201 cp 07 6/25/10 8:52 pm page 1 gelecek trendler · m. rauf ateş bir gazeteci olarak son...

12
Önümüzdeki 20 yılda, geçmiş 100 yılda gördüklerimizden çok daha fazla değişiklik olacak. Bu değişikliklerle baş edebilmek içinse muhtemel sorunlarla bugünden yüzleşmek gerekiyor. İstanbul bundan 13 yıl sonra nasıl bir şehir olacak? Çöküşün eşiğinde bir megakent mi, yoksa sürdürülebilir, modern bir şehir mi? Geleceği değiştirebilir misiniz? & Gelecek Trendler Yenilikçilik ve gelecek araşt›rmalar› dergisi l Temmuz 2010 www.siemens.com.tr Sürdürülebilir adımlar Siemens’in “Gelecek Diyalogları” konferansı, önümüzdeki 20-30 yıla ışık tutuyor. İstanbul 2023

Upload: others

Post on 06-Jul-2020

7 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: 201 CP 07 6/25/10 8:52 PM Page 1 Gelecek Trendler · M. Rauf Ateş Bir gazeteci olarak son dönemde, “Küresel ısınma” ve “Sürdürülebilirlik” konularında kendilerini

Önümüzdeki 20 yılda, geçmiş 100 yıldagördüklerimizden çok daha fazladeğişiklik olacak. Bu değişikliklerle başedebilmek içinse muhtemel sorunlarlabugünden yüzleşmek gerekiyor.

İstanbul bundan 13 yılsonra nasıl bir şehirolacak? Çöküşün eşiğindebir megakent mi, yoksasürdürülebilir, modernbir şehir mi?

Geleceği değiştirebilirmisiniz?

&Gelecek TrendlerYenilikçilik ve gelecek araşt›rmalar› dergisi l Temmuz 2010

www.siemens.com.tr

SürdürülebiliradımlarSiemens’in “GelecekDiyalogları” konferansı,önümüzdeki 20-30 yılaışık tutuyor.

İstanbul 2023

201_CP_07 6/25/10 8:52 PM Page 1

Page 2: 201 CP 07 6/25/10 8:52 PM Page 1 Gelecek Trendler · M. Rauf Ateş Bir gazeteci olarak son dönemde, “Küresel ısınma” ve “Sürdürülebilirlik” konularında kendilerini

G E L E C E K & T R E N D L E R E d i t ö r - İ ç i n d e k i l e r

2

Liderlik,sadecesöylemleolmaz

M. Rauf Ateş

B ir gazeteci olarak son dönemde, “Küresel ısınma” ve “Sürdürülebilirlik” konularındakendilerini başarılı gören çok sayıda şirket yöneticisi ile tanıştım. Bunlardan bazıları

gerçekten etkileyici projeler yürütmüş, hiç de yabana atılmayacak sonuçlar almışlardı.

Yaptıkları işler, Türkiye için ciddi başarı anlamına geliyordu. Ancak, sonradangördüğüm bazı olaylar beni hayal kırıklığına uğrattı.

Bu gibi durumlarda, anlatılanlar ile yaşam tarzının uyum içinde olması gerektiğinidüşünüyorum. Şöyle ki; “Biz karbon ayak izine önem verir, çevreyi korur, küreselısınma için mücadele ederiz” görüşlerini savunup yüksek benzin yakan araçlarabinmek, bana samimi gelmiyor. En azından daha çevreye duyarlı küçük ya da dizelaraçlar kullanmak, söylemi destekleyici olacaktır diye düşünüyorum.

Gelecek&Trendler dergisinde Prof. Dennis Meadows’un söyleşisini görünce, “Hahtamam” dedim. “İşte bunu kast ediyorum”… Sürdürülebilirlilik ve çevre konusundaönde gelen isimlerden biri olan Meadows söylemekle kalmıyor, bunu yaşadığını,uyguladığını da anlatıyor. Örneğin evini daha enerji etkini olacak şekle dönüştürmüş.Evde sadece güneş enerjisi ve odunla ısınıyor. Bir araba satın aldığında onu birkaçyılda bir değiştirmek yerine 10-15 yıl kullanıyor. Evine yeni bir şey aldığında, yerinemevcut bir başkasını elden çıkarıyor.

Ancak, henüz seyahatleri için uçağı kullanma yerine bir çözüm bulamamış…

Bu kadarı da normal… Özellikle bu gibi konularda liderlik yapan şirket ya da işinsanlarının, söylem ve eylem birlikteliğine dikkat etmelerini öneriyorum. Bunun içinilk adım da

Prof. Dennis Meadows’un söyleşisini okumak olabilir.

Saygılarımla…

Yönetim yeriHürriyet Medya Towers 34212 Güne�li-‹STANBUL

Tel 0 212 410 32 28 Faks 0 212 410 32 27

Yay›nc›Do�an Burda Dergi Yay›nc›l›k ve

Pazarlama A.�

ReklamGrup Ba�kan› Cem M. Ba�ar

Grup Ba�kan Yard›mc›s› Funda BaykalSat›� Müdürleri

Özlem Güner Ate�, Emel SönmezSatı� Temsilcisi Deniz Küçükhüseyin Çakmakç�

Teknik Müdür Nusret K›r›ml›o�luTel: 0 212 336 53 60 (3 hat) Faks: 0 212 336 53 90

Rezervasyon Tel: 0 212 336 53 00-57-59 Faks: 0 212 336 53 92-93

Ankara Reklam Tel: 0 312 467 14 37-38 Hedef Sayfalar

Tel: 0 212 336 53 70 Faks: 0 212 336 53 91

Maya Akar Center, Kat: 7 Büyükdere Cad.No: 100-102 34394 Esentepe/�STANBUL

�cra Kurulu Ba�kanıMehmet Y. Y›lmaz

Yay›n Direktörü (Sorumlu)M. Rauf Ate�

Yayın Yönetmeni Sedef Seçkin BüyükYaz›i�leri Müdürü Ebru F›rat

Haber Müdürü Hande Demirel SüzerGörsel Yönetmen A. Bertu� Pat›r

Yayın Kurulu (Alfabetik s�rayla)M. Rauf Ate�, Özlem Aksoy,

Hande Demirel Süzer, Hüseyin Gelis, Sibel Hür, Sedef Seçkin

Marka Müdürü Gökçe AykaçAnkara Temsilcisi Erdal �peke�en

Tel: 0 312 467 14 37-38-39

[email protected]

DB Okur Hizmetleri hatt› Tel: 0212 478 03 [email protected]

DB Abone Hizmetleri hatt› Tel: 0212 478 03 00 Faks: 0212 410 35 12-13

[email protected] hariç her gün saat 09.00-18.00

aras›nda hizmet verilmektedir.

YönetimGenel Yayın Koordinatörü Ye�im Denizel

Tüzel Ki�i Temsilcisi Murat KöksalSat›� Direktörü Orhan Ta�k�n

Finans Direktörü Didem KurucuÜretim Direktörü Servet Kavaso�lu

Sürdürülebilir adımlar ..............................................................................3Geleceği değiştirebilir misiniz? ......................................................6Geleceğe hoşgeldiniz ................................................................................7

İÇİNDEKİLER

202_CP_07 6/25/10 8:52 PM Page 2

Page 3: 201 CP 07 6/25/10 8:52 PM Page 1 Gelecek Trendler · M. Rauf Ateş Bir gazeteci olarak son dönemde, “Küresel ısınma” ve “Sürdürülebilirlik” konularında kendilerini

1,3 dünyayı kullandığımızdan, dahaşimdiden sınırları aşmış durumdayız.Geçmişte bize büyüme ve ilerleme sağlayanalışkanlıklarımız, gelecekte bize büyüme veilerleme getirmeyecek. Önümüzdeki 20 yıliçinde geçmiş 100 yılın tamamındagörülenden çok daha fazla sayıdadeğişiklikle yüzleşeceğiz.”

İlk defa 2009 sonlarında gerçekleştirilenGelecek Diyalogları, Max Planck Society ileSiemens tarafından, Londra merkezli olanve ekonomik analiz alanında küresel ölçektedünyanın lider danışmanlık şirketiEconomist Intelligence Unit’in işbirliğiylebaşlatıldı. Aralarında, meşhur mimar veşehir plancısı Daniel Libeskind ile iklimdeğişikliği hakkındaki Stern raporununyazarı Lord Nicholas Stern’in de bulunduğukonuşmacıların performansları olağanüstü

etkileyiciydi. Gerçekleşen oturumlardahükümetlerin, şirketlerin ve biliminsorumluluklarıyla ilgili net zorunluluklartanımlandı. Katılımcıların çıkardığı sonucagöre hükümetin, yapılacak her bir girişiminglobal karbon ayak izini azaltmak gibi netbir hedefi olup olmadığını ölçmesi,seçmenlerin düşük karbon ekonomisinegeçmenin cazip taraflarını öğrenmeleri vetemel araştırmaların yeterince fonlanmasınımümkün kılarak önemli inovasyonlarıngeliştirilme şansını artırması gerekiyor.

Şirketlerin de, Siemens’in aktif olarakuyguladığı ve özellikle yeşil teknolojilerleilgili olan çabasından örnek alarak, icatetmek ile inovasyon arasındaki ilişkiyigeliştirmek için araştırmacılarla çok dahayakın çalışmaları şart. Konferansınkonuşmacılarından, San Francisco Çevre

3

Trendler

Gelecek Diyalogları tartışma forumununaçılış konuşmacısı Dennis Meadows,

konferans salonuna doğru bir bakar. Salondünyanın dört bir yanından gelmiş politika,akademi ve iş dünyasından 500 önemliisimle doludur. Burada Berlin’de, iklimdeğişikliği ile kaynakların artan tüketimigibi, bugün insanoğlunun canını en fazlasıkan sorunlardan bazılarını ve artanşehirleşme ile demografik değişiklikler gibimegatrendlerin bu sorunları nasıletkilediğini tartışmak için bir araya gelmişbulunuyorlar. Büyük tartışma yaratan“Büyümenin Sınırları” isimli kitabınyazarlarından Meadows, az sonrasöyleyeceklerinin etkisini artırmak içinkürsüde bir süre bekler. Artık ne birkıpırdanma ne öksürük kalmıştır. Meadowskonuşmasına başlar: “Bugün zaten 1 yerine

Berlin’deki Gelecek Diyalogları konferansında, iklimdeğişikliyle mücadele yöntemleri hakkında tartışmakiçin bilim, endüstri ve hükümet cephesinden çoksayıda üst düzey temsilci bir araya geldi.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Bir atasözü, “Büyük beyinler benzer düşünür” der. Ancak her zaman sadeceaynı çizgide düşünmek yetmez. İklim değişikliği gibi korkunç sorunlarlabaşa çıkmak söz konusu olduğunda, sağlam adımlar sadece bilim, endüstrive hükümet arasında kurulacak bir diyalog ile atılabilir. Max Planck Societyve Siemens, bu diyaloğun kurulabilmesi için “Gelecek Diyalogları” temalıbir tartışma forumu başlattı.

Sürdürülebilir adımlar

G e l e c e k & T r e n d l e r

203_204_205_206_CP_07 6/25/10 8:50 PM Page 3

Page 4: 201 CP 07 6/25/10 8:52 PM Page 1 Gelecek Trendler · M. Rauf Ateş Bir gazeteci olarak son dönemde, “Küresel ısınma” ve “Sürdürülebilirlik” konularında kendilerini

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Trendler

4

Komisyonu Başkanı Paul Pelosi Jr., “Suarıtımı ve enerji etkinliği hakkındadüşünmeye başladığımda aklıma ilk gelenSiemens’in (teknoloji) portföyü oluyor. Buteknolojilerden çoğu merkezsizleştirmeninkapılarını açıyor. Siemens’in desteklediğiakıllı şebekeler de bu yönde ilerliyor.Merkezsizleştirilmiş üretim ve tüketimsayesinde enerji kaynaklarımızıçeşitlendirebilir ve toplumların kendi yerelsorunlarına uygun yerel çözümlergeliştirmelerini sağlayabiliriz” diyor.

Konferans katılımcılarının kendiaralarında uzlaştıkları bir diğer konu da,sadece şirketlerin ve hükümetlerin kendi evödevlerini yapmalarının yeterli olmayacağı,aynı zamanda bilimin de bilim insanlarınıkamuoyuyla iletişim kurmak için daha fazlaçaba harcamaya teşvik edecek şekildeperformans teşvikleri sunması gerektiğiyönündeydi. Bilim camiası açısından bununanlamı, temel araştırmaların ötesine yaniuygulama odaklı çözümlere doğrubakılmasıdır. Max Plank Society’nin başkanıPeter Gruss’ın ifadesiyle, “Fildişi kulelerdekeyif çatan bilimin modası artık geçti.”

İnovasyonun toplumun genelinde yankıbulmasının sağlanması için kamuoyunukucaklayacak derecede ilgi uyandıran birvizyon yaratılması ve ona verilen desteğindaha da artırılması şart. Ya dakatılımcılardan birinin vurguladığı gibi,“Apollo programı bütün bir neslin hayal

gücünü ateşlemişti. Peki 21’inci yüzyılınApollo programları neler olabilir?”

Siemens AG’nin CEO’su Peter Löscher,Siemens portföyü ile ilişkili birkaç vizyonaatıfta bulunan örnekler sunarken hiç deutangaç davranmıyordu: Desertec; gereklitüm altyapısıyla birlikte elektromobilite;akıllı enerji dağıtım ağları olan akıllışebekeler ve kişiye özel sağlık. Löscher butartışmaları özetlerken, “Burada kilit noktaileriye doğru çalışmalarınızı sürdürürkenuzun vadeli ve güvenilir bir çerçeveçalışmasına sahip olmanızdır” demişti.

Katılımcılar konferansın sonlarınadoğru, hükümetler pratik bir çerçeveçalışması sundukları müddetçe en yüksekbaşarı şansına, piyasa tabanlı çözümlerinsahip olacağı yönünde net bir fikir birliğinevarmışlardı. Almanya’nın eski dışişleribakanı olan ve geçmişte Yeşil Parti’ninbaşkanlığını yapmış olan Joschka Fischer,“Hükümet piyasayı etkiler ve çerçeveçalışmasını koyar. Örneğin eğer siz karbonu

global tek bir seviyede fiyatlandırarakpiyasaların çerçeve çalışmasını değiştirirsenizpiyasaları da değiştirmiş olursunuz ve budurumun mallara, hizmetlere ve enerjikullanımına olan genel yaklaşıma devasa biretkisi olabilir” demişti. Bireylerin ve onlarıngünlük tercihlerinin hedeflenmesi de,değişikliğin büyük ölçekte gerçekleşmesiiçin gerekli olan diğer bir kilit bileşenkonumunda. Meadows’un da işaret ettiğiüzere “Sürdürülebilirlik, cihazlarla değilinsan tutum ve davranışlarıyla ilgili birsorundur.”

Konferanstan bundan daha net birsonuç çıkamazdı: Ne piyasa ne hükümet nede endüstri, tek başına bu soruna anahtarolamaz. Ancak ve ancak bu üç bileşen biraraya geldiğinde, zamanımızın en başağrıtıcı sorunlarıyla başa çıkmakta gerçekbir başarının yakalanması mümkündür.Gelecek Diyalogları da tam olarak bunuamaçlıyordu.

Siemens CEO’su Peter Löscher (solda), Max PlanckSociety’nin Başkanı Peter Gruss (ortada) veAlmanya’nın eski Dışişleri Bakanı Joschka Fischer(sağda) işbirliğine dayalı eylemin önemini vurguladı.

Sürdürülebilir kalkınmayı nasıltanımlıyorsunuz?

“Kalkınma” denince insanların çoğununaklına, son 100 yıldır yaptığımız gibi,kaynakları sorumsuzca tüketerek ve çevreyiyoğun bir şekilde kirleterek yolumuzadevam edebileceğimiz yanılgısı gelir. Ve işin

içine bir parça sürdürülebilirlik katılarakkalkınma modelimizin zararlı etkilerininortadan kaldırılabileceğine inanılır. Ben isedaha çok “çabuk iyileşebilme özelliği“ ileilgileniyorum. Bu kavram bir şirketin, birşehrin veya bir ülkenin, önemli şoklarlayüzleştiğinde bile mükemmel çalışmaya

Andreas Kleinschmidt

“Sürdürülebilir Kalkınma” bir kelime oyunu mu?Röportaj

Profesör Emeritus Dennis L. Meadows (67), “Büyümenin Sınırları” isimli kitabınyazarlarındandır. Meadows, kalkınma temelli ekonomik modelin 2010-2050döneminde kaynakların sınırlılığıyla çatışacağına, 1972 yılı gibi erken bir tarihtedikkat çekmişti. Araştırmaları büyük bir tartışma başlatmış ve 30 dile çevrilipyayınlanarak 30 milyon kopyadan fazla satmıştı. Meadows’un MassachusettsInstitute of Technology’den kimya alanında lisans derecesi ve işletmeci alanında dadoktorası bulunuyor.

203_204_205_206_CP_07 6/25/10 8:50 PM Page 4

Page 5: 201 CP 07 6/25/10 8:52 PM Page 1 Gelecek Trendler · M. Rauf Ateş Bir gazeteci olarak son dönemde, “Küresel ısınma” ve “Sürdürülebilirlik” konularında kendilerini

G e l e c e k & T r e n d l e r

5

devam edecek şekilde nasılyapılandırılabileceğiyle ilgilidir. Size çabukiyileşebilme özelliği katan politikalarınuygulanmasıyla sistem giderek dahasürdürülebilir bir hale gelir.

Bir örnek verebilir misiniz?Finansal sistem iyi bir örnektir. Hiç de

çabuk iyileşebilir bir sistem değildir. ABD’devarlık fiyatlarındaki değişiklikler, her tarafayayılarak dünya genelindeki bankalara veekonomilere bulaşmasıyla sonuçlanacakşekilde yapılandırılmıştır. İşte bu, tam da

benim muhakkak değiştirilmesi gerekenkırılgan bir sistem olarak adlandırdığımtürden bir yapılanmadır.

Finansal krizin bugün üzerineeğildiğimiz çevre kriziyle benzer yanları varmı?

Evet, sistematik konuşmak gerekirseçevresel anlamda da finansta gördüğümüzebenzer sonuçlarla yüzleşeceğiz. Finansal krizgibi iklim değişikliği veya enerji kıtlığı datekdüze bir rotada sancısızca ilerlemeyecek.Öngörülebilir bir gelecekte herhangi biranda bizi kriz moduna sokan kesintilerolabilir. Umarım onlarla finansal krizle başaçıktığımızdan çok daha iyi başa çıkabiliriz.Bu duruma karşı kendimizi hazırlamak içinen önemli şey, zaman ufkumuzugenişletmektir. Ve kesinlikle yeniteknolojiler geliştirmek zorundayız. Ancakbu teknolojilerin tüm sorunlarımıza çözümolacağı yanılgısına da kapılmamamızgerekir. Açlık, iklim değişikliği, eşitsizlik,

çatışma, enerjinin bitirilmesi, yeraltısularının seviyesinin alçalması, bunlarınhepsi bize ait olan ahlaki davranışsalalışkanlıklarımızdan türeyen bir dizisonuçtur. Onları değiştirmediğimizmüddetçe bu sorunları yaşamaya devamedeceğiz. Teknoloji elbette çok önemlidirancak onun hedeflerimize ulaşmakta sadecebir araç olduğunu da unutmamak gerekir.Burada kilit konu hedeflerin yenidendüşünülmesidir.

Peki bireyler insan eliyle yapılmış

sistemlerin çabuk iyileşebilme özelliklerininasıl artırabilir?

İnsanların değişim hakkındadüşünmelerine yardımcı olmaya çalışırkenilk yaptığım iş, onlara o anda yapmaktaoldukları şeylerin sonuçlarını ölçebileceklerialetler vermektir. Onları, ekolojik ayakizlerini hesaplayabilecekleri web sitelerineyönlendiririm veya kendi yiyeceklerinin veiçeceklerinin üretilmesi için gereklienerjiden haberdar olmalarını sağlayacakkitaplar, dergiler veririm. Sadece ve sadecekendi davranış ve tutumlarının sonuçlarınıbilen bir insan, onları değiştirmek içingerçek bir çaba gösterir.

Peki siz kendi yaşamınızı, dahasürdürülebilir veya daha çabuk iyileşebilirbir hale getirmek için nasıl değiştirdiniz?

Çevre için elimden gelebilecek endeğerli katkı uçakla seyahat etmektenvazgeçmek olabilirdi. Ancak halenhavayollarını kullanıyorum. Benim ekolojik

ayak izimin en büyük kısmını uçakseyahatleri oluşturuyor. Örneğin kendievimi daha enerji etkini olacak şekildedönüştürdüm. Evde sadece güneş enerjisi veodunla ısınıyorum. Bir araba satın aldığımdaonu bir kaç yılda bir değiştirmektense 10-15yıl kadar elimde tutuyorum. Kendime evdeşöyle bir de politika benimsedim: Eve yenibir şey aldığımda muhakkak onun yerinefırlatıp atmam gereken bir şey olmalı. Busayede bir mağazaya gittiğinizde yeni birşey almak fevkalade zorlaşıyor. Bunlarınhepsi kuşkusuz mini minnacık şeyler ancakhepsi üst üste yığıldığında dikkate değerdeğişiklikler yaratabiliyor.

Kısacası konu enerji olduğunda hepimizkemerleri sıkmak zorunda mıyız?

Küresel nüfusun sadece yüzdebirkaçının enerji ve kaynak tüketimindenaslan payını aldığı ve 2 milyar insanıngünde 2 dolardan az bir parayla geçinmekzorunda olduğu bir dünya aslasürdürülemez. Eskiden gelenekseltoplumlarda tüketilen enerjinin çoğu gıdaformundaydı. Nüfusun yüzde 80’i avcılıkveya tarımcılıkla uğraşarak enerji üretmeklemeşguldü. Petrolün ucuz olduğu bugün iseörneğin petrol kuyularında enerji hasadıyapan insanlar, nüfusun çok küçük birkısmını temsil ediyor. Toplumun geri kalanıprofesör, gazeteci, spor yazarı veya kuaförolabilir. Ancak enerjiyi tüketip bitirmeküzereyiz ve artık bir noktadan sonra farklıbir sisteme geçmek zorundayız. ElbetteKaranlık Çağlar’daki gibi olmayacak. Ancakşurası kesin ki enerjinin hasadında nüfusunyüzde 1’inden çok daha fazlasının çalışmakzorunda kalacağı bir toplum olacak. Ve bu,onu gelecekte çok daha az hasar vericikılmak için bugünden hazırlanmayabaşlamamızın kendi yararımıza olacağıtürden bir değişiklik.

Bu değişikliğin sakin bir süreçtegerçekleşeceğine inanıyor musunuz?

Dürüst olmak gerekirse hayır. Bu süreçteçok şiddetli hasarlar alınacağını ve örneğin2008’de başlayan finansal krizden çok dahabeterini göreceğimizi zannediyorum.Önümüzdeki 20 yıl içinde son 100 yıldagördüklerimizden çok daha yıkıcıdeğişikliklere şahit olacağımıza şiddetleinanıyorum.

Dennis Meadows (sağda), Siemens CEO’su Peter Löscher’e, “Teknoloji önemlidir ancaksadece bir araçtan ibarettir” dedi.

Andreas Kleinschmidt

203_204_205_206_CP_07 6/25/10 8:50 PM Page 5

Page 6: 201 CP 07 6/25/10 8:52 PM Page 1 Gelecek Trendler · M. Rauf Ateş Bir gazeteci olarak son dönemde, “Küresel ısınma” ve “Sürdürülebilirlik” konularında kendilerini

6

Siemens AG Dünya Başkanı ve CEO’suPeter Löscher ve Siemens A.Ş. CEO’su

Hüseyin Gelis’in ev sahipliğinde düzenlenen“Sürdürülebilir Gelecek” (Siemens Answers:Sustainable Future) konferansı, işdünyasından önemli isimleri İstanbul’dabiraraya getirdi.

Dünyanın en etkili 20 düşünüründen biriolarak kabul edilen ünlü fütürist PatrickDixon, “Sustainagility“ başlıklı bir konuşmayaparken, DESERTEC Girişimi CEO’su PaulVon Son başta olmak üzere Siemens AG’dengelen üst düzey yöneticilerin sunumlarıfarklı konuların tartışılmasını sağladı.

Siemens AŞ CEO’su Hüseyin Gelis açılışkonuşmasında, sürdürülebilirlik kavramınınbugün herkes tarafından bu kadarönemsenmesinin altında, gelecek kuşaklarayönelik sorumlulukların olduğunu ve artık“sorumlu büyümenin“ tek geçerli anahtarolduğunu söyledi. Gelis, sürdürülebilirgelecek için öncelikle düşünce şeklinin vebuna bağlı olarak davranışlardaki değişiminilk koşul olduğunu, ardından yenilikçiçözümler ile daha yaşanabilir bir dünyayaratılabileceğini ifade etti.

Siemens AG Dünya Başkanı ve CEO’suPeter Löscher ise uzun dönemde ülkelerinve dünyanın geleceğini etkileyecek 3megatrend olduğuna dikkat çekti. Bunlarınyaratacağı gelişmelere yönelik uzundönemli değer yaratmanın şart olduğunusöyleyen Löscher, bunun cevabının dasürdürülebilirlikte yattığını ifade etti.

Siemens için sürdürülebilirliğinekonomi, ekoloji ve toplumsal sorumluluk

boyutları ile bir bütün olarak anlam ifadeettiğini söyleyen Löscher, “Bugün sadeceyenilikçi ürün ve hizmetler üretmenin değilaynı zamanda çevreye duyarlı ürünlergeliştirmenin ve sunmanın zamanıdır. Hattabunların yanına Siemens olarak bir de şunueklemekteyiz: Biz sadece daha yeşil veçevreci ürünler sunmuyor aynı zamandaşirketimiz bünyesinde bu uygulamalarıbizzat gerçekleştiriyoruz. Buna dünyaçapında bir örnek, şimdiye kadar enerjideyüzde 25, su konusunda yüzde 50’ye varanoranda tasarruf ettiğimiz LEED sertifikalıGebze tesislerimizdir“ diye konuştu.

Etkinlikte, hem ulaşım alanında çevredostu olan hem yenilenebilir enerjikonusundaki özelliği ile dikkat çeken

elektrikli otomobilin tanıtımı da yapıldı.Elektrikli otomobil “e-car“, kullanmadığıenerjinin fazlasını sisteme geri verebilecekşekilde tasarlandığı için bir anlamda mobilenerji kaynağı olarak görev yapıyor.

“Sürdürülebilir Gelecek“konferansındaayrıca, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncüyılına denk gelen 2023 yılı için “İstanbul2023” senaryosu da çizildi. 5 ayrı salondaenerji, endüstri, sağlık ve IT sektörlerinikapsayan 15 ayrı konuda panel vesunumların gerçekleştirildiği konferanstatartışılan konular arasında; verimli enerjiüretimi ve tüketimi, etkin sağlık hizmetleri,atık su dönüşümü, çevre dostu akıllı trafiksistemleri, şehir güvenlik sistemleri gibikonular yer aldı.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Trendler

Enerji, endüstri, sağlık ve IT sektörlerinde her yılyenilikçi ürün ve hizmetler sunan Siemens,sürdürülebilir bir geleceğe ışık tutmak amacıyla işdünyası başta olmak üzere akademisyenler, sivil toplumkuruluşları ve yetkili kurumların temsilcilerini bir arayagetirdi. 500’ün üzerinde katılımcının yer aldığı ve farklısektörlerde sürdürülebilir büyümenin tartışıldığı“Sürdürülebilir Gelecek” konferansı, Lütfi Kırdar Kongreve Sergi Salonu’nda düzenlendi.

Peter Löscher

HüseyinGelis

Geleceği değiştirebilir misiniz?

203_204_205_206_CP_07 6/25/10 8:50 PM Page 6

Page 7: 201 CP 07 6/25/10 8:52 PM Page 1 Gelecek Trendler · M. Rauf Ateş Bir gazeteci olarak son dönemde, “Küresel ısınma” ve “Sürdürülebilirlik” konularında kendilerini

G e l e c e k & T r e n d l e r

7

Görme yeteneğini yıllar önce kaybetmişolmasaydı, Feride şimdi koca bir tarla

dolusu laleyi görebilecekti. Gerçekten, o nemuhteşem bir manzaraydı! Asya tarafında,Boğaz’ın tepelerinde oturduğu kafedenBoğaziçi Köprüsü’nün yakınlarındaki yeniköprü büsbütün görülebiliyordu. Köprü kısasüre önce tamamlanmış, 2023 yılındakiCumhuriyet’in 100. yılı kutlamalarınayetişmişti. Feride ağzına bir parça baklavaattı. Doktorunun uyguladığı sıkı diyetyüzünden arkadaşı Elif, baklava yemeyireddetti (yine de çatalıyla topladığıkırıntıları bir çırpıda yutuverdi. Belki birkaçkırıntı daha yürütecekti tabaktan, ama yiyipyiyebileceği bu kadardı). Masadaki tatlılarınçoğunu, tabaktaki son dilim de dahil olmaküzere, Feride’nin torununun çocuğu Emir

yemişti. Feride’den tam 87 yaş küçük olanbu minik tatlı canavarı, henüz ağzındakinibitirmeden, “Başka var mı?” diye tatlıpeşinde dolanıyordu.

Emir için yeni köprü öylesine doğal birşeydi ki, sanki hep oradaydı. Sonzamanlarda Emir’in ve okul arkadaşlarınınpopüler buluşma mekânı haline gelmişti buköprü. Peyzaj mimarları yeni köprünün üstkısmını büyük bir itinayla tasarlamıştı. Üstkısımdan sadece yayalar, bisikletliler ve atlıpolisler geçebiliyordu. Köprünün üzerindekiağaçlar güneşten kaçanların sığınabileceğigölgelik alanlar yaratıyordu ve Türkiye içinözel olan bu yılın anısına, köprünün üzerinebaştan başa lale ekilmişti. Mayıs ayınıngelişiyle laleler de açmaya başlamıştı.Aşağıda, köprünün ikinci katında hızlı

trenler vızır vızır işliyor, yalnız köprününtam ortasındaki durakta duruyorlardı.Durakta inenler çevredeki dükkânlara,kafelere ve çocuk parklarına kolaycaulaşabiliyordu. Köprünün en alt katı, gününher saati köprüden hızla geçen elektriklimotosikletler dahil, her türlü elektrikli aracaaçık bir yoldan ibaretti. Trafik sıkışıklığıdenen şey daha çok Boğaziçi Köprüsü’ndeyaşanıyordu.

“Bu köprünün bir gün yapılabileceğinihayal bile edemezdim. Özellikle de on yılönce bu köprünün yapımına ilişkin planlarilk kez tartışılmaya başladığında o kadarinanılmaz gelmişti ki” dedi Feride, çayındanbir yudum alarak. “Sonra, yıl 2013’tüsanırım, değil mi? Bütün tartışma, yeniköprüde benzinli araç geçişine izin verilipverilmeyeceğine odaklanmıştı.”

Yeni köprüde benzinli araçlarıyasaklama kararı, o dönemde pek çok kişiyişaşırtmıştı. Ama yeni köprüdeki veİstanbul’un pek çok merkezindeki (hemAvrupa hem Asya yakasında) genişalanlarda uygulanan yasağa rağmen,benzinli araçlar hala İstanbul’un en büyüksorunu olarak görülüyordu. Çoğu zamanBoğaziçi Köprüsü’nün sonu gelmez trafikkargaşasında tıkanıp kalıyorlardı. Tıpkı 15 yılönce olduğu gibi. Eski model benzintüketen araçlarla seyahat edenlere verilenağır para cezaları, trafik sıkışıklığına birderece çözüm olabildiyse de, gerçekdeğişiklik, sürücüleri araçlarını genişdemiryolu ağının duraklarından birininyakınlarına park etmeye yönlendirenmodern trafik yönetiminin ve daha fazlatren ve raylı sistemin devreye girmesiyleyaşandı. Raylı sistem, mevcut yer üstühatlarda yapılan iyileştirmeler de dahilolmak üzere, son derece hızlı bir şekildegenişletildi ve eklenen yeni yeraltı hatlarıylabirlikte toplamda 618 kilometre uzunluğaulaştı. Bugünlerde Bakırköy’den Emirgan’ayolculuk sadece 25 dakika sürüyor. Feride,90 yıl önce Ermeni okul arkadaşını ziyaretegiderken aynı yolu yarım günde alırdı.Zaman o günlerde sınırlı bir kaynak gibi

İ s tanbul 2023

Geleceğe hoşgeldinizİstanbul çöküşün eşiğinde bir mega şehir mi, yoksasakinlerine etkin bir altyapı sunan sürdürülebilir ve modernbir şehir mi olacak? Gelin İstanbul’un geleceğini birliktehayal edelim. İstanbul’un geleceğini hayal ederken bazençok cesur davranabilir, bazen de yeterince cesurolamayabiliriz. Şehrin yaşayacağı değişimin boyutunu doğrutahmin edemeyebilir veya değişimin yaşanacağı alankonusunda yanlış değerlendirmeler yapabiliriz. Amaunutmamak gerek: Bu sadece bir hayal. Hayaller, bize esinkaynağı oluşturmak ve ilerleyecek cesareti vermek içinvardır. Yapmamız gerektiğini bildiğimiz değişikliklerkonusunda bizlere cesaret verir ve doğrudan kontroledemediğimiz değişikliklere kendimizi hazırlamamızısağlarlar. Gerçek ne olursa olsun, bizler İstanbul’ungeleceğini daha yeşil ve daha sürdürülebilir hale getirmeyekararlıyız. İstanbul, kuşkusuz dünyanın en muhteşemşehirlerinden biri. Bu muhteşem şehir, ileride de yaşanabilirbir şehir olmak zorunda ve olabilecek durumda. 1923 yılındadoğmuş iki hanımefendiyi konu alan bu kurgusal öykü,sizlere 2023 yılının İstanbul’undan bir kesit sunuyor.Geleceğe hoşgeldiniz…

207_208_209_210_CP_07 6/25/10 8:50 PM Page 7

Page 8: 201 CP 07 6/25/10 8:52 PM Page 1 Gelecek Trendler · M. Rauf Ateş Bir gazeteci olarak son dönemde, “Küresel ısınma” ve “Sürdürülebilirlik” konularında kendilerini

görünmezdi Feride’nin gözüne, iki kızsaatlerce çiçeklerden taç yapar, sonra da otacı Boğaz’ın serin sularına bırakır ve buçiçekten halkanın Marmara’ya doğruyolculuk etmesini izlerlerdi.

Şimdi Emir’i ne trenler ne çiçeklercezbediyor. Emir’in tutkusu arabalar. En çokda yerel yarış pistinde benzinli araçlarınyerini alan hızlı elektrikli arabalar. Büyükannesi ve büyük annesinin arkadaşı “o eskizamanlar” sohbetine başlayınca (yenibaklava siparişlerinin de henüz masayaulaşmadığını göz önünde bulundurarak)Emir, “mobil ders kitabını” çıkardı. Doğruyusöylemek gerekirse, bu cihaz Emir’in şimdiyekadar sahip olduğu en kullanışlı eğlencearacıydı. Cihaz eğlence amaçlı kullanılsa da,Emir onun için “mobil ders kitabı” terimininkullanılmasını daha uygun görüyordu.Böylece Afrika’daki bazı arkadaşlarıylaçevrimiçi oyunlar oynarken ev ödeviniyapıyormuş izlenimi verebiliyordu. Ne güzelgünlerdi, Afrika’da annesi ve babasıylageçirdiği o iki yıl! Fas’ta bir rüzgâr santraliinşasında görev alan annesinin sözleşmesibirkaç ay önce bitip de Türkiye’yedönerlerken az ağlamamıştı. Neyse ki mobil

iletişim, başka bir kıtadaki arkadaşlarıylairtibatını kaybetmemesini sağlıyordu.Aslında döndüğünden bu yana yaklaşık 20milyonluk bu mega şehirde yaşıyorolmaktan mutluydu, şehriyle gururduyuyordu. Yaşamaktan mutluolunmayacak ve gurur duyulmayacak birşehir değildi ki İstanbul!

Türkiye 2017 yılında kurulan“Uluslararası Gelişmiş Ekonomiler Ligi”ninönde gelen üyelerinden biri olmuş, İstanbulda Avrupa ve Orta Doğu’yu bağlayan birglobal ticaret merkezi olarak ün kazanmıştı.İstanbul’a bu ünü kazandıran, güçlübüyüme ve çevreci teknoloji başta olmaküzere yenilikçi sanayiler olmuştu. Feride’ninçocukluğunda İstanbul sokaklarının dört biryanını çevreleyen “Türkiye’nin kalkınmasısonsuz fırsatlar demektir” sloganınındoğruluğu kanıtlanmıştı. Emir’in hayali,annesi gibi devasa rüzgar türbinleri inşaetmekti. Türbinlerin tepesinde durup,günün her saatinde üzerinde uçaklarındolanıp durduğu İstanbul’a bakacaktı. Neyazık ki, şehrin üç kalabalık havaalanındanhiçbirinde iniş için sıra bekleme sorunu birtürlü çözülememişti. Ama en azından,

havaalanlarına ulaşım bugünlerde daha azzahmetliydi, hatta 2027’de daha da kolayhale gelecekti. Hızlı trenlerden oluşan birring seferi, bu üç havaalanını tek birmerkeze bağlayacak ve havaalanlarıarasında hızlı ulaşıma imkan verecekti.

Feride’nin çocukluğuysa bugünlerdençok farklıydı. “1930’larda, tren Avrupa’yaana ulaşım aracıydı” dedi eski günlerihatırlayan Feride. Bir İtalyan şirketiAtina’dan Brindisi’ye uçuşlar düzenlemeyebaşlamış, ama sonra bu uçuşlara sonvermişti. Daha sonra bir Fransız şirketiBükreş’ten Orta ve Batı Avrupa’ya uçuşlardüzenlemiş ve Alman şirketi Lufthansa kısabir süre Berlin’den İstanbul’a uçuşlargerçekleştirmişti. “Ama o uçak biletlerindenalacak durumumuz yoktu zaten” dediFeride.

Oturdukları kafeden, İstanbul’unbatısındaki, rüzgar esintisinin özellikle güçlüolduğu bölgelerde bulunan rüzgârtürbinleri görülebiliyordu. Türkiye, enerjiüretimini eskiden ithal ettiği fosilyakıtlarından yenilenebilir enerjikaynaklarına kaydırarak çeşitlendirmeyibaşarmıştı. Artık batıda rüzgar, güneyde

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

8

İstanbul 2023

207_208_209_210_CP_07 6/25/10 8:51 PM Page 8

Page 9: 201 CP 07 6/25/10 8:52 PM Page 1 Gelecek Trendler · M. Rauf Ateş Bir gazeteci olarak son dönemde, “Küresel ısınma” ve “Sürdürülebilirlik” konularında kendilerini

güneş enerjisini ve ülkenin dağlıkbölgesindeki su kaynaklarından ürettiğienerjiyi yurtdışına da satıyordu. Türkiye buşekilde Desertec girişiminin ayrılmaz birparçası haline gelebilmişti.

“Emir, yine vaktini bilgisayar oyunlarınamı harcıyorsun?” dedi sert bir ses, hemEmir’in internetteki oyunlarını hem yaşlıhanımların sohbetini bölerek. Çocukarkasına dönüp gülümsedi. Emir’in annesiZeynep, elektrikli arabasını rüzgar, güneş vesudan elde edilen çevreci enerjiyle şarjetmek üzere civardaki garajlardan birinepark edip yanlarına gelmişti. Zeynep’inşapkası başından uçtu, Emir de şapkanınpeşinden koştu, yakalayıp masaya getirdi.Zeynep’in keyfi yerindeydi. Otomatik pilot,arabayı kullanıp park ederken o da yoldahaberleri izlemişti. Haberler iyiydi: Yakıngelecekte Türkiye’de depolama amaçlıpompalı hidrolik santrallerde yeni kapasiteoluşturulacak ve bu da Türkiye’nin akıllıelektrik şebekesine dahil edebileceği rüzgârenerjisi miktarını artıracaktı. Ne yazık kiyenilenebilir enerji kapasitesi sınırlıydı.Sonuçta hava her zaman güneşliolmayabilir, rüzgâr da her daim

esmeyebilirdi. İşte bu yüzden, tüketimintepe noktasında olduğu zamanlar için ciddimiktarda depolanmış enerji bulunmasıgerekliydi. Pompalı depolama santrallerininkapasitesi ne kadar yüksek olursa, Zeynep’inişvereninin potansiyel rüzgâr projelerininsayısı da aynı derecede fazla olurdu.

Doğrusu, yenilenebilir enerji alanındakirekabet rahatsız edici boyutlara ulaşmayabaşlamıştı. Petrol ve benzin fiyatları yıllardıryükselirken, gerçekleştirilen yenilikler, yeşilenerji üretiminin maliyetlerini aşağıyaçekmişti. Buraya kadar her şey çok güzeldi.Ama şimdi, Türkiye apaçık bir enerjiihracatçısı haline geldiğinden, yurda pekçok yabancı yatırım girmiş, rüzgar veyagüneş enerjisi üretiminde kullanılabilecekgeniş arazilerin fiyatı yükselmişti. Enerjiüretimi de eski zamanlardaki merkezine,yani şehrin daha içlerine doğru kaymıştı.Feride o günleri çok iyi hatırlıyordu:“Silahtarağa’daki, kömürle çalışan elektriksantrali ben doğmadan on yıl önce faaliyetegirmiş, dün gibi hatırlıyorum oradakielektrik santralini. Çok uzun zaman öncebüyük bir enerji kaynağıydı kömür” dedi,hidrolik enerjiye dair bu ümit vaat edenhaberlere sevinen torununa. Şimdi müzeyedönüşen ve “Santralistanbul” olarak daadlandırılan Silahtarağa’yı Emir bilebiliyordu. Bugün de enerji yine şehringöbeğinde üretiliyordu: Yeni köprününyakınlarındaki devasa hidrolik türbinlerde,elektrik üretimi için Boğaz’daki su akıntısıkullanılıyordu. Modası geçmiş dizel-elektrikli vapurların yerini alan ve on yılıaşkın bir süre önce piyasaya sunulan yenielektrikli vapurların bir kısmına elektrikburadan sağlanmaktaydı. Gece oluncavapurların dev aküleri rüzgâr gücündenüretilen elektrikle şarj oluyordu. Çünküelektriğin en ucuz olduğu saatler gecesaatleriydi. Talebin yüksek olduğudönemlerde, gemiler sık sık depoladıklarıenerji fazlasını satıp buradan gelir eldeediyordu. Türkiye’de son yıllarda evrimgeçiren akıllı elektrik şebekesi sistemi,elektrikteki bu küçük alışverişleri özelkonutlar için bile mümkün kılıyordu.

Zeynep’in eşi Can, Avrupa, Orta Doğu veAfrika’daki şubelerinin genel merkeziniİstanbul’un göbeğine taşımış bir Çin bankasıolan işvereni için enerji alışverişlerineyönelik IT sistemleri optimizasyonu yapıyor,

geçimini bundan sağlıyordu. Çok merkezlibir şehir haline gelen İstanbul’un yenimerkezlerinden birinde, Kurtköyyakınlarındaki yeni faaliyet bölgesindeLondra’daki Canary Wharf adlı iş merkezinebenzer etkileyici bir gökdelen grubu inşaedilmişti. Binaların duvarlarındaki ince filmfotovoltaik paneller enerji üretirken, şirketgenelindeki yeni uygulamaya göre,çalışanların garajda park edilmiş olanarabalarının akülerinin şarjı boşaltılıyor, buenerjiyle hem çalışanlar hem bankakazanıyordu. Enerji tüketiminin tepenoktasında olduğu saatlerde akülerdekienerji boşaltılarak akıllı şebekeye yüksekfiyatla enerji sağlanıyor ve arabalardasadece eve dönüş için gerekli olacak kadarelektrik bırakılıyordu. Uygulamayakatılanlar için karlı bir anlaşmaydı bu.Çünkü geceleri, en yeni Boğaz vapurlarıgibi, Can ve çalışma arkadaşları da evlerindeucuza enerji dolumu yapabiliyordu.

Can ne zaman ekonomik verimliliğiartırmak konusundaki son başarılarıylaövünmeye kalksa Feride, “Bugünlerde herşey para oldu galiba” diye Can’ın sözünükesmeye başlardı. Ama Zeynep kocasınısavunmaya meyilliydi hep: “İstanbul’un 30yıl önce nasıl olduğunu hatırlamıyor musunanne? O günlerde sadece 12 milyon kişiydik.Enerji tasarrufu yalnız para tasarrufuanlamına gelmiyor, aynı zamanda çevreyikoruma anlamına da geliyor.” Aslınabakılırsa, İstanbul’daki ticari ve endüstriyelbinaları daha sürdürülebilir kılmak için, 100yıl önce başvurulan bazı yöntemler şimdi dekullanılmaya başlanmıştı. Feride gazetelerdeTürkiye’deki ilk buzdolabının satıldığıhaberini okuduğunu hatırlıyordu.1930’lardaydı. O zamana dek, sütü serin biryerde saklamak için bahçelerdeki kuyulardoğal soğutma sistemi olarak kullanılırdı.Can’ın çalıştığı banka da doğadanyararlanıyordu, ama yararlanma şeklindeçok küçük bir fark vardı: Sabahları güneşşehri kavurmaya başlamadan önce serinhava binaya yönlendirilerek depolanıyordu.Böylelikle klima sistemlerinin sabahtanitibaren tam kapasite çalışmasına gerekkalmıyordu ve klima sadece günün ilerleyensaatlerinde önemli oranda elektrikharcıyordu. Kimin canı öğle arasını bir ağaçgölgesinde geçirmek isterse o kişi binanınçatısındaki bahçeli terasa çıkıp dilediğini

G e l e c e k & T r e n d l e r

9

207_208_209_210_CP_07 6/25/10 8:51 PM Page 9

Page 10: 201 CP 07 6/25/10 8:52 PM Page 1 Gelecek Trendler · M. Rauf Ateş Bir gazeteci olarak son dönemde, “Küresel ısınma” ve “Sürdürülebilirlik” konularında kendilerini

yapabiliyordu. (Rakip banka kısa süre önce,çatılarındaki serada kantinde satılacakgıdaları yetiştirmek istediğini bileduyurmuştu. Bunun için bina içindeelektrikli cihazların ve çalışanların ürettiğisıcaklığı kullanmayı planlıyor, yetiştirdiklerisebzelerle de çalışanların açığa çıkardığıkarbondioksitin emilmesini sağlamayıamaçlıyorlardı. Binada üretilen atık su dasulamada kullanılacaktı. Ama her ne kadarbu teknolojilere yönelik bazı fikirler ilk kez2010 Şanghai Fuarı’nda tanıtılmış olsa da,Can hafif bir kıskançlıkla bu projeyi dikkatealmıyordu.)

Zeynep masadaki gruba “Yeni köprüyegidelim mi artık?” diye sordu. Buradaişinden trenle dönen eşiyle buluşacaklardı.Emir’in tatlı siparişleri garson tarafındanunutulduğu için Emir teklife karşı çıkmadı,tatlı şansını köprüdeki kafelerden birindedenemeye karar verdi. Üç kadın ve çocukoturdukları kafeden köprüye kadar olankısa mesafeyi trenle gitmek üzere masadankalktıklarında hesap otomatik olarakelektronik ortamda kesilmişti bile.

Trene binmek için platformda beklerkenElif’in mobil cihazı çalmaya başladı.Kanındaki mikro sensörler nispeten yüksekşeker alarmı veriyordu ve cihazınınekranında küçük miktarda bir insülin dozuenjeksiyonu öneriliyordu. Son birkaç yıldırbu prosedüre alışmıştı Elif, hatta bir bakımaşanslı sayılırdı. En azından Feride böyledüşünüyordu. Elif’in diyabet rahatsızlığıbirkaç yıl önce gerçekleştirilen genetiktarama esnasında, hastalığın doğurabileceğien kötü sonuçların önlenebilmesi için enuygun zamanda tespit edilmişti. Önleyicibakım ve yaşam tarzındaki düzenlemeler(küçük baklava kırıntıları haricindekiler!)sayesinde bu kronik rahatsızlığın etkilerihasta için daha az yıkıcı olurken, hastalık dagiderek daha çok sayıda yaşlı hastanınbakımını üstlenmesi gereken sağlık sistemiiçin daha az maliyetli oluyordu. “Keşkegenetik taramalar glokom yüzünden görmeyetimi kaybetmeye başladığım 90’lı yıllardada var olsaydı,” dedi Feride. Diğer yandan,yaşamın pişmanlıklardan değil, ileriye doğruatılan adımlardan ibaret olduğunuöğrenecek kadar da uzun yaşamıştı.

Elif’in hastalığı, tedavisi her durumdazor bir hastalıktı. 1930’larda sağlık konusu,doktorların eğitimine yoğun bir şekilde

yatırım yapan Türk hükümetiningündeminin birinci maddesiydi. Ogünlerdeki en önemli sağlık sorunlarındanbiri sıtma hastalığıydı. 90 yıl sonra ise, enbüyük sağlık sorunları genellikle yaşlılık vesağlıksız yaşam tarzıyla ilişkili olan kronikhastalıklar. Aslında sorunu “çok fazlabaklava ve çok az spor” şeklinde özetlemekde mümkün. Hükümet şimdi de sağlıkalanında yenilikler gerçekleştirmek içinbüyük çaba sarf ediyor. Kamu sağlık sistemi,Afrika dahil olmak üzere, yurtdışından dahafazla işgücü çekmeyi başarabilmişti. Belirliprosedürlere yönelik yeni mükemmeliyetmerkezleri, Türkiye’yi tüm dünyada iyieğitim almış doktorların kariyerlerinebaşlayabileceği ilgi çekici bir ülke haline

getirmişti. Hemşire yetersizliği, akademikhastaneler tarafından sunulan sanal eğitimprogramları kullanılarak, hem kaliteyi hemverimliliği artıran IT sistemlerinin sürecedahil edilmesiyle telafi ediliyordu. GelişmişEkonomiler Ligi’ne katılım başvurusudeğerlendirme aşamasında olan pek çokdüşük gelirli ülke, sağlık alanındaTürkiye’nin başarı öyküsünden ilham alarakTürkiye’nin izlediği yolu izliyordu.Türkiye’nin başarısının bir kısmı, sağlıkhizmetlerini genel olarak iyileştirmeyeyönelik ekonomik teşviklere dayanansistemsel değişikliklerden ibaretti: Yenisağlık sistemi modelinde, özel hastaneler iledevlet hastaneleri hasta çekmek konusundarekabet halindeydi. Hastanelere ayrılan

yerel yönetim fonları, bugünlerde herkesinbütçesine uygun ve kaliteli hizmet sunan birsistem temelinde, hem devlet hastanelerinehem özel hastanelere dağıtılıyordu.

Temel olarak Avrupa ve Orta Doğu’ylaTürkiye arasındaki sağlık turizmi faaliyetleride, herkes için sağlık uygulamasınıgüçlendirmeye yardımcı olan finansmanısağlıyordu. Üstelik bu sadece İstanbul içingeçerli değildi. Anadolu’nun ücraköşelerindeki travma klinikleri bile artıkİstanbul ve Ankara’daki uzman kliniklerebağlıydı ve buralarda uzmanlar, ameliyatesnasında tele-tıp vasıtasıyla doktorlarayardımcı olabiliyordu. Yeni nanotüplübilgisayarlı tomografi tarayıcıları sadeceİstanbul’daki havaalanlarında değil, tümTürkiye’deki ambulanslarda da kullanılmayabaşlamıştı ve daha hızlı, daha doğruteşhisler elde edilmesini sağlıyordu.

“Ben bir dilim baklava daha yiyebilirmiyim?” diye sordu Emir, grup köprüdekiduraktan ayrılıp onları üst kata çıkaracakasansöre doğru yürürken. Asansördençıktıklarında herkesin saçlarını uçuranrüzgâr, akşamın parıltıları arasında, yeniBoğaz Köprüsü’nün üst katına ekilen laleleride yavaşça salladı. Onları bekleyen Can üçhanımı öpüp yavaşça Emir’in sırtına vurdu:“Bu aralar biraz kilo almadın mı küçükbey?” dedi.

Çevreci enerji kullanarak aydınlatılanAyasofya’nın nefes kesen manzarasınıngörülebildiği köprünün diğer tarafınageçerlerken Feride durdu ve dikkatliceeğildi. 100 yıllık yaşamın verdiği yorgunluklaartık biraz eğilerek yürüyordu. Elyordamıyla bir lale kopardı ve görmeyengözlerini kapatarak lalenin belli belirsizkokusunu duymaya çalıştı. Bir yandan da,Ayasofya’nın görüntüsünü hatırlamayauğraşıyordu. Emir ve Zeynep’in koluna girenFeride, rüzgar beyaz saçlarını tararkenkorkuluklara doğru birkaç adım daha attı.Bunca kargaşaya yol açan, ama bu şehrintam da buraya inşa edilmesinin de teknedeni olan ve İstanbul’u ikiye bölen devasakanalın üzerinde, orada öylece duruyordu.Kolunu kaldırdı, kısa bir süre çiçeği yukarıdatuttu ve sonra Boğaz’ın serin sularına doğrubıraktı. Emir ve Zeynep onu iki elindentuttular. Feride artık eve dönüpdinlenmeliydi. Ne de olsa yarın 100. yaşgününü kutlayacaktı.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

10

İstanbul 2023

207_208_209_210_CP_07 6/25/10 8:51 PM Page 10

Page 11: 201 CP 07 6/25/10 8:52 PM Page 1 Gelecek Trendler · M. Rauf Ateş Bir gazeteci olarak son dönemde, “Küresel ısınma” ve “Sürdürülebilirlik” konularında kendilerini
Page 12: 201 CP 07 6/25/10 8:52 PM Page 1 Gelecek Trendler · M. Rauf Ateş Bir gazeteci olarak son dönemde, “Küresel ısınma” ve “Sürdürülebilirlik” konularında kendilerini