berna hocamızın anısına.. · 2018. 1. 9. · berna burcu yılmaz, 22 mayıs 1977 tarihinde...
TRANSCRIPT
Berna Hocamızın Anısına..
Türkiye Büyüdü !
Ülke Ekonomisi: İsrail
İktisat Mezunları Ne İş Yapar ? Altın Bankacılık Nedir?
Sayı 6 Ocak 2018
Vefat Çünkü ömrüm tamam oldu Benden size selam olsun Tuz ekmek yediğim dostlara Ahiret hakkı helal olsun Yürü hey bî vefa dünya Sana da elveda olsun…
14.12.2017
ÇOMÜ SBF İşletme Bölümü öğretim üyesi Berna Burcu YILMAZ
hocamızı ebediyete uğurladık.
Finansal Muhasebe alanındaki çalışmaları sayesinde bilime verdiği katkılarla iz bırakan değerli hocamıza
Allah’tan (cc) rahmet, tüm sevenlerine başsağlığı dileriz.
Mekanı cennet olsun.
EkoHavadis
11
Berna Burcu Yılmaz, 22 Mayıs 1977 tarihinde Anka-ra’da doğdu. Ortaokul ve lise öğrenimini Özel Arı Okulları’nda tamamladı. 1999 yılında Gazi Üniversi-tesi İktisadi ve İdari Bilimler Faküştesi İşletme Bölü-münü, 2005 yılında Çanakkale Onsekiz Mart Üniver-sitesi İşletme Yüksek Lisansını bitirdi. 2009 yılında Marmara Üniversitesi’nden Muhasebe-Finansman alanından Doktora ünvanını elde etti. 2003 yılında araştırma görevlisi olarak akademik kariyerine başladı ve 24 Ocak 2014’te Muhasebe Doçenti ünvanını aldı.
Kısacık akademik hayatında sayfalar dolu işler başar-dı Berna Hocamız. Yetmiş üç tane ders verdi, on bir dergide makalesi yayınlandı, alanıyla ilgili yedi kitap-ta yazarlık yaptı ve sayısız organizasyonda görev aldı. Bu yazdıklarımla da sınırlı değil yaptıkları. Ama ben bu yazımda kendisinin akademik hayatından çok, kişiliği üzerinde duracağım.
Berna Hoca’dan sadece bir yıl ders alma şansım oldu. Bu bir yılda bana kattıkları paha biçilemez şeylerdi. Öğretmeye ve öğrenmeye aç, her zaman bize bir şey-ler katabilme isteğindeydi. Ne zaman mesleki anlam-da karamsarlığa düşsem ya mail atar ya da odasına giderdim. Saatlerce sohbet eder, o umut dolu bakışla-rını bana aktarırdı. O odadan karamsar olarak çıkmak imkansız gibiydi.
Yaptığımız işleri o kadar önemserdi ki… En ufak bir başarımızda göğsü kabarırdı. Yakın bir zamanda uğ-raştığım bir şeyle ilgili bir teklif aldım. Bu haberi ön-ce aileme sonrasında da Berna Hocama vermiştim. “Bunun olacağını biliyordum.” demişti. Bize bizden daha çok güvenen, inanan bir öğretmendi.
“Asla umudunuzu kaybetmeyin!” Sanırım kendisin-den en çok duyduğum söz buydu. Hayata hep umutlu bakmamızı, mutlu olmamızı istiyordu.
Her zaman yanımda olmasını istediğim kişiydi. Sade-ce öğretmenim değil, en büyük destekçim, umut ışı-ğım oldu her zaman. En güzel anılarımı yaşatan öğret-menim. Doç. Dr. Berna Burcu Yılmaz ışıklar içinde uyu.
Esma ABDAR
Sıradan bir perşembe günü sabahın erken saatleriydi. Arkadaşımın gelip Berna Hoca ölmüş demesiyle artık sıradan bir perşembe değildi. O kadar beklemediğim anda kurmuştu ki bu cümleyi başta inanamadım. Öl-müş mü yok ya kim dedi ki gibi sorular sorarak inan-mak istemesem de malesef Berna Hocamızın hastalığı tekrarlamış ve bedeni bu durumu kaldıramamış. Berna Hoca bizim için bir fenerdi ve sadece hocamızı değil aslında ışığımızı kaybetmiştik. Gelecekle ilgili umut-suzluğa kapıldığımızda odasına giderdik bize hepimi-zin başarılı yerlere geleceğini çok güzel işler yapaca-ğımızı bildiğini söylerdi. Odasından çıktığımızda ha-yat dolu olurduk. Çeşitli dersler öğretti bize şirketler muhasebesi, finansal tablolar analizi gibi derslerimiz-de bir çok bilgi öğrendik ama dersleri her zaman öğ-renirdik kitaplardan bize asıl her şeyde bir iyilik gü-zellik görmeyi, hayatı sevmeyi, her zaman pozitif mutlu umutlu bireyler olmayı öğretti. Hayallerim var-dı benim seneye yüksek lisans yapıcaktım hocamla ama kısmet olmadı.. Belki de yükü ağır geldi ve o yüzden aramızdan ayrılması gerekti ama o gülen yü-zü tatlı dili ve sevgi dolu kalbiyle her zaman yanımız-da bizimle olucak. Yine her umutsuzluğa kapıldığı-mızda aklımıza konuşmalarımız gelicek ve hep bi-zimle olucak. Berna hocamızı saygı sevgi ve özlemle anıyoruz...
Tuğçe GÜLHAN
Berna Hocamızın ardından...
Ekonomi EkoHavadis
22
TÜRKİYE BÜYÜDÜ (MÜ?)
T ürkiye, TÜİK’in yaptığı açıklamalara göre zin-
cirlenmiş hacim endeksi olarak (2009=100) ge-
çen senenin üçüncü çeyreğine (temmuz, ağustos, ey-
lül) göre bu senenin (2017) çeyreğinde %11,1’lik bir
artış yakaladı. Üretim yöntemiyle gayrisafi yurtiçi
hâsıla tahmini, 2017 yılının üçüncü çeyreğinde cari
fiyatlarla yüzde 24,2 artarak 827 milyar 230 milyon
TL oldu. Bu çift haneli sayıya ulaşmak için yapılan
karmaşık hesaplamalar bir yana bu artış ne kadar ger-
çeği yansıtıyor? Yani bu canlılığı sokaklarda, mağaza-
larda fiyat etiketlerine dik dik bakan insanlarda, cebi-
mizde görebiliyor muyuz?
Bu soruların cevaplarını iç sesinize bırakıyorum, bu
yazıda 3.çeyrekte %11,1’lik büyüme oranına nasıl
ulaştık biraz ondan bahsedeceğim. Çift haneli büyüme
elbette şikayet edeceğimiz, hayıflanacağımız bir oran
değil, ama bu oranın böyle şişik olmasının en başlıca
sebebi geçen sene üçüncü çeyreğin büyüme oranının
%-0.8 olması, ve bu baz etkisi 2017 senesinin rakamı-
nı katladı, yani böylece esasında övünülecek bir geliş-
me de kaydetmedik. Tabii bu rakamlar bizi 2017’nin
üçüncü çeyreğinde dünya ülkeleri arasında Hindistan
ve Çin gibi hızlı büyüyen ülkeler arasında en hızlı
büyüme kaydeden ülke olarak gösterdi. Ayrıca Türki-
ye kendi son altı yılında en yüksek çeyreklik büyüme-
sini gerçekleştirmiş oldu bu da Türkiye’nin imajı açı-
sından, dış yatırımcılar açısından olumlu birçok katkı
sağlayacaktır. Bu büyümeye etki olarak ülkemizdeki
birçok önemli ekonomist KGF’nin (Kredi Garanti
Fonu) oldukça etkili olduğunu söylüyor ki bence de
doğru bir söylem. Çünkü KGF bir yılda 364 bin şirke-
te ulaşmış, 199 milyon 500 bin TL kefalet hacmi sağ-
lamış ve biliyorsunuz ki kobiler, küçük işletmeler
ekonominin bel kemiğini oluşturur, onları güçlü tutar-
sanız ülke ekonomisini daima ayakta tutarsınız. Hükü-
met teşvikleri çok önemli bir rol oynuyor ve herkes bu
politikanın 2018’de de devam etmesini şiddetle talep
ediyor. İmalat sanayi ise son dönemlerdeki ataklarla
büyümeye %15,2 katkı sağladı, emlak-konut ve tüke-
tim de büyümeye yardımcı unsurlar olarak bu çeyrek-
te gözlemlendi. Tüketim vs. arttırılıyor fakat enflas-
yon da çift hanelerde, faiz, borç artıyor böyle şiddetli
çıkışların her zaman bedeli oluyor ve büyümenin sür-
dürülebilir olup olmadığı tartışılıyor.
Bu denli büyümenin olumlu dış etkilerle birlikte enf-
lasyonda, cari açıkta ve istihdamda da olumlu etkiler
sağlamasını umut ediyoruz. Şuan kesin bir olumlu
gelişme olacağını söylememiz doğru olmaz, çünkü
bunu %11.1’lik büyümeye dayandırarak söylüyoruz
ki bu büyümenin biraz balon olduğunu varsayıyoruz
ve bir balonun üstüne iyimser yorum yapmak her za-
man tehlikelidir, tıpkı son zamanlarda popüler olan
kripto para birimleri gibi, bu gelişmeleri de bize za-
man gösterecek, bu yüzden şimdilik sadece “umut
ediyoruz”. Tüm bunlarla Türkiye büyüdü mü, sorusu-
na karşılık olarak: evet, büyüdü ama ne kadar büyüdü,
işte onun cevabını ise yukarıda vermiş olduk. Son
çeyreğin büyümesine ise iyimser yaklaşan kesimler %
6 civarlarında olacağını tahmin ediyor ve genel yıllık
büyüme olarak da yaklaşık olarak %5-7 tahmin edili-
yor.
Üçüncü çeyreğin çift haneli büyümesine doğal olarak
insanlarımız sevindi fakat insanlarımız %4 büyüdü-
ğünde de sevinmişti. Ben şahsen, Türkiye’nin gelişen
bir ülke olarak hiçbir zaman %3-5 arası büyüme kay-
detmesine sevinemedim, çünkü Türkiye’de çok daha
Ekonomi EkoHavadis
33
büyük bir potansiyel ve kapasite var, üzücüdür ki bir
daha çift haneli oranları görür müyüz şüphe duyuyo-
rum. Bizim zaten her zaman en az çift hanelerde bü-
yümemiz gerekiyor, balon olarak değil gerçek manada
çift haneli büyümekten bahsediyorum, oysaki halkı-
mız %4’den %5’e yükselme olduğunda başarı hikâye-
leri yazıyor, büyük bir başarıymış gibi kutluyor. Bu
açıdan baktığımızda aslında ülke olarak hep çitayı
düşük tuttuğumuzu fark ettim, yapmak yerine konuş-
mayı seviyoruz. Kendi büyüme oranlarımızı ABD
gibi gelişmiş ülkelerle kıyaslıyoruz, bu doğru değil ki
onlar zaten gelişimlerini tamamlamış, gelişime doy-
muş ülkeler %2 oranında büyüme sağlamaları bizim
%20 büyümemize eşit gibi bir şey, bizim daha yapa-
cak geliştirecek çok şeyimiz var işte bu yüzden nor-
malde bizim büyümemiz çift hanelerde olmalı. Tabii
bunu oturarak yapmayacağız çalışarak olacak bir şey.
Ayrıca fark ettiyseniz her şehrimiz Ankara, İstanbul,
İzmir, Bursa gibi gelişmiş değil, hatta gelişmiş diye
ele aldığımız İstanbul bile gelişmiş değil oysaki ülke-
mizin incisidir İstanbul. Ama buna rağmen İstan-
bul’un tarihi mekânları, boğazı ve gereksiz/fazla nüfu-
zu dışında övdüğümüz bir yanı yok ki aynı boğaz
Çanakkale’de de var ama pek övülmüyor doğrusu.
Evet, biraz yorumdan sonra Dünya’daki diğer ülkele-
rin gelişim hızlarına bakalım.
Türkiye’nin G-20 ülkeleri arasında üçüncü çeyrekte
lider olduğunu biliyoruz, bulunan OECD kaynaklı
grafikte Türkiye’nin dünya üzerindeki yerini gösteri-
yor. Grafiği incelediğimizde OECD’nin verilerine
göre İrlanda bizim bir tık üstümüzde bu da bizi dün-
yada ikincisi yapıyor. Bizim ardımızdan %6.8 ile Çin
Halk Cumhuriyeti geliyor, Hindistan ise %6.1 ile 5.
sırada. Avrupa’nın devleri Almanya %2.8, Fransa %
2.2, Birleşik Krallık ise %1.5 büyüme hızı yakaladı,
Euro’nun temsilcileri (19 ülke) ve AB ülkeleri (28)
ise genel olarak %2.6 büyüme hızına ulaştı. Birleşik
Devletler %2.3 oranındayken grafikte Suudi Arabis-
tan’ın %-1 oranı ile dikkat çekiyor.
Engin Alp KODAL
Ekonomi EkoHavadis
44
FAİZİN NABZI
ABD Merkez Bankası FED uzun süredir
beklenen faiz artışını gerçekleştirdi.
25 baz puan artırarak yüzde 1,25 - 1,50 aralığına yük-
seltme kararı aldı.25 baz puanlık bu artıştan sonra
2018 yılında üç kez daha aynı oranda artış yapması
bekleniyor. FED kararının ardından bugün Avrupa
Merkez Bankası ECB ile Türkiye Cumhuriyeti Mer-
kez Bankası’nın faiz kararlarını açıklaması bekleni-
yor.
1 puanlık faiz artışı yapılması halinde ise piyasanın
mevcut seyrini koruması, ancak uluslararası ilişkilere
bağlı olarak önümüzdeki dönem yeniden kurlarda
artış görülmesinin sürpriz olmayacağını da söyleyebi-
liriz
Beklenen oldu faizler arttı.
Ama beklenen olmadı.
Çünkü piyasaların satın aldı-
ğı oranda artmadı faizler.
GELİR % 7.3 GİDER %
11.8 ARTTI
Bir türlü yükselişi önleneme-
yen “enflasyona dur demek”
için öncelikli amaç olarak
gösterildi MB.
Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası (TCMB) Para Poli-
tikası Kurulu (PPK) toplantı-
sında, Geç Likidite Penceresi (GLP) borç verme faiz
oranı 50 baz puan artırılarak yüzde 12,25’ten yüzde
12,75'e yükseltildi. Bir hafta vadeli repo ihale faiz
oranı yüzde 8,00'de, gecelik marjinal fonlama oranı
yüzde 9,25'te ve gecelik borçlanma faiz oranı ise yüz-
de 7,25'te sabit bırakıldı.
Peki herkes kredi maliyetlerinden şikayet ederken
MB niye faiz artırdı?
Enflasyonun bulunduğu yüksek seviyeler ve yakın
dönemde yaşanan maliyet gelişmeleri beklentiler ve
fiyatlama davranışlarına dair riskleri artırmıştır.
Yani TCMB, enflasyonun gidişinden ürktüğünü itiraf
etmiştir.Doları durdurmak üzere piyasa fiyatlamasıyla
uyumlu ve yabancı yatırımcıyı çeken bir faiz düzeyine
ihtiyaç duyulmaktadır.
"Faiz artışları devam edebilir"
Türk Ekonomi Bankası (TEB) Finansal Piyasalar
Strateji Müdürü Erkin Işık, Merkez Bankası'nın GLP
faizindeki 50 baz puanlık artışının piyasa beklentileri
olan 100 baz puanın altında, kendi beklentileri olan 75
baz puana ise daha yakın gerçekleştiğini söyledi.
Muhtemelen TCMB'nin bütün fonlamayı yine geç
likiditeden vereceğini ve bu durumda ortalama fonla-
ma faizinin 50 baz puan yükselerek yüzde 12,75 ola-
cağını ifade eden Işık, "Merkez bankası, yakın dö-
nemde yaşanan maliyet gelişmelerin beklentiler ve
fiyatlama davranışlarına dair riskleri artırdığına dikka-
ti çekiyor. Aynı zamanda hedeflerle uyum sağlanana
kadar para politikasındaki sıkı duruşun kararlılıkla
sürdürüleceğini ve ihti-
yaç duyulması halinde
ilave parasal sıkılaştır-
ma yapılabileceğini
söylemeye devam edi-
yor. Bu da 18 Ocak
2018 tarihindeki PPK
toplantısında faiz artı-
rımlarının devam ede-
bileceğine işaret edi-
yor." diye konuştu.
TCMB, FED ve Avru-
pa Merkez Bankası’nın
yanı sıra 12 banka daha
faiz kararı verdi. Çin,
Hong Kong, Bahreyn,
Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Katar
merkez bankaları ise faizleri yükseltmeyi tercih etti.
Böylece 15 bankanın 8’i faizi sabit tuttu.
Peki Sonuç Ne?
Kur bir anda 3,83 TL’den 3,89 TL’ye çıkıver-
di.Sonrasında bir miktar gevşese de doların gerginlik
katsayısı faiz kararı sonrasında yükselmiş durumda.
Ve yıl sonuna doğru küresel çapta azalan likiditeyi
dikkate aldığımızda!
Kurlarda dalgalanma olasılığını yükselten bir tablo
görülüyor.
Vesile ÇAVUŞOĞLU
Ekonomi EkoHavadis
55
T ürk lirası, dolar ve euro karşısında yılbaşından bu
yana en düşük seviyesini gördü. Ankara ve Ame-
rika Birleşik devletleri arasındaki gerginlikler, enflas-
yon riskleri ve para politikalarındaki belirsizlikleri
ortaya çıkarıyor ve uzmanlar dalgalanmanın devam
edeceğini düşünüyor.
New York’ta görülen Reza Zarrab ve Halkbank eski
Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın
merkezinde olduğu dava iki ülke arasında siyasi ilişki-
lerin de gerilmesine neden oldu.
Genel olarak değerlendirildiğinde, dünya ekonomisin-
de de çalkalanmalar görmek mümkün. İngiltere’nin
Avrupa Birliği’nden ayrılması üzerine yeni planlar
yapılmaya başlandı. İngiltere ise Avrupa Birliğinden
ayrılması üzerine kendi ekseninde hareket etme doğ-
rultusunda ilerlemekte. Önümüzdeki dönemde ekono-
misini daha canlı tutmak isteyen Avrupa Birliği ise
girişimcilere hammadde, iş gücü ve destekte bulunup
Avrupa’da biraz daha hareketlenmeyi amaçladığı gö-
rünüyor.
Gerek ülkemizde gerekse diğer dünya devletlerine
biraz göz attığımızda finansal sallantıların olması
dünya da ekonominin çalkalandığını net bir şekilde
gözler önüne seriyor. Orta Asya devletleri arasındaki
sorunlar, büyük bir kayıp veren Avrupa Birliği, bu yıl
üçüncü kez faiz artırımında bulunan Amerika Birleşik
Devletleri vs. ekonomilerin her devlette anlık değişi-
mini bizlere sunuyor.
Son olarak dünya ekonomi sayfalarını sallayan haber
olan Bitcoin’e değinmek gerek. ABD’ de yayın yapan
CNBC’ye konuşan Standpoint Research’ün kurucusu
Moas, ‘‘Bitcoin için ‘Al’ tavsiyesi verdiğimde fiyat
mevcut seviyenin yüzde 500 altındaydı’’ diyor ve
yeni bir yüzde 500 beklediğini ifade ediyor. Bitcoin
’in gelecekte 300 ila 400 bin dolar seviyesine kadar
yükseleceğini ifade eden Moas, tahminini arz-talep
dengesine dayandırıyor.
Naci YILMAZ
DEĞİŞMEKTE OLAN DÜNYA EKONOMİSİ
Teşvik EkoHavadis
66
Yenilenebilir enerjide Türkiye: Yatırımcılar teşvik
bekliyor
Türkiye, yenilenebilir enerjilerin toplam enerji portfö-
yündeki payını arttırmaya çalışıyor. Ancak yatırımcı-
lar ve uzmanlar yasal düzenlemelerin ve cazip teşvik-
lerin bir an önce hayata geçirilmesi gerektiği görüşün-
de.
Yüksek ekonomik büyüme, kişi başına düşen milli
gelir ve demografik yapı Türkiye’deki giderek artan
enerji talebinin ana nedenleri ve bu talebin 2023 yılı-
na kadar da yılda yaklaşık %6 artacağı tahmin edili-
yor. Ülkenin toplam kurulu gücündeki yenilenebilir
enerji payının 2023 itibariyle % 30’a ulaşması hedef-
leniyor.
Hükümetin 2023 yılı hedefleri arasında rüzgâr enerji-
sine dayalı kurulu güç kapasitesinin 20.000 megawat-
ta ulaştırılması ve 1.000 megawatta jeotermal ve
3.000 megawattı güneş enerjisi sağlayacak santralle-
rin kurulması da yer alıyor.
Fransız elektrik şirketi EDF ile ortak Polat Holding
Türkiye'deki en büyük yenilenebilir enerji yatırımcıla-
rından biri. Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Po-
lat Türkiye’nin alması gereken çok yol olduğunu
söylüyor ve yasal düzenlemelerin önemine dikkat
çekiyor.
“Ege Denizi’nin olduğu bölge bir rüzgâr koridoru.
Almanya’nın 45 bin megawatt rüzgâr yaptığını düşü-
nürsek bizim en az o kadar yapma kapasitemiz var.
Güneşe gelince yine Almanya’yı örnek vereyim. 40
bin megawatt güneş bitirdiler. Bizde daha 500 me-
gawatt yok. Üstüne üstlük Almanya’da güneş yok.
Yani güneş faktörü Türkiye
’nin üçte biri kadar. Rüzgârda toplam 5500 megawatt,
güneşte de 500 megawatt kurulu güç var. Dolayısıyla
daha çok gitmemiz gereken yol var.”
Yatırımcılar yeni düzenlemeleri bekliyor
Türkiye ekonomisi ithal enerji kaynaklarına bağımlı.
Başbakan Binali Yıldırım pazartesi günü 23. Dünya
Enerji Kongresi’nde Türkiye’nin enerjide ithalat ba-
ğımlılığının %72 seviyesinde olduğunu söyledi. Tür-
kiye’nin giderek kabaran enerji ithalat faturası ise
ülke ekonomisinin zafiyeti cari açığın giderek genişle-
mesine sebep oluyor.
Artması öngörülen enerji talebi ile birlikte enerji kay-
naklarının çeşitlendirilmesi, yeni yatırımların devreye
alınması ve enerji verimliliğinin üst düzeye çıkarılma-
sı konuları Türkiye’nin enerji stratejisinin ana çerçe-
vesini oluşturuyor.
Yatırımcılar yapılacak yeni düzenlemelerle yenilene-
bilir enerjinin daha cazip bir yatırım alanı haline gele-
bileceğini söylüyor. Adnan Polat yeni düzenlemeleri
beklediklerini ve düzenleme çıkana kadar da bakanlı-
ğın bütün kapasite artışlarını durdurduğunu aktarıyor.
"Bakanlık yeni bir düzenleme yapmak istiyor; özellik-
le rüzgâr ve güneşle ilgili daha büyük bir şekilde bu
ihaleleri yapmayı planlıyor. Bunun için de yerli ima-
latı da şart olarak koyuyor. Hem sularda hem rüzgârda
doğal olarak burada yerli imalatın miktarını arttırmak
istiyor ki şu anda rüzgârda gövde ve kanatlar yapılı-
yor. Sadece tribünün kendisi kaldı. O da kısa sürede
yapılacak.”
Enerji Bakanı Berat Albayrak geçen ay yaptığı bir
açıklamada yerli ve yabancı yatırımcıların talebi üze-
rine Türkiye’nin bu yıl yenilenebilir enerji alanında 1
milyar dolar civarında yatırım gerektiren alım garanti-
li ihalelere çıkacağını açıklamıştı.
Türkiye’de hâlihazırda yatırımları bulunan İtalyan
Enel Green Power’ın Avrupa ve Kuzey Afrika Bölge-
si Başkanı Carlo Pignoloni yeni yapılacak ihaleleri
merakla beklediklerini aktarıyor.
“Şu an rüzgâr için açılacak ihaleleri takip ediyoruz.
Bunlar çok daha büyük olacak. Türk yetkililer meto-
dolojiyi de değiştirdiler. Geçmişte bağlantı için ihale
yapıyorlardı şimdi tarife garantili ihaleye yani dünya-
daki mevcut ortak uygulamaya dönüyorlar. Açılacak
ihalelerde çok büyük rekabet olacak.”
Abdullah Yusuf YILDIZ- Oğuzhan İZGİ
TÜRKİYE POTANSİYELİNİ KULLANAMIYOR
Yatırım EkoHavadis
77
MERSİN, TÜRKİYE’NİN ENERJİSİNE ENERJİ KATACAK
Mersin’de enerjiye yönelik yürütülen yatırımlar ve
çalışmalar ülkenin bir taraftan enerji çeşitliliğini artı-
rırken diğer taraftan enerji açığının kapatılması adına
büyük önem taşıyor. Bölgenin Türkiye’yi de ilgilendi-
ren en önemli enerji yatırımı nükleer güç santrali.
2010’da imzaları atılan, Gülnar ilçesine bağlı Büyüke-
celi beldesinde kurulması planlanan nükleer güç sant-
ralinin 4 bin 800 MW Kurulu güç kapasitesine sahip
olması planlanıyor. Lisanslama süreci ve yapım aşa-
masıyla birlikte ilk ünitenin 2019’da devreye girmesi
bekleniyor. İlk beton 2013’te dökülecek ve 2019’da
yapılacak ilk reaktörün ardından her yıl bir reaktör
yapılıp çalışmalar 2022’de tamamlanacak. Santralin
kurulması işlemini Akkuyu NGS Elektrik AŞ sürdü-
rüyor.
Enerji Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre Türki-
ye’nin 2023’te kurulu gücünün 110.000-130.000 MW
arasında olması, elektrik tüketiminin 500 milyar kWh
olması öngörülüyor. Elektrik ihtiyacının karşılanma-
sında kullanılan doğalgaz ve sıvı yakıtların tamamına
yakını, kömür yakıtların ise yaklaşık % 30’u ithal
ediliyor. Diğer yandan, Türkiye’nin hidroelektrik po-
tansiyeline ek olarak rüzgâr, güneş, jeotermal, biyo-
kütle gibi yenilenebilir enerji potansiyelinin tamamı
kullanılsa bile 2023’e kadar ulaşılacak 500 milyar
kWh enerji tüketiminin ancak yarısına yakını karşıla-
nabiliyor. Bu nedenle mevcut enerji açığının kapan-
masında enerji çeşitlenmesine gidilmesi ve nükleer
enerji yatırımı ülke adına büyük önem taşıyor ve nük-
leer güç santrali yapımı bir tercih değil, zorunluluk
olarak gösteriliyor.
“80 milyar kWh elektrik üretilecek”
Akkuyu ve Sinop nükleer güç santrallerinde 1 yılda
yaklaşık 80 milyar kWh elektrik üretilmesi bekleni-
yor. Yakıt maliyeti her iki santral için yıllık yaklaşık
olarak 720 milyon ABD doları olarak açıklanıyor. 80
Milyar kWh elektrik üretimi için 16 Milyar m3 doğal-
gaza ihtiyaç var. Doğalgaz maliyeti ise yaklaşık 7,2
milyar ABD doları. 3 senede sadece doğalgaz ithaline
ödenecek para ile Mersin-Akkuyu’ da 4 ünite nükleer
santral kurulabildiği belirtildi.
Ayrıca nükleer santral kurma konusunda Türkiye ken-
di modelini oluşturuyor. Bu model içerisinde en
önemli nokta olarak olabildiğince yerli üretime önem
verilmesi ve yerli insan kaynaklarından yararlanılması
gösteriliyor. Bu bağlamda Mersin Akkuyu santralinde
görev yapacak 50 üniversite öğrencisi Türkiye’den
Rusya’ya götürüldü. Gençler, Eylül ayından bu yana
nükleer santral konusunda dünyanın en iyi bilim mer-
kezlerinden birinde eğitime tabi tutuluyor. Önümüz-
deki süreçte öğrencilerin sayısının toplamda 600’e
ulaşması hedefleniyor ve bu öğrenciler dönüşte nük-
leer santralde çalışacaklar. İnşaat aşamasında ilk etap-
ta 2 bin 500 kişiye istihdam sağlanması planlanıyor.
Santralde Türk mühendisler de çalışacak.
Yatırım yalnızca alternatif enerji kaynağı oluşturul-
ması adına değil, yeni sanayi kolları ve istihdam alan-
ları oluşturması adına da önem taşıyor. Bir nükleer
santralin yapımında 515 bin parça kullanılıyor. Akku-
yu nükleer güç santralinin inşasında, maksimum dü-
zeyde Türk mühendis istihdam edilecek, yerli ekip-
man kullanılacak ve böylece yeni sanayi kolları, yeni
Yatırım EkoHavadis
88
istihdam alanları da oluşacak. Bu modelle Türkiye,
kendi enerji sektörünün hem çeşitlendirmesini hem de
büyümesini karşılayacak bir yapıya girecek.
“Yoğun güvenlik önlemi alınacak”
Projeyi Rusya’da 10 tane atom enerji santrali işletme-
si yapan tecrübeli bir şirket yürütüyor. Akkuyu ’da
yapılan nükleer santral için çok ciddi güvenlik önlem-
leri alınacağı belirtiliyor. Projede çevreye yayılan
radyasyonun uluslararası standartlarda kabul gören
oranda olmasına büyük özen gösterilirken olası kaza-
lara karşı da ciddi önlemler alınacak. Olası arızalar,
doğal felaketler ve kazalar göz önünde bulundurula-
rak çalışmalar sürdürülecek.
Santral üzerine bir uçak düşmesi, deprem olması, su
baskını, yangın gibi doğal felaketlere karşı önlemler
şimdiden düşünülüyor. Olası bir arıza durumlarında
radyasyon yayılma yolları kademeli olarak engellene-
cek. Akkuyu sahasında kurulacak yapı 2 katmandan
oluşacak. Dışta 1 metre kalınlığında özel bir betondan
yapılmış muhafaza duvarı olacak. İçinde de özel bir
muhafaza kubbesi olacak. Aynı şekilde radyasyon
yönünden tehlikeli maddelerin reaktör binasının dışı-
na çıkmasını engelleyecek mekanizmalar öngörülü-
yor. Tehlikeli tüm maddenin tek bir yapı içine hapse-
dilmesi planlanıyor. Olası personel hatalarına karşı
otomatik güvenlik sistemleri de devreye girecek. Ay-
rıca elektrik kesilmesine karşı elektrikle çalışmayan
koruma ve soğutma sistemleri planlanıyor.
Nükleer Santralde kullanılacak tüm yakıt Rusya’dan
getirilecek. Atıklar da yine Rusya’ya geri gidecek.
Atıkları Türkiye satın almak isterse, Türkiye’de de
kalabilecek.
Sinem TUNALI
Dış Ticaret EkoHavadis
99
Dış Ticaret İstatistikleri, Kasım 2017
İhracat %11,2, ithalat %21,3 arttı
Türkiye İstatistik Kurumu ile Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı işbirliğiyle oluşturulan geçici dış ticaret
verilerine göre; ihracat 2017 yılı Kasım ayında, 2016
yılının aynı ayına göre %11,2 artarak 14 milyar 217
milyon dolar, ithalat %21,3 artarak 20 milyar 537
milyon dolar olarak gerçekleşti.
Dış ticaret açığı %52,4 arttı
Kasım ayında dış ticaret açığı %52,4 artarak 6 milyar
320 milyon dolara yükseldi.
İhracatın ithalatı karşılama oranı 2016 Kasım ayında
%75,5 iken, 2017 Kasım ayında %69,2'ye düştü.
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye
göre ihracat %1,6 arttı
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye
göre; 2017 Kasım ayında bir önceki aya göre ihracat
%1,6 arttı, ithalat %2,4 azaldı. Takvim etkilerinden
arındırılmış seriye göre ise; 2017 yılı Kasım ayında
RAKAMLAR YÜKSELİŞTE
Dış Ticaret EkoHavadis
1010
önceki yılın aynı ayına göre ihracat %11,1, ithalat %
21,4 arttı.
Avrupa Birliği’ne ihracat %17 arttı
Avrupa Birliği’nin (AB-28) ihracattaki payı 2016
Kasım ayında %46,7 iken, 2017 Kasım ayında %49,1
oldu. AB’ye yapılan ihracat, 2016 yılının aynı ayına
göre %17 artarak 6 milyar 983 milyon dolar olarak
gerçekleşti.
En fazla ihracat yapılan ülke Almanya oldu
Almanya'ya yapılan ihracat 2017 Kasım ayında 1
milyar 376 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla
908 milyon dolar ile İngiltere, 839 milyon dolar ile
İtalya ve 733 milyon dolar ile ABD takip etti.
İthalatta ilk sırayı Almanya aldı
Almanya'dan yapılan ithalat, 2017 yılı Kasım ayında
1 milyar 982 milyon dolar oldu. Bu ülkeyi
sırasıyla 1 milyar 981 milyon dolar ile Çin, 1 milyar
906 milyon dolar ile Rusya ve 1 milyar 16 milyon
dolar ile İtalya izledi.
Yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayi ihracatı
içindeki payı %3,9 oldu
Teknoloji yoğunluğuna göre dış ticaret verileri, ISIC
Rev.3 sınıflaması içinde yer alan imalat sanayi ürün-
lerini kapsamaktadır. Kasım ayında ISIC Rev.3’e göre
imalat sanayi ürünlerinin toplam ihracattaki payı %
92,8’dir. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi
ürünleri ihracatı içindeki payı %3,9, orta yüksek te-
knolojili ürünlerin payı ise %36,3’tür.
Yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayi ithalatı
içindeki payı %15,7 oldu
İmalat sanayi ürünlerinin toplam ithalattaki payı %
81,1’dir. 2017 Kasım ayında yüksek teknoloji
ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ithalatı içindeki
payı %15,7, orta yüksek teknolojili ürünlerin payı ise
%42,7’dir.
Oğuzhan SARIKAYA
Yazarlar EkoHavadis
TÜRKİYE 2017 YILI BÜYÜME TAHMİNİ
S on Orta Vadeli Program’da, Türkiye 2016 yılın-
da GSYİH’nın yüzde 3.2 büyüyeceğini ama son-
ra 2017 ila 2020 arasındaki dört yılda büyümenin her
yıl yüzde 5.5 olacağını
vurgulamıştı. 2017’de ise
ilk çeyrek büyümesi yeni-
lemelerden sonra yüzde
5.3, ikinci çeyrek büyü-
mesi ise de 5.4 artmış,
2016 üçüncü çeyreğindeki
darbe girişiminin katkısı
ortadan kalkmıştı.
2017’nin üçüncü çeyreği
ise büyümeyi hesaplarken,
2016’nın eksi olan üçüncü
çeyreğinden sonraki 2017
dönemine bakıldığında,
2017 üçüncü çeyreğinde
yüzde 11.1 düzeyine çıkı-
yordu. Eksi büyüme çey-
reği ortadan kalkınca dün-
ya çapında rekor sayılabi-
lecek, yani rekor düzeyde
bir büyüme gündeme geli-
yordu.
Yüzde 11.1 boyutundaki
2017 yılı üçüncü çeyrek büyümesi yüzde 5.5 düze-
yindeki yıllık büyüme hedefinin iki misline çıkmış
oluyordu. 2016’nın üçüncü çeyreğindeki eksi büyü-
me sonrası 2017’nin ilk üççeyreğinde neredeyse
‘dünya rekoru’ bir büyüme gündeme geliyordu.
2017 yılında şu andaki verilerle, geçen yıla oranla
birinci çeyrek büyümesi yüzde 5.3, ikinci çeyrek
büyümesi yüzde 5.4, üçüncü çeyrek büyümesi yüzde
11.1, dördüncü çeyrek büyümesi yüzde 3.5 olarak
gerçekleşti. Eldeki verilerle toplamda yüzde 6.7’lik
bir büyüme olduğu hesaplanıyor. Bu büyüme hedef-
lenen yüzde 5.5 hedefinin oldukça üstünde olduğunu
gösteriyor.
Bu denli büyümeye en büyük katkıyı sağlayan sek-
törlerin ise gıda, inşaat ve tekstil olduğunu söyleyebi-
1111
2017 Türkiye Ekonomisinde Neler Oldu? 2017 yılının sonuna geldiğimiz şu günlerde geride bırakacağımız yılın ekonomik verileri toparlandı, karşılaştırmalar yapıldı ve yılsonu özetleri hazırlandı. Gelin bu yıl ekonomimiz-de ne tür değişiklikler olmuş ekonomist yazarlarımızın analizleri ve yazıları dâhilinde bir inceleme yapalım. İlk olarak Akşam Gazetesi köşe yazarı Deniz Gökçe’nin yazısını ele alalım.
Yazarlar EkoHavadis
liriz. Sırada Aydınlık Gazetesi köşe yazarı Uğur Ci-
velek’in köşe yazısını inceleyelim.
Ekonomik Durum Sene Başına Göre Daha İyi
Mi?
2017 yılı ül-
kemiz
açısından da kolay bir yıl
olmadı. Ocak ayı itiba-
rıyla döviz kurlarında
yaşanan sert yükselişler
nedeniyle beklentiler
olumsuzlaşmıştı. İşsizlik
yüzde 13 düzeyine sıçra-
mış, enflasyon beklenti-
leri bozulmuş ve ekono-
minin nasıl canlanacağı
iyice belirsiz hale gel-
mişti. Bir yandan tek
kullanımlık önlemler seti ve diğer yandan küresel
düzeydeki korkuların ötelenmiş olmasına bağlı sa-
kinlik daha ciddi olumsuzlukların yaşanmasını engel-
ledi. Kredi Garanti Fonu
uygulaması ve gevşek
maliye politikası, paranın
devir hızının artmasına
katkı yaptı. Ekonomi gele-
cekteki talebi öne çekerek
geçici olarak canlandı,
işsizlik yine geçici olarak
yüzde 11 seviyesinin altı-
na kadar indi; fakat enflas-
yon baskıları çok tehlikeli
olabilecek şekilde yüksel-
di ve kırılganlık algılarının
artmasına yardım etti. Ge-
rek fiyat istikrarı ve gerek
ise finansal istikrar tehlike
sinyalleri üretir oldu.
Bu yılın ilk haftalarında olduğu gibi döviz kurları
yine yüksek ve faizler yükselmeye devam ediyor.
İhtiyaçları karşılamak ve görünümü kurtarmak üzere
devreye sokulabilecek seferberlikler, neleri getirip ve
neleri götüreceğinin detaylarına şimdilik girmiyoruz!
Fakat sene başına göre, daha kırılgan olduğumuzu ve
küresel koşulların kesinlikle güven vermediğini göre-
biliyoruz!
Uğur Civelek’in 2017 hakkındaki düşünceleri böyle.
Kendisi ekonomik gidişat hakkında tedirgin ve endi-
şeli. Umarız ki 2018 ülkemiz için bu endişeleri boşa
çıkaracak bir yıl olur.
2017 Dolar Grafiği
2017 Euro Grafiği
1212
Yazarlar EkoHavadis
Son olarak Dünya Gazetesinin köşe yazarı Orkun
Gödek’in yazısına göz atalım.
Yıl Sonu İşlemleri
2017 yılını tamamlamaya çalışıyoruz. Küresel çapta
hem haber akışı hem de işlem hacimlerinde azalış
var. Yabancı yatırımların çoğunluğu mu-
hasebe dönemleri itibariyle Kasım ortala-
rından bu yana işlemlerine ara vermiş,
yılın muhakemesini yapmaktalar. Fena
bir yıl olmaması nedeniyle morallerin
yerinde olduğunu söylemek mümkün.
Geride bıraktığımız hafta içerisinde bu
yönde eğilimlerin içeride de etkili oldu-
ğunu söyleyebiliriz. Yerli yatırımcıların
hâkimiyetine kalan hisse senedi piyasası
işlemlerinde yukarı yönde eğilim hâkim
gelirken, TCMB toplantısının ardından
Türk lirasının sergilediği değer kaybı da
küresel ortamın sağladığı avantajla bir-
likte terse döndü. Haber akışının zayıf olması, yılso-
nu işlemleri nedeniyle doğabilecek TL
talebi de rüzgârı destekleyen unsurlar
arasında yer alıyor.
Sessiz haftanın dışarıda en önemli habe-
ri ise pek dikkate alınmamış olsa da
Haziran’ın ikinci yarısında başlayan
harekete benzer bir şekilde tahvil faizle-
rinin topyekûn yukarı yönde gelişimi
oldu. Almanya’da hazinenin 2018 için
getiri eğrisinin uzun tarafında bu yılın
üzerinde borçlanmaya gideceğini açıkla-
masının ardından Almanya başta olmak
üzere çekirdek Euro Bölgesi faizlerinde
genele yayılan bir yükseliş yaşandı. ABD’de yıl içe-
risinde tartıştığımız ve kırılımı halinde hareketin hız-
lanabileceğini belirttiğimiz 10 yıl vadeli tahvilde
yüzde 2.4 seviyeleri yukarı yönde geçildi. Mevcut
durumda sessiz ortamın sağladığı avantaj risk işta-
hında bozulma yaratmazken, benzer ortamla Ekim-
Kasım döneminde karşılaşmış olsaydık konuşulan
durumun daha farklı olacağını göz ardı etmemek
gerek.
2017 yılını bu ekonomist yazarlarımız bu şekilde
özetliyor. Yazılar 2018 yılı için bütçe hazırlanması
ve planlanması noktasında da kayda değer çıkarımlar
yapılabilecek seviyede. Devletimizden bu verilerden
yararlanarak en iyi planlanmayı yapacak olmasını
umut ederek, yazıma son vermek istiyorum.
Mutlu Yıllar!
Resul BERKTAŞ
1313
Gündem EkoHavadis
1414
Vücut Isısıyla Bitcoin Üretiliyor
Dünya gündemine bir anda düşen Bitcoin yılın son
gündemlerine doğru daha da popüler olmaya başladı.
Haberler.com dan ulaşılan bilgilere göre,Hollandalı
bir firma vatandaşların yattıkları yerden para ka-
zanmasına imkan sağlıyor. Kişilerin vücut enerjiler-
iyle Bitcoin üretilen cihazların elektrik ihtiyacı
karşılanıyor.
The Next Web'in haberine göre Hollandalı Loho isim-
li bir girişim, vücut ısısından elde ettiği enerjiyi
Bitcoin üretiminde kullanıyor. Şimdilik 37 kişinin
termostatik enerjisinden elektrik üretiliyor. Bugüne
kadar kişilerden 127 bin 210 miliwatt'lık elektrik
sağlandı. Bu enerjiyle 16 bin 954 coin elde edildi.
Yüzde 80'i Yatanlara
Söz konusu coinlerden elde edilen gelirin %80'i yata-
rak vücut enerjisini verenlere veriliyor. Loho'nun ku-
rucusu Manuel Beltran, "Bu proje ile yeni bir akım
başlatmak istiyorum" açıklamasında bulundu.
TÜRKİYE'NİN DOMATES İHRACATI YÜZDE 46
ARTTI
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Yönetim
Kurulu Başkanı Davut Çetin, ekimde Türkiye'nin do-
mates ihracatının %46 arttığını belirterek, "Türkiye
rakamını veriyorum çünkü artık bizim meyve ve seb-
zemizin önemli kısmı diğer iller üzerinden ihracata
gitmektedir. Göstergelerin geçen yıla göre daha iyi
olduğuna kuşku yoktur." dedi.
Çetin, ATSO salonunda düzenlenen Kasım Ayı
Olağan Meclis Toplantısında, son günlerde dövizdeki
dalgalanmanın morallerini bozduğunu dile getirdi.
Son üç yılda doların 2 liradan 4 liraya yükseldiğini
anlatan Çetin, "İki ayda % 16 artış oldu. Çin'de, Al-
manya'da böyle kur artışı olsa ihracat uçuşa geçer
fakat bizde ithalat daha fazla artıyor, girdi maliyetleri
artıyor. Mobilya süngerine % 100, suntaya % 40, ku-
maşa % 25 zam gelmiş. Böyle bir maliyet artışına
KOBİ'lerin dayanması zordur." diye konuştu.
Bu ortamda Merkez Bankasının, haftalık gösterge
faizini %8'de sabit tuttuğunu fakat bankalara parayı %
12,25'ten verdiğini hatırlatan Çetin, eylül sonu veris-
ine göre tüketici enflasyonunun %11,90, üretici
enflasyonunun %17, bankaların %14-15'ten mevduat
topladığını, devlet tahvili faizinin % 14 olduğunu
aktardı.
"Merkez Bankası, faiz silahını sakladıkça bir süre
sonra daha yüksek faiz vermek zorunda kalıyoruz.
Türkiye'nin kısa dönemde büyük bir riski olduğu
söylenemez. En önemli risk yabancı sermayenin bir
kısmının çıkmasıdır. Döviz varlığımız kısa vadede
yeterlidir. Yine de bu dalgalanmalar ekonomiyi kötü
etkilemektedir." diyen Çetin, iki hafta sonra 3. çeyrek
büyüme rakamlarının açıklanacağını vurguladı.
Antalya'ya gelen turist sayısında 10 milyona
ulaşıldığını aktaran Çetin, bu yıl çalışan sayısının
SADECE YATARAK PARA KAZANIYORLAR!
Gündem EkoHavadis
1515
yüzde 10, esnaf ve işveren sayısının ise yüzde 8 art-
tığına değindi.
- "Yabancılara 10 ayda 3 bin 800 konut satıldı"
"Yabancılara konut satışı bir ara düşmüştü, biraz top-
arlanmaya başlandı. Bu yıl 10 ayda yabancılara 3 bin
800 konut satışı yaptık. Eskiden yabancıya konut
satışında Antalya açık farkla birinci sırada olurdu,
şimdi İstanbul fark atıyor." diye konuşan Çetin, bu
konuda Antalya olarak tekrar çaba harcamak gerek-
tiğini bildirdi.
Çetin, tarım ihracatı konusunda sebzede durumun iyi
ancak narenciyede iyi olmadığını belirterek, şöyle
devam etti:
"Ekimde Türkiye'nin domates ihracatı yüzde 46
oranında artmıştır. Türkiye rakamını veriyorum çünkü
artık bizim meyve ve sebzemizin önemli kısmı diğer
iller üzerinden ihracata gitmektedir. Göstergelerin
geçen yıla göre daha iyi olduğuna kuşku yoktur. Buna
rağmen son günlerde birçok sektörümüzden işlerin
yavaşladığına veya iyi olmadığına dair çok şikayet
gelmektedir. Son dönemde işlerin yavaşlamasının bir
nedeni eylülden bu yana tüketici güvenindeki
düşüştür."
Antalya'da turizmde 10 milyon rakamına ulaşılmasına
rağmen gelir artışının sınırlı kaldığını, turizm artışının
ticarete yeterince yansımadığını anlatan Çetin, kentte
şirket ve iş yeri sayısının sürekli arttığını söyledi.
Çetin, Antalya ticaretinde güncel olarak sıkıntı
yaşansa da gelecek için karamsar olmamak gerek-
tiğine dikkati çekerek, "Gelecek yıl turizmde tah-
minler son derece olumludur. Bazı tur operatörlerinin
erken rezervasyonlarında % 40'a varan artışlar
görülmektedir. İngiltere pazarında Türkiye yükselişte-
dir. İspanya'da fiyatların yükselmesi nedeniyle Al-
manya pazarında tur operatörlerinin karları Türkiye'ye
bağlı hale gelmiştir." ifadelerini kullandı.
Antalya olarak turizmde ve tarımda dünya birincil-
iğine oynamak gerektiğine dikkati çeken Çetin, konut
sektöründe İstanbul ve dünya kentleriyle yarışmak
gerektiğini vurguladı.
Eda ŞAHİN & Dilay ŞAHİN
Ülke EkoHavadis
1616
İ srail ileri teknoloji temelli bir
sanayi ve hizmet sektörüne daya-
nan gelişmiş bir ekonomiye sahip-
tir. Öte yandan, İsrail ekonomisinin
en önemli itici güçlerinden biri
askeri harcamalardır ve bu harca-
malar İsrail halkı üzerine ağır bir
vergi yüklemektedir.
İsrail karmaşık Ortadoğu denklem-
linin en önemli elemanlarından
biridir. İsrail’in kuruluş biçimi,
Amerika Birleşik Devletleri’nin ve
Avrupa’nın koşulsuz desteğine
sahip olması ve belli ölçülerde bu-
nun sonucu sahip olduğu askeri
güç, Filistin başta olmak üzere,
Ortadoğu ve Arap ülkeleri ile bit-
meyen anlaşmazlıkları birçok yö-
nüyle hemen her gün bir bilimsel
değerlendirmenin konusu olurken,
İsrail’in nasıl bir ekonomik yapıya
sahip olduğu yeteri kadar analiz
edilmemektedir. Oysa 60 yıllık
tarihinde sürekli askeri bir çatışma-
nın içinde bulunan bir ülkenin han-
gi özelliklerinin ekonomik yapının
sürdürülebilirliğini sağladığı önem-
li bir araştırma ve inceleme konu-
sudur. Bu çerçevede, yazının amacı
İsrail ekonomisin temel özellikleri-
ni ortaya koyarak, kısa bir değer-
lendirmesini yapmaktır.
Temel Ekonomik Yapı Özellikle-
ri
İsrail ekonomisinin temel özelliği-
nin en kısa ifadesi, bir ileri teknolo-
ji ekonomisi olduğudur. Ayrıca
İsrail ekonomisi Dünya Bankası
sınıflandırmasına göre yüksek gelir
grubunda yer alan bir ekonomidir.
İsrail ekonomi-politik anlamda ise,
dışa açık bir piyasa ekonomisine
sahiptir. Buna karşın, İsrail ekono-
misi Amerika Birleşik Devletleri
(ABD) ve Avrupa Birliği (AB)
ekonomilerindeki krizin derinleştir-
diği dünya ekonomik krizden en az
etkilenen gelişmiş ülke ekonomisi
olma özelliği taşımaktadır. Dahası
2000-2009 döneminde İsrail’in
ABD’deki yatırımları %100’den
daha çok artarak 7 milyar dolara
ulaşmıştır. Bu yatırımlar elbette
İsrail ekonomisi için yüksek düzey-
de faktör geliri anlamına gelmekte-
dir. Gelişmiş ekonomiler 2000’li
yılların ikinci yarısında krizle yüz
yüze kalırken İsrail ekonomisinin
gelişme çizgisini sürdürmesinin
temel nedeni, İsrail ekonomisinde-
ki büyümenin özellikle ABD’de ve
AB’deki finansal faktörler temeline
değil, yüksek teknoloji temelli
ürünlere dayanmasıdır. İsrail eko-
nomisi ekonomik büyümenin sür-
dürülebilirliğinin en önemli belirle-
yicinin yenilik ve teknoloji olduğu-
nu ileri süren iktisat kuramı için
örnek vakadır. İsrail ekonomisinde
teknoloji temelli olarak askeri ve
tıbbi teknoloji başı çekmektedir.
Ancak, Nitzan ve Bicher’in de ifa-
de ettikleri gibi, İsrail ekonomisi
küresel ekonomi ile giderek daha
çok entegre olurken, İsrail ulusal
politikalar anlamında bölünmüş ve
bölgesel anlamda önemli bir ölçüde
tecrit edilmiş bir durumdadır. Nit-
DÜNDEN BUGÜNE İSRAİL EKONOMİSİ
Ülke EkoHavadis
1717
zan ve Bicher’e göre, 21. yüz yılda
İsrail ile ilgili temel soru, yeni ve
daha liberal bir bakış açısının üstün
gelerek İsrail’i daha açık bir ekono-
mi ve toplum haline getirerek bölge
ile bütünleştirecek mi, yoksa radi-
kal ulusalcı yaklaşımlarım bulun-
duğu bölge ve kendi içerisinde
çatışmalara sürükleyerek bir çözül-
meye mi götüreceği sorusudur. Öte
yandan İsrail ekonomisi bir savaş
ekonomisidir: ekonomi sürgit bir
savaşı yürütecek ve kaynaklarını
sağlayacak bir yapı olarak organize
edilmiştir. Bu kaynak sağlama sü-
reci bir finansman sağlama süreci
değildir. Savaş için gerekli her tür-
lü mal ve hizmeti ve insan kaynağı-
nı sağlama biçimindedir. Ancak
böyle bir savaş ekonomisinde libe-
ral ve dışa açık bir ekonomi ile iç
ve dış çatışma hali birlikte var ola-
bilir. Bu durum belli ölçülerde pa-
radoksal olarak devletçi ve sınıfsız
bir ekonomik yapıyı da ortaya çı-
karmıştır. Devletçi yapı, sürekli bir
savaşın kaynaklarını sağlama işle-
vinin tümüyle özel sektörün hakim
olduğu bir piyasa ekonomisi tara-
fından yerine getirilemeyecek ol-
masının bir sonucudur. Sınıfsız
toplum, aslında tüm toplumu bir
“asker” sınıfının oluşturması biçi-
minde tezahür etmektedir.
Ekonominin Makro Göstergeleri ve
Değerlendirmesi
Bu bölümde İsrail ekonomisini,
ekonominin makro göstergelerin-
den yola çıkarak değerlendireceğiz.
Analizimize bir ülkenin ekonomik
performansının temel göstergesi
olan ve o ülkede bir yıl içerisinde
üretilen tüm nihai mal ve hizmetle-
rin cari fiyatlarla parasal değerini
ifade eden gayri safi yurtiçi hasıla
(GSYH) ile başlayacağız. İktisatçı-
lar GSYH’dan yola çıkarak hesap-
lanan kişi başına GSYH’yı o ülke
insanının refah düzeyinin bir gös-
tergesi olarak almaktadır. GSYH
büyüme hızı ekonominin zaman
içerisinde nasıl bir performans gös-
terdiğini yansıtırken, kişi başına
GSYH’nın büyüme hızı o ülkedeki
ekonomik refahın zaman içerisinde
nasıl bir değişme gösterdiğine iliş-
kin bilgi vermektedir.
Tablodan da görülebileceği gibi
İsrail incelemeye tabi 5 yıl içerisin-
de cari fiyatlarla GSYH’sını yakla-
şık olarak %50 artırmayı başarmış-
tır. Ancak İsrail de 2008 ekonomik
krizinden olumsuz yönde etkilen-
miş ve cari fiyatlarla GSYH’sı
2009 yılında bir önceki yıla göre
azalmıştır. Buna karşın, 2010 yılın-
da GSYH cari fiyatlarla önemli
ölçüde artmıştır. Cari fiyatlarla
GSYH fiyat değişmelerinin etkile-
rini de içerdiğinden, ekonominin
gerçek performansını görmek için
reel GSYH’nın büyüme hızına bak-
mak daha aydınlatıcı olacaktır.
Buna göre İsrail’de reel GSYH kriz
öncesindeki iki yıl ortalama olarak
%5.5 düzeyinde bir büyüme göster-
miştir. Dünya Bankası verilerine
göre , 2006-
2007 yılında
Ortadoğu ve
Kuzey Afrika
ülkelerinin
ortalama bü-
yüme oranı
5.6’dır. 2008
yılında ise bu
ülkelerdeki
ortalama bü-
yüme oranı %
5.5’dir. Yani
bu bölge2008
yılında kriz-
den önemli
ölçüde etki-
lenmezken
İsrail’de bü-
yüme oranı önemli olarak azalarak
%0.8 olarak gerçekleşmiştir. Öte
yandan 2010 yılında İsrail ekono-
misi krizden hızla çıkarak kriz ön-
cesi ortalama büyüme oranına ya-
kın bir performans gösterirken,
Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkele-
rinde büyüme hızı yarıdan çok aza-
larak %2.5 düzeyine inmiştir. Kişi
başına GSYH incelenen dönemde
İsrail’de %40 oranında artarak
28,683 dolar olarak gerçekleşmiş-
tir. Aynı dönemde Ortadoğu ve
Kuzey Afrika ülkelerinde ise kişi
başına GSYH %24 artmış ve 4615
Ülke EkoHavadis
1818
dolardan 5728 dolara yükselmiştir.
2010 yılı itibariyle İsrail’in kişi
başına GSYH’sı Ortadoğu ve Ku-
zey Afrika ülkelerin ortalama kişi
başına GSYH’nın 5 katı kadardır.
Ekonominin yapısının ve gelişmiş-
lik düzeyinin önemli bir göstergesi
alt sektörlerin GSYH’ya yaptıkları
katkıların oranıdır. Dünya Bankası
ve ABD Merkezi Haber Alma Teş-
kilatı (CIA) verilerine göre 2010
yılı itibariyle İsrail GSYH içerisin-
de tarım sektörünün payı %2.4,
sanayi sektörünün payı %32.6 ve
hizmetler sektörünün payı %65’dir.
Bu oranlar Ortadoğu ve Kuzey
Afrika ülkeleri için ortalama olarak
sırasıyla %7.4, %51.1 ve %
41.5’dir. Aynı oranlar Euro Bölge-
sinde yer alan ülkeler için ortalama
olarak sırasıyla %1.5, %24.2 ve %
74.3 iken Türkiye için sırasıyla %
9.8, %28.0 ve %62.2’dir. Ekonomi-
ler geliştikçe, tarım sektörünün
GSYH içerisindeki payı azalırken,
hizmetler sektörünün payı artmak-
tadır. Bu çerçevede Euro Bölgesi
ülkelerinin ortalama olarak tipik bir
gelişmiş ülkeyi yansıttığını ifade
edebiliriz. İsrail tarım sektörünün
payı bağlamında gelişmiş ülkelere
benzerken, sanayi sektörü halen
GSYH içerisindeki ağırlıklı yerini
korumaktadır. İstihdamın sektörel
dağılımı da hem ekonomik yapıyı
yansıtmakta hem de sektörel katma
değer payları ile kıyaslandığında
sektörel verimlilik hakkında bilgi
vermektedir. Bankası verilerine
göre 2010 yılı itibariyle İsrail’de
toplam istihdamın tarım, sanayi ve
hizmetler sektörüne dağılımı sıra-
sıyla, %1.6, %21.9 ve %76.5’dir.
Bu oranlar Ortadoğu ve Kuzey
Afrika ülkeleri için ortalama olarak
sırasıyla %23.6, %24.8 ve %
51.6’dır. Bu çerçevede İsrail ile
kıyaslandığında Ortadoğu ve Ku-
zey Afrika ülkelerinin hala belli
ölçüde tarım toplumları oldukları
ileri sürülebilir. İstihdamın sektörel
dağılımı bağlamında İsrail modern
bir gelişmiş ülke görünümündedir.
Üretilen mal ve hizmetlerin sektö-
rel sınıflaması ülkeden ülkeye göre
belli farklılıklar gösterebilir. Bu
durum ülkeler arasındaki istihdam
ve verimlilik karşılaştırmalarını
önemli ölçüde güçleştirir. Buna
karşın, yukarıdaki verilerden İs-
rail’de özelikle tarım ve hizmetler
sektöründe verimliliğinin Ortadoğu
ve Kuzey Afrika ülkelerinden daha
yüksel olduğunu söyleyebiliriz. Bir
ülkenin potansiyel olarak ekono-
mik performansının temel belirleyi-
cileri, sahip olunan üretim faktörle-
rinin miktar ve niteliği ile teknoloji
düzeyidir. Öte yandan ülkenin
mevcut ekonomik performansını
ekonomik kaynaklarının, özellikle
insan kaynağının ne kadarının is-
tihdam ettiği belirler. Dünya Ban-
kası verilerine göre İsrail’de istih-
dam Oranı (15+ nüfusun %’si ola-
rak) 2010 yılı itibariyle %50.4’dür.
Aynı oran verimliliğinin Ortadoğu
ve Kuzey Afrika ülkeleri için orta-
lama olarak %46.7 ve Türkiye için
ise % 40.3’dür. Bu verilerden yola
çıkarak İsrail’in yüksek bir istih-
dam oranına sahip olduğunu ve
bunun nüfusuna kıyasla sahip oldu-
ğu yüksek GSYH düzeyini ve yük-
sek kişi başına gelir düzeyini açık-
layan önemli bir faktör olduğunu
söyleyebiliriz. İstihdam oranı ve
işgücüne katılım oranı birlikte o
ülkede işsizlik oranını belirler. İs-
rail’de işsizlik oranı 2010 yılı itiba-
riyle 6.7’dir. Bu oran Ortadoğu ve
Kuzey Afrika ülkeleri için ortalama
olarak %9.8’dir. Öte yandan, İs-
rail’deki düşük işsizlik oranının bir
nedeninin yüksek askeri personel
sayısı olduğunu söyleyebiliriz. İs-
rail işgücünün yaklaşık olarak %
6’sı düzeyinde bir askeri personele
sahiptir. Bu bağlamda İsrail bölge
ülkeleri ile kıyaslandığında daha
düşük bir işsizlik oranı- na sahiptir.
İşsizlik oranının önemli bir belirle-
yicisi nüfusun büyüme oranıdır.
2010 yılı itibariyle yaklaşık olarak
7.6 milyon nüfusa sahip İsrail’de
nüfusun büyüme oranı 1.8’dir. Ge-
lişmiş ülkeler ile kıyaslandığında
yüksek sayılabilecek bu oranın
gerisinde yatan bir neden de İs-
rail’e yönelik yüksek oranlı göçtür.
Ayrıca İsrail önemli ölçüde yüksek
bir yaşam beklentisinin olduğu bir
ülkedir. İsrail’de yaşam beklentisi
ortalama olarak 81.6 yıldır. Bu
oran kadınlarda 83.5 yıla çıkmakta-
dır. Dünyanın en gelişmiş ekono-
misine sahip ABD’de yaşam bek-
lentisi 78.4 yıldır. Bir ülkenin ihra-
Ülke EkoHavadis
1919
cat ve ithalatının toplamı olarak
tanımlanan dış ticaret hacminin
GSYH’ya oranı, o ekonominin dışa
açıklık derecesinin bir ölçüsü ola-
rak alınmaktadır. Dünya Bankası
verilerine göre İsrail’in 2010 yılı
itibariyle mal ve hizmet ihracatının
GSYH’ya oranı yaklaşık olarak %
35, ithalatının GSYH’ya oranı ise
%32’dir. Buna göre, İsrail’in dış
ticaret hacminin GSYH’sına oranı
%75’i aşmaktadır. Yani İsrail’de
üretilen her 100 dolarlık mal ve
hizmetin 75 dolarını aşkın kısmı
diş ticarete konu olmaktadır. Bu-
nun iki anlamı vardır. İlki, İsrail’in
dışa açık bir ekonomiye sahip oldu-
ğudur. İkincisi ise, İsrail’in ürettiği
ve tükettiği malların büyük çoğun-
luğunun uluslararası nitelikte oldu-
ğudur. Bu ikinci özellik, özellikle
uluslararası piyasalarda rekabet
edebilir nitelikte mal ve hizmet
üretmek, bir gelişmiş ekonomi
özelliğidir. Ancak, İsrail’in en
önemli dış ticaret ortağının ABD
olduğunu hatırlatmalıyız. İsrail
ihracatının yaklaşık olarak %
32’sini ABD’ye yaparken, ithalatı-
nın yaklaşık olarak %13’ünü
ABD’den yapmaktadır. Bir ekono-
minin uluslararası rekabet gücünün
ve dışa bağımlılığının en önemli
göstergesi cari işlemler açığının
GSYH’ya oranıdır. 2010 yılı itiba-
riyle İsrail için bu oran yaklaşık
olarak %3’tür. Yani İsrail cari iş-
lemler fazlası vermektedir. Bu ora-
nın Türkiye için yaklaşık olarak -%
7 olduğu göz önüne alındığında,
İsrail ekonomisinin açık bir ekono-
mi olduğu, ama dışa bağımlı bir
ekonomi olmadığı daha iyi görüle-
bilmektedir. Dahası İsrail’in yük-
sek-teknoloji İhracatının mamul
mal ihracatı içerisindeki payı yak-
laşık olarak %23’dür. Bunun anla-
mı birçok ticaret ortağını birçok
mal ve hizmetin üretiminde İsrail’e
bağımlı olduğudur. Öte yandan
İsrail bir enerji bağımlısı ülkedir.
İsrail kullandığı enerjinin yaklaşık
olarak %85’ini ithal etmek zorunda
olan bir ülkedir ve bu yönü ile Tür-
kiye’ye benzemektedir. Başlangıçta
İsrail ekonomisinin hangi özelliği-
nin sürgit bir savaşı finanse edebil-
diği sorusunu sormuştuk. Dünya
bankasının verilerine göre İsrail’de
askeri harcamalar ortalama olarak
GSYH’nın %7’sini aşmaktadır.
Dahası, merkezi hükümet harcama-
ları içersinde askeri harcamaların
payı ortalama olarak %17’yi aş-
maktadır. İsrail’de hükümet bu
denli yüksek askeri harcamaları
GSYH’nın %25’ini aşan vergi ge-
lirleri ile finanse etmektedir. Türki-
ye’de askeri harcamaların
GSYH’ya oranı ortalama olarak %
3’ü aşmamaktadır. Türkiye’de mer-
kezi hükümet harcamaları içerisin-
de ise askeri harcamaların payı
ortalama olarak %9’dur. Yani her
iki ölçüye göre de Türkiye İsrail’in
yaklaşık yarısı kadar askeri harca-
ma yapmaktadır. ABD’de ise aske-
ri harcamaların GSYH’ya oranı
ortalama olarak %4’ün biraz üstün-
dedir. ABD’de merkezi hükümet
harcamaları içerisinde ise askeri
harcamaların payı İsrail’in düzeyini
aşmakta olup, ortalama olarak yak-
laşık %18’dir. Ancak vergi gelirle-
rinin GSYH içersindeki payı
ABD’de İsrail ve Türkiye ile kıyas-
landığında oldukça düşük olup,
ortalama olarak %10’un altındadır.
Bu verilerden çıkarılacak sonuç,
ABD ekonomisi için olduğu gibi,
İsrail ekonomisinin de temel itici
güçlerinden birisinin askeri harca-
malar olduğudur. Ancak, İsrail’i
ABD’den faklılaştıran yan, askeri
harcamaların İsrail haklı üzerine
yüklediği yüksek vergi düzeyidir.
Sonuç
İsrail politik ve askeri perspektif-
lerden ve komşuları ile olan ilişki-
leri bağlamında sık sık akademik
çalışmalara konu olmaktadır. An-
cak, İsrail’in ekonomik yapısını
analiz eden çok sayıda çalışma söz
konusu değildir. Bilindiği gibi İs-
rail ekonomisi, İsrail’in kuruluş yılı
olan 1948’den beri neredeyse ara-
lıksız süren bir savaşı finanse et-
mektedir. Dahası İsrail Dünya Ban-
kası tarafından yüksek gelir düze-
yine sahip ülkeler arasında sınıflan-
dırılmaktadır. Bu ekonominin han-
gi özelliklerinin böylesine uzun
dönem bir savaşı finanse etmesine,
ama aynı zamanda da kişi başına
yaklaşık olarak 30 bin dolar gelir
düzeyinin yakalanmasına olanak
tanıdığı büyük bir merak konusu
olmaktadır. Bu çalışmada ben İsrail
ekonomisinin yapısını tanımlamak
için makroekonomik büyüklükler-
den yararlandım. Ayrıca, İsrail
ekonomine ilişkin temel makroeko-
nomik göstergeleri Ortadoğu ve
Kuzey Afrika ülkeleri, Euro bölge-
si ülkeleri ve Türkiye’nin makroe-
konomik göstergeleri ile kıyaslaya-
rak İsrail ekonomisinin güçlü ve
zayıf yanlarını ortaya koymaya
çalıştık. Bu çalışmanın en önemli
bulgularından birisi, İsrail’in ileri
teknoloji temelli bir sanayi ve hiz-
met sektörüne dayanan gelişmiş bir
ekonomiye sahip olduğudur. Bir
diğer önemli bulgumuz İsrail eko-
nomisinin en önemli itici güçlerin-
den birinin askeri harcamalar oldu-
ğu ve bu harcamaların İsrail halkı
üzerine ağır bir vergi yüklediğidir.
Fatih DUYMAZ
Banka EkoHavadis
2020
Altın Hesap Nedir?
Altın Hesap, birikimlerinizi altın olarak
değerlendirmenize olanak sağlayan,
dilediğiniz zaman gram bazında altın
alım satımı yapabileceğiniz vadesiz bir
hesap türüdür. Altın Hesap cari bir
hesap olduğu için var olan birikiminizi
altın değeri üzerinden, faiz geliri olma-
dan altına yatırım yapmanızı sağlar.
Altın Hesabı açarak elde ettiğiniz biri-
kimi fiziki altın olarak da alabilirsiniz.
Türkiye’de yastık altındaki tonlarca
altının ekonomiye kazandırılması ko-
nusunda da ilk iş birliklerine imza atan
İstanbul Altın Rafinerisi, Merkez Bankası ve yurt içi
bankalar ile birlikte geliştirdiği projeler ile çok uzun
yıllardır ekonominin dışında bulunan bu altınların
ekonomiye kazandırılmasının da öncülüğünü üstleni-
yor.
Tasarruf ve yatırım aracı olarak altın ülkemizde fizikî
altın ve altına dayalı finansal araçlar şeklinde kullanı-
lıyor. Dünya Altın Konseyinin tahminine göre Türki-
ye’de 3.500 ton Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
(TCMB) çalışmasına göre ise yaklaşık 2.200 ton civa-
rında olduğu düşünülen yastık altı altın stokunun fi-
nansal sisteme kazandırılması yurt içi tasarrufların
artırılması ve büyüme finansmanı için oldukça önem
arz ediyor.
Altın Bankacılık
Altın bankacılığı ile finansal sisteme entegre edilebi-
lecek yastık altı altın stoku, hane halkının tasarruf
oranlarının kayıt altına alınmasını sağlayarak tasarruf
oranlarını artırmada etkili olacak. Bankalar sisteme
giren altını kaynak olarak kullanabilecek ve bu şekil-
de kredi kanalından iktisadi faaliyet desteklenebile-
cek. Altın bankacılığının yasal çerçevesi, Türk Parası
Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar’a ilişkin
2008-32/35 numaralı Tebliğ ve Bankacılık Düzenle-
me ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından düzen-
lenen Bankaların Kıymetli Maden Alım Satımına İliş-
kin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik ile düzen-
lenmekte.
Söz konusu düzenlemeler ile yasal alt yapısı oluşturu-
lan altın bankacılığı faaliyetleri temel olarak kıymetli
TÜRKİYE’DE ALTIN BANKACILIK
Banka EkoHavadis
2121
maden depo hesapları kapsamında tasarruf sahiplerine
vadesiz ve vadeli altın depo hesabı açılması şeklinde
sunulan hizmetleri içeriyor. Söz konusu hesaplar fizi-
ki teslim karşılığı olabildiği gibi nakit karşılığı da
açılabiliyor. Bunun yanı sıra altın bir döviz cinsi ola-
rak kabul edilerek değişken faizli mevduat hesabı,
altına dayalı yatırım fonları ile altın sertifikaları ve
tahvilleri şeklinde farklı alternatif ürünlerle de yatırım
aracı olarak tasarruf sahiplerine sunuluyor.
Finansal sistemde altın takası altın kredisi, altın borsa
yatırım fonu gibi ürünler de mevcut. Bankalar, anlaş-
malı oldukları rafinerilere bastırdıkları 995/1000 saf-
lıktaki altınlarla müşterileri ile alım satım işlemleri
yapabilmekte ve müşterilerine ATM’lerinden fiziki
altın çekme imkânı sağlayabilmekte. Bu çerçevede
özellikle bankalar vasıtasıyla gram altın alım satımı
yapılması ve kıymetli maden depo hesapları vasıtasıy-
la yastık altı altının kaydederek ekonomiye kazandı-
rılması sürecinin başladığı değerlendiriliyor.
Son yıllarda altın bankacılığının hızla büyümesi ve
bankaların sunduğu ürün ve hizmetlerin hızlı bir şekil-
de artması, bunun sonucunda da fizikî altınların ülke
ekonomisine kazandırılması sürecinin hızlanmasında
TCMB’nin bankaların önünü açan karar ve düzenle-
meleri de etkili oldu. Bu çerçevede, 2011 yılından bu
yana zorunlu karşılıkların altın olarak tutulması kap-
samında TCMB’nin izlediği politikalarla yastık altı
altının finansal sisteme kazandırılması teşvik edildi;
ülkemiz altın rezervleri güçlendirildi ve bankalara
likidite yönetiminde daha fazla esneklik sağlanarak
bankacılık sisteminin maliyet ve likidite kanallarının
olumlu etkilenmesi sağlandı.
Tüm bu geliş-
melere rağmen,
birikimlerinin
bir kısmını altı-
na yönlendiren
Türk yatırımcı-
sının, ulusal
piyasada fizikî
formun yanı sıra
altına dayalı
yatırım aracı
olarak sunulan
finansal sistem
araçlarına yöne-
lik tercihinin
beklenen sevi-
yede olmadığı
ve altın tasarruflarını hala sistem dışında tutmayı ter-
cih ettikleri değerlendiriliyor. Dolayısıyla bundan
sonrası için ekonomiye kazandırılması amaçlanan
yastık altı altına yönelik finansal enstrümanların geliş-
tirilmesi ve çeşitlendirilmesi önem arz ediyor. Bu
çerçevede, Hazine Müsteşarlığınca sunulan altın tah-
vili ve altına dayalı kira sertifikası yastık altı altınların
ekonomiye kazandırılması yönünde atılan önemli bir
adım. İlk ihraç dönemi başarıyla tamamlanan söz ko-
nusu altına dayalı Hazine borçlanma senetleri altın
yatırımcısı tarafından tercih edilmiş ve 2,5 ton altın
yastık altından çıkarılarak ekonomiye kazandırılmış
durumda. İhraçları devam edecek olan ilgili senetlerin
atıl duran bir kaynağın menkulleştirilerek sisteme
kazandırılmasına katkıda bulunacağı ve sistemin kay-
nak ihtiyacını azaltma yönünde faydalı olacağı değer-
lendiriliyor.
Sonuç olarak, ülke ekonomisi açısından altın bankacı-
lığı ürünlerinin finansal sisteme entegrasyonu önem
arz ediyor. Bu doğrultuda son yıllarda TCMB ve diğer
ilgili kurumlarca altın bankacılığını destekleyen
önemli adımlar atıldı. Gelinen noktada, altın tasarruf-
larının sisteme kazandırılması amacıyla başta ticari
bankalar olmak üzere tüm aktörlerin altına yönelik
finansal ürün geliştirme ve çeşitlendirmeye katkıda
bulunması sürecin başarılı bir şekilde devam etmesi
açısından önem taşıyor.
Buse ÇAKİN
E-Tic@ret EkoHavadis
2222
Alışverişin En Kolay Hali E- Ticaret
E-Ticaret ya da elektronik ticaret, 1995 yılından sonra
İnternet kullanımının hem dünyada hem de ülkemizde
artmasıyla beraber ticaretin sanal ortama taşınmış
halidir. Mal ve hizmetlerin üretim, tanıtım, satış, dağı-
tım gibi işlemlerinin bilgisayar ağları üzerinden yapıl-
masıdır.
E-Ticaret, ticari işlemlerden biri veya tamamının
elektronik ortamda gerçekleştirilmesi yoluyla reklam
ve pazar araştırması, sipariş ve ödeme, son olarak da
teslimat olmak üzere üç aşamadan oluşmaktadır.
Dünya’da yaygın olarak kullanılan e-ticaret ve inter-
netten alışveriş ülkemizde de özellikle son yıllarda
oldukça fazla kullanılmaktadır. Her türden çeşitli in-
ternet sitelerinin oluşturduğu ticaretin hacmi ise 1,6
Trilyon Dolar civarındadır.
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de e-ticaret sektörü-
nün gelişimini destekleyen başlıca unsurlar genç ve
dinamik nüfus ile artan internet, mobil cihaz ve kredi
kartı kullanımıdır.
İnternetten alışverişin demografik yapısı incelendiğin-
de, çoğunlukta genç nüfus ve kadın kullanıcı sayısının
arttığı görülmektedir. Türkiye’de internet kullanıcı
sayısı ve buna bağlı olarak e-ticarete olan ilgi giderek
artmaktadır.
E-Ticaret Devi GittiGidiyor
5 Şubat 2011 tarihinde yayına başlayan GittiGidi-
yor.com, alıcılarla satıcıları buluşturan bir e-ticaret
sitesi yaratmak üzere yola çıkan Serkan Borançılı,
Burak Divanlıoğlu ve Tolga Kabataş tarafından kurul-
du.
Türkiye’de e-ticaretin gelişebilmesi için internet kul-
lanıcılarına, güvenli ve keyifli bir alışveriş ortamı
sunmak hedefiyle yola çıkan GittiGidiyor, 2001 yılın-
da hem alıcıları hem de satıcıları koruyan bir ödeme-
onay sistemi geliştirdi. “ Sıfır Risk Sistemi” olarak
adlandırılan bu sistem ile bugüne kadar 52 milyonun
üzerinde satış işlemi sorunsuz bir şekilde gerçekleşti.
GittiGidiyor’da her gün, cep telefonu, fotoğraf maki-
nesi, bilgisayar, giyim ve mücevher ürünlerinden;
para, pul, plak, eski kitap ve der-
gi benzeri koleksiyon malzeme-
lerine kadar toplam 4000 katego-
ride binlerce ürün satışa sunul-
maktadır.
2007 yılı Mayıs ayında dünyanın
en büyük e-ticaret sitelerinden
olan eBay, GittiGidiyor’a ortak
oldu. Bu stratejik ortaklık ve kar-
şılıklı know how transferleriyle
GittiGidiyor, hizmet çeşitliliğini
artırdı. 2011 yılı Mayıs ayında
eBay’in GittiGidiyor’un %93
hissesini satın alması ile GittiGi-
diyor tam anlamı ile eBay ailesi-
ne katıldı.
GittiGidiyor bünyesinde 184 kişi çalışmaktadır ve 16
milyonun üzerinde kayıtlı kullanıcıya sahiptir. Gitti-
Gidiyor’un yıllık cirosu yaklaşık 1,4 Milyar TL civa-
rındadır.
Fatih Can Altay
Kariyer EkoHavadis
2323
ÖZEL SEKTÖR
Bankacılık
Bankacılık programının amacı, bankaların çeşitli bö-
lümlerinde çalışacak ara insan gücünü yetiştirmektir.
Bankacılık bölümünden mezun olanlar, devlet veya
özel sektöre ait bankalarda memur olarak görev alabi-
lirler. Mezunlar kamu sektöründe ve özel sektörde
müşteri temsilcisi ve banka müfettişi gibi ünvanlarla
görev alırlar ve bankaların çeşitli işlemlerini yürütür-
ler.
Bankacılıkta Olan Belli Başlı Dersler
Bankacılık programında matematik, hukuk, iktisat,
istatistik ve muhasebe alanlarındaki derslerden başka
kredi politikası, yatırım bankacılığı, finansal piyasa-
larda modelleme ve tahmin, merkez bankacılığı, ticari
bankalarda finans yönetimi, banka muhasebesi ve
raporlama, mali hukuk ve vergi politikası gibi dersler
okutulmakta ve proje çalışması yaptırılmaktadır.
Gereken Nitelikler
Kariyer yapmayı hedefleyen, insan ilişkileri güçlü
olan, ekip çalışmasını başarıyla yerine getiren ve so-
rumluluk sahibi , müşteri memnuniyetini önemseyen,
sektörde deneyime sahip bireyler olmalıdır.
Mezunların Yaptıkları İşler
Bankacılık programını bitirenlere lisans diploması
verilir. Mezunlar kamu sektöründe ve özel sektörde
müşteri temsilcisi, banka müfettişi, satış danışmanı
gibi ünvanlarla görev çalışırlar ve bankaların çeşitli
işlemlerini yürütürler.
2) Finans Uzmanı
Finans uzmanı olmak istiyorsanız sadece matematik
dersiniz değil hemen hemen bütün derslerde başarılı
olmanız gerekir. En önemlisi de ekonomiyle içli dışlı
olmalısınız. Toplumsal olayları doğru analiz eden,
yorumlayan ve çözümleyen kişiler finans alanında
daha başarılı oluyor.
Yükselmek İçin Farklı Alanlar
Finansta muhasebe alanında kariyer yapmak için oku-
lun dışında alınması gereken bazı sertifikalar bulunu-
yor. Bu sertifikalarla muhasebe dalında uzmanlığınızı
arttırılabilir. Ancak
finansı daha kapsamlı
bir kariyer haline
getirmek için, odakla-
nabilecek birkaç alanı
şöyle sıralayabilir:
-Borsa
-Banka / Yatırım
Bankacılığı
-Finansal Planlama
-Finansal Kontrolör-
lük
-Finansal Danışman-
lık
-Sermaye Piyasası
İşlemleri
-Kamu Personeli olarak Maliye Bakanlığı / Hazine
3)Dış Ticaret Uzmanı
Dış ticaret bünyesinde birçok farklı bilgi ve pratiği
barındırır. Uluslararası pazarlama bilgi ve pratiği bun-
ların en başında gelir. Ayrıca her ülke pazarının ken-
dine özgü doğası gereği uluslararası pazarlama da
ülkelere göre kendi içinde uzmanlıklara ayrılır. İhra-
cat, ithalat ve gümrük mevzuatı başlı başına devasa
konulardır. Online pazarlama, halkla ilişkiler ve rekla-
mın da dış ticaret içerisinde önemli bir yeri vardır.
Kimdir?
Dış ticaret uzmanı yurtdışı pazarlarda iş geliştirme
faaliyetleri yürüten, yabancı partnerlerle iş ilişkileri
kurup geliştiren ve bu ilişkileri yöneten kişidir. Yurt-
dışındaki partnerlerle yapılan ticaretin yerel ve ulusla-
rarası kurallara uygun şekilde düzenlenip yönetilmesi-
ni sağlar.
Ne İş Yapar?
Pazarlama ve pazara giriş stratejileri belirlemek,
İktisat Mezunları: Kariyer İmkanları
Kariyer EkoHavadis
2424
Dış pazarları daha iyi tanımak veya yeni pazarlar bul-
mak için yurtdışı pazar araştırmaları yapmak,
Mevcut ve potansiyel müşteriler/ iş partnerleriyle olan
tüm ticari iletişim faaliyetini yürütmek ve yönetmek,
-İhracat pazarlama ve satış sürecini yönetmek,
-Rakipleri ve piyasaları takip etmek,
-Faaliyet ve satış raporları hazırlamak, değerlendir-
mek ve sonuç çıkarmak.
KAMU SEKTÖRÜ
1)Mali Müşavir
Gerçek ve tüzelkişilere ait teşebbüs ve işletmelerin;
a- Genel kabul görmüş muhasebe prensipleri ve ilgili
mevzuat hükümleri gereğince, defterlerini tutmak,
bilanço, kar-zarar tablosu ve beyannameleri ile diğer
belgelerini düzenlemek ve benzeri işleri yapmak.
b- Muhasebe sistemlerini kurmak, geliştirmek, işlet-
mecilik, muhasebe, finans, mali mevzuat ve bunların
uygulamaları ile ilgili işlerini düzenlemek veya bu
konularda müşavirlik yapmak.
c- Yukarıdaki bentte yazılı konularda, belgelerine
dayanılarak, inceleme, tahlil, denetim yapmak, mali
tablo ve beyannamelerle ilgili konularda yazılı görüş
vermek, rapor ve benzerlerini düzenlemek, tah-
kim, bilirkişilik ve benzeri işleri yapmak.
Yukarıda sayılan işleri; bir işyerine bağlı olmak-
sızın yapanlara serbest muhasebeci mali müşavir
denir.
3568 sayılı Kanun'un 2. maddesinin (B) fıkrası-
na göre yeminli mali müşavirlik mesleğinin ko-
nusu:
(A) fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde yazılı işleri
yapmanın yanında Kanun'un 12. maddesine göre
çıkartılacak yönetmelik çerçevesinde tasdik işle-
rini yapmaktır.
Yeminli mali müşavirler muhasebe ile ilgili def-
ter tutamazlar, muhasebe bürosu açamazlar ve
muhasebe bürolarına ortak olamazlar.
Meslek Mensubunun yaptığı işler:
– Serbest iş yapan kişilerin, resmi ve özel ku-
rumların gelirlerini ve giderlerini, çeşitli adlardaki
(işletme defteri, serbest meslek kazanç defteri vb.)
defterlere kaydeder,
– Kişi veya kuruluşların yükümlü oldukları vergi be-
yannamelerini düzenler,
– Kişi ve kuruluşlar adına vergi daireleri ile uzlaşma
işlemlerini gerçekleştirir, özel kurumların Sosyal Si-
gortalar Kurumu ile ilişkilerini düzenler,
– Gerçek ve tüzel kişilere ait işletmelerin, muhasebe
sistemlerini kurar, geliştirir, işletmecilik, muhasebe,
finans, mali mevzuat ve bunların uygulamaları ile
ilgili işlerini düzenler veya bu konularda danışmanlık
yapar,
– Belgelere dayanarak inceleme ve denetim yapar,
mali tablo ve beyannamelerle ilgili konularda yazılı
görüş bildirir, rapor düzenler, tahkim, bilirkişilik vb.
işleri yapar,
– Vergi, fon, gecikme faizi ve cezalar hakkındaki
uyuşmazlık işlerini çözümler,
– Şirketlerin ortaklık ve tasfiye işlemlerini yerine geti-
rir,
– Vergi İdare Mahkemeleri ve adli yargıda, sermaye
artırımı ve bankalara sunulan bilançoların incelenmesi
vb. konularda bilirkişilik yapar,
– Kamu kurumları ile teşebbüs ve işletme sahipleri
arasında hakemlik yapar,
– Fizibilite raporları hazırlar (Yatırımlar, ilaç fiyatları
tespit ve değerlendirilmesi, sermaye piyasası kurulu
ve diğer kuruluşlarca yaptırılacak muhasebe denetim
işlemlerinde, fon kaynaklı kredilere ilişkin tespit iş-
lemlerinde vb.).
MUHASEBE NEDİR? NE İŞE YARAR?
Muhasebe, işletmelerin mali işlemlerini kaydeden,
sınıflandıran, özetleyen ve raporlayan bir bilimdir.
Muhasebe bir ölçme-ölçümleme mesleğidir. Bir işi,
işlemi, olayı, vakayı, doğru ölçebilmemiz için o du-
rumla alakalı her şeyin eksiksiz kaydedilmesi gerekir.
Eğer mali işlemleri eksiksiz kaydetmez isek doğru
ölçemeyiz. Doğru ölçemezsek, o zaman da hiçbir şey
Kariyer EkoHavadis
2525
sağlanması amacıyla yapılmaktadır. Buna göre vergi
mükelleflerinin yasal defter ve belgelerini inceleyen
vergi müfettişi, mevzuata aykırı bir durumla karşı
karşıya kalması halinde vergi ve ceza önermektedir.
Mükelleflerin gelirleri, giderleri vb. işlemleri vergi
kanunları açısından değerlendirilmekte ödenmesi ge-
reken vergi tutarında sorun olup olmadığı araştırıl-
maktadır. Temel amaç vergi kaybını engellemek ol-
makla birlikte, vergi incelemesinin bir çok fonksiyonu
bulunmaktadır.
Teftiş: Vergi müfettişleri Maliye Bakanlığının çeşitli
birimlerini teftiş edip, iş ve işlemlerin uygun olarak
yerine getirilip getirilmediğini araş-
tırırlar. Teftişler mal müdürlükleri,
vergi daireleri, personel müdürlük-
leri gibi birimlere yönelik olarak
gerçekleştirilmektedir.
Soruşturma: Maliye Bakanlığında
görevli devlet memurlarıyla ilgili
soruşturmalar da vergi müfettişleri-
nin yaptığı işler arasındadır.
Başak Zeynep ÖZCAN
Kurum EkoHavadis
2626
BİR ZAMANLAR TÜRKİYE BİR SÜMERBANK ÜLKESİYDİ
İ şte Atatürk'ün muhteşem projesinin özelleştirme
sonucu bitmesinin hikayesi...
Sümerbank'ın Ortaya Çıkışı
Cumhuriyet ilan edildikten sonra ülkenin ekonomik
açıdan kalkınması için hızla çalışmalara başlanmıştı.
Osmanlı’dan kalan dış açıkların kapatılması için
yeni ekonomik atılımların yapılması kaçınılmaz
olmuştu.
İşte bu hedefler doğrultusunda Atatürk tarafından
gerçekleştirilen Sümerbank bu çalışmaların büyük
projelerinden biri olmuştur.
1931 yılında 1. sanayi planı yapılarak Sümerbank
kurulmasının temeli atılmıştır. Sümerbank’ın temel
görevi sanayi planının uygulanması yani sanayi
tesislerinin kurulması ve kurulan diğer devlet ku-
ruluşlarına da örnek olmasıdır.
Türkiye savaştan bitkin çıktığı için sanayi kurmaya
imkanı bulunmamaktadır; bu nedenle 1932 yılında
İsmet İnönü Sovyetler Birliğinden 8,5 milyon liralık
kredi almış ve ilk yatırım yapılmıştır.
Sümerbank AŞ. tarafından çıkarılan, Murat Koraltürk
tarafından yazılan ‘Türkiye Ekonomisinde Bir Öncü:
Sümerbank’ kitabına göre; Sümerbank, Devlet Sanayi
Ofisi’nden devraldığı Bakırköy, Defterdar, Hereke,
Beykoz Deri, Uşak Şeker ve Tosya Çeltik Fabrikaları
ve Unkapanı’ndaki değirmenin işletilmesi ile işe
başlamıştır.
Hemen bu dönemde sanayiin geliştirmesi için Birinci
Beş Yıllık Sanayi Planı hazırlanmıştır. 1934’de uygu-
lamaya konan Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı’nın ana
hedef ve stratejisi, ülkenin yerüstü kaynaklarını değer-
lendirerek ithalata konu olan özellikle şeker, dokuma
ve kağıt başta olmak üzere temel gereksinim maddele-
rinin yurtiçinde üretilmesi, yerel veya bölgesel,
tarımsal üretime ve doğal kaynaklara dayalı sınai
üretim birimleri kurmaktı.
Sümerbank’ı tarihi kılan ilk görev 1.planda yer alan
projelerin gerçekleştirme görevinin de Sümerbank’a
verilmiş olmasıdır. Planda yer alan projeler, ilk
bölümde belirtildiği gibi, dokuma, maden, selüloz,
seramik ve kimya sanayileri olmak üzere beş sektörde
toplanmıştır.
Planda yer alan dokuma, maden, selüloz ve kimya
sanayine ilişkin yatırımlar Sümerbank tarafından
gerçekleştirilirken, sömikok, Şişecam ve kükürt sa-
nayine ilişkin yatırımlar İş Bankası tarafından
yürütülmüştür.
Bu plan kapsamında 1934’de Bakırköy Bez Fabrikası,
Keçiborlu Kükürt Fabrikası ve Isparta Gülyağı Fabri-
kası, 1935’de Kayseri Bez Fabrikası, Paşabahçe Şişe
ve Cam Fabrikası ve Zonguldak Antrasit Fabrikası,
1936’da İzmit Kağıt Fabrikası, 1937’de de Ereğli ve
Nazilli Bez Fabrikaları işletmeye alınmıştır.
Mustafa Kemal’in Sümerbank Merinos Fabrikası
açılışında söylediği gibi her fabrika milli sevinci
Kurum EkoHavadis
2727
artırmaktadır. Çünkü bu tesisler sadece üretmekle,
milli ekonomiyi kalkındırmakla kalmamakta, yöreyi
de baştan başa değiştirmekte, yeni bir kimlik kazan-
dırmaktadır.
Sümerbank, kuruluşundan 2001 yılına kadar; başta
Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Genel
Müdürlüğü’nün eğitim elbisesi, iç çamaşırı, postal,
çadır, paraşüt, çarşaf, battaniye, havlu vb tüm ih-
tiyaçlarını karşıladığı gibi, Azerbaycan, Ürdün, Ar-
navutluk, Bosna Hersek vb ülkelerin ordu ve polis
teşkilatlarının ihtiyaçlarını da karşılamıştır.
Ancak 1980’li yıllarda Türkiye’nin batıdan etkilene-
rek özelleştirme merakına girmesi, ülkeyi üretme çiz-
gisinden uzaklaştırmış ve özelleştirme fikrinin ülkeye
girmesine neden olmuştur.
Sümerbank'ın Özelleştirilmesi
28 Mayıs 1986 tarih ve 3291 sayılı Kamu İktisadi
Teşebbüslerinin Özelleştirilmesi Hakkında Kanun
çerçevesinde; 11 Eylül 1987 tarih, 12184 sayılı Ba-
kanlar Kurulu Kararı ile Sümerbank’ın özelleştirilme-
sine karar verilmiştir.
Özelleştirme sürecinde şirket yeniden
yapılandırılarak, bankacılık birimi ayrılmış, sanayi
sektöründe faaliyetlerine devam eden bölümü Sümer
Holding A.Ş. adını almıştır. Özelleştirme sürecinde
Türkiye Yapağı ve Tiftik A.Ş., Erhaz, Sihaz, Tümo-
san, Turban, Türkiye Zirai Donatım Kurumu gibi pek
çok kuruluşu bünyesinde eriten Sümerbank; TÜ-
PRAŞ, Erdemir, Telekom gibi son dönemde yapılan
özelleştirmeler hariç, Türkiye’nin 8 milyar$ civarında
olan toplam özelleştirme gelirinin 881 milyon $’lık
(yaklaşık % 11’lik) bölümünü kendi bünyesinde yine
kendi varlıklarını özelleştirerek yapmıştır.
24 Ekim 1995'te Garipoğlu şirketler grubuna 103.4
milyon dolara satılarak özelleştirilmiştir. Hayyam
Garipoğlu'nun Malki cinayeti ve Türkbank skandalına
adının karışması, Sümerbank'ın elinden alınmasına
neden olmuştur. Sümerbank 21 Aralık 1999'da
TMSF'ye devredilmiş, ardından 9 Ağustos 2001 tari-
hinde Oyak Grubuna satılmıştır. Oyakbank A.Ş.'ye 11
Ocak 2002 tarihinde tescil edilmiştir.
Sümerbank’ın özelleştirilmesi Türkiye için hem mad-
di hem de manevi anlamda büyük bir kayıptır. Cum-
huriyetin ilk yıllarından itibaren milli kimliğimizi
oluşturan bu eserler, ilk etapta özelleştirilmiş, daha
sonra da birçoğu yabancı firmalara satılmıştır.
Gözde BALTA
Röportaj EkoHavadis
2828
Bize biraz kendinizi tanıtır mısınız? Nevin Aysu, 40 yaşındayım. Celal Ba-yar Üniversitesi İktisat bölümü mezu-nuyum. Asıl mesleğim sigortacılık. -Sofayı açmaya nasıl karar verdiniz, hikâyesi nedir? İstanbul’da yoğun bir tempoda çalışı-yorduk, eşimle ikimizin ortak haya-liydi. Hayalimizi memleketimiz olan Çanakkale de gerçekleştirdik. -İşletmenizi kurarken yaşadığınız zorluklar nelerdir? Uzun süre mekân aradık düşündükle-rimizi ve isteklerimizi gerçekleştir-mek için. Bu mekanı bulduğumuzda bizim için çok uygun olduğuna karar verdik. 10 Şubat 2016 da burayı aç-tık. -Sofa ismini nerden buldunuz? Sofa bizim kültürümüzde olan bir ke-lime, mekânımıza da çok yakıştırdığı-
mız için bu ismi tercih ettik.
-Aile işletmesi olmasının avantaj ve dezavantajı nelerdir? Eşimle çalışmanın avantajı birbirimi-ze her konuda destek olabilmemiz.
Eşim bu konuda benden daha tecrü-beli işletmemizle ilgili resmi konular
özellikle onun sorumluluğunda. Bir-birimize her konuda fikir verebiliyo-ruz. Ortak hayalimiz olduğu için de
keyifli.
Röportaj EkoHavadis
2929
-İşletmenizi kurarken amaçlarınız nelerdi?
Her yaşa ve kesime hitap eden huzurlu evi-
miz kadar rahat bir ortam olsun, ev hanım-
ları çay sohbetleri edip özel günler düzen-
lerken öğrencilerin sakin ders çalışabilecek-
leri, eğlenip keyifli vakit geçirebilecekleri
bir ortam oluşturmayı amaçladık.
-Menüye nasıl karar verdiniz, nelere dikkat
ediyorsunuz?
Menüyü müşterilerimize odaklı düzenleme-
ye çalıştık. Evimizin mutfağına almadığı-
mız hiçbir ürünü buraya da almıyoruz.
Mutfağımızdan çıkan her şeyin sağlıklı ve
lezzetli olmasına özen gösteriyoruz.
-Öğrencilerin burayı tercih etme sebebi ne-
dir?
Öğrenci arkadaşlarımızın ders çalışabile-
cekleri sakin bir ortam var. Gelip keyifli
vakit geçirebiliyorlar, toplantı, doğum günü
gibi etkinlikleri gerçekleştirebiliyorlar.
-İsminizi nasıl duyurdunuz?
Reklam yaparak değil referans yoluyla ya-
yılmak istedik, samimi ve sıcak bir ortam
oluşturmaya çalıştık.
Nihal ERKEK
Kültür-Sanat EkoHavadis
3030
ARBİTRAJ – ENTRİKA
Yönetmen: Nicholas
Jarecki
Yıl: 2012
Oyuncular: Richard
Gere, Susan Sarandon,
Tim Roth, Brit Mar-
ling, Laetitia Casta,
Nate Parker, Stuart
Margolin, Chris Ei-
geman, Graydon Car-
ter, Bruce Altman,
Larry Pine, Curtiss
Cook, Reg E. Cathey,
Felix Solis, Tibor
Feldman
Türler: Dram, Geri-
lim
Aşk, sadakat ve zen-
ginlik hakkındaki bu
etkileyici gerilim fil-
mi, Nicholas Jarec-
ki'nin ilk yönetmenlik
denemesidir.
Filmin ana konusu
olan arbitrajada kısaca
değinmek gerekirse
düşük fiyata alıp yük-
sek fiyata satma arbit-
rajı* (ara kazancı)
kişinin o piyasanın
gerçek değerini tespit
etme yeteneğine bağlı-
dır. Serbest yatırım
fonu patronu olan milyarder Robert Miller'ı Amerikan
iş dünyasında başarının portresi yapan şey de bu yete-
nektir. Atlanan nokta ise fonun muhasebesinde yapı-
lan usulsüzlüklerdir. Miller’in metresinin kendi yaptı-
ğı bir kazada ölmesi sonucunda da işler çığırından
çıkar ve çıkar yolu aramaya başlar. Bu yolu da hiç
beklenmedik bir yerde aramaktadır ve miller altmışın-
cı yaş gününün arifesinde, kendisini yaptığı hilekârlı-
ğın boyutu ortaya çıkmadan, ticaret imparatorluğunu
büyük bir bankaya satmaya çalışırken bulur. Beklen-
medik korkunç bir hata durumun öneminin farkına
varmasını zorlaştırınca, Miller tehlikede olanın sadece
işi olmadığını anlar.
*Herhangi mali bir değeri olan malı bir piyasada
ucuzdan alıp, aynı malı aynı anda, risk üstlenmeden
farklı bir piyasada daha yüksek fiyattan satarak elde
edilen getiriye denir. İstanbul’da Amerikan Doları 2
TL, Ankara’da Amerikan Doları 2,10 TL olsun. Aklı-
nı kullanan yatırımcılar bu durumdan kazanç elde
etmek için hiç risk üstlenmeden aynı anda İstan-
bul’dan Doları alıp, Ankara’da doları satması gerekir.
Bu işleme teoride Yer Arbitrajı (İki Uçlu Arbitraj)
denilmektedir.
Abdülkadir AY
Etkinlik EkoHavadis
3131
G eçtiğimiz hafta iktisat bölüm başkanlığı ve gaze-
tecilik bölüm başkanlığı tarafından düzenlenen
ve üniversitemizin iletişim fakültesi öğretim üyelerin-
den Yrd. Doç. Dr. Serhat Çoban ve Yrd. Doç. Dr.
Engin Çağlak ile ‘’Work Shop Ekonomi Haberciliği’’
adlı konferansımızı Cemil Meriç Konferans Salo-
nu’nda gerçekleştirdik. EkoHavadis dergisini geliştir-
mek ve teknik olarak bilgilenmek adına yapılan bu
konferans biz öğrenciler için faydalı oldu. 2,5 saat
süren konuşmada ilk olarak Yrd. Doç. Dr. Serhat Ço-
ban bizlere “Gazeteciliğin temel ilkeleri ve prensiple-
ri” adlı sunumunu yaptı. Bu sunumda haber yazmanın
püf noktalarını ve nasıl uygulayabileceğimizi, 5N1K
kuralının örnekleri, habercilikte kullanmamız gereken
çeşitli yazım kuralları, bir haberi dikkat çekici hale
getirmenin yolları, fotoğraf çekerken açı ve ışığı doğ-
ru ayarlama vb. konuları tartışıp nasıl haber yazacağı-
mız konusunda teorik olarak bilgi sahibi olduk. Ar-
dından Yrd. Doç. Dr. Engin Çağlak “Gazetecilik uy-
gulamaları ve haber bülteni” adlı sunumunu gerçek-
leştirdi. Günümüz teknoloji çağında haberlerin hızla
yayılması ve bunun kesinliğinin sağlanması konusun-
da bir takım söylentilerde bulundu. Sonrasında doğru
fotoğraf çekmeyi uygulamalı bir biçimde bizlere an-
lattı. Bir dergide bazı pozisyonlarda olması gereken
kişiler ve onların görevlerinin neler olduğu konusunda
dergimiz uğraşanlarından örnekler verdi. Dergimizi
inceleyip doğrularımız ve yanlışlarımız üzerinde dur-
du. Dergimizin ilerleyen sayılarında bu bilgiler saye-
sinde daha doğru ve nitelikli içerikler hazırlayacağız.
Buket DEMİRCAN
WORKSHOP EKONOMİ HABERCİLİĞİ EĞİTİMİ
Etkinlik EkoHavadis
3232
İ ktisat Konferanslarımızdan sekizincisi olan Kurum
ve Kariyer Konferansını 04.12.2017 tarihinde ger-
çekleştirdik. Konferansta Çanakkale Savaşları Gelibo-
lu Tarihi Alan Başkanı Sayın İsmail Kaşdemir’i ağır-
ladık. Kaşdemir, katılımcılara öncelikle Gelibolu Ya-
rımadası Tarihi’nden ve Gelibolu’nun Çanakkale için
öneminden bahsetti. Sonrasında Tarihi Alan Başkanlı-
ğı’nın vizyonunu ve misyonunu, kurumun kuruluş
amacını katılımcılarımız ile paylaştı. Tarihi Alan Baş-
kanlığı’nın kuruluşu, görevleri, işleyişi ve personelleri
hakkında bilgi veren Sayın Kaşdemir, ardından öğren-
cilerimiz için Kurum’da nasıl istihdam imkanı bulabi-
leceklerini anlattı. Konferansın ilerleyen bölümünde
Gelibolu bölgesinde yaptıkları faaliyetlerden, devam
eden çalışmalardan, Tarihi Alan Başkanlığı tarafından
düzenlenen törenlerden söz etti ve zaman içerisinde
kaybolmuş şehitliklerin keşfedilip, uygun hale getiril-
dikten sonra ziyarete açmaları hakkında bilgiler verdi.
Konferansın sonunda katılımcılara Gelibolu Tarihi
Alan Başkanlığı tarafından hediyeler takdim edildi.
Nurcan BAL