uÇuŞ noktasi ocak 2015 - flight point issuu january 2015

100
Alabilirsiniz | Your Complimentary Copy Ocak | January 2015 Sayı | Issue 42 BAYBURT 5 bin yıllık bir Türk yurdu Home to Turks for 5 thousand years Kış turizminin parlayan yıldızı The shining star of winter tourism MALDIVES DAVRAZ A necklace made of corals Veggies for medication Mercanlardan bir kolye İlaç niyetine yenecek sebzeler MALDİVLER

Upload: ferhat-gedik

Post on 07-Apr-2016

237 views

Category:

Documents


10 download

DESCRIPTION

DHMI Adına tasarladığım dergimizin Ocak 2015 sayısı.

TRANSCRIPT

Alabilirsiniz | Your Complimentary CopyOcak - January 2015

Alabilirsiniz | Your Complimentary CopyOcak | January 2015 Sayı | Issue 42

BAYBURT5 bin yıllık bir Türk yurduHome to Turks for 5 thousand years

Kış turizmininparlayan yıldızıThe shining star of winter tourism

MALDIVES

DAVRAZ

A necklacemade of corals

Veggies formedication

Mercanlardanbir kolye

İlaç niyetine yenecek sebzeler

MALDİVLER

2 OCAK - JANUARY 2015

3JANUARY - JANUARY 2015

Değerli vatandaşlarım;

Ülkemiz sivil havacılığı, hem bölge hem de dünya sivil havacılığı açısından örnek teşkil edebilecek bir duruma geldi. Gerek sektörde yaptığımız yasal düzenlemelerle, gerek havalimanlarına yaptığımız yatırımlar ve gerek bölgesel havacılık projesini hayata geçirmemiz sayesinde, Türk havacılığı irtifasını yükseltti. Rekabet ortamının sağlanmasıyla birlikte, uluslararası otoritelerin 2015 yılı için öngördükleri rakamlar 2005 yılında gerçekleşti. Hayata geçirilen projelerle, Türk sivil havacılığı istihdamdan sektör cirosuna, sektördeki kalifiye personel sayısından uçak filosuna, koltuk kapasitesinden uçak trafiğine, eğitimden denetime her alanda Avrupa ortalamasının oldukça üzerinde bir büyüme performansı gerçekleştirildi. Türkiye, ikili anlaşmalarda rekor kırarak uçuş ağını en hızlı geliştiren ülke konumuna geldi. Uçuş ağımız son 11 yılda tam üç kat arttı. 26 aktif havalimanı varken bugün bu sayı 53… Bu gelişmeler ışığında, Türkiye 2014 yılının 11 ayında 155.5 milyonu bulan yolcu sayısına ulaştı. 2014 yılı hedefi ise 170 milyon... Türkiye’nin dört bir yanında yeni havalimanı projeleri gündemde... Anadolu’nun ihtiyaç duyulan bölgelerinde yeni havalimanları açacağız. Hedefimiz, herhangi bir vatandaşın en fazla 100 kilometre seyahat ederek bir havalimanına ulaşabilmesi... Buna paralel olarak da, Türkiye içerisinde çapraz uçuş sayısını artıracağız. Amacımız, Türk sivil havacılığının dünya liginde en üst basamaklara çıkması... Bu yolda emin adımlarla ilerliyoruz.

İyi uçuşlar dilerim…

Lütfi ElvanUlaştırma, Denizcilik ve

Haberleşme BakanıMinister of Transport,

Maritime Affairs and Communication

Dear citizens;

Our country has achieved a position in the civil aviation field, where it serves as an example to the global civil aviation. The Turkish aviation has gained altitude thanks to the legal regulation we brought, the airport investments we launched and the regional aviation project we realized. With the influence of the competition environment, the figures - which had been estimated to be seen by 2015 - could be observed in 2005. The projects we completed enabled performance of growth above European average in almost every area, from Turkish civil employment to sector turnover, the number of qualified personnel and fleet, seat capacity and flight traffic, training and supervision.Turkey broke records in bilateral agreements and became the country with the fastest expansion of flight network. We tripled the network in the last 11 years. The number of active airports increased from 26 to 53. In light of these developments, Turkish airports provided services to 155.5 million passengers in the 11 months of 2014. The goal for the next year is 170 million. New airport projects are at issue all around Turkey. We are going to build new airports in wherever Anatolia needs them to be. Our goal is to make sure no passenger has to travel more than 100 kilometers to get to an airport. A parallel idea is to increase the number of domestic flights. Our aim is to upgrade the Turkish civil aviation to the highest level in the global league. We are taking firm steps forward to this goal.

Have a nice flight…

5JANUARY - JANUARY 2015

Değerli misafirlerimiz;

Sivil havacılık, yüksek teknolojinin en yoğun şekliyle uygulandığı bir sektör. Öyle olmak zorunda, çünkü teknolojik gelişmeler uçuş güvenliğini ve hizmet kalitesini sürekli artıran bir unsur. Devlet Hava Meydanları İşletmesi olarak, bu alana da çok ciddi yatırımlar yapıyoruz, tüm elektronik altyapımızı ileri teknoloji ürünü sistemlerle sürekli geliştiriyoruz. Bir yandan dünyadaki ileri teknolojiyi sıkı bir şekilde takip ederken, diğer yandan da faaliyet alanında teknolojiye dayalı projeler üreten bir kuruluş olmak için gayret gösteriyoruz. Ar-Ge çalışmalarına verdiğimiz önem bunun bir göstergesi. DHMİ, ana görev alanlarındaki üstün başarılarına son yıllarda TÜBİTAK BİLGEM işbirliğiyle geliştirilen proje ve çözümleri de eklemiş bulunuyor. Bu çalışmalarımız, sektör kuruluşlarıyla uluslararası sivil havacılık fuarlarında da büyük ilgi görüyor. Sizlere, Ar-Ge çalışmalarımız sonucunda sektörümüze kazandırmayı hedeflediğimiz projelerimizden birkaç örnek vermek isterim. DHMİ ve TÜBİTAK BİLGEM arasında, pist üzerindeki yabancı cisimlerin ileri teknolojiyle tespitini amaçlayan ‘FOD-RAD Ar-Ge Projesi’ sözleşmesi imzalandı. Bu, uçuş güvenliği açısından çok önemli bir çalışma... Hava trafiğinin yoğun olduğu havalimanlarımızda, pist üzerindeki yabancı cisimlerin tespiti, trafik akışının izin verdiği zaman dilimlerinde yapılıyor. Genellikle hızlı bir şekilde yapılması gereken pist kontrolleri, gece koşullarında çeşitli yöntemlerle sağlanan görsellik imkânı dâhilinde gerçekleştiriliyor.Milli imkânlarla geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması amaçlanan ‘FOD-RAD Ar-Ge Projesi’ ile devreye girecek olan sistem, pistlerde sürekli bir gözetim ve kontrol imkânı sağlayacak. Sistem sayesinde, ülkemizde ilk kez pist üzerindeki yabancı cisimler milimetre dalga radar teknolojisi ve optik algılayıcılar kullanılarak tespit edilecek ve bu yolla meydana gelmesi muhtemel kazalar önlenmiş olacak.TÜBİTAK BİLGEM işbirliğiyle geliştirilen proje ve çözümler arasında, yine güvenliği azamiye çıkaracak pek çok çalışmamız var. Hava Trafik Kontrol Kule ve Radar Simülatörü ATCTRSIM, Hava Trafik Kontrolörü Seçim Sistemi ATCSES, Kuş hareketlerini takip edip kayıt altına alan KUŞRAD (Kuş Radarı) ve Hava Aracı Takip Sistemi HATS, dikkat çeken ve takdir toplayan projelerimiz arasında...Tüm bu projelerle, hem kuruluşumuzun önemli ihtiyaçlarına çare üretiyoruz hem de çağın olmazsa olmazı inovasyon ve AR-GE alanında da varlığımızı iddialı bir şekilde kanıtlıyoruz.Türkiye’nin doğu-batı ve kuzey-güney eksenlerinde, dünyanın en önemli transfer merkezlerinden biri konumuna gelme sürecinde, bu çalışmaların büyük önem taşıdığı kanaatindeyiz.

İyi uçuşlar dilerim…

Dear guests;

Civil aviation is one of the sectors where advanced technologies are in heavy use. It has to be this way because technologic developments always enhance flight safety and service quality. The State Airports Authority makes serious investments into this field; continues to improve all electronic infrastructure with high technology products... We are up on all the advanced technologies and we are showing a maximum effort in becoming an institution that completes technology-based projects in the field of civil aviation. The importance we attach to R&D studies is an indicator of this. In addition to the outstanding achievements in its main position, SAA has recently added to this success the projects and solutions created with the collaboration of TÜBİTAK BİLGEM institution. These studies have been receiving great interest of sectoral establishments as well as in international civil aviation fairs. I would like to give a few examples of the projects we are planning to realize. SAA and TÜBİTAK BİLGEM have signed an agreement for the ‘FOD-RAD R&D Studies’ – which aims to detect via high-tech means foreign objects that might be damaging on the runway. This is of vital importance to achieve better flight safety... In airports where air traffic is the busiest, we can detect these foreign objects on runway in times when the flight traffic allows us. The control of runways often need to be done quickly and at night, with the help of various methods to provide illumination. The system that will come into use through the ‘FOD-RAD R&D Project’ – which is aimed to improve and become widespread via national resources – is going to enable constant surveillance and control of the runways. Thanks to this system, for the first time in our country, foreign objects on runways will be detected by millimetric wave radar technology and optical receivers – which will be contributing to the prevention of possible accidents.We are carrying out other projects and solutions in collaboration with TÜBİTAK BİLGEM, in order to provide maximum safety. ‘Air Traffic Control Tower and Radar Simulator’ (atcTRsim), Air Traffic Controller Selection System (atcSES), Bird-Aircraft Strike Prevention Radar KUŞRAD and Aircraft Tracking System HATS are among the leading and approved projects. We are both finding the means for our institution’s needs and proving our existence in the field of innovation and R&D – that is an essential part of the era. We believe that these studies are of great importance in Turkey becoming the leading transfer point of the world, in east-west and north-west axes.

Have a nice flight…

Orhan BirdalYönetim Kurulu Başkanı ve

Genel MüdürExecutive Board Chairman

and General Manager

6 OCAK - JANUARY 2015

90

26

50OCAK - JANUARY 201508

16

26

34

44

50

62

74

86

90

94

98

MERCEK / ZOOMSivil havacılıktan son haberlerLatest news from civil aviation SEYAHAT / TRAVEL 5 bin yıldır Türkler’in yurdu: BayburtHome to Turks for 5 thousand years

TURİZM / TOURISMDavraz: Yıldızı parlayan bir kış turizmi merkeziDavraz: The shining star of winter tourism

DOĞANIN MUCİZELERİ / MIRACLES OF NATUREBenzeri olmayan asırlık ağaçlarOne of a kind trees

MUTFAK KÜLTÜRÜ / CULINARY CULTUREİlaç niyetine kış sebzeleri yiyinWinter veggies for medicine

DOĞANIN İZİNDE / FOLLOWING THE NATUREHer yıl tekrarlanan bir mucize: Kuş göçleriAn annual miracle: Bird migration

KEŞİF / EXPLOREMaldivler: Umman ortasında mercandan kolyeMaldives: A coral necklace in the middle of the sea

SANAT / ARTBeyza Boynudelik maskesiz hayatların peşindeBeyza Boynudelik in pursuit of unmasked lives

SAĞLIK / HEALTHBaşağrısız bir hayat içinFor a life without headaches

DİŞ SAĞLIĞI / DENTAL HEALTHDişçi korkusu sadece sağlığa zarar!Dental phobia is bad for your health!

UÇUŞ REHBERİ / FLIGHT GUIDE Dış ve iç hat uçuşları International and domestic flights BULMACA / PUZZLE

7JANUARY - JANUARY 2015

44

74

YÖNETİM / MANAGEMENT

DHMİ Genel MüdürlüğüPersoneli Yardımlaşma Vakfı

Emek 8. Cadde 75. Sokak No: 7/1 Emek - Ankara / TÜRKİYE

DHMİ Personeli Yardımlaşma Vakfı Kuruluşu Meydan Reklam Adına Sahibi Onursal Başkan

Honorary President and Owner on behalf of DHMI Personnel

Assistance Foundation Orhan Birdal

Yayın Kurulu | Publishing BoardFunda Ocak, Mehmet Ateş,

Mehmet Karakan, Celal Özuğur, Cemal Köksal, K. Zafer Topuz, Ahmet Ergin,

Mustafa Karpuzcu, Vahdet Nafiz Aksu, Ali Fuat Emre, Ayhan Öztekin

YAYIN / PUBLISHING

FORA MEDYAİstanbul: Barbaros Bulvarı No: 143/1

Balmumcu-Beşiktaş 0212 213 98 80

Ankara: Tunalı Hilmi Caddesi No: 68/12 Çankaya

0312 430 51 00

Genel Koordinatör | General Coordinator Süleyman Karan

[email protected]

Yazı İşleri Müdürü | Chief Editor Doğan Uluyüz

[email protected]

Editör | EditorNezahat Solmaz Yiğit

Sanat Yönetmeni | Art Director Ferhat Gedik

İngilizce Bölüm Editörü | English Section Editor Ayşegül Kıratlı

Reklam DepartmanıAdvertisement Department

Rüştü Altı[email protected]

Pınar Güneş [email protected]

Murat Arslan

[email protected]

Reklam rezervasyon: 0212 213 98 80

Katkıda Bulunanlar | Contributors Berrak Güngör, Eren Cerciz, Elif İzgi Uluyüz,

Ilgın Çelik, Lokman Karakaş, Sezai Özden

Baskı | Printing Azim Matbaacılık

Büyük Sanayi 1. Cad 99/33İskitler - Ankara

Tel: (0312) 342 03 72

Basım Yeri ve TarihiPlace and Date of Publication Ankara, Ocak - January 2015

Yayın Türü | Type of PublicationYerel, aylık, süreli

Local, monthly, periodical

ISSN 1306 - 6323

www.foramedya.com

62

16

8 OCAK - JANUARY 2015

mercek | zoom

UDH Bakanı Lütfi Elvan“istanbul Yeni Havalimanı zamanında hizmete girecek”İstanbul Yeni Havalimanı inşaatı sahasında incelemelerde bulunan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, gazetecilere açıklamalarda bulundu. Bakan Elvan’ın incelemelerinde; DHMİ Genel Müdürü Orhan Birdal, ilgili kuruluşların ve görevli şirketin yöneticileri de hazır bulundular. Bakan Elvan, burada yaptığı açıklamada ihalenin açık bir biçimde yapıldığını ifade ederek, yap-işlet-devret kapsamında kamunun kasasına 22 milyar 152 milyon avro gireceğini söyledi. Lütfi Elvan, İstanbul Yeni Havalimanı’nın 120 bin kişiye iş fırsatı sağlayacağını belirtti. Havalimanının İstanbul’un Karadeniz şeridinde 15 bin futbol sahası büyüklüğünde bir alanda kurulacağını açıklayan Bakan Elvan, “150’den çok havayolu kuruluşu bu havalimanını imkânından faydalanacaktır. Çevre duyarlılığı açısından da uluslararası sertifikalara sahip olacaktır. Açık ve kapalı otoparklar olacak” dedi.

“BATAKLIĞI ISLAH EDİP HAVALİMANI YAPIYORUZ”“750’nin üzerinden sahada sondaj yapıldı” diyen Bakan Elvan, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Sahaya genel olarak baktığımızda 4/3’lük bölümün bataklık olduğunu görüyoruz. Bu havalimanımızın sağlam bir zemine oturması lazım geliyor. Bunun için dünyanın en büyük firmalarıyla çalışmalar yapılıyor. Biz dünyanın en büyük havalimanını bu bataklığı ıslah ederek gerçekleştiriyoruz. Havacılık sektöründe,

üçüncü havalimanımız dünyanın merkezi olacaktır. Havalimanı yapım çalışmaları çerçevesinde 30 bin işçi çalışıyor olacak. 3 bin üzerinde makine çalışıyor olacak”. Konsorsiyumun 300 milyon avro civarında iş makinesi satın aldığını belirten Bakan Elvan, “Şu anda gerçekleşen çalışmalar sondaj ve zemin etüdü çalışmalarıdır. Bunun akabinde havalimanı yapım faaliyetlerine başlanacaktır” dedi. “Takvimde sarkma olacak mı?” sorusunu ise “Kesinlikle bir zaman uzatımı söz konusu değil. Tamamıyla program kapsamında takvim makul işliyor” diye cevapladı.Jeoloji Mühendisleri Odası’nın ‘bataklık’ yönünde eleştirisi olduğunun hatırlatılması üzerine Bakan Elvan, “Bataklık olduğunu biz de biliyoruz. Arkadaşlar yoğun olarak çalışıyorlar testler yaptılar. Bizim teknolojik olarak imkânımız da var, gücümüz de var” açıklamasını yaptı. Bakan Lütfi Elvan, Orman Genel Müdürlüğü’nden alınan geçici izinle sondaj ve etüt çalışmalarının yapıldığını, alanın tamamı için iznin alınmasıyla yer tespiti yapılacağını açıkladı.

AHL HİZMETE DEVAM EDECEKAtatürk Havalimanı’nın kapatılmayacağını belirten Lütfi Elvan, “İstanbul Atatürk Havalimanı ne olacak?” şeklindeki bir soru üzerine havacılık sektöründeki hızlı büyümeden bahsetti. Elvan, “İstanbul Atatürk Havalimanı’na da bizim ihtiyacımız olacak ve kullanacağız” cevabını verdi.

9JANUARY - JANUARY 2015

Minister of TMAC Lütfi Elvan“İstanbul New Airport is coming into service as scheduled”The Minister of Transport, Maritime Affairs and Communications Lütfi Elvan, who made inspections on the construction site of the İstanbul New Airport, talked with the press members. General Manager of SAA Orhan Birdal and other representatives of related institutions joined the minister. Elvan explained that the tender was carried out publicly and that the public treasury would gain 22 billion 152 million euros within the context of the build-operate-transfer model operation. The Minister added that the new airport would provide employment for 120 thousand people. Expressing that the airport would be built on an area as big as 15 thousand soccer fields, Minister Elvan said: “Over 150 airline companies will be using this airport, which is going to acquire international certificates for environmental consciousness. There will also be open and closed-top carparks.”

“DRAINING THE SWAMP FOR THE AIRPORT”“We have drilled over 750 fields,” said Elvan and added: “Looking at the area generally, we see that at least three fourth of the zone is swampland. We need to make sure that the ground is sound enough for the airport. We are working with the best companies of the world in order to achieve this. We are building the world’s largest airport by draining this swampland. İstanbul’s third airport

is going to be the center of the world in aviation. 30 thousand workers will be employed for the construction of the airport and there will be 3 thousand machines in operation.” Noting the consortium’s 300 million euros worth purchase of construction equipment, Minister Elvan said: “Current works include draining and soil explorations. Construction will begin right after.” To the question “Will there be any delays?” he replied: “That is out of question. The program and the works are in compliance.” He was reminded of the concern of the Chamber of Geological Engineers about the ground being swampland. He replied: “We are aware of this fact. Our staff is working on the issue intensively, runnign tests. We are powerful in technology and other means.” Minister Elvan added that the temporary permit from the General Directorate of Forestry allowed them to inspect specific parts and that the remaining area would be drilled soon to determine the field.

ATATÜRK AIRPORT STILL IN OPERATIONExpressing that Atatürk Airport would continue services, Elvan mentioned the rapid growth in the aviation sector in response to the question “What will happen to Atatürk Airport?” He said: “We are going to need İstanbul Atatürk Airport and we will use it.”

10 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????mercek | zoom

Pist üzerindeki yabancı cisimlerin ileri teknolojiyle tespitini amaçlayan ‘FOD-RAD Ar-Ge Projesi’ sözleşmesi imzalandı.DHMİ ile TÜBİTAK BİLGEM arasında imzalanan sözleşme için DHMİ Genel Müdürlüğü’nde bir tören düzenlendi. Törende, DHMİ Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Orhan Birdal, TÜBİTAK BİLGEM Başkanı Prof. Dr. Ahmet Arif ERGİN ile Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Ateş hazır bulundular. Hava trafiğinin çok yoğun olduğu havalimanlarımızda, uçuş güvenliğini tehdit eden pist üzerindeki yabancı cisimlerin tespiti, trafik akışının izin verdiği zaman dilimlerinde yapılıyor. Genellikle hızlı bir şekilde yapılması gereken pist kontrolleri, gece koşullarında çeşitli yöntemlerle sağlanan görsellik imkânı dâhilinde gerçekleştiriliyor. Milli imkânlarla geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması amaçlanan ‘FOD-RAD Ar-Ge Projesi’ ile devreye girecek olan sistem, pistlerde sürekli bir gözetim ve kontrol imkânı sağlayacak. Sistem sayesinde, ülkemizde ilk kez pist üzerindeki yabancı cisimler milimetre dalga radar teknolojisi ve optik algılayıcılar kullanılarak tespit edilecek ve bu yolla meydana gelmesi muhtemel kazalar önlenmiş olacak. DHMİ Genel Müdürlüğü, ana görev alanlarındaki üstün başarılarına son yıllarda TÜBİTAK BİLGEM işbirliğiyle geliştirilen proje ve çözümleri de eklemiş bulunuyor.İşte o projeler;* Hava Trafik Kontrol Kule ve Radar Simülatörü ATCTRSIM,* Hava Trafik Kontrolörü Seçim Sistemi ATCSES,* Kuş-Uçak Çarpışması Önleme Radarı KUŞRAD (Kuş Radarı)* Hava Aracı Takip Sistemi HATS.

DHMİ-TÜBİTAK işbirliğiyle Ar-Ge projeleri çeşitleniyorSAA-TÜBİTAK collaboration diversifies R&D projects

An agreement for the 'FOD-RAD R&D Project', which aims to detect foreign objects on the runway via high technology devices, has been signed. The agreement between SAA and TÜBİTAK-BİLGEM called for a ceremony that took place at the General Directorate of SAA. SAA Chairman and General Manager Orhan Birdal, TÜBİTAK-BİLGEM President Prof. Dr. Ahmet Arif Ergin and Deputy General Manager Mehmet Ateş attended the ceremony. In airports where air traffic is the busiest, we can detect these foreign objects on runway in times when the flight traffic allows us. The control of runways often need to be done quickly and at night, with the help of various methods to provide illumination. The system that will come into use through the ‘FOD-RAD R&D Project' - which is aimed to improve and become widespread via national resources - is going to enable constant surveillance and control of the runways. Thanks to this system, for the first time in our country, foreign objects on runways will be detected by millimetric wave radar technology and optical receivers - which will be contributing to the prevention of possible accidents.General Directorate of State Airports Authority is carrying out other projects and solutions in collaboration with TÜBİTAK BİLGEM, adding to its superior achievements in the field. Here are the headlines:* Air Traffic Control Tower and Radar Simulator (atcTRsim)* Air Traffic Controller Selection System (atcSES) * Bird-Aircraft Strike Prevention Radar (KUŞRAD) * Aircraft Tracking System HATS.

11JANUARY - JANUARY 2015

12 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????

DHMİ’ye taze kan: 111 ve 112. Dönem ATC kursları başladı111 ve 112. dönem temel ATC kursları, DHMİ Genel Müdürü Orhan Birdal’ın katıldığı törenle başladı. Aralık ayı içerisinde atamaları gerçekleşen 54 stajyer hava trafik kontrolörü, Esenboğa Simülatör Merkezi’nde eğitime başladı. İnsan Kaynakları Daire Başkanlığı ile Hava Seyrüsefer Daire Başkanlığı’nın ortaklaşa düzenlediği ATC kurslarının açılış törenine katılan ve kursiyerlere seslenen Orhan Birdal, dünyanın en stresli ve sektörün en önemli mesleklerinden biri olan hava trafik kontrolörlüğü mesleğini icra etmek üzere göreve başlayan kursiyerlere, görevlerinin hayırlı olması temennisinde bulundu. Kursa başlayan stajyer hava trafik kontrolörlerinin uzun uğraşlardan, zorlu mücadelelerden sonra bu kurumun mensubu olmaya hak kazandıklarını belirten DHMİ Genel Müdürü Orhan Birdal, “Kursu bitirdikten sonra, önce asistan sonra da kontrolör olarak ihtisas yapmış olacaksınız. İnsanların güvenliği için insanların bir yerden bir yere salimen seyahatini sağlamak için bu hizmeti yürüteceksiniz. Bu yönüyle, yapacağınız hizmeti ulvi maksadı da olan bir hizmet olarak değerlendiriyoruz” dedi.

DAHA SIKI, DAHA ZORLU BİR EĞİTİMBirdal konuşmasını şöyle sürdürdü: “Değerli arkadaşlar, siz bu kursların 111 ve 112. dönemlerine denk geldiniz. Yani sizden önce 110 tane kurs yapıldı. Bu 110 tane kursta eğitim görenler çalışma hayatına atıldı. Her kursun karakteristiği farklıydı. Daha önceki senelerde kurs süreleri biraz daha kısaydı. Ama simülatör geldikten sonra hem eğitimin şekli, hem kalitesi hem de süresi değişti. Dolayısıyla, sizler eskilere nazaran çok daha donanımlı olarak çalışma yerlerine gideceksiniz. Çünkü daha sıkı ve daha zorlu bir eğitim alacaksınız. Görselliği ön plana alan ve uluslararası standartlarda verilen bir eğitimden sonra buradan mezun olacaksınız. Şu anda; 107 asistan kontrolör, 989 kontrolör, 56 baş kontrolör olmak üzere, bin 302 hava trafik kontrolörü kuruluşumuzda görev yapıyor. Yine bir dünya projesi olarak kuruluşumuzun başlattığı, yürüttüğü SMART adını verdiğimiz bir projemiz var. Bu, Türkiye’deki hava trafik yönetimi kaynaklarının sistematik modernizasyonu anlamına geliyor. Bu modernizasyon işlemleri tamamlandı, şu anda geçiş dönemindeyiz. Geçiş dönemi de bittikten sonra, hava trafik kontrol hizmeti, özellikle saha kontrol hizmeti Esenboğa Havalimanımız’daki merkezden verilecek.Şu anda devam eden üç kursumuz var. Bu üç kursta toplamda 96 arkadaşımız eğitim alıyor. Bu arkdaşlarımız, az önce söylediğim gibi, nisan ayında mezun olacak ve görev yerlerine gidecekler. Sizleri de

Allah kısmet ederse, seneye bu zamanlar diploma töreninizi yaparak çalışma yerlerinize göndereceğiz. Konuşmamın başında zorlu bir eğitimden geçeceğinizi söylemiştim. Gerçekten zorlu bir eğitim... Böyle bir eğitime adapte olabilmek için bir hayli gayret sarf etmeniz gerekiyor. Zannediyorum, bu seferki eğitim planlaması meydan kontrol-yaklaşma-yol kontrol şeklinde olacak. Dolayısıyla bu doğru bir sıralama... Daha önce yer sıkıntısından dolayı bunların yerlerini değiştirebiliyorlardı. Ama ben de eski bir kontrolör olarak sizden yaklaşık 60 küsur dönem önce, 43. dönemde kursu gören bir büyüğünüz olarak bu sıralamanın daha doğru olduğu kanaatindeyim. Önce kuleyi göreceksiniz, sonra yaklaşma kontrol ve yol kontrol göreceksiniz. Hocalarınız meslek hocaları yani bu mesleğin içinden gelmiş, bu meslekte yoğurulmuş, bu meslekte yıllarını vermiş ve hem bilgileriyle hem de onun üzerine koydukları tecrübeleriyle önemli bir noktaya gelmiş olan büyükleriniz. Onları can kulağıyla dinleyeceksiniz. Onlar, bu mesleği öğretmek için varlar. Yani asli görevleri hava trafik kontrolörü ya da kurumdaki görevleri neyse o ama bunun dışında ayrıca bir de sizlerin geleceğe hazırlanması için, meslek sahibi olabilmeniz için ayrı bir gayret gösteriyorlar. Onun için hocalarınızın kıymetini bilin, hocalarınızı çok iyi dinleyin ve az önce de belirttiğim gibi bir şeyi kavramadan bir sonrakine geçmemek üzere hocalarınıza her şeyi sorabilirsiniz. Belki ilk başlarda “Buranın üniversiteden ne farkı var?” diye düşünebilirsiniz. Birkaç tane önemli farkı var. Bir tanesi; üniversitede hep siz para harcamak durumundasınız, oysa burada, bu eğitimi almanız için size para veriyorlar. Şu anda herhangi bir kurumda göreve başlasanız, bu başlayacağınız görevde bir fiil çalışırken alacağınız maaştan daha fazla bir maaşla burada okula başlamış oluyorsunuz. Okul hayatınız da böyle geçecek. Sonra bunun hakkını da vereceksiniz. O da artık sizin boynunuzun borcu olmalı... Ben tekrar hepinize başarılar diliyorum. Yeni yılınızın, yeni işinizin hayırlı olması temennisinde bulunuyorum.”İnsan Kaynakları Daire Başkanı Selahattin Yiğit, Hava Seyrüsefer Daire Başkanı Mustafa Kılıç, Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Vahdet Nafiz Aksu ile Esenboğa Havalimanı Başmüdürü İsmail Selay Mürey ve yardımcılarının da katıldığı açılış töreninin ardından kursiyerler, 12 ay sürecek olan eğitim maratonuna başladılar.

mercek | zoom

13JANUARY - JANUARY 2015

New blood in SAA: 111th and 112th Period ATC courses111th and 112th Period ATC core courses have been launched with a ceremony attended by SAA General Manager Orhan Birdal. The 54 intern air traffic controllers, who have been assigned in December, started the course at Esenboğa Simulator Center. The courses are organized in collaboration of Human Resources Department Directorate and Air Navigation Department Directorate. Orhan Birdal attended the opening ceremony and addressed the trainees. He wished good luck to the interns in exercising this one of the most vital jobs of the world, that is air traffic controlling. Birdal pointed out that the internal air traffic controllers who are taking this course have earned the right to become a member of this institution after going through long and challenging processes. The General Manager said: "Once you complete the course, you will first become an assistant and then specialize as controllers. Hopefully, you will be doing this job for the safety of other people, to make sure they travel from one point to another safe and sound. From this point of view, we consider this profession as a divine service."

TRAIN HARDER AND STRONGERBirdal continued his speech: "Dear fellow friends, you are studying the 111th and 112th periods of these courses - which means that 110 other periods had been completed before these. The trainees of these 110 periods are now working professionally. Each course had a different characteristic. Duration of courses was shorter in the previous years. With the installment of the simulator, the form, quality and duration of the trainings have changed. This means that, compared to previous attendees, you will be equipped much better for professional life. Because your training is harder and stronger. You will be graduating from a training of international standards, with visual quality in the foreground. Currently, our institution employs 1 thousand 302 air traffic controllers in total - that composes of 107 assistant controllers, 989 controllers and 56 head controllers. Another global project that we are working on is the 'Smart', which is related to the systematic modernization of the air traffic management resources in Turkey. The process of modernization has been completed and currently we are in a

transition period. Following this stage, the center in Esenboğa Airport will be running the air traffic control services. There are three ongoing courses with 96 attending trainees right now. They will be graduating in april and will be assigned to their posts. God willing, your graduation ceremony is going to take place this time next year. In the beginning I mentioned that this would be a challenging training period. It really is. Adapting to such an ardous training requires quite a lot of effort in the first place. I guess, this period's training program will follow as 'field control-approach-track control'. This is the correct order of training. In the previous years, the arrangement had to change because of lack of facilities. I, as a former controller who took the 43rd period course, I agree that this order is better. You will see the tower first and then approach control and track control. Your trainers are all respectable educators who have been involved in this profession for long years and achieved a significant point with all the experience and knowledge. Do hang on their words. They are here to teach you this job. Well, their main job might be something else - like air traffic controlling or another department of the institution - but they are also making time to teach you. So, please appreciate them, be all ears and ask them whatever you want except the next subject. In the beginning you might be asking yourself what the difference of this course is than the university. There are a couple important differences. For starters, you have to keep spending money if you're studying at the university. But here you get paid to get this education. You will be starting with a salary bigger than any other actual job you might take right now does. You are entering an academy. Your academic life will be like this and when it is over, you will give due. This is your obligation. I wish you all success. And I wish good luck on the new job."Human Resources Department Director Selahattin Yiğit, Air Navigation Department Director Mustafa Kılıç, Press and Public Relations Consultant Vahdet Nafiz Aksu and Esenboğa Airport Director İsmail Selay Mürey with his company attended the ceremony. Following the event, the attendees have started th 12-month education marathon.

14 OCAK - JANUARY 2015

mercek | zoom

Türk Time dergisinin ‘Yılın Hizmet Adamları’ ödülleri, Ankara’da yapılan törenle sahiplerine sunuldu. DHMİ Genel Müdürü Orhan Birdal, dergi okuyucularının oylarıyla, ‘Yılın Bürokratı’ ödülüne layık görüldü.2011 yılından beri başarılı siyasetçi, işadamı ve bürokratlara verilen ödüller, Türk Time dergisi okurlarınca gerçekleştirilen anket ve okur oylarıyla belirleniyor. Ödüller, ülkesi ve halkı için başarılı çalışmalara imza atan, gayretli çalışmaları ve örnek mücadelesiyle kamuoyunun takdirini kazanmış siyasetçi, bürokrat, işadamı, sivil toplum kuruluşlarının liderleri, sinema ve sanat dünyasının başarılı isimlerine veriliyor.Ankara’da gerçekleştirilen törende, ‘Yılın Bürokratı’ ödülü, Türk Time Genel Yayın Yönetmeni Kerim Akbaş tarafından Orhan Birdal’a takdim edildi.Kısa bir teşekkür konuşması yapan Genel Müdür Orhan Birdal, bu anlamlı ödülü arkadaşları adına aldığını belirterek şöyle dedi: “DHMİ, Türkiye’de havacılık sektörünün gelişmesinde önemli rol üstlendi. Son 12 yılda, büyük projeleri hayata geçiren kuruluşumuz, dünyanın en önemli kuruluşlarından birisi haline geldi, küresel bir marka oldu. Bizi gururlandıran bu ödüle layık görülmemizi sağlayan başarıları, ortak akla ve ekip çalışmasına borçluyuz. Her başarımızın ardında yaklaşık 10 bin kişilik DHMİ çalışanının bulunduğunun bilincindeyiz.Bu ödülü Devlet Hava Meydanları İşletmesi’nde çalışan tüm ekip arkadaşlarım adına alıyorum. Bizim için büyük anlam taşıyan bu ödül, üzerimizdeki sorumluluğu bir kat daha artırıyor. Bizi bu ödüle layık görenlere teşekkür ediyorum. Hükümet politikaları doğrultusunda ve Bakanlığımız’ın önderliğinde, daha büyük projeleri hayata geçirme gayretimiz devam edecek.

Orhan Birdal ‘Yılın Bürokratı’ seçildi Orhan Birdal, the ‘Bureaucrat of the Year’

The 'service awards' of the Turkish Time magazine have been distributed with a ceremony in Ankara. SAA General Manager Orhan Birdal was given the 'Bureaucrat of the Year' award as deemed by the readers of the magazine.Making successful politicians, business people and bureaucrats smile since 2011, the award by Turkish Time magazine is given by looking at surveys and reader votes. Politicians, bureaucrats, business people, non-governmental organization representatives who achieve public appreciation for the successful works intended for the good of the country and the people receive the award every year.The ceremony for this year's event took place in Ankara. Turkish Time Magazine Editor-in-Chief Kerim Akbaş presented the award to Orhan Birdal.General Manager Orhan Birdal made a brief appreciation speech: "SAA plays an important role in the development of the aviation sector in Turkey. Our institution has completed significant projects in the last 12 years and became one of the leading establishments of the world, a global brand. We owe the honor of this award to the common sense and teamwork that brought the award in the first place. We are aware that the 10 thousand personnel of SAA forms the basis of every success. I am accepting this award in the name of all employees of the State Airports Authority. This meaningful award comes with even a greater responsibility. I would like to take this occasion to thank all who deemed us worthy of this award. We will continue carrying out bigger projects, in line with the government policies and under the leadership of our Ministry."

16 OCAK - JANUARY 2015

BAYBURTYazı - By: Nezahat Solmaz Yiğit

Anadolu’da 5 bin yıllık bir Türk yurduThe 5-thousand-year-old Anatolian home of Turks

seyahat | travel

17JANUARY - JANUARY 2015

The 5-thousand-year-old Anatolian home of Turks

Bayburt’un, ne kadar önemli ve zengin bir şehir olduğunu Ksenofan, ‘Anabasis’ adlı eserinde anlatır. Bayburt’tan büyük, kalabalık ve zengin bir şehir olarak bahseder. O zamanki adı ‘Gymnias’ olan Bayburt, bir İskit şehridir... İskitler’in bizim Saka olarak tanımladığımız Türkler olduğu tahmin ediliyor. Anlaşılacağı üzere, Bayburt yaklaşık olarak 5 bin yıllık bir Türk şehri.

Xenophon mentions the significance of Bayburt in ‘Anabasis’; pictures it as a big, crowded and rich city. Historically known as ‘Gymnias’, Bayburt is actually a Scythian town. It is estimated that the Scythian are the Turks we define as ‘Saka’. As it is seen, Bayburt is a 5 thousand years old Turkish town.

18 OCAK - JANUARY 2015

seyahat | travel

Bayburt yüzölçümü ve nüfusu itibarıyla, Türkiye’nin en küçük illerinden biri... Doğu Karadeniz Sıradağları’nın hemen güneyindeki Çoruh Vadisi’nde yer alıyor. Kuzeyde Trabzon ve Rize, doğuda Erzurum, güneyde Erzincan ve batıda Gümüşhane illeriyle komşu... Bayburt’un engebeli arazisinin jeolojik yapısı oldukça karmaşık. Kuzeyde ve doğuda Soğanlı Dağları’nın güney kesimlerindeki küçük alanlarda bol fosile rastlanıyor. Şehrin yeraltı zenginlikleri arasında; gümüş, bakır, kurşun, çinko karışımı damarlarla linyit rezervleri bulunuyor.Dağlık bir şehir denebilir Bayburt’a, toplam alanının yüzde 45’i dağlardan oluşuyor. Bayburt’u Karadeniz’den ayıran sıradağlar; batıdan doğuya sırayla, Zülfe (2.750 metre) Kemer (2.856 metre) Soğanlı (2.750 metre), Haldizen (3.000 metre), Kırklar (3.350 metre)... Güneyde sıralanan dağlar ise; Çavuşkıran (2.850 metre), Kop (2.600 metre), Çoşan (2.963 metre), Sarıhan (2.400 metre), Otlukbeli (2.520 metre) ve Pulur (2.300 metre)...

DAĞLAR ARASINDA BEREKETLİ TOPRAKLARBu iki dağ silsilesinin arasında Çoruh Irmağı akar. Çoruh’un ana kaynağı Mescit Dağları’ndan gelir. Bu ana kol Masat Vadisi’nde, Maden Bucağı yakınlarında Kop Suyu ile birleşir. Irmak burada geniş bir alana yayılır, Bayburt Ovası’nın oluşumuna ve taşıdığı alüvyonlarla sulu tarıma olanak sağlar. Bayburt’tan geçmeden önce, civarındaki birçok derenin de suyunu topladığından şehrin içinden oldukça coşkulu bir biçimde akar. Kale Tepesi ile Duduzar Tepesi arasında derin bir vadi oluşturduktan sonra düz bir biçimde devam eder. Düzeker

Looking at the surface area and population figures, Bayburt is one of the smallest cities of Turkey. It is located on the Valley of Çoruh in the south of East Black Sea mountain range. The city neighbors Trabzon and Rize to the north, Erzurum to the east, Erzincan to the south and Gümüşhane to the west. The geological structure of Bayburt's rugged terrain is quite complicated. There are plenty of fossils in small areas by the south part of Soğanlı Mountains. Underground riches of the city include silver, copper, lead, zinc seams and lignite deposits. Considered as a mountained town, Bayburt's 45 percent of total land composes of mountains. The mountain chains that separate Bayburt from the Black Sea are: Zülfe (2.750 meters), Kemer (2.856 meters), Soğanlı (2.750 meters), Haldizen (3.000 meters) and Kırklar (3.350 meters). The mountains to the south are: Çavuşkıran (2.850 meters), Kop (2.600 meters), Çoşan (2.963 meters), Sarıhan (2.400 meters), Otlukbeli (2.520 meters) and Pulur (2.300 meters).

FERTILE LANDS AMONG MOUNTAINSÇoruh River flows in between these two mountain ranges. The source of Çoruh is in Mescit Mountains. This main stream connects Kop Waters near Maden district in Masat Valley. The river expands on a wide area here and allows the formation of Bayburt Plain while its alluvial deposit enables irrigated farming. Since the river collects waters of many other brooks on the track, it flows stirring down the town. It forms a deep valley between Kale Hill and Duduzar Hill, then continues evenly. Değirmencik Waters

19JANUARY - JANUARY 2015

Ovası’nda, ırmağın diğer önemli bir yan kolu olan Değirmencik Suyu’nu sularına katar. Daha sonra dirsek yaparak derin Çoruh Vadisi’ne girer. Doğuya doğru akışına devam ederek Bayburt il sınırlarını terk eder.Dağlarla çevrelenen ve ortasında akan Çoruh Irmağı’nın kollarıyla parçalanan Bayburt Ovası, yaklaşık 900 kilometrekare civarındadır ve dört önemli bölümden meydana gelir. Batıda yer alan Mormuş Düzlüğü, kuzeyde Aydıntepe Ovası, kuzeydoğuda Değirmencik kesiminde yer alan Düzeker Ovası ve güneydoğu bölümünde Keçevi Düzü, 1.500–1.700 metre arasında yüksekliklere sahip ovalardır.

ÖZGÜN COĞRAFYANIN GÜZELLİKLERİBu coğrafya ulaşım açısından zorluklar taşır ama bir o kadar da doğal güzelliğe ev sahipliği yapar. Sırakayalar Şelaleleri bu doğa harikalarından biri... Sırakayalar Köyü'nde, Bayburt-Erzurum karayolunun 6’ncı kilometresinden ayrılarak 16 kilometre yol aldıktan sonra ulaşılan Sırakayalar Şelaleleri’nin, köyün girişi ve köy içinde olmak üzere iki adet olan şelale çevresi, yaz aylarında mesire yeri olarak kullanılıyor.Çimağıl Mağarası’na ise il merkezine yaklaşık 35 kilometre uzaklıktaki Aşağı Çimağıl Köyü’nün Taşındibi Mahallesi’nden sonra, yaya olarak yaklaşık bir saatte

merge with the river in Düzeker Plain. Then bends and enters Çoruh Valley. Continues to flow into the east and leaves Bayburt. Surrounded by mountains and divided by the reaches of Çoruk River, the Bayburt Plain covers about 900 square kilometers area and it composes of four main parts. Mormuş Plain to the west, Aydıntepe Plain to the north, Düzeker Plain in Değirmencik to the northeast and Keçevi Plain to the southeast are all at 1.500-1.700 meters altitude.

THE BEAUTIES OF AN AUTHENTIC GEOGRAPHY The geography of Bayburt is challenging for the transportation issues, yet has amazing natural beauties. Sırakayalar Falls is one of these beauties. One can reach the falls by starting out at Sarıkayalar Village, which is at the 6th kilometer of Bayburt-Erzurum highway, and driving 16 kilometers to this summer recreation spot. And if you want to see Çimağıl Cave, you can drive to Taşındibi Neighborhood of Çimağıl Village, which is about 35 kilometers from the town center, and complete a one-hour walk to the cave. The cave is as long as 600 meters and there are small water bodies as well as stalactites and dickites, which create a beautiful scene. Another interesting natural wonder is the Helva Village Ice Cave... Located in Helva Village to the south of Masat

20 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????

Dağlarla çevrili bir kent Bayburt, Çoruh Nehri’nin suladığı ovalar bereket yüklü... Bu sebeple olsa gerek, binyıllardar pekçok kez işgale uğramış. Bayburt’u gören hükümdar, cazibesine kapılmış, fethetmek için elinden

geleni yapmış.

Bayburt is surrounded by mountains; the plains are fertile with the waters of River Çoruh -

which probably led to the many invasions of the town in the history. Any ruler that happened to see Bayburt took a fancy to the city and did his

best to conquer it.

seyahat | travel

ulaşılabiliyor. 600 metre uzunluğunda olan mağarada küçük su birikintileri bulunuyor. Sarkıt-dikitleri ve doğal yapısıyla, gerçekten görülmeye değer bir manzaraya sahip bu mağara. Şaşırtıcı bir doğa harikası da Helva Köy Buz Mağarası... Masat Vadisi’nin güneyinde Helva Köyü’nde yer alan bu ilginç mağara, il merkezinden 33 ilometre mesafede, hemen köyün yamacında yer alıyor. Mağaranın içinde buzdan oluşmuş sarkıt ve dikitleri bulunuyor. Köy halkı tarafından değişik zamanlarda soğuk hava deposu olarak kullanılmış olan mağara, buz oluşumlarının değişik şekillerini yansıtıyor.

TÜM UYGARLIKLAR BİR GEÇİT YAPMIŞBayburt’un tarihi M.Ö. 3000’li yıllara kadar uzanıyor. Kent, Azziler tarafından kurulmuş, M.Ö. 770-665 yılları arasında Kimmer ve İskitler’in akınlarına uğramış. Daha sonra bölgeye Haldiler hâkim olmuş. Kısa bir süre Medler’in eline geçen Bayburt, daha sonra Pers hâkimiyetine girmiş. Bayburt’un ne kadar önemli ve zengin bir şehir olduğunu Ksenofan, ‘Anabasis’ adlı eserinde anlatır. Bayburt’tan büyük, kalabalık ve zengin bir şehir olarak bahseder. O

Valley, the cave is right by the shoulder of the village – 33 kilometers from the city center. Also, the cave had been used as cold room by the villagers.

A PASSAGE FOR ALL CIVILIZATIONS The history of Bayburt dates back to 3000 BC. The town was established by saints. It was invaded by Kimmers and Scythians between 770 and 665 BC. Later, Persians ruled over Bayburt, following the Haldi. Xenophon mentions the significance of Bayburt in 'Anabasis'; pictures it as a big, crowded and rich city. Historically known as 'Gymnias', Bayburt is actually a Scythian town. It is estimated that the Scythian are the Turks we define as 'Saka'. As it is seen, Bayburt is a 5 thousand years old Turkish town.

BECAME TURKISH IN 1048Bayburt fell under domination of Rome in the 40s BC. Built by the Urartians, Bayburt Castle was repaired during the reign of Roman emperor Justinian. Islamic forces seized Bayburt centuries later in 705 AD, by Umayyads, however was retrieved by the Byzantine in 715.Becoming a stage of constant war between Turks and Byzantines after 850, Bayburt also became a place where

21JANUARY - JANUARY 2015

zamanki adı ‘Gymnias’ olan Bayburt, bir İskit şehridir. İskitler’in bizim Saka olarak tanımladığımız Türkler olduğu tahmin ediliyor. Anlaşılacağı üzere, Bayburt yaklaşık olarak 5 bin yıllık bir Türk şehri.

1048’DE TAMAMIYLA BİR TÜRK KENTİ OLMUŞBayburt M.Ö. 40’lı yıllarda Roma hâkimiyetine girmiş. Urartular tarafından yapılan Bayburt Kalesi, Roma İmparatoru Justinianus döneminde onarım görmüş. Bayburt’un İslam ordularının eline geçmesi ise M.S. 705 yılında, Emeviler tarafından alınmasıyla olmuş, ancak 715 yılında Bizanslılar tarafından geri alınmış.850 yılından sonra, Türkler ile Bizanslılar arasında sürekli savaşlara sahne olan Bayburt, artık Müslüman Türkler’in yerleşmeye başladıkları bir yer halini almış. 1048 yılına gelindiğinde, bölge artık yoğun Türk nüfusuyla meskûnmuş. Kent, 1054 yılında Büyük Selçuklu İmparatorluğu tarafından fethedilmiş. 1081 yılında Selçuklu Devleti'ne bağlı olan Bayburt, Saltuklular ve ardından Mengücekliler’in egemenliğine girmiş. Sonrasında, Anadolu Selçuklu Devleti’nin hâkimiyetine giren Bayburt, daha sonra Osmanlı Devleti tarafından fethedilmiş. Bayburt’un ne kadar önemli ve güzel bir şehir olduğunu savaşlarda sık sık el değiştirmesinden anlaşılıyor. Yavuz Sultan Selim döneminde, sancak

Muslim Turks settled in. The region was generally populated by Turks by 1048. The town was conquered by Great Seljuk Empire in 1054. A part of Seljuk Empire in 1081, Bayburt fell under domination of Saltuks and Mengujekids. Following the reign of Anatolian Seljuk Empire, it was conquered by the Ottoman Empire. The fact that Bayburt changed hands this frequently proves the significance and beauty of this region. The city, which was declared a ‘flag seigniory’ by Yavuz Sultan Selim, maintained its position in every era. Bayburt is distinguished as a city of history and culture...

A CASTLE THAT WEATHERED STORMSTHROUGHOUT HISTORYBayburt Castle is one of the top historical structures of the city. The builder of the castle is yet unknown. Although it is claimed that the Armenians built it, there is mention of the castle during the time of Bağrat dynasty (885-1044). Before Turkish invasion, the castle was dominated by Roman, Armenian, Byzantine, Arab and Kommenos civilizations. The various construction and historical resources found on the walls of the castle show that it was repaired numerous times. According to such info, the son of Kılıçarslan II and the Shah of Erzurum, Tuğrul Shah, fairly reconstructed the castle – because it was a fortified location against possible attacks of Trebizond Empire. There are 20 Arabic

AYDINTEPE YERALTI ŞEHRİAydıntepe İlçesi’nde yer alan kent, tüf içerisinde, yüzeyden 2-2.5 metre derinde başka yapı malzemesi kullanmadan, ana kayaya oyulmuş galeriler, tonozlu odalar ve bu odaların açıldığı daha geniş mekanlardan oluşuyor. Yaklaşık 1 metre genişliğinde ve 2 ile 2.5 metre yüksekliğinde tonoz örtülü galeriler yer yer her iki yana genişliyor. 3 x 8 metre kareye yakın planlı odalar bu mekana açılıyor. Ayrıca gözetleme mekanlarının oluşturduğu havalandırma amaçlı konik biçimdeki deliklerin, galeri odalarını aydınlatmak için açıldığı gözleniyor. Halen kazı çalışmaları devam eden kent hakkında şu an ileri sürülen iki görüş var. Bunlardan biri; bu kentin, bölgede daha önce sözü edilen Halde şehrine ait olduğu, Halde’nin ‘Khalde’ olduğu eski ismi Hart (Aydıntepe) olan ilçenin isminin de ‘Halt’tan geldiği... Diğer görüşe göre; Hart’ta bu yeraltı kentinden başka Geç Roma-Erken Bizans devirleri arasında yer alan bir mezarın ortaya çıkarılması, Hıristiyanlığın henüz yerleşmediği bir devirde, bu bölgenin bir sığınak teşkil ettiği, Romalılar tarafından kovulan ilk Hıristiyanlar’ın bu bölgeye geldikleri ve sığındıkları ve yeraltı kentinde bu Erken Hıristiyanlık dönemine ait olabileceği...

AYDINTEPE YERALTI ŞEHRİAydıntepe İlçesi’nde yer alan kent, tüf içerisinde, yüzeyden 2-2.5 metre derinde başka yapı malzemesi kullanmadan ana kayaya oyulmuş galeriler, tonozlu odalar ve bu odaların açıldığı daha geniş mekanlardan oluşuyor. Yaklaşık 1 metre genişliğinde ve 2 ile 2.5 metre yüksekliğinde tonoz örtülü galeriler yer yer her iki yana genişliyor. 3 x 8 metre kareye yakın planlı odalar bu mekana açılıyor. Ayrıca gözetleme mekanlarının oluşturduğu havalandırma amaçlı konik biçimdeki deliklerin, galeri odalarını aydınlatmak için duvarlara delik açıldığı gözleniyor. Halen kazı çalışmaları devam edilen kent hakkında şu an ileri sürülen iki görüş var.Bunlardan biri; bu kentin, bölgede daha önce sözü edilen Halde şehrine ait olduğu, Halde’nin ‘Khalde’ olduğu eski ismi Hart (Aydıntepe) olan ilçenin isminin de ‘Halt’tan geldiği... Diğer görüşe göre; Hart’ta bu yeraltı kentinden başka Geç Roma-Erken Bizans devirleri arasında yer alan bir mezarın ortaya çıkarılması, Hıristiyanlığın henüz yerleşmediği bir devirde bu bölgenin bir sığınak teşkil ettiği, Romalılar tarafından kovulan ilk Hıristiyanların bu bölgeye geldikleri ve sığındıkları ve yeraltı kentinde bu Erken Hıristiyanlık dönemine ait olabileceği...

22 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????seyahat | travel

beyliği de yapan şehir, her döneminde önemini korumuş ve günümüzde de tarih ve kültür şehri olarak saygın bir konumda...

TARİH BOYU BADİRELER ATLATMIŞ BİR KALEBayburt Kalesi, kentin en önemli tarihi eserlerinden biri... Kalenin kimler tarafından inşa edildiği kesin olarak bilinmiyor. İlk yapının Ermeniler’e ait olduğu öne sürülse de, Bağrat sülalesi zamanında (885–1044) varlığından söz ediliyor. Kale Türkler’e geçmeden önce Roma, Ermeni, Bizans, Arap ve Kommenos hâkimiyetlerinde kalmış. Bayburt Kalesi’nin birçok defa onarım gördüğü, duvarlarında görülen farklı inşaat ve tarihi kaynaklardan anlaşılıyor. Buna göre, Selçuklu hükümdarı II. Kılıçarslan’ın oğlu ve Erzurum Meliki olan Tuğrul Şah, özellikle Trabzon İmparatorluğu’ndan gelecek saldırılara karşı müstahkem bir mevki olan bu kaleyi âdeta yeniden inşa ettirmiş. Kale üzerinde bu yapımı belgeleyen 20 Arapça kitabe mevcut. Bir müddet de Akkoyunlular’ın elinde kalan kale, 1514 yılında Osmanlılar’a intikal ettikten sonra, Kanûnî Sultan Süleyman ve III. Murat dönemlerinde de büyük onarımlar görmüş. Zaman zaman işgal ve tahribata uğrayan kale, son olarak 1828 Osmanlı–Rus savaşı sırasında Ruslar tarafından büyük

inscriptions on the walls that document this construction. Coming under domination of White Sheep Turkomans for some time, the castle was seized by the Ottoman in 1514, which led to major repair works during the reign of Suleiman the Great and Murad III. Following invasion and damage from time to time, the castle was finally destroyed by the Russians during the Ottoman-Russian war in 1828. The castle is also known as the ‘Çinimaçin Castle’. The tile decorations (‘çini’) of the castle is the source of this name. The outer parts were covered with purple and green turquoise tiles. Unfortunately, today there is no example of these tiles because of the damage of war.

HEIRLOOM OF THE ANATOLIAN SELJUKIt is accepted that the Ulu Mosque was built upon order of Anatolian Seljuk Emperor Gıyaseddin Mesud II (1282-1298) and had been through repair works often. It was reconstructed completely in 1967, according to the original plans. There is an inscription that documents the previous major repair work of the mosque in 1850. The geometrical and floral tiles on the round form of the minaret present the interesting character of Anatolian Seljuk tile work. There are five other inscriptions on the narthex. And finally in 2012, Erzurum Regional Directorate of Foundations restored the mosque to a large scale.

Bayburt’un coğrafyası, ulaşım açısından zorluklar taşır ama bir o kadar da doğal güzelliğe ev sahipliği yapar. Sarıkayalar

Şelalesi, Çimağıl Mağarası ve Helva Köy Buz Mağarası, bu doğa harikalarından sadece

birkaçı...

The geography of Bayburt is challenging for the transportation issues, yet has amazing natural beauties. Sarıkayalar Fall, Çimağıl

Cave and Helva Village Ice Cave are just a few of these beauties...

23JANUARY - JANUARY 2015

çapta tahrip edilmiş. Bu kaleye ‘Çinimaçin Kalesi’ de deniliyor. Kaleye bu ismin verilmesine sebep olan çini süslemeleri... Bunların dış yüzeylerinde tezyinat olarak mor ve yeşil renkli firuze çiniler kullanılmış. Gerek savaşlar gerekse tahribat yüzünden, bugün bu çinilerden ne yazık ki eser kalmamış.

ANADOLU SELÇUKLULARI'NDAN YADİGARAnadolu Selçuklu sultanlarından II. Gıyaseddin Mesut (1282–1298) zamanında yaptırıldığı kabul edilen Ulu Cami’nin pek çok onarım gördüğü biliniyor. 1967 yılında tümüyle ele alınıp ana plana uygun olarak yeniden inşa edilmiş. Caminin son büyük onarımını belgeleyen 1850 tarihli bir kitabe bulunuyor. Kare kaideli minarenin sekiz yüzlü pabuçluğunda ve yuvarlak gövdesinde, geometrik ve bitki motifli mozaik çiniler Anadolu Selçuklu çinilerinin ilginç özelliklerini sergiliyor. Ayrıca caminin son cemaat yerinde beş kitabe mevcut. Son olarak 2012 yılında Erzurum Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından büyük çaplı bir restorasyon yapılmış.

TİCARETİN MERKEZİYMİŞ TAŞHANUlu Cami’nin yakınında, çarşı içinde yer alıyor Taşhan, diğer adıyla Bedesten... Yangından sonra yazıtları yok olduğundan, ne zaman yaptırıldığı bilinmiyor. Birbirinden ayrı üç bölümden oluşan hanın ana mekânı kare planlı... Orta payeden dört yöne uzanan sivri kemerlerle dört bölüme ayrılmış, her bölüm kubbelerle örtülmüş. Şehrin merkezindeki Saat Kulesi’nin yapımına 30 Ekim 1923’te başlanmış ve 29 Ekim 1924’te de bitirilmiş. Yapımına Taşçılar (Tahbur) Köyü’nden Muhittin Usta başlamış, Rizeli İbrahim Usta da tamamlamış. Kuleye takılan dört saat ve makine aksamı Almanya’dan getirilmiş. Kulenin zeminden yüksekliği 21 metre olup, şerefesine 41 basamaklı bir merdiven yoluyla çıkılıyor.

TAŞHAN AS THE CENTER OF COMMERCEAlso known as ‘Bedesten’, Taşhan is near Ulu Mosque, in the marketplace. Its construction day is unknown because the inscriptions were destroyed in a fire incident. The inn composes of four sections and it was planned on a square ground area. Sharp arches divide the main area into four and four domes cover these sections.The clock tower in the town center was started to be built on 30 October 1923 and was completed on 29 October 1924. Stonemason Muhittin from Tahbur Village started the work and İbrahim from Rize completed it. The four clocks and the machinery installed in the tower were brought from Germany. The tower is as high as 21 meters and there are 41 steps up to the balcony.

Korgan Köprüsü / Korgan Bridge

24 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????seyahat | travel

TARİHİN TANIKLARI

Korgan KöprüsüTarihi İpek Yolu’nun Bayburt-Gümüşhane güzergâhında yaklaşık 25’inci kilometrede yer alır. Merkez ilçeye bağlı Akşar Beldesi’nde yar alan yapı, klasik Selçuklu köprülerinden kesme taştan iki gözlü, sivri kemerli bir yapıdır.

Şehit Osman Türbeleri Şehre hakim Şehit Osman Tepesi üzerinde kurulmuş iki türbe mevcut. 13’üncü yüzyılda Saltukoğulları tarafından yaptırıldığı ve büyük türbenin Mengüç Gazi’nin kardeşi Osman, küçük türbenin de kız kardeşi için yapıldığına inanılıyor. Kitabe okunamayacak kadar silik... Yapı malzemesi kesme blok taş ve türbelerin üzeri koni şeklinde örtülü.

Abdul Vehhab Gazi TürbesiAbdülvehhab Gazi Hazretleri, Hz. Muhammed’in alemdarı olup, türbesi Bayburt il merkezine bağlı, şehri kuşbakışı gören Erenli (Duduzar) Köyü’nde bulunuyor.

Dede Korkut KümbetiMerkez ilçeye bağlı Yıldırım (Masat) Köyü’nde halk arasında ‘Ali Baba’ veya ‘Korkut Ata’ kümbeti diye anılan, 9’uncu yüzyıl ortalarında yapıldığı söylenen kümbet daire şeklinde... Boyları farklı kesme taşların çeşitli şekilde üst üste konulmasıyla yapılmış. Kümbet 1994 yılında restore edilmiş, ancak, eski halini ve özelliğini tamamen kaybetmiş. Dede Korkut adına Bayburt’ta her yıl temmuz ayının üçüncü haftasında uluslararası düzeyde şölen düzenleniyor.

Baksı MüzesiBaksı Müzesi, Bayburt’a 45 kilometre uzaklıkta, Çoruh Vadisi’ne bakan bir tepenin üzerinde kurulu... Eski ismiyle Baksı, bugünkü adıyla Bayraktar Köyü’nde yükselen bu sıradışı müze, çağdaş sanat ve geleneksel el sanatlarına aynı çatı altında yan yana, iç içe yer veriyor. Sergi salonları, atölyeler, konferans salonu, kütüphane ve konuk evleriyle 30 dönümlük bir araziye yayılan Baksı Müzesi, Bayburt doğumlu sanatçı ve eğitimci Hüsamettin Koçan’ın bireysel düşü olarak 2000 yılında filizlendi. Bu fikri hayata geçirmek amacıyla 2005 yılında bir vakıf kuruldu. Başta sanatçılar olmak üzere, çok sayıda gönüllünün katkısıyla yıllar içinde gerçek bir toplumsal bir projeye dönüşen müze 2010 yılında tamamlandı. 2010 Temmuz ayında müzenin açılışı yapıldı.

WITNESS TO HISTORY

Korgan BridgeThe bridge is located in Akşar neighborhood of the central town, at the 25th kilometer of the historical Silk Road's Bayburt-Gümüşhane route. The structure is a classical Seljuk bridge with two divisions and a sharp arch made of dimension stone.

Şehit Osman ShrinesThere are two shrines built over the Şehit Osman Hill that oversees the town. It is believed that these were made in the 13th century by Saltukoğulları, while the larger one was for Mengüç Gazi's brother Osman and the smaller one was for his sister. The inscription is indecipherable. They used dimension stone for construction and the top part of these structures is in conic shape.

Abdulvehhab Gazi ShrineAbdülvehhab Gazi Holiness was the standard-bearer of Mohammed the Prophet. His shrine is in Erenli (Duduzar) Village that views the city from top.

Dada Qorqut Dome Located in Yıldırım (Masat) Village, the structure is colloquially known as 'Ali Baba' or 'Korkut Ata' dome. Said to be built in the 9th century, the dome has a round shape, obviously. It was made by placing cut stones of various sizes on top of each other. It was restored in 1994, however lost its original features and form. An international festival is organized every year in july in Bayburt, in the name of Dada Qorqut.

Baksı MuseumLocated 45 kilometers to Bayburt, Baksı Museum is sitting on a hill that faces Çoruh Valley. This extraordinary museum that rises in Bayraktar Village, which is previously known as Baksı, presents contemporary and traditional handicraft and art work under the same roof. Expanding on an area of 30 hectare with its exhibition halls, conference hall, workshops, library and guesthouse; Baksı Museum as an idea was born in 2000 by artist and academician Hüsamettin Koçan, who was born in Bayburt. A foundation was established in 2005 in order to realize this dream. The museum project turned into a social goal with the contribution of other artists and volunteers, and was completed in 2010. The museum was opened in July 2010.

25JANUARY - JANUARY 2015

26 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????turizm | tourism

DAVRAZ KAYAK

MERKEZİ

DAVRAZSKI CENTER

Isparta’da, Davraz Dağı’nda hizmet veren Davraz Kayak Merkezi’nde, doğal dokunun yumuşaklığı ve mükemmel kar

kalitesiyle yeni başlayan kayakçılara tehlikesiz rotalar, profesyonel kayakçılara ise gönüllerince kayabilecekleri, ortalama 8 ila 10

kilometreye ulaşan benzersiz parkurlar bulunuyor.

Davraz Ski Center offers its services in Isparta Davraz Mountain. With the softness of the natural texture and perfect snow quality, it offers safe routes for beginner skiers and for professional skiers there are

unique tracks reaching up to 8 to 10 kilometers averagely.

A cosy option for winter sportsKış sporları için

konforlu bir seçenek

Yazı - By: Elif İzgi Uluyüz

27JANUARY - JANUARY 2015

Kış turizmi, gün geçtikçe hem yerli hem de yabancı turistler açısından daha çok tercih edilir oluyor. Ülkemiz açısından deniz-kum-güneş kadar önemli bir gelir alanı haline geliyor. Türkiye’de hızla artan kış turizmi merkezlerinden biri de Davraz Kayak Merkezi... Yüksek kar kalitesi ve 1.5 metreyi aşan kar seviyesiyle, kayak sezonunu çok verimli geçiriyor ve her geçen yıl ziyaretçi sayısını artırıyor. Davraz Dağı 2.635 metre zirve yüksekliğiyle, Akdeniz Bölgesi’nin Göller Yöresi’nde, Eğirdir ve Kovada gölleri arasında yükselen ve Isparta Ovası’nı kuşatan dağ kütlelerinden biri... Davraz Dağı-Karlıyayla Kış Sporları Turizm Merkezi, Isparta il merkezinin 26 kilometre güneydoğusunda bulunuyor. 17 Şubat 1995 tarihinde ‘turizm merkezi statüsünü almış. En yakın yerleşim yeri olan Çobanisa Köyü’ne 8 kilometre uzaklıkta. Kayak merkezi, Kulovası Yaylası’nda Davraz Dağı’nın kuzey yamacında yer alıyor.

SADECEK KAYAK DEĞİLHER TÜRLÜ KIŞ SPORUDavraz Kayak Merkezi, Antalya’ya yakınlığı ve gelişmeye müsait konumu nedeniyle, ayrı bir avantaja sahip. Davraz’ın coğrafi özellikleri, kayak dışında diğer

Winter tourism is becoming more and more preferable for both local and foreign tourists with each passing day. For our country, it is becoming a field of income as important as the sea-sand-sun trio. One of the rising winter tourism centers in Turkey is Davraz Ski Center... With its high snow quality and snow level reaching over 1.5 meters, it offers a fruitful ski season while the number of visitors increases every year. Davraz Mountain surrounds Isparta Plain and rise between Eğirdir and Kovada lakes in the Mediterranean Region, with its 2 thousand 635 meters peak height. Davraz Mountain-Karlıyayla Winter Sports Tourism Center is located 26 kilometers to the southeast of Isparta city center. The center has received the status of ‘tourism center’ on 17 February 1995. The nearest settlement, Çobanisa Village is at 8 kilometers distance. The ski center is located on the north side of Davraz Mountain in Kulovası Highland.

NOT JUST SKIING BUT ALL KINDS OF WINTER SPORTSDavraz Ski Center has a distinct advantage with its proximity to Antalya and its location that is open to improvement. The geographical features of Davraz also give space to other outdoor sports in addition to skiing. With favorable geographical structures, Davraz Mountain-Karlıyayla Winter Sports Tourism Center is one of the

Davraz Kayak Merkezi, Antalya’ya yakınlığı ve gelişmeye müsait konumu nedeniyle, ayrı bir avantaja sahip. Davraz’ın coğrafi özellikleri, kayak dışında diğer doğa sporlarının da yapılmasına imkân tanıyor.

Davraz Ski Center has a distinct advantage with its proximity to Antalya and its location that is open to improvement. The geographical features of Davraz also give space to other outdoor sports in addition to skiing.

28 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????

doğa sporlarının da yapılmasına imkân tanıyor. Davraz Dağı-Karlıyayla Kış Sporları Turizm Merkezi, uygun coğrafi yapısıyla, her seviyedeki kayakçılara hitap eden ve son yıllarda hızla gelişen Türkiye’nin en gözde kayak merkezlerinden birisi. Mükemmel yol ve ulaşım kolaylığıyla, sadece Türkiye’den değil Avrupa, Rusya, Ukrayna ve Ortadoğu ülkelerinden de yoğun ilgi görmeye başlamış. Kışın hiçbir zaman kapanmayan ulaşım, asfalt yolla sağlanıyor. Isparta şehir merkezine 26, Isparta Süleyman Demirel Havalimanı’na 50, Eğirdir şehir merkezine 23, Antalya Havalimanı’na 125 ve Antalya il merkezine 140 kilometre uzaklıkta...

GELİŞKİN MEKANİK TESİSLERE SAHİPKayak merkezinde; saatte bin kişiyi taşıyabilen 1.211 metre uzunluğunda 1. telesiyej, saatte 800 kişiyi taşıyabilen ve 936 metre uzunluğunda 2. telesiyej, saatte 800 kişiyi taşıyabilen ve 850 metre uzunluğunda

most popular ski centers in Turkey and it is suitable for skiers of all levels. With its perfect road and transport convenience, the center attracts interest not only from Turkey but also from Europe, Russia, Ukraine and Middle Eastern countries. Means of transportation that is never unavailable during winter is provided by asphalt roads. The center is at 26 kilometers distance to Isparta city center, at 50 kilometers Isparta Süleyman Demirel Airport, 23 kilometers to Eğirdir city center, 125 kilometers to Antalya Airport and 140 kilometers to Antalya city center...

ADVANCED MECHANICAL FACILITIESIn the ski center, there are three chairlifts in total; the first chairlift can carry one thousand people in an hour and it is 1 thousand 211 meters long; the second one is 936 meters long and it can carry 800 people in an hour; the third chairlift is 850 meters long and it can carry 800 people in an hour. There is also a 624 meters long teleski (T-Bar) that can carry 800 people in an hour and two 300 meter

turizm | tourism

29JANUARY - JANUARY 2015

30 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????

3. telesiyej olmak üzere toplam üç telesiyej, ayrıca saatte 800 kişiyi taşıyabilen 624 metre uzunluğunda bir teleski (T-Bar) ile 300’er metrelik iki babylift hizmet veriyor. 1.211 metre uzunluğundaki birinci telesiyej, iki kişilik iskemleli ve 1.674 metrede başlayıp, 1.961 metrede sona eriyor. 936 metre uzunluğundaki ikinci telesiyej, iki kişilik iskemleli ve 1.961 metrede başlayıp, 2.150 metrede sona eriyor. 850 metre uzunluğundaki üçüncü telesiyej ise, dört kişilik iskemleli ve 2.080 metrede başlayıp, 2.344 metrede sona eriyor. Kayak merkezinin dördüncü mekanik tesisi olan 624 metrelik T-Bar ile de, 1.961 metreden 2.150 metreye kayarak çıkılabiliyor. Mekanik tesisler günde ortalama 4 bin kişi taşıma kapasitesine sahip.

MÜKEMMEL KAR KALİTESİKayak merkezinde, Eğirdir Gölü’nün harika manzarası eşliğinde kayak yapılabilir. Davraz Kayak Merkezi’nde, doğal dokunun yumuşaklığı ve mükemmel kar

long babylifts. The 1 thousand 211 meter long first chairlift is a two-seater and starts at 1 thousand 674 meters and ends at 1 thousand 961 meters. The 936 meter long second chairlift has two seats and starts at 1 thousand 961 meters and ends at 2 thousand 150 meters. The 850 meters long third chairlift has four seats and starts at 2 thousand 80 meters and ends at 2 thousand 344 meters. Taking the fourth mechanical facility of the ski center, the 624 meter long T-Bar, one can go up from 1 thousand 961 meters to 2 thousand 150 meters by skiing. Mechanical facilities are capable of handling an average of 4 thousand people per day.

PERFECT SNOW QUALITYHere you can ski in company with Eğirdir Lake’s wonderful view. With the softness of the natural texture and perfect snow quality, it offers safe routes for beginner skiers and for professional skiers there are unique tracks reaching up to 8 to 10 kilometers averagely. The altitude of ski-

Kayak sezonu aralık ayında başlayıp, nisan ayının sonuna kadar devam ediyor. Kar kalınlığı ortalama 50 ila 250 cm arasında değişiyor. Davraz Kayak Merkezi, en çok ocak ve şubat aylarında rağbet görüyor. Yaz aylarında ise futbol takımlarının kamp merkezi olarak tercih ediliyor.

The ski season starts in december and goes on until the end of april. Snow depth changes between 50 and 250 centimeters. Davraz Ski Center is in demand in january and february the most. In summer months, it is preferred as a camping center by football teams.

turizm | tourism

31JANUARY - JANUARY 2015

kalitesiyle yeni başlayan kayakçılara tehlikesiz rotalar, profesyonel kayakçılara ise gönüllerince kayabilecekleri, ortalama 8 ila 10 kilometreye ulaşan benzersiz parkurlar bulunuyor. Kayak pistlerinin rakımı, mevcut mekanik tesislerle ulaşılabilen 1.650 metreyle 2.150 metre arasında değişiyor. Ayrıca çığ ve kaybolma tehlikesi olmaması kayakçılar için büyük bir avantaj... Davraz’ın pistleri, amatör veya profesyonel tüm kayakçılara kuzey disiplini, Alp disiplini, tur kayağı ve snowboard yapma imkânı sunuyor. Kayak merkezinde toplam 12 pist var ve pistlerin toplam uzunluğu 23.500 metre.

KONFORUN HER TÜRLÜSÜ...Davraz Kayak Merkezi’nde, üç dağ kafeteryası, dört yıldızlı ve 280 yatak kapasiteli, 84 yatak kapasiteli ve 55 yatak kapasiteli bir oberj olmak üzere üç otel tesisi hizmet veriyor.

runs changes between 1 thousand 650 meters and 2 thousand 150 meters and they are accessible by the existing mechanical facilities. Also, there is no risk of avalanches or getting lost, which are great advantages for skiers... Davraz’s ski-runs offer amateur and professional skiers the opportunity to do snowboard and the northern discipline, Alps discipline, tour ski. In the ski center there are 12 ski-runs in total and the overall length of the runs is 23 thousand 500 meters.

ALL WAYS OF COMFORTIn Davraz Ski Center, there are three mountain cafés, and three four-star hotels. One has 280, one has 84 and the other one has 55 beds. 8 kilometers from the ski center, at the entrance of Davraz, Çobanisa Village, there is a nature compatible B&B known as Davraz Dağ Evleri. It has 24 beds in total. Also the hotels in Eğirdir and Isparta

32 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????turizm | tourism

Kayak merkezine 8 kilometre uzaklıkta ve Davraz’ın giriş kapısı olan Çobanisa Köyü’nde de, doğaya uygun 24 yatak kapasiteli, Davraz Dağ Evleri adıyla bilinen bir pansiyon yer alıyor. Ayrıca Eğirdir ve Isparta’da bulunan otellerden de faydalanılıyor. Kayak merkezinde; kayak antrenörleri, sağlık hizmetleri ve kayak malzeme odası sezon boyunca kayakseverlere hizmet sunuyor. Kayak merkezinde üç kafeterya var. 1.950 metrede bulunan kafenin terasında oturarak telesiyejle gelenleri, kayanları ve aşağıda rengi gün boyunca değişen Eğirdir Gölünü seyredebilirsiniz. Bir snowboard’cuyu, beyaz bir deniz üzerinde kayan bir sürat motoru gibi S çizerek yamaçtan aşağı indiğini izleyebilirsiniz.

YABANCI TURİSTLERİN SAYISI ARTIYORDavraz Kayak Merkezi’ne daha çok yerli turistler geliyor. Ancak Rus, Ukraynalı, İngiliz, Alman, Hollandalı ve İsrailli turistler de yoğun ilgi göstermeye başladılar. Davraz’da şu anda iki futbol sahası ilavesiyle dört futbol sahası bulunuyor. Ayrıca, Isparta Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün

are available. The center’s ski coaches, health services and the ski material room are at service for ski-lovers throughout the season. There are three cafés in the ski center. Sitting at the terrace of the café at 1 thousand 950 meters, you can watch others arriving with chairlifts, skiers and the Eğirdir Lake that changes colors all day long. Watch the snowboarder going down the slope drawing an S letter like a speedboat moving on a white sea.

THE NUMBER OF FOREIGN TOURISTS INCREASEMainly local tourists come to Davraz Ski Center. However, Russian, Ukrainian, English, German, Dutch and Israeli tourists have begun to show interest in the region as well. With the addition of two more, now there are four football fields in Davraz. Also with the organization of Isparta Provincial Directorate of Culture and Tourism and in cooperation with the Directorate of Environment and Forestry, Provincial Directorate of Agriculture, Provincial

33JANUARY - JANUARY 2015

organizasyonu ile Çevre ve Orman İl Müdürlüğü, Tarım İl Müdürlüğü, İl Özel İdaresi ve İşkur Müdürlüğü işbirliğinde 20 bin ağaç dikildi.

ARALIK-NİSAN SEZONUNDA KAYAKSEVERLERİ BEKLİYOR Kayak merkezinde, kar yağışı aralık ayında başlıyor. Kayak sezonu ise aralık ayında başlayıp, nisan ayının sonuna kadar devam ediyor. Kar kalınlığı ortalama 50 ila 250 cm arasında değişiyor. Davraz Kayak Merkezi, en çok ocak-şubat aylarında rağbet görüyor. Yazın ise haziran, temmuz ve ağustos aylarında futbol takımlarının kamp merkezi olarak tercih ediliyor.

ALTERNATİF TURİZM İMKANLARI Davraz Dağı’nda; yazın futbol, dağcılık, dağ bisikleti, trekking, yamaç paraşütü, jeep safari gibi spor dallarında kamp ve turizm amaçlı faaliyetler yapılabiliyor. Davraz, Türkiye’nin profesyonel ve amatör futbol kulüpleri tarafından kamp merkezi olarak tercih ediliyor. Uygun iklim ve coğrafi avantajlarıyla Davraz, yakın gelecekte diğer Avrupa futbol takımlarını da misafir etmeye hazırlanıyor.

Administration and İşkur Directorate, 20 thousand trees were planted.

EXPECTING SKI-LOVERS IN DECEMBER-APRIL SEASONThe ski season starts in december and goes on until the end of april. Snow depth changes between 50 and 250 centimeters. Davraz Ski Center is in demand in january and february the most. In summer months, it is preferred as a camping center by football teams.

ALTERNATIVE TOURISM Davraz Mountain is also available for camping and tourism activities in sport branches such as football, climbing, mountain biking, trekking, paragliding, jeep safari, especially in summer. Davraz is preferred as the camping center of Turkey’s professional and amateur football clubs. With its climatic and geographical advantages, Davraz is getting ready to host other European football teams in the near future.

KAYAK MERKEZİNİN ÖZELLİKLERİSezon Uzunluğu : Aralık – Nisan Kar Kalınlığı : 0,50 – 2,50 mKayak Alanı : 440 haKayak Alanı Rakımı : Ort. 2000 mZirve : 2635 m (Ulparçukuru Tepesi)Kayak Pistlerinin Rakımı: 1650 – 1982 m 1982 – 2086 m 1950 – 2024 m 1950 – 2086 m 1950 – 2150 m Kayak Pistlerinin Uzunluğu: Ortalama 8 ila 10 kmKayak Türleri: Kuzey disiplini, Alp disiplini, tur kayağı, snowboard.

FEATURES OF THE CENTERSeason: December-April Snow Depth: 0.50-2.50 mSki Slope: 440 haSki slope altitude: Average 2000 mPeak: 2635 m (Ulparçukuru Hill)Ski-run altitudes: 1650 – 1982 m 1982 – 2086 m 1950 – 2024 m 1950 – 2086 m 1950 – 2150 m Ski-run length: 8 to 10 km in averageSki types: North discipline, Alps discipline, tour ski, snowboard.

34 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????

Dünyanınen harika 16 ağacı

Yazı - By: Ayşegül Kıratlı

doğanın mucizeleri | miracles of nature

Sevgili ağaç, seni ben ne de severim… Sebebini açıklamaya çalışayım: Karbondioksidi oksijene çevirerek soluduğumuz havayı üretiyorsun, karbonu içine hapsediyorsun, sayısız varlığa barınak sağlıyorsun. Hepimizin ağaçlara sarılan doğaseverler olması için çok fazla neden olsa da, bu yazıda yalnızca görünümlerine odaklanarak, dünyanın en ilginç görünen 16 ağacını tanıyacağız.

Aslında, bahsedeceğimiz bu güzelliklerin tümü ağaç türünden değil (mesela mor salkım bir sarmaşıktır, ormangülü çalıdır ve bambu teknik olarak ot familyasındandır) ama hepsinden söz edeceğiz, çünkü kocaman, çok güzel ve şaşırtıcılar... Bu yazıyı okuduktan sonra dışarı çıkıp temiz havayı soluduğunuzda, en yakınınızdaki ağaca sarılıp teşekkür etmeyi unutmayın!

35JANUARY - JANUARY 2015

16 of the most magnificent trees in the worldHow do I love thee, tree? Let me count the ways; you change carbon dioxide into the oxygen we breathe, you sequester carbon, and you provide shelter for countless critters. There are many reasons for which we should all be tree-hugging hippies, but within the scope of this article, all we’ll focus on is how amazing some of them look.

Granted, not all of these amazing beautiful trees are trees (the Wisteria is a vine, Rhododendrons are shrubs, and bamboo technically belongs to the grass family), but we’ll give them a pass because they are amazing, huge and beautiful. So once you step outside and take a breath of fresh air, hug the nearest tree and say thank you!

36 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????doğanın mucizeleri | miracles of nature

144 yaşındakimorsalkım, Japonya 144-Year-Old Wisteriain JapanJaponya’daki örnekleri arasında en büyüğü olan bu morsalkım yaklaşık 2.000 metrekare alana yayılmış.

125 yaşın üstündeki ormangülü ‘ağacı’, Kanada 125+ Year Old Rhododendron ‘Tree’ in CanadaBu devasa ormangülü teknik olarak ağaç sayılmaz – o aslında bir çalı!..

At 1,990 square meters (about half an acre), this huge wisteria is the largest of its kind in Japan.

This huge 125-year-oldold rhododendron is technically not a tree – most are considered to be shrubs. You can find out more about it here.

37JANUARY - JANUARY 2015

Yosunlarla kaplı kayın ağacı, OregonAntarctic Beech Draped in Hanging Moss in OregonBirleşik Devletler’in Kuzey Pasifik bölgesinden gelmesine rağmen, antarktik kayın ağacı Şili ve Arjantin’e özgüdür.

Rüzgarın şekillendirdiği ağaçlar, Yeni Zelanda Wind-Swept TreesIn New ZealandYeni Zelanda’nın güney ucundaki Slope Point’te bulunan bu ağaçlar, eğimli uzuyor çünkü sürekli olarak Antarktik rüzgarlarına maruz kalıyorlar.

The antarctic beech is native to Chile and Argentina, though this specimen is from the U.S.’ North Pacific region.

These trees on Slope Point, the southern tip of New Zealand, grow at an angle because they’re constantly buffeted by extreme antarctic winds.

Oregon Portland’dakiJapon akçaağacıBeautiful Japanese MapleIn Portland, Oregon

38 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????doğanın mucizeleri | miracles of nature

Melek meşesi, John’s Island-Güney Carolina Angel Oak in John’s Island in South CarolinaGüney Carolina’daki melek meşesi ağacı 20 metre uzunluğunda ve en az bin 500 yaşında olduğu sanılıyor.

Çiçek açmış kiraz ağaçları, Bonn-Almanya Blooming Cherry Trees in Bonn, GermanyBu muhteşem kiraz çiçeği tüneli nisan ayında Almanya’nın Bonn kentinde ortaya çıkar.

The Angel Oak in South Carolina stands 66.5 ft (20 m) tall and is estimated to be more than 1.400 or 1.500 years old.

This beautiful tunnel of cherry blossoms blooms in Bonn, Germany in April.

39JANUARY - JANUARY 2015

Ejder kanı ağacı, Yemen Dragonblood Trees, YemenEjder kanı ağacı, bu korkutucu ismi özsuyunun kıpkırmızı renginden alır. Bu özsu günümüzde boya olarak kullanıldığı gibi, eskiden keman cilası, bir simya bileşeni ve kocakarı ilacı olarak da kullanılıyordu.

Alev ağacı, Brezilya Flamboyant Tree, BrazilAlev ağacı aslında Madagaskar’a özgüdür ve dünyanın diğer tropikal bölgelerinde de yetişebilir.

The flamboyant tree is endemic to Madagascar, but it grows in tropical areas around the world.

The dragonblood tree earned its fearsome name due to its crimson red sap, which is used as a dye and was used as a violin varnish, an alchemical ignredient, and a folk remedy for various ailments.

40 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????doğanın mucizeleri | miracles of nature

Gökkuşağı Okaliptüsü, Kauai-HawaiiRainbow Eucalyptus in Kauai, HawaiiGüney Pasifik’in her bölgesinde yetişebilen gökkuşağı okaliptüsü, hem çok faydalı hem de çok güzeldir. Rengarenk kabuğu ağaca fantastik bir görünüm verirken, odunundan yapılan hamurla kağıt üretilebiliyor.

Akçaağaç tüneli, OregonMaple Tree Tunnel in Oregon

‘Başkan’ lakaplı en büyük üçüncü dev sekoya ağacı, California The President, Third-Largest Giant Sequoia Tree in the World, CaliforniaCalifornia’daki Sekoya Ulusal Parkı’nda bulunan ‘Başkan’, 73 metre uzunluğunda ve zemindeki çapı 28 metre genişliğinde... Dünyanın en büyük üçüncü dev sekoya ağacıdır – dallarını da sayarsak en büyük ikinci aslında... President, located in Sequoia National Park in California, stands 241 ft (73m) tall and has a ground circumference of 93 ft (28m). It is the third largest giant sequoia in the world (second if you count its branches in addition to its trunk).

The rainbow eucalyptus, which grows throughout the South Pacific, is both useful and beautiful. It is prized for both the colorful patches left by its shedding bark and for its pulpwood, which is used to make paper.

41JANUARY - JANUARY 2015

Meşeli cadde, DixieFideliği-Güney Carolina Avenue Of Oaks at Dixie Plantation in South CarolinaBu caddedeki meşe ağaçları 1790'larda dikilmiş.

Jakaranda, Cullinan,Güney Afrika Jacarandas in Cullinan,South AfricaEflatun renginde çiçekler açan bu güzel ağaç Güney Afrika’da görülür.

These beautiful Jacarandas, with their violet flowers, grow in South Africa.

This avenue of oak trees was planted some time in the 1790s on Dixie Plantation in South Carolina.

42 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????doğanın mucizeleri | miracles of nature

Karanlık Çit, Kuzey İrlanda The Dark Hedges in Northern Irelandİrlanda’daki ‘Karanlık Çit’i oluşturan ağaçlar 18’inci yüzyılda dikilmiş. Bu inanılmaz kayın ağacı tünelini, televizyon dizisi ‘Game of Thrones’da da görebilirsiniz.

Baobap ağaçları, Madagaskar Baobab Trees in MadagascarMadagaskar’daki bu ağaçların en önemli özelliği, gövdelerinde kuraklık zamanlarında kullanılmak üzere su depolamaları.

These baobabs in Madagascar are excellent at storing water in their thick trunks to use during droughts.

Ireland’s Dark Hedges were planted in the 18th century. This stunning beech tree tunnel was featured on Game of Thrones as well.

43JANUARY - JANUARY 2015

44 OCAK - JANUARY 2015

mutfak kültürü | culinary culture

Bütün tarlalar, bostanlar birer doğal eczane All fields and orchards are

a natural pharmacy“Kışın vücudun ihtiyaç duyduğu vitamin ve antioksidanlar…’’ diye başlamak yerine, lafı fazla dolandırmadan konuya gireceğiz. Havalar soğudu, hepimiz üşüyoruz ve hemen hemen birçoğumuz, ilkbahar gelene kadar ne yazık ki en az bir kere hasta olacağız. Bu durum karşısında ise yapmamız gereken şey çok basit; tezgahlarda yerini alan kış sebzelerini bol bol tüketmek…

Instead of beginning with a sentence like ‘vitamins and antioxidants the body needs in the winter months…’ We will get to the point straight away. The cold weather is here, we are all feeling a bit chilly and unfortunately we may all catch a cold at least once before spring arrives. What we need to do in this situation is very simple; just consume plenty of winter vegetables.

Yazı - By: Elif İzgi Uluyüz

45JANUARY - JANUARY 2015

Kış aylarının vazgeçilmez sebzeleri; kereviz, brokoli, Brüksel lahanası, ıspanak, karnabahar, havuç ve lahana... Bu besinler güneş ışığını yaz boyunca köklerine çekerek daha fazla depoladığı için; enerji, canlılık, dayanıklılık ve ihtiyacımız olan vitaminlerle minareleri fazlasıyla içeriyor. Dolayısıyla, bu sebzeler vücudumuzun hastalıklara karşı savunma mekanizmasını güçlendiriyor. Mineral ve demir eksikliğiniz varsa…BROKOLİVitamin ve mineral deposu olması nedeniyle bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Mikroplara karşı savaşıyor, kansızlığa iyi geliyor. Kalsiyum açısından da oldukça zengin olduğundan kemik erimesini önlüyor. İdrar yolu hastalıklarına ve prostata karşı koruyor. Cinsel gücü artırıyor. Lifli yapısıyla sindirimi kolaylaştırıyor ve kilo alımını engelliyor. Kansere karşı koruyucu bir etki gösteriyor.

Zihni dinlendirmenin en lezzetli yolu!KARNABAHARBol miktarda vitamin, mineral, kalsiyum, potasyum, fosfor ve demir içeriyor. Kronik idrar yolları enfeksiyonlarında tedavi edici özellik taşıyor. İçerdiği bol miktarda fosfor, özellikle osteoporozu önlüyor ve kemik oluşumunu destekliyor. Zihinsel ve bedensel yorgunluğa iyi geliyor. Kolesterolü düşürüyor, tansiyonu dengeliyor. Sinir sistemini onarmasının yanı sıra romatizma ağrılarını geçiriyor.

Some of the winter vegetables we can’t live without; celeriac, broccoli, brussels sprouts, spinach, cauliflower, carrot and cabbage. As these vegetables absorb the sunshine to their roots throughout the summer, they contain all the energy, vitality, resistance, vitamins and minerals we need. Therefore these vegetables strengthen our defence mechanisms against illnesses.

If there is a mineral and iron deficiency…BROCCOLIIt strengthens the immune system as it is loaded with vitamins and minerals. It also protects against germs and fighting anemia. As it is high in calcium it prevents osteoporosis as well as preventing prostate and urinary tract problems. It also increases sexual stamina. With it’s high fiber content it aids digestion and prevents weight gain. Has a protective effect against cancer.

The best way to calm your mind!CAULIFLOWERIt contains large amounts of vitamins, minerals, calcium, potassium, phosphor and iron. Helps heal chronic urinary tract infections. Its high phosphor content supports bone formation and prevents osteoporosis. It helps soothe a tired mind and body as well as bring down cholesterol and balance blood pressure. It also aids in mending the nervous system and it eases rheumatism pain.

46 OCAK - JANUARY 2015

mutfak kültürü | culinary culture

Bu psikolog toprakta yetişiyor!KEREVİZİyi bir antioksidan olan kereviz karaciğeri koruyor. Sindirim sistemini rahatlatıyor. Kerevize özel kokusunu veren fitalid maddesi, kandaki stres hormonunu azaltıyor. Damarların gevşemesini ve kolesterolün düşmesini sağlıyor.

Temel Reis’in kulakları çınlasın!ISPANAKA ve C vitaminleri açısından zengin olan ıspanak soğuk algınlığını önlüyor. İçeriğinde demir, magnezyum, fosfor, iyot, potasyum ve sodyum bulunuyor. Alzheimer hastalığı olasılığını azaltıyor. Kemik gelişimine olan faydalarının yanında akciğer kanseri ihtimalini de önemli ölçüde düşürüyor.

This psychologist grows in the earth!CELERIACThis good antioxidant protects the liver and relaxes the digestive system. Celeriac contains phthalate; the compound that gives it its special aroma and it decreases stress hormones in the blood. It also helps to decrease cholesterol and relax blood vessels.

Popeye’s ears must be ringing!SPINACHAs it is rich in A and C vitamins it helps prevent colds. It contains iron, magnesium, phosphor, iodine, potassium, and sodium. It lessens the possibility of Alzheimer’s disease. As well as helping bone development it lessens the possibility of lung cancer…

Nothing sharpens the eyes more than this!CARROTSIt strengthens the body, heart and the eyes. It helps with

47JANUARY - JANUARY 2015

Gözleri keskinleştirmekte üstüne yok!HAVUÇVücuda, kalbe ve gözlere kuvvet veriyor. Astım, bronşit gibi solunum yolu hastalıklarına ve öksürüğe karşı direnç sağlıyor. Kansere karşı koruyor ve kalp kriziyle felç riskini azaltıyor. Vücuttaki zararlı maddeleri uzaklaştırarak kanı temizliyor. Kabızlık, ishal ve iltihap gibi barsak sorunlarına iyi geliyor. Kolesterol oranını düşürüyor, cinsel gücü artırıyor. Cilde tazelik vermesinin yanı sıra cilt hastalıklarının tedavisinde de kullanılıyor. Diş etlerini güçlendiriyor. Kalp hastalıkları ve damar sertliğine karşı savaşıyor.

Kalbe de iyi geliyor, böbreğe de…PIRASAPotasyum, kalsiyum, demir, fosfor ile C, B1, B2 ve A vitaminlerini içeriyor. Böbrek taşlarının oluşumunu engelliyor. İçerdiği posa sayesinde kabızlığa iyi geliyor. İyi kolesterolü yükseltiyor, kötü kolesterolü

respiratory tract diseases like asthma and bronchitis and it eases coughs. It helps prevent cancer and lowers the risks of heart attacks and strokes. It cleanses the blood by pushing toxins away from the body. It helps with intestinal problems like constipation and diarrhea. It lowers cholesterol levels and increases sexual potency. It is used in healing skin related problems as it brings vitality to the skin. It strengthens the gums and it fights against heart problems and arteriosclerosis.

It is good for the heart, kidneys and intestines…LEEKSIt contains potassium, calcium, iron, phosphor, C, B1, B2 and A vitamins. It prevents the forming of kidney stones. It helps with constipation thanks to its high leaf content. It increases the good cholesterol and decreases the bad cholesterol. It protects the body against cancer causing toxins if it is consumed twice a week. It lowers blood pressure therefore lowering the risks of stroke and heart attack.

48 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????mutfak kültürü | culinary culture

düşürüyor. Haftada iki kez tüketildiğinde vücudu kanser yapıcı toksinlere karşı koruyor. Kan basıncını düşürerek felç ve kalp krizi riskini azaltıyor.

Zayıflamak hiç bu kadar kolay olmamıştı!LAHANAA, B ve C vitaminleri içeriyor. B vitamininin tok tutma özelliği sayesinde kilo vermeye yardımcı oluyor. Kandaki şeker miktarını düşürüyor, vücutta biriken zehirli maddeleri atıyor. Sarılığa, safra kesesi hastalıklarına ve astıma karşı da fayda sağlıyor. Bağırsak kanserine karşı koruyor. Tiroit bezlerinin aktivitesini yavaşlattığı için sakinleştiriyor. Özünde bulunan selenyum ise cilde tazelik veriyor.

Sizin için savaşıyor!BRÜKSEL LAHANASIKükürtlü sebzeler grubunda olduğu için çok önemli kanser savaşçısı olarak biliniyor. Bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Lif, C vitamini, folat ve A vitamini içeriyor. Cilt sağlığı için önemli olmasının yanı sıra hamilelikte bolca tüketilmesi gerekiyor.

Loosing weight has never been this easy!CABBAGEIt contains A, B and C vitamins. As B vitamins help to keep you full for a long time it helps with loosing weight. It lowers the level of sugar in the blood and helps to get rid of accumulated toxins. It also helps with jaundice, gallbladder diseases and asthma. It relaxes as it slows down the thyroid function and its selenium content freshens the skin.

Fights for you!BRUSSELS SPROUTSAs it belongs to the group of vegetables that contain sulfur it is very important in fighting cancer. It strengthens the immune system. It contains fiber, vitamins C, A and folic acid. As well as being good for the skin’s health it is recommended to be consumed a lot during pregnancy.

❍ Cooking vegetables like broccoli and cabbage for a long time decreases their vitamin content.

❍ If root vegetables aren’t cooked properly they can cause indigestion.

❍ Vegetables like carrots need to be cut in chunky pieces so they don’t loose their vitamin content.

❍ As the winter vegetables are rich in fiber they are good for getting rid of toxins.

❍ Brokoli ve lahana gibi sebzeleri uzun süre pişirmek besin değerlerinin kaybolmasına yol açıyor.

❍ Köklü sebzeler çok iyi pişirilmeli; eğer az pişirilirse hazımsızlığa neden oluyor.

❍ Havuç gibi sebzeleri vitaminlerinin kaybolmaması için kalın doğramak gerekiyor.

❍ Kış sebze ve meyvelerinin posa açısından zengin oluşu, zararlı maddelerin vücuttan kolayca atılmasını sağlıyor.

49JANUARY - JANUARY 2015

50 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????

Her yıl tekrarlanan bir doğa töreniAn annual ceremony of nature

Every year 50 billion birds are estimated to migrate. 5 billion of these follow a migration route through Europe and Africa. Even though scientists agree on the fact that the birds migrate with the help of ‘instincts’ they have by birth; the general knowledge favors the fact that they migrate because they want to move away from conditions that might threaten their lives.

Her sene dünyada 50 milyar kuşun göç ettiği tahmin ediliyor. Bunlardan 5 milyarı Avrupa ile Afrika arasında bir göç yolu izliyor. Bilim insanları kuşların doğuştan sahip olduğu bazı ‘içgüdüler’in göçlere sebep olduğunu söylese de genel bilgi kuşların hayatta kalmalarını zorlaştıracak şartlardan uzaklaşmak için göç ettikleri yönünde.

doğanın izinde | following the nature

Yazı - By: Nezahat Solmaz Yiğit

51JANUARY - JANUARY 2015

52 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????

“Hayat Kısa / Kuşlar Uçuyor” demiş şair. Ölümle göç etmek arasında bir ilişki mi kurmak istemiş acaba? Ölüm sözcüğünden kaçınanlar, dilin zenginliğinden yararlanıp ‘göç etmek’ fiilini kullanır çoğunlukla. Cemal Süreya bu iki dizelik şiirinde dilin zenginliğini katmerlemiş. Göç etmeyi, ‘kuşlar uçuyor’ dizesinin içine saklamış. Çağrışımlar da böylece kanatlanıp çoğalmış. Kuşlar uçuyor ama nereye? Kuşkusuz her zaman öteki dünyaya değil, hatta çoğu zaman, ebedi göçe karşı kendini korumak gerektiğinden, yaşamak için elverişli olan başka yerlere… Yaşamı sürdürmeye ve hatta üremeye…İnsanın göç serüveni çağlar boyu devam etmiş, edecek de... Bunun nedenlerini anlamak ve sorgulamak için sürüyle araştırma yapılmış, romanlar yazılmış, filmler çekilmiş. Peki şimdilik insanları bırakalım bir tarafa, kanatlanıp uçmasına özendiğimiz o kuşlar üzerine gerçek anlamda düşündük mü hiç? Söz gelimi neden göç eder gökyüzünün sahipleri? Hadi sebepleri aşağı yukarı tahmin ettiniz, göç eden kuşların sayısı ne kadardır acaba? Bu kuşların göç ederken ne gibi zorluklarla karşılaştıklarını merak ettiğiniz oldu mu? Nerelerde konaklıyor olabilirler sözgelimi? Durmadan kanat çırpanlar en fazla kaç kilometre yol yapabilirler dersiniz?

“Life is short / Birds are Flying” said a poet. Was he making a connection between death and migration? A person who tries to avoid the word death usually makes use of the richness of language and uses “migration” instead. Cemal Süreya doubles the richness of language here. He hides migration in the “birds are flying” line and therefore associations grow wings and multiply. Birds fly but to where? Surely not always to the other world. In fact most of the time, they try to find other convenient places to live in order to protect themselves from eternal migration… to carry on living and breeding…The human relationship with migration has been carried on for centuries and it will always carry on. So much research is done, novels written, films made to try to understand this. But now, let’s put humans to one side, have we thought deeply about the birds we envy for their ability to fly? For example why do the owners of the sky migrate? Let’s say you have more or less guessed why they migrate, how many of them migrate? Have you ever wondered what kind of difficulties they face while migrating? Where do they stop over for example? How many kilometers

doğanın izinde | following the nature

İlkbahar göçünde Afrika Rift Vadisi uzantısını takip ederek Türkiye’nin güneyine ulaşan göçmen kuşlar, kuzeydoğu ve kuzeybatı yönlerine doğru göçe devam ediyorlar. Kuşlar, Boğaziçi’ni geçerek Kuzey Trakya’ya ve Balkanlar’a, diğer kol da Artvin üzerinden Kafkaslar’a ve daha kuzeydeki üreme alanlarına ulaşıyorlar. Sonbahar göçünde de aynı güzergah üzerinden Afrika’ya dönen bu kuşların bazıları, ülkemiz üzerinden sadece geçiş yaparken leylek gibi türlerde hem geçiş yapıp hem de üreme amaçlı konaklıyorlar.

During the spring migration, the birds that follow the African Rift Valley and reach South Turkey carry on their migration towards the Northeast and the Northwest. Some birds pass from the Bosphorus moving towards Thrace and the Balkans while others reach the Caucasus and further north for breeding areas through Artvin. The same route is repeated during the fall and some of these birds only pass through our country while some, like storks, stop to breed.

53JANUARY - JANUARY 2015

54 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????doğanın izinde | following the nature

İnsanoğlu doğayı, göç eden bu kuşlarla paylaştığının ne kadar farkında? Kuşların göç yolları üzerindeki sulak alanları yeterince ve gereğince koruyor muyuz? Tabii bütün bu sorulara tek bir yazıda yanıt vermeye soyunacak değiliz. Ama hiç değilse, penceremizden başımızı uzatıp gözyüzüne baktığımızda dikkatimizi çeken, V şeklinde uçarak ‘kuş beyinli’ sözünden utanmamıza neden olan, birbirinden ilginç hareketlerle gökyüzünü tavaf eden bu canlıların göç yollarında başlarına gelenler ve yaşam mücadeleleri hakkında kısa bir giriş yapmayı deneyebiliriz…

HER YIL 50 MİLYAR KUŞ GÖKYÜZÜNDE YOLCUHer sene dünyada 50 milyar kuşun göç ettiği tahmin ediliyor. Bunlardan 5 milyarı Avrupa ile Afrika arasında göç ediyor. Türkiye, Avrupa ve Afrika kıtaları arasında göç eden kuşlar için bir köprü. Ülkemiz, 400’ü aşkın göçmen türü barındırıyor ve bu iki özelliğiyle özel bir konuma ve uluslararası öneme sahip.Göçün neden böyle bir güzergâh izlediğinin nedenini anlamak zor değil. Kış aylarında havalar soğuyor ve besin bulmak zorlaşıyor. Dolayısıyla, besin bulma konusunda rekabet de artıyor. Bu sebeple Kuzey Yarımküre’de üreyen göçmen kuşlar, her sonbaharda Güney Yarımküre’ye doğru göç hareketine girişiyor. Güney daha sıcak ve besin bakımından daha zengin. Göç hareketi ilkbaharın başlamasıyla tersine dönüyor, bu kez güneyden kuzeye dönüş göçü başlıyor. Türkiye’de de leylekler, kırlangıçlar ve daha birçokları sonbahar geldiğinde binlerce kilometreyi aşarak Afrika'ya göç ediyorlar. İlkbaharda ise, kuzeye göç ederek kuluçka yuvalarına dönüyorlar. Türkiye’nin farklı iklimli bölgeleri birçok farklı kuş türünün yaşaması için elverişli. Yaklaşık 465 kuş türü Türkiye sınırları içinde gözlemlenebilmekte. Bunlardan yaklaşık dörtte biri Türkiye’de yumurtlamayan ve sadece kış aylarında gelen göçmen kuşlar. Ayrıca ülkemizde, nesli tükenmek üzere olan 52 tür bulunuyor. Bir de Türkiye’nin göç yolu

can they go if they continually flap their wings? How aware are we of sharing the world with these migrating birds? Are we protecting the wetland areas of the migration routes of the birds? Of course we won’t try to answer all these questions in one article. But at least we can try to have a little introduction about the struggles and things that happen to these creatures that makes us embarrassed about calling anyone ‘bird brained’ when we see them flying in a V shape going around the sky with amazing moves…

EVERY YEAR 50 BILLION BIRDS TRAVEL IN THE SKYEvery year 50 billion birds are estimated to migrate. 5 billion of these migrate between Europe and Africa and Turkey is a bridge for these birds. Our country shelters more then 400 migrating bird species and therefore holds an international importance regarding this. It is not difficult to understand why migration follows this route. It becomes difficult to find food and survive during cold winter months therefore the competition to find food becomes higher. Every fall, the migrating birds of the northern hemisphere move south, as the weather is warmer and richer in food. In spring the movement of migration reverses and birds travel towards the north. In Turkey, storks, swallows and many others travel thousands of kilometers to reach Africa and reverse this in spring in order to come back up north to their homes to breed. Different climate zones in Turkey are conducive to the survival of many different species of birds. Around 465 species can be seen in Turkey. One quarter of these are the migrating birds that only come during winter months to breed. We also have 52 species on the verge of extinction and we host some birds that have lost their way. The names of these species are: The great rose finch, the tawny

55JANUARY - JANUARY 2015

üzerinde olmadığı ama yolunu şaşıran ‘şaşkınlar’ var. Bu türlerin isimleri şöyle: Büyük çütre, alaca kiraz kuşu, Lapon çintesi, uzun kuyruklu örümcek kuşu, Sibirya dağ bülbülü, kara gerdanlı ardıç kuşu, yaprak sögüt bülbülü, kuzey çıvgını, sarı kamışçın, tepeli arı şahini, kızıl enseli doğan, ak kuyruklu tropik kuşu, küçük flamingo, Kanada kazı, Mısır kazı, büyük çamurcun, küçük altın yağmurcun, Amerika altın yağmurcun, ak sokumlu kum kuşu, çizgili kum kuşu, bataklık çulluğu, benekli düdükçün, büyük üveyik, kahverengi karın bağırtlak…

TÜRKİYE’NİN MİSAFİRPERVERLİĞİTürkiye üzerinden süzülen 25 çeşit, 500 bini geçkin göçmen kuş var. Ülkemiz, bu kuşlar için elverişli sulak alanlara sahip. Özellikle 13 sulak alan, uluslararası kriterlere göre özel bir statü olan ‘Ramsar sulak alan’ statüsüne sahip. Bu alanların hangileri olduğuna değineceğiz ancak, öncelikle bu konuda yaşanan bir soruna dikkat çekmek gerekiyor. Darboğazlarda yaşanan kaçak avcılık olayları ve sulak alanlardaki tahribat, bu sulak alanlardan yararlanan kuşlar için hayati açıdan tehlike oluşturuyor. Örneğin, Çukurova Deltası, göç eden kuşlar için büyük bir olanak iken, sulak alanların kurutulması, balık, kurbağa gibi besinlerin kaybedilmesi nedeniyle ciddi sorunlar yaşanıyor. Çukurova ve Kızılırmak deltaları, Türkiye’den geçen göçmen kuşlar için en önemli iki nokta konumunda. Çünkü, ilkbahar göçü sırasında büyük bir çölü aşan kuşların ilk durakları Çukurova Deltası. Sonbahar döneminde de çöl ve deniz yolculuğundan önceki son durakları yine Türkiye. Kuşların, Kuzey Afrika'da zaten konaklama alanları yok. Akdeniz can simidi görevi görüyor. Bu bölgedeki konaklama alanlarının kaybedilmesi ise çok sayıda hayvanın ölümüne neden oluyor. Uzmanlar ayrıca, en önemli besin kaynağı ve yuvalama merkezi olan sazlıkların kesilip yakılma sorununa değiniyor.

bunting, the Lapland bunting, The long-tailed shrike, the Siberian mountain warbler, the black-throated thrush, the leaf willow warbler, the north chiffchaff, the aquatic warbler, the crested honey buzzard, the red necked falcon, the white-tailed tropic bird, the small flamingo, the Canada goose, the Egyptian goose, the large teal, the small golden plover, the plover American gold, the white-rumped pipit, the striped pipit, the snipe, the spotted sandpiper, the large turtle dove and the brown abdomen sand-grouse.

THE HOSPITALITY OF TURKEYThere are more then 500 thousand migrating birds of 25 species flying over Turkey. Our country has suitable wetland areas for these birds. 13 particular wetland areas have the special status of being listed in ‘the Ramsar list of wetlands’. We will touch upon these wetlands soon but we need to mention a problem that is experienced in this area. The illegal hunting and damaging of the wetland areas are posing a big threat to the bird’s lives. For example while the Çukurova Delta is a great facility for migrating birds, problems in this area arise due to wet areas becoming dry thereby loosing food sources like fish and frogs. The Çukurova and Kızılırmak Deltas are very important for the migrating birds that fly over Turkey because the first stop after flying through deserts in the spring is the Çukurova Delta. In the fall, Turkey is again the first stop before they fly over oceans and deserts. The birds already don’t have a place to stopover in North Africa so the Mediterranean provides a lifeline. The damaging of wetlands would result in many animal’s deaths. Experts are also worried about the burning and cutting of reeds, which are food and nesting sources for the birds.

56 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????doğanın izinde | following the nature

ULUSLAR ARASI KRİTERLERE GÖRETÜRKİYE’NİN 10 SULAK ALANI

GÖKSU DELTASIAkdeniz kuşağında, yalnızca belirli bölgelerde rastlanan ve sayıları gittikçe azalan saz horozu, bölgenin simgesi. Özellikle kış aylarında ve göç zamanında kuş nüfusu ve tür sayısının önemli ölçüde arttığı deltada, Türkiye’deki 450 türden 328'ini görmek mümkün. Ayrıca, Türkiye’nin ulusal ve uluslararası öneme sahip 140 kuş türünden 106’sı, dünya çapında yok olma tehlikesi altında olan 24 kuş türünden de 12’si Göksu Deltası’nda yaşıyor.

BURDUR GÖLÜSon 35 yılda üçte birini kaybeden gölün su seviyesi her yıl düşüyor. Burdur dişli sazancığı dünyada sadece Burdur Gölü’nde yaşıyor. Gölün yok olmasıyla birlikte bu kuşun nesli tehlike altına girdi. Nesli küresel ölçekte tehlike altında olan dikkuyruk ördeğinin dünya nüfusunun büyük bir bölümü kışlamak için Burdur Gölü’nu kullanıyor. Gölün kurumasının en önemli nedeni tarımsal sulama amacıyla plansız bir şekilde gölü besleyen akarsular üzerine inşa edilmiş baraj ve göletler. Öte yandan yer altı sularının aşırı derecede sondajlarla çekilmesi göldeki su seviyesi düşüşünün en önemli nedeni. Burdur Gölü, 100’e yakın kuş türü ve 300 bine yakın su kuşuna ev sahipliği yapmaktaydı. Gölde şimdi 25 kuş türü kaldı.

SEYFE GÖLÜSeyfe Gölü, dünyada nesilleri azalan flamingo kuşlarının konakladığı bir yerdir. 600 binden fazla çeşitli türden kuşların bulunduğu bu alan milli park alanı haline getiriliyor. Av mevsiminde avcılar tarafından vurulan bu kuşların nesillerinin azalmaması için önlemler alınıyor. 50 ayrı kuş türünün kuluçkaya yattığı, 182 kuş türünün barındığı ‘Kuş Cenneti’ne yaklaşık 25 kuş türü de göç sırasında uğruyor.

10 WETLANDS OF TURKEY ACCORDING TO INTERNATIONAL CRITERIA

GÖKSU DELTAThe symbol of the area is the reed cock, decreasing in number and found only in some areas of the Mediterranean. It is possible to see 328 of Turkey’s 450 species in this delta where the population of birds and the number of species rise during winter and migrating times of the year. Also 106 of 140 nationally and internationally important birds as well as 12 of the 24 birds that are under threat of extinction can be found here.

BURDUR LAKEThe water level of this lake is decreasing every year. It has already lost one third of its water over the last 35 years. The Burdur killifish only lives in Burdur and with the danger of the lake disappearing this fish is in danger as well. The white-headed duck is also one of the species under global threat and most of them choose Burdur Lake as a stop over. One of the biggest causes of the lake drying up is the man-made dams and reservoirs built on the rivers that feed the lake for agricultural purposes. On the other hand, excessive groundwater withdrawal of boreholes is another big cause for the water level dropping. Burdur Lake used to host up to 100 species of birds and 300.000 water birds but now there are only 25 bird species left.

SEYFE LAKEOne of the endangered species, the flamingo’s stop over is the Seyfe Lake. This area, home to more than 600 bird species is becoming a national park. There are precautions being taken to ensure the hunting season does not affect these bird species negatively. 25 bird species stop over while 50 breed there and 182 live in this ‘Bird Paradise’.

57JANUARY - JANUARY 2015

58 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????doğanın izinde | following the nature

MANYAS GÖLÜKuş zenginliği M.Ö 500’lü yıllara dayandığı bilinen Manyas Kuş Cenneti, dünyada kuşların göç yolları üzerinde konaklama ve beslenme alanı olarak önemli bir konumda bulunuyor. Halen Avrupa’da nesli tükenmiş sekiz türle birlikte yaklaşık 266 kuş türüne ev sahipliği yapan Kuş Cenneti’nde, 66 tür kuş da kuluçkaya yatıyor. Kuş Cenneti’nde barınan türler arasında, karabatak, gri balıkçıl, kaşıkçı, su tavuğu, tepeli pelikan, beyaz balıkçıl, gece balıkçılı, çeltikçi, su bülbülü ve üveylim önde geliyor. Manyas Kuş Cenneti, kuşlar tarafından emniyet, barınma, gıda ve iklim şartlarının elverişli olması nedeniyle tercih ediliyor.

SULTAN SAZLIĞISultan Sazlığı, nesli tehlike altında olan küçük karabatak, dikkuyruk ve yaz ördeğinin ülkemizdeki önemli üreme alanından biri. Alanda kuluçkaya yatan pek çok önemli kuş türü var. Flamingolar bölgede düzensiz olarak ürüyor. Göç mevsiminde bazı kuş toplulukları büyük sayılara ulaşıyor. Kuşların toplanma dönemi olan eylül ve ekim aylarında toplam kuş miktarı yarım milyonu aşıyor. İyi haber; 1971 yılında alanın Orman Bakanlığı tarafından Su Kuşları Koruma ve Üretme Sahası olarak ilan edilmesini takiben koruma çalışmaları başlatılmış. 1982-1983 av sezonundan sonra avlanma bütün alanda tamamen yasaklanmış.

KIZILIRMAK DELTASI İrili ufaklı birçok gölün bulunduğu Kızılırmak Deltası, Türkiye'nin Karadeniz kıyısında özelliğini büyük ölçüde koruyabilmiş en önemli sulak alanlarından biri. 323 kuş türünün bulunduğu delta, bitkiler bakımından da öneme sahip. Deltanın doğu tarafında ülkemizin nadir su basar ormanlarından Geleriç Ormanı bulunuyor. Kış döneminde 100 bin dolayında su kuşunun kışlandığı delta, uluslararası öneme sahip. Kızılırmak Deltası, göç sırasında Karadeniz’i doğrudan aşan kuş türleri için hayati. Karadeniz’i direkt

MANYAS LAKEThe bird richness of the Manyas bird sanctuary is known to go back to 500 years BC and it is an important location for the hosting and feeding of migrating birds. The bird sanctuary hosts 266 bird species, 8 of which are endangered and 66 of which breed there. Some of these species are, the cormorant, the grey heron, the spoonbill, the waterfowl, the dalmatian pelican, the white heron, the night heron, the glossy ibis, the water nightingale and the turtledove. Birds choose the Manyas bird sanctuary for its safety, shelter, food and favourable climate conditions.

SULTAN MARSHESThe Sultan Marshes is one of the important breeding areas for the endangered pygmy cormorant, the white headed and summer ducks. There are a lot of important birds breeding in this area and flamingos breed irregularly in the area too. In the migration seasons, some of the birds reach high numbers and in the gathering months of September and October the number of birds grows to more then half a million. There is good news: works of conservation started after the area was declared as being a ‘Waterfowl Conservation and Breeding Area’ by the Ministry of Forestry in 1971. Also after the 1982-1983 hunting season, hunting in this area was forbidden.

KIZILIRMAK DELTAKızılırmak Delta with its many small and large lakes is one of the most important wetlands of the Black Sea coast of Turkey as its property is largely preserved. The delta is also important for its flora as well as 323 bird species. On the east side of the delta there is one of the rare flooded forests of our country called Geleriç forest. The delta also has international importance with around 100 thousand birds stopping over in the winter months as well as being vital for the birds that fly over the Black Sea directly. This is the only area where the birds can feed, rest and be safe before and after flying directly over the Black Sea. It is the only

59JANUARY - JANUARY 2015

olarak aşan göçmen kuşların uçuş hazırlığı ve uçuş sonrası dinlenebildikleri, beslenebildikleri ve korunabildikleri tek alan. İlkbaharda Karadeniz’i geçmek üzere uzun bir yolculuğun hazırlığınan, sonbahar göçlerinde ise Karadeniz’i aşan kuş türlerinin deniz kıyısında sığınabilecekleri en önemli sulak alan burası.

AKYATAN LAGÜNÜKışın Orta Anadolu’daki sulak alanların donması sonucu pek çok su kuşu güneydeki sulak alanlarımızda kışı geçirmekte. Ayrıca Akyatan Lagünü, göç yolu üzerinde bulunduğu için değişik türden kuş gruplarına beslenme ve konaklama imkânı sağlıyor. Göç sırasında binlerce kıyı kuşu gölde konaklıyor. Göl çevresindeki çamur düzlükleri kıyı kuşları için ideal ortamlar. Göç sırasında kalabalık gruplar oluşturan kıyı kuşları; kılıçgaga, küçük cılıbıt, küçük kumkuşu, döğüşkenkuş ve batak çulluğudur. Böcekler bakımından son derece zengin olan gölün sazlık kıyıları ve çalılıklarla kaplı kumulları, ibibik, gök kuzgun ve kırlangıç gibi kuşlar için ideal beslenme ve barınma alanları... Akyatan Gölü, kışlama alanı olarak son derece önemli. Özellikle şiddetli soğukların Anadolu’ya egemen olduğu dönemlerde, Anadolu yaylasındaki göllerin donmasıyla birlikte buradaki kuş sayısı her yıl 70-80 binlere ulaşıyor.

ULUABAT GÖLÜUluabat Gölü, kuş varlığı yönünden sadece ülkemizin değil, Avrupa ve Ortadoğu'nun da en önemli sulak alanlarından biri. Anadolu'ya kuzeybatıdan giren kuş göç yolu üzerinde yer alması, önemli kuş alanlarından Manyas Gölü’ne çok yakın mesafede (35 km) bulunması, besin maddelerince oldukça zengin olması ve uygun iklim koşullarının var oluşu; değişik türden kalabalık kuş gruplarının alanda beslenmesine, kışlamasına ve üremesine olanak sağlıyor. Uluabat Gölü,

wetland they can stop over while they are getting ready for a long journey in the spring and coming back in the fall.

AKYATAN LAGOONAs a result of the freezing of our wetlands in central Anatolia during winter, many water birds spend the winter in the south. The Akyatan Lagoon provides food and shelter to many birds as it is on the migration route and thousands of coastal birds stop over here. Coastal plains of mud around the lake are ideal environments for the birds. Coastal birds forming large groups during migration are pied avocets, small plovers, little stints, ruffs and marsh snipes. The shores of the lake are extremely rich in terms of insects and bushes covered with reeds as well as sand dunes are all ideal areas of food and shelter for birds like the hoopoe, the raven sky, and the swallow. Akyatan Lake is also very important as a wintering area especially at times when the hard winter conditions are dominant in Anatolia. As the lakes in the Anatolian highlands freeze, the number of birds in this area increases to 70-80 thousand.

ULUBAT LAKEUlubat Lake is one of the most important wetlands not only for our country but for Europe and the Middle East too. The fact that it is on the migration route for birds coming to Anatolia from the northeast, it is very near Manyas Lake (35 km), it is rich in food sources and its favorable climate conditions makes it suitable for large numbers of bird groups to feed, stop over and breed. Ulubat Lake is also a home for some of the globally endangered birds: the pygmy cormorant (Phalacrocorax pygmeus), the dalmatian pelican (Pelecanus crispus), the whiskered tern (chlidonias hybridus) and the ferruginous duck (Aythya Nyroca). Some of the bird species that breed in the lake: the cormorant, the pied heron, the spoonbill, the little egret, the glossy ibis, the little bittern, the

60 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????doğanın izinde | following the nature

küresel ölçekte nesli tehlike altında olan bazı türlere de ev sahipliği yapıyor: Küçük karabatak (phalacrocorax pygmeus), tepeli pelikan (pelecanus crispus), bıyıklı sumru (chlidonias hybridus), pasbaş patka (Aythya nyroca)... Gölde ürüyen kuş türlerinden bazıları: Küçük karabatak, alaca balıkçıl, kaşıkçı, küçük akbalıkçıl, ve çeltikçi, küçük balaban, gece balıkçılı, erguvani balıkçıl, saz delicesi... Alan ayrıca göçmen kuşlar için önemli bir geçiş bölgesi.

GEDİZ DELTASIDeltada, bazı kuş türleri için büyük öneme sahip olan geniş tuz bataklıkları bulunuyor. Gediz Nehri’nin üç eski yatağı ve şu andaki yatağının denize açıldığı bölgeler su kuşları ve deniz kuşları için üreme, beslenme, kışlama ve barınma imkânı sağlıyor. Türkiye’nin 200’ü aşkın kuş türü bu bölgede var. Burası, özellikle Doğu Avrupa’da yaşayan su kuşları için sahip olduğu uygun iklim koşulları ve beslenme alanları nedeniyle önemli bir kışlama alanıdır. Kuzey-Güney Göç Rotası üzerinde bulunması nedeniyle göç mevsimlerinde çok sayıdaki kıyı kuşu ve diğer su kuşlarını ağırlayan deltada, soyu dünya genelinde tehlike altında bulunan tepeli pelikan ve küçük kerkenez üremektedir. Alan, deniz kuşları, özellikle de sumrular ve martılar için tüm Akdeniz genelinde önemli bir üreme bölgesi.

MEKE GÖLÜ ‘Dünyanın nazar boncuğu’ olarak nitelendirilen Meke Gölü, ne yazık ki haritadan silinme noktasına gelmiş durumda. Meke Gölü’nde az miktarda kalan suyun buharlaşması sonucu, gölün büyük bir bölümünde kristalleşme ve tuzlanma oluşmuş. Bundan 5-10 yıl öncesine kadar 200 kuş türünün ürediği Meke Gölü’nde kuş türü sayısı artık bir elin parmaklarını geçmiyor. Yaklaşık 5 milyon yıl önce volkanik patlama sonucu oluşan göl, taban suyuyla besleniyor. Birinci derece SİT alanı olan göl; angıt, sakarmeke, kızılbacak, uzunbacak, deli doğan ve yeşilbaş gibi kuş türlerini barındırıyordu.

night heron, the purple heron and the marsh harrier… the area is also an important transitional place for the migrating birds.

GEDİZ DELTAThere are large salt-water marshes in the delta, which are of great importance for certain birds. The areas of the Gediz River where three former and one current riverbed open to the sea are very important places for sea and water birds to breed, feed, shelter and to winter. Turkey has more than 200 species of birds in this region. This is an especially important wintering area due to its favourable climate conditions and its feeding areas, particularly for waterfowl living in Eastern Europe. The globally endangered dalmatian pelican and the lesser kestrel both breed in this delta. It hosts many coastal birds and other waterfowl due to its location with respect to the north-south migration route. This area is an important breeding ground for the entire Mediterranean for sea birds especially for terns and gulls.

MEKE LAKEUnfortunately Meke Lake was once called “the amulet of the world” but now it is about to be erased from the map. Due to evaporation of the little amount of water that was left in the lake there is now crystallisation and salinization in some parts of it. While there was 200 bird species present there around 5 to 10 years ago, now there isn’t more then five species left. The lake was created 5 million years ago as a result of a volcanic eruption and it is now fed with base water. This first degree protected area used to host birds like the shelduck, the coot, the redshank, the longshanks, the hobby and the mallard.

61JANUARY - JANUARY 2015

62 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????keşif | explore

Okyanusun göbeğinde mercandan bir kolyeA coral necklace in the middle of the ocean Çoğu minnacık tam bin 193 adacıktan oluşan bir takımada Maldivler... Fırsatınız varsa gidin ve görün bir an önce... Zira eğer küresel ısınma devam ederse, denizden 1 ila 2.5 metre yükseklikte olan bu adalar yok olup gidecek.

Maldives is an archipelago composed of one thousand and 192 islets... If you have the chance, do visit this place while there is still time - because if the globe continues to warm up at this pace, these islands at 1 to 2.5 meters altitude will be history.

63JANUARY - JANUARY 2015

64 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????keşif | explore

Hint Okyanusu’nun göbeğinde bir adacıklar topluluğu... Artık tüm dünyanın tanıdığı bir tropik cennet Maldivler. İstanbul’dan çıktığınız 7 saatlik yolculuğun sonunda, Male Uluslararası Havalimanı’nın bulunduğu Hulhule Adası’na ulaştık. Ama yolculuk bitmedi, bizi kalacağımız tesisin bulunduğu atole taşıyacak Trans Maldiv Havayolları’nın deniz uçaklarını beklemeye başladık. Size hemen bir öneri yapayım; olur da uçak saatleriniz uyarsa 15 dakikada bir kalkan teknelere binip, 1-2 saat gibi kısa bir süre içinde Male’yi gezebilirsiniz.

EKVATOR’UN HEMEN DİBİNDETropik iklim sıcak, hava bulutlu olsa da olmasa da... İki mevsim var; hazirandan ağustos ayının sonuna kadar muson yağmurları yıkıyor adaları... Ama onun dışında 30 dereceyi bulan, bir parça nemli ve ılık bir hava. Deniz de ılık, kum da...

This is an archipelago in the middle of the Indian Ocean... Maldives is a tropical heaven recognized by the world. We reached the Male International Airport in Hulhule Island after a seven-hour flight from İstanbul. But the trip wasn't over yet; we waited for the Trans Maldiv Airlines' seaplane that would take us to the coral island of our choice. If your flight schedule allows some time, I would recommend spending this time taking a 1-2 hour tour of Male.

AT EQUATOR'S FOOTTropical climate is warm - regardless of the clouds... There are two seasons: Monsoon rains wash the islands from june till the end of august. Other than that, the weather is a bit humid, warm up to 30 Celsius degrees. Both the sea and the sand are warm... It is all colorful inside and outside the water.

65JANUARY - JANUARY 2015

Suyun içi de, dışı da rengarenk... Havanın durumuna göre değişen, bir tek denizin zümrüt turkuvazının baki kaldığı yerler buraları...

UFAK UFAK BİN 192 ADA...Maldivler, Hint Okyanusu’nda, Hindistan’ın güney ucunun ötesinde bin 192 ada zincirinden oluşan bir ülke. Neredeyse turizm için varolmuş denebilir, zira 120 resort ada bulunuyor. Tam bir tatil cenneti. 90.000 kilometrekarelik yüzölçümünde topu topu 330 bin kişi yaşıyor. Üçte biri ‘Kral’ın adası’ diye anılan yüzyıllarca kabile şefinin ikametgahı olmuş Male’de... Toprak deniz yüzeyinden ortalama 1.5 metre yukarıda... En yüksek yeri ise 2.4 metre. Küresel ısınma yüzünden yükselen deniz sebebiyle haritadan silinme tehlikesi bulunuyor.

This place changes colors by the weather, yet only the sea remains emerald-turquoise.

A THOUSAND AND 192 ISLETS Maldives is in the Indian Ocean, beyond the southern edge of India, consisting of one thousand and 192 islands. It can be said that it is there for tourism, because there are 120 resort islands. A total holiday paradise. All in all, 330 thousand people live in its 90 thousand square kilometers surface area. One third of Male is called as the 'King's Island' and it had been the quarters of the tribal chief for centuries... The ground is 1.5 meters above sea level in average. The highest point is 2.4 meters. Because of the rising of the sea level due to the global warming, this piece of heaven holds the risk of being wiped off the map.

66 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????keşif | explore

Niyama ve Ayada isimli iki atolde konakladık. Çok misafirperver olduklarını hemen belirteyim. Ve hemen ekleyeyim, tavsiyem şnorkelle dalışı ihmal etmemeniz. Lacivert derinliklerin dibinden yükselen atollerin rengarenk mercan kayalıklarını ve renkli balıkları mutlaka izlemelisiniz.

We stayed at two coral islands: Niyama and Ayada. Let me begin by noting their superior hospitality. And let me add that you should absolutely give snorkelling a try and watch the colorful coral reefs and fish that rise from the deep dark blue.

67JANUARY - JANUARY 2015

68 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????keşif | explore

FASLI TÜCCARLAR ‘ADALILAR’IİSLAMİYET İLE TANIŞTIRMIŞMaldivler ismi Sanskritçe’den geliyor. Maldivliler kendilerine ‘Dhivehin halkı’ diyorlar, ki ‘adalılar’ anlamına geliyor. Büyük olasılıkla Hint altkıtasından balıkçılar ilk sakinleri bu takımadanın. Budizm'in hüküm sürdüğü ticaret yolu üzerindeki konumuyla Arap etkisine açık

MOROCCAN MERCHANTS INTRODUCED ISLAM TO THE 'ISLANDERS'The name of Maldives comes from Sanskrit. Maldivians call themselves as the 'Dhivehi people' and that means 'islanders'. Probably the first inhabitants of this archipelago were the fishermen from Indian subcontinent. With its location on the trade route governed by Buddhism, Maldives is open to Arab

69JANUARY - JANUARY 2015

İlginç bir ülke Maldivler, sanki turizm için yaratılmış. Bu sebeple pek çok ada bir resort otel... Oldukça lüks olan bu turizm cennetlerinden biri de Diyarbakırlı bir aile tarafından işletiliyor. Ayada, Aydeniz Ailesi’nin adından türetilmiş.

Maldives is an interesting country, as if created for tourism. This is why most of the islets are also resorts. A family from Turkey’s Diyarbakır town is running one of these luxurious tourism spots. The name ‘Ayada’ was derived from the family name Aydeniz.

70 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????

Maldivler’in 12’nci yüzyılda Faslı bir tüccar olan Ebu Barakat sayesinde İslamiyet’i seçtiği söyleniyor. Başkent Male’de ‘liberal şeriat’ dedikleri bir düzen olsa da, resort adalarında başka bir iklim hüküm sürüyor.

İTALYANLAR KEŞFETMİŞTÜM DÜNYA SEVMİŞOkyanusun ortasında kendi halinde, sakin bir hayatın hüküm sürdüğü bu adaları, tatil beldesi olarak 1970’lerin başında İtalyanlar keşfetmiş. İlk ‘resort’

influence. It is said that they chose Islam because of a Moroccan merchant Ebu Barakat. Although there is a regime they call 'liberal shariah' in Male, the capital; in resort islands another climate rules over.

ITALIANS DISCOVERED,THE WHOLE WORLD LOVED ITItalians discovered these quiet and peaceful islands in the middle of the ocean, as a holiday resort in early 1970s. The first 'resort' came into service in 1972. Hilton was very quick to open a branch here.

keşif | explore

71JANUARY - JANUARY 2015

1972’de hizmete girmiş. Hilton şubesini kondurmakta gecikmemiş. Onları, bu cennette ev sahibi olmak isteyen bir İngiliz ile İsveçli eşinin Maldivler yönetiminin resort inşa etme şartı sayesinde edindikleri tesisleri izlemiş. ‘Robinson Crusoe’ konseptini popülerleştiren bu tesisin ismini de kendi isimlerinin ilk hecelerinden oluşturmuşlar: SONEVA... Bugün Maldivler’de 120 resort adası var, turizm geliri 1 milyar dolardan fazla.

DEV BİR AKVARYUMDA GİBİ...Biz Niyama ve Ayada isimli iki atolde konakladık. Çok misafirperver olduklarını hemen belirteyim. Ve hemen ekleyeyim, tavsiyem şnorkelle dalışı

They were followed by an English-Swedish couple who wanted to own a house in this paradise and got a facility because of Maldives governance's requirement of building a resort. This facility popularized the ‘Robinson Crusoe’ concept and the name of it is composed of the first syllables of the couple's names: SONEVA. Today, they have 120 resort islands in Maldives and their tourism income is over 1 billion dollars.

IT IS LIKE A GIANT AQUARIUMWe stayed at two coral islands: Niyama and Ayada. Let me begin by noting their superior hospitality. And

72 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????keşif | explore

ihmal etmemeniz. Lacivert derinliklerin dibinden yükselen atollerin rengarenk mercan kayalıklarını ve renkli balıkları mutlaka izlemelisiniz. Kimselere zarar vermeyen küçük köpekbalıklarının telaşını yaşarken ‘başka bir dünyada’ olduğunuzu hissedeceksiniz. Denizden sıkıldınızsa, kumsallar sizi bekliyor. Gölge arıyorsanız, güneş şemsiyesine hiç ihtiyacınız yok, palmiye ağaçlarının altıgayet uygun. Doğal güzelliklerle yetinmek istemeyenler için SPA’lar hazır ve nazır.

let me add that you should absolutely give snorkelling a try and watch the colorful coral reefs and fish that rise from the deep dark blue. You feel like you are in another world while experiencing the rush of small sharks that have no harm to noone. If you are bored of the sea, sandy beaches are waiting for you. If you are looking for shades, you don't need sunshades; under the palm trees would be quite suitable for you. The spas are ready and waiting for the ones that don't want to settle for only natural beauties.

Turkish entrepreneurial spirit in the middle of the oceanMaldives is counted as the far end of the world but the horizon of Turkish entrepreneurs knows no limits. The resort opened at the Ecuador’s foot, by Aydeniz Group is one of the best examples of this. Its name is Ayada... Ayada Family from Diyarbakır, blended the Maldivian culture with a Turkish breeze in their facilities, which they created in this paradise, far away from their hometown. Architect Fırat Aydeniz created the concept.Orhan Aydeniz and Diyar Aydeniz are in charge of the facilities following the lead of the head of Aydeniz Group, Ahmet Aydemir. The group got a lease of the atoll for 50 years and made an investment of 130 million dollars. They established an eco-friendly facility. There are no rivers or dams on the islet and the electricity is provided by generators. Waste water is reused, garbage, cartons and papers are exterminated by fire, while kitchen waste is sent to the dumping ground run by the government. In Ayada there are houses on the sea, in the garden or the ones that open to the beach. They are perfectly suitable for especially honeymooners and for those who want to rest their heads.For those who want to get married here, there is a wedding ceremony hall in a green area with a natural atmosphere. Prices vary from 5 thousand to 7 thousand euros for two people, five nights accommodation, including breakfast and dinner open buffet and the flight. This price also includes the seaplane and speedboat.

Okyanusun ortasında Türk girişimci ruhuMaldivler dünyanın bir ucu sayılır ama Türk girişimcilerin ufku sınır tanımıyor. Ekvator’un dibinde Aydeniz Grubu’nun açtığı resort, bunun en güzel örneklerinden biri. Adı, Ayada... Diyarbakırlı olan Ayada Ailesi, memleketten çok uzakta bu cennette yoktan yarattığı bu tesiste Maldiv kültürüyle Türkiye esintilerini harmanlamış. Konsepti mimar Fırat Aydeniz yaratmış. Aydeniz Grubu’nun başkanı Ahmet Aydemir’in izinden giden iki genç tesisin başında: Orhan Aydeniz ve Diyar Aydeniz. Grup, atolü 50 yıllığına kiralamış ve 130 milyon dolarlık bir yatırım yapmış. Çevre dostu bir tesis kurmuşlar. Nehir yahut baraj bulunmayan adacıkta elektrik jeneratörle sağlanıyor. Atık su yeniden kullanılıyor, kuru çöpler, karton kağıt yakılarak yok ediliyor, ıslak çöpler hükümetin işlettiği çöplüğe gönderiliyor. Ayada’da deniz üzerinde, bahçede ve kumsala açılan villalar var. Özellikle de balayı çiftleri ve kimselere rastlamadan kafa dinlemek isteyenler için biçilmiş kaftan. Evlenmek isteyenler için yeşil bir alanda doğal ortamda düğün salonü bulunuyor. Fiyat iki kişi beş gece için sabah ve akşam açık büfe olarak uçuşlarla birlikte 5.000 avro’dan 7.000 avro’ya kadar çıkıyor. Bu fiyata deniz uçağı ve hızlı bot da dahil.

73JANUARY - JANUARY 2015

74 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????sanat | art

Maskelerin ardındaki gerçeği arıyorOut to reveal the truth behind masks

Son sergisindeki resimlere baktığınızda, bir aksaklık göreceksiniz. Aksaklığın resmini yapmaya çalışmış çünkü... O sebeple resimdeki tüm insanlar, sanki orada olmaması gereken insanlar gibi.. Ayakları yere basmıyor, mekân belirsiz, zaman yok! Neden mi? Çünkü çağdaş kent yaşamında hepimiz ‘mış’ gibi yapan, mutluymuş gibi görünen, birkaç maske taşıyan kişiliklere dönüştük de ondan. İşte bu aksaklık yansıyor Beyza Boynudelik’in resimlerine... Yurtiçi ve yurtdışı karma ve kişisel sergi etkinliklerinin yanı sıra, sempozyum ve workshop’lara katılıyor Boynudelik. Şu ana kadar resim, fotoğraf ve baskıresim alanında yapıtlar üretmiş. Çağdaş kent yaşamının samimiyetsizliğini sorgularken pek çok materyalle çalışmış, farklı tarzlar denemiş. Hâlâ bir arayış içinde ve bu arayışın tek bir amacı var, maskelenmiş hayatların ardındaki gerçeği bulmak. Bulabilecek mi, belki kendi maskesini çıkarmayı başarırsa, neden olmasın?..

Yıllar önce kendine sormuşsun, “Yaptıklarım imgelere, anlara, anılara yorum mu, yoksa tümden yeni bir oluşum mu?” diye... Neymiş cevabı?.. Hâlâ arıyorum desem… Aslında gördüklerimden ve

Looking at the paintings displayed at her final exhibition, you will observe a kind of defect. That is because she is trying to paint the picture of defect and fault. This is why all people figures in her paintings seem like they don’t belong. Their feet not touching the ground; indefinite time and place! And why? Because the modern life has made us all wear masks, pretend we are happy. This fault is represented in Beyza Boynudelik’s paintings... In addition to national and international karma and individual exhibitions, she participates in symposiums and workshops as well. Until now, she produced works of painting, photography and printed art. She worked with many different materials while questioning the insincerity of modern city life. She is still in search and she has only one goal: Reveal the truth behind these masked lives. Will she achieve this? Well, why not, if she takes her own mask down... Years ago you asked yourself: “Is what I do an interpretation of existing images, moments and memories or an entirely new formation?” So, have you found the answer?Actually, I’m still looking for the answer... I doubt that I can

Beyza Boynudelik’in resimlerinde kentli insanın sıkışmışlığını görüyorsunuz. Doğadan kopuk ama bir yanıyla ona ulaşmaya isteyen bu insanlar, renklerin azaldığı, formların çizgilere dönüştüğü bir ortamda öylesine, zamansız, eğreti duruyor.

One can see the stuck city person in Beyza Boynudelik’s paintings. These people, who are disconnected from the nature but wanting to reconnect, are irrelevantly and artificially there, in an environment where colors diminish and forms become lines.

Yazı - By: Süleyman Karan

75JANUARY - JANUARY 2015

create something that is this independent from whatever I saw and lived. Although not personally, everything that happens around me also must have affect on my work. Still, the end result is in my language of thought and vision - which means that the answer is both. I believe that every artist, who thinks, questions, builds empathy with the ‘other’ while enriching her ways, is already interpreting and defining as she produces her work. Your works display a combination of images, photos and painting. Would I be exaggerating if I add comics to this combination?Following my academic education, I started both using and questioning the relation of photography and painting. I studied this subject for my post-graduate thesis considering my worries including the concept of mimesis,

yaşadıklarımdan çok da bağımsız yapıt üretebileceğimi zannetmiyorum. Birebir deneyimlememiş olsam da etrafımda olup bitenin bile mutlaka etkisi vardır çıkan işlerde. Ama tabii ki sonuç bana ait bir görsel ve düşünsel dilde oluşuyor. Demek ki cevap; her ikisi de... Kendi oluşturduğu dili geliştirirken ve zenginleştirirken, düşünen, sorgulayan, bir yandan da ‘öteki’ne empati yapabilen her sanatçının, farkında olsun olmasın, yapıt üretirken yorum yapacağını veya tespitlerde bulunacağını düşünüyorum.

Eserlerinde imge-fotoğraf-resim ilşikisinin bir kombinasyonu olduğu saptaması yapılmış, ben bir de buna çizgiroman esintileri eklesem, abartılı mı olur?Akademi eğitimi sonrası ürettiğim işlerde fotoğraf ve pentür ilişkisini hem kullandım hem de sorguladım. Mimesis kavramı, imgenin fotoğraf disiplininden ödünç alınabilirliği, bunun

Arka planı gazete olan işlerden bazıları.. Boynudelik farklı materyaller deniyor. Bir dönem altyapı olarak gittiği ülkelerin gazetelerini kullanmış. İşte birkaç örnek...Some of her works with newspaper in the background... Boynudelik is experimenting different materials. For a period she the used old newspapers she collected from the countries she visited. Here are a few examples...

76 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????sanat | art

intihal olup olamayacağı, yapıtın ‘biricikliğini’ bozma durumu, bağlamından koparılmış bir imgeye yeni bir anlam ve bağlam kazandırma gibi birçok derdim olunca, en sonunda yüksek lisans tezimi bu konu üzerine yaptım. Çizgiroman esintileri saptaması abartılı olmaz sanırım, ben bu durumu daha çok illüstrasyona yakın bir dil kullanımı olarak adlandırıyorum. Mizah barındıran bazı işlerim de bu yakınlığı destekliyor. Hepsi değil ama kullandığım birçok figürü maskelediğim veya kostümlediğim için, haliyle birer kahramana veya anti-kahramana dönüşüyorlar. Son dönemde yaptığım ‘güçlü kadın’ serisinde de aynı atmosfer hâkim.

Samimiyetsizliği, ‘mış’ gibiyi sorgularken süreç içinde doğaya, belki de biraz öze dönüş arayışı başlamış sanki... Ama ‘Sahte Karşılaşmalar Alanı’ sergindeki eserlerde, doğayla buluşma hep eğreti kalmış. Ne dersin?Tam olarak derdim buydu aslında, o eğreti kalma, doğaya (ve kendi doğamıza) ulaşamama halini kayıt altına almak istemiştim. Samimiyetsiz, kendine dönük ve yüzeysel figürü, çok uzun zamandır işlerimin merkezine alıyorum. Ancak son sergiye hazırlanırken, özellikle metropolde yaşayan çoğunluğa daha yakından bakmak ve ilişkilerini, tepkilerini, bireysel ve toplumsal gerçeklere bakış açılarını incelemek istedim. Karşılaştığım gerçeklik, tam olarak Polonyalı sosyolog Zygmunt Bauman’ın 1960’lardaki kent tanımını işaret ediyordu: Sahte Karşılaşmalar Alanı... O yüzden serginin ismini bu tanıma ithafen koydum. Her türlü felaketi anında kanıksayan ve hemen ardından unutan, empati yapmayan, kendine karşı bile dürüst olmayan, ama en küçük sorunlar yüzünden kendini depresyonun kollarına atan kentli birey, diğer yandan şuursuzca mutlu, gelgeç, değer yargıları hedefini şaşmış, yaşayıp gidiyordu. Bir de buna ister sosyal medya hesapları, ister yüzleşerek- kendini gizleme ve idealize edilmiş içi boş bir hayat sürme alışkanlıkları eklenince, yapageldiğim figürlerin maskeleri, kostümleri ve kostümsüz olanların da ifadeleri anlam kazanmaya başladı. Gerçek apaçık ortada; artık kendi doğamıza yabancıyız ve gri, kirli kentin ötesindeki doğayla hiç ilişkimiz kalmamış.

sharing of photographic images and whether this would be plagiarism, the distortion of ‘uniqueness’ of the work, adding a new meaning and concept to the separated image. I don’t think that your determination of comics influence on my work is exaggerated. I define this as a way that is rather close to illustration. My works with humor support this proximity, too. I mask or put costumes on some of the figures I use, which turn them into a kind of hero or antihero. The final series I made about ‘the powerful woman’ gives similar impression.

It looks like you have started searching for a reconnection with the nature and maybe a bit to the essence while questioning the insincerity and pretension. But the ‘meeting with the nature’ pictured in your ‘Sahte Karşılaşmalar Alanı’ exhibition is a little bit rough. What do you think?That was my pain, actually. I wanted to make a record of that roughness and how we just can’t reach and connect to the nature (and ourselves, of course). I have focused on that insincere, self-centered and shallow figure since long time. However, when preparing for the final exhibition, I wanted to observe especially the metropolitan people, their reactions and perspectives on personal and social facts. The truth I faced matched up with the Polish sociologist Zygmunt Bauman’s definition of a city in the 1960s: The zone of false encounters... Hence the name of my exhibition. Hardened to any kind of disaster, easily forgetting, unable to maintain empathy, untrue to self, yet diving back into the arms of depression because of the tiniest issues; the urban individual lived senselessly happy, temporary and with no goals or values. Adding the social media accounts or the face-to-face version of this, which means hiding out in an idealized life with meaningless habits, the masks, costumes and expressions of the figures I use made more sense. The truth is naked: We are strangers to our own nature and irrelevant to the nature apart from the dark and dirty urban life.

77JANUARY - JANUARY 2015

Renk senin resimlerinde ikincil unsur, benzer şekilde ışık da öyle gibi... Çizgisellik ve kompozisyon öne çıkıyor, orada da zamansız ve mekânsız bir durum var. Nedir iletmek istediğin?..İlk işlerimden bugüne, aslında kendi kurguladığım bir resimsel mekânda görünür oluyor her şey. Model olarak gerçek manzara, gerçek ışık kullansam bile resimlerin içinde hepsi başka bir düzlemde varolmaya, hiçbir yere ve zamana ait olmamaya başlıyorlar. Aslında, konuyu tüm zamana ve mekâna yayabilmek için bu hale getiriyorum diyebilirim. Çünkü sadece görsel değil, duygusal ve zihinsel bir sürece de işaret etmeye başlıyor içerik bu şekilde. Kişisel olsun olmasın, konu zihnimi meşgul eden bir boyuttaysa, resim yüzeyinde onu zaman ve mekânla sınırlamak, sanki algıyı azaltır veya bozar gibi geliyor. Kompozisyon ise zaten doğalından yapıtın okunmasına hizmet ediyor. Mimar Sinan’da öğrenciyken, bir dönem atölye hocam Adnan Çoker’di, onun kompozisyon anlayışının da izleri vardır muhakkak.

Bir açıdan son sergin resim değil de ‘derinlemesine eskizler’den bir çeşitleme gibi geliyor ilk bakışta... Belki de biraz önce sözünü ettiğimiz eğretilik algısını yaratan da bu, ve aslında doğaya dönüşün pek de mümkün olmadığı ve maskesiz bir hayatın hayal olduğu gibi bir son cümle yüklemek mi gerekir?Her zaman bütün işler zaten ‘düşünce eskizleri’ bana göre. Halihazırdaki eğreti durum da mükemmel ve ideal olmadığı için, bitmiş ve artık hesaplaşılmış gibi görünen bir plastik dildense, samimi olmak adına tüm bunların ‘gerçek’ değil de, gerçeğin izi ve gölgesi olduğunu gösteren biraz daha çizgisel ve deneysel bir dil kullanmak, serginin derdini iletmede doğru bir karardı bence. Ama doğaya dönüşün mümkün olmadığını düşünmüyorum, son birkaç yılda yaşadığımız toplumsal olaylardaki paylaşımlarla, birçok kişi etrafına da bakmaya başladı diye düşünüyorum. Ne kadar uzun süreli olacağını kestiremeyiz ama empati yapmaya başlamak da, birbirine değmeden geçip giden hayatlar yaşayan birçokları için bir başlangıç. Çevre kirliliği, genetiği değiştirilmiş ürünler, yok edilen ormanlar, hayvan hakları ve bunlar gibi birçok konuda sesini çıkarmaya, mücadele etmeye başlayan azımsanamayacak sayıda birey, en azından farkındalıkla ilgili insana umut veriyor.

Colors form the second element in your works, similar to light... Linearity and composition stand out, which projects a timeless and placeless situation. What is it that you want to convey?Since the first works I made, everything becomes visible in the visual place I fictionalized.

Although I use real scenes and real light in these works, they start to exist on another level and not belong to any time or place. Actually, I am doing this to expand the subject into all times and spaces. Because this way, the content begins to indicate an emotional and mental process as well as a visual one. Personal or not, if the subject is keeping my mind thinking, then I feel like limiting it to time and space would diminish or distort the perception. And composing serves for the comprehension of the work naturally. Adnan Çoker was our workshop trainer at the Mimar Sinan Fine Arts Academy; his understanding of composition must have an impression on my works, too.

At first sight, your final exhibition seems like a diversification of ‘drafts in depth’... Maybe this is what creates that ‘rough’ impression we mentioned above. And do you think we should add a final sentence that claims reconnecting with the nature and a life without masks are impossible?To me, all works at all times are ‘drafts of thoughts’ already. I believe, that since the existing roughness is imperfect and not ideal, it was the right decision to use a rather linear and experimental language - which indicates that all these are not the ‘truth’ but the traces and shades of truth - instead of using a plastic language that seems as if all is said and done. And I don’t think that reconnecting with the nature is impossible. It looks like more people are starting to look around and realize the environment as a whole - also with the effect of the recent social events. We can’t know how long this will last but empathy is a good start for many people who have lived most of their lives without even touching each other’s. A good number of people who have joined the fight against forests being destroyed, food being genetically modified and other issues about animal rights and environmental pollution, are giving hope to others, at least some awareness.

The viewer can sense a kind of hidden pessimism as well as ingenuousness in your works that question unmasked lives and insincerity – which is what

78 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????sanat | art

Maskeli hayatlar ya da samimiyetsizliğin sorgulamasını yaparken, ki bu aslında pek çok sanatçının ana temalarından, senin eserlerinde bir naiflik ama aynı zamanda bir gizli kötümserlik var ya da öyle geliyor diyelim resme bakanda... Birbirine zıt gibi duran bu iki yaklaşım nasıl bir araya geliyor?Bir araya geliyor çünkü hem sade, yalın bakmak istiyorum hayata hem de gerçekler acı olduğu için, çocukça anlatmış olsam da, kötülüğü gizleyemiyorum. Zaten böylesi bir ortamda, gündemin jet hızıyla değiştiği, yarınımızı kestiremediğimiz bir dönemde, aklıselim kalabilmek için kara mizah soslu naif bir yaklaşım elzem gibi geliyor bana. Kendi yaşadıklarımız bir yana, tüm şahit olduklarımız, TV’de dizi izler gibi takip ettiklerimiz, aslında başka birilerinin trajedileri. Çok içselleştirmeden baksak önemini kavrayamayacağız, çok sahiplenirsek bu kez objektif bakamayacağız gibi geliyor bana çoğu zaman. Bunun dengesini kurmaya çalışmak belki de böyle bir bakış açısını getiriyor resimlerde: “Durum vahim ama demogoji yapmadan, abartmadan görüp algılayalım, sonra da çaresine bakalım.” O yüzden hem doğayla ilgili umut hem de kaçınılmaz bir gözetlenme ve kaçamama durumu aynı resim düzleminde yerini alabiliyor.

Farklı malzemeler ve farklı teknikleri kullanan biri olarak kullanılan malzemeyle işlenen imgeler ve resim tekniğinle bir bağlantı kurabildin mi? Söz gelimi “Samimiyetsizlik hangi materyalle daha iyi işlenir?” diye sorsam... Samimiyetsizliğin materyali nedir bilmiyorum ama ele aldığım tüm konuları en iyi hangi yolla anlatabiliyorsam öyle anlatmaya çalışıyorum. Sonuçta, sanat yapıtı üreterek kendini ifade etmek oldukça uzun ve deneysel bir süreci içeriyor. Bu da malzeme denemelerini beraberinde getiriyor. Tabii ki bolca tuval üzeri akrilik ve yağlıboya işim var, ama dönem dönem desen, fotograf, gravür, litografi, serigrafi ve hazır nesnelerle işler de ürettim. Bir dönem buluntu fotograflardan yola çıkıp ‘başkalarının’ deneyimlerini resme aktardım. Bir dönem çektiğim kentsel doku ve desen fotograflarını tuval üzerinde boyayla beraber kullandım. Gazete kağıtlarını, hatta ilan sayfalarını döşedim tuvallerde, derdim her şeyi medya

many artists focus on by the way. How do these two contrast-looking approaches come together?They can come together because I want to see life as plain and simple as it is but also the truth hurts; so I express this a bit childishly and failing to conceal the evil. Well, I believe that the current times – where the agenda keeps changing nonstop and we can’t predict tomorrow – a naive approach spiced up with a bit of dark humor is essential to survive. Apart from our own lives, the things we witness and the events which we follow on TV as if episodes of a series, are actually other people’s tragedy. Most of the time I feel like we won’t be able to understand the significance if we look at these without internalizing so much, or we can’t have an objective point of view if we embrace it too hard. My effort to balance this contradiction might be bringing such point of view to the works: “It’s doom and gloom; let’s see and comprehend without demagogy or exaggeration, then let’s take care of it.” This is how the hope for reconnecting with the nature and the ‘being spied on and unable to escape’ situation can exist together in one art work.

Have you succeeded in relating your painting technique and the images handled with the material, as an artist who uses various materials and techniques? What if I ask “Which materials would handle the insincerity in question?” I can’t name a material for insincerity but I’m trying to express the subject in my mind in the best way I can. Ultimately, expressing oneself by producing art works has to involve a quite long and experimental process – which includes experimenting materials. Sure, I did a lot of oil or acrylic paint on canvas, but from time to time I did produce works using photos, wood blocks, lithography, screen-printing and other objects, too. For a period I worked with pick-up photos, other people’s experiences. In another period I took urban texture and pattern photos and combined these with paint on canvas. I used old newspapers, even advertising pages, to cover many toiles of canvas. I wanted to mention how we see everything through the media – doesn’t matter if the story I’m telling is personal or romantic. Then, I wanted to

Beyza Boynudelik’in son sergisi ‘Sahte Karşılaşmalar Alanı’nda sergilenen resimlerinde; her türlü felaketi anında kanıksayan ve hemen ardından unutan, empati yapmayan, kendine karşı bile dürüst olmayan, ama en küçük sorunlar yüzünden kendini depresyonun kollarına atan kent insanını, diğer yandan şuursuzca mutlu, gelgeç, değer yargıları hedefini şaşmış, yaşayıp giderken görüyorsunuz.

In the works of Beyza Boynudelik’s most recent exhibition ‘Sahte Karşılaşmalar Alanı’ (The Zone of False Encounters) you can see the urban individual who is hardened to any kind of disaster, easily forgetting, unable to maintain empathy, untrue to self, yet diving back into the arms of depression because of the tiniest issues; living senselessly happy, temporary and with no goals or values.

79JANUARY - JANUARY 2015

gözünden görüyor oluşumuzdu, anlattığım hikâye kişisel veya romatik olsun olmasın. Daha sonraki dönemde boyalı imge ve basılı imgenin gerilimiyle birey/kent, gerçek/kurmaca gerilimini iletmek istiyordum. ‘Panoptikon’ adını verdiğim işte ise, pleksiglas ve kapı gözetleme deliklerini kullanarak, sosyal medyada ve kent yaşamında mahremiyetimizi nasıl kaybettiğimizi ve hayatlarımızın artık kaçamayacağımız bir tür hapishane haline geldiğini vurgulamak istiyordum. Malzeme konusunda esnek olmak, yapıt üretimini de daha sürprizli hale getiriyor. Bundan sonra ele alacağım konular gerektirirse bambaşka denemeler de yapabilirim.

Ressamın kendi resmini anlatması sorunlu bir mesele... Aslında belki tüm plastik sanatlar için geçerli bu... Resim yaparken imgeyle beraber algıyı (izleyicinin algısını) hesap etmeye kalkar mısın? Dışarıdan bir bakışla, işin nereye varacağını genelde kestirmeye çalışıyorum. Çünkü her zaman ya muğlak bir nokta bırakma ya da deneysel bir plastik tavır içine girme ihtimalim mevcut. Aslında kullandığım imge/konu/kompozisyon, ilk planda beni heyecanlandırıyorsa onun sayesinde, her durumda içten ve heyecanlı bir iş çıkıyor ortaya. İzleyicinin ne düşüneceğini başta hesap etmem ama resmi bitirdikten sonra yorumları az çok tahmin edebiliyorum. Bu döngüyü ancak ilk kez denediğim bir malzeme, yeni işlediğim bir konu ya da resimsel tavır bozabiliyor. Böyle zamanlarda, gerçekten heyecanlanabiliyorum ve sürekli görüştüğüm sanatçı arkadaşlarımla işlerin tavrı ve derdini iletme durumu üzerine konuşuyoruz, yorumlarını alıyorum. Aynı şekilde, onlar da yeni işlerini benle paylaşıyorlar ve bu şekilde birbirimizi çok beslediğimizi düşünüyorum.

Kendine özgü bir gelişim göstermiş gibisin... Renklerin kullanımı değişmiş, süreç içinde farklı imgeler ortaya çıkmış, ama sürekli bir şey var, zaman-mekân muğlak

express the tension between real/fictional and individual/city through the tension of painted image and printed image. I used acrylic glass and the peephole in the piece of work I named ‘Panoptikon’ to show how much we have lost of our privacy both in city life and over social media accounts, and also that our lives have become somehow prisons that are inescapable. Being flexible about material use makes the whole process of making art full of surprises. I might find myself experimenting other stuff, if the subjects I choose in the future may require.

It is a problematic concept that an artist tells of his own art works... This might apply to all plastic arts, actually. Do you attempt to take the viewer’s perception into account when creating your work?I am trying to estimate the point on horizon, by taking a look from outside. Because I always bear the potential to embrace an experimental plastic attitude or leave an ambiguous point. Actually, if the image/subject/composition feels exciting to me at first vision, then it is a sincere and impassioned piece in any case. I don’t take the viewer’s thoughts into account in the beginning, but I can guess the possible comments more or less once I finish up. This cycle is disrupted only by a material I use for the first time, a new subject or the pictorial approach. I get really excited in times like these. My close friends, who are artists also, and I talk about the attitude of art works and their position as ‘the stative’; and I get their opinions. They share their new works with me as well and I think we nourish each other this way.

You seem to have achieved an authentic development... Your use of colors have changed, different images have appeared within the process; but there is one other thing: Time and space are always vague. Is this your choice, or do you think that the images you use should be like suspended in time and space?

Kişisel Sergiler • Personal Exhibitions 2010 ‘Sahte Karşılaşmalar Alanı’, 44ª Sanat Galerisi2007 Terakki Vakfı Sanat Galerisi, Art Show ‘07 MKM, İstanbul2004 Transart, Konzervatorskog Galerija, Split, HIRVATİSTAN2003 SanalMüze “Yakın Kuşak” Sanal Sergi2003 ‘Kaldığı Yerden’, Bir Sanat Merkezi, İstanbul2003 Galerie Gora, Montreal, KANADA2002 ‘İlk’, Akademililer Sanat Merkezi, İstanbul

2010 ‘The Zone of False Encounters’, 44ª Art Gallery2007 Terakki Foundation Art Gallery, Art Show ‘07MKM, İstanbul2004 Transart, Konzervatorskog Galerija, Split, Croatia2003 Virtual Museum ‘New Generation’ Virtual Exhibition2003 ‘From Where It’s Left’, Bir Art Center, İstanbul2003 Galerie Gora, Montreal, Canada2002 ‘First’, Akademililer Art Center, İstanbul

80 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????

hep... Bu bir tercih midir, yoksa senin imgeler hep biraz zamanda ve mekânda asılı mı durmalı?Okul sonrası ilk yaptığım işlerde bu muğlaklık daha azdı, ancak yine mevcuttu. Zaman ve mekânı devredışı bırakmak, hikâyeyi veya derdimi tüm zamanlara ve mekânlara yaymak gibi geliyor bana. Bizi sarıp sarmalayan bu iki kavramı ancak göz ardı ederek daha büyütebilirim. Bir de aslında doğumumuzdan ölümümüze bize eşlik eden hikâyeyi, hem duygusal, hem fiziksel deneyimleri ve bilinçaltı- bilinçüstü tüm durumları anlatma isteğimi, hangi zamana sığdırıp hangi mekânla sınırlayabilirim ki? Tüm bu görece evrende benim ürettiğim kurmaca dünyanın sınırları, olsa olsa bu kadar belirli olabilir. Böylece daha önce bahsettiğim ‘kahraman’ ya da ‘anti-kahraman’ları kendi ‘gerçek’ dünyaları içinde ele alabilirim.

Resim yapmak için söyleyecek bir söz kalmamalı sanki... Ki kavramsallaştırma ressama değil izleyene kalsın. Ama sözü bitirip plastikeştirmek için de bolca söz bilmek gerekir. Yeterince okur musun, seyreder misin, dinler misin? Biriktirdiklerin resme nasıl geçiyor sence? Okurum, seyrederim ve dinlerim ama yeterli mi bilemiyorum tabii. Bu kadar hızlı akan bir yaşam içerisinde, imge ve gündem bombardımanı altında yaşadığımız için, bunun sınırı nerededir belirsiz bana göre. Ancak edebiyat, sinema, müzikle ilgilenmenin yanı sıra, gündem ve hatta politika da takip etmek gerekiyor. Bilgi akışı ise çok fazla olmasına rağmen güvenilmez, çünkü onaylanmamış bilgi de sosyal medyada ve fısıltı gazetelerinde anında yerini alıyor. O yüzden, dönem dönem sakin

The works I made right after graduation involved less vagueness, but it was there. Phasing time and space out is like stretching the story or my ‘pain’ into all times and spaces. I could amplify these two concepts that wrap us all up only by ignoring them. Also, when and where can I contain my will to tell of the story that is with us from birth to death, emotional and physical experiences and all the other conscious or subconscious situations? The limits of the fictional world I create in all this relative universe can only be this definite at the furthest. This way I can handle the heroes and antiheroes I mentioned earlier in their own ‘real’ world.

I always expect a good painting to leave no place for words – so that the viewer gets to conceptualize the work. But it takes a lot of words to know to invalidate the word and plasticize. Do you read, watch and listen enough? How do you project your knowledge on your paintings?I do read, watch and listen but I’m not sure if it is enough for that the limit is indefinite because we live under the bombarding images and agenda items in a super fast life. I think it is necessary to keep tabs on the agenda and even politics in addition to literature, cinema and music. Flow of information is, unfortunately, unreliable. Unconfirmed information spread out too quickly in the social media. So I try to stay away from this pollution of wrong info from time to time, and listen to my instincts. I am trying to hear what others say as much as I hear myself. Thanks to the social media, we can now witness and share each other’s experiences; so I want to absorb them too.

“Doğaya, kendine ve ‘öteki’ne yabancılaşmış birey yine resimlerimde yerini alıyor. Kimlik ve samimiyet meselelerinde metafor olarak kullandığım maske ve kostümlerle kaçış halindeki bireyin uçuş hali de öyle.”

“Once again, individual alienated from self, the nature and the ‘other’ takes its place in paintings. Masks and costumes are metaphors for identity and sincerity issues.”

sanat | art

81JANUARY - JANUARY 2015

82 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????sanat | art

kalıp, bilgi kirliliğinden uzak durmaya ve sezgilerimi dinlemeye çalışıyorum. Kendimi dinlediğim oranda başkalarını da duymaya çalışıyorum. Herbirimiz sosyal medya sayesinde ötekinin deneyimlerine de şahit ve ortak olduğumuz için, kendiminkilerle beraber onları da özümsemeye çalışıyorum. Sonuçta yaşananların görüntüsü değil, benim etkilendiğim noktalar işlerde yerini alıyor. Sembolik olarak kullandığım imgeler ve figürler ortaya çıkıyor. Mesela ilk resimlerde yaşam metaforu olarak kullandığım denizin yerini, o dönemden sonra başka seçenekler aldı. Kişileştirmediğim figürleri portresiz ve ifadesiz bırakmak, bakış açıları meselesi için başaşağı figürler yapmak, diğerleriyle temas etmeyen figüre maske takmak veya kenti cangılla bağdaştırmak gibi...

In the end, not the images of these experiences but the points that got through to me take the place in my works. This is how I create the images and figures I use symbolically. For example, the sea in my earlier paintings, as a metaphor for life, has been replaced by other options. Leaving impersonal figures without likeness and unexpression, bending figure’s head for perspective issues, putting masks on figures that are not in contact with others or harmonizing the city with a jungle.

Painting would survive without the market but the painter might go hungry. The market is also a trend and usually it is set by someone. What is your market value? Has your work achieved a state where only it defines the value?I think that the market itself, the generation I am a part of,

83JANUARY - JANUARY 2015

84 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????sanat | art

Piyasa olmasa resim olur ama ressam aç kalır. Piyasa dediğin de bir trenddir ve genelde birileri tarafından belirlenir. Senin piyasa değerin nedir? Bunu sadece resimlerin belirler olabildi mi? Piyasa değerimi sanıyorum piyasanın kendisi, yani hangi kuşaktan olduğum, o zamana kadar neler yaptığımla galerici-eleştirmen-koleksiyoner topluluğunun reaksiyonları belirliyor. Ama bunun dışında bir yanı müzayedelere uzanan manipüle edilmiş fiyatlar, gördüğüm kadarıyla son dönemde herkese büyük sıkıntı yarattı. Piyasa, neler olacağını merakla bekliyor gibi... Tüm piyasa aktörlerinin içerisinde bu konulara en az vakıf olan biz sanatçılarız aslında. O yüzden benim değerimi sadece resimlerim ne kadar belirler, kestiremiyorum.

Bir doktora tezi yazıyorsun, biraz paylaşır mısın? Ve biteceğini umalım mı, zira biraz uzamış galiba...Henüz yoluna koyamadığım bir tezim var, oldukça da uzun zamandır üzerinde düşündüğüm bir konu üstelik. İstediğim gibi giderse eğer, bu coğrafyada kadın olmanın ötesinde ‘kadın sanatçı’ olmakla ilgili bir noktayı irdeleyebilmeyi umuyorum. Üstelik kimlik meselelerinin bu denli yoğun tartışıldığı bir dönem, hem sanatla uğraşma hem de kadın olma durumu, beni düşünce olarak güçlü kadın olma mecburiyetine, oradan da “Sanatçının cinsiyeti olur mu, kadın sanatçı - erkek sanatçı ayrımı yapıt bazında görünür müdür?” gibi sorulara götürüyor. Türkiye’de toplumsal cinsiyet politikalarının incelenmesini de içermesini planladığım tezim, umuyorum ki 2015 içerisinde sonlanmış olacak.

my works until the day and the reactions of the society of art dealers-critics-collectors define my market value. Other than that, manipulated prices – that stretch out to auction sales one one hand – has caused distress for everyone. Looks like the market is awaiting future events impatiently. In fact we, the artists, are the least competent in these subjects, among other actors of the market. So, I can’t quite estimate how much of my value can only my works define.

You’re writing a doctorate thesis. Would you share it with us? And should we hope that you will complete it; because it has been a while I guess..I do have a thesis, which I can’t put right just yet; and it is about something that I have been thinking over for a long time. If all goes as planned, I’m hoping to be examining the position of a ‘female artist’ in these lands – beyond that of a ‘woman’. Moreover, in a period when identity issues are heavily discussed, as a woman and an artist I question the strong woman, from there the gender issue contradicting with being an artist, and whether the art work would reveal the gender. My thesis, which I plan to include a study on the social gender policies in Turkey, will be complete in 2015, I hope.

85JANUARY - JANUARY 2015

86 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????sağlık | health

Gerilimden kaynaklanan baş ağrılarına özel tedavilerSpecial treatments for tension-type headache

Bazılarımız için hayat kalitesini ciddi anlamda düşüren, hatta bazı durumlarda gündelik yaşamı çekilmez kılan bir illettir baş ağrısı... Migren kadar yıpratıcı olan bir baş ağrısı da gerilim tipi baş ağrısıdır. Stres ve çevresel nedenlerden kaynaklanan bu ağrıya hem ilaç hem de alternatif tedavi yöntemleri uygulanabilir.

Headache can become an annoying disorder that seriously reduces quality of life, makes daily life unbearable... And tension-type headaches can be as back-breaking as migraine. Caused by stress and environmental conditions, this pain can be treated by medication and alternative methods.

Yazı - By: PROF. DR. HÜSEYIN NAZLIKUL www. huseyinnazlikul.com Email: [email protected]

87JANUARY - JANUARY 2015

Baş ağrısı insanlık tarihi boyunca, en başta gelen sağlık sorunlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Her toplumda, her çağda çok sık olarak insanları etkilemektedir. Öyle ki, yaşamı boyunca hiç başı ağrımamış kişi bulmak güçtür. Baş ve çevresinde ağrıya duyarlı yapıların çok olması bu durumu kısmen açıklayabilir. Bu yapıların baskıya uğramaları ve yer değiştirmeleri, iltihabi patolojiler, baş ve boyun kaslarının sürekli kasılmaları, intrakranial ve ekstrakranial arterlerin çap değişiklikleri, ağrıya duyarlı sinirlerin irritasyona uğramaları ağrı nedeni olabilir.

CİDDİ BİR SAĞLIK SORUNUNUN YANSIMASI DA OLABİLİRTüm bu bilgilerden anlaşılacağı gibi, baş ağrılarının pek çok nedeni olabilir. Kişinin hayatını tehdit eden bir neden olabileceği gibi, yaşamında iyi gitmeyen bir durumu ifade biçimi de olabilir. Uluslararası Baş Ağrısı Derneği'nin (International Headache Society-IHS) 1988 ve son olarak 2004’te yayınladığı Baş Ağrılarını Sınıflama Rehberi’nde, baş ağrılarını öncelikle iki ana gruba ayırdıktan sonra bu grupların alt gruplarıyla 13 ayrı grupta sınıflamıştır.Primer başağrıları; merkezi sinir sisteminin veya diğer sistemlerin hastalıklarıyla ilişkili olmaksızın, ortaya çıkan baş ağrılarıdır. Baş ağrılı hastaların yaklaşık yüzde 90’ını primer baş ağrıları oluşturmaktadır. Primer baş ağrıları dört grupta toplanır: Migren, gerilim tipi baş ağrısı, küme baş ağrısı ve diğer trigeminal otonomik baş ağrıları...

STRESİN BİR SONUCUBu yazımda, size en sık karşılaştığımız baş ağrı tipi olan gerilim tip baş ağrısını anlaşılır kılmaya ve bunun tedavisinde yeni yaklaşımlar hakkında sizi bilgilendirmeye çalışacağım. Gerilim baş ağrısı baş ağrıları içinde en sık görülen tiptir. Çevresel faktörlerin değişmesi, kişinin aşırı sorumluluk yüklenmek zorunda kalması, düş kırıklıkları, ailesel ve ekonomik sorunlar gibi insan yaşamındaki önemli değişiklikler sonucu yüz, baş ve boyun kaslarının sürekli gerilmesiyle ortaya çıkan şiddetli baş ağrısıdır. Bu durumla karşı karşıya kalan kişiler, çoğu kez kendi kendisine migren tanısı koyar. Oysa hem mekanizma hem de tedavi yönünden gerilim baş ağrısı, migrenden çok farklı bir biçimde ele alınmaktadır.

Throughout the human history, headache has been one of the main health problems. Headaches affect people of all nations and times. Such that it is almost impossible to meet with someone who had no headaches during her life. The fact that there are many sensitive spots on and near the head explains it partly. One may experience headache due to pressure on or shift of these spots, inflammatory pathologies, constant contraction of head and neck muscles, changes in sizes of intracranial and extracranial arteries or irritation of sensitive nerves.

MIGHT BE INDICATING A SERIOUS HEALTH PROBLEM As it is mentioned above, there might be plenty of reasons of headache. A headache might be the symptom of a life-threatening disorder or simply a sign that something is going wrong in one’s life. The International Headache Society (IHS) released, once in 1988 and most recently in 2004, the headache categorization guide – which classifies the type of ache in two main groups and then 13 different groups under these two.Primary headache is a type that is not caused by another disease of the central nervous system or any other medical condition. Approximately 90 percent of all headaches is primary. This type of headache is classified under four groups: Migraine, tension-type headache, cluster headache and other trigeminal autonomic cephalalgias, other primary headaches...

A RESULT OF STRESS This article is aiming to make clear the most common headache type, the tension-type headache and the most recent developments for its treatment. This frequent type of headache can be defined as severe pain due to constant contraction of face, head and neck muscles because of big changes in daily life or environmental conditions, taking on responsibilities more than one can, disappointments, problems in family or financial life. Patients often self-diagnose and come up with migraine. However, the tension-type headache requires mechanism and treatment methods that are different than migraine.

Yazı - By: PROF. DR. HÜSEYIN NAZLIKUL www. huseyinnazlikul.com Email: [email protected]

İlaçların yanı sıra çeşitli ilaç dışı yöntemler de baş ağrılarının kontrolünde sıklıkla kullanılmaya başlanmıştır. Bu yöntemlerin başında gevşeme eğitimi ve ‘biofeedback’ gibi psikolojik girişimler gelmektedir. Hastalara nasıl gevşeyecekleri öğretilmekte ve bunun için biofeedback adı verilen elektronik cihazlardan yararlanılmaktadır.

Besides medication, alternative treatments can also be used to control aches. Psychological approaches such as relaxation trainings with biofeedback is among the most popular ones. Patients are guided to relax themselves with the help of an electronic device called ‘biofeedback’.

88 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????sağlık | health

20’Lİ YAŞLARDA ORTAYA ÇIKARGerilim tip baş ağrısı, 30 dakikadan yedi güne kadar sürebilen, ağrıların devamlı hal almasıyla da kronikleşebilen baş ağrısı tipidir. Diğer primer baş ağrılarında olduğu gibi ortaya çıkma yaşı 20 yaş civarıdır. Yine de her yaşta görülebileceğini unutmamak gerekir. Migrende olduğu gibi, çok belirgin olmamakla birlikte, kadınlarda daha sık görülmektedir. Gerilim tip baş ağrıları; seyrek, sık ve kronik olarak gruplandırılmıştır ve bu hasta için sorun olma boyutu ve tedaviyi yönlendirmek açısından anlamlıdır.

BOYUNDAN YUKARIYA DOĞRU...Gerilim tip baş ağrısının en önemli özelliği, genellikle boyun bölgesinden başlayarak tepeye doğru yükselmesi ve sıkıştırıcı bir ağrı şeklinde seyretmesidir. Hastalar çoğu kez bu durumu, başın cendereye alınmış gibi sıkıştırılması şeklinde nitelendirirler. Bu belirtinin yanı sıra birçok hastada başta yanma hissi, keçeleşme, dokunmayla hassasiyet gibi bulgular ortaya çıkar. Migrenli hastalar kuytu sessiz bir yer ararken, gerilim tip baş ağrısından yakınan hastalar tam tersi gezmek dolaşmak isterler. Gerilim tip baş ağrısı migrenin aksine tek bir bölgeyi tutmaz. Daha yaygın bir seyir gösterir. Gün ilerledikçe şiddetlenir. Saatler boyunca sürer gider. Migrende ağrı öncesinde görülebilen görme bozukluğu ve diğer belirtiler gerilim tip baş ağrısında yoktur.

‘TETİK NOKTALAR’IN BELİRLENMESİ ÖNEMLİGerilim tip baş ağrısında baş, boyun ve omuz bölgesi kaslarında basınç uygulamakla yansıyan ağrının ortaya çıkmasına neden olan tetikleyici noktaların (trigger points) ortaya çıkması önemli bir bulgudur. ‘Trigger point’ (tetik nokta) anlamına gelmekte olup kısaca ‘kas düğümü’ olarak adlandırılır. Tetik nokta, kası hem gergin hale getirir hem de kısaltır.Dolaşımdaki oksijenin ve metabolizmanın ihtiyaç duyduğu besinlerin azalması ve metabolik artıkların yığılmaya başlaması nedeniyle kişi ağrı sürecine girer. Herhangi bir müdahalede bulunulmadığı takdirde, tetik noktalar aylar, hatta yıllarca kişinin dayanılmaz ağrılara maruz kalmasına neden olur.

BAŞINIZ CENDEREYE ALINMIŞ GİBİDİRTetik noktalar, parmakla hissedilebilen fiziksel bir olaydır. Eğer tetik noktalar yüzeye yakınsa hassas parmaklar, onu etraftaki dokudan daha sıcak olarak hisseder. Metabolik faaliyet artışına bağlı bu ısı farkı ölçülebilir. Tetik noktaların önemli bir özelliği de, ağrıya neden olmadan yıllarca sessiz kalabilmeleridir.Gerilim tip baş ağrısının en önemli özelliği, genellikle boyun bölgesinden başlayarak tepeye doğru yükselmesi ve sıkıştırıcı bir

DEVELOPS IN THE MID-TWENTIES Tension-type headaches might last 30 minutes to seven days and become chronic with the continuing pain. Similar to other primary headaches, it develops in the mid-twenties. Yet, might appear at any age. Although not quite clear, women tend to experience this ache more frequently than men – like in migraine. The tension-type headache is grouped as; infrequent, frequent and chronic, which makes sense for the size of this problem for the patient and the treatment methods to follow.

WORKS UP THE NECK...The ache starts in the neck area, climbs up to the top of the head and becomes a compressive pain. Patients often describe this pain ‘as if their head was put inside a mangle’. Other symptoms like burning sensation, felting, sensitivity by touch might accompany the pain.While patients with migraine prefer to stay in a quiet and calm place until the ache is over, patients with tension-type headache prefer walking or changing environment. The tension-type headache does not persist in a single spot like migraine does. It is rather expansive and becomes more and more severe as the day continues. The tension-type headache also does not cause defect in sight or other symptoms that might be seen before the migraine ache starts.

TRIGGER POINTS It is of great importance spotting the trigger points, which cause the reflective pain that starts with pressure applied on head, neck and shoulder muscles. Trigger points, also known as muscle knots, work the muscle both ways. Due to lack of oxygen in circulation, lack of nutrition that the metabolism needs and accumulation of metabolic waste initiate the pain process. Unless treated, trigger points may cause the patient to suffer from severe pain for months, even years.

FEELS LIKE IN A MANGLE Trigger points can be felt and found by fingers. If the trigger point is near the surface, the finger would feel it a bit warmer than the surrounding tissue. This temperature difference, which depends on metabolic activity increase, can be measured. Trigger points might remain inactive – without causing pain – for years. Another important point

Gerilim tip baş ağrısı 30 dakikadan yedi güne kadar sürebilen, ağrıların devamlı hal almasıyla da kronikleşebilen baş ağrısı tipidir. Diğer primer baş ağrılarında olduğu gibi, ortaya çıkma yaşı 20 yaş civarıdır. Yine de her yaşta görülebileceğini unutmamak gerekir.

Tension-type headaches might last 30 minutes to seven days and become chronic with the continuing pain. Similar to other primary headaches, it develops in the mid-twenties. Yet, might appear at any age.

89JANUARY - JANUARY 2015

ağrı şeklinde seyretmesidir. Hastalar çoğu kez bu durumu başın cendereye alınmış gibi sıkıştırılması şeklinde nitelendirirler. Baş ağrısı; gereğinden az ya da fazla uyuma, gereğinden az ya da fazla yeme, fazla alkol tüketme, aşırı gürültüye maruz kalma, aşırı çalışma ve diğer sağlık sorunlarıyla tetiklenebilir. Baş ağrısının yanı sıra birçok hastada başta yanma hissi, keçeleşme, dokunmayla hassasiyet gibi bulgular ortaya çıkar. Ayrıca konsantrasyon güçlüğü, uykusuzluk gibi yakınmalar ağrıya eşlik edebilir. Bulantı ya da kusma görülebilir. Ancak çoğu kez migrende olduğu kadar şiddetli değildir

MİGRENLİLERDE DE GÖRÜLEBİLİRBir başka önemli nokta migrenin ve gerilim tip baş ağrısının bazen birlikte görülebilmesidir. Hatta, migren ağrılarından yakınan bir hastada zaman içerisinde gerilim tip baş ağrısı da oluşabilir ve gerilim tip baş ağrısının belirtileri daha ön plana geçebilir. Bu durumda, hastalar baş ağrılarının şeklinin, süresinin ve sıklığının değiştiğini ifade ederler. Gerilim tip baş ağrısının tedavisinde son yıllarda önemli adımlar atılmıştır. Kas gevşetici ilaçların yanı sıra, depresyona karşı kullanılan ilaçlar, tedavide son derece etkili olmaktadır. Ancak, soruna kaynaklık eden asıl sebep tetik nokta ise, bu durumda ağrı kesicilerin etkisi olmamaktadır.

GEVŞEME EĞİTİMİ VE BİOFEEDBACKİlaçların yanı sıra çeşitli ilaç dışı yöntemler de baş ağrılarının kontrolünde sıklıkla kullanılmaya başlanmıştır. Bu yöntemlerin başında gevşeme eğitimi ve ‘biofeedback’ gibi psikolojik girişimler gelmektedir. Hastalara nasıl gevşeyecekleri öğretilmekte ve bunun için biofeedback adı verilen elektronik cihazlardan yararlanılmaktadır. Bu yöntem özellikle kas kasılması kaynaklı baş ağrılarının tedavisinde son derece etkilidir.İlaç tedavisine ve gevşeme eğitimine dirençli ağrılarda baş, boyun ve omuz bölgesinde tespit edilen tetikleyici noktalara lokal anestikikler enjeksiyon yapılarak kasların gevşetilmesi, sorunlu kasın enine ve boyuna doğru gerilmesi ve böylece ağrının kontrol altına alınması yoluna gidilir. Son yıllarda gerilim tip baş ağrısında, soruna kaynaklık eden asıl nedenin, stresten kaynaklan triger noktalarında ağrının oluşumunun, yer ve zamandan bağımsız olarak meydana geldiği kabul gören görüştür.Tetik noktalarda kaynaklanan, gelişen gerilim tip baş ağrısında, ilaç tedavisine cevap alınamayan vakalarda zaman kaybetmeden manuel terapiyle nöralterapi kombinasyonu en etkin tedavidir. Sorunlu olan beslenmesi bozulan adale içine lokal anestezik enjekte edilecektir. Sonra sorunlu adale enine ve boyna doğru kasılacaktır.

is that the ache starts in the neck area, climbs up to the top of the head and becomes a compressive pain. Patients often describe this pain ‘as if their head was put inside a mangle’. A headache might be triggered by sleeping little or too much, eating little or too much, drinking alcohol, exposure to noise, intensive working and other health problems. Other symptoms like burning sensation, felting, sensitivity by touch might accompany the pain. Less frequent symptoms include difficulty of concentration, sleep withdrawal, nausea and vomiting but not as severe as in migraine.

SOMETIMES ACCOMPANIES MIGRAINE Another important point is that migraine and tension-type headache sometimes occur together in a single metabolism. Furthermore, migraine patients might start experiencing tension-type headaches over time and the latter problem may present stronger symptoms. In these cases, the patient would be expressing the form, duration and frequency of these aches. Tension-type headaches are easier to treat in our day. In addition to muscle relaxants, other medication used to treat depression help greatly. However, if trigger points are the cause of the headache, painkillers would be of no help.

RELAXATION TRAINING AND BIOFEEDBACKBesides medication, alternative treatments can also be used to control aches. Psychological approaches such as relaxation trainings with biofeedback is among the most popular ones. Patients are guided to relax themselves with the help of an electronic device called

‘biofeedback’. This method is especially good for treating headaches that come from contraction of muscles.If the pain is resistant against medication and relaxation techniques, local anesthetic injections can be applied on trigger points, which will help relax the muscles and control the pain.

Most recently, the world of science has acknowledged that pain occurs independently from time and place. If originating from trigger points, the tension-type headache can also be treated quite effectively by using a combination of manual therapy and neuraltherapy.

90 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????diş sağlığı | dental healty

Diş hekimikorkusunu yenebilirsinizYou can overcomedental phobia

Yazı - By: Güzin Kırsaçlıoğlu

Diş hekimi korkusu, en yaygın korkulardan biri... Bu nedenle pek çoğumuz, artık dişi kaybetme sürecine girildiğinde, mecburen gidiyor diş hekimine... Hem sağlımızdan oluyor hem de yaşam kalitemizin çıtasını düşürüyoruz. Oysa, korku yenilebilir bir şeydir ve her korkuyu gidermenin yöntemleri vardır.

Dental fear is one of the most common phobias... This is why most of us visit the dentist’s office only at the point of losing the tooth - which results in impairment of health and decreased quality of life. However, fear is a superable concept and there are ways to eliminate all kinds of fear.

91JANUARY - JANUARY 2015

Bu yazının başlığını okuduğunuzda bile kalbiniz atmaya, karnınıza ağrılar girmeye başlıyorsa bu yazı tam size göre. Boğazda sanki bir yumru varmış hissi veren; ama çürük bir dişin ya da eksik olan dişin oluşturduğu rahatsızlıkla günler geçirmenize neden olan diş hekimi korkusu aslında asılsız bir korku. Nasıl mı? Çünkü günümüz şartlarında bu korkunun olmasını gerektirmeyecek şekilde diş tedavileri yapılmaktadır. Dişhekimliğin de, teknoloji çok gelişti.Şimdi bu yaygın korkunun nedenlerini ve bu korkunun nasıl topluma yerleştiğini inceleyelim.

KORKU DOĞAL BİR DUYGUDURİnsan doğasında korku duygusu vardır ve doğal bir dürtüdür. Korku, yaşamımızı sürdürebilmekte bizlere yardımcı olur. Eğer korkmasaydık, sürekli olarak sonu belli olmayan riskler alırdık. Bu nedenle güvenli bölgelerimiz vardır. Bedenimizin 50 cm ötesine kadar olan güvenli bölgemizdir. Bu bölgemiz mahrem alanımızdır. Buradan içeriye sadece eşimiz, ebeveynimiz, çocuğumuz ve yakınlarımızın girmesi bizi rahatsız etmez. Bu nedenle, asansöre bindiğimizde asansörün dibine yanaşıp aşağıya bakarız, yani kendimizi kapatırız.Diş hekimlerinin çalıştıkları alan ise işte bu 50 cm’nin

In fact dental fear, which forces one to spend days suffering the pain of a decayed tooth, is unreal or groundless. And how? Because, in our day dental operations are much easily done. Technology has advanced immensely in this area as well. Now let's look at the causes of this common fear and how it became rooted in the society.

FEAR IS A NATURAL EMOTIONFear is an emotion of human nature and it is spontaneous. Fear helps us survive. If we didn't fear anything, we would take many risks constantly. This is why we have safe zones. The zone of 50 centimeters from our body is the safe zone, our personal space. Only the spouse, parents, children and close friends would feel comfortable to one enough to get that close. Remember how it is when strangers happen to take the same elevator together: They stand in the corner and look down - close themselves. And dentists have to invade this 50-centimeter zone. I would like to recommend those of you, who have this kind of fear, to have a face to face chat with your dentist before the checkup. And about children... They are not born with this fear; they learn it from their parents by hearing about it or seeing it. So, if your child hasn't been to the

92 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????diş sağlığı | dental healty

içidir. Yani mahrem alanımıza girerler. Özellikle diş hekimi korkusu yoğun olan kişilere tavsiyem, muayeneden önce hekiminizle yüzyüze sohbet etmeniz.Çocuklara gelince… Onlarda henüz korku duygusunun oluşmadığı, parklarda, bahçelerde rahat rahat köpeklere, kedilere saldırdıkları zaman diş hekimi korkuları yoktur. Onlar bu korkuyu anne-babaları ve duydukları kötü deneyimlerle edinirler.Bu nedenle daha henüz diş hekimiyle tanışmamış çocuğunuza bu korkuyu yerleştirmemek için ona diş hekimini sevdirin.

YAŞANILAN KÖTÜ DENEYİMLERDiş hekimi korkusunun yerleşmesine en büyük neden ise kötü bir deneyimdir. Küçükken geçirilmiş can acıtıcı bir diş hekimi veya ebeveynle gidilen bir diş hekimi ziyaretinde ebeveynin yaşadığı kötü deneyimdir. Bazen de çocukken “Dişçiye götürürüm” gibi tehditler, bilinçaltımızda diş hekiminin kötü bir şey olduğu düşüncesi oluşturur. Bu tip hastalara telkinde bulunulsa bile bazen müdahale için ‘hipnoz, sedasyon’ gibi yöntemler kullanmak gerekebilir.

KORKUYU ALT ETME YÖNTEMLERİKorkunuz hakkında hekiminizle mutlaka konuşun. Neden korkuyorsunuz? İğneden mi, aletlerden mi, bunu açık açık ifade edin. Bazen hastalar boğazına su kaçacağından bile korkabiliyorlar.Konuşmanız sırasında probleminizin nedeni açığa çıkabilir ve çözüm yolu bulabilirsiniz.Diş hekimine gitmeden önce, stres noktanıza masaj yapın. Göğüs kemiğinizin tam ortasına işaret parmağınızla dairesel hareketle masaj yapın ya da

dentist's office yet, work on making them like the dentist so that they don't have this fear.

BAD EXPERIENCES A bad experience is the biggest cause of dental phobia. This might be a painful dentist's visit as a child or witnessing a parent going through a rough dental treatment. And you can guess the result of threatening the child "I'll take you to the dentist!" Treatment of patients with this kind of history sometimes may require hypnosis or sedation methods when inspiration doesn't work.

OVERCOMING THE FEARShare your fear with your dentist. Why are you scared? Is it the needle, the tools or the sound? Make it clear for your doctor. For example, some patients are scared that the dental water might drown them. The cause of your problem might be revealed is you speak with your dentist about it. Massage your stress point before meeting with your dentist: Apply circular massage using your index finger on the center point of your breast bone or make a fist and tap the chest.

USE DIAPHRAGMIC BREATHING When we fear, we breathe rapidly in short gasps from the upper part of the lungs. Instead, breathe air into your diaphragm, hold, and breathe out. This is the first breath we take when we are born. You can repeat this for five-six minutes before you sit on the dentist's chair. HERBAL CURES, INSPIRATION AND CONTROLYou can make tea of a mix of relaxing herbs - such as camomile, linden, cinnamon or fennel - before you head out to the dentist. Prompt and inspire yourself positively.

93JANUARY - JANUARY 2015

elinizle yumruk yapıp halk arasında ‘döş’ dediğimiz noktaya vurun.

DİYAFRAM NEFESİ ALIN Korku halinde, ciğerimizin üst kısmından hızlı hızlı, kısa kısa nefes alırız. Bunun yerine diyaframınızı bir balon gibi iyice doldurup, biraz bekleyip sonra nefesinizi tutun. Tıpkı bebekler gibi bu nefes bizim hayatımızın başlangıcında aldığımız nefestir. Özellikle diş hekimi koltuğuna oturmadan önce bunu 5-6 dakika yapın. Ve bu sırada dik durun.

BİTKİ KÜRLERİ, TELKİN VE KONTROL Diş hekimine gitmeden önce papatya çayı, ıhlamur, tarçın, rezene gibi sakinleştirici bitki çaylarından bir karışım içebilirsiniz.Kendinize olumlu telkinlerde bulunun. Ama bu telkinlerde asla olumsuzluk kullanmayın. “Korkmayacağım, korkmayacağım” dedikçe korkarsınız. Bu nedenle “Her şey yolunda”, “Her şey kontrolümde” demek daha mantıklı olacaktır. Bedeninizi ve zihninizi kontrol altına alabilirsiniz. Tıpkı yüzlerce iğnenin üzerine yatan Hint fakiri gibi... Çoğu zaman çarpma ve düşmeyle çok daha fazla canımızın acıdığı oluyor. Bu nedenle, korku yüzünden ertelenmiş diş tedavilerinden dolayı, gece uyutmayan diş ağrıları çeken o kadar çok insan var ki!.. Anestezik solüsyonların dişi tamamen uyuşturup hiçbirşey hissetmeden yapılan diş tedavisinin sonucunda, birçok hastadan duyulan söz “Bu muymuş?” olur. Bu nedenle diş tedavinizi, daha dişlerinizde küçük çürükler varken, hatta onlar oluşmadan koruyucularla başlayın. Unutmayın, Türkiye’de diş hekimliği oldukça ileri ve her diş hekimi sizin canınızı yakmadan diş tedavinizi yapacak yetki ve yetenektedir.

Never use any negators while doing this. Your fear will stay if you keep saying "I'm not going to fear." You can stick with all positive words: "Everything is okay. "It's all under my control." You can control your body and mind. Just like the fakirs of India that perform feats of endurance... Most of the time we hurt ourselves much worse by running into things or by fall. There are so many people who suffer toothache and don't get treatment because of this fear. Many patients, who are treated with the help of anesthetics, say "That's it?" after the session. Also, remember that it is best if you can avoid bigger dental problems by taking action when they are small. And note that Turkey's success in dentistry is outstanding and almost any dentist here is skilled enough to treat you without causing pain.

94 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????

Tarifeli Dış Hat Uçuş Noktaları

ADANADUSSELDORFFRANKFURTKÖLNLEFKOŞAMÜNİHSTUTTGART

ANKARA

AMSTERDAMBAKÜBERLİN-SCHONEFELDBRÜKSELCİDDEDUSSELDORFFRANKFURTHAMBURGKOPENHAGKÖLNLEFKOŞALINZLONDRA-STANSTEDMOSKOVA-DOMODEDOVOMÜNİHSTOKHOLMSTUTTGARTTAHRANVİYANA

AMSTERDAMBAKÜBASELBERLİN-SCHONEFELDBERLİN-TEGELBREMENCENEVREDORTMUNDDRESDENDUSSELDORFERFURTFRANKFURTFRİEDRİCHSHAFENHAMBURGKAZANKİŞİNEVKOPENHAGKÖLNKRASNODARLEFKOŞALEIPZIGMANCHESTERMOSKOVA-SHREMETYEVOMUNSTERMÜNİHNOVOSIBIRSKNURNBERGPADERBORNROSTOKST.PETERSBURGSTOKHOLMSTUTTGARTUFAVİYANAYEKATERİNBURGZÜRİH

ANTALYA BODRUMAMSTERDAMBAKÜLEFKOŞALONDRA-GATWICKLONDRA-STANSTED

DALAMAN

ELAZIĞ

GAZİANTEP

HATAY

ESKİŞEHİR

AMSTERDAMLEFKOŞALONDRA-GATWICK

DUSSELDORFFRANKFURT

FRANKFURTLEFKOŞASTUTTGART

LEFKOŞA

BRÜKSEL

SEUL SİMFEREPOLSİNGAPURSOÇİSOFYAST.PETERSBURGSTOKHOLMSTUTTGARTSÜLEYMANİYEŞAMŞANGHAYŞİKAGOŞİRAZTAHRANTAŞKENTTEBRİZTEL AVİVTİFLİSTİRANTOKYO TORINOTORONTOTOULOUSETRABLUSTUNUSDAKARUFAÜSKÜPVALENSİYAVARŞOVAVENEDİKVİYANAWASHINGTONYEKATERİNBURGZAGREBZÜRİH

DUBAİDUBLİNDUSSELDORF DUŞANBEENTEBBEERBİLFRANKFURTGOTHENBURGGUANGZHOUHALEPHAMBURGHANNOVERHARTUMHELSİNKİHONG KONGISLAMABADİSKENDERİYEJOHANNESBURGKABİLKAHİREKARACIKAZABLANKAKAZANKIEVKİŞİNEV KOPENHAGKÖLNKUVEYTLAGOSLEFKOŞALİZBONLJUBLJANALONDRA-HEATHROWLOS ANGELESL’VIVLYON

İSTANBULABU DHABİADİSABABAALMATIAMMANAMSTERDAMASTANAAŞKABATATİNABAĞDATBAHREYNBAKÜBANGKOKBARSELONABASELBASRABATUMBELGRADBERLİN-TEGELBEYRUTBIRMINGHAMBİNGAZİBİŞKEKBOLONYABOMBAYBRÜKSELBUDAPEŞTEBÜKREŞCENEVRECENOVACEZAYİRCİDDEDAKARDELHİDNİPROPETROVSKDOHADONETSK

MADRİDMALAGAMANCHESTERMARAKESHMEDİNEMEŞHEDMİLANOMİNSKMOSKOVA-SHREMETYEVOMUSKATMÜNİHNAIROBINAIROBI-DAR ES SALAAM-NAIROBINAPLES NECEFNECEF-BASRANEWYORKNİCENURNBERGODESSAOMSKOSAKAOSLOPARİS-CHARLES DE GAULLEPEKİNPODRORITSAPRAGPRİŞTİNERİGARİYADSANAAROMAROSTOVSAO PAULOSARAYBOSNASELANİK

İZMİRAMSTERDAMATİNABASELBERLİN-SCHONEFELDBERLİN-TEGELBREMENDUSSELDORFFRANKFURTHAMBURGHANNOVERKÖLNLEFKOŞALONDRA-STANSTEDMUNSTERMÜNİHNURNBERGSOFYASTUTTGARTÜSKÜPVİYANAZÜRİH

KAYSERİAMSTERDAMDUSSELDORFFRANKFURTMÜNİHSTUTTGARTVİYANA

KONYA

MALATYA

AMSTERDAMKOPENHAG

FRANKFURT

S.GÖKÇENALMATIAMSTERDAMBAKÜBASELBERLİN-SCHONEFELDBERLİN-TEGELBEYRUTBRÜKSELBUDAPEŞTEBÜKREŞDAMMANDOHADORTMUNDDUSSELDORFFRANKFURTHAMBURGHANNOVERKHARKIVKOPENHAGKÖLNKRASNODARLEFKOŞALINZLONDRA-STANSTEDMARSİLYAMİLANO-BERGAMO

SAMSUNDUSSELDORFFRANKFURTMÜNİHSTUTTGART

TRABZONDUSSELDORFFRANKFURTLEFKOŞASTUTTGART

MOSKOVA-DOMODEDOVOMÜNİHNAHÇIVANNURNBERGPARİS ORLYROMASAINT ETIENNE-BOUTHEONSOFYASTOKHOLMSTUTTGARTTAHRANTİFLİSÜSKÜPVİYANAZÜRİHZWEIBZICKEN

DEVLET HAVA MEYDANLARI İŞLETMESİ

TÜRKİYE HAVAALANLARIDANYERLİ HAVAYOLU TAŞIYICILARININTARİFELİ DIŞ HAT UÇUŞ NOKTALARIKaynak : 2011 Yerli Havayolu TaşıyıcılarıYaz Tarifesine Göre Hazırlanmıştır. Tarifeli Dış Hat Uçuş Noktaları

ADANALEFKOŞA-ERCAN

ANKARAAMSTERDAMBAĞDATBRÜKSELDUSSELDORFERBİLFRANKFURTKÖLNLEFKOŞA-ERCANMOSKOVA-VNUKOVOSOCHİSTUTTGARTTAHRANVİYANA

BUDAPEŞTEBUENOS AIRESBÜKREŞCAKARTACAPE TOWNCENEVRECENOVACEZAYİRCİBUTİCİDDEDAKARDAKKADAMMANDAR ES SALAAMDELHİDNEPROPETROVSKDOHADONETSKDOULADUBAİDUBLİNDURTMUNDDUSSELDORFDUŞANBEEDINBURGENTEBBEERBİLERCANFRANKFURTGENCEGOTHENBURGGUANGZHOUHAMBURGHANNOVERHARTUMHELSİNKİ

HO CHI MINH CITYHONG KONGHURGADAISLAMABADİSKENDERİYEJOHANNESBURGKABİLKAHİREKARACIKAZABLANKAKAZANKHARKIVKIEVKILIMANJAROKINSASAKİEVKİGALİKİŞİNEVKOPENHAGKÖLNKRASNODARKUVEYTLAGOSLEFKOŞA-ERCANLEIPZIGLIBREVILLELİZBONLJUBLJANALONDRA-GATWICKLONDRA-HEATHROWLONDRA-STANSTEDLOS ANGELESL’VIVLYONMADRİDMALAGAMALEMANCHESTERMARSİLYAMASKAT

MEDİNEMEŞHEDMISURATAMİLANOMİLANO-BERGAMOMİNSKMOGADISUMOMBASAMOSKOVA-VNUKOVOMUSULMÜNİHNAHÇIVANNAIROBINAPLESNECEFNEWYORKNIAMEYNİCENOUAKCHOTTNOVOSIBIRSKNURNBERGODESSAOMSKOSAKAOSLOOŞOUAGADOUGOUPARİS ORLYPARİS-CHARLES DE GAULLEPEKİNPODRORITSAPRAGPRİŞTİNERİGARİYADROMAROSTOVSAINT ETIENNE-BOUTHEONSANAA

SAO PAULOSARAYBOSNASEBHASELANİKSEULSHARM EL SHEIKISİMFEREPOLSİNGAPURSOCHİSOÇİSOFYAST.PETERSBURGSTOKHOLMSTUTTGARTSÜLEYMANİYEŞANGHAYŞİKAGOŞİRAZTAHRANTAİFTAŞKENTTEBRİZTEL AVİVTİFLİSTİRANTOKYOTORINOTORONTOTOULOUSETRABLUS-TRİPOLİTUNUSUFAULAN BATURÜSKÜPVALENSİYAVARŞOVAVENEDİKVİYANAWASHINGTON

İZMİRAMSTERDAMATİNABASELBERLİN-TEGELDURTMUNDDUSSELDORFERCANFRANKFURTHAMBURGHANNOVERKÖLNLEFKOŞA-ERCANLONDRA-STANSTEDMÜNİHSTUTTGARTVİYANAZÜRİH

KAYSERİ

YANBUYEKATERİNBURGYOUNDAZAGREBZÜRİH

DUSSELDORF

İSTANBULAALBORGABİDJANABU DHABİACCRAADENADİSABABAALMATIAMMANAMSTERDAMASTANAAŞKABATATİNABAĞDATBAHREYNBAKÜBANGKOKBARSELONABASELBASRABATUMBELGRADBERLİN-SCHONEFELDBERLİN-TEGELBEYRUTBILLUNDBIRMINGHAMBİLBAOBİNGAZİBİŞKEKBOLONYABOMBAYBREMENBRÜKSEL

Kaynak: 20 Kasım 2012 tarihli SHGM kış tarifesi esas alınarak hazırlanmıştır.

GAZİANTEP

HATAY

ESKİŞEHİRBRÜKSEL

LEFKOŞA-ERCAN

LEFKOŞA-ERCAN

BASELBERLİN-TEGELCENEVREDRESDENDUSSELDORFFRANKFURTGRAZHAMBURGKOPENHAGKRASNODARLEFKOŞA-ERCANLEIPZIGLINZMOSKOVA-VNUKOVOMÜNİHNURNBERGSALZBURGSTOKHOLMSTUTTGARTVİYANAZÜRİH

ANTALYA

HAVALİMANLARINDAN

ADANALEFKOŞA-ERCAN

ANKARAAMSTERDAMBAĞDATBRÜKSELDUSSELDORFERBİLFRANKFURTKÖLNLEFKOŞA-ERCANMOSKOVA-VNUKOVOSOCHİSTUTTGARTTAHRANVİYANA

BUDAPEŞTEBUENOS AIRESBÜKREŞCAKARTACAPE TOWNCENEVRECENOVACEZAYİRCİBUTİCİDDEDAKARDAKKADAMMANDAR ES SALAAMDELHİDNEPROPETROVSKDOHADONETSKDOULADUBAİDUBLİNDURTMUNDDUSSELDORFDUŞANBEEDINBURGENTEBBEERBİLERCANFRANKFURTGENCEGOTHENBURGGUANGZHOUHAMBURGHANNOVERHARTUMHELSİNKİ

HO CHI MINH CITYHONG KONGHURGADAISLAMABADİSKENDERİYEJOHANNESBURGKABİLKAHİREKARACIKAZABLANKAKAZANKHARKIVKIEVKILIMANJAROKINSASAKİEVKİGALİKİŞİNEVKOPENHAGKÖLNKRASNODARKUVEYTLAGOSLEFKOŞA-ERCANLEIPZIGLIBREVILLELİZBONLJUBLJANALONDRA-GATWICKLONDRA-HEATHROWLONDRA-STANSTEDLOS ANGELESL’VIVLYONMADRİDMALAGAMALEMANCHESTERMARSİLYAMASKAT

MEDİNEMEŞHEDMISURATAMİLANOMİLANO-BERGAMOMİNSKMOGADISUMOMBASAMOSKOVA-VNUKOVOMUSULMÜNİHNAHÇIVANNAIROBINAPLESNECEFNEWYORKNIAMEYNİCENOUAKCHOTTNOVOSIBIRSKNURNBERGODESSAOMSKOSAKAOSLOOŞOUAGADOUGOUPARİS ORLYPARİS-CHARLES DE GAULLEPEKİNPODRORITSAPRAGPRİŞTİNERİGARİYADROMAROSTOVSAINT ETIENNE-BOUTHEONSANAA

SAO PAULOSARAYBOSNASEBHASELANİKSEULSHARM EL SHEIKISİMFEREPOLSİNGAPURSOCHİSOÇİSOFYAST.PETERSBURGSTOKHOLMSTUTTGARTSÜLEYMANİYEŞANGHAYŞİKAGOŞİRAZTAHRANTAİFTAŞKENTTEBRİZTEL AVİVTİFLİSTİRANTOKYOTORINOTORONTOTOULOUSETRABLUS-TRİPOLİTUNUSUFAULAN BATURÜSKÜPVALENSİYAVARŞOVAVENEDİKVİYANAWASHINGTON

İZMİRAMSTERDAMATİNABASELBERLİN-TEGELDURTMUNDDUSSELDORFERCANFRANKFURTHAMBURGHANNOVERKÖLNLEFKOŞA-ERCANLONDRA-STANSTEDMÜNİHSTUTTGARTVİYANAZÜRİH

KAYSERİ

YANBUYEKATERİNBURGYOUNDAZAGREBZÜRİH

DUSSELDORF

İSTANBULAALBORGABİDJANABU DHABİACCRAADENADİSABABAALMATIAMMANAMSTERDAMASTANAAŞKABATATİNABAĞDATBAHREYNBAKÜBANGKOKBARSELONABASELBASRABATUMBELGRADBERLİN-SCHONEFELDBERLİN-TEGELBEYRUTBILLUNDBIRMINGHAMBİLBAOBİNGAZİBİŞKEKBOLONYABOMBAYBREMENBRÜKSEL

GAZİANTEP

HATAY

ESKİŞEHİRBRÜKSEL

LEFKOŞA-ERCAN

LEFKOŞA-ERCAN

BASELBERLİN-TEGELCENEVREDRESDENDUSSELDORFFRANKFURTGRAZHAMBURGKOPENHAGKRASNODARLEFKOŞA-ERCANLEIPZIGLINZMOSKOVA-VNUKOVOMÜNİHNURNBERGSALZBURGSTOKHOLMSTUTTGARTVİYANAZÜRİH

ANTALYA

TÜRKİYE HAVALİMANLARINDANYERLİ HAVAYOLU TAŞIYICILARININTARİFELİ DIŞ HAT UÇUŞ NOKTALARI

95JANUARY - JANUARY 2015

Tarifeli Dış Hat Uçuş Noktaları

ADANADUSSELDORFFRANKFURTKÖLNLEFKOŞAMÜNİHSTUTTGART

ANKARA

AMSTERDAMBAKÜBERLİN-SCHONEFELDBRÜKSELCİDDEDUSSELDORFFRANKFURTHAMBURGKOPENHAGKÖLNLEFKOŞALINZLONDRA-STANSTEDMOSKOVA-DOMODEDOVOMÜNİHSTOKHOLMSTUTTGARTTAHRANVİYANA

AMSTERDAMBAKÜBASELBERLİN-SCHONEFELDBERLİN-TEGELBREMENCENEVREDORTMUNDDRESDENDUSSELDORFERFURTFRANKFURTFRİEDRİCHSHAFENHAMBURGKAZANKİŞİNEVKOPENHAGKÖLNKRASNODARLEFKOŞALEIPZIGMANCHESTERMOSKOVA-SHREMETYEVOMUNSTERMÜNİHNOVOSIBIRSKNURNBERGPADERBORNROSTOKST.PETERSBURGSTOKHOLMSTUTTGARTUFAVİYANAYEKATERİNBURGZÜRİH

ANTALYA BODRUMAMSTERDAMBAKÜLEFKOŞALONDRA-GATWICKLONDRA-STANSTED

DALAMAN

ELAZIĞ

GAZİANTEP

HATAY

ESKİŞEHİR

AMSTERDAMLEFKOŞALONDRA-GATWICK

DUSSELDORFFRANKFURT

FRANKFURTLEFKOŞASTUTTGART

LEFKOŞA

BRÜKSEL

SEUL SİMFEREPOLSİNGAPURSOÇİSOFYAST.PETERSBURGSTOKHOLMSTUTTGARTSÜLEYMANİYEŞAMŞANGHAYŞİKAGOŞİRAZTAHRANTAŞKENTTEBRİZTEL AVİVTİFLİSTİRANTOKYO TORINOTORONTOTOULOUSETRABLUSTUNUSDAKARUFAÜSKÜPVALENSİYAVARŞOVAVENEDİKVİYANAWASHINGTONYEKATERİNBURGZAGREBZÜRİH

DUBAİDUBLİNDUSSELDORF DUŞANBEENTEBBEERBİLFRANKFURTGOTHENBURGGUANGZHOUHALEPHAMBURGHANNOVERHARTUMHELSİNKİHONG KONGISLAMABADİSKENDERİYEJOHANNESBURGKABİLKAHİREKARACIKAZABLANKAKAZANKIEVKİŞİNEV KOPENHAGKÖLNKUVEYTLAGOSLEFKOŞALİZBONLJUBLJANALONDRA-HEATHROWLOS ANGELESL’VIVLYON

İSTANBULABU DHABİADİSABABAALMATIAMMANAMSTERDAMASTANAAŞKABATATİNABAĞDATBAHREYNBAKÜBANGKOKBARSELONABASELBASRABATUMBELGRADBERLİN-TEGELBEYRUTBIRMINGHAMBİNGAZİBİŞKEKBOLONYABOMBAYBRÜKSELBUDAPEŞTEBÜKREŞCENEVRECENOVACEZAYİRCİDDEDAKARDELHİDNİPROPETROVSKDOHADONETSK

MADRİDMALAGAMANCHESTERMARAKESHMEDİNEMEŞHEDMİLANOMİNSKMOSKOVA-SHREMETYEVOMUSKATMÜNİHNAIROBINAIROBI-DAR ES SALAAM-NAIROBINAPLES NECEFNECEF-BASRANEWYORKNİCENURNBERGODESSAOMSKOSAKAOSLOPARİS-CHARLES DE GAULLEPEKİNPODRORITSAPRAGPRİŞTİNERİGARİYADSANAAROMAROSTOVSAO PAULOSARAYBOSNASELANİK

İZMİRAMSTERDAMATİNABASELBERLİN-SCHONEFELDBERLİN-TEGELBREMENDUSSELDORFFRANKFURTHAMBURGHANNOVERKÖLNLEFKOŞALONDRA-STANSTEDMUNSTERMÜNİHNURNBERGSOFYASTUTTGARTÜSKÜPVİYANAZÜRİH

KAYSERİAMSTERDAMDUSSELDORFFRANKFURTMÜNİHSTUTTGARTVİYANA

KONYA

MALATYA

AMSTERDAMKOPENHAG

FRANKFURT

S.GÖKÇENALMATIAMSTERDAMBAKÜBASELBERLİN-SCHONEFELDBERLİN-TEGELBEYRUTBRÜKSELBUDAPEŞTEBÜKREŞDAMMANDOHADORTMUNDDUSSELDORFFRANKFURTHAMBURGHANNOVERKHARKIVKOPENHAGKÖLNKRASNODARLEFKOŞALINZLONDRA-STANSTEDMARSİLYAMİLANO-BERGAMO

SAMSUNDUSSELDORFFRANKFURTMÜNİHSTUTTGART

TRABZONDUSSELDORFFRANKFURTLEFKOŞASTUTTGART

MOSKOVA-DOMODEDOVOMÜNİHNAHÇIVANNURNBERGPARİS ORLYROMASAINT ETIENNE-BOUTHEONSOFYASTOKHOLMSTUTTGARTTAHRANTİFLİSÜSKÜPVİYANAZÜRİHZWEIBZICKEN

DEVLET HAVA MEYDANLARI İŞLETMESİ

TÜRKİYE HAVAALANLARIDANYERLİ HAVAYOLU TAŞIYICILARININTARİFELİ DIŞ HAT UÇUŞ NOKTALARIKaynak : 2011 Yerli Havayolu TaşıyıcılarıYaz Tarifesine Göre Hazırlanmıştır. Tarifeli Dış Hat Uçuş Noktaları

ADANALEFKOŞA-ERCAN

ANKARAAMSTERDAMBAĞDATBRÜKSELDUSSELDORFERBİLFRANKFURTKÖLNLEFKOŞA-ERCANMOSKOVA-VNUKOVOSOCHİSTUTTGARTTAHRANVİYANA

BUDAPEŞTEBUENOS AIRESBÜKREŞCAKARTACAPE TOWNCENEVRECENOVACEZAYİRCİBUTİCİDDEDAKARDAKKADAMMANDAR ES SALAAMDELHİDNEPROPETROVSKDOHADONETSKDOULADUBAİDUBLİNDURTMUNDDUSSELDORFDUŞANBEEDINBURGENTEBBEERBİLERCANFRANKFURTGENCEGOTHENBURGGUANGZHOUHAMBURGHANNOVERHARTUMHELSİNKİ

HO CHI MINH CITYHONG KONGHURGADAISLAMABADİSKENDERİYEJOHANNESBURGKABİLKAHİREKARACIKAZABLANKAKAZANKHARKIVKIEVKILIMANJAROKINSASAKİEVKİGALİKİŞİNEVKOPENHAGKÖLNKRASNODARKUVEYTLAGOSLEFKOŞA-ERCANLEIPZIGLIBREVILLELİZBONLJUBLJANALONDRA-GATWICKLONDRA-HEATHROWLONDRA-STANSTEDLOS ANGELESL’VIVLYONMADRİDMALAGAMALEMANCHESTERMARSİLYAMASKAT

MEDİNEMEŞHEDMISURATAMİLANOMİLANO-BERGAMOMİNSKMOGADISUMOMBASAMOSKOVA-VNUKOVOMUSULMÜNİHNAHÇIVANNAIROBINAPLESNECEFNEWYORKNIAMEYNİCENOUAKCHOTTNOVOSIBIRSKNURNBERGODESSAOMSKOSAKAOSLOOŞOUAGADOUGOUPARİS ORLYPARİS-CHARLES DE GAULLEPEKİNPODRORITSAPRAGPRİŞTİNERİGARİYADROMAROSTOVSAINT ETIENNE-BOUTHEONSANAA

SAO PAULOSARAYBOSNASEBHASELANİKSEULSHARM EL SHEIKISİMFEREPOLSİNGAPURSOCHİSOÇİSOFYAST.PETERSBURGSTOKHOLMSTUTTGARTSÜLEYMANİYEŞANGHAYŞİKAGOŞİRAZTAHRANTAİFTAŞKENTTEBRİZTEL AVİVTİFLİSTİRANTOKYOTORINOTORONTOTOULOUSETRABLUS-TRİPOLİTUNUSUFAULAN BATURÜSKÜPVALENSİYAVARŞOVAVENEDİKVİYANAWASHINGTON

İZMİRAMSTERDAMATİNABASELBERLİN-TEGELDURTMUNDDUSSELDORFERCANFRANKFURTHAMBURGHANNOVERKÖLNLEFKOŞA-ERCANLONDRA-STANSTEDMÜNİHSTUTTGARTVİYANAZÜRİH

KAYSERİ

YANBUYEKATERİNBURGYOUNDAZAGREBZÜRİH

DUSSELDORF

İSTANBULAALBORGABİDJANABU DHABİACCRAADENADİSABABAALMATIAMMANAMSTERDAMASTANAAŞKABATATİNABAĞDATBAHREYNBAKÜBANGKOKBARSELONABASELBASRABATUMBELGRADBERLİN-SCHONEFELDBERLİN-TEGELBEYRUTBILLUNDBIRMINGHAMBİLBAOBİNGAZİBİŞKEKBOLONYABOMBAYBREMENBRÜKSEL

Kaynak: 20 Kasım 2012 tarihli SHGM kış tarifesi esas alınarak hazırlanmıştır.

GAZİANTEP

HATAY

ESKİŞEHİRBRÜKSEL

LEFKOŞA-ERCAN

LEFKOŞA-ERCAN

BASELBERLİN-TEGELCENEVREDRESDENDUSSELDORFFRANKFURTGRAZHAMBURGKOPENHAGKRASNODARLEFKOŞA-ERCANLEIPZIGLINZMOSKOVA-VNUKOVOMÜNİHNURNBERGSALZBURGSTOKHOLMSTUTTGARTVİYANAZÜRİH

ANTALYA

HAVALİMANLARINDAN

ADANALEFKOŞA-ERCAN

ANKARAAMSTERDAMBAĞDATBRÜKSELDUSSELDORFERBİLFRANKFURTKÖLNLEFKOŞA-ERCANMOSKOVA-VNUKOVOSOCHİSTUTTGARTTAHRANVİYANA

BUDAPEŞTEBUENOS AIRESBÜKREŞCAKARTACAPE TOWNCENEVRECENOVACEZAYİRCİBUTİCİDDEDAKARDAKKADAMMANDAR ES SALAAMDELHİDNEPROPETROVSKDOHADONETSKDOULADUBAİDUBLİNDURTMUNDDUSSELDORFDUŞANBEEDINBURGENTEBBEERBİLERCANFRANKFURTGENCEGOTHENBURGGUANGZHOUHAMBURGHANNOVERHARTUMHELSİNKİ

HO CHI MINH CITYHONG KONGHURGADAISLAMABADİSKENDERİYEJOHANNESBURGKABİLKAHİREKARACIKAZABLANKAKAZANKHARKIVKIEVKILIMANJAROKINSASAKİEVKİGALİKİŞİNEVKOPENHAGKÖLNKRASNODARKUVEYTLAGOSLEFKOŞA-ERCANLEIPZIGLIBREVILLELİZBONLJUBLJANALONDRA-GATWICKLONDRA-HEATHROWLONDRA-STANSTEDLOS ANGELESL’VIVLYONMADRİDMALAGAMALEMANCHESTERMARSİLYAMASKAT

MEDİNEMEŞHEDMISURATAMİLANOMİLANO-BERGAMOMİNSKMOGADISUMOMBASAMOSKOVA-VNUKOVOMUSULMÜNİHNAHÇIVANNAIROBINAPLESNECEFNEWYORKNIAMEYNİCENOUAKCHOTTNOVOSIBIRSKNURNBERGODESSAOMSKOSAKAOSLOOŞOUAGADOUGOUPARİS ORLYPARİS-CHARLES DE GAULLEPEKİNPODRORITSAPRAGPRİŞTİNERİGARİYADROMAROSTOVSAINT ETIENNE-BOUTHEONSANAA

SAO PAULOSARAYBOSNASEBHASELANİKSEULSHARM EL SHEIKISİMFEREPOLSİNGAPURSOCHİSOÇİSOFYAST.PETERSBURGSTOKHOLMSTUTTGARTSÜLEYMANİYEŞANGHAYŞİKAGOŞİRAZTAHRANTAİFTAŞKENTTEBRİZTEL AVİVTİFLİSTİRANTOKYOTORINOTORONTOTOULOUSETRABLUS-TRİPOLİTUNUSUFAULAN BATURÜSKÜPVALENSİYAVARŞOVAVENEDİKVİYANAWASHINGTON

İZMİRAMSTERDAMATİNABASELBERLİN-TEGELDURTMUNDDUSSELDORFERCANFRANKFURTHAMBURGHANNOVERKÖLNLEFKOŞA-ERCANLONDRA-STANSTEDMÜNİHSTUTTGARTVİYANAZÜRİH

KAYSERİ

YANBUYEKATERİNBURGYOUNDAZAGREBZÜRİH

DUSSELDORF

İSTANBULAALBORGABİDJANABU DHABİACCRAADENADİSABABAALMATIAMMANAMSTERDAMASTANAAŞKABATATİNABAĞDATBAHREYNBAKÜBANGKOKBARSELONABASELBASRABATUMBELGRADBERLİN-SCHONEFELDBERLİN-TEGELBEYRUTBILLUNDBIRMINGHAMBİLBAOBİNGAZİBİŞKEKBOLONYABOMBAYBREMENBRÜKSEL

GAZİANTEP

HATAY

ESKİŞEHİRBRÜKSEL

LEFKOŞA-ERCAN

LEFKOŞA-ERCAN

BASELBERLİN-TEGELCENEVREDRESDENDUSSELDORFFRANKFURTGRAZHAMBURGKOPENHAGKRASNODARLEFKOŞA-ERCANLEIPZIGLINZMOSKOVA-VNUKOVOMÜNİHNURNBERGSALZBURGSTOKHOLMSTUTTGARTVİYANAZÜRİH

ANTALYA

TÜRKİYE HAVALİMANLARINDANYERLİ HAVAYOLU TAŞIYICILARININTARİFELİ DIŞ HAT UÇUŞ NOKTALARI

96 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????

97JANUARY - JANUARY 2015

bulmaca | puzzle

100 OCAK - JANUARY 2015

??????? | ???????????