Zorunlu Hücre İçi Paraziti (intrasellüler)
Bakteriler
ve
Oluşturduğu İnfeksiyonlar
PROF. DR. SERKAN İKİZ
Klamidya İnfeksiyonları
(Chlamydia ve Chlamydophila Cinsleri)
Gram negatif, zorunlu hücre içi patojenlerdir.
Klamidyalara ait hücre duvarları diğer bakterilerin aksine
peptidoglikan tabakaya sahip değillerdir.
Sentetik besiyerlerinde üreyemezler. ETY sarı kesesinde, deney
hayvanları ve doku/hücre kültürlerinde üretilirler.
Tüm klamidyalar serolojik sınıflandırmada da en önemli belirleyici
olan majör dış membran proteini (MOMP) üretirler.
Chlamydiaceae familyası yakın geçmişte genel bir taksonomik
düzenlemeden geçirilmiş ve “Chlamydia” ve “Chlamydophila”
olarak iki cinse ayrılmıştır.
Etkenler, iki önemli gelişme formuna ve buna bağlı
olarak benzersiz bir yaşam döngüsüne sahiptirler.
Sert hücre duvarına sahip, dirençli ve infeksiyöz
elementer cisimcikler (EB) ve bunların hücrelere
girdikten sonra gelişip bölünerek oluşturdukları,
infeksiyöz olmayan, daha büyük ve metabolik
aktif retiküler cisimcikler (RB).
Hücre içinde biriken RB’ler EB’leri ve bunlarında
etrafları bir membranla çevrilerek inklüzyonları
meydana getirirler.
Hastalıklar ve epidemiyoloji
Chlamydiaceae familyasının üyeleri memeli, kuş ve hatta sürüngenlerin patojenleridir ve pek çoğu spesifik konak ya da hastalık özelliklerine sahiptir.
Konak infeksiyonun doğal rezervuarı olarak rol oynar çünkü etkenler asemptomatik evrede konaklarında bulunurlar.
Etkenler direkt temas ya da aerosoller ile yayılırlar ve ayrıca bir vektöre gerek duymazlar.
Chlamydophila fel is İnfeksiyonları
(Kedi Klamidiyozu)
C. felis tüm dünyada evcil kediler arasında endemiktir.
Konjunktivit, rinit ve daha seyrek olaraktan pnömoniye neden olur.
Konjunktival konjesyon ve oküler akıntı en belirgin semptomdur.
Stafilokoklar ile sekunder infeksiyonlar şekillenirse akıntı mukoprulent olabilir.
Nadir olarak gastroistestinal ve genital infeksiyonların da geliştiği bildirilmiştir.
Zoonotik infeksiyonlar insanlarda endokardit, glomerulonefrit, kronik öksürük ve grip benzeri bozukluklar ile ilişkilendirilmiştir.
Chlamydophila pecorum İnfeksiyonları
(Sporadik Sığır Ensefalomiyeliti )
“Buss hastalığı” olarak da bilinen SSE genç sığırları ve
mandaları etkiler.
Ensefalit, peritonit ve fibrinöz plevrit ile karakterize olup dünyanın her yerinde görülür.
Sıklıkla, hipersalivasyon, solunum güçlüğü ve ataksi gözlenir.
Mortalite % 50
Etken domuz ve koyunlarda ender olarak enterit ve artrite
yol açar. Ayrıca etkenin koalalarda infertilite ve genitoüriner
infeksiyonlara neden olduğu bildirilmiştir.
Chlamydophila abortus İnfeksiyonları
(Enzootik Koyun Abortu) Etken başta koyunlar olmak üzere keçi, sığır ve domuzlarda
abortlara neden olmaktadır.
Ruminanatlar arasında endemiktir ve plasentaya kolonize olurlar.
Plasentanın atılamaması ve vajinal akıntı yaygın klinik belirtilerdir.
Bakteriler dişi kuzularda aborta yol açmadan önce iki yıla kadar
persiste kalabilirler.
C. abortus at, tavşan, kobay ve farelerdeki atık olgularından izole
edilmiş olup bilinenden daha geniş bir konak spektrumuna sahip
olduğu endişesi yaratmıştır.
İnfekte koyunlar ile çalışan hamile kadınlar yüksek düşük riski
taşırlar.
Chlamydophila pisittaci İnfeksiyonları
(Kanatlı Klamidiyozu, Psittakoz,
Ornitoz) İnfeksiyon tüm dünyada yaygın olup 375 farklı kuş türünden etken izole
edilmiştir.
Nazal ve oküler sekresyon, konjunktivit, sinüzit, yeşil sarı dışkılama, ateş,
uyuşukluk, iştah ve kilo kaybı, tüylerde kabarıklık klinik tabloya sahip
kuşlarda görülebilir.
Yabani kuşlardan izole edilen suşların bu türler için patojen olmadığı
ancak bu suşların evcil kuşlar ve insanlar için oldukça virülent olduğu
rapor edilmiştir.
Vertikal (yumurta ile) bulaşmanın şekillendiği ve bu durumun
yumurtada üretilen canlı aşılar için problem yarattığını gösteren
çalışmalar vardır.
Etkenin insanlarda neden olduğu infeksiyonlar da psittakoz olarak
adlandırılır.
İnsanlarda grip benzeri semptomlar ortaya çıkar. Bazı
olgularda kuru öksürük, zor nefes alma ve şiddetli vakalar
da ise pnömoni ortaya çıkabilir.
Domuzlarda Chlamydia suis‘ten ileri gelen asemptomatik infeksiyonlar ile birlikte pnömoni, rinit,
poliartrit, konjunktuvit, perikardit ve enterit vakaları
bildirilmiştir.
Chlamydia trachomatis suşları insanlarda cinsel yol ile
bulaşan yaygın hastalıkların etkenleridir ve tüm dünyada
trahom’un asıl nedenidir.
Chlamydophila pneumoniae’ nin TWAR biyovarı kesin
olarak insan patojeni olup bronşit ve pnömoniye neden
olur. Ayrıca TWAR biyovarı kardiyo vaskuler hastalıklar ile
ilişkilendirilmektedir. Bunula birlikte kan damarlarının
endotel hücrelerini infekte etme özelliklerinde dolayı
Alzheimer hastalığı ile de ilişkilendirilmektedir.
C. Pneuminiae’nin Koala biyovarı koalaların oküler ve
ürogenital bölgelerinden izole edilmektedir. Equin
biyovarı ise şimdiye kadar seröz burun akıntısı olan
sadece bir atın üst solunum yolundan izole edilmiştir.
Laboratuvar Tanı
Bakteriyoskopi: Lezyonlardan hazırlanan preparatların sitolojik incelemesi
Klamisya inklüzyonları
Giemsa, Gimenez veya Macchiavello yöntemleri ile boyalı preparatlarda gözlenir.
Lezyonlardan direk FAT ya Komplemet fikzasyonda ELİSA ile antijende de aranmaktadır.
ETY veya McCoy ya da HeLa-229 hücre
kültüründe üretilirler ve inklüzyonlar uygun
boyama yöntemleri yada FAT ile saptanır.
Laboratuvar Tanı
Kültür:
Komplement Fikzasyon (Kompleman birleşmesi), ELİSA ve
Lateks Aglütinasyon testleri uygulanmaktadır.
Ancak, akut fazda antikor titrelerinin düşük olması,
persiste infeksiyonda immun yanıt gelişmemesi ve klinik
olarak sağlıklı bireylerde ortaya çıkan titreler serolojik
testlerin kullanımını sınırlamaktadır.
Laboratuvar Tanı
Seroloji :
PCR
Laboratuvar Tanı
Moleküler Tanı:
Tedavi,
Koruma ve Kontrol
Koyun enzootik abortusuna karşı ticari aşılar
bulunmaktadır.
Kontrol önlemleri infekte hayvanların elden çıkarılması,
gebe koyunlara uzun etkili tetrasiklinlerin uygulanması,
abort yapan koyunların izolasyonu, kuzulamadan sonra
plasenta zarlarının ayrılarak alınması ve abort meydana
gelen ağılın dezenfeksiyonunu içerir.
Chlamydophila felis’ e karşı ölü ve modifiye canlı aşılar
mukozal kolonizasyonu tam olarak engellemez ancak
bakterilerin çoğalmasını azaltır ve hastalığın şiddetini
düşürür. Etkilenmiş kedilerin ayrı tutulması, etkilenmiş ve
temas etmiş kedilerin tetrasiklinler ile tedavisi önerilir.
Sporadik sığır ensafaloiyelitinden korunma için spesifik bir
yol yoktur. Etken tetrasiklinler ve tilozine duyarlıdır ancak
etkili dozları tam olarak belirlenmemiştir. Hastalığın MSS
belirtileri ortaya çıktığında geri dönüşü yoktur.
Cox
iella
bur
net
ii Gram-negatif
Pleomorfik (0.3-1.5 x 0.2-0.4 µm)
Mononükleer hücrelerin fagozomları içinde, plasenta ve embriyolu yumurtanın sarı kesesi gibi hücrelerin intrasitoplazmik vakuollerinde ve hücre kültürlerinde çoğalır
Kenelerle bulaşması ve zorunlu hücre içi paraziti olması nedeniyle Rickettsiaceae familyası içinde sınıflandırılmıştır
Ancak, 16S rRNA dizi analizine göre Legionellales takımı, Coxiellaceae familyası içinde yeniden klasifiye edilmiştir
Etkenin iki ayrı fazı
saptanmış
Hasta insan ve hayvanlarda
Virulan Faz I
Embriyolu yumurta
doku kültürlerinde devamlı pasajlar
Avirulan
Faz II
Ayr
ıca Çevresel faktörlere direncini sağlayan
küçük spor benzeri formları var
Epidemiyoloji Dünyada oldukça yaygındır
Çiftlik hayvanları, diğer evcil hayvanlar, yabani hayvanlar, keneler ve insanları kapsayan geniş bir konakçı spektrumuna
sahiptir
Doğal siklusu
kene ve kemiricilerde geçer ardından evcil hayvanlara bulaşır
Kenelere bağlı olmayan siklusu
özellikle sığırları kapsayan evcil hayvan popülasyonları içinde gelişir
Saçılma Doğum ve atık materyali
Süt
İdrar
Gaita
Bulaşma Solunum
Sindirim
Vertikal
Veneral
Kuru hava, kuvvetli rüzgar ve tozla infeksiyonun yayılması arasında ilişki
vardır
Kırktan fazla kene türü infeksiyonun bulaşmasında rol oynar
Ixodes spp.
Haemaphysalis spp.
Rhipicephalus spp.
Dermacentor spp.
RİSK GRUBU
mezbaha çalışanları,kasaplar, hayvan bakıcıları, veteriner hekimler, laboratuar çalışanları
Türkiye’de
bölge, hayvan türü, test tekniği ve hayvanların semptom göstermesine göre değişmekle
birlikte pozitiflikler saptanmıştır
Hay
van
lard
a İnfeksiyon genellikle subklinik
Ruminantlarda ve köpeklerde abort ve premature-ölü doğum ile metrit ve infertilite gibi reproduktif bozukluklara yol açabilir
Kobay ve farelerde atipik pnömoni semptomları görülebilir
Tanı Bakterioskopi, antijen-ELISA ve immunohistokimyasal
yöntemler
Etken izolasyonu
Uzun sürer, laboratuvar personeli risk altında
Serolojik yöntemler
Kompleman birleşmesi (komplement fikzasyon), mikroaglutinasyon , IFA ve ELISA
PCR testleri
(Saptanabilir antikor düzeyi gelişmeden etkeni saçabilen hayvanların teşhisi için önemli)
Tedavi Ruminantlarda
Tedavi amacıyla ve profilaktik olarak oral tetrasiklinler 2-4 hafta uygulanabilir
Hayvanların etkeni saçmasını engellemez
Koruma – Kontrol Aşısı var
Aşı çalışmaları devam ediyor
Faz I aşıları Faz II aşılarına göre daha yüksek antikor titresi oluşturur
Slovakya’da sığırlarda inaktif faz I aşısı kullanılmaktadır
Korunma – Kontrol
Fransa’da aynı aşı keçilerde denenmiş,aşının abort ve sütle etken saçılımını engellediği, vajinal sekresyonlar ve dışkıda ise etken
sayısını azalttığı bildirilmiştir
Seronegatif sürü ve hayvanlar aşılanmalı
Genç hayvanlarda aşılamanın rapelleri yapılmalı
Korunma – Kontrol
Çiftlik hayvanlarında test ve kesim prosedürleri hastalığın ulusal çapta kontrolü için yeterli değil
Kene mücadelesi uygulanmalı
Doğum atıkları yok edilmeli
Çiftlik hayvanlarının vahşi hayvanlar ile temasının engellenmeli
Erlihyalar akyuvarların parazitleridir
İntrastoplazmik veziküller içerisinde çoğalırlar
1 μm çapında küçük elementer cisimciklerden oluşan, 4 μm çapından küçük koloniler (morulalar) kandan hazırlanan
preparatların boyanması ile gösterilebilirler
Ehrlichia canis
E
. ca
nis
İlk olarak 1935 yılında Cezayir’de bildirilmiş, Asya, Afrika, Kuzey Amerika ve Avrupa’nın tropikal ve ılık bölgelerinde yaygın bir hastalıktır.
Hastalık tüm köpek ırklarında görülür
Primer artropod vektör Kahverengi Köpek Keneleri (Rhipicephalus sanguineus)
Keneler bakteriyemik bir köpek üzerinde beslendiklerinde infekte hale gelirler
Diğer isimleri :
Tropik köpek pansitopenisi,
Köpek hemorojik ateşi,
İz süren köpek hastalığı ,
Nairobi kanamalı köpek hastalığı
• ateş, anoreksi, depresyon,
lenfadenopati, okünazal akıntı ve dispne
trombositopeni, lökopeni ve anemi
• klinik olarak normal görünen immunkompotent köpekler E.
canis’i 2-4 ay içindeelimine ederler
• Hemoraji, burun kanaması, aşırı zayıflık
ve periferal ödem
Hastalığın klinik seyri üç faza ayrılmıştır
8-20 günlük bir
inkübasyon periyodunu
takiben
Mikroorganizmayı
elimine edemeyen köpeklerde
Hastalığın ciddiyeti infekte köpeğin ırkı ile ilişkilidir
Alman kurt köpekleri, ağır hastalık tablosu açısından, yüksek riske sahiptir
Mononükleer hücreler, normal yangısal yanıtın
bir parçası olarak, kenenin ısırdığı bölgeye
çekilir
Etkenler monositler ile lenf nodüllerine taşınır ve sistemik dolaşıma
geçerler
Üreme mononükleer makrofajlar ve
lenfositler içinde meydana gelir
Lenf nodülleri, dalak ve karaciğerin
endoretüküler hücrelerine lokalize
olurlar
Tanı
Klinik bulgular
Hematolojik değişiklikler
Periferal monositlerde morulaların (mikro kolonilerin) saptanması
Serumda antikorların saptanması
Kandan etkenin kültürü
Moleküler teknikler
• Altın standart İFA testidir Diğer türler ile kros-reaksiyonlar kesin tanıyı engeller
• Etkenin hücre kültüründe izolasyonu duyarlı ve spesifiktir fakat uzun sürer (1-4 hafta) ve referans laboratuvarında uygulanmaktadır
• Son zamanlarda E. canis için geliştirilen, PCR metodu hastalığın tanısı için oldukça spesifik ve duyarlıdır
Koruma
Aşısı yok
Kene kontrolünü önemli
Tetrasiklinler tedavi ve endemik bölgelerde hastalığın kontrolü için
kullanılır
Ehrlichia equi (Anaplasma phagocytophila)
Ehrlichia equi (Anaplasma phagocytophila )
İlk defa kuzey Kaliforniya’da 1960’lı yıllarda atların infeksiyöz bir hastalığı olarak tanımlanmıştır
Ateş, anoreksi, depresyon, bacaklarda ödemler, sarılık, peteşiler ve ataksi ile karakterize
Atların büyük çoğunluğu sonbahar sonu, kış ve ilkbaharda etkilenirler
Kene vektörleri Ixodes spp.
ABD’de artan bir sıklıkla rapor edilmektedir Brezilya, Kanada ve çeşitli Avrupa ülkelerinde de hastalık olguları saptanmıştır
Kene enfestasyonu
2-3 haftalık inkubasyon
periyodu
ardından
ateş
birkaç gün sonra ise
bacaklarda ödem şekillenir
EGE genellikle sınırlı seyreder
Nadir olarak komplikasyonlar
yada sekunder infeksiyonlar
ortaya çıkabilir
Tanı
Klinik tablo
Nötrofillerde stoplazmik inklüzyon cisimciklerinin görülmesi
Seroloji ve moleküler yöntemler
İFA
• Titreler deneysel infeksiyondan sonra bir aydan daha fazla persiste kalır
• Yapılan iki testte elde edilen titreler arasında dört katı yada daha fazla artış görülmesi tanı için anlamlı kabul edilir
PCR • Spesifik ve duyarlıdır
• Son zamanlarda referans laboratuvarlarda kulanılmaktadır
Kontrol Aşısı yok
Kene kontrolü hastalıktan korunmada önemli
Tedavi
intravenöz oksitetrasiklin uygulaması
Ehrlichia (Neorickettsia) risticii
Ehrlichia (Neorickettsia ) risticii
Kan monositleri, doku makrofajları ve intestinal epitel hücrelere afinitesinden dolayı Equin Monositik Erlihyoz yada Equin Dizanteri olarak da bilinen tek tırnaklıların akut diyareli bir hastalığı olan Potomac At Ateşinin etkenidir
Hastalık ilk defa Virginia ve Maryland’daki Potomac Nehri çevresindeki yerlerde, 1979 yılında tanımlanmıştır
Amerika, Kanada ve Güney Amerika’da ortaya çıkmıştır İnfeksiyona karşı antikor titreleri Fransa, Hindistan ve Avusturalya’da saptanmıştır
Hastalığın varlığı yüzey sularının yakınlarındaki yüksek olmayan bölgeler ile sınırlıdır ve özellikle yazın görülmektedir
Artropod vektörlerin bulaşmada rol oynamaz
Etken infekte atların dışkısında bulunmaktadır ve feko-oral bulaşma deneysel olarak gösterilmiştir
İnfeksiyon siklusu ara konak rezervuar olarak tatlı su salyangozu ve daha sonra trematod vektörü içerir
Etken DNA’sı ayrıca dört kanatlı böcekler (Şuyak böceği), taş sineği, hanım sineği, mayıs sineği ve peygamber böceği gibi su insektlerinde de tespit edilmiştir
Atlar dışında, duyarlı hayvanlar Sığır, Fare, Köpek ve Kedi
Endemik yerlerde, E. risticii antikor titreleri Keçi, Domuz, Kedi, Köpek ve Çakallarda saptanmış
Primer klinik tablo
Akut, sulu diyare
Hafif şiddette kolik, anoreksi, ateş, depresyon, ödem, dehidrasyon, laminit,
ve lökopeni
Nadiren, abort doğmamış fetusun infeksiyonu sonucu meydana gelebilir
Mortalite %5-30 arasında
Ölüm hızlı bir şekilde, sıvı- elektrolit kaybı ve uygun antimikrobiyal tedavinin
yapılmaması sonucu şekillenir
Tanı Serolojik testler İFA testi
Klinik belirtiler ile birlikte artan titreler aktif infeksiyonu gösterir
Bakteriyoskopi
modifiye Steiner gümüşleme tekniği, immunoperoksidaz metodu elektron mikroskobu görüntüsü
Kesin tanı PCR amplifikasyonu
Periferal kan yada dışkıdan
yüksek oranda spesifik ve duyarlı
Korunma Ticari inaktif aşılar mevcut
Aşı koruyuculuğu yetersiz
antikor yanıtı yetersiz ve izolatlar arasında antijenik farklılıklar var
Tedavi
Hastalığın erken evresinde intravenöz oksitetrasiklin uygulaması