V A K J F 1. A U. G ı;; N E J . :1\-l i1 )) ii ll 1. i..'T (~ lJ Y A Y 1 N J.., A U 1
VGM
1 1\\JlJ\~l \UI tiiiJI\ \U\ 345.3705 VAK
V AKIFLAR DERGİSİ Metinden hariç 454 Resim, 96 Plan ve Kroki, 68 Fotokopi,
8 Desen ve 3 levha 'yı hividir.
SAYI : VIII
~NG~~ ~~!'-~~l~R ~-·~~~!_!!_~ : __ 1 ~~ ANKARA-1969
ERKEN DEViR ANADOLU TÜRK MİMARİSİNDE 12. ve 13. YÜZYIL ARTUKoGULLARI MEDRESELERİNİN YERİ
Anadolu Selçuklu devri Türk miınarisini incelerken, Güney - Doğu Anadolu'daki dini ve dünyevi yapıların özellikleri He bölgeye has bir mimari üsluba sahip oldukları görülür. Bu bölge 12- ıs. yüzyıllar arası üç asır boyunca Artuklu devletinin hüküm sürdüğü bölgedir. Artokoğullarının çok sayıda Türkmen kütlelerinin bulunduğu Di· yarbakır çevresi şehir ve kazalanm içine alan hakimiyetleri, Sultan Alpaslan ve Sultan Melikşah'ın değerli kumandanlarmdan olan ve Artuklu Beyliklerine adını veren Artuk bin Eksük'ün 1091 de ölümü- üzerine oğuHarının
kurduğu beyliklerle başlamıştır1 • Artuklu devlet idaresinin hangi beylikler · etrafında · toplanclığına . burada kısaca değinmekde fayda vardır:
1 - Hısn Kayfa ve Amid Beyliği ( 1101-1231 ). (Eyyubilerin saldırısı ile son bulmuştur.)
2 -Mardin Beyliği. (1 108- 1408). (Karakoyunlular tarafından
ortadan kaldırılmış tır.)
3 - Harput Beyliği. (1 185 · 1233). (Anadolu Selç~kluları bu şubeye son vermiştir.)
ı. Daha geniş bilgi için bak. Ali Sevim, (Artuko~Uannın soyu ve siyasi faaliyetleri), Belleten, Ci\t XXVI. sayı 101, (Artukoglu Sök~nin siyasi faaliyetl eri). Belleten, Cilt XXVI. sayı · ıo3. (Artukoğlu tıgazi) . Beneten, Cilt XXVI. sayı 104 Ankara, 1962.
2. Artukoğullan Beylikleri hakkında özlll bilgi için bak. M. Fuat Köprülü, (Artukogullan) maddesi, İslam Ansiklopedisi, Cilt I, İst. 1950, s. 617 - 625.
Fügen ll T E R
Bundan sonra Artukoğullarının devlet statülerinde önemli bir noktayı belirtmek yararlı olacaktır. Artukoğulları Beyliklerinin kuruluşu ve sonra da de·vleti devam ettirme gayretleri, çeşitli mücadeleler içinde geçmiştir. Bir taraftan Anadolu Selçuklularının birliği sağlama çabalan içinde Artuklu bölgesine saldırıları, öte yandan Suriye Atabekleri ve Eyyubilerin kuzeye doğru genişlemeleri, Artukoğullarını tabi bir devlet olmaktan kurtaramamıştır3• Tabi oluşta da ortaya ilginç durumlar çıkmaktadır. Mesela 1127 de kurulan ve kısa zamanda yukarı Mezopotamya. Güney - Doğu Anadolu'nun bir kısmı ve Suriye'yi idareleri altına almayı başaran Zengileri bir süre metbu olarak tanınıaları, ortaya zincirleme bir vasıl lık statüsü koymaktadır; çünkü Zengi ler de Irak Selçuklulan Devletinin va salı idi'. Nureddin Zengi'nin ölümün· den kısa bir zaman sonra ise, Selahaddin Eyyubi tarafından kurulan EyyubiIere tabi olmuşlardır.
Siyasi alanda Zengi ve Eyyubilere bağlılık, kültür ve sanat yönünden de Artukoğullarmı Zengi ve Eyyubilerle kaynaştırmış, Anadolu'da özellikle Su· riye mimarisini tamamlayan bir hakimiyet haline getirmiştir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Anadolu Selçuklularının zaman zaman, Anadolu birliğjni kurmak için güneye saldırıları Artuk-
3. Ali Sevim, (Artuğo~lu !!gazi), s. 662.
4. Mehmet Altay Köymen, Selçuklu D~vri Türk Tarihi, Ankara, 1963, s. 155.
198 FÜGEN iLTER
oğullarını daha güneye itmiş, Anadolu'dan koparmıştır.
Konumuz olan Artuldu medreseleri de siyasi ve kül~ürel bağ_lar_ı ~k sı: .. kı olan bu birliğin tabii bir sonucu olarak, pek çok yönden Zengl. ve Eyyu"-. bi medreseleri ile aynılık gösterirler.
Anadolu'da Selçuklu devrinde (medrese yapısı) genellikle iki büyük grup altında incelenir:
1 - Açık aviulu medreseler,
2- Kapalı me~reseler.
En yaygın tip olan, açık aviulu medreseler de kendi aralannda iki ve dört eyvanlı olmak üzere ayİnma tabi tutulur. Bilindiği gibi dört eyvanlı şema tranlıdır. İki eyvana indirgeme ise Anadolu için bir yeniJiktir. Artuklu medreselerini de, Anadolu'nun açık avlulu medreseleri adı altında toplama~ kabildir. Açık aviulu c1uşları dışında, mimari unsurlarda, kuruluşta, hücre sayısında ve dekorasyanda ayrıntılar büyüktür. ·
Selçuklu devrinin Anadolu'lu medreseleri (güney - doğu bölgesi dışında), ister açık avlulu, isterse avlusu kapalı olsun, herşeyden evvel, genel ·olarak, düzgün, geometrik planlı yapılardır. Böylece ilk planda gelen bu özellikleri ile hemen İran'a bağlanırlar. Herzfeld'· in de dediği gibi, «İkili simetri, İran mimarisi için nasıl herşeyse6» Anadolu'nun güney . doğu bölgesi dışındaki
medreseler için de odur.
Medresenin vatanı İran, kurucuları da Selçuklu Türkleridir. Selçuklular
5. Dog-an Kuban, kapalı medreselerln, Anadolu'da açık aviulu medreselerden daha evvel ortaya çıktı!ına Işaret eder, (Anadolu -Türk Mlmarlslnln ka~ak ve sorunlan, İst., 1965, s. 139.)
En erken kapalı medreseler için bk. Aptullah Kuran, Tokat ve Niksar'da Ya~ıBasan medreselerJ. Vakıflar Dergesi, Sayı vn. İst., 1988, s. 39-4:3.
6. E. Herzfeid, "Damascus : Studies lıı Archlltecture", Ars -IslamJca,• XI-XII. 1946;· s. 37.
Abbasi Halifesinin himayesi altında, İslam ülkelerini sünni akide etrafında toplamak amacıyla birleştirici olmuş
lardır. Şiiliği yenmek ve sünniliğin dört mezhebini . öğretmek ve yaymak amacıyla medrese .yapımına başlanmış . kısa zamanda İran ve Mezopotamya'. da pek çok medrese kurulmuştur. M~. likşahı'ın büyük veziri Nizamülmülk medrese yapımında öncü ve destekleyici olmuş, Nişapur, Tus, Bağdat'ta açı lan medreseleri, Basra, Rey, Kargirt vı.· Jsfahan şehirlerindeki diğerleri izle miştir.
Anadolu'nun çifte simctrili, dör: eyvanlı medreselerine (Kayseri Çift.. Medrese gibi 1205 · 1206), bir ön ör nek olarak Rey (XII. Yüzyıl) medrese sini belirtebiliriz7
• Plana dört eyva ı· yerleşimi ile ikj)j simetri hakimdi ı · Rey medresesi bugüne ulaşamamış ye.~. pılardandır.
Anadolu'da çoğunluğu veren sirnet rik kuruluşlu, dengeli medreselerd'" ana eyvan yanında yer alan kubbe:· hücreler ( türbe olarak yapılmışl?rdır ) revak sıraları, eksende yer alan poru: lin derinleşmesi,_ ve figür tasvirler; İran' dan ayni an özellikler olarak ö nemle belirtilmelidir.
Sünnilik cereyanının şiddetlenmc .. siyle, bütün İslam ülkelerinde medre· se yapımı hız kazanmış, Suriye'de d~,.
7. İran'da dört eyvanlı medreselerin er·· ken örnekleri olarak kabul edilen Kargirc (XI. y.y.) ve Rey medresesi (Xll. y.y. başı · için bk. A. Godard, "Origine de la Madrasa. de la Mosqu~e et du caravan~ran ı\ quatrı:: iwans", Ars IslamJca, Vol. XV-XVI, 1951 , s . 1·9. Bugüne ulaşamayan erken devir lraı; medreselerı JÇ1rı E. KUhnel, Die Kunst d es !ı; ıam, Stuttgart, 1962, s. 72 de, "istlsnasız ola rak Şaft ö!renimiıle hizmet etmekteydiler·· diyerek dört eyvanın her blrlnin bir sünn: mezhebine ait olduBu fikrini kabul etmemektedir. K!lhııel aynı bahse devamla, "Musul vı: Suriye'de Ise Zengller Haneft. mezhebinin ko-ruyucusu tdi~er ve Irak'ta Hanbeli doktrin, hüküm sürüyordu. Sünnlllgin Dördüncü mez hebi Maliki'lik içinse, Ma!rlb yurtluk etmek-· teydl" demektedir.
Dört· mezhebe de yer veren Baıtdat'd: ı ki ünıo.. Mustansırlye Medresesi ise (1232) ta . rlhlldlr.
ERKEN DEViR TÜRK MlMARiSiNDE ARTUKOGULLARI MEDRESELERiNiN YERi 199
aynı gayeye hizmet yolunda birçok medrese inşa edilmiştir. Suriye'de medresenin kurucusu da Nureddin Zengi'dir. Suriye'de böylece başlayan medrese mimarisini ana hatlarıyla belirtmek ve İlran'dan ayrılan taraflarını ortaya koymak gerekirse, herşeyden önce «simetrin nin kaybolduğunu söylemeliyiz. Kısımlarda her ne kadar dengeli bir uyum varsa da, planda, İran'h ve Anadolu'lu düzenli geometrik şekil yoktuı..s. Çünkü plana hükmeden artık fonksiyonlar olup, yapı yalnızca medrese değil, bir kompleks halindedir. Mescit büyük ölçüde yapıya girmiş, türbe de medrese bünyesine alınmış
tır.
İşte Suriye'li medreseleri tarifiediğimiz belli başlı özellikleri, aynı özelliklerle, Anadolu'nun diğer medreselerinden ayrılan Artuklu medreselerinde de bulmaktayız.
Artuklu medreselerinin Anadolu için bir önemi de, en erken örnekleri vermeleridir. XII. Yüzyılın ilk çeyreğinden başlattığımız, ancak bir kısmı kayıtlarda kalmış9 bu medreseler hakkında yakın bilgiyi, XII. Yüzyılın son yarısından, XIII. ve XIV. Yüzyıllardan günümüze ulaşmış diğer öerneklerden elde edebileceğimizi söylemek yanlış
olmaz. Bu sebeple, yapırolarına XII. Yüzyılın ikinci yansında başlanmış,
Diyarbakır'da bulunan iki medreseyi öncelikle tanıtmayı uygun bu1maktayız.
MESUDİYE MEDRESESi :
Diyarbakır Ulu Camiinin kuzey doğusundadır. Yapıdaki en erken kita-
• 8. Suriye'de medreselere halüro olan dü
zensiz şekilli planlar Için E. Herzfeld. "o zamanın kalabalık ~h!rlert için bu düzensizlik kaçınılmaz bir kaideydi" dtr,
E. Herzfeld, A:y. es. IX. s. 45. 9. Katip Ferdi, Mardin Artuldulan Ta
rihi (H. 944), İst. 1939. Kitaba ilave olarak All Emiri'nin notlan.
C. Cahen, "Le Diyarı Bakr au teınps des premiers Urtuk\des·•, Journal Asiatı~. 1935, s. 23'(.
be 590 H. (1193/4, en geç kitabe de 620 H. (1224/5) tarihli olup, portaiden 596 H. ( 1200) senesini ve kurucusu olarak da, Muhammet oğlu el-Melik elMesud Sukman'ı öğreniyoruz10 •
Medrese iki katlıdır. Plan bütünüyle düzgün bir şekle sahip değildir (PUm I, II). Medrcsede giriş kuzey -doğuda yer alırken, ana cyvan ve yanlardaki iki oda, üç yönden revaklada çe\Tili avlunun doğu yüzündedirler. Ayrı bir kısım meydana getirecek şekilde, cyvan ve hücre topluluğundan ibaret olan mescit bölümü ise, batı kanadı m eydana getirir.
Medrese, düz, boş ve sağır cephe yüzü ile son derece sadedir. Portal, kuzey - doğu köşedeki yeriyle, cepheyi asimetik bir bölüntüye uğratmıştır
(Resim: 1). Kuzey- batı duvarı ile portal çıkması arasındaki boşluk ev ve dükkfmlarla doldurulmuştur. Portal, sade ye sini kemerli girişi ile, enlileınesine dikdörtgen bir yere açılır. Dışarıda, kemerle silmeli saçak koruişi arasında uzanan, ince. uzun beş parçanın :vanyana sıralanmasıyla meydana gelen kitabe, çiçckli bir fon üzerine, neshi yazıyla yazılmış olup, bir sat ırdır ve porlalin yegane süsüdür (Resim: 2, 3, 4).
Dchliz, son derece sade portalle, profile edilmiş silmelerle çevrili, stalaktitlerle tepelenmiş, derinliği az bir kaYsara içine açılmış kapıyı biririne bağlar. Zengin profilasyonlu silmeleri ve kaı·şısına gelen mihrapla bağlantılariyle bu kapı, esas kapı olmaya ilkinden daha layıktır (Resim: S).
Buradan zengin dekorlu revaklarıyla, şaşırtıcı bir görünümü olan avluya girilir. Medresenin en sağlam kısımlarından biri de, avluyu üç yönden kuşatan bu arkadlardır (!ev III. IV. Resim: 6,7)
10. A. Gabriel, Voyages Archeologiques dans )a Turquie Orientale, Pans, 1940, 97, 99. 100 No. lu kitabeler.
200 FÜGEN iLTER
Doğuda büyük bir eyvan iki kat boyunca yükselir. Önünde, anlam verilerneyen bir merdiven kalıntısı ve bir de kuyu kuliınur11
Aviuyu iki kat halinde üç yönden kuşatan arkadlardan, alttakilerin şahane işçiliğine karşı, ikinci kat arkadlan, alt kata yakışmayacak kadar sade, süslemesiz sivri üçlü kemerlerler kurulmuşlardır (Resim :8). Bu ahenksiz · kuruluş karşısında, ikinci katın sonradan ilave edilmiş olabileceğini söyleyen Gabriel'in fikrine12 biz de katılmaktayız.
Eyvanın, yüksek, sivri, silmelerle l<ademelenen kemerinin kilit taşında, hayvan başına benzer bir kabartma varsa da, ne olduğunu söylemek kolay değildir. Eyvan orijinal halinden çok şey kaybetmiş, her üç duvarından da büyük hasar almıştır. Eyvan duvarla-
. rında, kuzey ve güneyde, kısım kısım
aşınmış, kıifi ve neshi, kitabe kuşakları vardır (Resim: 9 -13). Eyvan içindeki köşeli nişler, üç duvarı da ortalayarak yerleştirilmişlerdir.
Zengin bezemeleriyle aviuyu çevreleyen kemerler, ortadaki yüksek ve geniş, yanlardaki dar ve alçak olmak üzere, üçlü gruplar halinde inşa edilmişlerdir. Kemerler kalın, köşeli ayaklar üstünde yükselir. Başlıklar taşkın ve yassı olup, kemer boynuyla birleşen üst kısımlan iki sıra yivlidir. Köşelerde ise, küt L şeklinde ayaklar yer alır. Kemerler arasındaki rozetler, daire veya kare şekiller halinde taşa oyularak yapılmışlardır. Her yüzde iki tane olmak üzere, altı rozet işlenmiştir.
Giriş katıyla üst kat arasında, silıneli saçak kornişi altında, stilize palmet motif1erinden örülü, bitkisel arabesk bir fon üzerindeki neshi yazı şeri-
ll. Vakıflar Genel Müdürlüg-ü tarafından, restorasyon öncesi yapılan boşaltmada, söz konusu kuyu ve basamaklar ortaya çıkarıı-m~~ . .
12. A. Gabriel, ay. es. s. 195.
di, kemerler üstünden geçerek aviuyu çevreler. Yazı kuşağı, siyah bazalt taşlany}a kaplı duvarlar üzerinde, açık renk malzeme üzerine işlenmiş olmasıyla da ilk bakışta ?elinnektedir.
Kemer süslemelerinde özellikle , motifterin ve şekillerin değişmesine rağmen, boşluğa sarkan ve üstleri işlenmiş dilimler ayn bir önem taşır. Bu arada yaruardaki küçük kemerlerden bazılannın üç diliınli olduğu görülür. Üçlü kemerlernelerden öncelikle, batı cephedeki, eyvan karşısına gelen ve ay. ludaki kemerler için de en ustalıkla bezenmiş olanını ele alalım (Resim : 7). Taş işçiliğinin eşsiz örneklerinden biri ol:ın ve yanlardaki üç di1im1i kemerll:r arasında yer alan orta kemer, vuvar
laktır. İçlerinden çıkan dallar zi~cirine tutıinmuş, üçgen kaideli dörtköşe karınlı vazolar dizisine benzeyen süslemede, dörtköşe kısırnlar bitkisel arabesklerle işlerunişlerdir. Üçgen kaideJer prizmalar halinde uzayarak, kemer karnını bir dolu bir boş dikdörtgenleı·le bir ışıklandınr bir karartırlar. Kemer üstteki yazı şendini içe kavislendirip daraltacak kadar yüksektir. Yan-
. lardaki kemercikler ise üç dilimiidi ı-. Taşlar bir atlayarak bitkisel arabesklerle ince kabartmalar halinde bezclidir.
Diğer iki cephe, yani kuzey ve güneydeki arkadlar ilk nazarda eş intib~ bırakırlarsa da, orta kemer süslemeleri farklıdır (Resim :6).
Revaklarda örtü haç tonoz olup malzeme tuğladır. Özellikle kıble U.u van önünde tonozlar doğu- batı yönünde geniş bir çatiakla ikiye ayrılmışJardıt- (Resim: 14)
Gfrişin tam karşısında, ölçüleri ve süslemesiyle sürpriz teşkil eden bir mihrap bulunur. Zengin nakışlı kemerler arasında hemen seçilir (Resim : 15, Levha: V).
Mihrap stalaktitli başlıklan olan destekiere dayanan beş dilim]i bir kerneı
ERKEN DEViR TÜRK MiMARiSiNDE ARTUKOGULLAR\ MEDRESELERiNiN YER i 201
içinde, ~tiridye tepelikli yuvarlak bir niş halindedir. Bünyesinde topladığı e)emanlarla, ilk nazarda Duneysir Ulu Camii mihrabım hatırlatır'\ Birçok hu· suslarda da ikinci giriş kapısı özelliklerini tekrarlar. Kemer ahnlığı neshi vazıyla doldurulmuştur. Mihrap nişi, Çıft sıralı silme kuşağı ilc sınırland1rılmış istiridye tepeliği altında, üçlü bir sistemle sathi, sağır, uzw1 nişlere bölünür. Nişlerde, revaklardaki üçlü kemerIerne esprisi vardır. Ortadaki daha Yüksek, geniş ve tepeliği ile daha zengindir.
Milu·abın her iki yanında, dikdörtgen kenarlı , birer pencere vardır. Girişe göre mihrabın sağında kalan pencere açıklığı üstünde, enine dikdörtgen bir pano içindeki iki satırlık kitabe neshi yazılıdır. Bu kitabeden «Halepli Mahmud oğlu üstad Cafer'in planıanna dayanarak 620 H. (1224/5) yılında Me· sud tarafından inşa ettirildiğini öğreniyoruz (Resim : 16).
Güney revağına, doğudan, cyvamn sağındaki uzun beşik tonozlu odanın kapısı açılır. Üzengileri, stalaktit konsollu, düz söveli kapıda, lentonun üzerini yuvarlak kemerli bir açıklık kaplar. Aynı şekildeki diğer bir kapı. eyvamn solundaki, küçük beşik tonozlu odayıkuzey revakma bağlar. Yalnız bu kapıda, stalaktit1i konsollar üzerindeki atkı taşı artık yerinde yoktur. OdaIann fonksiyonlan hakkında pek kesin birşey söylenemezse de, türbe olarak yapılmış olabileceklerini kabul etmek en uygun çözümdür .
Giriş katında, yukarıda tanıtınağa çalıştığımız avlu, eyvan, revaklar ve hücrelerden sonra, batı kanadı teşkil eden mescid bölümü gelir. Bu kısma dört kapı açılır. Batı kemerlerinin ar-
13. Dunaysır Ulu Camii ınihrabı ile Mesudlye Medresesi rnlhrabı arasındaki benzerilleler için bk. Fügen !lter (Tımçda~). Artuk O~llan Sanat eserleri, - Basılmamış Doktora tezi, Ankara, 1963, s. 34-!5, 15-l, 167.
kasında, kemer gözleri doğrultusundaki üç kapıdan ortadaki, ana kapı olup, diğerlerinden yüksek ve geniştir. Söve ,.~ lentosu düzdür. Yan kapılarda ise \cnto, konsollu üzengilere otunır. Mescid, harap eyvanlar, odalar, tonazlardan düşmüş taş yığınlan ile bu katın en yıkık bölümi.idür.
Dökülmüş kesml:! taşlar altmdan tuğla ve moloı taş, duYar konstrüksiyonu görülür. Kapının karşısındaki sivri kemerli eyvan, dip duvarındaki küçük bir pencere ilc aydınlatılınıştır. Eyvan girişinin yanında orta bölümün haç tonoı.unun başlangıç kalıntıları gÖrülür. Bu kalıntılar dışında tonoz tamamen yıkılınıştır. Haç tonozlu orta kısma sağdan açılan ikinci eyvanın kemeri, üstü çökmüş olarak yalnızca ayakta kalmıştır (Resim : 17). Eyvana batıdan tek pencercli, beşik tonoz\u bir odanın kapısı açılır.
Güney duvarındaki mihrap, dışa
doğru hafifce çıkmalıdır (Resim : 18). Mihrap ni.şi yuvadak kemedi (bir kertik yaparak aşağı doğru uzaması ile at n alı şeklini alır) dairevi bir ni ş olup, silindirik gövdeli, basık topuz başlıklar üzerinde, kübik yivli abakusları olan sütunçeler1e çevrilmektedir. BaşIıkların altı, sütun boynu, iki sıralı yassı kabartma ile bilezik1enir. Abakus-1ardan sonra yuYarlak kemere varmadan cwel, yassı kabartma bir silme, kemcrin üzengiye bindiği yerden nisin içini dolanır ve karşıki üzengide son bulur. Silmenin üstündeki niş tepeliği, yan kürevi şekilli olup, altta, ortada, bir noktadan çıkıp açılarak kemcre kadar uzanan çizgilerle bir istiridye şeması veri r. Yuvarlak kemer üstünde, etraftaki kademeli, profilli dikdörtgen çerçeveye kadar ·dayanan, çiçekli düğüm lü kufi yazı enine dikdörtgen bir pano halindedir. Kitabe ters olarak durmaktadır. Muhtemelen bir tamir sırasında ters olarak yerleştirilmiştir .
Mihraplı duvarın arkasındaki odaya, revaklardan normal bir giriş oldu-
202 FÜGEN iLTER
ğu halde, bir de aynca m.ihrabın hemen yanından bir girişin daha olması düşündürücüdür.
Mescit kısmının üstünde neler vardı bilemiyoruz. Üst katın batı ka· nadı, oda taksimatı hakkında fikir veremiyecek kadar haraptır.
ZİNCİRİYE MEDRESESI : (1•)
Diyarbakır Ulu Caminin güney doğusundadır. Yapıyı tarihlernemize binayı yapan İsa Ebu Dirham adı yardımcı olmaktadır. Bu ismi bize veren de avlu etrafındaki kitabelerdir. Bwıa göre Medresenin 595 H. (1199) yıllarında yapıldığını kabul etmekteyiz15
•
Yanlışlıkla Eyyubilere16 ve hatta Akkoyunlu1ara!1 atfedilen yapının Mesudiye Medresesi ile gösterdiği müşterek özellikler ve isa ebu Dirham la ortaya konan tarih yapının Artukoğullarına ait olduğunda şüphe bırakmaz.
Bina, Mesudiye Medresesinde olduğu gibi, merkezi bir avlu etrafına toplanmış küçüklü büyüklü odalar gurubundan meydana gelmiştir. Plan, Mesudiyeye nazaran daha düzgün olup, ·eyvan, giriş karşısında yani doğu yüzde yer alır. (Plan III, Levha : VI)
14. Besim Dsrkot, (Diyarbeklr maddesi), İslAm Anslklopedisi, Cnt 3, s. ~.
Medrese için Zind rll veya Sincariye kaydı vardır. Evllya Çelebi, Seyyahatname IV. s. 31 de camllerin iklşer de medreseleri olduğunu ve camii keblrde Mercaniye Medresesı~ nin bulunduğunu söyler.
Bedrl GUnkut, Diyarbekir Tarihi ve Dlyarbekir, s. 101 de, Basrl Konyar, Dtyarbcklr Yılhgı, aıt 3, s. 231 de Evllya Çelebinin Ulu camide bulunduğunu bildirdiği Mercaniye mdresesinin. Zinciriye Medresesi ol· ması ltızım geldiğ.ini belirtlrler.
Rahmetli Hocam All Salm Ülgen de Mcdresey1 Ulu cami mimari manzumeslne dahU etmekte idi. (Bak. Mahmut Akok tarafından çizilen rölövelerde, Zinciriye medresesi Ulu Caml manzumesine dahil edilmiştir.)
15. Diyarbakır kalesine alt 69 ve 71 nolu kitabelerde de !sa Ebu Dirham adına raslanmaktadır. 69 nolu kitabc 595 H . (1199) tarihini taşırlığına göre, medreseye de bu tarihi verebiliriz. (A. Gabrlel, ay. es., s. 199)
16. Bedri GUnkut, ay es. s. 100. 17. Basri Konyar, ay. es., s. 201.
Medrese tek katlıdır. Kuaey batıdaki merdivenle, binanın üstünü örten terasa çıkılır. Yapı, aşınıma uğramış ve düşmüş kısımlar yanı sıra, büyük çapta bir restorasyon geçirmişlir. Mnizeme siyah bazalt taşdır. Dar bir sokağa bakan cephede portal, sola kavıktıı· Asimetrik cephede, sağda bir Çcş~.~ yer alır. (Resim: 19, Levha: VII)
Cephe duvarından öne çıkmı:-; olan girişte portal, yan duvarlardM: pek az yukarı taşmıştır. Sade ka rd..h.·!·li portalde kavsara tezyinatsızdıı-. K<>pının sağ ve solunda, silndirik sütuııceler uzanır. Başlık kısmına yakın Yerde gövde, enine silmelerle bilczik.knmiştir. Başlık, altta basık kürcvi biı: parça üstte de ona dayanan, köşeli kübik bir abakustan ibarettir. Abakus c··tasmda, üçlü yuvarlak bir dizi d i kk~1 i i çeker. Kapı lentosu stelaktitli konso llara oturur. Girişte kitabe yoktuı-. (Resim: 20) ·
Sivri kemerli bir niş içindeki ç.:~ menin musluk duvannda, üstte, iki pencere açıklığı ve arada da sonrndan konduğu anlaşılan bir kitabesi vardı r. Yanlarda köşeli iki niş bulunur.
Girişin açıldığı, üstü haç tono1.h.ı dehliz, bizi revaklarla çevrili av]uya ckarır. Gerek avlu ve gerekse avluv.a ,,.:.ılan eyvan abidevi olmaktan uza-k, 1,\.i. çük ölçüdedi d er. Eyvanın yanın d~·. s ağda, üçüneünün girişi güneyde L' 1. mak üzere üç, solda ise iki oda Yer almıştır. Kuzey cephede ufak ebattaki talebe odaları, güneyde mescit, batıda girişin yanında da ikişer oda vardır. Bu odalardan kuzey doğudaki kubbeli oda hariç diğerlerinde örtü beşik tonozludur.
Her cephede arkadlar üç gözlüdüı-.
Kemerler yuvarlakdır. Mihverdeki kL·mer gözleri yanlardan daha yüksek n!
daha geniştir. Üçlü kemerlerden yuvarlak, köşeli, dantel gibi dilimler ;~u·kar. Dilimler zengin bitkisel arabcsk motiflidir. Kemerlerle üstlerindeki, av-
ERKEN DEViR TÜRK NdMARiSiNDE ARTUKOGULLAR! MEDRESELERiNiN YERi 203
!uyu dört yönden dolanan konsollar arasında, bir yazı şeridi bulunur. Y~zı kuşağı, orta kemerlerde kesintiye uğrar, kemere dayanır kalır.
Destekler de sayı ve şekil bakımından Mesudiyede kiler gibidir. Yalnızca farklı olan taraf, başlık yerinde yassı , bilezik halinde geçişlerin bulunmasıdır. (Resim : 21)
Giriş karşısındaki eyvan kemeri, ve yanlardaki küçük kemerli cephe, di~er yüzlerden daha zengin işlenmiştir. (Resim : 22). E yvan genişliğince olan orta kemerde, daireye yakın ym·arlak boşluklar ve bunlan birbirinden ayıran balta ağzı şeklindeki sarkı tların meydana getirdiği bir çıkma dizisi görülür. Keskin ağızlı parçalar üzerine, bitkisel arabesk bir ağ oyularak işlenmiştir. Yandaki küçük dar kemercikler ise, ancak orta kemerin nk dilimine kadar yükselirler. İki yuvarlak kemerciğin ortada, aşağıya yönelen bir sarkıt meydana getirecek tarıda kaynaşmalanndan ibaret ildli bir sistem görülür. (Resim : 23). Üzerieri ana kemer gibi bitkisel arabesk motiflerle, oyularak kabartılmıştır.
Eyvan cephesine karşı olan giriş yüzünde ise, yanlardaki - küçük, dışa yuvarlak dilimli - kemerler arasında, çift sıra çıkıntılı geniş orta kemer vükselir. Orta kemerdeki (lambriqu~n) şeklindeki sarkıtlar, diğer kemerlerde olduğu gibi- aradaki ufak taş1ar düz bırakılmak üzere- bitkisel arabesk motiflerle doldurulmuşlardıı ·. Ge· riye kalan karşılıklı iki yüz, diğer yüzlerden daha sadedir. Ortadaki sade basık kemeri, yanlardaki, aşağıya uza· nan sivri üçgen parçaları bir atlıyarak bezenmiş küçük basık kemerler kusa·
tır.
Revaklann avluya bakan yüzlerini dört yönden çeviren neshi yazı , Mesu
diyedeki gibi bitkisel arabesk bir fon
üzerine yazılıdır.
Rc,·aklardan odalara açılan kapılar, üstleri konso\lu dört köşe açıklıklan ilc biı·ibirinin aynıdır. Atkı taşları i.izerinde, yuvarlak lepelikli, pencereter yer alır.
Güneyde yer alan mcsci lle örtü, diğer odalardaki gibi beşik tonozdur. Ber odasında pencere bulunan medresenin mcs<:idi penceresizdir.
EyYanlı cephenin kuzey doğu köşesindeki oda kubbelidir. Bu da ilcrd:.!ki geç de,·ir medreseleri için, bir hazıı-Iık sayılabilir.
A,·dınlatıcı olmak amacı ilc önce likle ~le aldıl!ımız Divarbakırdaki iki ınedn::sevi t~nıdıkta~ sonra, Yalnız kaYıtlarda kalmı ş erken medr~selerde~ başhyarak Mardin ve civarındakı örneklere geçelim.
Mardine ı 108 den beri sahip buluı:ıan Narcm-Al-Din İlgazi'nin yaptıı·· dığı mimari eserleri Katip Ferdi şöyle anlatmaktadır :
NECMEDDİN iLGAZİ'NİN
MEDRESESi :
(Necnıcddin Gazi Mardinde bir bimaristan ile cami Ye medrese \'e hamam ye saire bina etmiştir. Maristan lıaı·ap olmuş ise de sair müberratı bir cok tamirata u!!radı!!ı halde mevcut· . - ~
tur) 1~ .
Ncemeddin İlgaı.i 516 H. ( 1121) de öldü2üne göre Kat ip Ferdfnin kaydettiği \~e 16. y. y. da birçok tamir· gcciı·diı!i halde, hahi ayakta olduğunu Ö!ireı~diğimiz medrese, 12. y.y. ın ilk ı;;ne!ii;de vapılmı ş olmalıdır. ilgazi;i~ ~edrcs~si böylece Artuk Oğu llan medreselerinin en erken tarihte yapılanıdır. Ne ya1.ık ki yapı ile ilgili bilgimiz bundan öteye gidememektedi r.
------18. Kalip Ferdi, ay. es., s. 34.
204 FÜGEN iLTER
HÜSAMİYE MEDRESESI
ı 121 de tahta çıkıp ı ıso de ölen, Hüsameddin Timurtaş'dan bahisle Ali Emiri (Müşariinileyh Mardinde Hüsamiye namiyle bir medrese ve karşısında birde cami bina ve bunlara evkafı külliye tahsis eylemiştir. Melik Hüsameddin Ternurtaş yadigan kıyınettan olan medresede defini - haki - gufrandır) der19• Böylece, onikinci yüzyılın ilk yarısına giren ikinci medrese de Timurtaş tarafından yaptınlmış olmaktadır. Hakkında daha fazla bilgimiz yoktur.
HATUNİYE MEDRESESi
Mardindeki medreselerden biri de Sitti Radaviye20 diğer adı ile Hatuniye Medresesidir1• Kutbeddin tlgazi zamanında yapıldığı kabul edilen medrese, İlgazi'nin tahta geçiş yılı olan 572 H. ( 1177) ile ölüm yılı 580 H. ( 1185) arasında yapılmış olmalıdır.
Gabriel'de yapıdan kısaca bahsetmekte, medresenin geçirdiği çok sayı
da değişikliğe temasla, hiç bir karakteri olm:;.yan bir bina topluluğu diyerek, girişin sağındaki salonda ananeye göre, medreseyi kuranların mezarlan olduğunu ilave etmektedir2
• Medresenin güney duvarında, kabartma olarak yazılmış neshi kitabeden, Sultan el -M elik el- Mansur N asıreddin zamanında 602 H. (1206) yılında medreseye vakfedilenleri öğrenmekteyiz23 •
19. 1bid, s. 35. 20. Katip Ferdi, ay. es., 12 de Kutbeddin
Gazi bin Necmeddln Alpl'nln ölümünden son-ra gömülmesi ile ilgili olarak " .. .. .. cesedi pa-ki Babı-Sur kurbunda validesi inşa ettiği
(Sitti Radavlye) medresesine defnolundu" der. 21. Ali Emir! de aynı eserin sonundaki
notlarında, " ...... M eli ki müşarllnileyhln (Me-lik Necmeddin Alpl) haremi olup ve mahdumu El-Mellk Kutbeddin İlgazi hazretlerinin valideleri bulunan Sltti Razl.ye (Radaviye) nin Hatuniye ismile mevsum ve halen mevcut bir medresesi vardır. Mahdumu ngazl zamanıninşa ettiği cldarına muharrer olan kitabeden müsteban oluyor" diyerek mderesenin dig-er adını veri·r. (s. 37).
22. A. Gabrlel, ay. es., s. 26. 23. İbid, 12 No. lu kltabe.
HARZAM MEDRESESi
Giriş kapısı lentosuna oyulmuş bir kitabeye göre (608 H. - 121 ı) yıllannda yapılmıştır.
Plan düzgün bir şekil göstermez (plan, Resim: 24). Uzunlamasına dikdörgen uzantılı revaldı avluya açılan talebe odalarımn teşkil ettiği sol kanada karşılık, sağda ağırlık mescid kısmındadır. Medresenin doğu bölümünden pckçoğu, kuzey kısmı ( talebe odaları ve minare dahil) ve cephenin sol tarafı yıkılmıştır, bugün ayakta değildiriers.
Portal yapıyı asimetrik bir bölüntüye uğratır. Dışanya çıkıntıh kapıyı, boyuna dörtgen planlı giriş dehlizi iz. ler.
Plana göre, profilsiz göıünümü ile, bu medresenin de, diğer erken örnekler gibi, sade ve tezyinatsız bir portale sahip olduğunu söyleyebiliriz. Dehlizden sonra gelen giriş ise, daha profile edilmiştir. Bu özellik de Mcsudiye'nin ana girişe nisbetle daha zengin ikinci girişini hatırlatır. Avlunun yalmzca, kuzey ve doğusu arkadhdır. Dört köşeli ayaklann desteklediği arkadlarda oldukça haraptır. Kuzey- batıda olması düşünülen minare ve talebe odaları tamamen yıkıktır. Avluda camiye ulaşan girişten başka eyvan yoktur.
Kapının solunda bir merdiven, sağında da küçük bir oda vardır. Odadan sonra güneydeki büyük hacım, mesciddir. Ortadaki büyük eyvan girişi dışın-
24. Harzam, Koçhisarın 8 km. kuzey - dofusunda, Zerkan suyu kenarında küçük birkaç evli bir kasabadır. Medrese nehri:ı kenarın
daki tek eserdir. (A. Gabriel, ay. t-s., s. 53). Katip Ferdi de Harzam medresesin
den şöyle bahsetmektedir : "Sahibidünya veddin elmanıf biı}§ehid ancılaym Nasreddin Saldin Koçhisar demekle maruf ;:ehirde camiikebir ve kurbunda medresclali v<ı H arzem-de dahi bir medreseyi ahar ve andan " ..... . bünyad ettürüp anun gibi medarisdür ki derzebanüha mevsuf est." (ay. es., s. 12-13).
25. Medrese hakkındaki bilgi için bk. A. Gabrlel, ay. es., s. 53-54.
ERKEN DEViR TÜRK MiMARiSiNDE ARTUKOGULLAR.l MEDRESELERiNiN YERi 205
da, yanlardaki ikişer kapı da mescide götürür. Mescidde kıble duvarına parelel iki sahın, büyük dörtköşe ayakların taşıdığı ,üçlü çapraz tonozlarla örtülmüşlerdir. E yvan- giriş kısmı ve yan bölümler, iki paralel salının önünde bir ön mekan meydana getirirler. Mimber, kesme taştandır. Mescidde, kuzey, güney ve batı yüzde mescidi aydınlatan ikişer pencere vardır. Mihrap önündeki sahnın solundaki kapı ile, doğuya yönelmiş, i.ncc uzun bir salona girilir. Beşik tonazla örtülü ve içinde bir lahdin bulunduğu, duvar üzerinde uzun bir kitabesi olan oda bu olmalıdır. Güney doğuda yıkık olan diğer bir oda. türbe ile mescit duvarının kesiştiği dik köşeyi doldurmaktaydı.
. Yapıda, el- Melik el- Mansur Nasreddünya veddin Artuk Aslan zamanında yapıldığını veren ( 608 H. 121 1) tarihli kitabeden başka, (794 H. - 1390) tarihli, Sultan İsa tarafından restore ettitild iğini veren, giriş kapısı üzerinde diğer bir kitabe daha vardır. Gene bu kitabeden, Sultan İsa'nın yıkılan mi· narenin tekrar yapılması için, emir verdiğini öğreniyoruz. Mezar salonunun tonoz başlangıcından itibaren aşağı yukarı on metre uzunlukta olan yazı ise bi.nanın vakıflanndan bahsedern.
ŞEHİDİYE MEDRESESi
Nasıreddin Artuk Aslan tarafın
dan yapıldığını öğrendiğimiz medrese Artuk Aslan'ın hükümdar oluş tarihi ile (597 H. -1201) ölüm yılı olarak
26. Kltabeler için bak. A. Gahriel, ay. es., 20, 21, 22 nolu k\tabeler.
21. Kiltip Ferdi Şehidiye medr~sesi ile ilgtll olarak Nasreddin Said"in (Artuk Aslan) Koçhisar ve Harzemdeki medreselerine temas-la (bk. 24. dip notu) şöyle devam eder; " ..... . ve andan mahrusei Mardinde medrese maa camU vasi ki şehidiye demekle mevsuf medrese ve cuma meseldin bünyad ettürüp anın gibi medarisdür ki ...... ve mezbur Nasreddin sene 633 de müteveffa olup, Mardinde hünyad olunan medresede dcfnolundu." ay. es., s. 13. Ebülfida ise, (Ali Emir! den naklen) Nas!nddln Artuk A.slan"ın ölümünü 637 H. olar:ık düezltir. lbid, s. 43.
Ebülfida'nın düzelttiği (637 H.- 1240) arasında yapılmış olmalıdır. Portalde· ki kitabe ise, Artuk Aslan oğlu El- Mc· lik El- Sait Nacm- al- Din Gazi nin mcdresc~·e vakıflarun gösteren (637 H.- 658 H. 1239-1260) '\' ıllarından bir k ayı ttı r='. ·
Porta! kuzey doğudaki yeri ile cepheyi asiınetrik bir bölüntüye uğratmıştır. Güney doğu köşeye de türbe yerleştirilmiştir. Nesireddin Artuk Aslan burada gömülü olmalıdır. Cepheyi ge· çcn öne çıkmalı girişin, ayakta kalmış sol yanı· nıotifli Ye kademe! i şeritlerle süslenıniştir. Eyvan porta! tipini veren porta! de kemer sivridir. Kapı segment kcmerlidir. (Resim: 25) Kapı açıklığına, porta! ayakları seviyesinden başlıyan biı- kaç basarnakit rnerdivenle inilcrek Yanhr. Portal kavsarasında, iç yüzde, biri ortada (sathl), diğerleri köşclerdc olmak üzere yer alan üç. dilimli nişin altında, yukanda belirttiğimiz vakfiye kitabesi dolanır. Boyuna dik· dörtgen giriş dehlizi avluya bağlann·.
(Plan Resim : 26). Kuzey yüzdeki oldtıkca büyük, çeşme ve su yollan olan, eyvanın karşısında, soldan girilen, enine iki sahınlı, köşeli destekli, kapısı
karşı~mda yuYarlak mihrap hücresi bulunan mescit kısım yer alır. (Re· sim : 27) Üst kata ait sivri kemerli acıkhklar ,·e du\'ar bitiminde kısa bir k~nsol sırası ise iki katlı avlu cephesi hakkında fikir edinmeyi mümkün kı· lar.
Ali Eıniri, <<müşı-ünilcyh bu med· rcseyi cesimei seksen hücre olmak üz. re bina eylediğinden (semanin) naıniy· le Yad olunur» der~. Seksen hücreden ge~iye bir kaç mekan kalmıştır. Mescidin batısında Harzam medresesinde de olduğu gibi bir minare vardıı-.
XII. y.y. ın başlarından itibaren yapılınaya başlamış Artuklu medı·esc-
28. A. Gabricl. ay. es., s. 27-28, 13 n(\\u kitabe.
29. Kütip Ferdi. ay. es .. s. 42.
ERKEN DEViR TÜRK .-.~iMARiSiNDE ARTUKOGULLARI fo.'ı!:DRESELERiNiN YERi 207
bi, Artukluların XIV. y.y.a ait Mardin Sultan İsa ve Kasımiye medreselerinc3'
bir ön yapı olmaktadır. Söz konusu geç medreselerde, bölgenin yerleşik cami tipini özetleyerek Yeren gelişmiş,
kapalı mescidler yanı sıra, birde avlu· da açık, yazlık namaz kılma yerleri vardır. Ancak, Mesudiye'de milırabın böylesine abidc,·i. ve dekoral i( tutuluşu anlaşılınama ktadır.
Artuki medreseleri ile yakın paraleller kurduğumuz, Zcngi, Eyyubi YC daha sonra Memluk medrese\erinde, ortadaki havuza bağlanan su yollan ile, eyvandaki sebillcr, ilk örneklerdl! bazn·lık devresini kuyu Ye çeşmelerlc gösterirken, daha sonra Mardin Şehidive ye XIV. vs. m gı:!ç örneklerind~
gelişmiş olarak .yer alırlar.
Anadolu Selçuklu yapılarının, cephede, bütün nazariarı bir anda üzerinde toplayan, tezyini bordürlerin birbiriyle yarış edercesine bezediğ:i, yan du
\'arlardan taşan tae kapllan yerine, güney- doğulu erken medreselerdecamilerde de olduğu gibi - portaller,
cephe duvarları arasında adeta belirsizdirler. Cepheleri asimetrik bölme
ye uğratan girişler. XIV. y. y. örneklerinde de yerlerini değiştirmemişler
dir.
Dilimli kemerierin Anadolu'daki erken örnekleri XIL y. y. Arıuklu yapı
larında Yerilmiştir. Portallerde, mihraplarda avlu reyaklarında, mihrabi
yelerdc, hatta sağır nişlerde çok tutunmuş, zengin bez.~ me li kemerler, çok \'1.!
üç dilimiilikleri ilc Eme,·i Yı! Abbasi geleneğini, güney doğu Anadolu'da, da
ha güney'in bir bütünü olarak ya~atır
ve Anadolu'ya aktarır.
35. A . Gabr~~ı. ay. es. s. 28, 29.
Gerek kemerlcrde, gerek yazı kuşaklarında ve gerekse daha geç örnek· krd..! diğer tezyini unsurlarda iki renk· liliğ~ verilen önem, Suriye'de moda olmuş bir özellik olup, iç ,-e doğu Anadolu'da bazı han, medrese Ye cami por!allcrinde de görülüı-.
İ ç ve Doğu Anadolu'da, Selçuklu d<:!Hi eserlerinde bol miktarda kullanılmış, stalakıitli kttpitallerin, erken örneklerini Yeren bir yapı gurubu da, Artuklu bölgesinde toplanmaktadır. Silvan Ulu camii cephe gnlerisinde gü·
rülcn sütünce başlıkları, Duncysır Ulu
camii w Mesudiyc mcdrescsiylc devam
c ımt:ktedir. Buna karşılık, incelediği
miz bütün medresdcrdc taşıyıcı desdeklcr, köşeli ayaklc:u· balinde olup, kcmcrc, gayet basit, yassı, süssüz yastıklarlu geçilir. Bu arada, yalnızca iki yapıda (Mesudiye mcscid mihrabında ,-e Zinciriye porta\indc) ilgi çekici süıü;·,.
eelere raslanmaktadır. Bunfar ince. yassı bir abakus'un altına yerlcştiril·
miş, basık kürecikler olL.p, göYdcyc sı
ralı bilcziklerlc geçilir. Erzurum ti.irb~
krinin bazılarını ph'ıstiklcştircn bu sü
tünce örnekkrini Ermeni mimarisinde bol bulmak müınkündi.iı··· .
Daha sonraları, orta ,.~ doğu An~
dolu'da p~k çok kullanılacak tcz~·ini
motiflerc, Artukoğ.ulları eserleri baş
langıç teşkil ederler. Mcsudiyc ve Zin· ciı·h·c medreselerinin, dilimli kcmcrlı.>
rini bir atlayaı·ak bczl!ycn bitkisel ;:ıra
be~k motiflcrin yanı sıra, Dunaysır Ulu camii ınihrabını ajur gibi işli g.::onKI· rik arabeskle çeneleyı.:n bordüi·lcr, A nadolu'nun diğer bölgelerine önderlik
etmişlerdir.
36. Jurgis Baltı u~aitls, G~orgie etcn Armcnic, Paris, 1929.
206 FÜGEN iLTER
leri, yukardaki örneklerle açıkça gördüğümüz gibi, Anadolu medrese mimarisinin gelişimi içine girmemişlerdir. Anadolu'da çeşitli tipleri deneyerek oturmaya çalışan bir cami mimarısı
söz konusuyken, güney- doğu Anadolu bölgesinde, Şam Ümeyye camıının plan ve kuruluşunu tekrar eden camiler gibi, medreseler de Suriye'ye bağlı kalmışlar. Suriye mimarisi gelişimi içinde yerlerini bulmuşlardır'.
Merkeziyetten ve sirnetnden u·zak. fonksiyonları değişen mekanların birarada toplann1ası ile meydana gelmiş yapılar olmaları, Selçuklu devri Ana· dolu medreselerinden ayrılan en önemli özellikleridir. Bu ayıncı taraf, Suriye medreselerinin ise, kaçınılmaz bir hususudur. Anadoluda çok defa, ana eksen üzerinde bulunan eyvan, milırabiyesi ile mescid vazifesi görürken, Ar· tuk Oğulları medreselerinde mescid, bütün ağırlığı ile yapıya girmiştir. Harzam ve Şehidiye medreselerinde, mescid yanında minarenin de yer alması, medrese içinde mescidin yerinin ne kadar önemli olduğunu göstermesi bakımından ilginçtir. Bu açıdan Anadoludan benzer ömekler bulamazken, Suriye'den Sünnilik cereyanının kuvvetJendiği sıralarda, Nureddin Zengi ve Selahattin Eyyubi'nin yaptırdığı medreselerden, yaklaştırmalar yapmak kolaydır. İbni Batuta'nın kısaca «HaneCi» medresesP' diye adlandu·dığı El -Nuriya el- Kubra medresesi (1172), (PlanA) ve gene Şam'daki Adiliye med. resesi (1223), (Plan B), çeşitli vazifelere hizmet eden bölümleri ile aradaki büyük ilişkiyi açığa vuran yapılardır.
Güney- doğu Anadolu'daki medreselerin de tek bir Sünni mezhebe hızmet ettiği düşünülemez. Hernekadar Suriye'de ağırlık «hanefi» mezhebi et~ rafında toplanıyorsa da'2, Herzfeld, El .
30. Fügen İlter (Tunçdat), ay. es., s. 138-158. Dotan Kuban ayni eser., s. 59-62.
31. E. Herzfeld, a.y. es. , s. H , flg. 28. 32. bk. dlp not 7.
Nuriya el- Kubra medresesinin «hem Safiler ve hem de Hanefi'ler içindiıı.u deyerek, her iki mezhep mensuplarına açık olduğunu kaydetmektedir.
Artuk Oğullarının hüküm sürdü k leri bölge de, çeşitli din ve mezhep sahibi toplulukların bulunduğu bir bölgeydi. Artuklular, Sünniliğe bağlı oluşları yanı sıra, dinsel taassuptan kaçınmışlar ve böylece din serbestisi yönünden Selçukileri n siyasetini izlem işlerdirl4.
Mesudiye medresesinde, eyvanı üç yönden ç.-evreleyen kufi kitabeden, II . Sökmen'in bu medreseyi, dört hak mezhebi mürninlerinin yaranna devamh bir vakıf olarak kurdurduğunu öğreniyoruz. Böylece belli bir mezhebe değil, Sünniliğe hizmet etme amacı açıkça ortaya çıkmaktadır.
Artukoğullan medreselerinde, orta ve doğu Anadolu'dakilerin aksine, Suriyeli medreselerde olduğu gibi, eyvan sayısı ve düzeni önemli değildir. Suriyeli medreselerde mescid çok defa ana eyvan karşısında yer alır. Bu özelliği Artuklu medreselerinde de bulmak mümkündür. (Diyarbakır Mesudiye, Mardin Şehidiye gibi). Anadolu medreselerinde eyvan yanındaki kubbeli türbe odalan (Konya sırçalı medrese 1242/ 43, Konya İnce Minareli Medrese 1258 gibi) Artuklu medreselerinde yerini kaybetmiş olup, Suriyedeki medreselerde olduğu gibi değişik yerlerde ve belli bir türbe mimarisine yönelmişlerdir (Sultan İsa ve Kasımive gibi 14. yüzyıldan olan geç örneklerde en olgun şekline ulaşmıştır).
Bir mescid bölümü olmasına rağmen, büyük ölçülerde tutulmuş ve zengin dekorasyonu ile, giriş karşısında yer alan mihrabıyla Mesudiye medresesi ayrıca ilgi çekicidir. Bu açıdan
Şam Adiliye medresesine benzediği gi-
33. E. Herzfeld, ay. es., s. 41. 34. F. Köprülü, ay. es. s. 623.
208 FÜGEN iLTER
Medreselerde revakların avluya bakan yüzlerine ve portallere oyulmuş, erken örneklerdeki basit, şematik rozetler, Suriye'de çok sevilen bir motiftirr:. Bu basit ve şematik rozetler de, Orta Anadolu'nun plastik rozet ve ka-
37. Suriye mlmarislnden rozet örnekleri Için bk. E. Herzfeld, ay. es., Vol. XI-Xll( Ffg. 55 (Damascus, Salihllya, Muristan al-Kaimari), fig. 56 (Damascus. Turbat Al-Izzıya).
baraJamu hazırlayan erken tipler olarak ka!lul edilebiliı-35•
38. "Erken devir ADadolu Türk MlnıatirJ.nde, 12. ve 13. y.y. Artukoguııarı medreselerinin yeri" adlı bu makale, birkaç ilave dı§Ulda, doktora (çalışmamdan ) a lma rak hazırlanmıştır.
Fügen nter (Tunçdag"), Artuk 0~1-ları Sanat Eserleri "basılmamış doktora t ezi", Ankara 1963.
Mesudiye ve Zinciriye Medreselerinin rölevelerini (plan, kesit ve ayrıntılar) veren levhalar, derginin bu sayısındaki Mahmut Akok'un makalesinde de yer aldığı için, tekrar etmemek amacıyla burada verilme-miştir.
F. İLTER
iL TER
Res. ı - Mesudiye Medresesi Portali
Res. 2 - Mesudiye Medresesi Portal kitabesi.
Res. 3 - Mesudiye Medresesi Porta! kitabesi
Res. 4 - Mesudiye Medresesi portal kitabesi.
Res. 5 - Mesudiye Medresesi ikinci giriş.
Res. 7 - Mesudiye Medresesi, avludan bab cephe.
Res. 8 - Mesudiye Medresesi. üst kat arkadlanndan e-örünüs.
iL TER
Res. 9 - Eyvan içindeki klıfi yazı kuşağı
Res. ıo - Eyvan içindeki klıfi yazı kuşağı
Res. ll - Eyvan içindeki kOfi yazı kuşa.guun devamı.
Res. 121 - Eyvan içindeki kOfi yazı kuşatının devamı.
iL TER
JııL _., .
Res. 13 - Eyvan içindeki neshi yazı şeridinden .
Res. 14 - Mihra·:> duvarı önündeki haç tonozlar
Res. 15 - Avludaki mihrap.
Res. 16 - Mihrap sag-tnda pencere üstündeki kita.be.
Res. J.7 · - Mescidde kuzey- batı köşe. ~· m ;;o
Reli. 18 -- Mescld nıfhı-abı.
iL TER
Res. 21 - Avludaki arkadlardan bir görUnüıı.
R~. 22 - Doğu cephede eyvan kemeri ve küçük yan kemerler.
f. !..
::.;
P"'l;- "' • i·~ ;:: ~ t:. .
~~~-:- -· · ·- ~~·· --:ı. · , : ".:~ .. ;~:.< ; ~:;;..,.---=~ . :·~- .
. ., . ~ :· ··! . . .
• •
Res. 26
Res. 23 - Doğu cephede eyvan kemeri ve küçük yan kemerler .
.. ·~.
- -~ · , :. . : " ,. < ;~: f' ~-~·.' t"' ,_
... <.
·i .·'
Res. 24 - Harrum Medresesl planı «Gobrlel'den»
• •
Res. 25 . Mardin Şı~hidiye Medresesi portali '·· Gı:ı.hrl<ü'den:~
~· m ;o
Res. 27 - Şehidiye Medresesi. Avludan bir görünüş «Gabriel'den;,