yÖnetİŞİm ÇerÇevesİnde sİvİl toplum kuruluŞlarinin...

122
T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ DEĞİŞEN ROLÜ VE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI ÜZERİNE BİR İNCELEME: ISPARTA İLİ ÖRNEĞİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Mücahit AVCI Tez Danışmanı: Doç. Dr. Hüseyin GÜL ISPARTA, 2007

Upload: others

Post on 19-Jun-2020

13 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI

YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ DEĞİŞEN ROLÜ VE SİVİL

TOPLUM KURULUŞLARI ÜZERİNE BİR İNCELEME: ISPARTA İLİ ÖRNEĞİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Mücahit AVCI

Tez Danışmanı: Doç. Dr. Hüseyin GÜL

ISPARTA, 2007

Page 2: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

i

ÖZET

YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ DEĞİŞEN ROLÜ, SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI ÜZERİNE BİR

İNCELEME: ISPARTA İLİ ÖRNEĞİ

Mücahit AVCI

Süleyman Demirel Üniversitesi, Kamu Yönetimi Bölümü

Yüksek Lisans Tezi, VI+115 sayfa, Ağustos 2007

Danışman: Doç. Dr. Hüseyin GÜL

Dünya küreselleşerek bilgi toplumuna geçerken, sanayi toplumunun ulus

devletler dünyasının temsili demokrasi anlayışı da beklentileri karşılamakta yetersiz

kalıyor ve anlamını yeniden tanımlıyor. Demokrasi içerisinde karşılıklı etkilenme,

diyalog ve müzakere etme kavramları ön plana çıkmakta ve bu nedenle günümüz

demokrasisi müzakere eden ya da diyalojik demokrasi olarak da adlandırılmaktadır.

Değişen demokrasi tanımının içeriğine paralel olarak, demokraside alınan kararların

meşruiyet temelleri de değişmiş ve artık yönetişim anlayışıyla uyum çerçevesinde ve

müzakereci yöntemlerle karar alınması beklenmektedir. Bu çerçevede günümüz

demokrasisinin önemli aktörleri haline gelen STK’ların gelişmişliği, demokrasilerin

gücünü ve gelişmişliğini gösteren önemli bir faktör olarak düşünülmektedir.

Diğer taraftan, dünyada yaşlıların bakımı, kimsesiz çocukların korunması,

özürlülerin eğitimi, yoksullara yardım gibi sosyal hizmet alanlarında öncülük yapan

sivil toplum kuruluşları modern toplumsal yaşamın vazgeçilmezi olmuşlar ve artık

günümüz toplumlarında kamusal otoritenin eksik kaldığı eğitim, sağlık, sosyal

hizmetler, çevre, kırsal-kentsel kalkınma gibi değişik alanlarda önemli işlevler

üstlenmeye başlamışlardır. Dolayısıyla sivil toplum kuruluşlarının yönetişim

çerçevesinde durumlarının incelenmesi ve sorgulanması önem taşımaktadır.

Anahtar Kelimeler: Yönetişim, Sivil Toplum, Sivil Toplum Kuruluşları

Page 3: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

ii

ABSTRACT

CHANGİNG ROLES OF NGO’S RELATED WİTH THE CONCEPT OF GOVERNANCE: A SAMPLE ON NGO’S IN ISPARTA

Mücahit AVCI

Süleyman Demirel University, Department of Public Administration

MPA, VI+115 pages, August 2007

Supervising Professor: Assoc. Prof. Dr. Hüseyin GÜL

While the world has become globalized and transformed more into an

information society, representative democracy that developed in the nation state of

industrial society falls short of meeting the needs of today’s societies. Thus, the

meaning of democracy has changed. Mutual interaction, dialog and negotiation have

become important concepts and mechanisms in today’s understanding of democracy,

which is called as dialogic, deliberative democracy. In accordance with the

redefinition of the meaning of democracy, the legitimacy of decisions made in a

democracy has changed and now requires that decisions be made in the process of

governence. In this perspective, the strength of NGO’s as the important actors in

today’s democracies is seen to display how developed and strong a democracy is.

Playing a leading role in social service fields in the world such as looking

after aged people, protecting alone children and providing education for disabled

people, NGO’s have become the indispensable part of modern social life. NGO’s

have begun to play important roles in the fields where public administration is

inefficient such as education, healhtcare, social services, environment, rural-urban

development. Thus, it is important to evaluate and question the role of NGO’s in the

process of governance.

Key Words: Governance, Civil Society, Non-Governmental Organizations

Page 4: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

iii

İÇİNDEKİLER

ÖZET............................................................................................................................. i

ABSTRACT................................................................................................................. ii

İÇİNDEKİLER ...........................................................................................................iii

KISALTMALAR ......................................................................................................... v

TABLOLAR LİSTESİ................................................................................................ vi

GİRİŞ ........................................................................................................................... 1

BİRİNCİ BÖLÜM ....................................................................................................... 4

GELENEKSEL KAMU YÖNETİMİ ANLAYIŞINDAN YENİ KAMU YÖNETİMİ

ANLAYIŞINA............................................................................................................. 4

1.1. Geleneksel Kamu Yönetimi Anlayışı................................................................ 4 1.2. Geleneksel Kamu Yönetimi Anlayışında Dönüşümü Gerekli Kılan Nedenler. 5

1.2.1. Bilişim Teknolojilerinin Kamu Yönetimi Anlayışına Etkisi ..................... 6 1.2.2. Küreselleşmenin Kamu Yönetimi Anlayışına Etkisi ................................. 7 1.2.3. Refah Devletinin Krizi ............................................................................... 7 1.2.4. Piyasacılığın Öne Çıkması ......................................................................... 8 1.2.5. Üretim Yapısındaki Değişmeler................................................................. 8

1.3. Kamu Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar.......................................................... 9 1.3.1. Post-bürokratik Yaklaşım .......................................................................... 9 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ...................................................................................... 10 1.3.3. Yeni Kamu Yönetimi Yaklaşımı.............................................................. 10 1.3.4. Yönetişim ................................................................................................. 11

1.4. YÖNETİŞİM................................................................................................... 12 1.4.1. Yönetişim Kavramı .................................................................................. 12 1.4.2. Tarihsel Arka Planı .................................................................................. 13 1.4.3. Yönetişim İlkeleri..................................................................................... 14

İKİNCİ BÖLÜM........................................................................................................ 17

YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI..................... 17

2.1 Sivil Toplum Kavramı ..................................................................................... 17 2.1.1 Sivil Toplum Kavramının Tarihsel ve Düşünsel Temelleri ...................... 19 2.1.2 Modern Sivil Toplum Kavramı................................................................. 24 2.1.3 Çağdaş Sivil Toplum Kuramları ............................................................... 26

2.2 Sivil Toplum Kuruluşları ................................................................................. 28 2.2.1. Sivil Toplum Kuruluşlarının Kavramsal Çerçevesi ................................. 28 2.2.2. Sivil Toplum Kuruluşlarının Özellikleri .................................................. 29

Page 5: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

iv

2.2.3. Sivil Toplum Kuruluşlarının İşlevleri ...................................................... 29 2.2.4 Türkiye’de Sivil Toplum Kuruluşları........................................................ 33 2.2.4.1 Türkiye’de Sivil Toplum Kuruluşlarının Gelişimi................................. 33 2.2.4.2. Türkiye’deki Sivil Toplum Kuruluşlarının Sorunları ........................... 35 2.2.4.2.1. Sivil Toplum Kuruluşlarının Altyapıdan Kaynaklanan Sorunları ..... 37 2.2.4.2.2. Devletle Olan İlişkileri ve Sorunları .................................................. 38 2.2.4.2.3. Örgüt içi İlişkilerdeki Sorunları ......................................................... 38 2.2.4.2.4. Birbirleri, Toplum ve Medya ile İlişkileri ve Sorun Alanları ............ 39 2.2.4.3 Türkiye’de Sivil Toplum Kuruluşlarıyla İlgili Bazı İstatistiksel Veriler39

2.3. Yönetişim Çerçevesinde Sivil Toplum Kuruluşlarının Değişen Rolü ............ 43 2.3.1 Baskı Unsuru Olmaktan Ortaklığa ............................................................ 43 2.3.2. Neoliberal Dönemde Sivil Toplum Kuruluşları: Üçüncü Sektör ............. 45 2.3.2.1. Yönetimin Paydaşı Olarak Sivil Toplum Kuruluşları........................... 47 2.3.2.2. Türkiye’de Yönetimin Paydaşı Olarak Sivil Toplum Kuruluşları ........ 48

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ................................................................................................... 56

VERİ ANALİZİ VE BULGULAR ............................................................................ 56

3.1 Araştırmanın Amacı ......................................................................................... 56 3.2 Araştırmanın Kapsamı ve Örneklem Seçimi............................................. 57 3.3. Araştırmanın Yöntemi..................................................................................... 61 3.4. Tanımlayıcı İstatistiksel Analizler .................................................................. 62

3.4.1. Araştırma Örneklemindeki Kuruluşlarla İlgili Demografik Veriler ........ 62 3.4.2. Araştırma Örneklemindeki STK Yöneticileri İle İlgili Demografik Veriler............................................................................................................................ 65 3.4.3. Yönetişim Kavramı STK Yöneticilerince Nasıl Algılanıyor? ................. 70 3.4.4. Yönetişime İlişkin Temel İlkelere Bakış ................................................. 72 3.4.5. Görüşülen STK Yöneticilerinin Özel Sektöre Yaklaşımları .................... 79 3.4.6. Araştırmaya Katılanların Hizmet Sunum Süreçlerinde Kamu-STK İlişkisine Yönelik Tutumlarına Göre Dağılımı .................................................. 82

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME............................................................................. 86

KAYNAKÇA............................................................................................................. 94

EKLER................................................................................................................. 103 EK.1.TABLOLAR ............................................................................................... 103 EK.2 ANKETLER VE DERİNLEMESİNE GÖRÜŞME FORMU .................... 112 ÖZGEÇMİŞ ......................................................................................................... 115

Page 6: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

v

KISALTMALAR

AB Avrupa Birliği

BM Birleşmiş Milletler

Bkz. Bakınız

BBK Büyükşehir Belediyesi Kanunu

Çev. Çeviren

Der. Derleyen

IMF Uluslararası Para Fonu

KYTK Kamu Yönetimi Temel Kanunu

md. Madde

s. Sayfa

STK Sivil Toplum Kuruluşu

TKY Toplam Kalite Yönetimi

TODAİE Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü

YKİ Yeni Kamu İşletmeciliği

Page 7: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

vi

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 3.1: Isparta’da Saptanan Toplam STK’lar ve Çalışma Açısından Değerlendirilmeye Alınan STK’lar İçinde Örneklemin Dağılımı 65 Tablo 3.2: Araştırma Örneklemindeki Kuruluşların Türlerine Göre Dağılımı 67

Tablo 3.3: Araştırma Örneklemindeki Kuruluşların Kuruluş Yıllarına Göre Dağılımı 68 Tablo 3.4: Araştırma Örneklemindeki Kuruluşların Faaliyet Alanlarına Göre Dağılımı 68 Tablo 3.5: Araştırma Örneklemindeki Kuruluşların Üye Sayılarına Göre Dağılımı 69 Tablo 3.6: Araştırma Örneklemindeki Kuruluşların Aktif Üye Sayılarına Göre Dağılımı 70 Tablo 3.7: Araştırma Örneklemindekilerin Cinsiyete Göre Dağılımı 70 Tablo 3.8: Araştırma Örneklemindekilerin Yaş Aralıklarına Göre Dağılımı 71 Tablo 3.9: Araştırma Örneklemindekilerin Eğitim Durumlarına Göre Dağılımı 71 Tablo 3.10: Araştırma Örneklemindekilerin Gelir Düzeylerine Göre Dağılımı 72 Tablo 3.11: Araştırma Örneklemindekilerin Gelir Türlerine Göre Dağılımı 73 Tablo 3.12: Araştırma Örneklemindekilerin Mesleklerine Göre Dağılımı 73 Tablo 3.13: Araştırmaya Örneklemindekilerin Kuruluşlarındaki Üyelik Sürelerine Göre Dağılımı 74 Tablo 3.14: Araştırma Örneklemindekilerin Kuruluşlarındaki Çalışma Türlerine Göre Dağılımı 74 Tablo 3.15: Araştırma Örneklemindekilerin Yönetişim Kavramını Tanımlamalarına Göre Dağılımı 75

Tablo 3.16: Araştırmaya Katılanların Yönetişim Kavramının İfade Ettiği Anlamlara Yönelik Tutumlarına Göre Dağılımı 76 Tablo 3.17: Araştırmaya Katılanların Yönetişim İlkelerinin Uygulamalarına Yönelik Tutumlarına Göre Dağılımı 77 Tablo 3.18: Araştırmaya Katılanların Özel Sektöre İlişkin Tutumlarına Göre Dağılımı 83

Page 8: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

1

GİRİŞ

Kamu yönetiminin yapısında ve işleyişinde yakın zamanlara kadar

egemenliğini koruyan geleneksel kamu yönetimi anlayışı; sürekli artan bütçe açıkları

ve dış borç yükünün yanı sıra, bilgi çağının gerektirdiği değişim ve gelişme ihtiyacı,

küreselleşmenin tüm sistemleri ve yapıları altüst eden etkileri ve nihayetinde ulus-

devlet anlayışındaki, demokrasi ve insan hakları anlayışındaki değişmeler, refah

devletinin yaşadığı krize karşın piyasanın artan gücü ve üretim yapısındaki

değişmeler, geleneksel yönetim anlayışının bu değişimler ve ihtiyaçlar karşısındaki

yetersizliğinden dolayı kaçınılmaz bir şekilde dönüşüme uğramıştır. Büyüyen yapısı

ve çeşitlenen işlevleri ile kırtasiyeciliğin ve ek finansman ihtiyacının sürekli arttığı,

hantallığı ve koordinasyonsuzluğu nedeniyle karşılaşılan sorunları çözmedeki

yetersizliği, kendine özgü bu sorunların yanı sıra, geleneksel kamu yönetiminin

geliştiği ortamda ve düşünme kalıplarında meydana gelen değişmeler, 21. yüzyıla

geçerken kamu yönetiminde köklü bir paradigma değişimini gündeme getirmiştir.

Kamu yönetimindeki bu değişim sürecinde genel olarak işletmelerde uygulanan

yönetim tekniklerini kamuya uyarlamayı temel alan birçok yaklaşım ortaya çıkmıştır.

Geleneksel kamu yönetiminin maruz kaldığı sıkıntıları aşmak için kamu

hizmetlerinin rekabet ortamında piyasa benzeri mekanizmalarla yürütülmesi,

merkeziyetçi ve hiyerarşik yönetim yapısının desentralize edilmesi, esnek

örgütlenme ve yönetim, yönetime yeni aktörlerin katılması, prosedürlerden çok

sonuca önem verilmesi, performans ölçümü ve yönetimine önem verilmesi, etkinlik

ve verimliliğin temel alınması, kaliteye vurgu, müşteri odaklılık ve güçlendirilmiş

sonuçlara dayalı hesap verme sorumluluğu gibi temel özellikleri bünyesine katan

yeni kamu yönetimi yaklaşımları; devletin küçültülmesini, sınırlanmasını, yetkilerin

ve karar alma mekanizmalarının merkezden yerele ve sivil topluma aktarılmasını

savunmaktadır.

Page 9: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

2

İşte bu yeni süreçte, kamu sektöründe etkinliğin sağlanması ve yönetsel

boyutta şeffaf ve denetime açık bir kamu hizmeti sunma mekanizmasının kurulması

için geleneksel karar alma süreçlerine vatandaşların özel sektörün ve sivil toplumun

da dahil edildiği, kamu kurumları arasında etkileşimin arttığı bir model olarak

yönetişim yaklaşımı geliştirilmiştir. Bu yaklaşım çerçevesinde gerçekleştirilmek

istenenler ise sivil toplumun geliştirilmesi, merkezden yerele yetki devrinin

sağlanması ve devletin gücünün toplumla, özel sektörle ve gönüllü kuruluşlar adı da

verilen hükümet dışı örgütlenmeler ile paylaşımı ve kamusal karar alma süreçlerine

bu aktörlerin daha aktif ve geniş katılımının sağlanmasıdır.

Kapsamlı bir ifadeyle, devletin doğrudan denetimi altında olan alanların

dışında, ekonomik ilişkilerin baskısından bağımsız olarak gönüllü olarak oluşturulan

kurum ve etkinlikler alanı olarak tanımlanan modern sivil toplum; dünyada yaşlıların

bakımı, kimsesiz çocukların korunması, özürlülerin eğitimi gibi sosyal hizmet

alanlarında öncülük yaparak modern toplumsal yaşamın vazgeçilmezi olmuşlar ve

artık günümüz toplumlarında kamusal otoritenin eksik kaldığı eğitim, sağlık, sosyal

hizmetler, çevre, kırsal-kentsel kalkınma gibi değişik alanlarda önemli işlevler

üstlenmeye başlamışlardır. Kendilerine atfedilen önem kadar oldukça da tartışmalı

bir konu haline gelen sivil toplum kuruluşlarının anlam haritasının analizi bu

bakımdan önem taşımaktadır.

Yönetişim çerçevesinde sivil toplum kuruluşlarının değişen rolünü

inceleyeceğimiz bu çalışmada, öncelikli olarak geleneksel kamu yönetimi

anlayışından yeni kamu yönetimi anlayışına doğru olan dönüşüm ele alınacaktır. Bu

çerçevede geleneksel kamu yönetimi anlayışının temel özellikleri, dönüşümün temel

dinamikleri ve geleneksel kamu yönetimi anlayışına bir tepki ve alternatif olarak

ortaya çıkan yeni yaklaşımlar, özellikle de, yönetişim yaklaşımı üzerinde

durulacaktır. Yönetişim Çerçevesinde Sivil Toplum Kuruluşları başlıklı ikinci

bölümde öncelikli olarak sivil toplum kavramının tanımı, siyasal düşünce tarihindeki

farklı anlamları ve içerikleri, günümüz toplumsal ortamında sivil topluma yüklenen

anlamlar ortaya konulmaktadır. Sivil toplum kuruluşlarının tanımlanması, özellikleri

ve işlevleri ile ele alınıldıktan sonra yeni yönetim anlayışının STK’lara bakışı ve

STK’ların üstlendikleri yeni roller üzerinde durulmaktadır. Neoliberal düşünce ve

yönetişim yaklaşımı doğrultusunda STK’lara yüklenen yeni misyon yine bu bölümde

Page 10: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

3

değerlendirilmektedir. Üçüncü bölümde, Isparta’daki STK yöneticilerinin yönetişim

sürecine karşı tutumlarını ölçmek üzere yapılan anket ve derinlemesine görüşme

çalışmalarının verileri analiz edilmekte ve bulgular ortaya konmaktadır. Çalışmanın

dördüncü ve son bölümünde ise sonuç ve önerilere yer verilmektedir.

Page 11: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

4

BİRİNCİ BÖLÜM

GELENEKSEL KAMU YÖNETİMİ ANLAYIŞINDAN YENİ KAMU

YÖNETİMİ ANLAYIŞINA

1.1. Geleneksel Kamu Yönetimi Anlayışı

Kamu yönetiminin yapısında ve işleyişinde yakın zamanlara kadar

egemenliğini koruyan geleneksel kamu yönetimi anlayışının kökleri ABD ve

İngiltere gibi ülkelerde yapılan kamu yönetimi reformlarına, Weber, Wilson ve

Taylor gibi yazarların çalışmalarına dayanmaktadır. Geleneksel kamu yönetimi

anlayışının ortaya çıkması ile ilgili ilk reform hareketi; İngiltere kamu yönetiminde

personel seçimi ve görevlendirmelerinde kayırmacılık ve patronaj ilişkiler yerine

liyakat sistemini öneren 1854 tarihli Northcote-Trevalyan Raporudur. Amerika’da

yoğun bir şekilde tartışılan bu rapor; geleneksel kamu yönetimi anlayışının başlangıç

evresindeki diğer bir reform hareketi olması açısından oldukça önemli bir yeri olan

Pendleton Sözleşmesi’nin oluşumunda etkili olmuştur. Literatürde Pendleton Yasası

olarak da geçen ve 1883 yılında yapılan Sözleşme ile genel olarak Northcote-

Trevalyan Raporu’nda benimsenen kamu yönetiminde liyakat ilkesi benimsenmiştir.

19. yüzyılda gerçekleşen bu reformlarla birlikte başlayan geleneksel kamu yönetimi

anlayışının teorik temelleri 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başlarında Max Weber,

Woodrow Wilson ve Frederick Winslow Taylor tarafından atılmıştır (Sözen, 2005:

18). Woodrow Wilson 1887 yılında yazdığı Yönetimin İncelenmesi başlıklı makalesi

ile yönetimin siyasal yozlaşmanın olumsuz etkilerinden korunması amacıyla

siyaset/yönetim ayrımını öngörmüştür. Wilson’a göre, kamu politikalarını

belirlenmesinde siyasal açıdan sorumlu olanlar rol almalı iken, uygulama safhasında

yönetim alanında uzman ve tarafsız kamu görevlileri etkili olmalılardır. Kamu

yönetiminde siyaset ve yönetim ayrışmasının temel bir unsur olarak ortaya

Page 12: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

5

çıkmasının en önemli sonucu, kamu yönetiminin işleyişinde siyasi konulara nazaran

yönetim bilimi ilkelerinin egemen olması gerektiği görüşünün ön plana çıkmasıdır

(Sözen, 2005: 18). Böylelikle Taylor’un ‘bilimsel yönetim’ ilkeleri kendine

uygulama alanı bulmuştur. 1911 yılında yayınlanan ‘Bilimsel Yönetimin İlkeleri’

başlıklı kitabıyla Taylor, iş verimini arttırmak amacıyla kurallara bağlı, tanımlanmış

sistematik bir yönetim önermiştir. Diğer taraftan, Almanya’da Wilson ve Taylor ile

benzer amaçlar taşıyan farklı bir yöntemle hiyerarşik kontrol düşüncesini temel alan

Weber, yeni bir anlayış gündeme getirmiştir (Özer, 2005: 51). Geleneksel kamu

yönetimi anlayışını 1980’lere gelinceye kadar geniş ölçüde etkisi altına alan

Weber’in kavramsallaştırdığı bürokrasi modeli; kamu yönetiminde tarafsızlığı,

verimliliği ve etkinliği sağlamak amacıyla ayrıntılı kuralları, biçimselliği, kişisel

olmayan yönetsel ilişkileri, katı hiyerarşiyi ve kariyeri esas alan merkeziyetçi

nitelikler taşımaktadır (Eryılmaz, 2002: 23).

19. yüzyılda gerçekleşen reformlarla başlayan Wilson, Taylor ve Weber

tarafından şekillenen geleneksel kamu yönetimi anlayışının dayandığı temel unsurları

dört grupta toplamak mümkündür:

1. Geleneksel kamu yönetimi Weber tarafından kuramlaştırılan bürokrasi

modeline göre örgütlenmiştir.

2. Devlet kamusal mal ve hizmet üretim ve dağıtımında bürokrasi vasıtasıyla

doğrudan sorumluluk almıştır. Refah devleti anlayışının da etkisiyle devletin sosyal

ve ekonomik alanda işlevleri çeşitlenmiş(Bilgiç, 2003: 28) ve bürokrasi büyümüştür.

3. Kamu yönetiminde siyasal yozlaşmadan korunmak ve denetimi sağlamak

için siyaset ve yönetim konularının birbirinden ayrılması ilkesi benimsenmiştir.

4. Kamu yönetimi ‘kamu yararı’, ‘tarafsızlık’, ‘eşitlik’, ‘kamusal sorumluluk’

gibi kendine özgü ilkelere sahip olması nedeniyle özel sektör yönetiminden farklıdır

(Eryılmaz, 2002: 13).

1.2. Geleneksel Kamu Yönetimi Anlayışında Dönüşümü Gerekli Kılan Nedenler

Geleneksel kamu yönetimi anlayışının küreselleşme süreci ve bilgi

teknolojilerinin toplumsal, ekonomik ve siyasi hayatta yarattığı değişim ve

Page 13: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

6

dönüşüme ayak uyduramaması, ortaya çıkan yeni sorunları çözmekteki yetersizliği

geleneksel kamu yönetimi anlayışındaki dönüşümü zorunlu kılan nedenlerden bir

tanesidir. Kamu hizmetlerinin sunumunda kamu sektörünün verimsiz, etkisiz,

gereğinden fazla bürokratik, duyarsız ve hantal olarak algılanması geleneksel kamu

yönetimini yeni yönetim yaklaşımları doğrultusunda yeniden yapılanmaya

zorlamıştır (Saran, 2004: 114; Sözen, 2005: 31-36; Türköne, 2005: 467-468).

Diğer taraftan sürekli artan bütçe açıkları ve dış borç yükünün yanı sıra bilgi

çağının gerektirdiği değişim ve gelişme ihtiyacı, küreselleşmenin tüm sistemleri ve

yapıları altüst eden etkileri ve nihayetinde ulus-devlet anlayışındaki, demokrasi ve

insan hakları anlayışındaki değişmeler, refah devletinin yaşadığı krize karşın

piyasanın artan gücü ve üretim yapısındaki değişmeler, geleneksel yönetim

anlayışının bu değişimler ve ihtiyaçlar karşısındaki yetersizliği geleneksel kamu

yönetimi anlayışındaki dönüşümü gerekli kılmıştır.

1970’lerde ABD’de ortaya çıkan Yeni Kamu Yönetimi Hareketi de klasik

kamu yönetimini aşırı verimlilik, tasarruf ve etkinlik vurgusundan dolayı

eleştirmiştir. Bu ilkelerin yetersiz olduğunu vurgulamıştır. Bu ilkelerin yanında,

kamu yönetiminin toplumsal adaleti ve eşitliği sağlamak görevinin de olduğunu

vurgulamıştır. Ancak 1980’lerden itibaren gelişen ve işletmeciliği temel alan yeni

kamu yönetimi yaklaşımları ile bu yaklaşımın vurguladığı toplumsal adalet ve eşitlik

kaygıları geri plana itilmiştir (Özgür, 2003: 183-224).

1.2.1. Bilişim Teknolojilerinin Kamu Yönetimi Anlayışına Etkisi

20. yüzyılın son çeyreğinde inanılmaz bir şekilde gelişen bilişim teknolojileri

ekonomiden siyasete kadar birçok alanda olduğu gibi geleneksel kamu yönetimi için

de dönüşümü kaçınılmaz kılmıştır. Katı kurallarla şekillenmiş, hiyerarşik ve

uzmanlaşmaya dayalı bir yapıya sahip olan geleneksel bürokrasi değişen şartlar

karşısında verimsiz ve etkisiz kalmış (Dinçer ve Yılmaz, 2003: 22) yerini yeni

karmaşık teknolojileri kullanan, özel bilgi ve deneyimlerini işlerine katan bireylerin

yatay ilişkilerle esnek bir yapıda bulunduğu yeni örgüt tipine bırakmıştır (Al, 2002:

86-87). Bilgisayarların yanında icat edilen yeni iletişim aygıtlarının hayatımıza

girmesiyle kişiler ve toplumlar arası zaman ve mekan sınırları azalmıştır. Bununla

Page 14: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

7

beraber söz konusu teknolojilerle elde edilen bilginin işlenmesi, kullanılması,

saklanması ve aktarılmasındaki hız ve kolaylıklar geleneksel hizmet yöntemlerini

değiştirmiştir. Özellikle internet, kişiler ve yönetim arasında kesintisiz,

sürekli,doğrudan, etkin ve kolay bir ilişkinin oluşmasında önemli bir araç olarak

görülmektedir. Devletin internet teknolojilerini daha yaygın bir şekilde kullanması

ile beraber kamu hizmetlerinin toplumun tüm kesimlerine eşit, daha etkin ve daha

ucuz olarak sunulması öngörülmektedir (Ergun, 2004:138).

1.2.2. Küreselleşmenin Kamu Yönetimi Anlayışına Etkisi

Çok yönlü toplumsal, kültürel, ekonomik, siyasal boyutları olan küreselleşme,

tüm yapı ve sistemleri etkilediği gibi geleneksel kamu yönetimini de derinden

etkilemiş ve değişime zorlamıştır (Saran, 2004: 112). Küreselleşmeyi 1970’li yıllarda

dünya ekonomisinin içine girdiği kriz koşulları, kapitalist ekonominin durgunluk

göstermesi ve nihayetinde sermayenin birikimini arttırmak için küresel piyasalara

ulaşma çabası olarak tanımlayan Farazmand’a göre (1996: 13) özgürlük, bireycilik,

serbest girişim ve çoğulcu demokrasi gibi kavramlarla karakterize edilen kavramın

devlet ve kamu yönetiminin politik ekonomisine ilişkin öngördüğü en önemli şey

devletin ekonomiye müdahale etmemesi ve serbest piyasanın sağlıklı işleyişini

sağlaması olmuştur. Ekonomik alanda ulusal ekonomilerin serbestlik temelinde

dünya ekonomileri ile bütünleşmesini öngören kavram; siyasal alanda demokrasi ve

insan haklarına vurgu yaparken, ulus devletin de yeniden yapılandırılarak

yetkilerinin sınırlandırılmasını önermektedir (Aktel, 2003: 66-69, 283). Ulus devletin

egemenlik haklarını uluslar arası ve ulusüstü kuruluşlarla ve yerel yönetimlerle

paylaşmak zorunda kaldığı küreselleşme sürecinde (Moggach, 2002: 10; Türköne,

2005: 468) yeni siyaset devlet merkezli olmaktan toplum ve birey merkezli olmaya

dönüşmekte (Duran, 2005:192) demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü

insanlığın ortak üstün değerleri haline gelmektedir (Al, 2002:102).

1.2.3. Refah Devletinin Krizi

1929 bunalımı sonrası ortaya çıkan ve 1940-1970 yılları arasında etkin

şekilde uygulanan Keynesci refah devleti anlayışı devlete yeni görev ve

Page 15: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

8

sorumluluklar atfetmiştir. Daha fazla görev ve sorumluluk üstlenen refah devleti,

hızlı ve sürekli bir biçimde artan ve çeşitlenen sosyal refah hizmetlerine olan talepler

karşısında sahip olduğu sınırlı kaynaklarla yeterli olamadığı için borçlanmak zorunda

kalmıştır. Sınırlı kaynaklara karşın artan kamu harcamaları bir sorun olarak büyürken

hizmet maliyetlerinin fazla oluşu da hizmetlerin karşılanmasında etkinlik, verimlilik

gibi sorunları ön plana çıkarmıştır. Bir yandan 1970’lerdeki petrol krizlerini takip

eden ağır ekonomik bunalımın , diğer yandan ise refah devleti anlayışını sorgulayan

ve reddeden yeni sağ ideolojinin de etkisiyle devletin ekonomik ve sosyal hayattaki

rolü 1980’li ve 1990’lı yıllarda yeniden tartışılmaya ve tanımlanmaya başlamıştır.

(Eryılmaz, 2000: 22; Saran, 2004: 119; Sallan Gül, 2004: 34-38; Türköne, 2005: 467;

Ömürgönülşen, 2003: 3, Özer, 2005: 205)

1.2.4. Piyasacılığın Öne Çıkması

Geleneksel kamu yönetimi anlayışında yaşanan dönüşümün nedenlerinden bir

tanesi de yeni liberal tezlerin rağbet görmesi ve kendi doğal dinamikleriyle işleyen

serbest piyasanın sosyal, ekonomik ve siyasi sorunların giderilmesinde refah

devletinden daha işlevsel olduğu kanısına varılmasıdır. Piyasanın mal ve hizmet

üretim ve dağıtımından özgürlüklerin sağlanmasına kadar birçok alanda ‘baskıcı’,

‘hantal’, ‘verimsiz’ ve ‘tekelci’ olarak nitelenen devletten daha üstün görüldüğü yeni

liberal tezler doğrultusunda devlet asli fonksiyonlarına çekilerek küçültülmeli ve

yeniden yapılandırılmalıdır. (Giddens, 2000: 24-25; Yılmaz, 2003: 43-45).

1.2.5. Üretim Yapısındaki Değişmeler

Geleneksel kamu yönetimi anlayışının değişmesinde özel sektör yönetim

anlayışındaki yeniliklerin önemli bir etkisi olmuştur. Teknoloji alanındaki gelişmeler

ve küreselleşme süreci ile ortaya çıkan büyük rekabetle değişime zorlanan özel

sektör, katı kurallara bağlı, hiyerarşik fordist üretim tarzını terk edip üretim

süreçlerinde çalışana inisiyatif tanıyan, esnekliğe sahip olan, kalite odaklı post-

fordist üretim tarzını benimsemiştir. Kalite, müşteri odaklılık ve yenilik gibi konular

üzerinde yoğunlaşan özel sektördeki bu yeni paradigma kamu yönetimini de

etkilemiş (Al, 2002: 123-129) ve esas olarak piyasa değerlerine dayalı olan Stratejik

Page 16: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

9

Planlama, Toplam Kalite Yönetimi, Performans Yönetimi gibi yönetim

yaklaşımlarının kamu yönetiminde de uygulanması gündeme gelmiştir (Saran, 2004:

7)

1.3. Kamu Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar

Büyüyen yapısı ve çeşitlenen işlevleri ile kırtasiyeciliğin ve ek finansman

ihtiyacının sürekli arttığı, hantallığı ve koordinasyonsuzluğu nedeniyle karşılaşılan

sorunları çözmedeki yetersizliği, kendine özgü bu sorunların yanı sıra, geleneksel

kamu yönetiminin geliştiği ortamda ve düşünme kalıplarında meydana gelen

değişmeler, 21. yüzyıla geçerken kamu yönetiminde köklü bir paradigma değişimini

gündeme getirmiştir (Dinçer ve Yılmaz, 2003: 19). Kamu yönetimindeki bu değişim

sürecinde genel olarak işletmelerde uygulanan yönetim tekniklerini kamuya

uyarlamayı temel alan birçok yaklaşım ortaya çıkmıştır. Bunlardan en yaygın

olanları; Post-bürokratik Yaklaşım, Toplam Kalite Yönetimi, Yeni Kamu Yönetimi

Yaklaşımı (Yeni Kamu İşletmeciliği Yaklaşımı) ve Yönetişim Yaklaşımı’dır.

1.3.1. Post-bürokratik Yaklaşım

Geleneksel bürokratik örgütlenmenin ilke ve değerlerinin değişen örgütsel

yaşam koşulları için yetersiz görülmesi ile gündeme gelen post-bürokratik yaklaşım,

klasik bürokrasiye tepki ve alternatif olarak gelişmiştir. Hızla gelişen teknoloji ve

küreselleşme ile değişen çevresel koşullara ayak uydurma, geleneksel yönetim

anlayışının çözüm üretme kapasitesinin düşmesi, demokratikleşme ve katılımcı

yönetim yönündeki istek ve eğilimleri, hizmet kullanıcıların artan memnuniyetsizliği,

kamu ve özel sektör arasındaki farkların azalması, karmaşıklaşan ilişkiler ve örgüt

içi-örgütler arası hizmet ilişkisinin artması, örgütlenme tarzını geleneksel bürokratik

örgütlenmeden post-bürokratik örgütlenmeye doğru bir evrime zorlayan nedenler

olmuştur (Ateş, 2003: 58,64).

Post-bürokratik örgütlenme klasik örgütlenmeden birçok noktada farklılık

göstermektedir. Post-bürokratik yaklaşım; resmi emir komuta zinciri ile iletişim

yerine diyalogu, ikna etmeye ve güvene dayalı iletişimi, bilgiyi gizlemek yerine

Page 17: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

10

paylaşımı, katı kurallar yerine daha esnek ve genel kuralları, kıdeme göre değil

objektif performans standartlarına göre değerlendirmeleri, resmi görev tanımları

yerine örgüt amacına uygun bir entegrasyon oluşturmayı, resmi yazılı kurallar yerine

ilkelere dayalı örgütsel davranış biçimini, örgüt içi ve dışı karşılıklı ilişkinin

artmasını benimsemektedir (Çevik, 2004: 92-93; Özer, 2005: 432,435).

1.3.2 Sistem Yaklaşımı

David Easton tarafından kavramsallaştırılan ve daha sonra yaygın olarak

kullanılan sistem yaklaşımının temel tezi bütün ile parçalar arasındaki ilişkilerin daha

iyi kavranmasının yönetimde etkinlik ve verimliliği arttıracağıdır. Bütünü oluşturan

parçalar arasındaki ilişkilere ve çevresel unsurlarla etkileşime önem vermesinden

dolayı sistem yaklaşımının kamu yönetimi gibi çok çeşitli birimlerden oluşan bir

yapıyı bütünlük içerisinde görmesi ve dolayısıyla birimler arası karmaşık ilişki ve

etkileşimlerinin analizi, etkin ve verimli işbölümü açısından önemli yararlar

sağlayacağı öngörülmektedir (Aydın, 2004: 84-85). Sistem yaklaşımı açısından

önemli olanın bütünü oluşturan unsurların işlevsel olarak bir araya gelmesi olduğu

için, sistem bütün olarak varlık kazandığı alt sistemleri ya da unsurları ile karmaşık

etkileşim ve bağımlılık ilişkisi içerisinde görülmektedir. İşte bu noktada, sistem

yaklaşımının bu karmaşık sistemler ve alt sistemler arasındaki işlevlerin

anlaşılmasında faydalı olduğu söylenmektedir (Ergun, 2004: 86 )

1.3.3. Yeni Kamu Yönetimi Yaklaşımı

Amerika’da Hükümetin Yeniden Keşfi (Reinventing Government),

İngiltere’de Gelecek Adımlar Acente Reformu (Next Steps Agencies Reform) ve

Kanada’da Vision 2000 gibi farklı isimlerle uygulamaya konan fakat esasta aynı

temel savlarda bulunan (Kutlu, 2004: 45-46) Yeni Kamu Yönetimi yaklaşımı (Yeni

Kamu İşletmeciliği Yaklaşımı) geleneksel yönetim anlayışının, merkeziyetçi,

hiyerarşik, kuralcı ve şekilci yapısını eleştirerek 1980’lerden itibaren ekonomik,

sosyal ve idari yapıyı yönlendirmiş ve dönüşüme uğratmıştır.

Page 18: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

11

Küçük ama etkin ve verimli bir devlet ve hizmetlerde etkinlik, verimlilik,

yönetişim, yönetime katılma, yönetimde açıklık, esneklik, pazar ekonomisi gibi

amaçlar taşıyan (Bilgiç, 2003: 27) Yeni Kamu Yönetimi yaklaşımı, devletçi,

bürokratik, merkeziyetçi ve hiyerarşik özellikler taşıyan kamu yönetimi anlayışını;

piyasa eğilimli, daha az bürokratik, esnek, ademi-idari merkeziyetçi, girişimci ve

yenilikçi gibi nitelikleri olan kamu işletmeciliği anlayışı paralelinde ele almaktadır.

(Ömürgönülşen, 2003: 17)

Geleneksel yönetim anlayışına tepki ve alternatif olarak ortaya çıkan Yeni

Kamu Yönetimi yaklaşımı piyasayı bir model olarak alıp kamunun rolünü yeniden

tanımlamaktadır. Kamu hizmetlerinin rekabet ortamında piyasa benzeri

mekanizmalarla yürütülmesi, merkeziyetçi ve hiyerarşik yönetim yapısının

desentralize edilmesi, esnek örgütlenme ve yönetim, yönetime yeni aktörlerin

katılması, prosedürlerden çok sonuca önem verilmesi, performans ölçümü ve

yönetimine önem verilmesi, etkinlik ve verimliliğin temel alınması, kaliteye vurgu,

müşteri odaklılık ve güçlendirilmiş sonuçlara dayalı hesap verme sorumluluğu yeni

kamu yönetiminin temel özellikleri olarak değerlendirilmektedir. (Bilgiç, 2003: 35-

36; Duran, 2005: 203-204; Gül, 1999: 19-21; Kapucu, 2003: 283-286; Sözen, 2005:

63-67; Ömürgönülşen, 2003: 22-24).

1.3.4. Yönetişim

Yeni Kamu Yönetimi yaklaşımının bir evresi olarak da değerlendirilen

yönetişim yaklaşımı temel olarak kamu yönetimini, özel sektör ve sivil toplum

kuruluşlarını içine alan karşılıklı etkileşimli bir yönetim sistemini ifade etmek için

kullanılmaktadır.

Çalışmamız sivil toplum kuruluşlarının yönetişim yaklaşımı çerçevesinde

değişen rollerini konu aldığı için yönetişim kavramına, tarihsel arka planına ve

yönetişim ilkelerine ayrı olarak değinmek faydalı olacaktır.

Page 19: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

12

1.4. YÖNETİŞİM

1.4.1. Yönetişim Kavramı

1980’li yıllarda Latin Amerika’da belirginleşen demokratikleşme dalgasıyla

ve bu dalganın 1990’lı yıllarla birlikte Afrika’da yayılmasıyla gelişimini arttıran

yönetişim kavramı (Yüksel, 2000:153 alıntılayan Özer, 2005:306), IMF, Dünya

Bankası, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ)’nün yanı sıra Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği

Teşkilatı (OECD), Birleşmiş Milletler’in bazı kuruluşları (örneğin UNDP) ve Avrupa

Birliği kurumlarının resmi söylemleri arasında yer almaktadır. Ancak, yönetişimin

bir söylem olarak yükselmesinde ve yaygınlaşmasında en önemli rolü Dünya

Bankası oynamaktadır. Birbirinden farklı birçok disiplinde ekonomik, yönetsel,

siyasal, ekolojik yönetişim olarak farklı alanlarda kullanılan (Staedler, 2001

alıntılayan Çukurçayır, 2005:218) yönetişim kavramı bugünkü anlamıyla ilk kez

Dünya Bankası’nın Sub-Saharan Africa:From Crisis to Sustainable Growth adlı

1989 tarihli Raporunda kullanılmıştır (Güzelsarı, 2004: 96). Literatürde “yönetişim”

(governance) ya da diğer bir yaygın kullanımıyla “iyi yönetişim” (good governance)

olarak geçen kavram, sözlüklerde ve geleneksel kullanımıyla yönetim kavramı ile eş

anlamlı olarak anılsa da teorik olarak üzerine yeni anlamlar yüklenmektedir (Timur,

2004: 174). Bu bağlamda yönetim kavramı devlet merkezli yönetim yapısını

betimlemekteyken yönetişim kavramı daha kapsamlı bir içerikle merkezi yönetimin

birincil olmaktan çıkıp diğer aktörlerle etkileşim içerisinde olduğu bir süreci

tanımlamaktadır (Rhodes,1996: 660, alıntılayan Coşkun, 2003: 39-40). Diğer bir

deyişle, yönetim kavramının dayandığı ilke ve varsayımların yıpranması sonucu yeni

kavramlara yönelim kaçınılmaz olmuş ve yeni uygulamalar bu kavramın içini

doldurmaya başlamıştır. Yönetişim ile bir yandan yönlendirme gücüne sahip,

hükümet dışı aktörleri de içeren esnek bir yapılaşma kastedilirken; demokratiklik,

açıklık, hesap verme, çoğulculuk, kararların ilgililere en yakın yerde üretilmesi gibi

ilkelere de işaret edilmiş olmaktadır. (Yıldırım, 2004: 194). Yine yönetişim ile,

yönetilenler yönetim sürecine dahil edilip kamusal sorumluluk ve denetim anlayışı

genişletilmiş “sorumluluğun ve yetkilerin dengesi sivil topluma doğru kaymış

merkezi yönetim tek yönetim öğesi olmaktan uzaklaşmıştır (Aktel, 2003: 163 ).

Page 20: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

13

1.4.2. Tarihsel Arka Planı

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından 1970’lere kadar uzanan dönemde “altın

çağı”nı yaşayan dünya kapitalizmi, 1970’lerden itibaren bir yandan çevre ülkelere

olan Amerikan yardımlarının azalması, artan petrol fiyatları ve akabindeki borç

krizleriyle diğer yandan “merkez ülkelerde” düşen kâr oranlarıyla birlikte ekonomik

ve toplumsal dengeleri derinden sarsan yeni bir bunalıma girmiştir (Keyder, 2004: 9-

14). 70’lerin başlarında birçok ülkede yaşanan enflasyon krizleri , yüksek kamu

harcamaları ve düşük büyüme eğilimleri mevcut sosyal refah devleti anlayışının

sorgulanmasının ve dönüştürülmesinin nedenleri olarak görülmüş ve alternatif olarak

yeni liberal politikalar sunulmuştur (Sallan Gül, 2004: 36). Böylece, gelişmiş

kapitalist ülkelerde Keynesci ekonomik politikalar ve refah devleti anlayışı,

azgelişmiş ülkelerde ise ulusal kalkınmacı devlet politikaları ve bunları uygulayan

kurumlar tasfiye edilmiş; ve neo-liberalizm, dünya çapında hakim söylem olarak

ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda,1980’ler sonrası dünyanın birçok ülkesinde gerek

gelişmiş gerekse azgelişmiş kapitalist ülkelerde kamu yönetimi alanında köklü

reform uygulamaları ‘kamu işletmeciliği’ yaklaşımı çerçevesinde

gündemleşmiştir”(Güzelsarı, 2004: 99).

1980’lerde kamu işletmeciliği yaklaşımı çerçevesinde kamu yönetimi

alanında devletin işlevlerinin sınırlandırılması üzerine olan tartışmalar 1990

sonrasında devletin kurumsal yapısını da içine alarak devletin piyasa yönelimli

olarak farklı bir rol üstlenmesini öngörmüştür. Sistem boyutunda; geleneksel karar

alma süreçlerine özel sektörün yanı sıra sivil toplumun da dahil edildiği, yönetsel

boyutta da; şeffaf ve denetime açık bir kamu hizmeti sunma mekanizmasının

kurulmasının beklendiği nokta ‘yönetişim modeli’ olarak sunulmaktadır. Bu model

çerçevesinde gerçekleştirilmek istenenler kamu sektöründe etkinliğin sağlanması,

rekabetin ve piyasaların desteklenmesi ve özel teşebbüs için uygun ortamın

yaratılması için devlet içinde girişimciliğin geliştirilmesi; kamu kuruluşlarının

özelleştirilmesi; kamu personel sayısının azaltılarak kamu hizmetlerinde reforma

gidilmesi; bütçenin kontrol edilmesi; idarenin ademi-merkezileşmesi ve devletin

dışındaki aktörlerin daha fazla kullanılması” (Williams ve Young, 1994: 87,

alıntılayan Güzelsarı, 2004: 126) olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunların

gerçekleşebilmesi için ise sivil toplumun geliştirilmesi, merkezden yerele yetki

Page 21: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

14

devrinin sağlanması ve devletin rolünün kamu, özel, gönüllü kuruluşlar adı da verilen

hükümet dışı örgütlenmeler ile paylaşımı sağlanmalıdır.

1.4.3. Yönetişim İlkeleri

Literatürde iyi yönetişimin birbirini tamamlayan ve birlikte anlam kazanan

başlıca ilkeleri şöyle sıralanabilir:

1.4.3.1. Şeffaflık

Yönetişimde açıklık veya şeffaflık; hizmet yürütülenlere karşı gösterilen

duyarlılığı, onlara karşı bilgi, belge ve diğer verilerin açıklanmasını ifade etmek için

kullanılmaktadır. Serbest bilgi akışının sağlanması ile mümkün olabilen şeffaflık,

usullerin, kurumların ve bilgilerin ihtiyacı olanlar için kolaylıkla erişilebilir olması

ile gerçekleşecektir (Maliye Bak., 2003:VIII). Yönetişimin denetlenebilirlik veya

hesap sorulabilirlik ilkelerinin de ön şartı olan şeffaflık; verimliliği düşüren,

güvenirliliği azaltan ve kamu yönetiminin eşitlik ilkesini de ortadan kaldıran rüşvet

ve yolsuzluğun da panzehiri hükmündedir. (Yıldırım, 2004: 222-223). Bu bağlamda

bilgi edinme hak ve özgürlüğü şeffaflığın hukuki alt yapısını oluştururken, elektronik

devlet uygulamaları yönetimde kapalılığı aşmada araçsal imkan olarak

görülmektedir.

1.4.3.2. Hesap verebilirlik

Yönetişimin temel ilkelerinden olup yalnız idari kuruluşların değil, aynı

zamanda özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının da halka ve ilgili kurumlara karşı

hesap verebilir olmasını da içermektedir (Palabıyık, 2003: 234). Görevlilerin yetki ve

sorumluluklarının kullanılmasında, hizmet kullananlara karşı cevap verebilir

olmasını, eleştiri ve talepleri dikkate alarak hareket etmelerini, başarısızlık

durumunda sorumluluk alma gerekliliğini ortaya koymaktadır (Özer, 2005: 331).

Yönetimde şeffaflığın ve katılımın sağlanması hesap verilebilir bir yönetim

anlayışının gerçekleşmesi açısından son derece önemlidir.

Page 22: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

15

1.4.3.3. Katılım

Yönetişimde katılım, karar verme süreçlerine doğrudan katılım veya halkın

çıkarlarını temsil eden sivil toplum kurumları aracılığıyla vatandaşların isteklerini

duyurabilmeleri anlamına gelmektedir. Katılım haberdar edilmeyi ve örgütlenmiş

olmayı gerektirir. Bunun için; örgütlenme, ifade özgürlüğü ve örgütlü sivil toplum

lüzumludur. Vatandaşlık bilinci ve örgütlenme kültürünün yerleşmemiş olması,

katılımın niteliğini zayıflatmaktadır.(Yıldırım, 2004: 216-217)

1.4.3.4. Eşitlik ve Adalet

İnsanların kendilerini güvende hissettikleri ve ayrıştırılmış olarak

görmedikleri ortamlar yönetişimin uygulanabilirliği açısından kritik öneme sahiptir.

Yönetime katılımda ve kamu hizmetlerine erişimde tüm kurum ve süreçlerin birer

paydaş olarak sorumluluk duyarak tüm ilgililere hizmet etmek için çaba içerisinde

olmasını gerekli kılmak için eşit ve adil politikaların yürütülmesi ve güvenlik

ortamının sağlanması esastır. Eşitlik ve adalet açısından yönetişim anlayışı,

işlemlerde taraf tutmamayı zorunlu kılan açık yasal bir çerçeveyi, etkin, etkili,

bağımsız ve tarafsız yargı denetimini gerektirmektedir.

1.4.3.5. Etkin yönetim

Yönetişim, amaçlarına ulaşmak için kaynakların verimli kullanılmasını

sağlayacak sonuçların üretilmesi gerekmektedir. Bu anlamda etkin yönetişim,

küreselleşme ve sürdürülebilir kalkınmanın gerektirdiği değişime ayak uydurmak

için devlet, özel sektör ve STK’larının yönetimde birlikte rol almalarını öngören

geniş bir bakış açısını temsil etmektedir (Özer, 2005: 332; Palabıyık, 2003: 235).

1.4.3.6. Uzlaşma

Karmaşık, farklılaşmış, dinamik kurum ve yapıları amaçlarına ulaştırmada

kullanılan bir süreç olan yönetişim ancak devlet-piyasa, devlet-toplum, toplum-birey

gibi karşıtlık ifade eden kavramlar arasında karşıtlığın ötesinde birlikteliğin,

bağımlılığın vurgulanması ve bunların temsil ettikleri çıkarlar arasındaki farklılığın

giderilmesi ve neticesinde uyum ve koordinasyonun sağlanması ile

gerçekleşmektedir (Yıldırım, 2004: 230-231; Palabıyık, 2003: 235).

Page 23: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

16

Bu ilkeler çerçevesinden bakıldığında devletin kendi içinde de kademeleri

arasında, devletle sivil toplumu oluşturan kesimler açısından da yeni bir toplumsal iş

bölümü öngörülmektedir. Böylelikle eşitler arası bir ilişki çerçevesinde, emir verme

ve itaat etme biçiminde değil iş birliği içerisinde, birlikte plânlama, birlikte

projelendirme ve birlikte uygulamanın gerçekleşeceği öngörülmektedir. Gizliliğe ve

bilgilerin saklı olması esasına bağlı olmayan bu yeni tarz açıklığa, saydamlığa

dayalıdır. Bilginin topluma sunulduğu ve diğer paydaşlarla birlikte toplumun diğer

kesimleriyle birlikte bilgiyi açık bir şekilde paylaşmasının yanında devletin

kendisinin her an hesap verebilir durumda olmasıdır. Kararların tek başına alınıp tek

başına uygulandığı bir durum değil, diğer paydaşlarla birlikte alınıp uygulandığı bir

durumdur. Dolayısıyla her safhada bir katılımcılık, yönetişim kavramının olmazsa

olmaz boyutlarından, biridir. Özünde devlet ve bireyin yeni bir ilişki türünün olduğu

yönetişim, toplumdaki bireylere ve katılmacı bireylere, toplumun önünde bulunan

sivil toplum kuruluşlarına sorumluluk üstlenmesi gerekli kılan bir kavramdır

(Göymen, 2006: 7).

Page 24: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

17

İKİNCİ BÖLÜM

YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI

Yönetişim çerçevesinde sivil toplum kuruluşlarının değişen rollerinin analiz

edilmesi için öncelikle sivil toplum kuruluşlarının tanımlanması, özelliklerinin ve

işlevlerinin ortaya konulması gerekmektedir. Bunun için de öncelikli olarak sivil

toplum kavramının tanımlanması ve siyasal düşünce tarihindeki farklı anlamları ve

içeriklerinin incelenmesi ve günümüz toplumsal ortamında sivil topluma yüklenen

anlamların ortaya konulması gerekmektedir.

2.1 Sivil Toplum Kavramı

Dünyadaki gelişmelere paralel olarak 1980’li yıllarda yaşanan gelişmelerle

Türkiye’de de tartışılmaya başlanan, özellikle bu dönemin başında kurulan askeri

yönetim nedeniyle yanlış bir şekilde askeri (üniformalı) olmayan anlamında

kullanılmaya başlanan sivil terimi (Duman, 2004: 347), Latince’de, ‘civil=zivil’

nitelemesi ile ‘civitas’ yani ‘medine’den gelmekte ve ‘medeni’ terimi ile

karşılanmaktadır. Sivil toplum kavramının tarihsel süreç içerisinde farklı toplumlarda

yaşanan farklı gelişmelere paralel olarak çeşitli biçimlerde tanımlandığı ve henüz

basit bir tanıma sahip olmadığı görülmektedir. Toplumsal koşullardaki değişmeler

sivil toplum kavramının içerdiği öğelerin de değişmesine neden olmaktadır.

Toplumsal koşulların değişmesiyle beraber ortaya çıkan yeni toplumsal gruplar,

kendileriyle ilgili sorunları kamusal tartışmaya taşıyarak sivil toplum içerisinde yer

almaktadır (Avcı, 2000: 41-42). Böylece sivil toplumun içeriğine yeni anlamlar ve

yeni öğeler eklenmektedir.

Page 25: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

18

Basit bir anlatımla “sivil toplum”, gönüllü örgütlenmeler çerçevesinde, kendi

özel kapasitelerinin elverdiği ve gerektirdiği biçimde bir araya gelen toplumsal

ilişkilerdir. Yani özgür bireylerin gönüllü birlikteliğidir. Devlet aygıtından açıkça

ayrık bir yapıyı ifade eder (Tester, 1992: 8). Tester, daha karmaşık olarak ise sivil

toplumun toplumsal, insancıl ve kişisel (özel) yaşamın ayrıksı gerekliliklerinin ve

olasılıklarının hayal edilmesi olarak anlaşılabileceğini belirtir (1992: 11).

Sivil toplum kavramının ilk bakışta belli ve düzenli bir yapıya sahip örgütlü

bir toplumu (Bolay, 1997: 8) ifade ettiği söylenebilir. Ancak bazı yazarlar sivil

toplumu onu oluşturan kurumların toplamından ibaret saymanın, onun normatif

boyutunu göz ardı etmek anlamına geleceğini savunmaktadır (Sarıbay, 1998: 100).

Esas olan bu kurumların varlığı değil, belirli davranış ve değer kodlarının şekil

verdiği bir kültürel zeminin varlığıdır. Cohen ve Arato (1992)‘da aynı şekilde

günümüz söyleminde sivil toplumun normatif bir kavram olduğunu, bir özerk gruplar

ve birlikler çoğulluğu; kamusal kültür ve iletişim kurumları; bireysel tercihlerin ve

yönelimlerin mahremiyeti; çoğulluğu, mahremiyeti ve kamusallığı devletten, hatta

ekonomiden ayıran genel haklar sistemi olduğunu ifade etmektedirler (Alıntılayan,

Thernborn, 1999: 61).

Sivil toplum, toplumun devlet kurumları dışında, kendi kendini

yönlendirmesini, bireylerin devletten izin almadan toplumsal ilişkiler ve etkinlikler

gerçekleştirebilmesini, özgürce bir araya gelip kendi amaç ve çıkarlarını izleyip

bunları gerçekleştirebilmelerini ifade etmektedir (Akpınar, 2004: 176). Bu anlamda,

Diamond (1994) sivil toplumu “gönüllü, kendi kendini yaratan, (büyük ölçüde) kendi

yaşamını kendisi sağlayan, devletten özerk ve hukuksal bir düzenle ya da ortak

değerler kümesiyle sınırlı olan örgütlü toplumsal yaşam alanı” (Alıntılayan,

Özbudun, 1999: 112) olarak tanımlamıştır.

Walzer’e göre sivil toplum, özgür iradeye bağlı olarak kurulmuş

organizasyonların ve bir dizi ilişkiler ağının meydana getirdiği bir alandır. Bu alan

ailenin, inancın, ilgilerin ve ideolojilerin şekillendirdiği bir alandır (Alıntılayan,

Young, www.oxfordscholarship.com: 157).

En geniş anlamıyla kavramın, toplumdaki çeşitli grupların sınıf, etnik yapı,

cinsiyet, din, ortak çıkar ve milliyet gibi toplumsal temeller etrafında rahatça

Page 26: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

19

örgütlenerek ekonomi, eğitim, sağlık, sanat, ticaret, spor vb. alanlarda siyasi yapıyı

ve toplumun tamamını şiddete başvurmadan etkilemek için faaliyet gösterdikleri

alana işaret ettiği (Neziroğlu, 1997: 303) söylenebilir. Bu alan, insanların gönüllü ve

rızalarına dayalı katıldıkları, hukuk sistemiyle teminat altına alınmış, farklılıkları

güvence altına almak için yaratılmış bir medeni ortaklık (Sunar, 1992: 11) alanıdır.

2.1.1 Sivil Toplum Kavramının Tarihsel ve Düşünsel Temelleri

Sivil toplum kavramı; genel kullanıma sahip olduğu Eski Yunan dünyası bir

tarafa bırakılırsa modern dünyada kazandığı anlam itibariyle esas olarak Batı’da 12.

yy. ile 19.yy. arasında yaşanan değişim ve dönüşümlerin bir sonucu, kentsel bir

gelişmenin ürünü olarak orta sınıfa kentsel yaşamda sağlanan birtakım sivil

özgürlükler temelinde ortaya çıkmış, merkezi otoriteden özerk kurumların şahsında

Ortaçağ’ın sonlarına doğru biçimlemeye başlamış batılı bir kavramdır ve belli bir

tarihsel ve sosyo-ekonomik yerleşimde gelişip olgunlaşmıştır (Duman, 2004:348).

Sivil topluma kavramsal ve tarihsel süreç içerisinde altı temel anlam yüklendiği

söylenebilir (Muukkonen, 2000: 1):

1. Antik Yunan’da siyasal olarak aktif yurttaşların alanını içeren anlamı

2. Ortaçağda kent sistemi olan “burg”lar etrafında şekillenen yeni özerk

alanları içeren anlamı

3. 17. ve 18. yüzyılların liberalizm anlayışına bağlı anlamı

4. Sivil toplumu özgürleştirici yaklaşımlar

5. F. Hegel ve onun takipçileri olan K. Marks ve A. Gramsci’nin

yükledikleri anlam

6. Kavramın modern kullanımı

Antik Yunan’da sivil toplum kavramıyla ilgili olarak karşımıza ilk

Aristoteles çıkmaktadır (Atayer vd., 2004: 28). Aristoteles’te kavram, bütün toplum

kesimlerini içine alan ve onlara egemen olan toplum, yani “polis” anlamındaki

“koinonia politike” (Dursun, 1996: 229) olarak ifadesini bulmuştur. Platon ise, birliği

vurgulayarak sivil toplumun bireysel ilginin üzerine inşa edilemeyeceğini ileri

Page 27: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

20

sürmüştür. Ona göre devlet sadece bireysel arzuları olmayan, mutluluğu, adaleti ve

sivilliği garanti edebilen insanlar tarafından idare edilmelidir. Çiçero’ya göre ise sivil

toplum, hukukun ve adaletin ilkeleri etrafında şekillenen bir politik sistemdir. Antik

çağda sivil toplumun karşıtı barbarlık olarak görülmüştür (Muukkonen, 2000: 2).

Kısacası, Aristoteles’in polis kavramından başlayarak Çiçero’nun ‘societas civilis’

fikrine kadar gelen kavram Antik Yunan’da, devletle veya siyasal toplumla eş

anlamlı olarak kullanılmıştır (Azaklı, 1997: 224).

Orta çağ boyunca Hıristiyan toplumunda sivil toplum kavramının

tanımlanmasında ‘iyi yaşam‘ kavramı merkezi bir rol oynamıştır. Bununla beraber,

kilise doğuştan gelen günahın doktrinini vurgulamış ve devleti insanlığın kötü

doğasının bir sonucu olarak görmüştür. Sadece kilisenin rehberliği altında devlet bu

günahı düzeltmede bir rol üstlenebilirdi. Ortaçağ’da tartışmaların çoğu devletin

kiliseye bağımlılığı veya bağımsızlığı sorusuna odaklanmış durumdaydı

(Muukkonen, 2000: 2).

Augustine, devletin barışı sürdürmeye ihtiyacı olduğunu gördü. Ancak, barış

şiddete ve korkuya dayandırılmıştı. Bu durum, ‘dünyevi şehir’in ‘tanrının şehiri’ne

dönüşünceye kadar gidecek geçici bir olguydu. Pope Gelasius, Luther’in

doktrininden daha önce iki unsurlu bir teori geliştirmiştir. Ruhsal yani dini olan ve

dünyevi yani dini olmayan iki Avrupalı gücü dikkate almıştır. Bu iki güç kendi

alanlarına sahiptir ve kendi alanlarında liderliklerini yasallaştırmışlardır. Bu iki alan

topluma hizmet etmekteydi. Bununla beraber, kilise bu ayırıma meydan okumuştur.

Bu ayrım yüzyıllar boyunca politik filozoflar tarafından standart gündem olarak

işlenmiştir. Aynı şekilde John Ehrenberg de merkezi olanla merkezi olmayan

ayırımına önem vermiştir. Bu ayırımlar, yüzyıllar boyunca sivil toplum teorilerinin

içerisinde incelenen temel sorulardan olmuştur. Alman orijinli ‘Bürgerliche

Gesellschaft’ kavramı sivil toplum için başka bir kökleşmiş kavram olarak

görülmektedir. Bunun anlamı “kale/şehir toplumu”dur. İngilizce’de bu kavram

“burjuva (kentsoylu) toplumu” olarak karşılık bulmuştur ve ortaçağ şehir sistemini

ifade etmiştir (Muukkonen, 2000: 3-4). Ancak günümüzde “cemaat” yada “topluluk”

kavramına eş görülmektedir.

Page 28: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

21

17. yüzyıldan itibaren batıda, siyasal değerler üzerinde yapılan yoğun

tartışmalar ve arayışların uzantısı olarak sivil toplum kavramına ilişkin değişik

argümanların geliştiği görülmüştür. Bu dönemde, toplum-devlet ilişkisiyle ilgili

temel argümanlar geliştiren sözleşmeci düşünürler: T. Hobbes, J. Locke, ve J. J.

Rousseau sivil toplum kavramını Aristoteles ile aynı çizgide ancak, siyasal otoriteyi

ortaya çıkaran kamusal alan anlamında kullanmışlardır (Çaha, 1997: 28).

Bu düşünürlere göre sözleşme öncesinde tabi durumda bulunulduğu için,

bireylerin kendi aralarındaki ve siyasal otoriteyle olan ilişkilerini düzenleyen normlar

doğal hukuka dayanmaktaydı. Bireyler arasındaki sözleşmeden sonra, doğal haldeki

toplumdan koparak sivil toplum yani başka bir deyişle medeni toplum oluşturuldu.

Sivil toplum yani medeni toplum; ilişkilerin hukuksal normlara göre işlediği,

geleneksel toplumdaki aile merkezli özel alana karşı çıkmış kamusal alan merkezli

siyasal alanı ifade etmektedir (Çaha, 1997: 29).

Thomas Hobbes’e göre devletle sivil toplum eş anlamlıdır ve dini kurumlarda

dahi olmak üzere tüm sivil toplum unsurları devletin çatısı altında toplanmaktadır.

(Akalı, 1990: 119) Rousseau’da Hobbes gibi liberal temalardan hareket ederek

mutlakiyetçi bir yapıya yönelmiştir. Rousseau’ya göre bireyler barış içinde yaşamak

ve özel mülkiyetlerini koruyabilmek için, rızalarına dayalı yaptıkları sözleşme gereği

“özel” ve “farklı” iradelerini, kuşatıcı ve kapsayıcı olan “genel irade”ye devrederler.

Rousseau, genel irade oluştuktan sonra bunun taşıyıcısı haline gelen bireylerin özel

çıkar, inisiyatif ve kimliğe dayalı teşebbüslerine karşı tavır takınır. Çünkü, özel

inisiyatif ve uzantısı durumlar bireyi rasyonel egoizme yöneltir ve farklı taraflara

çekerek ayrı düşürür. Bu nedenle kamusal alandaki farklılıklar ve ayrılıklar mutlak

bir harmoniye dönüşmelidir. Kısacası, hem Hobbes hem de Rousseau’da sivil toplum

Batı’nın kamusal alanda meydana getirdiği medeni topluma tekabül etmektedir. Sivil

toplumun karşıtı öteki insanların doğal halde yaşadıkları mal ve can güvenliklerinin

olmadığı sivil olmayan toplumdur (Çaha, 2003: 28-29).

Diğer sözleşmeci düşünür John Locke ise, Hobbes ve Rousseau’nun

görüşlerinden biraz ayrılarak sivil toplumu despotların hükümdarlığına karşı bir

görüş olarak öne sürmüştür (Maga, 2001: 8). Locke devleti sınırlandırmayı gündeme

getirmiş, insanın doğal halde iyi olduğunu, ancak bazı hallerde ceza vermeyi

Page 29: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

22

düzenlemek ya da aşırı cezalandırmayı önlemek için bireylerin sözleşme ile devleti

meydana getirdiğini ileri sürmüştür. Ona göre devletin sözleşmeyle verilen alanlar

hariç birey üzerinde etkisi yoktur. Devletin neyin iyi neyin kötü olduğunu bireylere

söyleme hakkı yoktur ve yetkilerini aşmaması gerekmektedir (Yılmaz, 1997: 87).

Locke böylece, devleti yapay bir kurum haline indirgemiş ve toplum-devlet

ayrılığının kalıcı tohumlarını ekmiştir, ancak O da sivil toplum kavramını siyasal

toplumla özdeş manada kullanmıştır (Doğan, 2002: 69).

Mutlak devlet biçiminin sivil toplumu yutucu davranışlarına karşı sivil

toplumu özgürleştirici yaklaşımlar ise ilk defa on sekizinci yüzyılda ortaya çıkmıştır.

Bu yaklaşımlarla Sivil toplum alanı, despotik politik yapılara karşı savunularak

genişletilmeye çalışılmıştır. Bu özellikleriyle, on sekizinci yüzyıldaki özgürleştirici

yaklaşımlar, küresel dönemin somut sivil toplum politikalarının ortaya çıkmasının

öncülüğünü temsil etmektedir. Bu çerçevede Ferguson, Paine ve Tocqueville’nin

yaklaşımları önem taşımaktadır. Ferguson’a göre despotizme bürünen politik toplum,

bireyleri pasifleştirir, vatandaşları kendi haklarından mahrum bırakır ve bunu

sağlamak için de geniş bir bürokratik düzenden yararlanır. Korku, güç ve militarizmi

kullanarak kamusal alan üzerindeki her çeşit tartışmayı engelleyerek tekil

kamusallığa neden olur (Kean, 1988: 47-83). Tocqueville, modern politik tahayyülün

mutlakiyetçi devlet yaklaşımının sivil toplum üzerinde egemenleşmesine dikkat

çekerek eleştirilerde bulunur. Ona göre modern devlet, hiçbir tarihsel dönemde

rastlanmayacak düzeyde baskıcı bir politik tutum ortaya koymaktadır. Devlet

despotizmi modern politik paradigmanın ürünü olarak ortaya çıkıp sivil toplum

üzerinde mutlak ve düzenli bir iktidarı temsil etmektedir. Bu egemenlik tarzı, sivil

toplum içindeki bireylerin yaşam alanını yok ederek köleleştirici rol oynamaktadır.

Modern devletin bu despotik egemenliği, geleneksel devletin zincire vurma gibi

yöntemleri yerine, medenîleştirme adına mükemmel denetim tekniklerini

kullanmaktadır. Burada yurttaşlar bağımlı, pasif, güvensiz vs. nesnelere dönüşürler

(Kean, 1988: 47- 83). Thomas Paine de paralel yaklaşımları savunarak, sivil

toplumun gelişmesi çerçevesinde politik topluma önemli eleştirilerde bulunmaktadır.

Öncelikle devletin sivil toplum lehine sınırlandırılması gerektiğini iddia eder. Çünkü

ona göre modern devlet, aşırılaşmış bir yönetim biçimidir. Burada her şey yönetim

Page 30: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

23

meselesi hâline getirildiğinden, bireyleri sivil toplumun doğal dünyasından kopararak

bir birine yabancılaştırmaktadır.

Sonuçta on sekizinci yüzyıl siyasal düşünürleri, politik toplumu eleştirerek

sivil toplum söyleminin gelişmesine önemli katkılarda bulunmuşlardır. Nitekim

bunun sonucunda, sivil toplumun gelişmesine katkı sağlayan liberal demokrasiler

kurulmaya başlamıştır. Bu entelektüel yaklaşımlar, soğuk savaş sonrası dönemde de

yeniden gündeme gelerek sivil toplum aracılığıyla demokratikleşme arayışını

tetiklemiştir (Yıldırım, 2005: 63-64).

Hegel ise sivil toplumu ihtiyaçlar ve öz-çıkarların çatışma alanı şeklinde

tanımlamış ve ‘bürgerliche gesellschaft’ (burjuva toplumu) olarak ifade etmiştir

(Sarıbay, 2003: 15). Sivil toplum ve devlet arasında en kapsamlı ayrımı Hegel

yapmıştır. Hegel’de bu ayrım siyasal bir etiğin yansıması durumundadır. Etik

yaşamda ona göre, aile, sivil toplum ve devlet olmak üzere üç ana bölüm vardır. Aile

yaşamında hakim normlar; karşılıklı sevgi, saygı, fedakarlık, itaat, birliktelik ve ortak

duygu ve düşünce iken sivil toplumda etik; çatışma, rekabet, hırs gibi bireylerin öz

çıkarlarına dönük normlar etrafında şekillenmektedir (Çaha, 2003: 29-30). Hegel’e

göre sivil toplum sözleşmeyle gelişmez ve özgürlüklerin teminatı değildir sadece,

gelenek ve görenekler uyarınca bireylerin özgür birlikteliğinden ibarettir. Tarihsel

gelişme içerisinde modern toplumda olgunlaşan sivil toplum; pazar ekonomisi,

sosyal sınıflar, ekonomik şirketler, bireyler ve devlete bağımlı olmayan her türlü

kurum ve kuruluşu kapsamaktadır (Sunar, 2004: 113).

Marks, sivil toplumu Hegel’in görüşlerinin tam tersi bir şekilde tanımlamıştır.

Hegel’in devleti her şeyi kuşatan bir varlık olarak görmesini şiddetle eleştirmiştir.

Hegel’in aksine sivil toplumu siyasal hayatı kapsayan bir alan olarak tanımlamıştır.

Din, devlet, aile, kanun, ahlak, bilim vs. gibi insan faaliyetlerinin hepsi üretim

biçimine göre şekillenmektedir ve sivil toplum 18. yüzyılın Avrupa’sında burjuvazi

ile gelişmiştir (Çaha, 2003: 37). Marksa göre, sivil toplum alt yapı alanıdır ve önceki

tüm tarihsel aşamalarda mevcut üretici güçler tarafından belirlenen ve sonuçta

karşılık olarak bunları belirleyen ilişkilerin biçimi sivil toplumdur (Bostancı, 1997:

184). Kısacası, Marks sivil toplumu üretimin yapıldığı ve sınıfsal mücadelenin ortaya

çıktığı yani, ekonomik ilişkilerin tümünü kapsayan alan olarak görmüştür. Bu alan

Page 31: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

24

üretim biçimine göre farklılaşmaktadır ancak, varlık sebebi ise kapitalizmdir (Çaha,

2003: 38).

Gramsci ise, sivil toplumu politika alanı gibi üst yapı unsuru olarak gören

(Aktay, 2003: 52) ve sivil toplum tartışmalarına önemli katkılar sağlayan bir

düşünürdür. Marksist kuramın izleyicilerinden olan Gramsci’nin sivil toplumla ilgili

görüşlerinin temelinde Marks’ın değil Hegel’in anlayışı etkili olmuştur. O’na göre

sivil toplum devlet ile ekonomik alan arasında yer alan özel çıkarların alanıdır.

Gramsci’ye göre toplumdaki hakim sınıflar sadece yasal düzenlemeler yaparak değil,

ayrıca sivil toplumdaki ahlaki değerlerin ve geleneklerin yardımıyla da diğer sınıfları

üretim süreçlerinin gereklerine boyun eğmeye zorlayacaktır. Hakim sınıfın

ideolojisinin toplumsal katta kabul görmesi ve yeniden üretilmesini ifade eden

‘hegomanya’ burada uygulanmaktadır. Sonuç olarak, Gramsci’ye göre sivil toplum,

sınıfların iktidar için mücadele ettiği ve hegomanyanın işlevini yerine getirdiği bir

alandır (Biber, 2004: 159-160).

2.1.2 Modern Sivil Toplum Kavramı

Sivil toplum kavramının modern anlamda görünümü incelendiğinde öncelikle

‘ideolojik toplum’dan farklı olduğu görülecektir. İdeolojik toplum, toplumsal

farklılığı ve renkliliği engelleyen, devletin önderliğinde aynı ideoloji altında hareket

ettirilen, devletin yüce varlığıyla bütünleşmiş organik bir yapıyı ifade etmektedir.

Sivil toplum bunun aksine, bireylerin zorlamaya maruz kalmadan özgür iradeyle

kendi aralarında anlaşarak oluşturdukları ortak yaşama alanını ifade etmektedir

(Çaha, 2003: 24).

Günümüzde sivil toplumun devletle olan ilişkilerine gelince, devlet dışı bir

alan olduğu kabul edilmektedir (Tester, 1992: 8). Ancak bundan, devlet-sivil toplum

zıtlaşması anlaşılmamalıdır. Çünkü, sivil toplumun devletten kopuk olması söz

konusu olamaz. Sivil toplum devlet birbirine anayasa ve birinin diğerine karşı hak ve

yükümlülüklerine vurgu yapan yasalar ve gelenekler yoluyla bağlıdırlar. Devlet sivil

toplumun değişik alan ya da bölgelerinin özerkliğinin sınırlarını belirleyen yasalar

çıkarır. Ayrıca, bu özerk alanlarda sivil toplumun hareketlerine devletin müdahalesi

Page 32: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

25

olamayacağından dolayı, sivil toplum, devletin hareket alanını sınırlamış olur (Shills,

1991: 4).

Devlet aynı zamanda sivil toplum kuruluşlarının ve onların üyesi olan

vatandaşların özgürlüklerini güvence altına alır. Onların örgütlenme, toplanma,

eğitim ve çalışma özgürlüklerini kullanabilmeleri için uygun ortamlar

oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra, küçük ve zayıf grupların geniş ve güçlü olanlara

karşı korunması işlevini yerine getirir. Çünkü, sivil toplumun eşit olmayan güçlerle

ilişkisine ancak devlet radikal olarak el koyabilmektedir (Diamond, 1994: 15).

O halde, sivil toplum devletten özerk ama kopmamış bir alandır. Sivil

toplumun öngördüğü devlet sınırlı erk sahibi devlettir. Bu haliyle devlet, sivil

toplumun özgürlüklerini koruyan yasaların uygulanmasında etkin olmanın ötesinde,

kendisi de yasalara bağlıdır. Bu yolla sivil toplum, devlet gücünü sınırlamak yanında,

hukuk devleti zeminine bağlı bir devlet otoritesinin oluşumuna da katkı sağlar.

Ancak, sivil toplumun bu işlevini yerine getirmesi bağımsız bir yargının varlığıyla

mümkündür (Shills, 1991: 9).

Sivil toplum, yalnızca devletin dışında kalmayıp aynı zamanda geniş anlamda

siyasal toplumun da dışındadır. Bu bağlamda, siyasi partiler sivil toplumun unsuru

değildir, siyasal toplumun bir unsurudur. Sivil toplum içindeki kurumlar, partilere

yabancı olabilirler; ama partiler tarafından etki altına alınılırlarsa yada onların

hegomanyası altına girerlerse, devletle toplum arasında arabulucu vasıflarını yitirir

ve demokrasi tesisi işlevlerini yerine getirme güçlerini büyük ölçüde kaybederler.

Sivil toplum menfaatlerin temsili, uzlaştırılması ve açıklanması için siyasi partilerin

dışında bir kanal yaratmaktadır. Bu işlev, özellikle geleneksel olarak dışta bırakılmış

gruplar için (örneğin, kadınlar, etkin ve dinsel azınlıklar gibi) resmi politikaların

karar mekanizmalarına yakınlaşabilmeleri bakımından önemlidir (Diamond, 1994:

8).

Sivil toplum aynı zamanda ekonomik toplumu içine alan, ancak ondan daha

geniş ve karmaşık bir organizasyonlar bütünüdür. Sivil toplum, partilerin, siyasi

organizasyonların ve siyası kamu alanlarının oluşturduğu “siyasi toplum” dan

ayrılmakla kalmamakta, üretim, dağıtım ve toplama kurumları, şirketler

kooperatifler, aracı kurumlar, konseyler vb.den oluşan “ekonomik toplum”dan çok

Page 33: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

26

daha geniş bir toplumsal alana yayılmaktadır. Bu nedenle, sivil toplum, ekonomik,

siyasi ve resmi alan dışında kalan kültürel davranış türlerini içine alan bir faaliyet

alanıdır (Diamond, 1994: 12).

Modern sivil toplum üç önemli boyut içermektedir. Birincisi yasallıktır

çünkü, özel hukuk, sivil-siyasal-toplumsal eşitlik ve haklara dayanmaktadır. İkincisi

çoğulculuktur çünkü, özerk, kendi kendini oluşturan gönüllü birlikleri

kapsamaktadır. Nihayet üçüncüsü kamusallıktır çünkü, iletişim alanları, kamu

katılımı, siyasal iradenin ve toplumsal normların doğuşunu, çatışmasını ve bunlara

ilişkin düşüncelerin ifade edilmesini içermektedir (Tosun, 2001: 59-60).

2.1.3 Çağdaş Sivil Toplum Kuramları

Sivil toplum tartışmaları temelde devletle toplum arasında karşıtlık

varsayımından hareket etmektedir. Bu anlamda toplumsal ilişkilerin devlet tarafından

mı yoksa toplumu tarafından mı düzenleneceği sorununa odaklanılmaktadır. Batı

siyaset literatüründe, bu sorunu dikkate alan üç temel sivil toplum kuramından

bahsedilebilir. Bunlar; çoğulcu sivil toplum, asgari devletçi sivil toplum ve katılımcı

sivil toplum kuramlarıdır.

2.1.3.1. Çoğulcu Sivil Toplum Kuramı:

Bu kurama göre, toplumda devletin dışında çıkar ve baskı grupları da söz

konusudur ve siyasal yaşamda parlamento ve hükümetin dışında bu çıkar ve baskı

gruplarının söz hakkı olması olumdur. Bu yaklaşım, devletten ayrı bir toplum

alanının varlığını tanırken devletin faaliyetlerinin asgariye indirilmesi yerine sivil

toplumun kurumsal yapıyı etkileyerek bu faaliyetleri yönlendirmesini savunmaktadır.

Bu yaklaşımın, devletin temel hak ve özgürlükler açısından yeterince sınırlandırıldığı

ABD’de ortaya atıldığı ve baskı ve çıkar gruplarının güçleri oranında devleti

etkilemesiyle devlet toplum dengesinin kurulmaya çalışıldığı görülmektedir. Çoğulcu

sivil toplum oluşumu için çıkar ve baskı gruplarının devletten tamamen ayrı ve aktif

olmaları gerekmektedir (Nişancı, 2003: 135-140).

Page 34: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

27

2.1.3.2. Asgari Devletçi Sivil Toplum Kuramı:

Devleti en aza indirgemeyi hedefleyen sivil toplum kuramıdır. Bu kuram,

devletin yapay kurallar koymasını ve toplumsal yaşamın doğal ve kendiliğinden

meydana gelen düzenini engellememesini sağlamaya çalışmaktadır. Burada

kendiliğinden düzen sivil toplumla aynı manaya gelmektedir ve devlette bu düzenin

işleyişini sağlayan örgütlenme olmaktadır. Bu yaklaşım Hayek’in düşüncelerine

dayanarak, hükümetin toplumu biçimlendirme ve bireyin davranışına karar verme

pozisyonunda olmaması gerektiği ve çıkar gruplarına yarar sağlama imkanının

sınırlanması gereği üzerine durmaktadır. Ayrıca bu özgür toplum içerisinde devletin

bir çok organizasyondan bir tanesi olduğuna vurgu yapılmaktadır (Nişancı, 2003:

140-142, Önal, 2000: 11).

2.1.3.3. Katılımcı Sivil Toplum Kuramı:

Bu yaklaşım katılımcı demokrasi düşüncesinin bir ürünüdür ve devlet ile sivil

toplumun iç içeliğine dayanmaktadır. Devlet ve devletin toplum üzerindeki yetkisine

karşı çıkmak yerine bu ilişkiyi demokratikleştirmeye çalışmaktadır. Halkın siyasal

faaliyetlerde daha katılımcı olması sağlanmaya çalışılmaktadır (Nişancı, 2003: 140,

Yılmaz, 1997: 89-90).

2.1.3.4. Toplulukçuluk Yaklaşımı

Bu yaklaşım 1970’lerden sonra gündeme gelmiştir, çünkü bu yıllarda sosyal

liberalizmin biçimlendirdiği devlet, demokrasi, piyasa ve toplum anlayışı yaygın

eleştiri almaya başlamıştır. Ayrıca yeni muhafazakar hareketin gelişmesinin ve

postmodern yaklaşımların da etkisi olmuştur. Toplulukçuluk düşüncesini savunanlar,

liberalizmin evrensellik, mükemmeliyetçilik ve tarafsızlık iddialarını eleştirerek

hakların, doğrunun ya da iyinin önüne konmasına karşı çıkmışlardır. Sosyal

liberalizmin ‘hak sahibi bireyinin’, kapitalist sistemin nesne ya da tüketici bireyinin

ve kapitalist toplumun atomize olmuş bireyinin yerine topluluk üyesi ‘özne’ bireyi

koymuşlardır. “Genel olarak toplulukçuluk, bireysel özgürlük ile topluluk yararı

çizgisinde topluluk yararına ve bireyin topluluğa karşı sorumluluklarına daha yakın

duran bir yaklaşımdır” (Gül, Sallan Gül ve Okçu, 2004: 321).

Page 35: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

28

2.2 Sivil Toplum Kuruluşları

Sivil toplumun tanımı ve tarihsel gelişimi incelendikten sonra sivil toplum

kuruluşlarının tanımlanması ve özellikleri, türleri ve işlevlerine değinilecektir.

2.2.1. Sivil Toplum Kuruluşlarının Kavramsal Çerçevesi

Sivil toplum kuruluşları kavramının ulusal ve uluslar arası alanda birbirinden

farklı anlamları çağrıştıran birçok terimle ifade edilmeye çalışıldığı bilinmektedir.

Hükümet Dışı Kuruluşlar (Non-Governmental Organizations NGO’s), Üçüncü

Sektör Kuruluşları (Third Sector Organizations), Kar Amacı Gütmeyen Kuruluşlar

(Nonprofit Organizations), Gönüllü Kuruluşlar (Voluntary Organizations), Bağımsız

Sektör Kuruluşları (Independent Sector Or-ganizations), Hayır Kuruluşları

(Charities-Philanthropic Organizations), Tabana Dayalı Orga-nizasyonlar (Grass-

Roots Organizations), Enciomsu Örgütler (QUANGO), Seçilmiş ya da Ye-rel

Kurullar (Elected or Local Councils, Commisions), Girişimler, Platformlar, Vatandaş

Eylemleri, Semt Girişimleri (Initiations, Platforms, Citizen Actions, Neighborhood

Initives) (Şahin, 2004: 242) bunlardan en yaygın olarak kullanılanlarıdır. Bunlardan

kar amacı gütmeyen kuruluşlar terimi için kamu ve özel sektörden farklılıkları

vurgulanmış ve devletten bağımsız, biçimsel yapılara sahip, kara yönelik olmayan,

kendi kendini yönetebilen, gönüllü çalışmayı ve bağışları içeren ve dini ve politik

boyutları olmayan organizasyonlar olarak tanımlanmışlardır (Zimmemann, 1999:

501-502). Sivil toplum kuruluşlarının özellikle devlet etkisi ve yönlendirmesinin

dışında yapılanması ve faaliyet göstermesine vurgu yapan Hükümet Dışı Kuruluşlar

terimi ise, Birleşmiş Milletler Ana Sözleşmesi’nde de sivil toplum kuruluşlarını ifade

etmek üzere kullanıldığı için uluslararası literatürde yaygınlık kazanmıştır

(Pekküçükşen, 2004: 75). İlk defa 1970’lerin sonlarına doğru Fransa’da kullanılan

‘Üçüncü Sektör’ terimi piyasaya yada devlete atfedilemeyecek olan bütün

örgütlenmeler ve ‘hizmet sektörünün bir türü’ olarak tanımlamıştır (Priller, 2001:

301). Bunların dışında; Bağımsız Sektör Kuruluşları terimi kar amacı gütmeyen

sektörün büyük bir parçasını ifade etmek için kullanılırken (www.media.wiley.com,)

Girişimler, Platformlar, Vatandaş Eylemleri, Semt Girişimleri’ terimleri, genellikle

Page 36: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

29

yasal bir dayanağı ve çerçevesi olmayan sivil toplum kuruluşları faaliyetlerini

anlatmışlar, Enciomsu Örgütler de, özel nitelikli olmakla birlikte kısmen yada

tamamen merkezi devletçe finanse edilen kuruluşlar olarak kullanılmışlardır. Sivil

toplum kuruluşlarını karşılamak için kullanılan bu terimlerde idealize edilmiş sivil

toplumun unsurlarının herhangi bir unsurunun ön plana çıkmış olduğunu ve bu

açıdan kapsamlı bir ifadeyle sivil toplumun; devletin doğrudan denetimi altında olan

alanların dışında, ekonomik ilişkilerin baskısından bağımsız olarak gönüllü olarak

oluşturulan kurum ve etkinlikler alanı ifade ettiğini hatırlamak gerekmektedir

(Duman, 2004: 357).

2.2.2. Sivil Toplum Kuruluşlarının Özellikleri

İlgili literatürde sivil toplum kuruluşlarına atfedilmiş özelliklerden genel

olarak ortak kullanıma sahip olanları; sivil toplum kuruluşlarının kurumsallaşma

gerekliliğini anlatan örgütlülük, sivil toplum kuruluşlarına rızaya dayalı katılımı esas

alan gönüllülük, sivil toplum kuruluşlarının toplumsal iyiye katkıda bulunmaları

gerekliliğini anlatan kamu yararı gözetme ilkesi, sivil toplum kuruluşlarının idari ve

ekonomik olarak devletten ayrı olmaları gerekliliğini anlatan özerklik, gelir getirici

faaliyetleri amaç edinmemeyi ifade eden kar amacı gütmeme ilkesi, toplumdaki diğer

gruplarla eşit düzeyde demokratik ilişkiler kurmayı karşılayan yatay ilişkilerin ön

plana çıkması ilkesi, özel alan dışında hem sivil hem de siyasal toplumu ilgilendiren

yaşam düzlemi olarak bir kamu alanına sahip olma özelliği ve belli bir konuda

uzmanlaşma ilkesi olarak sayılabilir.

2.2.3. Sivil Toplum Kuruluşlarının İşlevleri

Modern toplumsal yaşamın vazgeçilmezi olan STK’lar, günümüz

toplumlarında kamusal otoritenin eksik kaldığı eğitim, sağlık, sosyal hizmetler,

çevre, kırsal-kentsel kalkınma gibi değişik alanlarda önemli işlevler

üstlenmektedirler. Bununla birlikte dünyada yaşlıların bakımı, kimsesiz çocukların

korunması, özürlülerin eğitimi gibi sosyal hizmet alanlarında öncülük sivil toplum

kuruluşlarına aittir. Sivil toplum kuruluşlarının işlevleri (tüm sosyal kurumlarda

olduğu gibi) zaman içerisinde değişen şartlara göre farklılaşabilecektir. Diğer

Page 37: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

30

taraftan, demokratik yapıya sahip ülkelerde özel sektör kuruluşlarının ve kamu

sektörü kuruluşlarının işlevselliğinin zayıfladığı alanlarda sivil toplum kuruluşlarının

işlevler yüklendiği ve canlandığı görülmektedir. Bu durum ise ülkelerin kendine has

yapılarına göre sahip oldukları sivil toplum kuruluşlarının işlevlerinde farklılaşmaları

ortaya çıkarmaktadır (Yıldırım, 2004: 72-74).

Sivil toplum kuruluşlarının yerine getirdiği görevler, yaptıkları hizmetler ve

üstlendikleri işlevler genel olarak; sosyo-ekonomik, siyasal, kültürel ve bireysel

olmak üzere dört ana başlık altında toplanabilmektedir (Yıldırım, 2004: 75).

i. Sosyo-Ekonomik İşlevler: Sivil toplum kuruluşları doğrudan yada dolaylı

olarak rekabetin artmasına ve ekonomik büyümeye katkıda bulunmaktadırlar.

Eğitim, sağlık ve sosyal hizmetler gibi kamu hizmetlerinin sunumu, yerel ekonomik

gelişmenin desteklenmesi, sosyal ve ekonomik açıdan dışlanan birey ve grupların

toplumla bütünleşmesinin sağlanması şeklinde doğrudan katkıları söz konusudur.

Diğer taraftan, dolaylı olarak da toplumun, rekabet ve ekonomik büyümeye dönük

tutumunu olumlu yönde etkileyebilirler (Alagöz vd., 2004: 47).

Sivil toplum kuruluşları yoksullukla mücadele konusunda da etkili bir işleve

sahip görünmektedirler. Devletler artık, yoksul vatandaşlarına ulaşabilmek için sivil

toplum kuruluşlarının potansiyelini kabul etmektedirler. İstihdam meydana getirme,

temel sosyal hizmetlerin tedariki gibi bir çok konuda devlet sivil toplum kuruluşu

işbirliği söz konusudur. Bu kuruluşların yoksulluk içerisinde yaşayan insanların

kendi ihtiyaçlarını ifade etmede tek başına yeterli olmasa da en iyi araç konumunda

oldukları söylenebilir.

ii. Siyasal İşlevler: Sivil toplum kuruluşlarının bir başka işlevi de

katılımcıların düşüncelerini, eylemlerini ve değerlerini demokratik yönden

biçimlendirmeleri ve buna bağlı olarak sivil toplumun temel öznesi olan “aktif

yurttaş” ile siyasal partilerin demokratikleşmesinden yönetimin şeffaflaşmasına,

insan haklarından yasal reformların takipçiliğine kadar pek çok konuda doğrudan

etkinlik göstermeleridir (Tosun, 2000: 54). Sivil toplum kuruluşları bunu yaparken,

doğrudan görüşme, rapor sunma, kulis yapma, imza toplama, bildiri yayınlama,

toplantılar düzenleme ve kitle iletişim araçlarıyla tanıtım yapma gibi ikna, oy

Page 38: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

31

vermeyeceklerini bildirmek gibi korkutma, miting ve gösteri düzenlemek gibi

aleyhte kampanya düzenleme vb. diğer yöntemleri kullanarak siyasal iktidarı

etkilemeye çalışırlar (Anbarlı, 2004: 285-287).

Katılım, üretim ve geliştirme platformları olan dernek, vakıf ve enstitü gibi

sivil toplum kuruluşları, araştırma, teori ve projeleri siyasi platforma ileterek bilgiye

dayalı siyasete hizmet etmektedirler. İhtiyaç duyulduğunda siyasi uygulamaları

dolaylı denetime tabi tutarak toplumun istemediği uygulamalar konusunda kamuoyu

oluşturup baskı unsuru haline de gelebilmektedirler (Yıldırım, 2004: 76).

iii. Kültürel İşlevler: Sivil toplum kuruluşları bünyesinde gerçekleşen

ilişkilerle, karşılıklı tutum ve davranışlarla birbirlerini etkilemekte ve bu ilişkiler

belirli bir süre içerisinde gelişerek süreklilik kazanmaktadır. Karşılıklı etkileşimle

birlikte gelişen aidiyet ve biz duygusuyla kültürel dokular örülmeye başlamaktadır.

Aynı zamanda sivil toplum kuruluşlarının etik değerlerin taşıyıcıları olmaları da

beklenmektedir (Yıldırım, 2004: 87-88).

Şenatalar (2001, 13-14) sivil toplum kuruluşlarının iki farklı işlevinde söz

etmektedir. Ekonomik gelişmişlik düzeyi düşük ve demokrasisi zayıf olan ülkelerde

sivil toplum kuruluşları hem demokratikleşme hem de ekonomik ve sosyal

gelişmeyle ilgili işlevler taşımaktadır. Esas faaliyet alanları eğitim yada sağlık

olabilir ama demokratikleşmeyle de ilgili faaliyetler yapmalarına ihtiyaç vardır.

Gelişmiş ekonomilerde ve daha ileri demokrasilerde bu demokratikleşme işlevleri

birinci derecede önem taşımaktadır.

Sivil toplum kuruluşları vurgulandığı üzere iki durumda da demokratikleşme

konusunda toplumsal bir kültür meydana gelmesinde önemli roller üstlenecektir.

Çoğulcu bir toplumsal yapının oluşmasında ve çoğulculuk kültürünün toplumsal

dokuya nüfuz etmesinde demokratik sivil toplum kuruluşlarının işleyiş ve örgütsel

yapılarının, ayrıca diğer örgütlerle uyumlu çalışmaları çok olumlu katkılar

sağlamaktadır (Yıldırım, 2004: 86-87).

Günümüzde değişim ve rekabet temel unsurlar durumundadır. Bu değişim ve

rekabet döneminde, çoğu zaman sadece değişime uyum yetmemekte, toplumun aynı

zamanda kendi kültürel varlıklarına uygun yeni yaklaşım ve tarzlar geliştirip,

Page 39: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

32

dönüşüm sürecine girmeleri kaçınılmaz olmaktadır. Siyasal toplumun sahip olduğu

resmi yaklaşım ve kurallar, gayri resmilik taşıyan kültürel yapıya nüfuz

edememektedir. Sivil toplum kuruluşları ise aksine, toplumun sorunlarının

giderilmesinde kültürel dinamikler içerisinden süzdükleri yeni ve daha etkili metotlar

ve teknikler geliştirebilmektedirler (Yıldırım, 2004: 87).

iv. Bireysel İşlevler: Yıldırım (2004, 88-89)’a göre, Yaratıcılık günümüz

koşullarında toplumsal gelişmenin temel taşlarından biridir. Tüm toplumu etkileyen

yaratıcı davranışları yalnızca bilimdeki ilerlemelerde çalışmalarda aramak yeterli

değildir. Kendi insanları arasında yaratıcı potansiyeli olanları seçmesini,

geliştirmesini ve desteklemesini en iyi bilen milletler, diğerleri yanında çok daha

avantajlı duruma sahip olabilirler. Kalkınmış toplumlar bu potansiyeli olan insanları

seçme, yetiştirme ve desteklemede sivil toplum kuruluşlarından çok iyi

yararlanmaktadırlar. Sivil toplum kuruluşları baskıcılığı, düşünce ve örgütlenme

kısıtlamalarını azaltarak yada ortadan kaldırarak bireysel yaratıcılığa uygun bir

sosyal ortam hazırlamaktadır.

STK’lar, bireylerin manevi ihtiyaçlarının karşılanmasında da önemli bir

varlık ve gelişme nedeni olarak görülmelidir. Bu sektörde çalışanlar ve bu sektörün

faaliyetlerinden yararlananlar, yaşam kalitesinde artış olduğunu ifade etmektedir. Bu

kuruluşlar insanlara anlamlı bir sosyal yaşam sunmaktadır. Önemine inandıkları bir

sebep uğrunda gönüllü kuruluşlar gönüllü olarak parasını ve zamanını ayırabilen

insanlarda sorumluluk duygusu gelişmektedir (Öner, www.stgp.org., 3).

Diğer taraftan STK’lar sayesinde bireyler işbölümü yapma, sevgi, hemcinsine

yakın olma, dayanışma, grup içinde benlik ve kendine saygı duygularını

gerçekleştirme, takdir edilme, belirli bir statü ve değer atfedilme, saygı, güven vb.

ihtiyaçlarını tatmin imkanına kavuşmaktadırlar. Toplumsal sorunlarla ilgilenmede

kendine güvenmeyen birey, STK’nın sağladığı daha enerjik, verimli ve yaratıcı bir

ortamla sorun çözme konusunda yüksek bir motivasyona kavuşmaktadır (Yıldırım,

2004, 91-92).

Page 40: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

33

2.2.4 Türkiye’de Sivil Toplum Kuruluşları

Bu kısımda, Osmanlı Devleti’nin son dönemleri de dikkate alınarak

Türkiye’de sivil toplum kuruluşlarının gelişimi incelenecektir.

2.2.4.1 Türkiye’de Sivil Toplum Kuruluşlarının Gelişimi

Bir vakıf imparatorluğu olarak da bilinen Osmanlı Devleti’nde sivil

oluşumlar olarak vakıflar; toprakların imar edilmesinden, açların ve yoksulların

doyurulmasına ve giydirilmesine kadar her alanda etkinlikler göstererek ciddi işlevler

görmüşlerdir. Modern anlamda birer sivil toplum kuruluşu olarak değerlendirilmeyen

bu oluşumlar modern anlamda sosyal güvenliğin oluşmasında, toplum içinde

fakirlerin, açların, yolda kalmışların, yetimlerin, kimsesizlerin barındırılması,

giydirilmesi ve doyurulmasında devletin hizmet görmediği alanlarda hizmetler

üstlenmede önemli görevler başarmışlardır (Uslu, 1997: 317-317).

19. yüzyılın başlarından itibaren ön plana çıkan batıya açılma eğilimi ile ilk

kez 1847’de Osmanlı’da bireysel girişim örneği olarak vatandaşların ‘arz-ı hal’

(dilekçe) yazarak hükümete bizzat başvurabilmesi, temsili hükümet fikrinin kabul

edilerek hem yerel, hem de imparatorluk çapında yasama organlarının hayata

geçirilmesi, 2. Meşrutiyetle siyasi partilerin kurulması, 19. yüzyıl sonlarına doğru

özellikle yer altı örgütleri olarak ortaya çıkan siyasi dernekler vb. gelişmeler sivil

toplum kuruluşlarının örgütlenmesini ve gelişmesini hazırlamıştır (Kalaycıoğlu,

1998: 114-115).

1860’lı yıllar yalnızca genel anlamda dernekleşme açısından değil basın,

kamuoyu, siyasal muhalefet, yönetimin yeniden yapılanması gibi konular açısından

yeni bir başlangıçtır. Kırım Savaşı’nın hemen arkasından 13 Şubat 1856 tarihinde

müttefik devletlerin hekimleri, “İstanbul Tıp Derneği” adıyla bir dernek

kurmuşlardır. Daha sonra padişahtan alınan irade ile bu dernek “Cemiyet-i Tıbbiyeyi

Şahane” adını almışlardır. Bir süre sonra “Cemiyet-i İlmiye-i Osmaniye” ilk

Müslüman Türk derneği ve etkinlikleri günümüzde de sürdüren “Cemiyet-i

Tedrisiye-i İslamiye” (Daruşşafaka) padişahtan izin alınarak kurulmuşlardır (Önal,

2000: 37). 1901 tarihli Fransız dernekler kanunundan esinlenerek 16 Ağustos 1909

tarihinde Cemiyetler Kanunu çıkarılmış ve dernek türünde örgütlenmeler kanuni bir

Page 41: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

34

temele kavuşturulmuştur. II. Meşrutiyet’in ilanından sonra henüz Cemiyetler

Kanun’u çıkmadan, onlarca dernek kurulmuştur (Önal, 2000: 38).

Cumhuriyet’in kurulmasından günümüze gelen süreçte sivil toplum

kuruluşlarıyla ilgili gelişim sürecini üç ayrı tarihsel dönemde ele alabiliriz. Bunlar:

1923-1950 yılları arasındaki tek partili siyasi yapının olduğu dönem, 1950-1980 çok

partili siyasi hayata geçiş ve sonrası dönem ve nihayetinde 1980’den sonraki

dönemdir.

1923-1930’lı yıllarda, çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşma amacıyla

yürütülen inşa edici politikalar ve daha sonraki süreçteki parti-devlet bütünleşmesi

neticesinde devletçi elitin öngörmediği alternatif hiçbir sosyal oluşumun devam

etmesi söz konusu olmamıştır (Çaha, 1999: 77-78).

1950 yılında başlayan çok partili dönem tek parti dönemindeki yasaklanmış

durumda olan sivil toplum unsurlarının tekrar sahneye çıktığı görülmektedir. Gün

yüzüne çıkan sivil toplum unsurlarının başında dini gruplar, işveren kesimi işçi

sendikaları, köylü gruplar, farklılaşan medya gibi unsurlar gelmekteydi. Bu dönemde

meydana gelen üç askeri darbeye rağmen sivil toplum etkinlikleri kesintilerle devam

etmiştir (Çaha, 1999: 78).

1980’den sonraki dönemde ise, ülkemizde ağırlıklı olarak gündeme sokulan

iki kavramdan birisi sivil toplum diğeri ise liberalizm olmuştur. Merkez sağdaki

partilerin programları ve politikalarında dikkati devletten topluma kaydırması,

özelleştirme, yetki devri, belediyelere fon aktarımı, pazar ekonomisinin ön plana

çıkması gibi konular sivil toplum cephesine kazanımlar getirmiştir. Devlete yüklenen

fonksiyonların adalet, savunma ve güvenlik gibi alanlarla sınırlı kalması düşüncesi

bu dönemde yaygın olarak tartışılmaya başladı. Hava kirliliği, sağlık, turizm, çevre,

insan hakları, dini haklar, etnik haklar ve kadın hakları gibi toplumun belirli

gruplarını ilgilendiren spesifik konular üzerinde tartışılmaya ve bu konularla ilgili

talepler etrafında siyaset yapılmaya başlandı. Bu kavramların çoğu, devlet katında

değil, toplum katında ve toplumsal gruplar tarafından gündeme getirilmiştir.

Konuların her birini savunan bir sosyal grup gelişmiş ve kendi alanında devlet

üzerinde etkin olmaya, devletten bir takım haklar koparmaya ve devlet politikalarını

etkilemeye başlamıştır (Çaha, 1999: 79-80).

Page 42: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

35

2.2.4.2. Türkiye’deki Sivil Toplum Kuruluşlarının Sorunları

STK’larının önündeki en büyük engellerden biri olan yasalardan kaynaklanan

sorunlar Avrupa Birliği ile uyum çalışmaları neticesinde büyük oranda giderilmiştir.

1 Ocak 2002’de yürürlüğe giren Yeni Medeni Kanun ve 23 Kasım 2004’de yürürlüğe

giren Yeni Dernekler Kanunu ile STK’lar açısından yasak ve kısıtlayıcı hükümler

büyük oranda kaldırılmıştır. Fakat Türkiye’de STK’ların karşı karşıya olduğu

sorunlar sadece mevzuat kaynaklı olanlar değildir. Türkiye'de sivil toplumun

niteliksel olarak gelişimi ve nihayetinde Sivil Toplum Kuruluşları (STK)’nın daha

etkin bir kapasiteyle katılımcı ve çoğulcu demokrasinin yaygınlaşmasına hizmet

edebilmeleri için çalışmalar yapan, sivil toplum alanında aktif rol alan gönüllülerin

oluşturduğu Sivil Toplum Geliştirme Merkezi Derneği’nin (STGM), Yaşama Dair

Vakfa hazırlattığı Ekim 2005 tarihli “Sivil Toplum Kuruluşları: İhtiyaçlar ve

Sınırlılıklar” başlıklı raporu Türkiye’deki STK’ların mevcut durumunu, ihtiyaç ve

beklentilerini konu almıştır. STK’larının yöneticileri, temsilcileri, üyeleri ve

gönüllüleri ile yapılmış olan kapsamlı bire bir görüşmeler ve odak grup toplantıları

yoluyla elde edilen verilere dayanan rapor ekseninde Türkiye’de STK’larının

karşılaştığı sorunları şu şekilde sınıflandırabiliriz:

A. Altyapı sorunları;

• Ekonomik yetersizlik ve kaynak yaratamama

• İdari eksiklik ve yetersizlik

• Nitelikli ve yetkin insan kaynağının eksikliği

• Kurumsallaşma düzeyinin düşüklüğü ve kurum kültürünün sınırlılığı

• Yazılı kültürün, arşivlemenin, dokümantasyonun ve raporlamanın eksikliği

B. Gönüllü Ağlar / Kadrolar / Üyeler;

• Üyelerin ve gönüllülerin “sorumluluk” eksikliği

• Nitelik sahibi yetkin kadroların ve üyelerin eksikliği

• STK’ların kendi içlerinde ve birbirleri arasında etkin iletişim ve sosyal

• ağların eksikliği

Page 43: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

36

• STK’ların ya gereğinden az profesyonel nitelikler taşıması ya da tersine

gereğinden öte profesyonelleşme eğilimleri taşıması.

C. Devletle Olan ilişkiler

• Particilik ve patronaj ilişkileri

• Devletin önyargıları ve cesaret kırıcılığı

• Yerel ve merkezi hükümet kuruluşları arasındaki farklılıklar

D. Sivil Toplum Kuruluşlarının Örgüt içi ilişkileri

• Kişisel çatışmalar

• İletişim aksaklıkları

• Politik mücadeleler ve anlaşmazlıklar

• Bilgi ve bilgi aktarımındaki eksiklikler

• Süreklilik sorunu

• Üyeler arsında sosyal ve kişisel ilişkilerin zayıflığı

• Gönüllülerin yönlendirilmememsi

• Kurumsal ve idari süreçlerin düzensizliği

E. Sivil Toplum Kuruluşlarının Birbirleriyle Olan ilişkileri

• Diğer STK’lar ile etkin ortaklık ve ağ kurma eksikliği

• Demokratik kültür eksikliği

• Benmerkezcilik ve kariyerizm eğilimleri

• STK’lar arasındaki rekabetin olumsuz etkileri

F. Hedef Gruplarla Ve Toplumla İlişkiler

• Tanıtım faaliyetlerinin yetersizliği

• İletişim kanallarının ve mekanizmalarının olmaması

• STK’ların hiyerarşik örgütsel yapısı

• Hedef grupların ilgisizliği ve önyargıları

• İletişim araçları geliştirememe

Page 44: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

37

• Uzun vadeli amaçlar gütmek ve sonuç yönelimli stratejik planlama yerine

gündelik, dar ve kısa vadeli politikalara öncelik verme

• Yerel ve ulusal medya gibi dış araçları kullanma yeteneğinde eksiklik

• Hedef grupların ve genel olarak toplumun STK’ların ana stratejilerinin ve

kararlarının desteklenip desteklenmediğine dair bilgi edinme ve etkileşim

kurma mekanizmalarının eksikligi

G. Medyayla Olan İlişkiler

• Medyanın bağımlı yapısı

• Olayların medya tarafından popüler kılınarak, şaşırtıcı ve eğlendirici hale

getirilip vurgulanması ve böylelikle basitleştirilmesi,

• STK’ların, temsil ettikleri sorunlar yerine kendi kuruluşlarının medyada yer

almasından memnun olması

H. Sivil Toplum Kuruluşlarının “Sivil Toplum” Kavramsallaştırmaları

• Sivil toplumun, sivil toplum kuruluşları ile özdeşleştirilmesi

• Kurulusun kendisinin, sivil toplumun sorunlarının ve çıkarlarının önüne

geçmesi

• Lobi faaliyetlerine yönelik olumsuz bakış, lobi faaliyetlerini, haksız talepleri

haklı çıkarma girişimi olarak algılamak

2.2.4.2.1. Sivil Toplum Kuruluşlarının Altyapıdan Kaynaklanan Sorunları

Türkiye’deki STK’ların karşı karşıya kaldığı en önemli sorunlarından

birtanesi şüphesiz ekonomik yetersizlik ve kaynak yaratamama sorunudur. STK’ların

önemli bir kısmı temel giderlerini karşılamakta bile güçlükler yaşamaktadırlar.

Ekonomik yetersizliğe ek ve bununla ilişkili olarak ikinci önemli altyapı sorunu

teknik yetersizlik olarak görünmektedir. Pek çok STK faks makinesi, bilgisayar,

yazıcı, internet erişimi, toplantı masası, toplantı salonu, görsel, işitsel sistemler ve ses

sistemleri gibi ekipmanlardan yoksundur. Altyapı konusunda diğer önemli sorun ise

daha iyi örgütlenmeyi, idari işlerin düzgün biçimde yürütülmesini ve daha önemlisi

yeni faaliyetler ve projeler geliştirmeyi sağlayacak entelektüel ve teknik donanıma

Page 45: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

38

sahip nitelikli insan kaynağının eksikliğidir. Diğer alt yapısal eksikliklerle beraber

kurumsal kültür ve yazılı kültürün eksikliği de STK’ların kurumsal varlığını devam

ettirebilmelerinin önündeki en önemli engellerdir.

2.2.4.2.2. Devletle Olan İlişkileri ve Sorunları

Son yıllarda özellikle AB uyum çalışmaları bağlamında getirilen yeni

düzenlemelerle hareket alanı genişleyen Türkiye’deki STK’lar için devlete karşı

özerkliklerini koruyabilecekleri bağımsız bir sivil çevrenin oluşumu henüz tam

olarak gerçekleşmemiştir. Devlet-sivil toplum ilişkilerinin demokratikleşmesi

açısından devlet ve hükümet organlarının STK’lara aynı mesafede yaklaşan bir

algılamaya sahip olması ve devlet-sivil toplum arası karşılıklı güvene dayalı bir

ilişkinin kurulması zorunludur.

2.2.4.2.3. Örgüt içi İlişkilerdeki Sorunları

STK’larda üyelerin kişisel istek ve beklentilerinin STK amaçları ile çatışması

Türkiye’deki STK’ların örgüt içi sorunlarından en önemli olanlarındandır. Örgüt içi

tartışmacı demokratik kültür eksikliği, üyeleri örgüt ile ilgili alınan karar

mekanizmasının dışında bırakırken, STK’larda yöneticilik yapmak da prestijin yanı

sıra ekonomik, politik birçok kişisel fayda olanağı sunan zemin olarak algılanmıştır.

Pek çok STK’da kuruluşun ilgili birimleri ve üyeler arasında etkili bir iletişim ağının

kurulamaması yüzünden üyeler örgüt gündeminden ve faaliyetlerinden uzak

kalmışlardır. Görev dağılımının dengeli bir biçimde yapılmaması ve eski ve yeni

yönetimler arasında iletişim eksiklikleri sivil toplum kuruluşlarındaki süreklilik

sorununu ortaya çıkarmaktadır. Öte yandan bazı STK’lar asıl amaçları ve hedefleri

dışında olan pek çok faaliyet organize etmekle gereğinden fazla ilgilenmektedir. Bu

durumda enerji bu eğlence faaliyetleri için harcanmakta ve etkinliklerin kendisi

kuruluşun ana hedefi haline gelmektedir.

Page 46: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

39

2.2.4.2.4. Birbirleri, Toplum ve Medya ile İlişkileri ve Sorun Alanları

Türkiye’de STK’lar arası mevcut ilişkiler genel olarak kurumsal yapılara

bağlı olmaktan ziyade STK’ların yöneticilerinin kişisel ilişkilerine dayanmaktadır.

STK’ların pek çoğu sivil toplum alanında gerçekleşen faaliyetlerden, yaşanan

gelişmelerden habersiz olarak kendi sınırlı dünyalarında yaşamaktadırlar. Aynı

alanda faaliyet gösteren STK’lar bile karşılaştıkları ortak sorunlara karşı işbirliği

yapmayı başaramamaktadırlar. Demokratik kültür eksikliği; bazı istisnai kadın, çevre

ve insan hakları örgütlerinin gerçekleştirdiği ittifaklar ve kimi konjonktürel olaylar

dışında Türkiye’deki STK’lar arası hakim olan bu zayıf ilişkilerin altında yatan temel

neden olarak gösterilmektedir.

STK’ların kendilerini, amaçlarını ve faaliyetlerini sunma konusunda başarılı

olamayışları, gönüllülerin ve hedef grupların taleplerinin ve önerilerinin genellikle

göz önünde tutulmayışı, hedef grupların STK’ların faaliyetlerine katılma

konusundaki ilgisizlikleri, STK yönetiminde stratejik planlama yerine gündelik, dar

kapsamlı ve kısa vadeli politikaların yer alması STK’larının hedef gruplarla ve

toplumla iyi organize edilmiş bir ilişki kurmasının önündeki engellere yol açan temel

sorunlar olarak sayılabilir.

STK medya ilişkileri bağlamında; medyanın bağımlı yapısı, olayların medya

tarafından popüler kılınarak şaşırtıcı ve eğlendirici hale getirilerek hafifsenmesi,

STK’ların temsil ettikleri sorunlar yerine kendi kuruluşlarının medyada yer

almasından memnun olması, STK’ların medya ile etkin ilişkiler geliştirmesinin

önündeki temel neden ve engeller olarak değerlendirilmektedir.

2.2.4.3 Türkiye’de Sivil Toplum Kuruluşlarıyla İlgili Bazı İstatistiksel Veriler

1980 ve 1990’larda Türkiye’de sivil toplum kuruluşlarında sayısal olarak

ciddi anlamda bir artış gözlenmiştir. 1938 yılında 205 dernek mevcut iken 1961

Anayasa’sı sonrası bu sayı 41.000’i geçmiştir. 1983’te bu sayı 53.706’ya ulaşmıştır.

1991 yılına gelindiğinde 45.950 dernek 3,5 milyon üyesiyle faaliyet gösterir duruma

gelmiştir (Aktel, 2003: 178). İçişleri Bakanlığı Dernekler Masası’nda 77.012 dernek

Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bağlı 4200 vakıf ve diğer ağlardan yaklaşık 10.000

kuruluş baz alınırsa, ülkemizde her STK’ya 753 kişi düşmektedir. (2000 nüfus

Page 47: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

40

sayımı resmi verisi olarak 67,8 milyon baz alınmıştır.) Bir başka deyişle, her 1000

kişiye 1,3 STK düşmektedir. Yine Tarih Vakfı tarafından 1996 yılında yapılan bir

araştırmaya göre, bu oran STK başına 968 kişi idi. Nüfus artışı da dikkate alınınca

ülkemizdeki STK örgütlülüğünün yaygınlaşmakta olduğu kolayca görülmektedir.

Türkiye’de sivil toplum kuruluşlarına yönelik araştırma ve çalışmalar az

olmakla birlikte son dönemde Türkiye Çevre Vakfı tarafından Avrupa Birliği ile

işbirliği yapılarak hazırlanan ve yayımlanan dernek ve vakıf rehberi yaklaşık 600

sivil toplum kuruluşunu tanıtmaktadır. Yapılan uygulama ve proje sonuçlarına göre

ankete cevap veren kuruluşların 399’u vakıf ve dernek şeklindeki kuruluşlardır. Bu

kuruluşların birinci öncelikli ele aldıkları konu “eğitim”, daha sonra ise sırayla

“çevre”, “kültür”, “sağlık” ve en az işaretlenen ise “gençlik” ve “kadın” konularıdır.

Bu kuruluşlar sırasıyla eğitim, kamuoyunu aydınlatma, burs verme, hayır işleri,

sosyal yardım, sağlık, hastane işletmesi, üniversiteye destek, kütüphanecilik, festival

organizasyonu, aile planlaması, mülteciler, tüketici şikayetleri vb. alanlarda

çalışmalar yapmaktadırlar. Araştırma bulgularında; kurulan sivil toplum

kuruluşlarının çoğunluğunun 1980 sonrasına ait olduğu belirtilirken, bu kuruluşların

en önemli sorunlarının yeterli finans bulamama, yer-mekan, araç-gereç yetersizliği

ve bürokrasi olduğu ortaya çıkmaktadır (Aktel, 2003: 179).

1997 yılında Friedrich Ebert Vakfı’nın mali desteğinde hazırlanan

“Türkiye’de Önde Gelen STK” çalışması neticesinde 1996 yılı verilerine göre bazı

sonuçlara ulaşılmıştır (Boratav, 2001: 313). Türkiye genelinde 64.808 adet sivil

toplum kuruluşunun 60.724’ü dernek, 2.424’ü vakıf, 210’u sendika, 1.080’i oda,

293’ü kooperatif, 61’i yurttaş girişimi, 19’u kültür amaçlı ticari kuruluştur. Bu sayı

içerisinden 1.804 adet kuruluş Türkiye’nin önde gelen sivil toplum kuruluşları olarak

belirlenmiştir. Genel olarak büyük illerde yoğunlaşan 1804 sivil toplum

kuruluşundan 698 tanesi İstanbul (yüzde 38.7), 477’si Ankara (yüzde 26.4) ve 195

tanesi İzmir’de (yüzde 10.8) faaliyet göstermektedir.Kuruluş tarihlerine bakıldığında,

32 tanesi (yüzde 1.8) 1863-1923 yılları arasında, 202 tanesi (yüzde 11.2) 1924-1960

yılları arasında, 362 tanesi (yüzde 20.1) 1961-1980 dönemi içerinde ve 1208 tanesi

(yüzde 67) ise 1981-1996 dönemi içerisinde faaliyete başlamıştır. Son dönemdeki

oranın yüksek olmasının nedeninin 1980’den sonra derneklerin yeniden kurulmasına

yönelik yasal düzenlemeler olduğu belirtilmektedir. Sivil toplum kuruluşlarının

Page 48: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

41

kuruluş amaçları on beş farklı gruba ayrılmıştır. 1804 sivil toplum kuruluşu temel

alındığında, 238 tanesinde (yüzde 13.2) kültürel, 113 tanesinde (yüzde 6.3) sanatsal,

33 tanesinde (yüzde 1.8) dinsel, 44 tanesinde (yüzde 2.4) politik, 212 tanesinde

(yüzde 11.8) sağlık, 178 tanesinde (yüzde 9.9) çevre, 247 tanesinde (yüzde 13.7)

eğitim, 241 tanesinde (yüzde 13.4) ekonomi, 409 tanesinde (yüzde 22.7) dayanışma,

88 tanesinde (yüzde 4.9) bilimsel, 110 tanesinde (yüzde 6.1) spor ve hobi, 110

tanesinde (yüzde 6.1) kadın ve çocuk üzerine, 88 tanesinde 110 tanesinde (yüzde 4.9)

konut, 53 tanesinde (yüzde 2.9) iletişim amaçlı faaliyetlerin gerçekleştiği ortaya

çıkmıştır. 1804 sivil toplum kuruluşunun yüzde 40.4’ünün yurtdışındaki sivil toplum

kuruluşları ile ilişkilerinin olduğu ortaya çıkmıştır. 1804 sivil toplum kuruluşunda

gönüllü çalışan sayısı ortalamaları, derneklerde 89, vakıflarda 50, odalarda 57,

kooperatiflerde 23, yurttaş girişimlerinde 80 olarak verilmiştir. Tam zamanlı olarak

çalışan sayısının ortalaması ise, derneklerde 5, vakıflarda 7, sendikalarda 29,

odalarda 18, kooperatifler 94, yurttaş girişimlerinde ise 0 olarak verilmektedir. Aynı

grup içerisinde yarı zamanlı çalışanların ortalaması ise, derneklerde 1, vakıflarda 1,

sendikalarda 7, odalarda 2, kooperatiflerde 0, yurttaş girişimlerinde ise 0

verilmektedir. Proje esaslı çalışanların ortalaması ise, derneklerde 0, vakıflarda 2,

sendika ve odalarda 0, kooperatiflerde 2, yurttaş girişimlerinde 2 olarak verilmiştir.

Ücretli ortalama çalışan sayısı ise, derneklerde 8, vakıflarda 12, sendikalarda 38,

odalarda 20, kooperatiflerde 97, yurttaş girişimlerinde ise 2 olarak verilmektedir.

Önde gelen 1.804 sivil toplum kuruluşunun 1.757 tanesinde (yüzde 97.4) iletişim,

885 tanesinde (yüzde 49.1) bilgi işlem, 325 tanesinde (yüzde 18.0) televizyon ve

video, 46 tanesinde (yüzde 2.6) görsel ve işitsel donanım, 137 tanesinde (yüzde 7.6)

sunuş, 429 tanesinde de (yüzde 23.8) yazım-çoğaltım teknik donanımı mevcuttur.

Önde gelen sivil toplum kuruluşlarının yüzde 75.3’ü aidat yoluyla, yüzde 72.2’si

bağış yoluyla, yüzde 11.4’ü iştirak yoluyla, yüzde 13.9’u gayrimenkul yoluyla, yüzde

29.5’i mali yatırım yoluyla, yüzde 20.3’ü yayın yoluyla, yüzde 9.7’si proje yoluyla,

yüzde 18.5’i piyango ve konser yoluyla, yüzde 16.5’i kurs, eğitim yoluyla gelir elde

etmektedir.

STK rehberi güncelleme projesi bilgi formu’ndan edinilen bilgilere göre

(www.stkrehberi.org); rehberde yer alan 3.178 kuruluş, merkezlerinin bulunduğu

illere göre gruplandığında, bunlardan 686’sının (yüzde 22) İstanbul’da, 480’inin

Page 49: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

42

(yüzde 15) Ankara’da, 264’ünün (yüzde 8) İzmir’de, geri kalan 1.748’inin (yüzde

55) de diğer illerde olduğu görülmektedir. 1996 Rehberi ile kıyaslandığında,

yukarıdaki yüzdelerin sırasıyla İstanbul’da yüzde 39, Ankara’da yüzde 25, İzmir’de

yüzde 11, diğer illerde yüzde 25 olduğunu anımsarsak, bu kez rehberin ağırlıklı

olarak üç büyük ilin dışına çıktığı söylenebilir. Bu kuruluşlardan 1.763’ü (yüzde 55)

dernek, 490’ı (yüzde 15) vakıf, 43’ü (yüzde 1) sendika, 389’u (yüzde 12) meslek

odası, 217’si (yüzde 7) kooperatif, 104’ü (yüzde 3) sanayi ya da ticaret odası, 30’u

(yüzde 1) inisiyatif-platform benzeri yurttaş girişimleridir. Yurt çapındaki 3178

kuruluştan 422 tanesi (yüzde 12) mahalli, 1541 tanesi (yüzde 43) il bazında, 451

tanesi (yüzde 13) bölgesel, 908 tanesi (yüzde 25) ulusal, 247 tanesi (yüzde 7)

uluslararası aktivitede bulunduklarını beyan etmişlerdir. 1996 Rehberi verileriyle

kıyaslandığında, yerel ölçekte çalışan kuruluş sayısında (537 adet - yüzde 31) ve

uluslararası ölçekte çalışan kuruluş sayısında (13 adet - yüzde 1) artış görülmektedir.

Bilgi veren kuruluşların 434 tanesinin kuruluş tarihi 1960 öncesi, 188 tanesinin

kuruluşu 1961-1970 arası, 201 tanesinin kuruluşu 1971-1980 arası, 398 tanesinin

kuruluşu 1981-1990 arası, 581 tanesinin kuruluşu 1991-1996 arası, 365 tanesinin

kuruluşu 1996-1999 arası, 120 tanesinin kuruluşu da 2000 yılı sonrasıdır. Yine

kuruluşların yönetim kurullarında yüzde 12,4 oranında kadın yönetim kurulu üyeleri

ve yüzde 16,8 oranında kadın başkanlar görev yapmaktadır.Yönetim kurullarındaki

üyelerin eğitimleri dikkate alındığında, üniversite ve yüksekokul mezunu olanların

ağırlığı göze çarpmaktadır. Bu oran derneklerde yüzde 57,4, vakıflarda yüzde 73,9,

sendikalarda yüzde 44,9, meslek odalarında yüzde 50,4, kooperatiflerde yüzde 33,5,

sanayi ve ticaret odalarında yüzde 41,9, sivil platformlarda yüzde 79’dur.

Örgütlenme biçimine bakıldığında 3.178 kuruluşun 683 tanesinin (yüzde 21,5)

şubeleri, 356 tanesinin (yüzde 11,2) temsilciliği, 190 tanesinin de (yüzde 6) irtibat

büroları bulunmaktadır. Şubeleşme en çok yüzde 45,2 oranla sendikalarda,

temsilcilikler ise yüzde 41.9 oranla yine en çok sendikalarda görülmektedir. 191

dernek, 34 vakıf, 67 sendika, 26 meslek odası, 11 sanayi ve ticaret odası

yurtdışındaki benzer kuruluşlara üye iken; 171 dernek, 69 vakıf, 21 sendika, 18

meslek odası yurtdışı kuruluşlar ile işbirliği yapmaktadır. 1996 verileriyle

kıyaslandığında, yurtdışı üyelik ya da işbirliğinde artış görülmemektedir. 1996 yılı

verilerinde toplam kuruluşların 454 tanesi (yüzde 26) yurtdışı ile ilişki içindeyken

Page 50: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

43

günümüzde 329 tanesi (yüzde 10,3) ilişki içindedir. 3178 kuruluşun 1.315 tanesi

(yüzde 41,5) yayın çıkarmaktadır. 370 kuruluş (184 dernek, 43 vakıf, 6 sendika, 53

meslek odası, 31 kooperatif, 12 sanayi ve ticaret odası, 41 diğer tür kuruluş) gazete

yayımlarken; 617 kuruluş (271 dernek, 83 vakıf, 2 sendika, 108 meslek odası, 90

kooperatif, 25 sanayi ve ticaret odası, 38 diğer tür kuruluş) dergi yayımlamaktadır.

Gazete, dergi, bülten ve benzeri türlerle beraber kuruluşlar toplam 2.543 adet süreli

yayın çıkarmaktadırlar. 1996 verilerinde toplam 722 yayın olduğu dikkate alınırsa,

kuruluşların yayın aktivitelerinde oldukça büyük bir yoğunlaşma görülmektedir.

2.543 adet süreli yayının 8 tanesi günlük, 27 tanesi haftalık, 12 tanesi iki haftalık,

364 tanesi aylık, 148 tanesi iki aylık, 316 tanesi üç aylık, 30 tanesi dört aylık, 81

tanesi 6 aylık, 143 tanesi de yıllıktır. Bilgi veren kuruluşların 3.059 tanesi telefon,

2.317 tanesi faks, 1.742 tanesi (yüzde 54,8) elektronik haberleşme yolunu

kullanmakta ve 1.258 tanesinin (yüzde 39,5) web sitesi bulunmaktadır. 1996

verilerinde elektronik posta kullanan kuruluş sayısı yalnızca 59 (yüzde 3) iken,

şimdiki oran teknolojinin kullanımının ne boyutta yaygınlaştığını göstermek

açısından dikkat çekicidir. 772 kuruluşun sosyal tesis ve işletmeye sahip olduğu

tespit edilmiştir. Bunlardan 342 tanesinin (yüzde 10,7) sosyal tesisi, 344 tanesinin

(yüzde 10,8) ticari işletmesi ve 86 tanesinin de (yüzde 2,7) işletme tesisi vardır.

Sahip olunan ticari işletmeler genellikle lokal (86 tane), eğitim merkezi (18 tane),

kafe (11 tane), yayın işletmesi (17 tane), lokanta (14 tane), sağlık tesisi (9 tane), okul

(9 tane), yurt (7 tane) ve diğerleri olarak sıralanmaktadır. Sahip olunan sosyal tesisler

ise lokal (134 tane), eğitim merkezi (32 tane) dinlenme tesisi (22 tane), çayevi (12

tane), kitaplık (29 tane), kültür tesisi (18 tane), misafirhane (22 tane), spor tesisi (18

tane), gösteri salonu (49 tane) ve diğerleri olarak sıralanmaktadır.

2.3. Yönetişim Çerçevesinde Sivil Toplum Kuruluşlarının Değişen Rolü

2.3.1 Baskı Unsuru Olmaktan Ortaklığa

1970’lerin ikinci yansırından itibaren soğuk savaşın son bulması ile birlikte

tek kutuplu yeni dünya konjonktürünün oluşması ve dünya ekonomisinin krize

girmesi sonucu Keynesci yaklaşım yerine dünya gündemine oturan neoliberal

yaklaşım; özellikle 1970'li yıllara kadar otorite karşısında baskı unsuru olma

Page 51: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

44

işlevlerini etkin bir şekilde gerçekleştiren STK’lar için yeni bir sürecin başlangıcı

olmuştur. Bu süreçte STK'lann baskı grubu olma rolünden önemli ölçüde

uzaklaşması söz konusu olmuştur. 1970'li yılların konjonktürel özelliklerinin de

yardımıyla daha çok sınıf mücadelelerini önceleyen ve baskı grubu olarak etkili

olmaya çalışan bazı STK'lar özellikle 1990'lı yıllardan itibaren farklı bir bakış

açısıyla ele alınmaktadır. Bu bağlamda örneğin sürdürülebilir insanca kalkınmanın,

bireylerin kaynaklar ve karar verme süreci üzerinde etkili olacak şekilde

bilinçlenip demokratik kurumları güçlendirmeleriyle, diğer bir deyişle sivil

toplumun oluşturulmasıyla mümkün olabileceği düşüncesine ulaşılmıştır.

Bireylerin kendilerini etkileyen kararlara katılımını sağlamak üzere STK'ların

devlet ile iş birliği yapmasına ihtiyaç duyulduğu vurgulanmaktadır (Farrington,

1993: 67).

STK'larının kamusal hizmetlerin üretilmesinde oynayacakları rollere geniş

yer veren ve bu kuruluşların gücünü dile getiren belgeler 1990'lı yıllarda ivme

kazanmıştır. Örneğin Paris Şartı'nda STK'lara ilişkin hükümler ile STK'lann,

toplumsal grupların ve bireylerin Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Komisyonu

(AGİK) amaçlarının gerçekleştirilmesinde oynadıkları önemli rol

vurgulanmaktadır (AGİK, 1997: 5). Dünya Çevre Zirvesi'nin uygulama planı

olan Gündem 21 'de de benzer bir biçimde, STK'lara, "Etkin Grupların

Rollerinin Güçlendirilmesi" başlığı altında yer vererek; sürekli ve dengeli

kalkınma için katılımcı demokrasinin gerekliliği ve bu bağlamda STK'lann hayati

öneme sahip oldukları vurgulanmıştır. Benzer şekilde artık birçok uluslar arası

platformlarda günümüzde, STK'ların uluslararası düzeyde yoksulluk, eşitsiz

kalkınma, tükenen kaynaklar ve çevre sorunları başta olmak üzere pek çok

problemin çözümünde, ekonomi politikalarının belirlenmesinde eskisine göre

daha güçlü olduklarını ve uluslararası kuruluşlar, hükümetler ve özel sektör ile iş

birliği içinde global yönetimde yer almaları gerektiğini vurgulamaktadır (Acı,

2005: 29).

Page 52: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

45

2.3.2. Neoliberal Dönemde Sivil Toplum Kuruluşları: Üçüncü Sektör

Neoliberal yaklaşımlar ve bu yaklaşımlar doğrultusunda geliştirilen yeni

devlet anlayışının hâkim olmaya başladığı tarihsel süreç içerisinde STK'ların yeri

ve işlevlerindeki dönüşüme ilişkin değerlendirmeler üçüncü sektör kavramına

dayandırılmaktadır. Çünkü üçüncü sektör kavramı, söz konusu konjonktürde

STK'lann işlevlerindeki bu dönüşümün nedenlerini anlamak için anahtar

kavramdır ( Acı,2005:30). Bu durumun iki temel gerekçesi vardır. Bunlardan ilki,

sosyal devlet anlayışının yerini neoliberal yaklaşımların minimal devlet anlayışına

terketmesi sonucu kamusal alanda ortaya çıkan boşluğun üçüncü sektör aracılığı ile

dolduracağı iddiasıdır. İkincisi ise neoliberal yaklaşımların geliştirdikleri ve üçüncü

sektörün de katılımını gerektiren yönetişim anlayışının gerekçeleriyle ilgilidir.

Üçüncü sektör kavramı üzerinde tam bir uzlaşma bulunduğu söylenememekle bir-

likte, özellikle ABD başta olmak üzere uluslararası çevreler tarafından sıkça kulla-

nılan kavram, ulusal düzeyde birinci ve ikinci sektörleri etkilemek üzere bireylerin

mal varlığını, dinamizmini, etkinliğini ve yaratıcılığım gönüllü olarak kamusal

alana yönlendiren bağımsız vatandaşlar sektörü olarak tanımlanmaktadır. Burada

sözü edilen birinci sektör genel veya katma bütçeler ile belediyeler ve diğer kamu

bütçelerine bağlı kamu hizmetlerini yerine getiren kamu sektörünü, ikinci sektör

ise ekonomik gücün temelini oluşturan kâr amacı güden özel sektörü temsil

etmektedir. Üçüncü sektör ise bireylerin gönüllü olarak, kamusal alanı oluşturan

temel sosyal hizmetlerin gerçekleştirilmesine katılımım sağlayan vakıf, dernek,

sivil inisiyatifler gibi STK'lardan oluşmaktadır. Üçüncü sektörü, günümüz

ekonomilerinin en önemli unsuru olarak gören değerlendirmelere göre,

neoliberal yaklaşımların çizdiği devlet anlayışı doğrultusunda kamusal alanda

üçüncü sektör, birinci ve ikinci sektöre göre daha önemli rol oynamaktadır. Buna

gerekçe olarak birinci sektörün siyasal iktidar, ikinci sektörün kâr amaçlı olmasına

karşılık üçüncü sektörün kamusal alana gönüllü katılım amaçlı olması gösteril-

mektedir. Çünkü üçüncü sektör, kamu ve özel sektörler arasında uyum

sağlanmasına çalışır, toplumda ortak çıkarları olan insanları bir araya getirip kamusal

alanda, dolayısıyla kamu sektörü üzerinde daha etkili olmak üzere örgütleyerek

bilinçli ve duyarlı bir kamuoyunun yaratılmasına katkıda bulunur.

Page 53: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

46

Bu bağlamda son yıllarda özellikle başta ABD olmak üzere uluslararası

çevrelerin, kamu sektörünün yetersiz kaldığı, etkin bir biçimde üretemediği

ancak gerek piyasanın ihtiyaçlarını karşılamak gerekse sosyal devlet anlayışının

terkedilmesi ile oluşan boşluğu doldurmak için yerine getirilmesi zorunlu olan

eğitim, sağlık gibi temel sosyal hizmetlerin gerçekleştirilmesinde üçüncü sektör

ile birlikte çalıştığı görülmektedir. Sosyoekonomik amaçlara ulaşmak için kamu

sektörü ile üçüncü sektör arasında yeni bir ortaklığı zorunlu kılan ve kamusal

hizmetler olarak kabul edilen yoksulların beslenmesi, temel sağlık hizmetlerinin

herkese ulaşması, genç nüfusun eğitimi, barınma sorununun çözümü ve çevre

konusunda acil önceliklerin giderilmesi meseleleri özellikle Dünya Bankası başta

olmak üzere uluslararası kuruluşların yaklaşık son yirmi beş yıldır sürekli

gündemde tuttukları konulardır. Bu bağlamda, son yıllarda uluslararası çevreler,

sosyal devlet anlayışının terkedilmesi ile oluşan boşluğu üçüncü sektörün

dolduracağı ileri sürülmektedir (Nelson, 1995: 70). Bu çerçevede özellikle sosyal

yardım ve hizmetlerin sunumunda STK’ların rolleri artmıştır. Türkiye’de de bu

dönüşüme ayak uydurmak için ciddi reformlar gerçekleştirilmiştir (Gül vd.,

2007:247). Aynı değerlendirmelere göre temel sosyal hizmetlerin

gerçekleştirilmesi sorununun, özel sektör için de öncelik taşıyan konular arasında

olduğu düşünülmektedir. Bu anlayışa göre kâr amacı güden özel sektör, kamusal

alanda doğrudan üretici olarak yer almaz, bu sahaya yönelik faaliyetlerini üçüncü

sektör aracılığıyla yapar. Dolayısıyla bu anlamda üçüncü sektör, özel sektörü

kamusal alanda örgütleyen sektör olarak da tanımlanmaktadır. Bu şekilde,

gönüllülük ve kar amacı gütmeden faaliyet gösteren STK’lar yerini özellikle 20.

yy.’ın son çeyreğinde profesyonel kadrolarla karlı alanlarda özel sektörün

örgütlediği kuruluşlara bırakmaya başlamıştır. Bu kuruluşlar için de artık amaç

kamu yararı değil kuruluş faydası olmuştur. Kuruluş faaliyetlerinin finansmanı

için yapılan faaliyetler yerine artık bizzat kar etmek önem taşımaktadır.

Özellikle 1990'lı yıllardan itibaren, eğitime yönelik harcamaların teknolojik

ilerlemeye yol açarak kârlılık, dolayısıyla iktisadî büyüme üzerinde olumlu

sonuçlar yaratması, özel sektörün, başta eğitim olmak üzere üçüncü sektör

faaliyetlerine önem vermesine yol açmıştır. Bu bağlamda özel sektörün, kendi çı-

karının da gereği olarak, genç nüfusa piyasa için en geçerli eğitimi vermek,

Page 54: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

47

piyasanın değişen koşullan içinde eğitimin içeriğinde ve yöntemlerinde hızlı ve

sürekli değişiklikler yapmak, çalışanlarına yaşam boyu hizmet içi eğitim imkânı

sağlamak zorunda olduğu ileri sürülmektedir. Bu görüşe göre uluslararası

rekabette eğitim, stratejik bir önem ve öncelik kazanmaktadır. Bu nedenle özel

sektör firmalarının, eğitim alanını, kamu görevi sayarak yalnızca kamu sektörünün

tekeline bırakmamaları gerekmektedir (Robinson, 1997: 67). Kamu kesimi

açısından ise eğitim, sağlık gibi temel sosyal hizmetlerin gerçekleştirilmesinde özel

sektörün vergilendirilme yoluna gidilmesi yerine özel sektörün üçüncü sektör

aracılığıyla bu hizmetleri yerine getirmesi yolu tercih edilmektedir. Bu bağlamda

kâr amacı güden özel sektörün eğitim sektörüne çekilebilmesi için teşvik edilmesi

gerektiği, bu amaçla özel kesime kâr amacı güttüğü alanlar için verilen teşviklerden

daha fazlasının vergi muafiyetleri şeklinde kâr amacı gütmeyen üçüncü sektör yani

kamusal alanlar için verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir ( Roelofs, 1995: 18

alıntılayan Acı, 2005: 31). Bu bağlamda gelişmiş ülkelere bakıldığında, pek çok

eğitim kurumunun, hastanenin ve diğer sosyal kurumların özel sektörün

örgütlediği STK'ların desteği altında çalıştıkları görülmektedir.

2.3.2.1. Yönetimin Paydaşı Olarak Sivil Toplum Kuruluşları

STK'lann yeri ve işlevlerindeki dönüşümle ilgili olarak üçüncü sektörü

anahtar kavram olarak gören değerlendirmelere göre bu durum, neoliberal

yaklaşımların yönetişim anlayışı ile ilgili gerekçelere de dayandırılmaktadır. Bu

gerekçeler içinde en göze çarpanı, özellikle Dünya Bankası ve BM başta olmak

üzere çeşitli uluslararası kuruluşlar tarafindan üçüncü sektörün kamu sektörü ve

özel sektörle birlikte yönetimde sorumluluğu paylaşacak aday kurumlar olarak

gündeme getirilmeleriyle ilişkilidir. Bu bağlamda iyi yönetimin başarısı ise kamu

sektörü, özel sektör ve STK'ların katılımcı ve çoğulcu bir toplum yapısı içinde

birlikte hareket ettiği bir yönetim yapısının varlığı ile ilişkilendirilmektedir.

Başka bir deyişle bu yönetim anlayışında kamusal alanda yönetimde etkinliğin

sağlanabilmesi için kamu kesimi dışında toplumun tüm kesimlerinin bu

alana katılımının gerçekleştirilmesi gerekmektedir.Bu bağlamda kamusal

alanda yönetimin esas aldığı temel sosyal hizmetlerin bölgeler arasında

Page 55: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

48

dengeli kalkınma ve sosyal adalet ile fırsat eşitliği ilkelerine uygun olarak

yerine getirilebilmesinin, katılımcı demokrasinin güçlendirilebilmesinin

artık sadece kamu kesiminin görevi olmadığı, özel sektörün ve STK'lar

aracılığıyla bireylerin doğrudan katılımlarından oluşan üçüncü bir sektörün

varlığı ile mümkün olabileceği ileri sürülmektedir (Fowler, 1996: 25).

2.3.2.2. Türkiye’de Yönetimin Paydaşı Olarak Sivil Toplum Kuruluşları

Yönetişim yaklaşımı ile merkezi yönetimin yetki ve otoritesini sivil toplum

örgütleri, yerel birimler ve özel sektörle paylaştığı, devletin otorite ve yaptırım

uygulamalarının olmadığı, paydaş aktörlerin etkileşim içerisinde olduğu şeffaf, hesap

verebilir, sorumlu, hukukun üstünlüğü ilkelerine dayalı katılımcı bir kamu yönetimi

anlayışı öngörülmektedir. Fakat Türk kamu yönetiminin genel olarak aşırı

merkeziyetçi ve seçkinci bir yapıya sahip olduğu da genel kabuldür. Bu yapı Osmanlı

zamanında yetki bakımından yerel olanın merkeze mutlak bağımlılığı şeklindeydi.

19.yy savunma amaçlı reformları da yine bu paralelde merkezin güçlendirilmesi

amacını taşımaktadır. Cumhuriyet döneminde de bu özelliğini koruyan Türk kamu

yönetiminde 1950 sonrası çok partili sisteme geçişle ve daha sonraki hızlı kentleşme

sürecinde merkez-yerel ilişkileri yeniden değerlendirilse de merkezin yerel

üzerindeki vesayeti devam etmiştir.

Avrupa ülkelerinde kamu yönetimi alanında 1980’li yıllarda yapılan

reformlara, Türkiye’de son yıllardaki akademik ve siyasal tartışmalara, AB üyeliğine

hazırlık sürecinde Katılım Ortaklığı Belgesi ve Ulusal Program kapsamında

gerçekleştirilen yasal düzenlemelere ve belli ölçüde uygulamaya bakıldığında

katılımcı ve saydam bir yönetimin gerekliliği birçok kesim tarafından

dillendirilmekte ve bu açıdan özellikle 1990 sonrası yönetişim bir model olarak

tartışılmakta ve yönetişim anlayışının önemli yansımaları görülmektedir. Yerel

düzeyde "sürdürülebilir kalkınma"ya yönelik katılımcı eylem planlaması süreci

niteliğindeki Yerel Gündem 21 de dünyada ve Türkiye'de sergilediği özellikleriyle,

21. yüzyılın demokratik "yerel yönetişim" anlayışını ifade etmektedir. Genel olarak,

Yerel Gündem 21 Programı kapsamında oluşturulan başlıca yerel yönetişim

mekanizmaları; kent konseyleri, çalışma grupları, kadın ve gençlik meclisleri,

Page 56: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

49

mahalle ölçekli katılımcı yapılar ve özel ilgi grupları kapsamındaki çocuklar, yaşlılar

ve engelliler platformlarından oluşmaktadır(www.la21turkey.net).Yerel yönetimlerin

meclislerinde kurulacak ihtisas komisyonu toplantılarına, kamu kurumu niteliğindeki

meslek kuruluşlarının, üniversitelerin, sendikaların, gündemdeki konularla ilgili sivil

toplum kurumlarının temsilcilerinin katılabilmesi ve görüş bildirebilmesi, yerel

yönetimlerin bu birimlere hizmet gördürebilmesi, halkın hizmetlerin sağlanmasına

gönüllü katılımının sağlanması ortaklaşa yönetim anlayışının türk kamu yönetimi

anlayışına yerleşmeye başladığını gösteren örneklerdir (Tekeli, 2007: 54). Örnek

olarak, İstanbul’da düzenlenen Habitat 2 konferansına sunulan Türkiye Ulusal

Raporunda ve Eylem Planında yönetişim modeli önerilmektedir. Bu bağlamda yerel

düzeyde çeşitli mesleki, profesyonel, gönüllü kuruluşların sayı ve etkinliklerinin

arttığı ve kent düzeyinde yönetimde söz sahibi olmak istedikleri bilinmektedir. Bu

çerçevede yönetişim yaklaşımı doğrultusunda yerel düzeyde bazı uygulamalar

bulunmaktadır: Bursa ve İzmir Belediyelerinde olduğu gibi bazı belediyelerde “kent

meclisleri”,”dayanışma konseyi”,”kent platformu” gibi isimler altında katılımcılığı

özendiren, bilgi akışını hızlandıran, saydamlığı amaçlayan yapıların oluştuğu

gözlemlenmektedir.

Bu bağlamda 2007-2013 dönemi için hazırlanmış Dokuzuncu Kalkınma Planı

Stratejisinin “temel ilkeler” bölümünde de; rekabetçi bir piyasa, etkin bir kamu

yönetimi ve demokratik bir sivil toplum gelişme sürecinde birbirini tamamlayan

kurumlar olarak işlev göreceği öngörülmektedir. Ayrıca beşeri gelişme ve sosyal

dayanışmanın güçlendirilmesi için sosyal ve ekonomik politikaların kültür

politikalarıyla birbirlerini desteklemeleri ve bu politikaların hayata geçirilmesinde

yerel yönetimlerin ve sivil toplum kuruluşlarının etkin katılımı sağlanacağı

belirtilmiştir.Yine Dokuzuncu Kalkınma Planı Stratejisi içerisinde bölgesel

gelişmenin sağlanması için; yerel kamu, özel ve sivil toplum kuruluşları arasındaki

işbirliği ve ortaklıkların destekleneceği, işbirliği ağlarının oluşturulması ve bu ağlar

vasıtasıyla iyi uygulama örnekleri başta olmak üzere bilgi alışverişinin özendirileceği

taahhüt edilmiştir.

İyi yönetişimin yerleşmesi açısından yeterli olarak görülmeyecek bu gibi

oluşumların olumlu gelişmeler olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer

taraftan AB’ye aday ülke olmanın zorlamasıyla yeniden gündeme gelen AKP

Page 57: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

50

hükümeti tarafından hazırlanan kamu yönetimi reform tasarısını da yönetişimi esas

alan bir tasarı olduğu gerçeğiyle bu bağlamda olumlu olarak değerlendirilebilecek

muhtemel gelişmeler arasında saymak gerekmektedir. Tasarıdaki yönetişim; sivil

toplum kuruluşlarının ve özel sektörün, karar almadan denetime kadar yönetimin her

aşamasına katılmasını ve dolayısıyla katılımcı yönetimi öngören bir kavramdır.

(Özer, 2005: 312) Yani, sivil toplumla devletin çeşitli kademelerinin iş birliğini

kolaylaştıracak nitelikler taşıyan bir yerinden yönetim mantığı vardır. Kamu

yönetimindeki temel yaklaşım eğer amaçlandığı biçimde uygulanabilirse; devletle

birey ve devlet ile toplum arasındaki ilişkilerin niteliğini değiştirecek olan bir öze

sahip olarak görünmektedir (Coşkun,2003:2). Fakat diğer taraftan; yeterli toplumsal

katılımın, etkileşimin ve uzlaşmanın sağlanması ile hazırlanmadığı öne sürülen

tasarı; (Gül, 2005: 48) yönetişim yaklaşımı çerçevesinde düzenlenen katılımcılık

ilkesi ile öngörüldüğü gibi demokratik nitelikte olmayan, sadece özel sektör ve sivil

toplum kuruluşlarının katılımının olduğu ve doğrudan halkın katılımını öngören

mekanizmalar öngörmediği gerekçeleriyle de eleştirilmektedir (Gül ve Özgür, 2004:

192).

Türkiye’de, AB’ye uyum kapsamında hazırlanan 5227 sayılı Kamu Yönetimi

Temel Kanunu’nda (KYTK) yerel yönetimlere ve STK’lara ilişkin düzenlemelere yer

verilmekte, katılımcı, saydam hesap verebilen, hizmetten yararlananların ihtiyaçlarını

dikkate alan hükümlerin yanı sıra özellikle kamu politikalarının belirlenmesinde

STK’ların görüşlerinin alınması gerekliliği önemle vurgulanmaktadır (Coşkun, 2004:

150-152). Bu çerçevede gerçekleştirilen yasal düzenlemelerde yer alan, STK- kamu

yönetimi ilişkileri ile ilgili hükümlerden bazıları şunlardır:

2.3.2.2.1. 5216 sayılı Büyükşeşir Belediye Kanunu Kapsamındaki Düzenlemeler

Sağlık merkezleri, hastaneler, gezici sağlık üniteleri ile yetişkinler, yaşlılar,

engelliler, kadınlar, gençler ve çocuklara yönelik her türlü sosyal ve kültürel

hizmetleri yürütmek, geliştirmek ve bu amaçla sosyal tesisler kurmak, meslek ve

beceri kazandırma kursları açmak, işletmek veya işlettirmek, bu hizmetleri

yürütürken üniversiteler, yüksek okullar, meslek liseleri, kamu kuruluşları ve sivil

Page 58: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

51

toplum örgütleri ile işbirliği yapmak büyükşehir belediyelerinin görevleri arasında

sayılmıştır (md. 7/v).

Büyükşehir belediyeleri için de ihtisas komisyonları kurulması öngörülmüş

ve bu komisyonlara sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin de oy hakkı olmaksızın

katılabilecekleri ve görüş bildirebilecekleri belirtilmiştir (md. 15).

Kamu yararı görülen konularda yurt içi ve yurt dışı kamu sektörü, özel sektör

ve sivil toplum örgütleriyle birlikte yapılan ortak hizmetler ve diğer proje giderleri

büyükşehir belediyelerini giderleri arasında gösterilmiştir (md. 24/n).

2.3.2.2.2. 5227 sayılı KYTK Kapsamındaki Düzenlemeler

Kanunda kamu kurum ve kuruluşlarının, toplumsal hayatı yakından

ilgilendiren temel kararların alınmasında ilgili kamu kurumu niteliğindeki meslek

kuruluşlarının ve sivil toplum örgütlerinin görüşlerinden yararlanacakları ve bu

suretle hem katılımın sağlanması hem de toplumsal ihtiyaç ve taleplere en uygun

kararların alınmasın mümkün olacağı belirtilmektedir (md.5/f).

Özellikle 1980’li yıllardan itibaren dünyada meydana gelen gelişmelerin

devletin rolünde önemli değişimlere neden olduğu, bu süreçte devletin doğrudan

hizmet üretmekten ziyade hizmetin üretilmesini kolaylaştırıcı önlemleri alan ve

düzenlemeleri yapan konuma çekildiği; devlet eliyle yürütülen bazı hizmetlerin

mahalli idareler, sivil toplum örgütleri ve özel sektör tarafından yerine getirilmeye

başlandığı belirtilerek, “Kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektör, kamu kurumu

niteliğindeki meslek kuruluşları ve sivil toplum örgütleri arasında iletişim ve

işbirliğini sağlayıcı mekanizmalar oluşturmak, hizmet ve işlev kapasitelerini

geliştirmek” merkezi idarenin genel yetkileri arasında sayılmaktadır (md. 6/d).

Yeni kamu yönetimi anlayışı doğrultusunda, Avrupa Yerel Yönetimler

Özerklik Şartına da uygun olarak, kamu hizmetlerinin en yakın yerde en uygun

yöntemle ve yönetim birimi tarafından yürütülmesi için “kamu hizmetlerinin daha

etkili ve verimli olarak yerine getirilebilmesi amacıyla, merkezi idare ile mahalli

idareler, kendilerine ait hizmetlerden kanunlarda öngörülenleri, ilgileri itibariyle

üniversitelere, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, hizmet birliklerine,

özel sektöre ve alanında uzmanlaşmış sivil toplum örgütlerine gördürebilir…”

Page 59: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

52

denilmektedir (md. 11). Bu düzenleme ile kamu hizmetlerinin yürütülüş biçiminin

çeşitlendirilerek zenginleştirildiği ifade edilmektedir.

Stratejik yönetim kapsamında “strateji geliştirme kurulları”nın kurulması

öngörülmektedir. Kurum ve kuruluşların strateji ve politikaları, kurum içi ve kurum

dışı ilgili tüm tarafları kapsayacak bir yaklaşım içinde iyi yönetişim ilkeleri

doğrultusunda oluşturularak, bu kurullarda konu ile ilgili bilim adamları, uzman

kişiler, kamu kurumu niteliğindeki meslek teşekkülleri ve sivil toplum örgütlerinin

temsilcilerinin görüşlerinden yararlanılacağı belirtilmektedir (md. 27).

2.3.2.2.3. 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu Kapsamındaki Düzenlemeler

İl özel idareleri için de ihtisas komisyonları oluşturularak; bu komisyonlara

kaymakamların, ildeki kamu kuruluşlarının amirlerinin, ildeki kamu kurumu

niteliğindeki meslek kuruluşlarının, üniversite ve sendikaların, gündemdeki konularla

ilgili köy ve mahalle muhtarlarının ve sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin, oy

hakkı olmaksızın kendi görev ve faaliyet alanlarına giren konuların görüşüldüğü

ihtisas komisyonu toplantılarına katılmaları ve görüş bildirmeleri öngörülmüştür

(md. 16).

Valilerin mahalli idareler genel seçimlerinden itibaren altı ay içinde;

kalkınma plan ve programları ile varsa bölge planına uygun olarak stratejik plan

hazırlamaları, stratejik planın varsa üniversiteler ve meslek odaları ile konuyla ilgili

sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınarak hazırlanması öngörülmektedir (md. 31).

Yine yurt içi ve yurt dışı kamu ve özel kesim ile sivil toplum örgütleriyle

birlikte yapılan ortak hizmetler ve diğer proje giderleri il özel idaresinin giderleri

arasında sayılmaktadır (md. 43/l).

İl özel idarelerinin, il genel meclisinin kararı üzerine yapacağı anlaşmaya

uygun olarak görev ve sorumluluk alanlarına giren konularda; Kamu kurumu

niteliğindeki meslek kuruluşları, dernekler, vakıflar ve meslek odaları ile ortak

hizmet projeleri gerçekleştirebilecekleri belirtilmektedir (md. 64/c).

Page 60: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

53

2.3.2.2.4. 5393 sayılı Belediye Kanunu Kapsamındaki Düzenlemeler

Kanunda hemşehrilerin belediye kararlarına katılmaları ve hizmetlerden

yararlanmalarına ilişkin yeni esaslar benimsenmiştir. Buna göre “Belediye,

hemşehriler arasında sosyal ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesi ve kültürel değerlerin

korunması konusunda gerekli çalışmaları yapar. Bu çalışmalarda üniversitelerin,

kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının, sendikaların, sivil toplum

kuruluşları ve uzman kişilerin katılımını sağlayacak önlemler alır” denilmektedir

(md. 13).

İhtisas komisyonları vasıtasıyla kararların tartışılarak alınması, kararların

mecliste görüşülmeden önce komisyonlarda olgunlaştırılması ve ilgili sivil toplum

örgütlerinin görüşlerinin alınması amacıyla “mahalle muhtarları ve ildeki kamu

kuruluşlarının amirleri ile ildeki kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları,

üniversiteler, sendikalar ve gündemdeki konularla ilgili sivil toplum örgütlerinin

temsilcileri, oy hakkı olmaksızın kendi görev ve faaliyet alanlarına giren konuların

görüşüldüğü ihtisas komisyonu toplantılarına katılabilir ve görüş bildirebilir” (md.

24).

Yeni kamu yönetimi doğrultusunda belediyelerin “stratejik plan”

hazırlamaları öngörülmektedir. Kentlerin altyapı, ulaşım, çevre gibi temel hizmetler

açısından uzun vadeli olarak planlanması ve çalışma programlarının bu programlara

göre yapılması amaçlanmaktadır. Stratejik planların, beldede bulunan üniversitelerin,

meslek odalarının ve konuyla ilgili sivil toplum örgütlerinin görüşleri de alınarak

hazırlanması ve böylece kentlerin geleceği hakkında halkın söz sahibi olması

hedeflenmektedir (md. 41).

Belediyelerin giderleri konusunda yapılan düzenleme ile idari ve mali

özerkliği zedelemeyecek şekilde esneklik sağlandığı belirtilerek “yurt içi ve yurt dışı

kamu-özel kesim-sivil toplum örgütleriyle birlikte yapılan ortak hizmetler ve proje

giderleri” belediyelerin giderleri arasında sayılmıştır (md. 60/d).

Kentte yaşayanlar arasında hemşehrilik bilinci, kent vizyonunun

geliştirilmesi, kent hak ve hukukunun korunması, sürdürülebilir kalkınma, çevreye

Page 61: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

54

duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, saydamlık, hesap sorma ve hesap

verme, katılım ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirebilmek amacıyla sivil bir

danışma forumu ve mekanizması olan kent konseylerine ilgili sivil toplum

örgütlerinin de katılması öngörülmektedir (md. 76).

2.3.2.2.5. 5449 sayılı Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun Kapsamındaki Düzenlemeler

Kanunda ulusal kalkınma planı ve programlarda öngörülen ilke ve

politikalarla uyumlu olarak bölgesel gelişmeyi hızlandırmak, sürdürülebilirliğini

sağlamak, bölgeler arası ve bölge içi gelişmişlik farklarını azaltmak üzere

oluşturulacak kalkınma ajanslarında kamu kesimi, özel kesim ve STK’lar arasındaki

işbirliğinin geliştirilmesinin amaçlandığı belirtilmektedir (md. 1).

Bölgede kamu kesimi, özel kesim ve STK’lar tarafından yürütülen ve bölge

plan ve programları açısından önemli görülen diğer projeleri izlemek (md. 5/d) ile,

Bölgesel gelişme hedeflerini gerçekleştirmeye yönelik olarak; kamu kesimi,

özel kesim ve STK’lar arasındaki işbirliğini geliştirmek (md. 5/e) ajansın görev ve

yetkileri arasında sayılmaktadır.

Bölgesel gelişme hedefine yönelik olarak; bölgedeki kamu kurum ve

kuruluşları, özel kesim, STK’lar, üniversiteler ve yerel yönetimler arasında işbirliğini

geliştirmek ve ajansı yönlendirmek üzere kalkınma kurulu oluşturulacağı belirtilerek,

bu kurula kamu kurum ve kuruluşları ile özel kesim ve STK’ların gönderecekleri

temsilcilerin sayısı ve görev süresi gibi hususların kuruluş kararnamesiyle

düzenleneceği ifade edilmektedir (md. 8).

Ajansın karar organı olan yönetim kuruluna kalkınma kurulu tarafından özel

kesim ve/veya STK’lardan seçilecek üç temsilcinin de katılması öngörülmektedir

(md. 10).

Yukarıda özetlenen bu yasal düzenlemeler genel olarak değerlendirildiğinde,

ortak proje ve hizmetlerin üretilmesi konusunda yerel yönetimlerle sivil toplum

kuruluşları arasında yakın ilişki ve işbirliğinin kurulmasının hedeflendiği

görülmektedir. Fakat STK-kamu işbirliğinin niteliği, şekilleri ve mekanizmalarının

somut tanımlarının kanun ve yönetmeliklerde bulunmaması yada tutarlı bir şekilde

belirtilmemesi eleştiri konusu olmaktadır. Türkiye’de yakın zamanda hazırlanan

Page 62: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

55

kanun ve yönetmelikler STK-Kamu işbirliği konusunda olumlu sinyaller vermesine

karşın STK-kamu işbirliği/ortaklığı konusunda somut kriterlerin olmaması nedeniyle

kamu otoriteleri ortaklık konusunda subjektif karar verebildiklerinden, kapasite ve

temsile odaklanan somut kriterler geliştirilmelidir. İnsan Hakları Danışma Kurulu

(İHDK), Toplumsal Bakım ve Çocuk Korumaya İlişkin Toplum Merkezleri gibi

uygulamalar göstermektedir ki ortaklıklar çoğunlukla devlet tarafından

oluşturulmakta ve yönetilmektedir; tek taraflı bir süreç işlemektedir. Türkiye’de

STK’ların kamu politikalarına etkisi düşük düzeyde olmaktadır. Bu açıdan STK’ları

politika yapma süreçlerine dahil edecek prosedürler geliştirilirken, kapasitelerini

arttıracak eylemlerde de bulunmak gerekmektedir. Kamu politikası oluşturma

sürecinde yer alabilen STK’ların da genel olarak “örgütlü” ve “etkili” olanlar olduğu

genel kabuldür. Bu açıdan geniş halk kitlelerini temsilen daha fazla sayıda STK’nın

temsil kapasitesine ulaşması önem taşımaktadır. Bunlara rağmen devletin diğer

ortaklar yanında STK’ları da iyi yönetişim çerçevesinde karar süreçlerine katma

yönündeki uygulamaları genelde olumlu karşılanmaktadır. Çünkü yerel yönetimlerin

ve sivil toplum örgütlerinin kamu politikaları oluşturma sürecine katılımları

vatandaşlara götürülecek hizmetlerin kalitesini ve etkinliğini artıracaktır.

Page 63: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

56

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

VERİ ANALİZİ VE BULGULAR

3.1 Araştırmanın Amacı

STK’lar neoliberal anlayış doğrultusunda artık günümüz toplumlarında

kamusal otoritenin eksik kaldığı eğitim, sağlık, sosyal hizmetler, çevre, kırsal-kentsel

kalkınma gibi değişik alanlarda önemli işlevler üstlenmeye başlamışlardır. Dünyada

yaşlıların bakımı, kimsesiz çocukların korunması, özürlülerin eğitimi, yoksullara

yardım gibi sosyal hizmet alanlarında öncülük yapan STK’lar böylelikle modern

toplumsal yaşamın vazgeçilmezi olmuşlardır. Diğer taraftan özellikle 1990 sonrası

neoliberal yaklaşımların geliştirdiği yönetişim anlayışı çerçevesinde STK’ların ka-

mu sektörü ve özel sektörle birlikte yönetimde sorumluluğu paylaşacak kurumlar

olarak daha fazla gündeme getirilmeye başlanmıştır. Bununla birlikte iyi yöne-

timin başarısı; kamu sektörü, özel sektör ve STK'ların katılımcı ve çoğulcu bir

toplum yapısı içinde birlikte hareket ettiği bir yönetim yapısının varlığı ile

ilişkilendirilmeye başlamıştır.

Bu gelişmeler temelinde araştırma yerel düzeyde kamusal politika

oluşturma sürecinde STK’ların durumunu irdelemektedir. Araştırmanın amacı,

Isparta ili merkez ilçesindeki STK yöneticilerinin teori ve pratikte yönetişim

sürecine karşı tutumlarının ölçülmesidir. Bu temel amaç kapsamında;

yönetişim ilkelerine yönelik tutumlar ve yönetişim unsurları olarak STK, kamu

ve özel sektör ilişkisine yönelik tutumların tespit edilmesi ve özellikle yerel

düzeyde yönetişimin ne ölçüde uygulandığının ya da uygulanabileceğinin

sorgulanmasıdır.

Page 64: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

57

3.2 Araştırmanın Kapsamı ve Örneklem Seçimi

Araştırmanın özellikle yönetişim açısından Isparta ili düzeyinde etkili

olma amacı olan STK’larla yapılması planlanmıştır. Araştırmanın evrenini

Isparta ili merkez ilçesindeki tüm STK yöneticileri oluşturmuştur.

Derneklerle ilgili listelerin oluşturulması için Isparta Valiliği İl

Dernekler Müdürlüğü arşivinde 2006 yılı Haziran-Temmuz aylarını kapsayan

iki aylık süreçte çalışılmış ve dernek kütük defterlerinden derneklerin çeşidi,

adı, adresi, kuruluş tarihi, faaliyet alanı ve durumlarının yer aldığı listeler

oluşturulmuştur. Derneklerle ilgili bu listelerde Cumhuriyetin kuruluşundan

itibaren Isparta ili sınırları içerisinde kurulmuş 1.751 adet dernek yer

almaktadır. Temmuz 2006 itibariyle bunlardan 1.043 tanesi yasal

yükümlülüklerini yerine getirmemek, illegal faaliyetlerde bulunmak, acz

durumuna düşmek gibi çeşitli nedenlerle fesh olmuşlardır. Aktif olan

derneklerden de 394 tanesi Isparta Merkez ilçesi sınırları dışında diğer

ilçelerde kurulmuş ve faaliyet göstermektedir. Isparta Merkez İlçe sınırları

dahilinde kurulmuş ve halen aktif olan 314 adet dernek mevcuttur. Yönetişim

çerçevesinde STK’larının ele alındığı çalışmamızda yönetişim kavramının

içeriği gereği kamu ve özel sektör ile etkileşim amacı, söylemi ve kapasitesi

olan STK’ların ele alınması çalışmamızın amacına ulaşması açısından önem

taşımıştır. Ancak, belli bazı spesifik hedefler doğrultusunda genele hitap

etmeyen mahalle okul dernekleri, cami dernekleri gibi kuruluşların yönetişim

açısından değerlendirilmesi, Isparta Merkez genelini hedef grup olarak seçen

etkileşim amacı olan derneklere kıyasla çalışma açısından daha az önemdedir.

Bu nedenle, açıdan Isparta Merkez İlçesinde aktif olan 314 dernekten

yönetişim açısından değerlendirilebilir olan 49 adet dernek bulunduğu

saptanmıştır.

Vakıflarla ilgili listelerin oluşturulması için Ocak 2007’de Antalya

Vakıflar Bölge Müdürlüğü ve Ankara Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne müracaat

edilerek ilgili vakıfların kuruluş tarihli, adresli ve amaçlarının yazılı olduğu

listeler edinilmiştir. Bu listeye göre Isparta’da kurulmuş ve faal olan vakıf

sayısı 27’dir. Bunlardan 16 tanesi Isparta Merkez İlçesi dışındaki ilçelerde

Page 65: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

58

kurulmuş ve faaliyet göstermektedir. Isparta Merkez İlçesinde kurulmuş ve

faal olan 11 vakıftan 7 tanesi derneklerle ilgili değindiğimiz kriterler açısından

çalışmamız açısından değerlendirilebilir bulunmuştur.

Isparta’da faaliyet gösteren Meslek Odası Başlanlıklarının listesi Isparta

Valiliği’nin web sitesinden edinilmiştir. Mayıs 2007 tarihli listeye göre

Isparta’da faaliyet gösteren oda sayısı 13’tür ve bu 13 odanın tamamı çalışma

açısından değerlendirilebilir bulunmuştur.

Isparta’daki sendikaların tam listesine ulaşabileceğimiz resmi bir

kaynak bulamadığımız için, sendikalar için gerekli liste Isparta Merkez

İlçesinde faal olan konfederasyon temsilciliklerine tek tek müracaat edilerek

edinilmiştir. Isparta’da Nisan 2007 tarihi itibariyle örgütlü olan 4

konfederasyona (Memur-sen, Kamu-sen, Kesk, Türk-iş) bağlı yaklaşık 35

sendika şubesi bulunduğu saptanmıştır. Bu 35 sendikanın da tamamı çalışma

için değerlendirilebilir bulunmuştur. Çalışmamız dahilinde her bir

konfederasyona bağlı sendikalardan aşağıda açıkladığımız gruplandırma

mantığı ile mesleki dayanışma, eğitim, sağlık ve çevre gruplarından 4’er tane

olmak üzere 16 tanesi ile görüşülmesi hedeflenmiştir.

Çeşitli alanlarda faaliyet gösteren STK’ların alan çalışmamızda yeterli

derecede temsil edilebilmesi açısından şu şekilde bir gruplandırmaya

gidilmiştir:

• Sosyal hizmet ve sosyal dayanışma alanlarında faaliyet gösteren

STK’lar

• Eğitim alanında faaliyet gösteren STK’lar

• Çevre ve tarım alanlarında faaliyet gösteren STK’lar

• Sağlık, kültür, gençlik ve spor alanlarında faaliyet gösteren STK’lar

• Mesleki dayanışma alanında faaliyet gösteren STK’lar

Page 66: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

59

Dernek, vakıf, sendika ve odalar arasından seçilen STK’lar faaliyet

alanlarına göre gruplara dağıtıldığında; sosyal hizmet ve sosyal dayanışma

alanlarında faaliyet gösteren, 12 dernek, 4 vakıf; eğitim alanında faaliyet

gösteren, 14 dernek, 2 vakıf, 4 sendika; çevre ve tarım alanlarında faaliyet

gösteren, 3 dernek, 4 sendika, 1 oda ve 1 vakıf; sağlık, kültür, gençlik ve spor

alanlarında faaliyet gösteren, 12 dernek, 4 sendika ve 3 oda; mesleki

dayanışma alanında faaliyet gösteren, 8 dernek, 4 sendika ve 3 oda

bulunmaktadır.

Örneklem belirlenen alanlarda faaliyet gösteren STK’larda görev yapan

40 STK yöneticisinden oluşmaktadır. Faaliyet alanlarına göre gruplandırılan

STK’lardan grup içi her bir tür için dengeli temsilin sağlanması açısından

toplam 5 adeti aşanlar için yarısı, 5 adetin altında kalanlar içinse tamamı olmak

üzere bir örneklem kriteri konulmuştur. Örneğin, sosyal hizmet ve sosyal

dayanışma alanlarında faaliyet gösteren 12 dernek ve 4 vakıftan derneklerin

yarısı olan 6 adet dernek ve vakıfların tamamı ile görüşmek hedeflendi. 2007

yılı Mart ve Nisan aylarını kapsayan iki aylık süreçte yapılan yüzyüze

görüşmelerde; STK yöneticisinin hasta olması, şehir dışında olması, STK ile

ilgilenecek kişilerin adreslerinde bulunamaması gibi nedenlerden ötürü bazı

grup içi STK’larda çalışma için hedeflenen sayıya ulaşılamamıştır. Görüşmeler

sonucunda toplam 40 STK yöneticisi ile görüşülmüştür. Çalışmada görüşülen

STK’ların Isparta İli Merkez İlçesinde bulunan tüm STK’lar içerisindeki

temsili açısından karşımıza şöyle bir tablo çıkmaktadır:

Page 67: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

60

Tablo 3.1: Isparta’da Saptanan Toplam STK’lar ve Çalışma Açısından Değerlendirilmeye Alınan STK’lar İçinde Örneklemin Dağılımı

Isparta’daki toplam aktif STK sayısı

(Evren)

Çalışılabilir Evren

Örneklemin Çalışılabilir Evrene Oranı

Örneklem Sayısı

Örneklemin Evrene

Oranı

Dernek 314 49 yüzde 48,97 24 yüzde 7,64

Vakıf 11 7 yüzde 42,85 3 yüzde 27,27

Sendika 35 16 yüzde 43,75 7 yüzde 20

Oda 13 13 yüzde 46,15 6 yüzde 46,15

Toplam 373 85 yüzde 47,05 40 yüzde 10,72

Isparta ili Merkez İlçesi sınırları dahilinde kurulmuş ve faaliyet gösteren tüm

STK’lar içerisinde görüşme yapılan STK’ların oranı yüzde 10,72’dir. Genel

içerisinde azımsanmayacak kadar yüksek olan bu oran dernek dışındaki diğer STK

türlerinde yüzde 20 ve üzerindedir. Genel oranın vakıf, sendika ve odalara kıyasla

düşük olmasının sebebi bizim çalışma kapsamına almadığımız fakat toplam dernek

sayısı içerisinde yer alan çok sayıda okul, mahalle ve cami dernekleri gibi

kuruluşların yer almasıdır.

Yönetişim mantığı çerçevesinde kamu politikası karar mekanizmasına dahil

olmak, özel sektörle etkileşim içerisinde olmak açısından kapasiteye ilişkin

sınırlılıklar bir tarafa STK’ların en azından uzmanlaştıkları alanlara ilişkin genele

hitap eden söylemlerinin, amaçlarının, politikalarının olması gerekmektedir. Bu

bağlamda, yönetişim açısından değerlendirmek için seçeceğimiz STK’ları belirlemek

için öncelikle alanlarıyla ilgili Isparta ilinde proje ve faaliyetleriyle biliniyor olma

koşulunu aradık. Bunun dışında Isparta Merkez İlçesinde kurulmuş ve faal olan

STK’larla ilgili edindiğimiz listelerden bunların güttükleri amaçları doğrultusunda

da yönetişim açısından öncelikli değerlendirilmesi gerekenleri ayıkladık. Örnek

olarak çalışmamızda Isparta halkı eğitimini yayma ve geliştirmeyi amaç eden bir

dernek, gülistan mahallesi okul yaptırma derneğine tercih edilmiştir.

Page 68: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

61

Bu çerçevede Isparta Merkez İlçesinde çalışma için değerlendirilebilir

bulunan STK’lar arasında görüşme yapılanlar oransal olarak yüzde 47,05’e takabül

etmektedir.Yani yönetişim açısından değerlendirilebilir bulunan STK’ların neredeyse

yarısıyla görüşülmüştür. Her bir dernek türü için de görüşülenlerin oranı en düşük

vakıflarda (yüzde 42,85) olmak üzere her birisinde yüzde 40’ın üzerinde oldukça

yüksek oransal bir değerdedir.

3.3. Araştırmanın Yöntemi

Araştırmanın yanıt aradığı sorular hakkında veri toplayabilmek için

örneklemde yer alan STK yöneticilerine anket uygulanmış ve derinlemesine

görüşmeler yapılmıştır. Görüşülecek STK ve yöneticisi hakkında bilgi edinmek için

de ayrıca bir anket uygulanmıştır.

İlk anket formu görüşülecek STK yöneticisinin bireysel özelliklerini ve temsil

ettiği kuruluşun kurumsal özelliklerini ortaya çıkaracak 12 demografik sorudan

oluşmaktadır. Bu bölümdeki görüşülenin bireysel özelliklerini tespit etmeye yönelik

sorular; cinsiyet, yaş, eğitim durumu, gelir, gelir türü, meslek, kuruluştaki üyelik

süresi, kuruluşta ücretli çalışan olup olmadığına yönelik sorulardan oluşmaktadır.

Kuruluşla ilgili sorular da kuruluş türü, faaliyet alanı, gönüllü üye sayısı ve aktif olan

gönüllü sayısını tespit etmeye yönelik sorulardan ibarettir. Kapalı ve açık uçlu

sorulardan oluşan bu bölümdeki açık uçlu sorulara verilen cevaplar kapalı uçlu hale

getirilerek diğer kapalı uçlu sorulara verilen cevaplarla SPSS programına işlenmiştir.

İkinci anket formunda görüşülen STK yöneticilerinin yönetişim kavramının

ilkelerine ve unsurları olan devlet, özel sektör ve STK ile bunlar arasındaki ilişkilere

yönelik tutumlarını ölçmek üzere 5’li Likert (0- Fikrim yok, 1- Kesinlikle

katılmıyorum, 2- Katılmıyorum, 3- Kısmen katılıyorum, 4- Katılıyorum, 5-

Kesinlikle katılıyorum) ölçeği’ne dayalı 12 adet soru yer almıştır.

Derinlemesine görüşme formunda ise, görüşülen STK yöneticilerinin

yönetişim kavramından ne anladığına, kurumlarını temsilen yönetişim sürecindeki

rollerine, eğitim, sağlık ve sosyal hizmet alanlarında devlet ile beraber STK’ların ne

tür işlevlerinin olabileceğine yönelik açık uçlu sorular yer almıştır. Yine, 2. anket

formunda sorulan soruları tamamlayıcı ve açıklayıcı olması açısından devlet-STK-

Page 69: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

62

özel sektör ilişkisine yönelik açık uçlu sorulara da derinlemesine görüşme formunda

yer verilmiştir.

Anketler ve derinlemesine görüşme formu öncelikle 5 adet akademik

çevreden ve 5 adette STK’larla ilgili pratik hayattan 10 kişi üzerine örnek uygulama

yapılarak bu kişilerin önerileri doğrultusunda gerekli değişiklikler yapılarak çalışma

metni son halini almıştır.

3.4. Tanımlayıcı İstatistiksel Analizler

3.4.1. Araştırma Örneklemindeki Kuruluşlarla İlgili Demografik Veriler

Araştırmaya katılan kuruluşlarla ilgili Anket 1’de yer alan demografik

sorulara verilen cevapların analiz sonuçları aşağıdaki gibidir:

Tablo 3.2: Araştırma Örneklemindeki Kuruluşların Türlerine Göre Dağılımı

Araştırmaya 24 adet (yüzde 60) dernek, 3 adet (yüzde 7,5) vakıf, 7 adet

(yüzde 17,5) sendika ve 6 (yüzde 15) adet oda olmak üzere 40 adet STK katılmıştır.

Bunlardan 20 tanesi (yüzde 50) konfederasyon, birlik veya vakıf ve dernek

merkezleri çatısı altında Isparta Merkez İlçesi’nde şube olarak kurulmuş ve faaliyet

göstermektedir.

Türü

Frekans Yüzde

Vakıf

3 7,5

Dernek

24 60

Oda

6 15

Sendika

7 17,5

TOPLAM

40 100,0

Page 70: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

63

Tablo 3.3: Araştırma Örneklemindeki Kuruluşların Kuruluş Yıllarına Göre Dağılımı

Kuruluş Yılı Frekans Yüzde

1980 öncesi 10 25

1980-1989 arası 4 10

1990-1999 arası 13 32,5

2000 ve sonrası 13 32,5

TOPLAM 40 100

Araştırmaya katılan 40 STK’nın 10 tanesi (yüzde 25) 1980 öncesi, 4 tanesi

(yüzde 10) 1980 ile 1989 arası, 13 tanesi (yüzde 32,5) 1990 ile 1999 arası, 13 tanesi

(yüzde 32,5) de 2000 yılı ve sonrasında kurulmuştur. 1980-89 arası kurulan STK

sayısının diğerlerine kıyasla az oluşu, 12 Eylül askeri darbesi sonrasında yönetimi ele

geçiren askerin devlet dışı her tür oluşuma karşı yürüttüğü katı politikalarla

açıklanabilir. Diğer taraftan, bu veriler 1990 sonrasında kurulan STK sayısının

arttığını ve bu artışın 2000’li yıllarda da çoğalarak devam ettiğini göstermektedir.

Page 71: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

64

Tablo 3.4: Araştırma Örneklemindeki Kuruluşların Faaliyet Alanlarına Göre Dağılımı

Faaliyet Alanı Frekans Yüzde

Sosyal hizmet ve sosyal dayanışma

8 20

Eğitim 10 25

Çevre ve tarım 4 10

Sağlık, kültür, gençlik ve spor

10 25

Mesleki dayanışma 8 20

TOPLAM 40 100

Bu kuruluşlar faaliyet alanlarına göre gruplandırıldığında; 8 STK (yüzde 20)

sosyal hizmet ve sosyal dayanışma alanlarında, 10 STK (yüzde 25) eğitim

alanında, 4 STK (yüzde 10) çevre ve tarım alanlarında, 10 STK (yüzde 25)

sağlık, kültür, gençlik ve spor alanlarında, 8 STK (yüzde 20) mesleki

dayanışma alanında yer almaktadır.

Tablo 3.5: Araştırma Örneklemindeki Kuruluşların Üye Sayılarına Göre Dağılımı

Kayıtlı Üye Sayısı

Frekans

Yüzde

0-49

13

32,5

50-249

14

35

250-999

6

15

1000 ve üstü

7

17,5

TOPLAM

40

100

Araştırmaya katılan kuruluşların kayıtlı üye sayılarının dağılımı şu şekildedir:

50 kişinin altında olan 13 kuruluş (yüzde 32,5), 50 ile 249 kişi arası 14 kuruluş

Page 72: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

65

(yüzde 35), 250 ile 999 kişi arası 6 kuruluş (yüzde 15), 1000 kişi ve üstü 7 kuruluş

(yüzde 17,5). Meslek odaları ve sendikal örgütlenmelerdeki üye sayılarının özellikle

yerelde örgütlenen dernek ve vakıflara kıyasla fazla oluşu kayıtlı üye sayısı 250 ve

üstünde olan grubun meslek odaları ve sendikalardan oluştuğunu göstermektedir.

Diğer taraftan birer STK türü olarak özellikle dernek ve vakıflara üyeliğin sınırlı

oluşu Türkiye’de STK’lara olan gönüllü katılımın sınırlı olduğu bilgisi ile de

örtüşmektedir.

Tablo 3.6: Araştırma Örneklemindeki Kuruluşların Aktif Üye Sayılarına Göre

Dağılımı

Bu kuruluşların faaliyetlerinde aktif olarak yer alan üye sayı dağılımı ise; 25

kişiden az 16 kuruluş (yüzde 40), 25 ile 49 kişi arası 8 kuruluş (yüzde 20), 50 ile 99

kişi arası 6 kuruluş (yüzde 15), 100 kişi ve üstü için 10 kuruluş (yüzde 25)

şeklindedir. Aktif olan üye sayısı 50 kişi ve üstü olan grubu yine genel olarak

sendikalar ve meslek odaları oluşturmaktadır. Dernek ve vakıflarda faaliyetlerde

aktif olarak yer alanların sayısı genel olarak 25’in de altına düşmektedir. Hatta

dernek ve vakıflar için belirtilen aktif gönüllüleri sayısı genel olarak 7’yi geçmeyen

yönetim kurulları oluşturmaktadır.

3.4.2. Araştırma Örneklemindeki STK Yöneticileri İle İlgili Demografik Veriler

Araştırmaya katılan STK yöneticileriyle ilgili Anket 1’de yer alan demografik

sorulara verilen cevaplar analiz edildiğinde aşağıdaki bulgular elde edilmiştir:

Aktif Üye Sayısı

Frekans

Yüzde

0-24

16

40,0

25-49

8

20,0

50-99

6

15,0

100 ve üstü

10

25,0

TOPLAM

40

100,0

Page 73: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

66

Tablo 3.7: Araştırma Örneklemindekilerin Cinsiyete Göre Dağılımı

Cinsiyet

Frekans Yüzde

Kadın

3

7,5

Erkek

37

92,5

TOPLAM

40

100,0

Araştırmaya katılan STK yöneticilerinin yüzde 92,5 (37 kişi) gibi büyük bir

çoğunluğu erkeklerden oluşmaktadır. Toplam içerisinde kadın STK yöneticileri

yüzde 7,5’ luk (3 kişi) küçük bir paya sahiptir. Türkiye’de devlet ve özel sektörde

üst düzey çalışan kadın oranı olan yüzde 7 (www.ka-der.org.tr) ile neredeyse eşdeğer

olan araştırmamıza katılan kadın STK yöneticilerinin oranı Türkiye’de STK

yöneticiliği yapan kadınların genel içerisindeki oranı (yüzde 20’nin altı) ile de

örtüşmektedir (www.stkrehberi.org.tr).

Tablo 3.8: Araştırma Örneklemindekilerin Yaş Aralıklarına Göre Dağılımı

Yaş Aralıkları

Frekans

Yüzde

25-34 yaş

5 12,5

35-44 yaş

11 27,5

45-54 yaş

11 27,5

55 ve üstü yaş

13 32,5

TOPLAM

40 100,0

Araştırmaya katılan STK yöneticileri, orta yaş ve üzeri gruplar içerisinde

yaklaşık olarak eşit oranda dağılmıştır. Orta yaş altı grup diğerlerine kıyasla az

sayıda kalmıştır.

Page 74: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

67

Tablo 3.9: Araştırma Örneklemindekilerin Eğitim Durumlarına Göre Dağılımı Eğitim Durumu

Frekans Yüzde

İlköğretim

3 7,5

Lise

8 20,0

Lisans

19 47,5

Yüksek lisans

10 25,0

TOPLAM

40 100,0

Eğitim açısından, lisans mezunları diğer eğitim gruplarına kıyasla sayıca daha

fazla iken toplam içerisinde de yüzde 47,5 (19 kişi) ile yarıya yakın bir oran almıştır.

İlköğretim ve lise mezunları dışındaki eğitim gruplarının toplam oranının bütün

içerisinde yüzde 69,5’luk (29 kişi) bir orana ulaşmış olması, anket yapılan STK

yöneticilerinin genel olarak eğitimli kişilerden oluştuğunu göstermektedir.

Türkiye’de STK yöneticilerinin yaklaşık yüzde 59’luk bir oranla genel olarak

üniversite ve yüksekokul mezunlarından oluştuğunu gösteren Tarih Vakfı’nın STK

Rehberi çalışması da bu bulguları desteklemektedir (www.tarihvakfi.org.tr)

Tablo 3.10: Araştırma Örneklemindekilerin Gelir Düzeylerine Göre Dağılımı

Gelir Düzeyi

Frekans Yüzde

500 YTL'den az

1 2,5

501-1000 YTL arası

9 22,5

1001-1500 YTL arası

11 27,5

1501-2000 YTL arası

5 12,5

2001 YTL ve üstü

14 35,0

TOPLAM

40 100,0

Araştırmaya katılan STK yöneticilerinin gelir düzeyleri incelendiğinde

dikkate değer olan, geliri 2001 YTL ve üstü olan grubun toplam içerisinde diğer

eğitim gruplarına nazaran yüzde 35’lik (14 kişi) fazla bir orana sahipken en alt gelir

Page 75: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

68

grubunun yüzde 2,5 luk (1 kişi) küçük bir orana sahip olmasıdır. Geliri 1000 YTL

üstü olan orta ve ortanın üstü gelir grubu, tüm STK yöneticileri içerisinde yüzde

75’lik ( 30 kişi) bir paya sahiptir.

Tablo 3.11: Araştırma Örneklemindekilerin Gelir Türlerine Göre Dağılımı Gelir Türü

Frekans Yüzde

Kamu sektöründe ücretli

24 60,0

Özel sektörde ücretli

9 22,5

Sermaye geliri-faiz

1 2,5

Ticaret geliri-kar

6 15,0

TOPLAM

40 100,0

Araştırmaya katılan STK yöneticilerinin büyük çoğunluğu yüzde 60’lık

oranla (24 kişi) gelirlerini kamu sektöründe ücretli olarak çalışarak elde etmektedir.

Özel sektörde ücretli olarak çalışan grup toplam içerisinde yüzde 22,5’luk (9 kişi) bir

orana sahipken, ticaret geliri elde edenler yüzde 15’lik (6 kişi) bir pay almıştır.

Sermaye geliri olan kesimse yüzde 2,5’luk (1 kişi) küçük bir payla temsil edilmiştir.

Tablo 3.12: Araştırma Örneklemindekilerin Mesleklerine Göre Dağılımı Meslek

Frekans Yüzde

Memur

10 25,0

Serbest Meslek

18 45,0

İşçi

1 2,5

Emekli

10 25,0

Ev Hanımı

1 2,5

TOPLAM

40 100,0

Page 76: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

69

Araştırmaya katılan STK yöneticileri içerisinde serbest meslek grubu yüzde

45’luk (18 kişi) bir oranla en büyük paya sahip iken, işçi ve ev hanımı kesimi yüzde

2,5’arlık (1’er kişi) oranlarla en küçük dilimi oluşturmaktadır.

Tablo 3.13: Araştırmaya Örneklemindekilerin Kuruluşlarındaki Üyelik Sürelerine Göre Dağılımı

Üyelik Süresi

Frekans Yüzde

1-5 yıl

4 10,0

5-10 yıl

19 47,5

10-20 yıl

10 25,0

20 ve üstü yıl

7 17,5

TOPLAM

40 100,0

Araştırmaya katılan STK yöneticilerinin yüzde 90’lık (36 kişi) bir oranla

büyük bir çoğunluğu yöneticisi olduğu kuruluşa 5 yılı aşkın bir süredir üyedir.

Yöneticisi olduğu kuruluşta 5 yıl ve daha az süredir üye olanların (4 kişi) yarısının

temsil ettikleri kuruluşların da kurulmaları henüz 5 yılı tamamlamamıştır.

Tablo 3.14: Araştırma Örneklemindekilerin Kuruluşlarındaki Çalışma Türlerine Göre Dağılımı

Gelir Türü

Frekans Yüzde

Ücretli

5 12,5

Ücretli Olmayan

35 87,5

TOPLAM

40 100,0

Ankete katılan STK yöneticileri içerisinde kuruluşundan ücret almayan grup

yüzde 87,5’lik (35 kişi) bir oranla en büyük paya sahip iken, ücret alan kesim yüzde

12,5’luk (5 kişi) bir oran ile en küçük dilimi oluşturmaktadır. Yöneticisi olduğu

kuruluştan ücret alan grubu sendika ve odalarda yöneticilik yapanların bir kısmı

oluşturmaktadır.

Page 77: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

70

Ankete katılan STK yöneticilerinin Anket 2 ve Derinlemesine Görüşme

Formu’nda yer alan sorulara verdikleri cevaplar doğrultusunda Isparta’daki STK

yöneticilerinin yönetişim kavramı ve ilkelerine yönelik tutumları, yönetişim

sürecinin STK’larla birlikte esas unsurları olan devlet ve özel sektöre ilişkin

tutumları ve yönetişim sürecinde bunlarla olan mevcut ilişkinin boyutları ve bu

bağlamda yönetişim sürecinde Isparta’daki STK’ların yönetişim sürecindeki

pozisyonları analiz edilecektir.

3.4.3. Yönetişim Kavramı STK Yöneticilerince Nasıl Algılanıyor?

Araştırmaya katılan STK yöneticilerinin yönetişim kavramı ile ilgili

algılamalarını ortaya çıkarmak için Derinlemesine Görüşme Formu ve Anket 2’de

yer alan sorulara verilen cevaplar analiz edildiğinde aşağıdaki bulgular elde

edilmiştir:

Tablo 3.15: Araştırma Örneklemindekilerin Yönetişim Kavramını

Tanımlamalarına Göre Dağılımı Yönetişim Tanımlamaları

Frekans Yüzde

Fikrim yok

23

57,5

Yönetmek, idare etmek

5

12,5

Kurum içi demokratik yönetim

2

5

Karşılıklı etkileşim halinde yönetim… (Devlet-STK)

10

25

TOPLAM

40

100

Derinlemesine Görüşme Formu’nda yer alan ilk soruya (Genel anlamda

yönetişim kavramından ne anlıyorsunuz?) verilen cevaplar gruplandırıldığında

yönetişim kavramını; klasik anlamda yönetim ve idare etmek olarak olarak

tanımlayan 5 kişi (yüzde 12,5), kurum içi demokratik yönetim olarak tanımlayan 2

kişi (yüzde 5), yönetişim kavramını daha önce hiç duymadığını veya kavram

hakkında bir fikrinin olmadığını söyleyen 23 kişi (yüzde 57,5) ve kavramı Devlet-

STK arasında karşılıklı etkileşim halinde yönetim, STK ile kamu yöneticileri

Page 78: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

71

arasında ortak karar verme, toplumsal duyarlılığı gösteren yönetim, yönetim

yeteneklerinin devlet ve STK ile organize halde ortaya konması, yönetimin halkla

bütünleşmesi, yönetenler ile yönetilenlerin işbirliği içerisinde olması, sorumluluk

paylaşımı ve birlikte yönetmek gibi gerçek anlamı bağlamında esas olarak birbirini

tamamlayan ifadelerle tanımlayan 10 kişi (yüzde 25) bulunmaktadır. Yönetişim

kavramını gerçek anlamı bağlamında çeşitli ifadelerle tanımlayan yüzde 25’lik

kesim bir tarafa bırakılırsa, kavramı daha önce hiç duymadığını veya kavram

hakkında bir fikrinin olmadığını söyleyen 23 kişi (yüzde 57,5) ile kavramı gerçek

anlamı dışında tanımlayan 7 kişi’nin (yüzde 17,5) toplamının genel içerisinde yüzde

75’e (30 kişi) ulaşması Isparta’daki STK yöneticilerinin genelinin yönetişim

kavramına oldukça yabancı olduğunu göstermektedir.

Tablo 3.16: Araştırmaya Katılanların Yönetişim Kavramının İfade Ettiği Anlamlara Yönelik Tutumlarına Göre Dağılımı

Cevaplar 0.Fikrim yok 1.Kesinlikle Katılmıyorum

2.Katılmıyorum 3.Kısmen Katılıyorum

4.Katılıyorum 5. Kesinlikle Katılıyorum

Sorular F yüzde F yüzde F yüzde F yüzde F yüzde F yüzde 1 -

- 1 2,5 - - - - 20 50 19 47,5

2 -

- - - 3 7,5 2 5 19 47,5 16 40

Çalışma çerçevesinde uygulanan Anket 2’de Isparta’daki STK yöneticilerinin

yönetişim kavramının ifade ettiği anlamlara yönelik tutumlarını ölçmek için yer alan

2 ifadeye ne ölçüde katıldıkları belirlenmeye çalışılmıştır.

Bu çerçevede “Kamu yöneticilerinin STK’larla hizmet sunum süreçlerinde,

komisyonlarda, projelerde işbirliği yapması hizmet sunum kalitesini ve etkinliğini

arttırır” şeklinde formüle edilen ifadeye verilen cevapların ağırlıklı ortalaması

4,400’dür. Frekans ve yüzdelere bakıldığında “4-Katılıyorum” ve “5-Kesinlikle

katılıyorum” şıkları en yoğun olarak tercih edilenlerdir. Görüşülen STK

yöneticilerinin tamamına yakını olan 39 kişi (yüzde 97,5), kamu yöneticilerinin

STK’larla hizmet sunum süreçlerinde, komisyonlarda, projelerde işbirliği yapmasının

hizmet sunum kalitesini ve etkinliğini arttırdığını düşünmektedir.

Anket 2’de yer alan “Kamu görevlilerinin eylemlerinden sorumlu olmaları

açısından denetim mekanizmalarına özel sektör ve sivil toplum örgütlerinin

Page 79: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

72

katılımının gerekli olduğuna inanıyorum” şeklindeki ifadeye de görüşmecilerin ne

ölçüde katılıp katılmadığı ölçülmeye çalışılmıştır.

Bu soruya verilen cevapların ağırlıklı ortalaması 4,200’dür. Frekans ve

yüzdelere bakıldığında “4-Katılıyorum” ve “5-Kesinlikle katılıyorum” şıkları yine en

yoğun olarak tercih edilenlerdir. Kısmen katıldığını belirten 2 kişi (yüzde 5) ile

birlikte görüşülen STK yöneticilerinin tamamına yakını olan 37 kişi (yüzde 92,5),

kamu görevlilerinin eylemlerinden sorumlu olmaları açısından denetim

mekanizmalarına özel sektör ve sivil toplum örgütlerinin katılımının gerekli

olduğuna inanmaktadır.

Bu iki soruya verilen cevapların dağılımı göstermektedir ki görüşülen STK

yöneticilerinin tamamına yakını yönetişim kavramının ifade ettiği anlamalara yönelik

olumlu tutumlara sahiptir.

3.4.4. Yönetişime İlişkin Temel İlkelere Bakış

Görüşülen STK yöneticilerine uygulanan Anket 2’de yönetişim aşısından

önemli görülen eşitlik, adalet, katılım, şeffalık ve hesap verebilirlik ilkelerine yönelik

sorular yer almıştır. Bu sorulara verilen cevaplar analiz edildiğinde aşağıdaki

bulgular elde edilmiştir:

Page 80: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

73

Tablo 3.17: Araştırmaya Katılanların Yönetişim İlkelerinin Uygulamalarına Yönelik Tutumlarına Göre Dağılımı

Cevaplar 0.Fikrim yok 1.Kesinlikle Katılmıyorum

2.Katılmıyorum 3.Kısmen Katılıyorum

4.Katılıyorum 5. Kesinlikle Katılıyorum

Sorular F yüzde F yüzde F yüzde F yüzde F yüzde F yüzde 3 3

7,5 8 20 12 30 9 22,5 5 12,5 3 7,5

4 4

10 1 2,5 8 20 5 12,5 12 30 10 25

5 -

- 4 10 12 30 6 15 13 32,5 5 12,5

6 -

- 4 10 22 55 6 15 7 17,6 1 2,5

7 1

2,5 10 25 15 37,5 6 15 7 17,5 1 2,5

8 -

- 5 12,5 13 32,5 8 20 8 20 2 5

9 3

7,5

13 32,5 9 22,5 8 20 3 7,5 4 10

10

3 7,5 14 35 8 20 12 30 2 5 1 2,5

Anket 2 ve Derinlemesine Görüşme Formu’nda Isparta’daki STK

yöneticilerinin yönetişim ilkelerinin uygulamalarına yönelik tutumlarını ölçmek için

yer alan sorular ve bu sorulara verilen cevapların dağılımı şu şekilde olmuştur:

3.4.4.1 Eşitlik ve Adalet İlkelerine Bakış

Yöneticilerle yapılan Anket 2’de yer alan sorulardan 3.sü şu idi: “Devlet

görevlileri her Sivil Toplum Kuruluşu’na eşit muamele etmektedir ifadesine ne

derece katılıyorsunuz?”. Bu soru ile amaçlanan görüşülen STK yöneticilerinin

yönetişimin ilkelerinden olan eşitlik ilkesinin uygulamada ne derece

gerçekleştirildiğine ilişkin yargılarını ortaya koymaktadır.

Bu soruya verilen cevapların ağırlıklı ortalaması 2,5405’dir. Frekans ve

yüzdelere bakıldığında “2-Katılmıyorum”, “3-Kısmen katılıyorum” ve “1-Kesinlikle

katılmıyorum” şıkları sırasıyla en yoğun olarak tercih edilenlerdir. Devletin her

STK’ya eşit davranmadığını düşünen STK yöneticisi görüşülenler içerisinde 20

Page 81: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

74

kişidir (yüzde 50). Fikir belirtmeyen 3 kişi (yüzde 7,5) ve bu fikre kısmen katılan 9

kişi (yüzde 22,5) de göz önünde bulundurulduğunda devlet görevlilerinin her STK’ya

eşit davrandığını düşünen STK yöneticisi sadece 8 kişidir (yüzde 20).

Bu oransal tablo, Isparta’daki STK yöneticilerinin yönetişimin ilkelerinden

olan eşitlik ve adalet ilkelerinin uygulamada gereğince gerçekleştirilmediğine ilişkin

yargılarını ortaya koymaktadır. Kişilerin ve kuruluşların ancak kendilerini

ayrıştırılmış olarak görmedikleri ve güvende hissettikleri ortamlarda yönetişim

sürecindeki aktörlerin birer paydaş olarak sorumluluk duyarak etkin ve etkili bir

yönetişimin gerçekleşmesi için mücadele edebildikleri düşünüldüğünde yönetişimin

asli unsurlarından bir tanesi olarak STK’ların kendilerine devlet tarafından eşit

davranılmadığını düşündükleri bir ortamda yönetişimin zaafiyet göstermesi

muhtemeldir.

Yöneticilerle yapılan Anket 2’de yer alan sorulardan 4.sü şu idi: “Genellikle

mevcut hükümete yakın olan STK’lara karşı kayırmacılık yapılmaktadır ifadesine ne

derece katılıyorsunuz?”. Bu soru ile amaçlanan görüşülen STK yöneticilerinin

yönetişimin ilkelerinden olan eşitlik ve adalet ilkelerinin uygulamada ne derece hayat

bulup bulmadığına ilişkin yargılarını ortaya koymaktadır.

Bu soruya verilen cevapların ağırlıklı ortalaması 3,6111’dir. Frekans ve

yüzdelere bakıldığında “4-Katılıyorum”, “5-Kesinlikle katılıyorum” ve “2-

Katılmıyorum” şıkları sırasıyla en yoğun olarak tercih edilenlerdir. Genellikle

mevcut hükümete yakın olan STK’lara karşı kayırmacılık yapıldığını düşünen STK

yöneticisi görüşülenler içerisinde 22 kişidir (yüzde 55). Fikir belirtmeyen 4 kişi

(yüzde 10) ve bu fikre kısmen katılan 5 kişi (yüzde 12,5) de göz önünde

bulundurulduğunda bu fikre katılmayan sadece 9 kişidir (yüzde 22,5).

Devlet görevlilerinin STK’lara karşı eşit davranıp davranmadığına ilişkin

sorulan soruya verilen cevapların dağılımına benzerlik gösteren bu soruya verilen

cevapların dağılımı da göstermektedir ki Isparta’daki görüşülen STK yöneticilerinin

geneli, devlet-STK ilişkilerinde iktidarla olan yakın ilişkilerin bazı STK’ları

diğerlerinden ayırdığını düşünmektedir. Bu bağlamda, yönetişimin gerçekleşmesi

açısından eşitlik ve adalet ilkelerinin gerçekleşmesi ne kadar kritik bir öneme

Page 82: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

75

sahipse, STK yöneticilerinin kendilerini siyasi kayırmacılığım hakim olduğu bir

çevrede hissetmesi de yönetişim sürecinin işlerliğini o derece engellemektedir.

Yöneticilerle yapılan Anket 2’de yer alan sorulardan 5.si şu idi: “Türkiye’de

genel anlamda bağımsız ve tarafsız bir yargı denetiminin işlediğine inanıyorum

ifadesine ne derece katılıyorsunuz?”. Bu soru ile amaçlanan görüşülen STK

yöneticilerinin yönetişimin ilkelerinden olan adalet ilkesinin uygulamada ne derece

gerçekleştirildiğine ilişkin yargılarını ortaya koymaktadır.

Bu soruya verilen cevapların ağırlıklı ortalaması 2,8750’dir. Frekans ve

yüzdelere bakıldığında “4-Katılıyorum” ve “2-Katılmıyorum” şıkları en yoğun

olarak tercih edilenlerdir. Türkiye’de genel anlamda bağımsız ve tarafsız bir yargı

denetiminin işlediğine inanan STK yöneticisi görüşülenler içerisinde 18 kişi (yüzde

45) iken inanmayanların sayısı 16’dır (yüzde 40). Bu fikre kısmen katılan 6 kişi

(yüzde 15) bu fikre katılanlara dahil edilse de Türkiye’de bağımsız ve tarafsız bir

yargı denetiminin var olduğuna inananlar ve inanmayanların oranı görüşülen STK

yöneticileri içerisinde yaklaşık olarak aynıdır. Yönetişim sürecinde eşitlik ve adaletin

gerçekleşmesi açısından bağımsız ve tarafsız bir yargı denetiminin kritik önemi

düşünüldüğünde Türkiye’de bağımsız ve tarafsız bir yargı denetiminin var olmadığı

fikrinin görüşülen STK yöneticilerinin yaklaşık olarak yarıya yakınınca taraf bulması

düşündürücüdür. Zira adalet mekanizmasının iyi işlemediğinin düşünüldüğü bir

ortam da yönetişim sürecinin işlerliği açısından sorundur.

3.4.4.2 Katılım İlkesine Bakış

Yöneticilerle yapılan Anket 2’de yer alan sorulardan 6.sı şu idi:

“Kuruluşumuzun yerel düzeyde kamu politikaları oluşturma sürecine katılım

olanaklarını yeterli bulmaktayım ifadesine ne derece katılıyorsunuz?” Bu soru ile

amaçlanan görüşülen STK yöneticilerinin yönetişimin ilkelerinden olan katılım

ilkesinin uygulamada ne derece gerçekleştirildiğine ilişkin yargılarını ortaya

koymaktadır.

Bu soruya verilen cevapların ağırlıklı ortalaması 2,4750’dir. Frekans ve

yüzdelere bakıldığında “2-Katılmıyorum” şıkkı en yoğun olarak tercih edilendir.

Kuruluşunun yerel düzeyde kamu politikaları oluşturma sürecine katılım olanaklarını

Page 83: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

76

yeterli bulan STK yöneticisi görüşülenler içerisinde 8 kişidir (yüzde 20). Katılım

olanaklarını kısmen yeterli bulan 6 kişi (yüzde 15) ile birlikte katılım olanaklarını

yetersiz bulanların toplamı 32 kişi (yüzde 80) ile genel içerisinde çoğunluğu temsil

etmektedir.

Yöneticilerle yapılan Anket 2’de yer alan sorulardan 7.si şu idi:

“Kuruluşumuzun katılımının istendiği yerel düzeyde kamu politikası oluşturma için

karar verme ya da danışma toplantıları yeterli sıklıkta düzenlenmektedir ifadesine ne

derece katılıyorsunuz?”. Bu soru ile amaçlanan görüşülen STK yöneticilerinin

yönetişimin ilkelerinden olan katılım ilkesinin uygulamada ne derece

gerçekleştirildiğine ilişkin yargılarını ortaya koymaktadır. Bu soruya verilen

cevapların ağırlıklı ortalaması 2,3077’dir. Frekans ve yüzdelere bakıldığında “2-

Katılmıyorum” ve “1-Kesinlikle katılmıyorum” şıkları en yoğun olarak tercih

edilenlerdir. Kuruluşunun katılımının istendiği yerel düzeyde kamu politikası

oluşturma için karar verme ya da danışma toplantılarının yeterli sıklıkta

düzenlendiğini düşünen STK yöneticisi görüşülenler içerisinde 8 kişidir (yüzde 20).

Fikir belirtmeyen 1 kişi (yüzde 2,5) bulunmaktadır. Toplantıların kısmen yeterli

sıklıkta düzenlendiğini düşünen 6 kişi (yüzde 15) ile birlikte yetersiz bulanların

toplamı 31 kişi (yüzde 77,5) ile çoğunluğu oluşturmaktadır.

Yöneticilerle yapılan Anket 2’de yer alan sorulardan 8.si şu idi:

“Kuruluşumuzun yerel düzeyde kamu politikası oluşturma sürecine katılımını yeterli

bulmaktayım ifadesine ne derece katılıyorsunuz?” Bu soru ile amaçlanan görüşülen

STK yöneticilerinin yönetişimin ilkelerinden olan katılım ilkesinin uygulamada ne

derece gerçekleştirildiğine ilişkin yargılarını ortaya koymaktadır. Bu soruya verilen

cevapların ağırlıklı ortalaması 2,6500’dir. Frekans ve yüzdelere bakıldığında “2-

Katılmıyorum” şıkkı en yoğun olarak tercih edilendir. Kuruluşunun yerel düzeyde

kamu politika oluşturma sürecine katılımını yeterli bulan STK yöneticisi

görüşülenler içerisinde 10 kişidir (yüzde 25). Katılımlarını kısmen yeterli bulan 8

kişi (yüzde 20) ile birlikte toplamda 30 kişi (yüzde 75) kuruluşunun yerel düzeyde

kamu politika oluşturma sürecine katılımının yeterli olmadığını düşünmektedir.

Yöneticilerle yapılan Derinlemesine Görüşme Formu’nda yer alan sorulardan

2.si şu idi: “Sizin STK olarak kamu politikası oluşturma sürecinde bir rolünüz

Page 84: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

77

olduğunu düşünüyor musunuz?” Bu soru ile amaçlanan görüşülen STK

yöneticilerinin yönetişimin ilkelerinden olan katılım ilkesinin uygulamada ne derece

gerçekleştirildiğine ilişkin yargılarını ortaya koymaktadır.

Kamu politikası oluşturma sürecine katılım olanağının olmadığını ifade eden

20 STK yöneticisi (yüzde 50) ve katılım olanaklarını yeterli bulmayan 12 STK

yöneticisi (yüzde 30) ile birlikte görüşülenler içerisinde toplam 32 STK yöneticisi

(yüzde 80) kamu politikası oluşturma sürecine katılım olanaklarını yeterli

bulmamaktadır.

Kamu politikası oluşturma sürecine katılım olanaklarını yetersiz bulan STK

yöneticileri genel olarak kamu yöneticilerinin kendilerine ilgisiz olduklarını yada

göstermelik olarak katılım olanağı sunduklarını belirtmişlerdir. Zaman zaman kurul

ve komisyonlarda görev aldıklarını belirten bu STK yöneticileri buralarda alınan

kararların da uygulanmadığını ifade etmişlerdir. Diğer taraftan kamu politikası

oluşturma sürecine katılım olanaklarını yeterli bulan STK yöneticileri kendi

alanlarında kamu ile birlikte çalışıp bazı alanlarda onları yönlendirebildiklerini

belirtmişlerdir.

Yönetişimin gerçekleşmesi açısından çok önemli bir konuma sahip olan

katılım ilkesiyle ilgili sorulan sorulara verilen cevapların dağılımı göstermektedir ki

Isparta’da görüşülen STK yöneticilerinin büyük bir çoğunluğu yönetime katılma

olanaklarını yeterli bulmamaktadır. STK yöneticilerinin genelinin de ifade ettikleri

şekliyle yönetime katılmaları açısından yeterli mekanizmalar da yeterli

bulunmamakta ve buna paralel olarak temsil ettikleri kuruluşlarla yönetime

katılımları da yeterli derece de gerçekleşmemektedir. Karar verme süreçlerine

doğrudan katılım bir tarafa halkın çıkarlarını temsil eden STK’lar için katılım

mekanizmalarının yeterli olmaması yönetişimin uygulanabilirliğinin önündeki en

büyük engellerden bir tanesini oluşturmaktadır.

Page 85: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

78

3.4.4.3 Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik İlkelerine Bakış

Yöneticilerle yapılan Anket 2’de yer alan sorulardan 9.su şu idi: “Kamu

yönetiminde yerel düzeyde hesap verebilir bir yönetim anlayışının olduğuna

inanıyorum ifadesine ne derece katılıyorsunuz?”. Bu soru ile amaçlanan görüşülen

STK yöneticilerinin yönetişimin ilkelerinden olan hesap verebilirlik ilkesinin

uygulamada ne derece gerçekleştirildiğine ilişkin yargılarını ortaya koymaktadır.

Bu soruya verilen cevapların ağırlıklı ortalaması 2,4672’dir. Frekans ve

yüzdelere bakıldığında “1-Kesinlikle katılmıyorum”, “2-Katılmıyorum” ve “3-

Kısmen katılıyorum” şıkları sırasıyla en yoğun olarak tercih edilenlerdir. Kamu

yönetiminde yerel düzeyde hesap verebilir bir yönetim anlayışının olduğuna inanan

STK yöneticisi görüşülenler içerisinde 7 kişidir (yüzde 17,5). Fikir belirtmeyen 3 kişi

(yüzde 7,5) vardır. Hesap verebilir bir yönetim anlayışının olduğuna kısmen katılan 8

kişi (yüzde 20) dışında bu fikre katılmayanlar 22 kişi (yüzde 55) ile genel içerisinde

çoğunluğu temsil etmektedir.

Yöneticilerle yapılan Anket 2’de yer alan sorulardan 10.su şu idi: “Kamu

politikaları oluşturma süreci yerel düzeyde şeffaf bir şekilde işlemektedir ifadesine

ne derece katılıyorsunuz?”. Bu soru ile amaçlanan görüşülen STK yöneticilerinin

yönetişimin ilkelerinden olan şeffalık ilkesinin uygulamada ne derece

gerçekleştirildiğine ilişkin yargılarını ortaya koymaktadır.

Bu soruya verilen cevapların ağırlıklı ortalaması 2,1351’dir. Frekans ve

yüzdelere bakıldığında “1-Kesinlikle katılmıyorum”, “3-Kısmen katılıyorum” ve “2-

Katılmıyorum” şıkları sırasıyla en yoğun olarak tercih edilenlerdir. Kamu politikaları

oluşturma sürecinin yerel düzeyde şeffaf bir şekilde işlemekte olduğuna inanan STK

yöneticisi görüşülenler içerisinde 3 kişidir (yüzde 7,5). Yine fikir belirtmeyen 3 kişi

(yüzde 7,5) bulunmaktadır. Kamu politikaları oluşturma sürecinin yerel düzeyde

şeffaf bir şekilde işlemediğini düşünenler bu fikre kısmen katılan 12 kişi (yüzde 30)

dışarıda bırakılsa bile 22 kişi (yüzde 55) ile genelin yarısından fazlasını

oluşturmaktadır.

Görüşülen STK yöneticilerinin çoğunluğuna göre yerel düzeyde ne hizmet

kullananlara karşı hesap verebilir bir yönetim anlayışı egemendir ne de kamu

politikaları oluşturma süreci usullerin, bilgilerin ihtiyacı olanlar için kolaylıkla

Page 86: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

79

erişilebilir olduğu şeffaflıktadır. Diğer yönetişim ilkeleri gibi yönetişimin temel

ilkelerinden olan şeffaflık ve hesap verebilirliğin de uygulamada egemen

kılınmaması yönetişim sürecinin önünü tıkamaktadır.

3.4.5. Görüşülen STK Yöneticilerinin Özel Sektöre Yaklaşımları

Anket 2 ve Derinlemesine Görüşme Formunda yer alan Isparta’daki STK

yöneticilerinin yönetişim unsurlarından olan özel sektöre ilişkin tutumlarını ölçmek

için yer alan sorular ve bu sorulara verilen cevapların dağılımı şu şekilde olmuştur:

Tablo 3.18: Araştırmaya Katılanların Özel Sektöre İlişkin Tutumlarına Göre

Dağılımı Cevaplar 0.Fikrim yok 1.Kesinlikle

Katılmıyorum 2.Katılmıyorum 3.Kısmen

Katılıyorum 4.Katılıyorum 5. Kesinlikle

Katılıyorum

Sorular F yüzde F yüzde F yüzde F yüzde F yüzde F yüzde

17 -

- 1 2,5 3 7,5 13 32,5 14 35 9 22,5

18 -

- 7 17,5 17 42,5 16 40 - - - -

Çalışma çerçevesinde uygulanan Anket 2’de Isparta’daki STK yöneticilerinin

özel sektöre yönelik tutumlarını ölçmek için yer alan ifadelere ne ölçüde katıldıkları

belirlenmeye çalışılmıştır.

Bu çerçevede “Özel sektör ancak çıkarları söz konusu olduğunda sosyal

sorumluluğuna dikkat eder” şeklinde formüle edilen ifadeye verilen cevapların

ağırlıklı ortalaması 3,6750’dir. Frekans ve yüzdelere bakıldığında “4-Katılıyorum”,

“3-Kısmen katılıyorum” ve “5-Kesinlikle katılıyorum” şıkları sırasıyla en yoğun

olarak tercih edilenlerdir. “Özel sektörün ancak çıkarları söz konusu olduğunda

sosyal sorumluluğuna dikkat edeceği” gibi keskinlik taşıyan bu ifadeye katıldığını

veya kesinlikle katıldığını ifade eden STK yöneticisi görüşülenler içerisinde 23

kişidir (yüzde 57,5). Özel sektörün sadece çıkarlarını gerçekleştirmeyi amaç

edinmeden de sosyal sorumluluğuna dikkat edebileceğini düşünen bu fikre kısmen

katılan 13 kişi (yüzde 32,5) ile birlikte toplam 17 kişi (42,5) bulunmaktadır.

“ Özel sektör her şartta sosyal sorumluluğuna dikkat eder” şeklinde formüle edilen

ifadeye verilen cevapların ağırlıklı ortalaması ise 2,2250’dir. Frekans ve yüzdelere

Page 87: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

80

bakıldığında “2-Katılmıyorum”, “3-Kısmen katılıyorum” ve “1-Kesinlikle

katılmıyorum” şıkları sırasıyla en yoğun olarak tercih edilenlerdir. Özel sektörün her

şartta sosyal sorumluluğuna dikkat ettiğini düşünen STK yöneticisi görüşülenler

içerisinde bulunmamaktadır. “Özel sektörün her şartta sosyal sorumluluğuna dikkat

edeceği” gibi keskinlik taşıyan bu ifadeye katılmadığını veya kesinlikle katılmadığını

ifade eden 24 STK yöneticisi (yüzde 60) bulunmaktadır. Bir önceki soruya verilen

cevapların dağılımını teyit eder bir biçimde özel sektörün şartlı olarak sosyal

sorumluluğuna dikkat edeceğini düşünen 16 kişi (yüzde 40) bulunmaktadır.

İki ifadeye de verilen cevapların dağılımı birlikte değerlendirildiğinde; özel

sektörün sadece gerçekleştirmeyi düşündüğü çıkarlarını göz önünde tutarak sosyal

fayda içerikli faaliyetlerde bulunduğunu düşünen STK yöneticilerinin oranı

görüşülen tüm STK yöneticilerinin yarısından fazlasını (yüzde 60) oluşturduğu

görülmektedir. Özel sektörün çıkarları ile toplumsal faydayı da birlikte

gerçekleştirmeyi amaç edinerek faaliyetlerde bulunabileceğini düşünen STK

yöneticisi oranı toplam içerisinde yaklaşık olarak yüzde 40’dır. Özel sektörün

çıkarları söz konusu olmadan sosyal sorumluluk taşıyarak faaliyetlerde

bulunabileceğini düşünen STK yöneticisi görüşülenler içerisinde yoktur.

Derinlemesine Görüşme Formu’nda yer alan “Sizce STK’ların özel sektörle

işbirliği içerisinde toplumsal yarara katkıda bulunacak projeler geliştirmesi mümkün

müdür? STK’ların özel sektörle işbirliği içerisinde toplumsal yarara katkıda

bulunacak projeler geliştirmesi mümkün değilse sizce nedeni nedir? STK’ların özel

sektörle işbirliği içerisinde toplumsal yarara katkıda bulunacak projeler geliştirmesi

mümkünse ne tür projelerde birlikte olunabilir? Siz STK olarak bu tür projelerde yer

alıyor musunuz?” şeklinde formüle edilen sorulara verilen cevaplar birlikte

değerlendirildiğinde; görüşülen STK yöneticilerinden 36 tanesi (yüzde 90) özel

sektörle işbirliği içerisinde toplumsal yarara katkıda bulunacak projeler geliştirmenin

mümkün olacağını ifade etmiştir. Böyle bir işbirliğinin olamayacağını düşünen 4 kişi

(yüzde 10), özel sektörün hiçbir biçimde toplumsal fayda sağlayacak işlerde

bulunmayacağını öne sürmüştür. Öte yandan, özel sektör-STK birlikteliğinin

toplumsal yarar temelinde faaliyet gösterebileceğini düşünenlerin tamamına yakını

bu birliktelikte özel sektörü motive edecek unsurun reklam gibi bir şekilde

yapılanların çıkarlarına hizmet edeceği düşüncesi olduğuna inanmaktadır. Görüşülen

Page 88: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

81

STK yöneticilerinin özel sektör-STK işbirliğinde gerçekleştirilecek olan toplumsal

yarara katkıda bulunacak projeler için en çok örnek verdikleri özel sektörün

finansmanlık üstlenerek, STK’larında uzmanlıklarını kullanarak özel sektöre

rehberlik yaptığı projelerdir. Bu bağlamda verilen örnekler içerisinde STK’ların

sosyal içerikli faaliyetlerinin özel sektörün finans desteği ile sağlanması gibi birincil

derecede toplumsal faydayı ilgilendiren örnekler çoğunluğu oluştursa da, özel sektör

çalışanlarının mesleki eğitimi, motive edilmesi gibi birincil derecede özel sektöre

fayda sağlayacak projeler de verilen örneklerin yaklaşık olarak yüzde 30’unu

oluşturacak çoklukta verilmiştir. Halihazırda özel sektörle toplumsal yarara katkıda

bulunacak projeler geliştirdiklerini söyleyen 20 STK yöneticisinin (yüzde 50) temsil

ettikleri kuruluşların yarıdan fazlasını; faaliyetlerini özel sektör desteği olmadan

gerçekleştiremeyecek kuruluşlar oluşturmaktadır.

“Özel sektörün özellikle yerel düzeyde kamu politikası oluşturma sürecine

katılımını nasıl buluyorsunuz?” şeklinde formüle edilen Derinlemesine Görüşme

Formu’nda yer alan soruya karşılık ise görüşülen STK yöneticilerinin tamamı özel

sektörün kamu politikası oluşturma sürecine katılımına olumlu yaklaşmaktadır. Karar

alma süreçlerinde özel sektöre de danışılmasının sorun tespitinde ve daha isabetli

kararların alınmasında faydalı olacağı düşünülmektedir.

Diğer taraftan görüşülen STK yöneticilerinin 8 tanesi (yüzde 20) özel

sektörün Isparta’da kamu politikası oluşturma sürecinde etkili olduğunu belirtirken,

bu konuda fikir belirtmeyen 2 kişi (yüzde 5) dışındakilerin tamamı olan 30 kişi

(yüzde 75) özel sektörün Isparta’da kamu politikası oluşturma sürecinde yeterli

derecede etkili olmadığını ifade etmiştir. Bu süreçte özel sektörün yeterli derecede

etkili olmadığını düşünenlerin bununla ilgili olarak öne sürdükleri gerekçelerin

tamamını; özel sektörün ilgisiz ve yetersiz olması ve bununla birlikte yerel düzeyde

kamu yöneticilerinin özellikle belediye yönetiminin kendi dışındakileri dikkate

almayan tek taraflı tutumları oluşturmaktadır.

Page 89: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

82

3.4.6. Araştırmaya Katılanların Hizmet Sunum Süreçlerinde Kamu-STK

İlişkisine Yönelik Tutumlarına Göre Dağılımı

Derinlemesine Görüşme Formunda yer alan Isparta’daki STK yöneticilerinin

hizmet sunum süreçlerinde Kamu-STK ilişkisine yönelik tutumlarını ölçmek için yer

alan sorular ve bu sorulara verilen cevaplar değerlendirildiğinde ise ulaşılan bulgular

şunlar olmuştur: “Sizce kamu kurumlarının yetersiz kaldığı alanlarda STK’lar

öncelikli olarak rol almalı mıdır? Almamalı ise sizce nedeni nedir? Almalı ise sizce

nedeni nedir ve hangi alanlarda yer almalıdır?” şeklinde formüle edilen soruya

karşılık görüşülen STK yöneticilerinden 31 tanesi (yüzde 77,5) kamu kurumlarının

yetersiz kaldığı alanlarda STK’ların öncelikli olarak rol alması gerektiği fikrine

katıldığını ifade ederken 9 tanesi (yüzde 22,5) bu düşünceye karşı çıktığını

belirtmiştir. Kamu kurumların yetersiz kaldığı alanlarda STK’ların öncelikli olarak

rol alması gerektiğini düşünen STK yöneticilerinin geneli devletin aksadığı,

yetemediği alanlarda STK’lara esas olarak devlete rehberlik eden ve destekleyici

olan bir rol biçmektedir. Bu açıdan bu fikre katılan STK yöneticilerinin birçoğu,

STK’ların sosyal hizmet alanları başta olmak üzere, çevre, sağlık gibi alanlarda

aracılık, danışmanlık veya bilinçlendirme faaliyetleri yaparak hizmet sunması

gerektiğini ifade etmişlerdir. Kamu kurumların yetersiz kaldığı alanlarda STK’ların

öncelikli olarak rol alması gerektiği fikrine karşı çıkanlar, bunun iyi bir paylaşım

olmadığını, yetersiz kaldığı bir alanı devlet yapması gerekiyorsa devletin

yapabilmesi için yeterli kılınması gerektiğini ifade etmişlerdir. Bu bağlamda devletin

asli fonksiyonları olarak eğitim, sağlık gibi temel hizmetleri de yerine getirebilecek

düzeyde güçlü kılınması gerektiği sıkça belirtilmiştir.

“Kamusal otorite ile STK’ların eğitim alanında rol almaları hakkında ne

düşünüyorsunuz?” şeklinde formüle edilen soruya karşılık görüşülen STK

yöneticilerinin tamamı STK’ların eğitim alanında devleti desteklemesi gerektiğini

ifade ederken, 27 STK yöneticisi (yüzde 67,5) kamusal otorite ile birlikte STK’ların

özel eğitim kuruluşlarının da bu alanda yer alması gerektiğini, 11 STK yöneticisi

(yüzde 27,5) eğitimin sadece kamusal otorite eliyle verilmesi gerektiğini, 2 STK

yöneticisi (yüzde 5) de bu konuda fikrinin olmadığını ifade etmiştir. Eğitim alanında

Page 90: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

83

devlet ile birlikte STK’ların özel eğitim kuruluşlarının da yer alması gerektiğini

düşünen STK yöneticileri rekabetin yenilik ve daha fazla kalite sağlayacağını ileri

sürmektedirler. Ayrıca, eğitimin devlet ile birlikte özel eğitim kuruluşlarınca da

verilmesinin eğitimde birliği bozacağı ve üniter yapının zamanla bundan zarar

göreceği endişesine de katılmamaktadırlar. Yasaklamanın daha tehlikeli olan yasa

dışılığı doğuracağını belirten STK yöneticileri, devletin temel kuralları koyması ve

etkin demokratik denetimde bulunması ile böyle bir sorunun olmayacağına

inanmaktadırlar. Diğer taraftan eğitimin sadece devlet eliyle verilmesi gerektiğini

düşünen STK yöneticileri özel eğitim kurumlarının fırsat eşitliğini bozacağını, bu

yüzden sosyal devlet ilkesi gereği devletin asli görevi olan eğitimin sadece devlet

tarafından verilmesi gerektiğini öne sürmektedirler. Bunun yanı sıra denetimin

yeterli olamayacağına inanan STK yöneticileri, eğitim alanında devlet ile birlikte

STK’ların özel eğitim kuruluşlarının da yer almasının üniter yapı için tehlike

potansiyeli taşıdığını ifade etmektedirler.

“Kamusal otorite ile STK’ların sağlık alanında rol almaları hakkında ne

düşünüyorsunuz?” şeklinde formüle edilen soruya karşılık görüşülen STK

yöneticileri, STK’lara sağlık alanında esas olarak belli alanlarda önleyici hekimlik,

hasta haklarını arama, psikolojik moral destekli hasta hizmetlerinde yar alma,

gönüllü tarama faaliyetlerinde bulunma ve bu alandaki eksikliklerin ilgili bakanlığa

raporlanarak bir şekilde denetimde bulunma gibi görevler atfetmiştir. Sağlık alanında

devlet ile birlikte STK’ların özel sağlık kuruluşlarının da yer alması gerektiğini

düşünen STK yöneticileri görüşülenler içerisinde 31 kişidir (yüzde 77,5). 2 kişi

(yüzde 5) bu konu hakkında fikir belirtmezken 7 STK yöneticisi (yüzde 17,5) sağlık

hizmetlerinin sadece devlet eliyle verilmesi gerektiğini ifade etmişlerdir. Sağlık

hizmetlerinin sadece devlet eliyle verilmesi gerektiğini ifade edenler bunun devletin

asli yükümlülüğü olduğu için zorunlu olduğunu ifade etmişlerdir. Özel sağlık

kuruluşlarında hastanın müşteri olarak görüldüğünü belirten STK yöneticileri bu

alanın da istismara çok açık olduğunu düşünmektedirler. Sağlık hizmetlerinin

verilmesinde özel sağlık kuruluşlarının da yer alması gerektiğini ifade edenler

eğitimde olduğu gibi bunun yenilik ve daha fazla hizmet kalitesi getireceğine

inanmaktadırlar. Bu şekilde düşünen STK yöneticilerinden 5 tanesi (yüzde 16) bunun

kaçınılmaz bir süreç olduğunu ve özel sağlık kuruluşlarının sağlık hizmetlerini

Page 91: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

84

devletten çok daha iyi sağlayacağını düşünürken 26 STK yöneticisi (yüzde 84)

devletin yetersiz kalışından dolayı özel sağlık kuruluşlarının da bu alanda yer

almasının rekabet doğuracağı ve neticede devlet tarafından verilen hizmet kalitesinin

de artacağına inanmaktadırlar.

Burada üzerinde dikkatle durulması gereken şey şudur: Gerçek anlamda STK

olmayan fakat özel sektör eliyle eğitim, sağlık gibi kamusal hizmet alanlarında işlev

gören kuruluşların Isparta’da görüşülen STK yöneticilerince de birer STK olarak

algılanıyor olması neoliberal söylemin bir etkisi olarak görülebilir. Diğer taraftan

daha fazla kalitede hizmet beklentisi temel kamusal hizmet alanlarında da özel

sektörü cazip gösterse de devletin bu alanlarda denetim işlevinin yanı sıra bizzat yer

almasının da görüşülenlerce istenmesi neoliberal söylemin Isparta özelinde aksayan

tarafına işaret etmektedir.

“Kamusal otorite ile STK’ların sosyal hizmet alanında rol almaları hakkında

ne düşünüyorsunuz?” şeklinde formüle edilen soruya karşılık görüşülen STK

yöneticilerinin geneli sosyal hizmet alanını STK’ların en etkili olabileceği alan

olarak gördüklerini ifade etmişlerdir. Devletin çok pahalıya mal ediyor olması yada

yetersiz kaldığı öne sürülerek çeşitli alanlarda özellikle STK’lar olarak yardım

kuruluşları, huzurevleri ve yetiştirme yurtları vasıtasıyla bakıma muhtaçlara ve

ihtiyaç sahiplerine hizmet sunarak STK’ların bu alanda çok etkili oldukları görüşülen

STK yöneticilerinin bir çoğu tarafından belirtilmiştir. Yine kültürel faaliyetlerde

bulunarak dayanışma ilişkilerinin geliştirilmesi bu alanda STK’lara en çok atfedilen

sorumluluklardandır.

“Sizce STK’lar hangi alanlarda devletten daha etkin rol oynayabilirler?”

şeklinde formüle edilen soruya karşılık görüşülen STK yöneticilerinden 21 tanesi

(yüzde 52,5) STK’ların kaynak, kapasite gibi sınırlılıklarından dolayı devletten daha

etkin olarak rol almalarının mümkün olmadığını belirtmiştir. 6 STK yöneticisi (yüzde

15) fikir belirtmezken, 13 STK yöneticisi (32,5) devletin çok önemsemediği yada

yetersiz kaldığı alanlarda STK’ların devletten daha etkin bir rol üstlenebileceğini

ifade etmişlerdir. Özellikle sorunların tespiti bağlamında STK’ların devletten daha

etkin olabileceğini düşünen STK yöneticileri sorunlara müdahalede devletin daha

etkin olabileceğini ifade etseler de çevrenin korunması gibi devletin çok da

Page 92: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

85

önemsemediğini düşündükleri alanlarda bilinçlendirme faaliyetleri vermek, Deniz

Feneri Derneği örneğinde olduğu gibi ihtiyaç sahiplerine ulaşmak, AKUT örneğinde

olduğu gibi acil müdahale gerektiren durumlarda eylemde bulunmak gibi bazı

alanlarda STK’lara daha etkin rol biçmişlerdir.

Page 93: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

86

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Ayrıntılı kurallara, biçimselliğe, kişisel olmayan yönetsel ilişkilere, katı

hiyerarşiye ve kariyere dayalı merkeziyetçi nitelikler taşıyan ve esas olarak Weber

tarafından bürokrasi modeline göre örgütlenen geleneksel kamu yönetimi anlayışının

kamu yönetiminin yapısında ve işleyişindeki mevcut egemenliği özellikle 20. yy.’ın

son çeyreğinde derinden sarsılmış ve nihayetinde geleneksel kamu yönetimi anlayışı

kaçınılmaz olarak dönüşüme uğramıştır. Geleneksel kamu yönetimi anlayışının

küreselleşme süreci ve bilgi teknolojilerinin toplumsal, ekonomik ve siyasi hayatta

yarattığı değişim ve dönüşüme ayak uyduramaması, ortaya çıkan yeni sorunları

çözmekteki yetersizliği ve sürekli artan bütçe açıkları ve dış borç yükünün yanı sıra,

kamu sektörünün hizmet sunumunda verimsiz, etkisiz, gereğinden fazla bürokratik,

duyarsız ve hantal olarak görülmesi, piyasanın mal ve hizmet üretim ve dağıtımından

özgürlüklerin sağlanmasına kadar birçok alanda ‘baskıcı’, ‘hantal’, ‘verimsiz’ olarak

nitelenen devletten daha üstün olduğu inancının yaygınlık kazanması, özel sektör

yönetim anlayışındaki yenilikler geleneksel kamu yönetimi anlayışının kaçınılmaz

olarak dönüşüm geçirmesinin dinamiklerini oluşturmaktadır.

İşte bu süreçte, devletçi, bürokratik, merkeziyetçi ve hiyerarşik özellikler

taşıyan kamu yönetimi anlayışı yerini piyasa eğilimli, daha az bürokratik, esnek

örgütlenmeye dayalı, ademi merkeziyetçi, girişimci ve yenilikçi gibi nitelikleri olan

bünyesinde barındıran yeni kamu yönetimi yaklaşımına bırakmıştır. Kamu

hizmetlerinin rekabet ortamında piyasa benzeri mekanizmalarla yürütülmesi,

merkeziyetçi ve hiyerarşik yönetim yapısının desentralize edilmesi, esnek

örgütlenme ve yönetim, yönetime yeni aktörlerin katılması, prosedürlerden çok

sonuca önem verilmesi, performans ölçümü ve yönetimine önem verilmesi, etkinlik

ve verimliliğin temel alınması, kaliteye vurgu, müşteri odaklılık ve güçlendirilmiş

sonuçlara dayalı hesap verme sorumluluğu gibi özellikler yeni kamu yönetiminin

temel özellikleri olarak değer kazanmıştır.

Page 94: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

87

Bu bağlamda merkezi yönetimin birincil olarak sayıldığı yönetim kavramının

dayandığı ilke ve varsayımların yıpranması ile kamu sektöründe etkinliğin

sağlanması ve yönetsel boyutta şeffaf ve denetime açık bir kamu hizmeti sunma

mekanizmasının kurulması için yönetişim yaklaşımına dönüşüm kaçınılmaz

olmuştur. Bu açıdan geleneksel kamu yönetimi modelinde yaşanan değişimi ifade

eden bir kavram olarak yönetişim, devletin yanında diğer toplumsal aktörler olan

özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının, kamu hizmetlerine ilişkin kararların

alınması ve uygulanması süreçlerinde yer aldığı bir “ortaklaşa yönetim” anlayışını

ifade etmektedir. Klasik devletin güç ve yetkiyi kendinde toplama çabasının aksine,

bunun toplumdaki aktörlere dağıtımının öngörüldüğü bu anlayışta, etkin, verimli,

bağımsız, şeffaf, hesap verme/sorumluluk bağının kurulduğu, toplumsal aktörlerin ve

bireylerin mümkün olan her alanda ve biçimde katılımının öngörüldüğü bir yönetim

amacı vardır. Merkezi-hiyerarşik bir yapı içinde üretim yapan, kaynak ve yetkileri

kendinde toplayan bir yönetimden, çok aktörlü, yerinden yönetimci, kendisi

yapmaktan çok toplumdaki aktörleri “yapabilir kılan”, yönlendiren ve kaynakların

yönlendirilmesini kolaylaştıran bir anlayışa geçilmektedir (Tekeli, 1996: 34). Bu

yaklaşım çerçevesinde gerçekleştirilmek istenenler; sivil toplumun geliştirilmesi,

merkezden yerele yetki devrinin sağlanması ve devletin rolünün kamu, özel, gönüllü

kuruluşlar adı da verilen hükümet dışı örgütlenmeler ile paylaşımıdır.

Dünyada yaşanan gelişmelere paralel olarak özellikle 1980’li yıllarda

Türkiye’de de tartışılmaya başlanan sivil toplum kavramı, tarihsel süreç içerisinde

toplumsal koşullardaki değişmelere paralel olarak farklı anlamlar yüklenerek

tanımlanagelmiş ve bu nedenden dolayı literatürde üzerinde uzlaşılmış basit bir

tanımı yapılamamıştır. Kavramsal ve tarihsel süreç içerisinde; Antik Yunan’da

siyasal olarak aktif yurttaşların alanını içeren anlamı, Ortaçağda kent sistemi olan

“burg”lar etrafında şekillenen yeni özerk alanları içeren anlamı, 17. ve 18.

yüzyılların liberalizm anlayışına bağlı anlamı, F. Hegel ve onun takipçileri olan K.

Marks ve A. Gramsci’nin yükledikleri anlamı etrafında incelemeye alınan kavram;

modern kullanımıyla toplumsal anlamda ‘ideolojik toplum’dan farklı olarak

bireylerin özgür iradeyle kendi aralarında anlaşarak oluşturdukları ortak yaşama

alanını, devletle olan ilişkileri bağlamında da devletten özerk ama kopmamış bir

alanı karşılamaktadır. Bu bağlamda çalışmada yer alan; sivil toplum tartışmalarında

Page 95: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

88

önemli olan, devlet ile toplum arasındaki ilişki biçimi temelinde ortaya atılan ve bu

ilişkiyi tamamlayıcı ve katılımcı bir değerde ele alan çoğulcu ve katılımcı sivil

toplum kuramları dikkate değerdir.

‘Devletin doğrudan denetimi altında olan alanların dışında, ekonomik

ilişkilerin baskısından bağımsız, gönüllü olarak oluşturulan kurumlar’ olarak

tanımlanan sivil toplum kuruluşu teriminin kavramsal çerçevesinin ele alındığı

kısımda; kavramın ulusal ve uluslararası alanda kullanım şekillerini ve karşılıklarını

ortaya konulduktan sonra genel olarak; sosyo-ekonomik, siyasal, kültürel ve bireysel

olmak üzere dört ana başlık altında sivil toplum kuruluşlarının işlevlerini ele alındı.

Bu açıdan doğrudan yada dolaylı olarak rekabetin artmasına ve ekonomik büyümeye

katkıda bulunmak, eğitim, sağlık ve sosyal hizmetler gibi kamu hizmetlerinin

sunumu, yerel ekonomik gelişmenin desteklenmesi sivil toplum kuruluşlarının sosyo-

ekonomik işlevleri arasında değerlendirilirken, katılımcıların düşüncelerini,

eylemlerini ve değerlerini demokratik yönden biçimlendirmeleri,

demokratikleşmeye, yönetimin şeffaflaşmasına katkıları siyasal işlevleri, sivil toplum

kuruluşları bünyesinde gerçekleşen ilişkilerle gelişen aidiyet ve biz duygusu, etik

değerlerin taşıyıcıları olmaları, demokratikleşme konusunda toplumsal bir kültür

meydana getirmesi kültürel işlevleri, baskıcılığı, düşünce ve örgütlenme

kısıtlamalarını azaltarak yada ortadan kaldırarak bireysel yaratıcılığa uygun bir

sosyal ortam hazırlaması, dayanışmacı duyguları geliştirerek bireylerin yaşam

kalitelerine katkısı da bireysel işlevleri olarak görülmüştür.

Osmanlı Devleti’nin son dönemleri de dikkate alınarak Türkiye’de sivil

toplum kuruluşlarının toplumsal gelişimlerinin incelendiği bölümde; ilk olarak 19.

yüzyılın başlarından Cumhuriyet dönemine kadar Osmanlı’da batılı anlamda sivil

toplum arayışlarının ve örgütlenmesinin ilk nüvelerinin görüldüğü dönem olarak ele

alındı. Cumhuriyet’in kurulmasından 1950’li yıllara kadarki süreç, tek partili siyasi

yapının gerçekleştirdiği yasal düzenlemelerle sivil toplumun oluşabilmesi için

gerekli ortamı hazırlandığı ve toplumsal yapının bu düzenlemelere ayak uyduracağını

varsaydığı fakat parti-devlet bütünleşmesi neticesinde devlet elitinin ‘alternatif’

oluşumlara karşı toleranssız olduğu dönemdir. 1950-1980 arası çok partili siyasi

hayata geçiş ve sivil toplum kuruluşlarının etkinliklerini özellikle askeri darbelerle

Page 96: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

89

kesintilere uğrayarak devam ettirdiği dönemdir. Son olarak 1980’den sonra dünya

genelinde yaygınlık kazanan neo-liberal düşünüşün Türkiye özelinde de

yansımalarını bulduğu devletin küçültülmesi, yönetimde paydaşlar olarak STK’ların

etki alanlarını arttırdığı ve eylem alanlarını çeşitlendirdiği dönem olarak tarihsel

süreç içerisinde ele alındı. Türkiye’de sivil toplum kuruluşlarıyla ilgili istatistikler

sunulan son kısımda; kurulan sivil toplum kuruluşlarının çoğunluğunun 1980

sonrasına ait olması küreselleşme ve neo-liberal politikalar paralelinde açıklanabilen

gelişmelerken, genel olarak büyük şehirlerde yoğunlaşmaları da doğal olarak

STK’ların kentsel gelişim sürecinin bir parçası olmalarıyla açıklanabilir. Özerk olma

niteliğine bağlı olarak genel olarak aidat ve bağış yoluyla gelir elde eden bu

kuruluşların en önemli sorunlarının yeterli finans bulamama, yer-mekan, araç-gereç

yetersizliği ve bürokrasi olması STK’ların işlevlerini ve etki alanlarını son derece

olumsuz etkilemektedir.

Türkiye’de sivil toplum kuruluşları köklü bir geçmişe sahip değildir. STK’

ların yeni yeni özerk alanlar edinmeye başladığı söylenebilir. Yönetişim bağlamında

katılımcılığın esas olması göz önünde bulundurulursa Türkiye’de hem devletin bu

kuruluşlara hala kuşkuyla bakıyor oluşu hem de örgütlenme kültürünün zayıf oluşu

katılımın istenilen düzeyde gerçekleştirilemediğini, buna paralel olarak bu

kuruluşların kendilerine özgü, kendi denetimlerinde olan kaynaklara sahip

olmadığını, daha ziyade devletten, yardım almak durumunda olmalarını gösteriyor.

Isparta ili ile birlikte 4 ili kapsayan yoksullukla mücadele konusunu ele alan bir

çalışmada da STK’ların kapasitelerinin yetersiz oluşu, hizmet sunum süreçlerinde

güçlüklerle karşılaştıkları, kamu kuruluşları ve halktan yeterince destek görmedikleri

belirtilmiştir (Gül vd., 2007: 272). Ayrıca yine yönetişim bağlamında özel sektör–

STK ortaklığında STK’ların bahsettiğimiz özelliklerinden ötürü bu kuruluşlarda

ortaklaşa işbirliği yapacak katılımcıların azlığı ve buna bağlı kaynak sıkıntısı

çekiyor olması, STK ların özel sektörün yani sermayenin denetiminde olması

endişesini dile getiriyor. Fakat burada yinelemek gerekiyor ki yönetişim

mekanizmasının tam işlerlik kazanması halinde yani ortaklaşa sorumluluk bilinciyle

katılımcılık ve diğer yükümlülüklerin yerine getirilmesi bu tür endişeleri yok etmese

de azaltacaktır. Ayrıca son dönemde devletle sivil toplum ilişkilerini, olumlu yönde

düzenlemeye dönük gelişmeler yaşanmakta; meselâ dernekler yasasında yapılan

Page 97: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

90

değişikliklerle Türkiye’deki çeşitli kesimlerin, sivil toplumun bir araya gelmesini,

örgütlenmesini kolaylaştırıcı bir düzlem oluşturulmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda

yasalara yansıyan diğer gelişme ise yönetişim kavramının temel mantığı içinde olan

çok önemli bir gelişme sayılan bilgiye erişim yasası; bununla TC vatandaşları devlet

dairelerinden, çok gizli niteliği taşımayan her türlü bilgiyi bedelini ödemek suretiyle

edinmek hakkına sahip oldular. Hatta bu bilgiyi paylaşmayan kuruluşlar ve bunların

yetkilileri için cezaî hükümler var. Yönetişimin ilkeleri olan açıklık, saydamlık,

hesap verebilirlik konuları ile ilgili olarak ve caydırıcı bir nitelik taşıması

bakımından önemli bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Son olarak son zamanlarda

açıklık, hızlılık gibi sunumlarla geliştirilen, yönetişimin bir ürünü olan e-devlet

projelerinin yaygınlaşması da kırtasiyeciliği ortadan kaldırıcı olmasa da bile azaltıcı,

ayrıca, devletin müdahalelerini daha etkin kılıcı, başta vergi müdahalesi ve diğer

müdahaleler olmak üzere, bir özelliğe sahiptir. Dolayısıyla e-devlet, devletle bireyin

etkileşimini ve devletin iş görme ve hizmet sunma hızını arttırıcı bir faktör olarak

yönetişimin tam anlamıyla uygulanabilirliği açısından önemlidir.

Çalışma dahilinde üçüncü bölümde yer verilen alan çalışmasında, yerel

düzeyde kamu politikası oluşturma sürecinde Isparta’daki STK’ların durumunu

irdelemek amaç edinilmiştir. Bu doğrultuda, görüşülen STK yöneticileri ve

kuruluşları hakkında bilgi edinmek için demografik sorular içeren bir anket

uygulaması, ayrıca görüşülenlerin yönetişim sürecine karşı tutumlarını ölçmek ve

yönetişim sürecindeki mevcut durumları hakkında bilgi edinmek için ayrı bir anket

uygulaması ve derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Yapılan bu alan çalışması

sonucunda elde edilen bulgular şunlardır:

1. 1990 sonrasında Isparta’da kurulan STK sayısında artış vardır. 2000 yılı ve

sonrasında bu artış hızlanarak devam etmiştir.

2. Isparta’daki STK yöneticilerinin büyük çoğunluğu erkeklerden oluşmaktadır.

3. Isparta’daki STK yöneticileri genel olarak eğitimli kişilerden oluşmaktadır.

4. Isparta’daki STK yöneticileri bir kavram olarak yönetişime yabancıdır.

Page 98: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

91

5. Isparta’daki STK yöneticilerinin büyük çoğunluğu yönetişimin ne olduğunu

bilmediğini söylemiş ancak kendilerine açıklanınca yönetişimin ifade ettiği

anlamlara olumlu yaklaşmışlardır.

6. Isparta’daki STK yöneticilerinin geneli kamu yöneticilerinin STK’lara eşit

davranmadığını düşünmektedir.

7. Isparta’daki STK yöneticilerinin geneli mevcut hükümete yakın olan

STK’lara karşı kayırmacılık yapıldığını düşünmektedir.

8. Isparta’daki STK yöneticilerinin geneli yerel düzeyde şeffaf ve hesap

verebilir bir yönetim anlayışının olmadığını düşünmektedir.

9. Isparta’daki STK’lar yönetişim sürecinde aktif olarak yer almak

istemektedirler ancak aktif katılımı sağlayacak mekanizmaların yeterli

olmadığı yönünde yaygın bir görüş vardır.

10. STK’ların kapasitelerine ilişkin sorunlar ve kamu yöneticilerinin STK’lara

karşı olumsuz yaklaşımı Isparta’da STK’ların kamu politikası için karar alma

ve hizmet sunma süreçlerindeki hareket alanlarını sınırlamaktadır.

11. Isparta’daki STK’lar arasında ticari faaliyetlerde bulunan ve ticari işletme

gibi çalışanların bulunduğu da gözlenmiştir.

Bu bulgular göstermektedir ki STK’ların yerel düzeyde kamu politikası

oluşturma sürecine katılımları çok düşüktür. Kamu otoritesi STK’ları yönetişim

sürecine yeteri kadar dahil etmezken STK’ların da kamu otoritesini temsil eden kamu

personeli karşısında güven içinde olmadığı gözlemlenmektedir. Yönetişim ya da iyi

yönetişim anlayışının gerçekleşmesi için, devletin toplumsal aktörlere ve bireye

bakışı, katılımı özendirici, katılım kanallarını artırıcı ve katılım için güven verici

olmalıdır. Vatandaşların, hem bireysel olarak hem de örgütlenerek yönetim

süreçlerine katılımının artırılması için, bireyin devlet otoritesi karşısında kendini

rahat hissetmesinin, idari süreçlere güven duymasının sağlanması gerekmektedir. Bu

açıdan kamu otoriteleri ile toplumsal aktörler ve halk arasında iletişim kurma,

birbirini dinleme ve anlama kültürünün geliştirilmesi gerekmektedir. Herhangi bir

konuda karar alma süreçlerine hangi STK’ların davet edileceği konusunda objektif

ve adil kriterler belirlemek yararlı olabilir. Örneğin, sektör/faaliyet alanı, bunun

Page 99: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

92

yanında üye sayısı, kuruluş yılı, ülke genelinde sahip olunan şube/temsilcilik oranı

gibi.

Yönetişim anlayış içerisinde yerel yöneticilerin yönetim stillerinde de önemli

değişiklikler gerekmektedir. Yerelliğin sorunlarına tek başına çözüm üretmeye

çalışarak tüm saygınlığı kendisinde toplamak isteyen buyurucu başkanının yerini,

yöneticisi olduğu yerelliğin ortak aklını harekete geçiren bir lider olan başkan

olmalıdır.

Çağdaş demokrasilerde katılımcı demokratik pratiklerin gelişmesinin en

büyük engeli yönetimlerde kayırmacı eğilimlerin hakim olması ve yolsuzluklara açık

bulunmasıdır. Bu nedenle yönetimler her türlü demokratik hesap verme yöntemlerine

açık olmalıdır.

Yönetişim modelinde, kamu kurum ve kuruluşlarınca yürütülen hizmetlerden

özelleştirilenlerin kamu yararına ve kamu hizmeti kriterlerine uygun olarak yerine

getirilmesini güvenceye almak ve özel sektörün faaliyetlerini denetlemek kamunun

son derece önem taşıyan bir sorumluluğudur. Özel sektörün ve sivil toplum

örgütlerinin denetlenmesi, faaliyetlerinin sosyal sorumluluk ve kamu yararına uygun

olarak yürütülmesinin takip edilmesi, “düzenleyici ve denetleyici” rolü öne çıkan

devletin temel sorumluluğudur. Eğitim, sağlık, sosyal yardımlar, sosyal güvenlik gibi

temel nitelikteki kamu hizmetleri, özel sektör ve sivil toplum örgütleri tarafından da

sağlanabilir olsa da bu hizmetler, tüm vatandaşlara, asgari insani koşullarda ve

bedelsiz olarak kamu kurumları tarafından sağlanmaya devam edilmelidir.

Bu bağlamda Şenatalar’ın şu tespiti önemlidir: Gelişmekte olan ülkelerde

sosyal devletin sorumluluk alanına giren gelir dağılımındaki ve bölgeler arasındaki

eşitsizliklere, sağlık ve eğitim sorunlarına STK’ların tek başına çözüm getirmesi

beklemek gerçekçi değildir. Bu açıdan devletin rolünün STK’lar tarafından

doldurulmasının olanağı yoktur. Birincil sorumluluk devlette olmak kaydıyla devlet

STK’lara olanak yaratmalı, onlarla ortaklık kurmalı ve yönetişim alanını

genişletmelidir (2001: 15-16).

Kamu politikası oluşturma sürecinde yer alabilen STK’ların da genel olarak

“örgütlü” ve “etkili” olanlar olduğu genel kabuldür. Bu açıdan geniş halk kitlelerini

temsilen daha fazla sayıda STK’nın temsil kapasitesine ulaşması önem taşımaktadır.

Page 100: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

93

Kamu otoritesi ortaklık anlayışı içinde STK’ları politika yapma süreçlerine dahil

edecek prosedürler geliştirerek katılım kanallarını açarken kapasitelerini arttıracak

eylemlerde de bulunarak daha etkin ve “yapabilir kılmak” için bina, araç-gereç

tahsisi, uzmanlık, personel desteği, bilgi desteği, vb. gibi yöntemlerle

desteklemelidir.

Gerçek anlamda bir ortaklaşa yönetim modelinin oluşabilmesi için; katılımı,

paylaşmayı, sorumluluk almayı toplumsal kültür biçimi olarak benimsetecek eğitim

anlayışının aileden başlayarak bireyin içinde yer aldığı tüm hayata yansıtılması

gerekmektedir.

Yönetişim aktörleri arasındaki iletişim ve etkileşimi arttırmak için gelişen

teknolojik imkanların daha iyi kullanılması kamu politikalarının daha katılımcı bir

biçimde oluşturulabilmesine katkı sağlayacaktır.

Ortak yarar etrafında bir araya gelme, sorumlulukları paylaşma ve birlikte

üretme kültürünün toplumsal hayatımıza yerleşmesini sağlama konusunda, tüm

toplumsal aktörler gibi medyanın da sosyal sorumluluk alarak gerekli duyarlılığı

göstermesi gerekmektedir. Bir çok kamusal öznenin ortaya çıkmasına olanak veren,

gerçekleştirilecek hizmetlerin karar süreçlerine halkın, sivil toplumlarının

katılımlarının sağlandığı bir toplumda yaşayanların doyumları yüksek olacaktır.

Genel olarak, devletin yanında ya da karşısında, özerk, gönüllü ve kamu

yararını amaçlayan kuruluşlar olarak sivil toplumun öne çıkarılması çabaları

1990’lardan itibaren yaygınlık kazanmıştır. Bunun etkileri Isparta özelinde de

bulunmuştur. Ancak, ideal sivil toplum tanımına uymayacak saptamalarda da

bulunulmuştur. 1980’lerden itibaren yaygınlık kazanan yeni liberalizmin sivil toplum

anlayışını da etkilediği görülmektedir. Soysal devletin küçültülmesi ve görevlerinin

yerelleştirilmesi sürecinde, STK’lar da sosyal devletin sorumluluklarının bazılarını

üstlenmektedirler. Ancak bu süreçte, bu hizmetlerin sivil toplum diye adlandırılan

kuruluşlarca ticari amaçlarla ve kar güdüsüyle yerine getirildiği görülmektedir.

Kısacası, sivil toplumun güçlenmesi ile yeni liberalizmin güçlenmesi birlikte

olmaktadır.

Page 101: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

94

KAYNAKÇA

Kitaplar:

ACI, E. Y., Kalkınma Sürecinin Yeni Aktörleri STK, Gün izi Yayıncılık, İstanbul,

2005.

AKTEL, M., Küreselleşme ve Türk Kamu Yönetimi, Asil Yayın Dağıtım, Ankara,

2003.

AL, H., Bilgi Toplumu ve Kamu Yönetiminde Paradigma Değişimi, Bilim adamı

Yayınları, Ankara, 2002.

AYDIN, A. H., Türk Kamu Yönetiminde Temel Sorunlar ve Çağdaş

Yaklaşımlar, Gazi Kitabevi, Ankara, 2004.

BAL, H., Kent Sosyolojisi, Fakulte Kitabevi, Isparta, 2002.

BELGE, M., Sivil Toplum Nedir?, Sivil Toplum ve Demokrasi Konferans Yazıları, no: 1, İstanbul Bilgi Üniversitesi STK Eğitim ve Araştırma Birimi, İstanbul, 2003.

ÇAHA, Ö., Aşkın Devletten Sivil Topluma, GENDAŞ A.Ş., İstanbul, 2003.

_____, Ö., Sivil Toplum Aydınlar ve Demokrasi, İz Yayıncılık, İstanbul, 1999.

ÇELİK, H. H., Türkiye’de Kamu Yönetimi Sorunları, Seçkin Yayınları, Ankara,

2004.

ÇULHAOĞLU, M., vd., Sivil Toplum: Devletin Büyümesi, YGS Yayınları,

İstanbul, 2001.

DİNÇER, Ö. ve C. YILMAZ, Değişimin Yönetimi İçin Yönetimde Değişim,

Ankara, 2003.

DOĞAN, İ., Özgürlükçü ve Totaliter Düşünce Geleneğinde Sivil Toplum, Alfa

Basım Yayın, İstanbul, 2002.

Page 102: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

95

DUMAN, F., “Sivil Toplum”, Siyaset, Ed. M.TÜRKÖNE, Lotus Yayınevi, İstanbul,

2003.

EDİSYON, Sivil Toplum ve Demokrasi, Kaknüs Yayınları, İstanbul, 2005

EDİSYON, Sivil Toplum: Farklı Bakışlar, Kaknüs Yayınları, İstanbul, 2005

ERGUN, T., Kamu Yönetimi Kuram Siyasa Uygulama, TODAIE, Ankara, 2004

ERTEN, M., Karşıyaka Kent Meclisi, Anahtar Kitaplar Yayınevi, İstanbul, 2004

ERYILMAZ, B., Kamu Yönetimi, Erkam Matbaası, İstanbul, 2002.

GİDDENS, A., Üçüncü Yol, Birey Yayınları, İstanbul, 2000

KALAYCIOĞLU, E., “Sivil Toplum ve Neopatrimonyal Siyaset”, Küreselleşme,

Sivil Toplum ve İslam, E. F. KEYMAN ve A. Y. SARIBAY (der.), Vadi

Yayınları, Ankara, 111-135, 1998.

KEYMAN, E. F., ve A. Y. SARIBAY, Küreselleşme Sivil Toplum ve İslam, Vadi

Yayınları, Konya, 1998

KUTLU, Ö., Gelişmiş Ülkeler ve Türkiye’de Kamu Reformu ve Yönetimin

Yeniden Düzenlenmesi, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2004.

MAGA, İ., “Sivil Toplum Devletin Büyümesidir”, Sivil Toplum: Devletin

Büyümesi, M. ÇULHAOĞLU, K. OKUYAN ve İ. MAGA (der.), YGS

Yayınları, İstanbul, s. 7-17, 2001.

MARDİN, Ş., Türkiye’de Toplum ve Siyaset Malaleler I, İletişim Yayınları,

İstanbul, 2000

NİŞANCI, Ş., Sivil İtaatsizlik, Okumuş Adam Yayınları, İstanbul, 2003

ÖNAL, B., Sivil Toplum Örgütleri ve Bir Sivil Toplum Örgütü Örneği Mehir

Vakfı, Mehir Vakfı Yayınları, No: 4, Konya, 2000.

ÖZER, M. A., Yeni Kamu Yönetimi: Teoriden Uygulamaya, Platin Yayınları,

Ankara, 2005

ÖZGÜR, H. ve M. KÖSECİK, Yerel Yönetimler Üzerine Güncel Yazılar I, Nobel

Yayın, Ankara, 2005

RYFMAN, P., Sivil Toplum Kuruluşları, İletişim Yayınları, İstanbul,2006.

Page 103: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

96

SALLAN GÜL, S., Sosyal Devlet Bitti, Yaşasın Piyasa, Etik Yayınları, İstanbul,

2004.

SARAN, U., Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma, Atlas Yayınları, Ankara,

2004

SÖZEN, S., Teori ve Uygulamada Yeni Kamu Yönetimi, Seçkin Yayıncılık,

Ankara, 2005.

TESTER, K., Civil Society, Routledge, London, 1992.

T.C. BAŞBAKANLIK, Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma: Değişimin

Yönetimi için Yönetimde Değişim, Ankara, 2003

THERNBORN, G., “Sivil Toplumun Ötesi: Demokratik Deneyimler ve Ortadoğu’ya

Uygunlukları”, Sivil Toplum, Demokrasi ve İslam Dünyası, E. ÖZDALGA

ve S. PERSSON (der.), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, s.61-73, 1999.

TOSUN, G. E., Devlet Sivil Toplum İlişkisi, Alfa Basım Yayın, İstanbul, 2001

TOSUN, G. E., İzmir’de Sivil Toplum, Alfa Aktüel Yayınları, Bursa, 2006

TOSUN, Gülgün E., Demokratikleşme Perspektifinden Devlet-Sivil Toplum

İlişkisi (Türkiye Örneği), Alfa Yayınları, İstanbul, 2001.

TÜRKÖNE, M., Siyaset, Lotus Yayınları, Ankara, 2005.

TÜSİAD, Kamu Reformu Araştırması, TÜSİAD, İstanbul, 2002

YILDIRIM, İ., Demokrasi Sivil Toplum Kuruluşları ve Yönetişim, Seçkin

Yayınları, İstanbul, 2004.

YÜCEKÖK, Ahmet N., TURAN, İ., ALKAN, Mehmet Ö., Tanzimattan

Günümüze İstanbul’da Sivil Toplum Kuruluşları, Türkiye Ekonomik ve

Toplumsal Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul, 1998.

Page 104: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

97

Makaleler

ATEŞ, H., “Postmodern Toplum Devlet ve Kamu Yönetimi”, içinde Kamu

Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar, Seçkin Yayınları, Ankara, s. 303-333,

2003

AKATAY, A. ve SEVİNÇ, İ., “Cumhuriyet’ten Günümüze Sivil Toplum

Kuruluşlarının Gelişim Süreci”, 1. Ulusal Sivil Toplum Kuruluşları

Kongresinde Sunulan Bildiri, 4-6 Haziran, ÇOMÜ, Çanakkale, 2004.

AKPINAR, S., “Sivil Toplum Kuruluşlarında “Sorun Çözme” Konsepti ve Bunun

Entelektüel Sermaye İle Gerçekleştirilmesi”, 1. Ulusal Sivil Toplum

Kuruluşları Kongresinde Sunulan Bildiri, 4-6 Haziran, ÇOMÜ,

Çanakkale, 2004.

AKTAY, Y., “Sivil Toplum ve Sıkıntıları: Oryantalizm, Şiddet, Vesaire”, Sivil

Toplum Düşünce & Araştırma Dergisi, Yıl:1, Sayı:1, s. 52-60, 2003.

ALAGÖZ, M., UÇTU, R. ve ALODALI, M. B. F., “Teknolojik Değişimin Maliyeti

Bölgesel Gelişmişlik Farklılıkları ve Sivil toplum Kuruluşlarının Yeniden

Yapılanması”, 1. Ulusal Sivil Toplum Kuruluşları Kongresinde Sunulan

Bildiri, 4-6 Haziran, ÇOMÜ, Çanakkale, 2004.

ANBARLI, Ş., “Demokratikleşme Perspektifinden Sivil Toplum Kuruluşlarının

Siyasi İktidara Etkileri”, 1. Ulusal Sivil Toplum Kuruluşları Kongresinde

Sunulan Bildiri, 4-6 Haziran, ÇOMÜ, Çanakkale, 2004.

ANTALYA, G., “Tüzel Kişilikler ve Bunun İçinde Gönüllü Kuruluşlar”, Sivil

Toplum Kuruluşları ve Yasalar-Etik-Deprem 3 Sempozyum, Türkiye

Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Yayınları, s. 14-20, İstanbul, 2000.

ATAYER, C., ÖZİLHAN, D. ve ASLAN, Ş., “Sivil Toplum Kuruluşlarında Bilgi

Teknolojileri Kullanımının Örgüt Yapıları ve Performansına Etkileri”, 1.

Ulusal Sivil Toplum Kuruluşları Kongresinde Sunulan Bildiri, 4-6

Haziran, ÇOMÜ, Çanakkale, 2004.

Page 105: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

98

AVCI, G., “Türkiye’de Arayışlara Bir Örnek: İdris Küçükömer”, Türkiye’de Sivil

Toplum Arayışları, Demokrasi Kitaplığı Arayışlar, Tartışmalar ve

Deneyimler Dizisi, Wald Yayınları, İstanbul, s. 33-47, 2000.

AYDIN, M. D., “Kamu Sektöründe Toplam Kalite Yönetimi,” içinde Kamu

Yönetimi Gelişimi ve Güncel Sorunları, M. K. ÖKTEM ve U.

ÖMÜRGÖNÜLŞEN (der.), İmaj Yayınevi, Ankara, s. 187-230, 2004.

BİBER, A., “Sivil Toplum Örgütlerinin İşlerlik Kazanması Açısından Halkla İlişkiler

(Türkiye Örneği), 1. Ulusal Sivil Toplum Kuruluşları Kongresinde

Sunulan Bildiri, 4-6 Haziran, ÇOMÜ, Çanakkale, 2004.

BİLGİÇ, V., “ Yeni Kamu Yönetimi Anlayışı”, içinde Kamu Yönetiminde Çağdaş

Yaklaşımlar, Seçkin Yayınları, Ankara, s. 25-39, 2003

_____, V., “Yeni Kamu Yönetimi Anlayışı,” içinde Kamu Yönetiminde Çağdaş

Yaklaşımlar, A. BALCI, A. NOHUTÇU, N. K: ÖZTÜRK ve B. COŞKUN

(der.), Seçkin Yayınevi, Ankara, s. 25-38, 2003.

BOLAY, S. H., “Sivil Toplum ve Manası”, Yeni Türkiye, Yıl 3, Sayı 18, s. 7-8,

1997.

BORATAV, Z., “Türkiye’de Sivil Toplum Kuruluşları”, Sivil Toplum Kuruluşları

Körber Vakfı’nın 6. Türk-Alman Sempozyumunda Sunulan Bildiri,

Hamburg, ss.313-314, 2001.

BOSTANCI, N., “Devlet ve Sivil Toplum”, Yeni Türkiye, Yıl 3, Sayı 18, s. 181-

223, 1997.

BULAÇ, A., “Yerel Siyaset ve Demokrasi/ Çoğulculuk/ Sivil Toplum”, Sivil

Toplum İçin Kent, Yerel Siyaset ve Demokrasi Seminerleri, Demokrasi

Kitaplığı, İstanbul, s. 165-178, 1999.

COŞKUN, S., “Kamu Yönetiminde Yönetişim Yaklaşımı”, içinde Kamu

Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar, Seçkin Yayınları, Ankara, s. 39-57,

2003

Page 106: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

99

_____, S., “Kamu Yönetiminde Yönetişim Yaklaşımı,” içinde Kamu Yönetiminde

Çağdaş Yaklaşımlar, A. BALCI, A. NOHUTÇU, N. K: ÖZTÜRK ve B.

COŞKUN (der.), Seçkin Yayınevi, Ankara, s. 39-55, 2003.

_____, S., “Postbürokratik Kamu Yönetimi”, içinde Kamu Yönetiminde Çağdaş

Yaklaşımlar, Seçkin Yayınları, Ankara, s. 57-83, 2003

ÇAHA, Ö., “Bir Kez Daha Sivil Toplum Üzerine”, Sivil Toplum Düşünce &

Araştırma Dergisi, Yıl:1, Sayı:1, s. 21-28, 2003b.

_____, Ö., “1980 Sonrası Türkiye’sinde Sivil Toplum Arayışları”, Yeni Türkiye, Yıl

3, Sayı 18, 28-64, 1997.

DIAMOND, L., “Toward Democratic Consolidation”, Journal of Democracy,

Vol.5, No.3, s. 4-17, 1994.

DURSUN, D., “Devlet Karşısında Sivil Toplumun Artan Gücü Ve Geleceği Üzerine

Bir Değerlendirme”, Türkiye Gönüllü Kültür Teşekkülleri 6. İstişare

Toplantısında Sunulan Bildiri, 22-23 Haziran, Hak-iş, Ankara, 1996.

ERGUN, T., “Kamu Yönetimi Disiplinin Gelişmesine Kısa Bir Bakış Yeni Arayışlar

ve Gerçekler”, Kamu Yönetimi Disiplini Sempozyum Bildirileri, TODAIE,

Ankara, 1995

GÜL, H., ve H. ÖZGÜR, “Ademi Merkeziyetçilik ve Merkezi Yönetim-Yerel

Yönetim İlişkileri” içinde Çağdaş Kamu Yönetimi II, eds. M. ACAR ve H.

ÖZGÜR, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, s. 161-204, 2004.

GÜL, H., “Kamu Yönetiminde Piyasa Temelli Yeni Model Arayışları Ve Türk Kamu

Yönetiminde Toplam Kalite Yönetiminin Uygulanabilirliği” içinde Kamu

Yönetiminde Kalite 2. Ulusal Kongresi, TODAİE, Ankara, s. 15-30, 1999.

GÜL, H., SALLAN GÜL, S. ve MEMİŞOĞLU, D., “Türkiye’de Yoksullukla

Mücadele Politikaları, Kentsel Yoksulluk ve Yerel Yönetişim” içinde Yerel

Yönetimler Üzerine Güncel Yazılar II, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, s.

246-284, 2007.

Page 107: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

100

GÜL, H., SALLAN GÜL, S. Ve OKÇU “Toplulukçuluk” içinde Çağdaş Kamu

Yönetimi II, eds. M. ACAR ve H. ÖZGÜR, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara,

s. 321-349, 2004.

GÜZELSARI, S., “Yeni Kamu İşletmeciliği ve Yönetişim Yaklaşımı”, içinde Kamu

Yönetimi Gelişimi ve Güncel Sorunlar, , M. K., ÖKTEM ve, U.,

ÖMÜRGÖNÜLŞEN, İmaj Yayınları, Ankara, s. 85-139, 2004

NEZİROĞLU, İ., “Askeri Müdahaleler ve Birey Özürlü Sivil Toplum Örgütleri”,

Yeni Türkiye, Yıl 3, Sayı 18, s.303-308, 1997.

OKTAY, E. ve PEKKÜÇÜKŞEN, Ş., “Küreselleşen Dünyada Sivil Toplum Odaklı

Yönetim, Roller, Beklentiler ve İyi Yönetişimin Unsurları”, 1. Ulusal Sivil

Toplum Kuruluşları Kongresinde Sunulan Bildiri, 4-6 Haziran, ÇOMÜ,

Çanakkale, 2004.

ÖMÜRGÖNÜLŞEN, U., “Kamu Sektörünün Yönetimi Sorununa Yeni Bir

Yaklaşım: Yeni Kamu İşletmeciliği,” içinde Çağdaş Kamu Yönetimi I, eds.

M. ACAR ve H. ÖZGÜR, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, s. 3-44, 2003.

ÖZBUDUN, E., “Türkiye’de Sivil Toplum ve Demokratik Konsodilasyon”, Sivil

Toplum, Demokrasi ve İslam Dünyası, E. ÖZDALGA ve S. PERSSON

(der.), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, s.112-121, 1999.

ÖZGÜR, H., “Yeni Kamu Yönetimi Hareketi” içinde Çağdaş Kamu Yönetimi I,

eds. M. ACAR ve H. ÖZGÜR, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, s. 183-224,

2003.

PLAGEMANN, G., “Sivil Toplum Örgütleri İçin Türkiye’de Hukuki Şartlar”, Devlet

ve Sivil Toplum Bağlamında Halk Katılımcılığı ve Sivil Toplum

Kuruluşları, Konrad adenauer Vakfı, Ankara, ss. 45-59, 2002.

PRILLER, E., “Uluslararası Karşılaştırmada Üçüncü Sektör- Kapsamı ve Etkinlik

Alanları, Sivil Toplumun Geleceği, Körber Vakfı, Hamburg, s. 301-302,

2001.

SARIBAY, Ali Y., “Sivil Toplum: Universitas mı Societas mı?”, Sivil Toplum

Düşünce & Araştırma Dergisi, Yıl:1, Sayı:1, 15-19, 2003.

Page 108: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

101

SHILLS, E., “The Virtue of Civil Society”, Government and Opposition, Vol. 26,

No. 1, s. 3-20, 1991.

SUNAR, İ., “Sivil Topluma Geçiş”, Ekonomik ve Sosyal Etütler Konferans

Heyeti, Acar Matbaacılık, İstanbul, s. 9-16, 1992.

SUNAR, L., “Avrupalı Bir Kavram Olarak Sivil’in Oluşumu ve Avrupa Birliğinin

STK’lara Yardımları”, 1. Ulusal Sivil Toplum Kuruluşları Kongresinde

Sunulan Bildiri, 4-6 Haziran, ÇOMÜ, Çanakkale, 2004.

ŞENATALAR, B., “STK-Devlet İlişkilerine Kuramsal Bakış”, Avrupa Birliği

Devlet ve STK’lar, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı, İstanbul,

s. 9-16, 2001.

USLU, S., “Türkiye’de Sendikalar sivilliğin Neresinde?”, Yeni Türkiye, Yıl 3, Sayı

18, s. 317-320, 1997.

WALZER, Michael, “The Civil Society Argument”, Dimensions of Radical Democracy, Pluralism, Citizenship, Community, Edited by Chantal Mouffe, Verso, London, 89–107, 1992.

YILMAZ, A., “Sivil Toplum Demokrasi ve Türkiye”, Yeni Türkiye, Yıl 3, Sayı 18,

s. 86-97, 1997.

ZIMMERMANN, H., “Innovation in Nonprofit Organizations”, Annals of Public

and Cooperative Economics, Vol. 70, No. 4, s. 586-619, 1999.

Internet kaynakları

www.dernekler.gov.tr

www.isparta.gov.tr

www.la21turkey.net

www.mahalli-idareler.gov.tr

stk.bilgi.edu.tr

www.sthrehberi.org

www.stgm.org

www.tarihvakfi.org

www.vgm.gov.tr/

Page 109: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

102

MUUKKONEN, M., “Traditio-historical study of the concept ‘Civil Society’”,

Presentation to the Civil society Working Group in Annual Meeting of

Finish Sociologists Turku, 24-25 March, 2000,

<http://cc.joensuu.fi/~muukkone/enframewin.htm, (23.06.2006)

ÖNER, M .A., “Kavram Kargaşası Üçüncü Sektör? = Sivil Toplum”,

www.stgp.org/makaleler/3.sektör, (22.07.2006)

YOUNG,IrisM.,“CivilSocietyandItsLimits”,

http://www.oxfordscholarship.com/oso/private/content/politicalscience/01982

97556/p041.html?q=civil|society#acprof-0198297556-chapter-6,

(10.11.2006)

Page 110: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

103

EKLER

EK.1.TABLOLAR

Tablo 1 Araştırmaya Katılan Kuruluşların Türlerine Göre Dağılımı

Tablo 2 Araştırmaya Katılan Kuruluşların Kuruluş Yıllarına Göre Dağılımı

Kuruluş Yılı Frekans Yüzde

1980 öncesi 10 25

1980-1989 arası 4 10

1990-1999 arası 13 32,5

2000 ve sonrası 13 32,5

TOPLAM 40 100

Türü

Frekans Yüzde

Vakıf

3 7,5

Dernek

24 60

Oda

6 15

Sendika

7 17,5

TOPLAM

40 100,0

Page 111: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

104

Tablo 3 Araştırmaya Katılan Kuruluşların Faaliyet Alanlarına Göre Dağılımı

Faaliyet Alanı Frekans Yüzde

Sosyal hizmet ve sosyal dayanışma

8 20

Eğitim 10 25

Çevre ve tarım 4 10

Sağlık, kültür, gençlik ve spor

10 25

Mesleki dayanışma 8 20

TOPLAM 40 100

Tablo 4 Araştırmaya Katılan Kuruluşların Üye Sayılarına Göre Dağılımı

Kayıtlı Üye Sayısı Frekans Yüzde

0-49

13 32,5

50-249

14 35

250-999

6 15

1000 ve üstü

7 17,5

TOPLAM

40 100

Page 112: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

105

Tablo 5 Araştırmaya Katılan Kuruluşların Aktif Üye Sayılarına Göre Dağılımı Aktif Üye Sayısı Frekans Yüzde

0-24

16

40,0

25-49

8

20,0

50-99

6 15,0

100 ve üstü

10 25,0

TOPLAM

40 100,0

Tablo 6 Araştırmaya Katılanların Cinsiyete Göre Dağılımı

Cinsiyet

Frekans Yüzde

Kadın

3 7,5

Erkek

37 92,5

TOPLAM

40 100,0

Tablo 7 Araştırmaya Katılanların Yaş Aralıklarına Göre Dağılımı

Yaş Aralıkları

Frekans

Yüzde

25-34 yaş

5 12,5

35-44 yaş

11 27,5

45-54 yaş

11 27,5

55 ve üstü yaş

13 32,5

TOPLAM

40 100,0

Page 113: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

106

Tablo 8 Araştırmaya Katılanların Eğitim Durumlarına Göre Dağılımı Eğitim Durumu

Frekans Yüzde

İlköğretim

3 7,5

Lise

8 20,0

Lisans

19 47,5

Yüksek lisans

10 25,0

TOPLAM

40 100,0

Tablo 9 Araştırmaya Katılanların Gelir Düzeylerine Göre Dağılımı

Gelir Düzeyi

Frekans Yüzde

500 YTL'den az

1 2,5

501-1000 YTL arası

9 22,5

1001-1500 YTL arası

11 27,5

1501-2000 YTL arası

5 12,5

2001 YTL ve üstü

14 35,0

TOPLAM

40 100,0

Tablo 10 Araştırmaya Katılanların Gelir Türlerine Göre Dağılımı

Gelir Türü

Frekans Yüzde

Kamu sektöründe ücretli

24 60,0

Özel sektörde ücretli

9 22,5

Sermaye geliri-faiz

1 2,5

Ticaret geliri-kar

6 15,0

TOPLAM

40 100,0

Page 114: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

107

Tablo 11 Araştırmaya Katılanların Mesleklerine Göre Dağılımı Meslek

Frekans Yüzde

Memur

10 25,0

Serbest Meslek

18 45,0

İşçi

1 2,5

Emekli

10 25,0

Ev Hanımı

1 2,5

TOPLAM

40 100,0

Tablo 12 Araştırmaya Katılanların Kuruluşlarındaki Üyelik Sürelerine Göre Dağılımı

Üyelik Süresi

Frekans Yüzde

1-5 yıl

4 10,0

5-10 yıl

19 47,5

10-20 yıl

10 25,0

20 ve üstü yıl

7 17,5

TOPLAM

40 100,0

Tablo 13 Araştırmaya Katılanların Kuruluşlarındaki Çalışma Türlerine Göre Dağılımı

Gelir Türü

Frekans Yüzde

Ücretli

5 12,5

Ücretli Olmayan

35 87,5

TOPLAM

40 100,0

Page 115: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

108

Tablo 14 Araştırmaya Katılanların Yönetişim Kavramını Tanımlamalarına Göre Dağılımı Yönetişim Tanımlamaları

Frekans Yüzde

Fikrim yok

23

57,5

Yönetmek, idare etmek

5

12,5

Kurum içi demokratik yönetim

2

5

Karşılıklı etkileşim halinde yönetim… (Devlet-STK)

10

25

TOPLAM

40

100

Tablo 15 Araştırmaya Katılanların Yönetişim Kavramının İfade Ettiği Anlamlara Yönelik Tutumlarına Göre Dağılımı Cevaplar 0.Fikrim yok 1.Kesinlikle

Katılmıyorum 2.Katılmıyorum 3.Kısmen

Katılıyorum 4.Katılıyorum 5. Kesinlikle

Katılıyorum

Sorular F yüzde F yüzde F yüzde F yüzde F yüzde F yüzde 12 -

- 1 2,5 - - - - 20 50 19 47,5

15 -

- - - 3 7,5 2 5 19 47,5 16 40

Page 116: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

109

Tablo 16 Araştırmaya Katılanların Yönetişim İlkelerinin Uygulamalarına Yönelik Tutumlarına Göre Dağılımı Cevaplar 0.Fikrim yok 1.Kesinlikle

Katılmıyorum 2.Katılmıyorum 3.Kısmen

Katılıyorum 4.Katılıyorum 5. Kesinlikle

Katılıyorum

Sorular F yüzde F yüzde F yüzde F yüzde F yüzde F yüzde 1 3

7,5 8 20 12 30 9 22,5 5 12,5 3 7,5

4 4

10 1 2,5 8 20 5 12,5 12 30 10 25

8 3

7,5 13 32,5 9 22,5 8 20 3 7,5 4 10

9 -

- 4 10 22 55 6 15 7 17,6 1 2,5

10 -

- 3 7,5 19 47,5 8 20 9 22,5 1 2,5

11 -

- 5 12,5 13 32,5 6 15 14 35 2 5

13 3

7,5

13 32,5 9 22,5 12 30 3 7,5 - -

14

1 2,5 3 7,5 8 20 15 37,5 11 27,5 2 5

16

1 2,5 10 25 15 37,5 6 15 8 20 - -

Tablo 17 Araştırmaya Katılanların Özel Sektöre İlişkin Tutumlarına Göre Dağılımı Cevaplar 0.Fikrim yok 1.Kesinlikle

Katılmıyorum 2.Katılmıyorum 3.Kısmen

Katılıyorum 4.Katılıyorum 5. Kesinlikle

Katılıyorum

Sorular F yüzde F yüzde F yüzde F yüzde F yüzde F yüzde 17 -

- 1 2,5 3 7,5 13 32,5 14 35 9 22,5

18 -

- 7 17,5 17 42,5 16 40 - - - -

Page 117: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

110

Tablo 18 One-Sample Test

Test Value= 3

95yüzde Confidence Interval of the Difference

t

df Sig. (2-tailed)

Mean Difference

Lower

Upper

ST1 ST2 ST3 ST4 ST5 ST6 ST7 ST8 ST9 ST10 ST11 ST12

1,069

8,894

-2,299

3,051

,670

-3,365

-4,004

-2,211

-5,237

-5,037

4,281

-6,684

38

39

36

35

39

39

38

39

36

37

39

39

,292

,000

,027

,004

,507

,002

,000

,033

,000

,000

,000

,000

,1795

1,2000

-,4595

,6111

,1250

-,5250

-,6923

-,3500

-,8649

-,8446

,6750

-,7750

-,1603

,9271

-,8647

,2045

-,2526

-,8406

-1,0423

-,6702

-1,1998

-1,0725

,3561

-1,0095

,5192

1,4729

-5,42E-02

1,0178

,5026

-,2094

-,3423

-2,98E-02

-,5299

-,5044

,9939

5,513E-02

Page 118: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

111

Tablo 19 One-Sample Statistics

N

Mean Std. Deviation

Std. Error Mean

ST1 ST2 ST3 ST4 ST5 ST6 ST7 ST8 ST9 ST10 ST11 ST12

40

40

37

36

40

40

39

40

38

37

40

40

4,4000

4,2000

2,5405

3,6111

3,1250

2,4750

2,3077

2,6500

2,2446

2,1351

3,6750

2,2250

,7442

,8533

1,2155

1,2019

1,1808

,9868

1,0798

1,0013

1,0106

1,0045

,9971

,7334

,1177

,1349

,1998

,2003

,1867

,1560

,1729

,1583

,1596

,1651

,1577

,1160

Page 119: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

112

EK.2 ANKETLER VE DERİNLEMESİNE GÖRÜŞME FORMU

ANKET FORMU1

DEMOGRAFİK SORULAR 1. Cinsiyet ( ) Kadın ( ) Erkek 2. Yaş: 3. Eğitim durumu: 4. Gelir ( ) 500 YTL’den az ( ) 501-1000 YTL arası ( ) 1001-1500 YTL arası ( ) 1501-2000 YTL arası ( ) 2001 YTL ve üstü 5. Gelir türü ( ) Kamu sektöründe ücretli ( ) Özel sektörde ücretli ( ) Kira ( ) Sermaye geliri-faiz ( ) Ticaret geliri-kar ( ) Diğer, belirtiniz…………………. 6. Meslek: 7. Kuruluşunuzdaki üyelik süreniz 8. Kuruluşunuzdan ücret almakta mısınız? ( ) Evet ( ) Hayır 9. Kuruluşun türü ( ) Vakıf ( ) Dernek ( ) Oda ( ) Sendika 10.Kuruluşun kuruluş yılı 10. Kuruluşun faaliyet alanı ( ) Sağlık ( ) Eğitim ( )Yardımlaşma ( ) Çevre ( ) Diğer, belirtiniz………. 11. Kuruluşun üyesi olan gönüllü sayısı: 12. Kuruluşta aktif katılımcı olan gönüllü sayısı:

Page 120: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

113

ANKET FORMU2 AŞAĞIDAKİ İFADELERE NE DERECE KATILIYORSUNUZ?

Fikrim

yok K

esinlikle K

atılmıyorum

Katılm

ıyorum

Kısm

en K

atılıyorum

Katılıyorum

Kesinlikle

Katılıyorum

1. Kamu yöneticilerinin STK’larla hizmet sunum süreçlerinde, komisyonlarda, projelerde işbirliği yapması hizmet sunum kalitesini ve etkinliğini arttırır.

2. Kamu görevlilerinin eylemlerinden sorumlu olmaları açısından denetim mekanizmalarına özel sektör ve sivil toplum örgütlerinin katılımının gerekli olduğuna inanıyorum.

3.Devlet görevlileri her Sivil Toplum Kuruluşu’na eşit muamele etmektedir.

4. Genellikle mevcut hükümete yakın olan STK’lara karşı kayırmacılık yapılmaktadır.

5. Türkiye’de genel anlamda bağımsız ve tarafsız bir yargı denetiminin işlediğine inanıyorum.

6. Kuruluşumuzun yerel düzeyde kamu politikaları oluşturma sürecine katılım olanaklarını yeterli bulmaktayım.

7. Kuruluşumuzun katılımının istendiği yerel düzeyde kamu politikası oluşturma için karar verme yada danışma toplantıları yeterli sıklıkta düzenlenmektedir.

8. Kuruluşumuzun yerel düzeyde kamu politika oluşturma sürecine katılımını yeterli bulmaktayım.

9. Kamu yönetiminde yerel düzeyde hesap verebilir bir yönetim anlayışının olduğuna inanıyorum.

10. Kamu politikaları oluşturma süreci yerel düzeyde şeffaf bir şekilde işlemektedir.

11. Özel sektör her şartta sosyal sorumluluğuna dikkat eder..

12. Özel sektör ancak çıkarları söz konusu olduğunda sosyal sorumluluğuna dikkat eder.

Page 121: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

114

DERİNLEMESİNE GÖRÜŞME FORMU 1. Genel anlamda, yönetişim kavramından ne anlıyorsunuz? 2. Sizin STK olarak kamu politikası oluşturma sürecinde bir rolünüz olduğunu düşünüyor musunuz? 3. Sizce Sivil Toplum Kuruluşları’nın yönetişim sürecinde yeri ve rolü nedir ve ne olmalıdır? 4. Sizce kamu kurumlarının yetersiz kaldığı alanlarda STK’lar öncelikli olarak rol almalı mıdır? 5. 4. soruya cevabınız evet ise sizce nedeni nedir ve hangi alanlarda yer almalıdır? 6. 4. soruya cevabınız hayır ise sizce nedeni nedir? 7. Kamusal otorite ile STK’ların eğitim alanında rol almaları hakkında ne düşünüyorsunuz? 8. Kamusal otorite ile STK’ların sağlık alanında rol almaları hakkında ne düşünüyorsunuz? 9. Kamusal otorite ile STK’ların sosyal hizmet alanında rol almaları hakkında ne düşünüyorsunuz? 10. Sizce STK’lar hangi alanlarda devletten daha etkin rol oynayabilirler? 11. Sizce STK’ların özel sektörle işbirliği içerisinde toplumsal yarara katkıda bulunacak projeler geliştirmesi mümkün müdür? 12. STK’ların özel sektörle işbirliği içerisinde toplumsal yarara katkıda bulunacak projeler geliştirmesi mümkün değilse sizce nedeni nedir? 13. Özel sektörün özellikle yerel düzeyde kamu politikası oluşturma sürecine katılımını nasıl buluyorsunuz? 14. Isparta ili Kent Konseyi’nin yönetişimin gerçekleşmesi açısından gerekli işlevi göreceğine inanıyor musunuz?Niçin?

Page 122: YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ …tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00576.pdf · 2013-09-23 · 1.3.2 Sistem Yaklaşımı ... Araştırmaya Katılanların Hizmet

115

ÖZGEÇMİŞ

Mücahit AVCI 25 Ağustos 1980 yılında Isparta’da dünyaya gelmiştir.

ilköğrenimini ve lise eğitimini Denizli’de tamamladıktan sonra 1999 yılında

Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslar arası İlişkiler Bölümünü’ne kayıt

yaptırmıştır. 2004 yılında bu bölümden mezun olduktan Süleyman Demirel

Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nde yüksek lisans eğitimine başlamıştır.