yenicag 21012011

16
SINIRSIZ, SÝLAHSIZ, GARANTÖRSÜZ YENÝ BÝR KIBRIS MÜMKÜN ! yeniçað haftalýk siyasi gazete BU MEMLEKET BÝZÝM! SERHAN Uzun lafýn kýsasý... 21 OCAK 2011 CUMA 20 1026 2 TL YENÝ KIBRIS PARTÝSÝ 2 Yeni Kýbrýs Partisi'nin de gözlemci üye olduðu Avrupa Sol Partisi'nin (EL) 2011'deki ilk Yürütme Kurulu toplantýsý 15-16 Ocak tarihlerinde Brüksel'de gerçekleþti. YKP'yi temsilen Yürütme Kurulu Sekreteri Murat Kanatlý toplantýya katýldý… Bunun yanýnda YKP, 13 Ocak'ta yeniden görüþülmeye baþlayan KCK davasýný izlemek üzere de Diyarbakýr'a gitti. Davayý YKP Yürütme Kurulu Sekreteri Murat Kanatlý izledi… Kanatlý dava ile ilgili gözlemlerini ayrýca 15 Ocak'taki EL Yürütme Kurulu toplantýsýnda da aktardý… Avrupa Sol Partisi’nin ilk Yürütme Kurulu toplantýsý gerçekleþti 3 Davutoðlu ve TC’nin politikasý anlaþýlmaya baþlandý, iþgalci diyenler gýrla, bizimkilerin çýrpýnýþý boþuna... Türkiye'ye iþgalci demek son zamanlarda moda oldu çünkü çözüm en kýsa zamanda diye diye yarattýklarý hava sonuç vermedi. Bu kadar zamanda gereði için adým atmayýnca cilasý düþtü ve aslýnda dünyayý oyalamakta olduðunu anlamaya baþladýlar. Annan planýna hayýr derken dünyayý kandýrmýþ olan Rum yönetimine öfke hala dinmediyse de Davutoðlu politikasý oyalamadan baþka bir sonuç vermeyen kýsýr bir politika olarak görülmeye baþlandý. Zaman içinde cilasý düþtü ve çirkin oyalama göz önünde durmaya baþladý Özgürgün'ün tarihi ve hukuki dediði þeylere verdiði gerçek sýfatý Kýbrýs'ta bir çözüme deðil de çözümsüzlüðe iþaret olmalý ki bol laf ama tek adým yok politikasý uygulandý ve dünya Türkiye'den umudunu kesti. Karabað hatýrlatmasý da orada çözüm yok burada da olmamalý iddiasý gibi bir çaðrýþým yaptý çünkü Karabað'da Ermenistan, Kýbrýs'ta da Türkiye iþgalci durumdadýr. Özgürgün iþgalci Ermenistan'ýn iþgalci Türkiye demesine iþaret etti ama keçi hangisi koyun hangisi belirtmedi. Biri diðerine güldü dedi amma keçi kim belli deðil! Anlaþýlýyor ki tehlikelerden kaçýnmak için çözüm aranacaðýna tehlikeler gösterilerek hovardaca çözümsüzlüðe sarýlacaklardýr. Bu da çözüm hedefli bir Türk politikasýnýn olmadýðýna iþarettir. Her gün bir az daha içinin boþluðu görülmekte ve cilasý düþmektedir CÝLALARI DÜÞTÜ

Upload: yenicag-yenicag

Post on 11-Mar-2016

232 views

Category:

Documents


6 download

DESCRIPTION

yenicag 21012011

TRANSCRIPT

Page 1: yenicag 21012011

SINIRSIZ, SÝLAHSIZ,GARANTÖRSÜZ YENÝ BÝR KIBRIS

MÜMKÜN!yeniçað

h a f t a l ý k s i y a s i g a z e t e

BU MEMLEKET

BÝZÝM!

S E R H A N G A Z Ý O Ð L U

Uzun lafýn kýsasý...

TARÝH: 21 OCAK 2011 CUMA YIL: 20 SAYI: 1026 FÝYATI: 2 TL SAHÝBÝ: YENÝ KIBRIS PARTÝSÝ

2

● Yeni Kýbrýs Partisi'nin de gözlemci üye olduðu Avrupa Sol Partisi'nin (EL)2011'deki ilk Yürütme Kurulu toplantýsý 15-16 Ocak tarihlerindeBrüksel'de gerçekleþti. YKP'yi temsilen Yürütme Kurulu Sekreteri MuratKanatlý toplantýya katýldý…

● Bunun yanýnda YKP, 13 Ocak'ta yeniden görüþülmeye baþlayan KCKdavasýný izlemek üzere de Diyarbakýr'a gitti. Davayý YKP Yürütme KuruluSekreteri Murat Kanatlý izledi… Kanatlý dava ile ilgili gözlemlerini ayrýca15 Ocak'taki EL Yürütme Kurulu toplantýsýnda da aktardý…

Avrupa Sol Partisi’nin ilk Yürütme Kurulu

toplantýsý gerçekleþti

3

Davutoðlu ve TC’nin politikasý anlaþýlmaya baþlandý,iþgalci diyenler gýrla, bizimkilerin çýrpýnýþý boþuna...

l Türkiye'ye iþgalci demek son zamanlarda moda oldu çünkü çözümen kýsa zamanda diye diye yarattýklarýhava sonuç vermedi. Bu kadar zamanda gereði için adým atmayýncacilasý düþtü ve aslýnda dünyayý oyalamakta olduðunu anlamayabaþladýlar. Annan planýna hayýr derken dünyayý kandýrmýþ olan Rumyönetimine öfke hala dinmediyse deDavutoðlu politikasý oyalamadan baþkabir sonuç vermeyen kýsýr bir politikaolarak görülmeye baþlandý. Zamaniçinde cilasý düþtü ve çirkin oyalamagöz önünde durmaya baþladý

l Özgürgün'ün tarihi ve hukuki dediðiþeylere verdiði gerçek sýfatý Kýbrýs'tabir çözüme deðil de çözümsüzlüðeiþaret olmalý ki bol laf ama tek adýmyok politikasý uygulandý ve dünyaTürkiye'den umudunu kesti. Karabaðhatýrlatmasý da orada çözüm yok burada da olmamalý iddiasý gibi birçaðrýþým yaptý çünkü Karabað'daErmenistan, Kýbrýs'ta da Türkiye iþgalcidurumdadýr. Özgürgün iþgalciErmenistan'ýn iþgalci Türkiye demesineiþaret etti ama keçi hangisi koyunhangisi belirtmedi. Biri diðerine güldüdedi amma keçi kim belli deðil!

l Anlaþýlýyor ki tehlikelerden kaçýnmakiçin çözüm aranacaðýna tehlikeler gösterilerek hovardaca çözümsüzlüðesarýlacaklardýr. Bu da çözüm hedefli birTürk politikasýnýn olmadýðýna iþarettir.Her gün bir az daha içinin boþluðugörülmekte ve cilasý düþmektedir

CÝLALARIDÜÞTÜ

Page 2: yenicag 21012011

HABER2 21 OCAK 2011 CUMA

Yeniçað: Ermenistan baþbakaný Kýbrýs'ýziyaret etti ve güneydeki mecliste konuþmayaptý. Serj Sakisyan'ýn konuþmasýndaTürkiye'nin Kýbrýs'ýn kuzeyini iþgalinden bah-setmesini kuzeydeki yönetimin dýþiþlerigörevlisi hoþ karþýlamadý. Türkiye'nin kuzeyiiþgal ettiðini zamanýn devlet baþkaný olancuntanýn lideri Evren bile iftiharla ilan ettiðihalde Türkiye kimsenin bahsetmemesini iste-diði için sözde baðýmsýz devlet olanKKTC'nin dýþiþleri bakaný malumu ilandankorkmaktadýr. Amma korkusu gene de maz-eretler söylemekten kendisi alýkoymamak-tadýr. Nitekim Serj'i eleþtirisinde Türkiye'niniþgal diye addedilmemesini istediði olayhakkýnda bilgi derinliðinden yoksun olduðunuiddia etti. Bu arada da Ermenistan'ýnKarabað'ý istila ve iþgaline iþaret eti. HalbukiSerj Sarkisyan Ermenistan istila ettiktensonra iþgal ettiði için durumu en iyi anlaya-cak bir durumdadýr. Tarihi veya güncel bilgiyoksunluðu çekmez. Fakat ÖzgürgünTürkiye'nin iþgalini itiraf etmesini engelleyenTürkiye'nin maaþýný ödememesinden bilekorkar.

Türkiye'ye iþgalci demek son zamanlardamoda oldu çünkü çözüm en kýsa zamandadiye diye yarattýðý sonuç vermedi. Bu kadarzamanda gereði için adým atmayýnca cilasýdüþtü ve aslýnda dünyayý oyalamaktaolduðunu anlamaya baþladýlar. Annan planý-na hayýr derken dünyayý kandýrmýþ olanRum yönetimine öfke hala dinmediyse deDavutoðlu politikasý oyalamadan baþka birsonuç vermeyen kýsýr bir politika olarakgörülmeye baþlandý. Zaman içinde cilasýdüþtü ve çirkin oyalama göz önünde dur-maya baþladý.

Dýþiþleri Bakaný Hüseyin Özgürgün,Ermenistan Cumhurbaþkaný SerjSarkisyan'ýn, Rum meclisinde yaptýðý konuþ-mada, "Kuzey Kýbrýs`ýn Türkiye tarafýndan

iþgal edildiðini" söylemesine tepki göster-erek, bunun tarihi ve hukuki gerçeklerle bað-daþmadýðýný vurguladý. Mamafih hangi tariholduðunu merak eden hala varsa iþi zorçünkü sorunun çözümü deðil yaratýldýðý gün-lerin hatýrlanmasýndan baþka bir vaat ortadayok. Ýstilaya ne neden olmuþsa olmuþ çözümiçin verilen vaatler ve görüþler bugününkonusudur ve haklý neden de olsa haksýz birçözümü kimse desteklemez.

Özgürgün'ün tarihi ve hukuki dediði þeylere

verdiði gerçek sýfatý Kýbrýs'ta bir çözümedeðil de çözümsüzlüðe iþaret olmalý ki bol lafama tek adým yok politikasý uygulandý vedünya Türkiye'den umudu kesti.

Karabað hatýrlatmasý da orada çözüm yokburada da olmamalý iddiasý gibi bir çaðrýþýmyaptý çünkü Karabað'da Ermenistan Kýbrýs'taTürkiye iþgalci durumda. Özgürgün iþgalciErmenistan'ýn iþgalci Türkiye demesine iþaretetti ama keçi hangisi koyun hangisi belirtme-di. Biri diðerine güldü dedi amma keçi kim!

Kýbrýs sorununu çözmemek için Ermenistanile aþna fiþne bir Rum tarafý ile çözüm olmazmazeretine de sýðýnýlacaðý anlaþýlmaktadýr.Anlaþýlýyor ki tehlikelerden kaçýnmak içinçözüm aranacaðýna tehlikeler gösterilerekhovardaca çözümsüzlüðe sarýlacaklardýr. Buda çözüm hedefli bir Türk politikasýnýnolmadýðýna iþarettir. Her gün bir az dahaiçinin boþluðu görülmekte ve cilasý düþmek-tedir.

CÝLALARI DÜÞTÜ

Bazý Kýbrýslý Türk ve Kýbrýslý Rum siyasiparti temsilcilerinin 19 Ocak'ta ara bölgedetoplantýsý gerçekleþti.

Ledra Palace Otel'de Slovakya'nýn KýbrýsBüyükelçiliði'nin organizasyonunda yapýlantoplantýya Birleþmiþ Milletler GenelSekreteri'nin Kýbrýs Özel Temsilcisi veKýbrýs'taki Birleþmiþ Milletler Barýþ Gücü(UNFICYP) Misyon Þefi Lisa Buttenheimda katýlarak Kýbrýs sorunundaki songeliþmeler hakkýnda bilgi verdi.

Toplantý sonunda Slovak BüyükelçisiAnna Turenicova toplantýya katýlan siyasipartiler tarafýndan benimsenen ortak açýkla-mayý okudu. Açýklamada, toplantýda, ikitoplumun yakýnlaþtýrýlmasý amacýyla2010'da bazý Kýbrýslý Türk ve Rum siyasipartilerin yaptýðý iki toplumlu çalýþmalarýnýndeðerlendirildiði belirtildi.

Toplantýda, Buttenheim'in UNFICYP'inrolü ve Kýbrýs sorunun çözüm süreci ile ilgilison geliþmeler hakkýnda siyasi parti temsil-cilerine bilgi verdiði de belirtilen açýklama-da, siyasi parti temsilcilerinin UNFICYP'in

rolünden memnun olduðu, BM'nin adadaki

misyonu ve iki toplum arasýndaki iliþkiler

hakkýnda görüþ alýþ veriþinde bulunduðu

ifade edildi.

Bir sonraki toplantýnýn 23 Þubat'ta yapýl-

masýna karar verildiði de kaydedildi.

Siyasi partiler rutin toplantýsý gerçekleþti

Sendikal Platform çalýþmalarý son noktada, YKP üye, sempatizan ve parti dostlarý çaðrý yaptý:

Sendikal Platform 28 Ocak ile ilgili sonçalýþmalarýný yapýyor. Sendikal Platform veplatform içinde yer almayan sendika ilesiyasal partiler 17 ve 20 Ocak'ta iki toplantýdaha yaptý, Pazartesi yeninden bir arayagelecekler…

YKP kendi korteji ile eylemlere katýlmakararý aldý, saat ve toplanma yeri ile ilgiliçalýþmalar ise sürüyor. Sendikalarýn ben-imsediði saat 11'de eski Peyak önünden tümkortejlerin Ýnönü meydanýna yürümesi…

Sendikal Platformunun benimsediði ilkeleriþöyle:

1- Sendikal platform, emek örgütlerinindemokratik, ekonomik, sosyal ve özlük hak-larýný koruma ve geliþtirme amacýyla kurul-muþ bir birliktelik olup, bu amaçlara gidenyolda siyasi iradenin temsiliyetinin yarattýðýsorunu ortadan kaldýrarak "toplumun kendikendisini yönetme" hedeflemektedir.Platformun hükümet olma amacý yoktur.

2- Sendikal Platform'un mücadelesindetoplumsal yokoluþu hedefleyen uygulamalara

destek veren örgütlere ve siyasi partilere yeryoktur. Örneðin "Göç Yasasý"ný destekleyen-ler.

3- Kýbrýs sorununun kýsa sürede BirleþmiþMilletler kararlarý temelinde çözümüne veKýbrýslý Türklerin uluslar arasý alanda yerinialmasýna destek verir.

4- Kýbrýslý Türkler'in kendi kendilerini yönet-melerine saygý duyulmalýdýr.

5- Türkiye ile Kýbrýslý Türkler arasýndaki iliþ-ki karþýlýklý saygýya dayalý, siyasi eþitlerdüzeyinde olmalýdýr. Buyuran-emir alan,mantýðýna dayalý iliþkiye son verilmelidir.

6- Kýbrýslý Türkler'in kendi kurumlarýnýyönetebileceði bilgi, beceri ve potansiyelvardýr. Bu gerçekten hareketle MerkezBankasý, Sivil Savunma Teþkilatý, GüvenlikKuvvetleri Komutanlýðý'nýn yönetimi KýbrýslýTürkler'e devredilmeli, polis ve itfaiye sivilyönetime baðlanmalýdýr.

7- Ulusal Birlik Partisi hükümeti koltuktakalma uðruna AKP hükümetinin yaptýðý tümdayatmalara boyun eðerek ve ahlaki sýnýr-larýn ötesinde milletvekili transferleri yaparak

Kýbrýslý Türkler'in siyasi iradesini AKP'ye tes-lim etmiþtir. UBP halka karþý uygulamalarý ileKýbrýs Türk toplumunu yokoluþa sürüklemek-te ve iþbirlikçilik ve halk düþmanlýðý yapmak-tadýr. Tüm bu gerekçelerle UBP hükümetisiyaseten toplumu temsil etmemektedir.

8- Sendikal Platform T.C. hükümetlerineteslim edilen siyasi iradenin geri alýnmasýmücadelesinde, mecliste temsil edilen parti-lerin hükümetin atacaðý adýmlar konusundaetkili olabilmek için, sivil itaatsizlikle birliktehükümetlerin baþka çare býrakmamasýhalinde meclisten çekilme dahil, tüm eylem-leri desteklemelerini beklemektedir.

9- Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri içiþlerimizemüdahale etmekten vazgeçmeli, müþavir adýaltýnda "gölge kabine" uygulamasýna sonverilmeli, T.C. Yardým Heyeti'nin siyasiiradenin kararlarýna müdahalesi durdurul-malýdýr. Mali destek uygulamalarý projebazýnda, Kýbrýslý Türk makamlar üzerindenyapýlmalý, ihaleler Kýbrýs'ta açýlmalýdýr.

10- T.C. ile imzalanan protokollerçerçevesinde Kýbrýslý Türkler'in ekonomik,

sosyal ve kültürel yapýlarýna uymayan vetamamen siyasi amaç güden dayatmaekonomik paket derhal durdurulmalý, yapýlandüzenlemeler ortadan kaldýrýlmalýdýr.

11- Özelleþtirme adý altýnda KýbrýslýTürkler'e ait kamusal alanlarýn peþkeþ çek-ilmesi uygulamalarýndan derhal vazgeçilme-lidir. Kurumlarýn çalýþmalarý ve gelecekleri ileilgili karar verme yetkisi Kýbrýslý Türkler'e ait-tir.

12- Ülkemizdeki sosyal, ekonomik vekültürel dokuyu bozan, Kýbrýslý Türkler'insiyasal iradesini ortadan kaldýran vatandaþlýkdaðýtma uygulamalarý derhal durdurulmalý,uluslar arasý gözlemciler gözetiminde nüfussayýmý yapýlarak ülkedeki kaçak nüfusun geridönüþü saðlanmalý, kimlikle giriþ uygulamasýkaldýrýlmalý, ülkeye giriþler kontrol altýna alýn-malýdýr.

13- Gayri insani koþullarda çalýþtýrýlan özelsektör çalýþanlarýnýn çalýþma koþullarýiyileþtirilmeli, ILO kurallarýnýn ülkemizde hemkamuda, hem de özel sektörde uygulanmasýsaðlanmalýdýr.

28 Ocak'ta sokaktayýzAnkara'nýn paketlerineAcentalarýn iþbirliðine

hem ustasýna hem çýraklarýna DÝRENECEÐÝZ

Page 3: yenicag 21012011

HABER 21 OCAK 2011 CUMA 3

Yeni Kýbrýs Partisi'nin de gözlemci üye olduðuAvrupa Sol Partisi'nin (EL) 2011'deki ilkYürütme Kurulu toplantýsý 15-16 Ocak tarih-lerinde Brüksel'de gerçekleþti. YKP'yi temsilenYürütme Kurulu Sekreteri Murat Kanatlýtoplantýya katýldý…

Toplantýlarda Aralýk'ta yapýlan Kongre son-rasý karar verilen "Avrupa Sosyal Ajandasý"çerçevesinde 2011 yýlý içinde yapýlacak çalýþ-malar, etkinler ele alýnýp planlandý, ayrýca2010 bütçesi ile 2011'de öngörülen bütçe dedeðerlendirildi. Toplantýlarýn ana gündemini 16Aralýk'ta Avrupa Parlamentosundan geçen"Avrupa Vatandaþlarý Giriþimi" oluþturdu.Bilindiði gibi "Avrupa Vatandaþlarý Giriþimi" enaz yedi AB üyesi ülkeden vatandaþlarýn oluþ-turduðu komite AB komisyonuna yasa tek-lifinde bulunabilecek. AB Komisyonu, bir yýliçinde 1 milyon imza toplanabilirse yasa teklifi-ni deðerlendirmeye almak zorunda kalacak.EL Yürütme Kurulu "Avrupa VatandaþlarýGiriþimi" çerçevesinde nelerin yapýlabileceðinideðerlendirdi, ilk kampanya "sosyal geliþmeve dayanýþma için fon oluþturulmasý" baþlýðýile gerçekleþtirilecek…

Ayrýca üye ve gözlemci üyelerin kendiülkelerindeki olaylarla ilgili bilgi alýþ veriþi vedayanýþma eylemleri ve nelerin yapýlacaðý daele deðerlendirildi…

Toplantýlarýn ilk gününde konuk olarakBolivya Dekolonizasyon Bakan yardýmcýsýFelix Cardenas katýldý ve kýsa bir konuþmayaparak Latin Amerika'da yaþananlarla ilgilibilgi verdi…

Ayrýca Kongre sonrasý oluþan organlar dagörev bölümü yaptý. Buna göre yeniSekreterya Antoni Barbara (EUiA), FabioAmato (PRC), Natassa Theodorakopoulou(SYN), Kinga Kalocsai (Macaristan ÝþçileriPartisi 2006), Inger Johansen (RGA),Waltraud Fritz-Klackl (KPOE) ve koordinatörolarak da baþkan yardýmcýsý Maite Mola'danoluþmasýna karar verildi…

Baþkan ve Baþkan yardýmcýlarý da görevbölümü yaptý. Buna göre Fransýz KomünistPartisi Genel Sekreteri de olan ve EL BaþkanýPierre Laurent, parti sözcüsü, ayni zamandaparti, dernek ve sendikalarla iliþkilerdensorumlu olacak…

EL Baþkan yardýmcýlarýnýn sorumluluk alan-larý ise þöyle:

Alexis Tsipras parti ve sendikalarla iliþkiler,ekonomik kriz ve alternatifler koordinatörlüðü;

Marisa Matias, Avrupa Parlamentosu ileiliþkiler, toplumsal politikalar, çevre;

Maite Mola, Uluslararasý Ýliþkiler, Sekreteryave Yürütme Kurulu Koordinatörlüðü;

Grigore Petrenco, AB dýþýndaki partilerleiliþkiler, EL'in geniþlemesi;

Dieter Dehm, mali iþlerden sorumlu, tümbaþkanlýk ve yürütme kurulu iþleri…

Pazar günü ise öðleden sonra Kongomuhalif liderlerinden Patrice Lumumba'nýnöldürülüþünün 50. yýlýnda bir anma etkinliðiyapýldý, eski Koloniler Bakanlýðý yanýndangeçerek Adalet Sarayý önünde bitenyürüyüþte, Lumumba'ya düzenlenen suikasttaBelçika hükümetinin birinci derece sorumluolduðunu gösteren birçok kanýtýn olduðu vur-gulandý ve koloni arþivinin açýlarak suçlularýnyargýlanmasý ve adalet talep edildi. EylemeAvrupa Sol Partisi'ni temsilen bir grupYürütme Kurulu üyesi de katýldý, yürüyüþteYKP Yürütme Kurulu Sekreteri Murat Kanatlýda vardý…

Bir sonraki EL Yürütme Kurulu toplantýsý 15-17 Nisan tarihlerinde Budapeþte'de gerçek-leþecek…

DiyarbakýrBunun yanýnda YKP, 13 Ocak'ta yeniden

görüþülmeye baþlayan KCK davasýný izlemeküzere de Diyarbakýr'a gitti. Davayý YKP

Yürütme Kurulu Sekreteri Murat Kanatlý izle-di… Kanatlý dava ile ilgili gözlemlerini ayrýca15 Ocak'taki EL Yürütme Kurulu toplantýsýndada aktardý…

Kanatlý'nýn dava ile aktardýklarý þöyle:"12-13 Ocak tarihlerinde Diyarbakýr'da olan

herkes net olarak þuna þahit oldu, hukukla,demokrasi ile, insan hak ve özgürlükleri iledalga geçen bir iktidar var… Ýktidar kelimesiyalnýzca dar anlamý ile hükümeti kapsayacakþekilde deðil, derin devleti de kapsayacakþekilde, geniþ anlamý ile okunursa dahaanlaþýlýr olacaðýna inanýyorum…

AKP'ye, muhtelif demokratlýk, liberallik vsgibi ünvanlar veren her bir bireyin mutlakaDiyarbakýr'da olmasý ve yaþananlarý izlemesigerekirdi… Bunu söylerken gene bu yargýyayalnýzca 3-5 marjinalin gözlemi olarak bak-madan orda olan çeþitli düzeylerde yabancýkonuklarýn, Türkiye'nin çeþitli yerlerindengelen çeþitli düzeylerde onlarca siyasi parti,sendika, dernek, demokratik kitle örgütü tem-silcilerinin ortak kanýsý olduðunu bilerek, dahageniþ bir yerden herkesin paylaþtýðý bir görüþolarak okunursa daha anlaþýlýr olacak… Yanibu gözlemler orda olan herkesin çýplak, yalýn,gözleri önünde yaþandý, BDP'li, DTK'lý veyaKürt siyasetçilerinin anlattýklarý, onlarýn siyasalçalýþmalarýndan etkilenerek yaþanan bir süreçdeðildi yani…

250 avukat, mahkeme heyetini defalarca zordurumda býraktý, defalarca adil yargýlanma,savunma hakkýnýn nasýl ihlal edildiði onlarcaörnekle ortaya koydular ama mahkeme heyetiadeta orda deðil, önüne konacak metni okuy-acak bir kiþi gibi tüm bunlara kulaklarýnýkapadý…

Bir yandan TRT Kürtçe yayýn yaparkenmahkeme heyeti daha önceki duruþmalardabilinmeyen dil dediði sanýklarýn savunma yap-maya çalýþtýklarý dili, bu defa 'Kürtçe olduðudüþünülen dil' diye tutanaklara geçirdi. Bunuilk söylediðinde salonda, izleyici yerinde olanherkes birbirine baktý, þaþkýnlýkla… 3-5 ayöncesine kadar bilinmeyen dil anide keþfedildive 'Kürtçe olduðuna inanýlan dil'e terfi etti.Ama sonrasý tam bir komedi idi… Sanýklarkonuþmaya çalýþtýkça yargýç kimi zaman 3cümleyi geçmelerine izin vermeksizin mikro-fon kapatýyordu ve "Kürtçe olduðu düþünülendilde konuþma yaptýðý" kayda düþülüyordu.Ýþte komedi tam burada baþladý… Sanýklarmikrofonsuz dert anlatmaya çalýþtý, Kürtçe…Yargýç "Kürtçe olduðu düþünülen dil"i bir andaanlayýp onlara Türkçe cevaplar vermeyebaþladýðýnda bunca gerginliðin yaþandý salon-da defalarca gülüþmeler oldu… Yargýç bu dilinne olduðunu bilmiyordu, öyle yazdýrýyordututaða ama sanýklarla da diyalogu sürdüre-biliyordu… Bu komedi saatlerce sürdü…

Mahkemenin inadýný avukatlar ortaya koy-duklarý usta bir hamle ile kýrdýlar… Sanýklarbaþarýp söyleyebildikleri 3-5 cümleyi tek tek"müvekkilim Kürtçe konuþtu ve" diyerek

Türkçe'ye çevirisini tutanaklara geçirdiler.Sanýklarýn hemen hepsi savunmamýz hazýr,savunma yapmak istiyoruz demelerine rað-men, bir kez daha savunmalar tamamlana-madýðý(!) için davalar ertelenmeye devametti…

Ýþte tam da burada çok önemli insani birsürece daha tanýk olduk… Sanýklarý yaklaþýkyarýsý 2 yýla yakýn diðer kýsmý da 1 yýldanfazladýr cezaevinde bulunuyorlar. Hükümlüolmamalarýna raðmen açýk görüþ haklarý dayok… Bu nedenle mahkeme salonu bir neviaçýk görüþ yeri, akrabalar, eþ dost ordaiçerdekilerle yüz yüze konuþabilme þansýbulabiliyor, ama þanslý olanlar! Evet, þanslýolanlar çünkü salon bu kadar kalabalýk sanýklý,250 avukatlý bir dava için küçük geliyor vekýsýtlý sayýda izleyici davayý takip edebiliyor.Tam da burada herkesi yeniden hayretedüþüren sahneler yaþanýyor… Herhangi birkoþulda akrabalarýn, eþ dost arkadaþýn kavgaederek salona girmesi gerekirken, ailelerdýþarda boþ kalabilecek yeri sakince bekliyor-lardý. Davayý dýþardan gelenlerin takip etmesiiçin kalabalýðý içinden geçip salona giriþlerisýrasýnda nasýl olurda da tek bir kiþi tek bir sözsöylemez?! Öðlen arasýnda, davaya ara ver-ildiðinde ve salon dýþýna çýktýðýmýzda, salon-dan çýkarken etrafa bu gözle bakýp birininöfkelendiðini, tepki gösterdiðini aradýk amaboþunaydý, herkes devletin her türlü pro-vokasyonuna karþý olmasý gerekenden çokdaha fazla olgundu ve ortamda tek bir gergin-lik yoktu… Sanýklar da bir baþka haldiler…Kimi 2 yýla yakýn içerde, dava henüz baþlamýþama hepsi inadýna umutluydular, yüzlerindesürekli gülümseme ve pozitif bir enerji ilecelselerde bulunuyorlardý… 100 kusur kiþi tektek Kürtçe konuþmaya çalýþtý, söyleyebileceðiçok çok 4-5 cümleyi geçmeyecekti, en azýn-dan belli bir saatten sonra motivasyonundüþmesini beklemek boþunaydý, en son kiþimikrofonu eline alýncaya kadar her bir sanýksanki uzun uzun konuþacakmýþ gibi baþladýsözüne, kimse usanmadý, inadýna haklarýnýsonuna kadar zorladýlar ama her biri yalnýzca3 cümleyi geçmeyen konuþmalar yapabildilerancak bu kimsede yenilgi hissi uyandýrmadý,

tersine herkes için motivasyon oldu, sabýr vemotivasyona hayran kalmamak mümkündeðildi…

Avukatlar ise usanmadan tekrarladýlar,'savunma hakkýna izin vermiyorsunuz' diye,onlar da sabýrla mahkemeden adalet bekledil-er, zaten günün son konuþmalarýndan birindemahkemeyi en azýndan bugüne özgü, deðiþikbir þey yapamaya çaðýrdýlar, vicdanlý olmayaçaðýrdýlar. Evlerinde bodrumlarýnda cesetlerbulunanlarýn serbest býrakýldýklarý ama cep-lerinden çaký dahi çýkmayanlarýn 2 yýldýrgözaltýnda olunduðunu hatýrlatýp, vicdançaðrýsý yaptý Avukatlar, ama nafileydi…

Sanýklarýn profilleri de aslýnda ilginçti. Kimiçok yüksek oyla seçilmiþ belediye baþkanlarýidi, kimi belediyede çalýþan görevliler… 7avukat vardý aralarýnda, 3 te insan haklarýdernekleri yöneticileri… Bu son kategoridekilerasýlda diðer bir komedi. Eylemi gözlemlemek,rapor yazmak müvekkillerini savunmak içingerçekleþtirdikleri eylemlerden dolayý orday-dýlar ve orda kalmaya devam ediyorlar…

Dýþarýsý ise baþka bir trajedi idi… Eylemyapan onbinlerce insan üzerine tonlarca bibergazý atarak adeta bir meydan savaþýna girenpolis teþkilatýný gördük. Tam da ortaçað film-lerindeki gibi, polis, copu, gaz bombasý veplastik mermiler ile resmi rakamlara göre 40bin olan göstericilerin için daldý, (evet, tam dafilmlerde gördüðünüz gibi!) göstericileri kapalýalanlara sürdü ve burada üzerlerine gaz bom-basý attý, yani sokaðýn ortasýnda polis kendiyasasýný ve hukuðunu uygulayýp eylemekatýlan herkesi cezalandýrdý. Yalnýzca eylem-ciler deðil, gazeteciler, eylemi gözlemleyeler,orda olan herkes tonlarca gaz bombasýndanetkilendi…

Dediðim gibi Türkiye'nin demokratikleþtiði,özgürleþtiðini, AKP'nin iyi iþler yaptýðýnýsöyleyen her bir kiþinin mutlaka bu davalar-dan birine katýlmasý gerek, eminim ki fikrihemen deðiþecektir…"

Türkiye dýþýndan gelerek 13-14 Ocak'takidavayý izleyenler þöyleydi: Murat Kanatlý (YeniKýbrýs Partisi Yürütme Kurulu GenelSekreteri), Soren Sondergaard (AvrupaParlamenteri - GUE/NGL), Andrej Hunko (Die-Linke parlamenteri ve AKPM parlamenteri),Joseph Ryan (Westminister PiskoposlukBölgesi Barýþ ve Adalet Komisyonu Baþkaný),Nasser Butt (Liberal Demokrat MüslümanForumu Baþkaný), Omar Moore (Ýnsan HaklarýAvukatý), Sanja Karakaþ (Ýnsan HaklarýAvukatý), Eugene Schoulgin (Norveçli yazarve uluslararasý PEN sekreteri), AnnMargarethe Livh (Ýsveç Sol Partisi temsilcisi),Naile Aras (Ýsveç Sol Parti Temsilcisi),Antonello Pabis (Ýtalya Emekli Sendikasý tem-silcisi). Danimarka, Ýsveç, Hollanda, AlmanyaÝngiltere Elçilikleri de davaya çeþitli düzeylerdegözlemci gönderdiler…

Sanýklarýn tutukluluk hallerinin devamýnakarar veren mahkeme heyeti, duruþmayý önce18 Ocak'a erteledi, 2 günlük mahkemesürecinden sonra yeniden davalar 28 Ocaktarihine erteledi…

Avrupa Sol Partisi’nin ilk YürütmeKurulu toplantýsý gerçekleþti

Page 4: yenicag 21012011

HABER4 21 OCAK 2011 CUMA

Ýki Toplumlu Birleþik Kýbrýs Barýþ Ýnisiyatifi,Kýbrýs'ta sadece siyasi deðil ayný zamandainsan haklarý nedeniyle de anlaþmanýn acilbir gereklilik olduðunu vurgulayarak, 2011 yýlýiçerisinde kapsamlý bir anlaþmaya ulaþýla-bilmesi için gerçekçi bir zaman çerçevesibelirlenip görüþmelerin hýzýnýn artýrýlmasýnýistedi.

Süregelen ekonomik krizin üstesinden gel-menin tek yolunun adanýn yeniden birleþtir-ilmesi olduðunun giderek daha da belirgin-leþtiðini belirten Ýki Toplumlu Birleþik KýbrýsBarýþ Ýnisiyatifi, "toplum liderlerine ve siyasipartilere", "daha yapýcý bir yaklaþýmla potan-siyel bir anlaþmaya katkýda bulunmalarý"çaðrýsý yaptý.

Ýki Toplumlu Birleþik Kýbrýs Barýþ Ýnisiyatifi,bugün bir basýn toplantýsý düzenleyerek,2010 yýlýyla ilgili deðerlendirmelerde bulunduve 2011'le ilgili beklentilerini ortaya koydu.

Lefkoþa'da, ara bölgedeki Alman KültürMerkezi'nde düzenlenen basýn toplantýsýnda,hazýrlanan ortak açýklamanýn TürkçesiniKýbrýs Türk Öðretmenler Sendikasý (KTÖS)Genel Sekreteri Þener Elçil; Rumcasýný iseSosyoekonomik Çalýþmalar Enstitüsü'nünBaþkaný Takis Hadjidemetriou okudu.

2011 ÝLE ÝLGÝLÝ BEKLENTÝLERÝki Toplumlu Birleþik Kýbrýs Barýþ Ýnisiyati-

fi'nin 2011 ile ilgili beklentileri de özetle þöylesýralandý:

"Askeri bütçenin yarýya düþürülmesikonusunda görüþmelerin baþlamasý, birlik-lerin azaltýlmasý ve akabinde tamamenaskersizleþtirilme; ilave geçiþ kapýlarýnýnaçýlmasý ve ara bölgenin, karþýlýklý saygý veiþbirliði bölgesine dönüþtürülmesi içinharekete geçilmesi; Maðusa'daki yerleþimekapalý bölgenin, yerleþimcilere geri verilerekþehrin yeniden inþa edilmesi ve MaðusaLimanýnýn açýlarak BM yönetiminde gerçek-leþtirilecek kapsamlý bir anlaþma ile çalýþýrhale getirilmesi; toplumda her sektördeiletiþim ve iþbirliði programlarýnýn gerçekleþe-ceði çerçevede bir anlaþmaya varýlmasý veözellikle gençler ve eðitim yanýnda, iþ, kültürvs.. alanlara da geniþleyen bir að kurulmasý".

Açýklamada, Ýki Toplumlu Birleþik KýbrýsBarýþ Ýnisiyatifi'nin, Kýbrýs Türk sendikalhareketi ve 28 Ocak'ta gerçekleþtireceklerigenel grev ile eylemleri desteklediði de vur-gulandý.

TAM METÝN2011'de Kýbrýs Görüþmeleri ile ilgili, Birleþik

Kýbrýs Barýþ Ýnisiyatifi'nin Görüþleri Ýki toplumlu "Birleþik Kýbrýs" Barýþ Ýnisiyati-

fi'nin dikkat çekmek istediði noktalar, aþaðý-daki gibidir:

1. Kýbrýs sorununa iliþkin herhangi birçözüme ulaþýlamadan bir yýl daha geçmiþbulunmaktadýr. 40 yýlý aþkýn bir süredir,Kýbrýslýlar kendilerine söz verilen bir ilerlemeve çözümü beklemektedirler fakat, þimdiyekadar henüz bir sonuç alýnmamýþtýr. Bu nok-tada, çözümün aciliyeti bir abartma olarakgörülemez: Ýlerlemenin durmasýný BirleþmiþMilletler Genel Sekreterinin de onaylamasý,liderlere olan güvenlerini giderek daha fazlakaybeden ve hayal kýrýklýðýna uðrayanKýbrýslýlar tarafýndan þimdi daha da açýk þek-ilde görülmektedir. Eðer yakýn gelecekte her-hangi bir dönüm noktasý yaþanmazsa,karamsarlýk ve olumsuzluk daha da büyüyenbir hale gelecektir. Bizim görüþümüze göre,çözüme iliþkin ihtiyaç, her zaman olduðun-dan daha da acildir.

2. 2010da çözüm üretilmemesine raðmen,yine de önemli olumlu sonuçlarý daberaberinde getirmiþtir, ve bunlar anlaþýlýr vegeliþtirilebilir sonuçlar olmuþtur. 2010 YýlýnýnOcak ayý, Kýbrýs sorununun esasý olan yöne-tim konusunda gözle görülür bir ilerlemeningerçekleþtirildiði ay olmuþtur: Ýki toplumun

liderleri Hristofias ve Talat, ilk kez iki toplum-lu, iki bölgeli federasyon idaresindeki pay-laþýmlarý konusunda ilk kez bir uzlaþmayavardýlar. Bu, ileriye atýlmýþ çok önemli biradýmdýr ve kesinlikle azýmsanamayacakkadar deðerlidir. Sn Eroðlu'nun seçimöncesinde vermiþ olduðu vaatlere raðmen,daha evvel verilen kararlara baðlý kalmasýzorunluluðunun belirtilmesi de bir tesadüfdeðildir. Ýki lider olarak yaptýklarý songörüþmede, Eroðlu'nun yönetim konusundakigeri adým atýþýný, görüþmelerde önemli birhamle olarak görüyor ve onu, anlaþmayapýlan çerçeveye geri dönmesi için çaðýrýy-oruz. Bu önemli ilerlemeyi takiben, dahasonra da Ekonomi ve AB iliþkileri ile ilgilikonularda da geliþmeler olmuþtur. Bu uyum,halen iki taraf arasýnda taahhüt edilmektedirve þu anda bir çözüm anlaþmasýnýn köþetaþýnýn yerli yerine oturtulmasý da yenidendoðrulanmaktadýr.

3. 2010'un ilk çeyreðindeki hýz kaybý, 18Kasým 2010'da yoðun bir görüþme serisi pro-gramýna ve BM karargâhýndan çýkan olumlusonuca doðru yönlendirilmiþti.Toplumlararasý görüþmeler ise içinde bulun-duðumuz zaman içerisinde ilerlemekaydediyor. Ocak ayý sonuna kadarCenevre'de yapýlacak olan Yüksek Temastoplantýsý yine olumlu sonuçlarý da doðura-cak ve 2011 yýlýnýn ikinci yarýsýnda yapýlmasýumut edilen Uluslararasý Konferansýngerçekleþtirilmesine de vesile olabilecekgörüþmeler yapýlacaktýr. Yine de,görüþmelerin bu kadar uzatýlmasý ve iler-lemenin birkaç aydýr durmasý, iki tarafta dainsanlarýn karamsarlýða kapýlmasýna sebepolmuþtur. Ekonomik krizle beraber bugerçek, iki tarafý da etkilemiþ ve iþsizliðin art-masýyla birlikte milliyetçi ve ýrkçý gruplarýnkendilerini daha da göstermesi için biratmosfer de yaratmýþtýr. Özellikle dikkat çek-mek istiyoruz ki, ülkemizin kuzeyinde þuanda oldukça zorlaþan sosyo-ekonomikdurum, Ankara'nýn empoze ettiði sert dayat-malardan kaynaklanmaktadýr.

4. Süregelen siyasý çýkmaz ve boþluk, aþýrýsað ve Neo-nazi gruplarýn ýrkçýlýk, nefret,xenofobi ve hoþgörüsüzlük tohumlarýnýekmeleri için de bir fýrsat olmuþtur. Bir kýsýmsorumsuz polpülist siyasetçinin de desteðiile, þimdiki ekonomik krizin yarattýðý güvensi-zlik ve korkuyu da kullanarak, faþizm 60larýnsonu ve 70lerin baþýnda da olduðu gibi yineçirkin yüzünü göstermeye baþladý. KýbrýslýTürkler'in yanýnda, göçmenlerin de hedefalýndýðý Kýbrýs toplumu, sorunun kaynaðý gibigösterilmeye çalýþýlmaktadýr. Negative vexenofobik hava, birçok siyasetçinin de yükse-len aþýrý saðcýlýða karþý sesini yükseltmesini

de engellemeye baþlamýþtýr ve bu durum,yaklaþan milletvekili seçimlerini kaybetmekorkusu yüzünden de yaþanmaktadýr.

5. Kýbrýslý Türk müzisyen SertunçAkdoðu'nun geçen yýlýn Kasým ayýndaFinikoudes'te düzenlenen RainbowFestivali'nde býçaklanmasý, ýrkçý þiddetin,ýrkçý ve miliyetçi þövenist gruplarýn daha dacesaretlendiðini gösteren öneml bir týrmanýþnoktasýydý. Bu þiddetli eylemi kýnýyor veotoritelerin bu konuda ve ýrkçý þiddete karþýharekete geçmelerini ve ýrkçý nefretitetikleyen örgütleri yasaklamalarý için önlem-ler almalarýný talep ediyoruz. Ayný zamanda,Sertunç Akdoðu'ya tam destek vereceðimizive sempatimizi ifade ediyor, ýrkçýlýða, mil-liyetçiliðe karþý savaþýmýzý daha da yoðun-laþtýracaðýmýzý ve adamýzýn yeniden birleþtir-ilmesi için mücadele edeceðimizin altýnýçiziyoruz. Irkçýlarýn, milliyetçilerin ve neo-Nazilerin eylemlerini devam ettirmelerine izinvermemeye söz veriyoruz.

6. Türk takým Pýnar Karþýyaka'nýnLefkoþa'da APOEL ile yapmýþ olduðu basket-bol karþýlaþmasýnda Kýbrýslý Rum fanatiklertarafýndan saldýrýya maruz býrakýlmasý birdiðer kabul edilemez ve iðrenç saldýrýdýr. Bueylem, son 5 yýlda Kýbrýs'ta kendini gösterensosyal ve siyasi fenomenin bir birleþimidir.Ör: (a) Genellikle sporla, örneðin futbollaalakalý fanatizme dayalý þiddet, (b) etnik-ýrkçý ideolojiler, nerfet ve þiddet. Ýkiside,yukarýda belirtilen saldýrýda gerçekleþmiþtir.

7. Ayný zamanda, din hizmetleri de dahilher türlü insan hakkýnýn ihlal edilmesini dekýnýyoruz: Dinsel törenler ve ibadetlere saygýduyulmasý gerekmektedir. Dipkarpaz(Rizokarpao) ve Sipahi'de (Ayia Tria) "Noel"dini kutlama veya ibadetlerin engellenmesinide kýnýyoruz. Kaydý ihtirazý ile belirtmek istiy-oruz ki, Eroðlu'nun seçilmesinin ardýndan,Kýbrýs Türk toplumunda nefret, ýrkçýlýk ve milliþövenizm, genel aþýrý saðcý kurumlar vemedyada deðil, okullarda yeniden verilentarih kitaplarýnda da dikkat çekilmeye baþlan-mýþtýr. Eðitim sistemlerinin tüm bu þiddet,nefret, ýrkçýlýk ve milli þövenizmi içerenkavramlardan kendilerini arýndýrmlarýný, uzaktutmalarýný talep ediyoruz: Eðitim, barýþý,anlaþmayý, uzlaþmayý, iþbirliðini ve karþýlýklýsaygýyý teþvik etmelidir.

8. Kýbrýslý Türk ve Kýbrýslý Rumlar içerisin-deki negatif fenomenin yayýlmasýna, geciktir-ilen görüþmelere ve yavaþlamaya raðmen,BM Genel Sekreterinin de hemen dahiledilmesiyle birlikte, süregelen durum, yenifýrsat pencerelerinin açýldýðýný ve önemli birilerleme kaydedildiðini göstermektedir. Aynýzamanda, her iki toplumda da daha geniþkitleler, iki-toplumlu, iki-bölgeli federasyon ve

yeniden birleþtirilmiþ bir ada ile ilgili destek-lerini sürdürmeye devam etmektedirler.

Birleþik Kýbrýs Barýþ Ýnisiyatifi, ikitarafa da þu çaðrýyý yapmaktadýr:1. 2011 yýl içerisinde kapsamlý bir anlaþ-

maya ulaþýlabilmesi için, gerçekçi bir zamançerçevesi belirleyip görüþmelerin hýzýný arttýr-mak. Sadece siyasi deðil ayný zamandainsan haklarý nedeniyle, anlaþma acil birgerekliliktir. Hem Kýbrýslý Rumlar hem deKýbrýslý Türkler için; süregelen ekonomikkrizin üstesinden gelmenin tek yolununadamýzýn yeniden birleþtirilmesinin olacaðý,giderek daha da belirginleþmektedir. Bu þek-ilde, ekonomik geliþim, yeni iþ olanaklarý,yatýrýmlar ve ilerlemenin de yolu açýlacaktýr.

2. Bu baðlamda, iki toplumun liderlerine vetüm siyasi partilere, daha yapýcý bir yaklaþým-la potansiyel bir anlaþmaya katkýda bulun-malarý için çaðrý yapýyoruz.

3. Askeri bütçenin yarýya düþürülmesikonusunda görüþmelerin baþlamasýný ve bir-liklerin azaltýlmasýný ve akabinde tamamenaskersizleþtirilmesini talep ediyoruz: bu, hembarýþ için önemli bir adým hem de ekonomikaçýdan mantýklý bir hareket olacaktýr.

4. Ýlave geçiþ kapýlarýnýn açýlmasý ve arabölgenin, karþýlýklý saygý ve iþbirliði bölgesinedönüþtürülmesi için harekete geçilmelidir.

5. Maðusa'daki yerleþime kapalý bölgenin,yerleþimcilere geri verilerek þehrin yenideninþaa edilmesi ve Maðusa Limanýnýn açýlarakBM yönetiminde gerçekleþtirilecek kapsamlýbir anlaþma ile çalýþýr hale getirilmesi. Bu,her iki toplum için de önemli kazançlarsaðlayacak ve tüm alanlarda iþbirliði yapýla-bilmesini de beraberinde getirecektir.

6. Toplumda her sektörde iletiþim ve iþbirliðiprogramlarýnýn gerçekleþeceði çerçevede biranlaþmaya varmak. Özellikle gençler veeðitim yanýnda, iþ, kültür vs.. alanlara dageniþleyen bir að kurulmalýdýr.

Ýki Toplumlu Birleþik Kýbrýs Barýþ Ýnsiyatifi,bir kez daha Kýbrýslý Rum ve Kýbrýslý Türklerimobilize ederek, ortak amacýmýz olanadamýzýn yeniden birleþtirilmesi için liderleriolumlu adýmlar atmaya ve Kýbrýs sorununuönümüzdeki aylar içerisinde çözüme kavuþ-turmaya teþvik etmek istediði yönündekikararlýlýðýný vurgular. Bu baðlamda, KýbrýsTürk Sendikal hareketi ve 28 Ocak'ta gerçek-leþtirecekleri genel grev ve eylemleri tamanlamýyla desteklediðimizi ve dayanýþmaiçerisinde olduðumuzu bildiririz. Çözüm bulu-nana kadar, mücadelemizi yoðunlaþtýra-caðýmýzýn ve kitleleri hareketlendirmeyedevam edeceðimizin altýný çizeriz.

ÝKÝ TOPLUMLU BÝRLEÞÝK KIBRIS BARIÞ ÝNÝSÝYATÝFÝ “KIBRIS’TAANLAÞMANIN ACÝL BÝR GEREKLÝLÝK OLDUÐUNU” VURGULADI

Page 5: yenicag 21012011

HABER 521 OCAK 2011 CUMA

Evet, ne paketler gelip geçti buradan,Her gelen paket varlýðýmýzdan birþeyler

koparýp gitti,Her gelen paket ülkede çalkantýlara neden

oldu,Hükümetler bozuldu paketler yüzünden,Vekil pazarlarý kuruldu paketler yüzünden,Hükümetler kurduruldu paketler yüzünden,Grevler, protestolar, mitinler yapýldý,

Ama gel gör ki bu paketlerin gelmesi bitmedi,Bugünleri biz yýllar önce gördük ve uyardýk,YKP'nin doðuþu bu paketleri dayatýp toplumu yok etmek

isteyenlere karþý bir mücadeleyi içerir,YKP, bu memleket bizim, talimatla yönetilmeye hayýr diy-

erek kurulurken, bu ve benzeri paketlerin artýk dayatýlma-masý içindi,

Ve bu ve bunun gibi paketlerin artýk dayatýlmamasý içinolmazsa olmazý da Kýbrýs sorununun çözümünün þartolduðunu vurgulamaktaydý,

Bugün hala ayný þeyleri vurgulamaktadýr,Kýbrýs Türk toplumunun varlýðýna kast edenleri buradan

püskürtmenin yolu Kýbrýs'ta bir çözümden geçmektedir,

Bir çözüme ulaþmadan, herþeyleri ile bizleri abluka altýnaalýp boðmaya, yoketmeye çalýþanlardan kurtulmak zorgörünüyor,

Bu bakýmdan sürdürülmekte olan mücadelenin " Kýbrýstaçözüm ve barýþ" ana hedefi ile birleþtirilmesi zorunludur,

Sendikal platforumun baþlattýðý eylemler olmasý gerekeneylemlerdir,

Çünkü TC Yönetiminin þu an önde görünen temsilcisiAKP, acýmasýzca saldýrmaktadýr,

Kýbrýs Türk toplumunun yaþam seviyesini Anadoludaki birkasabanýn yaþam seviyesine çekmek için, kazanýlmýþ nekadar hak varsa elden almak için saldýrmaktadýr,

Onun için " paket geri çekilsin" ile bu iþ bitmez.Her þeyden önce bu paketin çekilmesi için kim yetkili?Kimden istendiði bilinmelidir,Ne deniyor, " UBP paketi geri çeksin".Allah aþkýna UBP'nin paketi geri çekmek için yetkisi,

iradesi var mý?Adamlara televizyon karþýsýnda hakaret etmektedirler,

umurlarýnda olmuyor,UBP'nin acenta olduðu bilinmemekte midir,O azaman hedef þaþýrtmaca yapýlmamalý, esas hedef

gözden kaçýrýlmamalý,Bu ve bunun gibi paketlerden kurtulmanýn yolu Kýbrýs

sorununun çözümünden geçer,O zaman pakete karþý mücadele Kýbrýs sorununun

çözümü ile birleþtirilmelidir,Kýbrýs sorununun çözümü pek çok sýkýntýyý giderecektir,En bnaþýnda TC Yönetimlerinin bu denli müdahale etme

fýrsatlarý ortadan kalkacak,Nerede ise bir milyonu bulan nüfus burada kalamayacak,Konu nüfus meselesinden açýlmýþken, biz nüfusun bu

denli arttýðýný söylerken, abarttýðýmýzý söyleyenler,

Küçük'ün geçtiðimiz günlerde söylediklerine baksýnlar,Ne dedi Küçük, nüfusumuz 600 bin civarýndadýr.Eh Küçük nüfusumuz 600 bin demiþse, rahat burada bir

milyon civarýnda nüfus vardýr,Dolayýsý ile sürdürülmekte olan mücadelede " nüfus"

konusu de hedeflerimiz arasýndaki ilklerden olmalýdýr,Bu ülkenin kuzey parçasýnda, yaþayabilecek kadar nüfus

olmuþ olsa, biz kendi kendimize yeteriz.Ne paralarýna ne pullarýna ihtiyaç dyulmaz,Bu nüfus deryasý içinde kaç kiþi kaldý Kýbrýslýlar ki!Olsa olsa en fazla 80 bin.Neyse þimdi önümüzde sendikalarýn baþýný çektiði bir

mücadele var,Pakete karþý olduðu görünen, ve ekonomik hususlarý

içerdiði sanýlan bu mücadele içinde pek çok siyasi husus-lar da vardýr.

Bu paketin içerdeði pek çok husus Kýbrýslýnýn varlýðýnýyok etmeye yöneliktir,

Buna karþý çýkmak siyasi bir tavýrdýr da ayný zamanda,Onun için bazýlarýnýn sunmaya çalýþtýðý gibi bunun siyasi

bir tavýr olmadýðý hikayesini geçelim ve açýk açýk bununRejime karþý bir baþkaldýrý olduðunun altýný çizmeliyiz,

Öyle veya böyle, uzun yýllaerdan sonra sokak yine can-lanmaya baþladý,

Cezayirde, Tunusta, Fransada, Yunanistanda ve dahapek çok ülkede sokak eylemleri ses getirmekte, iþbirlikçilerigeriletmektedir,

Bizde de sokak eylemlerine destek verilmeli ve esashedefin Kýbrýsýn ve Kýbrýslýlarýn yeniden bütünleþtirilmesiolduðu öne çýkarýlmalýdýr.

Rasýh

KeskinerNE PAKETLER GELÝP

GEÇTÝ BURADAN!

[email protected]

Ferdi dahil memnunolmadýlar ama neresiyalan?

Baþarýsýzlýk ortada.Hristofiyas'ýn yaptýklarýnýmuhalifleri anlatýyor. Onlaragöre Türklere karþýlýk bek-lemeden ve sonunda birþey alamadan tavizler ver-ilmiþ. Türkiye'nin Güney'e

de hakim olmasýna kapý açandönüþümlü baþkanlýk, çapraz oylamagibi þeyler meyanýnda ayrý uluslar arasýantlaþma yapma hakký ve garantilerkabul edilmiþmiþ. Hoþ kabul edildiðindebir þey deðiþmiyor ta ki kapsamlý birantlaþma yapýlsýn. Ancak Merkel debunu öðrenmiþ ve deðerlendirmiþ."Antlaþmaya kendimizi adadýk. Yýlsonuna kadar çözüm istiyoruz" diyenTürkiye ciddi bir karþýlýk vermemiþ vekendini çözüme de hazýrladýðýnýgösteren tek bir adým atmamýþ. Onuniçin Merkel haklý olarak Hristofias'ýnkarþýlýk görmediðini söylemiþ.

Bu söz Rum tarafýnda bayram havasýestirdi ve Merkel'in kendi demek iste-diðinin daha da kuvvetlisi dile getirildi.Basýn abarttý ve siyasiler kendi kafalarý-na göre beyanatlar verdi.

Tam Kýbrýs usulü tepkiler orada dadurmadý. Türk tarafýnýn þakþakçýsý genekendisi oldu. Partiler Merkel'e saldýrdý.Türkiye'de terbiye sýnýrlarý da aþýldý.Nerede o diplomasi ustasý Davutoðlutakýmý? Onlar þahsi sataþmalar dayaptý. Sanki Merkel'e sövseler dýþ iliþkil-erde bir adým ileri mi götüreceklerTürkiye'yi? Boþu boþuna Türkiye'yigene boþ konuþan kafadan atan hoyratbir ülke olarak sundular.

Almanya dýþiþleri Merkel'in açýkla-masýnda suçlama olmadýðýný veTürkiye'nin adýnýn geçmediðini imaeden yanlýþ tercümeden bahsedildi. Bu

da Türkiye'ye karþý birtutumdu. ÇünküTürkiye'nin adýnýngeçtiði haberleri hazýr-layanlar Rum basýnyayýn mensuplarý veola ki yorum þeklindeveren diplomasi idi.Onun için hatalý ter-cüme demek onlarýkollamaktý, Türkiye

kastedilmedi dememekle Türkiye'ninkastedildiði onaylanmýþ ve teyit edilmiþoldu.

Türkiye diplomasisi kendi kalesine degol atmýþ oldu. Batý zaten Türkiye'ninOsmanlý hayalleri gördüðünü düþünüy-or, bu hoyrat açýklamalar da budüþünceleri destekliyor. Davutoðlu iste-diði kadar bunun iþ birliðini kastettiðinisöylesin. Batýlý Türkiye'nin yeni yöne-timin Osmanlý rüyasý gördüðünü ve yol-unu þaþýrmasýnýn an meselesi olduðu-na her geçen gün bir az daha inanýyor.

Merkel açýklamalarla Türkiye'nin AByolunun devamýndan yana olduðunuvurgulamakla diplomasinin Avrupa'danasýl iþlediðinin örneðini de verdi.Ýsterse Türkiyeliler ilerleme yolundaçaðdaþ ilkelere baðlý kalmanýn üstün-lüðünü tadarlar, isterlerse sallanýp birde Osmanlý deðerleri deðerleri den-emesi yapar. Kendileri bilir. Ancakdünya nimetlerinin bu kadar tadýný alanvarken Türkiyeliyi susturup oturmakErdoðan'ýn da baþaracaðý iþ deðildir.

Mollalar her kaleye sýzmýþlar.Ellerinde kayýt aygýtlarý insanlarý fiþleyipemirler altýna almayý beceriyorlarmýþama Abdülhamit'i geçebilirler mi? O dajurnallerle fiþleyip insanlarý baský altýnaalmýþtý ama ansýzdan hayatý hep fiþlen-miþ olan askerleri gelip devirince fiþlilerkalmýþ o gitmiþti. O kadar ki baþ fiþliler-den olan Namýk kemal'e Paris'te yaþay-acaðý kadar bile maaþ baðladýðýný halabilemiyoruz. Onun için mollalaragüvenerek ümmet numaralarýyla dýþkazanýmlar elde edebileceklerini san-makla hata ederler.

Tabii ki komþu devletlerle adam gibidostluk kurma çabalarý olumludur.Ancak dostluk deyip de mahalleninkabadayýlýðýna soyunurlarsa yandýlardemektir.

Yandýlar dedim çünkü bizi yaktýlardaha fazla yanacak yerimiz kalmadý.

Yanmýþ olmasak bu kadar pýsýrýklýkolur muydu? Merkel doðruyu söylediama Tüm siyasilerden sadece YKP'denteyit gördü. Ferdi bile usta diplomataðzýyla "soruna yardýmcý olmadý" gibisözlerle milli çýkarlara destek oldu.Amma diplomasi esas yetilinin yerinede konuþabilen birisi anlamýndadýr.Söylediði boþsa veya yararý yoksa buaðýzlarýn kimseye faydasý olmaz.Nitekim ayni Ferdi sendikalarlaeylemdedir ve Türkiye'nin Kýbrýs poli-tikasýna ters düþmektedir. Gerçeðikonuþmayarak Merkel kadar bilegeliþmeleri deðerlendirememiþ bir safdurumuna düþmekle ana muhalefetpartisi olmuþ ama derin devlettenkokusundan konuþamayan biri arasýn-da sýkýþýp kalmýþtýr.

Biri daha bu gerçeði görürü gibikonuþur ama ondan da tepki görmedik.Durum derin devletin kelle götürdüðü1980'lerin ortasýndan bile daha kötüyegitti ki muhalefet de yabancýlara karþýbirlik berberlik içinde görünmeye mer-aklý oldu. Güya Annan planýna evetdemekle üstüne düþeni yaptý ve halabozdurup bozdurup onu harcamakolanaklý imiþ gibi hareket ediyorlar.Referandum onlarýn mazeretleri oldu.

Sanki Rumlarýn hayýr diyeceðindenemin olduðu için Türkiye'nin desteðindeevet çýktýðýný bilmeyen kaldý. Ammauyanýk batýlý hayýr diyen Rumlarýn lider-liðinin onlarý aldattýðýný da unutmadý.Yani Türkiye hayýr diyecek diye onlaraevet dedirten olsaydý Türkler onlarý halahoþ görürler mi idi? Sonuç hiç miönemsiz? Ne dediyse dedi þimdi deayni iyi niyetle hareket etmek bekleniryoksa evet uçar gider.

Uçtu gitti de zaten.Sen tek egemenliði Papadopulos'u

masaya getirmek sonra da Hristofias'ýoturtmak için kabul edeceksin amasonra tek uluslararasý kimlik tamamama iki egemenlik diyeceksen Annanplanýna evet demiþ olsan ne yazar?Görüþmelerden baþarý bekleyenlerkabul edilenlere saygý bekler. Sözünüinkar edenlere kimse olumlu bakmaz.

Alpay

Durduran

T E VT E V A Z UA Z U

D O S T Ç AD O S T Ç A

[email protected]

MERKEL DOÐRUYUSÖYLEDÝ

Sendikal Platform, ÖRP'yi protesto edip kapýsýna siyah çelenk býraktý

Alýnan ekonomik tedbirlerin geri çekilmesi içinmücadele veren Sendikal Platform, Özgürlük veReform Partisi'nin (ÖRP) Kýbrýs Türk ÖðretmenlerSendikasýný (KTÖS) eleþtiren açýklamasýnýprotesto etti.

Platform üyeleri ÖRP'ye karþý tepkilerini belirt-mek maksadýyla ÖRP'nin Genel Merkezininkapýsýna "Adalet ve Kalkýnma Partisinin MemuruTurgay Avcý" yazýlý siyah bir çelenk astý.

ÖRP Genel Baþkaný Turgay Avcý, TC BaþbakanýRecep Tayyip Erdoðan'ýn politikalarýný eleþtirenKTÖS Genel Sekreteri Þener Elcil'i istifaya daveteden bir açýklama yapmýþtý.

Kamu Çalýþanlarý Sendikasý (Kamu-Sen) GenelBaþkaný Mehmet Özkardaþ, ÖRP önündekieylemde, Platform adýna yaptýðý açýklamada,Sendikal Platformun 2011'i "Toplumsal Varoluþ"yýlý olarak ilan ettiðini anýmsattý ve "Toplumsalvaroluþ mücadelesinde kararlý ve azimliyiz. Bubaðlamda Sendikal Platform içerisinde olan her-hangi bir sendika baþkanýmýza karþý neredengelirse gelsin yapýlacak saldýrýlar Platformayapýlmýþ bir saldýrý olarak kabul edilecektir" dedi.

ÖRP Genel Baþkaný'nýn KTÖS Genel SekreteriÞener Elcil'e yönelik tepkisini kýnadýklarýný ifadeeden Özkardaþ, Platformda yer alan sendikalarýnmensuplarýna yöneltilecek tepkilere karþý duracak-larýný da kaydetti.

VAROÐLUKTÖS Genel Baþkaný Güven Varoðlu da, ÖRP

Genel Baþkaný Turgay Avcý'nýn uzun zamandýrKTÖS'ü hedef aldýðýný savundu ve "yakýþýksýzsaldýrýlara karþý birlikte olmayý görev bileceðiz"dedi.

Page 6: yenicag 21012011

HABER6 21 OCAK 2011 CUMA

19 Ocak, Çarþamba günü 10.00-12.00 saatleriarasýnda gerçekleþtirilen GÜÇ-SEN greveKTOEÖS, KTÖS, KTAMS, Kamu-Sen, YKP,Yeþil Barýþ Hareketi, Kýbrýs Türk Tabipleri Birliðive Maðusa Ýnisiyatifi yetkilileri de katýlarakdestek verdi.

Grev sýrasýnda limanda yürüyüþ gerçekleþtirengrevciler, "Ölüm Solumak Ýstemiyoruz", "ÜlkemizÇöplük Deðildir", "Hiç Bir Faaliyet SaðlýktanÖnemli Olamaz" yazýlý pankartlar açtýlar.

ÇETOGÜÇ-SEN Baþkaný Memduh Çeto grevde yap-

týðý konuþmada, Sendikal Platform tarafýndan2011'in "toplumsal varoluþ için mücadele yýlý"ilan edildiðini belirterek, bu mücadele yýlýnýnsadece maddi unsurlarý içermediðini, kültürü,çevreyi, tüm verileri ortaya koyarak mücadeleettiklerini ifade etti. Çeto, Mahkemeler ve TapuDairesi'nde baþlatýlan eylemleri destekleyenGümrük Dairesi çalýþanlarý olarak ilkin ekmesaiye gitmeme eylemi baþlattýklarýný, bugünde 2 saatlik grevle çevreye olan duyarlýlýklarýnýgöstermek istediklerini söyledi. Çeto, MaðusaLimaný'nýn Akdeniz'de gezen bütün gemilereaçýk olduðunu, gemilerin keyfiyetle limana gelipbir þeyler indirdiðini, bu gemilerle ilgili tahlil veyakontrol yapýlmadýðýný belirtti. KKTC'nin kanserde5'inci sýrada olduðunu söyleyen Çeto, devletin,ülkede yaþayan insanlarla bir deðeri olduðunukaydederek, "Hepimiz hasta olacaksak;yakýnýmýzda bir ilkokul var bu insanlarýn 18-20yaþlarýna geldiklerinde kanserden ölmelerinibekleyeceksek bu iþi yapmayalým. Ýktidar olanlarbunlarý ortaya koymak zorundadýrlar" dedi.

ÖZKALPSendikal Platform adýna konuþan Kýbrýs Türk

Orta Eðitim Öðretmenler Sendikasý (KTOEÖS)Genel Sekreteri Emin Özkalp de, ülkeyiyönetenlerin, Sendikal Platformun para içinmücadele yaptýðýný sandýklarýný belirterek"Demek ki hala daha Kýbrýs Türk'ünün esasmücadelesinin ne olduðunu bizi yönettiðini iddiaedenler anlamamýþ; onlar adýna utanç duyduk"diye konuþtu. Özkalp, Kuzey Kýbrýs havayol-larýnýn isminin dahi Kýbrýs Türkünün varlýðýnýinkar ettiði için toplumumuza hakaret anlamý

taþýdýðýný ve sadececoðrafyanýn adýný yazaraküzerinde yaþayanlarý yoksayan bir anlayýþý yansýttýðýnýda konuþmasýnda belirtti…

Platformun eylemlerinin"toplumsal varoluþa götüre-cek birer ateþ" olduðunusöyleyen Özkalp, KýbrýsTürkü'nün "sadece siyasikararlarla tüketilmemekteolduðunu" söyledi, hastalýk-larýn, kanserin çoðaldýðýný de çoðaldýðýnýbelirterek, Kýbrýs Türkü'ne maddi, manevi, siyasi,ekonomik zararý olan her þeyin karþýsýnda olduk-larýný kaydetti.

MAÐUSA ÝNÝSÝYATÝFÝMaðusa Ýnisiyatifi adýna basýn bildirisi okuyan

Dr. Okan Daðlý da, Maðusa Limaný'nýn uzun yýl-lardýr bölge için ciddi bir saðlýk sorunu halinegeldiðini, limanýn büyük bir kýsmý ve denizlerindökme yüklerle kirletildiðini, kentin bu yüklerintozlarýyla hastalýklarýn tehdidi altýna sokulduðunukaydetti. Daðlý, bölgede akciðer hastalýklarý, aler-jik hastalýklarýn ve kanser türlerinin hýzla arttýðýnýkaydederek, Maðusa'nýn bazý kanser türlerindeadada birinci sýrada olduðunu, bunun bir rast-lantý olmadýðýný belirtti. Daðlý, kapalý Maraþ böl-gesinin atýl ve terk edilmiþ halinin de birçokbulaþýcý hastalýðýn yayýlmasýna olanaksaðladýðýný da ileri sürdü. Daðlý, Maðusalimanýnýn içinde bulunduðu durumu þiddetleprotesto ettiklerini, yetkili mercileri acilen durumamüdahale etmeye çaðýrdýklarýný kaydetti.

SAHÝRYeþil Barýþ Hareketi Baþkaný Doðan Sahir de

konuþmasýnda, GÜÇ-SEN'in çok haklý bir kavgaverdiðini söyledi. Sahir, ihmaller ve istismarlarnedeniyle çevrenin büyük zarar gördüðünü,yaþam kalitesinin olumsuz etkilendiðini kaydetti.Sahir, ülkede ithal çevre sorunlarýyla da karþýkarþýya olunduðunu belirterek, baþkalarýnýn pislikleriyle yaþamak istemediklerini dile getirdi. Sahir, temiz bir çevre için GÜÇ-SEN'inmücadelesine destek verdiklerini de sözlerineekledi.

TABÝPLER BÝRLÝÐÝGrevde, Kýbrýs Türk Tabipleri Birliði'nin basýn

bildirisi de okundu. Bildiride, Kýbrýs'ýn kuzeyindeönemli çevre sorunlarý nedeniyle hava, toprak vesu kirliliði yaþandýðý ifade edildi.

Maðusa Limaný'ndaki çevre kirliliðinin hemülkeyi kirlettiði, hem de diðer atýklar için davetiyeçýkardýðý kaydedilen bildiride, çevre kirliliðinin,insan saðlýðýnda giderilemez bozulmalara sebepolduðu hatýrlatýlarak, yetkililer göreve davet edil-di, GÜÇ-SEN'in eylemine destek belirtildi.

Kýbrýs Türk Tabipleri Birliði Baþkaný Dr. SuphiHüdaoðlu imzalý açýklamanýn tamamý þöyle:

Kuzey Kýbrýs'ta önemli çevre sorunlarýnedeniyle; hava kirliliði, toprak kirliliði ve su kirlil-iði yaþanmaktadýr. Bu kirlilikleri azaltmasýgereken yetkililer: Özelde Maðusa limaný vegenelde tüm Kuzey Kýbrýs'ýn daha da kirlenme-sine sebep olmaktadýrlar. Gemilerin asbestlerininsökülerek tadilat yapýlmasý, çimento fabrikasýnýno bölgede çalýþtýrýlmasý, yanýk unlarýn ülkeyesokulmasýnýn ardýndan en son Mýsýr'dan yolaçýkan ve su aldýðý için yükünü gideceði ülkeyegötüremeyen geminin silikozlu olduðu söylenenyükünün yetkililer tarafýndan limana kabuledilmesi; hem yurdumuzu kirletmekte, hem dediðer atýklar için adeta davetiye çýkarmaktadýr.Kýbrýs Türk Tabipleri Birliði çevre kirliliðinin, insansaðlýðýnda giderilemez bozulmalara sebepolduðunu hatýrlatýr, bu sorunlarýn tekrar yaþan-mamasý için yetkilileri göreve davet ederiz.Liman çalýþanlarýnýn saðlýklý bir ortamda çalýþmahaklarý, Kuzey Kýbrýs'ta yaþayan her bireyin detemiz bir çevrede yaþama hakký olduðunu hatýrlatýr, Güç-Sen'in yapmýþ olduðu eylemidestekleriz.

KTÖS: Özür dileyecekolan biri varsa o daErdoðan'dýr

KTÖS Genel Sekreteri Þener Elcil,Erdoðan'ýn yaptýðý açýklamalarýn; Kýbrýs'tayaþanan gerçekleri ve Türkiye'nin Kýbrýs'lailgili gerçek niyetini ortaya koyduðugörüþünü ifade ederek, Erdoðan hüküme-tinin; "Kýbrýs Cumhuriyeti'nin siyasi eþitortaðý olan Kýbrýs Türk toplumunu hiçe say-dýðýný, siyasi iradesini yok etmek için adayanüfus yýðdýðýný, asimilasyon politikalarýnýileriye götürdüðünü, ekonomik paket adýaltýndaki siyasi dayatmalarla Kýbrýslý Türkleritoplumsal yok oluþa sürükleyip göçe zor-ladýðýný" söyledi.

"Merkel'in bu yaþanan gerçekleri ortayakoymasý ile baþlayan tartýþmada Erdoðan'ýnözür talep etmesi ve kendilerini barýþ isteyentaraf olarak ortaya koymasýnýn tam bir siyasiçarpýtma olduðunu" belirten Elcil, "bu konu-da Erdoðan'a Türkiye'nin Kýbrýs'ta bulun-masýnýn, 1974 yýlýnda Kýbrýs Cumhuriyeti'ninbozulan anayasal nizamýný tekrardan tesisetmek ve Kýbrýs Cumhuriyeti'nin toprakbütünlüðünü korumak için garantörlüksorumluluðu çerçevesinde olduðunu hatýrlat-mak istediðini" dile getirdi.

Konu ile ilgili açýklama þöyle:Almanya Baþbakaný Sn. Angela Merkel'in

adamýzý ziyareti sýrasýnda yaptýðý açýkla-malar ve sonrasýnda TC Baþbakaný Sn.Recep Tayyip Erdoðan'ýn yaptýðý deðer-lendirmeleri ilgiyle izlemekteyiz.

Sn.Erdoðan'ýn yaptýðý açýklamalar,Kýbrýs'ta yaþanan gerçekleri ve Türkiye'ninKýbrýs'la ilgili gerçek niyetini ortaya koymak-tadýr. Sn. Erdoðan, Kýbrýs Cumhuriyeti'ninsiyasi eþit ortaðý olan Kýbrýs Türk toplumunuhiçe sayan, siyasi irademizi yoketmek içinadamýza nüfus yýðan, asimilasyon poli-tikalarýný ileriye götürüp her köþeye cami vekülliye diken, "ekonomik paket" adý altýndakisiyasi dayatmalarla Kýbrýslý Türkleri toplum-sal yokoluþa sürükleyip göçe zorlayan TCdevleti ve AKP hükümeti deðilmiþ gibidavranmaktadýr. Sn. Merkel'in bu yaþanangerçekleri ortaya koymasý ile baþlayantartýþmada Sn. Erdoðan'ýn özür talep etmesive kendilerini barýþ isteyen taraf olarakortaya koymasý ise tam bir siyasi çarpýt-madýr.

Bu anlamý ile TC Baþbakaný Sn. RecepTayyip Erdoðan'a Kýbrýslý Türkler olarak bazýgerçekleri hatýrlatmakta yarar görmekteyiz:

Türkiye, 1960 Kýbrýs Cumhuriyeti kuruluþantlaþmalarýna göre Yunanistan ve Ýngiltereile birlikte Kýbrýs Cumhuriyeti'nin garan-törüdür. Bu amaçla 1974 yýlýnda KýbrýsCumhuriyeti'nin bozulan anayasal nizamýnýtekrardan tesis etmek ve KýbrýsCumhuriyeti'nin toprak bütünlüðünü koru-mak için garantörlük sorumluluðuçerçevesinde Kýbrýs'ta bulunmaktadýr. Sn.Erdoðan bilmelidir ki Kýbrýs'a nüfus aktar-mak, adayý bölüp ayrýlýkçý yapý kurmak,Rum mülklerini TC vatandaþlarýna paylaþtýr-mak baþta olmak üzere uluslararasý hukuðaaykýrý olarak Kýbrýs'ta gerçekleþtirdiklerinizgarantörlük görevleri arasýnda yoktur.Bunlarý size hatýrlattý diye Sn. Merkel'e kýz-manýz, onu bilgisizlikle suçlamanýz Kýbrýs'tayaþanan gerçekleri gizleyemez.

2004 yýlýnda Annan Planý'na adanýnkuzeyinden çýkan yüzde altmýþ beþ evetoyunun üzerine yatýp hiçbir adým atmayan"bir çakýl taþý vermedik bir asker çekmedik"diyenin kendiniz olduðunu ne çabuk unut-tunuz. Çözüm ister görünüp, çözümsüzlüðeoynayan politikalarýnýza Kýbrýslý Türkler kan-madý kanmayacaktýr.

Kýbrýs'ýn sahibinin bu adada yaþayan tümKýbrýslýlar olduðunu unutarak "Kýbrýs'tan birgram bile vermeyiz" diyerek gerçek niyetinizibir kez daha ortaya koymaktasýnýz. Hangihakla bizim topraðýmýzýn pazarlýðýný yapýyor-sunuz?

Kýbrýs sizin babanýzýn malý deðildir. Bilinmelidir ki, çözüm isteyip çözümsü-

zlüðe oynayan politikalarýnýzla KýbrýslýTürkleri asimile etmek ve göç ettirmeyedönük dayatmalarýnýzla siyasi irademizi yokeden icraatlarýnýzdan dolayý özür dileyecekbiri varsa o da sizsiniz.

DAÜ - SEN, yaptýðý açýklama ile DAÜRektörlüðü ve Vakýf Yönetim Kurulu'nunuzlaþýya varýlan konularda taahhüt ettik-lerini yerine getirmemekle suçladý.Açýklama þöyle:

"DAÜ-SEN daha önce iþveren temsilcisiolan DAÜ Rektörlüðü ile yürüttüðügörüþmelerde birçok kez uzlaþý noktasýnavarmýþtýr, fakat VYK ile görüþeceðim diyezaman isteyen Rektörlük varýlan uzlaþýnoktasýndan hep vazgeçmiþtir. Ardýndan iseVYK ve Rektörlük hukuk dýþý uygulamalarý haya-ta geçirmiþtir.

Herkesin hatýrlayacaðý gibi, geçtiðimiz Aralýkayýnda DAÜ-SEN Baþkaný Sayýn Hasan Altýok,DAÜ VYK'nin yetkili temsilcisi olarak SayýnAbdullah Öztoprak ve Eðitim Bakanýmýz SayýnNazým Çavuþoðlu, DAÜ Üniversite ÖncesiEðitim Kurumlarýnýn sorunlarýnýn çözümü içinuzlaþýya varýldýðýný BRT ekranlarýndan ortak biraçýklamayla kamuoyuna müjdelemiþlerdi. Dahasonra ise VYK varýlan anlaþmayý ben-imsemediðini söylemiþ ve uzlaþý zeminini boz-muþtu. Bu anlayýþla, DAÜ'nün sorunlarý çözüm-süz olarak bugüne kadar taþýnmýþ, hatta üzerler-ine yenileri eklenmiþ oldu.

Gelinen noktada, geçtiðimiz Pazartesi, DAÜ-SEN süresiz grevin eþiðinde olduðunu duyu-rarak son uyarý grevini gerçekleþtirdi. Pazartesigerçekleþen grevin ardýndan Salý günü saat11:00'de Ýþveren temsilcisi olarak DAÜRektörlüðü, çalýþanlarýn temsilcisi olarak DAÜ-SEN Yürütme Kurulu, Üniversite Yönetim Kurulu(ÜYK) tarafýndan iyi niyet misyonu ilegörevlendirilmiþ Mühendislik, Eðitim ile Ýþletmeve Ekonomi Fakülteleri dekanlarýnýn arabulucu-luðunda görüþme masasýna oturdular.

11 maddelik gündemin mevcut Toplu ÝþSözleþmesi (TÝS) ihlalleri ile ilgili olan 9 maddesitoplantýda görüþüldü ve 7 madde üzerindeuzlaþýya varýldý. Geriye kalan 2 maddenin iseTÝS görüþmelerinde yeniden ele alýnmasýnakarar verildi. Rektörlük ile Sendikamýz arasýnda-ki uzlaþýlan ve VYK onayý gerektiren 3 madde,Rektörlüðün baþkanlýðýný yaptýðý ÜYK tarafýn-dan 11 Ocak 2011 tarihinde oybirliði ile kararabaðlandý. Grev sebebi olarak görülen esassorunlarda VYK'nýn yetkilendirdiði Rektörlük vesendikamýzýn uzlaþýya varmasý hem üniver-sitemizde hem de ülke kamuoyunda pozitif birhava yaratmýþtý. Sendikamýzýn da onayý olan veÜYK'nýn onayladýðý uzlaþý belgesi 12 Ocak tari-hinde Rektörlük önergesi olarak VYK'ya sunul-muþtu. Maalesef, süresiz grevin eþiðinde bulu-nan DAÜ'de varýlan uzlaþýnýn onaylanmasý içinVYK olaðan toplantý günü olan Perþembe günü(13 Ocak 2011) nisap sorununu gerekçe göster-erek toplanmamýþtýr. VYK Baþkaný Sayýn EþberSerakýncý ise varýlan uzlaþýdan haberdarolmadýðýný iddia ederek, bu uzlaþý metnini ben-imsemediðini ve deðiþtirilmesi gerektiðini DAÜ-SEN'e bildirmiþtir. Bu geliþmelerin ardýndan 17Ocak 2011 tarihinde ilk kez DAÜ-SEN, VYK veRektörlük bir araya gelmiþtir. Bu toplantýda VYK,

Rektörlük ile Sendikanýn antlaþtýðýkonularla hemfikir olmadýðýný ortayakoymuþtur. Ne kadar ilginçtir kiRektörlük ise Sendikayla uzlaþtýðýkonularda þerhi olduðunu ifadeetmiþtir.

Açýkca belli olmaktadýr ki Rektörlükve VYK, Sendikamýz ile anlaþmamaküzere anlaþmýþ, çalýþanlarýmýzla adetaalay etmekte ve DAÜ ile adeta oyun

oynamaktadýrlar.DAÜ-SEN sorunlarýn çözümü noktasýnda aciz

kalan, birbiri ile diyaloðu kopmuþ, sözlerininarkasýnda durmayan, dün evet dediklerini bugünkabul etmeyen DAÜ Rektörlüðü ile VYK'yý, bugayri ciddi tutumlarýndan dolayý þiddetle kýna-maktadýr. DAÜ-SEN görüþme masasýndauzlaþýya varýlan konularýn arkasýndadýr veÜYK'nýn konu ile ilgili oybirliðiyle aldýðý veÜniversitenin genel iradesini temsil eden kararýdesteklemektedir. DAÜ-SEN'e ve Üniversitemizeyakýþan da budur. Ancak Üniversitemize yakýþ-mayan, verdikleri sözlerin ve attýklarý imzalarýnarkasýnda durmaktan aciz yöneticilere sahipolmaktýr. Açýkça belli olmaktadýr ki verdikleri söz-lerin arkasýnda durmayan Hükümetin uzantýsýolarak DAÜ Yönetimi emir aldýklarý makamlarýnizinden gitmektedirler. Kamuoyumuz þunuaçýkça görmelidir ki bundan sonra DAÜ'deyaþanacaklardan sorumlu olacak olan DAÜ VYKve Rektörlüktür. Çalýþanlarýmýz, Üniversitesinesahip çýktýðýný bir kez daha gösterecektir.Sendikamýz, iþçi, memur, akademisyen, öðret-men, taksici, çiftçi, esnaf, tüm emekçi kardeþler-imizle birlikte, aklýn ve vicdanýn düþmaný olananlayýþ ve bu anlayýþýn tüm uzantýlarýyla sonunakadar mücadele etmekte kararlýdýr"

Güç-Sen, Maðusa limanýndaki kirliliðekarþý eylem gerçekleþtirdi...

DAÜ-SEN: “Aklýn ve vicdanýn düþmaný olan anlayýþ ve bu anlayýþýntüm uzantýlarýyla sonuna kadar mücadele etmekte kararlýyýz”

Page 7: yenicag 21012011

HABER 721 OCAK 2011 CUMA

BM Genel Sekreteri'nin Kýbrýs Özel DanýþmanýAlexander Downer, Kýbrýs müzakerelerinin onyýllardýr sürdüðünü, bunun bir sonuca getir-ilmek durumunda olduðunu söyledi.

BM diplomatý, geçmiþteki hatalarý tekrarla-manýn, geçmiþi etkili konuþmalarla tekrarla-manýn bir anlamý olmadýðýný ifade ederek,gelecekte bir anlaþma olmasý için bazý poli-tikalarýn deðiþmesi gerektiðini vurguladý.Downer, "Eski politikalar baþarýsýz oldu, yanibaþarýsýzlýklarý tekrarlamanýn da bir anlamýyok" dedi.

Downer, eðer bir anlaþmaya varýlabilirse,bunun tüm dünyada yanký yaratacaðýný kayd-ederek, bir anlaþmaya varýlmasýnýn muazzambir baþarý olacaðýný kaydetti. Kýbrýs'ta birçözüme ulaþýlmasýnýn sadece Kýbrýslýlarýn deðiluluslararasý toplumun da çýkarýna olduðunukaydeden Downer, Kýbrýs'ýn küçük bir ada ola-bileceðini, nüfusunun dünya standartlarýnagöre az olabileceðini ancak anlaþmaya ulaþýla-bilirse yaratacaðý etkinin büyük olacaðýný söyle-di.

Downer, BM Genel Sekreteri'nin, Cenevre'degelecek hafta gerçekleþecek zirvenin birprosedürden ibaret kalmamasýný ve özlü birgörüþme olmasýný arzuladýðýný belirtti.

Eroðlu, 19 Ocak, Çarþamba günü , BM GenelSekreteri'nin Kýbrýs Özel Danýþmaný Alexander

Downer'ý kabul etti.Görüþmeden sadece görüntü alýnmasýna

imkan saðlanýrken, çýkýþta basýn mensuplarýnýnsorularýný yanýtlayan Downer, þu anda ikikonuya hazýrlýk yaptýklarýný, bunlardan birininCuma günkü liderler görüþmesi, diðerinin isegelecek hafta Cenevre'de BM GenelSekreteri'nin de katýlacaðý üçlü zirve olduðunusöyledi.

BM Genel Sekreteri Ban ki Moon'unCenevre'deki görüþmenin sadece bir prosedür-den ibaret kalmasýný istemediðini ve özlü birgörüþme arzuladýðýný kaydeden Downer,"Müzakerelerde ivmenin ileriye doðru gitmesinekatký yapmak istiyor" dedi.

Ban'ýn Cenevre görüþmesini beklediðini kayd-eden Downer, üçlü zirvenin "çok önemli veyararlý bir görüþme olmasý potansiyeli bulun-duðunu" söyledi.

Downer, son bir kaç haftada görüþmelerdeilerleme olduðunu, iki tarafýn da öneriler arasýn-da köprü kurmak ve aradaki mesafeyi kapa-mak için çaba gösterdiðini ifade ederek, yakýn-laþma olan ve boþluklarýn daraldýðý birçok konubulunduðunu belirtti.

Taraflarýn çok iyi bilinen ve geçmiþe dayanan"geleneksel" pozisyonlarý bulunduðunusöyleyen Downer, iki tarafýn da bugünlerdegerçek bir çaba içinde bulunduðunu ve BM'nin

buna saygý gösterip memnuniyet duyduðunu,Genel Sekreter ile görüþmeye kadar yapacak-larýnýn en iyisini baþarmalarýný istediklerini ifadeetti.

Ýki tarafýn gösterdiði çabayý görmemenin,kabul etmemenin, deðerini vermemenin haksý-zlýk olacaðýný kaydeden Downer, görüþmelerebir zaman limiti konulup konulmayacaðýnailiþkin bir soru üzerine, Cenevre'de liderlerinsöyleyeceklerine bakmak gerektiðini ifadeederek, bugün Eroðlu ile görüþtüðünü, RumYönetimi Baþkaný Hristofyas ile de bu akþamgörüþeceðini belirtti.

CENEVRE DOWNER'IN SUNACAÐI RAPORA GÖREÞEKÝLLENECEK...Downer, yapýlan bu görüþmeler temelinde

Ban'a rapor sunacaðýný kaydederek, GenelSekreter'in bu çerçevede gelecek haftakigörüþmeyi þekillendireceðini ifade etti.

BM'nin Kýbrýs konusundaki rolünüdeðiþtirmediðini kaydeden Alexander Downer,ancak, Kýbrýs müzakerelerinin on yýllardýrsürdüðünü, bunun bir sonuca getirilmek duru-munda olduðunu söyledi.

Downer, eðer bir anlaþmaya varýlabilirse,bunun tüm dünyada yanký yaratacaðýný kayd-ederek, bir anlaþmaya varýlmasýnýn muazzambir baþarý olacaðýný kaydetti.

Kýbrýs'ta bir çözüme ulaþýlmasýnýn sadeceKýbrýslýlarýn deðil uluslararasý toplumun daçýkarýna olduðunu kaydeden Downer, Kýbrýs'ýnküçük bir ada olabileceðini, nüfusunun dünyastandartlarýna göre az olabileceðini ancakanlaþmaya ulaþýlabilirse yaratacaðý etkininbüyük olacaðýný söyledi.

Downer, "Yakýn gelecekte bir çözüm içingerçekten umutlu musunuz" þeklindeki soruüzerine, bunun umuttan öte insanlarýn üzerindeçalýþtýðý bir þey, ulaþmak için liderlik ve karar-lýlýk gösterdikleri bir þey olduðunu ve bununkolay olmadýðýný kaydetti.

Alexander Downer, "En zoru da þu; bununyapýlamayacaðýna inanan bir kamuoyu var,Kýbrýs müzakereleri konusundaki tartýþmalarý,çözümleri, çözümsüzlükleri duymaktan yorul-muþ... Liderliðin insanlara bir çözüme varýla-bileceði yönünde ilham vermesi ve bunu yap-mak için her türlü çabayý göstermesi gerekiyor"dedi.

BM diplomatý, geçmiþteki hatalarý tekrarla-manýn, geçmiþi etkili konuþmalarla tekrarla-manýn bir anlamý olmadýðýný da ifade ederek,gelecekte bir anlaþma olmasý için bazý poli-tikalarýn deðiþmesi gerektiðini söyledi.

Downer, "Eski politikalar baþarýsýz oldu, yanibaþarýsýzlýklarý tekrarlamanýn da bir anlamýyok" dedi.

Downer: "Eski politikalar baþarýsýz oldu, yenilenmelerine gerek yok"

Dilek Kurban - Radikal

Bu saatten sonra KCKdavasýný olumlayan,meþrulaþtýran, savunanherhangi bir sözün hükmüolamaz. Hele ki, davanýngörüldüðü Diyarbakýr ÖzelYetkili 6. Aðýr CezaMahkemesi'nde sergilenentiyatroyu yerinde gözlemle-memiþ, yargý eliyle'gözümüzün önünde'gerçekleþen bu adaletsi-zliðe tanýklýk etmemiþlerinsözünün. Ne BDP'yiözgürleþtirmekten demvuranlarýn sözünün deðeriolabilir ne KCK sanýklarýnýn PKK ile iliþkili olduk-larýnýn.

Ülkelerin tarihlerine geçen siyasi davalar vardýr.Ceza yargýsýnýn rayýndan çýktýðý, adaletin ne usulne esas açýsýndan tecelli ettiðinin ve bununzaten beklenmemesi gerektiðinin bilindiði,davanýn sonunda verilecek kararýn baþtan belliolduðu, iddianamenin yerini bulmasý gereken birâdetten ibaret olduðu, adil yargýlanma ilkesinigözetmek zorunda hissetmeyen mahkemeninyasalarý ve anayasayý açýkça çiðnediðidavalardýr bunlar. ABD'deki Sacco ve Vanzetti ileEthel ve Julius Rosenberg davalarý gibi. KCKdavasý, ABD toplumu ve yargýsýnýn bugünutançla andýðý -ancak sanýklar 'terör þüphelisi'Müslümanlar olduðunda aynýsýný yapmaktançekinmediði- bu davalarýn Türkiye'deki örneði.Yargýmýzýn uluslararasý utanç davalarý liter-atürüne güzide katkýsý.

Diyarbakýr mahkemesinde bir gün KCK davasý hakkýnda ne kadar okumuþ, sanýk

avukatlarýyla ne kadar konuþmuþ olsam vedavanýn siyasi olduðuna dair ne denli güçlü birhissiyatým ve kanaatim oluþmuþ olsa da o salon-da yaþananlara tanýklýk etmek, meselenin benimiçin geri dönülmez biçimde netleþmesini saðladý.Ben, bu davayý 'anladým.' O duruþma salonundaaslýnda neyin/kimin, neden yargýlandýðýný, budavanýn ne menem bir 'dava' olduðunu gördüm,belledim.

Bütün bir gün boyunca, mahkeme baþkanýnýnsinirleri alýnmýþçasýna sakin, güler yüzlü ancakgünün sonunda umursamaz ve uzlaþmaz tavrýný,Kürtçe savunma meselesi üzerinden cereyaneden absürt diyaloglarý, kendilerini anadillerindesavunmak isteyen sanýklarýn ikinci cümlelerindemikrofonlarýnýn susturulmasý karþýsýndasergiledikleri vakarý, mahkeme heyetinin davada-ki usulsüzlüklere yýlmadan iþaret ederek adeta'ceza yargýlama usulüne giriþ dersi' verenavukatlarýn talepleri ile birbiri ardýna yaptýklarý

olaðanüstü savunmalar karþýsýnda içine düþtüðüaczi izledim.

Türkiye'nin ceza yargýsýnýn ne denli adaletsizolduðunu, bu adaletsizliðin, avukatlarýn, adliyel-erde soðuk odalarda bekletilen sanýklara elektrikliýsýtýcý verilmesi ve CMUK'un amir emri uyarýncaduruþma tutanaklarýnýn sanýk avukatlarýna tebliðedilmesi gibi en makul taleplerinin dahi reddedil-erek veya görmezden gelinerek anbean yenidenüretildiðini gördüm.

'Bu ülke için yeni bir þey yapýn' Emin Aktar, duruþmanýn sonunda mahkeme

heyetine böyle seslendi. 21 aya varan süreboyunca tutuklu olan 104 sanýðýn tahliyesinitalep ederken bütün dünyanýn gözünün üzerindeolduðu bu tarihi davada taþýdýklarý sorumluluðuhatýrlatarak Türkiye'nin AHÝM'de adil yargýlanmahakký ihlali 'þampiyonu', bu davanýn bu haliyleStrasbourg'dan dönmesinin kesin olduðunaiþaret ederek Mahkeme heyetine Hizbullahsanýklarýný hatýrlattý avukatlar. Herhangi bir þiddetolayýna bulaþmamýþ, suç iþlememiþ, 'üzer-lerinden bir çaký dahi çýkmamýþ' insanlarýn,sadece siyasi faaliyetlerinden dolayý tutukluluk-larýnýn devamýnýn toplumun vicdanýný yaral-adýðýný, adalete güvenini sarstýðýný belirttiler.Hâkime, tutukluluklarýn devamýnýn Yargýtay'ýnaçýk içtihadýný ihlal ettiðini hatýrlattýlar. "Artýksalýverirler" diye geçirirken içimden, "Talebindeðerlendirilmesine gerek görülmedi" dedihâkim.

Yani, özel yetkili aðýr ceza mahkemesindesanýksanýz, hele ki Kürtseniz, siyaset yapýyor-sanýz ve konjonktür uygunsa, oradan çýkýþ yok.Veya insan haklarý avukatýysanýz ve müvekkil-leriniz sonucu baþtan belli siyasi davalarýn sanýk-larýysa, ne denli nitelikli ve zeki olursanýz olun,karþýnýzdaki hâkimin nezdinde yaptýðýnýz savun-malarýn zerre kadar deðeri, etkisi olmayacaktýr.Ta ki, 'birileri' adaletin artýk tecelli edebileceðinehüküm verene kadar.

KCK davasýný anlamak için tek celse yeterUðradýðý silahlý saldýrý sonucu 4 yýlönce Genel Yayýn Yönetmeniolduðu Agos'un önünde hayatýnýkaybeden ve dava aþamalarýndan,soruþturmaya kadar bütün sürecidevletin örtmesi sonucu olay olanHrant Dink için, binlerce kiþi vurul-duðu yerde buluþtu. Slogan aynýydý:Hepemiz Hrant'ýz hepemizErmeniyiz… Hrant için adalet…

Türkiye'deki karanlýk cinayetlerinson kurbaný Ermeni Gazeteci HrandDink'in ölüm yýldönümünde yine bin-lerce kiþi Agos Gazetesi Önündebuluþtu. Sessiz bir isyana dönüþeneylemde duygulu anlar yaþanýrken,cinayetin devlet dairelerindeörülmesinden dava aþamalarýna kadar uygu-lanan bütün sürece tepki gösteren 'Hrant'ýnArkadaþlarý' alkýþ ve sessizlikle devlete, "Asýlsorumlularý bul" çaðrýsýný yineledi.

Hrant Dink resimleri "Unutmayacaðýz affet-meyeceðiz" yazýlý pankart ile, "4 yýldýr Hrantyok", "4 yýldýr yüzleri yürekleri yok", "4 yýldýrmeclis yok, yargý yok Hrant yok" yazýlý lolipopve dövizler taþýyarak, "Hepimiz Hrant'ýz hep-imiz Ermeniyiz", "Yaþasýn Halklarýn kardeþliði"ve "Faþizme inat kardeþimsin Hrant","Faþistler vuruyor AKP koruyor"sloganlarý atanbinlerce kiþiTaksim, Þiþli,Kurtuluþ ve diðertüm yönlerden Agosgazetesi önüne aktý.

Aralarýnda yazarVedat Türkali, gazete-ciler Oral Çalýþlar,Cengiz Çandar veUður Mumcu'nun oðluÖzgür mumcu, BDP'limilletvekilleri Akýn Birdalile Sebahat Tuncel, Ufuk Uras, Sýrrý SüreyayÖnder, Zeynep Tanbay, Ferhat Tunç, HalukLevent, Süleyman Çelebi, yüzlerce sanatçý,akademisyen ve binlerce vatandaþýn katýldýðýeylemde, Hrant'ýn vurulduðu yere karanfillerbýrakýldý.

Ermenice ve diðer birçok dilde þarkýlarýnAgos camýndan çalýndýðý eylemde, daha öncefaili meçhul cinayetlerde hayatýný kaybedenonlarca aydýnýn aileleri de hazýr bulundu.Hrant'ýn eþi Rakel ve diðer akrabalarýnýn dakatýldýðý eylemde yapýlan konuþmalardaTürkiye'nin içinde bulunduðu kaotik durum ileaydýnlatýlmayan cinayetlerin sorumlusunundevlet olduðu vurgulanarak, asýl suçlularýnbulunup yargýlanmasý istendi.

Bülent Aydýn'ýn yaptýðý sunumla baþlayaneylemde hazýrlanan metni seslendiren Abdi

Ýpekçi'nin kýzý Nüket Ýpekçi adalet kurumlarýnaseslenerek, "4 yýldýr sorduðumuz sorularmahkeme salonundan içeri girmiyor. Her þeysözde kalýyor. Artýk kalmasýn" dedi.

Eylem sýrasýnda kartondan yapýlmýþ tabutlarmeydanda elden ele dolaþtýrýlýrken, failimeçhullerle hayatýný kaybeden Abdi Ýpekçi'den,Ahmet Taner Kýþlalý'ya, Ugur Mumcu'dan MusaAnter'e kadar onlarca kiþinin isimleri alkýþ seliarasýnda okundu.

MAHKEMELERE VE MEZARLIKLARAGÝDÝYORUZ

Öldürülen Milliyet Gazetesiningenel Yayýn Yönetmeni AbdiÝpekçi'nin kýzý Nükhet Ýpekçikonuþmasýnda, Rakel Dink'ingeçtiðimiz yýl yaptýðý konuþ-maya atfen, "Biz 4. Kez bura-dayýz. Artýk akraba olduk. Bizbu cinayetin insanlýða karþýiþlenmiþ suçlar arasýndaolduðunu biliyoruz. Hrant

için adalet için büyük bir aile olarakburadayýz. Artýk akraba olduk. Ancak bütünsorularýmýz havada kalýyor. Biz bu cinayetlerininsanlýk suçu olduðunu söylüyoruz. Ancakhiçbir sorumuz mahkeme kapýsýndan salonagirmiyor" dedi.

"Bu dünyanýn camýný çerçevesini daðýtmakistiyoruz" ifadelerini hatýrlatan Ýpekçi, "Bizimyerimizde olsanýz ne yapardýnýz. Biz yýllardýr birtek mahkemeler ve mezarlýklara gidiyoruz.Davada ismi geçenlere soruyoruz" diyerekkonuþmasýný tamamladý.

Hrant Dink Cinayeti davasý avukatlarý ise ikigün önce 31 kiþinin soruþturulmasý içinyeniden dilekçe verdiklerini hatýrlattýlar.

Alkýþ ve sloganlarla sona eren eylem sýrasýn-da yazar Vedat Türkali de Hrant'ýn vurulduðunoktaya tekerlekli sandalyesiyle geldi. Türkaliburada dakikalarca sessiz durarak, cinayetplanýný ve dava süreçlerini protesto etti.Eylemde Hrant'ýn avukatlarý da hazýr bulundu.

Binler Hrant için adalet istedi...

Page 8: yenicag 21012011

HABER8 21 OCAK 2011 CUMA

Masis Kürkçügil - Agos

Hadise aðýr olduðu kadar derindir.Bir cinayetin anatomisine meraklýolmaktansa, on binlerin mazlum vemadunluklarýný böylesine dile getiril-iþlerine bir anlam verilmelidir.Hadisenin tarihselliði cinayetin þekliþemailinde deðil Hrant'ýn insanlardayarattýðý umuttadýr.

Ölümü ona asla yakýþtýrmadýk,hüznü on binlerin sessizliðindetaþýdýk. Artýk dünya alem biliyor, budünyadan bir Hrant geçti...

Hrant yoksa bizim hayatýmýzdaartýk olmayan ne? Yetiþme yýllarýn-daki en yakýn dostuyla ayný kaderipaylaþsa hiçlikten herþeyliðe gidenyolda ayný yerde mi olurdu?

Malatya'dan çýkmýþ yola, bir garipdelikanlý, onca yoksulluðun içindenaslýnda kuþaðýna göre oldukça nor-mal bir hayat kurmuþken (bu nor-malliðin içinde birçok arkadaþý gibiboylu boyunca girdiði siyaset de ola-caktýr), yani yaþ neredeyse kemaleermiþken-erecekken pek de hazýrlýklýolmadýðý -zaten bu iþin mektebi deyoktur- bir alana tam da kiþiliðineuygun bir biçimde döt nala dalar.Arada özetlenen neredeyse yirmi yýl-lýk bir ömürdür...

Bu yirmi yýla yalnýzca bir aile baðýve bir sevda veya kardeþlerle birliktebir ekmek teknesi macerasý sýðmaz.Silahlarýn konuþtuðu kalemlerin sus-tuðu günlerde okula gider, ancakilerde onu þekillendirecek olan neZooloji ne Felsefe eðitimidir, aburcubur gibi gözüken, her telden oku-malardýr bunlar.

Bir iki çýraklýk denemesini say-mazsak bugün konuþtuðumuzHrant, Agos'un Hrantý'dýr. Muhakakki bir baþýna tasarlamamýþtý Agos'u,ama zamanla onunla özdeþleþti;önce Agos vardý, Agos kendineemek veren Hrant'ý yoðurdu veyeniden þekillendirdi. Ama Hýrantolmadan da Agos olmazdý.

Hrant garip bir alet çalýyordu,kendine has, hüzünlü bir sesi vardýtýpký çok sevdiði duduk gibi... Alet

garipti ama kitabýna uygun olmasada erbabýnýn ruhuna sesleniyordu.Hem daralmýþ bir cemaatinkabuðunu kýrmak için cemaatinmuhafazakârlýðýný sarsýyor hem decemaati daraltan tarihin temelinesesleniyordu. Özgürlükçü bir tarihbilinci muhakkak ki nesnel gerçeklik-ten hareketle oluþuturlabilir, ancakbunun için gereken bellek de önem-lidir. Bu belleði inþa etmek konusun-da temenniler veya giydirmelerinötesinde, insanlarý sarsacak veyeniden yoðuracak felaketlerigöðüsleme iradesi olmadan o tarihbilinci hýzla kaybolabilir. Tarihinfelaketler yumaðý olduðunu kimileriçok küçük yaþta devraldýklarý acýlar-dan öðrenmek zorunda kalýrlar.Orada kalýnca bir bilinç oluþmaz,hatta tepkiyle olmadýk yerlere desavrulunabilir, yine de zoru baþaran-lar sýçrayabilirler, farklý bir ufukedinebilirler. Azýnlýk olmanýn enderavantajlarýndan biri, yaþadýðýndünyayý algýlama konusunda radikalyönelimlere, yani meseleleri kökün-den ele almaya olan yatkýnlýk olabilir.

Hrant'ý uzun bir zaman dilimindensonra, üstelik de bir çoðuna görehali vakti yerinde bir konumda iken,toplumun süfli kesimlerin hedef tah-tasý haline gelmesine neden olan birmücadeleye girmesinin itici gücünüanlamak için onun arayýþýný anlamakgerekir.

Hýrant nasýl Hýrant oldu? Onu uðurlayan onbinler muhakkak

ki kimsenin hesap etmediði birbiçimde hadiseyi tarihselleþtirmeninyollarýnda yürüdüler. Aslýnda Hýrantböyle birþeye aday olmamýþtý. Agosile birlikte çýktýðý yolda daha önceherhangi bir deneyimi yoktu. Çokbasit bir iki ihtiyacýn dile getir-ilmesinin mantýki sonuçlarý onu adýmadým farklý pozisiyonlara sokuyor vehesapta olmayan ama cahiliolmadýðý baþka meselelerle birlikteyoðruluyordu. Cemaat ile yaþanantoplum arasýnda küçük bir pencereaçmak gibisine çok mütevazý birþey

yapmak için yola koyulmuþken açýla-cak pencerenin duvarýnýn tarihselliði,meydan okuduðu zihniyetin dokusu-nun katýlýðý daha derinlemesine birçalýþmayý gerekli kýlýyordu.

Bunda korkacaðý birþey yoktu, ilkgençlik ve yetiþme dönemindeki ensevgili dostunun akibetindendirencin ne olduðunu çok iyi biliyor-du. Ama yaptýðý sýnýrlý iþinneredeyse devletin dibine dinamitkoymak ve hatta kimi zaman ondanbeter görülmesini kabullenemiyordu.

Ayný þeyleri söyler gibi gözüktüðüinsanlardan onu farklýlaþtýran husus-lardan biri tarzýydý. Tahlil yapýp kol-larýný kavuþturmuyordu, mutlakameselenin üzerine üzerine gidip birçözüm yolu arýyordu.

Týpký siyasetle iliþkisinde olduðugibi... Tarz, aslýnda özneye de gön-derme yapýyordu. Telefon defterindemeslektaþlarý, arkadaþlarý, diplomat-lar bulunuyordu, ama nasýl Ermenisoykýrýmý meselesinde meclislerinkarar almasýna karþý çýkarak, buradayaþayan insanlarýn karþýlýklý olarakbu meseleyi idrak etmeleriniamaçlýyorduysa, siyasette de aþaðý-dan bir deðiþimin ancak mümkün vekalýcý olacaðýný biliyordu.

Çýktýðý alan özü itabarýyla çoðulcu,eþitlikçi, demokratik ve özgürlükçüolmak durumundaydý. Bu köhnedünyanýn felaketlerine maruz kalan-larýn kendi dertleri üzerine kapan-mak yerine birbirlerinin dertlerineaçýlmalarýnýn özgürlüþtireceðinin bil-incindeydi. Rakel'in "sevgiliye mek-tub"unda insanlarý sarsan, kucak-layan "sevgi" de bundan ibaretti. Huçekerek siyaset yaptýklarýný veyadertlerine derman aradýklarýnýsananlarýn haddi hesabý yokken, osýrtýndaki aðýrlýðý baþkalarýnýn sýrtýn-daki aðýrlýklarý paylaþmakla hafiflet-meye çalýþýyordu. Çoklu bir köprüy-dü kurduðu meseleler arasýnda veburadan o büyük hikâyeye rahatlýklageçebilirdiniz. Ama büyük hikâyeyegeçmek için meselelerin açýklýðakavuþmasý, her birinin yalnýzca dilegetirilmesi deðil uðruna mücadele

edilmesi, deneyimler birikmesigerekiyordu...

Hrant'ý nasýl bilir miydik,nasýl bilecek miyiz? Profesyonel bir siyasetçi, bir

yazardan söz etmiyoruz, doðru. Amaardýndan on binler yürüdüðüne göreonun da insanlarýn zihin dünyasýn-da, haleti ruhiyesinde azýmsanmay-acak bir karþýlýðý vardý/oldu demektir.Hrant "Çarents'in Hikmet'i" adlýyazýsýnda (7 Kasým 1977) içi boþanmalarý eleþtirir. "Türkiye'de TürkeþMHP kongresinde Nazým'dan ulusal-cý dizeler okurken, Ermenilerinsaðcýlarý da yine Çarents'in ulusalcýsöylemlerini kendilerine yorumla-yarak, onu anma yardakçýlýðýna veikiyüzlülüðüne soyunuyorlar," der.Çarents için onun satýrlarýyla devamedelim: "Çarents için þu günlerdeErmenistan'da ve Diaspora'dayapýlan 10. yýl anma toplantýlarýikiyüzlülüklerin sergilenmesi açýsýn-dan çok canlý bir örnek. SovyetDevrimi'nin komünist þairi Çarents'ide bugün kýrpa kýrpa nasýl soðanaçevirdiler ve onu artýk sadece cücükkalmýþ bir yanýyla, ulusalcý yanýylaanmaya çalýþýyorlar. Garip amagerçek iþte... Yanlýþ adamlar, doðruadamý sahipleniyorlar... Oysayaþamý boyunca hep devrimcikalmýþ, sadece devrim sýrasýndadeðil, devrim sonrasý sosyalist sis-temin çökmesine sebep olmuþ"bürokratik yozlaþmanýn" karþýsýnda,Stalinist diktatörlüðe karþý da bayrakaçmýþ olan bu devrimcinin ulusalcý

yaný da devrimci bir öze sahip deðilmiydi?... bu evrensel, enternasyon-list ozaný bugün sadece bu ulusalcýyönüyle, kendi þoven ulusalcýsöylemlerine malzeme yapanlarýnkurnazlýðýna ne denir?"

Þimdi Hrant'ýn anýsýna da bulaþtýrýl-mak istenen "vatanseverlik-yurtsev-erlik" edebiyatý ile kurnazca onuehlileþtirmeye çalýþýyorlar, NazýmHikmet'in iki mýsrasýna tahamül ede-meyen, tahrif eden solcular da dahilolmak üzere ondan kendi zihniyet-lerinin bir doðruluyacýsýný üretmekniyetindeler. Kimisi tapusunu nere-den aldýðý belli olmamakla birlikteoraya gelen on binlerin sözdeermeni soykýrýmýna kesinlikle karþýolduðu güvencesini vererek kendinirahatlatýyor. Aydýn Engin ve OralÇalýþlar'ýn hatýrlatmasýna raðmenbirþeyi anlamak bile istemiyorlar.Beðenirsiniz beðenmezsiniz, o birdevrimciydi, o bir sosyalistti, o birermeniydi. Elbette bir insandý, insanlýðý da bunlarýn bir bileþimiydi.

Ne iyi ki doðru adamý doðru insan-lar da sahipleniyorlar... Onu yalnýzcasistemin onu köþeye sýkýþtýrasýkýþtýra hedef tahtasý halinegetirmesi, bir kurban olarak sun-masýyla deðil tarih bilincimize yaptýðýkatkýlar ve artýk kim ne derse desinbinlere ve on binlere en azýndanulusal önyargýlardan arýnmýþ birdünyada yaþama umudunugösterme imkanýný saðlayansöylemiyle, tarzýyla daha iyi anlýyor-lar.

(18 Ocak 2008 tarihli Agos

gazetesinde yayýnlanmýþtýr.)

Hrant'a Merhaba!

(ANF) Fransýz Devrimi ve genel olarak devrim-ler uzmaný Jean Tulard, Tunus'ta 23 yýllýk BinAli iktidarýnýn yýkýlmasýna yol açan isyanýngeleceðinin ordunun tavrýna baðlý olduðunusöyledi. Tunus'un kendi "Fransýz Devrimi'ni yaþamakta olduðunu kayd-eden Tulard, bu hareketin basit bir ayaklan-madan bir devrime dönüþmekte olduðunu vurguladý. Fransýz Le Monde gazetesinemülakat veren Fransýz Devrimi uzmaný JeanTulard, Tunus'ta yaþananlar ile FransýzDevrimi'ni karþýlaþtýrarak, mevcut durumudaha iyi anlamak açýsýndan önemli deðer-lendirmelerde bulundu.

Tulard, "Þu anda Tunus baþkaldýrýsýndadönüm noktasý aþamasýndayýz. Bu hareketbasit isyandan bir devrim olmak üzere" dedi.

17 Aralýk'ta genç bir diplomalýnýn bedeniniateþe vermesiyle alevlenen Tunus'taki isyan,14 Ocak günü Zeynel Abidin Bin Ali'ninülkesinden kaçarak 23 yýllýk iktidarýnýn düþme-siyle sonuçlandý.

TUNUS ÝSYANININ LÝDERÝ VE ÝDEOLOJÝK TEMELÝYOKTulard, "Bir isyan, memnuniyetsizlik, öfke ve

umutsuzluk nöbetinden doðan spontane bireylemdir. Genel olarak anarþik, þefiz, yönerge-sizdir ve lokal olarak sýnýrlýdýr" diyerek bu

karakteristik özelliklerin en azýndanbaþlangýcýnda tamamen Tunus örneðineuyduðunu ifade etti.

Fransýz Devrimi Uzmaný, devrimi ise þöyletanýmladý: "Devrim, insan, kurum ve düþüncebiçiminde radikal bir deðiþimi öðütlüyor.Fransýz Devrimi'ni örnek alýrsak, baþkaldýrýgörünürdü ve hedefleri biliniyordu: eþitlik, ayrý-calýklarýn ortadan kaldýrýlmasý ýþýðýnda,köylüler üzerinde aðýrlýðý olan feodal haklarýnkaldýrýlmasý, mutlak monarþinin sona erdirilme-si. Tunus modeli bu þemaya uymuyor çünkülidersiz ve ideolojik temeli olmadan baþladý vesürdü."

BÝR ÝSYAN BÝR DEVRÝMÝ DOÐURABÝLÝRAncak Fransýz Devrimi'ne paralel bir yol

izlediðine dikkat çekerek bunun da her iki olayýyeteri kadar birbiriyle karþýlaþtýrýlabilir kýldýðýnýifade eden Tulard, "Devrim de, 14 Temmuz1789 veya 10 Aðustos 1792'de olduðu gibihalkýn en önemli kesiminin ruhlarýna sýzmadanönce bir ayaklanma aþamasýndan geçti.Tunus'taki gibi açlýk ve iþsizlik ayaklanmasý"diye belirtti.

"O halde bir isyan devrimi doðurabilir" diyenTulard, "Bunun için de baþlangýçtaki aþýrýöfkenin sýnýrlý bir bölgeyle deðil ülkenintümünü ilgilendiren daha derin isteklerle eko

bulmasý gerekiyor. 1789 yazýnda Fransýzköylüler, Paris'te neler olduðunu anlamadan,silahlanýp asillerin þatolarýna hücum ettik-lerinde yaþanan buydu. Tunus'ta da yaþananbudur, isyan tüm ülkeye yayýlmadan öncebaþkentten uzak Sidi Bouzid'de baþladý"ifadelerini kullandý.

ÝSYANIN GELECEÐÝ ORDUNUN TAVRINA BAÐLIFransýz yöneticilerin tepkisizliðini de isyan ve

devrim arasýndaki bu ayrýma baðlayan Tulard,"Ocak ortasýna kadar halen basit açlýk isyan-larý, sýnýrlý bir isyan iþi olduðu düþünülüyordu.Oysa, bir ayaklanmaya son vermek kolaydýr:ya iktidar bastýrýr ya da talepleri karþýlar. Birdevrimi durdurmak ise baþka bir iþtir…" þek-linde konuþtu.

"Kuþkusuz Tunus, kendi 1789 devriminiyaþamakta" diyerek bunun Fransa için odönemde halen asillerin hakimiyetinin olduðuKurucu Ulusal Meclis'in yürürlüðe konulmasýdurumuna uyduðuna iþaret eden Tulard,"Zaman, Tunus'ta bugün 1789 gibidir" vur-gusunu yaptý.

Tunus'taki isyanýn geleceðinin ordunun tavrý-na baðlý olduðunu söyleyen Tulard, "Devrimlertarihinde deðiþmeyen tek þey ordunun çokönemli rolüdür. Ýngiltere'de (Oliver) Cromwellolayýndan sonra, General Monk II. Charles'a

taç giydirdi. Ve zaten gerçek anlamdaBonapart Devlet darbesiyle biten FransýzDevrimi'nden bahsettim. Tunus ordusunun neyapacaðýný dikkatle izlemek gerekiyor" diyebelirtti.

FRANSIZ DEVRÝMÝ VE ÝNGÝLÝZ CROMWELLEOLAYINDA ORDUNUN ROLÜ1789'daki Fransýz Devrimi, Bonapart darbe-

siyle sona ermiþti. 1799'da konsüllük idaresikurulmuþ, bu idarede beþ direktuvarýn yetkileriüç konsüle devredilmiþ ve tüm yetkiler birincikonsülde toplanmýþtý. Birinci konsülün GeneralNapolyon Bonapart olduðu bu idare 1804 yýlý-na kadar devam etmiþti. Bundan sonraimparatorluk idaresi baþlamýþtý.

1599-1658 arsýnda yaþayan Ýngiliz siyasetadamý, asker ve devlet yöneticici OliverCromwell Ýngiltere'nin yönetim biçimini krallýk-tan Cumhuriyet'e çevirmiþ ama 1650'denölünceye kadar Devlet Koruyucu Lord unvanýile ülkeyi tek baþýna idare etmiþti. GeneralMonck ise monarþiyi tekrar geri getirme kararýile Ýskoçya'dan ordusuyla gelip Þubat 1660'daParlamento'yu feshedip Oliver Cromwell'inoðlu Richrad Cromwell'i görevinden feragatettirmiþti. Bunun üzerine Stuart Hanedaný'ndanII. Charles Londra'ya 23 Nisan 1661'de geliptaç giymiþti.

Fransýz Devrimi uzmaný: Tunus’ta zaman 1789

Page 9: yenicag 21012011

ÖZEL 921 OCAK 2011 CUMA

SerhanGazioðluHAFTANIN GETÝRDÝKLERÝ...

Page 10: yenicag 21012011

Türkiye'de RefahYolhükümeti döneminde casino-lar kontrol edilemez bir nok-taya gelip çeteler oluk gibikan akýtýnca, her þeydeolduðu gibi TC hükümetlericasinolarý Kýbrýs'ýn kuzeyinetaþýmaya karar verirler. Aynýzamanda bu kontrollü kaosun

bir parçasýdýr da. Casinolar Türkiye'desürdürdükleri savaþý Kýbrýs'ýn kuzeyindede sürdürüp birçok kanlý çatýþmaya imzaatarken toplumun yüreðine de korkusalarlar. Marifetleri bununla da kalmaztabii; turizmde en güzel yerleri parselledik-leri gibi kuzey Kýbrýs'ý kara paraaklama listesine desokarlar. Aynýzamandaciddi organizebir denetimolmadýðý için detoplumunkanayan yarasýhaline gelip cidditravmalara sebe-biyet verirler.Güney Kýbrýs'ta iseHristofyas'a casino-larla ilgili sorulan birsoruda yanýtý þu olur: "Ahlaksýzlýðýn ifade-si". Bizde ise casinolar gücün ifadesidir.Bazý siyasi partilerinse vazgeçilmezidir.ÖRP-CTP-BG hükümeti uluslararasý tep-kiler üzerine casinolara bir takým yasaklargetirir ve yeterli olmamakla birlikte budüzenleme bir adým olarak kabul edilir.

"Biz sadece çok astronomik cezalardaindirime gidiyoruz, polis devleti deðiliz,cezalarý düzenliyoruz"Kýbrýs'ýn kuzeyinde casinolar ayný

zamanda bazý hükümetlerin sponsoruolarak da bilinir. Son seçimlerde sermayeve casinolarýn açýk desteðini alan UBPbugünlerde diyet borcunu ödemeye hazýr-lanýyor.

13 Aralýk 2009'da Aysu Basri'nin yaptýðýröportajda UBP'nin toy prenslerinden olanilgili Bakan, seçimin hemen akabindeBankalar Birliði'nin deðiþikliðe"Deðiþiklikler tehlikeli, kara para aklamayayol açar" sebebiyle þiddetle itiraz etmesineraðmen hükümetin Þans OyunlarýYasasý'nda yapacaðý deðiþikliklerin yasal-laþmasýný desteklediklerini açýklamýþtý.

"Biz sadece çok astronomik cezalarda

indirime gidiyoruz, polisdevleti deðiliz, cezalarýdüzenliyoruz" diyen bakan,aðýr cezalar getirmenintoplumun tamamýnapotansiyel suçlu muamele-si yapmak olduðunu dabelirtmiþti.

Aysu Basri'nin"Hükümete gelir gelmezneden bu yasalarý

deðiþtirme ihtiyacý duydunuz, yoksa UBPdiyet borcunu mu ödüyor?" hatýrlatmasýnaise yorum yapmaktan kaçýnmýþtý.

"Polis devleti deðilmiþ"!Ülkede devasa ekonomik sýkýntýlar

yaþanýrken ve hükümet aylýk maaþlarý bileödemekte sorun yaþarken diðer taraftancasino iþletme sahibinden 5000 Euro yer-ine 350 Euro ceza alýnmasýný istiyor.Emeklilerin maaþlarýna göz diken,ikramiyelerini kýrpan, vatandaþa, esnafa

her alanda okkalý cezalarve vergiler koyanhükümet iþ casinolaragelince çark edip sütkuzusuna dönüyor.Vatandaþa elektriktegeciktiði için aylýkinanýlmaz fahiþ faizuygulamasý. Esnafada ödeyemediðiher kalem içinaylýk % 4 tefecifaizi koyanlar,

milyonlarca dolarýndöndüðü casinolara çerezine

cezalar getirmeye kalkýyor. Canlarýmbenim, be prens dediðin böyle olur iþte:Prensim benim! "Polis devleti deðilmiþ"!Akdeniz havzasýnýn en etkili polis devletiKýbrýs'ýn kuzeyinde ama o göremiyor!

Aysu Basri sormadý biz soralým: Ozaman niye polisiniz sivil otoriteye baðlýdeðil? Ve hak arama mücadelesindeemekçilerin karþýsýna çýkardýðýnýz binlerce

polis neyin nesi? Cezalarla deðil denetim-le böyle bir bilinç getirilirse sorun kendil-iðinden aþýlýr diyorsunuz. Pekala soralým ozaman: Diðer konularda ve trafikte vatan-daþ okkalý cezalar altýnda inim iniminletilirken niye bu metodu, toleransý ya dakýyaðý onlara deðil decasino babalarýnageçiyorsunuz? Sizkime çalýþýyorsunuz?Kimin adamýsýnýz?

Kamuoyundaikibuçuk arþýnlýkunvaný olan adamdiye bilinenadamýn oðluHalbuki casino-

lara yerli vatandaþýngirmemesi ve denetlenmesikonusunda yapýlmasý gereken çok basittir:Nasýl ki trafikte sürücünün ehliyetini bir ikibasit suçtan sonra iptal ediyorsunuz, casi-nolarda da suç ilk kez iþlendiðinde iþletmesahibine yüklü bir ceza kesersiniz, yineyaparsa bir süreliðine iznini iptal edersiniz,yine yaparsa da o zaman lisansýný iptaledersiniz. Bugüne kadar bir türlü denetlen-emeyen casinolarýn denetlenmesi bukadar basittir iþte. Ama seçim dönem-lerinde onlar tarafýndan finanse edilirseniz

yapamazsýnýz tabii…Ekonomi konularýna gelince toplumun

yanýnda olmasý gereken Sayýn Bakanburada da sermayenin yanýnda. Kendisiekonomi okumuþtur ama her nedenseekonominin 3 temel öðesi olan antidamp-ing, antitekel ve tam rekabet yasalarýndanpek bahsetmez. Çünkü sömürü düzeninin

devamýný ister. Reis-i Cumhurungözde prenslerindendir

ve sýký bir emir eridir.Armatör bir ailedendir,KÝT'lerin zarar edenunsurlarýna talip olup,"Söz konusu gemileribize verin, borçlarýný bizödeyelim" diyen buailenin de biricik prensidir.KIBTEK'te ýsrarla'özelleþtirme olmayacak'demesine raðmen, Maliye

Bakaný tarafýndan yalanlanmýþtýr. Kimdir,kimin oðludur derseniz kamuoyundaikibuçuk arþýnlýk unvaný olan adam diyebilinen adamcýðýn ufacýk oðludur!

GÖZDEN KAÇMAYANLAR!Politikada kuraldýr: Size herhangi bir

konuda siyasi olarak yaklaþýyorlarsa sizinde konuya siyasi olarak yaklaþmanýzelzemdir. Yok, siyasi deðil de muhata-plarýnýza ekonomik olarak yaklaþýrsanýz,doðal olarak kaybedersiniz; geçmiþte dekaybettiðimiz gibi! Siyasilerin yaklaþýmýnakarþý ilk doðru politikayý KTÖS ortaya koy-muþ, siyasi yaklaþýma siyasi yanýtlar ver-miþtir. Þimdilerde ise farklý sendikalar da,bir bir doðru adresi bulmayabaþlamýþlardýr. Yani politikalar Ankara'dangeliyorsa, yüzünüzü politikalarýn geldiðiadrese döndürmek zorundasýnýz. Yoksameclisin önüne gidip bugün Sn. Küçük'e,ya da yarýn Sn. Sabit'e baðýrmanýz zamanve enerji kaybýndan baþka bir þey deðildir.Sendikalar Cemil Çicek'in ziyaretinde ilkkez bir araya gelmiþ, TC Yardým Heyetibinasýna yapýlan yürüyüþte ise cepheyibüyütüp, doðru adresi bulma konusundabir kez daha doðru adýmlar atmýþlardýr...

YORUM10 21 OCAK 2011 CUMA

Yýlmaz

ParlanCASÝNOLAR VE

BÝR BAKAN!

Ç U VÇ U V A L D I ZA L D I Z . . .. . .

[email protected]

Evet bizim türkümüz devam ediyor. Ezilenhalklarý çembere almýþ bu sýrtlan sürüsünekarþý, bütün halklarýn türkülerini söyleyeceðiz.Yem etmeyeceðiz onuru bu leþ yiyicilere.

Onurlu ve Barýþ içerisinde özgür halklarýnyaþam mücadelesini, bedeli ne olursa olsunvereceðiz.

Beni sürgün etmeleri hiçbirþeyi deðiþtirmez.Kýbrýs halkýnýn onurlu yaþam ve Barýþ

mücadelesinin her zaman yanýnda deðil, tam içinde ola-

caðým, bu sýrtlan sürüsü bunu böyle bilsin.Kýrmýzý Kitab'ý eleþtirmem, tekleþtirme zihniyetinin faþist-

lerin rüyasý olduðunu söylemem onlarý öyle bir kýzdýrdý ki;aðýzlarýndan salyalar akarak üzerime çullandýlar.

Beni bir vebalý gibi, alel acele yük gemisine bindirmeleri,benden ne denli korktuklarýnýn bir göstergesi idi aslýnda.Yanlýþ anlamayýn; öyle iri yarý, heybetli bir cüssem yok,fiziksel olarak ufak tefek biriyim ama o sýrtlan sürüsünüdüþüncelerim ile paniye kaptýrdým.

Ne yapacaklarýnýn þaþkýnlýðý ve korkusu beni gemiyebindirdikleri zamana kadar gözlerinden okunuyordu. Buöyle bir korkuydu ki; gemide bile tepeme polis dikmeyiihmal etmediler.

Ama nafile dostum, korkunun ecele faydasý yok.Ben iþte yine buradayým ve bu halkýn türküsünü söylem-

eye devam ediyorum. Yine bu Sýrtlan sürüsünün azrail'iy-im ve uykularýný kabuslar ile bölmeye devam ediyorum.Onurlu Özgür Yaþam için her onurlu bireyin verdiðimücadele gibi ben de bu mücadeleyi vermeye devamedeceðim. Kýbrýs Türk halkýný esir alýp, onursuzlaþtýrmapolitikalarýný sürdüren Ankara'nýn her zaman karþýsýnda

durmaya devam edeceðim. Beni Colemêrg'den"Hakkari"den süremeyeceklerine göre, ancak imha eder-ler, baþka þanslarý kalmadý çünkü.

Bu barbarlýðý geçmiþte çok yaptýlar. Düþüncelerindenkorkup, bir sürü aydýnýn kanýný içtiler. Bu vampirliklerigünümüzde de devam ediyor.

Bunca aydýný katleden zihniyet, aslýnda þu anda ölüm ilepençeleþiyor. Çýrpýndýkça, hýrçýnlaþýyor ama nafile, ölmeyemahkumdur.

Ne Kýbrýslý Türkler'in onurlu özgür yaþam mücadelesikarþýsýnda, ne de Kürt Halký'nýn onurlu özgür yaþammücadelesi karþýsýnda durabilir Ankara.

Artýk onlar da rüyadan uyandýklarýnýn farkýndalar.Kýbrýs Türk Halký'ný yoksulluða sürüklemesi, Kürtler ile

yeni bir savaþa hazýrlanmasý, bütün bunlarýn göstergesidir.Ezilen Halklara onursuzca yaþam deðil, onurlu bir ölüm

yakýþýr.Tüm ezilen halklarýn onurlu mücadelelerini saygý ile

selamlýyorum.

Necmettin

Çapa

[email protected]

ZAPZAP

Kim susturabilirbizim türkümüzü...?

Page 11: yenicag 21012011

YORUM 1121 OCAK 2011 CUMA

Son günlerde Kuzey Afrikanýn Tunusuadeta Akdenizin ýsýnan sularýna gelenOkyanus fýrtýnasýnýn vurmasý çalkantýsýnýyaþýyor. Biz eðer sisteme kalsaydýk dünekadar Tunusu banbaþka görüp aldanacak-týk: Oluþan sosyal patlama ise nerde dura-caðý hala belli deðil: Oysa sistem dünekadar bize banbaþka bir Tunus çiziyordu.Brakalým gördüðümüz Tunusu, sisteminanlatýsýyla anlasaydýk, þaþýrýp kalýrdýk: Amakaynayan kazanýn suyu dýþarý atarcasýnasonunda toplumsal patlama oldu. Neoliberalanlayýþtan tutun devam eden sömürgedevlet tipinin aynasý bu ülkede yenidenortaya serildi. Þimdi dünya dün istikrar veörnek olarak konuþtuðu Tunusu, gelecekbeklentileriyle toplumsal patlamalarýn kýs-gacýnda izliyor. Sistem devam için makya-jlarla yapýyý koruma çabasýndayken, deðiþikkesimlerden oluþan toplumsal hareketlersokakta nasýl Tunusa noktasýnda sýnavveriyor. Belli olan istikrarlý Tunus tam aksiniyansýtarak sokaklarla dünyaya mesajýnýveriyor.

Tunus bize emperyalist ile normal yak-laþýmlarýn nasýl keskin ayrýþtýðýnýn yeni bel-gesi oldu. Düne kadar eðer uluslar arasýsermaye veya diðer sistem belgelerinebakacak olursanýz; Tunus Kuzey Afrikadaen istikrarlý ülke olmaktaydý: Turizmsayesinde iyi büyüyen ve yabancý sermayeakýþýyla refahýn arttýðý canlý bir görünümortaya koymaktaydý. Sistemin Arap ülkeleriarasýnda örnek gösterilecek piyasalaþmamodeli ve dýþa açýlma yeri oluyordu. Aradabir Ýslami tehdit olsada diðer ülkelrden dahaiyi konumdaydý. Bunlarý Uluslar arasý bel-gelerde sýk sýk bulmak kolaydý. Tunus diðerKuzey Afrika ülkelerine göre daha az rahat-sýzlýk verirken, yabancý sermaye akýþýna dakolaycýlýk yapýyordu. Kimse oradaki artan

yoksulluk ve iþsizlikleri ele almýy-ordu.Böyle bir Tunus resmivardý.

Nitekim bu anlayýþla 1 ay öncebaþlayan ve üniversite mezunuiþborta yapan birinin kendini yak-masýyla tetiklenen olaylar, enbaþta medyalar haber dahi yap-madý: "Nasýl olsa bastýrýlýr"anlayýþý, konuyu hafifletip duyurt-mama duruþunu sergiliyordu.

Oysa baskýsýyla ünlü Tunusun devleti bukez toplumsal sokaðý durduramadý. Bir ayýaþan olaylar sonuçta yönetimi tehdit edipartýk durduramayacak noktaya gelince,haber olmaya baþladý. Hemen bildik siyasaloyunlar da baþladý. Önce bakanlarýnkeleleri gitti: Olmadý; Sonra reforum falansözleri duyuldu. Yine olmadý; Seçimler veyeni parlemento hükümet dendi: Sokaklardaha da sertleþti: Oysa baþlangýçta sýkýlankurþunlarla onlarca kiþi öldürüldü. Derkensokakýn tepkisi devletin baskýsýný geriyeçektirdikçe kaçýnýlmaz önemli hamleyapýltýrýldý: Dokunulmaz baþkan ülkedenkaçtý: Eski elit doslarý adýný "geçicihükümet" koyarak devletin devamý vemakyajlý oyuna giriþtiler. Buda sarsýntýlarlatehlikede. Þimdi merak edilen Tunus sokak-larý nereye dek ortak paydada zorlamayapacaktýr?

Yazýyý birkaç gün önce yazma nedeniyleelbet heran deðiþme yaþanma olacakTunusta okunma sürecinde baþka geliþmel-erde olacaktýr. Sorunun temeli isedeðiþmeyecek kadar net oluyor: Tunustadiktatörün gitmesi ama ayný devletin kalýpmakyajla devam mý? Yoksa toplumsalhareket giderek ülkede siyasal devrimyaparak üst anlayýþta deðiþim yaratacakmý? Bu 2 aþama Tunusun gelecek rotasýnýbeliryecektir. Sokaktaki tepkinin siyasalanlayýþý ve ortak paydasý þimdilik dahabelirleyici olsada, siyasal manevra ve ortakduruþ ikilemi oldukça kartlarýný oynayacakkoþullara sahiptir. Þunu unutmayalým;Tunusta þu anda devrim olmadý: Ancakdevrim için siyasal koþullar derinleþiyor.Bunu belirleycek güçler dengesi ve onuyönlendirecek poletik idolojik eksenler ola-caktýr. Bunu sakýn ola karýþtýrmayalým.

Tunustaki toplumsal patlamalar elbet bazýbaþarýlar yakalamasý en azýndan çevre arapülkelerini þimdiden etkiledi. Ordaki toplum-sal muhalefet ve insan tepkisi aynen ola-caðýný göstermiyor. Bunu da ikili ele almakgerekir. Ayný yakmalar Mýsýrdan Cezairedenenmeye baþlandý. Bakalým Tunus sonu-cu neleri týrmandýracaktýr. Belli olan þimdi-den arap ülkesinde halk hareketiyle bir dik-tatör kaçma noktasýna geldi. Bunun yanýn-da Tunusla baze genel olgularda konuþul-malýdýr.

Birincisi; Tunus gibi ülkeler yeni sömürgekuralalrla ve piyasa modeli açýlýmlayönetildikleri için hep batýnýn imajýna veonlarýn görüþlerine oynuyorlar. Kendi halk-larýnýn feryatýna veya ezilmesine hiç önemvermiyor. Bir yanda sisteme þiringörülürken, öte tarafta kendi halkýna en acý-masýz baskýlarý yoksulluklarý da yaþatýyor.Diðer olgu ise, Orta doðudan KuzeyAfrikaya oluþan yapýlarýn Sömürgeseldevamlýlýk kurumsalaþmasý olduðudur.Emperyalist klasik dönem çizilen sýnýrlar veoluþturulan devlet yapýlarý adý "baðýmsýz"konulsada aslýnda yeni sömürgeci adýylaayný kurumsal yapýlarla devam etmek oluy-ordu. Onun için Tunusta oluþan toplumsalpatlama eðer var olan devlet yapýsýnýdeðþtirmedikçe devamlýlýk sürecektir. Aynýanayasa, polis militaris anlayýþla yapýlacakseçimler sadece devlet içi ayar olacaktýr.Nitekim ilk adýmlarda yönetim önemli yerleritutarak bazý muhalif kesimlerden isimleralarak Ulusal birlik adýna devam etme ham-lesi en son uygulanan çaba oluyor. Partidenistifa veya devamlýlýk için baþka isimlerlemakyajlar çok denenecektir.

Tunus yeni yýla patlamalarla girdi: Banayýllar öncesi Ýraný hatýrlatýyor. Ýran daha ilerigidip devrimin siyasal ayaðýný da yaptý:Ancak devrimci Örgüt Halkýn Fedayileri encan alýcý aþamada ortak davranamayýpparçalanmasý sonucu da bu siyasal devrimdini yönetemlere doðru kaydý. Bu ders banahep en önemli aþamalarda aklýma geliyor.Þimdi Tunusta çok ayaklý muhalefet ve ufakdeðiþimlerle devam ettirme egemen elitarasýnda kaldý. Bakalým tarih bize Tunusunasýl yazdýracaktýr?

Özkan

YýkýcýÝSTÝKRARDAN

PATLAMAYA TUNUS

[email protected]

Þu anda ülke gene 2000'li yýllarda olduðugibi büyük bir keþmekeþin içinde. Hükümetmevcut en büyük güvensizliklerin örneðinisunarken halký her saniye için yýkmakta.Gelecek korkusu gene insanlarý sarmýþ.Sosyal patlamalar ise diz boyu. Gazetelerdeilk sayfa haberleri, soygun, hýrsýzlýk, tecavüzdavalarý… Mesela daha bir kýrk seneöncesinde gazetelerde görmeye alýþ-

madýðýmýz tecavüz ve cinayet haberleri maþallah birkaçsayfalýk haberler arasýnda. Ha, þimdi daha önce yokmuydu böyle haberler, diyeceksiniz, elbette vardý ama tektüktü. Mesela ne Maðusa'da ne de Lefkoþa'da böylehaberler görmek pek de alýþýlmýþ deðildi. Býrakýn onu, þusoygun da pek olmazdý ülkede. Þimdi soyulmadýk supar-market veya dükkan kalmadý memlekette. Tabi ki insanlarhep ahlaksýz mý doðar? Elbette hayýr. Ýnanýn geldikleriülkede de þartlar onlarýn böyle olmalarýný getirmiþtir veayný davranýþlarý burada da devam ettirmektedirler.Memlekette de böyle olaylarýn devamý demek ki mem-leket þartlarýnýn da ayný olduðunu göstermektedir.Baþkasýnýn evine girip hýrsýzlýk yapmak pek de alýþýlmýþbir olay mýydý Kýbrýs'ta? Hele hele küçük çocuklaratecavüz olaylarý insanýn midesini bulandýracak cinstenolaylar. Herneyse, memleket açýsýndan da bu olaylarýnolmasý pek de hayýrýn deðil. Burada da bir bozukluðun

olduðunu göstermekte. Hele hele bu ülkenin devletadamlarýnýn veya politikacýlarýnýn bile medya karþýsýndaburasýnýn nüfusunu bilememeleri ve afallamalarý da hayraniye yorumlansýn ki? Ýnsan kendi nüfusunu bilemez mi?Bilemez herhalde ki bizimkiler hemen afallamakta. Veyaorada yani medya önünde kendisine fýrça atan TC'li poli-tikacýya yanýt niye veremiyor? Ona "Buradaki kötü þart-larýn oluþmasýnda sizin de sorumluluðunuz var" diye niyesöyleyemiyor? Söyleyemiyor iþte…

Mesela kýrk veya elli sene önce böyle olaylar oldu mugazeteler ya yer vermezler veya herhalde Kýbrýs sarsýlýrdýbu durumda. Tabi ki cinayet ve vurma olaylarý oluyordu.Hele hele bizim Baf köylerinden bazýlarýnda her seneolmaktaydý bu gibi olaylar. Ama ne oluyordu? Toplum dabu gibi olaylarý onaylamazdý ve polisin suçlularý yakala-masý bayaðý beðenilir toplumdan dýþlanmamak için insan-lar birbiriyle aradaki sorunlarý barýþ ve uzlaþma içinde hal-letmeye çalýþýrdý. Muhakkak mahkemeler de vardý. Amaçok enteresandýr, olaylarýn, çatýþmalarýn en fazla olduðubu Kýbrýs'ta bu gibi þiddet olaylarýnýn olmamasý da takdireþayandý. Yani insanlar aralarýndaki sorunlarý þiddetle hal-letmezdi. Silah olarak da insanlar ancak ava giderkensilah kullanýrlardý. 1963 sonrasýnda elbette olaylar oldu.Elbette namus cinayetleri oldu ama o zamanlar toplum daoldukça küçüktü. Yüz bin kiþilik bir toplumduk. Genegöçler oluyordu. Belki de 1974 olaylarýndan öncekigöçlerde 1963 olaylarýnýn da büyük bir etkisi vardý daekonomik sebepler de oldukça fazlaydý. Mücahitlikyaparak insanlar birden fazla çocuklarýna bakamazlardý.Bunun yanýnda yeþil hattýn öte tarafýnda Kýbrýsrum kesim-lerinde yapýcýlýk ve iþçilik yapanlar da çoðunluktaydý. Yaniiki iþi birden döndürmeye çalýþýyorlardý.

1974 sonrasýnda olanlar da normal deðildi. Elde edilenbirikimler cevizci çuvalýndaki gibi harcandý. Bunca poli-tikacý hava yollarýný kullandý. Herkesin özel koltuk konten-janý bulunuyordu. Politikacýlar burayý da darma dumanettiler. Erken yaþta emeklilik yasalarý geçirerek 30 yaþýn-

daki insanlarý emekliye ayýranlar da onlardý. Þu anda herþey tükendi. Pasta küçüldü. Türkiye yaptýðý katkýlarý azalttýya, gene bunun ceremesini halktan soruyorlar. Emeklileresaldýrýyorlar. Emeklilik ikramiyelerini didiklemeye çalýþýyor-lar. Bunu kim yapýyor þimdilerde? Elbette UBP yapýyorama daha önceki de kalsaydý bana göre pek farklýdavranmayacaktý. O da gene halkla ve sendikalarla karþýkarþýya kalacaktý. Önemli olan baþtan itibaren bugünkükoþullarý görüp hareket etmekti ama olmadý. 36 yýldýr bukonularda büyük sorunlar yaþanmakta. 36 yýldýr önceleriBedelsiz Ýthalat rejimleriyle baþlayan sorunlar þimdilerdeartýk küçük esnafýn da iflasýný getirmiþ. Hele hele sýnýrlarýnda açýlmasýyla artýk Kýbrýsrum ticaret ve sanayi sektörüylerekabet edemeyecek duruma gelen Kýbrýstürk tarafý yal-palamaya ve fire vermeye baþladý. Hatalar þimdi belliolmaya baþladý. Halk tabi ki kendisine bunca yýldýryapýlanlarýn intikamýný þimdi almaya hazýrlandý. Fakataçýkça söyleyeyim þimdiki olumsuzluklarý ayný þekildedevam ettirmek veya seçimle bu iþlerin gideceðini san-mak en büyük yanýlgýdýr ve açýkça konuþalým, bundansonra da baþa kim isterse gelsin statüko burada durduksonra her þey kabus olacak bizim için. Bunu önceliklebilelim.

Kuzey Kýbrýs'ta tam demokratik, kaderine ve iradesinehakim bir sistem kurulmadan sorunlar devam edeceðebenziyor. Kýbrýstürk demokrasi ve emek güçleri artýk budurumlara bir alternatif ve bir çözüm bulmakmecburiyetinde. Son zamanlarda halka verilen zorluklarlabir kez daha anlýyoruz ki þimdiki durum gelip gelipKýbrýslýtürk'ün aleyhine çalýþmakta. Bunun üzerinde dedüþünmek gerekiyor.

Çözüm de acil olarak bulunacak bir çözümde veekonomimizi hemen düzenlemekte bulunuyor. Tüm bun-larý yerine getirirsek halkýn acýlarýna da son vereceðiz.Buna eminim…

Ulus

IrkadMUTLULUK ÝÇÝNDE

BÝR ÜLKE ÝSTÝYORUZ

[email protected]

Bin Ali 1,5 ton altýnla kaçtý!(ANF) Fransýz Cumhurbaþkalýðý,Tunus'da dört haftayý aþkýn sürenisyan karþýsýnda 23 yýllýk iktidarýdevrilen Devlet Baþkaný ZeynelAbidin Bin Ali'nin 1,5 ton altýnlakaçtýðýndan þüpheleniyor.

Fransýz Le Monde gazetesinegöre Elysee Sarayý, Bin Ali'ninailesinin Tunus'tan 1,5 ton altýnlakaçtýðýndan þüphe ediyor. GazeteCumhurbaþkanlýðýnýn buþüphelerinin, Bin Ali ve ailesininkaçýþý ve iktidarýnýn devriliþiningerçekleþtiðiþ 14 Ocak günününnasýl yaþandýðýný araþtýran Fransýzistihbarat servislerine dayandýðýkaydedildi. Fransýz gizli servislerinegöre Bin Ali'nin eþi Leyla TrabelsiTunus Merkez Bankasý'na altýnlarýalmak için gitti, burada valinin red-diyle karþýlaþtý, andak Bin Ali'ninbaskýsý sonucu kabul etti.

Tunus Merkez Bankasý resmiolarak reddetse de Le Monde'akonuþan Fransýz siyasi bir yetkili,"Öyle görünüyor ki Bin Ali'nin eþialtýnlarla kaçtý" diyerek bunun 45milyon euro deðerindeki 1,5 tonaltýn olduðunu kaydetti. Elyseedanýþmanlarýndan biri de "göreceliolarak doðrulanan bu bilgininTunuslu kaynaklardan" geldiðinibelirtti. Zeynel Abidin Bin Ali, Aralýkayý ortalarýnda kötü yaþam koþullarý-na karþý baþlayan isyaný kanlý birþekilde bastýramayýnca 14 OcakCuma günü ülkesinden kaçarakSuudi Arabistan'a sýðýndý. Böylece23 yýllýk iktidarý dört haftalýk bir isyansonucunda düþtü.

Bin Ali'nin ikinci eþi Leyla Trabelsive ailesi devlet mekanizmasýný kul-lanarak ülke zenginliklerini, kurduk-larý ittifaklar, yolsuzluklar, tehdit vebaskýlarla paylaþýyorlardý.

Page 12: yenicag 21012011

Son günlerde sadece ben mi fark ettim bilmiyorum…Hemen hemen her yerde…Radyolarda, televizyonlarda veya birebir sohbetler de femi-

nizm tartýþmalarý aldý baþýný gidiyor…En azýndan eski günlere nazaran daha çok gündemde

diyebiliriz.Bu konudaki tartýþmalarda toplum yetersiz ya da cevapsýz

kalabilir.Normaldir…Yani (bence) þuan toplumda kadýn ve erkek eþitliði

konusunda herhangi bir beklenti yok…Ama kadýnlar açýsýndan öyle mi pek incelediðim bir konu

deðilse bile ancak öyle olmasý gerektiðini belirtmekte faydavar…

Ki bende feminizm tartýþmalarýnýn içeriði konusunda rahat-sýzlýk yaratan bir konu üzerinde durmak istiyorum…

Genellikle yapýlan tartýþmalar; erkek egemen toplumlardakullanýlan sözlerin, feminist bakýþ açýsýndan reddediliþineiliþkin olarak sürüyor...

Bu bende, kliþeleþmiþ gereksiz tartýþma olarak görülüyordersem, ne hisseder feminist arkadaþlar, bilmiyorum amaherhalde ukala derlerdi…

Sebebini açýklamak gerekirse, þuan bir kiþiye yanlýþ kul-landýðý bir kelime için feminist açýdan yanlýþ olduðunu söylüy-orsak, muhtemelen alacaðýmýz yanýt: Sen ne kadar öyledemek istemediðini bildiðin/ bildirdiðin halde, kelimenin yanlýþbir anlam içerdiði konusunda dursan da; kiþi ýsrarla "böyledemek istemediðini" belirtip, baþka bir þey söyle(ye)meye-cektir. Ve neden bu þekilde düþünüldüðü üzerine kendiniyetersiz hissetmesinden çok, bu bakýþ açýsýný yanlýþ anlaya-caktýr ki; yanlýþ olduðunu düþünecektir.

Ben bu yüzden ukalalýða baþvurup bu konuda birkaç þeysöylemek isterim...

Hemfikir veya deðilsiniz, feminizmin; toplumun beynineiþlemiþ, erkek egemen ideolojinin mirasý birkaç kelimelerindüzeltilmesi ile gerçekleþecek hareket olmadýðý gibi, bumirasý yok etmek için seçilen yöntem sadece gereksiz tartýþ-malardan ibarettir.

En azýndan benim bu güne kadar ki tartýþmalarýmýn sonucubu þekilde bitti…

Feminizmin ne olduðu ile ilgili bilinç düzeyi yapýlan tartýþ-malarýn içeriðinden rahatça anlaþýlabilir.

Yani feminizmin örgütlü bir hareket olarak, geçmiþtekimücadele süreçleri veya günümüzdeki feminist hareketlerinkonumu nerede olduðunu tartýþmak; bu yukarýda da belir-tildiði gibi erkek egemen geçmiþin kalýntýsý YANLIÞ cümleleritartýþmaktan daha önemlidir…

Gibi geliyor bana…***Ne zaman kendimi feminist biriyle tartýþýrken bulsam,

sadece yanlýþ kullandýðým bir kelimenin üzerinde duruy-oruz…

Zaten tartýþmanýn da asýl sebebi bu oluyor…Fakat benim önemli surette üzerinde durmak istediðim

birkaç olgu vardýr ki, bu da yanlýþ kullanýlan kelimelerinataerkil bir geçmiþe sahip olduðumuzdan dolayý, bil-inçaltýmýza yerleþen ve bilerek veya bilmeyerek telaffuzettiðimiz safsatalardýr…

Kesinlikle bu telaffuzlarýn yanlýþ olduðunu söylemekte yararvar ki yanlýþ anlaþýlmaya sebep olmasýn. Bu yanlýþlýklarýkesinlikle kabul ettiðimden dolayý deðil yani. Sadece rahatsýzolduðum konu, toplumda feminizm köklenmiþ deðil, halendaha tohumdan ibaret… Biz bu tohumlarýn filizlenmesini istiy-orsak, ancak toplumla beraber mücadele þekilleri belirleye-bilmemiz gerekir.* Eðer sadece erkek egemen sýnýf üzerinde-ki eleþtiriler ile yetinirsek bunun sonuçlarýný göremeyiz…

Hareketin ancak topluma nasýl yansýdýðýný gördüðümüzzaman sonuçlarý üzerinde deðerlendirmeler yapýlabiliriz…

***Örnek üzerinden hareket edersek daha anlaþýlýr olacak:

"Adam gibi iþ/ adam/ mücadele vesaire…" cümlesindeelbette karþý durmamýz gereken bir taraf mevcuttur. Ki butarafý biraz açarsak, "adamlýðýn temsil ettiði iþ ile kadýn temsil

ettiði iþ arasýndaki kalite açýsýndan kadýn emeðinin yerevurulmasý" elbette reddedilmesi gerekir. Fakat bunun üzerineçýkýlmasý ve bunu toplumunda görebileceði bir ortama sun-mak gerekir…

Bu da medyada kadýnýn bir meta, erkeðin gözünü doyur-mak için kullanýlan cinsel obje olarak yer almasý...

"Þehit, mücahit, gazi" annelerinin, duygusal olaraksömürülüp ekranlarda kullanýlmasý…

Gece kulüplerindeki kadýnlarýn, seks makinesi olarak satýl-masý…

Genellikle orta ve alt sýnýflarý oluþturan kesimde görülenkadýna yönelik þiddet…

Çocukluk ve gençlik döneminde, evde yetiþtirilirken kýz veerkek çocuklarý arasýndaki sosyal ve psikolojik ayrýmlar… Buayrýmlar sonucunda kadýnýn kendi üzerine yerleþen ikincisýnýf muameleler sonucundaki kabulü…

Bu gibi örnekleri daha da çoðaltabiliriz elbette… Yukarýdakiörnekler, þuan toplumdaki anormalliklere karþý sessiz olanhatta daha da kötüsü gittikçe yerleþen þeyler...

Toplumdaki kadýnlarýn bu yerleþmiþ erkek egemen ideolojiyireddetmeleri ancak; feminizmin toplumda kabul görmesi,tartýþýlmasý ile kabul görür…

Zaten bunlar üzerinde durulurken, kadýnlarda gittikçesertleþecektir…

Not: Eðer;- "Çok konuþtun be efendi, bir çözümcük söyle da göre-

lim… Fazla zýrvalama" derseniz ki demeniz gerekir… Gecekulüplerine karþý yapýlan eylemleri çoðaltýp ve güzergâhýçemberlerden, kulüp önlerine taþýrsak iyi/ sesli bir baþlangýçolur diye düþünüyorum…

Yukarýda belirtilmek istenen mücadele þekli, bugüne kadaryaþadýðým/ tanýk olduklarýmýn aksine, örgütlü bir yapýnýniçerisinde topluma ulaþabilecek her türlü mecrayý kullanarak,deðerlendirilmelidir. Yani toplumun her bireyini rahatsýz ede-bilecek tüm araçlarý kullanmalý… Gerek medya da, gerekbasýnda, gerekse bildiriler ve sanatsal ve kültürel faaliyetleriaðýrlýklý olmasý ile… Bertolt Brecht'in deðiþiyle "Tiyatro benimiçin devrimin ön çalýþmasýdýr"… Yani bu cümleyi kullanýlabile-cek çok fazla alan var…

Salih

BatakKIBRIS'TA FEMÝNÝZM

TARTIÞMALARI

12 21 OCAK 2011 CUMA

[email protected]

Robert Fisk - The Independent

Askerler, her yerde askerler. Vadilerde, daðlar-da, Beyrut sokaklarýnda. Hiç bu kadar askeribir arada görmedim. Bunlar, Kudüs'ü mü"özgürlüðüne kavuþturacak"? Yoksa tüm Arap diktatörlüklerini mi yýkacaklar?

Bu askerlerin görevi, herhalde, Lübnanülkesinin bir iç savaþa doðru kaymasýný durdur-mak olmalýydý. Bize söylenene göre hükümetiparçalayan Hizbullah'tý; ki bir dereceye kadardoðrudur. Çünkü, pazar günü, bize; BirleþmiþMilletler'in Lahey mahkemesi kararýna göre,eski baþbakan Refik Hariri'yi vuranlarýn,Hizbullah üyeleri olduðu söylendi.

ABD, Lahey mahkemesinin, suçlu kiþilerin lis-tesini vermesi talebinde bulunuyor. Fransa daayný þeyi istiyor. Ve tabiî ki Ýngiltere de. Bubiraz garip bir istek çünkü, 2005'te, Beyrutdaðlarýnýn üzerinden giden yolda, benden 366metre uzaklýkta bulunan Bay Haririöldürüldüðünde, hepimiz, bu olayý Suriyelileringerçekleþtirdiðine inanmýþtýk. Bu arada, SuriyeBaþkaný deðil tabiî. Beþar Esad deðil, SuriyeBaas Partisi'nin güvenlik birimlerinin gerçek-leþtirdiðine. O zamanlar buna inanmýþtým vehâlâ da ayný þeye inanýyorum. Þimdi ise, bize,Suriye'nin dostu olan ve Ýran'ýn (Lübnanlýolmalarýna raðmen) Lübnan'da bulunan milis-leri olan Hizbullah'ýn bu olayý gerçekleþtirdiðisöyleniyor. Ve þimdi de ABD ve Ýngiltere,mahkeme kararýný sürekli tekrarlayarak, birþeyleri akýllara sokmak istiyorlar.

Hizbullah suçlanacaktýr tabii ki. Bu karar üzer-ine, Baþbakan'ýn, yani eski baþbakan RefikHariri'nin oðlu Saad Hariri'nin baþbakanlýkgörevi elinden alýndý.

Lübnan'da 1976-1980 arasýnda hüküm sürenve kardeþin kardeþi vurduðu ayný çatýþmadönemine þimdi geri dönüleceðine inanan pekçok kimse var. Ben bu konuda kuþkuluyum.Þimdi Lübnan'da; Paris'te, Londra'da, ABD'deeðitim görerek ülkesine dönmüþ ve babalarýnýnve dedelerinin kanýnýn dökülmesine izin ver-meyecek yeni bir Lübnanlý nesil var.

Teorik olarak Lübnan'ýn artýk bir hükümeti yok

ve adil bir þekilde gerçekleþtirilen seçimleriniþbaþýna getirdiði Saad Hariri kabinesi de yok.Devlet Baþkaný Miþel Süleyman, yeni birhükümet kurmak üzere resmî görüþmelerepazartesi günü baþlayacak.

Hizbullah'ýn istediði nedir? Laheymahkemesinden bu kadar mý korkuyor ki,hükümetten çekilerek hükümeti yýkmagereksinimi duydu? Batýlý güçler görmezliktengelmek istese de, Lübnan sorununun çözümüçok basittir. Lübnan, Birinci Dünya Savaþýsonunda Fransa tarafýndan, bir Fransýz sömür-gesi olarak kuruldu. Lübnan'ýn modern bir ülkeolabilmesi için Lübnan'ýn bunu itiraf etmesigerekiyor. Ancak Lübnan bunu yapamaz.Lübnan, mezhepçilikten oluþmuþ bir kimliðesahiptir ve onun trajedisini oluþturan da tam bumezhepçiliktir. Ve Baþkan Sarkozy lütfen kulakverin, bu mezhepçiliði Lübnan'da baþlatan daFransa'dýr.

Hizbullah'ýn baþýný çektiði Lübnanlý Þii'ler,toplam nüfusun yüzde 40 kadarýný oluþturuyor.Hýristiyanlar azýnlýkta. Eðer Lübnan'ýn bir gele-ceði olacaksa, bu, Þii-Müslüman bir ülke olmakdurumunda. Biz bundan hoþlanmayabiliriz, Batýbundan hoþlanmayabilir. Ama gerçek bu. Bunaraðmen Hizbullah, Lübnan'ý yönetmek istemiy-or. Ýslâmcý bir cumhuriyet kurulmasýnýistemediðini tekrar tekrar belirtmiþtir. VeLübnanlýlarýn çoðu da bunu kabul ediyor.

Ancak, Hizbullah pek çok hata yapmýþtýr.Lideri Hasan Nasrallah, televizyonda, LübnanBaþkaný'ymýþ gibi konuþmuþtur. Hizbullah,Ýsrail'le, 2006'da, "ilâhî zafer"le biteceðini iddiaettiði son bir savaþ daha yapmak istiyor.Ýsrail'in de bir savaþ daha yapmak isteyebile-ceðinden korkarýz. Lübnanlýlar savaþ olmasýnýhiç istemiyorlar. Fakat Lübnan'ýn Batý'lý sözdedostlarý istediðinden, Lübnanlýlar, adým adým birsavaþýn daha içine çekiliyorlar gibi görünüyor.Amerikalýlar ve Ýngilizler Ýran'a zarar vermekistiyorlar. Bu yüzden, Bay Hariri'nin katili olarakHizbullah'ý suçluyorlar ve bu yolla Lübnanhükümetinin düþmesinde de çýkarlarý var.

Ve, Hizbullah'ýn, bu hükümetin düþmesiniistediði yönündeki iddia da tamamen doðru. Bu

hükümeti ve onun kabinesini bertaraf etmekle,Hizbullah, hükümetle yapmýþ olduðu vehükümete ve hükümet güvenlik güçlerine zararvermeme ilkesine dayanan Doha Anlaþmasý'nýda yok etmiþ oldu.

Bu hükümetin düþmesi, Lübnan sekter(mezhep esasýna dayalý bölünmüþlük temelli;Sendika.Org'nin notu) devlet bilmecesine Arapülkeleri tarafýndan getirilen "çözüm"ü tamamenbir tarafa itti ve Lübnan'ýn Hýristiyan müttefik-lerinin de yardýmýyla, "Lübnan'ý korku içinde birülke þekline dönüþtürme" yolunda adým adýmilerlenmesini saðlýyor. Dün yollarda hiçbir arabagörmediðimize þaþýrmamak gerek.Lübnanlýlarýn, Akdeniz güneþinin tadýný çýkar-mak üzere dýþarýya adým atmaktan korkmalarý-na da þaþýrmamak gerek. Hepimiz korkuiçindeyiz. Fakat bana öyle geliyor ki Lübnandevleti artýk büyüdü. Dün, Lübnan askeriGüçleri'nin Hýristiyan milislerden birininHýristiyan lideri Samir Geagea'nýn, bir daðkasabasýndaki parti bürosunun önüne deðiþikbir resim astýðý dikkatimi çekti. Ancak, üzerindesivil giysiler vardý. Takým elbise giymiþ ve kra-vat takmýþtý. Eskiden olduðu gibi milis kýyafetigiymemiþti. Bu iyiye iþaret.

Lübnan'da iç savaþ yok. Bir aile meselesi: Saad Hariri Saad Hariri, web sitesindeki neþeli bir

ankette, "esnekliði", en üst düzey doðrulukolarak gördüðünü açýklamaktadýr. Lübnan poli-tikasýnýn en çapraþýk sýnýrlamalarý dahilindeesneklik en genel doðrudur ve yaþamýsürdürmek için gereklidir.

Bay Hariri, 11 Kasým 2009'daki seçimlerdeyürüttüðü iki baþarýlý kampanya ile vebabasýnýn ölümünden dört yýl sonra Baþbakanoldu. Bu olay onun liderliðini kesinleþtirdi veülkenin politikasýný belirledi.

Ýstikbal (Gelecek) adlý ve bu hedef etrafýndatoplanan grubunun kazandýðý 2005 seçim-lerinde yürüttüðü kampanya sýrasýnda, SaadHariri, "Bunun olduðuna inanamýyorum;babamýn burada olmadýðýna hâlâ inanamýyo-rum. Kendime yalan söyleyemem. Bugün,

burada herkes babama oy verecek" þeklindeitirafta bulunuyordu. Bay Hariri 40 yaþýnda, evlive üç çocuk babasý. Geçmiþinde iþadamýolarak çalýþmýþ. 1992'de, Washington D.C.'dekiGeorgetown Üniversitesi'ni derece ile bitirmiþve babasýnýn ölümüne kadar, yedi yýl boyunca,35 bin iþçisi olan bir inþaat þirketinin yöneticil-iðini yapmýþtýr.

Saad Hairi, babasýnýn ölümünden Suriye'yisorumlu tutmuþtu. Bu görüþ, Lübnan üzerindeon yýllardýr sürmüþ olan Suriye hakimiyetinibitiren ve Refik Hariri'nin ölümü üzerine düzen-lenen muazzam Suriye-karþýtý protesto gösteri-lerinde bir araya gelen Lübnanlýlarýn çoðutarafýndan da paylaþýlýyordu. Bölünmüþ birLübnan'ýn Sünnî bloðunun lideri olarak, BayHariri, kýnamýþ olduðu Suriye'yi, savunduðu"esneklik" politikasý gereðince, daha sonraaklamýþ, bu ülkeyi suçlamakla hata ettiðinisöylemiþ ve Suriye Devlet Baþkaný ile barýþyapmýþtýr.

14 Ocak 2011, The Independent [Information Clearing House'daki Ýngilizce ori-

jinalinden Hatice Aksoy tarafýndan Sendika.Orgiçin çevrilmiþtir]

Çýkmazýndaki LübnanHABER

Page 13: yenicag 21012011

HABER 1321 OCAK 2011 CUMA

Galatasaray'ýn yeni stadýnýn açýlýþýnda TCBaþbakaný Erdoðan ve TOKÝ Baþkaný'nayönelik protestolar gündemden düþmüyor.Galatasaraylý yöneticiler özür üstüne özür dil-erken taraftar özür dilemeyeceðini açýkladý.

TC Baþbakan'ýn "organize", GalatasarayKulübü Baþkaný Adnan Polat'ýn özür dileyerek,"bu insanlarý bir daha bu statlara sokmaya-caðýz" dediði olayý açýlýþýn yankýlarý sürüyor.Galatasaray taraftar grubu Tekyumruk, "Özürdilemiyoruz! Özür dilemeye ve istifaya çaðýrýy-oruz" dedi.

TEKYUMRUK: ÖZÜR DÝLEMÝYORUZGalatasaray taraftar grubu Tekyumruk, inter-

net sitesinden yapýlan açýklamada,"Galatasaray adý ile rant saðlamaya çalýþan-lar, kulüp yönetiminden devlet yönetimine,büyük Galatasaray taraftarýnýn tepkisi ile hakettikleri cevabý aldýlar" dedi.

'SÝYASÝ HESAP BALON GÝBÝ PATLADI'Açýklamada þu ifadelere yer verildi: "Deðeri

yüksek olan Mecidiyeköy'deki araziyi alýp,kuþa döndürülmüþ bir proje ile yeni statyapýlmýþ olmasýna raðmen baþbakan vedevlet erkaný Galatasaray Spor Kulübünebüyük bir lütufta bulunmuþ gibi davranarakkendi siyasi hesaplarýný hayata geçirmek iste-diler. Yapýlan propaganda, Adnan Polat'ýndakatkýsýna raðmen Cumartesi günü kulübüngerçek sahibi Galatasaray taraftarýnýn bilinçlitepkisi ile bir balon gibi patladý.

TEK BORCUMUZ STADI YAPARKENÖLEN EMEKÇÝLEREBizlerin bu stat için, ne devlet erkânýna, ne

de Adnan Polat'a bir borcumuz var. Bu statkimsenin cebinden çýkan para ile yapýlmadý.Kendi yandaþlarýna peþkeþ çektiði Ali SamiYen arazisi karþýlýðý yapýlan stat için bizim tekborcumuz, bu stadý yapan, üçünü çalýþmalarsýrasýnda yitirdiðimiz emekçileredir. Bizler bustat için sadece evine ekmek götürmekderdinde olan, günlerini gecelerini þantiyealanýnda geçiren, kimi zaman maaþýný bilealamayan, iþ güvenliði olmadan çalýþtýrýlanemekçilere teþekkür ederiz."

Baþkan Adnan Polat'ý Galatasaray taraftarýn-dan özür dilemeye ve istifa etmeye daveteden Tekyumruk, "Ayný þekilde Recep TayyipErdoðan ve TOKÝ'nin baþkaný olan þahsý dabüyük Galatasaray taraftarýndan özür dilem-eye davet ediyoruz" dedi.

"Sporseverler rüþvetle satýn alýnamaz"Türkiye Devrimci Spor Emekçileri Sendikasý

Genel Baþkaný Metin Kurt, Baþbakan TayyipErdoðan ve Spordan Sorumlu Devlet BakanýFaruk Özak'ýn spor geçmiþleri olduðu, herikisinin de sporu sað siyasete yönlendirmektederinleþtiklerini belirtildi.

Metin Kurt þöyle dedi: "Baþbakan,Dolmabahçe'deki spor açýlýmý toplantýsýndaspor emekçileri tarafýndan, Basketbol DünyaÞampiyonasý ödül töreninde tüm sporseverlertarafýndan, Arena stadý açýlýþýnda Galatasaraytaraftarlarý tarafýndan protesto edilmiþtir.Baþbakan bu etkinliklere spora sevdalýolduðundan deðil, siyasal rant için katýlmak-tadýr. Bu niyet sporseverlerin gözünden kaç-mamýþ, Baþbakan tüm bu etkinliklerdeumduðunu bulamamýþtýr. Protestolar bu açý-dan da deðerlendirilmelidir."

Baþbakan'ýn protestolar sonrasýnda Arenastadýnýn yapýmý ile ilgili açýklamalarýnýnGalatasaray'ý adeta modern bir dilenci konu-munda gösterme çabasý olduðunu dile getirenKurt, "Galatasaray Baþkaný Adnan Polat'ýn bugerçeði görmezlikten gelerek Baþbakan'ýsavunma telaþýna düþmesi ve protestocusporseverleri hedef göstermesi üzerinde uzunuzun düþünülmesi gereken kabul edilemez birtutumdur.

Türkiye Devrimci Spor Emekçileri Sendikasý,

Baþbakan ve heyetine dönük protestolarý,onurlu spor emekçilerinin ve sporseverlerinrüþvetle satýn alýnamayacaðýnýn kanýtý olarakdeðerlendirmektedir."

Çekilen hiçbir þut emekçi kalesinegirmeyecekBirgün Gazetesinden Kemal Ilýkkan'ýn Metin

Kurt ile röportajý:

Türkiye Devrimci Spor EmekçileriSendikasý'nýn (Spor Emek-Sen) (16 Aralýk2010 tarihinde) kurulduðunun ilan edilmesiniüzerine, Metin Kurt ile bir söyleþi yapmazsakolmazdý. Sporun paraya tahvil edildiði,amatör ruhun giderek ortadan kaybolduðuþu günlerde, spordaki sömürü mekaniz-masýyla nasýl mücadele edilmesi gerektiði-ni konuþtuk. "Futbol arsada oyun olarakgüzel ve temizdir; borsada ise kirli veçirkindir. Biz bu oyunun arsadaoynananýný sevdik borsadakini deðil."Sözüyle hem solcu hem de futbolsev-er bireylerin kalbinde ayrý bir yeri olanMetin Kurt, spor emekçilerini yenidenbir araya getirmeyi ve bir mücadelehattý oluþturmayý önüne koymuþ.Sloganlarý ise hayli dikkat çekici:"Hiçbir þut emekçi kalesinegirmeyecek. Önce, sporda ter döken-ler kazanacak"

Mücadeleniz, Spor Emek-Sen ile yeni bir

sürece evrildi. Bu faaliyet içerisinde temel

amaçlarýnýz nelerdir?

Bizim esas mücadelemiz sistemledir. Bugünsporda þike yoktur, doping yoktur, mafya yok-tur, þiddet yoktur, ýrkçýlýk yoktur diye iddia ede-bilir misiniz? Hepsi vardýr. Ýþte bunlar sisteminsorunudur. Biz bu sistemde ezilen kesimi biraraya getirip onlarýn özgürleþmesini saðlaya-caðýz. Bu konuyu daha geniþ bir tabana yaya-bilmek için de devrimci spor emekçilerisendikasýný kurmak zorunda kaldýk.Anayasala haklarýmýzý, evrensel haklarýmýzýsaðlama almak onlarý güvence altýna almakiçin örgütleniyoruz. Emekçinin en büyük silahýörgütlü olmaktýr. Bugün eðer Türkiye'de sporemekçileri bu doðal haklarýndan bile yoksunbýrakýlmýþsa, yöneticilerin iki dudaðý arasýnabýrakýlmýþsa bu örgütsüzlükten kaynaklanýyor.Yürüdüðümüz yol belli,12 Eylül öncesi dedenedik ve baþarmýþtýk. Eser ÖzaltýndereÝstanbul baþkanlýðý yaptý. Beþiktaþ sorumlusuMehmet Ekþi, Trabzon sorumlumuz ÞenolGüneþti.

Peki, ne gibi somut adýmlar atýlacak?

Öncelikle spor-iþ yasasýný çýkartmak içinmücadele edeceðiz. Zengin ve son modelotomobillere binen futbolcu/sporcu modeli yal-nýzca tavandaki bir avuç azýnlýk. Esas olarak,sömürüye açýk, bugünleri ve yarýnlarý yönetici-lerin/patronlarý iki dudaðý arasýnda olan geniþbir kesim var. Ýþte biz, tabanda yer alan buspor emekçilerini örgütleyeceðiz. Bunlardevasa spor sektörünün sesi çýkmayanemekçileridir. Bu kesime yönelik bir kanunyok. Ýþ kanunu bile sporculara uygulanmazdeniyor. Halbuki, sporcularda tam gün çalýþýy-or. Öncelikle spor emekçileri bir araya gelmelive spor iþ yasasýný çýkartýlmasý için uðraþ ver-melidir. Çünkü gerçek güvenceleri spor iþyasasýdýr.

Spor-iþ yasasýnýn çýkmasý ne gibi bir

kazaným olacak?

Kanun çýktýðý zaman sporcu parasýný alacak.Normalde nasýl iþçi ücretini alamadýðý zamanmahkemeye baþvurup alabiliyorsa ayný þek-ilde spor emekçileri de alacak. Bugün hukuksisteminde bu konuyla ilgili yasal bir boþlukvar. Futbol üzerinden gidelim. Baþkanlar veyöneticiler kulüpleri kendilerine borçlandýrýyor-lar ve bu sayede uzun yýllar orada yöneticilikyapýyorlar. Sporculara da istedikleri gibidavranabiliyorlar. Spor-iþ yasasýyla bu boþlukdoldurulacak. Patron patronluðunu bilecek,iþçi emekçiliðini bilecek. Kulübün bütçesi bukadar az ise neden hovardalýk yapýyorsun,neden kulübün geleceðini ipotek altýna alýyor-

sun? Ýþ kanununda bunlar belirtilecek. Çalýþ-malarýmýzý baþlattýk. Bizim amacýmýz, buhukukun yerine gelmesi. Sorunlarý biliyoruz,haklarýmýzý biliyoruz. Bunlarýn yasal güvencealtýna alýnmasý için hukukçularýmýzla çalýþýy-oruz. Tabaný örgütleyeceðiz, tabandanaldýðýmýz güçle üst düzey yöneticilere çýkýp,bunun kanunlaþmasýný isteyeceðiz.

Yöneticiler/patronlar keyfi davranamaya-

cak yani…

Aynen öyle. Ýþ kanunu olmadýðý sürece budüzen böyle sürecektir. Sporcu örgütsüzolduðu için mevcut duruma katlanmak zorun-da. Örneðin, sporcunun sözleþmesinin son

senesini girildiðinde kulüp diyor ki 'yasözleþmenin bizim iste-

diðimiz þar-

larda uzat yada seni oynatmayýz'… Budurum büyük bir sömürü örneðidir.Spor emekçiler birlikte hareket edecek. Biz budevrimi gerçekleþtireceðimizi düþünüyoruz.Çünkü yeterli birikimimiz var, deneyimimiz var,geçmiþte yaptýðýmýz çalýþmalardan sonra bualanýn nasýl dönüþtürülmesi gerektiðini, nasýlbir örgütlenme çalýþmasý yapabileceðimizibiliyoruz. Buna uygun kadrolarýmýzda var þuanda. Ama bütün isimleri þu aþamada açýkla-ma durumumuz yok.

Bir de amatör-profesyonel ayrýmý var…

Amatör dedikleri sporcular bize göresözleþmesiz güvencesiz spor emekçileridir.Profesyoneller ise sözleþmeli güvencesizsporcudur. Ayný iþi yapýyorlar. Gelirleri farklýama güvencesizlikleri ayný. Yani, düzeninsporu düzenin spor emekçileri var. Sporunamatörü diye bir þey yoktur. Bu düzeniçerisinde spor iþ yasasý ile bunlarý sosyalgüvenceye kavuþturmak esas amacýmýz.Milyonlar kazanan adamýn sendikada ne iþivar diyorlar. Biz onlar için kurmuyoruz kizaten. Tabandaki spor emekçisin sorunlarýnýçözmek için örgütlendik Bu örgütlenmeyitamamladýðýmýzda bizde de Ýtalya'daki gibisporcu grevleri olacaktýr.

Peki bu mücadele her branþýn kendi

sendikasýný kurmasýna evrilebilir mi?

Daha sonra olabilir. Oraya giden bir kapýaçýlacaktýr. Ama þimdi hep beraber hareketetmemiz gerekiyor. Spor iþ yasasý tüm sporemekçilerini ilgilendiriyor. Bütün branþlardasendika kurulur ve bir konfederasyonörgütlenir. Spor iþ yasasýný çýkartmak içinönce bir araya gelmemiz gerekiyor. Bunubaþardýktan sonra herkes kendi sendikasýnýkuracaktýr. Güçleri bölmemek lazým. Spor iþyasasý taslaðý hazýrlanacak, iþin uzmanlarýylabunlar deðerlendirilecek, sempozyumlar vs. ilegeniþ kitlelere ulaþtýrýlacak, diðer ülkelerdekideneyimlere bakýlacak. Bugünkü hükümetbizim hazýrladýðýmýz taslaðý elbette ki hemenkabule etmeyebilir. Ama bu bir mücadelesürecidir.

Toplumsal muhalefetin geliþmesine katký-

da bulunacak mý peki?

Ben inanýyorum ki, bizim spordaki örgütlen-memiz, eminim þu anda örgütlenme konusun-da geriye düþmüþ devrimcileri, ilericileri,sosyalistleri yeniden ataða kaldýracaktýr.Bunun bir model olabileceðini düþünüyoruz.Spor emekçileri sendikasý olarak elimizdengelen gayreti göstereceðiz. Sporcularýn her-hangi bir sorun karþýsýnda kapýsýný alabileceðibir adresi yaratýyoruz. Spor emekçisi

kavramýný, sporun bir iþ kolu olduðukavramýný, bunun yasalaþtýrýlmasýný saðlamaksporda devrimin baþlangýç noktasýdýr.Sporcularýn sisteme sorgulamaya ihtiyacý var.Onlarý baþlatacak nokta bu faaliyetin kendi-sidir.

Sporcu ve solcu olmak bir çok sporse-

verin görmek istediði bir þey aslýnda…

Geçtiðimiz günlerde Bursasporlu IvanErgiç'le bir paneldeydik. Beni medyadantanýyormuþ, sendikal faaliyetlerimiz biliyormuþ.Kendi ülkesinde felsefe eðitimi almýþ vegerçekten derin bir bilgiye sahip olduðu bellioluyor. Sistem içerisinde þunu itiraf edecekkadar dürüst: Biz gereðinden fazla para alýy-oruz. Doðru söylüyor. Onlara verilen trilyonlarsabah 6 da kalkýp iþine gitmek zorunda olanemekçilerin emeðini bir karþýlýðýdýr, aslýnda.

Milyonlarla genç bugün , sporcu olmakumuduyla, sýnýf atlamak umuduylayaþýyor. Bunlarý sevk eden þey sis-

tem içerisindeki bu idollerdir. Zenginfutbolcularýn geride kalan yoksul

hayat hikayeleri efsanesi… Solcusporcular, endüstriyel futbolun bu ayak

oyunlarýný deþifre edecek kimselerdirbana göre.

SAKALLARIMI NEDEN UZATTIM?1970'li yýllarda ben Galatasaray formasý

giyerken temdit uygulamasý vardý.Mukavelem bitmiþti ve kulübe gittim. 'Sana

110 bin lira vereceðiz' dediler. 'Peki dedimbana sormayacak mýsýnýz kaç para istiyorumdiye?'. Bunu üzerine 'Niye soralým ki' dediler,'senin mukaveleni yapar, maaþýný yatýrýr,sözleþmeni uzatýrýz.' O zaman beni niyeçaðýrdýnýz dedim, ben kabul etmiyorum sizinteklifinizi ve bunu protesto etmeliyim dedim oan. Ýlk defada sakallarýmý bunun için uzattým.

TABAN ÖRGÜTLENECEKTavandaki 3-5 sporcu deðil taban

örgütlenecek. Atýlan hiçbir þut emekçilerinkalesine girmeyecek. Biz önce sporcularýörgütleyeceðiz sonra hukukçularýmýzla hazýr-ladýðýmýz taslaklardan sonra idarecilerinkapýsýný çalacaðýz.

Biz sporda devrimi gerçekleþtireceðizderken, tabaný örgütlemekten bahsediyoruz.Spor iþi yasasý sporda devrimin deðilbaþlangýcýn bir ifadesi olacaktýr. Sonuç olarakBirGün mutlaka…

Endüstriyele futbol futbolcularý birbirine düþ-manca rekabet eder hale getirdi.

Sen yöneticiye sesini çýkaramazsýn amaonlar senle istediði gibi oynarlar.Baþvuracaðýn, hakkýný arayacaðýn bir mecrayoktur. Örgütsüz olduðun için mecburen itaatedeceksin.

Baþka Metin Kurtlar var mý?Olmamasýnýn nedenini araþtýralým 68

kuþaðýndan aðabeylerimiz benimle iletiþimkurmasaydý, tartýþmayý, okumayý bana aþýla-masalardý, gerektiðinde benim Avrupa'dangetirdiðim kitaplarý çevirip tartýþmalasalardý,Metin Kurt Metin Kurt olmazdý; bende sýradanbir futbolcu olurdum.

12 eylül öncesinde spor arenalarýndademokrat sporcular vardý. Faþist ve dinci geri-ci sporcular geri plandaydý. Spor bugün geri-cileþiyor. Gericilerin egemenliði söz konusu.Federasyonlarda ilerici insanlar, iþin ilminibilen insanlar vardý. Sporda faþistleþme geri-cileþme süreci Refaattin Þahin'in BedenTerbiyesi Genel Müdürlüðü'ne getirilmesiylebaþlamýþtýr. 1979 yýlýnda 2. Milliyetçi Cephehükümeti döneminde baþladý. Ýlk yaptýðý iþ,tüm devrimci ve ilerici diye tanýmlanan sporakademili öðrencileri yerlerinden uzaklaþtýr-mak oldu. Yerlerini iþi bilmeyen ve daha azyetenekli olsa da kendi adamlarý olan kimselergeldi. Bütün su baþlarýný tuttuklarý için, buarada darbe ile solda gücünü yitirdiði içinmeydan gericiler kaldý. Yeni Metin Kurtlarvereceðimiz mücadeleyle ortaya çýkacaktýr.

Galatasaray Taraftar: Özür dilemiyoruz

Page 14: yenicag 21012011

HABER14 21 OCAK 2011 CUMA

Son yýllarda; ülke ekonomisinin gelmiþ olduðu yer vegerekse de dünya kapitalizminin geliþmiþlik seyriiçerisinde, ileri ekonomilerin bütünde üretimi dizaynetmeleri neticesi olarak, Türkiye ekonomi politiði de kendi-ni yeniden düzenlemek zorundaydý.

Ýthalata dayalý ekonomi politiðin Türkiye'de yaþamýnýdoldurmasý ve sistemin ihracat eksenli yapýlanmayadönüþmesi neticesinde, Türkiye; yakýnýna ve uzaðýna yenibir pencereden bakmak durumunda olduðu noktaya geldi.

Özellikle AKP iktidarýný, dönemin ekonomik sýkýþmýþlýkhalinin yaratmýþ olduðu sonuç olarak da okunmasý gerekir.

Türkiye kapitalizminin ürettiklerini kendi iç pazarýndatüketimi ile kendisini aþamayacaðý gerçekliðinin ortayaçýkmasý ile, Türkiye ekonomi politiðinin sonuçlarý olarakTC dýþ politikasý da kendisini yeni prensipler üzerindentarif etme noktasýna gelmiþti.

Komþularla sýfýr sorun ve Ýslami ülkelerle dinamik bir iliþ-ki.

Kendisinin sahip olduðu tarihi miras itibariyle tüm komþu-larý ile sorunlarý olan devlet; herkesi düþman görme poli-tikasýndan, ekonominin mevcut durumundan dolayývazgeçmek zorundaydý.

Sorunlarý; masanýn karþý tarafýndaki tarzda olarak elealmanýn bir getiriye tekabül etmeyeceði, bunun yerinemasanýn ayný hizasýnda/yanýnda ama problemlerindeolduðu farkýnda lýðý içerisinde politik tarzlar geliþtirilmesi,ekonominin yapýsýna daha bir uygunluk göstermekteydi.

Son döneme kadar Ýslami ülkelerle olan iliþkileri altseviyede olan Türkiye, ekonomisine esas olarak Avrupapazarý üzerinden devamlýlýk saðlamayacaðý bilinciyle ikinciadým olarak da, bu tip ülkelerle iliþkilerini yeniden gün-celleþtirdi. Ekonomideki geliþmiþliði ile Ýslami ülkeekonomileri içerisinde en güçlülerden olan Türkiyeekonomisi, dolayýsýyla yeni pazarlar alanýný da bulmuþoluyordu.

Bu ülkelerin ekonomik geliþmiþliðin geriliðine raðmen,özellikle petrol ve doðalgaz baþta olmak üzere baþka yeraltý zenginliklerine sahip olmasý finansal güçlerinin yüksekolmasýna imkan saðlýyordu.

Tam da bu noktada, Türkiye; ekonomik, teknolojik vekalifiye iþ yapma gücüyle, yüksek finansal gücü olan buülkelerle yeni bir iliþki biçiminin gerekli olduðunu anlatanyeni bir iliþki düzenlemektedir.

Kimi anlayýþlarca, eksen kaymasý olarak ifade edilen bu

yeni iliþki biçimi Türkiye geliþmiþliðinin bir sonucuydu. Dýþpolitikaya yansýmasý da; sorunlarý olan devletler arasýndasorun çözücü konumunda olmak, kimi devletlerdeki içsorunlar karþýsýnda da soruna taraf olmak deðil, sorunakarþý ortak payda yaratmak ve sorunu çözmek, o olmazsasorunu yaþanabilir seviyede tutmak politika tarzýný kendineyol seçti.

Özellikle, Filistin sorunu karþýsýnda takýnmýþ olduðu tavýrile, Ýslami halklarda kazanmýþ olduðu sempati ile Türkiyepolitikasý; politikanýn ikili gücünde/ikili karakterinde kendisi-ni tanýmlama zorunluluðu noktasýna gelmiþ bulunmaktadýr.

Sýfýr sorun politikasýnýn dýþ politikada etkin olmasýnýnyolu, ülkenin iç yapýsýna da sýfýr sorun üzerinden yaklaþýl-masý gerekliliðidir. Sorunlarý çözmek, toplumu barýþýk tut-mak ve yaþayanlarýnýn yönetime katýlmasýný saðlaya-bilmek için yerinde yönetim/ yerelde yönetim kanallarýnýen geniþ biçimde tutarak,çözüm yaratýlmasý gerekmekte-dir.

Dýþ politikada ki sýfýr sorun tarzýnýn iç politik yaþamdaböyle bir karþýlýk bulmasý, en baþta halklarýn birbirineempati ile bakmasýna vesile olur ve Türkiye bu anlamýylada çekim merkezi karakterine kavuþmuþ olur.

Bunun ötesinde, iç politikadan güç almayan sadecedevletten devlete politikayý esas aldýðýnda ise Türkiye poli-tikasý kendini yeni açmazlar içerisinde bulacaktýr.

Her ne kadar, Türkiye kapitalizmi konu ekseninde ki ülkeekonomilerinden ileride ise de, ekonomisinin yön vericikaraktere sahip olmamasýndan dolayý oluþacak olan iliþkil-erden kendisine iç yansýmalarýnda olmasý kaçýnýlmaz ola-caktýr.

Çünkü; Ýslam ülkelerine baktýðýmýz da bu ülkelerde kimiistisnalar hariç, devletlerin baskýcý karakterleri ön plan-dadýr. Toplumlar; demokratik hak ve özgürlükler anlamýn-da en geri noktalarda tutulmuþlardýr. Ýslami din, iç ve dýþpolitikada tamamen siyasete kullandýrýlmýþtýr.

Kendi iç politikasýndan güç almayan bir dýþ politika/dýþekonomi politika bu durumda iliþkiye girdiði ekonomininegemen siyaset karakterinden etkilenmemesi mümkünolmayacaktýr. Hele ki; petrol, doðalgaz vb. kaynaklarüzerinden yükselen finansal güçlülükleri, bu tür ekonomi-lerin dýþ politikalarýnda kimi zamanda çok aðýrlýklý olacak-týr.

Dolayýsýyla; Türkiye'nin son dönemlerde canlandýrmayaçalýþtýðý "Ýslami ülke ekonomileri birbirimize yeteriz"anlayýþý kendi içerisinde de demokrasiye teðet durmatehlikesini de barýndýrmaktadýr.

Ýslami deðerler üzerinden yükselen dýþ politika karþýlýkolarak iç politikada tekçi anlayýþý ve Ýslami yaþam anlayýþý-na tekabül edecektir.

Türkiye; G 20 de olmasýnýn altýný demokrasi deðerleri iledöþemediði müddetçe ne kendi içerisinde yaþanabilirlikölçütünü tutturacaktýr ne de dýþ politikasýnda orunlarýçözücü, sýfýr sorun noktasýnda olabilecektir.

AliSarýtepe

ÝSLAMÝ ÜLKELERVE TÜRKÝYE

[email protected]

BM Hariri soruþturmasý Hizbullah'ý iþaret ediyor(ANF) Lübnan eski Baþbakaný Refik Hariri suikastine iliþkinhazýrlanan iddianame BM özel mahkemesine teslim edildi.Mühürlü halde teslim edildiði açýklanan iddianamede suikastenLübnan Hizbullah örgütünün sorumlu tutulduðu ileri sürüldü.

Lübnan'da geçtiðimiz hafta hükümetin düþmesine nedenolan, 2005 yýlýnda suikaste kurban giden eski Baþbakan RefikHariri cinayetini soruþturmasý sonuçlandý. Hollanda'nýn DenHaag kentinde kurulan BM Mahkemesi, savcýlýk makamýnýncinayetle ilgili iddianamesini mühürlü halde teslim aldýklarýnýaçýkladý.

ÝSÝMLER GÝZLÝ TUTULUYOR Suikaste karýþtýklarý ileri sürülen ilk isimlerin yer aldýðý iddi-

aname þimdilik gizli tutuluyor. Ancak zanlýlar arasýnda LübnanHizbullah örgütüne baðlý kiþilerin yer aldýðý ileri sürülüyor.

Mahkeme yetkilileri, zanlýlarýnýn kimliklerinin kamuya açýklan-masýnýn, iddianamenin Yargýç Daniel Fransen tarafýndan onay-lanmasý ile tutuklama emirlerinin çýkarýlmasýnýn beklenmesinedeniyle iki-üç ay daha zaman alabileceðini söyledi.

SUÝKASTTAN ÝLK ETAPTA SURÝYE SORUMLU TUTULMUÞTU 2005 yýlýnda Refik Hariri'nin bulunduðu araba konvoyunu

Beyrut'ta hedef alan bombalý saldýrý, Baþbakan Hariri yaný sýra22 kiþinin ölümüne yol açmýþtý. Suikasttan hemen sonra, tümgözler Suriye'ye çevrilmiþ, suikasttan Suriye istihbaratý sorumlututulmuþtu. Suriye ise iddialarý reddetmiþti.

HÝZBULLAH SUÇLAMALARA HÜKÜMETÝ DÜÞÜRMEKLE YANIT VERDÝ Suikast konusunda baþlatýlan uluslararasý soruþturma ve

mahkeme süreci ise, giderek daha fazla Hizbullah'ýn suikasttarol aldýðý iddialarý üzerinde durulmasý Lübnan'da büyük tartýþ-malara neden oldu. Suikastta her hangi bir rolünün olmadýðýnýsöyleyen Hizbullah, mahkemenin Ýsrail ve ABD tarafýndan yön-lendirildiðini söyleyerek yer aldýðý Lübnan Koalisyonhükümetinden mahkemeyi tanýmamasýný istedi. Ancak baþýn-da Rafik Hariri'nin oðlu Saad Hariri'nin bulunduðu hükümetbunu reddedince Hizbullah hükümetten çekilme kararý aldý.Geçtiðimiz hafta Hizbullah yanlýsý 11 bakanýn istifa etmesi koal-isyon hükümetinin düþmesine yol açmýþtý.

NASRALLAH'IN ÞARTI Hükümetin düþmesi ardýndan yeni bir hükümet kurma görevi

geçici Baþbakan Saad Hariri'ye verildi. Ancak yeni hükümetkurma çabalarýnda büyük sýkýntý yaþanýyor. BM mahkemesiyleher türlü iþbirliðine son verme çaðrýsýnda bulunan HizbullahLideri Hasan Nasrallah, Saad Hariri'nin yeni hükümet kurmaçabalarýna destek vermeyeceklerini açýkladý.

Lübnan'ýn kýsa zaman içinde yeni bir hükümete kavuþupkavuþmayacaðýna iliþkin belirsizlik giderek derinleþirken,ülkede siyasi krizin çatýþmalara neden olmasýndan endiþeduyuluyor.

Page 15: yenicag 21012011

HABER 1521 OCAK 2011 CUMA

ISI METAL

Avrupa Parlamentosundaki siyasigruplar 25 Aralýk'ta Noel yortususebebiyle Dipkarpaz'daki kilisedeyapýlmak istenen dini ayinin engel-lendiðini gerekçesiyle kýnamatasarýsý oy birliði ile geçti.

AP Hýristiyan Demokrat veSosyalist grubu baþta olmak üzeregeçen kararýn 6. MaddesindeKýbrýs'ýn kuzeyinde Noel ayinin Türkotoritesi tarafýndan engellendiðibelirtildi.

Kararýn diðer kýsýmlarýnda isebenzer özgürlüðün dünyanýn diðeryerlerinde de kýsýtlanmasý konularýele alýndý ve kýnandý…

Kararýn tam metni:http://www.abhaber.com/haber.ph

p?id=33200

YKP, Karpaz'daki ayinlerinengellenmesini deðer-lendirmiþtiYKP Yürütme Kurulu Sekreteri

Murat Kanatlý Karpaz'daki ayinlerinengellenmesini 6 Ocak'ta tarihindeyayýnladýðý bir bildiri ile deðer-lendirmiþ ama Kýbrýs'ýn kuzeyindekihiçbir yayýn organýnda yayýnlan-mamýþtý. Bu bildiri yayýnlanmamasý-na raðmen, spesifik bu bildiridekonu edilen bazý konulara direkcevaplar Özgürgün açýklamasýolarak 7 Ocak'taki gazetelerde yeralmýþtý. Konu ile ilgili açýklamayýyeniden yayýnlýyoruz:

Kýbrýs'ýn kuzeyindeki hükümetçilik

oynayanlarýn yeni marifeti sorunlarkarþýsýnda susmalarý ve sanki birþey yokmuþ gibi davranmalarýdýr…

Dipkarpaz ve Ayia Triada (Sipahi)köylerindeki Christmas Yortusu olan25 Aralýk'taki dini ayinlerin polistarafýndan basýldýðý ve ayinler dur-durulduðu ile ilgili haberlerle ilgiliKudret Özersay'ýn ne demek iste-diði anlaþýlmayan açýklamasý dýþýn-da kimse bir þey söylemedi veherkes meþhur sessizliklerinebüründü…

Avrupa Parlamentosunun enbüyük iki politik grubuMuhafazakârlar (EPP) veSosyalistler (PES) açýklamayaparak olayý kýnadý ama kuzeyde-ki medya için bu konu önemli birhaber deðeri görmedi. Haberiverenler de Rum basýnýndan alarakyorumlu olarak, "AB zaten bizi iste-mez", "APOEL maçýna ses çýkar-mayanlar, Hristiyanlar olunca sesçýkarýrlar" türünden vatan, millet,Sakarya nutuklarý ile iç kamuoyunanutuklar salladýlar…

Olay aslýnda vahimdir… 1974yýlýnda Viyana'da varýlan uzlaþý net-icesinde Kýbrýs'ýn kuzeyinde kalanKýbrýslý Rumlarýn ve Maronitlerininsan hak ve özgürlükleri garantialýnacaðý taahhütlünde bulunulmuþ-tu. Buna dini özgürlükler de dâhildi.Bu antlaþma çerçevesinde Kýbrýs'ýnkuzeyinde iki köyde Dipkarpaz veAyia Triada (Sipahi) kalmayabaþlayan Rumlar doðal olarak da

kiliselerini de rutin çalýþtýrmayadevam edebilmeleri gerekirdi.Olaylarýn, bu iki köyün içindekikiliselerde meydana geldiði anlaþýl-makta ama resmi açýklamaolmayýnca emin olmak zor! Kiliseyaptýðý açýklamada izin alýndýðýnýsöylemektedir ama bu iki köydeRumlar yaþamaya devam ediyorsazaten izne ne gerek vardýr? Tam dabu nedenle yasadýþý ayin ne demekoluyor?

Kýbrýs'ýn kuzeyindeki insan haklarýihlaline ciddi bir örnekle karþý

karþýyayýz. Ýnsan haklarý ihlalleridiþe diþ, göze göz siyasetlerinedayanan gerekçelerle hoþ göster-ilmesi ise durumun diðer bir vahimhalidir…

Kýbrýs'ýn güneyinde dini konulardasorunlar varsa veya güneyde yük-selen bir ýrkçýlýk varsa bu ayrýcakonuþulmalýdýr ama bireylerin hakve özgürlükleri ne olursa olsundokunulmazdýr ve deðerlidir.

Bu nedenle Karpaz'da yaþanan-lardan Yeni Kýbrýs Partisi ciddi kaygýduymakta ve yetkilileri hemen açýk-lama yapmaya, sorumlular hakkýn-da da soruþturma baþlatmayadavet eder…

Özgürgün'ün açýklamasýHüseyin Özgürgün'ün konu ile ilgili

TAK'ta 6 Ocak'ta yayýnlanan açýkla-masý ise þöyleydi:

"Kuzey Kýbrýs TürkCumhuriyeti'nde yaþamakta olançeþitli dinlere mensup tüm inançsahipleri yasalarýmýz doðrultusundadini vecibelerini serbestçe yerinegetirmektedir. Keza, Kuzey Kýbrýs'tayaþamakta olan Rum Ortodoks dinimensuplarý da yasalarýmýz ve ilgilimevzuat çerçevesinde dini ibadet-lerini özgürce yerine getirebilmekte,yaþadýklarý yerlerde bulunan birçokkilisede pazar günleri hiçbir iznetabi olmaksýzýn rutin olarak diniibadetlerini gerçekleþtirmektedirler.

Bu çerçevede, Kuzey Kýbrýs TürkCumhuriyeti'nde yaþayan Rumlar,iddiaya konu Dipkarpaz köyündebulunan Ayios Sinesios Kilisesindepazar günleri herhangi bir kýsýtlamaveya izne tabi olmadan dini veci-

belerini yerine getirmektedirler.KKTC'deki toplu faaliyetleri kap-sayan ilgili mevzuat çerçevesindeise Güney Kýbrýs RumYönetiminden gelen Rumlarýn dakatýlýmýyla pazar günü dýþýndakigünlerde düzenlenmesi öngörülentoplu ayinler için gerekli güvenlikönlemlerinin alýnabilmesini teminenmakul bir süre önce ilgili makamlarabaþvuru yapýlmasý gerekmektedir.Bu yýllardýr süregelen uygulamaKKTC'de yaþamakta olan Rumlartarafýndan gayet iyi bilinmektedir vebu çerçevede son Noel ayininekadar tüm ayinler için zamanýndagerekli baþvurular yapýlarak sorun-suz bir þekilde ayinlerini gerçek-leþtirmeleri mümkün olmuþtur.

Kaldý ki bölgedeki yerel makam-larýmýz tarafýndan burada yaþamak-ta olan Rumlara, her yýl olduðu gibibu yýl da Noel için ayin düzenle-meyi öngörüyor iseler gerekli müra-caatý zamanýnda yapmalarýyönünde Noel gününden yaklaþýkiki hafta önce hatýrlatma yapýlmýþtýr.Buna raðmen, Rumlar baþvurularýnýayinin düzenleneceði tarihten birgün önce telefon aracýlýðýyla sonanda yapmýþlar ve bu þekildegerekli düzenlemelerin alýnmasýnaimkan tanýmamýþlardýr.

Yürürlükte olan uygulamayý atla-mak ve makamlarýmýzý hiçe say-mak þeklinde yorumlanabilecek bugiriþime raðmen ve Rum iddi-alarýnýn aksine, Dipkarpaz köyün-deki kilisede Noel günü bireyselibadetlerini yerine getirmek isteyenRumlara kesinlikle engel olun-mamýþ, sadece toplu ayinin düzen-lenmesi mümkün olmamýþtýr."

(ANF) Belçika'da aþýrý sað parti-lerin baskýsý sonucu hükümetBelçika vatandaþlýðýna geçiþ þart-larý zorlaþtýrýldý. Belçika vatandaþýolabilmek için bundan böyle ülkedillerinden birini bilmek yeterliolmayacak. Vatandaþlýk talebininreddedilmesine aðýr trafik cezasýnaçarptýrýlmak da gerekçe olarakeklenirken, göçmenlerin yaþadýklarýtopluma entegre olmak istediklerinide ispat etmeleri gerekiyor.

Belçika´da 2000 yýlýnda kabuledilen ve kamuoyunda ´HýzlýBelçikalý Yasasý´ olarak adlandýrýlanvatandaþlýk yasasýnýn deðiþtirilmesiyýllardýr ülke gündemini meþgulediyor. Avrupa'nýn bir çok ülkesindeyabancýlara yönelik alýnan sert ted-birlerin ardýndan Belçika'da da buyönlü tartýþmalar þiddetlendi.

Söz konusu yasa ile Avrupa´daülke vatandaþlýðýna geçmenin engevþek olduðu ülkenin Belçika

olduðu eleþtirileri özellikle sað par-tiler tarafýndan dile getiriliyor. Önce-ki dönem Parlamento'nun gündem-ine gelen ve vatandaþlýk kriterlerininaðýrlaþtýrýlmasý talebi FederalMeclis´in VatandaþlýkKomisyonu'nda dün kabul edildi.Sert tartýþmalarýn yaþandýðýKomisyon´da Belçika vatandaþlýðý-na kabul kriterleri zorlaþtýrýldý.

Yeni kriterlere göre ülke dil-lerinden birisini bilme þartýnýn yaný-na ikamet ettiði belediyenin dilinibilme ve içinde yaþadýðý sosyalyaþama adapte olma isteðininispatý edilmesi de isteniyor.Vatandaþlýðýn reddi içingerekçelerin sayýsý da arttý. Bundanböyle sahte evlilik yapan, beþ yýlgeçmiþe bakýlarak aðýr trafik suçu-na karýþmýþ olan, kaçak çalýþtýðýtespit edilen, iþlediði bir suçtanhüküm yemiþ olanlarýn vatandaþlýkbaþvurularý kabul edilmeyecek.

Bununla birlikte aile birleþimi yoluy-la ülkeye gelenlerin üç yýldan dahakýsa eþiyle ayný adreste oturmalarýhalinde evliliklerin sahte olupolmadýðý araþtýrmaya tabi tutulacak.

Belçika vatandaþlýða geçmeyi zor-laþtýran yasa deðiþikliði talebinbaþýný son seçimlerden en büyükparti olarak çýkan saðcý YeniFlaman Ýttifaký (N-VA) partisi çekiy-or. Flaman liberaller (Open-VLD) ilebirlikte sunduklarý tasarýyýkomisyondan geçirmeyi baþaran N-VA partisi sonuçtan memnungörünüyor. Komisyon'daki oylama-da 9 üye kabul yönünde 8 ise retyönünde oy kullandý. Flaman böl-gesinden Yeþiller (GROEN!) veVlaams Belang partisi hariç diðertüm partiler N-VA, Open VLD, SP.Ave CD&V vatandaþlýk yasasýnýnaðýrlaþtýrýlmasýna 'evet' derken,Fransýzca konuþan Valon partiler´hayýr´ oyu kullandý.

Belçika'da vatandaþlýða geçiþ zorlaþtýrýldý...

Avrupa Parlamentosu Kýbrýs’taki Noel ayinin engellenmesini kýnadý

Page 16: yenicag 21012011

Celal Baþlangýç'ýn 17 Mayýs 2004tarihinde Radikal'de yayýnlananyazýsý:

Fazilet ve alçakgönüllülük anasý,üreme ve bereketli sular tanrýçasýAnahit'i anlatýyordu. ArdýndanErmenilerin fýrtýna, yaðmur, bulut,ateþ, güç ve zafer tanrýsý Vahakn'ageçiyordu. Sýrada Ermenilerin eneski tanrýlarýndan Ara ile AsurKraliçesi Flamiram'ýn yaniSemiramis'in öyküsü vardý. Elçileriylemektup göndermiþti Flamiram,"Sana hitap ediyorum ey yakýþýklýAra. Sen benim eþim olup Ninova'yave benim dünyama hükmetmeyi red-dettin, kalbin Ararat'ýn ebedibuzlarýndan daha sert" diyor ve"Geri dön" diye çaðýrýyordu Ara'yý.Elçilere "Ninova'ya dön ve dünyayahükmeden güneþine buzlarýmýnancak kabuðum olduðunu, bukabuðun içinde ise iki aþkýn alev-lerinin yükseldiðini anlat" diyorduAra. Bu iki aþktan ilkinin vatanýna,ülkesinin daðlarýna, nehirlerine veaðaçlarýna; ikincisinin ise eþi Nuart'akarþý olan sevgisi olduðunu anlattýk-tan sonra kesin bir tümceyle bitiriyor-du mektubunu: "Ölümsüzlükönersen bile, ben Nuart'ýmý alçalt-mam."

Böylece uzayýp gidiyordu SarkisSeropyan'ýn peþ peþe dizdiði masal-lar Beyoðlu'ndaki Tiyatro Seyr-iMesel Sanat Atölyesi'nde.

Demokratik Türkiye Giriþimi'halklarýn kardeþliðinin izleri-ni sürmek, bir halkýn var-lýðýnýn nasýl diðerlerinin var-lýðýyla iç içe olduðunugöstermek, farklýlýklarýnaynýlýðýný sergilemek içinyola düþülecekse en iyi yolbütün bu halklarýn masal-larýnýn izlerini sürmektir' diy-erek 'Masallarýn Düðünü'adý altýnda bir dizi etkinlikdüzenlemiþti. Ýlk etkinlik'Kurmançi Masal'dý.

Ýkinci etkinlik ise 'ErmeniMasalý'ydý ve anlatýcý Agosgazetesinden Sarkis Seropyan'dý.

Bir yol hikâyesi "Bana masal anlatýlmadý" diye

baþladý Seropyan, "Bana anlatýlanmasal, tehcirde Karadeniz sahilindebaþlayan, Eðin'de süren veMalatya'da bir yetimhanede nokta-lanan bir yol hikâyesiydi. Annemin,anneannemin, teyzelerimin vedayýmýn geçtiði yoldan bahsediyo-rum. Hep bunu anlattýlar bana. Geceuyumam için ninni yerine bunuanlatýrdý annem, anneannem. Sonrabaþka bir ülkede dayýmý buldum. Oda ayný masalý anlattý bana. Bumasalý size anlatmak istemiyorum,sizi üzmek istemiyorum. Çünkügerçekten aðýr bir masal."

Seropyan'ýn o akþam anlatmadýðý

masal 1900'lü yýllarýn baþýndaGümüþhane'de baþlýyordu. Annededesi Paranok Avadisyan askeridoktormuþ. Ýstanbul eþrafýndan biradamýn Hasköylü kýzýymýþ annean-nesi Zaruhi. Küçükken Rum okulunagitmiþ. Bu yüzden Gümüþhaneeþrafý geceleri doktor Avadisyan'ýnevinde toplandýklarýnda karýkocaaralarýnda Rumca konuþurlarmýþ;"Çayý demledin mi, kahve ikramediyor musun" gibisinden.

1899'da evlenmiþ Paranok ileZaruhi. 1900'de Sarkis'in dayýsýBaðdik doðmuþ. 1908'de de annesiNuart-Roza. Sonra küçük teyzeleri...1915'te 'tehcir'e baþlarkenMutasarrýfýn emriyle öldürülür doktorParanok. Sarkis'in anneannesiZaruhi, bir erkek, iki kýz çocuðu ilebirlikte sürgüne gönderilir.

Ermeni kafilesi Eðin üzerindenSuriye'ye doðru yola çýkarken Zaruhien küçük kýzýný da komþularý 'baþe-fendi'ye býrakýr.

Hayat kurtaran þaka Kafile Eðin'e geldiðinde karakolda

görevli polisler Zaruhi'nin Rumcakonuþtuðunu duyunca "SizRumsunuz. Bunu kanýtlayýn, sürgün-den kurtulun" derler. Bir telgraf çekilirGümüþhane'ye. "Doktor ParanokAvadisyan'ýn ailesinin Rum olduðu-nun iþarý" diye.

Ancak cevap gelmez. Bu arada bir-likte geldikleri kafile yola devameder. Yalnýzca Avadisyan ailesi kalýrEðin'de. Yani bugünkü Erzincan'ýnKemaliyesinde, Bu kez iki katý paraödenerek 'cevaplý telgraf' çekilir.Cevap 'Evet Rum'dur' diye gelir.Aslýnda karýkoca aralarýnda Rumcakonuþurken doktorun evindetoplanan Gümüþhane eþrafýnýn"Eþiniz Rum mu" sorusuna doktorParanok'un þaka olsun diye verdiði'Evet' yanýtý kurtarmýþtýr hayatlarýný.Bir yýl kadar Eðin'de aðaçlarýnarasýnda yaþarlar. Terk edilmiþevlerde bulduklarý yiyeceklerle karýn-larýný doyururlar. Aile sonundaMalatya'daki AmerikanYetimhanesi'ne yerleþtirilir.

"Anneannem öðretmenlik yapmýþorada. Annem daha küçük, yediyaþýnda. Aile yetimhaneye yer-leþince o sýralar 16 yaþýnda olandayýsý Baðdik 'Beni almazlar' diyeayrýlmýþ yanlarýndan. Zaten

annesinin ve kardeþlerinin deson görüþü bu olmuþ. Annemyetimhanede protestan eðitimialmýþ. Ölene kadar da bunedenle hep gece gözlerinikapatarak dua etti. Kendi evlat-larý yetmezmiþ gibi Gürüntarafýndan gelen kafilede bütünailesini yitiren bir kýz da gelipanneanneme 'Kimsem yok,ben senin kýzýn olayým. Çocuk-larýna bakarým' demiþ. Yolaçýkarken en küçük çocuðunukomþularý 'baþefendi'yebýrakan anneannem de kabul

etmiþ bunu. Sonra Ýstanbul'a döner-lerken 1918'de Sivas'ta bir Ermeniusta ile evlendirmiþler 'sonradanolan' teyzemi. O teyzem banagerçek teyzelik yapmýþtýr. O veçocuklarý öz akrabalarým gibikalmýþtýr. O teyzem birkaç yýl önceFransa'da öldü. Anneannem ileannem Ýstanbul'a döndükten sonraMahmutpaþa'da trikotaj atölyelerindeçalýþýyor anneannem."

Öykünün burasýnda bir soluk alýyorSeropyan. "Anneannem hayatýndakimseye beddua etmemiþtir" diyor,"Bir tek kocasýný ölüme gönderenmutasarrufa beddua etti. O adam daCumhuriyet'in ilanýndan sonra ÝstiklalMahkemesi'nde idama mahkûmedildi ve Beyazýt Meydaný'ndaasýldý."

Bulunamayan teyze Ýstanbul Radyosu'nun kurulmasýn-

dan sonra çok aramýþlar, techciregiderken koþularý 'baþefendi'yeverdikleri küçük teyzelerini.'Baþefendi'nin adýyla radyodansürekli anons ettirmiþler ama bula-mamýþlar. Malatya'da yetimhanedeailenin yanýndan ayrýlan dayýsýBaðdik'in öyküsüne gelince...

"Dayým açýkgöz bir adam. Kaçakgöçek, asker kýyafetleriyle Trabzon'akadar gidiyor. Gemiye binip Ýstan-bul'a kaçýyor. Zengin olan anneane-siyle dedesini bulacak. Ancak onlarbir süre önce ölmüþler. Köprü altýndayatýyor. Sonra Ýstanbul'u iþgal edenÝngilizin yanýnda iþ buluyor. Denizmotorunda çýmacýlýktan kaptanlýðakadar yükseliyor. Hatta KurtuluþSavaþý'na katýlmak isteyen ÇerkezEthem'i tekneyle Ýstanbul'danAnadolu'ya kaçýrýyor. Ýþgal ordularýçekilirken 'Sen de bizimle gel, yoksabaþýn belaya girer' diyor Ýngilizler. Oda Yunanistan'a gidiyor. Yani 25yaþýndan sonra yeni bir hayat kuruy-or kendisine Yunanistan'da. Hatta buarada Yunanistan'a kaçan ÇerkezEthem gidip buluyor dayýmý. Oturupkonuþuyorlar."

Baðdik, önce Anadolu'da, sonra daYunanistan'da kendine iki ayrýyaþam kurduktan sonra birüçüncüsünü daha gerçekleþtirir.Yunanistan'da iþleri iyiymiþ Baðdik'in.Kamyonlarý falan var. 1946'daErmenistan nüfusunu artýrmak içinsýnýrlarýný açýnca satmýþ bütün

malýný mülkünü. Altýna çevirmiþ. Oaltýnlarý da bir borudan yaptýðýasasýnýn içine doldurmuþ. Ver eliniErmenistan...

Açlýk, sefillik var Ermenistan'da.Her hafta bir altýn bozdurup üçüncübir hayat kuruyor kendisine.Anneannesinin ve annesinin birdaha göremediði dayýsý Baðdik'igidip buluyor Ermenistan'daSeropyan:

"Gidip oturdum karþýsýna. Banaanlatmasýný istedim Eðin'de,Malatya'da yaþanýlanlarý.Anneannemin, annemin anlattýklarýnýkelimesi kelimesine aynen tekrar ettibana sabaha kadar. Her þey aynenörtüþüyordu. Söz birbirliði yapacakhalleri yok. Ama ayný þeyleri,neredeyse ayný kelimelerle anlatýyor-lar yaþadýklarýna iliþkin. Bu yüzdenþimdi bana kimse yaþananlarýnyalan olduðunu iddia etmesin."

Yoksul bir ailenin çocuðu olarakSeropyan ortaokuldan sonra çalýþýy-or. Anneannesi ve annesi ile tek gözbir evde yaþýyorlar. Evi hizmetçilikyaparak geçindiriyor anneannesi. Birbuzdolapçýnýn yanýnda baþlýyor iþeSeropyan. Ýþleri geliþtikçeTarlabaþý'ndaki tek oda yoksul evi, ikiodalý, daha derli toplu bir konutadönüþüyor. Sonra kendi iþini açýyorSeropyan. Ama bu arada sürekliokuyor. Ermeni gazetelere yazýlaryazýyor. Çeviriler yapýyor. 1995'teyani tam 60 yaþýndan sonra dagazeteciliðe baþlýyor.

Baþka öyküler de var Seropyan'ýn 'anlatmadýðý' daha çok

öykü var. O geceki 'ErmeniMasalý'ný, ayný kaynaklardan besle-nen farklý etnik kökendeki duyarlýinsanlarýn ayný duygularý hissede-ceðini örnekleriyle çoðaltýyorSeropyan.

"Bin bir halkýn bin bir masalýylaAnadolu'yu, onun bereketini,cömertliðini, zenginliðini anlatalýmistedik" diyerek 'Masallarýn Düðünü'etkinliklerini düzenliyor DemokratikTürkiye Giriþimi. Amaçlarý 'Nasýl birdemokrasi istiyoruz' sorusununyanýtýný Anadolu ve Mezopotamyahalklarýnýn sözlü tarihinin bir unsuruolan masallarda aramak, kültürelfarklýlýklarý, bölen parçalayan deðilesasen bu topraklarýn her bir damarýolarak vazgeçilmezliðini ortaya koy-mak ve bütün halklarýn eþit-özgürbirliðini 'birbirini anlama' çabasýetrafýnda yorumlama.

Sýrada Yezidi, Çerkez, Arap, Laz,Türkmen, Zaza masallarý var.Bunlarýn sonrasýnda da Rum veYahudi masallarý da olacak. Masallaranlatýldýkça, herkes 'anlatýlmayanmasallar'ý da öðreniyor. AynenSarkis Seropyan'ýn 'anlatmadýðý'ama çocukluðunda hep ninni yerinedinlediði 'masal', daha doðru 'yaþan-mýþ acý bir gerçek' gibi. Demek kimasallar birbirlerine deðdikçeçoðalýyor!

h a f t a l ý k s i y a s i g a z e t e

TALÝMATLA

YÖNETÝLME

YE

HAYIR!

h a f t a l ý k s i y a s i g a z e t eTALÝM

ATLA

YÖNETÝLME

YE

HAYIR!

ACENTALARA KARÞI

SOSYALÝST SEÇENEK!

ADRES: Hüseyin Tahir Apt. No: 174/4 Tanzimat Sok. Lefkoþawww.yenicag.com.cy

TEL: 227 4917

FAX: 228 8931

e-mail:yen icag@yen icag.com.cy

Sarkis'in anlatmadýðý göç ‘masal'ý