, s. 1-15 sevim selamet - sobider.com sevim selamet.pdf · arat ırma için belgesel tarama...
TRANSCRIPT
Yıl: 2, Sayı: 5, Aralık 2015, s. 1-15
Sevim SELAMET1
GRAFİK TASARIM VE TİPOGRAFİDE GOTİK YAZILAR
Özet
Textura, Schwabacher, Rotunda ve Fraktur gibi elyazıları “Gotik Yazılar”
olarak isimlendirilir. Gotik yazılar, Ortaçağ’da, Orta Avrupa’da en çok kullanılan
elyazılarıdır. Bu yazılar Gutenberg’in icat ettiği baskı makinesinde ilk kullandığı
harfler olmaları sebebiyle tipografide ilk yazı karakterleri olma unvanına
sahiptirler. Yapılan literatür taramasında Gotik elyazılarının isimlendirilmesi ve
sınıflandırılmasında bir sorun görülmezken, pek çoğu orijinal elyazısı
versiyonlarından tipografiye aktarılmış olan Gotik yazı karakterlerinin hem
isimlendirme hem de sınıflandırmalarında sorunlar ve farklılıklar görülmüştür.
Yabancı kaynaklardaki sorun ve farklılıkların, yapılan çevirilerle Türkçe
kaynaklara katlanarak yansıdığı tespit edilmiş ve bunlar araştırmanın problemleri
olarak ele alınmıştır. Araştırma için belgesel tarama yöntemiyle İngilizce ve
Türkçe kaynaklardan grafik tasarım içerisinde Gotik yazıların isimlendirilmesi,
sınıflandırılması ve kullanımı üzerine elde edilen bilgi ve bulgular araştırmanın
problem ve amacı doğrultusunda tartışılarak yorumlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Gotik yazı, Gotik yazı karakterleri, tipografi, grafik
tasarım
GOTHIC TYPES IN GRAPHIC DESIGN AND TYPOGRAPHY
Abstract
Scripts such as Textura, Schwabacher, Rotunda and Fraktur are called as
"Gothic scripts". Gothic scripts are the most widely used handwriting in Medieval
Central Europe. They have become the first typefaces in typography due to the
letters were adopted and used by Gutenberg for the first print in the printing press
invented by him. In literature research there have seen no problem about the
naming and classification of Gothic handwriting but there have seen issues and
1 Prof.Dr.,Anadolu Üniversitesi, Grafik Tasarım ABD.,[email protected]
SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı: 5, Aralık 2015, s. 1-15
Sevim Selamet
2
differences in naming and classification of many of the Gothic typefaces that were
imported from the original handwritten versions. It is identified that issues and
differences in foreign sources have been reflected exponentially to the Turkish
sources by translations and these are discussed as the research problems. Findings
and information from both Turkish and English sources about the naming,
classification and usage of the gothic types in graphic design, has reviewed and
discussed in line of the problems and objectives of the research.
Keywords: Gothic script, Gothic typefaces, typography, graphic design
1. GİRİŞ
Yazının binyıllar önce kil tabletler üzerinde başlayan yolculuğu, 15. yüzyılda matbaanın
icadı ile yazı ve tipografi olmak üzere iki kola ayrılmıştır. Tipografi, grafik tasarımın harfler,
rakamlar ve yazıların tasarım ve düzenlemeleriyle ilgilenen alt dalı olarak tanımlanır. Bütün
basılı yazıları konu edinen tipografi grafik tasarımın en önemli bileşenidir. Tipografinin
temelinde de yazı karakterleri (typefaces) vardır. Alfabenin özgün, belli bir tasarımı olarak
tanımlanan yazı karakterlerinin seçimi ve doğru kullanımı grafik tasarım açısından önemli bir
konudur. Doğru seçilmiş yazı karakteri tasarımın gücünü arttırırken, yazı karakteri seçiminde
yapılacak hata diğer yönleriyle çok iyi planlanmış bir mesajı sabote edebilir; tüm emek ve
harcamaları boşa çıkarabilir.
Günümüzde teknolojik gelişmelere paralel olarak tasarım, üretim ve dağıtımları geçmişe
kıyasla hayli kolaylaşmış olan yazı karakterleri hızla çoğalmış, sayıları tam olarak tespit
edilememekle birlikte on binlerle ifade edilir hale gelmiştir. Sayıları çok olan şeyleri araştırmak,
tanıyıp tanımlayabilmekte ilk adım onları sınıflandırmaktır. Yüzyıllar içerisinde yazı
karakterleri de bu amaçla sınıflandırılmaya çalışılmış fakat herkes tarafından kabul gören
evrensel bir sınıflandırma mümkün olamamıştır.
Textura, Schwabacher, Rotunda ve Fraktur gibi el yazıları “Gotik Yazılar” olarak
isimlendirilir. Gotik yazılar, Ortaçağ’da, Orta Avrupa’da en çok kullanılan el yazılarıdır. Latin
Alfabesiyle elyazısının evriminde son sıralarda yer alan bu yazılar tipografide bir ilki
oluştururlar. Gotik yazıların Textura stili Gutenberg’in icat ettiği baskı makinesine adapte ettiği
ilk yazılardır. Dolayısıyla Gotik yazılar tipografi tarihinin ilk “yazı karakterleri” olma unvanına
sahiptirler.
2. Çalışmanın Önemi
Yapılan literatür taramasında Gotik elyazılarının isimlendirilmesi ve sınıflandırılmasında
bir sorun görülmezken, pek çoğu orijinal elyazısı versiyonlarından tipografiye aktarılmış olan
Gotik yazı karakterlerinin hem isimlendirme hem de sınıflandırmalarında sorunlar ve farklılıklar
görülmüştür. Yabancı kaynaklardaki sorun ve farklılıkların, yapılan çevirilerle Türkçe
kaynaklara katlanarak yansıdığı tespit edilmiştir.
Yazı ve yazı karakterleri tarihsel gelişim süreçlerinde edindikleri imajları üzerlerinde
taşırlar. Bu yüzden grafik tasarım içerisinde yazı karakterlerinin doğru kullanılması için sadece
harflerin anatomisini görüp bilmek yeterli değildir. Yazı karakterlerinin taşıdığı imajlar onlara
uzun süren tarihi ve kültürel süreçler yoluyla yüklenmiştir. Oysa Latin harfleri Türkiye’de, 1928
yılında Atatürk öncülüğünde gerçekleştirilen harf devrimi ile kabul edilip kullanılmaya
başlanmıştır. Yani Latin alfabesinin gelişimi ve Latin yazısının yüzyıllar süren evrimi
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı:5, Aralık 2015, s. 1-15
Grafik Tasarım ve Tipografide Gotik Yazılar
3
ülkemizde yaşanmamıştır. Dolayısıyla, Harf Devrimi büyük bir başarı göstermiş, Latin harfleri
kısa sürede Arap alfabesinin yerini almış olsa da, yüzlerce yılın kültürel birikimini alfabe ile
birlikte transfer etmek mümkün olamamıştır. Osmanlı döneminde Batı dünyasındaki
kaligrafinin bizdeki karşılığı hat sanatı idi. Geçmişte en üst seviyelere ulaştırıp, eşsiz ürünlerin
ortaya konduğu Arap harfleriyle hat sanatı, yaşadığımız dönemde işlevselliğini ve eski önemini
yitirdiğinden gerilemiştir. Latin harfleriyle kaligrafi ise henüz yeni sayılacağından aşama
göstermek ya da ulusal kimlik oluşturmaktan çok uzak bir noktadadır. Geçiş döneminde
yaşamış ve her iki alfabeyi de iyi kullanıp, bu iki farklı alfabenin üzerlerinde taşıdığı kültürleri
sentezleyip harmanlama becerisine sahip olan bir kaç ustayı da yitirdik. Konuya sanat ve
tasarım açısından baktığımızda Latin alfabesi bizim için yeni, Arap alfabesi ise yabancıdır.
Grafik tasarım ve tipografide yazı karakterlerinin geçmişini, gelişim süreçlerini bilmek
onları doğru kullanmada önem arz etmektedir. Günümüzde Latin yazısının kültürel birikimlerini
çeviriler yoluyla kazanmaya çalışıyoruz.
Literatür çalışması sonucu ulaşılan yabancı ve Türkçe kaynaklar kıyaslanmış, Gotik baskı
yazıları üzerine yabancı kaynaklarda görülen karmaşanın çevirilerden dolayı Türkçe
kaynaklarda katlanarak devam ettiği görülmüş ve bu araştırma ile tüm bu sorunlara cevap
aranmıştır.
3. Yöntem
Bu çalışmada tarama modeli kullanılmıştır. Yapılan literatür taramasında ulaşılan
kaynakların bilgilendirmeden ziyade kafa karıştırıcı olduğu, farklılık ve tutarsızlıkları
barındırdığı tespit edilmiştir.
Araştırma için belgesel tarama yöntemiyle İngilizce ve Türkçe kaynaklardan grafik
tasarım içerisinde Gotik yazıların isimlendirilmesi, sınıflandırılması ve kullanımı üzerine elde
edilen bilgi ve bulgular araştırmanın problem ve amacı doğrultusunda tartışılarak
yorumlanmıştır.
4. Bulgular Ve Tartışmalar
4.1. Terminoloji
Her alanın kendine ait bir jargonu vardır. Tasarımcı da, beraber çalıştığı insanlarla
iletişim kurmak için alanın terminolojisini kullanır. Konu ile yakından ilgili olanlar, tipografide
yazı karakterleri sınıflandırmasının bir sorun olduğunu, terminolojideki anlaşmazlıkların bu
sorunu büyüttüğünü, Dünya’da var olan sorunların Türkçe yazılar ve çevirilere katlanarak
yansıdığını bilirler. Bu yüzden Gotik yazı karakterlerinden söz etmeden önce, bu alanda yaşanan
karmaşanın ve nedenlerinin sorgulanması ve kastedilen yazıların hangileri olduğunun
açıklanmasında fayda vardır.
Gotik elyazılarının isimlendirilmesinde hiçbir sorun olmadığı halde, aynı el yazıları
üzerinden tipografiye uyarlanmış baskı yazı varyasyonlarının hem isimlendirilmesi hem de
sınıflandırılmasında farklılıklar görülmektedir. Bu araştırmanın konusu olan yazı karakterleri
çeşitli yabancı kaynaklarda “Gothic”, “Text Letter”, “Blackletter”, “Text or Blackletter”,
“Fraktur”, “Broken Letters” ve “Old English” isimleriyle karşımıza çıkar. Farklı ülkelerde ve
farklı araştırmacılar tarafından aynı yazı karakterlerini ifade etmek için bu isimlerin her biri
kullanılmaktadır. Yaygın olarak kullanılan “Blackletter” teriminin bazı kaynaklarda iki ayrı
kelime olarak yazılıp “Black Letter” şeklini aldığı da görülür.
SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı: 5, Aralık 2015, s. 1-15
Sevim Selamet
4
Türkçe kaynaklara bakıldığında; “Gothic”, “Black Letter”, “Broken Letters”, “Broken
Types” gibi yukarıda söz edilen İngilizce terimlerden bazılarının orijinal halleri ile
kullanıldığını, Türkçe karşılıklar olarak ise “Gotik yazılar” ve “Kırık yazılar” terimlerinin daha
sık kullanıldığı görülmektedir. Aynı yazı stilinden bahsetmek için kullanılan tüm bu terimlerin,
yazı karakteri tür ismi olarak kullanılmasında bazı yanlışlık ve sakıncalar vardır. Gotik yazı
karakterlerini incelemeden önce bu soru işaretlerinin açıklığa kavuşturulması faydalı olacaktır.
Bu tür için yaygın olarak kullanılan isimlerden biri “Text Letter”dir. Türe “text” yani
“metin” isminin yakıştırılması, bu yazıların Ortaçağ Kuzey Avrupa’sının elyazması kitaplarında
çokça kullanılan metin yazıları olmasından kaynaklanır (Conover, 1985: 48). Oysa bugün,
“text” ismi, bu grupta yer alan yazı karakterleri ile bir arada düşünülemeyecek kadar aykırı
görünmektedir. Genel kabul görmüş yazı karakteri sınıflandırma kıstaslarından biri yazı
karakterlerinin büyüklüklerine göre sınıflandırılmasıdır ve bu sınıflandırmada yazılar “metin
yazıları ” ve “sunum yazıları” olarak ikiye ayrılmaktadır. Bu sınıflandırma içerisinde “metin
yazısı” olarak nitelenen yazı karakterlerinin en belirgin özelliği yüksek okunurluğa sahip
olmalarıdır ve kesinlikle Gotik yazı karakterleri bu alt grup içerisinde yer almazlar. Gotik
yazılar harf hatlarında çokça çeşitlilik olması nedeniyle şatafatlı ve gösterişli, dolayısıyla
okunması zor, yani metinler için uygun olmayan karakterlerdir. Dolayısıyla, bu grupta yer alan
yazı karakterlerine kaynak oluşturan Ortaçağ Avrupa’sının “metin yazıları”, günümüzde
benimsenmiş “metin yazısı” tanımı içerisinde asla yer alamayacak anatomik ve görsel
özelliklere sahip olduklarından Gotik yazı karakteri türünün “text” yani metin yazısı olarak
isimlendirilmesi uygun görünmemektedir.
Bu tür için yaygın olarak kullanılan isimlerden biri de koyu, siyah yazı anlamındaki
“Blackletter”dir. Türe bu ismin verilmesi ise, Ortaçağ’ın Gotik el yazısının ağır, koyu harfleri
üzerine temellenmesinden kaynaklanır. Tarihsel süreci ve nedenleri bilindiğinde “Text Letter”
ve “Black Letter” isminin yaygın olarak kullanılması anlaşılabilir. Fakat ülkemizde, tipografi
üzerine yeterince Türkçe kaynak olmadığı, yazılan tez, makale ve kitaplarda tipografi
terminolojisinde bir birlik olmadığı, kullanılan yabancı kaynaklardaki farklılık ve çelişkilerin
Türkçe’ye artarak aktarıldığı bir ortamda “Blackletter” ismi yazı karakteri ağırlıklarından olan
“black” ya da “bold” terimlerini çağrıştırabilmektedir. Yukarıda ifade edilen nedenlerden dolayı
“Text Letter” ya da “Blackletter”ın tür ismi olarak sakıncalı olduğu pek çok yabancı kaynakta
da vurgulanmaktadır.
Bu türün “Old English” olarak isimlendirilmesi ise tamamen yanlıştır. Çünkü “Old
English”(Şekil-1) tür değil, bu tür içinde yer alan ünlü yazı karakterlerinden biridir.
“Fraktur” ise, Gotik elyazısının ana varyasyonlarından birine verilen isimdir. Fraktur
Şekil1: Old English Gotik türü içinde
yer alan bir yazı karakterinin ismidir.
Şekil 1: Bazı Sans Serif yazı karakteri isimlerinin
sonundaki "Gothic" kelimesi, terimin yanlış
kullanımını yaygınlaştırmakta ve normalleştirmektedir Şekil 2: Fractur, Gotik elyazısının
ana versiyonlarından biridir.
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı:5, Aralık 2015, s. 1-15
Grafik Tasarım ve Tipografide Gotik Yazılar
5
elyazısı temel alınarak tasarlanmış ve bugün kullandığımız pek çok yazı karakteri vardır (Şekil-
2). Ancak Fraktur, bir tür ismi olmayıp, Gotik elyazısının ana stillerden biridir.
Avrupa’da gotik dönemde ortaya çıkan ve gotik katedralleri anımsatan bu yazı türüne en
çok yakışan isim, “Gotik” gibi görünmektedir. Oysa bu, tür ismi olarak kullanılması en
sakıncalı olanlardan biridir. Çünkü günümüzde ‘’Gotik’’ terimi pek çok ülkede, özellikle
Amerika Birleşik Devletleri’nde “Sans Serif” yazı karakterlerini tanımlamak için kullanılır.
Birleşik Devletler’de basın endüstrisinde çalışan birçok insan, Gotik teriminin tarihsel anlamını
kavrayamadan, Sans Serif yazı karakterini “Gotik” olarak isimlendirmektedir. Bu yanlış anlama
hiç bir zaman tam anlamıyla giderilememiştir ve Gotik terimi Birleşik Devletler’de birçokları
tarafından hala bütün Sans Serif alfabeleri içine alan türün adı olarak
kullanılmaktadır(Gates,1973: 39). Yazı karakteri kataloglarında ya da bilgisayarlarda
kullandığımız yazı karakterlerinde bazı Sans Serif aile isimlerine eklenmiş Gotik tanımlaması
bu kullanımın ne kadar yaygın olduğunu göstermektedir. Bilinen ve yaygın olarak kullanılan
Avant Garde Gothic, Bernhard Gothic, Franklin Gothic, News Gothic, Alternate Gothic, Bank
Gothic, gibi yazı karakterleri (Şekil-3), aslında “Sans Serif” türünde yer almalarına rağmen
isimlerinde “Gothic” eki bulunan yazı karakterlerinden bazılarıdır. Ambrose ve Harris’in Görsel
Tipografi Sözlüğü’nün Türkçe çevirisinde(2012), “Gotik” kelimesine art arda yer alan
sayfalarda iki tanım verilmiş; birinde “Sans Serif” yazılar diğerinde “Gotik” yazılar
tanımlanmıştır.
Tarihsel gelişimi ve nedenleri bilindiğinde Gotik yazı karakterlerini tanımlamak için
kullanılan tüm bu terimler anlaşılabilir fakat konunun henüz başında olan öğrenci ya da
tasarımcılar; alanın jargonunu öğrenmek için sözlüğe başvuran iletişim çalışanları için tüm bu
karmaşa çok fazladır.
Yukarıda açıklanan sakıncalar ve yanlışlıklardan dolayı ve bunlara yenilerinin
eklenmesini önlemek amacıyla bu yazı karakteri türünü “Eski Gotik” terimi ile isimlendirmek
uygun bulunmuştur.
4.2. Sınıflandırmalar İçerisinde Eski Gotik Yazılar
Sınıflandırma, sayıları çok olan şeyleri tanıyıp tanımlayabilmek için yapılan bilimsel
yöntemin ilk adımıdır. Günümüzde sayıları on binlerle ifade edilen yazı karakterlerinin
tanınması ve birbirinden ayırt edilebilmesi için sınıflandırmalar yapıla gelmiştir. Maalesef yazı
karakterlerinin sınıflandırılma çalışmaları konuyu çözmekten ziyade iyice karmaşık hale
getirmiştir.
Eski gotik yazı karakterlerinin isimlendirilmesinde olduğu gibi, sınıflandırılmalarında da
bir takım fikir ayrılıkları vardır. Eski Gotik yazı karakterleri bir tür müdür yoksa Elyazısı çıkışlı
yazı karakterleri türünün içerisinde bir alt grup mudur? Cevap aramamız gereken sorulardan biri
de budur.
Konu ile ilgili olarak Parsons İletişim Tasarımı öğrencilerinin yaptığı “25 Systems for
Classifying Typography: A Study in Naming Frequency” başlıklı çalışma konu üzerindeki
karmaşayı görsel olarak da gözler önüne sermektedir. Bu çalışmada 1899 yılında Theodore Low
DeVinne tarafından yapılıp yayınlanmış olan sınıflandırmadan başlayarak bu güne kadar
yapılmış olan en belli başlı yazı karakteri sınıflandırmalarından 25 tanesi grafiklerle
görselleştirilmiştir (Childers ve diğerleri: 2013). Bu çalışmadan da anlaşılmaktadır ki, yukarıda
SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı: 5, Aralık 2015, s. 1-15
Sevim Selamet
6
söz edilen isimlerden her biri kullanılmış ve bugüne kadar yapılmış olan sınıflandırmaların
çoğunda Gotik yazı karakterleri bir tür, bazılarında da “Elyazısı Yazı Karakterleri” türünün bir
alt grubu olarak ele alınmıştır. Gotik yazı karakterleri elyazısı üzerine temellendiğinden
“Elyazısı yazı karakterleri” türünün bir alt grubu olarak değerlendirilmesi mantıklı görünebilir.
Fakat söz konusu yazı karakterleri yakından, derinlemesine ve grafik tasarım bakış açısından
incelendiğinde; hem tarihsel ve kültürel özellikleri hem de anatomileriyle diğer elyazısı çıkışlı
karakterlerden ayrıldığı ve grafik tasarım açısından özel bir yere sahip olduğundan ayrı bir tür
olarak ele alınmaları daha kabul edilebilir bulunmuştur.
4.3. Eski Gotik Yazı Karakterlerinin Tarihsel Gelişimi
Avrupa’da on ikinci yüzyıldan on beşinci yüzyıla kadar uzanan Ortaçağ, çok önemli
ekonomik ve sosyal bir değişim devri olmuştur. Güçlü kralların idaresindeki istikrarlı ülkeler,
büyüyen ve varlıklı şehirlerde oturan zanaatçı, tüccar ve bankerlerin oluşturduğu yeni bir sosyal
düzenin gelişmesine tanık oldu. Rahipler sınıfı ise hatırı sayılır ölçüdeki etki alanlarını daha da
genişlettiler. Bu devrin sanatta özellikle beliren üslubu ise Gotik’ti (Gozzoli, 1982: 3). Gotik
yazıyı oluşturacak değişimler Gotik mimari tarzının doğmasından önce başlamıştır. Mimarideki
“Gotik Dönem” başlayıp hızını sürdürürken Gotik yazılar da bu gelişime eşlik etmiştir. Gotik
dönem mimari yapılarıyla Gotik harfler arasındaki benzerlik şaşırtıcıdır.
Bugün kullandığımız Latin alfabesi harflerinin ve tipografi öncesindeki elyazısı stillerinin
Roma Kapital yazısına dayandığı kabul edilir. Roma İmparatorluğu’nda taş üzerine oyularak
yazılan kitabelerde kullanılan bu majüsküller abidevi bir güzelliğe sahiptir (Şekil-4). Zaman
içerisinde, farklı yazım araçlarıyla farklı malzemeler üzerine yazılan yazılarda, malzemeye bağlı
olarak değişimler başlamış, Roma Kapital yazısı abidevi karakterini yitirmiş ve yeni yazı stilleri
oluşmuştur.
Romalılar’da sadece büyük harfler varken, yüzlerce yıl elle yazılan majüsküller, bu uzun
süreç içerisinde bugünkü küçük harflerin şeklini almıştır. Yazıdaki değişmeler üzerine farklı
kaynaklarda birbiriyle uyuşmayan tarihler verilmesine rağmen, Roma Kapital yazısından
sonraki gelişim kabaca şöyledir:
Roma Kapital yazısından sonra ilk ortaya çıkan stil olan Kapitalis Kuadrata’da harfler
karelerin içerine sığabilecek şekildedir. Bu yazı stili milattan sonra 1. ve 3. yüzyıllar arasında
Şekil 2: Roma Kapital Yazısı, Trajan Sütunu üzerindeki kitabeden
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı:5, Aralık 2015, s. 1-15
Grafik Tasarım ve Tipografide Gotik Yazılar
7
kullanılmıştır. Daha sonra, 2. ve 3. yüzyıllar arasında görülen Kapitalis Rustika stilinde harfler
daralmış ve uzamıştır. Hafifçe kıvrak hatlara da yer verilen bu yazı stilinde dikey çizgiler
uzarken yatay çizgiler fazlaca daralmıştır. Yazıda miniskülleri çağrıştıran ilk belirtiler Unsial
yazıda ortaya çıkmıştır. Miniskül yazı etkisi 6. ve 8. yüzyıllar arasında kullanılan Yarı Unsial
stilde iyice belirginleşir. Roma İmparatorluğu’nun dağılmasından sonra Avrupa’da çok çeşitli
ulusal yazı stilleri ortaya çıkmıştı. Karolenj İmparatoru Şarlman zamanında, Yarı Unsial harfler
üzerine temellenen yeni bir stil ortaya çıkar: Karolenj Yazısı. Biçimsel açıdan oldukça okunaklı
olan bu yazı stili kısa sürede bütün Ortaçağ Batı Avrupa’sına yayılır ve nerdeyse bu stil
üzerinde bir uzlaşma sağlanır. Roma Kapital yazısı ve Karolenj minüskülleri sonraki bütün
Latin alfabe tasarımlarının temelini oluşturmuştur.
12. yüzyılda Gotik stil ile hemen hemen aynı zamanlarda kullanılmaya başlanmış olan
Hümanistik yazı, yüksek okunurluğa sahip fakat Gotik yazılara göre daha geniş olduğundan
sayfa üzerinde daha fazla yer kaplamaktadır. O dönemde Gotik yazının el yazması kitaplarda
çokça tercih edilmesinin temel nedenlerinden biri, sahip olduğu dar harf formlarıyla sayfalarda
yer kazanmayı sağlamasıdır. Karolenj minisküllerinin daralması 10. ve 11. yüzyıllarda
görülmeye başlanmıştır. 12. yüzyılda yazının
tamamen daralması, dikey çizgilerin uzaması,
yatayların kırılmasıyla Gotik yazı kendi
karakteristiğini tam olarak ortaya koymuştur.
O dönemde yazıcıların kullandıkları tüy
kalemler yanlamasına yontulmaya başlanmış,
bu da yazıcıların tüy kalemi yandan tutmasına
yol açmıştı. Malzeme ve onun kullanımındaki
değişiklik -önceki dönemlerde de defalarca
olduğu gibi- bir kez daha yeni bir yazı stilinin
oluşmasına katkıda bulunmuştur. Yazıdaki
kırılmanın ardından dikey çizgiler
kalınlaşmış, harf formlarındaki beyazlık
azalmış, böylece yazının genel görünümü
daha da koyulaşmıştır. Bu şekilde Gotik
yazıların Textura dediğimiz stili meydana
gelmiştir. Latin alfabesinin Roma Kapital
yazısından Gotik yazılara kadar olan gelişim
ve değişimi şekilde görülmektedir (Şekil-5).
Gotik el yazısı stilleri İngiltere,
İspanya, İtalya ve Almanya’da yaygınlık
kazandı ve özellikle Almanya ve İspanya’da
daha fazla tercih edildi. İtalyanların bu yazı
tarzını benimsemedikleri ve barbarca
anlamına gelen “Gotik” ismini onların verdiği
söylenir (Aslıer, 1993: 13).
4.3.1. El Yazmaları ve Manastır Yazı
Atölyeleri
Şekil 3: Latin alfabesinin Roma Kapital yazısından
Gotik yazılara kadar olan gelişimi
SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı: 5, Aralık 2015, s. 1-15
Sevim Selamet
8
9. ve 10. yüzyıllarda hemen her manastırda scriptorium denilen yazı odaları bulunurdu.
Bunlar genellikle manastır kütüphanesinin yakınında yer alır, bu atölyelerde çalışan keşişler
kitapların çoğaltılması, resimlenmesi, süslenmesi ve ciltlenmesiyle uğraşırdı (Şekil-6). Bir
kitabın bu atölyelerde elle çoğaltılması aylar hatta yıllar alırdı. Bu atölyelerde çalışan keşişler
daha çok dini metinlerin çoğaltılmasıyla uğraşırdı. Seyrek olarak dışarıdan, soylu ailelerden
gelen talepler karşılanırdı. O dönemde okuryazar insanın az olması, yazı malzemelerinin pahalı
ve zor elde edilir olması nedeniyle yazı, uzunca bir dönem bu manastır atölyelerinde din
adamlarının tekelinde gelişti.
Şekil 4: Scriptorium
Yazı Avrupa’da ancak 12. yüzyıldan sonra kilisenin dışına taştı. Bu tarihten itibaren ticari
evrakları hazırlama ve çoğaltmanın yanında yine soyluların ve din adamlarının siparişlerini
yerine getirmek için yazı atölyeleri kilise dışında da kurulmaya başlar. Önceleri sadece dini
metinler çoğaltılırken, yeni gelişmelerle birlikte matematik, felsefe, astronomi gibi bilim
kitapları, hatta romanlar bile çoğaltılmaya başlanır.
12. ve 13. yüzyıllarda üniversitelerin de kurulmasıyla yazı siparişi verenlere varlıklı
üniversite öğrencileri de eklenir. Artık her konuda kitap çoğaltan yazı atölyeleri localar ve
dernekler altında birleşirler.
4.3.2. Gutenberg ve İlk Baskı
İlk tipografik baskının Almanya Mainz’de Johannes Gutenberg’in dükkânında, kendisi
tarafından keşfedilen taşınabilir metal harflerle meydana getirildiği kabul edilir. Bu döneme ait
kaynaklar çok net olmadığından farklı araştırmacılar tarafından farklı bilgiler aktarılmaktadır;
örneğin, Gutenberg’in gerçekleştirdiği ilk baskı için 1438-1455 arasındaki değişik tarihler
kullanılmıştır.
Gutenberg’den önce de kitapların basılarak çoğaltıldığı bilinir. Fakat bu baskılarda ya
sayfanın tamamı ahşap kalıp üzerine oyularak basılmış ya da parçalar halinde hazırlanan motif
ya da şekil kalıpları kâğıt ile temas ettirilmiştir. Gutenberg, üzüm sıkmak için kullanılan bir
presten geliştirdiği baskı makinesi ve harfleri tek tek metalden oluşturup yan yana dizerek baskı
kalıbını oluşturduğu yöntemle, basım işini mekanik hale getiren kişi olmuştur.
Elbette ki, tipo baskının ortaya çıktığı bu ilk dönemlerde Gutenberg ve çağdaşları
geliştirilen sistemin insanlığın tarihini belirleyecek bir icat olduğunun farkında değildiler. İlk
tipografik baskının gerçekleştirilmesinde ve sonrasında geliştirilmeye çalışılmasında tek amaç el
yazısı atölyeleriyle rekabet edebilmekti. Zaten bilindiği kadarıyla Gutenberg’in yaşamı da
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı:5, Aralık 2015, s. 1-15
Grafik Tasarım ve Tipografide Gotik Yazılar
9
insanlığın geleceğini yönlendiren adam olmanın ihtişamından çok uzakta, yoksulluklarla geçmiş
ve sefalet içinde sonlanmıştır.
Baskı dünyasının uzmanları arasında hareketli harfle baskı yöntemini ilk kimin
uyguladığına dair tartışmalar halen sürmektedir. Ortaya atılan iddialar arasında ilk tipo baskıyı
gerçekleştiren kişi olarak Hollandalı Laurens Coster, İtalyan Pampilo Castaldi ve Çekoslovak
Procopius Waldfoghel’in isimleri geçmektedir. Bunlardan başka, baskıdaki hareketli harflerin
Avrupa’dan çok daha önce Çin’de kullanılmış olduğu da iddialar arasında olmasına rağmen,
genel düşünce matbaayı Johannes Gutenberg’in icat ettiği yönündedir.
Gutenberg’in icat ettiği, tipo baskı dediğimiz yöntem, kendisinden sonra gelen
matbaacılar tarafından da sürekli geliştirilmiş ve matbaa, bugün yaşadığımız bilgi çağını
hazırlayan ilk adım olmuştur.
Bugün yerlerini dijital sistem ve gelişmiş ofset baskı tekniklerine bırakmış olmakla
birlikte, metal dizgi ve tipo baskı küçük matbaalarda ve özellikle deneysel tipografi
atölyelerinde kullanılmaktadır.
4.3.3. Kırk İki Satırlık İncil
Gutenberg’in kendi icat ettiği baskı makinesiyle gerçekleştirdiği en ünlü eser “kırk iki
satırlık İncil” adıyla bilinir (Şekil-7). Bu İncil’de, her sayfa iki sütundan oluşur ve her sütun kırk
iki satır uzunluğundadır. Basımının üzerinden beş yüz yıldan fazla zaman geçmiş olmasına
rağmen bu İncil, baskı ve sayfa tasarımıyla eşsiz bir örnek olarak kabul edilir. Bu başarının
sırrı biraz da bu İncil’de dönemin el yazması kitaplarının örnek alınmış olmasından kaynaklanır.
Baskıda çok karmaşık bir teknik kullanılmış, sayfayı oluşturan bazı harfler tek tek değil de el
yazması etkisini sağlamak amacıyla birleşik harf grupları şeklinde kalıba alınmıştır. Kitabın
sadece metin kısımları baskı ile çoğaltılmış, abartılı insiyal harfler ve diğer süslemeler baskının
tamamlanmasından sonra yine elle yapılıp renklendirilmiştir (Şekil-8).
Kırkiki satırlık incilin baskısının tamamının Gutenberg tarafından bitirilemediği
sanılmaktadır. Borcundan dolayı, atölyesini içinde hareketli harfler ve kırkiki satırlık incilin
yarım kalmış baskısıyla birlikte Johann Fust’a devrettiği bilinmektedir. Fust, Gutenberg’in
ustabaşı Peter Schoeffer’i yanına alarak matbaacılığı sürdürmüş, büyük ün ve servet
kazanmıştır.
Gutenberg’in tasarlayıp dökümünü yaptığı ve bastığı bu kutsal kitapta kullandığı harfler,
Kuzey Avrupa el yazısının ağır, koyu, Gotik harflerinin kopyalarıydı (Şekil-9). Gutenberg o
dönemde Almanya’da sıkışık yapısından dolayı sayfa başına düşen metin miktarını arttırdığı
Şekil 7: Gutenberg'in kırk iki satırlık İncil'inden Şekil 8: Kırk iki satırlık İncil'den detay
SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı: 5, Aralık 2015, s. 1-15
Sevim Selamet
10
için el yazısı olarak çokça tercih edilen Gotik yazının Textura sitilinden olan harfleri tercih
etmiştir. Dolayısıyla Gutenberg’in kullandığı Gotik yazının Textura stilinden olan bu elyazısı
harflerin kopyaları, Eski Gotik yazı karakteri türünün ilk basılı örnekleri ve aynı zamanda
tipografi tarihinin ilk “yazı karakterleri” olarak nitelendirilebilir.
4.3.4. Eski Gotik Yazı Karakterlerinin Matbaadan Sonraki Gelişimi
Matbaacılık 1462’den sonra Mainz’den Venedik, Lyon, Paris, Prag ve Avrupa’nın diğer
şehirlerinde hızla yayıldı. 16. yüzyılın başından itibaren özellikle Venedik’ten başlamak üzere
basımcı hanedanlar doğmaya başladı.
Gutenberg’in baskı için seçmiş olduğu Gotik yazı Textura, bir kenara bırakılıp yazı
stillerinde önemli değişmeler başladı. Bunda henüz keşfedilmiş baskı tekniğinin yanında
Rönesans’la başlayan Hümanizm hareketinin de büyük rolü vardır. Bu dönemde pozitif bilim ve
insan önem kazanırken, Ortaçağ’ın biçim ve sanat anlayışının da değişmesi doğaldır.
Gutenberg ve onun açtığı yoldan devam eden matbaacılar Textura’nın yanında, diğer
önemli Gotik el yazısı stillerinden biri olan Rotunda’yı da kullandılar. Venedik’teki basımcılar
Gotik yazıyı fazlasıyla ağır, koyu ve sıkıcı bulduklarından eski Roma yazı formlarına döndüler.
Zaman içerisinde Gutenberg’in tercih ettiği Textura yazı stili kuzey Avrupa’da da kullanılmaz
oldu. Baskı ve yazı sanatçılarının daha açık, daha okunaklı yazı arayışlarıyla yine el yazısı
harflerden alınan Schwabacher ve Fraktur yazıları baskıya adapte edildi. Schwabacher ve
Fraktur da Textura ve Rotunda gibi Gotik yazının ana stillerinden olmakla beraber, daha
aydınlık, okunaklı, hareketli ve kıvrak yapıya sahiptirler. Gotik yazı 16. yüzyıl ve sonrasında
yalnız dini kitaplarda ya da sadece süs yazısı olarak tercih edildi. Fakat bu yazının özellikle
Fraktur versiyonu, Almanların milli yazısı olarak kabul edildiğinden Almanya’da uzun süre
kullanılmıştır. 19. yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıkan Arts And Crafts hareketi içerisinde
Ortaçağ sanatları ve tipografi tarihi yeniden gözden geçirilir. Bu hareket içinde yer alan
sanatçılardan özellikle William Morris, Gotik elyazısı harflerini yeniden inceleyerek yeni yazı
karakterleri tasarlamıştır. William Morris’in Gotik harflerden esinlenerek tasarladığı Troy ve
Chaucer yazı karakterleri (Şekil-10) çok beğenilmiş ve başka tasarımcılar da aynı tarzda Gotik
karakterler üretilmiştir (Şekil-11). O dönemde Gotik el yazmalarını inceleyerek onlar üzerinden
yeni yorumlar üreten sanatçıların başında Rudolf Koch gelir. Koch, sadece bu türe yeni yazı
karakterleri eklemekle kalmamış, Ortaçağ yazı sanatını sayfa tasarımlarına da taşımıştır. Arts
and Crafs hareketinin etkisiyle Gotik yazılara olan ilgi 20. yüzyıl başlarında devam etse de,
Şekil 5: Gutenberg'in baskıya uyarladığı textura yazısı
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı:5, Aralık 2015, s. 1-15
Grafik Tasarım ve Tipografide Gotik Yazılar
11
uzun soluklu olamamıştır. Eski Gotik türü içerisinde yer alan yazılar günümüze kadar
kullanılmış olmalarına rağmen, yaygın olarak değil sadece özel amaçlarla tercih edilmiştir.
Günümüzde de özellikle taşıdığı imaj için sınırlı yerlerde kullanılan bir türdür.
4.4. Eski Gotik Yazı Karakterlerinin Anatomik Yapısı
Gotik elyazısı her açıdan kaligrafiktir. Harfler modellenmiş değil, yazılmış gibi görünür
ve yazım aracı doğal eğimde tutulan kalın kesikuç kalemdir. Bununla birlikte Gotik alfabeleri
kaligrafik olarak kategorize edilmezler. Çünkü kalın kesikuçla yazılmış harflerin
sıkıştırılmasının doğal sonucu olan özgün bir strüktürel sistemleri vardır. Bir kalın kesikuçla
yapılacak deneme gösterecektir ki, kalın kalemle yazılmış normal harflerin sıkıştırılması, bu
harflerin alt ve üst kısımlarında sivri noktalar ve kırık çizgiler oluşturacaktır. Bu anatomik yapı
nedeniyle bu yazı bazı kaynaklarda “kırık yazı” olarak da isimlendirilmektedir. Gotik yazılarda
dikey çizgiler kalın, yataylar kırılıp inceltilerek yok edilmiş durumda ve gövdeler dardır.
Gotik sanatın çeşitli alanlarında görülebilecek göğe yükseliş inanışı, gotik yazıya da
yansır. Gotik yazıların özellikle Textura sitilinde daha belirgin olan dikey çizgi hâkimiyeti göğe
yükselişle özetlenen bu dini inancın bir ifadesidir. Gotik elyazılarının tüm stilleri incelendiğinde
neredeyse hiç yatay çizgi olmadığı görülebilir.
Gotik ruhun en önemli temalarından olan dikeysellik uğraşı, hiç eğri çizgileri olmayan,
yanları tamamıyla düz bir stilin doğmasına yol açmıştır. Gotik stilin bu en uç versiyonuna
“Textura” (Şekil-12) adı verilir. Yine bir Gotik yazı olan “Schwabacher”, Texturaya göre çok
daha yuvarlak hatlara sahiptir(Şekil-13).Yuvarlak ve düz çizgilerden oluşan, süslemeli yapısıyla
ilgi çeken ve en fazla tercih edilmiş olan Gotik elyazısının ana versiyonu da “Fraktur” olarak
isimlendirilir (Şekil-14). “Rotunda”, aşırı ağır hat kalınlığı, sade fakat kıvrak yapısıyla
diğerlerinden ayrılır (Şekil-15). Her durumda Gotik alfabelerin en belirleyici özellikleri
harflerin alt ve üst kısımlarında oluşan kırık yapıdır.
Şekil 6: William Morris'in gotik yazılardan esinlenerek tasarladığı
Troy ve Chaucer yazı karakterleri Şekil 11: William Morris tarafından
tasarlanan Kelmscott basımevinin logosu
SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı: 5, Aralık 2015, s. 1-15
Sevim Selamet
12
Gotik elyazısının farklı stilleri olan Textura, Schwabacher, Rotunda ve Fraktur yazılardan
her birinin günümüzde yazı karakteri olarak uyarlanmış ve dijital teknolojiye aktarılmış
örnekleri vardır.
Eski Gotik türü içerisinde yer alan yazı karakterlerinde, -Gotik elyazısında da olduğu
gibi- karakteristiği belirleyen minisküllerdir. Bu yazı karakterlerinin majüskülleri son derece
süslü ve okunmaları neredeyse imkânsızdır. Bu yüzden bu yazı karakterlerinin majüskülleri
sadece baş harflerde kullanılmak için tasarlanır ve metinler minisküllerle oluşturulur.
4.5. Eski Gotik Yazı Karakterlerinin Kullanımı
Eski Gotik yazı karakteri türünün bütün aileleri şatafatlı, gösterişli ve süslü karakterlerden
oluşur. Dolayısıyla bu yazılar okunması zor ve zihin yorucudur. Bu yüzden tipo baskının ilk
kullanıldığı yıllarda metin yazısı olarak tercih edilmiş olan bu yazılar, günümüzde metin
yazmak için en elverişsiz yazılardandır. Günümüzde insanlar o kadar yoğun bir mesaj
bombardımanı altındadır ki, kendileri için çok gerekli olduğunu bilmedikçe bir metni
okumamayı tercih ederler. Tasarımcı ve tipograflar bunun bilincinde olduklarından okunması
gereken yazılarda pek çok şeyin yanı sıra seçecekleri yazı karakterine de büyük özen gösterirler.
Bu yüzden hiç bir iyi iletişimci metinler için Eski Gotik yazı karakterlerinden birini tercih
etmez.
Modern grafik tasarımda, Eski Gotik yazı türü taşıdığı imajla özel amaçlar için tercih
edilir. “Ortaçağ Ziyafeti”, “Biz, basım alanında köklü geleneksel bir müesseseyiz” ya da
“Antika Dükkânı” yazmanın en iyi yolu Eski Gotik bir yazı karakterini tercih etmek
olabilir(Conover, 1985: 48) (Şekil-16).
Şekil 7: Textura Şekil 9: Schwabacher Şekil 10: Rotunda
Şekil 12: Gotik karakterlerin grafik tasarımda kullanımı
Şekil 11: Gotik karakterlerin majüskülleri ile dizilen
satırların olunması çok zordur.
Şekil 8: Fraktur
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı:5, Aralık 2015, s. 1-15
Grafik Tasarım ve Tipografide Gotik Yazılar
13
Bugün dünya üzerinde Eski Gotik yazı karakterlerinin en yaygın ve tipik kullanımı gazete
isimliklerindedir (Şekil-17). New York Times ve diğer pek çok gazete kendi logotayplarında
Eski Gotik türünde yer alan yazı karakterleri kullanmaktadır. Gazete logotayplarında bu yazı
karakterlerinin yaygın olarak kullanılması, yazının tarihsel süreciyle ilgilidir. Büyük basım
şirketleri gazetelerinin başlığında, baskıya uyarlanan bu ilk yazı türünü kullanarak “basımcılık
alanındaki köklü geçmişlerine ve kurumsallaşmış yapılarına” vurgu yapmaktadırlar (Conover,
1985: 67). Ülkemizdeki gazetelerde bu geleneğin hiç görülmemiş olması matbaanın ülkemize
diğer Avrupa ülkelerinden çok daha geç gelmesi ve yaygınlık kazanması yanında, o süreçte
bizim Latin Alfabesini kullanmıyor olmamızla açıklanabilir. Basımcılığın başlangıcıyla
ilişkilendirilebilecek bu geleneğin ülkemizdeki gazetelerde
oluşmamış olmasını doğaldır. Batı ülkelerinde geleneği ve
ciddiyeti vurgulamak, güç ve yeterlik imajı sağlanmak
istendiğinde bu tür içinde yer alan bir aile tercih edilir. Aynı
zamanda eskilik, tarihsellik etkisi yaratılmak ya da Ortaçağ
çağrıştırılmak istendiğinde yine bu türden bir yazı karakteri
seçilebilir. Batıda bu tür içerisinde yer alan yazı karakterleri, resmi
davetler ve kutlamalar için, özellikle ihtişamlı davetiyelerin
tasarımında sıkça tercih edilir. Ülkemizde davetiyelerde bu tür
yerine elyası üzerine temellenmiş yazı karakterlerinden Gotik
olmayanların kullanımı daha yaygındır.
İlk baskı, el yazmaları, Ortaçağ ve Gotik stil imajını
üzerinde barındıran Eski Gotik yazı karakterleri, günümüzde
heavy metal müzik afişlerinde, konserlerinde ve albüm kaplarında
görülebilir. Bu yazı karakterleri ayrıca, gotik giyim tarzı
içerisinde, dövmelerde ve tişörtlerde gençler tarafından tercih
edilmektedirler.
Şekil 13: Batı dünyasında pek çok gazete logotayplarında
gotik karakterler kullanır
SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı: 5, Aralık 2015, s. 1-15
Sevim Selamet
14
Bu tür içerisinde yer alan yazı karakterleri kullanılırken dikkat edilmesi gereken bazı
noktalar vardır. Tamamı büyük harfle oluşturulan yazılarda bu türden bir ailenin kullanılması
genel olarak sakıncalıdır. Çünkü bu karakterlerin majüskülleri yan yana dizildiğinde okunması
zor bazen de imkânsız olur (Şekil-18). Fakat bu karakterlerin büyük harfleri yerinde
kullanıldığında doğru seçilmiş insiyaller olabilirler. Eski Gotik yazı türünden olan aileler başlık
satırları, logotayplar ve resmi davet mektupları, diploma, senet gibi değerli evrak başlıkları gibi
kullanılması uygun olan yerlerde bile çok dikkatli kullanılmalıdır. Şekildeki tiyatro afişinde
oyunun içeriğiyle bütünleşmesi, yani mesajı kolay ve doğru iletmesi için Eski Gotik bir yazı
karakteri kullanılmıştır (Şekil-19).
5. SONUÇ VE ÖNERİLER
Gotik elyazıları, Ortaçağ’da orta Avrupa’da en çok kullanılan yazılardır. Gotik yazıların
grafik tasarım açısından önemi tipografiye ilk uyarlanan yazı karakterleri olmalarından
kaynaklanır. Bugün tipo baskı dediğimiz hareketli metal harflerle baskı makinesini icat eden
Gutenberg, yaptığı ilk baskılar için o dönemde elyazması kitap metinlerini oluşturmak için en
fazla tercih edilen Gotik elyazısının Textura stilini tercih etmiştir. Gutenberg’in ardından gelen
matbaacılar diğer Gotik elyazısı stillerini de matbaaya adapte etmişlerse de, 16. yüzyıl
başlarında bir basım merkezi olan Venedik’te, kuzey Avrupa’nın bu ağır, koyu yazıları pek
sevilmedi. Venedik kendi köklerine dönüp, eski Romalıların kullandığı daha açık ve okunurluğu
yüksek yazıları tercih ettiler.
Orijinal elyazısı varyasyonlarından uyarlanarak yazı karakterlerine dönüştürülen Gotik
yazılar günümüz grafik tasarımında yaygın bir kullanıma sahip olmayıp, özel amaçlar için tercih
edilmektedirler.
Tipografi terminolojisi ve yazı karakterlerinin sınıflandırılması, tipografinin diğer
konularında olduğu gibi Eski Gotik yazıların tanımlanıp anlaşılmasında da bir karışıklık ve
zorluğa neden olmaktadır. Hem terminoloji hem sınıflandırmalar, daha kolay iletişim kurmak,
bir şeyleri daha iyi tanımak ve tanımlayabilmek içindir. Uluslararası tipografi toplulukları ve
ulusal tipografi grup ve konferanslarında kurulacak çalışma grupları sorunun çözümüne yönelik
çalışabilirler. Dünyada daha eski tarihli olan bu soruna henüz uluslararası topluluklar da kabul
gören bir çözüm önerememiştir. Ülkemizde, tipografi konusunda az sayıda Türkçe kaynak
bulunduğu ve bu alandaki çalışmaların hızla arttığı göz önünde bulundurulursa, biraz özen ve
farkındalıkla bu sorun büyümeden kontrol altına alınabilir. Fakat şu andaki gelişim bu yönde
değildir; yazılan her yeni kitapta, yapılan her çeviride, zaten sayısı az olan kabul görmüş,
yerleşmiş tipografi terimleri için bile yeni yeni karşılıklar ortaya atılmaktadır.
Yazı ve yazı karakterleri tarihsel gelişim süreçlerinde edindikleri imajları üzerlerinde
taşırlar. Bu yüzden grafik tasarım içerisinde yazı karakterlerinin doğru kullanılması için sadece
harflerin anatomisini görüp bilmek yeterli değildir. Yazı karakterlerinin taşıdığı imajlar onlara
uzun süren tarihi ve kültürel süreçler yoluyla yüklenmiştir. Oysa Latin harfleri Türkiye’de, 1928
yılında Atatürk öncülüğünde gerçekleştirilen harf devrimi ile kabul edilip kullanılmaya
başlanmıştır. Yani Latin alfabesinin gelişimi ve Latin yazısının yüzyıllar süren evrimi
ülkemizde yaşanmamıştır. Dolayısıyla, Harf Devrimi büyük bir başarı göstermiş, Latin harfleri
Şekil 14: Gotik karakterlerin kullanıldığı
tiyatro afişi
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 2, Sayı:5, Aralık 2015, s. 1-15
Grafik Tasarım ve Tipografide Gotik Yazılar
15
kısa sürede Arap alfabesinin yerini almış olsa da, yüzlerce yılın kültürel birikimini alfabe ile
birlikte transfer etmek mümkün olamamıştır. Grafik tasarım ve tipografide yazı karakterlerinin
geçmişini, gelişim süreçlerini bilmek onları doğru kullanmada önem arz etmektedir.
KAYNAKLAR
AMBROSE, Gavin; HARRIS, Paul, (2012), Görsel Tipografi Sözlüğü (Çev., Bengisu Bayrak),
Literatür Yayınları, İstanbul.
ASLIER, Mustafa, (1983), Grafik Sanatlar Tarih ve Yorumlar, Marmara Üniversitesi Güzel
Sanatlar Fakültesi, Grafik Sanatlar Bölümü Yayınları-1, İstanbul.
BAUDIN, Fernand, (1989), How Typograpy Works and Why It is Important, Lund Humphries
Publishers Ltd., Londra.
BECER, Emre, (1999), İletişim ve Grafik Tasarım, Dost Kitabevi Yayınları, Ankara.
BRADY, Philip, (1988), Using Type Right, North Light Books, Ohio.
Childers, T.;Griscti J.; Leben, L., (2013), “25 System for Classifying Typography: A Study in
Naming Frequency”, PJIM Parsons Journal for Information Mapping, Volume V Issue
1.
CLAIR, Kate, (1999), A Typographic Workbook, John Wiley & Sons, Inc., Toronto.
CONOVER, Theodore E., (1985), Graphic Communications Today, West Publishing Company,
USA.
CRAIG, James, (1990), Basic Typography, Watson-Guptill Publications, New York.
GANİZ, Selahattin, (2004), Yazı ve Tasarımcıları, Kastaş Yayınevi, İstanbul.
GATES, David, (1973), Type, Watson-Guptill Publications, New York.
GOZZOLI, Maria K., (1982), Gotik Sanatını Tanıyalım (Çev., Solmaz Tunç), İnkılap ve Aka
Kitabevleri, İstanbul.
HALEY, Allan, (1990), ABC’s of Type, Watson-Guptill Publications, New York.
HARTMANN, Christine, (1998), Kalligraphie Die Kunst Des Schönen Schreibens, Falken-
Verlag GmbH, Germany.
NELSON, Roy, P., (1987), Publication Design, WM. C. Brown Publishers, Iowa.
ROSEN, Ben, (1989), Type and Typography, Van Nostrand Reinhold, New York.
SARIKAVAK, Namık K., (2009), Çağdaş Tipografinin Temelleri, Seçkin Yayıncılık San. ve
Tic. A.Ş., Ankara,
Resimler Kaynakçası
Şekil-4: http://wikimedia.org/wikipedia/en/thumb/2/21/ Trajan_inscription_duotone.jpg
Şekil-5: Hartmann, C., (1998), Kalligraphie Die Kunst Des Schönen Schreibens, Falken-Verlag
GmbH.
Şekil-6: https://en.wikipedia.org/wiki/Scriptorium#/media/File:Escribano.jpg
Şekil-7: http://www.lambethpalacelibrary.org
Şekil-8: http://www.smu.edu/~/media//Site/Bridwell/Exhibitions/Schoeffer/images/06117 %20
GutenbergBible.ashx
Şekil-10: http://d-design-history.blogspot.com.tr/2011/12/final-exam-blog-post.html
Şekil-11: http://www.victorianweb.org/authors/morris/kelmscott.jpg