bir insandýr. Ýlk defa Avrupa standartlarýna uygunmektepler onun devrinde hizmete girmiþtir. Kabataþ, Kulelibu dönemde Ýstanbul'da açýlan okullardan sadece ikisidir.

Ýslâm âlemiyle ciddi diyaloga girme meselesini yine Ab-dülhamid halletmiþtir. Medine'ye kadar giden tren hattýonun devrinde yapýlmýþ ve faaliyete geçmiþtir. O bir bakýmaYavuz'un idealini pratikte gerçekleþtirmiþ bir kiþidir. Zira Ya-vuz’un yaptýðý fetihlerin neticesi ve beklenen meyvesi ancak

I I . A b d ü l h a m i d H a n 159

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 159

Page 161: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Ýslâm âlemiyle böyle yakýndan temasa geçmekle mümkünolacaktý. Fakat o günün þartlarý gereði, o devrede yapýlama-yan tren hattý gecikmeli dahi olsa, Abdülhamid tarafýndandevreye sokulmuþ oluyordu.

Günümüzdeki boðaz köprülerinin planlarýna benzerköprü planlarý Abdülhamid devrinde yapýlmýþtýr. O, ufku bukadar geniþ bir insandýr. Þartlar elvermediði için tatbike ko-nulamayan bu köprü planý bugün arþivlerimizde durmakta-dýr. Bu çalýþma da, Abdülhamid'in ferasetine güzel bir misalteþkil etmektedir.

Onun ileriye matuf düþüncelerini etrafýndakiler sezip bi-lemediler. Bundan dolayý da anlaþmazlýklar zuhur etti. O attý-ðý her adýmý en az elli sene sonrasýna göre atýyordu. Fakat et-rafýnda bulunan devlet ricali günübirlikçilikten bir türlü kur-tulamamýþlardý.

II. Abdülhamid Hana “Kýzýl Sultan” diyorlar. Yabancýla-rýn ve Abdülhamid Hanýn düþmanlarýnýn attýðý bu iftira, ec-dadýna sövmeyi marifet zanneden bir takým tarafýndan daaynen tercüme ile dilimize aktarýlmýþ ve öyle kullanýlmýþtýr.O kýzýl sultan mýdýr, yoksa ateþli bir deha mýdýr artýk tarihdiyeceðini demeye baþlamýþtýr. Onun kýzýl sultanlýkla zerrekadar alakasý, bu alakaya esas teþkil edebilecek yaný yoktur.

Amcasý Abdülaziz þehit edilmiþ ve intihar süsü verilmeyeçalýþýlmýþtýr. Abdülaziz'i öldürten Mithat Paþa ve birkaç yan-daþýdýr. Vermek istedikleri intihar süsü o kadar acemice ha-zýrlanmýþ bir komplodur ki küçük bir çocuðu dahi buna inan-dýrmak mümkün deðildir. Abdülaziz'in öldürülmesinde, heriki bileðin damarlarý da kesilmiþ olarak “intihar etti” den-mektedir. Bir adam bileðinin birindeki damarý kestikten son-ra diðerini hangi elini kullanarak kesecektir. Ayrýca boynun-daki damarlar da saðlý ve sollu kesilmiþtir. Bunun intiharla ne

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý160

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 160

Page 162: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

alakasý var! Sonra intihar etmesine sebep nedir? Aslýnda söy-lenenlerin hepsi yalan, uydurma ve iftiradan ibarettir. Sonrabu mevzuu araþtýrmak için bir heyet kurulmuþ ve verilen ra-porlar tetkik edildikten sonra mahkeme Mithat Paþa veadamlarýný suçlu bulmuþ ve idamlarýna hüküm vermiþtir.

O nasýl bir kýzýl sultandýr ki amcasýnýn katili olduðu mah-kemece sübut bulduðu ve kendisine olan düþmanlýðý herkes-çe kabul edildiði halde, yetkisini kullanarak verilen idam ka-rarýný müebbet hapse çevirmiþ ve onu Taif'e sürgün etmiþtir.Bu Yahudi dönmesini kaçýrmak için bütün dünya gizli servis-leri faaliyete geçince Abdülhamid, Tâif valisine kesin emir ve-rir. “Eðer Mithat Paþa kaçýrýlýrsa bu ihmalini çok aðýr olaraködersin.” Vali tedirgin bekler. Her gün bir kaçýrma ihbârýylabunalmýþtýr. O kaçýrýlmadan evvel hak ettiði cezayý ben vere-yim der ve ihtimal Mithat Paþayý zindanda boðdurtur.

Meselenin Abdülhamid'le uzaktan yakýndan hiçbir ala-kasý yoktu. Hem baþka bir devlete sýðýnma talebinde buluna-cak kadar kimliðini ortaya koymuþ bir haini öldürtse neolurdu? Fakat onda þefkat âdeta zaaf derecesindeydi. Hiçkimsenin kanýný dökmek istemiyordu. Ýþte onun bu þefkati-dir ki Hareket Ordusuna karþý dahi, fiilî bir müdahalede bu-lunmasýna mâni olmuþtu. Nazým Paþa, durumdan haberdarolunca derhal Hünkâr'ýn huzuruna girer ve bunlarý daðýtmakiçin müsaade ister. Hünkâr bu meseleden iþin bidayetindenberi haberdardýr. Nazým Paþanýn gelenleri geri püskürtmekiçin yaptýðý ýsrarlý talep, Abdülhamid tarafýndan hüsnükabulgörmez. Hünkâr, “kendi milletimin kanýný akýtamam”, derve teklifi reddeder.

Hayýr, baþka deðil o sadece þefkatinin kurbaný olmuþtur.Abdülhamid, Ýttihat ve Terakki Fýrkasý’nýn bu kadar akýl al-

I I . A b d ü l h a m i d H a n 161

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 161

Page 163: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

maz davranýþlarýný þefkat ve insanî düþünce ile karþýlamasay-dý, davranýþlarý her hâlde biraz daha farklý olurdu.

Bir bakýma onun düþünce ufkunda, rakiplerinin yaptýðý-nýn tozu dahi yoktu ki böyle bir acýklý durumu netice vere-cek olan; onlarýn hareketlerini kendi insanî ölçüleri içindedeðerlendirdi. Yani milleti idare iddiasýna kalkýþacak insan-larýn bu denli akýlsýz olacaklarý onun aklýnýn köþesinden bi-le geçmiyordu. Bir de; “Nasýl olsa, benden sonra Sultan Re-þat duruma vaziyet edecek. Benim býraktýðým yerden o baþ-lar ve devam ettirir” düþüncesindeydi. Onun için tevekkülyaný, tedbir tarafýna galebe etti ve o bir mürüvvet abidesi,milletle beraber kendi heykeli altýnda kalýp ezildi.

Bir de Abdülhamid'in manevî yaný vardýr. Devlet adam-lýðýna denk bu yanýyla da o ayrý ve çok mualla bir mevkide-dir. Din ile dünyayý bu þekilde dengeleyebilme bilhassa öylebir makamda bunu yapma çok ender insana nasip olmuþ birtalihlilik payesidir. Ve iþte o ender incilerden birisi de Abdül-hamid'dir.

1970 yýllarda hacca gidenler mukaddes topraklarda ge-çen bir hatýralarýný þöyle anlatýrlar. “Bize hizmet eden çokyaþlý bir insan vardý. Abdülhamid'in adýný duyunca saygýsýn-dan ürperirdi. Ýþte bu yaþlý zat bize, “Abdülhamid defalarcaHacca geldi. Falan yerde kaldý ve bizimle haccetti” diye hi-kaye ederler. Hâlbuki Abdülhamit Han zahire göre hiç hac-ca gitmemiþtir.

Mehmed Akif ’in yaþadýðý þöyle bir hadise nakledilir:“Mehmed Akif sabah namazý için Ayasofya Camii’ne gider.Camiye oldukça erken gitmiþtir. Orada durmadan gözyaþýdöken ve dua dua yalvarýp yakaran birini görür. Ertesi gün,daha ertesi gün hep ayný hadise ile karþýlaþýr. Daha da erken

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý162

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 162

Page 164: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

gitmeye baþlar, fakat netice deðiþmez. Adam ayný yerde otur-makta ve sessiz sessiz aðlamaktadýr.

Dayanamaz Akif, adama sokularak: "Dostum, Allah'ýnrahmetinden bu kadar ümidini kesme. Zira kâfir kavimdenbaþka kimse Allah'ýn rahmetinden ümidini kesmez." der.Adamýn konuþmaya mecali yoktur. Eliyle "Baþýmdan git, be-ni meþgul etme!" der gibi iþaret eder. Fakat Akif kararlýdýr.Bu adamý bu kadar aðlatan nedir? Ýþte bunu öðrenmek iste-mektedir. Ayrýlmaz ve ýsrarla niçin aðladýðýný sorar.

Adam baþýndan geçen ve kendini bunca yýl aðlatan hadi-seyi þöyle anlatýr: "Ben ordu mensubuydum. AbdülhamidHan zamanýnda binbaþýydým. Bir gün babamýn ölüm haberi-ni aldým. Babam servet sahibi bir insandý. Baðlarý, bahçelerivardý. O vefat edince bütün bu mallara benim sahip çýkmamgerekiyordu. Ordudan ayrýlýp iþlerimin baþýna dönmeye ka-rar verdim. Durumumu anlatan bir dilekçeyle Mabeyne (sa-ray) müracaat ettim ve istifa etmek istediðimi söyledim.Birkaç gün sonra dilekçeme cevap geldi: "Ýstifan kabul edil-memiþtir." Bunun üzerine ikinci bir dilekçeyle Sadarete baþ-vurdum. Oradan da ayný cevabý aldým.

Baþka yol kalmadýðý için doðrudan hünkâra durumumuanlatan bir mektup yazdým ve istifa talebimi tekrarladým.Oradan da gelen cevap ayný oldu. Ýstifam hünkârca da kabuledilmemiþti. Bizzat görüþme talebinde bulundum, kabul bu-yurdular. Vicahî (yüz yüze) olarak durumumu tekrar ettim.Hiç cevap vermedi ve bir müddet sessiz sessiz durdular. Benýsrar edince: "Peki istifaný kabul ettik" dediler. Elinin tersiy-le de gidebilirsin iþaretini verdiler. Ýstifamý istemeyerek vebenim ýsrarým üzerine kabul ettiði jest ve mimiklerine kadarher þeyi ile belli oluyordu.

I I . A b d ü l h a m i d H a n 163

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 163

Page 165: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Huzurdan çýktým. Artýk serbesttim. Malýmýn-mülkümünbaþýna gidebilecektim. O gece bir rüya gördüm. RüyamdaAllah Resulü (s.a.s.), ordumuzu teftiþ ediyordu. EtrafýndaRâþid Halife Efendilerimiz vardý. Bir adým geride de Abdül-hamid Han Hazretleri el-pençe, edep içinde duruyordu. Bö-lük bölük, tabur tabur askerler geldi geçti ve Allah Resulüonlarý memnun, yüz aydýnlýðý içinde teftiþ ettiler. Bir aralýkdaðýnýk bir tabur geçmeye baþladý. Baþlarýnda kumandanlarýyoktu. Biraz dikkat edince taburumu tanýdým. Darmadaðý-nýk geçiyorlardý. Efendimiz mübarek yüzlerini AbdülhamidHana çevirdiler ve “Abdülhamid, hani bunlarýn kumanda-ný!” dediler. Abdülhamid baþýný eðmiþ olduðu halde, “Ya Re-sulullah, ýsrarla istifasýný istedi. Neticede de istifa etti.” ceva-býný verdi. Allah Resulü (s.a.s.) elinin tersiyle “Senin istifa et-tirdiðini biz de istifa ettirdik.” dediler. Dünyam baþýma yýkýl-mýþtý ve iþte o gün bugün böyleyim. Þimdi, söyle bana, benaðlamayayým da kim aðlasýn?”

Mevzunun baþýnda da belirtildiði gibi Abdülhamid'e "Ký-zýl Sultan" adýný onun yaptýðý faaliyetlerden zarar gören birkýsým yabancýlar uydurmuþlardýr. Ülkemizde ise II. Abdülha-mid’e kýzýl sultan diyen insan kimin aðzýný kullanýp, kiminemellerine alet olduðunu düþünmelidir. Evet, kötü niyetlirenk körlerine göre o kýzýl sultandýr. Ama çoðu insanýmýzagöre o “Ulu Hakan” ve “Cennetmekân”dýr!

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý164

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 164

Page 166: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Safahat þairi, hayatýnda bir tek defa bile bayaðý olmadý.Onun iç yüzüne bakanlar, her zaman gökyüzüne, denize

bakar gibi ferahladý. O altmýþ üç yýl dupduru yaþadý.

Mehmed Akif

Edebiyat tarihleri; yüzlerce, binlerce sanatkârýn hayatý,karakteri, fikirleri, þahsiyeti ve sanatý hakkýnda bize bilgi ve-rir. Bunlar arasýndan "Pek az sanatkârýn eserleri ve fikirleriile þahsiyeti arasýndaki benzerlik, hatta ayniyet, MehmedAkif'inki kadar olabilmiþtir."

Sadece edebiyatçýlarýn deðil, birçok idealist insanýn, hat-ta lider, önder durumunda, örnek insan konumunda olanbazý kiþilerin bile; sözleri ile hayatlarý ve yaptýklarý arasýndaönemli tezatlara rastlarýz. Fakat bir de özü sözü bir, söyle-dikleriyle yaptýklarý birbirini tutan, hayatlarý ve eserleri ara-sýnda tezat bulunmayan, ömürleri boyunca dupduru yaþa-yan, gökteki yýldýzlar gibi pýrýl pýrýl, tertemiz olan, herkesinimrenerek, büyük bir gýptayla baktýðý insanlar vardýr. Ýþte Ýs-tiklal Marþý þairi Mehmed Akif, böyle bir þahsiyettir. Biz buyazýmýzda onun, bu örnek ahlak ve karakterini ana çizgile-riyle vermeye çalýþacaðýz.

Kur'an Ahlaký

Yakýn dostlarýnýn hatýralarýndan öðrendiðimize göre,Akif'in ahlak ve karakterinin özünü Kur'an meydana getir-

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 165

Page 167: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

miþtir. O, devamlý güzel, lahuti bir sesle Kur'an okunan,Kur'an'ýn prensiplerinin harfiyen yaþandýðý bir evde doðdu.

Hem annesi hem de babasý örnek bir Ýslâm ve Kur'an ah-lakýna sahipti. Kendisi de altý ayda Kur'an'ý ezberledi ve öm-rü boyunca ona baðlý kaldý. Kur'an'a karþý en küçük bir say-gýsýzlýða bile tahammülü yoktu. Mesela, bir gün bir dostu-nun evinde tanýþtýðý Kur'an'dan, Fransýzca telaffuzuyla “Ko-ran” diye söz eden Servet-i Fünun yazarý Ahmet Þuayb'a öy-lesine caný sýkýlmýþtý ki ömrü boyunca onunla bir daha se-lamlaþmadý.

Mütevazýlýðý

Örnek insan Akif, Kur'an ahlakýnýn gereði olarak hayatýboyunca mütevazý yaþadý. Hiçbir zaman kendisini baþkala-rýndan üstün görmedi. Gurur, kibir onun semtine uðramadý.Daima insanlardan bir insan olmaya çalýþtý. Dostlarýna kar-þý, daima onlardan fazla dost davrandý. Haksýzlýk etmekten-se, haksýzlýða uðramayý tercih etti.

O ki hakikî Müslümandý, aldanabilir; fakat kimseyi al-datmazdý. Akif, kimsenin özel hayatýný, tercihlerini, kusurla-rýný söz konusu yapmazdý. Yalnýz toplumu, toplum hayatýn-daki yanlýþlarý tenkit ederdi. Kendi olmayanlara kýzardý.Benzemek, taklit sinirlendiði þeylerdendi. Hayatýnýn bir kýs-mý da bu öfkeden ibaretti. Ýki yüzlülere garazý vardý; fakatyaþý ilerledikçe: "Ýki yüzlüleri artýk sever oldum. Çünkü ya-þadýkça yirmi yüzlü insanlar görmeye baþladým." diyordu.

Onun, üzerinde uzun uzun düþünülmesi gereken hayatölçüleri vardý. Dostlarýný, arkadaþlarýný, çevresini hep bu öl-çüleri kullanarak seçerdi. Mithat Cemal Kuntay anlatýr:Akif, dönemin meþhur þairlerinden biriyle üniversitede ta-

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý166

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 166

Page 168: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

nýþtý. Meþrutiyet'te ikisi de ayný yerde hocalýk yapýyorlardý.Akif'e;

—O, sende ne gibi bir tesir uyandýrdý, dedim. Akif, “Buadamý sevemedim” dedi ve sebebini þöyle anlattý: “Benim gi-bi daha ilk defa görüþtüðü adama, yirmi senelik arkadaþlarý-ný çekiþtirdi.’

Istýrap

Muzdarip þairin mahzun bir duruþu, muzdarip bir yüzüvardý. Hep muzdarip yaþadý, muzdarip þair olarak edebiyattarihlerine geçti. Fakat onun ýstýrabý kendisinin deðil, mille-tinin ýstýrabý idi.

O da Namýk Kemal gibi; "Sen zanneder misin ki benimhep elemlerim / Heyhat! Ben nevâib-i eyyamý (musibetligünlerde) inlerim." diyordu. Yine; "Bâis-i þekva bize hüzn-iumumîdir Kemal / Kendi derdi gönlümün billâh gelmezyâdýma." diyen Namýk Kemal gibi, kendi derdiyle deðil, mil-letinin dertleriyle ýstýraplarýyla muzdaripti. Milletininmaddî-manevî dünyasý yýkýlýrken, alt üst olurken o gülemez-di. Bu yüzden ömrü boyunca; "Irzýmýzdýr çiðnenen, evlâdý-mýzdýr doðranan! Hey sýkýlmaz, aðlamazsan, bâri gülmektenutan!" diye haykýrýp durdu.

Þerefiyle Yaþamak

Hiçbir þey ve hiçbir kimse karþýsýnda eðilmeyen Akif,hayatý boyunca durmadan, dinlenmeden her gün on altý sa-at çalýþtý. Bazen evine dört gün sonra dönüyordu.

Sabahleyin evinden çýkýnca önce Tarým Bakanlýðýndakimemuriyetine koþuyor, akþam Halkalý'da Veteriner Fakülte-sindeki hocalýða yetiþiyor, ertesi sabah memuriyete dönüyor,akþam Acýbadem'deki Ratýp Paþanýn, ertesi gün Suadiye'deki

M e h m e d A k i f 167

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 167

Page 169: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Ragýp Paþanýn, daha ertesi gece Erkân-ý Harp müþiri bilmemkimin neredeki çocuklarýna derse gidiyordu.

Alaturka selamlarýn yüz türlü verildiði bu paþa konakla-rýna Akif, ölçüsü ömrünce hiç deðiþmeyen tek selamýyla gi-rip çýkýyordu. Hiçbir kapý, altýndan geçerken onu eðilmeyemecbur edemedi. O, bu saray parçalarýnýn yüksek tavanlarýaltýnda küçülmüyor, üstünde yalnýz gökyüzü duran bir baþlaoturuyordu.

Akif'in yakýn arkadaþý Mithat Cemal Kuntay, bu derslerleilgili þu hatýrasýný anlatýr: "Hususî derslerini anlatýrken Os-manlý Ýmparatorluðu'nun müþirlerinden birinin oðluna verdi-ði hususî dersini söylemedi, ben sordum. “Onu býraktým.” de-di. Müþirin oðlu bir gün Peygamberimizin aleyhinde aðzýndanbir lakýrdý kaçýrmýþtý. Biteviye yürüyorduk. Ortalýk kararýyor-du. Birdenbire durdu; yüzüme dik dik baktý. Sesi deðiþti.

‘Mithat Bey” dedi; “Ýsteyen Güneþ'e tapar, isteyen ate-þe... Ben kimsenin Allah'ýna, peygamberine karýþmam; fakatkimse de benimkine karýþmamalý. Biri yüzüme karþý babamasövebilir mi? O hâlde Peygamberime nasýl söver?”

Karanlýkta gözleri parlýyordu. "En çok okuduðu kitapKur'an olan ve görüyor gibi Allah'a inanan adama bu haka-reti kim yapabilirdi?”

Akif, hayatý boyunca birbirine hiç benzemeyen, farklýdevirler gördü ve yaþadý: II. Abdülhamid Devri, II. Meþruti-yet Devri, Mütareke Devri, Cumhuriyet Devri. O, bu devir-lerin hiçbirinde, hiçbir kimse karþýsýnda eðilmedi, bükülme-di. Her zaman þerefiyle yaþadý. Hiçbir þey ve hiçbir kimseonu, inandýklarýyla ters düþüremedi. O, bütün ömrünce be-ðenmediði, inanmadýðý hiçbir þeyi alkýþlamadý. Hak bildikle-rini söylemekten çekinmedi.

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý168

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 168

Page 170: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Sözünde Durmak

Verilen sözün ne anlama geldiðini bilen adam Akif, birinsan için verilen sözün önemini çok iyi biliyordu. Verilensöz, onun namusuydu. Her þey olabilirdi; fakat bir insanýnsözünde durmamasý kadar çirkin, kötü bir þey olamazdý.

O, sözün ayaða düþtüðü, verilen sözün hiçbir önemininve deðerinin kalmadýðý, edilen yeminlerin bile önemsenme-diði günümüzden ne kadar uzaktý. O sanki bir "Asr-ý SaadetMüslümaný" gibi sözünün eriydi. Arkadaþý Mithat Cemal,Akif için verilen sözün ne manaya geldiðini, bir hatýrasýndabakýn nasýl anlatýr:

"Meþrutiyetin ilk seneleri, bir cuma, adam boyu kar yaðdý.O gün Akif'in haz etmediði þeyler iþlemedi: Araba, tramvay, þi-mendifer ve vapur... Çapa'daki bizim eve o gün sütçü, ekmek-çi gibi adamlar bile gelmedi. Öðle yemeðinden sonra biz hâlâekmekçiyi beklerken, nihayet kapý çalýndý; fakat Akif Bey gel-miþti! Býyýðýnýn yarýsý donmuþtu. Þaþýrdým. Nasýl geldiðini me-rak ettim. Beylerbeyi'nden nasýlsa Beþiktaþ'a bir vapur iþlemiþ-ti. “Bu kadar mý?” dedim. Tabiî ki bu kadardý. Ve tabiî ki Be-þiktaþ'tan Çapa'ya iþleyen bir þey yoktu; ancak bunu sormayada lüzum yoktu; çünkü Beþiktaþ'tan Çapa'ya bu havada insan-lar yürüyerek de gelirdi. Bu karda, tipide yaya yürünülen me-safeye ben þaþtýkça, Akif de benim hayretime þaþýyordu:

“Gelememem için kar, tipi kâfi deðil, vefat etmem la-zýmdý. Çünkü geleceðim, diye söz vermiþtim.” Ýnsanlarýnbirbirlerine verdikleri sözün bu kadar korkunç bir þey olma-sý o gün beni ürküttü.

– Akif, dedim; sen eðer verilen sözün manasýný bu türlüanlýyorsan bana izin ver de ben bu türlü anlamayayým. Be-nim verdiðim sözün þiddetli lodosa bile tahammülü yoktur!

M e h m e d A k i f 169

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 169

Page 171: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

– Ben böyleyim! dedi. – Ben de böyleyim! dedim. Bu vakadan sonra, ona söz vermekten korktum. Dedi-

ðim gibi onun gözünde ne karayel fýrtýnasý, ne diz boyu kar,mazeret deðildi."

Yine Mithat Cemal'in anlattýðý aþaðýdaki olay da Akif'inverdiði söze ne kadar önem verdiðini gösteren bir baþka ör-nektir:

Veteriner Fakültesinden sýnýf arkadaþý Hasan EfendiyleAkif, o kadar dost olmuþ, o kadar birbirlerini sevmiþlerdir kibir gün birbirlerine söz verirler: Ýleride çoluk-çocuk sahibiolurlarsa, ölenin çocuklarýna kalan bakacaktý. Ve aradan yýl-lar geçti. Hasan Efendi de Akif de evlenip çoluk çocuða ka-rýþtýlar. Bu arada Meþrutiyet ilan edilmiþti. Mehmed Akif deTarým Bakanlýðýnda Genel Müdür Yardýmcýsý olmuþtu. Ýþte ogünlerde, Akif'in genel müdürü, Tarým Bakaný tarafýndanhaksýz yere görevinden alýndý. Akif, bu haksýzlýða dayanama-dý ve genel müdür yardýmcýlýðý görevinden istifa etti.

Artýk, iþsizdi. Para biriktirme âdeti olmayan, elindekiavucundakini anýnda çevresindeki yoksul ve kimsesiz insan-lar için harcayan Akif, eþi ve çocuklarýyla büyük bir maddîsýkýntýya düþtü. O kadar ki o günlerde Akif'in evine beraberkitap okumak için sýk sýk gelen ve öðle yemeklerini Akif'inevinde yiyen Mithat Cemal, bu maddî sýkýntýyý açýkça gör-düðünden, çeþitli mazeretler bularak, Akif'e yemekten sonragitmeye baþlamýþtý.

Gerisini Mithat Cemal'den dinleyelim: "Bir cuma Akif'inevinde sekiz çocuk buldum. Teker teker çok sevimli olan ço-cuklar bir araya gelince ne manzara alýrlar malumdur. Evdesekiz kiþilik bir kýyamet kopuyordu. Akif'in beþ çocuðuna ka-týlan bu üç çocuðun komþudan gelmiþ ufak misafirler olduðu-

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý170

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 170

Page 172: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

nu zannettim ve ertesi cuma bu çocuk gürültüsüyle artýk kar-þýlaþmam sandým. Fakat her cuma sekiz çocukla sofada aynýkýyamet kopuyordu. Akif de buna katlanýyordu. Bu üç çocu-ðun geliþi, Akif'in çocuklarýna da fazla hürriyet vermiþti. Bircuma, sofada, çocuklardan birinin yanaðýný, hýncýmdan çim-dikler gibi sýkarak, Akif'e sordum:

– Kim bu yavrular? – Akif cevap vermedi. – Odaya girince, bu üç ýstýrabýný, bu misafir çocuklarýný

Akif'e takýlarak tebrik ettim. Akif'in yüzü deðiþti: – Misafir çocuklarý deðil, benim çocuklarým! dedi. Üç beþ haftada üç çocuðu nasýl olurdu? – Hasan Efendi öldü de... dedi; ve çocuklar, kim evvel ölürse hayatta olanýn baka-

caðý çocuklardý, rahmetli Hasan Efendinin çocuklarý. Fakat Akif bu çocuklardan daha güzeldi: Mektepte ver-

diði sözü hâlâ unutmayan bir çocuk."

Dosdoðru Olmak

Geride utanýlacak bir þey býrakmayan adam Akif, haya-týný öylesine güzel, temiz ve duru yaþamýþtýr ki geride utaný-lacak hiçbir þey býrakmamýþtýr. Bu, öylesine berrak bir hayat-tý ki "Yalan söylemeye muhtaç olmayarak" þeklinde anlatýla-bilirdi. Hâlbuki dünyada çok az insan bunu baþarabilmiþtir.

Akif, herkesin çok iyi bildiði parayý bilmiyordu. (MithatCemal'in verdiði bilgiye göre bu mefhumu, sadece UmumîHarp'te biraz heceledi; fakat sökemedi.) Ýnsanlarýn, çoðun-lukla çirkin olduklarý para meselelerinde Akif, çok güzeldi.Muhtaç olduðu, maddî sýkýntý çektiði zamanlarda bile para-ya hiç önem vermedi.

M e h m e d A k i f 171

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 171

Page 173: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Mýsýr'da Prens Abbas Halim Paþanýn misafiri olarak yaþa-dýðý yýllarda, yirmi bin lira gibi, o gün için çok büyük bir paraolan emekli ikramiyesini bile hükümete müracaat edip almadý.Mýsýr'da öyle mütevazý bir hayat yaþadý ki karþýsýna çýkanmaddî fýrsatlardan istifade etmeyi hiçbir zaman düþünmedi.

Eþref Edib'in verdiði bilgiye göre, "eþya namýna odasýn-da birkaç kanepe, iki demir ayak üzerine konulmuþ birkaçtahtadan ibaret karyola vazifesini görür bir þey, bir hasýr sec-cade, bir çift nalýn, bir divit, bir de duvarda Hikmet BeyinAfganistan'dan gönderdiði bir seccade. Bu seccade lüks sayý-lýrdý. Fakat o, en kýymettar bir hediye idi. Üstad, evden evetaþýndýðý zaman geceleri taþýndýðýný söylerdi. Konu komþueþyasýný görmesin diye."

O sadece Mýsýr'da deðil, Millî Mücadele yýllarýnda, An-kara'da milletvekili iken de böyle yaþadý. Yakýn arkadaþý Ha-san Basri Çantay o günleri þöyle anlatýr:

"Hiç unutmam, Akif bir akþam bizi, Ankara'da evine çayiçmeye çaðýrmýþtý. Biz tam ona gitmek üzere iken o, koþa ko-þa geldi, dedi ki:

– Akþam çayýný sizde içeceðiz. Ben tabiî buna memnun oldum. Fakat sebebini öðren-

mek istedim. Sordum. Gülerek dedi ki: – Bizim odanýn kilimini bir fakire vermiþler. O oda ki mefruþatý zaten tek kilimden ibaretti ve o tek

kilimi bir fakire veren de kendisiydi." Koca Akif, bütün ömründe dünya nimetlerinden uzak

yaþadý. O, ne "Dünya Nimetleri" diye bir kitap yazýp, insanýsadece bu nimetler ve bunlarýn verdiði hazlar içinde yüzenbir varlýk olarak görüyor ne de "Dünya Nimetleri"ni bir ba-þucu, bir el kitabý hâline getiren nesillerinin içine düþtüðüacýnasý duruma düþüyordu.

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý172

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 172

Page 174: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

O, dünya hazlarýna kapýlarýný kapatmýþtý. Yine Mithat Ce-mal'in ifadesiyle "Akif için dört þey çamur kadar pisti: Cimri-lik, makam þýmarýklýðý, kibir, bir de maddî pislik. Cimrilerle,daima acý acý eðlendi. Zengin, nekes ve aðýr bir hastaya:

– Bir hekim çaðýrtsanýz diyordu. Aðýr hasta, Akif'e nasi-hat ediyordu.

– Ýsraf etmemeli oðlum, dünyanýn bin bir hâli var! Akif acý acý gülüyor: – Dünyanýn bin bir hâlinden biri de insanlarýn böyle

hastalanmasýdýr diyordu." Safahat þairi, hayatýnda bir tek defa bile bayaðý olmadý.

Onun iç yüzüne bakanlar, her zaman gökyüzüne, denize ba-kar gibi ferahladý. O altmýþ üç yýl dupduru yaþadý. Bu ne ber-rak altmýþ üç yýldýr ki siyah ve pis bir tek dakikasý yoktu. Bü-tün bu özellikleriyle Akif, sadece Safahat þairi deðil, sadeceÇanakkale'yi destanlaþtýran þâir deðil, sadece Ýstiklal Marþýþairi deðil, ayný zamanda örnek bir ahlak ve karaktere sahip,ideal bir insandýr. Onun bu örnek ahlak ve karakterinin, ye-ni yetiþen nesillere anlatýlmasý, sevdirilmesi bugün bir vazi-fedir. Çünkü içinde yaþadýðýmýz olaylar, böyle bir ahlak vekarakterden mahrum kiþilerin, ülkeyi nasýl içinden çýkýlmasýzor badirelere sürükleyeceðini apaçýk ortaya koymaktadýr.

M e h m e d A k i f 173

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 173

Page 175: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 174

Page 176: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Rüþtü, bir abide ve nurdan bir heykel gibi duran bu anneyeinkýyat edecekti. Uykunun tesiriyle durmaya yüz tutan kalbi,

þimdi müthiþ bir þekilde atýyordu.

Mehmetçik

Bir Askerin Not Defterinden

1974 Kýbrýs Harekâtý sýrasýnda o, çiçeði burnunda ace-milik dönemini yeni atlatmýþ bir askerdi. Harekâta katýlma-yý çok istiyordu. Savaþý bizzat yaþayacaktý. Çok heyecanlýydýama yüreðindeki sarsýlmaz imaný sayesinde hiçbir þeydenkorkmuyordu.

Top ve mermi seslerine zamanla alýþtý. O gün de savaþ,sabahtan akþama kadar devam etmiþti. Silah sesleri gece dekesilmediðinden asker cepheden ayrýlamamýþtý. Rüþtü Bey,sabahtan akþama, akþamdan sabaha kadar gözünü hiç yum-mamýþtý. Devamlý savaþ, devamlý heyecan onu uyanýk tutu-yordu. Gün öðleye doðru yaklaþýrken basan sýcakla, baþýnda-ki çelik miðfer âdeta bir ateþ halini almýþtý. Bu zorluklardansonra gün ikindiye kavuþurken yayýlan hafif serinlikle bera-ber üzerine tatlý bir rehavet çökmüþtü. Yorgunluk ve uyku,her an onu kýskaca almak için bekliyordu.

Tahammülü kalmamýþtý; baþýný tutamýyor, uykusunamâni olamýyordu. Uyku gözünden akýyordu. Göz kapaklarý,aðýrlaþtýkça aðýrlaþmýþtý. Nerede bulunduðunun farkýnda de-

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 175

Page 177: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

ðildi. Saat sarkacýnýn gelgitleri uykuya dalýyor, irkilerek ken-dine geliyordu. Birbiri ardýna patlayan bombalar, devamlýgürleyen, gürledikçe onun kulaðýnda köpüren toplar, uyku-nun tesiriyle onun kulaðýnda tatlý birer ninniye dönüþüyor-du. Belki bir an gaflet onu canýndan edebilirdi. Gerçi onuncanýndan yana bir korkusu yoktu. Sadece uykuda iken öl-mek istemiyordu.

Uykuyla giriþtiði bu mücadelenin sonunda bütün sinirle-ri zemberek gibi boþalmýþ, kaný damarlarýnda donmuþtu san-ki. Kalp atýþlarý yavaþlamýþ, uykunun o kahir eli bütün ben-liðini kaplamýþtý.

“Uyku ne tatlý þey” dedi, uykuyla uyanýklýk arasý. Aðzý-na sanki bir parmak bal sürmüþlerdi. Sanki o sürülen balý ya-lýyormuþ gibi aðzýný açýp kapattý. Ýçinde ýlýk bir tebessüm gi-bi gezinen uykunun, o tülden salýncak gibi kollarýna kendinibýrakýverdi. Tam o anda annesinin sesine benzer bir kadýnsesi duydu:

– Rüþtü!– Allah’ým, bu da kim?Bütün benliði, bu sesin heyecanýyla uyandý. Bomba ve

silah seslerini bile umursamayan Rüþtü, bu sesin ürperticili-ðiyle kendine geldi. Ayný ses tekrar,

– Rüþtü! dediÇocukluk günlerine uçuverdi birden, hani askercilik oy-

nadýðý günlerde, yorulup uzandýðý zamanlarda da annesi onuböyle uyandýrýrdý. Hiç itiraz edemeyeceði ayný ses, üçüncüdefa bu þekilde,

– Rüþtü! diye seslendi.Rüþtü, akþamlarý kapanan o aðýr ve kilitli kepenkler gi-

bi göz kapaklarýný araladý. Aman Allah’ým! Bu baþtan ayaða

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý176

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 176

Page 178: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

kadar kar gibi bembeyaz örtüler içinde duran bu anne dekimdi? Rüya görüp görmediðini anlamak için parmaðýný ýsýr-dý, gözlerini ovuþturdu, yüzünü tokatladý. Rüya gibi deðildi.

– Rüþtü, hadi evladým, burada yatma, þu tepenin ardýnauzan.

Rüþtü, bir abide ve nurdan bir heykel gibi duran bu an-neye inkýyat edecekti. Uykunun tesiriyle durmaya yüz tutankalbi, þimdi müthiþ bir þekilde atýyordu. Sanki yerinden fýr-layacak da meydanda bir bomba olup patlayacak ve bütündüþmanlarý yakacaktý. Heyecandan gözleri fal taþý gibi açýl-dý. Uyku denen nesnenin zerresi kalmamýþtý. Kendisini to-parladý, doðruldu.

– Peki, anacýðým, kalkýyorum. Bana isminizi baðýþlar mý-sýnýz?

– Ümmü Haram!Ümmü Haram? Bir gün Peygamber Efendimiz (s.a.s), ha-

lazadesi olan bu mübarek kadýnýn evinde istiharat buyurmuþ-lar ve tebessüm çiçekleri açarak uyanmýþlardý. Ümmü Ha-ram, “Niye tebessüm buyurdunuz ya Resulullah?” diye sor-duklarýnda, “Ümmetimden bir topluluðun, krallarýn tahtlarý-na kurulduklarý gibi, gemilere kurulmuþ, deniz aþýrý sefereçýktýðýný gördüm” buyurmuþlardý. Ümmü Haram: “Dua edin,ben de onlardan olayým” dediklerinde: “Sen de onlardansýn”müjdesini vermiþlerdi.

Ümmü Haram, daha sonra kocasý Übade bin Samit’lebirlikte Kýbrýs seferine çýkmýþ ve orada þehit olmuþtu. Mago-sa’daki türbesi o gün bugündür müminlerin ziyaretgâhýdýr.

– Peki, halacýðým, hemen kalkýyorum.Rüþtü, kendini diðer tepeye güçlükle attýðýnda bombala-

rýn kulaklarý saðýr eden gürültüsünü hâlâ duyuyordu. Þimdi

M e h m e t ç i k 177

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 177

Page 179: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

dünyanýn en yumuþak yataðýndan daha rahat bir yere uzan-mýþtý. Ölümün küçük kardeþi olan deliksiz bir uykunun sa-bahýnda yamacýn diðer yüzüne baktýðýnda, o yüzün bomba-larla týrmalanýp delik deþik olduðunu hayretle gördü.

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý178

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 178

Page 180: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Toplar, tayyareler sizi sindiremezdi. Çünkü yürekleri-niz toplu atýyordu. Fakr-u zaruret vardý; ama aranýzdatefrika yoktu. Onlarýn çoðu macera için gelmiþti. Ama

sen vatanýný savunmak için vardýn.

Bursalý Ethem, Söðütlü Yusuf, Kayserili Hüseyin Çavuþ

Kumandan Esat Paþa, Yüzbaþý Fuat Bey, Mutasarrýf Sü-reyya Bey, Topçu Birinci Mülazým Rýza Bey, Ýhtiyat ZabitiKöprülüzade Ahmet Cemal, Bursalý Ethem, Söðütlü Yusuf,Kayserili Hüseyin Çavuþ ve Çanakkale’nin geçilmez olma-sýnda kaný, caný, teri ve olan isimsiz kahramanlar...

Bir kere daha sizleri hayýrla yâd ediyoruz, ruhunuz þadolsun.

Bir yazarýmýz; “Garbýn þarka saldýrýþýný, “haydutlarýn,çiftliklere tasallutu dememek” için haçýn hilale, medeniyetinbedeviyete hücumu namýný veriyorlar.” diyor.

Bu, haydutlarýn ilk tasallutu deðildi. Daha önce de defa-larca gelmiþ, hüsranla dönmüþlerdi. Hevesleri defalarca kur-saklarýnda kalmýþtý. Ama yeraltý-yerüstü kaynaklarý onlarýniþtahlarýný kabartýyordu. Yine geldiler; Ýstanbul’a üç gündegirmeyi tahayyül ediyorlardý. Toplarý vardý, gülleri vardý,tayyareleri vardý. Tahtelbahirleri (denizaltý) vardý. Sende ol-mayan çok þeyleri vardý. Onlarda olanlarýn çoðu sende yok-tu. Ama sende olanlar da onlarda yoktu. Ýman kuvvetin var-

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 179

Page 181: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

dý, haklýlýðýn vardý. Vatan sevgisini iman ile bir tutan veÝslâm büyüklerinin “hubbûl-vatan minel-iman (Vatan sevgisiimandandýr)” düsturun vardý.

Sizler ve arkadaþlarýnýz memleketin boyunduruk altýnaalmak ve istila edilmek istendiði günlerde “Elde bir Anado-lu kaldý, bu sondur, sýký tutun.” denildiði günlerde yarýþýrca-sýna vazifeyi üstlendiniz ve cepheye koþtunuz. Dönmeyi dü-þünmediðiniz ve gül yapraklarý gibi orada saçýlýp kaldýnýz.

Cepheye yarýþarak giden alaylardan biriyle konakladýðýbir yerde, Hamdullah Suphi Tanrýöver karþýlar. Ýçinizden bi-ri Tanrýöver’e “geri kaldýðýmýza þimdi acýmýyorum. AlayUzunköprü-Keþan Yolunu bir yürüyüþte aldý. Bizim alay kýsabir mola vermeye mecbur kaldý. Onun için burada sizinlegörüþebildik. Taburlarýmýz arasýnda günlerden beri harp yer-lerine biz evvel varacaðýz diye yarýþmalar devam ediyor. Ýna-nýz ki her taburun anlatmaya layýk sekiz-on hikayesi tanýn-maya layýk sekiz-on kahramaný var.” diyor.

Toplar, tayyareler sizi sindiremezdi. Çünkü yürekleriniztoplu atýyordu. Fakr-u zaruret vardý; ama aranýzda tefrikayoktu. Onlarýn çoðu macera için gelmiþti. Ama sen vatanýnýsavunmak için vardýn. Onun için yarýþarak gittin. “Ver dedi-niz, verdik; öl dediniz; öldük.” diyen, icap ederse yine vere-bileceðini belirten, varsa son kalan birkaç kara onluk parasý-ný da vermeye hazýr olan, “Ambarda biraz daha dane var,icap ederse onlarý da veririz” diyen büyükleriniz vardý. “Kultedbir alýr, Allah kader yazar.” deyip tedbirinizi aldýnýz.

Tanrýöver, “Her taburun anlatmaya layýk sekiz on hika-yesi, tanýnmaya layýk sekiz-on kahramaný vardýr.” derken as-lýnda bir dileði dile getiriyordu. Bu hikayeler yazýlmalýydý,bu kahramanlar tanýtýlmalýydý sizden sonra gelenlere. Çün-kü çok zor þartlar altýnda fevkalade bir zafer kazanmýþtýnýz.

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý180

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 180

Page 182: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Bu kahramanlarýn bir kýsmýný bize Hamdullah SuphiTanrýöver tanýtýyor. Bunlardan biri 2. Tabur 5. BölüktenBursalý Ethem’dir. Taburu Çanakkale’ye yol alan Bursalý Et-hem, bu þekilde intikal daha uzun sürdüðünden, tek baþýnadaha çabuk cepheye varabileceðini düþünerek ; “KardeþimÇanakkale’de þehit oldu, onun yerine ben gideyim” diye di-lekçe verip taburundan iki ay evvel Çanakkale’ye varýyor.Bursalý Ethem’le ayný alay, ayný taburdan Söðütlü Yusuf daarkadaþlarýndan aldýðý elli kuruþla bir berber takýmý oluþtur-muþtur. Kim bilir o þartlar altýnda kazandýðý birkaç kuruþubelki de tek baþýna býraktýðý zevcesine, belki aciz, ihtiyar anababasýna, belki de kundaktaki bebesine gönderiyordu. Kimbilir belki de askeri ücretsiz týraþ edip kahramanlýðýna farklýbir sayfa ekliyordu. Borç aldýðý arkadaþlarý ondan önce Ça-nakkale’ye gidince “Ya borcumu ödemeden birimiz ölür-sek...”deyip dilekçe vermiþ ve arkadaþlarýnýn arkasýndan Ça-nakkale’ye koþmuþ Söðütlü Yusuf.

Tanrýöver’in bize tanýttýðý diðer kahraman da Kayse-ri’nin Develi kazasýnýn Kopçalý mahallesinden olan HüseyinÇavuþtur. Tanrýöver’in naklettiðine göre Hüseyin Çavuþ,uzun süre yol yürümekten dolayý iki ayaðý yara olduðu hal-de cepheye gidiyordu. Kendisini tedavi etmek isteyenlere,cepheden alýkoymak isteyenlere hep “Hayýr” demiþti. Her-kesin can verdiði bir anda ayaklardaki yaranýn önemi miolurdu.

Tanrýöver, Hüseyin Çavuþu þu þekilde anlatýyor: “Enummadýðýmýz bir anda, dün akþam hikayesini dinlediðimizHüseyin Çavuþa rast gelmiþiz. Bize onu tanýttýlar. Yüzü ýstý-rap içinde bin acý duyarak aðýr aðýr yürüyordu. Yanýna so-kulduk, ben sordum:

B u r s a l ý E t h e m , S ö ð ü t l ü Y u s u f . . . 181

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 181

Page 183: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

‘Arkadaþ ayaklarýndan rahatsýzsýn galiba, niçin bu haldemuharebeye gidiyorsun?’

Hüseyin Çavuþ merakýmýzý gidermek için kunduralarýnýçýkardý. Bize þiþmiþ, su toplamýþ, çatlak çatlak yaralarla örtülüzavallý bir ayak gösterdi. Üstten sýcaktan bunalmýþ yüzü, he-nüz yýkanmýþ kadar terle ýslaktý. Çok müteessir olduk. Onatekrar sordum.

‘Bu neden böyle oldu?’‘Efendim (Balkan Harbinde) Selanik’te esir düþtüm. Bi-

ze ayaklarýmýzla kireç ezdirir, sonra suya sokarlardý. O yüz-den ayaklarým bu hale geldi. Þimdi yürüyemesem, yoldadüþsem beni bir sedyeye koysunlar, muhabereye gideceðim”

Bu isimsiz kahramanlardan birinin de ilk defa hücumanýnda yaralandýðý halde ertesi gün tekrar muhabereye katýl-dýðýný ve bu defa da þehit olduðunu, yarasýný tedavi etmek is-teyenlere, kanýný durdurmak için yardým teklif edenlere“Kan aksýn, Balkan Muharebesi’nin kanýný ancak bu kan si-ler.” dediðini anlatýyor Tanrýöver.

Üç yerinden yaralanan bir zabitin ölümle hayat arasýndagidip geldiði anlarda, “bir ara taburumu geri çekmeyiniz, ta-burumu geri çekmeyiniz!” diye baðýrdýðýný, anne, baba, ev-lat, köy ismini sayýklamadýðýný okuyoruz Tanrýöver’den.Dizlerinden aþaðýsý bir güllenin þarapnelleriyle kopan bir ne-ferimiz harpten geri kalmaktan üzülüyor ve “Beni topun ba-þýna götürünüz, beni topun baþýna götürünüz, orada öle-yim.” diye yalvarýyor.

Çanakkale savaþlarýnda kahraman ecdadýmýz denize dö-külen Ýngiliz, Ýskoç vb. ülke askerlerini býyýklarý geç bittiðiiçin çocuk sanýyor ve “ Bizimle savaþmaya niçin bizim gibiyetiþkinleri, delikanlýlarý deðil de çocuklarý gönderiyorlar?”diyordu.

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý182

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 182

Page 184: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Düþmanlarý türbelerini bile bombalarken, onlar, düþ-manlarý batan gemilerinden denize dökülen askerlerini kur-tarabilsinler diye topçu ateþini durduruyordu. Çünkü onlarBursa’da Kavaflar Çarþýsý’nda kanadý kýrýk, yaralý leylekleri,kocamýþ kargalarý, baykuþlarý tedavi etmek için bile adam tu-tan bir ecdadýn torunlarýydý. Onlardan böylesine merhame-tin zirvesi beklenirdi.

Onlar yaralý Ýskoç, Ýngiliz askerlerini kurtarýp onlaramahsus hastane çadýrlarý tesis edip, baþlarýna da üzerlerinekonan sinekleri bir sopanýn ucuna takýlmýþ beyaz bezle ko-valamak için görevli tahsis ederken, düþmanlarý onlara gön-derdikleri top, kurþun ve mermilerinin öldürme gücüyle ye-tinmemiþ, onlarý da bir de zehirlemiþlerdi. Cephelerin, tab-yalarýn yaný sýra hastane çadýrlarýný bile bombalamýþlardý.

Onlar, düþmanlarýnýn tayyarelerine karþý havan topla-rýyla mücadele ediyorlar ve göðe doðru yükselen havan mer-milerini “bizim kara oðlan gidiyor” diye sevinerek izliyorlar-dý. Arýburnu’ndaki zabitlerin Ýtilaf donanmasýnýn topçu ateþ-lerine “hafif þakalar” dediðini, o þartlarda bile neþelerinikaybetmediklerini, en ufak bir bela ve musibet karþýsýnda ka-ramsarlýk bataðýna saplanan insanlar bilmeli.

Havza’nýn Bekdiðin Köyü’nden bir Mehmetçik cephedenyaralý halde bulduðu bir Avustralyalý askeri korumuþ yarasýnýtedavi ettirmiþ. Bu yiðit adam, Avustralyalýyý kendi memleketi-ne götürmüþ. Çalýþýp para birikmesine yardýmcý olmuþ. Ona iþvermiþ, aþ vermiþ. Daha sonra yol parasýný biriktiren Avustral-yalý sað salim memleketine geri dönmüþ. Daha sonra o Avus-tralyalýnýn yakýnlarý Havza’ya gelip orada þenlikler yapmýþlar.

Þair;“Bayraklarý bayrak yapan üstündeki kandýr.Toprak, eðer uðrunda ölen varsa vatandýr.” diyor.

B u r s a l ý E t h e m , S ö ð ü t l ü Y u s u f . . . 183

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 183

Page 185: Salih Gulen - Umit Ergul - Tarih Yazilari - Hilalin ... · dört bir yanýna bu denli hýzlý yayýlmamýþtýr. Veya onun bu ölçüde dünya ile içli dýþlý olmasý ender vuku

Evet bu misalleri ve daha niceleri bize gösteriyor ki Ana-dolu, “Vatan” denmeyi en çok hak eden topraktýr. Her karýþtopraðý þehit kanýyla sulanmýþ Anadolu kadar, uðrunda öle-ni olan baþka toprak yoktur sanýrým. Hele Çanakkale en çokeðitimli insanýn hayatýný kaybettiði savaþ olarak anýlýr. Hattao yýl Ýstanbul’daki bazý okullarýn mezun vermediði de kayýt-lara geçer.

Þimdiki nesle birer masal gibi gelen bu savaþlarýn, masalolmadýðýný, vataný elde tutmanýn nelere mal olduðunu, öð-retmekte azim fayda var. Bu, o þehitlerimize karþý bu neslinbir vefa borcu olsa gerektir.

Hele çok insanýn karamsar olduðu, geleceðe ümitsizcebaktýðý, yeis bataklýðýnda yüzdüðü, gününü kurtarmayý enbüyük kâr saydýðý günümüzde almamýz gereken ümit dersle-ri de olduðu da muhakkaktýr.

H i l â l i n K a n a t l a r ý - T a r i h Y a z ý l a r ý184

hilalinkanatlari01.qxd 29.03.2005 14:14 Page 184