bt günlüğü kasım - aralık 2016

68
Dijital Devrim 5 Yıl İçinde Geleneksel İş Modellerini Yok Edecek 11 - 12 / 2016 Türkiye Ekonomisine Yönelik Siber Saldırılar Artışta • Siber Suç Ekonomisi Sağlık Sektöründeki Verilerle Zenginleşiyor 2017’de Dünyayı Bekleyen Siber Tehditler • Cihazlarımızın Kaçı Koruma Altında? • Fidye Yazılım Mağdurları 2.6 Kat Arttı Akıllı Telefonlar Verimliliği Azaltıyor • Siber Risklere Karşı Hazır mısınız? • Blog'unuzun Başarısız Olmasının 10 Sebebi! Mobil Siteler, Masaüstü Sitelere Yetişti • 5G Kullanıcı Sayısı 2022’de Yarım Milyara Ulaşacak • 2017 Yılının 10 Teknoloji Trendi Dijital Devrim 5 Yıl Içinde Geleneksel Is Modellerini Yok Edecek! ~ . .

Upload: ali-yavuz-sahin

Post on 15-Apr-2017

123 views

Category:

Technology


12 download

TRANSCRIPT

Page 1: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

Dijital D

evrim 5 Yıl İçinde Geleneksel İş M

odellerini Yok EdecekSAYI 30

11 - 12 / 2016

Türkiye Ekonomisine Yönelik Siber Saldırılar Artışta • Siber Suç Ekonomisi Sağlık Sektöründeki Verilerle Zenginleşiyor

2017’de Dünyayı Bekleyen Siber Tehditler • Cihazlarımızın Kaçı Koruma Altında? • Fidye Yazılım Mağdurları 2.6 Kat ArttıAkıllı Telefonlar Verimliliği Azaltıyor • Siber Risklere Karşı Hazır mısınız? • Blog'unuzun Başarısız Olmasının 10 Sebebi!

Mobil Siteler, Masaüstü Sitelere Yetişti • 5G Kullanıcı Sayısı 2022’de Yarım Milyara Ulaşacak • 2017 Yılının 10 Teknoloji Trendi

Dijital Devrim 5 Yıl İIçinde Geleneksel Isİ İModellerini Yok Edecek!

~

..

Page 2: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

Sizin Yerinize Çalışan TeknolojiXerox ConnectKey® ™

Bugünün profesyonellerinin ofis duvarlarının ve 9-5 mesaisinin ötesine geçmesi gerekiyor. İşte bu yüzden ConnectKey Teknolojisi’ne sahip çok fonksiyonlu yazıcılar Mobil ve Bulut tabanlı çözümlerinyanı sıra cihazınız ve verileriniz için yüksek güvenlik sağlıyor.

0212 354 70 00 xerox.com/connectkey Ready For Real Business TM

Üretkenlik

Xerox® ConnectKey® Teknolojisi

İnovasyon Ödüllü Xerox App Studioile Akıllı Yazıcı Konsepti

Güvenlik

© 2016 XEROX CORPORATION. Bütün hakları saklıdır. Xerox, küre sembolü XEROX CORPORATION'ın tescilli markalarıdır.

• Uzaktan Kontrol Paneli• Sade Kullanıcı Arayüzü• Ortak Kullanıcı Deneyimi• Birleşik Adres Defteri• Destekle Yönetim Özellikleri• Dahili ConnectKey Uygulamaları

• Kimlik Doğrulama ve Kart Desteği• McAfee Intel® Security• Güvenli Baskı ve 256-bit Şifreleme• Cisco Entegrasyonu• En Son Güvenlik Gereksinimleri ile Tam Uyum PrintSafe • Follow-You Printing

Maliyet Kontrolü Kullanım Kolaylığı• Kullanıcı İzinleri• Access Restrict / Accounting• Cisco® EnergyWise• Faks Kullanım Raporlaması• ENERGY STAR® / EPEAT (U.S)

• Wi-Fi Direct• Mobile Link Uygulaması• Apple® AirPrint™ 1.4• Xerox® App Gallery• Mobil / Bulut Erişimi• Tek Tuşla Tarama• İş Akışı Entegrasyonu• Mopria® Sertifikası

ConnectKey Teknolojisi’ne sahip çok fonksiyonlu yazıcılar için uygulama geliştirmeye imkan sağlayan Xerox App Studio, akıllı telefonlarda ve tabletlerde kullandığımız uygulama konseptini çok fonksiyonlu yazıcılara taşıyor. ConnectKey Uygulamaları günlük işlerinizi basitleştirerek ve kısaltarak kullanıcı üretkenliği-nin artırılmasına yardımcı oluyor. ConnectKey Uygulamaları geleneksel yazılımların aksine bağımsız bir sunucu, bilgisayar veya BT kaynağı gerektirmeden bulut tabanlı çözümler sunuyor.

Page 3: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

editör

Bilgisayar oyunlarında oldukça popüler bir gelir modeli haline gelen oyun içi eşya, sanal oyun para birimi ya da indirilebilir içerik satışı sistemini siber suçluların kara paralarını aklamak için hedef oldu.

Dijital para birimlerini ve oyun platformlarını kullanan suçlular, buradaki mali denetim boşluğunu kullanarak para aklama girişimlerinde bulunuyor. Trend Micro, bilgisayar korsanlarının oyun platformlarını kullanarak nasıl kara akladığını araştırdı.

Siber suçlular, ilk adımda oyun içindeki hatalardan ve kodlama açıklarından faydalanarak oyun içi sanal para birimi biriktiriyorlar ya da zararlı yazılımlar kullanarak diğer oyuncuların kullanıcı hesaplarını ele geçiriyorlar. Burada olta saldırısı başta olmak üzere birçok sosyal mühendislik yöntemi kullana-rak, özellikle dijital oyun dağıtım platformlarındaki hesapları ele geçirmek siber suçlular arasında oldukça revaçta.

Bu şekilde oyunla ilgili elde ettikleri dijital varlıkları internet üzerinde sa-tışa çıkarıyorlar. Siber suçlular kimi zaman bu satış ilanlarını sosyal medya üzerinden de verebiliyorlar.Siber korsanlıkla elde ettikleri dijital varlıkları satarak para kazanan bu kişiler, sonrasında alınan ödemelerin izini kaybetti-rebilmek için. Bu parayı hemen dijital para birimlerine çeviriyorlar.

Bilgisayar oyunları yıllar içindeki büyük gelişimleriyle birçok insana eğlence-nin doruk noktasında olduğu büyülü bir dünyanın kapılarını açtılar.

Sadece ABD’de hane halkının yüzde 63’ünde en az bir kişi bilgisayar oyunu oynuyor. Oldukça büyük bir pazarı temsil eden bilgisayar oyunları sektörü-nün son dönemdeki önemli gelir modellerinden biri de oyun içi satın alma-lar.

Bu şekilde oyuncular ekstra ödeme yaparak bazı özel içeriklere sahip ola-biliyorlar. Eğlence Yazılımcıları Derneği (ESA)’nın verilerine göre ABD’deki oyuncuların yüzde 65’i oyun içinde gerçek para kullanarak satın alma yapma isteğine sahip.

Kara Para Bilgisayar Oyunlarında AklanıyorYapılan araştırma siber suçluların yasadışı faaliyetlerinde kazandıkları kara paraları aklamak için bilgisayar oyunlarındaki satın alınabilen içerikleri kullandıklarını ortaya çıkardı.

Ali Yavuz ŞAHİNGenel Yayın Yö[email protected]

3

Page 4: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

4

künye

içindekiler

06 Haberler

14 Sektörden: Ersin Uyar

16 Söyleşi:ChristianHentschel

20 YapayZekaİşleriKolaylaştıracakmı?

24 Blog'unuzunBaşarısızOlmasının10Sebebi!

28 SiberRisklereKarşıHazırmısınız?

32 DijitalDevrim5YılİçindeGelenekselİş

ModelleriniYokEdecek

38 2017Yılının10TeknolojiTrendi

42 MobilSiteler,MasaüstüSitelereYetişti

44 BankacılıkSektörüRiskYönetimindeÇıkış

YoluArıyor

46 AkıllıTelefonlarOfistekiVerimliliğiAzaltıyor

50 FidyeYazılımMağdurları2.6KatArttı

52 CihazlarımızınKaçıKorumaAltında?

54 2017’deDünyayıBekleyenSiberTehditler

56 TürkiyeEkonomisineYönelikSiberSaldırılar

Artışta

60 BTGünlüğüTestMerkezi

Yazıİşleri

AliYavuzŞAHİNGenelYayınYönetmeni

(Sorumlu)

[email protected]

EcevitBIKTIMYayınDanışmanı

[email protected]

MehmetAliGündüzProdüksiyonSorumlusu

[email protected]

Editörler

SüleymanSertkayaBarışTerunCanDevecioğluMutluÇavuşAvşarÖ[email protected]

[email protected]

Reklam

ReklamDepartmanı[email protected]

AdresEylül MedyaİnönüCaddesiNo:8BulutİşMerkezi4.KatDaire:72ÇeliktepeKağıthane/İstanbulTel: 0212 270 36 37 PBXFax: 0212 270 36 37

DağıtımEtkinDağıtım

BaskıveCiltÖzgünOfsetAytekinsokakno:214.Levent/İstanbul

Tel: 0212 280 00 09

Fax: 0212 264 74 33

Page 5: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

Uygulama

Amaç

Çözüm

Faydalar•

sağlandı.

İnternet çıkışı kayıt altına alındı.

sağlandı.

Data Center altında toplanarak

alt yapısı kullanılarak FKM yapısı oluşturuldu.

karşı-

Toplamda 44 metrekare alana de, her

aynı ağa Data Center altında toplanarak

İstar Hakkında

•••

GAZİANTEP ORGANİZE SANAYİ

BÖLGESİ

kullanılarak Felaket Kurtarma Alt Yapısı oluşturuldu.

2016 yılının Ocak-Şubat aylarında hayata

tek noktada yatırım yapılarak

ortadan kaldırıldı. Tüm personele

-

Page 6: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

TT_guvenlik_ICT_440x296.pdf 1 20.10.2016 14:00

Page 7: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

TT_guvenlik_ICT_440x296.pdf 1 20.10.2016 14:00

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

TT_guvenlik_ICT_440x296.pdf 2 20.10.2016 14:00

Page 8: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

8

haberler

Nissan ve Eaton, pazardaki en güvenilir ve satın alı-nabilir bir birim olarak tasarlanmış – yeni bir konut enerji depolama birimini sunmak için güçlerini birleş-tirdiler. ‘xStorage HOME’, tüketicilerin evlerinde ener-jiyi nasıl ve ne zaman kullanabileceklerini kontrol et-melerine izin veren, tam entegre bir enerji depolama sistemidir. Güneş panelleri veya konut güç kaynakları gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına bağlanan birim, yenilenebilir enerji hazırken veya enerji ucuzken (ör-neğin gece boyunca) şarj olarak ve talep olduğunda ve maliyetler yüksekken depolanan enerjiyi kullandıra-rak tüketicilerin enerji faturalarında tasarruf yapma-larını sağlıyor. Bir ev, güneş enerjisi teknolojisi ile donanmışsa bu, tüketicilerin xStorage HOME sistem-lerinde depolanmış temiz enerjiyi kullanacakları ve pahalı gün içi enerji tarifelerinden kaçınarak finansal olarak avantaj sağlayacakları anlamına geliyor. Ev enerji depolama sistemi, tüketicilere yedek bir çözüm de sağlıyor, ışıkların asla sönmemesini garantiliyor. Enerji şebekeleri büyük bir yük altında oldukları za-man için ideal. Dahası, tüketiciler, talep ve maliyetler yüksekken depolanan enerjiyi şebekeye geri satarak ek gelir de elde ediyorlar. xStorage HOME birimi, temiz

enerjiyi saklarken ve dağıtırken tüketicilere emniyeti ve performansı garantileyen fabrika yapımı entegre bir birimdir. Sertifikalı bir tesisatçı tarafından kurul-duğunda çalışmaya hazır olur, tüketicilere kolaylıkla tak ve kullan şeklinde bir enerji kullanma olanağı sağ-lar. Ayrıca, tüketicilere tek bir tuşa dokunarak enerji kaynakları arasında geçiş yapmasına izin vermek için bir akıllı telefon bağlantısına da sahip olacaktır.

Nissan ve Eaton, ‘xStorage HOME’ ile Herkes için Evde Enerji Depolamayı Güvenli ve Satın Alınabilir Yapıyor

Koç Topluluğu teknoloji yatırım şirketi İnventram, dünyanın en büyük yatırım gruplarından Mitsui ile ortaklık anlaşması imzaladı. 97 milyar dolara ulaşan toplam varlığı ve 42 milyar dolarlık cirosu ile dünyanın ve Japonya’nın en büyük yatırım gruplarından biri olan Mitsui, İnventram’ın yüzde 30 hissesini satın alarak, son dönemde Türkiye’de gerçekleştirilen en önemli tek-noloji yatırımlarından birine imza attı. Koç Holding’de düzenlenen basın toplantısı, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Y. Koç, Koç Holding Turizm, Gıda ve Perakende Grubu Başkanı Tamer Haşimoğlu, İnventram Genel Müdürü Cem Soysal, Mitsui Avrupa Kurumsal Planlama Başkanı Naotaka Hayashi ve Mitsui Türkiye Genel Müdürü Yoichiro Yagihashi’nin katılımı ile gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Y. Koç, anlaşmanın İnventram için tarihi bir kilometre taşı olduğuna dikkat çekerken, “İnventram’ın Mitsui ile gerçekleştirdiği bu ortaklık anlaşmasının, önümüzdeki dönemde, çok daha geniş kapsamlı iş birliklerine kapı açacağına yürekten inanıyorum. İnventram’ın bir dünya şirketi olmasını hızlandıracak bu birlikteliğin ülkemize hayırlı olmasını diler, Japonya’dan gelecek yatırımların artmasına vesile olmasını temenni ederim” dedi.

İnventram Japon Yatırım Devi Mitsui ile Ortaklık Anlaşması İmzaladı

Page 9: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

Migros, Sunucu Sanallaştırma Sistemleri İçin SimpliVity’i Tercih Etti

Türkiye’de modern perakende sektörünün öncüsü Migros, 60 yılın üzerindeki deneyimiyle; kurulduğu günden itibaren müşteri

beklentilerine odaklanmış durumda. On binlerce çeşit malın hareket ettiği, 3000 üzerinde tedarikçi ile çalışan, 25.000`den fazla personelin çalıştığı, 1500 üzerinde mağazaya sahip ve hızla büyüyen, geçen yıl 500.000 üzerinde kasa işlemi gerçekleşen, şu anda yaklaşık 9 milyon aktif sadakat kartı (Money Club) kullanıcısı olan devasa bir yapıya sahip Migros, bilgi teknolojilerine verdiği önem ve yaptığı yatırımlar ile de sektörde her zaman bir adım önde olma stratejisiyle yoluna devam ediyor.

Devasa yapı ve ilişki ağına sahip Migros gibi firmaların sürdürülebilir düzen ve kurumsal bir işleyiş oluşturmadan yönetilmesi çok zor. Kıyasıya rekabetin yaşandığı perakende sektöründe çevik ve hızla büyüyebilmek için BT stratejisinin iş ihtiyaçlarına paralel olması gerekli.

Teknoloji Hızla Değişiyor ve İş İhtiyaçları da Buna Paralel Olarak Farklılaşıyor

Migros’un 1500’den fazla mağazası var, bu mağazaların hepsi yedekli iletim ortamlarıyla birbirine bağlı. Uydu sistemlerinden tutun da, GSM sistemleri, radyolink, fiber gibi teknolojilerin kullanıldığı 100 binin üzerinde IP cihazın bağlı olduğu devasa bir ağ. Bu cihazlar üzerinden yılda 450 milyonun üzerinde kasa işlemi ve 200 milyona yakın pos işlemi gerçekleştiriliyor. Kurumsal kapalı kablosuz ağa bağlanan cihaz sayısı 10 binin üzerinde, tüm mağaza ve depo uygulamaları merkezileştirilen sistemlere aynı anda 8000 civarı kullanıcı bağlanıyor. Ayrıca Migros Türkiye’de perakende sektöründe en fazla online kampanya yürüten firması.

Yüksek Performanslı Sunucu Sanallaştırma

Geleneksel altyapıya sahip olan firmanın büyük rekabet ortamında bir adım ileriye gitmesini sağlamak için harekete geçen BT departmanı Hyper-converged teknolojileri ile sahip olunan sunucu sanallaştırma işlemlerini daha basit ve daha performanslı hale getirebileceği kararını verdi. Bu konuda detaylı araştırmalar yapıp bir çok

adve

rtoria

l

Migros, Türkiye’deki en büyük gelenekselden hyper-converged sistemlere geçiş projesini SimpliVity ile başarılı bir şekilde gerçekleştirdi.

Soldan sağa: Eser Esen - SimpliVity Bölge Satış Müdürü, Ömer Lütfi Karagöz - Migros Ağ, İletişim ve Bilgi Güvenliği Grup Müdürü, İsmail Hakkı Özler - Migros BT Altyapı Çözüm Sorumlusu, Cenk Kulaçoğlu - Simplivity Çözüm Mimarı, Murat Zobu - Migros BT Altyapı ve İletişim Sistemleri Müdürü.

firma ile görüşen BT departmanı maliyet ve performans artışının yanı sıra uçtan uca felaket kurtarma çözümünü de beraberinde getirmesi sebebiyle SimpliVity çözümünü tercih etti.

SimpliVity cihazlarının kurulum ve devreye alınma safhası sorunsuz ve hızlı bir şekilde tamamlayan Migros gerçekleştirdiği proje ile geleneksel mimariye sahip çok sayıda eski sunucusunu boşa çıkartarak başka fiziksel sunucu ihtiyaçları için kurumun kullanıma sunuldu. Firmanın sahip olduğu sunucu sanallaştırma servisi eski sistemlere göre çok daha az enerji tüketiyor ve geleneksel mimaride çalışan sanallaştırma platformuna göre enerji tüketiminde yaklaşık yüzde 70 tasarruf sağlıyor.

Migros, SimpliVity ile gerçekleştirdiği bu proje ile iş kritik sistemler için felaket kurtarma senaryosunu da otomotize etti ve geliştirdi. Bu sayede servis veya uygulama bazında çok hızlı şekilde iş sürekliliği sağlandı. Eski sistemlerde bulunan atıl kapasite dönemi sona erdi. Yeni mimari ile yatay büyüme stratejisini hayata geçiren Migros büyük bir maliyet avantajı da yakalamış durumda.

Saatlerden Saniyelere Geçiş

Migros’un eski geleneksel sistemleriyle 1 TB’lık yeni bir sunucunun yedeğinin alınması 6 saate yakın sürerken şimdilerde SimpliVity sistemlerini kullanarak bu işlemleri saniyeler mertebesinde gerçekleştirebiliyor.

“Mevcut sunucu ve uygulama sanallaştırma platformumuzu sahip olduğumuz geleneksel altyapı mimarisi ile büyütmek çok zordu. Hyper-converged teknolojileri ile sanallaştırma işlemlerimizi daha basit ve daha performanslı hale getirebileceğimizin farkına vardık. Migros’un tüm sunucu sanallaştırma platformunu düşündüğümüzde; bu sistemleri tam kapasite ile yürütmek için, sunucuları, yedeklemeyi, farklı şekillerdeki ağ bağlantılarını, depolama sistemlerini ve buna benzer birçok yapıyı ayrı ayrı yönetirken şu anda tek bir arayüz ile hızlı ve basit bir şekilde tüm işlemleri gerçekleştirebiliyoruz. Operasyonel süreçlerimiz çok basit hale geldiğinden insan kaynağı eforumuz da azaldı.

Artık geleneksel mimariye yatırım yapmıyoruz ve önümüzdeki dönemde gerçekleştireceğimiz yatırımlarımızı da dönüşüm projemiz çerçevesinde yeni teknolojilere ayak uydurarak gerçekleştirecek ve bu alanda Türkiye’nin öncü firması olmaya devam edeceğiz.”

Ömer Lütfi Karagöz Migros Ağ, İletişim ve Bilgi Güvenliği Grup Müdürü

Page 10: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

haberler

Avnet, ve Forcepoint, EMEA bölgesindeki dağıtım anlaşmalarını Türkiye’yi de kapsayacak şekilde genişlettiklerini duyurdu. Forcepoint ürün port-föyü sayesinde Avnet, işletmelerin siber güvenlik gereksinimlerini her katmanda, uçtan uca mimari ile karşılıyor olacak. Bu anlaşma ile, iş ortaklarının güvenlik alanındaki işleri ileri taşınırken, güvenlik yönetiminde karşılaşılan verimsizlikler de orta-dan kaldırılıyor. Forcepoint ürünleri kullanıcıla-rı, ağları ve verileri birleşik ve bulut-merkezli bir platform ile korurken, yeni nesil teknolojilerin benimsenmesini sağlıyor. Avnet ve Forcepoint hali hazırda Belçika ve Hollanda’da gerçekleştirilmiş olan başarılı iş ortaklığı sonrasında Türkiye’de de Forcepoint 4D güvelik platformunu kullanıcıla-ra sunuyor olacak. Bu platform kullanıcıları iç ve dış güvenlik tehditlerine karşı korurken, güven-lik ihlallerini hızlıca belirleyip, veri hırsızlığını engelleyerek, bekleme sürelerini en aza indiri-yor. Forcepoint ile şirketler, hareket halindeki ve ofislerindeki kullanıcılarını, ağlarını ve buluttataki verilerini koruyabilir, operasyonel ağ yönetiminde harcanan zamanı azaltabilirler. Anlaşma hakkında, Avnet Technology Solutions Türkiye Genel Mü-dürü Hakkı Eren; “Bu yeni ortaklığın Forcepoint ve Avnet için çok önemli olduğunu düşünüyoruz. İş birligimiz, Türkiye pazarında artarak ihtiyaç duyulan güvenlik ürünlerinin tedariği konusun-daki büyük bir açığı kapatacaktır. İş ortaklarımız, Avnet’in katma değerli hizmetlerinden yararlana-rak, müşterileri için yeni nesil güvenlik çözümle-rini tam donanımlı Avnet teknik danışmanlarımı-zın destekleriyle pazara daha güçlü sunabililiyor olacak.” dedi.

Avnet, Forcepoint ile Yeni Nesil BT Güvenlik İhtiyaçlarına Yönelik Dağıtım Ağını Güçlendiriyor

Paket, pilotların, yolcuların, operatörlerin ve bakım per-sonelinin, Inmarsat’ın devrim niteliğindeki yeni uçak içi geniş bant servisi olan GX Aviation’a bağlanmalarına izin veriyor. Kullanıcılar, okyanusların üzerinde uçar-ken bile, uçuş boyunca herhangi bir kesinti olmaksızın sürekli ve daha hızlı bir şekilde internette sörf yapabi-lecek, e-postalarını kontrol edebilecek, müzik ve video izleyip dinleyebilecek ve online alışveriş yapabilecekler. Nihai yetki belgesi, sistemin tasarlandığı gibi çalıştığını onaylıyor ve GX Aviation’ın havacılık pazarına kazan-dırılması sürecini tamamlıyor. Sertifika merkezleri, ön-ceden fırlatılmış ve halen çalışmakta olan üç uydudan oluşan Inmarsat’ın Global Xpress (GX) uydu ağı ile her çevre koşulundaki çalışmaları kontrol ediyorlar. Bu, GX Aviation tarafından dünyanın her yerindeki uçuşlarda sağladığı, evde veya ofiste deneyimlenene yakın hızlara sahip, sürekli, güvenilir ve yüksek hızlı geniş bant ser-visine yolcuların, pilotların ve diğer havayolu persone-linin erişmelerini garantiliyor. JetWave ayrıca, güvenlik, çevre ve kurulum standartları açısından FAA (Federal Havacılık Yönetimi - Federal Aviation Administration) ve EASA’in (Avrupa Havacılık Güvenliği Ajansı - Euro-pean Aviation Safety Agency) onay sertifikasına da sahip. Honeywell Aerospace’in Pazarlama ve Ürün Yönetiminden sorumlu başkan yardımcısı Carl Esposito, “Inmarsat’ın JetWave donanımımıza sertifika vermesi, müşterilerin yüksek hızlı global bir bağlantı servisi için beklemek zorunda olmayacakları anlamına gelir. Dona-nım şu anda mevcut ve kuruluma hazırdır. Son günler-deki bir Honeywell araştırması, yolcular açısından evde veya ofiste sahip olduklarına benzer şekilde bir uçak içi Wi-Fi deneyimine sahip olmalarının önemli olduğunu ortaya çıkardı. Dünyanın çeşitli yerlerindeki havayolları da şimdi GX Aviation ile müşterilerinin bu taleplerini karşılayabilecekler” dedi.

Honeywell Özel Donanım Paketi Jetwave İçin Inmarsat’tan Final Sertifikasını Aldı

10

Page 11: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

Public CIOSummit

24 - 26 Nov 2016 - Antalya

IT SecurityRoadshow

09 Feb 2017 - Istanbul22 Feb 2017 - Ankara

Cloud & Data CenterRoadshow

15 Mar 2017 - Istanbul22 Mar 2017 - Ankara

CIOSummit

19 - 21 April 2017 - Antalya

Big Data & AnalyticsRoadshow

09 May 2017 - Istanbul11 May 2017 - Ankara

IDC Türkiye Conferences

Dawn of the DX Economy:New Rules, Roles & Requirements

IDC FutureScape 2016 Worldwide Webinars

08 Internet of Things (IoT) 2017 Predictions 08 High Performance Data Analysis (HPDA) 2017 Predictions 09 Financial Services 2017 Predictions 09 Chief Marketing O�cer (CMO) 2017 Predictions 10 Utilities 2017 Predictions 10 Telecommunication 2017 Worldwide Predictions 15 3D Printing 2017 Predictions 15 Healthcare 2017 Predictions 16 Wearables and AR-VR 2017 Predictions 16 CX and Social Business 2017 Predictions 17 Oil & Gas 2017 Predictions 17 Phone, Tablet, PC and Connected Devices 2017 Predictions 22 Robotics 2017 Predictions 22 Datacenter 2017 Predictions 29 Retail 2017 Predictions 29 Manufacturing 2017 Predictions 30 Smart Cities 2017 Predictions 30 Worldwide Product & Service Innovation 2017 Predictions

01 Software Business Models and Monetization 2017 Predictions 01 Big Data, Analytics, & Cognitive Software 2017 Predictions 06 Government 2017 Predictions 06 Services 2017 Predictions 07 Connected Vehicles 2017 Predictions 07 Security 2017 Predictions 08 SMB 2017 Predictions 08 Payments 2017 Predictions 13 National Security & Public Safety 2017 Predictions 13 Imaging, Printing & Document Solutions 2017 Predictions 14 Supply Chain 2017 Predictions 14 Enterprise Infrastructure 2017 Predictions 15 Cloud 2017 Predictions 15 Consumer Technology 2017 Predictions

November December

IDC FutureScape

To learn more about IDC FutureScape 2017, please go to http://www.idc.com/events/futurescapes.

Sponsorships: Onur Hamitoğlu, [email protected], 0533 301 8998

IDCTurkiye

More Information: Pınar Kartal, [email protected], 0216 356 0835

www.idc-cema.com

Page 12: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

12

haberler

Commvault yönetim kurulu başkanı ve CEO’su N. Ro-bert Hammer, kurumların bütünsel bir veri yönetimi stratejisine sahip olmalarına izin veren beş temel ilkeye odaklanan, şirketin ilk müşteri konferansı Commvault GO 2016’da açılış konuşmasını yaptı. Bütünsel bir veri yönetimi stratejisine olan ihtiyaç, buluta geçiş, uygulama patlaması, güvenlik ve mevzuata uyuma olan talepteki artış ve her yerde bilgi işlem kullanımı ile birlikte ortaya çıkmıştır. Kurumlar şimdi, her şeyin merkezinde yer alan verilerle, nerede olduğuna bakmaksızın verileri etkinleş-tirme yeteneğine her zamankinden fazla ihtiyaç duyuyor-lar. Bu konudaki beş temel ilke şunlar: Verilerinizi bilmek: Bugün organizasyonların, verilerin nerede depolandığı, nasıl güvende oldukları ve hızlı kurtarma, felaketten kurtarma, test/geliştirme, raporlama ve iş analitiği için nasıl hazır oldukları konusunda bir kontrole sahip olma-ları gerekiyor. Verilerinizi birleştirmek: Bugünkü veriler evreninde kurumlar, sadece birkaç veri noktasına ve de-posuna sahip değiller, bünyelerinde bunlardan çok sayıda bulunuyor. Kurumlar hangi verilere sahip olduklarını ve bunların nerelerde bulunduğunu bilemeyebilirler. Verile-rinizi kullanıma hazır hale getirmek: Organizasyonların o anda bir dizi lokasyonda (kendi yerlerinde, bulutta, sanal ve mobil ortamlarda) bulunan verilerini birleştirmeleri

gerekir. Onları başarılı bir şekilde kullanıma hazırlamak için, veri kayıplarını önlemek için bu cihazlardaki verile-rin yedeklerini alabilmeliler ve bir cihazdan bütün önemli verileri temizleyebilmeliler. Verilerinizi yönetmek: Yönetmelik kapsamındaki endüstrilerde artan mevzuata uyum gereksinimlerine uymak bugünün gerçeğidir. Ku-rumsal bir yönetim yeteneği altında birleştirilmiş verilere sahip olan organizasyonlar, sahip oldukları verilerin ne olduğunu, nerede bulunduğunu anlayabilirler ve mevzua-ta uygunluğu garantilenen veriler üzerinde denetlenebilir politikalar uygulama yeteneğine sahip olurlar. Verile-rinizin güvenliğini sağlamak: Hack’lerin, kötü amaçlı yazılımların, fidye yazılımlarının ve hem iç hem dış diğer tehditlerin dünyasında organizasyonların, verilerinin güvenliğini sağlayabilmeleri gerekiyor.

Commvault CEO’su Bob Hammer, Commvault GO’nun Açılış Konuşmasında Bütünsel Veri Yönetiminin Beş Temel İlkesi Üzerinde Durdu

3DEXPERIENCE Şirketi Dassault Systèmes, SOLI-DWORKS 2017’nin piyasaya sürüldüğünü duyurdu. Yeni başlayan şirketlerden global kurumlara kadar 3,1 milyondan fazla kullanıcı; kolay 3D tasarım ve geliş-tirme uygulamalarına her zaman, her yerden ve her cihazdan erişimle yenilikçi ürün tasarımı sayesinde çok algılı deneyimler oluşturabiliyor. Dassault Systèmes’in 3DEXPERIENCE platformu tarafından desteklenen SO-LIDWORKS 2017, yenilikçilerin entegre uygulamalarla ürün geliştirme süreçlerini tasarlamalarına, onaylama-larına, birlikte çalışmalarına, oluşturmalarına ve yönetmelerine yardımcı oluyor. SOLIDWORKS 2017, Model Tabanlı Tanımlama ve basılı devre kartı (PCB) tasarımının desteğiyle kağıtsız üretime odaklanmak için daha fazla çekirdek güç ve performansın yanı sıra yeni beceriler içeriyor. Hem yeni hem de deneyimli kullanıcılar, tasarımların işlevselliğini prototip oluşturulmadan önce analiz etmek, çözmek, görselleştirmek ve onaylamak için simülasyon kullanarak verimliliği geliştirebiliyor. Yeni araçlar satıcılar ve müşterilerle daha iyi bir işbirli-ği için her tür 3D modelin kilidini açıyor ve kavramdan üretime kadar dinamik ürün verileri yönetimi (PDM) çoklu siteler ve uzak ekiplerin daha iyi desteklenmesini sağlıyor.

Dassault Systèmes SOLIDWORKS 2017'i Pazara Sundu

Page 13: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

13

Kurulum ve Destek Hizmetleri Eğitim ve DanışmanlıkAğ Tasarımı ve Projelendirme

+90 (212) 274 69 98

www.btegitim.com

Türkiye’nin en iyi Cisco eğitmenleri ile geleceğinize yön verin.

Collaboration

Service Provider

Routing & Switching

Cloud

Wireless

Cisco ACI

Data Center

Page 14: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

14

Telefonlarımızı sürekli kontrol ediyoruz, uyurken bile yanımızda tutuyoruz, yemek masamızdan uzaklaştıramıyoruz. İster iş yapalım ister vakit

geçirelim, dijital dünyaya bağımlılığımız gittikçe derinleşiyor.

Pazarlama ve BT Arasındaki Duvarlar Yıkılıyor

sektörden

Aslında bir akıllı telefon kullanıcı-sı bir günde cihazı ile ortalama 3.3 saat geçiriyor—yemeğe harcanan zamanın iki katı ve uykuda geçen sürenin üçte birinden daha fazla. #GenMobile ile cazibe daha da güçleniyor. #GenMobile’ın kahveyi bırakma oranı akıllı telefona göre muhtemelen 15 kat daha fazladır. Acillik ve bağlantı için ihtiyaç olan bu derinlik, müşteri deneyi-mini dönüştürüyor. Sporseverler, stadyumun mobil uygulaması ile yiyecek ve içecek siparişi verir-ken maçın hiç bir anını kaçırmı-yorlar—ve bu sipariş oturdukları yere geliyor. Hastalar yaklaşan randevuları için hatırlatıcı metin mesajı alabiliyorlar—ve sonra bina içinde yönlerini bulmak için sağlık kuruluşunun mobil uygulamasını kullanıyorlar.

Gençler, favori mağazalarının

yanından geçerken o anları sosyal medyada paylaştıklarında özel indirimler alabiliyorlar. Şimdi zaman, müşteri deneyim-lerini markanıza nasıl bağlayaca-ğınızı yeniden düşünme zamanı. Teknoloji, pazarlamayı yeniden şekillendiriyor ve müşteri dene-yimini tekrar tanımlıyor. Başarı, pazarlama ve BT ekipleri arasında, CMO’lardan CIO’lara kadar sıkı bir işbirliği gerektiriyor. Ancak bu, sizin 1990’lardaki arka uç sistemleri ve süreçlerinin modernleşmesi ile sonuçlanan iş ve BT’yi düzenlemeniz gibi değil. Müşteri deneyiminin dönüştürül-mesi, müşteri ve potansiyel müş-terilerle nasıl ilişki kuracağınız, onların ilgisini nasıl çekeceğiniz, bağlı ve sadık kalmalarını nasıl sağlayacağınız açısından farklılaş-manıza izin verir. Bu markalaşma-nın tam da merkezidir. Ayrılıklar

Araştırma, yapılacak bir sürü işin olduğunu gösteriyor. Accenture’un yeni bir çalışmasına göre, CIO’la-rın yüzde 83’ü BT ve pazarlamanın bir hizaya getirilmesi ihtiyacını görüyorlar, ancak CMO’ların sade-ce yüzde 69’u bu ihtiyacı görüyor. Organizasyonların yüzde 44’ü de, pazarlamayı daha verimli hale getiren pazarlama çözümleri veya BT projelerini uygulamanın daha zor olduğunu söylüyorlar.

Bağlantı nerede koptu? Pazarlama ve BT daha önce bir arada çalıştı-lar, ancak her zaman en iyi so-nuçlar alınmadı. Çoğu pazarlama yöneticisi, BT departmanlarının dijital pazarlama ihtiyaçlarına ayak uydurabileceğine pek fazla güvenmiyor. Pazarlamacılar BT etrafından kestirmeden sonuca ulaştılar ve CRM ve pazarlama otomasyonu için bulut servis-lerine yöneldiler. Cazip müşteri deneyimleri için dijital ajanslara güvendiler. BT yöneticilerinin de pazarlama departmanına ilişkin kaygıları var. İşin gereksinimleri açıkça tanım-lanmamıştır. Kurumsal standartlar göz ardı edilmektedir. Pazarlama, BT sistemlerinin doğal karmaşıklı-ğını gizler. #GenMobile yeni standart olur-ken, mobil uygulamalar, müşteri analitiği, sosyal medya pazarla-ması ve pazarlama optimizasyo-nu, yönetim kurulu seviyesinde tartışılıyor. CMO ve CIO’lar, dijital müşteri deneyiminin başarısını sınırlayabilen departman duvar-larını yıkmalılar. Pazarlama ve BT’nin, eksikliklerin anlaşılması ve yanlış fikirlerin düzeltilme-si için ön ayak olmaları gerekir. Daha yakın bir işbirliği içinde olmalılar ve #GenMobile’ı ve sürekli bağlantıdaki müşterileri dikkatli bir şekilde bağlı ve sadık tutabilen daha çevik sistemler ve süreçler geliştirmeliler. Er

sin

Uya

r H

PE A

ruba

Ülk

e M

üdür

ü

Page 15: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

15

Global Girişimcilik Anketi Türkiye’deki öğrencilerin mezun olduktan sonra başkası için çalışmaktansa, patron daha yatkın olduğunu gösteriyor.

Türk Gençleri Patron Olmanın Peşinde

özel haber

Türkiye’nin kendi işini kurma dö-neminin eşiğinde olduğunu göste-ren Global Girişimcilik Anketi’nin sonuçlarını açıkladı, gençler patron olmak istiyor. Araştırma, 20’nci yüzyılın son nesli Y Kuşağının ve II. Dünya Savaşı sonrası kuşağın bağımsızlık arayışının zamanlama-sının çok iyi olduğunu gösteriyor. Çünkü yaşınız kaç olursa olsun, yeni teknolojiler bağımsız giri-şimleri tarihte hiç olmadığı kadar kolaylaştırıyor.

Güncel KOSGEB verileri Türkiye’de-ki genç girişimci sayısının 2014’te yüzde 50 arttığını gösteriyor. Bul-gular bunu destekler nitelikte. Genç nüfusu sayesinde Türkiye’de giri-şimcilik yükselmeye devam ediyor; mezun olduktan sonra kendi işini kurmak isteyen öğrenci sayısı dün-ya ortalamasının üzerinde. Türki-ye’deki İnsanlar “Statü” İçin Kendi İşinin Patronu Olmak İstiyorGlobal Girişimcilik Anketi’nin sonuçları, iş hayatının içinde olan katılımcıların yüzde 36’sının uzun vadede küçük işletme kurmak veya kendi işinin sahibi olmak istediği-ni gösteriyor. Türkiye de bu global trende uyum sağlarken vatandaş-larımız genç ve hırslı nüfusun, kültürel normların ve dijital varlığa dair artan farkındalığın etkisiyle daha güçlü bir girişimcilik ruhu gösteriyor.

Esnek Çalışma Saatleri mi? Statü mü?

Türkiye’deki katılımcıların yüzde

25’i kendi işinin patronu olma-nın getirdiği statüden hoşlanıyor. Globalde is bu oran yüzde 12. Kendi işini kurmak istemelerinin ikinci büyük faktörü de yüzde 24 oranla işletme sahibi olmanın getirdiği esnek çalışma saatleri. Globalde yüzde 41 olan katılımcı tercihinin neredeyse yarısı. Bu da gösteriyor ki Türkiye’de iz bırakmak önemliyken, esnek çalışma saatleri statünün getirdiği avantajların sadece bir parçası.

Öğrenciler Kendi İşini Kurmaya Daha Yatkın

Türkiye’de her beş katılımcıdan biri kendi işini kurmadan önce henüz öğrenci olduğunu söylüyor. Glo-balde bu oranın yüzde 12 olduğuna bakılırsa Türkiye’deki öğrenciler mezun olduktan sonra başkası için çalışmaktansa kendi işini kurmaya neredeyse iki kat daha yatkın. Kendi işinin patronu olmak isteyenler

sadece öğrenciler değil. Türkiye’de-ki katılımcıların yüzde 51’i kendi işlerini kurmadan önce başkası için çalıştığını söylüyor; global ortalama ise yüzde 46.

Web Siteleri Ve Sosyal Medya En Çok Tercih Edilen Çevrim İçi Kanallar

Şaşırtıcı bir oranla Türkiye’deki katılımcıların yüzde 38’i müşterile-rinin çevrimiçi kanallar arasından en fazla resmi web sitelerinden etkilendiğini söylüyor. Globalde böyle düşünenler ise katılımcıla-rın yalnızca yüzde 26’sı. Yüzde 37 oranla sosyal medya da en çok ter-cih edilen kanallarda ikinci sırada. Sonuçlar genel olarak yerel işletme-lerin web sitesi ile dijital varlıklarını oluşturarak ve bunu herkesin ne kadar önemli ve etkin olduğunu bildiği sosyal medya platformları ile destekleyerek rekabet avantajı kazanabileceğini gösteriyor.

Page 16: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

16

Son dönemde artan siber güvenlik tehditleri kişiler, şirketler ve hatta ülkelerin başına büyük dertler açabiliyor. Bu konuda uzmanlaşmış

şirketlerden biri olan Palo Alto Networks'ün EMEA Başkan Yardımcısı Christian Hentschel ile günümüz siber tehditleri hakkında keyfilik bir

söyleşi gerçekleştirildik.

Şirketler BT Güvenliği ve Siber Güvenliği Nasıl Ayrıştırıyor?

söyleşi

Öncelikle Palo Alto Networks ve işiniz hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz?

Palo Alto Networks içerisinde EMEA bölgesinden sorumlu olarak çalışı-yorum. Avrupa merkezimiz Ams-terdam’da ve ben de oradan işle-rimi yürütüyorum. Amsterdam’da büyük bir ofise sahibiz. Bu bölgede yer alan yönetim iş birimlerimizin büyük bir bölümü orada. Sadece Amsterdam ofisimizde 200’e yakın çalışan bulunuyor.

Yaklaşık 2,5 yıl önce Palo Alto Networks’e katıldım. Öncesinde Asya-Pasifik bölgesinde çalıştım. Bu bölgede yaklaşık 11 yıllık deneyi-mim bulunuyor. Avrupa dışında uzun yıllar çalışmamın ardından tekrar bu bölgeye gelmek sevindi-rici.

Palo Alto Networks, siber güvenlik alanında faaliyet gösteren bir firma. Vizyonumuz, şirketler için siber dünyada oluşabilecek tehditleri keşfetmek. Bunun için ağlar üzerin-de siber güvenlik çözümleri sağlıyo-ruz. Bu çözümler ile bulut veya son nokta güvenliği konusunda şirket-lere yardımcı oluyoruz. Firmamızın ana amacının kısaca bu olduğunu söyleyebilirim.

CEO ‘muz Mark D. McLaughlin işi-mizin amacını “Hayatın korunması-

na yardımcı olmak” olarak açıklıyor. Biz bunu siber güvenlik çözümleri üreterek yapıyoruz. Çözümlerimiz kurumsal kullanıcıların güvenlik konusundaki endişelerini gidermek için üretilse de son kullanıcılara da dokunuyoruz. Çünkü tüm insanla-rın siber dünyada güvenlik endişesi yaşadığını biliyoruz ve bu konudaki endişelerini gidermek için onlara yardımcı olmaya çalışıyoruz.

Günümüzde kullandığımız sistem-ler veya bilgisayarlarımız içindeki verilerin değeri büyük. Bazen kötü niyetli kişiler bu verileri şifreleyerek erişimimizi engelleyebiliyorlar. Bu-nun gibi durumlar kurumsal firma-ları etkilediği gibi son kullanıcıları da etkiliyor. Kısacası kullanıcıların dijital dünyasını daha güvenli hale getirmeye çalışıyoruz.

Günümüzde yaşanan en tehlikeli siber ataklar neler?

Bu konuyu biraz farklı açıklamak istiyorum. Müşterilerimize hep şu soruyu soruyorum. BT güvenliği ve siber güvenliği nasıl ayrıştırıyor-sunuz? Çünkü bu sorunun cevabı her şeyin başlangıcı. Şirketler BT güvenliği konusunda 25 yıllık bir deneyime ve vizyona sahipler. Bu güvenlik çözümleri genellikle ağ ve veri koruma üzerine yapılandırılmış durumda. Siber güvenlik oyunun kurallarını tamimiyle değiştirdi.

Siber güvenlik sadece ağ temelli değil çok daha gelişmiş tehlikeleri içerisinde barındırıyor ve çok farklı değişkenlere sahip. Bu tehlikeler eskisi gibi sadece kişisel de değiller. Kötü niyetli kişiler bu konuda, kişi-leri hacklemeye veya malware gibi programlarla emellerine ulaşmaya çalışıyorlar. Bu durum günümüzde büyük bir ticari pazar haline gel-miş durumda. Bugün kolayca kötü niyetli bir atak yapabilir ve kullanı-cıları etkileyebilirsiniz. Ayrıca kişiye veya kuruma özgü hedefli saldırılar-da gerçekleştirmeniz mümkün.

Günümüzde karşılaştığımız atak-ların kaynakları çok çeşitli. Kişiye özgü saldırıların yanı sıra sosyal medya üzerinden, tarayıcı üzerin-den veya bir malware ile yapılan ataklarla karşılaşıyoruz. Kötü niyetli kişiler bu atakların seviyelerini de ayarlayabiliyorlar. Bu sebepten günümüzdeki en tehlikeli atakları ticari yapıda, kişiye özel, ve aynı anda birden fazla tehlikenin yer al-dığı durumlar olarak tanımlayabili-riz. Bu tarz tehlikeleri kullanıcıların fark etmesi oldukça güç.

Son dönemde Ransomeware ataklarının popüler olduğunu görüyoruz. Bu atakların şirket-lere zararları neler?

Ransomeware’in sonuçlarına baktığımızda birçok değişik türde

Page 17: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

17

yaşanabileceğini görüyoruz. Öncelik-le şunu söylemeliyim Ransomware ataklar oldukça etkili. Bu atakların hedefi ve neler yapılabileceği konu-sunda bir bilinmezlik söz konusu. Çünkü bunlar herkese uygulanabi-lecek ataklar. Bu ataklar, Fortune 500 şirketlerine yapılabileceği gibi sizin şahsi bilgisayarınız da nasibini alabilir. Geçtiğimiz dönemde Avrupa ve Türkiye’de, bu tarz atakların sağlık sektörüne ve özellikle hastanelere yapıldığını gördük. Ransomeware’in gelişimine baktığımızda başlarda Windows hedefli saldırıların oldu-ğunu görüyorduk, şimdilerde ise bu ataklar Mac dünyasına da sıçramış durumda. Şunu söyleyebilirim ki bu ataklar dünya üzerindeki herkesi etkileyebilecek türden. Bu ataklar ile karşılaşan bir kişinin ortalama zararı 200 ila 300 dolar arasında yer alıyor. Tabii ki bu değer atakların yaşandığı sektöre göre farklılık gösteriyor. Sağ-lık sektöründeki bir kişinin bu ataklar ile karşılaştığında ortalama 1000 do-lar kaybettiğini görüyoruz. Bu durum Ransomeware’i son dönemdeki en büyük tehlikelerden biri yapıyor.

Tabii ki aklınıza kötünü niyetli kişi-lerin bu paraları nasıl aldığı ve takip edilip edilemediği geliyordur. Bu tarz olaylarda tahsilat için genellikle Bitcoin kullanılıyor. Dünya üzerinde keskin sınırlarla çizilmiş Bitcoin ka-nunları yok ve bu değeri takip etmek de oldukça güç. Bu sebepten kötü ni-yetli kişiler Bitcoin kullanıyor. Ayrıca bazen internet üzerinden ödemlerle de karşılaşıyoruz Bu tarz ödemleri de takip etmek zor. Hacker’lar ger-çekleştirdikleri farklı kombinasyon-lar ile para akışının görünürlüğünü engellemek için ellerinden geleni yapıyor.

Son dönemde ataklar sadece kullanıcılara veya şirketlere yapılmıyor. Bazen kamu kurum-ları da DDOS gibi bu tarz siber ataklardan nasibi alıyor. Kamu kurumlarının bu konuda yapma-sı gerekenler neler?

Christian Hentschel Palo Alto Networks

EMEA Başkan Yardımcısı

Geçtiğimiz dönemde bu tarz ataklar-dan birçok ülke etkilendi. Ülkelerin siber ataklar konusunda farkında-lığı olmalı. Kritik değerlerin ve bu değerlere yapılacak ataklar konusun-da bilgi sahibi olunması gerekiyor.Ülkelerin sadece devlet kurumları değil ülke genelindeki BT yapılanma-sını da iyi anlaması gerekiyor. Çünkü, ülke içerisindeki bankalar ve finans kurumları gibi kritik servisler veren kurumsal firmalar var. Bu firmalara yapılacak saldırılar da ülke genelini etkileyebilir. Bunun için devlet ve ülke içerisindeki kurumsal firmaların güvenli bir çalışma alanı için beraber hareket etmesi gerekiyor. Geçtiğimiz 25 yıl içerisinde siyasi ve teknoloji anlamında dünya genelinde birçok değişiklik yaşandı. Bu durum ülke-lerin yapılarını fazlasıyla etkiledi. Bu konudaki sorun ise günümüzde siber saldırılara karşı ülkelerin ne-lere ihtiyaç duyduğu. Ülkeler sahip oldukları altyapıları ve geliştirdikleri doğru stratejiler ile ülke geneli için ataklara karşı koruma sağlayabilirler. Ülkelerin değişen teknolojiye ayak uydurması ve bu konuda değişen

yapı ile birlikte kendini geliştirmesi gerekiyor.

Günümüzde şirketler ve kamu kurumları güvenlik alanında yüksek becerilere sahip insan kaynağı bulmakta zorlanıyor. Bu konuda dünyada limitli insan kaynağına sahibiz. Bunun yanında eğer eli-nizde yetenekli insanlar varsa talep fazla olduğu için bunları tutmakta da zorlanıyorsunuz. Yetkin insan kaynağı için çalışmalar yürütme-li ve hali hazırda bu konuya ilgisi olan uzman kişilerin deneyimlerini arttırmalıyız.Söyleşimizi aşağıdaki QR Code sayesinde video olarak izleyebilirsiniz

Page 18: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

18

ESET, istatistik bilgilerini paylaşmayı kabul eden kullanıcılarına ait 12 binden fazla modem cihazını test etti ve evdeki açık kapıyı buldu.

En Büyük Tehlike Modemler

özel haber

Analiz sonuçlarına göre evdeki açık kapı modemlerin % 15’inin parolası zayıf ve kullanıcı adı değiştirilmeden “admin” ola-rak bırakılmış. Bu da cihazların geniş ölçüde siber saldırılara açık olduğunu ortaya koyuyor. Modem cihazları ve bu cihazlarda yer alan evdeki açık kapı router’lar, inter-nete bağlanmamızı sağlayan en önemli cihazların başında geliyor. ESET, son araştırmasıyla bu cihaz-lardaki güvenlik seviyesini mercek altına aldı. 12 bin cihaz üzerinde yapılan testler, bireysel modem-lerde yazılım açıklarının ve zayıf parolaların çok sık karşılaşılan sorunlar olduğunu gösterdi.

Erişime Açık

Test edilen modemlerin yüzde 7’si yüksek veya orta dereceli yazılım açığına sahip. Port tarama sonuç-larına göre ağ hizmetleri birçok

durumda içeriden ve dışarıdan erişime açık. Modemlerin yüzde 15’inin parolası zayıf ve kullanıcı adı değiştirilmeden “admin” ola-rak bırakılmış.

Varsayılan Parolalar Yaygın

ESET Güvenlik Uzmanı Peter Stančík‘in bu konudaki tespitleri şöyle: “Testler sırasında bazı sık kullanılan varsayılan kullanıcı adı ve parola kombinasyonlarını de-nedik. Üzülerek söylemeliyim, bu biçimde yapılan yedi saldırıdan en az biri başarılı oldu.”

Komut Erişim Açıkları

İkinci en sık karşılaşılan sorun ise yüzde 40 ile komut erişim açıkları oldu. Komut erişimi, açık uygulamalar sayesinde işletim sisteminde zararlı kodlar çalıştırı-labilmesini sağlıyor, genellikle de

giriş doğrulamasının zayıf olduğu durumlarda. Açıkların hemen he-men yüzde 10’u ise saldırganların modemlerdeki router yapılandır-masını değiştirebilmesine imkan tanıyan XSS (Cross site scripting) açıklarından oluşuyor.

En Zayıf Halka

“Modemler bu açıkları nedeniyle kolayca saldırıya uğrayabilirler” diyen Peter Stančík, “Bu da hem bireysel bilgisayar kullanıcılarının hem de küçük işletmelerin inter-net güvenliği korumasında ‘aşil tendonu’ durumu yaratıyor, yani en zayıf halka” diye konuştu.

Ev Ağı Koruması Saldırılardan Korur

ESET, güvenlik yazılımlarının 10’uncu sürümüyle birlikte ESET Internet Security ve ESET Smart Security Premium adlı iki yeni ürününü piyasaya sundu. Bu iki ürün ile birlikte yeni bir özellik de tanıtılmış oldu: Ev Ağı Koruması.Ev Ağı Koruması, bireysel kulla-nıcıların evde kullandıkları mo-dem cihazlarını; yazılım açıkları, hatalı yapılandırmalar, sorunlu ağ hizmetleri ve zayıf parolalara karşı test edebilmelerini sağlıyor.ESET Ev Ağı Koruması, açıkları tes-pit etmenin yanı sıra yerel ağınıza bağlı tüm cihazları da gösteriyor, türlerine ve bağlantı zamanlarına göre kategorize ediyor. ESET kul-lanıcıları bu sayede yerel ağlarının ne kadar güvenli olduğunu rahatça görebiliyorlar.

Page 19: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

19

25 ülkeden 4.000 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen 2016 Kurumsal IT Güvenlik Riskleri çalışmasına göre tek bir DDoS saldırısı bir şirkete 1.6

milyon dolara varan zararlar verebiliyor.

Tek Bir DDoS Saldırısının Şirketlere Bedeli Büyük

özel haber

Yine de bu sayı çoğunlukla DDoS saldırısı nın ne kadar çabuk algı-lanabildiğine bağlı oluyor. Geçti-ğimiz 12 ay içinde DDoS saldırısı na maruz kalan farklı büyüklükler-deki şirketlere, saldırıların onlara ne gibi zararlar verdiği soruldu. Sonuçların gösterdiğine göre, sırayla %20 ve %19 olmak üzere orta ve büyük ölçekteki firmalar için en büyük masrafların sebebi kredi ve sigorta oylamalarındaki değişiklikler.

Bu sonuç, çoğu DDoS saldırısının kamuya mal olduğunu dadüşünür-sek, şaşırtıcı değil. Küçük şirket-ler için, en büyük DDoS saldırısı kaynaklı masraf da, çalışanlara ya-pılan fazla mesai ödemeleri (%17). DDoS saldırıları aynı zamanda şirketleri işe yeni çalışan almaya zorlayan en büüyk 5 sebepten biri olarak gösteriliyor. Bu tip saldırıla-ra kurban olan kurumların %37’si IT çalışanlarının sayısını önemli derecede artırmayı planlıyor.

DDoS kaynaklı diğer önemli za-rarların içinde müşteri tazminatı (%12), IT altyazılımı ve yazılım güncellemeleri (%10), personel eğitimi (%10) ve şirketin Kurumsal itibarını iyileştirmek için yapılan iletişim (PR) masrafları (%9) bulu-nuyor.

Daha küçük şirketler için bunun anlamı DDoS saldırısı nın yaklaşık 106,000 dolar zarara malolması demekken, büyük şirketler içinse bu sayı 1.6 milyon dolara kadar çıkabiliyor. Çalışmanın bir diğer önemli sonucu ise eğer saldırı ilk 24 saat içinde fark edilirse zarar-lar. Bir sonraki gün fark edilme-siyle kıyaslandığında yarı yarıya iniyor.

Araştırma gösteriyor ki DDoS sal-dırısı şirketler için en pahalı siber tehditlerden biri. Bu tip saldırılar virüslerden veya şifreleyen kötü amaçlı yazılımlardan daha pahalı. Tek bir DDoS saldırısı bile internet

hizmetlerini uzun süre boyunca durdurabiliyor. Şirketin itibarına zarar verip şirkete mevcut veya potansiyel müşterilerini kaybet-tirebiliyor. Süresi uzamış DDoS saldırılarının başarılı internet şirketlerinin iflasına ve hatta kapanmasına yol açtığı durumlar görüldü. Buna karşı proaktif ön-lemler almak, şirketlerin gerçek-leşen DDoS saldırılarını hızlıca fark etmesini sağlıyor ve şirketler bu konuda kapsamlı çözümlere de sahipse DDoS istihbarat servisleri sayesinde saldırı başlar başlamaz saldırıdan haberdar olabiliyor. Böylece herhangi bir riski ortadan kaldırabiliyor.

Page 20: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

20 21

Geleceğin İşgücü Araştırması’na göre, çalışanların yarısından fazlası (%52), yapay zeka nın (AI) sunulmasının işlerini kolaylaştıracağına inanıyor.

Yapay Zeka İşleri Kolaylaştıracak mı?

özel haber

Geleceğin İşgücü Çalışmasına ait Avrupa ve Güney Afrika Yapay Zeka araştırma sonuçları açıklan-dı. Sonuçlara göre bu bölgelerdeki çalışanların neredeyse yarısı, mev-cut işverenlerinin son teknolojik gelişmelerden etkili bir şekilde faydalanmadığını düşünüyor. Yenilikçi teknolojilerinse işlerini kolaylaştıracağına inanıyor.

Şirketler Teknolojik Trendleri Takip Etmeli

Araştırma şirketi PSB tarafından gerçekleştirilen 2016 Geleceğin İş-gücü Çalışması ile 10 ülkedeki kü-çük, orta ve büyük ölçekli işletme-lerin yaklaşık 4.000 tam zamanlı çalışanı ile anket gerçekleştirildi. Çalışanların çoğu, gelecek beş yıl içinde akıllı ofiste çalışacakla-rına inanmıyor ve mevcut işyeri teknolojilerinin, yenilik bakımın-dan kişisel cihazlarının gerisinde kaldığını düşünüyor.

Teknoloji şimdiden işyerindeki et-kileşimlerimiz üzerinde büyük bir etkiye sahip. Güney Afrika’daki Y kuşağının %67’si yüz yüze toplan-tıların geride kalacağına inanıyor. Nesnelerin İnterneti (IoT) ve sanal gerçeklik (VR) gibi yenilikçi tekno-lojilerin yakın gelecekte şirketler açısından etkisinin ve öneminin artacağı öngörülüyor.

Çalışanların, işverenlerinden beklentileri üzerinde önemli bir etkisi olduğunu gösteren araş-tırmaya göre, bu yeni gelişmeleri

takip etmeyen işyerleri ise geride kalma riski taşıyor. Bununla bir-likte Avrupa ve Güney Afrika’daki çalışanların yarısından fazlası (%52), yapay zeka nın (AI) sunul-masının işlerini kolaylaştıracağına inanıyor.

Çalışanlar, şirketlerinin kısa sü-rede son teknolojiye uyum sağ-lamaları konusunda kararsızlar. Bölgesel sonuçlar, özellikle Güney Afrika (%67) ve İngiltere’deki (%47) çalışanların, ofis teknoloji-lerinin yeterince akıllı olmadığını düşündüğünü gösteriyor (dünya genelindeki çalışanların %44’üne kıyasla). Çalışanlar, işletmelerin ofisleri daha akıllı hale getirmek için en son teknolojileri uygula-masına hazır olduklarını düşün-seler de bunun gelecek beş yıl içerisinde gerçekleşip gerçekleş-meyeceği konusunda karasızlar.

Çalışanlar, yeni çalışma düzenle-melerinin var olmasını sağlayan ilerlemelerin yeni güvenlik ve altyapı gerektireceğinin de far-kında. Avrupalı ve Güney Afrikalı katılımcılar, gelişmiş güvenlik korumasına, işyerlerinde uygula-nacak en önemli teknoloji olarak bakıyor.

Mevcut Teknoloji Y Kuşağının İçin Önemli

Söz konusu bir kabiliyet edin-mek ve onu korumak olduğun-da teknoloji, özellikle y-kuşağı için büyük önem taşıyor; Alman

Y kuşağı çalışanlarının %79’u işlerinde kullandıkları tekno-lojinin sorumluluklarını yerine getirmelerini kolaylaştırdığını söylüyor. Bu nedenle önemli bir kesimin, işverenlerinin sunduğu teknoloji standartların altında olduğu takdirde işlerini bırakmak istediğini söylemesi şaşırtıcı değil. Zira Fransa’da Y kuşağının yarısı gibi şaşırtıcı bir kesim işini bırak-ma niyetini dile getirdi. Avrupa ve Güney Afrika’daki Y kuşağı (Fransa’da %86’ya kadar) ayrıca yeni bir işteki mevcut teknolojinin pozisyonu kabul edip etmemeleri konusundaki kararlarını etkileye-ceğini söylüyor.

Geleceğin İşgücü Çalışması Hakkında

Dell ve Intel, 10 ülkeye (ABD, İn-giltere, Fransa, Almanya, Japonya, Brezilya, Çin, Hindistan, Kanada ve Güney Afrika) ve yedi hedef sektöre (eğitim, devlet, mali hiz-metler, sağlık hizmetleri, imalat, medya – eğlence ve perakende) yayılmış küçük, orta ve büyük ölçekli işletmelerin 3.801 tam za-manlı çalışanı (haftada 35 saatin üzerinde çalışanlar) ile Geleceğin İşgücü Çalışmasını yapmak üzere PSB’yi görevlendirdi. Nicel araştır-ma, 5 Nisan 2016 – 3 Mayıs 2016 tarihleri arasında gerçekleştirildi. Araştırmaya kapsamlı bir bakış için lütfen  www.Dell.com/work-forcestudy  adresini ziyaret edin ve sosyal medyada #FutureWork-force’u inceleyin.

Page 21: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

20 21

Dünya GSM Operatörleri Birliği (GSMA) yakın zamanda Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri Yolunda Mobil Haberleşme Sektörü Etki Analizi 2016

isimli raporu yayımladı.

Mobil Haberleşme Sektörü Etki Analizi 2016

özel haber

Deloitte tarafından GSMA adına geliştirilen ve daha önce bir benzeri yapılmamış olan bu ra-por gelişmiş ve gelişmekte olan pazarlarda mobil haberleşme sektörünün bireyler, toplumlar ve ekonomiler üzerindeki dö-nüştürücü etkisine eleştirel bir bakış açısı sunuyor.

BM Özel Sektör Forumu’nda Eylül 2016’da yayınlanan rapor, endüstrinin faaliyetleri ve bu fa-aliyetlerin Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedef-leri (SKH’ler) üzerindeki etki-lerini birbirine bağlayan ortak, ölçülebilir bir sistem oluşturarak ilerlemeyi kolaylaştırmak için tasarlanmıştır.

Raporun sonuçlarının mobil ha-berleşme endüstrisinde strateji, planlama ve yatırım üzerine alı-nacak olan kararlarda belirleyici rol oynaması hedeflenmiştir.

Mobil Haberleşme Sektörünün SKH’ler Üzerindeki Etkileri

Rapor, mobil haberleşme sektö-rünün SKH’ler üzerinde etkili ol-duğunu ortaya koymaktadır. Ra-porda, özellikle SKH 9 (endüstri, inovasyon ve altyapı), SKH 1 (yeterlilik), SKH 4 (Kaliteli eği-

tim) ve SKH 13 (iklim aksiyonu) gibi hedefler üzerinde devasa bir etkiye sahip olan sektörün, as-lında 17 hedefin hepsini tek tek etkilediği ortaya çıkıyor. Küresel çapta 4.8 milyar insanı birbirine bağlayan mobil operatörler ve oyuncular, hali hazırda SKH’lere ulaşma hedefini destekleyecek şekilde geniş bir yelpazede prog-ram ve hizmetler sunuyorlar.

Örneğin;SKH 1 (Yoksulluğa son)- Günümüzde, 400 milyon-dan fazla insan 90’ı aşkın ülkede kullanılabilir olan mobil ödeme servisleri sayesinde cep tele-fonlarıyla finansal hizmetlere erişebiliyor. Mobil haberleşme endüstrisi dünya çapında tüke-ticilerin en çok ihtiyaç duyduğu uluslararası havale gibi yeni mobil ödeme sistemlerini geliş-tirmeye devam etmeye kendini adamış durumda.

SKH 5 (Toplumsal cinsiyet eşitliği)- Mobil haberleşme en-düstrisi, dünya çapında orta ve düşük gelirli ülkelerde kadınla-rın. Mobil hizmetlere erişimini ve bu hizmetleri kullanmalarını artırmaya odaklanıyor. Şubat ayında başlatıldığından bu yana, 90 milyon müşteriyi temsilen 18 operatör. Mobil internet ve

mobil para hizmetlerindeki cin-siyet farkını azaltmak için Bağlı Kadınlar Girişimi’ne katıldı.SKH 8 (İnsana yakışır iş ve ekonomik büyüme)- Mobil haberleşme endüstrisi dünya ekonomisine çok büyük katkılar sağlamaktadır.

Mobil ekosistem 2015 yılın-da global ekonomiye GSYH’in yüzde 4.2’sine karşılık gelen 3.1 trilyon dolar katkı sağladı; bu rakamın 2020 yılında 3.7 trilyon dolara yükselmesi bekleniyor. Endüstri ayrıca 2015’te direkt ve dolaylı olarak 32 milyon işi destekledi. Ve kamu kaynakları-na çeşitli tiplerde vergiler ara-cılığıyla 430 milyar dolar katkı sağladı.

SKH 11 (sürdürülebilir şehir ve yaşam alanları)Mobil haberleş-me endüstrisi afetler ve insa-ni krizler esnasında iletişimi mümkün kılmak için. Teknolo-jiyi ve uzmanlığı geliştirmeyi amaçlıyor. Birleşmiş milletler OCHA tarafından desteklenen GSMA’nın İnsani Bağlantı Prog-ramı 76 ülkeden 103 mobil ağ. Operatörünün katılımıyla kriz anında ağ esnekliğini sağlama-yı ve abonelere destek olmayı taahhüt ediyor.

Page 22: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

2017 Tehdit Öngörüleri, yıllık olarak Kaspersky Lab’ın uzman Küresel Araştırma ve Analiz Ekibi tarafın-dan ve şirketin geniş çaplı içgörür-lerine ve uzmanlığına dayanarak hazırlanıyor. 2017 için hazırlanan listede; kişiye özel ve tek kullanımlık araçların etkisi, saldırgan kimliğini saklamak amacıyla yanlış yönlendir-me yöntemlerinin kullanımındaki artış, ayrım yapılmaksızın her alanda internete bağlı bir dünyanın kırıl-ganlığı ve bilgi savaşlarında siber saldırıların kullanımı gibi konular öne çıkıyor.

Tehlike Göstergelerinin DüşüşüTehlike Göstergeleri, bilinen zararlı yazılımların özelliklerini paylaşmak ve aktif bir zararlı yazılımı tespit etmekte uzun zamandır başarıyla kullanılan bir yöntem olarak bilini-yor. Kaspersky uzmanlarının Project-Sauron APT‘yi keşfetmesiyle birlikte bu durum artık değişti.

Analizler sonucunda, tüm özellikle-rini her bir kurbanına özel değiştire-bilen bir zararlı yazılım platformuyla karşı karşıya olunduğu ve dolayısıyla güçlü YARA kuralları gibi önlemlerin

desteği olmaksızın IoC’ler yardımıyla diğer kurbanların tespit edilemeye-ceği ortaya çıkmış oldu.

Kısa Ömürlü Zararlı Yazılımların Yükselişi

Kaspersky Lab uzmanları, 2017 yılında cihazların belleklerinde konuşlanan ve ilk yeniden başlat-ma sırasında kendisini silecek olan zararlı yazılımların ortaya çıkacağını öngörüyor. Söz konusu yazılımların, genel anlamda bir keşif ve kimlik bilgileri toplama amacını taşıdığı

2017 Tehdit Öngörüleri Açıkladı!

2017 Tehdit Öngörüleri ’ne göre, şirketin 2016’da her bir kurbanı için ayrı araçlar yaratabilen bir APT tespit etmesiyle birlikte Tehlike Göstergelerini kullanmak (orijinal adıyla “Indicators of Compromise”

veya “IoC”), güvenilir bir zararlı yazılım tespit etme yolu olmaktan çıktı.

22

Page 23: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

ve tespit edilmemeye önem veren saldırganların son derece hassas ortamlarda kullanacağı yöntemler olarak belirtiliyor.

Bunlar çarpıcı gelişmeler, fakat saldırganlar karşısında çaresiz ol-duğumuz anlamına gelmiyor. YARA kurallarının daha geniş bir kabul görmesinin zamanı geldi.

Şirketleri uçtan uca tarayabilecek, ikili öğelerde saklı özellikleri ince-leyip tespit edebilecek ve bilinen saldırıların parçalarını bulmak üze-re bellekleri tarayabilecek çözüm-lere ihtiyaç var. Kısa ömürlü bula-şıcılar, gelişmiş anti-zararlı yazılım çözümlerinde proaktif ve sofistike buluşsal yöntemlerin önemini de ortaya çıkarıyor.

2017 Tehdit Öngörüleri

Saldırıları kimin yaptığını tespit etmek zorlaşacak: Siber saldırıların uluslararası ilişkilerde giderek daha önemli bir rol oynamasıyla birlikte, saldırıları kimin yaptığını bilmek politik açıdan atılacak misilleme gibi adımlar bağlamında temel bir sorun teşkil edecek. Kimlik tes-piti arayışı ise kimliği konusunda yanıltıcı ipuçları bırakan suçluların sayısında bir artışı beraberinde getirecek.

Bilgi Savaşlarının Yükselişi

2016’da dünya hack edilmiş bilgi-lerin agresif amaçlarla kullanılması konusunu ciddiye almaya başladı. Bu tarz saldırıların 2017’de artması bekleniyor ve insanların bu tarz ve-rilere inanmaya eğilimli oluşların-dan. Faydalanabilecek saldırganla-rın söz konusu bilgileri kısmen veya manipüle edilmiş olarak açıklama-ları riski bulunuyor.

Uzmanlar, sözde, çoğunluğun iyiliği için hackleyip veri ortaya döken “Robin Hood” tarzında hackerların sayısında da artış öngörüyor.

Siber Sabotaja Karşı Artan Savunmasızlık

Hayati önem taşıyan altyapı ve üretim sistemleri, hiç korunmayarak veya çok az korunarak internete. Bağlı kaldığı sürece, özellikle de jeopolitik gerginlik dönemlerinde saldırganların ilgisini çekmeye de-vam edecek.

Mobil Casusluk

Uzamanlar özellikle mobil cihazları hedef alan. Ve güvenlik endüstrisinin adli analiz amacıyla mobil işletim sistemlerine tam erişim. Almak-ta zorlanacak olması gerçeğinden faydalanacak casusluk harekatlarıyla daha fazla karşılaşılacağını öngörü-yor.

Saldırıların Metalaştırılması

2016’da yaşanan SWIFT soygu-nu gibi saldırıların “metalaşacağı” öngörülüyor. Bu konuda uzmanlaşan kaynakların yeraltı forumlarında paylaşılması veya hizmet olarak satılması söz konusu.

Ödeme Sistemleri Tehlikede

Çeşitli Ödeme sistemleri giderek popülerleşerek yaygın hale gelirken. Uzmanlar bunların suçluların ilgisini de daha fazla çekeceğini öngörüyor.

Güven”in Kırılması

Uzmanlar fidye yazılımlarının yük-selişinin devam edeceğini öngörür-ken. Diğer yandan da kurbanların artık saldırganlara giderek daha az güveneceğini, yani ödeme yapmala-rı durumunda verilerinin iade edi-leceğine inanmayacaklarını tahmin ediyor. Bunun ödeme yapmaya ha-zır insanlar için bir dönüm noktası teşkil edeceği öngörülüyor.

Aşırı Kalabalık İnternette Cihaz Bütünlüğü

Nesnelerin interneti (IoT) cihaz-ları üreticileri piyasaya güvenliği sağlanmamış ve sorun teşkil eden cihazlar. Çıkartmaya devam eder-ken, hackerların bu işe el atması ve mümkün olduğunca çok sayıda cihazı kullanım dışı bırakması riski yüksek.

Dijital Reklamların Kriminal Cazibesi

Önümüzdeki yıl içerisinde, reklam-cılık sektöründe görmeye alıştığı-mız takip. Ve hedefleme araçlarının benzerlerinin sözde aktivistlerin ve muhaliflerin izlenmesinde kulla-nıldığını göreceğiz. Benzer şekilde, IP adresi kombinasyonları, tarayıcı bilgileri tespiti, ilgi alanları ve otu-rum. Açma seçimleri sayesinde mü-kemmel hedef profilleme imkanları sunan reklam ağları, gelişmiş siber casusluk failleri tarafından hedefle-rini vurmada kullanılacak.

23

Page 24: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

Blogger'lık müessesesi bir acayip... Tam öldü dediler, yeniden canlandı. Mecra değiştirdi, mikro oldu, Instagram'la "görselleşti", Vlog'la resmileşti derken gördük ki hâlâ özgün içerik üretmeyi başaran

blog'lar gündeme yön vermeye ve sahipleri için ciddi bir "pasif gelir kaynağı" olmaya devam ediyor.

özel dosya

24

Pekiyi, herkes gibi siz de yıllardır blog yazmanıza rağmen neden “diğerleri kadar” başarılı olamı-yorsunuz? Eğer bu soru aklınıza takılıp kaldıysa ve her şeye rağ-men blog’unuzu güncellemeye devam etmek istiyorsanız, başarı-sızlığın 10 muhtemel sebebini bu yazımızda bulabilirsiniz.

Karşınızda blog’unuzun başarısız olmasının 10 sebebi!

Başarısız Blog’ların İlk Sorunu: Genel Bir Temanızın Olmaması

Kimseye “böyle blog tutulmaz” demek doğru değil, ama başarılı blog’ların temelinde ana konuya hakimiyet esası yatıyor. İnsanlarla paylaştığınız şeyin onlar için de anlam ifade edebilmesi için, oku-yucularınıza bilgi veren ve onlara bir şey öğretmeye muktedir oldu-

ğunuz konular hakkında yazmanız gerek...

Temanız illa ki tek bir ana başlıkla sınırlı olmak zorunda değil; örne-ğin sadece otomobiller ya da mak-yaj malzemeleri hakkında yazmak zorunda değilsiniz. Fakat farklı deneyimlerinizin sayısı, blog’unu-zun ana temasını boğmaya başlar-sa okuyucularınızı hızla kaybede-ceğinize emin olabilirsiniz.

Blog'unuzun Başarısız Olmasının 10 Sebebi

Süleyman [email protected]

Page 25: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

25

Çözüm: Blog’unuza niş, özgün içeriğin az olduğu ve hakkında bilgi verebileceğiniz kadar hakim sayıldığınız bir ana tema belirle-yerek içerik girin. Eğer sadece tek bir konudan veya ana başlıktan bahsetmek istemiyorsanız, ana temayı “deneyimleriniz” olarak belirleyerek okuyucularınızı yine bir konsept altında bir araya geti-rebilirsiniz.

Blog Tutmanın Zaman ve Emek İstemeyen Bir Uğraş Olduğunu Zannetmek

Blog yazmak, gerçekten ama gerçekten emek isteyen bir uğraş. Eğer “aklıma estiği gibi üç beş satır yazarım, önemli olan blog’un her gün güncellenmesi!” diyor-sanız, yanılıyorsunuz. İnternet sonsuz bir mecra ve okuyucular yaş, demografik yapı ve coğrafya fark etmeksizin “iyi” ya da “kötü” içerik ayrımını hemen yapabili-yorlar.

Blog’unuzun tanıtımı kadar onun içeriği ve özgünlüğü için de emek sarf etmelisiniz. Unutmayın; hangi konuda yazıyor olursamız olun bir rakibiniz var ve içeriğini-ze zaman ve emek harcamazsanız, harcadığınız kadarını bile çöpe atmış sayılırsınız.

Çözüm: Blog’unuzu güncelle-mek için aylık bir plan yapın. Ne yazacağınızı önceden belirlemek, blog’unuzu zamanında güncelle-mek için sizi motive edecektir. Ne kadar çok zaman ve emek harcar-sanız, geri dönüşünü almanız o kadar hızlı olacaktır.

Fakat şunu hiçbir zaman aklınız-dan çıkarmayın; çok çalışmaktan-sa akıllıca çalışmak daha iyi sonuç verir. Dolayısı ile blog’unuzu güncellerken “akıllıca” yöntemler izlediğinize ve içeriğinizi benzer-siz, kaliteli ve özgün oluşturduğu-nuza dikkat edin.

Sadece “Bu Konu Para Kazan-dırır” Motivasyonu ile Konu Seçmek

Blog yazmak, bazen “tam zaman-lı bir iş kadar” emek ve zaman isteyebilir. O nedenle yazacağınız konuyu seçerken hem özgün ve “niş” tabir edilen bir tema seç-meye hem de bu tema hakkında gerçekten “tutkulu” olmaya dikkat edin. Örneğin eğer fiziksel ola-rak fit değilseniz ya da egzersiz ya da beslenme hakkında kulak-tan duyma şeyler dışında bir şey bilmiyorsanız, sırf “para kazandı-rıyor” veya “talep görüyor” diye “fitness” ya da “sağlıklı yaşam” hakkında yazmaya çalışmayın. Her “niş” tema, zekice işlenirse “para kazandıran bir blog” haline geti-rilebilir. Aksi takdirde sevmediği-niz ve ilgilenmediğiniz bir konu hakkında yazmaktan sıkılacak ve kısa sürede para kazanamadığınız için bıkıp, bırakacaksınız. Ne yazık ki bu başarısız olma sebeplerinin en başlıcalarından biri...

Çözüm: Niş temanızı akıllıca seçin. Örneğin balık tutmaktan hoşlanıyorsanız, kişisel deneyim

ve anılarınız kadar insanlara nasıl “daha iyi balık tutulacağını” öğre-tin. Ya da futbol hakkında yaza-caksanız sadece takım ve taktik değerlendirmeleri hakkında değil; taraftar ve futbolcu perspektifin-den de eğitici ve ufuk açıcı yazılar paylaşın.

Özel Bir Alan Adına Sahip Olmamak

Son derece klişe ama ne yazık ki doğru bir örnek. İnsanlar, jenerik alan adı ve servis sağlayıcılar al-tında tutulan blogların “yeterince profesyonel” olmadığını düşünü-yor. Açıkça söylemek gerekirse be-nim böyle bir ön yargım yok; ama çok fazla kaynakta profesyonel-liğin ilk adımının “özel alan adı” olduğu iddia edildiği için bu sosyal teamüle uyum sağlamak gerekiyor. Yani; www.adinizsoyadiniz.wor-dpress.com, www.adinizsoyadiniz.blogspot.com, adinizsoyadiniz.tumblr.com gibi alan adları yerine, mümkünse www.adinizsoyadiniz.com alan adı altında yayın yapın.Elbette ki bu durumun istisnaları var; ama profesyonel bir başlan-gıç yapmakta hatta daha sonra

Page 26: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

özel dosya

26

markalaşacak bir ismin alan adına önceden sahip olmakta hiçbir sakınca yok.

Çözüm: Blog’unuzu ilk günden itibaren özel bir alan adı altında yayınlayın.

Sadece İyi Yazarak İçeriğin Okuyucuya Ulaşmasını Beklemek

Blog’ların başarısız olmasının ve iki üç ay sonra elde kalmasının esas sebeplerinden biri, sadece “kaliteli içerik” üreterek okuyucu-ya ulaşılabileceğini zannetmektir. Evet, okuyucu iyi ve kötü içeriği ayırt etmek konusunda son derece sezgisel davranır ama bu ortamı yaratabilmek için önce “okyucu-ya ulaşmak gerekir.” Dolayısı ile sadece kaliteli içerik üretip, mil-yonlarca site içinde okuyucunun blog’unuzu keşfetmesini beklemek pasif ve faydasız bir yaklaşımdır. O yüzden içerik kadar, doğru ve etkili promosyon da önemlidir. Bir blog sırf “var olduğu için” Google ya da diğer arama motorları tara-fından “öne çıkarılmaz.” İçeriğini-

zin kalitesi kadar SEO uyumluluğu ve kişisel çabalarınızla ilerleyen aktif bir promosyon gerekir.

Çözüm: Bir blog’u tanıtıp duyur-manın pek çok yolu vardır. Bun-ların en temel üçü şunlar; Misafir Blogger’lık. (Ünlü bir blog ya da sitede misafir blogger olarak yazı yayınlamak). Atıf Almak. (Bir ko-nuda önem teşkil eden herhangi bir mecrada atıf almak; ki en iyi geri dönüş toplama yolu budur). Sosyal Medya. (Facebook, Pinte-rest, Twitter ve diğer büyük sosyal medya sitelerinde kullanıcılara erişecek şekilde duyuru yapmak).

Bir Ayda “Çok Para Kazanılabil-diğini” Zannetmek

Bu “zan” pek çok blogger’ı yolun başında yıkıp geçen şeydir; hiçbir blog arkasında ne gibi bir güç ve ağ olursa olsun bir ayda “dünyanın parasını” kazanmaya başlamaz. Evet, reklam gelirleri, network gelirleri, sponsor gelirleri ayda on binlerce lirayı bulan blog ve siteler var; ama bunlar belki de 3 yıldır sürekli içerik üretilen, tanıtılan,

emek harcanan niş siteler. Dolayı-sı ile ekini yemek için önce topra-ğın sürülmesi gerekliliği akıldan çıkmamalı! Unutmayın; başarısız olmak demek “para kazanmamak” değil. Para kazanmayı başaracak kadar sabredememek!

Çözüm: Eğer 6 aydır deniyorsanız ama hâlâ sonuç alamadıysanız yine de pes etmeyin! Hedefleri-nizin ve hayallerinizin gerçekçi, elde edilebilir olduğunun sağla-masını yaptığınız sürece başarısız olmanız için fazla sebep yok. Sizce de sadece içerik üreterek kendi paranızı kazanmak ve dünyada bir iz bırakarak geçiminizi sağlamak için bunca emeğe değmez mi? Sabredin.

İstikrarsız Bir Blogger Olmak

Yedinci maddeye yazdığıma bak-mayın; blog aleminin en önemli kuralı bu olabilir: İSTİKRAR! Eğer başarılı ve sık ziyaret edilen, ünlü ve takip edilen bir blog’a sahip olmak istiyorsanız sadece “canınız istediğinde” yazamazsınız. Aşağı yukarı belirli, tahmin edilebilir ve blog’un güncelleneceğine dair ümit veren aralıklarla yazarak okuyucunuzun aidiyet duygusunu körüklemelisiniz.

Aksi takdirde milyonlarca farklı içerik içinde unutulup gidece-ğinize şüpheniz olmasın. Fakat “istikrar” deyince de sırf yazmak için yazmaktan bahsedildiği sa-nılmasın. İstikrar, kaliteli içerik üretmek konusunda tutarlılık demektir.

Çözüm: Bu noktada iki temek yak-laşım vardır. Ya “haftada en az 4 yazı gireceğim” der ve girersiniz; ya da “bu ay yazacağım konular bunlar” diyerek, kendi derginizin editörü olur, takvimini takip eder ve içeriklerini hazırlarsınız. Tabii ki daha zor olan ikinci şık daha büyük başarı getirecektir.

Page 27: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

27

Berbat Bir Tasarıma Sahip Olmak

Berbat bir içerikten daha kötü olan bir şey varsa o da berbat bir tasarıma sahip olmaktır. Binlerce rakibin olduğu bir mecrada tuhaf, okunmayan ve çağ dışı bir tasarı-ma sahip olmak, blog’unuzu daha “ilk intiba” sırasında eler. Eğer blog’unuz 5 yıl önceki trendlere göre tasarlanmışsa içeriğine de o şekilde muamele edileceğinden şüpheniz olmasın.

Çok iyi fakat hızlı tüketilmiş, her yerde herkesin karşısına çıkan ücretsiz şablonlardansa, ücret-li ve blog’unuza özel olabilecek şablonları tercih etmeniz; hatta mümkünse kendinize özel bir ça-lışmayı profesyonel bir web sitesi tasarımcısına yaptırmanız, yapa-bileceğiniz en doğru yatırım olur. Aksi halde başarısız olmanız işten değil.

Çözüm: Eğer buna ayıracak bütçe-niz varsa sonuna kadar kullanın. Fakat yoksa, renkli, cıvıl cıvıl, çiçekli böcekli, gök kuşağı gibi

temalar tercih etmeyin. Bu tarz tasarımlar göz yormaktan ve sizi “amatör bir hevesli” gibi göster-mekten başka bir işe yaramıyor. Sade, okunabilir, gözü yormayan ve neyin nerede olduğunu belli eden bir tasarım işinizi görecektir.

Yeni Açılmış Bir Blog’a Reklam Almak

Eğer blog’unuzu yeni açtıysanız ya da tek tük ziyaretçiniz varsa, oku-yucularınızın gözünde olumlu bir intiba yaratana kadar blog’unuza reklam almayın. Çünkü reklam-lar okuyucuda sevimsiz duygular uyandırır ve blog’unuzu ister iste-mez “spam” kültürüyle eşleştirir. Eğer köklü ve çok bilinen bir blog sahibi değilseniz, okuyucunun reklam gördüğünde “spam” duy-gusundan kaçınabileceği bir re-feransınız yok demektir. Eğer ille de hemen blog’tan kuruş kuruş da olsa para kazanmak istiyorsanız, reklam yerine “affiliate marketing” ağlarını deneyebilirsiniz. Başarı-sız blog’ların en temel özelliğinin açılır açılmaz her yerden reklam fışkırması olduğunu unutmayın.

Çözüm: Aylık ziyaretçi sayınız 50.000 ve üzerinde olana kadar reklamlardan uzak kalın. Bu zor gelebilir ama işin doğrusu bu. Zaten her tık başına kazanacağınız para, korkuttuğunuz / kaçırdığınız okuyucuya değmeyecektir. Büyü-yene ve ünlenene kadar bekleyin; yatırımınızı reklamdan ziyade içe-rik anlaşmaları, marka anlaşma-ları ve pasif gelir modeli üzerine yapın.

Okuyuculara Üyelik, Takipçilik ya da İzleme İmkânı Sunmamak

e-Posta listeleri pek fazla şey ifade etmeyebilir; ama sadece haftada bir atılan hatırlatma postaları bile okuyucularınızın geri dönmesini sağlayacaktır. Günde onlarca farklı kaynağın takip edildiği düşünü-lürse, blog’unuzu ziyaret edenlere “onları sıkmayacak ve bunaltma-yacak şekilde” sitenizi hatırlatmak faydalıdır.

O nedenle ziyaretçilerinizin site-nize üye olabileceği, e-posta liste-sine kayıt olabileceği, siteyi takip edebileceği bir “izleme” imkânını mutlaka sunun. Başarısız blog’lar-da böyle bir imkanın olmadığını göreceksiniz.

Çözüm: Ziyaretçilerinizi boğmaya-cak, onların üstüne üstüne gel-meyecek bir “e-mail subscription” sistemini sitenize entegre edin. Google’da arama yaparak onlar-ca farklı alternatif bulabilirsiniz. Sonra ücretsiz e-posta bültenleri servisi kullanarak onlara 3-4 gün-de bir, “blog’ta bu güncellemeler oldu” şeklinde bir bülten göndere-bilirsiniz.

Bülten gönderirken Spam yapma-maya, az ve öz içerik paylaşmaya, bülten tasarımını ferah ve anlaşılır tutmaya ve kullanıcılarınız sizden e-posta almak istemiyorsa “buna saygı duymaya” özen gösterin.

Page 28: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

Yayınlanan son araştırma, şirketlerin milyon dolarlara varan zararlara yol açan siber risklere karşı hazırlıksız olduğunu rakamlarla ortaya koydu.

Siber Risklere Karşı Hazır mısınız?

özel haber

Yapılan siber risk araştırmasına göre, Avrupalı kurumların yalnızca %40’lık bir kısmı siber zarar senar-yolarına karşı önlemini almışken, %60’ı hala olası siber tehditlere karşı korumasız durumda bulunu-yor. “Teknolojinin çıkmaz sokağı” olarak adlandırılan siber risklerin farkındalığı ise artan saldırılarla birlikte oldukça önemli bir seviyeye ulaştı. Rapora göre, siber tehditle-rin farkındalığı 2015’te %21’ken, bu yıl %50’lik bir artış göstererek %31’e yükseldi.

Geçtiğimiz günlerde Kıta Avrupası Siber Risk Değerlendirme Rapo-ru’nu yayınladı. Avrupa’da faali-yet gösteren kurumlardan 700’ü

aşkın katılımcının görüşleriyle oluşturulan kapsamlı rapora göre, şirketlerin siber riskler konusun-daki farkındalığı artmakla birlikte sayısı giderek artan siber tehditler karşısında söz konusu kurumların henüz yeterli hazırlık seviyesine ulaşmadığı gözler önüne seriliyor.

Rapora göre ankete katılan kurum-ların sadece üçte biri risk kayıt-larında siber tehditlerin ilk beşte yer aldığını belirtirken, şirketlerin yalnızca %40’ı bir siber zarar se-naryosunun olası finansal etkileri-ne karşı önlemini almış durumda bulunuyor. Araştırmada Avrupalı şirketlerin %60’ının ise olası bir saldırıda, zararı milyon dolarlara

varabilecek siber tehditlere kar-şı hala korunmasız olması dikkat çekiyor. Öte yandan yol açabileceği büyük maddi ve manevi zararlar nedeniyle siber riskler farkındalı-ğı her geçen yıl artıyor. Araştırma sonuçları 2015 yılında siber tehdit farkındalığının %21 iken, bu yıl %50’lik bir artış göstererek %31’e yükseldiğini ortaya koyuyor.

Siber Risk Sadece BT Departmanının Sorunu Değil!

Kapsamlı araştırma şirketlerin siber risklere yaklaşımıyla ilgili bir diğer önemli gerçeğe de dikkat çekti. Buna göre şirketlerin yöne-tim kurulları siber risk konusunda birincil sorumluluk üstlenmiyor ve kuruluşların üçte ikisinden fazlası (%68) hala bu konuda Bilgi Tek-nolojileri (IT) departmanlarına sorumluluk yüklüyor.Hızla değişen doğası ve potansiyel şiddeti nedeniyle siber risklerin tüm temel paydaşlar tarafından aktif bir şekilde yönetilmesi ge-rekiyor. Her ne kadar Avrupa’daki kuruluşlar siber risk konusunda bilgi ve yönetimi güçlendirmek için konuya daha fazla odaklansalar da hala yapılması gereken işler var.

Siber risk sadece bir BT sorunu olarak değerlendirilemez; firmalar karşı karşıya kaldıkları siber teh-ditlerin ortaya koyduğu karmaşık sistemle başa çıkmak için çok daha etkili ve verimli yöntemler geliştir-melidir.

28

Page 29: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

EMEA bölgesindeki Flash kullanımı ile ilgili olarak yapılan sektörel araştırma, kurumların kritik uygulamalarını (app) desteklemek için yüksek

performansa ve depolamaya ihtiyacı olduğunu ortaya koyuyor.

Neden Depolama İhtiyacımız Artıyor?

özel haber

Ne var ki, neredeyse dörtte biri-nin Flash depolama teknolojilerini kullanma yönünde planları yok. Araştırmada ayrıca İngiltere, Fran-sa ve Almanya’dan katılan 3000 BT karar vericisinin yüzde 85’inin, BT satın alma kararlarından doğrudan sorumlu olduğu görülüyor.

Araştırmada Elde Edilen Bulgulardan Bazıları

Ödemeler, CRM ve iş zekası uy-gulamaları en yüksek performans gerektiren uygulamalar: Araştırma-daki katılımcıların neredeyse yarısı (yüzde 46), işletmelerinde yüksek performanslı depolama teknolojile-rine ihtiyaç olduğu fikrini paylaşıyor. Ödeme süreçleri, Müşteri İlişkileri Yönetimi (CRM) ve İş Zekası uygu-lamaları iş sürekliliğini sağlamak için en istikrarlı seviyelerde yüksek performansı gerektiren uygulamalar arasında yer alıyor.

EMEA Flaş pazarı doymuş değil: Yüksek performanslı depolama ihtiyaçları olduğunu söyleyen BT karar vericilerinin neredeyse dörtte biri, uygulamalarını Flash ile des-teklemediklerini de anlatıyor. Hatta yalnızca yüzde 16’sı ödeme süreçle-ri, CRM ve İş Zekası uygulaması gibi iş sürekliliği için en kritik konular-da Flash kullanıyor. Eğer en yoğun zaman diliminde, Flash depolama ve Kurumsal uygulama desteği bir sa-atten uzun bir süre aksarsa, katılım-cıların yarısından fazlası (yüzde 52)

müşterilerin bundan memnuniyet-sizlik duyacağını, yaklaşık yarısı ise (yüzde 48,5) müşterilerin o işlet-meye karşı güvenlerini kaybedece-ğini söylüyor. Yaklaşık yarısı (yüzde 48) bu durumdan dolayı kurumun para kaybedeceğini düşünüyor.

Flaş bilinci ve büyüme fırsatı yük-sek: BT karar vericilerinin dörtte üçünden fazlası (yüzde 78), Flash’a yatırım yapma konusunda bilgi sahibi; bu bilginin en yüksek olduğu yer ise büyük kurumlar (yüzde 28). Bu farkındalığa karşın, EMEA’daki büyük kurumlardan katılan katılım-cıların yüzde 28’inde Flash yok ve kullanma planları da yapmıyorlar. EMEA kurumlarındaki neredeyse her 5 kişiden biri (yüzde 18), Flash’tan yararlanmayı planlıyor ve neredeyse yarısı (yüzde 48) hâlihazırda kullan-maya başlamış bulunuyor. Bu arada, bölgedeki büyük ve orta ölçekli

kurumların yüzde 14’ü Flash kullan-mayı planlıyor ve en yüksek büyüme potansiyelinin ise küçük işletmeler-de olduğu görülüyor (yüzde 17).

Bu araştırmalar işletmelerin yüksek performanslı uygulamalara duyduğu iştahın yanı sıra müşterilere hizmet vermek ve günlük operasyonla-rı yürütmek için bunlara duyulan bağımlılığın yüksek olduğunu gözler önüne seriyor. İşletmelerin mis-yon-kritik yapısı ve yüksek perfor-manslı depolama konusu göz önüne alındığında, daha fazla flaş kullanı-mına yönelik olarak hala geniş bir alanın mevcut olduğunu görmek hem şaşırtıcı hem de heyecan verici.

İngiltere, Fransa ve Almanya’da yer alan 3000 BT karar vericisi ile yapı-lan araştırma Mayıs 2016 tarihinde Opinion Matters şirketi tarafından gerçekleştirildi.

29

Page 30: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

Fujitsu Forum 2016’da Dijitalleşme Rüzgarı

Avrupa'nın en büyük teknoloji etkinliği Fujitsu Forum 2016, “İnsan Odaklı İnovasyon” ana temasıyla geçtiğimiz günlerde Münih’te

gerçekleştirildi. Tüm dünyadan 14 binden fazla insanın ziyaret ettiği etkinlik 2 gün sürdü. Katılımcılar Fujitsu’nun öne çıkan çözüm ve

ürünlerinden; siber güvenlik, nesnelerin interneti, yapay zeka, bulut ve büyük veri çözümlerini deneyimlerdiler.

Avrupa’nın en büyük teknoloji etkinliği yapılır da BT Günlüğü ekibi orada olmaz mı? Tabii ki biz de 16 ve 17

Kasım 2016’da Almanya’nın Münih kentinde gerçekleştirilen Fujitsu Forum etkinliğinde yerimizi aldık. Etkinlikler genellikle ana bir tema ile gerçekleştiriliyor. Fujitsu Forum‘ da işletmelerin dijital dönüşümü için “İnsan Odaklı İnovasyon” ana

temasıyla düzenlendi. Fujitsu Fo-rum’da adından da anlaşılabileceği gibi Fujitsu’nun sunduğu çözüm ve ürünler katılımcılara gösterildi. Bunlara baktığımızda; bulut, nesne-lerin interneti, yapay zeka ve siber güvenlik gibi temel dijital alanlarda yatırım ve yeniliklere devam etti-ğini ve müşterilerine, dijital dö-nüşümün zorluklarıyla, fırsatlarını keşfetmekte nasıl yardımcı olacağı üzerinde duruldu.

Avrupa’nın En Yüksek Katılımlı Kurumsal Teknoloji Etkinliği

Fujitu Forum’un açılış konuşması büyük bir katılım ile Münih fuar merkezinin ana salonunda ger-çekleştirildi. Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi Fujitsu Dünya Başkanı Tatsuya Tanaka sahneye çıkarak dünyadaki dijital dönüşümün hayatlarımızı nasıl değiştirdiğini anlattı. Sunumunda dikey endüst-

Ali Yavuz ŞAHİ[email protected]

özel haber

30

Page 31: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

rilerdeki yenilikçi Fujitsu çözümle-rinden de bahsetti. Sahneyi Fujitsu Dünya Başkanı Tatsuya Tanaka’dan devralan Fujitsu Kıdemli Başkan Yardımcısı, EMEIA ve Amerika Bölgesi Başkanı Duncan Tait: “İno-vasyon ve değer üretiminin altın çağını yaşıyoruz” dedi. Duncan Tait’in konuşması dünyayı değişti-ren dijital devrim üzerineydi. Tait, dijital devrimin negatif bir güç ol-madığını, sadece bunu görmezden gelenlerin durdurulamaz dijital değişimden endişe etmesi gerekti-ğini ifade etti. Duncan Tait, Fujitsu’nun Avrupa genelinde 1200 üst düzey yö-neticiyle gerçekleştirdiği pazar araştırmasını referans göstererek; “Kurumların yüzde 52’si önümüz-deki beş yıl içinde mevcut işlerinin bugünden farklı olacağını düşü-nüyor” dedi. Ayrıca Tait, “Dijital karışıklık dünyamızı değiştiriyor. Bulut, büyük veri, mobil hizmetler ve nesnelerin internetine dayanan yeni dijital teknolojiler ve hiz-metler, pazar dinamiklerini kendi başlarına değiştiriyor ve tama-men yeni müşteri gereksinimleri yaratıyor’’ diye ekledi. Fujitsu’nun sunduğu çözüm ve hizmetler, iş ortaklarımızın katkılarıyla yeni bir dijital dünya oluşturmaya olanak sağlıyor “ dedi. Açılış oturumunda Duncan Ta-it’in ardından sahneye gelen DHL CIO’su Dr. Markus Voss, dijital Darwinizm ile yüzyüze olduğumu-zu ve kurumların dijital adaptas-yonunun bir varoluş mücadelesi olduğunu söyledi. Dijital dönüşü-mün önemine sık sık vurgu yaptı. Eskiden yıllarımızı ve saatlerimizi alan iş süreçlerinin artık günlere ve saatlere kadar indirgendiğini söyleyen Voss, DHL’de depo yöneti-mi tarafında AR (Artırılmış Gerçek-lik) ve robotlarla üretkenliği nasıl artırdıklarını gösterdi.

Son olarak bir konuşma yapan Fu-jitsu CTO’su Dr. Joseph Reger, Ya-pay Zeka (AI) ve Makine Öğrenme (ML) kavramları üzerinde durarak, “Dijital zekayı, sahip olduğumuz veriler oluşturuyor” dedi. Dr. Reger konuşmasında dijital dönüşümün iş modelini yeniden tanımlamak gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi: “Dijital dönüşümde mut-laka CEO’nun liderliği gerekiyor. Zira dijital dönüşüm hangi sektör-de olursanız olun, yaptığınız işin tüm doğasını tamamen değiştir-mek anlamına geliyor. Bu nedenle en üst kademeden yönetim kararı gerekiyor”. Yeni Teknolojiler Fuar Alanın-da Tanıtıldı

Fujitsu Forum içinde oluşturulan Fuar Alanında ise Fujitsu’nun ino-vatif teknoloji portföyü de sergi-lendi. Altı farklı bölümde, bulut tabanlı teknolojilerden en yeni yazılım mimarisi teknolojilerine, en son altyapı teknolojilerinden siber güvenlik çözümlerine kadar pek çok ürün ve hizmet sunuldu.

Teknolojinin en üst düzeyde sergi-lendiği demo merkezinde dikkati çeken yeni ürün ve hizmetler ise şunlar oldu:

Güvenlik tehditleriyle mücade-le etmek için FUJITSU SURIENT çözümleri ile siber atak ve savun-ma senaryo uygulamaları, Fujitsu IoT ürünleri ve çözümleri, Müşteri hizmetlerini üstlenen robotlar, Akıllı hastane ve evde bakım ürünleri, Suç oranını yüzde 80 oranında doğruluk-la hesaplayarak güvenlik güçlerinin dağılım ve miktar optimizasyonunu sağlayan bölgesel suç öngörü sis-temi, Dijital tranformasyonu yö-netmek için kapsamlı Fujitsu Meta portföyü, Fujitsu K5 Bulut Servisi, ServiceNow ile kurumsal uygulama hizmetleri, Yapay zeka (AI), ‘Sosyal Kontrol Merkezi’, sanal asistan ve bilişsel öğrenme sağlayan “Gelecek Nesil Hizmet Masası”, ScanSnap ve PaperStream gibi kişisel ve kurumsal olarak kağıttan dijitale dönüşümü sağlayacak iki pazar lideri doküman tarama platformu, Connect IT Bar – müşteri odaklı, yerinde BT des-tek çözümü, Clean Desk, kablosuz docking ve şarj gibi işyeri ve toplantı çözümleri, Modern ve ergonomik işyeri ortamı için optimize edilmiş 8. jenerasyon ekranlar, 7. nesil Intel® Core™ teknolojisi tabanlı ultra-mo-bil notebook serisi, Yeni ETERNUS AF flash depolama hattı, Entegre sistemler - PRIMEFLEX entegre sistemler ve VMWare Bulut altyapısı için PRIMEFLEX çözümleri.

31

Page 32: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

32 33

Dijital Devrim 5 Yıl İçinde Geleneksel İş Modellerini

Yok EdecekŞirket yönetimlerinin çoğunluğu, dijital devrimi karşılamaya hazır olmadıklarını itiraf ederken geleneksel iş modellerinin

önümüzdeki beş yıl içinde geçersiz hale geleceğini öngörüyor.

kapak konusu

Page 33: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

32 33

Avrupa, Orta Doğu ve Afri-ka’da 380 CEO ve üst düzey yöneticinin katılımıyla ger-çekleştirilen Dijital Devrim araştırmasına göre, pazara

yeni girmiş ve daha dinamik dijital ra-kiplerle arasındaki mesafeyi kapatmaya çalışan geleneksel şirketlerin beşte dör-dünden fazlası için veriye dayalı müşteri içgörüsü bugün ticari açıdan en öncelikli sırada yer alıyor.

Araştırmaya katılan CEO’ların %66’sı, mevcut ticari yaklaşımlarının çoğunun artık etkisiz olduğunu, bir Dijital Devrim noktasında bulunduklarını ve müşteri deneyimi ve müşteri yönetimi alanında arayı kapatmak ve gelişmek için bütçe-lerini hızla arttırmaları gerektiğini kabul ediyor. Aynı zamanda neredeyse dört işletmeden üçü veriyi, doğru bir biçimde zengin bir içgörüye dönüştürme beceri-sinden yoksun olduğunu itiraf ediyor ve artık bu iki alanda yapılacak yatırımları gelecek sene için şirketin ilk beş önceliği arasında görüyor.

Bulgular ayrıca, siber güvenlik ve ticari performans arasındaki doğrudan ilişki-ler göz önüne alındığında sadece en iyi performansı gösteren müşteri odaklı şir-ketlerin başarılı olacağının altını çiziyor. Şirketlerin yaklaşık %42’si, bunu, başarı-nın önündeki en büyük engellerden biri olarak görüyor ve sıralamada rakiplerinin faaliyetlerinden hemen sonraya koyuyor. Bunlar arasında yalnızca dörtte birden daha azı, mevcut dolandırıcılık engel-leme stratejilerinin yeni nesil çevrimiçi dolandırıcılara karşı etkili olduğuna güveniyor.

Türkiye ve Ortadoğu’ya bakıldığında ise, şirketlerin %80’i için dolandırıcılığın bir sorun olduğu görülüyor ve bu şirketle-rin %52’si, dolandırıcılığa gittikçe daha fazla maruz kaldıklarını belirtiyor. Aynı zamanda, bölgedeki yaklaşık dört şirket-ten üçü, dijital müşteri deneyimlerinin başarısız olduğunu kabul ediyor. Sonuç olarak, araştırmaya katılan şirketlerin yüzde 56’sı, fiziksel ve dijital kanallarını

Page 34: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

34

daha iyi entegre ederek müşteri hizmetlerini geliştirmek için artık aktif adımlar attıklarını belirtiyor.

Araştırma sonuçları, “Müşteri Çağında Başarılı Olun” başlıklı raporda yayınlandı. Dolandırıcı-lık, müşteri yönetimi alanında en iyi uygulamalar ve gelişen dijital trendler dahil olmak üzere pek çok konuda yönetim kurulu seviyesin-deki mevcut düşünce biçimi raporda öne çıkıyor.

Gerçekleştirilen araştırmanın so-nuçlarına bakıldığında, veriye daya-lı müşteri içgörüsünün günümüz iş ortamında ne kadar önemli olduğu net bir şekilde görülüyor. Forres-ter Consulting’in gerçekleştirdiği araştırmanın sonucunda bulgular gösteriyor ki ister hızlı inovasyon, ister şiddetli rekabet veya artan müşteri beklentileri olsun, şirketler her alanda zorluklarla karşı karşı-yalar. Ama hepsi, etkileşimle ilgili sıkıntılar ile tüketici güvenliği ara-sında bir denge sağlarken komplike dolandırıcılıklarla baş etmenin, başlıca ticari öncelikleri olduğunu

kabul ediyor. Pek çok şirket yöneti-cisi başarılı olmak, rekabeti sürdür-mek ve hatta hayatta kalmak için mevcut çalışma yöntemlerini hızlı bir şekilde adapte etmeleri ve geliş-tirmeleri gerektiğinin farkında.

Sonuç olarak, araştırmaya katılan şirketlerin %56’sı, fiziksel ve dijital kanallarını daha iyi entegre ederek müşteri hizmetlerini geliştirmek için artık aktif adımlar attıklarını belirtiyor. Bu konuda iyileştirme ya-parken araştırmaya katılan şirket-lerin %70’i, etkili bir dijital müşteri deneyimi sunmuyor ve üçte ikisi “müşterinin bütünsel görünümünü göremediğinin altını çiziyor.

Dijital Dönüşüm Araştırması 2016

Geçtiğimiz günlerde yapılan Dijital Dönüşüm Araştırması ilginç so-nuçları ile dikkatleri üzerine çekti. Araştırmada, İnovasyon, dijitalleş-me ve iş departmanlarını yeniden organize etme noktasında verilen cevaplar şu yönde: Görüşülen orga-nizasyonların %38’i inovasyon için IT ve çalışanlarının da dahil olduğu

bir focus grup oluşturmuş. %75’i önümüzdeki 12 ay içerisinde dijital dönüşümü en önemli iş öncelikle-rinden biri olarak gördüğünü söyle-di. %87 isi ise artık BT ile iş birimle-rinin strateji oluşturma noktasında daha fazla birlikte hareket ettiğini paylaştı.

Araştırma Türkiye’deki kurumsal şirketlerin dijital dönüşüm aşa-masında hangi noktada olduğuna ışık tutuyor; Aşama 1: Kurumların strateji oluşturması, Çoğu kurumsal organizasyon stratejilerini oluştur-du ve plan yaptı. (Çok detaylı olma-sa da). Aşama 2: Legacy sistemler ve uygulamalar yeni nesil sistem-lerle ve uygulamalarla yenilenmeye başladı. Ancak bu tarafta entegras-yon, güvenlik ve uygulama yöneti-mi gibi bazı zorluklar var. (Legacy sistemlerle ve yeni nesil hizmetleri bir arada sunmaya çalışmak enteg-rasyon sıkıntısına neden oluyor). Aşama 3 ve Aşama 4: İnovasyon yetkinliği. Her sektörün lider ku-rumları var, bir ekosistem gerekiyor. Kurumların bu ekosistem olmadan inovasyon yapmaları çok mümkün değil. Developer community olma-dan inovasyon yapmak zor.

Crowd Sourcing Devri

Yapılan çalışmada kurumları geç-tiğimiz 12 ay içerisinde öncelik-lendirdikleri IT yatırımları sorul-duğunda uygulama geliştirme ve yönetiminin en ön sırada olduğunu görüyoruz. Aslında çok mantıklı çünkü artık sektör fark etmeksizin hemen hemen tüm kurumsal tüm organizasyonların mobil uygulama-sı var ve bunu geliştirme yönünde çalışmaları mevcut.

2. sırada ileri güvenlik çözümleri yer alıyor. Artan güvenlik tehditleri özellikle de banka, devletin bazı

kapak konusu

Page 35: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

35

kurumları için bu yatırımların git-tikçe ön plana çıktığını biliyoruz. 3. Sırada ise depolama, iş devamlılığı ve felaket kurtarma yatırımları yer alıyor. Bu tarafta da hızlı veri artışı, bunun etkin yönetimi, kesintisiz servis sağlama gibi hedefler kurum-ların bu yatırımları önceliklendir-mesine neden oluyor.

Bunu networking yatırımları takip ediyor (hızla artan mobil çalışanların altyapısını desteklemek vb.). Son olarak ise sunucu ve şirket-lerin çalışanlarına verdiği cihazlar ( laptop, tablet, akıllı telefon vb. Gibi) yine ilk 5 de yer alıyor. Mobil çalışmanın ve her yerden kesintisiz iş yapabilme hedefleri bu 2 yatırımın da (networking + end user devices) önceliklendirilmesine neden oluyor. Peki önümüzdeki 12 ay içerisinde hangi teknoloji yatırımları ön plan-da olacak? Görüşülen organizasyon-ların hepsi mobility yatırımlarını ilk 5 içerisinde yer alacağını söylediler. Yani «Mobile First» yaklaşımı tüm kurumsal organizasyonlarda benim-senmiş durumda.

2. sırayı uygulama geliştirme ve yönetimi alırken, büyük veri ve analitik yatırımları 3. sırada yer aldı. Bulut tabanlı servisler 4. sırada ve sosyal ağlar üzerinden yapılması planlanan yatırımlar da eş değerde önceliklendirilecek. Aslında IDC’nin dijital dönüşüm için temel ola-rak gördüğü ve 3. platform olarak adlandırdığı teknolojiler (mobilite, sosyal iş, bulut, büyük veri ve ana-litiği) kurumsal organizasyonların öncelik listesine girmiş bulunuyor. Yani aslında dijital dönüşümün başladığı ve hızlanarak devam edeceğinin de bir göstergesi olarak okunabilir bu resim.

Yapılan görüşmelerde CIO’ların karşılaştıkları en büyük zorluk-lar; teknik ve tecrübe anlamında eleman bulmak ve tutmak, 2. sırada yeni teknolojilere karşı çalışanların direnç göstermesi (bu IT departma-nı çalışanı olabileceği gibi başka iş birimlerinden de olabiliyor), yeni teknolojilerin bulut, büyük veri gibi kullanımı çok yaygın olmadığı ve sektör bazlı çözüm anlamında ürün

portföyü ve çözümler anlamında kısıtlı kalması bu teknolojilerin standart olmasını engelliyor.

İşletmelerin %78’i, Dijital Giri-şim Konusunda Baskı Hissediyor

Elimizdeki veriler sadece Türkiye ile sınırlı değil. Küresel yapılan araştır-malara baktığımızda ise; işletmele-rin %78’i, dijital girişim konusunda şimdi ya da gelecekte kurumlarına karşı bir tehdit oluşturacağına inanıyor.

Bu durum yenilikçi şirketleri ile-riye itiyor, dijital girişim yenilikçi olmayanlarınsa batışını hızlandırı-yor. Tüm dünyadan ankete katılan işletmelerin neredeyse yarısı (%45), dijital olarak doğmuş yeni şirket-lerin getirdiği rekabetten dolayı önümüzdeki üç ila beş yıl içinde işletmelerinin modası geçmiş duru-muna düşmesinden korkuyor.

Hatta bazı şirketler, değişimin hı-zından fena halde yara alabilecek-lerini hissediyor. İş dünyası lider-lerinin yarısından fazlası (%52) ise dijital teknolojilerin ve Nesnelerin İnternetinin bir sonucu olarak geç-tiğimiz üç yıl içinde sektörlerinde önemli bir yıkım yaşarken, dünya genelinde işletmelerin %48’i üç yıl içinde sektörlerinin nasıl şekillene-ceğini bilmiyor.

Anket sonuçları, 16 ülke ve 12 sek-tör genelinde orta ile büyük ölçekli kurumlardan 4000 liderle Vanson Bourne’nin (VB) yaptığı çalışma sonunda ortaya çıktı.

Düzensiz İlerleme ya da Dijital Kriz yolda mı?

En azından şu söylenebilir ki iler-leme, düzensiz oldu. Bazı şirketler, dijital dönüşümlerine zar zor başla-

Page 36: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

36 37

dı. Çoğu şirket dağınık bir yaklaşım benimsedi. Sadece ufak bir azınlık, dijital dönüşümlerini tamamladı. Ankete katılan her üç işletmeden sadece biri, kritik dijital işletme gereklerini* iyi bir şekilde yerine getiriyor. Çoğu işletmenin sadece bir kısmı, dijital olarak düşünür ve hareket ederken büyük çoğunluk (%73), dijital dönüşümün kurum genelinde daha yaygın olabileceği-ni kabul ediyor.

On şirketten yaklaşık altısı, daha iyi güvenlik, hizmet ve bilgiye 7/24 daha hızlı erişim gibi müşterile-rin başlıca taleplerini karşılaya-mıyor. Yaklaşık üçte ikisi (%64), alınan istihbaratlara zamanında tepki veremediklerini itiraf edi-yor. İşletmelerin yapamadıklarını ifade ettikleri konular dijital çağda başarı için şart. Bu kadar yoğun bir yarışın olduğu bir piyasada bunları başaramamak, dijital bir krizin baş-langıcını tetikleyebilir.

Dijital Dönüşüm Endeksi, araş-tırmayı tamamlıyor ve şirketleri anket katılımcılarının firmalarının dijital dönüşüm performansı hak-kındaki görüşlerine dayalı olarak derecelendiriyor. Karşılaştırma-ya göre işletmelerin sadece %5’i kendilerini Dijital Liderler grubuna koyarken, neredeyse yarısı geride kalıyor.

Dijital Liderler: %5 - Dijital dönü-şüm, çeşitli biçimlerde işletmenin DNA’sına işlemiştir.

Dijitali Öncelikle Benimseyenler: %14 - Uygulamada oturmuş bir di-jital planları, yatırımları ve yenilik-leri vardır.

Dijitali Değerlendirenler: %34 - Dikkatli ve adım adım dijital dö-

nüşümü benimserler, gelecek için plan ve yatırım yaparlar.

Dijitali Takip Edenler: %32 - Çok az dijital yatırımları vardır, çekinerek gelecek için plan yapmaya başla-mışlardır.

Dijitalde Geride Kalanlar: %15 - Uy-gulamada dijital bir planları yoktur, sınırlı teşebbüsleri ve yatırımları vardır.

Dijital Kurtarma Planı

Ağır yıkım riskini göz önünde bu-lunduran işletmeler, bir çare arama-ya başlıyor. Dijital dönüşümlerini ilerletmek için: %73’ü, işletmeleri için merkezi bir teknoloji strateji-sine öncelik vermeleri gerektiğini kabul ediyor.

%66’sı, BT altyapısına ve dijital beceri liderliğine yatırım yapmayı planlıyor.

%72’si yazılım geliştirme becerileri-ni genişletiyor.

Katılımcıların öncelik sırasına göre önümüzdeki üç yıl içinde en çok planlanan BT yatırımları şöyle: Yakınsanmış Altyapı , Ultra yüksek performanslı teknolojiler (Örneğin, Flash), Analitik, büyük veri ve veri işleme (Örneğin, Veri Gölleri), Nes-neler İnterneti teknolojileri.

Bunlara ek olarak katılımcıların dörtte biri ile üçte biri arası, tam bir dijital kâr (%36) elde ettiğini açıkladı. İşletmelerin yüzde 35’i açık bir inovasyon modeli benim-semek üzere yeni dijital girişim ile ortaklık kurduğunu belirtti. Ayrıca işletmelerin yüzde 28’i, kurumun bir bölümünü ayırarak yeni bir şir-ket kurmuş veya ihtiyaç duydukları

becerileri ve yeniliği birleşme veya satınalma yoluyla etme niyetinde. Sadece %17’si başarıyı başvurduk-ları patent sayısına göre ölçüyor ve neredeyse yarısı (%46) dijital he-defleri tüm departman ve personel hedeflerine entegre ediyor.Yakın gelecekte neredeyse her işlet-menin temelinde yazılım geliştirme uzmanlığı olacak. Bu şirketlerin çoğu, tamamen yeni olacakken diğerleri yani 20 yıldır tek bir satır bile kod yazmayanlar, treni kaçır-mış olacak. İşletmeler 1000 kata daha fazla kullanıcıyı ve 1000 kat daha fazla veriyi yönetmekle mü-cadele ederken yeni dijital ürünler ve hizmetler de BT altyapısının dönüşümüne yol gösterecek.

Dijital Dönüşüm Bankacılık İçin 405 Milyar Dolarlık Fırsat Sunuyor

Teknolojik dönüşüm tüm sektörleri etkisi altına almaya devam eder-ken, bireysel bankacılık hizmetleri sunan kurumlar kritik bir süreçten geçiyor. Tüm dünyada esen ‘finte-ch’ rüzgarı finansal teknolojileri ve etkin güvenlik hizmetlerini kulla-nan finans şirketlerini rekabette öne taşıyor. Hazırlanan ‘Bireysel Bankacılık Sektöründe Dijital Değer için Yol Haritası”na göre dijital en-tegrasyonunu tamamlayan bireysel bankacılık sektöründe 2015-2017 arasında 405.3 milyar dolar maliyet fayda değişimi potansiyeli bulunu-yor.

Dijitalleşmede Öncelik Güvenlik Riskini Azaltmak

Rapora göre, 2015 yılında finan-sal hizmetler bütün olarak 405.3 milyar dolarlık potansiyelin sadece yüzde 29’unu gerçekleştirebildi. Büyümeyi ve inovasyonu yavaşlatan

kapak konusu

Page 37: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

36 37

sebeplerin başını ise siber güvenlik endişeleri çekiyor. Hem geleneksel hem de dijital ortamda bir bankanın en önemli varlığı “güven”. Bunun dijital ortamdaki direkt karşılığıysa ‘’Siber Güvenlik’’ kavramı. 1014 üst düzey finans yöneticiyle gerçekleş-tirilen bir araştırma bize en büyük korkunun; güvenliğin ihlal edilmesi sonucunda müşteri güvenini kay-betme riski olduğunu söylüyor. Yine aynı araştırma sonuçlarına göre ka-tılımcıların yüzde 71’i siber güven-lik risklerinin inovasyonun önüne geçiyor. Bu nedenle dijitalleşmenin getirdiği verimlilikten yararlanırken, güvenlik riskini de en aza indirmek en önemli öncelik olmalı. Bankaların iletişim ağlarının her noktasında olup biteni takip etmeleri ve güven-lik analizlerini düzenli bir şekilde yapmaları çok önemli. Şirketlerin saldırılara karşı kullanıcılarını, kaynaklarını ve sunduğu hizmetleri koruyabilmesi için farklı parçala-rın işbirliği içinde çalışabildiği ve tehditlere tek bir noktada değil her katmanda cevap verebilecekleri bir altyapı kurgulaması gerekiyor.

Bankalar Dijital Gelişimi Çok İyi Takip Ediyor

Bireysel Bankacılığı Sektöründe Dijital Değer İçin Yol Haritası; en hızlı değer ve yatırım geri dönü-şümü sağlayan dijital kullanım senaryolarını ortaya koyuyor. Veri analizi, mobilite, video ve sanal uzmanlık modelleri gibi doğru teknoloji yatırımı ve güvenlik risklerini yönetmek için doğru bir plan ile bankalar dijital değerden kendi paylarını almak için bir yol haritası yaratmış olacaklar.

Dijital teknolojileri hem yeni gelir modelleri yaratma hem de ope-rasyon maliyetlerini düşürmek için kullanan bankalar; önemli bir büyüme potansiyeline kavu-şurken, rakiplerine göre avantajlı bir duruma geliyorlar. Türkiye’de bankalar bu gelişimi çok yakından takip ediyor ve regülasyon kısıtları ve siber güvenlik risklerinin müsa-ade ettiği ölçüde müşteri deneyi-mini geliştirecek projeleri hayata geçiriyorlar.

Dijitalleşmenin Sırrı Müşteriyi Merkezde Tutmak

Finans sektöründe teknolojiyi kullanmanın farklılaşmak için en güçlü silah olduğunun herkes farkında. Bankaların gelir sağladı-ğı her bir işlem aslında bir veriden ibaret. Bu nedenle bu veriye nasıl ulaştığınız, nasıl kullandığınız, nasıl koruduğunuz, veriyi ne kadar hızlı ve güvenli işlediğiniz müşteri memnuniyetini ve gelirinizi etki-leyen en önemli unsurlar. Dolayı-sıyla fintech, bankaların eskiden olduğundan da çok vazgeçilmezi haline gelmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli konu kozmetik teknolojiden uzak durup, müşteriyi işin merkezinde tutmak ve teknolojiyi daha verimli olmak için kullanma amacından sapma-mak.

Bu sebeple dijitalleşme çabaları-nın ilk adımı müşteriyi dinlemek ve anlamak. Değişen talepleri karşılayabilmek; müşteriye yakın olmak, ihtiyaçlarını bilmek, bile-miyorsak doğru tahmin etmekten geçiyor. Teknoloji ile insan iliş-kileri bazen zıt görünse de günü-müz dünyasında teknolojiyi daha etkili bir iletişim için kullanmak mümkün. Bu sayede bankalar en önemli varlıkları olan finansal uzmanlıklarını müşterileri ile zaman ve mekan bağımsız olarak buluşturabilirler. En ücra kasaba-daki bir banka şubesinin, videolu görüşme ile merkez şubesi ile aynı kalite ve zamanda hizmet veriyor olabilmesi veya sosyal medyadaki müşteri paylaşımlarını elimizde-ki bilgilerle birleştirip talep daha oluşmadan hazırlık yapıp, doğru yer ve zamanda doğru ürün ile ta-leplerini karşılamak artık mümkün ve uygulamaya başlanan örnekler arasında yerini aldı.

Page 38: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

38 39

Yeni yılda teknoloji trendleri sanal gerçeklik gözlüklerinin ve Endüst-ri 4.0’ın en çok konuşu-lacak teknolojik konular

arasında yer alması ve oyun dışında yeni uygulama alanlarının doğması beklenirken, nesnelerin interneti-nin dünyayı dijitalleştirmeye devam etmesi ve finans dünyasında blockc-hain rüzgarının fırtına gibi esmesi de öngörülen diğer teknolojik gelişme-ler arasında yer alıyor. Ayrıca beyin dalgalarının okunmasına ve bununla ilgili uygulamalara da 2017 yılında

daha sık rastlanacak. Değişimin hızı ve kapsamı her zamankinden fazla, başımızı döndüren bir yolculukta gibiyiz. Bir yandan savaşlar, krizler, felaketler yaşanırken diğer yandan bilim ve teknoloji hayatımızı iyi-leştirmek üzere karşımıza sürekli yenilikler çıkarıyor.

Yapılan araştırmaya göre dünyanın geleceğini ve insan yaşamını yakın-dan etkileyecek olan trendler şöyle sıralanıyor: Sanal gerçeklik, yapay zekâ, nesnelerin interneti, blockc-hain, beyin dalgaları, insan odaklı

olmak, kişisel tıp (genetik tabanlı), hane tipi enerji çözümleri, sosyal robotlar ve giyilebilir teknolojiler. İnsan odaklı tasarımlar, insan odaklı değerler, kısaca özümüze dönüp daha insan odaklı olacağımız da öngörü-lüyor. Araştırmaya göre, kişisel tıp kavramının daha sık duyulacağını ve yaygınlaşacağını göreceğiz. Enerji alanında dağıtık ve hane tipi çö-zümler görülmeye başlanacak. Bazı girişimciler sosyal robotlarını en kısa zamanda ortaya çıkaracak; giyilebilir teknolojiler önümüzdeki yıl da yay-gınlaşmaya devam edecek.

Yapılan araştırmaya göre, 2017’de yaygınlaşmaya devam edecek en gözde teknoloji trendleri olarak sanal gerçeklik, yapay zekâ, nesnelerin

interneti, blockchain, beyin dalgaları, insan odaklı olmak, kişisel tıp (genetik tabanlı), hane tipi enerji çözümleri, sosyal robotlar ve giyilebilir

teknolojiler dikkat çekiyor.

Mustafa [email protected]

2017 Yılının 10 Teknoloji Trendi

Page 39: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

38 39

2017 yılında sanal gerçeklik göz-lüklerinin ve Endüstri 4.0’ın en çok konuşulacak teknolojik konular arasında yer alması ve oyun dışında yeni uygulama alanların doğması beklenirken, nesnelerin interneti-nin dünyayı dijitalleştirmeye devam etmesi ve finans dünyasında blockc-hain rüzgarının fırtına gibi esmesi de öngörülen diğer teknolojik gelişme-ler arasında yer alıyor. Ayrıca beyin dalgaların okunmasına ve bununla ilgili uygulamalara da önümüzdeki yılda daha sık rastlanacak. 2017’nin en önemli 10 teknoloji trendi:

Sanal Gerçeklik

Sanal gerçeklik, internet hızının artması, mobil cihazların 360 dere-ce videoları desteklemeleri, grafik kartlarının gelişmesi gibi teknolojik gelişmeler sonucunda son birkaç yıl-dır çok hızlı bir şekilde yayılıyor. Eğ-lence, oyun, sinema, tasarım, mobil uygulama, sosyal medya, simülasyon, alışveriş, endüstri ve sanat gibi birçok alanda Sanal Gerçeklik (VR) hayatı-mızda daha çok yer alacak.

Yapay Zekâ

Yakın zamanda basit rutin işlemleri yapay zekâya yaptırmanın pek çok işletme için mümkün hale gelmesi bekleniyor. Böylece bu rutin işleri yapan insanlar daha katma değerli işlere odaklanabilecek, yapay zekâ ile insan arasında kıymetli bir iş paylaşı-mı olacak.

Nesnelerin İnterneti

Nesnelerin interneti son yıllar-da olduğu gibi bu yıl da önemini arttırarak revaçta olmaya devam edecek. Bu teknoloji, kullandığımız tüm cihaz ve eşyaların birbirlerine ve internete bağlanmasını, yer ve zamana bağlı olmaksızın birbirleriy-le iletişime geçmelerini sağlayacak. Aklınıza gelebilecek her türlü nesne akıllı hale gelecek ve hayatımızı kolaylaştıracak.

Beyin Dalgaları

Beyin hastalıklarının önceden tespiti, hastalıklara müdahale, beyin oku-ma-yazma cihazları başta DARPA olmak üzere çeşitli araştırma ensti-tüleri ve Human Brain Project gibi ülkeler arası araştırma projeleri tarafından büyük bütçeler ayrıla-rak geliştirilmeye çalışılıyor. Beyin tarafından yayılan ışınımların tespiti ve kullanımı sayesinde bireylerin günlük yaşantılarında hayat verimi-nin artırılması hedefleniyor.

İnsan Odaklı Olmak

İnsan odaklılık son yıllarda oldukça popüler bir konu olmaya başladı. Özellikle tasarım ve mühendislik alanlarında çıkan herhangi bir yeni ürün, sistem veya hizmet projeleri-nin odağında insan var. İnsan odaklı olmayı, geleneksel bakış açısıyla ge-liştirilen ürün ya da sisteme insanın uymasını bekleyen görüşün aksine ürün ya da sistemin insana uyum sağladığı yaklaşımlar olarak özetle-yebiliriz.

Kişisel Tıp (Genetik Tabanlı)

Günümüzde, birçok tıbbi uygula-ma büyük toplulukların ortalaması alınarak belirlenen tedavi standart-larına dayanıyor. Kişisel tıp spesifik özellikler, yaş, cinsiyet, boy/kilo, diyet ve çevre koşullarına dayana-rak hastanın sağlığını yönetmektir. Kişisel tıp uygulamaları ile kanser, kalp hastalığı ve diyabet gibi yaygın hastalıklar kapsamında risk altındaki bireylerin belirlenmesi amaçlanmak-tadır. Geleneksel tıbbın tamamen göz ardı edilememesine rağmen, kişisel tıbbın öneminin gün geçtikçe daha da artması ve geleceği şekillendirme-si bekleniyor.

Hane Tipi Enerji Çözümleri

Geleceğin şehirlerinde enerji üretimi ve tüketimi günümüzdekinden farklı olacak. Enerji üretimi sadece santral-

lerde gerçekleşmeyecek, her bina / ev kendi enerjisini üretecek ve depola-yacak. Ürettiği enerjinin bir kısmını kullanacak, tükettiğinden fazlasını ürettiği zamanlarda enerji fazlasını şebekelere aktaracak. Böylece gelece-ğin şehirlerinde hane halkı tüketme-ye devam edecek ama aynı zamanda tükettiğinden belki de daha fazlasını üretir hale gelecek.

Sosyal Robotlar

Sosyal robotlar kendi kendilerini yönetebilen, kendi içerisinde tanım-lanan sosyal kurallara ve kendisine atanan görevler dahilinde insan ve diğer otonom sistemlerle iletişim ku-rabilen, etkileşebilen sistemlerdir. Bu robotlar dışardan gelen ses, görüntü gibi verileri algılayıp, analiz edecek donanım ve yazılımlarla döşenmiştir. Sosyal robotlar gelecekte daha da insansılaşacaktır.

Giyilebilir Teknolojiler

Günümüzde teknoloji hayatımı-zın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Öyle ki artık akıllı cihazlarımız olmadan evden çıkamıyoruz. Durum böyle olunca da bu cihazlar giderek küçüldü ve birer aksesuara dönüştü. Bileklere, kola hatta yüze bile uy-gulanabilen bu buluşla birçok cihaz giyilebilir hale geldi.

Blockchain – Kayıt Zincirleri

Bitcoin sözcüğünü daha önce duy-muş olmalısınız. 2009 yılında Satoshi Nakamoto imzasıyla yayınlanan bir makalede, dijital bir para biriminin dünya çapında kullanılabileceği iddia ediliyor ve böyle bir sistemin altya-pısının nasıl olması gerektiği açık-lanıyordu. Başta kulağa pek gerçekçi gelemeyen bu fikir, günümüzde en çok konuşulan teknolojik gelişmeler arasında yer alıyor. Bitcoin herhangi bir merkezi otoritenin düzenlemesi olmadan, 2009 yılından beri diğer para birimleri gibi piyasada işlem görüyor.

Page 40: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

40 41

5G Kullanıcı Sayısı 2022’de Yarım Milyara Ulaşacak

Yayınlanan Ericsson Mobilite Raporuna göre; 2022’de dünya çapında 550 milyon 5G kullanıcı sı olacak. Bu aboneliklerde Kuzey Amerika başı çekecek

ve bölgedeki tüm mobil abonelerin yüzde 25’i 5G kullanıcısı olacak.

Asya Pasifik, 5G kullanıcı sayısının en hızlı büyüdüğü ikinci bölge olacak ve 2022’de 5G abo-

nelerinin yüzde 10’u bu bölgeden çıkacak. 2016’dan 2022’ye kadar Ortadoğu ve Afrika büyük bir dö-nüşüm geçirerek GSM/EDGE ağır-lıklı abonelikten yüzde 80’e varan WCDMA/HSPA ve LTE aboneliğine geçiş yapacak. 2016’nın sonuna

kadar dünya çapında 3,9 milyar akıllı telefonu kullanıcısı olacak. Bu kullanıcıların neredeyse yüzde 90’ı WCDMA/HSPA ve LTE ağla-rını tercih edecek. 2022’ye kadar akıllı telefon kullanıcı sayısının 6,8 milyara varması bekleniyor. Bu kullanıcıların yüzde 95’inden fazlası WCDMA/HSPA, LTE ve 5G ağlarını kullanacak.

Ericsson Strateji ve Teknolojiden

Sorumlu Başkanı Ulf Ewaldsson konuyla ilgili olarak şunları söyle-di: “Akıllı telefon kullanıcılarının neredeyse yüzde 90’ı bugün 3G ve 4G ağlarını kullanıyor. 5G ise 2020’de hazır olacak. Operatörler-den hali hazırda 5G için inanılmaz bir ilgi olduğunu görüyoruz.

5G kullanıcı, pek çok sektörde dijital dönüşümü hızlandıracak; IoT, otomasyon, ulaşım ve big data

Süleyman [email protected]

Page 41: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

40 41

başta olmak üzere pek çok konuda yeni kullanım alanları yaratacak.”Ericsson’un en yeni Mobilite Ra-poruna göre, 2020’de 8,9 milyar mobil abonelik olacak ve bunun yüzde 90’ı mobil genişbant kul-lanıcısı olacak. Tekil kullanıcı sayısının ise 6,1 milyar olması bekleniyor.

2016’nın üçüncü çeyreğinde eklenen 84 milyon yeni abone ile birlikte bugün dünyada toplam 7,5 milyar mobil abone olduğu tahmin ediliyor. Üçüncü çeyrekte sırasıy-la en hızlı büyümeyi yakalayan ülkeler ise Hindistan (15 milyon +), Çin (14 milyon+), Endonezya (6 milyon +), Myanmar (4 milyon+) ve Filipinler (4milyon +) oldu. Her yıl yüzde 25 oranında büyüyen mobil genişbant abonelikleri sa-dece 2016’nın üçüncü çeyreğinde 190 milyon arttı. Günümüzde ise 4,1 milyar mobil genişbant abone-si olduğu tahmin ediliyor.

Mobil veri trafiği ise özellik-le akıllı telefonların artması ve videoların da önemli etkisiyle kişi başına kullanılan veri miktarı-nın artmasıyla giderek büyüyor. Raporda, veri trafiğinin 2016’nın üçüncü çeyreğinde yüzde 10, yıllık bazda ise yüzde 50 büyüdüğünü belirtiliyor.

Raporda işlenen diğer önemli ko-nular ise şöyle:

Mobil Veri Trafiği Giderek Yükseliyor

Mobil video trafiğinin 2022’ye kadar yıllık yüzde 50 büyümesi ve tüm veri trafiğinin yüzde 75’ini oluşturması bekleniyor. Sosyal networking, veri trafiği sırala-masında videolardan sonra ikinci sırada ve önümüzdeki altı yıl bo-yunca yılda yüzde 39 büyüyeceği tahmin ediliyor.

Canlı Yayın Artık Sosyal Medyada

Kullanıcılar, aile, arkadaş ve takip-çileriyle etkileşimi artırmak için canlı yayın uygulamalarını kulla-nıyor. Amerika’daki her beş akıllı telefon kullanıcısından biri, canlı yayın yapmaya ilişkin ilgisi oldu-ğunu söylüyor. Bu oran Hindistan, Endonezya, Brezilya, Umman gibi gelişmekte olan pazarlarda Ame-rika’nın iki katı seviyesinde bulu-nuyor.

Odakta IoT Var

Raporda, dünya üzerinde 2022’ye

kadar 29 milyar bağlı cihaz olaca-ğı ve bu cihazların 18 milyarının IoT konseptiyle bağlantılı olacağı belirtiliyor. Raporda, IoT konsepti-ni ayrıntılı inceleyen bölümlere yer veriliyor.

Ericsson Mobilite Raporu

Mobil veri trafiği ve dünya çağın-daki canlı ağlar hakkında derinlikli bilgi veren bir çalışmadır. Raporda yer alan ölçümlemeler, öngörüler ve diğer verilerle birlikte değerlen-dirilerek geleceğe yönelik trafik ve Pazar trendlerinin oluşturulmasın-da kullanılmaktadır.

Page 42: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

42 43

İşlevsellik açısından perakende sektöründeki firmalara ait mobil siteler in masaüstü sitelerle aynı olduğu görülüyor. Perakende firmalarının

üçte ikisinden fazlasının satışa uygun mobil (%65) ve masaüstü sitesi (%69) bulunuyor.

Mobil Siteler, Masaüstü Sitelere

Yetişti

IAB Avrupa’ya üye yedi ülkenin (Almanya, İrlan-da, Hollanda, Polonya, Sırbistan, İspanya ve Tür-kiye) iş birliği ile hazırlanan Reklam veren Mobil Denetim Raporunda bu yıl perakende ve finans sektörleri incelendi ve mobil siteler in popüler

olduğu gözüküyor.

IAB Avrupa’nın 2. kez gerçekleştirdiği ve 500 reklam verenin web sitesinin incelendiği “Mobil Denetim Raporu”, reklam verenlerin mobil anlayışlarının ve mobile öncelik veren tüketici dünyasındaki varlıklarını nasıl geliştirdiğini ortaya koyuyor.

Rapora göre; perakende ve finans sektöründe reklam veren firmaların yüzde 80’inin mobile uygun web site-si bulunurken yarıdan fazlası ‘responsive’ web tasarımı kullanıyor.

Avrupa’da tüm display reklam yatırımlarının dörtte biri mobile gidiyor. Mobil Denetim Raporu reklam verenlerin bir yandan mobil reklama yatırım yaparken, öte yandan kendi stratejilerinde de mobile önemli bir yer verdiklerini ortaya koyuyor. Ancak bazı ülkelerde perakende için değerli bir araç olan e-ticaret uygula-maları, finans sektörü için gerekli olan şube bulucu aplikasyonlar henüz yeterince gelişmiş değil. Raporda öne çıkan bulgular şöyle sıralanıyor:

Perakende ve finans sektöründe faaliyet gösteren mar-kaların büyük bölümü mobil platformlarda yer alıyor. Bu sektörlerdeki markaların yüzde 80’inden fazlası-nın mobile uyumlu web sitesi bulunuyor. Perakende firmalarının yarıdan fazlasının, finans firmalarının ise üçte ikisinden fazlasının web siteleri ‘responsive’ olarak tasarlanmış. Almanya ve Hollanda bu konuda başı çeken ülkeler. Bu ülkelerdeki bütün perakende ve finans siteleri mobil uyumlu çalışıyor.

Page 43: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

42 43

Aplikasyonlar Mobil Stratejinin En Önemli Unsuru

Perakende sitelerinin yarısından fazlası, finans firma-larının ise üçte ikisinden fazlası mobil aplikasyona sa-hip. Finans sektöründe bireysel bankacılık aplikasyon-larının kurumsal bankacılık aplikasyonlarından daha gelişmiş olduğu görülüyor. Buna karşılık, Orta ve Doğu Avrupa pazarındaki finans firmaları kurumsal banka-cılık aplikasyonları daha çok kullanıyor. Diğer yandan İspanya’daki finans firmalarının büyük çoğunluğunun bireysel bankacılık aplikasyonları bulunuyor.

Mobil Siteler Gelişiyor

İşlevsellik açısından perakende sektöründeki firma-lara ait mobil sitelerin masaüstü sitelerle aynı oldu-ğu görülüyor. Perakende firmalarının üçte ikisinden fazlasının satışa uygun mobil (%65) ve masaüstü sitesi (%69) bulunuyor. Perakende firmalarının yarısından fazlası mağaza bulma fonksiyonlarını da kullanıyor. Bu firmaların mobil veya masaüstü sitelerinde GPS-ma-ğaza bulma çözümü bulunuyor. İspanya’da GPS sitemi kullanma oranı %90’a çıkıyor.

Türkiye’de bankaların masaüstü sitelerinde (%84) olduğu gibi mobil sitelerinde (%80) de GPS ile şube bulma fonksiyonu bulunuyor.

Aplikasyon Sayısı Artıyor

2015 yılında yayınlanan ilk Reklam veren Mobil Dene-tim Raporu’nda da olduğu gibi, aplikasyonlar mobil ve masaüstü sitelerin gerisinde kalıyor. Perakende firma aplikasyonlarının mobil ve tablet uygulamalarının ya-rısından daha azında ödeme sistemleri ve GPS mağaza bulma çözümü bulunmuyor.

Türkiye’de Finans Sektörü IOS ve Android Uygulamalarda Önlerde

2016 Reklam veren Mobil Denetim Raporu’na göre, IOS ve Android için bankacılık uygulamaları bulunan ülkeler arasında Polonya (%52) ve Türkiye (%48) başı çekiyor. Mobil odaklı bir dünyada markaların mobil strateji-ler geliştirmeye başladığını görmek oldukça mutluluk verici.

Mobil gösterimler 2015 yılında yüzde 60’tan fazla arttı. Bu durum reklam verenlerin hedeflediği kitleye ulaşmak için mobile önem vermeye başladıklarını gösteriyor.

Page 44: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

44 45

telekom

Bankacılık Sektörü Risk Yönetiminde Çıkış Yolu Arıyor

Bankacılık Sektörü Risk Yönetimi 2016 Araştırması’na göre; bankalar öz sermaye karlılık oranının artırılması, maliyetlerin düşürülmesi ve iş modellerinin değiştirilmesi gibi konularda yatırımcılardan baskı

görüyor.

Bankacılık sektörü yöneti-cilerinin gündemindeki en önemli üç risk alanını yeni düzenleme kural-larının uygulanması,

siber güvenlik ve risk iştahı oluştu-rurken, bankalar risklerin yönetimi konusunda sorumluluk paylaşımına etkin çözümler bulmaya çalışıyor.EY’nin, Uluslararası Finans Enstitü-sü (IIF) ile birlikte gerçekleştirdiği Küresel Bankacılıkta Risk Yönetimi 2016 Araştırma sonuçları geçtiği-miz günlerde açıklandı. Bankacılık sektöründe risk yönetiminde kayde-

dilen ilerlemeyi mercek altına alan araştırmanın sonuçları; bankaların küresel finansal krizden bu yana 7 yıl geçmiş olmasına rağmen hala risk yönetiminde hesap verebilirlik, finans dışı risklerin yönetilmesi ve sürdürülebilir iş modelleri konu-sunda etkili ve uygulanabilir plan arayışında olduklarını ortaya koyu-yor. Dünya genelinde 29 ülkeden 67 bankanın dâhil olduğu araştırmaya göre; bankalar küresel finansal krizin ardından üst yönetimden risk, uyum-luluk ve kontrol seviyelerine kadar risk yönetimi yaklaşımlarını gözle

görülür şekilde güçlendirdi. Ancak bankacılık sektörü halen finansal ve finans dışı risk yönetiminde sorum-luluğun paylaşılmasını sağlayacak etkin çözümler bulmaya çalışıyor. Araştırmaya katılan bankalardan 23’ü küresel olarak sistemik öneme sahip 30 banka arasında yer alıyor.

Risk Kavramı Tüm İş Süreçlerine Dâhil Edilmeli

Bankalar risk yönetiminin iyileşti-rilmesi konusunda krizden bu yana ilerleme kaydetti. Ancak düzenle-

Süleyman [email protected]

Page 45: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

44 45

meler hala değişiyor ve bankacılık sektörü finans-dışı riskler ve artan IT güvenlik tehditleri gibi sürekli geli-şen alanlardaki yaklaşımları henüz olgunluğa ulaşmış değil. Sürdürü-lebilir ve mevcut piyasa koşullarına göre esneklik gösterecek bir risk yönetim modeli bulmak bankaların başarıyı yakalamasına temel oluş-turacak. Bankalar farklı cephelerden büyük baskı altında ve risk yönetimi-nin işlevi, ekonomik ortam ve yeni düzenlemelere uyum sağlanması adına hızlı bir şekilde değişiyor. Araş-tırmamızın sonuçları; bankaların risk kavramını tüm iş süreçlerine dâhil etmesi gerektiğine ve bunun için de düzenlemeler konusunda istikrara ihtiyaç duyulduğuna işaret ediyor.

Finans Dışı Riskler Bankaların Gündeminde Üst Sıralarda

Özellikle sistemik öneme sahip ban-kaların finans dışı risklerle mücadele ettiğinin vurgulandığı raporda; geçti-ğimiz 5 yıllık dönemde ceza, uzlaşma ve iyileştirme maliyetleri dolayısıyla %51’inin en az 1 milyar dolarlık zarar ettiği kaydediliyor. %6’sının ise en az 20 milyar dolarlık kayıp verdiği belir-tiliyor. Finansal olmayan risklerin bu yıl banka yöneticilerinin gündeminde üst sıralara yükseldiğinin belirtildiği raporda; özellikle kara para aklama ve yaptırımlar gibi konuların öne çıktığı görülüyor. 2015’te bankala-rın %52’si para aklamayı en büyük risklerinden biri olarak görürken, bu oran 2016’da %72’ye yükseldi. Yaptırımlar ile ilgili risk algısının ise 2015’teki %30 seviyesinden 2016’da %52’ye çıktığı gözleniyor. Öte yandan katılımcıların yaklaşık yarısı (%48) siber güvenliğin banka yönetimi için en önemli üç tehdit arasında yer al-dığını dile getirirken, %77’si operas-yonel risklere geçtiğimiz seneye göre daha fazla zaman ayrıldığını ifade ediyor. Bankalar son dönemde finans dışı risklerin yönetimini iyileştirmek adına önemli adımlar attı. Araştırma sonuçlarına göre; bankaların %57’si

ürün karmaşıklığını azaltmaya ça-lışırken, %67’si çalışan eğitimlerini geliştiriyor. %90’ı ise risk kültürünü ve çalışan tutumunu güçlendirmeye yönelik çalışmalar gerçekleştiriyor.

Bankalar Risk Yönetiminde Yolun Yarısında

Araştırmada; bankalar tarafından risk yönetiminde küresel finansal krizden bu yana kaydedilen ilerleme-nin 15 yıllık bir sürecin yarısı olabi-leceğine dikkat çekiliyor. Bununla birlikte gelirlerin artırılmasına yöne-lik artan yatırımcı baskısı, sistemik öneme sahip olmayan bankalar da dâhil olmak üzere bankacılık sektö-rü nü önümüzdeki 3 yıl için %10 ila %15 arasında değişen bir öz sermaye karlılık oranı hedeflemeye yönelti-yor. Bankaların mevcut öz sermaye karlılık hedefleri kriz öncesi sevi-yelere göre oldukça düşük olsa da, bu seviyeleri yakalamak bile kolay olmayacak. Pek çok bankanın serma-ye maliyeti öz sermaye karlılığının hemen altında veya hemen üzerinde seyrediyor. Bu da beklentileri kar-şılamaya çalışan bankaları, işletme modellerini bu sürece adapte etmeye zorluyor.

Bankaların %82’si Yatırımcı Baskısı Görüyor

Ekonomik koşullar, faiz oranlarının küresel olarak düşük seyretmesi ve zorunlu sermaye oranının yükselme-si öz sermaye karlılık oranı üzerinde olumsuz etki yaratıyor. Katılımcıların %82’si öz sermaye karlılık oranla-rının artırılması için yatırımcıdan baskı geldiğini belirtiyor; %79’u ise maliyetlerin düşürülmesi için baskı görüldüğünü ifade ediyor. Banka-lar ayrıca düzenleyici kurumlardan sermayenin daha fazla artırılması ve risk duyarlılığının düşürülmesine yönelik gelen öneriler konusunda endişe duyuyor. Söz konusu öne-rilerin gerçekleştirilmesi kredilen-dirme faaliyetlerinde karlılığı daha da olumsuz etkileyebilir. Basel III kapsamında sermaye, likidite ve kal-dıraç oranlarında yapılan değişiklik-ler bankaları iş modellerini yeniden gözden geçirmeye teşvik etti. Siste-mik öneme sahip bankaların %83’ü ve sistemik öneme sahip olmayan bankaları %67’si varlık portföylerini değerlendirmeye aldıklarını belirti-yor. Katılımcıların %48’inden fazlası bazı iş kollarından çıkış yaparken, %27’si bazı ülkelerden çekiliyor.

Page 46: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

46 47

Akıllı Telefonlar Ofisteki Verimliliği Azaltıyor

Würzburg Üniversiteleri tarafından gerçekleştirilen yeni bir psikolojik deneye göre akıllı telefonlar iş arkadaşlarımızla iletişimimizi, gelen maillerimizi zamanında kontrol etmemize yardımcı olur ve acil işleri

seyahat halindeyken halletmemize olanak sağlarken, masa başındayken çalışma performansımızı kötü etkiliyor.

Y apılan deney, üret-kenlik ve katılımcılar-la telefonları arasın-daki mesafe arasında bir bağ olduğunu

ortaya çıkardı. Akıllı telefonlar

uzaklaştırıldığında katılımcıların performansı %26 oranında iyileşti. Deney 19-56 yaş aralığındaki 95 kişinin davranış biçimlerini Würz-burg ve Nottingham-Trent üni-versitelerinin laboratuvarlarında

inceledi. Laboratuvar bölgelerinde deney şartları ve cinsiyeti denge-lemeye de dikkat edildi.

Araştırmacılar katılımcılardan 4 farklı durumda yoğunlaşma testi

Mustafa [email protected]

Page 47: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

46 47

yapmalarını istedi. 4 şart; telefo-nun cepte olması, masada olması, çekmecede kilitli olması veya oda-dan tamamen çıkarılmış olması durumlarıydı. Test sonuçlarının en düşük olduğu durum telefonun masa üstünde olduğu durumdu. Yalnız katılımcı ve telefon arasın-daki mesafe arttıkça performansın da arttığı görüldü. Sonuç olarak telefonlar odadan çıkarıldığında performansın %26 oranında arttı-ğı ortaya çıktı.

Beklenenin aksine akıllı telefon-ların uzakta oluşu katılımcıları strese sokmadı. Tüm deneylerde stres seviyeleri tutarlıydı. Fakat genel olarak kadın katılımcılar er-kek katılımcılara göre daha fazla stresliydi ve bu sonuç da araş-tırmacıları; işte yaşanan stresin akıllı telefonlarda değil, cinsiyetle alakalı olabileceği sonucunu çı-karmaya itti.

Artan Stres ve Negatif Duygusal Sonuçlar

Nottingham-Trent Üniversitesi’n-den Jens Binder konuyla ilgili: “Önceki çalışmalar akıllı telefon-lardan ayrılmanın artan stres gibi negatif duygusal sonuçları oldu-ğunu gösterirken, araştırmalar da akıllı telefonların görünürde olmasının dikkat bozucu bir et-men olabileceğini ortaya koyuyor. Başka bir deyişle akıllı telefonun varlığı da yokluğu da dikkati dağı-tabilir,” yorumunda bulundu.

Würzburg Üniversitesi’nden Astrid Carolus ise: “Özet olarak bu araştırmadan çıkardıklarımız, telefonun varlığının değil yoklu-ğunun konsantrasyonu artırdığını gösteriyor” diye ekledi.

Bu deneyin sonuçları daha önce yapılmış olan “Digital Amnesia At Work” (İşteki Dijital Unutkanlık) adlı araştırmanın sonuçlarıyla pa-ralel gidiyor. Bu ankette Kaspers-ky Lab, dijital cihazların konsant-rasyon seviyeleri üzerinde negatif etkileri olabileceğini göstermişti. Örneğin bu araştırma bir toplantı sırasında notları dijital bir cihaza almanın, toplantıda tam olarak ne olduğunu anlamaya engel teşkil ettiğini ortaya koymuştu.

Dijital cihazları işyerlerinde kul-lanmanın yasaklanması gibi bir şey söz konusu olamazken,Digital Amnesia At Work sonuçlarıyla da paralellik gösteren bu bulgular, üretkenliği arttırma yolları konu-sunda şirketlere fikir veriyor ve iç görü sağlıyor.

Akıllı telefonlara sürekli erişim-dense çalışanlara ‘akıllı telefon kullanma’ zamanları ayrılırsa, üretkenlik artırılabilir. Bunu yap-manın bir yolu da ne telefon ne de bilgisayar kullanımının olduğu, ‘toplantı kuralları’ koymak. Şİr-ketler aynı zamanda, günümüzde işlerin internetle özdeşleşmiş olduğunu ve düşük konstrasyonun güvenlik sorunları da yaratabi-leceğini unutmamalılar. Örneğin gelişmiş hedef saldırılar yalnızca çalışanlar dikkatliyse ve beklen-meden gelen tuhaf mail içerikle-rini fark edebilirlerse engellene-bilir. Dolayısıyla şirketlerin işte akıllı telefon kullansalar da kul-lanmasalar da çalışan farkındalı-ğını artırmak için eğitim seansları da içeren güvenlik süreçleri geliş-tirmeleri kaçınılmazdır.

Mustafa [email protected]

Page 48: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

48 49

telekom

Siber Suç Ekonomisi Sağlık Sektöründeki İyi Korunmayan

Verilerle ZenginleşiyorSiber Suç Ekonomisi hızla yükselen trendlerinden biri sağlık sektörüne ait veri ve kayıt hırsızlığı. Henüz finansal veriler kadar getiri sağlamasa

da siber suçlular sağlık sektörüne yoğunlaşmaya devam ediyor.

Biyoteknoloji ve ilaç sek-töründeki gizli bilgiler de Siber Suç Ekonomisi-nin ilgi alanları arasında yer alıyor. Geçtiğimiz

günlerde sağlık sektörüne yönelik işlenen siber suçları ele alan Sağlık Uyarıları raporu yayınladı. Rapor, siber saldırılarla çalınan sağlık kayıtlarının sebep olduğu zararlar,

bir ‘hizmet sektörüne’ dönüşen bu alandaki son trendler ve ilaç ve bi-yoteknoloji alanındaki fikri haklara yönelik siber saldırılara dair detaylı bir inceleme sunuyor.

Rapoara göre; son yıllarda Siber Suç Ekonomisi veri hırsızlığı alanın-da finansal hesapların yanı sıra medikal kayıtlara da odaklanma-

ya başladığını tespit edildi. Kredi kartı ve banka kartlarına ait bilgiler kolaylıklar iptal edilebilir ya da de-ğiştirilebilirken, sağlık kayıtlarında soyadı, sosyal güvenlik numarası, kimlik numarası, sigorta bilgileri gibi değiştirilmesi mümkün olma-yan veriler bulunuyor.

Çalınan sağlık kayıtlarının sağladığı

Mustafa [email protected]

Page 49: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

48 49

mali getirilerin finansal veri hırsız-lığının getirilerini geçmesi öngö-rülüyordu. Ancak Sağlık Uyarıları 2016 raporu bu beklentinin henüz gerçekleşmediğini ortaya koydu.

Son rapora Siber Suç Ekonomisi içerisinde yer alan çalınan sağ-lık kayıtlarının, bireylerin kimlik bilgilerine göre daha yüksek ancak bireysel finansal hesap verilerinden düşük getiri sağladığı açıklandı. Fi-nansal hesaplara ait verilerin satış fiyatı, her bir kayıt için 14 ila 25 Do-lar arasında değişirken, kredi kartı ve banka kartı verileri 4-5 Dolar, medikal kayıt verileri ise 0.03-2.42 Dolar arasında kazanç getiriyor.

Araştırma sonuçları gösteriyor ki, finansal hesap verilerinin paraya dönüştürülmesi, daha fazla yatırım yapmayı gerektiren sağlık verilerine göre daha kolay. Sağlık verilerini ele geçiren siber suçluların bu verileri analiz etmesi, farklı veri kaynakla-rıyla karşılaştırması ve ondan sonra şantaj, sahtecilik gibi yollarla ka-zanca dönüştürmesi gerekiyor. Do-layısıyla siber suçlular için finansal veriler halen daha hızlı ve yatırımın geri dönüşü açısından daha cazip bir kaynak.

Çalıntı verilerde önemli olan bil-ginin kalıcılığı değil hızla paraya dönüştürülebilmesi. Bir siber suçlu kredi kartı veya banka kartı bilgile-rini çaldığında, bankalar ya da he-sap sahipleri hırsızlığı fark etmeden hızlıca bu verileri satabiliyor.

Aynı sayıda medikal kayıt, çok değerli ve bireylere dair değiştiri-lemez veriler içerse de bu verileri paraya çevirmek için. Hem zaman hem de kaynak anlamında çok daha fazla yatırım gerekiyor. Öte yandan, rapor sonuçlarına göre kurumsal

casusluk da dijital alanda hızla yük-selen bir trend. Sağlık sektöründeki kurumların her yıl Ar-Ge çalışmala-rına çok büyük bütçeler ayırdığının. Farkında olan siber suçlular, bu sek-törü karlı bir alan olarak ele alıyor.

Siber Suçlar Artık Bir Hizmet Sektörüne Dönüşüyor

Rapor aynı zamanda siber suçlula-rın sağlık sektörüne yönelik saldı-rılarını yönetmek üzere farklı siber suç hizmetlerinden faydalandığını da ortaya çıkardı. Araştırmacı-lar, sağlık kayıtları sızıntılarının ardında siber saldırı araçlarını satın alma ya da kiralama yöntemlerinin olduğunu saptadı.

Bir vakada, teknik yetkinliği zayıf olan bir siber hırsız, güvenlik açığı olan bir kurumu hedeflediği. Siber saldırı için gerekli araçları başka bir siber suçludan satın aldı. Bu işlem kapsamında ücretsiz teknik des-tek de alan siber hırsız 1.000 adet medikal kaydı ele geçirdi. Bu siber hırsızlık ile 15.564 Dolar değerinde

kazanç elde edilebildiği bilgisi pay-laşıldı. Araştırmacılar, siber suçlula-rın sağlık kurumlarına dair değerli bilgileri sızdıracak kişileri ekiple-rine katmak için online ilanlar. Ve sosyal medyayı yoğun bir şekilde kullandıklarını da gözlemledi.

Kurumsal Casusluk Dijitale Sıçrıyor

Raporda biyoteknoloji ve ilaç şir-ketlerinin fikri haklarına yönelik saldırıları da inceledi. Araştırmaya göre, hastalara ait sağlık bilgilerine kıyasla bu tip bilgilerin ekonomik değerinin çok daha yüksek olduğu tespit edildi.

Araştırmacılar yeni nesil ilaçlara ait formüller, ilaç test sonuçları ve kurumların diğer gizli bilgilerinin çok yüksek bir mali değer yarattığı-nı da ortaya çıkardı. Bu doğrultuda biyo-ilaç şirketleri, bu şirketlerin iş ortakları ve hatta yeni ilaçların pa-zara sürülmesi aşamasında rol alan hükümet organları, siber suçluların hedefinde yer alıyor.

Mustafa [email protected]

Page 50: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

50 51

Yayınlanan BT Tehditleri Evrimi raporuna göre; Fidye Yazılım Mağdur sayısı 2016’nın 3. çeyreğinde 2 kattan daha fazla artarak dünya çapında

821.865 kişiye ulaştı.

Saldırıya uğrayan Fidye Yazılım Mağdurlarının sayısı son üç çeyrektir artış gösteriyor. Türki-ye’de ise söz konusu türdeki zararlı yazılım-lardan kullanıcıların %2.13’ü etkilendi.

Kaspersky Lab Baş Güvenlik Araştırmacısı David Emm konu hakkında açıklamlarda bulundu. Fidye yazı-lımları ve özellikle de şifreleyicilerin gerek bireysel kullanıcılar gerekse şirketler için en tehlikeli tehdit-lerden biri olmaya devam ettiğini belirterek, “Zararlı yazılımlar sunucuları da hedeflemeye başladı. Linux ve Mac sistemleri için türevleri var ve siber suçlu-lar kendilerini gizlemek için her türlü şeyi deniyor. Örneğin BitMessages ve elektronik para birimi Bitco-in’i dahi kullanıyorlar. Şifreleyici zararlı yazılımların beraberinde getirdiği, bütün verilerinizi kaybetme ve işlerinizin durması gibi büyük riskleri göz önünde

bulundurup bu tür tehditlere karşı hazırlıklı olmak ve onlardan korunmak önemli.

Şifreleyici fidye yazılımları, yani kurbanlarının dosya-larını şifreledikten sonra deşifre etme vaadiyle fidye isteyen zararlı yazılım türü, günümüz siber suçlu-larının dahil olduğu en yaygın faaliyetler arasında olmaya devam ediyor. Yazılım geliştirme maliyetleri çok düşük ve başarılı bir saldırı yüksek miktarda gelir kazandırabiliyor.

Son zamanlarda saldırıya uğrayan kullanıcıların sa-yısındaki artıştan büyük oranda Trojan-Downloader.JS.Cryptoload adı verilen, JavaScript dilinde program-lanmış ve farklı türlerde şifreleyici fidye yazılımları indirme kabiliyetine sahip bir indirici (downloader) ailesi sorumlu. Bunlardan dünya genelinde ve üçüncü

Fidye Yazılım Mağdurları 2.6 Kat Arttı

Mustafa [email protected]

Page 51: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

50 51

çeyrekte en yaygın olanları CTB-Locker (kullanıcı-ların %28,34’üne saldırmış), Locky (%9.6) ve Cryp-tXXX (%8.95). Türkiye’de ise en yaygın olanları Locky (Şifrelici fidye yazılımları tarafından saldırıya uğra-yan Kaspersky Lab ürünleri kullanıcılarının %9,7’si), CTB-Locker (%7.44) ve TeslaCrypt (%2.14).

Üçüncü çeyrekte tespit ettiğimiz fidye yazılımı türev-lerinin sayısı toplamda 32.000 türevi aşarak, ikinci çeyrekte keşfettiklerimizin 3.5 katına ulaştı. Bunun sebebi günümüzde güvenlik şirketlerinin yeni fidye yazılımı örneklerini mümkün olduğunca hızlı tespit edebilmek için birçok kaynak ayırması olabilir. Böyle-ce suçlular da tespit edilmemek için zararlı yazılımla-rının birçok farklı türevini yaratmaya itiliyor.

Fide Yazılımlarından Korunmanın 5 Püf Noktası

Uzmanlar, sebep olabilecekleri ağır sonuçlar göz önü-ne alındığında şimdiye kadar yaratılmış en tehlikeli zararlı yazılımlardan biri olan şifreleyici fidye yazılım mağdur u olmamak için bir takım önlemler alınabile-ceğini söylüyor:

Dosyalarınızı Yedekleyin

Tüm dosyalarınızı yedeklemeniz teknik olarak müm-kün değilse, en önemlilerini seçin.

Güvenilir Bir Güvenlik Çözümü Kullanın

Gelişmiş güvenlik özelliklerini devre dışı bırakmayın. Bunlar genellikle yeni fidye yazılımlarını davranışları üzerinden tespit etmeye yarayan özelliklerdir. Örne-ğin: İnternet koruma yazılımları, kullanıcıların dosya-larında sıra dışı bir değişiklik fark eder etmez bunların taze birer kopyasını oluşturarak çalınmalarını önler. Sonra bu yazılımı yakından inceleyerek, şüpheli bir davranışta bulunduğunda onu bloke eder.

Bilgisayarınızdaki Yazılımları Güncel Tutun

En popüler yazılımların çoğunun ve işletim sistemle-rinin otomatik güncelleme özelliği bulunur. Bu özel-liği açık tutun ve yazılımların size yaptığı güncelleme hatırlatmalarını görmezden gelmeyin. Şirketlerin de sistemleri için önem taşıyan yamaları düzenli olarak takip etmesi önem taşıyor.

Dosyalarınız Bir Fidye Yazılımı Tarafından Şifrelendiyse

Fidye ödemeniz talep ediliyorsa, ödemeyin. Suçlulara gönderdiğiniz her bir bitcoin bu işin karlılığı konu-sunda inançlarını sağlamlaştırır, bu da yeni fidye yazı-lımlarının yolunu açar. Diğer taraftan, birçok güvenlik şirketi fidye yazılımlarıyla her gün mücadele etmekte-dir. Bazen şifrelenen dosyaları kurtaracak deşifre ya-zılımları geliştirilmektedir. Başınıza bir saldırı gelirse polisi bilgilendirerek gerekli araştırmanın başlamasını sağlayın.

Basit Güvenlik Kurallarını Bilin ve Onlara Uyun

İnternetten indirdiğiniz ve e-posta ile aldığınız dosya-lara, özellikle de güvenilmeyen kaynaklardan aldıkla-rınıza, dikkat edin. Örneğin, bir mp3 dosyasının .exe şeklinde bir uzantısı varsa kesinlikle bir müzik parçası değil, zararlı yazılımdır. Dosyalarınızın doğru uzantı-lar taşıdığından ve kullandığınız güvenlik yazılımının testlerinden başarıyla geçtiğinden emin olun.

2016 Temmuz-Eylül ayları arasındaki siber tehditler konusunda daha fazla bilgi edinmek ve “2016 3. çeyrek BT Tehditleri Evrimi” raporunun tamamını görmek için Securelist.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

Page 52: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

52

Yapılan araştırmaya göre tüketicilerin %85’i cihazları ilk gün kullanmaya başladığını ancak sadece %45’i kullanmadan önce koruma altyapısı

sağladığını belirtiyor.

Intel Security, yılın güvenlik risklerine en açık ürünlerini belirleyen McAfee Hack’lenmeye En Müsait Hediyeler Listesi ’nin ikincisini yayınla-dı en büyük sorun koruma. Yılbaşı döneminin yaklaşmasıyla artan hediye alımlarında interne-te bağlı, yeni nesil cihazlar büyük ilgi görüyor.

Ancak bu cihazlar birtakım güvenlik risklerini de bera-berinde getiriyor. Bu yılki araştırma sonuçlarına göre hack’lenmeye en müsait hediyeler listesinde bilgisayar-lar, akıllı telefonlar, tabletler, ortam yürütücüler (me-dia player), veri akışı belleği (streaming stick), akıllı ev otomasyon aletleri ve son olarak da drone’lar yer alıyor.

Teknoloji hızla geliştikçe pek çok cihaz bağlanabilir-lik özelliği kazanıyor ve en umulmadık cihazlar dahi güvenlik riskleri oluşturabiliyor. Tüketicilerin büyük bir çoğunluğu laptop (%73), cep telefonu (%70) ve tablet (%69) gibi uzun zamandır kullanımda olan internete bağlı cihazların güvenlik zafiyetlerinin farkında. Ancak dijital dünyaya yeni adım atan pek çok cihazla ilgili riskler hakkında yeterince bilinçli değiller. Bu cihazlar arasında drone (%20), oyuncaklar (%21), sanal gerçek-lik teknolojileri (%18) ve evcil hayvan hediyeleri (%11) bulunuyor. Tüketicilerin %75’i online kimliklerini korumaları gerektiğine inanıyor fakat sadece %50’si

Cihazlarımızın Kaçı Koruma Altında?

Süleyman [email protected]

52

Page 53: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

53

bunu sağlamak için gerçek anlamda önlem aldığını düşünüyor.

Yılbaşı tatil dönemi yaklaşırken tüketicilerin hediye listesinin başında internet bağlantılı cihazlar yer alıyor. Bu eğilim çok doğal olmakla birlikte tüketicilerin halen yeni bir cihazı ne şekilde korumaları gerektiğini bil-memeleri endişe verici. Tüketiciler genellikle yeni bir cihaz alındığında hemen kullanmaya başlıyorlar ve ön-celikle cihazın doğru bir şekilde güvenliğini sağlamayı unutuyorlar. Siber suçlular kişisel verileri elde etmek, çeşitli zararlı yazılımları yaymak, kimlik hırsızlığı ve hatta Dyn saldırısında olduğu gibi DDoS saldırıları ger-çekleştirmek için bu güvenlik açığını kullanabilirler.

Tüketicilerin tüm bu güvenlik risklerini birkaç önlem alarak minimize etmeleri mümkün. Tüketicilerin mutlu ve güvenli bir tatil dönemi geçirmeleri için alınabilecek temel önlemler:

Cihazınızı Koruyun

Cihazlarınız hem eviniz hem de kişisel bilgilerinizin kontrol edildiği kilit noktalardır. Cihazlarınızın kap-samlı bir güvenlik ürünü ile korunduğundan emin olun.

Sadece Güvendiğiniz Wi-Fi Ağlarını Kullanın

Başta akıllı ev uygulamaları olmak üzere cihazlarınızı genel kullanıma açık Wi-Fi ağları üzerinden kullanmak sizi ve evinizi risklere açık hale getirir.

Tüm Yazılımları Güncel Tutun

Üreticilerin yayınladığı program düzeltmeleri ve güncellemeleri anında yükleyin böylece cihazınızı son çıkan tehditlere karşı koruma altına alabilirsiniz.

Güçlü Bir Şifre ve PIN Kullanın

Eğer cihazınız destekliyorsa çok faktörlü doğrulama (MFA-multi-factor authentication) özelliğinden ya-rarlanın. Bu özellik yüz tanıma, parmak izi gibi yön-temlerle şifre işlemlerinizi ve güvenliğinizi maksimum seviyede sağlar.

Tıklamadan Önce Düşünün

Tanımadığınız kişilerden gelen link’ler konusunda

dikkatli olun ve her zaman koruma altında olmak için internet güvenlik yazılımı kullanın. Link’ten emin olmak için tarayıcının alt köşesinde bulunan link hedef dosyasının tam URL’sini bulabilirsiniz.

Bu yılın hack’lenmeye en müsait hediyeleri ise şunlar:

Laptop ve Bilgisayar

Laptop ve bilgisayarlar güzel bir hediye alternatifi ola-rak öne çıkıyor ancak ne yazık ki bilgisayarları hedefle-yen pek çok zararlı yazılım uygulamaları bulunuyor ve bunlar Windows bazlı cihazların ötesinde çok kapsamlı bir alanda yaygınlaşıyor.

Akıllı Telefonlar ve Tablet

Araştırma sonuçlarına göre tüketicilerin %64’ü yılso-nu tatili öncesi akıllı telefon ya da tablet satın almayı planlıyor. Laptop ve bilgisayarlarda olduğu gibi bu cihazlarda da zararlı yazılımlar kişisel ve finansal bilgi-lerin çalınmasına neden olabilir.

Ortam Yürütücü ve Veri Akışı Belleği

Ortam yürütücü (media player) ve veri akışı belleği (streaming stick) tüketicilerin film ve TV izleme dene-yimlerini zenginleştiren yenilikler. Ancak tüketiciler bu cihazlarını güncellemeyerek farkında olmadan evlerine siber suçluları davet etmiş oluyor.

Akıllı Ev Otomasyon Cihazları ve Uygulamalar

İnternet bağlantılı ev cihazları ve uygulamaları tüke-ticilere evlerini akıllı telefonları aracılığıyla yönetme imkanı tanıyor. Ne yazık ki hacker’lar bu trend doğ-rultusunda Bluetooth ile kumanda edilen kapı kilitleri başta olmak üzere tüm ev otomasyon cihazlarını ele geçirmek üzere teknikler geliştirdiler.

Drone

Uzaktan kumanda edilebilen hava ya da kara aracı olan drone’ların satışlarının 2022 yılında 20 milyar Do-lar’a ulaşması bekleniyor. Bu araçlar video ve fotoğraf çekiminde eşsiz açılar yakalayabiliyor. Fakat güven-liği sağlanmayan drone’lar GPS sinyalleri bozularak hack’lenebiliyor ya da akıllı telefon uygulamasıyla gasp edilebiliyor.

53

Page 54: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

54 55

2017’de Dünyayı Bekleyen Siber Tehditler

Gelecek yıl dünyayı bekleyen siber tehditleri açıklayan Fortinet’e göre ünlü ve siyasilere karşı çok daha güdümlü saldırılar yaşanacak, fidye yazılımlar ile çok sayıda kurbana eş zamanlı saldırılar yapılacak ve her birinden alınacak küçük

miktarlarda fidye ile büyük vurgunlar yapılacak, kamu hizmetlerinde kullanılan sistemler siber suçluların en değerli hedefleri arasına girecek.

Fortinet’in, tehdit araş-tırma birimi FortiGu-ard Labs 2017 yılı ile ilgili altı siber tehditler  beklentisini açıkladı. Bu

tahminler, Fortinet araştırmacıla-

rının yakın gelecekte ortaya çık-masını bekledikleri siber suçları ve bu siber suçların global ekonomiye yönelik yaratabileceği potansiyel etkileri içeriyor. Fortinet’in blog sayfası üzerinden detaylarına yer

verilen beklentilerin öne çıkan noktaları ise şu şekilde:

Akıllı daha da akıllanacak: Otoma-tik ve insan benzeri saldırılar daha akıllı savunma gerektirecek: Siber

Mustafa [email protected]

Page 55: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

54 55

Tehditler her geçen dün daha da akıllanıyor ve gittikçe daha fazla otomatikleşiyor. Önümüzdeki yıl “insan benzeri” zararlı yazılımlar görmeyi bekliyoruz. Bu yazılımlar, saldırıların etkisini artırmak için kendilerini duruma göre uyarlaya-cak ve başarıyı temel alan öğren-me yeteneğini kullanacak.

IoT Üreticileri Güvenlik Açıkla-rından Sorumlu Tutulacak

Eğer nesnelerin interneti (IoT) alanında ürün geliştirenler cihaz-larını daha iyi bir şekilde koruya-maz ise bunun dijital ekonomiye etkisi yıkıcı olabilir, tüketiciler siber güvenlik korkusu nedeniyle bu ürünleri satın almakta tereddüt yaşayabilir. Tüketicilerin, şirketle-rin ve diğer ilgili grupların, cihaz üreticilerini sorumlu tutan güven-lik standartlarının oluşturulması ve uygulanması yönündeki çağrı-larının artmasını bekliyoruz.

20 Milyar IoT Cihazı Zayıf Halka

Bulut güvenliğinin en zayıf halkası mimarisi değil, aksine bulut kay-naklarına uzaktan erişim sağlayan milyonlarca cihazdır. Bu nedenle son kullanıcıların cihazlarındaki açıkları kullanan ve böylece bulut servis sağlayıcılarını daha etkili bir şekilde hedef alan saldırılarda artış bekliyoruz.

Daha fazla kurum, IoT ve bulut genelinde; fiziksel, sanal ve özel bulut ortamları arasında kendile-rine sorunsuz güvenlik politikala-rının oluşturulması, yönetilmesi ve uygulanması imkanını sağla-yan “fabric” temelli güvenlik ve segmentasyon stratejileri uygula-yacak.

Saldırganlar Akıllı Şehirlere Bas-kılarını Arttırmaya Başlayacak

Önümüzdeki yıl otomasyon ve yö-netim sistemlerinin sayısı arttık-ça bu sistemler hackerlar için de hedef olacak. Kamu hizmetlerinin sunulmasında kullanılan bu en-tegre sistemlerden tek birinin dahi saldırıya uğraması ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle bu sistem-lerin siber suçluların en değerli hedefleri arasında yer alması kuv-vetle muhtemel.

Fidye Yazılımlar Zararlı Yazılım-lar İçin Bir Geçit Açtı

Ünlüler, siyasiler ve büyük ku-rumlar gibi yüksek profile sahip hedeflere karşı çok daha güdümlü saldırılar bekliyoruz. Ayrıca bu alandaki otomatik saldırılar büyük bir fidye yazılım ekonomisi yara-tacak. IoT cihazlarına yapılacak eş zamanlı saldırılar ile çok sayıda kurban hedeflenecek. Her birinden alınacak küçük miktarlarda fidye ile büyük vurgunlar yapılacak.

Teknoloji Siber Güvenlik Alanında Yetenekli Kişi Eksikliğini Kapatmalı

Şu an siber güvenlik alanında ye-tenekli uzman sayısındaki eksik-lik, global çapta dijital ekonomiye katılmaya hazırlanan kurum ve ülkelerin büyük bir risk altında olduğu anlamına gelmekte. En basiti; ağ ortamlarında özgürce hareket edecek kritik varlıkları-nı koruyabilmelerini sağlayacak güvenlik politikaları geliştirme konusunda bu ülke ve kurumların deneyim ve eğitimleri bulunmu-yor. Ayrıca günümüzün sofistike saldırılarını tespit edip bu saldırı-

lara yanıt verebilecek durumda da değiller.

Bulut bilişim ve IoT cihazlar gibi teknoloji inovasyonları, siber güvenlik alanında global çapta görülen yetenekli uzman kişi ve zorlayıcı mevzuat eksiklikleri, si-ber tehditler in artmasının önemli nedenleri olarak kalmaya devam ediyor. Değişimlerin eşi benzeri görülmemiş hızda olması, siber saldırıların bireysel, siyasi ve ticari sonuçlar doğurabilecek kurbanları hedeflemelerini sağlayacak şekil-de, durumu bardağı taşıracak bir noktaya getirdi. İlerisi için birçok seviyede sorumluluk getiren acil adımlar atılmalı. Bu sorumluluk-ların; şirketler, hükümetler ve tüketiciler üzerinde aynı şekilde gerçekten etkileri olmalı. Hızla harekete geçilmediği sürece global dijital ekonominin gelişimini dur-duracak ciddi risk devam edecek.

Tehdit Beklenti Trendleri ve Sonuçlar

Nesnelerin interneti ve bulut, yapılan tahminlerde önemli bir dayanak noktası olarak alınsa da diğer bazı trendler de öne çıkıyor. İş dünyası ve bireylerin ortaya çıkardığı dijital ayak izi dramatik bir şekilde büyüyerek potansiyel saldırı alanını da arttırdı. Buna ek olarak artık her şey bir hedefe dönüştü ve her şey bir silah olarak kullanılabilir duruma geldi. Siber Tehditler daha fazla akıllandı, oto-matikleşti ve bu tehditlerin tespiti daha da zorlaştı. Son olarak eski siber tehditler de geri gelmeye devam ediyor; fakat bu kez tespit ve adli soruşturma sınırlarını zor-layan yeni gelişmiş teknolojileri kullanarak.

Mustafa [email protected]

Page 56: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

56

telekom

Türkiye Ekonomisine Yönelik Siber Saldırılar Artışta

Türkiye’de faaliyet gösteren 250 kurumun katılımı ile gerçekleştirilen siber güvenlik araştırmasına göre, son beş yıllık dönemde siber

saldırıların sayısında artış yaşandı. Sadece kötü niyetli yazılımlar ve bilgisayar korsanları değil, çalışanlar da farkında olmadan şirketlerinin

siber güvenliklerini tehdit ediyor.

Türkiye’deki şirketlerin siber güvenlik yaklaşı-mı konulu araştırmaya göre, ticari kuruluşla-rın yüzde 47’si, 2011

yılından bu yana maruz kaldıkları siber saldırıların sayısında artış olduğu görüşünde birleşiyor. Şir-ketler, siber güvenliği tehdit eden temel risk faktörlerini kötü niyetli yazılımlar, hacker saldırıları ve

kendi çalışanları olarak görü-yor. 2016 yılının temmuz ayında gerçekleşen araştırmaya, Türki-ye’de faaliyet gösteren 250 kurum katıldı.

Araştırmaya göre, Türkiye’deki şirketlerin dörtte üçünün halen uygulamakta olduğu bir siber gü-venlik politikası bulunuyor. Bu ku-rumların yüzde 43’ü siber güvenlik

politikalarını günlük, haftalık ve aylık bazda gözden geçiriyor ve revize ediyor. Olağanüstü durum-lar yaşanmadıkça, standart revize süresinin 6 ay ile 1 yıl arasında olması gerekiyor. Gözden geçirme ve revize periyotlarının standart süreden kısa olması, kurumun si-ber güvenliğe yönelik etkin bir yol haritasının bulunmadığı anlamına geliyor. Araştırmamıza katılan

Mustafa [email protected]

Page 57: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

57

kurumların sadece yüzde 44’ünün standart süre aralığını belirtmesi, bu anlamda bir güvenlik bilinci-nin ülkemizde henüz tam olarak yerleşmediğini gösteriyor. Kurumların yüzde 23’ü siber güvenlik harcamaları için bütçe ayırmazken, toplam BT bütçesinin yüzde 11 ile 30 arasında bir kıs-mını siber güvenliğe ayıranların oranı yüzde 50’yi buluyor. Yüzde 10’luk bir kesim ise toplam BT bütçesinin yüzde 31’inden fazlası-nı siber güvenlik için harcadığını ifade ediyor.

Finans ve Kamuda Farkındalık Yüksek

Diğer sektörlere oranla siber saldı-rılar neticesinde maddi kayıplara daha açık olan finans sektöründe farkındalık yüksek. Türkiye’de bankaların internet şubelerinin

müşteri arayüzleri Avrupa ül-kelerine kıyasla daha fazla diji-talleşmiş durumda. Bu da daha yüksek güvenlik gereksinimini beraberinde getiriyor. Türkiye’deki bankaların yurtdışındakilere göre siber güvenlik tehditlerine karşı daha iyi korunduğunu söyleyebili-yoruz. Vatandaşların çeşitli kişisel verilerine sahip olan kamu ku-rumları için de aynı durum geçerli. Finans ile birlikte, en çok hedefte olan kurumlar kamu sektöründen. Araştırmada kamu kurumlarının yüzde 90’ından fazlasının bir siber güvenlik politikasına sahip olma-sını da dikkate değer.

Çalışanlar da Bir Güvenlik Tehdidi

Araştırmaya katılan şirketlerin yüz-de 47’si, son beş yıl içerisinde karşı karşıya kaldıkları siber saldırıların sayısında artış olduğunu belirtiyor.

Siber saldırıların başlıca kaynak-larında ise kötü amaçlı yazılımlar yüzde 94 ile başı çekerken, hac-ker’lar yüzde 68, çalışanlar yüzde 42, eski çalışanlar yüzde 33 ve rakipler yüzde 28 ile siber güvenliği tehdit eden diğer faktörler olarak sıralanıyor. Araştırmaya katılan kurumların yüzde 77’si, çalışanları-nı siber güvenlik politikalarının bir parçası görürken, çalışanlar açısın-dan en büyük riskler bilgi güvenliği ve verilerin sızdırılması olarak öne çıkıyor. Güvenlik teknolojisine ek olarak, çalışanların güvenlik poli-tikalarının bir parçası olmalarının ve siber güvenlik konusunda eğitim almalarının da kritik olduğunu görüyoruz. Bazı kurumlar, çalışan-larına eğitim verdikten sonra onları puanlama yoluna gidiyor. Bu sayede şirket içindeki siber güvenlik öl-çümleri, etkili ve sürdürülebilir bir şekilde yapılandırılabiliyor.

Page 58: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

58 59

BT Günlüğü Test Merkezi, bundan böyle her ay yeni çıkan ürünleri mercek altına alıyor. Deneyimli bir kadro ile özellikle mobil hayatın inceliklerine parmak basacak olan BT Günlüğü, sunuculardan tutunda basit bir cep telefonuna kadar düşünebileceğiniz her türden ürünü sizlere anlatmak ve açıklamak için çabalayacak. Eskiden kurumsal ve son kullanıcı olarak iki ayrı ürün grubu pazarı bulunuyordu, fakat son yıllarda bu pazar ayrımı yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Kurumsal pazara hitap eden ürünlerin çalışan kullanıcılar için tasarlandığı bir gerçek. Ama şunu da unutmamamız gerekiyor her kurumsal kullanıcı aynı zamanda bir son kullanıcı ve birçok çalışan kendi özel teknolojik cihazını aynı zamanda işyerinde de kullanıyor. Yapacağımız ürün incelemelerindeki amacımız ise siz değerli okuyucularımıza satın alma kararı konusunda yardımcı olmak. Bu konuda aklınıza gelebilecek herhangi bir soruyu istediğiniz zaman bizlere sorabilirsiniz. E-Posta adresimiz [email protected].

donanım

Page 59: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

58 59

Güçlendirilmiş bir kasa sistemine sahip olan iPhone 7 Plus, yüksek basınçlara karşı dirençli hale getiril-di. Bununla birlikte ön ve arka yüzeyi çiziklere karşı sağlamlaştırıldı. Aluminyum kasa sistemi ve camın özenle seçilmesi, ürünü ele aldığınızda hemen belli oluyor. Yüksek kaliteli bir işçilik ve malzeme kalitesini anlamamak mümkün değil. Apple, yeni nesil iPhone ai-lesinde daha iyi bir ekran deneyimi vaat ediyor. Burada sözü edilen değişim, daha geniş spektrumlu bir renk derinliği ve daha yüksek bir parlaklık değeri. Bu yüzden de Amerikan film endüğstri standardı olan P3 renkde-rinliği baz alındı. Bunun avantajı Video ve fotoğraflarda çok daha canlı renkli bir görüntü oluşturması. iPhone 7 Plus’un retina ekranı bir önceki nesille göre aynı bo-yutta. 5.5 inç büyüklüğünde olan bu ekran 1920x1080 çözünürlüğünde çalışıyor. 1600:1 kontrast ve yüksek bir siyah değerine sahip olan iPhone 7 Plus, 620 cd/m2 parlaklık değeri ile tüm puanları topluyor. Öyle ki yaptığımız denemelerde iP-hone 7 Plus’un piyasadaki en iddialı ekranlardan birine sahip olduğunu söylemeden edemeyeceğiz.

Performans

iPhone 7 ve iPhone 7 Plus’un donanım birleşenleri neredeyse aynı. Her iki telefon Apple’ın yeni dört çekir-dekli A10 Fusion yongasını kullanıyor. İki iş birimine ayrılan bu yonga, 2.34 GHz hızında çalışan performans iş birimi ile A9 işlemci ile kıyasla %40 daha yüksek bir performans sunuyor. Düşük güç tüketime sahip olan ikinci iş birimi ise 1.08 GHz çalışma frekansı ile günlük işlerin birçoğunun üstesinden geliyor. iPhone 7 Plus’un önemli bir farkı iPhone 7 ile kıyasla 2 Gbyte yerine

3 Gbyte’lık bir bellek kullanması. Apple, A10 Fusion yongası ile beraber yeni bir GPU birimi de geliştirdi. Bu GPU birimi A9 ile kıyasla %30 daha az bir güç tüketi-minde %50 daha yüksek bir performans sunuyor. iPho-ne 7 Plus’un en önemli değişikliklerden biri kuşkusuz kullanılan kameraları. Ön tarafta fokus özellikli 7 MP çözünürlüğünde fotoğraf çeken bir kamera yer alıyor. f/2.2 diafram aralığında olan bu ön kamera HDR fotoğ-raflarla birlikte 1920x1080 çözünürlüğünde videolar çekebiliyor. iPhone 7 Plus’un bu ön kamerası oldukça başarılı. Fakat piyasanın en iyi ön kamerası olduğu söy-lenemez. iPhone 6s Plus ile kıyasla çok büyük bir fark görmediğimizi söylemeliyiz. Arka kamerada durum çok farklı. iPhone 7 Plus’da ilk kes kullanılan Dual kamera çözümü inanılmaz farklar ortaya çıkartıyor. Bu üründe kullanılan Dual kamera konsepi, Huawei P9 veya LG G5’den çok daha farklı çalıştığını hemen söylemeli-yiz. Her iki kamera 12 MP çözünürlüğünde fotoğraflar çekiyor. iPhone 7’de de kullanılan birinci kamera geniş açı lensi ve f/1.8 diafram aralığı ile kendisini farklılaştı-rıyor. İkinci kamera ise f/2.8 diafram aralığında olan bir Teleobjektik kamera. OIS özelliği sadece ilk kamerada devreye giriyor.

Apple’ın Yeni Amiral GemisiApple iPhone 7 Plus

Apple iPhone 7 Plus standart kulaklık girişine sahip olmaması ve arka yüzeyde ikinci bir zum kamera entegre etmesi ile fark yaratıyor. Yenilenmiş A10 işlemcisi, su geçirmez tasarım ve Stereo hoparlör ile karşımıza çıkan iPhone 7 Plus’a yakından bakıyoruz.

Teknik Özellikler:

Ekran: 5,5 inç 1920x1080İşlemci: Apple A10 2.34 GHzBellek: 3 GByteKapasite: maks. 256 GByte Boyut: 7.3 x 158.2 x 77.9 mmAğırlık: 188 gr

Page 60: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

60 61

donanım

Jabra, Halo Smart adı altında yeni Bluetooth kulaklığını piyasaya sürdü. Siyah, mavi ve kırmızı renklerde satışta olan bu kulak içi kulaklıklar ilk olarak tasarımı ve ergo-nomisi ile ilgi çekiyor. Jabra, bu üründe sade tasarımı ve kullanılabilirliği çok iyi sentezledi. Jabra, Halo Smart kulaklığında çok fazla kafa yorduğu, ürünü kullandığı-nızda hemen belli oluyor. Öyle ki, kullanıcıların rahatlığı ve zengin deneyimi için neredeyse her şeyi düşünmüş. Bununla birlikte ürünün işçiliği ve malzeme kalitesi kullanım ömrünü önemli derecede arttırıyor. Halo Smart, üst seviye ve pahalı olan Bluetooth kulaklıklarla rahatlık-la yarışabiliyor. Kulak içi yani In Ear kulaklıkların rahat taşınabilmesi oldukça büyük bir önem taşıyor. Bizim beğendiğimiz bir özellik ise iki kulaklığı birleştiren ense bağlantı sistemi.

Bu bağlantı hem yumuşak hem de sert olmak üzere iki parçadan oluşuyor. Kulaklık bağlantısı ucu yumuşak ve kulağa tam oturması için tasarlandı. Ense bölümü ise sert ve bir o kadar da esnek. Bu bölüm sayesinde, 38 gr

ağırlığında olan bu kulaklık sistemi enseyi tam sarıyor ve kullanıcıya herhangi bir rahatsızlık vermiyor.

Halo Smart’ın diğer bir avantajı, earGel olarak adlandı-rılan kauçuk kulaklık tıkacısı. Kulaklığın kulağın içine sağlam oturmasını sağlayan bu kulaklık tıkacı, kulak içini tam sarıyor ve rahat bir kullanım sunuyor. Yaptığı-mız denemelerde Jabra Halo Smart’ın bize herhangi bir rahatsızlık vermediğini uzun bir kullanımda bile rahat ettiğimizi gözlemledik.

Samsung 850 EVO M.2, özellikle fiyat/performans oranı ile oldukça başarılı bir ürün. Birçok SSD ürünü arkasında bırakan Samsung 850 EVO M.2, kesinlikle göz ardı edilmemeli. Yeni nesil dizüstü sistemler için geliştirilen ve 512 MByte’lik bir DDR3 belleğe sahip olan Samsung 850 EVO M.2 SSD, adı üstünde M.2 bağlan-tısına sahip. Ürünün teorik okuma ve yazma hızı 540 ve 500 MByte/sn olarak tanımlanmış. Rastgele okuma hızında ise 97 000 IOPS okuma ve 89 000 IOPS yazma performansına ulaşıyor. Yaptığımız testlerde Samsung 850 EVO M.2 SSD ürününün 512 MByte/sn’lik bir okuma hızına ve 493 MByte/sn’lik bir yazma hı-zına ulaştığını ölçtük. Saniyedeki operasyon sayısı ise okumada 25 000 IOPS ve yazma da 35 000 IOPS olduğunu gördük. Samsung 850 EVO M.2 SSD’nın veriye erişim süresi ise okumada 0.04 ve yazma da 0.03 ms. Bu değerlerin pratikteki verileri ise şöyle yorumlanabilir. Samsung 850 EVO M.2 SSD, ISO dosyasını 340 MByte/sn hızında çalıştırıyor. Uygulamalardaki hızı ise 242 MByte/sn ve oyun-lardaki performansı da 248 MByte/sn civarında. Samsung 850 EVO M.2 genel olarak oldukça başarılı bir ürün. Yaptığımız testlerde özellikle orta segment SSD diskler arasında kendisini öne çıkardığını gördük. İster sentetik test uygulamala-rında olsun isterse de gerçek kullanımda, Samsung 850 Evo M.2 kendisini rakip-lerden farklılaştırmasını çok iyi biliyor. Tabi burada M.2 arayüzünün de önemi oldukça büyük. Yine de şunu söylemeden edemeyeceğiz. Samsung 850 EVO M.2 performansını tam olarak gösteremiyor.

Sıra Dışı Kulaklık Deneyimi Jabra Halo Smart

Performansı ve Uygun Fiyatıyla İlgi ÇekiyorSamsung 850 EVO M.2

Teknik Özellikler

Bluetooth: Bluetooth 4.1Konuşma süresi: 17 saatHoparlör çapı: 10 mmKonuşma mesafesi: 10 mDayanıklık: Suya ve rüzgaraAğırlık: 38 gr

Teknik Özellikler

Arabirim: Mini m.SataTeknolojisi: 3D V-NANDOkuma hızı: 540 MByte/snYazma Hızı: 500 Mbyte/snKapasite: 250 GByteKontrol ünitesi: Samsung MGX

Page 61: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

60 61

Apple Watch Series 2 olarak adlandırılan bu yeni ürün, bir önceki nesil ile kıyasa, neredeyse aynı tasarıma sahip. Internet üzerinden yayılan, Apple Watch 2’nin yuvarlak tasarıma sahip olacak dedikodular gerçek dışı olduğunu gördük. Apple köşeli form faktöründen, yuvarlatılmış kenarlardan ve 38 ile 42 mm’lik ekran boyutlarından vazgeçemedi. Apple Watch 2’yi kulla-nabilmek için bir önceki modelde olduğu gibi mutlaka bir iPhone’a sahip olmak gerekiyor. Buna karşın Alü-minyum ve çelik kasa sistemlerine seramik kasa sistemi eklendiğini söylemeliyiz.

Performans

Apple Watch Series 2, iki çekirdekli bir işlemciye sahip. Bu işlemci yüklenen uygulamaları çok daha hızlı açabi-liyor. Tabi bunu yaparken güç yönetiminde cimri dav-ranıyor. Dolaysıyla 18 saat’lik güç tüketimi değişmemiş. Yaptığımız testlerde Apple Watch Series 2’nin oldukça hızlı olduğunu gördük. Bununla birlikte, çok fazla oy-nanmadığında, yaklaşık 2 gün dayandığına şahit olduk. Ürünü kablosuz şarj prosedürü ne yazık ki değişmedi. İçinde bulunan GPS yongası birçok kişiyi memnun edeceğini düşünüyoruz. Özellikle de sporcuları. Çünkü

GPS’i kullanmak için iPhone’a ihtiyaç duyulmuyor. Apple Watch Series 2’nin diğer bir önemli farkı müzik dinlemek için 2 GByte’lık bir kapasiteye sahip olması. Müzikleri dinlemek için mutlaka Bluetooth kulaklığa ihtiyaç duyulduğunu şimdiden söyleyelim.

Bitmedi. Apple Watch Series 2, 50 metreye kadar su ge-çirmez bir tasarıma sahip. Apple’dan aldığımız bilgilere göre Apple Watch Series 2 dalmak için elverişli değil. Yine de çok derine dalmadığınız sürece yüzerken bu ürünü kullanabiliyorsunuz. Hatta havuzlarda kullan-dığınıza, kaç set yüzdüğünüz bilgisini gösterebiliyor. Hoparlör bölgesine giren suları da özel bir ses sinyali ile dışarıya atıyor. Apple, her ne kadar söylemezse de Apple Watch Series 2 ile akıllı spor saatlerini ciddi anlamda hedef alıyor. İster amatör isterse de profesyonel bir sporcu olun, Apple Watch Series 2 ile birçok ihtiyacınızı rahatlıkla karşılıyorsunuz.

Sonuç

Apple Watch Series 2, bir önceki nesille göre çok daha performanslı olduğu bir gerçek. Özellikle saatin içinde yüklü olan uygulamalarda bu hemen fark ediliyor. Uy-gulamaları çok daha hızlı çalıştırabildiğiniz gibi, WLAN performansı da bir önceki nesille göre artmış olduğunu gördük. Daha iyi bir işlemci ve GPU birimine sahip olan Apple Watch Series 2, düşük güçte yüksek bir işlem performansına sahip. Bununla birlikte kendi içinde en parlak ekran ile donatılmış. Öyle ki ışıklı ortamlarda bile bu ekrana rahatlıkla bakılabiliyor.

Uzun lafın kısası. Apple, Watch Series 2 ile tüm beklen-tileri yerine getirdiğini söylemeliyiz. Bu ürün akıllı sa-atler kategorisinde en tepeye yerleşti. Bununla birlikte de Spor saatlerine de ciddi bir rakip olmaya başladı.

Ses Getirecek Değişikliklerle YenilendiApple Watch Series 2

Apple yine boş durmadı ve Apple Watch ürününü yenileyip geliştirdi. Yani piyasaya çok iddialı ve dengeleri altına üstüne getirecek yeni ürününü piyasa sürdü.

Teknik Özellikler:

İşletim Sistemi: Watch OS 3İşlemci: S2 Çift çekirdek işlemciBağlantı: Bluetooth 4.0, WiFi 802.11 b/g/n42 mm Boyut: 42.5x36.4x11.4 mmAğırlık: 34.2 grDiğer: GPS, Su geçirmez yapı

Page 62: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

62 63

donanım

Samsung, Gear Fit’in ikinci sürümü ile karşımıza çıktı. Akıllı bileklik, akıllı saat ve bir Fitness Bandı karışı-mı olan bu Samsung Gear Fit 2, sıra dışı ergonomisi ve zengin donanım birleşenleri ile tüm ilgiyi üzerine çekmeyi başarıyor. Samsung Gear Fit 2, bileğe tam oturması için kavisli bir yapıya sahip. Kasa sistemi-nin plastik olması ürünü biraz ucuz gösteriyor. Ama bunun da bir nedeni var. Samsung Gear Fit 2, herhangi bir spor aktivitesinden sonra çok kolay temizlenebi-liyor. Cihazı temizlemek için suyun altında tutmanız yeterli. IP68 standardına göre su ve toza karşı koru-ma sağlayan Samsung Gear Fit 2, ne yazık ki yüzme havuzunda uzun süreli kullanılamıyor. Yani su bazlı spor aktivitelerinizi bu ürünle yapılmaması tavsiye ediliyor. Yağmur altında spor veya elleri yıkamak için bu ürünü bileğinizden çıkarmanız gerekmiyor. Sam-sung Gear Fit 2, S ve L olmak üzere iki farklı bileklik ölçüsüne sahip. Bununla birlikte kullanıcılar üç farklı renk arasında seçim yapabiliyorlar. Şarj kablosu ciha-zın arka tarafından mıknatıs yardımıyla bağlanıyor. Yaklaşık her 2 günde bir bu şarjı kullanmak zorunda oluyorsunuz. 29 gr ağırlığında olan Samsung Gear Fit

2’nin kavisli yapısı bileği tam kavrıyor ve kullanıcıya kesinlikle bir rahatsızlık vermiyor. Üzerinde bulunan 1.5 inç büyüklüğünde süper AMOLED ekran da rahat bir kullanım sunuyor. En azından kapalı ortamlarda. Çok güneşli ortamlarda ekranın kontrast ve parlaklık değeri ne yazık ki zayıf kalıyor. Dokunmatik olan bu ekran esasında iyi bir performans sergiliyor. Islak par-maklarla bu ekrana dokunduğunuzda zaman zaman tepki alamayabiliyorsunuz.

Sony, Phablet pazarını Xperia XA Ultra ile doldurmaya çalışıyor. Bunu yaparken de özellikle ergonomi ve tasarıma fazlasıyla önem veriyor. Sony Xperia XA Ultra 1080x1920 çözünürlüğüne ulaşan 6 inç büyüklüğünde IPS LCD ekran kullanılıyor. Oldukça parlak ve keskin bir ekrana sahip olan bu ekran, her ne kadar Samsung Galaxy S7 Edge performansına ulaşmassa da fazlasıyla iş görüyor. Sony Xperia XA Ultra ,367 ppi yoğunluk değeri ile 294 ppi’lik Xperia XA’dan daha keskin bir görün-tü sunuyor. Bununla birlikte sahip olduğu 530 nit parlaklık değeri ile benzer Phab-let ürünlerle kıyasla çok daha parlak bir görüntüye ulaşıyor. Sony Xperia XA Ultra, 2 Ghz sistem frekansında çalışan sekiz çekirdekli MediaTek MT6755 Helio P10 işlemcisini kullanıyor. Bu işlemci 5 inç büyüklüğündeki Xperia XA ile aynı. Farkı, XA Ultra, XA ile kıyasla 2 GByte yerine 3 GByte kapasiteli bellek kullanması. Bu değişim Xperia XA Utra’ya ciddi bir güç katıyor. Sony Xperia XA Ultra’nın en büyük özelliği sahip olduğu yüksek çözünürlüklü kameraları. 21.5 MP çözünürlüklü arka kamerası f/2.2 diyafram değeri ile standartların üstünde bir performans sergiliyor.Her ne kadar üst seviye bir kamera olmazsa da, hibrit oto fokus ve hareketli görün-tüleri takip etme fonksiyonu ile fark yaratıyor. Ön kamera ise 16 MP çözünürlü-ğünde ve f/2.0 diafram aralığı ile fotoğraflar çekiyor. Sony’nin bu kamerası şu ana kadar piyasaya sürdüğü en güçlü ön kamera özelliğini taşıyor.

GPS, Nabız Ölçer ve Kavisli Samsung Gear Fit 2

Sony’nin Yeni Phablet’i Çok İddialıSony Xperia XA Ultra

Teknik Özellikler

Ekran: 1.5 inç (216x432)İşlemci: 1 GHz Çift çekirdekli Kapasite/Bellek: 4 GByte/512 MBytePil: 2000 mAhSensor: GPS, HR, Accelerometer, Gyro, BarometerSu geçirmezlik: IP68

Teknik Özellikler

Ekran: 6 inç IPS LCD, (1080x1920)İşlemci: Mediatek MT6755 Helio P10Kapasite/bellek: 16 GByte/3 GByteKamera: 21.5 MP arka, 16 MP önBoyut: 164 x 79 x 8.4 mmAğırlık: 202 gr

Page 63: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

62 63

Kenarları yuvarlatılmış bir tasarıma sahip olan Xperia XZ, ilk bakışta kaliteli bir izlenim veriyor. Arka yüze-yi Aluminyum olan Xperia XZ’nin kasa sistemi metal plastik karışımından oluşuyor. Kasa sistemine yakından baktığımızda her ne kadar plastik metal karışımı olsa da iyi bir işçiliğe ve malzeme kalitesine sahip olduğunu söylemeliyiz. Bu esasında çok önemli bir özellik. Çünkü Xperia XZ tüm bunlara ek olarak su ve toza karşı daya-nıklı. Yine de dikkat. Xperia XZ her ne kadar IP68 sertifi-kasına sahip olsa da tıpkı Samsung’un yeni ürünlerinde olduğu gibi ürünle suya girilmemesi tavsiye ediliyor. 5.2 inç büyüklüğünde bir ekrana sahip olan Xperia XZ, Xperia X Performance gibi sadece Full HD (1920x1080) çözünürlüğü destekliyor. Xperia XZ’nin sahip olduğu 424 ppi piksel yoğunluk değeri, oldukça keskin görüntü-ler oluşturabiliyor. Benzer bir durum ekranın parlaklık değeri için de geçerli. Xperia XZ, güneşli ortamlarda sizi kesinlikle yalnız bırakmıyor.

Performans

Dört çekirdekli ve 2.15 GHz sistem frekansında çalışan Snapdragon 820 işlemcisine sahip olan Xperia XZ, 3 GByte büyüklüğünde bir belleğe sahip. Android 6.0.1

işletim sistemi ve kendi arayüzü ile kullanıcılarla bu-luşan Xperia XZ, yüksek bir tempoda çalışıyor. Gerek uygulamalar olsun, gerekse de menüler arasındaki geçiş-lerde hiçbir şekilde takılmıyor. Buna yeni nesil 3 Boyutlu oyunlar da dahil olması önemli bir artı. Bitmedi. Sony, Xperia ailesinde ilk kes USB Type C arabirimini kullandı. Xperia XZ’nin üzerinde bulunan 2900 mAh’lik bataryası, bu sayede, hızlı şarj modunda 1.5 saat içinde doluyor. Üründe beğendiğimiz bir özellik, çok yoğun kullanımda yaklaşık 10.5 saat dayanabilmesi.

Kamera

Xperia XZ, 32 Gbyte’lık bir kapasiteye sahip. Bu kapasi-tenin yaklaşık 22 Gbyte’ı kullanılabiliyor. Daha fazla bir kapasiteye sahip olmak isteyen kullanıcılar Micro-SD kart takabiliyorlar. Bu esasında önemli. Çünkü Xperia XZ’nin 4K Video çekim modu yüksek bir kapasiteye ih-tiyaç duyuyor. 12 MP ön ve 23 MP’lik bir arka kameraya sahip olan Xperia XZ, yüksek bir verimlilikle çalışıyor. Yaptığımız testlerde ışıklı ortamlarda keskin ve renkleri doymuş fotoğraflar çekebildiğimizi söylemeliyiz. Ürün-de bizi şaşırtan bir özellik, loş ortamlarda yaptığımız çekimlerde birçok rakibi geride bırakması. Xperia XZ, gelecek hareketi önceden tahmin eden görüntü sensoru, nesneye olan uzaklığı ölçerek zorlu ışık koşullarında net görüntüler sağlayan Lazer otomatik odaklama sensoru ve beyaz dengesini ayarlayan ve renkleri doğal canlılıkta yakalayan RGBC-IR sensörleri ile müthiş işler başarıyor.

Xperia XZ, ne yazık ki optik görüntü sabitleyicisine sahip değil. Sony, bu eksikliği gelişmiş Steady Shot tek-nolojisi ile gideriyor. Her ne kadar iPhone 7 Plus kadar başarılı olmazsa da, çok iyi sonuçlar elde edebileceğinizi söylemeden edemeyeceğiz.

Kaybettiği Toprakları Kazanmak İstiyorSony Xperia XZ

Sony, yeni ürünü Xperia XZ ile tüm dikkatleri üzerine topluyor. Xperia ailesinin hala güçlü olduğunu göstermek isteyen Sony, Xperia XZ ile bu hedefe ulaşmaya çalışıyor.

Teknik Özellikler:

Ekran: 5.2 inç 1920x1080İşlemci: Snapdragon 820Bellek: 3 GByteKapasite: 32 Gbyte Boyut: 146 x 72 x 8.1 mmAğırlık: 161 gr

Page 64: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

64 65

donanım

Samsung’un yeni geliştirdiği Gear Icon X adlı Blue-tooth kulaklık, tamamen kablosuz olma özelliği, MP3 fonksiyonu ve Fitnes uygulamalarını çalıştırması ile fark yaratıyor. Samsung Gear Icon X, birçok ek özellik-ler üzerinde barındırması ile kendisini farklılaştırmak istiyor. Ürüne yakından baktığımızda sağ ve sol kula-ğa uyumlu iki kulaklık görüyoruz. Bu kulaklıkların en önemli özelliği birbirleri ile bir kablo yardımı ile bağlı olmamaları. Yanı bağımsız çalışmaları. Bu esasında çok önemli bir özellik. Çünkü benzer ürünler birbirle-ri ile kablo olarak bağlılar. Bu sayede müzik keyfinde herhangi bir aksaklık yaşanmıyor. Samsung, bu tarz ürünlerde olan bu sorunu çözmüş olmalı ki kulaklıkları birbirinden ayırdı.

Koşucular kulağa çok iyi oturan ve 6.3 gr ağırlığında olan bu kulaklık sayesinde fazlasıyla rahat edecekler. Koşarken ellerin cep telefonlarına gitmeyeceğini düşü-nüyoruz. Nedeni de, Samsung Gear IconX’in aynı za-manda bir MP3 oynatıcısı olması. 4 GByte hafızalı olan bu ürün yaklaşık 1000 şarkıyı kayıt edebiliyor. Sam-sung Gear Icon X, yaklaşık 1 saat içinde pili tüketiyor.

Antrenman sırasında bu değer çok düşük olduğu bir gerçek. Beraberinde gelen saklama kutusu aynı zaman-da kulaklıkları şarj edebiliyor. Dolaysıyla pil bittiğinde ürünleri bu kutuya koyup şarj edebiliyorsunuz. Sam-sung Gear Icon X’in diğer bir önemli özelliği üzerinde bulunan sensor sayesinde kullanıcının nabzını ölçe-bilmesi. Adım sayma özelliğine de sahip olan Samsung Gear Icon X bu verileri akıllı telefonlara aktarıyor.

Birçok kişi ZTE’yi tanımıyor veya Çin menşeli olduğundan dolayı uzak duru-yor. Oysa ZTE dünyanın en büyük telefon üreticilerinden biri. ZTE Blade V7 Lite inceleme altında. Alüminyum çerçevenin altında dört çekirdekli MediaTek MTK6735P işlemcisi yer alıyor. Bu işlemci ile temel fonksiyonları sorunsuzca ça-lıştırabiliyorsunuz. Fakat piyasada bulunan diğer giriş seviyesi akıllı telefonlar daha güncel işlemciler kullandıklarını söylemeliyiz. MTK6735P ne yazık ki gü-nümüzün şartlarına göre zayıf kalıyor. Zaten ürünü yeni sürüm Android işletim sistemi ile kullandığınızda performansının yeterli olmadığı hemen anlaşılıyor. Menüler arasında sanki işlemcinin frenine basılmış gibi. Uygulamaları açmak için de beklemeniz gerekiyor. Üründe kullanılan 2 Gbyte’lık bellek bile durumu kurtaramıyor. Yaptığımız Benchmark testlerinde, ZTE Blade V7 Lite’ın Samsung Galaxy S3 ayarında olduğunu gördük. Yani 4 yıl önce piyasaya çıkan bir ürün ile aynı. ZTE, Blade V7 Lite’ın ekranında ve performansında cimri davrandı. Kamera konusuna gelince ise herhangi bir kısıtlamaya gitmedi. Bu sayede arka kamera 13 MP’lik ön kamera da 8 MP’lik sensöre sahipler. Arka kamera, ortalamanın altında bir performans gösteriyor. Gündüz çekimlerde renk doğruluğu ve keskin-lik ciddi bir zayıflık gösteriyor. Çekilen fotoğraflar ne yazık ki zengin detaylara sahip değil. Loş ortamlardaki performansı konuşmaya değer değil. Ön kamera ise bizi şaşırttığını söylemeliyiz. ZTE burada Selfie tutkunlarını hedef alıyor ve bunu da iyi beceriyor. Bu yüzden olsa gerek ön tarafta da LED flaş yer alıyor.

Nabız Ölçen Bluetooth KulaklıkSamsung Gear IconX

Ucuz Etin Yahnisi ZTE Blade V7 Lite

Teknik Özellikler

Bağlantı: Bluetooth 4.1Kapasite: 4 GBytePil: 47/315 mAhOynatma formatı: MP3, M4A, AAC, WAV, WMAKulaklık boyutu: 18.9 x 26.4 x 26.0 mmŞarj kutusu boyutu: 35.3 x 30.3 x 92 mm

Teknik Özellikler

İşlemci: 1 GHz dört çekirdekli MediaTek MTK6735PEkran: 5 inç, 1080x720Kapasite/Bellek: 16 GB/ 2 GByteKamera: 13 MP arka, 8 MP önBoyut: 143,8x70x7,9 mmAğırlık: 135 gr

Page 65: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

64 65

129 gr ağırlığı ile oldukça hafif olan MI5, sadece 7 mm kalınlığında. Çok ince bir ekran çerçevesine sahip olan bu ürün, Alüminyum kasa sistemi ve yuvarlatılmış plastik arka yüzeyi ile Galaxy S7’ye çok benziyor. Kesin kenarlar yerine yumuşak bir tasarıma sahip olan MI5, tıpkı Galaxy S7 gibi çok başarılı bir malzeme kalitesi ve işçilik ile üretilmiş. En büyük avantajı ise, tüm bu kaliteyi Galaxy S7’nin yarı fiyatına sahip olabilmeniz. Xiaomi MI5, tıpkı Samsung Galaxy S7 gibi 5.1 inç’lik bir ekrana sahip. Bu ekran 1920×1080 piksel çözü-nürlüğü ile gayet keskin bir görüntü sunuyor. Elbette Galaxy S7’nin 2560×1440 piksel çözünürlüğüne sahip ekranı ile karşılaştırılamaz. Samsung bu alanda bir numara olduğunu birçok modelde bize bunu fazlasıy-la göstermişti. Örneğin MI5, her ne kadar yüksek bir kontrast değerine sahip olsa da parlaklık değerinin üst seviyede olmadığını söylemeliyiz. Güneşli ortamlarda bu ekrandan yeterli bir performans almak ne yazık ki oldukça güç.

Performans

Xiaomi’nin performansı gayet başarılı. Öyle ki bu ürün Galaxy S7’den aşağı kalır bir yanı yok. Sahip olduğu Qualcomm Snapdragon 820 işlemcisi 4 x 2.2 GHz’lik

sistem frekansı ile yüksek bir performans sağlıyor. Bu performansı yeni nesil oyun oyunlarda fazlasıyla hissedebiliyorsunuz. Tabi burada kullanılan 3 Gby-te’lık belleğin önemini de unutmamak lazım. Kapa-site konusuna gelince, 32 ve 64 Gbyte olmak üzere iki farklı seçenek mevcut. Bizim tavsiyemiz 64 GBy-te’lık sürümü satın almak. Nedeni de, Xiaomi MI5’de microSD kart yuvasının olmaması ve bu kapasitenin arttırılamaması. Buna ek olarak Xiaomi, 32 GByte’lık sürümde işlemciyi frenliyor. Yani burada kullanılan işlemci performansını tam olarak sergilemesine izin verilmiyor.

Kamera

Xiaomi MI5’in arka kamerası 16 MP çözünürlüğüne ulaşıyor. Optik sabitleyicisine sahip olan bu kame-ra gün ışığında ortalamanın üzerinde fotoğraflar ve 4K videolar çekebiliyor. Loş ortamlarda ise fotoğraf çekme performansı ortalama seviyelerin altına dü-şüyor. Optik sabitleyici bile bu alanda çok zorlanıyor. Ön kamera se 4 MP’lik çözünürlük değeri ile Selfie tutkunları için uygun. Xiaomi MI5, sahip olduğu 3000 mAh’lik bataryası ile 1 gün boyunca rahat bir kullanım sunuyor. Bizim beğendiğimiz bir özellik ise, Xaomi’nin kendi arayüzü olan MiUi 7’nin çok basit ve en az iOS gibi çok kullanışlı olması. Bununla birlikte hızlı şarj özelliği, NFC ve parmak izi sensörü de unutulmamış. Uzun lafın kısası. Xiaomi MI5, fiyat/performans oranı ile fazlasıyla ilgi çekiyor. Zengin donanım birleşenleri ve performansı önemli bir avantaj. Buna karşın MI5’in ısındığını söylemek zorundayız. Bununla birlikte, Xiaomi ülkemize bir Türkiye ofisi ile temsil edilmiyor. Bu ürün ailesi bir distribütör yardımıyla ülkemizde sa-tılıyor. Bunun en büyük dezavantajı, ürün ile ilgili bir sorun olduğunda genelde muhatap bulunamaması.

Uygun Fiyata Üst Seviye TelefonXiaomi Mi5

Xiaomi, kullanıcıları çok uygun bir fiyat ile üst seviye bir telefonla buluşturmak istiyor. Ülkemize yeni giriş yapan Xiaomi MI5 inceleme altında.

Teknik Özellikler:

Ekran: 5.1 inç 1920x1080İşlemci: Snapdragon 820Bellek: 3 GByteKapasite: 32/64 Gbyte Boyut: 144.6 x69.2 x 7.3 mmAğırlık: 129 gr

Page 66: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

66 PB

editör

İnternetin artık günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olduğu gerçeği yadsınamaz. İnternet, hayatı kolaylaştıran pek çok özelliğe sahip. Bilgilenme, eğlenme, vakit geçirme gibi pek çok katkısı var. Ancak burada bir ikilem söz ko-nusu: internet bir yandan kişiye fayda sağlarken, öte yandan yeni bir bağımlılık konusu olmaya başlıyor. Her 3 internet kullanıcısından biri uyanır uyanmaz internete giriyor. Uyandıktan sonraki 1 saat içinde internete girenlerin oranı ise yüzde 62. İnternet kullanıcılarının yüzde 70’i de uyumadan önceki son 1 saate kadar internet ortamında vakit geçiriyor.

Araştırma kapsamında kullanıcılara internete girmediklerinde yoksunluk hissedip hissetmedikleri sorulduğunda yüzde 22’si internet kullanmadığı zamanlarda internete girmek için sabırsızlandığını belirtti. İnternet olmadı-ğında yoksunluk hissedenlerin bağımlılık endeksi ise yüzde 63. Ayrıca internet kullanıcılarının yüzde 11’i internette harcadığı zaman dolayısıyla çevresinden şikâyet alıyor. İnternetin birincil kullanım amacı sosyalleşmek olarak görünse de aslında kişiyi yalnızlaştıran ve bulunduğu ortamdan soyutlayan bir etkisi var. Mesaj-laşma gibi sosyal aktivitelerin internet kullanımındaki oranı yüzde 68. Film ve dizi izlemek gibi tüketici aktivitelerin kullanımı da yaygın. Ancak blog yazmak ve yorum yapmak gibi katılımcı aktiviteler nadiren yapılıyor. İnternet kullanı-cıları arasında hiç katılımcı aktivitede bulunmayan kullanıcı oranı yüzde 65” açıklamasında bulundu.

İnternet Demek ‘Sosyal Medya’ Demek

Herkes sosyal medyada. Facebook tüm yaş gruplarında kullanılıyor. Twitter ve Instagram’da gençlerin kullanımı daha yoğun. Yapılan araştırmanın sonuçları-na göre gündemin internetten, çoğunlukla da sosyal medyadan takip edildiğini aktaran Bozdağ, “Gündem artık sosyal medyadan takip ediliyor. İnternet, tele-vizyon ve gazete gibi geleneksel kitle iletişim araçlarına göre daha itibarlı ve güvenilir görünüyor. İnternet ‘gündem’in tanımını da genişletiyor. Kullanıcılar için hem ülke gündeminden hem yakın çevrelerinde olup bitenden haberdar olmayı kapsıyor. Sosyal medya ve uygulamalar hem haber alma hem de aile, arkadaş, müşteriler ve tanıdıklarla haberleşme ihtiyacını karşılıyor. Haber ba-sılı gazeteden okunmuyor, kısmen online haber sitelerinden; ama çoğunlukla sosyal medyadan takip ediliyor.

İnternete Bağımlıyız ve Çok da Yalnızız

Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından ger-çekleştirilen “Türkiye’de Yeni Medya Eğilimleri Araştırması” ilginç sonuçlara ulaştı. Yapılan araştırma, internet ve yeni medya araçlarının kullanımına ilişkin birçok şok veriyi ortaya çıkardı.

Ecevit BIKTIMYayın Danışmanı[email protected]

Page 67: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016

BT YöneticileriBu Adreste Buluşuyor

BTGunlugu.com

Page 68: BT Günlüğü Kasım - Aralık 2016