2015-31-ocak-umre-19 dosyası - kopya±.pdf · medet ya fatİhİ mekkeİ mÜkerreme medet medet ya...

258
1

Upload: others

Post on 16-Jan-2020

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

1

Page 2: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

2

GÖNÜLDEN ESİNTİLER

TERZİ BABA

(2015 UMRE DOSYASI)

97

NECDET ARDIÇ

(BİRİNCİ BÖLÜM)

İRFAN SOFRASI

NECDET ARDIÇ

TASAVVUF SERİSİ (97)

Page 3: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

3

ÖN SÖZ

Bismillâhirrahmânirrahîm.

2013 umresinden geldikten sonra bizimle umreye gelemeyen kardeşlerimizden bâzılarıyla daha sonra başka bir tarihte kendileriyle tekrar umreye gitmek için bir karar almıştık. Nihâyet sene içerisinde umreye gelecek kardeşlerimiz belirlenmeye başladı. Bizde onlarla, 31 ocak 2015 cumartesi çıkış, tarihi olarak belirlemiş idik, bu günün seçilmesi ise, okulların şubat tatiline girmiş olmalarından dolayı o süreden istifade etmek için idi. Böylece umre sürelerimiz, (9-14-ve-20) günlük olarak düzenlenmişti.

Bu umremize birlikte gelmek isteyen (68) kişi olmuştu, bunların isimleri ve bilgileri “Sıla Tur” şirketimize bildirildi, onlarda gereken muameleleri yaptırdılar ve belirlenen tarihte her hangi bir olumsuzluk olmadan yola çıktık. Ve sürelerimiz dolunca bölüm bölüm, geriye döndük. Rabb’ımıza şükrederiz, ve şirketimize de çalışmalarından dolayı teşekkür ederiz.

NOT= Umreye gelen kardeş ve evlâtlarımızdan, hatıralarını yazmaya hareket gününden birkaç gün evvel başlamalarını ve yazabildikleri kadar hatıra ve duyuşlarını hemen kaleme almalarını ve dönüşte düzenleyerek bana göndermelerini istemiştim.

Dönüşten bir müddet sonra bu hatıralar gelmeye başladı bende onları geliş sırası ile kaydetmeye başladım böylece onlardan gelen hatıraları ile, bende yazdığım yazılarım ve bazı ilâvelerim ile, bu hatıra dosyasını meydana getirmeye çalıştım. İnşeallah okuma fırsatını bulanlar, bizlerle beraber gıyabende olsa oralarını gezmiş olurlar Cenâb-ı Hakk arzu eden her kese nasib etsin İnşeallah.

NOT= Umre hatıra yazılarımıza geçmeden evvel umre hakkında, diğer umre dosyalarında da olduğu gibi, bilgiler vermeyi uygun buldum, bu yüzden daha evvelce yazılmış olan yazılardan bölümler aktarmayı uygun buldum. Daha sonra da, Umreye bizimle gelen kardeş ve evlâtlarımızın gönderdiği yazılarını ve sonun da da benim umre hatıralarımı ilâve edeceğim İnşeallah.

NOT= Bu yazıların devamı ileride “Terzi Baba Umre hatıraları” bölümünde gelecektir.

-------------------

Page 4: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

4

Bismillâhirrahmânirrahîm.

(31 ocak 2015 cumartesi) Umre programının gidiş dönüş hareket saatleriyle birlikte özet bilgileri faydalı olur düşüncesiyle aktarmak istedim

Selâmün aleyküm. Kardeşlerimiz evlâtlarımız. İnşeallah herkes iyidir. Yapılacak umre yolculuğu için bazı bilgileri sizlere bildirmek istedim.

Aşağıda şirketimizden gelen, gidiş dönüş bilgileri vardır.

Mübarek yolculuğumuzda, gidiş ve dönüşlerimizde herhangi bir aksilik olmadan tekrar evlerimize döneriz, İnşeallah. Cenâb-ı Hakk şimdiden kabul etsin. Amin.

-------------------

Terzi Baba, Gurubu.

31 ocak 2015 cumartesi çıkış tarihli Umre yolcuları.

-------------------

İz…. Ar….

Öz…. Ar….

Ca…. Em…. Ar….

Ay…. Gü….

Gü…. Ar….

Ce…. C…. Ar….

Si…. Ar….

Ca…. Ar….

Ce…. Ar….

Şa…. Ço….

Pe…. Se…. Ço….

Fa…. Ek…. Sa….

De…. Sa….

Be…. Sa….

Ce…. De….

Al…. Çe….

Yu…. Ya…. Ka…. Sa….

Ab…. Al…. Ha…. Sa….

Mu…. Do….

Page 5: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

5

Ah…. Al….

Mu…. İs…. Al….

Mü…. Sa….

Mu…. En….

Ha…. Ne…. Tü….

Kü…. Tü….

Ce…. Tü….

Cü…. Ok….

Na…. Os….

İr…. Ak….

Em…. Ak….

Al…. Ak….

Fa…. Şe…. Şe…. Ak….

Ne…. Yü….

Me…. Fa…. Bu….

Ab…. Çe….

Me…. Ul…. Ak….

Er…. Or….

Oz…. Sa…. Şe….

Al…. Ca…. Er….

As…. Be….

Ka…. Do….

Ay…. Tü….

Ze…. Ay…. Se….

Ma…. He…. An….

Si…. Se….

Tu…. Er…. Se….

Ni…. Se….

Gö…. Em….

Şa…. Em….

Ed…. Em….

Eg…. Em….

Ad…. Sa….

Page 6: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

6

So…. Sa….

Ha…. Öz….

Sa…. Ün…. Öz….

Hü…. Öz….

Şa…. Öz….

Ad…. Ök….

Ay…. Ök….

Ve…. Ceylan

Sü…. Ceylan

Le…. Ye….

On…. Ye….

Üm….Ar….

Er…. Ay….

Ha…. Nu…. Ay….

Ne…. Ar….

Nü…. Ar….

-------------------

Hayırlı günler hayırlı cumalar Musâcığım, gelecek yolcuların, birlikte kalacakları kimseleride belirledik, ancak daha sonra oda arkadaşları arasında bir iki değişiklik olabilir. Herkesin telefon numaralarınıda verdim gerektiğinde kendilerine ulaşabilirsiniz. (7 aralık Pazar günü) İstanbul kavacıktaki sohbette bütün pasaportları ve ücretlerini toplayacağız bazıları daha şimdiden vermeye başladılar. Sizin içinde uygunsa o tarihten bir gün sonra size ulaştırırız. Eğer Türkiyede olursanız işinizde uygun olursa gelebilirseniz, doğrudan size de takdim edebiliriz. Cenâb-ı Hakk dünya ahret bütün işlerinizde kolaylıklar ve başarılar nasib etsin İnşeallah. Selâmlar hoşça kalın. İnşeallah bu Umremizden de sağlık ve başarı ile çıkarız. Cenâb-ı Hakk yardımcımız olsun. Sorulacak bir şeyler olursa her zaman arayabilirsiniz. T.B.

-------------------

TO : SN. TERZİ BABA TEL : 0 533 774 39 37 Mail : [email protected]

UMRE PROGRAMI / 2015

Telefon görüşmemize (31) Ocak 2015 tarihinde gidiş şekli ile Medine’de 2/3 gece geriye kalan konaklama Mekke olmak üzere program detaylarımız aşağıdaki gibidir.

Page 7: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

7

Bilginize sunar çalışmalarınızda başarılar dileriz.

5* Yıldız Otel MEKKE : AJYAD MAKAREM OTELİ MEDİNE : HAREM OTELİ .

İkili Oda Üçlü Oda - 9 GÜN / 8 GECE : 1400 € 1350 € - 14 GÜN / 13 GECE : 1790 € 1750 € - 20 GÜN / 19 GECE : 2250 € 2200 €

NOT : Fiyatlarımız belirtilen odalarda kişibaşıdır. NOT 1 : İllerden uçak bağlantısı düşünüldüğünde fiyatlara 50€ - 70€ ilave edilir. (şu an belli değil.) NOT 2 : : Programın ağırlığı Mekke de düşünüldüğünden Mekke fiyatları medine ye kıyasen daha yüksektir. Bu durumda fiyatlar negatif olarak etkilenmektedir. NOT 3 Fiyatlar henüz net olmadığından, geçen dönemin fiyatları ile mukayese edilerek yaklaşık olarak hazırlanmıştır. Yaklaşık olarak Ekim ayı sonu veya Kasım ayının başında fiyatlar netleşmiş olacaktır. Pozitif veya negatif şekli ile fiyatlar etkilenecek olsa da bu miktarın çok yüksek olacağını düşünmüyoruz.

VİZE İÇİN GEREKLİ BELGELER HEDİYELERİMİZ - En az 1 yıl geçerli pasaport Bagaj ve El Çantası, - 2005 Yılından sonra alınmış pasaport 5 lt Dolu Zemzem Bidonu - Nüfus cüzdan fotokopisi ( önlü arkalı) Umre Rehber Kitapçığı - Eşi ile gidecekler için nüfus kayıt örneği - 2 Adet vesikalık fotoğraf - Akrabası ile gidecek bayanlar için noterden akrabalık belgesi - Menenjit aşı kartı ÜCRETLERE 15 YTL. YURT DIŞI ÇIKIŞ VERGİSİ DAHİL DEĞİLDİR HİZMETLERİMİZ / Fiyatlarımıza : Gidiş Dönüş Uçak bileti, Havalimanı vergileri, Vize Alımı, Otellerde Belirtilen şekilde Konaklama, Bütün Transferler (lüx araçlarla), Mekke ve Medine’deki Ziyaretler ve Sıla Turizm Rehberliği dahildir. Musa BİÇKİOĞLU -------------------

Page 8: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

8

Terzi Baba Grupları ve Uçak saatleri... Fa… Bu…

Umreye Gidecek Kardeşlerimiz için; 31 Ocak 2015 Cumartesi saat 09:30'DA ATATÜRK HAVAALANI'nda "B KONTUARI" önünde buluşuyoruz. 31 Ocak 2015 Cumartesi saat 12:15'te THY ile İstanbul - Medine seferimiz var.

Dönüşler: 9 Günlük Giden Kardeşlerimizin dönüşü: 8 Şubat'ı 9 Şubat'a bağlayan gece 02:50 Cidde - İstanbul 14 Günlük Giden Kardeşlerimizin dönüşü: 13 Şubat Cuma akşamı 18:00 Cidde - İstanbul 20 Günlük Giden Kardeşlerimizin dönüşü: 19 Şubat Perşembe akşamı 18:00 Cidde - İstanbul

İzmir - İstanbul aktarması ise; Gidişte: 31 Ocak sabah 07.45 İzmir - İstanbul uçağı ile, Dönüşte: 13 Şubat akşam 23.15 İstanbul - İzmir uçağı ile yapılacaktır. ---------------------- B-Kon-Tu-Arı- Birçok değişikliklerden sonra nihayet son halini alan (31/01/2015/Cumartesi) umre yolcuları listesi hazır. ----------------------------- Hacc; hakikat-i İlâh-îyye de cemâlullahı seyr, Umre; hakikat-i muhammediyye de cemâlullahı seyrdir. Hac kelimesi ha ve 2 tane de cim ile yazılıyor. Ha; hakikat-i İlâh-î, (8) 1. Cim; Cemâli İlâh-î, (3) (8+3=11) 2. Cim; Cemâli beşer. (3) (8+3+3=14) -------------------

BİSMİLLâHİRRAHMâNİRRAHîM: Ûmreye gittiğimiz zaman çevremizdeki kardeş ve evlâtlarımızdan bir istekte bulunmuştum. O da burada yaşadıkları güzellikleri zuhurat-larını ve eğer olursa diğer tecellilerini yazmalarını istememdi. Onlarda eksik olmasınlar, döndüklerinden sonra ilk fırsatta hatıralarını yazıp gönderdiler ben de onları ve kendi hatıralarımı da birleştirerek bu kitabın

Page 9: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

9

ortaya çıkmasına sebeb oldular. Okuyanlarında, bizlerin yaşadığı duygu ve güzellikleri lisânen de olsa kendilerine aktarabilirsek bizim için sevinç vesilesi olacaktır. ------------------- Daha evvel (1990) senesi hacc farizasında yazdığım (2 Hacc divanı) isimli kitabımdan birkaç diziyi gene aynı veya benzeri halleri yaşayarak duygusal düzeyde faydalı olur düşüncesiyle hatırası bakımından ilâve etmeyi uygun buldum. Bunları Uçaktan inip Medine ye giderken okuduk. Essalâtu vesselâm aleyke ya Rasûlüllah, Essalâtu vesselâm aleyke ya Habibellah, Essalâtu vesselâm aleyke ya seyyidel evveline vel âhirin, velhamdülillâhi Rabb’il âlemîn. ------------------- 15 / 6 / 1990 Cuma MEDİNE MEDET YA RASÛLÜLLAH Medet ya RASÛLİ SAKALEYN medet Medet ya RASÛLİ EKRAMEYN medet Medet ya HADİMİ HARAMEYN medet Medet ya SAHİBİ DAREYN medet Medet ya VARLIĞI ALEMEYN medet Medet ya İMAM'I KIBLETEYN medet Medet ya SAHİBİ MAKAM'I MAHMUT medet Medet ya SAHİBİ KEVSER'İ HAVZ medet Medet ya SEBEB'İ NÜZÜLÜ KUR'AN medet Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya CANLARIN CAN'I medet Medet ya RUHLARIN KAYNAĞI medet Medet ya İKİ CİHAN SERVERİ medet Medet ya ALLAH'IN PEYGAMBERİ medet Medet ya AŞIKLARIN KIBLESİ medet Medet ya ZAKİRLERİN ZİKRİ medet Medet ya ŞAKİRLERİN ŞÜKRÜ medet Medet ya ARİFLERİN FİKRİ medet Medet ya SULTANLARIN SULTANI medet Medet ya HACILARIN NAZARGAHI medet Medet ya GARİPLERİN SIĞINAĞI medet Medet ya HASTALARIN ŞİFAĞI medet

Page 10: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

10

Medet ya UMUTSUZLAR ŞAFAĞI medet Medet ya ZAYIFLAR SIĞINAĞI medet Medet ya SAHİBİ LİVA'İL HAMD medet Medet ya EHLİ BEYT OCAĞI medet Medet ya ÇARESİZLER KUCAĞI medet Medet ya SEYYAHLAR BUCAĞI medet Medet ya TAHA VE YASİN medet Medet ya MÜZEMMİL MÜDDESSİR medet Medet ya ABDULLAH HABİBULLAH medet Medet ya SAKI'İ İLİM medet Medet ya NUMUNEİ HİLM medet Medet ya İLÂHİ KELİM medet Medet ya GELENİ, CİBRİL'İ EMİN medet Medet ya FAKİRİ ALEMEYN medet Medet ya BÜLBÜLÜ DAREYN medet Medet ya SIRLARI BAHREYN medet Medet ya SAHİBİ FATİHEYN medet Medet ya VERİLEN SEB'UL MESANİ medet Medet ya HAKİKAT'İ Mİ'RAC medet Medet ya SIRRI HACC medet Medet ya İLÂHİ CEMÂL medet Medet ya HER YÖNDEN KEMÂL medet Medet ya SUREİ MUHAMMED medet Medet ya SUREİ İNŞİRAH medet Medet ya SUREİ VEDDUHA medet Medet ya NÜBÜVVET MÜHRÜ medet Medet ya RUHLAR BABASI medet Medet ya ZİNCİRİN SON HALKASI medet Medet ya KERAMETLER MENBAI medet Medet ya GÜZELLİKLER KAYNAĞI medet Medet ya HUZUR LİMANI medet Medet ya İKİ CİHAN GÜNEŞİ medet Medet ya SAHİBİ KüBA medet Medet ya AHMED'İ MAHMUD medet MUHAMMEDİNİL MUSTAFA SALLÂLLAHU ALEYHİ VESELLEM SALLÂLLAHU ALÂ MUHAMMED SALLÂLLAHU ALEYKE AHMED medet ------------------- MEDİNE-İ MÜNEVVERE ( 4.10.1982 ) YA RASULÛLLAH Yüzüm yok iken geldim kapına. Gönül rüzgârı savurdu katına. Binmiş idim ben sevgi atına. Boş çevirme ellerimi ya Rasulûllah.

Page 11: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

11

Senin ismin ile çarpar kalbim. Gözetmessen nolur benim halim. İsmini anmadan durursa kalbim. Boş çevirme ellerimi ya Rasulûllah Ravzana aldın bu günahkârı. Yitirmiştim ben ezelden arı. Günahımı yüzüme vurma bari. Boş çevirme ellerimi ya Rasulûllah. Sana lâyık olamadım bir türlü. Ağlar gözlerim geceli gündüzlü. Kalbim temizlenmedi pürüzlü. Boş çevirme ellerimi ya Rasulûllah Gönlüm köşesinden çıktı bir ışık. Ben sana belki ezelden aşık. Sensin bütün cihanda tek maşuk. Boş çevirme ellerimi ya Rasulûllah İsmini anmadan geçmez anım. Sana kendimden daha yakınım. Gönülden gönüllere akanım. Boş çevirme ellerimi ya Rasulûllah Sevgin kalbimde yanıyor her an. Gözlerimden akan yaş değil kan. Cemâlini gösterdiğin zaman. Boş çevirme ellerimi ya Rasulûllah Senin çün bu âlemde cümbüş var. Cümleler dosttur kalmamış ağyar. Sana kâinat olur hep bakar. Boş çevirme ellerimi ya Rasulûllah Huzuruna vardım girdim ravzana. Anlayamassam seni vah bana. Feda olsun varlığım hep sana. Boş çevirme ellerimi ya Rasulûllah. Gafletle geçiyor şamu seher. Seni bilmek ne zormuş meğer. Seni anlamadan gidersem eğer. Boş çevirme ellerimi ya Rasulûllah Hicret ettin Mekkeden Medineye. Bende ederim Hicret içeriye. Kazancımız kalmassa geriye. Boş çevirme ellerimi ya Rasulûllah

Page 12: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

12

Başımı koydum ezelde önüne. Hesabım kalmasın mahşer gününe. Yüzümü tuttum hep senin yönüne. Boş çevirme ellerimi ya Rasulûllah Kölen olsam, hep kapında kalsam. Lutfundan manâ gülleri alsam. Varlığımla seni anamassam. Boş çevirme ellerimi ya Rasulûllah Aciz ve de naçiz biçareyim. Baştan aşağı harab yareyim. Ciğerim delik pare pareyim. Boş çevirme ellerimi ya Rasulûllah Lütfetmezsen nolur benim halim. Yalvaracak güçte değil kalim. Geçiyor günler gafletle daim. Boş çevirme ellerimi ya Rasulûllah Görüpte cemalin veririm can. Sana Salât'u selâmlar her an. Aşkındır yine gönlümde yanan. Boş çevirme ellerimi ya Rasulûllah Bir nefes ayrılsam ona yanarım. Mecnunum yine kalmadı kararım. Gönlümdesinde neden ararım. Boş çevirme ellerimi ya Rasulûllah Seni anmak hayat verir bana. İçeyim aşkını kana kana. Eylerim niyaz kalmasın sona. Boş çevirme ellerimi ya Rasulûllah Davetin ile Ravzana geldim. Lâyık değil iken selâm verdim. Zahirde olsa lutfuna erdim. Boş çevirme ellerimi ya Rasulûllah. Sensin âlem de varlığa sebeb. Ey gönül darılma edeb edeb. Düşersemde bir gün gaflet edip. Boş çevirme ellerimi ya Rasulûllah -------------------

Page 13: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

13

18 / 6 / 1990 Pazartesi MEDİNE MAKAM’I MUSTAFADIR BU Hoş geldin müslüman kardeş, Ruh ve nefsi ediver haldeş, Tazim et yavaşça yerleş, Makam'ı Mustafadır bu İlâh-î nazargahtır bu. Ziyaret eyle huşu ile, Seyreder seni Melekler bile, Dualar söyleterek dile, Makam'ı Mustafadır bu İlâh-î nazargahtır bu. Vahyin indiği yerlerde, Göz yaş döker seherlerde, Sende gir eğil secdelerle, Makam'ı Mustafadır bu İlâh-î nazargahtır bu. Kimsenin kusuruna bakma, Kafana türlü şeyler takma, Yanılıp gaflete dalma, Makam'ı Mustafadır bu İlâh-î nazargahtır bu. Nasılsa kısmet olup geldin, Huzurda biraz eğildin, Belki sende hep sevildin, Makam'ı Mustafadır bu İlâh-î nazargahtır bu. Salâvat-ı eksik etme dilden, Çıkarma Peygamberi gönülden, Dönme sakın ha sözünden, Makam'ı Mustafadır bu İlâh-î nazargahtır bu. Asrı saadeti hatırla, Kur'an yazılırken satırla, Görevlenmiş eshabı suffa, Makam'ı Mustafadır bu İlâh-î nazargahtır bu. Bütün sırların ifşası, Boyun büker evliyası, Huzurda durur enbiyası, Makam'ı Mustafadır bu İlâh-î nazargahtır bu. Dalga dalga iner manâ, Ümmedleri eder danâ, Doldurur kevseri cana,

Page 14: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

14

Makam'ı Mustafadır bu İlâh-î nazargahtır bu. Levlake levlâk sırrıdır bu, Rahmeten lil alemiyn sırrıdır bu, Gelin diyelim cümlemiz huuu, Makam'ı Mustafadır bu İlâh-î nazargahtır bu. ------------------- 18 / 6 / 1990 Pazartesi MEDİNE İHTİŞAM'I RASULÛLLAH'I GÖR Medineye gelen kardeş, Hemen temizlen paklaş, Ravzaya doğru yaklaş, İhtişam'ı Rasulûllah'ı gör Muhteşem Rasulûllah'ı gör. Yollar dolup taşıyor, Akıl buna şaşıyor, Gayret neler aşıyor, İhtişam'ı Rasulûllah'ı gör Muhteşem Rasulûllah'ı gör. Bab'üsselâmdan içeri, Nasıldır sevgi mahşeri, Çekiyor kendine beşeri, İhtişam'ı Rasulûllah'ı gör Muhteşem Rasulûllah'ı gör. Huzura doğru gidince, Ağlanır hep ince ince, Gözün aç vakti gelince, İhtişam'ı Rasulûllah'ı gör Muhteşem Rasulûllah'ı gör. Varınca o kutlu yere, Cümlemize aşkını vere, Selâm eyle Peygambere, İhtişam'ı Rasulûllah'ı gör Muhteşem Rasulûllah'ı gör. Acele duanı eyle, Eziyet olmasın gayriye, Yavaşça yürü ileriye, İhtişam'ı Rasulûllah'ı gör Muhteşem Rasulûllah'ı gör. Selâm gönder ruhuna, Kayda geçer adına, Sebeb olur şefeatına, İhtişam'ı Rasulûllah'ı gör Muhteşem Rasulûllah'ı gör.

Page 15: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

15

Onu ziyaret her zaman, Yaşadığı gün gibidir, Çünkü varlığı ebedidir, İhtişam'ı Rasulûllah'ı gör Muhteşem Rasulûllah'ı gör. Dolaşıyor ruhu içerde, Sanki zaman asrı saadet’te, Ey gönül bunları yadette, İhtişam'ı Rasulûllah'ı gör Muhteşem Rasulûllah'ı gör. Ayrılmak zor o makamdan, Nasıl çıkılır huzurdan, Canları aşk ile kavuran, İhtişam'ı Rasulûllah'ı gör Muhteşem Rasulûllah'ı gör. Cennet bahçesi beyaz direkli, Ümmetinin hepsi yürekli, Bunu yaşamak cidden gerekli, İhtişam'ı Rasulûllah'ı gör Muhteşem Rasulûllah'ı gör. Minberin zinetlerle bezenmiş, Ustalar yaparken özenmiş, Emsalsiz bir hünermiş, İhtişam'ı Rasulûllah'ı gör Muhteşem Rasulûllah'ı gör. Eshab'ı suffa okur yerinde, Öyle olmak varmış kaderinde, Ne varsa çıkardılar derinde, İhtişam'ı Rasulûllah'ı gör Muhteşem Rasulûllah'ı gör. Cibril kapısıda yukarda, Âşık dururmu bir kararda, Dostlar kalmayalım zararda, İhtişam'ı Rasulûllah'ı gör Muhteşem Rasulûllah'ı gör. Kimi siyah kimi beyaz, Kimi dua kimi niyaz, Kimi neş'e duyar kimi haz, İhtişam'ı Rasulûllah'ı gör Muhteşem Rasulûllah'ı gör. Kimi ağlar gözü yaşlı, Kimi genç ihtiyar yaşlı, Hepsi'de akıllı başlı, İhtişam'ı Rasulûllah'ı gör Muhteşem Rasulûllah'ı gör. Dalga dalga içerde sevgi, Bu hale sebeb neydi neydi, İnsan baş koyup gönül eğdi,

Page 16: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

16

İhtişam'ı Rasulûllah'ı gör Muhteşem Rasulûllah'ı gör. Kimi Kur'an okur sessizce, Kimi yaş döker gizlice, Rasulu düşünürken yalnızca, İhtişam'ı Rasulûllah'ı gör Muhteşem Rasulûllah'ı gör. Doldukça dolunca harem, Ne sırlar açılır mahrem, Kerem ediyor Nebi kerem, İhtişam'ı Rasulûllah'ı gör Muhteşem Rasulûllah'ı gör. Ezan okununca ümmete, Gelir cemaat gayrete, Nasıl varılmaz hayrete, İhtişam'ı Rasulûllah'ı gör Muhteşem Rasulûllah'ı gör. Bu hâl söze gelmez kat'iyyen, Mahrum olursun ebediyyen, İstiyorsan dünya gözüynen, İhtişam'ı Rasulûllah'ı gör Muhteşem Rasulûllah'ı gör. ------------------- 19 / 6 / 1990 Salı MEDİNE KAYBETTİM KENDİMİ Sardı ufkumu Rasul güneşi, Olmaz diyerek bu halin eşi, Nasıl kalmaz hayal gibi kişi, Kaybettim kendimi Medine'i Münevvere'de. Varlığım galiba çıktı benden, Sıyrıldı ruhum burda bedenden, Şaşkın dolaşırım ne gelir elden, Kaybettim kendimi Medine'i Münevvere'de. Yürürüm sokaklarda ben garip, Nefsin bağını yerlere serip, Dünya'yı hemen bir pula verip, Kaybettim kendimi Medine'i Münevvere'de. Oldum bu günler bir garip yolcu, Acaba kim hancı kim yolcu, İçimde vardı bir büyük sancı, Kaybettim kendimi Medine'i Münevvere'de. Sûretim güya benim gibidir,

Page 17: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

17

Bilmiyorum kendimi nicedir, Aşk denilen bir güzel hecedir, (Ah…….Med….) Kaybettim kendimi Medine'i Münevvere'de. Başımda eser sevda yelleri, Coşturur bazan can gönülleri, Bulup Muhammed'i erenleri, Kaybettim kendimi Medine'i Münevvere'de. Rasulin pervanesi olarak, Yeni yeni taze can bularak, İçin için buhur gibi yanarak, Kaybettim kendimi Medine'i Münevvere'de. Canımın can'ı burdadır burda, Gelmişim canım, güzelim yurda, Ey, canlar can'ı bana buyur'da, Kaybettim kendimi Medine'i Münevvere'de. Bu hal ne hâldir yüce keremkâr, İçim sızlıyor yine zari zar, Müflisim kalmadi sermaye kâr, Kaybettim kendimi Medine'i Münevvere'de. Ravzanda nasıl fırtına eser, Seni seven elbet mecnun gezer, Kalmadı benden böylece eser, Kaybettim kendimi Medine'i Münevvere'de. ------------------- 19 / 6 / 1990 Salı MEDİNE VAKTİ FİRAK Dikkat et an'ını değerlendir, Ruh'unu iyice sebeblendir, Yavaş yavaş can'ını demlendir, Vakti firak yaklaşıyor be canım. Sağda solda geçirme vakit, Hani yapmıştın güzel bir akit, Kalmadı'mı? içinde yakıt, Vakti firak yaklaşıyor be canım. Canlan kalk aç gönlünü Rasul'e, Yazar belki seni'de sırayle, Salâvat'ı şerifle yadeyle,

Page 18: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

18

Vakti firak yaklaşıyor be canım. Zikir fikir tefekkür'e dal, Aman yarabbi ne güzel bir hâl, Ağzından çıkarmadan kîl'u kâl, Vakti firak yaklaşıyor be canım. Mümkün olunca kıl namazları, Tekrar tekrar yaşa bu hazları, Bulansın Medine tozları, Vakti firak yaklaşıyor be canım. Seneler sonra nihayet geldin, Böylece belki arzuna erdin, Biraz daha çok gayret edeydin, Vakti firak yaklaşıyor be canım. Sen sana bugün yar olmadıkça, Çalış istersen ömür boyunca, Neler kaçar gaflete dalınca, Vakti firak yaklaşıyor be canım. Düşün tefekkür eyle olanları, Hesapla elinde kalanları, Pişman olma sakın sonraları, Vakti firak yaklaşıyor be canım. Her şey gibi günler geçecek, Herkes yerli yerine dönecek, Yok ise ne bulur anlatacak, Vakti firak yaklaşıyor be canım. Gözden geçir tekrar kendini, Kopar başından kemendi'ni, Coş gönülden yık varlık bendini, Vakti firak yaklaşıyor be canım. ------------------- 22 /06 / 1990 Medine Harem Cuma HOŞÇA KAL YA RASûLULLAH Duyura bildikse sesimizi, Kıyamette arat izimizi, Nurunla aç gözümüzü, Hoşça kal ya Rasulûllah. Hoş gör gafletlerimizi,

Page 19: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

19

Coştu içimizde aşk denizi, Bağışla sen bu çaresizi, Hoşça kal ya Rasulûllah. Gafletle geçti gündüzler, Uykuyla geçti geceler, Gönül ismini heceler, Hoşça kal ya Rasulûllah. Ayrılmak istemez gönül yardan, Vakti firaktır ne gelir elden, Hasret başladı daha bu günden, Hoşça kal ya Rasulûllah. Uzağında bulunsak bile, Bize her dem himmet eyle, Bizleri zaman zaman yadeyle, Hoşça kal ya Rasulûllah. Boşalıyor Ravza yavaş yavaş, Nasıl kalabalık müslim kardaş, Hepsi'de Muhammed'i yoldaş, Hoşça kal ya Rasulûllah. Oturdum seyr için son def'a, Suçum oldu ise bağışla, Biraz geri kaldım yarışta, Hoşça kal ya Rasulûllah. Günahım çok yüzüm kara, Hatırla ben'i ara sıra, Hoş gör bizi bakma kusura, Hoşça kal ya Rasulûllah. Son def'a yine geçtim önünden, Gözyaşı sel oldu gözümden, Ayrılamadım huzurundan, Hoşça kal ya Rasulûllah. Sanki Ravza geldi benimlen, Belki ben kaldım onundan, Ayrılamadım huzurundan, Hoşça kal ya Rasulûllah. Hoşça kal ya Rasulûllah. ------------------- Yine buraya yukarıda belirttiğimiz kitabımızdan vaktiyle Mekke’de yazılmış, ilgili duygusal bir şiiri de ilâve edelim

Page 20: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

20

27 / 6 / 1990 Çarşamba MEKKE

İŞTE KARŞIMDA MUHTEŞEM KÂ’BE Nihayet vardık Mekke şehrine, Şükr ettik Rabbul Âlemiyn'e, Yaklaştık sevgili Haremine, İşte karşımda muhteşem Kâ'be.

Dua etmek için durduk biraz, Gönüller'de her dem bin bir niyaz, Durma gayret et yaz kalemim yaz, İşte karşımda muhteşem Kâ'be.

Çevrende tavaf ediyor canlar, Bu öyle sırdır'ki ehli anlar, İçlerinde var nasıl yananlar, İşte karşımda muhteşem Kâ'be.

Beytül atik bir ismi'de onun, Anlarsan bak ona varır yolun, İnsandan gider ona bu yolun, İşte karşımda muhteşem Kâ'be.

Selâm eder Hacer'ül Esved'de, İade eder Rab ahiret'de, Korkma çalış kalmassın firkat'te, İşte karşımda muhteşem Kâ'be.

Yedi def'a dönüyor hacılar, Her kes bir, dost analar bacılar, Kimler kimi acaba hatırlar, İşte karşımda muhteşem Kâ'be.

Sevenler sevgilisi ortada, Yarab cemalin açık burada, İdrak edip öyle dur huzurda, İşte karşımda muhteşem Kâ'be.

Sanki gördüğüm o ezeli dost, Pek yeni değil sırtımdaki post, Her makamda istediğim bu kast, İşte karşımda muhteşem Kâ'be.

Bu gün yaşım belki elli iki, Aslında yedi bin elli iki,

Page 21: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

21

İnsan ve Kâ'be kardeş ikisi, İşte karşımda muhteşem Kâ'be.

Göz nurum görüyor hep özünü, Anlarsam bu garibin sözünü, Çok görme bu neş'eli günümü, İşte karşımda muhteşem Kâ'be.

------------------- Az yukarıda belirtildiği gibi, Medîne-i Münevvere’deki ziyaret yerlerinin (11-09-2001) ikibin bir Ûmremizde yazdığım ve “Kelime-i Tevhid” isimli kitabımızda bulunan bu bölümü de faydalı olur düşüncesiyle ilâve ediyorum.

D Ö R D Ü N C Ü B Ö L Ü M

1. “HİCRET” - Hicret’in hakikati 2. “Gar-ı Sevr” - Sevr mağarası hakikati 3. “Küba Mescidi” ve hakikati 4. “Cum’a Mescidi” hakikati 5. “Mescid-i Nebevi” 6. Kaybettim Kendimi (Şiir) 7. “Mescidi Nebevi”de bulunan bazı mevkiler 8. İhtişam-ı Rasulullahı gör (Şiir) 9. “Mescidi Nebevi”nin diğer bazı özellikleri 10. 1. Ağlayan Hurma kütüğü 11. 2. Hz. Aişe sütunu 12. 3. Hz. Lübabe’nin tevbe sütunu 13. 4. Serir sütunu 14. 5. Muharras sütunu 15. 6. Vüfud sütunu 16. 7. Teheccüd sütunu 17. 8. Halen imamın namaz kıldırğı mihrab 18. 9. Efendimiz (sav.)’in namaz kıldırdığı mihrab 19. 10. Halen hutbelerin okunduğu minber 20. 11. Müezzinlik 21. 12. İç kapı 22. 13. İç kapı 23. 14. Hz. Peygamber (sav.) Efendimizin kabri 24. 15. Hz. Ebubekir Sıddık (RA)’ın kabri 25. 16. Hz. Ömer’ül Faruk (RA)’ın kabri 26. 17. Üzerinde Ahzab suresi 40. ayet yazılı 1. pencere 27. 18. Üzerinde Hucerat suresi 3. ayet yazılı 2. pencere 28. 19. Üzerinde Hucerat suresi 2. ayet yazılı 3. pencere 29. 20. Cibril Makamı 30. 21. Baki kapısı 31. 22. Cibril kapısı 32. 23. Nisa/kadın kapısı

Page 22: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

22

33. 24. Eshab-ı Suffa 34. 25. Mihrab 35. 26. Bab-üs Selam 36. Mescid-i Gamame (Bulut mescidi) 37. Ebubekir Sıddık mescidi 38. Ömer’ul Faruk mescidi 39. Ömer’ul Faruk mescidi 40. Hz. Ali (k.a.v.) mescidi 41. Ehli Beyt 42. Bilali Habeşi mescidi

D Ö R D Ü N C Ü B Ö L Ü M

HİCRET

Hicret’in hakikati

11-09-2001

Medine-i Münevvere

“Kelime-i Tevhid”in mutlak kemâlde son zuhur mahalli olan “Muhammediyyet” Hakikati Muhammedi mertebelerini ne kadar iyi tanır ve idrak edebilirsek, kendimizi de o derece koruyup idrak etmemiz mümkün olacaktır. Bu yaşam ise, Medine’de meydana gelen, zuhura çıkan yaşamdır. Bunları tanımak seyri süluk yolunda bizlere çok şeyler kazandıracaktır.

( ) “lâ ilâhe illâ allahü” Mekke-i Mükerreme’de

“uluhiyyet”in zuhuru;

( ) “muhammedin resul allahü” Medine-i

Münevvere’de “Risalet-i Muhammedi”nin zuhurudur.

O halde “tevhid bayrağı” Mekke’ye, “risalet ve tebliğ bayrağı” da Medine’ye asılarak her iki şehre de manevi olarak mutlak bir muhtariyet verilmiştir.

Eğer Rasullullah Medine’ye hicret ettirmeyip Mekke’de kalsa idi ikinci derecede bir ziyaret yeri olup, Kâ’be-i Muazzama’nın gölgesinde kalacaktı. İşte bu yüzden Cenâb-ı Hakk oluşumun bilindiği üzre “Hicret hadisesi ni gerçekleştirdi, yoksa bir kaç kendini bilmezin Hz. Rasulullah’ı Mekke’den çıkarması mümkün değildir.

Page 23: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

23

Bunu daha iyi anlayabilmemiz için evvelâ “Medine” kelimesinin ne olduğunu anlamaya çalışalım. Lügat manası, şehir olan bu kelime; batın manası itibariyle medeni yani göçebelikten, taşralı olmaktan, vahşetten kurtulmuş, eğitilmiş, öz cevher madenine ulaşmış ve kendini tanımış insanların oturdukları yer, demektir.

İşte sen de bulunduğun yerde bu vasıflara sahipsen şüphesiz “Medine” halkına mensupsun demektir. Eğer bu vasıfların yoksa, hemen bulunduğun yerden hicret ederek “medeni” olmaya bak.

Mertebe-i Risaletin Hz. Rasulullah’ın hakikatinin daha iyi anlaşılması için Medine-i Münevver’e ve oradaki ziyaret yerlerinin sembolik ve gerçek ifadelerinin ne olduğunu anlamamız gerekmektedir. İşte bu yoldan bizim de “medeni” yani “Medine”li olmamız imkan dahiline girecektir. İslamiyet’in gelişinin 13 üncü senesi “Hicret” hadisesi meydana gel-miştir. Bu tarih rastlantı değildir; bilindiği gibi 13 sayısı Hz. Rasulu-lah’ın şifre rakkamı’dır. Birçok oluşum bu sayı ile ilgilidir, yeri geldikçe kısa, kısa ifade etmeye çalışıyoruz. Zati tecellinin kaynağı olan “Mekke-i Mükerreme”de Hz. Rasulullah’a ait olan Mir’ac, Kadir ve diğer geceler ile ilahi tecelliler, zat şehri olan “Mekke”de tamamlandığından, bundan sonraki zamanın da bu tecellilerin başkalarına ulaştırma işine başlanabilmesi için “Hicret” hadisesi oluşmuş. “Mertebe-i Muhammedi” bunları anlayabilecek “Medeni İnsanları” eğitmek ve risalet hakikatini ortaya koymak, medeni olmaya kabiliy-yetleri olan “Yesrib”li (eski Medine)nin insanları kendisini daveti üzerine “hicret” hadisesi meydana gelmiştir. Şu noktaya gerçek manada dikkat etmemiz lazım gelmektedir. Hz. Resulullah’ın hicreti, zat mertebesinden, sıfat, esma ve ef’al mertebesine, o mertebelerde “Hakikat-i Muhammediyye”yi ilan ve eğitim esasına dayanmaktadır. Eğer Hz. Resulullah Mekke’de kalmış olsaydı, bizler de “Kelime-i Tevhid”i sadece ( ) “lâ ilâhe illâ allah” olarak bilecek, oradan

( ) “muhammedin resul allahü” bölümüne

geçemeyecektik ve böylece de İslâmiyetin “ef’al âlemi” tatbikatı olamıyacaktı. Şimdi gelelim bizlerin hicretine; aleyhisselatu vesselam Efendimiz haya-tın da nasıl bir seyr çizmişse, biz de onun bu seyrini gerçekçi olarak takib etmemiz gerekmektedir, ancak bu yolla ona en yakın idrake ulaşmamız mümkün olabilecektir.

Page 24: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

24

Şöyle ki; her müslümanın da “manen” hicret etmesi gerekmektedir, ancak bu hicretin “maddi” manada olması gerekmektedir. Hicret, zahiren bir yöreden bir yöreye yerleşmek olduğu gibi, batınen de aklımızda olan eski ve yanlış bilgileri asılları ile değiştirmek de bir hicrettir ve bu en büyük hicrettir.

Gaflet ile yaşanan taşralı hayatından kurtulup “Medeni” olmaya “can Medinesi”ne ulaşmaya çalışmak en makbul hicrettir. Bir sefer ile oraya hicret edersen ondan sonraki hayatın da düzene girerek kemalat yolunda hayatını sürdürürsün.

Özet olarak, Hz. Rasulüllah’ın hicreti, “Hakk’tan halka” Rahmet olarak, bizlerin hicreti ise “halktan Hakk’a” kendimizi tanımamız içindir.

Eğer Hakk nasib ederse Mi’rac ile Hicret, kemal bulduğunda, Hakk o kimseleri de Hz. Rasulullah’ın Hicret’i gibi benzer bir şekilde tekrar Hakk’tan halka döndürerek beşeriyyetine risâlet elbisesi giydirip onların arasına hicret ettirir, böylece Hakk’tan halka, halktan Hakk’a olan hicret devam eder gider.

Özet olarak “Hicret”, beşeriyetinden hakikatine dönüştür.

Bunu gerçekleştiremeyenler nefisleriyle birlikte Hakk’tan taşrada çok uzaklarda vahşice bir yaşam içinde olurlar, kravat takıp lüks odalarda ve her türlü lüks ile yaşamak onları bir bâtın cehaletinden kurtaramaz.

“Gar-ı Sevr”

Sevr mağarası hakikati

Hz. Muhammed (sav) ile Ebubekir sıddık R.A. Hazretlerinin girdikleri o mağara gizlenebilecek gönül mağarasıdır, orada korkulmaz.

Cenab-ı Hakk; Kûr’ân-ı Keriym Tevbe 9/40 ayetinde, “la tahzen innellahe meana”

mealen,

“mahzun olma Allah bizimledir” diyordu.

Allah’ın kendileriyle birlikte, Hz. Rasulüllah da zatıyla mevcud olduğunu bildirmiştir. Zararlı nefsi güçlerden korunmak için bir müddet “gönül mağarasında” gizlenmek gerekmektedir.

Dışarıda ise, iki aciz varlık onları korumuştur, ki bunların biri örümcek, “yer ehli” diğeri de, güvercin “gök ehli”dir.

Her ne kadar bunlar zahiren “nefs-i emmare” hükmünde iseler de, onlarda bulunan zati tecelli dolayısıyla zararları değil faydaları olmuştur.

Page 25: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

25

İşte sen de Rabb’ınla gönül mağaranda gizlenirsen ne gök, ne yer ehlinden kimse sana kötülük yapamadığı gibi, yardımcı da olurlar.

“Sevr”in rakkam değeri:

() “se” 500

() “vav” 6

() “rı” 200 = 500 (500+6+200) = 706 eder,

ki bunun da toplamı (7+0+6)=13 tür.

Burada da Hakikat-i Muhammedinin tesiratı açık olarak görülmektedir.

“Küba Mescidi” ve hakikati

Vakti gelince Sevr’den çıkıldı, hicret devam ediyordu, nihayet gelmekte olan yolcular Medine’nin dış taraflarında bulunan “Küba” köyünden görüldüler ve herkes “talaal bedrü aleyna.....” diyerek , karşılandılar.

Acaba onlara hakikaten gelenin “bedri münir” (nurlu kamer) ilâhiyat güneşinin yansıtıcısı olduğunu kim bildirmişti?....

İşte sen hicret yolunda medeni olmaya doğru gidersen o nurlu gönül nağmelerini duymaya başlarsın.

Bilindiği gibi “Mescid” secde yeri, ibadethane demektir. Hicret ehlinin ilk yapması lazım gelen şey, gönlünde bir ibadethane kurmasıdır. Şöyle ki, daha evvelce gönlü her türlü menfaat ve dünyalıkla dolu olduğundan ne zamanı ve ne de mekanı mescid yapmaya imkan vermiyordu.

Belli bir aşamadan sonra bunu anlayarak gönlünden kendine hiç faydası olmayan bir çok şeyleri çıkararak, onlardan boşalan yere de bir mescid yaparak, buna da “Küba” (Kudret Mescidi) demesi, kendisine çok şey kazandıracaktır.

Orada ibadetiyle gücünü daha da arttırarak nefsine hakim olması imkan dahiline girmiş olacaktır.

O “Mescid”in yapılmasında muhacir, ensar ve Hz. Rasulullah (sav.) Efendimiz dahi çalışmaktadır. Yani içten ve dıştan gelen yardımcı güçler ve “Hakikati Muhammedi”den gelen yardımla sen de gönül “küba”nı oluşturmaya çalış.

“Küba Mescidi” Medine-i Münevvere’nin ilk zat tecellisi, “Kâ’be”si hükmündedir.

Nasıl ki, Mekke’de “Beytül Atik” (eski/ilk ev)de “Kelime-i Tevhid” zuhura geldi; Medeni Münevvere’de de ilk resmi “Kelime-i Tevhid” “Küba

Page 26: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

26

Mescidi”nde telaffuz edildi. Bu yüzden değeri çok yüksek ve Medine’nin “Ka’be”si hükmündedir.

“Küba” harf değerleri itibariyle;

() “kaf” 100

() “vav” 6

() “be” 2 = 108 (1+0+8) =18 eder,

ki bu mescidin hakikati 18000 alemi toplamış demektir.

“Cum’a Mescidi” hakikati

“Küba”da bir müddet kaldıktan sonra yola çıkan Rasulullah az ileride bir yerde “Cum’a Namazı”nın farz olması ile orada da bir mescid yaparak ilk cum’ayı da orada kıldırmıştır. Bu oluşum ile de “fark’ta cem’i” (çoklukta tekliği) yaşama hakikati faaliyete geçirilmiştir. Bilindiği gibi Mekke devri “ilimlendirme/eğitim” Medine devri ise, hem “tatbikat” ve yine hem de “ilimlendirme/eğitim” hakikatini belirtmektedir. Farzlar daha ziyade bu sürelerde gelmişlerdir. Bugün yaptığımız yanlışlık, ilim vermeden amel tavsiyesinde bulunma-mızdır.

Cuma 16, Mescid 17 sayı değerindedir. Toplarsak (16+17)= 33 sayısı çıkmaktadır, ki bu da sonra yapılacak olan “Mescidi Nebi”nin ilk direk sayısıdır.

“Mescid-i Nebevi”

Medineye girme zamanı gelmiştir. Kafile rebi’ül evvelin 12. Cuma günü Medine şehrine doğru yola çıkar ve Medine’ye girilir. Böylece “Medeni” hayata geçiş başlamış olmaktadır.

Medineliler yani ensarın herbiri Rasulullah’ı evlerine davet etmekteydi, fakat o hiçbirini kırmak istemiyordu ve devesinin yularını serbest bıraktı, deve durursa orada bir müddet ikamet edecekti. Yavaş yavaş yürüyen kafilenin önündeki deve nihayet bir yerde durdu ve oturdu ancak az sonra kalkarak, tekrar yürümeye başladı; herkes heyecanlıydı, az sonra deve tekrar bir evin önünde durdu, oturdu ve orada kaldı.

Page 27: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

27

Bu ev Eba Eyyübül Ensari’nin eviydi; bu arada Hz. Rasulullah (sav.) deveye hiç müdahale etmemiş, kararı “deveyi yönetene” bırakmış idi. Devenin ilk durduğu yere Mescidil Nebevi’nin yapılması, ikinci durduğu yerde de kalınması kararlaştırıldı. Böylece Cenabı Hakk, habibinin mekân yerlerini hayvanların en hayırlılarından olan bir deveden tespit ettirmiş oldu.

Musa (as.)’na ağaçtan konuşan Allah (cc.) Muhammed (sav.) Efendimize de bir hayvandan mekân tespiti yaptırmıştır. Burada nebati tecelliden, hayvani tecelli daha üstündür.

Ayrıca Hz. Rasulullah’a Cenabı Hakk her mertebeden tecelli etmiştir. “Çakılların konuşması,” maden mertebesinden; daha sonraları üzerinde hutbe okuduğu “hurma kütüğünün ağlaması,” bitki mertebesinde; “devenin yer tespiti yapması,” hayvanlık mertebesinden; “insanlık tasdiği,” insanlık mertebesinden; “cinlerle konuşması,” cinlik mertebesinden O’na hitabı ve o mertebelerin de O’nu tasdiğidir. Böylece her mertebedeki varlıkların O’nu tanıması, O’nun âlemlere rahmet olması yönündendir.

Az geriye dönerek bir izah yapmaya çalışalım; şöyle ki, eğer sen de peygamberinin yolundan gidip, O’nun hayatını yaşamak istiyorsan, nefsi benliğinden, “medeniyyet”e hicret etmen gerekecektir; eğer zaten yola çıkmışsan, sana “Medine” şehrine girmenin yollarını göstererek kolaylaştırırlar.

Seni yolda taşıyan, “vücud” devendir. “Medine”ye girdiğinde devenin ilk çöktüğü yer, “gönül meydanı”dır, ki orada “gönül mescidi”ni kurmalısın. Daha sonra devenin çöktüğü ve oturup kaldığı evin önü de “sabır evi”dir. Çünkü Eyyub-el Ensari “sabır ile yardımı” ifade etmektedir. Eskilerden beri “Eyyub” ismi “sabır” ile özdeşleşmiştir. Nitekim, “Allah sabredenlerle beraberdir.” “Sabreden zafere erer.” “Sabredersen hakikate erersin,” gibi birçok şekilde belirtilen bu güzel haslet ile vasıflanmamız lâzım geldiğini bilmemiz gerekmektedir. Nihayet “Medine Mescidi” “Mescidi Nebevi”nin inşaatına başlandı, yanına “Hane-i Saadet” inşa ediliyordu.

Bu hadise bize, Kur’anı Keriym Bakara 2/127 Âyetindeki,

“ve iz yerfe’u ibrahimül kavaide minel beyti ve ismailü” mealen,

“o vakti hatırla ki, hani ibrâhîm ile ismâîl beytin duvarlarını yükseltiyorlardı.” oluşumunu hatırlatmaktadır.

Page 28: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

28

Bu ayet ile bizlere “gönül kâ’be”mizin ( ) “lâ ilâhe illâ

allah” “zat mertebesi” itibariyle yapılmasının gerekliliği bildiriliyorken, “Medine Mescidi”nin yapılmasıyla da gönlümüzde “Hakikati Muhammedi”nin gelişmesini sağlayacak faaliyete geçmesi ile ( ) “muhammedin resul allahü” sırrının açılacağı mekân

bildirilmektedir.

Mekke’de, “Kâ’be-i Muazzama” ( ) “lâ ilâhe illâ allah”

Medine’de, “Mescidi Nebevi” ( ) “muhammedin resul

allahü” dır.

İşte Hakk celle ve ala Hazretleri “Zati Zuhuru”nu her mertebesi itibariyle tecelli ettireceği mahalline müstakil bir bayrak “liva-il hamd” (hamd sancağı) vererek “medeniyyet yolunu” yani “kendini tanıma” yolunu bu mahalden açmıştır.

Eğer Hz. Rasulullah (sav.) Mekke-i Mükerreme’de kalsa idi ikinci derecede bir ziyaret yeri olacaktı, ki bu da onun şanına yaraşmaz ve sisteme de uygun olmazdı.

Senaryo gereği zahirde bazı zorlamalar ile “hicret” ettirilmiş ise de, hicret’in mutlak ifadesi, Hz. Allah (cc.)’ın habibine mutlak bir saltanat vermesi için Medineyi seçerek, O’na sancak vermesidir. “Hilafeti”nin ve “Muhtariyeti”nin tasdiğidir.

Hacc ve Ûmre’ye gidenler, eğer azıcık dikkat etmişler ise, Medine-i Münevvere de kendilerini “Muhammed (sav.) sevdası” kapladığında, hatırlarında hiç birşey kalmaz. Çünkü orası ( ) “muhammedin resul allahü” dır. Orada O’nun saltanatı vardır. Orası, O’nun muhabbetiyle o kadar doludur, ki oraya hiç birşey giremez.

Fazla ileriye gitmemek şartıyle söyleyeyim, ki (beni lütfen hoş görün) orada “allah” lafzı celil dahi sadece ezanlarda, kametlerde, tekbirlerde ve lafızlarda kalır. Medine’de “muhammed” isminin tecellisi zahir, “allah” isminin tecel-lisi batın’dır.

Bu yüzden herşey “muhammed” ismini zikreder. Bu Allah (cc.)’nin habibine verdiği bir haktır; beşer cinsinden hiçbir insana nasip olmamıştır; çünkü “levlâke levlâk” (eğer sen olmasaydın, olmasaydın) sancağı merkez olan “Medeni” olarak “Medine”de açılmıştır.

Böylece bilinse de, bilinmese de bu böyledir, vesselam.

Buraya mevzu ile ile ilgili bir şiirimi ilave ediyorum.

Page 29: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

29

19-06-1990 Salı

Medine

Kaybettim Kendimi (Şiir)

Sardı ufkumu Rasul güneşi Yürürüm sokaklarda ben garip Olmaz diyerek bu halin eşi Nefsin bağını yerlere serip Nasıl kalmaz hayal gibi kişi Dünyayı hemen bir pula verip Kaybettim kendimi Kaybettim kendimi Medine-i Münevvere’de Medine-i Münevvere’de Varlığım galiba çıktı benden Oldum bu günler bir garip yolcu Sıyrıldı ruhum burda bedenden Acaba kim hancı kim yolcu Şaşkın dolaşırım ne gelir elden İçimde vardı bir büyük sancı Kaybettim kendimi Kaybettim kendimi Medine-i Münevvere’de Medine-i Münevvere’de Suretim güya benim gibidir Canımın canı burdadır burda Bilmiyorum kendimi nicedir Gelmişim canım güzeli yurda Aşk denilen bir güzel hecedir Ey canlar canı bana buyur da Kaybettim kendimi Kaybettim kendimi Medine-i Münevvere’de Medine-i Münevvere’de Başımda eser sevda yelleri Bu hal ne haldir yüce keremkar Çoşturur bazan can gönülleri İçim sızlıyor yine zari zar Bulup Muhammedi erenleri Müflisim kalmadı sermaye kar Kaybettim kendimi Kaybettim kendimi Medine-i Münevvere’de Medine-i Münevvere’de Rasûlün pervanesi olarak Ravzanda nasıl fırtına eser Yeni yeni taze can bularak Seni seven elbet mecnun gezer İçin için buhur gibi yanarak Kalmadı benden böylece eser Kaybettim kendimi Kaybettim kendimi Medine-i Münevvere’d Medine-i Münevvere’de O yüce “Serdar”a “Sultan”a kendi makamında, bu fakirden olsun binlerce salât ü selâm.

12-09-2001

Medine-i Münevvere

Şu satırları yazdığım anlarda akşam namazı için ezanı muhammedi okunduğunda kağıt ve kalemi yerine koyup namazı eda etmek için

Page 30: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

30

imama uyduğumda birinci rek’atta imam efendi, “el hamd”dan sonra zammı sure yerinde,

Kûr’ân-ı Keriym Rahmân sûresi 55/46 - 47 Âyetindeki, “ve limen hâfe mekame rabbihi cennetani” “febieyyi alâi rabbikü ma tükezzibani”

mealen,

“rabbine karşı durmaktan korkan kimseye iki cennet vardır. Öyleyken rabbınızın nimetlerinden hangisini yalanlarsınız.” diye iki rek’atte sonuna kadar okuyarak namazı bitirdi. (17)

(Not: (17) Geniş bilgi isteyenler “Errahman” isimli kitabımıza müracaat edebilir.)

Rabbim imam efendinin dilinden yazdıklarımızı tasdik ettiğini, “hadi bunları inkar edin,” diyerek, inkar edebilecekleri, böylece baştan uyarmış olduğunu bildirmekteydi.

Bu güzel hisler içinde gözlerimden yaşlar dökülerek, namazlarımız bittikten sonra kaldığım yerden yazılarıma tekrar devam etmeye başladım. Rabbim kolaylaştırır, ilhamlarını kesmez inşeallah.

13-09-2001

Medine-i Münevvere

Mescidi Nebevi Milâdi 622 tarihinde Efendimiz (sav.)’in de bilfiil çalışmalarıyle inşa edilmiştir. Genişliği 1.050 m 2 ve yüksekliği 3.25 m idi ve bugün yerlerinde beyaz mermer sütunlar olan 33 direği var idi.

Sonradan yapılan 9 genişletme ile bugünkü halini almıştır. Bugünkü genişliği toplam 98.326 m 2 dir ve aynı anda 698.000 kişi namaz kılabilmektedir.

Bu hususta bilgi isteyenler, ilgili kitaplara bakabilirler. Gayemiz bu mekân’ın zâhiri özelliklerini saymak değil, bâtıni özelliklerini imkân dahilinde dile getirmeye çalışmaktır.

Bugün sütun sayısı 2.014, kubbe sayısı 27, minare sayısı 10 dur.

“Mescidi Nebevi”de bulunan bazı mevkiler

Alt sahifede verilen krokideki yerleri, aşağıda verilen numaralar ile takip ederek tanımak mümkün olacaktır.

1. Ağlayan hurma kütüğü. 2. Aişe sütunu. 3. Hz. Lübabe’nin tevbe sütunu.

Page 31: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

31

4. Efendimiz (sav.)’in itikafta iken yanına yataklarını koydukları “serir/yatak” sütunu.

5. Efendimiz (sav.)’in korumalığını (muharese) yapan (muharras) sahabelerin beklediği sütun.

6. Efendimiz (sav.) yanında heyetleri kabul ettiği “vüfud/elçi” sütunu.

7. Efendimiz (sav.)’in teheccüd namazlarını kıldığı “teheccüd/gece namazı” sütunu.

8. Halen imamın namaz kıldırdığı mihrab. 9. Efendimiz (sav.)’in namaz kıldırdığı mihrab. 10. Halen hutbelerin okunduğu minber. 11. Müezzinlik. 12. İç kapı. 13. İç kapı. 14. Hz. Peygamber (sav.)’in mübarek kabri. 15. Hz. Ebubekir (RA)’ın kabri. 16. Hz. Ömer (RA)’ın kabri. 17. Üzerinde Ahzab suresi 40 ıncı ayet yazılı 1. pencere. 18. Üzerinde Hucurat suresi 3 üncü ayet yazılı 2. pencere. 19. Üzerinde Hucurat suresi 2 incü ayet yazılı 3. pencere. 20. Cibril makamı. 21. Baki kapısı: Baki kabristan çıkışı. “Cennetül Baki.” 22. Cibril Kapısı. 23. Nisa/hanım kapısı. 24. Ashabı Suffa 25. Mihrab (sonradan yapılan) 26. Babüs Selam (1 nolu selâm giriş kapısı)

Not: Efendimiz, “Kabrim ile evim arası cennet bahçelerinden bir bahçedir,” buyurdukları Ravza-ı Mutahhara”, bugün 33 adet beyaz sütunun bulunduğu krokide (o) işaretli alandır. İçi dolu (@) yuvarlak ile işaretlenen kayısı renkli sütunlar ise, Hz. Peygamber devrinde ilk genişletmede ilâve edilen 21 adet direklerdir. Yukarıda bahsedildiği ve aşağıda görüldüğü gibi, Mescid-i Nebevî’nin ilk kurulduğunda (33) adet direk üzerine İnşa edildiği bildirilmektedir. Zâhir ve bâtın bu sayının mutlaka çok özellikleri vardır ayrı bir araştırma konusu olacak kadar geniştir. Ancak yeri gelmişken biz birkaç bâtın mânâsını düşünmeye çalışalım.

Bilindiği gibi (33) iki adet (3) ten oluşmaktadır. (3) ise tek sayıların ilkidir. (1) kaynak olduğundan sıraya girmez, o halde ilk tek sayı (3) tür, ve âlemde ne zuhur ediyorsa (3) asıl ile zuhur ettiğinden (3) aynı zamanda (1) dir. Belirtilen üç husus, (Zât, irâde, kavil) dir. Zât, Zât-ı mutlak. İrâde, Zât-ı Mutlağın kudret sıfatı. Kavil ise, kelâm sıfatı ile (Kün) “ol” emridir. İşte gerek birey işlerimiz gerek âlemler hakkında kudreti İlâhiyyenin muradının meydana gelmesi bu üç aslın faaliyete

Page 32: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

32

geçmesi ile mümkün olabilmektedir. Bu İlâh-î hüküm ile çıkılan yolun sonunda ulaşılan (Yesrib) “yemen serabı,” ondan sonra iki kelime ile ifade edilen ve başlarına iki (m) ilâve edilerek (Medîne-i Münevvere) “Nûrlu şehir” (Hakikat-i Muhammediyy) nûrun bütün âlemlere yayıldığı zaman ve zemini olacaktır. İşte orada inşa edilen “Mescid-i Nebevî” de bu hakikate bağlı olarak, zâhir ve bâtın olmak üzere iki, üçlü ve yan yana gelince (33) direkli olacaktır. Mânâya, zâmana, ve ihtiyaçlara göre direk sayıları artacaktır. Bu gün ulaşılan direk sayısı ise, (2104) olduğu bildirilmiştir. Aşağıda (33) hakkında kısa bazı ilgiler daha vardır sırası gelince görülecektir, Biz şimdilik bu kadar hatırlatma ile bırakalım. Vakit olursa aşağıdaki resim ve krokiyi inceleyelim.

Yukarıda ki yeşil alan (Cennet bahçesi) diye ifade edilen mübarek yerdir. Hakikat-i Muhammed-î namazının kılınma makamı ise, krokide (24) sayısı ile belirtilen ve eshab-ı Suffa diye tabir edilen yerdir. Ancak kalabalık olması dolayısı orada kılma imkân-ı olmaz ise daha arkalarda uygun bir yerde de kılınabilir. Allah (c.c.) kabul ve sırrını müşahede ettirsin. Âminnn. 18-06-1990 Pazartesi Medine

Page 33: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

33

İhtişam-ı Rasûlüllah-ı gör (Şiir)

Medîne’ye gelen kardaş. Memen temizlen paklaş. Ravzaya doğru yaklaş. İhtişâm-ı Rasûlüllah-ı gör. Muhteşem Rasûlüllah-ı gör. Yollar dolup taşıyor. Akıl buna şaşıyor. Gayret neler aşıyor. İhtişâm-ı Rasûlüllah-ı gör. Muhteşem Rasûlüllah-ı gör. Bab’üsselâm’dan içeri. Nasıldır sevgi mahşeri. Çekiyor kendine Beşeri. İhtişâm-ı Rasûlüllah-ı gör. Muhteşem Rasûlüllah-ı gör. Huzura doğru gidince. Ağlanır hep ince, ince. Gözün aç vakti gelince. İhtişâm-ı Rasûlüllah-ı gör. Muhteşem Rasûlüllah-ı gör. Varınca o kutlu yere. Cümlemize aşkını vere. Selâm eyle Peygamere. İhtişâm-ı Rasûlüllah-ı gör. Muhteşem Rasûlüllah-ı gör. Acele duanı eyle. Eziyet olmasın gayriye. Yavaşça yürü ileriye. İhtişâm-ı Rasûlüllah-ı gör. Muhteşem Rasûlüllah-ı gör. Selâm gönder ruhuna. Kayda geçer adına. Sebeb olur şefeatına. İhtişâm-ı Rasûlüllah-ı gör. Muhteşem Rasûlüllah-ı gör. O nu ziyaret her zaman. Yaşadığı gün gibidir. Çünkü varlığı ebedidir. İhtişâm-ı Rasûlüllah-ı gör. Muhteşem Rasûlüllah-ı gör. Dolaşıyor ruhu içerde. Sanki zaman asr-ı saadette. Ey gönül bunları yadette. İhtişâm-ı Rasûlüllah-ı gör. Muhteşem Rasûlüllah-ı gör.

Page 34: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

34

Ayrılmak zor o makam’dan. Nasıl çıkılır huzurundan. Canları aşk ile kavuran. İhtişâm-ı Rasûlüllah-ı gör. Muhteşem Rasûlüllah-ı gör. Cennet bahçesi beyaz direkli. Ümmetinin hepsi yürekli. Bunu yaşamak cidden gerekli. İhtişâm-ı Rasûlüllah-ı gör. Muhteşem Rasûlüllah-ı gör. Minberin zinetlerle bezenmiş. Ustalar yaparken özenmiş. Emsalsiz bir hünermiş. İhtişâm-ı Rasûlüllah-ı gör. Muhteşem Rasûlüllah-ı gör. Eshab-ı Suffa okur yerinde. Öyle olmak varmış kaderinde. Ne varsa çıkardılar derinde. İhtişâm-ı Rasûlüllah-ı gör. Muhteşem Rasûlüllah-ı gör. Cibril kapısı da yukarda. Aşık dururmu bir karar da. Dostlar kalmayalım zarar da. İhtişâm-ı Rasûlüllah-ı gör. Muhteşem Rasûlüllah-ı gör. Kimi siyah, kimi beyaz. Kimi dua. Kimi niyaz. Kimi neş’e duyar. Kimi nâz. İhtişâm-ı Rasûlüllah-ı gör. Muhteşem Rasûlüllah-ı gör. Kimi ağlar gözü yaşlı. Kimi genç, ihtiyar, yaşlı. Hepsi de akıllı başlı. İhtişâm-ı Rasûlüllah-ı gör. Muhteşem Rasûlüllah-ı gör. Dalga, dalga, içerde sevgi. Bu hâle sebeb, neydi, neydi. İnsân baş koyup, gönül eğdi. İhtişâm-ı Rasûlüllah-ı gör. Muhteşem Rasûlüllah-ı gör. Kimi Kûr’ân okur sessizce. Kimi yaş döker gizlice. Rasûl-ü düşünürken yalnızca. İhtişâm-ı Rasûlüllah-ı gör. Muhteşem Rasûlüllah-ı gör. Doldukça dolunca harem. Ne sırlar açılır mahrem. Kerem ediyor Nebî Kerem. İhtişâm-ı Rasûlüllah-ı gör. Muhteşem Rasûlüllah-ı gör.

Page 35: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

35

Ezan okununca ümmet’e. Gelir cemaat gayrete. Nasıl Varılmaz hayrete. İhtişâm-ı Rasûlüllah-ı gör. Muhteşem Rasûlüllah-ı gör. -------------------

Aciz ifadelerimizle belirtmeye çalıştığımız yukarıda ifadeler çok yetersizdir. Mescid-i Nebevi’nin şu andaki zâhir hâlini dahi anlatmak adeta imkânsızdır; daha iyi anlaşılması için kişinin mutlaka kendinin gelip görmesi lâzımdır.

“Mescid-i Nebevi”nin diğer bazı özellikleri

Orta yerinde göğe açılan 2 hava boşluğu vardır altışar adet açılır kapanır şemsiyeler ile gölge temin edilmektedir. Çok muazzam ses ve soğutma sistemi vardır. Dünyada Ka’be’den sonra bu büyüklük ve yükseklikte bir eşi daha yapılabilecek bir mekan tasavvur etmek mümkün değildir.

Biz yine kısaca özelliklerine temas etmeye çalışalım.

“Mescidi Nebevi”nin sayı değeri 13 tür.

Bilindiği gibi Hz. Rasulüllah (sav.)’ın doğum tarihi 571 toplandığında (5+7+1) = 13 tür. Hakka yürüme tarihi 634 yine toplandığında (6+3+4) = 13 tür.

İlgili o kadar çok hadise ve oluşumlar vardır ki, hayret etmemek mümkün değildir; mevzumuzla ilgili yerlerde belirtmeye çalışıyoruz.

Peki 13 ün aslı nedir? diye sorarsan şudur: Bilindiği gibi “Ahadiyyet”in başında olan () “elif” harfi iki (2) bölümden meydana

gelmiştir. Bunların biri 5 bölüm, ikincisi ise 7 bölümdür. Toplandığında 12 bölüm eder.

Her bölüm bir mertebeyi ifade etmektedir. 5 bölüm “Hazret” mertebelerini, 7 bölüm de “nefis” mertebelerini ifade etmektedir.

Bu () “elif” çok değerli elif’tir. Zahir ve batın yönden harflerin

başbuğudur. “Ahad”, “Allah”, “Ahmed”, “Adem”, “İnsan” hep bu ()

“elif” ile başlayarak yazılır ve bu isimlerde () “elif”in bütün hakikatleri

mevcuttur.

İşte bütün bu mertebeleri batından zahire çıkararak, yaşam sahnesinde onlara “ayna” olarak yansıtan ve kemaliyle zuhur etmelerini sağlayan ilk “İnsanı Kamil”, “Peygamber”, “Rasul”, “Nebi”, “Veli”, “Alemlerin Sultanı” bütün bu mertebeleri zahir ve batın kendisinde toplayan “Muhammed Mustafa” (sav.) Efendimiz ile sayı 13 olmaktadır.

Page 36: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

36

Böylece () “elif” harfi 12’si zahir 1’i batın olmak üzere 13 makam yani

13 noktadan meydana gelmektedir.

Batılıların uğursuz dedikleri, gerçekten de onlar için uğursuz olan bu sayı müslümanlar için son derece uğurlu ve değerlidir.

Batılılarca çok değer verilen İstanbul 1453 te alınmıştır; sayı değerleri toplandığında yine (1+4+5+3) =13 tür.

13-09-2001

Medine-i Münevvere:

Ravza-i Mutahhara:

Bu sayı Hz. Rasûllüllah (sav.)’e has bir sayıdır. Ayrı bir yönden de baktığımızda 13 ü kendi içinde toplarsak 4 eder ki, bu da İslâm’ın simge sayısıdır, o halde 13 = 4 ve 4 = 13 olur.

Kûr’ân da 13 yerde “fakr” kelimesi geçmektedir. Bilindiği gibi efendimiz bir çok hadislerinde fakirlikle iftihar ettiğini bildirmiştir. “Sevr”in da sayı değeri 13 tür.

113 Sûre’nin başında “besmele-i şerif” vardır. Bu şu demektir, ki 113 ün önündeki 1 i ileriye alırsak, ki o “Ahadiyyet”tir; böylece “Ahadiyyet”e 13 ün “ayna” olup, onun bütün özelliklerini ortaya çıkaran “Ahmed” olduğunu; “Ahad”ın batın ve bir () “mim” ilâvesiyle

“Ahmed”in zâhir olduğunu anlamamız zor olmayacaktır.

İşte bu yüzden 114 Sûre’den sadece 1 nin başına besmele gelmemiştir. O besmele ise, “Neml Sûresi”nin 30. Âyetinde yer almıştır.

113 sayısının başındaki 1 i alıp 30 ilâve ediver, o zaman 31 olur; tersine çevirirsen yine ulaşacağın sayı 13 tür.

İşte bütün bu gerçeklerden yola çıkarak “Ahmed”in Hakk’ın indinde niye bu kadar çok değeri olduğunu ve habiblik ile vasfedildiğini düşün de hürmetini, saygını ona göre göster.

“Mescidi Nebevi” ilk yapıldığında 33 direği olduğu ilgili kitaplarda belirtilmektedir. Bunu azıcık incelersek şunları görebiliriz.

3 ü 3 ile (3+3) toplarsak 6 eder, ki bu da imân’ın şartıdır.

6 dan 1 i çıkarırsak 5 eder, ki İslâm’ın şartıdır, ki birincisi “kelime-i şehadet”tir.

33 ün birinci 3 ü, genel anlamda hadiseleri “ilmel yakiyn”, “aynel yakiyn”, “hakkel yakiyn” mânâda idrak etmektir.

33 ün ikinci 3 ü, “mevalidi selâse” yani (üç doğurgan), ki bunlar “maden”, “nebat”, “hayvan” olduğunu anlamamız zor olmayacaktır.

Page 37: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

37

Ayrıca cennet ehli erkeklerin de 33 yaşlarında olacakları bildirilmiştir. Efendimiz kendisi de, orasının cennet bahçesi olduğunu bildirmiştir.

Yüz ölçümünün o dönemde 1050 m2 olması da bu hakikatleri destekler hükmündedir; çünkü toplarsak (1+0+5+0) = 6 eder, ki hangi yönden bakılsa gerek harf, gerek rakam, gerek zahir, gerek batın bütün sistemleriyle mutlak bir uyum sağlanmaktadır.

Aslında mezuumuz bu tür araştırma yapmak olmadığından çok belirgin olanlarını ifade etmeye çalışıyoruz. Daha derinlemesine araştırma yapıldığında hayretimizin ne kadar çok artacağı ortadadır.

“Mescid-i Nebevi”nin içinde kıble istikametinde 6 sıra beyaz mermer sütun bulunmaktadır ve bunların aralarında 5 boşluk vardır. Kıbleyi arkamıza alarak içerde “Mescidi Nebevi”ye karşı durduğumuzda 1 inci boşlukta Efendimizin Hz. Ebubekir Sıddık ve Hz. Ömer (RA)’ın etraf ve üstü kapalı kabirlerinin bulunduğu yerini görürüz. Sağdan sola doğru bu mekan dışa kapalı özel haller dışında içeriye girmeye izin yoktur.

İşte bu makam medine şehrindeki “Makamı Mahmud”dur.

İkinci (2.) direkler arasındaki boşluk ise, “zat cenneti”dir, zatiyyun’a hastır.

Üçüncü (3.) direkler arasındaki boşluk ise, “sıfat cenneti”dir. Burası ise, sıfatıyyun’a mahsustur.

Dördüncü (4.) direkler arası boşluk ise, “esmâ cenneti”dir, esmaiyyun’a mahsustur.

Beşinci (5.) direkler arası boşluk ise, “ef’âl cenneti”dir, ef’âliyyun’a mahsustur.

Bu cennetler, “Rahmân Sûresi”nde bildirilen tevhid cennetleridir. Amel ve fi’il cennetleri değildir. (17)

Not : (17) Bu hususta daha geniş bilgi isteyenler “errahman” isimli kitabımıza bakabilirler.)

Şimdi yukarıda verilen krokiden takip ederek sıra ile “Mescidi Nebevi”nin diğer özel mahallerini ( ) “muhammedin

resul allahü” hükmü gereği ( ) “lâ ilâhe illâ allah”

“Kelime-i Tevhid’in zuhuru ile anlamaya çalışalım. Çünkü bütün bu mahallerde “Kelime-i Tevhid’in zuhur hakikatleri mevcuttur.

1. Ağlayan Hurma kütüğü

Page 38: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

38

Mescid’de önceleri minber yoktu, Efendimiz bir hurma kütüğüne yaslanarak cema’ate hitap ederdi. Daha sonra üç (3) basamaklı bir minber yapıldı ve peygamberimiz hutbelerini bu minberde iradetti.

Minberin üç (3) basamaklı olması “ilmel yakiyn”, “aynel yakiyn”, “hakkel yakiyn” ilimlerinin menbaı ve zuhur yeri olmasındandır.

Bu sırada bir de mu’cize meydana geldi, şöyle ki, Efendimiz bir cum’a günü hutbesini bu minberden iradetmeye başlayınca daha önce dayanarak hutbe okuduğu hurma kütüğünün peygamberimizden ayrı kaldığı için yavrusundan ayrı kalan bir devenin feryadı gibi inlemeye başladığı duyuldu, görüldü. Bunun üzerine Peygamberimiz minberden inerek bu hurma kütüğünü kuçaklayıp okşadı ve kütüğün inlemesi kesildi.

Peygamberimiz (sav.), “Eğer ben onu kucaklamamış olsaydım kıyamet gününe kadar hep böyle inleyip duracaktı,” buyurdu. (18)

Not : (18) İbn-i Mace 1-5-454)

O kütük daha sonra Peygamberimizin emriyle yerinden alınıp minberin altına defnoldu. Hurma bilindiği gibi bir meyvedir, onun ağacı da bitkidir, eskiler “nebat” derler. Nebatlarla insanlar çok iç içe olan varlıklardır. Namazlarımızda “kıyamda” (ayakta) durduğumuz bölüm

onlarla ilgilidir. Onlar bir ömür boyu hakkın huzurunda ayakta durmaktadırlar ve ibadetlerine böylece devam etmektedirler; hiç birşey istemeden hep verirler.

Hurma, “kesrette vahdeti” (çoklukta birliği) ifade etmektedir.

Bilindiği gibi, Hz. Meryem hamileliği anlaşılınca şehrin kenarına çıkmış orada bulunan kurumuş bir hurma kütüğünün yanında ikamete başla-mıştır. O hurma kütüğü, kuru olduğu halde yeşerip, hurma vermiştir. Hurmalardan yiyerek, aşağıdan kaynayan pınardan da su içerek, o günlerini böylece tamamlanmıştır.

Bütün varlıklar insân’a aşık oldukları gibi, onlar da insân’a aşıktırlar, çünkü mi’rac sebebleridir. Hele Efendimizin yakınlarında olan bir varlığın ondan uzak kalması zor bir hadisedir. İşte bu yüzden hurma kütüğü az kenarda dahi bu ayrılığa tahammül edemeyip, inlemeye başlamıştır.

Ey gönül dostum ondan uzak kalmaya bizlerin gönlü nasıl razı olur. Hiç olmazsa hurma kütüğü kadar ol da ağla, inle Peygamberinin sevgisine sahip ol, gaflette kalma. O makamda bitkilere dahi bir şahsiyet tanınmıştır.

2. Hz. Aişe sütunu

Aişe (iaşe) sütunu, zâhir ve bâtın her türlü rızkın mahalli, üretim sahası. Kendisinin islâmi ilimlerin eğitiminde büyük gayreti olmuştur. Ayrıca o makamda hanımların da yeri olduğunu belirtir. Nefsi küllün dahi orada tecellisi vardır.

3. Hz. Lübabe’nin tevbe sütunu

Page 39: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

39

Ebu Lübabe, Medine’li ensarın ileri gelenlerinden idi. Birçok savaşa katıldığı gibi “Uhud Savaşı”na da katıldı. “Beni Kuzayr”a muhasarasında onun müttefiki ve komşuları olan yahudiler Ebu Lübabe’nin yanlarına gönderilmesini istediler ve kendisini bir kurtarıcı gibi karşıladılar.

Ebu Lübabe onlara kumandan Sa’d b. Muaz’ın hükmüne boyun eğmelerini ve teslim olmalarını tavsiye etti. Bunun kılıçtan geçirilmek demek olduğunu anlatmak için de eliyle boğazını işaret etti.

Fakat daha sonra pişman oldu ve bu davranışıyle Allah’a ve Rasûlüne ihanet ettiğini düşünerek, Hz. Peygamber’in yanına uğramadan mescid’e gidip, kendisini bir direğe bağlattı. Affedildiğine dair Âyet nazil oluncaya ve bizzat Hz. Peygamber tarafından çözülünceye kadar bir hafta yiyip içmeden direğe bağlı olarak kaldı. Sonraları bu direk “üstüvanet’t tevbe” (tevbe direği) diye anıldı.

Ebu Lübabe (RA)’nın düştüğü bu hata ile ilgili olarak Kûr’ân-ı Keriym

Enfal Sûresi (8/27) Âyeti,

“ya eyyühelleziyne amenu la tehunullahe ver resule

ve tehunu emanatiküm ve entüm ta’lemune”

mealen,

“ey iman edenler Allah’a ve rasulüne hainlik etmeyin. Bile bile aranızdaki emanetlere de hainlik etmeyin.” nazil oldu.

Durum Rasûlüllah’a arz edildi. Peygamberimiz, “eğer doğruca yanıma gelseydi, bağışlanmasını Allahu Teâlâ’dan dilerdim. Madem ki o kendisini bağlatmış artık Allahu Teâlâ tevbesini kabul edinceye kadar onu bulunduğu yerde bırakırım,” buyurdu.

Ebu Lübabe (RA) bu şekilde direğe bağlı olarak bir hafta kaldı. Ancak her namaz vaktinde bağları çözülür, namazını kıldıktan sonra yine direğe bağlanırdı.

Nihayet Peygamberimizin hanımı Ümmü Seleme’nin evinde bulunduğu bir sırada vahiy geldi, Rasûlüllah gülmeye başladı. Ümmü Seleme, “Niçin gülüyorsun Ya Rasûlüllah?” dedi. Peygamberimiz, “Ebu Lübabe’nin tevbesi kabul oldu,” buyurdu. Rasulüllah’ın müsaadesi üzerine Ümmü Seleme odasının kapısına dikildi, mescidde bulunan Ebu Lübabe’ye, “Seni müjdelerim, Allah senin tevbeni kabul buyurdu,” diyerek, müjdeyi ulaştırdı.

Ashab onu bağlı olduğu direkten çözüp, salıvermek için koşuştular. Ebu Lübabe, “Hayır vallahi beni Rasûlüllah eli ile salıvermedikçe bağlandığım direkten ayrılmam,” dedi. Peygamberimiz sabah namazına giderken yanına uğrayıp salıverdi.

Ebu Lübabe “Mescid-i Dırar”ın yapımına da yardımda bulundu, ancak bu konu da herhangi bir ithama uğramadı. (20)

Page 40: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

40

(Not : (20) Bu hususta geniş bilgi sahabenin hayat hikayelerini yazan kitaplarda mevcuttur, arzu eden araştırabilir.)

Ebu Lübabe hadisesi seyri sülûk yolunda çok önemli bir oluşumdur. Düşünmeden yapılan küçük bir hatanın bile ne kadar büyük, kişiye yakışmayan birşey olduğunu ve ancak çok samimi bir tevbe ve pişmanlıkla bu sorumluluktan kurtulma imkanı olduğu, başka yolunun olmadığını açıkça ifade etmektedir. Ya hatasında israr edenlerin hali nice olacaktır, tek yol helalleşmek ve özür dilemek, gönül kapısını tekrar açtırmaktır. Bu “tevbe-i nasuh”tur. Bir daha tekrar etmemek üzere biatını yenilemektir.

İşte bu hata “Kelime-i Tevhid”e karşı yapılan hatadır, özür dilemek de ancak onadır. “Mescidi Nebevi”de bir sütun bu hakikati her dem canlı tutmak için hadisenin olduğu günden beri ayakta durmakta ve idraklerde yaşatmaktadır. Bu meseleyi çok iyi anlamamız gerekmektedir.

4. Serir sütunu

Efendimiz (sav.) itikafta iken yanına yataklarını koydukları sütun.

İtikaf, dünya işlerinden belirli bir süre uzaklaşıp o süre içerisinde zikir ve daha çok ibadetlerle meşgul olarak Hakk’ta fani olmaktır, “vahdet”tir.

Yatakları demek, kendini teslim ettiği “Rahmeti İlâhiyye” demektir.

Özel rahmeti ilahiyye’nin simgesi o direktir. Böylece dikkatimiz bu hakikate çekilmek istenmiştir.

5. Muharras sütunu

Efendimiz (sav.)’ın korumalığını yapan sahabelerin beklediği sutundur. “Kelime-i Tevhid”in ve “Hakikati Muhammedi”nin zâhir ve bâtın korunmasının lâzım geldiğini belirten sütundur.

6. Vüfud sütunu

Efendimiz (sav.)’ın yanında heyetleri kabul ettiği sütun. her bir heyet ziyaret ettiği yere ayrı bir ziyaret sebebi ile gelir; Hz.Muhammed’e ise, daha ziyade özel olarak“Hakikati Muhammedi” yönünden bilgi almak için gelinir, işte bu oluşumun ifadesi o direk ile belirlenmiştir.

7. Teheccüd sütunu

Efendimiz (sav.)’ın teheccüd namazını kıldığı sütun.

Kûr’ânı Keriym İsra Sûresi 17/79 ayetinde,

“ve minel leyli fetehecced bihi nafileten leke

asa en yeb’aseke rabbüke mekamen mahmude”

mealen,

Page 41: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

41

“gecenin bir vakti kalk senin için nafile hükmünde olan teheccüd namazını kıl, umulur ki rabbın seni makamı mahmuda çıkarır.”

Âyetinin tahakkuk ve tatbikat mahallidir.

8. Halen imamın namaz kıldırğı mihrab

“Hakikati Muhammediyye”nin bu günkü zahiri ve vekalet yeri

9. Efendimiz (sav.)’in namaz kıldırdığı mihrab

“Makamı Muhammed-î”, bütün âlemlerin ve varlıkların durduğu makam. “İmâm-ül Mübin” (Önde olan imam).“Kelime-i Tevhid’in risâlet dilinden izah, ilân ve şerh edildiği yer; Ka’be’den sonra ibadet hakkında en ulvi yer.

10. Halen hutbelerin okunduğu minber

“Hakikati Muhammedi”nin yaşanan zaman içerisinde zamanın icap-larına ve aslını bozmadan hakikatlerinin açılıp yenilendiği ve tekrarlan-dığı yer.

11. Müezzinlik

Ulûhiyyet mertebesinin Muhammediyyet mertebesinden açık ilânı.

Yine aynı mahalden Muhammediyyet mertebesinin de bütün alemlere olan ilanı.

12. İç kapı

Cemeate içerideki dönüşümleri sağlayan geçit. Bu Hakk yolcuları-nın kendi içindeki nefis mertebeleri düzeyinden dönüşümleridir.

13. İç kapı

Diğerinin az yanında olan bu iç geçit Hakk yolcularının kendi iç bünyelerinde, Hazret mertebelerine geçişlerini göstermektedir.

14. Hz. Peygamber (sav.) Efendimizin kabri

“Makam-ı Mahmud”un içindeki merkez nokta, işaret yeri, âlemin kalbi, Sûret-i Rasûllüllah’ın makamın son görüldüğü yer. Sükûnet deryası, İlâh-î tecelligah, aşıkların maşuku, ümitsizlerin ümidi, ariflerin marufu.

6.10.1982

Medine-i Münevvere

Bir gün denildi esselat Rasûle, Kılındı namazı hep fert ile, Acı çöktü bütün gönüllere, Sen o günleri hatırlıyor musun? O’na mekân oldu yattığı yer, Sûrettir orda yatan kulak ver.

Page 42: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

42

Mâ’nâ da sırlar vardır ona er, Sen o sırları biliyor musun? Gerçi sûretin durur toprakta, Seni ihata etmiş bu babda. Bunlar hep mecazdır hakikatte, Sen o mecazı biliyor musun? Toprağın sarması muhaldir seni, Ne olursa olsun kabrin eni, Dar gelir yer, alamaz sineni, Sen o sineyi biliyor musun? Bu varlık senin çün var oldu. Bütün âlem de sende medfundu. Bu öyle bir İlâh-î oyun’du, O oyunu oynayabiliyor musun? Bu işler belirlendi ezelde, Neler vardır bilsen o güzelde. Bazen şarkı bazen gazelde, Sen o sırları duyabiliyor musun?

15. Hz. Ebubekir Sıddık (R.A.)’ın kabri

Sıddıkıyyet makamı, şeksiz şüphesiz, akıl yürütmeden her ne olursa olsun kabul ve tasdik makamı.

Yanına geldi sevdiği sıddık, Daha sonra Ömer’ul Faruk. Kalmadı arada hiç ayrılık, Onların yattığı yeri biliyor musun?

16. Hz. Ömer’ül Faruk (R.A.)’ın kabri

Hz. Ömer’in bilindiği gibi lâkabı “Faruk” fark edici, (ayırıcı) demektir. Yine bilindiği gibi Kûr’ân-ı Keriym’in de bir ismi ayırıcı manasında “Furkan”dır.

Yani zât’ın bütün özelliklerini “sıfat”, “esmâ”, “ef’âl” mertebelerinde en güzel şekilde açıklayan demektir.

İşte bu iki mertebe Hz. Rasûllüllah (s.a.v.) efendimize hayatlarında çok yakın oldukları gibi mematlarında da, yani yaşam sonrası hayatlarında da çok yakındırlar.

Yani, Makamı İlâh-î ve Makamı Muhammedi’nin şeksiz şüphesiz tasdiği zâhir, bâtın, her yönden bu tasdik halen dahi devam etmektedir.

Hz. Ebubekir Sıddık bu tasdiği yapmış, bu mertebenin temsilcisi olmuştur. Bu tasdikten sonra, Makam-ı İlâh-î ve Makam-ı Muhammed-

Page 43: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

43

î’nin şeksiz şüphesiz tatbikatta açılması izâhı gerekecekti. İşte Hz. Ömer (r.a.)’da bu açılımın simgesi olmuştu.

Bir yeniliğin oluşması için evvela çevreden tasdik, sonra da onun izahı, yani özelliklerinin tatbikatla açıklanması gerekmektedir.Gerçek ise kabul görür, değilse unutulur gidilir.

“Sıddıkiyyet” ve “Farukiyyet” kısaca bunlardır.

Mevzuu olmadığı halde, ama yeri gelmişken Hz. Rasûlüllah’ın diğer “iki dostu ve akrabası” halifesinin Hz. Osman ve Hz. Ali (r.a.)’ın da niçin orada yanlarında olmadıklarını anlamağa çalışalım.

Bilindiği gibi Hz. Osman (r.a.)’ın lakabı “zinnureyn”, efendimizin iki kızıyla evlendiği için “iki nurlu” demektir ve kendisinin bilhassa yakınlarına karşı çok şevkatli olduğu söylenir.

Eğer bu iki nurlu ve şefkatli insan Hz. Rasûlüllah’ın kabri şeriflerine konsa idi kendisinden “zinnureyn” lâkabının alınması gerekecekti, çünkü orada sadece “Nur-u Muhammed-î” hâkimdir, oraya başka nur giremez.

Hal böyle olunca O’na yani Hz. Osman (r.a.)’a ayrı bir mekan gerekmekteydi. Defnedildiği yer de “cennet”tir, “cennet-ül bâk-î” kabristanı.

İşte böylece hem orada yatanlara, hem de orayı ziyaret edip dolaşanlara olmak üzere “iki nuru” fayda sağlamaktadır. Allah onlardan razı olsun.

Hz. Ali (r.a.) (K.A.V.) efendimize gelince onun hâli diğerlerinden biraz farklı olarak, varlığı Peygamberimiz Muhammed Mustafa (sav.) efendimize benzemektedir.

Şöyle ki: Zat-ı İlâhiyye, Mekke-i Mükerreme şehrini kendine saltanat yeri yapmıştır. ( ) “lâ ilâhe illâ allah” Tevhid

bayrağı orada asılıdır. Makam’ı oradadır.

( ) “lâ ilâhe illâ allah” Kelime-i Tevhid’in şerh ve çözüm

yeri olan Medine-i Münevvere’de ise ( ) “muhammedin

resul allahü”ın “Hamd” bayrağı asılıdır. Makam’ı orasıdır.

İşte Hz.Ali (r.a.) (K.A.V.) efendimiz de ( ) “muhammedin resûl allahü” bayrağını en güzel şekilde hem kendi varlığında, hem de âlemde şerh ve çözüme kavuşturduğundan ona da ayrı bir saltanat yeri lâzım geldiğinden kabri şerifleri Irak sınırları içinde “Necef” denilen yerdedir ve burası da onun Ali Veliyuullah “Seyyidlik” bayrağının asıldığı yer olan onun makamıdır.

“Necef” sayı değeri itibariyle,

() “nun” 50

Page 44: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

44

() “cim” 3

() “fe” 80 = 113 / (5+8) 13 tür.

Görüldüğü gibi Hz. Rasûlüllah (sav.) Efendimizin şifre ve hakikat-lerinin çözüm makamı olduğu belirtilmekte geriye kalan 3 ise, üç (3) mertebeden yayın yapıldığını “ilmel yakiyn”, “aynel yakiyn”, “hakkel yakiyn” olduğunu bildirmektedir.

Bu sayı değerinde küçük bir uygulama daha yapmak istedim, çıkacak sayı değerinin kısacık izahını ilerdeki sayfalarda yapmaya çalışacağım.

() “nun” 50

() “cim” 3 = 53 eder, ki bu sayı bizimle ilgili bir şifre sayıdır.

Nasıl ki, Hz. Rasûlüllah (s.a.v.) Mekke-i Mükerremede kalsa idi ikinci derecede bir ziyaret yeri olacak idi.

Bu hakikate binaen Hz. Ali (k.a.v.) de Medine-i Münevvere’de kalsa idi nezaketen kendi bayrağını açamayacak ve velâyeti gizli kalacaktı. İşte bu oluşum gereği onun lâkâbı “Kerremellahu veche” Allah ona her yönden ikramda bulundu ve bu ikram Mekke-i Mükerreme’den yani Mertebe-i Uluhiyyet’ten verildi ve Hz. Rasûlüllah (s.a.v.)’ın “Kevser gölü” ve ırmağının hakikati ondan akmaya başladı, halen de devam etmekte ve kıyamete kadar da devam edecektir. (21)

(Not : (21) Bu hususta mübarek geceler ve bayramlar adlı kıtabimzda da bilgiler vardır.)

17. Üzerinde Ahzab suresi 40. ayet yazılı 1. pencere

18. Üzerinde Hucerat suresi 3. ayet yazılı 2. pencere

19. Üzerinde Hucerat suresi 2. ayet yazılı 3. pencere

20. Cibril Makamı

Orada Cibril (a.s.)’a da bir makam vermeden olmazdı. Onun makamı girip çıktığı yer diye belirtilen “Bâki” kapısına doğru sağ tarafta yukarıda bir penceredir. Makamı Ulûhiyyet’ten, Makam ı Muhammediy-ye’ye olan hitaplar oradan böylece akmakta idi. Esasen onlar kesilmiş de değildir.

21. Bâki kapısı

Bu kapı hakkında “Bab’üs selâm” (selâmet kapısı) ile birlikte bilgi verme-ye çalışacağız.

22. Cibril kapısı

Page 45: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

45

Az yukarıda Cibril As. makamından bahsedilmişti. Burada ise, “kapısından” bahsedilmektedir. O hazretin giriş çıkışına engel her hangi birşey yoktur. Kapılara ancak kütle, madde varlıklı olanların ihtiyacı vardır. İşte bundan anlaşılıyor, ki her hangi bir “ümmeti muhammed” gerçek hakikatleri idrak etmiş ise ve bunları bazı kabiliyetli kimselere ulaştırıyorsa o insanlar arasında “mertebe-i cebrâiliyyet”in temsilcisi sayılırlar. İşte o kapı bu neş’ede olan insânların kapısıdır ve hemen önünde “Eshabı Suffa”nın makamı vardır, yani eğitim mahallidir.

Gönlüne gelen gerçek Hakk bilgisi “cebrâiliyyet mertebesi”nden de gelir. İşte sana gelen o bilgileri sen de bir başkasına doğru olarak aktarabilirsen o hususta sende de “mertebe-i cibrillik” faaliyete geçmiş olur. Böylece gönül ravzana girdiğinde o kapı senin “cibril kapısı” olur.

23. Nisa/kadın kapısı

Bu kapı cibril kapısının hemen yanındaki kapıdır. Bugün kadınlar o kapıdan giremiyor. Kapı girişleri arka taraftaki büyük kapılardandır. Herhalde evvelce hanımları oradan kabul ettikleri için o kapının ismi “nisa kapısı” olarak kalmış.

Bugün için düşündüğümüzde kadın nefsi küll’ün temsilcisi olduğundan, efendimizde hem aklı küll’ü, hem de nefsi küll’ü temsil ettiğinden tabii ki, orada nefsi küll’e de bir makam verilmesi lazım gelecekti. İşte bu kapı da nefsi küll bilgilerinin girip çıktığı seyr kapısıdır.

14-09-2001

Medine-i Münevvere

Mescidi Nebevi

24. Eshab-ı Suffa

Yanları açık üstü kapalı mahallere bilindiği gibi halen daha “sofa” tabir edilir. “Eshab”, sâhibler demek olduğundan “sofa” da, kalan dostlar demektir. Bu kimseler ortalama 250 kişi, zaman zaman da 400 kişiye kadar çıkarlar, orada kalırlar, devamlı eğitim ile uğraşırlarmış. Burası İslamiyyetin ilk üniversitesi olmuştur. İslamiyyet genişledikçe, yeni yeni beldeler alındıkça Efendimiz onları, oralara ya kadı veya vali tayin ede-rek, gittikleri yerde İslâmi eğitimi sürdürmüşlerdir. İşte şimdi şu anda aynı mekânda şu satırları kağıda dökerken birden kendimi “Eshabı suf-fa” gibi zannettim. Allah c.c onlardan razı olsun. Dini Mübini İslâm’ın bilgileri onların fedakerane çalışmalarıyla bu günlere ulaşmıştır.

Bir bakıma “sûf-î” kelimesi de buradan türemiştir diyebiliriz, çünkü çok mütevazi ve muttaki olarak hayatlarını sürdürüyorlardı. Ravza-i Mutah-hara’nın içindeki bu bölüm Hakikati Muhammedi ilminin toplanıp dağıtıl-dığı, geliştirildiği, uygulandığı yerdir.

25. Mihrab

Şu anda imam efendinin namaz kıldırmadığı rastgelen mü’minin önünde durabileceği bir ziyaret yeridir. Sonradan gelen idareciler, “biz Hz. Peygamberin makamında namaz kıldıramayız,” diyerek o mihrabı

Page 46: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

46

yaptırarak orada imamlık yapmışlardır, tarihi bir ziyaret yeridir ve o mihrabın önündeki direk, cennet bahçesinin 33 direğinden sonra sarı çiçekli 20 direğin daha ilavesiyle 53 üncü direk olmaktadır. (Krokide işaretlidir)

Medine-i Münevvere de ilk günlerden itibaren Rabbı’ma acaba burada da bize ait bir işaret, sembol var mıdır diye niyazda ve araştırmalarda bulunuyorken, nihayet o Mihrab’ın önündeki direk, sanki burası, burası diyordu. Evet gerek sayı hesabı, gerek konumu itibarıyla o direk gönlümüze yakın geldi. “Allahu a’lem” (Allah daha iyisini bilir.)

Tabii ki o direkte diğerleri gibi herkesindir. Biz zahirine değil batınına bakmaktayız.

Ayrıca Kâ’be-i Muazzama’da bulunan “Bab’ül Feth” ile “Bab’ül Umre” arasındaki 53 nolu “Kehribarı babı şâmi” (elektrikli kapı) yani yürüyen merdivenli kapıda da mânen şifremiz vardır. (22)

(Not: (22) Bu hususta geniş bilgi (Terzi Baba) isimli kitabımızda vardır.)

26. Bab-üs Selâm

“Selâm”, selâmet, saadet kapısı. Burası krokide (26) fakat “Ravza-ı Mutahhara” Mescidi Nebevi’nin 1 no.lu kapısıdır.

Tam karşısına isabet eden kapı (41) nolu “Bâki” kapısıdır ve ikisinin arası oldukça geniş uzun bir yol “koridor”dur ve sonuna doğru gelindiğinde Efendimiz (sav.)’in önünden geçilmektedir.

Kur’anı Keriym Yunus suresi 10/25 ayetinde,

“vallahü yed’u ila daris selâmi

ve yehdiy men yeşaü ila sıratın müstekiymin”

mealen,

“Allah selâmet yurdu cennete çağırır ve dilediğini doğru yola iletir.”

Âyetinin bahsettiği dünyadaki “selâmet yurdu” Ravza-ı Mutahha-ra’dır ve oraya da 1 nolu kapı olan “babüs selâm”dan girilir.

Gerçi Ravzanın bugünkü haliyle 42 kapısı vardır; hepsinden de içeriye girilir amma 1 inci “bab’üs selâm”dan (selâm kapısı)ndan girerek, o koridoru bir defa olsun irfaniyetle geçmek gerekir, Hakk’a giden yol “sıratı müstakiym”, “sıratullah”tır.

Şöyle ki, o mübârek koridorun kapıdan girip az yukarıda bahsedilen mihraba kadar olan kısmı “Sıratı Müstakim” bölümüdür, yani “ettur-u seba” (yedi tur) 7 nefis mertebeleridir.

Ondan sonra dışarıya çıkıncaya kadar da “sıratullah” “Hazarat-ı Hamse” (beş hazret mertebesi) ve “Mi’rac” yoludur.

Cennet bahçesinin içinden geçen bir bölüm, bu dünyada Ka’be-i Muazzama tarafından sonra yapılan en mühim ibadet ve ziyaret yeridir.

Page 47: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

47

Beyaz direkler, ki sanki onlar mânâ âlemine yükselmeğe hazır, gök vasıtaları gibidir.

Onların birinci (1.) bölümüne geldiğinde,

Kûr’ânı Keriym Fecr Sûresi 89/29-30 Âyetindeki,

“fedhuliy fiy ibadiy”

“vedhuliy cennetiy”

mealen,

“Benim has kullarımın arasına gir, onlarla birlikte benim zat cennetlerime dahil ol” müjdesini duyar gibi olursun.

Burası “Tevhidi ef’al” cennetidir.

Az ilerlediğinizde ikinci bölüm beyaz direkler arasına gelirsin, ki burası da “Tevhidi esmâ” cennetidir.

Ef’al cennetinde, bütün fiillerin Hakk’ın fiili olduğunu, ancak “Hakikati Muhammedi” kanalıyla zuhura çıktığını idrak etmiş olursun.

Esma cennetinde, hangi isimle vasfedilmiş olursa olsun bütün isimlerin Hakk’ın isimleri olduğu ancak cami ismi olan “Hakikati Muhammedi” kanalıyla zuhura çıktığını idrak etmiş olursun.

Üçüncü (3) bölüm beyaz direkler arasına geldiğin zaman, burası da “Tevhidi Sıfat” cennetidir.

Burada bütün sıfatlar yine Hakk’ın sıfatlarıdır, ancak “Hakikati Muhammedi” kanalıyla zuhur etmekte olduklarını idrak etmiş olursun.

Dördüncü (4.) bölüm beyaz direkler arasına geldiğin zaman, burası da “Tevhidi zat” cennetidir.

Burada bütün varlıkların zat’larının tek zattan kaynaklandığını, bu oluşu-mun da yine “Hakikati Muhammedi” kanalıyla zuhura çıktığını idrak edip bütün mertebeleri ile gerçek tevhidi idrak etmiş olursun.

Kur’anı Keriym Muhammed suresi 47/19 ayetindeki,

“fa’lem ennehu lâ ilâhe illâllahü”

mealen,

“Bil ki; muhakkak o lâ ilâhe illâ allah’tır”

“Muhammed” elbisesiyle zuhur eden

“lâ ilâhe illâ allah muhammedin resul allahü”

“Zat-i haberini” risâletini, kendi hakikatini “Muhammed” ismiyle açığa çıkarmıştır.

Bu hisler ve yaşam ile az ileriye gittiğinde işte orası “Makamı Mahmud” yani “Makamı Muhammed”dir.

Page 48: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

48

İşte şimdi sen birinci (1.) pencerenin önündesin, onun üzerinde

Kur’anı Keriym Ahzab suresi 33/40 ayetindeki,

“ma kane muhammedin ebe ehadin min ricaliküm ve lakin rasulellahi ve hatemennebiy ve kenellahü bi külli şey’in aliym”

mealen,

“Muhammed (s.a.v.) erkeklerinizden hiç birinin babası değildir; fakat o Allah’ın rasulü ve Peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi bilir,” buyrulmaktadır.

Evvelâ kısaca, rakkamlara dikkat etmemiz gerekecektir. Bakın sure 33, 33 direkli cennet bahçesinin hakikatini yine aynı sayıdaki Sûrenin 40 ıncı Ayet’i açıklamaktadır, bunlar tesadüfi şeyler değildir.

Özet olarak: Muhammed (s.a.v.) bâtıni yönden sizler gibi, çoluk çocuk sahibi bir beşer değildir.

“Muhammed” elbisesiyle tecelli etmiş;

zâtından sıfatına,

sıfatından esmâsına,

esmâsından ef’âline tenezzül ederek irsal etmiş;

Rasûllük yapmış;

ve bu hakikati “Muhammed” elbisesi ile sona erdirmiştir. Ondan sonra resmi olarak böyle bir tecelli olmaz, ancak onun varislerinde bu hadise batınen kıyamete kadar devam edecektir.

Bu hakikat kendisinde Âyet’in belirttiği sayıda 40 yaşlarında ortaya çıkmıştır.

Allah gerçekten neyin ne olduğunu, kimin beşeriyyeti, kimin Ulûhiyyet’i ile yaşadığını çok iyi bilir. Çünkü gerek halkıyyeti yönüyle, gerek Hakkiyyet’i yönüyle cümleden zuhurda olan ondan başkası değildir. Zâten âlemde başkası yoktur.

Evet bu güzel duygular içinde bir iki adım daha attığında birinci (1.) pencerenin sağ tarafına yaklaştığında, işte o anda âlemlerin Sûltan’ının tam karşısında olduğunu bilmelisin.

Bu hadise, Ka’be-i şerifedeki; Hacer’ul Esved’in tam karşısında durmaya, zat’a ayna olmağa benzer.

İşte o anda sende Hz. Risalet penah-i Efendimizin aynası, hatta aynısı olmaya çalışırsın. O’na bundan daha çok zahir alemde yaklaşman mümkün değildir, gönül aleminde ise, senden ayrı değildir.

Kâ’be’de, seyirde ve tavafta, yaşadığın anların dışında, hiç bir anın bu kadar güzel, bu kadar hoş, bu kadar bereketli ve nurlu değildir. Ve şöyle selâmlar dilinden dökülmeğe başlar.

Page 49: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

49

Esselatu vesselam aleyke ya Rasulellah.

Esselatu vesselam aleyke ya Nebiyyallah.

Esselatu vesselam aleyke ya Cemali pak.

Esselatu vesselam aleyke ya Kemali pak.

Esselatu vesselam aleyke ya Varlığı Hakk.

Esselatu vesselam aleyke ya Gönüller Sûltanı.

Esselatu vesselam aleyke ya Aşıklar kıblegahı.

Esselatu vesselam aleyke ya Dertliler dermanı.

Esselatu vesselam aleyke ya seyyidel evveline vel ahirin.

Esselatu vesselam aleyke ya Hakikati Muhammedi.

Artık sen orada yoksun zaten. Sende mevcud mertebe-i Muham-med-î, aslı olan, Hakikat-i Muhammed-î ile birleşmiştir. Sen gerçekten “fena firrasûl” (Rasûl’de fâni), o yoldan da “Baka billâh” (Hakk’ta bâkî) olmuşsundur.

Ne varlığın, ne sesin, ne nefesin kalmıştır. Ancak orası durma yeri değildir, arkadan gelenlerin hakkını da korumak gerekir.

Bu hisler içinde:

Ayrılmak istemez gönül yardan. Vakti firaktır ne gelir elden. Hasret başladı daha bu andan. Hoşça kal ya Rasulellah. Sanki ravza geldi benimlen. Belki ben kaldım onunlan. Ayrılamadım huzurundan. Hoşça kal ya Rasulellah. Hoşça kal ya Rasulellah.

Diyerek birkaç adım daha yan yan atarak yüzün oraya doğru bu sefer üzerinde,

Kur’anı Keriym Hucurat suresi 49/3 ayetindeki, “innellezine yeguddune esvateküm ‘inde Resûlillâhi

ulâikelleziynemtehazellahü kulubehüm littakva lehüm mağfiratün ve ecrun aziym”,

mealen,

“Gerçekten Allah’ın Peygamberi yanında seslerini kısanlara, bunlar o kimselerdir ki, Allah kalplerini takva için imtihan etmiştir, onlara bir mağfiret ve büyük bir mükafat vardır.” ayetinin sana sırrı açılır.

Page 50: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

50

Yine burada da sayılara azıcık dikkat edelim, Sûre no’su 49 dur, kendi içinde toplarsak, 4+9=13 eder, bu da bilindiği gibi Hz. Rasûlüllahı’ın şifre sayısıdır.

Âyet sayısı olan üç (3) ise bu hakikatleri üç (3) yönlü, yani “ilmel yakıyn”, “aynel yakıyn”, “Hakk’el yakıyn” mertebelerinden idrak etmektir.

Allah’ın peygamberi yanında seslerini kısanlar. Burası Hz. Rasûlüllah (s.a. v.)’in “sıddıkiyyet mertebesi”dir.

“Seslerini kısanlar”, kendi varlıklarında, kendilerine ait birşeyleri kalmadığından zaten sesleri çıkmaz. Eğer daha sesleri çıkıyor ise, o mertebeye ulaşamamışlar demektir. Çünkü âlemde tek ses vardır o da “Hakikati Muhammed-î”nin sesidir. “Bunlar o kimselerdir, ki Allah kalb-lerini takva için imtihan etmiştir.”

“Takva”, sakınmak olduğundan, her mertebenin kendine göre takvası vardır. Bu mertebenin takvası ise, Hakk’ın varlığını unutup, kişinin kendi varlığına düşmemesidir.

Bunlara nefislerinden mağfiret ve kendi hakikatlerini anlama yö-nünden büyük mükâfat vardır.

Böylece “sıddıkiyyet mertebesi”ni de selamladıktan sonra yine yan yana birkaç adım daha atarak, bu sefer üçüncü (3.) pencerenin önüne gelirsin. Burası “Farukiyyet” makamıdır. Ona da gereken nezaketle selâmı verdikten sonra o pencerede yazılı Âyetin yaşamına geçersin.

Kur’anı Keriym Hucurat suresi 49/2 ayetindeki, “ya eyyühelleziyne amenu

la terfe‘u asvateküm fevka savtin nebiyyi

ve la techerü lehü bi’l kavli kecehri ba’dıküm liba’dın

en tahbeta a’malüküm ve entüm la teş’urune”

mealen,

“Ey iman edenler seslerinizi peygamberin sesinden yüksek çıkarmayın ve birbirinize bağırır gibi ona bağırmayın, haberiniz olmadan amelleriniz boşa çıkıverir.”

Burada da yine sayılar dikkat çekicidir; az evvelki Âyette olduğu gibi bu Âyet de 49 nolu Sûrenin 2 inci Âyetidir. Bunun ifadesi 4+9=13 Hz. Rasûlüllah’ı, bu mertebede dahi iki (2) zâhir ve bâtın idrak demektir.

Burada bir şeye dikkat çekmemiz gerekmektedir. Evvelki Âyette “seslerini kısanlar” burada ise, “seslerinizi peygamberin sesinden yüksek çıkarmayın,” buyruluyor.

Birincide, “Hakikati Muhammed-î” denizinde gark olanlar; İkinci de, “hakikati Muhammedi” deryasına girip orada yıkanıp yeni bir hayatla ve

Page 51: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

51

“sıreti Muhammedi” ile o deryadan çıkarak etraflarını eğitiyorlarken, ne-fislerine kapılıp, halkın ezası ve zorlukları karşısında yılmadan, bıkmadan ve seslerini Hz. Muhammed’in risaletleri döneminde nasıl yumuşak ve müşfik davranmışlarsa siz de öyle davranarak, eğitimde ve diğer zaman-lar da seslerinizi, onun sesinden daha yüksek çıkarmayın.

Ömerül Faruk, bilindiği gibi, yüksek adalet sahibi olduğundan, haklıyı ve haksızı çok iyi ayırma kabiliyeti vardı. İşte o mertebe “Farukiy-yet” yani “Furkan mertebesi”dir. Aynı zamanda “sıfat mertebesi”dir.

O halden sonra artık birbirinizle konşutuğunuz gibi ona seslenme-yin, çünkü o sizler gibi sadece beşer değil, aynı zamanda “Rasûl”dür. Ancak siz bu hakikatleri pek düşünmüyorsunuz.

Kısaca toparlarsak üçüncü (3.) pencerede bu hisler içinde birinci (1.) Âyette, belirtilen “Hakikati Muhammediyye”yi iyice tanımak, onda yok olmak;

ikinci (2.) de, böylece sesini çıkaramamak, o deryada yüzmeye başlamak;

üçüncü (3.) de ise, tekrar yeni bir varlık bularak, irşat vazifesine başlamak, anlatılmaktadır.

Orada da fazla duramayıp, arkadan gelenlere yol açmak üzere boyun bükerek, kısalan yolu tamamlamak üzere “Makamı Mahmud”a, “Makamı Sıddıkiyyet”e, “Makamı Furkaniyyet”e tazim ve selam ederek, yoluna yavaş yavaş bu hakikatleri yaşayarak devam edersin.

Oranın iki (2) çıkış kapısı vardır. Biri koridorun sonunda bedenliler için “Bâki kapısı” cennetül bâkiye açılan; diğeri de az yukarıdaki “Makamı Cibril” penceresidir. Buradan da bedensizler, “âlemi ervah”a uruc ederler, yükselirler.

Bu koridorun aynı zamanda bir ismi de “Medine’nin zaman tüneli”dir. Bütün zamanları da içinde bulundurur.

İşte bu hakikatleri idrak ederek, âlemlerin Sûltanının önünden ayrılan kimse, bu iki kapıdan çıkarak; ya “bâki” olan gönül cennetinde, ya da gönül semâsında yaşamlarına devam ederler.

Misâfir olarak gelenler, tekrar yerlerine dönünce, yani eski beşeriyyet hallerine dönünce bulundukları yerde, bâtınen “Makamı Mahmud”un zâhiren de “Şeriatı Muhammedi”nin temsilcileri olurlar.

İşte sen de bu hallere sahip olmak istersen, bulunduğun yerde böyle kimselerin var olup olmadığını araştır, eğer bulabilirsen hiç durma, onlardan hemen bu hallerin eğitimini al, öylece âlemlerin Sûltanını bilerek ziyaretine git.

“Bab’üs selâm”dan girip, “bâki kapı”sından çıkarak yapılan ziyaret saat olarak belki onbeş dakikada biter amma gerçekten eğitimini alarak oradan geçmek ortalama 15-20 sene sürer, ki ancak irfaniyyet ve muhabbet ile gerçekleşir; iyi anlamaya çalışalım.

Page 52: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

52

Tabii ki, Hz. Rasûlüllah’ı her mertebedeki ümmetinin ziyaret hakkı vardır, ancak şeriat mertebesindekiler, bulundukları idrak ve anlayış düzeyinden, tarikat mertebesindekiler tarikat mertebesinden, hakikat mertebesindekiler hakikat mertebesinden, marifet mertebesindekiler marifet mertebesinden ziyaret ederler, ki iyi niyetle yapılan her ziyaret makbuldür. Allah cc. bütün ziyaretlerinizi kabul etsin. Amin.

30-09-2001

Mekke-i Mükerreme

Ka’be-i Muazzama

Şimdi biraz daha Mescidi Nebevi’nin bazı özelliklerini anlamaya çalışalım. 27 açılır, kapanır kubbesi vardır. Tabii ışıklandırma için herbiri 80 ton ağırlığındadır. Kapladığı alan 324 m2 dir. Her kubbede 2.5 kg toplam 67.5 kg altın kullanılmştır, Medine’de imâl edilmiştir.

Ayrıca arka orta yerde iki (2) adet üstü açık alan vardır, ki gerektiğinde onların da üstü altı (6) şar adet direklere monte edilmiş muazzam hidrolik sistemiyle çalışarak açılıp kapanan şemsiyelerle örtülmüştür. Açılır kapanır kubbe ve şemsiyeler ile alemi ervahla irtibat sağlanmaktadır.

Genel olarak anlatılacak pek çok şeyler daha vardır, fakat gayemiz oranın teknik özelliklerini saymak değil, içinde bulunan bazı mertebeleri kısa, kısa anlayabildiğimiz kadar anlatmaya çalışmaktır

Bugün Mescid-i Nebevi’nin kapladığı alan “eski Yesrip” Medine şehrinin kapladığı alan olduğu söylenir. 98,326 m 2 olan Mescid’in kapladığı alan nerdeyse 100 dönümlük oldukça geniş bir sahayı kaplamaktadır.

İçinde, üstünde, terasta ve bahçesinde toplam 698.000 kişi namaz kılabilmektedir.

İnşaatı mimarisi, tezyinatıyla gerçekten dünya da Kâ’be-i Muazzama’dan sonra, bir eşi benzeri olamayacak Hz. Rasûlüllah (sav.) âlemlerin Sûltanına yaraşır “livâ’ul hamd” sancağının dalgalandığı muhteşem binadır.

Medine’de ilk yapılan mescid “küba mescidi” ittika sahiplerinin, şeriat mertebesinin ilk temelinin atıldığı, Kelime-i Tevhid’in orada ilk defa resmen okunduğu yerdir.

“Cum’a mescid”i ilk tarikat mertebesinin temelinin atıldığı yerdir.

“Mescid-i Nebevi” ise, hakikat ve ma’rifet mertebelerinin temelinin atılıp, temelleştirildiği yerlerdir.

Daha sonra yapılan adına “kıbleteyn” denilen mescid ise, kıblenin Kudüs’ten alınıp tekrar Ka’be-i Muazzamaya verildiği dünya ve mânâ âlemindeki çok büyük değişikliği ifade etmektir.

Page 53: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

53

Böylece, merkez “sıfat” mertebesinden “zat” mertebesine, yani “Mûseviyyet” ve “İseviyyet” mertebesinden alınıp “Muhammediyyet” metrebesine döndürülerek, “mertebe-i İbrahimiyyet”in gerçek ve Hakk’a ulaşan devamının, “mertebe-i İbrâhîmiyyet”ten “Mertebe-i Muhammediy ye”ye ancak bu yoldan da Hakk’a ulaşmanın mümkün olduğunu açık olarak bildirmektedir.

Mescid-i Gamame (Bulut mescidi)

Her zaman Rasûlüllah (s.a.v.)’ın başının üstünde güneşten korunması için, bir bulut dolaşmakta idi. Bu yüzden gölgesi de yere düşmemekte idi. Bunun hatırasına binaen yapılan bu mescidin taşları bile gri renkli taşlardır, bakıldığı zaman bulut gibi görünür.

Bulut “cami-i a’ma’iyyet” hakikatini ifade etmekte, Hz. Rasûlüllah (s.a.v.) gölgesinin yere düşmemesi ise, kendisinin bir nur olduğu, nurun ise gölgesinin olmasının mümkün olmadığının gerçeğidir.

Ebubekir Sıddık mescidi

“Sıddıkiyyet mertebesi”nin zâhiri genele açık yönüdür. Mescid-i Nebevi’deki makamı ise, bâtın-î makamı’dır.

Ömer’ul Faruk mescidi

“Furkaniyyet mertebesi”nin zâhiri genele açık yönüdür. Mescid-i Nebevi’deki makamı ise, bâtın-î makamı’dır.

Osman Zinnureyn Mescidi

Sevgi, muhabbet ve nur mertebesinin zâhiri genele açık yönüdür. Bâki kabristanındaki makamı ise, bâtın-î makamı’dır.

Hz. Ali (k.a.v.) mescidi

İlim, şeceat, mertlik mertebesinin zâhiri, genele açık yönüdür. Bâtıni ve velâyet mertebesinin zuhur mahalli “Ali veliyyullah” sancağının dalgalandığı yer ise, “necef”teki muhteşem kabridir.

Ehli Beyt

Söz Hz.Ali (r.a.)’a gelmişken, mevzuumuzla fazla ilgili olmadığı halde “Ehli Beyt”i hanedanın şehit edilişleri hakkında birkaç satır yazmak istedim. Çünkü bu alevilik - sünnilik İslâmın çok yersiz ve hazin bir tablosudur.

Gerçek bir müslümanın, gerçek mânâda “sünni” aynı zamanda da gene gerçek mânâda “alevi” yani Hz. Ali’yi sever olması lazımdır.

Sünnilik Hz. Muhammed’e (s.a.v.) Alevilik Hz. Ali’ye bağlılık gibi bir şey kat’iyyetle ne düşünülebilinir ve ne de kabul edilebilinir.

Müslümanın tek ismi vardır, o da yine “müslüman”dır. Sünneti seniyye ye zâten mutlaka uyması lazımdır, bu yüzden “sünnidir” denilirse doğrudur. Fakat müslüman Allah’ın ve peygamberinin

Page 54: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

54

belirlediği kurallar içerisinde evvela müslüman ondan sonra belki eğilimine göre bir başka ilâve kelime kullanılabilinir.

Bu ölçünün dışındaki isimler siyasi parti isimleri gibi olan guruplaşmalar dan başka bir şey değildir.Bu gurupların oluşması ise, İslâm’ı iyi anlayıp değerlendiremediğimizden ortaya çıkan anlam kargaşalıklığından’dır.

Biz yine kısaca “Ehli Beyt” konusuna gelelim. Acaba?…. Cenâb-ı Hakk: acizmiydi ki, Hz. Rasûlüllah (s.a.v.)’ın “Ehli Beyt”inin hepsi, hatta bir rivayete göre, habibinin dahi “Hayber kalesi” feth edildiğinde yediği bir yemekten zehirlendiği, yediği bir yemeğin içindeki zehirin geç tesir eden bir zehir olduğundan hemen anlaşılamadığı ölüm sebeplerinden biri ve etken olanın bu zehir olduğu söylenir.

Böylece hepsi bu dünyadan şehiyd olarak ayrıldılar. Allah c.c.’nün, haşa onları koruyacak gücü yok muydu? Tabii ki böyle bir şey düşünülemez bile; o halde bu hadisenin bir hakikatı olmalı ve biz onu aramalıyız.

1400 küsur seneden beri yapılan kavga yerine uzlaşma aramalıyız. Daha bu konuyu çözemeyen ve hep 1400 küsur sene geride yaşayan “sünni - alevi” ayrılıkçı anlayışı içerisinde bocalayıp duran saf, temiz, bitaraf müslüman kardeş ne zaman ve nasıl bir huzura kavuşabilecektir?

İnşeallah alimlerimiz bir araya gelirler de aşağıda belirtmeğe çalışacağım Ayet-i Kerime’nin gerçek ifadesini idrak ederek müşterek bir zeminde buluşurlar da, bu oluşumların gerçek yüzü ve hakikati ortaya çıkar.

Aslında zâten ortadadır, gizli bir şey yoktur ancak bizim gözlerimiz ve akıllarımız perdeli olduğundan bu gerçekleri görme imkânımız olmuyor, bu yüzden yaptığımız işler “körlerin döğüşü”nden başka bir şey olmuyor.

Kur’anı Keriym Nisa suresi 4/69 ayetindeki,

“feulaike me’alleziyne en’amallahü aleyhim

minennebiyyiyne vessıddiykıyne veşşühedai ves salihıyne ve hasüne ulâike refiykan”

mealen,

“Allah’ın üzerlerine nimet verdiği, Peygamberler, sıddıklar, şehiytler ve salihler, işte onlar ne güzel arkadaştırlar.”

Ayeti Kerime bu kadar açık ve sarih iken “ehli beyt”in niye şehiyd edildiği, siyasi hesaplarını yapmak kime ne kazandırdı ki?…

“Hane-i Saadet”, “Penc-ü Ali aba”, yani Hz. Muhammed (s.a.v.) kızı Fatıma, yeğeni ve damadı Hz. Ali (k.a.v.), oğulları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’dir.

Yukarıda da Âyette bahsedilen dört (4) mertebenin de kemâli “Ehli beyt” hanedanında bulunması gerekiyordu, aksi halde tam kemalde

Page 55: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

55

olmazlar bazı yönleri eksik olurdu ki, bu eksiklik de o “hane-i saadet”e yakışmaz idi.

Âyette belirtilen “peygamberlik” asaleten o ailenin vasfıydı. “Sıddıklık” yani doğruluk ve tasdik etme, tabii halleriydi; “sâlihlik” ise günlük yaşantılarıydı. Geriye bir şehiydlik kalıyordu, ki bu da sonlarının böyle olmasını ve kendi bünyelerinde yukarıda belirtilen dört (4) mertebenin iştirakı ile kendi kemâllerine ulaşmaları gerekiyordu.

Kendilerinin şehiyd edilmeleri onların bir aciziyetleri değil bilâkis derecelerinin yükselmesi ve kemâlâtlarını sağlamaktı. Meseleye bir de bu yönüyle bakarsak fikir ve kanaatlarımızda değişiklik olacağını zanne-diyorum. Allah cc. daha iyi bilir. Biz yine konumuza dönmeye çalışalım.

Bilâli Habeşi mescid-i

Bilâli Habeşi hatırasına binaen yapılmış olan bu mescid ise, ezân-ı Muhammedi Kelime-i Şehadet’in âlemlere ilân edilişinin sembolü mertebesin-dedir…………………..

*****

Evet bu kadar izahat belki biraz fazla gibi oldu ama olsun bilgi bilgidir. Cenâb-ı Hakk faydalandırsın İnşeallah. Biz gene yolumuza devam etmeye çalışalım.

N E D İ R B U ? NECDET ARDIÇ (27-10-1981) Duyar gönül derûn içre, muammayı cihandır bu. Uyan kardeş hemen sen de, gaflethane değildir bu. Adem’i kendinde ara, kendine merhamettir bu. Her gördüğün Adem değil, sûret’e aldanmaktır bu. Ademin gönlüdür aslı, muammayı beşer’dir bu. Sen Adem olmağa çalış, bildiğin Adem değildir bu. Hakk’a seyran eyle yürü, çün kendine seferdir, bu. Günler geçer üçer beşer, durmak yeri değildir, bu. Terk’i sûret sanma kolay, muammayı illâ’dır, bu. Yıkıpta Saray’ı vehmin, lâ’dan dahi geçmektir, bu. Bütün gördüklerin yok bil, hakikat’i İllâ’dır, bu. Alem var sen dahi varsan, Dediğin lâ değildir, bu.

Page 56: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

56

İnsân’ı sanma ki beşer, Muamma,yı zuhur’dur bu. Sûret’i küçük’tür amma, bil! Alem’i ekberdir, bu. Kendin kendine kur saray, miras almak değildir, bu. Eğer, gönlün titremezse, pişmek, olmak değildir, bu. Mustafam cihan ışığı, muammayı Rasûl’dür, bu. Bütün aleme rahmettir, Sandığın Rasûl değil’dir, bu, Kûr’ân da övdü hep Mevlâm, Rasûl’u kibriyadır, bu. Sende git yolundan hemen, ziyan etmek değildir, bu. Can ve canan nedir diyen, muammayı Cemâl’dir, bu. Her sûrette gördüğün can, sıret’i canân değildir, bu. Cemal cemale aynadır, canan ile olmaktır, bu. Bahri zat’ına dalmadan, canân olmak değildir bu. Zaman içre zaman vardır, muammayı zamandır, bu. Zaman denilen bir an’dır, gelir geçer değildir bu. Zaman bâki’dir sende hep, (Vel asri) de yemindir, bu. Aslına vardınsa eğer, geçmek, göçmek değildir, bu. Marifet (ben) diyebilmek, muammayı bendir, bu. Eğer benlik ile dersen, dediğin (ben) değildir, bu. Bu zamir’i ancak (o) der, sûret’ten gelen değildir, bu. Sen de (o) olursan eğer, söyleyen (sen) değildir, bu. ------------------

Page 57: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

57

Not= Daha evvelce birkaç sefer Hacc ve Ûmreye giden Hü…..Çe…. ismindeki oğlumuzun dikkatini çekerek çizdeği bu krokide görülen şudur. Safa tepesinden başlanan sa’yin hervele yapılan yeşil bölüme gelinceye kadar olan direklerin sayısının (13) olduğu, ayrıca bu sefer Merve tepesinden aynı yere gelinceye kadar olan direklerinde (53) adet olduğunu sayarak tespit etmiştir. Yani hervelenin başladığı yeşil direk bir yönden sayıldığında (13) diğer yönden sayıldığında ise (53) adet olduğu-nu görmüş ve yukarıdaki şekliyle tespit etmiştir. Bunu da gönüllerinize sunuyorum.

N E D İ R D E D İ L E R Ziyaretin nedir? Dediler. Tafsilde aramaktır, dedim. Mekke’n nedir? Dediler. Zâtî tecellimin şerhidir, dedim. Harem’in nedir? Dediler. Zâtımın şerhidir, dedim. Zem zem’in nedir? Dediler. Bâtıni pınarımdır, dedim. Tavaf yerin nedir? Dediler. Ef’âl âlemimdir, dedim. Direklerin nedir? Dediler. Sıfat, Esmâ, Ef’âl tecellilerimdir, dedim. Birinci sıra direklerin nedir? Dediler. 104 kitap, 99 esmâ tecellilerimdir, dedim. Arka direklerin nedir? Dediler. Esmâ tecellilerimin tafsilidir, dedim. İkinci katın nedir? Dediler. Sıfat tecellilerimin tafsilidir, dedim. Terasın nedir? Dediler. Ulûhiyyet tecellilerin tafsilidir, dedim. Kâ’ben nedir? Dediler. Zâtî tecellimin cem-i’dir, dedim. Tavaf nedir? Dediler. Zâtıma gelen yoldur, dedim.

Page 58: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

58

Birinci dönüşüm nedir? Dediler. Hayat sıfatımın kazanılmasıdır, dedim. İkinci dönüşüm nedir? Dediler. İlim sıfatımın kazanılmasıdır, dedim. Üçüncü dönüşüm nedir? Dediler. İrade sıfatımın kazanılmasıdır, dedim. Dördüncüdönüşümnedir?Dediler. Kudret sıfatımın kazanılmasıdır, dedim.

Beşinci dönüşüm nedir? Dediler. Kelâm sıfatımın kazanılmasıdır, dedim. Altıncı dönüşüm nedir? Dediler. Semi sıfatımın kazanılmasıdır, dedim. Yedinci dönüşüm nedir? Dediler. Basar sıfatımın kazanılmasıdır, dedim. Hacer’ül Esved nedir? Dediler. Zâtımdan ef’âl âlemine bakan gözümdür, dedim İlk selâmın nedir? Dediler. Hakikatime giriştir, dedim. İkinci selâmın nedir? Dediler. Mârifetime giriştir, Zâtımı selâmlamaktır, dedim. Siyah çizgi nedir? Dediler. gidiş, sıratullahtır, dedim. Birinci köşen “Rükn-ü Iraki” nedir? Dediler. Umumi şeriatımdır, dedim. İkinci köşen “Rükn-ü Şami” nedir? Dediler. Gerçek tarîkatımdır, dedim. Üçüncü köşen “Rükn-ü Yemâni” nedir? Dediler. Gerçek hakikatimdir, dedim. Dördüncü köşen “Rükn-ü hacer’ül Esved” nedir? Dediler. Gerçek mârifetimdir, dedim. Altın oluğun nedir? Dediler. Rahmetimin şeriat ve tarîkat Ehline aktığı yerdir, dedim.

Page 59: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

59

Tavaf niçin soldan döner? Dediler. Sağ akl-ı kül’üm’dür, herşeyi ihata eder, dedim. Ya örtün nedir? Dediler. Ahadiyyetimin gizlenmesidir, dedim. Ya kapın nedir? Dediler. Zâtımın girişidir, dedim. Ya içinde ne vardır? Dediler. Üç direk, ilmel, aynel, hakkal yakıyndır, dedim. Hicr’in nedir? Dediler. Zâtımın açık yanıdır, dedim. Hatimin nedir? Dediler. Şeriat, tarîkat mertebesinde sınırımdır, dedim. Makam-ı İbrâhîm’in nedir? Dediler. Dostluk(hullet) mertebemdir, dedim . Enin niye onbir metre? Dediler. Biri sen biri de benim, dedim. Boyun niye oniki metre? Dediler. Zâtıma gelen mertebelerimdir, dedim. Yüksekliğin niye onüç metre? Dediler. Rasûlümün şifresidir, dedim. Çocuk sesleri niye? Dediler. İsmail’in o günden yankısıdır, dedim. Mültezem’in nedir? Dediler. Kapının yanıdır, bekleme yeridir, dedim. Dokuz minaren nedir? Dediler. Dördü : Şeriat, tarîkat, hakikat, mârifet: Beşi : Hazerat-ı Hamsedir, dedim İki şerefelerin nedir? Dediler. Zahir ve bâtın davetimdir, dedim. Dış kapıların nedir? Dediler. Ulül el bab’larımın giriş yerleridir, dedim. Say’ın nedir? Dediler. Zâtıma gelen yoldur, zaman tünelidir, dostu aramaktır, dedim

Page 60: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

60

Safa’n nedir? Dediler. Akl-ı küllün zuhurudur, dedim. Merve’n nedir? Dediler. Nefs-i küllün zuhurudur, dedim. Birinci gidiş nedir? Dediler. Akl-ı külden nefs-i külle nüzûldür, (iniştir) dedim. Geriye dönüş nedir? Dediler. Nefs-i külden akl-ı külle urucdur (çıkıştır) dedim. Üçüncü yürüyüş nedir? Dediler. İbrahimiyet tevhidime ulaşmaktır, dedim. Dördüncü yürüyüş nedir? Dediler. Mûseviyet tenzihime ulaşmaktır, dedim. Beşinci yürüyüş nedir? Dediler. İseviyet teşbihime ulaşmaktır, dedim. Altıncı yürüyüş nedir? Dediler. Habibimin gerçek tevhidine ulaşmaktır, dedim. Yedinci yürüyüş nedir? Dediler. Zâtımla, halkımın arasına girmektir, dedim. Saç kesmek nedir? Dediler. Beşeri fiillerimi kesmektir, dedim. İhram nedir? Dediler. İnsândaki örtümdür, dedim. Neden beyazdır? Dediler. Renksiz olmak içindir, dedim. Rıda’n nedir? Dediler. Azametimdir, dedim. İzar’ın nedir? Dediler. Kibriyamdır, dedim İhramdan çıkmak nedir? Dediler. Renklere boyanmak içindir, dedim. Omuz açmak nedir? Dediler. Kudretimi göstermektir, dedim. Hervele yapmak nedir? Dediler.

Page 61: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

61

Azametimi göstermektir, dedim. Hacc’ın nedir? Dediler. Hakikatimde cemâlimi seyrdir, dedim.

Umren nedir? Dediler. Hakikat-i Muhammedi’de habibimi seyrdir, dedim. Vedan nedir? Dediler. İzafidir, birlikte olanın vedası olmaz, dedim. Bunları soran kim? Dediler. Soran da söyleyen de benim, dedim. Peki tavaf edenler kim? Dediler. Hepsi sûretlerimdir, dedim. Kapıların niye doksanbeş?Dediler. Biri “star” (yıldız) kapısıdır. Diğerlerinin toplamı onüç eder, o da habibimin şifresidir, ondan habersiz girilmez, dedim. 29/10/1999 Cuma

(Mekke-Kâ’be)

Terzi Baba -------------------

Buraya (6-Peygamber-3-Hz. İbrâhîm) isimli kitabımızdan, Kâ’be-i Muazzama hakkında verilen bilgilerden ilgisi bakımından, faydalı olur düşüncesiyle bir kısmını da aktarıyorum.

(İnne evvele beytin vudia linnâsi lellezî bi bekke te mübâreken ve hüden lil âlemîne)

3/96. “Şüphe yok ki, insânlar için ilk tesis edilmiş olan ev, Mekke'deki o çok mübârek ve âlemler için hidâyet olan beyt-i Muazzamadır.”

Yukarıdaki Âyet-i Kerîme’ye zâhir-î yönden bakıldığında, söylenecek daha başka hiçbir şey yoktur. Aynen olduğu gibidir. Ancak, bâtın-î yönden bakıldığın da söylenecek çok şeyler vardır. Şimdi özetle bunları incelemaye çalışalım.

(1) Yer yüzünde ilk “ev” in olduğu:

(2) İnsân’lar için kurulduğu:

(3) yerinin “Bekke” olduğu:

Page 62: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

62

(4) Mübarek olduğu:

(5) “Âlemlere” hidâyet “Hâdî” olduğu:

Açık olarak ifâde edilmektedir. Şimdi bunları, bir noktayı hatırlatarak teker, teker incelemeye çalışalım. O nokta da şudur. İnsânlar için kurulduğu halde, bütün âlemlere hidâyet olması nasıldır.? Yeri geldikçe incelemeye çalışacağız.

(1) Yer yüzünde ilk “ev” in olduğu:

Yer yüzünde İnsânlar için kurulan, ilk evin ismi aynı zaman da (Beytullah,) “Allah’ın evi” dir. Sâhibi Allah (c.c.) kullanıcısı ise İnsândır. O halde İnsân Allah’ın kiracısı ve misâfiridir. Bu yönden aynı zamanda Allah ehli-Ehlullah’tır.

Zât-ı mutlak â’mâ’iyyetinden Vâhidiyyet’ine tenezzül ettiğinde, kendisinde iki husus’u meydana çıkardı o da “inniyyet’i ve hüvviyyet’i” idi. İnniyyet’ inden, İnsân ve Kûr’ân, zuhur etti işte bu yüzden (ikiz kardeştir,) hüvviyyet’inden ise âlemler ve nokta zuhur mahalli “beytullah-Beyt’ül atik” ortaya çıktı. Daha sonra zât-ı mutlak, Ahadiyyet-inden vahidiyyet-i ne tenezzül ettiğinde, Ulûhiyyet-i ve Rahmâniyyet-i meydana çıktı. Ulûhiyyet’inde bulunan ilm-i ilâhiyyesi, sıfat bölgesi olarak Rahmâniyyet’i ne aktararak, yaygınlaşmasını sağlamış oldu. İşte Ulûhiyyet’in ilmî, mânâ da ilk evi-zuhuru, budur. Buranın diğer ismi de Hakikat-i Muhammed-î dir. Öyle ise bu hâlin diğer ismi, bâtın-î mânâ da, hakikat-i Muhammed-î, İlmi İlâhiyye’nin “beyt-i-zuhur” mahallidir.”

Rahmâniyyet-in, nefes-i Rahmân-î si ile ilmi İlâhiyye’de bulunan Esmâi ilâhiye ye lâtif sûretler vererek esmâ âlemine tenezzül etmesi de rahmâniyyet-in zuhur mahalli, Esmâ mertebeside âlem-i melekût olarak rahmaniyyet-in evi (Beyt’ürrahmân) olmuştur. Esmâ âlemi olan mertebe-i ervah’da ki mânâlar da birer elbise giyerek, âlem-i ecsam-cisimler âlemi-âlemi şehadette zuhura çıktıklarında bütün âlemi şehadet bu mânâların “beyt-evi” olmuş bu yüzden buranın diğer ismi “beyt’ül esmâ” dır, diyebiliriz. Bütün bu mertebeler Ûlûhiyyet’in zuhur mahalleri olduklarından ve âlemlerin en kemâlli olan zuhur mahalli de bu âlemler, âlem-i şehâdet’in tamamının ismi “beytullah’ tır. İşte bu yüzden “bu âlem-beyt-ül atik-eski ev-beytullah” tır. Bu hakikatin nokta zuhur mahalli ise zâhir âlemin de ki, “Beytullah-beyt’ül atik” ismi verilen İmân ehlini çok cezbeden zâhirde ki “Beytullahtır.” Farkında olmadan câzibesi buradan gelmektedir.

İşte bu yüzden içinde bulunduğumuz şehâdet âleminin tamamı “Beytullah” bunun nokta zuhur mahalli de “yeryüzünde ilk ev” diye bahsedilen bu hakikatin belirtilmesidir, diyebiliriz. İşte bu hususlar Zât-ı mutlak’ın, hüvviyyet-i yönünden “Beyt-ül atik-beytullah” ismiyle zuhuru’dur, diyebiliriz.

(2) İnsân’lar için kurulduğu:

Bilindiği gibi “ev-beyt” insânlar için olmazsa, olmaz larındandır, ve her insân için de, içinde barınabileceği bir mekâna ihtiyacı vardır. İşte bu yüzden beyt aslî bir değerdir. Yukarıda, geniş ve birey olarak belirtilen,

Page 63: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

63

beyt’in, diğer bir mânâ ve temsilcisi ise içinde yaşadığımız evlerimizdir. Bu yönü ile de beytler İnsânlar içindir. Zat-ı mutlak Ahadiyyetinden Vahidiyyet’i ne tenezzül ettiğide, Rahmâniyyet-i yönünden (Errahmân allemel kûr’ân halâkal insân) (Rahmân 1/2/3) te belirtildiği gibi, İnsân-ın halkiyyet zuhuru Rahmâniyyet mertebsine kadar gitmektedir. Hadîs-i kûdsî de de belirtildiği gibi. (Allah Âdem-i Rahmân sûret-i üzere) halketti, (Allah Âdem-i kendi sûret-i üzere) halketti, hükmü ile, Âdem’in halkıyyet-i Rahmâniyyet üzere olmuştur, yâni rahmâniyyet hakikatleri kendinde mevcuttur, demektir. Füsûs-ül Hikem de, ( Allah İnsân-ı zâhir ve bâtın Hakikat-i İlâhiyye üzere “mahlûk” olarak halketmiştir.) Diye ifade edilmiştir. Bu hususta bir çok haberler vardır yeri olmadığı için bu kadarla yetinelim istiyorum. İşte bu beyt, Zâhiren insân bedeni’dir, çünkü (ve nefahtü) nün (38/72) zuhur mahalli ve mekânıdır. “Şerefi mekân bil mekîn-mekânın şerefi içindeki iledir,” denmiştir. İşte muhteşem İnsân bedeni olan mekân, İlâh-î tecelli olan “ve nefahtü” ise o mekânın “mekîn-“i olmuştur, işte bu husus ilk def’a Âdem ismi ile belirtilen “nefs” ismi, de verilen bu mekânda zuhura çıkmıştır. Böylece iki türlü beyt ortaya çıkmış olmakta idi, biri Zât-î mânâ da, sûret-i İlâhiyye üzere, mekân-ı İlâh-î, olan İnsân, diğeri ise mekân-ı sûrî olan beytullah idi.

İşte bunların ikisi de İnsân içindi. İnsân-ı kâmil ismini de alan bu sûret-i İlâhiyye yi bulamayanlara bunun yerine, sûrî olan beytullah’a Hacc ve Umre hükümleri ile bu hakikatleri yaşama yolu açılmıştır. Bizce hacc’ın tarifi. “Hakikat-i İlâhiyye de cemâlûllah-ı seyr,” dir. Ûmre ise, “Hakikat-i Muhammediyye de Cemâl-i Muhammediyye yi seyr,” dir diyebiliriz. İşte bu hususların ikisi de İnsân’ın Hakk’ın indinde nasıl bir değeri olduğunu açık olarak anlatmaktadır, ve bir insân’ın kendi değerlerini bilebilmesinin yolunun bu hakikatleri idrak etmesinden geçmektedir. Bu bakımdan, iki beytullah’ın da İnsânlar için kurulduğu açık olarak belirtilmektedir.

(3) yerinin “Bekke” olduğu: Bildirilmektedir.

Osmanlıca Türkçe lügat’ta (Bekke)

(1) Mekke’i Mükerreme’ nin eski adıdır. (2) Bir yerde toplanmak, bir yere cem olmak. (3) İzdiham kalabalık. Diye ifade edilmektedir.

”” (Bekke) kelimesini özetle incelemeye çalışalım. Ebced hesâbı

ile toplu olarak (11) sayı değerinde’dir.”” (B) harfi bilindiği gibi “ile-

birliktelik” mânâsında’ dır. İki “” (kef) harfinden biri (kün) diğeri ise,

(feyekünü) dür. () (He) ise (Hüvviyyet-i mutlaka) “Hakk’ın Hüvvüyyet-

i” zât-î zuhur mahalli’dir. Yukarıda belirtilen hakikatlerin bir sistem içinde zuhura çıkması için Zât-ı mutlak, kudret sıfatı ile (kün) “ol” dedi, bu mânâ, madde’den bir elbise giyerek, önü iki köşeli-makamlı, arkası oval bir yapı olarak (feyekünü) hükmü ile de Zât-ı mutlağı temsilen dünya da ki, yerine ilk hâli ile binâ edilmiş oldu. Sayısal değeri (11) olan bu

Page 64: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

64

binânın, gelecekte o mahalde zuhur edecek Hakikat-i Muhammediyyenin de temelleri atılmış oluyordu. (Bekke) yukarıda da ifade edildiği gibi, bütün ilâh-î mânâların bir zuhur yerinde cem olarak, hattâ izdiham şekliyle akıp gelerek ortaya çıkan Zât-î mahallin ismidir, diyebiliriz. İşte bu hakikat ayrıca “Besmele”nin başında ki, ”” (B) harfinin diğer bir

hususiyyeti’dir. Allah’ın Zât-ı’nın “kün” (kudret sıfatı ile) teşbih mertebesinden zuhurudur diyebiliriz.

O binânın ilk yapılışı hakkında muhtelif rivayetler vardır. Bu rivayetler genelde bir nokta da toplanmak tadır, o ise Âdem (a.s.) ile birlikte yer yüzünde görülmesidir. Genel kabul gören rivayet-i ise yeryüzünde temellerinin melekler tarafından yapıldığı üzerine de cennetten indirilen çadır şeklinde cam fanus gibi bir örtü ile kaplandığıdır. Gayemiz (Beyt-ül atik) in tarihini yazmak olmadığından bu kadar bilgi ile yetinerek daha fazlasını araştırmacılara bırakarak yolumuza devam edelim.

Bu beyt-in temelleri ile oturduğu yerin ismi, ”” (Bekke)

“Bekke” nin oturduğu mahallin ismi ise bilindiği gibi, “” (Mekke)

dir. Ebced hesâbı ile toplu olarak (13) sayı değerinde’dir. Görüldüğü ve bilindiği üzere bu sayısal değer Hakikat-i Muhammediyyenin kemâlidir. (Bekke) Hakikat-i İlâhiyyenin zuhur mahalli, (Mekke) ise, hakikat-i muhammediyyenin zuhur mahallidir, diyebiliriz ki; Ora da doğmuştur.

(4) Mübarek olduğu: Bildirilmektedir.

(1) Mübarek, lügat’ta İlâhi hayrın bulunduğu şey. Bereketlenmiş, çoğalmış. Bereketli, uğurlu. Hayırlı. Mes'ud.

(2) Beğenilen, kendisine kızılan ve şaşılan kimse veya şey. Olarak bildirilmektedir.

O mahalde (1) ci izahta olanların hepsi vardır. Mübarektir çünkü bütün İlâh-î lûtufların kaynağıdır.

(2) ci anlatımda ise, Hakk’a düşman olanların halleri belirtilmektedir.

(5) “Âlemlere” hidâyet “Hâdî” olduğu, bildirilmektedir.

Görüldüğü gibi “Beyt’ül atik” Mekke’de olmakla birlikte “Âlemlere” hidayet olduğu bildirilmektedir.Bu ifade ile orada ki mahallin bir simge ve bir hakikatin sembolik ifadesidir, diyebiliriz. Şu günkü haliyle üst kata, terasa çıkıp baktığımızda aşağıda görülen muhteşem şekil ve manzara her ne kadar belirli bir sınırlar içinde görünüyor ise de, aslında sonsuz ucu bucağı bilinmeyen bütün âlemleri kendi bünyesinde misâlen ve mânen, bulundurmaktadır. Şöyleki:

Zeminde tavaf edilen mahal “Ef’âl âlemi” (8-10) merdiven ile çıkılan birinci kat “Esmâ âlemi” onun üst katı “Sıfat âlemi” en üst kat

Page 65: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

65

teras-ı ise sonsuz “Zât âlemi” ortada duran sevgili ise bir bakıma, “İnsân-ı Kâmil” diğer yönüyle ise, Zât-i zuhur mahalli” dir. Diyebiliriz. Bütün İlâh-î tecelliler orada zuhurda olduğundan ve bütün âlemleri temsil ettiğinden bu yönüyle de “Âlemlere” hidayet olmaktadır. Yâni göremediğimiz Âlemleri orada bir maket olarak bulduğumuzda ve oradan da tefekkürümüzde o Âlemleri hayal eder olduğumuzda ve hayal yönüyle de olsa o Âlemlerin varlığını kabul etmemizden dolayı onlara da hidayet edilmiş olunmaktadır.

Diğer taraftan “Hidâyet ve Hâdî” lügatta şöyle izâh edilmekte (Hidâyete ermiş. Mürşid. Rehber, delil. Hidâyet yolunu gösteren. Hidâyete, doğruluğa eriştiren. Önde giden.) Diye belirtilmektedir.

İşte gerçekten o mahal İlâh-î hakikatlerin tümünü bünyesinde cem etmiş durumdadır. Aslında cazibesi de bu yönden gelmektedir. Her nazar eden orada idrak etse de etmese de kendinden ve özünden bir şeyler bulmaktadır. İşte genel de orada tarif edilemeyen muhabbet ve duygusallık bu yöndendir. Bu da kişilere özlerinden gelen bir Hidâyet’tir. Diyerek yolumuza devam edelim. Gayemiz İbrâhîm (a.s.) tarih-î mânâ da hayat hikâyesini yazmak değil, belki mertebe-i İbrâhî miyye’nin bazı özelliklerine dikkat çekmeye çalışmaktır.

Âdem (a.s.) dan sonra dünya üzerinden epey zaman geçmiş, nihayet (Nûh) (a.s.) ın zamanı gelmiş ve kavmi tarafından kendine muhalefet edilmiş, nihayet Cenâb-ı Hakk (Nûh) tufanını oluşturmuş, o tufan ile birlikte o mahalde ki, hayat’ta sona ermiştir. Bu arada (beyt-ül atik) in temel üstü gövdesi aynı istikametinde göğe kaldırılmış, ve ismine de (beyt-ül ma’mur) denmiştir. Bu hadiseden sonra yer yüzü İbrâhîm (a.s.) zamanına kadar beytsiz kalmıştır. Bilindiği gibi İbrâhîm (a.s.) ailesi ve beraberindekiler ile bir hayli seyehat yaptıktan sonra (Şam) taraflarında mekân tutup oraya yerleştiler. Aradan bir muddet geçtikten sonra, Hacer vâlide’den (İsmâil) (a.s.) dünya ya geldi, bunu kabul lenemeyen Sera vâlide onların yanından uzaklaştırıl masını istedi, bunun üzerine, İbrâhîm (a.s.) Hacer ve İsmâil-i alıp yola çıktı. İşte bu yolculuğa çıkış dünya tefekkür tarihinin büyük dönemeçlerinden biridir.

Bu yolculuk hakkında değişik rivayetler vardır. Ancak bu yolculuk gerçekten hayret edilecek bir yolculuktur, Hiçbir niyet ve hedefleri olmadan yola çıkan ikisi büyük biri küçük üç yolcuyu kim yönlerdirmişti ki, uzun vadilerden çöllerden dağlardan geçerek nihayet bir yere geldiklerinde orada kaldılar, ancak burada ne bir kimse ne de sığınacak bir yer vardı. Bu yerin neresi olduğu daha sonra anlaşılacaktı. İşte bunu tespit edip ora da karar kılmak bizce İbrâhîm (a.s.) ın kendisine Hakk tarafından bildirilen mucizesidir diyebiliriz. Bu hadise Kûr’ân-ı Kerîm’de şöyle ifade edilmektedir.

(Rabbenâ innî eskentü min zürriyyetî bi vâdin gayri zî zer’in inde beytikelmuharrami Rabbenâ li yükımüsselâte fec’al ef’ideten minennâsi tehvî ileyhi verzukhüm minessemerâti leallehüm yeşkürun)

Page 66: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

66

14/37. “Ey Rabbimiz!. Ben neslimden bazısını senin Beyti Haremin yanındaki ekinsiz bir vadiye yerleştirdim. Ey Rabbimiz!. Namazı dosdoğru kılsınlar diye. Artık insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyleder kıl ve onlara meyvelerden rızık ver. Umulur ki, onlar şükr ederler.”

yukarıda ki Âyet-i Kerîme’nin delâletiyle, tefsir ve tarih kitaplarında da belirtildiği üzere İbrâhîm (a.s.) karar kıldığı o vâdide, eşi Hacer-i ve oğlu İsmâil-i Hakk’a teslim ederek geri döner. Bulundukları yerde kısa bir süre sonra su zuhur eder, (Zemzem) bunun üzerine kervanlar su vesilesiyle oraya uğramaya başlarlar ve orada yavaş yavaş sosyal hayat gelişmeye başlar ve orası meskûn bir yer halini almış olur. İbrâhîm (a.s.) zaman zaman onları dolaşmaya gelir, yine böyle dolaşmaya geldiği bir seferde, hemen belirtilen Âyet-i Kerîmenin de delâletiyle, tekrar Beytullah-ın inşâsına başlanır.

Beytullah-ın yerinin tespiti hakkında da değişik rivayetler vardır, bir tanesi şudur. Daha sonra o civarın ismine (Mekke) denilecek olan o yerde büyük bir fırtına olmuştur ve bu fırtına ile, o yerlerde sonradan meydana gelen dolgu kum ve taş yığınları sağa sola savrulup dip alan açılınca Beyt-ül Atik-in temelleri ve oturduğu yer (Bekke) ortaya çıkmıştır. İşte İbrâhîm (a.s.) ve oğlu İsmâil (a.s.) ile birlikte bu temeller üzerine eski kadîm haliyle Beyt-ül Atiği tekrardan yeryüzüne ve İnsânlık âlemine ve bütün âlemlere kazandırmışlardır.

(Ve iz yerfeu İbrâhîmülkavâide minelbeyti ve İsmâil Rabbenâ tekabbel minnâ inneke entessemî ul alîm)

2/127. “Hatırla ki. İbrâhîm Beytullah'ın temellerini İsmâil ile beraber yükseltiyor, ey Rabbimiz! Bizden kabul buyur, şüphe yok ki sen işitensin ve bilensin, diyordu.”

Bilindiği gibi “Kûr’ân-ı kerîm, Âyetlerinin” bir çok mertebeleri ve bu mertebelerin mânâları vardır. Bu mertebeler bilinmez ise gerçek mânâ da, faydalanmak oldukça zordur, mânâlarının sadece dışında-zâhirinde kalma ihtimâli çok yüksektir. En azından (âfak ve enfüs) yâni “bir dışımızda ki genel hâli, bir de, içimizi ilgilendiren özel hâlini bilmemiz gerekmektedir. Ancak bu yönden iç dış itibariyle daha geniş bir anlayış içerisinde dıştan içe doğru, daha sonra içten dışa doğru “K.Kerîm” de bir yolculuk yapabilmek için ufkumuzu genişletmiş olabilmemiz gerekmektedir.

Yukarıda ki Âyet-i Kerîme’ye verilen “meâl” yerli yerincedir ancak “zâhirî” bir ifadedir. Ayni Âyet-i Kerîme’nin yine aynı ifadeleri içinde “bâtın-iç” mânâsı da vardır. Zâhiri-dışı, dışarıda ki, genel halidir, “bâtını-içi” ise birey olarak her birerlerimizin o hali içimizde kendi dünyamızda yaşamamız gereken hususlar olarak idrak etmemiz gerekmektedir. Tabii bu hususu her kesin mutlak mânâda tatbik etme mecburiyeti yoktur, sadece zâhiri itibariyle kabullenmek yeterlidir, ancak o zaman biz sadece orada belirtilen kimselerin bizim dışımızda olduklarından, bizde onların ve onlara ait bilgilerin toplayıcısı hükmüne girmiş oluruz. Oysa Kûr’ân-ı

Page 67: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

67

Kerîm bu ifadelerle, bize bizi, anlatmak için gelmiştir. Böyle özet bir girişten sonra Âyet-i Kerîme’yi incelemeye çalışalım.

“Hatırla ki. İbrâhîm Beytullah'ın temellerini İsmâil ile beraber yükseltiyor,” (idi)

(İrfan mektebi) isimli kitabımızda (6) tür Hakk yolculuğundan bahsedilmektedir. Bunların birincisi, Âdem (a.s.) dan kıyamet gününe kadar gelip geçecek olan bütün insânların bir tek bütün seyr-i dir. İkincisi, ise bir insân-ın kendi hayat süresi içinde, bir ömürlük seyr-i dir. İşte her birerlerimize bu seyr-in bilincinde olmak lâzım gelmektedir. Yukarıda ki Âyet-i Kerîme bu seyr-in çok mühim geçitlerinden birini bizlere açık olarak göstermektedir. O devir dünya da İbrâhîm (a.s.) devridir. Bu zamana kadar yer yüzünden belirli Allah anlayışları geçmiştir. Bu anlayış ise bilindiği gibi yer yüzünde ilk def’a oluşan “Tevhîd-i Ef’âl” anlayışıdır.

Yer yüzünde, Âdem (a.s.) ile birlikte bir (Allah) anlayışı ortaya gelmiştir. Esasen daha evvelce yer yüzünde İnsân olmadığı için böyle bir (Allah) anlayışına ihtiyaç yoktu zâten âlem kendi hususi-fıtr-î yapıları içinde (tesbih) lerini yapıyorlar idi. İşte Cenâb-ı Hakk kendinin şuurlu varlıklar tarafından bilinmesini arzu etti ve bunun için Âdem-i kendi sûreti-Ulûhiyyet hakikatleri üzere halketti. İşte bu özellikler ile donatılan Âdem (a.s.) ve nesli yeryüzünde yaşamağa başladılar. Onlarla beraber (Beyt-ül atik) te ayakta duruyor idi. Böylece Allah’ın iki zuhur mahalli yer yüzünde faaliyette idi. Aradan geçen uzunca bir zaman sonra, o yöre ve o devirde, insânların çoğunluğunun aslî hallerinin bozulmuş olduğundan, zâhir-î olan ilâh-î tecelli mahalli o devrede (Nûh tufânı) oluşumuyla yer yüzünden kaldırıldı sadece “Nûhîyyet” mertebesi itibariyle diğer bir ilâh-î zuhur mahalli olan o zamânın o mertebesi itibari ile İnsân-ı kâmilleri kaldı. O günden İbrâhîm (a.s.) lâm devrine kadar gelen süre içinde yer yüzünde zâhir-î mânâ da nokta zuhur tecellî mahalli yok idi. İşte bu devrede yer yüzünde İbrâhîm (a.s.) devri başlamış idi. Yukarıda ki bazı Âyet-i Kerîmeler ile bu devrin başlangıcı belirtilmiş idi. Bu Âyet-i Kerîme ile de, yer yüzünde tekrar (Beytullah)lı, günler geri gelip yaşanmaya başlanacaklardır.

İşte bir sâlik-yolcu-lar da bu hususları özel olarak kendi ömür, seyr süreleri içinde yaşayacaklardır.

Zamânının peygamberi, insân-ı Kâmil-i, ve tevhîd-i Ef’âl-in zuhur mahalli olan İbrâhîm (a.s.) ın o mahalde birde oğlu vardır.

İşte bu oğlun adı (İsmâil) dir. Mânâsı!

(Allah işitir, Allah’a yükselen) demektir.

Yukarıda da belirtildiği üzere, İbrâhîm Sûresi (39) uncu Âyetinde. İbrâhîm (a.s.) bir oğul vermesi için Cenâb-ı Hakk’a dua ederken, “Allah duaları işitir” buyurmuştur. Oğluna bundan dolayı şukran nişanesi olarak bu ismi koymuştur, denmektedir. Yine bu mânâ da yukarıdaki Âyet-i Kerîmenin sonunda da aynı ifade görülmektedir. “şüphe yok ki sen işitensin ve bilensin, diyordu.”

Page 68: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

68

Diğer lügat mânâları ise. (Çok bol) ve (şarkı söyleyen) imiş.

Yukarıda belirtildiği gibi, tekrardan, Ebced hesabıyla “İbrâhîm” kelimesinin sayısal değerine bir göz atalım.

( ) “İbrâhîm” () “elif” (1-13) () “be” (2) () “rı” (200) () “he” (5) () “ye” (10) () “mim” (40) toplarsak,

(1+2+200+5+10+40=258) (2-5-8) sayıları oluşmaktadır. Bu tablodan muhtelif uygulamalar çıkabilir, ancak fazla uzatmamak için ana hatlarıyla belirtmeğe çalışacağım.

Baştaki (2) bu mertebenin zâhir ve bâtın oluşumunu ifade etmektedir. (5) hazârat-ı hamse-beş hazret mertebesini, (8) ise, sekiz cennet mertebesini ifade etmektedir diyebiliriz. Ayrıca (5+8=13) olmaktadır ayrıca “elif” te (13) tür. Böylece netice olarak “İbrâhîm” kelime ve manâsının içinde iki adet te zâhir bâtın (13) bulunmaktadır. Görüldüğü gibi sayısal değer olarak bu mertebe de Hakikat-i Muhammediyye ye bağlıdır.

Şimdi birde “İsmâil” kelimesinin sayısal değerine bir göz atalım.

() “İsmâil” () “elif” (1-13) () “sin” (60)

() “mim” (40) () “elif” (1-13) () “ayn” (70) () “ye” (10) ()

(30) toplarsak, (1+60+40+1+70+10+ 30=212) (2,12) sayıları oluşmaktadır. Bu tablodan da muhtelif uygulamalar çıkabilir, ancak fazla uzatmamak için ana hatlarıyla belirtmeğe çalışacağım.

Görüldüğü gibi (2) ve (12) sayısal değerleri ortaya çıkmaktadır. Ayrıca içinde mavcud iki adet () “elif” (1-13) olduğundan netice olarak,

zâhir ve bâtın (12) ve (13) ler bulunmaktadır. Görüldüğü gibi sayısal değer olarak bu mertebe de Hakikat-i Muhammediyye ye bağlıdır.

Şimdi bir toparlama yapalım, (Ebrahem-İbrâhîm) “halkın babası” ünvanı ile, “tevhid-i ef’al” “fiillerin birliği” hakikatinin ilk def’a temsilcisi olmakla, bu mertebeden zata seslenilmektedir. İnsânlık tarihinde ilk def’a bu mertebe anlayışı ile Hakk’a seslenilmiştir. İşte gerçek mânâ da (Esmâ) mertebesinden ilk def’a İbrâhîm (a.s.) ın Hakk’a sesini duyurması mümkün olmuştur. Bilindiği gibi mertebe-i İbrâhîmiyyet aynı zamanda “hullet” (Esmâ-i İlâhiyye) nin giyildiği mertebedir, esmâ-i İlâhiyye de (Sem-i ve alîm) isimleri de bulunduğundan o mertebe de bu isimler fiilen yaşanarak İbrâhîm (a.s.) ın lisânından ortaya çıkmakta, kabul edilmekte ve faaliyyet’e geçmektedirler.

İşte bu halin şükrânesi ve bu mertebenin zuhur mahalli tecelli yeri olarak İbrâhîm (a.s.) oğlunun ismini (Allah işitir - bilir - Allah’a yükselen - çok bol) mânâlarında, “İsmâîl” olarak isimlendirmiştir. Bu isim sadece diğer bedenlerden ayırd edici bir isim değil hakikat-i İlâhiyyenin o mertebesi itibarı ile yaşayan bir zuhuru veya zuhur mahallidir. Bu mertebe “halk’tan Hakk’a) olan, sesleniş ve zât-î seyr’in

Page 69: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

69

Ef’âl merebesinden başlangıcıdır. Diyebiliriz. Daha evvelki seslenişler ise dua mahiyetinde olan seslenişlerdir.

-------------------

NOT= Hatıra olsun diye daha evvelki umre hatıralarından da birkaç şiir benzeri yazıyı da ilâve etmeyi uygun buldum. Cenâb-ı Hakk faydalandırsın.

-----------------------

Hakk’ı gönlünde bulandır, Hakk ehli. Halkı gönlünde bulansa, halk ehli. Şöyle bir düşünsek hangisindeniz.? Halk’ta Hakk’ı bulan da. Hakk ehli.

-------------------

Sûretini düzenlemişsin taştan. Gizlemişsin kendini baştan. Perde olmuş gözlere yaştan. Halbuki nekadar da aşikârsın. Mekke mekîn olmuş sana. Şerefi mekân bilmekîn olmuş. Bende sana mekîn oldum. Sen benim mekânım. Baktım sahne değişti. Ben oldum sana mekân. Sen benim mekînim. Bu ne sırdır ki, oldu yakînim. Açmışın perdeni amma. Fark etmez bunu kulların.

(02/08/2010)

-------------------

Sûretim sûret-i Hakk, kalbim olmuş hem Kâ’be, Sıretim sıret-i Hakk, gönlüm olmuş hem Kâ’be, İnsânlar zâtın zuhur mahalli, kim anlar ki, bu hâli, Anlayan varsa eğer, onlar bilir bu hâli, Benmi döndüm bilmem ki, etrafında Kâ’be’nin, Yoksa! Kâ’be’mi; döndü, etrafında bu beytin. Sığmaz imiş kalbe, ama gönle sığar denildi bu âlem. Fazla telâş etme Huuu de geç, vesselâm.

(02/08/2010) Pazartesi. Sabah namazından tavaftan sonra.

---------------------------------

Kendinde kendi vardır, bilmez kendini. Kendinde kendi vardır, bulmaz kendini.

Page 70: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

70

Kendinde kendi vardır, bilir kendini. Kendinde kendi vardır, bulur kendini. Kendi kendi içindir, kendi içinde. Ne varki! Âlem de zâten, kendi, kendi içinde..

-------------------

22.04.2012, Pazar Gece Şiirleri:

Vâdi-i varlıkta bugün, çaldım Âdem telinden, Vâdi-i cennetten o gün, çıktım Rahmân yelinden, Savruldum dünyâya, arkadan neslimde, hep, Yaşamaya koyulduk iblisle, aman dedik elinden.

-------------------

Yemiş imişim güyâ, cennette olmuş meyveyi, Suçum bu imiş orada, öyle dediler sahneyi, Havva da işin içinde, o da savruldu yere, Buluştuk Arafat’ta, orada kurduk Hâneyi. Rabbenâ zalemnâ’yı, öğretti Rabb’im bize, Hâcet kalmadı o zaman, başka bir söze, Gittim binlerce sene, sanki hemen geri, Bugün de buradayım, hepsi nakşoldu öze.

-------------------

Ene’l-Hakk’tır gerçekten kendini Hak bilen Ne bilsin ehl-i gâfil kendini Hakk bilmeyen Ene derse “misliküm beşer”, arkadan “illâ yûhâ” İşte o zaman “men reâni”den al haber.

-------------------

Bu hakikati kim der! Hakk’ın zâti zuhûru Bulmuştur dünyâda iken, Hakk olan huzûru Bilmem ki bu adamın severler nesini Belki duymuşlardır ezelden gelen sesini.

----------------------------------

Gece Şiirleri:

İbrâhîm (a.s) ile dolaştım, bir zamanlar burada, Hacer ile İsmâil’i yedirmedim kuşa kurda, Kurduk Beyt’i yeniden, çağırdık Hüccâc’ı buraya, Hizmet tamam olunca, döndük Filistin denen yurda.

-------------------

Vâdi-i Eymen’de birgün, buluştuk Mûsâ (a.s) ile, Gördüler elimizde ejderha olan âsâ ile.

Page 71: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

71

Göğsümüzden çıkardık elimizi olmuş bembeyaz nur. Şaşırttık Fir’âvn’u hem âl’ini bu remizler ile.

-------------------

Hem Mûsâ (a.s) kavmi ile çıktık Mısır’dan bir güzel, Arkamızdan Firavun, kovaladı hem tez’el, Daldık deryâya o gün, on iki koldan derînden, Fir’âvn’u örttü deryâ, arkamızdan gelen sel.

-------------------

Gün oldu Îsâ (a.s) ile çıktık Zeytinlik dağına, Giyindik rûh’ül-Kudsü girdik gönül bağına, Kastettiler canımıza, o günlerde hep bizim, Gizlendik ağyardan, o gün Rabb’ım bastı bağrına.

-------------------

Muhammediyy’ül-meşreb’iz, her mertebe var bizde, Zaman yok durmayın, bu seyirler var sizde, Açığa çıkmak için hemen çıkmalı yola, Yol ehline yol yaraşır, siz de kalmayın geride.

-------------------

Bu arada (26/04/2012) Perşembe. Haremde boş kaldıkça bunları yazıyordum.

-------------------

Üç makamı birleştirdim, bir kişilik saltanatım var benim. Bu zemin üzre gezer yürür, bir bineğim var benim. İnsan derler ismime, dışı küçük, içi oldukça geniş. Aldanma suretime, nereye baksan işte o hep benim.

-------------------

Bazen at at der nefis neyi atsam bilmemki. Belki alan olur bu gün olmazsa yarın ki. Bir bilinmez suretim var içi dolu hep onunla. Oldukça zor oldu amma anladım bunu sonunda.

-------------------

Benmi ondayım omu bende? Düşündüm hep bu işi. Belli oldu bir hâl ile onun ezelden gelişi. O bendedir desem doğrudur, hep o benim misafirim. Ben ondayım desem doğrudur o benim ev sahibim.

-------------------

Kurdum kendime bir saray hemde etrafı sırçadan. İçinde neler vardır, girenleri hoplatıpta sıçratan. Bir tarafta cenneti âlâ, yaşıyor yaranı binbir güzellik ile. Bir tarafta Cehennemi yaşıyor yaranı binbir pişmanlık ile.

Page 72: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

72

-------------------

Evet bu ön bilgilerden sonra Umrecilerimizden gelen hatıra yazılarını aktarmaya geçebiliriz. Cenâb-ı Hakk her birerlerimizin umrelerimizi kabul etsin.

-------------------

(31/01/2015/19/02/2015) UMRE SEYAHATİ HAKKINDA GELEN HATIRA YAZILARI.

-------------------

(1) Cü… Os…. 2015 Umre Dosyası (15/02/2015)

Hayırlı günler Efendi babacığım.

Biliyorum siz hâlâ Mekkede’siniz. Biz kazasız belâsız döndük. Hayata başladık.

Ben nacizane Umre izlenimlerimi bir belge yaparak Nüket Annemin facebook hesabının mail kutusuna attım gerçi, ama buradanda size email olarak atayım istedim.

Eğer uygun görürseniz Facebook daki Terzi Baba grubumuzdaki arkadaş-larla da paylaşabilirim. Ayrı bir döküman olarak bu maile eklediğim gibi, aşağıya da kopyalıyorum

Saygılar

Cü….

--------------------

Terzi Baba

Hayırlı günler Cü……ğim. Hamdolsun bizlerde yolculuğumuzdan döndük, maillere bakmaya ancak vakit bulabildim seninkide vardı. Hamdolsun bizde iyi sayılırız İnşeallah sizlerde iyisinizdir. Umre yazısı olarak ilk seninki geldi hemen dosyasına aktaracağım. Güzel yazmışsın Cenâb-ı Hakk daha nicelerini nasib etsin İnşeallah. Selâmlar hoşça kal Efendi Baban.

Cü… Os….

Çok sevindim geldiğinize Efendi Babacigim. Çok hoş ve huzurlu bir ziyaret oldu. Özelliklede sizinle birlikte gidebilmek hediyelerin en guzeli. Iki gece Önce ruyama girdiniz. Ruyamda bana gülümseyerek, hınzır çocuk nasılda çekip alıyorsun benden, Allah ilmini, Hakk bilgilerini, deyip tasdikliyorsunuz ziyaretimizi.

Page 73: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

73

Rabbim sizi başımızdan eksik etmesin. Nüket Annemede selâmlar. Askercik.

-------------------

Umre izlenimlerim. Euzü billâhi mineşşeytanirracîm, Bismillâhirrahmânirrahîm.

31/1/2015 (ki tarih sayılarının toplamı = 13, daha ilk gunden Rabbim hayretlere sokuyordu bizi) gunu Allahin izni ile Terzi Babamız ile çıktığımız Umre gezimizdeki nacizane hissiyatlarımı paylaşmak istedim büyüklerim ile (Terzi Babamiz bizzat not düşmemizi istedi yaşadıklarımızı).

Medine ziyaretimiz ile başladık hikâyemize, Ellerimizde valizler, selâmlar ile efendimize, Bindik 7097 plâkalı otobüse, Terzi Babam ile, (toplamı = 23) vardık otele hayırlısıyla, ve sağlık selâmetle, Efendimiz, Hz Ebubekir ve Ömer yan yana, Ziyaretçilerde ise, bir yığılma bir tantana, O gürültü o kalabalıkda, gelde içini dinle, Birde içten selâm eyle, Kâinatın efendisine, Hz Muhammed Mustafa, yanında aslında, Teslimiyet bir de, koca bir adalet yatmakda, Dan, dan vuruyor kafamiza, her selâmda, Teslimiyet ve Adalet açar yolları bana, iki rekat namaz sevapmış, NUR un yanında, Bizde hurra saldırdık, Cennetin kapılarına, Bizmi namaz kıldık, omu bizi kıldı, bilemedik, Biz bu sevabın himmetine, belkide eremedik, Sonuçta Kabul veya red, edende HAKK teâlâ, Hayrında şerrinde aslında, müstehak kuluna, Rabbim Terzi Babamızla Ravzada nasip etti, Garip kuluna, gözyaşları ile, birde eşlik etti, Melekleri ile aldı götürdü bizi, taaa oralara, Hazırladı birde, KÂ’BE tavaflari için fazlasıyla.

Allahın izni ile, iki gun sonrada zaman geldi artık, Medine deki ziyaretimizi bitirip, KÂ’BE nin yolunu tutmaya. İhramlarımızı bir guzel

Page 74: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

74

giyindik. Namazla-rımızı kıldık ve niyetlendik, artık ilk umremiz icin, hep beraber heyecanla. Medine ile Mekke arasında annemle (Na…) hayretler içinde kalıyorduk etrafın kuraklığına, kayalıklığını gördükçe. Bir keçinin yüreyeceği kadar bile olmayan toprak patika yolar, aradı gözlerimiz. Nasıl yürümüştü Peygamber (s.a.v.) ve Hz Ebubekir bu taşların üzerinden o zaman. Her yer kara kara taşlar. Toprak yok. Bu kadar bilgili olupda bu kadarda cahil olmak böyle birşeymiş demekki dedim, kendi kendime. HAKK Teâlâ demiş “haydi yürü” diye. Ondan daha iyisimi varki koşacak onların yardımlarına.

İhram iki parça imiş, birisi altta diğeri üstte, Girince gerekiyormuş, kimseyi incitmemekte, Girdik Mekke sınırına, ihramlı ve heyecanlı, Görecegiz KÂ’BE yi karşımızda, canlı cananlı, Yürürken tavafa doğru, ilkde gözüme ilişti, Üzerinde ayetlerle, kapkara örtü biçilmişti, Terzi Babamın satırları geldi aklıma anında, Acaba bu kara örtü, neyi örtüyordu aslında, Seslendi KÂ’BE köşeden, bizleri öyle görünce, Senmi bana geldin, benmi sana geldim? Diye, Bitti bende o zaman, fikirde sözde zikirde, Keyiflendi bu Cüneyt, ilk tavafın zevkinde, Ahali şikâyetçi, KÂ’BE de çok inşeat varmış, Halbuki Rahman, işçisinede böyle bakarmış, Bir hazırlıktır, bir genişlemedir, gidiyor orada, Belkide Mehdi, ye Mesihe, yol göründü sırada, Sonrası Hira ya çıktık, hep beraber grupla, Hz, Hamza nın o muhteşem lâfı, geldi aklıma, “Hira dan bu dünya, çok farklı görünür” demişti, Daha müslüman olmadan bile, hakikati sezmişti, Ey koca Hamza, yüzyıllar sonra bilede olsa, Bahsettiğin Hira yine o ayni muhteşem Hira, Tepeye vardığında, o kadar insanlar olsada, Hiçlik hissiyatinda kalpler, Cebrâîli aramakda, Ikinci güne başladığımız tavafımızda, İzmirli tayfası olarak üç beş kişi

Âd… abimizin öncülüğünde, oğle vakitlerinde inebildik yine KÂ’BEye.

Page 75: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

75

Tavafı yapmaya başladığımızda, dikkatimi çeken ilk sey, en önde Âd… abimizin gidiyor bizimde arkasından onu takip ediyor olmamızdı. Aklıma Efendi Babamızın Hz. Âdem bahsi geldi. Ziyaretin her anı, yaşananların hepsi Terzi Babamızı tasdik idi. Her dönüşte önde İzmirli Âd… abi, arkada bizler koşarak ona yetişmeye çalışıyoruz. Seriat, Tarikat, Hakikat, ve Marifet köşelerini geçiyoruz. Bu dönüşlerde ilgimi yine çok çeken, bir durum oluşuyordu. Seriat ve Tarikat köşelerine kadar, insanlar cıvıl, cıvıl ve ortam cok kalabalık neredeyse biribirmizin üzerine çıkacağız. Ne zamanki tarikat köşesini geçiyoruz, Âd… abi önde biz arkada, Tarikattan sonra, Hakikat ve Marifet köşelerine, sanki kuşlar gibi uçarak gidiyoruz. Izmir gurubu olarak tavafımızı ederken, biribirmizle duygularımızı paylaştığımızda, edindiğimiz ortak kanı ise, şöyle oluştu. Sanki Terzi Baba mın yardımı ile, diğerlerine nazaran, biz hakikat ve Marifet köşelerini daha hızlı geçebiliyorduk. En azından bizim ortak hissiyatımız ve hissettiklerimiz bu olmuştu.

Terzi Babam ile namazı beklerken, yapılan sohbetlerde, şöyle bir hikâye gelişti. Sanki bizim bu bedenlerimiz ve fikirlerimiz, bir kazan idi. İçi vehimlerle ve ilhamlarla karışmış, bir koca kazan. Efendi Babamızın sohbetleride, muhabbetleride, HUB dan yapılma odun parçaları gibi, kazanın altındaki ateşi güçlendiriyor. İlham ve vehim karışımı bu kazanın (vücûdun) altındaki ateş HUB dan gelen muhabbet, odun parçaları ile güçlendirildikçe, bu kazanlarımızdaki vehimler buharlaşarak sadece ozumuzdeki ilhamlarımız kaliyor bize. Sanki bir temizlenme, sanki bir kimya profösörlüğü. Ne kadar muhteşem bir avantaj bu muhabbetler sohbetler. Yazık bizlere ki kemali ile algılayamadan, çoğu bir kulağımızdan girip diğerinden çıkarak kaçırılıyor.

İlginç bir olayda şöyle gelişti. Yine bir sabah namazına kalktım. KÂ’be ye yakın bir yerde, namaz kılabilmek niyeti ile, elimden geldiğince, yaklaşmaya çalışırım umudu ile, KÂ’BE nin kapılarından girmiş olsamda durmadım, devam ettim yürümeye. Sonrasında tabiiki oralara ilk gitmiş birisi olarak kayboldum. KÂ’BE ye gideyim derken, alt kattaki işçilerin dolaplarının bulunduğu yerde buldum kendimi. Hadi dedim o zaman, bari yukarı çıkayım da hiç olmazsa namaz sonrası çıkışım kolay olur. Yukari çıktım. Fakat içimden bir ses durma yürü Cü…. diyordu. Bende içimden taaaa ezan okununcaya kadar, yürümeye karar verdim. Ne kadar yürüsemde pek fayda etmedi, KÂ’BE yi karşımda göremedim. Yol çıkmadı. Yolun çıkmadığı yere iliştim ki, iki dakika sonra sırtıma birisi vurarak “Cü….. Hocam biz hemen arkadayız” dedi. Gözlerime inanamamıştım. O kadar yürüyen ayaklarım meğerse beni Efendi Babam ve dostlarımın bulundugu yere götürüyormuş. Buda KÂ’BEden bana çok hoş bir hatıra kaldı. Diğer nice hoşlukların yanında tabiiki.

Allah grubumuzdaki gidemeyen herkese de nasip etsin bu güzellikleri.

Saygılar

Cü…..Askercik

-------------------

Page 76: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

76

(2) Ka… Do…. 2015 Umre Dosyası (18/02/2015)

Hayırlı günler Efendi Babamız,

Kızınız As…. hanımın oğluyum. İsmimiz Ka… Do….

Medine şehri ve Hz. Peygamber efendimizin kabir çevresi bize çok iyi geldi. Peygamber Efendimizi ardı ardına üç kere ziyaret etme isteğiyle ziyaret ettik. Üç ziyaretimizin ikincisinde zorlu olan sıraya girdik ve kabrin en yakınından geçebilmek için, çok uzun bir süre beklemeyi göze alarak, kenarlara tutunan insanların sırasına girerek, sol elimizle kenara tutunduk. Kabir sırasına sanki bu hayattaki son şansımmış gibi bir his ile girdim. Bir ara kabir önündeki Arap polisler bizim sıramızı dağıtsa da yine de devam ettik. Ardından nihayet Hz. Peygamberimizin (s.a.v.), Ebubekir (r.a.) ve Ömer (r.a.) kabirlerinin en yakınından geçebildik. Sıraya girdiğimizde kararlı idik, ama kabirlerin önüne gelince ne yapacağımızı şaşırdık. Çokça salâvat getirdik. Allah'a dua ettik. Ve çekinerek "Allah'ın izni ile" diyerek de Hz. Rasûlüllah'tan da yardım istedik.

Mekke şehri ve Kâ’be çevresinde, ibadet ve tavaf, baştan bize zor geldi. Medine gibi ferah gelmedi. İki hafta kalmıştık. Ferahlık son günlerde geldi. Umremizi eda ederken Merve-Safa aşamasına geldiğimiz vakit, Merve-Safa yürüyüşleri bitmeden ortalarda, artık yorulduk, kalabalıktan başımız döndü ve bundan dolayı da biraz moralimiz bozulup, içimizden "artık yeter" derken, siz tam önümüzdeydiniz ve bize dönüp, selâm verdiniz, tanışmaya, konuşmaya fırsat olmadı dediniz, halimizi hatırımızı ismimizi sordunuz, elinizi öptük, ilk defa orada konuştuk, biz Ka…. dedik, siz ma’nâsını sorunca, "Kral, hükümran" demektir dedik, siz de "dünyada kral olmak kolay, asıl zor olan maneviyatta, Hak yolunda kral, hükümran olmak" sözüne yakın bir söz söylediniz. Sonra bizim moralimiz düzeldi, enerji geldi ve sıkıntımızı unuttuk, sevinçle ve umutla sizin arkanızdan annemizle yürümeye devam ettik. Ve Umremizi Allah'a çok şükür tamamladık. Umremizin kurtulduğunu düşündük.

Mekke şehrinde gönlümüze huzur veren, bizi ferahlatan ilk namazımız Mescid-i Haram'ın en üst katında, terasta kıldığımız sabah namazıydı. Bugün Mekke'deki ikinci haftamızın ilk günüydü. 9 Şubat 2015, Pazartesi, sabah namazı. Bugüne kadar Mekke şehrinde Medine şehrini yad ettik fakat Allah'a şükür bugünde kıldığımız sabah namazı sonrası artık Mekke gönlümüzü sıkıştırmaz oldu.

İhramlı olarak Umremiz sırasında lebbeyk'i hep beraber okuyarak ilk defa Mescid-i Haram'ın dışına yaklaştığımızda bize bir ferahlık geldi. Uzun bir süredir bazı sağlık sorunları yaşıyorduk ve bu da kalabalık içinde baş dönmesine sebep oluyordu fakat bu anda bu sıkıntı birkaç dakikalık gitti. Bu ferahlık bir iki defa oldu. Şifa veren Allah'a bu konuda çok dua ettik, şifa istedik Umremizde, şimdi ise Umre sonrası İstanbul'a gelince namazlar için hep camiye gidip gelmeye başladık ve bir an için bu sıkıntımız gitti ve bazı işlerimizi yapmamız kolaylaştı. Çokça tevbe etme hali geldi ve tevbe ettikçe güçlendiğimizi hissediyoruz.

Page 77: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

77

Umreyi eda etmeden evvel ihram kıyafetlerini giydik fakat başta yanlış giyip sonra düzeltsek de, sanırım fiziken zayıf olduğumuz için altımıza sardığımız ihram bez parçasını ne kadar bol giysek de, biraz hareket ettikten sonra kendi kendisine yine sıkışıyor ve daralıyordu. Bu yüzden büyük adımlar değil hep kısa, küçük adımlar atabildik. Bütün Umremizi küçük adımlarla tamamladık. Daha sonra İstanbul'a dönünce, o gece bizim tefekkürümüz, Allahu Teâlâ'dan bu noktada bir mesaj aldığımızı idrak etmek oldu. Küçük adımlar atmamız isteniyordu. Çünkü daha evvel ne yapsak hep aşırıya kaçarak yaptık. En güzeli İslâmiyetin önerdiği "orta yol" yani merkez noktayı bulmak. Merkez noktasını aşırı kenarlara saptırmadan dengelemek ve nefsin hakkının ne olduğunu idrak etmek.

Kâ’be'de insanlar 7/24 sürekli tavaf yapıyorlar. İstanbul'a döndüğümüz vakit, tavaf edilen yerlerdeki bir örnek giyinen temizlik görevlilerini tefekkür ettik. Sürekli insanlar (hayat) Kâ’be etrafında tavaf yapıyor, akıyor ve bu hareket hiç durmuyor. Temizlik görevlileri bu akışı durdurmadan bazı alanlara ip çekerek, hemen organize bir şekilde hızlan yerleri köpüklü sularla yıkayıp kuruluyorlar ve o iple kıstıkları alanı insanlara açıyorlar ve sıkışan akış o temiz alanda akmaya devam ediyor. Tüm tavaf alanlarında temizlik görevlileri böyle çalışıyor. Temizlik böyle yapılıyor. Ama temizlik bir gün olmasa o tavaf akışı durmayacağından yerlerdeki pislik alıp başını gidecek. Her gün, azıcık da olsa, hareket (hayat) devam ederken temizlik yapmak en hayırlısı gibi geliyor bize. Çokça ama bir anlık olacağına az ama sürekli en iyisi gibi.

Umre'deki kadar hayatımızda hiç bu kadar tevbe etmemiştik. Tıpkı Peygamberimizin kabrini ziyaret ederken nasıl son şansımızmış gibi hissettiysek, Kâ’be'yi tavaf ederken daha fazlasını hissettik. Tevbe ve istiğfarlarımızda son zamanlarda samimi olamıyorduk çünkü nefs-i emmare hallerinden tamamen kurtulabileceğimize inanmıyorduk. Kâ’be'nin en yakınında tavaf ederken ise tüm hayatımız boyunca aklımıza gelip gelmeyen tüm günahlarımız için sırayla çokça istiğfarda bulunduk ve tevbe ettik. Adeta hayatımızda ilk defa tüm günahlarımızın sorumluluğunu aldık.

İlk günlerde annemiz ile beraber tavaf yaptık. Kalabalıkta annemize sahip çıkmaktan kendi dualarımıza odaklanamadık, aslında hiç odaklanamadık. Annemize karşı hassas olduğumuz için, annemize ters konuşan bir polise ya da annemize başka yerde namaz kılması gerektiğini söyleyen birine bir şey yapmamak için kendimizi zor tuttuk. Birkaç defa böyle sinirlendik fakat Kâ’be'nin mekânında olduğumuz için saygı ve korkumuzdan sabrederek annemize sahip çıktık ve eyvallah dedik. İkinci hafta ise tek başımıza tavaf yaptık. Tek başımıza yaptığımızda her anımıza odaklanabildik.

Annemiz ilk şavtları Kâ’be'nin yakınında, son iki şavtı ise biraz daha genişten alarak yapılması gerektiğini söylemişti, 7 mertebenin son iki mertebesine binaen fakat biz hep Kâ’be'nin iki üç adım yanında, dibinde yapabildik tavafımızı hep, tüm 7 şavtlarda da çünkü kendimizi kalabalığa ne kadar sıkıştırsak o kadar tevbe ve dualarımıza konsantre olabildik. 5.

Page 78: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

78

şavtımızda sayı konusunda kafamız karıştı, acaba yaptık mı yapmadık mı diye fakat sonra mutmain olduk sayıyı karıştırmadığımız hususunda. 6. şavta gelince Hacerül Esved'e dokunmaya niyet ettik ve o kalabalıkta, itiş kakışın arasına girdik, elimizi uzattık, değmemize bir adım kalmıştı ki bir anda bir dalga gibi geriye savrulduk, ardından bir tur daha attık ve 7. son şavtta tekrar denedik, bu sefer aşırı sıkıştık kalabalığın içinde, son gücümüzle kalabalığın arasına girdik, elimizi uzattık ve Allah diye bağırarak son kez uzanıp Hacerül Esved'e sağ elimizle dokunabildik.

Peygamber efendimizin orada da, Hacerül Esved'in orada da, hep bir çekincemiz vardı, putperestliğe, şirke, şekillere düşme konusunda. Hacerül Esved'i biz tefekkürümüzde bir hedef olarak belledik fakat o şeklin bir kutsallığının olduğuna inanmıyoruz, sadece oranın enerjisi ve orada yaşanan hallerin bir hakikati olduğuna inanıyoruz. Kendi başımıza yaptığımız tavaf ile mutmain olduk diyebiliriz. Fakat ondan evvel, ilk bir hafta yaptığımız tavaflar bizi sıktı, ferahlık vermedi. Ancak ikinci hafta ferahlığa kavuştuk.

Kabe'yi tavaf ederken, yerlerde hurma çekirdekleri gördük. Aklımıza yoldaki engellerin kaldırılması hakkındaki hadis-i şerifler geldi. Ne zaman yerde çekirdek görsek yerden topladık. Bize iki şey dehşet verici geldi, birisi namaz kılan sayısız insanın önünden rahatça geçen insanlar, birisi de tavaf yapılan yerde yerlere hurma çekirdeği atan insanlar.

Mekke şehrinde son günlerde gördüğümüz bir rüya şu şekildeydi: Sol ayağımızda bir hastalık var. Sanki fazladan siyah bir parmak var gibi. Kömür gibi. Doktor geliyor ve o kömür gibi olan siyah parmağımızı bıçak gibi bir alet ile kazıyor, tüm parmağı kazıyor ve acı duymadan hepsinden kurtuluyoruz.

Son olarak, İstanbul'a dönüşümüz sonrası camide cemaatle sık sık namaz kılmaya gittiğimizde imamın okuduğu ayetlerin içinde iki, üç defadır isminiz kulağımıza çarpıyor.

Bazı numaralar da şöyle: Medine'ye gidiş uçak koltuk numaramız: Grup B 19G. Dönüş uçak koltuk numaramız: Grup C 24B. Medine'den Mekke'ye gidiş otobüs koltuk numaramız: 17. Medine otel odası numaramız: 560 (5. kat). Mekke otel odası numaramız: 532 (5. kat).

2015 Umre Dosya'mız burada bitiyor efendim. Allah razı olsun. Allahaısmarladık.

Selâm ve dua ile

---------

Ka… Do…,ın 2015 Umre Dosyası ikinci bölümü (19/02/2015)

Hayırlı günler Efendi Babamız, Daha evvel yukarıdaki Umre Dosyamızı yollamıştık.

Page 79: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

79

Zuhuratlarımızı ve son veda tavafımızda yaşadıklarımızı da bu yeni mail ile ekliyoruz. ---------

Terzi Baba

Hayırlı akşamlar Ka…. oğlum. Sizin arkanızdan bizde Cuma sabahı saat (7,30) evimize dönebildik. Dinlenmeye çalışıyoruz. Cenâb-ı Hakk hepimizin Umrelerinin kabul etsin İnşeallah.

Hatıralarını güzel yazmışsın, Umre dosyasına aktaracağım. Zuhuratlarında güzel, bulunduğun yerden daha ilerilere doğru, idrakinin açılmaya başladığı anlaşılıyor. fazla olan parmağının kesilmesi üzerinde bulunan gereksiz düşüncelerinin, normal aslına dönmesini ifade eder diyebiliriz. Hepsi güzel yolunda Cenâb-ı Hakk dünya ahret bütün işlerinde kolaylıklara nasib etsin İnşeallah Annene ve herkese selâmlar hoşça kal. T.B.

---------

Mekke şehrinde ilk günlerde gördüğümüz rüyalar şu şekilde:

Kapalı bir alanda, bireysel olarak, davudi seslerle ilâhiler okuyan ihramlı hacılar gördük. Hacıları Türk televizyonları gericilik başlığı altında haber yapıyordu, biz de haberin böyle yansıtılmasını eleştiriyorduk.

Okul çağımızdan Ez… isimli eski bir arkadaşımızı görüyoruz. Vedalaşmak için birbirimize sarılıyoruz. Sevgisini ve samimiyetini hissediyoruz. Sonra yerlerde yuvarlanıyor. Yanımızdaki doktora "böyle mi olması gerekiyor?" diye soruyoruz, doktor "sağlığına kavuşması için senelerdir bastırıp taşıdığı psikolojisini boşaltması gerekiyordu" diyor. Ardından yerlerde yuvarlandıktan sonra sakalları çıkıyor ve bayılıyor.

Defterimize sayfalarca yazı yazıyoruz. Bir öğretmen hanım defterimizi aldırıyor ve başka defterlerin bulunduğu bir yere kaldırıyor. Biz defterimizi geri almak istiyoruz, fakat defterlerin arasında kendi defterimizi bulamıyoruz. Ardından geri almaktan vazgeçtiğimizi söylüyoruz, ve kalsın diyoruz.

Bir kasabaya gidiyoruz. Rahatça oturup çay kahve içebileceğimiz bir yer arıyoruz. Nereye otursak garsonlar bizi kaldırıyor. En sonunda bir bakkalın önünde bekleyen birisine, neresi var diye soruyoruz. O da bir apartmanın içini gösteriyor. Kendisi gösterdiği apartmanın girişindeki merdivenleri çıkmadan direk olarak, merdiven kenarındaki demire tutunarak, bir hamlede tırmanıyor. Biz ise onun çantalarını taşıyarak merdivenlerden çıkıyoruz. Apartmana, sonra daireye girince kanepe ve koltuklarda oturup konuşan bir dolu yaşlı hanım görüyoruz. Adam salonun en ucuna sol tarafımıza oturuyor. Biz de salonun ortalarında bir kanepeye oturuyoruz. Tam önümüzdeki koltukta oturan bir hanım bize "5 Umre niyetine yaptığını düşün, ben sana 3 ya da 2 yaptın sayacağım" diyor. Hanım televizyonda Kâ’be'ye bakıyor. Konuşan hanımın gözleri siyah zeytin zeytin. Yanından aynı zeytin gözlerle 2, 3 tane kedi geçiyor. Sonra salonda herkes kahkaha atıyor. Biz de bu kahkahalara katılıyoruz.

Page 80: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

80

Solumuza eğilip bakınca adamın sıkılarak bize baktığını görüyoruz. Biz ise gülmekten katılıyoruz.

Sinek, kedi, fare, affedersiniz sıçan ve ayı hayvanlarını gördük. Başta hepsinden korkuyoruz. Kocaman bir ayı bizi kovalıyor fakat sonra bizi kovalayan ayıyı kemerimizle dövüyoruz ve ayıyı bir köşeye kıstırıyoruz, ayı öyle kala kalıyor. Ardından bir silahlı çatışma oluyor, kafamızdan vuruluyoruz ve ölmeye yakın uykumuzdan uyanıyoruz.

Mekke şehrinde son günlerde gördüğümüz bir iki rüya şu şekilde:

İki kızımızın olduğunu görüyoruz. İki kızımız da bizi çok seviyor. Biz de onları çok seviyoruz fakat içimizdeki bir eziklikten dolayı onlara karşı babalık samimiyetini ve sorumluluğunu gösteremiyoruz ve evde bir sığıntı ya da yabancı gibi yaşıyoruz.

Necmettin Erbakan'ı görüyoruz. Yan apartmanın balkonunda. Kendisiyle selamlaşıyoruz. Sonra başına fes giyen Kadir Mısıroğlu'nu görüyoruz. Balkondan inip, yanına gidiyoruz ve üç kere elini öpüp başımıza koyuyoruz. Ardından sokağımızdan sakallı ve sarıklı Müslümanlar geçiyor. Hepsiyle sırayla karşılıklı selâmlaşıyoruz.

Sol ayağımızda bir hastalık var. Sanki fazladan siyah bir parmak var gibi. Kömür gibi. Doktor geliyor ve o kömür gibi olan siyah parmağımızı bıçak gibi bir alet ile kazıyor, tüm parmağı kazıyor ve acı duymadan hepsinden kurtuluyoruz.

---------

Veda tavafımıza annemizle birlikte başladık. Ama daha ilk 1. şavtta ayrıldık ve ayrı ayrı yapmaya başladık. İlk hafta hep beraber tavaf yapmıştık ama annemizin tek başına da gidebilip tek başına tavaf yapabildiğini görünce, tek başımıza da ancak konsantre olabildiğimiz için kendi dualarımızı düşününce otomatikman koptuk. Biz Kâ’be'nin dibine kadar gidip kendi dualarımıza, zikirlerimize, istiğfarlarımıza konsantre olduk. Kâ’be'nin tam kapısının önüne geldik, ellerimizi kalbimize koyduk, gözlerimizi kapattık ve aklımıza Peygamberimiz (s.a.v.) geldi, kapının önünde çokça salâvatlar getirdik ve bazı evliyanın kabir ziyaretlerinde içten içe hissettiğimiz bir dinginlik hissettik, bu yüzden gözlerimiz kendiliğinden kapandı ve o dinginlik gidene kadar bir süre kapıya dönük durduk.

Sonra tavafımıza devam ettik. Kapıyı geçtikten sonra Kâ’be'nin diğer kenarının dibinde 2 rekatlık şükür namazı kıldık. Daha önceki günlerde annemizi takip ederek Hicr'in içinde namaz kılabilmiştik. Veda tavafımızın son şavtına geldiğimizde, 7. şavta niyet ettik ve başladık. Yanımızdan neredeyse Kâ’be alanındaki en uzun boylu, geniş ve iri, simsiyah ten renginde orta yaşlarında birisi, o sıkışıklıkta ve kalabalıkta herkesten hızlı adımlarla yürüyerek kalabalığı yararak tavaf ediyordu. Ama kabaca insanları itmiyordu, dalgaları aşan gemi gibi gidiyordu. Biz hemen elimizi onun sırtına koyarak, hızlı giden ambulansı takip eder gibi, onu takip ettik. İri cüssesi ile o kalabalıkta tüm yolu açıyordu, biz de bundan istifade ederek veda tavafımızın son şavtını hızlıca ve rahatça

Page 81: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

81

tamamladık. Son şavtımızı bitirdiğimiz vakit annemizi şavtların başlangıç yeri yeşil ışığın altında bekledik ve orada buluştuk. Ve Kâ’be alanından ayrıldık.

-------------------

(3) As…. Be…. 2015 Umre Dosyası (25/02/2015)

Efendi Babacığım ve Nüket Anneciğim ellerinizden öperek Umre dosyamızı yolluyoruz.

Selâm ve Dua ile

---------

Terzi Baba

Hayırlı akşamlar Aslı kızım, Dosyanı okudum güzel olmuş, ellerine sağlık dosyasına aktaracağım İnşeallah. Selâmlar hoşça kal Efendi Baban.

---------

Bismillâhirrahmanirrahîm.

Umre yolculuğumuza karar verdiğim an yaşadıklarımız hep oraya dair idi. Gitmeden başlamıştı yolculuğumuz. Zâten hep oradayız da idrakımız yükseldikçe anlayacağız inşeAllah. Evvelâ tek katılacaktım sonra oğlumda gelmek istediğini söyledi ve hemen oğlumu da gruba yazdırdık.

Gideceğimz turizm şirketinin isminin Sıla olduğunu öğrendiğimde, kendi ismimin harflerinden oluştuğunu farkettim. Ve bir Cuma günü selâ vakti Sıla şirketine kaydımızı yaptırdım.

Bugün 30. 01.2015 Cuma günü yarın Efendi Babamın tüm ailesi ve evlâtları ile birlikte bir şemsiye altında yolculuğumuza çıkıyoruz.

31.01 gidiş 13.02 dönüş tarihimiz.. 31 ve 13 = 13 ile gidiyoruz 13 ile dönüyoruz inşeAllah.

Havaalanına ilk gelenlerdendik ve yavaş, yavaş herkes ‘B’ kontuarının önünde toplanmaya başladı. Efendi Babamı ve Nüket Annemi görünce heycanım tamamlandı.

Bağaj için sıraya girdik 18B no lu bölümden Efendi Babamların tam arkasından giriş yaptık. Pasaport 6 no lu kısımdan oldu ve 226 no lu kapıdan da içeriye girişimizi yaptık. Kalkış saati 12.15 olan uçağımız yaklaşık 1 saatlik rötarla Medine ye doğru uçmaya başladı. Uçak biletim 19F No lu koltuk oğlumun da 19 G Numaralı koltuk idi. Solum da Efendi Babamın akrabası Ne… teyze vardı.

Havaalanından ihtibaren ilk olarak Havva ve eşi ile sonra Leman teyze ve Neriman teyze ile tanışmıştık. İstanbul grubunun bir çoğu ile tanışıyorduk.

Medine Peygamberimizi kucaklayan medeni şehir bizi de kucaklamıştı 68 kişiyi daha gönlüne almak için açmıştı kollarını.6+8=14 .Uçağımız İstanbuldan biraz sert kalksada Medineye yumuşak ve sâkin bir iniş ile inmişti uçağımız.

Page 82: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

82

Otelimiz Crowne Plazaya geldik ve yerleşmek üzere odalarımıza çıktık. 5. Kat 560 no lu oda da oğlum ile birlikte kaldık. Yemeğe indikten sonra akşam Mesci-di Nebeviye hep beraber gidildi. Otelimizden çıkıpda yürümeye başlar başlamaz yeşil kubbe tam karşımızda duruyordu. Her adımımız ile daha da yaklaşıyorduk. 25 no lu kapıdan girdik içeriye ve çıkarken 24 no lu kapıdan çıktık. Uzun bir süre beklendiğinden çocuklar , Nüket Annem ve bazı kardeşlerimiz geri dönmek durumunda kaldılar. Yatsı namazından sonra yaklaşık 3 saatlik bir bekleyişten sonra Peygamberimizin huzuruna gelmiş, yeşil halı da namaz kılmak nasip olmuştu. Özlem bana ben de Özleme yardım ettik yeşil halıda.

01.02.2015 Pazar

Medine de ki ilk sabah; Mescid-i Nebevinin hemen yakınında uyanmanın sevinci vardı içimizde. Bugün Medine gezimiz vardı. Kuba Camiinde kuşlar karşıladı bizi hoşgeldiniz diye sesleniyorlardı sanki. Huzurlu ve sâkin namazlarımızı kıldık. Kıbleteyn cami ise çok kalabalıktı özellik ile bayanlar kısmında izdiham vardı. Namaz kılmak nasip olmadı bana, grubumuzdan Ne… teyze merdivenlerde sıkışmış ve başı dönüyordu, onu oradan çıkarmamı istedi ve yavaş yavaş dışarıya çıkmaya başladık . Daha sonrasında Mekke de Efendi Babama durumu anlattığımda söylediği şu idi; Zaman mekân yok şimdi niyet et ve burada kılarsın namazını dedi. (İstanbula döndüğümde gördüğümüz zuhuratı da ileride ekleyeceğiz)

Hendek Savaşının ve Uhud savaşının yapıldığı alanları gördük. Uhud da hüzünlendik. Uhud: Efendimize itaat eden kazanır, itaat etmeyen kaybeder’.

Ve Hurma bahçesine geldiğimizde mis gibi çaylarımızı içerek sohbet ettik ve yakınlarımız için hurma aldık. Masamızda Leman teyze , oğlu, Meryem ve Kaan vardı.

İkindi namazını Mescid-i Nebevi de kıldık. Hamd olsun unutamayacağım bir namaz oldu. Namazdan sonra birkaç arkadaş çarşıya gitti ben otele yalnız döndüm. Otele döndüğümde biraz lobide oturdum o sırada otel müşterilerinden bir hanım yanıma geldi ve Ümre ye gelişinin sevincini paylaştı ismi Kıymet idi. Sonrasında kendisini asansöre bindirmem için yardım istedi.

Yatsı namazını Mescid-i Nebevide kıldıktan sonra Hakikati Muhammedi namazı için en uygun ve en yakın yerde namazımızı kıldım. Kimse ne önümden geçti ne çarptı, yavaş rahat ve huzurlu oldu Hakikati Muhammedi namazı.

Akşam yemeğimizi yedikten sonra dinlenmek için odamıza çekildik.

02.02.2015 Pazartesi

Bugün öğlen ihramlarımız ile Mekke ye yola çıkıyoruz. Zuhuratımda kendi-mi sakallı gördüm.

Page 83: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

83

Sabah namazımızı Mescid-i Nebevide kıldık. Unutulmaz namazlar unutulmaz ezanlar. Öğlen namazımızı da Mescid-i Nebevi de kıldık. Her ikisin de de sağımda İzmirli kardeşim Sü…. vardı.

Oğlum Medinedeyken Mescid-i Nebevide uzun zamanlar geçirdi, defalarca Peygamberimizin huzuruna çıkıp namaz kılmak nasip oldu.

Medineden tüm hazırlıklarımızı yaparak ve ihramlarımızı giyerek 14.28 de ayrıldık. Bir taraftan Beytullaha gidişin sevinci bir tarafta Peygamber Efendimizden ayrılış. Aslında bir idi. Ne bırakış var idi, ne kavuşma. Bir yerden ayrılırken birleşmenin, birleşirken ayrılmanın tekliği idi yaşadıklarım. Sevinç ve hüznün birleşimi bir tad idi.

Mekke ye 2 otobüs gidildi, biz 2. Otobüsdeydik. Medine Mekke yolunda ki koltuk numaram 13 idi. Yanımda Me…. oturuyordu ve arkamda oğlum 17 no lu koltukda oturuyordu.

Mikat sınırında Efendi Babamız ile Ümremize niyetlendik. Mekke şehrine yaklaştıkça Otobüsümüzden Lebbeyk sesleri yükseliyordu. Otelimize çok yaklaşmıştık ancak polisler yol vermediler ve bir büyük tur atmak zorunda kaldık ve Mescid-i Haramı sanki en dıştan grup olarak otobüs ile tavaf etmekte idik.

Ve Mekke Anjum Otel. Bu otel de de 5. Kattayız ve oda numaramız 532 no lu oda. Burada kısaca Anjum otelin ismi ile ilgili tefekkürümü yazmak isterim. Anjiyo ismine çok yakın olmasında dolayı halk arasında anju da denilmekte. Kalp damarlarında ki tıkanıklığı açan bir tıbbi müdahale. Kalbi iyileştiren damarlardaki darlığı tespit ederek tedavi eden bir uygulama. Batınımızda her birerlerimize bu uygulama olmuştur inşeallah. Anjum oteli kalpleri temizleyen yer olarak müşahade ettik.

Otelimize geldikten sonra hızlı bir şekilde yemeklerimizi yedik ve odalarımıza çıkıp valizlerimizi bıraktıktan sonra saat 21.00 de girişte buluştuk. Erkekler bembeyaz ihramları içinde hanım kardeşlerimiz ve Efendi Babamız eşliğinde Beytullaha doğru gitmeye başladık. Yüreğim Lebbeyk sesleri ile doldu ve Kâ’be ye geldik. Bizim gibi ilk defa görecek olanlar yüzleri yere bakarak yürüdüler ve tam karşısına geldiğimizde başımızı kaldırıp baktık ve Duamızı ettik. Evet heycanlandım ancak evime gelmiştim kendimi en rahat hissettiğim yerdi ne korku ne vesvese ne zan ne ben ne sen hiç biri yoktu o an sadece O Vardı.

Varlığınla varlığımı Özünle özümü kapla. Senden başka hiçbir şeye yöneltme. Zâti tecellini nasip eyle. Huvallahullezi esmaül hüsna’nın tahakkukunu nasip eyle. Sıla turizmin rehberi tavafımızı kalabalık sebebi ile 2. Katta yapmamızı uygun buldu ve tavafımızı dualar ile tamamladık. Namazımızı kıldık zemzemlerimizi içtik. Say da Safa ve Merve arasında gitme ve gelmeleri yaşarken Efendi Babam oğlum ile sohbet etti ve isminin manasını sordu. Samimi ve yakınlaşılan bir say oldu bizim için. Saçımı Nüket Annemiz kesti ve ümremiz tamamlanmış oldu. İnşeAllah .

Odamıza 01.00 gibi geldik.

03.02.2015 Salı

Page 84: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

84

Mekke de ilk sabahımızda kahvaltıdan sonra ilk tavafımızı Fazıl kardeşimiz ve Meryem ile yaptım. 79 no lu kapıdan girdik. Kalabalık olmasına rağmen su gibi aktı. Makam-ı İbrâhîmin önünden geçerken iyice yakınlaşarak ve ayak izlerine bakarak geçebildik. İlk defa ve ilk tavafım da Kâ’be ye yüz sürmek nasip oldu. Mis gibi kokuyordu. Makamı İbrâhîmin arkasında namazımızı kıldık, Zem zem içtik. Allah razı olsun kardeşim Fazıl detayları ile bir o kadar da basitçe kolayca öğretti. Selâm kapısı ile ilgili sorular soruyordum ki bir baktık Selâm kapısındayız ve oradan çıktık ancak baktık istikamet gideceğimiz yöne uymuyor birer zemzem içtik tekrar geri girdik. Mescid-i Haram da öğlen namazımzı kıldık ve 79 no lu kapıdan çıktık.

Akşam oğlum ile Metafa gittik birlikte. 73 no lu kapıdan girdik. Kalabalıktı inşeAllah bereketide o kadar olmuştur. Akşam namazımızı da kılıp otele döndük.

04.02.2015 Çarşamba

Mekke-i Münevvere gezimiz için 2 otobüs yola çıktık. Biz 2. Otobüsteydik , Rehberimizin ismi Ahmed idi. Oturduğum koltuk numarası 16, oğlum ise 15 no lu kolltukta oturmakta idi. Rehberimiz gezilen yerler hakkında bilgi verirken kendi arasında sessizce konuşanlar oldu ve konuşanları biraz tersledi ancak sonrasında hepsinden özür diledi.

Sevr dağını, Hira dağını ziyaret ettik ancak sadece uzakdan bakabildik. (İleri ki günlerde Hira dağına çıkabilmek nasip oldu)

Arafat en çok etkilendiğim enerjisini en yoğun hissettiğim yer idi. Adem a.s ve Havva annemizin buluştuğu, Allahın nuru ile tanıştıkları yer. Merdivenlerden değil kayalardan tırmanarak çıktık oğlum ile ve 2 rekat namaz kılmak nasip oldu. Dualarımızı ettik. Fotoğrafçı bir adam resmimizi çekmek istedi ben istedim aslında ancak oğlum istemedi biz de çektirmedik. İnerken daha dikkat istiyordu ve sakince indik. Sonrasında Mina ve şeytan taşlanan yerleri gördük. Duyguların vesveselerin ve egonun taşlanan alanlarını gördük. İnşeAllah Hacca da gitmek nasip olur diyerek ayrıldık.

Gezi dönüşünde biraz dinlendikden sonra ikindi ve akşam namazlarında Kâ’be de idim. Oğlum geziden sonra ateşlendi.

05.02.2015 Perşembe

Sabah namazı için Efendi Babam ve kardeşlerimiz ile buluştuk. Sonrasında ilk defa kendi başıma tavaf yaptım. Kahvaltı da Leman abla ile birlikte olduk, sohbet ettik. Bulunduğum dersin zikrini bolca tefekkür etmemi söyledi.

Öğlen namazından sonra kısa bir kaylule uykusu yaptım ve gördüğümüz zuhuratta Efendi Babam başımızın tam tepesini sıvazlıyor, seviyordu.

İkindi namazından sonra Hira dağına çıktılar bir grup kardeşimiz ancak biz iki hafta kalanlar bir sonra ki hafta çıktık. İkindi namazında

Page 85: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

85

merdivenlerde buluşuldu. Efendi Babam, Fazıl, Meryem ve diğer bazı kardeşler ile 66 no lu kapıdan girdik. Efendi Babam hep bu kapıyı kullandı namazlara giderken ve benim de doğum yılım 66 tevafuk oldu. Namaz dönüşünde otele yürüken Efendi Babama bazı sorular sorabilmek nasip oldu. İnsanı Kâmil namazı ile alâkalı, Tavaf ile ilgili ve Kıbleteyn caminde yaşadıklarım ile alâkalı aklımızda ki bazı sualleri sorduk. Tüm cevaplarızı aldık lâkin tüm cevaplar bir kenara Efendi Babam ile Mekke-i Mükerreme de birlikte yürümek ve sohbet etmek başlı başına bir cevap idi bizim için.

06.02.2015 Cuma

Bu yaşıma kadar ateşlendiğim hatta hastalandığım sayılıdır . Sabaha kadar ateşlendim, oğlum bakmış ve ilgilenmiş ve sabah kalktığımda iyileşmiş olarak koşa koşa Kâ’be ye gittim. Bu defa meydan da namaz kıldım ve ardından tavaf yaptım. Öğlen Cuma namazı için 10.00 da Efendi Babam ile buluşuldu ve hanımlardan Havva, Sakine, Sümbül, Meryem ve ben var idik. Sonrasında Ayşe de geldi. Namaz sonrasında meydanda tekrar buluşuldu ve Efendi Babam ile resim çektirdik. Bembeyaz insan seli akıyordu. Unutamayacağım görüntülerden biri de Cuma namazı sonrasında ki Mescid-i Haram ve yolları.

İkindi namazında da klâsik buluşma yerimiz otelin merdivenlerinde buluşuldu. Ayşe ile sohbet ettik ve hep birlikte yürüyerek Mescide gidildi. Bu gidişler ve birlike gelişler ayrı bir ibadet gibi. Her bir adım Bir lik ile olmakta. Namazdan sonra Efendi Babamız ile 35-40 dk sohbet edebilmek nasip oldu.

Sohbetten Notlar; Kabe’nin son gelinecek yer olduğu, buradan sonra tekrar geri gidileceği. Şeriat, tarikat, hakikat, marifet ve buralarda yaşanılanlar. Mürşidi tanımak için birkaç dervişi ile konuşmak gerekir.

Akşam oğlum ile birlikte tavaf yapmak üzere metafa gittik. İlk 3 şaftı en içte yaptık ve İseviyet köşesinde bir an da, o onca kalabalık açıldı ve tam önüm boşaldı birden ve Kâ’be’nin taşını koklamak öpmek nasip oldu. Ardından Hicr bölümünden içeri girmek ve 2 rek’at namaz kılmak nasip oldu. Kalan şaftları genişten yaptık.

07.02.2015 Cumartesi

Bu gün 2. Ümremizi yaptık. Mikat bölgesi olarak Cirane mescidin de bulunduk. Taif ile Mekke arasında bir mescid idi. Umre Namazımızı Nüket Annem ile birlikte kıldım. Niyetimizi yaptık ve Mesci-di Nebeviye döndük. İzmirli kardeşlerimiz ile yaptım 2. Umremi Ayşe, Nazlı abla ve oğlu Cüneyt ile birlikte 4 kişi alt katta ki Metaf da yaptık. Su gibi aktı tavaf ve Say. Saçlarımızn kesilmesi ile Umremizi tamamladık. Bu defa saçımı Ayşe kesti. Sonrasında Kâ’be’ye Muhammedi yönüne bakarak öğlen namazlarımızı kıldık. Nazlı abla ile sohbet ettik, çok eski dersvişlerden maşallah. Ayşe ezanı beklerken Sıla yaka kartımın numarasını sordu: 54030

Elimden geldiğince gücüm yettiğince vakit namazlarımızı ve kaza namazlarımı Mescid-i Harem de kılıyorum. Her sefer 66 no lu kapıdan

Page 86: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

86

Efendi Babam ve kardeşlerimiz ile giriyoruz. Her zaman belli bir yere oturuyoruz sonradan gelenlerinde bulabilmesi için. Ayşe, Sümbül, Sakine, Leman abla, Havva, Meryem en çok birlikte olduklarımız.

Akşam tavafa gitmeden önce otelin girişinde yürüyen merdivenlerin orada ki masada yaşananları tefekkür etmek biraz da hava almak için oturmuştum. İlk olarak Meryem geldi yanıma ve çok yorgun olduğunu söyledi ve biraz oturup odasına gitmek üzere kalktı. Sonrasında Leman abla geldi ve açtı koşarak yemek yemeye gitti. Sonra yabancı 3 kadın izin alıp yanıma biraz oturduktan sonra kalktılar ve son olarak Konyalı bir hanım geldi sohbet ettik o esna da söyledi Konyadan geldiğini. Sıkılmıştı annesine bakmaktan. Diksiyonumun güzel olduğunu, İstanbul Türkçesine özendiğini söyledi. Bir insan yaşamında 50 tavaf yapmalıymış dedi ve o da gitti. Ben de daha başka kimse gelmeden Metafa gittim. Tavaf sonrasında Muhammediyet köşesinde oturdum ve Allah (c.c.) misafirlerini izledim. Gözyaşlarım sûretler gibi akmakta idi. İçim dışım yıkanmış olarak otele döndüm.

08.02.2015 Pazar

Kardeşlerimiz ve Efendi Babam ile sabah namazına gittik. Bu defa tavafı Meryem ve Neriman teyze ile birlikte yaptık. Neriman teyze Kâ’be’ye hiç dokunamadığı için üzgündü ve son tavafı idi o gün İstanbul a döneceklerdi. Nasıl oldu ise bir an da elele tutuştuk ve insanların arasından rahatça geçerek kâ’benin tam yanına geldik ve iki defa elini sürerek huzur içinde tavafımızı bitirdik. Efendi Babam da Neriman teyze de 38 doğumlu ve Nurtan Annem de 38 doğumlu. Tavaftan otelimize dönüp kahvaltı yaptık Meryem ve Neriman teyze ile birlikte.

Bugün yakınlarıma dostlarıma ve kızkardeşime hediye aldım. Seccade koku tesbih. Fazla alış-veriş gezmesinden haz almasakda buradan armağan götürebilmeye şükürler olsun.

Öğlen kardeşlerimiz ile namaza gittikten sonra tavafa gittim. İkindide biraz dinlendim.

Akşam yemeğinden sonra oğlum ile namaz beraber gittik. Bu akşam 21.00 da grubun yarısını İstanbul a uğurladık. Coşkulu anlamlı duygusal anlar yaşandı. Sonrasında Efendi Babam ve kalan kardeşlerimiz ile sohbet ettik.

Bu ilk hafta Nüket Annem hem biraz rahatsızlandığı için hem de torunları ve çocukları ile ilgilendiği için bizler ile birlikte pek olamadı ikinci hafta daha fazla birlikte olabildik.

09.02.2015 Pazartesi

Sabah namazı için 05.00 de buluşuldu. İlk defa Nüket Annem de bizim ile gelebildi. İmam secde ayeti okuyunca namaz da bizim tüm grup şaşırdı. Sonrasında çok tefekkür ettiğim bir durum idi. Ne olursa olsun imama uyulmalı idi.

Oğlumda Mescidi Haremin terasında kılmış namazını. Namaz sonrasında oğlum ile biraz sohbet ettik ve kahvaltımızı yaptık.

Page 87: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

87

Bugün İnsân-ı Kâmil namazı için Metafa gittim. Tavaf da Kâ’be ye dokuna dokuna yapmak nasip oldu şaftları. Her köşede namazı kılarken farklı haller oldu. İbrâhîm köşesinde çok rahat kılarken, Museviyet köşesinde de aynı şekilde kılmak nasip olurken, İseviyet köşesinde bir kargaşa yaşandı çok kalabalık oldu bir an da kıldığım alan. Muhammediyet köşesinde ise huzurlu ve rahattı. 7 şaft sonrası yapılan tavafımız bitince bir dönüşte namaz için yapılmış oluyor ve 8 dönüş ile bitmiş oluyor.

İnşeAllah her mertebeyi idrak edebilenlerden ve ve yaşayabilenlerden olalım.

Döne döne daireler dardan başlayıp genişledikçe Akl-ı külümden nefs-i külüme Küme küme kapsadıkça varlığın varlığımı Zati tecellini nasip eyle Allah’ım.

Mekke için dışına yansıdığı yer, nefsini bilmen için seni içine çeken Kâ’be-i Muazzama. Her bir sûret seni sana anlatmakta yol veren, kolundan çekişti-ren, selâm veren ya da sadece gülümseyen.

İkindi namazı 16.00. Ezan sesleri nakış gibi .

Akşam oğlum ile birlikte tavaf yaptık ve sonrasında Kâ’be yi seyrettik.

10.02.2015 Salı

05.00 Sabah namazı için Efendi Babam ve kardeşlerimiz ile otel girişinde merdivenlerde buluştuk. Namazdan sonra gün ağarırken Nur dağına çıkmak nasip oldu. 12 kişi olarak gittik. Bizim çıktığımız taksi de Tuba Sinan ve Kaan olarak 4 kişi idik. Taksi bizi son noktaya kadar getirdi. Diğer taksiler biraz aşağıda bırakmıştı. Hep beraber çıkmaya tırmanmaya başladık. Belli bir tempo da. Yolda karşımıza bir maymun çıktı ancak hemen gitti. Leman teyze de vardı grubumuzda Abdullah çok yardımcı oldu çıkmasına ve inmesine. Hepimize çıkmak nasip oldu ve Hira mağrasında namazlarımızı kıldık.

Birkaç resim çekip soluklandıktan sonra aşağıya inmeye başladık .Oradan kendime düz sade beyaz bir yüzük aldım nişan olsun niyeti ile.

Akşam namazında Kâ’be nin yanına kadınlara ayrılan kısıma geldim. Yanıma Pakistanlı bir kadın geldi ve yiyecek çıkarmaya başladı çantasından bir an da bir dolu sinek geldi ve bunun üzerine kalktım ve bizim grubun yanına 66 kapısından girerek gittim. Nüket Annem de gelmişti. Namazdan sonra bizi Kelime-i Tevhid satılan bir yere götürdü ancak dükkân kapanmıştı. Yatsı namazlarımız için tekrar Kâ’be ye döndük .

Oğlum akşam tavaftan sonra geldiğinde çok iyi görünüyordu, akşam ki tavafı iyi gelmişti.

11.02.2015 Çarşamba

Page 88: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

88

Saat 04.00 de sabah namazından evvel buluşuldu 3. Ümremi yapmak nasip oldu. Mikat bölgesine taksiler ile gidildi. Ten’im Ayşe Mescidin de niyetlenerek namazlarımızı kıldık. Tavafı Fazıl Meryem Harunun annesi ile birlikte ikinci katta yaptık. Say a biz Meryem ile beraber başladık kalabalık da Fazıllardan ayrıldık. Sonrasında gene beraber karşılaştık Say da Efendi Babamlarla da birlikte idik. Dualarımız ile Ümremizi tamamladık.

Ünzile ve Şadan ile de beraberdik Say da ve bu son günlerde namazlarda da bir arada oluyoruz.

Kahvaltı için otelimize döndük ve sohbet ederek kahvaltılarımızı yaptık.

Otelimizde bulunduğumuz katlardaki asansör sayıları B1-13 hep bu asansörü kullandık. Bir de yürüyen merdivenlerin orada yük asansörü vardı bazen onu da kullanıyorduk onun numarası da 31 idi.

12.02.2015 Perşembe

Odamdan çıkıp asansörü çağırdım ve asansörün kapısı açıldığın da içerde sadece Efendi Babam Nuru ile durmakta idi. Gün pek güzel başlamıştı. Son günlerimizdi artık yarın yola çıkılacaktı.

Sabah namazından sonra kahvaltıya geldik sonrasın da tavaf yaptım. Öğlen ve ikindi namazlarından sonra da birer tavaf yapabildim. Yarın Cuma ve öğlen gibi otelden ayrılacağımız için son güne bırakmayın kalabalık olur demişti Efendi Babam. O yüzden veda tavafımızı da oğlum ile akşam birlikte yaptık. Aslında beraber gittik başladık ve ayrı ayrı yaptık sonunda yeşil ışıkda buluştuk. Aslında veda değildi, ayrılmıyorduk ki veda edelim.

Tavaf sonrasında otele döndüğümde bir baktım sohbet için otelin bahçesinde toplanılıyor. Zaten mesaj atmış kardeşlerim sohbet haberini vermek için. Sohbet konusu Hayal idi. Hayali insaniye, hayali mücerret. Son zamanlarda ki tefekkürüm ile tevafuk yapmış idi. Gözlerimden yaşlar akarken dinledim Efendi Babamı. Sabah ki asansör karşılaşmasından bu yana bu gün çok yaş aktı gözlerimden.

Mekke de bulunduğumuz sürece 13 Tavaf yapmak nasip oldu ve 3 ümre yapabildik.

13.02.2015 Cuma

Sabah namazın da imam bu gün bir başka okudu. Nakşetti kulaklarımıza. Kahvaltımızı ettikten sonra içimden zemzem suyu ile abdest alıp öyle yola çıkmak niyeti geçti. Ve su şişelerini alıp tekrar Mescid-i Harem gittim ve zemzem ile doldurdum. Hem kendim hem de oğluma verdim abdestlerimi aldık.

Saat 10.30 – 11.00 de odalarımızı boşalttık ve girişde buluştuk. Efendi Babam bizleri geçirmek için gelmişti. Her birerlerimiz elini öptük hep birlikte resim çektik. Cidde ye doğru bizleri yolcu etti son ana kadar el salladı.

Page 89: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

89

Öğlen namazı için durduk ancak hanımlara yer olmadığından bizler havaalanında kıldık namazlarımızı. Öğlen namazından herkes hemen döndü bir tek oğlum dönmedi biraz bekledik meğer sünnetleri de kılmış. Yol boyunca gördüğüm camiler çok sade ufak tek minareli. Mekkeden ayrılıyor gibi değil yaşadıklarım ya aslı Beytullahda kalıyor yada Beytullah Aslı ile geliyor.

Saat 16.00 cidde Havaalanında bekliyoruz. Uçak saatimiz 18.00 ve tam zamanında uçağımız kalktı. Uçak bilet numaram 24 A, oğlumun ki 24 B. Ön sırada Meryem, sağ yanımızda Ayşeler var.

Tuvalet tam arkamızda idi inşe’Allah tüm yararsız, zararlı toksitleri de tıpkı tuvalet gibi arkamıza atmış olarak dönüyoruzdur.

Valizlerimiz aldıktan sonra en kısa zamanda görüşmek üzere Kardeşlerimiz ile vedalaştık.

İstanbul da bizi kızkardeşim Ayşen ve dostum Seray karşıladılar. Eve geldiğimde birkaç gün rahat edeceğim şekilde yemekler yapmışlar ve erzaklar almışlar. Hamdolsun bizi düşünen Rabbime.

İşimi önceden ayarladığım için iki hafta daha çalışmıyorum ve bu yüzden ev de rahatça yaşamak ve tefekkür etmek nasip oldu .

Ümreden döndüğüm günlerden 19.02 - 20.02 ye bağlayan gece ki zuhura-tımız:

İstanbula gelmişiz ancak Kâ’be de gördük kendimizi. Sıra sıra seccadeleri-mizi yerleştiriyoruz. Düz koymuş herkes sonra bakıyorum benim seccadem düzelttiriliyor. Kıblem biraz sola çevriliyor. Sonra biz gene düz yapıyoruz tekrar düzelttiriliyor. Yanımdakilere de söylüyorum düzeltin diye ancak çok kalabalık onların ki öyle kalıyor. Seccademi ezan okunup namaz başlarken düzelttirdiler. Yanım da Ayşen, Seray ve Reyhan dostlarım vardı. Yüksek bir binadan baktım, balkonları gördüm.

Zuhuratımız böyle idi. Ve o gece Efendi Babamlarda Ümre yolculuklarının dönüşünde idiler.

Allahc.c inşeallah herbirerlerimize tekrar gitmeyi nasip eylesin..

Zât-i tecellisini nasip eylesin Amin.

25.02.2015 saat 13.35

-------------------

(4) Ay…. Ök…. 2015 Umre Dosyası (03/04/2015)

Selâmun aleyküm.

Hayırlı sabahlar babacığım. nasılsınız iyileşebildinizmi inşeallah iyisinizdir Nüket Annem nasıl babacığım? Bu benim yeni mail adresim artık sizinle bu adresten maillerimi göndereceğim Nüket Annemin ve Sizin ellerinizden hürmetle öperim Babacığım.

Umreye gitmeden 29.01.2015 de görmüş olduğum ve Mekkede size anlattığım zuhuratımı da yazıyorum babacığım.

Page 90: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

90

Kendi irfan kardeşlerim bir oda da toplanmışlar ve ortalarında bir cenaze var üstü kapalı yeşil örtülü. tabutun üstüne bir yazı bir ayet yazacaklarmış hepsi birlikte ne yazalım diye istişare ediyorlar. Cenazenin başında Ni… abla var ve daha sonra Gü…. kardeşim ve bildiğim bütün kardeşlerim orada bende mutfaktayım Zâ…. ile, onları görüyorum ve dinliyorum. bir taraftan da yıkanmış bulaşıkları tekrar duruluyorum. içeride ki konuşmaları dinliyorum. daha sonra kapıya gelip sesleniyorum. Ve ben birden diyorum ki Ni…. ablaya. "Ni…. abla o yatan zat zâten fenafillah oldu, bu âlemden gitti fazla incelemeye gerek yok. ( girdim Selâm kapısından içeri melekler görünce Huu diye karşıladırlar) diyorum. Yüzüme bakıp tamam o zaman hıh şimdi oldu bunun yazalım kardeşlerim diyor ve tasdikliyor. Ve daha sonra uyanıyorum.

Size ve Anneme selâmlarımı gönderiyorum. Kızınız Ay…. Nu…. Ök….

-----------

Terzi Baba

Aleykün selâm. Hayırlı günler Ay…. kızım mail-ini aldım zuhuratın güzelmiş yaşadığın halleri gösteriyor. Cenâb-ı Hakk daha nicelerini nasib eder inşeallah. Bu Mail-in ile daha evvelce gönderdiğin mail-in. Umre hatıralarını da bir dosya içinde gönderirsin. Cenâb-ı Hakk başarılar nasib etsin. Âd…. e sana çocuklara selâmlar Nüket Annenin de selâmları vardır hoşça kal Efendi Baban.

---------

BismillahirRâhmanirrahîm

UMRE HATIRALARI… Ay…. Nu…. Ök….

29.01.2015

2015 yılında Cenâb-ı Hakk’ın bize 2. Daveti ve bu davetin Efendi Babamlarla birlikte gitmenin mutlu, sevinç dolu, heyecanlı anın içindeyim. İçim içime sığmıyor. Bir an önce gitmek için sabırsızlıkla bekliyorum. Şu an itibari ile umre yolculuğumuzun başlamasına iki gün kaldı. Bütün hazırlıklarda tamamlanmış olup artık kendime mümkün olduğunca manevi olarakta hazırlamaya çalışıyorum. Bu düşüncelerden sonra o havayı almaya başladık ve yolculuğumuz başladı. “Allah’ım yapacak olduğumuz bu sılayı Rahim’in ve bu umrenin idrakini nasip et.”

31.01.2015

Artık vakit buluşma vakti. Sabah erken vakitte dualarımızı okuyup yola çıktık, Menderes havalimanına geldik iç hatlarda 26+27=53 perondan biletlerimizi kestirip THY uçağı ile saat 7.45’te koltuk numaram 28K 2+8=10 ( fenafillâh) İstanbul’a doğru yola çıktık.

Atatürk havalimanında dış hatlarda B’de buluştuk. İstanbul grubundan yeni arkadaşlarla tanıştık. Hepsi iyi ve hoştu. Daha sonra

Page 91: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

91

Efendi Babam ve Nüket annem geldi. Ellerini öptüm ve pasaport geçiş yerine gittik.

12-13 no.lu pasaport girişinden geçiş yaptık ve 226 no. kapıya geldik. 2+2+6=10

Kapının önünde açılması bekliyoruz. Uçak bir saat hava şartlarından dolayı rötar yaptı. Vardır bir hikmeti diyerek bekledik. 13.15’ te uçağımıza bindik. Çok şükür koltuk no 35K sağdan okursak 53 Zâhir ve Bâtın tasdiki geliyordu. Elhamdü lillâhi diyebildim.

Yine hava şartlarından dolayı epeyce sarsıntılı bir yolculuk geçirdik. Celâlli bir inişten sonra Cemâl’e Efendimize (s.a.v)’e salâvatlar getirerek, âlemlere rahmet olarak gönderilen Hakk’ın Habibine Efendiler Efendisinin Nurlu beldesine ayak basmış olduk. Allah sâbit kadem versin. Âmin.

Hemen bavullarımızı alıp nihayet otelimize geldik. Crowne Plaza Hoteliydi. Yeri gelmişken Efendi Babam bana Crowne anlamı nedir diye sordu. Ve Crowne kral tacı olduğunu öğrendim ve ne muhteşem dedi Efendibabam. Şöyle düşündüm; Hakk’tan bakarsak Hakk kral Efendimiz tacı, bulunduğumuz yerden bakarsak Efendimiz kral Efendi Babam kralın tacı. Bizlerde kral tacı altında İslam olmuştuk. Ve Selâm yurdun da selâmetteydik. Eminlik beldesinin huzuru ve sükûneti her yerimizi sarmıştı.

Oda numaralarımızı verdiler 1. Kat 132 no.lu odadayız. 13 Efendimizin şifresi Hakikati Muhammedi -2- Zâhir Bâtın girmek nasip oldu. Akşam yemeğini yedik. Ve iki dakika Efendi Babam ve Nüket annemin masasına oturdum o arada hemen Efendi Babam “burası bambaşka bir âlemdir” dedi bize.

Lobide toplanıp Peygamber Efendimiz (s.a.v)’e ziyarete gideceğiz. Bundan sonra, gönlüme gelen hisler ve esintileri anlatacağım.

Ravzayı Mutahhara’ya yaklaşıyoruz. Esselatü Vesselamu aleyke Ya Resulullah Esselatü Vesselamu aleyke Ya Nebi Allah Esselatü Vesselamu aleyke Ya Seyyidel evveline ve ahirin. Dilimden ve gönlümden şöyle satırlar geçiyordu; Davetin ile huzuruna geldim Layık mıyım bilmem Selâm verdim Zâhirde olsa lütfuna erdim Boş çevirme Ravzandan Ya Resulullah Boş çevirme Ravzandan Ya Habibullah

Kabrim ile evimin arası Cennet bahçelerinden bir bahçedir diyor Peygamber Efendimiz. Cennet bahçesinde 2 rekât namaz kılmayı arzu ederken, 2 rekât namazdan sonra 2 rekât daha önümüz açılınca 4 rekât daha kılarak toplam 8 rekât namaz kılmak nasip oldu. Zat Cennetinde olmayı niyaz ettim. Şükründen acizim.

01.02.2015

Page 92: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

92

Bugün ziyaret günü arabanın plakası 9767 TERZİBABA grubu 1. Otobüsteyiz. İlk ziyaret yeri Küba mescidi. 2 rekât namaz ve umre sevabı.

1) Küba mescidi: Medine-i Münevverenin ilk Zat tecellisi “Kâbesi” hükmündedir. Bu yüzden değeri çok yüksektir.

2) Hendekte savaş yapılan yer. Kıbleteyn mescidi iki kıbleli mescidi. Kıbleteyn denilen mescit kıblenin

Kudüs'ten alınıp Kâbe-i Muazzama ya çevrildiği, mana âleminde ki değişikliği ifade etmektedir.

Uhud okçular tepesi. Daha sonra hurma bahçesine gittik. Bize orada çay, simit, hurma,

ikram ettiler. Teşekkür ederiz. Hurmalarımızı da alıp ziyaretlerimizi yapıp, otelimize döndük.

Akşam namazına doğru gidiyoruz. Mescid-i Nebevinin Bahçesinde

eşimle ayrıldık. Ben kadınların bölümüne 26. Kapıya doğru gidiyorum acele ediyorum namaza yetişmek için. Yanıma sakallı bir genç geldi. Yanımda yürürken Pakistanlı mısın diye sordu? Bende hayır, Türkiye. Siz diye cevap verdim. Ama Türkçe konuşuyorsun Arap mısın diye de sordum. O da hayır Özbekistanlıyım dedi. Hem yürüyoruz hem de konuşuyoruz. Bana ne için umre için mi geldiniz diye sordu? Evet. Dedim siz ne için diye sordum? Buraya iş için geldiğini, ev tuttuğunu, babasını da getireceğini söyleyerek bana dua eder misin O da gelsin dedi. Bende inşeAllah hayırlısı olsun dedim. Ve ezanı Muhammedi başladı. Allah’a emanet diye ayrıldık.

Benden dua istemesi neyin işareti olabilirdi diye düşündüm. Pak-istan Öz-bek-istan. Yatsıdan sonra 4 kişi ile birlikte Hakikati Muhammedi namazını eda

ettik. Cenab-ı Hakk bu mekânda ki ilmi bereketten faydalanmayı nasip etsin âmin!

Ziyaret sırası Türklere gelmişti. Efendimiz (s.a.v)’i ziyaret edip, Cennet bahçesinde yine 8 rekât namazımı ayrı ayrı yerlerde kılmak nasip oldu. Vaktimiz kısıtlı olduğu için Ravzayı Mutahharayı 3 defa ziyaret edebildim.

Huzuruna geldim girdim Ravzana Anlayamazsam seni yazık bana Feda olsun canım sana Kapından boş çevirme ellerimi YA Resulullah Geri geri adımlarla Selâm vererek ayrılıyoruz. Dilimde ve gönlümde

şu satırlarla gidiyorum.

Page 93: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

93

Ayrılmak istemez bu gönül yardan Vakti firaktır ne gelir elden Hasreti başladı daha bugünden Hoşça kal Ya Resulullah Allah(c.c.) Efendimiz (s.a.v.) şefaatine nail olanlardan eylesin. Âmin! 02.02.2015 Mekke’ye yolculuk… Otobüsümüzde 41 kişi ile kalkış saati 14.25 Medine’den ayrılmanın hüznü, yüreklerin burukluğu bir yandan da

Mekke’nin coşkusu kaplıyordu. Zulhuleyfe’ye vardığımızda ihram için niyet edilip, Umre namazlarımızı kıldık. Ve yolcuğumuza devam ettik. Efendi Babam Hatimleri, Yasinleri salâvatları, Tevhidleri toplayarak bağışladı. Dualar zikirler ilâhilerle güzel bir yolculuk devam ediyor iken Efendi Babam Lebbeyk demeye başladı.

Lebbeyk Allahümme Lebbeyk Lebbeyke lâ şerike leke lebbeyk.

İnnelhamde vel nimete leke vel mülk lâ şerike lek. Tekbirler salâvatlarla muhabbetimiz coşkumuz bir kat daha artıyordu. Işıklar görünmeye başladı. 20.00 de vardık. Otelimizin önünde indik.

Otelimiz Anjum hoteldi. Bavullarımızı odaya getireceklerini söylediler. Oda numaralarımızı alıp

5. Kat 564 no.lu odamıza çıkıp. 5+6+4=15 Nuru Muhammedi 14-15. Odamıza çıkıp abdestlerimizi tazeleyip, akşam yemeği için

yemekhaneye indik. Ve Nüket annem bizi masasına davet etti. Mekke’de ilk akşam yemeğimizi Annem, Babam, eşim 4 kişi olarak yedik. Maddi manevi rızıklandırılıyorduk.

Lobi de toplandık. Ve hep birlikte mescidel harama Kâ’be’ye doğru

yürüyorduk. Lebbeyk’ler tekbirler eşliğinde. Ve grubumuz 68 kişi olduğundan (6+8=14) kalabalıkta biraz sıkıntı olacağı için tavafta herkes küçük küçük gruba ayrılacağı söylendi. Hepsinin bir arada olması mümkün değildi. 79 numaraları kapıdan girdik. Heyecan dorukta başlar önde ilerliyoruz. Ve işte o an! Her şeyin bittiği, sözün bittiği an. Allah’ın Zâti tecellisi, Zâhir bâtın- Bâtın zâhir buluşmuştuk. Beytullahta hiçlik bu olsa gerek. Hiçlik ve acizlik, beşeriyetimiz gitmiş hakikatimiz kalmış gibiydi. Bir ömür boyu asla unutamayacağım zihnimden gönlümden silinmeyecek bir manzara.

Çok şükür geldik Mekke şehrine Teşekkür ederim Rabbul âlemine Artık girdik haremine İşte karşımda, Allah’ın zât-i tecellisi muhteşem Kâ’be Âşıkla Maşuk’un buluştuğu an

Page 94: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

94

Sevenler sevgilisi Ey Kâ’be Cenâb-ı Hakk’ın bu âlemde en kemalli zati tecellisi olduğu mekân.

Aslında gören göz için her yerde Hakk’ın isimleri, sıfatları zâti tecellisi zuhur etmekte. (âcizane gönlüme gelen düşünce)

(2. bakara/115) “Fe eyne mâ tüvellû fe seme vechullah/ her nereye

dönersen Allah’ın vechi oradadır”. Ayeti zât-i vechin bulunduğu yer. Tavafa başladık. Okunan duaları tekrar ediyoruz. Efendi Babam

önümüzde Nüket Annem yanımızda her şaftımızda sanki helezonik bir şekilde semaya doğru yükseliyoruz. Tavaf tamamlandı. Herkes hemen zemzeme koştuk. Yanan yüreklerimize şifa olsun. Doya doya içtik dualar ettik.

Tavaf namazlarımızı kılıp sefa ve Merve ye say yapmaya gittik.

Herkes de mutluluk coşku sanki ayaklarımız yere değmiyor da uçarak say yapıyoruz.

Efendi Babam ve Nüket annemle olmanın, onların gölgesinde himmet

ve himayesinde olmak çok güzel bir duygu. Bu yüzden onlara çok dua ediyoruz. Allah onları başımızdan eksik etmesin diye. Âmin!

Sayımızı da tamamlayıp, saç kesimi ve ihram yasaklarından çıktık.

Kazasız umremizi tamamlamış olduk. Allah kabul etsin. Allah’ım gönlümdeki umrenin hakikatini aç. Âmin! 03.02.2015 Bugün kahvaltıdan sonra grubumuzda ki arkadaşların yorgun

olmasından dolayı saatlerimiz birbirimize uymadı. Kimse ile karşılaşamadık. Bizde Na…. abla ve Cü…. kardeş 4 kişi Kâbe’ye öğlen namazımızı eda edip tavaf yapacağız. Anlaştık ve ayrıldık. 2. Kat bayanların bölümüne 56-58 no.lu direklerin tam ortasında Kâbe karşımızda oturduk. Aradan iki dakika geçmeden, birisi sağ tarafımdan ismimi seslendi. Birinci duyduğumda

“Çok kalabalık” gürültüde bana öyle gelmiştir dedim. İkinci kez sesi

duyduğumda her halde tanıdık birisi çıktı diye düşündüm. Üçüncü kez ses, daha yüksek sesli idi başımı sesin geldiği, sağ tarafa doğru döndüm. Aaaa kimse yok! Dondum kaldım. Ve şaşkınlıkla hemen önüme döndüm. Orta kalınlıkta bir ses idi. İsmimin burada anılması neyin işareti olabilirdi diye düşündüm. Ve ezanı Muhammedi başladı. Ve bu Hakk’tan gelen bir ses deyip yanımdaki Na…. ablaya da söyleyemedim. Namazı eda edip Kâbe’nin bahçesine indik. Âd…. ve Cü…. ile buluşup ilk tavafımıza niyet edip 4 kişi ile başladık Bismillâhi Allahu Ekber.

Şeriat köşesinde yoğunluk tarikat köşesinde de biraz daha artıyor.

Hakikat ve marifet köşelerinde alanın açılması ve bizim koşarak

Page 95: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

95

geçmemiz hikmeti, sanki Efendi Babamın şeriat ve tarikat mertebesinden sonra Hakikat ve Marifet mertebesine bizi koşarak ulaştırması diye düşündüm.

4 mertebenin hakikatini idrakini aç Allah’ım. Âmin! Tavaf namazımızı

kıldık. Kâ’be’nin Muhammediyet mertebesinin tam karşısında biraz oturmak istedik. Oturunca etrafa bakıp zemzem aradım. Sağa sola baktım göremedim, eşim ve Cü…. tekrar tavafa başladılar. Kur-an okumaya başladım. Aradan çok geçmeden önüme iki bardak zemzem uzatıldı. Na…. abla ile birbirimize baktık. Çünkü iki kişiydik. Cenâb-ı Hakk’ın bize ikramıydı. Burada insanın içinden ne geçerse anında oluyordu. Şükründen acizim Allah’ım.

04.02.2015 Saat 08.30 Ziyaretlerimiz başladı.

1) SEVR Peygamber efendimiz (s.a.v.) Ebu Bekir Sıddık (r.a.) sığınmış olduğu Sevr mağarası, gönül mağarasıdır orada korku yoktur. Tövbe 9/40 ayetinde: “lâ tahzen innellahe meanâ” (mahzun olma (üzülme) Allah bizimledir) diyordu. 2) ARAFAT DAĞI: Arafat dağdır. Bizim dağımız, orada kabul olur bizim dualarımız.

Ne var âlemde, o var Âdem de. Allah’ım Arafatın rahmetinden bizleri de faydalandır. Âmin!

3) MESCİDİ NEMİRA: Arafat’ta vakfe öncesi öğle ve ikindi namazlarının cem edilerek kılındığı büyük Mescid. Nemire Arafatın batı tarafında küçük bir dağın adıdır. Veda Haccı sırasında Peygamberimiz (s.a.v.) için burada çadır kurulmuştur. Alabildiğim notlar. Yine burada Harem sınırının bittiği yerde ürene vadisinde düz bir alanda Peygamber Efendimiz veda hutbesini okumuş ve öğle ile ikindi namazını cem-i takdim ile kılarak vakfe mahalline geçmiştir.

4) MÜZDELİFE: Mekke de Arafat ile Mina arasında bulunan. Hacc da Arafat'tan sonra vakfe yapılan yer. Müzdelife kelimesi “yaklaşmak, yakınlaşmak” anlamında Arapça zelefe kökünden türetilmiş olup, yaklaşılan yakınlaşılan yer anlamında iftial babından ismi mekân kalıbındadır. Ayrıca burası “toplanma, bir araya gelme” anlamında cem adıyla da anılmaktadır. 5) Akabe mescidi: Mina da bulunan akabe mescidi ve ya biat mescidi denmektedir. 6) Cebeli Nur Dağı: Cebeli nur ve onun üzerinde bulunan Hira mağarası, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e inen tüm insanlığa ilim ve medeniyet yolunu gösteren ilk vahye zemin olan kutlu yer. Peygamber efendimiz (s.a.v) kendisine peygamberlik gelmeden önce putperestlerden nefret eder, ramazan ayı gelince erzakını alır Cebeli Nur

Page 96: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

96

da ki Hira mağarasına çekilir orada günlerce kalarak tefekküre dalarmış, bundan büyük zevk alır ve manevi teselli bulurmuş. Cebeli nur üzerinde bulunan ve günümüze varlığını koruyan Hira mağarası bir insanın ayakta durabileceği kadar yükseklikte ve yatabileceği kadar uzunluktadır.

05.02.2015

Sabah grubumuzda ki bazı arkadaşlarla anlaşıp umre yaptık Allah kabul etsin. Saat 16.00 da Cebeli Nur Dağına çıkacağız, 17.20 de 23 kişi başladık. Grubumuzdan birkaç kişi yarıda kaldı. Toplam 19 kişi ile çıktık.

Tam akşam vakti Hira'nın tepesinde ezanı Muhammedi okunuyor. Mağaranın çok kalabalık olduğunu söylediler. Fakat benim içimde oraya girip 2 rekât namaz kılmayı çok istiyordum. Gruptan toplam 5 kişi inmeye başladık diğer arkadaşlar gelmedi. İçimizde daha önce gelip mağaraya girenler vardı. Beni oraya sürükleyen bir enerji kontrol dışı olan bir şey ve gözüm hiçbir şey görmüyor. Merdivenlerden indik, nereye doğru gideceğimi de bilmiyorum. Sağ olsun oradakiler kayaların arasından geçeceğimizi söylediler çok acele bir şekilde iki büklüm şeklinde geçtik ve nihayet mağaranın önündeyiz. Akşam namazının farzını kılmak nasip oldu. Çok teşekkür ederim Allah’ım. Hira’nın gönlümde hakikatinin idrakini aç Allah’ım. Âmin!

Çıktıktan sonra inşeAllah yatsı namazına da Hareme yetişir Kâbe’de kılarız dedik. Ve yavaş yavaş Efendimiz’in ayak izlerini takip ederek çıktığımız yerden şimdi inmeye başladık. Şükürler olsun ki yatsı namazının farzına yetiştik. Daha sonra otelimize dönüp, akşam yemeğimizi yiyerek odalarımızda abdestlerimizi tazeleyip yine 5 kişi olarak Kâbe'ye gittik. Tavafa başladık. Cuma akşamı olduğu için çevre ilçelerden de çok gelenler olmuştu. 1. Tavafı bitirdik 2.’ye niyet ettik. Ve 2. Tavafımızı da 3. Katta yapıp tavaf namazımızı Kâbe’nin kapısının tam karşısında kıldık. Ve biraz seyretmek için oturduk. Bugün an ve an yaşadığım anları tefekkür etmeye çalışıyordum. Ömrümün en güzel geçen günleri idi. Cenâb-ı Hakk çok mükemmel bir ev sahibiydi. Şükründen acizim Allah’ım.

06.02.2015

Bugün oğlum M. Hüseyin’in doğum günü. Ve 20 yaşına giriyor. Eşim ile birlikte ona en güzel doğum günü hediyesi olarak onun niyetine tavaf yaptık. Allah kabul etsin. Allah (c.c) evlâtlarımın hepsini buraya davet etsin. Onlarda bu güzellikleri yaşasınlar.

07.02.2015

Sabah kahvaltıdan sonra 7.30 da grup olarak otelin bahçesinde toplanıp Efendi Babamlar ile birlikte umre yapıldıktan sonra öğlen namazını da eda ettik. Bugün annemin vefat yıl dönümü idi Umremi annemin niyetiyle yaptım Allah kabul etsin. Âmin!

Biraz istirahat edip dinlenmek için otele döndük. Bu gece İnsân-ı Kâmil namazını kılmaya niyet ettik. Toplam 3 kişi idik. 3 kişi olmamız (ilmel, aynel, hakkal) yakînlik diye düşündüm. Bütün âlem sayı ve harflerden ibaretti.

Page 97: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

97

İnsân-ı kâmil namazı âlemler üstü bir yaşantıyı hakkal olarak yaşatıyordu. İlk defa kılacağım bu namazı ilmi olarak öğrenip ayni olarakta zahirde tatbik ettiğim, aslında bâtınen hakkal yakîn bir oluşumdu. Ömrümde ilk defa bu kadar huzur ve huşu duyduğum namazdı. İki defa kılmak nasip oldu. Allah’ım tekrarını nasip etsin.

08.02.2015

Bu akşam grubumuzdan 34 kişi uğurladık. Allah umrelerini kabul ve makbul etsin. Tekrarı nasip olsun.

09.02.2015

Sabah 5.00 otelin bahçesinde sabah namazı için toplandık. Efendi Babam Nüket annem diğer kardeşlerle, canım anneciğim kolumda, Efendi Babam önümüzde Kâ’be’ye gittik. Namazımızı kılıp kahvaltı için otele döndük. Birlikte aynı masada kahvaltımızı yaptık. Maddi manevi rızıklandırılıyorduk, Elhamdü lillâh.

Bugün Efendi Babamın tavsiyesi üzerine İbrâhîmiyet Muhammediyet ve Ûlûhiyet tavafına niyet ettik. Nasip oldu. Ve daha sonra vakitte olunca gönlüme İbrâhîmiyet, Mûseviyet, İseviyet ve Muhammediyet mertebelerinin de tavaf yapma isteği geldi. O an bu düşüncenin Hakk’tandır diyerek niyet ettim. 4 mertebenin de tavafını yaptım. Bu 4 mertebenin de idrakini aç Allah’ım. Ve akşam yemeğinde bu tavafları Efendi Babama sorduğum da “olur tabii vakit nakittir derler fakat vakit irfaniyettir” sözü ile sanki tasdik olmuştu.

Efendi Babamın her sözü benim için çok değerli ve önemliydi.

10.02.2015

10 Şubat bugün benim için çok özel bir gündü. Sabah namazı edası için Efendi Babam Nüket annemlerle birlikte toplu olarak Kâbe’ye gittik. Bayanlar ve erkekler kendi bölümlerine ayrıldılar. Namazdan önce eşim Âd…. ders alıp biat ederek Babamın evlâdı olma şerefine nail oldu. Çok şanslı idi zât-i tecellinin olduğu mekânda, Cenâb-ı Hakk’ın evinde nasip oldu. Çok teşekkür ederim Allah’ım. Biat ederken bizde yanında oluruz diye düşünmüştüm fakat Efendi Babam erkeklerin bölümünde ders verdi. Âcizane Cenâb-ı Hakk Âdem atamızı halk ettiğinde, Havva validemiz yok idi. Yani nefsi kül. Eşim de biat ederken Efendi Babam ( İnsân-ı Kâmil) ve etrafında aklı küllerin olması…

10 Ocak Bâtından Zâhire doğum günü idi. 10 Şubat Zâhirden Batına Hakikati Muhammedi doğumu oldu. Ne mutlu!

Sevgili eşim doğum günün kutlu olsun. Bir ömür irfaniyetle idrakle ve Muhabbetle beraber bu yolda yürümek nasip olsun bize.

Düşündün mü hiç kardeşim, Bu âlemde nedir işin, Dünyaya sebebi gelişin, Âdem olmakmış meğer. (T.B)

Page 98: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

98

Kâbe’den güzel bir hediye oldu bize. Cenâb-ı Hakk nicelerini gösterir inşeAllah.

Namazdan sonra Efendi Babam ve Nüket annem ile birlikte yemekhaneye gidip kahvaltımızı yaptık. Efendi Babam eşime dersi hakkında biraz bilgi verdi. Ve Âdem şimdi Âdem oldu, diye gülümseyerek devam etti. Kısa sohbet olduktan sonra herkes odasına istirahata çekildi.

Sohbeti kayda almıştım onu sda yazıya döktüm ilâve ediyorum.

-------------------

Ay…. Ök... 10 şubat Salı sabahı kahvaltıdan sonra yapılan babamın sohbeti Rahmanın rahminden doğmayan bismillahirrahmanirrahıym olamaz demişler. yani besmele-i şerifi gerçek manada çekecek olan kimsenin hakikati itibariyle bu işi anlayabilmesi için yani allah rahmanü rahim hakikatlerini anlayabilmesi için ,rahmanın rahiminden doğacak yanikendi hakikatlerini kendinde idrak edecek evvela sonra bütün alemde doğuşta zaten insanın doğuşuda aynı yerden olduğundan cenabı hakkın işte besmele-i şerifte bütün alemlerin hakikatini veriyor yani üç kelimede Allah ,rahman, rahim, faliyetde olan bunlar .en büyük esma-i ilahiyesi allah Allah esma-i ilahiyesi kaynak Rahman esma-i ilahiyesi kaynağı dağıtan Rahim esma-i ilahiyesi de varlıkları bireyleri ortaya çıkaran ,bütün alemde ki faaliyet bu İşte bismillahi deyince bu isimlerle başlıyorum manasında’dır bunlarında hakikatlerini ancak irfan ehli ârifler hâl ile yaşarlar. Diğerleri ise kâl/söz ile sadece söylerler.

-------------------

Öğlen namazı için tekrar Kâ’be’ye gidip namazdan sonra tavafa niyet ettik. Tavafta tamam oldu. Kalabalık olduğu için 3. Kata çıktık bir tavaf daha yapıp Kâbe’nin Muhammediyet mertebesinin karşısında oturup Kâ’be’yi seyir ederek, eşim ilk bugünkü dersini yapmaya başladı. Tabii yeni olduğu için birazda yardım etmek gerekiyordu. O derslerini çekerken ben de kur-an okumaya başladım. Ve böylece ikindi vakti geldi. Namazımıza da eda edip abdest tazelemek için otele geri döndük.

11.02.2015

Bu gece saat 4.00 de Efendi Babam Nüket annem ve grubumuzdan gelmek isteyenlerle birlikte umre yapmaya niyet edildi. Herkes ayrı ayrı arabalarla Ten’im Mescidine gidildi. İki rekât Umre namazını kılıp niyet ettik. Biz toplam 7 kişi idik. Efendi Babamlar ile karşılaşamadık. Duamızı yapıp Hareme yola çıktık. Tavafı 2. Kattan yapalım dedik, eşim ile tavafa başlayacağız, yanımızda Fazıl da vardı. Daha sonra onu da göremedim. Efendi Babam Nüket annem Âdem abi ve Havva abla ile karşılaştık. Onların 2. Şaftı biz şimdi başlayacağız. Niyetimizi yapıp hemen hızlı adımlarla acaba yetişebilir miyiz diyerek bizim son umremiz idi. Efendi

Page 99: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

99

Babam ve Nüket annem ile yapmayı çok istiyordum. Tekrar karşılaştık. Onların 5 bizim 3 hadi gayret! Ayaklarımız havada sanki uçarak tavaf yapıyoruz. Tekrar karşılaştık artık son sayları bizim 6, Allah’ım aç yolumuzu yetişelim derken önümüze ince uzun bir yol ve kesintisiz önümüz açıldı. Ve tavafımızı tamamladık. İki rekât tavaf namazımızı da kıldık.

Gitmişlerdir dedim yetişemedik diye düşündüm. Safa’ya gidiyoruz merdivenlerden inerken tam karşımızda Efendi Babam Nüket annem Âdem abi Havva abla tavaf namazlarını kılıyor. O kadar mutlu oldum ki bizi yetiştiren Rabbime minnettarım. Hep beraber saya başladık. Sabah ezanı okunmaya başladı. Ve hemen bir kenarda durup sabah namazımızı eda ettik (görülmeye değer en güzel manzaraydı) saya devam ettik 3. Sayda artık gruptan gelenlerle karşılaştık. Ve umre sayımızı tamamlayarak saçımızı annemin kesmesiyle ihramdan çıktık Allah kabul etsin.

Otelimize dönerek istirahat için ayrıldık. Akşam namazında buluştuk. Ve yatsı namazınıda da kıldıktan sonra otele akşam yemeği için döndük.

12.02.2015

Vakit namazlarında efendi Babamlar 66 numaralı kapıdan girip çıkıyorlardı. Bizimde kardeşlerle buluştuğumuz ortak noktamızdı. Bugün öğle namazı için 66 numaralı kapıdan girdim ve birkaç kişi gelmiş hatta birisi yarın 11.00’de odaları boşaltacağımızı ve saat 13.00’de yola çıkacağımızın haberini alınca hüzün ve burukluk çöktü içime.

Veda tavafı yapanlarda vardı son ana bırakılmaması konusunda herkes birbirini uyarmıştı. Bizde namazdan sonra buluşup tavaf yapacaktık. Bizimde tavafımız, birlikte olanın vedası olmazmış diye, tekrar nasip et tavafına niyet ettik. Tavafımızı o niyetle tamamladık. Allah’ım tekrar nasip et. Âmin!

Akşam yemeğinden sonra otelin bahçesinde, babam bizlere sohbet yaptı ve ses kaydına aldım. Uzun olur düşüncesi ile sohbeti yazmıyorum.

13.02.2015

Sabah namazından sonra bugün Annem ve Babamla birlikte son kahvaltımız. Kahvaltıdan sonra kısa sohbet: Küba mescidini ziyaret etmek bir umre sevabı alır. ( Peygamber Efendimiz) başka bir hiçbir mescide bu sevap yok. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) umre bir Kâbe’de yapılır, bir de Küba mescidin de yapılır.

Kelime-i Tevhidin ilk söylendiği yer Küba mescidi, Tevhidin ilân edildiği yer.

Kâ’be’de ki kelime-i tevhid bütün âlemlere yayılır.

Allah’ın en kemalli zuhuru bu âlemde (4 makam) 1435 (14-35) (41-53) (5-8) (13)

Ûlûhiyetin kapsamı içinde zahirinde görüntüde, batınında içinde.

Kısa sohbetin ardından hazırlanmak için odalara ayrıldık.

Page 100: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

100

Saat 11.00

Otobüsümüz geldi 9486 plaka kalkış 11-13 Mekke’ye Selâm vererek Cidde havalimanına doğru yola çıktık.

Cidde İstanbul 44 no.lu kapı koltuk no 24

İzmir İstanbul 104 no.lu kapı giriş koltuk no 13 saat 11-15

31 Ocak da yolculuğumuzun başlaması 13 Şubat da dönüş yolculuğumuz.

(Cenâb-ı Hakk’ın işaretleri her yerde zuhurda idi.) ve aklıma gelen ayet (Fussilet 41/53) oldu. Sure ve ayet numaralarına bakınca hayretim bir kat daha arttı.

Se nurîhim âyâtinâ fîl âfâkı ve fî enfusihim hattâ yetebeyyene lehum ennehul hakk(hakku), e ve lem yekfi bi rabbike ennehu âlâ kulli şey’in şehîd (şehîdun).

Âyetlerimizi afakta (ruhumuzun baş gözüyle) ve enfüste (nefsimizin kalp gözüyle) onlara göstereceğiz. O’nun hak olduğu onlara tebeyyün etsin (açıkça belli olsun) diye. Rabbinin her şeye şahit olması kâfi değil mi?

Yukarıdaki foğtoğrafı o tarihlerde ben çekmiştim, Görüldüğü gibi (Hacerul Esvet) köşesi olan, bu mahalle ne kdar büyük bir teveccüh vardır, bu husus her taraftan görülmektedir. Gene bende bu mahallin yakınından geçerken çektiğim fotğrafta görüldüğü gibi, bu köşede dört adet solda, büyütülmüş fotoğrafta da görüldüğü gibi (Allahu Ekber) yazısı bulunmaktadır. Bunun da ilerisinde yazıların alt boşluğunda bulunan Arapça sayılara gözüm ilişmiş idi, daha yakından görmek için fotoğrafı büyüttüğümde (1435) (٣٥ ١٤) sayısının yazılı olduğunu gördüm. Tersi ise, (53 41) (٤١ ٥٣) olmaktadır. Bu beni daha da çok hayrete düşürmüştü. Çünkü yukarıda bahsettiğim, tersten okununca sure ve ayet numaraları idi. Daha sonra (Terzi Baba-1-) kitabını karıştırıken aşağıdaki bölüm gözüme takıldı ve hayretim daha da arttı. Neden olduğunu sizinde görmeniz için (Terzi Baba)mdan izin alıp o kısmı buraya aktarıyor ve hayretlerle, sizlerin idraklerinize sunuyorum. Aynı sayı değerlerinin ne kadar çok hakikatleri varmış. Ayrıca.

(14) Nur-u Muhammed-i, (35) yaşadığım şehrin plâka nosu’dur.

Page 101: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

101

-------------------

53 sayısı, Çok özel bir sayı olup, Hakikati Muhammedi üzre Hakk’tan kendisine verilen şifre, anahtar bir sayıdır. Tarikat-ı Âliyye-i Uşşâki yolunda Makamı Velâyet sırası da 53 tür.

NECDET ismi, ebced sayı sisteminde 457 ‘dir. Bu sayı kendi içinde tolandığında 16 etmekte olup zahir bâtın 8 cennetin müjdecisi olmaktadır. 457 sayısı kendi içinde 4-57= 53’ ü görüldüğü şekilde gizlemektetir.

NECDET ismi, Türkçe alfabede yazıldığında 61 sayısı çıkmakta olup, sondan yani sağdan okunuşta ki 16 sayısı çıkar ki, o da yine zahir batın cennetlerin müjdecisi olmaktadır. Yukarıda verdiğimiz ebced sayı değerinde Necdet, 457 idi. 4+57= 61 çıkmakta olup. isimleri birbirinin içinde gizlenmiştir.

NECDET ismi. Arapça alfabe yönünden yazıldığında 41 etmektedir.

---------------

YÂ SÎN Kur’ân-ın kalbi anlamına gelen bu sûre, nüzül yönünden 41. nci sıradadır. 41 ise, arapça alfabe sıralaması ile NECDET anlamına gelmektedir.

------------------

NOT= Yukarıda fotoğraf resimdeki sayıların ne olduğunu, gerçekten başka herhangi bir ifadesi olup olmadığını öğrenmek için, takvime baktığımda, bu senenin Kâ’be örtüsünün değiştiği içinde bulunan (1435) (٣٥ ١٤) (hicri) senesi olduğunu anladım. Bu yüzden hayretim bir kat daha arttı rabbıma şükrederim. Bu seneki umre tarihimiz gerçekten çok mühim ve çok güzel bir zamanda imiş.

Bazıları bunlar tesadüftür, ne ehemmiyeti vardır, derler onlar desinler dursunlar. Biz durmayıp yolumuza muhabbetle devam edelim inşeallah.

-------------------

Ömür boyu unutulamayacak bu güzel anıları Allah’ım herkese nasip etsin. Cenâb-ı Hakk 3. üncü Umreyi de tekrardan Efendi Babamlarla beraber bize nasip eder inşeAllah.

Canım Efendi Babam ve Canım Nüket annem böyle güzel bir umreye vesile olduğunuz için ve sizinle geçirdiğim her an için çok çok teşekkür ediyorum. Bize haklarınızı helâl edin. Allah razı olsun. O güzel ellerinizden muhabbetle hürmetle öperim. Kızınız Ay…. Nu…. Ök….

-------------------

(5) Me…. Sa….

Umre 2015 – Notlar Me…..

Çok değerli muhterem efendim Terzi babam,

Page 102: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

102

Umarım iyisinizdir, siz ve sevgili Nüket annem o çalkantılı ve rötarlı dönüşünüzden sonra evinizde iyice dinlenmişsiniz.

Umre’de yaşadıklarımı yazmak için çok zorlandım. Gidişimizden dönüşümüze kadar âdeta bir işaret yağmurunun altına kaldık –en azından öyle algıladım-. Çok fazla veri toplamışım ve veri gelmeye devam ediyorken toparlanamayacağımı zannettim, Ni… kızınızın bir yazısı ilham verdi (Allah ondan razı olsun), daha düzenli bir hale dönüşüverdi. İnşeallah karışık bir hal almamıştır, yeterince net bir şekilde kâğıda dökülmüştür, hayal ve vehim dolu bir yazı olmamıştır. Kısalığına uzunluğuna bakmayın demiştiniz fakat baya uzun oldu. Kısaltmaya çalıştım ama yine de çok olmuş.

Nüket annem’in Umre için hazırladığı liste çok güzel, çok yardımcı oldu, listedekilerin hepsini almıştım ve orada iken hepsini kullandım, sık sık ona şükrettim.

Her hangi bir yanlışlığım olduysa –ki olmuştur-, şimdiden özür dileyip affınıza sığınıyorum.

Şimdiden cuma gününüz mübarek olsun, İnşeallah bu pazar günü evinizde görüşürüz. Size ve Nüket anneme selam, saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Ellerinizden öperim.

Kızınız Me…. hanım

-----------

Terzi Baba.

Hayırlı günler Me…. hanım kızım sizinde geçmiş cumanız mübarek olsun. Hamdolsun iyi sayılırız İnşeallah sizlerde iyisinizdir. Çok şükür Umre seyahatimiz fazla bir sıkıntı olmadan sona erdi, Rabb'im kabul etsin ve dileyen herkese nasib etsin İnşeallah.

Dosyanızı indirdim okudum güzel olmuş ellerinize sağlık dosyasına aktaracağım diğer gelen yazılar ile birlikte (97=no) lu (2015) umre dosyası olarak yerini almış olacak.

Zuhuratlarınız da güzel yolunda Cenâb-ı Hakk daha nicelerini nasib eder İnşeallah.

Dünya ahret işleriniz kolay gelsin selâmlar, Nüket Annenin de selâmları vardır. Hoşça kalın Efendi Babanız.

---------------

Umre notları

“Değerli olan her şey kayıt edilmesi lâzım; masa başında kazanılıyor zaferler. Allah’ın öğrettiği kadar biliyoruz, o kadar” (Terzi Babam, Arafat’a giden otobüste, 04/02/2015)...

Page 103: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

103

Yeniden bu gerçeği algıladım: (hepimiz için geçerli fakat mertebelere göre değişik bir yön alan): bize gelen her şey Terzi babamın himmetinden ve cömertliğinden kaynaklıdır.

1- Çok iyi düşünülmüş, tesadüf bulundurmayan bir yerdeyiz

Bu konuda çok fazla örnek verebilirim, birkaçıyla yetineceğim. Medine uçağına bindikten sonra, okuduğum “Kelime-i Tevhid” kitabınıza devam etmek için elektronik kitaplığımı açtım. 122. sayfasında imişim… Hayretle baktım ki bu sayfalar Medine ve Hz. Peygamberimiz ile ilgiliydi, bize verilen Umre dosyasının içinde bulunan sayfalarıyla aynıydı.

İstanbul’a döndüğümde yine hayretle gördüm ki « Vahy ve Cebrail » kitabınızda durduğum yer 122. sayfasıydı (aynı sayfa) ve bu sayfada Hira Dağı’ndan bahsediliyordu! Ayrıca, tefsir derslerinde “En’âm suresi”, 31-55 âyetlerde kalmıştım: “Görmek isterlerse Allah gösterir”; “Allah’a göre nerede durduğunuzu araştırın” diye tefsir ediliyordu....

Yine İstanbul’a döndükten sonra İnternette olan “Ayet-el Kürsi” ile ilgili bir video izledim. Bu video’da Ayet-el Kürsi’deki düzenden bahsederken, Allah’ın iletişim şekli olduğunu söyleniyor. (“Ayet-el kürsi’deki bilinmeyen düzen” https://www.youtube.com/watch?v=-JYBuf5hmAA#t=14)

Allah’ın dilinden anlamak, araştırmacı olmak... en azından bu istikametteyiz. Her şey Onu, nasıl iletişim kurduğunu anlatıyor, İnşeallah onu anlamak için gözlerimiz, aklımız yeterince keskin olur, hayal ve vehimle dolu olmaz.

Kasımpaşa’daki sohbette (17/01) “Müşahede” konusu ele almıştınız: “Allah’ın tecellesine gark olmuş, … tecelliler kesilmiyor, “Kur’ân-ı kerim baştan sona temiz bir Maide sofrası ; ter temiz bir Allah ilmine ulaştıran sofra : teferruatsız, hayal ve vehimsiz Cenab-ı hakk’ın Vahdet Deryası’ndan gıdaları yemek..”

Her zaman sohbete başlamadan önce söylediğiniz cümleyi eklemek gerekir: “Beşeriyetimizle değil Allah’ın istediği şekilde anlamamızı dileriz”.

Ayrıca bu yazma sırasında zorlandığımda müşahede ile ilgili aynı cümleyi 3 gün arka arkaya duymuş/okumuş oldum (!):

(01/03, F. oğlunuzun yazdığı cevap) “Öğrendiğin şeyi müşahede ettiğin zaman anlamış oluyorsun”

(02/03) Çok önceden almış olduğum Nusret Tura Babanızın “Aşk Yolu (Rah-ı aşk)” kitabını ilk defa açtım; açılan bölüm “Hakikatler yaşanır” oldu (s.67!): “Tasavvufta da mücadeleyi bizzat yapmalıyız. En doğru hakikatler dinlemekle öğrenilmez; bizzat yaşanmalıdır”.

(03/03, Terzi babam, Araf suresi, 7. Kaset) “En doğru hakikatler dinlemekle öğrenilmez bizzat yaşanmalıdır”.

Page 104: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

104

Tam notlarımı toparlamakta zorluk çektiğimde N. kızınızdan “Ferdiyet” başlıklı yazısı geldi, anlatabildiklerimden çok daha net bir dil ve akılla söyledi : “İrfan ehli bütün tecellilerin bir olduğunu anlar. Birçok olayı benzerliklerinden yola çıkarak aynı olduğunu görür. Bir olayı da benzerliğinden dolayı birçok olayla bağlantısını kurar. Kesrette vahdet, vahdette kesret.”

---------

Gidiş tarihimiz 31/01/2015 (= 49 = 13)1, dönüş tarihimiz 13/02/2015 (23 = 5)2. Bir önceki Umre kitabında yazıldığı gibi “Hz Peygamberimizin 23 senelik Peygamberlik süresini ifade etmektedir “(sayfa 5). Böylece yolculuğumuz Hz. Muhammed’in korumasının altında geçti.

(Medine’de) Crown plazza otelinde kaldık. Yani Taç, hükümdarlık, zirve meydanında kalmışız. Zaten Hz. Peygamberimizin yerine yakın olan yer öyle olmalı. Grup olarak her zaman girdiğimiz kapı 1. Kapı olmuştur (otelimize en yakın olan buydu). Kadınlar daha çok 25., 29. veya 24. kapıdan içeri girdi. Grupta ayrıca Terzi Babam ve Nüket annemin hem ailesi vardı (oğulları, gelinleri, torunları) hem manevi evlatları, bazılarının ailesi veya arkadaşları geldiği için gruptaki herkes onun fizik evlâdı değildi. Yine de hep birlik arayışı olmuş ; orada iken zor olduğunu gördük ama sonunda sizin ve Allah’ın yardımıyla “bir” kalabildik, “bir” kalabilmek için hep yardım geldi. 68 kişilik gruptan 08/02 akşamı 34 kişi ayrıldı, 34 kişi kaldı (tam 2ye bölündük). İki kere, hem gidişte hem dönüşte ayrı bir uçuştan bahsedildi fakat son anda çözüldü ve bir grup olarak gittik.

Medine’de 3 kişilik oda numaram 718 idi (=16). Mekke’de 2 kişilik oda numaramız 851 oldu (=14). 08/02 tarihinde N. abla gidince eski oda arkadaşlarımın 3 kişilik odaya indim, numarası : 565 (yine =16).

2- Bu istikamette bize yardım eden bir Efendimiz var, bir İnsan-ı Kâmil, onun şemsiyenin altında bulunuyoruz, bize işaret veriyor.

Umre’ye gitme fikri, grubunuza katıldıktan sonra, 2012 senesinde olmuştu ancak bu sene kısmet oldu3.

Umre’ye gitmeden önce 16-17/01 tarihlerinde evinize davet etmiştiniz. Evinizdeyken bütün söylediklerinizi not etmeye çalıştım ve Umre’de yaşadıklarımıza bir nevi anlam verdiği için tefekkür konusu oldu.

Size gelen herkesin özel bir hikâyesi var olduğunu ve giren herkes özellikle konulduğunu söylediniz. 1 Uçakta oturduğum yer: 36F. Uçak bir saat rötar yaptı, saat 13.09 (13) da hareket etti, 13.33te kalktı. 2 Dönüşte 23B yerde oturdum, uçuş numarası TK 93 idi. 3 Yabancı olduğum için önce müftülükten bir “İhtida belgesi” aldım. Sonra Allah’a şükür oturma iznim diğer senelere göre daha erken verildi. Vizeyi de zamanında aldım ..

Page 105: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

105

“Harem-i mânide bigâneye yol vermezler

Âsinâ-yı ezelî yâr-ı kadim isterler” (Ruhi Osman Bağdadi (1011/1605))

- “Din” kavramından bahsedildi, “İslam hukukuna itaat etmek” anlamda olduğunu söylediniz. - Umre’de yaşayacaklarımızdan, Hira, Mekke, Medine’den bahsettiniz.

- Mekke’de bütün zıtların bulunduğu, fark âleminde yaşadığımızı, birlik sadece İnsan-ı Kâmil’de var olduğunu söylediniz.

3- Mekke ve Medine’de iken net bir şekilde işaret ettiklerinizi not etmeye çalıştım:

Hepimizi birkaç kaç kere uyardınız:

(02/02) Medine’ye yakın Mikat sınırında şunları söylediniz :

“Mekke’ye gidince dışarıdan geliyoruz, batına yolculuk ediyoruz”.

Kâbe’yi ilk görünce verdiğiniz duayı söyledim. Bu dua bir yönüyle zahir ve batından bahseder:

“Varlığınla varlığımı Özünle özümü kapla ; Senden başka bir şeye yönlendirme ; Zât-ı tecellini nasip eyle ; Esma-ül Hüsnanın tahakkukunu nasip eyle”

(07/02) İkinci Umre için Mikat yaptığımız yer “Cürane” oldu. Bu yer hakkında bunları eklediniz: “Cürane’nin anlamı, beşik dünya’dan ayrılıp ahret hayatına hicret etmektir”. Girip gelmek ; suyu akmak ; cereyan; komşu; komşu hakkı ; Zahirden batına geçiş ; çok bereketli bir yerdir Cürane. “Hübadeye’de bağlanma var, biat ; Cürane’de geçiş var”.

(08/02) Akşam sohbetinde bizi yine uyardınız: “Batına doğru ilerleyin” diye... Nur içinden ışık dışardan geldiğini söylediniz, Derya-ı Nur-u Muhammedi’den bahsettiniz.

İkinci Umre sırasında özellikle bana söylediklerinizi not ettim:

- “Safa ve Merve arası Allah’ın işaretleridir”; “zaman tünelidir” - (Onun önünden geçerken) “22. Kapıdan girerlerdi Kâbe’ye gitmek

için” - (Safa tepesini göstererek) “Safa tepesinin orijinal taşlarıdır”

İtaat etmek - Hizmet etmek

Evinizdeyken ilk ele aldığınız konu “Din” kavramı oldu. İlmi ilahiye gökten indirildi. Nazil oldu. Din, “İslam hukukuna itaat etmek” anlamda olduğunu ; “Müslümanlık” demek Hakk’a giden yol, göğe çıkış demek. Araştırmacı olmak gerektiğini ; Allah’a iman edip onun yolunda giden hür (nefsinden hür) olacağını” söylediniz.

“Aslında kendi kendimizde ilerliyoruz”.

Ocak ayında Kavacık sohbetinden sonra S. oğlunuzun evine gitmiştik.

Page 106: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

106

Mürşidin elinde musallat taşında yatan meyyit gibi olmaktan bahsedildi…. Salikin en büyük vazifesidir muhakkak4.

------------

4- O evdeyken bir ara oturduğumuz daireyi, binayı kaplayan çok ince bir zar gibi hissettim. O zar söylediklerinizi, bizi koruyordu sanki.

------------

İşte bu Umre sırasında bu söylediklerinizi daha gerçek bir yönüyle deneyimledim. Hem hizmeti hem itaati.

- (“İslam hukukuna itaat etmek”)

Kişisel olarak bu tarihler arasında hep kapandım ve ondan dolayı çok huzur duydum. Huzur duymam doğaldır, söylediklerinizi aktarıyorum: “O insana başörtü şeref verir (esmâ), koruma hükmünde oluyor”.

Bu 2 haftada Umre’de iken ibadetlerimizi kolayca yerine getirebildik çünkü başka yapmamız gereken bir iş yoktu. Tüm zamanımız (İslam hukukuna) itaat etmekle meşguldü. 3 kere de Umre yaptık. Bu Umreler, “Adetullah = Allah’ın âdetleri” ; sonundaki saç kesmenin anlamı “Nefsi gereksiz ahmaklıklarımızın kesilmesidir” diye anlatmıştınız.

- Hizmet konusuna gelince tabii ki F. oğlunuza müteşekkiriz hep ilgilendiği için hepimizin işlerini baya çok kolaylaştırdı.

Mekke’ye gitmeden evvel F. oğlunuz benden başka bir odaya geçmemi rica etti. Yeni oda arkadaşım N. abla, sizin ve Nüket annemin akrabasıydı, onunla ilgilenmek benim için çok zevkli oldu, her ikinize hizmet etmiş oldum, Allah’a şükür.

Yine de muhakkak Mekke’de (Celal tecellisinin zuhuru) şaşırtmalarımız, eksikliklerimiz ortaya çıkmıştır. Meselâ 07/02 tarihinde İkinci Umre’de, tavaf namazını kılmak için biraz şaşırdım, N. abla ile erkeklerin arkasında bulunduk sonra sağda ilerde N. annemi görünce yanına gittik. N. annem Umre’de iken erkeklerin arkasında durulmaması gerektiğini vurguladı; çok iyi oldu açıklaması, İnşeallah daha dikkatli davranırım.

Bir kaç tane “kayıp” oldu (mantom, not aldığım bir kâğıt), verdiğim seccade, kırılan gözlük (sonradan düzeltildi)... Terzi Babamın dediği gibi “Küçük kaybedişler bunlar aslında korunma anlamında” ... Allah’a şükür, daha büyük kaybedişler olabilirdi ; ayrıca vazgeçme, tutunmama alışkanlığı verir İnşeallah...

4- Aynı zamanda sizi işaret eden fazlasıyla delil var

Saç rengimin değiştirmemi tavsiye ettiğinizde evinize davet ettiniz. 16 ocak sabah geldiğimde Siz ve Nüket annem beni alıp “Ce…” kuaföre

4 O evdeyken bir ara oturduğumuz daireyi, binayı kaplayan çok ince bir zar gibi hissettim. O zar söylediklerinizi, bizi koruyordu sanki.

Page 107: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

107

götürdünüz. Çıkışta arabada iken önünüzde hep “19” numara görüp İnsan-ı Kâmil olduğunuzu tekrar net bir şekilde algıladım.

Aynı şekilde uçaktaki yeriniz 12F (Nüket anneminki 12G) idi, Medine’deki oda numaranız 606, Mekke’de hep girdiğiniz kapı numarası 66.. Hepsi 12 eder, İnsan-ı Kâmil mertebesini işaret eder.

Medine ve Mekke’de iken çoğu zaman yanınızda bulunamadık ama aslında çok önemli değil: her zaman işaret ettikleriniz yanımızda, sizi işaret edenler de çok oldu.

Mesela Mekke’de otelimizin ismi Anjum otel (necm) idi; Anjum “Yıldız” demek hepimiz onu öğrenince Necm suresini, Mekke’de inmiş olan, Kur’ân’ın 53. suresini düşündük. Hem Terzi Babam’ın şifresi olan sure, hem Mirac’ı, göklere çıkışı (mü’minin miracı) anlatan bir süredir....

Ayrıca Mekke’deki otelimizde çok fazla numara vardı. Asansörlerde bulunan numaraları tek tek yazmadım (her seferinde çok net bir şekilde ilginçti ama çok fazla geliyordu (her gün bir kaç defa onları kullandık); özellikle Mekke’de iken grup olarak sadece iki katta olduğumuz için çoğu zaman 5 + 8 (=13) çıkıyordu;

Kullandığımız asansör B 1-13 kat arasındaydı ve çok net bir şekilde her gün gözümüzün önünde duruyordu. ... Bunun izahını Terzi babam 6. İstişare kitabında buldum: 1 ile (B) 13 anlamına gelir, işte biz hep Anjum otelde (Terzi Babam), “Bir” ile “13” ile beraber idik.

Anjum (Necm) oteline giden yolunda bir direğinde (birinci fotoğraf) “18” yazıyordu (18+1=19)...

Tam ters istikamete döndüğümüzde Kâbe’ye doğru giderdik5. İşte bu istikamette hem direğin üstünde, (ikinci fotoğraf) “16” (Hakikat-ı Muhammediyye) yazıyor, hem de uzakta görünen vinç, (üçüncü fotoğraf) üzerinde “HZ” yazılıydı. Genellikle Terzi Babam fotoğrafta uzakta görünen kapıdan (66) girer, üst kattaki (65) kapıdan çıkıp namaz kılardı. Akşam erkeklerle oradaki terasa çıkardı (66 kapı), sohbet ederdi. İşte bu yer tavaf yerinden göründüğünde tam “51”, “52” numaralardan sonra, yani “53” olması gereken yerdeydi. 5 (09/02) Akşam namazından önce tam 18 numaralı direğin yanında yaşlı, ince uzun boylu bir Afrikalı bana “Kâbe?” diye sordu tam ters istikâmete doğru gidiyordu, ona yolunu gösterdim, içimde “Kâbe yönü değişiyor” diye düşündüm.

Page 108: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

108

Üçüncü Fotoğrafta “2C1” vincin altındaki yer olması gerekir... Yani hem “53” olan yerde, hem “2C1” (Cebir..), hem “66” numaralı kapı (12, İnsân-ı Kâmil mertebesi, -ki 65 (=11 =Cibril’in sayısı ve (Hz) Muhammediyyet mertebesi) numaralı kapı üstünde duruyordu.

Bu yeri A. kızınıza gösterdiğimde bana “(Terzi Babam) Namazını direğinin altında kılıyor”, “Her gördüklerimiz Zatidir” diye söyledi, “Zahir ve batın” diye ekledim. Gittiğimiz gün A. kızınız Kâbe’yi örten kumaşın üstünde “53” yazıldığını söyledi (Son Kavacık sohbetinde doğrulayıp 53-41 yazıldığını eklediniz). Beni gerçekten çok düşündürdü: bu kadar net olarak işaretlerinizi görmek, hiç bir şekilde tesadüfi, ve önemsiz değildir, bu konuda çok fazla bir şey bilmiyorum ama İnsân-ı Kâmil derken “kutup”ları düşündüm, İnsân-ı Kâmil’in vazifesi sadece bizi yönlendirmek değil, Vahy ve Cebrail kitabınızda beni düşündüren bir cümlenizi hatırlattı: “İnsân-ı Kâmil, «Râhman sûreti üzere halk edilen “Allah’ın halifesi”dir ve yeryüzünün idaresi ona verilmiştir.» (s.97) İnşeallah size ve Nüket anneme karşı yeterince saygılı oluruz ve yaptıklarımız edebe uygun olur.

Yaptığımız ikinci Umre sırasında, say’da iken (“zaman tünelinde, Allah’ın işaretleri” olan yerde iken), 4. turun başında biri size çarparak kimliğini düşürdü. Say’da devam ediyordunuz, kimliği düştüğü yerden aldım, F. oğlunuza ilettim. Kendisi bakmış, o kimlik üzerinde “13. Tur” yazıyordu (!!!); Bir tur sonra bu şirketin rehberine teslim edildi.

(11/02) 3. Umremiz birkaç küçük grup olarak gerçekleşti. Ayşe validemizin camiine gidildi (Taneem). Bindiğim arabada (2843 VSJ) 7 kişi vardı ; şoför Ali (Abu) Ziyad (AZ). Yanımda A. kızınız oturuyordu, ikimiz kırmızı ışığa geldiğimizde 53 saniye kaldığını fark ettik, gülüştük. Ali (abu) Ziyad, A., A., A., A., A., (M.) F., M. (6 tane Elif, 1 F 1 M (veya 2M). Grup olarak tam tavafa girdiğimizde siz geçiyordunuz, arkanızdan girdik sonra A. ve A. bizden ayrılıp devam etti. Tavaf namazından sonra biraz şaşırıp A. ile ben say’a girdik. Tam o sırada tekrar sizi gördük, grubunuza katıldık. 3. Umremizi bitirdik.

5- Tefekkür konusu bakteri/mantar ; fark âlemi

Gitmeden bir buçuk ay evvel son notlarımda yazdığım gibi ayaklarımda mantar oluşmuştu. Bu konuda şunları yazmıştınız: “Orada epey yol yürünecektir bu yüzden ayakların durumu mühimdir. Tavaf yaparken de ayakları korumak lâzımdır. Ancak Hacc ve umre yolculukları her zaman oldukça çetindir çok dikkatli ve sabırlı olmak gerekir. Ancak zamanımızda en kolay hale getirilmiştir, adeta turistik gezi gibi olmuştur. (küçük, orta, büyük) şeytanların hepsi oradadır, akrabalarıda bizlerdedir. İlk fırsatta hemen ortaya çıkarlar. Medine de (Cemâl) Mekke de ise (Celâl) tecellisi ağırlıklıdır. Hep dikkatli olmak lâzımdır. Cenâb-ı Hakk muhafaza buyursun. T.B.”

Page 109: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

109

Bu mantarlardan kurtulamamıştım6, fakat Mekke’de 05/02 tarihinde Yatsı namazında yanımızda Rabia isminde çok iyi bir Türk mü'min oturuyordu. Kendisi Nakşibendi idi; bana mantarlara karşı Zemzem suyu kullanabileceğimi söyledi, “Su bahane, şifa ismi ortaya çıksın” dedi... O geceden itibaren kullandım ve mantarlar Allah’a şükür yok olmuş.

Aslında zahirde yok olmuş. Döndükten sonra, bendeki ağır metaldan kurtulmak için İstanbul’da bu sorunları bilen bir dişçiye gittim. Kanımdan çıkan tahlillerden midemde mantar bulunduğu ispatlandı. Aslında mantar bulunması normal bir durum ama sayıları çok fazla. Doktorun anlattıkları ve İnternette araştırdıklarımın sonuncunda çok değişik ve hayret edilecek bir Esma-ül Hüsna anlatım şekli olduğunu algıladım.

İnsanların normal haldeyken midede inanılmaz sayıda maya mantarı ve bakteri bulunuyormuş. Aslında dengeli bir şekilde olduklarında sorun çıkmaz: her ikisi öbürüne bağlı oluyormuş. Sorun insan hasta olunca ve ona “antibiyotik” verildiğinde çıkarmış. “Anti” (karşı) “biyotik” (hayat) lerin yan etkileri (iyi) bakterileri yok etmede yatar. Bakteriler gittikten sonra maya mantarları daha çok fazla sayıda çıkar ve zamanla iç deriyi delerek kana toksinle beraber girer. Bu “hastalık”a karşı doktorlar ne sunuyor?

1- “probiyotik” almak (biotik:“hayat” ; pro:“için”) = “hay” ismini ortaya çıkarmak)

2- çok sıkı bir diyet (şeker (bal ve kuru meyve dahil), buğday, pirinç, süt ürünlerini yasaklayan bir diyet)

Yani hayretle gördüm ki insanın “normal” (insan mertebesi) hali, içindeki “zıt” fakat birbiriyle bağlı olan (sonsuz sayıda) “bakteriler” (isimler)in dengeli olduğu haldir.

Böylelikle, yaşadığım durum fark âleminin durumu, zıtların dengeli olmadığı bir durum, Terzi Babamın evinde Mekke’de bütün zıtların bulunduğu, fark âleminde yaşadığımızı, birlik sadece İnsan-ı Kâmil’de var olduğunu söylediği gibi bir durum ortaya çıkıyor.

Bana sunulan çözümden yola çıkarak ileriye gittim: birliği yakalayabilmek için ilk yapılması gereken şey hem “hay” ismini kullanmak (ilim), hem de nefse karşı savaşmak (neredeyse istediği her şeyi yasaklamak). Yani, İnsân-ı kâmil’in yardımıyla, işler nasıl yürüdüğünü idrak etmek, (ilim almak) ve dengeyi sağlamaya çalışmak lâzım.

Ayrıca, 06/03 tarihinde, Araf suresinin tefsirinizde (9. Kaset) bunları not ettim: “İnsanın iç bünyesinde bu savaş devamlı sürer hep bu devreler o mertebelerde sürer İbrahim’e kadar (..) Tespih, zikir çekmemiz lâzım ama gerçek zikir, hatırlama. Batını ilahi gerçeklerini hatırla, bedeni temize çıkarmak için”.

6 Büyük bir ihtimal bir oda arkadaşıma geçmiş, Allah’tan hemen kurtulmuş, yalnız ilaç almasına sebep olduğum için üzüldüm.

Page 110: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

110

Böylece “İkra” gerçeğinin önemi ortaya çıkmış oluyor...

Hira Dağı’nın özelliği

10/02 tarihinde sabah saat 7.30 da Hira dağına gitmek için yola çıktık. 12 kişiydik. Bindiğim arabada (7848 DDA) 4 kişiydik A., L., E., M. (!)(Elif Lâm Mim), Şoforün ismi “Ali Imran” idi. Yolda önümüzde bulunan otobüsün plâkası değişikti, aslında iki plâkası vardı: net görünen 911 JXA ve altından (eski plaka) sadece iki rakam gözüküyordu: 76

11 numaralı olan Vahiy ve Cebrail kitabınızın numarası ve arkasında (saklı olan) 13 Hz Muhammed’in şifresi.... Arabadan indiğimizde yürümeye başladığımızda küçük bir kaza oldu bu yüzden döndüm, giden arabanın arkasında 53-16 yazıyordu....

Yani Hira Dağı’na (10/02/2015, (=2) tarihinde gittik (2 = zahir /batın). Bindiğimiz araba (7+8+4+8 = 27) = 9 Tevhid-i Esma, Museviyet mertebesi, şoförü Ali Imran. Otobüsün plâkası “11”: Vahy ve Cebrail kıtabınızın numarası, Cibril ebced sayısı ve Muhammediyyet mertebesinin sayısı. Otobüsün eski plâkasındaki 76 (=13), Hz Muhammed’in şifre sayısıdır, ondan sonra gördüğümüz 53-16, Hakikat-i Muhammediyye ve sizin şifre sayınız.

Gerçekten tüm ALEM toplanmıştı, 12 kişiydik (İnsân-ı Kâmil mertebesinin sayısı), ilk VAHY, yani “Manadan bir kapı”, Batın’dan “hakikat-ı Kur’âniyye hakikat-ı İnsaniyye’ye ulaşmış”(Terzi Babam), İnşeallah hepimiz Hira’mıza çıkıp batınımızda olanları, Kur’anı ortaya çıkartıp hakikatimizi bilebileceğiz. Hira dağına çıktık, o hücre gibi yerde iki rekât namaz kıldık (isteyen kılabildi); oradan sağımızdaki gölgelere bakarak yazdıklarınızı hatırladım: “Allah” ismini andıran gölgeler vardı. İstanbul’a döndükten sonra Vahy ve Cebrail kitabınızda tam da “Hira” kısmını okuduğumu farkettim (s.122). O zaman siz de sabah erkenden çıkmıştınız, buraya yazdıklarınızı eklemek istedim:

“O sıralarda güneş de yavaş yavaş ışıklarını yaymağa başlıyordu. O esnada hayretle bir şey dikkatimi çekti, arkadan güneşin ışıklarının vurmasıyla Hira dağının ve yan tepelerin gölgelerinin kumlar üstüne vurmasıyla adeta düz arazide sanki çoook büyük bir “Allah” ismi yazılmış idi. Epey bir müddet bu manzarayı seyrettikten sonra kağıdı kâlemi elime alıp aşağıdaki birkaç hissiyatımı not etmeye başlamıştım”.

Page 111: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

111

Mekke-i Mükerreme 07.07.1990 Cumartesi HİRA Seni nasıl tarif edeyim. İdrakim çok zayıf nideyim Neler oldu sende hayretteyim. Ah... Nûrlu Hira heybetli Hira. Civarında sen en yücesin. Az daha göge ereceksin. Heybetli çok azametlisin. Ah... Nûrlu Hira heybetli Hira. Sabah vakti ulaştık sana. Çıktık zirvene yana yana. Seyrettik seni kana kana Ah... Nûrlu Hira heybetli Hira. Rasûlun nefesi sanki orda. Sakin olmuş çok zaman sanki burda. Bunları düşün az yan durda. Ah... Nûrlu Hira heybetli Hira. Bütün Mekke görüş alanı. Mevlâ tüm oldurmus alanı. Nasıl anlatayım kalanı. Ah... Nûrlu Hira heybetli Hira. Harem-i şerif de karşıda. Neler vardır bu çarşıda. Görecekmiş gibi Arş-ı da. Ah... Nûrlu Hira heybetli Hira. Uzun ibadetlerden sonra. Nihâyet cibril geldi burda. Ne sırlar getirdi hep orda. Ah... Nûrlu Hira heybetli Hira. Mânâdan dünyaya bir kapı. Değişti Rasûlün hayatı. Anla kardeşim bu hakikatı. Ah... Nûrlu Hira heybetli Hira. IKRA dedi Hazret-i Cibril. Kûr’ândır bu önünde eğil. Haktan’dır hepsi gayrı degil. Ah... Nûrlu Hira heybetli Hira.

Page 112: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

112

Sen de Hira’nı keşf edersen. Türlü sırlara erersen. Peygamberini yad edersen.

Ah... Nûrlu Hira heybetli Hira. (T.B.)

---------

6- Yardım – hayret edilecek hususlar

Medine’de iken İstanbul’dan tanıdığım bir Nakşibendi hanım efendi ile görüştüm. Akşam onunla buluşmadan önce oda kartım çalışmadı, abdest almak için odaya giremedim. Lobiye indim, onun önünde A. kızınızla derdimi anlattım, namaz vakti yaklaştığından heyecanlıydım. O sırada söylediklerimi duyan (?) bir temizlikçi kadın lobinin arkasındaki çok geniş ve rahat (her halde kendi kullandığı) kilitli bir lavabonun kapısını açtı, böylece rahatlıkla abdest alabildim Allah’a şükür.

Tekrar o hanım efendi ile buluştuk 29. Kapısının önünde sonra 25. Kapısından içeri girdik, benimle beraber D. kızınız ve görümcesi vardı. Hz. Peygamberimiz ve yanında yatanların önünde tüm selâmlarımızı o hanım yönetti. O akşam şansımıza, onunla beraber girdik ve saat 11 gibi oradan ayrıldık. Girmeden evvel onu 29. Kapısının önünde beklerken A. hanım ve gelinini gördük bizimle beraber beklemek istemeyip içeri girmişlerdi. Bu yüzden çıkacağımız anda içeri giren çok büyük bir kalabalığın içinde onları görünce şaşırdık. Onlar daha geç saatlerde otele döndüler. Allah’a şükrettik çünkü önceki gün biz de ancak uzun bir bekleyişten sonra girebilmiştik.

(önceki gün) Uzun bir süre içerde bekledikten Hz. Peygamber efendimizin kabrinin önünde, Namaz kılmadan evvel ellerini Hz Peygamber’in kabrine doğru yönelten ve “selâm” diyen kadınları gördüm, aynısını yaptım. Hemen çok büyük bir his geldi (cevap gibi algıladım), bu his kolay kolay gitmedi, hâlâ şimdilik İstanbul’da iken onu hissedebiliyorum. Oradaki namazı kılabilmemiz için gelininiz Ö. çok yardımda bulundu (Allah ondan razı olsun). Orada iki rekat namaz kıldım, benden istenilen tüm duaları Hz peygamberimizin huzuruna getirdim.

02/02 tarihinde Medine’deki otelimizden ayrılmadan evvel odamızda ihram’a girdik. Umre niyetiyle iki rekat namaz kıldım. Tam odadan çıkarken kansere yakalanan bir tanıdığımdan mesaj geldi. Kafasında artık saç kalmadığını gösteren bir fotoğraf yollamıştı…. Tam Umre için yola çıktığımız zamana denk geldiği için Kâbe’yi ilk görünce onun için ve diğer söz verdiğim insanlar için dua ettim. 07/02 Cumartesi günü, ikinci Umremizi yaptıktan sonra tam camiden çıkarken (saat 10:39da!) aynı kişiden bir mesaj geldi: “Dünkü 5. kemoterapi öncesi yapılan genel tümör taraması (PET) sonucu geldi. Teşhis koymak için kasım ayında yaptıkları taramada görülen tüm tehlikeli görüntüler (tümörler) yok olmuş.”

Page 113: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

113

02/02 tarihinde, ilk Umre’de, say’da iken A. oğlunuzun işaret ettiği Fransızca yazılmış bir levha vardı: “Değerli haccı, artık levm et. Bu hac senin için günahların sonu anlamına gelsin”.

11/02, 3. Umre’den sonra, sabah. İnsân-ı Kâmil namazını kıldım. İseviyet makamında iken namaz kıldığımda değişik bir şey fark ettim: insanların üstünde çok güzel, hafiften sağdan sola giden altın, açık sarı bir renkten bir ışık halkasını gördüm. İlk önce insanların teridir diye düşündüm ama daha sonra güneş gittikten sonra da onu farkettim.

Makam-ı İbrahim’in yanında (kimseye engel olmadan) ayakta iki rekat namaz kıldım. Bitince oradan uzaklaşınca, yaşlı bir nine beni yanaklarımdan öptü ve arkamı sıvadı. Not etmek için camiiin içine girdim, o sırada İranlı bir kadın gözlerime bakarak “Kerbelâ! İmam-ı Hossein” söyledi (her halde oralı olduğunu söylemek istiyordu).

(13/02, sabah namazından sonra) İnsân-ı Kâmil namazını kıldım. Yine bir ışık halkası gördüm fakat bu sefer sarı değil, gümüşü andıran beyaz bir renkte ve daha kalındı. Allah’a şükür, Allah’ın rahmeti gibidir diye düşündüm ; Muhammediyyet makamında, gönlümde ve midemde bir şeyler dönüyordu. Tüm halkediliş dönüyordu özellikle o sabah, Cuma sabahı. Çok kalabalık, karmakarışıktı.

(12/02) Tavaf yaparken, cennet bahçesine yakın bir yerde 2. Tur’da genç bir kadın bana Me…. suresi hangi sayfada olduğunu sordu..O kadar şaşırdım ki sadece ismim Me…. olduğunu söyleyebildim, çok yardımcı olmamıştır.79.(=16) kapıdan çıktım, çıkmadan evvel yerde 53 numaralı ayakkabılık bulunuyordu.

7- Dönüş. Orada iken ibadet etmekte zorlanmadık Allah’a şükür, huzurlu hissetmek, aşık gibi olma halimiz belki ondandır... Orada iken hep yürüdük, ve çok çok az uyuduk (genellikle 3 saat). Çok büyük bir enerji geliyor her halde çünkü ‘normal’ hayatta bu durum imkânsız gibidir. Mekke’de iken (ve döndükten sonra) Kâbe’nin sanki dünya, evren hatta kişinin merkeziymiş gibi geldi bana. Orada olağan üstü kalabalık var, kadın erkek karışık fakat bazıları kayboluyorsa da olay çıkmıyor...

İtaat etmeyi öğrendim; her yerden işaretlerini görmüş gibi oldum. Bu hem huzur verdi hem heyecan, hem de bu yüzden hata yapmaktan korktum.

Dönüşte eve girdiğimde üst kattan su aktığını gördüm ve iki gün sonra lambayı açtığımda patlama oldu, tüm elektrikler gitti (Allah’a şükür, hepsi kolayca çözüldü). İstanbul’da kar tüm yerleri kaplayınca 30 dereceden sıfıra yakın bir hava değişikliği yaşadık... iki uç yaşamış olduk biraz.

(döndükten sonra) İlk günlerde değişik bir haldeydim.

Hem orada hem burada. İçime almış oldum, içime bakıyorum. Var olduğunu biliyorum. Karşımdakine bakıyorum ama

Page 114: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

114

Hem orada hem burada Mesafeye bakıyorum Anlatamıyorum Hem içimde hem dışımda Hem orada hem burada

-------------------

(6) Ha…. Ne…. umre notları 2015

Efendim,

En derin sevgilerimizle. Yarın görüşmek dileğiyle. Benim umre notlarım aşağıda.

-------------------

Terzi Baba.

Hayırlı günler Ha….. oğlum Hamdolsun iyi sayılırız İnşeallah sizlerde iyisinizdir. hatıra ve izlenimlerin güzel olmuş eline diline sağlık cenâb-ı Hakk daha nicelerini nasib eder İnşeallah. Yazını diğer gelen yazılar gibi dosyasına aktaracağım.

Herkese selâmlar hoşça kal Efendi Baban.

-------------------

14 Ocak:

Umre notlarını yazmak için kalemi kağıdı aldım, notlara başlamadan önce dişlerimi temizledim. Ne yazabilirim diye düşünürken kendime dönmeliyim dedim. Derken, diş temizliği kutusunun üzerinde ki yazılar gözüme ilişti. Bu yazıların hepsi İngilizce.

İngilizcesi: Johnson&Johnson; Reach; Cleanburst

Türkçesi: Can oğlu&Can oğlu; Ulaşmak; Temizlik patlaması

Not: Johnson'ın okunuşu "Cansın" şeklindedir. Yani okunuş bakımından ise Johnson&Johnson= Cansın&Cansın

John, İsa (a.s)'ın havarisi ve belki varisi. Johnson ise John oğlu (veya Can oğlu), John'dan gelenler veya belki ondan gelen varisler.

Bu umre'de İseviyyet hakikatleri üzerine bazı çalışmalar olacağı kanaati bende oluştu.

Not: Umrenin ilerleyen zamanlarında geriye dönerek bunun doğruluğunu bende güçlendiren bir hatırlamada Mu…. abinin 2013 umresinin Museviyyet ağırlıklı bir yönü olduğu zihnime gelmesi idi. Sistemli olarak Museviyyet 2013; sonraki umre İseviyyet 2015 şeklinde düzenlenmiş olabilir. Bu düşüncemi güçlendiren deliller sonraki kısımlarda da göstermeye çalışacağım.

İseviyyet hakikatleri dışında ayrıca Muhammediyyet hakikatleri ile ilgili bir çalışmada olacağını ise aşağıda şöyle açıklamaya çalıştım.

Page 115: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

115

Cansın ismi bende her zaman Hasan ismini çağrıştırmıştır.

Efendimizin torunları Hasan ve Hüseyin.

Efendimin torunları Cansın ve Ceylin.

Bu benzeştirme mutlak olarak doğrudur demek istemiyorum. Ancak benim kulağıma, fonetik (Ses bilgisi) açıdan Cansın Hasan'a; Ceylin Hüseyin'e benzemektedir. Ayrıca isimlerin verilişi torunların yaşları açısından büyük olana büyük; küçük olana küçüğün verilmesi de ilginç bir noktadır.

Bu noktadan mütevellid, bu umrenin ayrıca Muhammed'den Hasan'a uzanan bir Ruhul azam (Muhammediyyet yönlü) olacağı ve bunun Cansın&Cansın şeklinde olmasının (2 kez) ise katmerli olacağının bir göstergesidir denilebilir.

İseviyyet ve Muhammediyyet hakikatleri dışında ayrıca Cansın'ın içerisinde bulunan Cim ve Nun harfleri ebced'e göre 53 etmekte. Yine bunun iki kez olması "Necatiyyet ve Necm" çalışmalarının iki kez (yani katmerli) yapılacağını göstermekte diyebilirim.

Bunu destekleyen bir küçük nokta ise Mekke'de kalacağımız otelin isminin "ANJUM" olmasıdır. Yani Necm. Ancak Elifin başta olduğu bir Necm. Otelin simgesinde 8 dolunay (kamer) ve 8 yıldız (necm) var. Bir Cansın 8 kamer'e bir Cansın ise 8 necm'e karşılık geliyor olabilir. Veya şöylede çevirebiliriz Bir Can oğlu 8 kamer'e bir Can oğlu ise 8 necm'e karşılık geliyor denilebilir.

İnşeaallah bu umre yukarıda ki diş temizliği kutusunun üzerinde kilerinin çevirisi ile hepimiz için bir Can oğlu&Can oğlu (Cansın&Cansın) desteği ile temizlik patlamasına ulaşmaya nail eder.

Çok şükür bu senede Efendi babamızın umre sarayına kabul olunduk, bundan büyük bizim için bir devlet olmasa gerek, çok şükür.

21 Ocak (Bir zuhurat bu umre'nin hakikatleri ile uyumlu olduğunu düşündüğüm için buraya aldım):

Efendi babamın evindeyiz. Efendim sohbet ediyor. "Ne zamana kadar İseviyyet elbisesine sığmaya devam edeceğiz? Bizim aslımız Muhammediyyet'dir. İşte sığmıyoruz İseviyyet elbisesine" diyor.

Rüya bir miktar daha devam ediyor. Yukarı ile ilgili olduğu için (14 ocak gözlemleri) buraya kadar ki kısmını aldım.

22 Ocak -30 Ocak arası İnternette bulduğum çeşitli bilgiler:

Medine'de kalacağımız otel Crown Plaza. "Crown" İngilizce'de "Taç" demek. "Crown" 'ın okunuşu ise "Kıravn" şeklindedir. Bunu şöyle yorumladım. "Kıravn"= "Kır---avn"; Yani avn ile (yardım ile) kır (ikra de veya aç).Bunlar benim şahsi yorumum yanlış olması çok mümkün.

Otel ile Mescid'i Nebeviyye'yi tek bir ana cadde bağlamakta. Bu caddenin ismi ise "Hüseyin bin Ali". Yani Ali oğlu Hüseyin.

Page 116: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

116

Otel ayrıca Mescid i Nebevinin tam olarak güney (Kıble) kısmında.

Otelin diğer kesişim caddesi ise "Sevde binti Zem'a" caddesi. Efendimizin ikinci eşi.

Otelin hemen güney batı bitişiğinde küçük bir mescid-camii var. İsmi "Zu el nurayn".

Otelin bağlı olduğu muhit "Beni Hidrah-6098"; Medinedeki konumu: 423112799.

Mekke'de kalacağımız otel Anjum Hotel.

Bağlı olduğu muhit " At Taysir" imiş. Bunu şöyle yorumladım. "Kemalatlı te'sir"

Oteli çevreleyen anayol bir yönü ile "Cebel i Kabe bir yönü ile Ümmül Kura" yolları imiş. Herhangi bir yorum getiremiyorum.

Otelin bağlı olduğu rakamsal konum (belki posta kodu konumu) 24231 şeklindedir.

Otel tam olarak Kabe'nin batı (Rüknü Şami) veya (Museviyyet konumu) yönündedir.

Crown Plaza Otelden Anjum Otele mesafe tam olarak 436km. Toplam 13.

31 Ocak

226 no'lu kapıdan geçerek 13 sularında uçağımız kalktı.

Benim koltuk no: 15G idi ancak 14G oldu. Kübra&Ceylin'in koltuk no'su: 14F idi. Annem'in koltuk no'su: 37A idi.

Efendi babamın ve Nüket annemin koltuk numaraları sırasıyla 12G ve 12F idi. Sonrasında Nüket annemin oturduğu koltuğu bir başkası talep etti. Bunun üzerine Ab…. ve Oz… Hoca (beraber oturuyor idi) yerlerini Anne ve Babamıza verdiler. Böylece Nüket annemin ve Efendimin yeni koltukları 10A ve 10B oldu. 12. mertebenin sâkinleri 10. mertebeye yardıma (İseviyyet'e) gittiler diye yorumluyorum. Bu 14 ocakta ki gözlemim ile uyuşmaktadır. Efendi babam yerini Ab…..'a bırakırken Nüket annemin gerçek koltuğu (24 no'lu) Oz…. Hoca aldı.

Diğer bir enterasan 68 kişi arasından hiç kimseye 13 no'lu koltuklar düşmedi.

Yatsı namazından sonra Efendi babam ile 33 no'lu ayakkabılıkda (Hz. İsa''nın yaşı veya Mescid-i Nebevinin direkleri) sohbet ettik.

1 Şubat:

Uhud, Kıbleteyn, Kuba mescidi ziyaretlerinden sonra ikindi namazında sonra 26 no'lu ayakkabılık da Hakikat i Muhammediyye namazı kıldık. Sohbet edip akşam namazından sonra döndük.

2 Şubat:

Page 117: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

117

Mekke'ye vardık. Oda numaramız: 832. Bütün derviş, misafir ve Efendi Babamlar 5 ve 8'nci kata yerleşti. Toplamı malum. Efendi Babamlar 8. katta idi. Bizim odaya kadar ki katlar sırasıyla

G, GM, F, T, B1, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8. Yani 13. katta Efendi Babamlarla beraberiz.

Otelin toplam kat sırası ise; G, GM, F, T, B1, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26 şeklindedir. Yani toplam 31 kat tersi malum.Zirvedeki katın rakamı ise 26, 13'ün 2 misli.

3 Şubat:

Bizim ufaklık biraz güneşten dolayı rahatsızlandı. Daha ziyade onun ile ilgilendik. Bir de bir misafir abimiz rahatsızlandı. “Alevi Tunusiya” diye ingilizce konuşulan bir hastaneye götürdük. Orada ingilizce tercümanlık yaptım.

4 Şubat:

Efendi babam ile ikindi namazına gittik. 66 numaralı kapıdan içeri girdik. Baş başa olduğumuz bu zamanlar cihana değer idi. Kendisinin fevkalâde aşırı yorgun olduğu çok net belli idi. Ancak bu yorgun halinde dahi bizlerle ilgileniyor idi. Ve bu halini açığa vurmamaya gayret gösteriyor idi.

Efendi babam benim notlarım acizane bu kadar.

-------------------

(7) İr… Ak…. 2015-Umre

Sizlerin ve Nüket annemin ellerinden öperiz.

En derin kalbi selâmlarımızla...

Selâmun Aleyküm,Efendi Babacığım.

Hayırlı akşamlar olsun İnşeallah. Nacizane dosyayı ,cemil görüşlerinize takdim ediyorum. Kalbi duygularla ellerinizden öperim. Nükhet anneme de selâm ve hürmetlerimi sunuyorum. Aşk-ı niyaz ederim Sultanım.

-------------------

Terzi Baba

Aleyküm selâm irfan oğlum, yazını indirdim okudum eline diline sağlık güzel olmuş yerine aktaracağım Cenâb-ı Hakk daha nicelerini nasib eder İnşeallah.

Selâmlar hoşça kal Efendi Baban.

---------

Page 118: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

118

UMRE İZ’LENİMLERİ İr…. Ak…..

Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdülillahi Rabbil Alemin. Alemlere Rahmet, Muhtarı Ahmed, Hz.Muhammed A.S Efendimize, onun mübarek ehlibeytine ve ashabına kevniyetteki herbir zerre adedince selatü selâm olsun. Önce Selâm, sonra Kelâm diyerek başlıyalım biiznillah. Selâm ve Kelâm; Ne selâmsız kelâm,nede kelâmsız selâm olabilir.”Allahümme entesselâm ve minkesselâm tebarekte ya zül celâli vel ikram”.

Kelimeyi Risalet “Muhammedurrasulallah” sancağının dalgalandığı Ümm / Ana kucağı Medineyi Münevvere (Nurlu ve nurlandıran medeni belde) ve Kelimeyi Uluhiyyet “Lâ İlâhe İllâ Allah” sancağının dalgalandığı Baba ocağı Mekkeyi Mükerreme (Keremi bol, emin belde)’ye Sılaya Rahim niyetiyle yapılması plânlanan umre ziyareti 31.01.2015 tarihinde, (3+1+1+2+1+5=13)13’ün sırrı hakikatiyle (6+7=13) 67 kişilik Terzibaba grubu olarak bindiğimiz TK-108 sefer sayılı (Ha:8+Kaf:100=108/HAK) uçağının biiznillâh İstanbul’dan havalanması ile seyri-ilâllah olarak başladı. Aynı günün akşam üstü Medine’deydik.

Habibullah olan A.S Efendimizin hicreti ile münevver olma bahtiyarlığına ermiş, ve Efendimizin mübarek bedenini asılardır bağrında sırlayan bu dost belde, ensar olarak ana kucağı şefkatiyle muhacir olan bizleride kabul ettiğini, kalbi bir hisle emin olarak ifade edebilirim. Allahu alem, Hz.İbrahim a.s, Mekke’de bıraktığı ailesi ve evlâdını belirli aralıklarla ziyaret etmek maksadıyla Filistin bölgesinden Mekkeye giderken veya dönerken yol güzergahı üzerindeki şimdi Medine olan yerde, ilâhi takdirle konaklamış ve bu konaklama esnasında ilahi plân çerçevesinde bazı oluşumların meydana geldiğine dair bir hissiyat beslemekteyim. ”Uhud bizi sever, Biz uhud’u severiz” .Hadisi şerifi ile, gaybi olan bu yöndeki bir hakikat (BİZİ-BİZ) Aşkullah-Habibullah-Halilullah birliği üzerinden bildiriliyor diye düşünüyorum.

Hakikati İnsaniyenin “Selâm ”Kapısından kemali edeble girildiğinde; insanı mest eden lâtif, ve lâtif olduğu kadarda sevda ve özlem kokan bir koku karşılar sizi. Bütün hücrelerinizle hissedersiniz adeta. Bu kokunun Hakikati Muhammediyye aynasından yansıyan insanın kendi Rabbi hassının/Ayanı Sabitesinin kokusu olduğunu, Muhammediyet koridorundaki yürüyüşünüze irfaniyetle devam ettiğinizde; Vedud ismi şerifinin, Hâdi ismi şerifinin, Fettah ismi şerifinin ve Allah ismi şerifinin esmai kokularınıda duyabilirsiniz. Her bir esmanın kendisine has bir kokusu olduğunu zevki ilmi olarak söyleyebiliriz.

Bu mübarek sancağın altında, Hubbiyet neş’esi ile bir nebze arz edilmeye çalışılan hakikatlerin, istidat ve kabiliyetler nispetinde Şuuru Muhammedi’den lütfedilen idrakle seyrifillâh mertebesi yaşantısı yaşanmaya başlanır Elhamdülillâh. Hani derler ya “Mestane düştüm”. Muhammedi şuurdan tatmak, ve o tadışla kendinden geçerek Ondan ve onunla olmak, Onun yolunun tozu olmak.

Es Selâmu Aleykum Ya Habibullah a.s, Es Selâmu Aleykum Ya Rasulallah a.s, Es selâmu Aleyküm Ya Seyyidinel evvelin ve ahirin Nebiyullah a.s.

Page 119: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

119

Bu mübarek beldede; Efendimiz Rasulallahın habibliği ile muhabbet deryasından kana kana içmeyi ve ilmin anası risaletinden Hakikati Muhammediyye ve tevhid ilmini kemali edeb ile ikmal etmeyi nasib etmesini niyaz ederiz. Şair Nabi ne kadar da güzel dile getirmiş bir gerçeği.

Sakın terk-i edebden kûy-ı mahbûb-ı Hudâ'dır bu.

Nazargâh-ı İlâhî'dir, Makâm-ı Mustafâ'dır bu.

Her gidişinizde bu duyguları farklı tonlarda yaşayabilme imkanınız var orada, beşeriyetin gaflet örtüsü ile örttüğü ama sizin ilâhi kimliğiniz ve kişiliğinize ait bazı yönler size muhabbetle hatırlatılarak üzerinizdeki örtüler kaldırılır usulca. Yoğun bir duygu sarmalı içinde kendinizi bir ananın kucağındaki çoçuğun emin ve güvende olma duygusunu yaşayabilirsiniz halinizce. Mescidi Nebevinin çatı örtüsü Osmanlı döneminde yapılan kubbeler ile kapatılmış durumda, semâvi afatlardan korumak istercesine. Sultanı Nebi kanalı ile şu Hadis-i kudsi hatırımıza getiriliyor. ”Benim veli kullarım kubbelerimin altında gizlidir.” Bu hadis-i kudsiyi ”Uluhiyyet, risalet ve abdiyyet,” kubbeleri olan tevhidi efal, tevhidi esma, tevhidi sıfat ve tevhidi zat (Halilullah - Habibullah) altında rasule itaat eden abdiyet mertebesini cem ederek yaşayan salih kullar diye yorumlayabiliriz. Bilen ayn, bilinen gayr demişler.

Hz.Muhammed a.s Kelâmullah, Cevâmiul Kelim, Hz.İsa a.s Kelimetullah, Hz.Musa a.s Kelimullah olarak muttasıftırlar. Her birisinin mana ve açılımları farklı olan bu üç sözcük (kelime)’ün ortak mana taşıyıcı yönü “İz bırakmalarıdır”. Yani insanlık âleminin kalbi düşünsel kodlarına silinmeyecek izler bırakmış olmalarıdır. İlâhi Hakikatler deryasına ilk adım atan ve o sahada tek izi olan Alemlerin efendisidir. İnsanlık âleminin kâmil insanları olan peygamber efendilerimiz, sıddıklar, veliler ve salihler ancak onun mübarek manevi ayak izlerini takip etmek suretiyle çilelerle dolu bu dünya hayatında itminana ererek insânlık âleminin onur abideleri olma şerefine nail olmuşlardır.

İlâhi takdir gereğince, mana âleminde bırakılan izleri takip edecek olanlar çıkacaktır. Çünkü izler, takip edilsin diye bırakılmışlardır. İzleri takip edenler iz sürücüleridir. Bu iz sürücülerini kurani bir kavram olarak “Ehli Tezekkür” diye ifade edebiliriz. Bir çok ayeti celilede Cenab-ı Hakk “efe lâ tezekkerun”diye hitap eder. Allah c.c, Adem’in şahsı maneviyesinde insana tüm esmayı öğretti, yükledi ya da programladı. Ancak insan, nisyana/gaflete düştüğünden unuttu. Olmayan bir şeyin unutulması muhaldir. Unutmak için önce bilmek, yaşamak gerekir. Zira ayetlerde "efe lâ tezekkerun" ifadesi aslında "düşünmez misiniz" anlamın da değil de "hatırlamaz mısınız" anlamında olduğu kanaatindeyim. Eğer yaşanmamış, bilinmemiş bir şey olsaydı, "öğrenmez misiniz" denilirdi. Lâkin "hatırlamaz mısınız" denildi.

İnsânlık âleminin yeryüzündeki serüveninin başladığı baba ocağı Mekke’ye 02.02.2015 Pazartesi günü akşam ile yatsı vakti arası, karayolu ile yapılan bir yolculuktan sonra avdet etmek, kavuşmak nasip oldu. Bu mübarek emin beldeye, Umre niyetiyle ihramlı olarak tezekkür

Page 120: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

120

etmek için gelmemiz nedeniyle, otele yerleşmeyi müteakip ve kısa bir hazırlıktan sonra Beytullaha vasıl olduk. Ali İmran 96ncı ayette “Muhakkak ki, mübarek ve âlemlere hidayet vesilesi olan, elbetteki insanlar için Bekke'de (Mekke'de) yapılmış olan ilk Beyt'tir” diye bize bildirilmektedir. Zati tecellinin meclâsı olan Beytullahın zahiri, dört köşesi itibariyle LA İLAHE İLLA ALLAH’tır.

Batını ise MUHAMMEDURRASULALLAH’tır. Umre tavafına niyetle birlikte, zahirde dairesel hareketler şeklinde görünsede, manada enfusi arınma ve helezonik yükselme olan tavafın zahiri, bizim şehadetimiz, batını ise bizim gaybımızdır. Yedi Nefs mertebesi, ve/veya yedi subuti sıfatların idraken yaşanması olarak icra edilen tavafın ardından, Makamı İbrahim yakın civarında kılınması tavsiye edilen iki rekatlık tavaf namazı eda edildi. Makamı İbrahim ile ilgili olarak şu küçük bilgi notunu sunmak isterim.

“Ve iz ibtela İbrahime Rabbuhu bikelimatin”/Ve İbrahimi Rabbi kelimelerle imtihan etmişti. Bakara suresi 124ncü ayeti kerimesinde belirtilen kelimelerden maksat kişinin hayatında “İz bırakan” oluşumlardır. Ki bunlar Hz. İbrahim’in ateş ile ve oğlunu kurban etmeklik ile imtihan edilmesi insanlık tarihinde genel olarak iz bırakan oluşumlardan bazılarıdır. Makamı İbrahimdeki mübarek ayak izleri bu izlerin numunesi olduğunu bizlere lisan-ı hal ile bildirmektedir.. Tabiki peygamberlerin bu tür örnek yaşantıları alemşumul olması nedeniyle, bireysel anlamda bizlere benzetme /teşbih yolu ile ufuk açıcı bildirimler olduğunu değerlendirmemiz gerekir.

Bu manada; rabbimizin El İnsan ( kelimesinin) imtihanlarını hakkıyla idrak edebilmeyi ve rabbimizin hayatını, bu beden mülkünde hayırlı izler bırakarak yaşamayı kolaylaştırmasını kendisinden niyaz ediyoruz. Bu tür ziyaretlerin zahiri ve batını yaşantıları, insanın kendi nasibini/kendisini aramasına ve buldurulmasına vesiledir Allahualem.

Tavaf namazının ardından “İlâhi Yarabbi Zatı Tecellinin zuhur mahali olan bu beden mülkünde maddi ve manevi, zahiri ve batıni ne kadar rahatsızlıklar var ise, şifa ve huzur bulması” niyetiyle zemzemlerimizi içtikden sonra SA’Y yapmak üzere mes’aya yürüyoruz. Malum olduğu üzere; Safa tepesi ile Merve tepesi arasında dört gidiş ve üç dönüş olmak üzere toplam yedi sefer sa’y yapılır. Koşmak, hızlı yürümek anlamına gelen sa’y gerçekte bir arayıştır. Ama aradığımız nedir? Ne aradığımızı bilmez isek bulabilmemiz muhaldir. “Şüphesiz Safa ve Merve, Allah’ın sembollerindendir.” (Bakara, 2/158) Bu semboller neyi ifade etmektedir. Ayetin ışığında Safa ve Merve’nin Uluhiyyet hakikatlerinden olan iki gerçekliği sembolize ettiğini anlayabiliyoruz. Bir bakış açısıyla; Burada Safa tepesinden maksat, Aklı küll’ü temsil eden “Eslemtü li rabbil alemin” (Bakara 131) diyen Rasul Hz. İbrahim a.s’ın şahsında İbrahimiyet mertebesinden zuhura çıkan Allah’a c.c teslimiyet ile, Merve tepesinden maksat ise; Nefsi Küll’ü temsil eden Hacer validemizin, eşi konumundaki İbrahim a.s’a (Rasul’e) tereddütsüz itaati, bir peygamber annesi olarakta şefkat ve merhametidir diyebiliriz. Hz. İbrahim a.s’ın makamı İbrahimdeki ayak izleri ilahi takdirle tek kişilik

Page 121: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

121

ümmet olduğunun nişanesi olarak asırlardır kıyamda durmakta. Hacer validemizin mes’adaki zahirde görünmeyen ayak izleri ise müminlere yol olmuş, yol gösterici olmuş, aradıklarına kavuşmalarına vesile olmuş. Cenab-ı Hakk’da onun say/arayış/gayretinide Hacc ve Umre ibadetinin bir ruknü olarak ebedi kılmıştır. Her kim ki Allah’a teslim olur ve Rasulallah’a itaat eder, Allahın kullarına şefkat ve merhamet gösterirse; doğrusunu Allah bilir, Uluhiyyet sembollerinden olan Kevser suyundan içer biiznillah.

Kerim olan Allah’tan c.c, Kerim olan Kuran-ı Kerimin, Kerim Rasulu Rasul-u Ekrem Efendimize Kerim ve emin bir belde olan Mekkeyi Müker-reme’de indirilmeye başlanması, ayrıca insanlık aleminin yeryüzündeki serüvenin buradan başlaması, insanın kendisini tanıması buradan hareketle rabbine arif olabilmesinin yolu açılmış/başlamıştır diyebiliriz. Önemli olan kişinin bu idrak çerçevesinde, Allah’a teslimiyetle, rasuluna itaat ederek yolundan gitmesi, tüm mahlukata şefkat ve merhametle adalet üzere muamele etmesi ve gayretli, çalışkan olması gerekmek-tedir. Tavaf ve say’ın her birerlerimize verdiği mesajlardan birisinin bu olduğunu düşünüyorum. Hata ve kusurum varsa rabbimden bağışlan-mayı diliyorum. Bu kerim beldede, gönlümüze lutfedilen bir açılımıda arz etmek istiyorum; Her bir esma-ül hüsna; kendi batını olan müsemmasını efal alemindeki zuhur mahaline irsal etmesi yönüyle resuldur. Suri olarak izlenimlere şimdilik ara verirken, manada, izler üzerinde araştırmaların devam etmesini ve bize kolaylaştırmasını rabbimden niyaz ediyorum.

Allah doğruyu söyler,doğruya iletir.

-------------------

(8) al… ca… 2015 umre notları

-------------------------

Terzi Baba…

Hayırlı günler Al…. bey kardeşim. Yazılarınızı aldım, Okudum güzel olmuş elinize dilinize sağlık dosyasında ki yerine aktaracağım. Cenâb-ı Hakk dünya ahret işlerinizde kolaylıklar nasib etsin, İnşeallah. selâmlar hoşça kalın. Efendi Babanız.

-------------------

Hayırlı akşamlar Efendi Babam

Dünyaya gelerek ayrı düştüğümüz Hakikat-i İlâhiye hasreti ile, gönülden Biat ettiğimiz Efendi Babamızla önce Peygamber efendimize ve oradan da Kabe-i Muazzama ya ulaşmak için, 31-ocak-2015 cumartesi günü Medine ye doğru uçtuk. Bu yolda 68 kişi idik.

Medine ye inip otele yerleştikten sonra Mescid-i Nebi ye gidip Peygamber efendimiz e, Hz Ebu Bekir e ve Hz Ömer e Selâm verip Efendimizin şefaat-i için dua ettik.

Page 122: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

122

Pazar günü kutsal yerleri ziyaret edip dönüşte Mescit de Efendi Babamızla Hakikat-i Muhammediye namazı kıldık, gece de Ashab-ı suffa da bir kez daha Hakikat-i Muhammediye namazı kılmak nasip oldu.

Pazartesi günü öğlen namazından sonra ihram a girip iki otobüsle Mekke ye doğru yola çıktık.

Efendi Babamız yolun yarısına kadar 2. otobüste bizlerle oldu. Tekbir, Telbiye, Salavat ve İlâhilerle Mekke ye ulaştık. Otele yerleştikten sonra hep birlikte Mescid-i Haram a gidip 1. köprüde Umre tavafını ve sonra Say ı mızı yaptık saçlarımızı da Efendi Babam kesti. Bundan başka iki Umre yapmakta nasip oldu.

Efendi Babamızın Mecid i Haramdaki sabah namazı öncesi ve akşam ile yatsı namazı arasında ki sohbetlerini zevkle dinledik Şükrederiz. 2013 Umresinde Nur dağına çıkmak nasip olmamıştı, Allah nasip etse de bu sene çıksam diye dua ediyordum.

Kardeşler 10 Şubat salı günü sabah namazından sonra Nur dağına çıkalım dediler, heyecanla hemen o gruba katıldım. Grubumuz 12 kişi idi, Ozan kardeşimin yardımları ile Nur dağına çıkmak nasip oldu.

13 Şubat Cuma günü 14 günlük Umre ziyaretimizi tamamlayıp Efendi Babamızın elini öpüp duasını alarak saat 11 de Cidde ye doğru yola çıktık, Cuma namazını Cidde de kılıp saat 21 de İstanbul a ulaştık.

Bu lütfu ilahiye ye Şükürden aciziz.

ALLAH cc Efendi babamıza ve Nükhet annemize ve de bütün kardeş-lerimize sağlıklı ömürler lütfetsin de 2016 senesinde de hep birlikte Umre yapmayı nasip etsin amin.

Sizin ve Nüket annemin ellerinden öper Selâm, sevgi ve saygılarımı sunarım.

-------------------

(9) Ab…. ÇE… 2015 umre yazısı

Selâm ve Muhabbetlerimle Efendim,

Nüket Annemin ve sizlerin ellerinizden öperim. Umre yazısını ekte gönderiyorum.

---------

Terzi Baba

Hayırlı akşamlar Abdullah oğlum yazını aldım indirdim okudum güzel olmuş eline diline sağlık. dosyasına aktaracağım İnşeallah. Cenâb-ı Hakk daha nicelerini nasib eder. Selâmlar hoşça kal Efendi baban.

---------

Umre notları 2015 Ab… Çe….

Niyet;

Page 123: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

123

2015 Umresini lütfeden Allah’a (c.c) hamd eder, Terzi Babam ve Nüket Anneme sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Kabenin yolları gözükmüştü, kutsal toprakları görmenin heyacanını yaşıyordum bir kez daha. Gidiş gününe kadar yaşanılan zorluklar, Umreyi çok daha kıymetli ve özel kıldı.

Efendi babamın Vaktin ve Halin Babası olduğunu, bunuda Kâmil İnsan vasfı ile yaptığının müşahedesi, Umre yolculuğu ile lütuf edildi Elhamdülillah. Ruhen sıkıntılı ve zor bir süreçten geçerken, yaşanılan-ların birer duygu olduğunu ve Gerçeğin, Nefsinin Hükümdarı olabilmek ile mümkün olabileceğinin farkındalığı, Hür olma bilinci, insanda müthiş bir idrak ve şuur açılımına sebebiyet veriyor. Bu hakikatlerin hayal ve vehimden Allah’a sığınarak yaşantısı ve hazmı lütuf edilir inşAllah.

Muhteşem Medine;

İstanbul'da yaşanan lodos nedeni ile uçak seferlerinin bir çoğu iptal olmuştu. Cumartesi günü 12:15 olan kalkış saati, bir saatlik gecikme ile 13:15’e ertelendi. Şiddetli lodos, uçağı kalkerken kısa bir kabz hali yaşatsada, bast ardından geldi. Çok şükür sağ salim havalandık ve ilk durağımıza Medine-i Münevvere ye, Sevgililer Sevgilisine yolculuğumuz başlamış oldu.

Kabin görevlilerinin isimlerinden Özlem ile kutsal toprakların muhabbetini, Kâmil ismi ile idrak ve şuurlu bir akıl ile yapılası gerektiği, Bora ismi ile ise, çetin imtihanlardan geçilip sonunda kulun ilmi ilâhi ile ödüllendirileceğinin habercisi niteliğindeydi.

Medineye indiğimizde Ravzanın Muhteşem kokusu, sakin hali sarmıştı her bir tarafı. Şoförlüğümüzü Harun’a yaptırmıştı Hüda. Terzi Babamın güzel sesi ile Salavat-ı Şerifler getirerek Münevvere ye vardık ve Ravzayı ziyarete vardık.

Tur rehberinin Ravza ve çevresi ile ilgili zahiri bilgiler vermesinden sonra, Terzi Babamız önderliğinde, Selâm sana Ya Resulullah diyerek Sevgilinin huzurunda boyunlarımızı büktük. Menine-i Münevvere de geçirdiğimiz o güzel zamanlarda, Hakikat-i Muhammedi namazı, İrfan Sohbetleri, Cennet-ül Baki, Ashabı Suffa ile hallendik. Hurma bahçeleri , çevre gezileri ile ziyaretimiz renklendi. Kabri şerifin kapısının bulunduğu bölüm çok ender açılıyordu, derviş kardeşlerim ile orada zikrimizi yaparak Cibril kapısından çıkmak nasip oldu. O güzel yerde küçük bir şiir lütuf edildi;

---------

Bizde senin izinden gitmek isteriz miraca, Kulum Nidasını bekleriz ya Resulullah, Seni yakan neydi diyenlere, Akan Göz Yaşları ile kulum denmesi ya Resulullah,

---------

Muhteşem Kabe;

Page 124: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

124

Peygamber Efendimize son Selâmlamanın ardından Mekkeye varmak üzere İhramlarımızı giyerek otobüslerimize bindik. Terzi Babam ile hep birlikte ilahiler söyleyerek Kabeye vardık. Umremizin her anı ayrı bir neşe ve güzellikte geçti. Efendim ile sayda-zaman tünelinde yeniden doğmuş, tarifi ancak güven ve huzur ile açıklanabilecek hali yaşadım. Kabede ve çevresinde yapılan çalışmalar ve ziyaretimizin tatile denk gelmesi nedeni ile yoğunluk biraz zorlasada 7 umre yapmak nasip oldu. Gelmek isteyip de nasip olmayan aile yakınlarım için yaptığım umreler ile onlarında gönlünü almış oldum. Döndüğümde yeğenim kendisi için yaptığım umreden hiç haberi yok iken, aynı gece görmüş olduğu zuhuratı anlatması ayrı bir sevinç oldu.

Kabenin Muhteşemliği, bir yönü ile de insanın bireysel benliğinde sorduğu soruların cevabını bulması. Terzi Babamın oraya hazırlıklı gitmek gerektiği sözünü çok daha net anlıyorum. Yazdığı yüzden fazla eserde apaçık görülüyor. İzinden gitmek bizlere de lütuf edilir İnşallah. Hiraya giderken şoförümüz İmran kardeşin, çok güzel bir makamda Tevhid getirerek bizlere eşlik etmesi unutamadığım anlardan.

Dönüşümüzde de Dost İbrahim bizleri Kabeye iletti. Kutsal topraklara işçi olarak gelen fakir ülkelerin müslüman evlatları, dünyadaki müslümanların durumu, insanda düşününce biraz burukluk yaşatıyor. Neden bizlere bu kadar nimet bahşedilmişken ülkeler bu durumda. Verdiği aklı kullanmaz isen Hüda ne yapsın cevabı geliyor. Terzi Babamın sürekli üretken hali, hedef edindiğim özelliklerinden bir tanesi.

İslam dünyasının en büyük sorunlarından biri, saplantılardan kurtulmak ve yeniden hayatın her alanında üretmek. Terzi Babanın Tasavvuf ekolünün eğitim sistemine entegresi tam anlamı ile inkılap olur diye düşünüyorum. Mevlam neylerse güzel eyler. İstanbula dönüş gözüktü, hüzünlüde olsa veda vakti gelmişti. Son sabah namazı sonrası yaptığım veda tavafında, yağmur namazı ve duasına iştirak ederek 2015 Umresini yaşamak nasip oldu.

---------

DOST Bugün dost yaptığını, yarın hısım ediyorsun, Tek Dost benim deyip, zahirle uğraşma diyorsun, Buldum Dostu, Halilliğini Lütuf Eyle, Ya Hz.Allah, Nefsleri görür korkarım, oldum diyen şaşkınları, Eğer varsa istidadımda köçeklik, Dosta ihanet olmaz, Hiç verme, Ya Hz. Allah, Bu can ezelden senindir, tüm Zuhurlarınla Kemaldesin, Sana bu baş ezelden hizmetkar, Dost yolunda öleyim,

Page 125: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

125

Firavunluğun değil, Ya Hz.Allah, Geldin gönlümü Evvelce, Dedin her şey ya senin içinse, Buldum cevabını Gönül Terzisin de, Tek sen varsın, Ya Hz.Allah.

------------------- (10) Fazıl bulut 2015 Umre

Hayırlı Günleriniz olsun babacığım;

2015 umresi ile ilgili yazım aşağıdadır.

Hürmetle sizin ve validemin ellerinden öpüyorum

Oğlunuz fa…

---------

Terzi Baba

Hayırlı günler Fazıl oğlum. hatıra yazıların güzel olmuş ellerine diline sağlık, dosyasına aktaracağım. Cenâb-ı Hakk idraklerini daha da çok açsın İnşeallah. selâmlar hayırlı günler hoşça kal Efendi Baban.

---------

2015 Umre

2014 yılının bir kavacık sohbetinde Nüket Anneciğim "2015 umresine sende geliyorsun ona göre hazırlan evlâd" dediğinde ancak "Eyvaallah" diyebilmiştim. İlk umremi 2005 yılında yapmıştım, o yıllarda bir arayış içerisindeydim ve Terzi Babamı yeni tanımıştım. Yanıma aldığım Hacc divanı kitabı ile önce Medine'ye gittik. Gidişimizin ikinci günü hastalandım ve 18 günlük umrenin 16 gününü hasta olarak geçirdim. Çok feyizli ve bereketli idi ama dilime şu ilahi takılmıştı "Her ne ararsan kendinde ara, Kudüs'te Mekke'de Hacc'da değildir"... Tekrar hasta olursam ve insanlara rahatsızlık ve zahmet verirsem diye korkum vardı. Bir kere eyvaallah demiştik, Allah'a tevekkül edip korkumu yendim.

O kadar uzun zaman bir göz açıp kapamayla bitti sanki ve 31.01.2015 tarihinde 68 kişilik bir grupla Atatürk Havaalanında buluştuk. Pasaport kontrollerini yaptırdık. Bu sırada pasaportuma "53" numaralı damga vurulduğunu gördüm, elhamdülillah dedim. Umre'den asıl gayem zahiri de olsa Terzi Babamla daha fazla birlikte olabilmekti. Bu yolda rû be rû olmak herşeyden daha evlâ diye düşünüyorum. Çünkü Terzi Babam'ın hareketleri ve davranışları da benim için bir o kadar önemli. Uzun zaman önce kendi kendime uygulamaya çalıştığım bir yöntemim vardı.

Başıma bir olay geldiğinde yada bir iş yapacağım zaman, acaba Rasulullah olsa nasıl davranır yada nasıl bu işi yapardı diye düşünürdüm. Bir süre sonra fark ettim ki Terzi Babamın yaşantısı ve davranışları, hadis ve siyerlerde okuduğumuz gibi Hazreti Peygamberin davranış ve

Page 126: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

126

hareketleri gibiydi. Kalem 68/4 "Muhakkak sen büyük bir ahlâk üzerinesin", Ahzab 33/21 "Şüphesiz ki Allah'a, ahiret gününe iman edenlere, Allah'ı çok anan kimseler için Allah'ın elçisinde güzel bir örnek vardır" ve Mâlik'ten gelen bir Hadis-i Şerifte "Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim" deniyor. O halde bizim de hayatımızda bu kadar güzel bir örnek varken her anımızı değerlendirmemiz gerekiyordu.

Efendi Babam Mekke'de namaz aralarında yapılan sohbetler esnasında bir kaç kez şeriat ile ilgili sorular sordular. Marifet binası yapılırken, temeli olan şeriat çok iyi bilinmeliydi, daha sonra tarikat mertebesinde de ahlâk-ı Rasulullah iyi anlaşılmalı ve yaşanmalı ki ancak bunun üzerine Hakikat ve Marifet binası oluşturulabilsin diye düşün-düm... Maalesef iyi bir nefis terbiyesi olmadığı zaman bu binanın nasıl yıkıldığına birçoğumuz şahit olmuşuzdur. Allah muhafaza eylesin...

Mekke'de yapılan Füsus'ul Hikem, İshak fassı sohbetinde rüyalarla ilgili mevzuu açıldı. İstanbul'a döndüğümde tekrar bu fassı okudum. Sonra kitabı kapatıp tefeül yaptım, bu sefer Yusuf fassı gelmişti ki rüya dersinin devamı niteliğindeydi. İbrahim Peygamberin rüyasını keşfi mücerred kabul edip, gördüğü rüyayı aynen tatbik etmişti. Efendi babama keşfi mücerred rüyaları sorduğumda, çok az hatta nadir görülen rüyalar olduğunu söylemişti. Muhyiddin İbn Arabi Füsus'ul Hikem'de özetle, bir kişi rüyasında Hazreti Peygamberi görse keşfi mücerreddir ama bir şey verdiğini ya da bir iş yaptığını görmek yorum gerektirir diyor. Rüyaların yanlış yorumlanmasının ne kadar tehlikeli sonuçları olabileceğini düşündüm. Hazreti İbrahim'e lütfedilen koç, ya rüyayı yanlış yorumlayan kişiye lütfedilmezse ne olur diye düşünüyorum...

Kâbe çevresi inşaat halinde olmasından ve kalabalıktan dolayı sürekli bir kargaşa halindeydi. Bir an gönlüme şu düştü ki, inşeallah dünyadaki müslümanların bu kargaşa hali de, Harem'in inşasının son bulması ile sükun bulur...

Me…. Fa…. Bu….

-------------------

Page 127: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

127

GÖNÜLDEN ESİNTİLER

TERZİ BABA

(2015 UMRE DOSYASI)

97

NECDET ARDIÇ

(İKİNCİ BÖLÜM)

İRFAN SOFRASI

NECDET ARDIÇ

TASAVVUF SERİSİ (97)

Page 128: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

128

(11) Er…. Aytac 1 Nisan 2015

Selamun aleykum Babacığım

Babacığım kusuruma bakmayın ben bilemedim. Babacığım biz umreye gitmeden evvelde umrede de bu bilgiler ışığında hazırlanmaya ve hareket etmeye çalıştık çok da mutmain olduk. Bu yüzden ben de istifade ettiğimiz şeyleri belirtmek istedim. Yazımı oldukça sadeleştirip, bunu yaparken de daha evvel unutmuş olduğum bir kaç şeyi de ilave ettim.

Babacığım diğer bir hususta İnsan-ı Kamil şerhininde bölümleri tamamlanıyor. Tekirdağ'da belirttiğiniz üzere size bölüm bölüm göndermiyorum. İnşeAllah sizin de himmetinizle en yakın zaman bütün bölümleri yapılıp derlenmiş şekilde size göndereceğim.

Hürmetle ellerinizden öperiz.

Ek alanı

2015 umre dosyası son hali.rtf adlı eki önizle

--------------

Aleyküm selâm Er…. oğlum. Gönderdiğin yeni dosyanı indirdim şimdi daha iyi olmuş, evvelki gönderdiğin senin dosyalarının içinde bununla beraber sana ait olan bir Umre dosyası olsun ileride okur o günleri tekrar diğer yönleri ile de hatırlasınız herhangi bir zararı olmaz. ikinci gönderdiğin de diğerleri ile birlikte genel bir dosya içinde sizinde yazılarınız olan bir dosya olacak bu yüzden daha fazla yazıyı ilâve edemiyorum doyanın hacmi çok büyüyor bu yüzden okuyanları az da olsa sıkabiliyor.

Ellerinize sağlık Rabbımıza şükrederiz genelde herkez için bereketli bir umre oldu hamdolsun Cenâb-ı Hakk mümkün olduğunda gene herkezle beraber tekrarını nasib etsin İnşeallah

Diğer konuya gelince onu da yavaş yavaş acelesi yok vakit buldukça tamamlamaya çalışırsınız mümkün olduğu kadar harf ve nokta virgüllere dikkat etmeye çalışırsınız son kontrollar da onları düzeltmek benim çok vaktimi alıyor. Ellerinize sağlık Cenâb-ı Hakk dünya ahret işlerinizde kolaylıklar nasib etsin İnşeallah. Nu…le Annene selâmlar nüket Annenin de selâmları vardır, Hoşça kalın Efendi Babanız.

1 Nisan 2015 12:36 tarihinde Er… Ay… yazdı

-----------

Er… Ay… 2015 umre dosyası.

25.01.2015 Pazar günü Efendi babamızın sohbeti için Adapazarı’ndan İstanbul Kavacığa doğru yola çıktık. Umre için eşyalarımızda hazır olduğu için tekrar Adapazarı’na dönmeden Haznedar’da ikamet eden eşimin babasında kalıp ayın 31.01.2015 cumartesi günüde oradan

Page 129: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

129

Atatürk Havalimanına ulaşım daha kolay olduğu için o haftayı orada geçirmeye karar verdik.

30.01.2015 Cuma, Umre hazırlıklarımız son aşamasına gelmişti. Cuma namazını Fatih’te kıldıktan sonra Fatih’te ki eski çalıştığım büroya giderek arkadaşlarla helalleştik. Akşam saatlerinde Haznedar’a geldim. Akşam yemeğimizi yedikten sonra birkaç hafta önce eşim Nu…’de başlayan tansiyon rahatsızlığı yine zuhur etti. Tansiyonu ilaçta kullanmasına rağmen bir türlü düşmüyordu. Sabaha karşı evin yakınında bulunan Medicana Hastanesinin aciline gitmek zorunda kaldık. Doktor bey bir tansiyon hapı daha kullanması gerektiğini söyledi. Ben de bir nöbetçi eczane bulup gerekli ilacı aldım ama Nu… çok yıpranmış ve ikimizde çok uykusuz ve moralsizdik. Üstelik sabah 09:00 kadar havaalanı dış hatlar B kapısında olmamız gerekiyordu. Gerçekten bir belirsizlik hakimdi, gidip gidemeyeceğimiz bile belli değildi. Sabah saatlerine yakın belki bir şeyler yerse açılabilir diye düşünerek kahvaltımızı yaptık. Kahvaltı esnasında Efendi Babamızın daha önceden verdiği evden çıkmadan okunacak duaları yaptık. Nu…. biraz moral bulmuştu. Birden aklıma bir hadis-i şerif gelmişti; “Hac ve umre yapanlar Allah’ın misafirleridir. Allah’ta onlara ikramda bulunur.” Hadisi üzerinde konuştuk. Allah’ın misafiri olmaya gidiyorduk, Allah sonsuz lütuf ve ikram sahibidir. Hakk kelâmı olunca hamd olsun hem ben, hem de eşim çok rahatlamıştık.

Beyazıd-ı Bistami Hazretleri; “Sana nasıl geleyim ya Rabbi?” Hakk Teala cevap vermiş; “Bana bende olmayanla gel ya beyazıd” Mübarek çaresiz; “Sende olmayan yok ki Allah’ım demiş” İlahi ses duyulmuş “Bende olmayan acziyettir ya Beyazıd” Hakikaten ben ve eşim acziyet içerisinde yolculuğa çıkıyorduk.

31.01.2015 cumartesi günü son hazırlıklarımızı da tamamlayıp yola çıkmak için taksi durağından bir taksi çağırdım. Saat 09:00 olmadan havaalanı dış hatlara ulaşmıştık. Yavaş yavaş umreye gidecek bütün arkadaşlar gelmeye başlamıştı. Tur firmasının görevlisi pasaportlarımızı dağıttı sonra bavullarımızın teslimini yapıp uçak biletlerimizi aldık. Uçak THY TK0108 saylı 12:15 İstanbul-Medine uçağıydı.

Koltuk numaralarımız eşim Nu…’in 18G, benim 19D idi. Biletlerimizi aldıktan sonra 13 numaralı pasaport kontrol noktasından geçip bekleme salonuna girdik. Anlaşılıyordu ki yolculuğumuz (gidiş tarihimiz 31.01.2015) 3+1+0+1+2+0+1+5 = 13’te başlamış 13’ün onayından geçmiş ve 12:15 olan uçuş saatimiz bir saat rötarla 13:15’te olmuştu. Bu da gösteriyor ki yolculuğumuz yine 13’te olacaktı.

Uçağa bindikten sonra herhalde bir yanlışlık olmuştu eşim ve ben ayrı yerlere düşmüştük sonra Doktor Al… hocam sağolsun koltuklarımızı değiştirebileceğimizi söyledi.

“Bazı bilginler, umrenin farz olduğunu söylerken bir kısmına göre umre sünnet, bir kısmına göre ise gönüllü bir ibadettir. Umre, ziyaret demektir. Hakk’ı dince belirlenmiş özellikler ile tanıdıktan sonra, kul kendisiyle konuşmak isteyebilir. Bu durumda yapılması gereken şey,

Page 130: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

130

O'nun evini ziyaret etmektir. Ev ise, namaz kılınabilen her yerdir. Kul, namaz kılarak Hakka yönelir ve O'nunla konuşur, çünkü ziyaret, meyletmek demektir ve (ziyaretin mastarı olan) 'zever' kelimesi de buradan gelir.

Bu bağlamda 'o kavme yöneldi (ve ziyaret etti)' anlamında 'zare fülan el-kavm' denilir. Kul, hediyelerle Hakkın kendisini ziyaret etmesini istediğinde oruç tutar ve onunla süslenir ki, Hakkın huzuruna girebilsin. Kul olarak kendisini ziyaret etmek istediğinde ise, hac yapar. Öyleyse bir ziyaret gereklidir. Umre farzları yerine getirirken zorunluluk, müstehaplarda sünnet, nafilelerde ise -şeriatta açıkça sözü edilmemiş- gönüllü ibadettir. Zikredilen hususlardan hangisi senin üzerinde hüküm sahibiyse, umre hakkında vacip, nafile veya gönüllü diye hüküm verebilirsin. Anla!” (İbn Arabi Fütuhat-ı Mekkiyye)

Akşam ezanına yakın bir saatte uçağımız Medine’ye Resulullah’ın şehrine indi. Saat 21:00 gibi otelden çıkıp Mescid-i Nebeviye Resulullah Efendimizi selamlamaya gittik. Kadınlar bölümü çok kalabalık olduğundan Nu… yaklaşık 24:44 gibi otele geldi.

01.02- Dün akşamdan anlaştığımız için sabah saat 04:00 gibi toplanıp sabah namazı için Mescid-i Nebeviye gittik. Saat 06:30 gibi otele geri döndük. Saat 07:15’te sabah kahvaltısı için otelin restaurant bölümüne geçtik. Sabah kahvaltısından sonra sıla turizm tarafından tahsis edilen iki otobüs ile Medine’de ziyaret edilecek yerleri görmek için yola çıktık. İlk durağımız Resulullah Efendimizin hicreti sırasında yapımında bizzat kendisininde çalıştığı Kuba mescidini ziyaret ettik. Mescidin ziyaretinden önce tur firmasının rehberi Kuba mescidi hakkında bilgi verdikten sonra şöyle bir hadis zikretti. Resulullah Efendimiz Medine’ye geldikten sonra Medine’de ki ensar; “Ya Resulullah Mekkeliler istedikleri zaman hac-umre yapabiliyorlar ama biz bunları her zaman yapamıyoruz, onlardan eksik kalıyoruz dediklerinde Sehl İbnu Huneyf radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Kim evinden çıkıp Kuba mescidine gelir ve orada iki rek'at namaz kılarsa bu ona bir umreye bedel olur."

02.02- Saat 03:30 gibi uyandım. Teheccüd ve sabah namazını kılmak için Mescid-i Nebeviye gittim. Sabah namazından çıktıktan sonra otele doğru giderken şöyle bir düşünce geçti. Hakikaten burası Zat-i İlâhiyenin Muhammediyet mertebesindeki tam zuhuru burada insan Muhamme-diyet’ten başka bir şey düşünemiyor. “İnnallâhe ve melâiketehu yusallûne alen nebiyyi, yâ eyyuhâllezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ” (Muhakkak ki Allah ve melekleri, Nebi’ye salat eder, Ey iman edenler, sizde ona salat edin ve teslimiyet ile selam verin) ayetinin tam zuhuru burası çünkü insan burada salavattan başka bir şey düşünemiyor.

Saat 06:30 gibi Mescid-i Nebevi’den geldim. 07:00 gibi kahvaltıya indik. Kahvaltıda Efendi babamla aynı masada oturduk. Efendi babama sabah namazında ki düşüncelerimi sordum. Medine’nin Risalet sancağını

Page 131: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

131

taşıdığını ve bundan dolayı burada risalet kokusu her yerde hissediliyordu. Cenab-ı Hakk’ın Peygamber Efendimiz (S.a.v.)’i Mekke’ den Medine’ye hicret ettirmesiyle ona burada risalet makamını vermiştir. Şayet Peygamber Efendimiz (S.a.v.) Mekke’de kalmış olsaydı, Kabe’nin yani Cenab-ı Hakk’ın gölgesinde kalmış olacaktı. Mekke’de Zât, Medine’de Risalet, Irak Necef’te ise Velâyet sancağı vardır.

Yatsı namazından sonra eşim Nu… ile beraber Mescid-i Nebevi’nin avlusunda oturup Fütuhat-ı Mekkiyye 5.Ciltten Hac ve umre ile ilgili bölümleri okuduk. Sonra Selâm kapısından girip Ashab-ı Suffa’da Hakikat-i Muhammedi namazı kılmak için beklemeye başladım. İçerisi çok kalabalık olduğundan kapalıydı, bir umutla önünde beklemeye başladım belki içeri alırlar diye. Bekleyen kalabalıkta gitgide artmaya başlamıştı, o anda içimden Allah’ım sen dilemişsen hiçbir engel kalmaz dedim ve pirlerimizden himmet istedim. Sonra içerideki kalabalığı yavaş yavaş boşaltmaya başladılar ve önümüzdeki perdeyi kaldırdılar. İnsan seli şeklinde birden bire kendimi içeride en önde safta buldum. Hamd olsun namazlarımı burada kılmak nasip oldu.

02.02- Saat 12:00 gibi lobide buluşup Efendi Babamızla birlikte Mescid-i Nebevi’ye öğlen namazını eda etmek için yola çıktık. Bu bizim aynı zamanda Resulullah Efendimizin huzurundaki fiziksel olarak son namazımız olacaktı. Namazdan saat:13:30 gibi otele geldik. Sonra toplanmak için bir saat kararlaştırıp hem abdestlerimizi almak, hem ihramlarımızı giymek hem de namazlarımızı kılmak için otel odamıza çıktık.

---------

İhram giysisi ile ilgili Muhyiddin Arabi hazretlerinin Fütuhat-ı Mekkiy ye adlı eserinden okumuş olduğumuz bölümü aktarmak istiyorum;

“Bilmelisin ki, izar ve örtü dikişsiz olduklarında bileşik olmazlar. Bu nedenle, bileşiklik bulunmadığı için Hakk kendisini bu ikisiyle nitelemiştir. Bileşik her şey ayrılabilirdir. Kutsi bir hadiste Allah şöyle buyurur: “Büyüklük ridam (örtü), azamet izarımdır (peştamal)” Burada Allah dikişsiz iki elbise zikrederek, ihramlı erkeği kendini nitelediği şeye katmış, aynı şeyi kadın için yapmamışken onu kadına yasaklamıştır. Kadın da erkek gibi kemale ulaşabilir. Kadın onu giyse, hiç kuşkusuz, bize göre daha yerinde bir davranış olurdu.

İhramlı manevi bakımdan Hakka maddi olarak ise halk edilmişlere ait bir nitelikle nitelenebilir. Söz konusu nitelik Hakta büyüklük ve azamet; halk edilmişlerde ise rida ve izardır. Nitekim oruçlu da Allah’a ait bir nitelikle nitelenmiştir. Bu nedenle hac, İslâm’ın esasları içinde oruca bitiştirilmiştir. Azamet ve büyüklük, kulun kalbinde değil, dışında bulunur. Bazen büyüklük ve azamet insanın niteliği değil, hali de olabilir. Bu ikisiyle nitelendiğinde, farkında olmaksızın helâk olurdu. Bunlar, gerekli yerinde insana ait iki hal olduklarında insan kurtulur ve mutlu olur, bu konuda kendisine teşekkür edilir. Bu ibadetin ilk derecesi, kendisini meydana çıkaran kulların bileşiklik özelliğinden münezzehlikte rablerine katılmalarıdır.

Page 132: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

132

İhramlı insan, bu ibadete ilk başlarken kemal ve yetkinlik özelliği kazanır. Bu nedenle biz, ihramlı insanın dikişli bir şey giymesini veya karşılaşacağı bir sıkıntı yokken başını örtmesini caiz görmedik. Böyle bir sıkıntı var ve bu sıkıntı örtülecek bir şeyle uzaklaştırılabilecekse, baş örtülebilir. Sıkıntı yokken başı örten, ibadeti veya haccı yerine getirmemiş olduğu gibi bir sıkıntı olmaksızın başını örten kişi de fidye ödemelidir. İlahi mertebeyle ilgili zikredilen sıkıntı ve eza, eksiklik anlamına gelen bileşikliği Hakk ile ilişkilendirmektir. Allah Teala “Allah’a eziyet edenler”(Ahzab 33/57) diyerek kendisini “eziyet gören” diye nitelemiştir.

Bu eziyet Allah adına Es-Sabur ismini ortaya çıkartır. Bir eziyete karşı Allah’tan daha sabırlı kimse yoktur! Sabırdaki bu üstünlüğün nedeni, Allah’ın cezalandırmaya kadir oluşudur. Halbuki Allah onu cezalandırmaz ve kendisine süre verir. Kul, Allah’ın azametini ve büyüklüğünü göreceği – ki hadiste izar (peştemal) diye ifade edildi- bir makam yerine şımarıklık (naz) makamına yerleştirildiğinde, Hakka karşı nazlanır. Bu davranış tasavvuf yolunda vardır. Kuşkusuz, Musa ile ihtiyarın öyküsü ve başkaları hakkında bazı hadisler aktarılmıştır. Şalvar, İlahi bir sırdan ibaret olan avret yerlerini (ön ve arka) örtmek amacı taşır, bu yerler, eziyet veren şeyin çıkış yeridir. Bu iki yerin örtülmesi, onlara uygun bir şeyle pekiştirilmiştir ki, o da şalvardır.

Şalvar, bu iki yeri gömlek, izar vb. başka şeylerden daha iyi örter. Çünkü istikametten sapmak bir eksikliktir ve onun örtülmesi gerekir. Bu nedenle, meyli nedeniyle “şalvar” diye isimlendirilmiştir, çünkü ilâhi halk etmede o sır derecesine sahiptir. Allah onu kadını bu kalemin yazdığı şeyin levhası konumuna indirdiği gibi onu da ilâhi kalem konumuna yerleştirmiştir. Avret bu büyük mertebe ve yüce konumdan insandan çıkan büyük-küçük pislikten kaynaklanan çirkin kokuların yeri haline gelmeye yönelip kendisini bedenden uzaklaştırıcı gücün yolu yaptığı için “avret” diye isimlendirilmiş, ayıba yöneldiği için de örtülmüştür. Bu nedenle, gayb âlemine katılmış ve şehadet âleminden perdelenmiştir. Şalvarlar ile o, görülmez ve görmez. Şu halde şalvarlar onu en iyi örten şeylerdir. Fakat Hakk izarı tercih etmiştir. Çünkü o kulunu kendi suretine göre halk ettiği için kendine benzesin diye halk etmiştir.”

---------

Saat 14:00 gibi otobüslerde toplanıp mikat yerine doğru yola çıktık. Gideceğimiz mikat yeri ilk mikat yeri olan Zulhuleyfe’ydi.

İhram için mikat yerleri; Bu yerler, görüş birliği bulunan dört yer ile görüş ayrılığıyla beş yerdir. Zulhuleyfe, Cuhfe, Karn, Yelemlem ve Zate Irk’tır. Sonuncu hakkında görüş ayrılığı vardır. Burada Zate Irk’ın Hz. Peygamber tarafından mı, yoksa Hz.Ömer tarafından mı belirlendiği hususundaki görüş ayrılığını kastetmekteyim. Bir görüşe göre (mikat yeri olarak) Akîk de zikredilmiş ve onu Zate Irk’tan daha güvenli saymışlardır. Bu yoruma göre burası, görüş ayrılığına rağmen altıncı ihram yeridir. Bu durumda ihrama girme yerlerinin sayısı namazların sayısına benzer.

Page 133: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

133

Sufilerin ilkelerinden biri şudur: Uzun yıllar Allah karşısında ibadet içinde kalan bir arif, bir an içinde bulunduğu vakitte Allah'tan gafil kalsa, bu esnada kaçırdığı şey daha önce elde ettiklerinden çoktur. Bunun sebebi şudur: Sonra gelen her İlahi an, daha önceki anları içerir. Fakat sayesinde (öncekilerden) farklılaştığı bir özellik bulunur ve bu özellik ile öncekilerden bir fazlalık elde eder. Bu nedenle, bu görüş sahibi ihrama girmezden önce, diğer mikat yerine ulaşmada bir beis görmez. Hz. Peygamber peygamberlerin sonuncusudur.

Zulhuleyfe’de Efendi babamız söyledi bizde sesli tekrar ederek ihrama niyetlendik ve otobüslerimize binerek âlemlerin Rabbının huzuruna çıkmak için Mekke’ye doğru hareket ettik. Bir yandan da “"Lebbeyk, Allahümme lebbeyk, Lebbeyke lâ şerike leke lebbeyk. İnne'l-hamde ve'n-ni'mete leke ve'lmülke lâ şerike leke" telbiye getirmeye başladık.

Otobüste Efendi babamızın okuduğu ilahiler, zikirler ve dualar eşliğinde kalp kabemizden zahirdeki kıblegahımız kabemize ulaştık.

Otelimize ulaştıktan sonra odalarımıza geçmeden akşam yemeği için restauranta gitmemizi söylediler. Bizim bineğimize güç ve kuvvet verecek yiyecekleri yedikten sonra bu aynı zamanda Cenâb-ı Hakkın bize ilk ikramı olmuş oldu.

"Hac ve Umre yapanlar Allah'ın misafirleridir. O'ndan birşey isterlerse, onlara cevap verir. Af isterlerse, onları affeder. " (İbn Mâce, Menâsik, 5).

Otelin lobisinde sözleşip 21:30’da aşağıda buluşmak üzere bavullarımızı odamıza çıkardık. Oda numaramız 8.kat 61 numaraydı. Anladık ki 8: Cennet dereceleri. 61:NECDET isminin ebced değeridir. Sonuç olarak ALLAH (c.c.)’ın NECDET zati mahallinin misafirleriyiz. 8 cennetin derecesini NECDET’te seyir halindeyiz. Onun Celâlindeki Cemâlinde gark olduk. Yaklaşık olarak saat 22:00 gibi Efendi babamız ve tur firmasının görevlileri ve arkadaşlarla birlikte umre tavafına başlamak için toplandık. Tur firmasında görevli hoca efendilerin kısa bilgileriyle toplu olarak Kabe’nin 2.katında tavafa başlamak için harekete geçtik. Ben ihramımı otel odasında sağ omuz açıkta kalacak şekilde giymiştim. Hoca efendi herkesin bu şekilde giymesi gerektiğini söyledi. Bunu yapmanın sebebi olarak bir hadisi zikretti.

-------------------

“Hz. Resûlullah, müstesna bir ihtişam ve vakarla, devesi Kasvâ’-nınüzerinde Mekke’ye girdi. Müslümanlar, etrafında tecessüm etmiş nurdan yıldızları andırıyorlardı. Bu yıldızların arasında Server-i Kâinat Efendimiz, bir güneş gibi parlıyordu. Tam bir intizam ve haşmet içinde adım adım Kâbe-i Muazzama’ya, Beytullah’a yaklaşıyorlardı. “Lebbeyk Allahümme Lebbeyk!” nidâları Mekke’nin her tarafına yayılıyor, dağlar, taşlar bu nurani sadâya cevap veriyorlardı. Müşrikler ise bu kuytu yerlerde, dağ başlarında adeta bu ulvî sadâya kulaklarını tıkamış, bu haşmetli manzara karşısında gözlerini kapatmışlardı.

Page 134: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

134

Kasvâ’nın yuları Şâir Abdullah b. Revâha’nın elindeydi. Hz. Resûlul-lah’ın önünde gidiyor ve şu şiirini söylüyordu:

“Ey kâfir oğulları! Resûlullah’ın yolundan çekiliniz!

“Rahmân olan Allah, onun hak peygamber olduğuna dair ayetler indirdi.

“Bütün hayır ve iyilik Allah Resûlünde ve onun yolundadır.

“En hayırlı, en şerefli ölüm de onun yolunda çarpışarak ölmektir!”

Bu ulvî ve nurani manzara arasında Resûl-i Ekrem ve Müslümanlar, telbiyelerle Beytullah’a vardılar. Resûl-i Ekrem, Mescid-i Haram’a girince, omuz ihramının bir ucunu sağ koltuğunun altından alıp sol omuzunun üzerine atarak sağ omuzunu açtı ve “Bugün, kendisini, şu şirk ehline kuvvetli ve zinde gösterecek olan kahramanları, Allah rahmetiyle yarlıgasın, esirgesin!” buyurdu.

Sonra, sahabelere, Kâbe-i Muazzama’yı üç kere koşa koşa ve omuzlarını silke silke tavaf etmelerini emretti” Zira, Kureyş müşrikleri, “Yanımızdan çıkıp gittikten sonra Muhammed ve ashabı hastalık ve yoksulluğa uğramıştır!” şeklinde dedikoduda bulunarak, bir nevi kendilerini teselli etmeye çalışıyorlardı.

Cenab-ı Hak, bütün bu dedikodularını sevgili Resûlüne bildirdiği için, o da ashab-ı kirama güçlü ve kuvvetli görünmelerini emrediyordu.”

(Kaynak: Resulullah.org)

-------------------

Kısa bir tefekkürden sonra sağ akl-ı küll, omuz pazu insanda Allah’ın güç ve kudret mahalli yani Resulullah (S.a.v.) Efendimiz ashabına siz Allah’ın akl-ı küllden bahşettiği güç ve kudretin zuhur mahallisiniz diye müşriklere yani esma-i ilahiyeyi bölenlere göstermiş. Bu uygulama halen devam etmektedir. Hoca efendiler başta biz arkalarında tavaf etmek için kabe’ye yöneldik. Kabe’yi gördüğümüz anda ağzımızdan şu sözcükler döküldü. ” La mevcude illaAllah” ve “Yalnızca sen” diye.

Bu etkileşimden sonra Allah’ta ki seyrimiz başladı. 7 şavt 1 tavafı Allah’ın lütfuyla bitirdik.

-------------------

“Kabe'yi tavaf, evin sola alınmasıyla başlar. Ardından, imkan varsa Hacer-i esved öpülür, sonra ona secde edilir veya kendisine ulaşma imkanı yoksa işaretle selamlanır ve ondan biraz geride durulur. Öyle ki, tavafta onun önünden gelebilir. Sonra kendisine varıncaya kadar yürümek gerekir. Bunu yedi kez yapmak gerekir. Her defasında Hacer'den önce bulunan Rükn-i Yemani'ye el sürülür, fakat öpülmez. Kudum tavafında ise, üç şavt koşulur, ardından dört şavt daha koşulur. Fakat şavtlarda iki Yemen Rüknü arasında biraz yürünür ve şöyle denilir: 'Rabbimiz bize dünyada olduğu gibi ahirette de iyilik ver, bizi ateşin azabından koru.' Yedi şavt böylece tamamlanır. Bütün bunların Allah karşısında olduğunu bilen bir kalp ile yapılması gerekir. Kabe'nin etrafında tavaf eden kişi, bu ibadette 'Arş'ın etrafında tavaf ederek

Page 135: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

135

Rablerinin övgüsünü tespih edenlere' benzer. Bu nedenle tavaf ederken tespih getirmek, hamd etmek ve tehlil getirmek zorunludur. Bunun yanı sıra Allah'tan başka güç ve kudret sahibi yoktur demek gerekir. Bu konuda şu dizeleri söyledik:

Bir cisim tavaf eder, kalp de tavaf eder Bir zat engeller, bir zat ise yüz çevirmez Çağrılır, bu hal onun süsü olsa bile O üstün, bilen ve saygın imamdır. Heyhat, heyhat! Yalan adı beni nasıl şaşırtsın Kalbim onun gizliliklerinden korkar

(Kabe'deki) Hacer-i esved'in Allah'ın yeryüzündeki sağ eli olmasıdır. Her şavt esnasında razı olarak ve sevinerek o ele biat ederiz (Rıdvan biati). Bu sevinç, her şavt'ta lehimizde ve aleyhimizde gerçekleşen davranışların kabul edilmesinden kaynaklanır. Lehimizde olanlarla ilgili sevinme ve müjde, onların Allah tarafından kabul edilmesidir. Aleyhimizdeki hakkındaki müjde ise, onların bağışlanmasıdır. Bir vakıada, insanlar Kabe'yi tavaf ederken ateşin alevinin onların ağızlarından uçuştuğunu gördüm. Bu olayı, tavaf eden insanların uygunsuz şeyleri konuşması diye yorumladım. Sağ ele (Hacer-i esved) vardığımızda -ki bir taştır- Allah'tan kabul etmesini niyaz eder, ona biat eder ve kendisine tamlama yapılan sağ elini, sevinç ve müjdelenmiş bir halde öperiz. Bütün şavtlarda böyle yapılır.

Kabe'de izdiham artarsa -ki bu sınırlı ve duyulur bir surette tecelli etmesinden kaynaklanır- kendisini öpmek istediğimizi, fakat bunu yapamadığımızı işaret yoluyla kendisine bildiririz. Artık, kendisini öpmek üzere sıranın bize gelmesini beklemeyiz. Çünkü bizden böyle bir davranış istenilseydi, kendisine ulaşamadığımızda ona işaret etmekle yetinmemiz emredilmezdi. Buradan, istenilen şeyin, yedi şavtta yürümenin tamam-lanması olduğunu öğrendik. Bu tavafları, ulaşma imkanı bulduğumuzda

Hacer'i öpme süresinin dışında herhangi bir duruş bölmemelidir. Biz Allah'ın sağ elinin genel olduğunu biliyoruz. Onun avucundayızdır ve bizimle O'nun arasında bir perde yoktur. Fakat sınırlı bir varlık mazharında ortaya çıktığında -ki taş diye ifade edilir- böyle isimlendirilen varlığın istidadı, sağ elin onunla ortaya çıkmasıyla kendisini sınırlamış, sınırlılık ve darlık meydana gelmiştir. Halbuki onun Allah'ın sağ eli olduğunda kuşku duymayız. Fakat bu Allah'ın bildiği bir tarzdadır. Böylelikle nispetler ve bağıntılar geçerli olmuştur. Buradan varlıkta Allah'tan başka bir şey bulunmadığı öğrenilir. Mümkün varlıklar ise, yokluk hallerinde kalıcıdır.

Onlar, hakikatleri üzerinde Allah için farklılaşmışlardır. Akledilir bir mekân olmaksızın, Hak onlarda zuhur eder. Böylelikle Allah, mümkün varlığın suretinde zuhur eder. Söz konusu suret var olsaydı, hiç kuşkusuz, duyuda o surete göre meydana gelirdi. Varlık durumunun ne kadar şaşırtıcı olduğuna dikkat ediniz! Öyleyse varlık kazanan şey, varlık verenin ta kendisidir. Bununla birlikte varlık kazanma, varlıktan başka bir şeydir ki, o da surettir. Şu halde varlık kazanan zâhir (zuhur eden) ,

Page 136: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

136

veren ise varlığın aynıdır. Çünkü zahirin kendisiyle ortaya çıktığı suret, gerçekte mazharın suretidir. Öyleyse zahir ile ilişkilendirilen her hüküm, ondan meydana gelir. Zahir ise, zuhur ederek mazhara kendisine etki etme hükmü kazandırır. Bu hüküm, daha önce kendisine ait değildi, çünkü 'Zâhir vardı ve mazharın suretinde tecelli ve suret yoktu.' ” (İbn Arabi Fütuhat-ı Mekkiyye)

-------------------

Sonra Makam-ı İbrahim’in ardında iki rekat namazımızı eda ettik.

Sonra Safa ile Merve arasında say etmek için görevliler eşliğinde Safa’ya geldik. Start Safa’dan başlayıp Merve’ye doğru bir yolculuk yani 1 tavaf yedi şavt kişinin yedi nefs mertebesinde kendi enfüsündeki safiyete kavuştuktan sonra İbrahim Makamının ardında kılınan iki rekatlık namazla Cenab-ı Hakk’ın dostluk makamını kazanmış oluyor. Safa ve Merve arasıda insanın Cenab-ı Hakkın sıfatlarıyla sıfatlanması mahalli ve o yüzden Safa ile yani safiyetle başlıyor. Allah’ın sıfat-ı subutiyesinin birincisi Hayy yani hayat sıfatıdır. Safi bir şekilde beşeriyet bulaşmamış şekilde Hayy bulmak için bizde ilk Say’da Hakkın bahşetmiş olduğu Hayy sıfatıyla sıfatlanarak Merve’ye doğru say etmeye başladık. Kendi tefekkürümüzce her say’da Cenab-ı Hakkın bir sıfatıyla, sıfatlanma hali içerisine girdik.

Safa-Merve arasındaki 4.say’da Efendi babamız bize bir sıkıntı olup olmadığını sordu. Bizde yanına yaklaştık ve kısa bir sohbet başladı. Efendi babamız umrenin son aşaması olan saçın kesilmesi veya kısaltılmasının nedenlerini anlattı. Bende daha evvel bir hadis-i şerifte Efendimiz (sav) “ Allah’ım! Tıraş olanları bağışla (mağfiret etmek, örtmek).” Bunun sebebini sordum. Efendi babamızda saçını tamamen kesenlerin nefs-i emmarelerini kesmek olduğunu saçını kısaltanların daha üst nefis mertebelerinde olabileceğini söyledi. Birde Efendi babamıza bir zuhuratımı anlattım;

Bir topluluk içerisindeyim. Bunların içerisinde tanıdık olarak eşim Nu… ve Mu… hoca var. Evvela Mu… hoca bir konuşma yaptı ve Nu…’e Terzi babanın kitaplarını okuyalım dedi. Nu….’de evet dedi. Sonra o dışarıya çıktı. Başka birisi konuşmaya başladı. Elinde küçük bir kitap vardı. O kişi konuşurken bende elimdeki küçük kitaba baktım. Kitapta dikkatimi çeken bir kelime oldu. Musahhar veya muhassar diye bir kelime sonra bu kişi Hz.Ali’den bahsetmeye başladı. Hatta çocukluğundan 3 yaşından anlatmaya başladı. O anlatırken birden bire bir film şeridi gibi bir liste geçmeye başladı. Hz.Ali birinci sırada onun arkasından Efendi babanın ismi 2. sıradaydı ve aşağıya doğru tanımadığım isimler vardı.

Bu listeyi gördükten sonra içimden Efendi babamın ne kadar yüksek makamı varmış diye geçirdim. Oradaki musahhar kelimesinin anlamını sordum. Efendi babamızda musahhar; yani tesir altına alınmış sihirlenmiş, büyülenmiş anlamlarına geldiğini ama buradaki sihrin büyünün üç harflilerin etkisiyle değil ilahi tesir altına alınmış yani Hakkın her zerreye tesiri gibi mesela suyun süngere tesiri gibi her zerresine

Page 137: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

137

tesir. İşte eşyanında bizlere böyle musahhar kılındığını anlattı. Yani eşya mutlak bir itaat halinde. Sohbet öyle bir tatlıydı ki Cenab-ı Hakkın bizlere ikramıydı Efendi babamız. O an şunu idrak ettim. Bir hadis-i şeriflerinde Efendimiz (sav) “Kim ki ilim ile diridir, o ebeden ölmez” diye. Çünkü sa’yın sonuna gelmiştik nasıl geçtiğini anlamadım. Bizlere bunu kolaylaştıran Rabbımıza şükrederiz. Bir de Efendi babamızla sohbet esnasında şunu idrak ettim. Kişinin saçını yani nefsini mürşidi kesmesi gerekir. Bende Efendi babamıza benim saçımı zahirde de kesmesini istedim. O da Allah ondan razı olsun saçımı kesti. Benimde eşim Nu…’in saçını kesmemi istedi. Kadın tasavvufta nefsin sembolüdür, erkekte aklın sembolüdür. O zaman aklın nefsin üzerinde hakim olup onu kesmesi (etkisini azaltması) gerekir. Bu haller içerisinde biraz da fiziksel olarak yorgun bir halde otelimize döndük. Beden bineğimiz gerçekten çok yorulmuştu. Sonraki günlerde bizleri yine taşıması için onu biraz dinlendirmemiz gerekiyordu. Otel odamıza geldikten sonra biraz eşyalarımızı toparlayıp gaybımıza çekildik. Saatte zaten gece 1’i geçmişti.

-------------------

“Müslim, Ebu Hureyre'nin şöyle dediğini aktarır: Hz. Peygamber şöyle demiştir: 'Allah'ım! Tıraş olanları bağışla (mağfiret etmek, örtmek).' Sahabe şöyle dedi: 'Ey Allah'ın Peygamberi! Saçını kısaltanlara da (dua et!)' Hz. Peygamber 'Allah'ım tıraş olanları bağışla!' Sahabe 'Ey Allah'ın Peygamberi! Kısaltanları da' deyince, Hz. Peygamber 'kısaltanları da' diye karşılık verdi. Sahabe, Şari'nin tıraş olanlar için mağfiret dilemedeki maksadını anlayamamıştır. Onlar, saçlarını kazıyıp başları ortaya çıkanlardır. Bu nedenle Hz. Peygamber çıplak kalan başlara bir sevap olarak 'örtülmelerini' Allah'tan istemiştir. Kısaltan ise, bu durumda değildir. Sahabe Peygamberin maksadını anlamayınca onlara dönerek 'kısaltanları da' demiştir. Çünkü Hz. Peygamber 'İnsanlara akıllarının ölçüsüne göre hitap ediniz.' demişti. Başka bir ifadeyle, reddetmemeleri için hitabı anlayacakları şekilde söyleyiniz.” (İbn Arabi Fütuhat-ı Mekkiyye)

-------------------

03.02- Sabah namazlarımızı eda ettikten sonra hazırlanıp Kabe’ye tavaf yapmak için geldik. Tavafa başladık tavafın sonlarına doğru eşim Nu… Rükn-ü şami ile Rükn-ü yemani arasında hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Şavtların birinde önümdeki bayanın elindeki kitap “53” sayfadaydı o sayfadaki zikirde “Sübhânallâhi velhamdü lillâhi velâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber velâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil-azîm.” Yazılı olduğunu gördüm ve bunun Efendi babamızdan bir işaret olabileceğini düşünerek bu zikri yapmaya başladık. Son şavtımızı da tamamladıktan sonra Makam-ı İbrahim’in açıldığını gördük ve hemen orada tam arkasında namazlarımızı kıldık. Daha sonra öğle namazının vakti yaklaştığı için Nu…’e bayanların namaz kılabileceği bir yer aramaya başladık ama yerlerde dolu olduğu için görevlilerinde ikazıyla aşağılara doğru gitmeye başladık en sonunda geldiğimiz yer Safa’nın başladığı yer oldu. Nu… orada bir yer bulduktan sonra bende kendime yukarıda namaz

Page 138: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

138

kılmak için yöneldiğimde görevliler dışarıya çıkmama izin vermediler. Ne kadar onlara “Salah salah” dediysem de namazı orada kılmamı işaret ettiler. Bende seccademi yayıp namazımı beklemeye başladım. Bu sırada dikkatimi çeken Safa’nın başladığı yerde namaz kılacak olmamızdı. Yani güzel bir tavafın ikramı olmuştu bu safa yani safiyet hali.

Namazdan sonra tekrar tavafa başladık. 7 şavtı tamamladıktan sonra biraz yorulmuştuk otelimize dönmek için giderken daha Kabe’den çıkmadan Efendi babamıza ve Nüket annemize rastladık. Efendi babamız oturmuş yazılarını yazıyordu. Bu yaşadığımız halleri Efendi babamıza anlattıktan sonra Efendi babamız benim işaret olarak algıladığım 53. sayfadaki zikri yani “Sübhânallâhi velhamdü lillâhi velâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber velâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil-azîm.” Bu zikri iseviyet köşesinden Muhammediyet yani hacerül esvede kadar zikretmemiz gerektiğini söyledi.

04.02-Sabah namazından sonra saat yaklaşık 06:30’da kahvaltı için otelin restaurant bölümüne indik. Dün Fazıl kardeşimiz bizi telefonla arayarak bugün için sabah saat 07:30’da otelin önünde toplanıp tur firmasının rehberleri eşliğinde Mekke turu olacağını söyledi. Biz de kah-valtımızı tamamladıktan sonra odamıza çıkıp tekrar abdest tazeledikten sonra aşağıya buluşma noktasına indik. Tur firmasının tahsis etmiş olduğu otobüsler geç geldiği için bizde bir müddet arkadaşlarla sohbet ettik. Otobüsler geldikten sonra otobüslere binip tura çıktık. İlk durağımız Sevr (mağara) dağı oldu sonra sırasıyla Arafat, Müzdelife, Mina şeytan taşlama mahalli ve havf mescidi oldu.

Bu gezide son gidilen yer Nur dağı ve Hira mağarasını uzaktan gördükten sonra otobüslerimizle tekrar otele döndük.

“Yazıda “Elif” okunuşta “Ba” ile Başlayan Mutlak Zât’ın kendinden kendiyle kendine olan seyri “B’İSMİ ALLAH”

ھ◌ للابیسمي ا

Hüviyet “ھ ه” He’sinin kendi Zâtında mevcut olan velâyet vav’ının aşikar olmasıyla âlemlere dönük yüzü kendi içinde Zât’ından sıfatına tenezzül etmiştir. Baş ve son aynıdır düşüncesiyle “Huvel evvelu vel âhiru vez zâhiru vel bâtın”(Hadid 3.Ayet) Hu’yu başa taşıyıp zatındaki ve sıfatındaki muhabbeti açığa çıkaracak Vahdet aynası “Ba” yı idgam

edersek “HUBB” ھوب

Dolayısıyla Evvel ve Ahir olan yalnız HU’dur. Bundan dolayı sonda HU varsa başta da HU vardır. HUBB=Muhabbet. Tek gözlü olan Hüviyet

He’side yüzünü alemlere dönünce kendi içindeki sıfat Vav’ıyla çift gözlü hale gelip zâtını sıfatıyla perdeler .Bunu şekil üzerinde izah edelim.

Page 139: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

139

Hu ile başlayan tenezzül kendi zât’ında “an”da olmuş ve yine Hu ile kendi cemalinde gark olmuştur. ”Ben gizli bir hazine idim, bilinmeye muhabbet ettim…”Bu Zâti muhabbetin alemlere dönük yüzü, Kendi Cemalinde gark olmuş mutlak Zât, Cemalini Hakikat-i Muhammedi aynasında seyreder. “levlâke levlâke lemâ halaktu’l-eflâk” Sen olmasaydın, sen olmasaydın alemleri halk etmezdim.

“B’İSMİ ALLAHİ” lafzındaki “Hİ” ھي Bu muhabbetin yani velayetin “Vav”ının, Risalet “Ya”sına dönüşerek alemlerde zuhur bulmasıdır. Dolayısıyla bu ilahi muhabbette üç makam oluştu. Mutlak Zât (Ben-Hayy-Hayat) – İlim (Gizli hazine) – Hakikat-i Muhammedi (İrade’nin açığa çıkışı) bunları aşikar edecek kuvvet kudret “Ra”sıyla birlikte tenezzülün bu mertebedeki ismi

لراھي (HİRA) olur. Küçük bir dipnot: Hira Mağarası Risaletin açığa çıktığı yani; Cenab-ı Hakkın ilim, irade sıfatlarının Cibril mertebesindeki kudret vasıtasıyla açığa çıktığı mahal. ”İKRA” (Oku) mevcut potansiyelin Kelam sıfatıyla açığa çıkışı batındaki oluşumları alemlerde zahiren ortaya çıkardı.

◌ لراھي HİRRA Kudret “Ra”sının şeddelenmesi İlim-İrade-Kudret sıfatlarının bir yönünü Hakk’ın zatına bir yönü Hakikat-i Muhammedi aynasında alemlere dönük yüzünü göstermiştir.

HİRRAH

Page 140: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

140

Hakikat-i Muhammedi aynasından yansıyan kudret çıkarmak istediği manayı kelâm sıfatıyla zuhura çıkardı.

“İnnemâ kavlunâ li şey’in izâ erednâhu en nekûle lehu kun fe yekûn” Biz,bir şeyin olmasını dilediğimiz zaman ona sözümüz yalnızca “Ol” dememizdir. O da hemen olur. Dolayısıyla kudret’e konu kelam sükun halinde olması gerekir ki, kudret’e bitişebilsin. Nefes’te gerçekleşen birleşme hayali’dir. Ses’te okunuşta sağlanan birleşme yazıda olmamıştır. Kelam’da açığa çıkmaya başlayan Kelimeler hayali suretler oluşturur. Hakk’ın manası alemlerde hayal kuvvesiyle zuhurda suret kazanır.

HİRRAH

“Ha” harfinin şeklini inceleyecek olursak noktadaki tecelli “Hakikat-i Muhammedi” âlemlere genişleyip yayılmıştır. ”Ben Allah’tanım, mü’minler benim nurumdandır. ”Hadis-i Şerifi bunu açık bir şekilde ortaya koymuştur. ”Hu” Allah adıyla açığa çıkardığı alemler Hakikat-i Muhammedi noktasında toplandıktan sonra alemlerde tafsile gelmiştir.

(RAH) Kudret Ra’sıyla kelâm Ha’sının birleşimi anında Elif kendini gizlemiştir.

Not: Her fethalı harfin arasında gizli Elif vardır.

Dolayısıyla oluşan tecellinin zâti bir tecelli olduğunu zâtını Hakikat-i Muhammedi’de perdeleyip oraya tenezzül etmiştir.

Page 141: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

141

مح◌ لراھي HİRRAHMA Hakikat-i Muhammedi mertebesinde oluşan Kelam-ı İlahi mananın zuhura çıkması için kelimenin ifade ettiği manayı açığa çıkarmak için

kendine uygun suretler oluşturdu. م MİM Melekut alemi, حم HA-MİM “Bana Cevamiül Kelim verildi.” Burası Kelam’ın işitilme makamıdır. İşitilen her bir kelam görünmek istedi. Melekut “Mim”inin “Nun”a

sarkmasıyla “Mim”le “Nun” birleşmiştir. من (MAN) Böylece Halk ediliş mahalli Ruhun, aklın, nefsin maddeleri ve fiilin varlığı bütün bunlar ”Nun”a yerleştirilmiştir.

Nun, görünen yani cisimdir. Nun harfindeki dairenin alt yarısı görünen fiili simgeler. Nokta’sı orta alemin simgesidir. Dairenin bize görünmeyen kısmı Gaybımızdır. Çünkü bizim görmemiz fiilidir.

Page 142: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

142

MAN” MİM’İN NUN’A BİTİŞMESİ“ من

“MAN” İfadesinde gizli Elif vardır. Elif Zât’tır. Mim ve Nun birleşsin diye Elif gizlenmiştir. Elif gözükseydi نما aralarına Elif gireceği için Mim’in eğrisi Nun’a bitişmezdi.”Göklerin, yerin ve o ikisinin arasında bulunanların Rahman’ı dır .Elif’e işarettir. Bütün oluşumdan irade Elif’tir. Mim gökleri, Nun yeryüzünü ifade eder. Şayet Elif, Mim ve Nun arasında ortaya çıksaydı birleşme Mim’le olup Nun yok olurdu. Er-Rahman ismine

dikkat edilirse, Elif, Lam, Ra yani İlim, irade, kudret لرا zuhura çıkışlarında ayrılmaz şekilde batıni nitelikler olarak bir aradalar. Aynı

şekilde Ha,Mim,Nun yani Kelam,İşitme, görme حمن zuhura çıkışlarında birbirlerinin kemalatını tamamlayıcı şekilde zuhura gelirler.

Buraya kadar bahsettiğimiz besmele içerisindeki Rahman, Zâttır.

Sebebine gelince yazılışta besmele içerisinde ال “EL” belirlilik takısı gözükse bile Rahman isminin Allah ismine bağlantısı “HE” hüviyet harfiyle bağlandığı için yani; HİR RAHMAN bağlantı He harfiyle olmuş B’İSMİ ALLAH ER RAHMAN olarak gelmemiştir.Dolayısıyla Besmelenin Kelâmında B’İSMİ ALLAHİRRAHMAN’dır. Allah Rahman’dır.“İster Allah deyin ister Rahman…” ayeti ile “Allah Adem’i kendi suretinde halk etmiştir.(ADEM zatındandır)

Rahman ismi, ال “EL” belirlilik takısıyla Er-Rahman olduğunda oluşturduğu özel anlam sebebiyle sıfattır.”Allah, Adem’i Rahman suretin de halk etmiştir. Hadis-i şerifte bahsedilen hususiyette Adem, Allah’ın Zatından başlayıp Er-Rahman oluşundaki sıfatlarla sıfatlandırılmıştır. (B’İSMİ bir anlamda Adem’dir.) Adem kemalatı yönüyle Allah isminin, cismani yönüyle Er Rahman isminin görünme mahallidir.

Page 143: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

143

Diğer bir hususiyette Elif, Lam, Ra yani İlim, irade, kudret Batıni niteliklerinin açığa çıkarıcısı Ha, Mim, Nun (Kelam, İşitme, görme) zahiri niteliklerinin (sıfatları) sayı değerlerine bakarsak;

HA=8 MİM=40 ELİF=1 NUN=50

8+40+1+50 = 99 Eder ki sıfatlar 99 Esma-i İlahiyeyle zahirde fiile çıkar.”

Otelde biraz dinlendikten sonra Kabe’nin karşısındaki bir alışveriş merkezinden kendime 2 adet Afgan takım satın aldım. İki takım için 140 Riyal verdik. Burada fiyatlar böyle şeylerde daha uygun. Otele paketleri getirdikten sonra akşam yemeği için otelin restaurant bölümüne indik menü gerçekten çok zengin. Rabbımıza ikramlarından şükrederiz. Daha sonra yatsı namazı için Kabe’ye gittik. Burada hemen hemen her namazdan sonra cenaze namazı var. Ben de mümkün olduğunca iştirak etmeye çalışıyorum. Namazlarımızı eda ettikten sonra eşim Nu…’le buluşup biraz tefekkür ve Kabe’yi seyretmek için en üstteki tavaf yerine çıktık. Tavaf yerini çevreleyen yerler cam olduğu için oturarak aşağısını seyretmek çok daha güzel oluyor.

Hakikaten hadiseleri bir üst mertebeden anlayabilmek için miraç etmek gerekiyor. O zaman aşağısının resmi bizlere daha aşikar hale geliyor. Ancak miraç ettiğimiz zaman Allah’ta seyr başlıyor. Aşağıya baktığımız zaman renk renk, çeşit çeşit kimi bağırıyor, kimi sükut edip tavaf ediyor velhasıl burası Allah cami ismindeki isimlerin hali gibi. Her ismin zuhuru var. Celal var, cemal var. Celal’de Cemal var. Ama bütün bunları seyredebilmek için cemal gerekiyor. Burada içime bir huzur, sükunet geldi. O kadar kalabalığa itiş, kakışa, çatışmaya rağmen sakin olarak sadece Allah’ta seyr halindeyim.

05.02- Sabah 03:00 civarlarında kalkıp abdest alıp hem teheccüd namazını hem de sabah namazını eda etmek için otelimizden çıkıp Kabe’nin yolunu tuttuk. Sabah namazını museviyet mertebesinin köşesine çok yakın bir yerde ettim. Medine, Mescidi Nebevi’de namaz, Kabe’de tavafın, çok ayrı bir yeri var.

-------------------

“Rasûlullah (sav.) "Sizin dünyanızdan bana üç şey sevdirildi; kadın ve güzel koku ve namazda gözümün nûru kılındı” hadis-i şerifindeki Ya’nî Resûlûllah (s.a.v.) Efendimiz “Bana dünyânızdan üç şey sevdirildi…” hadîs-i şerifînde “sevdirildi” kipini mechûl olarak söyleyip üç şeyin kendisine Cenâb-ı Hak'tan sevdirildiğini beyân eylediği gibi “kılındı” kipini de aynı şekilde mechûl olarak söyleyip namazda olan göz nûrunun kendi tarafından değil, Hak tarafından kılındığını beyân buyurdu. Ve kılmayı kendine bağlamadı. Çünkü Hakk'ın namaz kılana olan tecellîsi, namaz kılanın yapmasıyla değil, belki Hak tarafından olmuştur. Namaz kılana âit olan şey, ancak Hakk'ın tecellîsini kabûle isti'dâdının olmasından ibârettir. Nitekim bir kimse karşısında bulunan aynaya tecellî etse, onda görülen sûret ayna tarafından değildir belki bakan tarafındandır. Ayna tarafından olan şey, kendisine aksedeni kabûle isti'dâdının olmasından

Page 144: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

144

ibârettir. Çünkü kesîf bir duvara karşı duran kimsenin sûreti tabi'ki o duvara yansımaz; çünkü duvarda bu isti'dâd yoktur. Böyle olunca Hakk'ın müşâhedesi ve tecellîsi, Hakk'a dönüktür, kulun yaptığı bir şey değildir. Ve Hakk'ın namaz kılana olan tecellîsinin, Hakk'a dönük olduğunun delîli budur ki: Hak Teâlâ bu sıfatı, ya'nî namazda kendi tarafından tecellî ve müşâhede olmasını kendi nefsinden zikretti.

Çünkü Resûl (a.s.)’a Hak tarafından: "Ben senin gözünün nûrunu namazda kıldım" hitâbı şerefle ulaşmasaydı, (S.a.v.) Efendimiz, kılmayı Hakk'a isnâd ederek "Benim gözümün nûru namazda kılındı" buyurmaz idi. Bundan dolayı namaz kılana olan Hakk'ın tecellîsi Hak tarafından olmasa idi, Hak Teâlâ bu sıfatı kendi nefsinden zikretmez ve elbette Hak'tan namaz kılana tecellî olmaksızın, sâdece namaz ile emrederdi. Ve bu şekilde de kul, Hakk'ın tecellîsine ve müşahedesi ne nâil olmaksızın namazı edâ eder ve namazda kendisi için göz nûru hâsıl olmaz idi. Şimdi Hakk'ın tecellîsi, Hak tarafından lütuf ve ihsân yoluyla olduğu zaman, namazda olan müşâhede de, lütuf ve ihsân yoluyla olur.

İşte (S.a.v.) Efendimiz gerek tecellînin ve gerek müşâhedenin lütuf ve ihsân yoluyla olmasına işâreten “Gözümün nûru namazda kılındı” buyurdu. Yoksa "Namazda gözümün nûrunu ben kıldım" veyâhut "Hak Teâlâ vâcip oluş yoluyla kıldı" demedi. Ve namaz ise ancak mahbûbun müşâhedesinden ibârettir ki; müşâhede esnâsında da muhabbet edenin gözü, mahbûbunun cemâlinde karâr eder. Ve "kurretü'l-ayn ya’nî göz nûru" "istikrâr"dan, ya'nî "karâr"dan türemiştir. Çünkü bir kimse sevdiğini gördüğü zaman, gözü onun cemâlinde dikilir kalır. O seyir lezzetinden mahrûm olmamak için, gözünü başka bir tarafa çevirmez. Bunun için "karîrü’ü-ayn" "mutlu" ma'nâsında kullanılmaktadır. Çünkü her mutlu olan kimse, gözünü kendini mutlu eden şeye diker ve kendine mutluluk veren sevdiğinden başkasına meyletmez.

Türkçede "gözü aydın olmak" derler. Şimdi göz mahbûbun görülmesinde karar kılınca, muhabbet eden mahbûb ile berâber bir şeyde ya'nî sûrî görünme yerlerinden bir şeyde, mahbûbun dışında bir şeye bakmaz. Nitekim Mûsâ (a.s.)a ateş sûretinde tecellî edici olmuş idi. Ve aynı şekilde bir şeyin gayrısında ya’nî sûrî olmayan zevkî ve ma’nevî zâtî tecellîler gibi olan bir şeyin dışında mahbûbun gayrına bakmaz. Çünkü göz ma'şûkun cemâlini seyretmede sâbit ve karar kılmış olduğu zaman, ma'şûka mensûp olan başka bir şey bile olsa o seyirden ayrılıp o şeye bakmaz. Eğer bakarsa o seyirden mahrûm kalır. Çünkü göz iki şeyin seyri arasını birleştiremez. İşte namazda muhabbet edenin gözü mahbûbun müşâhedesinde karar kılmış olduğundan dolayı Hak Teâlâ hazretleri, namazda kıblenin veyâ secde mahallinin dışında olan yerlerle ilgilenmeyi yasakladı.

Çünkü bu mahallerin dışında bir şeye bakmak, kulun namazından şeytanın kaptığı bir şeydir. Ve namaz kılanın bu ilgisi şeytanın kendisine Mûsâllat olmasına fırsat verir. Sebebi şudur ki: Namaz kılan başka bir yere baktığı zaman bakışına birtakım sûretler takılır. Şeytan o sûretlerin kalbine olan te'sîrleri vâsıtasıyla bozuk fikirler aktarır. Örneğin namazda iken gözü gelip geçenlere takıldığında, güzel bir kadın görür. İlâhî

Page 145: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

145

huzûrda şeytan o sûret vâsıtasıyla şehevânî hislerini harekete geçirir. Tabi'ki o namaz, namaz olmaz. Bundan dolayı namaz kılanın kendisini şeytan ve nefsin ayartmalarından ve tahrîklerinden korumak için kıblesine veyâ secde yerine bakması zorunludur. Aksi halde onu mahbubunun müşâhedesinden mahrûm eder. Belki eğer Hak, bu namazda başka mahallere bakan kimsenin mahbûbu olsaydı, namazında zâhir ve kalb yönü ile kıblesinin dışında bir şeyle ilgilenmezdi. İnsan bu hâs ibâdette ya'nî namazda, bu mesâbede midir, değil midir? Ya'nî Hakk'ı kıblesinde hayâl edip yukarıda îzâh edilen ilâhî hitâpları işitiyor mu, yoksa işitmiyor mu? Kendi nefsinde hâlini bilir.

Çünkü insan nefsine basîret üzeredir. Ve onun kendi nefsine ilmi, diğer ilminden daha kuvvetlidir. Gerçi insan şöyle oldu, böyle gitti de bunu yapamadım gibi nefsi tarafından bir takım ma'zeretler gösterirse de, bu ma'zeretlerinde doğru mudur, yoksa yalancı mıdır? Kendi kendine yargılarsa doğruluğuna ve yalancılığına hükmeder. Çünkü hiçbir kimse kendi hâlini bilmez değildir. Çünkü herkesin kendi hâli zevkîdir. Kişi kendi nefsini herkesten daha iyi bilir.” (Fusûsu’l-Hikem Tercüme ve Şerhi Ahmed Avni Konuk)

-------------------

Medine’de Mescid-i Nebevi’de eda edilen namazlar bir başka oluyor. Sabah namazının çıkışında eşim Nu…’le buluşup kahvaltı için otelin yolunu tuttuk. Kahvaltımızı yaptıktan sonra biraz da yorgun olduğumuz için biraz istirahat edip daha sonra öğlen namazından önce hem tavaf edip hem de namazı eda etmek için alarmı ayarladık ve gaybımıza çekildik. Saat 10:00 civarlarında kalktıktan sonra hazırlanıp Kabe’nin yolunu tuttuk. Geleli çok az gün olmasına rağmen insan buraya çok çabuk alışıyor. Sanki insan hep buradaymış gibi. Zaten de öyle esasında insan, Allah’ın zatında ezeli bir varlık. Dolayısıyla zati tecellinin en yoğun olduğu yer olan Kabe’yi vatanımız hissetmemiz gayet normal. Kabe’ye geldikten sonra en alt kattaki tavaf yerinden niyetlenerek. Tavafımıza başladık, daha 1. şavtı tamamlamadan Nu…’le daha önce konuştuğumuz için şartlar da müsait olduğu için Kabe’nin Hicr yerine girdik.

“Âişe (r.anhâ)'dan; demiştir ki: Kabe'nin içine girmeyi ve orada namaz kılmayı çok arzu ederdim. Resûlullah (s.a.v) elimden tutup beni Hicr'e soktu ve (şöyle) buyurdu: "Beyt (-i Şerif)e girmek istiyorsan, Hicr'de namaz kıl. Gerçekten O, Beytten bir parçadır. Fakat senin kavmin, Kabe'yi bina ettikleri zaman (Beyt'in ölçülerini) kısalttılar, Hicr'i, Beyt'in dışında bıraktılar."

Ben Nu…’in yanında insanlar ona çok rahatsızlık vermesin diye durdum. O da iki rekatlık namazını eda etti. Oradan çıkıp tavafımızı tamamladık. İki rekat makam-ı İbrahim’in arkasında tavaf namazımızı eda ettikten sonra Nu…. daha çok vakit olmasına rağmen yer bulabilmek için bayanların namaz kıldığı yere gitti. Ben yine tavafa niyetlendim. Tavafın 1. şavtında ben de Kabe’nin Hicr yerine girerek evvela oturarak ta olsa iki rekat namaz kıldım. Sonra tam oradan ayrılacakken sanki bir şey beni tuttu. O sırada güvenlik görevlileri öğle namazı için Hicri

Page 146: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

146

boşaltmaya başladılar ama bana nedense dokunmadılar. Artık etrafım iyice boşalmıştı ve en ön saftaydım. Yanıma gelen güvenlik görevlisine iki işaretini yapıp “salah” dedim. O da müsaade etti. En ön saftaydım hem de etrafımda kimse yoktu. Sonra ayrılırken güvenlik görevlilerinden bir tanesine teşekkür mahiyetinde “Cezakallahu Hayran Türki” dedim çok memnun oldular “Mea selameh” dedikten sonra oradan ayrıldım. Öğlen namazının farzını kılmak için safa katıldım. Bulduğum yer İseviyet ile Muhammediyet mertebelerinin arasında 2. saftı.

Tavaf esnasında bu iki köşede çok büyük izdihamlar yaşanıyor, ama iki köşenin arasında bir sakinlik hakim. Bu biraz da şuna benziyor; kişi büyük çalışmalar neticesinde İseviyete yani fenafillaha ulaştıktan sonra yani kendi var zannettiği varlığından soyunduğu zaman Muhammediyet mertebesine ulaşana kadar kimliksizlik yaşar ama bu hal fazla sürerse Kabe’nin duvarına yapışanlar gibi kala kalır. Hareket edemez, Muhammediyet mertebesine çıkabilmesi içinde bir sultan güce ihtiyacı vardır. Çünkü oraya ulaşmak zata yükselebilmek için yardıma ihtiyaç vardır.

06.02- 03:00 civarlarında hazırlanıp hem teheccüd namazlarımızı hem de sabah namazımı kılmak için Kabe’nin yolunu tuttuk. Nu…’in belindeki rahatsızlıktan dolayı sandalyede kılmak zorunda. Alt tavaf alanında kadınlar bölümünde ona bir sandalye bulduktan sonra o hem namazlarını hem de günlük dersini yapmak için orada kaldı. Ben de evvela uygun bir yerde namazlarımı eda ettikten sonra tavafa katıldım. Sonra Hicrin içine girdim. Uzun bir müddet orada kalıp günlük derslerimi yapmaya başladım. Sonra sabah namazı için görevliler orayı boşaltmaya başladıklarında önümdeki alan hem açıldı hem de rahat bir hale geldi. Ben de görevliden müsaade isteyip birinci safta hacet namazı kıldım. Hacetim Hacer’ül Esved’i hiç görmemiştim. Hacet namazını orada kıldıktan sonra sabah namazı için kendime uygun bir saf bulmaya başladım. Bulduğum yer Hacer’ül Esved’in karşısında ikinci saftaydım. Allah’ın bu lütfuna sonsuz şükürler olsun. Görevliler namaz düzenini ayarlamak için safları düzeltince herkes kendini yerini bulup oturunca Hacer’ül Esved karşımdaydı. Hacer’ül Esved yeryüzünde Allah’ın sağ eli sembolündedir. Allah neden bir taşa böyle bir özellik atfetti acaba? Gerçekten taşı öpmek bu kadar çaba sarfedenler taşımı öptü, Allah’ın sağ elini mi öptü acaba?

-------------------

"Mademki eşya vücudun görünme yeridir, nihayet put dahi o kapsamdan birisidir. Ey akıl olan Âdem! İyi düşün ki, put vücud yönünden batıl değildir. Bil ki, Hak Teala onun halk edicisidir. İyiden her ne çıktı ise iyidir. O makamda ki vücud ola, salt hayırdır. Eğer onda şer var ise o gayrdandır. Eğer müslüman bilse idi ki, "put nedir?" Bilir idi ki, din putperestliktedir. Ve eğer müşrik puttan haberdar olsa idi, dininde dalalete düşer mi idi? O, puttan ancak zahir halk edilmişi gördü. Bu sebeple şeriatte kafir oldu. Eğer sen de, ondan orada örtülü olan Hakk’ı görmez isen, şeriatte sana da müslüman demezler." (Şeyh Mahmud Şebüsteri - Gülşen-i Râz)

Page 147: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

147

-------------------

“Tirmizi, İbn Abbas'ın şöyle dediğini aktarır: Hz. Peygamber şöyle der: 'Hacer-i esved cennetten sütten daha beyaz bir halde inmişti. Âdemoğlunun günahları onu karartmıştır.'

-------------------

Ebu İsa şöyle der: Hadis, hasen-sahih hadistir. Âdem'in hatası olmasaydı, dünyada efendiliği ortaya çıkmayacaktı. Hata Âdem'i efendi yapan ve ona seçilmişliği kazandıran şeydir.

-------------------

(İbn Arabi burada siyah anlamındaki sevd ile efendi anlamındaki seyd kelimeleri arasında anlam ilişkisi kurmaktadır.) Öyleyse Âdem'in hatası nedeniyle cennetten çıkması, onun efendiliğini ortaya çıkartmak içindi. Hacer-i esved cennetten çıkarken beyaz idi. Cennete döndüğünde de, sayesinde başkalarından farklılaştığı ve Hakka yakınlık elbisesinin üzerinde göründüğü bir izin onun üzerinde kalması gerekir.

Allah onu 'Hakkın sağ eli' konumuna yerleştirmiştir. Söz konusu el Allah’ın kendisini halk ederken Âdem'in çamurunu yoğurduğu eldir. ‘Âdemoğullarının hataları onu karartmıştır.' Başka bir ifadeyle, onu öperek kendisini 'efendi' haline getirmişlerdir. Renkler arasında efendiliği gösteren renk, siyahtır. Allah Hacer-i esvede siyah rengi giydirmiştir. Bunun amacı, Âdem'i efendi yaptığı gibi, dünyaya çıkışıyla onu da efendi yaptığını öğretmektir. Âdem'in yeryüzüne inişi -uzaklaşma değil- halife olmak demekti.

Hz. Peygamber, Hacer-i esved'in siyahlaşmasını Âdemoğullarının hatalarıyla ilişkilendirmiştir. Nitekim Âdem'in efendiliği ve seçilmesi de onun hatasıyla gerçekleşmiştir. Başka bir ifadeyle hataları sebebiyle Âdemoğullarına bu taşa secde edip onu öpmeleri ve kendisiyle teberrük etmeleri emredildi. Bütün bunlar hatalarına karşı insanlar için bir kefarettir. Hacer-i esvedin efendiliği bu nedenle ortaya çıktı.

“Âdemoğullarının hatası Hacer-i esvedi kararttı” sözünün anlamı budur. Yani onu efendi yaptılar. Siyah renk, bu anlama delil yapıldı.

Öyleyse bu, Âdemoğulları hakkında bir kınama değil, övgüdür. Âdem (as.) ile melekler arasında geçen hadiseye bakınız! Allah önce meleklere Âdem'in yeryüzünde halife olduğunu söylemiş, melekler Âdem hakkında bilinen sözlerini söylemişlerdir. Böylece kendilerini üstün görüp bu göreve Âdem'den daha lâyık olduklarını iddia etmiş, düşüncelerini Allah'ın bu konudaki bilgisinden üstün tutmuşlardı. Onların bu davranışı, Âdemoğullarının hatalarının yerini aldığı gibi Âdem'in meleklere efendi olmasının da sebebi olmuştur. Âdem'in efendiliği ortaya çıksın diye de meleklere kendisine secde etmek emredildi.

-------------------

Bu güzel duygularla sabah namazını eda ettikten sonra Nu…’le buluşup otelin yolunu tuttuk. Kahvaltı saati olduğu için otelin restaurant bölümüne geçtik. Kahvaltımızı tamamladıktan sonra otel odamıza çıkıp

Page 148: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

148

abdestlerimizi alıp ihramları giydikten sonra yol kenarında bir taksiyle anlaşıp bizi Ten’im’e götürmesini söyledik. İnşeAllah bu bizim ikinci umremiz olacak. Taksiciyle gidiş-geliş için 40 Riyal’e anlaştık. Ten’im’e geldiğimizde hem 2 rekat namazımızı kılmak hem niyetlenmek için camiye girdik. Namazımızı kılıp niyetimizi de yaptıktan sonra Tavaf ve Sa’y yapmak için saat:10:00 civarlarında Kabe’ye geldik. Tavafımızı en üst katta yapmaya karar verdik. 7 şavtı çok kısa bir zamanda tamamladıktan sonra 2 rekat Makam-ı İbrahim arkasındaki namazımızı kılmak için uygun bir yer aradık. Uygun bir yer bulduktan sonra namazlarımızı kılıp Safa’ya doğru yöneldik. Kısa zamanda Safa-Merve arasındaki sa’yımızı yaptıktan sonra Merve mahallinde oradan geçmekte olan birine saçımı da kestirerek 2.umremizi tamamlamış olduk.

Biraz öğlen sıcağına kaldığımız için biraz yorulmuştuk. İstirahat etmek için otele çıktık. Otele geldikten kısa bir süre sonra uyuya kalmışım. Biz bugünü hep Perşembe zannediyorduk. Akşam üstüne doğru biraz odada Fütuhat-ı Mekkiyye okuduktan sonra Makam-ı İbrahim tavafını ve İnsan-ı Kamil namazını kılmak için Kabe’ye gitmeye çalışırken Otel de Me…. hanımla karşılaştık. O da bizi soruyormuş. Hakikaten burada kendimizden geçtik, sanki dünya ile irtibatımız kalmadı o yüzden zamana hiç dikkat etmemişiz. Bu günün Cuma olduğunu söyledi. O öyle söyleyince büyük bir şaşkınlık ve hayal kırıklığı yaşadım. Sanki içim çekilmişti. Elim, ayağım tutmuyor gibiydi. O duygular içerisinde Üst katta Makam-ı İbrahim tavafını ve arkasından uygun köşeleri tespit ederek İnsan-ı kamil namazını eda ettik.

İçimde hala büyük bir burukluk vardı. Otele geldikten sonra saatte ilerlediği için gaybımıza çekildik. Sabah kalktığımızda bu durumu biraz tefekkür ettim. Sonra anladım ki bu günlük derslerimde ki KAHHAR esmasıyla ilgili çünkü daha önce bütün o güzel fiilleri yaparken Allah’ın rızasını gözettiğimi zannediyordum ve bir süre sonra sanki ne istersem oluyordu. Böylece ben de kuvvetli bir nefsi benlik yani ben yapıyorum zannı oluşmaya başlamıştı. Bütün bu güzellikleri ben yaptım hükmüyle nefsime maletmeye başlamıştım ki, hamd olsun böyle zahirde hoş olmayan ama batında benim adıma hayırlı bir hal olmuş oldu.

İstanbul’a döndükten sonra Efendi Babamız Mesnevi Şerif sohbetlerinde şöyle bir hususiyetten bahsetti. Hakkın öyle kulları vardır ki, onlar Hakk’ta gark olduklarından onlar da zaman kavramı kalmamıştır. Hakikaten insan öyle bir yerde Cuma namazına gidememek kadar üzücü bir şey olamaz herhalde ama ben bugüne kadar gittiğim Cuma namazlarında edinemediğim idraki, bir cumayı kaçırmakla edindim. Hep Fenafillahı kişi nasıl yaşar diye düşünüyordum. Acizane anladım ki, çok gitmek istememe rağmen hem günleri unutmamızdan hem de uyku halinden fiili yerine getiremedim. Hz. Peygamber, uyuyakalma ve unutmayı bir mazeret kabul etmiş ve bu iki sebepten biriyle bir namazın vaktinde kılınamaması durumunda, hatırlanıldığı vakit kılınmasını söylemiştir. Hz. Peygamber'in bu husustaki ifadesi şöyledir: "Biriniz uyuyakalır veya unutur da bir namazı vaktinde kılamaz ise,

Page 149: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

149

hatırladığı vakit o namazı kılsın; o vakit, kaçırdığı namazın vaktidir" (Buhârî, “Mevâkýt”, 37; Müslim, “Mesâcid”, 314-316).

“Allah Teala Hz. Peygambere şöyle buyurur: 'Ey Muhammed ümmetine de ki: Allah'ı seviyorsanız, bana uyun.' Burada Allah, uymayı bir kanıt saydı. Halbuki herhangi bir konuda uymayı söylemedi. 'Allah da sizi sevsin.' Allah şöyle buyurur: 'Sizin için Allah'ın peygamberinde en güzel örnek vardır.' Bu ise, uyma demektir. Başka bir ayette ise 'Ahdimi yerine getirin' ki kast edilen Allah'ı sevmek iddiasıdır- 'Ben de size olan ahdimi yerine getireyim.' Bu ise, Hakkı sevme iddianıza karşı O'nun da sizi sevmesidir. Allah onların doğru sözlü olmalarının delilini, Allah'ın kendilerini sevmesi saymıştır. Allah'ın onları sevmesi ise, uymanın delilidir. Uymak ne kadar eksikse sevgi de o kadar eksilir. Allah ehline göre peygambere uymak, eksiklik kabul etmez. Özür ise, onu eksiltemez, çünkü özür halinde insan, herhangi bir konuda uymadan Allah tarafından engellenmiştir. Dolayısıyla böyle bir durumda Hakk onun yerini alır. “Elhamdülillah”

Sabah kahvaltıdan sonra toplu bir umre yapılacağı için hemen odaya çıkıp abdest alıp ihramlarımızı giydik. Fakat aşağıya indiğimizde saat:07:45 civarı olduğu için tur firmasının otobüsleri de 07:30 gibi hareket ettiği için otobüsleri kaçırmış olduk. Bizde hazır niyetlenmişken bir taksiyle anlaşıp umre yapmak için Ten’im’e gittik. Orada namazı kılıp niyetlendikten sonra aynı taksiyle geri döndük. Kısa sürede tavafımızı, Safa-Merve arası Sa’yımızı yaptıktan sonra birisine rica edip saçımı kestirdim. Bu bizim 3.umremiz olmuştu. Öğlen namazı için Kabe’nin ilk tavaf alanında kendime bir namaz yeri aradım. Bulduğum yer Makam-ı İbrahim ile Kabe arasındaydı. İmamın arkasındaki 3. saftaydım. Burada imamı çok sıkı koruyorlar.

07.02- Eşim Nu…. biraz rahatsız olduğundan sabah namazına gelemedi. Ben hazırlanıp sabah namazı için Efendi Babamların da kullandıkları 66 nolu kapıdan girdim. Kabe’nin bu bölümü alt kata göre namaz açısından daha rahat bir yer. Burada giriş ve çıkış daha kolay oluyor. Okuduğumuz bir hadis-i şeriften dolayı 350 şavt 50 tavaf yapmayı planlıyorduk ama Nu…’in rahatsızlığı buna engel olacak gibi. Buraya çok alıştık sanki uzun süredir burada yaşıyormuşuz gibi. Dönülecek düşüncesi daha süremiz olmasına rağmen bizi çok üzüyor.

08.02- Sabah namazı için hazırlanıp yine 66 nolu kapıdan girdim ve kendime uygun bir namaz yeri aradım. Sabah namazında Efendi Babamla ve diğer arkadaşlarla beraberdik. Namazın bitiminde kahvaltı için otele geri döndük. Bugün dokuz günlüğüne gelen arkadaşların son günüydü. Efendi Babamlar daha önce değiştirmiş oldukları odalarına geri döndüler oda numaraları 859’du. Öğlen namazı için arkadaşlarla buluşup yine 66 nolu kapıdan girip namazımızı eda ettik. Öğlen namazından sonra kısa bir sohbet oldu. Ben de Nu…’le odamızda yaptığımız okumaların birinde karşımıza çıkan Muhyiddin Arabi hazretlerinin Celal ve Cemal adlı Risalesinden bir soru sordum. Soru şuydu;

Page 150: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

150

-------------------

Yüce Allah bir ayette şöyle buyurmuştur: "La yus'elu amma yefalu / Allah yaptığından sorumlu tutulmaz." (Enbiyâ, 23) Bu ayet kahır ve ceberutla, mülkün ispatıyla ilgilidir. Bu sıfatlar kulun kalbine yerleşince, artık neden aramak, itiraz edilebilecek başka şeyleri taleb etmek onun için imkansız olur. Nefsinde ne olduğunu bilen kimse nefsini sorgulamaz. Ancak nefsinin ne üzerine kaim olduğunu bilmeyen bir kimsenin sorması başka. Böyle bir kimseden soru sadır olabilir. Bu gerçekleşince, yani kendinin içindekileri bilme durumu gerçekleşince artık yaptığını sormaz.

Çünkü Allah'tan, sıfatlarından ve fiillerinden başka bir şey söz konusu değildir. Bu anlama şu cümlede cevap veriliyor: "Ve hum yus'elun / Onlar ise sorguya çekileceklerdir." (Enbiyâ, 23) Çünkü hakikat birdir. Allah, onlara, kendilerine yaptıklarını ve onlardan zahir olanları sorar, onlar da O'nu kendilerine yaptıklarını cevap olarak gösterirler. Bunu anlayın, çünkü ben işaret ehline özet açıklamalar sunmak istiyorum.

Efendi babam bu hallerin fenafillah halleri olduğunu bu halin yaşanmadan sorumluluğun kalkması diye bir şeyin söz konusu olmadığını, bu hallerde zeminin çok kaygan olduğunu ama aynı zamanda bunların bilinmesi gerektiğini ama yine de sıkı sıkıya kulluğa tutunmamız gerektiğini söyledi.

“Kimden kaçıyorsunuz, varlıkta "O"ndan başkası yok ki?

"O"ndan başkasına "O" demek caiz olur mu?

Eğer "O" desem, gözün görmesi inkar eder

Ya da "nedir O?" desem, "O"ndan başkası olmaz.

Kaçma; aramaya da kalkma;

Çünkü gördüğün her şey Allah vechidir.” (İbn Arabi)

-------------------

10.02- Makam-ı Muhammedi ve Makam-ı Uluhiyet ve Makam-ı Velâyet tavaflarını yaptıktan sonra ilk iki tavafın ardından İnsan-ı Kamil namazlarını kıldık. Makam-ı İbrahim ile Kabe arasındaki son iki rekatı görevliye rica edince Nurbil’e orada kılmak nasip oldu. Tavaflarımızı ve namazlarımızı tamamladıktan sonra biraz istirahat için otele geldik.

11.02- Saat 04:00 gibi otelin önünde toplandık ve Ten’im’e gitmek için araba aramaya başladık. Nihayet bir arabayla anlaştıktan sonra Ten’im’e gidip geldik. Saat 05:00’e gelmek üzereydi. Namaz zamanı da yaklaştığından tavaf alanında yoğunluk vardı. Bizde 1.şavtı aşağıda yap-tıktan sonra hem namazı kılmak hem de diğer şavtları tamamlayabilmek için orta kata çıktık. 5. şavtı bitirmiştik ki kendimize namaz için uygun bir yer bulmamız gerekiyordu. Sabah namazını eda ettikten sonra kalan 2. şavtıda tamamlayıp Safa-Merve arasında sa’y yapmaya başladık. Bu sefer çok yorulmuştuk saçımı da orada bulunan birisine kestirdikten sonra kahvaltı için otelin yolunu tuttuk. Kahvaltımızı yaptıktan sonra biraz dinlenmek için odaya çekildik.

Page 151: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

151

12.02- Sabah namazından sonra otele dönüp kahvaltımızı yaptıktan sonra umre yapmak için bizi Ten’im’e götürecek bir taksiyle 40 Riyale anlaştık. Burada sabah namazıyla öğlen namazına kadar olan süre tavaf yapmak için çok uygun. Bu umremizi şu şekilde yaptık; Tavafta, ilk iki şavtta “Lebbeyk, Allahümme lebbeyk, Lebbeyke lâ şerike leke lebbeyk. İnne'l-hamde ve'n-ni'mete leke ve'lmülke lâ şerike leke” Rüknü yemani ile Hacerül esved arasında “Rabbenâ âtina fid’dünyâ haseneten ve fil’âhireti haseneten ve kınâ azâbennâr.” Rüknü Iraki köşesi yani İbrahimiyet mertebesinde “Bölücülükten, iki yüzlülükten ve kötü ahlaktan Allah’a sığınırım”

Üçüncü ve dördüncü şavtta "Allahu ekber Allahu ekber, Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber. Allahu ekber ve lillahi'l-hamd"

Beşinci ve altıncı şavtta "Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâşerîke leh, lehu'l mülkü ve lehu'l hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr."

Yedinci şavtta “La ilahe illallah” zikirleriyle tavaflarımızı yaptık.

İbrahim makamının hemen arkasında “vettehizû min makâmı ibrâhîme musallâ” yani “İbrahim’in makamını namazgah edininiz” ayetini okuduk.

Sonra 2 rekat İbrahim makamının arkasında namaz kıldık. 1.rekatta Fatiha ve Kafirun, 2.rekatta Fatiha ve İhlas surelerini okudum.

Daha sonra Safa ve Merve arasında sa’y yapmak için Safa’ya geldik. Safa’ya gelince; “İnnes safâ vel mervete min şeâirillâh” yani “Safa ve Merve Allah’ın ayetlerindendir.” Sonra Allah’ın başladığıyla başlarım deyip Kabe’ye doğru yönelip “La ilahe illallah” “Allahu Ekber” "Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâşerîke leh, lehu'l mülkü ve lehu'l hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr." “La ilahe illallah”

“O sözünü yerine getirmiş kuluna yardım etmiş kuluna karşı birleşenleri başarısızlığa uğratmıştır.” 3 defa okuduktan sonra her sa’y da Allah’ın bir sıfatını zikrettik. Hayy, Alim, Mürid, Kâdir, Semi, Basar ve Kelim. Aynı şekilde bu sözler Merve’de de söylendi. En son saçımı da bir Suriye’liye kestirdim. Umremiz tamamlanmış oldu. Öğlene yakın saatlerde otele geldik biraz dinlendikten sonra öğle namazı için Kabe’ye gittik. Yatsı namazından sonra 2 tavaf yaptık.

13.02- Bugün 2.grupta aramızdan ayrılıyor. Saat 10:00 civarlarında onları uğurlamak için lobiye indik. Arkadaşlar saat 11:00 civarında otobüse binip Cidde’ye gittiler. Biz burada Efendi Babamız, Nüket annemiz ve eşim Nu… ile birlikte ayın 19’una kadar dört kişi kaldık. Arkadaşları uğurladıktan sonra Efendi babamla birlikte Cuma namazına gittik.

Yatsı namazından sonra tavaf yapmaya gittik. İlk tavafımızı Makam-ı Varis-i Rasul Necdet Ardıç tavafına niyetlendik. Bütün şavtları SELÂM esmasıyla yaptık. Daha sonra Allah’ın yedi sıfatı için bir tavaf yapmaya başladık. Ancak Hayy ve Alim tavaflarını tamamlayabildik inşeAllah daha sonraki günlerde onları tamamlamayı düşünüyoruz.

Page 152: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

152

-------------------

14.02- Sabah namazında Efendi babamla beraberdik namaz bitiminde Nüket anneyi de bekleyip otele kahvaltıya gittik. Kahvaltıdaki sohbetlerden biri de Hamd üzerine Elhamdülillah ne demek? Hamd niçin Allah’a mahsus? Allah’ı hakkıyla takdir edemediler. Efendi babam masamızda duran çay termosundan örnek verdi. O termosu yapan onun bütün özelliklerini en ince ayrıntısına kadar bilir. Ama dışarıdan bakan onun ancak birkaç yönünü bilebilir. İşte Hamd’ın Allah’a mahsus olmasının nedenlerinden biride budur. Allah bilir, siz bilmezsiniz.

حلا ) ) EL HA

İrade “Lâm” ına aktarılan velâyet oluşumu “Ha” ile birlikte Kelâm makamında gizli “Elif” le yani zâti olarak desteklenerek oluşturulmaya başlamıştır.”Ha” daki Kelami hakikat fethayla hareketlendirilerek açılmaya başlamıştır. “Cevamiul Kelim” meydana gelmiştir.

محلا ) ) EL HAM Kelâm “Ha” sı sükundaki işitme “Mim” ine bitişip oluşan zâti kelâmı Mülk “Mim” inde işittirmiştir. “Mim” bu oluşumda hareke almayıp sükunda kalmıştır. Kelâmın kabulü için bu şarttır. “Ha” arş, “Mim” de arş’ın ihtiva ettiği şeyler olmuştur. “Ha” yücedir. Yüceliği içinde bulundurduğu “Elif” tir. “Ha” nın açığa çıkıştaki lafız harfleri “Ha-Elif ve Hemze”dir. “Mim” kendi içinde “Elif”i dolaylı bulundurur. “Mim” in lâfız harfleri “Mim-ya-mim”, “Ya” (Ya-Elif-Hemze) dir. “Ya” içerisinde bulunduğu oluşumu alçalır. Esre görevi görür. Dolayısıyla “Mim” in yüceliği alçaklığındadır. Böylece Uluhiyette başlayan Zati Kelam (Ha) bütün mertebelerden geçip aşağıların aşağısı olan mülk’te (Mim) işittirilmiştir. “Cevamiul Kelim” Kelamın manası “Mim” in sükunda

kalmasıyla “Mim” e aktarılmıştır. Bu külli oluşum HA-MİM ( مح ) olmuştur. Diğer bir deyişle Hakikat-i Muhammedi.

دمحلا ) ) EL HAMD

HA-MİM ( مح ) de oluşan kelâmi mana “Ha” ile başlayan “Mim”e kadar ki bütün mertebelerde fiile çıkabilmek için bu oluşumu taşıyacak bir mahalle ihtiyaç duymuştur.

“HAM” : Olgunlaşmamış anlamındadır.

Ham halindeki oluşum kemalatını tamamlamak için cismin simgesi olan

“Dal” (د) ile birleşmiştir. Bu oluşan mertebenin adı HAMD ( دمح ) olmuştur. Zati Kelamın (Ha), Mülk aleminde (Mim), cisimde (Dal) birleşmesiyle, Mülk alemindeki her varlığın bu mertebedeki ismi HAMD

دمح ) ) olur. Her zuhur mahalli “HA-MİM” in tecellisinden başka bir şey değildir. HAMD, ALLAH içindir. Her zuhur mahalli Allah’ın bir kelimesidir.

Page 153: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

153

Her zuhur mahallinden açığa çıkan mana, Cevamiul kelim olan Allah içindir.

دمحلا ) ) EL HAMDÜ “Dal” ile meydana gelen zuhur mahalli sıfat olan ötre (Vav) ile yüceltilmiştir. Her cisim velayet istidatıyla donatılmıştır.

Aynı zamanda HAMD ; Sıfatların ve birliğin bölünmesi mahallidir.

Sonuç olarak;

“Lâm” : Sonradan halk edilmiş (Hadis) yani HAMD olan zuhur mahalli kendindeki velayeti bilirse varis olur. Bu da ondaki hadisliği ortadan kaldırır. Hadis, Kadim’e bitişince ondan geriye iz kalmaz. “Lam” ı

çıkmasıyla ( دمحلا ),oluşumun yeni ismi AHMED ( حمدا ) olur.

AHMED ( مدحا ) olan velayetin taşıyıcısıdır. “AHMED” oluşumu üstündeki velayet “Vav” ıyla kendi velayetini sonlandırmamış, varisleriyle devam ettirmiştir.

“Bugün AHMED benim, ama dünkü AHMED değil” (Hz.Mevlana)

Diyen Hz.Mevlana gibi. Bu sırra erişenler hadislik yönlerini yani “Lam”

oluşlarını ( دمحلا ), sona taşırlarsa mertebenin adı ( لحمد ) HAMDELE olur.

“Hamdele” : Sözlük anlamı Elhamdülillah demenin kısaca ismidir.

HAMD olan ALLAH içindir.

AHMED : Sıfatın zuhur mahallidir.

MED : Uzatma, çekme, yayma ve döşeme, çoğaltmak anlamına gelir.

AH – MED ( حمدا ) “Elif” ve “Ha” ile oluşan “AH”

Zati Kelâm “Med” ile yayılmış ve çoğalmış “AH” lar bütün âleme yayılmıştır.

-------------------

Kahvaltıdan sonra umre yapmak için bir taksiyle anlaşıp Ten’im’e gittik. Tavaf alanı müsait olduğu için çok kısa sürede bitirdik. Kabe’nin çıkış kapısına doğru yönelmişken bir şey dikkatimi çekti. 2 ayrı direkte 77 ve 53 sayıları vardı. Benim doğum tarihim 19 – 77 , 53 Efendi babamın şifre sayısı

77 + 53 = 13 0 Efendi babamın içinde bulunduğu her oluşum 13’e dayanıyordu.

Page 154: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

154

Yatsı namazından sonra otele gelip akşam yemeğini yedikten sonra daha önce niyetlendiğimiz Allah’ın yedi sıfatının Mürid ve Kâdir sıfatlarının tavafını yaptık.

-------------------

15.02- Sabah kahvaltıda Efendi babam bir takım hadiseler anlattıktan sonra şimdi bu olumsuz gibi gözüken fiillere Hakk mı, halk mı diyeceğiz diye sordu?

Hemen cevap veremedim düşünmek istedim. Allah işaretini göstersin İnşeAllah. Sonra halen üzerinde çalıştığımız herhalde bir ömür üzerinde

çalışmamız gereken bir ayet; ا ت م ی م ذ ر ت إ ی م كن ر ل و ه ى الل م ر “ ATMADIN, ATTIĞINDA VE LAKİN ALLAH ATTI” (Enfal 8/17)

“ Fiiller Allah'a mı, yoksa kullara mı yoksa her ikisine birden mi izafe edilir? Çünkü fiillerin varlıkları gerçekken nispetleri gerçek değildir. Bu noktada bir görüş söyleyelim: Onu iyice inceler ve insafla baktığında, onu anlar ve kendisine yaklaşırsın. Çünkü ben, ayrıntılı açıklıyorum ve gerçeği kendiliğindeki haliyle dile getirmiyorum. Böyle dile getirmek, bir takım zararlara ve insanların çelişkiye düşmesine yol açardı. Görüş ayrılığı, benim sözüm nedeniyle ortadan kalkmaz. Öyleyse onu genel için belirsiz bırakmak daha yerindedir. Bizim bilgin adamlarımız, bu konudaki imayı anlar. Allah şöyle demiştir: 'Allah halkı (âlem) Hak ile halk etti.'

İnsanlar halk etmede vasıta olan Hakka dair bir takım sözler söylemiş, kimse onun mahiyetini açıklamamıştır. Şu var ki onlar yoruma açık bir takım hususlara işaret etmiştir. Halk etmede vasıta olan Hak ve halk edilmiş âlem, iki gerçek şeydir. Onlar, herkese göre iki şeydir. Şu var ki o ikisi, heba cevheriyle surete benzer. Sufilere göre fiiller, suretten meydana gelir. Fakat kimdir bu suret? kimdir? Âlem midir, âlemin kendisiyle halk edildiği Hak mıdır? Allah Teala onunla ilgili şöyle demiştir: 'Biz o ikisini Hak ile halk ettik.' Başka bir ayette ise 'Hak ile onu indirdik ve Hak ile indi' demiştir. Halk etmede vasıta olan Hakkın âlemin suretlerini var eden olduğunu düşünen kimse -ki âlemin suretleri onda farklılıklarına göre suretlerin verisine göre ortaya çıkar- fiilleri halk ile ilişkilendirir.

Mümkün varlıkları -ki onlar âlemdir- Heba cevheri olduğunu ve onun halk etmede vasıta olan Hakkın bu âlemdeki sureti olduğunu söyleyenler de vardır. Suretlerin şekilleri ise, âlemdeki varlıkların değişmesi nedeniyle değiştiği gibi onlara verilen adlar da değişir. Nitekim ilahi isimler de âlemdeki etkilerinin değişmesi nedeniyle Hakka nispet edilir. Öyleyse bunu dikkate alan kimse, bu suret nedeniyle onları Allah'a nispet eder. Suretin ancak Heba cevherinde zuhur ettiğini düşünenler de vardır. Onlara göre heba cevheri için varlık, ancak suretin bulunmasıyla meydana gelebilir. Suret ancak heba cevheriyle bilinebileceği gibi heba cevheri de suret ile var olabilir. Böyle düşünen kimse, fiilleri bir yönden Allah'a, bir yönden kullara nispet eder. Fiillerden güzellik ve övgüyle ilgili olanları Hakka, çirkin ve kötü fiilleri ise kullara nispet eder. Bunun

Page 155: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

155

nedeni, (fiillerde Hak ile âlem arasındaki) akli ortaklık, bilgide o ikisinden her birisine dayanmanın ve varlığın kemalinin her ikisine birden bağlı olmasının zorunluluğudur.

Kuşkusuz seni bilgi yoluna attık! 'Atmadın, attığında, fakat Allah attı' ayeti bu bağlamda yorumlanır. Allah bu ayette 'atma' fiilini kendisinden olumsuzladığı kimseye sonra yine atma fiilini nispet etmiştir. Allah bu ayette bu mesele hakkında dile getirdiğimiz düşüncemizi belirtmiştir. 'Allah hakkı söyler' -ki bu onun sözüdür ve 'doğru yola ulaştırır.' Yani üzerinde yürüyelim diye yolunu bize açıklar. 'Her canlının perçeminden tutmuştur. Rabbim dosdoğru yol üzerindedir.' Öyleyse biz, Allah'a hamd olsun, doğru yol üzerinde yürürüz. Böylelikle Allah bu ayet ile âlemdeki varlıkların Heba cevheri olduğunu ortaya koymuştur. Şu var ki o, suretin varlığıyla meydana gelebilir. Aynı şekilde âlemdeki varlıklar da ancak Hakkın onlarda zuhur etmesiyle varlık özelliği kazanır.

Yaratmada vasıta olan Hak, onlar için suret gibidir. Bütün fiillerin suretten ortaya çıkmış olduğunu zannedenler vardır. İşte bu 'Allah attı' ifadesinin anlamıdır. Hak, amellerin kendisinden göründüğü suretin kendisidir. Öyleyse belirttiğimiz şeyi iyice öğren! Çünkü Allah'ın bu ayette açıkladığından daha açık ifade olmadığı gibi biz de bu açıklamada ayrıntılı olarak bu meseleyi belirttik. 'Allah dilediğini doğru yola ulaştırır.' Bu yol, Allah'ın ve Rabbin üzerinde bulunduğu yoldur. Bu yol 'İşte benim doğru yolum' ayetinde hakikate izafe edilen yoldur. Her yolun başkasına ait olmayan bir hükmü vardır. Bunu anla! Ve's-selam! 'Kendisine nimet verilenlerin yolu' şeriattır.” (İbn Arabi Fütuhat-ı Mekkiyye)

-------------------

16.02- Sabah namazından sonra otele dönüp kahvaltımızı yaptık. Kahvaltıdan sonra daha önceden niyetlenmiş olduğumuz yedi sıfatın kalan üç sıfatı olan Semi, Basir, Kelim sıfatlarının tavafını yaptık. Akşam namazını Efendi babamla birlikte kıldıktan sonra akşam ile yatsı arasını beklerken üstteki tavaf alanında Fatiha ve İhlas sureleriyle ayrı ayrı tavaf yaptık.

Umreye gitmeden önce iki tane zuhuratım olmuştu;

-------------------

Birincisi; Devamlı bir şekilde bişri hafi, bişri hafi, bişri hafi... diye sürekli bir şekilde tekrarladım.

İkincisi; Bir kandil akşamıymış ama hangi kandil hatırlayamıyorum. Başımızda Efendi babamız, kalabalık bir erkek ve kadın grubu. Daha sonra meydan gibi bir yer etrafı kalabalık zikir yapılacakmış. Kadınların ayrılması istendi. Benim yanımda da Nu…. var, gruptaki erkeklerden bir tanesi onun ayrılmasını istedi. O da oradan ayrıldı. Sonra Efendi babamın yardımcısıymış yani Efendi babamın çok iyi tanıdığı, Efendi babamdan sonra gelen kişiymiş zaten bu organizasyonuda yapma görevi onunmuş ismi Sefer'di. Daha sonra gerekli ortam hazırlandıktan sonra bir şey için internet bağlantısı gerekiyormuş. Sonra Sefer Bey, ben ve bir kaç kişi diye hatırlıyorum. İnternet bağlantısı olan çevredeki bir dükkan arıyoruz

Page 156: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

156

ki oranın bağlantısından bizde istifade edelim. Sanki küçük büfe, kuruyemişçi gibi bir dükkana giriyoruz. Dükkana girdiğim gibi oradaki genç dükkan sahibi beni gördüğü gibi babamda Siirtli olduğu için Arapça konuşmaya başlıyor. Doğal olarak Siirtlilerin Arapça bildiğini varsayarak Arapça konuşmuş. Ben de ona cevaben "La" "Lev semehtüm uzren" Arapça bilmediğimi belirtmek istedim. Beni tanıdığını söyledi o bölgede çok Siirtli olduğunu bana yardım edeceklerini belirtirken yola doğru baktığımda halamın oğlu Beşir'i gördüm. Onun yanına gitmemi söyledi, onun bana yardımcı olacağını söyledi.

-------------------

Tavaftan sonra Efendi babamın yanına döndüğümde Efendi babam, Ali Er isminde birisiyle sohbet ediyordu. Bende usulca yanlarına sokuldum. Ali Er ismindeki kişi Efendi Babama çok benzediğimi bizi baba oğul zannettiğini söyledi. Bu, yukarıdaki zuhuratlarımla ilgili olarak Cenab-ı Hakk’tan bana bir beşir (müjde) diye düşündüm.

Daha sonra (Terzi Baba-2-) kitabında sayfa (32) de bu işin hakikatinin de, ne olduğunu daha iyi anladım.

-------------------

MÜJDELEYEN-KORKUTAN. (Beşîr-nezîr)

Terzi Babam ile İlâh-i bir yakınlık oluşturulduğunda, görülecektir ki, beşîr dir. Yani müjdeleyici, nezîr, yani sakındırıcıdır. Bu iki vasıf onun risâlet anlayışında çok belirgin olarak müşâhede edilebilmektedir.

Beşîr- güzel haberler veren, doğru yola teşvik eden, imrendirerek iyiliklere yönlendiren, ve mükâfat vaad ederek yüksek hedefler gösteren, güleç yüzlü müjdeci demektir.

-------------------

(İnnâ erselnâke bil Hakk’ı beşîran ve nezîra ve in

min ümmetin illâ halâ fîhâ nezîran.)

(35-24)”Şüphesiz ki seni, bir müjdeci (Beşir) ve bir korkutucu olarak gönderdik. Ve hiçbir ümmet yoktur ki illâ içlerinde bir korkutucu gelip geçmiştir.”

-------------------

35/24 olarak zikredilen âyeti celilede, Zat mertebesinden risâlet mertebesine olan sesleniş vardır. Burada risâlet mertebesinin iki önemli vasfı Beşir-müjdelemek, nezir-uyarma, korkutma özelliği vurgulanmaktadır. Burada hemen dikkatinize sûre ve âyet numaralarını sunmak istiyoruz..35 sûre numarası sağdan sola okunursa 53 (Terzi Baba) hakikati Muhammedi üzere şifre sayı çıkmaktadır. Bir başka

Page 157: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

157

yönden de bakar isek, 35-hicret ile birlikte varılan risâlet şehrinin sayısal ünvanıdır.

Bu iki İlâhi vasıf, birbirinin zıddı gibi görünüyor ise de zıt lar değil, birbirinin mükabili, ve delili gibidir. Burada nezir-korkutma, dinleyenleri ve uyanları ittikâ sahibi yapıp müttakilerden kılma, gaflete, benliğe düşmekten uyaran, İlâhi seyr yolundaki tuzaklar için sakındıran, şefkatli bir uyarıcı ma’nâsında düşünebiliriz.

Kendilerinin bir sohbet meclisinde huzurunda bulunup nazarına mülâki olanlar, müjdelerken aynı zamanda sakındırdığını, yani hem Beşir, hem de nezir oluşuna şahitlik edebilmekteyiz.

Burada bir miktar Beşir üzerinde durup, hem sayısal değerlerine, hem de harf manalarına bakacak olur isek….,

2+300+10+200= 512. 51+2=53 (Terzi Baba), müjdeleyen,

tebşir eden dir.

O, nun müjdeleri ruhlarımız için bir şifa kaynağıdır.

Basireti ile görebilen gözlere, lâtif beldelerden gelen haberlerdir. Aşk yurdundan sunulan hazinelerdir. Kaynağı hiçbir zaman kurumayan, velâyet çeşmesinden akan kutsi ilimlerin müjdecisidir o

Onun yolunda, onun lisanından, müjdelerin en güzeli ilim taliplilerine verilmektedir. Bazı ulemâ-i kiram zümer suresi 53. üncü âyetini enbüyük müjde (Beşir), ve ümitvar olmak, âyeti olarak beyan etmişlerdir.

-------------------

(Kul ya ibâdiyellezine esrafu alâ enfüsihim lâ taknatü min rahmetillâh innellahe yağfiruzzünübe cemîan innehu hüvel gafururrahîm.)

(39/53) “De ki! Ey nefisleri üzerine haddi aşan

kullarım! Allahın rahmetinden ümid kesmeyiniz. Şüphe yok ki, Allah bütün günahları bağışlar. Muhakkak ki o, evet o, çok bağışlayıcıdır, çok esirgeyicidir…”

-------------------

Allah (c.c.) lühü burada büyük bir müjdesini açıklıyor. Bu âyet-i celilenin 53. âyet numarası ile bu müjdeyi seslendirmesi çok düşündürücüdür. Zâti bir oluşumu anlatan bu âyet ile de bir bakıma

Page 158: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

158

Terzi babamın el beşîr vasfına vurgu yapılmakta, onun bir rahmet müjdecisi olduğunu, onun şifre rakkamı ile buna işaret edilerek, halen onun isminden bu yaşamın devam etmekte olduğunu, bu vesile ile anlamış olmaktayız.

Bu hususta şunlarıda ilâve etmek istedim. Onun en büyük müjdeleri ilim taliplileri içindir. Onu dinlerken, kimi zaman Beşir olmanın gereğini ortaya koyarken, kimi zaman da nezîr-uyarıcı uslubüyle ikazlarını sıraladığına şâhit oluyoruz. Yani müjdelerken, sakındırma yolunu da kullanması risâletinin bir gereğidir. -------------------

(Vemâ erselnâke illâ kâffeten linnâsi beşîran ve nezîran velâkin ekserennâsi lâ ya’lemune.)34/28. 34 28. açılımı 3+42+8=(53)

“Ve seni göndermedik, ancak bütün insanlar için bir müjdeleyici, ve korkutucu olarak gönderdik. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler”

-------------------

Öncelikli olarak peygamber efendimizin şahsına olan bir hitap vardır. Zat mertebesi, risâlet mertebesinin vasıflarını izah ediyor. Burada da şifre saysı 53 ile İnsân-ı kâmilin halka rahmet oluşu, Beşir ve nezir olan iki vasfı bildirilmektedir. Yine insanların çoğunluğu ondaki bu İlâhi vasıfları bilmekten gafil olduğu da hatırlatılmaktadır.

Netice itibarıyla onun bizlere verdiği müjdeler, kişiyi beden kalıplarının dar ufuklarından kurtarıp, ruhani âlemlerden getirip sunduğu haberlerdir. İleriki dönemlerde onun bu müjdeleri daha iyi bilinip anlaşılacaktır. Bunu da tarihe not düşmek istedik.

Bu vesileyle diyoruz ki, El beşîr dir o….yani en güzel haberleri veren müjdecidir….El nezîr dir o ….yani şefkatli bir uyarıcı ve sakındırıcıdır o … Ne mutlu onun verdiği müjdelere nâil olanlara…

-------------------

17.02- Artık ayaklarımın yorgunluğu iyice hissediliyordu. İki ayağımın altında da nasırlar oluşmuştu. Biraz üzerlerine basmakta yürümekte zorlanıyordum. Ama az günümüz kaldığı için son bir gayretle öğlen namazı ile ikindi namazı arasında İnşirah suresi ve Ayetel Kürsi ile iki tavaf yaptık. Niyetimiz şöyle oldu; Allah’ım sende, seninle, sana İnşirah-Ayetel Kürsin ile tavaf ediyorum.

18.02- Bugün sabah namazı ile öğlen namazı arasında iki tavaf yaptık. 1.tavafımızı her bir şavtımızda Nefs mertebelerindeki zikirlerimizle yaptık.

Page 159: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

159

1.Şavt “La ilahe İllaAllah”

2.Şavt “Ya Allah”

3.Şavt “Ya Hu”

4.Şavt “Ya Hakk”

5.Şavt “Ya Hayy”

6.Şavt “Ya Kayyum”

7.Şavt “Ya Kahhar”

Bundan sonra ara vermeden yarın Allah nasip ederse dönüş günümüz olduğundan Veda tavafımızı yaptık. Tabi ki bu bir veda değil benliğimizin fedasıydı. Bütün şavtları “Allahu Ekber” zikriyle tamamladık.

-------------------

“Müslim, İbn Abbas'ın şöyle dediğini aktarır: 'İnsanlar her yönden ayrılıyordu. Hz. Peygamber şöyle demiştir: 'Kimse Kabe ile son kez görüşmeden ayrılmasın.' Bu ev (Kabe), hacının ziyaretteki ilk maksadıdır, çünkü Şari',haccı bu evi ziyaret etmek için emretti. İlk, ayrılış âleminde sonu ararken kendisiyle ilişkili her şeyde ilk olmak şart değildir. Son ise, böyle değildir. 0, özü gereği zorunlu olarak ilki arar, bunu anlamalısın! Böylece sana ilk olmak nispet edildiğinde, onun nasıl nispet edildiğini öğrenirsin. Sana sonun nasıl nispet edildiğini de öğrenirsin! Sonun ayrılık âleminde ilki aradığını öğrendiğinde ise -sen afaki olduğun için ayrılık âlemindensin- Kabe'yi son olarak tavaf etmen gerektiği ortaya çıkar.” (İbn Arabi Fütuhat-ı Mekkiyye)

-------------------

Zuhurat; Bir grup içerisindeyim, Efendi Babamda var. Kabe’ye doğru yola çıkmışız. Çeşitli yollardan çeşitli gruplar geliyor. Bir sıra yüksek, celali bir nida geldi. “Aranızda Rasul var” diye. Birden ölmüş gibi yere düştüm. Birkaç kişinin daha düştüğünü gördüm. Sonra birden çok kalabalık olduk. Diğer gruplar bize yol açıyorlardı. Yanlarından geçerken bize gıpta ile bakıyorlardı. Sonra mescidin eski hali gibi bir yere geldik. Efendi Babam çok güzel bir resim yapmış manzara resmi gibiydi. Sonra bana bir fırça verdi. Ben fırçayla resimde sarı gözüken yerlere dokundukça yeşile dönüyordu. Sonra aynı fırçayla bir şeyler yazdım. Hatırladığım 2 Kabe idi. 2’yi bir türlü düzgün yapamamıştım. Efendi Babam düzeltti. Sonra fırçayla üzerinden geçince o da yeşile döndü.

-------------------

18.02- Yatsı namazından sonra bir tavaf daha yapalım dedik. Benimde eşiminde gönlüne doğan “La mevcude illallah” zikriyle tavafa başladık. Tavaf alanı çok kalabalık olduğundan ve çeşitli grupların katılımıyla zor olmaya başlamıştı. O sırada gönlüme şu düştü. “Lâ mevcude illâllah” yani “Allah’tan başka mevcut yok” diyerek tavaf ediyorsun. Onun ağırlığı tavaf alanında hissediliyordu ama Allah seyrimizi tamamlattı hamd olsun. Sonra düşündük ki Kabe’ye girişimiz

Page 160: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

160

“La mevcude illallah” olmuştu, çıkışımız da aynı şekilde “La mevcude illaAllah” oldu. Böylece son başın aynı oldu.

19.02- öğlen namazını otelde kıldıktan sonra Sıla turizm görevlisi Remzi beyin ayarladığı arabayla saat:13:00 civarında otelden ayrıldık. Yola çıkışımız 13 ile dönüşümüzde yine 13 ile oldu. Saat yaklaşık 15:00 civarlarında Cidde’ye geldik. Bavullarımızı verip biletlerimizi aldık. Koltuk numaralarımızı öğrendiğimizde çok sevindik. Çünkü eşim Nu… 53A, ben 53B de yolculuk edecektim. Yani yolculuğumuz yine Efendi babamız-daydı. Uçak THY TK0093 sefer sayılı saat:18:00 uçağı olmasına rağmen İstanbul’daki hava muhalefeti dolayısıyla saat 23:00 civarlarında hareket etti.

Kur’an’ın iniş sırasına göre 23. suresi Necm suresidir. Bu da Efendi babamın suresidir. Necm suresinin Kur’an-ı Kerim’deki sırası 53’tür. Neden 23 civarlarında hareket ettiğimiz şimdi daha iyi anlaşıldı. İstanbul havalimanına inişimiz saat 01:53’te gerçekleşti. Daha fazla söze ne hacet, Ves’Selam!

Allah tekrarını nasip eder İnşeAllah…

Salat ve Selâm Efendimiz Hz.Muhammed (S.a.v.)’in üzerine olsun.

Pirlerimizin Himmetiyle

Gayret bizden Tevfik Allah’tan.

-------------------

(12) Oz… Sa… Şe… Umre 2015 16 Nisan 2015

Canım Efendi Babam,

Çok geç kalmakla birlikte ümre 2015 yazımı tamamladım. Geç kaldığım için özür dilerim. Ancak yazı ümrede başladı ve orada bitmedi burada da sürdü, üzerinde çok etraflıca düşündüm, bir çok gece bu düşünceler yüzünden uykusuz kaldım ve hemen hemen her gün bir kelime, bir cümle eklendi. En son eklenen bir sonrakine kucak açtı bende kendimi bu düşünce akışına bıraktım. Bundan dolayı ancak bugün bu son şeklini aldı. Size nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum, sayenizde, yol göstermelerinizle, her birerlerimize yaptırmış olduğunuz Hak yolculuğun da tefekkür dünyalarımızı hem genişletmek hem keskinleştirmek hemde boğulmadan detaylara dalmayı, öğretmekten dolayı hakkınızı ödemek mümkün değil. Efendi Babam cahilliğmden dolayı bir kusurum ve kabahatim varsa affınıza sığınırım. Canım Efendi Babam sizin ve Canım Nüket Annemin ellerinizden sevgi saygı ve hürmetle öpüyorum

Oğlunuz Oz,

-------------------

Page 161: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

161

Terzi Baba

Hayırlı akşamlar Ozan oğlum dosyalarını indirdim yerine aktaracağım. Yazın güzel bir tefekkür yazısı olmuş eline diline gönlüne sağlık.

Bizde, böyle tefekkürler ile bilgi üreten evlâtlarımızın varlığından Rabb'ımıza teşekkür ediyor, ve emeklerimizin boşa gitmediğini görerek memnun oluyoruz.. Cenâb-ı Hakk daha nicelerini nasib eder İnşeallah. Selâmlar hoşça kal Efendi baban.

-------------------

Oz… Sa… Şe… Müşahede,

Kabe'de ikindi vakti üzeri canlar ile birlikte sohbet ediyoruz. İrfan Bey'in oğlu Emre, bir belgesel izlemiş ve belgeselde "yaşadığımız âlem bir gün sadece proton denizine dönecek" diye ibare geçmiş bunun aslı var mıdır şeklinde bir soru yöneltti.

Bu sohbetten iki gün sonra, Kâ’be'de 2. Mutaf halkasından yada balkonundan Kâ’be'yi izliyorum. Kâ’be izâfi olarak ortada duruyor. Zeminde, 1. ve 2. kat halka şeklindeki balkonlarda insanlar dizi dizi Kâ’be'yi sürekli tavaf ediyorlar. Onlar hareket içinde Kâ’be ise izafi olarak hareketsiz. Hareketli olan hareketsize doğru yönelmiş ve hareketini devam ettirmekte. Hareketsiz olan olduğu yerde, hareketsizliğini ezelden ebede korumakta. Hareketli hareketsizi, harektesiz hareketliyi kendine doğru çekmekte ama, her ikiside bulunduğu hâl üzerine devam etmekte. Aşağıda sunulan “Zat” başlıklı tefekkür yazısı hemen bu müşahedenin ardından başladı.

-------------------

Tefekkür

Zat "Gerçekten A’mâ, altında da, üstündede hava olmayan bir

âlemdir"

Hadisi Şerif

A’mâ’iyet, tek düzelik, hareketsizlik olarak tanımlanabilir. Âlem zıtlık üzerine inşaa edilmişse, A’mâ’iyet ise tekdüzelik üzerine inşaa edilmiş olabilir. Bu tek düzelik, sırf (+) yük, başka bir deyişle pozitiflik, yada sırf (-) yük, başka bir deyişle, negatif yük olabilir. Aynı yükler birbirlerini iteceğinden, bir (+) yük çevresi başka (+) yükler ile çevrelenmiştir. Bütün (+) yükler birbirlerini en uzağa, doğru iteceğinden ve bu itme her yönden eşit oranda gerçekleşeceğinden, sonuçta bütün (+) yükler dengede hareketsiz olarak kalır. Başka bir ifadeyle izâfi hareketsizlik A’mâ’iyettir.

İlk hareket oluşu, bu dengenin bozuluşu dolayısıyla, zıtlığın başlaması şeklinde düşünelebilir. Zıtlık peki nasıl oluşur? Başka bir söz ile A’mâ’iyet teorik bir halmidir? Gerçekten var mıdır?

Page 162: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

162

Sistem hareketsiz ise tanımlanamaz. Bir sistemi tanımlamak ve bilmek, hareket ile başlar. Hareketin başlaması için zıtlık gerekir. Bir başka ifade ile (+) içinden (-) çıkar yada (-) içinden (+) çıkar. Bu sistemin temelidir. Bu şekilde vücutta kendini tanıma, bilme isteği uyanır. Bu istek neden ve nasıl uyanır? Bunu sadece muhabbet duydu diye açıklayabilirmiyiz? Muhabbet ise harekettir! Vücudun muhabbet duyması için hareket olmuş olması gerekir böylece hareket olmadan muhabbet duyulmaz. Bu eşzamanlı gerçekleşebilir mi? Yani hem muhabbet hem zıtlık aynı anda oluşabilir mi? Yoksa aralarında anlıkta olsa bir zuhur sırası var mıdır? Eğer vücud Amaiyette ise Amaiyette kalmak ister. Eğer vücut faaliyette ise sürekli faaliyette kalmak ister. Vücud-u a’mâ’iyet, vücud-u harekte göre ve vücud-u hareket, vücud-u a’mâ’iyete göre teoridedir. Birbirlerine dönüşmesi mümkün olabilir mi? Biz şu an vücud-u hareket içinde bulunuyorsak, vücudu a’mâ’iyette bize göre mümkün değildir, denilebilir mi? Bu bir teoriden öteye geçemez! Fiziki anlamda yaşanması mümkün değildir diye bilirmiyiz?

Vücudun ilk tanımlandığı evre Ahadiyet mertebesi, bundan önce bir mertebe olması mümkün müdür?

Bu âlem, sürekli hareketli bir âlem midir? Bu âlemde hareketsiz bir bölüm var mıdır? Hareketli bir öz hareket ettiğinde, yeri boş mu kalır? Âlem’de boşluk var mıdır. Bu sorular çoğaltılabilir. Böyle olunca hareket ancak hareketsiz ile mukayese edilirerek anlaşılır. Yüce Zat'tın özünün özü mutlak hareketsizdir ve özü ise hareketlidir. Bu her yeri kaplar. Zat, ezeli ve ebedi Kayyum'dur. Yüce Zat'ın özü hareketlidir, Zat'ın özünün özü hareketsizdir.

Âlemde boşluk olmadığına göre ve âlem Zât'ın özünün özü ile tamamen dolu olduğuna göre Zât’ın öz, Zât’ın özünün özünde hareket eder ve böylece hareket tesbit edilir ve izafi olarak ölçülür hale gelir. Ancak biz hareketin başlangıcı ve sonu arasındaki farkı enerji olarak ölçebiliriz. Ne birinci hâlin nede ikinci hâlin toplam enerjisini mutlak olarak ölçemeyiz. Biz ancak iki hâl arasınının enerjisini ölçebiliriz böylece Zât’ın ne özünün özü ne de özünün toplam enerjisi hesaplanamaz, tahmin edilemez ve bilinemez. Ancak iki hal arasındaki yani hareketin başlangıcı ve sonu arasındaki fark tayin edilebilir, tanımlanabilir ve bilinebilir bu fark ise efal olarak karşımıza çıkar. Efalin ait olduğu esmaya, esmanın tanımlanmasını sağlayan sıfatlara bu yolla geçilebilir.

"O, sizi bir tek nefisten; aynı cevherden, aynı özden halk etmiştir. Eşinizi de aynı cevherden ve özden meydana getirmiştir" Zümer 39/6

Vücud ancak hareket halinde ise bilinebilir ve tanımlanabilir. Hareket sınırlı an içinde farklı hale geçiştir.

hareketsiz âlem ↔ hareketli âlem

Hareketsiz âlem; tanımlanamayan âlemdir. Hareketli âlem, tanımlanan ve bilinebilen âlemdir. Hareket ancak hareketsize göre ve hareketsiz olan hareketliye göre kaynak gösterilerek ifade edilebilir.

Page 163: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

163

Bundan dolayı Zat, hem hareketli hem hareketsiz öz ihtiva eder. Vücudu Sâbite'yi meydana getiren en küçük parçacık, özün hareketi içinde zıtlığı barındırır. Bu hareket tipine dalga denir. Öz, dalga şeklinde hareket eder. Bu dalga hareketi (+) ve (-) fazların birbirini izleyerek yol kat etmesidir.

Zât’ın hareketli tarafı bilinebilir, tanımlanabilir ve varlık adını alır, hareketsiz tarafı bilinemez, tanımlanamaz ve yokluk adını alır. Muhabbet bu farktan doğar.

Vücudu Sâbite iki evreden oluşur Vücudu yokluk, ve vücudu varlık, hareketliye ahadiyet, hareketsize a’mâ’iyet denir. Hareketli evre özden, hareketsiz evre özün özünden meydana gelir. Öz tayin edilemeyen hareketli zıt yük içeren en küçük parçacık. Özün özü, tayin edilemeyen hareketsiz eş yüklü en küçük parçacık. Öz, özünözü içinde kesikli dalga hareketi yaparak hareket eder. Örneğin; Bir tahta seyyar bir merdiven düşünelim, merdivenin basamakları özün bulunması mümkün yerlerdir. Özün bulunması mümkün olmayan yerler iki basamak arasındaki hareketsiz alandır. Bu alanı atlayarak geçer. Bu atlama hareketli özün hareketsiz öze dönmesi ile bir an kaybolur ve bir sonraki anda hareketsiz özün hareketli öze dönüşmesi ile açığa çıkar bu açığa çıkış bir sonraki basamakta meydana gelir.

Böylece hareket bir basamaktan bir basamağa sanki atlayarak yoluna devam eder. Bu sonderece çok kısa bir anda meydana geldiği için hareket atlama olmadan devamlı sürekli bir hareket içinde olduğu izlenimini verir. Bu hareket bir an için Ya Evvel bir an sonrası için Ya Ahir aynı zamanda Ya Zahir Ya Batın şeklinde bir birini sürekli takip eder. İki basamak arasındaki enerji ölçülebilir ama özün toplam enerjisi hesaplanamaz, ölçülemez ve tahmin edilemez. Hareketli olanın hareketsiz olan içinde bu şekilde yol kat etmesi birbirlerine karşı olan delildir. Başka bir deyişle hareket, hareketsize ve hareketsizde harekete perdedir. Bu enerji HU dur. Enerji ise iş yapabilme kabiliyetidir. İş ise Zat'ın delilidir. İş bünyesinde sıfat, esma ve efali içinde barındırır.

Âlemin içinden hareketsizliği alırsan hareketli tanımsız hale gelir ve bilinebilirliğini kaybeder. Zât'ın bilinebilmesi için hareketli ve hareketsiz âlem iç içe olmalıdır.

Bundan dolayı Zât'ın yapısı iki şekilde ele alınabilir.

Page 164: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

164

a) Hareketsiz öz. yokluk (kesinlikle tanımlanamayan) a’mâ’iyet hali

b) Hareketli öz, varlık (tanımlanabilen) ahadiyet hali

Zat yapısı yokluk ve varlık üzerinedir. Âlem sadece hareketsiz özden meydana gelmiş olsaydı Zat mutlak a’mâ’iyet halindedir denilebilir. Bir başka deyişle, “Zat kendi mutlak nefsi ile başbaşadır ve her an olduğu gibidir” denilebilir. Hareketli öz sonradan olandır ve hareketsiz öz ise varlığın temelidir. Varlık sonradan olandır. Sonradan olma hâli Zât'ın iş yapmasıdır. "o her an bir şeendedir" Zat'ın yaptığı işin enerjisi ölçülürken, işi yapanın yani Zât'ın enerjisi ölçülemez. Ozaman Zat ancak meydana çıkardığı işler ile bilinebilir. İş öncelikle karşımıza hangi mertebe olursa olsun fiil olarak çıkar. Bu fiilin bir ismi vardır. İsmin tanımlanması ise sıfatlarla yapılır. Faaliyet sırasında, isim ve sıfatlar işin batınında olur.

Tek yaptığım

ayık olduğum zaman

kendimi keşfetmek.

Hamdolsun, Rabbim, nefsimde

herşeyi zâten ezelden beyan etmiş.

Ne kaybolan bir şey var

Ne bulunan.

Ve iz kale

"ikra bismi Rabbike"

Uysan Eşhedü

Uymasan

Allah muhafaza...

A’mâ’iyet, yokluk âlemi, burası izâfi hareketsizlik içerdiği için, tanımlanması mümkün değildir. Hareketsizlikten kasıt fiziken tanımlanmanın olamıyacağına yönelik kuvvetli vurgudur. Zât'ın hareketsiz başka bir deyişle tanımlanamayan özüdür. Hükümsüz sâfi Zat'tır. Zât’ın bu mertebede kendisi, kendisini, kendisinden kendisine vasıtasız olarak bildiği mertebedir.

Zat, ilk olarak İzâfi Zat’a dönüşür. Zât’ın ilk hareketi kendisini, kendisi ile kendisinden örtmesi, perdelemesidir. Bu örtme işlemi Zât’ın özünün doğası gereği sonsuz istitadlardan meydana gelir. Bu örtme işlemi, hareketsiz form içinde hareket meydana getirmedir. Böylece hareket, hareketsizliğe kaynak gösterilerek, tanımlı hale gelir ve tanımlama tamamen izafidir. Bu mertebede Zat, İzâfi Zat adını alır. Bu mertebede İzâfi Zat kendini vasıtalı olarak bilir. Hareketin oluşması tanımlanma isteğinin başlangıcıdır. İlk vasıta ise ilk düşüncedir. İlk düşünce Ahadiyet mertebesinde açığa çıkar. Zat, Zâti hüküm ile bu mertebede varlık elbisesi giyer böylece Vücudu Sabite adını alır.

Page 165: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

165

Vücudu Sabite, Zat'ın kendisinden kendisine yaptığı teccellidir. Böylece Zat'ta bir değişiklik meydana gelmez.

"Allah'ın hakkında hiç bir değişiklik yoktur." (10/24)

Vasıta olabilmesi için Zât’ın kendisini, kendisinden örtmesi, perdelemesi gerekir. Burada ki vasıta, Zât’ın perdeli olan tarafı ve onun amelleridir ve HAKK adını alır. Mahluk sonradan olan yada perdelenendir. Dolayısıyla ilk vasıta ilk orataya çıkan iş, ürün düşünce-dir.

Zat’i istad; Zât’ın özüdür. Her bir istitad Zât’ın bir vechine delildir. Zat’i istitad Zat’tın ta kendisidir, mahluk değildir. Örnek Zat’ın kendisi, kendisini kendisinden perdelemesi bir istitadtır sonradan olan değildir. Zat’ın özünün doğası gereğidir.

Zat, İzafi Zat’a yani hareketli forma istadlarını aktarır ve böylece Ayan-ı Sabiteler oluşur. Ayan-Sabiteler iki aşamadan meydana gelir.

1. Aşama; Zat’a ait istidatlar ki bunlar Zat’ın özünü teşkil eder, İzafi Zat’a yani hareketli forma aktarılır. Bunlar sabittir ve sonsuzdur.

2. Aşama; Hareketli forma intikal eden Zat’i istadlar faaliyete geçer. Dolayısıyla öncelikle bunlar sıfatlara ve esmalara dönüşerek varlık adını alır.

Burada Zati istidad varlık elbisesi giymemişken Zat’i istadadın ürünü olan sıfat, esma ve fiil varlık elbisesi giymiştir.

Böylece a’yân-ı sâbiteler Zât’i istitadlar yönünden varlık elbisesi giymezken sıfatları, esmaları ve faaliyetleri açısından varlık elbisesi giymiştir diyebiliriz.

Örnek: düşünebilme bir istitadtır, ve Zat ile birlikte vardır ve özdür. Düşünce ise bir üründür yani varlıktır. Bu düşüncenin bir ismi vardır ve düşüncenin tanımlanması için sıfatlara gereksinim vardır. Bu düşüncenin faaliyeti ise iş yapabilmesidir. Dolayısıyla düşünebilme varlık elbisesi giymezken, düşünce varlık elbisesi giymiş olur.

Sonuç olarak varlık her an yokluk üzerine binâ edilir ve dolayısıyla eğilim yokluğa doğrudur. Burada yokluk tanımlanamayan öze dönüştür. Varlık olabilmesi için mutlak yokluğa gereksinim vardır. Varlık, Zat’ın kendisini kendisinden vasıta ile bilmesidir. Vasıta ise varlıktır ve sonradan olandır. Yokluk ise vasıtasız kendisini bilmesidir. Yukarıda belirtildiği gibi varlık her an yokluğa dönerek varlığını sürdürebilir ve ama, yokluk için varlık olması gerekli değildir.

Zat kendisini, kendisinden örttüğü oranda, vasıtalı olarak hayal edebilir, bilebilir ve tanımlayabilir. Bu mertebede yer alan Mussavir istidadı bütün a’yân-ı sâbiteleri ayrıntılı olarak hayal ve tasvir eder. Mâcit ve Mûcit istitadları onları Ahadiyet mertebesine intikal ettirir. Bundan dolayı varlık, Zât'ın kendisinin kendisine perdelenmiş olan kısmının yani hayalinin bir ürünüdür. Varlık sadece Zat'ın perdelenmiş olan kısmı

Page 166: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

166

olduğunu bilmeli, vasıta olduğunu bilmeli ve Zat'tan ayrı olmadığını bilmelidir.

Zat kendisini nasıl bilmek istiyorsa o şekilde bilir, ister vasıtalı ister vasıtasız.

Zât'ın kendisini bilme mertebeleri

Zat; Zât'ın saf hâli, hareketsiz evre, yokluk mertebesi, tanımlanamayan a’mâ hali. Zât'ın kendisi, kendisini vasıtasız, (düşünmeden) olduğu gibi bilir. Bütün Zat’i istidadlar ki Zât’ın özüdür bu evrede hareketsizdir.

İzâfi Zat; Hareketsizliğin içinden hareketin doğar, burada Zat, İzâfi Zat adını alır. Hareket, hareketsiliğe göre tanımlanabilir ve bilinebilir. Hareket, hareketsizliğe perdedir. Zât'ın kendisi, kendisini kendisinden gizler, perdeler ve böylece izâfi bir durum meydana gelir. Zat'ın kendisi kendisini vasıta ile bilir buradaki vasıta yaptığı harekettir. Zat’i istitadlar örtüldüğü miktarda hareketli hâle gelir.

Ahadiyet mertebesi; Varlık yokluk üzerine binâ edilmiştir. Bunun sonucu olarak gizli olan kısımda kalan, vasıta da Zât'ın kendisidir. Ortaya çıkardığı üründür ve kendisnden gayrı olmamakla birlikte kendisinde izâfi olarak fark oluşturmanın temelidir.

Yokluk- varlık oluşumu;

Yokluk; tanımlanamayan, izafi hareketsizlik, vasıtasız (düşünmeden) kendini bilme,

Varlık; yokluğu temel alarak meydana gelme, izafi hareketlilik, tanımlanabilme, vasıtalı (düşünce ile) kendini bilme.

(kulle yevmin huve fî şe’nin) Rahman Suresi (55/29)

"O, her an (gün) yeni bir iştedir (tecellidedir/şe'ndedir, oluştadır)."

Bu ayeti kerimeyi, varlığın oluşuna ilişkin bir destek, bir isbat ayeti olarak görebiliriz. Bu ayeti detaylı bir şekilde incelediğimizde, hemen şu soruyu sorabiliriz, ayette geçen “O” kimdir? “O, her an yeni bir iş oluştadır” burda iş iki anlamıda içermektedir. Bunlar hem halk etme hemde halk ettiğini öz varlığına tekrar dönüştürme. Halk etme, İzâfi Zat'ın öz varlığının farklı terkiplerle bir araya gelmesi sonucu fark perdesine bürünürek açığa çıkmasıdır. Bu ilk düşüncenin üretilmesi sırasında vukubulur. Daha sonra düşünceden eşyanın oluşumu sırasında her aşamada yer alır. Burada İzâfi Zat, özü ile düşünce üretmekte ve sonra o düşünceyi eşyaya dönüştürmekte. Böylece, eşya düşünceden, düşünce İzâfi Zat'ın özünden meydana gelmektedir. Bu oluş süresi ise yevm olmakta o da dehr yani an'dır. An'da İzafi Zat'tır. İzafi Zat karşımıza burda, O, yevm, Şe'n ve bu ayeti bize bildiren ve bu ayeti bizim tarafımızdan okunan olmak üzere oluş sırası ve terkibi yönünden farklı farklı yönleri ile açığa çıkarken Zat'i varlığı ile batında kalarak yani özü itibari ile aynı olduğunu her an her oluşta göstermektedir.

Page 167: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

167

"O her an yeni bir iştedir" ikinci bölümü ise, halk edilmişin tekrar İzafi Zat'ın özüne dönüştür. Sonuçta bu da bir iştir. Bunun ispatını ŞÛRÂ-42/53 nolu ayetinde görebiliriz.

(Sırâtıllâhillezî lehu mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı), e lâ ilâllâhi tesîrul umûr(umûru). ŞÛRÂ-42/53

"göklerde ne varsa ve arzda ne varsa hepsi Allah'a doğru giden yoldur (Allah'ı işaret eder) ve bütün işler Allah'a dönücüdür."

İzâfi Zat'ın özünden meydana gelen bu alem sonuçta tekrar İzafi Zat'ın özüne dönmektedir. Böylece İzafi Zat'ın özü itibari ile bir değişim meydana gelmemektedir dolayısıyla İzafi Zat'a aynı zamanda Vücud-u Sabite denir. Bu özden oluşum ve öze dönüş iki şekilde süre gelmektedir. İki tür zaman vardır. Bunlardan biri an dır diğeri ise ömürdür. Varlık, an itibari ile İzafi Zat'ın özüne yani yokluk mertebesine dönmekte ve onu takib eden an'da ise yokluk mertebesinden varlık mertebesine intikal etmektedir ancak varlığın, yoklukta kaldığı süre an olduğu için varlığın yokluğa dönüştüğü ve tekrardan yokluktan varlığa geçtiği evreyi algılamaktan perdelidir. Varlık, varlığının kesintisiz devam ettiğini zanneder. Dolayısyla varlık her an bir önceki andan farklıdır. Bu farkın varlık tarafından algılanması hemen olmaz ancak belli bir birikim süresi sonunda olur. Böylece varlık yokluk üzerine bina edilmiş olur ta ki bu varlığın ömrü bitene kadar. Ömrü biten varlıkta aslı olan İzafi Zat'ın özüne dönüş yapar.

Ahadiyet; bu mertebede İzâfi Zat, Vücüdu Sâbite, düşünce ile istitadlarını keşfeder İzâfi Zât'ın istitadları, sıfatlar ile tanımlanır ve uygun bir esma ile adlandırılır. A’yân-ı sâbiteler, bu istidadlardan meydana gelir. Her a’yân-ı sâbitenin bir esma başlığı vardır. Bu Esma başlığı bir çok alt esmadan meydana gelir. Esmalar ise sıfatların bir sonucu ve sıfatlarda istidadların sonucudur. A’yân-ı sâbiteler İzâfi Zât'ın bir veçhidir. Bu da istitadları Zat ile birlikte kılar ama bu istitadların farkına varmak düşünce ile mümkündür. Düşünce yukarıda yazıldığı gibi vasıtadır ve sonradan olandır. Burda varlık elbisesi giyen düşüncedir ve varlık yokluğa dayanır ama istidadlar Zat ile birliktedir. Zat'ın bir veçhi diğer veçhinden farklıdır dolayısyla bir a’yân-ı sâbiteden ancak bir tane vardır ve aynı a’yân-ı sâbiteden bir ikinci a’yân-ı sâbite olması mümkün değildir. Her a’yân-ı sâbite, İzâfi Zât'ın bir vechine karşılık gelir dolayısıyla bu yöne özeldir ve sâbittir. İzâfi Zat ancak a’yân-ı sâbiteler yolu ile tanımlanır ve bilinebilir. A’yân-ı sâbiteler, Zât'ın, İzâfi Zât'ı örttüğü miktarı kadar açığa çıkar.

İsitidada özellikler, kabiliyete ise özellikli özellik denebilir. Örneğin, beş duyu özelliği hemen hemen herkeste olmakla birlikte ama resim yapma özellikli özelliği sadece bazı kişilerde bulunmaktadır. Resim yapan kişi aynı zamanda beş duyu özelliğinide sahiptir.

Vahadiyet (Ben, Sen ve O); İzâfi Zât'ın Ahadiyet mertebesinde ikinci bir perdelenme işlemine uğrayarak İzâfi Zât'i Ahadiyet benliğini,

Page 168: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

168

Ben, Sen ve O' ya dönüştürerek, kendisini vasıtalı (dolaylı yoldan) bilme yolunda seyrini sürdürür.

-------------------

“Bir varmış, bir yokmuş”

diye uyutulduk her gece

Oysa söylenmiş hakikat

1001 gece

-------------------

İdrak: Esmalar ile sıfatların kaynağı Zât’i istidadlardır. Zât’i istidadlar Zât’ın özüdür.

Tesbit: Tasavvuf (gerçek) “Ben” diyebilme ilmidir.

Tasavvuf (benliksiz) “Ben” diyebilme ilmidir.

-------------------

NOT= Bu sıraya (13) üncü olarak, bu Umremize katılmamış olmakla beraber, bir oğlumuzun daha, yukarıda ki tefekkür, yazına uygun bir yazı göndermiş olduğu için, o nu da buraya ilâve etmeyi uygun buldum. Tefekkür geliştirilmesi için İnşeallah faydalı olur. Görüldüğü gibi sistemimiz içinde, kişileri kendi hakikatleri itibari ile bir kimliğe ulaştırıp düşünen bireyler haline getirmeye çalışmaktayız.

Bu da hamdolsun oluşmaktadır. Bunları gördükçe bizde emeklerimi-zin boşa gitmediğini görüp memnun olmaktayız. Böyle güzel dost ve evlâtları karşımıza çıkardığı için Rabb’ımıza sonzuz şükreder ve her dâim hamdederiz.

Ve bütün çevremize Cenâb-ı Hakk’tan idrak, irfan, muhabbet, gayret, gönül huzuru ve (hüsnü hâtime/güzel sonlar) dileriz. T.B.

------------------- (13) Ah… Es… (10/Nisan/2015) Her şey zıddı ile kâim

Efendim, Babam, yine gönüle bişeyler geldi. Annemin ve sizin Ellerinizden hasretle öpüyorum.

Her şey zıddı ile kâimdir. Zıddı olmayan bilinmez, iyi-kötü ile, ak-kara ile, sıcak-soğuk ile bilinir.

Cenâb-ı Hakk da bilinmekliğini isteyip, âlemleri halk etmedimi? O halde Allah (c.c) ı bilmekte zıddı ile olacak, olmalı. Peki tek olanın zıddı varmı? zıddı olabilirmi? olurmu? Olmaz gibi ama olmalı, biraz tefekkür sonrası olur diyebiliriz.

Nasıl olur peki? O, öyle birşey halk ettiki, ona yüklediği yükü dağlar bile kabul edip taşıyamadı. Evet kulunu halk etti ve ona venafahtü ile kendisini yükledi. Ancak kulunun içinde yaşayacağı âlemide ilmi ilâhi si ile öyle bir halk ettiki, o âlemde her şeyin bilinmesi zıddı ile olmakta idi. O zıt olan şeylerin halk ediliş hakk’larını da belirli bir zamana kadar

Page 169: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

169

onları sağlamaya söz verdi. “Venafahtü” ile kendi hakikatlerini yüklediği kulunu gönderdiği efal âleminde bu âlemin gereği olarak, kulunda onun zıtları zâhir olmaya başladı.

Bu zıtlığı fark eden kullar Allah (c.c) ı bildi, fark etmeyen bilemedi. bilenlerin bir kısmı sâlih oldu, bilmiyenlerin hepsi gafil oldu. Bilmeyipte biliyormuş gibi yapanlar münafık oldu. Bilenler derece derece, mertebe mertebe a’lâyı illin-i, bilmeyenlerde aynı şekilde derece, derece esfel-i sâfilin-i bu âlemde yaşadı, yaşıyor.

Efendi Babam, sabah namazı sonrası gönüle, akıla bunlar düştü. Yazmadan duramıyorum o hâl gelince. Sizede göndermek istedim inşallah vaktiniz olur. Bu arada kızımız daha iyi durumda. Derslerimize başladık şükürler olsun. Sizin selâm ve şâfi ilaçlarınızıda alıyoruz, çok daha iyiyiz.

Allah sizden râzı olsun efendim. Sizin ve annemin ellerinden tekrar tekrar hasretle öperim canımın nûru Efendi Babam.

E…. 'den A…..

-------------------

Terzi Baba

Hayırlı günler A. Es… oğlum yazın güzel olmuş gönlüne eline sağlık, Cenâb-ı Hakk daha nicelerini nasib eder İnşeallah. kızınızın daha iyi olduğuna sevindim İnşeallah daha da iyi olur, bunlarında hepsi geçer birer ibretlik hatıra olarak kalır, Cenâb-ı Hakk dünya ahret işlerinde kolaylıklar nasib etsin inşeallah. Selâmlar hoşça kal Efendi Babanız.

-------------------

(14) Me… Ak…17/Nisan/2015 UMRE DOSYASI

Efendi Babam hayırlı günler, hayırlı cumalar.

Cenabı Hakk'dan size ve anneme, sağlık ve afiyet vermesini en içten dileklerimle niyaz eder, ellerinizden hürmetle öperim.

Umre dosyasını nihayet tamamlayabildim. Verdiğiniz süre ve gösterdiğiniz anlayış için çok teşekkür ederim. Efendi Babam, umre esnasında detaylı bir günlük tutmuştum. O günlükteki önemli tefekkür noktalarını umre dosyasının içine aldım. Geri kalanını ise dışarı da bıraktım. Buna rağmen dosya biraz uzun oldu. Affınıza sığınıyorum.

Bu vesile ile, her an not tutmanın, sonra da bu notları düzenlemeye çalışmanın, tasavvuf eğitimi için ne büyük bir katkı ve gelişim olduğunu gördüm. Size ne kadar teşekkür etsem azdır.

Ellerinizden tekrardan hürmetle öperken, Cenabı Hakk'a, sizi ve annemi başımızdan eksik etmemesi için, dua ederim.

En içten saygılarımla

Evladınız Me….

--------------

Page 170: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

170

Terzi Baba

Hayırlı günler Me… oğlum geçmiş cum'an seninde mübarek olsun. Bu gün İstanbulda sohbette idik o yüzden maillere bakmaya ancak vaktim oldu. Senin gönderdiğin Umre dosyanı da indirdim okudum, kontrollarını yaptım, yerine aktardım gelen diğer yazılar gibi, dosyasında sırasına girmiş oldu. Diğerleri gibi seninki de oldukça güzel olmuş hissiyatlarını yaşadıklarını güzel ifade etmişsin, ellerine diline sağlık, Cenâb-ı Hakk daha nice tefekkürler ile Umrenin tekrarını nasib eder İnşeallah. Dünya ahret işlerin kolay gelsin selâmlar hoşça kal Efendi Baban.

--------------

Me… Ak… UMRE NOTLARI

Yaşanan hal ile kelam arasında Ariflerin işaret ettiği neviden bir uçurumun varlığı, umre notlarımı yazıya dökmek için kalemi elime aldığım anda karşıma dikilen ilk şey oldu. Böyle hissetmemdeki temel sebep, umre esnasında yaşadıklarımızın, tarife sığmaz olağanüstü bir hal olmasıydı. Hakikatten, umre süresince zaman beşerin ihtiyaçlarından ve kaprislerinden oluşan bir tempo olmaktan çıkmış, mekân alelade bir zemin olmanın ötesinde insanı her yönden kuşatan bir rahmete dönüşmüştü. Ve “ben” dediğimiz varlıklar beşeri kimliklerinden aranıp özlerine dönmeye çalışmıştı.

En güzeli ise bu halin kişiye mahsus olmamasıydı. Bu halin muazzam bir kalabalıkla beraber yaşanması, “benlerin” ötesindeki “biz” olmanın manevi sarhoşluğunu yaşatıyordu. Girdaba kapılmış su zerreleri gibi etrafında döndüğümüz Kâbe’den yayılan maneviyat “benlere” ait duvarları eriterek, bizleri bir ummana, hatta bir sele dönüştürüyordu. İşte herkes tarafından ama farklı şekillerde yaşanan bu olağanüstü hal, olağan bir zihnin eseri olan konuşma ve yazı dilini çaresiz bırakıyor.

Sırf işaret ettiğim bu nokta bile Kâbe’nin ve genel olarak ziyaret ettiğimiz mukaddes yerlerin büyüklüğüne delalet etmekte. Bu mekânlarda nasıl bir manevi akım vardı ki, sıradan bir Müslümanı bir anda büyük bir manevi/mistik tecrübenin içine çekerek, ona Ariflerin işaret buyurduğu o muazzam hissiyatı tattırıyordu.

Mekke’de ve genel olarak umre seyahatimizde yaşananları yazılı olarak ifade etmek işte bu yüzden çok güç. Etrafımda müşahede ettiğim o manevi sarhoşluk ve ummandan geriye kalan satırlar ancak yüzeydeki kabuğa dokunmaktan öteye gidemeyecek. Hoş, Efendi Babamın dediği gibi, “Kâbe Zat’ın tecellisi.” Zatın tecelli ettiği yerde satırdan ve sözden geriye ne kalır. Her şeyi bir kenara bıraksak bile, sadece bu tecrübeyi yaşamama olanak sağladığı için, Efendi Babamın ve Nüket Annemin hakkını ödeyemem. Zaten şu ana kadar mevzuyu Efendi Babam kadar güzel özetleyen birine de denk gelmedim: “İnsan buraları görmezse, bu âlemden eksik gider.”

YOLCULUK VE MEDİNE GÜNLERİ

Hava alanına vardığımızda, bizden önce bir hayli insan gelmiş olduğunu gördüm. Ancak daha gelmesi gereken çok kişi vardı. Ben de

Page 171: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

171

vakit geçirmek için, hava alanında küçük bir gezintiye çıktım. Döndüğümde insanların pasaport ve bilet işlemleri için sıraya girmiş bulunduklarını gördüm. Efendi Babam ile Nüket Annem sıranın başına yakın bir yerindeydiler. Nüket anne sık sık sıradan ayrılıp insanlarla selamlaşıp, muhabbet ediyordu.

O sırada Efendi Babamı ve Nüket Annemi uzaktan gözlemleme fırsatım oldu. En çok dikkatimi çeken şey sadelikti. Harici bir göz onları gruptaki herhangi birinden ayıramazdı. Tanık olduğumuz veya hikâyesini duyduğumuz diğer tarikatları düşündüm. Aradaki fark ne kadar muaz-zamdı. Hiç de azımsanmayacak sayıda insan bir tarikat olarak toplanıp bir yere gidiyordu, ve bunu da dışarıdan hissedilmeyecek bir şekilde yapıyordu. Efendi Babama ve Nüket Anneme gösterilen hürmette günlük hayatın sınırlarını zorlayacak ve yüzden de dikkati çekecek hiçbir şey yoktu.

Kamil Mürşitlerin sayısının git gide azaldığı, onları bulmanın neredeyse imkânsız hale geldiği günümüzde, mürşidin kâmil olanı ile olmayanı arasındaki en büyük farklardan birinin bu olduğu o an adeta kafama kazındı. Nasıl ki, hakiki marifet ehli, kendini ve sahip olduğu ilahi veçheyi (eşyanın hakikatini tanımaktan kaynaklanan) örtmesi gerekiyorsa, marifet ehli olan bir kâmil mürşidin de sadelik ve sıradanlık libası içinde bulunması zaruriydi. İlim ve sadeliği ne büyük hasletler olduğunu bir kere daha bütün açıklığı ile idrak ettim.

O an aklıma hemen Efendimiz (sav) ile ilgili bir hadise geldi ki, hissettiklerimin ilahi bir tasdikinden başka bir şey değildi: büyük bir putperest kabilenin ileri gelenleri Efendimiz ile görüşmek ve İslam hakkında bilgi almak maksadıyla, bir gün Medine’ye gelirler. Yol kenarında hendek kazmakta olan bir grup işçiye gidip, Müslümanların lideri Muhammed’i nerede bulabileceklerini sorarlar. Aradıkları kişi soruyu sordukları kişidir. Efendimiz cevap verir: “Benim!”

-------------------

Yaklaşık üç saatlik bir yolculuk sonunda Medine hava alanına inmiş bulunuyorduk. Hava alanından otelimize doğru hareket ederken, içinde bulunduğum hissiyat âleminde büyük bir değişiklik yaşandığını hayretle müşahede ettim. Yoğun ve kuvvetli bir Rahmaniyet her yerden sökün ederek üzerimizi kapladı. Dağ taş rahmaniyet kesilmiş bizi kuşatıyordu. O sırada Efendi Babam mikrofonu alıp, Efendimizi anlatan ilahiler, şiirler ve duaları okumaya başlayınca, olanlar oldu: gözyaşlarıma hâkim olamıyordum. Allahtan cam kenarındaydım, bu sayede kafamı camdan tarafa çevirip, içinde bulunduğu hali yanımdaki kardeşten gizleyebildim.

Dışarıda nereye baksam, Efendimiz aklıma geliyordu. Benim geçtiğim bu yoldan o da geçmişti, baktığım bu dağa taşa o da bakmıştı. Adeta her zerre ondan bir hatıra taşıyordu. Medine’de Onsuz bir zerre bile yoktu. Ve biz böyle bir mekânda, her bir zerresi Efendimizin hatırasını taşıyan bir mekânda bulunuyorduk. Artık Efendimizin misafiriydik, bunu tüm kalbimle hissediyordum. Bunları düşündükçe Efendimiz karşımda gittikçe somutlaşıyor, o somutlaştıkça benim de heyecanım artıp gözyaşlarına

Page 172: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

172

dönüşüyordu. Bu hal ve hissiyat, bazen artmak bazen de azalmak suretiyle ama hiç değişmeden Medine’de kaldığımız süre boyunca devam etti.

İlk gece Mescid-i Nebevi’yi ve Efendimizi ziyaret ettik. Efendimiz ile olan bağımız, manevi bir bağ olması hasebiyle, herhangi fiziki bir kayıt ile sınırlanamazdı. Yani Âlemin neresinde olursak olalım, irfaniyetimiz oranında ona yakın ya da uzak olurduk. Ancak ne var ki, Medine’de Efendimiz her yerde hazır ve nazır bulunmaktaydı ve bunu hissetmemek olanaksızdı. Bulunduğumuz mekânlarda öyle bir rahmeniyet vardı ki Efendimiz aklımızdan bir an olsun bile çıkmıyordu. Efendimizin hane-i saadetlerinin bu kadar yakınında olmak, onun yemek yediği, uyuduğu, insanlara namaz kıldırdığı bir mekânda bulunmak, tarifsiz bir duyguydu.

Efendimizin kabrinden yayılan nur ve rahmaniyetten olacak, Mescid-i Nebevi’de tesadüf ettiğimiz nahoş olayların hiç üzerinde durmadık: izdiham, itiş kakış, karşısındakine değer vermeme…. Bunlar Efendimizin ümmetine yakışmayan şeylerdi. Ama bunlara söylenmek ve bunların üzerinde durmak, iblisin ekmeğine yağ sürmek ve nefs-i emarenin avucuna düşmek olacaktı. Yapılabilecek en iyi şey, negatif olarak zuhur eden hadisedeki hikmeti anlamaya çalışmaktı.

Etrafta hâkim olan kargaşayı, telaşı ve itiş kakışı tefekkür edince, bir nokta aydınlanmaya başladı: irfaniyet esas olandır. Asli olan irfaniyettir. İrfaniyeti, şeriatın, fıkıhın, kelamın vs. üzerine konan bir kaymak gibi addettiğimiz için, onu keyfi bir şey olarak algılayabilmekteyiz. Zahiren de böyle telkin edilir. Şeriatın vazgeçilemezliği her daim ve ısrarla vaaz edildiği için, algılarımızda irfaniyet ister istemez elden çıkarılabilir bir şey olarak şekillenmekte. İrfaniyetin kişinin arzu ve isteğine bırakılmış olması, zahiren onun keyfi bir şey olduğu izlenimini verse de, irfaniyet özdür. Cennet bahçesinden bir parça yer kapabilmek için, mümin kardeşini ezmekte, hırpalamakta beis görmeyen bir müslüman, irfaniyetten mahrum olduğu için, yaptıklarının Efendimizin ahlakına ve sünnetine ne kadar aykırı olduğunu idrak edemiyor. Yaptığımız bir şeyin İslami olması kadar onun yapılış şeklinin de İslami olmasını vurgulayan Efendimizin ahlakı, ne yazık ki irfaniyet olmadan, yaşanabilecek gibi durmuyor. İşte bu yüzden irfaniyetsiz bir islamın hakkıyla yaşanması pek mümkün görünmüyor.

Bu bakımdan irfaniyeti en güzel anlatan benzetme tohum herhalde. Tohum, ağaç dal budak sarıp büyüdüğünde görünmez olur, toprakta yiter gider. Ama aslında o koca ağaç küçük bir tohumdan başka bir şey değildir. O an için görünmez olan, göze batmayan çekirdek, aslında her şeydir; ağaca dair her şeyin özü odur. İşte irfaniyette böyle bir şey. Ortada yoktur, görünmezdir, ama her şey ona bağlıdır. Mescidi Nebevi’deki karşılaştığımız nahoş manzaralar aklıma ve gönlüme bu düşünceleri düşürmüştü. Şeriatsız bir irfaniyet mümkün değildi. Ancak yakından bakıldığında şu da görülüyordu ki, irfaniyet olmadan da şeriatı hakkıyla yaşamak da mümkün değildi. Mescid-i Nebevi’deki izdihamda aklıma ve gönlüme düşen bu düşünce, Mekke’de de artan bir şekile orada geçerliliğini korudu.

Page 173: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

173

Bütün bunların ışığında düşününce, Efendi Babamın tefekkür konusunda gösterdiği ısrarı şimdi daha net anlıyorum: tefekkürsüz bir islam, bir tapınma dinine dönebilmekte ve İslamın insanlığı kurtardığı putlar, arka kapıdan başka bir kisve altında tekrardan eski yerlerine –hem de bu sefer daha güçlü olarak- dönebilmekteler.

Her şeye rağmen, Mescid-i Nebevide ve Medine’de Rahmet her yeri kuşatmıştı. Medine’de birbiriyle bağlantılı iki şey egemendi: her şeyi kuşatan, insana dinginlik ve huzur veren bir Rahmet, ve Efendimizin varlığı. Efendimizin varlığı bazı anlarda öyle somutlaşıyordu ki, insanın aklını kaplayan tek şey oluyordu: “Acaba şu an oturduğum yer de o da zamanında oturmuş muydu?” “baktığım yöne doğru o da bakmış mıydı?” “Gördükleri karşısında neler hissetmişti?” Bunları düşünüyor olmak bile aslında Rahmetten başka bir şey değildi.

Bunların dışında Medine’de dikkatimi çeken başka bir şey daha vardı. Efendi Babam, irfan ehlinin, üns ve heybet tecellilerine mazhar olduğundan bahsetmişti. Ben bu tecellileri Efendi Babamın üstünde bütün haşmetiyle zuhur ettiğine tanık oldum. Garip bir hissiyattı, çünkü zahiren Efendi Babamda hiçbir değişiklik yoktu. Güler yüzlü olmasında, müşfikliğinde değişen hiçbir şey yoktu. Ancak, bir müddet Efendi Babamın yanına yaklaşmaya korktum desem yeridir.

MEKKE GÜNLERİ

Medine’den Mekke’ye doğru hareket ettiğimizde içimdeki hissiyat, Medine’de çok kısa kalmış bulunduğumuz şeklindeydi. Ama bir yandan da Mekke’ye ve özellikle de Kâbe’ye dair anlatılan şeyler, merakımı celp ediyordu. Oradaki havanın bambaşka olduğuna, Celal tecellilerinin bariz bir şekilde belirginlik kazanmış olduğuna dair söylenenler ışığında Kâbe ve Mekke aklımda gerçek ötesi bir yer olarak canlanıyordu. Ki Mekke’de geçirdiğimiz süre bu ifadelerin hepsinin ne kadar doğru ve yerinde olduğunu gösterdi.

Mekke’deki Celal tecellisi yüzünden sükûneti ve sakinliği korumanın gayet mühim olduğunu telkin eden konuşmalar sayesinde en azından zihinsel olarak kendimi Mekke’ye ayarlamaya çalışmıştım. Kendimi hazırlamaya çalıştığım diğer bir şeyde tersliklerdi. İnsanlar Mekke’ye dair anılarında hep olmadık tersliklerden ve bu tersliklerdeki hikmetten bahsettikleri için, karşılaşacağım tersliklere günlük hayatımdaki refleks-lerle karşılık vermem gerektiğini sürekli kendime telkin ediyordum. Ki daha umre gecesi iki tane o an için ciddi sayılacak terslik karşısında elimden geldiğince sakin olup meseleyi kafamda büyütmemeye çalıştım. Şimdi geri dönüp bakınca, önemli farz ettiğim tersliklerin incir çekirdeğini bile doldurmayacak şeyler olduğunu görüyorum. Sırf bunlar bile terbiye edilmemiş nefsin nasıl bir canavar olduğunu göstermek için yeter de artar bile. Efendi Babam’ın hep işaret ettiği gibi, nefis var olanı yok, yok olanı da varmış gibi gösteriyor. O an için çok önemli saydığım bir mesele, aslında şimdi düşününce anlıyorum ki yokmuş.

Mekke’ye vardığımızda, Mekke’ye gelmiş her insan gibi dikkatimi en çok çeken şey Zemzem Tower ve gökdelenler oldu. Cibril hadisinde

Page 174: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

174

işaret edildiği üzere kıyamete az bir vaktin kaldığının işareti olan Zemzem Tower ve gökdelenler, Allah’ın evinin üstünde dikilme cüreti gösteren İblis askerleri gibi gözükmüşlerdi gözüme. Nasıl olurdu da bu kadar kutsal bir yer, mananın yeryüzündeki en katıksız hali, maddiyatın ve servet biriktirmenin tecessüm etmiş şekli olan gökdelenlerin arasında adeta kaybolup gitmişti. Hâsılı, Mekke’ye girdiğimizde en çok dikkatimi çeken şey Zemzem Tower’ın azameti ve onun yanında neredeyse kaybolmuş bir Kâbe’ydi. İnsana hüzün veren bir tezattı bu.

Yaşadığım bir iki tersliğe ve gök delenlerin bozduğu manevi havaya rağmen, ilk umrem süresince yaşadığım hissiyatı hiçbir şey tarif etmeye muktedir değil. Mekke’ye varır varmaz umre yaptık. Yaşanan duygusallık ve gözyaşları neredeyse dualarımı etmeme bile engel olacaktı. Umre esnasında ve umre bittikten hemen sonra, adeta zamanın dışına çıkmış olduğumuzu hissettim. Zaman içinde zamandı yaşadığımız. Yaşadığım manevi sarhoşluktan olacak, belimde aylardır hissettiğim ve bir türlü tedavi edilememiş olan ağrılardan eser bile kalmamıştı.

04.02.2015

Umre seyahatimiz boyunca dikkatimi çeken bir nokta artık bütün açıklığı ile gözümün önünde serili duruyordu. Bizim yolumuzun en ayırıcı vasfı, tefekküre verilen önem. Efendi Babamın şahsında tecessüm etmiş olan değerler, şekil verdiği yolda da yansımasını bulmuş. Hakikatten de, etrafıma baktığımda Efendi Babam’ın evlatlarının, muazzam bir tefekkür uğraşısı içinde olduklarını görüyorum. Çok farklı mesleklerden, çok farklı yaş gruplarından gelmiş olsalar bile, hepsi tefekkür konusunda gösterdikleri hassasiyet ve çaba ile farklarını ortaya koyuyorlar. Umre bu açıdan benim için çok bereketli oldu diyebilirim. Tefekkür eğer Efendi Babamı ve bizim yolumuzu diğer yollardan ayırıyorsa, en çok yoğunlaşmam gereken yerin burası olduğuna kani oldum.

İki şey artık benim için açıklığa kavuşmuştu: Birincisi, tefekkür etmeliydim. (İki elim kanda dahi olsa) İkincisi, tefekkürün ne olduğu çok iyi anlamalıydım. Sahiden tefekkür neydi? Sıradan bir akıl yürütme ve fikir üretme faaliyetine tefekkür diyebilir miydik? Tefekkürü tefekkür etmeden tefekkürün yapılamayacak olması, tefekküre dair garip bir durum ortaya çıkarıyor: tefekkür hem bir yere varmamızı sağlayan vasıta, hem varılması hedeflenen yer. İşte bu yüzden tefekkür etmenin bir sınırı yok. İnsanın Rabbini bilmesinin sınırı olmayacağı gibi, tefekkürünün de bir sınırı yok. Tefekkür “Gizli hazinenin” bilinmekliğini mümkün kılan bir köprü olarak hem öbür âlemlere açılan bir berzah hem de bu âlemi ayakta tutan şey.

Son kamil insan bu âlemden ayrıldıktan sonra, bu âlemin bir varlık nedeni kalmayacağı dolayısıyla bu âlemin son kamil insan ile birlikte son bulacağından bahsedilir. Bu açıdan bakılınca, tefekkürün ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlaşılıyor. Bu âlemlerin varlık nedeni “gizli hazinenin” bilinmesi ise, ve bunu da ancak tefekkür eden Kamil İnsan tahakkuk ettirebilecekse, tefekkürün var olmadığı bir âlemin var olma sebebinin ortadan kalkmış olacağı aşikardır.

Page 175: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

175

Eğer tefekkür sonu olmayan bir şey ise, hakkıyla tefekkür eden bir kişi, tefekkür edenin “kendisi” olduğunu düşünebilir mi? Düşünürse tefekkür etmiş olabilir mi? Efendi Babamın tefekküre dair bir sözünü şimdi bir nebze olsun anlamaya başladım herhalde. “Efendi Babam, tefekkür etmek nüfuz etmek” demişti. Derinlere inmek. Hâlbuki, ben tefekkür etmeyi hep bir irtifa kazanmak, bulunduğu yeri terk edip uzaklara gitmek olarak telakki ediyordum. Bu ise, olsa olsa filozofların ve bilim adamlarının akıl yürütmesi olup, eşyanın nedenselliğine (şeylerin birbirleri ile ilişkilerine)takılıp, var olmayanı var görmeye neden olur. Tefekkür eden mahal tefekkür ettiği mahalden farkının olmadığını ve dahası aslında kendi başına müstakil bir mahal olmadığını anladığı an tefekküre ulaşmış olacak. Ama bunu yapabilmenin yolu da, nüfuz etmekten geçiyor. Tefekkür, tefekkür edenin, kendi hakikatlerine nüfuz etmesinden başka bir şey değil aslında. Efendi Babamın nüfuz etmekten kastettiği bu mu acaba? O yüzden mi, afaktaki ayetlerden önce, enfüsteki ayetlerden yola çıkıyoruz. O yüzden mi tevhit hakikatlerini idrak etmeden önce, nefsimizi (etvar-ı seb’a vasıtasıyla) tanıyoruz?

Mekke’de bunları düşünmeye başlayınca aklıma bir diğer husus geldi: Gizli hazinenin bilinmekliği istemesi… bu hangi mertebede ortaya çıkan bir oluşum. Gizli hazine olan Zat-ı Mutlak mı? Peki, Zat-ı Mutlak nerede yani hangi mertebede “bilinmekliği” murad etti? Zat-ı Mutlak’ı gizli hazine olarak telakki etmek, onu kayıt altına almak anlamına gelmeyecek mi? Hele hele, bilinmekliği murat etmek tefekkürü zorunlu kılıyorsa, bu Zatı Mutlak’ı tefekküre muhtaç hale getirmiyor mu?

Burada, ancak irfan ehlinin cevabını verebileceği, hakikatini anlayabileceği noktalar var. Ancak şu tespiti yapmak mümkün herhalde. Bu hadiste işaret edilen hakikat, yani gizli hazine olmaklık ve bilinmeği murat etmek, bu âlemde bize lütfedilen bir pusula. Yani gizli hazine olmak ve bilinmeyi murat etmek, Zat’ı sınırlayan bir şey değil, bilakis âlemi ve halk edilmişleri kayıt altına alan bir şey. Gizli hazine olmanın işaret ettiği hakikat o yüzden Cenabı Hakk’ın rahmetinden başka bir şey değil. Burada rahmetin iki katmanı var: rahman olarak bu âlemleri var ediyor. Yani bize varlık veriyor. Ve dahası, rahmaniyetiyle varlık verdiği bu âleme, bir var oluş gayesi veriyor ve bunu ilim olarak da, kâmil kullarına açık ediyor. Bu da onun rahmetinin ikinci boyutu oluyor.

Diğer dikkat çeken husus da şu: Gizli hazinenin bilinmeyi murat etmesi, tefekkürü zorunlu kılsa da, aslında bu tefekkürü yapan, yine Hakk’ın kendisinden başkası değil. Yani Hakk’ı bilen, Hakk’ın dışında, kendi başına müstakil bir varlık yok. Bilinmeyi murat eden de O, bilen de O. İşte bu yüzden tefekkür etmeye muktedir olan ancak kâmil insanlar dır. Tefekkür eden ayrı bir mahal’in olmadığını, yani nefsin dayattığı vehim ve hayallerden kendini kurtardıkları için yok olanı var zannetmeyen kâmil insanlar, Cenabı Hakk’ın bilinmeği murat etmesinin hakikatini tahakkuk ettirebiliyorlar.

Gizli hazinenin bilinmeyi murat etmesi, bu âlemlerin ortaya çıkmasına vesile olduysa eğer, o zaman rahatlıkla, bu âlemin özünde bu hakikatin yattığını görebiliriz. Yani bütün bu âlem “bilinmekliği murat etmekten”

Page 176: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

176

başka bir şey değil. Âlemdeki diğer varlıklardan farklı olarak, insan nefis sahibi olduğu için, bu “bilimekliği murat etmeyi” de nefsanî bir şekilde tahakkuk ettirmekte. İyi veya kötü beşere dair ne varsa hepsinin, “bilinmekliği murat etmenin” zuhurundan başka bir şey olmadığını görebiliriz. Havalı havalı yürüyen delikanlılar, ayna karşısında süslenen kızlar, gol atınca tribünlere koşturan futbolcular, meydanlarda bağıran siyasetçiler, birbirleri ile kavga eden ve savaşan fertler ya da milletler, tablolar çizen ressamlar, besteler yapan müzisyenler… hepsi ama hepsi aslında, üzerlerindeki hakim Esmaların kontrolünde, bilinmeyi murat etmekten başka şeyler değiller.

-------------------

Öğle namazını müteakip çarşıya gittik. Çarşıyı gezerken kendimi garip hissettim. İçinde bulunduğum ortamın Kâbe ile uzaktan yakında ilgisi yoktu. Azamet gösterisi ile birbiriyle yarışan gökdelenler, insanı zübde-i mevcudat olduğu idrakinden koparıyorlardı. Kâbe’yi bırakıp buradaki dünyalık şeyler ile vakit kaybetmem, hayattaki en kıymetli şeyimiz olan vaktimi boşa harcadığımı düşündürüyor, kendimi pişman hissediyordum. İnsanlar yerel kıyafetleri ile giyinmiş olmasa, herhangi bir Avrupa veya Amerika metropolünde olduğum izlemine kapılabilirdim. Bu yüzden, içimi bir sıkıntı ve daralma hissi kapladı.

Aklıma gelen Kuran-ı Kerim oldu. Kuran’da müşriklerden bahseder-ken, en çok kullanılan ifadelerden biri onların dünyaya yani mal ve mülke düşkünlüğü. Pek çok surede karşımıza çıkan bu durum, alış-verişteki gizli tehlikeyi ortaya koyuyor bence. Alış-veriş, bir hacet olarak mecburen yararlandığımız bir şey olarak kalmazsa, şirk tehlikesi taşımakta. Bir zorunluluğu ifası şeklinde yaşanmış alışveriş dünyalı olmaktan bizi koruyacak şey. Çünkü hacetin giderilmesi olarak tavsif edilen bir faaliyetin, kendi başına bir amaç olması mümkün olamaz. Alışverişin bir şeyin hizmetinde olmasını iktiza eden bu hal, kazanmaktan ziyade kurtulmayı ifade etmesi bakımından gayet mühim bir noktanın altını çizmekte: arzu edilen nesne (eşya) ancak bir zaruret şeklini aldıkça lüks olmaktan kurtulacaktır.

05.02.2015

Öğle namazından önce umre yaptık. Öğleden sonra ise tavaf yaptım. İlk umrede yaşadığım mistik heyecan ve hatta taşkınlık bu umrede yoktu. Duygusal olmakla beraber sakindim.

Oz… ağabey ile bol bol tefekkür yapma imkânımız oldu. Onunla bir sohbet esnasında, aklıma birden kafirun suresi ile ilgili bir açılım geldi. Surenin can alıcı noktası herhalde, “leküm diniküm ve liyedin” ayeti. Biz bunu hep sizin dininiz size benim dinim bana şeklinde algılıyoruz. Bu şeriat mertebesinden algılayış. Aklıma birden şu geldi, hakikat ve mariyet mertebelerinden bu ayet nasıl algılanabilir. Bu ayet Rabbi Has’tan bahsediyor olamaz mı? Yani bir bakıma, ayet şu şekilde de yorumlanamaz mı: “Sizin Rab-i Hasınız sizindir, benimkisi ise benim” Yani her birerlerimizin kendimize mahsus bir esma terkibimiz ve

Page 177: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

177

dolayısıyla da Rabbi Has’ımız vardır. Acaba sure bu gerçeğin altını çizmiş olamaz mı? Oz… ağabey ile bu konu hakkında bir hayli konuştuk.

Gece yatsı namazından sonra, Oz… ağabey ile karşılaştığımızda, Kafirun suresi hakkındaki düşüncemizi Efendi Baba’ya açtığını, onun da tasdik ettiğini söyledi. Çok mutlu oldum. Ancak aklıma takılan bazı sorular var. Oz…. ağabey güzel bir benzetmeyle, sahip olduğumuz esma-i ilahiye terkibini, barkoda benzetti. Nasıl ürünlerin belli bir barkodu varsa, sahip olduğumuz ve bize mahsus olan esma-i ilahiye terkibimiz de bizim barkotlarımız. Barkotlarımızdaki farklar nedeniyle, hepimiz ilahi hakikati farklı bir veçhesi ile yaşıyoruz. Yani hakikat bir olmasına rağmen, hepimiz onu farklı bir Rab’in rengiyle yaşıyoruz.

Ancak bütün farklara rağmen, mükellef olabilmemiz için, istisnasız tüm barkotların, Hakk yolunda yürümeyi mümkün kılacak bir terkip olması gerekiyor. Şurası bir gerçek, ancak çok az sayıda insan Hakk yolunda hakkıyla yürüyebiliyor. Acaba şöyle bir durum mu ortaya çıkıyor: hepimizin Hakk yolunda yürümesini garanti altına alan bir esma terkibimiz ve Rabb-i Hasımız var. Ki buna ideal esma terkibimiz diyebiliriz. Bir de şahadet âleminde faaliyetlerimizle tahakkuk ettirdiği-miz bir esma terkibimiz var. Cenabı Hakk’ın bahşettiği ve bikuvve bizi Hakk’a ulaştırma kapasitesine sahip esma terkibimizin yanında, bir de o terkibi nasıl kullanacağımıza karar veren irademiz var.

Ama mühim soru şu değil mi aslında: irademiz de bir esma terkibinin sonucu değil mi? Peki, o zaman nasıl mes’ul olacağız? Mes’ul olmak en azından şunu iktiza ediyor: Cenabı Hakk hepimizi, Hakk yolunda yürümemizi garanti edecek ideal bir terkip ile techiz etmiş durumda. Herhalde, kişiye düşen, şahadet ortamının koşulları gereği, bozulan, çarpılan, karışan bu terkibi, tekrardan ideal kıvamına ve şekline getirmek. Cenabı Hakk hepimize devasa ve karmaşık bir makine bahşediyor (esma terkibimiz). Bu makine öyle de çalışacak böyle de. Eğer bu makineyi kendi kafamıza göre çalıştırırsak (nefsani), zarar ziyan üretmekten başka bir şey yapmayan bir yıkım makinesi olacak. Yok, eğer makineden verim almak istiyorsak, yapmamız gereken şey, makineyi, tasarlanmasındaki rızaya göre kullanmak olacaktır.

Bunu yapabilmenin yolu da, ideal esma terkibimizi Hakk’a göre kullanmamız. Benzetme ile söylersek, bize bahşedilmiş makineyi nefsimize göre değil, Hakk’ın verdiği ilahi kullanma kılavuzuna göre kullanmak olacaktır. Meseleye bu şekilde bakıldığında, en çok dikkat çeken şey, mutlak iyi ve mutlak kötü diye bir şeyin ortadan kalktığı. Çünkü aslında ortada esmalardan başka hiçbir şey yok. Sorun, sıkıntı ya da kötü diye addettiğimiz şeyler, bu ideal varlıkların uyumsuz kullanılmasından kaynaklanıyor. Yani sorun, Kahhar esmasından kaynaklanmıyor; sorun onun nefsin etkisiyle diğer esmalar ile olan akordunun bozulması sonucu ortaya çıkıyor. Aslında Hakk yolunda yürümek, şahadet ortamı koşullarında bozulan uyumun tekrar sağlanması, esmaların akordunun tekrardan yapılması. Bu nokta hesaba katıldığında seyri süluk’un ne muhteşem bir şey olduğu ortaya çıkıyor. İrfan eğitimi başlı başına bir akort sanatı değil mi? 7. derste çekilen

Page 178: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

178

Kahhar esması, 2. derste çekilse nelere yol açardı? Ya da 5. derste çekilen Hay esması nefs-i emmarede çekilse, istenmeyen nelere can verirdi? Sırf bunları düşünmek bile, İrfaniyet eğitimi yaptıran bir Kamil Mürşit’ten eğitim aldığımız için ne kadar şanslı olduğumuzu bir kere daha hatırlatıyor.

06.02.2015

Türkiye’den ayrılırken, iş yerinde yapılması gereken pek çok işi geride bırakmıştım. Amirin konumda olan bir arkadaşım bunlar ile çok ilgilendi. Eğer onun yardımları olmasa, umre seyahatim zora girecek, en azından zihnim şimdiki kadar rahat olmayacaktı. Arkadaşım inançsızdı. İslam ile pek bir sorunu olmamakla birlikte, İslam ile pek bir alakası da yoktu. (İnançsız demeye dilim varmıyor). Bu akşam, işlerin yolunda gidip gitmediğini öğrenmek için onu aradım. Onu aramamdan o kadar mutlu oldu ki. “Buradaki hiçbir şeyi aklına dert etme. Çok büyük bir şey yapıyorsun, o yüzden yaşadığın anın tadını çıkar. Ve tadını çıkarmaya engel olacak hiçbir şeyi aklına takma. Ben her şeyi hallediyorum. Buradaki hiçbir şeyi dert etme. Her neyi arıyorsun, buraya onu bulup da gel” dedi. Nasıl duygulandım anlatamam. Bunu Müslüman bir arkadaşımdan duysam bu kadar etkilenmezdim. Gönül söz konusu olunca, insanlar aynı paydada buluşabiliyorlar. Umreye, Müslümanlığa ve Kâbe’ye karşı her hangi bir şey hissetmeyen arkadaşım, bunların benim için ne kadar mühim bir mesele olduğunu idrak etmiş, ve beni büyük bir fedakarlıkta bulunarak, yani iş yükümü üzerine alarak desteklemişti. Nasıl mutlu oldum anlatamam.

Arkadşımın son cümlesi de çok manidardı: “Her neyi arıyorsan, buraya onu bulup da gel.” Ne kadar hoş, ne kadar latif bir cümle. Yaşadığım serüveni bundan daha güzel ne anlatabilir. Sahiden neyi arıyordum ben? Aklıma Efendi Babamım Hazmi Baba (ks) hakkında anlattığı bir şey geldi aklıma. Yanılmıyorsan, Hazmi Baba (ks) hacca gittiğimde, Efendimiz Hazretleri (sav) rüyasında gelip, “Hazmi oğlum niye buralara kadar gelip zahmet ettin, biz zaten seninle beraber değil miydik?” demiş. Neyi arıyorduk? Nerede arıyorduk? Zaten ayrılmış mıydık? Hazmi Baba gibi irfan ehli, zaten hep aradığı ile beraber. Arayan aranan hep bir. Peki ya bizler? İrfan ehli olmayanlar? Bizler hep sahte arayışların içindeyiz. Asıl aramamız gerekeni bırakıp ve dahası zaten onu çoktan bulmuş olduğumuzun idrakinden yoksun, sürekli tatmin olmayacak arayışlar içerisindeyiz. Aslında herkes O’nu arıyor. Ancak nefis perdesi altında, O’nun izini kaybederek, bu aleme ait olan bir şeye (iş, para, kadın, ev, araba, sanat, çocuk …vs) takılıp kalıyor. Nefis varı yok, yoku da var gösterdiği için, nefis sultasından kendini kurtarmış Arifler bunlarında zaten O’ndan başka bir şey olmadığını bilinci ile hep mutlular.

Kâbe’de ne arıyorduk? Aslımızı, özümüzü, hakikatimizi. Nereye gidersek gidelim zaten O’nla değil miyiz? Tabi ki öyle, ama Kabe’deki manevi voltaj, en azından duygusallık şeklinde bile olsa, üzerimizdeki gaflet perdesinin aralanmasına yırtılmasına neden oluyor? Kâbe o yüzden muazzam bir fırsat; perdedeki yırtığın kapanmasına izin

Page 179: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

179

vermemek gerekiyor. Yırtığı genişletebileceğimiz kadar genişletmeliyiz. İşte tefekkürün rolü burada başlıyor. İşi sırf duygusallığa bırakırsak, başa gelecek şey, yırtılan perdenin eskisinden de sağlam şekilde üzerimizi örtmesinden başka bir şey olmayacak.

-------------------

Bugün benim için en önemli hadise kahvaltıdan sonra dinlemek için biraz uyuduğum sırada gördüğüm zuhurat: Rüyamda Efendi Babamı görüyorum. Koridor gibi bir yerden geçerek yanıma geliyor. Bambaşka bir hissiyat âlemindeyim o sırada. Ve bana şöyle diyor “M. evladım, Cumaya gelmeyecek misin?” Ben anlatılması zor bir heyecanla, “Geleceğim Efendi Babam” diyorum, “9’a 10 kala bahçede olacağım. “ Sonra Efendi Babam, komik bir şey söylediğinde nasıl sıcacık gülüyorsa aynen öyle gülüyor ve şöyle diyor: “Bak sen gelmezsen ben de gitmem.” Bunun üzerine ben ağlayıp onun ellerine sarılıyorum ve ellerini öpmeye başlıyorum. Daha sonra ona sarılıyorum. Ama bu normal bir sarılma değil. Efendi Babam adeta bir mıknatıs gibi beni kendine çekiyor ve ona yapışıyorum. O sırada onu omuzlarından öpüyorum. (Boyum ancak oraya kadar uzanabiliyor).

07.02.2015

Bugün oldukça hastayım. Ancak hastalığa rağmen umre yaptım. Umre sonrası, eczaneden antibiyotik alıp otele geldim. Uzandım. Uykuyla vakit kaybetmek istememe rağmen, hastalık ve yorgunluktan olacak 1.5 saat deliksiz uyumuşum. Kalktığımda saate baktım; saat 13.53’ü gösteriyordu.

Yatmadan önce Kuran’ı rastgele açmıştım, karşıma Nur suresi çıktı. Uyandıktan sonra içimde Nur suresini okumak için büyük bir istek vardı. En çok dikkatimi çeken ise, surenin başındaki hal ile 35. ayet arasındaki sert geçiş. Sure, o ayete kadar zina gibi çok somut bir mevzu hakkında hükümler ortaya koyarken, mezkûr ayetle birlikte birden üst düzey bir tefekkür gerektiren müteşabih ayetle karşımıza çıkıyor. “Allah yerlerin ve göklerin Nurudur.”

Akşam namazını müteakip Efendi Babama bu surenin ve de zinanın batın bir yorumu olabilir mi diye sordum? Yanıtı olumlu yöndeydi: zinanın yasaklanmasındaki temel unsur, nesebi belli olmayan çocukların doğumuna engel olmak. Bunun batındaki karşılığı ise Velet-i kalbin düşmanı veletlerin batın âlemini kaplamasına neden olacak faaliyetler. Velet-i Kalbin doğumunu bekleyen, bunun için çaba sarf eden biri, eğer zinaya, yani Hakk’ın emirlerine karşı olan bir şeye tevessül ederse, nefsi emmaresi dizginleri eline alacak ve insanın batın âlemini, nefsi emarenin hükmünde hayat bulan velet-i zinalar kaplayacaktır. “Nurdan ne uzak bir yaşam O!”

09.02.2015

Birkaç gündür süren hastalığım, içinde bulunduğumuz temponun da etkisiyle, bünyemi, artık iyice güçsüz düşürdü. Boğazımdaki iltihap burnuma sıçradı, başım ağrıyor ve halsizlik içindeyim. Yine de her şey

Page 180: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

180

rağmen tavaf yapmak için içimde büyük bir şevk var. Ancak, vücuda gereğinden fazla yüklenip de, ileriki günlerde yatağa düşmemek maksadıyla, bu gün vites düşürmeye karar verdim. İstirahat edip, akşama kadar odamdan çıkmadım. Uyuyup dinlenmek dışında (sahiden günlerdir 3 saat civarı bir uykuyla yaşıyordum) bol bol Kuran okuyarak ve de nescafe içerek günümü geçirdim.

Okuduğum ayetlerin etkisiyle olacak, bu gün aklıma gelen en çok şey iblis oldu. Kâbe’ye geldiğimden beri, içimde git gide şöyle bir oluşum şekillenmeye başladı: iblisi kavga edilecek ve savaşılacak bir düşman gibi telakki etmekten vaz geçtim. Onu ilahi bir senaryoya göre rolünü kusursuzca oynayan bir aktör olarak görmeye başladım. Ne yalan söyleyeyim, üzerine aldığı rol ne kadar nahoş olsa da, bu görevi ifa etmede gösterdiği başarı, saygımı olmasa bile hani neredeyse takdirimi kazanacak.

İblis konusunda düşündükçe aklıma bazı noktalar takılmaya başladı. İblis’in Cenabı Allah ile bir sorunu yok. Allah’ın “önümde secde et!” emrine bir itirazı olmadığı gibi, ilmiyle büyük bir mesafe kat edip meleklerin arasına dahi girmiş. Nasıl oldu da ilimde bu kadar ileri bir varlık, bu kadar büyük bir gafletin içine düştü ve de Cenabı Allah’ın rızasına uymayarak, Âdem’e secde etmekten kaçındı?

Aklıma takılan bir diğer mevzu da şu: Madem İblis Cenabı Hakk’ın önünde secde ediyor ve madem Hz. İnsan yani İnsan-ı Kamil, küçük Allah, o zaman, İblisin insan-ı kâmil önünde secde etmekte beis görmesi için bir neden var mı? Hakikatten de, İblis’ in Cenabı Allah’a duyduğu muhabbete istinaden, İnsan-ı Kamil’e de bir yakınlık duyması gerekmez mi?

Belki de şeytanda nakıs olan şey, Allah ile İnsan-ı Kamil arasındaki kurbiyetten gafil olması. Peki, bundan gafil olmaması mümkün müydü? İnsan ile cin taifesi arasındaki en büyük farkın, insanın hem ruh hem de nefis ile teçhiz olunması iken, cinlerin sadece nefse sahip olmaları. İnsanın ayırıcı vasfı demek ki “ve nefahtü fihi min ruhi.” Cin taifesi için böyle bir durum cari olmadığından, ruhtan yoksunlar. Yani sadece nefse sahipler. Nefis de, varı yok, yoku da var gösterdiği için, iblisin tevhit hakikatlerinden gafil olması kadar normal bir şey yok. Aklıma takılan da bu. Nefisten ibaret bir varlık olarak iblisin hakikate şaşı bakması ve bir olanı iki görmesi, yani Ademi Allah’tan ayrı bir varlık olarak görmesi, yani onun Allah’ın sureti üzerine halk edilmiş olduğunu görememesi normal değil mi? Bir açıdan bakıldığında ne kadar da azametli, muktedir, ve mütekebbir bir varlık olan iblis, başka bir açıdan bakıldığında (hakikat-ı tevhit açısından) yani İnsan-ı Kamil ile kıyaslandığında ne kadar aciz ve zavallı.

İblisin rolü ve ifa etmek zorunda olduğu görev şu herhalde: Gizli hazine bilinmekliği murat ediyor, ancak bunu da gizliliğini muhafaza ederek murat ediyor. Şahadet âlemi, insanın kemalate ulaşması için düzenlemiş bir yer. Ancak belli sayıda insan, Hz. İnsan oluyor. Bu az sayıda insan, Gizli Hazineyi, üzerini örterek (Ehl-i Küfür) biliyorlar.

Page 181: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

181

Şahadet âlemi bir bakıma fabrikalardaki üretim bandı gibi bir şey. Üretim bantlarında, çürük ürünlerin ayıklanmasını sağlayan mekanizmalar var ve bu mekanizmalar çürük ürünleri sağlam ürünlerden ayırarak az sayıda ürünün son noktaya ulaşmasına izin veriyor. İşte, biz âdemoğulları da bu âlem-i şehadette adeta ayıklana ayıklana varılması murat edilen menzile vasıl oluyoruz. Kemalata ulaşmamış olanların Hazine’ye ulaşmalarını engel olan mekanizma, İblis’in varlığında tahakkuk eden oluşumlar. Ne garip değil mi? Hakikatimizden bizi uzaklaştırmak ile görevli iblis, bir bakıma hakikatimize ulaşmak için kurulmuş sistemin esaslı bir parçası.

10.02.2015

Dün kaybettiğim vaktin acısını çıkarmak için bu güne hızlı bir giriş yaptım. Sabah saat 4 gibi camideydim, amacım sabah namazı öncesi teheccüd namazı kılıp tavaf yapmaktı. Tam tavafa başlamıştım ki, içimde Hacerül Esvete dokunma isteği uyandı. Hacerül Esvetin önündeki izdiham gözümü korkuttuğundan olacak, bu vakte kadar içimde hiç böyle bir istek uyanmamıştı. Çevremdeki büyük bir itiş kakış yaşanıyordu, kendimi akıntıya bıraktım, biraz da ezile ezile, şansımın da yaver gitmesi sayesinde, kalabalığın akışı ile, çok büyük bir çaba harcamadan Hacerül Esvete dokunmak ve onu öpmek mümkün oldu.

Ancak ne olduysa, Hacerül Esveti öptükten sonra oldu. Çarpılmıştım ve boş boş dolaşmaya başladım. Adeta içimden bir akım geçmişti. Ve bu akım dünyaya ait olmayan bir şeyleri yükleyerek geçmişti içimden. Üzerimde tuhaf bir uyuşma hali hasıl oldu; içimde garip bir şeyler gezinmeye başlamıştı. Yediğim akım, beni bir kayıtsızlık halinin içine sokuvermişti. Bir süre Kâbe’nin etrafında boş boş gezmeye başladım.

Sabah namazı için safların bir hayli belirginlik kazanmış olduğunu fark edince, safların arasında kendime bir yer buldum. Bulunduğum yer fellahların tam arkasındaki saftı. Mekke’nin yerlisi olduğu her hallerinde belli olan bu adamların bir şeyi bekler gibi bir halleri vardı. Az sonra neyi bekledikleri ortaya çıktı. Resmi görevliler (asker/polis karışımı olan görevliler) bulunduğum saffın namazdaki en ön saf olduğuna karar vermişler. Bunu öğrenen fellahlar birden pek kaba ve hoyrat bir şekilde üzerimize çullandılar ve bizi geriye iterek yerlerimizi kaptılar. Böyle gayet organize ve ani bir hareket karşısında yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu.

Yapılan haksızlığa tahammül edemediğim için, çevremdekiler gibi söylenmekle iktifa etmedim ve geri püskürtüldüğüm saffta tekrardan yer bulmaya çalıştım. Yanında kendime yer açmaya çalıştığım yaşlıca Arap üzerime öyle bir hücum ettik ki, tekrar geldiğim yere dönmek zorunda kaldım. İş ciddiydi, adamlar kavga dâhil her şeyi yapabilecek durumdaydılar ve dahası devlet gücü arkalarındaydı. Hâsılı kaderime boyun eğmekten başka bir çarem yoktu. Ancak Arap bağırıp çağırırken, hâkim olmadığım bir gülme hali üzerimde egemen oldu. İster istemez adama karşı hafiften de olsa güldüm.

Page 182: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

182

Neden gülmüştüm? Bir kere manzara gerçekten çok komikti. Çok basit bir mevzu (en ön safta namaz kılmak) bir anda hayat memat meselesi haline gelivermişti. Nefis denen canavarın tasallutu son derece basit bir meseleyi bu hale getirdiyse, insanlık tarihinde bunca kan ve gözyaşının dökülmesine şaşmamak gerek.

Bunun dışında gülmeme neden olan başka bir şey daha vardı: mahcubiyet. Hissettiğim mahcubiyetin belki de asıl sebebi şu noktanın aklıma dank etmiş olmasıydı: aslında o yabani Arap’tan bir farkım yoktu. Ben aslında o idim. Nefis taşıyan iki varlık aynı ipte cambazlık yapmaya kalkmıştı. Kendimi o’ndan ne kadar farklı görsem, o’ndan o kadar farksız oluyordum. Bu ağır bir mahcubiyetti. Sinirlerim bunu kaldırmamış olmalı ki farkında olmadan gülmüşüm.

10.02.2015

Mekke konusunda önceden uyarıldığım için, Mekke’de karşılaştığım hadiselerin üzerinde durmuyordum. Hakikatten de Mekke sabır zorlayıcı bir yerdi aslında. İzdiham, gürültü, pislik, insanların birbirlerini ezmek için yarışmaları, hastalıklar… bütün bunlar, insanın nefsini, bulunduğu yerin manevi bir yer olup olmadığını sorgulaması yönünde gıdıklıyordu. Özellikle Efendi Babamın Mekke konusundaki telkinleri üzerimde büyük bir etki göstermiş, iblisin ve nefsin iğvasına karşı sıkı durmuştum. Ters bir şey görünce, “surete takılma” diye kendime telkinde bulunuyordum. Hazine gizliydi ve suret onu gizlemeye yarayan bir örtüden başka bir şey değildi.

Bu vakte kadar sıkı durmuştum, ancak dün yaşadığım hadiseler ve özellikle de tavafta yaşadığım bir izdiham sabrımı iyice zorladı. Geçen hafta hissettiğim duygusallıkta ciddi bir şekilde azaldığı için, az da olsa bulunduğum yeri sorgulamaya başladım. Ne yapıyorduk burada? Bir duvara dokunmak için kendini ezen bu kalabalık, putperest bir kavimden ne kadar faklıydı? Bir değişiklik ihtiyacı kendini göstermeye başlamıştı. Dahası, Efendimizin cemalinden ve sünnetinden ne kadar uzak bir kalabalıktı bu. Bunları düşünürken, Medine’den farklı olarak, Mekke’de Efendimizi bir türlü aklıma getiremediğimi fark ettim. Medine’de Efendimiz her yerdeydi, burada ise Efendimize ulaşmak bir türlü mümkün olmuyordu.

Yaşadıklarımın etkisiyle, içimde Hira’ya gitme konusunda çok büyük bir istek uyandı. Evet, artık âlemlere rahmet olmuş Efendimize gönlümüzü açmalı; gürültülü kalabalıktan sessizliğe ve yalnızlığa doğru yola çıkmalıydık. Bereket versin ki, grubumuzda bu gün Hira’ya çıkmaya karar vermişti.

Bu kadar büyük umutlarla çıktığım Hira yolculuğu, daha ilk saniyelerinde büyük bir hayal kırıklığına dönüşüverdi. Çok dik bir yamacı ağır ağır tırmanırken, yolun hemen başında bizi karşılayan sefalet, pislik ve koku, aradığım şeyi burada da bulamayacağımı nisbet eder gibi dile getiriyordu. Pislik ve çöp konusunda uyarılmış olmama ve bu tip mevzularda rahat biri olmama rağmen, bu kadarı beni bile şok etti. Koku

Page 183: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

183

ve pisliğe ilaveten yol boyunca karşımıza çıkan sakat dilencilerin halleri, Hira yolunu tahammülü zor bir kulvara çevirmişi.

Hâlbuki böyle mi olmalıydı? İnsan-ı Kamil ile ikiz kardeşi Kuran işte tam burada buluşmuştu. Fiziki âlemde bundan daha büyük bir hadise olabilir mi? Grubumuzdaki diğer insanlar gibi, ben de karşılaştığım bu manzara karşısında hüzünlenmiştim. Moralim bozulmuştu. Ne ummuştum ne bulmuştum. Kâbe kalabalıkların ve yığınların yeriydi; Celal, Cebbar ve Aziz tecellilerinin yoğun bir şekilde bulunduğu Kabe’de, büyük bir kalabalık tefekküre mahal bırakmayan bir dizi ibadeti gerçekleştiriyordu. Hira ise, yalnızlığın ve tefekkürün yeriydi. Kabe’de içtimai bir din varken, Hira’da ise ferdiyet hakimdi. Birinde, davranışlarını geleneklerden öğrenmiş bir yığın ibadet ederken, diğerinde kendini kalabalıkların uzağına atmış bir fert, içtimai düzendeki bozukluktan ıstırap çeker bir halde, özünü ve Rabbini tefekkürle bulmaya çalışıyordu.

Mekke’den bunalan ve bir nebze olsun tefekkür edebilmek ve Resullah’ın his dünyasını bir parça tadabilmek için kendini Hiraya atmış olan ben, buranın da Mekke’den pek bir farkı olmadığını hüzünle müşahede ettim. Kâbe’de resmi otorite en azından temizlik olayını bir parça olsun çözmüştü. Burası ise, tam bir facia halindeydi.

Her şeye rağmen, kalabalıktan fırsat bulup da, Hira mağarasının içine girince, kokudaki ani değişim beni çok şaşırttı. Hissettiğim şey psikolojik olamazdı, çünkü gruptaki diğer kişilerde bu değişimi hayretle müşahede ettiler. Ancak izdiham nedeniyle tefekkür etme hayallerim suya düşmüştü. Tefekkürü geçtim, iki rekât namazı bile zar zor kılabilmiştim.

Mağaradan aşağıya inerken, asabımın bozulmasının etkisiyle, biraz söylendim. (Ki umre boyunca ilk söylemem budur diyebilirim) Gruptan bir kardeş, bunun üzerine, “her şey merkezinde” dedi. Gerçekten merkezinde miydi? Efendi Babamın söyledikleri aklıma geldi: Beşer elinden çıkmış menfi bir şeye merkezinde demek ne kadar mümkündü? Bu çer çöp nasıl merkezinde telakki edilebilirdi? Hira’da hissettiklerim, Kâbe’de bir gün önce yaşadıklarım ile birleşince, kendimi iyiden iyiye kötü hissettim. Kâbe’deki kalabalık demek ki, Hira’yı da muhasara altına almıştı.

Ancak dağdan inerken, üzerimde garip bir açılım hâsıl olmaya başladı. Evet, her şey merkezindeydi. Daha doğrusu, merkez de merkezin dışı da, benim karar verebileceğim bir şey değildi. Nefis taşıyan bir varlık olarak ben, gördüğüm suretin ancak nefsanî bir yorumunu yapabilirdim. Dahası, gördüğüm suret benim nefsimin eseriydi. Manzarayı teşkil eden benim nazarımdı ve bu da benim nefsimin şekillendirdiği bir şeydi. Bu suretin aslını, yani tecellideki hikmeti fehim etmem ise imkânsızdı. Nefsinin izin verdiği ölçüde akıl edebilen ben, ilahi tecellinin yerine kendimden teşekkül ettirdiğim manzarayı koyduğum için şirk ehli oluyordum. Demek ki, suret perdeden başka bir şey değil, ve surete takılıp kalındığı anda, hakikat yolu insana kapanmış oluyor. Yani nefis belli bir inkılâp yaşamadıkça,

Page 184: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

184

eşyanın hakikatini anlamak mümkün değil. Peki, ne yapabileceğim, o zaman? Şu belki de: İdraksizliği idrak etmek. Bu aşamada en büyük tekâmül herhalde idraksizliği idrak etmek olacak.

Karşılaştığım manzara karşısında, Efendi Babamın Kerbela olayı için yaptığı yorum aklıma geldi: hâşâ Cenabı-ı Allah’ın gücü mü yetmemişti de, burayı temiz tutamamıştı. İdraksizliği idrak etmek, bütün hadiseleri, tefekkür için bir fırsat haline getiriyor. Yargıdan kaçınmak lazım. Tefekkürün kapısını kapatan şey yargılar. Yargıda bulunan yanılır. Bu düşüncelere neden olan içimi sıcacık bir şekilde kaplayan o bast hali Kabe’de bir gün öce yaşadıklarıma bakışımı da değiştirmişti.

11.02.2015

Bir gün önce Hira dağından inerken yaşadığım bast halinin etkisi hale üzerimdeydi. Yargıda bulunmak âlemi ister istemez ikilik üzere kavramak demek. Şimdi Zemzem Tower’a bakışım da değişmeye başladı. İlk günler onu Kabe’nin üzerine çullanmaya hazır bir şekilde dikilmiş iblise benzetmiştim. Gruptan bir ağabeyimiz de latife olsun diye Deccal diye isim takmıştı ona. Gel geç aklımda Deccal diye yer etti. Hakikatten de, saati gösteren o yuvarlak kısmı ile sanki tek gözünü, Kâbe’ye ve tavaf eden Müslümanlara tehdit eder gibi dikmiş bir Deccaldi.

Âlemi ikilik üzere algılamak, şeyleri negatif veya pozitif olarak tasnif etmeyi de zorunlu kılıyor. Zemzem Tower’ı negatif olarak tasnif edince, Kâbe bir anda pozitif hale geliyor. Ne büyük bir gaflet bu! İnsan güya iyi bir şey yaptığını zan ederek (yani Kâbe’ye bir kutsiyet atfederek) ne büyük bir gaflet yapıyor aslında. Kâbe Zat tecellisi, Zat’ı pozitif addetmek ne kadar da büyük bir şirk. Tabii ki, dünyaya düşkünlüğün, menfaatperestliğin ve maddiyat hastalığının halis bir tecellisi olan Zemzem Tower’daki menfi yanları görmek çok mühim.

Ama onu Kâbe’nin bir rakibi olarak (Arapça rkb’de ifade edilen şekilde, yani Kâbe’nin üzerine çıkma cüretini göstermiş bir şey olarak) görmek büyük bir gaflet. Çünkü görünüşte Zemzem Tower, ne kadar Kâbe’nin üzerine yükselmiş olursa olsun, o Kâbe’nin içinden çıkan bir şey olarak hakikatini Kâbe’ye borçlu. Daha açık söylersek, Celal, Cebbar, Aziz, Mütekebbir tecellisi olarak Zemzem Tower’ın, bu ve diğer bütün tecellileri mümkün kılan Zat’ı ihata etmesi mümkün olmayacağı için, onu Kabe’nin rakibi olarak görmek âleme şaşı bakmaktan başka bir şey değil.

Ne var ki, âleme bir esma tecellisi olarak bakınca, insanlık tarihi için çok mühim bir yol ayrımına gelinmiş olduğunu da fark etmemek imkânsız. Celal, Cebbar, Aziz (İblis’in hakim esmaları) esmalarının bariz bir egemenlik kurduğu bu manzarada, kişi nereye baksa, insanlığın yeni bir şeye hazırlandığı hissine kapılıyor. Uçaklar, köprüler, dev binalar… Mekke’nin etrafında bu hal o kadar belirginlik kazanıyor ki… Mekke’deki hali, yani Kâbe çevresindeki devasa inşaat faaliyetini, gelecek olan bir şeye hazırlık olduğunu hissediyorum. Gelecek olan ne peki?

“Gelecek olanın” ne ve kim olduğunu bilmek, hadislerde anlatılanlar dışında, mümkün değil. Ancak Celal, Cebbar, Aziz, Kahhar …vs gibi

Page 185: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

185

Esmaların tecellisindeki bu belirgin artış ve dahası (bunun zorunlu sonucu olarak?) Kamil İnsanların sayısındaki belirgin azalış, “gelecek olan” neyse artık vaktinin yaklaşmakta olduğuna işaret ediyor. İnsanlık tarihinin yeni bir mecraya girmek üzere olduğu ve hatta belki girmiş bile olduğu bu çağda, bizi aydınlatacak şey olan bilim, zahirin arkasındaki esma-i ilahiyeyi fark edemediği için, bize manayı sunacak bir irfaniyete vasıl olamıyor. Onun yerine bilim, Celal, Cebbar, Kahhar’ın hizmetinde bir yıkım makinesine dönüşmüş durumda. “Gelecek olan” her neyse, ahval bu şartlar üzere olduğu için, gelebilmesi için mana ile gelecek. Mananın da gelebilmesini mümkün kılacak olan ise idrak.

Şu an ihtiyaç duyduğumuz tek mana, Hakikat-ı Muhammediye. Ama Hakikat-ı Muhammediye aynı zamanda çoktan gelmiş olan. O’ndan başkasının gelmiş olması zaten mümkün mü? Bunu tefekkür edince, insan Celal’deki Cemal’i bir nebze olsun sezmiş oluyor. Gene iyi ve kötünün ötesinde bir yerdeyiz. Tecelli’de Kahhar, Celal ve Cebbar olarak gözükenin arkasında, ne büyük bir Cemal var. Beşeri kimliklerimizden arınarak âleme esma tecellisi olarak bakmayı öğreten bir Kamil Mürşit’in yakınlarında bulunmak ne güzel bir saadet. Sırf bunu düşünmek bile insanın içini tarifsiz bir sıcaklık ile dolduruyor. Allah bu nimete layık olmayı nasip eyler inşallah.

Bu düşünceler ışığında, daha önceden aklıma gelip duran bir mesele, daha fazla merakımı celp etmeye başladı. Kamil bir insan, bizim şu an Kâbe etrafında yaptıklarımızı nasıl değerlendirirdi? Bunu tefekkür ettikçe, şu yorum zihnimde belirginlik kazanmaya başladı: kişi hakikat ehli olana kadar Kâbe çevresinde yapılan şey aslında putperestlik riski taşımakta. Bu maddenin tabiatı gereği böyle. İlahi hakikati idrak ve temyiz edememiş bir kişinin (ki fakir de bu grubun içinde yer almakta) Kâbe’ye beslediği muhabbet çok ciddi bir şekilde şirk tehdidi içermekte. Cenabı Allah’ın Rahmaniyeti o kadar muazzam ki, bu gafletimizi bile anlayış ile karşılayıp ona sevap yazıyor. Hacca dair anlatılan hikâyelerden birinde bahsi geçiyordu. Bir kişi Hacc’dayken yakaza anında meleklerin konuşmasını işitir. Bu kişi melekler bu seneki hacda sadece dört kişin haccı kabul edildi diye konuştuklarını işitince büyük bir yeis içine düşer. Hissettiği acı o kadar kuvvetli ve samimidir ki, bir gece sonraki rüyasında kendi ismini haccı kabul olanlar arasında görür. Aslında bu kıssada anlatılan, hakikat ehli olmadıktan sonra, yapılan bu ibadetleri hakkıyla ifa etmenin imkânsız olduğu değil mi?

Kâbe ve umre özelinde söz konusu olan bu durum genel ahvalimiz için de geçerli değilmi. Bir insan, hakikat ehli olmadıktan sonra, şirkten kurtulabilir mi? Bu sıralar, Kuran’ı kerim okurken aklıma en çok takılan meselelerden biri müşrik kavramı. Kimdir bu müşrik? Belli bir çağda yaşamış, Efendimiz’e karşı gelip ona zulmetmiş, Allah’ı inkâr eden bir topluluk mu? Kuran’ı dikkatli okuyunca bunun böyle olmadığı anlaşılıyor. Kuran, müteaddit kere, müşriklerin Allah’a inandığının altını çiziyor. Peki, Allah’a inanıp da Peygamber Efendimize inanmayanlar mı? Eğer böyle olsaydı müşrikler hiç Efendimizden gelip dua isterler miydi? Müminun suresinin 75. ayeti, başlarına gelen bir kıtlık ve felaket sonrası,

Page 186: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

186

müşriklerin Efendimizden gelip dua istemesi sonucu nüzul olmuştur. İnsan hiç inanmadığı birinden dua ister mi? Bunu biraz tefekkür edersek, Allah’a inanmanın da Efendimize hürmet etmenin de insanı şirk ehli olmaktan kurtarmaya yetmediğini açıkça görülebilir. Lâfzî bir iman ve hürmetin ötesine geçip hakikat ve müşahede ehli olmadıktan sonra şirkten kaçınmak mümkün değil herhalde.

Bunları düşündükten sonra, Kuran-ı Kerim okurken şöyle bir yöntem izlemeye karar verdim. Kuran’da müşrik ifadesi geçtiğinde bunu üzerime almaya karar verdim. Tenzih ehli olarak Allah’ı nasıl ötelere atıyorsak, fark ettim ki, müşrikliği de ötelere bizden uzaklara atıyoruz. Böylelikle kendimizi müşriklikten münezzeh kıldığımız zehabına kapılarak, müşrikliğin ne kadar incelikli bir şekilde bizi tahakkümü altına almış olduğu idrakinden kendimizi mahrum bırakıyoruz. Bu âlemde müşriklikten ancak hakikat ehlinin kaçabileceği gerçeğini hazmetmenin en iyi yolu, müşrikliği ötelere atmak yerine, kendimizi Kuran’da geçen her müşrik ifadesinin muhatabı olarak kabul etmek. Bu aynı zamanda, müşrikliğe karşı alabileceğimiz en iyi tedbir gibi gözüküyor şu an.

12.02.2015

Artık son günler. Bir hüzün bir burukluk var. Defalarca yurt içi ve yurt dışı seyahatlere çıkmış biri olarak, seyahatlerimde değişmez bir şey yaşardım: nereye gitmiş olursam olayım, dönüş günleri yaklaştıkça mutlu olurdum. Mekke’de bu halden eser yok. Mutlu olmak bir yana, içimdeki burukluk gün geçtikçe büyüyor. Yuvamı çok özlememe rağmen içimde dönmek için hiçbir istek yok.

Sabah kahvaltısından sonra, veda tavafımı yaptım. Tavafın ilk şaftlarında uykusuzluktan neredeyse yere düşecektim. Sabah güneşine karşı uykulu gözlerimi açmak imkânsızdı. Sonradan uykum açıldı. Tavaftan sonra, İbrahim makamı karşısında tavaf namazımı eda ettim. Bir süre İbrahim makamı karşısında oturdum. Kâbe dışında bir yerde vakit geçirmek içimden gelmiyordu. Bu yüzden bütün yorgunluğuma rağmen otele dönmek istemedim. Burada, namaz, tefekkür ve tesbihat ile ortamın manevi keyfini çıkarmaya çalıştım. Çok değil bir iki gün sonra artık bu hazine binlerce kilometre uzağımda olacaktı.

Bir süre sonra ortamında müsait olmasından mütevellit, üzerimde Kâbe’ye dokunma isteği hâsıl oldu. Muhammediyet köşesinin civarlarında alnımı Kâbe’nin örtüsüne yaslayabildim. Etrafımda ağlayan, sayıklar gibi yalvaran kendinden geçmiş pek çok insan vardı. Ağzımda dökülen şu duayı defalarca tekrarladım: “Bizi sensiz bırakma Allah’ım, bizi Senden ayrı düşürme, bizi sevginden mahrum bırakma.”

Daha sonra otele döndüm. 1-2 saatlik bir uykudan sonra tekrar Kabe’ye geldim. Efendi Babam, umreye ilk geldiğimiz zaman ile şimdiki halimiz arasındaki farkı soruyor. İlk başta dikkatimi çeken şey şu: geldiğimde yaşadığım, coşku, heyecan ve duygusallık yerini tarifi imkânsız bir mutmainlik hissine bırakmış durumda.

Page 187: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

187

Mekke’de, insan, nefis mertebelerini buraya mahsus bir şekilde yaşıyor adeta. Hâkim olunamayan gözyaşları ile kendini belli eden duygusallık yavaş yavaş azalıyor. Hatta insan bu duygusallık azalmasını fark ettiğinde, kendini levm bile ediyor. Bu duygusallık niye azaldı? Acaba maneviyatımda eksik olan bir şeyler mi zuhur etti de artık eski taşkınlığım yok diye kendi kendine soruyor. Sonra yavaş yavaş bir dinginlik, sakinlik ve sükûnet insanın üzerinde hâsıl oluyor. İşte bu noktada, ufaktan bir mutmainlik hissi ufukta belirmeye başlıyor ve gittikçe kuvvetlenirken insanın her yerini sarıyor. Bir süre sonra bu mutmainlik hissi de, yavaş yavaş bir rıza haline doğru tekâmül ediyor. Ters giden bir şey, bir izdiham sonucu yaşanan ve insanın kemiklerini kıracak gibi sıkan bir sıkışıklık, kalabalıkta çarpan bir omuz, insanın bacağına atılan bir tekme… bütün bunları kişi, Cenabı- Hakk’ın kişiyi sınamak için lütfettiği Celal tecellileri olarak algılayıp şükretmeye başlıyor.

Tavaf esnasında ufak bir terslik yaşandığında, fakir kafasını hafifçe kaldırıp Kâbe’ye bakıyorum. Tebessüm etmeye çalışıyorum. Hani biraz Bektaşi meşrep olsam, gülümseyerek “yaptın gene yapacağını…” diyeceğim. Fakir ise, Allah’ıma hamd ve dua ediyorum: “Allah’ım kaldırabileceğimden daha büyük Celal tecellileri ile sınama beni…”

Pek latif ve tatlı bir mutmainiik hissi, bir ok gibi kalbime saplanıyor ve sonra da ılık ılık varlığımdaki her bir zerreye yayılıyor. O tarifsiz anlarda, tavaf esnasında okuduğum duaları bile bir kenara bırakıyor, bir yandan Kâbe’ye bakarken, bir yandan da hakim olamadığım bir iştiyakla “Allah’ım bizi sensiz bırakma, bizi yalnız bırakma, bizi sevginden mahrum bırakma” diye dua ederken buluyordum kendimi.

SON GÜN SONRASI

Kabe’ye veda. Kaldırılabilecek bir yük değil bu. Allah’tan dönüş telaşı var da insanın biraz aklı dağılıyor. Kahvaltıdan sonra, son kez Kabe’yi görmeye ve ona veda etmeye gittim. Bu son görüş. Bir daha gelinir mi bilinmez; gelinirse ne zaman gelinir, o da bilinmez. Bu düşünceler, veda hadisesini bir hayli ağırlaştırıyor. Kâbe’ye son kez dokunmak, ona sarılarak veda etmek istiyordum. Tavafta, Cuma olması sebebiyle mahşeri bir kalabalık vardı. Kalabalığı yara yara, Kâbe’nin duvarlarının dibine kadar geldim. Ancak Kâbe’nin duvarına ulaşmak ne mümkün… İnsanlar koca bir yığın halinde, neresine denk gelirse Kâbe’ye yapışmış, hüngür hüngür ağlayarak ve hatta cezbeli nidalarla bir şeyler sayıklıyor ve dua ediyorlardı.

Belli köşelerde, neredeyse saldırgan bir izdiham halini almakta olan bu kalabalıkta, insanlar Kâbe’nin taşlarından hisselerine düşeni almak için boğuşuyorlardı. Bir süre sonra, insanların arasında bir yer bulabildim. Birkaç kişinin arasından, ellerimi Kâbe’ye ancak değdirebili-yordum. Bir süre sonra, alnımı koymak da nasip oldu. Takkemin ve tesbihimi Kâbe’nin duvarına sürerken, sanki Kâbe’den bir şey alarak gitmek istiyor gibiydim. İnsanlar ile alt alta üst üste bir vaziyette, alnım Kâbe’ye dayanmış bir şekilde uzun bir süre sessizce kaldım. Daha sonra

Page 188: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

188

Efendi Babamın hediyesi olan güzel bir duayı birkaç kere tekrarladım: “Allah’ım varlığınla varlığımı, özünle özümü kapla, beni senden başkasına yöneltme, Zati tecellilerini nasip eyle ve esmaül hünsanın tahakkukunu nasip eyle.”

Veda etmek gittikçe zorlaşıyordu. Merdivenlerden çıkıyordum, Kâbe arkamda kalmıştı. Dönüp dönüp arkama bakıyordum. Merdivenler bittikten 15-20 metre sonra Kâbe gözden kaybolacaktı. Görünüşte 15-20 metre olan o mesafe hâlbuki ne kadar büyüktü… 15-20 metre içinde her şey ne kadar çok değişecekti. Bu düşünce aklıma gelince, kocaman bir yumru boğazıma saplandı. Kâbe görüş menzilimden çıktıktan sonra, kaç kere geri dönüp ona baktım, o 15-20 metrelik menzilde kaç dakika geçirdim bilemiyorum.

Otelden hareket ettikten sonra, yuvamı çok özlemiş olduğum halde, yuvama dönüyor olmanın mutluluğunu yaşayamadım. Uçağa bindikten sonra, günlerin getirdiği yorgunluk ve uykusuzluğa karşı daha fazla dayanamadım. Uçağın havalanmasını beklerken, uyuyup kalmışım. Uçağın havalanmasını bile hatırlamıyorum.

Yuvama vardıktan sonra, eşimi ve çocuklarımı ne kadar çok özlemiş olduğumu fark ettim. Ertesi gün öğlene karşı uyandığımda, yaklaşık 15 günün yorgunluğu üzerimde katmerli bir şekilde birikmiş durumdaydı. Ancak bu yorgunluk beni rahatsız etmiyordu. Üzerimde büyük bir noksanlık hali mevcuttu. Evde boş boş gezerken, umrede kulak misafiri olduğum bir şey aklıma geldi. Kâbe’yi gösteren bir televizyon kanalı olduğunu duymuştum insanlar konuşurken. Acaba bizim abonesi olduğumuz sistemde bu kanal mevcut muydu? Dua ederek kanallar arasında gezindim. Ve bu kanalı bulunca, çok büyük bir sevinç yaşadım. Birkaç dakika bakmam yeterli olmuştum. Gözlerim hemen doluvermişti.

Daha sonra yorgunluğun etkisiyle uyudum. Uykumda çok güzel bir zuhurat gördüm.

Efendi Babamın dergâhına gidiyorum. Efendi Babam tahiyatta oturmuş. Yanına gidiyorum, aynı şekilde ben de tahiyatta oturuyorum. Diz dize bir haldeyiz. Efendi Babama bir soru soruyorum. O cevap vermek için öne doğru eğiliyor, ben de onun gibi eğilince neredeyse birbirimize değiyoruz. O sırada, arkamda bizim iki tahiyatta oturmuş siyah cüppeli iki kişi görüyorum. Ben onları fark eder etmez, içinde bulunduğumuz sahne değişiveriyor ve her yer bembeyaz oluyor ve baştan aşağı bembeyaz giyinmiş bir genç gelip bana şöyle diyor: “Ayet okur gibi tefsir de oku…”

Umre sonrasında, bir süre kendimi, savaştan çıkıp da sivil hayata intibak etme güçlüğü yaşayan askerler gibi hissettim. Günlük hayatın temposu ve kaygıları gayet boş ve yavan geliyordu. İntibak için kendimi zorladığım anlarda ise, Kâbe’ye ve de oradaki ruhaniyete ihanet ediyor olduğum hissi içimi kaplıyordu. Sık sık internetten veya televizyondan Kâbe’yi izliyor, en çok bundan keyif alıyordum.

Page 189: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

189

Geriye dönüp baktığımda, umre yolculuğunun pek çok şey ile birlikte, iki noktada üzerimde büyük bir değişim yapmış olduğunu gözlemli-yorum. Birincisi Kuran-ı Kerim’in benim için artan önemi. Kuran ve Kuran ile ilgili olmadıktan sonra, bir şeyler okumak artık içimden gelmiyor. Maişeti sağlama çabasından arta kalan vakitlerimde Efendi Babamın tefsirlerinin yardımıyla Kuran-ı Kerimi okuyorum. En büyük arzum Kuran’ın hakikatlerini bir nebze olsun hissetmek, fehim etmek ve yaşayışımı ona göre düzenlemek.

İkinci büyük dönüşüm ise, derslerime (vird) karşı olan tavrımda ortaya çıktı. Umre seyahatine çıkmadan önce, benim için en büyük mesele, ders geçmekti. Şimdi ise, benim için en büyük mesele dersin kendisi, yani ders yapabiliyor olmak. Asıl saadet, bir Kamil Mürşidim himmetiyle ders yapabiliyor olmaktan başka bir şey değil. Ve dahası, yükselmekten ziyade bulunduğun mertebenin hakkını vermenin ne kadar mühim ve ne kadar zor bir şey olduğunu idrak etmeye başladım. Ders geçmek hala ehemmiyetini koruyor. Ama ders geçmeyi bizatihi mümkün kılan bir derse sahip olmak değil mi?

Ne kadar şanslıyız aslında. Bir Kamil Mürşidin himmetine sahibiz ve onun gözetiminde yapabildiğimiz bir dersimiz var. Günlük hayatın koşuşturmacası ve stresi insana kendini değersiz hissettirdiği anlarda, aklıma bu durumu getiriyorum ve ne kadar şanslı olduğumuzu hissediyorum. Böyle bir derse sahip olmakla seçilmişler arasında olmuyor muyuz? Zaten hali hazırda ne kadar büyük mesafe kat etmiş durumdayız. Tek yapmamız gereken, derslerimizin kıymetini bilmek, onların hakkını vermek.

Şöyle bir düşünüyorum. Milyarlarca insanın içinde kaç milyar Müslüman var? Peki, bu Müslümanların kaç tanesi şeriat mertebesinin gereklerini idrak etmişler ve hayatlarını buna göre düzenliyorlar? Ve dahası, bunların ne kadarı tasavvufa ve irfaniyete yönelebiliyorlar? Çok ama çok az bir kısmı. Peki, bu tasavvufa yönelenlerin gerçekten kaçı marifetullaha sahip bir Kamil Mürşit’e intisap edebiliyorlar? Bu sayı o kadar az ki… Demek oluyor ki, şu an Efendi Babamın bana verdiği vird, milyarlarca insan arasında kaçına nasip oluyor. Nasıl bir devlettir bu?

Umrede yaşadığım mutmainlik hissinin bir uzantısı her halde bu. Cenabı Hakk’ın bir Allah dostunun kanatları arasında bulabilmiş olmak, Cenabı Allah’ın ne büyük bir lütfu. Bu dünyada maddi hiçbir şeyle karşılığı olmayan bir şey.

İnsanlara şeriat mertebesi düzeyinde büyük hizmetleri olan ve kendilerinden zamanında bolca faydalandığı bir zatı, bulunduğum yerlerin manevi havasını yaşatmak ve vefa borcumun bir kısmını ödeyebilmek için, seyahatimiz boyunca sık sık aradım. Son aramamda Kâbe’nin karşısında durduğumu söyleyince, yaşadığı manevi heyecanla cezbeye gelip,

“Evlat! Allah seni oralarda bir Allah dostuyla karşılaştırsın inşallah!” diye nida etti. Dudaklarımın ucuna kadar yükselen kelimeleri bastırıp,

Page 190: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

190

“inşallah hocam inşallah” demekle iktifa etmiştim. Nasıl diyebilirdim: “hocam, karşılaşmak ne kelime, zaten onunla, onun himmetiyle buralara kadar gelebildim…”

Ne kadar şanslıydık. Geri dönüp bakınca bütün umre suresince hissettim şeyi şimdi daha iyi anlıyorum. Umre sırasında tecrübe ettiğim her tür hissiyat ve manevi açılım Efendi Babam’ın ve Nüket Annenin yakınında bulunmaktan, oralara onlar ile gitmiş bulunmaktan neşet etmişti. Efendi Babamın hep söylediği gibi, Hamd O’na mahsustur, Hamd’ı ancak O yapabilir. Bizi bu âlemde yalnız bırakmadığı için, Selam ile gönlümüzü kapladığı için ne kadar hamd edersek edelim, edeceğimiz hamd okyanusta bir zerre olmaktan öteye gidemeyecek.

-------------------

Hepsi çok güzel ifadelerle anlatılmış, (2015) Umre notları hakkında gelen yazıları, gönderenlere teşekkür ederek, burada sonlandırıp kendi hatıra yazılarımı aktarmaya başlıyorum, cenâb-ı Hakk kolaylıklar nasib etsin. Bütün dosyayı okuma zahmetine katlananlara da feyizler nasib etsin İnşeallah. T.B.

---------------------------------------------------------------------

Page 191: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

191

(31/01/19/02/2015) “TERZİ BABA UMRE HATIRALARI”

BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRAHÎM.

Yukarıda başlangıçta genel bir bilgi olması kabilinden Umre ile ilgili daha evvelce yapmış olduğumuz Umre ve hacc’lardan bazı tecelli ve düşünceleri belirtmiş idik burada ise (31/01/2015/19/02/2015) yapmış olduğumuz Umremizin hatıralarını bulacaksınız. Cenâb-ı Hakk arzu eden herkese nasib etsin, okuyanları da, bu tecrubelerden faydalandırsın İnşeallah. T.B.

-------------------

BAŞLANGIÇ.

Sıla şirketinin vasıtası, hizmeti ve himmeti ile (31/01/2015) umremiz Atatürk hava limanından itibaren başlamış oldu. Orada bütün kafilemiz ile buluştuk Umre yolcuları toplam (68) kişi idik. Bunların (34) yarısı (8) gece (9) günlük, geriye kalan (30) kişisi, (13) gece (14) günlük, bizde (2) kardeşle beraber, (19) gece (20) günlük olarak yola çıkıyor idik. Kalkış saatimiz, (12,15) idi, ancak biraz gecikme ile kalktık.

Zâhiren ismi “Atatürk hava limanı” olan, bâtınen ismi ise (ebu’l beşer) olan beşerin atası olan, “Ata Âdem hava limanı”dır. Çünkü oraya Âdem (a.s.) ın Cenetten/gökten, indirilmesi gibi, gökten inenler ve göğe çıkanlar vardır. Ayrıca gurbete gidenler ve sıla ya dönenelerde vardır.

Bizler daha evvelce hayal ve vehim cennetinden, yeryüzü beden arzımıza inmiş olduğumuzdan, bu seferimiz, evvelâ “Ebu’l ervah” Ruh atamız olan (s.a.v.) Efendimizi ziyaret ve “sıla-i rahim” yapmak için vesile olan sıla şirketiyle yola çıkıyorduk. Bizler için çok güzel bir gündü.

Nihayet nefs/nüfus/pasaport kontrollarından takılmadan geçtik, nefsani ağırlıklarımız tartıldı, onlarda fazla değil normal idi. Üzerimizde nefsi ma’nâ da herhangi bir celâl ve kahhar esmasının işine yarayacak bir şeyler olup olmadığına bakıldı, bunlardan da bir şeyler bulunmayınca, ikinci kapıda bekleyen sorgu sual melekleri/görevliler, bizi daha içeriye aldılar, kalanlarla son defa uzaktan selâmlaştık ve çıkış kapımızdan (226) no lu kapıya doğru yürümeye başladık.

Uçak havalanmak için hareket etti piste girdi ve hızlanarak yol almaya başladı, (13,35) te de uçağın tekerlekleri arzdan kesildi, artık uçak gök ehli oldu ve uçmaya başladı o bize Cebrâîl gibi idi. Görüldüğü gibi (13 ve 35) (53) oldukça manidar sayı değerleridir.

Page 192: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

192

O gün batı ve kuzey taraflarında hava muhalefeti olduğundan yüzlerden fazla seferin iptal olduğu liste panolorunda yazılıyordu.

Nihayet gerçek atamızın Eb’ul ervah olan, Muhammed (s.a.v.) in, sılasına, sıla-i rahim yapmak üzere onun ma’nevi hava limanı olan gönlüne iniyorduk. Arza hava limanına indiğimizde mihmandarımız sıla şirketi görevlisi bizleri karşıladı hazır olan iki otobüse bindirdi ve yerlerimizin olduğu, CROWN. Taç Padişahların sarayı gibi ma’nâ ya gelen yere götürüldük, bizler adeta ma’nen padişahlar gibi karşılanıp başlarımıza da taçlarımız takılmış padişah sarayının bizlere ayrılmış odalarında Hakikt-i Muhammediyyeden gelen, Ebu’l ervah olan Babamızdan hediye taçlarımız ile birlikte odalarımıza yerleşmiş olduk. Oradaki günlerimizin tafsilâtı Medine günlerinde gelecektir.

-------------------

CROWN (türkçe) anlamı

1. (i). taç

2. hükümdarlık

3. hükümdar

4. taça benzer şey

5. şeref ve itibar veren şey

6. tepe

7. baş

8. başlık

9. beş şilin kıymetinde eski bir ingiliz parası

10. kron

11. Çekoslovakya ve Danimarka para birimi

12. (bot). tohum fidanında sapın kök ile birleştiği nokta

13. (bot)

14. 2. anlamı taç giydirmek. bir şeyin tepesini/üsütünü kaplamak. tamamlamak. tamam etmek. kafasına vurmak. (diş) kaplamak. tac.

Page 193: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

193

çiçeklerden yapılmış tac. krallık. kraliyet iktidarı. tepe. üst kısım. penny değerinde madeni para. şampiyonluk. mükemmellik. kusursuzluk.

-------------------

Medine de süremiz dolduğundan, bizler Mi’râc seferimize çıkmamız gerekiyordu bu yolculuğumuz zâhiren karadan, bâtınen gönül göğünden olacaktı, nihayet toplanan bavullar otobüslere yüklendi.

Sıla tur (Terzi Baba 1) gurubu, Sıla tur (Terzi Baba 2) gurubu, olarak yola çıkıldı. Yaklaşık altı saatlik bir yolculuktan sonra nihayet, Mekke-i Mükerreme ve gönül Kâ’be’si ne ulaşmış olduk. Otobüsler bizi kalacağımız (ANJUM) otelinin geniş bahçesine getirdiler, Sıla şirketimizin elemanları bizleri karşıladılar, odalarımızı tesbit ettiler ve herkes ihramlı olduklarından hemen evvelâ yemeklerimizin yenmesi söylendi. Yemeklerimizi yeyip odalarımıza çıktık hemen abdest tazeleyip tavaf ve sa’y görevimizi yapmak için zâten uzakta olmayan Mescid-il hareme doğru (68) kişi (4) imam görevli nezaretinde yola çıktık. Bunlardan daha ileriki sayfalarda günlük hatırat yazılarımda bahsedilecektir. Şimdi hatırlatma babında kısa bilgiler verelim.

Sıla yazılış itibariyle. (Silâ) şekliyle yazılıyor. Görüldüğü gibi, (sin/ye/lâm

Ve elif) Harflerinden meydana gelmektedir. Sin (60) ye (10) lâm (30) elif (1 ve 13) tür, toplarsak, (60+10+30+1=101) (11) Hz. Muhammed’dir. Ayrıca elifin (13) ü ile de, hakikat-ü Ahadiyyetü’l Ahmediyye’dir.

(Tûr) ise yazılış itibariyle, görüldüğü gibi, (te-tı/vav/rı) harflerinden meydana gelmektedir. Te (400) vav (6) rı (200) dür, toplarsak (400+6+200= 606) (66) Allah isminin gizli elifsiz karşılığıdır. Ayrıca (6+6=12) Hakikat-i Muhammedî’dir. Hazret-i Muhammed’in getirdiği bütün âlemlerin turu’dur. Hakkında sûre içinde geçen ismi vardır. Tin sûresi (95/3-4) “tur’u sînin” “sine/gönül turu” ve insan turudur. Bizimde genelde Kâ’be ye girip çıktığımız yürüyen merdivenli kapı (66) no su dur. Yorum yapılacak.

Page 194: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

194

(Sıla) (11) Hz. Muhammed, (1) zâhir, (1) bâtın olmak üzere her mertebede geçerlidir.

(Sıla) nın (sin) i (Ya sin) deki hitab edilen İnsan-ı Kâmildir ki, beşeri, hakikati olan sıla-i Rahim’ine aslına Rabbına ulaştırır. (ye) si “yakînlik” ifadesidir ki kendi zâtından başka bir şey değildir. (Lâm-) ı ise bütün bunların kontrolu ve tahakkuk ettiricisi olan Ulûhiyet mertebesidir.

(Sıla) Turizm, yazılan tanıtıcı amblemde kırmızı ile işlenmiş işaretlenmiş yarım ay şeklindeki aslında tek olan iki görüntü ise ezelden gelen, İnsân-ı Kâmilde neticelenen bir İlâhi “tur” u ifade etmektedir. Zât-ı mutlak daha bu âlemler hiç yok iken kendinin bilinmesini sevdi ve kendindeki bütün özelliklerinin ortaya çıkmasını murad etti (Küntü kenzen……. ) diye ifade edilmektedir. Bunun için ilk tecelisini “tecelli akdes” olarak a’mâiyyetinden “ahadiyyet”ine yaptı burada, Ahadiyyette “inniyyeti ve hüvviyyeti” olarak iki özelliği meydana geldi. İnniyyetinden “İnsan ve Kur’an” Hüvviyyetinden de bütün bu âlemler ve kendi beyti olan Kâ’be –i Muazzama meydana geldi.

İşte gökten yani sonsuzluk âleminde iki kol iki akış olarak bu oluşumlar içinde bulunduğumuz bu şehadet âleminde birleşerek zuhura çıktılar ezelde kurgulanıp düzenlenmiş olan bu hakikatleri ziyaret için insanlar şirketler halinde turlar düzenleyip bu hususların tahakkukunu temin ediyorlar.

(Sıla) Ayrıca dahada özel olması bakımından, yukarıda bahsedilen Ahadiyyet mertebesinde, İnniyyetten İnsan ve Kur’ân-ın meydana geldiğini belirtmiş idik, bunu Peygamber Efendimiz Hadîs-i kudsilerinde. (el insanü vel Kur’anü tev’emanü) yani (İnsan ve Kur’ân bir batında doğan ikiz kardeştir) ifadesiyle insan ve Kur’ân-ın kaynağının nerelere dayandığını açık olarak bize anlatmış olmaktadır. Şimdi mevzua bu yönüyle bakarak şekilde görülen iki kırmızı hattın başlangıcının bâtın âleminden gelen birinci öndeki kavsi oradan yola çıkarak âlemi şehadette vakti geldiğinde zuhura çıkmak üzere arşta bekletilen Kur’ândır. İkinci kavs ise dünya ya Âdem ismi ile indirilen (Ya-sîn) insandır.

İnsan kemâlini sürdürerek Hz. Muhammed “habibullah” mertebesine ulaşınca ikiz kardeşi Allah-ın kelâmı olan Kur’ân-ı Kerimi alıp okumaya Hira dağında salâhiyet kazanınca Cenâb-ı Hakk bu ikiz kardeşi buluşmanın vakti geldiğinden onları hira dağında ilk olarak buluşturmaya başladı bu buluşma (23) senede tamamlandı. Hira dağındaki o “ıkr’a” gecesi dünya tarihinin ve tefekkür hayatının en büyük dönüşümlerinden biridir.

İşte sıla turizm resminde görülen gök yüceliklerin arz irfaniyyetine tur ile indirlen, İnsan ve Kur’ân, iki kadeş bu âlemde birbirlerine kavuşmuş oldular.

Resme biraz daha dikkatle bakarsak yukarıdan gelen iki hattın uçlarının, “turİzm” “İ” si üzerinde durduğunu görürüz. Bu da İnsân-ı

Page 195: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

195

işaret etmektedir. Yani insân-ı Kâmilin bu hakikatlerin hamili/taşıyıcısı olduğunu görürüz.

Ayrıca renginin kırmızı olması, “aşk ve hayattır” Kâ’be nin örtüsü siyah â’maiyyettir. Makam-ı İbrahim baştan aşağı sarıdır İbrâhîmiyyet makamının Ulûhiyet makamına olan aşkından yanıp tutuşup sararıp solmasıdır. Bu simgesel iki aşık kurulduklarından beri birbirlerine olan aşklarını hep terennün etmekteler ve İnsân-ı Kâmillerde kendi devirlerinde bu aşıkların temsilcisi hikâyelerini anlatıcısı hayret ve ibretle seyircileridir. Bu iki âşık kuruldukları günden beri ne soğuk ne sıcak demeden o yakıcı güneş altında hiç şikâyet etmeden aşklarını sürdürmektedirler. Ehli gaflet ise bütün bunlardan habersiz kaç tur daha fazla yaparımda sevap kazanırım hesabını yaparlar, İnsan-ı Kâmiller ise (sıla turu/sıla-i rahim) turu yaparlar. Orada Zât-ı İlâhi ile gönülden vuslat ederler. Böylece onlar gerçek ilâhi turlarını tamamlamış olurlar.

Sıla tur’un bu logo veya amblemi düzenlenirken bunlar belki düşünülmemiş olabilirler, ancak kendilerinin iyi niyetlerinden, üst İlâhi akıl (Akl-ı kül) bu görüntüyü amblemi düzenleyen kişinin veya kişilerin gönüllerine ilka, ettiğinden bu haliyle kabul görüp şirketin simgesi haline gelmişki gerçekten çok güzel bir (alâmet-i farika) farklı bir alâmet/işaret olmuş. Cenâb-ı Hakk yollarını açık, kârlarını bereketli hizmetlerinide kabul eylesin İnşeallah.

-------------------

NOT= Bu hususta, turlar hakkında yukarıda (nedir dediler) ismiyle yazılmış şiir benzeri yazılarda daha başka malûmatlar vardır dileyen oraya da bakabilir.

-------------------

(Tur) (66) Allah lâfzı karşılığı ve Hakikat-i Muhammedî’dir. (6) cihet zâhir (6) cihet bâtındır. Ayrıca (6) tecellidir. Ahadiyyet, Vahidiyyet, Rahmâniyyet, Rububiyyet, Melikiyyet ve İnsân-ı Kâmil’dir. Buradan geriye dönüşte İlâh-î sıla-i rahimdir.

Tur, aynı zamanda seferdir, ancak tur, başladığı yere dönüştür, sefer ise geriye dönmeyebilir.

Ayrıca insanın üç seferi vardır, birincisi “Hakk’tan halka” ikincisi, “halk’tan Hakk’a” dır, üçüncüsü ise, tekrar “Hakk’tan halka” ancak bu sefer Hakk ile yani hakikati ile dönüştür.

Diğer taraftan seyr-i sülûk’ta yedi nefs mertebelerine “etturu seb’a” yedi tur, veya, “etvar-ı seb’a” yedi tavır, denir. Diğer taraftan da “hazarat-ı hamse” beş hazret mertebeside kendi içinde turlardır. Tevhid-i ef’âl turu, tevhid-i esmâ turu, tevhid-i sıfat turu, ve tevhid-i zat turu ve İnsân-ı Kâmil turlarıdır. Ve bütün bu âlemlerin her birerlerine has kendi turları vardır.

-------------------

(12/02/2015) Perşembe sabah namazının ikinci rek’atinde İmam efendi (lealleküm yercuun/umulurki dönersiniz) âyetini (ve ilâllahi

Page 196: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

196

türcaul umur/bütün işler Allaha döndürülecektir, âyet-i kerîmelerini diğerleri ile birlikte okumuş idi.

Gine aynı sabah kahvaltıda karşılaştığımız başka bir şirket ile gelen bir Türk umrecisi bana bakarak, Sıla şirketi size iyi bakıyor/ baktığını söyledi. Bir bakıma Sıla şirketi ana vatan Vahidiyyet’tir. Vahidiyyet bize bu dünyada iyi bakmaktadır, şükrederiz İnşeallah ahrette de bakar.

Bu arada Sıla-i rahim hakkında bazı hadis-i şerifleride aktarmak yerinde olacaktır diye düşündüm. Bir oğlumuzdan bunu istedim İnternetten indirdiklerinin bazılarını buraya ilâve ediyorum İnşeallah faydalı olur.

-------------------

Ebu Hüreyre=Müslim.

(1) Rasûlüllah. (s.a.v.) Allah teâlâ mahlûkatı yaratıp/halkedip, bunların takdiratını tamamlayınca, akrabalık ayağa kalkarak;

- “Ya Rab! Burası, akrabalık münasebetlerini, kesmekten sana sığınanların makamıdır,” dedi. Allah-u teâlâ;

- “Evet sana sıla yapana benimde sıla yapmama; senden alâkayı kesmeme razı olmazmısın? Buyurdu.

Akrabalık.

- “Evet” diye cevap verdi. Allahu Teâlâ.

- “Bu sana verilmiştir” buyurdu.

Bundan sonra Allah’ın Rasûlü;

- “İsterseniz şu âyetleri okuyunuz” dedi.

- “Geri dönerseniz hemen yeryüzünde fesat çıkaracak, akrabalık bağını keseceksiniz öylemi? Onlar öyle kimselerdir ki, Allah onları lânetlemiş ve gözlerini kör etmiştir. Onlar Kur’an-ı düşünmüyorlarmı? Yoksa kalplerinde kilitlermi var.”

(2) “herkim rızkının bol olmasını ve ecelinin gecikmesini; istiyorsa (sıla-i rahim) yapsın” buyurdu.

Müslim, Enes bin malik.

(3) “Allah ve ahiret gününe imân eden kimse, sıla-i rahim yapsın”

Buhari, Müslim.

-------------------

(12/02/2015/Perşembe)

TURLAMAK

Page 197: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

197

Dünyaya gelmişim bir seferden. Babam sadık, Annem melek’ten, Bin dokuz yüz otussekiz seneden, Başlamışım turlamaya o günden. Çocukluk derken okul turları, Gençlik derken kaldı hatıraları, Çok çalıştım düşündürdü gayrıları, Öğrenmek için turladım ustaları. Nihayet ulaştım dayandım Fatihe, Hazmi mübareği buldum yerinde, Bana bir elbise giydirdi hem yeni de, Turlar oldum böylece Fatihi de. Tur’un yolu değişti bir gün, Dediler hemen git, Nusrete bir görün, Göründüm, dedi gel gözümün nuru, Böylece yolumuz oldu onun turu, Turladım on dokuz sene bu yolu, Kervan fakire düştü, yolcu dolu, Gitmeye başladık kaldığımız yerden, Turlamaya başladık hep birden. Bu arada dünya turları bitmez, Suretlere hullet dikerim, zaman yetmez, Biri biter biri başlar türlü libaslar. Her biri turlanır yeniden başlar. Evlendim bir gün Nüket Anne ile, Turlamaya başladık birlikte hayrile, Vakit geçirmedik yolda avam ile, Turlar, turlar devam etti gayret ile. İzzetle Cem geldi turlanmak için, Aldılar onlarda güzel bir biçim, Elhamdülillâh pek zorlamadı geçim, Hep turladık o yıllar biçim biçim. Genişlemeye başladı turlar, Yakınlaştı herkese uzaklar, Yollarda vardı her zaman tuzaklar, Rabb’ım açtı yolu kesilmedi turlar. Hacc turu başladı seksen iki de, Oldukça zahmetli idi otobüste, Ancak gayret vardı hep gönüllerde, Turumuz geçti güzel yerlerde,

Page 198: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

198

Bu turumuz oldu belki on iki on üç, Zorda olsa bize gelmedi hiç güç, Rabb’ım kolaylaştırdı bunları bize, Bu turları hediye ettim sizlere. Dört mertebeden turlar turlanır, Şeriat tarikat önce dönülür, Hakikat marifettir sonra görülür, Şaftlar bitince bir tavaf denilir. Aslı helezondur çıkılır yukarı, Verilir hem isimlerin hakları, Kalmaz onların nefsinde gayrıları, Açılır etturu seb’anın yolları. Namaz kılınca hemen arkadan, Başlarsın sa’yin turuna safadan, Sıfat-ı subutiyye çıkar bağrından, Sonra kesersin ağarmış saçlarından, Bunlar rumuzdur hep tur’un aslına, Veriyor Mevlâ hem ücretsiz alsana, Gözün açta bir kendine baksana, Her an turdasın bunu anlasana. Aslım Ahadiyyette vardır benim, Başladı turum Vahidiyyette benim, Elestü birabbiküm’den hediye, Zuhurda oldum beşerul emin. Yaşadım bir zaman zeminde nefsimle, Âdem oldum istiğfar ettim dilimle, Cennetten kalmadı bir şey elimde, Böylece turladık dünya evinde. Aradım Havvayı, yollar turlar ile, Sıla-i rahim’den eyvahlar ile, Halimize üzüldü melekler bile, Turladık beyti o günden melekler ile. Şit, İdris, Nuh, Hud, turladı geldi geçti Daha sonra sıra İbrâhîme geçti, Onunlada beraberdik beyti kurarken, Ne güzeldi halimiz o zaman da turlarken. Derken sıra geldi tur da turlamaya, Başladık Musâ ile Tevrat-ı almaya, Sahirler çıktı karşımıza bir gurup,

Page 199: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

199

Âsa ile başladık onları turlamaya. Fir’avn geldi ordusu ile arkamızdan, Turladık biz derya da korkmadan, Fir’avn girdi turlamak için denize, Turlayamadı boğuldu arkamızdan. Turladım kuds’ ten Îsâ için Meryeme, Acayip işler oldu turdan görene, Meryem oğlu Îsâ oldum turladım, Aldı Rabb’ım zorlanınca göklere. Bir gün Muhammed’ül emin dediler ismime, Koydurdular Haceru’l esveti yerine, Turluyorken etrafını üzgün beytin, Bir gün Hakk gelecek diyerek yerine. Nihayet bir gün turladık hira da, Buldu bizi Cibrîl bir hoş burada, O da bizi turladı altı yüz kanadı ile, Bizde gök ehli olduk turladık “Ikra’” ile, Safa da sâfi olduk çağırdık kureyşi, Turlamadılar bizi oldular ekşi, Sağlık olsun dedik hepsine birden, İçlerinden bazıları turladılar yahşi. Sıkıntılar başladı o yerde, Turlayanlar turladılar gizlilerde, Hicret turu başladı bir gün, Hüzün ve sevinç vardı gönüllerde, Çıkıldı yola develer ile, Bilemedi bunu görenler bile, Turladılar iki arkadaş sevr-i, Biri peygamber, yardımcı diğeri, Turlarla ulaştı talâal bedru, İşte neticede olan buydu, Bütün yöre halkı coştular bu hale, Çevreden uzaklardan da her kes duydu, Kurduk Kâ’be nin temsil yeri kuba’yı, Turladık sonra bu cennet bağı, Oradan yürüdük daha ileriye, Geçtik güzelce toprağı dağı. Nihayet vardık Yesrip iline, Turladık biraz şehrin içine,

Page 200: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

200

Nihayet deve çöktü iki yerde. Sıla-i rahme gelmişiz demek bu yerde. Kurduk mescid-i el ele bir güzel, Belirlenmiş bu işler ezelden ezel, Turladık hep mascidin etrafını, Görüyordu gayrılarda hayrını, Bir gece mi’raca çıkıldı gönülden, Haber alındı Sıla-i Rahim’den, Turladık bütün âlemi o gece, Hoşnud oldu rabb’im Habibinden. Müjde oldu bu turlar hep ümmete, Erişildi o yüce ulu devlete, Bizden selâm olsun cümle yarana, Kalmasın bu günün işi yarına ----------------

İSİMLER.

Sıla tur.

Uçak Türk hava yolları.

Medine otel (CroWn)

Mekke otel (Anjum) Necm yıldız, Vennecmi.

Medinede (Osman) ile karşılaştık.

Abdürrahim, Medineden mekkeye getiren otobüsün şöförü.

Sefere benzeyen birisi.

Mustafa, görevli hocalarımızdan birisi.

Mahbub, oda görevlimiz.

Şemseddin Cirane umresine götüren şöförün ismi.

Ahmed görevli hoca. İkiside dua istiyordu.

Harun Reşit, Ten’im Umresine götüren getiren şöförün ismi.

Mahmud, garson.

Ali öz okur, Silivrili, akşamla yatsı arası görüştüğümüz kişi.

Görevli, Remzi.

-------------------

Page 201: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

201

(31/01/2015/19/02/2015) UMRE ZİYARETİ GÜNLÜK KAYITLARI. TEKİRDAĞLI TERZİ BABA NECDET ARDIÇ.

Hareket (31/01/2015) cumartesi saat (13,10)

B kontuarı içeri giriş (226) uçağa geçiş kapı no su,

Tekerleklerin yerden kesildiği an, havaya kalkış, (13,35)

Uçak sefer sayısı T.K. clas sınıf= (0108)

Grup B. 12-G koltuk 10.

Uçak eğir bas 330.

-------------------

Dualar. Kaptan pilotun yaptığı dualar. Bu yolculuğumuzu bize kolaylaştır.

-------------------

Uçağımız medineye doğru yoluna devam ediyor, Anadolu topraklarını geçiyor Akdeniz üzerinden süzülüyor, Süveyş kanalı, Kızıldenizin ucu adeta iki parmağını uzatmış zahir batın akdenizi oradan da sanki istanbulu işaret edercesine yukarıdan bakınca öyle duruyor. Böylece uçağımız o işaret parmaklarının üzerinden geçerek kızıl denizin sağına geçti, Medineye, medeniyete yaklaşıyoruz. Ekrandan görülüyor. Yukarıdan bakış geçtiği yerleri gösteriyor. Meskün yerler gözükmeye başladı, alçalıyoruz görüntüler daha netleşmeye başladı, motorların sesleri da değişmeye başladı, kanatlar açılmaya başladı medinenin dış mahalleleri gözüküyor. Yere iniş anı (16,22) yapılan anonsta kemerlerinizi uçak duruncaya kadar çözmeyiniz ikazı vardı.

Nihayet uçak park yerine geldi, kapısı açıldı yanaşan merdivenlerden aşağıya inmeye başladık, tam sağ tarafımızda (51-52-53-54-)terminal kapıları vardı. Pasaport kontrolu için bindiğimiz otobüs no su (A-24-) Pasaport kontrolundan çıkıp bagajlarımızı da aldıktan sonra çıkış kapısına doğru ilerlemeye başladık, bizi dışarıda bekleyen Sıla şirketi elemanınları hazırladıkları otobüslere bizleri bindirdiler ve kalacağımız (Crowne Plaza) ya doğru yola çıkardılar. Madineye şehre giderken yolda, dosyanın başında da yazılı dua ve şiirleri okuyarak salâvat-ı şerife ve tekbirler getirerek nihayet otelimize krallık taçlarımızı ismen ve hayalen bile olsa giymek için ulaştık, oda numaralarımız belli olduktan sonra, herkes odasına çıkıp yerleşti ve daha sonra yemek için yemekhaneye gidildi, yemeklerimizi yedikten sonra Mescid-i Nebeviye yatsılarımızı kılmak için gittik, terliklerimizi koyduğumuz ayakkabı rafı (33) no lu idi. Daha sonra namazımızı kıldık ve yerlerimize istirahat etmek için döndük.

(01/02/2015/Pazar) Sabah namazını kılmak için mescid-i Nebeviye geldik,

Page 202: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

202

Pazar sabahı namaz vakti, namazı beklerken, “sen sadece bir düşünceden ibaretsin” sözü gönlümde dolaşıyor idi. Daha sonra kısa bir şiir yazdım.

(Ben zâhir oldum evvelâ, sana perde oldum, sonra gerçek olan sen çıktın ortaya, bana perde oldun, bu işi anlamadım, senmi bana perde oldun, yoksa benmi sana, baktımki ortada ben’lik var oluyor, bazen ben bazen sen.)

Aynı gün Pazar kahvaltıdan sonra saat (8,00) de kûba mescidini ziyaret daha sonra kıbleteyn yedi mescidler daha sonra uhud ziyereti saat (11,00) de bitiş. Ses kayıtlarında bunların zâhiren görevlilerimiz tarafından izah ve anlatımları vardır Bâtıni yönleri ise dosyamızın baş taraflarında bulunmaktadır malûmat almak için tekrar oralara bakılabilir.

Bu ziyaretlerimiz bittikten sonra, aynı otobüslerle hurma bahçesine gidip, hurma bahçesini yerinde görüp, orada serin serin birer çay içtikten sonra hurmalarımızı alıp otelimize döndük,

Daha sonra öğlen ikindi namazları daha sonra da akşam ve yatsı namazları kılındıktan sonra, otelimize dönüp istirahate çekildik çünkü ertesi gün öğlen namazı sonrası, otobüslerle Mekke-i Mükerremeye doğru yola çıkacak idik. Bu arada Nüket Anne oldukça ağır hasta olduğundan dışarıya çıkamadı bende onu yalnız bırakmamak için fazla dışarıda kalamıyor idim.

(02/02/2015/Pazartesi) Sabah namazına gittikten sonra, otele dönüp kahvaltımızı yaptıktan sonra, biraz istirahate çekildik, görevliler saat (11,00) de bavullarımızın oda kapılarının önüne bırakılmasını ve diğer görevlilerin onları alıp otobüslere yerleştireceklerini bildirmişler idi. Mescid-i Nebeviye giriş yerimiz (1-2-3-) nolu kemerlerin altından geçerek gidiyor idik.

Öğlen namazına gidip ezan-ı muhammedi’nin okunmasını beklerken, baktım az ileriden bir kişinin, benim yanıma doğru hasretle geldiğini gördüm ve baktımki bizim eski dostlardan Osman kadeşimiz. Kucaklaştık tabii ikimizde şaşkın, ancak memnun bir vaziyette idik, bir miktar oturduktan sonra Osman kardeşimiz geldikleri yol arkadaşlarının yanına gitmek için izin istedi, onlar bizden daha kısa süreli umreye gelmişler ve Mekkeden Medineye gelmişler biz ise aynı gün Medineden Mekke’ye gidiyor idik, bu yüzden bir başka şekilde görüşmemiz mümkün olamadı.

Belki yakıştırmadır ama Cenâb-ı Hakk orada bizi zâhiren (Osman Zinnureyn) ma’nâsı ile “iki nurlu/zâhir ve bâtın” olmak üzere karşılamış oldu.

En azından bizim neş’emiz bu oldu, zâhirdeki Osman kardeşimiz bunu bilmiyor olabilirdi, ancak bu irfaniyetine kalmış bir şeydir. Eğer o da bizimle ve çevremizle, karşılaştığı zaman gerçekten kiminle ve kimlerle karşılaştığını bilseydi, o anda çok büyük idraklere sahip olabilirdi. Cenâb-ı onun da bizimde Umrelerimizi kabul etsin İnşeallah.

Page 203: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

203

Yukarıdaki foğrafta Görülen, Hakikat-i Muhammedi namazını kılmak için toplandığımız andır, ilk iki rek’atini birliktelik olsun diye cemaat olarak kıldık, ancak farz olmadığı için daha sonralarını, herkes yalnız başına tamamlamış oldu, bu fotoğrafta o günlerin anısına bir hatıra olarak albümlerinde böylece yerini almış oldu.

Öğlen namazını kılıp otele geldik ve odalarımızda bıraktığımız ihramlarımızı kuşanmak için, elbiselerimizi çıkardık ihramlarımıza sarındık ve iki rek’at Umre namazını da kılıp aşğıya otobüslerin yanına indik. Böylece herkes yerine geçti, ve saat (14,30) da yola çıktık.

Otobüslerin önlerinde (Sıla tur-Terzi Baba gurubu -1-) (Sıla tur-Terzi Baba gurubu -2-) diye yazıyor idi bunun sebebide durak yerlerinde otobüslerin kolayca tanınması ve yanlış bir otobüse binilmemesi içindi. Hamdolsun

seyahatimiz boyunca,bir bavul dışında herhangi bir kayıp ve kaybolmamız olmadı. Rabb’ımıza şükrederiz.

Page 204: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

204

Sıla tur, Sıla turizm, bizi asli sılamıza ulaştırıyor. Medineden yola çıkıp mikat mahalli olan “zülhuleyfe” de durup Umremiz için niyetimizi yaptık, orada ben ikinci otobüse bindim. Yol boyunca “devran adabı” isimli dosyadan zikir ve ilâhilerle yolumuza devam ettik, daha sonra mola yerinde ikindi ve akşam namazlarını birleştirerek kıldık.

Daha sonra ben diğer 1 nolu otobüse geçtim aynı şekilde orada da zikir, ve ilâhilerimizi söyledik, dualarımızı yaptık ve okunan hatimleri zikirleri tevhidleri salâvatları ne varsa evvelâ Efendimizin ruhlarına sonra sırası ile gelenlere ve gönderenlerinde ruhlarına hediye eyledik. Gönderdiklerimiz özetle şunlardı.

-------------------

Dua gönderenler.

E.z.k. 41 Yâsîn suresi.

41 Mülk suresi.

7 Fetih suresi.

1 Rahmân suresi.

-------------------

H.ö. 70 bin Kelime-i tevhid.

-------------------

A.g. 2 hatim.

15 bin salâvat.

60 bin İhlâs suresi.

70 bin Kelime-i tevhid.

70 yâsîn suresi.

70 Tebareke suresi.

-------------------

Z.d. 2 hatim.

-------------------

S.c. 1 hatim.

-------------------

K. e. ç. 20 tane hatim.

10 bin yâsîn suresi.

50 bin salâvat-ı şerife.

50 bin Kelime-i tevhid.

1,000 İhlâs suresi.

50 Fetih suresi.

Page 205: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

205

100 Ayet-el kürsi.

-------------------

N. 1 hatim. 11 yâsîn suresi.

F. 1 hatim. 11 yâsîn suresi.

L. 1 hatim.

-------------------

Ü. 1 hatim.

A. 1 hatim.

R. 2 hatim.

Z. 1 hatim.

C. 1 hatim.

Z. 41 yâsîn suresi.

R. 41 yâsîn suresi.

K. 50 yâsîn suresi.

H. 25 yâsîn suresi.

A. 70 bin Kelime-i tevhid.

Ş. 70 bin Kelime-i tevhid.

A. 10 bin salâvat-ı şerif.

Z. 10 Fetih suresi.

-------------------

H. 3 hatim.

70 bin Kelime-i Tevhid.

-------------------

H. 2 hatim.

-------------------

Gurptan arkadaşlar.

1 hatim.

-------------------

S. 1 hatim.

5 yâsîn suresi.

8,ooo Kelime-i tevhid.

Sayısız salâvat-ı şerife.

-------------------

Page 206: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

206

4 hatim.

40 yâsîn suresi.

7,000 İhlâs suresi.

1,000 İhlâs suresi.

1 hatim.

1 hatim.

120 yâsîn suresi.

300 Salâvat-ı şerife.

5100 Salâvat-ı şerife.

100 yâsîn suresi.

1 hatim.

-------------------

Bunlar istenilen yerlere gönderildi. Okuyanların ve tesbihleri çekenlerin Cenâb-ı Hakk çalışmalarını kabul etsin ve ne niyeti ile okudularsa yerlerine ulaştırsın İnşeallah. İki Harameyn “Mekke Medine” arasında bunları göndermek çok güzeldi.

Bu son listeyi veren kızımız adını yazmadığından bizde buraya adının baş harfini yazamadık. Ancak bu dosyayı okuduğu zaman kendi gönderdiklerini hatırlayacaktır. Cenâb-ı Hakk hepsini kabul etsin İnşeallah.

-------------------

Saat (19,40) civarında Mekke ye yaklaştığımızda Zem, Zem Tavırs’ın kulesini ve saatini gördük, daha sonra yol üzerinde olan “Ten’im mikat mahallinin önünden geçtik bu arada, saat (19’45) “Lebbeyk’ler, tekbirler, salâvat-ı Şerifeler-i” hep birlikte otobüsün mikrofonundan okuyor idik.

Nihayet daha sonra saat (20,00) de otelimize geldik geniş bir alanda durduk, orası otelin bahçesi imiş, görevliler karşıladılar, otelin ismi, (ANJUM Hotel)

(necm/yıldız veya yıldızlar) gökyüzü ma’nâsında imiş izahı yapılacaktır.

Page 207: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

207

Amblem işaretleri böyle idi.

İhramlı idik görevliler hemen yemeğe götürdüler. Yemekten sonra odalarımıza çıktık. Oda no su (859) idi sonra cemlere daha yakın olması için geçici olarak (809) no lu odaya geçtik. Cemler (807) İzzetler, (816) Gülnur yanında kalan kişi ile, (806) no lu odalarda kalmak üzere düzenleme yapılmıştı.

Eşyalarımızı yerleştirdikten sonra lobiye indik, ve hep birlikte tavaf yapmak için hazırlandık, kâ’be ye doğru yola çıktık. Yanımızda dört görevli hoca kardeşlerimizin refakatında, her mertebeden bir hocamız vardı, saat (22,00) de orta katta tavafa başladık, saat gece (2,00) de ancak otelimize dönebildik.

(03/02/2015/Salı) Duşumuzu alıp yattık ve sabah (11,00) de ancak kalkabildik. Daha sonra kendimiz çorbalı kahvaltımızı yaptık.

Kâ’be-i Muazzamaya ilk girdiğimiz de yürüyerek gelip dua ettiğimiz yer (53) no lu kapının altındaki saha idi. Bizi getiren otobüsün no su (97.67) idi bilindiği gibi (67) Allah (c.c.) ikinci lâm’ın önünde bulunan gizli elif ile sayısal değeridir. Ayrıca (6) “sıfat-ı zâtiyye” ve (6) cihettir. (7) ise “sıfat-ı subutiyye” dir.

Bizi medineden Mekkeye getiren otobüsün şöförünün ismi ise, Abdürrahîm, idi. (Rahîm’in kulu) yani Cenâb-ı Hakk bizi bu ismi ile “sıla-i rahîm” yapmamız için bize “cebrâîl” oldu. Cebrâîl-in daha ileriye gidemem yanarım dediği gibi bizim Abdürrahîm şöförümüzde diğeri ile birlikte oradan geri döndüler. Biz ise orada Zatta kalarak seyrimize devam ettik.

Mekke de bizi karşılayan görevlimiz Hüseyin idi, sabah (11,00) de kalktık biraz kahvaltı yaptık, saat (12,10) namaza çıktık Kâ’be ye girdik, İzzetlerle ve bazı diğer kişiler ile beraber öğlen namazını kıldık, daha sonra Zem, Zem Tavırs’a gitmek için yol aradık, içerisi inşeat olduğu için çok kalabalık ve karışık,

Namazdan sonra Âdemleri gördük onlarla birlikte zem zem Tavırs’a gidip dondurma yedik. (9) kişi idik, benim dondurma yeşil beyaz şam fıstıklı sütlü idi. Bu dondurmayı bâtınen hâl lisanı ile okumaya çalışırsak,

Page 208: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

208

şöyle dediğini müşahede etmemiz zor olmayacaktır. Dondurmayı getiren Âdem idi, bu ise halife demektir. Dukuz kişi olmamız Hakikat-i Mûseviyyeden ikram var idi, bilindiği gibi yeşil gençlik, dinçlik ve tazelik demektir. Beyaz ise renksizlik yani Ulûhiyyet mertebesidir, (Şam) fıstıklı olması müşahede ehli olunmasıdır. Sütlü olması ise “İlmi ledün ve ilmi yakîn” hakikatlerinin kişinin iç bünyesine indirilip hazmedilmesidir. Özetle bunlar kolayca okunmakta ve dinlenilmektedir. Ayrıca daha başka birçok hususlar çıkartılır ancak mevzu dışına fazla çıkmamak için bu kadarla yetinelim.

Dondurmaları yedikten sonra markete gidip alış variş yaptım, yanımda Âd…. So…. vardı ve aldıklarımızı taşımak için yardımda bulundu. Anjum/yıldız otele döndük.

Biraz istirahat ettikten sonra akşam namazını otelde kılıp yatsı namazı için Hareme gittik, istikametimiz (69) nolu kral Faht kapısı idi, ancak kalabalık olduğundan oradan içeriye olan girişi kapatıyorlar idi bizde biraz yanda olan (66) no lu yürüyen merdivenler kapısından orta kata çıkıp orada yatsıyı kıldık sonra otele döndük. Yemekhaneye gidip orada birkaç arkadaşla yemek yedik.

Daha sonra (809) no lu odamıza çıkıp istirahate çekildik. Saat gece (12,00) olmuş bu arada kapı çalındı açtım baktın Al….’ın hanımı Şe…. imiş. Üzüntülü bir halde, eşinin çok hasta olduğunu üzülerek söyledi. Sonra doktor Al… beye haber verildi, hemen geldi birkaç ilâç söyledi, yanımızda bulunan uygun olanlardan verildi, sonra yattık.

Bir müddet sonra Şe…. hanım gene gelerek eşinin daha kötü olduğunu ağlıyarak bildirdi. Daha sonra otel görevlilerinden bir taksi tutmalarını istedik taksi geldi Nüket Anne ve diğer İngilizce bilen evlâtlarla hastaneye gidildi, orada muayene oldu. Bu arada Nüket Anne de hasta idi, onu da muayene etmişler, ilâçlarını vermişler. Üşütmüş boğaz enfeksiyonu olmuş gece (2,00) de geldiler. Bende sabah (5,30) da kalktım.

(04/02/2015/Çarşamba) sabah (66/67) kral Faht kapısının yanından yürüyen merdivenlerle orta kata çıktık, yer bulup erkekler tarafına oturduk dört hanımda yan tarafta bayanlar bölümüne geçtiler. (6) tı ya (20) kala namaz başladı. Namaza başlamadan önce, İzzet, az ileride ayakta namaz için duran birisi vardı onu işaret etti, arkadan bakılınca sanki Rahmetli kardeşimiz Sefer idi o kadar çok benzetmiştik.

Sünnetleri kıldık farza başladık, İmam namazda iki âyette de ayrı ayrı (elem tera) “görmedinmi?” ve diğer iki âyette de buna karşılık gibi sanki, adeta sorunun cevabı veriliyormuş gibi (erâke) seni gördüm. Diyerek (4) defa İmam efendi kelâmullahtan aktarark ru’yetten bahsetti. Bize de Zâhiren Seferi işaret etti. Yani Hakk’ın zâti seferine dikkat çekti. Müşahedeli ru’yet olarak, (elem tera) Seferi görmedinmi? Diye bizleri ikaz ediyordu. (Erâke) “seni gördüm” diyerek te gerek zat mertebesinden gerek abdiyyet ve risâlet mertebesinden de tasdik geliyordu. Ve sıla-i rahîm seferlerini müşahedeli işaret ediyordu. Halk için sıradan herhangi bir günün namazının içinde tabii olarak okunmuş

Page 209: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

209

gibi gelen ve hiçbir özelliği olmadığı, sıradan bir okunuş olduğunu zannedenlerin yanında, irfan ehlinin hadiselere bakışının ve yorumunun ne kadar değişik olduğu anlaşılmaktadır. Rabb’ımıza bu hususları açtığı için şükrederiz.

Bu duygular içinde namazı bitirip otele döndük, kahvaltımızı yaptık. Kahvaltıda yok yok tu, gerçekten bütün yiyecekler çok özenle hazırlanmış ve tatlarıda çok güzeldi bütün aşçıların ellerine sağlık. Tekrar odaya çıktım abdest aldım tekrar lobiye indim ziyaret yerlerine gitmek için hazırlık yapıyoruz. Nihayet saat (8,30) da yola çıkabildik.

İlk olarak Sevr mağarası dağının eteğine geldik orasını ve oradan dağı seyrettik oldukça yüksek olduğu için çıkan kimse olmadı.

---------

Bu arada sizlere, Umre ses kayıtlarının (18) nolu kaydının başından Ahmet isimli Sıla Tur görevli kardeşimizin daha evvelden bizi tanımadığı halde hakkımızdaki sözlerini de aktarmak istedim.

---------

Sözlerime Cenâb-ı hakk’a hamdü senâ ederek ve Peygamber efendimize salât-u selâm ederek başlamak istiyorum. Allah’ın rahmeti ve bereketi hepinizin üzerine olsun. Cenâb-ı Hakk bu yapacağımız ziyeretleri makbul ve mebrur eylesin. Değerli misafirlerimiz, öncelikle şunu paylaşmak istiyorum, buraya sizin geleceğinizi, Terzi Baba kafilesinin geleceğini duyunca içerimize bir rahatlama bir sevinç oluşmuştu, ama bu sabah yine hocamızla daha yakın mesafeden muhabbet edince, o sevinç o muhabbet biraz daha derinleşti bu mutluluğumu ifade etmek istedim. Hakikaten değerli bir hoca efendi, onunla birlikte yolculuk yapmanın nekadar güzel olduğunu sizler daha iyi biliyor ve yaşıyorsunuz, bizde onu biraz daha tatmaya başladık. Cenâb-ı Hakk sevgimizi muhabbetimizi, İmân ve islâm üzerindeki tevhid akidemizi yaşamayı daim Mansur ve muzaffer olarak yaşamayı nasib etsin.

Terzi Baba ile yolculuk yapmak gerçekten ayrı bir ayrıcalıkmış, bunu siz zaten yaşıyorsunuz. Bizde inşeallah bunu yarın ve öbürgün bizde tadarız.

Değerli misafirlerimiz bu günki ziyaretimizin başlangıcı Peygamber Efendimizin Hicreti esnâsında gizlenmiş olduğu (Sevr) mağarası olacaktır. Daha sonra da sırasıyla diğer ziyaret yerlerini de gezeceğiz.

---------

Ahmet kardeşimizin sözlerini burada bırakıyorum, imkânım olsa idi, bütün ziyaret yerlerinde oluşan konuşmaları yazmak isterdim, ancak buna imkânım olmadığından bu kadarla yetinelim. (51) adet olan bu ses kayıtlarını İnşeallah umre dosyası yayınlanırsa buradan dinlemek mümkün olur.

---------

Page 210: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

210

Bu şekilde ziyaret etmiş olduk. Oradan arafata gittik. Oradan müzdelifeye, Meş’aril haram camii Nemire mescid-i oradan mina ya, hayf mescid-i oradan mina çadırlarının önünden geçerken şeytan taşlama yeri daha sonra İsmâil (a.s.) kurban edilmeye niyet edilen yeri Fil vakıasının geçtiği yerler. Medinelilerle yapılan ilk görüşme biad yeri. Harunurreşidin hanımı Zübeyde hanımın yaptırmış olduğu su kanallarını otobüsle geçerken karşıdan görüyoruz.

Dönüşte Hira nur dağını karşıdan görüyoruz. Daha sonra birçok Umrecimiz kendileri özel olarak dağa çıktılar. Dönerken cin mescid-i mescid-i şecer yürüyen ağaç mescidi. Daha sonra Efendimizin doğduğu evin yeri, şu anda üzerinde kütüphane var. Bütün bu gezilen yerlerin sesli kayıtlı anlatımları vardır hepsi kayda alınmıştır İnşeallah vaktimiz olurda onlarıda yerlerine ilâve edebiliriz.

Daha sonra gezimiz sona erdiğinden yıldız otelimize döndük. Abdest alıp öğlen namazına gittim. Çıkarken ozan’a rastladım onunla beraber öğleni kıldık, sonra otele dönüp hazır çorba ile öğlen kahvaltımızı yaptık Nüket Anne biraz daha iyileşmeye başlamış idi. Bende ikindi namazı için hazırlık yapmaya başlamış idim. Abdest aldım kapıdan Al…. oğradım, hamdolsun biraz daha iyi imiş. Oradan haremi şerife (69) nolu kapıdan girdim ve çok kalabalık olmuş, epey yürüdükten sonra biraz boşluk bulduğum bir yere geldim, yanımdaki arkadaşlar hiç tanımadığım kimseler, biraz daha yanlarına sokulup bana yer açtılar. Bende oraya sıraya girdim, ezan-ı bekliyorum nasib olursa birazdan ikindiyi kılacağız. Şu an saat (3,48) ezan-ı Muhammed-î okunuyor, “Allah-u Ekber,” “Allah-u Ekber,”

İkindi namazı kılındıktan sonra otele geldim, odada baktım Nüket Anne uykuda fazla gürültü yapmadan, tekrar abdest tazeledim akşam ve yatsı namazlarını kılmaya kâ’be ye gitmek için. Lobiye indim orada Oz… Ha… ile kâ’be ye gittik, (66) yürüyen merdivenli kapıdan yukarıya çıktık biraz ileride genelde oturduğumuz yerde oturduk çok yorgun olduğumdan, adeta oturduğum yerde uyur gibi kafam bir sağa bir sola kayıp gidiyor idi. Bu hal ile akşamı kıldım, daha sonra yatsıyı beklemeye başladık, nihayet yatsı da oldu onu da eda ettikten sonra. Otele dönüp yemekhaneye çıkrık. Yemekler çok güzel, sanki her bir Umreci kral ve kraliçe gibi hizmet alıyor, her şey önümüzde açık büfe türlü türlü yiyecekler, tatlılar, ekşiler, çaylar, sütler, neskafeler, sular haddi hesabı yok.

Eskiler hele sahabinin devri ve hali düşünülünce bu bolluk karşısında yapılan israftan dolayı insanın içi sızlıyor utanç duyuyor. Bir küçük kıyas yapmak gerekirse, lâ teşbih. Kişinin bir banyoda harcadığı suyu Sahabe-i kiram’ın /10) ailesinin belki bir ayda kullandığı sudan daha fazladır. Cenâb-ı Hakk kusurlarımızı ve her türlü israflarımızdan dolayı bizi effetsin.

(04/02/2015/Çarşamba) Yemekten sonra kafilemizin hocalarından biri olan Mustafa beyle onun isteği üzerine biraz sohbet yaptık. İyi bir kardeşimizdi, bize de çok muhabbeti oldu sağ olsun, yollarda gezi

Page 211: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

211

yerlerinde oralarda olan hadiseleri anlatan o idi. Ertesi gün (05/02/2015/Perşembe) günü öğlende İstanbula izinli olarak dönecek idi. Sohbetten sonra saat (12,00) gibi sabah namazına gidebilmek için odamıza yatmaya çıktım. Saati sabah namazına gitmak için (4,30) a kurdum ve o saatte kalktım.

-------------------

()(Mustafa) sayı değerleri. (mim) 40 (sad) 90 (tı) 9 (f) 80

(ye) 10 toplam. (40+90+9+80+10=229) (2+2+9=13) sayının ifade ettiği ma’nâ, Hakikat-i Ehadiyyetü-l Ahmediyye, olduğu bellidir. -------------------

(05/02/2015/Perşembe) sabah namazına gittim, giderken İzzet Cem Âdem ve diğer bazı evlâtlarla beraber sabah namazını kıldık, oradan yemekhaneye geldik, sabah kalvaltısını yapıp oradan odalarımıza çıktık. Biraz uyuduktan sonra gene kalktım bir müddet sonra da oda görevlisi geldi, içerisini temizledi eksiklerimizi tamamladı sularımızı kahve ve şekerlerimizi verdi, işi bitti giderken ismini sordum (mahbub) dedi “Bengaldeş”li imiş. Sonra bende bu işe şaştım, “mahbub” gelmiş bütün ihtiyaçlarımızı görmüş ve gitmiş idi.

Mahbubub’un lütfu büyük oldu şükrederiz.

-------------------

() (Mahbubub) (mim) 40 (elif) 1/13 (ha) 8 (be) 2 (vav) 6

(be) 2 toplarsak, (40+1+8+2+6+2=59) (5+9=14) Nur-u Muhammed-î. (4+1+8+ 2+6+2=23) görüldüğü gibi Mahbub-u İlâhinin yer yüzündeki Hubbiyyet süresidir. -------------------

Saat (12) ye (5) var öğlen yaklaşıyor, notlarımı toplama zamanı geldi Hakk’an hayırlısı. Vakit gelince öğleni kılmak için odadan çıkıp kat (8) den asansörle (G) lobiye indim, orada bekleyen İzzet ve diğer kardeş evlâtlarla Kâ’be ye gidip öğlen namazını kılıp, çıkarken cenaze namazına da iştirak ederek onu da kıldık, daha sonra otele döndük, otele girmeden bahçede biraz oturup kısa bir sohbet yaptık. Daha sonra ikindi hazırlığı yapmak için odaya çıktım, oda da bizim oğlanlar çocuklar torunlar hepsi toplanmış, pizza yiyorlardı, bende bir parça yedim.

Onlar ikindiden sonra Hira dağına çıkmak için hazırlık yapmaya gittiler, ben de ikindi namazı için abdest alıp hazırlık yapmaya başladım. Hareme gidip ikindiyi kıldım, sonra otele döndüm. Tekrar akşam ve yatsı namazları için hareme gittim, akşam ve yatsı namazlarını kıldıktan sonra, tekrar otele dönüp sabah (4,30) da kalkmak üzere istiharete çekildim.

Page 212: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

212

(06/02/2015/Cuma) Sabah saat (4,30) da saat çalınca kalkıp hazırlanıp hareme gittim, üst terasa çıkıp orada namazı kılıp sonra tekrar otele döndük. Sabah kahvaltısını yaptıktan sonra tekrar odamıza çıkıp, Cuma namazına erken gitmek için biraz istirahat ettik. Saat (10,10) da otelden yola çıkıp Hareme geldik her zaman girdiğimiz (66) no lu yürüyen merdivenli kapıdan girip üst kata çıkıp yer bularak, bulduğumuz yere oturduk, aksi halde yer bulmamız mümkün olmaz idi.

Oturduğumuz yerde değişik mevzulardan küçük küçük sohbet ediyoruz, “ses kayıtlarında vardır” şu an saat (12,06) (12,40) ta Cuma namazı başlayacak bekliyoruz.

Nihayet Cuma ezanı okundu sünneti kıldık, arkadan iç ezan okundu, imam hutbesini okudu, bizde dinledik, ancak Arapça olduğundan ma’nâsı nın ne olduğunu anlayamadık. Hutbe bitti kamet getirildi cumanın iki rek’at farzı da kılındıktan sonra arkasından 4 rek’at zuh’ru âhır namazını da kıldıktan sonra böylece cum’amızı bitirmiş olduk.

Cum’anın bütün seslerini de kayda aldım. Bir hatıra olarak kalacaklar, isteyenlere dinletip onlara da orada kılınan bir cumayı yaşatmış olacağım onlarda bulundukları yerden Kâ’be de kılınan (06/02/2015/Cuma) namazına iştrak etmiş olacaklar.

Cum’a dağıldıktan sonra otele odamıza geldim, üç misafir, Ay…. Ün…. Şa…. var idi, biraz rahatsız olan Nüket Anneyi ziyaret etmek için gelmişler. Bu arada Simge çocuklara tost yapmış bizede iki şer tane yapmışlar Cem getirdi, öğlen yemeği olarak yedik, sağ olsunlar.

Şimdi ikindiye gitmek için hazırlık yapıyorum, bu arada da notlarımı yazmaya devam ediyorum.

-------------------

Aynı gün ikindiye giderken sol taraftaki birçok vinçlerin içinden birinin üstünde (HZ-L-540-HC-L-HZ) yazıyordu. Bu işaretlerin kendilerine göre bir ifadesi vardır, ancak bunları araştıracak vaktim olmadı. Bizde şöyle diyebiliriz.

HZ. Hazrettir, bu ise (Hakikat-i ile Zâhir) olandır. (L) Ulûhiyyettir. (54) bizim devamımızdır. Ayrıca (5) Hazret mertebesi, (4) ise İslâmın mertebeleridir. H.C. Umre ve hacc için söylenen. Hakikat-i İlâhiyyede Cemâlûllah-ı seyr’dir. Belki ilgisizdir ama bunlarda bir gerçektir.

Page 213: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

213

-------------------

Daha sonra ikindiyi kılıp çıktım, otele geldim biraz dinlendim sonra abdest aldım, akşam ve yatsıyı kılmak için tekrar hareme gittim, akşamı her zamanki Yerimizde kıldık yatsıyı kılmak içinde yukarı terasa çıktık nihayet yatsı okundu onu da eda ettik gene orada gözlerim bir başka vince takıldı yazı şöyle idi.

(2-C-1). İki, Cim/C, Cemâl, Cemâli İlâh-i ve Cemâl-i Muhammed-î’dir. (1) ise bunların birliğidir. Diye, indi değerlendirmemi yazdım. Başka kimse için mutlak bir hüküm ve geçerli değildir.

Asansör giriş çıkışımız ise, (B-1-13) idi. Bunlara yorum yapmaya gerek bile yok görüldüğünde zâten hemen anlaşılmaktadır.

Yatsıyı kıldıktan sonra yemekhaneye gidip yemeğimizi yedik, sonra odamıza çıktık. Ben gene notlarımı yazmaya devam ediyorum, sabah namazdan sonra “Cirane” Umresine gidilecek kısmet olursa İnşeallah.

(07/02/2015/Cumartesi) Sabah kalktık hazırlanıp hareme sabah namazına gittik, namazdan sonra yemekhaneye gidip kahvaltımızı yaptık, daha sonra odamıza çıkıp ihrama girdik, iki rek’at Umre namazı kıldık gayemiz gittiğimiz yerde dağılıp zaman kaybetmememiz içindi. Gittiğimiz yer (Cirane) umresi mikat mahalli idi, Cirane’nin, geçiş, geçmek, akmak, gibi ma’nâ sı vardır.

Nihayet hocamız Ahmet, şöförümüz Şemseddin, idi. Ahmet hocamız, niyetimizi yaptırdı tekrar otobüslerimize binip yola çıktık. Şemseddin bizi Haremin giriş kısmında bıraktı, bizde alt geçitten yürüyen merdivenler ile yukarıya çıkıp oradan hareme girip orta katta tavafımızı bitirdik. Geriye geçip tavaf namazımızı kıldık. Daha sonra sa’ye geçip dualarla tesbihlerle sa’yimizi de bitirdik. Saat (10/45) olmuştu, sonra Merve tepesinde saçlarımızdan bir kısmını keserek Umremizi tamamlamış olduk.

Gene otelimize geldik tekrar duş aldık bu arada biraz kahvaltı ettik, daha sonra biraz dinlenmek için istirahate çekildik. Saat (3,00) e kadar uyumuşum, kalktım ama çok yorulmuşum, abdest alıp ikindiyi kıldım, daha sonra otelin avlu bahçesine indim orada bir kardeşle birlikte yürüyen merdivenlerle aşağı yola indirdik, oradan zaten hemen karşımızda ve oldukça yakınımızda olan hareme her zaman girdiğimiz (66) ıncı kapıdan girerek yürüyen merdivenlerle birinci kata çıkıp, her zamanki yerimizde akşam namazımızı kıldık, daha sonra yatsıyı kılmak için terasa çıktık.

Yatsı okundu namazlarımızı orada kıldık, hava çok güzeldi, akşam serinliği vardı, namazımız bittikten sonra otele geldik yemekhaneye gidip yemeklerimizi yedik, daha sonra odamıza çıktık. Yarın Pazar yolcularımızın bir kısmı olan (8 gece/9 gün)lükler gidecekler bizde, (859) no lu kendi odamıza geçeceğiz. Bu oda çocuklarımıza uzak diye, Cü….ler bize (809) nolu olan kendi odalarını bizim çocuklarımıza yakın diye bize vermişlerdi daha sonra onlar gidince bizde (859) no lu odamıza geçeceğiz.

-------------------

Page 214: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

214

Not= Cirane umresinin ses kayıtları, diğer kayıtlarla birlikte ses kaydı cihazında ve dosyasındadır.

-------------------

(08/02/2015/Pazar) Sabah namazına gittik arkadaşlarla birlikte namazı kıldık daha sonra kahvaltı yaptık geçici odamıza çıktık biraz istirahatten sonra Eşyalarımızı topladık öğlen namazına gidemedik, namazdan sonra arkadaşlar, evlâtlar geldi eşyalarımızı kendi odamıza geçirdiler-taşıdılar. Bizde (859) no lu kendi odamıza yerleştirdik bu günden sonra bu odada kalacağız. Cenâb-ı Hakk hayırlar nasib etsin. Bu akşam saat (23,00) te kafilemizin ilk bölümü İnşeallah dönüş yoluna çıkacaklar. Bizde kat ve oda numaramız olan (859) no lu odamızda kalan süremizi tamamlayacağız. Bu odamızdan Haremi şerif çok güzel gözüküyor.

Eşyalarımızı yerleştirdikten sonra ikindi namazına gittik, ikindiyi kıldık biraz sohbet ettik daha sonra otele geldim, bizim odaya Cem’lerin İzzetlerin ve oksalların eşyalarını bavullarını bizim odaya koyduk.

Akşam namazını otelde kıldım, daha sonra akşam yemeğine gittik, yemek yedikten sonra otelin bahçesine, lobisinede indik, orada hep birlikte gidecek olanların otobüsünü beklemeye başladık nihayet saat (23,00) te otobüs geldi yolcuların vedalaşmasından sonra yolcular otobüslerine bindiler. Ve otobüs Cidde hava alanına gitmek için hareket etti, kalanlarla onları uğurladık.

Daha sonra geriye kalanlar otelin bahçesinde çay içmek ve hüznümüzü dağıtmak için biraz oturduk ve sohbet ettik gurubumuz (68) kişi idi tam yarısı (34) kişi gitti bizde (34) kişi orada kaldık.

Otelin bahçesi gerçekten çok güzel ve geniş idi. Geniş bir (U) şeklinde iki tarafı çıkıntılı iç alan çok geniş otole gelen misafirler otelin içine bahçesine kadar otobüslerle gelebiliyorlar. Daha sonra odalarımıza çıktık yatsıyı kıldım yazılarıma devam ettim ve istirahate çekildim saat (12,15) yatmaya hazırlanıyorum bu gün de böyle geçmiş oldu.

Yarın (09/02/2015/Pazartesi) sabah kalkabilirsek (4,30) da hazırlanıp hareme gideceğiz İnşeallah.

Sabah kalkıp hareme gittik, sabah namazını kılıp çıktık namazda İmam bir secde âyeti okudu secde yaptık kalktık, tekrar namaza devam ettik, namazdan sonra yemekhaneye gidip kahvaltı ettik biraz istirahat edip dinlenmek için yatağa girdik.

Saat (11,30) da kalkıp hazırlandık (12,00) de öğlen namazına gittik namazı kıldıktan sonra (Bin Davut/market) biraz alış veriş yaptık otele gelip elimizi yüzümüzü yıkadıktan sonra biraz hazır çorba içip öğlen yemeğimizi yedik, bu arada da yazılarıma devam ediyorum.

Daha sonra bir saat kadar uykuya yattım, kalkıp ikindiyi otelde kıldım, daha sonra akşam için hazırlık hazırlık yapmaya başladık ve vakit yaklaşmaya başlayınca akşam namazı için her zaman girdiğimiz bize yakın olan (66) tıncı kapıdan girip yürüyen merdivenler ile gene yukarıya

Page 215: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

215

çıkıp aynı yerde akşam namazını kıldık, namazdan sonra bulunduğumuz yerin yakınında bir gurup yüksek sesle sohbet yapmaya başladı, fazla gürültü olduğundan biz de yukarıya terasa çıktık, orada biraz sohbet yaptık, daha sonra yatsıyı kılıp otele yemekhaneye geldik, yemekten sonra yemek salonunda masada biraz oturup gene sohbet yaptık. Daha sonra odamıza çıkıp o günün yazı notlarına devam etmeye çalıştım, Sabaha hazırlanmak için yatma vakti geldi şuan saat (11,20) yarın sabah kısmet olursa saat (4,30) da kalkacağız.

(10/02/2015/Salı) sabahı (4,30) da kalktık (5,00) te lobide arkadaşlarla buluştuk, Ravzaya sabah namazına gittik, namazı kıldıktan sonra otele döndük (31) no lu bahçe asansörü ile yukarıya bahçeye çıktık oradan yemekhaneye geçtik kahvaltımızı yaptık, daha sonra tam kalkarken “mahmud” ismindeki garson bize çay ikramında bulundu, kaç lisan bildiğini sorduk, Arapça Türkçe Fransızca biliyordu Arapça “sıla” kelimesinin nasıl yazıldığını sordum aşağıdaki şekilde kendi eli ile aşağıdaki gibi yazdı. Bu yazıda bize, zuhurda o kişiden, ma’nâ da ise makam-ı Mahmuddan bir hatıra olarak kaldı.

Aslında ne kadar manidardır, “Makam-ı Mahmud” Evvelâ genel anlamda Peygamber Efendimizin, onun “sılası”dır, daha sonra da kendi idrak ve irfaniyyetleri kadarı ile ümmetlerinin de kendi “Hamd edişleri”ndeki “sıla” dönülecek yer, makamlarıdır. Bu da bâtındaki “sıla-i rahim” dir. (17/79)

Daha sonra orada güzelde bir sohbet oldu. O sabah Ravzada sabah namazını beklerken Âd…. kardeşe el verme tatbikatını da yaptık. O da orada (66) Ulûhiyet kapısından girip üst kata terasa çıktığımız yerde, Hakk’ın önünde Ravza-i Mutahhara da el almış oldu. O da artık gerçek vatanı olan Ulûhiyyet hakikatine dönmek için, “sıla-i rahim” yapmak üzere ve yüzünü bâtın’a ve “vechini de mescid-il Harama döndür” (2/149) hükmü başlamış oldu. Daha sonra odalarımıza çıkıp dinlenmek üzere istirahate çekildik. Çok yorgun ve havada oldukça sıcak olduğundan öğlen namazına gidemiyeceğiz.

Saat (11,30) da oda görevlisi geldi ihtiyaçlarımızı bıraktı, o gittikten sonra gene biraz daha yattık. Saat (13,00) civarında kalktım öğlen namazını kıldım, daha sonra notlarımı yazmaya devam ettim, bunlarda epey zamanımı alıyorlar idi. Daha sonra hazır çorba ile öğlen yemeğimizi yedik, ben gene notlarıma devam ediyorum. İkindi okundu onu da oda da kıldık kısmet olursa akşam namazı için Ravzaya gideceğiz, yatsıyıda kılıp döneceğiz.

Vakit geldi akşam namazı için bahçeye indik, orada bekleyenler var idi, onlarla birlikte akşamı eda etmek için Ravzaya gittik, akşam namazını kıldık, yatsı namazını beklerken biraz sohbet edelim dedik ancak yan tarafta gene sesler olduğu için terasa çıktık, orada uygun bir yere oturduk, F. H. İshak fassı’nın başından bir sayfa sohbet yaptık, (kayıtları ses cihazında dır.)

Page 216: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

216

Nihayet yatsı namazıda okundu yatsıyıda kıldıktan sonra yürüyen merdivenlerle aşağıya indik, oradan otelin yemekhanesine gidip akşam yemeğimizi yedik. Daha sonra yemekhanede biraz oturup kısa bir sohbet yaptık. Bu arada Oz…. oğlumuzdan otel hakkında biraz bilgi sormasını istemiş idim çünkü otel gerçekten çok büyük idi ve çok güzel idi.

Öğrendiği bilginin şöyle olduğunu bildirdi. Otel (26) katlı (1750) odalı ve (3500) kişiye yemek verme kapasiteli imiş. Gerçektende yemekhanenin ucu bucağı görülmüyor, akın akın insanlar geliyor gene de sıkışıklık olmuyor, yemeklerde çok güzel, yok yok, açık büfe yemek yeme sınırı yok.

Bu günümüzde şükür böyle geçti yarın kısmet olursa, saat (3,00) te kalkıp umre için yakın olan (Ten’im) mikat mahalline gitmeyi düşünüyoruz İnşeallah.

(11/02/2015/Çarşamba) Sabah saat (3,00) te kalktık hazırlanıp (4,00) te ihramlı olarak bahçeye indik, hep birlikte vasıta bulmak için caddeye çıktık. Az sonra bir taksi geldi, biz Fransalı Âd…. le birlikte taksiye bindik ve mikat mahalli olan “Ten’im” e gittik, orada iki rek’at namaz kıldıktan sonra niyetimizi yapıp, bizi bekleyen aynı taksi tekrar hareme tavaf yapmak için döndük. Yolda şöförün ismini sordum, “Harun reşid” olduğunu söyledi.

Ravzaya alt geçitten yürüyen merdivenlerle çıktık. Bu umreyi kimin için yapacağıma karar vermemiş idim. İçeriye girip yeni yapılmış olan yuvarlak tavaf mahallinin birinci katına çıktık, yollar gidiş gelişler çok karışmış içeride dikkatsiz olunursa kaybolmamak mümkün değil, ortalık yeni inşeatlardan dolayı oldukça kargaşalı, inşeatlar (24) saat hiç durmadan devam ediyor.

Tavaf mahalline geçip tavaf istikanetinde dönmeye başladık, rüknü yemâni/İseviyyet köşesinde ilk selâmımızı “kudsiyyete geçiş” olarak verdik, Allahümme rabbenâ’yı okuduk. Bu süre içinde “Hacer’ul esved/Muhammediy-yet ve Ulûhiyyet” köşesine gelip, tavaf başlama selâmını, “Bismillâhi, Allahu ekber velillâhil hamd” diyerek verip, ellerimiz aynı anda kaldırıp selâm verdikten sonra sağ elimizin içini öptük böylece birinci şavta başlamış olduk ve, “sübhanellhu velhamdülillâhi…..” ve devamını söyleyerek ve diğer yazılı dularıda okuyarak, diğer şavtlarıda aynı şekilde tekrar ederek tamamladık. Tavaf namazını kılmak için yer aradık ancak Sa’y yerinin bir kenarında kılabildik.

Bu arada İzmirli Âd….lerde bizi bılmuşlardı, onlarda tavafta bize katılmışlardı, iki yanımızda iki Âdem ve Havvaları ile birlikte güzel bir tavaf yapmış olduk. Tavaf yaparken aşağıya zemine yerde tavaf yapılan yere görebildiğim kadar baktım çok kalabalık idi. Aslında bulunduğumuz yerde aynı idi. Oradan çıkmak ve Sa’y yerine geçmek bile bir mesele idi. Bütün boşluklar ve geçit yerleri sabah namazına gelen kimseler ile dolmuş geçmeye yer kalmamış idi. Zar zor geçip Sa’y yerine ulaştık uygun bir yerde iki rek’at tavaf namazımızı kıldıktan sonra Safa tepesinde niyetlenerek Sa’y i mizede başlamış olduk.

Page 217: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

217

Bu arada sabah ezanı da okunmuş ve epey zamanda geçmiş idi. Gene bu arada bizim guruptan bir çok kimsede bize katılmış idi. Safadan Merveye bir gidiş yapıp, Merveden safaya döner iken, sabah namazının sünnetini kılmak için uygun bir yer baktık, az ileride uygun bir yerde sabah namazını kılmak için oturmuş bazı kimseler vardı bizde uygun bir yerde sabah namazının sünnetini kılıp, hazır bir yer bulmuş iken sabah namazının farzını da kılmak için orada beklemeye hem de biraz dinlenmeye çalıştık.

Az sonrada sabah namazının kameti okundu ve farza başlandı. İki rek’at sabah namazı kılındıktan ve selâm da verildikten sonra, kaldığımız yerden sa’y imize devam etmeye başladık. Sa’y yeri çok kalabalık değil idi, çok fazla sıkıntı yok idi, her gidiş gelişte sesli olarak gereken duaları okuyor idik, çok güzel ve feyizli oluyor idi. Bizim sa’y imiz bitmiş ancak bize sonradan katılanların bazılarının son gidişleri kalmış idi.

Biz Merve tepesinde Âd----le birlikte saçlarımızıda yeteri kadar kesip sa’y imizide selâmetle bitirmiş olduk, Rabb’ımıza şükrederiz.

Tavaf ve sa’y imizi yaparken bu umreyi kime bağışlayayım diye düşünürken, aklıma “fesalli li rabbike venhar” (108/2) geldi o halde bu Umremde “rabbim için olsun” diyerek, Rabbıma hediye eyledim.

Ravzadan çıkıp otele doğru dönerken Nüket Anne, kendi Umresini kendi Anne Babasına hediye ettiğini söyleyerek, benim kime hediye ettiğimi sordu, bende, “fesalli li rabbike venhar” (108/2) de belirtildiği gibi, “Umreti lirabbike” “Rabbim için umre yaptım” dedim. Ve otele doğru yola devam ettik.

Bu umremizde de Rabb’ımın hediyesi bu husus oldu, yani “Rububiyyet Umresi” hediyye edilmiş oldu.

-------------------

NOT= Bu husus oldukça derin olan bir konudur, normalde kabul görmeyip inkâr edilebilecek bir konudur, merak edenler için özetle kısa bir açıklama yapmaya çalışalım.

Cenâb-ı Hakk Âdem-i (a.s.) Cennete lâtif varlığı ile halkedince ona, (ve alleme Âdemel esmâ’e küllehe” “ve ona isimlerin hepsini talim etti/öğretti” (2/31) bu âyet-i kerimesi hükmünce, Âdem (a.s.) ile başlayan bu Batıni esmâ eğitimi her birerlerimizin iç bünyesine konmuş ve yaşadığımız hayatın her bir safhasını orada olan faaliyet hangi esmânın sınırları dahilinde ise bizde fıtri olarak o esma o sırada faaliyete geçip yapmak istediğimiz şeyler ve konu ne ise o ismin sahasında yaparız ancak biz bunun farkında olmadığımızdan “ben” yaptım diyerek hadiseyi farkında olmadan kendi nefsi gücümüze veririz, bu şekilde ilâh-i esmâ atıl onun yerini alan nefsi esmâmız zahire çıkmış ve biz nefsimizle hareket ettiğimizden yapılan fiilin neticeside nefsi olur ve genellikle hüsranla sona erer.

İşte bir kimsenin ilk yapması gereken şeylerin en başındaki husus kendini tanımaya çalışmasıdır. O zaman görecektirki kendinde, kendine ait hiçbir şeyin olmadığıdır, kendinde ve kendinin zannettiği her şeyi

Page 218: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

218

Allah’ın isimlerinin birer tecellisinden başka bir şey olmadığıdır. İşte bu husus bir irfaniyyet ve eğitim meselesidir.

Dünyaya gelen bir çocuk, gerek ailesi gerek çevresi ve okul hayatında aldığı bazı hayat anlayış ve ölçüleri oluşmaktadır. İşte bu husus kişinin kendi hayat anlayışını ve farkında bile olmadan kendinde nefsi bir benliğin oluşmasını sağlamakta ve Hakk’tan o derece uzaklaşıp üzerinde Hakkın emaneti olan her şeyini kendine ve “hayali bir nefsi benlik” ile nefsi benliğine bağlamaktadır. İşte bu halde iken Hakk’ın vermiş olduğu, “hayat. İlim, irade, kudret, kelâm, semi, basar” “sıfatı subutiyye” Allah’ın kendine ait olan “sabit sıfatları”ndan kuluna aktardığı bu hayati sıfatları ve diğer bütün esmâ-i İlâyyelerilerini nefsine kaptırdığından bunları nefsi istikametinde kullandığından bu değerler Hakk yolunda faaliyetlerini gösterememekte böylece de atıl kalmakta ve çok mahzun olmaktalardır.

Bilindiği gibi her bir esmâ-i İlâhiyye kendi sahasında bir rabb, yani merebbiye/terbiye edendir. İşte bu yüzden esmâ-i ilâyye sayısı kadar rab vardır ve âlemde “müdebbir” tedbir edicilerdir. (Rabbların Rabb-ı/Rabbül erbab) olan Rabb’ul âlemîn ise tektir. Her biri kendi sahasında faaliyet gösteren esmâ-i ilâhiye olan rububiyyet mertebesinin görevlilerini kişi farkına varmadan gafletinden dolayı nefsinin emrine veriği zaman, bu esmâlar asli görevlerinden uzaklaştırılmış ve nefsin hizmetine verilmiş olur.

İşte bu durumda, çok sıkıntıda olan, ve insanın aklına emanet edilen, ancak nefsi beşerisinin, hükmü altına alındığından, ve istilâ edilmiş durumda olduklarından, ilâhi isimler çok sıkıntı içine girmiş olmaktadırlar ve görevlerini yapamamaktadırlar. İşte bu halde olan ve aslında bize ait olan ancak nefsimiz tarafından kullanılan esmâlar, kendi hürriyetlerini isterler. İşte budurumda akıl sahibi bir kişiye bu esmâları Hakk yolunda kullanılması için bunları nefsin musallatlığından kurtarmak için, onlara yardımcı olmak lâzım gelir ki o isim ve sıfatlar kişinin lehine Hakk yolunda kendisine yartdımcı olsun. Nefs tarafından bunlar engellendiği için kişiye Hakk yolunda fayda sağlayamamaktadırlar.

İşte Cenâb-ı Hakk bu durumda olan kişinin içinde hapis olmuş halde bekleyen ve ayrıca nefis tarafından kullanılan bu isimler için, “fesalli li rabbike venhar” (108/2) (Rabb’ın için namaz kıl) yani onun ibadet yolunu aç. “ve kurban kes” yani nefsine yeter artık de, onu kurban et ki diğer esmalarda kurtulmuş olsun. İşte zâhirde de derse başlayanlar tarafından ilk başlarda bu yüzden zuhuratlarda kurbanlar kesilir ve ondan sonra yavaş yavaş esmâ-i ilâhiyyeler ilâhi asli görevlerini yapmaya başlarlar ve ancak ondan sonra Hakk ve gönül yolunda yol almaya başlar.

İşte bu yüzden bunları düşünürken o halde bu Umremde “rabbim için olsun” diyerek, Rabbıma hediye eyledim. Bunların çok daha başka izahlarıda vardır burada bu şekliyle yapıldı, İnşeallah namaz sureleri kitabımızda ilgili surenin bu âyetinde daha geniş bilgi gelecektir. Cenâb-ı Hakk esmalarımızı nefsinin elinden kurtaranlardan eylesin. Âmiin.

Page 219: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

219

-------------------

Otele gelip odalarımıza çıkıp, duş alıp ihramdan çıkıp.”renksizlikten tekrar renkliliğe” yani tecelli mahalline geçip, gene sivil eski hayatımıza döndük. Âlemi Hakk’tan âlemi halka, ancak Hakk olarak dönmüş olduk.

Daha sonra kahvaltı etmek için yemekhaneye indik, kahvaltımızı yaparken, diğer gurup arkadaşlarıda orada idiler, kahvaltısını bitiren istirahat etmek için odalarına çıkıyorlar idi. Biz de kahvaltıdan sonra (859) no lu odamıza çıktık ve istirahat etmek için yataklarımıza yattık, geçekten de oldukça çok yorulmuş idik. Saatte (10,00) a geliyor idi böylece istirahate çekildik.

Bu arada yemekhanede gene garson Mahmud-u gördük, bu sefer ona “tur” kelimesinin nasıl yazıldığını sordum. Kur’ân-ı Kerîm (95) tin surasınde. “turu sinin” deki, “tı” “” harfi ile yazıyor. Mahmud ise “te”

“” harfi ile yazdı “” olarak, arada fark var dedim fark etmez ikiside

aynıdır dedi, bizde peki sağ olasın dedik. Daha sonra pasaportlarımızın

üzerinde olan “sıla tur” yazısına bakınca orada da “te” “” harfi ile yazılı

olduğunu gördük. “Yukarıda bahsedilmişti.”

Uyandığımızda saat öğlen (2,30) gibi idi. Abdest alıp öğlen namazını kıldım. Bu günün Umre hatıra yazılarını yazmaya başladım, devam ediyorum. İkindi okundu bu günkü yazılarım bitince ikindiyi İnşeallah hemen kılacağım oldukça yorucu ama gerçekten çok güzel ve feyizli bir Umre olmuş idi. Rabb’im tekrarını nasib eder İnşeallah.

Biraz kahvaltı türü yemek yedikten sonra yazılarımı topladım, akşam namazı yaklaşıyor idi, hazırlanıp aşağı lobiye bahçeye indim, oradan orada bulunan arkadaşlarla akşam nazmı için ravzaya gittik. Oturduğumuz yerde saflar oluşuyordu, önümüzdeki safın önündeki hemen önümüzde yan yana oturmuş iki kişi vardı ve üzerlerinde gri renkli ikisindede aynı başı da örten eşortman üstü vardı. Eşortmanlarının sırtlarında, solda olanında “ENDI” onun yanında sağda olanda ise sırtında (2016) yazıyor idi, “ENDI” nın “E” si “A” olarak okunduğunda. “ANDI 2016) olmaktadır. Diğer okuyuş ile (2016 tı’yı andı) olmaktadır. Bir çok şey okunabilir biz bukadar işaretle bıralım,

Orada akşam namazını kıldıktan sonra dün akşamdan kalan mevzua, F.H. den İshak Fassı’nın ilk sayfalarından devam ettik. Nihayet yatsı ezanı okundu, yatsıyı kıldık ve tekrar otele yemek yemeğe geldik, yemeğimizi yedikten sonra ozan ve Abdullah ile, Aziziye ye Kelime-i tevhid yazılı tablo kumaş almaya gittik ama, ne yazıkki bulamadık. Nüket anne birkaç eşarp aldı onlarla geri döndük.

Otele geldik odamıza çıktık bende günün son notlarını kaydediyorum yarın sabam İnşeallah sabah namazına hazırlanmak için (4,30) da kalkacağız nasib olursa sabah namazına gideceğiz.

Page 220: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

220

(12/02/2015/Perşembe) Saat (4,30) olmuş kurulu saat çalarak uyandırdı kalktım hazırlandım, Nüket Anne akşamdan yorgun olduğu için uyanamadı ben yanlız doğrudan Ravzaya gittim, uygun bir direk dibine oturdum, yazılarıma devam ettim, yavaş yavaş diğer evlâtlarda gelmeye başladılar.

Sabah ezanı okundu sünnetleri kıldık, az ileride direğin diğer kısmında iskemlesinde oturan bir Arap kardeş cebinden bir esans şişesi çıkarıp esans sürmek istedi, o tür kokular epey ağır olduğundan ben sürdürmedim. Ancak bu hususun bâtın ma’nâsı, nefes-i Rahmâniden bir kokunun gelmesi idi. Aslında oranın bütün halleri Rahmânın rahmetinin en geniş şekilde aktarıldığı ve yayıldığı yerdir.

Daha sonra kamet getirildi namazı eda ettik, ikinci rek’atinde İmam, “leallehüm yercuun/umulurki onlar dönerler” (46/27) âyetini diğerlerinin arasında okudu. Namazdan sonra, Ozan ile Abdullah Umre yapmak için Ten’im Mikat mahalline gitmek için ihramlı hazır olarak yola çıktılar, Bursalı evlâtlarda Hira dağına çıkmak için sabah namazından evvel yola çıkmışlar daha sonra namazı orada kılıp geriye dönmüşler.

Namazdan sonra ben odaya çıkıp Nüket Anneye baktım, eğer uyanmış ise beraber kahvaltıya inelim diye, fakat uyuyor idi, kalkacak gibi değidi, bende saati (8,30) a kurup yattım. Saat vaktinde çalınca kalktık hazırlanıp kahvaltı etmek için yemekhaneye indik, kahvaltı etmek için yiyeceklerden tabağıma azar azar alıp koyarken bir türk umreci “sıla tur size çok iyi bakıyor galiba” dedi bende “öylemi görünüyor” dedim, ve “yemekhane otele gelen herkese açık, her kes istediği gibi yiyor dedim” o da “öyle ama sıla tur başkaymış” gibi bir anlamda hissiyatlarını ifade etmeye çalıştı. Beklide kendi şirketinden beklediği ilgiyi görememiş olduğundan bu halini böyle dile getirmiş olabilir diye düşündüm.

Bizde kahvaltımızı ettik, bizim gibi daha geç kahvaltı eden birkaç kardeşimizde vardı. Sonra tekrar odamıza çıktık bende geçen yaşantımızı kaydetmeye devam ettim, her halde gene öğlen namazına gidemeyeceğiz tekrar dinlenmeye çekiliyorum.

Page 221: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

221

Saat (12,00) idi uyandım tekrar notlarıma ve yazılarıma devam etmeye başladım, bu arada oda görevlisi “Mahbub” geldi ihtiyaçlarımızı verdi, su, neskafe, süt, havluların değişmesi gibi, hiçbir eksik bırakmı-yorlar. Gerçekten her şey çok güzel, insan bu halde umre yaptım demeye utanıyor. Yemeğimi yedim yazılarıma devam ediyorum bu arada ikindi ezanı okundu onu da hemen kılayım İnşeallah daha sonra akşam ve yatsı namazı için Ravzaya gideceğiz, kısmet olursa ikinci kısım kafilemiz yarın Cuma öğlen üstü yola çıkacaklar inşeallah.

Sayılı günler çabuk geçiyor. İkindiyi kıldıktan sonra gene biraz kahvaltı türü çorba ile yemek yedim sonra tekrar yazılarıma devam etmeye başladım.

Yukarıda kaydettiğim “tur” şiirime devam ediyorum.

Nihayet akşam namazı vakti yaklaştı hep birlikte Ravzada buluştuk orta katta yer kalmamış idi terasa gönderdiler orada akşam namazını kıldıktan sonra iki namaz arası biraz sohbet yarenlik yaptık yatsı okundu yatsıyı kıldık daha sonra yemekhaneye gelip yemeklerimizi yedikten sonra otelin bahçesinde yola çıkacaklar ile son gecemiz olduğundan küçük bir sohbet yapalım dedik, gene sohbetin mevzuu, İshak Fassı’nın başı idi.

Sohbetten sonra “kelime-i tevhid” yazılı işlemeli kadife tabloları aramak için hiltonun aşğısındaki çarşıyı dolaştık fakat aradığımızı bulamadığımız için otele döndük. Saatte epey ilerlemiş idi sabah (4,30) da kalkmak üzere hazırlanıp istirahate çekildik.

(13/02/2015/Cuma) Sabah saat (4,30) da uyandık, hazırlanıp sabah namazı için Ravzaya gittik gene epey kalabalık idi, kendimize bir yer bulup oturduk daha sonra vakti gelince namaza başladık, İmam birinci rekâtte secde âyetlerinden birini okudu ve secdeye gitti herkeste aynı şeyi yaptı, sonra ayağa kalkıp okumasına devam etti ve böylece namaz bitmiş oldu, daha sonra otele dönüp yemekhanede kahvaltımızı yaptık ve odamıza çıkıp bir saat kadar istirahate çekildik.

Saat (10,30) da yolculardan (30) kişisi daha dönüş yapacaklardı, Nüket Anne çok yorgun olduğundan ve ayaklarıda çok ağrıdığından yolcuları uğurlamaya gelemedi. Nihayet otobüs geldi yolcular bindiler, saat (11) de yola çıktılar. Akşam üstü saat (18) de uçakları hareket edecek idi.

Onları uğurlayıp gene ben odaya çıkıp Cuma namazı için abdest aldım bizimle kalan Er…. ile cumaya gitmak için yola çıktık, ancak yer bulabileceğimizden endişeli idik. Sol tarafımızda oldukça yakınımızda olan Ravzanın yeni yapılan bölümüne girmeye karar verdik ve oradan içeriye girdik. Daha henüz orası çok kalabalık olmamıştı, kendimize yer bulup oturduk ve vaktin gelmesini bekledik.

Bir müddet sonra ezan okundu namaza başladık, Sünnet, hutbe, farz, derken namaz bitti tekrar otele odamıza döndük. Gene küçük bir çorba kahvaltısı ettikten sonra, ben gene yazılarımı yazmaya devam ediyorum, ikindiyi otelde kılıp akşamı Er…. ile ravzaya gidip orada

Page 222: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

222

kılacağız, biz dört kişi kaldık. Kafilemiz (68) kişi idi. (33) erkek, (28) bayan, (7) çocuk idi. Bunların (34)ü (08/02/2015) Pazar gecesi gittiler. (30) kişisi (13/02/2015/Cuma) günü gittiler. Geriye kalan biz (4) kişi de, kısmet olursa, (19/02/2015/Perşembe) günü döneceğiz.

Er…. ile akşam namazına gittik namazı kıldıktan sonra gene otele döndük oda da biraz hazırlandıktan sonra Nüket Anne ile yemeğe indik, yemeklerimizi yedik tekrar odamıza çıktık, yatsıyı orada kıldım, yarın sabah erken (3,30) kalkıp kısmet olursa tavaf yapmak için hareme gideceğiz. Bende bu günkü yazılarımı bitirip erken kalkabilmek için yatmaya hazırlanıyorum.

(14/02/2015/Cumartesi) Gece (3,30) da kalktık hazırlanıp tavaf yapmak için Hareme gittik, “Metaf” tavaf alanına indik, ancak çok kalabalık olduğundan adeta yürümek imkânsız, ayrıca tavaf istikametinin karşı tarfından ters olarak yürüyen insanlar var, bu durumda hem tavaf kilitleniyor, hem de insanlar çok zorluk çekiyor. Böylece yavaş yavaş bir şavt bitti, arkadan ikinci, üçüncü, ancak oldukça zor ve sıkıntılı idi, nihayet yedinci şavtı da bitirdik, ancak zaman bir saate yaklaşmış idi. Tavaf namazını Makam-ı İbrâhîm’in arkasında değil, tavaf alanının her hangi bir yerinde bile kılmak mümkün değil idi.

Tavaf alanından nasıl çıkılacağını düşünerek zar zor yürürken bir çıkış geçidi bulduk, oradan zorlukla tavaf alanından çıkıp kaldığımız yere gitmek için bir yol aradık, ancak tek yol vardı. Orası da Kral Fahd kapısına doğru tabelâlarda ok işaretleri o tarafı gösteriyor idi. Ok işaretlerini takib ederek birçok yollardan geçerek “Merve” tarafına çıktık, oradan Sa’y sahasının içinden geçip dışarıya çıkabildik. Oradan da okların gösterdiği yeni binanın içinden geçip epey uzun bir yolculuktan sonra, nihayet her zaman kullandığımız (66) ncı kapıya ulaştık. Yürüyen merdivenlerle orta kata çıkıp yerimize ulaşabildik. Bu arada Nüket Anne de kadınlar bölümüne geçti, namazdan sonra buluşmak üzere bende erkekler tarafına geçtim. Bu tavafı, “abdiyyet, velâyet, İbrâhîmiyyet” tavafı olarak niyetlenip yaptım. Allah (c.c.) kabul etsin.

Bir müddet sonra sabah namazı ezanı okundu, bu arada Er…. da gelmişti namazı beraber kıldık, bittikten sonra buluşma yerinde Nüket Anne ile buluşup otele yemekhaneye gittik Er… da eşine bakmak için odalarına çıkmıştı. Biz yemek yerken onlarda geldi kahvaltılarımızı da yaptıktan sonra odalarımıza çekildik. Ben gene yazılarıma devam ediyo-rum, bitince dinlenmek için biraz yatacağım İnşeallah.

Yatıp bir miktar uyuduktan sonra, saat (12,00) ye geliyormuş uyan-dım ve bir zuhurat gördüğümü hatırladım, zuhurat, Hacer validemiz hakkın da ve şöyle idi.

“Sa’y yeri imiş ancak eski hali yani (Hacer validenizin ilk bırakıldığı hali,) Hacer validemiz Merveden Safaya doğru geliyor, altıncı yürüyüşü imiş, Safa’ya yaklaşırken bir hareket oldu, Hacer valide, Sa’y gidişinden çıkarak, aşağıya doğru koşmaya başladı, uzaktan İsmâil’in yanında bir şeyler olduğunu fark etmiş, onun yanına gitmişti. İşte o anda orada su çıkmış onun etrafını “Zem,

Page 223: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

223

Zem/dur, dur” diyerek çeviriyormuş, daha sonra tekrar Sa’y yerine gelip kaldığı yerden devam ederek safa ya geldi, bende o taraflardan bakıyormuşum. Daha sonra tekrar safa dan Merveye doğru döndü ve herhangi bir kimseye rastlayabilirmiyim diye o tarafa gitti. Böylece yedi yürüyüşü bitirmiş oldu.”

İşte bende bu arada uyanmışım, kalkıp elimi yüzümü yıkadım zuhuratı kayda aldım ve çok mühim olduğunu düşündüm, Çünkü zem, zem suyunun, hacer validemizin “Merveden Safa ya giderken (altıncı) yürüyüşünde ortaya çıktığı anlaşılıyor idi” (Allahu a’lem)

Zem, zem’in, (ze) si (7) (mim/m) i (40) tır, toplarsak, (7+40=47) iki (47+47=94) bir günlük namazda geçen “selâm” ların karşılığdır. (7+4=11) Hz. Muhammed’tir. (7+7=14) nuru Muhammedidir. Ayrıca en büyük ebced hesabıyla (ze) (137) sayı değerindedir ki zâten buda bellidir. Daha fazla uzatmayalım.

İnsan’ın bâtın varlığında iki “pınar/nehir” vardır, bunların biri (zem zem) pınarı diğeri ise, (kevser) nehridir. Zem zem, beden mülkünden çıkar, (Kevser) ise gönül âleminden çıkar, bunların ikiside kişinin benliğinde vardır ancak bunları çıkarıp faaliyete geçirmek bir irfaniyyet işidir. Cenâb-ı Hakk yollarını açsın.

Bunlardan sonra kalkıp elimi yüzümü yıkadım, zuhuratı kayda aldım, oda görevlisini bekliyoruz gelip temizlik yapacak. Mahbub isimli görevli evlât geldi bütün temizliğimizi yaptı gitti, bende küçük bir bahşiş verdim. Gene yazılarıma devam edemiyorum.

-------------------

Bu arada Umrede devam etmeyi tasarladığım”Fussilet” suresinin de vakit buldukça yazılarıma devam etmeye çalışıyorum.

-------------------

Akşam namazı vakti geldi, abdest alıp aşağı indik, Er….. da orada bekliyorlar idi, Ravzaya gittik, bir müddet sonra akşam ezanı okundu namazı kıldık, daha birkaç hediye alış verişi için hiltona gittik alacaklarımızı aldıktan sonra Ravzaya döndük, yatsıyı da kılıp tekrar otele döndük, yemek salonuna gidip yemeklerimizi yedik, daha sonra istirahat için odamıza çıktık.

Bende tekrar yazılarıma devam ediyorum. Kısmet olursa yarın sabah namazı için tekrar Ravzaya gideceğiz.

(15/02/2015/Pazar) Sabah saat (3,00) te kalktık (3,30) da tavaf yapmak için, Ravzaya gittik, bu sefer yukarı orta kata çıktık, tavaf çok kalbalık değildi, İseviyyet köşesinde birinci selâm-ı vererek, hacer’ul esved köşesine, oraya gelince, zât-i selâm hükmüyle tavafa başladık. Bu tavafı “risâlet/Muhamme-diyyet” tavafı olarak niyetlendik ve dönmeye başladık. Niyetimiz ancak bir tavaf yapabiliriz düşüncesi ile bir tavaf yapmak idi. Turları dödükçe buradaki tavafın daha az zamanda biteceği düşüncesi hasıl oldu, son turlara yaklaştığımızda geçekten de öyle oldu, namaz kılmaya da daha vakit vardı. Nüket Anne ile konuşup, ikinci

Page 224: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

224

tavafa başlamaya karar verdik, ancak üç veya dört tur yaparız, kalan turları da yarın tamamlarız düşüncesi ile “Muhammediyyet/Risalet” tavafına devam ederek onu bitirdik elhamdülillâh.

-------------------

NOT= Nedir dediler şiirinden bir bölüm aktıralım.

-------------------

Tavaf nedir? Dediler.

Zâtıma gelen yoldur, dedim.

Birinci dönüşüm nedir? Dediler. Hayat sıfatımın kazanılmasıdır, dedim. İkinci dönüşüm nedir? Dediler. İlim sıfatımın kazanılmasıdır, dedim. Üçüncü dönüşüm nedir? Dediler. İrade sıfatımın kazanılmasıdır, dedim. Dördüncüdönüşümnedir?Dediler. Kudret sıfatımın kazanılmasıdır, dedim.

Beşinci dönüşüm nedir? Dediler. Kelâm sıfatımın kazanılmasıdır, dedim. Altıncı dönüşüm nedir? Dediler. Semi sıfatımın kazanılmasıdır, dedim. Yedinci dönüşüm nedir? Dediler. Basar sıfatımın kazanılmasıdır, dedim. Hacer’ül Esved nedir? Dediler. Zâtımdan ef’âl âlemine bakan gözümdür, dedim İlk selâmın nedir? Dediler. Hakikatime giriştir, dedim. İkinci selâmın nedir? Dediler. Mârifetime giriştir, Zâtımı selâmlamaktır, dedim.

-------------------

Page 225: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

225

Hiç ara vermeden Ulûhiyet tavafına da başladık, her ne kadar tavafa girenlerin yanlış uygulamaları yönünden, bâzen biraz sıkıntılar oluyor ise de turlar dönmeye devam ediyor. Bir, iki, üç, derken dörde geldik, baktık daha henüz çok yorgunluğumuz da yok, devam edip bitirelim dedik, ve beş, altı, yedi, nihayet sonuna gelmiştik, ancak son turlar zorlamaya başladı, çünkü tavafını bitiren, tavaf yerinin içinde önde ve arkada oturduklarından, tavaf için kalan saha çok daraldığından, adeta kalbe giden damaların daralıp, kan dolaşımının zorlandığı gibi, dar alana sıkışan tavaf yapanlar ve bizde epey zorlandık, nihayet tavafı bitirdik. Çıkış istikametine doğru yürüdük, ne mümkün her tarafa, sabah namazını kılmak için gelenler oturmuşlar geçecek, adım atacak yer yok, geriye dönsen imkânsız, ileriye gitsen yol yok, bütün bu kargaşayla beraber oradan çıkmaktan başka çaremizde olmadığından, ilerlemeye, zar zor devam ederek adeta aralarından ruh gibi süzülerek geçip sa’y alanına ulaştık. Orası rahat idi. Bir kenara oturarak, sabah namazını kılmak için yer tuttuk, bu arada sabah namazı ezanı okunmuş idi. Hemen sünneti kıldık, az sonra da kamet getirilince hep birlikte namaza durduk.

-------------------

Bu arada Ulûhiyet tavafı için küçük bir şiir yazmıştım onu da ilâve edeyim.

-------------------

Niyet ettim Ulûhiyyet tavafına,

Selâm eyledim başlarken zâtına,

Bir vesile gene gelmiştim katına,

Görülen zâhir’dir, yazılır bâtına.

Sıfat-ı subutiyye başlar hayatla,

Hayat olmasa, sen yoksun anla,

İlimdir ikincisi, hem onların,

İlim olmazsa sen, neye yararsın.

İradedir üçüncüsü, onsuz olmaz,

İraden olmasa, elin kolun kalkmaz,

Kudrettir dördüncüsü, bitirir işleri,

Kudretin olmazsa, kim üretir çeşitleri.

Kelâm’dır beşincisi, o da Kelâmullah,

Kur’ân-ı natıktı, bilen bilir, ehlullah,

Sem-i dir altıncısı, duyar söz incisi,

Page 226: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

226

Kulağın duymaz ise, ne nedir, hangisi.

Basardır yedincisi, hep görür Hakk_ı,

Basiretin açılmazsa, hep görürsün halkı,

Halk’ta Hakk-ı görmektir, bu bir marifet,

Bu sıfatlar sende var, kendini Ârif et.

-------------------

Bu düşünceler içinde, Risalet ve Ulûhiyet, sıla-i rahim turlarını da yapmış idik. Tavafları bitirdikten sonra, nihayet sabah namazının iki rek’at farzını da kıldıktan sonra, sa’y alanından çıkmak üzere oklarla gösterilmiş çıkış yönü olan kral Fahd kapısı istikametine doğru yürümeye başladık. İnşeat olduğundan tek çıkış istikameti var. Yürüyoruz yürüyoruz, yeni yapılan binanın da içinden geçip, oradan sonun da otelimize gidilecek meydana geçiyoruz.

Oradan yola devam ederek, nihayet otele ulaştık, yemekhaneye çıktık Er….. da orada idi, beraber kahvaltılarımızı yapıp odalarımıza, istirahat için çekildik. Çok yogun olduğumuzdan, hemen uyuduk.

Epey bir zaman sonra kapı tıklandı, kalktım açtım “Mahbub” olan oda görevlimiz, odacı kıyafetinde hizmetimizi görmek için gelmişti. İhtiyaçlarımızı gördü ve gitti. Arkasından ben biraz daha yattım, az sonra kalkıp yüzümü yıkadım ve yazılarımı yazmaya devam ettim, kısmet olursa öğle namazını oda da kılıp, sonra küçük bir hazır çorba ile öğlen yemeği yerine geçecek olan kahvaltımızı yaparız Rabb’ımıza şükrederiz. Bu sabahımızda böyle geçmiş oldu.

Günlerimiz azalıyor, öğle kahvaltısını yaptık, namazımızı kıldık, ben gene yazılarıma devam ediyorum. İkindi oldu onu da kıldık. Daha sonra akşam namazına gitmek için, hazırlık yapıp namaza gittik, orada akşamı kılıp yatsıyı beklemeye başladık. Nihayet yatsı ezanı okundu, yatsıyı da kıldık, sonra otele döndük, yemekhanede akşam yemeğimizi yedikten sonra odamıza dönüp birkaç telefon konuşması yaptık. Bu arada bende yazılarıma devam ediyorum.

Daha sonra sabah namazına kalkmak için yatacağız İnşeallah.

(16/02/2015/Pazartesi) Gece saat (3,00) te kalktık hazırlanıp tavaf yapmak üzere saat (3,30) da yola çıktık, Kâ’be ye doğru giderken yolda birisi güleç bir yüzle, elime tesbih sayı âleti verdi, paketinde ve yeni idi hiç açılmamış idi, kendisine teşekkür edip yolumuza devam ettik.

Bunun hikmeti ise, zikir ve fikirlerimize devam hükmünde tasdik idi. Rabb’ımıza teşekkür ederiz. Epey yürüdükten sonra nihayet tavaf mahallinin orta katına çıktık, niyetimizi yaptık, ben evvelâ Babam Sadık çavuş için, Nüket Anne de Ulûhiyet tavafına başladık. Bir, iki, üç, derken yedi dönüşü bitirdik. Vakit daha erken olduğu için, bulunduğumuz yer çok kalabalık değil idi, ancak aşağısı zemin tavaf alanı çok kalabalık idi.

Page 227: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

227

İkinci tavafımıza da niyet ederken, ben Annem melek/meliha için, Nüket Anne de ağabeysine bağışlamak üzere tavafımıza başladık. Bir, iki, üç, derken Nüket Anne biraz yoruldu, uygun bir yerde biraz dinlenmek için oturduk ve iyi oldu. Tavafımıza tekrar kaldığımız yerden devam ederek gidiyor idik. Sabah ezanı da okunmuş idi. Ancak namaz kılmaya daha çok var idi. Bu arada bizi bir kadın durdurarak, ezan okundu ama, teheccüd namazı kılabilirmiyim dedi, bende kılabilirsin dedim, ama ezan okundu dedi! Bende olsun sabah namazına daha çok var mani değil dedim, ama kadın sorup duruyor idi, galiba tatmin olmamış idi. Etrafta çok oldukça kalabalıklaşmaya başlamış idi. Kadına hadi işimiz var gönlüne nasıl geliyorsa öyle yap, diyerek zorla yanından uzaklaşa bildik. Nihayet tavafımızın turları bitti. Tavaf alanından geldiğimiz yoldan geri çıkarak, her zaman bulunduğumuz yere döndük ve tavaf namazlarımızı orda eda edbildik.

Gerek inşeatlerin devamından, gerek bilgisizlik ve eğitimsizlik yüzünden, tavaf alanın da oldukça kargaşa ve gürültü ile dönülmeye devam ediliyor. Cenâb-ı Hakk hepsini bütün eksiklikleri ile kabul etsin İnşeallah.

Nihayet ikinci sabah namazı ezanı okundu, namazımızı kıldık ve tekrar otele dönmek için yola çıktık, otele gelince (31) no lu asnsöre bihip antreden bahçeye çıktık, oradan tekrar, (b.1. 13.) no lu asansöre binip, birinci katta olan cennet nimetleri ile dolu olan yemekhaneye çıktık, kahvaltımızı yaptık, çayımızı da içtik, tekrar yukarıya (8) inci kattaki (859) no lu odamıza çıktık. Asansörde inip bizim odaya doğru giderken karşımıza ilk çıkan, yön gösterici numaralar şöyle idi. (852/853/855/857/) ve bizim odamız (859) numaralara çıkmakta idi.

Kapı önüne gelince otomatik kart anahtarımızı yuvasına sokunca elektrik okumadan sonra kapı kendiliğinden her zaman olduğ gibi açıldı.

İçeri girince elimizi yüzümüzü yıkayıp istirahat etmek için biraz uykuya yattık. Uyandığımızda saat (12,00) ye geliyor idi. Hemen klkıp elimi yüzümü yıkadım ve bu sabahki notlarımı yazmaya baişladım. Şimdilik bunlar bitti. Yaşadıkça diğerlerini de yazmaya devam edeceğim İnşeallah.

Şimdi sıra Fussilet suresine geldi, ona da kaldığım yerden vakit buldukça yazmaya devam ediyorum, Cenâb-ı Hakk gönül ve idrak genişliği nasib etsin İnşeallah. Abdest alıp öğlen namazını kıldım. Saat (15,00) civarı olmuştu, biraz kahvaltı türü çorbalı yemek hazırlayıp yedik ben gene yazılarıma devam ediyorum. İkindi oldu onu da kıldık, daha sonra akşam namazına gitmek için hazırlık yaptık, biraz erken çıkıp aşağı indik, Er…. lar orada bekliyorlar idi, onlarla birlikte “Hilton” a gittik, bazı ihtiyaçlar vardı onları aldık ve akşamı kılmak için her zaman girdiğimiz (66) ıncı kapıdan girip yürüyen merdivenler ile orta kata çıkıp bulabildiğimiz bir yerlere oturduk. Bir müddet bekledikten sonra akşam ezanı okundu, az sonra kamet getirildi ve hep birlikte akşam namazını eda ettik. Er… lar tavafa gittiler. Bizde yatsı namazı için vaktin gelmesini bekliyoruz. Az yanda sağ tarafımızda zaman zaman olduğu gibi akşam

Page 228: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

228

namazlarından sonra bir kişi vaaz türü bir şeyler anlatıyor, ama ne dediğini anlamıyorum, sözlerinden Farisice konuştuğu anlaşılıyor idi.

Bu arada oldukça yorgun olduğumdan yatsıyı beklerken, az yanıma doğru kolumun üzerine yaslanmış idim, biraz yanımdaki bir kişi, daha da yanıma yaklşarak, bir rahatsızlığımın olup olmadığını sordu, ben de bir şeyim yok, sadece yorgun olduğum için, biraz sağıma doğru uzandım dedim. Mübarek türkmüş anadoludan imiş yerini söyledi ama unuttum. Ancak şimdi silivride oturuyormuş neyi varsa anlatmaya başladı. Sonra adını sordum, Ali Öz Okur imiş. Bu arada tavafa giden Er… için, az yanınızda olan kimse oğlunuzmu? Diye sordu, bende ona niye sorduğunu sordum, çok benziyorsunuzda onun için dedi. Bende öyle sayılır dedim. Biraz sonra da Er…. geldi, tavaf çok kalabalık olmuş, daha sonra tamamlamak üzere dört tur yapıp bırakmışlar.

Nihayet yatsı ezanı okundu sünnetleri kıldık, kamet getirildi, farza durduk, farzdan sonra, son sünnet ve vitri de kıldıktan sonra otele dönmek için Ravzadan ayrıldık. Ancak Nüket Anne üşüdüğü için namazı bekleyemeden otele dönmüş. Bizde otele geldiğimizde, bahçede bizi bekliyor idi. Birlikte yemekhaneye gidip yemeğimizi yedik ve dinlenmek için odalarımıza çıktık.

Ben gene yazılarıma devam ediyorum, sabah inşeallah gene erken kalkıp tavafa gitmeye niyetimiz var.

-------------------

Not= kayıt cihazı bu gün (14,333) adım attığımızı kaydetmiş.

-------------------

(17/02/2015/Salı) Sabah saat (3,15) te kalktık, hazırlanıp yola çıktık, Ravzaya vardık her zaman girdiğimiz, (66) Ulûhiyyet kapısından girerek yürüyen merdivenlerden yukarıya çıktık, oradan tavaf mahallinin en üst katına geçtik, tavaf oldukça rahat boş idi. Niyetimizi yaptık. Ben Nusret Babam ve Rahmiye annem için niyetlendim. Nüket Anne ise Risalet tavafına niyetlendi.

Böylece Hacer-ul esved köşesinden tavafımızın birinci turu başlamış oldu. Bir, iki, üç, derken turlar fazla kalabalık olmadığı için oldukça kolay oluyor idi. Altıcı turu döner iken arka taraftan, tak, tak, tak diye sesler gelmeye başlamış idi, az sonra dahada yaklaşmış idi. Başımı çevirip baktım, iki kişi arasında yaşlı bir kişi elinde bir baston yere vurarak geliyor idi. Ses onun bastonunun yere vurduğu yerden geliyor idi. Bu devamlı ses, tak, tak, tak sesi bakış açısına göre etrafı biraz rahatsız ediyor gibi görünüyor idi.

Az daha ileride aynı şekilde bastonla yürüyen başka bir kişi daha vardı, fakat onun bastonundan hiç ses çıkmıyor idi. Çünkü, baktım onun bastonunun ucunda lâstik bir koruyucu vardı. İki aynı fiil ve sahnenin birinden, tak, tak, tak sesleri geliyor iken, diğerinin bastonundan hiç ses gelmiyor idi. Ama ikiside bastonları ile kilo ve darbe ile zemine temas ettiriyorlar idi.

Page 229: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

229

Bu da değişik ibretlik bir müşahede hali idi. İki ayrı kişi aynı fiili birbirine zıt olarak yapıyorlar idi. Birinden ses çıkıyor diğerinden çıkmıyor idi. Zâhiren bakıldığında ses çıkaran bastondan tavaf yapanlar huzurla-rını bozduğu için rahatsız oluyorlar idi. Ses çıkarmayan bastondan ise kimse rahatsız olmuyor hattâ farkında bile değillerdi. Aslında iki bastonda aynı işi yapıyorlardı. Zâhiren elinde bastonu tutan kişiye yardımcı oluyorlar, bâtınen ise kişinin varlığında bulunan “teşbihen” Hakk’a yardım ediyorlar ve kendi evini tavaf etmesini sağlıyorlar idi.

Bu arada ikiside kendinin “Hakk, Hakk, Hakk” esmasını zikrediyorlar idi biri cehri/açık ve biri de hafi/gizli olarak. Ayrıca baston ile zeminin izdivacından/birleşmesinden, bir üçüncü varlık olan “ses” meydana geliyor idi ki; bu da “Hakk” esmâsının bastonun her yere temasında bir yenisinin üretilmesiydi. Ancak bastonları taşıyanların bunlardan haberleri varmıydı bilmem ama, olan hadise mâden ve bitkinin kendi mertebelerinden insan vasıtası ile tesbihleri idi.

Ayrıca insan nasılki, en güvenli bir şekilde yere temas ederek yürüyor ise, onlarda kendilerinde olan uzunluk ile aynen insan ayağının yere basması gibi, onlarda kendilerinin uçları ile yere basmalarından, kendilerini elinde tutan sahiplerine, üçüncü bir ayak olup ayakta durmalarına yardımcı oluyorlar idi.

Ucunda lâstik olan bastondan çıkan hafif ses, etrafı rahatsız etmediği için Cemâl tecellisi. Ucunda lâstik olmayan bastondan çıkan ses ise Celâl tecellisi yönünden gelen Hakk, Hakk tesbihleri idi. Celâlin Cemâle dönüşmesi, lâstik denen esnek bir madde ile olması idi.

İşte bu hadiseden alınacak ibret, küçük bir gayret ve irfaniyyet ile alınacak tedbir neticesinde, Celâl tecellisinin Cemâl tecellisine döndürülebileceğinin küçük bir göstergesi olmuştur.

-------------------

Nihayet son turumuzu da bitirdik, ancak bu arada tavaf mahallide oldukça kalabalıklaşmıştı, son selâmımızı da verdikten sonra, gene geldiğimiz yerden kolayca her zamanki yerlerimize, ben erkekler tarafına, Nüket Anne ise bayanlar tarafına gitmiştik. Yerimize oturunca biraz dinlenip kalkıp iki rek’at tavaf namazını ve iki rek’atte ziyaret namazını kılarak, kalan zamanımda da namazı beklerken yazılarımı yazmaya devam ediyorum.

Bilindiği gibi tavaf namazı, makâm-ı İbrâhîm-in arkasında kılınması lâzımdır ancak bu durumda pek mümkün olmadığından, şartları fazla zorlamadan ve başkalarına da eziyet etmeden bu namazı uygun bir yerde kılmak mümkündür. Çünkü kişi zâten o beyt’in içinde dir, ve her taraf her tarafta mevcuttur, ibadet edeceğim diye, başkalarını sıkıntıya sokarak, zarar vererek, ve rahatsız ederek yapılan ibadetler ibadet olmaz. Kimse kimsenin sınırlarını ve sinirlerini zorlamaması lâzımdır. Ancak ne yazıkki, kişi kendi ibadetini yapmak için, birçok halde başkasının ibadetine ve huzuruna mani oluyor, Cenâb-ı Hakk hepimizin bu hallerini affetsin. Amiin.

Page 230: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

230

Bu haller içinde sabah namazı ezanı okunmaya başladı, bende kâğıdı kalemi yerine koyayım daha sonra vakit bulunca gene yazmaya devam ederim. İnşeallah.

------------------

Yukarıda bahsedilen bastonların yere değme hadisesi ile, Hakk zikri yaptıkları gibi, burada da baston, kalem hükmünde olduğundan, zeminde beyaz kâğıt olduğundan, kalem olan baston, kâğıt zemine temas ettikçe yazılar peydah olup zuhura çıkmakta olduğundan ma’nâlar harf elbiseleri ile görüntüye gelmekte bura da ise alîm ve kelîm isimlerinin zikri olmaktadır.

-------------------

NOT= Bu mevzuda, (Arası) şiirimizden ilgisi dolayısı ile iki satırı ilâve edelim, faydalı olur İnşeallah. Tamamı (Divan-3-) kitabımızın (100) üncü sayfalarında mevcuttur dileyen oraya bakababilir.

-------------------

Eğer yazmasaydım bunları, uçar gider idi benim ile, Rabbim lutfetti gayreti, kalem ile kâğıt, arası.

-------------------

Evet böylece sabah ezanı da okunmakta idi, sünnetini kıldık ve az sonra da kamet getirildi sabah namazının farzını da kıldıktan sonra otele (ANJUM) güneşten yıldızlara, galâksiye doğru yola çıktık, nihayet oraya vardık. (31) nu lu asansör ile bahçeye çıktık, oradan lobiye girip (13) no lu asansör ile (F) yenek katına çıktık, daha henüz yemekhanenin kapıları açılmamış idi, kapıda az bekledik, içeride genel ışıkları yaktılar ve misafirleri içeri aldılar.

Bende bir masa ayırdım, sonra yiyeceklerimizi aldık ve kahvaltımızı ettik, o kadar çok yiyecek çeşitleri varki, insan hangisinden alsın şaşırıyor. Kahvaltımızı yaptık, kahvelerimizi de içtikten sonra, sekizinci cennet katındaki (59) no lu odamıza çıktık. Oradan gecenin güzelliği içinde. Kâ’be-i Muazzama, zat makamı ve çevresi ayrı bir güzellikte görülmekte idi, Daha sonra istirahat etmek için yatağımıza yattık.

Tık, tık, tık kapı vurulduğu zaman saat öğlen (12,00) imiş. Kalkıp baktım, bizim “Mahbub” kat görevlisi gelmiş, günlük ihtiyaçlarımızı soruyor idi. El yüz havlularını değiştirdim, Çöpleri aldı, zaten başka da bir şeye ihtiyacımız olmadığından, gitti, bende yazılarımı yazmaya devam ediyorum.

Sat (2,30) çorba öğlen kahvaltısını hazırlayıp yedikten sonra, sehpa sofrasını toplayıp abdest aldım, öğleyi kıldım. Bu sefer yazılarımda “Fussilet” suresini devam ettiriyorum, o nu da bir miktar yazdıktan sonra vakit yaşlaştığından, evvelâ ikindiyi kıldım, sonra akşam namazına gitmek için hazırlık yaptık giyindik ve lobiye bahçeye indik.

Er…. lar orada bekliyorlar idiler, onlarla birlikte Hareme doğru yola çıktık, Harem önüne gelince birer resim çektirdik, daha sonra (66) ncı

Page 231: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

231

kapıdan girip yürüyen merdivenlerle orta kata çıkıp her zaman oturduğumuz bir yerde oturduk, bu yazılarımı da orada yazıyorum, kısmet olursa akşam namazımdan sonra birkaç tesbih almak için dışarıya çıkacağız, sonra tekrar gene yatsı için geleceğiz İnşeallah. Bu arada Er…. lar tavafa gitmişlerdi.

Nihayet akşam ezanı okundu namazımızı kılmak için imama uyarak namazımızı bitirdik, sonra tesbih almak için dışarı çıktık, biraz vakit geçmişti, diğer kapılar gibi (66) ncı kapıda kapatılmıştı içerisi çok kalabalık olduğundan daha fazla izdiham olmaması için görevliler tarafından içeriye kimseler alınmıyordu. Bunun üzerine Nüket Anne, otele gitti, bende yeni yapılan yan binaya girip yatsıyı beklemeye başladım, nihayet, Allahu ekber, Allahu ekber, diyerek yatsı ezanı okunmaya başladı. Bende namaza başlamak için yazmaya devam ettiğim kâğıt kalemi torbaya yerine koydum.

Yatsıyı kıldıktan sonra otele gittim Nüket Anne orada bahçede bekliyor idi, Onunla beraber yemekhaneye çıktık, yemeğimizi yedik, sonra otel odamıza çıktık, birkaç yere telefon ettik, daha sonra erken kalkmak için yatmaya hazırlanıyorum, gece saat (3,30) da kalkıp veda tavafını vaktiyle yapmak istiyoruz.

(18/02/2015/Çarşamba) Saat (3,20) de kalktık, hazırlanıp yola çıktık, üst kat tavaf alanına geldiğimizde saat (4) e geliyor idi, çok kalabalık yok idi, niyet ederek veda tavafına başladık. Bir, iki, üç, derken yaklaşık yarım saatte tavafımız bitti, daha sonra Nüket Anne kadınlar bölümüne geçti, bende erkekler bölümünde kaldım. “İnsân-ı Kâmil” namazını kendi makamlarında kılacak yer bulamadığımızdan, bulduğu-muz yerlerde, onların niyetine olarak kıldık. Allah kabul etsin. Notlarıma devam ediyorum, daha sonra okunacak sabah namazını kılmak için bekliyorum. Nihayet ezan okundu, namazı kılıp bitirdik, bizde otele doğru yola çıktık, daha sonra kahvaltımızı yapıp odamıza çıkıp istirahate geçtik, gene çok yorgun idik.

Tık, tık, tık odamızın kapısı çalındı baktım saat (10/30) olmuş, oda görevlimiz “Mahbub” eksiklerimizi vermeye gelmiş, çöplerimizi aldı, su ve diğer ihtiyaçlarımızı verdi, diğer odalara gitti, bizde tekrar biraz uyumak için tekrar uykuya yattık.

Saat (12,00) de uyandım elimi yüzümü yıkadım. Yazılarıma gene sabahtan kaldığım yerden devam ediyorum. Kısmet olursa bu gün son bütün günümüz, yarın öğlen vakti gibi yola çıkacağız.

Vakit geldi öğlen namazını kıldım, biraz çorba kahvaltısı ettik, ikindiyi kıldık, yazılarıma devam ediyorum.

-------------------

(Bu arada aşağıdaki veda tavafı şiirinide kısım kısım yazıyorum.)

-------------------

Daha sonra akşam namazı için Ravzaya gideceğiz.

-------------------

Page 232: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

232

Veda tavafı (18/02/2015/Çarşamba)

Vedana geldim dedim, dedi neden, Adet olmuş dedim, bu sebebten, Canın sağ olsun dedi, gülerekten, Gönülde olanın vedası olurmu, dedi. Veda eden surettir, dedim bu yüzden, Suret suretten ayrımıdır dedi, sence, Ayrıdır dedim, görüntü de bende, Vedaya suretine geldim, bu günden. Zahmet olmuş dedi, sana, Rahmet oldu dedim, bana, Döndüm etrfında, bir güzel, Dedi, o iş, ezelden de ezel. Dedim, suretin dışında, sıretin içinde, Dedi, nasıl eyledin, bu biçimde, Birlikte döndük dedim, ben dışında sen içimde, Dedi, görünen sen, hareket eden ben içinde. Nihayet döndüm, dedim bir oldu, Dedi, zâten yolu buydu, Ben ona, O bana uydu, Eski alışkanlık dedi. Bir huydu. Baktım gelmişiz, birlikte hacere, Dedi, kimi selâmladın, acele, Dedim, seni selâmladım, gizlice, Dedi, oldu aslında, bu da yerince. Nihayet çıktık, tekbirle yola, Yürüdük tur da, kol kola, Fark etmedi kimse, bu halimizi, Zannettiler kendileri gibi, sözlerimizi. Bir, iki, üç, derken dolmuş sayısı, Böylece döndük diğerlerinin aynısı, Sonuna gelmişiz birde baktım, O yerde Hakk’tan halka aktım. Dedi haydi olsun böyle hayırlısı, Dedim kıymetlidir, her şeyin zorlusu, Dedi yormadım, zorlamadım seni, Dedim, biliyorum, bende üzmezsin beni. Elveda dedim, gerçi suretten,

Page 233: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

233

Güle güle dedi, ama sıretten. Kimse kalmadı, gerçi gayriden, Seyrettim sahneyi, geçerek hayretten. Dedi kurdum âlemlerde, bir düzen, Dedim, bendim, onları hayalden gezen, Dedi, gizlemiştim, onlarda kendimi, Dedim, bende buldum sende, kendimle kendimi. Dedi selâm ismimden, sana bir selâm, Dedim aldık kabul ettik, aleykümselâm, Dedi vaktiniz doluyor, gidin selâmetle, Dedim gidiyoruz, şükür ganimetle. Aslında ne giden var, ne gelen, Bu âlemi ne soran var, ne bilen, Bir hayaldir, hep geçiyor günlerimiz, Nerde kimler, kimler sevdiklerimiz, Necdet bulmuş Rabb’ın-ı, ne gam, Âlem görünür dışarıdan, biraz ham, İrfan ehli bilir, görünen Hakk’tır, Perdeli bakanlar, derler ki, halk’tır, Hak’ta olsa, halk’ta olsa, hep O dur, Halk’ta hakk’ı, birlemek kemâl budur, Gayrı gören, gayrı olur herhalde, Bulamaz kendini, hiçbir zaman, bu halde. Vedadan geriye, kaldı bunlar, İzâfidir hepsi, irfan ehli anlar, Surette vardır, gerçekten ayrılık, Ancak gönülde, kalmaz gayrılık. Böylece veda ettik, zâtından zâtına, Çıktık hep birlikte, yüce katına, Dönerken suretin, ana vatanına, Elveda dedik, Zât-ül bahtına. Sıla-i rahîm, yaptık böylece, Rabbımla döndük, tavafı gizlice, Kalmadı diğer, tavaf hükümleri, Cem ettik, onunla bütün mertebeleri.

-------------------

Saat (4,30) da dışarıya çıktık, değişecek eşarp vardı, eşarpları aldığımız yeri bulamadık, herhalde yeri tam hatırımızda kalmamış, meydan ve alış veriş yerleri çok kalabalık olduğundan, giriş çıkışlar ve

Page 234: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

234

orada dolaşmak çok zor. Epey yol yürüdük, dolaştık bu yüzden Nüket Anne biraz yoruldu tekrar otele döndü. Bende her zaman oturduğumuz yere gelerek akşamı kıldım boş kaldığımda da bir miktar yazılarıma devam ettim. Nihayet yatsıyı da kıldık, Er…. ve eşi ile çıkışta buluşarak beraber otele döndük, bahçeye çıkınca Nüket Anne orada bizi bekliyor idi. Hep beraber (F) yemek katına çıkıp yemeklerimizi yedik ve oteldeki odalarımıza çıktık. Bu bizlerin orada ki son akşam yemeğimiz idi, Yarın dönüş olacağından akşamdan bavullarımızı hazırladık.

Program öğlen namazını otelde kılıp yola çıkmak, uçağımız saat (18,00) de Ciddeden kalkacak imiş. Ancak istanbulda şiddetli kar yağışı olduğundan görevliler programın değişebileceğini söylediler Hakk’tan hayırlısı.

(19/02/2015/Perşembe) Sabah (4,30) kalktım hazırlandım, bu sabah namazı vaktinde gidersek ravzada kıldığımız son namazımız olacak. zaten düz olan yoldan Ravzaya gittim her zaman girdiğimiz (66) ncı kapıdan girerek yürüyen merdivenler ile orta kata çıktım. Nüket Anne biraz rahatsız olduğu için gelemedi. Bir yer bulup iki rek’at ziyaret namazı kıldım daha sonra kaldığım yerden notlarıma devam etmeye başladım, Şu anda sabah namazı ezanı okunuyor, bende kalem kâğıtlarımı daha sonra devam etmek üzere torbama koyuyorum. Canâb-ı Hakk bütün namazlarımızı kabul etsin Amin.

Namazdan sonra otele gidip kahvaltı için (F) katına yemek salonuna çıktık Nüket Anne de oray gelmişti, kapıları (6,30) da açılıyor, kapılar açıldı servis başladı masamızı tuttuk, kahvaltılarımızı aldık yedik, muhtemelen bu kahvaltı da otelde yediğiömiz son kahvaltımız olacaktır, kahvaltı bittikten sonra yukarıya (8,59) odamıza gitmek üzere asansöre bindik, asansör sahasının yeri (B.1. 13.) rumuzlu idi. Yukarıdaki asansör sahasıda aynı rumuzlu idi.

Asansörden çıkınca bizi (8,53) no lu oda karşılıyor idi. Adeta bende kalınız diyordu, ancak biz burada bir bakıma şehir olarak (Tekirdağı) temsil ettiğimizden oda no muz (8,59) idi hikmeti budur. Sonra sırası ile, (855/857) ve (859) Tekirdağ plâsı olan oda numarası geliyor idi. Bizde otomatik kapı kartını yuvasına sokup hemen kapıyı açıp içeriye giriyor idik. Bu oda sanki bize hiç yabancı değilmiş gibi geliyor idi, ve bizi on gün misafir etmiş idi.

Kahvaltıdan sonra odamıza çıktık son kalan eşyalarımızı da bavullarımıza yerleştirdik, en son üstümüzdekiler kaldı onlarıda koyup sonra bavulları tamamen kapatıp, oda da öğlen ve ikindi namazlarını birleştirerek kılıp aşağı ya ineceğiz, görevli (Remzi) kardeşimizin temin ettiği bir vasıta ile İstanbula gidecek olan uçağa bineceğiz, kısmet olursa.

Ancak hava raporları İstanbulda çok kar yağışı olduğunu gösteriyor. Şirketimizin görevlisi bize durumu bildirecek, belki gidişimiz tehirli olabilir. Hakk’tan hayırlısı geç olsunda güç olmasın demişler.

Page 235: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

235

Bu arada bu bölüm yazılarımın sayfa numaraları dikkatimi çekti, tam (53) üncü sayfaya gelmiş idik. Otel odasında son notlarım bu sayfada tamamlanıyor, eğer bir mani olmazsa öğlen ikindi namazlarını birleştirip aşağıya bahçeye ineceğiz oradan şirketimizin temin ettiği vasıta ile saat (13,00) civarında yola çıkacağız. Otel odasında yazdığım satırlar bu kadar idi ve not sayfalarımın hayret edilecek bir şey, gerçekten (53) üncü sayfası idi notlarımı topladım daha evvelce bir kısmını zaten bavula koymuş idim. Diğerlerini de omuz torbama koyup daha sonra uygun olan zaman ve yerlerde yazmaya devam etmek için, yanıma alıp boynuma astım.

-------------------

Saat (13,05) vasıtamıza bindik, saat (14,30) gibi Cidde hava alanına geldik (4) no lu kapıdan içeri girdik, uçak (2) saat rotarlı idi, İstanbuldaki hava muhalefeti yüzünden imiş. (10) no lu gişeden bavullarımız verildi. Görevli olarak (Remzi) kardeş bizi getirdi, şöförümüzün ismi de (İlhan) imiş. Türkmüş, epey zamandır burada bu işleri yapıyor imiş, eşi ve cocukları eğitim için Türkiye de imişler, bavullar verilirken bizde kafede birer neskafe içelim dedik, ücreti (14) riyalden, (28) riyal imiş (28) peygamber hükmü ile de umremizi tamamlamış oluyoruz. Oradan ayrılıyoruz diye üzerimizde o kadar riyal yoktu Remziden alıp verdik, sonra ona (20) tl. verdik karşılığı o idi.

Şimdi kafede oyuruyoruz, saat (15,30) oldu, kafenin önü dış ile iç arasında sınır, yolcular ellerinde pasaport ve biletleri ile içeriye giriyor, yolcularını uğurlamaya gelenler dışarıda kalıyorlar, ağlayanlar üzülenler birbirlerine sarılanlar. Yolcu sahipleri, yolcuları içeri girip gözden kayboluncaya kadar el sallayıp uğurluyorlar, Allah hepsini gene birbirlerine kavuştursun.

Bizim uçağımız İstanbuldaki hava muhalefetinden dolayı epey geç kalınca saat (18,00) de kalkması lâzım gelirken (20,00) ye ertelenmiş, bizde ilk giriş yerinde epey vakit geçirdikten sonra, iç kısma geçmek için pasaport kontrolundan geçip içeriye girdik, kendimize uygun bir yer bulup oturmaya başladık. Ancak uçakların uçuş saatini gösteren pano da İstanbul uçağının kalkış saatinin (22,00) yi gösterdiğini gördük. Böylece iki defa ikişer saat Türk hava yolları İstanbuldan hava muhalefeti sebebiyle geç kalkınca, Cidde den İstanbula yapılacak seferde (4) saat ertelenmiş, olmuş hayırlısı.

Bir sıkıntı yok sağlık olsun. Nihayet uçağa binilecek kapı (48) no olarak bildirildi, saat (22,00) o kapıya doğru ilerledik, sıramız gelince bilet kontrolundan da geçtikten sonra, uçağa götürmek için gelen hava alanı otobüsüne binerek uçağın yanına götürüldük. Otobüsten inip uçağın merdivenlerini çıkmaya başladığımız zaman saate baktım tam (22,30) idi diğer ölçü ile (10,30) idi, yani (13) idi.

Uçağın içine arka kapıdan girdik, yerimiz (52-K) (52-j) idi. (53) no lu biletlerde Er….. larda idi onlarda o yerlerine oturdular. Gurup A uçuş sefer sayısı (R.K./0093) tarih, (19/02/2015/ Perşembe) uçağın içinde bilgi anonsları veriliyor, şu an saat (11,13/23/13) motor çalışmaları

Page 236: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

236

hızlanmaya başladı uçak yavaş yavaş hareket etmeye başladı, uçuş bilgileri veriliyor, uçağın tam saat (11,20/23/20) de tekerlekleri yerden kesilip uçmaya gök ehli olmaya başladı. Suud saati ile. (2,53) te de İstanbulda Atatürk hava alanında da tekerlekler yere değdi.

Yolculuk boyunca yan tarafımızda iki arap vatandaşı vardı, bulunduk-ları yerde, sanki sadece kendileri varmış gibi, oldukça yüksek sesle devamlı konuşuyorlar idi. Yolculuğumuzun sonlarına doğru yaklaştığı-mızda, başımı döndürüp biraz ısrarlı olarak baktım, bundan sonra ya konuşmalarından yorulmalarından, ve yahut benim bakışımdan bir şeyler anlamış olabilirler, daha sonraki kalan uçuş vakitlerimizde, biraz daha kısık sesle konuşmalarına kısa aralıklarla devam ettiler.

Havalanışımızın birinci saatinden sonra yemek servisi başlayacak idi bu arada yemek menü’sü herkese dağıtıldı, menü’de ızgara köfte ve billûr kebab-ı vardı, ve tabî içecekler, az sonra servis arabası ile görevli hostesler yemek servisine başladılar, biz oldukça arka sıralarda olduğumuz için, yemek servisi sırası bize çabuk geldi, görevli hostes ne istediğimizi sorunca, Nüket Anne ile billûr kebab-ı istedik.

Koltuk arkası yemek masalarımızı açtık, porsiyon yemek paketlerimizi verdiler, doğrusu isminden dolayı bu yemeği merak etmiştik, yemeğin üstündeki aleminyum folya yı kaldırdıktan sonra içinden bir miktar plâv ve tavuk sotesine benzer kuş başı etler çıktı, (billur bir şeyler çıkmadı) bu ismi neden koyduklarını anlayamamıştım, zaten dertte değildi, içecek olarak ta ayran istemiş idik. Nihayet yemeklerimizi yedik, arkadan çay kahve servisi yapıldı onlarıda içtik, Hepsi çok güzeldi.

Kaptan pilot kalan yolculuk hakkında kısa bilgi verdi, havada fırtına vardı uçak zaman zaman epey sarsıntı geçiriyor idi, nihayet kaptan İstanbul hava sahasına girdiğimizi ve alçalmaya başladığımızı, herkesin yerine oturmesını ve kemerlerin mutlaka bağlı olmalarını tekrar ikaz etti. Nihayet yerin işıkları görünmaya başladı yerimiz cam önü olduğundan görebiliyor idik, ben saat ve dakikaya bakıyor idim, uçağın tekerlekleri yere değdiği anda saat kaç olacak diye yazmak için saati takib ediyor idim.

Saat (2,45) (2,50) (2,51) (2,52) yukarıda da belirtildiği gibi sanki ayarlanmış bir vaziyette saat tam (2,53) te tekerlekler yere ilk teması yapmış oldular. Bende bu işe hayret ettim, eğer bu saat ve dakikada uçağın tekerleklerinin yere temas etmesi için belirli özel bir program yapılsa bile aynı dakikası itibarile gerçekleştirilmesinin pek mümkün olamayacağını zannediyorum, Türkiye saati ile (1,53) idi. Daha sonra bavulları beklerken Er…. da aynı dakikalarda iniş halini takib etmiş o da bana uçağın tekerleklerinin yere değdiği, Türkiye saati ile (1,53) tü dedi, bende tebessüm ederek, aynı dakikayı bende aynı şekilde tesbit ettim dedim. Böylece saat ve dakika şahitli ve ispatlı olmuştu.

Nihayet yere inen uçak nihayet pistinden kendi park edeceği alana yavaş yavaş geldi ve durdu, bu arada uçağın çıkış kapısına merdiven yanaştırıldı uçak olduça büyük idi tahminen (300) kişilk olabilirdi, içerisi

Page 237: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

237

çok kalabalık idi yavaş yavaş uçaktan çıkış başladı, merdivenlerden inerken hava alanını durumunu görünce, işin vehametini daha yakından görünce hayret etmemek mümkün değil idi, Yerler oldukça yüksek kar tabası ile kaplı idi, görebildiğimiz bütün uçak ve hava yolu vasıtaları adeta beyaz birer örtü ile kaplanıp görülmez hayaletler halinde idiler, bizi gümrük pasaport alanına götürecek olan otobüs iki metre kadar ileride olduğundan yerler de kar ve su yığınları ile olduğundan ayakkabı seviyesini geçtiği için yere basma olanağım yok idi çünkü ayağımda orada giydiğim terlikler vardı. Rahat diye öyle gelmiştim.

Bu durumda önümüzdeki hava alanı otobüsü de dolmuştu, arkada sırada bekleyen diğer otobüse binmek için beklemeye başladık, birinci otobüs patanaj yaparak zar zor hareket ettikten sonra, bu durumu gören ikinci otobüsün şöförü, daha temkinli hareket ederek otobüsünü, merdivenin önüne kadar getirdi böylece bizde yerdeki sulara ve karlara dalmadan, ayağımızı otobüsün içine basarak, otobüse girmiş olduk. Epey bir yolculuktan sonra pasaport kontroluna geldik, sıramız geldiğinde de kontroldan geçip, bagajlarımızı almak için, (11) ci bagaj alma sahasına giderek, ora da bagajların gelmesini beklemeye başldık.

Aradan epey bir zaman geçmesine rağmen bagajlar bir türlü gelmiyor idi, nihayet bagaj sahası hareket etti dönmeye ve oda kendi çevresinde turlamaya başladı, bavullar da birer birer görücüye çıkan yeni malzemeler gibi dönmeye başladılar. Sahipleri önlerine gelen bavul veya eşyalarını alıp yanlarına veya alan arabalarına koyuyorlar idi. Nihayet epey bekledikten sonra bizim bavullar da geldi onları da alan arabalarına koyduk ve zem zem, sularını beklemeye başladık, gene epey zaman geçti, bu arada iki adet zem zem kutusu önümüzden gelip geçmekte idi birinin üstünde Sabri diğerinin üstünde de Bursalı biri yazıyordu, fakat onları alan olmadı, bende içimden lâtife olarak maşeallah (Sabri) ne sabırlı imişler dönüp durdular dedim.

Daha sonra haber aldıkki zem zem leri getiren paletli yük taşıyıcısı devrilmiş ve zem zem ler yerlere dağılmış onları tekrar toplamak için biraz daha zaman geçmiş. O yüzden gecikmişler. Zem zem lerde önümüzden geçmeye başladılar nihayet bizim zemler de geldi onlarıda alıp dışarıya çıkmaya başladığımız da aradan (3) saat geçmiş idi. Bu arada Nüket Anne çok yorgun olduğundan daha evvel dışarıda beklemekte olan Cem’lerin yanına gidip orada parkta olan arabaya gidip orada beklemeye başlamış idi.

Nihayet bizde alanın çıkış kapısından çıkarak bizi beklemekte olan cem ve Erkan oğlumuzla buluştuk, biz oto parka arabaya doğru gitmek için yolun karşısına doğru geçerken Er…. ve Nu… kızımızda babalarının evlerine gitmek için, bir taksi tuttular, böylece her ikimizde evlerimize gitmek üzere yollarımıza çıkmış olduk. Hava epey soğuk ve yol kenarlarında hep karlar vardı.

Nihayet evimize geldiğimiz zaman saat (7,30) idi. Suudi Arabistan saati ile (19/02/2015/Perşembe günü) saat (13/00) te çıktığımız Türkiye ye dönüş yolculuğumuz, (20/02/2015/Cuma) günü Türkiye saati ile

Page 238: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

238

(7,30) da (19/saat/ 30 dakika) sonra bitmiş oldu. Cem ve Erkan da o gece bizle beraber uyumamış oldular. Böylece güzel bir umre ziyaretimiz daha sona ererek hatıralarımızın arasına karışmış oldu, Elde kalan bu notlarımız oldu, bunlar okunduğu zaman tekrar bu hatıralar yaşanır, canlanır hale gelir.

Cenâb-ı Hakk hepimizin, Umrelerimizi kabul buyursun, bu arada, sebeb olan ve hizneti geçen bütün kardeşlerimize gurubumuz adına çok çok teşekkür ederiz, her şey çok güzeldi otellerimiz, yemeklerimiz ve şirketin elemanları da çok iyi ve çok ilgili idiler. Onlarında hepsine ayrı ayrı teşekkür ederiz. Cenâb-ı Hakk hepsinin işlerinde kaolaylıklar nasib etsin.

Yerimizden çıkıp ezeli sıla-i Rahmimiz olan Rabb’ımıza sıla-i Rahim yaptık oradan da gene kendi suret evimize dönerek, bedeni sıla-i Rahmimizle birlikte iki yönlü yapmış olduk. Rabb’ımıza ve emeği geçen her kese tekrar teşekkür ederiz, Cenâb-ı Hakk arzulu olan herkese nasib etsin İnşeallah.

Ne güzeldi, ne güzeldi, ne güzeldi, ne güzel,

Ne özeldi, ne özeldi, ne özeldi, ne özel.

Hem güzeldi, hem özeldi, hem özel.

-------------------

Böylece bunlar, bizi mekke’den ciddeye getiren (Remzi) kardeşimimzin ismi gibi hepsi birer “rumuz/remiz” hatıra olarak bu yazılarımızla yerlerini aldılar. Her okunduğunda o günlerin tazeliğnde yaşanacaklardır.

-------------------

Bu vesile ile özünde, sıla-i Rahimden bahseden, Nerede’dir yârin yolu?..

Nusret Babamın, “bir âlemden bir âleme” adlı şiirini ilâve edelim.

-------------------

Nerede’dir yârin yolu?.. Bir âlemden bir âleme, devren geldim bu âleme. Hasret kaldım ol Âdeme, nerede’dir yârin yolu. Gece gündüz demedim ben, yola düştüm giderim ben. Ararım her sabah erken, nerede’dir yârin yolu. Ben bir garip biçareyim, bağrı yanık âvareyim. Aşk od’una pervaneyim, nerede’dir yârin yolu. Gökte sordum meleklere, ay yıldıza feleklere. Acırım ben emeklere, nerede’dir yârin yolu.

Page 239: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

239

Tâ sübha dek Mevlâ derim, bazen yâ hû yâ Hakk.derim Eyvâh demem Allah derim, nerede’dir yârin yolu. Nerde kokan gülleri, nerede öten bülbülleri. Bulabilsem Erenleri, nerede’dir yârin yolu. Dolaşırım solu sağı, aşarım ben taşı dağı. Nerede vuslat durağı, nerede’dir yârin yolu. Gurap değil bir garibim, hakla zengin bir fakirim. Öksüz yetim bir hakîrim, nerede’dir yârin yolu. Dosttan haber verin bana, sende gel benimle ara. Bakmayın pek öte yana, nerede’dir yârin yolu. Göz yaşımla söndüreyim, cehennemi yok edeyim, Soran varsa söyliyeyim, nerede’dir yârin yolu. Müjde müjde buldum yari, hilâfım yoktur vallahi. Gözümden bakar billâhi, bize varır yarin yolu. Cennetlerden cennet beğen, hurilerden huri beğen. Bütün bunlardan vaz geçen, bize varır yarin yolu. Sabahları konyadayım, ikindiyin uşşaktayım. Her gece Beytullahta’yım, bize varır yarin yolu. Ahımla âlem kül olur, nefhamla yaprak gül olur, Âşık bir gün mâşuk olur, bizde biter yarin yolu. Nusreti bul vuslata er, gönlüne gir kâ’be’ye er. Sözümden aldınsa haber, bizde biter yarin yolu.

------------------------

Euzu Billahi mineşşeytanir racîm

Bismillahirrahmanirrahiym. Ay…..

26.09.2014 Cuma akşamı, Umreye gitmeden yapılan bir sohbetin kaydı. Faydalı olur diye onlarda buraya aktarıyorum.

Umre hazırlıkları olduğundan mevzu ile ilgili küçük sorular var.

Onları cevaplamaya çalışalım onlara bir bakalım.

Page 240: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

240

Umre ve Hacca gidildiğinde rükünlerinden başlıcalarından bir tanesi şaftların birlikteliğinde tavaf ondan sonra da say gelmekte. Tabi her yerde olan beş vakit namaz orada da olmakta ancak bütün bunlar sıradan olarak yapılıyor iken, klâsik manada herkes tarafından yapılıyor iken bâtın âleminde mana âleminde olan bunların değişik tatbikatları da var. Tavaflarda bu değişik tatbikatlar, klâsik tatbikatlar yapıldıktan sonra yani görevler yapıldıktan sonra, kişilerin kendi irfaniyetlerinde 3 değişik tavaf şekli vardır. Bunların bir tanesi isimlendirmek gerekirse; Uluhiyet tavafı bir tanesi risalet tavafı bir tanesi abdiyyet tavafıdır. Risalet tavafına İbrahimiyet tavafı da diyebiliriz, çünkü onunda hatırası vardır orada. Onun orada koskocaman bir makamı vardır. Kabe-i Muazzama-nın kapısının tam karşısında kapı cihetinin tam ortasında. Makam-ı İbrahim deniliyor bak ne kadar müthiş bir şey. Ve orada ondan bahsederken makam-ı İbrahim de yusalli sizinde yeriniz vardır diye ümmete söyleniyor. Haa, orada yer tutunuz diye ümmete söyleniyor. Bu mevzuun geniş izahı (6Peygamber-3-İbrâhim-a.s.-) isimli kitabımızda vardır dileyen oraya bakabilir.

Ve bu, ümmet için bizim için, çok büyük bir ikaz ve yönlendirme, destek, ufuk. Hedef gösterme. Sizin yeriniz vardır makam-ı İbrahim de musallâ da sizin yeriniz vardır diyor bakın. Manen bizim orada yerimiz var ruhen manen. Fizikken de yerimiz vardır. Gittiğimiz de o yeri kullanıyoruz bakın işte. Tavaf ettiğimiz anda oradaki yerimizi vaat edilen yerimizi buluyor kullanıyoruz. Nerede namaz kılıyorsak tavaftan sonra ayeti kerime de o zuhur etmiş oluyor. Ayeti kerime yaşanıyor kişinin kendi varlığında. Ayeti kerime yaşanmak için zaten, kitap içinde kalsın diye gelmiyor.

Ayetlerin hepsi bizim yaşamamız ve bu dünya da tatbik etmemiz için geliyor. Kur’anı Kerim’in bazı yerleri var bu dünya da fiili olarak tatbiki yok, manevi olarak var fiili olarak yok. Mesela cehennem ehlinden bahsediyor, bu dünya da fiili olarak cehennem yok cennetten bahsediyor bu dünyada cennet olarak fiili yok, ama manevi olarak var. Hani diyor ya Cennet bahçelerine uğrayınız? Cennet bahçeleri neresidir ya Resulullah? Dedikleri zaman. Dünya da cennet bahçesi var mı diye sordukların da; haleka zzikra yani zikir halkalıdır cennet bahçeleridir diyorlar. Ehli tarikat bu hükmü yaptıkları zikir halkalarını cennet bahçesi olarak ifade ediyorlar. O mertebede doğru haklıdırlar. Ancak zikir halkaları tevhid halkalarıdır gerçek mana da. Allah’ın zâtından bahsedilen zâti bilgilerin olduğu halkadır zikir halkası. Tefekkür de olan düşüncedir ve o tefekkürü gerçekleştiren kişi de bir halka hükmündedir. Cennet bahçeleri oralarıdır. Gönül âleminin gönül cennetidir.

Bu tavafın genel olarak yapılışından bahsedelim. Demin bahsettik de kayda girmedi. klâsik ma’nâ da yapılan tavafın dört türü vardır. Birisi şeriat mertebesinden şeriat metresinde olanların tavafı, ikincisi tarikat mertebesinin tavafı, tarikat mertebesinde olanların tavafı, üçüncü haki-kat mertebesinde olanların tavafı, dördüncüsü marifet mertebesinde olanların tavafıdır.

Page 241: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

241

Şeriat mertebesinde olanların tavafı bilindiği gibi sayısal olarak yerine getirmek rükünleri yerine getirmekle bitmiş oluyor. Tabi onların da orada kendilerine göre duyguları muhabbetleri oluyor. Duygusu olmayan oraya gelmez zaten. Diğeri tarikat mertebesinde olanlar; biraz daha kalıp kıyafete önem vermekteler ağırlık vermekteler biraz daha ciddi tutmaktalar ancak burada şartlanmalarda devreye girmekteler. İşte biz şuyuz işte biz buyuz. Biz bu yoldanız şu yoldanız diye farkında olmadan biraz benlik oluşumu oluyor o sahada. Birileri bir araştırma yapmışlar bu hususta vardığı netice şu olmuş.

Dervişlerde gördüğüm benliği hiçbir kimsede görmedim demiş. Tabi belki öylelerine rastlamış, bu demek değil tabi tüm dervişler öyle benlik üzere. Ama genelde bu kendilerine işte kıyafetleri saç sakal potur şunlar bunlar sûri görüntüler, biraz benlik yapar ve halktan ayrı görürler kendilerini. İşte bak sen giyinemiyorsun ben sünneti seniyyeye uyuyo-rum. Yazın bile pardösü giyiyorum uzun giyiyorum. Şunu giyiyorum bunu giyiyorum diye halkın dışına çıkarlar biraz benlik yapar bu onlarda yapmayanları küçük görürler. Tabi onların sorunları bir tespit için onları tenkit için değil konuşmalarımız ilgilendirmiyor da zâten. Herkes kendi hür iradesiyle dini nasıl isterse öyle yaşar kimsede buna karışmaz. İkincisi biraz daha muhabbetlidir.

Üçüncüsü hakikat mertebesinde her bir şaftta dönüşte bir nefis mertebesinin idrakinde olur. Emmare Nefs, levvame, mülhime, mutmeinne, radiye, mardiye en sonda en son safiye mertebesinde selâmı verir. Ki orası 7. ders zaten kitabımızda da 8. fiil olarak namazdır. O da İbrahim makamıdır. Kitaptaki sayılara bakıyorsunuz asli olaraktır. Hayali sıralanmış şeyler değildir. 9 Mûseviyettir ve Mûseviyet 9 üzerine bina edilmiştir. 10 İseviyettir o da 10 üzerinedir. 11 Muhammediyet 12.13.14 zaten bunun ifade ediyor.

Üçüncü tavaf şekli yedi nefis mertebelerinin idrak edilerek dönülmesi. 4.su ise sıfatı subutiye; hayat, ilim, irade, kudret kelâm irade semi basar ve helezon olarak yukarıya çıkıştır. Bakın ne kadar farklı tavaflar birbirinden. Ve bu yapıldıktan sonra selâm verilir namaz kılınır o tavaftan son selâm verip çıkarken selâm yerine gelirken biraz çevreyi genişletmek lâzımdır. Yani dışarıya doğru çıkmak lâzımdır ki ortadan gidersen selâm bittiğinde kalabalığın içinde kalırsın zarar verirsin dönenlere ama dışarıdan böyle çıkarsan kenara çıkıverirsin sonra dolaşıverirsin arka taraftan makam-ı İbrahim’in yanında namazını kılarsın arkasında. Şimdi ne yapılıyor orada? O onu tutuyor o onu tutuyor bir kişi namaz kılacak diye gelen ona çarpıyor dalganın geldiği gibi pat ona çarpıyor geri gidiyor dalganın geldiği gibi. Bu ibadet değil ne olacak 10 metre arkada nazmını kıl ne olacak yani. Açılsa da imkân olsa da Kâ’be-i Muazzamanın içi gibi geniş olsa makam-ı İbrâhim. Makam-ı İbrâhim in içinde namaz kılsa ne olacak ki? O iki ezeli aşık bize biraz sıcak geliyor ne yapıyoruz klima açıyoruz cam açıyoruz vantilatör açıyoruz serinlemeye çalışıyoruz. Bak 24 saat 12 saat diyelim güneşin altında Kâ’be-i Muazzama ve Makamı İbrâhim birbirlerinin aşıklısı olarak, bakın birbirlerinden hiç bıkmadan, nasıl bir muhabbet?

Page 242: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

242

Birisi muhabbetten kararmış diğeri sararmış. Aşklarından birbirlerine tabii bir türlü de kavuşamıyorlar nedense. Sembolik olarak. Allah’ın orada görüntülerde o kadar muhteşem bir hakikati sergilemesi var ki? Hayran kalmamak mümkün değil. ve orada İbrâhim (a.s.)in izi var Kâ’be’ye doğru ayak izi sağa sola doğru değil. Niye öyle rast gele koymamışlar ancak benim ayak izimden Zat’a ulaşabilirsin diyor. İşte biz Makam-ı İbrâhim vasıtasıyla İbrahim (a.s.) ‘ın ayak izlerini takip ediyoruz oda bizi Hz. Muhammed (s.a.v)’e götürüyor. O da Kâ’be'ye götürüyor. Şimdi bunlar olduğu gibi birde çok özde olan tavaf var ki; bu bilinen bir şey değildir.

Cenab- Hakk’ın lütfüyle işte bilmeye çalışıyoruz. Tatbik etmeye çalışıyoruz. Şimdi ey kulum bu yaptıkların nefsin için oldu benim için yapmayacakmısın bir tavaf yani? Bütün bunları yapan benim, sana veren benim, sahneyi kuran benim, sana hayat veren benim bu kadar hatırımız yok mu? Hadi yap bakayım benim içinde bir tavaf. Tamam eyvallah! O öyle der de risâlet mertebesi demez mi? Biz neciyiz burada? Hadi bakalım o kalabalık içersinde. Yorgun argınlaşmışsın, yok diyor öyle şey. Yatmak yok hadi bakalım. Hadi bir tavaf daha yaparsın. Uluhiyet tavafı. Ya Rabbi senin hükmünle bütün bunlar oldu, hayatı sen verdin tabi ki senin içinde bir tavaf yapacağız.

Gerçi onun bizim tavafımıza ihtiyacı yok o ayrı konu da bizim O’na ihtiyacımız var. Ondan sonra işte, O da aynen öyle yapılır. Ama oradaki okunacak şeylerde bir başkadır tabi ilâhi tecelliler. Kitapta var onlarda hepsi yazıyor neler okunacaksa. O da biter namazı kılınır ondan sonra risalet tavafı başlar. Resulullah demez mi? Ben neciyim burada? Hatırım yok mu benim bu kadar? Size bu haberleri ben getirdim. Ben getirmeseydim nereden bilecektiniz bunları. Eee ondan sonra içeride ki durur mu? Abdiyyettim durur mu? Biz neciyiz burada? Eee yaptık ya işte tavaf. Eee nefsin içindi onlar benim için değildi diyor. Hadi bakalım senin de hatırın olsun. Başlamışken bu işe. Tabi işin bir taraftan esprisini lâtifesini yapıyoruz ama içindeki hakikatleri var. Cenab-ı Hakk sindirsin içimize.

Yani oraya gidilecek bunların tatbikatı için değil beş bin lira on bin lira milyar trilyon lira verilse şu hakikati orada bulmak mümkün değil. ve o hakikatin vereceği ebedi feyzi dünyanın tamamı verilse, hani “Halaka s Semavati vel ardi ve ma beynehume” arasında olanlar, semavat, arz ve arasında olanların hepsi verilse şu hakikati idrak etmek. Ve hatırınızda olsun gidecek olanlar 3-4 gün önceden hatıralarını yazmaya başlayacaklar. Defter açık olacak hazır olacak, hemen çantada keklik çanta da olacak ne gelirse hatıra, ne görürsek, nasıl bir sembol görürsek not alınarak alınacak sonra temize çekilecek sonra bize gönderilecek sonra 2015 umre dosyası oluşacak inşeAllah.

Şimdi tavafı anlayabildik biraz. Anladık. Şimdi orada özel olan namazlarımıza gelelim. Herkesle beraber kıldığımız 5 vakit namazlarımızın Medine-i Münevvere’ye has olan ve Peygamberimiz (s.a.v)’in mübarek kabri şeriflerinin arkasında olan ashabı suffanın yeri. Görmüşsünüzdür belki kabri şerifin içerisinde, arka tarafta o kapalı yerin

Page 243: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

243

arkasında bir boşluk var onun arkasında tırabzanlı şöyle bir basamakla yukarıya çıkılan biraz yüksekçe bir yer var. Ashabı suffa deniliyor onlara sofa ashabı, 250 ile 400 kişi arasında değişirmiş. Peygamberimizin eğitimini yaptığı sahabilerin, evsiz barksız olanların ama ilim ehlinin bulunduğu korunduğu diyelim yerlermiş.

Bir gün Hz. Ayşe validemiz diyor ki Peygamberimize “Ya Resulullah evde yiyecek yemek yok.” “Ya Ayşe sen neden bahsediyorsun ben daha ashabı suffanın rızkını tamamlayamadım.” Diyor. Ashabı suffanın rızkını tamamlayamadım sen neden bahsediyorsun diyor yani sen bizi bırak onlar aç onlara evvela rızık bulalım. Zaman zaman 400 kişiye kadar çıkarlarmış. Ne yerler ne içerler o gün orası bugünkü kadar geniş bir yer değil ki. Belli zaten orası çevrilmiş. İşte bu Hakikati Muhammediye namazının kılınacağı yer orası. Makamı orası. İmkan varsa ashabı suffanın bulunduğu makamın içinde o tırabzanla çevrilmiş, ama orada yer bulmak mümkün değil. gidiyor oturuyor oraya geceden akşamdan müsait olduğu bir yerde. O akşama kadar oradan kalmıyor hiç. Kalkarsa bir daha bulamıyor orada yer.

Kur-an okuyor namaz kılıyor oturuyor. Ashabı suffa gibi tahayyül ediyor halini. Sahabe-i kiram devrinde ashabı suffa gibi. Eee bu düşünülür tabi, o kişinin hayalinde nefsi hayalinde değil gerçek hayalinde oluşturduğu düşünce tarzıdır. Ne kadar zaman orada kalabilecekse onu o şekilde daha çok değerlendirmeye çalışıyor. Ama başkalarının da hakkının olduğunu düşünse orada o kadar oturmaması lâzımdır. Kendi oturduğu sürece başkalarının hakkını gasp etmiş oluyor orada bunun da farkında değil. ama iyi niyetle yapıyor. Ama bir şey iyi niyetle de yapılsa başkalarının hakkına geçiyorsa ona iyi niyet denmez.

Eğer orada yer yoksa onun arkasında. Arkasında daha arkasında yani mutlaka kalabalığı yaracağız, heyt siz çekilin bakalım biz şimdi Hakikati Muhammedi namazı kılacağız bize yer verin gibi, işte neresi uygunsa, sâkin olan bir yerde. Uygun olursa biz onu cemaatle kılıyoruz. Nafile namaz cemaatle kılınmaz ama o özel bir namaz olduğu için o şeri'i hükmün dışındadır. Çünkü özel bir namaz beş vakit namaz gibi günlük ve kati kaideleri olan bir hüküm değil herkese âmir olan namazda değil. ancak ehline irfan ehline ait bir namaz bu. Onlar içinde kayıt olmaz. Namaz öyle kılınacak böyle kılınacak diye rükünleri yerine getirildiği zaman o iş tamdır. Şimdi buradan şöyle sayalım. Rekatlarını sayalım mescidi nebevide kılınacak, 6 rükünlü 20 rekatlı Hakikati Muhammedi Namazının izahıdır. Krokisi de burada, şurası ashabı suffa mevki ashabı suffanın içi veya onun arkası eğer kalabalıktan mümkün olmuyor ise mescidin herhangi bir yerinde de kılınabilir. Ama en güzel yeri orasıdır. Çünkü hatıra orada yaşanmıştır. Ashabı suffa da yaşanmıştır bu hatıra. Genel niyeti: Niyet ettim Hakikati Muhammediyenin toplu olarak 20 rekatlık namazını kılmaya denir. Daha sonra aşağıdaki niyetler ile devam edilir. Diğer niyetler olmasa da olur çünkü baştan 20 rekat teravih namazına niyet ettim dendiği zaman başkalarına gerek kalmıyor. Ama söylenirse de olur. Ehli zahir bu namazı kabul etmez bidattir der. Ve biz böyle bir namaz görmedik şimdiye kadar da kimseden de duyulmadı

Page 244: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

244

derler ve bidat olarak kötü olarak ifade ederler. Onlar ede dursunlar biz peygamberimize hürmeten biz bunu kılarız.

1) Niyet ettim 20 rekatlık hakikati Muhammedi namazının 2 rekatlık ademiyet mertebesinin namazına. Kılınması 2 rekat sabah namazının farzı gibi. kıldık selâm verdik.

2) niyet ettim 20 rekatlık Hakikati Muhammedi namazının 4 rekatlık İbrahimiyet mertebesinin namazına. İbrahimiyet öğlen namazı. Kılınması öğlen namazının 4 rekatlık farzı gibi.

3) Niyet ettim Hakikati Muhammedi'nin 4 rekatlık Mûseviyet mertebesinin namazına. Kılınması ikindi namazının farzı gibi.

4) Niyet ettim Hakikati Muhammedi'nin 3 rekatlık İseviyet mertebesinin namazına. Kılınması akşam namazının 3 rekatlık farzı gibi.

5) Niyet ettim Hakikati Muhammedi namazının Muhammediyet mertebesinin namazını kılmaya. Kılınması yatsı namazının 4 rekatlık farzı gibidir.

6)Niyet ettim Hakikati Muhammedi namazının 3 rekatlık vitriyyet mertebesinin namazına. Kılınması aynı vitir namazı gibidir.

Tamamı 20 rekat olup toplamı ferdiyettir. Bakın vitriyyet ve ferdiyeti bir arada toplamaktadır ki kitapta ki mevzuda da aynen geçmektedir. 20 -2=18 sabah namazını çıkarttığınızda 18.000 âlem içindedir. Geriye kalan 2 ise bütün bunların zâhir ve bâtın fenâ ve bekâ idrakiyle yaşanması diyebiliriz. Ve bu hakikatleri açtığı için Rabbimize şükrederiz. Kılabilenlerin ibadetlerini Cenab-ı Hakk kabul etsin inşallah. Eğer niyetlerde ki sözler zor gelirse yukarıda belirtilen ilk niyet yeterli olur.

Aynen 5 vakit namazın farzları gibi. Zaten Cenab-ı Hakk bize bunları kıldırıyor bakın 5 vakit namazı kılan kimse farzları ve vitriyle beraber Hakikati Muhammedi namazını her gün kılıyor kıldırtıyor kılıyoruz. Ama bilincimiz yok. Ha desinler bakalım olmaz bu namaz. Bidattir diye. Bidattir dese kendi zaten tatbik ediyor kılan kimse. İşte Hakikati Muhammedi diye Hz. Muhammed (s.a.v.)’in hakikatini idrak ettiğimiz zaman biz ancak onu tanımaya doğru gitmiş oluyoruz. Aksi halde Medine de yaşadı Mekke de yaşadı işte şu çocuğu oldu şu kızı oldu, annesi buydu babası buydu demek, Hz. Muhammed (s.a.v.)’in suretini aktarmak nakil etmek demektir sadece. Hz. Muhammed (s.a.v.)’i tanımak değil. Hz. Muhammed (s.a.v.)’in Hakikati Muhammedi'siyle Hakikat-ü Ahadiyyetül Ahmediye'siyle tanımak mümkündür ancak. Evet, bu Medine’de kılınacak olan Hakikati Muhammedi Namazı, 20 rekatlı, 2 rekatını çıkarttığımız zaman 18 olmakta bütün âlemleri vitriyyet olarak ferdiyetin de içine almakta. 2’si de zâhiri ve bâtını ile bu işler olmakta.

Şimdi bir de tavaflar bittikten sonra Mekke’yi Mükerreme de insânı kâmil namazı vardır. Bu namaz cemaatle olacak bir namaz değildir, çünkü rükünleri değişik yerlerdedir, Hakikati Muhammedi namazı bir yerdeydi, durulduğu zaman hepsi bitirilebiliyor idi. 20 rekat bir başlangıçta 6 selâm da bitiriliyor. 6 olması da 6 ciheti kaplaması

Page 245: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

245

bakımından. Üst-alt sağ-sol ön-arka 6 cihet bundan başka da cihet yok zaten bu âlemde.

Kâ’be Beytullah’ta insânı kâmil’in namaz seyri;

Bu biraz karışık ama yerleri değişik karışık dediğim o. Aslında karışıklığı yok. Sırayla takip edildiği zaman o kendi seyrini almış oluyor. Bu tavaftan sonra kılınacak bir namaz. Zâten bunun başlangıcının şifresini bize vermişler. Nedir o şifre? Tavaf namazından sonra makamı İbrahim’in arkasında kılınan 2 rekat namaz, insân-ı kâmil namazının başlangıcı. Onu kılan zaten insanı kamil namazına başlamış oluyor. Ama arkasının farkında olmadığı için, yarım kalmış oluyor. Şimdi bu tavaf namazının burada kemâli vardır. Ve bitmesi vardır tamamlanması vardır.

Devam ediyor namaz. Şimdi evvelâ tavaftan sonra 2 rekat makam-ı İbrahim'in arkasında 2 rekat namaz. Birincisi 2 rekat namaz. 2.si orada selâm veriliyor orada bitiyor. Kalkıyoruz oradan arkadan İbrahim makamından Kabe-i Muazzama ya paralel olarak yanımıza gelen ilk köşe, İbrahimiyet köşesi hani kapı yüzü var ya hacerul Esvet bir tarafta bir köşede de kapının yan tarafı, o köşe İbrahimiyet köşesi. Şurası diyelim buranın hizasına gelmek suretiyle şekliyle buraya gelirse olmaz. Nasıl tavaftan sonra selâm vererek hacerul Esvet köşesi o yeşil ışıkla kesiştiği yere yaklaşık olarak geliyoruz. İbrahimiyet, Makamı İbrahimiyet’in arkasında kılınan 2 rekattan sonra.

İbrahimiyet köşesinde, mertebesinde orada makamı burada mertebesi, 4 rekat namaz kılıyoruz. İki rekatta tavaftan sonra kıldık. İbrahimiyet rüknü Iraki kuzey köşesinde o hicir denilen yuvarlağın üst köşesinde, üst köşesine gelen yerde. Kare bir şey koyun oraya, bir köşesinde İbrahimiyet köşesinde. Rüknü Iraki yani ırak köşesi, Irak’a bakan tarafı Kabe-i Muazzamanın kuzey köşesi. İbrahimiyet köşesinde yani mertebesinde 4 rekat namaz onu kıldık selam verdik.

Devam ediyoruz Kâ’be-i Muazzama’ya paralel olarak hicrin öteki köşesine geldik orası Mûseviyet köşesinde, mertebesinde 4 rekat daha kıldık. Oldu 4-8-10 rekat. Devam ettik o köşeden güney köşeden rüknü yemani hacerul esved köşesinin karşı alt köşesi.

4. Namaz yeri İseviyet köşesinde 3 rekat namaz. İseviyet mertebesi 3 rekat namaz. İseviyet mertebesi 3 rekat namaz ifade ediyor akşam namazı da onu ifade ediyor ya.

5 Muhammediyet köşesinde, mertebesinde yani hacerul esved köşesinde 4 rekat namaz. Şimdi döndük Kabe-i şerifi gene geldik Makamı İbrahim'e. En mühim tarafı burası.

Şimdi, 6. Rükün, 6. Yapılan duruş makam-ı İbrahim’in tam önünde ve hizasında iki rekat namaz burası şeriat ve marifet makamlarının birleştiği yerdir. Ve burada kafirin ve ihlas okunarak kılınan namaz seyridir. Toplamda 2+4+4+3+4+2=19 rekatlı olmakta bu da nedir? İnsanı kamil mertebesi zâten 19’dur.

Ve o mertebedir. Ve o son kılınan makamı İbrahim de arkasında başlayan tavaf namazından sonra başlayan insanı kamil namazı ama bu

Page 246: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

246

sefer makamı İbrahim’in önünde Kâ’be duvarının önünde. Yeri de tam o kapı yerinin hacerül esved köşesiyle kapının olduğu cephenin tam orta yeridir. Onun kılınacak yeri makamı İbrahim’in önündedir. Neden çünkü o makam, İbrahim makamının önündedir. Ama kişi o namazı kılmaya başladığı zaman, makamı İbrahim’in arkasındadır. Ama oraya geçtiğinde kemâle erdiğinde neden, çünkü Muhammedi olmuştur.

Kâmil insândır. Ve yeri de tam o yüzeyin orta yeridir. Orta yerin sol tarafına bakıldığı zaman marifet mertebesidir sağ tarafı da şeriat mertebesidir. İşte insanı kâmil, en âlâ mertebeyle en alt düzeydeki abdiyyet mertebesini bünyesinde birleştirdiğinden onu tanıyan kimse olmaz. Çünkü nişanı yoktur ki bilinsin. Ve tanınmadığından diğerlerinin ellerinden tutar hadi bakalım birlikte gidelim diye oradan nereye geliyor şeriat mertebesine geliyor köşeye İbrahimiyet köşesine hadi bakalım birlikte şu tavafı da yapalım bunu da yapalım deyip farkında olmadan onları da oralara götürür. Kimsede ne olduğunu bilmez orada. Ama bir kimse tarikat mertebesinde yaşıyorsa onun şekli bellidir. Kıyafeti bellidir. İfadesi vardır. Sarığı vardır poturu vardır şusu vardır busu vardır. İşte hoca efendi derler alkış tutarlar bilmem ne. Bir ifadesi vardır üstünde. Yani kayıtlıdır.

Yani bir şekille kayıtlıdır. İrfan ehlinin kaydı yok ki neyle bilinsin. O da zâten bilinmek istemez. Ne işi var el âlemle. Eskiden hani hikâye anlatırlar. Padişahlar tebdili kıyafet ile pazara çıkarlarmış. Halkın arasına girerlermiş. Satıcılar bakalım doğru satış alış-veriş yapıyorlar mı? Halkın arasında padişahın hakkında neler düşünülüyor lehinde mi aleyhinde mi? Diye bir araştırmaya çıkarlarmış. Yanında bir güvendiği insanıyla veziriyle ve yahut birlikte ve orada sivil kıyafet ile olduğu için her hangi bir kişi gibi pazarda dolaşıyor. Kimisi dirsek atar, kimisi tekme atar ama padişah saltanatıyla geçse oradan yanına askerler koruyucular falan bilecek o padişahtır diye herkes hürmet edecek.

Ama tebdili kıyafet halk içerisinde halk gibi yaşadığından o süre içerisinde kimse tanımaz, o da öğrenir bilir burada bu yapılıyor burada bu yapılıyor. Ertesi gün çağırıyor, gel bakalım bir görüyor padişahı şaşırıp kalıyor. A bu padişahmış diye. Bir gün yine böyle sultan Mahmut, kimse işte çarşıda dolaşıyormuş. Fakirin birisi gelmiş. Şey’en lillâh diye padişahtan bir şey istiyor. Padişahta çıkarıyor bir sarı lira veriyor. Vardı kitabın bir tanesinde yazıyordu. Bakıyor, liraya bakıyor padişaha bakıyor. Padişahım bu yakışır mı size diyor. E ne olacak diyor. Daha verin diyor. Vermezsem diyor. Vermezseniz sizi diyor halka ilân ederim. herkes gelir ister bu sefer diyor. Padişahta uyanık, kolay değil öyle orada padişahlık yapmak, eğer diyor sen beni ilân edersen o elinde ki parada sana kalmaz diyor. Bölünür çünkü diyor. Kim tanımışsa o para hepsine bölünür. A tamam o zaman o parayı sen ver diyor. Tabi ondan daha uyanık çıkıyor.

Bunlar lâtifesi işin tabi ama içinde gerçeklerde var. İşte böylece Cenâb-ı Hakk’ın çok değişik yaşantıları vardır. Biz Cenâb-ı Hakk’ı ötelere atmışız, uzaklaştırmışız. Uzakta olan Allah ile nasıl ünsiyet yapsın insan ki nasıl ulaşsın ona. Ama o kendisi diyor ben size şah damarından daha yakınım. Biz yakıştıramıyoruz ona. Yok, Ya Rabbi sen Haşa sen

Page 247: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

247

saltanatında göklerde yukarılardasın biz garipler buralardayız diye güya onu yüceltiyoruz. Ama unutturuyoruz kendimizden uzaklaştırıyoruz. O diyor ki “hayır be kulum ben seninle beraberim” ve hüve meaküm eyne ma küntüm. Ayet bağırıyor bize. Yani kur-anı kerim’in içerisinde o ayet zıp zıp zıplıyor bize.

Ama biz farkında değiliz. E tabi ya ve hüve meaküm o sizinle ben sizinle neyse aynı şey biri tarifi biri de kendisi. Ve hüve meaküm eyne me küntüm, ben sizinle beraberim yahut o sizinle beraber siz neredesiniz? Ya Rabbi biz buradayız da sen yukarıdasın diyoruz yüceltiyoruz O’nu güya. Ehli zahirin Kuran-ı Kerime bakışıyla ehli hakikatin Batıni bakışı arasında ne kadar fark vardır. Rabbimiz bizi kucaklamış, aa yok diyoruz ya yok yok sen yukarıdasın, Haşa! Sen beşeriyetle ilgilenme sen Uluhiyetine bak. Ya kulum ben sana ruhumdan nefyettim yapma böyle diyor beni atma uzaklara ben seninle beraberim her an diyor.

Evvel benim Ahir benim Zâhir benim Bâtın benim var mı başka bir yer bu âlemde diyor. Sen beni nereye atarsan at ben gene buradayım. Rabbimiz burada idrak edenlerden eylesin bizi Rabbimiz inşallah. İşte böyle bir Rab’le muhabbet olmaz da kiminle olur? Rabbi attık öteye kiminle muhabbet edeceğiz? Nefsimizle. Nefsimiz de bize hep oyun oynamakta. Ama rabbimiz bize oyun oynamaz. Oynasa da güzel oyun oynar. Hakk oyununu oynar, beşer oyununu oynamaz. Hani diyorlar la’ben ve laiben onu oyun ve oyuncak zannettiler. Aslında burası tam bir oyun âlemi vuslat âlemi ayrıca. İşte bir eğitim gerekmekte.

İşte bu eğitimi alanlardan birisi netice de ulaştığı hali ne kadar güzel ifade etmiş.

Ben bilmez idim gizli âyân hep sen imişsin. Yani ben evvelce böyle bir şey bilmiyordum. Seni ötelerde zannediyordum bilmez idim gizli âyân hep sen imişsin, canlarda ve tenlerde nihan hep sen imişsin. Nihan ne demek? Sır gizli demek. Canlarda ve tenlerde gizli olan sen imişsin, diyor. Yani gizliye de aşikara da ulaşmış ki bunu söyleyebiliyor. Bu cihan içre senden nişan ister idim, arardım Allah nerede nasıl göreceğiz bu Allah’ı diye. Hem şah damarından yakın hem de neredesin madem yakınsın göster kendini gibilerde. Bizde zannediyoruz ki kapı gibi işte eşya gibi bir Allah, duvarın içinden çıkacakta aa biz Rabbimizi gördük.

Öyle Rab olmaz ki zâten. O tahsis edilmiş olur. Ona da Rab denmez. O dilerse öyle de gözükür o ayrı konu da ama adeti değildir. En sonunda ulaştığı yeri ifade ediyor ki; ahir bunu bildim ki cihan sen imişsin. Var mı bunun başka izahı. Sonunda anladım ki bütün bu çalışmalardan sonra Can’ın kendisi sen imişsin. Yukarısı da sen aşağı denilen yerde sağ da sen sol da sen ehli küfürde de sen ehli imanda da sen. Hadi ehli imanı anladıkta ehli küfürde nasıl anladık o biraz zor işte. O da zor değil. uluhiyet mertebesinden bakınca, ehli küfürde de olan odur. Çünkü ondan başka bir varlık yok bu âlemde. Ama yukarıdan baktığımız zaman tevhid suretiyle baktığımızdan böyledir.

Page 248: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

248

Ama yeryüzüne beşeriyete indiğimizde ehli küfür ehli küfürdür orada kesret vardır ayrıdır. Ehli küfür cezasını görür, ehli iman mükafatını görür. Şeriat mertebesinin hükmüdür bu da geçerlidir. Ya her şey Hakk’tır diye bu hüküm kalkmaz ortadan. Bazı tevhid ehilleri, tevhid mertebesinde, birlik mertebesinde bu hükümleri geçerli kılarlar, şeriat hükmünü kaldırırlar ortadan bu yanlış bir anlayıştır. Haksızlık olur, olmaz. Ceza varsa cezadır, mükafat varsa mükafattır. Allah’ın sözü yanlış olmaz. Onlara azabun elim yani can yakıcı azab vardır hükmü boşta kalır yoksa o ayet hiçbir zaman boşta kalmaz. Ne denilmişse öyledir. İrfan ehline göre cehennemde yanan kişide de Hakk’ın varlığı vardır yalnız orada hayali manada o kişinin hayalidir.

Hayali yanar. Allah mı yanacak şimdi cehennemde. Her yerde Allah var ise, cehennemde Allah mı yanacak? O manada değil. cehenneme giden kişilerin hayali orada yanmakta. Nusret babam (k.s.) öyle der bir şiirinde; cennetinde gezen de ben cehennemde yanan da ben, arş üstünde dönen de ben beni kaldır gör Allah’ı, diyor. O öyle devam eder uzunca bir şiirdir. Mevlâ rahmet eylesin onlar bizim ceddimizin mirasları.

Nüket Anne: Bahar içre baharım ben, heyulâyı cihanım ben, Aşk derdine devayım ben, beni kaldır gör Allah’ı Zaman içre zamanım ben,

Terzi baba: o şöyle başlıyordu öyle zannediyorum. Bir âlemden bir âleme Devren geldim bu âleme Hasret kaldım ol Âdeme Nerededir yârin yolu? diye devam eder. Şimdi yok metin elimde. Yazılı da kitaplarda hangisinde Divan 3’te var bunların hepsi. Nasıl muhabbeti vardı Nusret Babamın, O’nun şiirlerine biz ulaşamadık. Duygusallık hali çok ilerideydi onun.

Nüket anne: hepsini biliyordum ezbere ama bir yaştan sonra unutuluyor.

Terzi baba: Ee tekrar edilmeyince. Hem öyle hem bizim ağırlığımız, tevhidi konular yani ilmi konular olduğu için zamanımızda kalmıyor…

Nüket anne: Bana bir hâl oldu bugün Ey ahbablar sizde duyun Kalmadı hiç eski huyum Açıldı gönülde kuyum Ah aman Allah Allah Allah Canım Allah Allah Allah

Terzi baba&Nüket anne: Her an bülbül gibi ötem Hemen uçup Hakka gidem Allah Allah deyip dönem Arşa çıkıp yere inem Ah aman Allah Allah Allah Canım Allah Allah Allah, diye bir ilahimiz vardı öyle okurduk.

Ehli zâhir/şeriat, bu sahada menzili yolu olmadığı için bunları bilmezler sadece surette ki sayılara takılmışlardır onlar. Surette ki hareketlere takılmışlardır. Demin namaz hakkında bir mevzu vardı devam ederiz derken orasını geçirdik şimdi namaz kılarken harfler isimler Adem, Muhammed yazılıyordu ya. Bir yönüyle namazın hususiyetlerinden olan kıyam, bitkiler makamıdır. Bakın kökü sabit yerde ve yukarıya doğrudur. Ve bu da kıyamdır, bitkiler kıyamda dururlar bir ömür boyu kıyamdadırlar.

Biz kıyamda ne kadar dururuz 1 dakika 2 dakika 5 dakika en fazla dayanamayız sonra o rükünün de başka makamı var bir sonrasında onu

Page 249: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

249

anlatalım. Rükûya geldiğimiz zaman hayvanlık mertebesini yaşamak-tayız. Kıyamda bitkisel, nebat bitkiler. Rüku de hayvanlık mertebesi, secde madenlik mertebesini yaşamaktayız. Tahiyyatta da insanlık mertebesini yaşamaktayız. Zaten 4 hâl var. Namaz bunları temsiline almış olmakta. Neden peki böyle oluyor? Eğer gıdalardan biz yiyecek gıda almamış olsak bitkilerden yaşayamayız, ayakta duramayız. İşte gıdalara karşı onların hakkını ödememiz ancak namazla mümkün olmaktadır. Aksi halde biz gıdaları bedava alıyoruz.

Gıdalar bize kendilerini feda etmiş oluyorlar. Bize harcamış oluyorlar kendilerini bize açmış oluyorlar. Bizi yiyin, bizi yiyin, bizi yiyin diye bize lütfediliyor gıdalar ama ben parasını verdim. İşte bir kilo elma aldım, armut aldım, üç lira beş lira verdim kalbimiz rahat. Armudun parasını verdik diyoruz, yok canım nerede armudun parasını vermemiz mümkün değil. hizmet parası verdik bak Ad…. ğim. Aldık bir karpuz verdik üç lira beş lira o hizmet parası, hizmet parası yetiştirme parası, yetiştirenin hizmeti. Benzini, çapalaması, sulaması, getirip götürmesi, hizmetinin parası. Karpuzun, zeytinin, peynirin parası yok. Ödeyemeyiz çünkü.

Nüket anne: bir de pahalı diye konuşuyoruz.

Terzi baba: bir de pahalı deriz. Ödememiz mümkün değil. ödememiz için bakın bir bizim üretmemiz lâzım bizim olması için, onu bizim üretmemiz lâzım. Başkasından almak değil. bir zeytinin olması için bize ait bir toprak olması lâzım. Efendim benim 1,000 dönüm arazim var köyde ben ağayım. Geç onları sen geç. Daha evvel kim vardı. Deden vardı daha evvel kim vardı dedesinin babası ve yahut bir başkalarından satın aldın. Hani bunun ilk sahibi. Mal sahibi mülk sahibi nerede bunun ilk sahibi. Onlar hayal şeyler. Cenab-ı Hakk vermiş has bel kader işte kullanıyorsun sende sonradan ona kalacak yahut satılacak yenecek gidecek. İkincisi suyumuz olması lâzım bize göre bizim bize ait havamız olması lâzım bize ait güneşimiz olması lâzım, bize ait güneş sistemi olması lâzımdır.

Bir zeytinin büyümesi için bu güneş sistemi gerekiyor. Mümkün mü bu? Mümkün değil! o halde biz borçluyuz bakın, bir ömür boyu yediğimiz gıdalar üstümüze her yediğimizde bir borç yükleniyor. O yüzden işte çorbayı az içmeye gayret ediyoruz. Fazla yüklenmeyelim diye. Bunun tek ödenmesi kıyamda ayakta durduğumuz zaman kıyam mertebelerinde, Elhamdu lillâhi diye okuduğumuz şeyler, yediğimiz gıdalar bize kan olmakta, o kan vücudumuza gezmekte ve beynimize gitmekte, beynimizde manaya dönüşmekte, manadan kelama dönüşmekte. pırasa lahana diye, et diye et daha sonra gelecek lahana neyse pırasa diye yediğimiz şeyler kana ondan sonra idrake ve ondan sonra lisana dönüyor. Elhamdu lillahi ondan aldığımız kuvvetle söylüyoruz. Hadi yeme bakalım da gör ne diyeceksin. Hah bir aşama evvel, birkaç saat evvel ve ya bir gün evvel lahana pırasa olarak beden mülküne dahil olan o malzeme, beden mülkünde öyle haşır neşir haline geliyor ki fazlası ağırlığı bir başka kanaldan, lâtif olan ruh tarafı da akıl ve idrak lisan kanalından Elhamdu lillahi Rabbil âlemiyn diyoruz bak, biz pırasayı Elham yapıyoruz.

Page 250: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

250

O zaman ancak ödüyoruz borcumuzu. Bunu demediğimiz sürece borcumuzun ödenmesi mümkün değildir. Ne yapıyoruz hep, aşağıdan hep telef ediyoruz onları. Harcıyoruz. Ruhani tarafımıza çıkartamıyoruz. İki namaz arasında işte yediğimiz gıdaların borcunu eda etmiş oluyoruz. Bir evvelki namaz da yediklerimizi bir sonra ki namazda ödemiş oluyoruz. Onlar bizden razı oluyorlar o zaman. Bizde merzi oluyoruz. Aksi halde ibadet etmeyen kişiden onlar razı olmuyorlar. Biz ondan merzi olmuyoruz Hakkın huzurunda olmuyor. İşte bu kıyasla aynen hayvan, yediğimiz etlerde aynı manada. Elhamdu, subhane rabbiyel azim, subhane rabbiyel azim, subhane rabbiyel âlâ dediğimiz zaman, onları tespih ediyoruz.

Bakın, yediğimiz et hayvan türü yumurta, et, yağ neyse işte hayvan türü aldığımız gıdalardan güçle o tespihi yapıyoruz. Allah’ın huzuruna çıkarıp mirac ettirmiş oluyoruz onları. Bizden evvel onlar mirac ediyorlar. Ve o zaman razı oluyorlar bizden ve haklarını helâl ediyorlar. Secde yattığımız zaman da, tuzlar, mineraller gibi madeni sular gibi madeni gıdaları ödemiş oluyoruz üçü gitti. Kıyam gitti bitkilere, rükû gitti hayvanlara, secde gitti madenlere. Bize de bir tahiyyat kaldı işte o da Muhammediyet mertebesi. Ama ötekiler yapılmazsa oraya ulaşılmıyor. Çünkü başta asil olan asli olan direkt durmak. Ve bu 3 mertebe. Bir mertebesi daha var hareketlerimizin.

Ayakta durmak İbrahimiyet mertebesi, tevhid mertebesi makamlara göre. Rükû Mûseviyet mertebesi peki niye eğiliyoruz. Ayakta durduğumuz süre içerisinde Hakikati İlâhiyyenin ağırlığından yükünden belimiz yavaş yavaş eğrilmeye başlıyor. İlâhi Hakkın karşısında belimiz eğrilmeye başlıyor. Biz zannediyoruz ki hükmü yerine getirdik. Yani namazın bir rüknünü yerine getirdik. Değil, o öyle kurgulanmış, perde olarak söylenmiş. Rüku da neye rüku? İşte birinin hayvanlık mertebesinin tarifi yaşantısı hakikat itibariyse yükümüzü, İbrahimiyet makamında giydiğimiz hûllet öyle bir ağırlaşmaya başlıyor ki mesuliyet almaya başlıyor.

Artık ayakta duracak mecalimiz kalmıyor rükûya ve ellerini destek yapıyorsun. Kalk bir rüknü de göster bakalım. Rüku yap. Bak, düşmemek için dizlerini destek yapıyor ellerini. Yük sırtına bindikçe bindikçe ağırlaşıyor yani mesuliyet ağırlığı, sıklet ağırlığı değil. ve tenzih mertebesi öyle ağırlaşıyor ki.

Artık rüku da ayakta duramayacak hale geliyor yere kapaklanıyor. İseviyet ruhluk, tevazu, hiçlik mahfiyyet hali fenâfillâh hali oluşuyor. İşte orada yere kapaklandığı zaman hiç, kul tamamen bitmiş oluyor. Ve işte o zaman Cenab-ı Hakk “ey kulum hadi kalk bakalım” şimdi o bir kalkıyor. Biraz kuvvet alıyor ama haydi patt bir daha yetmedi bu bir daha yat bakalım bir daha diyor. İşte ikinci secdeden sonra hadi kalk bakalım sen bu mukâlemeyi/konuşmayı, yani Rabbinin huzurunda oturmayı Hakk ettin bakalım diyor. Hadi kalk söyle bakalım ne söyleyeceksin. Buraya gelinceye kadar tabi birçok yollardan geçti o kul. Birçok yaşantıları oldu. Ondan sonra oturuyor. Ya Rabbim benim oturuşum senin içinmiş, benim için değil, diyor.

Page 251: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

251

Ni….: orada ettehiyatu lillâhi orada “li/için” var yani aidiyet.

Terzi baba: işte senin içinmiş diyor benim için değil. ettehiyatü benim oturuşum lillâhi senin için diyor bak.

Ni…: elhamdu lillâhi gibi babacığım.

Terzi baba: gibi evet. Ettehiyyatü Lillâhi vessalavatü vettayyibat. bak orada salâvatı Hakk’a yapıyor kul. İnne Allah’e ve meleiketuhu de ise Hakk salavatı kuluna yapıyor. Ne güzel alış-veriş değil mi? Makam, ne müthiş makam. Yani kendinden kendine. Gönlün den gönlüne, canından canına. Bak nasıl Kâ’be ile Makam-ı İbrâhim’in arasındaki muhabbet gibi. Makamı İbrâhim’i birey olarak düşün, Kâ’be-i Muazzamayı da ilâhi hakikat olarak düşün önünde secde de hep o zaten. Ettehiyyatü Lillahi vessalavatü vettayyibat. bunun üzerine Esselamu Aleyke ya eyyühen nebiyy bak işte orada kul risâlet mertebesinde. Makam olarak ama fiziki ile de abdiyyet mertebesinde.

Uluhiyet mertebesi de kendisinde karşısında yani. Nerede uzakta o zaman Allah? Uzak Allah ile böyle konuşulur mu? Sen konuşur musun uzakta olan kimseyle, konuşamazsın ki. Gerçi şimdi perde arkasından bunlarla konuşuyoruz ama o başka. O, ilham manasında onlar işte oluyor. Esselâmu aleynâ ve âlâ ibâdillâhissalihîn. İşte Hallac- Mansur kalkıyor tahsis etti Ya rabbi Ya Resulullah burada tahsis etti diyor. Niye ecmaiyn demedin, Rahmeten lilâlemin’din ya, diye soruyor. Ee sorar, sorar.

Peygamberimizde çıkıyor ona ruhaniyetiyle Ya Hallac, Ya Mansur sen bilmez misin ben vahiy ile konuşurum. Kendimden değil ki o söylediğim söz. Saddakna Ya Resullallah kelleyi vereceğim suç var. Onun üzerine Hallac-ı Mansur’u idam ediyorlar. Bir sürü hadiseler var duygusallığa getirirler işte şöyle oldu, böyle oldu o hadiseyi o yönde anlatırlar. Hakikati daha başkadır ve orada Peygamberimiz (s.a.v.) sohbetlerimizde de mevzu olduğu gibi, Cevamiul kelim olduğundan ve âlâ ibadillahissali-hîn cümlesi ve âlâ ibadillahilecmaindir. Peygamberimiz (s.a.v.) yanlış bir şey söylemez. Neden ecmaindir? Bahsedildiği gibi bütün canlılarda Hakk’ın zuhuru varsa, Hakk’ın bir isminin bir zuhuru varsa, zâten sâlihtir. O halde her varlık sâlihtir. Peygamber Efendimizin yaptığı tahsis değil, ecmaindir. Ve âlâ ibadillahilecmaindir. Ki Hakk’ın bütün âleme rahmeti vardır zaten bu âlem rahmet üzere kuruldu. Peygamberimize vemâ erselnake illa Rahmeten lil âlemin.

Âlemler için rahmet olarak gönderildin. O halde onun tahsis yapması mümkün değildir. Ama ehli şeraite karşı söylenilecek, gizlenecek bir mana vardır. Ehli şeriat bunu genel olarak anlarsa, yani birde böyle bilinirse genelde, cennet cehennemin hükmü olmaz. Hükmü de düşer. Cennet cehennemde bu âlemin bir şartıdır yaşantısıdır. O zaman Sâlih diye tahsis etmesi lâzımdır sözle. ama bütün âlemde Hakk’ın bir zuhuru olduğundan âlemin tamamı sâlihtir. O zaman ecmain demektir oradaki söz. Evet. Cenâb-ı Hakk bu idrakleri hepimize nasip etsin inşallah.

-------------------

Page 252: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

252

Böylece bu kitabımızda bitmiş oldu rabbımıza şükrederiz.

Yazı gönderen kardeş ve evlâtlarımızada teşekkür eder Gene hep birlikte Umrelerinmizin tekrarını Cenâb-ı Hakk’tan niyaz ederim.

Allah Hakk söyler Hakk’ı söyler.

Muvaffakiyyet Hakk’tan dır.

-------------------

Page 253: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

253

Terzi Baba Baskısı olan kitaplar. 1. Necdet Divanı: 2. Hacc Divanı: 3. İrfan Mektebi, Hakk Yolu’nun Seyr defteri: 4. Lübb’ül Lübb Özün Özü, (Osmanlıca’dan çeviri): 5. Salât- Namaz ve Ezan-ı muhammedi’de Bazı hakikatler: “İngilizce, İspanyolca” 6. İslâm’da Mübarek Geceler, bayramlar ve Hakikatleri: (Fransızca) 7. İslâm, İmân, İhsân, İkân, (Cibril Hadîs’i): 8. Tuhfetu’l Uşşâkiyye, (Osmanlıca’dan çeviri): 9. Sûre-i Rahmân ve Rahmâniyyet: 10. Kelime-i Tevhid, değişik yönleriyle: 11. Vâhy ve Cebrâil: 12. Terzi Baba (1) ve Necm Sûresi: 13. (13) On üç ve Hakikat-i İlâhiyye: 14. İrfan mektebi, “Hakk yolu”nun seyr defteri ve şerhi 15. 6 Pey- (1) Hz. Âdem Safiyyullah (a.s.) 16. Divân (3) 19. Sûre-i Feth ve fethin hakikat-i. 21. 6 Pey-(2) Hz. Nûh Neciyyullah: (a.s.) 22. Sûre-i Yûsuf ve dervişlik: 24. 6 Pey-(3) Hz. İbrâhîm Halîlûllah: (a.s.) 35. Fâtiha Sûresi: 39. Terzi Baba: (2) 41. İnci tezgâhı: 49. 36-Yâ’sîn, Sûresi: 51. 81-Tekvir, Sûresi: 52. 89-Fecr, Sûresi: 59. 6 Pey-(4) Hz. Mûsâ Kelîlmullah: (a.s.) 60. 6 Pey-(5) Hz. Îsâ Rûhullah: (a.s.) 61. 6 Pey-(6) Hz. Muhammed: 67. 067-Mülk Sûresi: 91-Terzi Baba (7) Biismi has “Selâm” (13) ------------------------------

Page 254: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

254

Terzi Baba kitapları sıra listesi

KAYNAKÇA 1. KÛR’ÂN VE HADîS : 2. VEHB : Hakk’ın hibe yoluyla verdiği ilim. 3. KESB : Çalışılarak kazanılan ilim. 4. NAKİL : Muhtelif eserlerden, Mesnevi’i şerif, İnsân-ı Kâmil, Fusûsu’l Hikem ve sohbetlemizden müşahede ile toplanan ilim.

“DAHA EVVELCE ÇIKAN KİTAPLARIMIZ”

(Gönülden Esintiler)

1. Necdet Divanı: 2. Hacc Divanı: 3. İrfan Mektebi, Hakk Yolu’nun Seyr defteri: 4. Lübb’ül Lübb Özün Özü, (Osmanlıca’dan çeviri): 5. Salât- Namaz ve Ezan-ı muhammedi’de Bazı hakikatler: “İngilizce, İspanyolca” 6. İslâm’da Mübarek Geceler, bayramlar ve Hakikatleri: (Fransızca) 7. İslâm, İmân, İhsân, İkân, (Cibril Hadîs’i): 8. Tuhfetu’l Uşşâkiyye, (Osmanlıca’dan çeviri): 9. Sûre-i Rahmân ve Rahmâniyyet: 10. Kelime-i Tevhid, değişik yönleriyle: 11. Vâhy ve Cebrâil: 12. Terzi Baba (1) ve Necm Sûresi: 13. (13) On üç ve Hakikat-i İlâhiyye: 14. İrfan mektebi, “Hakk yolu”nun seyr defteri ve şerhi 15. 6 Pey- (1) Hz. Âdem Safiyyullah (a.s.) 16. Divân (3) 17. Kevkeb. Kayan yıldızlar. 18. Peygamberimizi rû’ya-da görmek. 19. Sûre-i Feth ve fethin hakikat-i. 20. Terzi Baba Umre (2009) 21. 6 Pey-(2) Hz. Nûh Neciyyullah: (a.s.) 22. Sûre-i Yûsuf ve dervişlik: 23. Değmez dosyası: 24. 6 Pey-(3) Hz. İbrâhîm Halîlûllah: (a.s.) 25. -1-Köle ve incir dosyası:

Page 255: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

255

26. Bir zuhûrât’ın düşündürdükleri: 27. -2-Genç ve elmas dosyası: 28. Kûr’ân’da Tesbîh ve Zikr: 29. Karınca, Neml Sûresi: 30. Meryem Sûresi: 31. Kehf Sûresi: 32. 3-Terzi Baba İstişare dosyası: 33. Terzi Baba Umre dosyası: (2010) 34. -3-Bakara dosyası: 35. Fâtiha Sûresi: 36. Bakara Sûresi: 37. Necm Sûresi: 38. İsrâ Sûresi: 39. Terzi Baba: (2) 40. Âl-i İmrân Sûresi: 41. İnci tezgâhı: 42. 4-Nisâ Sûresi: 43. 5-Mâide Sûresi: 44. 7-A’raf Sûresi: 45. 14-İbrâhîm Sûresi: 46. İngilizce, Salât-Namaz: 47. İspanyolca, Salât-Namaz: 48. Fransızca İrfan mektebi: 49. 36-Yâ’sîn, Sûresi: 50. 76-İnsân, Sûresi: 51. 81-Tekvir, Sûresi: 52. 89-Fecr, Sûresi: 53. Hazmi Tura: 54. 95-Beled-Tîn, Sûresi: 55. 28- Kasas, Sûresi: 56. İrfan-Mek-Şer-Fransızca-Baba: 57. 20-TÂ HÂ Sûresi: 58. Mirat-ül-İrfan-ve-şerhi: 59. 6 Pey-(4) Hz. Mûsâ Kelîlmullah: (a.s.) 60. 6 Pey-(5) Hz. Îsâ Rûhullah: (a.s.) 61. 6 Pey-(6) Hz. Muhammed: (s.a.v.) 62. -4-Bir ressam hikâyesi: 63. İnci mercan tezgâhı 64. Ölüm hakkında: 65. Reşehatt’an bölümler: 66. Risâle-i Gavsiyye: 67. 067-Mülk Sûresi: 68. 1-Namaz Sûrereleri: 69. 2-Namaz Sûrereleri: 70. Yahova Şahitleri: 71. Mü-Geceler-Fran-les-nuits: 72. Îman bahsi: 73. Celâl ve İkram: 74. 2012 Umre dosyası:

Page 256: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

256

75. Gülşen-i Râz şerhi: 76. -5-Doğdular, yaşadılar hikâyesi: 77. Aşk ve muhabbet yolu: 78. A’yân-ı sâbite. Kazâ ve kader: 79- Terzi Baba-(4) İstişare dosyası. 80- Terzi Baba-(5) İstişare dosyası. 81- Hayal vâdîsi’nin çıkmaz sokakları: 82- Mektuplarda yolculuk-M.Nusret-Tura. 83- 2013 Umre dosyası. 84- Nusret Tura-Vecizeler ve ata sözleri. 85- Nusret Tura-Tasavvufta aşk ve gönül. 86- Terzi Baba-(6) İstişare dosyası. 87- Terzi Baba-İlâhiler derleme. 88- Nusret Tura-Divanı. 89- 6-Her şey merkezinde hikâyesi. 90- İnsân-ı Kâmil A.K.C. Cild (1) şerhi. 91- Terzi Baba (7) Biismi has “Selâm” (13) 92- İnsân-ı Kâmil A.K.C. Cild (2) şerhi. 93- 7. İngilizce. İslâm, İmân, İhsân, İkân, (Cibril Hadîs’i): 94- Mescid-i Dırarr-Kubbet-ul Kara. 95- Terzi Baba-(8) İstişare dosyası. 96- 41-Fussilet Sûresi. 97- 2015 Umre dosyası. 98- Solan bahçenin kuruyan gülleri. 99- Terzi Baba-(9) İstişare dosyası. ------------------------- Altı peygamber serisi: 15. 6 Pey-(1) Hz. Âdem Safiyyullah (a.s.) 21. 6 Pey-(2) Hz. Nûh Neciyyullah: (a.s.) 24. 6 Pey-(3) Hz. İbrâhîm Halîlûllah: (a.s.) 59. 6 Pey-(4) Hz. Mûsâ Kelîlmullah: (a.s.) 60. 6 Pey-(5) Hz. Îsâ Rûhullah: (a.s.) 61. 6 Pey-(6) Hz. Muhammed: (s.a.v.) ------------------------- Terzi Baba kitapları serisi: 12- 1-Terzi Baba-(1) 39- 2-Terzi Baba-(2) 32- 3-Terzi Baba-(3) İstişare dosyası. 79- 4-Terzi Baba-(4) İstişare dosyası. 80- 5-Terzi Baba-(5) İstişare dosyası. 86- 6-Terzi Baba-(6) İstişare dosyası. 91- 7-Terzi Baba (7) Biismi has “Selâm” (13) 95- 8-Terzi Baba-(8) İstişare dosyası. 99- 9- Terzi Baba-(9) İstişare dosyası. ------------------------- Bir hikâye birçok yorum serisi.

Page 257: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

257

25. -1-Köle ve incir dosyası: 27. -2-Genç ve elmas dosyası: 34. -3-Bakara dosyası: 61. -4-Bir ressam hikâyesi: 76. -5-Doğdular, yaşadılar hikâyesi: 89. -6-Her şey merkezinde hikâyesi. ------------------------- Dîvanlar serisi: 1. Necdet Divanı: 2. Hacc Divanı: 16. Divân (3) 87- Terzi Baba-İlâhiler derleme. 88- Nusret Tura-Divanı. ------------------------- Mektuplar ve zuhuratlar serisi: Terzi Baba İnternet dosyaları: ----------------------------- Terzi-Baba-Mektuplar ve zuhuratlar. 1-2- 3-4-5- 6-7- 8- 9- 10- Terzi-Baba-Mektuplar ve zuhuratlar. 11- 12- 13- 14- 15- 16-17- 18- 19-20- Terzi-Baba-Mektuplar ve zuhuratlar . 21- 22-23- 24-25- 26-27- 28-29-30- Terzi-Baba-Mektuplar ve zuhuratlar. 31-32-33- 34-35- 36- 37- 38- 39-40- Terzi-Baba-Mektuplar ve zuhuratlar. 41- 42-43- 44-45- 46-47-48- 49-50- Terzi-Baba-Mektuplar ve zuhuratlar. 51-52- 53-54-55- 56-57- 58-59- 60- Terzi-Baba-Mektuplar ve zuhuratlar. 61- 62-63-65-66- 67-68- 69-70- Terzi-Baba-Mektuplar ve zuhuratlar. 71-72- Kitaplar devam ediyor şu an Yekün= (99/72=171)

Page 258: 2015-31-Ocak-Umre-19 Dosyası - Kopya±.pdf · Medet ya FATİHİ MEKKEİ MÜKERREME medet Medet ya HACİRİ MEDİNEİ MÜNEVVERE medet Medet ya İNSANLARIN ÜSTÜNÜ medet Medet ya

258

NECDET ARDIÇ Büro : Ertuğrul mah. Hüseyin Pehlivan caddesi no. 29/4 Servet Apt. 59 100 Tekirdağ. Ev : 100 yıl Mahallesi uğur Mumcu Cad. Ata Kent sitesi A Blok kat 3 D. 13. 59 100 Tekirdağ Tel (ev) : (0282) 261 43 18 Cep : (0533) 774 39 37 Veb sayfası: Amerika: <http:// necdetardic. org/ Veb sayfası: Amerika: <www.necdetardic.info> Veb sayfası: Almanya: <www.terzibaba.com> Radyo adresi (form): <terzibaba13.com> İnternet, MSN Adresi: Necdet Ardıç <[email protected] ------------------------------------------------------------------