yeniden yapılanma ve dirençyazı İşleri müdürü alexandra m. abboud katkıda bulunanlar mark...

35
AĞUSTOS 2006 Yeniden Yapılanma ve Direnç 11 EYLÜL’DEN 5 YIL SONRA ABD Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Enformasyon Programları Dairesi

Upload: others

Post on 23-Jan-2020

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

AĞUSTOS 2006

Yeniden Yapılanma ve Direnç 11 EYLÜL’DEN 5 YIL SONRA

ABD Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Enformasyon Programları Dairesi

Genel Yayın Yönetmeni George Clack Yazı İşleri Müdürü Alexandra M. Abboud Katkıda Bulunanlar Mark Betka Chandley McDonald David McKeeby Rebecca Ford Mitchell Mildred Neely Rosalie Targonski Robin Yeager Referans Uzmanları George Burkes Anita N. Green Kathy Spiegel Vivian R. Stahl Fotoğraflar Barry Fitzgerald Fotoğraf Araştırma Ann Monroe Jacobs Kapak Tasarımı Min-Chih Yao Yayıncı Judith S. Siegel Yayın Koordinatörü Richard W. Huckaby Prodüksiyon Amiri Christian Larson Prodüksiyon Amiri Asistanı Chloe D. Ellis Yayın Kurulu Jeremy F. Curtin Janet E. Garvey Jeffrey E. Berkowitz Kapak fotoğrafı Silverstein Properties izniyle: Kapak fotoğrafı, Dünya Ticaret Merkezi’nin yerine yapılacak olan Özgürlük Kulesi’yle birlikte New York manzarasının nasıl değişeceğini göstermektedir. Kulenin yüksekliği, Amerika’nın bağımsızlık yılı dolayısıyla 533 metre olacak. Kulenin tasarımını Skidmore, Owings & Merrill firması yapıyor. Özgürlük Kulesi’nin mimarı David Childs, binanın mimari konseptini “ışık yayan ve ışıkla dolu açık ve konuksever bir yapı” olarak tanımlıyor. Binanın inşasının 2011 yılında tamamlanması planlanıyor. Ayrıntılı bilgi için: http://www.renewnyc.com/plan_des_dev/wtc_site/new_design_plans/Freedom_Tower/default.asp

ABD Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Enformasyon Programları Dairesi (The Bureau of International Information Programs), eJournal USA logosu ile Economic Perspectives, Global Issues, Issues of Democracy, Foreign Policy Agenda ve Society & Values adı altında beş elektronik dergi yayımlamakta ve bu dergiler ABD ve uluslararası toplumların yanı sıra ABD toplumu, değerleri, düşünceleri ve kurumlarının karşı karşıya bulunduğu durumları incelemektedir. Her ay İngilizce olarak bir yeni dergi yayımlanmakta ve ardından Fransızca, Portekizce, Rusça ve İspanyolca versiyonları yayına girmektedir. Seçilmiş sayılar ayrıca Arapça, Çince ve Farsça olarak da yayımlanmaktadır. Her dergi cilt (yayımlandığı yıl sayısı) ve sayı (yıl içinde yayımlanma adedi) numarasına göre kataloglanmaktadır.

Dergilerde yer alan görüşlerin ABD hükümetinin görüş ve politikalarını yansıttığı düşünülmemelidir. Söz konusu dergilerin bağlantı verdiği İnternet sitelerinin içeriği ve erişilebilirliği ile ilgili tüm sorumluluk ilgili sitelerin yayıncılarına ait olup ABD Dışişleri Bakanlığı hiçbir sorumluluk üstlenmez. Makaleler, fotoğraflar ve çizimler telif sınırlamaları dolayısıyla ABD dışında çoğaltılabilir veya çevrilebilir. Konuyla ilgili izinler, dergide adı geçen telif hakkı sahiplerinden alınabilir

. Uluslararası Enformasyon Programları Dairesi http://usinfo.state.gov/pub/ejournalusa.html adresinde derginin güncel ve eski sayılarının yanı sıra yeni dergilerin de bir listesi çeşitli elektronik formatlarda kullanıma sunulmaktadır. Görüş ve yorumlarınızı, bölgenizdeki Amerikan Elçilikleri veya yazı işleri müdürlüğümüze gönderebilirsiniz: Editör, eJournal USA IIP/T/CP U.S. Department of State 301 4th Street SW Washington, DC 20547 United States of America E-posta: [email protected]

AĞUSTOS 2006 eJOURNAL USA 2

Bu Sayı Hakkında

“Korkmamak insanın en temel haklarından biridir. Bugün geldiğimiz nokta itibariyle öncekinden çok daha büyük bir güven ve kararlılıkla korkmadan yaşama hakkımızı talep etmemiz gerekiyor...

burada New York şehrinde... tüm Amerika’da.. ve dünyada... Hep bir ağızdan ve hep birlikte teröre teslim olmayacağımızı söylememiz gerekiyor...”

—Rudy Giuliani, New York Şehri Eski Belediye Başkanı,1 Ekim 2001

11 Eylül 2001 tarihinde ABD’ye yapılan terörist saldırıların üzerinden geçen beş yıl sonrasında dünya, Londra, Madrid, Bali ve Mumbai’de de terörün etkilerini yaşamaya devam ediyor. Tüm bu kentlerde ve New York ile Washington D.C.’de enkaz temizlenip ölülerin yası bitince, halklar kentlerini ve yaşamlarını yeniden inşa etmeye başladılar. Teröristlerin tüm barışı bozma çabalarına rağmen, dünyanın dört bir yanındaki insanların dayanıklılığı, yürekliliğinin her zaman trajedinin üstesinden geleceğini gösterdi.

İlk olarak, bir New Yorklu olan ve Hudson Enstitüsü Başkanı Dr. Herbet London’ın Dünya Ticaret Merkezi’nin çevresindeki enkazın üzerinde umut ve direnci gösteren yeni gökdelenlerin “mucizevi bir şekilde yükseldiğini” anlatan yazısıyla başlıyoruz.

ABD ilerlemeye devam etse de, 11 Eylül sonrası ortamda önemli güvenlik sorunları hâlâ varlığını sürdürüyor. “Amerika’dan Ziyaretçilere Sıcak Bir Karşılama” başlıklı yazıda ABD Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk İşleri Dairesi, Amerika’ya gelenler açısından kolaylıklar sağlarken ülkede yaşayanlar ve uluslararası yolcuları koruyan ve ABD’nin sınır güvenliğini sağlayan yeni vize uygulamaları konusunda açıklamalar getiriyor.

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD’deki cemaatler birbirlerini desteklemek üzere bir araya geldiler. Farklı dini cemaatlerden İmam Yahya Hendi, Haham Kenneth Cohen ve Clark Lobenstine gibi üç dini lideri bir araya getiren bir panelde, 11 Eylül sonrasında diğer dinler ve onların liderlerine ulaşmanın kendi topluluklarını da nasıl bir araya getirdiğini tartışıyorlar.

“Yeni Başlangıçlar” başlıklı yazıda bir trajediyi yaşamları için olumlu değişimlere dönüştüren 11 Eylül’den sağ kalan kişilerin öykülerine yer veriyor.

“El Kaide Terörüyle İlgili Yaygın Mitler”de bağımsız terör uzmanı Dr. Marc Sageman teröristler ve destekçileri ile ilgili yanlış bilinenlere değiniyor.

Son olarak da terör tehdidi ile karşı karşıya kalan birleşmiş ve dayanışma içindeki bir dünyanın fotoğrafları yer alıyor.

Editörler Fotoğraf: © Barry Fitzgerald Dünya Ticaret Merkezi alanı, 2006.

AĞUSTOS 2006 eJOURNAL USA 3

Yeniden Yapılanma ve Direnç 11 Eylül’den 5 Yıl Sonra

ABD DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI / AĞUSTOS 2006 / CİLT 11 / SAYI 2

http://usinfo.state.gov/pub/ejournalusa.html

İçindekiler 11 Eylül’ü Hatırlamak DR. HERBERT LONDON, NEW YORK CITY’DEKİ HUDSON ENSTİTÜSÜ’NÜN BAŞKANI Dünya Ticaret Merkezi alanının yakınında yaşayan bir bilim adamı ve STK başkanı, bölgenin yeniden yapılanmasını anlatıyor. Amerika’dan Ziyaretçilere Sıcak Bir Karşılama: 11 Eylül’den bu yana seyahatler Prosedür ve yönetmeliklerde yapılan son değişiklikler, yabancı ziyaretçilerin ABD’ye girişinde kolaylık sağlıyor. 11 Eylül Sonrası Dünyasında İnançlararası Diyalog WASHINGTON D.C.’DEKİ GEORGETOWN ÜNİVERSİTESİ’NDE İSLAM BİLGİNİ OLAN İMAM YAHYA HENDİ, YİNE WASHINGTON D.C.’DEKİ AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ’NDE KAMPÜS HAHAMI OLAN KENNETH COHEN VE WASHINGTON D.C. İNANÇLARARASI KONFERANSI YÖNETİCİSİ SAYGIDEĞER CLARK LOBENSTINE. Üç din adamı, 11 Eylül sonrası farklı dinler arasındaki diyaloğu tartışıyor. Çerçeve—Farklılıkları Kabul Etmek ve Hedefleri Paylaşmak: Buffalo’nun Dini Ağı Kurbanları Hatırlamak Dünya Ticaret Merkezi, Pentagon ve United Airlines Flight 93 bölgelerinde 11 Eylül’de ölenlerin anısına yapılan anıtlar. Yeni Başlangıçlar 11 Eylül’den doğrudan etkilenen bazı New Yorkluların yaşamları yeniden şekilleniyor. Dünyanın Teröre Tepkisi: Fotoğraflı Bir Öykü Çerçeve—Terörizm Hepimizi Etkiliyor Dünya Yeniden Yapılanıyor: Fotoğraflarla Bir Öykü El Kaide Terörüyle İlgili Yaygın Mitler PENNSYLVANIA EYALETİNİN PHILADELPHIA KENTİNDE BULUNAN DIŞ POLİTİKA ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ KIDEMLİ ÜYESİ VE WASHINGTON D.C.’DEKİ STRATEJİK VE ULUSLARARASI ÇALIŞMALAR MERKEZİ’NİN DE KIDEMLİ ÜYELERİNDEN BİRİ OLAN DR. MARC SAGEMAN. Bağımsız bir araştırmacı ve yazar olan Sageman El Kaide terörüyle ilgili yanlış inanışlara açıklama getiriyor. İnternet Kaynakları 11 Eylül, terörle mücadele ve yeniden yapılanma ile ilgili siteler.

ÇEVRİMİÇİ VİDEO • Terörizm: Sınırötesi Bir Savaş (Kaynak: ABD Dışişleri Bakanlığı)

• Colors Restaurant (Kaynak: Voice of America) http://www.usinfo.state.gov/journals/itps/0806/ijpe/ijpe0806.htm

AĞUSTOS 2006 eJOURNAL USA 4

11 Eylül’ü Hatırlamak Dr. Herbert London

Dr. Herbert London New York City’deki Hudson Enstitüsü’nün başkanıdır. Önceden John M. Olin Üniversitesi olan New York Üniversitesi’nde Sosyal Bilimler profesörü olan London, burada Gallatin Okulu’nu kurmuş ve 1992 yılına kadar dekanlığını sürdürmüştür. Yorumları ABD’nin önde gelen gazete ve dergilerinde yayımlanmıştır.

Oturduğum binadan Dünya Ticaret Merkezi’nin (DTM) olduğu yerin zemininde bulunan ve ABD’ye yönelik 11 Eylül terörist saldırılarını sürekli hatırlatan deliği görebiliyorum. Ancak DTM etrafındaki alanda civarda yaşan bizlerin deyimiyle “deliğimiz”in orada inanılmaz bir hareketlilik, inşa çalışması sürüyor.

Yolun karşı tarafından Goldman Sachs binası yükseliyor. İki blok ötede bir süpermarket yapılıyor. Gökdelenler adeta yapı kurallarını umursamazcasına mucizevi bir biçimde yükseliyor gökyüzüne. Özgürlük Anıtı ve Ellis Adası manzaralı Battery Park muhteşem bir çeşme ve ek bahçelerle yeniden düzenlendi. Metro sistemini Staten Adası’ndaki vapur terminaline bağlayan büyük bir tünelin inşası da devam ediyor.

“Deliğimiz”e rağmen New York’un merkezi capcanlı, daha da gelişiyor ve yeni olanaklar sunuyor. Birçok açıdan bu tanımlama 1Eylül saldırıları sonrasının Amerikası için bir metafor olarak görülebilir.

1

Ülkemiz yaralandı ama gücünü çabuk topladı. Saldırı Amerikalıların düşünce ve davranışlarını çok açık bir şekilde etkiledi kuşkusuz. İnsanlar metrodaki şüpheli paketlere karşı ihtiyatlılar ve 11 Eylül hem bir anı hem de hüznün günü olmaya devam ediyor. Ama Amerika’yı tanımlayan dinamizm yerini koruyor.

Geçen 11 Eylül’de Church Sokağı’ndan DTM alanına bakarken beş turist “Tanrı Amerika’yı Korusun”u söylerken kendilerine katılmamı istedi. Eşim ve ben gözlerimizde yaşlarla söyledik. Amerika’nın karşısında durduğu şeyi bize hatırlatan yabancılarla bu amaç için bir araya gelmiştik. Üzgündük ama sözümüze sadıktık; Amerika için hepimiz bir araya gelmiştik ve yaşamlarımızı yok etmek isteyenlere direnmeye kararlıydık.

11 Eylül, bir ölçüde kolektif belleğimizden silinmiş olabilir. Deneyimlerim doğrultusunda vatanseverlik duygusunun yeniden kabardığını söyleyebilirim ama önemi nispeten azalmış durumda. Ancak hepsinden önemlisi Amerikalılık ruhunun bozulmamış olması.

William Tyler Page American Creed’de (Amerikan İnancı) “Bana göre, ülkemi sevmek, anayasasını desteklemek, kanunlarına uymak, bayrağına saygı duymak ve onu düşmanlara karşı korumak bu ülkeye karşı görevlerim” diye yazıyor. Kuşkusuz bu özgür topraklarda Page’in düşüncesini benimsemeyecek pek çok insan olabilir. Ama bana göre Amerikalıların çok büyük bir kısmı bu hissi bağrına basıyor. Anahtar sözcükler sevgi, onur, sadakat, gurur, adanma ve fedakarlık... hepsi duygusal bir bağlılık ifade eden sözcükler. Ancak vatanseverlik çoğu Amerikalı için bir duygu olmanın ötesinde haklı bir argüman da.

Alexis de Tocqueville, Democracy in America’da (Amerika’da Demokrasi) gelenek ve göreneklerin yanı sıra geçmişe saygının daha çok üzerinde durulduğunu, ancak Amerikalılar için vatanseverliğin “Amerika’nın çok da toz pembe olmayan yönleriyle boğuştukları” bir hal olduğunu iddia etmektedir.

11 Eylül, gördüğüm kadarıyla, ulusal inancı yorumlayış şekilleri doğrultusunda siyasi bir değişim için çalışmaları gerektiğini düşünen liberal vatanseverlerle Kurucu Atalar’ın amaçladıkları bir ulusal yapıyı sürdürmek isteyen tutucu vatanseverleri ön plana çıkardı. Farklılıklar kendine has kararlılıklar göstermekte ve temel kavramlardan çok bakış açısı yönünden değişmekle birlikte varlıklarını sürdürüyorlar.

11 Eylül 2001 ulus için anılardan silinmeyecek bir gündü. Ancak “ülkem haklı mı haksız mı” görüşü henüz oturacak sağlam bir temel bulamadı. Amerikalılar ülkemize ve insanlarımıza saldıranlara haklı bir kızgınlık içinde olabilirler. Ne var ki, televizyondaki haberlerden de görüleceği üzere sürekli olarak kendimizi eleştiriyoruz. Bir yandan da iyinin ne olduğu hakkında yerleşmiş bir görüşümüz ve gerektiğinde değişebilme yeteneğimize inancımız var.

AĞUSTOS 2006 eJOURNAL USA 5

Beş yıl öncenin dehşetini hatırladığımda, kargaşa halinde yerlerden kalkan, üstlerindeki tozları temizleyen ve kendilerini bekleyen günleri kafalarında şekillendirmeye çalışan Amerikalılar gözümün önüne geliyor ve insanların yapabileceklerine olan inancımı tazeliyor.

Jacques Maritain, bir keresinde, Amerika’yı diğer devletlerden ayıran şeyin “sürekli bir oluş halinde” olduğunu söylemişti. Ulusun yaşadığı yıkım Amerikalıları aynaya bakıp güçlü ve zayıf yanlarını görmeye ufukta görünen büyük başarılar ve zorlukları dikkate almak zorunda bıraktı.

Tabii bir yandan “tarihsel yakınma” içinde olanları da unutmamak gerekir. Gördükleri tek şey kusurlar olan bu insanların giderek kızışan her ifadelerinde vatanseverliği destekleyen ruhta giderek bir azalma görülüyor.

Hem üstelik zaman içinde suç haline gelmiş olan kolonicilik ve emperyalizm üzerine kurulu bir ulusu kim umursasın?

11 Eylül saldırıları üzerine beş yıl düşünen Amerikalıların ülkelerine olan inançları tazelendi. Sonuçta da hataları, yanlışları, trajediyi ve başarıyı dikkatle tartan sağduyulu ve akılcı vatanseverler bile vatansever olmak için olumlu bir nokta bulacaktır.

Zeminde duran o delik insanın zayıflığı ve kusursuz olamayacağını bize hatırlatırken kendimize olan inancımızı veya yeniden yapılanma isteğimizi yıkamadı.

Zamanında Dünya Ticaret Merkezi’nin tüm ihtişamıyla durduğu alanda çok yakında bir park olacak. Bir süre önce bu yeni yapılmış yolda yürüdüm

ve aklıma kazılı duran ikiz kulelerin gölgesinde çiçek açmak üzere olan bir sıra fideye rastladım. Beş yıl önce orada sadece toz toprak vardı, şimdiyse çiçekler açacak. İşte 11 Eylül’den beş yıl sonra

Amerika: yağmacılığın ortasında, yaşam, güneşi görmek için inatla savaşıyor. Bu makalede yer alan görüşlerin ABD hükümetinin görüş ve politikalarını yansıttığı düşünülmemelidir. Fotoğraf altyazıları (sırayla): © Ramin Talaie/CORBIS 11 Eylül 2001’deki saldırılarda yıkılan Dünya Ticaret Merkezi’nde inşaat çalışmaları sürüyor. © Reuters/CORBIS Aşağı Manhattan Kalkınma Kurumu ve Liman Başkanlığı’nca düzenlenen halka açık bir toplantının katılımcılarından biri bölgenin yeniden inşası için desteğini gösteren bir levhayla.

AĞUSTOS 2006 eJOURNAL USA 6

Amerika’dan Ziyaretçilere Sıcak Bir Karşılama: 11 Eylül’den Bu Yana Seyahatler

“Dört yıl önce, hükümetimiz Amerika’yı benzeri görülmemiş bir tehdide karşı korumak için geniş çaplı

önlemler aldı. O günden bu yana sınır ve seyahat güvenliğini artırırken her yıl ülkemize gelen on milyonlarca turiste konukseverliğimizi göstermek için de büyük değişiklikler yaptık.”

Condoleezza Rice ABD Dışişleri Bakanı

“ABD’nin sınır güvenliğini arttırırken ülkemizi hem kendi vatandaşlarımız

hem de dünyanın dört bir yanından bizi ziyarete gelen milyonlarca insan için daha güvenli bir yer haline getiriyoruz.”

Maura Harty Konsolosluk İşlemlerinden Sorumlu Bakan Vekili ABD Dışişleri Bakanlığı

11 Eylül 2001 terörist saldırıları sonrasında bile, Amerika, dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçiler için konuksever bir ülke olmayı sürdürüyor. ABD Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk İşleri Dairesi’nin bu makalesinde, bir yandan sınır güvenliğini korurken bir yandan da Amerika’ya girenlerin yolculuklarını kolaylaştırmak için ABD vize işlemlerinde yapılan değişikliklerden söz ediliyor. Dışişleri Bakanı Condoleeza Rice ile İçişleri Bakanı Michael Chertoff, Bilgi Çağında Güvenli Sınırlar ve Açık Kapılar Rice-Chertoff Ortak Vizyonu’nu başlatmak üzere Ocak 2006’da bir araya geldiklerinde, ABD’nin sınır güvenliğini artırmak ve yabancı ülkelerden gelenlerin girişini kolaylaştırmak için ABD vize işlemlerinde yaptıkları büyük değişikliklerden söz ettiler. Amerikan hükümetinin 11 Eylül sonrasında başlattığı değişimi sürdüreceğini ve vize ile giriş işlemlerini daha da kolaylaştırmak amacıyla teknolojik olanaklardan yararlanacaklarını belirttiler.

ABD ayrıca kişisel kimlik bilgilerini koruyacak ve güvenli yolculuğu kolaylaştıracak yeni ve daha güvenli seyahat belgeleri geliştiriyor. ABD resmi görevlilerinin yolcuları kontrol ettiği her noktada devreye sokulan akıllı tarama işlemleri ABD’nin dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçiler için konuksever ülke imajını korurken güvenliğini de sağlamayı hedefliyor.

Dışişleri Bakanlığı, güvenliği artırmak ve vize işlemlerini kolaylaştırmak amacıyla yurtdışındaki vize bölümlerinde çalışanların sayısını artırdı ve görüşme alanlarını genişletti. Vize başvurusunda bulunanların yolculuk planlaması ve başvuru hazırlıkları için artık Dışişleri Bakanlığı web sayfasından (http://www.travel.state.gov/) çok daha ayrıntılı bilgiye ulaşmaları mümkün.

Bakanlık, özellikle öğrenciler ve iş amaçlı yolculuk edenlere yardımcı olmak için ciddi bir kaynak tahsis etmiş durumda. Amerika’nın öğrenciler, profesörler ve ticari yolculara daha iyi hizmet verebilmesi için tüm vize işlem birimlerinde yeterli koşulları karşılayan öğrencilerin akademik programları başlamadan epey önce vizelerini almalarını sağlayacak bir mekanizma işlemekte. Rice-Chertoff Ortak Vizyonu doğrultusunda öğrenciler çalışmaları başlamadan 120 gün önce (eski uygulama 90 gündü) vize başvurusunda bulunabiliyor ve ABD’ye 45 gün önceden (eski uygulama 30 gündü) giriş yapabiliyor.

ABD konsolosluk ofisleri ABD ticari ortaklıklarının bulundukları ülkelerdeki gereksinimlerini karşılamak amacıyla ticari başvurular için kolaylıklar sağlayan bir dizi planı uyguluyor. Örneğin Çin’deki Amerikan Ticaret Odası’na üye 400’ü aşkın firma aynı zamanda Beijing’deki ABD Büyükelçiliği’nin yönetimindeki Ticari Vize Programı’nın da üyesi. Bu hızlandırılmış kanal aracılığıyla geçtiğimiz yıl 10.000’in üzerinde başvuru işlemden geçirildi.

AĞUSTOS 2006 eJOURNAL USA 7

Dışişleri Bakanlığı aynı zamanda Japonya’nın Sapporo kentinde de bir pilot uygulamaya başladı. Bu uygulama kapsamında, geçtiğimiz yıllarda vize görüşmesi yapmak için uzun bir yol katederek Tokyo’ya gitmek zorunda kalan Hokkaidolu başvuru sahiplerinin görüşmelerini Sapporo’da yapabilmelerine olanak tanınıyor. Uygun bulunan başvuru sahiplerinin pasaportları Sapporo’dan kurye ile Tokyo’ya gönderiliyor ve burada pasaporta vize mührü basılıyor. Böyle bir sistem sınırlı kaynakları olanların erişim alanını genişlettiği gibi başvurmak isteyenlerin yolculuk süresini de kısaltıyor.

Washington D.C.’deki ABD konsolosluk işleri yetkilileri geçtiğimiz yıl yurtdışındaki ABD büyükelçilikleri ve konsoloslukları ile işbirliği yaparak bir Ticari Vize Merkezi kurdu. Burada çalışanlar, müşteriler ve ortaklarını ABD’ye davet etmek isteyen Amerikan firmaları ve toplantı organizatörlerinin vize işlemleri kolaylıkla halledilmekte.

Dışişleri Bakanlığı vize başvuru işlemlerini daha da değiştirmek için son teknolojiyi kullanmanın yollarını deniyor. Yakında internetten başvuru imkânı başlatılacak ve görüşme amacıyla dijital video konferansın kullanılabilirliği test edilecek.

Ziyaretçilerin ABD’ye vardıklarındaki hoşnutluklarını artırmak için Dışişleri ve İçişleri Bakanlıkları özel sektörün yanı sıra eyalet ve yerel yönetimlerin işbirliğiyle Washington (D.C.) Dulles ve Houston (Teksas) havaalanlarında “model havaalanı” pilot programını başlattı.

Bu uygulamaların sonuçları ulaşılan başarının inkâr edilemez düzeyde olduğunu gösteriyor. Başvurusu uygun bulunanların büyük bir kısmının (% 97’nin üzerinde) vizeleri görüşmelerini izleyen iki gün içinde işlem görmektedir. Ekstra güvenlik taramasına gerek duyulan başvuruların işlem süreleri de büyük ölçüde azalmış durumda. Örneğin hassas bir teknoloji alanında görev yapan bir bilim adamının vize işlem süresi 72 günden 14 güne düşürüldü.

Vize ve sınır güvenliğindeki değişiklikler konusunda süren yanlış düşüncelere rağmen ABD’ye yapılan yolculuklar 2001’den bu yana giderek artmaktadır. ABD Ticaret Bakanlığı’ndan elde edilen istatistiklere göre 2004 ile 2005 yılları arasında yurtdışından Amerika’ya yapılan girişler, 2003 ile 2004 arasında % 12’lik artış üzerine, % 7 oranında artarak 49 milyon kişiye ulaşmıştır. 2005 mali yılında vize alım oranları % 12 artmıştır. Bunlar arasında Seul (% 13), Mexico City (% 16) ve Beijing’de (% 25) bulunan ABD büyükelçilikleri vize taleplerinde ön sıralarda yer almaktadır.

2005 yılında öğrenci vize alımları da 2004 yılına oranla % 8,7 artmıştır. Daha da önemlisi gelen başvurular, ilk üç yıldaki düşüş sonrasında, geçtiğimiz yıl % 7 oranında artmıştır. 2006’nın ilk yarısında hem başvuru hem de vize alım oranları, geçtiğimiz yıl aynı dönemine oranlar % 20 gibi çok büyük bir artış göstermiştir.

Amerika Birleşik Devletleri uluslardan oluşan bir ulustur. Yeniliklerin ve vize işlemlerindeki geliştirme çalışmalarının sürdürülmesindeki kararlılık Amerikan tarihini onurlandırmakta ve bu ulusa büyük katkılarda bulunmuş olan yeni nesil ziyaretçilere sıcak bir merhaba demeyi amaçlamaktadır. Devlet daireleri, akademik dünya ve özel sektördeki meslektaşları ile yakın bir işbirliği içinde çalışan Dışişleri Bakanlığı ABD’nin her zamanki gibi konuksever bir ülke olarak kalmasını sağlamak konusunda kararlı çalışmalarını sürdürüyor.• Fotoğraf altyazıları (sırayla): AP/WWP Houston, Teksas’taki Bush Uluslararası Havaalanı’nda bir yolcu, sık uçan yolcuların kontrol noktalarından geçişlerini hızlandırmak için hazırlanan federal bir deneme programı çerçevesinde parmak izini taratıyor. AP/WWP New York’taki John F. Kennedy Uluslararası Havaalanı’nın gümrük bölgesinin girişinde yer alan bu poster parmak izi işlemini İngilizce, İspanyolca, Korece, Çince ve Portekizce anlatıyor.

AĞUSTOS 2006 eJOURNAL USA 8

11 Eylül Sonrası Dünyasında İnançlararası Diyalog

[Fotoğraf: Barry Fitzgerald Soldan sağa: Haham Kenneth Cohen, Clark Lobenstine ve İmam Yahya Hendi.]

11 Eylül 2001 tarihinde Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagon’a gerçekleştirilen terörist saldırıların beşinci yılında farklı dini cemaatlerden üç din adamına 11 Eylül sonrası inançlararası diyalog konusundaki görüşlerini sorduk.

İmam Yahya Hendi Washington D.C.’deki Georgetown Üniversitesi’nde İslam bilgini, Maryland’deki Frederick İslam Cemiyeti’nin imamı ve Ulusal Denizcilik Tıp Merkezi’nde İslam vaizidir. Haham Kenneth L. Cohen 2001 yılından bu yana Amerikan Üniversitesi’nde kampüs hahamlığı ve Hillel kampüsünün yöneticiliğini yapmaktadır. Presbiteryen Papazı Sayın Clark Lobenstine Washington D.C. İnançlararası Konferansı’nın yöneticisi ve İnançlararası Konsey’in sekreteridir. 11 Eylül saldırıları sonrasında bu üç din adamı diğer dinler ve dini liderlere ulaşarak cemaatlerini bir araya getirme çağrısında bulundular.

Tartışmanın moderatörü Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Enformasyon Programları Dairesi’nde genel yayın yönetmenidir. George Clack: 11 Eylül saldırıları sonrasında cemaatlerinizi üyelerinin tepkisi nasıldı ve sizler birer din adamı olarak onların kaygılarına ne gibi bir yaklaşım gösterdiniz? İmam Yahya Hendi: Georgetown Üniversitesi’nde yaptığımız ilk şey tüm topluluktan inançlararası bir dua töreni için bir araya gelmelerini istemek oldu. Yaklaşık 600 öğrenci ve öğretim görevlisini bir araya getiren bu tören gördüklerimin en büyüğüydü.

Bu duada Museviler, Hıristiyanlar, Müslümanlar, Budistler, Hindular gibi farklı dinlerden insanlar Amerika ve dünyada barış için tek bir ağızdan dua ettiler. Haham Kenneth Cohen: Saldırıları izleyen birkaç saat içinde Amerikan Üniversitesi’ndeki tüm din adamları ve kampüs elçileri yüzlerce öğrenci, öğretim üyesi ve çalışanla birlikte Kay Kutsal Yaşam Merkezi’nin merdivenlerinde toplandılar.. Orada toplananlara üniversitedekilerin hınçlarını Müslümanlardan almamaları gerektiğini ve onların bu kampüsteki diğer insanlardan daha fazla suçlu olmadığını söyledim. Bu Amerikan Üniversitesi’nin her köşesinde yankılanan çok önemli bir mesajdı.

11 Eylül’den sonraki ilk birkaç gün boyunca Müslümanlar kampüse gelmediler. Öğrenci liderleri ve ben bildiğimiz Müslümanları arayıp “Lütfen kampüse dönün. Korkmayın. Korkuyorsanız sizi sınıflarınıza bizzat biz götüreceğiz” dedik. 11 Eylül bizi birbirimize çok daha fazla yakınlaştırdı.

Dünyanın her yerinde çok kötü inançlar var ve bunun ilacı iyi dindir. Tüm inançlar içinde hem iyisini hem de kötüsünü gördük. Dinlerimiz bizi tanrısallaştırmak yerine Tanrı’yı kendi katımıza küçültmeye ittiğinde kabilelerden farkımız kalmaz. Dinler içimizdeki asaleti ortaya çıkarmalıdır.

Birbirimizi tanımaya başladıkça ortak noktalarımızı da görme olanağımız oluyor.

AĞUSTOS 2006 eJOURNAL USA 9

Sayın Clark Lobenstine: Washington İnançlararası Konferansı, 1978 yılından bu yana İslam, Musevi, Protestan ve Katolik cemaatleri ile birlikte çalışıyor. O gün saldırıların tüm kurbanları için en içten duygularımızı dile getirdik ve yarattıkları vahşeti haklı göstermek için dinlerini alet eden birkaç kişi yüzünden o dine mensup herkesin kınanmaması vsorumluların adalete teslim edilmesi gerektiği konusunda bir yazı yazdık.

e

11 Eylül’ü izleyen altı ay içinde olayla ilgili olarak 36 farklı cemaat, okul ve toplulukta gerçekleştirilen etkinlik ve tartışmalar için üçte ikisi Müslüman olmak üzere 107 konuşmacıyı davet ettik.

İmam Hendi: 11 Eylül saldırılarının hemen sonrasında karıma evden ayrılmamasını tembihledim. Ama o bana Hıristiyan olan komşusunun, korktuğu takdirde, onların evlerinde kalabileceğini ya da ona yemek getirip onu koruyabileceklerini söylediği şeklinde karşılık verdi. Hagerstown’daki (Maryland) Hıristiyan cemaati oradaki camiyi korumak için görevliler sağladı. G. Clack: İnançlararası diyaloğun neden önemli olduğunu düşünüyorsunuz? İmam Hendi: Ben yaptığımız şeye dinlerarası diyalog demeyi tercih ederim. İnanç kendini farklı dini biçimlerde gösterir, ancak üç büyük dinimiz bir yaratıcının varlığına inanır. Her üç din de Tanrı’nın farklı suretlerde göründüğüne inansa da hepsi ayrıntılarda farklı olmak üzere aynı ahlaki değerlere inanıyor.

Dinlerarası diyalog, tek olmakla değil, farklılıkları nasıl hoşgörüyle karşılayabileceğimizi öğrenmekle ilgilidir. Museviler, Hıristiyanlar ve Müslümanların tek bir din olmasını istemiyorum; bu olamaz ve asla olmayacak da. Kuran’da “Tanrı isteseydi hepinizi tek bir ulus yapardı” der. Diğer bir deyişle, Tanrı farklı olmamızı istiyor. Önümüzdeki zorlu görev farklılıkları insancıl ve uygar bir şekilde kucaklayabilmek. Haham Cohen: Bu noktada önemli bir konuya parmak basmak istiyorum: Diyaloğu kuran dinler değil, insanlardır. Birbirimizi tanımaya başladıkça ortak noktalarımızı da görme olanağımız oluyor.

Din bize kendimizi ifade etmenin ruhani yöntemlerini gösterir. Kendi dinimizi, ancak farklı dinlere ait toplulukların ölümsüz olanla nasıl bir ilişki kurduklarını anladığımızda kavrayabiliriz. Sn. Lobenstine: İnançlararası Konferans farklı dinlere mensup ve birbirinin geleneklerine derin bir saygı duyan insanları bir araya getirir.

Birbirimizle birşeyleri paylaşma sürecinde geleneklerimizden vazgeçmek bir yana dursun, onları daha da iyi anlıyor ve Tanrı’yı kavrayışımızı daha da derinleştiriyoruz.

Sosyal adalet ve anlayışı geliştirme esaslı dinlerararası çalışmanın çok önemli bir yanı da diğer inançlardan insanları tanıma fırsatı yaratması. Bu kişileri tanıdıkça birbirimiz arasındaki farklılıklar ve benzerlikleri öğrenmek için daha büyük bir merak duyuyoruz.

Harvard Üniversitesi’ndeki Dünya Dinlerinde Çoğulculuk Merkezi’nin yöneticisi Diana Eck bir defasında dünyanın dinlere değil, kendi dini geleneklerini açık ve cömert bir şekilde paylaşanlarla bunu diğerlerinden sıkı sıkı saklayanlara bölündüğünü söylemişti. Bu, duvarlar inşa ederek inancını güvenceye alanlarla, dini inancının köklerinin sağlam olduğunu düşünenler arasındaki farkı ortaya koyuyor.

İnsanların sınırları aşıp evlerinden ve cemaatlerinden çıkarak diğerlerinin evleri ve cemaatlerine yaklaşmalarını teşvik etmeliyiz.

Haham Cohen: Talmud’daki hahamlarımız şu soruyu sorar: “Kim cesur, kim yiğittir?”. Cevap, düşmanı dosta çevirendir. Son derece büyük bir iyi niyete ihtiyacımız var. İnançlarımızın saldırgan ve savaşçı yönlerini vurgulamamız gereksiz. Tüm çabamız diyalog ve anlayış yönünde olmalı. İmam Hendi: Dini cemaatlerimizi konuşmaktan çok dinleme sanatında ustalaşmalarını öneriyorum. Genelde kendimizi ve görüşlerimizi sunmayı seviyoruz. Belki de arkamıza yaslanıp başkalarının öykülerini kendimizinmiş gibi dinlememiz gerekiyor. Sn. Lobenstine: İnsanların farklı cemaatlerimizde kendilerini rahat hissedecekleri fırsatlar yaratmamız gerekiyor. İnsanların sınırları aşıp evlerinden ve cemaatlerinden çıkarak diğerlerinin evleri ve cemaatlerine yaklaşmalarını teşvik etmeliyiz. Haham Cohen: Hiçbir şey insanları ortak bir düşmandan daha iyi bir araya getiremez ve bizim ortak bir düşmanımız var. Bu, nefret ve hoşgörüsüzlük. Eğer bunu aklımızda tutarsak bir araya gelebiliriz. Çünkü ortak bir amacımız var. İmam Hendi: Bir keresinde bir pazar ayininde vaaz vermek üzere davet edilmiştim. Vaazım Jonah ve balina hakkındaydı. Konuşmamın sonunda dinleyicilere anlattığım öykünün nereden olduğunu sordum ve onlar

AĞUSTOS 2006 eJOURNAL USA 10

“İncil’den” dediler. Onlara “Hayır, bu Kuran’dan” yanıtını verdiğimde, hepsi İncil’deki bu hikâyenin aynısının Kuran’da da bulunmasına ve bir imamın onu aynen bir papaz gibi anlatmasına çok şaşırdı. Bu ortak noktalarımızı keşfettiğimiz yer işte. Haham Cohen: Diğer bir ortak noktamız da insan doğası. Kızgın insanların kızgın bir tanrısı, sevecen insanların da sevecen bir tanrısı olur. Tanımlamaları bir kenara bırakmamız gerekiyor. Çünkü eğer nefret ve öfke dolu biriyseniz, kendi dini geleneklerinizdeki metinleri nefret ve öfkeyi haklı çıkaracak şekilde okursunuz. Ancak hoşgörülü, açık, sevecen biriyseniz, bunları da haklı çıkaracak metinleri görebilirsiniz. Nefreti de sevgiyi de içeren metinler mevcut. Hangisini seçersiniz? G. Clack: Musevilik, Hıristiyanlık ve İslamın benzer gelenekleri olduğunu söylediniz. Peki Hinduizm ve Budizm gibi bu geleneğin dışındaki dinler için ne diyeceksiniz? Söylediklerinizde bu diğer dinlere de yer var mı? İmam Hendi: Kuşkusuz. Budizmin özünde kişinin kendisindeki iyiliği tümüyle ortaya çıkarabilmesi ve bütün için kendi feda edebilmesi yatar. Hinduizm de benliği besleyip herkes için en iyiyi yapmayı öngörür. Bunlar Musevilik, Hıristiyanlık ve İslamda da mevcuttur. Sn. Lobenstine: Ve Kuran bilmediğimiz peygamberler olduğunu söylemektedir. İmam Hendi: Kesinlikle. Kuran’ın 49. bölümünde, en sevdiğim ayetlerden biri olan 13. ayette Tanrı’nın tüm insanlığı koruduğu, bizi bir erkek ve dişiden yarattığı, hepimizin eşit olduğu ve bizi birbirimizi hor görmek için değil de anlayıp tanıyabilmemiz için farklı ulus ve kabilelere ayırdığı yazar.

İnsanların sınırları aşıp evlerinden ve cemaatlerinden çıkarak diğerlerinin evleri ve cemaatlerine yaklaşmalarını teşvik etmeliyiz. Haham Cohen: Sanırım hepimiz aynı dağa tırmanıyoruz. Dağın farklı yerlerinden başlamış veya zirveyi farklı yerlerden görüyor olabiliriz, ama hepimizin aynı zirveye gittiğini fark etmemiz gerekiyor.

11 Eylül sonrası dini fanatizm hakkında birçok tartışma yer aldı. Fanatizmi insanın saygınlığı ve değerini azaltan bir dini ifade biçimi olarak görüyorum. İyi din insanın saygınlığını da artırır. G. Clack: 11 Eylül terörist saldırıları kurbanlar ve aileleri açısından çok trajik bir olaydı. Buna rağmen birçok dini gelenek kötülükten iyiliğin doğabileceğini vurgulamaktadır. Bu saldırılardan iyi bir sonucun çıktığını düşünüyor musunuz? Sn. Lobenstine: Dünyanın büyük bir kısmı şiddetin hüküm sürdüğü ve günlük yaşamın tehdit altında olduğu bir durumla karşı karşıya. 11 Eylül çok ama çok korkunç bir olaydı, ama Amerikalılara acıyı çok acıtıcı ve keskin bir biçimde anlama olanağı sağladı. Güvenliğimiz yok olmuştu ve tüm bu korkunç olaylara rağmen yeniden bir araya gelmemizi sağlayıp özgürlüğün karşılıksız olmadığını ve güvenliğin umursanması gerektiğini gösterdi.

dalet

Bu travmayla ve tehditle başa çıkmak zorunda kaldık. Ama aynı zamanda Amerika’daki Hıristiyan, Musevi, Müslüman, Budist, Hindu ve inanmayanlara hoşgörüyle yaklaşmamız gerektiğini de gördük. Hepimiz aynı ailenin parçalarıyız. Haham Cohen: Sahip olduğumuz değerlerin, yani dinimize duvarlar inşa ederek ve aşırı koruyucu bir tutum yerine açık yüreklilik ve cömertçe yaklaşmanın, bize birlikte hareket edebilme ve Tanrı’nın bizden bir atoplumu yaratmamızı istediğini anlayabilme fırsatı sunduğunu düşünüyorum. Dünyanın iyileştirilmesi tüm dinler için zorlu bir görev ve 11 Eylül bu önemi daha da artırdı. İmam Hendi: Amerikalılar, 11 Eylül’den sonra ne özgürlüğümüz ne de

güvenliğimizi ihmal etmemiz gerektiğini ve bir araya gelmemizin kaçınılmaz olduğunu öğrendiler. 11 Eylül’den önce Museviler ve Müslümanlar arasında bir diyalog mevcuttu, ancak çok resmi düzeydeydi. 11 Eylül sonrası hiç görmediğim bir diyalog artışına tanık oldum.

Geçtiğimiz yıl Avrupa’da, tarihte ikinci kez, 100 haham ve imam buluştu. İlki bundan bir yıl önce gerçekleşmişti ve hahamlarla imamların Araplar ve İsrailliler arasında gerçek barışın sağlanmasında nasıl birer yol gösterici olabilecekleri konuşulmuştu. 11 Eylül çok trajik ve üzücü bir olay olmakla beraber Müslümanlarla Musevileri bir araya getirdi. Önümüzdeki yıllarda bunun daha da gelişmesine tanık olacağımızı düşünüyorum.

Barış içinde bir dünya kurmamız, omuz omuza birlikte çalışmamıza bağlı.

AĞUSTOS 2006 eJOURNAL USA 11

G. Clack: 11 Eylül’den ne gibi dersler çıkarıyorsunuz? Haham Cohen: İnanan ve farklı ideolojileri kucaklayan kişiler olarak hepimiz her gün farklı seçimlerle karşı karşıya geliyoruz. İnsancıl seçimlerin yanı sıra sert ve şiddetli seçimler yapmamız da mümkün. Hiçbirimizin insancıl olan seçim yönünde hata yapmaması gerekiyor. Tanrı insanlığı kendi suretinde yaratmıştır ve Altın Kuralı asla unutmamalıyız. Şu anda her şeyden çok iyi niyete ihtiyacımız var ve bunun işaretini almış bulunuyoruz. Sn. Lobenstine: Amen. Diana Eck’ten bir alıntı yapmak istiyorum: “Bildiğimiz kadarıyla hepimiz bir dünya üzerinde yaşamak zorundayız. Birini deneylerimize alet edip bölüp, bozup, yıkıp diğerinde yaşamayı öğrenebileceğimiz iki dünya yok.” Bu durumda inanan ve iyi niyetli insanlar olarak hepimize ait olan bu tek dünya üzerinde yaşamı iyileştirmemiz ve korumamız, adaleti de sağlamamız gerekiyor. İmam Hendi: İnsanlar aralarındaki ayrımcılık duvarlarını yıkmaktan söz ediyorlar. Ben bu duvarları yıkmak değil, bunları Tanrı’nın dünyadaki varlığımızı kutsamasını hep birlikte kutlayacağımız masalara dönüştürmek istiyorum. Barış içinde bir dünya kurmamız, omuz omuza birlikte çalışmamıza bağlı. Din adına terör, aşırı uçlarda olma ve şiddet hepimizin karşısındaki bir tehdittir. Bu makalede yer alan görüşlerin ABD hükümetinin görüş ve politikalarını yansıttığı düşünülmemelidir. Fotoğraf altı yazıları (sırayla): AP/WWP Müslüman ve Musevi gençler, 20 kişilik Müslüman ve Musevi genç kadının kurduğu, New Jersey’deki Union City’de evsiz ve yalnız kişilere hizmet veren 40 yataklı bir barınak olan Palisades Acil Barınma Kurumu’nda sohbet ediyor. AP/WWP Tibetli rahipler 13 Eylül 2001’de New York’taki Union Meydanı’nda bir dua töreninde.

AĞUSTOS 2006 eJOURNAL USA 12

Farklılıkları Kabul Etmek ve Hedefleri Paylaşmak: Buffalo’nun Dini Ağı

ahai,

1991 yılında USA Today gazetesi Buffalo, New York’u, “Kalbi Olan Şehri” duyurdu. Buffalo yaklaşık 250.000 nüfusa sahip ve tarihsel olarak bir iç liman olan kent, bu özelliğinden dolayı pek çok din ve etnik gruba ev sahipliği yapmış.

1999’da Buffalo Bölgesi Büyükşehir Bakanlıkları (kuruluş: 1975) ve Buffalo Bölge Kiliseler Konseyi (kuruluş: 1857) Dini Cemaatler Ağı’nı oluşturmak için bir araya geldiler. Bu “ağ”, BBudist, Hindu, Musevi, Müslüman, Şii, Üniversalist Üniter, Protestan, Katolik ve Doğu Ortodoks Hıristiyanları bir araya

getirmekte olup farklı inanca bağlı cemaatler arasında ve Buffalo topluluğu içinde iletişim ve işbirliğini arttırmaya yönelik bir dizi program geliştirmiştir. Birlikte çalışma gelenekleri, 11 Eylül 2001 saldırıları sonrasında çok büyük yararlar sağlamıştır.

Topluluk, saldırılardan hemen sonra toplanıp birlik ve konuyla ilgilerini duyuran ve tüm vatandaşlardan olumlu bir karşılık vermelerini isteyen bir bildiri yayınladılar. Bölgedeki en büyük kiliselerden birini dolduran dinlerarası bir ayin planlayıp gerçekleştirdiler. Kasım 2001’deki yıllık toplantıda Müslüman, Musevi ve Protestan konuşmacıların yer aldığı bir de panel gerçekleştirildi. Aynı ay içinde, diğer grupların İslamın farklı yönleri hakkında bilgi sahibi olabilmeleri için “İslam Dünyası” adında altı aylık bir eğitim programı başlatıldı.

11 Eylül’ün birinci yıldönümünde, Müslüman, Musevi, Hindu, Şii, Üniter, Bahai, Yerli Amerikan ve Hıristiyan temsilciler barış, birlik ve umut mesajı vermek için bir araya geldiler.

Ağın dört düzenli televizyon yayını, haftalık bir radyo programı ve Buffalo bölgesindeki 1.200 cemaat ve dini örgütün 2.500 üyesine düzenli olarak ulaşan üç bülteni bulunuyor. Grup aynı zamanda yemek yardımı gibi din dışı faaliyetlerde de bulunuyor. Uyguladıkları bir programla geçtiğimiz yıl 15.000 kişiye yemek dağıtılmıştı.

Buffalo Ağı’nın programları, bireyler ve inanç grupları arasında ve topluluk çapında karşılıklı anlayış köprüleri kurulmasını sağlayarak hem kendi içlerindeki cemaatleri güçlendiriyor hem de kentlerini daha güçlü kılan bir işbirliği ortamı yaratıyor.• Bu makalede yer alan görüşlerin ABD hükümetinin görüş ve politikalarını yansıttığı düşünülmemelidir. Fotoğraf altı yazısı: Dini Cemaatler Ağı’nın izniyle. Buffalo Dini Cemaatler Ağı’nın üyeleri 11 Eylül inançlararası anma seremonisinde dayanışmalarını sergiliyor.

AĞUSTOS 2006 eJOURNAL USA 13

Kurbanları Hatırlamak

11 Eylül 2001 terörist saldırılarının sekizinci yıldönümü olan 11 Eylül 2009’da sadece saldırıda ölenleri onurlandırmakla kalmayıp gelecek nesillerin de o günün etkisi hakkında bilgi sahibi olmasını sağlayacak bir anıtın Dünya Ticaret Merkezi alanında açılması planlanıyor.

New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg Ocak 2004’de Reflecting Absence (Yokluğu Yansıtmak) adlı anıt tasarımının örtüsünü açarken, “Bu anıt bizim için değil, çocuklarımız ve torunlarımız için... Bu kutsal yeri ziyaret edenler orada neler olduğunu ve bizim özgürlüğümüzü korurken neden onca insanın öldüğünü öğrenecekler” demişti.

Reflecting Absence, 11 Eylül 2001’de Dünya Ticaret Merkezi, Pentagon ve Shanksville, Pennsylvania’daki 93 sefer sayılı uçağın yanı sıra 26 Şubat 1993’te yine Dünya Ticaret Merkezi’ne yapılan saldırıda hayatını kaybedenlerin anısına 16 dönümlük bir arazi üzerinde yer alan bir anıt olacak. Buna ek olarak, Pentagon ve 93 sefer sayılı uçağın düştüğü yerlerde de anıtlar inşa edilecek.

New Yorklu mimar Michael Arad ve Berkeley, California’dan Peter Walker bu anıtı aynı zamanda hayatta kalanlar ve kurtarma çalışmalarında yardım edenler için de tasarlamış.

Arad ve Walker’ın tasarım önerisi, “Dünya Ticaret Merkezi’nin yıkımının yarattığı kayıp ve yokluk hislerini yansıtan bir mekan” öngörüyordu.

Önerilen tasarımda İkiz Kuleler’in zemin alanını kaplayan iki büyük havuz ve şehirden gelen gürültüyü önlemek için havuzlar etrafında ağaçlar ve şelaleler bulunuyor. Havuzların kenarına 2.979 kurbanın adı yazılacak. Ziyaretçiler, şelale ve havuzların görülebildiği sessiz bir mekân olan Anıt Salonu’ndan geçerek buraya ulaşacaklar.

Anıtta bir ziyaretçi ile bir de eğitim merkezi bulunacak, 9.000 m2’lik bir müzede saldırılarla ilgili tanıklıklar ve kahramanlık öyküleri yer alacak. Ayrıca ziyaretçilerin mum yakması veya sessizce kurbanları anabilmeleri için de bir alan olacak. Hayatını kaybedenlerin ailelerinin toplanabileceği ve Dünya Ticaret Merkezi’nin teşhis edilememiş kurbanları için de ayrı alanlar planlanmış.

Bu anıt, “düşünme ve tefekkürü” teşvik ederken 11 Eylül’ün “tarihsel önemini” Aşağı Manhattan Kalkınma Kurumu’nun (LMDC) hazırladığı anıt programı kuralları doğrultusunda vurgulayacak. Terörist saldırının “olayları ve sonuçları hakkında

insanların daha fazla bilgi sahibi olmasını sağlaması” da anıtın ayrı bir işlevi olarak tanımlanabilir. Nisan 2003’de LMDC anıt için tarihte görülmemiş büyüklükte bir tasarım yarışması başlattı. Sanatçılar,

kurbanların aile üyeleri, devlet yetkilileri ve bölgede oturanlardan oluşan 13 kişilik bir jüri, Arad ve Walker’ın tasarımını seçmeden önce 63 ülke ve 49 eyaletten yapılan 5.201 başvuruyu inceledi.

Reflecting Absence’ın ön çalışmaları Mart 2006’da başladı. New York Valisi George Pataki ve Belediye Başkanı Michael Bloomberg Haziran ayında yayınladıkları bir raporda inşaat planını ve bütçenin tahminen 500 milyon ABD Doları civarında olacağını duyurdular. Halen plan gözden geçirilmekte ve yakın zaman içinde nihai bir tasarımın uygulanması bekleniyor.•

AĞUSTOS 2006 eJOURNAL USA 14

Fotoğraf altı yazıları (sırayla): Squared Design Lab tarafından yapılan bir görselleştirme çalışması. LMDC’nin izniyle. 11 Eylül 2001’de Dünya Ticaret Merkezi, Shanksville, Pennsylvania ve Pentagon’un yanı sıra 26 Şubat 1993’te yine Dünya Ticaret Merkezi’ne yapılan saldırıda hayatını kaybedenler için yapılacak olan New York Şehri Dünya Ticaret Merkezi anıtı için seçilen tasarımın Reflecting Absence binasından tahmini görünümü. AP/WWP Shanksville, Pennsylvania’daki 93 sefer sayılı uçak kaza alanındaki bu geçici anıtın yerini resmi bir anıtın alması planlanmaktadır. Kaseman Beckman Amsterdam Studio (KBAS) izniyle. 15 Haziran 2006’da Virginia’da yapılan büyük törende, 11 Eylül 2001 tarihinde ölen 184 kişinin anısını yaşatacak olan Pentagon Anıtı’nın yapımının başlangıç haberi verildi. Anıtın tasarımcıları olan Kaseman Beckman Amsterdam Studio’ya (KBAS) göre anıt alanında her kurbanın adının yazılı olduğu bir yer ile parlayan bir ışık havuzu bir alan olacak ve böylece terörist saldırılarında uğranan kaybın büyüklüğünü silinmeyecek şekilde tarihe kazınacak.

AĞUSTOS 2006 eJOURNAL USA 15

Yeni Başlangıçlar

Voice of America’dan (Amerika’nın Sesi) Barbara Schoetzan ve Wall Street Journal’dan Carol Hymowitz’e ait bu makalelerde 11 Eylül 2001 terörist saldırılarından kurtulup trajediyi kendileri ve aileleri için yeni bir başlangıca dönüştürenlerin öyküleri yer almaktadır.

11 Eylül’de Hayatta Kalanların İşlettiği Restoranın Bir Misyonu Var

New York gibi 15.000 restoranın bulunduğu bir kentte dikkatleri çekebilmek çok zordur. Ancak Colors adlı yeni restoran sahiplerinden dolayı diğerlerinden ayrılıyor. Colors, 11 Eylül 2001’deki terörist saldırılarında yok edilen Dünya Ticaret Merkezi kulelerinden birinin tepesinde bulunan Windows on the World restoranının hayatta kalan göçmen çalışanları tarafından işletiliyor.

11 Eylül 2001’de New York’a yapılan saldırının en akılda kalan görüntülerinden biri beyazlara bürünmüş aşçı şapkalı birinin aşağı düşüşüdür. Alevlerden ve yangının aşırı sıcağından kurtulmak için 106 kat aşağı atlamıştı.

Windows on the World’ün 70’i aşkın çalışanı ve 100 müşterisi bu cehennem ortamında hayatını kaybetmişti. Şimdi bu restoranın hayatta kalan garsonları, komileri ve aşçılarından oluşan bir grup Colors adını verdikleri kendi restoranlarını işletiyor.

Bu restoran bayan barmen Patricia Valencia gibi çalışanları için kaybettikleri iş arkadaşlarına bir saygı ve bir bağımsızlık simgesi. “Trajediden sonra iş bulmak çok zordu. Üç yıl boyunca durup dinlenmeden çalışarak sonunda bunu gerçeğe dönüştürdük.”

Yirmiyi aşkın ülkeden gelen restoran sahipleri mönüye kendi yerel mutfaklarından tariflerle katkıda bulunarak uluslararası bir lezzet skalası yaratmışlar. Yemeğe gelenler dünyanın farklı yerlerine uzanan bir mönüden seçim yapabiliyorlar: Söğüş domuz etli Kolombiya pilavı, Filipinler’den bahar köfteleri, Tayvan’dan tavuk ve papaya, İtalyan rizottosu, Haiti’nin kabuklu salatası, Kongo’nun deniz ürünleri ve Peruluların pirinçli kekleri bunlardan birkaçı.

Fekkad Memduh yemekleri ve atmosferinin Colors’ı diğer restoranlardan ayıran özellikleri olduğunu söylüyor ve “Şefimiz, her çalışanın ülkesinden birşeyler alıp müthiş bir menü yaratmak için hepsiyle ayrı çalıştı. Bu gerçekten inanılmaz. Herkes yemekleri konuşuyor ve tabii servisi de.” diyor.

Stefan Mailvaganam restoranın 1930 tarzı dekorasyonu ve haritalarla kaplı duvarlarının bile bir mesajı olduğunu ifade ediyor: “Amerikan tarihi açısından bakıldığında birçok sosyal reformun gerçekleştiği, Amerika’nın güvenlik ağlarında birçok yeniliğin yapıldığı ve birçok şeyin değiştiği bir dönemdi. Biz burada sadece çok farklı yerlerden geldiğimizi söylemiyoruz, aynı zamanda Amerika’nın bir göçmenler yurdu oluşunu da kutluyoruz. Her yer haritalarla dolu.”

Mailvaganam çalışanların işletmecisi olduğu bir iş için 2 milyon dolarlık finansman bulmanın, özellikle bu çalışanlar göçmen olduğunda hiç de kolay bir iş olmadığını da ekliyor.

“Bunu yapabileceğimizi kanıtlamak istedik. Bunu yapmanın başka bir yolu daha olduğunu, bir ekip olarak çalışmanın tek başına olmaktan çok daha iyi olduğunu

kanıtlamak için buradayız. Çalışanlarımızın yaşadığı sıkıntıları biliyoruz. Ancak başarılı olabilmesi için insanların büyük bir kısmının bu restoranın vizyonuna inanması da gerekli.”

AĞUSTOS 2006 eJOURNAL USA 16

Colors finansman için çalışanlar yararına faaliyet gösteren Restoran Fırsat Merkezi’nden de büyük destek almış.

Grubun yöneticisi Saru Jayaraman Colors’ın restoran işine yeni bir standart getireceğini söylüyor: “Birliğimizin birincil amacı New York’taki restoranlarda çalışan 165.000 kişinin çalışma şartlarını

iyileştirmek. Birşeyleri farklı yöntemlerle yapma modelleri yaratarak

çalışma koşullarını geliştirmenin yollarını bulmaya çalışıyoruz. İyi maaş, içalışma koşulları...”

yi

Çalışanların karşılaştığı en büyük zorluklardan biri de bulaşıkçı ya da komi olarak görev yapsalar da aynı zamanda restoranın sahipleri oldukları düşüncesine alışmak.

Memduh bu konuda “Burada gördüğünüz şeylerin çoğu, tasarım, şefin seçimi, masanın seçimi, barın nasıl olacağına, bardağın hangisi olacağına karar verilmesi, hepsi demokratik bir yöntemle gerçekleşti. Her birimizin bu 2

milyon dolarlık restoranın sahibi olduğumuz düşüncesine alışması gerek” diyor. İlk izlenimler iyi olmuş. Ancak yine çok ciddi bir rekabet söz konusu ve Mailvaganam önlerinde zorlu bir

yol olduğunu biliyor. “Bir yandan birçok restoranın battığı gerçeğinden de haberdarız. Ancak açık konuşmak gerekirse ödülü de büyük. Bu restoranın amacı ve misyonu gayet asil temellere dayanıyor ve bu yüzden başarılı olmak istiyoruz.” Barbara Schoetzau, Voice of America (Amerika’nın Sesi), 15 Mart 2006.

Yeniden Başlamak: 11 Eylül Sonrasında Zorluklarla Karşılaşanlar ve Yenilik Arayanlar Trajedi bizi sadece değişmeye zorlamakla kalmaz, aynı zamanda daha önce almadığımız riskler karşısında cesaretimizi de artırır. 11 Eylül terörist saldırılarından kurtulan yüzlerce insanın deneyimi de bu yönde oldu kuşkusuz. Sevdiklerinin yasını tutmanın yanı sıra özel hayatlarında da büyük değişimler yapanların çoğu başka bir kariyeri seçti.

New York ve New Jersey Liman Başkanlığı’nda proje müdürü ve mimari yapı müfettişi olan William M. Brown III için 11 Eylül bir kaybın ve yeni bir başlangıcın tarihiydi. On altısı Dünya Ticaret Merkezi’nin 88. katındaki departman arkadaşları olmak üzere 35 meslektaşı saldırılarda hayatını kaybetmişti.

48 yaşındaki Brown o gün 13 yaşındaki oğlunu okula götürmek zorunda olduğu için işe geç kaldığından ofise geç gelmişti. İkinci uçağın kuleye çarptığını gördüğünde Aşağı Manhattan’a giden bir vapurdaydı. O anla ilgili olarak Brown “Bir terörist saldırı olduğunu ve uçağın benim çalıştığım kata çarptığını biliyordum.” diyor.

Brown, aylar boyunca işini bırakıp kendi firmasını kurmayı düşünmüş. Otuzlu yaşlarında babasının kurduğu mimarlık firmasında çalışmış, ancak babasının 1993’te ölmesinden sonra şirket batmış. “Kendi firmamı kurmanın hayalini sürdürdüm” diyor “Fakat yeterli param olup olmadığı ve başarıp başaramayacağım konusunda kararsızdım. Saldırılar beni bu kararsızlıktan kurtardı ve sadece bir kez yaşadığımı, ikinci bir şansım olmayacağını düşündüm. Tutkularımın peşinden gitmeliydim” diye ekliyor.

Doğduğu yer olan New Jersey’in Verona kentinde bir ofis açmış ve mimar arkadaşlarına projeler aradığını söylemiş. Ayrıca New Jersey’deki Amerikan Mimarlık Enstitüsü’nün başkanı olarak sahip olduğu bağlantılar da ona yardımcı olmuş: “Çok şanslıydım, çünkü eyaletteki birçok insanı tanıyordum ve iş almak için fazla bir pazarlama yapmama gerek kalmadı.”

Şimdi projeleri arasında South Orange’daki (New Jersey) bir kilisenin genişletilmesi, Newark Kilisesi’ndeki sınıf alanının yenilenmesi ve bir eve müştemilat eklenmesi bulunuyor.

Liman Başkanlığı’nda kalsaydı, büyük olasılıkla departman değiştirecek ama yıllık 75.000 dolarlık gelirini koruyacaktı. Henüz bu kazanca ulaşamamış.

Saldırılar anlamlı birşeyler yapma isteğini de artırmış: “Çevreyi aileler, özellikle de düşük gelirli ve engelli insanlar için daha yaşanır hale getirmek için mimarlıktan yararlanmak benim için çok önemli” diyen Brown, firmasını kurduğundan bu yana muhtaç durumdakiler için kent evlerini yenileyen gönüllülerden oluşan Rebuilding Together (Birlikte Yeniden Yapılanalım) grubunun da aktif bir üyesi. Bu konuda “Bir kişiyim ama üzerime düşeni yapmalıyım” diyerek düşüncelerini dile getiriyor.

AĞUSTOS 2006 eJOURNAL USA 17

Bu arada önceki meslektaşlarıyla da hâlâ temas halinde ve onları olayın yıldönümünde görmeyi planlıyor. Gününün bir kısmını erken kalkıp kiliseye giderek hayatını kaybeden arkadaşları ve onların aileleri için dua edip bugünkü durumu için teşekkür ederek geçiriyor.

Erodothe Jacques, Brown’un kariyer değişikliğini gerçekleştirirken sahip olduğu seçim şansı ve mesleki avantajların pek azına sahip olmuş. Haitili bir göçmen olan Jacques 1981’de New York’a geldikten sonra restoranlarda çalışmış. Bouley Bakery’de müdürlük ve Ground Zero’nun birkaç blok kuzeyindeki Tribeca’da bulunan Danube’de garsonluk yapmış.

Dışa dönük ve düzgün görünümlü biri olan Jacques’ın müşterileri ve civar sakinleriyle yakın ilişkileri varmış ama iş değiştirmeyi hiç düşünmemiş. Ancak Danube de Tribeca’daki diğer işyerleri gibi saldırılar sonrası aylar boyunca kapalı kalmış ve restoran yeniden açıldığında Jacques işe alınmamış. “Başlangıçta sadece akşam yemeği veriyorlardı ve bana yer yoktu” diyor o dönemle ilgili olarak.

Kentteki diğer birçok restoranda iş arasa da olumlu bir sonuca ulaşamamış. Ayakları üstünde durmak ve eşi ile ikisi kolejde okuyan dört çocuğunun geçimini sağlamak için işsizlik sigortası ve Kızılhaç, Kurtuluş Ordusu ve diğer hayır kurumlarından gelen parayla idare etmiş bir süre. Ancak aylar geçtikçe tedirginliği artmış.

52 yaşındaki Jacques, bu yaz iş arayışının alanını genişletmek zorunda olduğuna karar vererek tıbbi faturalandırma ve ofis teknolojisi konusunda altı aylık bir kurs olduğunu öğrenmiş. Kurs giderleri için devletten yardım almış. Bu konuyla ilgili hislerini anlatırken “Parmaklarım kütük gibi ve berbat bir daktilocuyum. Sınıftaki genç arkadaşlarım gibi hızlı değilim kesinlikle” diye de şaka yapıyor.

Ancak bir hastanede iyi bir iş bulmaya kararlı ve “Her zaman yeni bir başlangıç olabileceğine inanıyorum” diyor.•

Carol Hymowitz, © 2002 Dow Jones & Company, Inc. Dow Jones & Company, Inc’in izniyle Telif Merkezi

aracılığıyla yayımlanmıştır. Bu makalede yer alan görüşlerin ABD hükümetinin görüş ve politikalarını yansıttığı düşünülmemelidir.

Fotoğraf altı yazıları (sırayla): Fotoğraf: Barry Fitzgerald Colors restoranın çalışanları-sahipleri garsonları da içeriyor (soldan sağa): Bangladeş’ten Awal Ahmed; Meksika’dan Rosario Cera; Hindistan’dan Sonali Mitra ve yine Bangladeş’ten Memon Ahmed, Muhammed Quddus, ve Muhammed Ali. Fotoğraf: Barry Fitzgerald Fildişi Sahilleri’nden bir aşçı olan Kissima Saho (önde) ve Haitili sos şefi Jean Pierre, ergonomik olarak tasarlanmış mutfakta menüdeki birçok malzemeyi hazırlıyor. Kesim ve hazırlık birimleri normalde yüksek olduğu için çalışanların fazlaca eğilerek sırtlarını zorlaması gerekmiyor. Fotoğraf: Barry Fitzgerald Colors restoranı Greenwich Village’da New York’un tarihi Halk Tiyatrosu’nun yanında bulunmaktadır.

AĞUSTOS 2006 eJOURNAL USA 18

Dünyanın Teröre Tepkisi: Fotoğraflı Bir Öykü

Dünya genelindeki teröristler insanları birbirine düşürmek, bir din, etnik grup veya politik/ekonomik ideolojiye mensup olanları diğerlerine karşı kışkırtmak için korkuyu alet etmektedir. Zaman zaman korku yaymakta başarıya ulaşsalar da, eylemleri sonucu dünyanın dört bir yanındaki insanlar bu felaketle uğraşmak için bir araya gelip tek vücut oldular. Burada dünyanın farklı yerlerindeki insanların bazen yaşadıkları kentler, bazen de uzaklarda terörist saldırılara nasıl tepki verdiklerini görüyoruz. Teröre karşı koymak ve ilerlemek için kararlı bir birliktelik içindeler.

AĞUSTOS 2006 eJOURNAL USA 19

AĞUSTOS 2006 eJOURNAL USA 20

Fotoğraf altı yazıları (sırayla): © Andrea Comas/Reuters/CORBIS Madrid’deki tren bombalamalarının kurbanları için yapılan bir dayanışma gösterisinde üzerinde “Teröre Hayır! İslam Öldürmez” yazılı pankart taşıyan genç bir göçmen. AP/WWP 12 Mart 2004’te İspanya’nın Bask Bölgesi”nin kuzeyin ki Pamplona kentinde bir meydanda toplanan binlerce gösterici, önceki gün Madrid’de meydana gelen tren bombalamalarını protesto ediyor. AP/WWP 12 Mart 2004’te, Mexico City’de yaşayan İspanyollar “Teröre Hayır” yazılı pankartlarla önceki gün Madrid’de meydana gelen terörist saldırıları protesto ediyor. AP/WWP Kuzey Koreli eylemciler, 8 Temmuz 2005’te Seul’deki İngiliz Büyükelçiliği önündeki gösteride terörizm aleyhinde sloganlar attılar. Pankartta “Londra’daki Bombalamaları Kınıyoruz. Küresel Dünyada Barış” yazıyor. AP/WWP Kenyalılar 29 Eylül 2001’de Kenya’nın Nairobi kentinde dünya genelinde terörizmi kınamak için yürüyüş yapıyorlar. AP/WWP Ellerinde mum ve pankartlar taşıyan Pakistanlı kadınlar ABD’deki 11 Eylül 2001 saldırılarının üçüncü yılında terörizm karşıtı bir yürüyüşteyken. AP/WWP Balili bir öğrenci Ekim 2005’te Endonezya’nın Bali kentindeki Denpasar’da terör karşıtı bir gösteride elinde poster tutarken. AP/WWP Göstericiler Temmuz 2005’de Mısır’ın Sharm el-Sheik kentindeki Ghazala Gardens Oteli’nin önünde bir protesto gerçekleştirdi. Bir önceki gün otelde 88 kişinin ölümüne neden olan bir dizi saldırı gerçekleştirilmişti. AP/WWP

tiyopyalılar Ağustos 2005’de İtalya’nın Roma kentindeki Etiyopya Cemaati’nin düzenlediği terör karşıtı bir gösteride. 21 dan sonra Roma’ya kaçan Etiyopya doğumlu şüpheliye karşı olduklarını gösteriyorlar. Ellerindeki ılı.

arşıtı bir yürüyüşte küçük Hindistan bayraklarıyla.

de

ETemmuz’daki başarısız saldırılarayrakta “Teröre Karşı Birlik” yazb

AP/WWP İki Müslüman kadın Temmuz 2005’de Almanya’nın Frankfurt kentinde terör karşıtı bir yürüyüşte üstünde “Terörün Dini Yoktur” ve

eröre Karşı Birlik” yazılı bayraklar tutuyor. “T AP/WWP Mahatma Gandhi Küresel Dostluk Konseyi’nden bir eylemci, Mayıs 2005’de Hindistan’ın Bhopal kentinde eski Başbakan Rajiv

andhi’nin ölümünün yıldönümü arefesinde gerçekleştirilen terör kG

AĞUSTOS 2006 eJOURNAL USA 21

Terör Hepimizi Etkiliyor

rizm, saldırganların kimlikleri veya nedenin özelliklerine göre değil, eylemin içeriğine göre r. Bu, korku, panik ve huzursuzluk yaratmak için genellikle sivillere şiddet uygulanması şeklinde

özetmeyen yaklaşımını sergilemektedir.

n toplam insan sayısı (80’i aşkın ülkede) 2005 yılında teröristlerce öldürülen veya yaralanan Müslümanların tahmini sayısı

20 2005 yılında teröristlerce öldürülen veya yaralanan din adamlarının, öğretmenlerin ve

dele

Terörizmi Önleme Ulusal Anıtı Enstitüsü (National Memorial Institute for the Prevention of Terrorism - MIPT)’ne terötanımlanıaçıklanabilir. Terör her yerde mevcuttur. Bu istatistikler terörist saldırıların küresel dağılımı ve ayrım g 11,000 2005 yılında dünya çapında gerçekleşen terör eylemlerinin sayısı

0,000 2005 yılında teröristlerce öldürülen veya yaralana410,000+ 35,000 2005 yılında teröristlerce kaçırılanların sayısı 1,000 2005 yılında teröristlerce öldürülen veya yaralanan çocukların sayısı 4

gazetecilerin sayısı 90+ 11 Eylül 2001’de ölenlerin kökeni olan ülke sayısı (ABD Dışişleri Bakanlığı) Kaynak: Aksi belirtilmedikçe, Birleşik Devletler Terörle Mücadele Merkezi, Dünya Çapında Terörle MücaEkibi.

AĞUSTOS 2006 eJOURNAL USA 22

D :

t 1995

Eylül 1997

Dar es Salaam, Tanzanya Ağustos 1998

Luanda, Angola Ağustos 2001 Washington, D.C. ve New York City, ABD Eylül 2001 Bali, Endonezya Ekim 2002 Madrid, İspanya Mart 2004 Beslan, Rusya Eylül 2004 London, İngiltere Temmuz 2005 Sharm el-Sheik, Mısır Temmuz 2005 Samarra, Irak Şubat 2006 Mumbai, Hindistan Temmuz 2006

ünya Yeniden YapılanıyorFotoğraflarla Bir Öykü

1984-2006 Arası Dünya Genelindeki Terörist Saldırılar

Amritsar, Hindistan Haziran 1984 Lockerbie, İskoçya Aralık 1988 Ténéré, Nijerya Eylül 1989 Lima, Peru Temmuz 1992 Tokyo, Japonya MarOklahoma City, ABD Nisan 1995 Manchester, İngiltere Haziran 1996 Jerusalem, İsrail Nairobi, Kenya Ağustos 1998

Omagh, Kuzey İrlanda Ağustos 1998 Segoria, Kolombiya Ekim 1998

Geçtiğimiz 20 yılı aşkın süre boyunca gerçekleştirilen büyük terörist saldırıların bu listesi kapsamlı olmaktan uzaktır. Çoğu dini veya siyasi radikallerden oluşan ve yurtdışında veya yurtiçinde doğmuş olan failler, eylemlerinde coğrafi sınır tanımamıştır. Ortak noktaları, korkuyu yaymak için sivilleri hedef almış olmalarıdır.

Yukarıda saldırıya uğrayan bölgelerden altısının önceki ve sonraki durumlarının fotoğraflarıyla dünya genelinde insanların teröre nasıl direndikleri anlatılmaktadır.

Fotoğraf: AP/WWP Dünya Ticaret Merkezi alanındaki inşaat çalışması 2006 yılında da devam ediyor.

AĞUSTOS 2006 eJOURNAL USA 23

Oklahoma City, ABD

AP/WWP Binlerce arama ve kurtarma görevlisi, 19 Nisan 1995’teki bir bombalı araba saldırısı sonrası Oklahoma City’deki Alfred P. Murrah Federal Binası önündeki bir anma töreninde. AP/WWP Murrah Binası bombalamasının kurbanları anısına yapılan Oklahoma City Ulusal Anıtı, trajedinin beşinci yılında, 19 Nisan 2000 yılında kurbanlara adanmıştır.

AĞUSTOS 2006 eJOURNAL USA 24

Nairobi, Kenya

AP/WWP Kenya’nin Nairobi kentindeki Co-Operative Bankası Binası, 7 Ağustos 1998 yılında El Kaide’nin ABD Büyükelçiliği dışında gerçekleştirdiği bir bombalı araba saldırısı sonrası ciddi derecede hasar görmüştü. AP/WWP ABD Hükümeti, fotoğrafta görülen Co-Operative Bankası Binası’nın yeniden inşasını finanse etti, 5 Haziran 2003.

AĞUSTOS 2006 eJOURNAL USA 25

Pentagon, ABD

AP/WWP

01 sabahı gün doğarken Pentagon binasının enkaz görüntüleri gerisinde Washington D.C.’deki Capitol binasının kubbesi

W. Bush, saldırının birinci yıldönümü olan 11 Eylül 2002’de, ölenler için yeniden inşa edilen Pentagon’da

16 Eylül 20görülüyor. Kaçırılan bir uçağın binaya çarpması sonucu 184 kişi hayatını kaybetmişti. AP/WWP Başkan Georgedüzenlenen bir tören gerçekleştirdi.

AĞUSTOS 2006 eJOURNAL USA 26

Bali, Endonezya

AP/WWP Yabancı turistler, 14 Ekim 2002’de Endonezya’nın Bali adasındaki Kuta Plajı’nda meydana gelen bir patlama sonrasında saldırı bölgesinin yanından geçerken. AP/WWP Mayıs 2006’da çekilen bu fotoğrafta turistler Kuta Plajı’nda görülü .

yor

AĞUSTOS 2006 eJOURNAL USA 27

Madrid, İspanya

P/WWP Aİspanyol demiryolu işçileri ve polis, 11 Mart 2004’te meydana gelen ve 200’e yakın kişinin ölümü, 1.200’ü aşkın kişinin de

ar sonrasında hasar gören bir trenin enkazını inceliyor.

P/WWP Yolcular Atocha İstasyonu’nda trene binip inerken. (Mart 2006)

yaralanması ile sonuçlanan Madrid’in Atocha İstasyonu’ndaki patlamal A

AĞUSTOS 2006 eJOURNAL USA 28

Londra, İngiltere

AP/WWP Temmuz 2005 tarihinde dört intihar komandosu Londra’nın metro sistemine saldırmış, üç metro vagonu ve görülen otobüste s7 ırt

aki bombaları patlatmaları sonucu kendileri dahil 52 kişi hayatını kaybetmişti.

ondra bombalamalarının birinci yıldönümünde çekilen bu fotoğra görüldüğü üzere yolcular King’s Cross İstasyonu’ndaki bir otobüse binmek için kuyrukta; sistem bugün normal haline dönmü r.

çantalarınd

P/WWP AL fta

ştü

AĞUSTOS 2006 eJOURNAL USA 29

El Kaide Terörüyle lgili Yaygın Mitler Marc Sagema M.D., Ph.D.

Dr. Marc Sageman bağımsız bir ara ı ve Rockville, Maryland’deki Sageman Consulting LLC’nin kurucusu ve baş nıdır. Sageman, Pennsylvania eyaletinin Philadelphia kent titüsü kıdemli üyesi olup Washington D.C. r Merkezi’nin de kıdemli üyelerinden birid itiren Sageman, New York Üniversitesi’nde siyaset sosyolojisi alanında yüksek lisans ve doktora çalışmasını tamamladı. Dr. Sageman’ın aşağıda sunulan ara ırması “Terör Ağlarını Anlamak” başlığıyla Pennsylvania Üniversitesi Yayınları tarafından 2004 yılında basılmıştır. Bu çalışmada

örnek olarak, Ortadoğu, Güneydoğu Asya, Kuzey Afrika ve Avrupa’daki El Kaide üyeleri kullanılmıştır. Bulgularını Birleşik Devletler’e Terörist Saldırılar İçin Ulusal Komisyon’a (11 Eylül Komisyonu olarak da bilinir) sunan Dr. Sageman, bugün birçok devlet birimine terörizm konusunda danışmanlık yapmaktadır. El Kaide ile ilişkilendirilen intihar terörü dalgası kolay açıklanabilir bir durum olmadığından bu terör türü ile ilgili yaygın mitler ve yanlış inanışlar hüküm sürmektedir. Aşağıda yer alanlar El Kaide ile ilişkili 400’ün üzerinde teröristten elde edilen biyografik malzemeye dayanmakta olup bu geleneksel yanlış inanışlara açıklama getirmeyi amaçlamaktadır. Mit: Terörün kökeninde fakirlik yatar. Gerçek: Örnek gruptaki teröristlerin büyük bir kısmı orta sınıftan, liderleri de üs ınıftan gelmektedir. Bu, terör kökenliler de dahil olmak üzere birçok siyasi hare t için geçerlidir ve El Kaide’nin istisnai bir özelliği bulunmamaktadır. Her ne kadar El Kaide fakirlik içinde yaşayan kardeşleri adına hareket ettiği iddiasıyla operasyonlarını mazur göstermeye çalışsa da fakirlikle ilişkisi ancak temsil düzeyindedir. Mit: Teröristler naif genç adamlardır. Gerçek: Terör örgütlerine katılanların yaş ortalaması 26’dır ve bu kendi davranışlarının sorumluluğunu üstlenebilecek olgun erkekler olduklarını göstermektedir. Ancak internetin gençler için giderek artan öneminden dolayı bu yaş ortalaması düşmektedir. İnternette El Kaide ile ilgili uydurma hikâyelerle rastlıyor ve örgütle hiç karşılaşmamış veya örgütçe yönlendirilmemiş olmalarına rağmen onlar adına operasyonlar gerçekleştirmeye kalkıyorlar. Son iki yılda, El Kaide bağlantılı tutuklanan teröristlerin yaş ortalaması 22’ye düşmüştür. Mit: Öğreti olarak Batı nefretini veren medreseler ve İslamcı yatılı okullar, terörist olmaları için genç Müslümanların beyinlerini yıkıyorlar. Gerçek: Benim örnek çalışmamda teröristlerin yalnızca % 13’ü medreseye gitmişti ve bu inanış yalnızca Abdullah Sungkar ve Ebu Bekir Baasir adında iki okul müdürünün en iyi öğrencilerini El Kaide’nin Endonezya’daki uzantısı olan Jamaah İslamiye’nin belkemiğini oluşturmak üzere istihdam ettikleri Güneydoğu Asya’ya özgü bir durumdu. Bu da örnek grubundaki teröristlerin % 87’sinin laik bir eğitim aldığını ortaya koyuyordu. Mit: İslam, genç Müslümanları radikalleştirerek teröristler yarattı ve ülkelerinden Batıya şiddet ihraç etti. Gerçek: Örnek gruptaki El Kaide teröristlerinin büyük çoğunluğu ılımlı bir dini inanışı olan veya tümüyle laik görünen ailelerden geliyordu. Aslında çoğunun radikalleşme süreci kendi ülkelerinde değil Batıda gerçekleşmişti. Çoğu Batıya eğitim amaçlı gelmişti ve başlangıçta terörist olmak gibi bir niyet taşımıyorlardı. Diğer % 8’i de kendi kültürleri tarafından beyinlerinin yıkanması mümkün olmayan Hıristiyanlıktan İslama geçenlerdi. Mit: El Kaide teröristleri, örgüte tümüyle cehaletleri yü ünden katılan kötü eğitimli kişilerdir.

rnek gruptakilerin yaklaşık üçte ikisi, kendi ülkelerindeki topluluklardakilerin aksine yüksek

yla aşırı İslamcılığa karşı z kalabiliyorlar ve operasyonları çerçevesinde bomba yapabilecek becerilerle donanmış

erkeklerdir. Gerçek: Bazıları genç Müslüman erkeklerin cinsel açıdan kısıtlanmışlıklarının cinsel açlıklarını intihar terörüne dönüştürerek cennetin vaat ettiklerine, özellikle de 72 bakireye, ulaşma çabasına dönüştüğünü iddia etmektedir. Ancak El Kaide teröristlerinin dörtte üçü evli olup üçte ikisi de çocuk sahibi (hem de sayıca oldukça fazla çocuk). Bu paradoks, söz konusu kişilerin davaları ve komutanları için kendilerini feda ederken çocuklarının cihadı sürdürmesini istemesidir.

İn, ştırmacka

inde bulunan Dış Politika Araştırma Ens’deki Stratejik ve Uluslararası Çalışmalair. 1973 yılında Harvard Üniversitesi’ni b

şt

t ske

zGerçek: Ööğrenim görmüştü. Aldıkları eğitime rağmen dinle ilgili fazla bilgi sahibi değillerdi; ancak çoğu mühendislik

kuduğu için tehlikeleri iki kat artıyordu. Dini eğitimleri olmaması dolayısıokorumasıolabiliyorlardı. Mit: El Kaide’nin intihar teröristleri aileleri olmayan bekâr

AĞUSTOS 2006 eJOURNAL USA 30

Mit: El K ktadır. Gerçek: Ö olarak sürdürdük i nesilden daha az beceriye sahip oldukları .

öGerçek: El Kaide 19 kişiden hiçbirinin da değişmektedir. Ye suçlar işliyor veya uyuştuMit: El Kaide teröinsanlar. Gerçek: Örnek gr işiler güvenlik nedeniyl

eri

ırda m

aide teröristleri cazip mesleki beceri sahibi olmadıkları için umutsuzluktan bu örgüte katılmarnek gruptaki El Kaide teröristlerinin yaklaşık % 60’ının profesyonel veya yarı profesyonel

leri meslekleri bulunmaktadır. şları giderek düştüğü ve öncekAncak yeni nesil teröristlerin ya için bu durum değişme tedirk

ristleri sabıkalı insanlardan oluşuyor. teröristlerinin çok azının sabıkası bulunmaktadır. 11 Eylül saldırılarında görev alan herhangi bir ülkede sabıkası bulunmuyordu. Ancak bu durum özellikle Batı Avrupa’ni El Kaide üyeleri dışlanmış kuşağa ait ve hayatlarını idame ettirebilmek için küçükrucu satıyor. ristleri, özellikle de kendilerini öldürenler, düpedüz deli veya kişilik bozukluğu olan

Mit: El Kaide ter

upta neredeyse hiçbir zihinsel rahatsızlığa rastlanmadı. Bu tür rahatsızlıklar taşıyan ke gizli örgütlerden daha en başında çıkarıldığı için bu sonuç gayet normaldir.

Mit: El Kaide teröristleri örgüte yalnız ve zayıf kurbanları avlayan karizmatik liderler tarafından alınırlar. Gerçek: El Kaide’ye katılma bu amaçla görevlendirilen kişilerin aracılığıyla değil arkadaşlık ve akrabalık yoluyla gerçekleşmektedir. Örnek gruptakilerin yaklaşık üçte ikisi bir terör örgütüne katılmayı düşünmedikl

önemlerden arkadaştılar. Bir grup içinde radikalleşip toplu olarak El Kaide’ye katılmaya karar vermişler. dBunun en iyi örneği 11 Eylül operasyonunu gerçekleştiren Hamburg grubudur. Sekiz arkadaş birleşip örgüte katılmaya karar veriyorlar ve iki grup halinde Afganistan’a gidiyorlar. İlk grup pilot olurken ikinci grup da destek ekibi oluyor. Sonra akrabalık ilişkisi nedeniyle gruba bir beşinci kişi de katılıyor. Hepsinin hali hazEl Kaide üyesi olan yakın akrabaları, babaları, erkek kardeşleri ve yeğenleri vardı. Aslında kelimenin taanlamıyla ailelerine katılmışlardı.• Bu makalede yer alan görüşlerin ABD hükümetinin görüş ve politikalarını yansıttığı düşünülmemelidir.

AĞUSTOS 2006 eJOURNAL USA 31

İnternet Kaynakları

11 Eylül 2001 Terörizm Tehdidi ve 11 Eylül 2001 Saldırılarıyla İlgili Resmi Belgelerin Açıklayıcı Notlar İçeren Kaynakçası http://www.odl.state.ok.us/usinfo/terrorism/911.htm 11 Eylül terörist saldırıları ve teröre karşı uluslararası savaşla ilgili birçok konuya ilişkin ABD resmi belgelerinin Oklahoma Kitaplıklar Dairesi tarafından yapılan bir derlemesi. Ground One: 11 Eylül Sonrasının Çin Mahallesi’nden Düşünceler http://911digitalarchive.org/chinatown/

Dünya Ticaret Merkezi’nden 10 blok ötede bulunan Manhattan’daki Çin Mahallesi’nde yaşayan 26 kişi, 11Eylül 2001 sonrası topluluklarının yaşamında gerçekleşen zorunlu değişiklikleri anlatıyor. Bu kişilerle yapılan detaylı görüşmelere video görüntüler eşlik ediyor. Site aynı zamanda Çince olarak da okunabilir. 11 Eylül: Tarihe Tanıklık Etmek http://americanhistory.si.edu/september11/ Ulusal Amerikan Tarihi Müzesi’nin anma amacıyla düzenlediği bu sergide, 11 Eylül 2001’de Amerika Birleşik Devletleri’ne yapılan saldırılar sonrasıyla ilgili bir dizi nesne, görüntü ve kişisel öykü yer alıyor. 11 Eylül 2001 Belgesel Projesi

ttp://memory.loc.gov/ammem/collections/911_archive/ hKongre Kitaplığı’nın hazırladığı 200’e yakın sesli ve görüntülü röportaj, grafik materyal, yazılı malzemeden oluşan bu çevrimiçi sunum, Dünya Ticaret Merkezi, Pentagon ve United Airlines 93 sefer sayılı uçağına yapılan saldırıları izleyen aylarda Amerikalıların birbirinden farklı görüşlerine yer vermektedir. Program takibi için: http://memory.loc.gov/learn/collections/sept11/. 11 Eylül Dijital Arşivi http://911digitalarchive.org/ Meydana gelen olaylar ve 11 Eylül’ün kötü sonuçlarıyla ilgili röportajlar, kişisel tanıklıklar (İspanyolca da mevcuttur), fotoğraflar, e-posta mesajları, belgeler (raporlar, makaleler, notlar) ve diğer önemli web sitelerine linkler içeren kapsamlı bir site. Çok sayıda ses ve görüntü kaydı dosyası da bulunmaktadır. 11 Eylül İnternet Arşivi http://lcweb2.loc.gov/cocoon/minerva/html/sept11/sept11-about.html ABD ve dünyanın dört bir yanındaki bireyler, gruplar, basın ve kurumların 11 Eylül sonrasına dair web üzerindeki ifadelerinin bulunduğu bir site. 11 Eylül 2001’den itibaren arşivlenen 30.000 site arasında yaklaşık 2.300’ü kataloglanıp aramaya açılmıştır. 11 Eylül ve Ötesi http://www.lii.org/pub/topic/September11 Ulusal Kütüphane İnternet Dizini’nden alt başlıklarına göre düzenlenmiş, çocuklar ve eğitimciler için kaynaklar, zaman çizelgeleri, haritalar, makaleler ve sözlü tarihler içeren kapsamlı bir kaynak rehberi. Ayrı bir listeden Ebu Musab el Zarkavi’nin bir profili ile teröristlerin teknolojiyi nasıl kullandığına dair bilgiler de dahil olmak üzere ekstra malzemeye link verilmektedir. 11 Eylül Kaynakları http://www.ibiblio.org/slanews/internet/911/ 11 Eylül 2001 olayları ve sonuçları ile ilgili bir dizi belge ve diğer kaynaklara linkler. Dünya Ticaret Merkezi Saldırısı: Resmi Belgeler http://www.columbia.edu/cu/lweb/indiv/usgd/wtc.html Columbia Üniversitesi Kütüphanesi’ne ait olan bu site, 11 Eylül 2001’de New York City’deki Dünya Ticaret Merkezi’ne yapılan terörist saldırılarla ilgili ABD resmi belgeler için bir kılavuz olarak değerlendirilebilir.

AĞUSTOS 2006 eJOURNAL USA 32

ABD Dışişleri Bakanlığı Terörlhttp://www.state.gov/s/ct/ Terörle Mücadele Koordinatörlüğ örgütler ve yabancı hükümetlerle ortaklık kurarak terörle mücadeleye al güvenliğini sağlamaya dönük hedefleri

eliştirmektir. Bu web sitesinden konuşma, belge v ulaşılabilir.

Mücadele Ekibi

ink

ği,

laşabilirsiniz.

rlar

e

ttp://www.lib.umich.edu/govdocs/usterror.html elge Merkezi’nin hazırladığı bu sitede dünya genelindeki terörist saldırılar, ulusal

dele inisiyatifleri ve bunların tarihsel geçmişi hakkında bilgi bulunmaktadır.

IPT, Oklahoma’da 1995’te gerçekleşen bombalama üzerine kurulan ve herhangi bir partiyi desteklemeyen, rum olup terörün engellenmesi ve etkilerinin azaltılması için çalışmaktadır. Bu web

bir listesi, terörle ilgili erin

irleşik Devletler’e Terörist Saldırılar İçin Ulusal Komisyon ommission.gov/

ız yapı, 11 Eylül 2001 terörist saldırıları ile ilgili durumlara (7.4

ttp://www.nctc.gov/ kurulan NCTC, ABD hükümeti içinde terör ve terörle mücadele konusunda tüm

C arama yapılabilir bir terör olayları veritabanı ve ilgili

n.understandingterrornetworks.html

tap akkında bilgi için: http://www.upenn.edu/pennpress/book/14036.html.

e Mücadele Dairesi

ü’nün görevi devlet harici birimler, çok taraflı ve ABD’nin ulus

e resmi raporlara g ABD Terörlehttp://www.state.gov/s/ct/team/index.htm Bu web sitesi terörle mücadele konusunda entegre ve efektif bir şekilde çalışan ABD hükümet birimlerine lvermektedir. Terörle İlgili Ulusal Raporlar http://www.state.gov/s/ct/rls/crt/ Daha önce “Küresel Terörizm Modelleri” adıyla yayımlanan bu yıllık rapor “terör olaylarının meydana gelditerörü finanse eden ve de teröre karşı küresel savaşta dikkat çeken ülkelerdeki gelişmeleri kapsamaktadır.” Bu raporlarla ilgili temel bilgilere http://www.state.gov/s/ct/rls/fs/2006/63453.htm adresinden u Uluslararası Örgütler http://www.state.gov/s/ct/intl/io/ Uluslararası terörle savaşta önemli ortaklara linklerin verildiği bir liste. Terörle İlgili Uluslararası Karahttp://www.state.gov/s/ct/intl/c4353.htm Birleşmiş Milletler, Amerikan Eyaletleri Örgütü, NATO, Avrupa Birliği ve diğer uluslararası örgütlerde terörkarşı alınan kararlar. Amerika’nın Terörle Savaşı hMichigan Üniversitesi Bgüvenlik meseleleri, terörle müca Terörizmi Önleme Ulusal Anıtı Enstitüsü (MIPT) http://www.mipt.org/ Mkar amacı gütmeyen bir kusitesinde terörizm ve acil durumlara dönük olarak ülke çapında verilen kursların konulara dair bir kaynakça ve polis, itfaiye ve tıbbi yardım personeli gibi ilk müdahalede bulunacak kişilbilgi paylaşabildikleri bir bölüm bulunmaktadır. Bhttp://www.9-11c11 Eylül Komisyonu olarak da bilinen bu bağımsdair son raporunu 22 Temmuz 2004’te yayımlamıştır. PDF veya HTML olarak kısmen veya tamamen MB) indirilebilecek olan bu raporun yanı sıra komisyonun başka belgelerine de ulaşılabilir. Ulusal Terörle Mücadele Merkezi (NCTC) hAralık 2004’te yasa ileistihbaratı entegre ve analiz eden ana birimdir. NCTraporları sunmaktadır. Terör Ağlarını Anlamak http://www.fpri.org/enotes/20041101.middleeast.sagemaDış Politikalar Araştırma Enstitüsü web sitesinde 1 Kasım 2004’te yayımlanan Marc Sageman’a ait bir yazı. Sageman, 2004 yılında Pennsylvania Üniversitesi Yayınları’ndan aynı başlıkla bir de kitap yayımlamıştı. Kih

AĞUSTOS 2006 eJOURNAL USA 33

Terörizm Bilgi Tabanı http://www.tkd.org/ Terörizmi Önleme Ulusal Anıtı Enstitüsü (MIPT) tarafından geliştirilen bu veritabanı, “dünya çapındolayları, terörizm ile ilgili mahkeme davaları, terörist gruplar ve liderleri üzerine kapsamlı araştırma ve analiziçeren bir kaynaktır.”

a terörist i

İleriye Doğru

a Ticaret Merkezi Anıtı ve Eylül 2009’da açılması planlanan Anı Müzesi ile ilgili bilgiler, ikâyeler, fotoğraflar, ses ve görüntü kayıtları.

şu (LMDC)

asından

t/home.aspx n anısına yapılan bu site Eylül 2008’de

mamlanması planlanan Pentagon Anıtı ile ilgili haber ve görüntü kayıtlarına yer veriyor.

merika’daki Dünya Dinleri, “öğrencileri ABD’deki din çeşitliliği konusunda çalışma apmaya teşvik eden” ve özellikle “Asya ile Ortadoğu’daki cemaatler ve dini gelenekler üzerinde yoğunlaşan”

projesi. Bu sitede bilimsel makaleler, araştırma raporları, yayınlar ve dini uyor.

pe0905.htm rarası Enformasyon Programları Dairesi tarafından yayınlanan elektronik dergilerden

e sonrası döneme ait yüzlerce ses postası mesajı, sözlü rihler, evde yapılmış görüntü kayıtları ile turistik video kayıtları.

airesi isa/temp/temp_1305.html

tayları

oice of America Haberleri: ABD’ye Ziyaret /english/travelusa.cfm/

tedir.

Anıtı İnşa Edin http://buildthememorial.org/ Önerilen Dünyh Aşağı Manhattan Kalkınma Kuruluhttp://renewnyc.com/ 11 Eylül felaketi sonrasında kurulan LMDC, Dünya Ticaret Merkezi Anıtı, Anı Müzesi ve Özgürlük Kulesi’nin yapımı da dahil olmak üzere, Aşağı Manhattan’ın yeniden yapılanması ve canlandırılmsorumludur. Pentagon Anıtı Fonu http://www.pentagonmemorial.ne11 Eylül günü Pentagon’da ve 77 sefer sayılı uçakta yaşamını yitirenlerita Çoğulculuk Projesi http://www.pluralism.org/ Çoğulculuk Projesi: Ayyaklaşık on yıllık bir araştırma çeşitlilikle ilgili arama yapılabilecek bir veritabanı bulun ABD’de Görüşürüz Journal USA: ABD Dışişleri Bakanlığı elektronik dergisidir. Eylül 2005. e

http://usinfo.state.gov/journals/itps/0905/ijpe/ijDışişleri Bakanlığı Uluslabiri olan eJournalUSA, ABD’ye yolculukla ilgili bilgi vermektedir. İşitsel Anıt Projesi http://sonicmemorial.org/public/stories.html Dünya Ticaret Merkezi ile ilgili 11 Eylül öncesi vta 11 Eylül Sonrası Amerika’yı Anlamak http://understandingamerica.publicradio.org/ 11 Eylül’den bir gün sonra ABD’deki yerel radyo istasyonlarında bir hafta boyunca yer alan öyküler ve programlar. ABD Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk İşleri Dhttp://travel.state.gov/vDışişleri Bakanlığı sitesinin bu bölümü ABD’ye geçici olarak geleceklere özellikle vize alımıyla ilgili deda içeren bilgiler sunmaktadır. Vhttp://www.voanews.comVOA’nın kapsamlı seyahat planlayıcısı, turistleri ABD’ye yolculukla ilgili adım adım bilgilendirmektedir. Yolculuğun planlanmasından başlayıp varıldığında ne gibi beklentilere sahip olunabileceği, parklardaki bilgiler, rekreasyon amaçlı ve doğal manzaralı alanlara uzanan birçok bilgi mevcuttur. Açılır bir menü veya 50 eyaletin tıklanabilir haritası ile her eyaletin resmi turizm bürosuna link verilmek

AĞUSTOS 2006 eJOURNAL USA 34

ABD Dışişleri Bakanlığı, diğer kurum ve kuruluşların sağladıkları yukarıdaki kaynakların içeriği ve erişebilirliğinden sorumlu değildir. Tüm İnternet linklerinin Ağustos 2006 itibariyle aktif olduğu tespit edilmiştir.

otoğraf: F© Barry Fitzgerald Dünya Ticaret Merkezi metro durağı. Haziran, 2006.

AĞUSTOS 2006 eJOURNAL USA 35