uÞeyre gazvesÝ · hz. peygamber e kadar senedinde on râvi bulunan hadisler için kullanýlan...

2
229 Halit Ziya’nýn Saliha Haným, Aþk-ý Memnû gibi eserleri Fehim Spaho tara- fýndan Boþnakça’ya çevrilmiþtir (Saraybos- na 1923; Zagreb 1953). Sevdâ-yý Çetin ve Nikâh-ý Sânî hikâyelerini Saccad Haydar Yýldýrým Urduca’ya çevirerek Hindistan’da Mahzen adlý bir dergide yayýmlamýþtýr (Haziran 1907, Aðustos 1908). Servet-i Fü- nûn’dan Cumhuriyet dönemine kadar uza- nan bir zaman diliminde yaþayan Halit Zi- ya’nýn çok sayýdaki eseri üzerinde çeþitli araþtýrmalarýn yaný sýra yüksek lisans ve doktora tezi yapýlmýþ, mensur þiirleri hak- kýnda yurt dýþýnda bir makale yayýmlan- mýþtýr (bk. bibl.). BÝBLÝYOGRAFYA : Mehmet Kaplan, Mehmet Kaplan’dan Seçme- ler, Ankara 1988, I, 218-229; a.mlf., “Hâlid Zi- ya”, ÝA, V/1, s. 143-147; Olcay Önertoy, Halit Ziya Uþaklýgil: Romancýlýðý ve Romanýmýzdaki Yeri, Ankara 1995; Ömer Faruk Huyugüzel, “Halit Zi- ya Uþaklýgil”, Servet-i Fünûn Edebiyatý, Ankara 2006, s. 311-391; a.mlf. – Zeynep Kerman, “Ha- lit Ziya Uþaklýgil Bibliyografyasý”, TDl., sy. 529 (1996), s. 164-248; Zeynep Kerman, Uþaklýgil’in Romanlarýnda Batýlý Yaþayýþ, Ýstanbul 2008; a.mlf., Yeni Türk Edebiyatý Ýncelemeleri, Ýstan- bul 2009, s. 186-219; Ýmran Aðca, Halit Ziya Uþaklýgil’in Romanlarýnda Yapý Tema (doktora tezi, 2008), Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Ens- titüsü; Hanifi Aslan, Halit Ziya Uþaklýgil’in Hikâ- yelerinin Tematik Ýncelenmesi (doktora tezi, 2008), Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitü- sü; Kathleen R. F. Burill, “The Prose Poem in Ot- toman Literature, Halit Ziya Uþaklýgil and His Prototype Collection of Mensur Þiirler”, JTS, V/8 (1984), s. 25-40; Nuriye Bilik, “Halid Ziya Uþak- lýgil’in Urdu Diline Tercüme Edilen Ýki Hikâyesi”, EKEV Akademi Dergisi, XIII/39, Erzurum 2009, s. 220; Mustafa Kutlu, “Uþaklýgil, Halit Ziya”, TDEA, VIII, 465-469. ÿZeynep Kerman UÞÂRÝYYÂT ( א) Bir hadisi kitabýna alan muhaddisten Hz. Peygamber’e kadar senedinde on râvi bulunan hadisler için kullanýlan terim (bk. ÝSNAD). ˜ UÞEYRE GAZVESÝ ( א ) Hz. Peygamber’in Kureyþ müþriklerinin kervanlarýný takip etmek amacýyla düzenlediði ilk gazvelerden biri. ˜ Uþeyre (Zül‘uþeyre) Mekke ile Medine ara- sýnda, Medine’nin 210 km. batýsýndaki Yen- bu‘ (Yenbuunnahl) bölgesinde Mekke-Suri- ye ticaret yolu üzerinde bir mevkidir. Hic- retin 2. yýlýnýn Cemâziyelevvel (veya Cemâ- ziyelâhir) ayýnda (Kasým veya Aralýk 623) Medine’ye, Mekke’den bir Kureyþ ticaret kafilesinin sahil yoluyla Suriye’ye gitmek- te olduðu haberi geldi. Bunun üzerine Re- sûl-i Ekrem, Ebû Seleme el-Mahzûmî’yi Medine’de vekil býrakarak muhacirlerden oluþan 150 veya 200 kiþilik askerî birlikle Ebû Süfyân idaresindeki Kureyþ kervaný- nýn önünü kesmek için sefere çýktý. Sanca- ðý amcasý Hamza b. Abdülmuttalib’e verdi. Müslümanlarýn sadece bir atý ve otuz devesi vardý, develere nöbetleþe biniyor- lardý. Sayýlarý otuz, kýrk veya yetmiþ oldu- ðu rivayet edilen muhafýz ve tüccardan meydana gelen Mekke kervaný, Kureyþli- ler’in o dönemlerde Suriye’ye gönderdiði en önemli ve en zengin ticaret kafilelerin- den biriydi. Kureyþliler’in hemen tamamý- nýn bu kervanda malý bulunuyordu. Kay- naklarda Kureyþ kervanýnýn 1000 deveden teþekkül ettiði ve 50.000 dirhem kýyme- tinde ticaret eþyasý taþýdýðý zikredilmek- tedir. Müslümanlar Müdlic kabilesine ait Uþeyre mevkiine gelince kimseye rastla- madýlar ve kervanýn buradan birkaç gün önce geçtiði haberini aldýlar. Hz. Peygam- ber, bölgede yaþayan Benî Müdlic ve müt- tefiki Benî Damre ile antlaþma yaptýktan sonra Medine’ye döndü. Müdlic kabilesinin Resûlullah’ý ve yanýndakileri misafir ettiði ve bol ikramlarda bulunduðu rivayet edil- mektedir. Hatta Belâzürî, Benî Müdlic’in gösterdiði bu misafirperverliðin müslü- manlarýn kervaný kaçýrmalarýna yol açtý- ðýný nakleder (Ensâb, I, 344). Bu kafilenin ertesi yýl meydana gelen Büyük Bedir Sa- vaþý’na sebep teþkil eden Kureyþ kervaný olduðu hususunda ittifak vardýr. Ýlk dönem kaynaklarýnda Resûl-i Ek- rem’in bu sefer esnasýnda Benî Müdlic kabilesiyle yaptýðý antlaþmanýn metnine rastlanmamaktadýr. Yalnýz Süheylî ve Kas- tallânî, Uþeyre Gazvesi’ni anlatýrken Hz. Peygamber’in Benî Müdlic’le yaptýðý ant- laþmadan bahsederek Benî Damre ile da- ha önce Ebvâ Gazvesi’nde yapýlan antlaþ- manýn metnini kaydetmektedir. Bu da Be- nî Damre ile imzalanan antlaþmanýn bir benzerinin Benî Müdlic’le de yapýldýðýný göstermektedir. Nitekim Muhammed Ha- mîdullah, Benî Müdlic kabilesiyle gerçek- leþtirilen antlaþmanýn elde bulunmadýðý- ný, ancak muhtemelen bu metnin o devir- de Damre, Gýfâr ve Cüheyne kabileleriyle akdedilen ittifak antlaþmalarýnýn benzeri olduðunu söylemektedir (Ýslâm Peygam- beri, I, 441). edebî beyannâmesi olan Mâi ve Siyah’ý kaleme alýr; eserin kahramaný Ahmet Ce- mil vasýtasýyla bu neslin özlemlerini, ede- biyat ve hayat karþýsýndaki tavrýný roman- laþtýrýr. Aþk-ý Memnû’da yeniden ev içi- ne dönen romancý, Kýrýk Hayatlar’da ön- ceki romanlarýndan farklý þekilde realist akýmýn temalarýndan biri olan sosyal çev- renin bireyleri etkilemesini iþler. Bu roman da bir aile dramýný, üçüzlü bir aþk mace- rasýný iþlemekle beraber yazar bu çerçe- veyi geniþleterek âdeta bütün bir þehre teþmil eder. Dolayýsýyla romanýn adýndaki çoðul eki anlamlýdýr ve tek bir ailenin de- ðil çeþitli sebeplerle hayatlarý kýrýlan, bo- zulan, sarsýlan fertlerin ve ailelerin dra- mýný dile getirir. Burada bütün bir top- lum sel halinde âdeta uçuruma doðru gi- der. Altmýþ yýllýk yazý hayatýnda þiir dýþýn- da pek çok eser kaleme alan Halit Ziya modern Türk edebiyatýna romanlarý ve hi- kâyeleriyle damgasýný vurmuþ bir yazar- dýr. Kendisinden önce Türk romancýlýðýna hâkim olan Ahmed Midhat Efendi tarzýn- da görüldüðü gibi basit bir üslûpla vak‘a- yý ön plana çýkaran anlayýþ onunla deðiþ- miþ, olaya dayanan anlatým yerine kahra- manlarýn iç dünyasýný sanatkârane üslûp- la tahlile dayanan yeni bir anlayýþ benim- senmiþtir. Ayrýca Halit Ziya’nýn bir önceki dönemde olduðu gibi roman vasýtasýyla okuyucuya toplumsal mesaj verme en- diþesi yoktur. Türk edebiyatýnýn ayný za- manda büyük bir üslûp ustasý kabul edi- len Halit Ziya özellikle Mâi ve Siyah ro- manýnda bunu bütün ayrýntýlarýyla ortaya koymuþtur. Halit Ziya’nýn yukarýda geçen eserleri- nin dýþýnda kalanlar þöylece sýnýflanabilir: Mensur þiir: Mensur Þiirler (Ýzmir 1307), Mezardan Sesler (Ýzmir 1307). Piyes: Fü- ruzan (A. Dumas Fils’in Francillon’undan uyarlama, Ýstanbul 1334), Kâbus (Ýstan- bul 1334), Fare (Edouard Pierrot’nun Le Souris’sinden uyarlama, Ýstanbul 1341). Makale: Kenarda Kalmýþ (Ýstanbul 1342), Sanata Dair (I-IV, Ýstanbul 1938, 1939, 1955, 1963). Hâtýrat: Kýrk Yýl (I-V, Ýstan- bul 1936), Saray ve Ötesi (I-III, Ýstanbul 1940-1942), Bir Acý Hikâye (1942). Ten- kit: Hikâye (1889). Tercüme: Esrâr-ý Se- rendib (Louis Jacolliot’dan, Ýstanbul 1305), Nâkil (tercüme hikâyeler, 4 cüz, Ýstanbul 1310-1312). Ýlmî eserleri. Haml ve Vaz‘-ý Haml (Ýstanbul 1306), Hesap Oyunlarý (Ýzmir 1308), Simyâ-i Kimyâ (Ýzmir 1308), Mebhasü’l-Kýhf (Ýzmir 1308), Kanun ve Fenn-i Velâde (Ýstanbul 1311), Ýlm-i Sî- (Ýstanbul 1311), Birkaç Yaprak (Ýstan- bul 1316). UÞEYRE GAZVESÝ

Upload: others

Post on 20-Oct-2020

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • 229

    Halit Ziya’nýn Saliha Haným, Aþk-ýMemnû gibi eserleri Fehim Spaho tara-fýndan Boþnakça’ya çevrilmiþtir (Saraybos-na 1923; Zagreb 1953). Sevdâ-yý Çetin veNikâh-ý Sânî hikâyelerini Saccad HaydarYýldýrým Urduca’ya çevirerek Hindistan’daMahzen adlý bir dergide yayýmlamýþtýr(Haziran 1907, Aðustos 1908). Servet-i Fü-nûn’dan Cumhuriyet dönemine kadar uza-nan bir zaman diliminde yaþayan Halit Zi-ya’nýn çok sayýdaki eseri üzerinde çeþitliaraþtýrmalarýn yaný sýra yüksek lisans vedoktora tezi yapýlmýþ, mensur þiirleri hak-kýnda yurt dýþýnda bir makale yayýmlan-mýþtýr (bk. bibl.).

    BÝBLÝYOGRAFYA :Mehmet Kaplan, Mehmet Kaplan’dan Seçme-

    ler, Ankara 1988, I, 218-229; a.mlf., “Hâlid Zi-ya”, ÝA, V/1, s. 143-147; Olcay Önertoy, Halit ZiyaUþaklýgil: Romancýlýðý ve Romanýmýzdaki Yeri,Ankara 1995; Ömer Faruk Huyugüzel, “Halit Zi-ya Uþaklýgil”, Servet-i Fünûn Edebiyatý, Ankara2006, s. 311-391; a.mlf. – Zeynep Kerman, “Ha-lit Ziya Uþaklýgil Bibliyografyasý”, TDl., sy. 529(1996), s. 164-248; Zeynep Kerman, Uþaklýgil’inRomanlarýnda Batýlý Yaþayýþ, Ýstanbul 2008;a.mlf., Yeni Türk Edebiyatý Ýncelemeleri, Ýstan-bul 2009, s. 186-219; Ýmran Aðca, Halit ZiyaUþaklýgil’in Romanlarýnda Yapý Tema (doktoratezi, 2008), Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Ens-titüsü; Hanifi Aslan, Halit Ziya Uþaklýgil’in Hikâ-yelerinin Tematik Ýncelenmesi (doktora tezi,2008), Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitü-sü; Kathleen R. F. Burill, “The Prose Poem in Ot-toman Literature, Halit Ziya Uþaklýgil and HisPrototype Collection of Mensur Þiirler”, JTS, V/8(1984), s. 25-40; Nuriye Bilik, “Halid Ziya Uþak-lýgil’in Urdu Diline Tercüme Edilen Ýki Hikâyesi”,EKEV Akademi Dergisi, XIII/39, Erzurum 2009,s. 220; Mustafa Kutlu, “Uþaklýgil, Halit Ziya”,TDEA, VIII, 465-469.

    ÿZeynep Kerman

    – —UÞÂRÝYYÂT

    ( ��� א����� )Bir hadisi kitabýna alan muhaddisten

    Hz. Peygamber’e kadarsenedinde on râvi bulunan

    hadisler için kullanýlan terim(bk. ÝSNAD).˜ ™

    – —UÞEYRE GAZVESÝ

    ( �������א�� )Hz. Peygamber’in

    Kureyþ müþriklerinin kervanlarýný takip etmek amacýyla düzenlediði

    ilk gazvelerden biri.˜ ™

    Uþeyre (Zül‘uþeyre) Mekke ile Medine ara-sýnda, Medine’nin 210 km. batýsýndaki Yen-bu‘ (Yenbuunnahl) bölgesinde Mekke-Suri-ye ticaret yolu üzerinde bir mevkidir. Hic-

    retin 2. yýlýnýn Cemâziyelevvel (veya Cemâ-ziyelâhir) ayýnda (Kasým veya Aralýk 623)Medine’ye, Mekke’den bir Kureyþ ticaretkafilesinin sahil yoluyla Suriye’ye gitmek-te olduðu haberi geldi. Bunun üzerine Re-sûl-i Ekrem, Ebû Seleme el-Mahzûmî’yiMedine’de vekil býrakarak muhacirlerdenoluþan 150 veya 200 kiþilik askerî birlikleEbû Süfyân idaresindeki Kureyþ kervaný-nýn önünü kesmek için sefere çýktý. Sanca-ðý amcasý Hamza b. Abdülmuttalib’e verdi.

    Müslümanlarýn sadece bir atý ve otuzdevesi vardý, develere nöbetleþe biniyor-lardý. Sayýlarý otuz, kýrk veya yetmiþ oldu-ðu rivayet edilen muhafýz ve tüccardanmeydana gelen Mekke kervaný, Kureyþli-ler’in o dönemlerde Suriye’ye gönderdiðien önemli ve en zengin ticaret kafilelerin-den biriydi. Kureyþliler’in hemen tamamý-nýn bu kervanda malý bulunuyordu. Kay-naklarda Kureyþ kervanýnýn 1000 devedenteþekkül ettiði ve 50.000 dirhem kýyme-tinde ticaret eþyasý taþýdýðý zikredilmek-tedir. Müslümanlar Müdlic kabilesine aitUþeyre mevkiine gelince kimseye rastla-madýlar ve kervanýn buradan birkaç günönce geçtiði haberini aldýlar. Hz. Peygam-ber, bölgede yaþayan Benî Müdlic ve müt-tefiki Benî Damre ile antlaþma yaptýktansonra Medine’ye döndü. Müdlic kabilesininResûlullah’ý ve yanýndakileri misafir ettiðive bol ikramlarda bulunduðu rivayet edil-mektedir. Hatta Belâzürî, Benî Müdlic’ingösterdiði bu misafirperverliðin müslü-manlarýn kervaný kaçýrmalarýna yol açtý-ðýný nakleder (Ensâb, I, 344). Bu kafileninertesi yýl meydana gelen Büyük Bedir Sa-vaþý’na sebep teþkil eden Kureyþ kervanýolduðu hususunda ittifak vardýr.

    Ýlk dönem kaynaklarýnda Resûl-i Ek-rem’in bu sefer esnasýnda Benî Müdlickabilesiyle yaptýðý antlaþmanýn metninerastlanmamaktadýr. Yalnýz Süheylî ve Kas-tallânî, Uþeyre Gazvesi’ni anlatýrken Hz.Peygamber’in Benî Müdlic’le yaptýðý ant-laþmadan bahsederek Benî Damre ile da-ha önce Ebvâ Gazvesi’nde yapýlan antlaþ-manýn metnini kaydetmektedir. Bu da Be-nî Damre ile imzalanan antlaþmanýn birbenzerinin Benî Müdlic’le de yapýldýðýnýgöstermektedir. Nitekim Muhammed Ha-mîdullah, Benî Müdlic kabilesiyle gerçek-leþtirilen antlaþmanýn elde bulunmadýðý-ný, ancak muhtemelen bu metnin o devir-de Damre, Gýfâr ve Cüheyne kabileleriyleakdedilen ittifak antlaþmalarýnýn benzeriolduðunu söylemektedir (Ýslâm Peygam-beri, I, 441).

    edebî beyannâmesi olan Mâi ve Siyah’ýkaleme alýr; eserin kahramaný Ahmet Ce-mil vasýtasýyla bu neslin özlemlerini, ede-biyat ve hayat karþýsýndaki tavrýný roman-laþtýrýr. Aþk-ý Memnû’da yeniden ev içi-ne dönen romancý, Kýrýk Hayatlar’da ön-ceki romanlarýndan farklý þekilde realistakýmýn temalarýndan biri olan sosyal çev-renin bireyleri etkilemesini iþler. Bu romanda bir aile dramýný, üçüzlü bir aþk mace-rasýný iþlemekle beraber yazar bu çerçe-veyi geniþleterek âdeta bütün bir þehreteþmil eder. Dolayýsýyla romanýn adýndakiçoðul eki anlamlýdýr ve tek bir ailenin de-ðil çeþitli sebeplerle hayatlarý kýrýlan, bo-zulan, sarsýlan fertlerin ve ailelerin dra-mýný dile getirir. Burada bütün bir top-lum sel halinde âdeta uçuruma doðru gi-der. Altmýþ yýllýk yazý hayatýnda þiir dýþýn-da pek çok eser kaleme alan Halit Ziyamodern Türk edebiyatýna romanlarý ve hi-kâyeleriyle damgasýný vurmuþ bir yazar-dýr. Kendisinden önce Türk romancýlýðýnahâkim olan Ahmed Midhat Efendi tarzýn-da görüldüðü gibi basit bir üslûpla vak‘a-yý ön plana çýkaran anlayýþ onunla deðiþ-miþ, olaya dayanan anlatým yerine kahra-manlarýn iç dünyasýný sanatkârane üslûp-la tahlile dayanan yeni bir anlayýþ benim-senmiþtir. Ayrýca Halit Ziya’nýn bir öncekidönemde olduðu gibi roman vasýtasýylaokuyucuya toplumsal mesaj verme en-diþesi yoktur. Türk edebiyatýnýn ayný za-manda büyük bir üslûp ustasý kabul edi-len Halit Ziya özellikle Mâi ve Siyah ro-manýnda bunu bütün ayrýntýlarýyla ortayakoymuþtur.

    Halit Ziya’nýn yukarýda geçen eserleri-nin dýþýnda kalanlar þöylece sýnýflanabilir:Mensur þiir: Mensur Þiirler (Ýzmir 1307),Mezardan Sesler (Ýzmir 1307). Piyes: Fü-ruzan (A. Dumas Fils’in Francillon’undanuyarlama, Ýstanbul 1334), Kâbus (Ýstan-bul 1334), Fare (Edouard Pierrot’nun LeSouris’sinden uyarlama, Ýstanbul 1341).Makale: Kenarda Kalmýþ (Ýstanbul 1342),Sanata Dair (I-IV, Ýstanbul 1938, 1939,1955, 1963). Hâtýrat: Kýrk Yýl (I-V, Ýstan-bul 1936), Saray ve Ötesi (I-III, Ýstanbul1940-1942), Bir Acý Hikâye (1942). Ten-kit: Hikâye (1889). Tercüme: Esrâr-ý Se-rendib (Louis Jacolliot’dan, Ýstanbul 1305),Nâkil (tercüme hikâyeler, 4 cüz, Ýstanbul1310-1312). Ýlmî eserleri. Haml ve Vaz‘-ýHaml (Ýstanbul 1306), Hesap Oyunlarý(Ýzmir 1308), Simyâ-i Kimyâ (Ýzmir 1308),Mebhasü’l-Kýhf (Ýzmir 1308), Kanun veFenn-i Velâde (Ýstanbul 1311), Ýlm-i Sî-mâ (Ýstanbul 1311), Birkaç Yaprak (Ýstan-bul 1316).

    UÞEYRE GAZVESÝ

  • 230

    UÞEYRE GAZVESÝ

    nî, Abdullah b. Ebü’l-Muzaffer en-Nesefî,Ebü’l-Kasým Mahmûd b. Ali b. Nasr en-Nesefî, Alâeddin el-Üsmendî, Ebü’l-KasýmAli b. Hüseyin el-Bistâmî, Ebü’l-Usr el-Pez-devî’nin oðlu Ýmâdüddin Hasan b. Ali el-Pezdevî ve Seyfeddin Muhammed b. Mu-hammed el-Bâharzî’den faydalandý. Bun-lardan Nasîrüddin el-Ûþî ile (Kureþî, III, 164-165) Zahîrüddin el-Mergýnânî’nin (a.g.e.,II, 74) el-Hidâye müellifi Burhâneddin el-Mergýnânî’ye de hocalýk yapmalarý Ûþî’ninel-Hidâye müellifiyle ders arkadaþý olabi-leceðini düþündürmektedir. Zehebî, Ûþî’-nin talebeleri arasýnda Ebû Nasr Ahmedb. Muhammed el-Buhârî el-Attâbî’nin adý-ný kaydeder.

    el-Emâlî’yi þerheden Þerefeddin en-Nec-cârî’nin Ûþî’nin isim zincirinde “kadý” un-vanýna yer vermesinden onun kadýlýk yap-týðý (Toprak, Hadiste Derlemecilik, s. 142-143; DÜÝFD, sy. 23 [2006], s. 69), kaynak-larda kendisine atfedilen þeyh, imam, al-lâme, muhakkik gibi sýfatlardan dönemin-de tanýnmýþ bir âlim olduðu anlaþýlmakta-dýr. Fýkýh ve hadise dair eserler vermeklebirlikte daha çok kelâmla ilgili kasidesiyleþöhret bulmuþ, bu alandaki literatürde izbýrakmýþtýr. Ûþî’nin þiirle uðraþtýðý da be-lirtilmektedir, ancak bu alanda günümü-ze ulaþan bir eserine rastlanmamýþtýr. Fa-kat el-Emâlî’si þiirdeki ustalýðýný göster-mektedir. Kâtib Çelebi Keþfü’¾-¾unûn’dabir yerde (II, 1954) Ûþî’nin 569’da (1173)hayatta olduðunu, iki yerde de (II, 1224,1350) el-Fetâva’s-Sirâciyye ve el-Emâ-lî adlý eserini bu tarihte kaleme aldýðýnýkaydederken diðer bir yerde anýlan tarih-te vefat ettiðini (II, 1200), bir baþka yer-de ise (II, 1350) ölüm yýlýný 575 (1179) yýlýdiye zikretmektedir. Baðdatlý Ýsmâil Paþada Ûþî’nin 575 yýlýnda vebadan öldüðünüsöyler (Hediyyetü’l-£ârifîn, I, 700).

    Eserleri. 1. el-Emâlî*. Mâtürîdî akaidi-ne dair bir risâle olup el-Æa½îdetü’l-lâ-miyye ve Bedßü’l-emâlî ismiyle anýlýr.Manzum olmasý, veciz bir üslûpla kalemealýnmasý öðrenme ve öðretme kolaylýðýsaðlamýþ, kýsa sürede medreselerde rað-bet gören bir metin haline gelmiþtir. Üze-rine çok sayýda þerh yazýlarak çeþitli dille-re tercüme edilen el-Emâlî birçok defabasýlmýþtýr (nþr. ve Lat. trc., P. V. Bohlen,Regensburg 1825; Ýstanbul 1266; Kahire1273; Bombay 1274; Cava 1318; nþr. Mev-levî Nezîr Ahmed Han, Delhi 1317, Urdu-ca tercümesiyle birlikte). 2. øurerü’l-aÅ-bâr ve dürerü’l-eþ£âr. Zamanýmýza ulaþ-mayan eserde günlük hayatý ilgilendirenkonulara dair hadislerle öðüt ve hikmetedair þiirler derlenmiþtir. Müellif daha son-

    ra bu eserden seçtiði 1000 sahih hadisleNi½âbü’l-aÅbâr li-te×kireti’l-aÅyâr adlýeserini meydana getirmiþtir. Her birindeon hadisin yer aldýðý 100 bölüm (bab) ha-linde düzenlenen Ni½âbü’l-aÅbâr’ýn gü-nümüze altmýþ kadar nüshasý intikal et-miþtir (meselâ bk. Süleymaniye Ktp., Ka-raçelebizâde Hüsâmeddin, nr. 74/1, Lâ-leli, nr. 1509, Hasan Hüsnü Paþa, nr. 187,264; ÝÜ Ktp., AY, nr. 6226). Hadislerin se-nedlerini hazfeden Ûþî faydalandýðý on beþkaynaðý çeþitli rumuzlarla göstermiþtir.Mehmet Sait Toprak doktora tezinin ikincikýsmýnda bu eseri neþre hazýrlamýþtýr (bk.bibl.). 3. Müsnedü Enes b. Mâlik (Cüzßfî rivâyeti Enes b. Mâlik £an Resûlillâh bi-isnâdin vâ¼id). Ûþî bu eserinde Enes b.Mâlik’ten gelen, hocasý Nasîrüddin el-Ûþî’-den naklettiði yaklaþýk 300 kadar hadisiotuz sekiz bab altýnda düzenlemiþtir (Sü-leymaniye Ktp., Fâtih, nr. 787). 4. el-Fetâ-va’s-Sirâciyye (Kalküta 1243; I-IV, Leknev1293-1295, kenarýnda Fetâvâ ÆåŠîÅân ola-rak). Hanefî fakihlerinden Yûsuf b. Ah-med es-Sicistânî Münyetü’l-müftî adlýeserinde bu kitabýn tertibini esas almýþ,özellikle baþka kaynaklarda bulunmayanbirçok meseleyi ondan nakletmiþtir (Keþ-fü’¾-¾unûn, II, 1887). 5. MuÅtelifü’r-rivâ-ye. Necmeddin en-Nesefî’nin el-Man¾û-metü’n-Nesefiyye fi’l-Åilâf adlý eserine

    BÝBLÝYOGRAFYA :

    Vâkýdî, el-Me³åzî, I, 12, 27-28; Ýbn Hiþâm, es-Sî-re 2, II, 598-600; Ýbn Sa‘d, e¹-ªabašåt, II, 9-10;Belâzürî, Ensâb (Zekkâr), I, 343-344; Taberî, Tâ-rîÅ (Ebü’l-Fazl), II, 421; Yâkut, Mu£cemü’l-bül-dân, IV, 127; Köksal, Ýslâm Tarihi (Medine), II, 15-18; Hamîdullah, Ýslâm Peygamberi (Tuð), I, 435,441; a.mlf., el-Ve¦âßišu’s-siyâsiyye, Beyrut 1403/1983, s. 266-267; Elþad Mahmudov, Sebep veSonuçlarý Açýsýndan Hz. Peygamber’in Savaþ-larý, Ýstanbul 2010, s. 68-69.

    ÿElþad Mahmudov

    – —ÛÞÎ

    א���� ) )Ebû Muhammed (Ebü’l-Hasen)

    Sirâcüddîn Alî b. Osmân b. Muhammedb. Süleymân et-Teymî

    eþ-Þehîdî el-Fergånî el-Ûþî(ö. 575/1179)

    el-Emâlî adlý akaid risâlesiyle tanýnanMâtürîdî kelâmcýsý,

    Hanefî fakihi ve muhaddis.˜ ™

    Fergana vadisinde bugün Kýrgýzistantopraklarý içinde bulunan Oþ (Ûþ) þehrindedoðdu. Kendisine atýfta bulunduðu birçokyerden sadece birinde (Keþfü’¾-¾unûn, I,526) lakabýný Sirâceddin yerine Rükned-din olarak kaydeden Kâtib Çelebi künyesi-ni Ebû Muhammed (a.g.e., II, 1954), Ser-kîs ise Ebü’l-Hasan (Mu£cem, I, 499) ola-rak yazar. Kaynaklarda hayatýna dair ye-terli bilgi yoktur. Ûþî’nin yaþadýðý dönem-de bölge Selçuklular, Karahanlýlar ve Ka-rahýtaylar arasýndaki siyasî mücadeleleresahne oldu. Eserleri günümüze ulaþan ilkHanefî tabakat müelliflerinden Kureþî veÝbn Kutluboða, Ûþî’nin sadece kýsa isimzincirini kaydedip kelâmla ilgili kasidesinianmakla yetinir. Onun “Þehîdî” nisbesinizikreden Zehebî, Nâsýrüddin Muhammedb. Yûsuf es-Semerkandî’den ders aldýðýnýve Kadý Ebû Nasr Ahmed b. Muhammedez-Zâhidî el-Buhârî’ye icâzet verdiðini be-lirtir (el-Müþtebih, I, 35; ayrýca bk. Ýbn Nâ-sýrüddin, I, 285). Ûþî Ni½âbü’l-aÅbâr adlýeserinin mukaddimesinde, kaynak olarakkullandýðý eserlerin müelliflerine varan ri-vayet zincirlerini kaydederken ilk halkadahocalarýný da andýðý için kimlerden dersaldýðý, dolayýsýyla hangi ilim merkezlerinegittiði hususunda bilgi edinilebilmektedir(Toprak, Hadiste Derlemecilik, s. 190 vd.).Buna göre Buhara ve Semerkant yanýndabölgedeki birçok þehri dolaþan Ûþî, Zehe-bî’nin de belirttiði hocasý Nâsýrüddin es-Semerkandî’den baþka muhtemelen de-desi olan Ebû Abdullah Nasîrüddin Mu-hammed b. Süleyman el-Ûþî, Ebü’l-Mehâ-sin Zahîrüddin Hasan b. Ali el-Mergýnâ-

    Ûþî’nin Müsnedü Enes b. Mâlik adlý eserinin ilk sayfasý (Sü-leymaniye Ktp., Fâtih, nr. 787)