102663455 cemil meric jurnal 2

656

Upload: anna-lane

Post on 27-Dec-2015

171 views

Category:

Documents


5 download

DESCRIPTION

fdgfgvh

TRANSCRIPT

Page 1: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2
www.princexml.com
Prince - Personal Edition
This document was created with Prince, a great way of getting web content onto paper.
Page 2: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

CEMİL MERİÇ · Jurnal CİLT 2

CEMİL MERİÇ, kendini "Yazar ve hocayım.Başlıca işim düşünmek ve düşündüklerimicemiyete sunmaktır" diye tanımlayan özgünbir fikir adamıdır. 1916'da Hatay'da doğdu.Ailesi Balkan SavaşısırasındaYunanistan'dan göçmüştü. Fransız idares-indeki Hatay'da Fransız eğitim sistemi uygu-layan Antakya Sultanisi'nde okudu. Tercümebürosunda çalıştı, ilkokul öğretmenliği venahiye müdürlüğü yaptı. İstanbul'a gidiş-gelişlerinde Nazım Hikmet, Kerim Sadi gibiTürk sosyalistleriyle ilişkiye girdi. Stalin'inTeori ve Pratife'ini çevirdi. "Hatay hükümet-ini devirmeye çalıştığı" suçlamasıyla

Page 3: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

yargılanıp hapis yattı. 1940'da İstanbulOniversitesi'ne girip Fransız Dili ve Edebiy-atıöğrenimi gördü. Mükemmel düzeydeFransızca okuyup yazan Meriç, İngilizceyianlıyor, Arapçayı-kendi ifadesiyle-"söküyor"du. Elazığ'da (1942-45) veİstanbul'da (1952-54) Fransızca öğretmenliğiyaptı. 1941'den başlayarak İnsan, Yücel, Gün,Ayın Bibliyografyasıdergilerinde yazmayabaşladı. lO'de okutmanlık yaptı(1946-74),Sosyoloji Bölümünde ders verdi (1963-74).1955'de, gözlerindeki miyopinin artmasıso-nucu görmez oldu, ama olağanüstü çalışmave üretme temposu düşmedi. 20. Asır,Dönem, Yapraklar, Yeni İnsan, Kubbealtı,Türk Edebiyatıdergilerinde yazılarıyayım-landı. Hisar dergisinde "Fildişi Kuleden"başlığıyla sürekli denemeler yazdı. 1974'deemekli oldu ve yılların birikimini ardardakitaplaştırmaya girişti. 1984'de önce beyin

3/656

Page 4: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kanaması, ardından felç geçirdi, 13 Haziran1987'de vefat etti. İlk telif eseri Balzac üzer-ine küçük bir incelemeydi. Hini Edebiy-atı(1964) daha sonra Bir Dünyanın Eşiğindebaşlığıyla iki kez daha basıldı. Saint-Simon.İlk Sosyolog İlk Sosyalist, 1967'de çıktı.1974'den sonra yayımlanan kitaplarışun-lardır: Bu Ülke (1974, 5 baskı), ÜmrandanUygarlığa (1974, 2 baskı), Mağaradakiler(1978,2 baskı), Kırk Ambar (1980), Bir Fa-cianın Hikâyesi (1981), Işık Doğudan Gelir(1984), Kültürden İrfana (1985). CemilMeric'in kimisinin izini kendi de yitirdiği ve"kitapçıda kayboldu" diye andığıçok sayıdaçevirisi arasında Uriel Heyd'in Ziya Gökalp.Türk Milliyetçiliğinin Temelleri (1980),Thornton Wilder'in Köprüden Düşenler(1981) ve Maxime Rodinson'unBatı'yıBüyüleyen İslâm (1983) adlıeserlerisayabiliriz.

4/656

Page 5: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

İletişim Yayınları222» Cemil Meriç BütünEserleri 3 ISBN 975-470-365-5

1. BASKI ©İletişim Yayıncılık A. Ş. Ekim1993

2. BASKI ©İletişim Yayıncılık A. Ş. Kasım1993 ;

3. BASKI ©iletişim Yayıncılık A. Ş. Aralık1993

KAPAK Ümit Kıvanç DİZGİMaraton DizgieviUYGULAMA Filiz Burhan DÜZELTİSüley-man Talay KAPAK BASKISI Ayhan Mat-baasıİÇ BASKI ve CİLT Şefik Matbaası

iletişim Yayınları

5/656

Page 6: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Klodfarer Cad. iletişim Han No. 7 34400Cağaloğlu istanbul Tel. 516 2260-61-62 · Fax:516 1258

CEMİL MERİÇ

Jurnal

CÎLT 2

YAYINA HAZIRLAYAN

Mahmut Ali Meriç

i I e t i

? i m

İÇİNDEKİLER

Mektuplar ve Jurnal 2 Üzerine 9

6/656

Page 7: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

1966 Lamia Hanım'a Mektuplar

Her Kadında Seni Aradım 27 · Biliyorum kiBenimsin 30 · Stendhal ve "Aşk

Üstüne" 32 · Hayranlık, Ümit ve Şüphe 35 ·Henüz Diyaloga

Başlayamadık 38 · AşkaGiden Yol Dikenli 41· Hayatım Bir Trajedi 46 ·

Mektupların Büyülü Bir Ayna 49 · StendhalDa Ezelî Mağluplardan 52 · Aşkı

İstırabın Prizmasından Seyretmek 58 · Ro-mantizm, Tarihi Şiir, Felsefî Şiir 62 ·

MektuplarınıKıskanıyorum 67 · Her Aşık BirOthello'dur 69 · Bugün

7/656

Page 8: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Sesini Duyamıyacağım 71 · YirmibeşYıl ÖnceYine Beraberdik 72 · Sevgi

Kahramanlaştırmalıinsanı74 · Her Teselli Birİhanet Gibi 76 · Hâlâ Seni

Yaşamaktayım 79 · Acılarım İçinde Mesu-dum 80 · Sevmek ve Sevilmek 85 ·

Hatıran Sonsuz Bir Hazine 87 · Ben Ezelî BirMağlubum 88 · Sana Kavuşmak

İçin Senden Ayrılmak 91 · Bu Acılar SaadetinGölgesi 93 · Asırlar Kadar Uzun,

Rüya Kadar Kısa 94 · Yalnızlık Yalnız Kala-mamaktır 97 · Yazmak İçin Başkasına Yal-varmak 99 · Mezar TaşıGibi Bir Sükut 100 ·Kedere Hakkımız

8/656

Page 9: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Yok 103 · Ben ZavallıBir Don Kişot'um 105 ·Bir llahe'nin

Vuslatı107 · Garip Bir Hıyanet Psikozu 108 ·Bütünüyle Rüyalarımın

Kadını110' Mektuplaşmanın Kötü Tarafı113*Yaşamak Beklemektir,

Sevmek Beklemek 115- Hem Sensiz HemSeninle 117* Hatıralar Şiirle

Hakikatin Kaynaşması119' 12 Kanun-u Evvel1916İ21 · Gerçek Sen 122

· Tesellilerin En Hazini 124 · İbadetlerin EnGüzeli 125 · Hergün Bambaşka 126 ·UNESCO 126 · Başkalarına Benzememek 127· Senin Yanında Olmak 128 · PerspektifHatâsıYapmamak 130

9/656

Page 10: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

1967 Lamia Hanım'a Mektuplar

Takvim Yapraklarından Bize Ne 135 · İki YılÜnce 136 · Hepsi Birer Gölge 138 · HisDünyamda Korkunç Bir thtilal 140 · Yaşa-mak Veya

Yaşamamak 141* Aşk Dehadan Nadir 143 ·Sizde İdeali Bulamadığım Zaman 144 · Tan-rıların Gazabı146 · Bitmeyecek Bir Vuslat148 · Yeni Bir

Hicran 150

·; . ·. 1967 Diğer

Tarih Denen Abesler Zinciri 152 · İslâmiyet,Sosyalizm, Faşizm 155 · Ataç 159 · Bir RomanYarışması160 · Profesörlük Sıfatı161

1970

10/656

Page 11: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Paris'teki Oğluma Mektup 165 · HerYazıAdıİle Doğar 167 · Bu Ülkede

Tefekkür Hâlâ Mümkün 168 · Alacakaranlık170 · Türkçenin Haysiyeti

170» Kelimeler Benim Rüyam ve Hakikatim172

1971

Bizde Sosyoloji 177 «İsa Efendi'nin Yeji 178

1973

Bir Remiz 183 .

1974

Bu Ülke, İthaflar 187 · Üç BeşDost ZekadanBiri 189 · Münzevî Bir Fikir Adamının

11/656

Page 12: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Trajedisi 191 · Esat Adil 193 · Bu Ülke,İthafların Devamı194 Sağ, Sol, Münzevî Ay-dın 197 · Hükümlerini Tayin Eden 201 · Os-manlıTarihinin Mirası203

1975

Sükutun Cazibesi 207 · Entelektüellik 208 ·Sekreterler 211

1978

Sait Nursi İle Kenan Rıfai 215 · Bir Teşvik217» İman İlahî Bir Hidayet 217

· Sabih Şevket, Sedat Zeki 219 · Hatır-landıkça Yaşıyoruz 222 ·

Mağaradakiler, İthaflar 223

1979

12/656

Page 13: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Alegorik Bir Destan 235 · Ezelî Bir ŞifadırAldanmak 238

1980

Ansiklopedi Yazmak 243 · Cevdet Paşa,Namık Kemal, Kemal'in

Çocukları244 · Osmanlı'da Fikrî Faaliyet 246· Gerçek Hüviyetini

Tespit 249 » Kaynaşamadık Salâhlarla 256 ·Son Osmanlı: Ekrem Hakki

Ayverdi 259 · Kırk Ambar, VerileceklerListesi 260

1981

însan İltifata Susuzdur 265 · Süleyman Nazif267 · Abelard'a Eğilmek 269

13/656

Page 14: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

· Mazbut Bir İslâm Tarihi 270 · Rıza Tevfikve Ateizm 273 · Ansiklopedi Bir

Kavga Silahı275 · Kişiliği Olan Bir Müte-fekkir 277 · Düşünenlerin

Yalnızlığı279 · Felsefeyi Konu Alan Kamuslar281 ·

Düşünen Bir AdamdıKıvılcımlı284 · Çağlantie Kaynaşanlar 286 ·

İhvan- Safa Risaleleri 287 · Erol, Berke, At-tila... 288 · Gerçeği Paranteze

Almak 291 · İki Toplantı293 · Bilgiye, Te-fekküre, Tarihe Tahammül 294 ·

Yaşayan İnsanların Dünyası297 · TarihîTesadüfler 299 · İsmet Özel 300 ·

14/656

Page 15: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Refik Halit 301 · Yakup Kadri ve Aydın Üzer-ine 303 · Dilde İstikrar

Düşüncede İstikrar 308

1982

Bir Yüm Otopsisi 313 · Aşina Olmak İs-tediğim Çevre 315 · Peşin

Hükümler 318* Dinle AklıUzlaştıran BirDavranış320 · Çeviri Üzerine Kafa

Yormak 323 · Çeviri SorunlarıÖzel Sayısı325· Hammer Hayranlığı327 ·

Mesut Fanî ve Hatay Kültür Hayatı332 · Ekr-em Tahir 337 · Son Çeyrek

Asrın Şiir Hayatı337

15/656

Page 16: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

1983

Onsuz Bir Dünya 343 · Her Hal TercümesiBir Müdafaaname 344 > Müstehcen ÜzerineNotlar 348

Mektuplar ve Jurnal 2

ÜZERİNE

"Bir çağın ideali, idealin kendisi değildir,herhangi bir idealdir. Başka idealler de var.Her çağın, her milletin kendine göre birgüzel anlayışıvar... Bütün bu güzellikleri tat-maya çalışalım, genişletelim ufkumuzu.Geçen devirlerde yaşamak, yani derinleşmekve ömrü alabildiğine uzatmak; başkaülkelerde yaşamak, başka insanlarla acıçek-mek, başka insanlarla gülmek, damlaykendenizleşmek ve ân'ıebediyete sığdırmak;kalbim bütün heyecanlara açmak, yani sınır

16/656

Page 17: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

taşlarınıdevirmek, çağların ve politikalarınsınır taşlarını; bütün insanlığıaynıbüyük aşkiçinde birleştirmek...

Sanatçının tek vazifesi vardır bence: insan-larıbirbirine sevdirmek, iki insanıveya ikimilyar insanı. Sanat, bir heyecan seyyalesiylekilometrelerin ve asırların ayırdığıkalpleribirleştiren büyüdür."

(Cemi! Meriç, 19 Ekim 1966 tarihlimektuptan)

Cemil Meric'in Jurnal'i aslında bir bütün. Bubütünü ikiye ayırmamızdaki başlıca neden,tümünün tek bir cilt halinde basılmasınınhacim bakımından imkânsız olması. Buimkânsızlığın yanısıra, içeriği bakımından daJumal'de bir farklılaşma göze çarpıyor. Ger-çekten de Jurnal'in elimizdeki ikincibölümünün ilk yarısıCemil Meric'in

17/656

Page 18: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

mektuplarından oluşuyor ve mektuplar,Jurnal'in ağırbaşlıakışıiçinde, eserinbütününe bambaşka bir boyut, değişik birsoluk, ilginç bir içerik kazandırıyor.

Ayrıca 1965 yılının sonunda noktalanan1963-65 arasıyazılar ve pek az mektup, yaz-arının en yoğun ve devamlı.biçimde günlüktuttuğu iki yıllık bir dönemi kapsarken, ikinciciltte yer alan ve 1966'nm Ekim ayındabaşlayan mektuplar ve 1967 ile 1983 arasınaserpiştirilmişgünlükler on altıyıllık bir za-man dilimini kucaklıyor.

Bu oldukça uzun süre içinde, mektuplarınave Jurnal'ine yansıdığıkadarıyla CemilMeric'in entelektüel gelişmesine, duygu-larının ve düşüncelerinin şekillenmesinetanık olmak, yazarıbiraz daha iyi tanımak,196O'lıyıllardan 1980'li yıllara, bütün

18/656

Page 19: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

canlılığı, bütün sıcaklığı, bütün samimi-yetiyle bir gönül ve düşünce adamının hayatserüvenini izlemek fırsatıdoğuyor bir kezdaha.

Jurnal 2'de yer alan, Cemil Meric'in LamiaHanım'a mektupları, onu bambaşka biraçıdan, kişiliğinin bambaşka bir yönüyletanımamıza imkân sağlıyor. Bu mektuplarsayesinde, tanıdığımızısandığımız ama dahaçok eserlerinden tanıdığımız yazarıhiçbilmediğimiz yanlarıyla keşfetmemiz,kişiliğine daha çok saygıduymamız ya dahayal kırıklığına uğramamız mümkünolabiliyor.

İnsanoğlunun düşünür ve sanatçıkişiliğininarka planında birçok zaafıda var kuşkusuz.Bu zaaflar bazen gizli kalıyor, bazen de, elim-izdeki mektuplarda olduğu gibi, o kişinin

19/656

Page 20: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kaleminde bambaşka renklere, itiraf veifşalara bürünerek, düşünce ve edebiyatdünyasına güzel eserler kazandırıyor, psiko-loji bilimi için paha biçilmez belgeleroluşturuyor ve o kişiyi günlük yaşantısı,maddi ve manevi zevkleri, tatminleri ve tat-minsizlikleri, sevgileri ve düşmanlıkları,kısacasıbilinmedik yanlarıyla biraz dahayakından tanımamıza yardımcıoluyor.

Cemil Meric'in önce Jurnal'ini, şimdi demektuplarınıve Jurnal'inin ikinci kıs-mınıyayımlayarak, onun entelektüelkişiliğinin kitaplarına yansımamışbir yanını,duygusal kişiliğinin ise, mektuplarınayansımışolduğu kadarıyla önemli birbölümünü okuyucuya sunabilmekteyiz.Onun bu duygusal kişiliğinin entelektüelboyutlarını, günlük dalgalanmalarını, en-dişeleri, sevinçleri, huzursuzluklarıiçinde

20/656

Page 21: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

bütün şiirsel yanıyla gözler önüne seren,duygu yüklü, sevgi ve öfke yüklü mektu-plarının değerlendirilmesini okuyucuyabırakıyoruz.

10

Mektuplar bir yaşam öyküsü niteliğinde ol-maktan çok, Cemil Meric'in hayatının birdöneminden kesitler, devamlışekillenenportresinden taslaklar sunuyor bize.Yaşadığıbelki de önemsiz birçok olay mektu-plardaki ifadesi sayesinde değer kazanıyor.

Mektuplar canlıve çoğu kez doğaçlama birdüşüncenin ürünü, her konuda bir şeylersöylemek isteyen bir insanın anlık tepkileri,anlık izlenimleri, bazen aceledeğerlendirmeleri.

21/656

Page 22: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Mektupların bir önemi de yazarıyapmacıksızolarak, ev kıyafetiyle karşımızda bulabil-memizi mümkün kılmaları, ev kıyafetiyle,daha doğrusu her kılıkta. Enstantanelerinkeyfi ve gerçekliği ile. Bu yazışmanın satır-larıarasında yazarının kalp atışlarınıduyargibi oluruz, nabzının hızlandığınıya da ağır-laştığınıhissederiz adeta.

Hem yazarın uğraştığıkonulan sezinleriz buyazılarda, hem de o konularla ilgili düşüncel-erinden, izlenimlerinden yankılar buluruz.Bu mektuplarıyazmışolmasıCemil Meric'inkendi içine kapanmadığının, fildişi kulesineçekilmediğinin, kitaplarında ifadesini bulandüşüncelerinden çok daha değişik düşünceve izlenimlerini, bir anlamda topluma mâlet-mek arzusunun bir göstergesidir deaynızamanda.

22/656

Page 23: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Mektuplar yazarın Jurnal'idir de, onun edebîkonulardaki yaklaşımlarını, değerlendirmel-erini, eleştirilerini, tarihî konulardakidüşüncelerini içerdikleri gibi, his ve aşkdünyasınıda yansıtırlar. Sonuçta mektuplarJurnal'i, Jurnal de mektuplarıtamamlar.

Mektuplarında da Jurnal'inde de hepsamimidir Cemil Meriç, bazen fazla açık veyalındır, kimseye yaranmak gibi bir endişesizaten yoktur. Hisseden ve düşünen adamdırCemil Meriç, düşünmek, hem de doğrudüşünmek ister, doğru düşünmek hissetmek-tir aynızamanda, zevk sahibi olmaktır, kesinve hızlıbir ayırım yapabilmek, kararlar alab-ilmektir. Sağduyulu

11

olmak demektir düşünmek, umutsuz olma-mak, hayaller dünyasına saplanıp kalmamak,

23/656

Page 24: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

üretken olmaktır, çalışmaktır. Doğru düşün-mek başkalarıyla birlikte ve başkalarıiçin dedüşünmektir.

Her mektup külliyatının romantik biryanımutlaka vardır. Yazar kendini olduğugibi gösterir mektuplarında, açılarıyla,ümitleriyle, hayalleriyle, kendim tahlil edenbir insanın ciddiyetiyle, okuyucusunu, ok-uyucusu tek bir kişi de olsa, ebediyetkarşısında tanık alarak.

Her mektup külliyatının romantik biryanımutlaka vardır dedik ama CemilMeric'in mektupları, romantik lezzetlerininötesinde, son derece gerçekçi bir manzara dasunmaktadır okuyucuya. Mektuplarınyazıldığıdönemde aşk, Cemil Meric'in hay-atının ekseni olmuştur adeta. Coşku ve lir-izm, zaman zaman mistik bir değer

24/656

Page 25: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kazanarak dile gelir bu satırlarda. CemilMeric'in mutluluğunun da mutsuzluğununda kaynağısevdiği kişidir, onsuz bir dünyadüşünemez, ona karşıduyduğu ihtiyacın hay-atî bir ihtiyaç olduğuna inanır bütünsamimiyetiyle.

Diğerlerinden farklıbir ilişki ağıörülmektediriki insan arasında, değişik bir aşk sözkonusu-dur, birbirini tamamlayan, birbirindenvazgeçemeyen iki insanın öyküsünü yaşarızbu mektuplarda.

Böylesi bir aşkı, değişik kavramlarla ifade et-mişyazarlar, kimisi mutlak aşk demişbu sev-giye, kimi zevk aşk, kimi tutku aşk. "YüceAşkın Antolojisi" adlıbir eserin yazarıolanFransız Benjamin Peret1 ise kitabınayazdığıönsözde bu kavramıyüce aşk deyim-iyle ifade ediyor ve bu tür bir aşkta çeşitli

25/656

Page 26: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

yüce-leştirmelerin sözkonusu olduğunuvurguluyor.

1 Peret Benjamin, Anthohgie de I 'AmourSublime, Editions Albin Michel, Paris 1956.12

Peret'ye göre, "... yüce aşk, mutlulukşarkısına dönüşen bir yalnızlık çığlığıdır,yüce aşkla beraber, olağanüstü, ulvi hariku-ladelikler insan yaşamının bir parçasıoluv-erir, onun sayesinde, ten ve kafa birbiriiçinde erir, aralarında tam bir uyum kur-ulur... Artık öncesi gibi değildir insan, ani birdeğişime uğramış, tene bağlıduygularıruhanibir boyut kazanmıştır. Benzer bir değişim,karşımızdaki insanda da gerçekleşir. Kendisiolmaktan çıkmıştır kişi, umut edip bekleyenbirisi yerine, yepyeni bir hayata başlayan birbaşkasıvardır karşımızda. Sizi gerçekten

26/656

Page 27: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

tamamlayan insanla kar-şılaşmışsanız hiçbirayrılık, hiçbir kopuşdüşünülemez artık.

... Yüce aşk, bu iki değişik insanın birbiriylesağladığıuyumdur. Ne var ki kadınla erkekarasındaki ayırımıvurgulayarak bir ikilikyaratan ve bu ikilikten yararlanıp, günlükhayatın en ufak teferruatına kadar insanlarüzerindeki baskıcıtutumunu sürdürenBatıtoplumlarında, bu ideal uyum pekmümkün olamamaktadır. Ve bu ideal uyumuyani yüce aşkıyakalayanlar da toplumdışıkalırlar bu yüzden, hatta toplumakarşıçıkıyor kabul edilirler çoğu kez. Çünkütoplum yüce aşkm gerçekleşmesine karşıdır,yüce aşkıkeşfeden, toplumun ve toplumdeğerlerinin dışında bir mutluluğunmümkün olduğunu keşfeder. Onun için deinsanlar, bu mutluluğu şairlerin ve san-atçıların sesiyle çağırırlar daha çok...

27/656

Page 28: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

... Yıldırım aşkıdeyimi, beklenilen kişiylekarşılaşmanın gözkamaştırıcıniteliğini ifadeeder. Bu yıldırım aşkışuurlu olmayabilir debaşlangıçta. Yıldırım aşkı, bilinçli ya da bil-inçsiz olarak içimizde geliştirmişolduğumuzideal sevgili modelinin birdenbire karşımızaçıkmasıdır. Bu modelin ideal olması, insanınyarım yanınıbütünlemesindedir. İçimizdegelişmişolan bu model çocukluğumuzdanalır kaynağını, ergenlik çağımızda şekillenir,genç kız ya da delikanlı, çoğu kez birbirine zıteğilimlerin etkisi altında kalır. Bu modeldehem anne

13

ya da babanın oluşturduğu imaj, hem degençliğimizin günlük

yaşantısından izler bulunur."

28/656

Page 29: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Lamia Hanım'la tanıştıktan sonra, yıl-larıaşınmışlibaslar gibi üstünden atar CemilMeriç, 18 yaşma döner, kişiliği değişir, hem18 yaşın çılgınlığı, hem de 48 yaşın susu-zluğu ile sevmektedir. Herkesten kaçar, yal-nız sevgilisinin olmak ister. Vücuduyla, ka-fasıyla, duygularıyla. 48 yıldır gördüğü rüyagerçek olmuştur. O dünyasının tek kadını,tek insanıdır, zaten her kadında yalnız onuaramıştır.

İdealar alemindeki kadındır Lamia Hanım veonu Cemil Meriç yaratmıştır, hasretlerinden,acılarından, rüyalarından. Havva'dan buyana onun kadar bütün, onun kadar saf,onun kadar girift ve onun kadar güzel veonun kadar gerçek bir kadın yaratılmamıştır.

Bazen onu kaybettiğini sanır Cemil Meriç,onda rüyasını, onda ideali bulamadığızaman

29/656

Page 30: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

dünyasıkör bir kuyuya benzemektedir.Lamia Hanım Cemil Meric'in kuvvetidir, onuhayata bağlayan neşedir. Onun için her türlüacıya katlanabilir Cemil Meriç ve onu unut-mayı, onsuz avunmayıihanetlerin en büyüğüsayar.

Mektuplarında maskesizdir Meriç, kelimel-erin arkasına saklanmaya gerek duymaz,yazdıklarınıbir daha okumaz, düzeltmez, kal-biyle kalemi arasında kapıyoktur. Ama per-spektif hatasıyapmak da istemez.

Bir suç işler gibi mektup yazmaktadır, çokdefa en kötü, en bedbin, en ilhamsız zaman-larında. İstediği zaman yaza-mamaktadır, is-tediğini yazamamaktadır, çünkü yazmak içinkaçmak mecburiyetindedir, bir başkasınayalvarmak zorundadır, hep bir başkasınınaracılığına muhtaçtır.

30/656

Page 31: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Kavuşmak sonra da ayrılmak trajedilerin enbüyüğüdür. Zaman zaman ölmekten başkaarzusu olmadığınıyazacak

14

kadar bedbindir. Zaman zaman hayatabağlanır, sevdiği insanıebedileştirmek, ondaebedileşmek ve sonra ölmek ister. Aşkııstır-abın prizmasından seyretmektedir CemilMeriç.

Aslında kendine güveni sonsuzdur,başkalarına benzemez o, "tekdim ve benibütünümle seviyordun, sevmeğe mahkûm-dun" diye yazacak kadar iddialıdır. Herzamanki gibi yalnız o vardır, o, fetheder gibi,cengeder gibi, yaratır gibi konuşur, o,bütünüyle muhteşemdir. Ama an-laşılmamıştır, hayatıhayalkırıklıklarıyla,

31/656

Page 32: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

zilletlerle doludur. İkbal, servet veya haz içinde olsa küçülmemiştir, yalvarmamıştır.

Sevgilisi, her zerresiyle perestişe layıktır,onun kabiliyetleri şahane birer tomurcuktur,aşkının sıcak ikliminde, bütün şiiri, bütünfüsunu, bütün ıtırıyla açabilmelidir.

Aldığımektuplar alev alevdir, sevgilisi kalbinikâğıda işlemektedir adeta, o kadar güzel yaz-maktadır ki, Cemil Meriç kalemini kırmak,kitaplarınıyakmak ve yalnız onu okumakister. Lamia Hanım'ın mektuplarıbüyülü biraynadır.

Lamia Hanım da "perde arkasında sevgilisinibekleyen 15 yaşında, eski yıllara ait bir kızınheyecanı"nıyaşar, "ilk flörtünü herkestensaklayan bir orta okul öğrencisi" gibidir,"tayın ilk defa yonca tarlasına çıktığıneşe vehafifliği" duyar içinde. Bir ruh temizliği

32/656

Page 33: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

sarmıştır benliğini, hayat açısıdeğişmiştir,eskisi gibi değildir, "içimdeki lav, milyon-larca Pompei'yi yerle bir edebilir" diye yazar.Tek okuyabildiği Cemil Meric'in mektu-plarıdır. Bu mektuplar "mukaddes kita-plardan daha ilahî, daha çıldırtıcı, dahaçileden çıkaran" mektuplardır.

Lamia Hanım "mazide mihrakınaoturmamışbir füze gibi" yaşamıştır, CemilMeriç onu zincirli olduğu mağaradan ışığaçıkaran adam, "siz sadece birine sahip çık-tınız, herkes yerli yerinde. Biz beraberce uza-klaşıyoruz oradan, el ele, gönül gönüle".

15

Lamia Hanım mektuplarında, bir yandanCemil Meriç'ten nasıl etkilendiğini dile ge-tirirken, bir yandan da onu ve

33/656

Page 34: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

karşılıklıilişkilerini büyük bir ustalıkla tahlileder.

"Sizinle insan büyüyemiyor, daima hüküm-ranlığınıza tâbi, vefakâr, sadık bir teba. Amabu tâbiyette bir yücelik var. Sizin sevginizelayık olmanın, aşılmaz his âleminize yakın-laşmanın gururu ile sarhoşum. Sizde her şeyhoş, bambaşka olsa bile hoş. İnsan size re-hberlik ederken dahi bir rehber tarafındanidare edildiğini anlıyor...

... Dilinle yapamayacağın şey yok, seviyor,azarlıyor, yalvarıyor, emrediyor, tehdit ediy-orsun..." (5 Ekim 1966)

"Daima dikkat ettim, hiçlerle konuşur,tartışır, onlarıkonuşturur, onlarıtakdir eder,sonra içinden eğlenirsin, sen cücelerülkesindeki Güliver, sen Lucifer, senWuthering, Heighest Hacliff ve sen beni

34/656

Page 35: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

didikleyen, harabeden, öldüren Cemil Mer-iç..." (23 Ekim, Pazar)

"Bence siz, ya ondokuzuncu veya yirmibirinciasrm şö-valyesisiniz. Bugünün cemiyeti sizianlayamaz, kime anlatmak istiyorsunuzkendinizi? Bir sürü fare ve siz sihirli kavalcı".(25 Kasım 1966)

"Balzac bu kadar büyük mü, yoksa onu buhale siz mi getirdiniz? İkinciyi kabul ettim.Bu hususta maharetiniz büyük. Bir sihirbazgibi istediğinizi, istediğiniz kılığa sokuyor veetrafıbuna inandırıyorsunuz". (9 Aralık1966)

"Sizi anlamak için Incilden bu yana, her mil-letin tarihini, coğrafyasını, edebiyat, felsefe,sosyoloji, güzel sanatlar, hatta fuhuşgele-neklerini bilmek icabediyor velhasıl. Hersatırınızda, insan kendini büyük bir

35/656

Page 36: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

mağlubiyete düşmüşbuluyor". (12 Ocak1967)

"Asıl büyücü sensin, istediğini sevdiriyorsuninsana, istediğinden nefret ettiriyorsun". (12Ocak)

"Sizi okurken, trapez cambazlarının dehşet-ine düşüyorum. Bir anda kırılıyorum size.İkinci satırda havadayım, terke-

16 .

dilmek korkusuyla titriyorum bir an. Bir aniçinizdeyim, bir parçanızım". (1 Mart 1967)

"Kafka'dan Milena'ya mektuplar... Sanki birbakıma kendimi buldum bu mektuplarda...Tek rakibiniz Kafka. Ama Milena sizin mek-tuplarıokusa, beni ortadan kaldırıp tahtımaoturmak isterdi". (5 Mart 1967)

36/656

Page 37: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

"Velhasıl seni özetleyemiyorum, kıy-aslayamıyorum, seni dünyaya şimdiye kadargelenlerle ve sonra geleceklerle... şart-mışsanki". (7 Aralık 1966).

Cemil Meriç'le Lamia Çataloğlu arasındakibu yoğun yazışma 9 ay gibi kısa bir zamanaralığına sığınıştır. Bu süre içinde, kesin birrakam vermek zorsa da, görebildiğimizkadarıyla Cemil Meriç 56, Lamia Hanım ise193 mektup yazmıştır.

Cemil Meric'in mektuplarında onunbilmediğimiz pek çok yanını, yaşamöyküsünden birçok enstantaneyi yakalamakmümkün, çok da zevkli. Ne var ki bu mektu-plann alevlendirdiği sevginin gelişebilmesive zaman içinde sürebilmesi Cemil Meric'inyaşadığıhoşgörülü ortama bağlıdır büyükölçüde. Cemil Meriç gençliğini,

37/656

Page 38: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

aşklarınıyaşayamamıştır belki, belki gözler-ini kaybettikten sonra büyük bir boşluğayuvarlanmıştır ama 27 yaşından itibaren deyanında dertlerini onunla paylaşan, onunlasıkıntıçeken, onunla üzülen, onunla sevinenbir insan vardır devamlı, bu insan, eşi Fevzi-ye Meriç'tir. Fevziye Meriç sakin bir yazakşamı, fırtınasız bir limandır. Mükemmelbir annedir de aynızamanda. Temizdir, saf-dır, "eski Romanın istikrarını, üstünlüğünüyapan fera-gatkâr, vazifeşinas kadınlardanbiri". Cemil Meriç fırtınadan kaçan birgemidir, Fevziyle Hanım güvenilir bir limanve Cemil Meriç bu limana sığmvr.

Gözlerini kaybettikten sonra ideal bir mutlu-luk düşünemez

17

38/656

Page 39: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Cemil Meriç, ama hayatıyine de sever, zil-letleri, korkuları, endişeleri ile. Bütün insan-lık neredeyse tek bir kişide toplanmıştırCemil Meriç için ve o insanıkaybederse herşeyin , biteceğini düşünmektedir, kaçak bir-takım zevkler aradığıolmuştur ama onuhayata bağlayan gerçek ve yeri tutulmaz in-san karışıdır... Fevziye Hanım "günden günebüyümüş, hayatının manasıhaline gelmiş"tir(6 Mart 1983).

Fevziye Hanım'm hayatının manasıda CemilMeriç'tir. Ve Fevziye Hanım ona karşıhepanlayışlı, hep müsamahakâr, hep yumuşak-tır. Yine de, kocasının Lamia Hanımla olanilişkisini benimseyebilmesi çok zordur. Gur-uru kırılır, zaman zaman isyan eder sessizce,üzüntülerini içine atar ama Cemil Meric'inhayatısevmesi, hayata bağlanması, karam-sarlığınıunutması,

39/656

Page 40: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

dahasıyaratmayısürdürmesi, daha çok üret-mesi, mektuplarındaki yoğun duygus-allığıaşarak, Hint Edebiyatı'nıve Saint-Simon'u izleyen tüm diğer eserlerini yazab-ilmesi gerekmektedir, bu da FevziyeHanım'm ona sağladığıgüvenli, sevgi ve şe-fkat dolu ortam sayesinde mümkün olabilir.

Bu ortamın oluşmasında çocuklarının,öğrencilerinin, dostlarının da büyükpayıvardır. Cemil Meric'in kuvveti, bir ölçüdede, hayatının arka planını*oluşturan bu in-sanların varlığından kaynaklanır. Onları-sever Cemil Meriç, onlarsız bir hayatdüşünemez. Ne var ki yakın çevresi ko-nusunda oldukça sessizdir, sesini yükselt-tiğinde de çoğu kez insafsızdır hükümler-inde, çocuklarını, öğrencilerini,dostlarınıkâğıtta yaşatır belki ama onları,sevginin değil öfkenin ve kırgınlığın halesiyle

40/656

Page 41: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kuşatır daha çok. Jurnal'i mezar taşıkitabel-eriyle doludur, yokluğa yuvarlanan biraşinaya hayatının bir parçasınıverir, onudostluğunun ama daha da çok öfkesininhalesiyle çevreler. Dostlarıyla bir bütündürCemil Meriç, dostlarıyla, düşmanlarıyla birbütün.

Dostlarınıtesadüfler seçer Cemil Meric'inama "hayatınıtanzim eden onlar"dır. "İzzetolmasa ne Hint yazılabilirdi,

18

ne Jurnal. Her ibda, sayılamayacak kadarçok âmillerin eseri. Bunların bazısıtayinedici, bu tayin edici âmillerin başında İzzetvar" (3 Ocak 1982). Gerçekten de İzzetTanju'nun bu konudaki rolü son dereceönemlidir ve bilebildiğimiz kadanyla · Cemil

41/656

Page 42: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Meric'in çok ender kadirşinaslık örnekler-inden biridir bu birkaç satır.

Elimizdeki mektuplarıCemil Meric'e ilhameden Lamia Çataloğlu da, onun yaratmagücünü kanatlandıran önemli bir âmildir.Dengeli, anlayışlı, gerektiğinde fedakâr tutu-muyla hem Cemil Meric'i bütünüyle benim-semiş, sevmiş, saymış, hem de onu eşiyle,çocuklarıyla, çevresiyle kabul ederekkişiliğinin bölünmesini önlemiş, onahuzurlu, rahatlatıcı, dost bir ortam sun-masınıbilmiştir. Cemil Meriç'le uzun be-raberlikleri süresince belki Fevziye Hanımlahiç karşılaşmamıştır Lamia Hanım ama,onun kocasına karşıanlayışdolu yak-laşımınıhissetmiş, onu takdir etmektenkendini alamamıştır. Cemil Meric'in kita-plarının yazılmasına yardımıdokunan LamiaÇataloğlu, onun için vazgeçilmez bir mesai

42/656

Page 43: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

arkadaşıda olmuş, düşüncelerini büyükölçüde paylaşmış, Fevziye Hanım'ınölümünden, özellikle de Cemil Meric'in1985'de geçirdiği önemli rahatsızlıktansonra, son nefesine kadar onun yanındanayrılmamış, hizmetinde bulunmuştur.

Burada, Cemil Meriç adına ve kendi adımızaLamia Çata-loğlu'na teşekkür etmeyi bir borçbiliyoruz, hem bize Cemil Meric'in duygudolu dünyasınıtanımamızısağlayan mektu-plarıilham etmişolduğu için, hem de onunhayatının vazgeçilmez bir parçasıolarak, ona,ölümüne kadar kanat gerdiği için.

19

I

Hayatının bu döneminde, yani 1966-67 yıl-larında yaşamakla yaratmak bir dilemma

43/656

Page 44: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

olarak çıkar Cemil Meric'in karşısına. Yaşa-mak yaratmak demektir, insanın beyniyleebedileşmesidir. Ama yaratmanın bedeliyaşamamaktır, ihsanın kendisi olmaktanvazgeçmesidir.

Oysa yaşamak bir fırtınaya kapılmak, yan-mak, ağlamak, yani sevmektir. Yaratmaksamumyalaşmak, fırtınanın, yani hayatındışında kalmak, yabancılaşmaktır.

1955'lerin yaratmak isteyen Cemil Meric'i,1960'larm yaratan Cemil Meric'i ile, 1967'ninyaşamak isteyen Cemil Meric'i arasında il-ginç bir gelgite tanık oluruz. Ne var ki yarat-mayısürdürecektir Cemil Meriç, çünkü o,yaratmadan yaşayamayacak insanlardandırve hayatının anlamıher şeye rağmen ve herşeyden önce eser vermek, "kendisini ke-limeye boşaltmak, kanla ve alevle dolu

44/656

Page 45: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

mektuplar yazmak, bir Ortaçağsimyagerigibi, kıskanç ve ahmak bakışlardan kaçarakyaratmaktır, hayat fırtınasınısesin hendeses-ine hapsetmektir" (19 Ocak 1967).

Ve Cemil Meriç bir yandan yaşayacak, biryandan da giderek artan bir tempo ile hay-atının geri kalan yirmi yılıboyuncayaratmayısürdürecektir.

* * *

Jurnal 2'nin ikinci yarısı, Cemil Meric'indüşüncelerini büyük bir ustalıkla sergile-meye devam ettiği yazılarla işlenmiştir. "Yaz-arın tek bir düşmanıvardır: bağnazlık.Düşüncenin bütün huysuzluklarına, bütünhoyratlıklarına, bütün çılgınlıklarına selam"diye gürler Cemil Meriç (18 Haziran 1974).

45/656

Page 46: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Yarım asır Avrupa düşüncesi ile uğraştıktansonra kendi gerçeklerine döner. İçtimai hak-sızlıkların sona ermesini, liyakatin yerinibulmasını, acıçekenlerin gözyaşlarının din-mesini ister. 20

Hükümlerini tayin eden ihtiraslar değildir,mümkün olabildiğince tarafsızdır. Dog-maların peçesini sıyırmış, hakikatleri tenkitsüzgecinden geçirmişbir insandır, dürüsttür,çok okumuş, çok düşünmüştür. Kısacasıbirentelektüeldir Cemil Meriç, yani her şeydenönce tenkitçidir. Dünyayıyeni baştan kur-acağına inanır, içtimai bir sınıfın yol gösteri-cisi olabilmeyi ister ve en önemlisi aklın,idrakin evrenselliğine inanır.

Zaman zaman karamsardır, çünkühakikatlerin göreceliğinin farkındadır:"Düşündüklerimizin ne değeri var?

46/656

Page 47: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Başkalarınıtedirgin etmek için sözde-hakikatlerinizi haykırmak terbiyesizlik" diyeyazar... "Herkes bir mukaddese sarılmış,mukaddeslerin abes olduğunu nasıl iddiaedebilirsin? Teklif edebileceğin hiçbir değeryok" (1 Ocak 1974).

Kaldıki gücü de tükenmektedir. "... bu en-telektüellik, yani her şeyi gözümle görmek,hakikatleri pervasızca çağımın suratınahaykırmak misyonunu başaracak güçtedeğilim" (9 Ağustos 1975). "Ruh bahçemdeümit başaklan bir bir kuruyor. Ne akla in-anıyorum, ne ilme. Tevekkül güç, isyanvahim. Yoksa yaşayışımın tek tesellisiistikbale bir şeyler aktarmak, bu da elimdedeğil" (3 Ocak 1982).

Cemil Meriç obskürantizmle düşünceninezelî boğuşmasında hep düşüncenin

47/656

Page 48: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

yanında, hep hoşgörülü. Ona göre kimsehiçbir zaman küfr-ü mutlak içinde değildir,sadece herkesin beşerî tereddütleri vardır.

Yasak bölge tanımaz Cemil Meriç, en iyimanasıyla hümanisttir, kâinatın muam-malarınıanlamak için hem dinlerin, hemfelsefenin ışığından faydalanır, bütün bil-gilere, bütün düşüncelere açıktır. Karşısında,çoğu zaman mutlak hakikati belli sloganlaraicra ederek, savunduklarıideolojiyi fıtrî birimtiyaz olarak kendilerine mâledenoportünistler ve bunların etrafında kümelen-en adsız ve şuursuz yığınlar vardır.

Cemil Meriç, kendisinin de dediği gibi, adetamezarların ötesinden seslenmektedirçağdaşlarına. Zaafıda, gücü de

21

48/656

Page 49: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

günlük tutkulardan uzak olmasındankaynaklanmaktadır.

"Topluma yol göstermek gibi küstah bir ma-cera içinde yer alanlar, ister istemez otoplumun belli fertleri tarafından göklereçıkarılırken, menfaaatleri zedelenen birçok-larınca yok farzedilmeye mahkûmdurlar".(27 Mart 1983)

En içten dileğimiz Cemil Meric'in yol göster-mek istediği bu toplumun giderek olgun-laşıp, bir ölçüde de olsa kadirşinas ol-mayıöğrenerek, onun bu hükmünü haksızçıkarmasıdır; onu göklere çıkarmak ya dayok farzetmek gibi ucuz bir çözüm yerine,onu okuması, onu mümkün olabildiğince ob-jektif olarak değerlendirebilmesidir.

Jurnal 2'de yer alan mektuplar LamiaHanım'a mektuplardan ibaret değil, Jurnal

49/656

Page 50: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

sayfalarıarasına serpiştirilmişyirmi kadarmektup daha var. Yine bu sayfalarda CemilMeric'in "Bu Ülke" ve "Mağaradakiler"adlıeserlerine yazmışolduğu ithaf yazılardanörneklere rastlıyoruz.

Jurnal 2 aynızamanda, Cemil Meric'in an-ılarına dönerek, çocukluğunu ve gençlik yıl-larınıdeğerlendirdiği özyaşam öyküsü nite-likli yazılarla da zenginleşmiş. ESerin enbüyük zenginliklerinden birisi ise CemilMeric'in kendi entelektüel kişiliğini elealdığı, gerçek hüviyetini tespit etmeyeçalıştığıyazılar, bir anlamda kendi müda-faasınıyaptığıhal tercümeleri.

Jurnal 2 dosyasındaki mektuplar da , yazılarda başlıksız. Mektuplara başlık konmasız-aten sözkonusu olamazdı. Ama bazılarıbirdergi yazısıhaline dönüştürülmüş11 kadar

50/656

Page 51: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

mektup ve günlüğe sonradan başlıklarkonmuş.

Aslında Cemil Meriç için, "yazılara başlıkkoymamak, asırlarıaşan bir doğu geleneğininyarışuurlu mirası"dır, "okuyucuya bir keşfinzevkini tattırmak,... layık olanlara seslenmekarzusu"ndandır. Zaten her yazıadıile doğarMeric'e göre, insanlar gibi.

22

Biz yine de, mektup ve günlükleri yazıldıktantarihlere göre yıllara ayırırken, 1966'dan1983'e kadar devam eden Jurnal 2'dekiyazılarıbaşlıklarla donattık, böylece hemyazıların içeriklerini, bazen de ana fikirlerinivurgulamak istedik, hem de başlıksız okun-masıdaha zor olabilecek hacimli bir metinlerbütününün okunmasınıdaha zevkli, dahakolay kılmaya çalıştık.

51/656

Page 52: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Jurnal 2'de de, Jurnal l'de olduğu gibi esereherhangi bir müdahalede bulunmadık. CemilMeric'in Jurnal 2 dosyasına yerleştirmişol-duğu her mektup ve yazıyıolduğu gibimuhafaza ettik, metindeki isimlerideğiştirmedik ya da kısaltmadık, başharfler-iyle belirtilmişisimleri de metindeki şekliylebıraktık. Mektuplar, yer yer, iki insanarasındaki özel ilişkileri, özel davranışlarıdadile getiriyordu, onun için taraflarırahatsızedebileceğini düşündüğümüz pek az kelimeve cümleyi metinden çıkarmak ihtiyacınıhis-settik, bunu yaparken son derece titiz dav-ranarak, bu ilişkinin mahiyeti hakkında ok-uyucuyu yanıltabilecek herhangi bir değişik-likten kaçındık.

Kitabın sonuna bir lügatçe koymayıve met-inde geçen özel isimlerle ve belli başlıkav-ramlarla ilgili birer dizin hazarlamayıise yine

52/656

Page 53: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

gerçekleştiremedik. Ancak böyle bir çalış-manın yararlıolacağıdüşüncesindeyiz, onuniçin bu çalışmanın sadece ertelenmişol-duğunu belirtmek isteriz.

Cemil Meric'in mektuplarıyla ilk defa yoğunbir biçimde karşılaşacak olan okuyucu içinyararlıolduğuna inandığımız bu oldukçauzun girişyazımızınoktalarken Cemil Meric'eiçten bir merhaba diyor ve sözü onabırakıyoruz.

MAHMUT ALİMERtÇ İstanbul Dalyan,Ekim 1993

23

1966

LAMİA HANIM'A MEKTUPLAR

53/656

Page 54: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

5 Ekim 1966

HER KADINDA SENİARADIM2

Şuh bir bahar sabahı, şuh ama düşman.Gülümseyişleri nispet verir gibi. Şuh bir ba-har sabahı. Saadet, mevsimlerin dışındayaşamak. Mevsimler, meçhule giden kuşlargibi seni uzaktan selamlayıp geçecek.

Ankara'dan kopar gibi ayrıldım. Tekerleklerrüyalarımıçiğniyordu. Ankara'dan kopar gibiayrıldım. Ankara'da sen vardın. Ankara,sokaklarında kolkola dolaştığımız şehir. Ank-ara senin şehrin, ikimizin şehri. Bembeyazbir sayfa idi

2 Jurnal 2 dosyasında bulunan LamiaHamm'a Mektuplar, Cemil Meric'in,Antakya'da İngilizce öğretmenliği yapanLamia Çataloğlu'na yollamışolduğu ve

54/656

Page 55: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

sonradan geri alarak Jurnal'ine yerleştirdiğihemen hepsi daktilo ile yazılmışmektu-plardan oluşmaktadır. Mektuplarıntümünün dosyada yer alıp almadığımbilemiyoruz, bazımektupların LamiaHamm'da kalmışolmasıda mümkün. Biz bumektupları"Lamia Hamm'a Mektuplar"başlığıile ve her mektuba bir başlık verereksunuyoruz.

27

Ankara. O şehirde kirli temiz hiçbir hatıramyoktu. O bembeyaz sayfaya hayatımızın engüzel şiirini yazdık. Ankara yoktu benim için.O hayal ülkesini halkeden sendin. Yuvamagurbete gider gibi döndüm. İstanbul'a ilkgelişimi hatırlıyorum. Fetih ümitleri ile doluidim. Bir gazaya koşuyordum: dudaklarımdameçhulün yani senin susuzluğun.

55/656

Page 56: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Aynıyollardan sekiz gün ara ile geçmiştik41'de. Ve tren bizi hayata götürüyordu.Kader hain bir rejisör, seni 41'de tanıyabi-lirdim, 42'de tanımalıydım.

Aynışehirde iki insan yaşıyordu. Birbirleriiçin yaratılmışiki insan. Ve mustariptiler veyalnızdılar ve bekliyorlardı. Romeo ileJülyet'i daha muhteşem, daha bütün, dahapırıl pırıl yaşayabilirlerdi. Aynışehirde iki in-san yaşıyordu. Yanyana idiler. Yanyana vebirbirlerinden habersiz. Kader kahkahalarlagülüyordu. Kahkahalarınımutlakaduymuşsundur. Ama kulaklarım sağırdılar.Bakışlarım belki de saçlarında, yanaklarındaürkek bir kelebek gibi dolaşmıştır. Ürkek veaptal bir kelebek gibi. Görmeden.

Her kadında yalnız seni aradım, kimindesaçların vardı, kiminde tenin, kiminde

56/656

Page 57: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kahkahanın bir parçası. Bütün yazdıklarımbir davetti, bir arayışdı. Sana açılan bir ku-caktı, her kitabım. Ders verirken senin içinkonuşuyordum. Seni seviyorum dediğim herkadında sevdiğim sendin. Ve yoktun ortada.

Sana cehennemim ve cennetim dediğim za-man, Dantem benim, diye cevap vermiştin.Beatriçem, Dante'yi Beatrice yarattı. "Kom-edya" bir şükranın, bir hayranlığın, bir vecd-in kasidesi. Çok yorgunum, Beatriçem ben-im. Asırlara değil, sana seslenmek istiyorum.Şöhretten, ebediyetten bana ne? İstiyorumki, bütün yazdıklarımıve bütün yazacak-larımıyalnız sen okuyasın. Ben, bütün ilham-larım, bütün rüyalarım, bütün vecitlerimleyalnız seni terennüm etmek, şarkılarımıyal-nız senin için söylemek istiyorum. Senitanıdıktan sonra bütün

57/656

Page 58: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

28

insanlar küçük geliyor bana. Bütün sesleriçirkin buluyorum. Bütün kadınlar tenek-eden, tahtadan, topraktanmışgibi geliyor.

Dört gün, dört gecede insanlığın Âdem'lebaşlayan macerasınıyaşadım. Sende bütünkadınlar vardı. Havva'ydın,' Meryem'din,Messalina'ydın. Ve sesin Hint ormanlarıgibicıvıltılarla doluydu. Yıllarıaşınmışlibaslargibi attım üzerimden. 18 yaşındaydım. 18yaşındaydın. Zamana "geçme dur" diyehaykırdım ve zaman saygıyla kapımızdadurdu: dört gün dört gecede 4000 gün, 4000gece yaşadık. Acılarıile, kıvranışlarıile, ürper-tileri ile, zilletleri ile 4000 gün, 4000 gece.

Dün akşam sesin, batan bir gemiden geliy-ordu: S.O.S., S.O.S.. Ve bir alev gibi doluy-ordu içime. Ölümün daveti gibi ürpertici idi.

58/656

Page 59: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Ürpertici ve lezzetli. Sirenlerin cazibesini,seni tanıdıktan sonra anladım. Karanlıklardagel, diyordun, kimseye görünmeden gel.Neden? Ben İhtiyar Will gibi düşünmüyor-um. Sevgim günahım değil, gururum.Lamiam, sesin yaralıbir ceylanınkine ben-zemesin. Ümitle, güvenle kıvılcımlaşsın.3

Lilliputlar Güliver'i zincirlemişler. VeSamson'un saçlarınıkesmişseneler. Güliver ozincirleri bir silkinişte parçaladı. Ve Samson,kollarının eskisinden daha kuvvetli olduğunuhissediyor. Kuşkularından soyun, acılarınıy-en ve bekle. Ölelim, diyorsun. Yaşayamazsakölelim. Kendini bırakma ümitsizliğe, senbenim kuvvetim, sen beni hayata bağlayanneşe.

59/656

Page 60: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Sana kavuşmak için, senden ayrılmakzorundayım. Çalışmalıyım. Beraber olmakiçin paraya ihtiyacımız var. Kaderin

3 Cemil Meriç istanbul'da yaşamaktadır,Lamia Hanım Antakya'da. Mektuplar gider

','' gelir bu iki kent arasında, zaman zamanda telefonlaşma imkânıdoğar aralarında.

1! Ama telefonlaşmak kolay değildir çünküCemil Meric'in evinde henüz telefon

"^ yoktur. Mektuplarda sözü edilen ses, tele-fonun öteki uçundaki Lamia Hanım'm

: sesidir.

29

60/656

Page 61: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

aşkdan intikamıbu. İçimde zaptedilmez biröfke şahlanıyor. Daha kendime gelemedim.Sarhoşum. Sana güveniyorum, seninim,ümitle, ihtirasla, iştiyakla seninim.

Not: Saçının her telinden sorumlusun, hertebessümünden, her ıstırabından sorum-lusun. Genç ve güzelsin, genç ve güzel kal.Ben de senin için neşeli olmağa, senin içinkuvvetli olmağa çalışıyorum. Sana layık ol-mak istiyorum. Sana layık kalmak istiyorum.Bütünü ile senin.

6 Ekim 1966

BİLİYORUM KİBENİMSİN

"Ve gece bir deniz kızıgibiydi. Şarkılarlabaşladıyıldız yıldız; köpük, köpük. Kâh birçöl rüzgârıgibi yakıcı, kâh bir çöl gecesikadar serin. Hangi beste sözün mu$ikisiyle,

61/656

Page 62: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

sözün füsunuyla boy ölçüşebilir. Kelimekanattır, kelime buse.

Ve gece bir deniz kızıgibi başladı. Harikuladegözleri vardıgecenin. Ve saçlarıbir kucakalevdiler ve dudaklarında bütünyaralarıkapayan, bütün zilletlerinhatırasınısilen bir iksir. Neden Ülis, nedenÜlis'in dostlarıdeniz kızlarına koşmazlar.Hayat da beynimizi kemirir, kalbimizikemirir. Hem de çirkef bir kocakarı, şiirsiz,şarkısız. Sirenlere koşmamışÜlis, bir alayyavukluya dişi köpek cilveleri yapanPenelop'a koşmuş.

Ve gece senin gibi başladı. Avuçlarınavuçlarımda rüyasınıgördüğüm birer altınmeyveydi, ölümsüzlük meyvesi. Birergüvercindi avuçların avuçlarımda, hayalimi

62/656

Page 63: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

uzak iklimlere kanatlandıran birer güvercin.O anda ölüm de hayat kadar

30

güzeldi.

Ve gece bir deniz kızıgibi bitti. Birdengüneşbattıufkumda. Yıldızlarım camdan bi-rer fener gibi kırıldı. Kaderin sunduğukadehi hırçın ellerimle kırmamalıydım.."

Bu eski bir mektuptan bir parça. Antakyadönüşü yazılmış. Şöyle bitiyor: "Şimdi cin-netin eşiğindeyim. Uçurumlardan ıslak birrüzgâr esiyor..."

Sonra dört gün, dört gece süren muhteşembir rüya ve tekrar yalnızlık. Dün akşamtevekkül kokuyordu sesin, teslimiyet kokuy-ordu. Kendini alışkanlıkların kuştüyü

63/656

Page 64: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

yatağına bırakmışgibiydin. Antakya küçükinsanlar, küçük iştihalar, küçük günahlarülkesi. Sen hâlâ o rezil iklimdesin. Uyuştur-an, pelteleştiren, sersemleten bir iklim.Bütün levisleriyle So-dom.

Dışarda yağmur çiseliyor. Yine şuh bir baharsabahı. Kaçta kaçın benim? Kanımda, kafam-da sen varsın. Sesin yetmiyor bana. Senibütün olarak istiyorum, etinle, iskeletinle,rüyalarınla bütün. Ve yalnız benim olarak.Mazini kıskanıyorum. Halini kıskanıyorum.Kendini rahat hissetmen beni kudurtuyor.Anlarsan anla, ben anlayamıyorum. Acı-duymaman için derimi yüzdürtürüm, amaayrılığın seni üzmediğini, yarala-madığınıdüşünmek kanımıtepeme çıkartıy-or. Üstelik buna imkân olmadığınıda biliyor-um. Biliyorum ki, benimsin, yalnız benim,ebediyen benim. Dudaklarım, dudaklarına,

64/656

Page 65: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

tenim tenine, ruhum ruhuna alevden har-flerle damgasınıvurmuştur. Bu damgayıan-cak ölüm silebilir. Biliyorum ki mustaripsin.Ekim, kasım, aralık, ocak.. O zamana kadaryaşayacak mıyım? Vaham benim. Yine susu-zum, eskisinden daha susuzum. Belki uzvi-yetin isyanıbu, korkunç bir isyan.

Tepeden tırnağa öperek..

31

7 Ekim 1966

STENDHAL VE "AŞK ÜSTÜNE"

Yine şuh bir bahar sabahı. Ve yine yoksun.Akşam sesin ümitle ürperiyordu. Vaitlerledoluydu. Yalnızım diyorsun. Benimle ol-madıktan sonra, beraber olmadıktan sonra

65/656

Page 66: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

yalnız olmak en güzeli. Yalnızlık ellerinkahrınıçekmekten bin kere daha güzel.

Hakkın var. Metin olmalıyız. Bu ilk bakıştasuni bir ıstırap. Nasıl olsa geleceksin, nasılolsa birbirimiziniz. Ama senin için acıçekm-emek, sana ihanet etmek gibi bir şey geliyorbana. Acısaadetin bir nevi kefareti imişgibigeliyor. Unutmak ve avunmak ihanetlerin enbüyüğüymüşgibi geliyor. Zaten bu gerginlikuzun süremez, sinirler çelikten de olsagevşer. Ve sel yatağına çekilir. Çekilsin mi?Biliyorsun cananla beraber uyku uyunmaz.Aşk beslenmek ister, kalbimizle beslenir,uzviyetimizle beslenir. Aşk iki vücudunyanarak bir vücut haline gelişi.

Saint-Simon'u yeniden ele ald«n. Ama hiçsevmiyorum. Beni senden ayırıyor. Sonrasana göre bir kitap değil. Halbuki ben yalnız

66/656

Page 67: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

senin için yazmak, yalnız senin için yaratmakistiyorum. İçkiden nefret ediyorum. İçki sen-inle güzel. Bahardan nefret ediyorum. Baharseninle muhteşem.

Bilirsin ki, frenlerim çok sert. Meçhulekanatlanan duygularımıbirden toprağa in-direbilirim. Ama niçin? Çalışmak için, diye-ceksin. Hep aynırezil dava. Paraya ihtiy-acımız var. Dudaklarımda hep senin alay et-mek için söylediğin Tamara türküsü. Par-maklarımda saçların. Ve içimde kokun.Hiçbir kadına, hiçbir erkeğe tahammül ed-emiyorum. Ne istiyorum senden? Bütünolarak seni. Sonra, sonra ölmek istiyorum.Bu şikayetler kaderi kızdırmasın. İnsan onsekiz yaşına dö-

32

67/656

Page 68: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

nünce, kişiliği değişiyor. Biraz zayıfladım.Ama çelik gibiyim. Jimnastiğe başladım. Azsonra denize gireceğim. Yanan alnımıancakdalgalar serinletebilir. Yarın yeni bir kitababaşlayacağım: "Kadın ve Sosyalizm." Bu kit-abısenin için yazacağım.

Şimdi Stendhal okuyalım seninle. Kitabınadı: "Aşk Üstüne". Stendhal yaman bir yazar.Yalınkılıç bir üslubu var: tok ve pırıltılı."Kırmızıve Siyah"ıda seninle beraber oku-mak isterdim. Bütün sevdiğim kitaplar gibi.Birden Dante'yi hatırladım. Cehennem'in engüzel parçasıRimini Aşıkları. Bir aşk hikâyesiokuyan iki sevgili ve birleşen dudaklar. Ogün daha fazla okuyamadılar, diyor Dante.Sonra öldürülen sevgililer ve Cehenneminkasırgasıiçinde boyuna birlikte kanat çır-parak dolaşan iki kanatlıvücut.

68/656

Page 69: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

"Kırmızıve Siyah" m Madam dö Renal'ısanane kadar benzer bilmiyorum. Senitanımadan önce çok severdim onu. Şe-fkatiyle, ihtirasıyla, günahları, vicdan aza-planyla büyük kadın. Büyük yani bütün. Juli-en Sorel'den iğrenirim. Belki kıskanırım daonu, Ben bütün erkekleri kıskanırım.Kırmızıve Siyah'ın aşıklarıvar. Bu roman ok-ununca biten kitaplardan değil, sizinlegelişen kitaplardan. Her okuyuşda yeni, herokuyuşda derin, senin gibi. KırmızıveSiyah'ısana başka bir gün anlatacağım.

Ondokuzuncu asır Fransa'sında aşk üstünebinlerce kitap yazılmış. Ama bunlardan yal-nız üçü yaşıyor: birini, büyük bir tarihçi,Michelet yazmış, ikincisi Balzac'ın, üçüncüsüStendhal'ınki.

69/656

Page 70: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Michelet, kansıöldükten sonra kendisinden23 yaşküçük bir kızla evlenir. Kitap baştanbaşa bir neşide, bir şükran neşidesi. "Evlen-menin Fizyolojisi" Balzac'ın ilk kapışılan es-eri. Genç romancıya şöhretin kapılarınıburoman açar. Hayâsız bir realizm. Stendhal,"eserimi yüz kişi okusun yeter" diyordu. Onyılda on yedi okuyucu bulabildi. Romancı,kitabın bir geminin ambarında safra gibikullanıldığınısöyler.

33

ZavallıStendhal. Sevdiği kadınlardan hemenhiçbirine sahip olamamış. Ama, sayısızmetresi var. Kitap, yaşayan, acıçeken, gururuyaralanan, her türlü rüsvalığa aşina büyükbir psikologun müşahadelerini kelimeleştir-iyor. Salonlarda yazmışkitabıStendhal. Öncebir konser programının arkasına çi-ziştirilen

70/656

Page 71: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

notlar, sonra hep aynıtitizlikle günü gününekaydedilen intibalar. İskambil kâğıtlarına,kâğıt parçalarına... Duyguların ürkek kele-bekler gibi kaçmasınıistememişüstat, hemeniğnelemişonları.

Aşk, Stendhal için bir ruh hastalığı. Yazar buhastalığın bütün arazınıbüyük bir soğukkan-lılıkla gözönüne serer. Adeta bir fizyolojistlekarşıkarşıyayız. Ama her şeye rağmen kitapbir nevi jurnal. Yaşayan, yaralanan bir fikiradamının jurnali. Esere önsöz yazan bir Aka-demi azasına göre "aşkta kendi yarattığımızvehimden haz alırız" diyen Stendhal aşk hay-atında bu inancın kurbanıoldu. Kadınlarınkarşısında fazla hülyaya dalıyordu. Aşık ol-mak bir piyango bileti almak. Saadet, büyükikramiyesi idi bu biletin. Stendhal'e göresevmek, bütün hayal gücümüzü hareketegeçirmektir. Aşkıdevam ettiren, kafa. Kadın

71/656

Page 72: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

var, sadece fiziktir ve yalnız görünce arzu-larsınız. Neden? Hayale hitap etmez deondan. Aşkın tek yaratıcısıhayaldir, iki nevimuhayyile var. Biri yıldırım gibi çarpar in-sanı, sabırsızdır, her şeyi sevginin çıkarmakullanır ve hemen harekete zorlar. Ötekihayalperesttir, ağır işler, vefakârdır. Birin-cisinde kafa kalbin emrindedir. Stendhal'inmeşhur kristalizasyon-billurlaşma teorisininkaynağıbu. Billurlaştırmak, hayalin sevgiliyekendisinde olmayan vasıflar eklemesi ve onusüslemesi, gü-zelleştirmesidir. "Hangi güzel-lik akla gelse hemen sevgilimize kondurur-uz". Salzbourg tuzlalarına atılan kuru dallar,bir zaman sonra bir kristal hevengi olarakçıkartılırmış; artık dal kaybolurmuş, gözlerikamaşırmışinsanın. Kainatta farkınavardığımız her yeni güzellik, bizi hayretedüşüren bir keşif olup çıkar. Aa, deriz, tıp-kıonun sesi, tıpkıonun bakışı, tıpkı

72/656

Page 73: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

34

onun kahkahası. Kristalizasyon yüzündengünün birinde kendi yarattığımız bir hayaleaşık olduğumuzu, hayretler içinde görürüz.Tecrübe güvensizlik yaratır. Gittikçe kristal-izasyon kabiliyetimiz azalır. İkinci aşk,yozlaşmışbir aşktır. Hiçbir zaman on altıy-aşının heyecanlarınıtekrar yaşayamaz. Aşkınhazları, ilham ettiği korkular ölçüsündebüyüktür. Korku, kıskançlık, mesut aşk-larıcan sıkıntısından korur. Kavga da aşkıy-aşatan olaylardan biri, başlıcası. Kafayaatılan şamdanlar can sıkıntısınıönler.Kadında hayal daha geniştir. Gergefbaşındaki kadın, hareket halindeki erkekdendaha rahat kristalizasyon yapabilir. Kolaykadınlar bu kabiliyetten mahrumdurlar.

9 Ekim 1966

73/656

Page 74: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

HAYRANLIK, ÜMİT VE ŞÜPHE

Karanlıktan gelen bir ses. Telaşlıve korkak:"Nasılsınız? Kısa konuşalım. Misafirlerimvar.." Sonra başka sesler. Tırmalayan,yaralayan bir sürü ses. 24 saat beklediktensonra üç dakika konuşamamak. Zaten nekonuşuyorduk ki? Telefonda bile başbaşakakmamak, kozasınıyırtamamak. Gönlünüsusturmak.

Stendhal aşkıdörde ayırıyor: Birincisi gerçekaşk. Yani amour-passion. Sana Abelard ileHeloise'den bahsetmiştim. AbelardOrtaçağın en büyük fikir adamlarından biri.Ve tabii rahip. Talebesi Heloise'e tutulur.Genç kızın dayısıAbelard'ıadamlarına yakal-atıp korkunç bir ameliyata tâbi tutar. AmaHeloise'in Abelard'a karşısevgisi ölünceye

74/656

Page 75: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kadar devam eder. Amour-passion bu. Bütünşartlarıyenen, fiziğe aldırışetmeyen

35

bir nevi communion.

ikinci aşk bir övünme vesilesi: Amour-goût.Başkalarıiçin sevişilir, gösterişiçin sevişilir.Erkek genç ve güzel metresiyle fiyaka sata-caktır. Kadın meşhur bir hergeleye sahip ol-manın gururu içindedir. Yanlışanlattım, buamour-vanite, yani aşka en az benzeyen aşk.Hatta çok defa fizik bir zevkle de hale-len-meyen garip bir fuhuş.

Amour-goût: XVIII. asır Fransa'sındaki aşk.Bu tabloda gölgeler bile gül rengi. Nezaket,zerafet, kibarlık. Hırçınlık yok, fırtına yok,öfke yasak. Yapılacak her şey önceden bilinir.Soğuk ve cici bir minyatür. Amour-Passion

75/656

Page 76: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

başımıza belalar açar, bizi tehlikelere sürük-ler, rüsva eder. Amour-goût menfaatlerim-izle çok iyi uyuşur. Bu zavallıaşkın da başlıcadesteği gurur. Koltuk değneklerine day-anarak yürüyen tuhaf bir aşk.

Fizik aşk, malum. Etin ete hasreti.Başladığıyerde biter. Bütün aşklaraynıkanunlara uyar.

Aşkın başlangıcıhayranlık. Kimbilir ne büyükhaz onunla sevişmek, deriz. Sonra ümit. Sev-gilinin kemalatına dikkat kesilinir. Ümit, ençekingen kadının bile gözlerinden okunur.Aşk belli eder kendini, ilk kristalizasyonbaşlar. Aşkından emin olduğumuz birkadınıdünyanın bütün*güzellikleri ile süsler-iz. Saadetimizi ballandırdıkça ballandırırız.Beklemediğimiz anda harikulade birarmağana konmuşuzdur. Bizimdir veya

76/656

Page 77: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

mutlaka bizim olacaktır. Onu yücelttikçeyüceltiriz. Ve kırık dal, Salzbourgtuzlalarındaki gibi, bir kristal hevengi olur.Artık tabiat yalnız onunla güzeldir. Bir yolcuyaz günleri portakal bahçelerinin serin-liğinden bahseder. Hemen ah, dersiniz böylebir bahçede onunla beraber olabilsek.Arkadaşlarınızdan biri, avda kolunu kırar.İçinizden geçen şudur: ne olurdu benimkolum kırılsaydı, gelir, şefkatle tedavi ederdi.Onunla beraber olduktan sonra heracımukaddesdir. Yabaninin düşünceye vaktiyok. Onun için, aşkıtanımaz. Çiftleşir vegeçer. Dişisi bir dişi hayvandır. Hassas birkadın bütünü ile sever ve ancak

36

bütünü ile sevdiği zaman fizik haz duyar.

77/656

Page 78: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Sonra? Sonra şüphe doğar. Âşık hayranlıktanusanır. Sahip olmak ister, emin olmak ister.İlgisizlik görür, soğuklukla karşılaşır. Aşık,ümitlerinin hemen gerçekleşmediğinigörerek, kuşkulanmağa başlar. Kendimbaşka zevklere verir, içer, gezer, okur. Amagörür ki, "o neşe kalmamışpeymanelerde."Büyük bir felaket korkusu içindedir, ikincikristalizasyon başlar; beni seviyor. Evet,seviyor. Ve kristalizasyon sevgilide yenicazibeler keşfetmeğe yönelir. Sonra yineşüphe canına okur, boğazına sarılır. Nefesikesilir; ve dehşet içinde kekeler: acaba seviy-or mu? Onsuz yaşayamam diye tutturur, za-vallıâşık, başka hiçbir kadın onun kollarındatadacağım saadeti veremez bana, der.Bundan emindir. Bu emniyet, korkunç biruçurumun kenarındaki bu yol, yani saadetlebedbahtlık arasındaki bu gi-diş-geliş, ikinci

78/656

Page 79: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kristalizasyonun önemini arttırır. Âşık şu üçdüşünce arasında yalpa vurur:

1. Dünyanın bütün cazibeleri onda,

2. Beni seviyor,

3. Aşkından nasıl emin olabilirim?

Bir vehme kurban gittiğini düşünmek, yanikristalizasyonun kısmen de olsa bozul-masıaşık için acıların en büyüğü, insankristalizasyonun bütününden şüpheye düşer.

Aşkın doğmasıiçin minnacık bir ümit yeter,iki üç gün sonra sönebilir ümit, ama aşk birkere doğmuştur. Âşık felaketlerin acısınıtat-mışsa, hassas ve hayalperestse, başka kadın-lardan ümidi kesmişse, sevdiğine karşıderinbir hayranlık duyuyorsa hiçbir bayağıhaz,hiçbir gündelik eğlence onu ikinci kris-

79/656

Page 80: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

talizasyondan alıkoyamaz. Günün birindesevgilisinin hoşuna gideceğini tahayyül et-mek herhangi bir kadınla vuslattan daha çokhoşuna gider. Kadın bu devrede açıktanaçığa hakaret etmedikçe, ümitlerini kır-madıkça kristalizasyon devam eder.Yaşlıların kristalizasyona gitmesi içinkuvvetle ümit etmeleri şarttır. Aşkındevamınısağlayan, ikinci kristalizasyon. Her

37

an sevmek veya ölmek heyecanı. Bu heyecaninsanın içine kök salar. Kanına karışır.Karakter ne kadar kuvvetli ise, vefasızlığa okadar az kabiliyetlidir. Çabucak teslim olankadınlar için böyle bir kristalizasyon pek na-diren bahis konusudur. İkinci kristalizasy-ondan sonra, yabancılar tuzlaya düşendalıtanıyamazlar artık. Dal, göremedikleri

80/656

Page 81: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kristallerle süslenmiştir. Yahut onların mezi-yet saymadığımeziyetlerle halelidir. Yalnızsevenin gönlü, sevilende sonsuz meziyetlerbulur ve görür. Demek yedi merhale varaşkta:

1. Hayranlık. 2. Onunla olmak ne büyük haz.3. Ümit. 4. Aşk doğmuştur. 5. İlk kristaliza-syon. 6. Şüphenin belirişi. 7. İkinci kristaliza-syon. Birinci merhale ile ikincisi arasında biryıl geçebilir. İkiyle üç arasında bir ay. Ümitbelirmezse yavaşyavaşikinci merhale sönüpgider. Üçle dört arasındaki zaman bir gözaçıp kapayıncaya kadar geçer. Dörtlebeşarasında fasıla yok. Altıyla yedi arasındada öyle. Aşk fievre'e benzer, iradenin dışındadoğar ve ölür. Aşkm yaşıolmaz. Madam düDeffant ile Horace Walpole'un aşkı.

Denize gireceğim. Haydi eyvallah.

81/656

Page 82: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

10 Ekim 1966/Saat9.35

HENÜZ DİYALOGA BAŞLAYAMADIK

Ya gelmezse? Gelmezse öldürürüm. On onbeşgün önce, tam bu dakikalarda, dünyanınen bahtiyar insanlarından biriydim. Yanım-daydmız. Ve önümüzde ebediyet kadar uzungünler vardı: Her anıebediyete bedel günler.Westminister-Hall'de, yanılmıyorsam birinciCharles Stuart'ın hatırasıyla ilgili bir 38

cümle, hafızamırahatsız ediyor: baltayla oy-namaymız. Balta, Stuart için kelleler koparanbir silahdı. Ve kellesi baltayla koparıldı.Baltayla oynamaymız.

Size rastladığım zaman, içimde yeni kapananbir yara vardı. Bir kadınıkalabalık birgazinoda tokatlamıştım. Öldürülmeğedeğmezdi. Tokatlanmağa da değmezdi. Ben

82/656

Page 83: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

genişhayalli adamım. Herhangi bir dalparçasını, herhangi bir iskeleti kristallerdedonatacak kadar zengin bir iç dünyam var.İstediğimi sevebilirim. Yalnız büyüyü boz-mak güç. Size rastladığım zaman, yorgun-dum. Ve arıyordum. Beklenileni, ümitedilmeyeni. Sesiniz bir vaatti, bir müjde idi.Aşkın birinci safhası, merhabanızla başladı.İşte rüyalarımın kadınıdedim. Orada ne arıy-ordunuz? Burasıbeni ilgilendirmiyordu.Orasıyoktu artık. Başbaşa kaldığımız in-sansız bir vuslat yuvasıidi her yer. İkincigece, büsbütün benimdiniz. SonraAntakya'dan kaçış. Saadetten, kaderden,sizden. Ve o kısa mülakat aylarımızehredenbir azap oldu. Pafnüs ile Tais hikâyesi.Hazineyi bir canavar bekliyordu. Bir hatta ikicanavar. Ve acaba hazine.. Aradan bir buçukyıl geçti. Sizi unutamıyordum. Kristali-zasy-onun ikinci safhasıAntakya'da başladı.

83/656

Page 84: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Şüphe, kıskançlık, nefret, nihayet İstanbul.Benim için nesiniz? Her şey ve hiçbir şey.Belki çaldığım son kapı. Kristalizasyondevam ediyor. Halbuki vücudunuzu avucu-mun içi gibi biliyorum. Ne zaaflarınız, nekuvvetleriniz meçhulüm. Benimsiniz. Benimoldunuz. Benim olacaksınız. Ama yine de ok-unmamışbir kitap gibisiniz. Yegânesiniz. Veyegâneyim. Günlerim sizinle başlıyor vesizinle bitiyor. Dal, bir tuzlaya değil, biryangına düştü.

Akşam, misafirlerim vardı. Bir kurmay al-bayla karısı. Kadının adıLamia idi. Genç,güzel bir kadın. Albay adi bir çapkın. Kadınbedbaht. Senin ismini taşıyor diye kadına il-tifatta bulundum. Ve bir an, ilhamım kanat-landı. Konuştum. Evvelsi akşam misafirlerimvardı. Konuşmadım ve sofrada uyudum.

84/656

Page 85: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Misafirler içinde sana benzeyen yoktu çünkü.Herkesden

39

kaçıyorum. Belki aşkın güzelliği burada. Yal-nız senin olmak istiyorum. Vücudumla, ka-famla, duygularımla. Üç gündür denize gir-iyorum. Jimnastik yapıyorum. Bir hayli zayı-fladım. Bütün bunlar senin için. istiyorum kiyanında erkeklerin en güzeli, en güçlüsü, enharikuladesi olayım. Bir gazetede her günyazıyazmamıteklif ettiler. Sırf senin içinyazmağıdüşündüm. Ama birden bir sözüngeldi aklıma: Senin için yükselmek istiyor-um, demiştim, benimle iftihar etmeniistiyorum. Daha nereye yükseleceksin diyecevap vermiştin. Eski Yunanıyaratan hariku-lade kadınlar Lais, Lamya, Frine senin kadarmükemmel miydiler? Sen ki, on altısında bir

85/656

Page 86: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

çocuktan daha saf ve bir Messalina'dan dahagünahkârsın, uçurumum, göğüm benim..Dün telefon kulağıma müjdelerin en güzelinifısıldadı: yakında buluşacağız. Karanlık-larıdağıtan ve zindanımın duvarlarınıyıkanbir müjde bu. Tepeden tırnağa kadar alev,arzu, ihtiras, şefkat ve şehvet. Tepedentırnağa kadar sabırsızlık, heyecan ve ürpertiiçinde bekliyorum.

Mektubunu almadım daha. Telefon bir haylimuziplikler yapıyor. Ankara'da bir akşamseni beklemek için randevumu kaçırdım.Misafirlerim vardı, lokantada bekleyip git-mişler, istanbul daha da karışık; bu semttekidostlardan hiçbirinin telefonu yok. Emrimdebir telefon var, fakat kullanamam. Bazan üçdakika sesini duymak için akla gelmedikmüşkülleri yenmek gerekiyor. Mesela tammisafirlerle otururken çıkıp iki saat

86/656

Page 87: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kaybolmak. Sesini duymak için daha büyükhünerler de gösteririm. Bu bir şikâyet değil,bir ilan-ıaşk. Yine şuh bir bahar sabahı, yinedamarlarımdaki kan arzu ile tomurcuk-laşıy-or. (...)4 Ay sonunda mutlaka bekliyorum.Yoksa her türlü çılgınlığıyapabilirim.Cinayetlerin her türlüsü bana oyuncak gibigeliyor. Belki suç baharda. Henüz diyalogabaşlayamadık.

4 Metinlerde hiçbir değişiklik sözkönusuolmamasına rağmen, zaman zaman bazıke-lime ve cümleler metinden çıkarılmıştır.Parantez içine alınmışüç nokta (...) buçıkarmalarıgöstermektedir.

40

Daha doğrusu yirmi ay önce başlayan diyalogdevam ediyor. Mektuplarıdüzeltmiyorum,Kortan'da sana yazdırdığım gibi

87/656

Page 88: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

yazdırıyorum. "Kadın ve Sosyalizm"ebaşladım. Bugün si-zinkilerle görüşeceğim.Senin bir parçan olduklarıiçin çok özledimonlarıda. Ve ancak onlara tahammül edebile-ceğimi umuyorum. Kadınım benim, ihtirasla.

11 Ekim 1966

AŞKA GİDEN YOL DİKENLİ

Sesin yine Hint ormanlarıgibi. Es-rarlıcıvıltılarla dolu. Kalbinin derinlikler-inden geliyor. Kalbinin yani kalbimin. Rüy-ada mıyım diyorum. Kendi kendimle mikonuşmaktayım? Daha içli, daha kadın, birbakıma daha cesur bir ben. Dün akşamakadar seninle doluydum. Ağzıma kadar sen-inle doluydum. Kadehle mey kaynaşmıştılar.Oturduğun koltuğu perestişle okşadım. Veeski sevgilerime, eski hayal kırıklıklarıma,eski hatıralarıma sığındım. Belki senden

88/656

Page 89: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kaçmak, belki seni bulmak için. Jurnalimdehep sen vardın. 62'de sen, 63'de sen, 64'desen.

Bir cin, bir prensese büyü yapmıştı. Senin omezbeledeki hayatınıbaşka türlü izah ed-emiyordum. Ben gönlünü feda ederek o mas-al melikesini kurtaran şehzade. Sevmek içinyaratılmıştın. Bütününle sevmek vebütününle sevilmek. Maziden ancak yanaraktemizlenilebilir. Gözyaşlarında yıkanılaraktemizlenilir.

Dün akşama kadar, seninle doluydum.Dağlara, taşlara adınıhaykırmak istiyordum.Sen olmayan hiçbir şeye tahammülüm yoktu.Dudak dudağa ölmek veya dudak dudağayaşamak.

89/656

Page 90: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Kendimi sana layık görmüyordum.Gençliğim, allahsız bir çölde akıp gidenbaşıboşbir ırmaktı. Sularında sen yıkan-malıydın. Sana yazdıklarımdan utanıy-ordum. Kelimeler neden kâğıdıyakmıyor-lardı? Neden içimdeki yangını, içimdekicoşkunluğu sese kalbedemiyordum? ilk defaolarak Tur-u Sina'daki Musa'nın acziiçindeydim. Gözlerim kamaşmıştı. Vekekeliyordum. İlk defa olarak anlıyordumOscar Wilde'i: Oduncu ormanda gördüğüperilerden söz edermişher akşam. Bir akşamgerçekten bir peri görmüşve nutku tutulmuş.Sana hislerimi bütün coşkuluğu ile anlat-maktan korkuyordum. Ya beni küçümsersediyordum, ya zayıf bulursa, ya sevmezse?Ama sevginin maskeye ihtiyacıyoktu, koltukdeğneklerine ihtiyacıyoktu. Tekdim. Ve benibütünümle seviyordun. Sevmeğe mahkum-dun. Yalnız beni sevmiştin ve yalnız beni

90/656

Page 91: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

sevecektin. Bu senin ilk ve son aşkındı. Sonrabirden çirkin bir hayalet dünyamızindanediyordu. Ohumsun benim demiştin, dudak-ların bu hitabıyalnız benim için mi kullan-mıştıacaba? Her şeyi kırıp dökmek istiy-ordum. Sonra tekrar sesini duyuyordum: birpınar sesi kadar berraktı, birkuşcıvıltısıkadar bakir. Tais, Taisim benim.

Saat dörtte Babür geldi. Dolaşmağa^ıktık.İstanbul'a geldim geleli, ilk defa olarak seniyakından tanıyan biri ile başbaşa idim. Aşkinsanıgerçekten çocuklaştırıyor. Babür sen-inle olan dostluğumuzun tehlikelerinden sözaçtı. Veysi'nin ezginliğinden söz açtı. Tatsızbir konuşma. Biraz şantaj kokuyordu sözleri.Kapanmasınıistediğim maziyi tekrar hatırlat-tı. Bilmediğim bazısahneleri anlattı. Babürinanan veya inanmışgörünen bir adam. Yaniyobaz. Dostluğumuz menfaati icabı. Ama

91/656

Page 92: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

bunu istismar etmek istiyor. Bu küstahlığınhudutlarınereye varacak bilmiyorum? Fakatihtiyatlıolmak zorundayız. Ben bu adamısenisevdiğim için muhitime soktum. Dün kötübir akşam geçirdim. Seni değil, Babür'üdüşündüm. Babür'ü yani realiteyi. Ne yapab-ilirdik, ne yapabilirdi? Veysi senin

42

çocuğun. Ve iyi bir çocuk. Ona karşıkayıtsızkalamam. Ben bu üç insanı, Veysi'yi, Ayşe'yi,Babür'ü küçültecek, bu üç insanın yüzünükızartacak, onlarıannelerinden utandıracakher hareketi cinayet sayarım. Daha ilkgörüşmemizde saadetimi başkalarının ıstır-abıüzerine kuramam demiştim. Kayam, mazibütün acılığıyla her an karşımıza çıkıyor.Ondan nasıl kurtulacağız?

92/656

Page 93: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Masamın başına bu acıdüşüncelerle geçtim.5 Ekim tarihli iki mektubun bütün sisleridağıttı. Maziden kurtulmuştuk bile. Or-manda uyuyan güzelim benim. Sen ömürboyu bir kâbusu yaşamıştın. An-laşılmamıştın, sevilmemiştin. Beklediğin şe-hzade biraz geç geldi. Biraz yorgun, amamasallardakinden çok daha ateşli.

Ben seni değil, kendimi kurtardım. Kendirüyamı. Gerçekte fazileti, masumiyeti kur-tardım. Sen kalbi bir gözyaşıkadar temiz vebir çocuk bakışıkadar aydınlık bir insansın.Çöldeki kaynaktan çakallar su içmiş.Kaynağa ne? Kaynak daima serin, daimatemiz. Babür'e teşekkür borçluyum. Seninleöyle doluydum ki, kafatasım çatlayacak-tı.'Damarlarımda akan kan, sendin. Göğüsboşluğumdaki kalp senin kalbindi. Damar-larım çatlayacak, göğsüm yarılacaktı. Seni

93/656

Page 94: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

teneffüs ediyordum. Babür beni gökten yereindirdi. Gökte seninle kanat çırpıyorduk.Rimini aşıklarıgibi. Ve hava kasırgalıydı. Ogün daha fazla okuyamadılar diyordu.Dudaklarında ruhlarıkaynaştı. Sonra canavarbir kocanın kılıcıiki sevgiliyi toprağa çiviledi.Nerede o canavar koca?

Bir gece hummasız yaşadım. Belki hummadaha güzeldi. Ne belkisi? Ama uzviyet nekadar dayanabilir bu gerginliğe? Babür'eteşekkür borçluyum. (...) Ben o hummanıniçinde erimek istiyorum. O alevin içinde yan-mak, kül olmak biricik muradım. Kül olmak,ışık olmak, efsane olmak. Romeo ile Jülyetne kadar yaşadılar. Bir gece. Biz hâlâ yaşıyor-uz. Dudaklarımda dudaklarının, parmak-larımda teninin, kulakla-

43

94/656

Page 95: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

rımda sesinin lezzeti. Ben senim, sen bensin.Aynıkorkulan, aynıheyecanları, aynıacılarıy-aşıyoruz. Cennete arafdan girilir. Arafdan vecehennemden. Santa Maria Magdalena,İsa'nın yaralıayaklarınıgözyaşlarıyla yıkadıvesaçlarıyla kuruladı. Santa Mariam benim.Gerçek bir nedametin fazilete çevirmeyeceğihiçbir günah yok. Santa Maria İsa'yıgeçtanıdı. Suç onun değil, İsa'nın. Aşka gidenyol daima dikenlidir. Aşka ve kutsiyete. Biralev denizinden geçilerek varılan vuslat, ger-çek vuslattır. Bütün azizeler günah berza-hından geçtiler. Günah ve çile berzahından.Marionum benim. Didier seni bekliyor. Gü-nahlar gözyaşlarmda yıkanır dedim. Gözy-aşlannda yani aşkta. Sevmek tanrılaşmaktır.Tanrı'nın günahıolmaz. Ama bütün ben-liğinle seveceksin. Ölesiye seveceksin. Dişibir köpeğin ihtilacıdeğil, sevgi. Mektubunubir Heloise imzalayabilirdi. Bir Heloise, bir

95/656

Page 96: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Sainte-Therese veya bir Tais. Şimdi sendenayrıyaşadığım son sekiz on saat içersindedüşündüklerimi kelimeleştirdiğim içinutanıyorum. Senin için, senin saadetin için,senin gözyaşlarının dinmesi için, seninyüzünün kızarmamasıiçin kendimi her anfeda edebilirim. Senin için çarmıha gerilebi-lirim, Santa Mariam. Ama bütün bu küçükhesaplardan, bütün \yısivrisinekvızıltılarından bize ne? İnsanlara ne borçluy-uz? Hiç. Tesadüfen bizi tanımalarıhayat-larının tek şerefi, tek hadisesi, tek manası.Onlara ne borçluyuz ki? Senin dokunduğun,seni tanıyan her şey kutsal olmasa idi..Geçelim.

Yalnızsın ve benimlesin. Beni çıldırtan çok azyalnız kalmak. Çok az yalnızım ama daimaseninleyim. Bu itibarla etrafımda-kilerinboğazına sarılmak, onlarıyok etmek

96/656

Page 97: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

istiyorum. Rüyamıbozuyorlar. Ölmeyelim,Santa Mariam yahut tek başımıza ölmeyelim.Bu sabah senden koptuğumu sanıyordum,kurtuldu ya diyordum, çocuklarına döner. Veben çamurdan koparıp vazosuna koyduğumbu muhteşem zambağın hatırasınıminnetleyadederim. Mektubun yeniden büyüledibeni. Bu zambağın saksısı

44

kalbim. Bu zambak bütün ihtişamıile ancakbenim göğsümde açabilir. Yeniden rüyamın,hummamın içindeyim. Evet, ben de deli-rmekten korkuyorum, yaşayamamaktankorkuyorum. Kilometrelerce uzakta aynııstır-abıyaşıyoruz. Ben içmiyorum da. Sensiziçmek, sensiz gülmek, sensiz huzur banaihanet gibi geliyor. Keşke dudak dudağa canverseydik.

97/656

Page 98: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Eğer her mektubun böyle alevle yazıîacaksaben nasıl dayanacağım? Yine şuh bir baharsabahı. Ekim sonunu Mesih bekler gibibekliyorum. Mektupların, mektupların alevalev. Kalbini kâğıda işleyebiliyorsun. Benim,bütün kadınlarıkendinde toplayan kadınım.Bana layık ol. Bana layık kal. Diriyim,kuvvetliyim, ümitle; ihtirasla doluyum. Yal-nız seninim. Ve yalnız beni düşündüğünmüddetçe aşkımızın ömrü ebedidir. Büyüyüancak ihanetin bozar. Manevi ihanetin. Biran için gözbebeklerinde raksedecek herhangibir yabancıhayal, o zaman bu rüya kâbusadöner ve bir uçurumun kenarında uyanırsın.Seni bütün olarak istiyorum, günahlarınla,mazinle, rüyalarınla istiyorum. O mazi ol-masa bugün bu kadar benim olmazdın. Banasusuzsun, bana yani sevgiye, temize ve hu-dutsuza. Bir akşamın için ruhumu Mefisto'yaverirdim. Fakat sen yalnız bir akşam

98/656

Page 99: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

değilsin. Keşke binlerce ruhum olsa, herakşamın için birini verebilsem. Seni, kadın-ların en güzeli, bütün ruhumla seviyorum.Hem on sekiz yaşın çılgınlığı, hem 48'in su-suzluğu ile seviyorum. Nasıl istersen öyleseviyorum. Ve emrediyorum, sahibin olarak,kurtarıcın olarak, erkeğin olarak: yaşayacak-sın, yaşayacaksın, kendine bakacaksın. Ge-celeri uykusuzluk yok, içki azaltılacak, sigaraazaltılacak. Gerçekten seviyorsan fedakârlık-lara alışmalısın. Aşk fedakârlık demek. Enküçük nazlarınıfeda edemiyorsan, alışkanlık-lar seni tehlikeden tehlikeye atabilir. O za-man ben yokum. Sevgilimden zalim birriyazet istemiyorum. Kendine bak. Aşkımızalayık ol. Aşka layık ol. Bu akşam sesiniduymağa çalışacağım, içinde eriyerek.

45

99/656

Page 100: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

12 Ekim 1966 / Saat 10.00

HAYATIM BİR TRAJEDİ

Tam başlarken Halil bey geldi. Meşhur kom-prador dostumuz. Çok zayıflamışbuldu beni.Gerçekten de yemiyor, içmiyorum. Hâlâ birrüyanın içindeyim. Hâlâ yanıyorum. İçimdehep aynızalim korku: yaşayacak mıyım? Yauzviyetim bana oyun ederse? Her ayak sesi,beynimde korkunç akisler yaratıyor. Seninleyalnız kalmak, yalnız seni düşünmek, ağla-mak, ağlamak istiyorum. Gözyaşlarımdaerimek, senin için akan gözyaşlarımda, sen-inle dolu gözyaşlarımda. Sinirimlerim kopa-cak gibi gergin. Ve düşüncelerim alevden bu-lutlar gibi. İlk defa olarak Kerem'i anlıyor-um. Stendhal'i anlıyorum. Aşk bir hastalık.Hem de öldüren bir hastalık.

100/656

Page 101: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Kadın hiçbir zaman birkaç nefes çekilipatılan bir sigara olmadı, benim için. İçindekişarap tüketilince fırlatılan bir kadeh olmadı.Aşkın ta kendisiydim. Bu değil sanasöylemek istediğim, bunlar değil. Bunlarız-aten biliyorsun. Trajedimi defalarca dinled-in. Dinlemesen tie sezerdin. Beni bütünyaralarımla tanıyorsun. Bütün yaralarım,bütün zilletlerim, bütün hayalkırıklıklarımla.Yine ayak sesleri ve kopan tel ve kesilenahenk ve kainata küfür ve Tanrı'ya isyan...

On üç ikinci kânun 1942. Genç bir adam birkapıyıçalıyor. Şefkata susuz, hayata susuz.Hapishane, dostların ihaneti, kopuşlar,yuvarlanışlar. Tenin açlığı, ruhun açlığıveanlaşılmayan bir kalp ve anlaşılmayan birkafa ve anlaşılmayan bir vücut. Bir pansiyonodasmdadır. Koca şehirde yapayalnız. De-hasıyla yalnız, kültürüyle yalnız,

101/656

Page 102: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

ıstıraplarıylâ yalnız. On üç ikinci kânun1942. Ve tahta kapıyı, bir mezarınkapısınıçalar gibi yumruklayan eller. Soğukbir kışgünü. Sırtında paltosu var mıydı,hatırlamıyor. Belki bir dosta iki kadeh rakı

46

ısmarlamak için satmıştır. Bütün hayatıver-mekle geçti. Bilgisini, zamanım, kalbini.Başkalarında yaşadı, başkalarıiçin yaşadı.Kendisinin olmayan bir dava yüzündendamgalandı. Ve uğrunda çarmıha gerildiklerionu taşladılar. Hayatıbir delininyazdığıhikâye. O çakalların bile içmediği birkaynak. Karşısına çıkan kadından hoşlan-mıyor. Evden hoşlanmıyor. Dekordanhoşlanmıyor. Ama o kadar yalnız ki. Sonraminnetle dolu yıllar. Minnetle ve mihnetle,iki kutbun karşılaşması. Ben heyecandım,

102/656

Page 103: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

spontaneite'idim, şiirdim, bohemdim.Karım, sakin bir yaz akşamı. Fırtmasız bir li-man, iki insan birbirinden bu kadarfarklıolabilirdi. Önceleri bir manastıra giriş-gibiydi bu izdivaç. Uzun süren bir ıstıraptanbaşka bir ıstıraba, bir zilletden bir zilletegeçişgibiydi. Bütün kadınlarıseviyordum vebütün kadınlara düşmandım. Çaldığımhiçbir kapıaçıl-mamışdı. Kazara çaldığım tekkapıaçıldı. Belki evlenmesem bir sabah gaz-etesinde bir intihar haberi okurdunuz. 24yaşlarında bir üniversite talebesi v.s. Karımbenimle evlenmeğe nasıl cesaret etti, hâlâanlamıyorum. Ya çok zekiydi, ya çok ahmak.Ben herhangi bir meçhul değildim. Kasırgaidim. Hayretim hayranlık oldu. Adeta bizmümkün olmayanıbaşardık. Bu kahkahalarlagülünecek izdivaç en iyimser tahminlerle birmevsim sürerdi. Aracılık yapan sözde dostlarbile, "adam diyorlardı, hele bir evlen.

103/656

Page 104: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Sırtında yumurta küfesi yok ya. Senerkeksin." Karım mükemmel bir anneydi.Bayağıtarafıyoktu, temizdi, safdı, eskiRoma'nın istikrarını, üstünlüğünü yapan fer-agatkâr, vazifeşinas kadınlardan biri. Kasır-gadan kaçmak isteyene her geminin güvenlesığınacağıbir liman. Ben kasırgaya susuz-dum. Kendimi kitapların zindanına göm-düm, kitapların ve vazifemin. Korkunç birmücadele oldu bu. Fren, fren, fren. Sizi inti-hardan kurtaran bir insanıhayalkınklığmauğratmamak. Ben en küçükborçlarınıgerekirse kanıyla ödeyen adamım.Madem ki, sevebileceklerim an-lamamıştıbeni, madem ki, ruhumu Me-

47

fisto'ya satar gibi evlenmiştim, madem kibahtiyar olamayacaktım, bir

104/656

Page 105: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

başkasınıbahtiyar etmeliydim. Bu da bahti-yar olmanın bir başka yolu idi. Zaten bendaima başkalarında bahtiyar olmuştum,başkalarıyla bahtiyar olmuştum. Bu satır-larıyazdığım masada oğlumun beşiği dur-urdu. Neler çektiğimi anlatamam. Verdiğimsözden dönmemek için harcadığım gayretlebirkaç Himala'yıdevirebilirdim.

Yine şuh bir sonbahar günü. Bu dekor benimkalverim. Ben burada yıllarca çarmıha ger-ildim. Bir kere ölmemek için bin kere ölüm.Bu şahane dekor içinde Hazreti Eyüb'üngübre yığınınıhasretle aradım yıllarca. Ve buşahane dekordan kaçtım. Vebadan kaçargibi, bedduadan kaçar gibi. Bu plajda geçendakikalar kuduz bir köpeğin zehrinden dahaçıldırtıcıdır, Manastır, hastahane veya hap-ishane... dünyanın bu en güzel man-zarasından daha iç açıcıidiler.

105/656

Page 106: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Öldürmememek için ölmek. Peki ölürsenbaşkalarıölmeyecek mi? Kader müstehzi birrejisör. Bu satırlarıkarımın önündeyazdırdım. Ve haksız mıyım dîye sordumona, hayır dedi. Seni yaralıyor muyum ded-im, hayır dedi. Ben iki buçuk liraya bütünmukaddesatlarınısatmağa amade bu garipmuhitte feragatimle deliydim. Plajınyarısıkarımındı. Ve ekmek parası*kazanmakiçin günde on iki saat çalışıyordum. Aç yat-tığımız oldu. Kadından yalnız şefkat istiy-ordum. Yalnız şefkat ve bir kucak et. Ferag-atimi aktörlük sanıyorlardı. Aktörlük veyaeşeklik. Ben jigolo değildim. Belki jigoloy-dum, ama bir minnetin, bir sempatinin azatkabul etmez jigolosu. Veren jigolo. Her şeyiveren ve hiçbir şeyi istemeyen. Kültürüm,karımda takdir uyandırıyordu şüphesiz. Amabu Tanrı'ya karşıduyulan hayranlık gibimüphem bir takdirdi. Bir teslimiyet, bir

106/656

Page 107: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

seziş. Kuvvetli bir erkektim. Karım için lüzu-mundan çok fazla kuvvetli. Yani meziyetler-im, kimseye benzemeyen taraflarım, bütünçağdaşlarımdan üstün taraflarım onun naz-arında bir lüks bile değildi. O bunlarolmadan da mükemmel bir zevce olabilirdi.

48

Hatta belki rahatsız da oluyordu bu lüksden.Hayatım bir trajedidir. Birinci perde evlenin-ceye kadar geçen zaman. Yıldızsız, allahsız,cıvıltısız, katran gibi bir gece. Vıcık vıcıkıstırap. Birkaç şehri fethe yeten bir enerjiyeldeğirmenlerine saldırmakla harcanır.İkinci perde izdivaçla başlar, daha büyük,daha derin, daha uzun acılar. Fakat va-halarıolan bir çöl bu. Ve göğü yıldızlarladolu: çocuklarım, kitaplarım. Nihayet

107/656

Page 108: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

trajedinin son perdesi seninle başlar.Bakalım nasıl bitecek?

13 Ekim 1966 / Saat 9.45

MEKTUPLARIN BÜYÜLÜ BÎR AYNA

Kendimi bir mektupta seyrettim. Büyülü birayna idi bu. Bu aynada bütün paslarındanarınmışve tanrılaşmışbir Cemil Meriç vardı.Senin Cemil'in. Bu aynada ikimiz vardık. Eri-yen, dağılan, kaynaşan ikimiz. Abelard ileHeloise'i hatırladım.

Türkçenin musikisini senin sesinde tattım.Parçam olmasan kıskanırdım seni. Kelimelerbenim ülkem. Kelimeler içine gönlümü dol-durduğum birer kadeh. Kelimeler benim kö-lemdiler. Ama onlar da kıskanç. Ben artık ke-limelerde değil, sende yaşamak istiyorum.Kelimelerin dışında yaşamak. Sen

108/656

Page 109: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kelimelerden de güzelsin. Ve kelimeler senindudaklarında güzel. Onlarıda senin emrineveriyorum. İlk defa, ilk defa çırılçıplağım.Kalbim kansız bir kılıç. Bütün zırhlarımdansoyundum. Hk defa Tann'nın içinde kay-bolan büyük mistikleri anlıyorum. Bizalevden iki ırmak gibi birbirimize karıştık.

Daha yanacağız sevgilim benim. Ruhlaşın-caya kadar ya-

49

nacağız. Bu bir ceza mı, belki de. Gafletimiz-in cezası. Biz elest bezminde birbirimizindik.İlk merhabadan sonra benim olmalıydın.Kanunlardan bize ne idi. Rüsvalığıgöze al-mayan sevmemeli. Rüsvalık yani kendinesaygı. Yani tanrılaşmak. Yani bütünüyle, kal-biyle, kafasıyla yaşamak ve milyonlarcadomuza zirveden acıyarak bakmak.

109/656

Page 110: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Eflatunun mağarasınıbilirsin. İnsanlarkaranlık bir mağaraya zincirli, sırtlarıkapıyadönük ve duvarda gölgeler. Âşk bu zincirikıran büyü. Ma-ğaradakiler öylesinealışmışki karanlığa, kurtulanlarıküfürleri ilekovarlar. Sen yanımda olsan fetihten fethekoşardım. Şimdi yalnız seni düşünüyorum vedudaklarımdan tek cümle dökülüyor, ölün-ceye kadar bu tek cümledeyim ben: Seniseviyorum, canım benim, kirinle, pasınla,ıstırabınla, kırk beşyaşınla seviyorum.

Auguste Comte'u küçümsemiyorum artık.Comte çağının en büyük zekâsıidi, Clotildesokaktaki kadın. Serseri bir kocadan artakalmış, otuz yaşında bir dişi. Comte 45'indeidi. Seviştiler. Sert, hırçın ve bir matematikformülü kadar katı, bir matematik formülükadar şiirsiz Gomte, Clotilde'i tanıdıktansonra peygamberleşti. Yeni bir din kurdu.

110/656

Page 111: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Clotilde, Comte'un bütün şakirtleri için brtrTanrıçadır. Bugün Clo-tilde'inhatırasıönünde ben de, huşu ile eğiliyorum.Comte'u Clotilde yarattı, Clotilde'i Comte.

Clotilde'im benim. Hayır. Lamiam, benClotilde'in bütün mektuplarınıokudum.İçinde bir zerre aşk yoktu. Yani sen yoktun.Batıtanımaz aşkı. Tristan ve İseult bir ko-cakarımasalı. Sevişirler. Çünkü yanlışlıkla biraşk iksiri içmişlerdir. Aşkın kendisindenbüyük iksir olur mu? İksir birbirine kene-tlenen parmaklar. İksir birbiri içinde eriyendudaklar. İksir ses, iksir gözyaşı. Batıaşkıbil-mez. Batıda aşk kelimedir. Duymadığıiçinterennüm eder. Kendini inandırmak içinkonuşur. Batıda aşk edebiyattır. Ben bütünbağlarımdan koptum. Kelimeler yalnızsenden bahsettikleri zaman, yalnız sanahitap ettikleri zaman

111/656

Page 112: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

50

munis ve dilber. Dün akşam telefonda birbuçuk saat bekledim. Hat kapalıidi, daha çokbeklemem gerektiğini söylediler,ayrılmışolacağınıdüşünerek sesini duymaksaadetinden vazgeçtim. Sonra saatlercevicdan azabıçektim. Bu sana karşıişlediğimilk cinayetti. Verdiğim sözü tutamamıştım.Artık layık değildim sevgine. Kendimdeniğrendim. Ama birden içimdeki sadistsahneye çıktı. Üzülsün biraz dedi. Daha çoksever. Daha çok sevmek mi? Daha çok seve-bilir misin? Denizin sınırlarıvar, sevgininsınırlan yok. Daha çok sevebilirsin. Ve seve-ceksin. Ve biz Kerem ile Aslıgibi efsaneleşe-ceğiz. Asırlarca sonra isimlerimiz birlikte an-ılacak. İnsanlığın gördüğü en muhteşem rüy-alardan biri gibi anılacak. Daha erimedinsevgilim. Aşkın ateşinde bütün paslarından,

112/656

Page 113: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

bütün cürufundan arınacaksın. Neden 42'debeni tanıyamadın? Ben Jüpiter'in kafasındansilahlarıyla doğan Athena gibi o zaman daokyanuslar gibi dalgalıydım ve sınırsızdım.

Dün yine bir sürü misafir üşüştü. HarpAkademisi'nde Fransızca hocalığıyapan biryarbay, bir yazar eskisi, bir iktisat doktoru,bir kaptan.. Hepsinin başıhaşin bir rüzgârkarşısında eğilen başaklar gibi, bilgimin, cer-bezemin ve zekâmın karşısında eğiliverdi.Her zamanki gibi yalnız ben vardım odada.Ve seninle doluydum.

Sen kadınların bütününden fazla bir şeysin.Julie ile Mi-rabeau'yu hatırlıyorum. Mira-beau çağının en çirkin adamıydı. Bir yabandomuzuna benzeyen garip bir kafa. FakatJulie için yalnız Mirabeau vardı. Julie evli birkadındı, gençti, fazi-letkârdı. Ve ben

113/656

Page 114: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Julie'nin mektuplarınıda bilirim. Senin birsayfanda bütün Julie var. Benimle iftiharederdin diyorsun. Hiçbir kıta kâşifi, benimtattığım hazzın bir zerresini tat-mamışdır.Sen, benim kalbimin bir parçasıve bütünü.Sen, benim 48 senedir gördüğüm rüya. Sen,benim kadınım. Yine şahane bir bahar vegönlümün bahçesinde senfonilerin en güzelive gönlümün bahçesinde renk renk çiçeklerve gön-

51

lümün bahçesinde... Bana dört gün, dört ge-cede 48 yıllık zavallıbir ömrün bütünacılarınıunutturan sevgilim. Gönlümünbahçesinde senin kokun, kokuların en güzeli.Parfümeriden alman koku değil. Gönlümünbahçesinde boylu boyuna kendimi

114/656

Page 115: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

seyrettiğim büyülü bir kaynaksın sen, içim-desin, benimsin artık, teneffüs ettiğimhavasın.

Mektuplarımıkıskandığım oluyor. Dudak-ların okşayacak onları. Mektu-plarımıkıskandığım oluyor. Evet onlarda benvarım. Ama bütünüm yok. Kelimelerikıskanıyorum. Ay sonunu nasıl beklediğimibiliyorsun. Delirmeden, ölmeden beklemek.Dakikalar uzadıkça uzuyor. Yalnız senlekonuşurken yaşıyorum. Sonra sahneye biracayip, bir ukala Cemil Meriç çıkıyor. Daimasenin. Daima seninle, daima senin için.

14 Ekim 1966 / Saat 9.00

STENDHAL DA EZELÎ MAĞLUPLARDAN

Ejeri bir ormanda ayan olmuşve insan-larınasıl güdeceğini öğretmişNüma'ya.

115/656

Page 116: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Neden geri dönmüşormandan Nüma, nedenbütün zamanınıEjeri'ye vermemiş? Tabiatındost gölgesinde dudak dudağaaynışarkıyısöylemek, aynışarkıolmak.Nüma'yı, Ejeri yaratmış, kabul ediyorumama sevmemiş, sevse Roma'ya salmazdı.Beyazlar giymişbir genç kadın ve baltaylayontulmuşbir ağaç parçasına benzeyen hant-al Nüma.

Dalila bir şark orospusu. Yan yılan, yarıin-san. Teni, çöllerin altm kumlarında yıldızyıldız pırıldıyan bir kobramnki gibi. Ve sesi..Hayır ne sesi seninki kadar ışıltılı, ne teniseninki 52

kadar alev. Ama bir şark orospusu Dalila.Samson bir duvar parçası. Şuursuz ve şiirsiz.Dalila zeka, Samson madde. Biri ateştenhalkedilmiş, öteki taştan. Adamın kuvveti

116/656

Page 117: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

saçlarında yani omuzlan üzerinde birgergedan kafası, Dalila'nm günahı, kendiniSamson'a verişinde...

Şuurun lambalarısönük. Şiirin alaca karan-lığındayım. Ateşböcekleriyle dolu bir karan-lık. Ateşböcekleri kelimelerin. Ve..

Şuurun lambalanna dokunsam her köşesindeayrıbir harika gülümseyen bu büyülü saraykaybolabilir. Şuur hain. Şuur ahmak. Şuurşuursuz. Şuur yalan. Gerçek olan sensin.Senin yarattığın dünya, senin tenin. Seninkokun, senin saçların. Ve ben. Gerçek olanbu yanış, bu sermesti. Gözlerini kapa vebaşın gecelerce göğsümde dinlensin.

Ben bütünümle muhteşemim. Kelimelerinarkasına saklanmağa ihtiyacım yok.Maskesizim. Hayran kaldığın müddetçevarım. En küçük yalan rüyanıseraba çevirir.

117/656

Page 118: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Rüyam yani rüyamızı. Aşk saygıdır. Kendineyani sevdiğine saygı.

Yazdıklarımıokumuyorum, düzeltmiyorum.Kalbimle kalem arasında kapıyok. Kendimibir ırmağın sularına bırakmışım. Bu ırmaksensin. Gülünç olmaktan korkmuyorum.Yarattığın bir rüyayıyaşıyorum. Seni ben yar-attım, istediğim zaman yok edebilirim, is-tediğim zaman, yani istediğin zaman.

Saat 10

Kitap bir limandıbenim için. Kitaplardayaşadım. Ve kitaptaki insanlarısokaktakiler-den daha çok sevdim. Kitap benim hasbahçemdi. Hayat yolculuğumun sınırtaşlarıkitaplar. Bir kanat darbesiyle Olemp,bir kanat darbesiyle Himaleya. Ayrıbir dilkonuşuyordum çağdaşlarımla. Gurbettey-dim. Benim

118/656

Page 119: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

53

vatanım Don Kişot'un Ispanya'sıydı. DonKişot'un İspanya'sıveya Emma Bovary'ninyaşadığışehir, kasaba. Sonra Balzac çık-tıkarşıma. Balzac'da bütün bir asrıyaşadım.Zaman zaman Vautrin oldum, Rastignacoldum, 4000 kahramanda 4000 kereyaşamak.

Stendhal'i geç tanıdım. Geç daha doğrusuerken. Stendhal 40'mdan sonra okunmalı.Ben "KırmızıSiyah"ı24 yaşında okudum. 24yaşbenim gibi yaşamayanlar için, hayalincoşup köpürdüğü çağ. Julien Sorel karşımaçıksa, düşünmeden öldürürdüm. Zaten dahailk gününden içeri sokmazdım, içeri yani ro-mana. Sorel zilletin bir kin heykelinedöndürdüğü adam. Istırabın yıldırımıobalçığıgranitleştirmiş. Hangi ıstırabın? Ben

119/656

Page 120: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Madam dö Renal'dim. Daha doğrusu Madamdö Renal benim aradığım kadındı. YahutMadam dö Renal bazıtafaflanyla kanma ben-ziyordu. Ben kristalizasyonunu şuurlu olarakyapacak kadar sanatkârım. Kuru bir dalıbirkristal hevengine kalbetmek tanrılıksa, tan-rıyım. Julien ile biz iki kutubuz. Küçük,mürai ve kalpsiz. Marangoz çocuğu. Ve sonrabir tebessümü için bir kıta fethedilecek kadarşahane bir genç kız. Ve hiyaneti meslekhaline getiren Julien. Kitap beni isyanasürüklemişti. Sonra "Parme Manastırı"nıok-udum. "Aşk Üstüne"yi okudum."Armance"ıokudum. KırmızıveSiyah'ıParis'in en lüks sinemalarındanbirinde seyrettim. Yanımda Madam Fouchevardı. Madam Fouche hoşlandıJulien'den.Tokatlamamak için kendimi güç tuttum. VeJulien, bir satır gibi, kenetlenen kalplerimiziortadan ayırdı. ZavallıJulien. Neden

120/656

Page 121: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

zavallıJulien? Yaşayabileceği kadar yaşamış.Layık olduğundan çok fazla yaşamış. Benondan bin kere daha diri, daha erkek, dahayaratıcıidim. Büyük bir zaafım vardı: seviy-ordum. Gülümseyen her kadınıseviyordum,ağlayan her kadınıseviyordum. .Kadım seviy-ordum. Ve kadınlar gözleri bağlıgeçiyorlardı.Kendilerini davet eden saadetin farkındadeğildiler. Önümde bir kadın durdu. Ve bukadına 24 yılımıverdim.

54

Stendhal'de Balzac'ın bütünlüğü dahadoğrusu genişliği yok. Balzac makro kozmos.Stendhal mikro kozmos. Balzac'da kafa, kalp,hayal ve hakikat. Stendhal'de çiğbir tahlil.Stendhal bir anatomi masasıve romansokakta dolaştırılan ayna. Hangi sokakta? İçdünyanın sökaklannda. Bir nevi kronik.

121/656

Page 122: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Onun için 1 1830'larda anlaşılmamış. Stend-hal anlaşılmadığıiçin benim soyumdan.Hayalkırıklıklarıyla, zilletleriyle aynıailedeniki insanız. Stendhal bir tarafım. Hislerinköpüren ırmağınıistediğim anda bir barajahapsedebilirim. O zaman kılıkırka yaran birtahlilci sahneye çıkar. Bir tahlilci değil, bircellat. Kalbim "dissection" masasına yatırılır.Kalbim ve etrafımdakilerin kalpleri. Stendhaledebiyatın bir musiki olduğu çağda yaşamış.Musiki müphem. Stendhal vazıh. Stendhal'inüslubu neşter gibi bir üslup. Deriyi kesen,adaleyi parçalayan ve beynin kabuğunu soy-an hain bir üslup. Fransa 1830'larda, ro-mantizmin sisli ikliminde, Napolyon ordu-larının ayak seslerini hatırlatan ihtişamlıbirüsluptan hoşlanıyordu. Balzac'da hem Stend-hal vardı, hem Hugo. O tek başına bütün as-ırdı. Zaten Stendhal'i de kalabalığa kabul et-tiren onun dostça bir yazısıoldu. Stendhal

122/656

Page 123: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

gurbette yaşadı. Sevilmedi, okunmadı, tanın-madı. Stendhal de ezelî mağluplardandır.Kemikleri çürüdükten sonra tannlaştı. Balzacyaşarken fethetti ebediyeti. Ama ne pa-hasına.. Bin yıl yaşamak için yaratılmışbirTitan uzviyeti, 50 kitapta 4000 kahramanoldu. Ve Balzac yaşamadan öldü.Başkalarınıyaşatmak için öldü. Başkalarındayaşamak için öldü.

Stendhal'in ilk romanı"Armance". Stendhal44 yaşında yazmışArmance'ı. Benim Hindiyazdığım yaş. Tatlıbir hikâye bu. Tatlıyanizevkle okunan bir hikâye. Yoksa konu çoktrajik ve tahliller fazla çiğ, fazla zalim.Konuyu sonra anlatırım. "Kırmızıve Siyah"ikinci roman. Kırmızıüniformayı, asker üni-formasınıtemsil ediyor, siyah, papaz cübbes-ini. Julien Sorel'in hayatıbu iki kutuparasında geçecektir. Kırmızıve siyah ayrıca

123/656

Page 124: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

bir tezadıbelirtiyor, saadet veya felakettezadını,

55

olmak veya olmamak tezadını. Bir kumaristilahıkırmızısiyah. Kaderimizi kırmızıdatayin edebilirdi, siyah da. Olmak veya olma-mak, hayat veya ölüm. O kadar iç içe, o kadarkucak kucağa ki. Ve insanıdeli eden, olabile-ceğin, olmasıgerekenin parmaklarımızdankayıvermesi. Trajedi bu. Kırmızıyaoynayayım derken siyaha oynamak. Bir kerekırmızıya oynadınız mı, geri dönemiyor-sunuz artık. Stendhal, karaya oynayan adam.On yedi yaşında mühendis mektebine girmekiçin Paris'e gelir ve imtihana girmez.Kahramanlarının dörtte üçü, mü-hendisdir..Olmak istediğini onlar olur. Üstelik zengin veasildirler. Stendhal, rüyada gider mektebe ve

124/656

Page 125: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

iyi numarayırüyada çeker. Romanlarındayaşar Stendhal. Romanın ana hücresi "eğer"conjonction'u.

Benim hayatım da bu eğerlerle dolu. Eğeristeseydim.. İstemedim. Değmezdi. Neyedeğmezdi? Küçülmeğe, yalvarmağa, yalansöylemeğe. Değmeyen neydi? İkbal, servetveya haz. Ama insan kaderini yaratan bu ar-zu. Kimin için isteyecektim. Hayatımıben-imle birleştiren kadının benden başka şeyeihtiyacıyoktu. Benimle sefalet de güzeldi,açlık da. İkbale, beni kendisinden uzaklaştır-abileceği için düşmandı. Kimin için neyiisteyecektim? Sessiz, uyuşuk, kendi kendineyeten bir hayat. Ve ebediyete yönelen birihtiras. Ebediyete ve kainata. Kelimelerdünyasının sultanıolmak. Zindanımda, hayırfildişi kulemde sanatın ve düşüncenin"gratte-ciel"lerini inşa etmek. Kader buna

125/656

Page 126: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

imkân bırakmadı. Nemezis'in parmaklangözlerime uzandı. Ne yaşayabildim ne yarat-abildim. Hint, mukaddes kitaplar kadar vecitdolu bir kitap. Sanskritçe yazsam, Vedalannbeşincisi olurdu. Bir adam bir mısraylaebedileşebilir. Kaç mısrakalmışHomeros'dan. Milton'dan kaç mısrakalmış? Ama karanlıklardayım. Ve 40 senesonra mezarımıtavaf edecek hayvanlardanbana ne? Yaratmak yetmiyor bana. Kiminiçin yaratacağım. Şöhret, gerçek şöhret mez-arların üstünde yükselen güneş. Ben milyon-larca kalpde değil, bir kalpde

56

yaşamak istiyorum. Bütün olarak, rakipsiz vebir Tanrıgibi, bir Tanrıgibi değil, Tanrıgibi.

Kırmızıve Siyah enerjinin romanı. Enerji nedemek? Enerji, yaşamak sevinci, yaşamak

126/656

Page 127: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

arzusu. Enerji herkesin girdiği oyuna girmek.Oyunun bütün hilelerine başvurmak. Vekazanmak. Ben herkesin girdiği oyunundışında kaldım. Stendhal de oyuna roman-lanyla katıldı. Stendhal'e göre, insanenerjisinin ruznamesi mahkeme cerideleri.Hugo'dan Balzac'a kadar bütün o çağyazar-larıenerji kahramanlarınızindanlarda, kürekmahkumlarında ararlar. Nietzsche'nin tunçbilekli, tunç yürekli "insan üstü"sü. Enerjininalamet-i farikasıcinayet. Yani cemiyetin"convention"larına metelik vermemek. Yap-mak, yıkmak. Vautrin veya Julien Sorel. BenVautrin'i tercih ederim. Daha erkek, dahabüyük ve daha dürüst. Sana Vautrin'i sonraanlatırım.

Stendhal konuyu bir mahkeme ceridesindenalmış. Evinde hocalık ettiği kibar bir kadınaateşeden bir papaz yamağının macerası. Ve

127/656

Page 128: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

bir kahramanın etrafında bütün bir 1830Fransa'sı. Bir çağın, bir memleketin anahtarromanı. Taşra ve Paris. Eserin ilk bölümüTaşra. İkinci bölümü Paris. Paris tablosudaha az canlı. Julien Sorel, dünyayıfethet-mek isteyen fakir sınıfların temsilcisi,taşranın temsilcisi. Napolyon devrindeyaşasa 30'unda albay olurdu. 40'ında kont.Restorasyon devrinde, ikbale kiliseden gidi-lir. İkbale yani iktidara. Siyahıbunun içinkırmızıya tercih eder. Sonra kadınlarıfetih.Kadınlar yoluyla fetih. Benim Sorel'de affe-demediğim bu. Kadınıbasamak sayması.Julien'in iki sevgilisi, Madam dö Renal ileMathilde dö la Mole neden bu taşra türe-disine ikbali unutturamamışlar. Çünkütanımamışonları. Julien kendi kendisiyle,yatan adam. Yatakta bile mürai. Yatakta bilekendisi değil. Ve Madam dö Renal bu muh-teris taşra puştunun, bu iki yüzlü papaz

128/656

Page 129: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

yamağının kurbanı. Kırmızıve Siyah yazıldık-tan ancak yirmi yıl sonra okunur ve hâlâokunmaktadır.

57

Bunlarıhatıralarıma dayanarak yazıyorum.Kitabıseni tanıdıktan sonra da okumakisterdim.

Kadın öldürülebilir. Hatta öldürülmek içinyaratılmıştır. Ama kadının jigolosu olunmaz.Julien jigolodur. Sanıyorum ki, nefretiminkaynağıbu. Şöyle diyelim: Kadın küçük bİFmahluk mudur, adi midir, fani bir zevkvasıtasımıdır? Evet. O halde koklar geçersin.O halde manastıra çekilirsin. O halde ho-moseksüel olursun. Böyle pespaye bir yar-atığa ikbalini, servetini borçlu olmak,adiliğin ta kendisi. Erkek, erkekle boğuşmalı.Kadın tanrıyımıtemsil eder, hayatın

129/656

Page 130: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

manasımıdır? O halde ondan yalnız onuisteyeceksin. Kadın bunların her ikisi deolabilir. Aynızamanda her ikisi de. Bakacak-sın. Paros mermeri kadar güzel bir göğüsde,bir hizmetçi kız kalbi taşıyorsa, yüzünetükürür uzaklaşırsın. Uzaklaşamazsanöldürürsün. Onu öldüremezsen kendiniöldürürsün. Kadın basamak olmaz. En kirlisien molozu, en kaşalotu bile. Ama yine de,Julien'i tanımağa çalışacağım.

15 Ekim 1966 / Saat 10.40

AŞKI ISTIRABIN PRİZMASINDANSEYRETMEK

ZavallıStendhal. Hayatısevmekle geçmiş.Sevmek veya sevdiğini sanmak. Aynışey değilmi? Ve taptığıkadınlardan hemen hiçbirinesahip olamamış. Mezar taşına şu üç kelimeyiyazmalarınıvasiyet etmiş: visse, scrisse, amö.

130/656

Page 131: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Ama konuşmuşsevgilileriyle. Sabahlarakadar konuşmuş. Stendhal'e göre aşk, ancakİtalya'da yaşanabilir. Aşkın vatanıİtalya.Fransız soğuk, 58

yapmacıklıve hissiz. Stendhal aşkııstırabınprizmasından seyretmiş. Derinlere ine-bilmesi bundan. Yaşayan yazmaz. Yahutyazıda yaşamak için yazar. Yaşarken yazmaz.Ama hatıralar kâğıda aktarılırken tabiilikler-inden çok şey kaybederler. Balzac da gurur-undan yaralıydı, Baudelaire de.

"Aşka Dair"i yazarken kırkına yaklaşıyorduStendhal. Ve hayatının en büyük aşkınıyaşıy-ordu. Sevilmiyordu. Kıskançlığıve zilletibütün burukluğuyla tadıyordu. Mathilde birgeneralin karısıydı. Ve kocasından ayrıyaşıy-ordu. Harikulade bir kadındıMathilde.Vinci'nin Herodiad'ma benziyordu.

131/656

Page 132: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Mağrurdu, muhteşemdi. StendhaPin mektu-plarınıokumadıMathilde. Ve evine ancak on-beşgünde bir gelmesine izin verdi. Stendhalne olur diyordu, haftada bir görüşelim.Mathilde razıolmuyordu. Stendhal 1821'deİtalya'ya veda etti. Bu bir kaçışdı. Ve bir dahagörüşmeyecekdiler. Milanolu dilber dört yılsonra öldü. Ve kristalizasyon, Stendhal göz-lerini kapayıncaya kadar bütün ihtişamıyladevam etti. İçli bir hayaldi Mathilde. Bitmey-en bir rüyaydı. "Aşka Dair" Mat-hilde'in kal-bini fetih için yazıldı. Her büyük kitap birfetih için yazılır, bir reelin veya bir rüyanınfethi. Stendhal ömür boyu "Aşka Dair"i, tekeseri saydı. Tek yani başlıca, yani gerçek,yani has eseri. Zira içinde kendisi vardı,acılan vardı, mahrumiyetleri vardı,hatıralarıvardı. Standhal, hissiz ve hayâsızbir hovarda olarak tanınır. Egotizmin kuru-cusudur. Ama Mathilde'e aşıkken iki genç

132/656

Page 133: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kadının iltifatlarım reddeder, Sebep? Tan-rıhuzurunda Mathilde'in aşkına layık olmak.Aşkın verebileceği en büyük saadet sevilenkadının ilk defa elini sıkmak. Musikinin ver-diği haz gibi bir şey.

59

Saat 12.25

Server mektuplarınıgetirdi. Yine içindeyim.Yine içimdesin. Cumartesi yazdığın mektup,bir aşk neşidesi, bütün mektupların gibi,sana ait her şey gibi, sesin gibi, saçların gibi.Sabahleyin o meşhur gevezeliklerimdenbirine başlamıştım. Stendhal der ki., v.s.Stendhal bir şey demez. Stendhal bir kaçıştır.Stendhal bir iltica. Rüyadan realiteye kaçış.Stendhal bizimle bizim olmayan dünyaarasında bir tampon bölge, Stendhal veStendhal'ler. Sana inanıyorum. Sana

133/656

Page 134: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

inanmamak kendime inanmamak. Sar-hoşum. Garip bir hipnoz hali. Bu yangma nekadar devam edebileceğim? Pazartesiyazdığım mektup bir haksızlık şaheseri. Ses-inde teslimiyet bulduğum için bana kızıyor-sun. Tenimde sevimli tırnaklarınındolaştığınıduyar gibi oluyorum. Ne kadargarip! Bensiz akacak gözyaşlarınıkıskanıyor-um. Onlarıdudaklarımla kurulmalıyım.

Sana ait her şey benim. Bensiz ağlamağa dahakkın yok, gülmeğe de. Hem tevekkülünükıskanırım, hem isyanını. Efendin değil miy-im? Efendin ve 4cölen. Yani aşıkın.

Dün akşam sesini duyamadım. Seninkilerbizdeydiler. Kerim Sadi de geldi. Ayrılmamçok çirkin olacaktı. Bütün gece üzüntü ilekıvrandım. Bu sabah garip bir ruh haletiiçindeydim. Şuurun lambalarınıyak

134/656

Page 135: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

diyordum kendi kendime. Bu rüya ikinizi demahvedecek. Şuurun lambalarınıyakmakistemiyorum. Bu rüya ikimizi de mahvetsin.Sirenim benim. Dudakların dudaklarımdaölmek istiyorum. Hayat rezil. PazartesiBabür gelecek. Felsefe okutacağım. Salı, Ayşeile Mehmed'i İngilizceye başlatıyorum. On-larıgörmek karışık duygular yaratıyor içim-de. Seviyorum, nefret ediyorum. Seninçocukların benim de çocuklarım. Ama seninçocukların olduğu ölçüde ve yalnız sana ben-zeyen taraftarıyla ve sana perestij ettiklerimüddetçe.

60

Lamiam bana beyaz gelinlik entarinle geldin.Bakirdin. Ve aşk bütün günahlarınıyıkamıştı.Lamiam, seven kıskanır. Fakat içim şükranladolu. Takdisle dolu. Ormanda uyuyan ,

135/656

Page 136: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

güzelim benim. Bir çirkefe uzanmıştın. Şimdigöklerdesin. Gönlümün göklerinde. Şimdibenim kadar feragatsin, benim kadar az gü-nahsız. Meleğim benim. Yalnızlığına gıptaediyorum. Ben kapılarıher tecesüse ve hertecavüze ve her muhabbete açık bir genele-vim. Kovamıyorum kimseyi. Ve beni sendenayırıyorlar. Az önce bir albay arkadaşuğradı.Dörtte Prof. Ali. Fuad'a gidecekmişiz. Altıdabir gazeteci gelecek. Aym 28'ini bekleye-meyecek kadar sabırsızım. İstediğin anda, is-tediğin yerdeyim.

Sen Ankara'dan ayrıldıktan sonra Fikretgeldi. Ona seni anlatmak istiyordum. Kentrestoranda içmeğe başladık. Şaşılacak bir an-layışsızlık gösterdi. Zil zurna sarhoşolduk.Ben bir daha görüşmemek üzere ondanayrıldım. Ertesi sabah Mehmet'lere * dam-ladı. Üzgündü. Yaptığına hayretler içindeydi,

136/656

Page 137: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

af diledi, barıştık. Dostlarım, beni kocal-arımısanırlar, nişanlılarımı, bilmem. Sevgimipaylaşmak istemezler. Ama seni sevmeyen,kalbimden uyuz bir köpek gibi kovulur. Senisevmeyen dünyama giremez. Fikret an-ladıbunu. Ve sana mektup yazıp özür dile-mek istedi. Hastalandı. Vicdan azabıduydu,v.s. Şimdi yazma dedim. İzin verdiğim za-man yazarsın. Pazar günü, misafirlerimvardı, işçi partisinden iki yüksek mühendis.Maliye tetkik kurulundan Fethi.. Telefondaseni bekledim. Geç verdiler. Fethi lokantadabekleyip gitmiş. Fethi de bir arkadaşım. Bizde Mehmet'lere döndük. Kainata kızgındım.Mühendisler o gece hicvin ne demekolduğunu öğrendiler. Bir akşam Fikret'lebaşbaşa içtik. Aramızdaydm. Ve aramızdaolasın diye, başkasınıçağırmadım. Yemekteniçmekten kesilmişNala.. Ancak seni tanıyan-lara tahammül edebiliyorum. Senin dışında

137/656

Page 138: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

her konu beni yoruyor. Cehennemim, cenne-tim benim. Öperek, okşayarak, (...), alçak,namussuz, rezil.

61

1- Pazar günü ne yaptın? Neden mektu-plarında boşluk var?

2- Belki sevdim diyorsun. Hayır hayır o sevgideğildi. Bu-kelimeyi kirletme. Biz ilk defasevişiyoruz.

3- ondört yaşında bir genç kız olarak karşınaçıkardım diyorsun. Zaten öyle oldu veyaşadığımız müddetçe öyle olacak.

4- Server ilk deja bir mektubunu okudu. Vehayret etti. Notlara devam.

138/656

Page 139: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

5- Bütün gücü, bütün zaafı, bütün sevgisi ile,efendin. Yalnızım, susuzum, bana dudak-larınıver. Neden hâlâyoksun?

Yalnızım, susuzum ve seninleyim. Teşekkür.5

16 Ekim 1966

ROMANTİZM, TARİHİŞİİR, FELSEFÎ ŞİİR

______________________t__________________

Genç Hugo kuruculuğuna özendiği mektebi,edebiyatta liberalizm olarak tarif eder. İhti-yar Hugo için romantizm, edebiyatta sosyal-izmdir. İhtilal Avrupa'yıtek kıta haline ge-tirir. Napolyon cenkleri, İskender'in fetihlerigibi ırklarıve kültürleri birbirine katar. El-bette ki, yakın çağların en büyük duyuşve

139/656

Page 140: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

düşünüşdevrimlerinden biri olan ro-mantizm, bir günde

5 Cemil Meriç bazen gece yansıya da sabahınerken saatlerinde, dikte ederek yazdırmışol-duğu mektupların arkasına, mektup postayaverilmeden önce, el yazısıyla, başka kulak-ların duymasını, başka gözlerin görmesiniistemediği bir iki satır eklerdi. Bazımektu-pların sonunda yer alan italik metinler, onunel yazısından çıkan satırlarıgöstermektedir.

62

heybetli bir ırmak olup çıkmaz. "Voltairelebir dünya biter, Rousseau ile bir dünyabaşlar" diyenler haklıdırlar. Rousseau, şuuraltının isyanıdır. Şuur altının, ezilenlerin,yaşamayanların. Akla karşıhissin zaferi.Mağlupların intikamı. Ama Rousseau ro-mantizm ırmağına dökülen mini mini bir

140/656

Page 141: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

dere. Fransız romantizmi, Almanya'dangelen kolla kabarır. Schlegel olmasa, Madamdö Stael olmazdı. "Almanya'ya Dair" genç ro-mantiklerin İncil'idir. Fransız romantizmi,Britanya'dan gelen kolla kabarır. Chateaubri-and bir parça İngiltere'dir.

Avrupa romantizminin doğuşunda Asya'nınbüyük payını"Batıve Hinf'te belirttim. Batı,Sanskrit edebiyatınıevvela bir Fransızdanöğrenir: Anquetil Duperron. Sonra İngilizler-den: William Jones, Colebrook v.s.

İngiltere'de de bir isyan bayrağıdır ro-mantizm. Marazi bir hassasiyet. Yaşayanmüesseselere karşıbir ayaklanış. Southeyönceleri Socin'ci ve jakobendir, ilk şiirler-inden biri eski ayaklanışlarıkutsallaştırır(Wat Tyler). Coleridge, Amerika'da kralsız verahipsiz bir komünist kolonisi kurmağa

141/656

Page 142: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kalkışır, sonra mistisizme geçer. Wordsworthbile başlangıçta krallara ateşpüskürür: "as-alarıyla, ihtilalin dalgalarınıdurdurmağaçalışan topraktan yaratıklar, hürriyetincoşkun meddü cezri hepsini süpürecek,hepsini yutacak". Fakat bu öfke uzunsürmez. Romantizmin bu üç eknumu, çokgeçmeden devletin ve kilisenin muti birerbendesi olurlar. Birisi Pitt'in gazetecisidir,öteki hükümetten maaşalır, üçüncüsü insaf-sız bir muhafazakâr kesilir. Ama kalıplar vezevkler dünyasında sonuna kadar devrim-cidirler. Gelenekle göbek bağınıko-parmışlardır. Klasik kültürearkalarınıdönerek Ortaçağ'a ve Rönesans'ayönelmişlerdir. İçlerinden biri, CharlesLamb, Sainte-Beuve gibi, XVI. asrın kâşi-fidir. Marlowe'a hayrandırlar. Eski baladlar,primitif şiir, millî ve milletlerarasıfolklorbaşlıca ilham kaynaklarıdır. Hitabet

142/656

Page 143: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

üslubunu kırmak, saray geleneğine karşıkoy-mak başlıca dertleri. Şiire konuşma dilini ge-tirmek, orta

63

sınıfın, hatta aşağısınıfların kelimeleriyleyeni bir edebiyat yaratmak. Stans, sone, bal-ad en çok kullanılan kalıplar. Araştırma,bocalama, kekeleme ve yepyeni ahenklerinfethi. Büyük zaferler, büyük başarısızlıklar.Bulanık bir edebiyat. Bu her-cümerç içer-isinde iki büyük düşüncenin billur-laştığınıgörüyoruz. Birinci düşünce tarihîşiiri yaratıyor, ikincisi felsefî şiiri. Tarihî şiir-in örneklerini Southey'de, Walter Scott'da,felsefî şiirin örneklerini Schelley ileWordsworth'de buluyoruz. Her iki düşüncede, Avrupaşümul. Fransa'da temsilcileriHugo, La-martine, Musset. Ama asıl

143/656

Page 144: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

ihtişamlarına, asıl ihtişamlıtecellilerineAlmanya'da kavuşuyorlar: Goethe, Schiller,Ruckert, Heine. Tarihî şiirin insan düşünces-ine verdiği ders çok önemli. Bir çağın ideali,idealin kendisi değildir, herhangi biridealdir. Başka idealler de var. Her çağın, hermilletin kendine göre bir güzel anlayışıvar.Barbarın, derebeyinin, Ortaçağşövalyesinin,Türkün, Arabın, Hintlinin.. Bütün bu güzel-likleri tatmağa çalışalım. Genişletelim ufku-muzu. Geçen devirlerde yaşamak, yani derin-leşmek ve ömrü alabildiğine uzatmak. Başkaülkelerde yaşamak, başka insanlarla acıçek-mek, başka insanlarla gülmek. Damlaykendenizleşmek. Ve ân'a ebediyeti sığdırmak.Kalbini bütün heyecanlara açmak. Yani sını«taşlarınıdevirmek, çağların ve politikalarınsınır taşlarım. Bütün insanlığıaynıbüyük aşkiçinde birleştirmek. Sanat, en yüce sanat, bir"communion" değil midir? Sanatçının tek

144/656

Page 145: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

vazifesi vardır bence: insanlarıbirbirinesevdirmek. İki insanıveya iki milyar insanı.Sanat bir heyecan seyyalesiyle kilometrelerinve asırların ayırdığıkalpleri birleştirenbüyüdür.

Romantizmin bütün ülkeleri aynısevgiylebağrına bastığı, millî egoizmlerden kurtul-duğu, bütün acılara tercüman olduğu, bütünisyanlarıdile getirdiği söylenemez. Ama in-san, sevgileriyle, tecessüsleriyle bir dünyavatandaşıdır artık. Klasik edebiyat, birsarayda görülen rüya, bir saray rüyası, birsaraylının rüyası. Elbette sıhhatli, sıhhatliçünkü bahtiyar,

64

bahtiyar çünkü milyonlarca bedbahtın to-prak köleliği ettiği bir cemiyet düzeninde biravuç bahtiyarın eğlence vasıtası. Romantizm

145/656

Page 146: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kalabalığın sesi. Romantizm, hem iktidarageçen burjuvazi, hem zincirlerini kıran pro-letarya. Romantizm hem şuur, hem şuuraltı.Olduğu gibi insan, kaba, çirkin, rezil vemuhteşem. Romantizm, kapılarınıdünyayaaçan Avrupa düşüncesi. Tarih, şiirdengündelik hayata taşar, Avrupa seyyahlaşır,arkeologlaşır. Bu çağın en büyük temsilcisiGoethe. Bütün tecessüsleri ile yaşayan birOlemp'li, gerçek bir Faust, İranlı, Hintli, bar-bar, Yunan, İtalyan.. Bütün milletlerinvatandaşıve bütün çağların insanı. Zamanınve mekânın dilediği bölümünde yaşar.Dünya has bahçesidir. Dünya ve tarih. Amabu ihtiras, bu fetih ihtiyacıçabucak realiteninÇin şeddine çarpar. Taşmak, binlerce asırötesine veya binlerce kilometre ötesine.Nereye taşıyoruz. Karımızı, çocuğumuzu,kendimizi anlayabiliyor muyuz ki?Ayrıdünyaların insanınınasıl tanıyacağız?

146/656

Page 147: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Acılarımızıbaşkalarında görmek. Her oky-anusun aynasında kendimizi seyretmiyormuyuz? Her bakışta gördüğümüz kendibakışlarımız. Çağlar kendi gölgemizi seyret-tiğimiz paslıbir ayna. Ayrısahnelerde oynay-an aynıaktör, değişen: dekor, komedya aynı.Başkasınıanlamak, başkasıyla kaynaşmak,başkasında yaşamak. Bunun için Tanrıolmaklazım. Asırlar birbiriyle konuşabilir mi? Asır-lar veya kıtalar.

Tarihî şiir bir arayış, bir uzanış, bir özleyiş,bir imrenişveya iğreniş. Bir seziş. Tarihî şiirçok defa hayalî bir vuslat. Tarihî şiir yerinetarihî vesika geçecek. Tarihî vesika yani ten-kit ve sabır. İngiliz romantizmininfırçasından çıkan dünya bir Opera dünyası.Dekorlar şahane: gotik katedraller, minarel-er, Hint mabetleri. Ama içindeki insan bellibir çağın Ingilizi. Hisler yapmacık. İngiliz

147/656

Page 148: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

zekâsıseyyal bir zekâ değil. Üstelik fazla ah-lakçı. İngiliz antikacıve seyyah. Görür, fakatdışı. Yabancının derisi içine giremez. İngiliziçin aklıbaşında tek insan vardır:

65

İngiliz. Kendi dininden başka din saçmadır,kendi ahlakından farklıbir görüş, hezeyan.Anlamak için sevmek lazım. İngilizkendinden başkasınısevmez. Tarihî şiirinkanatsız bir kümes hayvanınıhatırlat-ışıbundan. <

Scott tarihî şiirin, tarihî romanın en büyüktemsilcisi. Avrupa'yıfetheden bir şöhret,Avrupa'yıhatta dünyayı. Edebiyatın gerçeksihirbazlarından biri. Ama ne kadar tarih, nekadar şiir. Scott benim zaafım. Iskoçya'yıosevdirdi bana, Iskoçya'yıve İngilizOrtaçağını. Aylarca onunla yaşadım. Onunla

148/656

Page 149: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

yani onun kahramanlarıyla. Sözümü gerialıyorum, İngiliz tarihî romanıkanatsız birkümes hayvanıdeğildir.

Saat 12.00

Evdeyim. Dışarda yağmur yağıyor. Herkesodada. Seninle başbaşa kalmak için İngilizedebiyatına sığındım. Bu da bir sohbet. Sıkıl-madın değil mi? Meşhur "Ansiklopedi Üzer-ine Nutuk" gibi bir şey. Zaten bugün sesiniduymayacağım. Nerede olduğunu dabilmiyorum. Gözü vaşlıbir hava. Ama benbütün rüzgâra, bütün fırtınaya rağmen yinedenize gideceğim. Yanan tenimi ancakdalgalar serinletebiliyor. Serinletebiliyor muacaba? Yangın tekrar başlıyor. Hem de dahayaman, daha zorlu, daha zalim. Yalnızlığınbir nevi saadet olduğunu takdir et. Yal-nızlıkta yalnız değilsin, inşallah zatürree

149/656

Page 150: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

olmam. Olursam da ne çıkar? Yaşamadanölmüşsayılmam. Sana birkaç yazıyolladım.Hepsi de seninle dolu, onun için güzel, has-retinle dolu, özleminle dolu. Türkçe hiçbirdevrinde bu kemale erişemedi. Tanrıyazsa bukadar yazabilir. Zavallıben. Seni tanıyıncayakadar zavallı, seni tanıdıktan sonra zavallı.Görüyorsun ki her satır bir feryat. Bir feryatdeğil, bir arzu.. Mazimle de senin olmakistiyorum, her düşüncemle, her

66

rüyamla, hatta her düşüncesizliğimle.

Yazılarımıbilmelisin. Beni bütün olaraktanıdıktan sonra butun olarak sevebilirsin.Istıraplarımı, hayal kırıklığımısusuzluğumuve sana olan ihtiyacımıanlayabilirsin Şairlerkaprisli olurlar, bazıtaraflariyla kadındırlar,kadındırlar çünkü bütündürler. Ve

150/656

Page 151: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

dikenlidirler, gül gibi. Gülü dikeni ile seve-ceksin, dikeniyle yani yazılarıyla.

19 Ekim 1966 / Saat 10.30 MEKTUPLARINIKISKANIYORUM

insanlarıikiye ayırıyorum. Seni tanıyanlar,seni tanımayanlar. Seni tanıyanlarıikiyeayırıyorum. Anlayanlar, anlamayanlar. Senitanımayanlara yabancıyım. Seni anlamayan-lara düşman. Garip rüzgârlar esiyor başım-da. Kavak yelleri desem değil, kasırga gibi,hortum gibi bir şey. Kendimi de, etrafımıdayok etmek istiyorum. Birden ufkum kararıy-or. Daha doğrusu kızıllaşıyor. Cihanölçüsünde bir hercümerç, bir kıyamet., in-sanlığıve beni bu çıkmazdan, bu abes çık-mazından kurtaracak hailevî bir kataklizm.Sonra seni hatırlıyorum. Birden zindanımaydınlanıyor. Kuşlar cıvıldıyor içimde.

151/656

Page 152: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Yaşamak istiyorum. Dün sesini duymadım.Mektubun da yoktu, iki saat bekledim tele-fonda. Yine M., beyle karşılaşmamak içinkonuşmayıiptal ettim. Öğleden sonra se-ninkilerle ingilizce yaptık. Ayşe'nin sesi za-man zaman bana yalnızlığımıunutturdu.Arada berabermişiz gibi geliyordu bana.Sonra akşam, bütün hüznü, bütün ök-süzlüğü, bütün şifasızlığıyla akşam. Veuykunun kucağına sığmış. Kötü bir gecegeçirdim.

67

Pazartesi sabahırahatsızdım. Deniz, dalgalar,rüzgâr, yağmur.. Üşütmüşüm. Ama hasta ol-mağa hakkım yok, dedim. Fırladım yataktan.Ve tekrar deniz. Bilirsin ki ben hastalığa in-anmam. Hastalık, uzviyetin bir isyanıdır,hayata isyanı. Reelle ideal arasındaki

152/656

Page 153: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

uçurum büyüyünce ya biyoloji şuura sözgeçirir, yani uzviyet karanlık ve behimîyaşayışına devam eder, şuur lambal-arınısöndürür, delirir insan. Yahut şuurbütün lambalarım yakar, uzviyet isyan eder,bir nevi greve, harakiriye geçer. Hastalık ger-çekten seven, gerçekten sevilen, rüyalarıyla,yaşadığıhayat arasında korkunç vehalledilmez tezatlar bulunmayan insanlarınsemtine uğrayamaz. Hastalık gerilen tellerinkopuşu, hastalık limana sığınış, hastalık...Bize ne hastalıktan. Pazartesi sabahıherzamanki gibi yataktan fırladım. Ve doktoruntavsiyesine rağmen yine dalgalarla cenkleş-tim. Akşam sesiniz bulutlan büsbütün dağıt-tı, minnacık parazitlere rağmen. İki günmektup yazmadım size. Ama bu ihaneti çokpahalıya ödedim. Mektup yazmadım, çünkümektuplarımıkıskanıyorum. Kelimeler gön-lümü dile getiremiyor. Küçümsüyorum

153/656

Page 154: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kelimeleri, onlar senin dudaklarında, seninkaleminde güzel. Yalnız senin kullandığınkelimeleri seviyorum, yalnız senin kul-landığın kelimeleri okşamak istiyorum, bit-meyen bir şarkt gibi, tekrarlamak istiyorum.Büyücüm benim.

On gün sonrayıdüşündükçe kalbim göğsüm-den fırlayacak gibi oluyor. Ve sonra diyorum,sonra.. Cennetim, cehennemim benim, nezaman büsbütün, ne zaman yalnız, ne zamanebediyen benim olacaksın? Garip bir korkuiçindeyim. İnanıyorum ki yapacağımız her-hangi bir falso, mikroskopik bir ihanet bumuhteşem rüyayısona erdirecek. Hiçbirkadınıdüşünmüyorum. Hiçbir kadın sesi,içimi gıcıklamıyor. Yalnız seni yaşıyorum,yalnız seni istiyorum. Bütün zerrelerimlesadık kalmak istiyorum sana, sana yani aşka.Biliyorum ki, küçük bir aldatışsenfoniyi

154/656

Page 155: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kakafoniye çevirir. Dindarane bir riyazetiçinde melikemi bekliyorum.

68

21 Ekim / Saat 10.30

HER AŞIK BÎR OTHELLO'DUR

Kelimelerin birer buse, dudaklarınla yazıyorgibisin. Birer ateşkelimelerin, kalbinle yazıy-or gibisin. Kelimelerin birer iksir, usarenleyazıyor gibisin. Kelimeler sensin. Tenin, sı-caklığın, kokun. Kelimeler senin gibi pa-saklıve pasaklarıiçinde harikulade. Sen per-işanlığıbesteye, çirkini kutsiye kalbedenfüsunkâr. Sen levisleriyle, faziletleriylekadın..

Önce sarhoşoluyorum. Mektubun bir beste.Rüyada dinlenen, çocuklukta dinlenen,

155/656

Page 156: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

başka bir dünyada dinlenen bir beste.. Nelersöylüyor? Anlamıyorum. Bir kuşcıvıltısı, birderenin sesi, bir ninni. Sonra yudum yudumtadıyorum satırları, kelime kelime, hece hecetadıyorum. Avuçlarıma alıyorum kelimeleri,okşuyorum. Kimi bir elmas gibi sert, kanatıy-or, kimi kadife gibi yumuşak, gözyaşıgibi ılık.Bütün acılarımıtakdis ediyorum.

Yazdıklarımıokumuyor musun? Bana gelin-lik entarinle geldin diyorum, el değmemiştin,Himalaya'nın karlarından daha bakirdin.Seni ben keşfettim, seni ben yarattım, seniben mühürledim. O mührü ancak ölüm çöze-bilir. Yazdıklarımıokumuyor musun? Benim-sin diye bağırıyorum sana, seninim diyebağırıyorum. Dünyada tek kadın var, tekerkek var dememişmiydin? Dememişmiy-dim? Marion veya Maria, daha doğrusu hemMarion, hem Maria. Dünün Marion'u,

156/656

Page 157: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

bugünün Maria'sı. Etin, iskeletin, sermestin.Cehennem de olsan, şeytan da olsan, fahişede olsan, ölüm de olsan, günah da olsan,levis de olsan, benimsin. Seni seviyorum. El-bette zaman zaman kuduracağım. Elbette ke-limelerim hançerleşecek. Sen benim yalnızcennetim değilsin ki.. Kainat gibi bütünsün.Benimle bütünsün, benim göğsümde bütün-sün. Öldüren ve yaşatanım

69

benim. Kanatlandıramm. Kanatanım. Herâşık bir Othello'dur. Kızmayan erkek, sokakköpeğinden haysiyetsizdir. Sana kendimkadar güveniyorum. Kendimden çok diye-cektim. Diyemem. Biz bir elmanın ikiyansıyız.

Kelimeler bir bahar rüzgârıgibi, içime doldu.Evet ben de hayaletle avunacak yaşta

157/656

Page 158: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

değilim. Seni tırnaklarınla, derinle,bütününle istiyorum. Susuzum. Çöldeyim.Ve bu kanma bilmez, bu muhteris, bu açgözlü vücudu sana adadım. Senden ayrıldımayrılalıPafnüs gibi riyazetteyim. Canavarıdiz-ginledim. Kadından kaçıyorum. Dalgalardinlendiriyor beni. Seninim, bütün arzumsen, göğsümde kıvranırken dudaklanmdudaklarında, parmaklarım tenine kenetli,tek vücut halinde ateşolmak, kül olmak, saa-det olmak, ışık olmak, masal olmak. Kadınımbenim, canım benim, cariyem ve sultanımbenim.

Saat 1.45

Dudaklarının tutuşturduğu yangınıancakdudakların söndürebilir. Dudakların veyaölüm. Kızgın bir mızrak gibiyim. Deniz,hangi deniz? Benim denizim sensin.

158/656

Page 159: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Suyundaki tuz olmak istiyorum, sen kıyım-sın. Suyun olmak istiyorum...

Bana bak... o kadar güzel yazıyorsun ki kale-mimi kırmak, kitaplarıyakmak, yalnız seniokumak istiyorum. Benim biricik kitab-ımukaddesim ve mülevessim.

Dudaklarını(...).

70

22 Ekim 1966/Saat 17.30

BUGÜN SESİNİDUYAMAYACAĞIM

Tatsız bir sonbahar akşamı. Bugün sesiniduyamayacağım. Bugün, yarın, öbürgün vebir hayvan gibi yaşayacağım, hasta birhayvan gibi. Kuşlar cıvıldayacak pencereninönünde, ben küfredeceğim. Kuşlara, güneşe,

159/656

Page 160: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

bahara. Karanlıklardayım, hayat kör bir kuy-uya benziyor, sonu olmayan kör bir kuyuya.Yuvarlanıyorum. Sen, tutunduğum dal. Sen,dinlendiğim vaha. Sen, kaybettiğim ışık. Vebu akşam sesini duymayacağım, bu akşamyine bitip tükenmeyen karanlıklardayım. Ziftgibi, beddua gibi, ümitsizlik gibi. O kadarıstırap çektim ki! Coğrafî kader, siyasî kader,biyolojik kader. Karanlıklanma alışmıştım.Neden karşıma çıktınız? Dünyayıtekrarsevmek, dünyaya tekrar bağlanmak...

Bu akşam yine sesinizi duymayacağım. Veuğultular ve gıcırtılar ve zırıltılar ve dırıltılar.Radyodan şarkılar kanatlanacak, kahkahalartaşacak pencerelerden. Odamdayım. Kita-plarımıtanıyamıyorum, onlar da benitanımıyorlar. Hepsi

160/656

Page 161: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

dilsiz. O kadar sizinle doluyum ki, seni teren-nüm edemiyorum.

Senin terennümünle doluyum... Düşünceler-imi kağıda geçirememek. Daima birbaşkasına

el açış. Buffon adında kayıtsız ve kaygusuzbiri "deha uzun

bir sabırdır" demiş. Ne kadar uzun? Yarımasır yetmez mi?

Sonra? Çağdaşbir fransız "deha, uzun birsabırsızlıktır" diyor.

Ne kadar uzun? Yarım asır yetmez mi?Sonra? Kitaplarım somurtuyor. Biliyorlar kidargınım. Yıllarca

161/656

Page 162: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

aldattılar beni ve ihsan ettikleri bir zerre ışıkkarşılığınelerimi

aldılar... Zaten kim aldatmadıbeni?

71

YİRMİBEŞYIL ÖNCE YİNE BERABERDİK

Lâl Ded okyanusda yüzen bir sandal. Oky-anus, aşk. Üryan, yollara düşmüşLâl Ded.Sevgiliye:

"Gök de sensin, yerde sensin!

Hem alansın, hem verensin!

Hem çiçeksin, hem derensin!"

diyor.

162/656

Page 163: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Mektubunu okurken o Keşmir'li dilberihatırladım.

Kelimelerinde ezelî Nur'un en muhteşemlem'aları. Birden bir vahada buldumkendimi; bir çöl akşamıve gök kubbedegülümseyen yıldızlar. Kelimelerin mektup-dan gök'e uçtu, gök'e, yani gönlüme. Ke-limelerin musiki oldu. Tevrat haklı: öncekelam vardı, kelam, yani sen.

Bütün kitaplar yavan, bütün şiirler soluk,bütün şarkılar ' ahenksiz. Zirvelerdesin,büyük mustariplerin, büyük ermişlerin,büyük ruhların kanat çırpdığızirvelerde. Veken- j dimden utanıyorum, ben toprağım,sen arş. Ben ten'im, seni gönül. Ben alev'im,sen ışık. "Ben sen'im" diyorsun.Saçlarımıokşamak istediğin zaman, kendisaçlarınıokşa. Lâl Ded'i hatırladım, gerçekde

163/656

Page 164: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Lâl Ded sensin, her asırda başka bir adla te-celli etmişsin.

Leyla bir tomurcuk, sen bir muhteşem gül.Leyla bir mısra,; sen bir destansın. Leyla birkıvılcım, sen bir şafaksın. Leyla bir tecessüs,Leyla bir masal, Leyla yaşamayan, Leyla biryarım.

Hangi sevgili seninle boy ölçüşebilir?Lamiam benim. Sen doyulmayan, sen kanıl-mayan, sen rüya, sen gerçek.

Romeo'yu düşündüm ve güldüm. İmti-handan geçmeyen bir sevgi, bir saman alevi.Artık yirmi beşyıl önceye dönmek istemiyor-um. Senin yanında zaman yok. Elest bez-minden beri dudak dudağayız, seni kabur-gamdan yarattım, hayır, gön-

72

164/656

Page 165: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

lümden yarattım, kafamdan yarattım, belkide ben senin kaburganım. Cennette beraber-dik ve ismin Havva'ydı. Yirmi beşyıl önceyine beraberdik. Ad'ın bilinmeyen'di,özlenen'di. Yirmi beşyıl önce yine beraber-dik, geceleri rüyalarımısüs-lüyordun, gözy-aşlarımda sen vardın. Her kadında seni arıy-ordum. Yirmi beşyıl önce ad'm hasret'ti,sonra ümit. oldu. Seni bulmadığım için, senibulamadığım için gözlerim kapandı. Senidüşünerek intihar etmedim. Yirmi beşyıldanberi senin için yaşıyorum Lamiam.

Her kitabımda sen varsın. Hind'i benyazmışolamam. Bende güzel olan ne varsa,senin ilhamın. Bende büyük olan ne varsasenin eserin. Sen günahlarınla bensin, benfaziletlerimle sen. Levislerini takdis ediyor-um. Onlar olmasa insandan çok tanrıya ben-zerdin ve sana yaklaşamazdım. Teninle

165/656

Page 166: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kadınsın, sesinle Tanrı. Istıraplarımıtakdisediyorum. Senin bende sevgiye layık bu-lacağın tek büyük taraf ıstıraplarım, ıstıra-plarım yani sensizlik.

İki gündür çocuklarınla beraberim. V.çalışıyor, yarın gelecek. Hepsi iyi. Onlarla be-raber olmak içime su serpiyor, dinleniyorum,öksüzlüğümü unutuyorum ve hayat geçiyor.Evet Lamiam, benimki nankörlük. Onbirgün, onbir gecede bütün hazlarıyaşadıkdansonra yanıp yakılmak; ama cennetten kovu-lan Âdem'in şikayeti bu.

Arzularımısusturamıyorum. Şımarığım,yaramazım, alçağım. Sel yatağına çekilmedihenüz. Mektuplarınla yaşıyorum. Garip birhayat bu, seninle yatıyor, seninle kalkıyor-um, ama

166/656

Page 167: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

yine de mütehassırım, yine de.....Lamiambenim, bütünüm,

kemalim, zindanımıaydınlatan ışık,gözbebeğim.

Sana yolladığım kitaplardan utanıyorum.Sen bütün kitaplardan daha derinsin, sanayazdığım mektuplardan utanıyorum, kendikendini oku. Muhammed'e nasıl iman ettik-lerini anlıyorum. Tek mucize kelam. Kelam,yani sen. Sabahleyin uyandığım zaman ez-anıdinliyorum, sonra

. 73

şarkılar söylüyorum sana. Öperek...

9 Kasım 1966 / Saat 7.30

SEVGİKAHRAMANLAŞTIRMALI İNSANI

167/656

Page 168: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Dün sabah kafasına tokmak yemişbir hayvanşuursuzluğuyla koltuğa yığılmıştım. Düşün-müyordum, düşünemiyordum. İçimde yakınbir zelzeleyi haber veren korkunç uğultu.Arada bir sızıyordum. Yemek yedim mibilmiyorum, yanımda kimler vardı, hatır-lamıyorum. Kimdim? Nereye gidiyordum?Niçin gidiyordum? Bir tren koltuğunabırakılmışcansız bir eşya. Nihayet oğlumunsesi: hoşgeldiniz. Sahi gelmişdik, bu karan-lık, bu soğuk, bu kasvetli, bu ıslak şehirİstanbul'du. Korkunç bir sarsıntıile ruh har-itamdan silinen garip bir toprak parçası.İstanbul'da insanlar vardı, «gurlarına herşeyimi feda ettiğim insanlar; kitaplarımvardı, yıllarca onlarda gülmüş, onlarlaağlamıştım; İstanbul'da rüyalanm vardı,yaprak yaprak açılan, yaprak yaprak dökülenrüyalar; İstanbul'da zaferlerim, bozgunlarım,ümitlerim, hayal kırıklıklarım vardı; ben

168/656

Page 169: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

vardım İstanbul'da. Ama bu dilber şehir tu-fan öncesi bir hatıraydıartık, bu benyaşamıyordu. Hazin bir kavuşma. Trendeyalnız sizi düşünüyordum, yoldaydınız veağlıyordunuz, trende yalnız sizi düşündüm,hayır düşünmedim, yaşadım.

Sabahleyin 4.30'da uyandım ve sizi aradım.Neden bu trajediyi sona erdirmemişdik?Dudak dudağa ölmek ebedileşmekti. Dünkollarımdaydınız, yine ağlıyordum ama birbaşka ağlayışdıbu, gözyaşlarımısiz siliy-ordunuz, gözyaşlarmızı74

ben içiyordum, daha beraberdik, hep öylekalacakmışız gibi geliyordu bana,ayrılacağımıza inanmıyordum, inanamı-yordum. Nasıl ayrılabilirdik? O kadar iç içe,o kadar tek insan, o kadar kaynaşmıştık ki.Başkalarınıdüşünmeden ağlıyorum,

169/656

Page 170: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

evdekiler eğlenceden dönen bu garip insanahayretle bakıyorlar, hayret ve üzüntüyle.Kahvaltıyapamıyorum.

Soğuk bir İstanbul sabahı. İstanbul'danayrılırken ne kadar şuhdu İstanbul, çünküsize koşuyordum ve her şey güzeldi. Merak-dan çatlayacağım, telefon etmemi istemedin-iz. Niçin ayrıldık?

Kendini alışkanlıkların ağına fırlatmak vekurtulmak. Neden kurtulmak? Hayattan.Keşke ölseydik.

Kitapçı"Dildeki Gelişmeler"in tashihleriniyollamış; yarım saat oyalandım, okunan-larıanlamıyorum. Gece karaladığım sayfalanyırttım. Şimdi biraz daha iyiyim. Yakındayine kavuşacağız değil mi canım? Sana, yaniaşkımıza layık olmaya çalışmalıyım. Sevenher acıya katlanır. Vuslat bir mükafattır, hak

170/656

Page 171: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

etmeli. Bir arada geçen her dakika için kat-lanmayacağımız çile mi var? Nankör olmay-alım, istikbal göstereceğimiz sabra bağlı.Sevgi kahramanlaştırmah insanı. Ebediyenve yalnız

senin.

Saat 16.35

Karanlıklardayım. Ve cinnetin sesi yüzümükamçılıyor: bir baykuşkahkahası, bir kobraıslığı... Karanlıklardayım. Zindanımıaydın-latan tek ışık cıvıltılarınızdı. Yıldızım benim.Ve uzaklardasınız.

75

Saat 21.00

171/656

Page 172: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Mehmet'e telefon ettim, defalarca otelde ara-mış, döneceğinizi söylemişler, bekliyormuş.Telefona küfrettim, hayata küfrettim. Duy-mak istemediğim bütün sesler emrimdeydi,yalnız sizi arayamazdım, aramayacaktım,öyle istemiştiniz; sesinizi kilometrelerce uza-kdan duymak bile yasakdıbana. "Mer-haba"nıza bu akşam öyle susamıştım ki. Pla-jda ıstırapla dolaştım, yağmur yanan al-nımıbir kat daha tutuşturuyordu. Her akşamsesinizi beklerdim burada. Memeden kesilenbir çocuk gibiyim.

Sana ait hiçbir maddi hatıram yok. Keşke saçfırçanıalsaydım. Öpecek, üzerine kapanıpağlayacak bir mendil, bir... Satırlar karıştı.Karışsın...

Dudaklarınıiçerim, canım Lamiam.

Vecit ve takdisle.

172/656

Page 173: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

10 Kasım 1966 / Saat 7.00

HER TESELLİBÎR İHANET GİBİ

173/656

Page 174: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Alışmak, öksüzlüğe, ümitsizliğe, sensizliğealışmak! Minarelerde ezan okunuyor, yatak-da doğruluyorum, sen hep öyle yapardın.Şimdi boşbir yatakdasın, elinde bir mendil,benim mendilim yok, gözyaşlarımıpijamamasiliyorum. Dışarda kuşlar cıvıldıyor, içimdeöfkenin dişgıcırtısı. Ne zaman bu-76

luşacağız? Buluşacak mıyız? Yaşayabilecekmiyim? Karım, doktora gidelim diyor,hastasın. Evet hastayım. Her teselli birihanet gibi geliyor bana. Her eğlencedenkaçıyorum, her zevke düşmanım. Herkes içinnesiniz? Hiç. Bir gölge, bir isim, bir siluet veherkesinsiniz. Sıcaklığınız yalnız benim içinhayat kaynağı, saçlarınız yalnız benim içinbir kucak ışık. Ve uzaklardasınız. Dudak-larınızın pınarından uzağım. Sizi ben yarat-tım, kozanızıbenim için yırttınız, aşkoldunuz, arzu oldunuz, kayıtsız ve kaygusuz.Hatta küçümseyen, hatta düşman bakışlarınsümüklüböcekler gibi üzerinizde dolaştığıbir

Page 175: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

dünyadasınız. Ve ben, cehennemdeyim.Geçecek bunlar. Ama... Şimdi daha sakinim.Bu, başbaşa kahvaltıyaptığımız saat.Kahvaltıyapıyor musun? Parmaklarım alevalev yanıyor, elini tutamıyorum; ayaklanmayaklarına dokunamıyor. Saadeti fethetmeklazım, ne yaparsın? Seni kazanmak içinsenden uzaklaşmak! Seninkileri bugünbekliyorum. Geldiğimi Ümit'ten öğrenmişler.

Şimdi kahvaltıyıbitirdiğimiz saat, sen çayistiyorsun. Ah bu senin çayların! "Arkasokak." Hiçbir isim, güzel dudaklarındanacıbir tebessümle dökülen bu çift kelimekadar beni yarala-yamaz. Sevgilim benim,ruh dünyamda biricik sokak var, sokakta teksaray veya kulübe; o sarayın tek sahibesisensin.

Saat 10

Mektupların içimi yaşamak sevinciyle dol-durdu. Bir haftadan beri ilk defa gülüyorum.

175/656

Page 176: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Dağlarla güreşecek kadar kuvvet var içimde.Dün sana kocaman bir kitap postaladım:"Edebiyat Ansiklopedisi." Hayata karıştığına,fildişi kuleni yıktığına öyle memnunum ki.Güller dikenli. Bilirim. Ama yaşamakyaralanmaktan korkmamaktır. Fildişi kulenbir mezardı

77

sevgilim, bu bir diriliş. Fildişi kuleyi Kaya'ya6 bıraktın. Kaya ne oldu, yandıkül oldu.Talebelerini sev. Geçici de olsa, mektebebağlan. Tanıdığım insanların en kuvvetlis-isin, ama bu kuvveti kendini yıkmak için kul-lanmışsın, şimdi bu kuvveti benim için, biz-im için kullanacaksın.

Dua bir kanatlanışdır. Namaz kıldığınasevindim. Her sabah ben de seninle beraberezan dinliyorum. Öksüzler yurdunu ihmal et-me. Ama herşeyden önce sıhhatma itina.Erken yat, erken kalk. Konferanslara gelince,

176/656

Page 177: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

bunu sen tayin edeceksin. Mesela ingiliz ro-manıhakkında, ingiliz romantizmi, ingilizşiiri hakkında konuşabilirsin. Yani mesele,lisede böyle bir gelenek kurmak. Konu-larımeslekdaşlarınla öğrencilerinin tecessüsütayin eder. Freud ile Shakespeare'ialmışsındır. Uzun mektuplarınıbekliyorum.Seyahatnamen fazla satirikti. Zaman zamanhainlikten vazgeçemiyorsun. Biliyorum ki bubir parça da beni eğlendirmek için. Ama çokzalim olma. Bu humour tırnaklarınıgösterenbir humour. İngiliz humour'u. ikinci mektu-bun bütün mektupların gibi şiir. Lamiambenim, insanlarıanlamağa, hiç olmazsa on-lardan iğrenmemeğe alış. O kadar zavallılarki. Biz bahtiyarız artık. Bahtiyarlığın ilkvazifesi acımaktır. Hırçınlık aRa gitti. Bu,Scott'u kıskandıracak, Dickens'i hayranbırakacak realizminden şikayet manasınagelmez. Ama seyahatnamemde... Ben baştanayağa ümit, arzu, heyecan, bekliyorum, senigetirecek yarınları, seni bekliyorum. Nezle

177/656

Page 178: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

olmağa hiç niyetim yok. Tabii mektuplarınsisli havayısık sık dağıtır, zindanımıaydın-latırsa ve beni yalnız bırakmazsan. KendiniMeryem'e adayan bir keşişgibi seninim. Çoksıkıntıçekiyorum, sen çekmiyor musun?Kendime senden fazla hürriyet vermekistemiyorum.

6 Cemil Meriç'le tanışana kadar LarniaHanım Kaya ismini kullanmıştır, Lamia isehiç kullanılmayan bir adıdır. Ne var ki CemilMeriç Kaya isminden hoşlanmaz ve KayaHanım'ın Lamia ismini benimseyerek kabuletmesini sağlar. Kaya ismi 15 Kasım ve 6Aralık'ta yazılmışiki mektuba daha konuolacaktır.

78

12 Kasım 1966

HÂLÂ SENİYAŞAMAKTAYIM

178/656

Page 179: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

"O fairest of creation, last and best

Of all God's works! creature in horn excell'd

Whatever can to sight or thought be form'd,

Holy, divine, good, amiable, or sweet!

How art thou lost! how on a sudden lost,

Defac'd, deflower'd, and now to death devote!"

Milton ne güzel söylüyor! Hayatıkucaklamakisteyen, yeni ufuklarıfethe koşan, tecessüsümemnu bölge tanımayan kadının ezelî ma-cerası... ZavallıHavva!

Konya'dan gelen mektup bir buse kadarokşayıcı, coşturucu, dinlendiriciydi.

Seninkilerin dünyasında değişiklik yok. B.eskisi gibi soğuk, güdük, heyecansız, bir kinfıçısı. Hasta adamın bütün çarpık ve çapraşık

179/656

Page 180: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

hisleri ile malul. A. o cenin-i sakıtın hertelkinine ruhunun kapılarınıaçmış. Buadamla konuştukça taşlaştığımıhissediyor-um. Mezar taşıgibi, kasap satırıgibi garip birsoğukluğu var. Serinletmeyen, üşüten veürperten bir soğukluk. Damarlarımdaki kanalevlendikçe ona koşmalıyım. Benim antitez-im. Bu sabah da bizdeydi. Üç saat medeniyettarihi okuttum. Sonra asistan Ali bey geldi.

Dün akşam misafirim vardı. ŞarapçıTevfikbeyle 23 yaşındaki arkadaşı, içmek zorundakaldım. Tabii votka.

Senden hâlâ mektup yok. Endişe içindeyim.Ben perhize ve çileye devam ediyorum, ikigündür ağlamaz oldum. B.'nin mucizesi.Ama hâlâ seni yaşamaktayım. Kulaklarımdacıvıltın, tenimde teninin alevi, dudaklarımdalezzetin. Bir haftaya kadar yeni bir kitabımçıkıyor, yollarım. Sana Freud'leShakespeare'i gönderdim. Yakında on-larıbaşka kitaplar takip edecek. Freud'ü

180/656

Page 181: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

79

oku. Anlamadığın yerleri sor. Hangisindenbaşladığınıyaz. Aramızda telepatiden başkakomünikasyon imkânıyok. Bari bir telgrafçekseydin. Bugün çok yorgunum. Yorgun vemü-tehassir. Yarma. Mesut yarınlara. Senigetirecek olan yarınlara. Perestişle.

Saat 19.30

Sana biribirinden kötü iki mektup. Biri sonkarşılaşmamızdan önce yazılmıştı. İkisi deaynıacıyı, aynıhasreti haykırıyor. Sesiniduyamamak! İkisi de aynısaatlerde yazıldı.Bir parça şımarmışolduğumu da itirafzorundayım. İnsan, yaşattığın o binbir ge-ceye bedel on bir gün on bir geceden sonrasadece şükran neşidesi yazmalı. Hele birmektubun gelsin, kolay. Yara henüz taze,kanıyor. Kapanmasınıda istemiyorum,istersen çabucak kapanır.

181/656

Page 182: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Aşk ıstıraplarıyla büyüktür.

Öperek.

14 Kasım 1966

ACILARIM İÇİNDE MESUDUM

Hâlâ mektup yok, ama henüz ümitvarım.Dün seninkilerle beraberdik. Üçü de iyi.V'nin yaptığıişgözleri için çok yorucu, bunaüzüldüm, bir çözüm yolu arayacağım. Çocuk-ların üçü de dostluğa ve ilgiye layık. Benimiçin onlarıyetiştirmek, onlara

80

faydalıolmak bir vazife olmaktan çok gerçekbir zevk, ama daha önce de söylediğim gibihislerimi tayin edecek olan sana karşıdav-ranışları. Fazla hoşlanmadığım, B.

182/656

Page 183: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Dün akşam albaylara davetliydim. Prof.Tanyol'la karısıda vardı, bir edebiyat hocası.Tatsız bir akşam.

Sabahleyin 3'de uyandım, seninle uyandım,zaten seninle yatmıştım.

Kendini Meryem'e adayan keşişler gibikorkunç ve yıpratıcıbir çile içindeyim. Pın-arın yanında bile susuzdum, ya şimdi! Bu onbir gün on bir gece kendini bütün zerrel-erinle, bütün vücudunla esirgemeden verişinaşkımız için tehlikeli olabilirdi, artık benimiçin bir tecessüs değilsin. Tırnaklarındansaçlanna kadar bütün anatomini biliyorum,hatta ruh dünyan da birçok bölgeleriniezbere çizebileceğim bir harita gibi aşina birülke, ama gerçek sevgi bu imtihandan zaferleçıktı. Seni eskisinden çok seviyor, eskisindençok istiyorum. Bu tek-vücut halindeyaşayışın sendeki akislerini merak ediyorum.İlk ayrılık devrindeki coşkunluğun devamediyor mu? Ben acılarımın azalmasınıdahi

183/656

Page 184: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

istemiyorum. Bu bir nevi ihanetmişgibi geliy-or. Seninle doluyum, sen'im, seninim.

Seni tanıdıktan sonra yazdığım birkaçyazıyıyolluyorum. Yarma, bahtiyar yarınlara,seni getirecek yarınlara. DudaklannıC).

***

JurnaPimden bir paragraf, tarih 18 Eylül1963.

"Olemp'e tırmanan adam yarıyolda kaldı.Cinler çelme taktılar, yılanlar kesti yolunu.Olemp'e giden adam, başınıgöklere kaldırdı.Sevdikleri oradaydılar. Musa'nın gözlerinikamaştıran ışık onun gözlerini kör etti.Olemp'e yalnız gidilmez. Yoldaşgerek. Seninyoldaşın korkuların, acıların, utançların.Olemp'e yalnız gidilmez, kervanla çıkılıryola.

81

184/656

Page 185: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Bin çıkılır, bir varılır. Bir çıkılıp, bir varıl-maz... Olemp'e giden adam buradagömülüdür, bir türbede değil, bir gönüldedeğil, bir sayfada. Bir sonbahar yaprağında.Olemp'e giden adam... Böyle bir adam yok,olsa tanımaz mıydınız?

Size bütün Asya'yı, bütün Avrupa'yıgetirdim.Asya Hi-malaya'dır, biliyor muydunuz?Veda'lar tanrıların ilk şarkıları. On-larıkendilerinden dinledim... Size her hangibir kitap değil, bir Kitab-ıMukaddes getird-im... Havarilerini halkedemeyen İsa'nın yeritımarhanedir, çarmıh değil, oysa bençarmıhtayım. Ve domuzlar mukaddes kita-plarla beslenmez. Olemp'e giden adam, din-leyin dedi çocuklarına, Valmiki konuşuyor.Çocuklar elleriyle kulaklarınıtıkadılar.Aşağıda çok çok aşağıda, zenciler hora tepiy-ordu. Avrupa. Hangi Avrupa? Bu seninAvrupa'n kusmuk ve kazurat kokan birdomuz ahırı. AhırınıAvrupa sanan bedbaht.

185/656

Page 186: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Bu Hint belki bir kitabın ilk yaprağıidi. Birvahyin ilk heceleri. Belki tamamlanırdı, belkitamamlanmazdı. Her kitap yarımdır; kit-abıinsanlık yazar. Ne mutlu ona bir heceekle-yebilene. Homer bir mısra, Vyasa birmısra, Firdevsî bir mısra. Çağdan çağaakseden bu ulu, bu layemut ilahiye sendenbir nida karışmış, karışabilirmişne rrrutlu-luk! Ama çağdaşların boğazına sarılıyor,istemiyorlar. Rüyalarınıdile getirmeni, kal-bini konuşturmanı, kelimelerden bir feciryaratmanı, istemiyorlar. Konuşamıyorsun,konuşamayacaksın. Olemp'e giden adam:önünde iki yol var: cinnet ve ölüm."

Bir başka paragraf, tarih 7 Şubat 1963."Uzviyi ulvileştirmek, bakırdan altm imal et-mek gibi hayal... Şuurun karanlık bölgeler-inden yükselen çığlığısustura-mıyoruz...Saint-Augustin, kendini kırkından sonraTanrı'ya vakfedebildi. Muhammet,Haticetülkübra ile geçirdiği yılların acısını,torunu yerindeki Ayşe'nin kollarında çı-

186/656

Page 187: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

82

kardı... Belki inananlar uzviyetinçığlıklarınıdualaştıra-bilirler. Ama Pafnüs'ücinnete kanatlandıran bu gayrıinsanıinatoldu...

Tabiat yaratmak için yıkmak zorunda. Fırtın-alar, zelzeleler, seller. Yaşamak öldürmektir,ya kendini öldüreceksin, ya başkalarını.Dördüncü kişinin hayatınıkurtarabilmek içinüç kişiyi öldürebilmek. "This is the ques-tion." Ya kendine kıyacaksın, ya başkalarına.Başkalarına kıymak da kendine kıymak değilmi?.. Her ölenle bir parça ben de ölürüm..."

Yine Jurnal'den, tarih 2 Şubat 1963.

"(...) Önünde bütün kapılar çoktan kapan-mıştı. Yaşadığıtrajedinin düğümünü yaölümün elleri kesebilirdi, ya cinnetin. Hey-hat, gözlerini kaybetti. Çok muvakkat, çokyarım bir hal suretiydi bu. Evet, bazıgurur

187/656

Page 188: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

yaralarınıunutturacak, bazıhezimetlerimeşrulaştıracak, bazıçirkinlikleri gizleyecek,tahrikleri azaltacak bir felaket!.." 6 Şubat1963.

"Tantal ne kadar bahtiyardı, gözleriyle yiy-ordu meyveleri, suyu gözleriyle içiyordu.Sisyphe ne kadar bahtiyardı: şahikalaraçıkardığıbir kaya vardıkucağında, saçlarındarüzgâr. (...)

Bir yangından kaçar gibi hatıralara koşuyor.Ama mazinin loşormanında tutunduğu herdal elinde kalıyor, tozlaşıveriyor birden ağaç.(...) 8 Şubat 1963.

Linda, Emine ve sonrakiler., tutunmak is-tediği birer daldı. Düşen tutunacağıdal-larıseçmez. Ve hepsi de kuru bir dal kadarduygusuzdular..." 1 Mayıs 1964. "Bu kâbusşuurla başladı. Mektep bahçesinde oynayan

83

188/656

Page 189: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

çocuklar vardı. Ben yalnızdım ve yabancıy-dım. Yabancıyani düşman. Dilim başkaydıvegözlüklerim vardı. Kör dediler. Ben bu keli-menin kuduz köpek dişlerine benzeyen tem-asınıruhumda kırk yıl önce duydum. Vebağlanmak ihtiyacı, te-davisiz bir sıtmanöbeti gibi benliğimi sardı. Sevmek.. Kimi venasıl? Geçti yıllar.. Meyhane masalarında,sokaklarda. Mefisto'ya satar gibi izdivaca sat-tım kendimi. Bir parça et, ve bir parça şefkat.Geçti yıllar. Zilleti Dejanire'in gömleği gibiçıkartamadım sırtımdan. Daima kendimdenutandım. Yaratmak mümkün değildi. Gürbüzçocuklann ana karnında boğulduğu bir ülke.Sonra Paris. Ve kâbusun ecel terleri dök-türen safhaları. Acıhafızayıçatlatıyor. Vebuharlaşıyor hatıralar..."

Saat 11.30

Sen üçüncü yolsun. Üçüncü yol yani saadet.Kâbusdan hemen kurtulunmaz. Zaman za-man şımarık, zaman zaman nankör, zaman

189/656

Page 190: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

zaman bedbin görünüyorsam bu 48 yıllıkıstırapların eseridir. Aradığımı, istediğimibuldum, ama şimdi yine yalnızım. Trajediburada. 48 yıl ve 15 gün. Beklemek, kaç yılyaşayacağım daha? Kaç ay yaşayacağım?Mektubunda rezil bir kelime var, kaprisolarak başlayan bu sevgi., diyorsun. Kaprisolarak değil, bütün bir ömrün kaçınılmaz so-nucu ve manasıolarak. Aşkımızın herhangibir merhalesi için böyle bir kelime kul-lanırsan ilk karşılaşmada tokatlarım

seni.

Benden çılgın bir neşe bekleme. Acılarımiçinde mesudum. Saadet çatık kaşlıdır ve cid-didir. İkimiz de kasırgaya tutulmuşuz, aşkbu. Hele kırkından sonraki aşk.Yanlışanlama.

84

190/656

Page 191: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Ben kuvvetliyim, metinim ve istikbalihazırlıyorum, hazırlayacağım. Bundan sonraacılarımdan söz ettiğimi duymayacaksın. Çoknaz âşık usandırır. Az sonra senmkiler gele-cek, ingilizce yapacağız.

İşte karşındayım. Bir aşk heykeli gibi. Alevalev arzu ve hasret. Bahtiyar mektup! Par-maklarına, dudaklarına dokunacak. Ama bende kağıda kalbimi koyuyorum ve öpeceğinyerleri öpüyorum.

Canım kadınım.

15 Kasım 1966

SEVMEK VE SEVİLMEK

Alkol kokan bir isimdi bu. Kaskatı, donuküşüten bir isim. O iki hecede bir kaçışgiz-liydi, bir utanç gizliydi, bir isyan gizliydi.Genelev kokan bir isim. Bir savaşismi, yanibir maske. Hayat bir cehennemdi senin için,

191/656

Page 192: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

anlaşılmamıştın, sevilme-miştin. Ve birmaske takmıştın suratına: Kaya.

Tanıştığımız ilk akşam, başka ismin yok mudiye sordum. Sesin berrak bir pınarın ses-iydi, o mezbelede bir kuşgibi cıvıldıyordun.Bir çocuk sesiydi bu, ümidin, rüyanın sesi. Oisimle, bu ses aynıinsana ait olamazlardı,ikisinden biri yalancıydı. Lamia dedin ve benHind'i Lamia'ya verdim, Hind'i ve gönlümü.Lamya değil, Lamia. Bütün saffeti, bütünşirinliği, bütün ismeti'yle şark. Bir yıldızınismi. Benim yıldızımın.

Lamia kayadan fışkıran pınar, Lamia koza-yıyırtan kelebek.

Kayaya teşekkür ederim, bana bir kaynaksundu. Kayaya teşekkür ederim, yıllarcabekçilik etti o kaynağa. Kaya kaynağıbekley-en canavar. Kaya yılanın derisi. O derininiçinden sen çıktın. Sen yani hayat. Şafakkadar temiz, gözyaşıkadar içten bir kadın. O

192/656

Page 193: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

deriyi aşkımın alevinde yaktım. Lamiambenim. Kaya bütün zilletleri, bütün yaralan,bütün levisleriyle mazi. Seni kirli bakışlardanve hoyrat temaslardan koruduğu için okaskatı, o cansız heceleri hürmetle yadeder-im. Bu bir doğum neşidesidir. KayaKortan'da Lamia oldu. Ankara'ya giderkeniçimden Kortan'ıtersine çeviriyordum"natrok" (not rock). Evet not rock.

Lamia zindanımıaydınlatan ışık. Dünyakapkaranlıktı, bir kâbusu yaşıyordum. Birakşam sen belirdin ufkumda. Önce sesdin,ışıl ışıl bir ses. Kelimeler ateşböceklerinebenziyordu. Sonra alev oldun. Şimdi şafak-sın, Lamiam. Çamurlu libaslarınıkapımdabıraktın, kapımda yani hayatın kapısında.Janus'ün iki yüzü var, biri maziye bakar, biriyarınlara. Seni maziden kopardım. Artık birkâbus değil, bjr realitesin.

Mektupların bulutlarıdağıttı. Sana per-estişetmekte ne kadar haklıolduğumu

193/656

Page 194: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

gördüm. Kaya bir safra idi, bir zincirdi, birbeddua idi. Şimdi ümit dolusun, hayatdolusun. Büyü bozuldu. Canım benim,Lamiam, sevgili çocuğum. Başın dimdik. Vealnın bir bayrak kadar mağrur. Güzel günler-in, aydınlık günlerin, sıcak günlerin fethineçıkıyorsun. Bütün kinlere, bütün kızgınlık-lara, bütün zilletlere veda. Sevmek ve sevil-mek. Kalbine bu iki kelimeyi işledim. Kal-bine, tenine, dudaklarına.

86

18 Kasım 1966

HATIRAN SONSUZ BÎR HAZİNE

Bu sabah ilk defa yıkandım. Tenimde tenininkokusu vardı, saçlarımda saçlarının. Yıkan-mak, kirlenmekti. İhanetti yıkanmak. Vücu-duma suların temasınıbile tecavüz sayıy-ordum. Beraber ne güzel yıkanırdık! Elinde o

194/656

Page 195: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

devlere mahsus bornoz, sudançıkmamıbeklerdin...

Dün karanlık günlerimden biri. Senden mek-tup yokdu. Akşam, eski talebelerimden birigeldi. Ûçel'de içtik, Üçel İstanbul'da seninleson içtiğimiz lokanta.. Bir cuma günüydü.Doktordan idam kararıyla dönmüştüm, Ümitseninkileri almağa gitmişdi, başbaşaydık,içiçeydik...

Dışdünya seni oyalayabiliyor, kendi kendineyetiyorsun, çok zenginsin, hudutsuz bir hayalgücün var. Ben yalnızım ve boşlukdayım.Seni elli sene bekledim, daha ne kadarbekleyeceğim? Niçin mektuplarınıihmalediyorsun?

Her dakikanıberaber yaşamak isterim, herdüşüncen benim, günlerini kağıda işleyebi-lirsin. Ben bir suç işler gibi mektup yazıyor-um, gizlenerek ve çok defa en kötü, en bed-bin, en ilhamsız zamanlarımda. Bana daha

195/656

Page 196: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

çok ver kendini, daha bütün olarak ver,tereddütlerinle, gözyaşlarınla, sevinçlerinle,bütün sıcaklığınla ver. Sana yaralarımlagörünmek istemiyorum, ama onlarısaklaya-cak zamanım yok. Bugün çocuklarımız gele-cek. Mesih bekler gibi onlarıbekliyorum, on-ları, yani seni.

Shakespeare'in 29. sone'sini hatırladım,aşağıyukarışöyle diyor:

"Bakışlarda küçümseyişokuyorum Yalnızım,bedbahtım, tesellisizim.

87

Gökler sağır, sesim boğuk

Ve lanet okuyorum talihime

Kıskançlıktan kuduruyorum

Kiminin ikbalini kıskanıyorum

196/656

Page 197: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Kiminin istikbalini

Aczimden utanıyorum.

Hazlarım iğrendiriyor beni.

O zaman sen geliyorsun aklıma,

Ve birden kanatlanıyorum, bir tarla kuşugibi, mest

İçim aydınlıkla doluyor, yükseliyorum,yükseliyorum

Neşideler söylüyorum hayata,

Göklerin eşiğinden,

Bana ne toprağın çirkinliğinden

İnsanların zilletinden bana ne?

Hatıran öyle sonsuz bir hazine

197/656

Page 198: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Ve sevgin öyle büyük bir mutluluk kidostum!

En mağrur hakanların tacını

Hor görüyorum."

Shakespeare daha güzel söylüyor:

"For thy sweet love remember'd such wealthbrings, That then I scorn to change my statewith kings". .

20 Kasım 1966

BEN EZELÎ BİR MAĞLUBUM

Mektuplarım üzülerek okudum. Sen ki sonliman, son ümit, son dost, ilk ve son sevgil-isin. Sen ki yıldızım, sen ki annem,

sen ki çocuğumsun., acılarımla hırçm-laştığına üzüldüm. Istıraplarım çok mu çir-kin, çok mu çocukça? Onlarısenden de mi

198/656

Page 199: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

gizleyeceğim? Sahneye maskeyle çıkmak!Ben aktör değilim. Sesinin tonunda min-nacık bir soğuyuşhissettiğim anda yokum.Acılarımın kaynağısensin, evet ama hay-atımın kaynağıda sensin, senin için ve sen-inle yaşıyorum. Sen uçuruma yuvarlanırkentutunulan dal, sen vaha, sen bütün hayalkırıklıklarımın dudaklarında ümitleşdiğikadın.

Haklısın, insan yaralanyla çıkmamalıortaya.Sevgi bir oyun, ama benim oyunla ilgim yok.Söylemiştim, hayatta hep bröton savaşçıları-gibi çıplak doğuştum, yaralandım,yaralandım, yaralandım. Bir ömür ki yalnızon beşgün dilber, yalnız on beşgün yarasız.Ben ezelî bir mağdurum, coğrafî kader, siyasîkader, biyolojik kader. Başka bir ülkededoğmalıydım, başka bir ülkede veya başkabir çağda, en iyisi hiç doğmamalıydım. An-laşılmadım, anlaşılmadım, anlaşılmadım.Hayatım bir bozgunlar silsilesi. Hiçbirkavgam zaferle taçlanmadı. Ben ezelî bir

199/656

Page 200: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

mağlubum. Ama tarihi yaratan bu mağlu-plar, bir ülkeyi onlar ebedileştirir. Sen, tekmükâfatım benim.

Realite o kadar çirkin ve ben o kadaryaralıyım ki! Önümde iki yol var: biri sanagiden yol, öteki ölüme. Elli yıl sonra belki demasallaşacağım. Hint'in bir sayfasınıkalemealmak 20. asırda pek az faninin başarabile-ceği bir mucize, benim bir sayfam bir insanaebediyetin veya Akademinin kapısınıaçar.Çağdaşlarıma bakınca Lilliput'larülkesindeki Güliver gibi kendimitannlaşmışhissediyorum. Duymayan, düşün-meyen bir alay robot, duymayan düşünmey-en ve düşündürmeyen. Saint-Simon dosyadabekliyor, böyle bir kitap bir millet için değil,bir devir için şeref. Batı'yıFetheden Hintdosyada bekliyor. Fildişi Kule dosyadabekliyor, Quinz-Vingts Geceleri dosyadabekliyor. Neyi? İsrafil'in Sur'unu mu?Yazdıklarım okunmadı, Hind'i sen bile oku-madın, kimin için yazacağım? Ne yazacağım?

200/656

Page 201: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Bir başka dil konuşuyorum. Deliyim veyadahiyim. Derslere henüz

89

başlamadım, çünkü başlamamıistemiyorlar.Kürsü profesörü Londra'da, vekili CahitTanyol. Oda arıyoruz diyorlar, dinlen diyor-lar, keyfine bak diyorlar. Herkesi rahatsızediyorum. O kadar yalnızım ki! Başka birseyyareden gelmişgibiyim ve nesli münkarizolmuşTufan öncesi bir ucube.. İşte seni deüzüyorum, seni de utandırıyorum...

Acılarımın kaynağısensin. Yani: sensizlik.Bütün bu dengesizlik, tattırdığın saadetleyokluğun arasındaki tezattan doğuyor.Sonra, öleyim diyorsun. Bir daha böyle sözistemem. Ölmek ancak beraber. Sevgilim,Lamiam, canım benim, bir tanem. Yakındazafer haberleri ile dolacak mektuplarım.Biraz naz, biraz şairlik, biraz sarhoşluk vehasret. Beni hoşgör. Herkül kadar kuvvetli,

201/656

Page 202: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Eyüp kadar sabırlıyım. Ve her dağıdevirecekbir Ferhat gücü var içimde.

Bana bak. Sen daima neşeli ol. Madem kiikimiz bir bütünüz. Sen güzelsin, bençirkinim. Sen akıllısın, ben çılgın. Sen neşes-in, ben... Hezeyanlarımıhasrete ver. Amafırtına geçti, tipi dindi.

Seninim. Koruyucun, baban, dostun, sevgil-in, şuurun, vicdanın, iraden, sultanın, efend-in ve kölen.

Yalnız senin olduğum, yalnız sen olduğum,yalnız senin için yaşadığım unutulmasın.

Okşayarak.

90

21 Kasım 1966 Pazartesi

SANA KAVUŞMAK İÇÎN SENDENAYRILMAK

202/656

Page 203: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Sabahtan beri çalışıyorum, "insanDeğiştirilebilir mi?" diye bir kitap. Ocakbaşında çıkacak.

Çalışmak, sana yakınlaşmak; çalışmak, senifethetmek; çalışmak, geleceği kurmak.

Nikbinim ve sabırlıyım.

Dün akşam seninkileri yemeğe alıkoydum,tatlısaatler geçirdik.

20 tarihli mektubumu hoşgör. Bunu,iradesizliğime, aczime yorma. On bir günseninle o kadar doluydum ki, ayrılınca, beyniçıkarılmış, kalbi koparılmış, ciğerisökülmüşbir insan gibi üzüntü duydum. Anlabeni. Senden başka bir şey düşününcekendimi suçlu görüyordum, çalışmak birihanet gibi geliyordu bana. Elim bir insaneline temas edince kirlenmişgibi ürperiy-ordum. Sen de öyle değil misin? Ama sana

203/656

Page 204: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kavuşmak için senden ayrılmak gerekiyor.Ne hazin mecburiyet!

Bir daha fildişi kuleden bahsetmeyeceksin.Bu bir emirdir. Ölümden bahsetmeyeceksin.Beraber yaşayacak veya beraber öleceğiz.Uğursuzluk getirdiğinden bahsetmeyeceksin.Onbir gün, onbir gece o kadar bahtiyardık ki!Bu saadetin elbette gölgesi olacaktı.

Yavrum benim, korkunç bir dilemma:senden kurtulmak için başka konularla,başka insanlarla ilgilenmem lâzım. Ama bubir nevi ölüm benim için. Sensiz yaşamak-tansa yaşamamak bin kere iyi.

Mektuplarınıbekliyorum, uzun mektuplarını.Günlerinle, sıcaklığınla, hasretinle dolumektuplarını.

91

204/656

Page 205: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Mektuplarım her zaman huzur içindeyazılmıyor. Seninle başbaşa kakmayınca ku-duruyorum. Yoksa silahlarınıatıp, kavgadankaçan korkak bir mücahite benzer tarafımyok. Her geçen gün bizi birbirimize yak-laştırmıyor mu?

"İnsan Değiştirilebilir mi?"yi bazınotlarlahafta sonunda teslim edeceğim. Eser JeanRostand'ın. Seni eğlendirebileceğini um-duğum için zevkle çalışıyorum.

Bir hafta içinde "Dillerin Gelişmesi" adlıkit-abım yayımlanıyor. Onu "Saint-Simon" takipedecek, Saint-Simon'u "Kadın ve Sosyalizm".Görüyorsun ki boşdurmuyorum. Ama susu-zum. Bu kadar çileye, bu kadar riyazete day-anmak çok güç. Vücudunu düşündükçealevler içinde kıvranıyorum. Varlığım yaygibi gergin, seni istiyorum. Dudaklarınıuzatbana, (...).

205/656

Page 206: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Veysi'ye Üsküdar'da ev arıyoruz, senÜsküdar'ıfalan bilmezsin ya! Onu da ingil-izceye başlattım, ilerliyor. Ayşe'yle Mehmetbayağıilerlediler. Babür'le felsefe ve fransızcayapıyoruz. Veysi'nin bir an evvel bir eve yer-leşmesi lazım. Haftada iki üç gün beraberiz.Şubat'ta bir sertifika vermesi lazım.

Bugün yine mektubunu bekliyorum. Zamanzaman coşkunluğumu hoşgör. Bahti-yarım,«sevildiğim için bahtiyarım veçalışmalarımla, günlük çalışmalarımlayuvamıza bir taşdaha eklediğim içinbahtiyarım.

Kuvvetliyim, kuvvetli ol. Acılara paydos.Yakında ayrılmamak üzere birleşmek için Al-lahaısmarladık sevgilim.

Perestiş, şefkat, şehvet.

92

206/656

Page 207: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

22 Kasım 1966

BU ACILAR SAADETİN GÖLGESİ

Çöldeki kumlar gibi susuzum, canım benim,çatlayan topraklar gibi susuzum. Ve mektu-pların nisan yağmuru. Hindin turn-alarıgökkubbeden dökülen damlacıklarıto-prağa düşmeden içerlermiş. Kelimeler al-nımı, ruhumu serinleten birer buse. On-larısenin ellerin yazmış, güzel ellerin. Bir afy-onkeşgibi akşamıbekliyorum. Postacıgeçuğruyor Server'lere ve yolda, bir elektrikdireğinin altında vuslatın hazlarıile sermest,seni içiyorum. Bu acılar saadetin gölgesi, buacılar vuslatın dikenli yolu. Bu acılar araf.Sabahtan beri çalışdım. Saat üç buçuk. "İn-san Değiştirilebilir mi"ninnotlarınıyazıyorum.

Kitaba seni eğlendirsin diye, yeni bir bölümekledim: "Eski ve Yeni Robotlar." Haftaiçinde teslim edeceğim. On beşgüne kadar da

207/656

Page 208: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

"Saint-Simon" matbaaya verilmişolacak. Onuda yer yer çok seveceksin. Bundan emin ol-masam bastırmam. Seni kayıtlışartlı-sevdiğimi söylüyorsun. Hanımefendi, türkdilinde iddianızın cevabı, "halt ediyor-sunuz"dur. B.'ye gelince şimdilik gayet hür-metkar, uysal ve terbiyeli. Onu sen başımasardırdın, seninle münasebeti var diye ta-hammül ettim. Şimdi birden söküp atmakçok güç. Sebep yok, vesile yok. Çocuklarını-seviyorum. Zaman zaman senin gibikonuşuyor, senin gibi gülüyorlar. Kendiler-inden zevk aldığım tek insan onlar. B.'yi fedaedince onlardan da ayrılacağım. Oysa vazifel-erim var, onlara karşı. Senin ihmalini telafietmek, ingilizce öğretmek istiyorum. Öğren-iyorlar da. Bahsin pek geçmiyor, ben hiçaçmıyorum. Aleyhinde hiç kimsenin enküçük bir imada bulunmasına tahammül ed-emem. Bununla beraber sen istediğin yahutseninle ilgili en küçük bir terbiyesizlik

208/656

Page 209: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

yaptıklarıanda benim için realiteden hatırayaintikal ederler.

93

Bercis hanımla Hint okuduğuna memnunoldum. Belki kendi başına da okumağabaşlarsın. Ama "Hernani" daha zevkli birlektür olmaz mı? Daha zevkli, yani dahakolay. Hadi seni biraz kızdırayım. Dün birkitap için B.'lere uğramıştım. Valide hanımpür tuvaletti. Nefis bir parfüm sürünmüştü.Ve harikulade iltifatkârdı.

Canım benim seninle doluyum. Ve yalnızseninim. Başka bir kadının sesini duymakbile benim için bir vicdan azabıoluyor. Bukadarıda fazla. Sanıyorum ki, minnacık birihanet, manevi de olsa aşkımızıgölgeleyecek.Kaçıyorum. Kadın meclislerinden, zevkdenve eğlenceden kaçıyorum. Bazan güldüğümoluyor, utanıyorum. Ondan uzaktayım diyor-um, acaba unutmağa mıbaşladım, sadakat bu

209/656

Page 210: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

mu diyorum; bu bir hastalık bende. Tedavisigayet kolay, ama istemiyorum. Freud'ü okuve bana sual sor. Ansiklopedi ile Lükres'ialdm mı? Yakında sana yine kitap yollay-acağım. Yarına.

Bir avuç ışıktısaçların. Karanlıklardayımşimdi.Vakit ikindi, yarın yine beraberiz- Nezaman ayrıyız ki? Şefkat, sevgi. *

23 Kasım 1966

ASIRLAR KADAR UZUN, RÜYA KADARKISA

Yalnız sende yaşamak, yalnız senin için yaşa-mak... Bütün dostlardan, bütün düşman-lardan, bütün yabancılardan uzak i birdünyada, senin için konuşmak, senin içinyazmak, senin

94

210/656

Page 211: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

için yaratmak.

Sen dokunduğunu altına kalbeden büyücü.Krezüs'ün dilsiz oğlu savaşta babasınıkurtar-mak için birden dile gelir. Sen dilsizlerikonuşturacak kadar dilbersin.

Yılların levsi iskarpinlerini yalayıp geçmiş,yaşamamışsın ki kirlenesin. Benim gözy-aşlarından temiz sevgilim. Aynalar yalansöylüyordu sana ve kıskanç bir tanrı, aşk içinyaratılan gönül sultanımıSodom'un kucağınafırlatmışdı. Sen bir anne sütü kadar temizsin,bir dua kadar temiz. Yalnız seni okumakistiyorum, yalnız seni dinlemek istiyorum.Lamiam benim.

Kollarımda yeni doğmuşbir bebek gibi uyu-duğunu hatırlıyorum ve yeni doğmuşbir be-bek gibi uyanırdın. Başbaşa yaşadığımız buasırlar kadar uzun, bu asırlar kadar doluvebir rüya kadar kısa günlerde -gecelerde di-yecektim- dudaklarından bayağıya benzeyen

211/656

Page 212: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

tek hece dökülmedi. Uyurken, uyanıkken,sarhoşken.

Yalan söyleyen aynalarıkırdım. Sen şimdi oiçten gülümseyen, o içten ağlayan tertemizLamiamsm.

Saat 6.30

Az sonra seni arayacağım. Ve sesin bütünkaranlıklarıdağıtacak. Hangi karanlıkları?Gönlüm bir ışık tufanıiçinde. Mektuplarıngökkubbem, kelimelerin bir yıldız yağmuru.Bana öyle geliyor ki yalnız mektubunu okur-ken, yalnız seni düşünürken, yalnız sana yaz-arken yaşıyorum. Aşkımızın kitaplardakinebenzer tarafıyok. Kanunların, mevsimlerindışında. Neden hislerini gizleyeceksin? Ayn-ıanlarıyaşamıyor muyuz? Göğüs boşluğumdasenin kalbin de çarpıyor. Sen ağlarken bende ağlıyorum. Perhize gelince, senden başkakadın düşünemeyecek kadar seninle

212/656

Page 213: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

doluyum. Fildişi kulen bir kaleydi belki, amakirlendi, çamurlandı.

i.-. 95

Artık hisara ihtiyacın yok, hisarın benim.Ben, yani aşk. Ankara'ya koşarken tek en-dişem vardı: sana layık olamamak, sanakavuşamamak, yollarda ölmek. Ankara'yakoşarken aynıendişeler senin de şakaklanndazonkluyordu. Adem'le Havva, cennette bizimkadar bahtiyar mıydılar? Tanrıdu-alarımızımüstecap kıldı. On bir gün, on birgece yaşadık. Biraz acıçeksek ne olur?Acısaadetin tuzu biberi. Benim şımarıkyavrucuğum, ne zaman senle değilim ki?Beni teneffüs ediyorsun.

Konferansa gelince, "Ingilizcenin GeçirdiğiDevirler" fazla klasik bir konu değil mi? Ger-çi senin temas ettiğin her şey güzelleşir. Me-htap gibisin sevgilim benim, en çirkin man-zarayımuhteşemleştiren mehtap gibi. Ama

213/656

Page 214: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

biraz daha edebî, biraz daha gönüle seslenenbir konu olsa. Dinleyiciyi düşünüyorum. Vekıskanıyorum. Bütün söylediklerini yalnızben dinlemek isterdim. Dudaklarındaniçmek isterdim kelimeleri. Göz-yaşlarm gibi,terin gibi. Mutlaka istiyorsan, lazım gelenmalzemeyi hemen postalarım. Ne var ki, bukonuda mucize yaratmak güç. Biraz fazlamatematik. Sana vaktiyle özetlediğim biryazıyısunuyorum, daha çok tarihî değeri var.Diller hakkındaki kitabım, bugünlerde şikar.Vereceğin konferans için iyi bir girişolur.Mektubunda adıgeçen kanbur, sabrımız,irademiz. İstikbali kendimiz yontacağız,büyüyü kendimiz bozacağız. Bana güven sev-gilim. Bana yani aşka.

24 Kasım 1966 / Saat 9.00

YALNIZLIK YALNIZ KALAMAMAKTIR

Ve şehzadelerin karşısına üç yol çıktı. Birininüstünde cinnet yazılıydı, ötekinin cinayet,

214/656

Page 215: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

üçüncüsünde yazıyoktu. Tarihingelmişgeçmişbütün bedbinlerine kahka-halarla gülüyorum. Şımarık birer çocuk hepside. Yalnızlık, yalnız kalamamaktır. Hayatımkatır ahırında serenad vermekle geçti. Vedomuzlan mukaddes kitaplarla besledim. Veitleri kalbimle. Promete Kaf dağına zinc-irliydi ve hergün bir akbaba kemiriyorduciğerlerini. Promete ölümsüzdü. Biliyordu ki,bir gün zincirleri ' kırılacak. Promete Zeus'ekafa tutmuştu. Ve kafa tutuyordu. Bir mağ-lupdu ama eğilmeyen bir mağlup. Ben deeğilmiyorum sevgilim. Ben de gururumlamuzafferim, imanımla muzafferim, seninlemuzafferim. Promete Kaf dağına zincirliydi.Ben? O kadar yalnızım ki, yalnız kala-madığım için yalnızım. Seninle başbaşa kala-madığım için yalnız. Promete'nin ciğerleriniakbabalar kemiriyordu. Akbaba asil birhayvan. Benim ciğerlerimi? Zincirlerini an-cak başkalarının kafasında parçalayabilmek.Trajedi bu. İntihar veya cinayet. Haykırmak

215/656

Page 216: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

istiyorum: iradem kelimeleri boğazımdayakalıyor, boğuluyorum. Sesiniz bir çocuksesi gibiydi dün gece. Biraz fazla telaşlıidiniz.Neden çabuk kaçtınız?

Sana yazamamak, istediğimi yazamamak, is-tediğim zaman yazamamak. Beni kahredenbu aciz. Dün iki defa başladım, mektuplarınikisi de yarım kaldı. Geceleri ne güzelağlardık.

96

97

Saat 11.00

Promete yine Zeus'a meydan okuyor. Pro-mete insanlarıseviyordu. Ve Tann'ydı. Ben deinsanlarıseviyorum. Bütün dostlarımçarmıhıma çivi çaktılar. Bazan ehramlarataştaşımışgibi yorgunum. Her şeyimi, herşeyimi verdim. Sana bir zekânın enkazıkaldı.

216/656

Page 217: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Bir zekânın ve bir vücudun. Ama biliyorumki, kucağında her zaman dipdiri olacağım.Aşkın alevinden Simurk gibi taptaze, dipdirive çelik bir mızrak gibi bükülmez çıkacağım.Promete Kaf dağına zincirliydi. Ben zaa-flarımla zincirliyim, merhametimle zincirli,my love is my sin, değil, my pit is my sin. El-izabeht Barrett Browning'i hatırladım."Portekiz Soneleri"ni bilir misin? Bazılarısenyazmışsın kadar güzel. Hayır, hiçbir kadınhiçbir erkek Lamiam kadar güzel yazamaz.Ama Elizabeth'in sonoleri yine de güzel. Diy-or ki:

"Go from me. Yet I feel that I shall standHenceforward in thy shadow. NevermoreAlone upon the thereshold of my door Of in-dividual life, I shall command The uses of mysoul, nor lift rrty hand Serenely in the sun-shine as before Without the sense of thatwhich I forbore-Doom takes to part us,leaves thy heart in mine With pulses thatbeat double. What I do And what I dream

217/656

Page 218: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

include the, as the wine Must taste of its owngrapes. And when 1 sue Go for myself, Hehears that name of thine, And sees within myeyes the tears of two."

25 Kasım 1966

YAZMAK İÇİN BİR BAŞKASINAYALVARMAK

Mektubun tarihsiz ve şikâyetle dolu.Mevlana'nm neyi gibi: ayrılıklardan şikâyetetmede.. Şiirin ve şairin ezelî derdi. Amayanıp yakılmağa ne kadar hakkın var, nekadar hakkımız var diyecektim; sana yetmiy-or muyum, hani hatıram bütün varlığına sin-mişti, hani beni yaşıyordun, benimle yaşıy-ordun? Ben karanlıklar içindeyim, dışdünyaruhumu oyalayamıyor, sesine, sıcaklığınaihtiyacım var, ama .... Bu kışbelimi büktüdiyorsun, beğenmedim. Bu bir parça geçenkışların hasreti mi? Saadete layık olmak içinne yaptık veya ne yaptın? Saadet kapınıçaldı,

218/656

Page 219: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kırarcasma çaldıve kapıkendiliğinden açıldı.Hasret belini büktü, kabul. "Bu kış" gibimaziyi hatırlatan ve mazi lehine herhangi birmukayese ihtimali yaratan küfürlerin cev-abıtarafımdan ebedî bir sukut olur. Kışbelinibüker, benim de büktü, ama "bu kış" değil,sadece kış.

Berhanede rüzgâr uğuldar, yağmur cam-larıdöverken sevgiliyle başbaşa kalmak güzelşey! Yazmak bir şehvet. Bir de beni düşün,yazmak için kaçmak mecburiyetindeyim, birbaşkasına yalvarmak mecburiyetindeyim, il-hamım en coşkun anlarında kesilmek teh-likesine maruz. Bununla beraber sana yalnızbir gün yazmadım; yolladığım her kitabıniçinde (kapağında) bir mektupcuk yokmuydu? Alevim seni ısıtmıyor mu? BenSibirya'nın iklimini değiştirecek kadarateşliyim.

Sevgilim, Lamiam, canım, "sen arzu ettin buayrılığı" ve kaybedecek zincirlerinden başka

219/656

Page 220: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

bir şey yoktu. Sen Şubat'ta görüşürüz dedin,sen bu sene çalışmalıyım dedin, ben karar-larına saygıgösterdim, başka ne yapabilird-im? Vaızdan vazgeçeyim. Son tahlilde durumşu: Nasrettin Hoca'nın eşeği gibi

99

tam alışırken ölmezsek şubattakarşılaşacağız, âlâ ve rânâ. Yapılacak şey,gülmek, eğlenmek, göbek atmak. Yani sıh-hatli kalmak. Problem şöyle konulmalı:ayrılık güç, malum, ama, vuslata götüren birayrılık bu. Kaderin sitemine aldırışetmemek,aradaki aylan fizik ve moral aşınmalarıön-leyecek bir programla geçirmek, yani, hayatangarya, bu angaryayıgüler yüzle karşılamakve ön beşgünlük saadete hak kazanmak.Şubat gelince sevgiliye bitkin, bitap koşma-mak. Şu halde küçük hanım, bahsettiğiniztercümelere devam. Gerçekten kuvvetliysen-iz âşıksanız ve aşka layıksanız kuvvetli birdisipline boyun eğeceksiniz. Mazoşizme

220/656

Page 221: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

paydos. Size, mesela Legouis'nin EdebiyatTarihi'ni yollasam çevirir misiniz? Yahuttürkçesi olmayan herhangi bir kitap, meselaWill Durant'ın minnacık kitaplarıvar: Efla-tun, Nietzsche v.s. Elinizden ne gelir bilmekistiyorum? Tenkidimden çekinmeyin. Bukendi kendimi tenkit.

Kucaklayarak. Ruhumla ve vücudumla.Bütün hücreleriyle senin sevgilin ve âşıkın.Bütün hücreleriyle sen.

27 Kasım 1966

MEZAR TASI GİBİBİR SÜKUT

Günlerdir mektapsuzum. Asırlardır diyecek-tim. Bu yaştan | sonra her gün bir asır. Mez-ar taşıgibi bir sükut. Üşüten ür-i;!

100

küten, asabileştiren.

221/656

Page 222: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Unutmayın ki sevginin büyülü dünyasındaher kopuş, her kayıtsızlık, her yanlışadımtehlikelidir. Nasıl ve niçin susarsınız? Benhayalinizin bir an için gölgelenmesini bircinayet sayar, kahkahadan kaçar ve kendimimutlak bir ruh ve vücut bekaretine terkeder-ken, sizden kitaplarımıkıskanır, yazdığım hersatırda sizi bulur, sizi yaşar, sizi düşünürkensusuyorsunuz. Hangi hakla?

Biliyorsunuz ki, zindanıma bahar getiren,mektuplarınız. Onlarla yaşıyorum. Korkunçbir hayal kırıklığıbu. Dün akşam sizinkilerleberaberdim. Yarıma kadar oturduk. Bugünhanımla Mehmet istanbul'a tiyatroya gittiler.Yarın akşam Veysi, Ayşe, Babür ve bizimkilergideceğiz. Seni çocuklarında aramak, birbaşkasının çocuklarında. Hazin. Dün mut-laka mektup alacağımıumuyordum. Sev-inçliydim. Sabahleyin Babür'le ders yaptık,öğleden sonra misafirler bastırdı. Sana yaza-madım. Server'e de uğrayamadım. Az önce

222/656

Page 223: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kızımıyolladım, arzuyla, şehvetle, ilaç beklergibi bekliyordum.

Muharebeye başlamayalım. Yok oluruz. Senibütün olarak istiyorum. Bütünzamanınıistiyorum. Saçmala, ağla, gül. Fakatyaz. Anlamıyor musun? Bu kaderin son vemuhteşem atıfeti. Bir masal aşkı. Bütüninkisarlarımızıunutturan bütün bozgun-larımızızafere çeviren bir aşk. Liyakatsizliğinigörürsem, seni beklemeden intihar ederim,çıldırırsın.

Bu bir daha tekrar etmemeli. Aşka harcan-mayan her dakikanıihanet sayarım. Veaffetmem.

Dün sana Will Durant'ın kitaplarınıyolladım.Eflatun üzerinde çalış. Ve n'olursun susma,işte Elizabeth Barrett Browning'in bir sonesi.Görüyorsun ki o yazıyor:

223/656

Page 224: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

"It is indeed so? If I lay here dead, Wouldstthou lose any life inlosing mine?

101

And would the sun for the more coldly shine

Because of grave-damps falling round myhead?

I marvelled, my Belowed, when I read

Thy thought so in the letter. I am thine-

But.. so much to the? Can I pour thy wine

While my hands tremble? Then my soul,instead

Of dreams of death, resumes life's lowerrange.

Then love me love! Look on me, breathe onme!

224/656

Page 225: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

As brighter ladies do not count it strange

For love, to give up acres and degree,

I yield the grave for thy sake, and exchange

My hear sweet view of Heaven, for earth withthee."

ZavallıMiss Barrett, bu sonoleri kırkındansonra yazmış. Bay Browning'in "Erkekler veKadmlar"mıkarıştırıyorum, kışyağmuru gibikasvetli.

Yine Elizabeth'e dönelim.

Beni seviyorsan âşık olduğun için sev diyor.Gülümseyişini seviyorum, cıvıldayışmı-seviyorum, düşüncelerimiz bir.., diye sevme.Şiiri sonra tamamlarım, seninkiler geldi...

102

29 Kasım 1966

225/656

Page 226: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

KEDERE HAKKIMIZ YOK

Arzın bütün mevsimleri vardımektuplarında,gökün bütün ışıklarıvardı. Şimdi yıldızyıldızdıkelimler, şimdi şimşek şimşek. Aradagök kararıyordu, sonra mehtapların en şa-hanesi, arada gök kararıyordu. Sonra vuslatgibi güzel bir fecir. Mektupların fırtınayladoluydu, meltemle doluydu, lema iledoluydu, yani Lamiamla doluydu. Kuşlartarlada mışakı-yorlardı, içimde mi? Gerçek-ten güneşvar mıydı? Canım benim.. Bizbirbiriyle zenginleşen, birbiriyle genişleyen,birbiriyle sonsuzlaşan tek ruhuz.Saçlarımıokşamak istediğin zaman, kendisaçlarınıokşa dememişmiydin? O kadar se-ninlenim, o kadar benimlesin ki. Ama zamanzaman bir şüphe kuduruyor içimde. Nedensusuşun, neden susuşum bizi kahrediyor?Sevmek, inanmak demek, katlanmak demek,beklemek demek. Sonra, anlıyorum, kalbinbeyinden kopuşu gibi acı, ayrılık. Anlıyorum.Ben tekim. Kimseye benzemeyenim. Zirveleri

226/656

Page 227: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

ve uçurumlarıyla kimseye benzemeyen. Benrüyanım senin. Yılların bu rüyanın özlemi ilegeçti. Gönül olarak rüyanım, ten olarak rüy-anım, kafa olarak rüyanım. Rüyanınersatz'ıolmaz. Tanrıgibi tekim ve benzerimyok. Anlıyorum, şimdi senin için bütün so-hbetlerin ne kadar yavan, bütün eğlencelerinne kadar tatsız, bütün nüktelerin nasıliğrenç, bütün insanların ne denli kepaze,bütün içkilerin ne mertebe zehir olduğunuanlıyorum. Ama bu akşam yine başbaşayız.Saçların saçlarımda, kolumu beline doladım,ağlıyoruz, gülüyoruz.

Lamiam benim, korkunç bir büyücüdünyanıyalancıaynalarla kuşatmıştı.Şövalyen o aynalarıkırdı. Ve sana aldatmay-an tek aynayı, gözlerini değil, gözler bileyalan söyler,

103

227/656

Page 228: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

gönlünü sundu. Bir ayna ki bütün pınar su-larından daha riyasız. Şair "aşkta kederneyler" diyor, biliyorum, şairin sözünü ettiğiaşk eti ve kemiği olmayan bir aşk. Ama ger-çekten kedere hakkımız yok. Bütün kain-atısen olan insan, senin bütün kainatın değilmi? Ya sevsen ve sevilmeseydin? Ya sevsemve sevilmeseydim? Biz şımarık çocuklarızLamiam. O kadar susuzuz ki birbirimize, okadar birbirimiz için yaratılmışız ki.. Yarımasırlık ayrılık dile kolay. Ama ruhum benim,bütün hücrelerinle seviyorsan, ebedîsin.Ebedîyiz. Dert bohçanısobaya at ve küllerinisavur. Ve dudaklarım uzat bana. Sevilmeyen-ler, sevmeyenler üzülsün. Bensiz çektiğin heracıihanetlerin en kepazesidir, aşkımıza layıkolmaman demektir. Dikkat et,acılarınıbenden gizle demiyorum, tam ter-sine onlarıda bütün hayatın gibi beraberyaşamak istiyorum. Ama genç kalmayamecbursun, diri kalmaya mecbursun.Hastalık yok. Vücudun, vücudumuzun Lamia

228/656

Page 229: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

hanımefendiye kısa bir zaman için emanetettiğim parçası. Onu bütün cazibesi, bütünlezzeti, bütün tazeliği ile korumak, sevgiyekarşıilk vazife.

Bütün canavarlarla pençeleşecek kuvvet variçimde. Mektuplarınıokurken ölüm-süzleştiğimi hissediyorum. Bi-ribirimize in-analım, canım benin». İkimizin de bocala-madan, ezilmeden geçirmek zorunda olduğu-muz bir imtihan var: ayrılık. Bu iki ay, dahamükemmelleşmemiz, daha olgunlaşmamız,daha gençleşmemiz için kaderin bize verdiğibir nevi mühlet. Beni seviyorsan, bana layıkkal. Sen gözyaşlannla da güzelsin, aksaçlarınla da. Sen, sen olduğun için güzelsin.Benim olduğun için güzelsin. Ama bu kadargönülden seven kadın yalnız olmadığınıbil-melidir, öksüz olmadığınıbilmelidir. Ve gele-ceği bütün hazzıyla, bütün aleviyle, bütünfırtınalarıyla yaşayabilmek için diri kal-malıdır. Anlıyor musun canım benim.Dişağrısıyok, başağrısıyok, hele karın

229/656

Page 230: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

ağrısıhiç yok. Yirmi beşyıl, ayaklarımızda de-mir çarık, ellerimizde demir asa bir vahaaradık. Ve bulduk. İki ay sonra beraberiz.

104

İstediğin kadar beraberiz. İstediğin zamanberaberiz.

Bir mektubunda "cosmic"i soruyorsun. Cos-mic, kosmosun sıfatı. Kosmos kainat demek.Balzac'ın "TılsımlıDerisi" şahane bir kitap.Şimdilik bu kadar hayatım benim.Perestişlerimle.

Cosmosa dönelim. Gerçek veya hayalî kainat.Bütün. Düzenli bir bütün olarak kaînat. Kos-mosun dilimizdeki karşılığı: Lamia. Kosmikde ben. Kosmosla ilgisi olan, sonsuz.

Mektuplarında hoşuma gitmeyen iki cümle:1- Keşke ikinci Ankara seyahatini

230/656

Page 231: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

yapmasaydık. (Üçüncü Ankara seyahatindebunun cezasınıvereceğim. O nasıl söz?) 2- ...

Yarına. En derin sevgilerle canım benim.

ikinci cümleyi affettim...

Öperek.

1 Aralık 1966

BEN ZAVALLI BİR DON KİŞOT'UM

Cahit bey asistana yolluyor, asistan Cahitbeye. İstemiyorlar. Sonra? Karanlıklardayım.Hayata merhametimle bağlıydım. Kendimiunutmak için başkalarına acıyordum. Artıkacıya-mıyorum da. 12 gün sonra elli yaşındaolacağım. Hiçbir dayanağım yok. Halbukihep başkalarıiçin yaşadım. Başkaları, yanitesadüfen karşıma çıkanlar. Kimdiler? Niçinkarşıma çıktılar? Bana ne verdiler? Kendineacımayan bir merhamet. Ve şimdi

231/656

Page 232: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

yapayalnızım. Dışarda yağmur yağıyor. Sanagel diyemiyorum. Mektep de, ders de, ebedi-yet de umurumda

105

değil. Başımıgöğsüne dayayıp ağlamakistiyorum. Ağlamak ve sonra ölmek. Sana geldiyemiyorum. Bu bir ölüme davet olur; seniyaşatamam ki. Ben sakit bir hükümetinbanknotlarıgibi değerleri hiçbir işe yaramay-an zavallıbir insanım. Sokaktaki herhangi birserseriden daha zavallı. Alaattin'in lam-basınıben başkalarına verdim, kırdılar.Babam da bir mağlupdu. Ama kutuplarıol-mayan, kasırgalarıolmayan bir içdünyasıvardı, sığdı, tanıyamadım onu. Uzunbir sükuttu. Ve yalnızdım.

Herhangi bir dişiydi annem. Başımıbaşınadayıyarak ağlayacak dostu ilk defa sende bul-dum. Ve yoksun. Şu anda o kadar susuzum kisana. Ve aczimden o kadar utanıyorum ki..

232/656

Page 233: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Bayağılaşmamak. Bu korku beni silahsızbıraktı. Kimseyi aldatmadım. Kimseninkarşısında eğilmedim. Ben zavallıbir DonKişot'um. Ebediyeti fethetmek gibi bir ümi-dim de yok. Türkçe bir kabile dilinden dahasık değişiyor. Zaten Türkçe kaldımı?

Görüşebilecek miyiz acaba? Dayanacakmıyım? Senin kurulmuşbir düzenin var. Senbir işe yarıyorsun, oyalanabiliyorsun nihayet.Kendi kendine yetiyorsun. Uykun kaçtığıza-man mektuplarımıokuyabiliyorsun, yazab-iliyorsun. Hürsün. İstersen kalkıp gelebi-lirsin. Ben sana gidemem. Ben seni ok-uyamam. Yazarken bile daima bir başkasınınaracılığına muhtacım.

Kapım her çalana açıldı. Bütün gözy-aşlarınıkuruttum. Başkalannda vebaşkalarıiçin yaşadım. Şimdi kendim yaşa-mak istiyorum. Gurbet, hapishane, polis, iz-divaç, çocuklar, günde on iki saat emek ve

233/656

Page 234: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

geçen yıllar. Zillet, zillet, zillet. Seninkilergeliyor. Bu da geçer. Üzülme canım benim.

1 Aralık 1966

bir İlahenin vuslatı

106

Huşu içindeyim. İlahi tecelliye mazharolmuşbir faninin kelimeye sığmayan huşu'u.Beatrice kilisede dua eden bir çocuktu, biravuç sacdı, bir tebessümdü... ZavallıDante! Otaşbebeğin damarlarına kendi kanınıakıttı.Beatrice'de ne realitenin çıplak, haşin,üsareli cazibesi var, ne rüyanın eri-şilmezliği.Beatrice, bölünen Dante.

Has bahçem benim! Her köşende başka birgüzellik cıvıl-dıyor. Kelamın hiçbir layemutukarşısında böyle içten bir ürperti duymadım.Yazdıklarımdan utanıyorum. Yanm sayfanabütün kitaplarıveririm. Önce sarmaşıklar,

234/656

Page 235: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

hicranın, öfkenin, isyanın sarmaşıkları.Sonra bir koro. Sonra bir rebap. Huşuiçindeyim ve sen ancak takdise, ancakperesüşe layık bir tanrısın, belagat tanrısı.Ne kadar bahtiyarım ki bu musikinin başkadinleyicisi yok, bir ilahenin vuslatınamazharım.

Sen yalnız söz olarak, ürpertiyle takdis edile-cek bir irtifa-dasm. Niçin yazmadın şimdiyekadar? Elbette yazmazdın. Müz'lerin sustuğubu çağda kimin için yazacaktın? Gözlerimlegönlüm kamaşıyor. Gurur, iftahar, utanç,karmakarışık hisler ve sermesti... Korkuyor-um. Bir faninin sana layık olmasıkabil mi?Ve içimden rezil bir ses yükseliyor:kıskançlığın sesi, egoizmin sesi: şımartma.Peki şımartmayalım.

Akşam uyuyamadım. Hep o mektep bahçes-inde oynayan çocuklarıdüşündüm. Sonrabeyaz peynir, kavun...

235/656

Page 236: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Dün öksürüyordun, sesin gölgeliydi, konuşa-madık. Bizi öldüren, bütün ümitlere veda et-tiğimiz anda vahaların en muhteşeminerastlamak ve bir anda kendini tekrar çöldebulmak. Sen bütün rüyalarımdan dilbersincanım benim.

Mektep bahçesinde ufku nemli gözlerlesüzen kısa pan-

107

tolonlu çocuk yarım asır yalnız yaşadı, yal-nız! Ve en cesur rüyasıbile, kaderin karşısınaçıkardığıbu bedialar bediasıyanında soluk birkaralamaydı.

O kadar incesin, o kadar içlisin, o kadar iy-isin ki! Sevmedim diyorsun. Neyi sevecektin?Ben sevdim mi ki? İnsan bir defa sever.

Öksüzlerini şefkatle kucaklarım. Kediye şim-dilik lüzum yok. Kapıdan seni ben

236/656

Page 237: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

karşılarım. İstediğin isimler: Mahmut Niyazive Zeynep.

Sana kalbimi yollamak isterdim, ama kalbimbende değil ki! Ben, hicranınla inleyen bir re-bap. Baktım, göğsümde senin kalbin çarpıy-or. Onu yollayamam.

Takdisle, perestişle, şehvetle, gülerek, ağla-yarak kucaklarım, sevgilim.

5 Aralık 1966

GARİP BİR HIYANET PSİKOZU

Kadıköy vapurundayım. Sana Legouis'ninkitabınıalmağa gidiyorum. Perşembedensonra mektup yazamadım. Cuma çok bed-bindim. Bir sürü şeyler karaladım. Seni üzm-emek için yollamaktan vazgeçtim. Öğledensonra Saint -Simon'u basacak kitapçıyla B.geldi. Telefona gidemedim. Cumartesi sa-bahısaat 10'da uyandım. B. gelmişti. Öğleden

237/656

Page 238: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

sonra asistan Ali bey geldi. Akşam telefonakoştum. 1554 ses vermiyordu.

108

Yemeği sizinkilerle yedim. Avunamadım. Uy-uyamadım. Pazar öğleye kadar çalıştım,öğleden sonra A.V.M. geldiler. YanlarındaMacit diye bir vatandaşvardı. Senin kefilolduğun zat. Ders yaptık. Akşamüstü B. ileNurkalp geldiler. 2'de yattım. Ve senj-düşündüm. Çarşamba günü öksürüyordum.İçim önce şefkatle ürperdi, sonra arzuyla.Dışarda bekçi düdükleri, köpek sesleri. Sonrabirden öfkelendim. Yanımda olsan hayli hır-palardım. Yazayım dedim, vazgeçtim. Songelen mektubun 29 tarihli. Aşağıyukarıbirhafta. Servetin bir oğlu oldu. Bugün uğraya-madım. Akşam seni telefonda arayacağım. 11günlük saadetten sonra ki bu ayrılık vücut veruh muvazenemi altüst etti. Garip bir hiyanetpsikozu içindeyim. Karımın eline dokunmak-tan çekmiyorum. Aleyhimde de olsa, aklıma

238/656

Page 239: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

gelen hiçbir düşünceyi saklamak istemiyor-um. Saklamak, ihanettir. Sevgiliden ayrıbirdünyası, bir malıolmak. En masum bir yalan,acaba üzülür mü gibi bir endişeye sığmsabile suçtur. Seninle başbaşa kalamamaktanmustaribim. Günler geçiyor, zindanımızınkapısıne zaman açılacak? Artık, çocuklarındabulamıyorum seni. Yetmiyorlar, kendimialdatamıyorum.

Konferansın konusunu değiştirmen de iyioldu. Uzun, bitmeyen mektuplarınıbeklerim.Benimki sadece bir "yasak savış". İlk fırsattayazarım, iştiyakla.

Lamia, Lamiam, canım benim, kadınım,çocuğum, karım cananım, Seni seviyorum.Öperek.

109

6 Aralık 1966

239/656

Page 240: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

BÜTÜNÜNLE RÜYALARIMIN KADINI

İşte yine karşındayım, canım benim. Saatdört. Başbaşa ka-lamamak, tam seninlekonuşurken bir başkasının içeri girmesi,öldürüyor beni. Tasavvur et ki, beni sendenayırdıklarıiçin eserlerime düşman oluyorum.Ama bir tesellim var: onlarısen de okuyacak-sın. Ve onlar çoğaldıkça birbirimize daha çokyaklaşacağız.

Canım benim. Bazıkonular bütün olarakkonuşulmadıkça vuzuha kavuşamıyor. An-laşmazlıkların kaynağıbu. Her zamansöylediğim gibi sen, kirinle, pasınla güzelsin.Saklanmadığın için güzelsin. Süslenmediğiniçin güzelsin. Aşkımızın büyük tarafı, ilahîtarafıoyuna tenezzül etmeyişi. Benbütünümle aradığın insanım, zaaflarımla,zilletlerimle; sen bütününle rüyalarımınkadınısın: zaaflarınla, zilletlerinle. Ama bukaynaşma, bu muhteşem ahenk, bu ilahi be-ste yalanla göl-gelenmemeli. Tekrar Kaya

240/656

Page 241: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

hikâyesine dönüyorum. Sen bir değil, birçokinsansın. Ve her biri başlıbaşına bir kosmosbu insanların. Her biri bir başka güzel.Lamia beyaz başörtülü bir Müslüman kızı.Saçlarında limon çiçekleri, gözlerinde çölakşamlarının mavi serinliği, sonsuzluğu.Rezzan, biraz romantik, biraz Avrupalı, hemyerli, hem yabancı. Rezzan, Arnavutköy kızkoleji. Özentiler içinde dilber ve kendisi, yaniotantik. Yani gerçek, ingilizce konuşan o.Samuel Johnson'a ait satırlar onun. Bir öz-leyiş, bir kanatlanışRezzan; Doğuyla Batı.Batıdan çok doğu olduğu için bizden. Emineparfümeride boynunu büken taşralıTürk kızı.Masum, çekingen, ama küçük kurnazlık-larıvar zaman zaman. Bir parça Hatibehanım, bir parça Ayşe. Canlıve sansüel.Hülasa edelim: Lamia vaha, Lamia ormandauyuyan güzel ve asıl yaşayan, yaşayacak olankadın.

110

241/656

Page 242: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

1964 senesinin arife gecesi HintEdebiyatı'nıimzalarken Lamia'ya hitap et-miştim. Yakında iki yıl olacak. Lamia kit-abımıkaybetti. Kitabımıyani o gecenin rüy-asını. Aldanıyorum, kitabımıherhangi bireşya gibi bir köşeye fırlatan benim pres-didem değil, bir yabancı: Kaya hanım. (...)

Kaya bir heyula idi. Ben o heyulanınaltındaki Tanrı'yıgönlümle görmüşvebeklemiştim. Lamiam benim. Yıllar pen-cerelerimizden kuşlar gibi uçup gidecek, biz,ölüm dudaklarımızda son şarkımızıyarıdabıraktığıgün aynıürperti, aynısusuzluk,aynıhayranlık içinde can vereceğiz. Rezzanhasretleri, tereddütleri ve zekâsıyla gön-lümün kadını. Sen de, sevgilimin birparçasısın. Ben, Lamiam'da Rezzan'ımda,Eminem'de Goethe'nin ezelî kadınınıbul-dum. Belki Messalîna eksik ama MessalînaRoma'nın sarhoşgladyatörleri için bir hazine,katırcıların kadım. Havva, Meryem, Salomesizde hepsi var. Kâh bir Elizabeth

242/656

Page 243: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Barrett'siniz kâh bir Sainte Therese. SantaMaria Magdalena. Seni seviyorum. SantaMaria Mag-dalena, İsa'nın ayak-larınısaçlarıyla kurular. İsa'dan şüpheediyorum. Isa, Santa Maria Magdalena'mnayaklarınıgözyaşlarıyla yıkamalıydı. (...)

Kıskanıyorum. Bütün mazini kıskanıyorum.Seni babandan, annenden, Arnavutköykolejinden, arkadaşlarından kıskanıyorum.Eflatunu benden çok seveceksin diyekorkuyorum, alçak, rezil, namussuz.

Bütün bir gece uyumadım. İyi ki yanımdayoktun, öldürebilirdim. Bu Kaya parçasınakarşıbeslediğin gayrıinsani muhabbeti an-layamadım: Neden istanbul'a gelince deKaya olacaksın? Sen elbette benimsin, yalnızbenimsin, yalnız benim Lamiamsan,Lamia'yıben yarattım, ben doğurdum, o ben-im çocuğum. Ama benim verdiğim ismitaşımalı. Kaya bütün hatıraları, bütün tedail-eri, bütün ilişkileriyle (...) hatıra olmalı.

243/656

Page 244: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Hatıra olunca kadehimi muhabbetle şerefinekaldırırım. Hiç değilse, yani sen istiyorsan omezbelede gelinlik entarin

111

kirlenmesin diye, o çamurlu kaftanıbir müd-det daha taşı. Gerçekten benim olduğun,Sodom'dan uzaklaştığın gün, Kaya'ylamaddi, manevi, lafzi her türlü ilgini ateşileyakacak, kezzapla eriteceksin. İşte böyledüşündüm bu akşam. Tuhaf değil mi? Hal-buki sen memnun olacağımısanıyordun.Başka dudaklardan çıkmasınıistemiyordunLamia isminin. O halde Rezzan ol, Emine ol,yahut hiç bana Kaya'dan bahsetme. Bir noktadaha. Bu hayal kırıklığım senin eserin. Dahaönceki mektuplarında kozasınıyırtan, kirli li-baslarınıyakan bir ruh konuşuyordu. KâtipimzanızıLamia diye görünce şaşırmıştı. Buismi benim için feda ediyordunuz v.s. Hattasize telefon ederken, A.lardaki kadına Lamia

244/656

Page 245: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

hanım deyince anlamamıştı. Kafama tokmakyemişgibi olmuştum.

Bunlarısana ihanet etmemek için yazıyorum.Üç gün susdum, üç asır susabilirdim. Kıza-caksan kız, şuur altımızda hiçbir yabancı-cisim kalmamalı. Beni olduğum gibi sev diy-orsun, seni olduğun gibi seviyorum. Kayaolarak kalsan da severim, ama bedbahtolurum.

Lüzumsuz bir korkun daha var: cehaletindenutanıyorsun, kendine güvenin yok.

1- Bilgiç kadınlardan nefret edetim.

2- Seni bütün hüviyetinle tanıyorum. Yanikültürü, kültür dünyası"no men's land"lerledolu bir insansın. Her büyük zekâ gibi min-nacık malzemeden saraylar kuruyorsun.Benim bilgim, ikimize de kâfi, hatta çok. Senbilmediklerinle de güzelsin. Erkek olsan sa-dece bana yazdığın mektuplar için

245/656

Page 246: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

perestişkârın olurdum. Homoseksüelyapardın beni. O mektuplardan hiçbiriniyazmasan yalnız dişi olarak peres-tişkânnolurdum, ama kendimden de utanırdım. Birkelimeyle güzelsin, harikuladesin, olduğungibi kal ve gururumu okşamak için, arada birşeyler sor bana, sırf gururumu okşamak için.

Üç gün nasıl sensiz yaşayabildim. Bu bircezaydı. Sana ve

112

kendime. Ramazanda oruç tutacak mısın? 40senedir tutmadım. Ama sen tutacaksan, sen-in hayatınıyaşamak, seninle aynısaatlardayemek yiyebilmek için ben de tutarım.

Şubat benim en çok sevdiğim ay. Senişubatta tanıdım. Arife gecesiydi. Latince"febriarius"ten geliyor. Tövbe ve istiğfar et-mek manasına. Garip bir orijin. Sevgilerle.

246/656

Page 247: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

6 Aralık 1966

MEKTUPLAŞMANIN KÖTÜ TARAFI

Bir toprak parçasınıçitle kuşatıp burasıben-imdir diyen adam, bütün anlaşmazlıkların,bütün cinayetlerin, bütün savaşların gerçekfaili, Rousseau'ya göre. Tann'nın tüm insan-lara armağan ettiği toprağıbölmek.. Bu iddiagerçeğe ne kadar uyar bilmiyorum. Bildiğimşu: sevenler arasında her ketumiyet ihanet-tir. Ruhunu bir dağla çevrelemektir. Küfür,hakaret, hezeyan., hepsi güzel, ekmek gibibölüşülüyorsa. Samimiyet bütün buzlarıer-itir, saklanmak artık sevişmemektir. Beraberağlamayacak, beraber gülmeyeceksek niçinsevişiyoruz? Seni günahların, faziletlerinlekendimden bir parça saydığım için, şuuru-mun frenlerini kullanmaz oldum. Aklımageleni söy-.lüyorum. Istesen de, istemesende, böyle olacak. Bir suç işler gibi saklanmak.Hayır canım, bütün öfkelerimi bilmelisin.Sen ruhumun ırmak ırmak

247/656

Page 248: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

boşandığıokyanus, sen kaynağım, sen mans-abım. Geceleri bazan nasıl öfkeyle diz çöküpvaazler verirdim. Bu bir nevi komünyon. Benseni bütününle bütünüm yapmışım. Sen debeni, bütünümle bütünün yapacaksın. Kıza-cağım diye saklanmak yok. Sonra büyü bozu-lur, rüya sona

113

erer ve kâbus başlar. Biz çırılçıplak bizkaldıkça cazibiz ve sevgimiz layemuttur.Yalan hayır. Bizim aramızda yalan olmamalı.Sükut da bir yalandır. Haksız olabilirim.Haksız olabilirsin. Bütün kırgınlıklar gözy-aşlarında erir, tekrar tek ruh tek vücut olur-uz. Tekrar ediyorum. Benden uzaklaşmakistemiyorsan sen kal. Bütününle sen. Yalan,yabancıbir cisim. Sükut duvar. Saklanmakyeni suçlar işlemeğe hazırlanmaktır. "Bu kış"sözünün benliğimde uyandırdığıfırtına çok-tan geçti. Haksızdım. Aşkta haklıhaksız ol-maz. Bağırırım, paylarım, bağırırsın,

248/656

Page 249: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

paylarsın. Saklanırsan seni görmez olurum.Ve unuturum. Bu temel prensiplere day-anarak bir alınganlığımıdaha itiraf edeceğim,yoksa kendi kendime ihanet etmişolurum.Senden duygularımısaklamak, seni sevm-emektir. Neden kabuklu bir hayvan gibi buKaya'dan kopmak istemiyorsun? Bir mektu-buna kâtip Lamia diye imza attığınıgörünceşaşırmıştı. Sonra ben hep bu isimle yaşamakistiyorum gibi bir cümle insanın gönlünütırmalıyor. Ben o adı, kirlenen bir libas gibiçıkarıp atacağınısanıyordum. Sanıyordumki... Baştan alayım. Muhterem babanız her-hangi bir insan gibi, mesela benim gibi,kaprisleri olan bir zat. Okuduğu bir romandakarşısına çıkan bir isim, hoşuna gidiyor,belki de tanıdığıbir kadının ismi. Ve boyunatekrarlamak istediği bu adıkimseyi rahatsızetmeden tekrarlamak için sevgili kızınaarmağan ediyor. Hürmete şayan. 40 sene,dilediği, gibi kullanıyor bu adı. Ama Kayakadın ismi değil, Müslüman ismi değil, senin

249/656

Page 250: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

ismin değil. Yalan söyleyen bir isim. Neruhunla ilgisi var, ne maddenle. Birsavaşismi. (...) Bu kozayıparçalamamışmıy-dık? Ben bir defin merasiminitamamlanmışsanıyordum.

Davayıanlatamadım. Bir gece düşündüktensonra kırgınlığım geçti. Bütün kaprisleringibi bunu da hoşgörüyorum. Amaüzüldüğümü saklamak istemem. Belki yinedönerim bu konuya.

114

Omnipotan, kadir-i mutlak demek. Anlıyor-um ki, doğru dürüst bir sözlüğün yok.Yakında yollarım. Mektuplaşmanın kötütarafışu: diyalog olamıyor. Yani şimdiüzülüyorsunuz, cevap geldiği zaman, ohikâye çoktan hatıralaşmış, başka mektuplarteati edilmiştir. Benim kışhakkındaki felsefimülahazalarım, senin güzel mektuplarınlaçoktan bahara inkilap etti.

250/656

Page 251: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Mektubu noktalamak lazım. Doymadım,doyamam, doymayacağım: uzun uzun mek-tuplarına! Seni, mümkün olduğu kadarçabuk, seni beklerim. Öperek, severek.

7 Aralık 1966

YAŞAMAK BEKLEMEKTİR, SEVMEKBEKLEMEK

Akşam yine uyuyamadım. Dudaklarımdüşündüm, göğsünü düşündüm.. Ve günlergeçiyordu, bir parçamızıgötürerek.. Ve bizfırtınaya tutulan birer gemiydik, dalgalarvuslata sü-rüklüyordu gemiyi, vuslata veölüme. Akşam yine uyuyamadım. Yaşamakbeklemektir biliyorum, sevmek beklemektir.Şair, aşkıyarata,n hasret diyor, ama, bizömür boyu beklemedik mi? Şimdi yanımdaolsan, nasıl ölesiye sevişirdik! On bir gün, onbir gece, tek cümleydi, tek buseydi. Başladıvebitmeyecek, sadece bir virgül koyduk.

251/656

Page 252: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Susamadan içmek, aşk, içtikçe susamaktır.Öyle değil mi canım benim. Dünkümektubuma

115

danimadın ya. Bir italyan şiiri vardı: izban-dut gibi cüsseli bir adamcağızın atıölür, kızaradamcık, sen beni taşımazsan ben senitaşırım der ve leşi sırtına vurur; biz de zamanzaman ona benziyoruz, taaffün edenhatıralarıbir ceset gibi omuzlarımızda taşı-mak mazoşizminden kurtulan kaç kişi var?

Şubatta nerede buluşacağız? Ankara'dandaha sakin ve daha rahat bir yer düşünüyor-um. Sonra konuşuruz.

Sokrat neden yazmamışdiyorsun, neden yaz-sın? Sokrat'ıyaratan Eflatun. Belki de insanınTanrı'yıyaratmasıgibi bir şey bu,Tanrı'yıkonuşturmasıgibi bir şey.Jehova'yıİsrail peygamberleri, hayallerinin

252/656

Page 253: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

çöl rüzgârlarıile granitleşen çamurundan in-şa ettiler. Sokrat belki de bir Pigmalyonheykeli. Eflatun, Alsibiyad, Ksenefon. Sokrato üç prizmadan süzülen ışık. Belki Sokrat on-larıyaratmış, onlar Sokrat'ı. İnsanla Tanrı-gibi. Antisten'in bedbahtlığıbir Eflatun bu-lamayışında. Şakirt üstadın hammaddesi.Alçı, mermer veya tunç. Geçelim.

"Ferragüs"ü okuyor musun? O sayfalar huzuriçinde yazılmadı. Soğuk bir oda, hay-atınıkalemiyle kazanmak zorunda bir gençadam. Sigara dumanıyla ısıtılan parmaklar.Gözlerimi kapadığım gün mezar taşımayazılacak hakikat birkaç kelimenin içinde: Buadam aç kaldı, ama insanlık haysiyetindenbir zerresini feda etmedi. Yıllarca yaşamak veyaşatmak için Balzac çevirdim. Kütüphanemyokdu, dostum yokdu ve sevgili zevcem mily-onluk bir plajın yansına sahipti. ZavallıCemilMeriç. Etrafmdakileri yalnız beyniyle değilgözleriyle de besledi. Balzac tercümeleri,Balzac etütleri. Onaltısayfalık bir forma

253/656

Page 254: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

karşılığında yirmi beş, bazen yirmi lira. Haf-tada en çok bir forma çevirebilirdim, gündeon, on iki saat çalışdığım çok olurdu ve tâbietütlere para vermezdi. "Altın Gözlü Kız"danyüz lira aldım. Hamdi Varoğlu'lar, NasuhiBaydar'lar, günde bir forma çevirir, vekaleteseksen liradan satarlardı. Bu ülkede bendenbaşka deli yoktur.

Harcadığım emekleri ne okuyucu farketti, nemünekkit. Hangi

münekkit? Tek mükafatım sensin canımbenim, ebediyetim sensin, şöhretim sen.Senin için yazdım, senin için yazıyorum."Saint-Simon" bir hayli güzelleşti,beğeneceksin.

Yılbaşınısoruyorsun, henüz bir kararım yok.Belki se-ninkilerle toplanırız. Ben bu konul-arda şarklıyım. Zaten gönül takvimimde tekay ismi var: şubat, senin ayın, ama yakındabütün ayları, bütün anlarıberaber

254/656

Page 255: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

yaşayacağımıza inanıyorum. Az sonra sesiniduyacağım, saçlarını, dudaklarınıv.s..

Öpmek ölesiye, okşamak, okşamak... îşteemelim canım sevgilim.

9 Aralık 1966

HEM SENSİZ HEM SENİNLE

116

Bugün ilk dersimi yaptım. Kalabalık yoktu. Okadar seninle doluydum ki, biryabancıkonuşuyordu sanki. Sesimikıskanıyorum başkalarından, belag-atımıkıskanıyorum. Ben fetheder gibikonuşan adamım, cengeder gibi, yaratır gibikonuşan adam. Senden sonra kimi fethe-deceğim? Sen benim vatanım, beşiğim, mez-arım, kainatım. Dün sana yazamadım. Bütüngün doluydum. Akşam 6'da Özen'e gitmeğekarar verdim. Özen, seninle oturduğumuz

255/656

Page 256: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

pastahane. İstanbul'da son beraber olduğu-muz gece.

Antakyalıbir misafir teşrif etti. Sosyolojidoktoru. Refi-kalarıyla yemeği şereflendird-iler. Hayatımda bu kadar terbiyesiz olduğu-mu hatırlamıyorum. Adamcağız neyeuğradığını

117

şaşırdı. Mahkum, mustarip, zelil, defoldu,ama beni de mahvetti. 3 Aralık tarihli mektu-plarınışimdi okudum, canım benim. Senyaramazlıklarınla da dilbersin, seni şımart-mak ne haddime; Tanrışımartamamış. Yen-iden çocuk olmanıisterdim. Ağlayan, gülen,kıran, huysuz bir çocuk ve seni bir büyük-baba şefkatiyle bağrıma basmak, okşamak,zıplatmak, öpmek, koklamak isterdim.Ayrılık, bana acıvermediği zaman, daha çokacıduyuyorum. Sevinç, hatta huzur, hattarenksiz dakikalar, bende vicdan

256/656

Page 257: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

azabıyaratıyor, kendimden utanıyorum,sensizliğe alışmak istemiyorum. Ama sensizdeğilim ki canım benim. Hem sensiz, hemseninle. Bu kadarcık bir sensizlik bile,öldürüyor insanı. Güzel bir ölüm, yaşamakiçin ölmek. Senin için acıçekmek, ibadetlerinen güzeli. Adınla, yâdınla, her cehennemgülistanlaşır.

Biradere daha yazamadım. Başkasına yaz-mak, aman yarabbi, ne lüzumsuz şey. V. yenieserinden memnun. A. ile B'nin de şikâyetiyok. M. hukuğa girdi. Evin satılmasına za-man var. Bu değerli vatandaşlara karşıhiçbirmaddi veciben kalmamıştır. Ahlaki konul-arda taassubumu bilirsin. B. haftada yalnız 3sabah çalışıyor. 27 yaşındadır. Ben oyaşlarda 24 saate 24 günü sığdırıyordum vemilyonluk bir hanımın kocasıydım. Artıkdüşüneceğim tek insan var: Biz. 13 AralıkV.'nin doğum günü. Küçük bir hediyeyle kut-larsan, memnun olurum. Bir mektup, birazpara veya bir kazak, ne bileyim. Hadi

257/656

Page 258: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

söyleyeyim 12 de benim doğumyıldönümüm. Mektubuna birkaç tel saç koy.Yo, yoo, muhafazasıgüç. Yesem olmaz,boynuma aşamam.

Ampul kazasına üzüldüm.

Muzip bir vatandaşsohbetimizi, yazıyaçevirmiş: "Argo-Uydurca". Üstünde resmimolduğu için yolluyorum.

Oruç için söylediklerimi tekrarlamayacağım.Seninle beraber yemek, seninle beraberiçmek, seninle beraber yatıp kalkmakistiyorum.

118

Sekiz. Başbaşa, yanyana içtiğimiz saat. Güzelolan içki değil, parmaklarında, sesindi, sı-caklığındı, entarinin temasıydı. Alçak! Kediyinasıl ben sanmıştın.

258/656

Page 259: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Dudaklarınıuzat canım, (...).

10 Aralık 1966

HATIRALAR ŞİİRLE HAKİKATİNKAYNAŞMASI

Uykuya düşmandık beraberken. Gölgedenbir duvar gibiydi uyku, bir deniz gibiydi,hain, kaypak, meçhullerle dolu. Arada uyu-manıisterdim, başın göğsüme dayalı, nefesalışınıdinlerdim. Bir çocuk gibiydin uyurken.Geceler var ki uyuyamıyorum. Senihatırlıyorum birden. Kıvranıyorum. Saatlersaatleri kovalıyor. Dakikalar büyüyor, büyüy-or. Sonra sabahlarızalimleşiyorum. Bazankendimi yiyorum, bazan se-

ni.

Merhaba, canım benim. Sen aşkın bütünhazinelerini büyük bir titizlikle fatihine

259/656

Page 260: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

saklayan gerçek kadın. Yalnız kelimelerindeğil, rüyaların bile bakir.

Yıllar uzaktan geçmiş, sen de dışındayaşamışsın zamanın. Daima on altıyaşındakalmışsın. On altı, kalbinin yaşı, kalbininyani kalbimizin. Vaktini vermişsinetrafındakilere, emeğini vermişsin. Yani ka-buğunu vermişsin.

O kadar anlaşılmamışsın ki, kaderin, bütünşaheserlerin kaderi. Seni yaraladıklarıiçin in-sanlarısevemez oldum. Artık

119

kimseye eskisi gibi acıyamıyorum. Bütünduygularım tek kelimede toplandı: Lamia.ikbal hırsı, şöhret hırsı, bütün ihtiraslar,adınıbilmediğim madenler gibi, eriyiverdiler.Hayatım seninle başladı, seninle bitecek."Altın Gözlü Kız"ın kapağına tek kelimeyazdım: "dostça". Kitap matbaaya .

260/656

Page 261: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

1.11.942'de teslim edilmişti, aralıkta basıldı.Yani ithafta küçük bir tarih hatası. O zamantanışsak yine öyle yazardım: "dostça".Söylemiştim: baştaki etüt 250 sayfalıktı, bas-madılar, onun için yaralıbir eser. Balzacedebiyatta ilk aşkınıdır. Düşünce dünyasınaonunla girdim. Bir nevi Arian'm ipliği. Sonrahocalık, yeldeğirmenleriyle kavga, bütünmüdürler gibi komiser muavini olmak içinyaratılmış, pespaye bir herif ve yelde-ğir-menlerinin ezelî mağlubu Don-Quichotte.Sonra, sonra sen. Yani yaşanmamışdünya.Balzac ne "Altın Gözlü Kız"dır, ne"Ferragüs". Üstadın en güzel roman-larıçevirmediklerim. Çevirdiklerimden ikisikayboldu. Tâbi kaybetti. Tam dört kitabım,tâbi'in kayıtsızlığına kurban gitmiştir. Dörtkitabım yani iki senem. Yıllarca susdum.Dışdünyayla münasebetlerim bir fahişen-inkine benziyordu. Hissetmeden veriyordumkendimi. Yaşamadan veriyordum. Ve arıy-ordum. Bu senin de maceran değil mi? Seni

261/656

Page 262: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

tamyınçaya kadar rüyalarımın tekvatanıParis'di. Ruhumun haritasında tek şe-hir vardı: Paris. Paris yani Paris kadını.Bugün Paris benim için sular altında bir kıta.Paris'im de sensin, İstanbul'um da. Banahayatınıanlatâana sevgilim. Reel veyamuhayyel hayatını. Hatıralar, şiirle hakikatinkaynaşması. Senden uzakta, yalnız seni okur-ken yaşadığımıhissediyorum.

120

12 Aralık 1966

12 KÂNUNU EVVEL 1916

Ve rüzgârın takvimden kopardığıyapraklar.Yüz yaprak, bin yaprak, on bin yaprak."Mahdumum Hüseyin Cemil, ta-rih-i ve-ladeti 1916, 12 Kânunevvel, pazartesi, saat12". Eski bir Kur'an'ın kapağında mürekkebisolan bir satır. Doğum haberinden çok mez-artaşıkitabesini hatırlatan bir ifade.

262/656

Page 263: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Zavallıbabam. Kelimeleri bir kuyumcu it-inasıyla kâğıda işlemiş. Sonra felaket felaketikovalamış, kabuğuna çekilmişbabam,kendine küsmüş, kainata küsmüş. Ve 12Aralık'da doğan çocuk itilmiş, kakılmış, düş-man bir dünyada dostsuz büyümüş. Daimabaşka, daima yabancı. Ve yıllar, sonbaharyapraklarıgibi yolmuşsayfalarınıtakvimin.Hasta bir gurur, pencerelerini dışdünyayakapayan bir ruh. Ve sükut. Babamla dost ol-mağıçok isterdim. Şimdi o bir avuç toprak.Benzer miydik? Belki. O da kökündensökülen bir ağaçdı. Ve yalnızdı. Haysiyetiyle,hatıralarıyla, irfanıyla yalnız. Muhacirtrenleri, Edirne, istanbul, Halep vilayeti. Vebir mezara kapanır gibi odasına kapananadam. Annemle iki ayrıinsandılar. Birbirler-ini ilk defa gören, her gün ilk defa gören, ikiayrıinsan. Annem şikâyetti, kaprisdi. Hattakapris bile değildi. Güzel bir kadmmış, vak-tiyle. Ölünceye kadar güzeldi. Akra-baymışlar. Sevişirler miydi? Bilmiyorum. Bir

263/656

Page 264: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

trende rastlaşan iki yolcu. Kadının erkekkarşısındaki ezelî itaat ve saygısı. Belki dekorkusu. Ve kendi başına terkedilen HüseyinCemil. Genişbir bahçe, yasaklarla çevrili birdünya. Ağaçlar, su ve hürriyet içinde dolaşanhayvancıklar. Trenler uğramaz o ücra yere.Petrol lambasının bir tarafında babam otur-urdu, bir tarafında ben. Konuşmazdık. Bazanikimiz de okurduk. Bazan yalnız ben okur-dum. Annem ne yapardı? Hatırlamıyorum.Bir gölge gibi sessizdi. O da

121

kökünden koparılmışdı. Çok çabuk ara-mızdaki köprüler yıkıldı. 11 yaşında şiiryazıyordum. Eflatunu 13 yaşında tanıdım. 15yaşında bellibaşlıDivanlarıçoktan bitirmiş-tim. Kitaplar, kitaplar ve susuzluk. Sevmekihtiyacı, ve 12 Aralık 1966. Bu sabah senigörmeden öleceğimi düşünerek korktum.Kalbim göğsümden fırlayacak gibi çarpıy-ordu. Sonra söz verdiğimi hatırladım.

264/656

Page 265: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Kalktım yataktan. İki gün önce korkunç birsinir buhranıgeçirdim. Şimdi iyiyim. Ölmek-ten değil, senden uzakta ölmekten korkuyor-um. Balzac'la Moliere aşağıyukarıbu yaştaöldüler. Yeni yılın ikimiz için de uğurluolmasınıdilerim.

Galiba grip oluyorum, nezle değil. B.'dengeçti... Sensiz olmanın ıstırabıbunlar. Ve birhayli de naz- Akşama sesimi duyarsın.

A. ile B.'nin izdivaç yıldönümünü bizde kut-ladık. Biraz geç oturuldu vesaire. Canım ben-im, nezleyim ama seni öpmeme mâni değil,ne dersin?

Perestişle.

13 Aralık 1966

GERÇEK SEN

265/656

Page 266: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Saat üç buçuk. Sana yazdığım mektuplardanutanıyorum. Kuruyan bir deniz gibiyimbazan. Yıldızlarısönmüşbir gök gibiy-im.lncilerimi sokakta dağıttım. Kendimiöylesine verdim ki sana, kelimeler beni ter-kettiler. Tanıdığım dillerde hoşuma giden tekmusiki üç heceye hapsolmuş: Lamia. 122

Dertlerimiz aynı, sevinçlerimiz bir,aynıemellerle ürpe-riyoruz. Ve sen hislerim-izi manaya kalbediyorsun, şiire kalbediyor-sun, ahenge kalbediyorsun.

Neden yazmadın şimdiye kadar? Bütünhazinelerin gibi belagatini de bana saklamakiçin. Bütün kıta kâşiflerinden daha büyük birgurur içindeyim. Ama, bu kâşifini keşfedenbir kıta.

Çocuklarında yoksun. Aylardır boşunaarıyorum seni. Zaten mazinde de yoksun.Sen beni tanıdıktan sonra doğdun. Hakikihüviyetin bir terkibin eseri. Sen ruhumla

266/656

Page 267: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kaynaştıktan sonra ummanlaştm, duruldun,bir "gerçek sen" oldun. A. korkutuyor insanı.Her an tırmalamağa hazır bir kedi, bir yabankedisi. Senin çocuğun olduğu için sevimli.Kapalı, karanlık. Bahtiyar olmalarıiçin elim-den geleni yapıyorum. Biliyorsun ki, bu sa-dece sana karşıbeslediğim hudutsuz minnet-in minnacık bir ifadesi. Menfaatla ilgisi yok.Seni fethetmek için onlarıkazanmağa ihtiy-acım yok. Sen benimsin. A.'nm zaman zamansesi benziyor sana, ama daha ışıksız, dahaboğuk. Gülerken bile tehditkâr. Ve zaman za-man seninkinden çok daha yaşlıbir ses.Çünkü sevmiyor. Ve sevmemiş. Kocasıyla an-laşıyorlar. Sevişiyorlar mı, bilmiyorum. V.büyümeyen bir çocuk. Ve alabildiğinesevimli. Hayretleriyle, kurnazlıklarıyla, tabii-likleriyle sevimli. Sana daha çok benziyor.İkinizde de aynıaptallık, aynıdalgınlıklar,aynıkendini harcayış. V.'yi de ancak birkadın kurtarabilir. Seven bir kadın. İnsan-larısevemediği için tecritlerle oynuyor. O da

267/656

Page 268: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kardeşi gibi peşin hükümlerin koltukdeğnekleriyle yürüyor. Belki bütün nesli,bütün bir nesil, yuvarlanmamak için ideo-lojilerin koltuk değneğine muhtaç.

123

I

13 Aralık 1966

TESELLİLERİN EN HAZİNİ

Önce mektupların, sonra da sesin beni tekrarhayata kavuşturdu, şimdi çelik gibiyim. Paz-ar günü yabancıların kuşattığıbir düşmankalesi gibiydim, sensizdim.

Sevgiliyi başkalarında aramak, tesellilerin enhazini. Tatsız tartışmalarla geçen bir gece.Sis, soğuk, uykusuzluk ve hepsinden zoruseninle başbaşa kakmamak. Kâbus geçdi.

268/656

Page 269: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Canım benim. Mezardan fırlamam için sesiniduymam kâfi. Ölüm, yaşamak istememek.Hastalık, ruhun isyanı.

Paris sen yokken .rüyalarımın şehriydi, şimdiParis'im sensin, bütün ışıkları, bütün cazibe-si, bütün büyüsüyle Paris. Yalnız Paris mi?Teninde çöllerin alevi, teninde çöl akşam-larının serinliği. Paris bir kartpostal kadarcansız, soluk, soğuk. Yalnız sen yaşıyorsun,yalnız sende yaşıyorum. Seninle, senin içinyaşıyorum, seni yaşıyorum.

Senin yanında bütün kadınlar gazetekâğıdından kırpılmışgibi düz, sığ, ruhsuz vemanasız... Sen aşkın ta kendisisin canımbenim, kadının ta kendisisin. Bütün kuvvetinoradan geliyor. Tabiat kadar tabiisin. Ve birbusende bütünün var, bütünün yani rüyaları,özleyişleri, çırpınışları, hummaları, şefkatler-iyle bütün bir kadınlık.

269/656

Page 270: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Her zerren yaşıyor. Sen bitmeyen tek kitap,eskimeyen tek şiir.

124

14 Aralık/Saat 17.30

İBADETLERİN EN GÜZELİ

Tanrısevgidir canım benim, yani sensin. İba-det sana doğru kanatlanıştır. Gönlünü bir te-cride bağlamak, küfür. Tanrı: tecelli, şiir,şarkı, mehtap ve insan. İncil, biz onu kendi-miz gibi yarattık demiyor mu? Ağırlığındansıyrılan, başkasında yaşayan, başkasıiçinyaşayan, eriyen, nar-ıbeyza'laşan insan,Tanrı.

Hayatımda ilk defa oruç tuttum, kabul etsevgilim. İbadetlerin en güzeli aşk, en güzeli,çünkü en gönüldeni, en temizi, cennette köşkgibi, sefil bir yatırım gözetmeyeni, huriler,kurbanlar tahayyül etmeyeni. Tanrıgüzeldir,

270/656

Page 271: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

gü-zellikdir, fazilettir, feragattir, kemaldir,yani sensin canım benim. Kaç mümin benimkadar hulusla, hazla akşamın gelmesinibeklemişdir? Sana yaklaşmak, senle beraberyaşamak için oruç.

Bir imsak değil, bir şehvet bu, bir vuslat.Hint, "tat twam asi", Tanrısensin diyor in-sana, gerçek insana, seven insana, sevgi olaninsana. Sen, günahlarından soyunan; sen,cürufundan temizlenen; sen, öksüzlerkarşısında gözyaşıolan; sen ameliyat geçirentalebeni başarısızlıktan kurtarmak için göz-lerinin ışığınıfeda etmek isteyen; sen, şefkat;sen, fedakârlık; sen, kadm; sen, melek; sen,benim canım.

Cahide bataklıydaydıve batak kokuyordu, in-sanda aradığışeytandı. Ellerimi öptüğü birhakikat, benimle ilk konuştuğu zaman daçocuklaşmış, ağlamıştı, ama bir nedametdeğildi Cahide ve ben onu kurtarmak için birbaşkasınıfeda edemezdim.

271/656

Page 272: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

125

20 Aralık 1966

HER GÜN BAMBAŞKA

Tanrı'yıgörsek, sonsuzu görsek, aşkıgörsek,ne kadar küçülürlerdi. Gönül arştan büyük,gözler minnacık, görmek taş-laştırır,katılaştırır. Görülen yaşamaz artık, hatıraolur, resim olur. Sen şafak gibisin sevgilim,her gün bambaşka doğan bir şafak. Vesaçların bir kucak ışık. Şimdi köpük, köpük,şimdi masmavi, şimdi hain ışıltılarla dolu,sesin gibi. Bütün pencereleri kapa, mabedimiyalnız soluğun ısıtmalı, yıldızlar sevgilisi ol-mayanların göklerinde açsın. Benim yıldızımtenin.

Yirmi beşyıl önce kapıyıçalsaydın, külolurduk. Dayanamazdım sana canım benim.

20 Aralık 1966

272/656

Page 273: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

UNESCO

UNESCO kapitalizmin binbir mistifikasy-onundan biri. UNESCO ideali bir nevi afyon.Milyonları, kudurmuşsürüler halindebirbirine saldırtan yalanlan Asya imal et-medi. Irkçılık Fransa'da doğdu, Almanya'dagelişti, Amerika'da uygulanmaktadır. SevgiliAmerika bir yandan sulhun, hürriyetin hav-arisidir, bir yandan kendi vatandaşlarına ku-duz köpek muamelesi yapar. UNESCOaçıkgöz düşünce canbazlarının büyük bir iş-tahıyla memelerine sarıldıklarıgarip bir inek.Türk edebiyatınamına, okumasıyazmasıol-mayan bir panayır

126

soytarısının, bir Yaşar Kemal'in hezeyan-larınıdünya piyasasına sürer. UNESCO süslükutularla sunulan bir afyon. AmacıAsya'yı,Afrika'yıterbiyeli bir sirk hayvanıhaline

273/656

Page 274: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

getirmek, kurdun dişlerini törpülemek veköpekleştirmek onu. Geçelim...

21 Aralık 1966

BAŞKALARINA BENZEMEMEK

içimde boşbir odada yanan lambanın hüznü.Lamba daha ne kadar yanabilecek?

Başkalarına benzememek felaketlerin enbüyüğü. Mağaraya zincirliyim zaaflarımdan,yani kalbimden. Hâlâ acıyorum.. Kime?Gölgelere, hayatta tek kimseye acımadankendime. Ölmemek için öldürmek. Ben de-hamı, heyecanlarımı, kabiliyetlerimiöldürdüm. Ve işte kupkuruyum... Meyvasız,çiçeksiz bir hazan bahçesi...

Radyo başladı... Bir gün daha başlıyor. Sens-iz bir gün, ama sesini duyacağım içinbahtiyarım.

274/656

Page 275: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Mutluluklar dilerim canım benim.

127

22 Aralık 1966

SENİN YANINDA OLMAK

Kâğıt deniz gibi kaypak ve hain, insanlarkadar. Yazarken satırların birbirinesarıldığınıhissediyorum. Zaten eriyorum ke-limelerde; ilk defa seni seviyorum diyehaykırmak ve ya-zamamak. Kim olursa olsunbir başkasına ihtiyaç duymak. Okuyorum,diyorsun, seziyorsun, hissediyorsun belki.Biz bütün bir kainatın önünde de çırılçıplakbirbirimiziniz, canım benim.

Kitapların yazmadığıbir aşk bu, şarkılarınsöylemediği bir aşk. Çok daha genç olmak is-terdim... Niçin? Genç değil miyim? Romeobenim kadar çılgın mıydı? Çok daha güzel ol-mak isterdim... Hayır, hiçbirini istemem

275/656

Page 276: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

bunların, yalnız senin yanında olmak ister-im, sesimi duyuyorsun değil mi canım ben-im, bütün sıcaklığıyla duyuyor musun?Bütün ürpertisi, bütün büyüsü, bütün vec-diyle? Yanında olmak, ellerini, saçlarınıokşa-mak, sana şarkısöylemek isterdim, dünyanınen güzel şarkılarını. ·

Dün akşam sesin çok uzaktan geliyordu vebütün değildi. Bir rüyanın, yani hayatıniçinden geliyordu ve kırıkdı, sonra kesildi,kayboldun. Bu kadar sevmekden korkuyor-um, insanın sınırlarınıaşan bir şey bu. Bukadar sevilmekten korkuyorum, layık mıyım,diyorum, aldatıyor muyum, diyorum, ben'debir hayali mi seviyor, diyorum. Dün sesinuzaklardan geliyordu. Neden? Sen bir heceyebütün musikileri sığdıran kadınsın. Benimleberaberken kabuğuna çekilme, sesindealevleş, sesinde yan.

Seni az sevmekten korkuyorum. Kortan'dakıvrandım bir gece, sen uyuyordun. Ya bir

276/656

Page 277: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

gün sevmezsem, dedim, ya artık sevmiyor-sam? Kalbimin ağrıdığıgece. Niçin seviy-ordum seni?

-128

Neyini seviyordum? O gece bir kere daha an-ladım: sensiz yaşayamayacağım ve bütün bu-lutlar dağıldı. Alev gibi gelişen, büyüyen biraşk bu. Seni, sen olduğun için seviyorum,acıçektiğin için seviyorum, hor görüldüğüniçin seviyorum, büyük olduğun için seviyor-um, küçük olduğun için seviyorum, yal-nızlığın için seviyorum.

Sana yetmemekten korkuyorum, sana çokgelmekten korkuyorum. Seni tanımadık-larıiçin insanlardan iğreniyorum, senitanımadıklarıiçin takdis ediyorum onları.

Oyuncaklar almak istiyorum sana, oy-namanı, koşmanı, gülmeni istiyorum. Yaşa-madığın bütün yıllarıberaber yaşamak

277/656

Page 278: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

istiyorum. Önce baban olmak istiyorum,beşiğine ümitle eğilmek ve dudaklarının birtomurcuk gibi açılışınıseyretmek... Kucağımaalmak istiyorum seni, sonra ilk sözleriniruhuma sindirmek istiyorum, sonra kelimel-eri öğretmek, okumayıöğretmek, ka-fanıışıkla, kalbini sevgiyle doldurmak. Herakşam yorganınıellerimle örtmek,saçlarınıokşamak.

Sen, yıldızlarla dosttun, kumsalda böceklerinvardı, insanlar birer yabancıydısenin için,benim için düşman, ikimiz de gurbetteydik.Karşılaşsak tanıyamazdık birbirimizi, banagülümsemezdin, ben çekinirdim yanma yak-laşmağa, hisarım, gururdu. Çocuk olmadımhayatımda, ihtiyar doğdum, onun için oyunarkadaşlığıedemezdim sana, ama, hikâyeleranlatırdım, ekmeğimi bölüşürdüm. Kum-salda oynayan çocuk, benim çocuğum, kum-salda oynayan çocuk. Başınıdizlerime daya,saatlerce saçlarınıokşamak istiyorum. Çek-tiğin bütün acılardan kendimi sorumlu

278/656

Page 279: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

tutuyorum, Tanrıgibi ve Tanrıadınautanıyorum. Sevgili yavrum, seni bütünsevmeyenler için de seveceğim, annenolacağım, sahici annen, kardeşin olacağım.Ağlıyor musun canım benim, o göz yaşlarınınhepsi benim. Uzat yanaklarını...

129

25 Aralık 1966

PERSPEKTİF HATASI YAPMAMAK

Perşembe sabahıbulutlar gibi doluydum,aşkla, hasretle ve ebediyete kadar konuşmakistiyordum seninle. Cuma günü sel yatağınaçekildi. Cumartesi sadece yorgundum.Bugün iki mektubunu aldım. Yine seninledoluyum, yine içimde sen. Cuma dersimvardı. Dün bütün gün B.'le beraberdik.

Seni bir kuyuya iter gibi mazinin karanlık-larına attığım için özür dilerim. Zaman

279/656

Page 280: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

zaman hatıralara dönmek, kendimizi tanı-mak, hal'i değerlendirmek ve perspektifhatasıyapmamak için, faydalıbir davranış.Dil hakkındaki kitabım hâlâ çıkmadı. Bir ayönce provalarıdüzeltmişdim, tâbi ortada yok.Saint-Simon'u ancak ay başında teslim ede-bileceğim. BatıyıFetheden Hint için Hintelçiliğiyle temasa geçmem lâzım.

Bazan hayattan kopar gibi oluyorum. Geçengün telefonda sesini beğenmedim.Eflatun'dan niçin vazgeçdin? Güçlüklerinibana soracaktın. Bu hem seni hem benieğlendirecekli, üstelik müşterek bir eserimizolacaktı, ^ir nevi çocuğumuz. Önce coşkun-luk gösterdin, sonra garip bir sükut. "AltınGözlü Kız" 1942'de çevrildi. Uydurca'nınhabis bir ur gibi Türkçeye musallat edildiğitarih. Resmî makamlar ehliyetsizliği, gafleti,zevksizliği temsil ediyorlardı. Namuslu biradamın vazifesi, fJ| devlet zoruylamekteplere ve beyinlere sokulan o şeni ke-limelere kapısınıkapamaktı. Mamafih

280/656

Page 281: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

tercümeyi ben de bir defa okuyacağım. Unut-mamak gerekir ki 24-25 yaşların-daydım.İstanbul'da çıkan ilk yazılarım (40-41-42)tercüme bürosunun kepazeliklerini teşhireder. Ben edebiyata sürünerek I girmedim,prens olarak girdim, şövalye olarak girdim vePalas Athena gibi zırhlarımla doğdum. İlkyazımla son yazım arasında büyük bir farkolacağınısanmıyorum. Ağaç dal budak

130

salmış, büyümüşo kadar.

Maziyi, senin mazini, daha doğrusu senle il-gisi olmayan maziyi bir daha dönmemeküzere kapatıyoruz. 42'den sonrasıyok! Kestikbıraktık. Bir nevi apandisit ameliyatı. Benimde mektuplarına çok ihtiyacım var. Ölümdendaha güzel, daha cazip olmalısın. İçimi garipbir sabırsızlık kemiriyor, oysa koşuyu çoktanyarıladık, değil mi canım. Cumartesi yılbaşı-

281/656

Page 282: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Sen bir kâbustan uyandın, kendi kendinedöndün, kendin oldun. Bir akşamkapınıçalan adamın bütün yaptığıbu. Sanadoğruyu söyleyen bir ayna uzattı, bir ayna,yani gönlünü. Canım benim, sen, bir gözy-aşıkadar temizsin, bir azize kadar temiz.Lağıma düşen kutsal bir kitap. Kitap kaplıy-dı, kabınıyırtıp attım. Belki tek hatam senisevmek oldu, kadın gibi sevmek, ama sen,sevgiyi bilmiyordun ve kurtulman için,kendini tanıman için sevgiye ihtiyacın vardı.Sevgi mukaddestir. Ben ölebilirirn, hiçbir za-man unutmamalısın ki kapınıçalan adamseni hiçbir zaman aldatmamıştır, seni ve hiçkimseyi. Yıllar kalın ve kara bir bulut gibiçökmüşüzerime, bir fırtınanın sağlam, dostve erkek rüzgârısisleri dağıttı, bu fırtınaaşk'tır. On beşgünde, her kadınıgıptadan ku-durtacak kadar kesif yaşadın. O on beşgününtek saatini yaşamadan ölen kadınlar milyon-ların üstünde. Önünden geçen tren tek yolcutaşıyordu ve yolcu uçurumlara yuvarlanan

282/656

Page 283: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kadınıbelinden yakalayıp kompartmanınaaldı, şimdi beraberler. Sevgilerle...

131

¦ ·¦i

1967

LAMIA HANIM'A MEKTUPLAR

1 Ocak 1967

TAKVİM YAPRAKLARINDAN BİZE NE

Gece tatsız bir rüyayıhatırlatıyordu. Gürültü,duman ve aşinasıolmadığımız bir alay insan.Yalnızdım. Kendimi hayallerime veremeye-cek kadar yalnız. Nezle gibi pis bir akşam.İnsan ancak üçüncü mevki kompartmandabu kadar seviyesiz vatandaşın istilasınauğrayabilir. Bir köşede saatlerin geçmesinibekledim. Bol bol küfrettim kendime. Buvatandaşların arasında ne işim vardı? V.

283/656

Page 284: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

mutfakta göbek atıyordu. B. Zeytinburnu'ludostlarıyla sarmaşdolaşolmuştu. Kimsenintanımadığıbir küçük hanım meraklılara dişiköpek cilveleri yapıyordu. V.'nin teyzezadesiarada çığlıklar atıyordu. Ben ikiAntakyalı'nm kıskacıarasındaydım. BiriÇakaltepe'den, öteki Şenköy'den. TürkçeyiEngizisyon mezalimine tâbi tutan iğrenç birtelaffuz. Bizim solakların başlıca vasıflarıter-biyesizliktir. Hülasa, sana yakın olmak içinsenden bir hayli uzaklaştım. Senden yanihayattan ve neşeden. Kâbus saatlarca sürdü.İki buçukta yola revan olduk. Dörtte yattık.Ve sabahleyin odaya dolan günlerin köpüğü:yukarının musluğu bozulmuş, plajınkapılarınıkırmışlar, ve sair letafetler.

Acı, hassasiyetini kabuklaştırıyor insanın.Ölmek galiba bu. Ayrılığa alışmışgibiyim.Tevekkül, teslimiyet. Ve heyecanların güngeçtikçe kararan pırıltısı. Alışkanlıkların in-sanıpestile çeviren çarkı. Artık yanarak değil,tüterek yaşıyorum. Nemli bir tomar gibi.

284/656

Page 285: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Kanatlarım her gün bir parça daha ağırlaşıy-or. Galiba ihtiyarlıyorum. 66'yı67'yebağladık. Ne adi bir espri değil mi? Dün ge-cenin tek güzel hatırasıçikolata.

Takvim yapraklarından bize ne canım ben-im. 66'da onbeşgün yaşadık Pek az kulamüyesser olan on beşgün. On beşgün dedeğil, bütün bir asır, bütün bir hayat. Ve hâlâyaşıyoruz.

135

Arada fırtınalar ..ruh ikliminin tabii cilveleri.Bir daha o eve gitmeyeceğim. Ve senhaklısın. İnsanıdonduran bir Sibirya havas-ıesiyor orada. Evet canım, bizim yılbaşımız:tanıştığımız gün. İsa doğmuşveyadoğmamışumurumuzda mı? Zaten birbirim-izden ayrıeğlenebilir miyiz? Böyle birteşebbüs bile ihanet değil mi? Galiba cansıkıntısı, bu ihanetin cezası. Sevgilerimle.

285/656

Page 286: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Ve bir ay sonra buzlar çözülecek, karanlıkbitecek, yeniden hayata doğacağız- Yaramınkabuklarınıyoluyorum. Kanamak: yaşamak.

En ateşli buselerle.

12 Ocak 1967 / Saat 22.00

İKİYIL ÖNCE

İki yıl önce bu akşam bir rüyaydınız, bilin-meyendiniz... Köyde herkes uyumuştu,yatağımda doğruldum ve sizi düşündüm. Birdavettiniz. Neye? Aralık bir kapıydınız.Nereye? Sizde ömür boyu aradığım bir "je nesais quoi" vardı. İten bir davettiniz, uçurumgibi. O gece uyuyamadım. Sonra tekrar bu-luşduk ve kaçtım. İçimde bir yara vardı,hayata daha az tahammül ediyordum, dahaisyankârdım ve ölüm daha çok tütüyordugözümde. Sonra...

286/656

Page 287: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Gecelerdir yine uykusuzum. İçimde boşgeçenbir hayatın kahredici nedameti ve birden birmağarada uyanan adamın hayretle büyüyengöz bebekleri. Kalbimin her parçasıbir çalıya136

takılmış. Hayatım bir delinin anlattığıhikâye.Yine bir buhran içindeyim. Yaşamak içinsevilmeğe, çok sevilmeğe ihtiyacım var. Yaşa-mak için sevmeğe, çok sevmeğe ihtiyacımvar. Sizi tanıdıktan sonra, insanlarıçok dahaaz seviyorum. Bu yepyeni bir trajedi. Ve belkiyaşadığım trajedilerin en büyüğü. Ben bütünbir ömrü bunlara mıfeda ettim diyorum.Hazlardan kaçışım bunlarıbahtiyar etmekiçin miydi?

Geçen gün bir arkadaşölmüş. Yıllarca beyn-imi sömürerek yaşayan biri ve hasta birgünümde beklediği ilgiyi gösteremediğimiçin dargın öldü. 76 yaşlarındaydı. Binlercelira kazandı. Okunan kitapları, güzel

287/656

Page 288: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

taraftarıyla, benimdi. İçlerinde bir teşekkürbile yok.

Geçen akşam bir başkasıyla beraberdik.Otelde hesabıma kalır, kütüphanemdenkaldırdığıkitaplarısatardı. Sonunda polise ih-bar etti beni, aleyhimde makaleler yazdı,yazdığıher kelimenin yalan olduğunu biliy-ordu. Ona da yıllarımıverdim. Bana mektu-plarımıgösterdi, 18 yaşımın bütünaltınıvardıo sayfalarda, bütün dehasıvardı,bütün çiçeği vardı. Kendi kendimikıskandım. Bana şiirlerimi gösterdi, birersuretleri için bin lira teklif ettim, güldü vesakladı.

İki yıl önce bu akşam seninle doluydum.Ama karışık bir içkiydin o zaman, kafayavuran ve biraz bulantıveren egzotik bir içki.Şimdi yine seninle doluyum. Bazen gözy-aşıoluyorsun içimde, bazen kahkaha... Veseni tanıdıktan sonra dünyam küçülüverdi.

288/656

Page 289: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Artık tek kadınıdeğil, tek insanısındünyamın. Sen, çocuklarım ve..

Rüzgâr olmak, yağmur olmak, ışık olmak vekucaklamak seni? İyi geceler canım benim.Yine sabaha kadar beraberiz.

137

19 Ocak 1967

HEPSİBİRER GÖLGE

Ve günler uzaktan geçen yelkenliler.Onlarışiire kalbetmi-yorum. Ve günlerboşuna şarkısöylüyor, boşuna gülümsüyor,boşuna ağlıyor. Çığlıkları, adem ummamnındalgalarıiçinde kaybolan birer martısesi.Yaşamıyorum ve yaratmıyorum.

Yaşamak yaratmaktır. Kendini kelimeye,renge, mermere boşaltmak, spermanla değilbeyninle ebedileşmek. Kanla yazılan

289/656

Page 290: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

mektuplar ebedî, kanla veya alevle. BirOrtaçağsimyageri gibi, kıskanç ve ahmakbakışlardan kaçarak yaratmak. Bir suç işlergibi yaratmak. Kimin için? Yaratmakyaşamamaktır, kendimiz olmaktanvazgeçmektir. Ebediyet bir nevimumyalaşma.

Yaşamak, kendini bir fırtınaya kaptırmak,yaratmak, fırtınaya söz geçirmek, onu mer-merin, sesin, rengin hendesesine hapsetmek,dışında kalmak fırtınanın. Ya yaşayacak, yayaratacaksın. Yaşayacaksın. Yaşamak yan-mak demek, alev alev yanmak. Ağlamak de-mek yaşamak. Brütün kirlerinden arınmakve tekrar kirlenmek demek. Yaratmak biryabancılaşma. Yaratılan bir başkası. Tan-rıkainatıyarattıktan sonra yok oldu.

Ve insanlar Homeros'un cennetindekilergibi, kucakladın mıkayboluyorlar. Hepsi bi-rer gölge. Teneke bile değiller. Sevgi garip biryangın. Yaşamasıiçin büyümesi gerek. O

290/656

Page 291: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

yangına her şeyini atacaksın, zamanını,gururunu, dehanı. Ve kül olacaksın. İnsanlarondan korkuyor, ondan yaşamıyorlar. Son-suz karşısında cücenin korkusu.

Jurnalim mezar taşıkitabeleriyle dolu. Yok-luğa yuvarlanan bir aşinayıkâğıtta yaşatmak,ona kendi hayatımın bir parçasınıvermek,onu öfkenin, kırgınlığın veya sevgininhalesiyle

138

kuşatmak. Biz dostlarımızla bütünüz,dostlarımızla, düşmanlarımızla bir bütün.Avni bey ölmüşdediler. Üzülmedim. Avni beyçoktan ölmüştü. Ne zaman yaşamıştıki? Avnibey bir öksürük ve bir kahkahaydı. Öksürüğüsamimiydi, kahkahasıyalan. Bir İspanyol di-lencisinin takma gururu. Ve komedioynardık birbirimize. Ben farkında olmadanvermişgörünürdüm, o farkında olmadanalmışgörünürdü. Enayilik: Kaderin beni

291/656

Page 292: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

ebediyen oynamağa mahkûm ettiği rol. Kar-şımdakileri küçültmemek için isteyerek ben-imsedim bu rolü. Mefistoya benzerdi Avnibey, altmışından sonra tercümeye meraksalmıştı. Ben kalbini ve kafasınımahalleköpeklerine peşkeşçeken adam. Avni beysırnaşık bir mahluktu. Başkalarına karşıbirhayli küstahdıda. Benim başka bir maddedenyaratıldığımıseziyordu. Anlıyor muydu,hayır. Yıllarca her sualini cevaplandırdım.Kapım, irfanım ve sofram daima açıktı. Avnibey bir pınardan içer gibi içiyordu. Ben verenadamdım. Teşekküre lüzum yoktu. Işığa,havaya teşekkür etmek gibi abesti bu. İki yılönce dargın ayrıldı. O gece hiç uyumamıştım.Çalışamayacakdım. Buhranlar içindeydim.Avni beyin hafsalasıalmıyordu bunu. Bu, hergün meyvasınıkopardığımız ağacın isy-anıkadar şaşırtıcıydı. Bir daha aramadı.

İhsan Kongar tanıtmıştıAvni beyi. Bugünikisi de birer mezar taşı. İhsan beyden ikikitap kaldı. Biri baştanbaşa benim

292/656

Page 293: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

düzelttiğim "Felsefe Dersleri", öteki benParis'deyken yazdığı"Mantık". Onun için debir maden ocağıydım. (...) Eski bir metresidevreder gibi Avni beye tanıttıbeni. Bana neverdiler? Hiç. Benden ne aldılar? Yıllarımı.İkisine de acıyorum. Yanımda daima rahat-sızdılar. Ama vazgeçemiyorlardı. Ucuz birkütüphaneydim. Bir kütüphane ve bir oracle.Babam yerin-deydiler. ihsan bey tesadüfenhocam da olmuştu. Karşımda ölünceye kadardinleyici kaldılar. Ve asırlarca yaşasalar yinedinleyici kalacaklardı. Kongar geçrastlamışdıbana. Yıllar idrakinin pencereler-ini kapamıştı. Işık güç sızıyordu içeri.

139

Onu gerçek bir felsefe hocasıyapmağa çokuğramıştım. Aczini farkedince alkole ilticaetti ve yumuşadı, cıvıklaştı. Ölüm bir kurtu-luşoldu Kongar için. Sakallıtırnak-larınıgeçirdi hayata. Çengelköy kahvelerindeprafa oynamak için içkiyi bıraktı. Kaç

293/656

Page 294: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

tercüme kaldısakallıdan? Bilmiyorum. Amaokunmağa değer her sayfa benimmarkamıtaşır. Sakallıdenen mahluku beyn-imle besledim. Bir kitabında bile teşekkür et-medi. Tabiata benzetiyordu beni, tabiat gibisonsuz, tabiat gibi cömert ve tabiat gibi şuur-suz. Ona kaç bin lira kazandırdığımıb-ilmiyorum. Ama kütüphanemde hatırasınıy-aşatacak tek armağan yok. Gübre oldusakallı. Ondan bir pırıltıkalmışsa, kalacaksakaynağıbenim.

19 Ocak 1967 / Saat 21.00

HİS DÜNYAMDA KORKUNÇ BİR İHTİLAL

_____ ~

Serverlerdeyim. Ruhumda vuslattan sonrakimahmurluk. Bir bahar fecrinin huzuru. Sen-inle yaşıyorum. His dünyamda korkunç birihtilal yarattın. İnsanlarısevemiyorum. Za-man zaman şefkate dahi aşina değilim artık.

294/656

Page 295: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Promete kayaya, yani hicrana zincirli,gündüzleri akbabalar kemiriyor ciğerlerini,akşam tekrar diriliyor. Sen diriltiyorsun.

Mektuplarım günlerden beri bir çığlık sa-dece, "seni seviyorum" çığlığı. Yalnızkalamıyorum. Kütüphaneye zincirliyim. Benyıllarca, hatta bir ömür boyu başkalarıiçinyaşadım. Kendimden başka herkese acıdım.Kapım da, kalbim de her çalana açıktı. On-lara kilit takmak kolay olmuyor. Mektup al-madığım günler karanlıklardayım. Tekrardönüyorum eskiye.

140

Ve dünyama başkalarıdoluyor. Sahneyiyabancılara terketme canım benim.

Mektubunu alınca bütün hayaletler dağılıy-or, yine kendim oluyorum, yine senoluyorum.

295/656

Page 296: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Konya'ya beraber gidelim, dedin, nasılistersen. Henüz ne Fikret'e telefon ettim, neMehmet'e. Bugün Ankara yolu kapalıydı,İstanbul korkunç derecede soğuk. Telefon et-tiğim odada ancak çılgın bir âşık birkaç saat-ini geçirebilir. Mu-nisliğine teşekkür. Bu-luşma yerini ve gününü önümüzdeki haftatayin ederiz.

18 yaşın bütün sabırsızlığı, bütün çılgınlığı,bütün hasretiyle senin.

19 Şubat 1967

YAŞAMAK VEYA YAŞAMAMAK

Yaşamak veya yaşamamak. Yıllardır bu iki zıtarzunun pen-çesindeyim. Hayat, acılarımınsisli camıarkasında kâh bir kâbusa, kâh birheyulaya benziyor. Bazan komedilerin enadisi. Bazan trajedilerin en dayanılmazı. Veiçimdeki cehennemden habersiz bir dünya.

296/656

Page 297: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Kitaplardıbenim oyuncağım. Onlan elimdenaldılar. Önce insanlar aldı, sonra kendilerikaçtılar benden. Ve kadınlar ki, ölüm kadargüzeldiler.

Duygularıkapıda bekletiyorum. İçerdeyabancılar var. Kapıyıaçtığım zaman, kim-seyi bulamıyorum dışarda. Beraberken ânıy-aşıyorum ve şuurun ırmağıbulanık, yaşa-maktan düşünemiyorum. İhsaslar korohalinde. Onlarısınıflandırmak,

141

isimlendirmek, billurlaştırmak zamanistiyor.

Beni ne kadar anlıyorsunuz? Ben sizi nekadar anlıyorum. Akşam büyük bir en-dişeden kurtulmuştum. Ama bahtiyardeğildim yine de. Radyoda "sana gönülbahçesinden.." şarkısıvardı. Bunu ilk defaolarak bir başka sesten duyuyordum.

297/656

Page 298: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

İki Saat Sonra

Hep aynıfacia. Yazmağa hazırlanmak veyazamamak. Beraberken bahtiyar mıydım?Hayır. Aradıklarım vardı. Yetmi-yordunbana. Ama senden uzakta gerçekten bed-bahtım, insan suya, havaya ne kadar ihtiy-acıolduğunu onlardan ayrılınca farkcdiyor.Bu dekor benim kabuğum. Bu insanlar hay-atımın bir parçası. Onlarıseviyorum. Dahadoğrusu onlarsız bir hayat düşünemiyorum.Şuurum kararıyor. Ama sensiz deyaşayamayacağım. Bir Cuma günü doktorFridman, bir daha görmeyeceğimi zalim birhissizlikle kulaklarıma fısıldamıştı. O akşamsesiniz beni tekrar bağladıhayata. Son defaçok haşindim size karşı. Üç aylık hicranınbütün ıstıraplarından yalnız siz sorumluy-dunuz sanki. Hef şeyi sizden beklemiştim.Halbuki hasreti kısaltmak için hiçbir şeyyapmamıştınız. Yemekten sonra içilen birlikördüm ben. Peki siz neydiniz? Son bir aysizsiz yaşayabilmeğe alıştırdım kendimi.

298/656

Page 299: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Tatsız, renksiz, yarıölü bir hayat. Neyeyaradı? Hiç. Karşılaşınca bu bir aylık telkin-lerin kurbanıoldum. Sonra yeniden küllerdağıldı. İçimdeki ateşher zamankinden dahagür, daha alevli. İkinci ayrılışımızda daha ra-hattım. Yalnız sizi seviyordum. Son anda birtercih yapabilirdim. Şimdi eski sevgilerim,buna isterseniz şefkat deyiniz, bütünzindeliğiyle yaşıyor. Ama sizi eskisindendaha çok seviyorum. Ancak sizinle tamam-lanacak bir dünyada yaşamağa katlanabi-lirim. Teker teker yetmi-yorsunuz bana.Hiçbiriniz beni tam olarak anlamıyorsunuz.

(42

Yaşamamıistiyorsan anlamağa çalışbeni. Vebütünümle sev. Hasretle.

20 Şubat 1967

AŞK, DEHADAN NADİR

299/656

Page 300: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Dün gece yine seni düşündüm. İkinciayrılışta gözyaşlarıyla işlenen bir mektubunualmıştım. Benimle beraber gelmişti mektup.Bu defa başkalarıyla sohbeti benimle olmağatercih etlin demek. Ankara'da on iki saat,İskenderun'da yirmi bir. Bir buçuk gün, busükut bir ihanet değil mi? Akşam yine senidüşündüm. Düşünmek veya düşünmemek.Bu bir parça elimde. Ama unutmak ölmekdeğil mi? Önce öldürmek. Heyecanımızı,gençliğimizi, yani hayata mana veren herşeyi. Sonra yeniden başlamak. Unutmak, un-utmağa çalışmak, kurumaktır. Yara kabukbağlayacak. Bunun için oyalanmak, oyuncak-lar aramak, çirkin şey.

Çivi çiviyi süker ama ruh çopurlaşır. Boyunahatırana eğilmek, boyuna seninle yaşamak vesenden uzakla olmak öldürüyor beni. Faciaşurada: ya acıdan kurtulmak, ki bu kurtu-luşikimizin ölümü bir parça, yahut acıya kat-lanmak. Ne zamana kadar?

300/656

Page 301: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Sanki hiç buluşmamışgibiyiz. Hasret, maddibir acıgibi içime işliyor. Islak, öldürücü,yakıcı, üşütücü bir yalnızlık. Ayrılah kaç saatoldu? Asırlardan beri ayrıgibiyim. Amanyarabbi. Her geçen saat, yaşamak se-vincinden bir parçasınıalıp götürüyor. Hay-alımın eridiğini, azaldığını, hisseder gibiyim.Seni unutmak. Niçin? Vahadan sonra çöl.Gül bah-

çesinden sonra bozkır. Sana susuzum.Eskisinden çok fazla susuzum. Sesine,saçlanna, eline. Belki fizik değil bu susuzluk,belki fizik. Senin dünyan var, mevsimlerinvar, her şey sizin. İlk Ankara ayrılışıyine böy-leydim, huzur daha önceye, senin olmadığınbir tarjh-öncesine dönüş. İstemiyorum böylehuzuru. Acaba yine hata mıettik? Bu ıstırabason mu vermeliydik birlikte. Şuur ırmağıbu-lanık akıyor. Durulur elbet.

Biz rüzgârların meçhul bir ülkeye, saadetesürüklediği birer gemiydik. Hakketmemişdik

301/656

Page 302: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

bu saadeti. Bir mucizeyi yaşıyorduk. Veyaşıyoruz. Aşk, dehadan çok daha nadir.Bunun için binbir ihtimal bir araya gelecek.Arzda hayatın başlamasıgibi bir şey. İnsanınmaymundan üremesi gibi bir şey. Bengörmeyeceğim, sen yaşamamışolacaksın. Vebütün muhitimiz bakar kör olacak. Ne senifarkedecekler, ne beni. Ben kimseye benze-meyenim. Sen kimseye benzemeyensin. Ka-derin çok iltimaslıkullarına bahşettiği bu il-ahi ziyafete, bu ruh ve ten cümbüşüne layıkolmağa çalışalım. İstikbal ©yle sisli, o kadardikenli ki. Seninkiler daha görünmedi. Nedüşünüyorlar? B.'nin mektubu hayli can-ımısıktı. Gelince fikirlerimi yazarım. Coşkun-luğumu hoşgör. İstıraptan sarhoşum.Istıraptan yani hasretten. Yanm saat seninlebaşbaşa kalmak ve sonra ölmek. Şu anda is-tediğim bu. Perestişle.

25 Şubat 1967

SİZDE İDEALİBULAMADIĞIM ZAMAN

302/656

Page 303: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Bir uçurum gibi büyüyen sükut, hayattan,ışıktan, ümitten kopuş.. Nihayet gönlüme ba-han getiren sesiniz. Kırık bir tekne, karanlıkbir deniz. Ufukta siz olmasanız hayat denenbu

144

yolculuk, bu rezil, bu pespaye, bu komiksürüklenişdayanılmaz bir çile olurdu. Yen-iden kendimi buldum mektubunuzda, öm-rümün en kederli anlarısizi kaybettiğimisandığım anlardı: şubat'ın ilk günleri, Ank-ara. Gökkubbenin bütün yıldızlarıbaşımdaparçalandıve güneşkahkahalar atarak uzak-laştıufkumdan ve gece, ıslak, yağlı, isli birgece bütün benliğimi bir ahtapot gibi kucak-ladı. Kimsiniz? Otuz yıldır gördüğüm rüya.Artık benim için yol üçe ayrılmıyor. Şehza-delerin karşısına çıkan yol iki: ölüm veya...

Mektubunuz rüyada duyulan dost sesler gibi:fırtınalar diniyor, yaralar kapanıyor ve insan

303/656

Page 304: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

yaşadığınıanlıyor. Sizi kaybettiğim zamanyani sizde rüyamı, sizde ideali bulamadığımzaman dünyam kör bir kuyuya benziyor,yılanların ıslık çaldığı, lağım kokan kör birkuyu. Güzel yazıyorsunuz.. Çünkü kalemin-ize ilham veren Eros'un ta kendisi. Bütünruhunuz konuşuyor, hayatın dile gelişi gibibir şey. Siz yaprak yaprak açılan birkitapsınız, benim keşfettiğim bir kıta: Cemil-anya. Sizi küçük görmektense gözlerimi binkere feda etmeğe ra-ziyım. Benim ezelî me-likem. Elest bezminden nişanlım.

Uzun veya kısa, yaşamak için size muhtacım.Siz de bensiz yaşayamazsınız. Dudak-larımızıancak ölüm ayırabilir birbirinden,dudaklarımızıve kalplerimizi. Mektuplarınızgecikince kendimi metruk bir kayık gibidalgalara bırakmıştım, hastayım, yani ök-sürüyorum ve ateşim var. Elin alnımdadolaşsa nasıl da iyileşirdim! Sevilenhastalanmaz, seven hastalanmaz, amasevilen ihmal edilmez. Mektubun bir büyü

304/656

Page 305: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

gibi bulutlarıdağıttı. Yarıyarıya iyileşdim, biryenisi tekrar beni Zaloğlu Rüstem'e çevirir.Sensiz sıhhat neye yarar? Neden dinç ola-cakmışım? Dünyanın bütün nimetleri sen-inle güzel. Scho-penhauer'i bekliyorum. İs-tediğim, sana kendimi bütünümle verebil-mek, bütünümle faydalıolmak sana. Sen herzerrenle perestişe layıksın ve istiyorum ki şa-hane bir tomurcuk'a benzeyen kabiliyetlerinaşkımın sıcak ikliminde bütün şiiri,

145

bütün lüsunu, bütün ıtırıyla açılabilsin. Ben-im has bahçem, sam yelleri esen çöllerdengeçtim, dudaklarım susuzlukdan çatlamışdı,boğuluyordum, ya cinnet ya ölüm veya senvardın. Sen çıkdın karşıma, sen ki benim içinyaratılmıştın, sen ki sevmemiştin, sevil-memiştin, sen ki uykuda dolaşan bir hayald-in, tanımıyordun kendini ve hâlâ zaman za-man düşman bir dünyanın kırık aynasınakayıyor gözlerin, sen orada değilsin,

305/656

Page 306: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

gönlüme, gözlerime, mektuplarıma bak.Belki sevdiğin için büyüksün, sevdiğin için vesevdiğin kadar, yani sonsuz. Şubatın ilk gün-leri zalim bir buhran içindeydim, sonra sislerdağıldı, tekrar buldum seni, seni yani idealaralemindeki kadınıve ayrıldık. Cennettenkovulan Adem gibiyim, kulaklarımda sesininilahi bestesi ve boşlukda yuvarlanıyorum.Mektupların tutunduğum birer dal, seni birdaha görmek ve ölmek istiyorum. Güzel olanbu. Seni kaybetmek, hayalimde boğulmakdeğil. Bu sermesti sadakatimin mükafatı.Yalnız sende eriyişimin, yalnız seni düşün-memin mükafatı.

B.'nin mektubu gelmedi henüz. Sana grameriyolluyorum.

Perestişlerle..

26 Şubat 1967

TANRILARIN GAZABI

306/656

Page 307: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

"Hint Edebiyatı" denize atılan bir şişeydi:S.O.S, S.O.S. Çağdaşlarıma bir kıta fethet-mişdim, yıldızları, okyanusları, dağlarıile birkıta. Denize atılan şişe kayalarda parçalandı.Sonra sizi halkettim: hasretlerimden,acılarımdan, rüyalarımdan. Siz gönlümün"tuzla"sında muhteşem bir inci hevengi

146

haline gelen kuru bir daldınız. Hayır canımbenim, siz gökden ateşi çaldığıiçin bütünPromete'ler gibi tanrıların gazabına uğrayanbir fikir maceracısının yuvarlanırken tutun-duğu son daldınız. Çiçek dolu, meyve dolubir dal. Yorgun başımıyapraklarınıza göm-düm ve kuşların sesi içimdeki fırtınanın ce-hennemi uğultusunu dindirdi. Bir dal değil,bir ormandınız.

Hastayım. Bir akşam alnınız tutuşurken beniaramıştınız, o gece, kilometrelerin ötesindenadımıçağıran sesinizi duymuş, sabahlara

307/656

Page 308: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kadar ağlamıştım. Şimdi, yalnız sizi düşüne-biliyorum. Hayat birden bütün cazibelerinikaybetti. Neden avuçlarınız yüzümdedolaşmıyor, neden saçlarınızın temasını-duymuyorum? Karanlıklarda kalan bir çocukgibiyim ve yoksunuz. On iki günde tek mek-tup, tebrik ederim, çok vefakârsınız. Gözy-aşları, ateşbir sıvıhalindeki küreleri taş-laştıran yağmurlar gibi. Her yara kabukbağlar. Bütün ameliyatlara alışkınım. Zaten...

Şubat deniz kızlarıgibi başladı, deniz kızları-gibi bitiyor. Çalışamıyorum, nefes alamıyor-um. Telleri kopmuşbir keman gibi. Niçin,neye yarar? Çılgınca susuzum mektuplarına.Yaşarsam onlarla yaşayacağım? Yangınbüyüdükçe büyüyor. Sonra bir sürü cansıkıntısı. B.'nin mektubu gelmedi, kendisi degörünmedi. Kendisi ve hempaları. Bu cenin-isakıtın hiçbir düşüncesi beni ilgilendirmez.Dünyada yalnız sen varsın, fedakârlıklarım,yani mülevvesata tahammül edişim, sadecesana faydalıolur ümidiyleydi. Hiç kimseye

308/656

Page 309: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

hiçbir şey borçlu değilim. Sen de öylesin.Yalnız gerekli bazıapandisit ameliyatlarınayanaşmıyorsun. İnşallah ilerde bizi rahatsızetmez bu pislikler. Ne istiyorlar? İltifatbaşlarım döndürdü galiba. B.'de iki kitabımvar, biri tek nüsha, suratınıgörmemek içinikisinden de vazgeçerim. Seni rahatsız edersecanına okurum. Geçelim...

147

../Şubat 1967

BİTMEYECEK BlR VUSLAT

Baldız evden çıkmamızıveya satınalmamızıistiyor. Oysa ki kaloriferli bir yeretaşınmak zorundayız. Kütüphanelerin nakliölüm gibi bir şey. Bununla beraber katısatınalmak niyetindeyim, gelince size kiralarız.Bizimkiler kiralık ev arıyorlar.

309/656

Page 310: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Gramerler, prensipal yerine maine clausetabirini kullanıyorlar. Herhalde complexecümlelerde ana cümleye inde-pandant de-mek yanlış, hem şekil bakımından yanlış,hem mana bakımından yanlış. Terminolojin-in öteki kısımlarında aşağıyukarısenhaklısın, yalnız direkt, endirekt tasnifindekimütalaan tatminkâr değil. Yolladığım kit-abıbir hayli karıştırdım, doyurucu bulmadımama bendekilerin, şimdilik, en iyisi, ihtiyacınolursa daha mükemmellerini temin ederim.

Schopenhauer benim eski göz ağrılarımdan,sen olmasan tekrar ona dönerdim. SenSchopenhauer'in canlıbir tekzibisin canımbenim. Çevirirsen bastırırız, ben de bir önsözyazarım. Çevir ama tesirinde kalma.Schopenhauer çok sevimli bir deli. Zalimfakat realiteyi içinden yakalayan görüşlerivar: Hint'le Eflatun.

310/656

Page 311: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Defalarca söyledim, sende imrendiğim birtaraf var: yazıkuvveti, imrendiğim, hattakıskandığım ve gelişmediği için üzüldüğüm.Gelişmediği derken içtimaileşmediğini kas-tediyorum. Bu yalnız benim için çalmanbüyülü bir rebap. Sen zaten bütününle öyles-in, keşfedilmemişbir ülke. Sende imrendiğimbir taraf var, dedim, hayır bir değil, takdis et-tiğim, perestişettiğim, binlerce taraf var.Bütün kadınlar birer teneke senin yanında.Her gerçek hazine gibi gizliydin, seni kalbimkeşfetti, seni seviyorum Lamia'm benim.Hiçbir kadının sevilmediği gibi seviyorum,ölesiye seviyorum. Havva'dan bu

148

yana senin kadar bütün, senin kadar saf, sen-in kadar girift ve senin kadar güzel ve seninkadar gerçek bir kadın yaratılmadı. Mektu-plarına muhtacım, mektuplarına, sesine vemaddene ve ruhuna. Yoksa susuz bir çiçek

Page 312: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

gibi solar giderim. Seni ebedileştirmeden,sende ebedileşmeden ölmek istemiyorum.

Ayrılırken sakindim. Sen, bütün köşe bucak-larıyla fethettiğim bir ülkeydin, sınırlarınıç-izmişdim ve sevgimi sur-laştırmışdımetrafında. Saçların aşkımın bayrağıydıartık.Benimdin, öldükden sonra da benimdin.Ayrılık bir dinlenişolacaktı, bir dinleniş, birsusayış, bir hazırlanış. Güneşin tekrar doğ-mak için batışı. Vücudunu buselerimle zırh-lamışdım. Bir mısra gibi başlayıp biten, dahadoğrusu başlayan ve bitmeyen ve bitmeyecekolan bir vuslat sadece virgülle noktalanıy-ordu. İkimiz de nefes almalıydık biraz. Cumagünü telefona çıkmayısın ruh ummam-mıtekrar dalgalandırdı. Kortanda ilkayrıldığım zaman bu kadar heyecanlımıydımbilmiyorum, herhalde bu kadar susuzdeğildim. Sen içildikçe susanan birkaynaksın Lamia'm. Işık, hayat, ümitkaynağı.

312/656

Page 313: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Bu aşkın kitaplardakine benzer yönü yok.Benimsin, kendim kadar benim, kokladığımhava kadar benim. Yine de delice seviyorumseni, biliyorum ki gel dediğim an yamm-dasm, biliyorum ki öl dediğim an ölürsün,benim için yaşadığınıbiliyorum, bensizyaşayamayacağınıbiliyorum. Herhangi biradelem kadar benimsin, ama yine de seviyor-um seni. Kuşku beslermişaşkı, laf, yalnızbiliyorum ki uzun bir ayrılık küllendirir. Vesükut ayrılığıkoyulaştırır, katılaştırır,katilleştirir. Ateşim var ve öksürüyorum, seniçok sakin buldum mektubunda. Avunmağabaşlamışsın, buna tahammülüm yok. Bentam bir monogam'ım, daha doğrusu sen beniöyle yaptın. Öylesine doluyum ki seninle,başka bir hayale, başka bir teselliye, başkabir eğlenceye, başka bir ıstıraba taham-mülüm yok.

Peres tişlerle.

149

313/656

Page 314: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

7 Mart 1967

YENİBİR HİCRAN 7

Hicran: hem olmak, hem olmamak. Olmak,yani mazide ve gelecekte yaşamak, hatırla-mak ve ummak. Olmamak, yani iki zamanarasına gerilen incecik telde sonsuz birürpertiyle uçurumu seyretmek, uçurumuyani ademi. Mektuplarının bir cümlesi şuur-uma bıçak gibi saplandı: bu ayrılık ötekiler-ine benzemiyor diyorsun. Neden? Zamansevgimizi her gün daha çok arttırıyor. Yangıngibi gittikçe büyüyen bir his bu. Bütün hay-atımızın manası. Seven, endişe eder. Ama bukötü düşünceleri kafandan at ve ke-limeleştirme. Romanımızıitinayla, aşkla,sabırla işleyelim.

Ancak çok büyük bir felaket, bayramdagörüşmemize engel olabilir. Sonra., son-rasıyeSni bir hicran diyeceksin. Evet. Vuslatagötüren yeni bir hicran.

314/656

Page 315: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Tercüman henüz gelmedi. Anatole Franceimrendiğim insanlardan biri. Dehasına değil,hayatına imrendiğim. 45 yaşlarında tanıdığı-sevgilisini huzur içinde sevebildi. Hep berab-erdiler. Bütün olarak beraberdiler. Sanaihtiyacım var. Suya, havaya, ışığa bu kadarhasret çekmedim. Kafam bozuk. Seni deligibi seviyorum. Oleceksek beraber ölelim.Hep bir kâbusu yaşıyor gibiyim. Koşamıyor-um sana. Gel diye de haykıramıyorum.Koşamıyorum, vazifelerimle, şefkatimle,vicdanımla, mazimle bu coğrafyaya bağlıyım.Gel diye haykıramıyorum. Nasıl olsa gel-meyecek misin? Mart bitiyor. Yani martıbirarada bitireceğiz. Üç ay daha, üç zalim, üçkorkunç

7 Cemil Meric'in Lamia Hanım'a yazdığıveJurnal 2 dosyasında saklamışolduğu 56 mek-tubun sonuncusu. Mektuplar LamiaHanım'ın 1967 ilkbaharında İstanbul'a tayinedilmesi ve dolayısıyla taşınmasıile sonbulur.

315/656

Page 316: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

150

ay daha var. Ama sonra daima beraber ol-mayacak mıyız? Her bunaldığım zaman sanakoşabileceğim. Her bunaldığın zaman dizler-inin dibinde olacağım.

Kuvvetli olmalısın canım benim. Benim içinde kuvvetli olmalısın. Saadetimizi adım adımfethetmek zorundayız. Ne kadar garip. Senisakin görmek kudurtuyor beni, sükununuihanet sayıyorum. Seni üzüntü içindegörmek çıldırtıyor. Sev beni, ölünceye kadarseninim, delirinceye kadar seninim, öldüktensonra da seninim. Bütün ruhum, bütünheyecanım, bütün varlığımla kucaklayarak.

151

1967/Difer

8 Nisan 1967

316/656

Page 317: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

TARİH DENEN ABESLER ZİNCİRİ8

Ve beni rüyalarımdan koparan tren... Yanım-da bir delikanlırenksiz, kokusuz. Muhase-beciymiş. Konyalıve seni tanımıyor. Uykusu-zluktan ve ıstıraptan sızıyorum. Tren sar-sılıyor, köyler, şehirler, sesler. KompartmanKonyalılarla dolu. Bağırarak konuşuyorlar.Konu: Tahir Hoca. Bir tiyatro müdürü, Hül-leci vak'asınıteessüfle yadediyor. Taraflarıdavar. Konya için bir yüzkarasıymışbu hadise.Tahir Hocanın emriyle yapılmış. Tahir Hocabilmem hangi zenginlerin adamıymış.Konuşmaya ben de katılıyorum. Konu sudakihalkalar gibi genişliyor. Güzel konuşuyorKonyalılar... Sonra İstanbul. Ve boş, lüzum-suz, hiç kimsenin işine yaramayan hayat.Dün derse başladım. Machiavel'i anlattımdinleyicilere, Machiavel bütün

Birader olarak anılan Tevfik Fikret Kılıçkaya,İstanbul'daki hukuk tahsili yıllarında,Fransızca okutmam Cemil Meric'in

317/656

Page 318: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

öğrencisi, zamanla da dostu olmuşKonyalıbiravukattır. Bu mektup, bugün hayatta olmay-an, "Fikret"e yazılmıştır.

152

BatıRönesansı. Ütopyacılar Doğudur, Tho-mas Morus, Campanella: Eflatun'unyankıları. Eflatun şiir ve rüya. Machiavelbütün bir Batıtarihidir. Robespierre, Marx,Stalin. Beyaz eldivenle politika yapılmaz.Aşil'in hocasıSantor'du, Santor yan at, yaninsandır. Politikacıda yarıinsan yan hayvanolmalı. Hayvan yani tilki ve aslan, pusuyadüşmemek için tilki, kurtlan haklamak içinaslan. Machiavel ile Gandi, Batıyla Doğu. Biripolitikadan ahlakıkovar, öteki politikayıah-laka kalbeder. Muhammet, harp, hiledir diy-or. Muhammet de realisttir. Silahlıbir pey-gamber. Şiddeti ortadan kaldırmak için şid-det. Tarih bu yalanın insanlığa ne kadar pa-halıya mal olduğunu bar bar bağırıyor. Kankanı, şiddet şiddeti doğurur. Gayeyle

318/656

Page 319: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

vasıtalar bir bütündür. Hiçbir gaye kötüvasıtalarımeşrulaştırmaz. Politikacıameliyatyapan bir doktor. Politika bir aritmetik.Martov'un "onbinlerce kişi açlıktan ölüyor"şikâyetini, yumruğunu masaya vurarak "benmilyarlarla meşgulüm" cevabıyla karşılaşanLenin, Machiavel'in kendisi. Hayır. Kendisideğil, kahramanı. Machiavel'e Machiavelkadar benzemeyen hiç kimse yok. Edebiyatasamimiyeti getiren adam. Edebiyata ve..

Bir saatin çarklanm, zembereklerini gösterenadam Machiavel. Bastil'i yıkmağa koşan ikiyüz bin kişinin yüzbini XVI. Louis idi, yüzbini Marie-Antoinette diyor bir Fransızromancısı.

Bir insanda bütün insanlık var. Ve aritmetikcansızlar dünyasında geçerlidir. Dört kişiyikurtarmak için üç kişiyi öldürmek. Dört kişikurtuluyor mu? Fransız devrimi neleri yıktı,neleri yaptı. Bir Lavoisier, bir Chenier, birDanton, bir Saint-Just. Ve dudaklarında

319/656

Page 320: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

tebessüm bir aşk randevusuna gider gibigiyotine giden mağrur, müstehzi, zarif bir ar-istokrasi. Sonra, sonra Korsikalıbir maceracı.Kandan denizler ve bir başka hükümdar.Kur'an doğru söylüyor: katili katille tebşirediniz. Öldüren öldürülür. Her ihtilal birbaşka ihtilalin piçi. Sonra bir Abdülhamityerine yüz hergele. ZavallıMachiavel.

153

Çağının en büyük kafası. Ve 43 yaşındakaldırıma fırlatılmış. İşsiz, istikbalsiz hattamazisiz. Bir kayayızirvelere çıkarmağa razı.Balıkçıkahvesinde baldırıçıplaklarla tavlaoynuyor gündüzleri. AynıFloransa iki yüzyılönce Dante'yi de kus-muştu. İnsan insanınkurdudur. Hayır dostum. Kurtların insanatahammülü yok. Ve milyonlar çakal, sırtlan,kurt. Rezil İtalya. Rezil kainat. Machiavelhaklı, Machiavel veya Nietzsche. Bu sokaktadolaşan hayâsız, haysiyetsiz köpeklerin hepsi

320/656

Page 321: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

aynısatranç tahtasınınboyasıdökülmüşpionları.

Yogi'yle Komiser. Hangisi haklı? Biri cihad-ıekberi başarmış. Öteki maddeyi mıncıkla-makla meşgul. Maddeyi ve tarihi. Ama Yogide bir aliene değil mi? Yaşamıyor, belki ebedîolduğu için yaşamıyor. Donuk, soğuk, kutu-plar gibi bir ebediyet. Kalbi yok Yogi'nin.Damarlarında Tanrıdolaşıyor, kan değil. YaKomiser? Bakışlarında bir ispanyol hançer-inin pırıltısı, göğüs boşluğunda çelik birzemberek. Machiavel veya Marx. Prolet-aryayıkurtarmak. Proletaryayıproletaryayapan kim?

Yogi'yle Komiser... İkisi de yarım. İkisi deadam değil bunların. Birer tecrit. BenLenin'den çok Gandi'ye yakınım. Ama belkide kavganın dışında olduğumdan. Bastil'idevirmeye koşanlar içinde yüz bin XVI.Louis. "Hüsnü/üyetle politika yapılmaz,"

321/656

Page 322: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

diyor Machiavel. Tahta çıkan her veli XVI.Louis'leşir.

İki saat Machiavel'i anlattım. Machiavel'ideğil, insanlığın kaderini. Ve tarih denenabesler zincirini. Dinlediler mi? Kim kimidinliyor ki. Bir gün uyanıyorsunuz. Yakın-larınızın hepsi yabancı. Dilleriniz başka, din-leriniz başka. Çok yalnızım, Fikret. Ve yal-nızlık deniz gibi büyüyor. Ölüm gibi büyüyor.Kavgaya girmek. Kiminle, kimin için? Sengemidesin. Ben sahilde. Geminde kimlervar? Seninle gülerek ölüme gidilir. Hedefmühim değil. Kaldıki, hiç olmazsa senindüşündüğün ve kovaladığın her hedef asildir.Ve Anquetil'i Hind'e götüren gemide iptenkazıktan kurtulmuşserseriler vardı. Amabiliyorsun. Yaralıyım ve yorgunum. Dışardaşuh bir bahar. Kaç gecedir uyuyamıyorum.

154

322/656

Page 323: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Ne yesem dokunuyor, ne içsem zehirliyor.Yalnızım. Fuat iki defa uğramış. Belki git-meden bir daha uğrar. Niçin uğrasın? Yıllarve kilometreler aramızdaki bütün bağlarıko-pardı. Zaten bağvar mıydıaramızda? Serverbir görünüp kayboldu. Berke kendi hayalîdertleriyle meşgul. Ümidin fakültesi var.

Senin zamanın var diyordun. Var. Dişlerinigırtlağıma geçiren bir zaman. Ben buzamanıişe yarar bir nesneye nasıl kalbe-de-ceğim? Ellerim bağlı. Herkesin meşgalesivar. Yazamam, okuyamam. Başkasındanyardım dilenmek. Yardım dilendiğimizherkes bir başkasıdır. Dilenmek, uçurum gibiayırır insanları. Tahtıravelli dengesinikaybeder. Karşınızdaki tepeden bakaryüzünüze, merhametle bakar. Gittikçesoğuyorum insanlardan. Kendimdensoğuyorum. Bu bir nevi ölüm. Ama sen sınır-larıgittikçe genişleyen bu Sibirya'nın dışın-dasın. Konuşalım. Şu kanaattayım ki,politika seni hayal kırıklığına uğratacak.

323/656

Page 324: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Tilkiler içinde bir arslan. Ama yaşamakkavga demek. Büyüyeceksin dövüştükçe.Yaralanacaksın da. Gösterdiğin misafirper-verlik için teşekküre lüzum var mı? Bütünolarak seninleyim.

17 Nisan 1967

İSLAMİYET, SOSYALİZM, FAŞİZM

On beşgün olmuşKonya'dan ayrılalı. Uza-dıkça uzayan sırnaşık, fetihsiz on beşgün. Za-man bir tünele benziyor, sonu görünmeyenbir tünele. Ve bir rüyadaymışım gibi yürüyo-

9 Tevfik Fikret Kıhçkaya'ya ikinci mektup.

155

rum.

Berke askerden döndü. Bütün pırıltısınıkay-betmiş. Derisine zincirli, kanatsız,heyecansız, bir zindan mahkûmu. İnsan

324/656

Page 325: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

hayretle duralıyor. (...) İnanmayan insanın,sevemeyen insanın, acıyamayan, kızamayaninsanın köpek leşinden farkıyok.

Ali bey doçentlik teziyle meşgul. Bu adamlarbenim günahlarım. Kullarından utanan Tan-rıgibi hicap içindeyim. Bir nehrinyatağınıdeğiştirircesine kaderlerinideğiştirdim.

(...)

Server yeni makamının masum gururuiçinde... Ve bitmeyen günler. Çarşambaakşamıeski bir şakirdimle beraberdik.Senden ayrıldım ayrılalıilk defa gülümseye-bildim. Karşımda bir parça sen vardın. Senyani Anadolu insanı. Dürüst, imanlı, toprakkokan, ağaç kokan bir insan: Ahmet Kabaklı,on üç yıldır görüşmemiştik. Günah onun.Ben kapısıher çalana açık bir mabet gibiyim.Gerçek dostlarım gelmediler. Ve mabet katırsinekleriyle doldu. Bu hepinizin büyük

325/656

Page 326: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

günahı. Beni yalnızlıktan beter bir yalnızlığa,kalabalık bir yalnızlığa siz mahkûm ettiniz.Aşkdım, dostlukdum, ışıkdım. Ve boşbirodada yanan lamba. Ve hiçbir susuzluğu gi-dermeden akan başıboşbir ırmak.Düşünüyorum. Kerpiçle Süleymaniye kurul-maz. Tesadüflerin önüme fırlattığımalzeme,kerpiçten daha soysuz, daha salabetsiz vesevimsiz.

Bu ülkenin bütün ırklarınıtek ırk, tek kalp,tek insan haline getiren İslamiyet olmuş. Bi-olojik değil, moral bir vahdet. Yani vah-detlerin en büyüğü, en mukaddesi. Ayn-ışeylere inanmak. Aynışeyleri sevmek,aynışeyler için ölmek ve yaşamak. Lazı,Kürdü, Arnavudu düğüne koşar gibi ölümekoşturan bir inanç bu. 600 yıl aynıpotadaerimek ve kainata meydan okumak, zaferdenzafere koşmak, beraber ağlayıp, beraber gül-mek. Sonra çözülüş, çürüyüş, kokuş. Ve birmezarlık haline gelen memleket. Tarihindışına çıkan Anadolu. Tarihin ve hayatın. Ve

326/656

Page 327: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Avrupa kapitalizminin uyuz köpeği inteli-jansiya. Bu çö-

156

küşde kıyametlerin ihtişamıyok. Şiirsiz,şikayetsiz, bir frengi şankrmın kemirdiğibedbaht uzviyetlerin çirkinliği var. Ve in-telijensiya, efendilerinin fırlattığıkemikleriyalamakla meşgul. Havlamasınıbile unut-muş. Dişsiz, kuyruksuz. İnsan, inançlarımkaybedince çomarlaşıyor. Dinsizlik irtical-arm en affedilmezi. En yiğit orduyu enmiskin sürü haline getiren veba.

Sosyalizm iktisadî bir düzen olaraktartışılabilir belki. Fakat bugünkü talepleri,bugünkü ifadesi, bugünkü kopukluğu içindebir ihanet-i vataniyedir. Yani sen haklısın.Kurtuluşumuzu ancak kendimiz yaratabilir-iz. Doğu da düşman, Batıda. İkisinin desırtında kamçımızın izleri var. Avrupa daeski kölemiz, Rusya da. Ve biz kölelerimizin

327/656

Page 328: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

çizmesini yalamaktan garip bir şehvet duy-uyoruz. Faşizm, yani tehlikeli bir hayat, yanibir avuç insanın bütün kalabalığıuçurumdanzirveye kanatlandırması, yani bu uyuşuk, bupelteleşmiş, bu erkekliğini kaybetmişinsan-larıkan ve ateşiçinde eritip yeniden gra-nitleştirmek. Kafayıyerine oturtmak. Sosyal-izmin en rezil tarafı, zaten kindar, zatenyırtıcıolan Türk insanınıTürk insanına düş-man etmesi. Yok edilmesi gereken bir avuçsatılmışvar, yok edilmesi, yani sahnedenkovulması. Bütün bu ülke mazlum insan-ların, iftiraya uğrayan insanların vatanı. On-larıhayata kavuşturmak, bütün bir husumetdünyasıyla karşıkarşıya olduğunu anlatmakve ondan fedakârlık istemek: yapılacak işbu.Ama önce kendimiz ne kadar fedakârız?

Geçen cuma yine Rönesans'ıanlattım. Rönes-ans Avrupa'sınıhülasa eden iki insan var:Machiavel ile Bacon. Biri, politikayıilim-leştirmiş, fert olarak büyük bir mağlup.Öteki, yeni bir metot kurucusu: politivizmin,

328/656

Page 329: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

adeta pragmatizmin temellerini atmışveMachiavel'in ilk tatbikçisi. Yeni bir İngiltereyaratmak için politikayıfelsefeye tercih et-mişve başvekil olmuş. Sonra? Sonrahakaretle kovulmuşve çağının sosyal tari-hinde, imzasınıtaşıyan tek hadise yok. Baconveya Demirel. Bacon, politikanın

157

dışında Bacon. '; v

Nietzsche tehlikeli bir hayat yaşayın diyor.Politika tehlikeli bir hayat. Bilirsin ki Kapitolile Tarpea yanyanadır. Kapitol'da taç giyilir.Tarpea, ölüme, yokluğa, zillete açılan uçur-um. Düne kadar kelimelerden korktuğumuanlıyorum. Faşizm, ölüm gibi bir kelimeydibenim için. Gözünün içine baka-madığım ke-limelerden biri, cinayetti, günahdı, intihardı.Bu peşin hükümden de sıyrıldım. Ama ben,yaşamak istiyorum önce, sonra dövüşmek.Hıristiyanlık'la Hint düşüncesini kaynaştıran

329/656

Page 330: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

bir dostum vardı: Lanza Del Vasto, o, önceyaşayın, diyor, yani sevin, sevilin sonra man-astır veya kavga.

Dün akşam, bir alay misafirim vardı. CelalSılay'ıtanır mısın? Celal Sılay, Bizans'tır,Bizans'ın maskara tarafı. Kitaplarıgörmüş,burada kim oturur diye merak etmiş,karısıyla geldi. Hayâsız, gurursuz birpalyaçodur, Celal, birinci sınıf bir aktördür.Seçtiği rol, delilik. Daima dört ayak üzerinedüşer, zengin bir lise hocasıyla evlenmiş.Kadın denen mahluktan iğreniyorum. İnsanCelalle evleneceğine ... Senede bir kitapçıkarıyormuşCelal, bir de kocaman dergisivarmış: Yeni İnsan. Bu adam, küstahtır, amanasıl küstah? Yalnız benim yanımda terbi-yelidir. Bir parça şairdir de. beraber olsakçok eğlenirdik.

Mayıs'da Konya'ya gelmek istiyorum. Ancaksenin yanında, ancak Mevlana'nm vatanındakendimi huzur içinde hissediyorum. Belki

330/656

Page 331: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

çok yakında görüşürüz. Seni ve Konya'yıvedostlarımızıçok özledim. Bu haftaDurkheim'ıanlatacağım. Talebem bir hayliçok. Saint-Simon'la Batıve Hint yinesabotaj'a uğradı. Her ikisini de kendimbastıracağım. Belki İstanbul'da, belkiKonya'da. İkisi beşbin liraya çıkıyor. Yalnızbu sene mevsim geçti diyorlar. Sonbahara.Kabaklı, Hisar dergisi için yazıistiyor, olurdedim, belki başka dergilerde de yazarım.Bizimkiler iyi. Fevziye'nin selamlan var,çocukların hürmeti. Seni hasretle kucaklarımcanım kardeşim.

158

4 Aralık 1967

ATAÇ

Anadolu'ya oturak giydirten Selanik. Vedilinden, dininden, haysiyetinden tecritedilerek tarihin dışına itilen milyonlar...

331/656

Page 332: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Düşüncenin sırtında Arlequin cübbesi. Biralay sahtekâr, müstemleke zabitlerindendaha küstah ve yılışık, intelijansiya rolüneçıkan üç beşokur yazara sofra artıklarıyalat-maktan şeytanî bir zevk duymaktalar.

Ataç bir cenin-i sakit, Hammer mütercimi veIktitaf yazarıAta beyin ölümü döşeğindesahip olduğu bir ferzent (...). Ataç, Ata beyinbütün ikbal ve refahına rağmen liseyi bitire-memiş, sonra Pertevniyal'de Fransızcahocası(...), şahsiyetsiz, otoritesiz, gurursuzbir aktör. HakkıTarık'ın gazetesine 50 kur-uşkarşılığıdünyanın en yavanyazılarınıkaraladığıdevirde tanıdım onu. Yal-nız gazete ve dergi okurdu. Ataç satıhdı.Kant'la Descartes'm çağlarınıve düşüncedünyalarınıbirbirinden ayıramayacak kadarümmî idi. Her değere düşmandı. Tırnaklarımkemirmekten ve liyakatsiz, yani tehlikesizbirtakım oğlanlara dalkavukluk yapmaktanbaşka marifeti yoktu. Ataç hiçbir şeye inan-mazdı. Çünkü inanmak sevmek demektir.

332/656

Page 333: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Sonra Ulus'a yazar oldu. Halk Partisi eşkiy-alarmın çoban köpeği ve inönü'nün tercü-manlığına naspedildi. Bu adam hiçbir ideo-lojinin içine girmemiştir, bir mezar kazıcıdır.Bu adamın adam diye sahneye çıkardığıkimvarsa ,kendisi gibi, haysiyetten mahrumdur.Ataç, çöken bir cemiyetin harem ağasıdır vebir hadımlar edebiyatının akıl hocasıdır.

Atatürkçülük ve Ataç... yıkılan imparat-orluğun iki büyük hastalığı, hayır iki küçükhastalığı. Adi ve mikroskobik. Ataçla büyük,iki kutuptur, birleşemez. Ataç, MustafaKemal rejiminin

159

bütün sefaletlerini edebiyat sokan şımarık,yılışık, cahil ve kabiliyetsiz bir dilekçeyazarıdır.

Türkiye, bütün kütüphaneleri yakılan, bütünmazisi, bütün tarihi imha edilen bu bedbaht

333/656

Page 334: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

ülke, bu panayır soytarısından daha münasipbir mezarcıbulamazdı. İliksiz, usaresiz, ruh-suz bir edebiyat. Melih Cevdet ve benzerleri,Ataç gübreliğinde yetişen son mantarlar. An-adolu, başındaki oturağıtekmeleyip bu sü-prüntüleri temizlemedikçe, namuslu fikiradamlarının sığınacağıiki yer var: ölüm vecinnet.

manalıolmasıgereken böyle bir armağan,Madara vs gibi maskaralıklarla aynıayarda -hatta belki daha değersiz görülebilir. Hülasa,armağanın gelecek yıla terkedilmesini vemüsabıkların şimdilik teşekkürle taltifedilmelerinin kâfi olduğunu saygılarımlabildirir, hürmetlerimin kabulünü dilerimefendim.

10

BİR ROMAN YARIŞMASI

334/656

Page 335: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Peyami Safa Roman YarışmasıJüriÜyelerine,

Efendim,

Ittilaıma isal lütfunda bulunufhn iki romanınmütalaasıbendenizde şöyle bir kanaatuyandırdı:

Gerek Sokaktaki Kavga, gerekse Yoklarbaşlığınıtaşıyan iki eser, a) üslup ve ifadebakımından; b) tahlil ve terkip bakımındantakdire layık bir olgunluk arzetmemek-tedirler. Esasen mezkur müsveddelere ro-man demek de caiz değildir. Bu itibarla, gös-terdikleri iyi niyetten dolayıyarışa katılan-ların tebrikle yetinilmesi, "Peyami Safa gibititiz ve ciddi bir fikir ve edebiyat adamınınismine hürmeten heyetimize terettüp edenbiricik vazife olmak icap eder. Aksi takdirde,son derece

335/656

Page 336: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

10 Bu ve bunu izleyen yazıJurnal 2 dosy-asında 1967 yılının sonuna yerleştirilmiş,tarihlerini başkaca tespit edemediğimizden,bulunduklarıyerde bıraktık.

160

PROFESÖRLÜK SIFATI

Profesörlük sıfatına layezâl bir asaletkazandırdınız. Günlük küf ve hamakat kokanbir kelime asırlık levislerinden soyundu veşiirleşti.

Bu tebrikin muhatabı, taşımak lütfunda bu-lunacağınız unvandır. Bir Athena, bir Aph-rodite veya bir Neşterin tebrik edilmez.

Hayranlıklarımla.

ıı

Neşterin Dırvana'ya.

336/656

Page 337: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

161

2 Ocak 1970

PARİS'DEKİOĞLUMA MEKTUP12

20 Ocak 1955.. Bir elinde bavul, ötekinde ba-ston. Bavulunda acıları, korkulan, ümitsizlik-leri. Bavulunda mazisi. Ve tek desteği,Mahmutpaşa'dan iki buçuk lira mukabilindealınan baston. Bir adam, bir vapurun anbarmerdivenlerini inmektedir. "Meçhule gidenbir gemi kalkar bu limandan". Gemi,meçhule değil, "Belde-i Nur"a gidiyor. Sonrarüyaya benzeyen günler. Manasız ve manalı.Çirkin ve korkunç. Sonra bilmem kaç ayParis. Quinze-Vingts geceleri. Quinze-Vingts'de her gün gecedir. Istırabınükte ileyenmeğe çalışan aciz. Paris, okuduğum ro-manların en tatsızı, en namussuzu, enkahpesi. Bin yıllık bir çöl, bir yudumluk su:Fouche'ler. Ve Abbe Bourri. Hapishanedehebennaka bir hâkimin idam

337/656

Page 338: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kararınıbeklerken yalnız değildim. Düşün-müyordum da idamı. Hayatın idamdanbüyük bir farkıda yoktu. Paris benim kalver-imdir. Eugene Sue'nün "Paris Esrarı"ndanotere cilve yapan bir orospu vardır,kapalıbir kapının, suret-i mahsusadaaçılmışdeliğinden mahrem yerlerini gösterir.Ve şarkılar söyler, davet eder noteri. Parisbenim için hep böyle bir kapının ardındakaldı. Hiçbir şehir ve hiçbir kadın, hiçbir in-sana bu kadar rezil bir oyun oynamamıştır.Homeros'un Öbür Dünyasındaki üç işkence,saadetin kendisi.

Sen o zaman asker mektuplarıyazan birçocuktun. Nasılsın babacığım? Biz iyiyiz. Vebenim zindanıma İstanbul yani zilletleri, ke-pazelikleri, fedakârlıkları, abesleri, gözy-aşları, hayal kırıklıkları, ümitleri ile otuzbeşyıl birkaç sayfanın içinde

12 Cemil Meric'in oğlu Mahmut Ali, 1967sonbaharında Fransız hükümetinden

338/656

Page 339: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

aldığıbir bursla Paris'e hukuk doktorasıyap-maya gitmiştir. Babasının Paris'e yazdığı3mektup da Jurnal 2 dosyasında yer alır.

165

girerdi. Geçti yıllar. Peau de Chagrin'inRafael'i, kendini Seine Nehri'ne atmak ister-ken, bir fahişe, intihar için daha erken der,geceyi bekle, kurtarılır ve gülünç olursun.Ben kendimi Seine'e de atamazdım. Daimabirinin kolunda idim. Geçti yıllar. Askermektuplarıyazan çocuk, şimdi ışıklarbeldesinde. Sartre babasıiçin yumurtayıto-humlayıp ölmüşdiyor. İyi de etmişdiye ekliy-or. Bense hâlâ yaşıyorum. Sartre'ın babası-genç bir bahriye subayıimişgaliba. Benimhiçbir hüviyetim yok. Hüviyetsiz adam.Dışarda korkunç bir yağmur. 11 pleut sur laroute. 11 pleure de denilebilir. Ve gece,sırtında sırılsıklam bir manto. Paris'e git-tiğim ilk akşam yine böyle bir yağmur vardı.Ben babamıne kadar tanıdım? Hiç. Allah da

339/656

Page 340: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

biliyor ki tanımak için en küçük bir gayret degöstermedim. Haklıidi. Her insan başkasınakapalıdır. Ben... Sarhoşum. Babanın vazifesiyumurtayıtohumlayıp gitmek. Sartre'ınbabasıÇin-maçin'e gitmiş. Ben Çinmaçin'egidemedim. Duvarlarına çarparakyürüdüğüm bir cehennem dehlizi. Bir kor-idor, bir koridor daha. Leşgibi kokan bir kor-idor. Ter, çiş, kaka ve aybaşıkokusu. Parisbu. Sonra Marcelle. Sonra Saint-Michel Bul-varı. Üç merdiven. Sur trois marches demarbre rose.. Bir oda, kuşsesleri, radyoda"Seksen Günde Deyrialem". Sonra bir otel.Ve ümitsizliğin katran kazanı. Mezarlarınsükununa hasret. Mezarların ve zindanların.

1970 güzel bir rakam. İkiyle bölünür, beşlebölünür. İnsan ikiye, beşe bölünemiyor. Binebölünüyor. Neden bir kerecik olsun, Quinze-Vingts'e gitmedin? Neden gidecektin ki?Bütün Paris senin. Yani taşıyabileceğinkadarı. Quinze-Vingts'deki adam en çok senidüşünürdü. Bugün de sık sık seni düşünüyor.

340/656

Page 341: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Sevinç ve kederlerine elinden geldiği kadarkatılmaktadır. Mektuplarınızevkle okuyor,dinliyor. Pek nadir hitaplanndan duyduğuiftihar ve sürür da caba. Yeni yılm banadüşen saadet payınıda, sana devretmesini,Yarlığınıher zaman hissettiğim meçhul vemutlak kudretten bütün ruhumla diler, göz-lerinden öperim yavrum.

166

30 Mart 1970

HER YAZI ADI İLE DOĞAR13

Muhterem: Efendim,

Tenkitlerinize -buna ikaz demek daha doğruolur- teşekkür ederim. Yazılara başlıkkoymamak asırlarıaşan bir doğu geleneğininyarışuurlu mirası. Okuyucuya bir keşfinzevkini tattırmak, gerçek dostlara, yani layıkolanlara seslenmek, bezirganlarımabede,

341/656

Page 342: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

başka bir tabirle avamıFildişi Kule'mesokmamak arzusu. Doğu, irfanıhisarlarlakuşatır, "emanetleri ehline tevdi etmek"imanın şiarıdır. Bu duyguda gururla tevazu,edeple istiğna kucak kucağadır. Bir Kamus-uOkyanus'ta kelime bulmak, denizden inciçıkarmak gibi güç bir iş. Doğu böyle deBatıbaşka mı? Marx, Kapitalin önsözündedüşüncenin doruklarına ancak patikalardantırmanılır, der. İlme "şehrah"lardan gi-dilmez. Bu müdafaanamem.

Hakikatte her yazım havuzdan havuzaboşaltılır. Frenkler "decantation" diyorlarbuna. Önce jurnale geçiririm düşüncelerimi;sonra (bazan bir iki yıl geçer aradan) yeni de-lillerle, yeni görüşlerle destekler genişle-tirim; nihayet yeniden düzeltir, süzer veefendimize takdim ederim. Her yazıadıiledoğar, insanlar gibi. Bu itibarla bundansonra onlarıadlarınıalınlarına damgalayarakuçuracağım Fildişi Kule'den. Şimdi kit-abımıhazırlamakla meşgulüm. Her kelimeyi

342/656

Page 343: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

mecnunane bir titizlikle tartıyor, tadıyor,ölçüyorum. Kitap henüz doğmadığıiçin ismide doğmadı. "Yalnızlar Burcu"? O zamanbirinci bölümün de başlığıolur bu: İbn Hal-dun, Machiavel, Dante, Camoens, Hobbes,Vico, Buckle ve.. Milton. İkinci bölüm:"Babil" veya "Kelimelerin Cangılmda": Yalan,ideoloji,

13 Mehmet Çınarlıya mektup.

167

mit, sağsol, ilerici gerici, insan ve kozmos,bunalım, abes.. Üçüncü bölüm: "FildişiKule'den" veya "AteşBöcekleri"...

Yeni kitabınızısabırsızlıkla bekliyorum. Birricam da geçen ay yolladığım yazının yayım-lanmamasıdır. Müsveddeyi tüylerim ürper-erek okudum, tekrar havuza. 15 marta kadardaha az kusurlu bir yazıellerinizi öpecektir. .

343/656

Page 344: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Sevgilerimin kabulünü dilerim efendim.

8 Nisan 1970

BU ÜLKEDE TEFEKKÜR HÂLÂMÜMKÜN14

Muhterem efendim,

Dürüst, aydınlık ve yiğit kitabınızıbüyük birzevkle okudum. Marksomanların (tabirgaliba bendenizindir) panayırhokkabazlığına çıktığıbir ülkede, sağcenahınesrarkeşuykusuna daldığıbir ülkede te-fekkürün hâlâ mümkün olduğunu ispat ediy-orsunuz. "Germinal"in bitişim hatırlıyorum:karanlık, kasvetli, rezil bir gök. Amamütevazi bir güneşışığı, bir pırıltı, ışıklısa-bahlarımüjdelemektedir. Celal Nuri, "Tarih-iTe-denniyat-ıOsmaniye"nin ikincibaskısınıSüleyman Nazif'in, CenapŞahabettin'in mübalağalıtakrizleriyledüşünce dünyasına sunmuştu.

344/656

Page 345: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Intelijansiyamız yamyamlaşmamıştıhenüz.Heine'nin Yahudilik için söylediğini,"Yahudilik bir din değil, bir felakettir", te-fekkür için söylemek lazım. Baudelaire'inbeddualar içinde doğan şairi, yasak bölgeler-in fethine veya

14 Şerif Mardin'e mektup. 168

keşfine çıkan düşünce adamı. Kitabınız banayaşamak sevinci verdi. Çoktandırduymadığım bir sesi duyar gibi oldum: birvicdanın sesini. Teşekkür ederim.

Anglo-Saxon edebiyatınıteferruatıiletanımışsınız. Bir aflame tecessüsü. Dürüst ve"exhaustif". Fransızlar biraz ihmale uğramış.Rodinson'un "Kapitalizm ve lslam"ıilti-fatınıza layıktı. Bilhassa Yves Lacoste'un "IbnHaldun"unu görmüşolmanızıisterdim. Bun-lar temenniler. Üzülerek itiraf edeyim ki, kit-abınızın dilini hiç beğenmedim. Zaman za-man Gargantua gibi gülmek mi ağlamak

345/656

Page 346: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

mılazım diye sordum kendi kendime. Birparça Saint-Simon ve Comte gibisiniz: birin-cisi üslupla uğraşmaya tenezzül etmeyecekkadar aristokrattı, sosyolojinin "ben buhaletle tenezzül mü ederim şiire" diyen Ne-fisi. Comte iliklerine kadar politeknikti. "BuAuguste Comte hayvanınıokudukça midembulanıyor" diyen Proudhon'a hak vermesekbile, "Pozitif Felsefe Dersleri"nin çoksıkıcıbir dille yazıldığınıkabul etmekzorundayız. Siz Türkçenin buhran çağındayaşıyorsunuz. Zavallıdilimiz grafomanlarınelinde, argoların en sevimsizi haline geldi.Onu korumakla vazifeli olanların başındazat-ıaliniz varsınız. Sosyolog ve dilci Meillether mektebin ve her kitabın ilk görevi, insanakendi dilini öğ-retmesidir diyor. Takılacağımbir başka nokta da dipnotlarının kalabalığı.Bir nevi "deformation professionelle".

Bu mektubu bir sevinç çığlığıolarak kabulbuyurunuz. Nerede sizinle beraber olduğu-mu, nerelerde ayrıldığımıilerde belki

346/656

Page 347: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

yazarım. Şimdi sadece bahtiyarım. Bir dostbulmanın bahtiyarlığı. Hürmet ve hayranlık-larımın kabulünü dilerim, efendim.

169

5 Haziran 1970

ALACAKARANLIK

15

Aziz şairim,

"Alacakaranlık", terennümlerinizi bir baharrüzgârıgibi odama ve gönlüme doldurdu. Kit-abınızın adıCorneille'in meşhur bir mıs-raınıhatırlattıbana: "Yıldızlardan dökülen okaranlık aydınlık". Hisar'da damla damla tat-tığım büyülü iksiri doyasıya içmekten mestve bahtiyarım. Teşekkür ederim.

... Ekim 1970

347/656

Page 348: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

TÜRKÇENİN HAYSİYETİ

Aziz dostum Çınarlı,

M. Nazım'm karalamasınıokudum. Karanlıkbir kaynaktan fışkırıyor: kıskançlık. Tekorijinal tarafıcümle yanlışları. Haset öylesineköpürtmüşki hazreti, Yakub'un, RefikHalit'in, Peyami Safa'nın nesirlerini "ilkel"buluyor. Üstelik "Türkçe" de değilmişbu zat-ların yazdıkları. Hezeyan bu mertebeyevarınca diyalog imkansızlaşır. İngiltere, Nor-man istilasından önceki ecişbücüş, yabani vedaha sonraki İngilizceyle en küçük ilgisibulunmayan Anglo-Saksoncayıİngilizce diyebenimsiyor. Fransa, Strasbourg And'mdan(842) bu yana Galya'da ko-

15 Mehmet Çınarlı'ya mektup. 170.

nuşulan, yazılan ne varsa Fransızca sayıyor.Milletler, mazilerini zenginleştirmek için ef-sanelerden medet umuyorlar. Almanya

348/656

Page 349: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

irfanının kaynaklarınıGanj kıyılarında arıy-or. Biz Yakub'u, Peyami'yi yabancısayıyoruz.Celal Nuri olsa: "Fa'tebiru, yâ ûlil ebsâr" diyehaykırırdı. Biz düşmana kılıç sallıyoruz,karşımıza dost çıkıyor. Bu ne şaşkınlıktırYarabbi! Ne dasitani şaşkınlıktır! Efsanemahluklarıgibi kendi kendimizi yemeyebaşladık. Güzel mektubunuzun bir cümlesinetakılacağım: "iyi nesir yazan bazıdostlarımız"arasında bu muhterem de mi var? Kendiler-ini hakkımdaki iltifatlarından tanıdım. Ve"dostlarımız" gibi bir iltifatınızın sınır-larıiçine girmek bahtiyarlığına -hasb-elkader- erişmeseydi evet, diye cevap verecek-tim müşarünaleyhe, o bed, o cıvık, o sarsakdüzyazının en şahane örneklerinden birini desiz veriyorsunuz işte.

iyi nesir yazan dostların yazımdan alın-masına imkân yok. Yazım, çölde dolaşan biradamın acılarınıve bir vahaya kavuştuğu za-man duyduğu sevinci haykırıyor. Elbette kiçölde sîzden başka vahalar da var. Bu açık

349/656

Page 350: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

mektubun içine bütün hayranlıklarımı,bütün sevgilerimi sıkıştıramazdım. Ama hay-atınıbir kavgaya adayan adamın düşmankalesine hamle etmek için her fırsatıganimetbilmesi tabiî değil mi? Bu kavga Türkçeninhaysiyetini koruma kavgasıdır. Hayatımınmanasıbu.

Parmak veznine gelince. Fransızlardan başkabütün milletler -Doğu'da ve Batı'da- aruzabenzer vezinler kullanırlar. Hece vezniFransızcanm büyük talihsizliğidir. Bizimhececiler ise (bilhassa Yedi Meşale'cileri kas-tediyorum) hece veznini halktan değil frenk-lerden aldılar. Bir Sabri Esat'ın, bir YaşarNabi'nin, bir Yusuf Ziya'nın.. Türk halkıylane ilgisi vardı. Rıza Tevfik için bir egzotizmdihece vezni. Demek istiyorum ki, a) vezninmillisi olmaz. Fuzuli'nin, Nedim'in, YahyaKemal'in, Ahmet Haşirn'in kullandığıvezinen az Karacaoğlan'm, Dadaloğlu'nun,

171

350/656

Page 351: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Yunus Emre'nin kullandığıvezin kadar bizi-mdir, b) bizim alafranga hececiler aruzu millîolduğu için sevmezler. Kullandıklarıvezinfrenklerin aleksandrenidir (6+6).

M. Nazım'a "Fildişi Kulem'den" seslenemem.Bu fazla tevazu olur. Goethe, ancak hüküm-darlarla dilenciler mütevazi olabilirler, diyor.Yazı, Tercüman'm, berber dükkanları, dişçimuayenehaneleri ve benzeri yerlerde okun-sun diye hazırlanan "inci"sinde yayımlanmış.Cevabıda ancak "Gazeteler-Dergiler" sü-tununa misafir edilebilir. Fildişi Kule'yi ayınon beşine kadar yollarım. Sevgi ve hayranlıkinsanoğluna ilk defa olarak düşmankazandırmıyor. Fuzuli'nin beyitleri geliyoraklıma:

"Yâr için ağyara minnet ettiğim tân eylemen

Bağıban, bir gül için bin here hizmetkâr olur"vs.

351/656

Page 352: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Gözlerinizden öperim.

12 Kasım 1970

KELİMELER BENİM RÜYAM VEHAKİKATİM16

Kardeşim efendim,

Mektuba ayrılıklardan şikâyetle başlayalım.Her sabah Ter-cüman'ın dost sayfalarındatatlısesinizi kâh bir sabah duasıgibi içli ve in-anmış, kâh bir isyan çığlığıgibi gür veerkekçesine, kâh şafak gibi pırıltılı., duymakolmasa tesellisiz bir hicranın karanlıklarınagömülürdüm. Teşekkür ederim. "Ma vecebealeyna" eda edildikten sonra kelama agazeder, derim ki, ya-

16 Ahmet Kabaklı'ya mektup. 172

zılarından aldığım haz ne kadar derin olursaolsun uzaklığının

352/656

Page 353: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

acısınıunutturamamaktadır. Vatandaşolarakbahtiyar, ağabeyin olarak müftehir, dostunolarak müştekiyim vesselam.

Bilmem Hisar manzur-u biraderaneleri oluy-or mu? Ekim sayısında Türk nesrininihtişamlımazisine dokunmuş, bu maziyiyadetmiş, Türk Dil Kurumu'nun dilimizi nekorkunç duruma soktuğunu anlatmağaçalışmıştım. Bu arada Mehmet Çınarlı'nın"Halkımız ve Sanatımız" adlıkitabınıdamuhabbetle selamlamayıvicdanî bir borçbilmiştim. Yazı, hiç beklemediğim bir "tepki"uyandırdı. M. Nazım Tercüman'm Inci'sinde(6 Ekim 1970) fakiri haketmediği iltifatlaragar-ketti. Aynısafda dövüşen insanlarınbirbirine saldırmalarıizahıgüç bir davranış.Önce "yan dostane" bir cevap karalayıpÇmarlı'ya yolladım. (Hisar'a demek istiyor-um.) Sonra bir kardeşkavgasına girişmeninne kadar abes olacağınıdüşünerek yazınınbasılmamasıiçin mektup yazdım. Muzlim

353/656

Page 354: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

hayatımın biricik şerefi, biricik zevki, biricikmanasıTürkçenin müdafaasıdır.

Tanrıyıldızlarla oynayan bir çocuk, şair ke-limelerle. Kelimeler benim rüyam vehakikatim.

Belli ki M. Nazım benden tek yazıokumamış.Tamsa severdi diye düşünüyorum. Ben dekendilerini, o uykuda yazılmışa benzeyenkaralamasından değil, (varsa) kitaplarındantanımak isterdim. Tercüman senin gazeten.Gerek irfanına, gerek vicdanına itimadımsonsuzdur. Cevap yayınlansın mı? Yoksa M.Nazım'a -delalet-i biraderaneleriyle- takdimedilmesi kâfi midir? Davayıhakemliğinizeterkediyorum. Yakında Konya'ya sefer ar-zusundayım. Bayramdan sonra İstanbul'daolacağım. Hasret ve muhabbetle gözlerin-izden öperim, kardeşim efendim.

173

354/656

Page 355: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

29Arahkl971

BİZDE SOSYOLOJİ

Sosyolojidir buhranın çocuğu.Çağdaşbatıdüşüncesi üç başlı: ekonomipolitik, sosyalizm, sosyoloji. Burjuvazi,yaptıklarınıanlamak, yapacaklarınıprogramabağlamak istiyor. Sosyoloji bir bakıma misti-fikasyon, bir bakıma jüstifikasyon. Nihayetmevcut düzenin müdafaasınıüzerine alanyeni bir teoloji. Fransa 1958'e kadar liselerealmıyor sosyolojiyi. Bizde 1914'den beri kür-süsü var. Neden? Comte'un, Le Play'in,Durkheim'm herhangi bir sorumuza cevapvermesi beklenebilir mi? Comte kiliseninçöküşünden bir türlü teselli bulamayan veuzun çırpınışlardan sonra katolikliği insanlıkdini ismi altında hortlatan bir yarı-deli. LePlay: kilisenin taarruzu. Dava insanışerkuvvetlerine kaptırmamak. Şer kuvvetlerineyani sosyalizme. Durkheim, İhtilalin sar-stığıdüzeni burjuva rasyonalizminin rayına

355/656

Page 356: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

oturtmak isteyen bir haham torunu. Yani te-cessüslerin konusu tek: Hıristiyanbatıtoplumunu yeni bir temel üzerine oturt-mak, dördüncü sınıfın ataklıklarınıönlemek,sürüyü kurda kaptırmamak. Bu düşünceninkaynağında Büyük Endüstri Devrimi var.

Bizde sosyoloji kürsüsü, aynıprogramınbaşka bir tarzda ve başka bir planda uygu-lanışıdır. Yani Selanik kanalıile Hıristiyanbatıburjuvazisi, imparatorluğun istikbalimkontrol altına almak ve onu kendi meseleleriüzerinde düşünmekten alıkoymak ar-zusundadır. Ziya Gökalp'in, Mehmet İzzet'in,Necmettin Sadak'ın temsil ettiği sosyoloji tekhedef güder: Türk zekâsınıkendisini zerrekadar ilgilendirmeyen konularla meşgul et-mek, gelecek nesillerin uyanmasınıönlemek.Bu sosyoloji bir beşinci koldur. Bir ihanetmihrakıdır. Bugün de aynıhabis emellerisadakatle gerçekleştirmektedir. Amerika

177

356/656

Page 357: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

büyük sanayideki sürtüşmeleri önlemek içinsosyodrama'yıicad eder. Sosyodrama şupeşin hükme dayanır: sınaileşmişAmerikantoplumu mümkün dünyaların en iyisidir,bununla beraber işletmelerde bazıaksaklıklargörülmektedir, bu oyunun kaidesidir, yaninormaldir, makinanm yağlanmasılazımdır.Aksaklığa sebep olanlar ruh hastalarıdır,psikodrama veya sosyodrama ile afiyetekavuşturulurlar. Ne zaman sanayile-şeceğibelli olmayan bir ülkenin çocuklarınedenMoreno üzerinde kafa yormak mecburiyet-inde bırakılırlar? Sosyoloji talebesi,Sorokin'den aktarılmışgarip bir sosyolojitarihinde, yüzlerce isimle karşılaşır. Gerçektehiçbirinin kendi davasıile ilgisi yoktur.Çoğunun ise hiçbir dava ile ilgisi yoktur.Sersemler, afallar ve karşısına çıkan ilk ideo-lojiye iffetini teslim eder. İdeoloji sıcaktır,vaitkardır, insanîdir.

30 Aralık 1971

357/656

Page 358: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

İSA EFENDİNİN YERİ

17

Bir gece Roma'nın bir varoşunda birvatandaş, vatandaşdeğil ya, kadem nihade-ialem-i fena olmuş(yanidünyaya gelmiş).Olup, olmadığıda belli değil. Hoş, doğduğuyerin Roma ile de ilgisi yok. Nazareth deni-len bir acaip köy. Pis, sarsak bir herif. De-liliği hakkında üç ciltlik bir kitapgörmüştüm. (Arada annem, arada ben itirazediyoruz) . Devrin tarihçilerinden hiçbiriadınısanım anmaz. Sonra, çarmıha germişlerhazreti. Anlaşılmışki,

17 Mahmut Ali Meric'e mektup.

18 Mektubu daktilo eden Ümit Meric'in notu.178

kahramanımız Allah'ın, bir rivayete görekendisi, bir rivayete göre oğlu imiş. Ve

358/656

Page 359: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

insanlığıkurtarmak için, büyük fedakârlıkedip, gözyaşıvadisinde boy göstermiş.Semavattaki pederimiz, bu baldırıçıplağısoy-umuza musallat etmekten daha akıllıca birnecat yolu bulamamışmısoyumuz için?Meryem anamızla nasıl yatmış, ahırdanbaşka cima yeri bulamamışmı? Les lois duSeigneur sont insondables. Roma yıkılmış,barbarlar yeni yeni devletler kurmuşlar, tı-marhanedekilerin hezeyan koleksiyonu diyeitibar etmeyeceği garip ve ahlakaaykırıkitaplar, Kitab-ıMukaddes olarakbüyük ve de rasyonel ve de rasyonalist frenk-lere kabul ettirmişkendini. Tevrat, Galataserserilerinin ye Hacıhüsrev esrarkeşlerininyüzünü kızartacak müstehce-niyatla dolu.İncil bir miskinler tekkesinin dua kitabıolab-ilirse ne mutlu. Sonra asırlarca, çarmıhta canveren bu şefkat tanrısıadına cinayet üstünecinayet işlenmiş. Haçlıordularızincirdenboşanan köpekler gibi saldırmışülkemize.

359/656

Page 360: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Engizisyon, Isa adına konuşmuş, Haçlıse-ferleri İsa adına tertiplenmiş. Kime karşıter-tiplenmiş? Her inanca saygıgösteren, hermağlubu bağrına basan asil, büyük ve efendibir millete karşı. Bu millet, baykuşsesindenşeametli çan vızıltılarına bile tahammületmiş.

Konfüçyüs, isa'dan çok daha bilge. Bir Budabin isa'ya bedel. Mısır, medeniyetin zirves-inde iken isa'nın en eski ceddi dünyaya gel-memişti. Çin, Hint, Sümer, vs. Sonracoğrafyanın minnacık bir bölgesindekıçıkırık bir Avrupa. Habis, miskin, men-faatperest bir pigmeler ülkesi. Ve bu hayvan-lar, Montesquieu gibi budala bir köy ağasınınkitabında "despotisme oriental" diye bir tabirkeşfetmişler. Çünkü "lettres de cac-het"lerDoğu'da yazılmış, Hindi Doğu talan etmiş,Haçlıseferleri Doğu'nun eseri, Sainte-Barthelemy, toprak köleliği Doğu'da boy at-mış! Sonunda dev, cüceye boyun eğmiş. Doğ-duğu belli olmayan, ne zaman doğduğu belli

360/656

Page 361: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

olmayan, neci olduğu belli olmayan garip birheyulanın şerefine, tak-

179

vimimizi yeni baştan düzenlemişiz. Biz kilaikiz, biz ki halifeyi kovduk, dini ruhhastalığıolarak ilan ettik, düşmanımızınmuhayyellerini, abeslerini, tanrılaştırmakiçin mi yaptık bunları?

Çağdaşuygarlık düzeyinde îsa efendinin yerine? Poziüvist ve de materyalist ve de ag-nostik Avrupa'nın hayatında bu ve-led-izina'nm hâlâ ferman dinletmesinden büyükcinnet olur mu? Bundan büyük tezat,bundan büyük abes, tasavvur edebilir misin?Biz, kendi büyüklerimizi yereceğiz, Fatihveya Muhammet bir utanç vesilesi sayılacak,kabul. Bu bir tevazu veya bir hidayet.Çağdaşbatıuygarlığıvar işin ucunda.Arşimed'i, Watt'i, Descartes'i vs tan-rılaştıralım. Ama Muhammet'i İsa'ya feda

361/656

Page 362: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

etmenin mazereti düşünülebilir mi? Her nehalü kâr ise. Derler ki, Yesuh hazretleri, tan-rının bir inayeti olarak insanlığı, nasılkatıldığınıhiçbir zaman idrak edemediğim veedemeyeceğim, "peche originel"den kurtar-mak için, kerem edip bakire Meryem'inmukaddes rahminden huruç eylemiş. Bu işinüzerinden de 1971 sene geçmiş.

Benim bildiğim, sensiz bir yıla daha başlıyor-uz. Acizleri için de, meyvesiz, lezzetsiz bir yıldaha geçti, ama hemen ekleyeyim: fe-laket-siz, dağdağasız ve tahammül edilebilecek biryıl. Fetih yok, zafer yok, biraz daha ihtiyar-ladım. 1971'e teşekkür borçluyum.

Bir ara seni de kucaklayabildik. Annen,maşallah genç kızlar gibi. Ümit, bir afet-icihan. Yere, göğe sığmaz oldu. Keskin zekâ,keramete kıç attırırmış, bizimki de öyle. Eh,sen fren-gistanda Cem misali: "Cam-ıcemnuşeyle ey Cem, bu fren-gistandır," diyorsun.Biz de, belde-i tayyibe-i Konstanniye'de:

362/656

Page 363: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

"Her kulun başına yazılan gelir, devrandır"deyip hasretinle nalan ve de suzan oluyoruz.İsa abes, Musa abes, senin orada olman abes,benim burada bulunmam abes, Allah abes,baki heves. Ümit, bitti mi, bitti mi diye ka-facağızımıütülemektedir, iştiyakla öper,gailesiz ve muzaffer yıllar dilerim, benimsevgili Mahmut Ali'm...

1973

180

16 Aralık 1973

BİR REMİZ19

Muhterem efendim,

Hisar'ın mes'ul mimarıve türbedarısıfatıylaizhar buyrulan teyakkuz takdire şayandır.İtiraf ederim ki, yılbaşıhakkında alelaceleserpiştirdiğim mülahazalar herhangi bir

363/656

Page 364: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

yanlışanlamaya meydan verecek mahiyetteidiler. Bu itibarla sansürünüze memnunoldum.

İsa peygambere bir Müslüman olarak say-gım, hudutsuzdur. Yalnız veladetini tes'idettiğimiz "Tanrı-lnsan" -Kur'an-ıKerim'deadıgeçen yirmi beşpeygamberden biri ol-mayıp-, karanlık bir çağın iştiyaklarınıdilegetiren bir remizdir. Yani bir "muhayyel"dir.İnsanlığıbirleştirmemiş, ayırmıştır. İnanan,bütün inançlara hürmetkardır. Ama kendiinançlarına da hürmet edilmesi şartıyla.

Yılbaşıgecelerinin çılgın kahkahalarıarasındabir hezimeti tes'id etmişolmuyor muyuz?Batıkarşısında Doğu'nun, salip karşısındahilal'in hezimetini. Kaldırılan her kadehdeaydmla halk arasındaki uçurum bir parçadaha derinleşmişolmuyor mu?

Yazıyıbiraz daha kusursuz hale getirmeğeçalışdım. Okuyucularımız rasgele bir

364/656

Page 365: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kaynağa, mesela Meydan-Larousse'un İsamaddesine başvurmak himmetini gösterir-lerse, yazının İsa peygamberle bir günaalakasıolmadığıaşikâr olur. Laisizm bahsindede su-i tefehhüm mümkün değildir. Bilakis,Avrupa'nın üzerinde ittifak edilebilecek din-dışı(profan) bir takvim kabul ve teklif etm-emesi yani pozitivist Avrupa'nın tamamenmilli, mahalli hatta üsturevi kıymetlerini

19 Mehmet Çınarlı'ya mektup.

183

bütün dünyaya telkin etmesi üzüyor bizi.Doğrusu miladî takvimi tenkit, abesleiştigaldir. Biz kavgayıkaybettik. "Ba-is-i şek-va" bu hezimeti büyük bir neşe içinde tez'idhama-katidir. Şairin dediği gibi "Gülerizağlanacak halimize".

Zaman, yeni bir yazıhazırlamama imkânbırakmıyordu. Eskisini tashihe çahşdım.

365/656

Page 366: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Tensip buyurursanız neşredilir. Bu vesileyletecdid-i muhabbet ve meveddet eylerimefendim.

1974

184

15 Nisan 1974

BU ÜLKE, İTHAFLAR

Aziz ve asil dostum,20

Kal'e-i küfr-ü ilhada savrulan bu gülleler,hedefe isabet eder mi, bilmiyorum. Ama benibu cidale davet eden sizsiniz. Ben Hint oky-anuslarında dolaşırken, "gel ey garip yolcu"dediniz., "şarkılarınıbize söyle, sırlarınıbizeaç". Lebbeyk dedim, yatağan'a dayandım.Yarım asrıaşan çileli bir ömür, zirvelere tır-manan, nefes nefese bir tecessüs. Bu say-falarda hayatımın bütünü yani bütün

366/656

Page 367: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

sevgilerim, bütün kinlerim, bütün tecrübel-erim var. Bana öyle geliyor ki, hayat denenmülakata bu kitabıyazmak için geldim: etim-in eti, kemiğimin kemiği. Bu cihatta ihtiyardostunuzu yalnız bırakmayacağınıza eminim.Gözlerinizden öperek.

Azizim efendim,

Günlerdir kurduğunuz yeni dünyada, mestve şadan yaşıyorum. Bütün renkler füsunkâr,bütün sesler dost. Ve kaynaktan damlayanbir pınar sesi.. Bahan selamlayan kuşlanncıvıltısı., munis, ruhaşina.. Ve çiçeklerarasında koşuşan, uçuşan, dalgalanan kahka-halar.. Altın kadehlerle içilen şarap. Mıs-ralarmızda esrarlıbir bal lezzeti. Teşekkürler.

Bu Ülke'yi matbaaya vermiştim. Dost birsese susuzdum. Kitabınız tam zamanındageldi. Heyhat ki, o nazlıve rayihadar çiçekler-inize karşılık, bir kucak vahşi ve yabani ottakdim ediyorum size. Çoğu, Hisar'ın aguşu

367/656

Page 368: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

şefkat ve himayesinde yeşerdi. Fazla yadır-gamayacağınızıümid etmek isterim. Yarım

20 Bu Ülke için yazılmış27 ithaftan bu 3tanesinin kime hitap ettiğim bulamadık.

187

m

asırlık bir ömrün kelimeleşmişıstırapları,ümitleri. Gözlerinizden öperek.

I

18 Haziran 1974

Sayın Tek taşAğaoğlu,

Eskiden bu yollar çok daha dikenli, çok dahasarp, çok daha yorucuydular. Bunu zirveyetırmananlar bilir, ilmin veya hakikatinzirvesine. Diyalektiğin kaypak dünyasındasabit zirveler var mı?

368/656

Page 369: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Düşünce dünyasında hiçbir fetih nihaideğildir. Hepimiz birer Sizifos'uz. Hele, diy-alogun olmadığıbir ülkede.. Türk aydınınınkaderi, mahpesinde şarkılar söylemek. Bulanetler berzahından nasıl ve ne zaman kur-tulacağız? Tefekkür bir arayıştır, içtimaî birarayış. Bu kitap, bir davetten ibaret: birliktearamağa davet. Yazarın tek düşmanıvardır:bağnazlık. Düşüncenin bütün huysuzluk-larına, bütün hoyratlıklarına, bütün çılgınlık-larına selam. Davetime icabet edecek misin-iz? Saygılarla. ,

Adres: Tütüncü Mehmet Efendi Cad. 2/4Göztepe, İstanbul21

Muhterem Efendim,

Bir münzevinin tefekkür ve tahassüslerini iç-timaîleştiren bu perişan sayfaların ilkmuhatabısizsiniz. Onlarıenzar-ıtenkit ve tak-dirinize arzederken "emanetleri ehline tevdi"ettiğime

369/656

Page 370: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

21 Bazıithaf yazılarının altına eklenen buadres, Cemil Meric'in kitabım yol-ladığıkişilerle diyalog arzusunun somut birbelirtisidir, ne var ki bu insanlardan pekazıbu çağrıyıönemseyip kendisine cevapverecektir. Cemil Meriç de diğer kitaplarınınithaf yazılarının altına adresini yazmaktanvazgeçer.

188

inanıyorum. Hürmet ve muhabbetleriminkabulünü dilerim, efendim. Adres: TütüncüMehmet Efendi Cad. 2/4 Göztepe, İstanbul.

Muhterem İsmail Cem Beyefendiye,

Düşünce, bir "itizal"dır. kiliselerde dua edi-lir, düşünülmez. Düşünmek, caddelerdenkeçi yollarına; çiğnenmemiş, sarp, dikenlikeçi yollarına sapmaktır. Ama, zirvelereşehrahlardan gidilmez, zirvelere veuçurumlara.

370/656

Page 371: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Kimim ben? HayatınıTürk irfanına adayan,münzevi ve mütecessis bir fikir işçisi. Bu ikikitapta, yarım asrın tehassüs ve tefekkürübillurlaşıyor. Namuslu olmaktan başkaiddialarıyok.

Siz ki, istikbal-i irfanımızın mimarlarıarasın-dasınız. Elbette ki, sesini ebediyete yani mil-letinin vicdanına duyurmak isteyen her yaz-ar, önce size başvuracaktır. Hürmetleriminkabulünü dilerim.

Adres: Tütüncü Mehmet Efendi Cad. 2/4Göztepe, İstanbul.

ÜÇ BEŞDOST ZEKÂDAN BİRİ22

Aziz ilhan,

Her kitap, meçhule yollanan bir mektup,meçhule yani adresi olmayana. Bazan birS.O.S., bazan bir aşk mektubu, bazanyıldızlara atılan kement, fakat daima bir

371/656

Page 372: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

çoğalmak, bir yalnızlıktan kurtulmak arzusu.Sanat, bu manada, yeni bir dünya yaratmakcehdidir, daha doğrusu Tanrı'nın murdar,rezil, pespaye dünyasınıdostlarla doldurmakcehdi. Önce,

22 Attila İlhan'a mektup.

189

"Hangi SoF'unuzu okudum. İbareler bıçakgibi saplandışuuruma. İntihalarımımektu-plaştırdım. Mektup, yıllarca çekmecemdeçile doldurduktan sonra idam edildi. Sonra,"Hangi Batı" ile tanıştım. Çok sevdim kit-abınızı. Kendi acılarım, kendi inkisarlarım,kendi ümitlerim dile gelmişti. Bu defa dahaaz çekingen davrandım: ihtisaslarımı-makaleleştirdim. Yazım bir sohbete davetti,bir sohbete davet, daha doğrusu bir nevisevgi taarruzu. Aylarca cevap bekledim.Sonra, "Bıçağın Ucu"nu okudum. Sonra"Kurtlar Sofrası"m. Yaşadığımdan haberdar

372/656

Page 373: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

değil miydiniz acaba? Oysa, düşüncelerimizarasında büyük yakınlıklar vardı. Ve bütünuçarılığınıza, dil konusundaki aşırıtutu-munuza rağmen yazılarınıbeğenerek oku-duğum birkaç Türk yazarından biriydiniz."Hangi Batı", Türk Edebiyatı'nda yayınlan-mıştı, değiştirmeden kitabıma aldım. Hisar,Türk Edebiyatı, Hareket, yazılarıma say-falarım açmak nezaketini gösteren üç dergi.Her üçünde de Fildişi Kulemdeyim.Aramızdaki ortak bağ, tahammül ve tes-amuh. 64'de Hint Edebiyatı'nıyayınladım(Dönem yayınlan). Okuyucusunu bulamayanbedbaht bir kitap. Irreel bir Hint ve rüyadagörülen bir edebiyat. Bir kelimeyle, kendivecdimi, kendi rüyalarımıarmağan ettimHind'e. Sonra, Sa-int-Simon'u yazdım (Çanyayınları). Nihayet, Bu Ülke ve ÜmrandanUygarlığa (Ötüken yayınları). Bu mustarip,bu bedbaht, bu kasvetli yazılarıganglarındansıyıracak ve ihtiyar Rabelais'nin dediği gibikemiği kırıp iliği bulacak üç-beşdost zekadan

373/656

Page 374: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

birisisiniz. Daha yakından tanışmak ar-zusuyla ve gözlerinizden öperek.

190

19 Temmuz 1974

MÜNZEVÎ BİR FİKİR ADAMININTRAJEDİSİ23

Sevgili İlhan

Mektubuna çok sevindim. En basit muaşeretadabının küremizden göç ettiği bir devirde,sahici bir insana raslamak, senin tabirinle"yüreklendirici". Nezaketini kötüye kullanmapahasına da olsa, uzattığın eli avuçlarımdabiraz daha tutacak, sohbeti birkaç satır dahauzatacağım.

1) "Bizim kuşağın toplumcularıarasındaCemil Meriç adının özel bir yeri vardır ki,ben ya İslah kabul etmez bir santimantal, ya

374/656

Page 375: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

da içi dışıbir adam olduğumdan, yıllar geçsede seni hep o yerde muhafaza ettim..." diyor-sun. Teşekkür ederim. Yalnız bu iltifatına nekadar layık olduğumu bilemiyorum. Yıllar,içimdeki büyük sevgiyi-büyük coşkunluğudiyecektim-küllendiremedi. Ama biraz dahareybî, biraz daha karamsar oldum. İhtiyar-ladım mıacaba? Dialoga daima açık, dostluğaebediyen susuzum. Bir kelimeyle "ıslah kabuletmez bir santimantal" veya "içi dışıbiradam" olarak vasıflandırdığın Attila İlhan'ınbir nüshay-ısaniyesi de benim. Toplumcumuyum, elbette. Fakat itiraf ederim ki kelimebenim için eski şiiriyetini kaybetti. Dahadoğrusu hudutlarımeçhul, muhtevasıkaypakbir mefhum olarak görüyorum toplumcu-luğu. Belki gençliğimin dünyasıile tem-asımıkaybettiğim için. Karanlıktayım vetedirginim.

2) Yazılarınıdaima büyük bir muhabbetle ok-udum. Onlarda egzotik meyvelerin tadıvar.Bizim iklimin meyveleri değil desem,

375/656

Page 376: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

haksızlık etmişolurum, ama yine de lezzetleribaşka:

23 Attila İlhan'a ikinci mektup.

191

daha başdöndürücü, daha üsareli. Âdem'icennetten kovduran mahiyeti meçhulmeyveye daha yakm. Şimdilik aramızdaki tekihtilaf kelimeler konusunda. Kurum Türkçes-ine senden başka hiç kimsede tahammül ed-emiyorum. Bu bahisde, ve yalnız bu bahisdemutaassıbım. Hemen kaydedeyim ki"Kurtlar Sofrası" mn dili tam gönlüme göre.Üsluptan söz etmiyorum. Üslup daimasensin. Deli-dolu, candan ve ısırıcı. Der-bederliği içinde mükemmel.

3) Kitaplarımıokumanımutlaka isterim. Sa-mimiyet ve zekâsına saygıduyduğum birkaçinsandan birisin. Kendimi senin aynanda

376/656

Page 377: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

görmek, yani senin ölçülerinle değerlendiril-mek beni çok memnun eder.

4) Sağcıdergi ve yayınevleriyle çalışmamagelince: bu yolu ben seçmedim. Solunkadirnaşinas davranışıbeni ister istemez"gerici"lerin kucağına değil, yanına itti. Buyakınlığın fikrî iffetim için bir tehlike teşkiletmediğini kitaplarımıokuyunca görürsün.Yalnızım ve yazdıklarım hiçbiryankıuyandırmıyor dostlar arasında. Aldanıpaldanmadığımınasıl anlayabilirim?

Sana bir Hint ile bir Saint-Simon yolluyor-um. Yani soyunuyorum önünde. Ben bu mer-halelerden geçtim. Münzevî bir fikiradamının trajedisi bu. Nasıl bitecekbilinmez.

"Hangi Batı"da en imrendiğim parçalardanbiri Tanrıkut'la konuşmaların. Tanışsak, ogünleri yeniden yaşayamaz mıyız? İnsanöylesine azalıyor ki dünyada...

377/656

Page 378: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Sevgilerle.

Cemil Meriç

Göztepe, Tütüncü Mehmed Efendi Cad. 2/4İstanbul

192

21 Temmuz 1974

ESAT ADİL

Esat Adil Türk sosyalizminin unutul-muşadamı. Esat bir Osmanlısosyalisti idi.Bütün hataları, bütün zaaflarıile bir Osman-lısosyalisti. Satılık adam değildi. Sahneyeçıkar çıkmaz hücuma uğradı. Oysa ŞefikHüsnü'nün Moskova'dan ilham alan partisiyirmi küsur yıldan beri kapanmışbulunuy-ordu. Fransa'dan dönen doktor, gençlik gü-nahlarına tövbe etmiş, münzevi bir ömürsürüyordu. Esat'ın ortaya çıkması, üçüncü

378/656

Page 379: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Enternasyonalin gözde adamım fena haldekızdırdı. Kendisi varken bir huruç ales sul-tandıbu. Dedikodu, teviz, iftira, o devir sosy-alizminin bu masum silahlan derhal hareketegeçtiler. Şefik Hüsnü'ye beklenmedik birmüttefik daha katıldı: Abidin Dino.Hakkında çok karanlık rivayetler dolaşan bugarip ve mütereddi paşazade Esat'ıtel'in içinhususi bir dergi çıkardı: Nuhun Gemisi. HersayısıEsat'ıyerden yere vuruyordu. BenceKemal Tahir'in "bize mahsus sosyalizm"arayışı, Esat'ın başlıca kaygısıidi. TanıdığımTürk sosyalistleri içinde en yerlisi, endürüstü Esat'tı. Çetin bir yolda yürüyordu.Destekleyeni yoktu, destekleyen bir devletdemek istiyorum. Fert olarak dürüsttü. Çokseviliyordu. İmralıCezaevi'ndekiler baba diy-orlardıona. Bugüne kadar aleyhinde hiçbirciddi suçlama duymadım. Kemal Tahir bileCami Baykut'a İngiliz ajanı, Attila İlhan'apolis sıfatlarınıbahşettiği halde Esathakkında hiçbir ithamda bulunmadı. Üslubu

379/656

Page 380: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

ile, yaşayışıile Osmanlıidi Esat. Yani bizdenbirisi idi. Belki megalomandıbiraz. Başkanasıl olabilirdi? Türk düşünce tarihinde yer-ine oturtulmadı. Ne makaleleri toplandı, neaksiyonu değerlendirildi. Bu işAttila'yadüşerdi belki. Mesai arkadaşlarından kimsekalmadı. Hüsam, SarıMustafa, Reşit Beyöldüler. Attila

193

bazılarınca polis olarak damgalandı. Tan-rıkut çıldırdı. Son "ilke" dergisindeTürkiye'deki Cumhuriyet devri sosyalistpartilerinin programlan sergilendi. YalnızEsat Adil'in partisi yok.

24 Temmuz 1974

BU ÜLKE, İTHAFLARIN DEVAMI

Muhterem Efendi,24

380/656

Page 381: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Türk irfanının bugünü ve yarınıüzerinde kırkyıldır kafa yuran münzevî bir aydının nelerdüşündüğünü merak buyurmaz mısınız?Düşünce, şüpheyle başlar. Düşünce, tezat-larıyla bütündür. Zıt fikirlere kulak-larımızıtıkamak, kendimizi hataya mahkumetmek değil midir?

Saygılarımla.

Adres: Tütüncü Mehmed Efendi Cd. 2/4Göztepe, İstanbul.

Sayın Murat Belge,

Aynıheykelin iki ayrıyontucusuyuz. Ben dahayaşlı, eski bir tabirle, daha kâr azmude, dahaihtiyatkâr; siz daha genç, daha atak, daha iy-imser. Heykel yarım.

Sevgiler

24 Bozkurt Güvcnç'e mektup. 194

381/656

Page 382: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Sayın UluğNutku,

Hayyam daha önce yaşayan düşünce adam-larınıtek mısra ile yolcu ediyor tarihe: "masalsöylediler ve uykuya daldılar". Benim mas-alım da bu kitap. Nasıl biteceğini ke-stiremediğim bir masal.

Çetin yolculuğunuzun yurt ve insanlık içinzaferle sona ermesini dileyerek.

Agâh Oktay Güner Beyefendi'ye.

Ali Naili Erdem Beyefendi'ye, Yahut şairdenşaire...

Profesör Süleyman Yalçın Beyefendi'ye.

Fethi Gemuhluoğlu Beyefendi'ye, "Ehli dilbirbirini bilmemek insaf değil" Gözlerinizdenöperek.

Fevziye Abdullah Tansel Hanımefendi'ye,Takdirkâr bir okuyucusu olarak.

382/656

Page 383: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Orhan Saik Beyefendi'ye.

195

Kenan Akyüz Beyefendi'ye.

Sayın Cumhurbaşkanımıza, Derin saygılarla.

Kıvrak ve inzibatlıüslubunu her gün yenidentakdir etmek fırsatınıbulduğumuz TarıkBuğra'ya, dostça.

Muhterem hocamız Reşat Ekrem KoçuBeyefendinin dest-i mekrünetpeyvestleriniöperek.

Necip ve Fâzıl üstadımız Necip FâzılBeyefendi'ye.

Mazlum bir kavmin avaz-ıbülendidaz birvediasıolmak şerefine, takdir-i ilahinin lâyıkgördüğü Nevzat YalçmtaşBeyefendi'ye.

***

383/656

Page 384: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Rical-i devletin primus interpares'i Süley-man Demirel

Beyefendi'ye.

Emanetleri ehline tevdi edin emr-i cehlineuyarak atabe-i devletinize takdim edilen bukitabın gerçek muhatabısizsiniz. Siz, yanimazlum bir milletin gasbedilen haklarınıi-stirdat için siyaset sahnesine atılmak cesaret,celadet ve mesuliyetini göze alan NecmettinErbakan Beyefendi.

Hürmetlerimle. '

196

***

Yarım asır Avrupa tefekkürü ile uğraşdıktansonra kendi gerçeklerine dönen eski birmüstağribin Batı-Doğu muhasebesini dikkat-

384/656

Page 385: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

i nazarlarınıza takdim ediyorum, muhteremTurhan Fevzioğlu.

Abdi ipekçi Beyefendi'ye,

Gerçek bir dehanın ilk farikasıhakikati tezat-larıyla sevmek değil mi?

Sayın Ali Gevgilili, Tolle at lege.

Turan Yazgan kardeşe, gözlerinden öperek.

28 Temmuz 1974

SAĞ, SOL, MÜNZEVÎ AYDIN

İkinci kitap hiçbir yankıuyandırmadı. Sağ,benimsemedi kitabı. "Attila İlhan", "KemalTahir", "İdeoloji"... Belli ki bir yabancıvarkarşısında. Bu yabancıyıbir yere otur-tamamanın tedirginliği içindedir. Sağadıveri-len bu bedbaht topluluk,

197

385/656

Page 386: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

solun kusuntularıile yaşar. Misafirler git-tikten sonra sofra döküntülerini yalamağagelen bedbaht bir sokak kedisi. Kendinemahsus hiçbir fikri, daha doğrusu hiçbir fikriyoktur. Batıdili bilmez. Osmanlıca bilmez.Ebediyyen vesayet altındadır. Huysuzluğuintibaksızlığından gelmektedir. İntibak-sızlığıtembelliğinden. Sağın cilasınıkazıyın,altından kıskançlık çıkar. Üzümle tilkihikâyesi.

Sol, papağandır. Öğretilenleri tekrar eder.Topaldır, koltuk değnekleri ile yürür.Hareket etmek için mutlaka bir batılıyamuhtaçtır. Dost olmanız için dilini konuş-manız lazım. Dilini, yani seçtiği pirin,mürşidin dilini. Sembollere ve sloganlaramahpustur. Reçete ister.

Biz Osmanlıdan yobazlığıdevraldık. Batınıntaarruzu karşısında yobazlık bir kaleydi.Yobazlık ananeye kaçıştı. Deniz kızlarınınşarkılarınıdinlememekti. Korkuydu. Belki

386/656

Page 387: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

zaman dışına çıkmaktı. Aydınlar denizkızlarım dinlediler ve mah-voldular. Bu yeniyobazlık, kendimize ait her mukaddese ku-laklarımızıtıkayıştır. Kendimizden kaçıştır.Nereye? Şuursuzluğa. Ananeyekaçışkavgayıkaybetmiştir. Ananedenkaçışkavgayıkaybetmiştir. Biri kaybettiğicennetin sılasıiçinde, öteki yeniliğe, yaniananesizliğe mütehassır. Ama her ikisi deaynıvicdan huzursuzluğundan mustarip. Sağ,batıdüşüncesini memnu meyve sayıyor.Batılılaşırken bir günah işlediğine kani. Sol,kayıplarının muhasebesini şuurlu olarakyapmıyor. Müphem biyolojik bir arayış.Kendine yakıştıra-mıyor "gericiliği". Sağınçürümüşolduğunu biliyor. Her türlü usares-ini, hayat cevherini çoktan kaybetmişbirmüstahase sağ. Sağdan hiçbir uyarıcıve dir-iltici haber gelmeyeceğine inanmıştır. Sağdasolu düşman biliyor. Kaliban'ın Prospero'yabakışı.

387/656

Page 388: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Bu anlaşmasına imkân olmayan iki düşmanarasında, münzevi aydın, hareketini nasılayarlayacak? İşte bütün mesele. Bu sağa an-cak merhamet duyulur, muhabbet değil.Korkak,

198

pısırık, kıskanç, sembollere ve sloganlaramahpus. Kendinden kafiyen emin değil.Soldan yüz bulmadığıiçin sağ. Soldan, yanisolun efendilerinden. Sağda rahat değilim.Çünkü gerçekte sağyok. Kim sağ? Kaplan mı?Kaplan zaaflarıolan adam. İyi Fransızcabilmiyor, tesadüfen Türkoloji ile uğraşmış,ama utanç duyuyor bundan. Muhammettenfazla Marx'a yakın. Marx'a yakın, çünküMarx: batı. Bir Ziya Gökalp Osmanlıcılığı,yani Osmanlıcılığın kökten inkârıve tahribi.Batıyıiyi bildiğim için bana hayran. Batıyadüşman olduğum için bana düşman. YahyaKemal gibi ve Yahya Kemal kadar -hayırYahya Kemal'den çok az-

388/656

Page 389: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Osmanlıedebiyatına hayran. Yahya Kemal'inYunancıhğı, çevrede mâkes bulabilseydiYunancıolurdu Yahya Kemal. Bir müsteşrikOsmanlıcılığı. Dekoratif bir Osmanlıcılık.Ama zeki bir adamın Osmanlıcılığı, rafine.Kaplan da böyle bir rafinman yok. Onda herşey vülger. Korkak, kaçak. Sağlığındanutanan bir sağ. Dostluğu da düşmanlığıdabelli değil. Masa dostluğu. Erol arayan birçocuk. Arayan ve bulmadan bulduğunu san-an. Etrafındakilerden daha âlim. Ama nazar-iyeci olmak kabiliyetinden uzak.Zekâsınıbozuk para olarak harcıyor. Lüzum-suz düşmanlıkları, lüzumsuz taraf tu-tuşlarıvar. Niçin harcıyor kendini? Daha nekadar harcayabilir? Meçhul. Şimdidentükenmişgibi. Sağın temsilcisi birKabaklıkalıyor. Hangi sağın? Kabaklı'nınsağcılığımüphem bir mazi hasretinden -şair-ane bir hasret- ve komünizm düşman-lığından ibaret. O da sağın mevcut ol-madığına inanıyor. Ötekiler büsbütün

389/656

Page 390: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

süprüntü. Ötekiler kim? Sezai Karakoç mu?Yazılarıgünlük kokuyor. Camiden fazla kilise.Ergun ham bir zekâ. Yeteri kadarbatılıolamamaktan mustarip. Bu adamlarlane yapılabilir? Hiç.. Gazetede istediğimiyazamıyorum. Zaten yazdıklarım da kay-boluyor. Batıile savaşıyorum. Oysa onlarınnazarında tek değerim: batılıolmak.

Attila solda kalmalıydın diyor. Hangi solda?İlerici düşünceye istikamet veren son derecemürteci üç organ var:

199

Cumhuriyet, Varlık, Türk Dili. Cumhuriyet,kurulduğu günden beri tefekkürü felce uğrat-mağa memur. Kurulu düzenin gerçek kor-uyucusu. Genç dikkatleri eski fetihlereçivileyen sahte bir ilericilik. 1974'teAtatürkçü. Varlık, Cumhuriyet'in aylıknüshası. Aynıfikir sefaleti, aynınamussuzluk,aynısahtekârlık. Nadir Nadi ile Yaşar Nabi

390/656

Page 391: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

ikiz kardeştirler. Reculiyetten, samimiyettenmahrum iki harem ağası. Memlekette düşün-en insanın türeyememesi bu iki düzenbazınmarifetidir. Bu iki düzenbaz belli emellerintemsilcisi, yani fert değil lejyon. "Ortadoğu"bir meçhuldür. Kötü bir meçhul. Amameçhul. Ortadoğucularla bir miktar yolarkadaşlığıyapılabilir. Cumhuriyet ve Varlıkkuruluşundan beri lağım. Üstelik bu lağımagirmek hürriyetine de sahip değilim. Yanialçalmağa mizacım müsait de olsa beni al-mazlar. Güvenemezler. Türk Dili de malum.Ortada meşru solu, yani kurulu düzenin hi-mayesi altındaki solu, istikbale istikamet ver-en solu bu üç neşir organıtemsil ediyor. Neben kendim kalarak bunlara katılabilirim, neonlar beni içlerine alırlar. Yani kader hük-münü vermiştir. Başka nerede yazabilirim?Solun bütün nüanslarıyla kaynaşmama maniolan büyük bir engel var: kullandığım dil.Ondan vaz geçebilir miyim? Ondan yazgeçmek bütünden vaz geçmek değil mi? Sağ,

391/656

Page 392: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

okumuyor. Boşuna bağmyorum. Sol diyalog-dan kaçıyor. Küskün. Ötüken'in bastığıkitapokun-mazmış! Peki siz basın! Cevap yok. Buçemberi kırmak mümkün değil. Son tahlildehudutlu imkanlarımızıisteyene bezletmektenbaşka çare yok. Sol, sağın gösterdiği dostluğugöstermiyor. İhanet etmişiz! Neye ve kime?

200

29 Ekim 1974

HÜKÜMLERİMİTAYİN EDEN

Göze, beni tanıtmak istiyormuş. Dostça birarzu. Yıllarca sesimi duyuramamanınacısıiçinde yaşadım. Ama kime ve nasıltanıtacak? Sualler haindi. Gazeteci alışkan-lığı. Fikrî hayatımda geçtiğim merhaleler.Bunlarıvuzuhla tayin kabil mi? Önce çevreyeintibak. Cami, dua. Sonra çevreye isyan,şovenizm. Fakat ne o dindarlık taklidi ruhîhüviyetimi ifşa edebilir, ne

392/656

Page 393: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

saldırıcımilliyetperverlik. Sonra sosyalizm.Bütün bu ta-havvüllerin merkezinde yal-nızlık kâbusu. Önce çevreye bağlanmak, ol-mayınca daha genişbir çevreye, bir belkiye,bir müpheme. Nihayet gizlide tehlikelide,cihanşümulde karar kılış. Hayır. Bütün butercihlerin bir tefekkür çilesinden doğ-duğunu sanmıyorum. Ne Marx'a geldiğim za-man Marx'i tanıyordum, ne Türkçülüğüm biraraştırmanın mahsulüydü. Sosyalizmdennasıl ve niçin ayrıldığımıda bilmiyorum?Ayrıldınız mıki? Bu suale kesin bir cevap ver-mek güçtür. Sosyalizm bir kilise olarakürkütüyor beni. Bizim, tefekkürden nasipsizgecekondu sosyalistleri aklıma geldikçeürperti duyuyorum. Sosyalizmi içtimaî hak-sızlıkların sona ermesi, liyakatin yerini bul-ması, acıçekenlerin gözyaşlarınıdindirmeksuretinde anlarsak sosyalistim. Dahadoğrusu hislerimi ciddî bir tahlile tabi tut-madım, hislerimi diyorum çünkü saf düşün-cenin ideolojik tercihlerle

393/656

Page 394: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

alakasıolmadığınıbiliyorum artık. Muhakkakolan şu ki, hayatıma istikamet veren bu genç-lik rüyasının aleyhinde bulunmak beni tedir-gin ediyor. Dürüst olmak için ilave edeyim.Sosyalizm kelimesi çok müphem geliyorbana. Fazla Avrupalıgeliyor. Başka birdünyanın temayüllerini, isyanlarını, ümitler-ini aksettiren bir kelime. Belki yerinde güzel.Yerinde yani kitapta.

201

Çarpışan iki medeniyet var: Türk-lslammedeniyeti bin yıl fetihler yapmış, belliölçüleri, belli zaferleri, belli başarılarıvar.ihtiyarlamış. Hıristiyan Batımedeniyeti hemtemelinde, hem de içtimaî yapısında farklıvebaşka. Bence en esaslıfark: insanabakışlarında. Osmanlıiçin insan uluhiyetinnusha-yi suğrası. Mukaddes ve muhterem.Servet ve mevki gibi tesadüfi tefavütlerindışında bir insan haysiyeti var. Batıda yokbu. Batıevvela kendi insanına karşızalim.

394/656

Page 395: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Batının tarihi, bir sınıf kavgasıtarihi, doğru.Bu egoizm, coğrafî hudutların dışında büs-bütün azgınlaşıyor. Avrupa, insanıtabiatınbir parçasısaymaktadır. Dışdünyayıkaprisler-ine alet eden Batı, insanıda aynımuameleyetâbi tutar. Yani bir tünel açmak gerekincenasıl dağdelinirse ferdî veya zümrevî birmenfaat uğrunda da Batının feda etmeyeceğibeşerî kıymet yoktur. Osmanlımucizesibütün mucizeler gibi faniydi. Bir yanda mad-deci, şiiriyeti olmayan, sert ve keskin birzekâ. Ötede bir büyük çocuk saffeti. Yenildik.Yığın aslî cevherini her gün bir parça dahakaybediyor. Intelijansiya her an bir az dahaköpekleşmekte. Evet. Avrupa'nın Yeniçerisibu intelijansiya. Kendi tarihini tahribememur. Şuursuz ve idraksiz. Bu garip zümresağ-sol gibi tasniflere yan çizer. Yani bir kıs-mınışu etiketle, bir kısmınıbaşka bir etiketleteşhir ve tesbit etmeğe imkân yok. Bu züm-renin mümeyyiz vasfıyobazlıktır. Düşün-ceden korkar ve diyaloga tahammülü yoktur.

395/656

Page 396: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Bunlarıyazarken ifadesi güç bir nedametduyuyorum. "Ortadoğu"ya yazıhazırlamamlazım. Lazım ne demek?

Yıllardan beri karşıma çıkan meseleler üzer-inde düşünmeye çalışıyorum. Düşüncelerimiimkân buldukça aktarıyorum çağdaşlarıma.Cevaplarımız suallerle hudutlu. Sorulan su-aller hep aynıolunca cevaplarda da büyük birtazelik aramak boş. Sorulmayan suallerecevap vermek, insan takati dışında. Benimbütün kuvvetim mümkün olduğu kadartarafsız oluşumdan geliyor. Yani hükümler-imi tayin eden ihtiraslarım

202

değil. Belki tek kurtuluşimkânım (tek kurtu-luşimkânım derken şunu kastediyorum:Hayatıyaşanmağa layık görmeğe devam et-mem), vuzuhu fethetmek: başka bir tabirleetra-fımdakilere manevî üstünlüğümü, yahutdeğerimi kabul ettirmek.

396/656

Page 397: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Nerede.okudum? Fizyolojik hususiyetlerimneler? Bu kabil ifşaat beni rahatsız eder.Bunlar beşerî olmayan taraflar. Yani biy-olojik. Şimdiye kadar yazılarımda "ben"zamirini nadiren kullandım, ifşadanhoşlansam roman yazardım. Acılarımız vefelaketlerimiz beşerîleştiği ölçüde edebiyatınkonusu olabilir. .

15 Arahk 1974

OSMANLI TARİHİNİN MİRASI

Osmanlıtarihinin bugünkü Türk insanınamirasınedir?

Yarınıinşa ederken tarihî vasıflarımızdan neölçüde faydalanabiliriz?

Maziden gelen temayüllerimize dayanaraknasıl bir istikbal inşa edebiliriz? Başka birtabirle Türk insanıkapitalizme mi sosyalizmerrti yatkındır?

397/656

Page 398: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Osmanlıbirçok unsurların mesut bir terkibi.Orta Asya'dan getirdiği biyolojik vasıflar: birbaşbuğetrafında toplanmak, gözünü daldanbudaktan esirgememek, bir kelimeyle birçokgöçebe medeniyetlerinde ortak olan: asabi-yet. Bu temel seciye islamiyetle kaynaşıncabüyük bir medeniyetin mimarıoldu. Osman-lıbu medeniyeti kurarken kendi kendini deinşa ediyordu. Tanzimata kadar, gerek islam-dan önceki, gerek islamdan

203

sonraki Türk insanının farikaları1-fedakârlık, 2- devletle birleşme.. Adeta uzvî,bir kaynaşmaydıbu. Devletle din, dinle millettek varlık halindeydi. Bu tarih Batınınkindençok farklımıydı? Batıtarihini, içtimaî sınıflarizah eder. Anahtarıferdiyettir. Kişi, yal-nızlığınılonca, kilise gibi bazıtopluluklardaunutmağa çalışır. Fakat ya zalimdir, yamazlum. Batıda millet yoktur. Yoktur çünküRoma'dan itibaren sınıflar vardır. Pat-

398/656

Page 399: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

risyenler, plepler, köleler, feodal beyler, to-prak köleleri, burjuvazi, proletarya. Her mil-letin içinde birkaç millet vardır. Bugünekadar böyledir bu. Osmanlı'da sınıf yoktur.Para bir tahakküm vasıtasıdeğildir, bir hiz-met vesilesidir. Batıda maddî güç yani ikt-isat, ezilen sınıflar için bir kurtu-luşimâanıdır. Köleler (toprak köleleri) feodalbeylerden para sayesinde hürriyetlerini satınalırlar. Osmanlıllay-i Kelimetullah için hay-atınıseve seve verir. Yani bağlandığıdavauğrunda hayatınıistihkar eder. Avrupalıan-cak yakın ve elle tutulur çıkarlar uğrunafedakârlık yapabilir. Osmanlı, ülkesininkapısınıbütün insanlara açmıştır. Başka türlüdüşüneni korur. Sadece hatasında ısrar ettiğiiçin merhamet duyar ona. Osmanlıistismariçin ülke fethetmez, imar için fetheder.Osmanlı'da adalet bütün müesseselerinbelkemiğidir. Kısaca Osmanlının asırlarcagerçekleştirdiği içtimaî nizam bütün sosyalistütopyalarıaşan bir cennettir. Sosyalizmin

399/656

Page 400: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

istikbalde gerçekleştireceğini umduğu cemi-yeti Osmanlımazide gerçekleştirmişbulunuy-ordu. Osmanlıkapitalizmi yamyamlığınahiçbir zaman iltifat etmemiştir. Osmanlımiz-acıile kapitalizm uyuşmaz. Bu itibarla yarınkicemiyeti inşa ederken kendi temayüllerimiz,yani tarihî mirasımız bahis mevzuu ise, kur-acağımız cemiyet mutlaka sosyalizme ben-zeyen bir cemiyet olacaktır.

Kapitalizmin manivelasıkârdır. Osmanlıdakâr diye bir mefhum yok. Sonra kapitalizmpazar istihsalidir, pazar için istihsaldir, pazariçin istihsal bazıülkelerin hammadde paz-arıhaline gelmesini icab ettirir...

1975

204

21 Şubat 1975

SÜKUTUN CAZİBESİ25

400/656

Page 401: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Sükutun garip bir cazibesi var. Bir kaçış, birzırh, daha doğrusu bir alibi. Kelimelerinçiğve yaralayıcıvuzuhundan uzak, musikî gibimüphem. Yılbaşında yazacaktım. Olmadı.Sohbetine, sohbetinize her zamandan çokmuhtacım. 74 yılısakin, kaygısız, ve dostgeçti. Küçük sıkıntılar, hayatın tabiî nesci.Cem'le zenginşeltik. İki kitap, bir düzinemakale ve ismimizi taşıyan bir yeni vatandaş.Daha ne isteyebiliriz? Tanrı'yateşekkürlerimizi kemal-i hulusla eda ettiktensonra ufak tefek şikayetlerimizi de sıralayab-iliriz değil mi?

Önce ayrılık. Kasım'da buluşacaktık. Şubatbitiyor. Aynur'u yıllardır görmedim. Cem ilehenüz tanışmıyoruz. Ve yıllar geçiyor. Alt-mışa merdiven dayayanlar için zamanınmanasıbiraz başka. Bir abesin bizi bu kadaracıya mahkum etmesi hazin değil mi? Dokt-ora önceleri bir kaprisdi, sonra bir gurur, ni-hayet bir nevi mazoşizm oldu. Çok iyi bilirsinki tarihin katrana bulanır gibi yalana

401/656

Page 402: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

bulandığıbir konuda, mükemmel bir eservermek mümkün değildir. Hazırlığınla üçbeşdoktora yazılabilir. Aracı, amaç yapmay-alım. Önünde daha bütün bir ömür var.Kendini ifade etmek hoşuna giderse istediğinkadar ve istediğin gibi yazabilirsin. Benimdeğerlendirmenin bir değeri varsa MidhatPaşa dosyasıyıllardan beri tamamlanmışo-lup, birkaç günlük bir himmetinizi bekle-mektedir. İtiraf etmek zorundayım ki bubahis beni bir hayli rahatsız etmektedir.Belki sükutumun uzayışıbir parça dabitişmüjdesi bekleyişimden ileri geliyor.Uzun zaman sustuktan sonra mükalemeyebaşlamak oldukça zor. Senden ayrıgeçen her

25 Mahmut Ali Meric'e 1975 yılbaşındayazılan mektup.

207

an bir nevi frustration. Ümit de aynıdoktorahastalığınımusab (isabetten

402/656

Page 403: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

uğramışdemekmiş). Sizler doktor oluncayakadar bize bir hal olmazsa ne iyi. Annen herzamanki gibi cazip, sıhhatli ve melek. Başlıcatesellim ve saadetim o. Arif, tiyatroyaalındıalmalıziyaret saatlerini azaltmakzorunda kaldı. Bol bol teşbih çekip, dokt-orayıicat eden namussuzun hatırasına dualarokuyorum. Geçen günler, beraberlerinde enküçük bir zafer veya fetih getirmiyorlar.Buna da şükür. 75'in 74 kadar dost, 74 kadaracısız ve sakin geçmesini dilemek banamevud en aşın ümit. Mektup biraz fazla bed-bin mi oldu? Hasrettendir. Üçünüzü debütün ruhum, bütün gönlümle kucaklar, enkısa zamanda yolunuzu beklerim, efendim.

9 Ağustos 1975

ENTELEKTÜELLİK

68lere kadar insanlığın düşünme tarihinitavaf eden bir şakirttim. Düşünmüyordum,başkalarının neler düşündüğünü öğrenmeğe

403/656

Page 404: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

çalışıyordum. Uzun süren bir çıraklık. Bugünbütün nas'ların peçesini sıyırmış, bütünhakikatlarıtenkit süzgecinden geçirmiş,hakikatten başka tecessüsü ve yaşayışsebebikalmamışinsanım. Entellektüel, içtimaî birsınıfın parçasıdır. Ondan ayrılamaz. Düşmansınıfla dövüşerek gelişir ve olgunlaşır.Türkiye'de içtimaî sınıflar mevcut ol-madığından entelektüel de yoktur. O haldeben de entelektüel değilim. Acaba? Sınıflarınkaotik bir mahiyet taşıdığıbir ülkeninkendine göre meseleleri yok mudur? Gerçekentelektüel önce ülkesinin haklarını, düşmanbir dünyaya haykırmakla gö-208

revlidir. Yani rüşeymî bir mahiyet taşıyan şuveya bu sınıfın ideolog veya demagogu olma-mak, ülkesinin bütününü, bütün ülkelerekarşımüdafaa etmek vazifelerin en büyüğüdeğil mi? Şüphesiz ki böyle bir tasavvur, şair-ane bir ütopyadır. İnsan kucağındayaşadığıtoplumdan sıynlamaz. Sıyrılırsa, ok-unmaz ve anlaşılmaz. Hayatının sonuna

404/656

Page 405: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

yaklaşan bir insan olarak zaten çoktan berikaybettiğim yaşama sevincini bu sınıflar üstühakikatlerin taharrisinde buluyorum. Bu it-ibarla mezarların ötesinden seslenir gibiseslenebilirim çağıma. Daha doğrusuülkeme. Ama okunur muyum? Sesim duyu-lur mu? Herkes bir an önce sınıf duvar-larınıyükseltmek ve kinlerini semirtmekleuğraşırken kimse beni dinler mi? Meşhur biradam da değilim. Kalabalığın.benimsediğiedebî bir nevi temsil etmiyorum. Ne ro-mancıyım, ne şair, ne tarihçi. Sadecedürüstüm, çok okudum, çok düşündüm,Beşerî ihtiraslardan uzağım. Bütün bu vası-flar bir düşünce adamının hamurunu yapar.Romancı, alışılmışve bütün zevklere seslenenbir silahla mücehhezdir. Yüzyıldan beriherkes hikâye okur. Şair ezelden beriaşinasıolduğumuz bir dost. Düşünce adamı,mazinin tanımadığıbir mahluk.

Osmanlıiçin mühim olan, ciddiyet ifadeeden, uğraşılmağa değer bilgiler hudutluydu.

405/656

Page 406: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Tefsir, Hadis, Fıkıh vs. İslam hayatınbütününü kucaklıyor, düşünceye ihtiyaçbırakmıyordu. Her şey Hindin "Sutra"larındaolduğu gibi, Kuran tarafından teferruatıylatespit edilmişti. Karımızla hangi günyatacağımız, nasıl taharet edeceğimiz ön-ceden tayin edilmişti. Bu çok girift, çokşümullü programıolduğu gibi tatbik etmekkâfi idi. Osmanlının karşısında kendininkinerakip bir düşünce de yoktu. Smıf-ıulema neyiyıkmağa çalışacak, kiminle görüşecek, hangiyılanlarıboğacaktı? Osmanlımedeniyeti biriman ve aksiyon medeniyetidir. Sınıf-ıulemaya ideolog diyemeyiz. İdeolog içtimaîbir sınıfın emrinde, hakikat ile yalanıuzlaş-tırarak, bağlandığısınıfışuurlandıran bir neviuzmandır.

209

Osmanlı, Avrupa'ya karşıyalnızdır. Ama kılıçve adalet ile muzaffer olan bir ülkeninkendini lafla müdafaaya ihtiyacıyoktu. Evet

406/656

Page 407: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Osmanlının maşerî vicdana benzeyen birdünya görüşü vardı, fakat ideolojisi yoktu.Avrupa'nın dünya görüşleri ise birer ideo-lojiden ibarettir. Osmanlının dünya görüşütezatlar içinde gelişmedi. Kaynağıilahî idi,ancak şerhler ile tefsirler ile zenginleşebi-lirdi. Ve öyle oldu. Vurgulayalım: OsmanlıdaAvrupa'nın anladığımanada kılıkırka yarantenkitçi ve dünyaya çevrilmişbir düşünce deyoktur, bu düşünceyi imal eden bir inteli-jansiya da. Entellektüel batılıbir hayvandır.

Aydınla entelektüel aynıkimse midir? Hayır.Entelektüel, ya zamanınıdoldurmuşdeğerler-in aktarıcısı, ya yeni bir dünya kurmağaçalışan bir içtimaî sınıfın yol göstericisidir.Aydın ne mazisini bilir, ne geleceği hakkındaaydınlık tasavvurlarıvardır. Ülkesi ile göbekbağınıçoktan koparmıştır. Yaşayıp yaşa-madığıhalkın umurunda değildir. Bizde bukelime sadece okur yazar manasınadır.Kendini küçük görür. En ciddileri ya Marx'intebasıdırlar, ya Muhammet'in tekfarlayıcısı.

407/656

Page 408: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Mustağrip veya mustarip. Türk'ün düşüne-bileceğine inanmazlar. ,

Batının en adi düşünce simsarımukaddesdironlar için. Oysa entelektüelin ilk vasfıten-kitçiliğidir. Entelektüel, dünyayıher gün yenibaştan kurabileceğine inanan adamdır. Des-cartes'dan beri aklın ve idrakin cihanşümulolduğunu anlamıştır.

Şimdi, putlarınıtekmelediğimiz bu rüşdünüispat etmemişçocuklar bizi nasıl okur?Marx'dan veya Seyyit Kutup'tan uzak-laşmalarıkabil mi? Biliyorum ki kabiliyetler-imden çok hadiselerin sırtıma yüklediği buentelektüellik, yani her şeyi kendi gözümlegörmek, hakikatlarıpervasızca çağımın sur-atına haykırmak misyonunu başaracak güçtedeğilim.

210

18 Kasım 1975

408/656

Page 409: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

SEKRETERLER

26

Nur-u didem efendim,

Iltifatnamenizi kemal-i muhabbet ve müba-hat ile okudum.

Vuslatın yeni bir bahara kalışıkaderin tatsızcilvelerinden biri. Konya'dan "Kubbealtı"nauzun bir yazıgöndermiş, "Hisar"ıihmal et-memiştim. Telefonda sesinizi duymak zevk-ine eren kızım, yıllarca lektrisliğimi ve kâti-pliğimi yapmışlisan aşina, hal aşina birduhter-i vefa-şiar idi. Son zamanlarda dokt-ora çalışmalarıbeni muavenet-i cihan kıy-metinden mahrum kıldı. Cevdet Paşa'nındevlet ve cemiyet telakkisi üzerine müdellelve yepyeni tahliller getiren tezi ile muvaffaki-yetli bir imtihan vererek edebiyat doktorupayesini ihraz eyledi. Eyledi ama bendenizde muavenet-i tahririyesinden cüda kaldım.

409/656

Page 410: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

El'an da cüdayım. Sosyoloji asistanlığımpederinin refik-i tahrirliğine tercih etti. Anınyerini tutacak bir sekreter bulamadım.Hazırlamakta olduğum yeni kitap, yıllarınyorgunluğu, bulunan sekreterlerin ihmal veihmallerine, benim malum-u fazılaneleriolan marazıtitizliğim de inzimam edince,"Hisar"a ve aziz dostum Çınarlı'yakarşıvazifelerimi neden yerine ge-tiremediğim açıkça anlaşılır. Bununla be-raber kaleme sarılmak için teşvikat-ıbirader-anelerine ihtiyaç duyduğum da bir hakikat-tir. "Şezlongdaki Aydınlar" serlevhalıbirmüsveddem var. Yarın imkân bulur da tebyizedebilirsem hemen postalarım. Keşke iltifat-namenizi birkaç gün evvel alsaydım.

Sevgilerimin kabulünü dilerim efendim.

26 Mehmet Çınarlıya mektup.

211

410/656

Page 411: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

4

oo

1 Ocak 1978 / Saat 12.00

SAİT NURSİİLE KENAN RİFAİ

Sait Nursi ile Kenan Rifai. Piri medrese ötekitekke. Sait'in müridi, yığın, midye gibi birkayaya yapışmış. Sait, naslarm katıve karan-lık duvarlarıarkasında konuşuyor. Hitap et-tiği toplum yalnız hayalinde mevcut. Ama buhayalî insanlar o konuştukça gerçekleşiyor.Yani nurculardan önce kelam var. Anlaşıl-mayan, esrarengiz, çağdışı. Kabuklarınaçekilen yüz binlerce insan bu sesin cazibe-siyle uykudan uyanıyor. Bir havariler or-manı. Yekpare ve kesif. Ağaçlarkaynaşmışbirbiriyle. Dallarında kuşlarcıvıldamıyor. Adsız bir uğultu. Nur Risaleler-inin bir fırtına rüzgârına benzeyen, zamanzaman heybetli, zaman zaman boğuk yankısı.

411/656

Page 412: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Bu sahipsiz, bu unutulmuşbu tarihin dışındayaşayan kalabalığıNur Risaleleri etrafındatoplayan kuvvet ne? Yeni bir hakikat, bakirbir düşünce, akıncıbir ruh mu? Hayır. SaitNursi bütünüyle bir tekrardır. Gazap, tehditve horlayış. Ama zulmün ahmakça taarruzubu münzevî sesi sayhalaştırmış. Laisizminkartondan setleri birer birer yıkılmışbu sesle.Şehirle köy, çağdaşuygarlık düzeyi(!) ile An-adolu, Batının yalanlarıyla mağlup birmedeniyetin rüyaları, arayanlarla bulanlar,tereddütle inanç., iki dünya halindeayrılmışbirbirinden. İlmin yobazlarıiçin, buemekleyen, bu kekeleyen topluluk bir yüzkarasıdır. Düşünmezler ki bu kendi yüzkaralarıdır. Filhakika nurculuk bir tepkidir.Kısır ve yapma bir üniversiteyekarşımedresenin tepkisi. Nur Risaleleriningücü, bir isyanıdile getirişlerinden. Temyiziolmayan bir mahkumiyet kararı. Derbeder,perişan, karanlık. Ama samimi ve dürüst.Şuuraltının çığlığı. Bir yanda düşüncesizlik,

412/656

Page 413: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

bizim olmayan değerler ve samimiyet yok-luğu. Ötede için için kaynayan ve bir menfezarayan ihtibasa uğramış

215

duygular. Batının tabiri ile filoneizmlemizoneizm. Tanzimattan beri yurdumuzuperişan eden illet, teceddüt aşkı. Her şeddiyıkan bu çılgın aşkın karşısına tek hisar kur-ulabilirdi: nurculuk, ifrat tefriti yaratacaktıveyarattı. Bu iki zıt kutup arasında bir anlaşmazemini bulmak kabil mi? Hiçbir mahpessağlam bir kale değildir. Tarih mumy-alanamaz. Nurcularıdeve kuşu haline ge-tiren, aydınların anlayışsızlığı. Unutulmasınki iman kendi kendine yeter. Her nurcu fertolarak bahtiyardır. Ama kökünden kopmak,yosunlaşmak kimseye mutluluk getirmez.Nurcular adalarında hayatlarına devam ede-bilirler. Onlarıyok farzetmek onlarmkindençok daha vahim bir gaflettir.

413/656

Page 414: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Hülasa edelim. Sait Nursi bir kavgaadamıdır. Yalçın bir irade, sert, müsama-hasız bir mizaç, sözü ile özü bir, tefekkürdeğil iman. Yogi ile Komiserin savaşı.

Kenan Rifai bir ondokuzuncu asır en-telektüeli. Bir eski Galatasaraylı, İmparat-orluğun uçsuz bucaksız coğrafyasında yıl-larca dolaşmış. Genişbir tecessüs. Büyük birasimilasyon gücü. Zengin bir tecrübe. Birparça Hint, bir parça Mevlana. Ve kanma bil-meyen bir yaşama susuzluğu. O da bir tekrar.Ama şeriatın katıkaidelerine mahpus değil.Aşkıdinleştiren bir Tanrıadamı. Müslü-mandan çok deist. Daha doğrusu panteist.Maddecilikle zehirlenen bir çağa ancak buesnek, bu herşeyi kucaklayan inanç sesiniduyurabilirdi. Sait Nursi dağbaşında vaızlarveren bir Sahyun nebisi. Hor görülenler, herşeyini kaybedenler, mukaddesleri çiğnenen-ler ona koştular.

414/656

Page 415: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Yusuf Kenan zarif bir salon adamı. Herkesinnabzına göre şerbet vermesini biliyor. Büyü-leyici bir sesi, yakışıklıçehresi var. Daha çokkadınlarıcezbedişi bundan. Medreseden çoktekke.

5 Mayıs 1978

BİR TEŞVİK27

Muhterem efendim

İthafınızıyarımest, yarışaşkın defalarca oku-dum. Engin ruhunuzdan taşan pırıltı, gözler-imi kamaştırdı. Layık olmadığım iltifat-larınızı, yaratışın çetin ve çileli yolunda,civanmertçe bezledilen bir teşvik telakkiediyorum. Varolun.

3 Eylül 1978 Pazar / Saat 9.30

İMAN İLAHÎ BİR HİDAYET

415/656

Page 416: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Zola'nın romanlarında yoksulluk bir felaket-tir. O cendere içinde, insanlar bayağılaşır.Hayat cazibesini kaybeder, güzel olan nevarsa yok olur. Dosto'da yaşanabilir bir ik-limdir sefalet. Alkol bir nevi emniyet sup-abıdır. Kaderde nisbî bir adalet: kimse çokbüyük, kimse çok küçük değildir. Orwel deParis'in bir kenar mahallesini sergilerkenZola'ya göre daha insaflı, çok daha müşfiktir.Hayat bütün kahırlarına rağmen yaşanıl-mağa layık. Okuyucu ister istemez şöyle birsualle karşıkarşıya: saadetle felaketi ayıransınır nasıl çizilebilir? Hepimiz sefil birer kuk-layız. Tek gücümüz: intibak kabiliyeti.Çevreye uymayanlar, uyamayanlar demekistiyorum, ezilip gider. Sartre insan hürriy-etten kurtulamaz diyor, eli ayağıbağlı,hürriyet

216

27 Bu mektubun kime yazıldığınıbulamadık.

416/656

Page 417: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

217

denizine atılmış. İstese de istemese de hür.Bu nasıl bir hürriyet? Havaya fırlatılan taşınhürriyeti. Hürriyet, vehimlerin en çılgını.Determinizm deli gömleğinden daha insaf-sız: yalnız kolunuzu bacağınızıhapsetmeklekalmaz, ağzınızda da tıkaç. Determinizm,daha girift, daha esrarlı, daha âlemşümul birgerçeğe sözde-aydmların taktığıad. Eski Yun-an, ananke, fatum, nemesis demişbu meçhul,bu korkunç güce; Hint, karma; semavî din-ler, kader. Halk, mefhumu daha damüphemleş-tirmiş: felek. Felek kim? İblismi, Tanrımı? islamiyet kaza ve kaderi, es-rarına akıl erdirilemeyecek bir sır olarakvasıflandırmış. Neyzen ne kadar haklı: "çöze-mez kimse bu dünya denilen kördüğümü"...Hayyam da aynışeyi söylememişmi... "Efsanesöylediler ve uykuya daldılar". Hiç kimse birzerre aydınlık getirememiş. Efsane veyaşarkı, manasınıherkesin başka başka an-ladığıbir avuç kelime. Bazısıgüzel, kime

417/656

Page 418: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

göre? Bazısıçirkin, kime göre? Sükuta okun-an kasideler de başka bir hezeyan: insanınhayvana özenmesi, hayvana ve maddeye.Ama bir çaresizliğin şuuru olabilir sükut, birsilahlarıbırakış, bir teslimiyet. Mutlakkarşısındaki aczi efendice itiraf. Babamkonuşmadı. Ben çok konuştum. Ne değişti?Hiç! Kelimelerin müessiriyetine inanmıyor-um. Milyonlarca defa tekrarlanan bu sözyığınlarınota kadar bile manalıdeğil. Galibatek kurtuluşinanmak. Ama onda da hürdeğiliz. İman ilahî bir hidayet.

218

27 Ekiml978 Cuma / Saat 11.30

SABİH ŞEVKET, SEDAT ZEKİ

1947, Haziran. Yedi aydır Hukuk Fakültes-inde Fransızca okutuyorum. Talebe perişan.Dilini unutan bu nesil, yabancıdili nasılsevsin? içimde, misyonerlerin her aksiliğe

418/656

Page 419: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

meydan okuyan imanı, yarının insanlarınaBatıdüşüncesini, daha doğrusu düşünceyitanıtmak ve tattırmak için çırpmıyorum.Kızılderililer arasında bir rahip. Yabancıdil,hocalar için de, talebe için de arabanınbeşinci tekerleği. Aylardır boşuna didiniyor-um. Nihayet imtihanlar. Mümeyyizlergelmedi. Talebelerle tek başıma cebelleşiyor-um. Birden kapıaçılıyor; tanımadığım bir zatismini söyleyerek yanımdaki sandalyeyeilişiyor: Sabih Şevket. Mümeyyiz mi, müfet-tişmi belli değil. Arada bir talebelere sualsoruyor. Sualleri isabetsiz buluyorum.Muhatabımın hoca olmadığıbelli.Tabakasından bir saylav cigarasıçıkarıp banaveriyor, bir tane de kendisi yakıyor.Fransızcasıdürüst ve yanlışsız. Tavır-larıkibar. Yaşıaltmışın üstünde. Ama çokdinç. Emekli bir diplomat olacak diyedüşünüyorum. İmtihan bitiyor. Bu münaseb-etsiz misafirden kurtulduğuma memnun evedönüyorum. Aynızatıaltıay sonra

419/656

Page 420: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Haydarpaşa garında gördüm. Soğuk birkasım sabahı, banliyö treninden inmişvapurbekliyordu. Yanında tanımadığım insanlarvardı. Kahkahalarla gülüyordu. Aradan nekadar zaman geçti hatırlamıyorum,aynıtrende karşılaştık. Ve bu, çeyrek asırsürecek bir dostluğun başlangıcıoldu.

ZavallıSabih Şevket! Bir devrin son temsil-cisiydi, inkıraz tarihimizin bütün tezatlarıile,canlıbir kitaptıo. BabasıŞevket bey rütbe-ibala ricalindendi. Yıllarca Cevdet Paşa'nınmektupçuluğunda ve mezahip nazırlığındabulunmuş, II. Ab-dülhamit devrinin ikincisınıf devlet adamlarından, zevkperest,

219

sanatperest, rindmeşrep bir İstanbul efend-isi. İttihatçıların vekil olur musun teklifiniizzet-ü ikbal ile red etmiş, oldukça dolguntekaüt maaşıile Vaniköy'ündeki yalısınaçekilerek hayatının son yıllarınısohbet-i

420/656

Page 421: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

yaran ile geçirmişti. Büyük babasıTahir Paşa,II. Mahmut devri ricalinden. Navarin'deyakılan donanmanın ikinci kaptanı, sonrakaptan-ıderya.

Sabih Şevket orta öğrenimini Saint-Josephlisesinde yapmış. Sonra İstanbul hukukunubitirmiş. Türkiye'de ilk baroyu biz kurdukderdi. Mütareke yıllarında Elektrik TünelTramvay şirketinde (vekaleten) umummüdür. İttihat ve Terakkinin kurucu-larıarasında bulunmuş, ama çok geçmedenayrılmışkomiteden. KıbrıslıŞevketle RızaTevfık'le, Ali Kemal'le yakın dost. CemalPaşa tarafından tevkif ettirilmiş. Yüzellilik-lerle beraber istanbul'dan ayrılmış. İhtiyarîmenfası: Cünye. Bir ara Suriye devlet reisiAhmet Nami beyin müşaviri, daha doğrusumisafiri olmuş. Sultan hanımların hususimuallimi olan KemanıAğadan musiki der-sleri almış. Defalarca Avrupa'ya gitmiş.Mükemmel bir piyanist. Sathî fakat genişbirkültür. Sağlam bir Fransızca, iyiye yakın bir

421/656

Page 422: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

İngilizce. Tanıştığımız zaman prensesAtiyetullah'ın evinde kalıyordu. Şevket beylesıkıfıkıdosttular. Şevket beyin ölümündensonra prenses bu eski dosttan ayrılmak iste-memişve Sabih bey Sosyal Hemşire Oku-lunda Fransızca hocasıoluncaya kadarKızıltoprak'taki köşkün müştemilatındamünzevi ve asude bir bekâr hayatıyaşamıştı.Sabih Şevketle haftada birkaç gün bu-luşurduk. Çok defa o bana yemeğe gelir,bazan da lokantaya giderdik. Ben de haftadabir ziyaretinde bulunurdum. Saat altıda mut-laka yürüyüşe çıkardı. UmumiyetleFenerbahçe'de dolaşırdık. Bazan Todoridemola verir, bir iki kadeh attıktan sonraayrılırdık. Sedat Zeki'yi Sabih beyin evindetanıdım. Prensesi ziyarete gelmişti. Eski dos-tunu da ihmal edemezdi elbette. Sabih beyleuzun yıllardan beri tanışıyordu. Aile dostuidiler. Ali Kemal tevkif edilince kayınbiraderiolan Sedat Zeki, Sabih beye

220

422/656

Page 423: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

koşmuştu. O da işgal kuvvetleri kumandan-larından malumat almak için kapıkapı-dolaşmış, bu yüzden şüpheli bir kimseolmuş. Kemalistler kazanınca belki de lü-zumsuz bir endişe ile kararıfirara tebdil et-mişti. Anlattığına göre Mekteb-i Hukuk'ta daberabermişler. Yüzellilikler dönünce ŞevketBey, Sabih'i Türkiye'ye çağırmış. Resmîmuamelelerin ifasıiçin o zaman Kahirebaşkonsolosu Sedat Zeki tavassutta bulun-muş. Necmettin Sadak hariciye vekili oluncaSedat Zeki merkeze çağrılmışve emekliyeayrılmış.

Sedat Zeki'yi 49'larda tanıdım. Şımarık, küs-tah, laubali bir hariciyeci. TanıdığımFransızların hepsinden iyi konuşuyorduFransızcayı. Yalnız Fransızcayımı? İngilizceile Almancayıne zaman öğrendiğini hatır-lamıyordu. Tophane müşiri ve Mekâtib-iHarbiye nazırıMustafa Zeki Paşa'nın oğlumü-rebbiyelerle yetişmişti. Mekteb-i Hukukadört macar atının çektiği muhteşem bir

423/656

Page 424: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

arabayla gider gelirmiş. On beşyıl Fransa'da,bir o kadar İngiltere'de sefaretmüsteşarlığıyapmış. Mustafa Kemal'inmeşhur Nutku'nu o çevirmişFransızcaya. "LaTurquie Kemaliste" mecmuasındaNedim'den, Naili'den yaptığımanzum ter-cümeleri yayınlanmış. Sedat Zeki ile çabukdost olduk. O benim Fransız edebiyatındakiihatama hayran oldu. Ben onun batıdillerinevukfuna. İkimiz de müstağriptik. O sıralarda"La Revue" dergisinin eski nüshalarınıtara-mış, Türkiye'ye ait yazılarıdosyalamıştım. İlktanışmamızda babasıhakkında bildiklerimisıcağısıcağına aktardım, hayret etti. Birbaşka gün yine Sabih beyde karşılaştık.Dolaşmayıhiç sevmediği halde ister istemezbizimle yürüyüşe katıldı. Sonra iki üç defayemeğe geldi bana. Bir defa Sabih beyleFuat'lara gittik, saat birlere kadar içtik so-hbet ettik. Bir kere Ahmet Akat'la evine dav-et etti beni. Kardeşi Vedat Zeki'yi, hemşiresihanımefendiyi tanıdım. Tekrar

424/656

Page 425: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Çengelköy'deki evimde buluştuk. Fuat,Süphan, karım bahçede yemek yedik. Birkere de Prensesin davetinde beraberdik.

221

10 Kasım 1978

HATIRLANDIKÇA YAŞIYORUZ28

Sevgili Fuat, ·

Sesin yazıolup kilometreleri aştı. Kuşgibi,rüzgâr gibi, kelebek gibi. Atlantiğin ılık, es-rarlı, meçhullerle dolu havasıodama vekalbime doldu. Ama az, ama çok.

Fecirler maya, sevinçler maya, hayatın kend-isi maya. Günün birinde İstanbul'da peydaoldun. Zamanın ve sükutun sisleri dağıldı.Yıllar öncesine tekrar döndüm. Film koptuğuyerden tekrar başladı. Sonra. Mektubunyanıp sönen bir şimşek gibi. Mayanın

425/656

Page 426: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

büsbütün maya olmadığını, mesafelerin ötes-inde de olsa yaşadığınıispat etti. Ölmek,unutulmaktır. Hatır-landıkça yaşıyoruz.Mektup yazmak için de başlıca hatamız, eşrefsaati beklemek. Eşref saat bir dostlakonuştuğumuz saat. Evet, şimşekpırıltısıhem bir ziyafet, hem bir facia.Söndükten sonra karanlıklar daha da koyu-laşıyor. Ama bütün büyük zevkler öyle değilmi? Ben bir dolap beygiri sabrıile işimisürdürüyorum. Dört nala giden azgın bir at.Bir elimle yelelerine sarılmışım, öbür elimtopraktan başak topluyor, başak, diken, ot.Ve kopardıklarımızaman zamançağdaşlarımın suratına fırlatıyorum. İşteböyle. Yazdıklarınıyollarsan, okurum. Sanadoyamadım. Mektup diye yolladığın birkaçdamla susuzluğumu arttırdı. Ama buna dateşekkür. Süp-han'dan ses yok. Ölüler defter-ine mi kaydedildik. Daha uzun yaz, dahauzun yazarım. Hasret ve iştiyakla.

426/656

Page 427: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

28 Fuat Andıç'a mektup. O tarihlerde PortoRico'da iktisat profesörlüğü yapmaktadırFuat Andıc. Cemil Meriç hem öğrencisi hemde dostudur.

222

MAĞARADAKİLER, İTHAFLAR

Sayın Fahri Korutürk,

Münzevî bir aydın, düşünce bahçelerindendevşirdiği bu bir avuç çiçeği zat-ıdevletlerinetakdimle mutluluk duymaktadır.

Sayın Bülent Ecevit,

Mağaradakiler, Türk aydınının ve genelolarak aydının dramım sergiler. Bu sahnededünle yarın, kavramlarla insanlar yan yana.Çetin yolunuza bir kucak ışık serpebilirse,yazar kendini mutlu sayacaktır.

Muhterem Süleyman Demirel Beyefendi,

427/656

Page 428: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Siyasetle ilim elele vermedikçe buhran-larımız sona ermeyecektir. Her iki zümrenintemsilcileri de günahkâr. Mağaradakiler as-ırlık bir faciaya ışık tutmak için kalemealındı. İbretle okuyacağınızıumar, hür-metlerimin kabulünü rica ederim.

Alpaslan TürkeşBeyefendi'ye.

Korkut Özal Beyefendi'ye, Huzma sefa da'makeder. Hürmetlerimle.

Ahmet Kabaklı, aziz dostum, sen olmasankitaplarım bu kadar genişbir okuyucu kitles-ine hitap edebilir miydi, san-

223

mıyorum. Bu dağınık sayfaların düşüncehayatımıza serpeceği ışık, bir ateşböceğininyanıp sönen pırıltısından ibaret. Yazarken,başlıca endişelerimden biri, hakketmediğimiltifatlanna layık olmaktı. "Bir yığın söz ki

428/656

Page 429: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

samimiyeti ancak hüneri". Mağaradakiler'inkaderini usta kalemin, kanatlıüslubun tayinedecek. Harcıyacağın vakte acımıyorum.Edebiyata ve tefekküre adadığın ömrün üçdört saatini, üç dört senede bir, bu ihtiyardostuna ayırmanıistemek hakkım değil mi?Gözlerinden öperim.

Sevgili Çınarlı,

Bu mağarayısen de tanırsın. Her Türk ay-dınıbir veya birkaç yılınıo gölgelerdünyasında geçirmiştir. Ne mutlu, kısa birihanetten sonra, aydınlık bir "hisar"asığmabilenlere!

İştiyak ve muhabbetle.

Kıvrak, cevval, fettan bir kalem. Disiplinli birkafa. Ergun Göze dostuma. Oku ve hoşunagiderse yaz.

Ayhan Songar'a

429/656

Page 430: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Bir tımarhane tutanağına benzeyen bu say-faları, aidiyeti cihetiyle, mahkeme-i ir-fanınıza havale ediyorum.

Kadim bir medeniyetin Yeni Dünya'da tek veliyakatli temsilcisi, asil dost Talat Sait Hal-man Beyefendi'ye. Hürmet ve iştiyakla.

224

Şerif Mardin Beyefendi'ye,

Mağaradakiler büyük bir kitabın birkaç say-fası. Tenkidinize sunmakla bahtiyarım.

Sayın Ali Gevgilili,

Mağaradakiler Türk aydının çileli hayatı.

Saygılarla.

Sevgili Kongar,

430/656

Page 431: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Yılların sisi ardından, dost çehreni seçer gib-iyim. Cıvıl cıvıl bir çocuk, ama yaşındanbeklenmeyecek kadar olgun, ciddî ve düşün-ceye açık. O zamanlar bir vait, bir tomurcuk,bir fecir pırıltısı. Bugün, gittikçe büyüyen birağaç. Dalların şimdiden meyvelerle yüklü.İhsan Kongar'ın eski bir dostu sıfatıyla geliş-meni övünçle ve sevinerek izlemekteyim.

Bu kitabıuzun bir mektup diye okumanıdiler,sevgiyle gözlerinden öperim aziz Emre.

225

20 Aralık 1978

Sayın Selim ileri,

Yılların tozlanmışalbümünde yarısilik birhatıra. Galiba Kemal Tahir'de karşılaşmıştık.Romandan söz edilmişti. Size 42'de yayım-lanmışbir araştırmamıtakdim etmiştim.Sonra kitabıbaşka bir vasıta ile iade ettiniz.

431/656

Page 432: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Balzac hakkındaki etüt parçalanmış, sakat-lanmış, kişiliğini kaybetmişti. Esasen bu etütgenç bir tecessüsün ilk araştırmasıydı. SonraTV'nin bir konuşmasında buluştuk. Soğukbir hava, sevimsiz bir çevre. Vazifeye, an-garyaya benzeyen suni bir soru-cevap ağı. Birkelime ile, tesadüfün karşımıza çıkardığıheriki fırsattan da faydalanamadık. Yani sizi an-cak yazılarınızdan tanıyorum.

Takdim ettiğim kitap dört yıllıkaraştırmalarımıkucaklıyor. Dünya aydınının,daha da çok Türk aydınının dramı:Batı'yınasıl tanıdık? Neden tanıyamadık?Kavramlar karşısındaki bocalayışımız.Kısaca, çarpık, güdük ve yerineoturmamışdüşüncemizin kurşun kalemle çiz-ilmişbir taslağı. Eseri sevdiklerimden, dahadoğrusu kendisi için yazdıklarımdan pek azkimse okudu. Belki sevimli değil, ama dürüstbir kitaptır. Hakikat da, hayat gibi,diyalektik. Bütünü kavramak içinuçlarıtanımalıyız. Uçlarıyani kutuplan.

432/656

Page 433: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Tenkitleriniz beni çok memnun edecek. Tekricam: hazırlamak için değil, yalnız kalemealmak için dört yılımıharcadığım bu kit-abısonuna kadar okumanız. Yalnızım ve diy-aloga ihtiyacım var. Böyle bir kitap ancakbütün bir nesil tarafından yazılabilir.Taslağımıtelkin ve tekliflerinizle tamam-larsanız mutlu olurum.

Selamlar

226

Sayın Sina Aksin,

Mağaradakilerden birinin yanık çığlık-larınıdinle ve ür-per. Sevgilerle.

Sayın Ümit Hasan,

Ibn Haldun yazarına sevgilerle.

Nihat Keklik Beyefendi'ye,

433/656

Page 434: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Hepimiz mağaradayız, ama yar-ıgar yok.Feryadımız ondan. Onun için bişnevez neydiye tutturmuşuz. Saygılarla.

Alimlerin muhibb-i vefa şiarı, ariflerin dost-u cefakârı, tasavvuf ehlinin yar-ıgarıMuzafferOzak Beyefendi'ye.

Mustafa Kutlu'ya,

Düşünce harmanından bir kucak başak,tozuyla sapıyla, tanesiyle. Onlarıayıklamak,öğütmek, sabrına ve zekâna kalmışbir iş.

Sevgilerle.

Sayın Hacıeminoğlu,

Mağaradakiler'de mağaradakilerden pekazıvar. Ne yapalım. Latinler, birini tanımakhepsini tanımaktır dememişler mi? Öncekişiler, sonra mefhumlar, sonra fotoğraflarınasılları.

434/656

Page 435: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

227

Sevgilerimle tenkidinize sunarım.

***

Sayın Ahmet Taner Kışlalı,

Mağaradakiler çetin görevinize ışık tutabi-lirse, yazar kendini mutlu sayacaktır.

Saym Cengiz Taşer,

Uzun bir ayrılıktan sonra yeniden kavuş-manın sevinci içindeyim. Bu kitapayrıntılıbir mektup. Selam ve sevgiler.

Sayın Rauf Mutluay,

Aynıbölgelerde dolaşan iki yolcuyuz. İzlen-imlerimi merak etmez misiniz? Selam.

Samiha Ayverdi Hanımefendice,

435/656

Page 436: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Dava bir, cepheler ayrı... Küfre, hamakate,ihanete kılıç sallarken nâm-ıbölendinizdaima bir vesile-i teşvik oldu.

Hürmetlerimle.

Saym Mehmet Kaplan,

Suavi, "sen de gemidesin" diyordu. Pascal'myankısı. Varoluşçuların sık sık tekrarladığıbuinkâr kabul etmez tesbiti "Mağaradakiler"yerine kullanabilirdim, Eflatuna beslediğimsaygıgalip geldi. Doğu ile Batı, bir elmanıniki yarısı. Kıtaperest değil, hakikatperest,daha doğrusu fazi-

228

letperestim. Bu kitabımıda ötekiler gibiseverek okuyacağınızıumar, iştirak vemuhabbetlerimi takdim ederim, aziz dostumefendim.

436/656

Page 437: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Mağaradakiler, her yobazlığa savaşaçanMümtaz Soysal beyefendiye, bir tomarmalzeme.

Sevgili Tarık Buğra,

"Bu Ülke"yi yazarken senin gibi üç beşdostudüşünüyordum okuyucu olarak. Geçkalmışbir vazifeyi yerine getirmenin sevinciiçinde gözlerinden öperek.

"Ümrandan Uygarlığa" göz karartan birdüşüşün grafiği. Düşüncelerimiz zaman za-man ayrılsa da, acılarımız, emellerimiz,daima bir. Bu gönül beraberliğinin in-ancıiçinde sevgi ve saygılar.

"Mağaradakiler", yaşadığımız bir dramınhikâyesi, Heyhat! Beşeriyet bütünüyle aynı-dramın kahramanıdeğil mi? Acı, arada bir,sesimi çığlıklaştırıyor, şarkım, zaman zamanakortsuz. Hoşgör ve okuma sabrınıgöster.

437/656

Page 438: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

"Bir Dünyanın Eşiğinde", eski bir rüya, birşair rüyası. Böyle bir dünya gerçektenmevcut mu, bilmiyorum. Yahut ne kadarmevcut? Himalaya eteklerinden topladığımbu egzotik çiçekleri hak-i payına serpiştir-iyorum. Kokla ve istersen at.

Muhabbetle.

Sayın Kaya Bilgegil, İnzivamdan selam veiştiyakla.

229

İ

Sayın Erol Güngör,

Eski bir silah arkadaşına, muhabbetle,iştiyakla, gururla, mağaramdansesleniyorum.

Sayın Sabri Ülgener, Mağaradan saygılar,sevgiler.

438/656

Page 439: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Sayın Esat Çam,

Mağâradakilerle tanışmak istemez miydiniz?

Saygıve sevgi ile.

Sayın Tarık Zafer Tunaya, ' Tolle et lege.Saygılarla.

Sayın Gülten Kazgan Hammefendi'ye,Hayranlıkla. ·

Sayın İdris Küçükömer,

Mağaramda belirip kayboldunuz. Bu bir rüyamıydı, bir fecr-i kâzip mi? Bu zaman içinde,ilgileneceğinizi umduğum kitaplar yazdım:Bu Ülke, Ümrandan Uygarlığa, Mağara-dakiler. Bu eser, hem bir eleştiri, hem bir tes-pit, hem bir feryat.

Gözlerinizden öperim.

439/656

Page 440: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Türk basınının nazlımelikesi, NazlıİlıcakHammefendi'ye.

230

Ercüment Kuran Beyefendi'ye,

Kısa süren bir dostluğun temadisi emeliyle,uzun bir mektup.29

29 Cemil Meriç, bu kitabınıvermeyi ya dayollamayıdüşündüğü 57 kişinin listesiniçıkarmış, elimizde, bu listedekilerden 35'ineyazmışolduğu ve yukarda yer alan ithaflarvar. Listedeki diğer 22 kişinin ismini CemilMeric'in o yıllarda Türk düşünce ve siyasetdünyasında kimlerle diyalog kurma urzusuiçinde olduğunu göstermesi bakımından il-ginç bularak buraya aktarıyoruz: Aclan Sayıl-gan, Attila İlhan, Mete Tuncay, Murat Belge,Vedat Günyol, Hilmi Yavuz, Yavuz BülentBakiler, Mukbil Ûzyörük, Doğu Perinçek,Kâmran İnan, İsmet Özel, Taha Akyol, Fethi

440/656

Page 441: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Atay Niyazi Berkes, Recep Doksat, AsafSavaşAkat, Süleyman Yalçın, Metin Toker,Ali Özgüven, İzzet Tanju, Necmettin Turınay,Ömer Faruk Akün.

23 i

18 Şubat 1979

ALEGORİK BİR DESTAN

Avrupa'da edebiyata damgasınıvuran ilk şa-heserler Gargantua ile Don Kişot. Herikisinde de Aristo mantığırafa kaldırılmış.Başka bir deyişle, romanın klasik tarifindekiolabilirlik unsuru yok. Rabelais çok okun-muş, çok beğenilmiş. Bu başarının sır-rıvakanın kendisinden çok, yazarın kişiliği.Ve eserinin bir çağın ihtiyaçlarına cevap ver-mesi. Eseri roman saymayanlar da var. Pekine? Don Kişot için de aynısözleri tekrarlay-abiliriz. Muhakkak olan şu ki, ikisi de asır-larıaşmış, taklit edilememiş, aşılamamış.

441/656

Page 442: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

1678'de Fransa Madam dö la Fayette'in"Princesse de Cleve"ini kapışıyor. Yazar,kadın olduğu için duyguların meddü cezrinedikkatle eğilmiş. Fakat bu aşk hikâyesininzamanımız insanına seslenebildiği desöylenemez. Aynıyıl ingiltere'de, JohnBünyan'ın "Pilgrim's Progress"i (HacminYolculuğu) yayımlanıyor. Milton'un Kay-bolan Cennet'ini fazla ciddi, fazla derin bulanİngilizler Bünyan'ın hikayesine büyük biralaka gösteriyorlar. Bünyan'ın tekkaynağıKitab-ıMukaddesle iç dünyası.

Hacmin Yolculuğu, orijinal bir eser de değil.Yazar çok eski bir sembolü işlemiş, halkruhunun çoktandır aşinasıolduğu bir mecaz.Bir nevi laik İncil. Yazar Ezelî Site'nin yolunugöstermektedir: püriten Hıristiyanlık.Bünyan bir halkın dinî şuurunun sadık veparlak bir sözcüsü. Bir yaratıcının il-hamıhiçbir devirde daha kolektif olmamıştır.Yazarın dile getirdiği: çevresinde daha azşuurlu olan bir çok kimsenin kucağında

442/656

Page 443: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

bocaladığıduygular ve imajlar kasırgasıdır.Yazar olarak da çok başarılı. Dili 1611 İngilizİncilinin dili, samimi ve soylu.

235

Kitap Avrupa'nın birçok dillerine çevrilmiş.İngiltere'de her yıl yeni baskılarıyapılmakta.Baştaraflarıİlahî Komediyi hatırlatıyor.Fransızca tercümesi Hıristiyanın Haccı. in-sanın günahla savaşı, kemale doğru güçlükleilerlemesi. Bütün bu yolculuk mecazlarlaanlatılıyor.

Edebiyat tarihçisi Demogeot şöyle diyor:

"Kiliseden kopan tarikatların içdünyasındaki coşkun mayalanma, iki ünlüeser doğurdu. Şekilleri de başka, değerleride. İki poem.. Birincisi şatafatsız bir nesir,ikincisi eşsiz bir nazım. Biri halka sesleniyorve aşağıyukarıİncil kadar yaygın. Öteki bilgiile meşbu, ancak Homer ve Virjil'in

443/656

Page 444: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

tiryakilerince tadılabilir. Birincisi yalnızİngiltere'de tanınmış, beğenilmiş. Ötekibütün kavimlerin ortak mirası..KazancıBünyan'ın Hacının Yolculuğu'suyla,büyük şair Milton'un Kaybolan Cennet'i.

Iskoçya'mn en yabani bölgelerinde köylülerHacının Yol-culuğu'na bayılır, ingiliz çocuk-larıbaşka her serüven kitabına tercih eder es-eri. Okuyucular "dar ve dik patikayı" bin keregeçtikleri yollardan daha iyi tanırlar. De-hanın mucizesi: hayalî şeyleri ger-çekleştirmek. Bir insanın rüyaları, başka in-sanlar için yaşadıklarıbir hatıra olabiliyor".

Taine'i dinleyelim: "Hacının Yolculuğu, üm-miler için yazılan bir ibadet kitabı. Üstelikhidayet yollarınıaçıklayan alegorik bir dest-an. Halka seslenen halktan bir adamkarşısındayız... Konu aşağıyukarışu: laneteuğramışbir belde. Bu beldede Hıristiyanisimli bir günahkâr yaşamaktadır.Gökkubbeden bir ses gelir: intikam.

444/656

Page 445: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Hıristiyan dehşet içinde doğrulur, komşu-larıalay ederler. Ama o suçlularıyakacakateşten kurtulmak için beldeyi terkeder. iyikalpli bir adam, Vaiz, doğru yolu gösterirkaçana. Hain bir adam, Dünyevî Akıl,saptırmağa çalışır onu. Arkadaşıoynak,bataklıklara saplanıp kalır. Hıristiyan çamur-lara bata çıka yolculuğa devam eder. Dar birkapıya gelir. Burada bir bilge ile karşılaşır.Bilge ona Kutsal

236

445/656

Page 446: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Beldeyi gösterir. Bir haçın önünden geçerkensırtındaki ağır günah yükü düşer. SarpGüçlük tepesini soluk soluğa çıkar.Muhteşem bir şatoya varır. Şatonunnöbetçisi, Uyanık, Hristiyanıbilge kızlarınaemanet eder: İman ve İhtiyat ona cehen-nemin ejderlerinden söz ederler. Tekrar yolarevan olur. Bu defa da karşısına bir ifritçıkar: Apolyon, Tanrıyıinkâr edeceksin diyetutturur. Uzun bir cenkten sonra, ifritiöldürür Hıristiyan. Yol gittikçe darlaşır,gölgeler koyulaşır, alevler sarar çevreyi.Ölüm Karanlığıvadisidir burası. Buradankurtulunca Kibir-Kent'e ulaşır. Alışveriş,riya, yalan panayırı. Gözlerini kapayarak yolarevan olur. Ama bırakmazlar, sille tokat birzindana atarlar. Ellerinden kurtulur, ama budefa da Ümitsizlik devinin pençesine düşer.

iğrenç bir zindana atılır yine. Dev ona birhançer ve bir ip uzatarak, hadi acılardanhalas ol, diye öğüt verir. Hıristiyan yine

Page 447: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kaçmayıbaşarır ve Mutlu Dağlara varır.Oradan Kutsal Belde görünmektedir. Ama obeldeye varmak için derin bir nehri aşmaklâzım. Ayak kayar, görüşbulanın. ÖlümIrmağıdır bu. Ölüm Irmağınıda aşar Hıristiy-an ve bulutlardan da yükseklerdeki KutsalBelde'nin kapılarına varır. Şehir güneşkadarparlaktır. Yollan altın döşelidir. Başlarındataç, ellerinde rebap insanlar dolaşmakta,tanrıya neşideler mırıldanmaktadırlar. Hayatağacıburadadır, meyvelerinden yiyebilirsiniz.Tanrının huzurunda sonsuz bir hayatakavuşur bu belde-dekiler. Hıristiyan, şehrinkapılarından giren iki tövbekarınkarşılanışına şahit olur, çanlar devamlıçal-makta, melekler uçuşmaktadır. Tövbekarlaraltından parlak elbiselere bürünürler, onlarda, başlarında taç, ellerinde çalgı, Tanrınınhuzuruna kabul edilmeğe hazırdırlar. Veşehrin kapılan yavaşyavaşkapanır..."

237

447/656

Page 448: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

1 Nisan 1979 Pazar / Saat 10.00

ezel! bir şifadır aldanmak

Vehimlerin yaprak yaprak döküldüğü hergeçen yıl biraz daha kaditleşir ağaç. Çocuk,istikbale taşan bir ümitti, yıllarca yetiştire-ceğim diye çırpınıp durdun. Ne oldu?

Hint'e gömdün rüyalarını. Cehennemde birgül bahçesi yaratmak istedin. Tanıdığın vetanımadığın dostlara buyrun diyebileceğinbir gül bahçesi. Ne oldu?

Ne acılar kelimeye aktarılabilir, ne sevinçler.Güneşaltında söylenmeyen ne kaldı? DonKişot için hakikat şövalye romanlarıidi. Avil-lah Therese için, Kitab-ıMukaddes, ikisi deinandıklarıiçin savaştılar. Sainte Therese,Kilise'nin masallarına aşıktı. Don Kişot,çevresindeki masallara, islamiyet de Marks-izm de belli bir coğrafyanın, belli bir medeni-yetin masalları. Hayat büyük, çılgın, deli

448/656

Page 449: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

dolu, ikisinin de dışında. Hiç kimse Babilkulesine söz geçirememiş. Kiliseninnaslarıkocakarıhikâyesinden daha çürükçarık. Ama bir Pascal, bir Lamennais, hattabir Dosto benimsemişmasalları, insan-oğlunun budalalığıkorkunç ve hudutsuz.Eflaki Dedenin anlattığımenkıbelerle sosyal-izmin inşa ettiği tarih aşağıyukarıaynı.Hakikat nerede? Bir zamanlarDescartes'lara, Büchner'lere, Nordaulara in-anırdım. Şimdi... şüpheden bile şüphe. Acz-imutlak tesellisine bile sahip değiliz. Hiçbirşey mutlak değil. KeşişMeslier yıllar yılıvaaz-ler vermiş. Çevresindeki bütün itibarî yalan-larıyüzde yüz benimsemiş, tekrarlamış, kök-leştirmiş. Ama her akşam isyan veacılarınıkağıda dökmüş. Ne kadar haklı. Herdüşünen bir parça keşişMeslier'dir.Konuşmayan bir keşişMeslier. Düşündükler-imizin ne değeri var? Başkalarınıtedirgin et-mek için sözde-hakikatlarımızıhaykırmak,terbiyesizlik.

449/656

Page 450: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

238

Celalettin büyük bir insan. Herkes öyle diyor.Yüzbinlerce talihsiz eteğine yapışmışüstadın.Asırlardan beri hükümran. Ona dil uzatmakne haddine? Tanıyor musun ki? Hayır.Hiçbir şeyi, hiç kimseyi tanımıyorum. Tanıy-anlar tanıyor mu ki? Tanıyanlar, dahadoğrusu tanıtanlar. Gölpmarlı'ya göre, üstat,çağının peşin hükümlerine başkaldıranhürendişbir düşünce adamı.AynıGölpmarlı'ya göre, Şemsettin Tebrizî ileSodom'un yüz gününü yaşamış, mezhepsiz,mukaddesatsız bir sapık, 13. yüzyılda birMarki dö Sade. Sohbetlerinde bunu söyleyenGölpınarlı, kitaplarında başka türlükonuşuyor. Hangisine inanacağız? EflakiDede üstadın kerametlerini kitaplaştırmış.Aynıinsan hem veliler velisi, sultanlar sul-tanı., hem şeytan.

Celalettin'i geçelim. Isa Peygamber, bazısınagöre tenperver ve sapık bir serseri, bazısına

450/656

Page 451: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

göre Allah'ın oğlu, insanlığın ezelî gü-nahınıbağışlatmak için çarmıha gerilmiş. Buzıt hükümlerin hepsine birden doğru demekmümkün mü? Nordau da bir çok meslek-daşlarıgibi mistisizmi akıl hastalığısayıyordu.Nordau kim? Adınıbilen bin kişi ya var yayok. Mistikler, Hefmes'ten bu yana insan-lığın büyük bir yekununu kaz gibi gütmüşler.Hakikatin ölçüsü ne? Müritlerin sayısımı, in-andırma gücü mü? Hallaç divane miydi, dahimi? Muhittin İbn Arabi, Sühreverdi, İbnBâce, İbn Rüşt, İbn Sina., onlarıan-layamıyorum. Anlayamayacağım da. An-lasam ne olur? O kadar derin bir cehaletle buadamlara dil uzatmak düpedüz edepsizlik.Herkes bir mukaddese sarılmış. Mukad-deslerin abes olduğunu nasıl iddia edebi-lirsin? Teklif edebileceğin hiçbir değer yok.İbn Haldun, Balzac, Marx., tezatlar içindeçırpınan birer divane. Neyi aydınlatmışlar,kime göre aydınlatmışlar. ZavallıFikret!

451/656

Page 452: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

"inan Haluk, ezelî bir şifadır aldanmak" de-miş. Galiba tek doğru söz bu.

239

00

o

28 Eylül 1980 / Saat 16.00

ANSİKLOPEDİYAZMAK

Dergâh'ın Edebiyat Ansiklopedisi'nikarıştırıyoruz. Bir mezarlıkta dolaşır gibiyiz.Sevgi yok, kin yok, sıcaklık yok. Yazısısilin-miş, yosun bağlamışmezar taşlan.Zavallımemleket! Naci'nin Istılahat-ıEdebiyye'si de kişiliği olmayan bir kitap. Birrüşdiye mualliminin yeni yeni kanatlanangenç kabiliyetlere yol göstermek arzusu ilekaleme aldığıbedbaht bir eser. Kimler fay-dalandıo kaynaktan, ne kadar faydalandı,

452/656

Page 453: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

cevap vermek zor. Lugat-ıNaci de renksizkokusuz. Yazar kavga etmiyor. Bu kita-plarıkişiliğini saklamak için yazmışsanki.Zaten rahmetli, yalnız şiir yazdığıyahut düş-manlarına çattığızaman kendisi olabiliyor.Ama haksızlık etmeyelim. Naci bir rüşdiyehocasıdır. Kafayıçekmediği, öfkelenmediğizaman ukala ve sevimsiz. Tahir-ülMevlevi'nin Edebiyat Lugat'i daha deli dolu,daha sıcak. Kitabıokurken yazarkarşmızdadır. Belki de medrese ile tekkeninfarkı. Dergâh'ın Ansiklopedisinde neNaci'nin soğuk fakat ciddi kişiliği var, netahir-ül Mevlevinin laubali ve derbeder kal-enderliği. Dergâhçılar, Ansiklopedicilikoynayan birer çocuk. Ama hepsi de ruhenihtiyar. Hepsi de mahiyetini bilmedikleri birişe zorla memur edilmişgibi. Mazeretleri deyok. Yirminci asrın son çeyreğinde yazıyor-lar. Meydan Larousse, Türk Ansiklopedisipara kazanmak için girişilmişbirer teşebbüs.Hiçbirisi bir hummanın, bir heyecanın, bir

453/656

Page 454: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

aşkın eseri değil. Onun için ölü doğdular.Türkiye'de ne bir Bayie yaşayabilirdi, ne birDiderot. Bizim Larousse'umuz: ŞemsettinSami. Bütün bu denemelerden sonrasahneye çıkan Dergâhçılar daha az kusurluolmak zorundaydılar. Ama hepsi de tıknefes.Zavallılar! Ne Doğu'yu tanıyorlar, neBatı'yı.Hitap ettikleri okuyucu da kendilerindendaha hödük. İnsan, bir

243

Rıza Tevfik neslini içi sızlayarak anıyor.Bayle'ler, Diderot'lar cihangir bir sınıfınöncüleri veya ideologlarıidi. Çürümüşbirtoplumda dev yetişmez. Ama Ansiklopediyazmağa kalkmanın asgari şartlarıvardır. BirVapereau'nun Edebiyatlar Lügatierişilimeyecek bir zirve olmasa gerek. Ne varki delikanlılarımız Vapereau'yugörmemişlerdir. Cassell'i de tanımazlar. Ce-haletleriyle sarhoşbir esrarkeşler kervanı.

454/656

Page 455: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

5 Ekim 1980 Pazar / Saat 10.00

CEVDET PAŞA, NAMIK KEMAL, KEMAL'İNÇOCUKLARI

Cevdet Paşa, Namık Kemal.. Türk düşünces-inin diri ve yaşayan iki temsilcisi. Paşa, ağırbaşlı, dürüst bir medreseli. Batıya aşık, fakatDoğudan kopamıyor. Şiirlerinde kendisi yok.Coşmaktan, ölçüyü kaçırmaktan utanıyorgib? Ponsiflerin adamı. Namık Kemal delidolu, haylaz ve coşkun. Şiirlerinde olduğukadar, nesirlerinde de kendisi. Cesur, atak vekendini beğenmiş. Cevdet daima frenli.Kemal daima sarhoş. Cevdet'in kızıba-basından çok Midhat Efendi'nin dam-gasınıtaşıyor. Ama her ikisi de değil. İsmetFaik hanımın rahibelikte karar kılması, birparça da, dedesindeki çatık kaşlılığın eseri.Filhakika, Paşa, bütün ağırbaşlılığına, bütüngurur ve vekarına rağmen ıslah kabul etmezbir Avrupa hayranıdır. Midhat Paşa'yahakareti, içindeki kördüğümün dile

455/656

Page 456: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

gelmesinden başka ne? Fatma Aliye'ninFransızca öğrendiğini anlar anlamaz onakarşıdavranışıdeğişiverir. Artık Meram yazanvesayetten kurtulmuş, esrarengiz birdünyanın fethine çıkmış, hürmete şayan bir244

kişidir Paşa'ya göre. Zavallıİsmet Faik! Kellifelli bir kayınpederle, bu kayınpederin takdi-rini kazanmışBatılıbir hanımefendininkocasıolmaktan başka mazhariyeti bulun-mayan bir tiyatro paşasının kızıdır. Dame deSion'a yollanır. Gerçi aile ocağında Islami-yete karşısonsuz bir hürmet gösterilmek-tedir. Ama dekoratif bir hürmet. Rahibeler,baba evinde aradığımistik ve sıcak din-darlığıbulamayan genç kıza aradığıcennetinHıristiyanlıkta olduğunu telkin ederler.Geçelim... Cevdet Paşa'nm edebiyatımızda dasoyu devam etmez. O, medresenin kemali veson sözüdür. Doğu ile Batıarasında parçalan-mışve reculiyetini kaybetmiştalihsiz bir baba.Namık Kemal ise, bir hanedanın

456/656

Page 457: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

temsilcisidir. Ali Ekrem ve Cezmi Ertuğrul,biyolojik planda, onu devam ettirirler.Edebiyatta ise, hepimiz bir parça NamıkKemal'iz. Cevdet Paşa bir intiha; NamıkKemal, bir başlangıç. Yahya Kemal'den Ne-cip Fazıl'a, Tevfik Fikret'ten Nazım'a kadarbütün şairlerimizin cedd-i ekberi. Celal Nuride, Ali Kemal de, İsmail Habip de, NamıkKemal'in çocukları.

Zamanınıza gelirsek. Kerim Sadi, NamıkKemal'den çok Cevdet Paşa'ya yakındır. Yal-nız, gizli sevda taşımayan bir Cevdet Paşa.Oysa Hikmet Kıvılcımlı, Namık Kemal'inpiçidir. Üslupsuz, derbeder, bir NamıkKemal. Aynıataklık, aynıkesip atan tavır. Veaynıfanatizm.

Kerim Sadi setlerle kuşatmıştır kendini, lü-zumundan fazla ciddidir. Korka korka,emekliye emekliye ilerler. Sırtında yumurtaküfesi vardır. Şiire iltifat etmez. Konuşurkende, yazarken de sağlam delillere, güvenilir

457/656

Page 458: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

şahitlere, imtihandan geçmişhocalara ihtiyaçduyar. Bu manada klasik sayılabilir. HikmetKıvılcımlıher türlü sorumluluğa yabancıdır.Gülünç olmak gibi bir korkusu yoktur. Pey-gamberliğe, mürşitliğe, nazariyeciliğe özenirzaman zaman. Lombroso'nun matoid'idir.Bunun için genç nesiller üzerinde etkisi çokdaha büyük, şakirtleri çok daha bol,yazılarıçok daha büyüleyicidir. Zavallı

245

Kerim Sadi! Kendini daima gizledi. Belli birdavanın takipçisi olmayı, ileri gerikonuşmaya, orijinal eserler yaratmaya tercihetti. Oysa kelamın büyüsünü bilen adamdı.Bir mektep kuramadı. Çünkü bir tekrar-layıcıolarak kaldı. Çevresinde toplananları-ciddiyete çağırıyordu. Çetin bir yola çağırıy-ordu. İğne ile kuyu kazmak kimsenin hoşunagitmez. DelikanlılarıAtaç gibi pohpohlamıy-or, yaklaşanlara deha beratlarıdağıtmıyordu.Kıvılcımlıda bir başka Ataç'tır. Onunla

458/656

Page 459: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

konuşunca tez elden marksist bir mütefekkirolup çıkardınız. İnce elemeğe, sıkıdokumağaihtiyaç yok.

21 Ekim 1980 / Saat 15.30

OSMANLIDA FİKRÎ FAALİYET

Cevdet Paşa'nm hayatında iki facia var. Biriyabancıdil öğ-renememesi. Medresenin ciddidisiplininden geçen, çalışkan, ağırbaşlıdevletadamı, topraktan biten mantarlar gibiçevresini saran zıpçıktıintelijansiyadan ne-fret eder. Merhaleleri birer birer geçmemiş,her basamağın çilesini ayrıayrıçekmemişler-dir. Fakat bağırıp çağıran ve küçük dağlanbiz yarattık diye haykıran onlardır. Paşa'nmiçine şüphe düşmüştür. Kendi değerindenşüphe, putlarından şüphe.

Hayatının ikinci faciası, fikir adamınıcanevinden yaralamıştır. Encümen-i Dan-iştarafından 1776'dan 1825'lere kadar

459/656

Page 460: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Osmanlıtarihini yazmağa memur edilen Cev-det, giriştiği için ne güç, ne mesuliyetli birteşebbüs olduğunu çok geç anlamıştır. Zirakendisinden istenilen Tanzimatmmüdafaasını246

yapmaktır. Tanzimatın temeli ise, Yen-içerilerin ilgasıdır. Paşa bu asırlık ocağın im-hasınınasıl alkışlayabilir? Tarih, ilk cilttenson cildine kadar 1826 katliamınımucip se-beblere dayamak endişesini güder. CevdetPaşa bu metin müdafaaname'yi gönülhuzuru ile kaleme alamazdı. Nitekim Sadul-lah Paşa'ya yazdığımektupta zamirini ifşa et-mektedir. Hülasa, Paşa'nm trajedisi, kişiolarak, takdis ettiği değerlerden kuşkulan-mak zorunda kalması, tarihçi olarak, öm-rünün en büyük eserine temel olarakaldığıYeniçeri katliamının isabet ve hakkani-yetine itimat etmez olmasıdır. Yine geçelim...

Cevdet Paşa ile Namık Kemal arasında, ai-lenin biraz farklıkollan da var. Mesela Ahmet

460/656

Page 461: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Midhat. Bir yanıile Cevdet, bir yanıile Kemal.Ama daha çok Cevdet. Mesela Suavi, Cev-detten çok Kemal. Demek ki kök aile Cevdet-Kemal ikilisi.

Yalçın Küçük, zeki, taşkın, deli dolu bir 1980Namık Kemal'i. Daha önce de söylemiştim,.Osmanlı, yakın akrabalarla evlenen aşiretçocuklarıgibi, hep kendi irfanıile izdivaç et-tiğinden hayatiyetini kaybetmiş, dumurauğramış, yozlaşmış, dünyaya açılmamış.Giderek yaratıcıbir işolmaktan çıkmışfikrîfaaliyet. Soğuk ve sıkıcıbir onanizm halinegelmiş. Dünyaya açılmayanların kaderi sa-bahtan akşama kadar istimnadan ibarettir.Ya açılanların? Sürüklenmek, parçalanmak,yabancılaşmak... yani kendisi olmaktan çık-mak. Yalçın Küçük, Türk aydınınınayırıcıvasfını.tek sözde vurguluyor:mütercimlik. Filhakike bizde münevver,Yunan istiklalinden sonra cemiyet sahnesineçıkar. Çünkü uşaklarımızdan vaz geçip mil-letlerarasımünasebetlerde aracılık yapmak

461/656

Page 462: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Türklere düşmektedir. Tercüme Odası, yeniintelijahsiyanın döl yatağı. Daha öncesöylemiştim: İsmail Habip'in TeceddütEdebiyatıTarihi, Fransızca bildiklerivehmedilen yazarların genişçe birfihristinden ibaret. Galiba Lastik Saitsöylüyordu: "Üdebâ-yıhâzıra'nm başta gelen-leri hep Tercüme Odasından yetişmiştir".

247

Kaldıki bu başkasıolmak, kendi sesini kay-betmek, her hangi bir otorite karşısındasilinivermek, Osmanlıinsanının ezelden berialışmışbulunduğu bir hal. Diyebiliriz ki,bütün Şark'm nasibi tefsir ve şerh çemberleriiçinde hüner göstermek. Tanzimattan sonra,Arapça ile Acemce'nin yerini Fransızca aldı.Arapça ile Acemce diri, bakir ve akıncıbirdüşüncenin taşıyıcısıdeğildi. Osman-lıkonuşmağa başladığızaman, İslamdüşüncesi hamle kabiliyetini kaybetmişbu-lunuyordu. Yani Osmanlımüellifleri bir

462/656

Page 463: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

tekrarın tekrarı, bir yankının yankısıolmakmecburiyetinde idi. İçtihat kapısıkapanmıştı.Her şey bid'at sayılabilirdi. Bir Simavn-alıBedrettin araba izinden ayrılmağakalkınca kellesi vuruldu.

Demek ki Tanzimata kadar edebiyatımızyanlız şiirdir. Şiir, müphemin yani musikininülkesi. Fikir olmadığıiçin nesir de yoktur.Tanzimattan sonra, büyük bir susuzlukla,kervan Batı'ya çevirir yüzünü. Yeni ne söy-leyecek? Söylenenlerin kaçta kaçından hab-erdar? Anladım sandıklarınıne kadar anlay-abilir? Tercüme Odasıuşaklara yani robot-lara lüzumlu olan mefhum ve cümleleriaşılamağa mahsus bir müessese, istenilen,belli emirleri getirip götürmek. Yani düpedüzbir taşıyıcılık. Paket taşıyıcılığı. İçindekileriaşağıyukar* bilseniz yeter.

Evet, bir asırda az çok başardığımız, paketinmuhtevasına nüfuz etmek, taşıdığımıznesneleri evirip çevirmek, biraz daha içlerine

463/656

Page 464: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

girmek. Sonra meşhur facia: harf ve dil dev-rimi. Haydi, her şeye yeni baştan soyun!Birikim yok. Bu beyin ameliyatlarıölümleneticelenmezse, ne zaman, hangi bahtiyarşartlar içinde yeniden öğrenmeyebaşlayabileceğiz?

248

26 Ekim 1980 Pazar / Saat 10.00

GERÇEK HÜVİYETİNİTESPİT

Güliver kompleksine kapılmadan kendiniölçüye vurabilmek. Mağdurluk numarasınayatmadan, mazoşizm şehvetine yaslanmadangerçek hüviyetini tesbit edebilmek. Aşağıy-ukarıelli yıldır yazıyorum. Kalktığım noktaile bulunduğum nokta arasındaki mesafeyinasıl ölçeceğim? Ben ölçemezsem muhayyeltenkitçi ne halt edecek? (Biyolojik faktörü birkalem geçelim. Soyumu sopumutanımıyorum.)

464/656

Page 465: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Sekiz yaşma kadarki hayatım bulanık, başsızsonsuz bir hatıralar yığını. (Babam azkonuşan, çatık kaşlı, hareketlerine akıl er-diremediğim bir memur. Annem hasta, silik,mızmız bir kadıncağız. Sonra hayal gibi be-lirip kaybolan bir amca. iki abla. Ve kitaplar:Türk Sazı, Musavver Tarih-i Harb-i Yunan.Ötesini hatırlamıyorum. Sonra Reyhaniye.Çerkeşmahallesindeki ev. Bahçe, dere,ağaçlar ve mektep. Babamıyine akşam-larıgörebiliyorum. Ablam Antakya'da okuyor.Ben yalnızım. Babam hep çatık kaşlı, annemhep mızmız. Kasabanın çocuklarıhepkorkunç. Bol bol dayak yiyor, her çeşithakarete uğruyorum. Şikayet edeceğimkimse yok.

Sınıfta neler okuyorduk bilmiyorum. Ilyasefendi din dersleri, Kur'an ve hüsn-ü hathocamız. Musahabat-ıAhlakiye diye bir kit-abımız var. (Ilyas efendi bir müddet medresegörmüş. Her ders Musahabat-ıAhlakiye'ninokuyucusu benim.) Sait Efendi bir ara

465/656

Page 466: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Türkçe hocamız. Bulgurluzade Rıza, Mene-menlizade Tahir, elinde dolaşan kitaplar.Satıbeyin Fenn-i Terbiye Dersleri'ni de ilkinonda görüyorum. Nihayet Ömer Hilmi/La-fazan, kendini beğenmişbir deklase. Dar-ülMuallimin-i Aliyye'nin edebiyat şubesindenmezun olduğunu söylüyor, ikide bir.yazdığıkitaplarla övünen bir Çerkeş. İlk

249

manzumemi ona okuyorum. 11 yaşındayım.Yarım saat şiirin aleyhinde nutuk çekiyor.Daha sonra büyük bir suç işlemişim gibibabamın da kulağınıbüküyor. Ama bazıkab-iliyetlerimi de geliştiriyor. Mesela resimlerimçok başarılı. Mösyö Nikola ilk Fransızcahocam. Ondan evvel mösyö Vahan diye birErmeni varmış. Babam sitayişle sözünü et-mişti: Fransızcanın edebiyatına vakıf imiş.Bu saçma sapan hatıralardan utanç vesıkıntıduyuyorum.

466/656

Page 467: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Nihayet Antakya sultanisi, ilk yıldan iki adkalmışhafızamda: Antuvan efendi ile LamiBey. Antuvan efendi birkaç tercümesibasılmışbir Ermeni. Lami Bey de, SatıBey'inkurduğu Dar-ül Muallimin-i Aliyye'ninmezunlarından. Ömer Hilmi'ye kıyasla dahaakıllı, daha coşkun ve mesleğine yürektenbağlı. Garip bir metodu var. Kısaca, tarihîveya mitolojik bir konu anlatıyor. "Hadiyazın bakalım" diyor. Promete efsanesini ilkdefa ondan dinlemişve şaşılacak bir hızlayarı-manzum, yarı-mensur on-onbeşsayfakaralamıştım. Lami Bey hayret etmişve nu-mara yerine çok iltifatkâr bir iki cümle kon-durmuştu. Unutamadığım Ömer Hilmi,hikmetine akıl erdiremediğim nasihatlar ver-miş, şiirle uğraşmanın insanıfelaketesürükleyeceğini anlatmağa kalkmıştı. LamiBey ise, ilâhî bir mevhibeden söz ediyor, "il-ham, ilham" deyip duruyordu. Lami Beyledostluğumuz uzun sürmedi. Orta 3'te

467/656

Page 468: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

hocamız değişti. Çok okuyor, daha da çokyazıyordum. Hoca şımartmıştıbeni.

Orta IH'te Ali ilmi Fani'yi tanıdım. Şair,muhibb-i cemal, kalender bir Osmanlı. LamiBey gençti. Pedagogtu. Ali İlmi, feleğin çem-berinden geçmiş, rindmeşrep bir Osmanlı.Birinci Dünya Savaşı'ndan önce Dar-ülFünun'da metin şerhi hocalığıyap-mış(müderris muavini). Siyaset, bu sessizsedasız, bu zevkperest şairi vatanından uzak-laştırmış. Rıza Tevfik, Refik Halit gibi o dabir yüzellilik. Niçin, nasıl, hiçbir zamananlayamadım.

250

"Ehramlar çöllerin üstünde pürvakâr

Âsar-ısâfiline verir vakfe-i karar."

Ehramlar adlıkasidesinin ilk beyti.Farsçasımazbut, aruza hâkim, babacan, arif

468/656

Page 469: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

bir divan şairi. Hasb-el kader edebiyat mual-limi. Lami Bey'in adamakıllışımarttığıbuçiçeği burnunda kabiliyeti,'İlmi Bey zap-tedilmez hale getirdi.

Bereket yeni bir hoca, bu lüzumundan fazlamüşfik, zevklerinden başka programıve met-odu olmayan üstadın çok gevşettiği dizginleribiraz kıstı: Memduh Selim. Ali İlmi, Mem-duh Selim. Biri bütün zilletleri ve meziyetler-iyle şarktı. Öteki ikinci MeşrutiyetinAvrupahlaşmışbir mekteplisi. Ali İlmi neredeyetişmişti bilmiyorum. Memduh Selim,Mülkiyeden mezundu. Fransızca, Ermeniceve galiba Kürtçe biliyordu. AbdullahCevdet'in rahle-i tedrisinden geçmişti. Met-in, çetin ve lüzumundan fazla ciddi bir adam.ilk kompozisyon dersinde kağıda mürekkepdamlattığım için numaramıbir hayli kırmıştı.Laubalilikten hiç hoşlanmazdı. Memduh Se-lim daha sonra tercüme hocamız da olacak.,noktalama, satır başlarına dikkat etme gibi,yazıyazmanın işçilik diyebileceğim yönleri

469/656

Page 470: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

üzerinde ne kadar titiz davranmak gerek-tiğini usanmadan ihtar edecekti. MemduhSelim için ayrıbir jurnal yazmalıyım.

Şahsiyetimin teşekkülünde etkisi olan birbaşka hoca da Mahmut Ali. Geniştecessüsü,hastalık derecesinde veâarıolan tarih hocası.Bir söz virtüözü idi Mahmut Ali. Bazan DonKişot'a benzerdi, bazan Sirano'ya. O da müs-takil bir jurnale layıktır.

Antuvan efendiden sonra Fransızca hocal-arım Fransız oldu. Önce Mösyö Moity.Liseden itibaren Antakya sultanisi isimdeğiştirdi: Lycee d'Antioche. Türkçe, Arapça,tarih dışında bütün dersler Fransızca okutu-luyordu. IX, X, XI, XU'de tarih de Fransızcaokutulmağa başlandı. Memleketin kayıtsızşartsız efendisi Fransızlardı. Fransızcabildiniz mi, önünüzde bütün

¦ 251

470/656

Page 471: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kapılar açık demekti. Moity, babacan birbaşçavuşeskisiydi. Sınıfta pipo içer,talebelerden ufak tefek hediyeler kabulederdi. Nefis bir kaligrafisi vardı. En çoküzerinde durduğu ders: phraseologie idi. Birnevi tatbiki gramerdi bu, kompozisyonahazırlık mahiyetinde bir ders. Umumiyetleiki kelime verilir ve en az yirmi kelimelikcümle kurdurtulurdu. Ayrıca negatif veya in-terronegatif cümleler de yaptırılırdı.Türkçem zengindi, çok okumuştum. Bu tem-rinler yazıkabiliyetimi bir kat daha geliştirdi.Şiir ezberlemekten hoşlanmazdım. Gramereısınamadım. Ama liseyi bitirinceye kadarkompozisyondan hep birinciydim.Fransızların nasıl bir program takip ettikler-ini anlayamamışımdır. Lise I'de Hugo'nunLeğende des Siecles'ini okuduk. Lise H'deChateaubriand'm Atala, Rene ve Le DernierAbincerage'mı, Lise IH'te Lanson'un Edebiy-at Tarihi, smıf kitabımız oldu. Yalnız Lansonmu? Zaman zaman Desgran-ges'm Seçme

471/656

Page 472: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Yazılar'ı. Ayrıca klasikler: Moliere'den,Corne-ille'den, Racine'den üç dört kitap oku-muşolmak zorundaydık.

Lise IH'te Bazantay Fransızca hocamız oldu.Bazantay "li-cencie es sciences" ve "docteures lettres" idi. Bir ara müdür de oldu liseye.Yazıhayatında ilk«gurur darbesini ondanyedim. Tarihle ilgili bir kompozisyon sözko-nusuydu. Konuyu çok iyi hatırlamıyorum.Kendimden emin, on beşyirmi sayfakaralayıp takdim ettim. Kağıtlar geri verildi,yine en iyi numarayıben almıştım: yirmiüzerine 7. Yazdıklarımın dörtte üçü silinmiş,kenarına gevezelik, konu ile alakasıyok, uy-uyor musunuz gibi iltifatlar döktürülmüştü.Dayak yemekten çok daha ağır bir hakarettibu. Ama ilk ciddi yazıdersi idi. Anladım kiaklına geleni yazmak yazıyazmak değildir.

Lisede feyz aldığım bir başka hoca da MesutFani. Sor-bonne'dan yeni gelmişbir hukukdoktoru. On beşyıl Paris'te bulunmuş. Cebel-

472/656

Page 473: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

i Bereket mutasarrıfıiken Fransa'ya kaçmakzorunda kalmışeski bir hukuk mezunu. X.sınıfta edebiyat

252

tarihi hocamız oldu. Çok iyi Farsça bilirdi.Önce talebeleri bir yokladı. Şiir nedir?Edebiyat nedir? gibi ömür törpüleyici suallersordu. Bir güzel haşladıtalebeleri. Bana biraziltimas geçti. Ama ben çok daha fazla iltifatbekliyordum. O hafta mektebe gitmedim.Yedi sekiz sayfalık bir Türk edebiy-atışemasıkaleme aldım. Tabiî manzum. Veilk derste, çok beğendiğim bu hezeyan-nameyi üstada sundum. Mesut bey ertesi günmüdür Bazantay'ıyanma alarak sınıfa geldi.Böyle bir kabiliyete rastlamışolmaktan hay-atının en büyük gururunu duyduğunu"maşallah maşallah"larla süsleyerek belirtti.Ve tanışmamızın hatırasıolarak galiba o yılın(1933) Nouveau Petit Larousse'unu,Bazantay'm tebrikleriyle değerlendirerek,

473/656

Page 474: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

hayret içinde kalan bendenize takdim etti.Xl'de tarih hocam oldu Mesut bey. XH'defelsefe okuttu. Xl'in sonunda nasılçatıştığımızı, terbiyesizliğimin nasıl bütünhayatımıberbat ettiğini ayrıca anlatmalıyım.Fakat daha önce hayatıma karışan bir başkainsandan söz etmem lazım: Tarık Mümtaz.

Şam'da Musavver Sahra adlıbir dergi çıkıy-ordu. Orta sondaydım galiba. DergininbaşyazarıTarık Mümtaz'dı. Yazarlar arasındaRıza Tevfik de vardı. Sonra Kuneytire'deyarıTürkçe bir gazete yayımlandı. Başyaz-arıyine Tarık Mümtaz. Bu zatın "Islamî Sosy-alizme Doğru" adlıbir risalesini degörmüştüm. Antakya'da "Antakya" adındabir gazete yayımlanıyordu. Gazetenin basmaTarık Mümtaz getirilmişti. Birkaç talebe,hazreti ziyarete gittik. Büyük bir hüsn-ü ka-bul gösterdi. Sonra manda hükümetininnaşir-i efkarıolan "Antakya"yıbıraktı. VeKaragöz başlıklıTürkçe bir gazete çıkarmağabaşladı. Kendisi karikatürist idi de. Tatilde

474/656

Page 475: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Rey-haniye'ye gelip babamdan benimle çalış-mak müsaadesi aldı. Karagöz'de kaç ayyazdım, bilmiyorum. "Fırsat Yoksulu" mah-lasıile şiirler yazdım. "Geç KalmışBir Musa-habe" başlıklıyazımıistisna edersem(Yenigün gazetesinde yayımlanmıştı) hayat-ıtahririyemin başlangıcıKaragöz'deki şiirler-dir. Tarık

253

.V.

çok güzel konuşan, büyük telkin kabiliyetinesaKip bir politikacıidi. Antakya'da izci teşkil-atıkurdu. 35'te yayımlanan "Çizgiler ve Bil-giler" adlıkitabında bana ayırdığısayfa çokgöğüs kabartıcıdır. Şöyle başlar: "İlim, şiir,nesir., kudretin her üç yüzü de keskin birzekâ ve kabiliyet silahı. Hangi sahaya tevec-cüh ederse etsin bir ehram azametiyleyükselecek

475/656

Page 476: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

ve...

Tarık, bahriye miralayıMümtaz beyinoğluydu. Bir miktar Saint-Joseph'te okumuş,sonra Harbiye'den neşet etmişti. DamatFerit'in başyaverliğini yapmış, bir ara"Ümid" isimli bir edebiyatmecmuasıçıkarmıştı. Sonra hasbelkaderyüzel-lilikler listesine ithal edilerek mem-leket dışına kovulmuştu. Bulgaristan'daTürkçe bir gazete kurmuş, sonra ordan dakovulmuş, Avrupa'nın çeşitli ülkelerinidolaştıktan sonra postu Şam'a sermişti. Sü-leyman Nazif e hayrandı. Mütareke devriİstanbul'unu yakından tanıyordu. İyi giyin-en, kibar, enerjik ve hayat dolu bir Çerkeş.Ama çerkesce tek kelime bilmezdi. AnnesiTürktü. Türkçeye aşıktı. İdeali, Nazif gibiyazmaktı. ZavallıTarık, yabancıdil öğrene-memişti! Çok sığbir irfan. Ne var ki bıyık-larıterlememişbir taşra delikanlısıiçin lüzu-mundan fazla bilgili ve genişihatalıbir ma-ceracıydı. Tarık Türkçülüğü temsil ediyordu

476/656

Page 477: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

o sıralarda. Fransızlarla arasıbozulmuştu.Oysa benim dostlarım hep Fransız yanlısıi-diler. Tarık, "Türk Antakya'da DörtBaykuşÖtüyor" başlıklıbir panfle yayımladı.Dört baykuşdediği. Ali İlmi Fani, MesutFani, Memduh Selim ve Radi Azmi idi. Bende sırf dostluk icabıdiyerek.Yıldız gazetesineyarı-manzum, yarı-mensur bir hicviyedöşendim. Başlık: "Unutma ve Affetme TürkGenci". "İrfan kalelerimize çöreklenenengereklerin kırk başınıbirden ezmek millîsavaşın başborcudur, vs."

Sonra:

"Siz ki anavatandan bile kovulmuşsunuz

Habasetle kaynaşmış, şerle yoğrulmuşsunuz.

İnsanlığın, tarihin lanetlerle andığıUfku-muzda tüneyen bir alay baykuşsunuz." gibilatifeler. Altına da, bütün isimlerim. Henüztalebeydim. Sövüp saydığım adamlar da,

477/656

Page 478: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

beni en çok seven, en çok koruyan hocal-arımdı. Felsefe sınıfında talebeydim. Haftadayirmi saat felsefe okuyorduk. Felsefe hocamda Mesut Fani idi. Güya kabadayılık yapıyor,sömürgeye ve sömürgecilere çatıyordum. İlkderste Mesut Fani beni dışarıya çağırdı. "Bizsana ne yaptık yavrucuğum" dedi. Şöyle birşey söyledim: "Bana dostluk yaptınız, amaülkeme düşmansınız". Bu sıkıcıkonuşmaşöyle birtakım öğütlerle sona erdi:"çocuksun, demek zekâ da, kabiliyet dehakikatleri görmeğe yetmiyor". Benimektepten kovdurabilirlerdi, hiçbir şeyolmamışgibi davrandılar. Ama mektep id-aresi yazıyıgörmüştü. Sıkıcıbir tarassutaltındaydım. Perişan, sefil ve hiç de övünül-meyecek bir yıl. Sınıf birinci-siydim, imti-hanlara on beşgün kala mektepten ayrıldım.Sonra Türkiye'ye gönderilecektim. Halepbaşkonsolosu İdris Sabih bey beni Halep'eçağırdı. Tarık'la münasebetimi kesmemi, buadamın Atatürk'e suikast yapan bir güruha

478/656

Page 479: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

mensup olduğunu, kendisiyle dolaşmaktadevam edersem beni koruyamayacağınıan-lattı. Ben de Tarık hakkında söylediklerinizkülliyen yanlıştır, iyi günlerinde yanındaolduğum bir insanı, iftiraya uğradığızamanbırakamam falan filan diyerek istikbalimitepeledim. Yoksa Mülkiyeye gönderilecek-tim. AynıTarık Mümtaz, fırtına geçtiktensonra, aleyhimde yazıyazan ilk insan oldu.İkincisi de Kemal Sülker. Yıllar geçti. Tarık'laAnkara'da karşılaştık. "Hatay Albümü" diyebir kitap yayımlamıştı. Kitabın üzerine şöyleyazarak sundu: "Mazinin karanlıklarıiçinde,ışıklıistikbalini ilk keşfeden sıfatıyla hay-atımın en büyük gururunu duyduğum büyükedep ve fikir adamıGemil MeriçBeyefendi'ye".

254

255

29 Ekim 1980 Salı

479/656

Page 480: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

KAYNAŞAMADIK SALÂHLARLA

Âveng-i heragil... Fikret'i Salih Zeki tanıttı. Ozaman Büyük Doğu'da yazıyordu. "HatıralarŞehri" yayımlanmıştı. Küstah, yalancı,kendini beğenmişbir business man. ToprakMahsulleri Ofisi'nde raportördü. Birarkadaşıyla Amaç dergisini çıkarıyorlardı.Yazıistedi. Kabul ettim. Galiba beşmakalemyayımlandı. Sonra Yirminci Asır diye birdergi kuruldu. Elit'te toplanıyorduk. Salâh'ı,Oktay Akbal'ı, Behçet Necatigil'i oradatanıdım. Necatigil, Sedat Simavi'lerdenbirinin oğlunu oku-tuyormuş. Yedi Gün,çıkacak dergi ile ilgilendi. Bizimle mülakatyapmak üzere Sait Faik'i yolladı. Bu vesile ileadımızdan söz edilmişoldu. Bu genç edipler-den hiç hoşlanmadım. Onlar da bana ısına-madılar. Sonra bazılarıNacak Sokak'takievime geldi. Çoğunu bir daha göremedim.Fikret'le temasım uzun sürdü. Yirminci Asırkapandı, tekrar çıktı. Bu arada aile münaseb-etlerimiz oldu. Salâh Birsel, Fikret'in yanında

480/656

Page 481: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

sık sık gördüğüm piyonlardandı. Yumuşak,hazımkâr, renksiz kokusuz bir şair taslağı.Bu arada Baraga'nm "Deve Dikenleri"niçevirmiş, Tercüme Dergisi'nde nefis bir zılgıtyemişti, Fran-sızcasızayıftı, Türkçesi dahazayıf. Halk Partisi'ne yamanmağa çalışıy-ordu. Oktay'la birlikte Suut Kemal'e vurgun-dular. Fikret'in her ikisine de büyük birteveccühü yoktu ama belli bir okuyucularıol-duğunu sanıyordu. Derginin ikinci çıkışındabu cavalacozlar yığınınıuzaklaştırmağaçalıştım. Ama Fikret de onlardan ne dahabilgin, ne daha ciddi idi. KaynaşamadıkSalâhlarla. Onlar istanbul çocuğu idiler. Bentaşradan geliyordum. Hitap ettikleri zümrekendi arkadaşlarıidi. Ne şiir anlayışımız uy-uyordu birbirine, ne nesir anlayışımız. Bucavalacozlar kafilesiyle istemiyerekkarşılaşıyordum. Daha

256

481/656

Page 482: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

sonra tanıdığım Orhan Veli'den de hiçhoşlanmadım. Hepsinin de ayırıcıvasfıbay-ağılıktı. Yine de Orhan içlerinde en az sevim-siz olanıydı. Nasrettin Hoca masal-larınıbeğenerek okudum. Fransızca bilse LaFontaine'in fable'lerinde daha başarılıolabi-lirdi. ZavallıOrhan! Bir yanıile şairdi, keli-menin büyüsüne inanmıştı. Minnacık birşair.. Bu cavalacoz alayının nasıl ünkazandığına şaşıp duruyordum. İnsan-larıdaha iyi tanıdım, yaşlandım. Daha son-rakiler bir evvelki nesilden çok daha kabili-yetsiz çıktı. Ama şaşkınlığım yine de sona er-medi. Orhan ölmemişolsa, belki gelişir, say-gıya layık bir kişilik kazanırdı. Necatigil'ihiçbir zaman ciddiye alamam. Oktay hepkendisi kaldı, belki de bütün o cavalacozlariçinde en donuk, en cansız, en korkak muhal-lebi çocuğu. Fikret akıllıdavrandı. Kabiliyeti:göz boyarnak, üç kağıtçılık, işadamlığı. Mily-onlara kavuştuktan sonra şairliği boşladı.Gelelim Salâh'a.

482/656

Page 483: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Ankara Caddesi'nde gençlerin girip çıktığıbirkitapçıdükkanıvardı. Adı: ArkadaşKitabevigibi bir şey. Salâh'ıilk defa orada görmüştüm.Dükkanın sahibi miydi, sahiplerinden birimi, hatırlamıyorum. Çok konuşan, ucuz es-prilerle ilgi çekmekten hoşlanan, biraz muzipbir İstanbul çocuğu. Sonra Elit'te karşılaştık.Şiirlerini hiç sevmedim. (...) Neden itiraf et-meyeyim, Fikret'e daha çok ilgi duyuşum birparça da şuh karısındandı. Salime, (...)yemesini içmesini, konuşmasınıbilen birhanımcağızdı. Üstelik cömertliği ile demeşhurdu. Açık saçık konuşur, şakadan an-lar, görmüşgeçirmişbir hatun. Bu cavalacozalayında karısıolan bir Fikret vardı. Salâh daSalime'nin hatırıiçin mi Fikret'in terbiyesiz-liklerine katlanıyordu bilemiyorum. Kısacabirkaç defa aynıtramvayda seyahat eden ikiinsandık Salâhla. Neden sonra, Ah BeyoğluVah Beyoğlu'sunu, Kahveler'ini okudum.Tatlıtatlıgevezelik, bol bol dedikodu, unutul-muşhatıralar. Aynıgünlerde Necipin

483/656

Page 484: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Babıalisini de gözden geçirdim. Salâh, dahasamimi, daha

257

kendisi fakat daha derbederdi. Necip ağzınakadar kin dolu, yalancıbir megaloman. Şüph-esiz ki Salâh'la kıyaslanmayacak kadar güzelyazıyordu. Fakat stalaktit, stalagmitler gibisoğuk bir güzellik.

Garip mi, hazin mi bilmem. Üç dört yıl öncebir mason toplantısına çağrılmıştım.Biraderler içlerinden birinin iltifatlarınıdin-lemekten usanmışbeni tanımak istemişlerdi.Üstatlardan biri Salâh'ın hakkımda söyledik-lerini hatırlatarak böyle bir tanışmanın lüzu-muna inandırmıştıarkadaşlarını, yani ma-sonlar âlemine Salâh'ın tavsiyesi ile kabulediliyordum. Geçen gün aynıevde oturduğumbir albay emeklisi karşıkomşuya gelmiş, ben-imle tanışamadığım fakat büyük saygı-be-slediğini söylemiş. Aman diye rica etmiş,

484/656

Page 485: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

"yeğenim çok methetti. Kahveler adlıbir kit-abıvarmış, lütfetse de okusak".Karşıkomşuyu böyle bir kitabım olmadığınainandırmak için bir araba laf ettim. Salâh'ıenson Dünya'daki yazılarıile tanıdım. Olgun-laşmış, tatlılaşmış, bazıabuk sabuk söyley-işleri bir yana irkilmeden okunabiliyor.Beğendim ve memnun oldum. Eski birtanıdıkla, belki de namüsait şartlar içindekarşılaşmıştık. Kitabında herkesi iğneleyenSalâh bana imtiyazlıbir yer ayırmıştı. Bu birkadirşinaslık değil miydi? Evime çağırdım.Karşımda yorgun ve bezgin bir Salâh vardı.Kitaplarımıverdim. Okuyacağını, benibeğendiğini söyledi. "KurutulmuşFelsefeBahçesi"ni bırakarak ayrıldı. Bahçe'de uzunzaman dolaşamadım. Amerikan romanıveProust nesli ile ilgili yazısıhoşuma gitti.Felsefe Bahçesi iyi ayıklanmamış, ama ok-uyabilsem hepsini okurdum. Artıkvehimlerin mah-pesinde ümitlerle sarhoş,hanyadan konyadan habersiz iki toy

485/656

Page 486: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

delikanlıdeğiliz. Daha iyi tanıyoruz insanları.Hiç olmazsa Salâh'ın daha iyitanıdığıdüşünülebilir. Bu eski aşinaya eliminiçin yeniden uzatmayayım?

258

../../1980

SON OSMANLI: EKREM HAKKI AYVERDİ

Türk EdebiyatıDerneği'nin bir to-plantısındaydık. Tam ayrılıyorduk, Göze,Hakkı'lara gidiyoruz diye bizi arabasına aldı.Galiba Kaplan da yanımızdaydı. Bu ilk to-plantının sonu gelecekti. Başkalarıda katıla-caktıbu toplantılara. Hacıeminoğlu ve türkçübir tarih profesörü. Zaman zaman yemekleryenildi ve her zaman konuşuldu.

Konu: Osmanlımedeniyeti idi. Herkes bubüyük medeniyetin kendini hangi alanda eniyi ifade ettiğini anlatmağa çalışıyordu.

486/656

Page 487: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Ekrem Hakkı, ev sahibi olarak çok terbiyelibir dinleyici idi. Bir akşam dört ciltlik Mi-marî Tarihi'ni hepimize ayrıayrıhediye etti.İyi bir hatip değildi, ama ne söylediğini iyibilen ve söylediklerine inanan dürüst bir fikiradamıydı. Ona göre, Osmanlıbütün dehasını-mimarlıkta belirtmişti...

Sonra KubbealtıCemiyetinde konferanslarverdim. Ve dostluğumuz o gözlerini kapayın-caya kadar sürüp gitti. O ağır, o ciddi ilimadamı, nükteden pek hoşlanan bir Osman-lıaydınıidi. Türkçeye aşıktı. Konağıda, Kub-bealtıCemiyeti de dürüst aydınlarınsığındığıbir limandı.

Bence, îbnül Eminle o, ölen bir medeniyetinson büyük temsilcisidir. Onun şahsında sonOsmanlıyıkaybettik. Allah rahmet eylesin!

259

KIRKAMBAR, VERİLECEKLER LİSTESİ

487/656

Page 488: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

30

Fevziye Meriç * Mahmut Ali Meriç'ler * ÜmitMeriç * Kaplan *

Cinuçen Tanrıkorur * Cahit Tanyol * İzzetTanju . Berke Vardar * Ömer Faruk AkünMehmet Çavuşoğlu Neşterin Dırvana NermiUygur Şerif Mardin Süleyman Demirel *Bülent Ecevit Muzaffer Özak * Ali ÖzgüvenAhmet Kabaklı* Hamide Topçuoğlu EkremHakkıAyverdi Emre Kongar * Ergun GözeFuat Andıç Kadir Mısıroğlu

30 Kırk Ambar'ın verildiği kişilere yazılanithafların müsveddeleri diğer eserlerinki gibiJurnal 2 dosyasında saklanmamış, ancak kit-abın verildiği ya da verilmesi düşünülenkişilerin bir listesi var elimizde. Listeninbaşındaki bir nota göre de kitap, yanma birçarpıişareti konulanlara verilmiş. Ne var kiçarpıişaretsiz isimlerin bir kısmına da kitapsonradan iletilmişolduğuna göre, bu işaret

488/656

Page 489: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

büyük ihtimalle eserin öncelikle verildiğikişileri göstermektedir.

260

Münevver AyaşlıMehmet Çınarlı* Neşe Bil-gin Ruhi Ayangil * Çetin Akan *

· Recep Doksat Talat Sait Halman

;A Ajlan Uçak İsmet Aydmoğlu Salâh Birsel *Attila İlhan Berna Moran Yıldız KenterSelçuk Atakan

261

o 00

4 Ocak 1981 Pazar / Saat 12.00

İNSAN İLTİFATA SUSUZDUR

Âveng-i heragil...

489/656

Page 490: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Kırkambar, bataklığa fırlatılan bir kayaparçası. Kurbağaların bile barınmadığıbu ölüsulardan en küçük bir ses çıkmadı. Subaşı,Küçük Dergi'de, eski günahlarımısergile-meğe kalkmış. Meşinden söz ederken Yahudiinançlarım ön plana almışız, esasen "Tan-rıyıldızlarla oynayan bir çocuk" da küfürmüş,hele Nazım'ıyüceltmeğe kalkışımız apaçık birihanet. Bu nazikâne hicviyeyi hayretle oku-dum. Yazarın, binbeşyüz küsur sayfa tutanyazılarımda bulduğu sapık fikirler aşağıy-ukarıbundan ibaret. Kırkambar'ı, Özdenörende okumuş. Kitap, genç üstadıbir hayli tedir-gin etmiş. Affedilmez cinayetimiz,yirmibirinci yüzyılda roman ölecektir de-memizmiş. Nerede demişiz, niçin demişiz,meçhul. Demişiz işte! Muhsin De-mirel'eşikayet etmişbeni. Kamçatka'daki sineklerincinsel yaşamınıbile merak eden Çetin Altan,yolladığım kitaba bakmamışbile. Bütünahibba hamuş! Kabaklıtek satır yazmadı. Ka-plan, düşüncelerini sergilemek için ebediyete

490/656

Page 491: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

göçmemi bekliyor. Yeni Sözcü Dergisi'ndeKırkambar, haftanın kitaplarıarasındabeşinci sırayıalmış. Ne diyelim? Allahrazıolsun!

Bir zamanlar Türkiye'de bir edebiyat cum-huriyeti vardı. Medeniyet demek, mertebelerdizisi demek. İnsanlar birbirini severlerdi.Nazif için, Abdülhak Hamit, Türk şiirinin,Türk düşüncesinin, bir kelime ile soyumuzunyetiştirdiği en büyük insandı. 1927'lerdeNazifperestler de az değildi. Cenap'tan TarıkMümtaz'a, Fazıl Ahmet'ten Ahmet Haşim'ekadar bir sürü yazar Batarya ile Ateşmüel-lifine hayrandılar. Çünkü edebiyat diye birdeğere inanıyorlardı. Üstat üstattı, çırak da

265

çırak. Ne siyasî kanaatler ayırıyordu insan-ları, ne ahlakî zaaflar. Dinî inançlar ko-nusunda da bu kadar inhisarcı, bu denliyobaz değildik. Evet, yazarın sorumluluğu

491/656

Page 492: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

diye bir mefhum yoktu, dün başka türlükonuşurdunuz, bugün başka türlü. Amaherkesi birleştiren sevgiler, değer hükümleri,her ayrılığıhoşgösterir, güzel yazılmışbircümle bir çok kusurlarıbağışlatır-dı.

Nesir öldü. Dille beraber edebiyat da bokuyedi. Hepimiz birer ideolojiye kapılandık. Neİskender kaldı, ne İskender'in generalleri.Haşim'in dediği gibi, kelimeler dünyasısonserdarlarınıçoktan kaybetti. Necip Fazıl,"sultan-üs şuara"mız, Burhan Felek, "şeyh-ülmuharririn".

Yeni Devir gazetesinin bir lisede edebiyatdersleri okutan genç bir yazarıbenimlekonuşmağa geldi. Sözde kitaplarımıokumuş.Karşımda Abdülhamit devrinin bir polismemuru vardısanki. Neden Sezai Karakoç'uövmüyor muşum? İran ihtilali hakkında nel-er düşünür müşüm? Ali Şeriati hakkındakiyazımda Sait Nursi'nin celadetinden söz et-mişim de, fikirlerini anlatmamışım.

492/656

Page 493: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Kitaplarımda hep batılıyazarlar sergileni-yormuş, İslam'ın büyük mütefekkirlerineniçin yer vermiyor muşum?.. ,

Nurcular çok daha anlayışlı. Hepsi de büyükbir insana gönül vermiş. Ufuklarıdar, ka-falarıbasık, ama büyük bir meziyetleri var:hayranlık. Putlarına saygısızlık etmediğinizölçüde sizi dinliyorlar. Mehmet Paksu,Nazif'den sonra tek nâsir sizsiniz, diyebiliyor.Şahiner, istemeye istemeye de olsa, karşımaoturup söylediklerimi Yeni Nesil okuyucu-larına aktarmak çabasında. İşte içindeyaşadığım iklim. Salâh Birsel bir daha görün-medi. Kemal Sülker için ilgilenilecek tekkonu: Nazım. Bu cehalet dünyasında kiminleel ele vereceğiz? Hangi cehalet? Cehalet, as-ildir, cihanşümul olmak gibi bir imtiyazıdavar. Bu cesetlerin göğsünde bir kalpçarpmıyor.

Yeni Devir'de yazmak haysiyet kinci.Amenna, fakat şu veya

493/656

Page 494: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

266

bu sebepten beni tanıyan, saygıgösteren veısrarla makale talebinde bulunan biryazıişleri müdürü var. İnsan, iltifatasusuzdur.

25 Ocak 1981 / Saat 12.00

SÜLEYMAN NAZÎF

Nazif, yazıhayatımın ilk mukaddes isimler-inden biri. Çocuktum. Benim için edebiyat,şiir demekti. Nabi'ye, Fuzuli'ye, Nedim'eaşıktım. Müpheme, kavranılamayana karşı-duyulan garip bir sevgi. Daha doğrusuhayranlık. Hececileri okurken çok daha ra-hattım. Onlar, daha sığ, daha kolay, dahasenli benliydiler. Nesre gelince.. Cezmi'nindalgalıüslubu büyülemişti beni. "Türk Teced-düd EdebiyatıTarih" ile sarhoşolmuştum.Ama benim için nesir sanatının gerçek tem-silcisi Refik Halü'ti. Halep'te yayımlanan

494/656

Page 495: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Doğru Yol ve Vahdet gazetelerini günügününe okuyordum. Refik Halit, hecenin enusta şairleri kadar ahenkli yazıyordu:tazeydi, samimiydi ve mükemmeldi. Nesrinde, edebiyatın gür ve ihtişamlıbir koluolduğunu Refik Halit'ten öğrendim.

1930'larda Tarık Mümtaz'ıtanıdım. RefikHalit, kaynaktan fışkıran bir su gibi berraktı.Tarık Mümtaz, seller gibi bulanık veköpüklü. Biri sanattı, öteki tasannu. RefikHalit, konuşuyordu. Tarık'ın sesi zaman za-man feryada benziyordu. Çocuk, aşırıya mec-luptur. Evet, Refik Halit'i çok beğeniyordum.Ama onun gibi yazmak, bayağılığa düşmedentabiî olmak, o yaştaki bir insan için erişilmesigüç bir hayaldi. Tarık'ın edebiyat dünyasındatek mukaddesi vardı: Süleyman

267

Nazif. Adınıanarken cezbeye tutulurdu hep.Tarık, tanımadığım Nazif'in bir havarisiydi.

495/656

Page 496: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Türk nesrinin o büyük serdarını, şakirdinebakarak şekillendirmeğe çalıştım. Kita-plarından önce, efsanesiyle karşıkarşıyay-dım. Tarık, Nazif'in avam için yapılmışbirbaskısıydı. Daha sığ, daha tekboyutlu. Birnevi cep baskısı.

Divan nazmından sonra, Tarık Mümtazmenşurundan süzülen özentili, coşkun birNazif. Sonra Chateaubriand ve Hugo. Diyebi-lirim ki üslubuma istikamet veren ilk hocalarbu dört beşisim..

ZavallıNazif! Tek mümini kalmayan bir dininson peygamberi. Türk nesrine haysiyet veasalet kazandırmak için ruhunun bütünmelekelerini seferber eden o gümrah kalem-den zamanımızın cavalacoz zekâlarına kalantek miras üç beşnükteden ibaret. Nazif'i an-latmak., kime ve niçin? Ağabeyinin mezartaşınıNazifâne bir tuğra ile damgalayan FaikAli,

496/656

Page 497: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

"Şimşek mürekkep olmalıdır, yıldırım kalem

Tahrir için kitabe-i seng-i mezarını"

diye inlemişti. O yanardağ5 Ocak 1927'de in-tifalarına son vermiş. O coşkun umman ellidört yıldır ölü bir deniz. 5 Ocak 1927'den beriTürk nesri en bü)jük, en uğultulu sesini kay-betmişbulunuyor. Türk nesrinin üç büyükeknumu, Türkçenin Türkçe olmaktan çık-tığıbedbaht bir dünyadan tam zamanındaayrıldılar. Cenap 1934'te, Haşim 1933'te fanihayatlarınınoktaladılar. Hurdahaşolanorkestrayıtek çalgıcıtemsil ediyor: NecipFazıl.

Nazif için bir türbe inşa etmek.. Dilinikaybeden bir neslin böyle bir mazhariyetehakkıyok. O büyük ölüye ağlamak bile bizeyasak bir imtiyaz. Haşim'i hatırlıyorum.1928'lerde şöyle yazıyordu: "SüleymanNazif'in mezarıhâlâ yapılmamış., bu büyükTürk edibinin mezarınıbundan sonra da

497/656

Page 498: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

yapmasak pekala olur. Bu gibi aç ölenlerinçürümüşkemiklerine mermerden bir köşkyapmağa kalkışmaktan ne çıkar? Sadaka ile

268

dikeceğimiz iki taş, o tunç lisanın, kendisahibine yaptığıtannan mezardan daha güzelve daha sağlam mıolacak?"

1 Şubat 1981 Pazar / Saat 12.30

ABELARD'A EĞİLMEK31

Abelard'ıdüşünüyorum. Onikinci yüzyılınkaranlıklarıiçinde hakikati aramağa çalışancoşkun bir keşiş. Zaman zaman meçhulünperdesini aralayabilen o büyük reybî,bazıfertleri korkarak konuşan, bazıfertleritarihin kumlarında en küçük bir izbırakmadan göçüp giden kalabalık bir kafi-lenin meşale taşıyıcılarından biri. Fulbert'inhışmına uğrayıp canavarca iğdişedilmese

498/656

Page 499: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

adından bile habersiz olacaktık. Yanılmıyor-sam o bedbaht papazın adınıilk defa AhmetMidhat'ta görmüştüm. Talebesiyle aşk-larıAvrupa edebiyatında genişyankılaruyandırmış, Rousseau, çağınıfetheden biricikaşk romanını"Yeni Heloiz" başlığıile sunmuş.ZavallıAbelard! Hafızalardakitahtınıyazılarına değil, felaketlerine borçlu.

Ortaçağıbaştan başa uğraştıran "Les univer-saux" davasıkaç kişiyi ilgilendirir? Nominal-izm ve realizm tartışmalarıinsan kaderi içingerçekten mi önemliydi? Türk insanı, hattaumumiyetle insan, Teslis'in sırlan üzerindekafa yoracak kadar huzur içinde midir?Volf'un OrtaçağFelsefesi başlıklıkitabındanAbelard'ı

31 Abelard, Abes, Akıl, Ateizm, Ihvan-ıSafaile ilgili yazılar, o yıllarda çıkartılmasıplan-lanan bir İslâm Ansiklopedisi için ErgimGöze'nin Cemil Meric'e ısmarlamışolduğu vebir kısmınıda Meric'in önerdiği maddelerin

499/656

Page 500: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

ilk şekilleridir çoğu kez. İslâm Ansiklopedisiprojesi gerçekleşmeyince bu konularla ilgiliçalışmalarından bazılarınıCemil Meriç kita-plarında kullanacaktır.

269

okuttum. On iki büyük sahife. En az iki say-fasıeserlerinden iktibaslarla örülmüş. İkti-basların hepsi latince. Aristo'dan gelen "üni-verseller" davasıİslam Ortaçağ'ıiçin de bukadar önemli miydi bilmiyorum. "Heloise'leAbelard'ın Mektupları" 1837'de basılmış,yüzlerce sahife tutan önsöz. Mösyö veMadam Gui-zot'nun. Nefis, renkli bir safha-itarih. Petekle dolu bir kovan, tecessüsüm birkaç parmak balla tıkanıyor. Britannica'yabakıyorum., iki buçuk sütun. Kesif ve doy-urucu. UNESCO'nun "İnsanlık Tarihi "ndebirkaç paragraf. Frank'ın "Felsefe Ka-mus"unda 12 sahife. Müelliflerin kiminegöre, Ortaçağ'ın en büyük filozofu, kiminegöre orta çapta bir müderris. Bir kaç mes-lis-

500/656

Page 501: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

i ruhani tarafından aforoz edilmiş. Eserlerinegösterilen alaka: ihrak-ıbinnar. Bir Voltairevarken Abelard'a eğilmek reva mı? Varak-ımihr ü vefa'ya eğilmeyen bir toplulukta,varak-ıAbelard ve Heloise hangi tecessüsügıcıklayabilir? Dokuz yüzyıl arafta bekleyen oölümsüz hadım, beyni ve gönlü hadımedilmişbir topluluk için bir istifham işaretibile değildir.

7 Şubat 1981 Pazar / Saat 14.00

MAZBUT BİR İSLAM TARİHİ

Abdullah Cevdet hakkında bir doktora tezi..Dağgibi kitabiyat, çeşitli arşivler, bitmeztükenmez polis raporları. Tezi sunan, eskiharfleri sökemeyecek kadar hazırlıksız.Cevdet'i ne pahasına olursa olsun maddeci veİslamiyet düşmanıgöstermek istemiş. İkinciMeşrutiyet'ten kalma bir peşin hüküm32. O

501/656

Page 502: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

32 Bkz. "Peşin Hükümler",Jurnal, 17 Ocak1982. 270

devrin MüslümanlarıDozy'yi çevirmesini af-fedememişlerdi üstadın. Bu serseri vesarazat tecessüs bir çoklarının ra-hatınıkaçırmıştı. Cevdet yobazlığa düşman,irfana aşık bir şairdi. Dozy'yi tercüme eder-ken Müslüman aydınlarının, müsteşrikinhatalarınıdüzeltmesini istiyordu. NitekimŞehbenderzade Hilmi Bey beklenen cev-abıbüyük bir vukuf ve ciddiyetle vermeğeçalışacaktı: "Tarih-i İslam" (1326-1327). Birzamanlar Namık Kemal de Hammer'inhatalarınıdüzeltmek için "OsmanlıTarihi"nikaleme almıştı.' "Renan Müdafaanamesi" ise,o bülent zekânın hamiyyetini ebediyetekadar ispat edecek bir vesikadır. MidhatEfendi, Draper'e kızarak "Niza'ıilim veDin"de Amerikalıilim adamına oldukça sertbir ders vermeğe kalkışmıştı. Bugünkü nesilAvrupa'nın aforoz müessesesini kilisedençok daha insafsızlıkla kendi büyüklerine

502/656

Page 503: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

uyguluyor. "Draper Reddiyesi"ni çeyrek as-ırdır her kitapçıdostuma tavsiye etmişimdir,kimse merak edip yeni harflere çevirtmedi.

ikinci Meşrutiyet'in fikirmünakaşalarınıüzülerek hatırlıyorum. Mid-hat Efendi romancıolarak üzerinde çokkonuşulmuşbir yazar. Oysa ŞehbenderzadeAhmet Hilmi, neslimizin büsbütün meçhulü."A'mak-ıHayal" felsefî bir roman. LehimciBünyan'ın "Hacının Yolculuğu"suİngiltere'de Kitab-ıMukaddes'ten sonra ençok okunan kitapmış. "A'mâk-ıHayaF'ıkarıştıran kaç Türk aydınıvar? Hilmibey romanlar da yazmış. Üç perdelik birsahne eseri de var. O da bir çok çağdaşları-gibi istibdata düşman. Bu yüzden Fizan'asürülmüş. Çeşitli dergiler ve gazetelerçıkarmış. Dar-ül Fü-nun'da felsefe okutmuş.Tasavvufla ilgili risaleler yazmış, BahaTevfik'e, Celal Nuri'ye yüklenmiş. Bir kelimeile o dönemin düşünce hayatına renk veren-lerden biri. Sait Nursi kalabalık bir cemaatın

503/656

Page 504: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

çok sevdiği, çok okuduğu bir kılavuz, izmirliismail Hakkı'yı, Şehbenderzade'yi, hatta RızaTevfik'i tanımadan,Bediüzzaman'ıdeğerlendirebilir miyiz? Hepside aynı

271

kavganın içindeydiler. Ve birbirleriniokuyorlardı.

Bugün sular durulmuşve insanlar kendimeselelerine daha soğukkanlıolarak eğilmekimkânınıkazanmışlardır. Elimizde hâlâmazbut bir İslam Tarihi yok. Kendidünyamızın yetiştirdiği değerlere tam man-asıile kayıtsısız. Bir Şehbenderzade, SeyyitKutuplardan daha mıkifayetsiz? Hepdışardan reçete dileniyoruz. Yayınevlerininadıkitapların okunup okunmamasındabaşlıca âmil. Şehbenderzade'nin "İslamTarihi" 1974'de basılmış. Hem de çok zengin,çok vâkıfane şerhlerle zenginleştirilerek. Ziya

504/656

Page 505: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Nur beyin kalemine borçlu olduğumuz müta-laalar, çağdaşbir fazıl'ın kolay kolay bulun-amayacak aydınlatmaları. Batıdan da, komşuülkelerin fikir adamlarından da faydalanmakhem borcumuz, hem de vazifemiz. Ama öncekendi insanlarımızıtanımakla mükellefiz.Cürci Zeydan'm "Medeniyet-i IslamiyeTarihi" bütün eksikliklerine rağmen, hâlâbereketli bir kaynak. Fuat Köprülü'nünBarthold tercümesi, konu ile uğraşanlar içinemsalsiz bir çalışma. Ne var ki gerekŞehbenderzade'nin Dozy'yi düzeltmek içinkaleme aldığıİslam Tarihi, gerekse ZiyaNur'un dikkatli ve titiz şerhleri bizim için çokdaha lüzumlu ve faydalı. Şehbenderzade hemArapça, hem Farsça, hem de Fransızca biliy-or. Hayatıtetebbu ile geçmiş. Ziya Nur ise,dürüst ve çalışkan bir İslam mütefekkiri.Suçlan Türk olmak mı? Düşünce susuzluğuiçinde kıvranan günümüz gençleri kendidünyalarının bağrından yükselen bu dostsesleri ibret ve dikkatle dinleseler hem

505/656

Page 506: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

ufuklarıgenişler, hem de bir kadirşinaslıkborcunu ödemişolurlar. /

272

15 Şubat 1981 Pazar / Saat 10.00

RIZA TEVFİK VE ATEİZM

"Şu taşcebinime benzer ki aynımakberdir,

Dışısükun ile mâlî, derunu mahşerdir".

Bütün cebinler birer mezar taşı. Sâkit vesâmit. İçleri ise, ancak zaman zamanmahşer. Mahşer ne demek? Alınlarımız çokkere sefil ve manasız bir komediyi gizleyen etve kemikten bir perde. Kelimeler içimizdekihaileyi sadakatle aksettiriyor mu? Ses nekadar kendi sesimiz? Kelimeler de, ruhî se-faletimizi yabancıgözlerden saklamak içinuydurduğumuz kesif bir sis tabakasıdeğil mi?Şuurun şahadetine bile tahammülümüz yok.

506/656

Page 507: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Soyunamıyoruz. Bazan lafızların, bazansükutun arkasına gizlenmek, olduğumuz gibigörünmekten çok daha tehlikesiz. Kaldıki neolduğumuz belli mi? Şu taşcebinime benzer.Evet, ikisi de manasız!

' Rıza Tevfik "ateizm" maddesini çok güzelişlemiş. Çevresinin hain bühtanlarıcanınatak demişüstadın. Madde, münevver haysi-yetinin, düşünce haklarının sağlam birmüdafaanamesi. Makaleyi ilk defa kırk küsuryıl önce okumuşve hiçbir şey anlamamıştım.Ravendi ile Ebul Ala'nm isyan dolu mıs-ralarıdikkatimi çekmişti. Sonra iki kere dahaokudum, yine anlamadım. Çünkü anlamakiçin değil, kusur bulmak için okuyordum,kusur bulmak ve kullandığımalzemeyikendime mâletmek için. Son okuyuşta o par-lak lafız yığınının altında nasıl bir ıstırabıngizlendiğini farkeder gibi oldum. Heyhat!Neslimiz böyle bir ıstıraba bile yabancı.Cumhuriyet öncesi aydınları, bizi yalnızerişemiyeceğimiz bilgi irtifalarıile değil,

507/656

Page 508: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

hassasiyetleri, isyanları, tereddütleri, şüphel-eri, imanlarıile de eziyorlar. Utanarakdüşünüyorum: Rıza Tevfik o makaleyi yaz-arken yaşça benden çok daha küçüktü.Güdük olan, te-

; 273

cessüsüm mü? Sanmıyorum. Derbeder,zevkperest, şımarık bir münevverdi Rıza.Faikiyetinin sırrıne? irsiyet mi? Yetişme tar-zımı? Muhit mi? irsiyet her şeyi halleder gibigörünen fakat hiçbir şeyi halledemeyen birmeçhul. Yetişme tarzı, şüphesiz mühim birfaktör. Yıkılışdönemindeki imparatorluğunbir ekalliyet mektebinde okumuş. Sonra Tıb-biye. Elbette ki bunlar birer imtiyaz.Yabancıdil öğrenmişve etrafındakimevaşiden ayrılmış. Ama bunlar da kişiyi ay-dınlatmaktan uzak. Yine ister islemez muam-manın hallini muhitte arayacağız. Önce bumütevazi makalenin kaynaklarına bir gözatalım. 1- Völtaire'in Felsefe Kamus'u 2-

508/656

Page 509: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Franck'm Felsefe Kamus'u 3- Grande Encyc-lopedic 4- Draper'in "Avrupa'nın FikrîTekamül Tarihi" ve bir sürü Kelam kitabı.Adam konuya girerken, zındık kelimesininmuhtemel menşei üzerinde oldukça aklayakın bir faraziye sunuyor. Zen, Zend Avesta,İran'ın Araplar tarafından fethi, mezdekçilik,ateşperestlere zendî denilmesi, sonra zendîn-in zmdık'a inkılabı. Ateizmin tarifi de çokdikkate şayan. Ateizm, Allah'a inanmamakdeğil, avamın inançlarınıpay-laşmamaktır.Sonra medeniyet tarihinden sayısız deliller.Protogoras, Sokrat, Aristo, müteakibenRoma tarihi, Ortaçağ, Rönesans, Galile,Bruno, Vaninj, modern Avrupa, Spinoza,Spencer, Stuart Mill, nihayet İslam dünyası.Üstada göre, İslam tesamuh dinidir. Ancaksiyasî emeller işe karışınca din, bir çokcinayetlerin vesilesi olmuş, saiki değil. Kendibaşlarına düşünen, iktidardakilerin menfaat-lan için tehlike teşkil etmeyen kimseler rahatbırakılmış. Ibn Arabi karşısındaki tepki, İbn

509/656

Page 510: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Rüşd ve Ibn Sina'yıhedef alan ilhat itham-larıbir bir cevaplandırılmış. Netice: ateizmdinler tarihinden çok medeniyet tarihlerininkonusudur. Nefis, doyurucu, aklıbaşında birmünevverin düşüncelerini aksettiren biraraştırma. Yazar, Batı'mn hiçbir iddiasınakörü körüne teslim olmuyor. Çeşitli vesikalararasında hep kendisi kalabilmiş. Dil demazbut ve aydınlık.

274

"Ateizm" maddesini Britannica'dan okudum.Kısa, muciz bir ansiklopedi maddesi. Fakatyaşamıyor. Çünkü ateizm bugününAvrupasıiçin aktüel bir mesele değil. Yazarsadece kelimenin çeşitli anlamlarınısöyleyipgeçmiş. Empersonel bir yazı. Grand Larousseda aynıderecede renksiz ve kokusuz. RızaTevfik'den sonra bir ateizm maddesi nasılyazılabilir? Aynıkaynaklan yeniden tara-yarak, bugünün ebleh okuyucusuna çok daha

510/656

Page 511: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

sulandırılmışve daha az ilmî bir takım klişel-er sunarak.

Saat 10.40

ANSİKLOPEDİBİR KAVGA SİLAHI

"Büyük islam Ansiklopedisi".. Ne İslam'danhaberiniz var, ne ansiklopediden. Cengiz,Sarıklıİhtilalci ile Cemalettin Efgani ansiklo-pedi yazısıolamaz diyor. Hem haklı, hemhaksız. Haklıçünkü klasik ansiklopediler,mesela bir Britannica veya Grande Encyclo-pedie bu gibi yazılara kapalıdır. İslam An-siklopedisi'nde de, ahengi, daha doğrusuahenksizliği bozacak benim yazılarım.Efendim, Cemalettin hakkındaki son bir ikikitabıgörmemişim! işte ilmü irfan sahibi,muvazeneli bir arkadaşın insafsız davranışı.Oysa bir Völtaire'in, bir Dide-rot'nun, birRousseau'nun Fransız Ansiklopedisi'neyazdığıbentler benimkilerden çok mu farklı?Asıl mesele şu: Cengiz'le ansiklopedi

511/656

Page 512: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

mefhumu üzerinde anlaşamıyoruz. Ansiklo-pedi, içtimaî bir sınıfın veya bir dünyagörüşünün veya belli bir medeniyet cami-asının az çok orijinal, az çok objektif düşünceve ihtisaslarınımısergiler, ölü klişeleri,çiğnenmişbilgileri

275

mi tekrarlar? Yani bir ölü malumat hazinesimidir, yoksa hiç bir zaman bitmeyen ve bit-meyecek olan bir istifhamlar mecmuasımı?Benim ansiklopedi anlayışım, Bayle'in, Di-derot'nun, Voltaire'in, Sosyal İlimlerAnsiklopedisi'nin, Lucien Febvre'in an-layışına yakın. Bence ansiklopedi,düşündüren, bağırıp çağıran bir kavga silahı.Biz bunu yapamayız. Arkamızda ne yükselenbir içtimaî sınıf var, ne kendini müdafaaedecek bir medeniyet.

Rıza Tevfik, Maarif Nezareti'nin bir davetineuyarak sadece felsefe ıstılahlarını"talebe

512/656

Page 513: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

efendilerin" anlayacağıbir dille tespit etmeğeçalışmıştı. Daha önce hiçbir davası, hiçb'irmeselesi olmayan Emrullah Efendi, bir"Muhit ül Maarifi kaleme almağa kalkmış, Aharfini bitiremeden sermayeyi tüketmişti.Belki İkinci Meşrutiyet zamanında böyle birrö-sansman yapmak Osmanlıirfanınınulaştığıirfan seviyesini tespit etmek kabildi.Bu irfanın iyi kötü temsilcileri yaşıyorduhenüz. Rıza Tevfik'ler, Abdullah Cevdet'ler,Celal Nuri'ler, Nairn Efendiler, lbn ül EminMahmut Kemal'ler, Mehmet Ali Ayniler, Sa-lih Zekiler, hiç değilse nazarî olarak böyle birabide kurabilirlerdi. Geniştecessüsü ve son-suz çalışma kabiliyeti ile Ahmet Midhat, buazametli abidenin mimarlarından biri olabi-lirdi. Heyhat! Cumhuriyet intelijensiyasmıntopu birden, ancak kalifiye olmayan birer işçigibi çalışabilirdik o üstatların yanında.

276

Saat 12.00

513/656

Page 514: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

KİŞİLİĞİOLAN BİR MÜTEFEKKİR

Celal.Nuri'den ilk okuduğum kitap: "Taç Giy-en Millet". Bunu "Tarih-i Tedenniyat-ıOs-maniye" ve "Türk inkılabı" takip eder. Gen-işihatalıve yerini bulamamışbir Türk aydım.Türk dili üzerine yazıları, dil anlayışımıbellibir istikamete sevkeden kitaplardan biri.Edebiyat-ıUmumiye dergisini tesadüfengördüm. Çoktandır benzerine rastla-madığımız ve rastlaya-mayacağımız birmecmua. Celal Nuri, "L'homme absürde estcelui qui ne change jamais" mısraının mutlakhakikatına inanmışadamdı. Bu yüzden men-fa arkadaşıSüleyman Nazif le anlaşamadılar.Nazif, onun hakkında ileri geri lakırdılar etti,Tarih-i Tedenniyat-ıOsmaniye'yi bir mecelle-i hakayık diye göklere çıkarırken, Malta men-fisini rüzgâr gülüne benzetti. Oysa rüzgârgülünün daniskasıkendisiydi. Celal Nuri,Nazif den daha mazbut, imkânlarıdaha bolbir araştırıcıidi sadece. Göklereçıkardığıinkılap, hiçbir zaman

514/656

Page 515: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

benimseyemedi ve "Taç Giyen Millet" yaz-arını, Gelibolu milletvekili gazetesininyazıhanesinde alçakça dövdürüldü, tabancakabzasıile kafasıyardırıldı. Ve Cumhuriyetnesli hiçbir zaman ciddiye almadıkendi ideo-loglarından birini. Çünkü rastgele birdalkavuk değil kişiliği olan bir mütefekkiridi. İstiyordu ki hiç değilse belli konulardatecrübesinden, bilgisinden faydalanılsın.Celal Nuri'nin çürük yanlarından biri deüslu-bundaki derbederliktir. Bu bakımdanAhmet Midhat'a benzer. Daha çok okumuş,daha iyi yetişmişbir Ahmet Midhat. Bir parçaAli Kemal, bir parça Abdullah Cevdet.Yaşadığıçağın Avrupa'sınıçağdaşlarınınhepsinden daha iyi tanıyordu. Bununla be-raber kendini hiçbir cereyana kaptırmamış,ister istemez eklektik kalmıştı. Metin biraklıselim, şaşırtıcıbir

277

515/656

Page 516: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

millî şuur ve münevverin mesuliyetini idraketmişbir insanın medenî cesareti. Ne kadargariptir! Cumhuriyet rejimi kendine en yakınfikir adamlarınıhiçbir zaman bağrınabasmamış, onlara karşıhep şüpheci bir gözlebakmıştır. Ziya Gökalp, Abdullah Cevdet, Sü-leyman Nazif, Celal Nuri... bütün nümay-işlerine rağmen sadık bir müttefiksayılmamışlardır. Rejim kendine yeni müda-filer aramışve bulmuştur da. Balmumu gibiistediği kalıba dökebileceği müdafiler. BirYusuf Akçora, bir Ağaoğlu baştacıedilmiş,halifeye kasideler yazan bir Samih Rifat Türkdilinin müdafaasına memur edilmişti. Rejimkendi evlatlarına güvenememiştir. Dışardangelenler veya sonradan katılanlar, kırk yıllıkdava arkadaşlarınıunutturmuştur. CelalNuri'ler halkın anlamayacağıkadar girift vekendi kendilerini boyuna düzeltmek ihtiyacı-duyan birer yazardılar. Abdullah Cevdetihtiyatsız birkaç slogan söylediği içinkalabalığın gazabına terkedildi. Hayvanlar

516/656

Page 517: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

vebaya yakalanmıştı, içlerinden birkaçıfedaedilmeliydi. Feda edilenler, avamın en azhoşlandığı, yani en kaliteli fertler oldu.Kalabalığıdemokrasiye ısındırmak için, de-mokrasinin en candan savunucularıkafirlikleitham edildi. Halk Avrupalılaşmaktanhoşlanmıyordu. Avrupalılaşmayısiyasetlerin-in başlıca hedefi yapanlar, günah-larınıyükleyecek birkaç teke buldular ve on-larıçekinmeden kurban ettiler. Dava yeniisimlerle yürütüldü. Ve mesele böylecehalledilmişoldu.

"Edebiyat-ıUmumiye" dergisine geçelim..Başmakalaleri çûk defa Celal Nuri, arada birİsmail Hami yazıyordu. Her telden çalan birdergi. Süleyman Nazif, İran edebiyatınınedebiyatımız üzerindeki tesiri gibi oldukçagenişsoluklu incelemeler yayımlıyordu. Türkedebiyatına dair, adınıhatırlayamadığım birzat daha, sonra İsmail Habip'in aşağıy-ukarıaynen yayımlayacağımakaleler yazıy-ordu. Şiirler, Servet-i Fünun'un son

517/656

Page 518: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

devamcılarıdiyebileceğimiz kimselerindi.'Mesela M. Rüşdü. Celal Nuri, Taine'in "ırk,an, muhit" na-

278

zariyesini uzun uzadıya anlatıyor, Giritli Sakibey Montes-quieu'yi ("Romalıların Esbab-ıTeali ve lnhitatı"nı) Türkçeye kazandırıy-ordu. Tarihte Ermenilerle ilgili oldukça ciddibir tefrika, çiçekler ve çiçekçilikle ilgili uzunbir inceleme aklımda kalan yazılararasındadır. Derginin, daha doğrusu CelalNuri'nin en çok beğendiği bir yazar da:Gustave Le Bon'du. Öyle sanıyorum ki dergi,büyük bir okuyucu kitlesine seslenemedi,seslenemezdi de. Birinci Dünya Savaşı'ndansonra neşriyatınıtatil zorunda kaldı.

22 Şubat 1981 Pazar

DÜŞÜNENLERİN YALNIZLIĞI

518/656

Page 519: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Perşembe günü Salâh Birsel geldi."Boğaziçi'nin ikinci cildini hazırlıyormuş. Busürekli çalışma daha önce ziyaretime gelmes-ine engel olmuş. Sonra kitaptan birkaç parçaokudu. Müşahadeleri rivayetlerle besleyenbir nevi hatıra kitabı. Bir iki satır da bendenbahsetmiş. "Nacak Sokak"taki evi anlatmakiçin bir vesile. Şimdi Cemil Meric'e klasikleriçevirteceğiz bu evde diye başlıyor. Kendi debu eve 1953'te uğramışmış. Yanıp sönen birkibrit alevinde açılan perde Hernani'den birbeyitle kapanıyor. Silik ve cansız. Yani birrüyanın enkazı. OkunanlarıÜmit de dinledi.Bahçedeki çiçekler ve kuşlar hakkında bilgiverdi. Çocukken çam yapraklarınıyerlermiş,Hernani'yi temsile kalkarlarmış, vs. Salâh,kemal-i merakla dinledi, not aldı. Çokmühim dedi. Ve kalkıp gitti. Oysa Salâh,"Nacak Sokak"a üç dört defa gelmişti. SalihZeki'nin de bulunduğu bir akşam, "Bu KitapŞu Tecellîden Doğdu" şiirim okumuştum.

279

519/656

Page 520: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Hep birden azarladılardıbeni. İstemeyerekgünah işleyen bir insanın hicabıiçinde, sak-lamıştım müsveddeleri.

Çetin Altan'a "Mağaradakiler"i yolladım.Cevap: mevtaî bir sükut. Oysa daha önce"Hint Edebiyatı" ile "Saint-Simon"u takdimetmişbulunuyordum. Bir ay önce de "KırkAmbar" ellerini öpmüştü. Çetin, uyanık birtecessüs. Eli kalem tutan üç beşbahtiyardanbiri. Türkiye'de aydınların mutlak ve insafsızbir yalnızlığa itildiğinden şikayetçi. Yıllarcaevvel Attila İlhan'ıda birlikte düşünmeğeçağırmıştım. Bu davete bir mektupla cevapverdi. Dostça bir mektup. Sonra diyalogkesildi. Düşünenlerin yalnızlığıilahî bir kadermi? Galiba öyle. Cevdet Paşa,

"Huban-ıbivefa gibi dehr-i desisebaz Nazehline niyaz eder, ehl-i niyaza naz"

demişti. Geçelim..

520/656

Page 521: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

"Abes" maddesini çiziştirdim. "Akıl", te-hditkâr ve abus. Neresinden yakalay-acağımıbilemiyorum. Şark, hiçbir zaman cid-diye almamışaklı. Kelime Arapçada köstekdemekmiş. Bu ilk mana bütün semantikgelişmeyi damgalamış: develerin ayağınavurulan köstek. Sonra "yeni-Eflatuncu" felse-fenin nos'u ile Aristo sarihlerinin "logos"u işekarışmış. Kadim felsefe birbirine yakın olanbu iki mefhumu akılla karşılamış. Ar-kasından "ratio" zuhur etmiş, ona da akıldenmiş. Galiba karışıklığın sebebi"intellecf'in d,e "ratio"nun da aynıkelime iletercümelerinden geliyor. İslamAnsiklopedisi'nin Akıl maddesi birmüphemiyet şaheseri. Ansiklopedinin yenibaskısıda karanlıklarıkoyulaştırıyor.Kuran'da daha çok müştaklarıkullanılıyorakim. Hadislerde de pek az geçiyor kelime.İbn Haldun'u taradım. Marifetname'yebaşvurdum. Envar-ül Kulüb'le Elmalı'nınHak Dini Kur'an Dili tefsirine baktım...

521/656

Page 522: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

boşuna.. Sanıyorum ki Batıkaynaklarımsıraladıktan sonra Doğu'ya geçmek dahamünasip olacak. Kaldıki neyi aradığımı

280

da bilmiyorum. İslam, akla pek az güvenmiş.Kuran'da "Efide" geçer. Efide, kalbin cem'i.Düşünen, idrak eden meleke, daha çok,kalptir. Şarka ait kaynaklar çok kifayetsiz.

1 Mart 1981 Pazar

FELSEFEYİKONU ALAN KAMUSLAR

Rıza Tevfik, Namık Çankı, Hançerlioğlu...düşünce tarihimizden üç kesit. Carra deVaux, Rıza Tevfik'e ayırdığıbölümde,üstadıpaşalığa tayin etmiş. Hürmetin telkinettiği bir zühul olacak. Filhakika Rıza Tevfik,Osmanlıhayat-ıirfanının kerli ferli paşasıydı.Tecessüsü, çocukça hevesleri, çağdaşlarınameydan okuyuşu ile çöken bir düzenin

522/656

Page 523: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

sırmalarısökülmüşbir nevi Ahmet VefikEfendisi. Edebiyat tarihi ile uğraşanlar is-minin başındaki "feylesof' sıfatınısonunakadar yadırgadılar. Osmanlımünevverleriiçinde bu makama talip olan hiç kimse zuhuretmemişti. Rıza Tevfik, kelimenin Yunandakimanasıyla bir filozoftu. Kimsenindolaşmayıakıl etmediği, hatta varlığındanbile haberdar olmadığı, metruk mabetlerdetek başına dolaşan bir nevi büyücü. Kimsen-in bilmediği kaynaklara eğiliyordu. Dudak-larında meçhul isimler. Koltuğunda kaimciltlerle dolaşan bu garip insan, yolunuşaşırmışbir yolcuya benziyordu. Sonracesaretini bağışlatmak için halkın arasınabağdaşkurup kendi dilimizden bir türkü tut-turuyordu. Lilliputlar ülkesindeki bu Güliver,gerçek hüviyetini saklamak için her kılığagiriyordu, meddah, politikacı, saz şairi,pehlivan. Okuyucusu olmayan bir Rabelais.Abdülhak Hamit hakkındaki

281

523/656

Page 524: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

"Mülahazat-ıFelsefiye"sinde Hamit'ten çokkendisi var, yani kitap, daha çok, bir oto-biyografi. "Felsefe Kamusu", İkinci Meşruti-yet Osmanlıaydınlarının tecessüs hudut-larınıifşa eden bir harita. ZavallıRıza! Neklasik bir lise tahsili görmüş., ne düşünceninçorak ve tehlikeli yollarınıemin bir kılavuzunihtarlarıile aşmak bahtiyarlığına nailolmuştu. Tek rehberi vardı: ferdî ve serseribir tecessüs. Ama bu açlık onu birçok zirv-elere sürükledi, Doğu'nun ve Batı'mn birçokzirvelerine. Bu çetin yolculuğu ciddifetihlerle sona erdirmesine imkân yoktu.Masonlukta üstad-ıazam, bektaşilikte post-nişin kutup, felsefede şakirdi olmayan am-atör bir hoca. Marifet iltifata tâbidir. Bu Ar-lequin libasıiçindeki hakim müsveddesini neçağdaşlarıgörebildi, ne daha sonrakiler.Edebiyat tarihimizi şuara tezkeresi olmaktançıkarıp bir kültür, bir düşünce tarihi yap-mağa çalışan Tanpmar da kabiliyetli bir şair

524/656

Page 525: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

olarak etiketlenmedi mi? İkisi de Augias'mahırında efsane söyleyip uykuya daldılar.

Namık Çankı'yıhatırlamağa çalışıyorum. Me-fistoya benzeyen bir hayalet. Neden felsefeyemerak sarmıştı? Belki de başka şey yapa-madığından. Şehrahlardan habersiz olduğuiçin aradığımeçhule patikalardan varmağaçalışan âsasız ve abasız bir derviş. Ne Müslü-mandıne Hıristiyan. Bir Ahmet Nairn deolamazdı, bir Rıza Tevfik de. Felsefeyi ciddi-ye almak isteyen, ciddiyetten mahrum birCumhuriyet öğretmeni. Ama yıkılan birkültürün mirasçısıydıda. Az çok Osmanlıcabiliyordu. Otuz şu kadar yıl enkazsatıcılığıyaptı. Nihayet perişan hayatınıper-işan bir eserle tamamlamak gibi hazin birbahtiyarlığıda tattı. "Felsefe Ansiklopedisi"hazmedilmemişbir irfanın is-tiframdan ibar-ettir. ZavallıÇankı! Yabancıdil bilmiyordu.Kader onu da sonsuz bir ziyafet sofrasınınmisafirleri arasında sokmuştu. Mahiyetinibilmediği çeşitli içkileri ve nefis

525/656

Page 526: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

taamlarımidesine doldurdu. Sonra bu'hazmedilmemişmuhtevayıkağıtlara tevdietti. Ne bir şairdi, ne bir naşir. Felsefe An-

282

siklopedisi denilen oldukça genişbit paz-arında eski eşya meraklılarının antika diyemüşteri çıkacağınice eşya bulunabilir. Mahi-yeti meçhul, envanteri yapılmamış, neredengeldiği belli olmayan bir değerler her-cümerci. Naklettiği malzemenin yükü altındaçatırdaya çatırdaya ilerleyen eski bir konakarabası. Çankı, talihsiz bir Hilmi Ziya idi. Birnevi müzayede memuru. İkisinin de müşter-isi yok.

Hançerlioğlu, Rıza Tevfik'in amatörcedolaştığı, Namık Çankı'nm saika-ıkaderleiçine fırlatıldığıdüşünce bahçelerine hazinebulmak iştiyakıile yelken açan bir sahib-ihuruç. Tam bir Cumhuriyet araşlırıcısı. Bueski polis, edebiyatın bir çok dallarında

526/656

Page 527: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kendini denedikten sonra aradığıaçıl susamaçılıfelsefede bulacağınıdüşünerek düşüncedünyasınıtalan etmeğe karar vermiş. Amaaradığınıönceden biliyor. Dünyayıdizegetirecek tılsım-ıazam: Marksizm'dir. Ansik-lopediyi yazmak için on yedi yılçalıştığınısöylüyor. Bu bitmez tükenmezciltlerin muhatabıkim?Hafızasınıkaybetmişnesiller.

Dilimizde felsefeyi konu alan kamuslar şöylesıralanabilir. Kamus-u Felsefe, ikinci Meşru-tiyet Maarifi, ilmî ıstılahlarıkodifiye edecekbir muhit-ül Maarif hazırlamak ar-zusundadır. Daha önce Emrullah Efendi buişi başarmak istemiş, gücü yetmemiş. ŞükrüBey, Darülfünun'da komisyonlar kurdurarakselefinin başladığıişi heyetlere yaptırmakistemiş. Rıza Tevfik felsefe ıstılahlarınıtes-bite memur edilmiş. Lisan aşina, kaynak-lardan haberdar, çalışma gücü bakımındanbir ikinci Ahmet Midhat. Vazifesi talebelerefelsefe ıstılahlarınıöğretmek, yani bir mektep

527/656

Page 528: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kitabıyazmak. Felsefe Kamusu bir mektepkitabıolmak iddiasınıçok aşmış, Rıza Tevfikbu hayırlıişi "klasi-fikasyon" maddesinekadar getirebilmiş. Çok zengin çokdüşündürücü, lüzumundan daha ciddi veukala bir eser. Başka bir deyişle BirinciDünya Savaşıbaşında Osmanlıirfanının sadıkbir envanteri. Elbette ki hudutlu, elbette kiilk adım.

283

Ama bahtiyar ve sıhhatli bir başlangıç.Dünya irfanıile yüzyıllık bir temasıolanDevlet-i Aliyye'nin 1914'lerde vardığıirtifa.Sonra iğtişaşiğtişaşıkovalamış. Birinci DünyaSavaşı, mağlubiyet, İstiklal Savaşı, kurtu-luşve inkılaplar. Eski çalışmalar yok sayılmış.Dil, harfler değiştirilmiş. Bir kopuşve herşey-in yeniden başlatılması. Hem de büyük sar-sıntılar içinde yürütülmeğe çalışılmışbuyenileşme. Felsefe alanıbüsbütün çorak.

528/656

Page 529: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

İlk defa Cemil Sena bey bir "Büyük FilozoflarAnsiklopedisi" yapmağa teşebbüs etmiş.Nasıl karşılanmış? Mutlak bir sükutla.Hatemi Senih'le Cemil Sena'yımetafizikle il-gili kitaplarından tanımıştım. Düşünme kab-iliyetinden mahrum iki müstağrip idiler.Onun için Filozoflar Ansiklopedisini tetkiketmedim. Bu arada Mustafa Namık "BüyükFelsefe Lugatı"nıbasmışbulunuyordu,dağınık ve perişan bir kitap. Fenni Efendinin"Lugatçe-i Felsefe"sinden daha az ciddi,daha az mazbut bir karalama...

8 Mart 1981 Pazar

DÜŞÜNEN BİR ADAMDI KIVILCIMLI

KeşişMeslier'ye benzemek, her dürüst yaz-arın kaderi değil mi? Cervantes maskeli, Des-cartes maskeli, on sekizinci asrın en yiğit, enzeki ve en çırılçıplak serdengeçtisi Voltairemaskeli. Mahalle çocuklarından daha şuur-suz ve daha şımarık okuyucu nesilleri, "o da

529/656

Page 530: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

bizdenmiş" çığlıklarıile bayram etsin diye misoyunacaklardı?

Kıvılcımlı'nm, edebiyat-ıcedideyi feth-imeyyit masasına 284

yatırdığıküçük fakat dopdolu karalamayıkırkyıl önce okumuştum. Nazımın şiirleri ile ilkkarşılaştığım zaman duyduğum tedirgin vedüşmanca bir ruh haleti ile ayrıldım o say-falardan. Kıçıkırık bir edebiyat amatörüidim. Lise yıllarının kazandırdığıtek alışkan-lık: oldukça ahenkli cümleler kurabilmek, biryabancıdilde yazdan kitaplarıaz çok sökebil-mekten ibaretti. Kıvılcımlı'yıanlayamazdım.Şarkıdan çok çığlığa benzeyen bu ses, demir-parmaklıklar arkasından geliyordu.Edebiyat-ıcedidecileri toptan seviyordum.Kıvılcımlı, porselen mağazasına giren fil gibi,vitrinden hayran hayran seyrettiğim omuhteşem heykelleri deviriyor, çiğniyor,parçalıyordu. Böyle bir katliamdan zevk ala-mazdım. Yazar, belagat kanunlarınıhiçe

530/656

Page 531: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

sayıyor, elindeki balyozu bir dönemin sevgive takdirleriyle taçlanmışo kibar heykelcik-lere savurup duruyordu. Her tahrip içimizdeuyuyan canavarışevke getirir. Otopsi, mahi-yetini açıkça bilmediğim günahkâr bir sevinçde telkin ediyordu bana. Yıllar geçti. Kıvıl-cımlı, belli bir çevrenin kahramanıoldu. Otuzbeşlerin edebiyat tenkitçisi, birkaç cümlesiile insanlık tarihinin en kesif bulut-larınıdağıtan, en çetrefil muam-malarınıçözen bir peygamber hüviyetinebüründü veya büründürüldü. Tanıştık,"Otopsi"de, yerini bulamamışhaşin vehaşarıbir tecessüsün arayışve buluşlarıvardı.Atak, terbiyesiz, deli dolu bir yazardıKıvıl-cımlı. Zincirlerini şakırdatan bir arslanedasıyla kükrü-yordu. Oysa şimdi bir ihti-yarla karşıkarşıyayım. Aristo'luğa özenen buyaşlıadam, oynadığırolü başarıile yürütecekkütüphane çalışmalarından uzakta yaşamıştı.Kıvılcımlı, hiçbir zaman, soğukkanlıbir ilimadamıolamamıştı, olamazdıda.

531/656

Page 532: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Fransızcasızayıftı. Sabırsızdı. Hakikati ara-madan bulmuşve düşmanlarının insafsız birtavsifi ile Marksizm'in meczubu kesilmişti.Kutupluğa özenen meczup bir derviş.Zekiydi, tıp tahsili yapmıştı. Yazılarındançok, mahpusluk yıllarıile iftihar ediyordu.Tarih tezini Fransızcaya çevirmemi teklifetti. Ciddiye almadım. Ufukta beliren heryakamozu bir ışık kaynağısanıp

285

hayranlık raşeleri duyacak yaşta değildim.ZavallıKıvılcımlı! Kemalizmin zaferindensonra, bir çağedebiyatını, bütün pislikleri,bütün anakronizmleri ve başarıya benzeyenbaşarısız -lıklarıyla tasfiyeye koşan bir neslinen uyanık, en şuurlu temsilcilerinden biriydi.Marksizm, sert bir içki gibi, başına vur-muştu. Nazım'm, Resimli Ay'daki "Put-larıDeviriyoruz" tefrikasınıkaralamak içinşairane kabiliyet, Batıestetiği ile bir miktaryatıp kalkmışolmak yeter de artardı. Ama

532/656

Page 533: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

edebiyat-ıcedide'nin gerçek bir otopsisiniyapmak, bu edebiyatın hastalıklarınıtercü-manıolduğu medeniyetin hastalıklarıolarakteşhis etmek, bir kelime ile Batıile Doğu'nunmuhasebesini yapmağa kalkmak kıy-aslanamayacak kadar çetin bir işti. Kıvılcım-lıpeygamberane diyebileceğimiz çizgilerle,yapılmasıgereken araştırmanın oldukçabaşarılıbir taslağınısundu.

Daha sonraki marksçılardan hiç biri onunvardığıirtifaa çıkamadılar. Düşünen biradamdıKıvlıcımh. Hızlıdüşünen bir adamdı.Otopsi, yeni bilgilerle zenginleştirilebilir. Ozaman için pek tabiî olan aşırılıklar düzeltile-bilir. Çığlıkta ahenk aranmaz. Bu birpolemiktir. Kıvılcımlıülkemizin yetiştirdiğien büyük polemikçilerden biri olmak vas-fınıuzun zaman sürdürecektir.

10 Mayıs 1981 Pazar

ÇAĞLARI İLE KAYNAŞANLAR

533/656

Page 534: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

"Çağlarıile kaynaşan bahtiyar insanlar var."Ne kof, ne düşünülmeden söylenmişbir söz."Çağlan ile" ne demek? Hudutlarıbelli birçağ, bütünü ile benimsenilen, kaynaşılan

286

bir çağ. Saat bütün iklimlerde ve bütün in-sanlar için aynıhızla mıişler? Cümleyisöylerken, Çetin ile Attila'yıdüşünmüştüm.Saçmalamışım. Çağlarıne demek? her ikiside aynıçağda mıyaşıyorlar? Bahtiyar olduk-larınereden belli? Ben başka bir çağın in-sanımıyım? Galiba herkesin yaşadığıçağayrı.

Belli- bir topluluğun zevklerine uymak,beklediklerini karşılamak mıbahtiyarlık?Belli bir topluluk lafıda bir şey ifade etmiyor.

Meseleyi yanlışkoydum. Neden Çetin ile At-tila okunup beğeniliyor da benbeğenilmiyorum?

534/656

Page 535: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

İHVANI SAFA RİSALELERİ

Diderot'nun Ansiklopedisi ile lhvan-ıSafaRisaleleri arasında herhangi bir münasebetkurulabilir mi? Ansiklopedinin arkasındaRönesans var. Locke, Hobbes, Montesquieuve Bayie var. lhvan-ıSafa yazarlarıFisagor'u,Aristo'yu tanımış. Benzeyen tarafları: bellibir felsefeye veya felsefelere dayanmaları.Her iki eser de zamanlarının bilgilerini topla-mak ve yaymak istemiş, lhvan-ıSafa dev-rinde, matbaa yok, Batı'daki üniversiteleryok, Protestanlık gibi kendini bir çokülkelere kabul ettirmişbir inanç yok. lhvan-ıSafa, düşündüklerini bütünüyle açıklayama-mak zorunda.

Gerçi Batı'da da tam bir düşünce hürriyet-inden söz edilemez. Ama şüphe, tereddüt,edebiyat cumhuriyetinin hâkim değerleriarasında; tenkidin daniskasıyapılmış. Des-cartes, Bayie klişelerin ve yerleşmişfikirlerindumanınıattırmışlar, lhvan-ıSafa sürekli bir

535/656

Page 536: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

tehdit altında. Nitekim Risaleler yakılmışvebir daha böyle bir teşebbüse kimse cesaretedememiş. Ansiklopedi yaşıyor. Rasyonalizmhâlâ çağın en büyük değerleri arasında.Garip değil mi? İslam dünyasının bütün fikirmahsullerini tanıyan Ibn Haldun gibi eşsizbir zeka bu Ri-

287

saleleri görmemiş. Oysa "Mukaddime" ileRisaleler arasında şaşılacak benzerlikler var.Mesela insanın maymundan geldiği gibiİslam inancıile bağdaşmayan tekamülcü birnazariye. İbn Haldun İslam dünyasının bel-libaşlıkütüphanelerini taramıştı. AcabaRisaleler, aradan geçen üç dört asır içinde,tamamen yok mu olmuştu? Bilmiyoruz.1050'lerde Bağdat'ta yakıldıklarına göre, buotodafeden tek kurtulan nüsha MadridliMüslime'nin eline geçen Risaleler miolmuştu? Carra de Vaux Risalelerin Dietricitarafından Almancaya çevrildiğini ve bütün

536/656

Page 537: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

olarak Bombay'da basıldıklarınıyazıyor.Hilmi Ziya ise, Mısır'da dört cilt halinde tabedildikleri iddiasında. Her üç nüsha daMüslime'nin muhafaza ettiklerinden miibaret? Bilmiyorum. Ebu Hureyre İlahiyatFakültesinin Arapça nüshaları-bastığınısöylüyor. Risaleler hakkında bir çokbirçok neşriyat da yapılmış...

17 Mayıs 1981 Pazar / Saat 9.00 EROL,BERKE, ATTİLA..'

Erol'la Berke.. Aynıneslin iki temsilcisi.Aradaki dört yaş, mizaç farklarınıaydınlatırmı? Sanmıyorum. Erol kendi kendini inşa et-miş. İki yabancıdil öğrenmiş. Bize çok dahayakın. Bize, kime? Onu ilk defaKubbealtı'nda görmüştüm. Sinsi, içinekapanık, bununla beraber okuyan bir insangibi görünmüştü. Ortadoğu gazetesiçıkarılırken müteşebbislerin en çokgüvendikleri iki imza Meriç'le Güngör'dü.Geldiler, konuşuldu, teklifleri kabul ettik.

537/656

Page 538: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Erol her gün yazacaktı; ben, haftada bir.Çevresine kıyasla genişçe bir kültürü vardı.Yazar olarak da en aklıbaşında olanıydı. Par-lak bir mediocrite, 288

primus inter pares. Ölçülü, düzenli, çalışkan.Bir nevi smıf birincisi. Bir Altila İlhan'a kıy-asla donuk ve alelade. Bir Ka-baklı'ya kıyaslauyanık. Kabaklı, liselerde okutulan Divanedebiyatının değerleri içinde mahpus. Erol,sosyal ilimlere daha çok sürtünmüş. İkisininde ufku dar. İkisi de yeniye ve başkaya düş-man. Attila yasak bölge tanımayan yaramazbir çocuk. Şüphesiz onun da çevreden gelmezaaflarıvar. O da belli hizbin adamı. Kendinikabul ettirmek için bir kamuflaj mıbu? IşıkLisesi, Hukuk Fakültesi ve Paris. Attilaşiirden geliyor. Şiirden ve Paris'ten. Yazarolarak, Erol'dan çok üstün. Tefekkür olarak,hüküm vermek güç. Erol daha mazbut, ayak-lan daha çok toprakta. Belki de üniversitehocasıolmanın derli topluluğu. Kabiliyetleride sahalarıda başka. Attila bir nevi

538/656

Page 539: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

serdengeçti. Cehennemlerde dolaşmaktançekinmiyor. Berke, Attila'dan çok daha ah-mak, çok daha pısırık. Daima sahillerdeyüzen, ihtiyatlıbir sporcu. Ömür boyu uslu veen spontane hareketlerinde bile hesaplı. At-tila ile daha yakından tanışmak isterdim.Berke'ye daha çok yaklaşmam mümkündeğil. Her zaman ve her konuda haklıolmak,daha doğrusu haklıçıkmak sevdasında.Erol'la diyalog kurulabilir. Berke'yle hiçbirdiyalog düşünülemez. Attila kendini kabulettirmişbir kabiliyet. Şair, romancı, essayiste.Büyük bir şair değil şüphesiz. Neden acaba?Belki fazla zeki. Sonra fetret dönemindeyetişmiş. Su başlarınıtutan devler var: YahyaKemal, Nazım, Necip Fazıl. Onlarıtaklit ed-emez. Yeni bir yol açacak takati da yok. Belkitoplum da böyle bir hamle ihtiyacınıtelkinetmiyor. Roman, hürriyet ülkesi. Tek ciddirakibi: Kemal Tahir. Kemal, Zola gibiçalışkan. Ve profesyonel. Mayk Hammer ter-cümelerinden "plot"un romanda ne büyük

539/656

Page 540: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

rol oynadığınıçok iyi öğrenmiş. Araba iz-inden fazla çıkmıyor. Romana tarihi ve sosy-ali teksif etti. Attila daha cesur, daha yeni,daha psikolojik. Ama Kemal kadar mazbutdeğil, işçiliği de noksan. Kemal, Erol'la Attilaarasında, Marx'i okuyan ve hapishanelerde

289

staj gören bir Erol. İkisi de primus interpares. Attila delidolu, günahlarınıgizlemeye-cek kadar dürüst. Onda homoseksüalite,adınısöylemeye cesaret edemeyen bir aşkdeğil. Attila essayiste olarak Kemal'den fer-sah fersah ilerde.

Erol'u edebiyat cumhuriyetinde nereye yer-leştireceğiz? Üslubu adamakıllıyavan,düşünceleri metin. Metin, çünkü kucağındayaşadığıtoplumunkilerle çatışmıyor. Ne yeni,ne şaşırtıcı. Ama bağnaz da değil. Çılgınlık-larıile değil, aklıselimi ile rahatsız eden,kanatsız bir tecessüs. Erol Attila'dan çok |

540/656

Page 541: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Cengiz'e yakın. Daha velut, daha vazifeşinas,kendine daha çok saygısıolan bir Cengiz. Sonkitabınıbeğenerek okudum. Beğenerek,çünkü oldukça genişbir literatüre dayanıyor.Mantık ölçülerine hürmetkar. Keyf uykusunadalan sağcenahın kafasıoldukça işleyen biryazarı. Dürüst, terbiyeli ve çalışkan. Kaplangibi kırk yıldır tekrarlanan ponsifleı/iaynıüslup, daha doğrusu üslupsuzlukla ser-gilemiyor. Ama onun da tereddüdü yok.Hakikatin ezelî ve lâyetehavvel olduğuna in-anmış. Kitap, avam için kaleme alınmışbirnevi doktora tezi. Erol, ne budala, ne cahil,ne üçkağıtçı. Göze, çok daha kıvrak, çok dahaköpoğlu. Yazar olarak da bir parmak ileri.Ama Göze'de ağır basan avukatlık. Erol,Batıyıtanıyan, çalışkan bir medreseli.Putperest ve iğrenç bir üniversitede, her şeyerağmen saygıdeğer ponsifleri gündeme ge-tirmek, cesur ve efendice bir davranışdeğilmi?

541/656

Page 542: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Yazık ki Erol hassasiyetini kaybet-mişmüstehaseler içinde yaşayan ve arayanbir şuur. Çevresindekiler için fazla Batılı.Okunup hemen anlaşılacağınısanmıyorum.İçtihat kapısının kıyamete kadar kilitli kal-masından acıacışikayet ediyor. Ali Şeriati'yekıyasla korkak ve pısırık. Şevket Eygi'ye göre,yiğit ve pervasız. Kitapta polemikten eseryok. Aşırılıktan bucak bucak kaçılmış.Hükümlerin hepsine katılmayabilirsiniz,ama hemen .¦; cerhetmeniz de mümkündeğil. Islamiyeti bilen eski bir MHP'li. Islam-iyeti bilen ve çağdaşdüşünceden haberi olan.

290

Çarşamba günü telefonla görüşmek istediler.Nizam-ıÂlem gazetesini çıkarmışbirüniversiteli, arkadaşlarıile ziyaretime gelmekistedi. Hayhay dedim. Nizam-ıÂlem,MHP'nin müslüman kanadıtarafından üçbeşsayıyayımlandıktan sonra, kapanmıştı.Divan dergisinin yazıişleri müdürü, Divan'da

542/656

Page 543: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

neşredilmek üzere bir mülakat talebinde bu-lunmuştu. Konuşmuştum. Sonra, bukonuşma Nizam-ıÂlem'de çıkmıştı. Dürüstolmayan bir davranıştıbu. Gazeteden haber-im yoktu. Göndermelerini istedim. Geldilerfakat gazete gelmedi. Şimdi yeni bir dergiçıkaracaklarmış. Ankara'da yayımlanacakolan derginin adınısordum, Milli Toplumdediler. Şaşkınlığın bu mertebesine hayretettim. Toplum ne demekti, millî ne demek? ,Tanrıların kana susadığıbir dönemde buçeşit sloganlara ne lüzum vardı? Oldukçasert konuştum. Düşünmemiştik dediler. Der-giyi çıkaracak, Hacettepe Tıp Fakültesi sonsınıfından ihraç edilmişbiri. ArkadaşıMülki-yeden mezun, Planlama'da ça-- lışıyor.Konuşmamızapt için teyp getirmişler. Birsoru kağıdıbıraktılar. Ne zaman düşünmeğebaşlayacağız? Bu sorulan cevaplandırsan neolur, cevablandırmasan ne olur?

31 Mayıs 1981 Pazar

543/656

Page 544: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

GERÇEĞİPARANTEZE ALMAK

Çocukluk., şuurun gözlerini oluşturduğugünler, intibalar rüyadaki gibi silik vekaypak. Büyüklerin anlaşılmayan dünyası.Bir yasaklar ağıiçinde kıpırdamağa çalışancılız,

29i

zavallıbir hayvancık. Öbür dünya, camiavlusunda görülen birkaç tabut. Mahiyetimeçhul kelimeler: cehennem, kabir azabı,ölüm. Çok sığbir muhayyile. Çevresindekileriçin ne düşünüyor, belli değil. Düşünüyormu? O da meçhul. Hikmetine akıl er-diremediği aksilikler. Herkes inan-mışgörünüyor. O da aynıtatsız oyunun adsızbir figüranı. İnanıyorlar mı, neye inanıyor-lar? Aklıermiyor. Dehşet içinde seziyor ki buabesler âleminde yaşayabilmenin vazgeçil-mez şartı, gerçeği paranteze almaktır.Gerçek..

544/656

Page 545: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

15'ine kadar düşe kalka kervanla birlikteyürümeğe çalışıyor. "Önce yaşamak, sonrafelsefe" demişüstatlar. Tesadüfün karşısınaçıkardığıkitaplar hiçbir meselesini çözüm-leyemiyor. Sürünün dışına itilen uyuz birhayvan. Zekâ, çevreye intibak kabiliyetiolduğuna göre, kahramanımız tam bir bud-aladır. "Madde ve Kuvvet", bir çeşit imtiyazsağlıyor bu budalaya. Hayalî bir imtiyaz.Kendini çevresindekilerden üstün gören birukala. Çevresindekiler, inanıp inanmadık-larınıbilmiyorlar. O, inanmadığınıbiliyorartık.

Daha doğrusu, öyle bir vehim içindedir.Avrupa ilminin cömertçe sunduğu bu fetvay-la küstah ve mağrur. Büchner'i ne kadar an-ladı, anlayabilir mPydi? Kestirmek güç.. Vemühim de değil. Ateizm bir kaleydi. Bukaleden sevimsiz ve aptal bir dünyaya mey-dan okuyacaktı. Boğazına sarılan kördüğüm,çözülmüştü kısmen. Kıyamet, teneşir,münkir, nekir gibi korkunç hayaletler bir

545/656

Page 546: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

daha dönmemek üzere şuurundan uzak-laşmıştı. Kitabıbabasına da okuttu. Niçin?Belki bir Ödip kompleksi. Kırk beşyılmaveradan habersiz yaşadı. Rahat mıydı?Hem evet, hem hayır. Evet, çünkü inan-madığına inanmıştı. Hayır, çünkü inanan-ların kavuştuğu huzur tedirgin ediyordu onu.Şüpheli bir. tec-did-i iman. Münkirliktenmünafıklığa geçiş. Müphem bir deizm, mut-lak bir ateizmden çok daha tehlikeliydi.Mahrekinden çıkmış, fakat yeni bir güneşebağlanamamıştı.

292

Akla da inanmıyordu artık, ilme de inanmıy-ordu, hüviyetini kaybetmişti.

İKİTOPLANTI

Cuma günü telefon çaldı. Tanımadığım birses, eski bir talebem olduğunu,ElazığLisesi'nden çıkanların bir

546/656

Page 547: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

toplantıyapacaklarını, beni de beklediklerinisöyledi. Saat sekizde Pera Palas'taydım. Tat-sız ve adsız bir kalabalık. Bir masayasıkıştırıldık. Selamlar teati edildi, içmeğebaşladık. Sağımda Lütfü Öztabak oturuy-ordu. Klasik bir budala. Bütün sevgi taar-ruzlarım alakasızlığın soğuk duvarına çarptı.Eski talebelerimden bir çoğu elimi öptüler,hiçbirini hatırlamadım. Hatırladığım tekisim: Ali Rıza Alp. Sonra MahirKeleşTimur'la Vehbi Güney masamauğradılar. Ben ibrahim'in masasına gittim.Karşımda tam bir insan harabesi vardı. An-laşılmayan birtakım kelimeler mırıldandı. VePera Palas'tan nefis intibalar derleyerekFatih toplantısına revan olduk.

Nurcular her zamanki gibi terbiyeliydiler.Çaylar içildi. Eller öpüldü. Bir iki cümle deben söyledim. Alkışlandı. Ve haneye döndük.

Birinci topluluk daha tatsız, daha idraksiz,daha soğuktu, ikincisi daha canlı, daha

547/656

Page 548: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

coşkun, daha efendi. Ama ikisinde de benyoktum. Rüyada bir gezinti. Birincisi dahaçok kâbusa benziyordu.

293

28 Haziran 1981 Pazar

BİLGİYE, TEFEKKÜRE, TARİHETAHAMMÜL

Ömer Faruk, bir Amerikan üniversitesindehoca. Konusu İslamiyet. Çeşitli mabetlerdedolaştıktan sonra, hidayete ermiş. Koyu veinanmışbir Müslüman. Vahdet düşüncesinebir parça da Spinoza'dan gelmiş. Fakat asılmürşidi: Malcolm X. Deli mi, dâhi mi,bilmiyorum. Muhakkak olan şu ki birAmerikan üniversitesinde hoca.Hayatınıllay-ıKelimetullah'a vakfetmiş. Hiçde abuk sabuk konuşmuyor. Islamın insanlıkiçin tek kurtuluşolduğuna inanıyor.Çağımızın şaşkın aydınlarına seslenirken

548/656

Page 549: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

protestan bir Amerikalı'nın bütün kültürmirasına dayanmaktadır. Yani bu çiçeğiburnunda Müslüman, geri kalmışülkelerinşapşal aydınlarından çok farklı. Politika,karar vermek mevkii, diyor, Müslüman,politikanın dışında kalamaz. Ve sözdeMüslüman ülkelerin gençliğine ilk tavsiyesiArapça öğreniniz. Mekteplerinizde Arapçaokutulmalı. Kendisi, İslam fıkhıüzerindeçalışmaktadır. İsmini bile bilmediğim birçokİslam fakihinin çağımız insanına yol göster-eceğini iddia etmektedir. Nefis bir mülakat.1980'de neşredilmiş. KonuşmayıyapanErzurum Üniversitesi'nden bir asistan. Kaçkişi okumuş, kaç kişi üzerindedüşünmüşAllah'a malum! Bence ErolGüngör'ün hacimli kitabından çok dahadüşündürücü, çok daha cesur. Ülkemizdehiçbir yazar layık olduğu ilgiyi uyandırmıyor.Çöküşün daha kesin bir alameti gösterilebilirmi? Yaşayan bir topluluk olsak, yazıyıdidikdidik eder, tartışırdık. Batılıile Doğulu

549/656

Page 550: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

arasındaki su götürmez farkdan mıdoğuyorbu lakaydı? Kimbilir. Daha az kahredici birsebep bulmak isterdim. Bir yandanHumeyni'ye kaside okuyan bir gençlik, Hu-

294

meyni'ye yani yobazlığa, layuhtiliğe, şuuruisyan ettiren bütün Ortaçağdeğerlerine mut-lak bir teslimiyet. Garibi şu ki bu gençlerİran'daki yangınımuhteşem bir fecrin be-lirtisi olarak görmek susuzluğu içindeler.Evet, ben de çağımın ve çevremin etkisialtındayım. Benim için de Şah'a karşıgirişi-len ayaklanma büyük bir ümit kaynağıidi. AliŞeriati'yi tanımışve sevmiştim. Cengiz'incoşkun izahlarıbeni de büyülemişti. Amaİran'ın dinî ve içtimâi dalgalanışlarına büs-bütün yabancıdeğildim. Gobineau'yu oku-muşbir insan olarak fırtınanın dinmesini,sislerin dağılmasını, tahrip sarhoşluğununyerini inşa cehdine bırakmasınıbekliyordum.Şimdilik İran inkılabının bana telkin ettiği

550/656

Page 551: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

duygu hayal kırıklığından ibarettir. Gençlerne yapsın? Bir tarafta tam bir uyuşukluk,nurcuların insanıçıldırtan ihtiyatkârlığı,Kemalizmin kazanmışgöründüğü büyük vemutlak zafer... Ötede eyleme gömülmüşveçılgınlığıfitil fitil burnundan getirilen bir sol.Ya sefil bir atalet, ya ümitsizlikten doğanşuursuz bir debeleniş. Kimsenin bilgiye, te-fekküre, tarihe tahammülü yok. Marx, tatsızve ukala bir yol arkadaşı. Onun yeriniDebray'ler, Che Guavera'lar aldı. Sil-ahıkapınca belli cinayetler işleyecek, kuruludüzeni serseme çevirecek ve kaşla gözarasında iktidara kurulacaksın. Sol'un buaceleciliği Müslüman gençliği de yakalamışabenziyor. İran'daki inkılap ta, GüneyAmerika'daki ayaklanmalar gibi, meccani birzafer sağlayacak ve bütün insanlık takdir-i il-ahî sayesinde Islamın üstünlüğünü teslimedecekti. Aynısihri düşünce, sosyal meselelerönünde aynışuursuzluk. Anlamak istemiyor-uz ki hiçbir zafer bedava kazanılmaz.

551/656

Page 552: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Mucizeler çağında yaşamıyoruz. Çetin vesıkıntılıhazırlıklara ihtiyacımız var. İran veyaTuran veya Güney Amerika, uyanıkkengörülen birer rüyadır. Hiçbir inkılap birikim-siz olmaz, hiçbir inkılap bir ithalmetaıdeğildir.

Ne kadar yazık! Bir Ömer Faruk'un irfan veizanıile yarınıkuracak Müslüman gençliğim-izin idraksizliğini mukayese

295

edince yüzümüz kızarıyor. Ömer FarukIslâmıtanımak için ilk adım Arapça öğren-mektir diyor. Bu ihtiyacıduyan kaç Türk ay-dınıvar? Bırakın Arapça öğrenmeyi, Osman-lıcadan ne haber? 1917'lerde İstanbul Dar-ülFünun'unda Arap edebiyatıokutulmuş. Bağd-atlımüderriszade Mehmet Fehmi Efendi der-slerini "Arap EdebiyatıTarihi" adıyla yayım-lamağa başlamış. Cahiliye devrini ele alanbirinci cilt dokuz yüz sayfalık bir hazine.

552/656

Page 553: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Kapağınıaçan kaç kişi var? Hazretin hal ter-cümesini hiçbir yerde bulamadım. Üstat biz-im görmemize, okumamıza imkân olmayanbaşlıca mehazlarıtaramış. Bir Huart'dan, birBlachere'den daha büyük bir selahiyet. Hu-meynî'nin beyanatlarıvarken Fehmi Efendi'yikim okur?

William Jones'un "Muallakat" tercümelerinidüşünüyorum. Edward Said'in ithamları-geliyor aklıma: oryantalistler ajandırlar.Belki doğru ama neyin ajanı? AdamFarsçanm, zamanımıza kadar muteber birgramerim Fransızca olarak kaleme almış,Nadir Şah Tarihini Voltaire'in dilinekazandırmış, Osmanlıedebiyatının Iran veArap edebiyatlarıiçinde çok orijinal bir yeriolduğunu delilleriyle ispat etmiş.. Ajan bumu? Biz yarım asır önce yazılan bir ArapEdebiyatıtarihinden habersiziz. Ne İmrülKays^tanıyoruz, ne Suk-ul Ükra'yı. Ajan bizmiyiz acaba, Batılılar mı?

553/656

Page 554: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Sol'un yerli şeyhülislamlarıSaint-Simon'uokumayınız diye fetvalar ısdar eder, sağM.Şemsettin'in "Islamda Tarih ve Müver-rihleri"ni unutturmağa çalışır, FehmiEfendi'nin abide kitabıunutulur ve unuttur-ulurken, bu ölü kalabalığın tecessüsünühangi israfil suru canlandırabilir? ÖmerFaruk elbette ki dikkati çekmez.

Burke hakkındaki makaleyi çevirirkenbunlarıdüşünüyordum. Burke, kendini koru-mak isteyen bir dünyanın peygamberi idi.Yaşayan ve yaşayacak olan bir dünyanın. Tu-tucu imiş. Sevsinler tutuculuğu! Burke'ündediği gibi, can-ıgönülden yapılan her şeygüzeldir. Biz hiçbir şeyi canı

296

gönülden yapmıyoruz. Onun için dav-ranışlarımızda ciddiyet ve samimiyet yok.Acaba harfler değişmese, netice çok mufarklıolurdu? Birikim yokluğunun bütün

554/656

Page 555: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

günahınıharf inkılabına yükleyebilir miyiz?Sanmıyorum. Cezmi Ertuğrul'un "Dil veEdebiyat"ıile Fehmi Efendinin "Tarih-iEdebiyat-ıArabiye"si aynıyılda yayımlanmış.Osmanlıbüyük bir savaşiçindedir. Her iki es-er de yankıuyandırmadan yok olup gitmiş.Pekiyi, 28'lere kadar kimse eğilmemişmi bukitaplara? Cezmi Ertuğrul da Fehmi Efendide tanınmışbirer kimse. Birincisi intihar et-miş, ikincisinin akıbeti meçhul. ErolGüngör'ün Hicretin 1500. yılımünasebetiyleyayımladığıkitap henüz hiçbir yankıuyandır-madı. Samiha Ayverdi'nin "KöleliktenEfendiliğe" adlırisalesi de unutulup gitti.Türk toplumunun sıfat-ıkâşifesikadirnaşinaslıktır, Türk toplumunun veölüme mahkûm bütün kavimlerin.

II

12 Temmuz 1981 Pazar

YAŞAYAN İNSANLARIN DÜNYASI

555/656

Page 556: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Le Monde, gerçek bir mikrokosmos. Sizi birhamlede insanlar dünyasına, düşünen, aray-an, bir kelimeyle, yaşayan insanlarındünyasına taşıyor. Ne kadar unutmakisteseniz, Avrupa mucizesinin inkâr edilmezbir gerçek olduğu her satırda bir kere dahakesinleşiyor. Memnu bölgelerde uçaklaseyahat. Uyanıkken rüya görüyorsunuz. Kâheski bir hatıra, meçhul bir köşeden kanat-lanan esrarengiz bir kuşgibi uçuveriyor şuur-unuzda; kâh çiğve ıstırap verici bir ihsasdikkatinizi bir isme, bir kitaba, bir olayaçiviliyor; kâh ölüler arasmdasınız.

297

"Altın Gözlü Kız"daki De Marsay gibi uçsuzbucaksız bir şehirde gözleriniz bağlı-dolaştırılıyorsunuz. Topografya yabancınızdeğil. Bu sokaklardan geçmiştiniz. Ne za-man? Alexis Lecaye adında bir sivriakıllı"Marx ve Şerlok Holmes" başlıklıbir ro-man yazmış. Rus çarı, Marx'i öldürtmek için

556/656

Page 557: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

bir katil yollamışAvrupa'ya, Marx da, kendinikorusun diye Holmes'e, başvurmuş. Alexan-dre Dumas'm kahramanlarıda karışmışma-ceraya. Marx'm hizmetçiden olma bir piçivar, Holmes, Laura (Lafargue) ya aşık. Hay-alle hakikat, şiirle tarih iç içe. 1871'lerdeyiz.Almanya Fransa'yıyenmiş. Komünanın civ-civli zamanı. Marx'i okumak zahmetine kat-lanamayan solcularımız için eşsiz bir bilgikaynağı. Avrupa insanı, "zaman makinası"gibi hezeyanlarla vakit öldüreceğine, hayalbahçesinde kendi kahramanlarınıtemaşaediyor.

Heine yüzelli yıl önce Paris'e gelmiş. Fransa,Almanya'yıMadam dö Stael'in kitabındantanıyor. Heine'nin Almanya'sıkorkunç birkitap. Yazara göre kitabıson bölümünden ok-umağa başlamalı. Ne demişHeine? "Madamdö Stael, Kant'ıvanilyalışerbet yapıp yudum-luyor; Fichte ise, zevkinize sunulan bir tabakAmerikan fıstığı". "Skopenhaver" MehmetEmin'in Kant faciasınıhatırlıyorum, sayın

557/656

Page 558: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

doçent şapşal Türk okuyucusuna kütükolarak sunmuştu Kant'ı. Madam dö StaePleErişirgil! Biri Fransa'ya, yeni bir edebiyatıy-eni bir his ve düşünce dünyasınıtanıtıpsevdirdi. Öteki, kitaba ve tefekküre alerjisiolan barbarlarıfelsefeden bir kat dahauzaklaştırdı.

Naipaul, bir Karayipli. 1932'de Trinidad'tadoğmuş, Oxford'u bitirmiş, 1950'den beriİngiltere'de yaşıyor. İstikbalin Nobel aday-larından. Bir Allah'ın belası. Bir düzine kit-abıvar. Çeşitli kültürlerin çocuğu. Yani Asyakanıtaşıyan bir Avrupalı. Yaşar Kemal de biz-im Nobel adayımız. Zavallıülkem! Bu büyükfark nereden geliyor acaba?AvrupalıKemal'in nesini seviyor? "DemircilerÇarşısıCinayeti", Münevver hanımınkaleminde...

298

9 Ağustos 1981 Pazar

558/656

Page 559: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

TARİHÎ TESADÜFLER

Meşrutiyet aydınlarıbizden çok daha sıhhat-liydiler. Celal Nuri'yi okuyorum. "Türkinkılabı" 1926'da yayımlanmış. Dolu birkitap. Yazar, imparatorluğun feth-i meyyitraporunu hazırlamakla işe başlıyor. Taine'infaraziyesi imdadına yetişmiş: muhit, ırk, za-man. Osmanlıdevleti kurulurken Şarkî Romaçöküyordu. Türk ırkıdevlet kurma kabiliyet-ine sahiptir. Tarihî tesadüfler Osmanlınınişini kolaylaştırmıştır. Yalnız, Osmanlı,karşısına çıkan tesadüflerden layıkıile fay-dalanamamıştır. İstanbul hem Asya ileAvrupa'yıbirbirine bağlayan bir ticaretmerkeziydi, hem de eski Yunan medeniyetin-in hazinelerini saklayan bir irfan merkezi.Fatih, Kostantiniy-yenin bu iki hususiyetinide istismar edemedi. Patrikhaneye büyükimtiyazlar verdi. Böylece devlet içinde birdevlet kurulmasına zemin hazırladı, iktisadîhayatla meşgul olacağına, lüzumsuz fetihmaceralarına atıldı. Âlimleri ülkeden

559/656

Page 560: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

uzaklaştırdı. Bir kelimeyle Yunan'ın mir-asınızorla Avrupa'ya kazandırdı.Etrafındakiler cahil, izansız ve idraksizkimselerdi, dünya ahvalinden tamamenhabersizdiler. Bir kelime ile İstanbul'un fethiTürk tarihi bakımından hayırlıbirişolmamıştır. Ulema, Bizansın taklidine gir-işmişve Islamda Rum kilisesini hatırlatan birrahipler zümresi türemiştir. Kanunî devri,cehaletin hükümferma olduğu bir devir. Os-manlıyıyıkan sebeplerin başında unsurlarmeselesi gelir. Ricaldenbazılarıhastalığıgörmüş, fakat kurtuluşunyolunu bulamamıştı. Cumhuriyet, Tanzi-matla başlayıp, Meşrutiyetle devam edenyenileşme hareketinin son perdesi. Tarihtençok acıdersler alan Türk milleti büyük bir ku-mandanın etrafında şahlanarak hayathakkınıkabul ettirmiştir.

299

560/656

Page 561: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Dikkate layık olan taraf: Celal Nuri'nin dahasjpnraki dalkavukluklardan hiç birinetenezzül etmemesidir."

9 Ağustos 1981 Pazar

İSMET ÖZEL

Sekinetten çok, meskenete benzeyen bir dur-gunluk. Sönmüşbir yanardağmı, herhangi birkaya parçasımı, bilemiyorum. Ayırıcıvasfı:müeddep olmak. Özel, 12 Mart öncesinin şı-martılmışbir şairi, eski bir marksist. Marks-izmden Islamiyete atlamış. Entelektüel birtecessüs mü, dar bir dünyadan, müphem,hudutlarımeçhul ufuklara taşmak ihtiy-acından mı, bilmiyorum. İbn Haldun konfer-ansımıdinlemek için Ankara'dan İstanbul'ageldi. Kısa sürdü halayımız. Bir miktarsekreterliğimi yaptı. Alienation üzerineyazılarıçıkıyordu. Spekülasyonlarınamuhteva Uzandırmak için Calvez'yi okuttum.Anlanııyordu. Hayli tercümeler yaptım. Tape

561/656

Page 562: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

edecekti, isteksizliği yüzünden Calvez'yibıraktık. Belki daha cazip gelir diyeLamennais'yi çıkardım sahneye. İki üç seansdayandı. Aramızda buzlar vardı. Eski şair,mutlak hakikati bulmuştu. Ben, arayışiçindeidim. Bununla beraber oldukça müsama-hakâr davrandı. Yeni Devir'de iki yazısınakonu oldum. Sonra, geldiği gibi kayboldu.Hayal kırıklığına mıuğramıştı, bilmiyorum.Siyasal Bilgiler'den Dil-Tarih'in Fransız Filo-lojisi bölümüne geçen Özel, her iki dünyayada yabancıkalmıştı. Bir zaman aynıotobüsteyolculuk ettik. Tanışmak için ciddi bir emekharcadığımızısöyleyemem. Sonra YeniDevir'den ayrıldı, üç beşarkadaşıile YeryüzüYayınları'm kurdular. Şimdi 300

Devlet Konservatuvarı'nda FransızcahocalığıyapıyoFmuş. Rimbaud'umuzu nasılbir istikbal bekliyor, kestiremem. Türkçesicılız, bodur ve musikisiz. Fransızcayıancaktefeül yolu ile sökmektedir. Sol, Nazım'arakip diye alkışladığıEskişehir'in bu

562/656

Page 563: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kabiliyetli delikanlısınıçoktan unuttu. Sağ,hiçbir zaman benimsemedi. Bu sağırkubbelerde hoşbir seda bırakabilecek mi?Wait and see.

6 Eylül 1981

REFİK HALİT

Küller altında uyuyan bir belde: hatıralar."Musavver Sahra", Şam'da çıkan bir dergi.Başyazarı: "SusamışYolcu" müstearadıaltında gizlenen edebiyata âşık birpolitika kazazedesi: Tarık Mümtaz. Kaçsayısınıgördüm, bilmiyorum. Unutmadığımimzalardan biri: Rıza Tevfik. Galiba RefikHalit'i de o dergide yayımlanan bir mülakat-tan tanımıştım. Geçti yıllar.. Halep'te yayım-lanan "Doğru Yol" ile "Vahdet" gazetelerindeüstatla zaman zaman hembezm oldum.Günün birinde, "Sakın Aldanma, İnanma,Kanma? karşıma çıktı. Yasak bir içkiyi yu-dumlar gibi okudum sonuna kadar. Ana

563/656

Page 564: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

dilimin bu kadar güzel olabileceğini düşün-memiştim. Sonra Musavver Sahra'nmSusamışYolcu'suyla tanıştım. O da bir başkaüslup sihirbazıidi. Daha yapmacık, dahaşatafatlı, daha sıkıntılıbir üslup. Edebiyathocam da aynıdünyanın adamıidi. Kader, bubir avuç insanıbeni yetiştirsinler diye impar-atorluğun ücra bir köşesine sürüklemiştisanki. Bir ara Refik Halit'in de, okuduğum li-seye hoca olarak geleceği söylendi.Gerçekleşmeyen

301

bu haber gecelerce heyecan içinde yaşat-tıbeni. Üstadıdavet için, hatırlamağautandtğım berbat bir manzume kalemealdım. Göndermeğe cesaret edemediğim (iyiki cesaret edememişim) bu manzume şöylebaşlıyordu:

"Ey baht-u tahta yan bakan üstad-ıruzigâr Eyrehber-i münevver-i firdevs-i iştihar Dinle

564/656

Page 565: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

bu gamlışairi lütfen, tenezzülen Duydu buşi'ri yazmağa kalbî bir ıstar".

Refik Halit, defalarca Antakya'ya geldi. Amahiçbir zaman karşılaşamadık.

Geçti yıllar.. İlk aşk küllendi, gönlümü yenisevgililere kaptırdım. Chateubriand, Hugo,nihayet Balzac. Gariptir ki ilk yayımlanankitabım hakkında ilk yazıyıRefik Halityazdı(Tan gazetesi, 19.5.1943, Fikir BaşaklanArasında) Aktarıyorum: "Balzac'm AltınGözlü Kız adında uzunca bir hikâyesi varmış,ben bilmiyordum. Avusturyalıbir şairinfikrince bu eserde 'esrarın kucağından şe-hvetin doğduğu' görülürmüş. Fakat benhikâyeden ziyade kitabın baştarafına konanve yetmişşu kadar sayfa tutan "etüd"üdikkate değer buldum. Balzac'ıbu derecetanıyarak *even bir fikir adamıelbette ter-cümeyi de tam yapmış, yapmak için candançalışmıştır. Onun içindir ki bundan sonra daCemil Meriç'ten aynıvukufla yapılmışetüdler

565/656

Page 566: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

bekleriz". Birkaç yıl sonra tanıştık. Küstah,nobran, ciddiyetsiz ve cahil bir insanlakarşılaştım. Ve saygım hayal kırıklığınainkılap etti. Bu arada "Yezidin Kızı"nıve"Anahtar"ıokudum. Balzac'tan sonra ikisi deçok yavan geldi. "Daima para kazanmak içinyazdım, edebiyat benim için yalnız bir vasıtaolmuştur", diyen romancıya ne kadarhayranlık duyulabilirdi.

Geçti yıllar.. Üzerinde iki yıl uğraştığım man-zun "Hernani" tercümesini sunduğum ŞehirTiyatrosu, tercümeyi okumak zahmetine kat-lanmamış, edebî heyet başkanıReşat Nuri,

302

bakarız diye müsveddeleri bir tarafa atmıştı.Refik Halit edebî heyetin başkanlığınagelince, Hernani'yi saklandığıyerden çıkanpkemal-i dikkatle okuttu. Beklemediğim biranda kapım çalındı. Refik Halit, yanmakarısınıda almış, Hernani tercümesini büyük

566/656

Page 567: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

bir başarısayarak tebrike gelmişti. İltifat-larınıhatırladıkça hâlâ yüzüm kızarır. Edebîheyette bulunan Cevdet Perin, eserde kusurbulmak için büyük bir dikkatle eseri in-celedikten sonra, "Cemil Meric'i hiç sevmem,aleyhimde çok acıtenkitler yayımladı, fakatne yapayım tercüme gerçekten kusursuz"demiş.

Şehir Tiyatrosu, Hernani'yi temsil etmeğekarar verdi. Rejisör Meinecke defalarcaevime geldi. Yanında Hamit Akınlıda vardı.Bazıbölümlerden birkaç mısraçıkarmamırica etti. Anlaştık. Provalarbaşladı. Cumhuriyet gazetesinde o mevsiminHernani ile açılacağıilan edildi, afişleryaptırıldı. Temsiller başlamadan birkaç günönce, Meinecke imzalıbir tezkere aldım, eser-in oynanmasına imkân olmadığınıüzülerekbildiriyordu. Niçin'ine hâlâ akıl er-diremediğim bu korkunç haber beni çoksarstı...

567/656

Page 568: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

13 Eylül 1981

YAKUP KADRİVE AYDIN ÜZERİNE

Fransız aydınları, üzerinde uğraşılacak başkakonu kalmayınca kirli çamaşırlarınıdöküyor-lar ortaya. Narsisizm her çağda ve her ülkedebir entelektüel hastalığı. Hoş,bakışlarınıkendi göbeğine çivileyip, temaşaettiği harikuladelikleri çağdaşlarının sağırkulaklarına fısıldamağa çalışan hergelelerkendi dün-

303

yamizda da eksik değil. Yani narsisizm yalnızentelektüellere musallat değil. Fransa'da herzaman bir "entelokrasi" mevcuttu. Bizde olsaolsa "obskürantokrasi"den söz edilebilir. İç-timaî talep, sıfır. Yazar ne üretecek? Sağmat-buat ya bütün bütün ümitlerini Humeyni'yebağlamış, ya şifa kabul etmez bir Humeynidüşmanlığına. Keşfedilen son büyük

568/656

Page 569: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

numara;Hu-meynî'nin mason olduğu. Nemasonluğu bilen var, ne Hu-meyni'yi tanı-mak isteyen.

"Sanat Olayı" dergisi Ağustos 1981 sayısındanefis bir inceleme yayımlamış: "Yakup KadriKaraosmanoğlu ve Aydınlarımız". YakupKadri, Cumhuriyet devri aydınlarıiçinde enkalitelilerden biri. Çok okumuş, çok yaşamış,çok hissetmiş. Tanıyor muyuz? Hayır. ÖnceNazım'ın insafsız ve düşman polemiği: "Be-hey Karamaca beyi!.." Bu manzumeyi34'lerde okumuştum. Çarpıcıve zalimdi.Bahtiyarlara karşıduyulan hıncıkörüklüy-ordu. Sonra "Erenlerin Bağmdan"ıokudum,hayran kaldım, şapşal ve cahilce bir hayran-lık. "Sodom ve Gomore", "Hüküm Gecesi","Kiralık Konak" ve "Panorama"., hepsi deerişemeyeceğimiz kadar yüksek birer üslup,birer bilgi, birer düşünce zirvesi olan bu kita-plar kıskanç, ezilmiştaşra delikanlısınıümit-sizliğe düşürdü. Yakup imtiyazlıidi. Benonun bulunduğu zirveye tırmanamazdım.

569/656

Page 570: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Hasan Ali, "Edebiyat Tarihimizden"başlığıile yayımladığıYakup Kadribiyografisinde, üstadılayık olduğu makamaoturtuyordu. Çok güzel yazılmışbir hal ter-cümesi. Yakup'un çok sığbirkaç makalesiniokudum, Gustave lc Bon'dan söz ediyordu.Konuyu ondan daha iyi bildiğimi görerekgarip bir memnuniyet duydum. Sabih beytanıştıklarınısöyledi. Aleyhinde bir iki hatıranakletti. Sevindim. Daha önce, Refik Halil'in"Kalburüstü" başlıklıbir dizi yazısınıhatır-ladım. Orada da üstat pek yüceltilmiyordu.Garip bir haz duydum. "Zoraki Diplomat",içimdeki küçüklük duygularınıbiraz dahayatıştırdı. Dev, bir cüceydi. Sedat,"Yaban"ıkötüleyen bir hicviye kaleme almış,

304 ¦ .

romancının halktan ne kadar koptuğunu an-latmağa çalışmıştı. Hak vermiştim. Kısaca,benden önceki neslin bütün yazarlarıgibi,Yakup'u da tanımıyordum, daha doğrusu

570/656

Page 571: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

birbiriyle münasebeti olmayan bir sürü Yak-up yaşıyordu kafamda. Haşim'in sevgilisiolan Yakup, "Nur Baba"nm Yakup'u, "Panor-ama"nm birinci cildinde çok beğendiğim,ikinci ciltte kızdığım Yakup. Fecr-i Ali'nin oçok beğenilen hikayecisi zamanımızda un-utulmuştu. Unutulmuştu, çünkü çağımız onuanlayacak seviyede değildi. Çağdaşlarıan-lamışmıydıki? Hasan Âli'nin kitabıhiçbir aksişada yaratmamıştı. Karaosmanoğlu çöldevaazlar veren bir düşünce adamıidi. Bütünsevgi taarruzları, halkıile arasında birkaynaşma sağlayamamıştı.

Dergideki yazıalâkamıçekti. Çünküyaşadığım dönemde aydın deyince Yakupgeliyordu aklıma. Çetin Yetkin,kahramanınıiyi seçmiş. Le Monde'un aydınlailgili makalelerini dinlemiştim az önce. Ka-fam alt üst olmuştu. Yakup'un bu konudaneler düşündüğünü merak ettim.YazıYakup'un 1921'de kaleme aldığıbir fery-atla başlıyor. "Yunan Barbarlarının

571/656

Page 572: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

YıktığıKöyler Ahalisine" sesleniyor romancı.Çığlıktan çok, retorik. "Türk Sazı"ndan birşiir kadar soğuk. Çetin Yetkin, aydının hüvi-yetini aydınlarımızın yazılarında aramış. Veonun da aklına ilk gelen isim Yakup olmuş.Karaosmanoğlu, aydınıTanzimat'tan bu yanaele almışve en çok mütareke aydınlarıüzer-inde durmuş. Aydm'ın zaaflarını, içindeyetiştiği kente, yani ortama bağlıyor. Tanzi-mat aydınıİstanbulludur, İstanbullu ise, "in-sanlığın nazenin ve çelebi bir cinsi"dir. "Kış-bahçelerinde, saksılar içinde, yapma bir har-aretle yetişip gelişen" bir nebat. Kötümser,halkınıtanımaz ve neredeyse bozguncu. "So-dom ve Gomore", işgal altındaki İstanbul'unişbirlikçi burjuvazisini tüm sefaletiyle ser-giler. Vatan haininden aydın olamaz.

İnsanlık haysiyetini bütünü ile kaybeden buzavallılar hiçbir

305

572/656

Page 573: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

devrin ve hiçbir medeniyetin ölçüleriyle ay-dın sayılamazlar. Karaosmanoğlu, dahasonra halkla aydın arasındaki anlaşmazlığınsebeplerine eğilerek şu cevherleri yumurtlay-acaktır: $ "Tanzimat, medresenin yam-başında mektebi açmakla taassup ve irticazihniyetine yeni bir şekil vermişoldu. Klasiksofta tipine bir rokoko softa tipi daha ilaveetti. Bunlardan birinin yüzü şarka,öbürününkü garba dönüktür. Biri, sarıklı,cübbe ve şalvarlı; öbürü fesli, setre pantalon-ludur. Biri, hadisten, ayetten misaller ge-tirerek konuşur. Öbürü, frenkçe tabirler kul-lanmadan meramım ifade edemez". Ciddi birteşhisten ¦Jfl çok, ideolojik bir müşahade.Yazarın romanlarında şüphesiz ki çok yer-inde tespitler var. Fakat bize sunduğu aydınportresi, daima, irfanı, terk-i tâbiyet etmişbirmüstağrip silvetidir. İnançlarından kopan,sırtım belli bir içtimaî sınıfa dayamayan,yaşamak için politika talihlilerine yaranmakzorunda kalmışbir fetret devri münevveri.

573/656

Page 574: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Sodom ve Gomore'nin çamurlu ve karanlıkhayatınıanlatan şair hikayeci, kendi fikirmace- i rasınıifşa ederken de daha az ger-çekçi değildir. On sekiz yaşında iken biranarşisttir. Sonralarıkitleleri ayaklandıranbir devrimin önderi olmak özlemi içindedir.Otuz yaşında | hiçbir değere inanmayan, cis-manî hazlar peşinde biri.

Denilebilir ki bu hassas, bu çıtkırıldım "en-telektüel"in bütün i| metrukat-ıkalemiyesihaşin ve insafsız bir hicviyeden ibaret. Kendiaydınımızın hicviyesi. Gerçi arada bir bugayya ku- | yusundan bir ümit çığılığıyüksel-mektedir, ama çabucak feryada dönüşen birsayha. "Biz, Garp namına Garpta hükümsüren çürümüşbir sınıfın istihlak ve istihsalşartlarım kendimize tatbike uğraşmaktayız.Tıpkı, tehlikeli bir ilacıkendi kanma aşılayanbir ilim fedaisi gibi.."

Çetin Yetkin'e göre, "Yakup Kadri, 19 Mayıs1919'da başlayan Türk Devriminin sözcülüğü

574/656

Page 575: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

görevini üstlenmişbir yazardır ve ona göre,Türk aydınıancak, "Atatürkçü" olan kişidir."İyi ama inkılap üstadın bu emellerinigerçekleştirmiş

306

mi?" Panorama'da, Halil Ramiz şöylekonuşur: "... Biz tepeden inme bir inkılabınköksüz öncüleriyiz ve sayımız o kadar azdırki, her an milyonların içinde kaybolup git-mek tehlikesine maruz kalabiliriz. Yazık kiaramızda böyle bir tehlikeyi önlemek içinmuhtaç olduğumuz birlikten de eser yok".

Peki Atatürkçü aydının vasıflarıneler olmalı?Önce anti-

emperyalist olmak, mazlum milletlereöncülük etmek; sonra

, da gerçekçilik. Bu ideolojinin fikir kaynağı:pozitivizm. Ne

575/656

Page 576: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

yazık ki Atatürkçü aydına yakıştırılan buhususiyetler, belli

bir zümrenin bayrağıhaline gelmiştir.

Bugün, Karaosmanoğlu'nun müjdelediğiAtatürkçü aydın gerçekten yaşıyor mu? Yaz-ara göre, şüpheli: "mesele iktisadî inkişafnoktasına gelince dayanıp kalmıştır. Yani bukapital dava önünde Türk inkılapçısınıniradesi sarsılmıştır." Romancının şikâyetlerisona ermemiştir: "..Etrafıma bakıyorum, odevirden bu yana ne kalmışdiye.. Millîmücadele ruhundan hiçbir iz bulamıyorum.."

Batının bütün ideolojilerini reddettiktensonra, ideolojilerin en müphemine sığınarakpozitivizmden millî bir ideoloji inşa etmeyeçalışan 1919 sonrasıaydınının içlerparçalayıcıtezatlarına şahit olmuyor muyuz?Karaosmanoğlu, entelektüeli tarihî çerçevesiiçinde ele almıyor. Entelektüelden ne an-ladığınıda sarih olarak kestiremiyoruz.

576/656

Page 577: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Hiçbir Batılı, entelektüeli, belli bir fikir veyaaksiyon adamına bağlayarak tarif etmez.Çeşitli mizaç ve kabiliyetteki bütün yazar-larımızın altına sığındığıbir bayraktırAtatürkçülük. Bir nevi paratoner, bir nevicins isimdir. Tezatların bahtiyar bir ahenkiçinde kaynaştığı, son derece seyyal birfikirler halitası. Türk aydınıAtatürkçü ol-malıdır temennisi daha genişletilerek, herTürk Atatürkçü olmalıdır temennisiyle yerdeğiştirebilir. Başka bir deyişle bir aydıntarifi ile karşılaşmıyoruz Yakup Kadri'de.

307

18 Ekim 1981

DİLDE İSTİKRAR DÜŞÜNCEDE İSTİKRAR

Celal Nuri 19'26'larda "Türk lnkılabı"m belir-lemeye çalışırken İkinci Meşrutiyet inteli-jansiyasmm entelektüel boyutlarım da tespitetmişoluyordu. İnkılap en az İkinci

577/656

Page 578: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Mahmut'tan beri gelişen tarihî bir hareketinkaçınılmaz neticesiydi. Avrupalılaşma çabal-arıçeşitli engellerle karşılaşmış, "yeniciler"nihaî başarıya ulaşamamışlardı. İnkılap,teceddüt hamlelerini köstekleyen hermaniayıyıkmıştınihayet. Zemin tesviye et-mişti. İstikbalin Türkiye'sini rahatça kurabi-lirdik artık. İnşaata nereden başlayacaktık?Dilden, yani irfandan. Medeniyetimizin ta-lihsizliği temellerdeki kifayetsizlikti. Dilimizde, düşüncemiz de istikrardan mahrumdu.Ne bir sarfımız vardı, ne ele alınacak bir lüg-atimiz. Fakat gramer kurallarınıtespit et-meden önce lisanımızın mahiyeti hakkındailmî bilgilere ihtiyaç vardı. Henüz ana kav-ramların bile cahili idik. Filoloji ne idi,lengüistik ne ile uğraşırdı, bilmiyorduk. De-mek ki önce dilimizin yapısını, hangMilailesine mensup olduğunu vs. öğrenmekzorundaydık. Sonra da kelimeleri bölümlereayırmak, gramerdeki yerlerini tespit etmekgerekecekti. Lügat bu çalışmalar

578/656

Page 579: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

tamamlandıktan sonra hazırlanabilirdi. Ke-limelerin mufassal bir sicil defteri tutulduk-tan, her lafız emsal ve şevahid ile vuzuhakavuştuktan sonra elde edeceğimiz müsved-deyi medenî bir dilin (Fransızca veya İngil-izce gibi) tanınmışbir sözlüğü ile karşılaştır-mak, noksanlarımızın şuuruna varmak, yanikendimizi bir nevi imtihandan geçirmekdoğru olurdu. Celal Nuri, aydınlatmak is-tediği her mefhum için Doğunun en tanın-mışsözlüklerinden biriyle (Firuz Abadi ter-cümesiyle) Batının en muhteşem dilabidesine (Littre'ye) başvurur.'

308

Bugün Firuz Abadi tercümesinden herhangibir kelimeyi bulup okuyabilecek bir düzineaydınımız yoktur. Littre'nin hâlâ bir benzeriyaratılamayan kamusu ise, ışığıbizeyetişmeyen garip bir seyyare. Türkçenin ilklügatini Iskoçyalıbir maceraperest,Redhouse-ıİngilizî kaleme almış. Osmanlı,

579/656

Page 580: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

konuştuğu dilin kelimelerini yıllarca"Müntehibat-ıLügat-ıOsmaniye" den öğren-meye çalışmış. Rıza Tevfik'e müşküllerimiziaydınlatacak bir kamus sormuştum,Redhouse'un Türkçeden İngilizceyeLexicon'unu tavsiye etmişti. Geçen asrın son-larında tamamlanan bu kamustaki kelimesayısı90.000 civarındadır. "TürkInkılabf'ndan bu yana 55 yıl geçti. YeniRedhouse'lar nerede?

Lastik Sait vaktiyle Larousse'un kamusunuçevirmeğe kalkmış. Ancak "AmpuF'e kadargelebilmiş. Oysa istikrar kazanmışve az çokaşinasıolduğumuz bir dilin büyük birkamusu Türkçeye kazandırılmadan ciddi birlügat tertip edilemez kanaatındayım. YaniCelal Nuri gibi düşünmüyorum. Yapılacak ilkiş: Fransızcanm büyük kamuslarından biriniçevirmek olmalı. Aşağıyukarıbütün Avrupamilletleri aynıyoldan ilerlemiş. Fransızlar,önce Yunanca ve Latince

580/656

Page 581: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kamuslarıçevirmişler. Bizim Yunanca ve Lat-incemiz: Fransızca ile İngilizce.

Bana bu satırlarıilham eden: Littre'ninyüzüncü ölüm yılı(1881) oldu. Aşağıy-ukarıkırk yıldır, üstadın kamusunu tavafederim. O ummanın derinliklerine herdalışımda hayret ve dehşet duymaktan kur-tulamadım. Avrupa irfanıbütün heybeti,bütün diriliği ve canlılığıile o dört buçukciltte ziyaretçisini beklemektedir. Bir yazar(Gabriel MatznefD, Ali Baha'nın Mağarasıb-ize yeni hazineler, hayalimizden geçmeyenzevkler sunacaktır diyor. "Littre, HarikalarDiyarında Alis'tir, ona dalmak, kırmızıgözlübeyaz tavşan'm ardından gitmektir, aynanınöbür tarafına geçmektir. Littre'yi okumak,her sıkıntıdan kurtarır insanı, yapışkan vesırnaşık lafızların ta-

309

581/656

Page 582: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

sallutundan korur. Kişiliğimizi yapan: hafız-adır. Littre, Fransız dilinin büyük tutanağı.Köklerimizi, geçmişimizi, en ölümsüz duygu-larımızıonda buluruz. Güvendiğiniz dağlarakar mıyağdı, ihanete mi uğradınız, toprakayaklarınızın altından mıkayıyor, uyuşturucualmayın sakın, açın Littfe'yi, ölümsüzlükkaynağına daim, aradığınız hayat usaresiniorada bulacaksınız".

1982

310

3 Ocak 1982 Pazar/Saat 11.00

BÎR YILIN OTOPSİSİ

Korkular, vehimler, vesveseler... Takvimdenkoparılan yapraklarla yok olan bir yıl.Dışâlemde hiçbir değişiklik yok. 981 sislerarasında tarihe karıştı. Ebediyete şöyle birotopsi raporu takdim edebilirim: büyük

582/656

Page 583: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

ümitlerle başlatılan İslam Ansiklopedisitasavvuru, yalnızlıktan kurtulmak içinkatıldığım bir teşebbüstü. Üç ayımıharcadım.Neler yazdım, hatırlamıyorum. Bildiğim şu:amelelikle yaratıcılık bağdaşmıyor. SonraEkrem Tahir bir rüya gibi hayatıma karıştıvebir rüya gibi kayboldu. Başka türlü olabilirmiydi, bilmiyorum. Ne gelişinde irademindahli var, ne yok oluşunda. Yeni Devir gaz-etesinin teklifi ve istemeyerek kaleme alınanbir avuç yazı. Nihayet Selahattin Yıldırım'mısmarladığı"aydın", "batılaşma", "kültür veideoloji" makaleleri. Hudutlu sayfalar içindeçok şey söylemek mecburiyeti. Kısaca, 981büyük fetihler getirmedi. Kırk Ambar'agirmeyen tercüme hakkındaki müsveddeler-im ile "Dostoyevski" ve "Pareto"yazılarınıtamamlayamadım. Kırk Ambar,15.000 liralık ödülle taltif edildi. Yeni dostlarkarıştıhayatıma, göçebe kuşlar uçup gittiler,Mehmet Paksu, Ahmet Kanlıdere... hiçbiritek iz bırakmadı. Dostlarımızıtesadüfler

583/656

Page 584: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

seçiyor. Ama hayatımızıtanzim eden onlar.İzzet olmasa ne Hint yazılabilirdi, ne Jurnal.Her ibda sayılamayacak kadar çok âmillerineseri. Bunlardan bazısıtayin edici, bu tayinedici âmillerin başında İzzet var. Ali beyleçalışamıyorum, ilham pınarlarıkuruyuveriy-or. Fuat'ın gelişi hiçbir heyecan yaratmadı.Mazinin o kısmıküllenmişartık. Sadık, bir iyiniyetler deposu. Nurcular sıkıntımıarttırıyor,hoş, göründükleri de yok ya! Ruh bahçemdeümit başaklarıbir bir kuruyor. Ne akla in-anıyorum, ne ilme. Tevekkül güç,

313

isyan vahim. Yoksa yaşayışımın tek tesellisiistikbale bir şeyler aktarmak. Bu da elimdedeğil. Sabih beyi hatırlıyorum zaman zaman,gıpta ile, imrenerek hatırlıyorum. SalihZeki'yi hatırlıyorum... Hepsi de güçlü insan-larmış. Benim neslim, nesillerin en talihsizi.Ne fert olarak ayakta durabiliyor, ne toprakolarak. Celal Sılay, Kemal Tahir efsane

584/656

Page 585: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

söyleyip uykuya daldılar. İskender Fikretnerede? Salâh Birsel ne oldu? Akbaldünyanın en tatsız yazılanm karalamaklameşgul. Kemal Sülker Kırk Ambar'm ödülkazandığınıokumuş, telefonla tebrik etti,uğramak ihtiyacınıduymuyor. Yazko'daUlunay ve Sabiha Zekeriya hakkındahatıralarınıyayımladı. Beni anılmağa layıkbulmuyor. Haklımıacaba? Ben dünyayagelişiyle gelmeyişi arasında hiçbir fark ol-mayan fanilerden biri miyim? Enver NaciGökçe'nin şiirlerini okudum. On beşy-aşındayken bu kadar değersiz manzumeleryazmaktan hâyâ ederdim. Gökçe, belli birkesimin büyük adamlarından biri. Şöhretinsırrına akıl erdiremiyorum. Sılay'la Gökçe,devle cüce. Ama Sılay çoktan unutuldu. Ak-bal budalasıCumhuriyet gazetesinin en gözdeyazan. Esat Adiller, Cami Baykurtlardünyaya gelmemişgibi. Kemal Sülker ol-masa, Refik Halit'in, Ulunay'ın, Sabihahanımın ismi de unutulacak. İnsanın bütün

585/656

Page 586: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

vehimlerini alt üst edecek bir kadirbilmezlik.Millî Kültür Vakfı, Mehmet Kaplan'ı, Türkkültürüne hizmetinden dolayıödüle layıkgördü. Yerinde bir karar. Türk burjuvazisikendini temsil edecek kanatsız, heyecansızyazarlar arıyor. Kaplan'dan iyisini mi bula-cak? Ama bu elli yıllık üniversite hocası, ok-uyan gençliğe hangi davayıtelkin etti, dahadoğrusu, yalan veya doğru hangi hakikatlerinhaykıncısıdır, bilmiyorum. BurjuvaziTanpmar'ıtanımaz, Yahya Kemal'e sözdeâşıktır. Rüyada taaşşuk.

314

17 Ocak 1982 Pazar

AŞİNA OLMAK İSTEDİĞİM ÇEVRE

15 Ocak, "Akademi Kitabevi"nde imza günü.iyi niyetleri cevapsız bırakmamak için kat-lanılan bir tören. Anonim bir Cemil Meriç,anonim müşteriler. Bir anonimler

586/656

Page 587: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

randevusu. Sosyal hayatın bütünü de aşağıy-ukarıöyle değil mi? Vedat Türkali ilekonuşuyoruz. Nazik ve sevimli. Beni Balzacter-: cünıelerimden tanımış. Sonra ok-uyamamış. Sıcak ve dost bir ses. Sağdaki an-layışsızlıktan şikâyetçi. Haksız değil. Ama buanlayışsızlık siyasî tercihlerden çok, sosyaltarihin mirası. Unsurlarıarasında hiçbirkaynaşma olmayan genişbir imparatorluk.

Diller başka, gelenekler ayrı, ferdî veya züm-revî bazımenfaatların zorladığıgeçici dostluk-lar. Yalnız bu geniştopluluğun bazıortakdeğerleri, alışkanlık veya zaaflarıvardı. Bun-lardan biri de edebiyattı. Eskileri bilemiyor-um. Bir Hamit, bir Nazif, bir Haşim her okuryazar'ın sevgi ile andığıisimlerdi. O kadar uz-ağa gitmeyelim. Yakup, Reşat Nuri, ÖmerSeyfettin, hatta Nazım, hatta Necip Fazıl bi-rer bayraktılar. Vedat Türkali yıllarca hocalıkyapmış, sinema ile uğraşmışve ülkenin bellibaşlıödüllerinden birine layık görülmüş, kal-bur üstü bir yazar. Kaç kişi tanıyor? Daha

587/656

Page 588: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

doğrusu belli bir dünyanın insanı, minnacıkbir dünyanın.

Benden imza isteyenlerin biri de bir assubay-dı. Okumak ve okutmak isteyen "uyanık" birtecessüs. "Arkadaşlara MinyeliAbdullah'ıtavsiye ediyorum, siz yolumuzuaydınlatır mısınız?" diye soruyordu. Ne yazıkki karşıda bir binbaşıduruyordu ve assubaymfısıltısınıişitmemişgibi davrandım.ZavallıDenizer! Karısına, kızına kitaplarım-dan bir çoğunu imzalattı. Vefat Türkali'ninadınıduymuşmuydu acaba? Onun gibi

315

edebiyattan hoşlanır görünen kaç genç içinVedat Türkali bir meçhul, daha doğrusu birdüşmandı. Bu yamyamca kini bir , parça dakendimiz yaratmamışmıydık? Balzac ter-cümelerimden sonra beni okumadığınısöy-leyen Vedat Türkali ile okuyucularına ondansöz etmeyen Cemil Meriç büsbütün suçsuz

588/656

Page 589: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

muydular? Bir mühendis Yalova'dan kalkıpbeni tanımak için "Akademi Kitabevi"negelmişti. Bana hayrandı. Neden kita-plarımıbu kadar ücra bir yerde imzalamağakalktığımıserzenişle soruyordu. Müessesesahibi, Kitabevi'nin herkesçe tanındığını, buserzenişin yersiz olduğunu ihtar ederkengaliba binbaşıkendisinin OktayAkbal'ıtanımak için Eskişehir'den kalkıpİstanbul'a geldiğini anlatıyordu. Önce Hadibey yüzümü görmek istemeyen dört beşCum-huriyet okuyucusunun kitaplarınıimzalattı,"Sayın falan gibi tabirlerden hoşlanmazlar"diye de ilave etti. Opera'da artist olan birhanım bir "Köprüden Düşenler" aldı, NeşeAkar bütün kitaplarımdan birer nüsha istedi.Sadık beyden öğrendiğime' göre, "mesture"imiş. Akar'ıeski yeni bir çok aşina takip etti.6'ya doğru Vedat Türkali ile Emil Galip San-dalcışeref verdiler. Sandalcı, üç dört kitapimzalattı. En sonunda Hilmi Yavuz göründü.Şerif Merdin, "Saint-Simon"u

589/656

Page 590: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

okutuyormuşseminerlerde. Ne yazık kialtıtane gönderebilmiştik. Çabucak tükendi.Ben kitaplarıimzalarken Sadık Göksu ileVedat Türkali ve Sandalcıkonuşuyorlardı.Arada ben de birkaç söz söylüyordum. Göksukonferansıma davet ettiği üstatları. "Kub-bealtı"nda konuşacağımıöğrenince itizal et-tiler. Orada insanlar tespit edilir, sonra dabaşlarına çeşitli belalar getirilirdi. Lüzumsuzbirtakım izahlara giriştim. Yarıkabul, yarıredettiler. Hilmi Yavuz pek konuşmadı. Ben nede olsa şüpheli bir misafirdim, onlar evsahibi. Tesadüf bizleri bir araya getirmişti.Herkes nazik olmağa çalıştı. O dost iklimiçinde tanışmamız ne kadar gerçekleşti,bilemiyorum. Muhakkak olan şu ki "Kub-bealtı"ndan daha çok kendi dünyamdıburası.

316

bir paravana. Ben her paravanayıyok etmekistiyordum. Bu arzum ne kadar başarıyaulaşabildi, bilmiyorum. Vedat beyi çok

590/656

Page 591: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

sevdim. Önceden de seviyordum, bir neviKemal Tahir, belki daha samimi ve dahadağınık. Mahiyeti bir içişte kes-tirilemeyenlezzetli bir içki. Sandalcıdaha kapalı, aradakiparavanayıdaha titizce korumak isteyenbürokratik bir mizaç. Birincisi sanatçı, ikin-cisi diplomat. Yıllardan beri ilk defa olarakaşinasıolduğum, daha doğrusu aşina olmakistediğim bir çevredeydim. Dostlar geldiler,hayalete benzeyen dostlar.

Coşkun, İsmail Kanlıdere, Cevat.. Hepsi deiyi çocuklar. Ama hiçbirini tanıyamamıştım,daha doğrusu hiçbiri beni tanımıyordu. Bir-likte bir otobüs yolculuğu yapmıştık. Oto-büsteki ne kadar bizdik. Bana gerçektenyakm olanlar bu anonim hayranlardan fazla,ilk defa karşılaştığım Vedat Türkali'ler, San-dalcılar, Hadi beylerdi. Acaba neden? Belkiaynıçileleri yaşamış, aynıanlayışsızlıklakarşılanmıştık da ondan. Şair Ebulala'yıhiçunutamam, bütün reybîliğine " rağmen ra-hatsız edilmemişti. Bu, Islamıyetin

591/656

Page 592: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

tesamuhundan mıileri geliyordu? Biraz öyle.Ama sağlam bir zırhıda vardı: felaket. Körşair çağdaşlarının kıskançlığım tahrik etmiy-ordu. Sağın gösterdiği nisbî muhabbetleböyle bir saygı, daha doğrusu saygısızlık yokmu? Türkali'ler kavganın içindeler,dostlarıda, düşmanlarıda kavganın içinde,çünkü yaşıyorlar. Benim yazdıklarım adetamezarların ötesinden sesleniş. Zaafım da,gücüm de şuradan geliyor: gündelik tutkul-ardan uzağım.

317

PEŞİN HÜKÜMLER

Abdullah Cevdet hakkındaki doktoratezinden hiç hoşlanmadım. Son derece adi veyavan bir kitap. Polis raporlarına dayanarakçiziştirilmiş, seviyesiz bir polis romanı. Yazarne dilini biliyor, ne Cevdet'in dilini anlayacakhazırlıkta. Tezi yönetenler de kara cahil.Önce garip bir küçüklük duygusuna

592/656

Page 593: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

tutuluyorsunuz. Görmenize imkân olmayanbir sürü vesika. Yabancıülkelerin arşivleritaranmış, bizim arşivler elekten geçirilmiş,ne hatıralar unutulmuş, ne özel mektuplar.Gül hanım dahil, bütün tanıdıklar sığayaçekilmiş. Dehşet ve hayranlık içinde sarılıy-orsunuz kitaba. Tam bir kepazelik! Önce birbiyolojik materyalizm sloganı. Cevdetİslamiyet'i araç olarak kullanmak istemiş.Obskürantizm ile düşüncenin ezelîboğuşması. Rıza Tevfik, Abdullah Cevdetveya Celal Nuri, zamanlarında yobazlartarafından tekfir edildiler. Sonra hücumlardaha zararsız bir hedef üzerinde teksif edildi:Tevfik Fikret. Bunların hepsi de hiçbirzaman küfr-ü mutlak içinde değildiler. Olsaolsa agnostiktiler. Çağdaşlarının bağışla-madığı, bu dürüstlük, bu samimiyet.Kabuklu hayvanlar, her düşünen insanınkarşılaştığıbu beşerî tereddütleri anlamakistemedi. Abdullah Cevdet politikaya bu-laşmışher yazar gibi zaman zaman namussuz

593/656

Page 594: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

olmuştur, namussuzluğun kanun olduğu birdevirde ve bir cemiyette hiç kimseden birheykel-i fazilet olmasıbeklenemez. Amaölümünden aşağıyukarıyarım asır sonra, ilik-lerine kadar şair bir düşünce ve duyguadamının İslamiyet'e karşıbir bayrak olarakkullanılmasıda çok rezil bir teşebbüs. Abdul-lah Cevdet Müslüman değildi belki. Fakatkendisine çatanlardan çok daha mümindi.Bize göre dava şu: bir yanda kafasıişleyen,kainatın muammalarınıanlamak için hemdinlerin hem felsefelerin ışığından faydalan-mak isteyen, bütün bilgilere, bütündüşüncelere açık birkaç kişi... Ötede

318

mutlak hakikati belli sloganlara irca ederekMüslümanlığıfıtrî bir imtiyaz olarakkendilerine mâl eden bir iki oportünist. Veikincilerin etrafında kümelenen adsız veşuursuz yığın. Dün Abdullah Cevdet'i tekfiredenler onun genişirfanınıaffedemiyorlardı.

594/656

Page 595: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Yazar yasak bölge tanımıyordu, kelimenin eniyi manasıyla hümanist'ti. Ihvan-ıSafa yazar-larıile o çağın sünnî Müslümanlarıveya İbnHaldun'la îbn Arabi arasındaki anlaşmazlık.lhvan-ıSafa Risaleleri vahiyle ne kadar uy-uşuyordu, bilmiyoruz. Abdullah Cevdet'i tek-fir edenlerin elinde başlıca delil Dozy'nin"Tarih-i İslamiyet" tercümesi ile Bahaîlikhakkındaki risalesi. Bu deliller zamanımızdainandırıcıolabilir mi? Cevdet düşmanlarınınen yamanıNecip Fazıl. Yazıhayatına"lçtihat"ta başlamışolmasının günahınıunut-turmak isteyen "Kaldırımlar" şairi, eski ham-isini her vesile ile tartaklar. Sait Nursi deDozy mütercimine tabiî olarak düşmandır. ."Kahriyat" yazarınıİslamiyet'i araç olarakkullanmakla suçlayan genç doktor bu gibipeşin hükümlerin etkisi altında mıdır acaba?Yani çağdaşbir araştırıcıolarak kalemesarılırken, düşman cenahın telkinlerinden nedereceye kadar kurtulmuştur? VedatTürkali'leri tanımak veya tanıtmak

595/656

Page 596: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

istemeyen sağcıve solcularla bay Hanioğlu vearkadaşlarının zihniyeti arasında herhangibir fark göremiyoruz.

319

14 Şubat 1982 Pazar

DİNLE AKLI UZLAŞTIRAN BİR DAVRANIŞ

Şehbenderzade 49'unda ölmüş, Ziya Gökalpgibi, Galatasaray'da okumuş. Kenan Rifai iletanışmışmı? Neden tanışmasın? Bütünçağdaşlarıgibi Abdülhamit'e düşman. Buyüzden Fizan'ıboyluyor. Sonra Mısır. Esmeritarikatı. Hürriyet ve İstanbul'da devam edenistibdat aleyhdarımücadele.Şehbenderzade'yi tanımıyorum, çokmeçhullü bir muadele. "İslam Tarihi",Dozy'yi tashih için yazılmış. Oryantalistlerumumiyetle vur abalıyaları. Bununla beraberhiç de yobaz değil, Renan'a karşıçok yu-muşak. Yazdıklarında çevrenin baskısıne

596/656

Page 597: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kadar mevcut? Yani karşımızda çırılçıplakbir Şehbenderzade var mı? Yoksa o da bellibir rolü oynamak için mi sahnede, bilemem.Muhakkak olan şu ki asrımızın yobazlarınabenzemiyor. Zaman zaman aşırılığa kaçsa daçabucak topluyor kendim. Belli ki ilmî bir in-zibattan mahrum değil. Dozy'yi tenkit eder-ken zaman zaman ölçüyü kaçırıyor. FakatDozy'nin uyandırdığıdüşmanlık öylesine hu-dutsuz ki, zamane yobazlarınıyatıştırmakiçin sesini fazla yükseltmişolabilir. Nihayetkarşımızda bir polemist var. Sait Nursi'ninçok daha sonra kaleme aldığırisalelerde Dozyhâlâ yok edilmesi gereken bir düşmandır.Dozy, mütercimin de itibarınısarsan lanetlibir isim olmuş. Dozy'den önce Osman-lıdünyasında okunan mazbut bir İslamTarihi var mıydı, sanmıyoruz. "Kısas-ıEn-biya" ve siretler, belli bir görüşü tekrarlayanyani halk kitlelerine anne sütüyle birlikteedindikleri telkinleri, daha doğrusu bir in-ançlar manzumesini aşılayan yarıdinî

597/656

Page 598: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

yarıdasitanıeserler. Cürci Zeydan'm"Medeniyet-i Islamiye Tarihi" Dozy'den dahasonra çevrilmiş. Dozy çevrilmeseŞehbenderzade'nin İslam Tarihi de yazılmay-acaktı. Nitekim Şehbenderzade, kitabındaDozy'nin fasıl

320

başlıklarınıkullanacaktır. Bir kelimeyleFilibeli'nin "islam Tarihi" bir nevi Anti-Dühring. Francesco Gabrieli'nin Muhammetile ilgili kitabım birkaç ay önce karıştırdım.Gabrieli, Dozy'den daha hürmetkar, dahaihtiyatlı. Fakat aralarında çok büyük bir an-layışfarkıbulunacağınısanmıyorum. Şe-hbenderzade de, Namık Kemal gibi, Hıristiy-anların İslamiyet'i anlayamayacaklarınıvur-guluyor, ilim adamlarıise, dini, laik birmenşurdan görmeğe mecburdurlar. Demekki onlar da islam'ıanlayamaz.

598/656

Page 599: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Şehbenderzade önce ilmin, felsefenin ve din-in yetki sınırlarım çiziyor. Bununla beraberve bu çerçeve içinde Islamî nasların akıllaçatışmadığınıve çatışamayacağınıiddia et-mekten de çekinmiyor. Son tahlilde dinleaklıuzlaştıran bir davranış. Böyle birteşebbüs başarıile sonuçlanabilir mi?Sonuçlansın veya sonuçlanmasın, çokönemli. Yazar inançların arkasına sığınmıy-or, her meseleyi tek tek ele alıyor ve tartışıy-or. Yani inançlarım akim muhakemesineçekiyor. İslam Tarihi rasyonalist bir kitap, is-lam camiasıtarafından büyük bir muhabbetgörmeyişini başka türlü izah etmek imkânsız.İslamiyet cihan ölçüsünde kabule şayan ol-mak için böyle bir imtihandan geçmekzorundadır, islam filozofları, Farabi, IbnSina, Ibn Rüşt İslamiyet'i Yunan felsefesiylekarşılaştırmışve hikmetle dinin ayniyetini id-dia etmişlerdi. Çağımızın hikmeti de ilimdir.Yirminci asır Müslüman yazarlarıböyle birkarşılaştırmayıgöze almak zorundaydılar.

599/656

Page 600: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Nitekim Sait Nursi islamî naslarm çağımızilmi ile uzlaştığınıispat için risale üstünerisale yazdı. Fakat Şehbenderzade çağınındüşüncesini Sait'ten daha iyi tanıyor, ikinciMeşrutiyet aydınlarının tereddütlerini,şüphelerini, bir kelimeyle dillerini çok iyibiliyor. Tek kusuru üslubundaki derbederlik.Akifler, Abduh'lar, Efgani'ler zincirinin birhalkasıŞehbenderzade.

Hâlâ bir islam tarihi yazamadık, ikinciMeşrutiyet inteli-jansiyası, bir Abdullah Cev-det, bir Rıza Tevfik, bir İzmirli,

321

bir Sait Halim, bir Şehbenderzade, tekerteker incelenmedikçe böyle bir işibaşarmamız düşünülemez. Batıoryantalizmiirfanımızda böyle bir dönemin varlığındanhabersiz veya habersiz görünmek istiyor.Şöyle diyelim.. Ahmet Midhat, İkinciMeşrutiyet'deki Islamî düşüncenin en

600/656

Page 601: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

toplayıcı, en selahiyetli temsilcisi. FakatŞehbenderzade'den daha geveze ve daha der-beder. Arkasında bir Galatasaray yok. Kendikendini yetiştirdiği için sesini kalınlaştırmakzorunda. "Draper Reddiyesi" lüzumundanfazla kabarık, sarahat bol, vuzuh yok.Zamanenin güdük tecessüsü üstadın serserive serezat ce-velanlarmıtakip edemiyor.

Anti-Draper, Draper'i ve o çağınBatıdüşüncesini incelemişkimseler içincazip. Efendi'nin üslup derbederliği kitabınokunmasınıbir kat daha güçleştiriyor. AliŞeriati'yi okumak hem daha kolay, hem degünümüzün ihtiyaçlarınıdaha çok karşılıyor.Esefle kaydederim ki milletlerarasıfikirturnu- M valarma çıkamıyoruz. Dahadoğrusu çeşitli sebepler yüzünden sesiniduyurabilenler, çağımız Türk düşüncesiniaksettire-miyorlar. Muzaffer Özak'm son kit-abıİngilizceye çevrilmişv Aşk hakkındatasavvuf! bir eser. Hollandalıbir Müslüman,hazretin öteki kitaplarınıda çeviriyormuş.

601/656

Page 602: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Belki İslam düşüncesinin ezelî yönlerindenbirini dile getiriyor kitap. AmerikanMüslümanlarıİslamiyet'in bu yönlerinimerak ediyorlar belli ki. Fakat sırf oryantal-izm ne kazanıyor? Daha doğrusu oryantal-izmin değeri ne? İnsanlık, daha doğrusu biravuç aydın için herhangi bir zihin tem-rininden mi ibaret? Galiba öyle. Öylesanıyorum ki Islamî düşünce -buna millîdüşünce de diyebilirim- yakın tarih içindetetkik edilmek isteniyorsa,Şehbenderzade'nin İslam Tarihi'ni ele almakşart. Mesele sanıldığından daha güç. Şe-hbenderzade o tek kitapla bitmiyor. Dahasonraki yayımlarıda incelemek lazım. Enazından bir Francesco Gabrieli'yi, birRodinson'u, bir Watt'i tanımak lazım. Kısas-ıEnbiya ile Şehbenderzade'nin İslam

322

Tarihi arasındaki farklarıtesbit etmek, Şe-hbenderzade ile daha sonraki İslam

602/656

Page 603: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

tarihlerini, mesela bir Miquel'in "Islam Me-deniyeti"ni karşılaştırmak lazım.Şehbenderzade'nin bir başka kusuru da IbnHaldun'u tanımaması. İbn Haldun, asırlarca' evvel yaşamışbir İslam rasyonalisti olarakFilibeli'ye genişilhamlar verebilirdi. Üstat,Carra de Vaux'yu, Muir'i ve daha birçok ory-antalistleri karıştırmış, Renan'la ilgiligörüşleri çok isabetli. Kitapta Ibn Haldun'unadıgeçmiyor. Ne kadar hazin! Çünkü Galata-saraylı, Dozy ile uğraşırken, Fransa'nın te-cessüs alanıislam dünyasından uzaklaşmıştı.Kitap mutaassıp çevrelerde hiçbiryankıuyandırmadı. "Kel Memişgelmemişedöndü cihane, sathayf!" Şehbenderzade'densöz eden tek insan Hilmi Ziya.

16 Mart 1982

ÇEVİRİÜZERİNE KAFA YORMAK

Ferit Edgü Beyefendi,

603/656

Page 604: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Sizi, zaman zaman da olsa zevkle okudum."Kültür Emperyalizmi" adlıbroşürünüzvesilesiyle bir tenkit, daha doğrusu birpolemik yayımlamıştım, bilmem tarafınızdangörüldü mü? Bir dergide basıldıktan sonra,"Mağaradakiler" adlıkitabıma alınmıştı. Elliyıldan beri çeviriler yapar, eserler neşreder-im. Fransız lisesinden, sonra da EdebiyatFakülte-si'nden mezun oldum. Telif, ter-cüme, yirmiye yakın kitabın üstünde imzamvar. Arapça ve Farsçayıanlar, Fransızcayıbi-lir, Ingilizceyi okurum. Yirmi beşyıldan berikaranlıklardayım. 1974'de Fransızcalektörlüğünden emekliye ayrıldım.

323

Bir zamanlar Balzac'ıdilimize kazandırmakistemiştim. "Altm Gözlü Kız" Üniversite Kit-abevi tarafından bastırıldı, tarih 1942 sonu."Onüçlerin Romanı" Yüksel Kitabevi,"Otuzundaki Kadm" Arpad Yaymları'ndançıktı. "Fahişelerin İhtişam ve Sefaleti"

604/656

Page 605: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

İnkılap. İki eserim de kitapçılar tarafındankaybedildi: "La Duchesse de Langeais" ile"La Rabouilleuse". Hugo'dan vekaletçeyayımlanan iki manzum tercümem var: Biriödül aldı. Son tercümelerim ingilizceden:Uriel Heyd'in "Ziya Gökalp"i ile ThorntonWilder'in "Köprüden Düşenler'i. Yarım as-ırdır çeviri üzerinde kafa yormaktayım.Aramızda tek pürüz var: sizin eski dediğinizdile bağlıoluşum ama bu da bir engel değil."Ada" yayınlarının yöneticisi olarak size şuönerilerde bulunacağım: "Altın Gözlü Kız","Ferragus", "La Duchesse de Langeais"yi"Paris Hayatından Sahneler" adıyla basarmısınız? "Duchesse de Langeais"yi yenidençevireceğim.

Rousseau'nun "Emil"ini M.E.B. içinçevirmeğe başlamıştım, sonra vazgeçtim.Altıda biri büyük bir özenle aktarıldı.Tamamlamamıister misiniz?

605/656

Page 606: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

"Fahişeler"i (ikinci baskısı1973) veya"Otuzundaki Kadm"ıyayımlamak istemezmisiniz? Maalesef Fransızca okuyan birsekreterim yok, temine çalışacağım.

Tekliflerim sizi ilgilendiriyorsa, aşağıy-ukarıbitmişbir tercümem daha var: "SiyasîDüşünceler". Adresim aşağıdadır. Teşrifederseniz görüşebiliriz de.

27 Mart 1982 Pazar

324

ÇEVİRİSORUNLARI ÖZEL SAYISI

Tanzimat edebiyatının belli başlıtemsilcileriTercüme Oda-sı'nda yetişmiş. Türk aydınıogünden beri tercümeyle uğraşıyor. Celal Nuridoğru söylüyor: "Batı'nm belli başlışa-heserlerini dilimize kazandırmadıkça, yarat-mağa geçemeyiz." Tercüme için yerleşmiş,olgunlaşmışbir dile ihtiyaç var. Hazineleri

606/656

Page 607: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

nasıl bir kalıp içinde aktaracağız? BenceCumhuriyet hükümetlerinin büyük talihsiz-liği, BatıedebiyatınıTürkçeleştirirkenTürkçeyi yok farzedip yeni baştan kurmağaçalışmaları. Uydurma dil özentisi en büyükzekâlarımızıabesle uğraşmağa mahkûm etti.Önümde Türk Dili Dergisi'nin "Çeviri Sorun-larıÖzel Sayısı" (Sayı322, 1978). Aşağıyukarı-yarım asırdan beri tercüme ile uğraşırım.Derginin yazarları, konunun en tanınmışuz-manları. Önyargılardan sıyrılmağa çalışarak,en çok bildiğimi sandığım bu konuda nelersöylendiğini merak ediyorum. Önce NedimGürsel'in ".Çeviri Etkinliği ve Kültür"başlıklıyazısı. Gürsel, iyi şeyler söylüyor:

"Kısacası, Pleiade okulu başka dilleriöğrendikten, bu dillerde yazılmışyapıtlarıok-uyup sindirdikten sonra sevmiştir Fransız-cayı... Bir toplum kabuk değiştirirken, dahadoğrusu bir üretim tarzından başka vegörece daha ileri bir üretim tarzınageçişsürecini yaşarken, üstyapıda, özellikle

607/656

Page 608: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kültür alanında, çeviri etkinliği yoğunlaşıy-or... Hıristiyan Avrupa'ya oranla devrimci birsıçrama yapan İslam toplumları, Kuran'dankaynaklanan ideolojilerini dizgesel birdüşünceye dönüştürmek için çeviriyebaşvurmuşlardır. Gerçi... Nasturiler eskiYunan kültürünün önemli bir bölümünüSüryaniceye çevirmişlerdi. Ama sözkonusuyapıtların başka bir ideolojik

325

bağlamda yeniden üretilerek, dönüşmesürecindeki bir toplumun düşünsel day-anağınısağlayabilmeleri için İslam'ın ortayaçıkmasıgerekmiştir..."

Gürsel, bu iddiasınıkanıtlamak için HenriCorbin'in "Histoire de la PhilosophicIslamique"ine başvuruyor ve maalesef kit-abın adınıyanlışkaydediyor: "Histoire de laPensee Arabe". Sonra şöyle diyor: "Çeviri,Yeni Platoncu görüşleri Arapçaya, giderek

608/656

Page 609: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

tasavvufa taşırken, İslam ideolojisiningereksindiği düşünsel temeli de getirmiştirberaberinde..'. İslam'ın yükselme dönemindede yoğun bir çeviri etkinliğiylekarşılaşmamızın başlıca nedeni budur." Buhüküm pek doğru olmasa gerek. Çünküİslam'ın yükselişdöneminde düşünsel temelKuran'di. Yeni Eflatunculuk bu temele bellibir ölçüde kendini ifade etmek imkân-larıhazırlamıştır. Kaldıki yazarın birçok iddi-alarıtartışılabilir. Fakat makale bütün olarakoldukça seviyelidir. Zamanımıza gelince, ilmîölçüler bir yana bırakılıyor, Cumhuriyet son-rasıdönem anlatılırken Sabahattin bey vearkadaşlarına verilen yer ilmî olmaktan çok,hissidir. Bununla beraber genelde kaldıkçahükümler yerindedir. Mesela "çeviriyle be-slenmeyen, dünya kültürüne kapalıbir yazm,salt kendi olanaklarıyla gelişemez".

Berke Vardar'm "Dilbilim Açısından Çeviri"başlıklımakalesi, okunmasıda, anlaşılmasıdaçok güç bir yazı. Herkesin bildiği şeyler

609/656

Page 610: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

âlimane bir dille sunulmak isteniyor. Bu yeniifadenin konuya ne gibi aydınlık getirdiğinianlayamadım...

326

11 Nisan 1982 Pazar

HAMMER HAYRANLIĞI

SarıçalıAhmet efendi, yazıile, kitapla hiçbirilgisi kalmamışveya olmamışbir toplulukiçinde nasıl ve neden zurur ettiği güç an-laşılır bir fenomendi. Belki kulaklarıağır işit-tiği için hatıralara ve kitaplara ihtiyaçduymuştu. Doğu'da meczuplar saygıgörenbir zümredir. Ahmet efendi belki asil bir ai-lenin adınıtaşıdığı, belki okur yazar olduğu,belki de ağır işittiği için yaşamasına göz yu-mulan bir Tanrıkuluydu. Hammer ismini ilkdefa ondan duydum. Hazret Türkmenlerinyaşayışınımerak ediyordu, hayatım bukonuyu tetkike adamıştı, araştırmalarıne

610/656

Page 611: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

oldu, bilmiyorum. "Devlet-i Aliyye Tarihi"ninbirinci cildini bana getirip büyük bir hayran-lıkla önsözünü ve kaynaklarıokumuştu.

Bu tesbiün mucip sebebleri: Hammer,Reyhaniye'nin bilmem hangi köyünden Ah-met efendi tarafından okunacak kadar yay-gındı. Sarıcalı'nın tecessüsüne borçluolduğum Hammer hayranlığıaradan geçenyarım asır içinde ne kadar küllenmişolursaolsun bugün de bütün canlılığınıkorumak-tadır. Fransızca Hammer tercümesi saha-flara bir iki defa düştü, ama alamayacağımkadar pahalıidi. Ata bey tercümesini bütünolarak ancak birkaç sene evvel bulabildim.Okşadım, kokladım ve kütüphaneye yer-leştirdim. Yer yer okuttum da. Osman-lıtarihlerini millet olarak tanımıyorduk.Naima'nm Müteferrika baskısınıAdanalıAtabey'in kütüphanesinden elde ettiğini söyley-en meçhul bir zattan satın almıştım. YoldaMükrimin Halil gördü, yıllardan beri peşindekoştuğunu, fakat bir türlü elde edemediğini

611/656

Page 612: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

söyledi, talip oldu, üstadıbu vesile iletanıdım. Naima'yıroman gibi okumağabaşladım, az zaman sonra gözlerimi kaybet-tim, muarefemiz uzun süremedi. Cevdet

327

Tarihini de Reyhaniye'de görmüştüm. Onada çok sonra sahip olabildim. Okumağateşebbüs ettim. Fakat arada Batıtarihçilerinitanıdığım için değerini anlayamadım. Parçaparça karıştırmak ve ukalaca tenkitlerlesahifelerini kirletmekle yetindim. Sonra,Paşa'ya tekrar dönecek ve o büyük gayretiyeniden değerlendirmeğe çalışacaktım.Şahname'cilerin, vakanüvislerin karaladığı-metotsuz kâğıt tomarlarına kıyasla gerçek birabideydi Cevdet Tarihi. Arada, bir Hammergelmiş, bütün vesikalarıtaramış, o dağınıkbilgileri zapt-u rapt altına almışveOsmanlı'yımedenî dünyaya tanıtmıştı. Cev-det paşa, Encümen-i Dâniş'in teklifini kabulederek Osmanlıtarihinin 1774'den sonraki

612/656

Page 613: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

vukuatınıkaleme alacaktı. Paşa mevcutvesikalarıbüyük bir titizlikle taradı, bu aradaİbn Haldun'u okudu ve üçte birini çevirdi.Hammer'den muhakkak ki haberdardı, amaeserini okumamıştısanıyorum. Lamartine'in"OsmanlıTarihi", Hammer'in soluk bir kopy-ası. Fransız şairi çeşitli sebeplerle alaka duy-duğu Osmanlıİmparatorluğunu tabiî olarakHammer'den öğrenecekti. Bizim tarihmeraklısıaydınlarımız Lamartine'i dahakolay ve daha şairane bularak asıl kaynağaeğilmediler. Mesela Refik Halit'in mazimizeait bilgileri, daha çok Lamartine'dendevşirilmiştir. "Tarih-i Ebul Faruk" yazarıM-izancıMurat bey de, Hammer'i ciddi olaraktetebbu etmişmidir, sanmıyorum. Kamilpaşa, "Tarih-i Siyasisini kaleme alırkenbüyük bir sezişle kaynağıkeşfetmişve çekin-meden işine gelen kısımlarıTürkçeyeaktarmış. "Netayüc-ül Vukuat", Hammer'denhabersiz yazılamaz. Fakat Mustafa paşa ikti-baslarınıtitizce ifşa eden bir yazar değil,

613/656

Page 614: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

onun için neler aldığını, ne kadar aldığınıtay-in edemiyorum.

Osmanlıtarihleri hakkında okuyabildiğim tekyazıMük-rimin Halil'in, renksiz, kokusuz,metotsuz bir karalama. Mükrimin, Muratbey tarihini tenkit, daha doğrusu tahrip içinzamanenin temayüllerine uyarak yazmışabenzer makalesini. Akçora'nm derslerinde deHammer'in değerlendirilmesine

328

rastlayamadım. Kaldıki Hammer yalnızDevlet-i Aliyye'nin klasik diyebileceğimiztarihini tertip etmekle kalmamış, Osman-lımüesseseleri hakkında müstakil eserler deyazmıştır. Onların ise yalnız isimlerininbiliyoruz. Siyasal Bilimler Fakültesinin Ham-mer için yaptığıtoplantıbu meselelerin kaçtakaçına aydınlık getirdi, bilemiyorum.

614/656

Page 615: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Konu ile ilgili tek yazıgörebildim. VehbiBelgil'in Cumhuriyette çıkan (10/4/1982)makalesi. Zaman zaman çok haklı, çok yer-inde hükümlerle zenginleşen bu yazı, bizeseminerle ilgili genişbilgi vermiyor. İki yılönce Midhat paşa hakkında milletlerarasıbirseminer daha yapıldığınıöğreniyoruz, "de-mokrasi babamız Midhat paşa". Midhatpaşanın demokrasi ile münasebeti şüphe yokki tahkike muhtaç bir meseledir. Seminerdenhaberdar olmadığımız için bu konudakitereddütlerimizi sergilemeye lüzumgörmüyorum.

Belgil, "doğubilimcisinin yapıtlarının tam birlistesini ve bunlardan hangilerinin bizi ilgi-lendirdiğini maalesef bildiren olmamıştır"diyerek seminerin bir unutkanlığınıvurgu-luyor. Sonra da Hammer'in bir ajan ol-madığınıbelirtmek ihtiyacınıduymuş: "Birelçilikte yerel dili bilenlerin bulunmasındandoğal bir şey olamaz. Avusturya, istanbulBüyükelçiliğine, gayet yerinde olarak,

615/656

Page 616: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Osmanlıca bilen bir memur göndermiştir...Hangi casus, Hammer'in yaptığım yapmıştırve yapmaktadır?". Bu dürüst müdafaanın ar-kasından anlaşılmasıgüç bir ifade geliyor:"...Yapıtın Fransızca çevirisinin ilk on cildirahmetli Nurullah Ataç'ın babasıAta beytarafından, 11. cildi de Mehmet Ata beytarafından çevrilmiştir, ondan ötesine kimseel sürmemiştir". Hammer tarihinin onbirincicildi de, diğer on cildi gibi Mehmet Ata beytarafından dilimize kazandırılmıştır, yani ikiAta bey yoktur. Sayın yazar bu vesile iledilimizin gramerine de dokunarak, Cevdetpaşa'nm (Paşa, Osmanlısarf ve nahvim Vefikefendi ile beraber kaleme alırken henüz paşaolmamıştı) kitabı"Karabaştecvidine göreArapça

329

kekelerken" gibi insafsız bir tenkide maruzkalmış. Zaman ve zemin düşünülmeden ilerisürülen bu hükmü pek yerinde bulamadım.

616/656

Page 617: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Hammer'in oryantalizmin kurulmasında ger-çek yerli belirtilmişmidir? Bu yeni ilminbaşlıca mimarlarıarasında bir Jones, birSacy, bir Meninski, bir d'Herbelot... var.Hammer, Batıdüşüncesini ne kadaretkilemiş? OsmanlıTarihinin diğer milletler-in tarihleri arasındaki değeri nedir? Eseflesöyleyeyim ki Avrupa kaynaklarında bu su-allere cevap veren bir aydınlık bulamadım.Britannica Ansiklopedisi de, Sosyal ilimlerAnsiklopedisi de Hammer'e pek az yerayırmış. Tarihin tarihini anlatan kitaplardada Hammer yok. Mesela Henri See'nin"Tarih İlmi ve Felsefesi" adlınefis incelemes-inde veya P.Lacombe'un "İlim olarak Tarih"başlıklıkitabında Hammer'in adıbile geçmez.Hammer İbn Haldun'u okumuşmuydu,Tabari'den, Mesudi'den haberdar mıydı, yanikendine mahsus bir tarih görüşü var mıydı,bilmiyoruz. Bence Hammer için yapılanseminer 1- Hammer'in İslam tarihçileriarasındaki yerini, 2- Batıtarihçileri

617/656

Page 618: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

arasındaki değerini belirtmekle işebaşlamalıydı, 3- Batıve Osmanlıdüşüncesiüzerinde ne gibi etkiler yapmıştıHammer? 4-Osmanlıtarihine karşıgösterilen ilgisizliğinsebepleri nelerdi? Neden mazimize karşıbukadar ilgisiz kalabiliyorduk? Siyasal BilimlerFakültesi bu hayırlıteşebbüsü ile bir meçhulüörten perdeyi aralamıştır,tartışmayısürdürmek artık Türk basınınıngörevi.

"Asya Cemiyeti"nin ömür boyu kâtipliğiniyapan Jules Mohl, Hammer'in ölümüdolayısıile çok güzel şeyler söylemiş. Amaüzerinde durduğu, daha çok, Hammer'in"Arap EdebiyatıTarihi", Osmanlı, Mohl'ufazla ilgilendirmiyor. Bence, Ata beyin Ham-mer tercümesine yazdığıönsöz yeni harflerebir an önce kazandırılmalıdır. Ata bey kitabane gibi haşiyeler yazmış, nerelerde konuyakarışmak ihtiyacınıduymuş, neden 1913'lerdekitabıçevirmek istemiş? Bu serseri satırlarmünzevî bir aydının

618/656

Page 619: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

330

Hammer meselesine amatörce yak-laşmasından ibaret.

ZavallıHammer! "Islam Ansiklopedisi" ne degirememiş! Şimdi de tarihçi MükriminHalil'in Hammer Tarihi ile ilgili müta-laalarınınakledelim: Hayrullah EfendiTarihi'ni anlatırken yazarının başvurduğukaynaklan da anlatan Mükrimin Halil sözler-ini şöyle tamamlıyor: "... Hammer'in Osman-lıTarihinden ve De la Croix'nm vakayinames-inden istifade etmiş...tir... Namık Kemal bey-in eserinde ise Hayrullah efendi ileHammer'in tesirleri pek barizdir... Dahaevvel yazıldığıhalde Meşrutiyetten sonrabastırılan Sadr-ıesbak Kâmil paşamerhumun "Tarih-i Siyasi-i Devlet-i Osman-iye" adlıeserinin ilk iki cildi Hammer tarihin-in bir hulasasından ibarettir... Ahmet Midhatefendi ise... "Mufassal" adlıbüyük eserinde ozamanlar pek makbul olan Cantu'nun

619/656

Page 620: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

eserini, Avrupa tarihine ait kısımlar için esasittihaz etmiş... Osmanlımeba-hisindeHammer'in malumatım tenkitsiz ve tahkiksizbir şekilde kitabına geçirmiştir... Murat beyherkesin elinde bulunan Solakzade ve Naimatarihleri gibi birkaç eserle -Hammer tari-hinden başka bir kitap görmemişve hatta,mehazlarınıokumadığıiçin Hammer'inmuazzam eserini inceden inceye mütalaa veiçindeki malumatıgüzelce öğrenmeğe desabır ve tahammül göstermemişti. Bu se-bepten, mehazıolan Hammer'in, - o zamankimenbalarına nazaran - yapmasızaruri olanyanlışlarına iştirak eden Murat bey, birtaraftan Ham-mer'de doğru ve mevsukolarak yazılan, şeyleri de, belki dikkatsizliksaikasıyla, yanlışyazmıştı. "Tarihi Ebül-faruk"da mevcut olan intikadî ve tezyifkârfikirlerin mühim bir kısmıeserin mehazınınmüellifi olan Hammer'indir ve Murat beykendine mâl etmiştir... Büyük eserlerdenHammer'in meşhur OsmanlıTarihinin

620/656

Page 621: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

tercümesine iki defa teşebbüs edilmişse deakim kalmıştır" (Tanzimat, 100. YıldönümüMünasebetiyle, 1949).

331

1

2 Mayıs 1982 Pazar

MESUT FÂNİVE HATAY KÜLTÜR HAYATI

Neleri hatırlıyoruz, niçin hatırlıyoruz? İnti-halarımızın kaçta kaçışuura intikal ediyor?Hatırlayıp hatırlamamakta hür müyüz?Şuuraltında uyuyan ihsas ve intibalaryığınınıyeniden niçin ve nasıl inşa ediyoruz?Bu inşanın sıhhati hakkında belli birölçümüz var mı? Bazan tam bir iyiniyetlemazideki olaylarıçarpıtmıyor muyuz? Ayn-ıolayla ilgili çeşitli şahadetler nasıl kontroledilecek? Hatıralarımızda ferdî ile sosyalinpayınedir?

621/656

Page 622: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Mesut Fani, yıllarca hocam oldu, ne kadartanıdım, bilemiyorum. 39'da, "Mandaİdaresinde Hatay Kültür Hayatı" diye birkitapçık yayımlamış. Anlattıklarıne kadardoğru, daha doğrusu, doğrulan takdim eder-ken ne kadar kendisi? Bir müdafaaname misözkonusu? Kitapta anlatılanlar bir parça dabenim yaşadıklarım, çocukluk ve gençliğiminbir nevi çerçevesi. Ama hatıralarım tuzla buzolmuş, onlarıilk defa olarak yazıya geçmişbirhalde bjaluyorum. Mesut doğru mu söylüy-or? Doğru nedir ki? Hafızama defnedilenhatıralar enkazınıteker teker muayene etmekistiyorum. Bakalım bu işi ne kadarbaşarabileceğim.

Galiba 33 yıllarındaydı, Karagöz Gazetesi li-seye yeni bir hoca geldiğini haber veriyordu.Nereden tahkik ettim hatırlamıyorum, birsınıf arkadaşımla üstadıziyarete gittik. Pa-ris'den yeni gelen üstat, yanılmıyorsam,"Hotel Imperial" de kalıyordu. Oteli ne dahaönce görmüştüm, ne daha sonra tekrar

622/656

Page 623: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

gördüm. Ürkek, ama mütecessis gittik. Birodaya aldılar bizi. Yanılmıyorsamoturduğum koltuğun yanındaki komodindeiki kitap duruyordu: Kitab-ıMukaddesleMontaigne'in De-nemeler'i. Az sonra üstatgöründü, sırtında parlak düğmeli

332 .

bir robdöşambr. Neler konuştuk,hatırlamıyorum. Kitab-ıMukaddesleMontaigne'i uzlaştırmak kabil mi diye sor-muştum? Pekala kabil demişti. Genişufuklu,bir parça Anatole France'ıhatırlatan birşüphecilik. Üstadısevememiştim. Bu ilkkarşılaşmada Tarık Mümtaz'm aleyhtetelkinleri müessir olmuşmuydu? Mesut beySorbonne'dan doktor unvanıile geliyordu.Ağabeyi Ali İlmi, bir dersinde kardeşinin ilimve fazlınıgöklere çıkarmıştı. Gerçi hocamızBazantay de doktordu, ama ilk defa olarakBatının en yüksek irfan müessesesinden dip-loma almışbir Türk görüyordum. O sene

623/656

Page 624: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Mesut bey, Türk Edebiyatıhocamız oldu.Daha önce mutasarrıflık yapmış, İstanbulHukukundan mezun, fakat pedagojik te-crübeden mahrum bir zat. Hatırladığımagöre, Köprülü'nün Edebiyat Tarihini okutuy-ordu. Lilliputlar ülkesinde bir Güliverçalımıile konuşuyordu. O yılki derslerindenhatırladığım, Fevz-i Hindi'nin: "Ey nakd-üasi u fer-i nedânem çi gevheri" şiiri. Bu şiirineden ve nasıl ezberledim bilmiyorum. İkinciyıl Mesut bey, tarih okuttu. Isaac-Malet'ninFransız Devrimine ayırdığıkitabıokuduk. Buarada üstat bana bir Larousse hediye etmişti:ithaf şöyle idi: "Oğlum Cemil'Yılmaz, bukitap hayat yolunda sönmez bir ışık ve adında en kuvvetli iki destektir. Korkma ilerle,hiç düşmezsin". Mesut bey, Fransız İhtilalininasıl anlatırdı? Hiçbir şey hatırlamıyorum.Yalnız bakalorya imtihanında Şam'dan gelenbir mümeyyiz hocaya beni büyük sitayişletanıtmış, hoca da Napolyon'un Mısır'a ge-tirdiği bilginlerin esamisini sorarak "bu

624/656

Page 625: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

parlak talebe"yi perişan etmişti. Ağlamıştım.Mesut bey, on beşsene kalmıştıFransa'da.Fakat Fransızca teleffuzu güzel değildi.Konuşurken ufak tefek gramer hatalarıdayapardı. Bu hatalar o zaman affedilmez geliy-ordu bana. 35-36'da felsefe hocam oldu.Çalışkan, mazbut metotlu bir hoca. Felsefekitaplarınıtalebeler arasında bö-lüştürmüştü.Her talebe, kendi kitabından, okunacakkonunun bir özetini çıkaracaktı. BanaCuvillier'nin Manuel'i düşmüştü.

333

Felsefeyi çok seviyordum. Türkçede ne varsayutar gibi okumuştum. Talebeler kendihülasalarınıokuyorlardıönce. Sonra Mesutbey, konuyu toparlıyor, sistemleştiriyordu.Tabiî talebeler Hocanın istediği hülas-alarıhazırlarken birçok yanlışlar yapıyordu.Mesut bey hataların altınıçiziyordu. Ve bizitenkitçi bir yaklaşıma davet ediyordu. Şüph-esiz ukala ve kendini beğenmişbir hocaydı.

625/656

Page 626: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Ben ise, küstah ve çeşitli bunalımlar içindekıvranan bir öğrenci. Yıldızımız hiçbir zamanbarışmadı. Bazan kırlara çıkar ve Eflatun'unAkademi'sinde imişiz gibi karşılıklı, sigaratüttürerek, ders yapardık. Sınıfta en azbeşaltıtane felsefe kitabından bahsedilirdi.Sanıyorum ki Mesut bey'den tek öğrendiğimbu bibliyografya zenginliği ve her filozofunhakikati kendine göre ele aldığının şuurunavarıştır. Sonunda kavga ettik. Ve ben, imti-hana bir ay kala, mektebi terk ettim,istanbul'a geldikten sonra, Mesut beyin nekadar değerli bir felsefe hocasıolduğunu an-ladım. Ama işişten geçmişti. Bu arada birkaçkonferans da verdi Mesut. Spor'un insanhayatında ne büyük bir rol oynadığını, kendihayatından örnekler vererek, uzun uzadıyaanlattı. Fakat ben onun bu konferansınıdahiç beğenmedim.

Şüphe yok ki bu küçümseyişlerde SarıkMümtaz'm telkinleri de müessir oluyordu.Ne kadar gariptir: Tarık, Damat Ferit'in

626/656

Page 627: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

yaveri olarak yüzellilikler listesine geçmişbirÇerkeşzabiti idi. Antakya'nın manda idares-inin resmî gazetesini çıkarmak için gelmişti,sonra birdenbire yer değiştirmiş, Türk milli-yetçisi olarak yazıhayatına atılmış, gençler-den bir izci teşkilatıkurmuşve lisedekihocaların hasm-ıbiamanıkesilmişti. Hay-atımın akışında çok büyükfenalıklarıolmuşbir Mefis-to.

Mesut bey, onun tanıtmak istediği gibi,Fransız emperyalizminin bir ajanımıidi, san-mıyorum. Manda idaresine karşıisteristemez sempati duyacaktı, mekteplerindeokumuştu, dillerini öğrenmiş, Officier del'Academie olmuştu. 39'da

334

söylediğim gibi, bu idare Türk irfanınıboğ-mak isteyen bir alay maceracıve kötü niyetlisömürge memuru tarafından mıtemsil ediliy-ordu, cevap vermek güçtür. Mesut bey de bu

627/656

Page 628: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

idarenin emrinde çalışıyordu, Bazantay ilesıkıfıkıdosttu. Mektebin bir numaralıhocası,felsefe sınıfının bir nevi diktatörü idi-. San-cak Türkiye'ye geçtikten sonra, aşırıbir ceİa-det göstermişve o küçük kitabıkaralayarakgünahlarını, şayet varsa, unutturmağaçalışmıştı. O tarihten sonra Mesut beyle ikidefa daha görüştüm. Galiba 44'de karımlaİskenderun'a gitmiştik, karşılaştık, bizilokantaya götürdü ve çok sitayişkâr konuştu:ben "fezalarda dolaşan bir küre" idim, "peykolmak için bir güneşarayan fakat kendisiningüneşolduğunu idrak edemeyen bir küre".Sonra da bir mektubunu aldım, ne cevap ver-diğimi hatırlamıyorum. 66'larda tekrarkarşılaştık, yine mültefit ve çelebi idi, uzunuzadıya konuşmak için bir randevu verdi,fakat denize girmek için Arsuz'a gittiğindenrandevusuna gelemedi, ben de Antakya'dadaha fazla kalamadım. Mesut beyin doktoratezini 70'lerden sonra görebildim, YakupKadri'ye yollanmışbir nüsha Edebiyat

628/656

Page 629: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Fakültesine gelmişti, iyi hazırlanmışbirçalışma, Fransız bilginlerine yani hocalarınailtifatla dolu bir ithafla başlıyordu. BurhanFelek'in Hukuktan . sınıf arkadaşıimiş. 50yaşından sonra evlendi, istanbul'da okuyançocuklarından söz ettiler, buraya yerleşe-ceğini duydum. Fakat galiba bu projesi ger-çekleşmeden göçüp gitti. ZavallıMesut bey!Kaç gence felsefî tecessüs aşıladı. Antakyalisesinde felsefe okutan ilk ve son hoca.Paris'e gitmeden önceki hayatıda tamamenkaranlık. Cebel-i Bereket mutasarrıfıolmuş,Fransız taraftarıimiş, bu yüzden yüzelliliklistesine ithal edilmişve 15 yıl Paris'te sürün-müş. Zeki ve uyanık bir adam. Manda idares-ine ısmamamışbelli ki. Bazantay ile ötekiFransız hocaların aldığıbol maaşa fena haldeiçerlemiş. Ba-zantay'nin de ötekiFransızların da ilk mektep mezunu olduğunuısrarla vurguluyor, gerçi Bazantay NancyÜniversi-

335

629/656

Page 630: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

tesinden lisansiye imişama daha sonrakidoktora tezi Türk hocalar tarafından hazır-lanmışve bir sömürge ajanıolduğundankolayca kabul edilmiş. Mesut bey, Sancaktakikültür faaliyetlerini çok yetersiz buluyor.Acaba öyle mi idi? Hâlâbenzerine'rastlanmayan bir "MaarifMecmuası" yayımlanırdı, Rıza Tevfik'in demakaleler yazdığıbu mecmuanın bir benzer-ini Türkiye Cumhuriyeti neşriyatında bu-lamıyoruz. "Yeni Mecmua' çıkardı, o daoldukça dolgun bir dergi idi. Gündelik gaz-eteler de küçücük bir Sancak'ın yüzünüağartacak yayın vasıtalarıidi. Bir kelime ile"Manda İdaresinde Hatay Kültür Hayatı" çokinsafsız bir kitap. 39'da yayımlanan bupolemiğin okunup okunmadığıda şüpheli. Nekadarıdoğru, ne kadarıyanlış, bunlarıanlata-cak kimse de kalmadı. Ben hadiselerin içindeyaşamışolmama rağmen kesin bir hükümveremiyorum. Hatay'ın tarihini Ahmet FaikTürkmen isimli bir madrabaz kaleme aldı,

630/656

Page 631: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

kitabın bir çok bölümlerini ben hazırladım.Mesut Fani, Ahmet Faik'e kıyasla hem çokdürüst, hem çok bilgin bir yazar. Yarınıntarihçisi bunların hangisine güvenecek,bilemiyorum. Hatay, Refik Halit'in anlat-tığıcennet ülkesi mi, Tarık Mümtaz'in "Çiz-giler ve Bilgiler" adlıkitabında veya "HatayAlbümü"nde dile gelen coğrgfya parçasımı?Belki hepsi, belki hiçbiri. O devrin sonşahitleri de bir bir kayboluyor. Yaşayanlararasında bir Kemal Sülker kaldı. Yalanlahakikati birbirine karıştıran güvenilmesi güçbir şahit Kemal. HacıMistik Halep'te. Benimneslimden kaç kişi yaşıyor, bilmiyorum.Hatıraların hatıralarla karşılaştırılmasışart.Hayatımın en az on sekiz yılınıkucaklayanbir zaman parçasıkaranlıklar içinde. YurtAnsiklopedisinden "Hatay" maddesiniyazmamıteklif ettiler, yazamay-acağımısöyledim. Peki kim yazacak? AnatoleFrance'm "Penguenler Adası"nıhatırlıyorum.Belli yalanlarıgönül huzuru ile

631/656

Page 632: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

tekrarlayabilecek kadar gerçekçi yazarlarımızyaşıyor henüz. Kemal Sülker notlarınıciddiolarak değer-lendirebilse onunadınıverebilirdim.

336

1 Ağustos 1982

EKREM TAHİR

; Ekrem Tahir, gördüğüm son güzel rüya.ihtiyatsız bir söz, aşırıbir tecessüs beniuyandırır korkusu ile hep kendimi tuttum,bununla beraber serap yine de kayboldu.Söylediklerine inanıyor muydu Ekrem? Sa-mimiyetinden hiç şüphe etmedim. Ümit et-meye ihtiyacım vardı. Nasıl bir facianın kur-banıoldu, o heyecan ve hareket dolu insanneden eriyiverdi, bilemiyorum. MuzafferArslan, bütün sevimsizliği, bütün adiliği ilegerçek. Topçuoğlu da izah edemedi bu kay-boluşu, Ülgener de.

632/656

Page 633: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

11 Ekim 1982

SON ÇEYREK ASRIN ŞİİR HAYATI

Aziz Kardeşim Muhsin Bey33,

Nazik mektubunuzu nezakete susamışbir in-sanın derin iştiyakıile dinledim. Müşküller-inizi ne dereceye kadar halledebilirim,bilmiyorum; fakat, samimiyetinize in-andığım için suallerinizi cevapsız bırakmağada gönlüm razıolmadı: Hûz mâ sefa, da mâkeder!

Şiir, şahsî zevklerin mutlak hâkim olduğu biralan. Frenkler "aşçıolarak yetiştirilebilir in-san ama, kebapçılık hususi kabiliyet ister"demişler. Sanat da hususî bir kabiliyet işi.

33 Muhsin Bey'in soyadınıbulamadık.

337

633/656

Page 634: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Dünyanın hiçbir kitabında belli bir reçeteyok. Bu çerçeve içinde her tercih enfüsî ol-mak zorundadır. Belki mucip sebeplerisıralayarak hükümlerimizi aklîleştirebiliriz.Umumîde kalmak şartıyla benim de yap-abileceğim bundan ibaret olacak.

Kitaplarımıokuduğunuza göre, edebiyatanâzımla başladığımıbiliyorsunuz. Bu, hemedebiyatımız, hem de dünya edebiyat-larıbakımından çok tabiî. Hayatıkelimelerdünyasında geçmişbir insan olarakyazılarımda hep "güzeP'i aradım. Önce bütündivanları(bulabildiklerimi kasdediyorum)tarayarak başladım işe. Sonra "Hececiler"legünler ve aylar geçirdim. Bu yolculuklardanedindiğim kanaati birkaç cümleyle hülasaedebilirim: 1) Nazmın en mükemmelörnekleri aruzla yazılmıştır. Aruzun mu-sikisinden mahrum bir nazım, klasik vasfınalayık değildir. Şiir, önce musiki olduğunagöre, nazmın ahenginden kolay kolayvazgeçemez. Hececiler de hiçbir zaman aruz

634/656

Page 635: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

şairlerinin ulaştıklarıirtifaıbulamadılar. 2)Muhtevaya gelince... Mükemmel bir nazmıngerçekten şiir olabilmesi için genişbir irfan,zengin bir kelime hazinesi vazgeçilmezşartlardır. Samimiyet, yani söylenenleringönülden fışkırmasıda icap eder. ·

Elbette ki şiir bir yanıyla tasannudur ama,tasannu kendini hissettirirse şair sadecenâzım olur. Sanat veya tasannu gülün kok-usu gibi koklanacak, sezilecek fakat gizlikalacaktır. Yahya Kemal büyük bir nâzım vezaman zaman kuvvetli bir şairdir. AbdülhakHamit içli bir şair ve zaman zaman kuvvetlibir nâzımdır. Haşim, hemen her zamangüçlü bir şair, arada bir kusursuz bir nâzım-dır. Hece şairleri içerisinde aruzu başarıylakullanmışolanlar nadiren hece veznini debaşarıyla kullanabilirler. Mesela Rıza Tevfikve Faruk Nafiz.

Nazım Hikmet'e geçelim. Senelerce büyükbir tedirginlik duyarak okuduğum bu şairin

635/656

Page 636: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

başkalarında rastlamadığım hususiyetlerivar. Bir defa, dilini çok iyi biliyor. Aruzaaşinadır.

338

Kullandığıserbest nazım aruzun bütünimkânlarından faydalanır, orkestralaşan birvezindir bu. Şair, çağının bütün düşüncehayatına oldukça açıktır, yani döneminin ençok okumuşinsanlarından biridir. Samimi-yetinin, buna cesaret de diyebiliriz, tehlikel-erini uzun mahpusiyet yıllarıyla karşılamışvehep kendisi kalabilmiştir. Şiirimizin Nazımlasona erişi şüphe yok ki çok aşın bir iddia. Nevar ki, aydınlığa büyük ihtiyacıolanzamanımızda, şiirin büyük bir yeri olmay-acağıdüşünülebilir. Nitekim edebiyatınıen iyibildiğim Fransa'da Baudelaire veRimbaud'dan sonra büyük şair gelmemiştirbence. Hele bizde nazımperestlik ancak birçocukluk hastalığıdiye vasıflandırılabilir.Mevlana'dan, Hafız'dan, Baki, Yahya

636/656

Page 637: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Kemal'den sonra kelimeleri aynıtelakat veaynımusiki içinde ebedileştirmeğe kalkmakmümkün müdür bir, lüzumlu mudur iki?Dilimizin bugünkü durumunda üstat-larımızın yükseldiği irtifaa çıkmak kabildeğildir inancındayım. Amaç güzeli yakala-mak olduğuna göre nazmın imkânlarındanvazgeçerek daha bayağıve daha az şairaneolan nesire başvurmak neden caiz olmasın?Şiirde "orta" yoktur, musikide olmadığıgibi.İlham rabbani bir mazhariyet olduğuna göre,bu mevhibeden nasibedâr herkes kıyametekadar şiire iltifat edecektir. Yalnız, büyükseleflerini tanımak, onların dolaştığışahi-kalardan haberdar olmak, keşfed-ilmemişkıtalar varsa o kıtalarıfethetmeğeçalışmak, kendine saygısıolan her kalemsahibi için bir dürüstlük borcudur. Tekrarediyorum, şiirleriniz büyük vaitler taşıyan bi-rer goncadır. Bu goncaların muhteşem birergül olmasıiçin evvela kendi edebiyatınızı,sonra da dünya edebiyatlarınıçok iyi

637/656

Page 638: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

bilmeniz yetecektir sanıyorum. Şiirin dünyadurdukça var olacağı, romantizmden bu yanadefalarca söylendi. Buna inanmışım veya in-anmamışım, hiçbir önemi yok. Her çağınkendine göre bir şiir dünyasıolacaktır.Mesele Amerika'yıyeniden keşfetmeğe çalış-mak değil, büyük üstatlara layık olabilmekiçin onlarıyakından tanımak ve dilimizin-

339

kısıtlıda olsa - bütün imkânlarından fay-dalanarak kendi sesini duyurmağa çalışmak-tır. Ben yaşlıbir okuyucunun alışkanlıklarınabağlıyım. Toplumdaki zevk değişiklikleriniizleyemeyecek kadar taşlaşmışbir idrakiçinde bulunabilirim. Üzülerek itiraf edeyimki, son çeyrek asrın şiir hayatınıpek cılız bu-luyorum. Bu mahkumiyet kararının mucipsebepleri var şüphesiz. Önce dildeki sefalet,sonra irfaıj yokluğu, sonra insanıinsan yapanideallerin eski zindeliğini kaybetmişolması.

638/656

Page 639: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Mektubunuzu cevapsız bırakmamak için he-men karaladığım bu satırlar elbette ki düşün-cemin bütününü aksettirmiyor. İleride dahauzun konuşmak arzusuyla muhabbetleriminkabulünü rica ederim kardeşim.

1983

340

6 Mart 1983 Pazar/Saat 11.30

ONSUZ BİR DÜNYA

Yıllardır kelimeleştirilmesi güç korkulariçindeyim. Karımın her rahatsızlığışuurumdakorkunç düşünceler yaratıyor. Ondan önceben ölmek istiyorum. Bu arzunun tahliliniyapamayacak kadar sersemim. Onsuz birdünya düşünemiyorum. Gözüm ne çocuk-larımıgörüyor, ne herhangi bir gelecektasavvur edebiliyorum. Gözlerimi kaybet-tikten sonra ideal bir mutluluk

639/656

Page 640: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

düşünemezdim. Ama hayatıyine de seviy-ordum. Zilletleri, korkulan, bitip tükenmey-en endişeleri ile. Diyebilirim ki bütün insan-lık tek kişide toplanmıştı. Onu kaybedersemher şey bitecekti. Bu, sevgiden çok hastalıktı,ama ben bu hastalığın sürmesini istiyordum.Kaçak birtakım zevkler aradığım oluyordu,fakat sonunda beni hayata bağlayan gerçekve yeri tutulmaz insan oydu. Annem gibi, ab-lam gibi bir şeydi o. Nasıl hayatıma böylesinegirebilmişti, bilemiyorum. Epiktetus'unöğütlerini hoşuna tekrarlıyordum: "Eşyanınmahiyetini düşünerek onlara bağlanın". Buçıkmazdan kurtulmanın çaresi yoktu. İntiharedemeyecek kadar korkak ve pısırıktım.Kadere kumanda etmek de elimde değildi.Ne kadar garip! İstemeyerek evlenmiştim.Fevziye günden güne büyümüş, hayatımınmanasıhaline gelmişti. Çocuklarımısadeceonunla ilgileri var diye seviyordum, mühimolan, ağacının meyveleri değil, kendisiydi.

640/656

Page 641: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Güneşe de, ölüme de dimdik bakılamazmış.Bahtiyar değildim ama başka bir bahtiyarlıkda düşünemiyordum.

Şeref hanım bana evlenme teklif edincederhal reddetmiştim. Acaba Alev daha an-layışlıdavransa cevabım başka mıolurdu?Sanmıyorum. L. hiçbir zaman böyle bir imti-hana talip olmadı, münasebetimizin bukadar uzun sürebilmesi de onun bu

343

akıllıca davranışından ileri gelmişolabilir.Korku içinde düşünce selameti olamaz.KararıCenab-ıHak yahut tabiat verecektir.

34

27 Mart 1983 Pazar

HER HAL TERCÜMESİBİRMÜDAAFANAME

641/656

Page 642: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Fransızlarda, "mezar taşlarıgibi yalansöylemek" gibi bir tekerleme var. Kendi hay-at hikâyesini anlatmak da, buna benzer.Önce, hafızamızın aynasında sadık akisleraramak ve onlarıinfiallerimizin, egoizmimiz-in eklediği çizgilerden ayırdetmek kabil mi?Başka bir deyişle kendimizi ne kadar tanıy-abiliriz? Belki otobiyografik bir romankaleme almak caiz, ama birkaç sayfada bütünbir ömrün muhasebesini yapmak hem teh-likeli, hem abes. Her hal tercümesi birmüdafaana-medir. Kendimizi tanımak ir-fanın varabileceği en yüksek merhale.Çağdaşlarımızın şahadeti de emin bir kılavuzolmaktan uzak. Topluma yol göstermek gibiküstah bir macera içinde yer alan gafillerister istemez o toplumun belli fertleritarafından göklere çıkarılırken, menfaat-larızedelenen bir çoklarınca yok farzedilmeğemahkûmdurlar. Bu yargıların hangileriniciddiye alacağız?

642/656

Page 643: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Galiba Cemil Meric'i bir yabancıolarak ele al-mak ve ondaki gerçek veya mevhum bir-takım meziyetlerin nasıl ve niçin

34 Cemil Meric'in eşi Fevziye Hanım Hay-darpaşa Numune Hastanesi'nde yoğunbakımdadır ve ertesi gün, 7 Mart 1983'dehayata gözlerini yumacaktır. Cemil Meriçbunu hissetmişve bu yazısıyla kırk yıllık hay-at arkadaşına veda etmiştir.

344

oluştuğunu tespit etmeğe yeltenmekyapılabilecek en makul davranış.Çağdaşlarım arasında övünebileceğim ilkfarikam: sınıf tanımaz bir tecessüs, düşün-ceye karşıbeslediğim kayıtsız şartsız saygıveoldukça güçlü bir hafıza. Hem kendi yazdık-larımı, hem de başkalarının fikir ve edebiyatmahsûllerini çok ciddiye almışımdır. Benimiçin kutsal bir iştir yazmak. Edebiyat bütündevirlere ve bütün insanlığa hitap eden bir

643/656

Page 644: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

iletişim yoludur. Sanıyorum ki mizacımın buyönleriyle vatandaşlarımdan bir parçafarklıyım. Mizaçta kalıtımın büyük payıvar.Ne kadar büyük, ne kadar kesin, bilemem.Kaldıki kalıtım zincirini sonuna kadar takipetmek de hem çok güç, hem de çok ald-atıcıolabilir. Bu itibarla Cemil Meric'in hal *tercümesini yazmağa çalışırken uzak veyayakın cedlerini sahneye çıkarmak pek aydın-latıcıolmaz. En iyisi yetiştiği sosyal çevreyitanımağa çalışmak ve kabiliyetlerini buçevreyle izaha kalkışmak olsa gerek.

Kahramanımız 1916'da Anadolu'nun ücra birkasabasında dünyaya gelmiş. Doğduğu tarihbile kesin olarak belli değil. Babasının Kurankapağına kaydettiği doğum tarihi 1332,kânun-u evvel 12. Meydan Larus 1911 gibiyanlışbir rakkam veriyor. Geçelim..

Ailesi, Dimetoka'dan göçmüş. Babasıçeşitlinikbetler yüzünden hayata küsmüşeski biryargıç. Annesi bu yabancıdünyada

644/656

Page 645: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

aşinasıolmayan hasta bir kadıncağız. Çocuk,düşman bir çevrede ister istemez kitaplarakaçıyor. Yani düşünceye ve edebiyata, hür birtercih sonunda yönelmiyor. Yaşamak içinkendine bir dünya inşa etmek zorunda. Böylebir kaçışıkolaylaştıran tesadüfler de var: ba-basıakşamlarıaileyi toplayıp kitap okuyor,ablasıfenn-i terbiye ve ruhiyat gibi konularlauğraşmaktadır. AmcasıHamit beyin kita-plarıgenç tecessüsünü alevlendiren birhazine. Anlıyor ki zalim ve kıyıcıbir gerçek-ten kurtulmanın tek çaresi reel dünyadankitaplar dünyasına sığınmak. Okumayı"TürkSazı"nıheceleyerek öğreniyor.

345

Bağıra çağıra okuduğu o manzumeler,edebiyat dünyasında ilk kılavuzıolacaktır. İlkşiirini on bir yaşında iken karalamış. Hiçbirkabiliyet müjdelemeyen bu cılız manzumeyüzünden hocasından azar işitmişve ba-basına şikâyet edilmiş. İlk mektepte neler

645/656

Page 646: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

okuduğunu pek hatırlamıyor. Bununla be-raber liyakatli hocalarıolmuş. Bunların enanılmağa değeri, Satıbeyin kurduğu YüksekÖğretmen Okulu'nun edebiyat bölümündenmezun, şair Ömer Hilmi. Daha sonraliselerde hocalık yapacak olan bu zat sayes-inde Köprülü'nün, HıfzıTevfik'in edebiyattarihlerini Ali Canib'inEdebiyat'mıtanıyacaktır. Bir mukayeseyemedar olsun diye arzediyorum: ilkmektepten mezun olurken Türkçeden TevfikFikret'in "Kılıç" şiirinin nesre çevrilmesi veiçindeki lafız sanatlarının tesbiti sorulmuştu.

"Çekiç altında muhakkar ezilir günlerce, Birçelik parçasıbir tig-i mehîb olmak için. Nehazîn işkence."

İlk mektepte Arapçaya ve Fransızcayabaşladı. Arapça hocasıeski bir medreseli idi.Ayrıca "Müsahabat-ıAhlakiye" isimli birkitap da okutuyordu. Müşahabat'm hemenher saat okuyucusu bendim. Güzel mi

646/656

Page 647: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

okuyordum, bu tercihin sebebi ailemdengelen düzgün şive miydi, bilemiyorum. Ençok kabiliyet gösterdiğim ders resimdi.Türkçeyi saymıyorum. Çoğu Çerkez veTürkmenler'den oluşan arkadaşlarımarasında elbette ki müstesna bir yerim vardı.1928'de ilk mektebi bitirdim. Talihsizlikburada da işe karıştı: mektebimiz öncelerialtısınıflıbir rüşdiye idi, ben beşincisınıfıbitirince ilk mektep oldu, yani isteristemez bir sene kaybettim.

Sonra Antakya sultanisi. Ve başlayan yeni birhayat. Hayatıma karışan iki yeni hoca: LamiCankat ile Mahmut Ali. Lami Cankat, iyi biredebiyat hocasıidi. Onun da yetiştiricisiSatıBey. Yunan mitilojisinden bazıbölümleranlatır, bir saat

346

sonra onlarıkompozisyon vazifesi olarakyazmamızıisterdi. Genişhayalli bir

647/656

Page 648: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

talebeydim. Bu yüzden çok şımartıldım.Mazhar olduğum takdirler ile büsbütün şı-mardım. Mahmut Ali, hatip ve genişufuklubir hocaydı. Daha sonra, arkadaşım oldu.Fransızca hocam Antuan efendiyi zikret-meden geçemeyeceğim. Bu zatın dabasılmışbirtakım tercümeleri vardı. Tahsilhayatımın yıl yıl dökümünü yapmak lüzum-suz. Yalnız, şuurumu yoğuran bazıhocalarınadlarınıanmakla yetineceğim: Ali İlmi Fani,mükemmel bir edebiyat hocasıve-değerli birşairdi. Darülfünunda şerh-i mütûnhocalığıyapmış, mükemmel Farsça ve çok iyiOsmanlıca bilirdi. Kalendermeşrep biredebiyatçıidi. Hissî ve fikrî hayatımda büyükkatkılarıolan bir hoca hatta bir dosttu. Şiirdünyasına onun rehberliği ile girdim. ÖnceAkif'i tanıdım, sonra Nabi'yi, Fuzuli'yi,Nedim'i. Ders kitabıolarak Halit Fahri'ninseçme yazılarınıokuyorduk. Ama kitap birvesileden ibaretti. Ali İlmi Bey, daha çok di-van şiirini anlatırdı, imtiyazlıbir talebeydim.

648/656

Page 649: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Hemen her imtihanda birinci çıktım. Şiirkabiliyeti hocasıtarafından göklere çıkarılan"bir şiir delisi" ve "ıslah kabul etmez bir bib-liyoman". Memduh Selimle, edebiyat tarihiderslerine başladık. Memduh Selim, Abdul-lah Cevdet'in İçtihad'ında yazılarıçıkmış, çokciddî ve laubalilikten hiç hoşlanmayan birhocaydı. Ondan şekle dikkat terbiyesinialdım. Ayrıca tercüme de okutuyordu.Chatea-ubrian'ın "Son İbn Saraç'm Macer-aları" adlıeserini Türkçeye çevirdik. Dahasonra Memduh Selim ile de dost olacaktım.Ve hayatımın belli bir devrinde büyüketkileri olacaktı. Sonra Fransızca hocalarım.Bilhassa Moity ile Bazantay. Birincisi eski birbaşçavuştu, ikincisi üniversite mezunu vedaha sonra edebiyat doktoru. Moity'nin üzer-inde durduğu, bilhassa cümle yapısıydı.Phraseologie diye bir ders okuturdu.Kırkından sonra edebiyata tecessüsduymuşkalendermeşrep bir hocaydı. Yazarolarak yetişmemde oldukça önemli bir

649/656

Page 650: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

payıolmuştur. Ba-zantay'e gelince, mektebinmüdürü ve istikbalimiz üzerinde

347

mutlak bir rol oynayacak bir makamın sahib-iydi. Gevezelikten nasıl kaçılacağım,konunun dışına nasıl çıkılmayacağınıondanöğrendim.

7 Ağustos 1983 Pazar / Saat 15.00

MÜSTEHCEN ÜZERİNE NOTLAR

Müstehcen, tarifi yapılamayan mefhum-lardan biri. Frenkçede porgnografik ve obsengibi karşılıklarıvar. Ama kelimelerden hiçbirikesin olarak betimlenememiş. MehmetDoğan "Büyük Türkçe Sözlük"ünde şöyle de-miş: "Edep ve ahlak dışı, ahlaka aykırı, çir-kin, açık saçık, uygunsuz".

650/656

Page 651: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Bugünün insanıiçin, Ahd-i Atik'in en güzelbölümleri ahlaka aykırı. Şiir, Yunandanİran'a, İbrani'den Araplara kadar müstehcen.Müstehcenin yayılmasınıne herhangi birDevlet önleyebilmiş, ne herhangi bir cezadüzeni. Ondokuzuncu asrın başlarındayazılmışbir kitap görmüştüm: Fransa'daaçılmışbelli başlımüstehcen davalarınıelealarak müstehcen'in müdafaasınıyapan çokzekice yazılmışhain bir kitap. "BinbirGece"den daha müstehcen hangi kitap gös-terilebilir? Nerdeyse, sıkıcıolmayan, insanınsoluğunu kesen bütün büyük eserlermüstehcen. Adeta müstehcenin karşılığıçir-kin değil, güzel. Müstehcen, hayatın tuzubiberi.

Pınar Kür, bir dönemin, belki de bütünçöküşdönemlerinin insanlarınıçok güzel an-latmış. Kişiler, bilhassa kadınlar, çok canlı.Ve hiçbiri otomat değil. Hepsi de yaşıyor.Tabiî, Kür, kendi dünyasının insanlarınıdahaiyi tanıyor. Çünkü yaşayan, düşünen,

651/656

Page 652: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

meseleleri olan, onlar. İşçi kadınları, dahasoluk, 348

daha renksiz, daha irrecl. Hayatta da öyledeğil mi? Eserin en cansız kişilerinden biri,başkahraman: Selim. Belki kıskandığım için,hoşlanmadım Selim'den. Sonuna kadar fazlatalihli, şımarık bir burjuva çocuğu.Öldürülmüşolmasıda sempati telkin edemiy-or. Doğan, bütün kepazeliklerine, bütün adi-liklerine rağmen, sevimli. Aysel, tam bir zevkkadını. Adanah'nın Aysel'e tecavüzü çokgüzel anlatılmış. Kitap, bir günah gibi sarıyorinsanı. Hani devrimle ilgili birtakımukalalıklar da olmasa, kitap değil, bir içimsu. Attila'nm romanlarında daha kesif birmüstehceniyat var. Sıhhatli olmayan biredepsizlik. Pınar Kür'de tasvirler daha sıh-hatli, yani daha reel. Geçenlerde bir Fransızyazarının güzel bir romanınıokudum. Fem-ina ödülü alan romanın adı: "GecelerinVeziri". Harun Reşit'le Cafer'in aşklarınıan-latıyor. Çok lezzetli, çok üsareli bir hikâye.

652/656

Page 653: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

Belli ki kadın yazar, Binbir Gece'yi çok iyi ok-umuş. Hikaye çok müstehcen, ama hiçbir şeyhayali yaralamıyor. Bir kadın zerafeti. "AltınGözlü Kız"ı, seviciliği anlatan bir romanolduğunu aşağıyukarıanlamadan çevirmiş-tim Türkçeye. Büyük bir yazarınşaşırtıcıinceliği. Bir kitap daha okudum: "KörSaid'in Oğlu". Rezil bir kitap, Feyzioğ-lu'nunhomoseksüalitesini sergilemek için kalemealınmış. Fevzioğlu'ndan hoşlanmam. Amason zamanlarda yaşayan en değerli Türkpolitikacılarının başında gelir. Yatakodalarına sokulmak, hiçbir yazara büyük birşeref kazandırmıyor. Kaldıki sergilenen ah-laksızlık da iç açıcıdeğil. İnsan, kart bir ibn-enin zavallılıklarınıokumak için har-cadığısaatlere acıyor. Galiba, son üç kitaparasında tek müstehcen olanı, bu.Sevmediğim bir başka roman da, ErolToy'un: "Zor Oyun"u, çok önemli bir konuyu,okunmayacak hale sokmuş. "Kör Said'in Oğ-

653/656

Page 654: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

lu"ndan bile tatsız. Yazko'nun başkanı, nebeceriksiz bir ya-zarmış!

349

lenç in ııınıaıinin ı.

'SO'lere Meric'in ruh ve düşüncedünyasındaki dalgalanmalarıyansıtıyor, kita-plarına geçmemişdüşünceleri, notları...Anılarına dönerek çocukluğunu

ve gençliğini ele aldığıö/yasam öyküsüdeğerlendirmeleri... Duygu dünyasını, /aat-larını, tutkularınıdöktüğü mektuplar... Özel-likle \asatmak-\aratmak

dirmeleri... Duygu dünyasını, zaaflarını,tutkularınıdöktüğü mektuplar... Özelliklevasatmak-yaratmak ikilemini doruktayaşadığıaylarda, idealar alemindeki kadın'olarak bağlandığıl.amia İlanıma yazdığımek-tuplar, ////·/utl2'n'm en hacimli ve en özel'

654/656

Page 655: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

metinleri. 'Tekdim ve bütünümle seviyordun,sevmeğe mah-

kûmdun" divecek

beri vandan ;

ve özyüvenli. ama

Kitapta, '¦düşüncenin bütün huy-hovratlık-larına, bütün çılgınlıklarına

selâm" eden; ama '¦düşündüklerimizin nedeğeri var?" dive de yazabilen Meric'induvgusal izdüşümü var.

BİTTİ

655/656

Page 656: 102663455 Cemil Meric Jurnal 2

@Created by PDF to ePub