t.c. - it... · pdf filekisaltma lİstesİ ... 1.yakınlaşma nedenleri ... konu...

43
T.C. AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ LİSANS BİTİRME TEZİ 1991-1999 DÖNEMİ TÜRKİYE-İSRAİL ASKERİ İLİŞKİLERİ VE ASKERİ YAKINLAŞMANIN TÜRKİYE’NİN KOMŞU DEVLETLERLE OLAN İLİŞKİLERİNE ETKİSİ HAZIRLAYAN AHMET RAŞİT YÜKSEL TEZ DANIŞMANI YRD. DOÇ. DR. RAMAZAN İZOL ANTALYA-2015

Upload: vancong

Post on 06-Feb-2018

233 views

Category:

Documents


2 download

TRANSCRIPT

Page 1: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

T.C.

AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ

İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ

ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ

LİSANS BİTİRME TEZİ

1991-1999 DÖNEMİ TÜRKİYE-İSRAİL ASKERİ İLİŞKİLERİ VE ASKERİ

YAKINLAŞMANIN TÜRKİYE’NİN KOMŞU DEVLETLERLE OLAN

İLİŞKİLERİNE ETKİSİ

HAZIRLAYAN

AHMET RAŞİT YÜKSEL

TEZ DANIŞMANI

YRD. DOÇ. DR. RAMAZAN İZOL

ANTALYA-2015

Page 2: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

İÇİNDEKİLER

ÖZ .............................................................................................................................................. ii

ÖNSÖZ ..................................................................................................................................... iii

KISALTMA LİSTESİ ............................................................................................................. iv

GİRİŞ ......................................................................................................................................... 1

I.BÖLÜM:TÜRKİYE-İSRAİL YAKINLAŞMASI ............................................................... 3

1.Yakınlaşma Nedenleri ......................................................................................................... 3

1.1. Uluslararası Konjonktür ............................................................................................... 3

1.2. Tehditler ....................................................................................................................... 4

1.3. Askeri Unsurlar ............................................................................................................ 4

1.4. Ekonomik Unsurlar ...................................................................................................... 5

1.5. ABD ve Yahudi Lobisi ................................................................................................ 6

II: BÖLÜM: ASKERİ İLİŞKİLER VE İÇ POLİTİKA ....................................................... 8

1. Askeri İlişkiler ................................................................................................................. 8

1.1. F-4 Savaş Uçaklarının Modernizasyonu ...................................................................... 9

1.2. Askeri Eğitim ve İşbirliği Antlaşması .......................................................................... 9

1.3. Savunma Sanayi İşbirliği Antlaşması ...................................................................... 11

1.4. Taarruz Helikopteri İhalesi ve Uydu İhalesi .............................................................. 13

1.5. Ortak Tatbikatlar ........................................................................................................ 13

2. İç Politika .......................................................................................................................... 15

2.1. Ordunun Dış Politikaya İlişkin Açıklamaları............................................................. 16

2.2. 1990’lı Yıllara Bir Bakış ............................................................................................ 17

2.3. Refah-Yol Hükümeti .................................................................................................. 18

2.4. 28 Şubat 1997 MGK Kararları ................................................................................... 22

III. BÖLÜM: TÜRKİYE-İSRAİL YAKINLAŞMASININ TÜRKİYE’NİN KOMŞU

DEVLETLERİYLE OLAN İLİŞKİLERİNE ETKİSİ ...................................................... 24

1. Askeri Antlaşmalara Bakış Açıları ................................................................................... 24

2. Gelişen Türkiye- İsrail İlişkileri Bağlamında Dış Politika ............................................... 26

2.1. Türkiye-Suriye İlişkileri ............................................................................................. 27

2.2. Türkiye-İran İlişkileri ................................................................................................. 28

2.3. Türkiye-Irak İlişkileri ................................................................................................. 29

2.4. Türkiye-Yunanistan İlişkileri ..................................................................................... 30

SONUÇ .................................................................................................................................... 32

KAYNAKÇA .......................................................................................................................... 34

Page 3: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

i

Bu tez çalışmasının yapılması sırasında manevi desteklerini her an yanımda

hissettiğim sevgili aileme ithafen...

Page 4: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

ii

ÖZ

Devletlerarası ilişkilerde en önemli unsurlardan biri dış politikadır. Dış politikada karar

alıcılarınız devletin istikametini önemli ölçüde belirleyebilir. Bir ülke ile kurduğunuz iyi

ilişkiler, diğer devletlerle olan ilişkilerinizi de etkileyecektir. Önemli olan diğer devletlerle

olan ilişkilerinizde dengeyi sağlamaktır. İşte bu noktada 1991-1999 yılları arasında Türkiye-

İsrail ilişkilerini ve iki ülke arasında gelişen askeri yakınlaşma faaliyetlerini, iki ülke ilişkileri

ve Türkiye’nin komşu devletleriyle olan ilişkileri, dış politik denge açısından

değerlendireceğiz. Türkiye-İsrail ilişkileri, İsrail-Filistin sorunundan dolayı istenilen

seviyelerde olmamıştır. Körfez Savaşı sonrası değişen dünya siyaseti ile beraber,

küreselleşmenin de etkisi ve güvenlik algılamalarından dolayı Türkiye-İsrail ilişkileri belli bir

düzeye ulaşmıştır. Türkiye’deki iç siyasetin etkisi ve dış konjontürel gelişmelerden dolayı

gelişen iki ülke ilişkilerini analiz edilmeye çalışılmıştır.

Page 5: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

iii

ÖNSÖZ

Bu çalışmada 1991-1999 dönemleri arasında Türkiye-İsrail ilişkilerinin gelişme dinamikleri,

iki ülke arasında yapılan askeri ittifaklar, iki ülke ilişkilerinin Türkiye’nin iç siyasetini

şekillendirmesi ve İsrail ile ilişkilerini geliştiren Türkiye’nin, komşularıyla olan dış politik

gelişmeleri üzerinde durulmuştur. Bu tez konusu tarafımdan ilgiyle takip edilmesinden dolayı

çalışırken zevk aldığım bir çalışma olmuştur. İlk kez tez yazmanın vermiş olduğu hevesle,

konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak, insanın yeni şeyler

öğrenmesine ve öğreneceği daha çok şey olduğunu gösteriyor. Bu çalışmada Türkiye ve

İsrail’i birbirine yakınlaştıran nedenlerin çok boyutlu olması, iki ülke arasındaki ilişkilerin

gelişmesini anlamamız açısından çok önemlidir. İki ülke arasındaki ilişkiler güvenlik ve tehdit

algılamalarından dolayı şekillenmek zorunda kalmış, bu ilişkiler uğruna iç siyaset Türkiye’de

epey gerginlik yaşamıştır.

Bu çalışma esnasında desteklerini esirgemeyen Tez Danışmanım Yrd. Doç. Dr. Ramazan

İzol’a ve bugünlere gelmemde üzerimde emekleri olan sevgili aileme teşekkürü bir borç

bilirim.

Page 6: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

iv

KISALTMA LİSTESİ

AB Avrupa Birliği

ABD Amerika Birleşik Devletleri

a.g.e Adı geçen eser

a.g.m Adı geçen makale

ANAP Anavatan Partisi

ASALA Armenian Secret Army for the Liberation of Armenia

bkz. Ayrıntı için bakınız

CHP Cumhuriyet Halk Partisi

DGM Devlet Güvenlik Mahkemesi

DKK Deniz Kuvvetleri Komutanlığı veya Komutanı

DYP Doğru Yol Partsi

erş. Erişim Tarihi

GAP Güneydoğu Anadolu Projesi

HKK Hava Kuvvetleri Komutanlığı veya Komutanı

IAI Israel Aerospace Industries

IMI Israel Military Industries Ltd.

ISS Israel International Security Scholl

JINSA Jewish Institute for National Security Affairs

KKK Kara Kuvvetleri Komutanlığı veya Komutanı

MGK Milli Güvenlik Kurulu

MIKES Mikrodalga Elektronik Sistemler Sanayi ve Ticaret A.Ş.

MHP Milliyetçi Hareket Partisi

MİT Milli İstihbarat Teşkilatı

Page 7: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

v

MOSSAD İstihbarat ve Özel Operasyonlar Enstitüsü

NATO Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü

PJAK Kürdistan Özgür Yaşam Partisi

PKK Kürdistan İşçi Partisi

RP Refah Partisi

s. Sayfa sayısı

TSK Türk Silahlı Kuvvetleri

TBMM Türkiye Büyük Millet Meclisi

UAV Unmanned Aerial Vehicle

VOI Voice of Israel

YAŞ Yüksek Askeri Şura

Page 8: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

1

GİRİŞ

1491 yılında İspanya’da Engizisyondan kaçan 200 binden fazla Yahudiye, Osmanlı

Devleti’nin kapısını açmasıyla Türk-Yahudi ilişkileri başlamıştır. Zaman içinde Yahudiler,

Osmanlı’nın bir unsuru haline gelmiştir. II. Abdülhamit döneminde bağımsızlık arayışı içine

giren Yahudiler, 1948 yılında İsrail Devleti’ni kurmuştur.

Türkiye Cumhuriyeti 1949 yılında İsrail’i tanımış ve zaman içerisinde ilişkilerini

devam ettirmiştir. Arap-İsrail çatışma ve savaşları ile zaman zaman gerginleşen ilişkiler, 12

Eylül 1980 Askeri Darbesi ile tamamen kesilme noktasına gelmiştir. 1987’den sonraki

sivilleşme döneminde tekrar başlayan diplomatik girişimler, 1991 Körfez Savaşı ve 1992

Oslo Barış Süreci sonrasında yakınlaşma boyutu kazanmıştır. Bu süreçten sonra ilişkiler

açıktan yürütülmüştür. Bizim de asıl çalışma sahamız 1991 sonrası Türkiye-İsrail ilişlilerin

yakınlaşma ve işbirliği süreci olacaktır.

Peki 1991 sonrası ilişkiler neden gelişmiş ve stratejik işbirliği noktasına nasıl

gelinmiştir? Bu sorunun cevabını çok boyutlu düşünmek gerekir. Öncelikle bu iki ülkeyi

yakınlaştıran sebepler nedir? Hem Türkiye hem de İsrail açısından farklı nedenler olabilir.

Soğuk Savaş’ın sona ermesi ile Türkiye’nin stratejik önemi Batı tarafından sorgulanır hale

gelmiştir. NATO içindeki pozisyonu düşünülerek Sovyet tehdidinin sona ermesi ile Türkiye

uluslararası arenada dışlanmaya başlandı. Avrupa Birliği ile olan ilişkiler durağan seyretmekte

iken; Yunanistan, Kıbrıs ve kıta sahanlığı sorunları gibi nedenlerden; Arap dünyası ise

Ortadoğu’daki su sorunu ve PKK oluşumu gibi faktörlerden dolayı Türkiye iyice yalnızlığa

itilmiştir. Türk dış politikasına yön verenler (ki bunların içinde ordu da önemli bir güce

sahiptir) değişik arayışlar içine girmiştir. Böyle bir süreçte patlak veren Körfez Savaşı

Türkiye’nin stratejik önemi bir kez daha öne çıkarmıştır. ABD’nin Ortadoğu’ya girmesi ve de

Ortadoğu’da sağladığı bu üstünlük, Türkiye’nin ABD’ye yaklaşma ihtiyacı duymasını ve

ABD’nin de Türkiye’yi planlarına dahil etmesi gerektiğini göstermiştir.

Soğuk Savaşı’nın sona ermesi, Körfez Savaşı ve İsrail-Filistin Barış süreci Türkiye’ye

yeni bir Ortadoğu politikası üretmesi gerektiğini gösterdi. Bu noktadan itibaren Türkiye hangi

devlete yakınlaşmalıydı? İki seçenek vardır: Birincisi ABD’dir. Ancak ABD’nin her ne kadar

Türkiye üzerine planları olsa da, 24 Nisan 1990’da Başkan George Bush Ermenilerin acısını

paylaşma mesajı vermesi ve Yunanistan ile Temmuz 1990’da Savunma İşbirliği Antlaşması

yapılması ve de Kıbrıs meselesinde Yunanistan’a yakın olması Türkiye’yi başka bir arayışa

yönlendirmiştir. İkinci seçenek İsrail’e yakınlaşmaktır ve öyle de olmuştur. Ancak şunu

belirtmemiz gerekir ki ABD ve İsrail farklı kutuplarda değildir, dolayısıyla Türk dış politikası

bu dönem içinde ABD’nin sınırlarını belirlediği, İsrail odaklı politikaları izlemiştir.

İlk bölümde Türkiye ve İsrail’i birbirine yakınlaştıran sebeplere değinecek, ikinci

bölümde ise Türkiye-İsrail askeri ilişkilerine ve iç siyasete bakacağız. Son bölümde ise

Türkiye’nin Suriye, İran, Irak ve Yunanistan ile olan ilişkilerine bu argümanlar dahilinde

bakılacaktır.

Page 9: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

2

Bu konunun tarafımca seçilmesi bu konuya olan ilgim sonucu ortaya çıkmıştır. İki

ülkede çıkarlarını korumak adına bütün riskleri göze alarak yakınlaşmıştır. Günümüzde

Türkiye, İsrail ve İran Ortadoğu bölgesinde liderliği hedefleyen ülke konumuna gelmiş veya

en azından bunu iddia etmektedir. Özellikle İsrail ve Türkiye’nin bugün bu noktaya

gelmesinde iki ülkenin 1990’lı yıllarda attığı adımlar büyük önem arzetmektedir. Bu dönemde

gelişmeye başlayan ilişkiler bölgesel güç olma anlamında iki ülkenin yarışı sayesinde bugün

rekabet halini almıştır. Cumhuriyetin kurulmasından bugüne, Türkiye, Yahudi unsurunu

zaman zaman kullanarak dış politikada hamleler yapmıştır. İsrail ise güvenlik ihtiyacından

bölge içerisinde güvenilir bir ortak arayışı içinde olmuştur. Türkiye, dış politikada ABD

yanlısı bir görüntü çizerken, ABD içerisindeki Yahudi lobisiyle iyi ilişkiler kurma amacı

gizliden gizliye uygulanmıştır. Tarihsel süreç içinde, gerek Osmanlı Devleti zamanında

gerekse Türkiye Cumhuriyeti döneminde Türkiye Yahudi unsurunu kullanmış ve dış

politikasını bu güçten zaman zaman faydalanarak oluşturmuştur. İki ülkenin ortak hareket

edişi, iç ve dış siyasette farklı yansımalara neden olmuştur. Bu gizliliğin artık

gizlenemeyeceği 1990’lı dönemlerde büyük kırılmalar yaşanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti

bugün, dış politikada bağımsız hareket etme amacı duyduğundan, İsrail ile rekabet eder hale

gelmiştir ve artık Yahudi unsurunu kullanmayı bırakmak istemektedir. Çalışmamda bu konu

üzerinden tartışma yaparak bir çerçeve oluşturmak istiyorum. Bu noktada Yahudi unsuruna,

1990’lı yıllarda iç siyasete ve özellikle de Refah Partisi söylemlerine, Türk ordusunun

pozisyonuna bakacağız. Bu noktada şu sorulara cevap aranacaktır:

1) Türkiye-İsrail ilişkileri neden gelişmiş ve Ortadoğu bölgesinde iki ülke nasıl ortaklık

arayışına girişmiştir?

2) Bu dönemde iç politika ve dış politikadaki tutum farklılıkları nelerdir ve İsrail karşıtı Refah

Partisi, iktidara gelmesinden sonra bu tutumu neden sergileyememiştir?

3) Refah Partisi’ni 28 Şubat’a götüren süreç nasıl işlemiştir?

4) Türkiye-İsrail yakınlaşmasının, Türkiye’nin diğer devletlerle olan ilişkilerine etkileri ne

olmuştur?

Türkiye ve İsrail ilişkilerinin çok boyutlu araştırmalara dahil olması son derece

olağandır. İki ülkenin ilişkileri Ortadoğu bölgesindeki güç dengelerini yerinden sarsmaya

başlayınca, hem bölge içindeki hem de bölge dışındaki araştırmacıların ilgisine mazhar

olmuştur. Bu nedenle çalışmayı sürdürdüğüm zaman zarfında yeterli düzeyde kaynaklara

bakma fırsatına sahip olarak, bu çalışmanın faydalı olmasını diliyorum.

Page 10: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

3

I.BÖLÜM:TÜRKİYE-İSRAİL YAKINLAŞMASI

Türkiye, 14 Mayıs 1948 tarihinde kurulan İsrail Devleti’ni yaklaşık bir yıl sonra 28

Mart 1949 yılında tanıyan ilk Müslüman ülkedir.1 Bu tanımanın ardında ise dönemin koşulları

etkili olmuştur. Türkiye’nin o dönem içerisinde Sovyet tehdidinden korunması gerekmektedir

ve bunun için NATO’ya üye olmak öncelikli hedeflerindendir. NATO’ya üyelik için

ABD’nin Ortadoğu politikalarına uyum sağlaması gerektiğini düşünen Türkiye, İsrail’i

tanıyarak ve de Yahudi lobisini kullanmayı düşünerek ABD’ye yaklaşmıştır. 9 Mart 1950’de

Türkiye ile İsrail arasında ilk siyasal temsilciler(maslahatgüzarlar) göreve başladı.2 Tanımanın

ardından Seyfullah Ersin’in Tel-Aviv’e atanmasıyla Türkiye-İsrail diplomatik ilişkisi elçilik

seviyesine ulaşmıştır.3 Türkiye’nin İsrail’i tanıması Arap ülkelerinde tepkiyle karşılandı. Bu

tepkileri aşmak için de İsrail ile olan ilişkiler düşük seviyede tutuldu ve gizli yürütülmeye

çalışıldı. Bu dönem 1992 Oslo Barış sürecine kadar devam etti. Bu dönemden sonra iki devlet

arasındaki ilişkiler açık bir şekilde yütülmeye başlanmıştır. Böylece Türkiye ve İsrail

yakınlaşma sürecine girmiştir.

1.Yakınlaşma Nedenleri

Türkiye ve İsrail’in birbirlerine yakınlaşma nedenleri çok boyutlu düşünülmesi

gereken bir olgudur. Öncelikle hem Türkiye hem de İsrail açısından olaya bakmak gerekir.

Yakınlaşma ve işbirliği sürecinde dış politik ve iç politik gelişmeler de çok önemlidir.

Uluslararası konjonktür de bu iki devletin birbirine yakınlaşmasına ortam hazırlamıştır.

Burada önemli olan nokta Ortadoğu coğrafyası ve Türkiye’nin jeostratejik öneminin İsrail

tarafından çok iyi bilinmesi ilişkilerin nasıl bu şekilde geliştiğini anlamamızı kolaylaştırıyor.

1948 yılında yeni kurulmuş bir devlet olarak İsrail izlediği politikalar neticesinde bölgede

yalnızlaşmış ve kendisini hiçbir zaman güvende hissetmemiştir. Bundan dolayı Türkiye’ye

yakınlaşmaya çalışmıştır. Türkiye ise yakınlaşan İsrail karşısında karşılığında neler

kazanabileceğini hesap etmeye çalışmıştır.

1.1. Uluslararası Konjonktür

Soğuk Savaş’ın sona ermesi ile ortaya çıkan güç boşluğunu ABD öne çıkarak

doldurmak istemiştir. Çok fazla beklemesine gerek kalmadan Ortadoğu’da patlak veren

Körfez Savaşı ile bölgeye müdahale etme şansı bulmuş, uluslararası ortamda tek kutuplu bir

düzen kurmayı başarabilmiştir. Türkiye, İsrail, İran, Mısır ve Suriye gibi ülkeler ise bu

coğrafyada bölgesel güç olmayı hedeflemiştir. Irak üzerine yapılan ortak operasyona ABD,

Suudi Arabistan ve diğer Arap ülkelerli katılırken; İsrail ve Türkiye’de aktif destek

sağlamışlardır. 1991 Madrid görüşmeleri ile başlayan İsrail-Filistin Barış süreci ile de İsrail

aradığı zemine ulaşmış, Türkiye, Ürdün ve diğer Arap ülkeleriyle beraber normalleşme

sürecine girmek istemiştir. Barış sürecinin başlaması, Türkiye-İsrail ilişkilerinin gelişmesinde

1 Emre, Gül, ”Türkiye’ye İsrail Devletini nasıl tanımıştı?”, Tarih Dosyası, Dünya Bülteni, Güncelleme

Tarihi:07.09.2011, http://www.dunyabulteni.net/tarih-dosyasi/173583/turkiye-israil-devletini-nasil-tanimisti-,

erş. 07.10.2014. 2 İsmail, Soysal (1993), Türk Dış Politikası İncelemeleri İçin Kılavuz, İstanbul, Eren Yayınevi, s.65.

3 Alptekin, Dursunoğlu (2000), Stratejik İttifak Türkiye-İsrail İlişkilerinin Öyküsü (4. Basım), İstanbul, Anka

Yayınları, s.38.

Page 11: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

4

büyük ölçüde etkili olmuştur.4 Barış süreci ile Türkiye-İsrail ilişkilerinin önündeki bütün

engeller kalkmış, ilişkiler açıktan yapılmaya başlanmıştır. Arap devletlerinin de artık İsrail ile

diyalog içinde olmasıyla, Türkiye İsrail ile olan ilişkilerini resmiyete dökmüştür, dolayısıyla

derin bağların kurulmasında bir rahatlama olmuştur.

1.2. Tehditler

Körfez Savaşı sonrası ortaya çıkan güç boşluğu karşısında Ortadoğu ülkeleri siyasal-

ekonomik çıkarlarını daha gür bir sesle dillendirmeye başlamıştır. 1970’lerden itibaren

çalışmaları yapılan ve hayata geçirilen Güneydoğu Anadolu Projesi5, Fırat ve Dicle

nehirlerinden faydalanan Suriye ve Irak gibi devletlerin tepkisine maruz kalmıştır. Türkiye,

Suriye ve Irak su sıkınıtısı çeken ülkelerdendir.6 Su sorunu ülkeler arasında başka sorunlara

neden olmuştur. Bu sorunu bahane eden Irak ve Suriye, PKK terör örgütünü kullanmaya

çalışmış, destek vermiş, kendi ülkelerinde eğitim almalarına ve terör örgütü yöneticilerinin

ülkelerinde ikamet etmelerine izin vermişlerdir. Aynı zamanda İran devleti de PKK’nın

ülkelerinde konuşlanmasına izin vermiştir. Bir diğer tehdit algılaması ise Suriye’nin tarihsel

süreç içersinde elinden çıkan Hatay bölgesini yeniden kendi sınırları içine dahil etme

amacının bulunmasıdır. Türkiye’nin güney sınırının PKK örgütü tarafından sarıldığı bu

dönem içersinde, Türkiye bölgesel ortak arayışı içine girerek İsrail’e yakınlaşma ihtiyacı

duymuştur.

İsrail açısından bakacak olursak, bölgedeki hemen hemen her Arap devleti İsrail

karşıtlığını devam ettirmiştir. İsrail güvenlik kaygılarından dolayı Türkiye ile bölgesel

işbirliği arayışı içindedir. İsrail’in en büyük çekincesi, kitlesel silahlar ürettiği iddia edilen

İran’ın İsrail’i vurabilecek kapasiteye sahip olmasıdır. Bununla beraber Arap-İsrail çatışma ve

savaşları boyunca Irak ve Suriye’de İsrail’e karşı düşmanca tavırlar içerisinde olmuştur. İran,

Suriye ve Irak tarafından gelebilecek bir füze saldırısına karşı İsrail sürekli planlar yapmış ve

saldırıları önleyebilecek askeri projeler üretmiştir. Bunların sonucunda İsrail, Türkiye’nin

jeopolitik konumunun kullanılması yolu ile İran, Suriye ve Irak devletleri hakkında bilgi

toplamak ve gerekirse Türk hava sahasını kullanarak bu devletlere saldırmayı hedeflemiştir.

İsrail’in güvenlik kaygısı ve yalnızlık içinde olması ve Türkiye’nin PKK eylemlerine karşı

Suriye ve Irak üzerine siyasi-askeri politikalar üretmek istemesi bu iki devleti birbirine daha

fazla yakınlaştırmıştır.

1.3. Askeri Unsurlar

1990-1999 arası dönemde Türkiye’de onüç Dışişleri Bakanı görev yapmıştır.7 Bu

süreç içerisinde istikrarlı bir hükümet olmadığından ve iç-siyasi nedenlerden bakanlar sürekli

4 Türel, Yılmaz (2001), Türkiye-İsrail Yakınlaşması, Ankara, İmaj Yayınevi, s.44.

5 GAP, 1970’lerde Bölge’nin su ve toprak kaynaklarının geliştirilmesine dayalı bir program olarak ele alınmış;

Fırat- Dicle Havzası’nda sulama ve hidroelektrik enerji üretimine yönelik 22 baraj, 19 hidroelektrik santrali ile

1,8 milyon hektar alanda sulama yatırımlarının yapımı planlanmıştır. 6 Ortadoğu az yağış alan bir bölgedir. Kişi başına düşen yıllık su miktarının 1.000 ve altında olan bir ülke su

kıtlığı içindedir. 2025 yılında Türkiye’de kişi başına düşecek su miktarı 1.210 iken; bu oran Suriye’de 535

, Irak’ta ise 1.055 olacaktır. 7 Dışişleri Bakanları listesi için bkz., http://www.mfa.gov.tr/_disisleri-bakanlari-listesi.tr.mfa, erş. 10.10.2014.

Page 12: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

5

değişmiştir. Bunun sonucunda Türk dış politikasına etki eden unsurlar çeşitlenmiştir. Özelikle

bu zaman zarfında Türkiye’de ordu bir baskı unsuru olarak dış politkayı yönlendirmeye

çalışmıştır. Aynı dönem içinde dört Genelkurmay Başkanı olması ise, dış politikaya kimin

yön verdiğinin anlamamız açısından önem arzeder.8 Bu dönemde ve nispeten öncesinde

Genelkurmay Başkanları kanaat önderleri ile buluşarak dış politika hakkındaki görüşlerini

aktarırlar, bu görüşlerde bu yolla siyasi çevreye ulaşırdı.9

Körfez Savaşı sonrasında ortaya çıkan sonuçlardan biri, TSK’nın müttefik ülkelere

karşı askeri teçhizat ve mühimmatının geri olduğunun anlaşılmasıdır. Bu konuda

Genelkurmay Başkanlığı Plan Prensipler Başkanı Korgeneral İlhan Kılıç Aralık 1991’de

“Türkiye’nin bugün idame ettiği kuvvetlerin yapısı, modern orduların ve komşu ülkelerin

kuvvetleri ile kıyaslandığında; mevcut kuvvetin başta modernizasyon olmak üzere bir çok

alanda hem nicelik hem de nitelik açısından gerek Türkiye’nin gerekse ittifakın savunması

için hedeflenen asgari kuvvetin gerisinde olduğunu” belirtmiş olması, TSK’nın

modernizasyon sürecine gireceğinin belirtisi olmuştur.10

Teknolojinin gelişmesi ile uzun

menzilli balistik füzelerin ortaya çıkması karşısında, TSK önlem almak istemiştir. 1980’li

yıllardan itibaren modernizasyon ve silahlanma programını başlatan HKK ve sonrasında ileri

teknoloji-yüksek hareket kapasitesini arttırmaya yönelik çalışmalarda bulunmak isteyen

KKK; ABD, AB ve NATO’dan istediği desteği alamamıştır. ABD ve AB’nin askeri teçhizat

ve teknolojik uzmanlaşma konusunda destekte bulunmaması, TSK’yı yeni bir tedarikçi

bulmaya itmiştir. İsrail’in askeri teçhizatının TSK ile uyumlu olması ve teknolojik

uzmanlaşma konusunda destek vermeye istekli olması, TSK’yı harekete geçirmiş ve İsrail

devletine yaklaştırmıştır. Bu konu hakkındaki verilere II. bölümde ayrıntılı olarak bakacağız.

1.4. Ekonomik Unsurlar

1991 Körfez Savaşı’nda Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesinin ardından Batı dünyası Irak’a

yönelik bir ambargo kararı alınca, Türkiye’nin de bu karara uyulması istendi. Batı Türkiye’ye

yönelik baskılarını arttırırken, Türkiye bu dönemde tarafsızlık politikası icra etmeye

çalışmıştır.11

Ancak BM Güvenlik Konseyi 7 Ağustos’ta 661 sayılı ambargo kararını alması,

Türkiye’nin artık baskılara daha fazla direnemeyeceği anlamına geliyordu. Bu kararı etkin bir

şekilde uygulayan Türkiye, Irak ile petrol boru hatlarını kapatmıştır. Bunun yanı sıra her türlü

mal, sermaye ve hizmet alışverişi durduruldu.12

Irak petrolünün sevkiyatı ve boru hattının

işletilmesinden elde edilen gelir yıllık 250-300 milyon dolar arasındadır. Ayrıca Türkiye,

Irak’a ihraç ettiği ürünlerden yıllık 1 milyar dolar kazanırken; kalkınma projelerinde yer alan

iş dünyasından yıllık 3,5 milyar düzeyinde gelir elde etmekteydi.13

Bu rakamlara göre

Türkiye’nin 1991 yılı dönemi ve sonrası toplam ekonomik kaybı 4-10 milyar dolar arasında

8 Genelkurmay Başkanları listesi içim bkz.

http://www.tsk.tr/1_tsk_hakkinda/1_2_genelkurmay_baskanlari/genelkurmay_baskanlari.htm, erş. 12.10.2014. 9 Ofra, Bengio (2009), Türkiye-İsrail Hayalet İttifaktan Stratejik İşbirliğine, çev. Filiz Kaynak Dişkaya, Ankara,

Ergüvan Yayınevi, s.125. 10

Gencer, Özkan (Kasım 2005), ” Türkiye – İsrail İlişkilerinde Dönüşüm:Güvenliğin Ötesi”, TESEV Dış

Politika Programı, Dış Politika Analiz Serisi 1, s. 59. 11

Faruk, Sönmezoğlu (ed.) (2004), Türk Dış Politikasının Analizi, İstanbul, Der Yayınları, s. 288-290. 12

A.g.e. 13

Ofra, Bengio, a.g.e., s. 51.

Page 13: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

6

olduğu tahmin edilmiştir.14

Bu ekonomik kayıp hiç şüphesiz, 1990’lı yıllar boyunca

hissedilmiştir. Böyle bir noktada İsrail’in Ortadoğu coğrafyasında ekonomik ve teknolojik

açıdan gelişmiş ülkelerden biri olması ve Oslo sürecinin getirdiği ivme ile Türkiye-İsrail

devletleri ekonomik ilişkilerini geliştirmeye başlamıştır.

İsrail kendi ürünlerini, Türkiye üzerinden Orta Asya pazarına aktarmayı planlamıştır.

Türkiye’nin ve İsrail’in o dönem için ABD ve Avrupa ile olan ekonomik ilişkileri önceki

dönemlere göre düşme eğilimine girmiştir. Bu gibi faktörlerden birbirine daha da yakınlaşan

iki ülke 1993 yılında Türkiye-İsrail İş Konseyi’ni kurmuştur.15

Türkiye ile İsrail Turizm

alanında 1 Haziran 1992 yılında “Turizm Alanında İşbirliği Antlaşması” imzalamıştır.16

Bu

antlaşma ile iki ülke turizm alanında işbirliğini teşvik ediyordu. Bu sayede karşılıklı turist

sayısı arttırılmış oldu. İki ülke arasındaki bir diğer ekonomik gelişme sahası tarım olmuştur.

Özellikle İsrail’in modern ve teknolojik tarım yöntemleri geliştirmesi, tohum ıslah çalışmaları

Türkiye tarafından bilinmekteydi. GAP neticesinde tarımsal verimliliğini arttırmak isteyen

Türkiye, İsrail ile 1997 yılında “ Tarımsal Alanda İşbirliği Mutabakat Zaptı” imzalanmıştır.17

Buna göre iki ülke İsrail’in teşebbüsü ile Orta Asya ve Kafkasya’da ortak yatırımlara

girişmiştir. Yine 1998 yılında Kudüs’te “ Tarımsal Alanda İşbirliği Antlaşması”

imzalanmıştır.18

Antlaşma ile teknik bilgi paylaşımı, tarımsal uzman paylaşımı, teknolojik

sistem paylaşımı gibi konularda işbirliğine gidilmiştir. Ayrıca ortak bir Tarım Yürütme

Komitesi de kurulacaktı.

Türkiye ile İsrail’in ticaret alanında 1996 yılında imzalanıp, 1997 yılında yürürlüğe

giren “Serbest Ticaret Alanı”19

antlaşması karşılıklı mal ve hizmet ticaretinin gelişmesi

açısından son derece önemlidir. Böylece iki ülke arasında ticaret hacminin arttırılması

sağlandı. Bu antlaşma ile sadece İsrail pazarı değil, aynı zamanda ABD, Filistin ve Ürdün

pazarlarına İsrail üzerinden giriş imkanı sağlanmıştır. Bu antlaşmanın önemini dönemin

Türkiye-İsrail İş Konseyi Başkanı Ekrem Güvendiren şöyle belirtiyor:

“Serbest Ticaret Alanı Antlaşması, bölgede Türkiye için yeni antlaşmaların önünü

açacaktır. ... İsrail, Türkiye vasıtasıyla Orta Asya’ya açılmayı planlıyor. ... İsrail ile olan

Serbest Ticaret Antlaşması, ikili bir antlaşma gibi görünüyorsa da çok taraflı bir gelişmenin

başlangıcıdır. İsrail ile Filistin arasında imzalanmış olan antlaşmalar, İsrail’e giren malların

gümrüksüz olarak Filistin bölgesine geçmesini öngörüyor. Bu şekilde, Türkiye-İsrail Serbest

Ticaret Antlaşması, Türkiye’nin Filistin’e olan ihracatında önemli bir artışa neden oldu.”20

1.5. ABD ve Yahudi Lobisi

1491 yılında Yahudilerin İspanya’dan çıkarılmasından sonra bu millete kapısını açan

Osmanlı Devleti olmuştur. Bu tarihten sonra Osmanlı’nın bir unsuru haline gelen Yahudiler,

tarih boyunca hem Osmanlı hem de Türkiye Cumhuriyeti’nde etkinliklerini arttırmış ve

14

Davis, Kushner, “Turkey: Iraq’s European Neighbour”, s. 207, Aktaran: Ofro, Bengio, a.g.e. 15

Türkiye-İsrail İş Konseyi, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu,

http://www.deik.org.tr/Konsey/10/T%C3%BCrkiye_%C4%B0srail.html, erş. 01.12.2014. 16

http://www.basarmevzuat.com/dustur/kanun/5/0244/92-3378israil.htm, erş. 01.12.2014. 17

Türel, Yılmaz, a.g.e., s. 90-93. 18

A.g.e. 19

A.g.e. 20

Yeniyüzyıl, 6 Ağustos 1998, Aktaran: Türel, Yılmaz, a.g.e.

Page 14: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

7

muhafaza etmiştir. Osmanlı Devletine sığınan Yahudiler, devlete katkı sunmuşlar ve zaman

içerisinde devletin önemli görev alanlarına gelmişlerdir. Yahudilerin bir devlet kurma fikri ise

II. Abdülhamit tarafından reddedilmiş, ancak devlet içinde bulunduğu zor durum nedeniyle

belli bir süre sonra bunun önüne geçememiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş aşamasında

ve sonrasında da Yahudiler etkin rol oynamaya devam etmiştir. Öyle ki 1935 yılında

parlamentoya Abravaya Marmaralı isminde bir Musevi girmiştir.21

Bu süreç daha sonra gerek

siyasi gerek ekonomi alanında birçok Yahudi unsurunun etkinliğini daha arttırarak örneklerin

çoğaldığını görmek mümkündür. Yine Hitler Almanyası’ndan kaçan Yahudi bilim insanları

da Türkiye’ye sığınmış ve Türkiye’de aynı Osmanlı döneminde İspanya Engizisyondan kaçan

Yahudiler gibi hoşgörüyle karşılanmıştır.

Yahudi unsuru Türk dış politikasında zaman zaman kullanılmıştır. Yahudilerin

varlıklarının devamı noktasında Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti ve Türkiye’nin gerekli dış

politik hamleleri yürütmesinde Yahudi unsuru ve İsrail her zaman karşılıklı bağımlılık

içindedir. 1990’lı yıllardan sonraya ortaya çıkan Türk-İsrail yakınlaşmasına en çok destek

veren ülkelerden biri ABD olmuştur. ABD Ortadoğu üzerine yeni yaklaşımlar üretirken,

ortaya çıkan bu birliktelik Türkiye’yi rol-model22

ülke yapmaktaydı. ABD’de varlığını

sürdüren ve etkin olan Yahudi lobisi bazı zamanlarda Türkiye tarafından kullanılmıştır.

Özellikle 1980’li yıllardan sonra Ermenilerin 24 Nisan gününü “Soykırım Günü” olarak ilan

ettirme çabalarına karşın; ABD’deki Yahudi lobisi ile temas kurulmuş ve ABD Senatosu’nun

böyle bir karar alınmasının o dönem önüne geçilmiştir. Bu konuda Emekli Büyükelçi İsmail

Soysal şunları ifade etmektedir:

“Türkiye ile İsrail’in yakınlaşması konusunda Amerika Birleşik Devletleri’nin etkisi

büyüktür. İsrail’i koruyan bir numaralı devlet Amerika Birleşik Devletleri. Bu ülkede altı

milyon Yahudi yaşamaktadır ve oldukça da etkindirler.”23

ABD içindeki çeşitli İsrail bazlı think-tank kuruluşları özellikle Türkiye-İsrail

ilişkileri, Ortadoğu ve Türk siyasetçileri üzerine çalışma yaparak iki ülkenin ilişkilerinin daha

da yakınlaşmasını istemekte ve bu yönde çalışmaktadır. Böylece iki ülke birbirine daha da

yakınlaşmış ve işbirliğini derinleşme boyutuna çıkarmayı hedeflemişlerdir.

21

Ofra, Bengio, a.g.e., s. 114. 22

Bu kavram özellikle ABD’nin istikrarsız bölge Ortadoğu için, model ülke olacağına inandığı Türkiye için

kullanmış olduğu bir kavramdır. Demokratik-laik yapısıyla ve aynı zamanda halkının çoğunun İslam dinine

mensup olmasıyla ortaya atılmış bir görüştür. 23

Nokta, Yıl:17 s. 841, 22-28 Mart 1998, s. 68, Aktaran: Türel Yılmaz, a.g.e.

Page 15: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

8

II: BÖLÜM: ASKERİ İLİŞKİLER VE İÇ POLİTİKA

1. Askeri İlişkiler

Türkiye-İsrail ilişkilerinin gelişmesindeki en önemli faktörlerden biri Türk ordusunun

bu yöndeki politikalarıdır. Bu konuda Le Monde diplomasi editörü Alan Gresh düşüncelerini

şöyle ifade etmiştir:

“Soğuk Savaş sonrası dönemde ülkenin yalnızlaşmasından endişe eden Türk ordusu,

Türkiye’ye Amerika ve Birleşmiş Milletler’in Orta doğu ve Körfez’deki Türkiye’nin önemini

arttıracağını düşündükleri bölgelerdeki çıkarları çerçevesinde yeni bir rol arayışına

girdiler.”24

Yine bu konuda Amerikalı strateji uzmanı Daniel Pipes şöyle ifade etmiştir:

“Türk ordusunun politikadaki yeri sayesinde, Türk-İsrail ilişkilerinin yeni döneminde

askeri ilişkiler anahtar rol oynuyor.”25

Türkiye’de güvenlik politikaları ne zaman değerlendirilecek olsa bu konuda

Genelkurmay’ın önerileri, hükümet politikası haline gelmiştir. Soğuk Savaş sonrası Türk

ordusunun güvenlik yaklaşımı, ülkenin yalnızlığa itilmek istendiği olarak görülmüş ve bu

bağlamda yalnızlığı gidermek adına askeri teknolojisi gelişmiş olan İsrail’in, Türk ordusunun

gerekli modernizasyonunu yapabileceği bir ortak olarak görülmüştür. Güçlü bir iktidar ortaya

çıkaramayan Türk siyaseti, istikrarsız koalisyonlara ve işbirliği içinde olmayan kurum ve

kuruluşlarıyla dış politikada aktif bir politika izleyememiştir. Hatta tek bir temel dış politika

anlayışı ve güvenlik modeli ortaya çıkaramamıştır.

25 Ocak 1994’te Türkiye’yi ziyaret eden ilk İsrail Cumhurbaşkanı olan Ezer

Weizman’ın Türkiye’yi ziyaretinde ele alınan konulardan biri de askeri işbirliği konusuydu.26

Bu ziyaret sonrası Ortadoğu’daki güvenlik bunalımını konuşmak üzere Antalya’da yapılan

toplantı Türkiye-İsrail askeri ilişkilerinin temelini oluşturmaktadır.27

Nitekim toplantıdan

sonra 31 Mart 1994’te Türkiye-İsrail Hava Kuvvetleri Subay Mübadele Programı ve

Güvenlik/Gizlililk Anlaşması imzalamıştır.28

Yapılan bu gizli anlaşma, ancak 23 Şubat 1996

yılında imzalanan askeri anlaşmadan sonra ortaya çıktı. Aralık 1994’te Milli Savunma

Bakanlığı ve Savunma Sanayi’nden oluşturulan bir heyet İsrail’e giderek birtakım projelerin

ortaya çıkmasını sağlayacak girişimlerde bulundular.29

24

Alptekin, Dursunoğlu, a.g.e., s. 244. 25

A.g.e., s. 245. 26

A.g.e., s. 245. 27

29 Mart 1994 günü Türkiye’nin ev sahipliğinde Antalya’da, Ortadoğu’daki güvenlik sorunsalı ve askeri bilgi

değişimine yönelik konuların görüşüldüğü ve İsrail’in, Arap ülkelerinin ve bazı Batılı ülkelerin katıldığı

toplantıdır. 28

Alptekin, Dursunoğlu, a.g.e., s. 246. 29

F-4 savaş uçaklarının modernizasyonu, İsrail’in Türkiye’ye tank satışı, Popeye-I füzelerinin satışı ve Popeye-II

füzelerinin ortak üretimi, F-5 uçaklarının modernizasyonu gibi konularda fikir alışverişinde bulunulmuştur. Bu

konulardaki adımlar daha sonra atılmıştır.

Page 16: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

9

1.1. F-4 Savaş Uçaklarının Modernizasyonu

Bu proje ile TSK envanterinde bulunan 54 adet Phantom uçağının modernizasyon

ihalesi İsrail’e verilmiştir. Projeye 1994 yılının Mayıs ayında başlanmış olunup, ihale 6 Ocak

1995 tarihinde yapılmıştır. Bakanlar Kurulu ve Savunma Sanayi İcra Komitesi kararları

neticesinde, devlet kredisi sağlanarak IAI’ye verilmiştir.30

Toplam maliyeti 630 milyon ABD

dolarının üzerinde olan proje 1997 yılında hayata geçirildi. 26 adet uçak İsrail’de modernize

edilecekken; 28 adet uçağın modernizasyonu ve teknoloji transferi Eskişehir 1. Hava İkmal

Bakım Merkezi’nde yapılması planlanmıştı.31

Dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan, proje

üzerinde yerli katkı payının arttırılması ve kredi koşullarının revize edilmesini isterken; HKK

Orgeneral Ahmet Çörekçi sık sık düşmeye başlayan F-4 uçakları hakkındaki projenin bir an

önce onaylanmasını talep etmişti. Erbakan’a verilen dört saatlik brifing sonrası, Erbakan

kararnameyi imzalamıştır. Daha sonra proje kapsamında ortak füze üretimi ve F-16 uçakları

için yakıt tankı gibi projeler de gündeme gelmiştir.

1.2. Askeri Eğitim ve İşbirliği Antlaşması

1996’nın Şubat ayında Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin daha da derinleşmesini

sağlamak amacıyla Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir’in Tel-Aviv’e gitmesi ve birtakım

görüşmeler yapılması planlanmıştı. Çevik Bir 23 Şubat 1996 yılında İsrail ile Askeri Eğitim

ve İşbirliği Anlaşması’nı imzaladı. Çevik Bir bu anlaşmanın bölgedeki istikrar ve barış

ortamına katkı sağlayacağını belirtmiştir.32

Anlaşmaya göre Türk subayları İsrail’de ve İsrail

subayları Türkiye’de personel değişimi ile eğitim alabilecekti. Teknik düzeyde işbirliği, ortak

tatbikatların yapılması, hava, kara ve deniz kuvvetlerinin temas halinde olması ve İsrail ve

Türk uçaklarının birbirlerinin hava sahasını kullanabilmeleri kararlaştırılmıştı.33

Özellikle

hava sahasının kullanımı gibi maddeler İsrail basınına sızan anlaşmanın, Türk medyasında

yankı uyandırmasıyla elde edilen bilgilerdir. Anlaşmanın askeri nitelikte olması nedeniyle

Meclis gündemine getirilemeyişinden içeriği gizlidir. Dolayısıyla hava sahası kullanımı ve iki

ülkenin istihbarat alanında yakınlaşması üzerine bir hayli değerlendirme yapılmıştır. İsrail

açısından, geniş bir coğrafyaya sahip Türk topraklarında, İsrail’li subayların eğitim uçuşları

yapabilmesi önemlidir. Aynı zamanda Türk hava sahası üzerinden İran’a yönelik istihbarat

planları bulunuyordu. Türkiye’nin, İsrail’in elektronik-askeri teknolojisini kullanması açık

yararı iken; PKK oluşumunun Suriye içinde barınmasını sağlayan Suriye yönetimine karşı

gözdağı vermesi gizli hedefiydi. Askeri anlaşma İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkiyi ortaklık

noktasına getirmiştir diyebiliriz. Çünkü bu noktadan sonra iki ülke de üçüncü taraflara karşı

ortak politikalar uygulamıştır. Bu politikaların benimsendiği coğrafya Ortadoğu bölgesi(İran,

Suriye, Irak bağlamında) olmuştur. Diğer coğrafya ve sorunlar içinse bir ittifak yapısı

oluşturulmamıştır.

30

Sabattin, Çakmakoğlu (Milli Savunma Eski Bakanı), Meclis Yazılı Soru Önergesi Cevabı, TBMM,

http://www2.tbmm.gov.tr/d21/7/7-3396c.pdf, erş. 11.12.2014. 31

Alptekin, Dursunoğlu, a.g.e., s. 256. 32

A.g.e., s. 266. 33

Türel, Yılmaz, a.g.e., s. 64-66.

Page 17: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

10

1996 yılı içinde Genaral Çevik Bir’in Amerika’da varlığını sürdüren kuruluş

JINSA’ya vermiş olduğu brifinge göre;

I. İki tarafa da yöneltilen tehditlerin değerlendirilmesi ve analiz edilmesi için yüksek

seviyede bir çalışma grubunun oluşturulması,

II. İstihbarat toplanması ve paylaşılması için bir protokolün kurulması,

III. Türkiye’nin Irak sınırından teröristlerin sızmasını önlemek için gerekli

donanımın İsrail tarafından sağlanması,

IV. İki devletin hava ve deniz kuvvetlerinin eğitimi için ortak çalışma yapılması,

gibi çalışmaların yeni güvenlik protokolünde olacağı aktarılmıştır.34

Böylece iki ülke

istihbarat birimlerin işbirliğine gideceği resmi bir şekilde ifade edilmiştir.

Anlaşmanın imzalanmasından bir ay sonra, İsrail’in Yedioth Ahronoth gazetesi

anlaşmayı duyurmuş ve bu şekilde Türk kamuoyu bu anlaşmanın varlığından öyle haberdar

olmuştur. Anlaşmanın duyulduğu anda İsrail aynı zamanda Lübnan’a yönelik “Gazap

Üzümleri”35

diye adlandırılan operasyonu yapması, anlaşmaya olumsuz bakılmasına yol açtı.

Bunun üzerine dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz parti grup toplantısında: “İsrail ile yapılan

askeri işbirliği anlaşması yararından çok zarar getirdi. Arap dostlarımızı ikna edemedik.

Anlaşmayı iptal edebiliriz.”36

şeklinde ifade etmiştir. İsrail’i telaşlandıran bu tarz ifadeler

daha sonra Dışişleri Bakanlığı tarafından yalanlandı. Anlaşmanın önemi komutanlar

tarafından hükümete aktarılarak, iptal edilmesinin önüne geçilmiş olundu.

İki ülkenin yaptığı askeri anlaşmalrının temelinde eğitim konusu bulunuyordu.

JINSA’nın belirttiğine göre Türk F-16 personeli İsrail’de elektronik savaş alanında eğitim

alırken; İsrail uçakları Türk hava sahası içinde uzun menzilli uçuşlar yapıyordu.37

İsrail hava

sahasının küçük olması dolayısıyla, Türk hava sahası İsrailli pilotların eğitimi için önem

arzediyordu. 1997 yayınlanan bir raporda, İsrail Hava Kuvvetleri uçakları Türkiye’de toplam

120 sorti38

yaptığı bildirirken; Türk Hava Kuvvetleri’ne bağlı pilotlar İsrail’de Nagev çölünde

bulunan Nevatim üssünde sanal ortamda elektronik savaş eğitimi almışlardır.39

Kudüs çıkışlı

Christian Science Monitör gazetesi, Türkiye’nin doğusunda sadece İsrail uçaklarının

kullanımı için özel bir üs tahsis edildiği ve Türk jetlerinin PKK’nın karadan havaya füze

saldırılarına karşı İsrail’de eğitim yaptığını bildirmişti.40

Basın yayın organları iki ülkenin eğitim alanında yaptığı anlaşmaların tezahürü olarak

verdiği bu uçuş haberlerinin kaynağı olarak “Türk Yetkilileri” göstermiştir. Buna yönelik

olarak HKK Orgeneral İlhan Kılıç, Türk uçaklarının İsrail’de eğitim yaptığını doğrularken;

34

JINSA’nın Şubat-Mart, 1996 tarihli raporu, Aktaran: Alptekin, Dursunoğlu, a.g.e., s. 270-271. 35

İsrail 1996 yılında Lübnan’a yönelik yaptığı operasyonda, BM kampına sığınan 100’ün üzerinde sivil insanın

ölümüne neden olmuştur. 36

Alptekin, Dursunoğlu, a.g.e., s. 273. 37

A.g.e., s. 298. 38

Askeri havacılıkta çıkış anlamına gelen, uçakların bir yerden başka bir yere havalanmasıdır. 39

Arieh O’Sullivan, IAEF Jets Fly long- Range Traning Sorties in Turkey, The Jerusalempost (12 Aralık 1997)

ve, Ha’aretz, 17 Nisan 1996 ve Ha’aretz, 1 Ocak 1998’den aktaran Amicam Nachmani, The Remarkable Turkish

Israeli Tie, The Middle East Quarterly, (Haziran 1998) s. 24, Aktaran: Alptekin Dursunoğlu, a.g.e, s. 299. 40

Alptekin, Dursunoğlu, a.g.e., s. 302.

Page 18: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

11

İsrail’e üs sağlandığı yönündeki haberleri yalanlamıştı.41

Aslında eğitim amaçlı gelen İsrail

uçaklarının, HKK’nın üsleri kullanılarak yararlanması sağlanmıştır.

Anlaşmaların önemli bir unsuru ise istihbarat alanıydı. İki ülkenin karşılıklı istihbarat

paylaşımı hep gündeme getirilse de, yetkililer bu iddiaları hep yalanladı. Jane’s Defense

dergisi, Şubat 1998 yılında verdiği bir haberde, İsrail’li, İngiliz, Amerika’lı komandolar

Irak’ta ortak bir operasyon gerçekleştirecekti. Irak birlikleri hakkında istihbarat toplanması

hedeflenen bu operasyonun çalışmamızla ilgisi, İsrail’li personelin Türk yetkililerin izni ile

Türkiye-Irak sınırı üzerinden, Irak’a girmiş olduğu iddiasıdır.42

2000 yılında Yeni Şafak

gazetesinin verdiği bir haber istihbarat alanında ilginç bir gelişmenin olduğunu göstermiştir.

Türkiye’de devşirme çalışmaları olarak duyurulmaya çalışılan haberde, MOSSAD’ın IQ’su

yüksek kişilerin toplayarak onlara, “haber alma”, “dinleme cihazları”, “bomba teknikleri”,

“sabotaj planlama” gibi dersler verildiğini belirtmiştir. Devşirme işi için Mossad ISS’i

kullandığını ve bunun da İstanbul’da faaliyet yürüten Marmara Güvenlik şirketi üzerinden

yaptığını iddia etmiştir.43

Haberde belirtilen iddialara göre İsrail dünyanın birçok yerinde,

kendisine ajan yetiştirmenin planlaması içindeydi. Bu faaliyetlerin yanı sıra, TEVEL ve

TZOMET adlı MOSSAD şubelerinin Türkiye’de açılmasını iddia adilmiştir.44

1993 yılında

Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin’in İsrail’i ziyaret ederek imzaladığı anlaşmaya göre TEVEL

şubesi, dost istihbarat örgütleriyle işbirliği yaparken; TZOMET isimli şube ajan devşirmekle

sorumluydu.45

Bir diğer önemli hususlardan biri de stratejik ve kültürel düzeydeki askeri toplantılar

olmuştur. Bu noktada Türkiye o dönem zarfında tehdit algılamalarını irtica ve bölücülük

olarak belirlemişti. Özellikle İsrail Refah Partisi’nin ülke üzerinde popülerliğini arttırdığı bir

dönemde ilişkilerin gerilmesinden çekiniyordu. Askeri yetkililer bir araya gelerek, Ortadoğu

Barışı süreci, İran ve Suriye üzerine değerlendirmeler yapıyordu. İsrail, İran gibi Türkiye’nin

de İslami yükseliş çizgisine girerek kontrolden çıkmasından çekiniyordu. Bu noktada Milli

Askeri Stratejik Konsept değiştirilerek irtica ve bölücülük öncelikli tehditler olarak belirlendi

ve bunları destekleyen dış odak olarak İran ve Suriye gösterildi.46

Bu değişim Türkiye-İsrail

diyoloğunun açık bir şekilde tezahürüdür. Bu noktada iki ülke Genelkurmay Başkanları dahil

olmak üzere gerek üst kademe gerekse en alt düzeydeki teknik personeller çeşitli konularda

toplantılar düzenledi.

1.3. Savunma Sanayi İşbirliği Antlaşması

26 Ağustos 1996 tarihinde Refah-Yol Hükümeti döneminde Savunma Sanayi İşbirliği

Anlaşması imzalandı.47

Buna göre iki ülke savunma sanayiinde ortak hareket edecek,

41

A.g.e., s. 303. 42

A.g.e., s. 304. 43

“Mossad Sabotajcı Arıyor”(Nisan 2000), Arşiv, Yeni Şafak,

http://www.yenisafak.com.tr/arsiv/2000/nisan/14/d2.html, erş. 13.01.2015. 44

Rauf Atilla, Polat (10.01.2010), “Türkiye’deki İsrail Üssü Çalışıyor mu?”, HaberX,

http://www.haberx.com/turkiyedeki_israil_ussu_calisiyor_mu(19,w,6184,154).aspx, erş. 13.01.2015. 45

Alptekin, Dursunoğlu, a.g.e., s. 307. 46

A.g.e., s. 309. 47

Türel, Yılmaz, a.g.e., s. 77.

Page 19: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

12

karşılıklı teknoloji transferi uzman eğitimi, ortak silah üretimi gibi konularda işbirliğine

gidilmesi öngörülüyordu. Askeri donanım ve askeri ortak üretim üzerinde durmak gerekiyor.

Türkiye Arrow füze savunma sistemlerini, Phalcon erken uyarı uçak sistemleri, mayın

belirleyen radar sistemi, Suriye ve Irak sınırını denetlemek için çit ve radar sistemi gibi

projelerle ilgilenmeye başlayarak, bu anlaşmanın yararlanmayı düşünüyordu. İsrail ise daha

fazla askeri teçhizat satışının peşindeydi. JINSA’nın raporlarına göre, Türkiye 1997 yılı

itibariyle insansız hava uçakları (UAV) almayı hedefliyordu. Bu sayade Güneydoğu’da ve

Suriye-Irak sınırı üzerinde gözetim gücünü arttırmayı hedefliyordu. Tüm bunlar devam

ederken, Türk şirketleri ve İsrail şirketleri ortak proje arayışları içindeydi. MIKES, İsrail

Havacılık Sanayi Şirketi (IAI) ile elektronik savaş sistemleri üretmek için anlaşmışlardı. Bu

sistemler daha sonra Türkiye’nin İsrail’den alacağı F-16 uçaklarına monte edilecekti.48

Yine

100 adet Popeye-II füzesi, İsrail’in Rafael ve Türkiye’nin MIKES ve Roketsan firmaları

tarafından ortaklaşa yapılacaktı. Rafael firmasının üreteceği füzelere, Türk firmaları ateşleme

sistemleri ve unsurları yapacaktı.49

Ayrıca Delilah uzun menzilli füzelerinin de ortak üretimi

planlanıyordu. İki ülkenin 1998 yılında yapmış olduğu ortak deniz tatbikatından sonra ise,

ortak gemi üretimi de gündeme gelmişti. Saar-5 tipi savaş gemilerinin ortak üretimi talebi

Türkiye’den gelmiş olsa da, daha sonra gündemden düşmüştür.

Füze projelerinin yanı sıra M-60 tanklarının modernizasyonu da gündeme gelmişti.

Özellikle iki ülke arasında mekik dokuyan askeri yetkililer sık sık Merkava tipi tankların

modernize edilmesini görüşüyorlardı. 1998 yılında Türk KKK Hüseyin Kıvrıkoğlu İsrail'e

giderek, Merkava-III tanklarının incelendiği İsrail'li gazeteler tarafından belirtiliyordu.50

Savunma Sanayi Müsteşarlığı 1000 ana muharebe tankı üretilmesi için bir ihale

açmıştı. İsrail dışında Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya, İtalya, Çin, Ukrayna-

Slovakya-Romanya ortaklığında olmak üzere çeşitli ülkeler ihaleye talip olmuştu. Türkiye'nin

en büyük askeri projelerinden biri olan tank alımı ve modernizasyonu51

2000 yılında ihaleden

vazgeçilerek, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit projenin İsrail'e verildiği duyuruldu. Ancak

ABD'nin rahatsızlığının Ankara'ya bildirilmesi üzerine, Ankara projenin İsrail'e verilmesinden

vazgeçildiğini ifade etmişti.52

Bu haber üzerine bu sefer de İsrail bu durumdan rahatsız olmuş

ve ABD'nin tutumunu eleştirmişti. Daha sonra ise proje bölünerek daha az bir bütçe ile

modernizasyon amaçlı İsrail'e verildi. İsrailli IMI firması tarafından 170 tank modernizasyonu

yapılarak 2010 yılında Kayseri'de teslim edildi.53

48

Aviation Week & Space Technology Dergisi( 23 Haziran 1997), Aktaran: Alptekin, Dursunoğlu, a.g.e., s. 285. 49

Alptekin, Dursunoğlu, a.g.e. 50

A.g.e., s. 292. 51

7 Milyar dolarlık askeri projedir. 52

www.ntvmsnbc.com ve, www.netgazete.com 12 Temmuz 2000 tarihli haber, Aktaran: Alptekin, Dursunoğlu,

a.g.e., s. 295. 53

"M 60 tanklarının modernize projesi tamamlandı", CNNTURK,

http://www.cnnturk.com/2010/turkiye/04/07/m.60.tanklarinin.modernize.projesi.tamamlandi/571216.0/, erş.

12.01.2015.

Page 20: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

13

1.4. Taarruz Helikopteri İhalesi ve Uydu İhalesi

Savunma sanayi anlamındaki bütün ihalelerde İsrail firmaları veya ortaklıkları baş

gösteriyordu. Ancak Türkiye’de siyasal ve askeri karar mekanizmalarının değişken tutumları

ihalelerin tek tek iptal olmasına neden oluyordu. İhale süreçleri tank, helikopter gibi alanlarda

on yıllara yakın sürede devam etmiş olsa da, birden iptal olabiliyordu. 145 adet taktik-taarruz

saldırı helikopteri ihalesi de 1996 yılında görüşülmeye başlandı ve süreç 2004 yılında sona

erdi. 1999 yılında ihaleye çıkan firmalar arasından İtalyan Mangusta, Amerikan Bell-Textron

ve Rus-İsrail54

Kamov-IAI ortaklığına öncelik verildiği açıklanmıştı.55

Daha sonraki

süreçlerde tekrar tekrar ihaleler açıldı, ancak bir sonuç alınmadı. 2004 yılında ihaleler

tamamen iptal edildi. Siyasal iktidarların çabuk değişmesi neticesinde ihale süreçleri bir

firmadan alınıp öteki firmalara verilmeleri ve tekrar iptal edilmeleri ile sonuçlandı. Özellikle

İsrailli yetkililer ihale alamamış olmalarını, 28 Şubat sürecinde yakın ilişkiler içine girilen

askeri yetkililerin emekli oluşuna bağlıyordu.

Uydu ihalesi ise önce gündeme gelmiş ve iptal olmuş ve 2006 yılında ise yeniden

gözden geçirilerek bir kez daha gündeme gelmiştir. 2000 yılındaki süreçte proje için İsrail’in

seçildiği açıklanmış, ancak daha sonra Fransa ile görüşmelere başlanacağı duyurulmuştur.

Böyle bir karar verilmesinde AB ile ilişkilerde bir ivme yakalamak isteyen Türkiye’nin, siyasi

bir karar aldığını gösterir niteliktedir. Ancak ihale daha sonra bekletilmeye alınmıştır. Ağustos

2000 yılında İsrail Başbakanı Ehud Barak Türkiye’ye gelerek tank modernizasyonu,

helikopter ve askeri uydu ihalelerinin İsrail’e verilmemesinden mevcut yüksek düzeyli

savunma sanayi işbirliğine zarar verdiğini belitmiştir.56

Türkiye ve İsrail arasında yapılan

antlaşmalar neticesinde oluşturulan yüksek askeri ortaklıklığın sürdürülmesi İsrail için

öncelikli konulardandı. İhalelerin İsrail’in elinden alınması ve tek tek iptal olması İsrail

açsından rahatsızlık oluşturmuştu. İsrail 1993 yılından sonra askeri ilişkilerde yakalanılan

ivmenin devam etmesini istiyordu. Türkiye ise uluslararası alanda yüksek ortaklık

anlayışlarını çeşitlendirmek arzusundaydı ve en yakın aktör olarak AB gündeme gelmeye

başlamıştı.

1.5. Ortak Tatbikatlar

İsrail Genelkurmay Başkanı David Ivry 1994 yılında Türkiye'ye gelerek ortak hava

tatbikatı konusunda bir takım görüşmelerde bulunmuştu. Ertesi Mayıs ayında ise Türk hava

sahasında bir tatbikat yapıldı.57

Bundan sonraki süreçte imzalanan Askeri, Eğitim ve İşbirliği

Antlaşması tatbikatların sayısının artmasını ve hukuki dayanağının oluşmasını sağlamıştır.

Antlaşmaların içeriğinde ortak eğitimler kısmından dolayı iki ülke küçük çapta eğitim ve

tatbikatlar yapmıştır. Yine 1996 Nisan ayında 8 adet İsrail F-16 uçağı Konya semalarında

eğitim uçuşu yaparken; Haziran ayında 12 adet Türk savaş uçağı İsrail'e gitmiştir.58

İsrail

54

İki ülke yetkilileri bu projeyi üstlenmek için tasarlayacakları helikoptere “Erdoğan” ismini vermişlerdir. 55

Alptekin, Dursunoğlu, a.g.e., s. 315. 56

A.g.e., s. 313. 57

Belal, Bashar (2012), "1993 Yılı Sonrasında Türkiye İsrail Askeri İlişkileri", Atılım Üniversitesi, s. 40,

http://acikarsiv.atilim.edu.tr/browse/602/430283.PDF?show, erş. 14.01.2015. 58

Ibıd., s.231, Aktaran: Bashar, Belal, a.g.e., s. 41.

Page 21: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

14

böylece geniş arazilerde eğitim uçuşları yapıyor, olası tehdit algıları nedeniyle İran ve Suriye

üzerine çalışmalar yapma imkanına kavuşuyordu.

Yine antlaşmalar neticesinde planlanan tatbikatlara, İsrail Savunma Bakanı Yitzak

Mordehai'nin girişimleriyle iki ülkenin ortak deniz tatbikatı yapması noktasında anlaşmaya

varılmıştır. ABD Savunma Bakanı William Kohen de bu konudaki girişimleri

destekleyeceğini açıklamıştı.59

17 Haziran 1997 tarihinde Türk ve İsrail deniz kuvvetleri

arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi amacıyla Türkiye’den üç fırkateyn, bir denizaltı, lojistik

gemisi ve bin denizci taşıyan beş savaş gemisi, İsrail’in Hayfa Limanı’nı ziyaret etmiştir.

Mordehai’in çabaları sonuç vermiş ve ABD’nin de tatbikatlara katılması kararlaştırılmıştır.60

Türkiye-İsrail-ABD ortak deniz tatbikatı 1997 yılını Eylül ayında planlanırken; Refah

Partisi'nin iktidara gelmesiyle tatbikat 1998 yılına ertelendi.61

Refah Partisi lideri ve Başbakan

Necmettin Erbakan göreve geldiklerinde İsrail ile yapılacak tatbikatların erteleneceğini

belirtmiştir. Erbakan İslam dünyasından gelecek tepkilerden çekinerek böyle bir adım atmış

ve Silahlı Kuvvetler üzerinde baskı kurmayı hedeflemiştir.

Türkiye, ABD ve İsrail 5 Ocak 1998’de Akdeniz’de “Güvenilir Denizkızı” adlı ortak

deniz ve hava tatbikatı gerçekleştirdiler. Tatbikatın görünürdeki amacı arama kurtarma

çalışmalarının durumunu ortaya koymaktı.62

Ürdün ise gözlemci ülke olarak katılmıştır. Tabi

bu tatbikatın gerçek amacı ise ABD ve İsrail’in Türkiye’ye olan desteği ve bu üç ülkenin

askeri alanda işbirliğinin kuvvetlendirilmesidir. Bu üç ülke arasındaki “Güvenilir Denizkızı”

tatbikatları 2009 yılına kadar tekrarlanacak, ancak 2010 yılında “Mavi Marmara” yardım

gemisine İsrail tarafından operasyon düzenlenmesinden itibaren, tatbikatlardan 2010 yılında

vazgeçildiği belirtilecektir.63

Üç ülke arasında yapılan askeri tatbikata Ortadoğu’daki İslam ülkelerinden tepkiler

geçikmedi. Mısır Dışişleri Bakanı Amr Musa:

“İsrail, Türkiye ve Amerika’nın ortak tatbikatlarına karşı tavrımız değişmeyecektir.

Bu tatbikatın yanlış temeller üzerine kurulmuş olduğuna inanıyoruz. Bu tatbikatın zamanı,

Ortadoğu bölgesinde mevcut barış sürecindeki donukluğun ışığında olumsuz bir adımdır.”64

diye karşı çıkarken; İran Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, tatbikatı kınayarak:

“Bu tatbikat, düşmanların bölgede, bölgesel istikrarın yanı sıra, İran’ın güvenliğini de

tehdit eden gerginlikler yarttığının bir göstergesidir.”65

şeklinde konuşmuştur.

Daha tatbikatların yapılmadığı, sadece planlamasının yapıldığı bir dönemde bölge

üzerinde gerginlikler artmıştı. Irak ve Suriye birbirine yakınlaşmış, İran ve Irak arasındaki

59

Bashar, Belal, a.g.e., s. 42. 60

A.g.e. 61

Ibıd., s.259, Aktaran: Bashar, Belal, a.g.e., s. 43. 62

Tatbikatta SAAR-5 füze rampalı iki İsrail savaş gemisi, iki Türk savaş gemisi, bir ABD savaş gemisi ve her üç

ülkeye ait helikopterler kullanılmıştır. İsrail Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın koordinasyonunda ve Hayfa

Limanı’nın 60-70 km açığında, 120 km çapında bir alanda yapılmıştır. 63

http://www.mesajhaber.com/haber.php?haber_id=8363, Aktaran: Bashar, Belal, a.g.e., s.43. 64

Alptekin, Dursunoğlu, a.g.e., s. 300. 65

Hüseyin, Aykol( 1998), Ortadoğu Denkleminde İsrail-Türkiye İlişkileri, Ankara, Öteki Yayınevi, s. 20.

Page 22: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

15

ilişkiler de yumuşamaya başlamıştı. Hatta Yunanistan, Rusya ve Suriye arasında da bir

tatbikatın yapılması gündeme gelmişti. Deniz tatbikatları Ortadoğu’da cephe oluşumlarını

başlatmıştı.

Hem Ortadoğu’daki İslam ülkelerinin itirazları hem de Erbakan’ın iktidara gelmesi

tatbikatın ertelenmesine yol açtı. Ancak bir yıl sonra yapılan tatbikat sonrası İslam ülkeleri

bulundukları konumlarında tepki vermeye devam ediyordu. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü

James Rubin:

“ABD’nin bölgedeki en büyük ve en yakın dostları ve müttefikleri olan İsrail ve

Türkiye arasında güçlü bir ilişki kurulmasını öteden beri teşvik ettiğini”66

belirterek tepkilerin

önüne geçilmesinde etkili olmuştur.

2. İç Politika

VOI muhabiri İzak Feller, İstanbul’a gelen İsrail Cumhurbaşkanı Ezer Weizman’a

uçaktayken şu soruyu:

“Türkiye’nin gelecek başbakanının İslami partinin lideri Necmettin Erbakan olmasını

nasıl karşılarsınız?”67

sormuştur. Weizman ise:

“Türkiye’ye daveti kabul etmemin bir sebebi de bu konuları soruşturmak.

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i çok iyi tanıyorum ve onun, elindeki bütün gücü

kullanarak, böyle bir gelişmeyi önleyeceğini inanıyorum. Ordunun da kenarda bekleyeceğini

sanmıyorum. Dolayısıyla, şu anda, korku üzerine değerlendirmeler yapmanın hiç bir anlamı

yok.”68

şeklinde belirterek, İsrail’in Refah Partisi’ne karşı yaklaşımını ve Türk ordusunun bu

partinin iktidara gelmesine karşın, birtakım faaliyetler içine gireceğini aktarmıştır.

Weizman’ın bu sözleri üzerine 13 Haziran 1996 tarihinde Dışişleri Bakanlığı Sözcü

Yardımcısı Elçi Nurettin Nurkan bir açıklama yapmak zorunda kalmıştır:

“Şüphesiz Türkiye’nin iç konuları Türkiye’nin bileceği bir husustur. Bunun ötesinde

bir yabancı devlet adamının yapmış olduğu açıklama konusunda herhangi bir yorumda

bulunmak istemiyorum.”69

Açıkça içişlerine müdahale anlamına gelen Weizman’ın sözlerini yumuşatan isim

ilginç bir şekilde Erbakan olacaktır:

“Weizman, başka ülkelerin içişlerine karışmayacak kadar deneyimli ve kurt bir

politikacıdır.”70

RP, DYP ile koalisyon kurarak iktidara gelmişti. İsrail yönetimi ise Başbakan

Erbakan’a bir elçi göndererek durumu düzeltmeye çalışacaktı. İsrail Başbakanı

Netanyahu’nun kutlama mesajını Erbakan’a götüren kişi David Granit ise, CHP lideri Deniz

66

Ayın Tarihi, 5 Ocak 1998, Aktaran: Türel, Yılmaz, a.g.e., s. 86. 67

Alptekin, Dursunoğlu, a.g.e., s. 83. 68

A.ge., s. 84. 69

A.g.e. 70

A.g.e.

Page 23: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

16

Baykal’ı da ziyaret etmişti. Görüşmelerde RP iktidarının, Türkiye’nin İsrail ve Arap

politikasını değiştirip değiştiremeyeceğini sormuştu. Baykal ise Türkiye’nin dış politikasının

hükümetlere bağlı olarak değiştirilemeyeceğini bildirmiş, askeri antlaşmaların ve ilişkilerin

devam edeceğini aktarmıştı.71

1990’lı yıllar Türkiye-İsrail ilişkileri açısından önem arzeden yıllardı. Karşılıklı

hedeflerin ortaklaşa gerçekleştirildiği bu zamanda, İsrail tarafı ilişkilere zarar verecek her

türlü oluşumu bertaraf etmek için Türkiye ile yapılan askeri antlaşmaları koz olarak

kullanacaktı.

2.1. Ordunun Dış Politikaya İlişkin Açıklamaları

Körfez Savaşı sonrası dönemde Kuzey Irak, Kıbrıs Sorunu, Yunanaistan, İran, Suriye

ve İsrail ile olan ilişkiler ve Türkiye’ye yönelik artan tehdit algılamalarına paralel olarak,

Türk askeri yetkililer ve kurumların dış politikaya yönelik açıklama ve brifingleri artmıştır.

Özellikle Genelkurmay Başkanlığı’nın Çekiç Güç içindeki denetim yetkisi düşünüldüğünde

MGK’da alınacak kararların etkisinin artmasına yol açmıştır. 1990’lı yıllar boyunca

Genelkurmay Başkanlığı’nın tehdit algılamalarına yönelik açıklamaları kamuoyunda da

kanıksanır hale gelmiştir. Temmuz 1992’de Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş’in

dış politika üzerine değerlendirmeleri şöyledir:

“Önce 6-7 komşumuz varken şimdi 12’ye çıkmış ve etrafımızdaki bilinmezlikler

çoğalmış. Irkçılık hareketleri başlamış. Bakıyorum birbirleriyle sürtüşmeleri var.

Komşularımızdan bazıları bizi tehdit olarak görüyor. Dolayısıyla biz de tehdit altındayız.

Türk halkının huzuru, ona en yakın olan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin güçlü olmasıyla olanak

dahilindedir. Biz güçlü olmak mecburiyetindeyiz. Türk halkına ancak böyle sahip

olabiliriz.Karada, havada, denizde, Silahlı Kuvvetler güçlü olmak zorundadır. Çünkü Silahlı

Kuvvetleri güçlü olan ülkelerde dış politika da kolay yürütülür. Biz güçlü olunca, halkımıza

layık oluyoruz, ona güven veriyoruz, onun refahını sağlıyoruz ve aynı zamanda da dış

politikamıza destek oluyoruz. Bu bizim başlıca vazifemizdir. Bunu devam ettireceğiz.72

Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir’in, Şubat 1997’de ABD’de yaptığı bir

konuşmada İran’ı kastederek: “İslami rejim ihraç etmek”, “PKK’ya destek vermek”,

“Kitlesel imha silahları üretmek”73

gibi ifadeleri kullanarak set bir şekilde eleştirmiştir. Eylül

1998’de Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş’in Reyhanlı’da yaptığı konuşmada

ise: “Artık sabrımız kalmadı. Eğer gerekli tedbirleri almazlarsa önlemleri biz Türk milleti

olarak alacağız.”74

şeklinde belirterek Suriye’ye olan yaklaşımımızı ortaya koymuştur.

Görüldüğü üzere zaman zaman askeri yetkililer dış politikaya yönelik açıklamalarda bulunur

hale gelmiştir. Türk ordusu Türkiye’ye yönelik tehdit algılamalarının ortaya çıkmasıyla

öncelik ve yaklaşımlarını değiştirmiştir. Zamanla Türk dış politikasının etkinsizliğinden

dolayı, karar alıcılara müdahale boyutlarına ulaşan yaklaşımlar sergilemiştir.

71

A.g.e., s. 85. 72

Gencer, Özcan ve Şule, Kut (2000) (Der.), En Uzun On Yıl: Türkiye’nin Ulusal Güvenlik ve Dış Politika

Gündeminde Doksanlı Yıllar (2. Basım), İstanbul, Büke Yayınları, s. 79. 73

A.g.e., s. 81. 74

A.g.e.

Page 24: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

17

Bu süreçte Genelkurmay Başkanlığı tarafında değişik kesimlere brifinglerde verilmeye

başlanarak Silahlı Kuvvetler’in iç siyasi gelişmeler ve Türk dış politikasına yönelik tutumları

ifade edilmiştir. 1995 yılında sonraki dönemde özelikle ordu bu brifingleri üst düzey bürokrat,

basın mensubu kişiler, akademisyenlerle paylaşarak endişelerini dile getirmiştir. Zaman

zaman askeri yetkililer ile siyasal yetkililer arasında kamuoyunun önünde tartışmalar da

yaşanmıştır. Haziran 1997’de yürütlen Çekiç Harekatı için Hükümet ile Genelkurmay

arasında gerginlikler yaşanmıştır. Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreteri Tümgeneral Erol

Özkasnak operasyon için doğrudan Başbakan Erbakan’a yöneltilen ek ödenek isteklerine

yanıt alamadıklarını açıklamıştır.75

Buna karşılık Erbakan’ın “başarısızlıklarına kılıf

arıyorlar” 76

biçimindeki sözleri gerginliği sertleştirmiştir.77

1997 yılında Genelkurmay Başkanlığı tarafından Dışişleri Bakanlığı’na verilen bir

brifing sırasında Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir, Tansu Çiller’i kastederek:

“Bakanınız, Dışişleri Bakanlığıyla ilgilenmedi. Yurt dışına ikili temaslar için iki kere

çıktı. Halbuki bu günler, hergün, her zaman temasların yapılması gereken günlerdir. Dış

politika açısından çok hassas, çok önemli günler yaşıyoruz. Bu durum bizim ülkemizi zaafa

düşürmektedir. Bakanınız Avrupa’yla ilişkilerinde sözlerini tutmadı. Bu da Türkiye’nin

dışarıda güvenirliliğini azalttı. Bizim eleştirilerimiz bu çerçevede Bakanınıza yöneliktir.”78

Dışişleri Bakanı Çiller ise: “Bakanlık büyük ve çalışkan bir kurumdur. Türk ordusu muvaffak,

ama komutanlar başarısız, diyemezsiniz. Askerler siyasetin dışına çekilmelidir.”79

Bu

açıklamanın üzerine Genelkurmay Başkanlığı bir açıklama yayınlayarak Bakan Çiller’in

tutumunun, ülkenin “Laik ve demokratik yapısını gözetmekten çok, kendisinin kontrolden

çıkmış iktidar hırsıyla” ilgili olduğu belirtilmiştir.80

2.2. 1990’lı Yıllara Bir Bakış

28 Şubat sürecinin öncesinde Türk kamuoyu sürekli yeni sorunlarla karşılaşmış, iç

politika ve dış politika anlamında bazı krizler patlak vermiştir. Faili meçhul cinayetlerin

olduğu ve arttığı bu dönemde siyasetçiler, askeri personeller, MİT mensubu görevliler,

akademisyenler, gazeteciler katledilmiş, Türkiye üzerinde bir tür oyun oynanmak istenmiştir.

Yine aynı zaman zaman zarfında Sivas Madımak ve Erzincan Başbağlar saldırıları gibi

katliamlarla ülke genelinde terör olayları artmıştır. Sözde bu saldırıların arkasında İslami(?)

75

Kemal Yurteri, “Hükümet Operasyona Para Vermedi” başlıklı haber, Yeni Yüzyıl, 7 haziran 1997, Aktaran:

Gencer, Özcan ve Şule, Kut, a.g.e., s. 82. 76

Sedat Bozkurt, “Erbakan Genelkurmayı Suçladı” başlıklı haber, Yeni Yüzyıl, Haziran 1997, Aktaran: Gencer,

Özcan ve Şule, Kut, a.g.e. 77

Bu restleşme ise askeri yetkililer ile Maliye Bakanlığı yetkilileri arasında yapılan görüşmelerden sonra,

Hükümetin Genelkurmay Başkanlığı’na gönderdiği bir taahhütname son bulmuştur. 78

“Çevik Bir’den Çiller’e Ağır Eleştiri” başlıklı haber, Hürriyet, 27 Haziran 1997, Aktaran: Gencer, Özcan ve

Şule, Kut, a.g.e., s. 83. 79

Ahmet Sever ve Barçın Yinanç, “Çiller Orduya Çattı” başlıklı haber, Miliyet, 28 Haziran 1997, Aktaran:

Gencer, Özcan ve Şule, Kut, a.g.e. 80

Yusuf Özkan, “Genelkurmay’dan Çiller’e Jet Yanıt” başlıklı haber, Milliyet, 28 Haziran 1997, Aktaran:

Gencer, Özcan ve Şule, Kut, a.g.e.

Page 25: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

18

terör örgütleri gösterilmiş ve ülke içinde laik-anti laik bir kutuplaşma oluşturulmuştur. 1993

yılında gazeteci Uğur Mumcu’nun öldürülmesinden sonra, cenaze töreninde “Kahrolsun

Şeriat, Türkiye İran gibi olmayacak”81

şeklinde söylenen bu tezahüratlar 28 Şubat sürecinin

fitilini ateşlemiştir.

27 Mart 1994 yerel seçimlerinde ilk iki sırayı DYP ve ANAP paylaşmış, Refah Partsi

ise oy oranı arttırarak %19.1’e ulaşarak ciddi bir başarı elde etmiştir.82

Bu seçimlerdeki

başarısını genel seçimlere taşıyan RP, 24 Aralık 1995 genel seçimlerinde 158 milletvekili

çıkarmıştır. Meclis Başkanlığı seçimlerini ANAP’ın adayı Mustafa Kalemli seçilmiştir.

TBMM eski Başkanı Kalemli, bu dönemde MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş’in

kendisini ziyaret ederek: “RP’nin içinde olacağı bir hükümetin kurulması halinde ülkede çok

kötü şeylerin olacağını ifade ettiğini”83

belirtmiş ve yine aynı dönemde Genel Kurmay

Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’nın, kendisinden RP’nin içinde olacağı bir koalisyona engel

olunmasını istediğini belirmiştir.84

DKK Oramiral Güven Erkaya, Ocak 1996 yılında Milliyet gazetesine verdiği

röportajda: ““Hiç kimse, yüzde 50’nin üstünde oy alsa bile, Türkiye’de demokrasinin

kuralları uygulanacak diye, bir partinin şeriata dayanan bir İslam devleti kurmasına,

demokrasiyi kullanarak ülkede laik rejimi değiştirmesine göz yumamaz. İcabında demokrasi

kurallarının dışına çıkılarak bu engellenir. Zaten bunu halk askerden ister, aksine bir

davranış karşısında ise, halk, “Ordu ne güne duruyor, bizi irticaya mı teslim edeceksiniz?

Diye sorar. Elbette, temennim, ülkemizde işlerin bu raddelere gelmemesidir.”85

diye belirterek

Silahlı Kuvvetler’in bakış açısını net bir şekilde ortaya sermiştir. Koalisyon çalışmaları ise sol

partilerin desteği ile sonuç vermiş ve 6 Mart 1996 yılında Ana-Yol hükümeti kurulmuştur.

Ancak önemli bürokratların atamaları sırasında ve Çiller’e yönelik yolsuzluk iddialarının

gündeme gelmesiyle hükümetin ömrü kısa sürmüştür. Haziran 1996 yılında ise Başbakan

Mesut Yılmaz istifasını Cuhurbaşkanı Süleyman Demirel’e sunmuştur.

2.3. Refah-Yol Hükümeti

Ana-Yol hükümetinin sona ermesinden sonra, Cumhurbaşkanı Demirel hükümet

kurma görevini seçimden en yüksek oyu alan RP lideri Erbakan’a vermişti. Hükümet kurma

çalışmalarıyla siyasi gerginlik daha da artmıştı. Erbakan DYP ile yapılan temaslarda ilerleme

kaydederek, 28 Haziran 1996 yılında “Dönüşümlü Başbakanlık”86 önerisinde bulunmuştur. 8

81

TBMM (Kasım 2012), “Ülkemizde Demokrasiye Müdahale Eden Tüm Darbe ve Muhtıralar ile Demokrasiyi

İşlevsiz Kılan Diğer Bütün Girişim ve Süreçlerin Tüm Boyutları ile Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin

Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu” (Cilt 1- Sıra Sayısı 376), s.38,

http://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem24/yil01/ss376_Cilt1.pdf, erş. 26.02.2015. 82

DYP seçimlerde 21.4 ve ANAP 21.08 oy oranlarına ulaşmıştır. 83

TBMM (Kasım 2012), “Ülkemizde Demokrasiye Müdahale Eden Tüm Darbe ve Muhtıralar ile Demokrasiyi

İşlevsiz Kılan Diğer Bütün Girişim ve Süreçlerin Tüm Boyutları ile Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin

Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu”, s. 43. 84

TBMM(Kasım 2012), a.g.e. 85

Bir Asker, Bir Diplomat, Güven Erkaya-Taner Baytok Söyleşi”, Doğan Kitap, İstanbul, 2001, s.239., Aktaran:

TBMM (Kasım 2012), a.g.e., s. 43-44. 86

Buna göre ilk iki yıl Erbakan Başbakan olacaktı, Çiller ise sonraki iki yıl için Başbakanlık görevini

üstlenecekti.

Page 26: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

19

Temmuz 1996 yılında yapılan oturumla hükümet resmen kurulmuş oldu. Erbakan’nın iktidara

gelmesiyle kendisine karşı oluşan yerleşik iktidar sahipleri87

ile iyi geçinmesi gerektiğini

düşünerek politika ve söylemlerini yumuşatmıştır. Bu noktada çeşitli kurumlar aracılığıyla

aldığı brifing ve Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında elde etmiş olduğu izlenimler

neticesinde dış politika söylemleri değişmiştir. Özellikle MGK toplantılarında Türkiye’nin

karşı karşıya olduğu iç ve dış güvenlik tehditleri karşısında, ABD, AB ve İsrail ile olan

ilişkilerin önemi üzerinde durulmuştur. Erbakan, MGK toplantılarında sonra Çekiç Güç’ün

görev süresinin uzatılmasına onay vermiş; Türkiye ile İsrail arasında yapılan “Askeri Eğitim

ve Savunma Sanayisi Antlaşmasını” kamuoyuna açıklanmamak kaydıyla imzalamış; Yüksek

Askeri Şura kararları gereği irticai faaliyetlerde bulunduğu gerekçesiyle 13 subay ve

astsubayın ihraç edilmesine ve yine YAŞ kararları gereği aşırı sağ ve sol örgütlerle bağlantılı

olduğu iddia edilen 13 subay ve 16 astsubayın da ihraç edilmesi kararlarını imzalamıştır.88

27 Ocak 1997 tarihinli MGK toplantısında irtica konusu gündeme gelmiş, DKK

Oramiral Güven Erkaya: “Aşırı dinci akımlar bugün PKK tehdidinden daha büyük bir tehlike

haline gelmiştir. PKK tehdidi ikinci plana düşmüştür”89

açıklamasını yapmasıyla, bir süredir

yazılı ve görsel medyada sunulan irticanın terörün önüne geçtiği konusundaki yaklaşımlar

MGK bünyesine girmiştir. Cumhurbaşkanı Demirel bir sonraki MGK toplantısında bu

konunun gündeme geleceğini belirtmiştir. İrtica konusunun özellikle Erbakan döneminde

gündeme gelmesi, medya ile sorunlar yaşanmasının90

, Erbakan hükümetine karşı olan

tutumların91

, çeşitli grupların laik sistemin karşısında olduklarını söylemeleri ve protestolar

düzenlemeleri92

yakından ilgilidir.

Bu dönem içinde Erbakan’ın İran ve Libya ziyaretleri kamuoyunda epeyce

tartışılmıştır. Erbakan Anadolu’daki sermaye ile uzak Müslüman ülkeler arasında ticareti

geliştirmeyi hedeflemiştir. Genelkurmay Başkanlığı tarafından verilen brifinglerde İran’ın

irtica ve bölücü terör eylemlerini desteklediğini belirtmiş, Erbakan buna rağmen ziyaretlerine

başlamıştır. İran’a yaptığı ziyarette ise iki ülke arasında doğalgaz anlaşması imzalanmıştır.

İran gezisinin ardında Libya, Mısır ve Nijerya’yı kapsayan bir geziye çıkmayı hedefleyen

Erbakan’a gerek iç dinamiklerden gerekse de ABD gibi dış dinamiklerden tepki gelmiştir.

Özellikle ABD tarafından terörist devlet ilan edilen Libya ziyareti gerginliklere yol açmıştır.

Erbakan’ın Libya ziyareti esnasında parlamentoda tartışmalar yaşanmış, Ankara ve Konya’da

Cuma namazı sonrası çeşitli gruplar “Şeriat İsteriz”, “Yaşasın Hizbullah” ve “Yaşasın Şeriat”

gibi sloganlar atarak TBMM’ye doğru yürüyüşe geçmişlerdir.93

Libya’da ekonomik ilişkiler

87

Asker ve sivil bürokrasi. 88

TBMM(Kasım 2012), a.g.e., s. 47. 89

A.ge., s. 49. 90

Erbakan’ın konuşmalarında “bir kısım medya” diye vurguladığı medya ile karşı karşıya olması. 91

Erbakan’ın göreve gelmesiyle şeriatın gündeme gelmesi ve laik sisteme karşı olduğunun sürekli olarak

işlenmesiyle kamuoyu oluşturulması çabaları, Erbaka’nın tarikat liderlerine ve şeyhlere Başbakanlık’ta iftar

yemeği verilmesi kamuoyunda epeye tartışılmıştır. 92

1990’lı yıllarda Aczmendilerin ortaya çıkması, laik sisteme karşı oldukları ve şeriatın geri geleceği yönündeki

açıklama ve fikirleri kamuoyunda tartışmalara neden olmuştur. Aczimendi lideri Müslüm Gündüz’ün bir kadınla

basılması ve olayın adeta canlı yayınla kamuoyuna servis edilmesi, Erbakan hükümetini zor durumda bırakmış,

bu tarikat ile Erbakan hükümeti arasında medya da bağlantı olduğu üzerinde durulmuştur. 93

Nilüfer, Öztürk (2006), “28 Şubat’a Giden Yolda Türk Basını”, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, Ankara

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi ve Siyaseti Bilimi Bölümü, s. 61,

Page 27: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

20

üzerinde durulurken, Erbakan ABD tarafından terörist ilan edilen Kaddafi’ye övmüş, Türkiye

NATO müttefiki olarak bu durumdan ABD’nin rahatsızlık duymasına neden olmuştur.

Erbakan’ın Kaddafi ile yaptığı görüşmede sarfettği şu sözler Türkiye’de sert tepkilere yol

açmıştır: “İslam tarihini Türkiye’den alırsak, geriye Türkiye’nin tarihi kalmaz. Türkiye’nin

tarihinin başlangıcı Birinci Dünya Savaşı’dır deniyor. Ama büyük Türkiye Birinci Dünya

Savaşı’ndan önce de vardı. Selçuklu, Osmanlı, Birinci Selim, Kanuni Sultan Süleyman..

Bunlar nereye gittiler? Türkiye, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra bunları inkar etmiştir.

Türkiye, tarihinin inkar etti. Bir tek Refah Partisi inkar etmedi. Türkiye, Birinci Dünya

Savaşı’ndan sonra iradesini kaybetmiştir. Türkiye, ABD üslerinin işgali altındadır. Bu üsler,

Irak’a karşı kullanılmaktadır. Türkiye’nin iradesi özgürlüğüne kavuşuncaya kadar mücadele

etmemiz gerekiyor. Türkiye’nin geleceği Araplarladır... Siyasi alandaki memnuniyetim,

sadece değerli kardeşim Erbakan’ın hükümete gelmesiyle birlikte ortaya çıktı... Tek tesellimiz,

RP’nin hükümette olmasıdır. Türkiye’de tarihini inkar etmeyen, tarihine vefa duyan bir tek

RP var. RP, Türkiye’nin bugünü ile geçmişi arasındaki halkayı bağlamak isteyen tek

partidir... Tarihine saygılı olan Türk insanları RP’ye katılmalıdır... Kürtlerin Libya’da,

İran’da, Irak’ta her yerde bağımsız olmaları doğaldır... Kürtlerin de Araplar gibi özgürlüğe

ihtiyacı vardır. Araplar da Kürtler gibi bölgelerinde böyle bir savaşa girmiş ve

bağımsızlıklarına kavuşmuşlardır... Ortadoğu güneşi altında bu millette yerini almalıdır.

Kürtler de Müslümandır, İranlılar ve Araplarla kardeştir.”94

Bu sözler muhalefetteki CHP’yi harekete geçirmiştir ve Erbakan hakkında gensoru

vermelerine yol açmıştır. Bazı DYP’li milletvekilleri de Erbakan’ın çizgiyi geçtiğini

belirtmiş, olayları yatıştırmak ise Çiller’e düşmüştür. Tüm bu olanlara rağmen Erbakan

Türkiye’ye memnun dönmüş, medyada ise darbe söylentileri ayyuka çıkmıştır. 20 Aralık 1996

yılında Hürriyet gazetesinde, iki üst düzey askeri yetkiliye, “Askerler huzursuz. Silahlı

Kuvvetlerbir darbe hazırlığı içerisinde mi?” şeklindeki soruya: “Bu defa işi silahsız kuvvetler

halletsin”95

bu şekilde cevap vermişlerdir.96

25 Aralık 1996’da Anadolu Ajansına demeç

veren Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı: “... Maalesef son zamanlarda ülkemizde

laiklik üzerine bir kavram kargaşası yaratılmak istenmektedir. Bundan amaç, kurulmuş olan

laik demokratik düzeni değiştirerek, ülkeyi Ortaçağ karanlığına sürüklemektir. Böyle bir

oluşum Türk halkı ve onun ayrılmaz bir parçası olan Türk Silahlı Kuvvetleri’nce kabul

edilemez.”97

şeklinde ifade etmiştir. Karadayı’nın bu sözleri bir muhtıra gibi algılanmış,

toplumsal huzursuzluklar ve gerginlik had safhaya ulaşmıştır.

https://www.google.com.tr/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=10&cad=rja&uact=8&ved=0CFIQFj

AJ&url=http%3A%2F%2Facikarsiv.ankara.edu.tr%2Fbrowse%2F4165%2F4644.pdf&ei=JpsBVfn_MMaxUZ6

HgZgG&usg=AFQjCNFpv3npIH7e_O5QseXmOUt7IBOA4g&bvm=bv.87920726,d.d24, erş. 12.03.2015.

94 Hakan, Akpınar (2001), “28 Şubat Postmodern Darbenin Öyküsü”, Ümit Yayıncılık, Ankara, Aktaran:

Nilüfer, Öztürk (2006), “28 Şubat’a Giden Yolda Türk Basını”, a.g.e., s. 62-63. 95

O dönem Hürriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün aynı isimli manşet haberi. Röportajı

veren komutanların isimleri açıklanmamıştır. Bu olaydan bir hafta sonra Müslüm Gündüz-Fadime Şahin olayı

patlak vermiştir. 96

Nilüfer, Öztürk (2006), “28 Şubat’a Giden Yolda Türk Basını”, a.g.e., s. 73. 97

Hakan, Akpınar (2001), “28 Şubat Postmodern Darbenin Öyküsü”, Ümit Yayıncılık, Ankara, Aktaran:

Nilüfer, Öztürk (2006), “28 Şubat’a Giden Yolda Türk Basını”, a.g.e., s. 74.

Page 28: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

21

31 Ocak 1997’de Ankara’nın Sincan ilçesinde RP’li Sincan Belediyesi, “Kudüs

Gecesi” isimli bir etkinlik düzenlenmiş, bir tiyatro sahnelenmiş ve çeşitli şiirler okunmuştur.

Etkinliğe Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız’ın davetlisi İran Büyükelçisi Muhammed

Rıza Bagheri de katılmıştır. Bu etkinlikte İran Büyükelçisi Bagheri’nin “Amerika ve İsrail’i

düşman ilan edip, şeriat çağrısı yaptığı” belirtilmektedir.98

Bunun üzerine yaşanan

tepkilerden ötürü Dışişleri İran Büyükelçisi Bagheri’yi Bakanlığa çağırarak görüşmüştür.

Görüşmeden sonra: “Büyükelçinin söz konusu gecede yaptığı konuşmanın, içişlerimize

müdahale niteliği taşıyan unsurlar ve Türkiye'nin dostu bazı ülkelere karşı uygun olmayan

eleştiriler içerdiği, bu beyanlarının tarafımızdan protesto edildiği belirtilmiştir”99

şeklinde

yazılı açıklamada bulunulmuştur. Büyükelçinin sınır dışı edilmemesi Genelkurmay tarafından

tepkiyle karşılanmıştır. 3 Şubat 1997’de DGM tarafından bu olay hakkında inceleme

başlatılmıştır.100

4 Şubat 1997’de ise Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen

Komutanlığına bağlı bulunan askeri araçlardan oluşan konvoy, Sincan ilçe sokaklarından

Akıncı Üssü’ne motorlu yürüyüş gerçekleştirmiştir.101

Tankların Sincan’daki yürüyüşü, darbe

söylentilerini gündeme getirmiş, ancak Genelkurmay Başkanlığı bunun altı ayda bir yapılan

normal bir tatbikat olduğunu belirtmiştir.102

Tankların geçtiği sırada İçişleri Bakanı Meral

Akşener, Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız’ı görevden almıştır. Başbakan Erbakan ise

tankların yürüdüğü gün mecliste yaptığı grup toplantısında: “... Mesele laiklik değil, laikliği

din düşmanı olarak kullanmak isteyenlerin rahatsızlığıdır. Bunları yapmak isteyenler bir

avuçtur. Onlar da fosil olmuştur.”103

şeklinde ifade ederek, bu tarz gündem oluşturma

çabalarına fırsat vermemelerini milletvekillerinde ve partilililerden istemiştir.

Laiklik-şeriat tartışmalarının arttığı bu dönemde siyaset ve ordunun gergin oluşu,

toplumunda birtakım huzursuzlukların çıkmasına neden olmuştur. Bir tarafta RP’ye destek

mitingleri yapılırken ve Cuma namazı çıkışları çeşitli grupların “Şeriat Gelecek!” şeklindeki

çeşitli söylemleri olurken; bir taraftan da “Türkiye İran Olmayacak!” ve “Türkiye laiktir!”

gibi hükümet karşıtı eylemler ve Cumhuriyet mitingleri yapılarak toplumsal tabakalaşma ve

kırılganlıklar artmıştır.

98

TBMM(Kasım 2012), “Ülkemizde Demokrasiye Müdahale Eden Tüm Darbe ve Muhtıralar ile Demokrasiyi

İşlevsiz Kılan Diğer Bütün Girişim ve Süreçlerin Tüm Boyutları ile Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin

Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu”, a.g.e., s. 54. 99

A.g.e., s. 54-55. 100

7 Şubat’ta görevden alınan Belediye Başkanı Bekir Yıldız, 4 yıl 7 ay hapis cezasına çarptırılmıştır, daha sonra

ise affa uğramıştır. 101

TBMM(Kasım 2012), “Ülkemizde Demokrasiye Müdahale Eden Tüm Darbe ve Muhtıralar ile Demokrasiyi

İşlevsiz Kılan Diğer Bütün Girişim ve Süreçlerin Tüm Boyutları ile Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin

Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu”, a.g.e., s. 55. 102

Sincan’daki tankların yürüyüşünden sonra, Orgeneral Çevik Bir tarafından “Demokrasiye balans ayarı” veya

“rejime ince ayar yapıldı” şeklindeki ifadeler televizyon, gazete, çeşitli belgesel ve akademik çalışmalarda dile

getirilmiştir. 28 Şubat davası görüşmelerinde ise Çevik Bir bu sözlerin kendisine ait olmadığını söylemiştir. 103

Nilüfer, Öztürk (2006), “28 Şubat’a Giden Yolda Türk Basını”, a.g.e., s. 81-82.

Page 29: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

22

2.4. 28 Şubat 1997 MGK Kararları

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, İsrail Genelkurmay Başkanı

Orgeneral Amnon Shahak’ın davetlisi olarak 24 Şubat 1997 tarihinde İsrail’e gitti. TSK’nın

en üst makamının İsrail ziyaretiyle iki ülke arasındaki ilişkiler yeni bir boyut kazanıyordu.

Genelkurmay Başkanı Karadayı İsrail’li askeri yetkililerle görüşmesinde sonra, İsrail

Başbakanı Benjamin Netanyahu ve Devlet Başkanı Ezer Weizman ile görüşmüştü.104

Genelkurmay Başkanı Karadayı’nın İsrail ziyareti İsrail’in önemli gazetelerinden olan

Jerusalem Post tarafından: “Karadayı’nın ziyareti İslamcı Başbakan Erbakan’ın muhalefetine

rağmen Batı yanlısı Türk Ordusu’nun açıkça İsrail ile stratejik bağlarını sürdürmekte kararlı

olduğunu ifade ediyor.”105

şeklinde duyurulmuştu. Yine İsrail’in bir diğer gazetesi olan

Ha’aretz’in sorularını yanıtlayan Genelkurmay Başkanı Karadayı, İsrail ile olan “know-

how”106

mekanizması hakkında bilgi vermiş ve ayrıca laikliğin Türkiye’nin değişmez

yapısının olduğunu belirtmiştir.107

Genelkurmay Başkanı Karadayı’nın 28 Şubat 1997

yılındaki MGK toplantısından bir gün önce İsrail’den dönmüş olması, zaman zaman sığ

tartışmalara konu olmuştur. 28 Şubat MGK kararlarında İsrail’in etkili olabileceği

dillendirilmiştir. İsrail ve Türk basınından bu ziyaretle ilgili anlaşılan İsrailli yetkililerin, RP

ve söylemleri üzerine Genelkurmay Başkanı Karadayı’ya danışmaları ve de Karadayı’nın bu

konu hakkında Türk siyasetinin ve dış politikasının, kurum ve kişilere göre şekillenmesinin

doğru olmadığının vurgulandığı olarak söyleyebiliriz.

Ülke genelinde artan gerginliklerle beraber 28 Şubat 1997 tarihinde yapılacak olan

MGK toplantısı büyük önem arzediyordu. Önceki toplantılarda Oramiral Güven Erkaya

tarafından gündeme getirilen irtica konusunun, 28 Şubat’ta yapılacak olan MGK’da

görüşülmesi planlanmıştı. Toplantıdan önce Genelkurmay Başkanlığı Cumhurbaşkanı

Demirel’e brifing vermiş ve toplantı gündeminin irtica konusu olması belirlenmişti. MGK

Genel Sekreteri Orgeneral İlhan Kılıç tarafından toplantı gündeminin “irticai hareketler”

olduğu, Başbakan Erbakan’a bildirilmişti.108

Tarihi MGK Çankaya Köşkü’nde saat 16.30

başlamıştır. Toplantıda MİT ve Genelkurmay istihbaratı tarafından “irticai faaliyetler” üzerine

çeşitli sunumlar yapılmıştır. Toplantı uzun saatler devam etmiş, birtakım öneriler hükümete

tavsiye niteliğinde sunulmuştur. Buna göre Anayasa’nın dördüncü maddesiyle teminat altına

alınan laiklik ilkesinin titiz bir şekilde korunmasına, bunun için gereken her türlü yasal

düzenlemenin yapılması gerektiği ifade edilmiştir.109

Tarikatlara bağlı özel yurt ve okulların

denetim altına alınması, sekiz yıllık kesintisiz eğitime tüm yurtta geçilmesi gibi tedbirler de

MGK tutanağında yer almıştır. Ayrıca tutanaklarda TSK’yı din düşmanıymış gibi gösteren

basın organlarının denetim altına alınması ve TSK’dan ihraç edilen personelin diğer kamu

104

Alptekin, Dursunoğlu, a.g.e., s. 102-103. 105

A.g.e., s. 103. 106

Bir firma tarafından üretim teknolojisi ve işletme yönetimiyle ilgili sahip olduğu bilgileri, bir başka firmaya

satması, kiralanması veya lisans verilmesi şeklinde kullanım izni sağlamasıdır. Özellikle 1990’lı yıllardan sonra

askeri yazlım teknolojisinin İsrail’li şirketler ve askeri birimler tarafından Türkiye’ye aktarımı sırasında

gündeme gelmiştir. 107

Alptekin, Dursunoğlu, a.g.e., s. 102. 108

Nilüfer, Öztürk (2006), “28 Şubat’a Giden Yolda Türk Basını”, a.g.e., s. 87. 109

A.g.e., s. 91.

Page 30: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

23

kurum ve kuruluşlarıyla olabilecek istihdamlarına imkan verilmemesi de yer almıştır.110

T.C.

Anayasası, Türk Ceza Yasası, Siyasi Partiler ve Belediyeler Yasası’na aykırı olarak meydana

gelen olaylara karşı gerekli yasal tedbirlerin alınması ve tekrarlanmaması için kesin

tedbirlerin hükümet tarafından alınması da bu tutanaklarda yer almıştır.111

Bunun gibi birçok

kararın alındığı 28 Şubat MGK kararlarından sonra, irtica tehlikesi bir numaralı tehdit unsuru

haline gelmiştir. RP Hükümeti iktidarda kalma mücadelesi verirken; “Silahsız Kuvvetler”

hükümet ile olan mücadelesini sürdürmeye devam etmiştir. Bu süreçten sonra Türkiye’de ilk

kez iktidarda olan bir partiye (RP) karşı kapatma davası açılacak, Erbakan görevi Çiller’e

devretmek için istifa edecek ancak, sürpriz bir şekilde Cumhurbaşkanı Demirel hükümeti

kurma görevini ANAP lideri Mesut Yılmaz’a vermiş, 30 Haziran 1997 ‘de ANASOL-D

Hükümeti kurulmuştur.

110

Türkiye Gazetesi, “İşte Okuyanları Şoke Eden 28 Şubat’ın MGK Tutanakları”, 23.09.2013,

http://www.turkiyegazetesi.com.tr/gundem/79911.aspx, erş. 27.03.2015. 111

Nilüfer, Öztürk (2006), “28 Şubat’a Giden Yolda Türk Basını”, a.g.e., s. 92.

Page 31: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

24

III. BÖLÜM: TÜRKİYE-İSRAİL YAKINLAŞMASININ TÜRKİYE’NİN

KOMŞU DEVLETLERİYLE OLAN İLİŞKİLERİNE ETKİSİ

1. Askeri Antlaşmalara Bakış Açıları

Türkiye ile İsrail arasındaki işbirliği ve yapılan askeri antlaşmalar sonucu, başta

Ortadoğu ülkeleri olmak üzere Türkiye’nin komşu devletleri rahatsızlıklarını dile

getirmişlerdir. Türkiye’nin, antlaşmaların herhangi bir üçüncü devlete karşı yönelik

olmadığını resmi makamlarca beyan edilmesine rağmen112

, Arap coğrafyası bu girişimleri

tepkiyle karşılamıştır.

Özellikle bu askeri antlaşmalar Arap kamuoyunda uzun süre değerlendirilmiş, başta

Suriye, İran ve Mısır olmak üzere çeşitli ülkelerin resmi yetkilileri tarafından sert bir şekilde

eleştirilmiştir. Bu ülkelerin ortak kaygıları ise, iki ülkenin bölgede Arap ülkelerine karşı

işbirliğine gittikleri ve barışı tehdit ettikleri olarak belirlenmiştir. Türk ordusun eğitilmesi ve

donatılması karşılığında; Türkiye’nin İsrail’e üs sağladığı ve bu şekilde Suriye ve İran

üzerinde izleme hakkı elde ettiği şeklinde yorumlanmıştır.113

İran’a göre İsrail’li yetkililer, Türkiye’nin Kuzey Irak’a yönelik yaptığı

operasyonlarda görev almaktaydı ve Türkiye-İsrail ittifakının Suriye’yi zorunlu olarak bu

ittifaka dahil etmesine neden olcaktı ve böylece İran-Suriye blokunun etkisi kırılarak İran

yalnızlaştırılacaktı. Bu nedenle İran, Türkiye’yi: “kendi topraklarını İsrail’in arka bahçesi

olarak kullanmasına izin vermekle” suçlamıştı.114

İran Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi,

Türkiye Dışişleri Bakanı İsmail Cem’in İran’ı 1998 yılında ziyareti sırasında, Türkiye ile

İsrail arasındaki işbirliğini kınayarak: “İslam dünyasının şoke uğradığını” belirtmiştir.115

Suriye’nin al-Baath gazetesi Türkiye-İsrail işbirliğini şu şekilde nitelemiştir: “... ilan

edilmemiş bu ittifak, barış sürecini bertaraf etme amacının ötesinde, Araplar ve onların yasal

hakları pahasına da olsa yeni kazançlar elde etmeyi amaçlamıştır....”116

Çeşitli ülkelerden

gelen itirazların kapsamlı bir değerlendirmesi de Arap Birliği, “Ortadoğu’nun haritasını

yeniden çizmek için atılan bir adım” olarak nitelemiş ve Türkiye’yi antlaşmayı gözden

geçirmeye davet etmiştir.117

Dönemin Arap Birliği Genel Sekreter Yardımcısı Muvaffak El-

Allaf ise: “Antlaşmalar Suriye, Lübnan, Irak ve diğer Arap ülkeleri için doğrudan bir

tehdittir ve İsrail ile Türkiye’nin Arap ülkelerine karşı kötüniyetlerinin bir göstergesidir.”

şeklinde ifade etmiştir.118

Suriye Savunma Bakanı General Mustafa Tlas, Türkiye ile İsrail

112

Türkiye’nin İsrail ile yaptığı Askeri Eğitim ve İşbirliği Antlaşmasına benzer antlaşmalar, 17’si İslam İşbirliği

Teşkilatı üyesi toplam 29 üye ülke ile yapılmıştır. 113

Türel, Yılmaz (2001), Türkiye-İsrail Yakınlaşması, a.g.e., s. 67. 114

A.g.e., s. 68. 115

Bülent, Aras (1999), “İsrail-İran-Türkiye Üçlüsünde Gelişen İlişkilere Alternatif Bir Bakış”, Avrasya Dosyası

(İsrail Özel), (5, 1), s. 203, Aktaran: Türel, Yılmaz (2001), Türkiye İsrail Yaknlaşması, a.g.e. 116

A.g.e. 117

Ayın Tarihi, 17 Eylül 1998, Aktaran: Türel, Yılmaz (2001), Türkiye İsrail Yaknlaşması, a.g.e. 118

Suat, Parlar (1999), Ortadoğu’da Yeni Dünya Düzeni, Yar Yayınları, İstanbul, s. 15, Aktaran: Türel, Yılmaz

(2001), Türkiye İsrail Yaknlaşması, a.g.e., s. 70.

Page 32: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

25

arasındaki antlaşmaların asıl hedefinin Suriye üzerinde baskı kurmak olduğunu söyleyerek,

Türkiye’ye karşı tutum sergilemiştir.119

Türkiye ile İsrail arasında imzalanan antlaşmaların ortaya çıkması, Suriye ve İran gibi

ülkelerden tepkiler gelmesi üzerine devreye girmek isteyen Mısır Devlet Başkanı Hüsnü

Mübarek, Mısır Dışişleri Bakanı Amr Mousa’yı bilgi almak ve incelemelerde bulunmak üzere

Ankara’ya göndermiştir. Dışişleri Bakanı Mousa’nın dönmesinden sonra, Hüsnü Mübarek

antlaşmaların sadece eğitim amacıyla yapıldığını ve üçüncü taraflara yönelik bir amaç

taşımadığı yönündeki beyanatlardan tatmin olmadığını açıkça söylemiştir.120

Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerden rahatsız olan ülkelerden biri de Yunanistan

olmuştur. Yunanistan Savunma Bakanı Akis Tzochatsopoulos’un bu konudaki görüşleri şu

şekilde: “... İki ülke arasında yoğunlaşan askeri işbirliği bölge güvenliği için büyük bir tehdit

oluşturmaktadır. ... Biz Türkiye ve İsrail arasında gelişen ekonomik işbirliğine karşı

çıkmıyoruz. Ekonomik işbirliği silah alış-verişi şeklinde gerçekleşse bile bunu hoş görebiliriz.

... Türkiye, saldırgan tavrını İsrail’den alacağı ileri teknoloji ile daha da yoğunlaştıracak.

Bunu da asla hoş görmeyiz.”121

olmuştur.

İki ülkenin ilişkileri geliştirmeye yönelik çabaları hem Türkiye hem de İsrail içinde de

birtakım tepkilere neden olmuştur. Bazı İsrail basın ve yayın organları, ikili ilişkilerin İsrail’e

birtakım yeni sorun alanları açacağını gazetelerinde o dönem sürecinde sürekli olarak

işlemiştir.122

Türkiye-İsrail yakınlaşması kuşkusuz İsrail’in Suriye politikasını gözden

geçirmesine yeni önlemler almasına sebebiyet vermiştir. Aynı türden tepki ve önlemler de

Suriye tarafından İsrail’e karşı alınmıştır. Türkiye’nin Arap ülkeleri ile olan güvenlik

problemleri, Yunanistan ile olan Ege ve Kıbrıs sorunlarından dolayı, İsrail’in Türkiye ile olan

işbirliği uğruna birçok riskle karşılaşabileceği üzerinde durulmuştur.

Türkiye ile İsrail arasındaki işbirliğ sürecine destek ise ABD ve Batı tarafından

gelmiştir. ABD Dışişleri Sözcüsü Nicholas Burns, 1997 yılında: “İsrail ile Türkiye’nin dost

olmak istemeleri bizi duygulandırıyor. ... Eğer bazı Arap devletleri bundan rahatsız olurlarsa

bu talihsizlik olur.”123

şeklinde ifade etmiştir. ABD ve onun önderliğindeki Batı Soğuk Savaş

sonrası Kafkas, Ortadoğu ve Balkanlar ayrı bir önem vermiş ve bu bölge içinde Batı’nın ortak

değerlerini paylaşacak rol-model ülkelerle ilişkilerini geliştirmeye başlamıştır. Bu bağlamda

Türkiye-İsrail gibi bir ittifak tam da Batı’nın istediği bir oluşum tarzıdır.

Türkiye’nin gelişen ilişkiler karşısındaki tutumunu üç başlıkta ifade edebiliriz:

I. Din ölçeğinden hareketle, yapılan askeri antlaşmalara karşı olan gruplar,

II. Arap dünyası ile olan tarih ölçeğinden hareketle, yapılan askeri antlaşmalara destek

verenler,

119

Ayın Tarihi, 1 Ocak 1998, Aktaran: Türel, Yılmaz (2001), Türkiye İsrail Yaknlaşması, a.g.e. 120

Süha, Bölükbaşı (1999), “Türkiye ve İsrail: Mesafeli Yakınlıktan Stratejik Ortaklığa”, Liberal Düşünce

(4,13), s. 146, Aktaran: Türel, Yılmaz (2001), Türkiye İsrail Yaknlaşması, a.g.e., s. 71. 121

Türel, Yılmaz (2001), Türkiye İsrail Yaknlaşması, a.g.e., s. 71. 122

A.g.e., s. 72. 123

A.g.e., s. 74.

Page 33: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

26

III. Tarih ve din ölçeğinden bakmayıp, Türkiye’nin komşuları İran, Irak, Suriye ve

Yunanistan ile iyi ilişkiler kurulması gerektiğini ve bir yandan da İsrail ile ilişkilerin

belirli bir mesafede tutularak devam etmesini savunan gruplar yer almaktadır.

Dışişleri Eski Bakanı İlter Türkmen bu konudaki düşüncelerini şöyle ifade etmiştir:

“Ortadoğu politikasında çok dikkatli davranmak lazım. Türkiye genellikle çok dikkatli

davranmıştır, ama zaman zaman yanıldığı da olmuştur. İsrail kendi başına büyük bir devlet

değil. İsrail’i bugün önemli yapan onun arkasındaki Amerika Birleşik Devletleri desteğidir,

ayrıca Yahudi lobisinin etkisi önemli. Uzun vadede Türkiye’nin Arap ülkeleri ile ilişkileri,

İsrail ile ilişkilerinden çok daha önemli Türkiye için... Orta Doğu’da biz ne zaman tek bir

devlete dayanan bir politika güttükse sonunda zarar görmüşüzdür. Bağdat Paktını

hatırlayalım, o zaman da bütün politikamızı Irak üzerine bina etmiştik. Irak çökünce Türkiye

bakımından son derece olumsuz gelişmeler oldu. Şimdi İsrail ile ilişkilerimize de bu bakımdan

dikkat etmek gerekir. Üçlü bir işbirliği yapmaya başladığınız zaman büyük tepkiler geliyor

Arap ülkelerinden. Türkiye’nin İsrail’e yaklaşması arap ülkelerini de İran’a yaklaştırıyor.

Çünkü Arap ülkelerinin çoğunun büyük korkusu Irak. Irak’ın potansiyel kuvvetinden

korkuyorlar. Onun için bu durumda bir denge unsuru arıyorlar, bu denge unsurunu

Türkiye’de aramıyorlar, İran’da arıyorlar. Ancak İsrail ile ilişkileri sürdürmekte yarar

olduğu muhakkak. Yahudi lobisi ile ilişkileri bizim Amerika Birleşik Devletleri ile

ilişkilerimizi de yardım ediyor. Mesele ölçü meselesi. Uzun vadede Türkiye’nin Arap ülkeleri

ile ilişkileri, İsrail ile ilişkilerinden çok daha önemli Türkiye için. Bir tarafta 100 milyonluk

bir kitle söz konusu, öbür tarafta küçücük bir devlet. Arap ülkelerini karşımıza almamamız

gerekir. Arap ülkeleri Türkiye-İsrail yakınlaşmasını kendilerine karşı oluşturulmuş bir cephe

olarak görüyorlar.”124

Dışişleri Bakanının bu görüşleri üçüncü gruba yönelik görüşlerin temel

dinamik yapılarını oluşturmaktadır.

2. Gelişen Türkiye- İsrail İlişkileri Bağlamında Dış Politika

1991-2000 arası dönemde Türkiye dış politika bağlamında önemli sınavlar vermiştir.

Dış manipülasyona müsait, koalisyon hükümetlerinin ortak bir şekilde yansıtamadığı,

istikrarsız ve değişken politika anlayışı, diğer çeşitli unsurların dış politik söylemler

sergilemesine ve güvenlik algılamalarına göre şekillenen bir dış siyasetten söz edebiliriz.

Ancak araştırma konumuz gereği dış politika fonksiyonlardan ziyade, gelişen Türkiye-İsrail

ilişkileri karşısında komşu devletlerimizle olan siyasi diyaloglarımıza değinmek bu bölüm

içinde temel argümanımız olacaktır. Körfez Savaşı sonrası Saddam Hüseyin’in uyguladığı politikalar neticesinde Kürt

nüfusunun Kuzey Irak, İran, Suriye ve Türkiye sınırındaki hareketliliği ve PKK oluşumunun

özellikle Suriye tarafında yoğunlaşması Türkiye’nin özellikle güvenlik algılamalarını

değiştirmesine yol açmıştır. Bu noktada TSK’nın yapılanması ve hareket kabiliyetinin

arttırılmasına binaen askeri bir partner arama yoluna gidilmiş ve bu ülke de İsrail olmuştur.

124

Nokta, Yıl:17, s. 841, 22-28 Mart 1998, Aktaran: Türel, Yılmaz (2001), Türkiye İsrail Yaknlaşması, a.g.e., s.

76.

Page 34: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

27

Gelişen İsrail ilişkileri ise, Türkiye’nin komşu devletleriyle olan dış politik söylemlerini de

değiştirmesine yol açmıştır.

2.1. Türkiye-Suriye İlişkileri

Türkiye ile Suriye arasındaki ihtilaflı konuların başında Körfez Savaşı sonrası

Irak’taki gelişmeler, sınır güvenliği ve su sorunu olmuştur.125

Özellikle Türkiye-Suriye

ilişkilerini analiz edebilmemiz için iki ülke arasındaki Fırat sularının paylaşımı konusundaki

ihtilafı ve sonrasındaki gelişmelerin neye sebep olduğu iyi bilmek gerekir. Türkiye’nin

bölgenin gelişimi anlamında Fırat ve Dicle nehirlerinin üzerinde barajların kurulmasını ve

GAP’ın sağlanmasını hedefleyerek, Suriye nezdinde bir baskı oluşturuyordu. Türkiye’nin

işlediği tezlerden biri iki ülke arasında ortak projelerle suyun kontrolünün sağlanmasıydı.

Suriye ise GAP’a karşı çıkarak suyun belli kotalara göre kullanımını istiyor ve PKK lideri

Abdullah Öcalan ve PKK’nın Suriye’de yapılanmasına izin vererek Ankara üzerinde baskı

aracı olmaya çalışıyordu.

İki ülke arasında 1992 yılında güvenlik alanında işbirliğini öngören bir protokol

imzalamıştı.126

Bu prokol çerçevesinde iki ülke terörizmi önleme noktasında ortak işbirliği

geliştirecek ve iki ülke sınırlarındaki terörist hareketliliklere izin vermeyecekti. Ancak

imzalanan bu protokolün uygulanması konusunda Suriye tarafı ağırdan alınca, Türkiye’de su

sorununu kullanmıştır. 1992 yılında Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin, Türkiye’nin PKK

sorununu tek başına çözebileceğini ancak Suriye’nin su sorununu tek başına çözemeyeceğini

belirtmiştir.127

1992 yılında bir diğer önemli gelişme ise, Kuzey Irak’ta Kürdistan meclis

seçimlerinin yapılması ve buna karşılık Türkiye, İran ve Suriye’nin dışileri bakanlarının

Ankara’da bir araya gelerek olası girişimleri değerlendirmişlerdir.

1995 yılında Suriye’den Hatay’a geçen teröristler, orada terör faaliyetinde bulununca

Türkiye Suriye ile olan bütün güvenlik ve değerlendirme protokollerini gözden geçirme ve

iptal kararı almıştır.128

Türkiye ile İsrail arasında yapılan askeri antlaşmaların duyulması ile

beraber Türkiye-Suriye ilişkileri daha da gerginleşmiştir. Ege ve Kıbrıs sorunundan

kaynaklanan Türkiye-Yunanistan ilişkileri ise 1995 yılında Suriye ile Yunanistan’ın ortak

savunma antlaşması imzalamasına yol açmış ve böylece Türkiye-Suriye ilişkileri iyici kırılgan

bir zemine oturmuştur. Bundan dolay TSK savaş planlarını “iki buçuk savaş doktrinine” göre

yapmıştır. Böylece Suriye ve Yunanistan iki tam tehditten biri olarak görülürken, yarım

tehditte PKK olarak görülmüştür.129

Suriye en çok Türkiye-İsrail askeri ilişkileri üzerinde durmuş ve bu ittifakın Suriye’ye

karşı olduğunu belirtmiştir. Türkiye-ABD-İsrail arasında yapılan askeri tatbikatı Suriye

125

İrina, Svisttunova (2010), “Irak Faktörünün Türkiye’nin Ortadoğu Politikasına Etkisi (1990-2008)”, Ortadoğu

Analiz (2,14), s. 77, http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/201031_irina_subat.pdf, erş.

28.04.2015. 126

A.g.e., s. 79. 127

A.g.e. 128

A.g.e. 129

Armağan, Kuloğlu (2009), “Türkiye-Suriye-Irak-İran Dörtgeninde Gelişmeler”, Ortadoğu Analiz (1,12), s.

88., http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/2009129_armagan.tr.pdf, erş. 29.04.2015.

Page 35: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

28

“tehdit” olarak algılamış ve söz konusu tatbikatdan “Savaş Planlamaları” olarak

nitelendirmiştir.130

1998 yılı ise Türkiye ve Suriye ilişkilerinde bir dönüm noktası olmuştur. 16 Eylül

1998 yılında Orgeneral Atilla Ateş Reyhanlı Hudut Bölge Komutanlığı ziyareti sırasında:

“Bazı komşularımız, özellikle ismini açıkça söylüyorum Suriye gibi komşular iyi niyetimizi

yanlış tefsir ediyorlar. Apo denen eşkıyayı destekleyerek Türkiye’yi terör belasına

bulaştırdılar. Her fesat Suriye’den çıkıyor. 65 milyonluk ülkemizin ordusu her türlü

modernliğe sahiptir. Fenalıklara karşılık verecek güçtedir. İyi niyetimize karşılık alamazsak

her türlü tedbiri almaya hak kazanırız. Artık sabrımız kalmadı.”131

şeklindeki açıklamasıyla

dikkatleri üzerine çekmişti. 1 Ekim 1998 yılı meclis açılışında konuşan Cumhurbaşkanı

Süleyman Demirel ise: “Esasen suriye Türkiye’ye karşılık açık bir husumet politikası

izlemektedir. PKK terör örgütüne aktif destek sağlamayı sürdürmektedir. Tüm uyarılarımıza

rağmen hasmane tutumundan vazgeçmeyen Suriye’yekarşı mukabelede bulunma hakkımızı

saklı tuttuğumuzu ve artık sabrımızın taşmak üzere olduğunu bir kere daha tüm Dünya’ya ilan

ediyorum.”132

ifade ederek Suriye’ye karşı takınılan sert tutum neticesinde iki ülke savaşın

eşiğine gelmiştir. TSK Suriye sınırına askeri yığınak yapmaya ve askeri planlamalar yapmaya

başlamıştır. Bölge ülkeleri devreye girerek iki ülke arasındaki gerginliği yumuşatmaya

çalışmıştır. Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek ve İran Dışişleri Bakanı Kemal Harazi iki

ülke arasında arabuluculuk görevini üstlenerek krizin atlatılmasında etkin rol almıştır. 17

Ekim 1998 yılında PKK lideri Öcalan Suriye’yi terketmiş ve bundan üç gün sonrada

Adana’da Türkiye-Suriye temsilcileri Adana Mutabakatı’nı imzalamışlarıdır.133

Bu mutabakat

ile Öcalan’nın Suriye girişi yasaklanmış, PKK’ya verilen desteğin resmen kesildiği beyan

edilmiştir.134

2.2. Türkiye-İran İlişkileri

1991 yılında Saddam Hüseyin’in Kuzey Irak’ta Kürtlere yönelik başlattığı askeri

faaliyetler, binlerce göçmenin Türkiye ve İran sınırında toplanmasına neden olmuştur.135

Irak’ın girişimlerinden rahatsız olan Türkiye İran o dönem içinde birbirne yakınlaşmıştır.

1990 yılında Cumhurbaşkanı Turgut Özal İran’ı ziyaret etmiş, 1991 yılında ise İran

Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani Türkiye’ye gelmiştir.

Türkiye’nin Kuzey Irak sınırında tampon bölge önerisini ortaya atması ve güvenli

bölge oluşturularak göçmenlerin buraya sevkini gündeme getirmesi İran tarafından

istenmemiştir.136

İran’ın karşı çıkmasındaki temel neden ise ABD uçaklarının Türk üslerinden

kullanarak güvenli bölge üzerinde uçuş yapması ve bu şekilde ABD’nin bölgede etkinliğinin

130

Ibıd., s. 257-259, Aktaran: Bashar, Belal (2012), a.ge., s. 59. 131

H. Talha, Ayanoğlu (2011), “1998 Suriye Bunalımı”, http://harunayanoglu.blogspot.com.tr/2011/01/1998-

turkiye-suriye-bunalm.html, erş. 30.04.2015. 132

A.g.e. 133

İrina, Svisttunova (2010), a.g.e., s. 80. 134

Armağan, Kuloğlu (2009), a.g.e. 135

İrina, Svisttunova (2010), a.g.e., s. 75. 136

A.g.e., s. 76.

Page 36: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

29

artacağından endişe ediyordu. Körfez Savaşı sonrası değişen uluslararası konjonktürde ABD

Türkiye ve İsrail’i rol-model ülke olarak görüyordu. Rusya ise bölgedeki ABD

hegemonyasının önüne geçmek için farklı arayışlar içindeydi. İran’ın da ABD etkisine karşı

olmasından dolayı İran, Rusya’ya yaklaşmayı tercih etmişti. Böylece günümüzde de etkisini

sürdüren bir amaç olarak bölgesel güç olmak isteyen Türkiye ABD tarafından desteklenirken,

Rusya da İran üzerine politika geliştirmiştir.

Bölgesel liderlik için yarışan iki ülke Irak konusunda Irak’ın toprak bütünlüğünü

koruması noktasında ortak politikayı benimsemişlerdi. 1992-1997 yılları arasında Türkiye

Kuzey Irak’a yönelik askeri operasyonlarını arttırmıştı. İran’ın Türkiye’nin PKK’ya yönelik

girişimlerden rahatsız olmasının çeşitli nedenleri bulunuyordu. İran, Türkiye’nin Kuzey

Irak’ta yaptığı askeri operasyonlarla etkinlik kazanmasını istemiyordu. Bu bölgede etkinlik

kazanması Kuzey Irak petrollerinin Türkiye’nin eline geçirebileceği öngörüsü ile, İran

bölgesel güç olma fonksiyonunun sarsılacağını düşünüyordu.137

Yine bu bölgenin Güney

Azerbaycan’a yakın olmasıyla, Türkiye’nin bölgeye müdahalede bulunacağını öngörüyordu.

İran, Türkiye ile İsrail arasında yapılan antlaşmalar neticesiyle de İsrail’in Türkiye sayesinde

bölgede etkin hale geldiğini belirtmesi de iki ülke arasındaki ilişkilerin gerginleşmesine

sebebiyet vermiştir.

İran’ın da Kuzey Irak’a yönelik askeri müdahalerde bulunması ve muhalif Irak’lı

gruplarla ilişkilerde olması da Türkiye’yi rahatsız etmiştir. 1992 yılında TSK teröristleri takip

ettiği bir operasyonda İran sınırını dört kilometre aşmış ve terörist grupların İran’da da

faaliyet gösterdiğini fark etmiştir. 1992 yılına Türkiye İçişleri Bakanı İsmet Sezgin’in İran’a

yaptığı ziyarette, PKK’nın İran’da üsleri olduğunu belgelerle ispatlamış ve iki ülke arasında

güvenlik protokolleri imzalnmıştır.138

Protokoller gereği zaman zaman bazı PKK üyelerini

Türkiye’ye teslim etse de, İran protokollere sadık kalmamıştır. Bölgede Türkiye’nin aktif

olmasını istemeyen İran, Güney Azerbaycan sorunundan dolayı da PKK’nın İran’da faaliyet

göstermesine izin vermiştir. Türkiye ile İsrail’in ilişkilerini geliştirmesinde sert bir tutum

sergileyen İran, İsrail’in Siyonist emellerine ulaşmak için Türkiye’yi kullandığı belirtmiştir.

Suriye ile beraber İran, İsrail ile ilişkilerine geliştiren Türkiye üzerine politikalarını

sertleştirmiştir. İran’da PKK versiyonu olan PJAK’ın ortaya çıkması ve bu örgütün İran’ı

istikrarsızlaştırmayı hedeflemesi ile İran’ın PKK’ya olan desteğini kesmesine ve Türkiye

politikasını değiştirmesine neden olacaktı.

2.3. Türkiye-Irak İlişkileri

1991 Körfez Savaşı sırasında ayaklanan Kürtlerin başarıya ulaşamaması üzerine, Irak

ordusu kuzeye yönelerek bu bölgeyi baskı altına almayı hedefledi. Bundan dolayı bir buçuk

137

Bayram, Sinkaya, “Türkiye-İran İlişkilerinde Çatışma Noktaları ve Analizi”, s. 7,

http://www.academia.edu/339229/T%C3%9CRK%C4%B0YE_-

_%C4%B0RAN_%C4%B0L%C4%B0%C5%9EK%C4%B0LER%C4%B0NDE_%C3%87ATI%C5%9EMA_N

OKTALARI_VE_ANAL%C4%B0Z%C4%B0, erş. 30.04.2015. 138

İrina, Svisttunova (2010), a.g.e., s. 76.

Page 37: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

30

milyon civarında Irak’lı Kürt, Türkiye ve İran sınırında toplanmak zorunda kalmıştı.139

Türkiye Irak’lı Kürt mültecilerin ekonomik maliyetlerinden dolayı sınırların açılması taraftarı

değildi. Ancak uluslararası baskılar nedeniyle sınırlar açıldı ve Irak’lı Kürtler Türkiye’deki

kamplara yerleştirildi. Türkiye bu süreçten sonra mültecilerin güvenli bir şekilde Kuzey Irak’a

dönmesinden yana girişimlerde bulunmuş ve ABD ile anlaşma yoluna gitmiştir. Buna göre

İncirlik üssünden Kuzey Irak’a yönelik güvenli bir insani yardım operasyonu düzenlenmesine

karar verilmiştir. “Huzur Ortak Görev Gücü” adı verilen operasyonla, Kuzey Irak’ın

bulunduğu 36. enlemin kuzeyi uçuşa yasak bölge ilan edilerek güvenli bölge

oluşturulmuştur.140

Haziran 1991 yılında güvenli bölgenin oluşması ile beraber Irak’lı mülteciler Kuzey

Irak’a geri dönmüştür. Bu noktadan sonra Irak yönetiminin güvenli bölgeye uygun bir şekilde

Kuzey Irak’tan çekilmesi ile PKK Kuzey Irak’ta faaliyetlerini arttırmış ve Türkiye zaman

zaman PKK’ya yönelik askeri operasyonlarda bulunarak Irak ve İran ile karşı karşıya

gelmiştir. Körfez Savaşı’ndan sonra Irak’a yönelik artan PKK operasyonları 1998 Adana

Mutabakatı sürecine kadar sürmüştür. Türkiye Kuzey Irak içindeki Kürdistan Demokrat

Partisi ve Kürdisran Yurtseverler Birliği ile yakın temaslar kurarak, Irak’taki PKK oluşumunu

bertaraf etmek için, büyük çaplı askeri operasyonlar düzenlenmiş PKK’ya büyük kayıplar

verdirilmiştir.141

Ancak PKK Suriye’den aldığı destek nedeniyle, Kuzey Irak’ta faaliyetlerini

sürdürmüştür. Adana Mutabakatı sonrası PKK’nın Suriye’den tasfiyesi ve PKK’nın terör

eylemlerinin azalmasına neden olmuştur. Ancak uzun yıllar süren askeri operasyonlar

ekonomiye yük olması ve Türkiye ekonomisinin de 1994 krizininden142

sonra istenilen

toparlanma süresini yakalayamaması Irak’a yöenlik operasyonları azaltmıştır. Bu süreçte Türk

ordusunun İsrail’den aldığı askeri teknoloji ve teçhizatın denenmesi gerçekleşmiştir. Gelişen

Türkiye-İsrail ilişkilerinin TSK’yı modernize edecek düzeye gelmesiyle, ordunun hareket

kabiliyeti artmıştır.

Suriye ve İran gibi, Irak’ta Türkiye ile İsrail arasında imzalanan askeri antlaşmaların

üçüncü ülkelere (özellikle de bu üç ülke) yönelik eğitim ve tatbikat amacıyla İsrail’in bölgede

etkin bir rol almaya başlamasından ve bölgeye yönelik girişimlerinden rahatsız olmuştur.

2.4. Türkiye-Yunanistan İlişkileri

Yunanistan’ın 1821 yılında bağımsızılığını kazanmasından bugüne Türkiye ile

Yunanistan arasında ilişkiler çeşitli gerginlikleri sahne olmuştur. Özelllikle Ulusal Kurtuluş

Savaşı mücadelesinden sonra iki ülke arasında rekabet artmıştır. 1950’li yılların ikinci

yarısında itibaren iki ülke de AB’ye üye olmak için adeta bir mücadeleye girmiş ve günümüze

kadar da bu şekilde karşı karşıya gelinmiştir. Özellikle Kıbrıs sorunu ve Ege Denizi’ndeki

139

Berkan, Öğür; Zana, Baykal; Ali, Balcı (Ağustos 2014), “Kuzey Irak-Türkiye İlişkileri: PKK, Güvenlik ve

İşbirliği”, Ormer (1), s. 25, http://ormer.sakarya.edu.tr/wp-content/uploads/2014/08/rapor-film-net-1.pdf, erş.

30.04.2015. 140

A.g.e., s. 26. 141

A.g.e., s. 33-37. 142

Türk ekonomisinin 1994 yılında döviz krizine sürüklenmesi, hiper enflasyonun yaşanması, cari ve kamu

açıklarının artması ile makroekonomik dengesizliklerin oluşmasıdır. Hükümet 5 Nisan 1994 kararları gereği bir

dizi ekonomik önlem paketi ilan etmiş, ancak uzun vadede istenilen hedeflere ulaşılamamıştır.

Page 38: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

31

ulusal kara sularının 12 mile çıkarılması kararı, iki ülkeyi savaş eşiğine getirmiştir. 1990’lı

yıllar ise Yunanistan’ın Kıbrıs sorununa olan bakışı, Güney Kıbrıs’ın AB’ye üyelik sürecini

başlatmasını desteklemesi ve Ege Denizi’nde meydana gelen askeri gerginlikler ile Türkiye-

İsrail yakınlaşması iki ülke ilişkilerini iyice kırılgan bir zemine taşımıştır.

Yunanistan’da Türkiye karşıtı terör örgütlerinden ASALA ve PKK’nın faaliyette

olması ve PKK’nın Yunanistan’la giriştiği ekonomik ve lojistik destek arayışları Türkiye-

Yunanistan ilişkilerini iyice gerginleştirmiştir. 1998 yılında PKK Atina’da resmi büro açmış

ve buradaki açılış törenine Yunan parlamenterler de bulunmuştur.143

Türkiye-İsrail ilişkilerinin gelişmesini istemeyen Yunanistan, iki ülkenin yapmış

olduğu antlaşmalardan rahatsız olmuş, Yunanistan bu askeri girişimlere karşı çeşitli ittifak

arayışlarına girmiştir. Özellikle Yunanistan’ın Suriye’ye yanaşarak, 1995 yılında ortak

savunma antlaşması imzalaması ile Yunanistan, Suriye’deki askeri üslerden yararlanma

avantajı elde etmiştir.144

Ancak Türkiye-İsrail ilişkilerinin karşısında yer alarak, Suriye ve

İran cephesine yakınlaşması Yunanistan’ı, Amerika ve AB nezdindeki ilişkilerini zedeliyordu.

Bundan dolayı Yunanistan Savunma Bakanı Akis Çohocopulos İsrail’i ziyaret ederek,

Türkiye ile İsrail arasında yapılan tüm müzakereleri ve antlaşmaları değerlendirilmiş,

Yunanistan ile İsrail arasında da aynı türden müzakere arayışlarının olabileceği İsrail’li

yetkililere bildirilmiştir.145

Ancak iki ülke arasınadaki yakınlaşma süreci fazla uzun sürmemiş,

Türkiye-ABD-İsrail arasında yapılacak deniz tatbikatı öncesinde, Kıbrıs’ta İsrail’li Udi

Hargov ve Igal Damari isimli iki ajan tutuklanmış ve bunların Türkiye lehine istihbarat

topluyor olabilecekleri Kıbrıs Rum Kesimi tarafından belirtilmiştir.146

Yunanistan temsilcileri

olayın aydınlatılmasını istemiş, İsrail’li temsilcileri ise bu iddiaları reddetmiştir. Yunanistan

ile İsrail arasında kurulmaya çalışılan ilişkiler, bu olay nedeniyle ağır bir darbe alarak sekteye

uğramıştır.

143

Toplantıda konuşan Yunanistan Sosyalist milletvekili Costas Vadubas, PKK lideri Öcalan’a Yunanistan’a

davet ettiklerini belirtmiştir., Taki Berberakis, “PKK, Atina’da Resmen Büro Açtı,” Milliyet, 1 Mayıs 1998, s.

17, Aktaran: “Diğer Sorunlar” (24 Mart 2012), Türk-Yunan İlişkileri,

http://www.turkishgreek.org/index.php?option=com_content&view=article&id=60:der-sorunlar&catid=39:der-

sorunlar&Itemid=59, erş. 02.05.2015. 144

“Diğer Sorunlar” (24 Mart 2012), Türk-Yunan İlişkileri, a.g.e. 145

Alptekin, Dursunoğlu, a.g.e., s. 183. 146

A.g.e., s. 186.

Page 39: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

32

SONUÇ

Soğuk Savaş’ın sona ermesi ile Türkiye’nin uluslararası alanda sahip olduğu rol

tartışılmaya başlanmış, ABD ve Avrupa’nın Türkiye’ye olan bakış açıları değişmiş ve bu

durum Türkiye’nin tekrar yalnızlaşma sürecine girdiği kanısına ulaşmasına neden olmuştur.

Ancak Körfez Savaşı’nın çıkmasıyla gerek Ortadoğu coğrafyası gerekse Türkiye’nin önemi

bir kez daha Batı tarafından fark edilmiştir. Körfez Savaşı Türkiye’nin iç ve dış siyasette

kendisini sorgulaması açısından önemli olmuştur. Türkiye siyasi, askeri ve ekonomik

hareketlilik açısından geri planda kalmıştır. Türkiye’ye yönelik artan tehdit ve güvenlik

sorunsalı, TSK’nın da sorgulanmasına sebep olmuş, bu noktada Türkiye’de ciddi bir

modernizasyon dönemine gereksinim duyulmuştur. Bu noktada ABD ve AB’den gerekli

desteği alamayan Türkiye, güvenlik algılamalarını da düşünerek Ortadoğu’da siyasi,

teknolojik, askeri ve ekonomik açıdan belli bir duruma gelmiş olan İsrail ile ilişkilerini

geliştirmeye başlamıştır. Bir taraftan gelişimini sürdüren İsrail ise, ABD ve AB seviyelerine

ulaşabilmek için stratejik bir ortak aramaktadır. Laik devlet yapısı ve AB üyeliği hedefi olan

Türkiye, İsrail için en uygun ülkedir. İsrail-Filistin sorunundan dolayı, İsrail Ortadoğu

coğrafyasında jeostratejik güvenliğini sağlamak için, sürekli olarak ortaklık arayışları

içerisinde olmuştur. İsrail-Filistin Barış sürecinin başlamasıyla beraber, Türkiye ve İsrail

ilişkilerini geliştirmeye başlamıştır. Körfez Savaşı’nın da etkisiyle ABD ve AB, ilişkilerini

geliştirmeye çalışan bu iki ülkeye destek vermiştir.

Türkiye ve İsrail’in birbirlerine yakınlaşmalarındaki en önemli itici güç ise

Türkiye’nin askeri anlamdaki modernizasyon ihtiyacıdır. Gerek tehdit algılamaları ve gerekse

de Ortadoğu gibi bir coğrafyada bulunmasından dolayı, TSK orduyu modernize etmeye karar

vermiş ve bunu da her fırsatta hükümete brifing verme yoluyla iletmiştir. Yapılan askeri

antlaşmalar, TSK’nın modernize edilmesi sağlanmıştır. Ancak bu askeri antlaşmalar hem iç

siyasette hem de Ortadoğu coğrafyasında dış siyaset açısından olumlu karşılanmamıştır.

1990’lı yıllar Türkiye’nin PKK’ya yönelik askeri operasyonlarını arttırdığı bir dönemdir.

Askeri teçhizatlarının modernize edilmesi ve İsrail istihbarat servislerinden yardım

alınmasıyla Kuzey Irak’ta PKK kamplarına yönelik uzun süreli harekatlar yapılmıştır.

Körfez Savaşı sonrası ülkelerdeki ulusal güvenlik anlayışı tamamen değiştirilmiş ya da

büyük değişikliklere uğramıştır. Özellikle Türkiye’de Milli Güvenliğe ilişkin yaklaşımlar

belirlenirken TSK’nın hassasiyetleri ön planda tutulur. Bu noktada 1990’lı yılların ikinci

yarısından itibaren tehdit unsurları değişmiştir. “Bölücülük” ve “İrtica” bu dönemin en önemli

güvenlik sorunudur. Öyle ki RP hükümeti iş başına gelmesiyle beraber ülke içinde ve dışında

(özellikle İsrail tarafında) endişeler ortaya çıkmıştır. RP lideri Erbakan göreve gelmeden önce

İsrail ile yapılan görüşme ve antlaşmaların iptal edeceğini vurgulamıştır. TSK ulusal güvenlik

yaklaşımlarını öne sürerek, tehdit algılamalarına yönelik mücadelenin devam etmesi için

İsrail’den askeri-teknolojik modernizasyonun sağlanması gerektiği Erbakan’a ifade ederek,

ilişkilerin devamı sağlanmıştır. Türkiye’de hükümetlerinin İsrail ile yapılan antlaşmalardan

sonradan haberinin olduğu bu dönemde, dış politikayı icra edenlerin sadece hükümetin

belirlemiş olduğu diplomatik temsilciler olmadığı ortadadır.

Page 40: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

33

1991-1999 dönemi Türkiye’de iç ve dış siyasette büyük kırılmaların olduğu bir

dönemdir. Bu süreçte Türkiye siyasi, askeri ve ekonomik hedeflerine ulaşmak için,

politikalarında köklü değişikler yapmış ve yeni ortaklık arayışılarında bulunmuştur.

Page 41: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

34

KAYNAKÇA

Kitaplar

AYKOL, Hüseyin (1998), Ortadoğu Denkleminde İsrail-Türkiye İlişkileri, Ankara, Öteki

Yayınevi.

BAYRAMOĞLU, Ali (2001), 28 Şubat Bir Müdahalenin Güncesi, İstanbul, Birey Yayıncılık.

BENGİO, Ofra (2009), Türkiye İsrail Hayalet İttifaktan Stratejik İşbirliğine (Çev. Filiz

Kaynak Dişkaya), İstanbul, Erguvan Yayınevi.

DURSUNOĞLU, Alptekin (2005), Stratejik İttifak Türkiye İsrail İlişkilerinin Öyküsü (4.

Basım), İstanbul, Anka Yayınları.

ÖZCAN, Gencer ve KUT, Şule (2000), En Uzun On Yıl Türkiye’nin Ulusal Güvenlik ve Dış

Politika Gündeminde Doksanlı Yıllar, İstanbul, Büke Yayınları.

PAMUKÇU, Konuralp ve ÖZCAN, Gencer (2004), Türk Dış Politikasının Analizi (Ed. Faruk

Sönmezoğlu), İstanbul, Der Yayınları (3. Basım).

SOYSAL, İsmail (1993), Türk Dış Politikası İncelemeleri İçin Kılavuz 1919-1993, İstanbul,

Eren Yayınevi.

SÖNMEZOĞLU, Faruk (ed.) (2004), Türk Dış Politikasının Analizi, İstanbul, Der Yayınları.

YILMAZ, Türel (2001), Türkiye İsrail Yakınlaşması, Ankara, İmaj Yayınevi.

Makale

AYANOĞLU ,H. Talha (2011), “1998 Suriye Bunalımı”, Erişim Tarihi: 30.04.2015,

http://harunayanoglu.blogspot.com.tr/2011/01/1998-turkiye-suriye-bunalm.html.

BALCI, Ali (Ocak 2011), “Türkiye’nin Dış Politikası ve İsrail: 1990’lar ve 2000’lere İlişkin

Bir Karşılaştırma”, Ortadoğu Etütleri, 2 (4), Erişim Tarihi: 25.09.2014,

http://works.bepress.com/cgi/viewcontent.cgi?article=1011&context=alibalci&sei-

redir=1&referer=http%3A%2F%2Fscholar.google.com.tr%2Fscholar%3Fq%3Dt%25C3%25

BCrkiye-

israil%2Baskeri%2Bili%25C5%259Fkiler%26hl%3Dtr%26as_sdt%3D0%26as_vis%3D1%2

6oi%3Dscholart%26sa%3DX%26ei%3DtPAjVOOiCs3paPG1gYgE%26ved%3D0CBoQgQ

MwAA%20-%20search=%22t%C3%BCrkiye-israil%20askeri%20ili%C5%9Fkiler%22.

BASHAR, Belal (2012), "1993 Yılı Sonrasında Türkiye İsrail Askeri İlişkileri", Atılım

Üniversitesi, Erişim Tarihi: 14.01.2015,

http://acikarsiv.atilim.edu.tr/browse/602/430283.PDF?show.

GÜL, Emre, ”Türkiye’ye İsrail Devletini Nasıl Tanımıştı?”, Tarih Dosyası, Dünya Bülteni,

Erişim Tarihi: 07.10.2014, http://www.dunyabulteni.net/tarih-dosyasi/173583/turkiye-israil-

devletini-nasil-tanimisti-.

Page 42: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

35

KULOĞLU, Armağan, (2009), “Türkiye-Suriye-Irak-İran Dörtgeninde Gelişmeler”, Ortadoğu

Analiz (1,12), Erişim Tarihi: 29.04.2015,

http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/2009129_armagan.tr.pdf.

ÖĞÜR, Berkan; , BAYKAL, Zana; BALCI, Ali, (Ağustos 2014), “Kuzey Irak-Türkiye

İlişkileri: PKK, Güvenlik ve İşbirliği”, Ormer (1), Erişim Tarihi: 30.04.2015,

http://ormer.sakarya.edu.tr/wp-content/uploads/2014/08/rapor-film-net-1.pdf.

ÖRMECİ, Ozan ( Şubat 2011), “Türkiye-İsrail İlişkileri: 1990’lı Yıllarda İki Ülkeyi

Yakınlaşmaya İten Nedenler”, Erişim Tarihi: 24.09.2014,

http://ydemokrat.blogspot.com.tr/2011/02/turkiye-israil-iliskileri-1990li.html.

ÖZCAN, Gencer (2005), “Türkiye İsrail İlişkilerinde Dönüşüm: Güvenliğin Dönüşümü”,

TESEV, Erişim Tarihi: 28.09.2014, http://www.fes-

tuerkei.org/media/pdf/Publikationen%20Archiv/Ortak%20Yay%C4%B1nlar/2005/2005%20T

urkiye-

%C4%B0srail%20%C4%B0li%C5%9Fkilerinde%20D%C3%B6n%C3%BC%C5%9F%C3%

BCm_11_2005.pdf.

ÖZTÜRK, Nilüfer (2006), “28 Şubat’a Giden Yolda Türk Basını”, Ankara Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi ve Siyaseti Bilimi Bölümü, Erişim Tarihi:

12.03.2015,

https://www.google.com.tr/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=10&cad=rja&uact

=8&ved=0CFIQFjAJ&url=http%3A%2F%2Facikarsiv.ankara.edu.tr%2Fbrowse%2F4165%2

F4644.pdf&ei=JpsBVfn_MMaxUZ6HgZgG&usg=AFQjCNFpv3npIH7e_O5QseXmOUt7IB

OA4g&bvm=bv.87920726,d.d24.

SİNKAYA, Bayram, “Türkiye-İran İlişkilerinde Çatışma Noktaları ve Analizi”, Erişim

Tarihi: 30.04.2015, http://www.academia.edu/339229/T%C3%9CRK%C4%B0YE_-

_%C4%B0RAN_%C4%B0L%C4%B0%C5%9EK%C4%B0LER%C4%B0NDE_%C3%87A

TI%C5%9EMA_NOKTALARI_VE_ANAL%C4%B0Z%C4%B0.

SVİSTTUNOVA, İrina, (2010), “Irak Faktörünün Türkiye’nin Ortadoğu Politikasına Etkisi

(1990-2008)”, Ortadoğu Analiz (2,14), Erişim Tarihi: 28.04.2015,

http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/201031_irina_subat.pdf.

YILMAZ, Türel (2010), “Türkiye İsrail İlişkilerinde:Tarihden Günümüze”, Akademik

ORTADOĞU, 5 (1), Erişim Tarihi: 01.10.2014,

http://www.akademikortadogu.com/belge/ortadogu9makale/turel_yilmaz.pdf.

İnternet Kaynakları

Cnntürk, Erişim Tarihi: 12.01.2015,

http://www.cnnturk.com/2010/turkiye/04/07/m.60.tanklarinin.modernize.projesi.tamamlandi/

571216.0/.

Page 43: T.C. -  it... · PDF fileKISALTMA LİSTESİ ... 1.Yakınlaşma Nedenleri ... konu üzerinde birçok kitap, makale ve internet yazısı okumuş olmak,

36

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Erişim Tarihi: 13.10.2014,

http://www.dsi.gov.tr/toprak-ve-su-kaynaklari.

Dışişleri Bakanlığı, Erişim Tarihi: 10.10.2014,

http://www.mfa.gov.tr/_disisleri-bakanlari-listesi.tr.mfa.

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu, Erişim Tarihi: 01.12.2014,

http://www.deik.org.tr/Konsey/10/T%C3%BCrkiye_%C4%B0srail.html.

Erişim Tarihi: 26.09.2014, http://www.gap.gov.tr/gap.

Erişim Tarihi: 12.10.2014,

http://www.tsk.tr/1_tsk_hakkinda/1_2_genelkurmay_baskanlari/genelkurmay_baskanlari.htm.

Erişim Tarihi: 01.12.2014, http://www.basarmevzuat.com/dustur/kanun/5/0244/92-

3378israil.htm.

Erişim Tarihi: 02.05.2015,

http://www.turkishgreek.org/index.php?option=com_content&view=article&id=60:der-

sorunlar&catid=39:der-sorunlar&Itemid=59.

HaberX, Erişim Tarihi: 13.01.2015,

http://www.haberx.com/turkiyedeki_israil_ussu_calisiyor_mu(19,w,6184,154).aspx.

Türkiye Gazetesi, Erişim Tarihi: 27.03.2015,

http://www.turkiyegazetesi.com.tr/gundem/79911.aspx.

TBMM, Meclis Araştırması Komisyonu Raporu, Erişim Tarihi: 26.02.2015,

http://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem24/yil01/ss376_Cilt1.pdf.

TBMM, Meclis Yazılı Soru Önergesi Cevabı, Erişim Tarihi: 11.12.2014,

http://www2.tbmm.gov.tr/d21/7/7-3396c.pdf.

Yeni Şafak, Erişim Tarihi: 13.01.2015,

http://www.yenisafak.com.tr/arsiv/2000/nisan/14/d2.html.