korİdor yayincilik - 183 bartol - fedailerin kalesi alamut.pdf · vladimir bartol fedaİlerİn...

386

Upload: others

Post on 28-Dec-2019

20 views

Category:

Documents


1 download

TRANSCRIPT

Page 1: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük
Page 2: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

KORİDORYAYINCILIK-183ISBN:978-605-4188-97-0

Alamut–VladimirBartol©2011NorthAtlanticBooks.Afterword©2004MichaelBiggins.

©BukitabınTürkiye’dekiyayınhaklarıKoridorYayıncılık’aaittir.

Yayıncınınizniolmaksızınçoğaltılamaz,kaynakgösterilmeksuretiylealıntıyapılabilir.

Yayınyönetmeni:ErdemBoz

Editör:ZübeydeAbatÇeviren:EnderNail

Kapaktasarımı:TuğçeEkmekçi

Sayfatasarımı:AyşeÇalışkan

Baskıvecilt:OktayMatbaacılık,İstanbul

1.baskı:KoridorYayıncılık,İstanbul2012KORİDORYAYINCILIK

MaltepeMah.DavutpaşaCad.MBİşMerkezi

No:14Kat:1D:1Zeytinburnu/İstanbulTel.:0212-5444141/5446668/5446669

Faks.:0212-5446670

E-posta:[email protected]

www.koridoryayincilik.com.tr

GenelDağıtım:YELPAZEDAĞITIMTel.:02125444646/5443202-03

Faks:02125448786

E-posta:[email protected]

Page 3: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

VLADIMIRBARTOL

FEDAİLERİNKALESİALAMUT

Çeviren:EnderNail

Page 4: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

1

1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük bir kervan Semerkant veBuhara’dangeçipkuzeyHorasan’adoğruuzanan,ardındandaElbruzDağları’nıneteklerinedek kıvrıla kıvrıla gideneski askeri yolda ilerliyordu.Karların erimeyebaşladığı sıralarda Buhara’dan yola çıkan kervan haftalardır yollardaydı.Arabacılar kırbaçlarını savurup, yorgunluktan tükenme arifesindeki arabalarakoşulu hayvanlara çatlak sesleriyle bağırıyorlardı. Birbirlerinin peşi sıra uzayıpgiden tek hörgüçlü Arabistan Hecin develeri, katırlar ve çift hörgüçlü Türkistandeveleri büyük bir uysallıkla yüklerini taşıyorlardı. Uzun tüylü, kısa boyluatlarındaki silahlımuhafızlar ufukta belirmeye başlayan uzun dağ sıralarına eşitderecede hissettikleri hasret ve bıkkınlık duygularıyla bakıyorlardı. Yavaşilerlemekten bitkin düşmüşlerdi. Bir an evvel hedefe ulaşmaya can atıyorlardı.Zirvesi karlarla kaplı Demavend Dağı’na, takip ettikleri yol dağın eteklerineuzanıncaya dek yaklaştılar. Esmeye başlayan temiz dağ havası gündüz heminsanları hem de hayvanları zindeleştiriyordu. Ama geceler dondurucuydu.Karanlıkta muhafızlar ve arabacılar kamp ateşleri etrafında toplanıp, elleriniovuşturup,sızlanarakısınmayaçalışıyorlardı.

Develerden birinin iki hörgücü arasına kafese benzer küçük bir bölmeyerleştirilmişti. Zaman zaman küçük bir el bölmenin penceresindeki perdeyikenaraçekiyorhemenardındandagencecikbirkızınkorkuluyüzügörünüyordu.Kızcağız iri, ağlamaktan kızarmış gözleriyle etrafını kuşatan yabancılarayolculuğun başından beri içini kemiren soruya cevap bulmayaçabalıyormuşçasına bakıyordu. Kereye götürülüyordu ve ona ne yapmayıplanlıyorlardı?Amaelliyaşlarındaki,haşintavırlı,bolşalvarlı,heybetlisarıklı,kızınyüzünü her görüşünde büyük bir hoşnutsuzluğa bürünen kervanbaşı dışındakimsenindikkatiniçekemiyordu.Oanlardakızhemenperdeyiçekip,içerikaçardı.Buhara’daki sahibinden satın alındığından beri iç içe geçen ölümcül korkuylakendisinibekleyenkadere ilişkinkarşı konulmazmerakduygulanarasındagidipgeliyordu.

Bir gün, yolculuklarının sonuna yaklaştıkları esnada, sağ taraflarındakitepelerden inen bir grup atlı yollarım kesti. Kervanın baş tarafındaki hayvanlarkendiliğinden durdular. Kervanbaşıyla muhafızlar eğri kılıçlarını çekip savunmadüzeni aldılar. Gelenlerin arasından kısa boylu al atındaki bir adam öne doğruçıkıp, kervana sesini duyuracak kadar yaklaştı. Yüksek sesle parolayı söyledi.Kervanbaşıdahemenonucevapladı.İkiadambirbirlerinedoğruyaklaşıp,hürmet

Page 5: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

dolu tavırlarla selamlaştılar. Sonrasındaysa yeni grup liderliği ele aldı. Kervanyoldan ayrılıp, karanlığa dek ilerleyecekleri fundalığa yöneldi. Sonunda çokuzaklardaki bir dağ deresinin şırıltılarının işitilebildiği küçük bir vadide kampkurdular.Ateşyakıp,apartoparbirşeyleryiyip,ölügibiuyudular.

Güneş doğduğunda ayaklanmışlardı. Kervanbaşı arabacıların gece deveninsırtındanindiripbirkenarayerleştirdikleribölmeyedoğruyöneldi.Perdeyikenaraçekip,aksibirsestonuylaseslendi.“Halime!”

Penceredekorkudoluküçükbirsuratbelirdi.Ardındanalçak,darkapıaralandı.Kervanbaşıgüçlüeliylekızıbileğindenyakalayıphızladışarıçekti.

Halimetirtirtitriyordu.Şimdiişimbittidiyedüşündü.Öncekigünkervanakatılan,yabancıların komutanının elinde siyah bir bez parçası vardı. Kervanbaşınınişaretiyleadamfazlabirçabaharcamadanufakçabirbezlekızıngözlerinisımsıkıbağladı.Sonraatmayerleşip,kızıarkasınaoturttu.Ardındangenişpelerininikızınüzerine örttü. Kervanbaşı ile birkaç kelime konuştu. Sonra da dörtnala yolakoyuldu.ArkasındakiHalimekorkudanbüzüldükçebüzülmüş,dehşet içindeonatutunmayaçalışıyordu.

Nehrin sesi giderek yaklaşıyordu. Bir ara durdular. Adam kısa bir süreliğinebiriylekonuştu.Sonrayenidenyolakoyuldular.Amaartıkdahayavaşvedikkatliilerliyorlardı. Halime nehrin sağ tarafında, son derece dar olması gerektiğinidüşündüğübir yolda ilerlediklerini tahminetti.Aşağıdanesenserinhavabir kezdahadehşetlekasılmasınanedenoldu.

Yine durdular. Halime bağrışmalar ve şakırtılar işitti. Sonra yine dörtnalailerlediler. Nalların sesleri burada bir hayli boğuklaşmıştı. Nehrin üzerindekiköprüdengeçiyorlardı.

Bundan sonrasıysa adeta bir kâbus gibiydi. Bağırışlar çağırışlar işitiyordu.Sanki cenkteki bir ordunun ortasına düşmüşlerdi. Adam onu pelerinin altındançıkmasına izin vermeden attan indirdi! Kızı çekiştire çekiştire önce düz birzemindeyürütüpardındandabirkaçbasamakindirdi.Oldukçakaranlıkbiryerdegibiydiler. Birden pelerini çekip aldı. Halime üzerinde başka birinin elini hissetti.Dehşet içinde, ölmek üzereymişçesine titriyordu. Onu kendisini buraya getirenatlıdan alan adam kahkahayla güldü ve bir koridora yöneltti. İçini sanki birmahzene girmişlercesine tuhaf bir ürperti kapladı. Hiç bir şey düşünmemeyeçalışıyoramabaşarılıolamıyordu.Hergeçendakikayaşamınınenkorkunçanmayaklaştığınadahabirinanıyordu.

Onu tutanadamdiğereliyleduvarıyoklamayakoyulmuştu.Sonundabulduğubircismisertçeitti.İçeridegürültülübirçansesiyankılandı.

Halime bağırıp adamın elinden kurtulmaya çalıştı. Adamsa sadece gülüpneredeyseşefkatliolaraktanımlanabilecekbirsestonuyla,“Çırpınmayıkes,küçüktavuskuşu.Sanakimsedokunmayacak,”dedi.

Demir zincirler şakırdarkenHalime gözlerindeki bağın arasından belli belirsizbir ışık seçer gibi oldu.Benizindanaatıyorlar diye düşündü. Aşağıdan gürültüyleakannehrinsesiişitiliyordu.Halimenefesinitutmuştu.

Page 6: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Çıplak ayak sesleri işitildi. Biri yaklaşıyordu. Kolunu tutan adam onu yenigelenedevretti.

“İştegeldi,Adi,”dedi.

Şimdikollarınıkavrayankollaraslanpençelerikadargüçlüydü.Vedeçıplaktı.Adamıngöğsüdeçıplakolmalıydı.Bunuadamkendisinikucaklarkenhissetmişti.Birdevinkucağındaolmalıydı.

Halime kaderine teslim olmuştu. O andan itibaren olup bitenleri büyük birdikkatle takip ediyor olsa da artık karşı koymak için en ufak bir çaba bileharcamıyordu.Onu taşıyanadam,ağırlıklarıyüzündenrahatsızedicibirbiçimdesallananbirasmaköprüdengeçti.Dahasonrazeminsankiküçükçakıltaşlarıylakaplıymışçasına gıcırdamaya başladı. Yavaş yavaş güneşin hoş sıcaklığınıhissediyor,gözbağınınarasındanbellibelirsizdeolsagüneşışığısızıyordu.Sonrabirdenbire, her taraf sanki o anda var olmuşçasına hoş taze çimen ve çiçekkokularıyladoldu.

Adamhızlaatlayıncakayıkoldukçasertbirbiçimdeyalpalandı.Halimeçığlığıbasıp iri adama sımsıkı sarıldı. Adam bir hayli tiz, neredeyse küçük bir çocuğuandıranbirseslegülüpşefkatle,“Korkmaküçükceylan,”dedi.“Kayıklasenikarşıkıyıya götürüyorum. Karşı kıyıya ulaştığımızda eve varmış olacaksın. Oturburaya.”

Halime’yirahatçabiryereoturtupküreklereasıldı.

Halime uzaklardan gülme sesleri duyar gibi oldu. Şen şakrak genç kızlarınkahkahaları. Biraz daha kulak kabarttı. Hayır, yanılmıyordu. Neredeyse farklıkahkahaları dahi ayırt edebiliyordu artık. Bir anda yüreğine çöken devasa birağırlığınkalktığınıhissedergibioldu.Onuinsanlarınbuderecemutluolduklarıbiryerdekötüşeylerbekliyorolamazdı.

Kayıkkıyıyaulaştı.Adamonukollarıarasınaalıpkarayaçıkardı.Sonrabirkaçbasamak çıkartıp ardından ayakları üzerine bıraktı. Çevrelerinde heyecanlı birkoşturmacabaşlarkenHalimekendisinedoğruyaklaşansandaletsesleriniişitti,iriadambirkezdahakahkahayıbasıpseslendi.“İştegeldi.”

Ardındankayığabinipgeldiğiyönedoğrugitmeküzereküreklereasıldı.

KızlardanbirigözbağınıçıkartmakiçinHalime’ninyanınageldiğindediğerleridekendiaralarındakonuşuyorlardı.

“Nekadardaufaktefekmiş,”dedibiri.

Birbaşkası,“Nekadardagenç!Dahaçocuk,”diyeekledi.

“Baksanızanekadardazayıf,”diyefikrinisöylediüçüncüsü.“Yolculukonubirhayliyıpratmışolmalı.”

“Servigibiuzunveince.”

Halime’nin gözbağı çıkartılmıştı. Hayretle çevresine bakındı. İlkbahartomurcuklarıyla bezeli bahçeler göz alabildiğince uzanıyordu çevresinde.Etrafındaki kızlarsa hurilerden bile daha güzellerdi. İçlerinden en güzeli de az

Page 7: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

öncegözlerindekibağıçözenkızdı.

“Neredeyimben?”diyesordumahcupbirsestonuyla.

KızlaradetamahcubiyetiylealayediyorlarmışgibibirtavırlakahkahayıbasıncaHalimekıpkırmızıkesildi.Amagözbağınıçıkartangüzelkızşefkatlebelinesarılıp,“Endişelenmenegerekyokküçüğüm,”dedi.“İyiinsanlararasındasın.”

Sıcacık, güven verici bir ses tonu vardı. Halime kendisini bırakıp ona doğruiyiceyaklaşırkenaklındangeçenaptalcadüşünceleredemaniolamıyordu.Belkidebirprensinsarayınagetirildimdiyedüşündübiraniçin.,

Onu beyaz, yuvarlak çakıl taşlarıyla bezeli bir yola götürdüler. Her iki yandauzanan birbirine benzer çiçek tarhları renk renk lale ve sümbülle doluydu.Lalelerin bazıları sapsarı, bazıları parlak kırmızı veyamor renklerdeydi.Bazılarıisealacalıbulacalıydı.Sümbüllerbeyazveuçukpembe,açıkvekoyumavi,solukmorveaçıksarırenklerdeydi.Hattabazılarıadetacamdanyapılmışçasınanarinve şeffaftılar. Çiçek tarhının kenarlarınıysa menekşelerle çuha çiçeklerisüslüyordu.Birbaşkataraftayabansüsenleriylenergisleraçmıştı.Oradaburadailk tomurcuklarını vermiş muhteşem beyaz zambaklar da göz alıcıydı. Tüm buçiçeklerdeninsanıkendindengeçirecekderecedehoşbirkokuyayılıyordu.

Halimeadetabüyülenmişgibiydi.

Gül bahçelerinin önünden geçtiler. Muntazam budanmış çalılar arasında iritomurcuklar peyda olmuştu. Hatta bazıları kırmızı, beyaz ve san tomurcuklarınıaçmışlardıbile.

Yol kıpkırmızı çiçeklerle, sık nar ağaçlarıyla çevrelenmiş uzayıp gidiyordu.Sonra limonveşeftaliağaçlarınınyanındangeçtiler.Derkenbadem,ayva,elmavearmutbahçelerineulaştılar.

Halime’ningözlerifaltaşıgibiaçılmıştı.

“Adınnesenin,ufaklık?”diyesordukızlardanbiri.

“Halime,”diyecevapverdineredeyseduyulamayacakderecedekısıkbirsesle.

OkadarçokgülmüşlerdikiHalimeneredeysegözyaşlarınaboğulacaktı.

“Kesingülmeyi,edepsizmaymunlar,”diyeazarladıonlarıHalime’yikoruyankız.“Onurahatbırakın.İzinverindebirazsoluklansın.Yorgunolduğununvekafasınınbirhaylikarıştığınınfarkındadeğilmisiniz?”

SonraHalime’yedöndü. “Onlarıyanlışanlama.Çokgençlerdaha.Buyüzdende şamata yapmaya bayılıyorlar. Ama onları daha yakından tanıyınca kötüniyetleriolmadığınısendeanlayacaksın.Seniçoksevecekler.”

Serviağaçlarıylakaplıbirfundalığagelmişlerdi.Halimeneredeyseheryandangelensuçağıltılarınınsesiniişitiyordu.Birazötedengelensesoyöndebirşelaleolmasıgerektiğinidüşündürüyordu.Sonraağaçlarınarasındabirşeyparıldargibioldu. Halime meraklanmıştı. Kısa bir süre sonra gördüğünün açıklık alandagüneşinaltındabembeyazparıldayanküçükbir köşkolduğunu farketti.Köşkünhemen önünde de fıskiyeli, yuvarlak bir havuz göze çarpıyordu. Burada

Page 8: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

durakladıklarındaHalimeetrafıincelemeyekoyuldu.

Her yandan yüksek dağlarla kuşatılmışlardı. Kayalık yamaçların üzerindeyükselengüneşkarlakaplıtepeleriaydınlatıyordu.Geldikleriyönedoğrubaktı.İkidağ sırasının ortasında arka taraftaki vadiye doğru uzanan dar bir boğazoluşturacak biçimde, adeta planlanarak yerleştirilmiş gibi duran devasabüyüklükte, insanda ilk anda başlı başına dağmış izlenimi uyandıran bir kayavardı.Vetepesindedesabahgüneşialtındaparıldayanmuazzambirkaledikkatçekiyordu.

“Bu da ne?” diye sordu korkuyla surları ve yanlarda uzanan iki kuleyi işaretederek.

Sorusunu koruyucusu cevapladı. “Merak ettiklerini sormak için yeterincezamanın olacak. Şimdi yorgunsun. Önce güzel bir banyo yap. Sonra kamınıdoyursunlar.İyicedinlen.”

Korkusu giderek azalan Halime çevresindekileri daha bir dikkatle izlemeyekoyuldu.Herbiriningiysisibirdiğerinkindenalımlıvegüzeldisanki.İpekşalvarlarıheradımdahışırdıyordu.Giysilerininrenkleridebirbirindenfarklıydı.Kızlarınhepsikendilerine en yakışan renkleri seçmiş gibiydiler. Dar yeleklerinin üzerleri envaiçeşit mücevher ve altın işlemelerle süslenmişti. Yeleklerin altına en iyi ipektenparlakrenklibluzlargiymişlerdi.Kollandeğerlibileziklerle,boyunlarıysainciveyamercankolyelerlesüslüydü.Bazılarınınbaşlarıaçıktı.Bazılarıysaküçüksarıklarabenzeyen başörtüler takmıştı. Ayaklarında renkli deriden maharetle süslenmişsandaletlervardı.Halimekendisefilhalinebakıncabirhayliutandı..

Belkidebanabuyüzdengüldülerdiyedüşündü.

Köşkeyöneldiler.Giriştebeyaztaşbasamaklargözeçarpıyordu.Çatıyıtaşıyansütunlarsaeskiçağaaitbirtapmaktankalmagibiydi.

Diğerlerindenyaşçabüyükolanbirkadınköşkünkapısındabelirdi.Kadınsırıkgibi inceveuzundu.Kibirlibirhavasıvardıvedimdikduruyordu.Esmer tenliydi,avurtlarıçökmüştü.İri,kapkaragözlerinde,sıktığıincedudaklarındasertvekararlıbir ifade seziliyordu. Hemen yanında oldukça iri, bacakları tuhaf biçimde uzun,sarımtırakbirkedivardı.HayvanHalime’yi farkederetmezdüşmancabir tavırlahırıldadı.

Halime çığlık atıp, kendisini sakinleştirmeye çalışan koruyucusunun arkasınasığındı.

“Ehrimen’denkorkma.Evet,gerçekbirleopardıramabirkuzukadardaevcildir.Kimseyezararıdokunmaz.Sanaalıştığındaikiniziyidostolacaksınız.”

Hayvanı yanına çağırıp tasmasından sımsıkı tutarak hırlamayı ve dişlerimgöstermeyikesinceyedekonunlakonuştu.

“Gördünmüdahaşimdidenalışmayabaşladıbile.Üzerinideğiştirdiğindesanadaherkesedavrandığıgibidavranacak.Şimdiokşaonudasanaalışsın.Korkmabentutuyorum.”

Halime içgüdüselkorkusuylamücadeleedereksolelinidizininüzerinekoyup,

Page 9: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

sağ eliyle leoparın sırtını usulca okşadı. Hayvan sanki küçük bir evkedisiymişçesinesakinbir tavırlamırlamayabaşladı.Sonradamutlubir şekildekükredi. İlk anda geriye doğru sıçrayan Halime hemen ardından diğer kızlarlabirliktegülmeyebaşladı.

“Bu ürkek maymun kim, Meryem?” diye sordu yaşlı kadın, Halime’ninkoruyucusunadelicibakışlaratarak.

.“Adigetirdionu,Apama.Hâlâçokürkek.AdıHalime.”

YaşlıkadınHalime’ninyanınakadaryürüyüponutepedentırnağasüzdü.Adetasatınalacağıatıinceleyenbirattüccarıgibiydi.

“Belki de ileride işe yarayabilir. Ama önce onu biraz semirtmek lazım. Busıskalıklabirşeyebenzemiyor.”

Sonrabirdenöfkelenerekekledi. “KızıoaşağılıkFaslı,hadımpislikmigetirdidedin?Yanikızaellerinisürdü?Ah,aşağılıkherif!NasılolurdaSeydunaonabuderecegüvenir?”

“Apama,Adisadecegöreviniyaptı,”diyekarşılıkverdiMeryem.“Hadiartıkşuçocuklailgilenelim.”

Halime’yi elinden tutup diğer elindeki leoparın tasmasını da bırakmadanbinanınmerdivenlerinedoğruyöneldi.Diğerkızlardapeşlerindeydi.

Yüksek tavanlı, tümbinayıçepeçevrekuşatanbirkoridoragirdiler.Parlatılmışmermerduvarlaradetaaynagibiherşeyingörüntüsünüyansıtıyordu.Uzuntüylühalılarsaayaksesleriniyokediyordu.Meryemleoparıçoksayıdakiçıkıştanbirindeserbest bıraktı. Tıpkı bir köpek gibi uzun bacakları üzerinde zıp zıp zıplayanleopar sonrasında da artık iyice rahatlamış Halime’ye neşeli bir kedi edasıylabirkaçkezmeraklıbakışlarfırlattı.

Yolunbaşkabirkoridorlakesiştiğinoktadayüksekkubbeliyuvarlakbirsalonagirdiler. Halime şaşkınlıkla çığlığı bastı. Hayallerinde bile böylesine bir güzellikgörmemişti. Işık gökkuşağının tüm renklerini barındıran cam mozaiklerinarasındansüzülüyordu.Mor,mavi,yeşil,san,kırmızıvedahatürlütürlürenktekiışık yuvarlak havuzun içinde, kaynağı belli olmayan suyun üzerinde usulcatitreşiyordu.Sonraburengârenkışık,havuzunyüzeyindeyansıyıpkarşıda,üzerietkileyiciişlemelerlesüslüyastıklarlabezelidivanlarauzanıyordu.

Halime tamkapınınyanındagözleriveağzışaşkınlıktanaçılmışhaldeöylecekalakalmıştı.Meryemonabakıp, şefkatle gülümsedi.Sonrahavuzadoğrueğilipelinisuyasoktu.

“Çok güzel, ılık,” dedi. Arkalarındaki kızlara banyoyu hazırlamaları talimatınıverdi.ArdındandaHalime’ningiysileriniçıkarmayakoyuldu.

Halime kızların karşısında giysilerinin çıkarılıyor olmasından bir hayli utanıp,bakışlarını yere indirerek Meryem’in arkasına saklanmaya çalıştı. Kızlar onumeraklıgözlerleizleyip,usulcakıkırdadılar.

“Defolunburadan,sizihaylazlar,”dediMeryemkızlarıkovalayarak.Kızlarbu

Page 10: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

isteğinederhalitaatedipanındaortadankayboldular.

Meryem,ıslanmamasıiçinHalime’ninsaçlarınıyukarıdantoplayıp,ardındandaonu havuza soktu. Onu özenle keseleyip, yıkadı. Ardından sudan çıkartıpyumuşacıkbirhavluylakuruladı.Onaipekbirbluzuzatıp,kızlarıngetirdiğişalvarıda giymesini söyledi. Ardından bir hayli büyük olduğu anlaşılan bir yelekledizlerinedekuzananparlakrenklibirhırkayıgiymesiniistedi.

“Bugünlükbugiysilerleidareet,”dedi.“Enyakınzamandasanauygungiysilerdikeceğim.Çokbeğeneceksin.”

Onudivanaoturtup,arkasınayastıklarıyığdı.

“Burada biraz dinlen. Ben de gidip bakayım kızlar sana ne yemekhazırlamışlar.”

Yumuşacık, narin eliyle yanağını okşadı. İşte tam o anda ikisi de birbirlerinisevdiklerini fark etmişlerdi. Halime içgüdüsel bir istekle aniden atılıpkoruyucusunun parmaklarını öptü. Meryem bu hareketini kaşlarını çatarakkarşılamış olsa da Halime onun gerçekte kızmadığının farkındaydı. Neşeylegülümsedi.

Meryem’in uzaklaşmasıyla birlikte Halime’nin üzerine bir yorgunluk çöktü.Gözlerini kapattı. Önceleri uyumamak için direndi. Ama kısa süre sonra kendikendinenasılolsakısasüredeherşeyiyenidengöreceğimdiyedüşünüpuykuyateslimoldu.

Uyandığı ilk anda nerede olduğunu da başına neler geldiğini dehatırlayamamıştı. Kızların uyurken getirip üzerine örttükleri battaniyeyi toplayıp,yatağın kenarına oturdu. Gözlerini ovuşturup karşısındaki, rengârenk ışıklaraltında parıldayan, genç kadınların şefkat dolu yüzlerine baktı. Vakit ikindiyigeçmişti. Meryem yanına oturup bir tas soğuk süt uzattı. Halime de büyük biriştahlaiçti.

Meryem renkli bir sürahiden biraz daha süt doldurdu. Halime yine tastakilerineredeysebirnefesteiçti.

Esmer bir kız elindeki altın yaldızlı tepsiyle yaklaşıp, un, bal ve meyvedenyapılmıştatlıikrametti.Halimekendisineneikramedildiysehepsiniyedi.

“Yazık,nekadardaaçmış,”dedikızlardanbiri.

“Çokdasolgun,”dedibirdiğeri.

“Hadi yanaklarıyla dudaklarına biraz renk getirelim,” diye önerdi güzel birsarışınkız.

“Bırakındaöncekamınıdoyursun,”diyepayladıMeryemonları.Sonradaaltınyaldızlıtepsiyitutanesmertenlikızadöndü.“Onamuzveyaportakalsoy,Sara.”

SonraHalime’yedönerek,“Hangisinitercihedersin,yavrum?”diyesordu.

“Bilmem.İkisindendehiçyemedim.Herikisinindetadınabakmakisterim.”

Kızlar kahkahayı bastılar. Sara muzla portakalı uzatırken Halime de onlarla

Page 11: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

birliktegülüyordu.

Ardı ardına yaşadığı muhteşem deneyimler adeta aklını başından almıştı.Parmaklarımyalayıp,“Dahaöncehiçbukadargüzelşeylerlekarşılaşmamıştım,”dedi.

Kızlarbirkezdahaamabuseferçokdahayüksekseslegüldüler.Meryembilehafifçegülümseyip,Halime’ninyanağımokşadı.Halimebirkezdahakanakışınınhızlandığını hissetmişti. Gözleri neşeyle parlayarak, açık sözlülükle sohbetekatıldı.

Kızlaretrafınaoturup,nakışişleyip,dikişdikmeyekoyuldular.Sonradasorularsormaya başladılar. Bu sırada, Meryem, Halime’nin eline metal saplı bir aynatutuşturmuş, yanaklarıyla dudaklarını kırmızıya, kaşlarıyla kirpiklerini de siyahaboyamayabaşlamıştı.

“Demek, adınHalime,” dedi yanaklarını boyamayı öneren sarışın kız. “BenimadımdaZeynep.”

“Zeynepçokgüzelbirisim,”diyekarşılıkverdiHalime.

Yinegüldüler.

“Nerelisin?”diyesorduSaradiyehitapettikleriesmertenlikız.“Buhara’lıyım.”

“Bende oralıyım,” dedi yuvarlak, ay yüzlü, geniş omuzlu bir kız.Son derecehoş,yuvarlakçenesiveiçeişleyensımsıcakbakışlarıvardı.“AdımFatma.Öncekisahibininadıneydi?”

HalimetamcevapvermeküzereydikioandadudaklarınıboyayanMeryemonudurdurdu.‘

“Durunbiraz.Hepinizbirdenüzerinegelmeyinkızın.”

Halimeparmaklarınınucunausulcabiröpücükkondurdu.

“Kesşunu,”diyeçıkıştıamapekokadarsinirlenmişgibidurmuyordu.Halimeartıkhepsininkalbinikazandığımhissediyordu.Mutluluklagülümsedi…

Meryem dudaklarını boyamayı bitirince, “Önceki sahibimin adı neydi?” diyetekrarladıkendisinesorulansoruyu.Aynadayüzünü, farkedilirbirmemnuniyetleinceledi.“Aliadlıbirtüccardı.Yaşlı,iyibiradamdı.”

“Mademokadar iyiydiseninedensattı?”diyesorduZeynep, “Beşparasızdı.Her şeyini kaybetmişti. Yiyecek bir şey bulamıyorduk. İki kızını verdiği adamlaronualdattı.Onabirkuruşbaşlıkparasıbilevermediler.Birdeoğluvardıamaodabir süre sonra ortadan kayboldu. Eşkıyaların ya da askerlerin kurbanı olduherhalde.”Gözleriyaşlarladolmuştu.“Onunlaevlenecektim.”

“Annebabankimdi?”diyesorduFatma.

“Onları hiç tanımadım. Haklarında da en ufak bir bilgim yok. Kendimi bildimbileli Tüccar Ali’nin yanındaydım. Oğlu evdeyken kıt kanaat de olsa geçinipgidiyorduk. Ama sonra kötü günler geçirdik. Sahibim ağlayıp sızlanıyor, saçınıbaşını yolarak dualar ediyordu. Karısı beni Buhara’da satmasını istedi. Beni

Page 12: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

eşeğinebindiripBuhara’yagötürdü.Benialmakisteyentüccarlarasizinsahibinizinyanında çalışan adamla tanışıncaya dek beni nereye götüreceklerini, kimesatacaklarını sorup durdu. Bu adam beni prensesler gibi yaşayacağım bir yeregötüreceğine peygamberin sakalları üzerine yeminler ediyordu. Fiyatımdaanlaştılar.Benialıpgötürürlerkenarkamdantıpkıbenimgibihıçkırahıçkıraağladı.Ama şimdi o tüccarın doğruyu söylediğini anlıyorum.Burada kendimi gerçektenbirprensesgibihissediyorum.”

Gözleri nemlenen kızlar birbirlerine bakıp, gülümsediler. “Benim sahibim debeni satınca ağlamıştı,” dedi Zeynep. “Ben köle olarak doğmadım. Türkler benikaçırıp, yurtlarına götürdüklerinde çok küçüktüm. Orada bir erkek çocuk gibi atbinmeyiveokatmayıöğrendim.Mavigözlü,sapsarısaçlıolduğumiçinherkesindikkatini çekiyordum. Çok uzaklardan beni görmeye gelenler oluyordu. Eğerkudretli bir hükümdar seni görürse kesinlikle satın alır diyorlardı.Sonra sultanınordusugeldi.Sahibimsavaştaöldü.Osıralardaonyaşlarındaydım.Geriçekildik.Çokbüyükzayiatverdik.Malımızımülkümüzükaybettik.Sahibiminoğlukabileninreisioldu.Banaâşıkolup,karısıolarakhareminedâhiletti.Amasultanelimizdeavucumuzdanevarsaalmıştı.Buyüzdendesahibimçılgınadöndü.Bizihergündövüyordu ama sultana teslim olmayı da kabul etmiyordu. Sonra barış yapıldı.Tüccarlargelip,ticaretyapmayabaşladılar.GününbirindebirErmeni’nindikkatiniçektim.Benialmak içinsahibiminpeşindekoşmayabaşladı.Benim içinparavehayvanteklifediyordu.Sonundaikisibirlikteçadıragirdiler.Sahibimgörüncebenihançerlemeyekalkıştı.Çünküsonundatüccarıntaleplerinekanacağındanvebenisatmaarzusunaengelolamayacağındankorkuyordu.Amatüccaronaengeloldu.Sonundadaanlaştılar.Öleceğimi sanmıştım.ErmenibeniSemerkant’agötürdü.İğrenç bir adamdı.Orada beni Seyduna’ya sattı. Ama tüm bunlar çok ama çokgeçmiştekaldıtabii.”

“Zavallı,sendeçokçekmişsin,”dediHalimevekızınyanağınısevgiyleokşadı.

Fatma,“Sahibininkarısımıydınsen?”diyesordu.

Halime’nin yüzü kızardı. “Hayır. Bilmiyorum. Ne demek istediğinizianlayamadım?”

“Ona böyle şeyler sormasana, Fatma,” dedi Meryem. “Onun daha bir çocukolduğunugörmüyormusun?”

“Ah, başıma çok kötü şeyler geldi,” dedi Fatma iç çekerek. “Akrabalarımannemlebenibir köylüyesattılar.Onunkadınıolduğumdadahaonyaşındabiledeğildim. Çok borcu vardı. Borçlarını ödeyemediği için de karşılık olarakalacaklısınabeniverdi.Amaonabenimleyattığınısöylemedi.Yenisahibimbunuanlayıncadabanahakaretleryağdırıp,dövüp,eziyetetti.Köylününvebenimbirlikolup onu aldattığımızı söyledi. İkimizi de Öldüreceğine dair yeminler etti. Tümbunlardan hiçbir şey anlamıyordum. Sahibim yaşlı ve çirkindi. Ondan adetaşeytandan korkarcasına korkuyordum. Diğer eşlerinin de beni dövmelerine izinverdi. Bir süre sonra kendisine dördüncü bir kadın daha buldu. Ona tatlılıkladadanırken bizleri eskisinden de çok dövmeye başladı. Sonunda beni bubahçeleregetirenSeyduna’nınkervanbaşlarındanbiritarafındankurtarıldım.”

Page 13: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Halime ona yaşlı gözlerle baktı. Ardından gülümseyip, “Ama bak şimdiburadasınişte.Veherşeydeyolunda,”dedi..

“Bu kadar gevezelik yeter,” diye sözlerini kesti Meryem. “Birazdan havakararacak.Yorgunsun.Ayrıcayarınçokişimizvar.Alşuçubukladişlerinitemizle.”

Onabirucuküçükkıllarlakaplıbirdalparçasıuzattı.Halimeçubuğunne işeyaradığını hemen anlamıştı. Ona içi su dolu bir tas getirdiler. İşi bitince deHalime’yiodasınagötürdüler.

“SaraveZeynepodaarkadaşlarınolacak,”dediMeryemona.

“Harika,”diyecevapverdiHalime.

Odanın zemini yumuşacık renkli halılarla kaplıydı. Duvarlarda ve üzerleriişlemeliyastıklarınyerleştirildiğialçakyataklarınınarka taraflarındakilimlergözeçarpıyordu. Her yatağın yanında gümüş çerçeveli geniş aynaların yerleştirildiği,etkileyici işlemelerle bezeli makyaj masaları vardı. Tavandaysa beş kollu, tuhafbiçimli,büyükbirşamdanasılıydı.

Kızlar Halime’ye incecik, uzun, beyaz, ipek bir gecelik giydirdiler. Beline dekırmızı bir kuşak dolayıp, aynanın karşısına oturttular. Halime kızlarınfısıldaşmalarımduyabiliyordu,nekadargüzelvetatlıolduğundanbahsediyorlardı.Haklılar diye düşündü. Gerçekten de çok güzelim. Tıpkı gerçek bir prenses kadar.Yatağauzanırkenkızlardabaşınınaltınayastıkyerleştirdiler.Üstünükuştüyübiryorganlaörtüpparmakuçlarındaodadançıktılar.Halimeadetaperimasallarındakimutluluğuhissederek,başınıyastıklaragömdüvehuzurdolubiruykuyadaldı.

Pencereden süzülen güneşin ilk ışıklarıyla uyandı. Gözlerini açınca gördüğüduvardakirengârenkkilimlerbiraniçinkendisinikervandasanmasınanedenoldu.Duvardakikilimlerdenbirinde,atüstündeelindemızrağıylaceylankovalayanbiravcı motifi işlenmişti. Hemen altındaysa bir tarafında boğuşan kaplan ve boğa,diğer tarafındaysa kendisine doğru yönelmiş aslana mızrağını doğrultmuş,kalkanlıbirzencimotifininişlendiğibaşkabirkilimvardı.Bukiliminyanındaysabirceylanadoğrusokulanbir leoparmotifi gözeçarpıyordu. İşte tamonoktadabiröncekigünühatırlayıp,neredeolduğunufarketti.

“Günaydınuykucu,”dediyatağındadoğrulanZeynep.

Halimeonadoğrudöndüveşaşkınlıkladonakaldı.Omuzlarınadekdökülengürsaçları güneş ışıklarıylaaltıngibi parlıyordu.Birperikızındanbiledahagüzel diyedüşündü.Sevinçiçindeonuselamladı.

Ardındanyanyatakta, yarı çıplakhaldeuyuyanSara’yabaktı.Kızınsimsiyahkollan abanoz ağacı misali parıldıyordu. Seslerini duyduğundan o da uyanmış,ağır ağır gözlerini açmıştı. Zifiri karanlıkla parlayan iki yıldızı andıran gözleriniHalime’ye yöneltip gizemli bir ifadeyle gülümsedi. Hemen sonrasındaysa tıpkıinsan bakışlarından rahatsız olan bir kedi misali gözlerini kapattı. Ardından daayağakalkıpHalime’ninyatağınınkenarınaoturdu.

“Dün gece Zeynep’le yatarken bizi duymadın,” dedi. “Seni öptük. Ama senhomurdanıparkanıdöndün.”

Page 14: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Halimehernekadarkızınbakışlarındankorkargibioluyorsadayinedegüldü.Kızınüstdudağınındagüneşışığıylaparıldadığınıseçebiliyordu.

“Hiçduymadımsizi,”diyecevapverdi.

Sara,Halime’yiadetagözleriyleyiyordu.Aslındaonukucaklamakda istiyorduamabunacüretedemezdi.YangözleZeynep’ebaktı.

Zeynep kalkmış, aynanın karşısında saçlarını tarıyordu. “Bugün saçlarınıyıkamamızlazım,”dediSara,Halime’ye.“Benimyıkamamaizinverirmisin?”

“Tabiiki.”

Odaarkadaşlarıkendilerineaitbanyoyayönelinceodaayağakalktı.

“Herkesburadahergünmüyıkanıyor?”diyesordumerakla.

“Elbette!” diyip bir ağızdan güldüler. Halime’yi tahta bir küvete sokup güleeğlene onu yıkadılar. Çığlık çığlığa bağıran Halime daha sonra bir havluylakurulanıp,kendisinitazelenmişhissederekelbiselerinigiydi.

Kahvaltı içinuzunbir yemeksalonunagirdiler.Herkızınkendisineaitbir yerivardı.Halimeburadatoplamkendisidâhilyirmidörtkızolduğunugörmüştü.OnumasanınbaşınaMeryem’inyanmaoturtmuşlardı.Meryem,“Anlatbakalımelindennetürişlergelir?”diyesordu.

“Dikiş,nakışbilirim.Ayrıcayemekdeyapabilirim.”

“Pekiyaokumayazma?”

“Birazokuyabiliyorum.”

“Bukonuüzerindebirazçalışmamızlazımöyleyse.Pekiyaşiir?”

“Okonudahiçbirbilgimyok.”

“Pekâlâ,buradahemonuhemdedahabirçokşeyiöğreneceksin.”

“Harika,”dediHalimemutlulukla.“Birşeyleröğrenmeyihepistemişimdir.”

“Buradakiderslerdesonderecesertdisiplinkurallarıuyguladığımızıbilmelisin.Senin için de en ufak bir ayrıcalık yapılmayacak. Ayrıca seni bir konuda dahauyarayım.Derslerleilgisiolmayankonularhakkındasakınsorusorma.”

Meryem bugün Halime’ye düne göre daha ciddi ve sert davranıyordu. Bunakarşın Halime yine de Meryem’in kendisinden hoşlandığı kanaatindeydi. “Hersöylediğinize itaat edeceğime söz veriyorum. Yalnızca sizin istediğiniz biçimdedavranacağım,”dedi.

Meryem’in diğer kızlardan daha yüksek bir mertebede olduğunu sezinliyorduamabunusormayacesaretedemiyordu.

Sütle, kurutulmuş meyve ve baldan yapılmış tatlıdan oluşan kahvaltılarınıyaptılar.Ardındanherkesebirertaneportakalverildi.

Kahvaltıdan sonra dersler başladı. Birlikte ilk gün Halime’nin hayran kaldığıcam tavanlı, havuzlu salona girdiler. Yastıkların üzerinde bağdaş kurup,

Page 15: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

kucaklarınasiyahyazı tahtalarınıaldılar.Ardındanellerinekamışkalemlerinialıpbeklemeye koyuldular. Meryem, Halime’ye de oturacağı yeri gösterip yazımalzemeleriniverdi.

“Yazmayı bilmiyor olsan da şimdilik herkes gibi tut yeter. Sonra öğreteceğimsana.Amaşimdilikenazındanyazıtahtasıylakalemealışmayaçalış.”

Sonrakapıyadoğruyöneliptahtabirtokmakladuvardakiasılıçanahızlavurdu.

Oandakapıaçıldıveiçerielindekalınbirkitaplairiyarıbirzencigirdi.Çizgilikumaştankısabirpantolongiymişti.Üzerindedeayaklarınadekuzananamaöntarafıaçıkcübbesivardı.Ayaklarındarenksizsandaletler,başındaysaince,kırmızıbir sarık göze çarpıyordu. Kızların karşısında, kendisi için ayrılmış yastığaihtişamlakuruldu.

“Sevgiliminikgüvercinlerim,bugünKuran’dansurelerokumayısürdüreceğiz,”dedi hürmetle kitabı alnına değdirerek. “Peygamberimizin öbür dünyanınhazlarından ve cennetin mutluluklarından bahsettiği bölümdeydik. Aranıza yenigençbirtalebenindahakatıldığınıgörüyorum.Bakışlarıcanlı,öğrenmeye,bilgiyeaç,etkileyicibiryenitalebe.Şimdionunbumübareksözlerinenufakbirayrıntısınıbile kaçırmaması için zeki ve çalışkan arkadaşımız Fatma özenli bahçıvanınızAdi’nin şimdiye dek küçük yüreklerinize ekip yeşertmeyi başardıklarındanbahsedecek.”

Bu onu dün şu an içinde bulunduğu bumuhteşembahçelere getirenAdi’ydi.Halimeonu sesindenhemen tanımıştı.Adamın konuştuğuher an içindebelirengülmeisteğinibastırmakiçinçabaharcamakzorundakalıyordu.

Fatma sevimli, yusyuvarlak çeneli yüzünü hocasına doğru çevirip, neredeysehoş bir ezgi mırıldanıyormuşçasına tatlı bir sesle öğrendiklerini anlatmayakoyuldu. “Okuduğumuzonbeşincisureninkırkbeşlekırksekizinciayetlerişöyleder; ‘Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, cennetler içinde ve pınarlarbaşındadır. Onlara, ‘Girin oraya esenlikle ve güven içinde,’ denilir. Biz onlarınkalplerindeki kini söküp attık. Artık onlar sedirler üzerinde karşılıklı oturankardeşlerdir.Onlaraoradahiçbiryorgunlukdokunmaz,onlaroradançıkarılacakdadeğillerdir.” Adi onu uzun uzun övdü. Ardından Fatma birkaç ayeti dahaezberindenokudu.BittiğindeAdi,Halime’yedönerek,“Öğrenmeheveslisi,gümüşceylanım,arkadaşınveablanındudaklarındandökülenincileriduydun.Ruhumunsesinisunarakbuhoşbakışlıhurilerin içlerineektiğimbilgi tomurcuklarınınnasılaçtığınıgördünmü?Artıksendeyüreğindekiçocukluktankurtulmalı,bumübareksözlere kendini daha bir vermelisin. Ancak o zaman burada ve öbür dünyadahuzurbulabilirsin.”

Sonra Kuran’ın yeni bir suresini okumaya geçip, kelime kelime yazdırdı.Kalemlerin yazı tahtası üzerindeki sesleri işitiliyor, kızlar bir yandan sözcükleritahtaya geçirirken bir yandan da dudaklarını hafif hafif kıpırdatarak yazdıklarınıtekrarediyorlardı.

Dersin sonu geldiğinde Halime iyiden iyiye şaşkına dönmüş holdeydi.Çevresindekiherşeyonagerçekolamayacakkadargülünçvetuhafgörünüyordu.

Page 16: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Zenci doğrulup, son derece saygılı bir ifadeyle kutsal kitabı üç kez başınagötürüp ardından, “Sevgili genç bakireler,” diye konuşmaya başladı. “Gayretli,yetenekli, elleri çabuk talebelerim benim. Hu günlük bilgeliğimin bu kadarınıaktaracağımsizlere.İşittiklerinizveözenletahtalarınızayazdığınızsözcükleriiyiceçalışıp, güzelce ezberleyin. Aynı zamanda da bu tatlı bıldırcınla, yani yeniArkadaşınızlayakındanilgilenin.Kutsalkitabıöğrenerekcehaletinibilgeliğenasılçevireceğinianlatınona.”

Bembeyaz dişlerini göstererek sırıttı. Herkeste saygı uyandıran bakışlarıylaetrafısüzüpsınıfıbüyükbirvakarlaterketti.

DahaperdetamkapanmamıştıkiHalimekahkahalarlagülmeyebaşladı.Birkaçarkadaşı da ona katılmıştı. Ama Meryem hemen müdahale ederek, “Bir dahasakın Adi’ye gülme, Halime,” dedi. “Evet, başlangıçta sana biraz tuhaf biri gibigelebilir. Ama altın gibi bir kalbi vardır. Bizim için her şeyi yapar o. Gerek dinigereksedünyevi felsefealanındauzmandır.Kuran’ı, şiiri, düzyazıyı çok iyibilir.AyrıcagerekArapçayagereksedePehlevidilinehâkimdir.SeydunadaOnaçokgüvenir.”

Halime utanarak başını öne eğdi. Meryem gelip yanağını okşayarak, “Şimdigüldündiyeçoküzülme,”dedi.“Amaartıkbildiğinegörebundansonradahafarklıdavranırsın.”

Başım itaatkârbir tavırla sallayıp, temizliğekatılmaküzerediğer kızlarınpeşisırabahçeyeyöneldi.

Sara,onusaçlarınıyıkamaküzerebanyoyagötürdü.Öncesaçlarınıaçıptaradı,ardındangiysilerinibelinedeksıyırdı.BunuyaparkenellerinintitremesiHalime’yiazdaolsarahatsızetmiştiamaelindengeldiğincebunudüşünmemeyeçalıştı.

“Peki,sahibimizkimbizim?”diyesordu.Merakı iyiceartmıştı.AyrıcanedeninibilemesedeSara’nınüzerindebelirginbirhâkimiyetkurduğununfarkındaydı.

Sarasorusunucevaplamayadündenhazırdı.

“Sanabildiğimherşeyianlatacağım,”dedituhafbiçimdesesititreyerek.“Amabunları anlattığımı kimseye söylemesen iyi olur. Karşılığında da yalnızca benisevmeniistiyorum.Bunasözveriyormusun?”

“Veriyorum.”

“SenindefarkettiğingibihepimizSeyduna’yayani‘Efendimize,’aitiz.Çokamaçokgüçlübiradamdıro.Aslındatümsöyleyebileceklerim…”

“Anlat,birazdahaanlat!”

“Belki de onu hiç göremeyeceksin. Buradaki birkaç arkadaşımla neredeysebirincisenemizidoldurdukbile.Amahenüzonugörmedik.”

“‘Efendimizden,bahsetbirazdaha.”

“Sabırlıol.Herşeyiaçıklayacağım.YaşayanlararasındaAllah’tansonrakimingeldiğinibiliyormusun?”

“Halife.”

Page 17: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Yanlış.Sultandadeğil.Allah’tansonraSeydunagelir.”

BüyükbirşaşkınlıkiçindekiHalime’ningözlerifaltaşıgibiaçılmıştı.SankiBinbirGece Masalları’ndan bir hikâye dinliyordu. Hatta dinlemekle kalmıyordu, bizzathikâyeniniçindeydi.“HiçbirinizSeyduna’yıgörmedi,öylemi?”

Saraonadoğrueğilerek,kulağınafısıldadı.

“Aslındatamolaraköylesayılmaz.İçimizdenbirionugayetiyitanıyor.Amabukonudakonuştuğumuzukimsebilmemeli.”

“Birmezartaşıkadarsessizolacağım.Hadisöyleşimdi,Seyduna’yıiyitanıyanobahsettiğinkişikim?”

Aslındasorusununcevabınıgayetiyibiliyordu.Sadeceonayaihtiyacıvardı.

“Meryem,” diye fısıldadı Sara. “Çok yakınlar birbirlerine. Ama beni sakın eleverme.”

“Bukonudahiçkimseylekonuşmayacağım.”

“Tamam,ozaman.Benideseveceksin.Baksananekadargüvendim.”

Halime meraktan yerinde duramayacak hale gelmişti. “Dün evin girişindekarşılaştığımızyaşlıkadınkimdi?”diyesordu.

“Apama.YalnızonunhakkındakonuşmakMeryemhakkındakonuşmaktanbiletehlikelidir.Meryemşefkatlibirinsandır.Bizidesever.AmaApamakötüyüreklidir.Bizlerden nefret eder. O da Seyduna’yı gayet iyi tanır. Aman dikkatli ol, kimseseninbirşeylerbildiğinifarketmesin.”

“Çokdikkatliolacağım,Sara.”

Sara,Halime’ninsaçlarınıdahahızlıyıkamayakoyuldu.

“Çok tatlısın,” diye fısıldadı. Halime utanmış olsa da duymamış gibidavranmaya çalıştı. Daha öğrenmesi gereken çok şey vardı. “Adi kim?” diyesordu.

“Obirhadım.”

“Hadımnedemek?”

“Erkektensayılmayacakbirerkek

“Budanedemek?”

SaraayrıntılarıylaaçıklamayabaşlamıştıkiHalimederhalsözünükesti.“Bunuduymakistemiyorum.”

“Bunungibidahaçokşeyduymakzorundakalacaksın.”

Sara’nınkalbikırılmışgibiydi.

Saçlarınıyıkamayıbitirip,başınıhoşkokulubiryağlaovalamayabaşladı.Sonrada güzelce taradı. Aslında ona sarılmak, onu öpmek istiyordu ama Halime’ninyüzündeki sert ifade yüzünden bunu yapmaya cesaret edememişti. Saçlarınındaha çabuk kuruması için banyodan çıkıp, güneşli bir yere yöneldiler. Çiçek

Page 18: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

tarhındakiayrıkotlarınıtemizleyenbirkaçkızonlarıfarkedipyanlarınageldiler.

“Neredekaldınız?”diyesordular.

Halimebakışlarınıyere indirdiamaSaraenufakbirçekingenlikgöstermedenkonuşmayabaşladı.

“Keşke şu zavallı kızın saçlarının ne kadar kirli olduğunu siz de görseydiniz.Sanki hayatı boyunca hiç yıkanmamış gibi. Temizleyinceye kadar canım çıktı.Aslındatammanasıylatemizlenmesiiçinbirdefadahayıkamaklazım.”

İyikiMeryemburadadeğildiyedüşündüHalime.Ziradahaonugördüğüandavicdan azabı çekmeye başlayacağını tahmin ediyordu. Hele hele bir de sorularsormayagörsün! İşte o zaman çenesini tutamayabileceğinden korkuyordu. Onaverdiğisorusormamasözünüyarımgünbiletutamamıştı.

DiğerkızlargidinceSaraonaçıkıştı.

“Eğer böyle davranmaya devam edersen herkes senin sakladığın bir şeylerolduğunu düşünecek.Hiçbir şey bilmiyormuş gibi görün. Ancak o zaman kimsesenisıkıştırmayayeltenmez.Diğerlerininyanınagidiyorumben.Senburadabirazdahakaldasaçlarıniyicekurusun.”

Halime bu tuhaf dünyaya geldiğinden beri ilk kez yalnız kalıyordu. Aslındahiçbir şey bilmiyordu. Nerede olduğundan da görevinden de bihaberdi. Dört biryandangizemlekuşatılmıştı.

Ama bu onu kesinlikle rahatsız etmiyordu. Tam aksine; bu sihirli dünyadadengesinibulmuştuadeta.Herşeydenönceçevresindehayalgücünübesleyecekokadarçokşeyvardıki.Eniyisibirkaracahilgibidavranmakdiyedüşündü.Böylecekimsebendenşüphelenmezvebanahepiyidavranırlar.Üzerimetitrerler.

Sara’nınanlattıklarıylazihniadetabirarıkovanınadönmüştü,ilkandaşefkatli,sevgi dolu biri olarak gördüğü Meryem’in gizem dolu diğer yüzünün farkınavarmıştı artık.OnunSeyduna’yla çok yakın olması ne anlama gelirdi? Kötü biriolmasınakarşınSeyduna’ylaarası iyiolanApamane türyetkileresahipti?TabiibirdeMeryem’indediğinegöreSeyduna’nıntamgüveninikazanmışşukomikAdivardı. Ve her şeyden önce Sara’nın adını ancak fısıldayarak zikrettiği güçlü,‘Efendimiz,’Seydunakimdi?

Yerinde duramıyordu. Yolda aşağı doğru ilerlemeye başlayıp yeni şeylerintadını çıkarmaya koyuldu. Çiçeklerin yanında çömelince üzerlerine konankelebekler korkup uçuştular.Çiçek tozları kaplı bacaklı işçi arılarla yaban arılançevresinde vızıldıyordu. Böceklerle küçük sinekler bahar güneşinin tatlısıcaklığında uçuşup duruyorlardı. Daha şimdiden sıkıntılarla boğuştuğu çiftlikyaşamını da korku ve belirsizlikle kıvrandığı o zor yolculuğunu da unutmayabaşlamıştı. Şimdi yüreği mutlulukla, yaşam sevinciyle doluydu. Sanki cennetegelmişti.

Nar ağaçlarıyla dolu küçük korulukta bir kıpırtı sezdi. Biraz daha yaklaşıpdinlemeyekoyuldu.Dallarınarasındanincecik,kıvrakbacaklıbirhayvanfırladı.Bubir ceylan diye düşündü. Hayvan tam karşısında durup muhteşem kahverengi

Page 19: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

gözlerinionadikti.

Halime ilk andaki içgüdüsel korkusunu yenmişti. Eğilip farkında olmadan otuhafKuranyorumcusunutaklitederek,ceylanlakonuşmayakoyuldu.

“Tatlı,sevimliceylan,izinverdeogüzelsesiniduyayım.Sakınkorkmabenden.Narin,çevikbacaklıtatlışey…Bak,benAdikadarçokşeybilmediğimiçinancakbu kadarını söyleyebilirim. Hadi gel, genç ve güzel Halime’ye, tatlı, küçükceylanlarısevenHalime’yegel…”

Kendi sözlerine kahkahayla gülmüştü. Ama ceylan yavaş yavaş sokulup,burnunu uzatarak önce hafifçe kokladıktan sonra yüzünü yalamaya koyuldu.Gıdıklanıyoramabuçokdahoşunagidiyordu.Gülerekşakayollugeriçekilirgibiyaptı.Ceylandabununüzerineiyicesokulupdahabir istekleyalamayakoyuldu.Tamo andaHalime arkadan kulakmemesine başka bir yaratığın dokunduğunuhisseder gibi oldu. Arkasındaki yaratığın soluklarını ensesinde hissediyordu.Görmekiçindönüncededehşet içindekaldı.SarıkürklüEhrimensankiceylanlayarışıyormuşçasına bir şefkat gösterisine girmişti. Sırt üstü yere kapaklandı.Doğrulamıyor,ağzındantekbirkelimebileçıkmıyordu.Korkudolugözleriniuzunbacaklı kediye dikip, hayvanın üzerine atılacağı anı beklemeye koyuldu. AmaEhrimen’in saldırmak gibi bir niyeti olmadığı ortadaydı. Zaten az sonra daHalime’yi tamamen unutup ceylanla oynamaya koyuldu. Ağzını açıp, ceylanıkulağından yadaboynundanyakalayacakmışgibi yapıyordu.Birbirlerinealışkınolduklarıvekesinlikleiyibirdostlukkurduklarıanlaşılıyordu.Halimeyavaşyavaşcesaretiniyenidenkazanıpkollarınıherikihayvanınboynunadoladı.Leopartıpkısıradan bir ev kedisi gibi mırlayıp, başını eğerken ceylan da yeniden yüzünüyalamayakoyuldu.Halimeaklınagelentümtatlısözlerlehayvanlarıseverkenbiryandan da ceylanla leoparın dost olabildiği bir dünyada bulunuyor olmanınşaşkınlığı içindeydi. Zira peygamber bununAllah’ın cennet sakinlerine sakladığıbirmucizeolacağınısöylemişti.

Kendisine seslenildiğini işitti.Doğrulup sesingeldiği yönedöndü.Ehrimendehemen arkasındaydı.Ceylansa tıpkı bir yavru keçimisali zaman zaman leoparıçekiştirerek en arkadan geliyordu. Ehrimen ona pek aldırmıyor sadece aradasıradakulağınıyakalayacakmışgibiatılıyordu.

Kendisini bekleyen arkadaşları dans saatinin geldiğini söylediler. Saçlarımtopuzyapıponucamsalonagötürdüler.

DanshocalarıEsadadında,ortaboylu,tenipürüzsüz,kadınkıvraklığınasahip,yumuşak hatlı bir hadımdı. Koyu derili bir Afrikalıydı ama Adi kadar da siyahdeğildi.Halimeadamıaynıandahemsevimlihemdekomikbulmuştu.Yanlarınagelipüzerindekiuzuncübbeyiçıkartıncakarşılarındaaltındakikısasanşalvarıylakalakaldı.Saygıdolubir ifadeylegülümseyip,eğilerekselamverirkenbiryandanda sürekli ellerini ovuşturuyordu. Fatma’ya arpı çalmaya başlamasını işaretettiktensonrahünerlitavırlarlakıvrakbirdansabaşladı.

Dansıetkileyicigöbekvekashareketlerininbirleşimiylesergiliyordu.Abartılıelve ayak hareketleriyse kıvrak göbek dansının en fazla tamamlayıcısı olaraknitelendirilebilirdi.Öncenasılyapılacağınıgösterdi.Sonradakızlardanaynışeyi

Page 20: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

yapmalarınıistedi.Herkeseyelekleriniyukarıkıvırıpgöbekleriniçıplakbırakmalarıtalimatını verdi. Halime ilk anda utanmıştı ama herkesin son derece rahathareketlerle soyunduğunugörünceodagönül rahatlığıylaaynı şeyi yaptı.HocaZüleyha’yıbaşdansçıolarakseçip,onubirazönedoğruçıkardı.SonraFatma’yıonunyerineyollayıp,uzun,incebirflütçalmayabaşladı.

Züleyha ancak o zamanHalime’nin dikkatini çekmişti. Vücut hatları en güzelolankızdı.EniyidansedenoolduğundanderslerdeEsad’ınyardımcısıolmuştu.Hocanedesebüyükbirbaşarıylayapıyorbusıradadiğerlerideonutaklitetmeyeçabalıyordu.Birelinde flütlebir kızdandiğerinekoşanEsad’sakızlarakaslarım,hareketlerinidikkatleinceleyip,doğrusununnasılolmasıgerektiğinianlatıyordu.

DersbittiğindeHalimehemçokyorulmuşhemdebirhayliacıkmıştı.Bahçeyeçıktılar ama fazla uzaklaşmamaları gerektiğini biliyorlardı. Çünkü birazdan diğerdersbaşlayacaktı.Şiirdersi.Halime,Sara’yaacıktığınısöyleyereksızlandı.Saraona beklemesini söyleyip binaya daldı, kısa süre sonra da geri döndü. ElindekimuzuHalime’yeuzattı.

“Öğün aralarında bir şeyler yememiz yasak. Meryem bu konuda çok katıdır.Çünkü şişmanlamamızdan korkar. Sana bunu verdiğimi görse beni kesinliklecezalandırır.”

Halime birine şişmanlamaması için yemek verilmemesi gibi bir şeyi hiçduymamıştı.Birkadınyadakıznekadarşişmansaokadarbeğenilirdi.BuyüzdenSara’nınbusözleripekhoşunagitmedi.Ayrıcabugaripyerdeyemeklerinyalnızcatatlıdanibaretolmasınınnedenineydi?

Kızlarınyenidensınıflarınadönmezamanıgeldi.Adibukezşiirhocasıolarakyerini almıştı. Halime dersi eğlenceli bulmuş, kısa sürede de büyük bir ilgiyledinlemeye koyulmuştu. Hocaları derste onlara kısa beyitli gazel sistemindenbahsetti. Kızlardan yaratıcılıklarını kullanmaları bekleniyordu. Meryem ilk beyitisöyledi. Şimdi kızlar bir sonraki uygun beyiti bulmak için birbirleriyle yarışmayabaşlamışlardı.YaklaşıkonkadarmısradansonraFatma’ylaZeynepdışındahepsiyaratıcılıklarınınsonunageldiklerindenpesettiler.Azimledevametselerdekısasüre sonra onlar da söyleyecek bir şey bulamadılar. Adi ilk iki seferinde işinmantığını anlaması için Halime’yi rekabete dâhil etmemişti. Bu yüzden de Adiüçüncü tura onun da katılması gerektiğini söylediği ana dek bir hayli hoş vakitgeçirmişoldu.Şimdiysehembirazkorkuyordiğertaraftandahocasınınkendisinehemen itimat ettiğini görmenin mutluluğunu yaşıyordu. Ayrıca arkadaşlarınakendisinindeonlardanaşağıkalmadığınıgöstermearzusundaydı.

Meryemilkbeyitiokudu.

“Eğer olsaydı bir kuşmisali kanatlarım…”Adi kısa bir süre bekledi ardındankızlaratekertekersözvermeyebaşladı.

Züleyha,“Hepgüneşeuçardım.”

Sara,“Vesabahçiğininpeşindekoşardım.”

Ayşe,“Uzatırdımelimigariplere.”

Page 21: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Sit,“Mırıldanırdımonlarahertürdenezgilerle.”

Cada,“Veadardımkendimidoğruluğubeklemeye.”

BuandaAdihoşbirifadeyleHalime’yebaşıyladevametmesiniişaretetti.

Halimedekızarıpbozararakilkdenemesiniyaptı.

“Böyleceseninlebenuçarak…”

Öylecekalakalmış,devamedememişti.

“Diliminucunda,”dedi.

Hepsibirdengüldü.Adi,Fatma’yagözkırptı.

“Pekâlâ.Fatma,yardımetona.”

Fatma,Halime’ninbeyitinitamamladı.“Sonrasenvebenuçarızbirlikte.”

AmaHalimehemenatıldı.

“Hayır, benim söylemek istediğim bu değildi,” dedi. “Biraz bekleyin şimdisöyleyeceğim.”

Sonra,boğazınıtemizledivebirazdüşünüpaklınagelenisöyledi.

“Böyleceseninlebenuçarakcenneteyükseliriz.”

Sözleri kızları kahkahaya boğmuştu. Halime öfkeden ve utançtan kıpkırmızıkesilmişbirhaldeayağa fırlayıpkapıyadoğrukoşmayakalktıamaMeryemonukolundanyakaladı.

Sonrasındahepbirlikte onu rahatlatıp, yeniden cesaretlendirmeye koyuldular.Yavaş yavaş da olsa sakinleşip, gözyaşlarını sildi. Adi şiir sanatının ağır ağırtomurcuklanan bir çiçeğe benzediğini ve ancak çok büyük çabalarlaolgunlaşabileceğini izah etti. Bu yüzden de ilk seferinde başarısız olduğu içinumutsuzluğa kapılmasınınmanası yoktu.Sonra kızlaradevametmesini söyledi.Ama çoğunun aklına bir şey gelmiyordu. Yalnızca Fatma’yla Zeynep’1 atışmayıdevamettiriyordu.

Fatma,“Halime,öğrenmekiçiniyidinle.”

Zeynep, “Fatma, öğreneceği bir şey yok ki senin sözünle.” Fatma, “Nedenbilgimsenirahatsızediyorkiböyle?”

Zeynep, “Saçmalama, sınırlarını bil, bin düşün bir söyle.” Fatma, “Anladım,öfkelendiriyorsenidürüstçesöylediklerimyüreğimle.”

Zeynep,“Hiçdedeğil.Bilmelisinkiyalnızcakızdırıyorsunhadbilmezliğinle.”

Fatma,“Hadbilmezlikbeslenirbazengüzellikten.Amaelbettesenbulamazsınteselliçirkinliğinle.”

Zeynep, “Bana mı söylüyorsun bunları? Baksana aşın yemekten geldin nehale?”

Fatma,“Bakbugüzeldiişte.Neyanitakdirmietmeliherkesseningibigelenibir

Page 22: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

deribirkemikşekle.”

Zeynep,“Asla.AmagüldürüyorböyleÖfkelenmengerçektentümyüreğinle.”

Fatma, “Ah, sahi mi? Peki nasıl karşılık vermeli çıldırtırsan eğer yalansözlerle?”

Zeynep,“Sanıyorsunkisaldırarakkurtulacaksınböylesertifadelerle.”

“Bukadaryeter,güvercinlerim,”diyemüdahaleettiAdi.“Etkileyicibeyitlerinizlebirbiriniziyeterincekızdırdınız.Aynızamandaözlüsözsöylemeyiöğrendiğinizidegösterdiniz.Güzelcetartıştınız,saldırdınız,sözlerinizleadetaboğuştunuz.Hançergibi saplanan sözleriniz sanki dans ezgileri yarattı. Ama artık sataşmayı bitiripbarışın. Zarafeti ve söz sanatlarını yeteri kadar öğrendiniz. Şimdi hep birlikteyemekodasınagidebilirsiniz.”

İçten bir tavırla selam verip sınıftan çıktı. Onun çıkışının ardından kızlar daadetabirbirleriyleyarışarakyemekodasınakoşuştular.

Yemekmasasıkurulmuştubile.Yiyecekleriüçhadımgetiriyordu.Hamza,Talhave Sühal. Halime böylece kendilerine burada hizmet eden toplam yedi hadımolduğunuanlamışoldu.Dahaöncetanıştığıikiöğretmenleşuanhizmetedenüçhadım dışında bahçe bakımıyla görevli Muad ve Mustafa adlı iki görevli dahavardı.MutfakaslındaApamatarafındanyönetiliyordu.Hamza,TalhaveSühal’seonunyardımcılarıydılar.

Bu üçü daha çok ev işlerinden sorumluydu. Temizlik, derleyip toplama, silipsüpürme onların işiydi. Hadımlara Apama’yla birlikte bahçenin hendeklerleayrılmış bir bölümü tahsis edilmişti. Hep birlikte kendilerine ait bir evdeyaşıyorlardı.Apama’nınsadiğerlerindenayrıbirevivardı.

Tüm bu ayrıntılar Halime’nin merakını daha da artırıyordu aslında. AmaMeryem’in yanındayken tek bir soru sormaya bile cesaret edemiyordu. Sara’ylayalnızkalacaklarızamanıngelmesiniipleçekiyordu.

SıradanbiryemeğinbileziyafetiandımoluşuHalime’yiçokşaşırtmıştı.Sofra,pişince mis gibi et sularını salmış körpe av kuşları, envai çeşit sebze, omlet,peynir,ekmek,içimeyvedoluballıçöreklerledonatılmıştı.VetümbunlarailaveteniçinceHalime’ninbaşınıtuhafbiçimdedöndürenbiriçecekvardı.

“Şarapbu,”diyefısıldadıSaraona.“Seydunaiçmemizeizinveriyor.”

Yemektensonrabirlikteodalarınaçekildiler.Nihayetyalnızkalmışlardı.Halime,“Peygamberin yasağına rağmen Seyduna şaraba nasıl izin verebiliyor ki?” diyesordu.

“O verebilir. Sana Allah’tan sonra onun geldiğini söylemiştim ya. O yenipeygamber.”

“BanaSeyduna’yıMeryem’leApamadışındakimseningörmediğinisöyledin.”

“En güvendiği adam olan Adi dışında. Ama Adi’yle Apama birbirlerinetahammül edemezler.AslındaApamahiç kimseye tahammül edemez.Gençkençokgüzelmiş.Şimdibugüzelliğindeneserkalmadığıiçinsıkıntılı.”

Page 23: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Gerçektekimo?”

“Şşşş.Korkunçbirkadındır.Aşkıntümgizemlerinibilir.Seydunabizeöğretmesiiçingetirdionuburaya.Gençkençokaşığıolduğunusöylerler.”

“Nediyebukadarçokşeyöğrenmekzorundayızki?”

“İştebunubendebilmiyorum.AmasanırımbiziSeyduna’yahazırlıyorlar.”

“Onunhareminemiseçildikyani?”

“Belki.Amaşimdisırasende.Söylebakalımbeniseviyorsundeğilmiartık?”

BusoruHalime’ninkaşlarımçatmasınanedenoldu.Öğrenmesigerekenbuncaönemli şey varken Sara’nın durup durup böyle saçına sapan bir şeyi soruyorolmasınakızıyordu.Yatağınasırtüstüuzanıp,gözlerinitavanadikti.

Yatağın kenarına ilişen Sara da gözlerini ona dikti. Sonra aniden eğilip onuihtiraslıöpücüklereboğdu.

İlkandaHalimeenufakbir tepkivermedi.AmabuöpücüklergiderekrahatsızedicibirhalalmayabaşlayıncaSara’yıiterekuzaklaştırmakzorundakaldı.

“Seyduna’nınbizimleilgiliplanlarınıöğrenmekistiyorum,”dedi.

Sarasoluksoluğadoğrulup,saçlarımdüzeltmeyekoyuldu.Sonrada,“Bendeisterim bunu, ” diye karşılık verdi. “Ama kimse bu konuda konuşmuyor. Bizimsormamızadaizinverilmiyor.”

“Senceburadankaçmanınbiryoluvarmı?”

“Aklınımıkaçırdınsen?Dahagelelinekadarolduki?Apamasakınduymasın!Kayalıklarınüzerindeki kaleyigörmedinmi?Buradan tekçıkışorası.Bunacüretedenindevayhaline!”

“Kiminkalesiorası?”

“Kiminmi?Etraftagördüğünherşey,bizlerdedâhilolmaküzere,Seyduna’yaaittir,”

“Seydunakaledemiyaşıyor?”

“Bilmiyorum.Belki.”

“Sanırımyaşadığımızbubölgeninadınıdabilmiyorsundeğilmi?”“Bilmiyorum.Çok fazla soru soruyorsun.Bu soruların cevaplarının çoğunuApama’ylaAdi’ninbilebildiğinisanmam.BelkibirtekMeryembiliyorolabilir.”

“NedensadeceMeryem?”

“Onlarınbirbirlerine çok yakınolduklarımsöyledimya sana.” “Yanınedemekbu?”

“Karıkocagibileryani.”

“Sanakimsöyledi?”

“Şşşş.Bizkızlarkeşfettik.”

Page 24: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Anlamıyorum.”

“Elbetteanlayamazsın.Dahaöncehiçharemhayatıyaşamamışsınki.”

“Senyaşadınmı?”

“Evet,tatlım.Nasılbirşeyolduğunubirbilsen.EfendiminadıŞeyhMuaviye’ydi.Başlardaonunkölesiydim.On ikiyaşındaykenbenisatınalmıştı.Sonrasındaysagözdesioldum.Yatağımınkenarınaoturur,banaşimditıpkıbenimsanabaktığımgibibakardı.Güzelkarakedimdiyeçağırırdıbeni.Banaâşıktı.Bununnasılbirşeyolduğunu keşke sana anlatabilsem. Muhteşem bir adamdı. Diğer karıları benikıskanıyordu. Ama içlerinde en çok beni sevdiği için hiçbir şey yapamıyorlardıtabii.Kıskançlıkveöfkeleriyüzündengüngeçtikçedahayaşlıdahaçirkinbirhalebürünüyorlardı. Çıktığı seferlere beni de götürürdü. Günün birinde düşman birkabilenin saldırısına uğradık. Adamlarımız müdafaa hattını oluşturana deksaldırganlar beni yakaladılar. Basra pazarında şimdiki sahibimize sattılar. Çokamaçoküzgündüm.”

Ağlamayabaşladı.GözyaşlarıHalime’ninyanaklarına,göğsünedamlıyordu.

“Üzülme,Sara.Buradaherşeygayetiyi.”

“Eğer beni birazcık olsun seveceğine emin olsam kendimi çok daha iyihissedeceğim.Muaviye’mokadaryakışıklıydıki.Benideneçokseverdi!”

“Seni seviyorum, Sara,” dedi Halime öpmesine izin vererek. Ardından dayenidensorularadöndü.

“Meryemdeherhangibirharemdebulunmuşmu?”

“Evet, ama onunki farklıymış. Prenses gibiymiş orada. Uğruna iki adam canvermiş.”

“Ozamanburayanedengelmişki?”

“Kocasının akrabaları, sergilediği sadakatsizliğin öcünü almak için onusatmışlar.Çünküonunyüzündenbütünailebüyükutançyaşamış.”

“Nedensadakatsizliketmiş?”

“Bunusenhenüzanlayamazsın,Halime.Onuniçindoğrukişideğilmişdiyelim.”

“Adamonusevmemişdemekki.”

“Ah,hemdenasılsevmiş.Zatenölümünedebusevgisinedenolmuş.”

“Bununeredenbiliyorsun?”

“Burayageldiğindebizeoanlatmıştı.”

“Osendenöncegelmedimiburaya?”

“Hayır. Fatma, Cada, Safiye ve ben geldik. Meryem bizden sonra geldi. Ozamanlarhepimizeşittik.BizesadeceApamaemirveriyordu.”

“MademöyleMeryem,Seyduna’ylanasıltanıştı?”

“Bunugerçektenbendebilmiyorum.Seydunabirpeygamber.Belkideherşeyi

Page 25: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

görüpbiliyordur.Gününbirindebirini gönderiponuyanınaçağırttı.Meryembizebirşeyanlatmasadahepimizdurumuanlamıştık.Oandanitibarendeeşitliğimizsona erdi. Bize bazen Apama’nınkilerle bile çelişen emirler vermeye başladı.Gücühergeçengünarttı.ŞimdiApamabileonaitaatetmekzorunda.Vebundandaziyadesiylenefretediyorelbette.”

“Tümbunlarçoktuhaf.”

İçerigirenZeynepmakyajmasasınayönelipsaçlarınıtarayıp,makyajyapmayakoyuldu.

“Gitmezamanı,Halime,”dedi. “ŞimdikidersApama’nın.Neyapetdersegeçkalma.Bunlarlayanaklarınabirazkırmızı,kaşlarınadasiyahsür.BirdeMeryem’insanavermemiçingönderdiğigülsuyundansürün.Hadikalk,çabukol.”

Zeynep’le Sara hazırlanmasına yardım ettiler. Sonra da birlikte sınıfa gitmeküzereodadançıktılar.

ApamaiçerigirdiğindeHalimegülmemekiçinkendinizortutuyordu.Amayaşlıkadının bakışlarıyla içeri girdiği anda oluşan sessizlik onu hareketlerine dikkatetmesiiçinuyarıyordu.

Yaşlıkadınçokgaripbiçimdesüslenmişti.İrikemiklibacaklarına,siyahipektenbol bir şalvar geçirmişti. Kenarları altın ve gümüş işlemelerle bezeli kırmızı biryelekgiymiş,başındakisarıtürbanınauzuncabirkuştüyüiliştirmişti.Kulaklarındauçlarımücevherlerlesüslübüyükaltınhalkaküpelervardı.Boynunairi incilerdenyapılmış oldukça uzun bir kolyeyi birkaç kez dolayarak takmıştı. Kollarındakibileziklerle ayağındaki halhal müthiş derecede göz alıcıydı. Ama tüm bu güzelşeyler aslında yalnızca onun çirkinliğiyle ihtiyarlığını daha bir ön planaçıkarmaktan başka işe yaramamıştı. Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir dedudaklarıylayanaklarınıalevkırmızısına,gözleriniysesiyahaboyamıştı.Buhaliyleadeta canlı bir korkuluğu andırıyordu. El işaretiyle kızlar yerlerine oturdular.Gözleri Halime’yi arıyordu. Önce alaycı bir tavırla gülüp, ardından da sert birifadeylekonuşmayabaşladı.

“Aferin, ufaklığı güzelce giydirip süslemişsiniz. Şimdi onu insanlara sankihayatında boğa görmemiş bir düve gibi boş gözlerle bakmaktan vazgeçirmemizgerek. Kulaklarım dört aç ve bir şeyler öğrenmeye çalış. Ve bir an bilearkadaşlarınınanalarınınkarnındanherşeyibilerekdoğduklarınıdüşünme.Evet,bazıları sınıfıma gelmeden önce haremlerde bulunmuşlar ama hiçbiri aşksanatınınnedenliçetinbirşeyolduğuhususundabilgisahibideğildi.

Hindistan’da,memleketimde,buişeçokküçükyaşlardabaşlanılır.Bilgebirinindediğigibihayatçokkısaveöğrenecekdeçokşeyvar.Zavallışey,erkeknedirbilir misin sen? Seni dün bahçelerimize getiren o aşağılık siyahi herifin nedengerçekbirerkekolmadığınıbiliyormusun?Konuş!”

Halimetir tir titriyordu.Umutsuzca,yardımdilenircesineetrafınabakındı.Amakızlarınhepsibaşlarımeğmişyerebakıyorlardı.

“Diliniyuttungalibacahilşey,”diyeçıkıştıyaşlıkadın.“Pekâlâ,benaçıklayayımsanaozaman.”

Page 26: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Sonrabirtürşeytanizevklekadınerkekilişkileriniaçıklamayagirişti.

Halimemüthişutanıyor,nereyebakacağınıbilemiyordu.

“Şimdianladınmı,ufaklık?”diyesordusonunda.

Halime başını belli belirsiz oynatsa da aslında anlatılanların ancak yarısınıişitmişti.İşittiklerindendepekbirşeyanladığınaemindeğildi.

“Yüce Allah bilgeliğini sizin gibi kaz kafalılara aktarmam için bizatihi benigörevlendirdi,” diye bağırdı birdenbire. “Bu küçük çekirgeler acaba sahipleri vesevgililerinitammanasıylatatminedebilmekiçinnekadarçokbilgiyevebeceriyesahip olmaları gerektiğinin farkındalar mı? Çalışmak, çalışmak ve daha çokçalışmak! Ancak o sayede hedefinize ulaşabilirsiniz. Çok şükür ki takdiri ilahisayesindeutançiçindeyaşamatehlikesindenkurtulup,gençliğinizinzindeliğiniaşksanatıyla birleştirme fırsatı buldunuz. Erkek kadının binlerce farklı melodiyleçalması gereken bir arpa benzer. Aman, eğer kadın beceriksiz bir aptalsa nekorkunçseslerçıkarbuçalgıdan!Amabirdekabiliyetliyse,birşeyleröğrenmişse,hünerli elleriyle enstrümanından daha önce işitilmedik ezgiler çıkartmayıbaşarabilir. Cahil maymunlar! Size verilen enstrümandan herkesindüşündüğündendaha fazlasesçıkartmayı istemek temelamacınızolmalı.Allahbeniyeteneksizlerinçıkardığıiğrençsesleriduymaklacezalandırmasınbirdaha.”Sonra yüksek sanatlar olarak adlandırdığı veHalime’nin boynundan kulaklarınakadarkıpkırmızıkesilmesinenedenolanbildiklerinienincedetaylarıylaanlatmayakoyuldu. Halime utanıyor ama kendisini dinlemekten de alıkoyamıyordu. Çokmeraklanmıştı. Eğer Sara’yla yalnız olsalardı ya da en azından utanmasına ençoksebebiyetverenkişiMeryemşuanoradaolmasaydıApama’nınanlattıklarınıeğlenceli bile bulabilirdi. Ama o an gözleri yerde, nedenini bilemediği tuhaf birsuçlulukduygusuiçindekıvranıyordu.

Apamasonunda sözlerini bitirdi.Enufakbir şey söylemeden, hatta kimseninyüzüne bile bakmadan sınıftan çıktı. Kızlar da onun ardından koşarak bahçeyedağıldılar.Sara,Meryem’eyaklaşmayacesaretedemeyenHalime’yeyöneldi.

Ama Meryem, Halime’nin bir şey yapmasına gerek kalmadan ona seslendi.Elinibelinedoladı.Patikadabirlikteyürümeyekoyuldular.Saradaadetabirgölgegibipeşlerindeydi.

“Buradakihayattarzımızaalışabildinmi?”diyesorduMeryem.

“Herşeytuhafveyenigeliyorbana,”diyekarşılıkverdiHalime.

“Hoşunagitmeyenbirşeyyokturumarım.”

“Hayır,hemdehiç.Çoksevdim.Sadeceanlayamadığımçokşeyvar.”

“Sabırlıol,güzelim.Herşeyizamanlaöğreneceksin.”

Halime başını Meryem’in omzuna dayarken bir an için Sara’yla göz gözegelincegülümsemek zorunda kaldı.Sara’nın yüzündeyseacı dolubir kıskançlıkseziliyordu.

Beniseviyorlardiyedüşündü.Budüşünceylekalpatışlarıhızlanmıştı.

Page 27: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

İlerledikleri patika çalılıkların arasında ilerleyip sonunda aşağıdaki yalçınkayalıklara doğru büyük bir gürültüyle akan nehrin yanında son buldu. Halime,bahçelerbukayalıklarınortasınakurulmuşolmalıdiyegeçirdiiçinden.

Aşağıda, nehir kenarında güneşlenen kertenkelelerin sırtları zümrüt gibiparlıyordu.

“Baknekadargüzeller,”dediMeryem.

“Iyy,bakamam.Çoktehlikeli.”

“Neden?”

“Kızlarasaldırırlar.”

Meryem’leSaraaynıandagülümsedi.

“Kimsöyledibunusana,çocuk?”

Halime bir kez daha saçma sapan konuşuyormuş gibi bir izlenimuyandırmaktan çok korkuyordu. Bu yüzden sözcüklerini seçerek konuşmayabaşladı.

“Eski sahibim, ‘erkeklere dikkat et’ derdi. ‘Eğer duvardan atlayıp bahçeyegirerlerse hemen kaç. Giysilerinin altına kertenkele veya yılan saklarlar.Yaklaşınca da ısırması için üzerine salarlar.”’ Meryem’le Sara kahkahalaraboğulmuştu. Sara gözleriyle Halime’yi adeta yiyordu. Meryem de dudaklarınıısırarak sakinleşmeye çalışıp, “Burada öyle kötü erkekler yok,” dedi. “Hattakertenkelelerimiz bile son derece uysaldırlar. Şimdiye dek kimseye bir zararlarıdokunmadı.”

Sonraıslıkçalmayabaşladı.Kertenkelelersankikendilerineseslenilmişçesinebaşlarınıçevirdiler.

Halime kendini daha güvende hissedebilmek için Meryem’le Sara’ya sarıldı.“Haklısın.Çokgüzeller.”

Bir kayanın arasından çatal dilli küçük bir kafa uzandı. Halime korkudandonakalmıştı. Kafa yükseliyor, boynu da uzuyordu. Meryem’in ıslığına cevapveren büyük, sarımtırak bir yılandı bu. Kaya çatlağının arasından ağır ağırçıkıyordu.

Kertenkeleler dört bir yana dağıldılar. Halime çığlığı bastı.Meryem’le Sara’yıuzaklaşmalarıiçinçekiştiriyorduamaonlarkıllarınıbilekıpırdatmadılar.

“Korkma,Halime,”dedionusakinleştirmeyeçalışanMeryem. “Bubizim iyibirdostumuzdur. Ona Peri adını taktık. Ne zaman ıslık çalsak küçük yuvasındançıkar gelir. Hiçbirimize en ufak bir zararı bile olmadı. Zaten bu bahçelerde tümhayvanlarla dostuz. Dışarıyla alakamızı tamamen kestik. Burada birbirimizlebütünleşerekhuzuriçindeyaşıyoruz.”

Halimerahatlamıştıamayinedeburadanuzaklaşmakistiyordu.“Hadigidelim,lütfen,”diyeyalvardı.

Gülselerbileyinedeonukırmadılar.

Page 28: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Bukadarkorkakolma,”diyeçıkıştıMeryembirsüresonra.“Bakhepimizseniçokseviyoruz.”

“Başkahayvanlardavarmı?”

“Çok. Bahçelerden birinde büyük bir hayvanat bahçemiz bile var. Ama orayaancakkayıklagidilebilir.MüsaitbirzamandaistersenAdiveyaMustafaseniorayagötürür.”

“Buçokhoşumagitti.Burasıçokbüyükdemekki.”

“Okadarbüyükkikaybolursanyolunubulanadekaçlıktanölebilirsin.”

“Aman!Öyleysebundansonrabirdahaaslahiçbiryereyalnızgitmeyeceğim.”

“Okadardakötüdeğil.Bizimyaşadığımızbahçeaslındabir tarafınehirdiğerüç tarafıysahendeklerleçevrili birada.Okadardabüyükdeğil.Yanieğersuyugeçmeyekalkmazsankaybolma tehlikesideolmaz.Amaşukayalıklarınardındavahşileoparlarınciritattığıbüyükçebirormanvar.”

“Peki,budereceuysalEhrimen’ineredenbuldunuz?”

“Oormandan.Yakın zamana kadar tıpkı bir kedi yavrusunabenziyordu.Onukeçisütüylebesledik.Hâlâdaonaetvermiyoruz.Buyüzdendeyabanileşmedi.Mustafagetirmiştionubize.”“Mustafa’yıtanımıyorum.”

“Bütün hadımlar gibi o da iyi bir insandır. Eskiden meşhur bir prensinmeşalecisiymiş. Ama iş çok zor olduğundan kaçmış. Şimdi Muad’la birliktebahçelerin bakımından sorumlular.Neysebu kadar yeter.Sınıfa dönme zamanıgeldi.Fatma’ylaZüleyhabizemusikidersiverecekler.”

“Ah,bunusevdimişte!”

Musiki dersi tüm kızların ilgisini çekiyordu. Meryem onları bütünüyle serbestbırakmıştı. Kızlar sürekli yer değiştirip, Tatar flütü çalıyor, arp ve udun tellerinedokunuyor, Mısır gitarıyla oynuyorlardı. Besteler yapıyor, bir ağızdan söylüyor,birbirlerini eleştirip tartışıyorlardı. Bu sırada Fatma’yla Züleyha da dikkatleriçekmek için boş yere çırpınıp duruyordu. Sonra pes edip onlar da özgürlüğüntadınıçıkartıpgülerek,hikâyeleranlatmayakoyuldular.

SarabirkezdahaHalime’ninyanınasokuldu.

“SenMeryem’eâşıksın.Gözlerimlegördüm.”

Halimeomuzsilkti.

“Bunubendengizleyemezsin.Kalbiniokuyorumsenin.”

“Ee,neolmuş?”

Sara’nıngözleriyaşlarladoldu.

“Beniseveceğinesözvermiştin.”

“Sanahiçbirsözvermedim.”

“Yalansöylüyorsun!Sözverdiğiniçinsanabukadarçokgüvendim.”

Page 29: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Artık bu konuda daha fazla konuşmak istemiyorum.” Herkes susmuştu.Sara’yla Halime dönüp, dinlemeye koyuldu. Fatma elinde gitarıyla şarkısöylemeyebaşlamıştı.Güzel,eski,hasretdoluşarkılar.

Halimeadetakendindengeçmişti.

“Banabuşarkınınsözleriniyazmalısın,”dediSara’ya.

“Yazarım.Eğerbeniseversen.”

OnukendineçekmeyekalktıamaHalimeeliniitti.

“Rahatsızetmebenişimdi.Dinlemekistiyorum.”

Dersten sonra sınıfta kaldılar. Herkes kendi işiyle uğraşıyordu. Kimi dikişdikiyor, kimi nakış işliyordu. Bazılarıysa yansını dokudukları kilimin başındakaldıklarıyerdendevametmeküzere toplanıyorlardı.Birkaç tanesiyseçıkrıklarınbaşına geçip yün eğirmeye koyulmuştu. Sıradan şeylerden, öncekiyaşantılarından,erkeklerdenveaşktanbahsediyorlardı.Meryemelleriarkasındaetraftadolaşıp,etrafıkolaçanederekyapılanlarıdenetliyordu.

Halimedüşünceliydi.Henüzonayapmasıgerekenbirişverilmemişti.Öncebirkonuşmaya kulak kabarttı. Sonra da bir başkasına. Nihayetinde dikkatiniMeryem’eyöneltti.EğergerçektendeSeyduna’ylabudereceyakınsaaralarındanelergeçiyordu?MeryemharemdeykenApama’nınanlattığışeylerimiyapıyordu?Bunainanamıyordu.Buçirkindüşünceleriaklındanatmaya,kendinibutürşeyleringerçekolamayacağınainandırmayazorladı.Akşamyemeklerinigüneşbatmadanhemenönceyediler.Sonradayürüyüşeçıktılar.Güneşinbatışıylabahçelerbirdenzifirikaranlığabürünmüş,gökteilkyıldızlarbelirmeyebaşlamıştı.

Halime, Sara ve Zeynep’le el ele yürüyor, onlarla fısıltıyla konuşuyordu.Önlerindekiyabancıvebirokadardatuhafmanzarauzayıpgiderkennehrinsesidegiderekartıyordu.Halimeaynıanda farklı türdenduygularınetkisialtındaydı.Aynıandahemhüzünlendiğinihemdemutluolduğunuhissediyordu.Sankituhaf,büyülübirdünyadayitipgitmişküçücükbiryaratıktı.Gördüğüherşeyonagizemligeliyor,gördüklerinikavramaktabirhaylisıkıntıçekiyordu.

Çalılıklarınarasındabirışıktitreşirgibioldu.Küçükbirateşinkendilerinedoğruyaklaştığını görünceHalime arkadaşlarına sımsıkı sarıldı. Ateş giderek yaklaştı,yaklaştı. Sonunda ateşin elindeki meşaleden geldiği anlaşılan adam tamkarşılarındadurdu.

“BuMustafa,”dediSara.“Bahçebekçisi.”

YuvarlakyüzlüFaslı’nınüzerindeayaklarınadekuzanan rengârenkbircübbevardı. Beline de kalınca bir kuşak bağlamıştı. Kızları görünce içten bir ifadeylegülümsedi.

“Demekdünrüzgârıngetirdiğiyeni,küçükkuşbu,”dedicanayakınbir tavırlaHalime’yebakarak.“Nekadarküçük,narinbiryaratık!”

Meşalenintitreşenışığındakaranlıkbirgölgedansetmeyebaşladı.Devasabirpervane böceği ateşin etrafında uçuşuyordu. Hep birlikte giderek alevlere daha

Page 30: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

çokyaklaşanböceğiizlemeyekoyuldular.Böcekkısabirsüresonrayukarıdoğruyönelipkaranlıktakayboldu.Amahemenardındangeridönüpbukezdahahızlıdönmeye başladı. Çizdiği daireler her seferinde biraz daha daralıyordu.Nihayetindekanatlanateşekapıldı, işitilenbirçıtırtınınardındanböcekkayanbiryıldızmisaliyeredüştü.

“Zavallışey,”diyebağırdıHalime.“Amanedenbukadaraptalki?”

“Allahonaateşesaldırmatutkusuvermiş,”dediMustafa.“İyigeceler.”

“Çokgarip,”diyemırıldandıHalime,dahaçokkendikendinekonuşurcasına.

Odalarınadönüpgiysilerini çıkardılar veyataklarınagirdiler.Halimegünboyuyaşadıklarınıdüşünüpduruyordu.KomikAdi’ninşairanekonuşması,kıvrakdanshocasıAsad’ınhareketleri,süslüApama’nınedepsizöğretileri,Meryem’ingizemlitavırları, kızların ve hadımların davranışları aklından çıkmıyordu. Kendini bildibileliuzakdiyarları,mucizevimaceralarıdüşleyenHalimeböylesibiryerdeydiişte.

“Güzel,”dedikendikendineveuyumayaçalıştı.

Tam o sırada birisinin yavaşça kendisine dokunduğunu fark etti. Tam avazıçıktığıkadarbağıracaktıkikulağınafısıltıylakonuşanSara’nınsesigeldi.

“Sesiniçıkartma,Halime!Zeynepuyanmasın.”

Yorganınaltınagirip,yanınayattı.,

“Sana bunu istemediğimi söyledim,” dediHalime, tıpkı Sara gibi fısıldayarak.AmaSara’nınonuöpücüklereboğuşuylaadetanutkututulmuşgibikalakaldı.

Sonunda biraz olsun uzaklaşmayı başardı. Sara onu ikna etme çabasıylakulağına aşk sözleri fısıldıyordu. Halime arkasını dönüp, elleriyle kulaklarınıkapatıphemenuykuyadaldı.

Saraneyapacağınıbilmezhaldeydi.Şaşkınbirhaldekalkıpyatağınadöndü.

Page 31: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

2

Halime’nin tuhaflıklarla dolu yeni bahçelere ulaştığı sıralarda küçük, siyaheşeğiylegençbiradamdaaynıyerevarmaküzeregenişaskeriyoldailerlemeyekoyulmuştu. Ancak genç adam tam ters yönden, batı istikametinden geliyordu.Boynundaki muskayı çıkartıp, başına erkeklere has sarığı dolayalı çok zamangeçmişolamazdı.Çenesinde tüylerdahayeniyenibelirmeyebaşlamıştı.Yaşamdolu gözlerindeyse hâlâ çocuksu bakışlar olduğunu söylemek mümkündü.Hamedan’la eski başkent Rey şehirlerinin hemen hemen ortalarında bir yerdekalan Sava kasabasından geliyordu. Seneler önce, Sava’da, büyükbabası Tahirgörünüşte şehit Ali’yi saygıyla yâd etmek ama aslında Selçuk hükümranlığınakarşıfaaliyettebulunmakgayesiyleİsmailiadıylamarufküçükbirtarikatkurmuştu.Amaİsfahanlıeskibirmüezzinincemaatekabuledilmesindenkısabirsüresonragizli toplantı basılmış, tarikat mensupları hapsedilmişti. Sonrasında da doğalolarak kendilerini ihbaredeninmüezzinolduğunadair genel bir kanı oluşmuştu.Müezzin takipedilmiş ve tahminlerindoğruçıktığıanlaşılmıştı.Gizliceonu idamcezasınaçarptırıpidamettiler.BununüzerinederhaltarikatlideriTahirtutuklanıp,sonrasındadabaşvezirNizamülmülk’üntalimatıylaboynuvurularak idamedildi.Geri kalan tarikat üyeleri panik içinde ortadan kaybolunca Sava’daki İsmailitarikatınınfaaliyetlerinindesonaerdiğidüşünüldü.

Tahir’in torunu büyüyüp, yirmi yaşına geldiğinde babası ona tüm hikâyeyianlattı.Sonradaonayolakoyulmaküzerehazırlıklarabaşlamasınıemretti.Sonrabir gün onu kasabalarındaki yüksekçe bir yere çıkartarak çok uzaklardakiDemavend Dağı’nın adeta sonsuzluğa doğru yükselirmiş gibi duran karla kaplızirvesiniişaretetti.

“OğlumAvni,Tahir’intorunu,”dedi.“DemavendDağı’nınzirvesinedoğrugidenyoladüşartık.ReykentineulaşıncaSultanlarınNehri’ni,yaniŞahrud’usor.Nehridoğduğu yere dek izle. Sonunda yalçın kayalıklarla dolu sarp bir araziyeulaşacaksın. Orada Kartal Yuvası anlamına gelen Alamut isimli bir kalegöreceksin. Orası senin büyükbaban, benim babam Tahir’in eski bir dostununİsmailiöğretisinidevamettirdiğiyerdir.Onakimolduğunusöylevehizmetinegir.Ancak bu şekilde büyükbabanın intikamını alabilirsin. Arkandan çok hayır duaedeceğim.”‘‘

Tahir’intorunuhilalbiçimlikılıcıkuşanıpbabasınıhürmetleselamlayıpeşeğine

Page 32: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

bindi. Rey kentine en ufak bir sorunla karşılaşmadan ulaştı. Oradaki bir handaŞahrud’agidenenkısayolusordu.

Hancı, “Ne işinvarkiseninŞahrud’da?”diyemeraklasordu, “Eğerböylesinemasum bir yüzün olmasa senin de tüm kâfir köpekleri çevresine toplayandağlardakioliderekatılmakisteyenbiriolduğundanşüpheederdim.”

“Neden bahsettiğinizi anlamadım,” diye yalandan şaşırdı Tahir’in torunu.“Sava’dan geliyorum. Babamın Buhara’dan gönderdiği kervanı karşılayacaktımburada. Ama anlaşılan erken gelmişim.” “Kentten çıkınca Demavend Dağı’nısağına al. Doğudan gelen kervanların kullandığı eski yoldan hiç ayrılmazsandoğrucanehreulaşırsın.”

Tahir’intorunuonateşekküredipyenideneşeğinebindi.İkigünlükyolculuktansonra uzaklardan su çağıltısı işitmeye başlamıştı. Yoldan ayrılıp nehre doğruyöneldi;kısabirsüresonrada,kumlu,sıkağaçlarlakuşatılmışçokdahadarbirarazideilerlemeyekoyuldu.Arazigiderekdikleşiyor,suyunsesideartıyordu.

Yarıuyurhaldeağırağır ilerlemeyisürdürürkenanidenbirgrupatlı tarafındançevresi kuşatıldı. Atlılar öylesine aniden ortaya çıkmışlardı ki Tahir’in torunu ilkandakılıcınıçekmeyiakılbileedememişti.Nedensonrakılıcınauzandığındaysaartık iş iştengeçmişti.Yedi sivri uçlumızrakonadoğru çevrilmişti bile.Korkmakutanç verici bir şey diye düşündü. Ama böylesine üstün bir güç karşısında neyapabilirdi?

Atlılarınkomutanı,“Negeziyorsunburalarda,ufaklık?”diyeçıkıştı.“Alabalıkmıavlıyorsun?Yalnızdikkatetdeoltanınucukendiboğazınatakılmasın!”

Tahir’in torunu ne yapacağını bilmez haldeydi. Eğer bunlar sultanınadamlarıysa gerçeği söylemeye kalktığı anda sonunu hazırlamış olurdu. Amaİsmailitarikatındansalarveağzınıaçmadanböyledurmayısürdürürseonucasussanabilirlerdi.Elinikılıcınınsapındançekipaskerlerinyüzlerinesessizcebakarakbircevapbulmayaçabaladı.

Komutanadamlarınagözkırptı.

“Banaöylegeliyorkiaslında,hiçbirzamankaybetmediğinbirşeyinpeşindesinsen, ufaklık?” Sonra eyeriyle üzengisi arasından bir şey aldı. Ucunda Alitaraftarlarınınsimgesiolanbeyazbirbayrağındalgalandığıküçükbirsopaydıbu.

YabubirtuzaksadiyedüşündüAvni.“Riskegirmektenbaşkaçaremyok,”dedikendi kendine. Eşeğinden inip ellerini komutanın kendisine doğru yönelttiğibayrağadoğruuzattı.Ardındandabayrağıhürmetlealnınagötürdü.

“İşteşimdioldu!”dedikomutan.“AlamutKalesi’niarıyorsunsen.Ovakitbizimlegel.”

Atını Şahrud boyunca uzayıp giden yola yöneltti. Tahir’in torunu da eşeğineyenidenbinippeşlerinetakıldı.Askerlerdehemenarkalarındanilerliyordu.

Dağ silsilesine giderek yaklaşıyorlardı. Şahrud Nehri’nin giderek kükremeyedönüşen sesi kulaklarında yankılanıyordu. Sonunda sarp kayalıklarla kuşatılmışderinbiruçurumaulaştılar.Ensonda tepesindebeyazbirbayrağındalgalandığı

Page 33: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

birgözetlemekulesigözeçarpıyordu.Uçurumunaşağısındaysadümdüzuzananbirvadivardı.

Komutan atını dizginleyip diğerlerine de yanında durmalarını emretti. Kuleyeelindeki bayrağı salladı. Karşı taraftan da her şeyin yolunda olduğu anlamınagelenaynıişaretialdı.

Serin ve karanlık vadiye yöneldiler. Aşağı doğru inen, kayalıklarda oyularakaçılan yol oldukça dardı ama gayet iyi durumdaydı. Aşağı indiklerinde komutandurup,eliyleilerisiniişaretetti.

Tahir’in torunu az ileride karanlık dağların arasında adeta rüya âlemindenfırlayıp gelmiş gibi gözüken bembeyaz iki yüksek kuleyi gördü. Arkadan vurangüneşışığındabukulelerpırılpırılparlıyordu.

“BurasıAlamut,”dedikomutanveileriatıldı.

Dağlık arazide kuleler bir kez daha gözden kayboldu. Bir süre daha nehirboyunca ilerlediler. Sonra birdenbire büyük bir açıklığa ulaştılar. Tahir’in torunuşaşkınlık içindeydi. Önünde devasa bir uçurumun karşı tarafında kayalıklaraoyulmuşmuhteşembirkalevardı.Şahrudburadaadetakaleyikucaklarcasınaikikolaayrılıyordu.Kalearkatarafadoğrugiderekyükselenmüthişbiryapıydı.Dörtyanında da birer kule vardı. Arka taraftaki kuleler ön taraftakilerden bir hayliyüksekti. Bu aşılması güç uçurumun sonundaki kalenin surlarıyla nehir vadiyönündenburayagirilmesiniimkânsızhalegetiriyordu.

BurasıRudbarbölgesindekielli kaledenengörkemlisiolanAlamutKalesi’ydi.Bir zamanlar Deylem kralları tarafından inşa edilen bu kalenin zapt edilemezolduğusöylenirdi.

Komutanın işaretiylekarşı taraftandemirzincirlereasılıdevasabüyüklüktebirköprü ağır ağır indirilmeye başlandı. Atlılar bu köprünün üzerinden haşmetlikulelerinyanındangeçerekkaleyegirdiler.

Şimdi birbirlerine taş merdivenlerle bağlı, hafifçe yükselen üç avlunun öntarafındaki geniş açıklıktaydılar. Duvarların arkasındaysa uzun kavak ve çınarağaçlangözeçarpıyordu.Ağaçlarla kuşatılmışbudoğalotlaktaatlar, eşekler vekatırlar dolaşıyordu. Çitlerle çevrelenmiş ayrı bir bölümdeyse sakin sakin gevişgetirendevelervardı.Yantaraflardaahır,askerbarınağı,harembinalarıvebaşkaamaçlariçinkullanılanyapılarbulunuyordu.

Tahir’in torunu içeri girdiğinde etrafta müthiş bir koşturmaca olduğunugörmüştü. Şaşkınlıkla çevresine bakındı. Orta avluda talim yapan birkaç askeribirlikvardı.Sertemirleri,kılıçvekalkansesleriniduyabiliyordu.Zamanzamanatkişnemeleri,eşekanırmalarıdaduyuluyordu.

Bir başka grup da duvarları güçlendiriyordu. Eşeklerin getirdiği ağır kayalarmakaralarla kaldırılıp yerlerine yerleştiriliyordu. Her tarafta bağırış çağırışlaryankılanıyor,seslerbirbirinekarışıyordu.

Atlarından indiler. Komutan yanından geçen bir askere, “Yüzbaşı Minuçehrkuledemi?”diyesordu.

Page 34: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Askerhazırolageçerek,“Evet,ÇavuşAbuna,”dedi.

Komutangençadamakendisiniizlemesiniişaretetti.Diğerlerinenazarandahaalçakolankulelerdenbirineyöneldiler.Biryerlerdenkesikkesik,acıdoluinlemelergeliyordu.Tahir’intorunuinlemeleringeldiğitarafadoğrudöndü.Taşsütunlardanbirinebelindenyukarısıçıplakbiradambağlanmıştı.Kısa,çizgilişalvarlı,kırmızıfeslioldukçairibirFaslızencielindekikırbacıadamınsırtınadurdurakbilmedenindiriyordu.Her bir darbedeadamacıyla bağırıp, büzülüyor, yaralarından kanlarsıçrıyordu. Elinde bir kova suyla bekleyen bir asker kendinden geçecek gibiolduğuheranadamınyüzünüıslatarakbunamanioluyordu.

Tahir’in torununun gözlerindeki dehşeti gören Çavuş Abuna alaycı bir tavırlakahkahayıbastı.

“Burada kuştüyü yataklarda yatmıyoruz. Amber kokuları da sürünmüyoruz,”dedi.“Eğerböyleşeylerbekliyorsanyanılırsın.”

Tahir’intorunuhiçbirşeysöylemedenadamınpeşisırayürümeyisürdürdü.Hernekadarozavallıadamınbuderecesertbirşekildecezalandırılmayıhaketmekiçin ne yaptığını öğrenmek istese de daha önce yaşamadığı tuhaf bir gerginlikböylebirsorusormasınaolanakverecektümcesaretinialıpgötürmüşgibiydi.

Kulenin girişine ulaştılar.Heybetli yapının yanında çevresine bakmanTahir’intorunu kale duvarlarınınmuazzamlığıyla büyülenmişti. Zeminden başlayarak üstüste dizilen kayalarla oluşturulmuş muhteşem kuleye karanlık, rutubetlimerdivenlerleçıkılıyordu.Uzuncabirdehlizdengeçip,zemindeyalnızcabasitbirkilimin bulunduğu bir hayli büyük bir odaya girdiler. Köşeye yerleştirilmişyastıklarınüzerindeellili yaşlarındabir adamyarı ayakta yarı otururpozisyondaöylece duruyordu. İyi beslendiği ilk görüşte anlaşılıyordu. Kıvırcık kısa sakalıgümüş rengindeydi. Başındaki büyük beyaz sarığının yanı sıra gümüş ve altınişlemelerle bezeli cübbesi de bir hayli dikkat çekiciydi. Çavuş Abuna eğilerekselamveripadamınkendisiylekonuşmasınıbeklemeyekoyuldu.

“Hangirüzgârattıseniburaya,Abuna?”

“Devriye gezerken bu oğlanı yakaladık, Yüzbaşı Minuçehr. Bize Alamut’agittiğinisöyledi.”

BusözlerüzerineYüzbaşıağırağırdoğrulmayabaşladı.Tahir’intorununaoankarşısındaki adam adeta bir dağ gibi gelmişti. Yüzbaşı ellerini beline koyarakbakışlarınıçocuğunüzerindegezdirdi.Ardındansertbirsesle, “Kimsinsen,sefilyaratık?”diyesordu.

Tahir’intorunubiraniçinkorkuylatitresedehemenatfındanbabasınınkaleyegönüllü olarak hizmet etmek maksadıyla geldiğini söylemesi biçimindekitelkinlerinihatırladı.Kendini toplayıp,soğukkanlıbir ifadeylekonuşmayabaşladı.“AdımAvni.UzunseneleröncebaşvezirinboynununvurulmasıtalimatınıverdiğiSava’lıTahir’intorunuyum.”

Yüzbaşıhemşaşırmış,hemdeinanmamışgörünüyordu.

“Banadoğruyumusöylüyorsun?”

Page 35: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Nedenyalansöyleyeyimki,efendim?”

“Bakeğerbudoğruysaşunubilkibüyükbabanınadıbütünİsmailitaraftarlarınınyüreğinealtınharflerleyazılıdır.Efendimizsenindesavaşçılarıarasınakatıldığınıgörmektenziyadesiylehoşnutolacaktır.Demekburayabununiçingeldin?”

“Evet,İsmaililerinbüyükkomutanınahizmetetmekvebüyükbabamınintikamımalmakiçin.”

“Güzel.Nedirmeziyetlerin?”

“Okuma ve yazma bilirim, efendim. Ayrıca dilbilgisi ve şiirden de anlarım.Kuran’ınneredeyseyarısınıezberdenokuyabilirim.”Yüzbaşıgülümsedi.

“Fenadeğil.Pekiyasavaşsanatı?”

Tahir’intorunubusoruyanasılcevapvermesigerektiğinibilemiyordu.

“Atbinmeyi,okatmayıbilirim.Ayrıcakılıçvemızrakdakullanabilirim.”

“Karınvarmı?”

Gençadamkıpkırmızıkesildi.

“Hayır,efendim.”

“Ahlakdışıherhangibirşeyyaptınmı?”

“Hayır,efendim.”

“Güzel.”

YüzbaşıMinuçehrçavuşadöndü.

“Abuna! İbniTahir’iDaiEbuSoraka’yagötür.Onaoğlanı benimgönderdiğimisöyle. Eğer ciddi bir sahtekârlıkla karşı karşıya değilsek onun da çokmemnunolacağınaeminim.”

İkisi birlikte eğilerek selam verip yüzbaşının odasından çıkıp yeniden avluyadöndüler.Kırbaçlananadamın bağlı olduğudirek boştu.Az önce olup bitenlerintekkanıtıyerdekibirkaçdamlakandamlasıydı.AzdaolsakorkmuşolanİbniTahirburada olduğu İçin kendisini artık daha güvende hissediyordu. Şehit Tahir’intorunuolmanınburadabüyükitibarsağladığınınetbiçimdegörebiliyordu.

Orta avluya uzanan merdivenlere yöneldiler. Sağ taraflarında kışlaymış gibigözüken alçak bir bina vardı. Çavuş binanın önünde durup sanki birileriniarıyormuşçasınaçevresinebakındı.

Esmer tenli, beyaz cübbeli, beyaz şalvarlı ve beyaz sarıklı genç bir adamyanlarındanhızlageçiyordukiçavuşonudurdurupnazikbir tavırla, “YüzbaşıbudelikanlıyıHürmetliDaiEbuSoraka’yagötürmemiistedi,”dedi.

“Gelinbenimle,”dediesmer tenli gençadamgülümseyerek. “HürmetliDai şuanbizlereşiirdersleriveriyor.Terastayız.”SonraİbniTahir’edönüp,“Burayafedaiolmayamıgeldin?”diyesordu.“Buradaçokşaşırtıcışeylerlekarşılaşacaksın.BendetalebeÜbeyde’yim.”

Page 36: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

İbni Tahir ne denilmek istendiğini tam olarak anlayamasa da çavuşla birlikteadamınpeşinetakıldı.

Rastgele oraya buraya atılmış kilimlerle kaplı terasa çıktılar. Her biri tıpkıÜbeyde gibi bembeyaz giysiler içinde yaklaşık yirmi kadar genç, kilimlerinüzerinde bağdaş kurarak oturuyorlardı. Dizlerinin üzerindeki yazı tahtalarına,karşılarında elinde bir kitapla oturan beyaz cübbeli yaşlı bir adam ne derseyazıyorlardı.

Hoca yeni gelenleri görünce doğruldu. Aksi bir tavırla yüzünü buruşturarak,çavuşa döndü. “Ne işin var bu saatte burada? Dersin ortasındayız görmüyormusun?”

Çavuş gergin bir tavırla öksürürken bu sırada talebe Übeyde mümkünolduğunca az dikkat çekmeye çalışarak yabancıyı büyük bir merakla süzenarkadaşlarınınarasınailişti.

Abuna,“Dersiniziböldüğümiçinaffedinbeni,MuhteremDai,”dedi.“Yüzbaşıbudelikanlıyısanagetiripteslimetmemiistedi.”YaşlıbilgehocaİbniTahir’itepedentırnağasüzdü.

“Kimsinsen,evlat?Vedeneistiyorsun?”

İbniTahirhürmetleeğildi.

“AdımAvni.Sava’dabaşvezirinboynunuvurdurttuğuTahir’intorunuyum.BeniAlamut’a İsmaili davasına hizmet etmek ve büyükbabamın öldürülmesininintikamımalmakmaksadıylababamgönderdi.”

Yaşlı adamın yüzü aydınlandı. Kollarını açarak büyük bir içtenlikle onukucakladı.

“Ne mutlu seni bu kalede gören gözlere, Tahir’in torunu! Büyükbaban hembenim hem de efendimizin yakın dostuydu. Abuna, yüzbaşıya gidip teşekkürettiğimisöyle.Vesizgençler,yeniarkadaşınıza iyibakın.Size İsmaili tarihinivemücadelelerini bu gencin şanlı büyükbabası, İran’daki davamızın ilk şehidiTahir’denbahsetmedenanlatmammümkündeğilzaten.”

Çavuş her şey yolunda dercesine bir tavırla İbni Tahir’e göz kırpıp aşağıuzanan merdivenlere yöneldi. Dai Ebu Soraka genç adamın elini sıkıp onababasıyla,yaşadığıyerleilgiliçeşitlisorularsorduktansonragelişinibaşkomutanabildireceğinin sözünü verdi. Sonra da yerde oturan talebelerden birine döndü.“Süleyman,İbniTahir’iyatakodasınagötürüpohiçbirşeyeyaramadığıiçinpiyadeaskerlerin arasından uzaklaştırılan zavallının yerine yerleştir. Akşam namazınahazırolacakşekildeüstünüdeğiştiriptemizlensin.”Süleymanderhalayağafırlayıpyaşlıadamınönündeeğildi.“Derhal,MuhteremDai.”

İbni Tahir’den kendisini izlemesini isteyip, aşağı kata doğru yöneldiler. Darkoridorun ortalarında bir yerde Süleyman bir perdeyi yana çekip İbni Tahir’deniçerigirmesiniistedi.

Genişbiryatakodasınagirmişlerdi.Duvarkenarlarındayirmikadardöşekgözeçarpıyordu.İçlerikuruotlarladoldurulmuşbuyataklarınüzerlerindedeatkılından

Page 37: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

yapılmış basit örtüler vardı. Yastık niyetine de at eyeri kullanıldığı görülüyordu.Yatakların üst kısmında duvara monte edilmiş, son derece intizamlı biçimdeyerleştirilmiş raflar bulunuyordu. Toprak kaplar, seccadeler, yıkanma ve temizlikmalzemeleri.Herbiryatağınayakucundaiçindebiryay,okladolubirsadakvebirmızrağınbulunduğutahtabirsilahlıkvardı.Karşıtaraftakiduvardaysaçokkolluüçbronzşamdanvardı.Herbirkoladamumlaryerleştirilmişti.Köşedebiryağküpübulunuyordu.Şamdanlarınaltındayirmitaneağır,eğrikılıçvehemenyanlarındadabronzkabartmalarladesteklenmiştahtakalkanlargözeçarpıyordu.Odanınonküçük, parmaklı penceresi vardı.Her şey kusursuz biçimde temiz ve derli toplugörünüyordu.

“Boş olan yer burası,” dedi Süleyman yataklardan birini işaret ederek. “Eskisahibi birkaç gün önce geri gönderildi. Burada, yanında ben yatıyorum.Hamedan’lıYusufdadiğertarafındayatar.İçimizdekieniriyan,enkuvvetlitalebeodur.”

“Buranıneskisahibiningerigönderildiğinimisöyledin?”diyesorduİbniTahir.

“Evet.Fedaiolmayıhaketmiyordu.”

Süleymanraftanözenlekatlanmışbeyazbircübbe,beyazbirşalvarvebeyazbirsarıkaldı.

“Banyoyagit,”dediİbniTahir’e.

Yan tarafta içine su dolan büyükçe bir kumanın bulunduğu banyoya geçtiler.İbniTahirçabucakyıkandı.SonradaSüleyman’ınuzattığıgiysilerihemenüzerinegeçirdi.

Yeniden yatak odasına döndüklerinde İbni Tahir, “Babam başkomutanaselamlarınıgönderdi.Senceonunezamangörebileceğim?”diyesordu.

Süleymankahkahaylagüldü.

“Bu düşünceyi çıkar aklından, dostum. Ben neredeyse bir seneden beriburadayımamahâlâonugörmeşerefinenailolamadım.Talebelerdenhiçbirionugörmedi.”

“Kalededeğilmi?”

“Ah,tabiikiburada.Amakulesindenhiççıkmaz.Zamanlaonunhakkındadahaçokşeyöğreneceksin.Şaşkınlıktanağzınaçıkkalacak,eminol.Sava’holduğunusöylemiştindeğilmi?BendeKazvin’liyim.”

SüleymankonuşurkenTahirdeonudikkatliceincelemefırsatıbulmuştu.Ondandahayakışıklıbirgençhayaletmekzordudoğrusu.Tıpkıserviağaçlarıgibiince,uzun ve sert bir yapısı vardı ama etkileyici yüz hatlarına sahipti. Teni esmerdi,yanakları güneşten ve rüzgârdan dolayı al al olmuştu. Kadifemsi kahverengigözleriyle çevresine adeta bir kartal gururuyla bakıyordu. Bıyığı dudağınınüstündebirçizgioluşturmuşveçenesindekisakalıdahayeniçıkmayabaşlamıştı.Yüzünden, tavırlarından müthiş bir cesaret ve soğukkanlılık akıyordu adeta.Gülümsediğinde de sağlam, bembeyaz dişleri beliriyordu. İçten, sanki biraztepeden bakarmış gibi bir tavırla ama bunu karşısındakini incitmeden yapmayı

Page 38: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

başararakgülümsüyordu.TıpkıŞehname’dekipehlivanlargibidiyedüşündüİbniTahir.“Dikkatettimdehepinizinotuzyaşındaolduğunuzubelliedensertyüzhatları

var.Amasakallarınızabakıncaenfazlayirmiyaşındaolduğunuzanlaşılıyor.”

Süleymangülüp,“İkihaftageçincesendeböyleolacaksın,”diyecevapverdi.“Çiçektoplayıp,kelebekkovalamıyoruzherhaldeburada.”

“Bir şey sormak istiyorum,” diye atıldı İbni Tahir. “Biraz önce aşağıdakamçılanandireğebağlıbiradamgördüm.Onunböylesibircezayıhaketmekiçinnasıl bir suç işlediğini öğrenmek istiyorum.” “Vahim bir suç işledi, dostum.Türkistan’a giden bir kervana eşlik etme vazifesi verilmişti ona. Kervandakiarabacılar İsmaili değillermiş ve yol boyunca şarap içmişler. Sonra buna daönermişler. O da Seyduna kesinlikle yasaklamış olmasına karşın ikramı kabuletmiş.”

“Seyduna mı yasaklamış?” diye sordu İbni Tahir şaşkınlıkla. “Bu bütünmüminlerikapsayanvebizatihipeygamberinyasakladığıbirşeyzaten!”

“Henüz bunları anlayamazsın. Seyduna istediğini yasaklar, istediğini serbestbırakır. Biz İsmaililer de yalnızca ona itaat ederiz.” İbni Tahir bir hayli tedirginolmuş,azdaolsagerilmişti.Konuyubirazdahadeşmeyekararverdi.

“Birazönceyatağımıneskisahibininburadangönderildiğinisöyledin.Onehatayapmıştı?”

“Kadınlarhakkındakonuştu,hemdeedepsizbirbiçimde.”

“Budamıyasak?”

“Kesinlikle.Bizlerseçkinbirbirliğiz.GörevebaşlayıncadayalnızcaSeyduna’yahizmetedeceğiz.”

“Görevimizneolacakpeki?”

“Söyledimyaazönce.Fedaiolacağız.Okulubitirip,bütünimtihanlarıverinceomertebeyeulaşmışolacağız.”

“Fedainedir?”

“Fedai bir an bile tereddüt etmeden kendisini başkomutanın uğruna fedaetmeye adamış bir İsmaili mensubudur. Görevi sırasında ölürse şehit olur.Görevini tamamlayıp hayatta kalırsa da Dai mertebesine hatta bazen daha üstmertebelereyükselir.”

“Tümbunlarbenimiçinyepyenişeyler.Pekigeçmemizgerekenimtihançokmuzorsence?”

“Elbette. Aksi takdirde her gün sabahın köründen akşamın karanlığına kadartalimyaptırmazlardıbize.Birarkadaşımıztalimdeöldü.Beşkişidepiyadeolarakgörevyapmakistediklerinibelirterekaramızdanayrıldı.”

“KendilerinialçaltmakyerinenedenAlamut’uterkedipgitmediler?”

“Bak,Alamut basit bir yer değildir.Bir kere kaleyegirdikten sonraöyle canınistediği zaman elini kolunu sallayarak dışarı çıkamazsın. Burası sırlarla dolu bir

Page 39: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

yer.”

Diğer talebeler koşuşarak odaya daldılar. Öncesinde aptes alıp akşamnamazınahazırlanmışlardı.İbniTahir’denenazbirbaşdahauzunolaniriyarıbiradamyanındakiyatağaadetadevrilircesineyattı.

“Ben Hamedan’lı Yusuf. Kötü biri değilimdir ama seni peşin peşin uyarayım.Beni kışkırtma ve benimle alay etmeye kalkışma. Yoksa sana öteki yüzümügöstermekzorundakalırım.”

Azöncesöylediklerini teyitetmek istercesinekuvvetlikollarım ikiyanaaçarakgerindi.

İbniTahirgülümsedi.

“Duyduğumagöreburadakilerinenirisiveengüçlüsüsenmişsin.”

Devadamanındadoğruldu.

“Sanabunukimsöyledi?”

“Süleyman.”

HayalkırıklığınauğrayanYusufyenidenyatağınadevrildi.

Gençler birbirleriyle şakalaşıyorlardı. Übeyde, İbni Tahir’in yanına yaklaşıpFaslılaraözgüdudaklarınıoynattı.

“İbni Tahir, gördüğün kadarıyla nasıl buldun burasını? Elbette daha yenigeldiğin için bir şey söylemen zor. Ama sana şunu söyleyeyim, kalede dört aygeçirincedışarıdakihayatınınyavaşyavaşbuharlaşıp,yokolduğunugöreceksin.Tıpkıbanaolduğugibi.”

“Şukarakıçlınedediduydunuzmu?”diyealayettiSüleyman. “DahaAlamutbalından tatmaya yeni başlamış olmasına rağmen başkalarına ders vermeyekalkışıyor.”

“Anlaşılansenindebirderseihtiyacınvar,mankafa,”diyecevapverdiÜbeydeöfkeyle.

“Sakin olun, kardeşlerim,” diye kükredi Yusuf yatağından. “Yeni gelene kötüörnekolmayın.”

Genişomuzluveçarpıkbacaklıgençbiradam,samimibirifadeyleİbniTahir’eyaklaştı.

“Ben Cafer, Rey şehrinden geliyorum,” diye tanıttı kendisini. “Bir senedirkaledeyim.Derslerleilgiliyardımaihtiyacınolursabanasöylemenyeter.”

İbni Tahir ona teşekkür etti. Ardından diğer talebeler birer birer kendilerinitanıtmaya koyuldular. Afan, Abdurrahman, Ömer, Abdullah, İbni Vakkas, Halfa,Sühayil,Üzeyid,Mahmut,Arslan…Sonolaraksıraenufaktefekolanagelmişti.

“BenNaim.Demavendyakınlarındanım.”

Diğerlerikahkahayıbastı.

Page 40: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Odağdakişeytanlardanbiriolduğunakuşkuyok,”diyekızdırdıSüleymanonu.

Naimöfkelibirifadeyleonabaktı.

“Çokçalışıyoruzburada,”diyedevamettiNaim.“Öğrenmemizgerekençokşeyvar. Hocalarımızla tanıştın mı? Seni buraya kabul eden Muhterem Dai EbuSoraka’dır. Tüm İslam topraklarını gezmiş ünlü bir âlim. Seyduna onu liderimizolarakatadı.Bizepeygamberinveİsmailidavasıuğrunacanlarınıverenmübarekşehitlerinyaşamlarınıanlatır.AyrıcaFarsçadilbilgisiveşiirdersleriverir.”

“Şugevezeyebakınhele!Daldakienküçükkuşolduğunabakmadanbıcırbıcırkonuşupduruyor.”

Süleyman kahkahayı basınca diğerleri de ona katıldı. Sonra konuşmayısürdürdü.

“Kısa zamanda hocalarımızla tanışacaksın, İbni Tahir. Yalnız bize kelam ilmi,cebir,ArapçadilbilgisivefelsefeöğretenDaiİbrahim’inSeyduna’nınyakındostuolduğunu aklından çıkarma. Öğrettiği her şeyi ezberlemen ve onunla tersdüşmemengerekiyor.SonraYunanlıel-Hekimvar.Birşeylerkonuştuğunsürecezırvalasanbileanlayışgösterecektir.YüzbaşıMinuçehriseenufakbiritirazabiletahammülgöstermez.Sendenbirşeyistediyseonuderhalyapmalısın.Emirleriniyerinegetirirkennekadarhızlı olursanokadargözünegirersin.DaiAbdülmelikgenç bir hocadır ama Seyduna ona çok güvenir. Her türlü zorluğa ve acıyadayanabilecekderecedegüçlüvepişkindir.Dişinisıkıp,acıyatahammületmesinibilmeyenlerehiçmüsamahagöstermez.Ayrıcairademizinasılgüçlendireceğimiziöğretir.Onunkilerkelamilmindensonrakienönemliderslerdir.

“Hey, küçük güvercinimizi korkutmayın,” diye müdahale etti Yusuf. “Dönüpkaçacakyoksa.Baksanızayüzübembeyazkesildi.”

İbniTahirutancındankıpkırmızıoldu.

“Kamımacıktı,”dedi.“Bütüngünboğazımdanteklokmageçmedi.”

Süleymanneşedolubirkahkahaattı.

“Buradayepyenibiroruçtutmayöntemiyletanışacaksın,dostum.HelebirDaiAbdülmelik’letanışda.”

Tamosıradabirborusesiişitildi.

“Namazvakti!”diyebağırdıYusuf.Herbiri raflarındakatlıduranseccadelerinialıp hızlı adımlarla dama çıktılar. İbni Tahir de yatağının üstündeki raftan birseccadealıpdiğerlerininpeşinetakıldı.

Dai Ebu Soraka onları bekliyordu. Herkesin bir arada seccadelerini yereserdiğinigörünceyüzünübatıya,kutsalşehirleredoğrudönereknamazabaşladı.Dualarıyükseksesleokuyor,secdeyevarıyor,yenidendoğrulupbirsonrakirekâtageçiyordu.Namazbitincebağdaşkurupşuduayıokumayakoyuldu:

“EyYüceMehdi!Seni bekliyoruz.Bizi sahte krallardan,münafıklardan kurtar.Eymübarekşehitlerimiz,Aliveİsmailbizdenşefaatiniziesirgemeyin.”

Talebeler hocalarının söylediklerini kelimesi kelimesine tekrarladılar. Hava

Page 41: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

aniden kararmıştı. Diğer damlarda dua edenlerin boğuk sesleri işitiliyordu. İbniTahir tuhafbirşekildeürperdiğinihissetti.Sankişuanyaşadıklarıgerçekdeğildiverüyadaydı.Ali’yeveİsmail’eyöneltilmişdualarvardıbirde.Bu,Alamutdışındaancak kapalı kapılar ardında gizlice yapılabilecek bir şeydi. Kafası karışmış,hayretleriçindekalmıştı.

Yatak odasına dönüp seccadelerini raflara yerleştirdiler. Sonra da yemeğegittiler.

Yemekyatakodalarınınhemenkarşısındaki genişbir salondayeniyordu.Herbir talebenin duvar kenarında kendine ait yeri vardı. Bazıları hasır taburelereotururken bazıları da yere bağdaş kurmayı tercih etmişti. Talebelerden üçüdönüşümlü olarak yemekleri servis etme görevini üstleniyordu. Her bir talebeyebuğdayunundanyadakuruincirdenveyaelmadilimlerindenyapılmışbüyükçebirdilimekmekverildi.Kildenyapılmışbirsürahiyleherkesesütdağıtıldı.Talebelerehaftada birkaç kez balık veriliyor, bir kez de dana, koyun ya da kuzu eti servisediliyordu.EbuSorakayemeğindağıtılmasını izleyipardındandaonlarlabirliktesofrayaoturdu.Herkesbüyükbirsessizlikiçindeyemeğiniyedi.

Sonra küçük gruplara ayrıldılar. Bazıları tekrar dama çıkarken bazıları dasurlarınarkatarafındagözdenkayboldu.

Yusuf’laSüleymanİbniTahir’ekaleyigezdirdiler.

Gündüzhiçbitmeyecekmişgibigözükenkoşturmacaartıksonaermişgibiydi.Etraf öyle derin bir sessizliğe gömülmüştü ki çok uzaklardan kulağına gelenŞahrud’un sesi İbni Tahir’in içinde tuhaf bir özlem duygusu yaratmıştı.Gökyüzündeparıldayanminikyıldızlarharicindezifirikaranlıktaydılar.

Elinde yanan bir meşaleyle avluda dolaşan bir adam vardı. Bu sırada gerekbinalarınönkısmındagereksedeüstsetteyerlerinialandiğermeşalelimuhafızlargöze çarpmaya başlıyordu. Hiç kıpırdamadan yan yana upuzun bir sıraoluşturarak öylece duruyorlardı. Dağdan esen akşam esintisiyle hava bir haylisoğumuştu. Rüzgârda titreşen meşalelerin ışığıyla binaların, ağaçların veinsanların gölgeleri gizemli bir dansa başlamışlardı sanki. Etraflarını çepeçevrekuşatan kale duvarları artık görünmüyor, yalnızca bekçilerinmeşalelerinin tuhafateşi seçiliyordu. Binalar, kuleler, kale burçlarındaki siperler gün ışığındagöründüklerinden bütünüyle farklıydılar. Sanki daha bir büyümüş, hayal âlemineyaraşırhalegelerekiyideniyiyeyabancılaşmışlardı.

Alttakiveortadakisetlerikuşatansurboyuncailerlediler.

Biz oraya gidemiyor muyuz?” diye sordu İbni Tahir, meşale taşıyıcılarınıngerisindeyükselenbinalarıişaretederek.

“Orayayalnızcakomutanlargidebilir,”diyecevapverdiSüleyman.“Seyduna’yıkoruyanlardevcüsseliMağribiler,yanihadımlardır.OnlarıyücekomutanaAbbasiHalifesihediyeolarakgönderdi.”

“Seydunaonamıhizmetediyor?”

“Bunupekbilmiyoruz,”diyekarşılıkverdiSüleyman.“Tamtersideolabilir.”

Page 42: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Budanedemek?”diyesorduİbniTahirşaşkınbirhalde.“SeydunaAlamut’uhalifeadınaelegeçirmemişmiydi?”

“Öyle anlatanlar da var tabii,” dedi Yusuf. “Bu konuda herkes başka başkaşeylersöylüyor.Sanatavsiyemçokfazlasorusorma.”“KahirehalifesininİsmaililerdâhilbütünŞiilerinenüstmakamıolduğunusanıyordum.”

Yusuf la Süleyman aynı anda, “Bizim tek efendimiz var o da Seyduna. Bizondanbaşkasınaitaatetmeyiz,”diyekarşılıkverdiler.Surlarındibineoturdular.

“NedenEfendimizkendisinimüminleregöstermiyor?”diyesorduİbniTahir.

“Omübarekbirzattır,”dediYusuf.“BütüngünKuranokuyupduaeder,bizleretalimatlar,emirleryazar.”

“Onunkendisinibizenedengöstermediğinisorgulamakbizimhaddimizedeğil,”diye çıkıştı Süleyman. “Böyle olması gerekiyor, işte o kadar. Nedenini ondanbaşkakimsebilmiyor.Bilmesinedelüzumyokzaten.”

“Bentümbunlarıçokfarklıhayaletmiştim,”diyeitirafettiİbniTahir.“DışarıdakiinsanlarİsmaililiderininAlamut’tabüyükbirordutopladığınıvebuorduylasultamveyalancıhalifeyiyenilgiyeuğratacağınıdüşünüyor.”

“Alakası yok,” diye karşılık verdiSüleyman. “Seyduna’nınbizdenasıl istediği,onakayıtsızşartsızitaatetmemizveİsmailidavasınakendimiziadamamız.”

“Sizbukadarilerlemekaydetmişkenbenimsizlereyetişebileceğimidüşünüyormusun?”diyesorduİbniTahirendişeyle.

“Hocalarının söylediği her şeyi tereddüt etmeksizin yaparsan kısa süredeihtiyacın olanmertebeye erişirsin,” dedi Süleyman. “Yalnız, itaatin kolay bir şeyolduğunu düşünmeyesin. İsyankâr şeytan içini vesveseyle doldurmayabaşlayacak, bedenin yapmak istediklerine karşı koyma çabasına girecek,komutanlarının verdiği emirlere uymaman için aklına bir anda binlerce bahaneüşüşmeye başlayacak: İşte o zaman bunların seni yolundan saptırmak isteyeniblisinişiolduğunuaklınagetireceksin.Cesurolveiçindekibudirencikır.AncakovakitEfendimizinelindekigüçlübirkılıcadönüşebilirsin.”

Birdenbirborusesiişitildi.

“Yatmavakti,”dediYusufayağakalkarken.

Geridönüpyataklarınagittiler.

Oda birkaç mum ışığıyla aydınlanıyordu. Gençlerden bazıları üzerlerinideğiştirirkenbazılarıdaçoktanyataklarınagirmişlerdibile.

Biraz sonraEbuSoraka içeri girdi ve herkesin orada olup olmadığım kontroletti.Sonraduvarakısabirmerdivendayayıpyananmumlarısöndürdü.

Tam köşede duran yağ lambasıyla elindeki kısa mumu yaktı. Sonra yavaşadımlarla kapıya yöneldi. Mumun aleviyle tutuşmasın diye perdeleri dikkatliceçekti.Ayakseslerigiderekuzaklaşırkenodakaranlıktayitipgitti.

Gençlersabahınerkensaatindekalkborusuylauyandılar.Aptesaldılar,sabah

Page 43: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

namazını kıldılar ve sonra kahvaltı ettiler. Ardından eyerleriyle silahlarını alıpdışarıseğirttiler.

Biranda tümkaleayaklanmıştısanki.Talebeleratlarıahırdançıkarıpçift sırahalindedizildiler.Herbirsıranınbaşınabirçavuşgeçti.YüzbaşıMinuçehratbinip,birliği denetledi. Sonra da ata bin emri verdi. Ardından köprünün indirilmesiniistedi.Atlarbüyükbirgürültüyletahtaköprüdengeçipvadiyedoğruyöneldiler.

Gözetleme kulesinin önünden geçip geniş ovaya doğru ilerlediler. Aralarınayenikatılanbiriolduğundanyüzbaşı, temelemirleribirkezdaha izahetti.Sonradabirliğiikiyebölüpfarklıyönleregitmeleriniemretti.

Önce savaş düzeni almalarını istedi. Gruplardan biri Türk diğeri Arap tarafıolacaktı. İbniTahirhayatındailkkezböylesibüyükbirsaldırı tatbikatıgörüyordu.Yüreğigururladoldu.Derkenatlarındaninipkılıçlarınıçektiler.Mızraksavurup,okattılar.

Öğle namazı vakti yaklaşınca da kaleye dönüldü. İbni Tahir atının üzerindedoğru dürüst oturamayacak kadar yorulmuştu. Atlarından inip hayvanları ahıragötürünceSüleyman’a,“Busavaştalimlerihergünyapılıyormu?”diyesordu.

Sanki hoş bir geziden dönmüşçesine dinç gözüken Süleyman kahkahaylagülerekcevapverdi.“Budahabaşlangıç,dostum.DaiAbdülmelik’inelinedüşenedekbeklehele.Asılzorluğuozamangöreceksin.”

“Okadaracıktımkigözümünönünübilegöremiyorum,”diyesöylendiİbniTahir.“Banayiyecekbirşeylergetiremezmisin?”

“Sabırlı ol. Günde üç defa yememize izin verilir. Daha fazlasına değil. Öğünaralarında bir şey yerken yakalanırsan o gördüğün şarap içen askere yaptıklarıgibibirdireğebağlayıpkamçılarlarseni.”

Yatakhaneyedönüpsilahlarınıyerineyerleştiriptemizlendiktensonraraflardanyazımalzemelerinialıpdamaçıktılar.

Rüzgârda cübbesinin etekleri uçuşan uzun boylu, zayıf bir adam onlarıbekliyordu. Avurtları çökmüş, gözleri çukurlaşmıştı. Kasvetli bakışlarla çevresinisüzüyordu. İncecik burnuysa bir şahinin gagasını andırıyordu.Avına pençelerinigeçiren yırtıcı bir kuş gibi ince, kemikli parmaklarıyla önündeki kâğıtları sıkıcatuttu. Bu Büyük Komutanın yakın dostu, eski mücahit Dai İbrahim’di. Öncetalebelerle birlikte öğle namazını kıldı. Duaları belli belirsiz bir sesle, sankimırıldanıyormuşgibiokuyordu.AmaMehdi’yeyakarmabölümünegeldiğindesesiadetagümbürdeyendavullarıandırırcasınayükseldi.

Sonra ders başladı. Arapça dilbilgisini açıklamaya, tekdüze bir biçimde katıkurallarınınaltımçizerekveKuran’dandaörneklervererekanlatmayakoyuldu.Oanlatırken kamışlar da yazı tahtaları üzerinde büyük bir itaatle gıcırdıyordu.Talebeler,işitilmekorkusuylasankinefesalmaktanbilekorkuyorlardı.

İbni Tahir dersi dinlendirici bulmuştu. Dilbilgisinde zaten iyiydi. Bu yüzdenişlenendersinherhangibirsıkıntıyaratmayacağıdüşüncesiyleiyicerahatlamıştı.

Dai İbrahim ders bitince sert bir tavırla başını sallayıp, bol cübbesini üzerine

Page 44: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

basıp takılmamak için büyük bir azametle toplayıp doğrularak aşağıya uzananmerdivenleredoğruyöneldivegözdenkayboldu.

Talebeler aralarında bir süre fısıldaştılar. Dai İbrahim’le merdivenlerdekarşılaşma ihtimalini düşünerek biraz daha oyalandılar ve ardından birer bireravluyayöneldiler.Boylarınagöredizilerekikisıraoluşturdular.

Süleyman, İbni Tahir’e, “Şimdi Dai Abdülmelik’le tanışacaksın,” dedi. “Sanatavsiyem,dişlerinisıkveamacaodaklan.Onuntalimlerindebirarkadaşımızöldübiliyormusun?Allah’aveEfendimizinbilgeliğinesığın.”

Yusuf ilksıranınbaşındaydı.Süleymanortalardabiryerlerde, İbniTahir’seensondaydı. İkinci sıranın başındaysa Übeyde bulunuyordu. Naim’se o sıranınsonuncukişisiydi.

Zayıfdevgibibiradamhızlıadımlarlatalebelerinyanınageldi.Köşelisuratıveinsanıniçineişleyensertbakışlarıylabirhaylikorkutucuydu.TalebelerinarasındaİbniTahir’igörünce,“Seninadınne,yiğidim?”dedi.

“AdımAvni.Sava’lıTahir’intorunuyum.”

“Güzel. Geldiğini birinden duydum. Umarım şanlı atalarına layık bir torunolursun.”

Birkaç adım geri çekilip yüksek sesle emretti. “Ayağınızda ne varsa çıkarın!Herkesduvara!”

Hepsi aynı anda sandaletlerini çıkardılar. Sonra sur boyunca koşupkarşılarındaki duvara tırmanmaya koyuldular. Elleriyle duvarın yarıklarını bulup,basacakbiryeryerarayarakağırağırtırmanıyorlardı.

Önündeki yüksek upuzun duvara bakan Tahir‘ in tüm cesareti bir andabuharlaşmıştısanki.Neredenbaşlayacağınıvenasıltırmanacağınıbilmiyordu.

Yukardanbirfısıltıişitti.“Banaeliniver.”

BaşınıkaldırıpbakıncaduvardatutunacakbiryerbulanSüleyman’ındiğerelinikendisineuzattığınıgördü.

İbniTahiruzatılanelituttu.DemirgibigüçlükoluylaSüleymanonuyukarıçekti.

“İşte.Şimdibeniizle.”

Odasöyleneniyaptı.Birdenkendiniduvarınüstündebuluvermişti…

Bu sırada diğerleri çoktan duvarın uçurum tarafından aşağı inmeyebaşlamışlardı. Çok aşağılarda çağlayan Şahrud gözüküyordu. İbni Tahir aşağıbakıncabaşıfecişekildedönmeyebaşladı.“Düşeceğim,”dedikorkuyla.

“Arkamdan ayrılma,” diye fısıldadı Süleyman ona sert ve emredici bir sestonuyla.

İnmeyebaşladı.AyağınısağlambasacakbiryerbulduğuherandaİbniTahir’eelini uzatıp, sonrasındadaomzuyla destekoluyordu.Dişlerini sıkarakbüyükbirdikkatle uçuruma doğru inmeyi sürdürdüler. Aşağı, nehir kıyısındaki kayalıklaraulaşıncayadekİbniTahirsonsuzadekbitmeyecekbuinişdiyedüşündü.

Page 45: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

İbniTahirnefesnefeseydi.Korkuyladönüparkasındayükselenduvarabirkezdahabaktı.Okadaryukarıdaninmeyibaşardığınainanamıyordu.

Tam o sırada Abdülmelik duvarın üstünde belirdi. Bacaklarını iki yana açıp,“Herkesyerine,”diyeemretti.

Şimdi yeniden tırmanmaya başlamışlardı. İbni Tahir, Süleyman’a yakındurmayaçalışıyordu.Onereyebasarsaodaaynı yerebasıp, sonundaduvarınüstüneçıkmayıbaşardı.Ardındandaiçkısmadoğruhızlaindi.

Tüm talebeler nefes nefese kalmıştı. İbni Tahir, Süleyman’a teşekkür etmeyeçalıştıamaSüleymanbunaizinbilevermedi.

Sandaletlerinigiyipyenidensıraoldular.,

“Bir dahaki sefer yanımıza bir halat alalım,” diye fısıldadı. “O zaman yıldırımhızıylahareketederiz.”

Abdülmelikalaycıbir ifadeylegülümseyip,“Bugünneyinvar,Süleyman?”diyesordu.“Herzamankigibibirincibitiremedin?Tembelleşmeyemibaşladınyoksa?Belkidecesaretinkırıldıbiraz?Belkideyenigelenbaştançıkardıseni?Kenegibiyapışmıştınız birbirinize. Şimdi ona yiğitliğini gösterme zamanı. Öne çık venefesinitut.”

Süleyman, İbni Tahir’in karşısına geçip dudaklarını sımsıkı kenetledi. Direkkarşıyabakıyorolmasınarağmengözlerinisankiçokuzaktakibirnoktayadikmişgibiydi. İbniTahir,Süleyman’ınnefesalmayıkestiğini farkedinceendişelenmeyebaşladı. Süleyman’ın yüzü kızarıyor, gözleri giderek ifadesizleşiyor, adetayuvalarından fırlayacaklarmış gibi gözüküyordu. İbni Tahir artık çok korkuyordu.Üstelikbuacımasızcezayakendisineyardımettiğiiçinçarptırılmıştı.

Abdülmelik,Süleyman’ın karşısınageçti.Kollarını göğsündekavuşturupgençtalebeyi bilge bir tavırla süzmeye koyuldu. Süleyman artık boğuluyordu. Boyundamarları şişmiş, gözleri korkunç bir hal almıştı. Sonra bir gemigüvertesindeymişçesine sallanmaya başladı. Ardından da kesilen bir ağaçgövdesimisaliyeredevrildi.

“Etkileyici,”diyetakdirettionuAbdülmelik.

Süleyman’ın soluk sesi yeniden işitildi. Gözleri de hızla normale dönüyordu.Yavaşçadoğrulupyerinedöndü.

“Pekâlâ, Übeyde! İrade kontrolünde sen ne kadar ilerledin görelim bakalım,”diyeemrettiAbdülmeliksıradakine.

Übeyde’ninesmer yüzübir anda kül grisinedönmüştü.Umutsuzca çevresinebakınıp,tedirginadımlarlaöneçıktı.

Nefesinituttu.Yüzününrengiönceparlakkahverengiyedönüştü.Ardındandaboğulmabelirtilerigöstermeyebaşladı.

Abdülmelikonukayıtsızbirifadeylesüzüyordu.İbniTahironunkarşısındakiylesessizcealayettiğikanaatindeydi.Übeydekıvranarakusulcayereyığıldı.

Abdülmelik korkunç bir ifadeyle sırıtıyordu. Sıradaki diğer talebeler de belli

Page 46: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

etmedengülüştüler.Daiyerdekigenciayağınınucuyladürtüpsahtebirşefkatle,“Kalk ayağa, küçük güvercin,” dedi. “Ne oldu sana böyle?” Sonra daha sert birtavırlaekledi.“Nasıldı?”

Übeydeayağakalktı.Çekingenvebitkinbirtavırlagülümsemeyeçalıştı.

“Bayıldım,muhteremDai.”

“İsmailileryalancıyınasılcezalandırırlar?”

Übeydeirkildi.

“Nefesimisonunakadartutamadım,muhteremDai.”

“Güzel.Kırbacıalvekendicezanıkendinver.”

Übeydehocanıngelirkenyanındagetirdiğimalzemeyığınıarasındankısa,deribir kırbaç bulup çıkardı. Üzerindeki uzun cübbesinin düğmelerini çözüp beldenyukarısı çıplak kalacak şekilde omuzlarından aşağı indirdi. Sonra daha aşağıkaymaması için cübbenin kollarını göbek hizasında sımsıkı bağladı. Esmeromuzlarıbiçimlivekaslıydı.Kırbacıbaşınınüzerindensavurupsırtınailkdarbeyisavurdu. İşitilen şaklama sesinin ardından esmer teninde kırmızı bir çizgibelirmişti.İnledisonradakırbaçlamayısürdürdü.

“Ne kadar nazlı bir genç bu böyle,” diye küçümsedi Abdülmelik. “Hadi dahahızlı,yiğidim!”

Übeyde kırbacı yan tarafına doğru daha sert ve hızlı bir biçimde sallıyordu.Sonunda sanki aklını kaçırmış gibi kendisini parçalamak istercesine, hırslakırbaçlamayabaşladı.Kırbaçyaralıderisiniadetaparçalıyordu.Sırtındansüzülenkanla beyaz şalvarı ve cübbesi kıpkırmızı kesilmişti. Kendisini en amansızdüşmanınaişkenceedercesine,acımasızcakırbaçlamayısürdürdü.

SonundaAbdülmelikbirelinikaldırıp,“Kâfi!”diyebağırdı.

Übeyde kırbacı bırakıp, inleyerek yere yığıldı. Abdülmelik, Süleyman’aarkadaşını banyoya götürüp temizleyip, yaralarını sarmasını emretti. Sonra datalebeleredönüpİbniTahir’ebakarakkonuşmayabaşladı.

“Size defalarca bu talimlerin anlamını ve amacını izah etmiştim. Ama bugünaranıza yeni biri daha katıldı. Bu yüzden aynı izahatı bir kez daha yapmamgerektiğini düşünüyorum. İnsanın ruhu, zihni ve tutkuları eğer o büyük engelolmasa bir kartalmisali uçmasını sağlayabilirdi. Bu büyük engel tüm zaaflarıylakendivücudumuzdur.Banayüksekhedefleriolmayantekbirgençgösterin.Yinebu binlerce hedeften ancak bir tanesi gerçekleştirilebilir. Peki neden? Çünkübedenimiz miskinliğe ve rehavete meyillidir. Hedefe giden yolda karşılaştığımızzorluklar onu korkutur. Basit tutkuları irademizi ve yüce arzularımızı yerinegetirmemizemani olur. Bu basit tutkuları yenip, ruhumuzu sınırlarından kurtarıpözgürleştirmek talimlerimizin ana amacını teşkil eder. İradeyi güçlendirmek onunihai ve işe yarar bir hedefe yönlendirmek. Bu büyük maharet isteyen şeyiyapmanın yegâne yolu da kişinin kendi kendini kurban etmesidir. Ancak o vakitkendi bedeninin zayıflıkları içine sıkışmışbinlerce insandanayrılıp kendi bedenive zayıflıkları konusunda ustalaşmış kişilere dönüşebiliriz. Hedefimiz budur!

Page 47: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

AncakbuşekildeEfendimizehizmetediponunemirleriniyerinegetirebiliriz,”

İbniTahircankulağıyladinliyordu.Evet,ötedenberi farkındaolmaksızınodahep bunu istemişti. Zayıflığını alt edip, çok daha büyük bir amaca hizmetetmeliydi.Azönceyaşadıklarıartıkonazerrekadarkorkutucugelmiyordu.İştebuyüzdenAbdülmelikonaanlayıpanlamadığınısoruncasonderecekendindeneminbirifadeylecevapverdi.

“Anladım,muhteremDai.”

“Öneçıkvenefesinitut!”

İbni Tahir bir an bile tereddüt etmeden öne çıktı. Tıpkı az önce Süleyman’ınyaptığıgibigözleriniuzaklaradikipderinbirnefesaldı.Hemçevresindekihemdeiçindeki her şey aniden derin bir sessizliğe bürünmüş gibiydi. Görüşübulanıklaşmayabaşladı.Damarlarınıngerildiğinihissediyor,yenidennefesalmakistiyorduamakendisinikontroletmeyibaşardı.Kulaklarıtuhafbiçimdeçınlamayabaşladı. Dizleri titriyordu. Bir an bilincini yitirir gibi oldu. Sonra gözleri karardı.Aklında, mecburum, nefesimi tutmaya mecburum, düşüncesiyle zifiri karanlığateslimoldu.Yalpalandıveyeredevrildi.Yerekapaklandığıandadanefesalmayabaşladı.

“Nasıldı?”diyesorduAbdülmelikkahkahaylagülerek.

İbniTahirderhalayağakalktı.

“Güzel,muhteremDai,”karşılığınıverdiİbniTahir.

“Buçocuktaişvar,”dedi.SonraİbniTahir’edönerekekledi.“Buyalnızcakişininbedeni üzerinde ne kadar kontrol sağlayabileceğini gösteren nefes talimlerinebasitbirgirişti.Esastalimlerdahasonrabaşlayacak.Amadahaşimdidenkaydadeğerilerlemegösterdiniz.”

Übeyde’yleSüleymangrubayenidenkatıldılar.

Abdülmelik yeni bir emir verdi. Talebelerden bazıları önceden kazılan birçukurunüzeriniaçtılar.İçikumladoldurulmuş,pekfazladerinolmayandikdörtgenbiçimindebirçukurdubu.Busıradagerikalantalebelerdenbazılarıdayakındakibinadan aldıkları içi kor haldeki kömürlerle dolu mangalları taşıyorlardı. Getiripkömürleri çukura döktüler. Kömürlerin ateşini harlandırmak için biraz yellediler.SonradaAbdülmelikkonuşmayabaşladı.

“Aralıksız talimlerle vücut üzerindeki kontrol öyle bir mertebeye ulaşır ki kişiyalnızcakendizayıflıklarınıdeğil tabiatkanunlarınıbilealtetmeyiöğrenir…Yeniçocuk!Gözleriniaçdanedemekistediğimigözlerinlegör.”

Sandaletlerini çıkardı. Sonra da cübbesini dizlerine dek çekip, kemerini oşekilde bağladı.Sonra şalvarının paçalarını kıvırıp içi kor kömürle dolu çukurunbaşınayürüdü.

“Düşüncelerine yoğunlaşıp, iradesini kontrol altına almaya çalışıyor,” diyefısıldadıİbniTahir’inyanındakilerdenbirifısıltıyla.

İbniTahirnefesinitutuyordu.Biri,“Şuançokbüyükşeylergörüyorsun,Tahir’in

Page 48: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

torunu,”dedi.“Dışarıdakiinsanlarınhayalbileedemeyeceğişeylerbunlar.”

BirdenAbdülmelikyürümeyebaşladı.Ağırağır,korhaldekikömürlerinüzerinebaştı. Sonra sanki yapraklarla dolu bir yolda yürüyormuşçasına rahat ve hızlıadımlarla karşıya yürüdü.Öbür tarafa ulaşınca da sanki bir rüyadan uyanmayaçalışıyormuşçasınabaşınıikiyanasalladı.Sonrayüzündekendindenmemnunbirifadeyle talebeleredönüponlaraayaklarınınaltını gösterdi.Enufakbir yanık izibileyoktu.

“İradesinehükmedeninsaniştebunuyapar,”dedi.“Kimdenemekister?”

Süleymanelinikaldırdı.‘

“Hepaynıkişi,”diyeçıkıştıAbdülmeliksinirlibirtavırla.

“O zaman ben deneyeyim,” diye konuştuYusuf. Ama sesinde az da olsa birtereddütvargibiydi.

“Korlarınüzerinde?”diyesorduAbdülmelikbellibelirsizbirgülümsemeyle.

Yusuftedirginbirtavırlaetrafınabakındı.

“Bekle,levhayıkızdıralımoradayürürsün,”dediDaionukorumakistercesine.

TamosıradaCaferdenemekistediğinisöyledi.

“Aferinsana,”diye takdirettionuAbdülmelik. “Amaöncebana iradenikontrolaltınaalmakiçinnedüşünmengerektiğinisöylemelisin.”

Gücü her şeye kadir yüce Allah beni yanmaktan esirge. Ancak o şekildeyanmam,”diyekarşılıkverdiCafer.

“Güzel.Peki,kendineyeterincegüveniyormusun?”

“Evet,muhteremDai,”

“OzamanAllah’ınadıylayürühadi!”

Cafer çukurun başına kadar yürüyüp, düşüncelerini yoğunlaştırarak iradesinikontrol altına almaya çabaladı. Talebeler birkaç kez yürümeye karar verir gibiolduğunu görmüşlerdi. Amaher seferinde vazgeçip biraz daha beklemeyi tercihediyordu.

Abdülmelik,“Kendinirahatbırak.Tümkorkularındansıyrılvebüyükbirgüvenleyürü!KaderimizAllah’ınelindedir.”

BusözlerüzerineCaferadetalimandanayrılanbirgemimisalihızlıadımlarla,enufakbirsorunlakarşılaşmadankorateşinüzerindeyürüdü.Karşıyageçincebiranafallamışgibiöylecedurdu.Sonrayavaşyavaşomzununüzerindenarkasınabaktı.Arkadakıpkırmızı,dumanı tütenkömürlerebakıncasolgunyüzündemutlubirgülümsemepeydaoldu.Birhaylirahatladığınetbiçimdegörülebiliyordu.

“Hakikattendecesurbirgenç,”diyebağırdıAbdülmelik.

İkisırahalindebekleyentalebelerdenfısıltıhalindetakdirsesleriişitiliyordu.

“Pekâlâ,Süleyman!Hernekadardahaöncegörmüşolsakdabizebirkezdaha

Page 49: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

yiğitliğinigöster.”

Abdülmelik’in neşesi yerindeydi. Süleyman da büyük bir istekle öne çıktı.Kendinitopladıvekömürlerinüzerindesankibunuçokuzunzamandıryapıyormuşgibirahatbirtavırlayürüyüpkarşıyageçti.

“Benim yapmama da izin ver,” dedi Yusuf öfkesi giderek artarken. Göğsünüşişirip,kaslarınıgererekçukuradoğrubiradımyaklaştı.Yoğunlaşmayaçalışıyor,birtaraftandaezberlediğisözcüklerimırıldanıyordu.Amaiçiniçindeyanabileceğidüşüncesiyle korkuyordu. İyice yaklaştı.Önünde uzanan kor ateşe baktı. Sonrakollarını soğuk bir suya dalmak isteyen ama bir türlü kendine tam manasıylagüvenemeyenbiryüzücüedasıylaaçıp,geriçekildi.

Abdülmelikgülümsedi.

“Allah’ıdüşün.Ondanyardımdile.Vegerikalanherşeyiunut,”diyetavsiyeettiona.“EğerOseninleysekorkacaknevarki?”

Sonundakendi ikircikli tavrındanbıkanYusufbirayağınıusulcakorlaradoğruuzattı.Amaayağıdeğerdeğmezdeacıylabağırarakgerisıçradı.

Arkataraftakitalebelerinkıskısgüldüğüişitiliyordu.

“Cesaretinyerindeamairadenzayıf,”dediDai.

Yusufbaşınıeğerekyerinedöndü.

“Bendeneyebilirmiyim?”diyesorduİbniTahirçekinerek.

“Seniniçindahavakitvar,Tahir’intorunu,”diyecevapverdiAbdülmelik.“Amainanıyorumkigününbirindeilklerarasındaolacaksın.”

Talebelerkışladanbüyükbirmetallevhagetirmişlerdi.Korhaldekikömürleribirkezdahayelleyipharlandırdıktansonralevhayıüzerineyerleştirdiler.

Abdülmelik talebelerden levhanın üzerinde yürümelerini istedi. Hepsi tekertekerbirinci,ikinci,üçüncüvedördüncüturubaşarıylatamamladılar.Ancaklevhagiderekısınıyorherseferindetabanlarıbirazdahayanıyordu.Levhakıpkırmızıbirhal alınca Yusuf adeta aklını kaçırmışçasına levhanın üzerinden geçmeyisürdürdü. Ayakları yanıp kavruluyor ama o az önce düştüğü durum yüzündenkendini cezalandırıyormuşçasına sebatla yapması istenileni yerine getirmeyeçalışıyordu.

İbni Tahir’in de ayaklan yanıyordu. Dişlerini sıkıp kendi kendine ayaklarımacımıyor demeye çalıştı ama bunun faydası olmamıştı. Yeterinceyoğunlaşamıyordu. Alışık olmadığı bu zor görev tüm gücünü emmişti adeta.Bayılacağındankorkuyordu.

Sonunda Abdülmelik talimin sona erdiğini, malzemeleri kaldırabileceklerinisöyledi. Sonra talebeler son kez iki sıra halinde durdular. Dai karşılarına geçipyüzündesertbirifadeyletalebelerisüzüponlardanazöncegörüpişittiklerişeyleriiyicedüşünmelerini istedi.Sonrahafifçebirbaşselamıverip,aynengeldiğigibi,uzun,kararlıadımlarlaçekipgitti.

Talebeler Dai Ebu Soraka’nın ana dilleri olan Pehlevi dilindeki şiirler üzerine

Page 50: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

vereceği derse katılmak üzere dama geri döndüler. İbni Tahir ders başlarbaşlamazbualandakibilgisiniortayakoymuştu.HernazımtürüiçinFirdevsi’den,Ansari’den ve diğer eski şairlerden örnekler vermişti. Ebu Soraka bir haylimemnundu.Onudiğerlerininönündeuzunuzunövdü.

“Savaş sanatı ve irade terbiyesi bir İsmaili Savaşçısı için elbette son derecelüzumludur. Ama ruhunu kelimelerle de eğitip, bu konuda ustalaşarakdüşüncelerinietkileyiciveuygunbiçimdeortayakoyabilmegücüdeeşitderecedeönemehaizdir.Seningibiparlakbir talebebulduğumiçinçokmutluyum,Tahir’intorunu.”

İkindinamazıvaktigelinceEbuSorakanamazıhemenoracıktakıldırdı.Ali’yleİsmail’eettiğidualarıhenüzbitirmemiştikibudereceyoğuntalimealışıkolmayanİbni Tahir kendinden geçti. Yanındaki Naim bir sonraki rekât için herkes ayağakalktığındaonunhâlâ yerde olduğunugörmüştü.Eğilip bakınca da yüzünün çölkumu gibi sapsarı kesildiğini fark etti. Yusuf’la Süleyman’a seslendi. Onlar daderhalyoldaşlarınınyanıbaşınageldiler.BirihemengidipkoşarakSUgetirdi.Busayede de kısa sürede İbni Tahir kendine geldi. Yusuf’la Süleyman onu yemeksalonunagötürdüler.Artıkyemekvaktigelmişti.

İbniTahirbirkaçlokmabirşeyyediktensonrahemenkendinitoplamıştı.Yusufdostanebirtavırlasırtınavurdu.

“Sakınüzülme,”dedi.“Kısazamandaseridegüçlenecek,birikigünhiçbirşeyyemedenderahatlıkladurabileceksinamabununiçinçokçabalamangerek.Oruçbizimsondereceaşinaöldüğümüzbirşeydir.Abdülmelikböyleistediçünkü.”

“Yanındagetirdiğineşeğineyapalım?”diyesorduEbuSoraka.“Buradakalsın,”diyecevapverdiİbniTahir.“Babamınonaihtiyacıyok.Buradaişeyarayabilir.”

“Nasılistersen,”dedihocası.“Buaradaartıkevinidüşünmemeyiöğrenmelisin.Dış dünyayla son bağın da koptu çünkü. Bundan sonra tüm varlığım Alamutdavasınaadayacaksın.”

Yemektensonra talebelerkısabir süreliğinedeolsadinlenmek içinodalarınaşekildiler.Yataklarınauzanıp,sohbetediyorlardı.İbniTahirbirhaylibitkinolsadakafasını kurcalayan birçok konuda bir şeyler öğrenme arzusuyla yanıptutuşuyordu.

“Askerlerlearamızdakimertebefarkınımerakediyorum,”dedi.“AyrıcaDai’lerleYüzbaşı Minuçehr arasındaki farkı da öğrenmek istiyorum. Alamut’taki İsmail irütbelerinedir?”

Yusuf’laCafer sorusunu cevaplamaya koyuldular. “İsmaililer için hermümininkendinehasÖzelbirmertebesivardır.Sıradanmüminlerelasikadıverilir.Onlarınhemen üzerindeyse lasiklere doğruluğun temellerini öğreten bilinçli, militanmüminlerolanrefiklervardır.Lasiklerbuşekildeeğitilerekaskerolurkenrefiklerseonların hemen bir üst rütbesindekiler olarak kalede onbaşı ve çavuş göreviyaparlar. Biz fedai talebelerinin de kendimize göre bir mertebesi vardır. Eğitimgördüğümüzmüddetçeüstlerimizolantümyetkililereitaatederiz.Amaeğitimimizbitince Efendimizden ya da önün tayin ettiği temsilcisinden başka kimseden

Page 51: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

talimat almayacağız. Bir Sonraki basamakta sen de biliyorsun zaten, birçokyüksek gerçeğe Vâkıf, İsmaili Öğretisini yayma çabasıyla çalışan dailer var.Kalenin komutanı Yüzbaşı Minuçehr de dailerle eşit mertebededir. Onlarınüzerindeysebüyükdailerbulunur.Dai’lerindaileri.Şuanüç tanebüyükdaivar.KısabirsüreÖnceSuriye’dengelenBüyükDalEbuAli,adıbüyükumutmanasınagelen veRudbar kalesinin komutanı olanBüyükDaiBuzrukÜmid veefendimizadınaHuzistan’dakiGonbadanKalesi’nielegeçirenBüyükDaiHüseyinAlkeyni.VeentepededetümIsmaililerinlideri,Efendimiz,HasanİbniSabbahyeralır.”

“Nekadarzekicebirdüzenleme,”dedihayretleriçindekalanİbniTahir.

“Daha da Ötesi var. Mertebeler arasında bundan çok daha keskin ayrımlarbulunur.’dediSüleyman.“ÖrneğinDaiAbdülmelikDaiİbrahim’inbirazaltındaamaondandahagençolmasınarağmenDaiEbuSoraka’nınbirazüzerindedir.Çünküİsmaili davasına çok daha büyük katkıları olmuştur. Zaten mertebeler de bubiçimdebelirlenir.Bizimaramızdabilefarklılıklarvardır.Meselasenkaleyedahahenüz dün geldiğin için bizlerin bir basamak altında bulunuyorsun. Ama İsmailidavasına yapacağın her türlü katkı ya da imtihanlarda diğerlerine nazaranalacağın yüksek notlar senin başarılarına ve yeteneklerine uygun mertebeyeyükseltilmenisağlayacaktır,”

“Tümbumertebefarklılıklarınınözelbirmanasıvarmı?”diyesorduİbniTahir.

“Hemde çok,” diye cevap verdiSüleyman. “Her şeydenöncebu şekildeherİsmailiyerinibilmişolur.Kimdenemiralacağınıkimeemirvereceğinibilir.Budahertürlümuhtemelkarışıklığamaniolur.Anladınmışimdi?”

“Evet,kesinlikle,”diyecevapverdiİbniTahir.

Borusesionlarıgörevlerininbaşınaçağırıyordu.Öğledensonradamçoksıcakolduğuiçinbuseferkidersyemeksalonundayapılacaktı.

Bu kez Ebu Soraka İslam’ın kökenleri üzerinde durup, İsmaili tarihindenbahsedecekti.Ancakyenigelenindahaönceişlenenkonularhakkındatemelbilgisahibiolmasıiçintalebelereeskiderslereilişkinbirkaçsoruyöneltti.Sonradayenikonuyuanlatmayabaşladı.

“Peygamberin kızı Fatma’yı Ali’yle evlendirmiş olması onun kendisindensonraki halife olarak Ali’yi seçtiğini ortaya koyar. Ama ölümünün ardındankayınpederiEbuBekirbuvasiyetekarşıçıkıpdüzenbazbirtutumlakendisinihalifeseçtirdi.İşteoandapeygamberininşaettiğiomuhteşemyapıikiyeayrılmışoldu.SoltaraftaEbuBekir’imeşruhalifekabuledenlervardır.Siyahbayraklarıbulunur.Peygamberle ilgili miskin yalanlar ve sahte hikâyelerle dolu kanadı oluştururlar.BaşkentleriBağdat’tır.Abbasisoyundangelensahtehalifelerceyönetilirler.Busoypeygamberin amcası olan ve ancak müminlerin zafer kazanacağı kesinleşincetürlü türlüdillerdökerekpeygambere inananlardanolduğuna iknaedenAbbas’adayanmaktadır.Abbasilerinşuankilideri,YecücveMecücülkesindenİran’ıişgaletmeyegelengöçebehalkınkomutanıdaolan,birSelçukluTürk’üMelikşah’tır.

“SağtaraftaysabizleryaniAli’yitıpkıpeygamberinkendisigibiilkmeşruimamolarakkabuledenlerbulunur.Bayrağımızbeyazdır.BaşkentimizKahire’dir.Şuan

Page 52: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

oradakihalifeAli’ninvepeygamberinkızıFatma’nınsoyundangelmektedir.

“Hilafeti gasp ederek ele geçiren EbuBekir’in ardından iki sahte imam dahagelmiştir.ÖmerveOsman.OsmanölüncehalkıntalebiyleAlinihayetpeygamberitemsil edeceği hilafet makamına sahip olmuştur. Ancak bu makama halktarafından seçilerek gelmiş olsa da kısa süre sonra kiralık bir katil tarafındanbıçaklanarakşehitedilmiştir.YerinegeçenoğluHasandakısasüre içindeyeriniMuaviye’ye terk etmek zorunda kalmıştır. Bu sırada halk aslında halifelikmakamına Ali’yle Fatma’nın diğer oğlu Hüseyin’in getirilmesini istiyordu. AmaHüseyin Kerbala vadisinde şehit edildi. O andan itibaren de peygamberlearalarında hakiki kan bağı bulunanlar çöllerde, dağlarda yaşamak zorundakaldılar.Sahte imamlarvesuçortaklarıonlaraheryerdeeziyetedip,ölümlerinenedenoldu.

Elbette doğrusunu ancak Allah bilir. Ama bizler için de bu mübarekşehitlerimizinyasınıtutmakboynumuzunborcudur.

“AliveFatma’nınsoyundangelenmeşruhalifeninKahire’dehükümsürdüğünüsöylemiştik.Bizonunhalifeliğini tanıyoruz.Bundankuşkuyokelbette.Amabazıhaklarımızı da mahfuz tutuyoruz. Bu haklarımız bizim size zaman içindeöğreteceğimiz sırlarımızdır. Şimdilik peygamberden sonra gelen üçüncü meşruimamolanHüseyin’densonrakilerin isimlerini saymamızkâfidir.Dördüncü imamHüseyin’inoğluAliZeynelAbidin’di.OnunoğluMuhammedBekirbeşinciimamdı.AkıncısıysaCafer-iSadıklı.AmaCafer-iSadık’ınikioğluolduğuiçinyedinciimamhususundatartışmalarmeydanageldi.Musael-Kazımveİsmail.Musael-Kazım’ıyedinci imamolarakkabuledenlersonuncusuarkasındangelenvegelecekteElMehdiadıylayenidenzuhuredeceğineimamMuhammed’lesonaerendiğerbeşimamıdakabulederler.GerçektendeElMehdigelecektir.AmaMusael-Kazım’ındeğil İsmail’insoyundangelecektir.Buna inanıyoruzçünkübizhakikatibiliyoruz.Buyüzdendesonuncusuveenyüceleriİsmailolanyediimamıkabulediyoruz.BusoyunbirkolununMısır’daegemenolmayıbaşardığıdoğrudur.Amadiğer,dahabüyük ve güçlü soyun temsilcileri nerede? Şu an için Kahire’dekilerindüzenbazlara karşı İslam’ın nihai zaferini kazanmasının yolunu açtığınınfarkındayız. Altı büyük peygamber, Âdem, Nuh, İbrahim, Musa, İsa veMuhammed’densonrayedinciveenbüyükpeygamberElMehdiolacaktırveodaİsmail’insoyundangelecektir.İştebizonubekleyiponunuğrunasavaşıyoruz.Birkez daha zikredeyim de iyice anlayın, Alamut Kalesi çok büyük sırlarbarındırmaktadır.”

İbniTahirhayatındailkkezİsmailiöğretisininözünüişitmişti.Herşeyonasonderecegizemligeliyorvedahafazlasınıöğrenmekiçinadetacanatıyordu.

Ebu Soraka çıkınca yerine Müslüman olup el Hekim adını alan YunanlıTheodoros geldi. Kısa boylu, şişman bir adamdı. Sivri bir sakalı ve incecik,simsiyah bıyıklan vardı. Pembe, tombul yanaklarıyla neredeyse kırmızı, dolgunhalleriyle kadınlarınkine benzeyen dudaklarına dek uzanan düz burnu tam birtezat teşkilediyordu.Çenesiyuvarlakveetliydi.Etrafagülengözlerlebakıyordu.Bu ifadesi de konuştuğu zaman ciddi mi olduğunu yoksa şaka mı yaptığınıanlamayı güçleştiriyordu. Henüz bu mertebeye yükselmiş olmamasına karşın

Page 53: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

talebeleronaDai diyehitapederlerdi.YücekomutanınonuMısır’dangetirdiğinihepsi biliyordu. İyi eğitim almış bir hekimdi ve insan bedeninin yapısı ve işleyişşekilleri de dâhil olmak üzere tıbbın farklı konularında dersler veriyordu. KuranöğretileriyleYunanfelsefesiarasındakiuyumugöstermeyeçalışanbirbilgeolarakaddedilirdi. Derslerinde hastalıklardan, zehirlerden ve ölüm biçimlerindenbahseder, sık sıkdaYunan filozoflardanbilhassadaseptik, kinik vemateryalistdüşünürlerdenalıntılaryapardı.Onudinleyentalebelerşaşkınlıklarınıgizleyemezamaçoğudaöğrettiklerininkâfirceolduğudüşüncesinekapılırdı.Örneğininsanınyaradılışını Kuran, Yunan felsefesi ve kısmen de kendi düşüncelerindenderleyerekizahederdi.

“Allah, Âdem’i dört maddeden yaratmıştır. İlk olarak toprağı kullandı ancaktoprak sertti ve kolaycaufalanıyordu.Toprağı tozhalinegetirerek ikinci elementolansuylakarıştırdı.Bu tozvesukarışımınıyoğurarakona insanbiçiminiverdi.Amabu figürçokdayanıksızdıveherdokunuştaşekildeğiştiriyordu.Buyüzdenüçüncüelementolanateşiyaratıpinsanfigürünündışkabuğunukuruttu.Böyleceesnek bir tene sahip olmuştu. Ama çok ağırdı. Bu yüzden göğüs kısmınakoyduklarındanbirkısmınıoradanaldı.Kalanboşluğundasonraçökmemesiiçinorayı dördüncü element olan havayla doldurdu. Böylece insan vücudutamamlanmışoldu.Artıkdört temelelementtenoluşanbir varlıktı insan.Toprak,su,ateşvehava.

“İnsanvücudununyaşamkazanmasıiçin,”diyedevamettihekim,“Allahonabirruhüfledi.Buruhunkaynağıilahiolduğuiçindevücuttakidörtelementahenklibirbiçim kazanarak bütünleşti. Bu ahenkte meydana gelebilecek bir bozulmadurumundadörtelementyenidenayrılır,ruhbedeniterkedervekaynağına,yanibizatihiAllah’adöner.

“Bu elementlerin fonksiyonlarını kaybetmeleri doğal ve gizemli dediğimiz ikişekildemeydanagelir.Doğalfonksiyonkaybıdörtfarklıölümbiçiminenedenolur.Eğervücutbiryaralanmaneticesindekankaybedersesuelementiazalmışolurvesonuçölümdür.Eğer birinin boğazını sıkarsak yadabir şekildenefesalmasınamaniolursakbudurumdadaonuhavaelementindenmahrumetmişoluruz.Kişiboğularak can verir. Eğer donarsa ateş elementindenmahrum kaldığı için ölür.Eğervücudubirşeyeçarparakparçalanırsadatoprakelementidağılmışolur.Budurumdadaölümkaçınılmazdır.

“Gizemli yada tıbbi denilenölümlerdeysedurumçokdaha karmaşıktır. Zehiradını verdiğimiz birtakım gizemli doğal maddeler aracılığıyla gerçekleşir. Tabiibilimlerinkonusudazatenbumaddeleriöğrenmekveaynızamandaüretmektir.Herİsmailibubilgilerdenfaydalanarak…”

Bu ders de İbni Tahir’i ziyadesiyle şaşırtmıştı. Zira bu onun için yepyeni birşeydi.Diğertaraftanböylebirkonuyuöğrenmeninnegibibirfaydasıolabileceğinianlamaktadagüçlükçekiyordu.

EğilerekselamverenYunanlıgülümseyerekçıkarkenDaiİbrahimbirkezdahatalebelerin karşısındaki yerini aldı. Salona ölüm sessizliği çökmüştü adeta. İbniTahirbudersindeçokönemliolduğunuhissediyordu.

Page 54: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

BudersteDaiİbrahimİsmailiöğretisindenbahsedecekti.Öncebirsorusoruyorardından da parmağıyla bir talebeyi işaret ederek ondan cevap vermesiniistiyordu.Sorularvecevaplaradetahavadauçuşuyordu.

İbniTahirkendinivererekbüyükbirdikkatledinledi.

“Perinedir?”

“Zerdüşt tarafındancehennemesürülmedenöncedünyadahükümsürenkötüdişiruhlardır.”

“Zerdüştkimdir?”

“Zerdüşt ateşe tapan sahte bir peygamberdir. Muhammed onu şeytanlarınarasınasürmüştür.”

“Şeytanlarneredeyaşar?”

“DemavendDağı’nda.”

“Kendilerininasılgösterirler?”

“Dağınzirvesindekidumanlarla.”

“Başka?”

“Bizimdeduyabileceğimizhaykırışlarla.”

“Selçuklularkimdir?”

“YecücveMecücülkesindenİran’ahükmetmeyegelenTürklerdir.”

“Nasılvarlıklardır?”

“Yarıinsanyanşeytandırlar.”

“Nasıl?”

“Kötü ruhlar insan ırkından kadınlarla çiftleştiler. Doğan çocuklardan iseSelçuklulartüredi.”

“SelçuklularnedenMüslümanoldular?”

“Gerçekamaçlarınıgizlemekiçin.”

“Gerçekamaçlannedir?”

“İslam’ıyokedipdünyaüzerindeşeytanlarınhâkimiyetinitesisetmek.”

“Bununeredenanlıyoruz?”

“ÇünküBağdat’takisahtehalifeyidestekliyorlar.”

“İsmaililerinİran’dakienazılıdüşmanıkimdir?”

“SultanınbaşveziriNizamülmülk.”

“Nedenbuyegânedoğruöğretiyebuderecedüşmanlıkgösteriyor?”

“Çünküobirdönek.”

“Enağırsuçunedir?”

Page 55: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“EnağırsuçuEfendimizinbaşınaonbinaltınmükâfatkoymuşolması.”

İbni Tahir titredi. Anlatılanlar kesinlikle doğruydu.Büyükbabası Tahir’in başınıda o vurdurtmuştu. Şimdi de İsmaililik hareketinin yüce liderine yöneltmiştinefretini.

Bu sorular ve aldığı cevaplar sayesinde Dai İbrahim o ana dek anlattıklarınıkısaca tekrar etmiş oldu. Sonra elini hafifçe sallayarak yeni derse geçeceğiniişaret etti. Talebeler yazı tahtalarını derhal dizleri üzerine koyup yazımalzemelerini hazırladılar. Kendi sorduğu sorulara kendi cevaplar veren Daiİbrahim bu şekilde İsmaililerin büyük lideri hakkında bilmeleri gerekenleri birerbirerizahetmeyekoyuldu.

ŞaşkınlıkiçindekiİbniTahirdesöylenenlerikelimesikelimesineyazıyordu.

“Seyduna’ya müminler üzerindeki bu kudreti kim verdi? Dolaylı olarak MısırhalifesiMustansır, dolaysız olarak daAllah.” “Bu gücünmahiyeti nedir?Bu güçtabiiolanlatabiatüstüolanınbirleşimidir.”

“Nedirbutabiatüstügüç?İstediğikişiyicennetesokmayeteneğinevehakkınasahiptir.”

“Neden Seyduna gelmiş geçmiş tüm insanların en kudretlisidir? Çünkü Allahonacennetkapılarınıaçacakanahtarıvermiştir.”

Akşamnamazıvaktiningelişiylederslerdesonaermişoldu.Talebelerdamdatoplanıp o gün öğrendiklerini mütalaa etmeye koyuldular. İbni Tahir’in etrafındahararetlibirsohbetbaşlamıştı.

“Abdülmelik’inderslerindegörüpişittiklerimbenimiçingayetaçıktı,”dedi.“AmaDai İbrahim’in,Allah’ın cennetinanahtarınıSeyduna’yaverdiğine ilişkin sözleriniidrak etmekte zorlandım.” “Bunda zorlanacak ne var ki?” diye söz aldı Yusuf.“Seydunabizeöyleöğretiyor.Bizedüşendebunainanmak.”

“Elbette ama bu söylenenleri olduğu gibi kabul etmeli miyiz yoksa ardındabaşkaanlamlarmıaramalıyızonuanlayamadım,”diyefikrinisöylediİbniTahir.

“Başka anlamlar mı?” Yusuf sinirleniyordu. “Bize söylenen neyse onu kabuletmeliyiz.Hepsibu.”

“Amabuyenibirmucizeanlamınagelir,”diyeısrarettiİbniTahir.“Niyeolmasınki?”dediYusuf.

“Niyemiolmasın?”diyekarşılıkverdiİbniTahir.“Çünküpeygambermucizelerineski çağlardakaldığını ifadeetmişti.Kendi zamanındadakendisindensonradaherhangibirmucizeningerçekleşmesineizinvermemişti.”

Yusufnecevapvereceğinibilmiyordu.

Cafer söz aldı. “Allah’ın Seyduna’ya cennetin anahtarını vermiş olmasınımucizeolarakgörmekmecburiyetindedeğiliz.ZatenPeygambermiraçhadisesiniyadabaşmelekCebrail’legörüşmesinimucizeolaraktelakkietmemiştir.”

“Tamam,budurumdabuhadisenindeAllah’ınSeyduna’yabahşettiğibir lütufolduğunu kabul edebiliriz,” diye devam etti İbni Tahir. “O zaman geriye sadece

Page 56: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Allah’ınbulütfuEfendimizeneredevenezamanbahşettiğimeselesikalıyor,”

“Allah, Seyduna’ya yanan bir çalılık ya da duman haresi biçiminde tezahüretmiş olabilir,” diye fikir yürüttü Süleyman. “Daha önceki peygamberleregöründüğügibi.SinaDağı’ndaMusa’yaonemir tabletlerinibuşekildevermemişmiydi?”

“Bunu anlıyorum,” dedi İbni Tahir. Merakı giderek artıyordu. “Ama böylesinemuhteşem böylesine kudretli bir peygamberin yanı başında olduğumuzu idraketmektezorlanıyorum.”

“Belkidekendinibuna layıkbulmuyorsundur?”dediSüleymangülümseyerek.‘‘Eskizamaninsanlarındanneeksiğimizvarkibizim?”

İbni Tahir sıkıntıyla etrafına baktı. Çevresindeki herkesin yüzünden derin birinanmışlıkokunuyordu.Hayır,aklınıkarıştıranveonuşüpheyesevkedenhislerinianlamalarıolanaklıdeğildi.

“BanakalırsaSüleyman’ınilerisürdüklerindençokdahafazlasıvar,”diyefikrinisöyledi Cafer. “Allah’ın, Seyduna’yı, gönderdiği bir melek vasıtasıyla cennetealdırmış olması bana daha mümkün gibi geliyor. Cennetin anahtarını da oradavermiştir.”

“Hangisinikabuledersekedelim,”diyekonuşmayısürdürdüİbniTahir.“Buseferde bu anahtarın mahiyeti nedir sorusuyla karşı karşıya kalırız. Çünkü Allah’ın,cennetin ve orada verilen herhangi bir şeyin dünyamızı oluşturan her türlümaddedenfarklıyapıdaolmasıgerektiğinibiliriz.Budurumdanasıloluyordaöbürdünyayaaitbirmaddedenyapılmışbirnesneburadabudünyadabulunabiliyor?Buanahtarıduyularımızlakavrayabilirmiyiz?Veeğerkavrayabilirsekbuanahtarhâlâcenneteaitbirşeyolabilirmi?”

“Harikabirsorusordun,Tahir’in torunu,”dediYusufsevinçle,ellerinimemnunmemnunovuşturdu.

“Banakalırsatartışmanınbukısmıhaddimiziaşıyor,”diyeuyardıonlarıNaim.

“Sanasoranoldumu,çekirge?”dediSüleymanlafıonunağzınatıkarak.“Sankinedüşündüğünümerakediyormuşuzgibi.”

“Bu Kuranda da yazılıdır,” dedi Cafer. “Ölümden sonra müminler cennetlemükâfatlandırılacak, orada onlara dünya nimetlerinden sayısız miktardaverilecektir.Müminlerbudünyadabildikleri,hissettiklerimutluluğuaynenoradadatadacaklardır.Buaçıdanbaktığımızdaöbürdünyadakinesnelerinburadakilerdençok da farklı olmayabileceği ortaya çıkıyor, Kısacası cennetin anahtarı dünyevimaddelerdenyapılmışdaolabilir.”

OanakadarkikonuşulanlarıbüyükbirdikkatleamatekbirkelimebileetmedendinleyenÜbeydeşimdisinsicegülümsüyordu.

‘‘Bu Allah’ın anahtarı muammasını çözecek güzel bir açıklamam var,” dedi.“Cennetin kapısını açan bu anahtarın aramızda yaşamakta olan Seyduna’daolduğunubiliyoruz.Buyüzdendecennethangimaddedenyapılmışolursaolsunbuanahtarcennetinkapısınıdünya tarafındanaçtığınagöredünyevimaddeden

Page 57: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

yapılmışolmasısonderecenormaldir,”

“Mükemmelaçıkladın,”diyebağırdıYusuf.

“Çokaklayatkınbirizah,”diyekabullendiİbniTahir.

“Übeyde tilkigibikurnaz,”diyekahkahayıbastıSüleyman, “BunundoğruolupolmadığınıDaiİbrahim’esormalıyız,”diyeendişesinibelliettiNaim.

“Böylebirsualhiçhoşkarşılanmaz,”diyekarşıçıktıSüleyman.

“Nedenki?”diyeterslendiNaim.

“Çünkü belki farkında değilsindir diye bir kez daha söyleyeyim, Dai İbrahimbizden yalnızca onun bize sorduğu suallere cevap vermemizi ister. Bu yüzdeneğer böyle bir işe kalkışırsan, acemi çaylak, çok büyük bir hataya düşmüşolursun.”

Diğer talebeler kahkahayı basarkenYusuf öfkeden kıpkırmızı kesilmişti. Amabu türmünakaşalarınsonderecezevkliolduğunuöğrenmişolanvebuseferdekendinibütünüylekonuşmanıngidişatınakaptıranYusufönceSüleyman’aöfkeylebakıp,ardındanarkadaşlarınadöndü.“Hadiarkadaşlar,devamedin.”

Amatamoesnadatalebeleriyatsınamazınaçağıranborununsesiişitildi.

Akşamyemeğindensonrabirhayliyorgundüşen İbniTahirdiğerlerineakşamgezmesindeeşliketmemeyiyeğlemişti.Odasına1,çekilipyatağınauzandı.

Uzunca bir süre gözlerini kapatmakta güçlük çekti. Alamut’a geldiği andanitibaren yaşadıkları gözünün önünden gitmiyordu: Evet, Dai Ebu Sorakaşefkatiyle, Yüzbaşı Minuçehr de sertliğiyle ona az da olsa kale dışındaki eskihayatım hatırlatıyordu. Ama anlaşılması güç, kısmen saçma fikirleri varmış gibigelenEl-Hekim’le tarifi imkânsız kudretiyleDaiAbdülmelik vehepsindendeötegizemlivebirokadardaacımasızDaiİbrahimonayepyenibirdünyanınkapılarınıaçmışlardı.Dahailkandabuyenidünyanınkendinehassertvehızlıöğrenilmesigereken kuralları olduğunu idrak etmiş, bu son derece düzenli, kendi içindebütünlük taşıyan, kendimantığını barındıran sağlam yapıyı mümkün olduğuncakavramıştı. Aslında bu dünyaya öyle yavaş yavaş, alışa alışa da girmemişti.Birdenbire içine çekilmişti ve şimdi de tam odasındaydı. Daha dün dışarıdaoralardabiryerlerdeydi.OysabugüntümbenliğiyleAlamut’taydı.

Eskiyaşamınıgeridebıraktığıiçinhüzünleniyordu.Artıkoyaşamageridönmeyolununsonsuzadekkapandığınıbilmekbuhüznükatlıyordu.Amabirtaraftandageleceğe ilişkin beklentileri, önünde uzanan gizemlere duyduğu merakıhüznünden katbekat güçlüydü. Arkadaşlarından hiçbir konuda geri kalmamayakararlıydı.

“Pekâlâ,” dedi kendi kendine neredeyse yüksek sesle. “Artık Alamut’tayım.Nedengeriyebakayımki?”

Sonbirkezdahayurdunu,babasını,annesinivekızkardeşinigözününönünegetirdi. Onlara sessizce veda ediyordu. Düşünceleri bulanıklaşırken kendisinibekleyenyenişeylerinhayaliyleuykuyadaldı.

Page 58: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

3

Halime yeni hayatına ve çevresindekilere kısa sürede alışmıştı.Açıklayamayacağı şekilde tuhaf olaylarla dolu bu yaşamında istediği her şeyesahip oluyordu. Herkesin sevgisini kazanmıştı, hayvanların bile. Hatta zamanzaman çocukça davranışlarıyla Apama’nın bile o solgun yüzünün gülmesinesebep olmuştu. Halime eline geçen bu fırsatı en iyi şekilde değerlendiriyordu.İstediğizamanlarçokiyibirbaşbelasıvemızmızolabiliyor,herarzusununyerinegetirilmesiniistiyordufakatsonderecemütevazışeylerarzuladığıdabirgerçekti.

İsteklerini karşılayanda genellikleSara oluyordu.Halime’nin küçücük bir başsallayışınıdahiemirtelakkiediyor,onahizmetetmeimkânıbulabildiğiiçinbüyükbir mutluluk duyuyordu. Sara köle olarak dünyaya gelmişti bu yüzden deHalime’nin her türlü şımarıklığına büyük bir sadakatle katlanıyordu. AmaHalime’nin diğer arkadaşlarına herhangi bir şekilde gösterdiği yakınlık Sara’yıtarifsizüzüntüleresevkediyordu.

Gündüzleridurumbuydu.

Ama gece olup kızlar yataklarına gömülüp, Zeynep de uyuyunca Sara,Halime’nin yatağına sokuluyor, battaniyenin altına girip onu öpüp okşuyordu.Önceleri Halime elinden geldiğince ona karşı koymaya çalışmıştı. Ama zamaniçindeodabunaalışmış, daha fazlamüsamahagösterir olmuştu.Sara’nın günboyu sunduğu sayısız hizmetin karşılığını bu şekilde istiyor olabileceğine kararvermişti. Ancak Sara’nın hiç bitmeyen kıskançlığına tahammül etmektezorlanıyordu.BelkidebuyüzdenSara’yıgözlerinikıskançlıklaüzerinediktiğiniheryakalayışında çektiği acıyı körüklemek için elinden geleni ardına koymuyordu.Yalnızkaldıklarındaysa

Sara ona olan kızgınlığını belli ettiği anda Halime onu bir daha yüzüne bilebakmamaklatehditediyordu.

GörünüşegöreSarakarşılığıdayanılmazbirkıskançlıkolsadabirinisevmeyeve kendini bu sevdiği kişiye adayıp onun her dileğini yerine getirmeye büyükihtiyaçhissediyordu.Oysayaşam,sevinciyledoluolanHalime’niniçikıpırkıpırdı,adeta bir kuş ya’ da kelebek misali tazeliğinin ve güneşin tadım çıkarıyordu.Dünyanın kendi etrafında dönmesi, ilginin ve cazibenin merkezi oluşu da onaolağangeliyordu.

Page 59: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Boşzamanlarındabahçelerdedolaşmayaçıkıyor,çiçeklere, tomurcuklarıbirerbirer açan güllere daha bir tutkun oluyor, odasını süslemek için çiçek topluyor,Ehrimen’le ve Suzan adlı ceylanla oynuyordu. Her yöne gidiyor, gizli yerlerikeşfetmeye çalışıyordu. Bu gezilerinin sonucunda bahçelerin gerçekten de heryönden suyla kuşatılmış olduğunu kendi gözleriyle görmüştü. Suyun karşıtarafındadagözününalabildiğinceuzanandahabaşkabahçelerleağaçlıkalanlarıseçebilmişti.Gerçekbircennetintamortasındagibiydi.

Çokgeçmeden kertenkelelerin güneşlendiği vePeri adlı sarı yılanın yaşadığıkayalığa kadar gitmeye bile cesaret edebildi. Her ne kadar kendi kendiniMeryem’in haklı olduğuna ikna etmeye çabalıyorsa da yine de oraya belirli birmesafeden fazla yaklaşmıyordu. “Sizler ne kadar hoş kertenkelelersiniz böyle,”diyordu.HattabirkeresindetıpkıMeryem’inyaptığıgibiPeri’yisaklandığıdeliktençıkartmak için ıslık çalmıştı. Ama daha küçük yaratık başını yuvasındançıkartmadanoradanadeta uçarcasına kaçmış arkadaşlarının yanmadönünceyedekarkasınabilebakmayacesaretedememişti.

Bu gezilerinden birinde Adi’yle Mustafa onu gördüler. Onu biraz korkutmayakarar verip arkasından gizlice sokuldular. Ama Halime de tıpkı bir fare kadartetikteydi. Duyduğu en ufak seste hemen geri döndü ve iki hadımın sinsiceyaklaştıklarınıfarkediphızlakoşmayabaşladı.

Arkada kalan Adi, Mustafa’ya seslenerek, “Yakala onu! Yakala onu!” diyebağırdı.

Mustafa birkaç adımda onu kıskıvrak yakalamıştı. Güçlü kollarıyla kavrayıpAdi’nin bulunduğu yere kadar taşıdı. Halime çırpınıyor, çığlıklar atıyordu.Hadımlarsaonunbuhalinebakıpkahkahalaratarakeğleniyordu.

“Hadionukertenkelelereyemolarakatalım,”dediMustafa.

Halimeöylesinebirçığlıkattıkihadımlarbileirkildiler.

“Hayır, onu top yapıp oynayalım,” diye önerdi Adi. Birkaç adım geri çekilipkollarımikiyanaaçarak,“Fırlatonubana,”dedi.

“Kollarınıbacaklarınınarkasındangeçir,”dediMustafa,Halime’ye.“İşteböyle!Ayakbileklerinisımsıkıtut!”

Halime yaşadığı bumaceradan giderek zevk almaya başlamıştı.Mustafa’nındediğini yaptığıandaadetabir topgibihavaya fırlayıpkendiniAdi’ninkollarındabuldu. Sanki canlı canlı derisi yüzülüyormuş gibi çığlıklar atıyor ama korkuylakarışıkaldığızevkinsesineyansıdığınıdahissediyordu.

Bu çığlıkları işiten Ehrimen neler olup bittiğini görmek üzere yaklaştı. Adi’ninhemen yanı başında durup Halime’nin bir top misali bir o yana bir bu yanafırlatılışını izledi. Bu oyunun onun da hoşuna gittiği ortadaydı. Zira keyiflemırıldanmayabaşladı.

“Nekadaryumuşakveyuvarlakfarkındamısın?”diyesorduMustafa.

Adi içtenlikle gülerek, “Yavru kedim, minik kurabiyem, ilim, irfan hasretiminateşleyicisi.Nekadarçabukbüyüyüpserpildinsenböyle!”

Page 60: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Halimebirkaçkezdahabuşekildehavadauçtuktansonraanidenkarşıkıyıdanhiddetdolubağrışlarişitildi.

“Apama!” dedi Mustafa irkilip Halime’yi derhal yere indirerek. Genç kız dahemendoğrulupçalılıklarınarasınadalarakgözdenkayboldu.

“Sizi gidi melunlar! Ahlaktan yoksun hayvanlar!” Apama karşı kıyıdan avazıçıktığı kadar bağırıyordu. “Sizi Seyduna’ya şikâyet edeceğim. Sizi bir kez dahahadımetsindegörün.Nehaklabenimengüzelennadideçiçeğimi,açılmamışgülgoncamıayaklarınızınaltınaalırsınız.”

Hadımlarkahkahayıkoyuverdiler.

“Nediyeuluyorsuniğrenç,yaşlıköpek!”diyealayettiAdi.“Durorayabirgelelimdegörbakbaşınınasıltaşlaeziyoruz.Senikokuşmuşcadı.Şaşıköpek.”

“Sizi kokuşmuş hadımlar,” diye kükredi Apama. “Demek canınız taze et çektiha?Zamanındaönünüzdeki işe yaramaz fazlalığı yok ettiği içinAllah’a şükürlerolsun. Sizi kırık boynuzlu kara şeytanlar! Ah, isteseniz bile bir şeyyapamayacağınızıbilmeknehoş!”Adiattığıkahkahalararasındacevapverdi.

“Seninle nasıl alay ettiğimizi göremiyor musun, yaşlı maymun. Ne ahmakşeysin sen böyle. Sen tek bir yaşlı köpek bana alıcı gözle bir baksın diyeçırpınırken biz çoktan hayatın tadına doymuştuk.” Karşı konulmaz öfkesiyleApama neredeyse kontrolünü kaybedecek haldeydi. Zıplayarak karşı kıyıyaulaşabilirmişçesine suyun kıyısına iyice yaklaştı. Bunu gören Adi hemençalılıklarınarasınagizlediğiküreklerdenbirinikapıpsuyahızlavurarakApama’yısırılsıklametti.

Yaşlı kadın öfkeden deliye dönüp feryat figan bağırırken hadımlar da katılakatıla gülüyorlardı. Adi küreği çalılıkların arasına fırlatıp Mustafa’yla birliktekoşarak oradan uzaklaştı. Bu sırada Apama yumruklarını sıkarak intikamyeminleriediyordu.

O an için de intikamını Halime’den aldı. Arkadaşlarının gözleri önünde onuiçtenpazarlıklı birahlaksızolmaklasuçlayıpbudünyadaveahretteonunegibicezalarınbeklediğibirerbirersaydı.HalimezatenuzunzamandırSara’yateslimolduğu için kendini ahlaksız olarak görüyor, bu yüzden masumane tavırlartakınarak Meryem’in gözlerinin içine rahatlıkla bakamıyordu. Bu yüzden deApama’nınsuçlamalarıonadahabirağırgelmişti.Başınıyereeğerekkulaklarınadekkıpkırmızıkesildi.

Ama Apama gidince Meryem ona yaşlı kadının azarlarını çok fazla ciddiyealmaması gerektiğini, neticede herkesin Apama’nın kötü huylu olduğunu vehadımlardan ne derece nefret ettiğini bildiğini, zaten kızların hepsinin oynadığı0501nun son derece masumane olduğunun farkında olduklarını söyleyerekrahatlatmıştı. Kendisine gösterilen bu derece büyük güveni aslında hiç haketmediğinidüşünenHalimebirhaylisarsılmıştı.Kimseyebellietmedenbirköşeyeçekilerek kederli gözyaşlarına boğuldu. Kendi kendine bundan sonra Sara’yateslim olmayacağına dair yeminler ediyordu. Ama eski alışkanlıkları bırakmakzordur.Bunedenledeherşeyeskisigibisürüpgitti.

Page 61: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Günleruzarkenakşamlardaburadakigizemdoluhayatıdahabirgözlerönüneserer olmuştu. Cırcırböceklerinin bahçelerde yankılanan seslerine onlara sukenarlarından cevap veren kurbağa vıraklamaları eşlik ediyordu. Aydınlıkpencerelerin önünden geçen yarasalar sessizce uçuşan kanatlı böcekleriavlıyordu. Böyle akşamlarda kızların en çok hoşuna giden şeylerden biri deFatma’nınkendilerineanlattığımasalveefsaneleridinlemekti.

Fatmaheraçıdaneşsizbirkızdı.Binlerceşeybiliyor,büyükbirbeceriyledebubildikleriniarkadaşlarınaaktarıyordu.Yüztanebilmecebildiğinisöyleyiphepsinincevaplarını arkadaşlarıyla paylaşmıştı ama buna rağmen hâlâ her gün yeni birbilmeceyleçıkıpgeliyordu.Arabistan’danMısır’aSuriye’dentakuzeyTürkistan’akadar tüm uzak diyarlara özgü şarkıları biliyordu. Tüm bunların yanında başkabildiği şeyler de vardı. Mesela hadımların ormanın derinliklerinde camdanyüksekçe bir bina inşa ettiklerini söylüyordu. Bu binanın içinde dalları binayıkıraraknehredoğruadetasalkımsöğütlergibiuzanandutağaçlarıyetiştirdiklerinianlatıyordu.Buağaçlardakikozalaklarındansağlananipeğindebahçelerdekitümkızlarıgiydirmeyeyeteceğinisıksıkyinelemektenzevkalıyordu.

Kızların en çok hoşuna giden şeylerden biri de Fatma’nın kendilerine BinbirGeceMasalları‘ndan ya da Firdevsi’nin Şehname’sinden bir şeyler anlatmasıydı.Hikâye anlatmakta gerçekten de Şehrazat’tan geri kalır yanı yoktu. Arada birhikâyelerin belirli yerlerini unutsa bile kendi hayal gücü sayesinde herhangi birzorluklakarşılaşmıyordu.Hattabazıhikâyeleritamamıylakendiuyduruyordu.

Anlattıkları arasında kızları en çok etkileyeni deFerhat’laŞirin’in hikâyesiydi.BuhikâyeyiherdinlediklerindeakıllarınaMeryemgeliyor,Fatma’yahikâyeyitekrartekrar anlattırmaktan bıkmıyorlardı. Hepsi çok etkileniyor, Halime her seferindegözyaşlarına boğuluyordu, Meryem gibi Şirin de bir zamanlar Hıristiyan’dı.Öylesinemuhteşembirgüzelliği yardıkibahçelerdeyürüyüşüsırasındaçiçeklerbile utanç ve kıskançlıkla başlarını eğerlerdi. İran’ın en kudretli Şahı HüsrevPerviz’leevlenmişti, Tümülke yeni kraliçeninbir kâfir olduğunuöğrenince isyanetti. Ama şah onu herkesi karşısına alacak kadar çok seviyordu.AyrıcaHüsrevPervizgüçlübirhükümdarolduğukadarzekibiradamdıda.Dünyevigüzelliğinnederecegeçicibirşeyolduğununbilincindeydi.Buyüzdendesevdiğikadınıngüzelyüzü ve eşsiz vücudunun mermerden bir heykelini yapması için zamanın entanınmışheykeltıraşıFerhat’ıgörevlendirdi.Gençsanatçıhergünkraliçenincenneteyaraşır güzelliğine bakarak çalışırken sonunda karşı konulmaz bir aşk ateşiyleyanmayabaşladı.Nereyegitse,neyapsa,geçegündüzdemeden,heryerdebumeleğimsiyüzügörürolmuştu.

Sonunda tutkusuna daha fazla direnemedi. Heykel her geçen gün kraliçeyedaha bir benziyor, heykeltıraşın ses tonu yüreğindeki fırtınayı ele veriyordu. Vegünün birinde şah da durumu fark etti, Büyük bir kıskançlıkla kılıcına davrandıama Şirin kendisini heykeltıraşın önüne siper ederek adamı korudu. Yarattığıeserin yüzü suyu hürmetine de Hüsrev Perviz heykeltıraşın hayatını bağışladıama onu ömrünün sonuna dek Bisütün Dağları’nda sürgüne gönderdi. OradaFerhat karşılık bulamadığı aşk acısıyla meczuba döndü. Acısı ve tutkusu onuçekiçvekeskisiyledağaŞirin’indevbirheykeliniyapmayasevketti.Günümüzde

Page 62: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

bile orada hamamından çıkan tanrıça misali bir kraliçenin heykeligörülebilmektedir.KraliçeninhemenönündedeşahınatıŞebdizgözeçarpar.

BunuöğrenenşahbirsüresonraBisütünDağları’nakraliçeninöldüğüneilişkinyalan bir haber salar, Ferhat için artık yaşamanın bir manası kalmamıştır. Butahammülsüzacıkarşısındagöğsünübaltaylaikiyeayırır.Yeredüşenbirucundaheykeltıraşınyüreğibulunanbaltabirsüresonrayeşermeye,çiçekaçmayabaşlar.Sonundadameyveverir.Bumeyvenardır, İkiyeayrıldığında tıpkı ikiyeyarılmışkanayan bir yaraya benzeyerek Ferhat’ın hatırasını yaşatır. Bu nedenledir kigünümüzdenaraFerhat’ınelmasıdediklerideolur.

Kızlarhikâyeyi fal taşıgibiaçılmışgözlerledinlediler.SadeceMeryemgözleritavanda, hiç etkilenmemiş bir ifadeyle duruyordu. Şaşırtıcı derecede kupkurugözlerini sanki çok uzaklara dikmiş gibiydi.O gece onunla aynı odayı paylaşanFatma’ylaCadaMeryem’insabahakadaryatağındadönüpdurduğunuişittiler.

İstemeden düelloda öz oğlu Suhrab’ı öldüren İranlı kahraman Rüstem’in, AliBabavekırkharamilerinveAlaaddin’insihirli lambasınınhikâyelerinideseverekdinliyorlardı. Ayrıca Fatma’nın Kuran’dan alıntılayıp kendi tarzıyla yenidenbiçimlendirdiği hikâyeleredebayılıyorlardı.NezamanKıtfır’ın karısıZüleyha’nınYusuf’a nasıl âşık olduğunu anlatmaya koyulsa herkes hemen arkadaşlarıZüleyha’ya bakarak gülümsüyordu. Fatma’nın hikâyesinde Mısırlı kız alçak birgünahkâr değil yalnızca genç Yusuf’un gözlerine bakmaya cesaret edemediğisamimibirâşıkolarakresmediliyordu.ZatenFatma’nınherbirhikâyesindekızlarkendilerinden bir bölüm buluyorlar, mutlaka kahramanlardan birini kendileriyleözdeşleştiriyorlardı.

Arada sırada enfes yiyecek ve içeceklerin dağıtıldığı şölenler veriliyordu. Ogünlerde Meryem çevresine mutluluk saçarken Apama daha bir çekilmezoluyordu.KızlararasındaMeryem’inbuşölenlerin izniniarkadaşlarınısevindirmegayesiyle bizzat Seyduna’dan aldığına dair söylentiler dolaşırdı. Tüm yiyecekiçeceğihazırlamakzorundakalanApamadaiyiceçiledençıkardı.

Böylezamanlardahadımlarbalıkavlamagöreviüstlenirdi.Moad’laMustafadasabahın erken saatlerinde oklarını ve atmacalarını alarak kuş avına çıkarlardı.Kayıklarına binip nehir boyunca ilerleyip sık ormanların Elbruz Dağı’nıneteklerindekiyalçınkayalıklarauzandığıbölgeleredekgiderlerdi.Bunoktaavcılariçintammanasıylabircennetti.

Böyle günlerin birinde Halime, Meryem’e açık arazideki bu ava katılıpkatılamayacağını sormuş ama karşılığında böyle bir yolculuğun bir kız için çoktehlikeliolabileceğicevabınıalmıştı.Amaistersekümeshayvanlarınınbulunduğuadaya tavuk ve yumurta getirmek üzere gidecek Adi’ye eşlik edebileceğinisöylemişti.

Adi,Halime’yikayığınabindiripavcılarındagittiklerigüzergâhtabirsüreilerledi.Çok geçmeden ırmağın kollara ayrıldığı bölüme gelince diğer yöne sapıpküreklereasılarakevcilçiftlikhayvanlarınınbulunduğuadayayöneldi.

Harikulade bir sabahtı. Güneş henüz vadiye ulaşmamış olsa da ışıkları dağyamaçlarıyla karla kaplı tepelerde pırıl pırıl parlıyordu. Yüzlerce kuş aynı anda

Page 63: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

cıvıldıyor, bazıları suyun tadım çıkartıyor, çevrede uçuşuyor bazen de balıkyakalamakamacıylasuyadalıyordu.Kıyıboyuncauzunsazlıklar,yabansüsenlerivesuzambaklarıgözeçarpıyordu.Kamınadeksuyun içinegirmişbirakbalıkçıluzungagasınıdibedaldırmıştı.Yaklaşankayığı farkedincebaşınısudanasilbirhareketle çıkardı. Tüylerini kabartıp döndü, ağır ağır kıyıya doğru yürümeyekoyuldu.

Halimeçevresinebüyükbirmutluluklabakıyordu.

“Korkmadı,”dedi.“Sadecekahvaltısısırasındarahatsızettiğimiziçinkızdı.”

“Evet, bahçelerde yaşayan tüm hayvanlar gayet evcildir,” diye onayladı Adi.“Hiçkimseonlarazararvermez.”

Artıkonlarlahiçilgilenmedengagasıylatüylerinitemizlemeyekoyulanbalıkçılınyanındangeçtiler.

Sağda solda uçuşan bir böceği yakalamak için suda sıçrayan balıklar vardı.Yusufçuklar suyun üzerinde uçuşuyordu. Tümbu hareketli ortamın kendine hasolağanüstübiryanıvargibiydi.

“Nekadarharika!”diyesevinçlehaykırdıHalime.

“Evet,güzeldir,”dediAdidalgınbirtavırla.“Amaözgürlükburadaolmaktançokdahagüzeldir.”

Halimeşaşırmıştı.

“Özgürlükmüdedin?Buradaözgürdeğilmiyizki?”

“Sen kadın olduğun için anlamıyorsun. Sana şu kadarını söyleyeyim; çöldeaçlıktan ölmekte olan bir çakal kafesteki kamı tıka basa tok bir aslandan dahamutludur.”

Halimenedemekistediğinianlayamayarakbaşımikiyanasalladı.

“Bizkafestemiyizki?”diyesordu.

Adigülümsedi.

“Lafolsundiyesöyledim,”dedi.“Boşvergitsin.Geldikzaten.”

Kayığıkıyıyaçekip,karayaçıktılar.Salkımsöğütlerlekavaklararasındazorluklaseçilebilen dar bir yolda ilerlemeye koyuldular. Sonunda tuhaf bitkilerle nadirbulunan çiçeklerin bulunduğu geniş bir yamaca ulaştılar. Ardından da çiftlikhayvanlarınınseslerininyankılandığıgenişbirotlağavardılar.

HalimeürkekbirtavırlaAdi’ninelinituttu.İlerideiçitelaşlaçırpınıpbiroyanabirbu yana koşturan hayvanların bulunduğu kafesler vardı. Biraz dahayaklaştıklarındaysa içerideki kuşlar ürkerek kendilerini sağa sola atmayabaşladılar.İkibüyükleoparöfkeliseslerçıkartaraküzerlerineyöneldi.

Halimekorkudantirtirtitriyordu.Adiyanındagetirdiğibüyüksepetiyerekoyuphayvanlarayiyecekverdi.Birsüresonradahayvanlaryavaşyavaşsakinleşerekönlerindekiniyemeyekoyuldular.

Page 64: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Normalde bunuMoad’laMustafa yapar,” dedi Adi. “Ama bugün ava gittikleriiçinişbaşadüştü.”

Fundalığın arkasında ilk anda gözükmeyen uzun, yayvan bir tavuk kümesibulunuyordu. Adi eğilip kümesten topladığı yumurtaları sepete yerleştirmeyekoyuldu.

“Şimdi biraz uzaklaş buradan bakalım,” dedi tuhaf biçimde gülümseyerek.“Görmemengerekenbirşeyyapmakzorundayım.”

Halimederhalkafeslerearkasınıdöndü.BusıradaAdibirkaç tavuk,ördekvekazı boğuvermişti. Hayvanların çığlıklarıyla tüyleri ürperen Halime elleriylekulaklarınısıkısıkıkapattı.

Adi geri döndü. İçi az önce öldürdüğü hayvanlarla dolu çuvalı omzuna attı.SonradaHalime’yeileridekihayvanlarıişaretetti.

“Eğer şu iki leopar Ehrimen gibi serbest olsalardı beni parça parça ederlerdideğilmi?”diyesorduHalimeendişeyle.

“Belki.Belkidekaçıpgiderlerdi.Leoparlarinsanlardankorkar.”

“Ozamannedenkafestetutuluyorlar?”

“Seydunayavrularınaihtiyaçduyuyorçünkü.Buhayvanlarçiftolarakyaşıyorlar.Seydunabizdenavhayvanıyetiştirmemiziistiyor.Çokönemlidostlarıvar.Onlarahediyeolarakgönderiyorbuyavrulan.”

“Leoparyavrularınınkediyavrularınabenzedikleridoğrumu?”

“Evet,öyle.Yalnızleoparyavrulandahasevimlivekomiktirler.”

“Bendebirtaneisterim.”

“Eğerusluolursansanabirtaneveririm.Büyüyünceyekadaronabakarsın.”

“Seydunabunaizinverirmisahiden?”

Adigülümsedi.

“Çokgüçlüdostlarınvarsenin.”

Halimekızardı.Adi’ninbusözlerleMeryem’ikastettiğininfarkındaydı.

“NedenApamasendennefretediyor?”diyesordu.

“Ah,bütündünyadannefreteder.AmaSeyduna’dandakorkar.Yalnızbendennefret etmesinin özel bir nedeni var. Şöyle ki… Bunu nasıl söyleyeceğimibilemiyorum.”

“SöyleseAdi,hadisöyle.”

“Aslında aptalca bir şey. Yalnız, bu konuda kimseye bir şey anlatma. Bak,Apamabubahçelere ilkgeldiğindesürekliSeyduna’ylanekadaryakınolduğunuanlatıp böbürlendikçe böbürleniyordu. Seyduna’nın kendisini Kabil’de nasıl onakaptırdığınıvebuaşkınnekadaruzunsürdüğünüballandıraballandıraanlatıyor,artıkbüyükkudretsahibiolanSeyduna’nınonusırfbuyüzdenkaleyegetirdiğini

Page 65: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

aklımızdan çıkarmamamız gerektiğini söylüyordu. Ukalaca davranıyor, tepedentırnağaipeklerebürünüyor,mücevherlerlebezeniyor,yüzünüboyayıpetrafagizemdolu gülücükler saçarak neredeyse herkesi yerin dibine sokuyordu. Seyduna’yıMısır’daki günlerinden beri tanıyan, düşmanları karşısında gövdesini siper edenbeni bile azarladı. Bunun asıl sebebi de şu; onu bir gün son derece doğal birihtiyacını giderirken yakaladım. O günden itibaren bana karşı eskisinden bilesaçma sapandavranmayabaşladı.Benne söylese gülüyorumartık.Amaonunbana sayısız lanetler yağdırmadığı bir gün bile yok. Gördüğüm şeyi herkeseanlattığımdan şüphe ediyor. Bu yüzden günün birinde hepimiz geberip gitsekmutluolacak.ZatenSeyduna’danöyleçokkorkuyorolmasaydıbizi şimdiyedekçoktanzehirlemişti.”

“Gerçektenbukadarkötümü?”

“Kötüçünküenbüyükacıyıyinekendisiçekiyorolsadagururununkölesiolmuşdurumda.Yaşlanmakistemiyoramayaşlıolduğunudagayetiyibiliyor,”

Ormanınbirazdahaiçinedoğruyürüyüpmaymunkafeslerininbulunduğuyeregeldiler. Halime kafeslerde bir o yana bir bu yana atlayarak muziplikler yapanmaymunlarıgörünceçığlığıbastı.

“Bir de ayımız vardı,” dedi Adi. “Ama çok fazla yediği için Seydunaöldürülmesini istedi.Ayrıcaküçükbirsığırsürümüz,birdişidevemiz,dörtatımızvebirkaçtanedeeşeğimizvar.Bunlarınyanındakediköpekdebesliyoruz.Amabizden başka hiç kimse bu adaya gelemiyor. Bunu Apama’nın isteği üzerineSeydunaemretti.”

“Seydunabahçeleriziyaretegelirmi?”

“İştebunusanasöyleyemem,güzelçocuk.”

“Nasılbiriolduğunubilmekisterdim.”

“Tarifizoraslında.Sakallı,heybetlibiradam.”

“Yakışıklımı?”

Adikahkahayıbastı.

“Bunudahaöncehiçdüşünmedim,küçükkedicik.Amaçirkindeğilokesin.Benonudahaziyadekorkutucuolaraktanımlamayıyeğlerim.”

“Uzunboylumu?”

“Peksayılmaz.Bendenbirbaşkadarkısadır.”

“Ozamançokgüçlüolmalı.”

“Hiçsanmıyorum.Biryumruktaonuyereserebilirim.”

“Ozamannedenbukadarkorkutucu?Çokbüyükbirordusumuvar?”

“Pek sayılmaz. Ama Mısır’da yalnız bir yabancı olduğu zamanlarda bileçevresine öylesine korku salıyordu ki halife bir gece derdest edilip ülkedenatılmasınıbuyurmuştu.Aslındadüşmanlarıonuöldürebilirlerdiamabunacesaretedemediler.”

Page 66: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Garip,çokgarip,”diyedüşündüHalimeyükseksesle.“Sultan’ladostmu?”

“Hayır.Sultanonunenazılıdüşmanıdır.”

“Ne? Ya sultan bize saldırırsa? O zaman halimiz nice olur?” “Endişelenme.Öyle bir şeye kalkışırsa kanlar içinde evine dönmek zorunda kalır. Tabii başınıomuzlarınınüzerindetutmayıbaşarabilirse.”

“Seyduna’nınçokmukarısıvar?”

“Çokfazlasorusoruyorsun.Bildiğimkadarıylabiroğluvar.Ayrıcasanırımseningibiikideküçükmaymunuolmasılazım.”Halimegücenmişbirifadeylebaktı.

“Sencebenigörsehakkımdanedüşünürdü?”diyesordukısmendeolsakendikendine.

Adigüldü.

“Şuandakafasıbambaşkadüşüncelerledolu…”

“Safipektenkırmızıgiysilergiyiyordurherhalde.”

“Durumagöredeğişirbu.Onuyündendokunmuşbasitbirpaltoylagördüğümdeoldu.”

“İnsanlaronutanımasındiyeöylegiyindiğineeminim.Obirkraldeğilmi?”

“Kraldandaöte.Obirpeygamber.”

“Muhammedgibimi?Muhammed’inçokyakışıklıolduğunuveçoksayıdakarısıolduğunuduymuştum.Hattabazılarıçokdagençmiş.”

Adiartıkkahkahalaraboğulmuştu.

“Ah,senigidimeraklı yaratık!Aklınanelerdegeliyorböyle!” “Kadınlarondankorkarmı?”

“Çoğu korkar. Mesela Apama onun yanında tam bir süt dökmüş kediyedönüşür.”

“Neyapıyordakorkmalarınanedenoluyor?”

“Hiçbirşey.Zatenasılkorkutucuolandabuya.İnsanlarıkorkutmakiçinbirşeyyapmasınagerekyok.”

“Ozamansonderecekötüvekababiri.”

“Hayır, kesinlikle değil. Gülüp şaka yapmayı sever. Ama durup şöyle birgözlerininiçinebakarsadizlerininbağıçözülür.”

“Gözleriçokmukorkunç?”

“Hayır,bilmem.Amaartık sorusormayı kes.Nedenherkesondanbuderecekorkuyor bilmiyorum. Ama günün birinde onun karşısına çıkarsan sanki herdüşünceni hatta kimselerle paylaşmadıklarını bile bildiği hissine kapılacaksın.Sankiyüreğininderinliklerindegizliolanıgörüyormuşgibi.Buyüzdendeondanbirşey saklamaya veya olduğundan daha farklı görünmeye çalışmanın bir manasıolmayacaktır. Zira onu gördüğün anda seni senden daha iyi tanıdığı hissine

Page 67: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

kapılacaksın.”

Halimeürperirkenyanaklarınınkıpkırmızıkesildiğinihissediyordu.

“Onunlakarşılaşmakistediğimdenartıkokadardaemindeğilim.Böyleinsanlargerçektendeçokkorkutucudurlar.”

“Demindenberibendebunuanlatıyorumya!Şimdisepetimizialıpevedönelim.Bu arada benim küçük ceylanım o tatlı dilini dudaklarının içinden fazla çıkarmasakın.Buradakonuştuklarımızhakkındabirbalıkkadarsessizol.”

“Sözveriyorum,Adi,”dediHalime,vekayığakadaronunpeşisırayürüdü.

O akşam kızlar büyük salondaki havuz başında toplandılar. İçeride tam birşenlikhavasıhâkimdi.Salonher zamankinden iki kat fazla sayıdamumvegazlambasıyla aydınlatılmıştı. Her bir köşede renkli alevler göze çarpıyordu. Odabaştanaşağırengârenkçiçeklerlebezenmişti.

Apama’nın üç yardımcısı kızlara yiyecek ve içecek servisi yaptı. Bronztabaklarda kızarmış kuş, limonlanmış ızgara balık,meyve ve kurabiye dağıtıldı.Toprak testilerden kızların kana kana içtiği şaraplar dolduruldu. Fısıltı halindebaşlayankonuşmalarakahkahalarveneşedoluşakalaşmalareşliketti.BirsüreolupbiteniizleyenApamasonundaöfkesineyenikdüştü.

“Tümbunlarınsorumlususensin,”diyeMeryem’ebağırdı.

“Meraketme,Apama,”diyecevapverdiMeryemgülerek.

Apamakendikendinesöylenerekhızlıadımlarlasalonuterketti.

“Rezalet!Rezalet!”

Bu sırada önce Esad’la Adi ardından daMoad’la Mustafa yemeğe katıldılar.Onlardarahatçayiyipiçtiler.Böyleceşöleneherkesiştiraketmişoldu.

Fatma,“Hadigösteribaşlasın,”diyebağırıncaherkesneşeyleelçırptı.

Kızlarezberlerindenbeyitlerokumayakoyuldular.BazılarıKuran’danbölümlerokuyor, diğerleriyse başta Ensari olmak üzere çeşitli şairlerin sözlerini tekrarediyordu.Fatma’ysakendişiirleriniokuyordu.

KısasüresonraZeynep’le ritmikbiratışmayagiriştiler.Onlarınbubecerilerinidahaöncehiçgörmemişolanhadımlargülmektençatlayacakhalegelmişlerdi.Adisevinçlekutladıonları.Yüzügururvemutluluktanparlıyordu.

Şiirzamanıbitincesıradansageldi.Fatma’ylabirkaçarkadaşıenstrümanlarınıalınca Meryem, Halime ve Züleyha dansa başladı. Bir süre sonra diğerlerininoturmasıyla Züleyha dansı tek başına sürdürdü. Önceleri yavaş ancak sonraçanın her bir vuruşuyla daha bir kıvrak hareketlerle raks ediyordu. Sonundahavuzunkenarınasıçrayıpherkesinnefesininkesilmesinenedenolacakderecedebüyük bir hızla etrafında dönmeye başladı. Ardından adeta fırtınayatutulmuşçasınabüyükbirhızlakendiniminderlerinüzerinefırlattı.

Kızlar büyük bir hayranlık içinde çığlık çığlığa onu izlediler. Halime koşup,büyük bir istekle onu kucakladı. Hadımlar kadehlerini doldurup Züleyha’nın

Page 68: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

şerefineiçtiler.

Şarap etkisini göstermeye başlamıştı. Şarkılar söyleyip,Öpüşerek birbirlerinesarılıyorlardı. Şakalaşıyor, birbirlerini kızdırıp, gülüşüyorlardı. Bu çılgınlığımkraliçesidedahabirincikadehibitirirbitirmezbaşıdönmeyebaşlayanHalime’ydi.Kendisiningörünmezkanatlarasahipbirkelebekolduğunainanarakbiroyanabirbuyanakoşturupduruyordu.BirsüresonradaZüleyha’nınazönceyaptığıdansıkıskanmanınnedenolduğuisteklemüzisyenlerdenkendisi içinçalmalarını istedi.Ardından da Züleyha’nın hareketlerim taklit ederek etrafında dönüp durmayakoyuldu. Herkes kahkahalarla gülüyordu ama Halime bu tepkileri giderek dahamuhteşembirkelebekhalinedönüştüğübiçimindeyorumluyordu.

Sonundaodahavuzun kenarına zıpladı.Arkadaşları çığlık çığlığabağırırkenMeryemdeonuyakalamakiçinatıldıamaçokgeçkalmıştı.DengesinikaybedenHalimehavuzuboyladı.

Birândaherkeshavuzunetrafındatoplanmıştı.Adigüçlükollarıylauzanıpkızıhavuzdançıkardı.Halimebiryandanöksürerekzorluklanefesalmayaçalışıyorbiryandan da korkuyla Meryem’e bakıyordu. Aynı anda hem gülmeye hem deağlamaya başladı. Meryem onu azarlayıp, odasına götürdü, bir havluya sarıpelbiselerinideğiştirdi.GeridöndüklerindeHalimebirsüreliğinesakinleşmişgibiydi.Ama birkaç kadeh şaraptan sonra eski cesaretini yeniden kazandı. Hole doğruyönelipçanabirkaçkezvurarakherkesisusturdu.

“Dostlarım,ailem,”diyebaşladıAdi’yi taklit etmeyeçalışarak. “İştekarşınızdaşarapbaşınavurmuşgençvesevimliHalime.”

Kızlarvehadımlarkahkahalaraboğuldu.

“Halime,yapma,”dediMeryem.“Uzatma.”

“Sadeceherkestenözürdilemekistiyorum,”’diyecevapverdiHalimegücenmişbirifadeyle.

Meryem ayağa kalkıp Halime’nin koluna girerek yerdeki minderlerin üzerineoturmasınısağladı.Halimeotururoturmazkendisinimüthişderecedesavunmasızhissetmiş,gözyaşlarınaboğulmuştu.Meryem’inellerinesarılıpparmaklarınıtekertekeröpmeyekoyuldu.

Sara bütün gece arka planda kalmaktan kendini kurtaramamıştı. Normaldegünün bu saatlerinde Halime’yle yalnız kalırdı. Bu yüzden de onu büyük birkıskançlıklaizlemişti.BütüngeceboyuncaHalimeyüzünebilebakmamıştı.ŞimdideMeryem’inyanındaoturuyor,onunparmaklarınıöpüyordu.SonraHalimebiraniçin dönüp Sara’ya bakınca kızın umutsuzluk ve kıskançlıkla dolu bakışlarımyakaladı.KüstahçagülümseyipMeryem’insaçlarını,yüzünü,boynunuokşamayakoyuldu.Sonra yüzünübira, daha yaklaştırıp ona sarıldı ve tutkuyla dudaklarınıöpmeyebaşladı.

BütünbunlarSaraiçincehennemişkencesindenfarksızdı.Kadehleribirerbirerdolduruyor boşaltıyordu. Sonunda da daha fazla tahammül edemeyerekgözyaşlarıiçindekalkıpkendinidışarıattı.

Page 69: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Halime,Meryem’iarkasındabırakarakonunpeşindenkoştu.Vicdanısızlamıştı.Sara’yıtesellietmekistiyordu.

İşteoanMeryemtümolupbitenlerianlamıştı,yüzündenkançekilmişbirhaldeöfkeyleayağakalktı.

Sesinibirhayliyükselterek“Sara!Halime!Burayagelin!”diyebağırdı.

Kızlarbaşlarınıöneeğipkorkuylaonunyanmasokuldular.

“Neleroluyorburada?”

Halime, Meryem’in ayaklarına kapanıp, bacaklarına sarılarak ağlamayabaşladı.

“Demeköyle,”dediMeryemkupkurubirsesle.

“Hayır, hayır, benim suçum değil!” diye bağırdı Halime. “Beni Sara baştançıkardı!”

Meryem,Halime’yi iterekuzaklaştırdıveSara’nınyanmayürüyüpyüzünesertbirtokatpatlattı.Sarahiçbirşeysöyleyemedenyereyığıldı.

Meryem her ikisine de arkasını döndü. Çevresindekilerin yarı korkmuş yarıeğleniyormuşgibigözükenyüzifadelerinigörüncebellibelirsizgülümsedi.

“Sara!”diyebağırdı.“Derhaleşyalarınıtoplayıpkoridorunsonundakipenceresizodaya taşın.Kendini toplayanadekorada kalacaksın.Hadi kalk vegit.Seni bugecedahafazlagörmekistemiyorum!”

Halime, Sara’yı böyle acımasızca ele verdiği için kendisini çok kötühissediyordu. Sara ayağa kalkıp mahzun bakışlarla Halime’yi süzerek sessizcekoridordagözdenkayboldu.

Halime dizleri üzerinde Meryem’e bakıp yaşlı gözlerle af dilercesine elleriniuzatmıştı.

“Sana gelince, küçük günahkâr,” dedi. “Sen de benim odama taşınacaksın.Böylece gözüm hep üzerinde olacak. Bakalım yeniden doğru yolu bulabilecekmisin?SafiyeveCada,sizdeZeynep’inodasındaboşalanyerleregeçin.”

OandaHalimecehenneminkapılarınınaçılıponuiçineçekmeküzereolduğunuhissetti.Biran içinduyduklarına inanamamışamasonrayavaşyavaşcesaretinitoplayıpbaşınıkaldırıncaarkadaşlarınıngülenyüzlerinigörmüştü.Hattakendidegözyaşlarıarasındabellibelirsizgülümsemeyibaşarmıştı.

Hadımlarfarkettirmedenortadankaybolmuşlardı.

“Yatmazamanı,”dediMeryem.

Kızlarbirerbirerodalarınaçekildiler.

Halimeneyapacağınıbilmezhaleeşiktedikiliyordu.

“Ne duruyorsun orada?” diye çıkıştı Meryem sertçe. “Git eşyalarını toplayıpburayagetir.”

Page 70: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

İşteHalimeancakoandadurumuanlamıştı.Evet, obir günahkârdı.Gözdendüşmüş,lanetlenmişbiriydi.Meryem’ingözündedeküçülmüştü.Amatümbunlararağmeneninanılmazhediyeyekavuşmuştu.ArtıkMeryem’inodasındauyuyacakonunlaaynıhavayısoluyacak,heranonunvarlığınıhissedecekti.Ayrıcasırlarailkeldenulaşmaimkânınasahipolacaktı!

Arkadaşlarınınkendisinegülerekbaktıklarınıbelli belirsizdeolsa farketmişti.BirbirlerineHalime’nin ne kadar güzel ve sevimli olduğunu fısıldayıp ona küçüköpücükler gönderiyorlardı. Eski odasına eşyalarını toplamaya giderken Halimeonlaraterstersbakmaklayetinmişti.Zeynep,CadaveSafiyeonuntoplanmasınayardımettiler.Dayanılmazbir utanç içindeydi vebuyüzdenbaşıhepöneeğiktiHalime’nin. Yüzünde de hüzünlü bir ifade vardı. Onların yardımıyla Meryem’inodasına yerleşip çabucak soyundu, hemen battaniyenin altına girip uyuyormuşgibiyaptı.Amakulaklarıenufakbirsesbileduymayahazırdıaslında.SonundaMeryem geldi. Halime onun elbiselerini çıkarıp, sandaletlerinin bağcıklarınıçözüşünü duyabiliyordu. Sonra — sanki kalbi duracaktı — Meryem’in yatağayaklaşan ayak seslerini işitti. Meryem’in üzerindeki bakışlarını hissediyorsa dagözleriniaçmayacesaretedememişti.Sonratümmutluluğunukatlayacakbiçimdealnındausulcacıkbiröpücükhissetti.Bütünbedeninisaranbirürpertiyletitredivehemenardındandauykuyadaldı.

Bu, Halime için muhteşem günlerin başlangıcıydı. Artık eskisi kadar vicdanazabı çekmiyordu. Suçu ortaya çıkıp cezasını çektiğini düşündüğünden yüreğiyenideneskisigibimutlulukladolmuştu.Amahâlâarkadaşlarınakarşıtavırlarındabiraz tutuktu.Hepsi arada sıradaona gülümseyip, şaka yollu baştan çıkarmayaçalışıyorlarmışçasınahareketlerdebulunuyorlardı.BöyledurumlardaHalimedeoküçücük yumruğunu sıkıp onlara doğru sallayarak ters ters bakıyordu. Artıkyenidenburnuhavadadavranmayabaşlamış,eskicüretkârlığınıbileaşmıştı.Artıkküçükgünahkârsuçlamasınamaruzkalmakumurundabiledeğildi.

Sara ondan kaçıyordu. Halime de onunla karşılaştığında bir tuhaf oluyordu.BirçokdefaSara’nıngözlerininağlamaktankançanağınadöndüğünüfarketmişti.Yemeklerde kızın acı dolu, sitemkâr bakışlarını üzerinde hissediyordu. Bir gün,sonundayeterli cesareti toplayarakSara’nın yanınasokuldu. “Sara, sana ihanetetmek istemediğimi biliyorsun. Hakikaten istemedim bunu. Kelimeler ağzımdanöyleçıkıverdiişte.”

Sara’nın yanaklarından yaşlar süzülmeye, dudakları titremeye başlamıştı. Birşey söyleyecekmiş gibi oldu ama ağzını açamadı. Elleriyle yüzünü kapatıpkoşarakyanındanuzaklaştı.

AslındaHalimeiçinMeryem’leaynıodadakalmaşansıbulmanınnedenolduğumutluluğun yanında bu üzüntüler devede kulaktı. Kendini artık bütünüyleMeryem’inhizmetineadamıştı.YalnızcakendisiyüzündenMeryem’denuzaklaşanCada’yla Safiye için üzülüyordu. Bu bir yumurtanın iki sarısı gibi birbirlerinebenzeyen ikizler belki de bahçedeki kızlar arasında en alçakgönüllü ve uysalolanlarıydı.Onları iyi tanıyıncayadek,uzunsürekarşılaştığındahangisininCadahangisinin Safiye olduğunu anlamakta hep zorluk çekmişti. Zaten onların dayaptıkları tek şaka birbirlerinin yerine geçmekti. Bu şakalarına gözlerinden yaş

Page 71: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

gelene dek gülerlerdi.Meryem’in odasını terk etmek zorunda kaldıkları için çoküzüldükleribelliydiamasonundaZeynep’ebağlanmışlar,kısasürededeyedikleriiçtikleriayrıgitmezolmuştu.

Halime, Zeynep ve Sara’yla aynı odada kaldığı günlerde hep geceningelmesinden korkmuştu. Şimdiyse tam tersine havanın kararmasını dört gözlebekliyordu.Odasındakaldığı ikinciakşamMeryemona, “Banahiçbirşeysorma.Kimseyedebirşeyanlatma.Benimgörevimhepinizegözkulakolmakhepsibu,”demişti.

Bu gizemli sözler Halime’nin merakını daha da körüklemekten başka bir işeyaramamıştı. Ama o an için sessizce izlemekten başka bir şey yapamazdı.Meryem hep herkes yattıktan sonra geliyordu. Halime önceden yataklarıhazırlıyor, ardından üzerini değiştirip yatağına giriyor ve uyumuş numarasıyapıyordu. Ama aslında her seferinde gözlerini yarı aralayarak onun odayagirişini,adetakendindengeçmişbirhaldesoyunup,mumusöndürüşünüizliyordu.SonraMeryemkendisinedoğrugeliyorvealnınausulcabiröpücükkonduruyordu.Meryemişteancakbuöpücüktensonrahuzurdolubiruykuyadalabiliyordu.

Birkeresindegeceyarısıbirgariplikhissederekuyandı.Korkmuştu.Meryem’eseslenmek niyetindeydi. Ama onun yatağının boş olduğunu gördü. Tuhaf birşekildeürperdi.

“Nereyegittiki?”diyesordukendikendine.Belkidediğerkızlarabakmayagitmiştirdiyedüşündü.Hayır,şuanSeyduna‘nınyanındadiyecevapverdiiçindekises.

Seyduna’nınyanındamı?Budüşünceruhundakimerakkapılarınıardınakadaraçmıştı.Kendisinibirzavallıgibihissediyordu.Yatağının içindebüzülüp,nefesinitutarakbeklemeyekoyuldu.Biryandandakulaklarınıdörtaçmışdinliyordu.

AmaMeryemortalıktayoktu.Uykusutamamenkaçmıştı.Gizemateşininiçindeharlanmasıyla düşünmeye daha bir odaklanmıştı. Korkuyor ama bir yandan damerakının neden olduğu ürperişlerden keyif alıyordu. Yıldızlar soluklaşmaya,güneşinilkışıklarınıgörenkuşlarınsesleriişitilmeyebaşlamıştı.Sonundaeşiktekiperde hafifçe kenara çekildi. Meryem üzerinde samur bir kürkle adeta hayaletmisalisessizceiçerisüzüldü.ÖnceHalime’yeşöylebirbaktı,ardındankürkününönünüaçıpomuzlarındanaşağıbıraktı.Yatağındakigeceliğinigiyip,sandaletleriniçıkardıvekendiniuykuyateslimetti.

Halimesabahleyingonksesiniduyduğuvaktekadargözünübilekırpmamıştı.Sonra tam o esnada içi geçiverdi. Aniden irkilip uyandığında her zamanki gibibaşucundadurupgülümseyenMeryem’igördü.

“Geceuykundadönüpdurdun,”dediMeryem.“Kötürüyalargörmüşolmalısın.”

O an Halime yaşadıklarının rüya olup olmadığını gerçekten de söyleyecekhalde değildi. Kendisini bir hayli yorgun hissederek yataktan kalktı. O gün hiçkimseylegözgözegelmekistemiyordu.

Ogeceden sonraMeryem’inHalime’ye olan güveni giderek artmayabaşladı.Boş vakitlerde Halime’ye yazma öğretiyor, okuma pratiği yaptırıyordu. İkisi debirlikte vakit geçirmekten hoşlanıyor gibiydiler. Halime herhangi bir öğretmenin

Page 72: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

karşısında utanarak saklayacağı her türlü yeteneğini rahatlıkla Meryem’esergiliyor bu sayede de çok hızlı ilerliyordu. Meryem de övgülerini hiçesirgemiyorduondan.BazenHalime’yiheveslendirmek içinçocuklukyıllarından,Halep’teki baba ocağından, Hıristiyanlarla Yahudiler arasındaki çatışmalardan,açık denizlerden, çok uzak diyarlardan gelmiş gemilerden bahsediyordu. Böyleböylebirbirlerinedahayakınoldular,tıpkıbirablavekardeşgibi.

Bir akşam Meryem odaya girip soyunduktan sonra Halime’ye dönerek,“Uyuyormuşnumarasıyapmayıkes.Burayagel,”dedi.

“Ne?Orayamı?Benmi?”diyesorduşaşkınhaldekiHalime.

“Yoksaistemiyormusun?Hadigel.Sanaanlatacaklarımvar.”

Tepeden tırnağa titreyen Halime yatağından çıkıp Meryem’in yanına ilişti.Heyecanımbelli etmektenkorktuğu içinMeryem’edokunmamayagayretederekyatağın ucuna yatmıştı. Ama Meryem onu tutup yanma çekti. Ancak o zamanHalimederahathareketedecekcesaretibulmuşoldu.

“Sana hayatımın hüzünlü dönemlerini anlatmak istiyorum,” diye başladıMeryem.“BabamınHalep’libirtüccarolduğunusöylemiştimzaten.Çokzengindi.Nadide mallarla dolu gemileri çok uzaklara kadar giderdi. Çocukken canımınçektiğiherşeyesahipolabiliyordum.Değerli taşlarlasüslü ipekgiysilergiyerdim.Ayrıcaemrimdeüçdehizmetkârımvardı.Emretmeyealışkındım.Buyüzdendeherkesinemirlerimeitaatetmesinisonderecenormalbirşeyolarakgörüyordum.”

“Kimbilirnekadarmutluydunozamanlar!”diyeiççektiHalime.

“Aslındamutludeğildimdesembanainanırmısın?”diyekarşılıkverdiMeryem.“Enazındanbugündönüpbaktığımzamanöyledüşünüyorum.Herdileğimderhalyerine getirilirdi. Peki, neler dilerdim dersin? Yalnızca parayla yerine getirilecekdilekler.Kızlarınyüreklerindekiogizli,osessizsırlariçimde,derinliklerdekalmayamahkûmdu. Gördüğün gibi insan kudretinin sınırlarım daha çok küçük yaşlardafark etmiştim. Sonra, daha on dördümde bile değilken babamın başına birbiriardınafelaketlergelmeyebaşladı.Önceanneminvefatıylababamderinbirkedereboğuldu.Artıkhiçbirşeyleilgilenmiyorgibiydi.İlkkarısındanüçoğluvardıveonlarda kendi başlarına ticaretle uğraşıyorlardı. İçlerinden biri tüm servetini yitirincediğer iki kardeş ona bakmakla yükümlü oldular. Gemilerini Afrika kıyılarınayollayıp, satıştan elde edilecek paralarım beklemeye koyuldular. Ama bir süresonra patlak veren bir fırtınayla gemilerinin sulara gömüldüğü haberini aldılar.Babalarının yanma dönmek zorunda kalmışlardı. Babam onlara kol kanatgererken, Frenk krallığına daha fazla sayıda gemi yolladı. Ama bu gemilerkorsanların saldırısına uğradı. Kısacası bir gecede tüm malımızı mülkümüzükaybetmişolduk.”

“Ah,keşkeenbaştanfakirdoğsaymışsınız,”diyeferyatettiHalime.

MeryemgülümseyerekHalime’yikoynunaçekipdevametti.

“Butalihsizliklerikiyıllıkbirzamanzarfındabaşımızageldi.SonraHalep’inenzengin adamı kabul edilen Musa babamı ziyarete geldi. Ona, ‘Bak Simeon -babamınadıydıbu-seninparayabenimsebireşeihtiyacımvar.’Babamonunla

Page 73: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

alayederek, ‘Saçmalama,’dedi. ‘Oğlunbilekızımınbabasıolacakyaşta.Benceevlilik yerine artık ölümü düşünmeye başlasan daha iyi olur.’ Musa’nınsavazgeçmeyehiçniyetiyoktu.ÇünküozamanlarbütünkasabadabenimHalep’inengüzelkızıolduğumsöylenirdi. ‘Sana istediğinkadarborçveririm,’dediadam.‘SadeceMeryem’iverbana.Benimyanımdamutluolacakeminol.’Babamtümbukonuşmaları şakalaşma olarak kabul ediyordu. Ama baba bir ana ayrı;kardeşlerim bunu öğrenince babamı Musa’nın teklifini kabul etmesi içinsıkıştırmaya başladılar. Babam gerçekten de umutsuz bir durumdaydı. Diğertaraftan iyi bir Hıristiyan’dı da. Bu yüzden çocuğunu bir Yahudi’ye vermekistemiyordu.AmatalihsizliklerüstüstegelincesonundapesedipMusa’nınkarısıolmamıkabuletti.Bukonudakimsebanabirşeysormamıştı.Birgünaralarındabiranlaşmaimzaladılar.SonradaYahudi’ninevinegönderildim.”

“Zavallı,zavallıMeryem,”dediHalimegözyaşlarıiçinde.

“Aslındakocamkendincebeniseviyordu.Ah,bendennefretetmesi,yadahiçolmazsabana karşı ilgisiz olması için neler vermezdim.Benimüthiş kıskanıyor,odamakilitliyordu.Çünküonuiticibulduğumunfarkındaydı.Onakarşıhepsoğukdavranıyordum. Öfkeden dişlerim sıkarak beni hançerlemekle tehdit ediyordu.Hattabirkaçkezkendinibunugerçektenyapacakderecedekaybettiğinigörürgibioldum.Öyleanlardaondangerçektençokkorkardım.”

Meryembundansonrakianlatacakları içingücünütoplamak istercesinesustu.Halimebirazdankendisiylebirsırpaylaşılacağımsezerektepedentırnağaürperdi.AteşgibiyananyanağınıMeryem’ingöğsüneyaslayıp,nefesinitutarakbeklemeyekoyuldu.

“Kocamın,”diyekaldığıyerdenanlatmayakoyulduMeryem.“Benimgururumuderinden zedeleyen bir alışkanlığı vardı. Karısı olmamdan kısa bir süre sonragücünü kuvvetini yitirmeye başlamıştı. Birlikte iş yaptığı insanlara benimvasıflarımı,güzelliğimiövüyor, fizikselözelliklerimianlatıpduruyor,benimkocamolmakla,bumuhteşemgüzelliğinteksahibiolmaklaövünüpduruyordu.Herkesinkendisini kıskanmasını istediği açıkça ortadaydı. Gerçekten de bunları anlattığıinsanlarvasıflarımı,güzelliklerimidinlerkenkıskançlıktanbembeyazkesiliyorlar,oda bundan müthiş haz alıyordu. Halime, böyle bir şeyden ne derece tiksiniprahatsız olduğumugayet iyi anlıyorsundureminim.Ondan iğreniyordum.Yanınagitmek zorunda olduğumgeceler kendimi idamagidiyormuş gibi hissediyordum.Amaogülüyor,çaylakadınıtaktığıgençarkadaşlarıylaalayediyordu.Aradada,‘Ah,paraylaherşeymümküntatlım,’diyordu.‘Yaşlıbirkadınnedereceyakışıklıolursa olsun parasız bir erkeğe dönüp ikinci kez bakmaz.’ Tüm bu sözleri beniçiledençıkartıyor,öfkemikatlıyordu.Ahkeşkeoacemiçaylaklardanbirinitanıyorolsaydım. İşte o zaman Musa’ya kendi kendini kandırmaktan öteye gitmediğinigösterebilirdim. Sonra günün birinde asla hayal bile edemeyeceğim bir şeygerçekleşti.Hizmetçilerimdenbirielimeküçükbirmektuptutuşturuverdi.Mektubuaçıpokumayabaşlayıncadaha ilk kelimelerle yüreğimyerinden çıkacakmışgibiatmaya başlamıştı. Bugün bile mektubu kelimesi kelimesine hatırlıyorum. Dinlebakmektuptaneleryazıyordu.”

Halimeartıktümbenliğiyledikkatkesilmiş,heyecanladinliyordu.

Page 74: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Mektup şöyle başlıyordu. ‘Şeyh Muhammed’den Halep’in gülü, geceyemutlulukkatıpdünyayıaydınlatanayışığıMeryem’e.Seniseviyorum.Güzelliğini,endamınıanlatıpduraniğrençzindancınMusa’danadınıilkduyduğumandanberitutkunumsana.Nasılkişarapbirkâfirinbaşınıdöndürüpkendindengeçirirsesendebenibendenalıyorsun.Ah,gümüşiayışığım.Çöllerdeseningüzelliğinihayalederek, senin o muhteşem varlığını gözümün önüne getirerek kaç gecegeçirdiğimi bir bilsen! Bir an bile aklımdan çıkmıyorsun. Mesafelerin hislerimiazaltacağınısanmıştım.Oysa tamtersinehislerimmaniolamayacağımseviyeyegeldi. Şimdi sana yüreğimi sunuyorum. Halep’in gülü, Şeyh Muhammed’inölümdenkorkanbirerkekolmadığınıbil.Veseninsoluduğunhavayısolumakiçinburada.Ebediyen!’

“İlk anda bunun bir tuzak olduğunu düşündüm. Mektubu bana getirenhizmetçimi çağırıp ondan her şeyi dürüstçe anlatmasını istedim. Kız gözyaşlarıiçindebanaçöldeyaşayanbiradamınmektububanailetmesikarşılığındaverdiğigümüş parayı gösterdi. Bu çöl adamının nasıl biri olduğunu merak ediyordum.Genç ve yakışıklı olduğunu öğrendim. Vücuduma bir heyecan dalgası yayıldı.DahaoandaMuhammed’eabayı yakar gibi olmuştum.Elbette diyedüşündüm,eğer genç ve yakışıklı olmasa bana böylesi bir mektup yazmaya cüret edebilirmiydi?Sonrabirdenyabenigörüncehayalkırıklığınauğrarsadiyeendişelenmeyebaşladım. Mektubu belki de yüz defa okudum. Gündüzleri mektubu koynumdasaklıyor,geceleriysedikkatlesandığımdagizliyordum.Sonrailkindendahatutkuluve çok daha güzel ikinci bir mektup aldım. Artık gizli aşığıma delicesinetutulmuştum. Sonunda Muhammed bir gece penceremin önündeki terastabuluşmayı teklif etti. Demek ki yaşadığım yeri, evimi gayet iyi biliyordu. Ah,Halime.Oannelerhissettiğimisananasılaçıklayabilirimbilmiyorum.Ogünbelkiondefafikrimideğiştirdim.Gitsemmigitmesemmi?Doluyakoysamalmıyorboşakoysamdolmuyordu.Sonundagitmemeyekararverdim.Vebukararımabuluşmasaati gelinceye kadar bağlı kaldım. Ama sonra sanki gizli bir emre itaatediyormuşçasınavakitgelinceavluyayöneldim.Muhteşembirgeceydi.Yalnızcaküçücük yıldızların titreştiği, karanlık, aysız bir gece. Hem terliyor hem de aynıanda üşüyordum. Terasta bir süre öylece bekledim. Bir taraftan da düşünüpduruyordum.Yatümbunlarbirşakaysa?SakınMusa’yıvebeniküçükdüşürmekiçinbiriböylebiroyunoynamışolmasın?Tamosıradabirinin fısıldadığını işittim. ‘Korkma.Benim. ŞeyhMuhammed.’Gri cübbeli bir adam parmaklıkların üzerinden adetayıldırımhızıylasıçrayıpdahaneolupbittiğinianlayamadanbenikollarınaaldı.Oaniçimdeyepyenidünyalardoğdu.Sonsuzluğugörmüştümsanki.Onunlagelmekisteyip istemediğimi sormadı bile. Beni belimden tutup yukarı çıkmak içinkullandığımerdivendenbahçeyeindirdi.Bahçeduvarınındiğertarafındabirgrupatlınınbeklediğinigördüm.Benionlarauzatıp,duvarı tırmandı.Sonradayanımagelipbeniatınıneyerineoturttu.Zifirikaranlıktadörtnalaşehirdenuzaklaştık.”

“Sonraneoldu?”diyesorduHalimesoluksoluğa.“Çokamaçoktalihliymişsin,Meryem!”

“Ah,neolurböylekonuşma,Halime.Sonraolanlarıhatırlayıncakalbimparçaparça oluyor. Gece boyunca ilerledik. Tepelerde ay yükselmiş etrafımızı yavaşyavaşaydınlatmayabaşlamıştı.Hanibirperimasalıdinlerken insanhemkorkar

Page 75: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

hem de kendini tuhaf derecede mutlu hisseder ya ben de tam o ruh haliiçindeydim.Uzuncabirsürebenikollarınınarasındatutanatlınınyüzünebakmayacesaretedemedim.Nedensonrarahatlayıp,gözlerimionunkilereçevirdim.Adetabir kartalı andıran bakışlarını önümüzde uzayıp giden yola dikmişti. Ama banabakınca o sert ifade bir anda bir ceylanın yumuşacık, sımsıcak bakışlarınadönüştü. Ona âşık olmuştum. Onun uğruna o an orada canımı verebilirdim.Muhteşembiradamdı.Şeyh

Muhammed.Obenimdi.Simsiyahbıyıklan,gürsakallanvardı.Vedekıpkırmızıdudakları.Ah,Halime!Dahayoldaonunkadınıoldum…Biziüçgüntakipettiler.Üvey ağabeylerimle kocamın oğlu çok sayıda adam toplamıştı. Daha sonra,benim kaçtığımı anlayınca bütün hizmetçileri sorguya çektiklerini öğrendim.Muhammed’inbanayazdığımektububulmuşlar.KocamMusa’yaçektiğiacılarvehissettiği utanç yüzünden inme inmiş. Her iki aile mensupları hemen toplanıpatlarına atladıkları gibi peşimize düşmüşler. Arkamızdan yaklaşan atlıları farkettiğimizde çölde bir hayli yol kat etmiştik. Muhammed’in yalnızca yedi adamıvardı.Onabeniatmasını,böyleceatınındahahızlıgideceğini söylediler.Amaoböyle bir teklifi dinlemeye bile yanaşmadı. Atlan değiştik. Ama buna rağmenpeşimizdekiler giderek yaklaşıyordu. Sonra Muhammed arkadaşlarına dönüp,takipçilerimizedoğruyönelmelerinisöyledi.Beniyereindirdi.Kılıcınıçektiveyediarkadaşıyla birlikte saldırıya geçti. Çok kanlı bir mücadele oldu. Üveykardeşlerimdenbiriölmüştü.TıpkıMuhammedgibi.Bunugörüncekederleçığlıkçığlığa bağırarak kaçmaya başladım. Ama beni hemen yakaladılar. Beni atıneyerineMuhammed’incesedinideatınkuyruğunabağladılar.”

“Korkunç,korkunç,”diyeinlediHalimeelleriyleyüzünükapatarak.

“Sana o an neler hissettiğimi anlatamam. Yüreğim adeta taşlaşmıştı. İçimdeyalnızca tek bir duygu vardı. İntikam duygusu. Beni bekleyen utanç vericihadiselerdense bütünüyle bihaberdim. Halep’e vardığımızda kocam ölümdöşeğindeydi. Buna rağmen beni görünce gözlerinin feri geldi. O an gözümeadeta bir şeytan gibi gözükmüştü. Oğlu beni kocamın yatağına bağlayıpkırbaçladı. Dişlerimi sıkıp hiç sesimi çıkarmadım. Musa ölünce biraz olsunrahatladım.Enazındanilkintikamımıalmışsayılırdım.

“Ondan sonra bana yaptıklarınıysa kısaca anlatacağım. Yeterince işkenceettiklerine kanaat getirince beni Basra’ya götürüp köle pazarında sattılar. İşteböylece Efendimizin eline geçmiş oldum. Ve o da bana Yahudilerden veHıristiyanlardanbenimadımaintikamalacağınasözverdi.”

Halimeuzuncabirsüredirsessizdi.Meryemgözündebirtanrıçayadönüşmüştüadeta. Onun dostluğu sayesinde kendisinin de tarifi imkânsız ölçüde geliştiğinihissediyordu.

Sonunda,“HıristiyanlarlaYahudilerinküçükçocuklarıyedikleridoğrumu?”diyesorabildi.

Meryem düşünceleri arasında dalıp gitmişti. Birden hatıralarından sıyrılıpkahkahaylagüldü.

“Yapmazlardiyemem,”dedi.“Çünkübunuyapabilecekderecedekalpsizdirler.”

Page 76: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Yüreklerinde hakikati taşıyanların yanında olduğumuz için ne mutlu bize!Meryem,söylesenesenhâlâHıristiyanmısın?”“Hayır,değilim.”

“Peki,Yahudimisin?”

“Hayır,Yahudidedeğilim.”

“Ozamansendebenimgibihakyolundasın.”

“Tıpkısöylediğingibi,tatlıçocuk.”

“Seydunaseniçokseviyormu?”

“Bana soru sorma demiştim sana,” dedi Meryem kızmış gibi yaparak. “Amasana bir sürü şey anlattığıma göre bunu da anlatacağım. Beni seviyor olmaihtimalivarevet.Amabanaihtiyacıolduğukesin.”

“Sanaihtiyacımıvar?Anlayamadım.”

“Oyalnızbiri.Konuşabileceği,içinidökebileceğikimsesiyok.”“Senonuseviyormusun?”

“Bunuseninanlamançokzor.ObenimgözümdeŞeyhMuhammeddeğil.Amakesinlikle Musa da değil elbette. O büyük bir peygamber ve ben de onahayranım.”

“Çokyakışıklıolmalı.”

“Aptal kedicik! Böyle sorular sorarak kendi kıskançlık duygularını mıkörüklemekistiyorsun?”

“Ah, her şeye rağmen yine de sen talihli bir insansın,Meryem,” dediHalimeyüreğininderinliklerindenkopupgelensamimiyetiyle.

“Susartık,cırcırböceği.Artıkgeçoldu.Uyumanlazım.Yatağınadön.”

Onabiröpücükverdi.Halimedekalkıpyatağınayöneldi.Amauzunçokuzunbir süre uyku tutmadı. Kafasında Meryem’in anlattıklarını kurup duruyordu.Muhammed’in Meryem’i atma attığı gibi kaçırışını düşününce adamın nefesiylebıyıklarınınyanaklarınatemasınıhissedergibioluyordu.

Çok hoş bir histi bu. Birden irkilerek uyandı. Etrafın kimsenin kendisinigöremeyeceği kadar karanlık oluşuna sevinmişti. Ama sonra atın kuyruğunabağlanıp çekilen Muhammed’in cesedi gözünün önünde canlanınca yüzünüyastıklaragömerekağladı.Uyuyanakadardagözyaşlarıdinmedi.

Çokdauzunbirzamangeçmemiştiki tuhafbir tiksintiyle irkilmesineyolaçanbir olaya tanık oldu. Her zamanki gibi bahçelerde gezinip etrafa bakınıyordu.Birdençalılıklarınarasındagarip fısıldaşmalarduyargibioldu.Sessizceo tarafayöneldi.Sara’ylahadımMustafaotlarınüzerineyatmışApama’nınderslerindesıksıkanlattığışeyleriyapıyorlardı.Tepedentırnağaürpermişti.Oradanuzaklaşmakistiyorduamasankigizlibirgüçonubulunduğuyereçivilemişti.Nefesikesilmiştiadeta. Gözünü yerdeki çiftten alamıyordu. Kalkıp gittikleri ana dek de oradaöylecebekledi.

GördüklerimiMeryem’eanlatmalıondanartıkyenibirsırdahasaklamamalıyım

Page 77: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

diye düşündü.AmaSara’ya zaten daha önce bir kez ihanet etmişti.Hayır, aynışeyibirkezdahayapamazdı.Eniyisihiçbirşeygörmemişgibiyapmaktı.Zatenbutamamentesadüfenşahitolduğubirolaydı.

Sonra gerçekten de kimseye bir şey söylemeyince zaman içinde giderekrahatladığınıhissetti.ArtıkyenidenSara’nıngözlerinebakabiliyordu.Sessizliğiyleonaolaneskiborcunuödemişti.

Page 78: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

4

BusıradakaledeİbniTahirhayatınınenköklüdeğişiklikleriniyaşıyordu.Geldiğigünden itibaren gördükleri karşısında başı öyle bir dönüyordu ki sanki kaim birsopayla darbe almış gibiydi. Ama kısa sürede yeni hayatına alışmıştı. Aradanhenüz iki hafta geçmişti ama o en iyi talebelerin arasına girmişti bile. Aynızamanda da İsmaili davasının en tutkulu ve ateşli taraftan haline gelmişti. Yüzhatlarında da belirgin bir değişiklik vardı. Artık yanakları yumuşak ve yuvarlakdeğildi.Çokdahakararlı,sertbiryüzifadesivardı.Sankigeldiğindenberionyaşyaşlanmıştı. Bu arada arkadaşlarım daha iyi tanıma fırsatı bulmuş, hocalarıylailgiligizemdeortadankalkmıştı.

YüzbaşıMinuçehronlarayalnızcaaskerimanevralarıöğretmiyoraynızamandacoğrafi bilgiler de veriyordu. Kaleden ayrılıp uzunca bir süre yürüyerek güneyekadar gidiyorlardı. Gittikleri yerden dönüp kaleye bakınca çevredeki dağlarınarkasında yükselen Demavend Dağı’nın zirvelerini görüyorlardı. Yüzbaşıanlatacakları için mihenk taşı olarak bu noktayı seçmişti. Sultanın ordusunahizmet ettiği zamanlarda tüm bu bölgeyi defalarca dolaşmıştı. Büyük birparşömene gördüğü bütün belli başlı dağ sıralarını, önemli şehirleri, pazaryerlerini, ordu ve karavan güzergâhlarını çizerek geniş bir harita meydanagetirmişti. İşte bu haritayı talebelerin önüne seripDemavendDağı’ndan da yöntayini yapmak amacıyla faydalanıyordu. Sonra da çevredeki coğrafi özelliklerlestratejik noktaları izah ediyordu. Dersi daha çekici hale getirmek ve talebelerindikkatini canlı tutabilmek için anlattıklarını askeri hatıralarla süslüyordu. Her birtalebeye memleketlerinin yönünü ve buraya olan mesafesini tespit etme göreviverilmişti. Tüm bunların sonucunda da bu dersler kısa zamanda talebelertarafındanensevilenderslerarasınagirmişti.

El—Hekim’inöğrettikleriysebütünüylealışılmadıktı.BuadamgençliğindeBatıdünyasınıneredeysekarışkarışgezmişti.BizansveKahiresarayyaşamınaenazBağdat’takini bildiği kadar hâkimdi. Çok sayıda kudretli prensin misafiri olmuş,hayat tarzları ve gelenekleri üzerinde çalıştığı sayısız insanla tanışmıştı. Şimditüm bu bilgilerini damıtıp ders haline getirmiş, talebelerine aktarıyordu. OnlaraYunanlıların, Yahudilerin, Ermenilerin ve Arapların selamlaşma biçimlerini,gelenek göreneklerini, yeme içme, eğlenme alışkanlıklarını, geçimlerini nasılsağladıklarını uzun uzadıya anlatırdı. Hangi kralın huzurunda nasıldavranılacağını söyler, Yunanca, İbranice ve Ermenice hakkında temel bilgilerverirdi.Hattatümbunlarıbir tragedyasanatçısıgibicanlandırmaktanzevkalırdı.

Page 79: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Önce asil bir prens olur sonra da karşısındakine ricacı rolüne girerdi. Önceazametle ve gururla yürüyerek prens olur hemen ardından da yeniden ricacırolüne girerek yüzünde sinsi bir ifadeyle yerlere kapanırdı. Talebeler onunyaptıklarınıtekrarlamakzorundaydılar.Ayrıcaöğrendikleridillerdeselamlaşmalarıda isteniyordu. Derslerde gürültülü kahkahalar hiç eksik olmazdı. TalebeleröğrendikleriYunancasözcükleriisteklekullanmayaçalışırlardı.

Din bilgisiyle Arapça dilbilgisinin yanı sıra Dai İbrahim Kuran, cebir vematematik metotları hakkında dersler veriyordu. İbni Tahir kısa zamanda onabüyükhayranlıkduymayabaşladığınıhissetmişti.OnaDaiİbrahimsankiherşeyibiliyormuşgibigeliyordu.Kuran’ıyorumlarkenaynızamanda felsefi,açılımlardayapıyor, diğer inançlardan bahsedip, Hıristiyanlıkla Yahudilik temellerinianlatıyordu. Hatta çeşitli pagan inanışlardan ve Buda tarafından Hindistan’dakurulan gizemli Hint öğretisinden bile bahsediyordu. Bu inanışlarının hanginoktalarınınhatalıolduğunuayrıntılarıylaizahediyor,peygamberinözellikledeenkusursuz halini bulduğu İsmaili öğretisinin ne kadar doğru olduğunu bu şekildegöstermişoluyordu.Kısacümlelerkuruyortalebelerdendebucümleleriyazıpaynışekildeezberlemeleriniistiyordu.

Bir seferinde Dai Ebu Soraka kolunun altında kaim bir kâğıt rulosuyla geldi.Ruloyuiçindesankiçokgizemlivebirokadardadeğerlibirşeylervarmışçasınadikkatleaçtı.Üzeriyazılı,uzuncabirparşömençıktıiçinden.Parşömeniönündekihalınınüzerineseripeliyledüzeltti.

“Bugün sizlere Efendimizin hayatını anlatmaya başlıyorum. Onun katlandığıacılan, mücadelelerini ve İsmaili davası uğruna yaptığı fedakârlıklarıöğreneceksiniz.Buönümdegördüğünüzyazılaronunyorulmakbilmezçabalarınınürünüdür. Hepsini, hayatını öğrenip sizler de kendinizi yalnızca davamızaadayabilin diye bizzat kendi elleriyle yazdı. Bu yüzden duyduğunuz her şeyiyazmanızıve iyiceöğrenmenizi istiyorum.Unutmayın,bunlarsizin içinharcadığıçabalarınmeyveleridir.”

Talebeler yerlerinden kalkıp Dai’nin önünde duran parşömenlere baktılar.Sessizbirhayranlıklahocalarınınparmaklarınıüzerindegezdirdiğigüzel yazılarıinceliyorlardı. Süleyman daha yakından bakmak gayesiyle sokulup elini uzattı.Ama Ebu Soraka uzanıp parşömeni muhtemel bir hürmetsizlikten korumayaçalışıyormuşçasınatalebesindenuzaklaştırdı.

“Senaklınımıkaçırdın?”diyebağırdı.“Buyaşayanbirpeygamberinelyazısı.”

Talebelersessizceyerlerinedöndüler.DaidesonderecehürmetdolubirsesleEfendilerinin yaşamıyla başarılarını anlatmaya koyuldu. Önce olup bitenleri anahatlarıylaanlamalarınıistiyordu.Ancakondansonraönlerineseriliparşömenlerdeyazılı şeyleri idrak edebilirlerdi. Efendileri Seyduna’nın altmış yıl önce Tusşehrinde doğduğunu öğrendiler. Adı Hasan’dı. Babasıysameşhur Arap kabilesiSabbah Hümeri soyundan Ali’ydi. Gençliğinde çeşitli İsmaili hocalarıyla ve dinâlimleriyletanışmafırsatıbulmuşvederhalöğretininkusursuzluğunuidraketmişti.AslındababasıgizlidendeolsabirAlitaraftarıydı.ŞüpheuyandırmamakiçinoğluHasan’ı okumaya Nişabur’daki Sünni âlim Muvafık Edin’in yanına yollamıştı!

Page 80: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

OradaHasan ileride baş vezir olacakNizamülmülk ve bir gökbilimuzmanı aynızamanda matematikçi olan Ömer Hayyam’la yakınlaştı. Bu üç arkadaş Sünniinancın yanlışlığını, beyhude yorumlarını görünce kendilerini İsmaili davasınaadamışlardı.Sonraiçlerindenbaşarıyaulaşanındiğerlerineyardımedeceğinedairyeminetmişlerdi.Böylecenihaihedefedahaçabukulaşılabilecekti.

Baş vezir sözünü tutmakta başarısız oldu ve tam tersini yaptı. Seyduna’yısultanınsarayınadavetetti.Onaoradaçoktehlikelibirtuzakkurmuştu.AmaAllahseçilmişlerin yanındadır. Gecenin örtüsünü üzerine yayıp Mısır’a halifeninbulunduğu yere ulaşmasını sağladı. Ama orada bile ona karşı çıkan kıskançinsanlar vardı. Yine de o bu zorlukların üstesinden geldi. Bir süre diyar diyargezdikten sonradoğduğu topraklaradöndü.Allahona yanlış öğretilereuymayıpsahte hükümdarlara ve tiranlara karşı koyması için Alamut Kalesi’ni vermiştir.Onun hayatı mucizelerle, ölümcül tehlikelerle ve Allah’ın inayetiyle dolu nicehikâyebarındırır.EbuSorakaanlatmayısürdürüyordu.

“DahaçokefsaneleriandıranbuharikahikâyeleriöğreninceEfendimizingerçekvekudretlibirpeygamberolduğunudahaiyianlamışolacaksınız.”

Daha sonraki günlerde de onun hayatından ayrıntılı örnekler vererek derslerisürdürdü. Talebelerin gözünde giderek güçlü bir peygamber şekilleniyordu. Vehepsi günün birinde onu gözleriyle görüp yiğitliklerini ve adanmışlarını bizzatkanıtlayabileceklerianınözlemiyleyanıp tutuşuyordu.Çünkü takdirinikazanmak,insanlığınçoğundandahayüksekbirmertebeyeulaşmakmanasınagelecekti.

Artık İbniTahirhiçbirşeyeşaşırmıyordu. İyibirgözlemcive itaatkârbir talebeolmuştu.Kendisindenistenilenbirşeyiderhalhemdetamolarakistendiğibiçimdeyerinegetiriyordu.

Amaakşamlan yattığındaellerini başınınaltınaalıp köşedeki gaz lambasınınkızılımsı ışığına bakıp düşünüyordu. Sırlarla dolu gizemli bir dünyadaydı. İşteböyle düşündüğü anlarda korkuya kapılıyordu. Sen orada yatan gerçektenSava’dababasınınhayvanlarınıgüdenAyni’yleaynıinsanmısın?diyesoruyordu.Şu an içinde bulunduğu dünyayla eski dünyası arasında uçurumlar olduğunuhissediyordu. Hayaller dünyasıyla gerçek dünya arasındaki kadar enginuçurumlar.

Hayaller dünyasından kaçış yolunu şiirde bulmuştu. Nazım derslerinde EbuSorakatalebelerindenşahsibaşarılarınıövenyadaİsmailileriçinönemhaizedenolaylarla ilgili methiyeler düzmelerini istemişti. Peygamber, Ali, İsmail ve şanlışehitleriyleonlarınzaferleriüzerineyazmakzorundaydılar.

İbniTahirençokpeygamberindamadıAli’yetutkundu.Onunhakkındayazdığıbir şiiri Ebu Soraka da çok beğenmiş, hatta bizzat Seyduna’ya göstermişti.Arkadaşlarıdakısasüredebuyeteneğinifarketmişlerdi.ArtıkİbniTahirAlamut’taşairolaraknamsalmıştı.

ALİ

Peygamberekarısındansonrailkinanan,

Dahahenüzonyaşındabiledeğilken,

Page 81: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Hersavaştaonunyanındaduran,

Kanınıuğrunasevesevedöken.

Peygamberdironaeşolaraksunan,

Fatma’yı,engüzelkızını,

İstedioolsunyerinehalifekılman,

Vedeğiştirditümtarihinakışını.

Hakkınıalmayolundauğradıihanete,

Peygamberölünce.

Amaçekilmedigeriye:

VerdicanınıAllahyolundaseveseve.

MübarekbedeniyatarNecef’te.

Altınkaplıyücetürbede,

VevaranlarorayaAllahyolundaDökerlergözyaşlarınıomübarekşehide.

İlk başarısından cesaret alan İbni Tahir şiir denemelerini sürdürdü. Birdenkendisinigeceleri korkutano tuhafhissinnedeninideohistenkurtulmaçaresinideidraketmişti.Birzamanlargözünetuhafgörünenherşeyyerliyerineoturuyor,yazdığı mısralarla her şeyi tüm açıklığıyla kavrıyordu. Bu çabalarının ürünleriAlamutsakinleriarasındakısasüredeyayılmıştı.ÖzellikledeAlamutveSeydunaüzerineyazdıklarıçokilgigörüyordu.

ALAMUTElbruz’ungöğeyükseldiğiyerde,

Çağıldarazgınsular,

Düşmanlarıuzaktutacakseviyede

Yükselirdalgalardağlarmisali-

Birkale,kayalarüstündegizemdolu,

UzanırtarihiDeylemkrallarına.

Kudretlisurlarlaörülüsağısolu,

Dayanırheybetiyleherfırtınayavesaldırıya.

Birzamanlaryuvayapardıkartallarorada,

Vekonardışahinleravlarınıyakaladıklarında,

Bütünyırtıcılarınyuvası

Alamut’turbuyerinadı.

Koruryamaçtakidörtkule,

Page 82: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Saklargizemini

Uzaktutarsıralarıelegeçirmekisteyen

Kâfirellerden.

SEYDUNAAlamut’ahükmedenkudretlihükümdar

Asil,tıpkıyuvasındakibirkartalkadar.

Sultanınzerrekadarumursamadığı,

Müritlerineyolgösteripyargılar.

Görülmez,işitilmezamaheryerde

Hissedersinkudretlielini

Bilemezkimsenezamanvenerede

Yakacağıintikamateşini.

SeçilipAllahtarafındangönderilmiştirdünyaya.

Acılarlayoğruldu;

PeygamberveAli’den

Bulamazsındahainanmışını

Sayısızmucizeleriyle

Hıristiyan,Yahudi,oluronugörüncedelidivane

Sadakati,imanı,çektiğisayısızeziyetleri

Sayesindeaçarcennetkapısınıyolunuizleyene

Şiir aynı zamanda hitabet dersleri üzerinde de faydalı oluyordu. Süleyman’laİbni Tahir sık sık arkadaşlarının önünde birbirleriyle yarışa girerlerdi. Süleymandahahazırcevaptı.İbniTahir’seonanazaranayaklarıyeresağlambasanfikirleröne sürerdi. Bu derslerde en mutsuz olansa Yusuf’tu. Sık sık İbni Tahir’e budersleregirmekyerineMinuçehr’ingüneşinaltındayaptırdığızorlutalimleri,hattakendinikamçılamayı,korhalindekisaç levhaüzerindeyürümeyiveartıkgiderekhepsininustalaşmayabaşladığınefesçalışmasınıonarkezarkaarkayayapmayıtercihedeceğinisöylüyordu.Onuşiir,hitabet,dilbilgisivecebirkadarkorkutantekşeyseAbdülmelik’intutturduğuoruçlardı.Birkeresindeaçlıktankaledeyaptığıherşeyin boş ve anlamsız olduğu düşüncesine kapılmıştı. Yatmak, uyumak ve birdahadahiçuyanmamakarzusuyladolmuştuiçi.

DiğertaraftanYusufpekfazlaşeyekafasınıtakanbirideğildi.AmaİbniTahir’indaha önce hiç şiir okumamasına, bu konuda herhangi bir eğitim almamasına

Page 83: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

karşıngösterdiğiyeteneğionuçokşaşırtıyordu.Herkesiniçindeonasenadetabirbüyücü gibisin diyordu ama içinden İbni Tahir’in bu şiirlerinin mutlaka gizli birkaynağıolmalıdüşüncesigeçiyordu.Şairlerinyazdığı, iyibildiğişiirlerianlıyordu.Amaoşiirlerkaranlıkgeçmişte,acılarlaboğuşulduğu,kahramanların iblislerlevediğer tabiatüstü varlıklarla cenk ettiği dönemlerde yazılmışlardı. Ama yanındakiyataktayatan,kendisindengüçsüzveboyuenazbirbaşkadarkısaarkadaşınınböylesişiirleryazabiliyoroluşuakılalırşeydeğildi.AynıkaledeyaşıyorolsalardaSeyduna’nın büyük bir peygamber olduğuna inanmakta herhangi bir zorlukçekmiyordu. Neticede Seyduna görünmezdi. İnsanlara görünmeyi gerekligörmüyordu. Oysa İbni Tahir Yusuf la her gün muhabbet edip, şakalaşıptartışıyordu. Tüm bu kuşkularına karşın ona samimi bir hayranlık hissediyor,dostluğundangururduyuyordu.

Kılıçkullanmaveokatmadaemsalsizyetenekleresahipolan,hertürlütehlikelivazifedeilkgönüllüolmaktanhiçbirzamançekinmeyenSüleyman’sabaşkalarınınbaşarılarınıçokçabukkıskananbirmizacasahipti.BirseferindebirionaYusuf’laİbni Tahir’i övmeye kalkınca, “Onlardan biri aptal, diğeri de kendini beğenmişinteki,”yorumunuyapmıştı.

Tüm bunlara rağmen aslında ayrılmaz bir üçlü olmuşlardı. Biri arkadaşlarınahoşunagitmeyecekşeylersöylemeyekalkarsahemenonlarısavunmayageçerdi.Öfkelenir,söyledikleriniçürütmekiçinelindengeleniardınakoymazdı.

“ÖnceonunkadarazimliolupciritatmadaonunkadarbaşarılıolundaondansonraYusufhakkındakonuşun.”

YadaİbniTahir’leilgilibirşeysöylenirse,“Onunzekâsınınküçücükbirzerresisizdeolsaydıkafalarınızbunadayanamazuzunzamanönceortasındançatdiyeyarılmışolurdu,”derdi.

Hiçkimsedeonunbusözlerinekarşılıkvermiyordu.ÇünküyalnızcaYusufveİbniTahirdeğilhocalardâhilbütüntalebeleronuoldukçaseviyordu.

Kadınlar hakkında ve özellikle de cinsellik hususunda konuşmak kesinlikleyasaktı.BuyüzdenDaiİbrahim’inbirderssırasındakonuyuburayagetirmesitümtalebelerinin soluklarının kesilmesine yol açtı. Önce peygamberin eşlerindenbahsetti. Sonra susup, boğazım temizleyip bakışlarını karşısında oturan gençadamların yüzlerine çevirdi. Sonra da son derece ciddi bir sesle anlatmayakoyuldu.

“Peygamber inananlara evlenmeyi de karşı cinsle hayatı paylaşmanınmutluluklarınıyaşamayıdayasaklamamıştır.Zatenbizatihikendisidesadıkbireşve iyi bir baba örneği oluşturmuştur. Ama aynı zamanda tüm müminleremuhteşembir hedef de çizmiştir. Bu hedef hak yolunda şehit düşmektir. Bununmükâfatı da ebediyen cennet bahçelerinde yaşamak olacaktır. Onun mübarekyaşamına bakan ilk müminler gerçekten de hem kadınlarla mutlu bir yaşamsürmeyi hem de gerektiğinde din adına seve seve canlarını feda etmeyibiliyorlardı.Amapeygamberin vefatının ardındanmüminler arasındabölünmelermeydanageldi.Erkeklerharemlerkurup,yalnızcadünyevizevkleruğrunasavaşıroldular.Peygamberinyapılmasıgerekenleredairöğütleriunutuldu.Eldekılıç,din

Page 84: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

adınaşehitlikmertebesineulaşmakiçincenketmehissiyatıkaybolmayayüztuttu.ŞimdiSeydunaonlarınkiylekendidünyasıarasınakalınbirsetçekmişdurumda.Bir tarafta Bağdat’takiler ve Selçuklu tiranları var. Bu taraftaysa bizler ve sizler.Siz, fedai olarak yetiştirilen gençlerin temel amacı kutsal davamıza kendiniziadayıp, nihayetinde de şehitlik mertebesine ulaşmaktır. Bu itibarla dadiğerlerinden her açıdan farklı olmalısınız. İşte Seyduna’nın katı yasaklan buyüzdenvar.Evlenemezsinizveasla iffetsizdavranışlardabulunamazsınız.Sizleriçin yaratılmış cennet bahçelerine girmeye hak kazanan kişiler olarak bukonularda konuşamazsınız. Hatta bunları düşünmeniz ve hayaller kurmanız dazinhar yasaktır. Allah her şeyi bilir. Seyduna da onun tarafından sizlere yolgöstermek için seçilmiştir.Buyasaklarauymayanlar çokağır cezalara çarptırılır.Bu konuda konuştuğunuz görülürse derhal aramızdan atılıp, piyade olarakgörevlendirilirsiniz. Kısa bir süre önce içinizden biri bu cezaya çarptırıldı zaten.Fedaiolduktansonradakadınlarlaherhangibirilişkiyegirer,hattadahadakötüsüevlenmeye kalkarsanız işkenceyle öldürülürsünüz.Önce cellat gözlerinizi kızgındemirle oyar. Sonra acısı biraz dinince canlı canlı bacakları kolları kesilir.Efendimiz emirlerine muhalefet eden istisnasız herkesin bu cezayaçarptırılacağınıbuyurmuştur.”

Busözleriduyantalebelertepedentırnağaürpermişlerdi.Birbirlerininyüzlerinebakmaktanbilekorkuyorlardı.Buanlatılankorkunçcezalarbazılarınıngözlerininönündecanlanmıştı.Adetakorkudandonakalmışhaldeydiler.Birkaçızorluklabellibelirsiziççekti.

SözlerininnekadaretkiliolduğunugörenDaiİbrahim’in ifadesizyüzündebellibelirsiz bir gülümseme peyda oldu. Nispeten daha şefkat dolu bir ses tonuylakonuşmasınısürdürdü.

“Seyduna’nın yasaklan sizi korkutmasın. Sadece bilin diye anlattım. ZiraiçinizdeSeyduna’nınemirlerineuymayıp,sonsuzcennetegirmeşansınısırfgelipgeçicizevkleruğrunafedaedecekkimseyok,bunubiliyorum.Heremribaşkabiryola sapmaksızın yerine getirecek olan sizleri sonsuz mutluluğun beklediğiniaklınızdançıkarmayın.Buöylebirmutlulukturki;mübarekdavamızuğrunaşehitdüşenler kristal berraklığında akan derelerle süslü bahçelere girecekler. Sırçaköşklerinizde, yumuşacık yastıklarınızda dinlenecek, yemyeşil bahçelerdedolaşacaksınız. Nadide çiçeklerle dolu bu bahçeler misler gibi kokuyor olacak.Bademgözlü, narin kızlar size en güzel nimetleri sunacak, hepsi sizin emrinizeamade olacaklar! Tüm arzularınızı yerine getirecek bu kızlar Allah tarafındanebediyengençvebakirekalacakbiçimdeyaratılmışlardır.Eğitiminiztamamlandığıandabuzevkleritatmayahazırhalegelmişolacaksınız.Allahsizlereaçılacakbubahçelerin anahtarını Seyduna’ya verdi. O da bu kapılan ancak emirlerineharfiyenuyanlaraaçacak.Böylesimükâfatlarortadaykenkimbuyoldansaparki?”

O akşam hepsi damda toplandıklarında İbni Tahir, “Hocalarımız boşvakitlerimizdederslerdeöğrendiklerimizikonuşmamızhususundateşvikediyorlar,”dedi.“BugünDaiİbrahim,Seyduna’nınnedenahlakdışıdavranışlardabulunmayı,o konularda düşünüp konuşmamızı bile yasakladığım izah etti. Hocamızınanlattıkları üzerinden konuşmanın bu yasağı çiğnemek sayılmayacağı

Page 85: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

kanaatindeyim. Birbirimizle fikir alışverişinde bulunursak bu türden ayartmalaradaharahatkarşıkoyabilirizdiyedüşünüyorum.”

Busözlertalebelerdenbazılarınıkorkutmuştu.

“Ben aynı fikirde değilim,” dedi Naim. “Dai İbrahim ahlak dışı konulardakonuşmaktanbizimenediyor.Buyasağauymayanlarıne türcezalarbeklediğinisizlerdeduydunuz.”

“Pireyi deve yapma, Naim,” diye karşı çıktı Cafer. “Öğretmenlerimizin güniçinde anlattıkları hususunda konuşma hakkımız var. Hiç kimse öğrendiklerimizidahaiyikavramakmaksadıylakonuştuğumuziçinbizecezavermez.”

“Konukadınlarvediğerahlakdışışeylerolmadığımüddetçe,”diyeçıkıştıNaimdahadaheyecanlanarak.

Yusufbirdenköpürdü.

“Atınşuedepsiziaşağı.”

KorkanNaimhemençıkışayöneldi.

“Buradakal!” diyebağırdıSüleymanarkasından. “Yoksasonradanbenoradayoktum dersin. Ayrıca dırdırı da kes. Tabii gece çöküp etraf kararınca derininyüzülmesiniistemiyorsan.”

İbniTahirsözaldı.

“Açıkkonuşupdüşündüklerimibirdefadaizahetmekistiyorum.Anlıyorumkibirkadınlailişkiyegirdiğimizidüşünmemizyasak.Hattabukonudakonuşmamızabileizinverilmiyor.Davranışlarımızaveağzımızdançıkanlarahükmedebilirizelbette.Ama zayıf anlarımızda bilhassa da rüyalarımızda böylesi düşüncelerinsaldırısından kendimizi nasıl koruyacağız?Eğer şeytan irademizi etkileyemezsehayal gücümüzü ve rüyalarımızı etkilemeye kalkışmaz mı? Mesela çoğu sefergayrıahlakidüşüncelerizihnimdenatmayıbaşarabiliyorumzaten.Amatamartıknihai başarıyı elde ettim diye düşünmeye başladığım anlarda şeytan ahlak dışırüyalargörmemenedenoluyor.Böyleceertesigünkütümhayallerimonunelindeoyuncakhalinedönüşüyor.Sonrauğraşıpyineşeytanıaltediyorum.Takibaşkabirrüyagörünceyedek.Amaverilenhükümbudoğalzayıflığımızıbütünüylegözardıediyor.Pekinasılyapacağızbunu?”

SorusunuSüleymancevapladı. “Nedenkafamızıbunlarla yoruyoruzki?Rüyarüyadır işte.Kimsegördüğürüyadandolayısuçlanamaz.Aklımızdangeçipgidenherhangibirdüşüncedendefarklarıyoktur.”

“Haklı,”diyebağırdıYusuf.“Lafıağzımdanaldı.”

“Hayır,bunundoğruolduğunaemindeğilim,”diyekarşıçıktıİbniTahir.“Verilenemirçokaçıkvenet.Buyüzdendebuzayıflığımızıyenmeninbiryoluolmalı.”

Caferdeonakatıldı.

“Bencedoğrunoktaya temasettin, İbniTahir.Eğerhükümböyleyseonu ihlaletmememizin yolları da mutlaka vardır. Her birimiz şeytanın arzularınadirenmeliyiz. Ancak bu şekilde düşüncelerimizi ve hatta rüyalarımızı ondan

Page 86: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

kurtarabiliriz.”

“Bunubendedenedim,”dedi İbniTahir. “Ama insanizaaflaröylesinekuvvetliki.”

“Zateninsanınkendisindengüçlübirhasmameydanokumasıakıllıcadeğildir,”diyesöylendiYusuf.

O anda konuşmaları başından beri sessizce dinleyen Übeyde her şeyincevabınıbiliyormuşgibigözükmesinenedenolanbirifadeylegülümsedi.

“Böylesine cevabı kolay bir hususta ne diye bu kadar uzun uzunkonuşuyorsunuz anlayamıyorum, dostlar. Sizce Seyduna bize yerinegetiremeyeceğimiz emirler verir mi? Hiç sanmıyorum. Bence böyle bir şeyinimkânı yok. Bu yüzden beni iyi dinleyin. Seyduna sabrımız ve fedakârlığımızkarşısında bize bir ödül vaat etmedimi? Etti. Bize cennet bahçelerini vaat etti.Şimdisoruyorumsize,kimböylesinebüyükbirmükâfatakavuşmakister?Cevapbasit.Hepimiz.Ayrıcaöldükten sonra yaşayacağımızhazlara sevinmehakkımızdavarelbette.Oharikuladebahçeleri,tertemizdereleri,bizleresunulacakcennetnimetlerini, yalnızca bizlere hizmet etmek gayesiyle yaratılmış kara gözlübakirelerintatlıdokunuşlarınıhayaledebiliriz.Bundaenufakbirahlaksızlıkyoktur.Eğer şeytan bizi ayartmaya kalkarsa hemen düşüncelerimizi, hayallerimizi bucennet bahçelerine yöneltebiliriz. Böylece hem bizlere bu bahçeleri hazırlayanAllah’ı hem de bu bahçelerin anahtarına sahip olan Seyduna’yı hoşnut kılmış,ayrıca en ufak bir günah işlemeden hayallerimize hükmetmiş oluruz.” Talebelerhararetle onun bu düşüncelerini desteklediler. “Muhteşemsin, Übeyde!” diyebağırdıYusuf.“Nasıldüşünemedimbenbunu?”

“Übeyde son derece zekice bir sonuca ulaştı,” dedi İbni Tahir. “Görünüşebakılırsabu sözlerinüzerine söyleyecekpekbir şey yok.Amacennet bahçeleridüşüncesiyle bastırmaya çalışsak bile ben hâlâ gayrı ahlaki düşüncelerin öylekolaykolayzihnimizdenuzaklaştırılamayacakşeylerolduğukanaatindeyim.”

“Bence söylediklerim önce senin aklına gelmedi diye üzüldün,” diye çıkıştıÜbeyde.

“Hayır,İbniTahirhaklı,”dediCafer.“Ayrıcaşekildeğiştirsedegünahgünahtır.Seyduna’nınemirleriniböylebirhileyleortadankaldıramazsın.”

“Böyle gereğinden fazla düşünerek bütün huzurumuzu kaçırmaya mıçalışıyorsunuz?”dediYusuföfkeyle.“BenÜbeyde’ninhaklıolduğukanaatindeyim.Kimse bizi bekleyen ve en doğal hakkımız olan mükâfatları hayal etmektenalıkoyamaz.”

“Zaten ben de tam bunu dedim,” dedi Cafer, sonra da diğerlerine bakarakomzunusilkti.

AkşamlarıYüceEfendi’ninikametgâhınınönündemeşalelerparıldar,uzaklardaŞahrud’unsesiyankılanır, talebelereöncenamazsonradayatmasaatigeldiğinigösteren boru çalınca herkesin üzerine derin bir hüzün çökerdi. O saatlerdegününoyorucuderslerivekendilerindensüreklibirşeylerbeklenentalimlersonaermiş, düşünceleri özgür kalmıştır. Bazıları bir köşeye çekilip sıla hasreti içinde

Page 87: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

sessizcedüşünceleredalar,bazılarıysadışarıdaki tamamıylafarklıhayatüzerinesohbetederlerdi.

“Keşke bir kuş olsaydım,” demişti Süleyman bir keresinde. “Uçar iki kızkardeşiminşuanneleryaptıklarınabakardım.Annemölüncebabamikikarıaldıkendine.Onlardandaçocuklarıoldu.Vehepsininyüküdekardeşlerimekaldı.Oevdeonlaraiyidavranıldığınıhiçzannetmiyorum.Kardeşlerimibaşlarındanatmakistediklerine eminim. Önünde sonunda babamı kapılarına gelen ilk taliplerinevermek için ikna etmeyi başaracaklar. Ah, bir bilseniz. Bunları düşününce içimiçimiyiyor.”

Yüzünü,sıktığıyumruklarınınarasınagömdü.

“Benim annem çok yaşlıydı,” dedi Yusuf yüzünü ovuşturarak. “Hayvanlarabakar,eviiçinsaçınısüpürgeederdi.Yalnızolduğunugörenkomşuların,hayatınıcehennemeçevirdiklerineeminim.Nedenonutekbaşınabıraktım?Neden?”

“Evet,neden?”diyesorduİbniTahir.

“Bunuo istedi.Banabir pehlivan kadar güçlüsün, oğlum,” derdi. ‘Peygambergörseseninlegururduyardı.ŞehitAli’yiherşeydençoksevenbabanyaşasaydıseningerçekhalifeyehizmetedenDai’lerinöğrettiğihakikatlerinpeşindengitmeniisterdi’diyeanlatırdı.GünlerdenbirgünBüyükDaiHüseyinAlkeyni,Efendimiziçinadamtoplamagayesiyleyaşadığımıztopraklarageldi.Bendebufırsattanistifadeonunyanmakoştum.Odabeniburaya,Alamut’agönderdi.”

“Yasen,Naim?”diyesorduİbniTahir.“Senburayanasılgeldin?”

“Yaşadığım köy buraya çok uzak değildi,” diye cevap verdi Naim. “Alamut’takudretlibirdaininzındıksultanakarşıbirordu topladığını işittim.ZatenbizlerdehakikiinançmensubuolduğumuziçinbabamSeyduna’nınhizmetinegirmemeenufakbiritirazdabulunmadı.”

“Pekiyasen,Süleyman?”

“Benimki de hemen hemen aynı. Herkes büyük bir savaş olacağındanbahsediyordu. Alamut’u Mısır halifesi adına çok sayıda mucizeler gösteren birbüyük dainin ele geçirdiği ve oradan sultana saldırıya hazırlandığı anlatılıyordu.Orada bir şeyler oluyor Süleyman dedim kendi kendime. Dai Abdülmelik’inköyümüzdengeçtiğinigörüncedegidiponakatıldım.”

“BizimaşiretimizhepAlitaraftarıydı,”dediÜbeyde.“Dokuzkardeştik.Birimizinevden ayrılması gerekiyordu. Babama gitmek istediğimi söyledim, o da bendenhayırduasınıeksiketmedi.”

“Yasen,Cafer?”

“Kuraneğitimigördümben.Sünniinançveİslamtarihiyleilgilibilgileredindim.Ali’nin peygamberin yerine geçmesinin haksızlık yapılarak engellendiğini ve osoydan gelen Bağdat’taki halifenin de o makamı bu yüzden haksız yere işgalettiğini anladım.Köyümüzü ziyaret eden bir İsmaili daisiyle, sonradan onunDaiSorakaolduğunuöğrenecektim,bukonularıtartıştım.Söylediklerikafamayatıncada babama onunla gitmek isteğimi bildirdim. Babam hocamın Alamut’a

Page 88: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Seyduna’ya katılmaya gittiğini duyunca derhal izin verdi. Zaten köyde herkesEfendimizinçokmübarekbiradamolduğunuötedenberisöylüyordu.”

Bu türden konuşmalar bir yandan içlerindeki sıla özlemini söndürürken, biryandandayalnızlıkvedünyanıngerikalanındansoyutlanmışlıkhissinibirnebzedeolsahafifletiyordu.Boruçalıpsabahuykularındanuyandıklarındadaakşamkihüzün duygusu bütünüyle kaybolmuş oluyordu. Uyanıp önce buz gibi suylayüzlerini yıkayarak, Alamut Kalesi’nde başlayacak yepyeni zorlu bir günehazırlanıyorlardı. Kalkıp hazırlandıkları andan itibaren de akıllarında hocalarınınkendilerindenyapmalarım istediklerişeyleri layıkıylayapıpyapamayacaklarındanbaşka en ufak bir sorun kalmamış oluyordu. Kendilerine güvenleri tamdı.Kendilerinitammanasıylaİsmailidavasınaadamışlardı.

Bir sabah Minuçehr’in gözetiminde talimden döndükleri sırada Ebu Sorakakarşılarınageçip,“Bugünserbestsiniz,”dedi.“CivarkalelerindaileriEfendimizdentalimatlar almak üzere bugün burada toplanacak. Ayrıca yaptıklarıyla ilgili bilgiverecekler.Sessizolup,zamanınızıçalışarakdeğerlendirin.”

Talebeler memnun olmuşlardı bu habere. Hemen odalarına koşup, yazıtabletlerine sarıldılar. Bazıları sur diplerine oturup çalışmaya hemen başlarkenbazılarıysa binaların gölgesine sinip, meraklı gözlerle Yüce Efendi’ninikametgâhınıizlemeyekoyuldu.

Kapının önündeki bekçilerin sayısı arttırılmıştı. Arka tarafta mızraklı zencileradetaheykelgibikıpırdamadanduruyorlardı.Üzerlerindebeyaztörenkaftanlarıyladailer birer birer buradan geçerek içeri yöneliyordu. Tanıdıkları bir daiyi görentalebeler hemen birbirlerine onun adını fısıldıyordu. Eğer tanıyamazlarsa daaralarındakimolabileceğinitartışıyorlardı.

Alt avlununbekçi kulesininönündebir kalabalık vardı.Bir grupatlı o yöndenkalenin ana girişine yönelmişti. Askerler hemen o yana koşup inmeleri içingelenlerin atlarını tuttular. Son derece gösterişsiz giysiler içinde, ufak tefek biradam,uzuntüylükıratındanatlayıp,hızlıadımlarlabasamaklarıçıkmayakoyuldu.Diğerleridehürmetleonunpeşindengeliyordu.

“EbuAli!BüyükDai!Tamdımonu!”diyebağırdıSüleymanheyecandanayağafırlayarak.

“Hadigidelimburadan,”dediYusuf.

“Hayır,durunbiraz!”diyeitirazettiİbniTahir.“Onuyakındangörmekistiyorum.”

Bu sırada grup da oldukları yere bir hayli yaklaşmıştı. Askerler önlerindengeçenlerisaygıylaeğilerekselamlıyordu.

“Onlarınhepsi dai,” diye fısıldadıSüleymanheyecandansesi titreyerek. “EbuAlihepsinitoplamış.”

Bak!DaiİbrahimileDaiAbdülmelikdeorada,”diyeferyatettiYusuf.

HaşmetliyürüyüşüylebembeyazgiysisiiçindekiEbuSorakageçerkenkendisiniselamlayanaskerlerenezaketlegülümsedi.Onunküçücükbirgülümseyişininbileaskerler içinnedereceönemliolduğununbilincindeolduğuapaçıktı.Yüzüburuş

Page 89: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

buruştu. Kırlaşmış seyrek sakalı, dişsiz ağzını çevreleyen uzun bıyığıyla Daitalebelerin yanından geçince hepsi hürmetle yerlere kadar eğildiler. O da elinicübbesininaltındançıkartıpsevgiyleonlarasalladı.Buhareketiyle tuhafbiçimdeyaşlıbirkadınabenzemişti.

Daigrubugeçipiçerigirincetalebelerarkadatoplandı.“Gördünüzişte!Sadecebize el salladı!” diye bağırdı Süleyman. Sesi mutluluktan titriyordu. “Ebu Ali,Seyduna’danhemensonragelir!”,

Keşke biraz daha etkileyici biri olsaydı,” diye hayıflandı Yusuf. “Gerçektenzekâylacüssearasındabağmıvarsanıyorsunyoksa?”diyekarşıçıktıNaim.

“Sanabakıncadoğruluğunainanmakgeliyoriçimden.”

“Benmütevazılığınıçoksevdim,”dediİbniTahir.“Sankieskidostuymuşuzgibibizeelsalladı.”

“Üzerindenasaletakıyor,”diyedevamettiNaim.

“Bilgili, üstün başarılar göstermiş biridir o,” dedi Süleyman. “Ama onu askerolarakgözümdecanlandırmaktazorlukçekiyorumaçıkçası.”

“Neden, elinde bir kılıçla koşturmadığı için mi?” diye sordu Naim öfkeyle.“Gördüğüm çoğu dai onun gibi çelimsizdi. Bakın, onlar lider. Ayrıca etraftan iriadamlarladoluzaten.”

“Abdülmelik’inonlarabirelatmasınıisterdim,”diyesöylendi

Süleyman.“Ozamanbudailerinnekadarçelimsizolduğunuanlamışolurduk.”,

“Seydunanasılbiri?”diyesorduİbniTahir.

Birbirlerinebaktılar.

CevapvermekNaim’edüşmüştü.

“Kimsebizebukonudabirşeysöylemedi.”

Büyük salon Yüce Efendi’nin ikametgâhının neredeyse tamamını kaplıyordu.Sabahınerkensaatlerindenbuyanahocalar,dinâlimleriveİsmailihareketininilerigelenleribirerbireryerlerinialmışlardı.Rudbar,Kazvin,Damagan,Şahdurhattaİsmaili davasını tanıtan Hüseyin Alkeyni’nin etkisiyle ta Huzistan’dan gelenlervardı.YüceEfendi’yibeklerlerkenselamlaşıp,muhabbet,ediyorlardı.

Pencerelerde kalın perdeler vardı. İçerisi sayısız şamdanla aydınlatılıyordu.Köşelere yerleştirilmiş içleri reçine dolu mangallar cızırdayarak yanarken içeriyihoşbirkokukaplıyordu.

Tavanda asılı büyük şamdanlardan birinin altında, Yunanlı Theodoros’unetrafında toplanan küçük bir grup muhabbete dalmıştı. Grupta Rudbar kalesikomutanı Yüzbaşı İbni İsmail, şişman, tuhaf fikirleri bulunan Dai Zekeriya veYunanlıhekimiKahire’dekigünlerindentanıyanMısırlıUbeydullahdayeralıyordu.Nükteyisevenbutopluluğunsohbetindenkahkahalarhiçeksikolmuyordu.

“DemekkaleyizaptederkensendeİbniSabbah’ınyanındaydınöylemisevgilihekimbey?”diyesorduMısırlı,kendileriniağırlayanYunanlıya. “Kaleninzaptıyla

Page 90: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

ilgili inanılmaz hikâyeler var ortada. İbni Sabbah’ın kaleyi burasının eskikomutanını kandırarak elinden aldığını söyleyenler var. Bazıları da komutanaverilenrüşvettenfilanbahsediyor.Yanineyindoğruolduğunuhâlâbilemiyorum.”

Yunanlıkahkahaylagülsedeherhangibircevapvermemeyitercihetti.

Yüzbaşıİbniİsmailonlarabirazyaklaşmalarınıişaretettiktensonrakonuşmayabaşladı. “Sanırım bu genç adama İbni Sabbah’ın Alamut Kalesi’ni nasıl zaptettiğini anlatmakta bir beis yok. Gerçi ben olaya bizzat şahit olmadım ama osıradakomutanyardımcımızolanbirteğmendenhikâyeyidinledim.”

Übeydullah’la şişman Zekeriya da kulak kabarttı. Kaşlarım alaycı bir ifadeyleçatanTheodoros’sabirazdahauzaktakalmayıyeğlemişti.

“Bildiniz gibi,” diye başladı İbni İsmail. “Alamut Kalesi’nin komutanı, ateşli birSultantaraftanolanYüzbaşıMehdi’ydi.Onunlahiçkarşılaşmadımamapekzekibiriolmadığımduymuştum.Neyse,mucizeeseriBaşvezirinkendisinehazırladığıtuzaklardan kurtulan İbniSabbahen yakın dostlarındanbirinin idaresindekiReyşehrine sağ salim ulaşmayı başarır. Muzaffer, İbni Hasan’a aralarında bana buhikâyeyi anlatan teğmenin de bulunduğu yetmiş kişilik bir birlik toplamasınayardımcı olur. Sonra da o birliğiyle gelip bölgenin en iyi korunan kalesini zaptetmeyekararverir.BukararımMuzafferTeuzunuzunmünakaşaettiktensonradaşimdianlatacağımmetoduuygulamayakararverir.”

Mısırlıylaşişmandaihikâyeyibüyükbirdikkatletakipederlerkenhekimkendinitutamayarakkıkırkıkırgülüyordu.Bunufarkedenyüzbaşıbirhaylisinirlendi.

“Senolupbitenleribendendahaiyibiliyorsangeldeanlat,”dedigücenmişbirtavırla.

“Sen anlat. Can kulağıyla dinliyorum görmüyor musun?” diye özür diler gibikonuştuYunanlıalaycıbirtavırla.

“Bırakbildiğigibiyapsın,”dedi iyiden iyiyesabırsızlananMısırlı. “Hepimizonutanıyoruz.Herzamanherkestendahaçokşeybilirmişgibiyaparzaten.”

İbniİsmailsözlerinisürdürdü.

“Önderimiz planını hazırlayıp Alamut Kalesi’ndeki Mehdi’yi ziyaret etti. Ona,benbirdaiyimveburayahuzuriçindeinzivayaçekilmeyegeldim.Banasurlarınındışından en fazla bir öküz derisi büyüklüğünde bir toprak parçası satmanıistiyorum. Bunun için sana beş bin altın veririm dedi. Tabii Mehdi öncekahkahalara boğuldu. Bana bu kadar para verebilirsen sana istediğin miktardaaraziveririmdedi.Karşısındakibufakirdaininsöylediğimiktardaparabulmasınaimkânvermediğianlaşılıyordu.

İbni Sabbah elini cübbesinin altına sokup bir kese altın çıkartıp, saymayabaşladı.GözlerineinanamayanMehdişöyledüşündü:‘Surlarındibindenbirkarıştopraksatmanınkaleyenezararıolabilirki?Üstelikbirgecedezenginolacağım.’Anlaşma sağlanınca elinde öküz derisiyle indirilen Şahrud üzerindeki köprüdengeçip kale surlarının dibindeki kayalıklara ulaşır. İbni Sabbah sonra belindekikeskin bir bıçakla öküz derisini ince şeritler halinde kesmeye başlar. Bu sırada

Page 91: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

yukarıda toplanan askerlerle komutanlar aşağıdaki bu tuhaf yabancının neyapmaya çalıştığını anlamaya çalışarak boş gözlerle izliyorlardı. Ama hiçbiridainin aklından geçenleri hayal bile edemezdi. Tüm deriyi kesen İbni Sabbahşeritleri birbirine bağlayıp düğümlemeye başladı. Ardından kayalıklara bir kazıkçakıpbuşeritlerdenbirininucunuokazığasımsıkıbağladı.Diğerucunudaelinealıp surların çevresini dolaşmaya başladı.Mehdi neler olup bittiğini ancak o ananlayabilmişti.İbniSabbah’a,‘Hırsız!Madrabaz!’diyebağırıpkılıcınadavrandı.Oanda yukarıdan gelen büyük bir gürültü işittiler. Başlarını kaldırıp bakınca birgrubunkılıçlarımçekiphızlaköprüdengeçmekteolduğunugördüler.İbniSabbahgülerek,‘Artıkçokgeçdostlar!’dedi.‘Kılımazararverirsenizhiçbirinizbukaledensağ çıkamazsınız. Ama ben sözümü tutacağım Mehdi! Al beş bin altınını veadamalarınlabirliktenereyegitmekistersengit.”’

El-Hekim gülmekten nefes alamayacak hale gelmişti. Bir yandan iri göbeğinitutuyorbiryandandagözyaşlarınısiliyordu.Gülmektenböğrünesancıgirmişti.

Mısırlıylaşişmandaideyanşaşkınhaldegülüyorlardı.AslındaYunanlınıntamolarakneyegüldüğünüanlayamamışlardı.SadeceYüzbaşıİbniİsmailhekimeterstersbakıyordu.

“Nekadardasafsın!”dediYunanlıgülmektensoluksoluğabirhalde.“Sendemi inandın bu masala, eski dostum? Oysa Hasan’la bu masalı sadece Sultanıkandırmakiçinuydurmuştuk.”

“Demek teğmen beni kandırmış.” Yüzbaşı bir hayli sinirlenmiş, öfkeden yüzükıpkırmızı olmuşta. Şakaklarında kabaran damarlar ne derece büyük bir öfkeiçinde olduğunu ortaya koyuyordu. “Onu parçalayacağım! Köpek gibigeberteceğimonu!”

“Bu hiç de doğru bir şey olmaz, İbni İsmail,” dedi Yunanlı. “Çünkü o sanakendince doğru olduğunu düşündüğü hikâyeyi anlatmış. Ama sen üst rütbelibirisin.Seningerçektenelerolupbittiğinitahminetmengerekirdi.”

“Ukalalaşmadaanlat,”dediYüzbaşıöfkeyle.

“ÖnceliklehepinizinbukalenineskikomutanıMehdi’ninAlisoyundangeldiğinibilmenizi istiyorum. Sultan kendi yanma çekebilmek için daha otuz yaşınagelmedenonuüstrütbeyeterfiettirmiş.Amayinedemuhtemelbirtehlikeyiuzaktatutabilmek maksadıyla da onu dünyanın öbür ucuna yani Alamut’a göndermiş.Amakabınasığmayangençadamburadakısasüredesıkıntıdanpatlayacakhalegelmiş.Sabahtanakşamakadarsubaylarlaiçkiiçipkumaroynuyor,önünegelenlekavga ediyormuş. Akşamlarıysa güzel kadınlarla dolu hareminde, dansözlerle,şarkıcılarla vakit geçiriyormuş. Rey ahalisi arasında kalede yaşananlar üzerinefısıldaşmalarbaşlamış.Evcilleştirdiğiçoksayıdaşahinveleoparıylacivardağveormanlardaavlardüzenliyormuş.Veneredeysehergünsultanavehalifeyelanetokuyup onlardan günün birinde mutlaka intikam alacağına dair yeminlerediyormuş. Bu söyledikleri kısa sürede Melikşah’ın da kulağına gitmiş. Amahükümdar, ‘Bırakınbana istediğikadar lanetokusun.Neticedebarbarlarsınırlarıaşıp saldırıya geçtiklerinde kellesini kurtarmak için kaleyi savunmak zorundakalacak,’diyormuş.İbniSabbah,ReyşehrinegeldiğindetümbunlarıMuzaffer’den

Page 92: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

öğrenmiş. Benim de orada bulunduğum bir sırada Muzaffer, Mehdi’yle bir avgezisisırasındabuluşmaayarladı.Hasan,Kahire’dekihalifedenbolmiktardaaltınalmıştı.Kaleyi kendisinevermesikarşılığındakomutanabeşbinaltınönerdi.Buparayı alıp Kahire’ye gidip orada İbni Sabbah’ın kendisine isimlerini vereceğidostlarının da yardımıyla intikam arayışına girişebilirdi. Mehdi zaten dündenrazıydı. Ancak sultanın Mehdi’nin akrabalarına zulüm etmemesi için bu satışişleminibirşekildeolduğundanfarklıgöstermekmecburiyetindeydiler.İbniSabbahsultanabirbaşkahiledahayapmafırsatıbulacaktı.‘Alamut’uinanılmazamabirokadardakomikbirgirişimleelegeçirmeliyimkihembütünİranbuolayıkonuşupdurmalı hem de sultan gülerek, seni gidi İbni Sabbah, asla şaka yapmaktanvazgeçmiyor.Bırakınbirazeğlensin,demeli,’diyedüşündü.Sonrabirsürümetotdüşündük. Ardından aklıma Dido’nun Kartaca’yı ele geçirişiyle ilgili eski efsanegeldi.Hasan’abunuanlattımodaderhalkabuletti.‘İşteistediğimşeybudostum!’diyebağırdı.BöyleceMehdi’yleoturupplanıayrıntılarıyla tasarlamayakoyulduk.Buyandan plan üzerinde çalışıyor bir yandan da gülmekten kınlıyorduk.Sonrasındaysa evet, her şey senin subayın anlattığı biçimde gelişti, sevgiliyüzbaşım.”

Sözleribitinceyanlarındabulunanherkeskatılakatılagülmeyebaşladı.

“Peki ya Mehdi’ye ne oldu?” diye sordu Mısırlı, kahkahaların yatışmasınıbeklediktensonra.

“SenKahire’yi terkettin.OKahire’yegitti,”diyecevapverdiYunanlı.“Belkideşuansenineskisevgililerindenbirininkoynundadır.”

“Oysa ben İbni Sabbah dostumuzun,” diye başladı şişman dai, “Baş vezirtarafındanİsfahanSarayı’ndansürülüşününardındandahaciddibiradamhalinedönüştüğünebireyüzbahsegirerdim.Çünküburadaherkesondançokbüyükbirsaygıyla bahsediyor. Hatta onu yaşayan bir evliya olarak görenler var. Ama buanlattıklarından onun hâlâ eskisi gibi muzip bir soytarı olduğu sonucu ortayaçıkıyor.”

“Bukonudaçok fazlakonuşmakdoğrudeğil,”dediYunanlıneredeyse fısıldargibi. “Önderimizin Alamut’a yerleşmesinden sonra çok büyük değişiklikler oldu.ArtıkgecegündüzkulesindekalıyorveEbuAlidışındadakimseyiyanınakabuletmiyor. Emirleri bile onun vasıtasıyla alıyoruz. Onun neler yaptığını bilmiyorolmakhiçdehoşumagitmiyoraslında.”

EbuAliarkasındayenigelendailerlesalonagirdi.Herkesoturduğuyastıklardankalkıponusaygıylaselamladı.Sonraoturmalarınıişaretedipkonuşmayabaşladı.

“İsmailimeclisininhürmetlidailerivekomutanları!EfendimizHasanİbniSabbahsize hayır dualarını yolladı. Aranıza katılamayacağı için de üzgün olduğunusöyledi. Artık iyice genişleyen teşkilatımızın yönetimi, yeni kanunların vetalimatlarınhazırlığıonuoldukçayoruyor.Ayrıcailerleyenyaşımünasebetiyledetoplantımızafizikselolarakkatılamayacak.Amamanevivarlığıburadayanımızdaolacakonubilin.Benideönemlihususlardakararalmaküzereyetkilikıldı.Buradayapılan tüm konuşmaları ve taleplerinizi bildireceğim.” Yüce Efendi’nin meclisekatılmayacağıhaberi konukdailerarasındaçokbüyükbir üzüntüyenedenoldu.

Page 93: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Küçümsendiklerini, hor görüldüklerini hissetmişlerdi. Yüce Efendi’nin kendisinionlardanuzaklaştırarakarayaaşılmazbirengelkoyduğunudüşünüyorlardı.

ŞişmanDaiZekeriya,Yunanlı’nınkulağınaeğilerek,“Buonunşakalarındanbiriolmasınsakın?”diyefısıldadı.

Yunanlı, “Olabilir,” diye cevap verdi. “Ama bu şakanın bedelini başımızlaödemekzorundakalacağımızdankorkuyorum.”Büyükdaihocalardan talebelerindurumlarıhakkındabilgivermeleriniistedi.OkulyöneticisiEbuSorakailksözalanoldu.Konukkomutanlaraokulungenelişleyişiniizahetti.Sonradatalebelerindenbahsetmeyekoyuldu.

“Talebelerimizinenmükemmeli yaklaşıkyirmiseneönceBaşvezir tarafındanbaşıkesilenSava’lıTahir’intorunudur.Yalnızcakeskinzekâsıyladeğil,hafızasıveşiiryeteneğiyledeönplanaçıkıyor.OndansonradayeteneklibirKurantalebesive son derece ciddi bir genç olan Cafer geliyor. Sonra da zeki olan ama herzamanpekgüvenilirolmadığıkanaatindeolduğumÜbeydevar.Sonragayretiyle,Naimgeliyor.”

Ebu Ali isimleri ve yorumları not alıyordu. İbrahim de İbni Tahir’den en iyitalebesi olarak bahsetti. Ama Yüzbaşı Minuçehr, Yusuf’la Süleyman’ı ön planaçıkarmıştı. Abdülmelik’se Süleyman’ın birinci İbni Tahir’inse ikinci olduğunusöyledi.Hekimsırakendisinegelincegenelolarakhepsindenmemnunolduğunusöyleyipbelirlibirisimzikretmedi.

Konuk dailer böylesine kapsamlı ve disiplinli bir eğitim sistemi karşısındahayretedüşmüşlerdi.Diğertaraftanbellibelirsizbirşüpheiçindeydiler.Çünkütümbuanlatılanşeylerinanlamımdaamacınıdaidrakedememişlerdi.

HocalarraporlarınıbitirinceEbuAliellerinimemnuniyetleovuşturdu.

“Hepinizin duyduğu gibi burada Alamut’ta boş oturmuyoruz. Efendimizin ikisene önce kaleyi ele geçirdiği andan itibaren tüm düşündüklerinin doğruluğukanıtlandı. Tıpkı Hasan İbni Sabbah’ın iki sene önce tahmin ettiği gibi sultanüzerimizeordusalmaktahâlâaceleetmiyor.Sınırötesindekibarbarlardaburayakiminhükmettiğiyleilgilenmiyorlar.Neticedezaptetmekisterlersekaleisterbizimister sultanın elinde olsun saldırmak zorundalar. Biz de kaleyi tıpkı sultanınadamları burada olsa yapacakları gibi savunacağız. Bu düşünceler ışığındazamanımızı iyi değerlendiriyoruz. Komutanımız İsmaili hayatına ilişkin baştanaşağıdeğişiklikleryaptı.Hermüminaynızamandayılmazbiraskerdir.Heraskerdeaynızamandaateşlibirmümindir.BuradayapılanenönemliçalışmaysaYüceEfendimizintalimatıylakurulanvefedaiyetiştirdiğimizokulumuzdur.Buokuldahertürlüfedakârlığahazırseçkinbirgrupyetiştirilmektedir.Bugrubuntammanasıylaneler yapabileceğinden bahsetmek için fazlasıyla erken. Şimdilik yalnızcaEfendimizadınaSelçuklusoyunundallanıpbudaklandığıağacıkesecekbaltanınbilenmekteolduğunusöyleyebilirim. İlkdarbeninvurulacağıgünartıkokadardauzak değil. Tüm bölge, Rey şehrine dek İsmaili davasına sıcak bakıyor. AyrıcaHuzistan’dan gelen konuklarımızın da onaylayacağı üzere, Büyük Dai HüseyinAlkeyni, sultana karşı tüm bölgeyi kapsayacak büyük bir ayaklanma hazırlığıiçinde.Bizdebuvesileylegerçekgücümüzünhangiseviyedeolduğunugörmüş

Page 94: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

olacağız.Amaogünekadarhürmetlidailervekomutanlarsizlerdenşimdiyedekyaptığınız çalışmaları aynı şekilde devam ettirmenizi istiyoruz. Yani davamızaadamtoplamayısürdürün.Unutmayınbirkişibirkişidir.”

Konuşmasına son derecemonoton bir ses tonuyla başlayan Ebu Ali sonlaradoğru bir hayli heyecanlanmıştı. Elini kolunu sallıyor, zaman zaman kaşlarınıçatıp, gerektiği yerlerde de gülümsüyordu.Sonra, uzun zamandır bağdaş kurupoturmaktaolduğuminderindenkalkıportayadoğruyürüdü.

“Dostlarım,” diye başladı. “Sizlere Seyduna’dan çok özel bir emir getirdim.Adam toplarken sakın ha asıl amacımız aklınızdan çıkmasın! Zira şu andanitibaren bir kişinin bile büyük önemi olacaktır. Davamıza katılanların çokluğunabakıp sakın yanlış düşüncelere kapılmayasınız. Neden bu adam fakir ya datoplumunöndegelenlerindenbirideğil.Onualsamneoluralmasamneolurdiyeasladüşünmeyin.Belkioküçükgördüğünüzkişigününbirindedengeyi lehimizebozacakkişiolabilir.Hiççekinmedençabalarınızısürdürün. İnsanları iknaetmekiçinherkapıyıçalın.Enönemlisideönceonlarıngüveninikazanın.Herseferindeaynıyöntemleridenemeyin.Hepfarklıtaktiklergeliştirin.Eğerkarşınızdakiinançlıbiriyse, Kuran’a sıkı sıkıya bağlıysa ona sizin de aynı derecede inançlıolduğunuzu gösterin. Selçuklu sultanlarının elinde inancın zarar gördüğünü,Bağdat’taki halifenin Selçukluların elinde oyuncak olduğunu anlatın. Eğer sizeKahire’deki imamın yabancı bir sahtekâr olduğunu ileri sürerse aynı fikirdeolduğunuzu söyleyip Bağdat halifesinin de ondan aşağı kalır yanı olmadığıhususunda ısrarcı olun. Eğer hitap ettiğiniz şahıs Ali sempatizanıysa ya da enazından bu öğretiye hoşgörüyle bakıyorsa işiniz kolay olacaktır. Eğer İranlıatalarıyla gurur duyan biriyse ona hareketimizin arkasında Mısır yönetimininkesinlikle olmadığını anlatın. Ama karşınızdaki yerel halk tarafından haksızlığauğratıldığına inananbirzatsabuseferonaMısırFatımileriyönetimegelirse tümhaksızlıklarınsonbulacağındanbahsedin.Eğergizliden,hattaalenenKuran’lavedini konularla alay eden zeki bir adamla karşılaşırsanız ona İsmaili öğretisinintamamen özgür düşünce temelleri üzerine bina edildiğini, yedi imam öğretisininyalnızcacahilyığınlarauzatılanbiryemolduğunuanlatın.Herkeslekendikişiliğineve düşüncelerine uygun biçimde konuşup zihinlerinde kurulu düzenin işleyişiyleilgili kuşkular uyandırmaya çalışın. Aynı zamanda da alçakgönüllü olup azlayetinenbiriolduğunuzugösterin.Oanhangidüşüncetarzınısavunuyorsanızonauygun davranın. Karşınızdakinin mertebesine dikkat ederek geleneklerinegöreneklerine saygı gösterin. Tüm bunlar ikna etmeye çalıştığınız kişiyietkileyecektir.Nekadargörmüşgeçirmişbiriolursaolsunüzerindeonutekgerçekyola sevk edecek vasıfta bir ağırlığınız olduğuna ikna olmalı. Bu şekilde güventesis ettikten sonra planınızın ikinci aşamasına geçebilirsiniz. Dünyada adaletsağlamakveyabancıhükümdarlarıgörevlerindenuzaklaştırmakamacıgüdendinibir tarikata mensup olduğunuzu anlatın. Kafasını iyice karıştırıncaya dek ateşlitartışmalara girin, merakını körükleyin; gizemli, sırlara vakıf biri gibi görünün.Sonra da söyleyeceklerinizi kimseye anlatmayacağına dair yemin ettirip yediimamöğretisindenbahsedin.EğerKuran’a inanıyorsa inancını zedeleyin.Sonrada davamızdan ve sultana saldırmak üzere hazırda bekleyen muhteşemordumuzdanbahsedin.Birkezdahayeminettirip,Alamut’taetrafındaonbinlerce

Page 95: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

müridin toplandığı büyük bir peygamber olduğunu anlatın. Böylece onu iyideniyiyeşaşkınaçevirmişolacaksınız.Eğervarlıklıbiriyseyadaenazındanhalivaktiyerindeyseondan kendini davaya katılmışhissetmesi için büyükmiktardabağışalın. Çünkü insanların uğruna para ödedikleri işlere daha fazla bağlandıklarıtecrübeylesabittir.Onlardantopladığınızbuparaları,sizekatılanfakirleredağıtın.Yalnızdizginlerinielinizde tutmak içinbudağıtma işinimümkünolduğuncauzunaralıklarlayapın.OnlarabuparalarınİsmailidavasınınYüceEfendisininverdiğiönmükâfatolduğunusöyleyin.Kişiyiiyiceiknaettiktensonraağınızıdahasıkörmeyebaşlayabilirsiniz. Ona yeminini bozanları bekleyen korkunç cezalardan,Efendimizin mübarek yaşamından ve gösterdiği mucizelerden bahsedin. Aynıyerleri tekrar tekrar ziyaret edin. Ve asla bir tek kişiyi bile küçümsemeyin.Efendimizindebuyurduğuüzerehiçkimsedavamızahizmetedemeyecekkadarönemsizdeğildir.”

Dailerle komutanlar konuşmayı büyük bir ilgiyle dinlemişlerdi. Ebu Ali zamanzamaniçlerindenbiriniseçipsankiyalnızcaonahitapediyormuşçasına,gözlerininiçinebakarakkonuşuyordu.

“Şimdi veya asla!” diye bağırdı sözlerinin sonunda. “Bu bizim düsturumuzolmalı. Sizler ruh yakalamaya çalışan avcılarsınız. Efendimiz sizleri bunun içinseçti. Şimdi de emirlerini yerine getirip istediği gücü kurmasına yardım etmeküzere geldiğiniz yerlere döneceksiniz. Hiçbir şeyden korkunuz olmasın. Tümkudretimizle,müminlerimizveaskerlerimizleherbirinizinarkasındayız.”

Sonrabirsandıkdolusualtıngetirtipsalonunortasınakoydu.Ardındanyanınaçömelipelindeki kalıncabirdefterdenYüceEfendi’nin talimatıuyarıncakimenekadarödemeyapılacağımgözdengeçirmeyekoyuldu.

“Bundan sonra hepinize birer maaş bağlanacak,” dedi Ebu Ali. “Bunusadakatinizin ve çalışmalarınızın mükâfatı olarak kabul edin. Başarınız arttıkçaalacağınızmiktardaartacak.”

Komutanlar çeşitli isteklerini sıralamaya başladılar. Birinin birçok karısı veçocuğu vardı, bir başkasınınsa dönüş yolu çok uzundu. Üçüncüsüyse burayagelemeyenbirarkadaşıiçindeödemeistiyordu.Dördüncüsüsonderecefakirbirbölgeden geldiğini söyledi. Yalnızca Huzistan bölgesinin temsilcisi Büyük DaiHüseyinAlkeyniyanındabirşeygetirmişti.İçialtındoluüçkese.Ayrıcanekendisinedeefendisiiçinherhangibirtaleptebulunmadı.

“İşte hepimize örnek olacak bir şahsiyet,” dedi Ebu Ali Huzistan temsilcisinesamimiyetlesarılarak.

“Kervansoygunculuğundaiyiparavar,”diyefısıldadıEl-HekimyanıbaşındakiDai Zekeriya’ya göz kırparak. Hüseyin Alkeyni’nin bizatihi Yüce Efendi’nintalimatıyla Türkistan’dan gelen kervanları soyduğu ve buradan elde edilen gelirsayesinde Hasan İbni Sabbah’ın artık iyiden iyiye yayılmış tarikatını ayaktatutabildiğinedairsöylentilerdolaşıyorduetrafta.

Altınlarındağıtılmasısonaerincekomutanlarmisafirlerinekızarmışetveşarapikrametmeyekoyuldular.Sağdasoldaherkesözelsohbetleredalmıştı.Birbirlerinedertlerini sorunlarım anlatıyorlardı. İçlerinden birkaçı İsmaili davasının başarılı

Page 96: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

olabileceğine dair ciddi kuşkulan olduğundan bahsetti. Sonra ailevi sorunlardankonuştular. Kimisinin Alamut’ta bir kızı bir başkasının başka bir yerde bir oğluvardı. Acaba onları nasıl evlendiririz diye konuşuyorlardı. Her biri ailesini kendiçatısı altında toplamak istiyordu. Bu yüzden de çocukların evlenince neredeyaşayacakları konusunu uzun uzun tartıştılar. Tabii eski dostlar bir araya gelipsohbete koyulunca konu ister istemez Yüce Efendi’ye ve yaptıklarına dageliyordu.

Hasan’ın ikikızıHaticeveFatma,EbuSoraka’nıngözetimindekiharemdeydi.Hatice on üç, Fatma’ysa on bir yaşındaydı. Hasan onları Ebu Soraka’ya teslimettiğindenberineyanmaçağırmışnededurumlarıhakkındaDai’yeherhangibirşeysormuştu.

Dai, Huzistan elçisine kızlarının babalarının ismini ağızlarına dahi almaktankorktuklarındanbahsetti.EbuSorakaçocuklaraböylemuameleedilmesini tasvipetmiyordu. Kendisi de son derece şefkatli bir babaydı. Hasan’ın karılarına neolduğunuysahiçkimsebilmiyordu.Yalnızcakaledeolmadıklarıkesindi.

BununüzerineHuzistanelçisideHüseyinAlkeyni’ninelegeçirdiğiGonbadanKalesi’ndeyaşayanYüceEfendi’ninoğluHüseyin’denbahsetti.Çocukbabasıylamünakaşa etmiş, ceza olarak da babası onu Huzistan Büyük Dai’sinin yanmasıradanbiraskerolarakgöndermişti.

“Çocukadetavahşibirhayvangibi,”dedielçi.“Amababasıbenolsaydımonudizimindibindetutardım.Çünküdeğiştirmekyadaenazındanbelirliölçüdeyolagetirmek içingözünüzünönünde tutmanızgerekir.Buşekildeaşağılanmakonunöfkesinideinatçılığınıdagüçlendirmektenbaşkabirişeyaramaz.HüseyinAlkeynionunlaçokbüyüksorunlaryaşıyor.”

Misafirler Alamut’ta üç gün kaldılar. Sonra da dördüncü günün sabahı şafaksökerkenmemleketlerinedoğruyolakoyuldular.

Kaledekiyaşamnormalseyrinegirdi.Takibeklenmedikbirziyaretherşeyibirkezdahatepetaklakedenedek.

Page 97: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

5

SıcakbiryazgünüaltmışyaşlarındabiradamyanındaonbeşatlıylaAlamut’adoğruilerlemekteydi.Vadiningirişindekimuhafızlaronudurdurupkimolduğunuvegeliş sebebini sordular. O da İsfahan Kalesi’nin eski reisi Ebu Fazıl Lumbaniolduğunusöyledi.ReyşehrindengeliyorduveoradakiyenireistenYüceEfendi’yeson derece önemli havadisler getirmişlerdi. Nöbetçi subay derhal komutanlarınıbilgilendirmeküzereatmaatlayarakkaleyeyöneldi.

İkindi namazının hemen sonrasıydı. Talebeler daha yeni dinlenmeyeçekilmişlerdi. Birden toplanma borusu çaldı. Hemen sandaletlerini, cübbelerinigiyip, silahlarını kuşanarak avluya koştular. Yüzbaşı Minuçehr’le Dailer, EbuSoraka,İbrahimveAbdülmelikatüzerindetalebeleribekliyordu.

Gençlerdehemenatlarınabindiler.

Süleymanyanındakine,“Birşeyleroluyor,”diyefısıldadıburnundansoluyarak.Gözleribeklentiyleparıldıyordu.

Uzun tüylü, kısa kır atındaki Ebu Ali de gelmişti. Bacaklarını sanki orayaaitlermişçesine hayvanın böğrüne sımsıkı sarmıştı. Talebelerin karşısına geçipkonuşmayabaşladı.

“Delikanlılar! Sizlere Efendimizin yakın dostu olan son derece hürmetli biradamıkarşılamavazifesi veriyorum.Buadam İsfahan’ıneski reisiEbuFazıl’dır.BaşvezirinkendisinikovaladığıdönemdeEfendimizidörtayboyuncasaklamıştır.Ona,davamızayapmışolduğububüyükdesteğibilerekhürmetedin.

Atınımahmuzlayıppeşindekilerlebirliktevadiyeyöneldi.

BusıradaEbuFazıl’ınsabrıgiderektükeniyordu.Muhafızıngittiğiyönedoğrubakıyor, atı da sanki onun bu huzursuzluğunu hissetmişçesine yerindeduramayarakbiroyanabirbuyanayöneliyordu.

Sonunda vadide bir grup atlı belirdi. İçlerinde Fazıl’ın eski dostu Ebu Ali devardı.Hemenöneçıkıpatındaninmedenarkadaşınasarıldı.

“Alamut’tasenikarşılayan ilkkişiolmaşerefineeriştiğim içinbahtiyarım,”dediAli.

“Teşekkürederimbendemutluyum,”karşılığınıverdiEbuFazıl.Amasesindebellibelirsizbirhoşnutsuzlukvargibiydi.“Fakatbenikarşılamakiçinpekdeaceleetmediniz.Eskidenbenbekletirdim insanları kapımda.Nedemişler bugünbana

Page 98: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

yarınsanadeğilmi?”

EbuAlikahkahaylagüldübusözlere.

“Zaman değişiyor,” dedi. “Kızma, eski dostum. Sadece seni layık olduğunbiçimdekarşılayabilmekiçinbirazgeciktim.”

Ebu Fazıl yumuşamış gibiydi. Bakımlı sakalını okşayıp, diğer dailerle veMinuçehr’leelsıkıştı.

Yüzbaşınınemriyletalebelerderhalhizayagirdiler.Sonraanidenikiyeayrılarakfarklı yönleredoğruuzaklaştılar.Ardındankeskinbir ıslıklasavaşdüzenialdılar.Verilen yeni bir komutun ardından da çektikleri mızraklarla birbirlerine doğrudörtnala koşmaya başladılar. İlk anda gerçek bir cenk olacakmış gibi gelse debüyükbirustalıklasonandabirbirlerinedokunmadankayıpgeçtilerveaynıhızlageridönüpbaşlangıçpozisyonlarınıaldılar.

“Aferin çocuklar, harika bir birlik bu,” dedi Ebu Fazıl hayranlıkla. “Birbirlerinedoğrukoşarlarkenbirhaylitedirginoldum.”

EbuAlihoşnutluklagülümsedi.

Verdiğikomutlahepbirliktevadidenkaleyedoğruyöneldiler.

Alamut’ a ulaşınca Yüzbaşı Minuçehr talebelere dağılma müsaadesi verdi.Ayrıca reisin ve maiyetindekilerin atlarıyla ilgilenilmesini istedi. Sonra damisafirlerinibüyüktoplantısalonunagötürdü.

Yolda etrafına bakman Ebu Fazıl surları ve iç binaları dikkatle inceliyordu.Askervehayvansayısınıgörüncetammanasıylaşaşkınadöndü.

“İyideburasısırdanbirordugâh,sevgilidostum,”dedi.“OysabenAlamut’tabirpeygamberleyadanebileyimbirgenerallefilankarşılaşacağımısanıyordum.Bugördüklerimin tanıdığım İbni Sabbah’ın eseri olduğuna inanmakta güçlükçekiyorumdoğrusu.”

“Buradasenibirikisürprizinbeklediğinisöylememişmiydim?”diyegüldübüyükdai.“Alamut’taşuanaslındayalnızcaüçyüzellikişivar.Amagördüğüngibitümaskerlerimizsondereceiyieğitilmişdurumda.Ayrıcabolmiktardahayvanımızvar.En ufak bir erzak sorunumuz da yok. Civardaki her bir kalede de kendilerinibütünüyle davamıza adamış iki yüzer askerimiz bulunuyor. Tüm bölge bizidestekliyor aslında. Herhangi bir tehlike durumunda Alamut’ta bir anda bin beşyüzkişitoplayabiliriz.”

“İyide,budaçokaz.Hemdeçokaz,”diyesöylendiEbuFazıl.

EbuAlionaşaşkınlıklabakarak,“Nedemekistiyorsun?”diyesordu.

“Buradaki bir avuç askerle sultanın ordusuna karşı durmayı planlıyorolamazsınız.”

“Hayır,onuplanlıyoruz.Amaşuaniçinortadabirtehlikeyokdeğilmi?”

EbuFazılbaşınıikiyanasalladı.

“İbniSabbah’lakonuşmamgerek.”

Page 99: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Dailerbirbirlerinebaktılar.

Ellerinde gürzler taşıyan muhafızların bulunduğu en üst avluya ulaşıp, YüceEfendi’ninikametgâhınınönünegeldiler.

Diğer ileri gelenler toplantı salonunda bekliyorlardı. Ebu Fazıl’ın gözleri boşyereeskiarkadaşımarıyordu.

“İbniSabbahnerede?”diyesordu.

EbuAlisakalınıkaşıyarak,“Bengidipgeldiğinihabervereyim,”dedi.“Beklerkendailersanaeşlikedipyiyecekiçecekayarlasınlar.”

Hemeniçeridaldı.Ebufazılarkasındansesleniyordu.

“Ona bu yolculuğu laf olsun diye yapmadığımı söyle. Reis Muzaffer’den çokmühimhaberlergetirdim.Benibeklettiğiheraniçinbüyükpişmanlıkduyacak.”

Öfkeyle yastıklara gömüldü. Dailer etrafına otururken hizmetkârlar da onayiyecekiçecekservisiyapmayabaşlamışlardı.

“Gören de bana ikramda bulunun dediğimi sanacak,” diye mırıldandı dahaziyadekendikendine.

“Bu kadar öfkelenmeyin hürmetli şeyhim,” dedi Ebu Soraka. “Bu Alamut’taâdettir.”

“YüceEfendimizAlamut’uelegeçirdiğindenbuyanaodasındançıkmadı,”diyeizahettiİbrahim.“Ozamandanberidebüyükdaidışındakimseylekonuşmuyor.”

“Ben bilirim bu işleri,” diye cevap verdi Ebu Fazıl. “İsfahan reisiyken ben deadametmekistediklerimiuzunsürekapıdabekletirdim.Amakapımıdostlarımadahepaçıktutardım.BunuİbniSabbahdagayetiyibilir.”

“Hürmetli şeyhimEfendimizBaş vezir tarafından aranmaktayken onu dört ayboyunca evinizde sakladığınızı duyduk,” dedi Yunanlı konuyu değiştirmekgayesiyle.

Reiskahkahaylagüldü.

“Peki sana onun zırdeli olduğunu düşündüğümü de söyledi mi?” diye sordu.“Zatenbenimyerimdekimolsaaynışekildedüşünürdü.”

“Ben de hikâyeyi kısmen duydum,” dedi EbuSoraka. “Ama tam olarak nelerolupbitiğinibilmiyorum.”

“Pekâlâ,istersenizanlatayım,”dedieskireisboğazınıtemizleyerek.

Dailer hemen arkasına yaslanıp rahat oturabilmesi için birkaç yastık dahagetirdiler.Sonradabirazdahayakınınaoturdular.

Odaanlatmayakoyuldu.

“İbniSabbah’ıçokuzunzamandırgörmedim.Aradangeçenzamanzarfındabirhayli değişmiş olduğunu anlıyorum. Fakat onunla ilk tanıştığım zamanlarda eşibenzeri olmayacak derecede nüktedan, eğlence peşinde koşan biriydi, onusöyleyeyim.Sarayerkânıonunşakalarınakatılakatılagülerdi.Sultanınmoraline

Page 100: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

kadar bozuk olursa olsun İbni Sabbah küçücük bir şakayla onu neşelendirmeyibaşarırdı.TabiiBaşvezirinbuyüzdenonunekadarkıskandığınısanırımtahminediyorsunuzdur. Sonunda da arkasından işler çevirerek onu kaçmak zorundabıraktı. HasanMısır’a kaçmıştı ve aradan geçen bir sene içinde sarayda adımhatırlayan kimse kalmamıştı. Tabii kendisinden önünde sonunda intikamalınacağındankorkanBaşvezirdışında.SonraİbniSabbah’ınMısır’ıterkettiğiniduyunca tüm casuslarına ülkeyi karış karış gezip buldukları yerde ortadankaldırmalarıtalimatıverdi.AmaHasansırrakadembasmıştı.

“Günlerdenbirgünüzerindekalınbircübbeylebirşeyhodamadaldı.Korkudanbirtaraflarımainmeinecektiazdaha.Kendimitoplayıncahizmetkârlarımaavazımçıktığı kadar bağırmaya başladım. ‘Buraya gelin aptallar! Kim aldı bu adamıevime?’Sonraadamcübbesininyüzünüörtenkısmını indirdi.Karşımdaneşeylegülümseyen eski dostum Hasan duruyordu. İşte o an korkum daha da arttı.Fırlayıp kapının perdesini hızla çektim. “Sen aklım mı kaçırdın?” dedim ona.“Peşinde Baş vezirin yüzlerce adamı var. Ama İsfahan’da sürtüp durduğunyetmiyormuş gibi kanunlara saygılı bir Müslüman’ın evine hem de güpegündüzdalıveriyorsun.” Gülerek eski günlerdeki gibi sırtıma vurdu. ‘Ah, sevgili reisim,’dedi. ‘Sultanın maiyetindeyken ne kadar dostum vardı bir bilsen! Ama şimdigözden düştüğüm için bütün kapılar yüzüme kapanıyor.’ Ne diyebilirdim? Onuseverdim. Bu yüzden de onu evimde sakladım. Evet, doğru, vaktinin tamamınıodasındageçirmekzorundakalıyorduamaçoksabırlıydı.Günleriniyazıpçizerek,hayaller kurarak geçiriyordu. Ne zaman ziyaretine gitsem bana komik hikâyeleranlatır,şakalaryapardı.

“Fakatbirkeresindesöylediğiçoktuhafbirşeylebenibirhaylişaşırttı.İşinasılgarip tarafıbunusöylerkenyüzündeherseferindekarşısındakinialayaaldığındabeliren kurnaz gülümseyişinin bulunmasıydı. Normal olarak ben de söylediğinişaka olarak algıladım ve onunla birlikte gülmeye kalktım. Tam olarak şöyledemişti. ‘Kayıtsız şartsız güvenebileceğim iki üç adamım olsa bir seneden kısasüre içinde sultam alaşağı edip bütün krallığını ortadan kaldırabilirim.’Gözlerimden yaş gelinceyedek güldüm.Amao birdenmüthiş ciddileşerek beniomuzlarımdan yakaladı, sımsıkı tutarak gözlerimin içine baktı. O bakışlarkarşısındatepedentırnağatitremiştim.Sonrada,‘Benkesinlikleçokciddiyim,reisEbuFazılLumbani,’dedi.Geriyeçekilipsankiöbürdünyadangelmişçesineşaşkınbir ifadeyle yüzüne bakakaldım. Kim biri karşısına geçip sınırları Antakya’danHindistan’a, Bağdat’a hatta Hazar denizine dek uzanan bir krallığı iki ya da üçadamın yardımıyla yıkacağını söylese farklı davranırdı sorarım size? İlk andayalnızlık ve seneler boyunca kaçak olarak yaşamanın neden olduğu korkununetkisiyleaklını kaçırdığımdüşündüm.Onayatıştırıcı birkaçşeysöyleyipodadançıktım.Tanıdığımbirhekimegiderekondandeliliğitedaviedecekbirilaçistedim.OgeceuzunuzundüşündüktensonradaaldığımilacıHasan’averdim.Amailacıiçmeyireddetti.Artıkbanagüvenininkalmadığınıanlamıştım.”

Dinleyenleranlatılanlarasamimiifadelerlegüldüler.

“İştebuharika!”diyebağırdıYunanlı.“Tamonayakışantürdebirhikâye.”

“Peki, bugün Hasan’ın söyledikleri hususunda ne düşünüyorsunuz, hürmetli

Page 101: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

şeyh?”diyesorduEbuSoraka.

“Onunbusözlerisöylerkençokamaçokciddiolmasındankorkuyorum.”

Etrafındakilerinyüzünetekertekerbakıpbaşımşaşkınlıkiçindeikiyanasalladı.

GeridönenEbuAli,“Hadigel,”dedi.“İbniSabbahsenibekliyor.”

Reis yavaş hareketlerle yerinden kalktı. Başını hafifçe sallayarak oradakileriselamlayıpbüyükdaininpeşinetakıldı.

Devcüsseliadamlarınellerindeağırgürzlerlenöbettuttuklarıuzunbirkoridordailerlediler.Sonradarbirmerdiveneulaşıp,dönerekçıkanbasamaklardankuleyedoğrutırmanmayakoyuldular.

“BukadaryerdururkenİbniSabbahkulenintepesindemiyaşıyoryoksa?”diyesordureisnefesnefesebirhalde.

“Evet,öyle,hürmetlireis.”

Merdivenler giderek daralıp dikleşiyordu. Büyük dai basamakları adeta yirmiyaşındaymışçasına çıkıyordu. Diğer taraftan eski reisinse nefes alacak takatikalmamıştı.

“Birazduralım,”dedisonunda.“Nefesimkesildi.Artıkgençdeğilimben.”

Birsürereisinkendinitoplamasıiçinbeklediler.Sonradayenidentırmanmayakoyuldular.

AmakısabirsüresonraEbuFazılyenidenhomurdanmayabaşladı.

“Bittimyahu!Bubasamaklarınbirsonuyokmu?İhtiyarkurtininihepimizlealayedebilmekiçinmibukadaryükseğetaşıdıacaba?”‘

Ebu Ali belli etmemeye çalışarak güldü. Basamakların sonuna yaklaşırlarkeneskireisdebayılacakhalegelmişti.Merdivenleribaşınıiyiceeğerekçıktığıiçinenüst basamakta bekleyenmuhafızı fark etmemişti. Bu yüzden önünde birden ikiçıplak bacak belirince şaşırarak geri sıçradı. Tam karşısında, heykelleri andıranyarı çıplak siyahi bir adam vardı.Dağ gibi adamın boğa kadar güçlü olduğu ilkgörüşte anlaşılıyordu.Elinde de reisin iki eliyle bile yerinden kımıldatamayacağıkadarbüyükbirgürzvardı.

EbuAligülerekyaşlıadamımerdivenlerdengerisingeriyeyuvarlanmamasıiçintuttu.EbuFazılkılınıbilekıpırdatmadanduranmuhafızınyanındangeçipkoridorayöneldi. Sonra durup geri dönerek adama bir kez daha bakma ihtiyacı hissetti.Muhafız da gözlerini ona dikmiş arkasından bakıyordu. Karanlıkta da olsa irigözlerininparıltısıseçilebiliyordu.

“Hayatımboyuncaböylebirmuhafızıolanbirsultanyadaşahgörmedim,”diyemırıldandı misafir. “Bir Afrikalıyı böylesine büyük bir gürzle silahlanmış olarakgörmekhiçdehoşdeğildoğrusu.”

“KahirehalifesibirkoğuşdolusuhadımıHasan’ahediyemahiyetindegönderdi,”dediEbuAli.“Tahminedemeyeceğinkadargüvenilirler.”

“Şu sizinAlamut hiç de bana göre bir yer değilmiş,” diye fikrini açıkladı reis.

Page 102: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Hiçhoş,huzurvericibirşeylergörmedimgeldiğimdenberi.”

Azöncekinetıpatıpbenzeyenbirbaşkamuhafızınbeklediğibirkapınınönünegeldiler.EbuAlibirkaçkelimemırıldandı.Adamdaperdeyikaldırıpkenaraçekildi.

Son derece basit döşenmiş bir odaya girmişlerdi. Büyük dai hafifçe öksürdü.Karşıduvardaasılıhalılarınbirikımıldargibioldu.Görünmeyenellerhalıyıkenaraçekince ortaya çıkan kapıda İsmaililerin Yüce Efendisi Hasan İbni Sabbahbelirmişti. Eski dostunu hararetle selamlayıp, samimi bir tavırla elini sıkarkengözlerimutluluklaparıldıyordu.

“Şurayabak! İsfahan’dakievsahibimgelmiş!Sakınbanadelilik içinbaşkabirilaçgetirdiğinisöyleme!”

Şenşakrakkahkahalaratarakikiyaşlıadamıodasınaaldı.

Reiskendinişimdiçokdahaiyidöşenmiş,heraçıdanbirâliminodasınıandırangeniş bir bölümde bulmuştu. Duvarı boydan boya kaplayan birkaç sıra raftakitaplarla çeşitli belgeler göze çarpıyordu. Zemindeki halının üzerindeyseastronomi aletleri, ölçüm ve hesap araçları, yazı malzemeleri, mürekkephokkaları,kaztüyükalemleryeralmaktaydı.

Misafirhayretleetrafınabakındı.Aşağıda,kaledegördükleriyleşuangördükleriarasındaenufakbirbağlantıgörememişti.

“Demek bana delilik ilacı getirmedin öyle mi?” diye devam ettirdi Hasangülümseyip hâlâ neredeyse tamamen simsiyah olan sakalını sıvazlayarak.“Mademöyle,hangiulviamaçsenidünyanınbuucunaattı?”

“Sana kesinlikle herhangi bir delilik ilacı getirmedim, Sevgili Hasan,” diyekonuşabildi reis sonunda. “Ama onun yerine Muzaffer’den bir haber getirdim.Sultanın emriyle Emir Arslantaş otuz bin kişilik ordusuyla Alamut’u zapt etmeküzereHamedan’danyolaçıktı.ÖncübirlikleriolanTürksüvarileribugünyadaengeç yarınRudbar’a ulaşmış olacak. Birkaç gün içinde de buraya geleceklerdir.”Hasan’laEbuAlibiraniçinbakıştılar.

“Bukadarçabukmu?”Hasanbusoruyusoruphemenardındandadüşünmeyekoyuldu. “Bu kadar çabuk saldırıya geçmelerini beklemiyordum. Sarayda birşeylerdeğişmişolmalı.”

Dostlarını yastıklara buyur edip o da düşünceli bir tavırla başını iki yanasallayarakyanlarınaçöktü.

“Sanabildiğimher şeyi anlatacağım,” dediEbuFazıl. “Sende kaleyi en kısazamandaboşaltmakararıvermelisin.”

Hasan hiçbir şey söylemedi. Reis göz ucuyla onu süzüyordu. Bilmese onunaltmışyaşındaolduğunahayattainanmazdı.Yaşınıhiçgöstermiyordu.Cildieskisigibitaze,bakışlarıcanlıveetkileyiciydi.Boyuneuzunnekısaydı.Neşişmannedezayıfsayılırdı.Uzundüzbirburunavedolgundudaklarasahipti.Yükseksesle,karşısındakinin yüzüne bakarak, belli belirsiz sezilen alaycı ve şakacı bir tonlakonuşuyordu. Ama düşünceye daldığında yüzü sanki acı çekiyormuşçasınakırışıyor, gülüşü siliniyor, bakışlarında donuk bir ifade beliriyordu. Ya da bazen

Page 103: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

sankigörünmeyenbirşeylereodaklanmışgibibakıyordu.Zatenonainananlarıdaen çok korkutan bu bakışlarıydı. Tüm bunların neticesinde yakışıklı biri olduğusöylenebilirdi.Üstelikfizikselgörünümünündefarkındaymışgibibir ifadesivardı.“Anlatdinliyorum,”dedimisafirinekaşlarınıçatarak.

“Hâlâ duymamışsındır diye söyleyeyim,” diye başladı reis yavaşça. “EskidüşmanınNizamülmülkartıkBaşvezirdeğil.”Hasanirkildi.Tümvücudutepedentırnağaürpermişti.

“Ne dedin sen?” diye sordu kulaklarına inanamıyormuş gibi. “Sultan,Nizamülmülk’ü görevden alıp yerine geçici olarak Hanım Sultan’ın kâtibesiniatadı.”

“Tacül-Mülk’ümü?”diyesorduEbuAlisevinerek.“Obizimmüttefikimizdir.”

“Artık değil. Çünkü Hanım Sultan küçük oğlunun tahtın vârisi olarak ilanedilmesinibekliyor.Yasalardabunacevapveriyorzaten,”diyeaçıkladıreis.

“Kalleşlik!”diyemırıldandıbüyükdai.

Hasansessizliğinivedüşüncelitavrınıkoruyordu.Önedoğrueğilipparmağıylahalınınüzerinedairelerçizmeyekoyuldu.

İki yaşlı adamdasessizceonunhareketlerini izleyip konuşmayabaşlamasınıbekliyordu.

“HanımSultan’ınkâtibesininNizamülmülk’iinyerinegeçişisarayınbizebakışınıbütünüyledeğiştirmişolmalı,”dediHasansonunda.“İştebuplanlarımdatemeldendeğişiklikler yapmamı gerektirecek. Çünkü önümüzdeki bahara kadar bizesaldırmayacaklarını düşünüyordum. O zamana kadar da hazırlıklarımıtamamlayacaktım.Amaşimdielimiziçabuktutmamızgerekecek.”

“Ah, az daha çok önemli bir şeyi unutuyordum,” diye sözünü kesti reis.“NizamülmülkBaş vezirliği kaybetti ama ona en kısa sürede İsmaililiğin kökünükazımasıtalimatıverildi.”

“Budaölümkalımsavaşıanlamınagelir,”dediEbuAlikederlibirsesle.“ÇünkübuBaşvezirikoyunsürüsünüyemeyehazırlananbirkurthalinesokacakbiremir.”

“Amabizkoyundeğiliz,”dediHasangülerek.Birsüredahasustu.Ancakeskineşesininyavaşyavaşyerinegeliyoroluşubirkararverdiğimanasınageliyordu.

“Acilen harekete geçmeliyiz,” diye konuştu. “Muzaffer ne düşünüyor? Bizeyardımedecekmi?”

“Onunlaenincedetayınakadarherşeyideğerlendirdik,”diyecevapverdiEbuFazıl.“Senigerçektençokseviyor.BuyüzdendeTürksüvarilerinedirenmeniçinelinden gelen yardımı yapacak. Ama Emir’in ordusu tarafından yapılacak asılsaldırıkarşısındaonundaelindenbirşeygelmez.”

“Anlıyorum,anlıyorum,”dediHasan.Gözlerindevedudaklarınınkenarındaeskimuzipgülümseyişibelirdi. “PekiEfendiHazretlerinereyekadarçekilmemiuygunbuluyor?”

“Zatenbizdebilhassabukonuüzerindedurduk,”diyekonuştu reis.Hasan’ın

Page 104: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

şeytani gülümseyişini fark etmemiş gibiydi. “Yalnızca iki rota var önünde. İlkibatıya,vahşiKürttopraklarındangeçerekBizans’aoradandaMısır’aulaşankısayol.Diğeriyse doğu yönüne olan uzun yol.Muzaffer sana uzun olan yolu tercihetmeni tavsiye ediyor. Merv’e ya da Nişabur’a kadar çekilirsin. Orada HüseyinAlkeyni güçleri ordunuza katılır, ikiniz birlikte Kabil’e veya Hindistan’a kadargidersiniz. Oralarda size sığınma müsaadesi verecek bir prenslik bulursunuzönündesonunda.”

“Harika bir plan,” dedi Hasan alay etmeyi sürdürerek. “Ama ya ordum Türksüvarilerinekarşıdirenemezse?”

“Buolasılığıdadüşündük,”dedireisHasan’adoğrusokularak.“Eğerbukadarkalabalık bir biçimde geri çekilmek sana mantıklı gelmiyorsa Muzaffer sana vesenin tercih edeceğin yakınlarına sığınma hakkı verebilir. Zaten beni de bunedenleburayagönderdi.”“Muzafferçokzekibiradam.Benimiçinbukadarçokşey tasavvur edişini asla unutmayacağım. Ama ne yazık ki ne kafamın ne deyüreğiminiçinigörebiliyor.”

Hasanartıkciddileşmişti.

“Alamut alınamaz,” diye devam etti. “O yüzden de burada kalıyoruz. Türksüvarilerinirahatlıkladurdururuz.Sultanınordusugelenekadardahazırlıklarımızıtamamlarız.”

Ebu Ali, Hasan’a sonsuz bir güvenle bakıyordu. Ama Ebu Fâzıl dehşetedüşmüştü.

“Senihephünerli,bilgilibiriolarakgördüm,SevgilidostumHasan,”dedi.“Sonzamanlarda namın aldı yürüdü. İran’da neredeyse herkes senden bahsediyor.Sarayakarşıyaptıklarınseninsonderecekabiliyetlibirdevletadamıolduğunudaortaya koydu. Ama şu an söylediklerin yüreğimi korkuyla dolduruyor açıkçası.”“Daha yapacaklarımın yansını bile gerçekleştirmedim.” diye cevap verdi Hasan.“Şimdiye dek yalnızca idari becerilerime dayanarak ilerledim. Bundan sonrainancınneleryapabileceğinigöreceğiz.”

Busonsözleriniiyicevurgulayaraksarfetmişti.Ardındanbüyükdaiyedönerekkonuşmayabaşladı.

“Git ve bütün ileri gelenleri topla. Derhal harp vaziyeti alınsın. Yarıntalebelerimiz fedai olma imtihanına girecekler. Onlar da durumdan haberdaredilmeli.

“Meclisi yerimesen idareedeceksin.Komutanlaramisafirlerimizinyaklaştığınıve onları burada bekleme emri verdiğimi söyle. Sonra herkesin düşüncesiniaçıklamasına müsaade et. Herkes fikrini söyleyince de bana gelip rapor ver.Yüzbaşınınkaleninmüdafaasıiçingereklihertürlüemrivermesinisağla.”

“Herşeyemrettiğinizgibiolacak,”dedibüyükdaivehızladışarıyöneldi.

Çalandavullarveborularaskerlerisilahbaşınaidarecileridetoplantısalonunaçağırıyordu. Ebu Ali yüzünde son derece ciddi bir ifadeyle toplantı salonundakiyerinialmıştıbile.Dailerlesubaylardahızlaiçerigirdiler.

Page 105: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Herkesgeldiktensonrabüyükdaiönceiçeridekilerinyüzünebirsüresessizcebakıpardındankonuşmayabaşladı.

“SultanBaşvezirigörevdenaldı veona İsmailileriortadankaldırması talimatıverdi.HamedanEmiriArslantaşotuzbinaskeriyleAlamutüzerineyürüyor.TürksüvarilerindenoluşanbiröncübirlikdebugünveyayarınRudbar’aulaşmışolur.Birkaç gün içinde kalemizin dışında dalgalanan siyah bayraklar göreceğiz. Reyvalisi Muzaffer bize yardım göndereceğini vaat etti. Ama bizim de savunmayahazırlanmamız şart. Seyduna benden bu saldırıya nasıl direneceğimize dairgörüşlerinizi öğrenmemi istedi. Sizin fikirlerinizi öğrendikten sonra nihai kararınıverecek.”

Yastıklarındaki komutanlar birbirlerine baktılar. İlk anda birkaç kişi aralarındafısıldaşsadauzuncabirsürehiçbirisözalmakistemedi.

“Yüzbaşı,siztecrübelibiraskersiniz,”dediEbuAlisonundaMinuçehr’e.“Sizceöncelikliolarakneyapmamızgerek?”

“Türksüvarilerindenkorkmamızıgerektirecekbirdurumyok,”diyecevapverdiyüzbaşı. “Kalemiz bu türden bir saldırıya rahatlıkla karşı koyabilir. Saldırıyakalkışanları da bir güzel yakarız. Ama tam teçhizatlı otuz bin kişilik bir ordununkuşatmasına ne kadar dayanabiliriz işte asıl konuşulması gereken bu bence.”“Elimizdekierzakbizinekadaridareeder?”diyesorduYunanlı.

“Altı ay rahat yeter,” diye cevapladı yüzbaşı. “Ama hemen Rey’e bir kervanyollarsakMuzafferbizealtıaydahaidareedecekerzakgönderebilir.”

“Buönemli,”dediEbuAlisöylenenleriyazıtahtasınageçirirken.

SonraAbdülmeliksözaldı.

“Bencebu kadar çabuk kaleye kapanmamalıyız. Türkleri,Muzaffer gerçektenyardım yollarsa, açık alanda rahatlıkla yeneriz. Zaten sultanın ordusu da şu ançokuzaklarda.”

Bu plan genç subaylar üzerinde çok müspet bir etki yaratmıştı. “Acelecidavranmayalım,” diye fikrini söyledi Ebu Soraka. “İyice düşünüp taşınmalıyız.Kalede kadınların, çocukların da olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Eğer açıkalandayapılacakbirsavaşıkaybedersekonlarıkimsekoruyamaz.”

“Ben de hep bunu söylüyorum ya işte,” diye bağırdı giderek öfkelenen Daiİbrahim.“Birsavaşçınınkadınlarlaveçocuklarlaişiolmamasıgerek.”

“Buradaailesiolanbirtekbendeğilim,”diyekarşıçıktıEbuSoraka.BusözlerleHasan’ınikikızınıhatırlatmakistemişti.

Daiİbrahimöfkeyledudaklarımsıktı.

“Benimharikabirtavsiyemvar,”dediEl-Hekimgülerek.“Kadınlarıveçocuklarıdevelere, eşeklere bindirip Muzaffer’e yollayalım. Aynı kervan dönüşte de bizeerzak getirir. Böylece bir taşla iki kuş vurmuş oluruz. Hem erzak ihtiyacımızazalmış olur hem de onlar için endişelenmekten kurtuluruz. Ayrıca kervan dagiderkenlüzumsuzyereboşgitmemişolur.”

Page 106: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“İyibirfikir,”dediEbuAlionunsöylediklerinideyazarak!

Tartışmalar bu noktadan sonra giderek ateşlendi. Yapılmadı gerekenleri,eksikleribirerbirersıralıyorlardı.Artıkherkafadanbirsesçıkıyordu.

Sonunda Ebu Ali toplantının bitişini ilan etti. Komutanlara nihai kararlanbeklemelerinisöyleyipHasan’ınyanınakuleyedöndü.

Bu sırada Hasan İsfahan’ın eski reisinden sultanın bu ani tavır değişikliğinesebepolanolaylarıöğrenmişti.Zirayakınzamanadeksultanınmaiyetiyleyakınilişkileriçindeydi.ÖzellikledegençHanımSultanTerkenHatun’unkâtibesiTacül-Mülk’üsırdaşolarakkabulederdi.

Sultan Melikşah ilk karısından olan Berkyaruk’u tahtın vârisi ilan etmişti. Busırada yirmi yaşındaki vâris Hindistan sınırındaki bir ayaklanmayı bastırmagörevini yürütüyordu. Genç Hanım sultan onun yokluğunu fırsat bilerek dörtyaşındakioğluMuhammed’ingeleceğinigüvenealmaçabasınagirişti.BuplanadaençokNizamülmülkkarşıçıkıyordu.Sultankararsızkalmıştı.Bazentecrübelivezirini haklı buluyor bazen de genç karısının etkisinde kalıyordu. Aslında Başvezirinarkasındaçokkuvvetlibirdestekvardı.BağdathalifesivetümSünnigüçleronu destekliyordu. Aslında Hanım Sultan da Nizam’ın sayısız düşmanınındesteğini sağlamayı başarmıştı ama Nizam’ın gücü, sağladığı bu desteğinöneminiazaltıyordu.OdabununüzerineBaşvezirinarkasındakiSünnidesteğerakip olacak bir güç bulma arayışına girdi. Sultanın kâtibesi de aralarındaHasan’ın İsmaili tarikatının da bulunduğu Şiilerle temas kurdu. Her şey tam daAlamut tarafının istediği gibi gelişiyordu. Hanım Sultan’ı İran’daki tümtaraftarlarıyla desteklemeyi vaat etmişti. Tac ül-Mülk de Terken Hatun’la birliktesultanın, Hasan’ın kuzey İran’daki varlığından çok fazla rahatsız olmaması içinelindengeleniyapacağınınsözünüvermişti.

İki senemüddetle gerek Sultan Hanım gerekse de kâtibesi sözlerini tuttular.Nizamülmülk’ün İsmaililerüzerinesaldırıyageçmeyekararverdiğiheranbirliktesultanınhuzurunaçıkıpBaşvezirinbuarzusununtemelindeyalnızcaHasanİbniSabbah’a olan kişisel nefreti olduğunu söylüyorlardı. Sultan tahtın vârisikonusunda Nizam’ın görüşlerini desteklemesine karşın konu İsmaililer oluncadahaziyadeHanımSultan’lakâtibesininsöylediklerineitibarediyordu.

Ancak Ebu Fazıl’ın Muzaffer’in İsfahan’dan gelen elçisinin söylediklerinedayanarak anlattıklarına göre artık durum değişmişti. Nizamülmülk, HüseyinAlkeyni’nin Gonbadan Kalesi’ni merkez alarak Hasan adına tüm Huzistan’daayaklanma faaliyetinde bulunduğunu öğrenince büyük bir korkuya kapılmıştı.Hasan’ın kendisine karşı beslediği nefretin farkında olduğundan da sultana tümgücüyle baskı yapmaya başladı. Seneler önce Hasan’ı sultanın gözündeitibarsızlaştırıponunyalnızcagüvenilmezbirsoytarıolduğukanaatiniyerleştirmekiçin elindengeleni yapmıştı.Ne yapıp edipHasan’ın tek niyetinin kendisini yanisarayınBaşveziriniyerindenetmekolduğunasultanıiknaetmişti.Sultansonundabusözlerinetkisindekalıp,öfkelenerekHasan’ıbirgecedeİsfahan’dansürmüştü.O tarihten itibaren de sultan, Hasan’ın başarılarını önemli bir husus olarakgörmemeye başlamıştı. Ama Baş vezir gelip Hasan’ın arkasından çevirdiği

Page 107: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

dolapları itirafediponunaslındasonderecetehlikelivebirokadardakabiliyetlibiradamolduğunuanlatıncabunukendisineyapılmışbirsaygısızlıkolarakkabuledip öfkeden deliye döndü.Ayağa kalkıp önünde diz çökmüş halde duran yaşlıadamıiterekodasınaçekildi.ArdındandaNizam’ınBaşvezirliktenazledildiğinivebu göreve geçici olarakHanımSultan’ın kâtibesinin getirildiğini bildirdi.Nizam’adaHasan’ıveİsmailiyetaraftarlarınıderhalortadankaldırmavazifesiverilmişti.Bunoktadan sonra gerek Hanım Sultan için gerekse de kâtibesi için eskimüttefiklerineyardımetmeninbiranlamıkalmamıştı.Neticedeenbüyükhasımlarıgözden düşmüş, sultan üzerinde nihai bir etki sağlayacak mertebeyeyükselmişlerdi.

Tüm bu hareketli gelişmelerin ardından sultan ve tümmaiyeti kız kardeşiylekocasını yani halifeyi ziyaret etmek üzere Bağdat’a doğru yola çıktı. Niyeti dehalifeyikızkardeşindenolançocuğunuvârisiolarakilanetmeyeiknaetmekti.

Ebu Ali rapor vermek üzere geri döndüğünde Hasan, İsfahan’daki tümgelişmeleri en ince ayrıntısına kadar öğrenmişti. Ebu Ali’den de toplantıda sözalan ileri gelenlerin fikirlerini dinledi. Büyük dai sözlerini bitirince ayağa kalkıpodadabirileribirgeridolaşmayabaşladı.Zihnindedurumdeğerlendirmesiyaptığıapaçıkortadaydı.

SonundaEbuAli’yedöndü.“Tahtanıalveyaz.”

Büyükdaibağdaşkurupyazıtahtasınısoldizinekoyarakkalemeuzandı.

“Benhazırım,İbniSabbah,”dedi.

Hasan yazılanları rahatça okuyabilmek maksadıyla adamın omuz başındadurup bir yandan yazdırıp bir yandan da gerekli yerlerde açıklamalar yaparakemirlerinibildirmeyekoyuldu.

“Türk süvarilerine direnme hususunda,” diye başladı, “Abdülmelik haklı.Kendimizikaleyebukadarçabukhapsetmemeliyiz.Onlarıaçıkarazidedurduruporadayenmeliyiz.AmaMuzaffer’indebirliklerinizamanındayollayacağındaneminolmamızgerekiyor.EbuAlisultanınöncüsüvarilerininkarşısınaçıkacakbirliğisenyöneteceksin. Minuçehr kalenin savunmasından mesul olacak. Tabii meydanmuharebelerinebayıldığıiçinobunahiçmemnunolmayacakamabizdekalenineminellerdeolduğunaeminolmalıyız.

“Sonra,gereksizboğazdoyurmaktankurtulmamızgerekiyor.Buçokönemli.Bugece yatsı namazından sonra Abdülmelik haremdeki bütün kadınları, çocuklarıyük hayvanlarına bindirip, kervanı yola çıkarsın.Muzaffer iyi bir insandır. Zatenbaşka çaremiz de yok. Kervanın onun elinde güvende olacağını düşünüyorum.DerhalRey’ebirhaberciyollayıpbiranevvelonudurumdanhaberdaredin.Odakervanımız geri gelirken yollayacağı erzak tedarikine başlasın. Ayrıca Alamut’agönderebileceği kadar çok asker takviyesi yapsın. Ona yolladığımız kadınlarlaçocukları çalıştırabileceğini de söyleyin. Böylece çok fazla bir işgücü kaybı dayaşamamışolur.Seninnegibidüşüncelerinvar,sevgiliEbuFazıl?”

Gülümseyenbakışlarınıreisedikmişti.

“Ben de Abdülmelik’in kervanına eşlik edeyim,” dedi eski reis. “Sultanın

Page 108: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

ordusunabu fare kapanında yakalanmak istemiyorum.Muzaffer’in de benimdesöylediklerimidikkatealmadın.Görevimiifaettimben.Şimdiyapmamgerekenenkısasüredeburadanuzaklaşmak.”

“Kararınbenimplanımadauyuyor,”diyegüldüHasan. “Senveadamlarındakervanın güvenliğini sağlarsınız. Sayenizde Abdülmelik de yanına fazla adamalmak Zorunda kalmaz. Muzaffer dönüş için yine de kervana kendimuhafızlarındanbirkaçtaneversin.Haremimizsanaemanet.”

ArdındanEbuAli’yedöndü.

“Rudbar’a derhal bir haberci yola. Buzruk Ümid’in Alamut’a dönmesiniemrediyorum.Onaihtiyacımvar.Huzistanneyazıkkiçokuzakta.HüseyinAlkeynizamanında burada olamaz. Ama ona da haber verilsin. Burada yaşanacaklarnesilden nesle aktarılacak.” Bu düşünceler kendi kendine gülmesine nedenolmuştu.Birsüresessizliğinimuhafazaettiktensonrareisedöndü.

“Dinle, Ebu Fazıl. Beni, tıpkı İsfahan’daki günlerimizde olduğu gibi bir deliolarakgördüğünizleniminekapıldım.Çünküotuzbinaskerekarşıbiravuçinsanladirenmeyeçalışmanınimkânsızolduğunudüşünüyorsun.Bunuanlıyorum.Çünkübir zamanlar peygamberi Bedir Savaşı’nda koruyan meleklerin şimdi de bizikoruyacaklarınınfarkındadeğilsin.”

“Hepşakayapmaktanvazgeçmeyecekmisinsen?”diyecevapverdiEbuFazılacı dolu bir gülümseyişle. Hasan’ın kendisiyle dalga geçtiğini düşündüğündenbirazdaalınmıştı.

“Hayır,şakayapmıyorum,eskidostum,”dediHasanneşeyle. “Sadecekinayeyapıyorum. Ama insanlara gözlerine bile inanamayacakları bir sürprizhazırlıyorum. Bunu bil yeter. Dünyaya, iman gücünün nelere kadir olduğunugöstereceğim.”

Ardındanemirleriniyazdırmayadevametti.SonundadaEbuAli’yedöndü.

“Herkeseverdiğimgörevleribildir.Haberciseçipemirleriuygunbirdilleyazın.Biranevvelhareketegeçilmeli.Abdülmelikyolaçıkmadanöncekızlarımıgetirsinbana. Tüm bunları yaptıktan sonra erkekleri toplayıp sultanın bize savaş ilanettiğini söyle. Talebelere hazırlanmalarını bildir. Çünkü imtihanı yarın sabahyapacağız. Sert ol. Onları yapabileceklerinin enayisini yapmaları için teşvik et.Başarılı olamazlarsa tüm şanslarını kaybedeceklerini söyleyerek korkut onları.Akşam da ibadethanede toplayıp merasimle fedai yap. Bunun yaşamlarının enönemli başarısı olduğuna inanmalarını sağla. Tüm bunları seninle birlikteKahire’deizlediğimizmerasimiörnekalarakyap…Herşeyianladınmı?”

“Kesinlikle,İbniSabbah.”

Hasan her iki adamı da gönderdi. Minderlerin üzerine uzanıp bir süre dahaverdiğiemirleridüşündü.Önemlibirşeyunutmadığınaeminoluncadahuzurlubiruykuyadaldı.

Bu sırada bütün erkekler avluda, kızgın güneşin altında bekliyordu. YüceEfendi’ninikametgâhınagirenkomutanlarınınoradaoldukçauzunsürekaldığının

Page 109: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

farkındaydılar.Artıkgidereksabırlarıtükeniyordu.

Talebelerse kendi binalarının önünde çift sıra halinde bekliyorlardı. Hiçkıpırdamadan,bakışlarıilerideöyleceduruyorlar,sondereceönemlibirzataeşliketmeyeseçilmişolmanınverdiğionuruiçlerindehissediyorlardı.Amayavaşyavaşonlardasabırlarınınsonunagelmeküzereydiler.

SessizliğiilkbozanSüleymanoldu.

“Neler olup bittiğini çok merak ediyorum,” dedi. “Belki de eğitim artık sonaeriyor.”

“Galibadayanamayacakhalegeldin,”diyetakıldıYusufona.

Arkadaşlarıgülüştü.

“Bence asıl sen göbeğinin erimesinden korkuyorsun,” diye karşı çıktıSüleyman.“Buyüzdendedavulveborusesipekhoşunagitmiyor.”‘

“Acabadüşmanıilköncehangimizgöreceğizdiyemerakediyorum.”

“Hiçkuşkusuzsengöreceksin.Nedeolsasırıkgibiboyvarsende.”

“Kesin sesinizi,” diye müdahale etti İbni Tahir. “Dereyi görmeden paçalarısıvamayın.”

“Keşke bir sinek olsam ve gidip komutanların şu an neler konuştuklarımdinleyebilsem,”dediÜbeyde.

“Benceasıldüşmansaldırıncasineğedönüşmekisteyeceksin,”dediSüleymangülerek.

“Eğer düşman zehirli bir dille bertaraf edilebilseydi senin büyük bir yiğitolacağındanhiçkimseşüpheduymazdı,”diyekarşılıkverdiÜbeyde.“Adınbütünİran’ıtitretirdi.”

“Onu bilemeyeceğim ama yumruğumu görünce titremeye başlayacağınaeminimÜbeyde,”dediSüleyman.

Çavuş Abuna hızla dışarı çıktı. Meraklı gözlerle kendisine bakan gençlere,“Havaısınıyorgibiçocuklar,”diyefısıldadı.“Sultanınordusuüzerimizeyürüyor.”

Kimsedençıtçıkmadı.İlkandakorkmuşlardı.Amakorkuhızlayerinicoşkulubirheyecanabırakıyordu.

“Sonunda!”dediyüreğininderinliklerindenkopupgelenbirsesle.

Birbirlerinebaktılar.Hepsiningözleriparlıyordu.Sonrabirerbirergülümsemeyebaşladılar. Hayal güçleri devreye girmişti. Kendilerini bekleyen kahramanlıkları,çetingörevleriveulaşacaklarısonsuzmutluluğudüşünüyorlardı.

“Lanet olsun! Daha ne kadar bekleyeceğiz?” diye bağırdı kendine hâkimolamayan Süleyman. Artık yerinde duramayacak haldeydi. “Neden at binipkâfirleresaldırmaemrivermiyorlar?”

Abuna’yla iki adam, ikisi siyah biri de Ebu Ali’nin kır atı olmak üzere üç atıavluyaçıkardı.

Page 110: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Birisifısıldadı.

“Seydunakonuşacak!”

Busözlertalebelerarasındakulaktankulağayayılmayabaşladı.

“Ne?Kimkonuşacakmış?”

“Seyduna.”

“Kimdiyor?KıratEbuAli’nin.Siyahatlardanbirideyüzbaşıyaait.”‘‘

“Pekiyaüçüncüsü?”

Yüce Efendi’nin ikametgâhının önündeki muhafızlar hazır ola geçtiler. Büyükdaiyle diğer ileri gelenler binadan çıkıyorlardı. Ebu Ali, yüzbaşı ve Dai İbrahimçavuşun getirdiği atlara bindiler. Diğer ileri gelenler de yerlerini alıp talebeleregözleriniYüceEfendi’ninikametgâhınaçevirmeleriniistediler.

Ebu Ali iki refakatçisiyle birlikte üst avlunun kenarına kadar geldi. Sessizliğisağlamak için bir elini kaldırdı. O anda alt avluya adeta Ölüm sessizliği çöktü.Büyükdaiüzengileriüzerindedoğrulupyüksekseslekonuşmayabaşladı.

“İsmailimüminler!YüceEfendimizin adıyla. İmtihan zamanı artık geldi.Şimdiliderimize ve mübarek şehitlerimize olan sevginizi ve bağlılığınızı ispat etmezamanıdır. Sultanın emriyle, canına susayan Arslantaş biz gerçek müminleriortadan kaldırmak üzere geniş bir orduyla üzerimize yürümektedir. Birkaç günekadar Alamut Kalesi’nin surları dibinde çalan savaş borularını duyup, Abbasiköpeklerininsiyahbayrağınındalgalanışını izliyorolacağız.Bu itibarlaEfendimizadınasizlerdengecegündüzhiçbirzamansilahbırakmamanızıemrediyorum.Buemre karşı gelenler hain olarak kabul edilerek ölümle cezalandırılacaklardır.Toplanma borusunu işittiğiniz anda derhal önceden tespit edilen yerlerinizialmanızgerekiyor.Üstlerinizsizedahadetaylıbilgiverecektir…”

Atını talebelere doğru çevirip doğrudan onlara hitap ederek konuşmasınısürdürdü.

“Kendinizi fedaetmeyehazırlanan sizlerEfendimizinemirlerini dinleyin!Yarınbir imtihana tabii tutulacaksınız. Başarılı olanlar için akşam bir merasimdüzenlenecek.Sizlere zihnen ve ruhenhazırlanmanızı tavsiyeediyorum.Çünküfedaiseçilmekherbirinizinhayatınınenönemlianıolacaktır…”

Sonrayenidentümbölüğedöndü.SesiAlamut’tayankılanıyordu.

“İsmaili savaşçıları!” diye bağırdı. “Peygamberin sözlerini aklınızdançıkarmayın.Aslanlargibisavaşın.Korkukimseyiölümdenkurtarmaz.Eşhedüenla ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammedün abdühü ve resulühü. Yetiş yaMehdi!”

Talebelerdehşetiçindekalmışlardı.Obüyükgün,oimtihangünügelipçatmıştıdemek. Ve hiçbiri henüz kendisini buna hazır hissetmiyordu. Sapsan yüzlerleodalarınaçekildiler.

“Şimdi şeytandan intikam alacağız işte,” diye bağırdı Süleyman. “Hiçbir şeybilmiyoruzkidaha.Gidippiyadeolarakyazılsakdahaçokfaydamızolur.”

Page 111: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Doğru. Hadi gidip gönüllü olalım. Nerede işe yarayacaksak bizi orayayollasınlar,”diyeonayladıÜbeyde.

İçlerindeençokkorkanYusuf’tu.Süreklialnındaki teri silipsessizcekendisinirahatlatacakbirşeylerbulmayaçalışıyordu.

“Gerçektençokzormuolacak?”diyesordusesititreyerek.

“Sen dayanamayacaksın o kesin. Sonrasında da düşmana harika bir hedefolursun,”dediSüleymanalayederek.

Yusufacıdolubiriççekişleyüzünüellerininarasınagömdü.

“İyideneyapacağızşimdi?”diyesorduNaim.

“Neden Şahrud’a atmıyorsun kendini? Yapacağın en iyi şey bu zaten,” dediSüleymanona.

SonraİbniTahirsözekarıştı.

“Dinleyin arkadaşlar. Sizce Efendimiz bizi asker mertebesine indirerekaşağılamakiçinmiseçti?Herbirimizinustalıklarıvar.Bennotlarımızıalıpbirlikteşimdiyedeköğrendiklerimitekraretmemizgerektiğinidüşünüyorum.”

“Tekrar dersini sen ver!” diye bağırdı talebeler birbirleri ardına. İbni Tahir dedama çıkmayı önerdi. Ellerinde yazı tahtaları ve aldıkları notlarla İbni Tahir’inçevresinde toplandılar.Odasorularsorarakanlayamadıklarıyerleri izahetmeyekoyuldu. Talebeler yavaş yavaş sakinleşerek normale dönmüşlerdi. Ama yarınkiimtihanı hatırladıkları her an soğuk terler döküyorlardı. İçlerinde, ta derinlerdebüyükbirkorkuvardı.Yaklaşandüşmanıbütünüyleunutmuşlardı.

Aşağıavluda, sol taraftaki gözetlemekulesinin yan tarafındagüvercinlikle sıkkavak ve servi ağaçlarının arkasına gizlenmiş harem binasında büyük bir telaşvardı.Abdülmelikbütünkadınlarlaçocuklarıadetaavınınüzerineatılmışbirşahinmisali önüne katmış, bir an evvel kaleden göndermeye çalışıyordu. Ağlayarak,bağırıp çağırarak, yalvararak da olsa herkes emirlere itaat ediyordu. Hadımlarönceleritümbuhengâmeyikıllarımbilekıpırdatmadanizlediler.SonraDaionlarakadınlarıntoplanmalarınayardımdönelerinibuyurdu.

Bu sırada onlarca deve ve eşek de binaların önüne getirilmişti. İleri gelenler,gelipkarılarıveçocuklarıylavedalaştılar.

EbuSoraka’nınkalede ikikarısıvardı. İlkikendiyaşlarındadişsizbirkadındı.BukarısındandoğanikikızıevlenmişNişabur’dayaşıyordu.Daionagençliğindenberitutkundu.Birçocuğunannesinenasılihtiyacıvarsaodakarısınaaynıihtiyacıduyuyordu.

Kendisine bir kız, bir oğlan doğuran ikinci karısıysa daha gençti. ÇocuklarıharemdeHasan’ın ikiçocuğuylabirlikteyaşıyordu.Bukarısınıdaçokseviyordu.Ayrılma zamanı gelince birden onu ne kadar özleyeceğini anladı. Duygularınıgöstermemekiçinbüyükçabaharcamakzorundakalmıştı.

El-Hekim’in Mısırlı güzel bir karısı vardı. Onu Kahire’den yanında getirmişti.Çocukları yoktu. Haremde onun evlenmeden önce bir fahişe olduğuna dair

Page 112: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

söylentilerdolaşıyordu.El-Hekimkarısınıngüzelliğinidiğererkeklereanlatmaktanhoşlansadakadınınüzerindekigücündenbirhaylirahatsızdı.Yinedekaleyeheryeni kervan gelişinde ona bir hediye almaktan geri durmazdı. İhtiyar bir kadınkarısınıntümişleriniyapıyordu.Odabütüngünhayallerkurup,ipekgiysileriçindesüslenippüslenerekgününügünediyordu.

Yüzbaşı Minuçehr’in kalede bir karısı vardı ama iki eski eşinden olan üççocuğunudagetirmişti.Şimdionlarakısacavedaetti.

Yanlarında uzun zaman geçirirse haddinden fazla duygusallaş maktankorkuyordu.

Karılarıyla ve çocuklarıyla vedalaşan erkekler derhal kaledeki görevlerininbaşınayöneldiler.

BusıradaharemdençıkanEbuSoraka,El-Hekim’lekarşılaştı.

“Kaleartıkçokboşgelecekbize,”dediEbuSorakahüzünle.

“Yemek içmekten sonra kadın sevgisinin uğruna mücadele edilmesi gerekentek şey olduğunu söyleyen filozoflara aynen iştirak ediyorum,” diye cevap verdiYunanlı.

“AmaYüceEfendimizonlarsızyapabiliyor,”diyecevapverdiDai.

Hekimbudüşünceyiküçümsüyormuşçasınakaşlarınıçattı.

“Çocukgibikonuştanşimdi.”

Sonra Ebu Soraka’nın koluna girip ona zorlukla duyulabilecek kadar alçaksesle, “Sence liderlerimiz kalenin arkasındaki bahçede ne saklıyor olabilirler?”diyesordu.“Kediyavrulanmı?YapmaAllahaşkına.Nedenmertebelerininverdiğikudretten istifadeetmesinlerki?Nesennedebenoradakiyağlıkazların tadınabakabilirelbette.”

EbuSorakabiransusupsöylenenleridüşündü.

“Hayır,bunainanmammümkündeğil,”diyecevapverebildisonunda.“Oradabirşeyler yapıldığını ben de biliyorum. Ama kesinlikle hepimizin faydalanması içinçalışılıyordun Yalnızca liderlerimizin şahsi menfaatleri için bir şeyler yapıldığınahayattainanmam.”

“İster inan ister inanma,”diyecevapverdihekimgücenmişbir tavırla. “Ancakşunuaklındanhiççıkarma.Efendiherzamaneniyiparçayıkendisinesaklar.”

“Azdahabirşeyiunutuyordum,”dediReisEbuFazıl,akşamadoğruHasan’lavedalaşmayageldiğisırada.Bilgiçbirtavırlagözünükırpıştırdı.

“Hakikatendeyanımdasanavermeküzerebirşeygetirmiştim.Amadelilikilacıfilan değil. Görünce neşenin yerine geleceğini sanıyorum. Ne olduğunu tahminedebilirmisin?”

Hasanşaşırarakgülümsedi.ÖncereisesonrayanındaduranEbuAli’yebaktı.

“Enufakbirfikrimbileyok.”

Page 113: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Ah, tahmin yürütene kadar vermeyeceğim,” diye takıldı reis ona. “Her türlüzenginliğe ulaşacak durumda olmana karşın süse gösterişe ehemmiyetvermiyorsun. Son derece alçakgönüllüsün. Yalnızca bir şey ilgini çok çekiyor.Mümkünolduğuncaçoğunasahipolmakistiyorsun.Şimditahminedebilirmisin?”

“Banabirkitapgetirdin.”

“İyitahmin,Hasan.Birkitap.Amakimin?”

“Neredenbileyim?Belkieskiyazarlardanbirinden?İbniSinaolabilirmi?Hayırmı?Ozamanmodembiryazar?Gazaligetirmedinbanadeğilmi?”

“Elbette Gazali getirmedim,” diye güldü reis. “Senin için aşırı dini bir hediyeolurdu.Getirdiğimkitabınyazarıseninfikirlerineçokyakınbiri.”

“Allahaşkına,söylesenekiminkitabımgetirdinbana?’

EbuAligülümseyereksordu.“Benbirfikiryürütebilirmiyim?”“Tabiibuyur,çokmerakediyorum,”dediyenilgiyikabuledenHasan.

“BencereissanaeskidostunÖmerHayyam’ınyazdığıbirkitabıgetirdi.”

Reisyüzüneyayılangülümseyişiylebaşsalladı.Hasanelinialnınavurup,“Tüh,nasılbilemedim?”diyehayıflandı.

“Bir arkadaşımın Nişabur’da bizzat Ömer Hayyam’dan duyduğu dört şiirinigetirdim.Seveceğinitahminettim.”

“Banadahauygunbirhediyegetiremezdin,”dediHasan. “Budüşünceli tavrınbenioldukçasevindirdi.”

EbuFazılcübbesininaltındançıkardığıkâğıttomarınıHasan’auzattı.Hasandakâğıtlarıbağlayankurdeleyiçözüpyazılaragözatmayakoyuldu.

Birandadüşünceleredalmıştı.

“Çok tuhaf,” dedi bir süre sonra. “Aynı gün iki okul arkadaşımdan haberalıyorum.Nizam’danveHayyam’dan.”

KapıyagelenbirhadımEbuMalik’inHasan’ınkızlarınıgetirdiğinibildirdi.

“Git artık dostum,” dedi Hasan elini arkadaşının omzuna atarak. “Kadın veçocuklarımızlaalakadarol.Belkigününbirindesenindebirşeyeihtiyacınolur.Ozamansanakendinihepborçluhissedecekbudostunuhatırla.”

EbuAli’yebaşıylabirişaretverinceikiadamodayıterketti.

AbdülmelikperdeyikenaraçekinceHasan’ınkızlarıHatice’yleFatmaçekingenadımlarlaiçerigirdiler.Dai,YüceEfendi’yedoğruyürürkenonlardakapıeşiğindeöylecebekliyorlardı.

“Kızlarınıgetirdim,Seyduna,”dedi.

Hasansonderecesertbirifadeylekızlarınabaktı.

“Orada korkan tavuklar gibi ne dikiliyorsunuz? Gelin yanıma,” diye bağırdısonra da, “Anneniz sizi bana yük etti. Bu nedenle sizi her görüşümde onu

Page 114: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

hatırlayıpöfkeleniyorum.Sizisırfbabalıkvazifemgereğiyanımakabulettim.Amaşimdi haremdeki herkesle birlikteRey şehrine,Muzaffer’in yanına gideceksiniz.”Abdülmelik’edöndü.

“Sen de Muzaffer’e söyle bunlara sadece dokudukları ipliğin değeri kadaryemekversin.Kızlarımoldukları içinonlaraenufakbirayrıcalık tanımasın.Eğersöz dinlemezlerse onları köle olarak satabilir. Eğer öyle bir şey olursa paranınyarısınımasrafları içinkendinesaklasın.Gerikalanınıdabanagöndersin.Hepsibukadar.Şimdinamazınızıkılıpyolakoyulunhadi!”

Kızlar odadan iki küçük fare gibi koşarcasına çıktılar. Hasan, Abdülmelik’ inbirazdahakalmasınıistedi.

“Muzafferonlarlanasılbaşaçıkacağınıbilir.Akıllı biradam.Kendisinindebirsürüçocuğuvar,”

BusıradakızlarkapınınönündeağlayarakDai’ninçıkmasınıbekliyorlardı.

“Ne kadar yakışıklı, gördün mü?” diye sordu genç olanı. “Neden bizden bukadarçoknefretediyor?”diyesordubüyüğühıçkırıklararasında.

Abdülmelik birlikte kule basamaklarından inerken onları teselli etmeyeçalışıyordu,

“Korkmayın, küçük civcivler.Muzaffer iyi yürekli bir insandır. Bir sürü çocuğuvar.Onlarlaoynayıphoşçavakitgeçireceksiniz.”

Page 115: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

6

Aşçının akşam yemeğini getirdiğini Hasan fark etmemişti bile. Düşünceleredalmış bir halde duvardaki meşaleyi alıp masadaki mumla tutuşturdu. Sonraalışkınvedikkatlihareketlerleduvardakihalıyıtutuşmamasıiçinkenaraçekipdarbir geçitten geçerek kulenin tepesine çıkan dar merdivenlere yöneldi. Meşaleyibaşının üzerinde tutarak ilerleyip balkona ulaştı. Serin, temiz havayı içine çekipparmaklığayaklaştı.Etindekiyananmeşaleyiyukarıkaldırıpbaşınınüzerindeüçkezçevirdi.

Kısabirsüresonraaşağıdan,karanlığın içindencevapgeldi.Meşaleyi işaretialdığım göstermek maksadıyla bir kez daha sallayıp sonra odasına döndü.Meşaleyiküçükbiroyuğasokaraksöndürdü.Üzerinebolbircübbegeçirdi.Sonrabu kez diğer duvardaki halıyı kenara çekerek alçak tavanlı, yumuşak halılarlakaplı,hücrebenzeribirodayagirdi.Yerdekigürzlemetalçanahızlavurdu.Tizseskulenin her yanında yankılanmıştı. Aniden içinde olduğu hücre hareketlendi.Görünmeyenellerhücreyiaşağıindiriyordu.

Yolculukaslındabirhayliyavaştı.Hasanherseferindegerilirdi.Yamekanizmabozulursa? Ya ip kopar da hücre onunla birlikte kulenin dibindeki kayalaraçarparakparçalanırsa?Yabuderecegüvendiği zencilerdenbiri aleti bozuponucehennemin dibine yollarsa? Ya bir an için kendini kaybeden hadımlardan biriaşağılanmışmertebesinin idrakinevararakefendisininbaşınıbir gürzdarbesiyleezmek isterse? Aslında bu korkutucu Mısırlı muhafızlar bakışlarında ürkenevcilleşmiş vahşi hayvanlar gibiydiler. Sahibinin elindeki kavalla oynayan yılanmisali.Onlarınsadakatlerinigarantialtınaalmakiçinherşeyiyapmıştı.Dünya’daondan başka hiç kimseye itaat etmezlerdi. Yanlarından geçen korkudan tir tirtitrerdi. Ebu Ali bile onların yanında kendini bir tuhaf hissederdi. Bu hadımlarınHasan’ın Dailer ve komutanlar arasında dahi korku uyandırmasının en önemliunsurları olduğu apaçıktı. Onlar sayesinde astları üzerinde istediği baskıyıkuruyor, aralarındakimertebe farkını dahanet biçimdeortaya koymuşoluyordu.Zaten fedaileribuamaçlahazırlamaktaydı.Aslındakendikendisinikandırıyordadeğildi.Dailerinhiçbirinançlarıolmadığınındayalnızcaşahsimenfaatlerpeşindekoştuklarınındabilincindeydi.İstemesedekendisinibubiçimdeişleyenbirçarkıniçinde buluvermişti. Durumunu kendisini şu an aşağı indiren bu mekanizmayabenzetiyordu. Nasıl ki en ufak bir aksaklıkta alet bozulup olanca hızıyla yereçakılırsa kendisinin de yapacağı en ufak bir hesap hatasında hayatı boyuncagerçekleşmeyeçalıştıklarıunufakolurdu.

Page 116: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Kulenindibineulaşanmakinedurdu.ÇarkıçevirenMağribi,perdeyiyanaçekti.Hasanbelli belirsizhissedilen rüzgârda tatlı tatlı titreşenmeşalelerinaydınlattığıserin bir koridordaydı şimdi.Karşısındaki hadımaürpertici bakışlarla baktı. Artıkeskisikadarsakindi.

“Köprüyüindir,”diyeemrettisertçe.

“Emredersin,Seyduna.”

Zencibirkolukavrayıpolancagücüyleaşağıbastırdı. İçindeolduğukoridorunduvarlarındanbiri ağır ağır açılmayabaşlamıştı.Arkadangürültüyle akan suyunsesi işitiliyordu. Sonra gökyüzündeki yıldızlar seçilir oldu. Köprü nehrin üzerineindi.Karşıtaraftameşalelibiradambekliyordu.

Hasan hızlı adımlarla ona doğru yürüdü. Geçişinin ardından köprü kaldırılıpkuleningirişidekapatıldı.

“Durumnedir,Adi?”diyesordu.

“Herşeyyolunda,Seyduna.”

“Meryem’i soldaki köşke getir. Orada bekleyeceğim. Sonra da Apama’yısağdakiköşkegötür.Amaikisinedebirbirleriyleilgilienufakbirşeysöyleme.”

“Emredersin,Seyduna.”

Birbirlerinegülümsediler.

Kuralarınüzerindeilerleyipiçiçegeçmişsuyollarınınbulunduğunoktayakadaryürüdüler.Kıyıdakikayığabindiler.Adihemenküreklereasıldı.Kısabirsüresonradaha dar bir suyoluna sapıp sonunda başka bir kumsala ulaştılar. Hemenkarşılarındaki dar yol, yukarı, akşam karanlığında adeta kristal bir saray misaliparıldayanküçükbirköşkeuzanıyordu.

TepeyeçıktıklarındaAdikapınınkilidiniaçtı.İçerigiripherköşedekiiçlerireçinedolu lambaları yaktılar. Köşkün ortasındaki küçük havuz lambaların ışığındarengârenk parıldamaya başlamıştı. Hasan vanayı açınca fıskiyenin suyuneredeysetavanadekyükseldi.

“En azından beklerken sıkılmam,” dedi ve duvar dibindeki yastıklara kuruldu.“ŞimdigitMeryem’igetir.”

Sonrasuyunhuzurvericisesinidinlemeyekoyuldu.Okadardalmıştıkibirsüresonra içerigirenMeryem’i farketmedi. “Allah’ınselamıüzerineolsun,Sabbah’ıntorunu.”diyeselamladıMeryemonu.

ÖnceşaşıranHasansonrakendisinitoplayarakneşeylekızıyanınaçağırdı.

Meryem yanında getirdiği içi yiyecek içecekle dolu sepeti kenara bırakıp,cübbesiniomuzlarındansıyırarakçıkarttıktansonraHasan’ınkarşısındadizçöktü.Hasan,kızınuzanıpöpmeyeyeltendiğielinitatlıbirmahcubiyetlehemençekti.

“Kızlarınnedurumda?”diyesordu.

“Herşeyemrettiğingibi,İbniSabbah.”

Page 117: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Güzel.Şimdilikdersleribitiriyoruz.Sultanüzerimizeordusunugönderdi.Birkaçgün içinde kaleden onları görüyor olacağız.” Meryem’in gözleri fal taşı gibiaçılmıştı.BellibelirsizgülümseyenHasan’ınyüzünebaktı.

“Amasençoksakinsin?”

“Nedenolmayayım ki?Kaderde ne yazılıysa o olur.Bu yüzdende kadehimeşarapkoymandaenufakbirsakıncagörmüyorum.Tabiigelirkengetirdiysen?”

Meryemayağakalkıpikikadehidedoldurdu.Üzerindeyatarkengiydiğipembeipekgiysisi vardı.Hasanonu tepeden tırnağa süzdü.Bembeyazelleri kadehlerinasıl da güzel kavrıyordu. Adeta kusursuzluk abidesiydi. Birden yüreğininderinliklerinde derin bir sızı hissetti. Yaşlandığım birçok şeye çok geç sahipolduğunuidraketmeninnedenolduğubirsızıydıbu.

Kadeh tokuşturdular.Meryem,Hasan’ın nemlenen gözlerini fark etmiş bununnedeninideanlargibiolmuştu.SonraHasandudaklarındabelirenoherzamankialaycıgülümseyişiylekonuşmayabaşladı.

“Herhaldebuyemyeşilbahçeleri,sırçaköşklerinedenyaptırdığımı,eşibenzeriolmayan bir eğitim verdirdiğim bu kızlarla ne yapmayı tasarladığımı uzunzamandırmerakediyor olmalısın.Amabunubanahiç sormadın.Bu tavrını çoktakdirediyorum.”Meryem,Hasan’ınşefkatliamabirokadardagüçlüelinisımsıkıtuttu.

“Doğru,sanabusuallerdenhiçbirini yöneltmedim,Sabbah’ın torunu.Ama tekbaşımakaldığımdaniyetininneolabileceğinedairçokdüşündüm.”

“Eğer doğru tahminde bulunursan sana krallığımı veririm.” Hasan yarı alaycıyanşefkatlibirifadeylegülümsedi.

“Yabilirsem?”

“Hadidinliyorum.”

“Bu bahçeleri sadık taraftarlarından en yüksek başarıyı gösterenleremükâfatolarakhazırlamıyormusun?”

“Ondançokdahaötesi,güzelim.”

“Ben bu kanaate vardım. Daha ötesini bilemeyeceğim.” Meryem’in cesaretikırılmışgibiydi.

Hasan’sabirhaylieğleniyordu.Sözlerinisürdürdü.

“Bir keresinde dünyadan çok sıkıldığını söyleyerek şikâyet etmiştin hatırlıyormusun? Hiçbir şeyin ilgini çekmediğini, hiçbir şeyin seni eğlendirmediğinisöylemiştin. O zaman ben de sana Yunan ve İslam filozoflarını anlatmayabaşlamış, tabii bilimlerden insanın gizli tutkularından ve yapabildiğimce dekâinatın yapısından bahsetmiştim. Yaptığım seyahatleri, başarısızlıklarımı,prensleri, şahları, sultanları halifeleri anlatmıştım. Birkaç seferinde de aslındaanlatmak istediğim başka şeyler de olduğunu ama henüz o konuya girmek içinerken olduğunu söylemiştim. Bir seferinde de sana Sultan Melikşah’ı alaşağıetmemdebanayardımedermisindiyesormuştum.Sendegülümseyerek,‘Neden

Page 118: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

olmasın?’ demiştin. Ben de elimi uzatıp yaptığın teklifi kabul ettiğimi göstermekistercesineelinisıkmıştım.Büyükbirihtimalleosıradaşakayaptığımısanmıştın.Bugeceverdiğinosözleilgilikonuşmakiçingeldimburaya.”

Meryemsorangözlerleonabakıyordu.Bugaripsözlerdenneanlamçıkarmasıgerektiğinianlayamamıştı.

“Aslında sana hatırlatmam gereken başka şeyler de var güzelim. Birçok kezbana başından geçen şeylerden sonra artık hiçbir şeye inanmanın mümkünolmadığını söylemiştin. Ben de sana gerek hayatımın gerekse yaptığımçalışmaların beni aynı sonuca ulaştırdığını ifade etmiştim. Sonra sana şunusormuştum:‘Eğerkişihakikatinaslındaerişilemezbirşeyolduğunuhattaherhangibirhakikatinvarolmadığımöğrenirseneolur?’Verdiğincevabıhatırlıyormusun?”

“Hatırlıyorum, İbni Sabbah. Şöyle bir şey söylemiştim: ‘Eğer kişi insanlarınmutluluk, sevgi, sevinç olarak tanımladıkları şeylerin tamamıyla yanlış temellerüzerine inşaedilmişvarsayımlarolduğunukeşfederseyüreğindederinbirboşlukbulur.Onuniçinbubüyükboşluğudoldurmanınyegâneçaresidegerekkendisiningerekse de başkalarının kaderleri üzerine kumar oynamasıdır. Bunubaşarabilecekyeteneğesahipbiriningücüherşeyekadirdir.’”

Hasanhayretleıslıkçaldı.

“Mükemmel bir cevap, tatlım. Bu gece hem kendi hem de başkalarınınkaderlerinitasavvurederekeğlenmefırsatıversemhoşunagidermiydi?”

MeryembaşınıhafifçeçevirerekhayretleHasan’ıngözlerininiçinebaktı.

“Banabilmecesormayamıgeldinburaya?”

“Hayır, Sadece senden yanımda getirdiğim Ömer Hayyam şiirlerini banaokumam istiyorum, Bu gece o eskidostumu düşünmek istiyordum. Sonra sanabahsettiğimbenimdeliolduğumudüşünenİsfahanreisibugünbanahediyeolarakonunşiirlerinigetirdi.Güzelbirtesadüfdeğilmi?Banayakındahiçdedostcanlısıolmayanmisafirlerimizolacağınıdaosöyledizaten.”

ElindekikâğıtlarıaçıpMeryem’euzattı.

“Hepbenisevindirecekşeylerbuluyorsun,İbniSabbah.”

“Tamolaraköylesayılmaz.Bukezseninsesiniduyarakkendimimutlukılmakistiyorum.Butürşeylerdepekiyiolmadığımıbilirsin.”“Okuyayımmı?”

“Lütfen.”

MeryembaşınıHasan’ındizinedayayıpokumayabaşladı,

İçtiğinşarap,öptüğündudaklar

Herşeyonlarlabaşlar

Ozamandüşünneydindün,nesinbugün

Ovakitanlarsınyarındaolacaksınancakbukadar

Page 119: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Ne kadar zekice,” dediHasan,Meryemokumayı bitirince. “Hepimizgeleceğiçok fazladüşünüyoruz.Busebepledebugünümüzühebaediyoruz.Dörtdizedemuhteşembirdünyagörüşü…Devamet!Okumambölmekistememiştim.”

Meryemdedevametti.

Gel,doldurkadehi,sarılbaharateşine

Boğulmakışınacıvericihüznüne

Zamankuşgibiuçupgitmekister

Yakalaonualeline

Hasangüldüamagözlerinemlenmişti.

“Eski dostum dünyada neyin mutluluk verdiğini gayet iyi biliyormuş,” dedi.“Elinde bir kadeh şarap, ayaklarının dibinde güzel bir kız. İşte gerçek mutlulukbudur.”

Meryemdevametti.

Yüzkıpkırmızıkesilir,sonratutuşuryürek,

Uzanırellerşarapçınınmaharetinigörmekisteyerek,

Heryudumbirazbendir,

Yenibirâlemedönüşürbütünyudumlarbirikerek.

“Kâinatseniniçinde.Sendekâinatıniçindesin.Evet,Ömerbirseferindebunusöylemişti.”

Hasandüşünceleredalmıştı.

“Onuçok seviyorum!Onuçok seviyorum!”diyemırıldandıdahaziyadekendikendinekonuşurgibi.

Meryemdevametti.

Geçerimşiirlerimleağaçaltına

Senvebirşişeşarap,birsomunekmekyanına,

Huzurverenezgisiyle

Ah,buıssızlıkcennettirbana

“Ne kadar da basit bir gerçek!” diye bağırdı Hasan. “Güzel bir bahar günü.Kadehine şarap dolduran bir kız. Bundan daha öte bir cennet var mı? Amakaderimizdesultanlasavaşıpkaranlıkplanlaryapmakvar.”

Birsüreikisidesustular.

Page 120: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Bir şey söyleyecektin bana, İbni Sabbah,” dedi Meryem sonunda. Hasangülümsedi.

“Doğru,sanasöylemekistediğimbirşeyvaramaanlayabilmeniçineniyinasılanlatabilirimdiyedüşünüyorum.Yirmisenediriçimdeherkestensakladığımbirsırtaşıyorum.Yeşimdi ilkkezbunubirisineanlatmavaktiningeldiğikanaatindeyim.Amabuseferdedoğrukelimeleribulamıyorum.”

“Giderek daha anlaşılmaz oluyorsun. Yirmi senedir sakladığın bir sırrınolduğunusöylüyorsun.Vebusırbahçelerlemi,İran’dakiyönetimialaşağıetmeklemiilgili?Söylediğinherşeysankibirsisperdesininarkasındagibi.”

“Biliyorum, zaten ben açıklayıncaya kadar da öyle kalmalı. Bu bahçeler, bukızlar,Apamaveokulu,nihayetindesen,ben,AlamutKalesivegerikalanherşeybenim uzun vadeli planlarım sonucunda fanteziden hakikate dönüştürdüğümçabalarımın ürünleri. Şimdi varsayımlarımın doğru olup olmadığını görme vaktigeldi.Çokbüyükbir tecrübeninarifesindeyiz.Benim içinartıkgeriyedönüşyok.Aslındabunoktadansonrasınıifadeetmekbirazzor.”

“Beniçokşaşırtıyorsun,Hasan.Anlat.Cankulağıyladinliyorumseni.”

“Anlamana yardımcı olması maksadıyla hikâyeme gençlik senelerimdenbaşlamakistiyorum.SenindebildiğimgibiTusşehrindedoğdum,babamınadıdaAli’ydi.BağdatveSünniinancınmuhalifiolanbabamsayesindeevdesıksıkdinitartışmalaryaşanırdı.Bupeygambervevârisleriyleilgiliyaşanantartışmalarbanaçok çekici gelir, büyük bir ilgiyle konuşulanları dinlerdim. Tüm MüslümanmücahitlerarasındaençokbağlılıkhissettiğimkişideAli’ydi.Gerekonungereksetakipçilerinin hayatları gizem doluydu. Ama bilhassa Allah’ın onun soyundangöndereceği Mehdi adlı son ve en büyük peygamberle ilgili anlatılanlar en çokilgimi çeken şeydi. Babama, akrabalarımıza Mehdi’nin geldiğini anlamamızısağlayacak işaretlerinnelerolduğunu,onunasıl tanıyabileceğimizi filansormayabaşlamıştım.Amahiçbiribana tatminedicibircevapveremiyordu.Hayalgücümtetiklenmiştibirkere.Bazenşuyadabudaininyadakarşılaştığımbirmüminin,akranımın beklenen Mehdi olabileceği zannına kapılıyordum. Hatta tek başımakalıp düşüncelere daldığım akşamlarda belki de o beklenen kurtarıcı ben bileolabilirimdiyedüşünmektenkendimialamıyordum.Buöğretihakkındadahafazlaşeyöğrenebilmekiçinyanıptutuşuyordum.

“Sonra Amireh Zarab adlı önemli bir dainin kasabamıza geldiğini duydum.Onun Mehdi’nin gelişi hakkında bir hayli malumat sahibi olduğu söyleniyordu.Onunla ilgili sağda solda sorular sorup dururken Şii inancından pek de hazetmeyenbüyükyeğenlerimdenbiridaininİsmailimezhebininbirüyesiolduğundanbahsetti.Bumezhebinsofistlerle tanrıtanımazserbestdüşüncelilerdenmeydanageldiğiniekledi.Merakımdahadakatlanmıştı.Dahayirmiyaşındabiledeğildim.Onu bulup derhal sorularımı yağdırmaya başladım. Onun ağzından İsmailiinancınıngerçektenyalnızcaserbestdüşünceyiyaymayaçalışanbirhareketolupolmadığını öğrenmek niyetindeydim. Çünkü bu doğruysa o zaman Mehdi’ningeleceğine dair anlatılanlara ne gerek vardı?Amireh Zarab beni küçümseyerekcevap olarak İsmaili inancının temel düşüncelerini anlatmaya koyuldu. Ali’nin

Page 121: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

peygamberinyegânemeşruvârisiolduğunu, İsmail’inoğluMuhammed’inAli’densonra gelen sekizinci peygamber olacağım ve Mehdi olarak adlandırılacağımanlattı. Sonra diğer Şii mezhepleri eleştirmeye başlayarak Ali’nin soyundangelmeyenon ikinci imamınmüminlereMehdiolarakzuhuredeceğine inananlarahakaretleryağdırmayakoyuldu.Kişileretrafındakopanbufırtınalarbanabasitveacınacak derecede önemsiz konular olarak geliyordu. Tümbu anlatılanlarda enufakbirgizembileyoktu.Evemutsuzbirşekildedöndüm.Oandanitibarendebutür konulara girmemeye, tıpkı akranlarım gibi daha basit uğraşlarla ilgilenmeyekararvermiştim.EğeryaklaşıkbirsenekadarsonraEbuNedimZaracadlıbaşkabirİsmailidervişikasabamızagelmemişolsabüyükbirihtimalledebudüşüncemiebediyete kadar uygulayacaktım. Bir önceki din âliminin beni yeterinceaydınlatamadığınaolankızgınlığımıkoruyarakonuziyaretegittim.ÖğretisiylealayedipsöylediğiherşeyinenazSünnilerinsöylediklerikadarsaçmaolduğunuilerisürdüm.OnaneonunnedediğerdinadamlarınınMehdi’ningelişiyleilgiliaslındaen ufak bir şey bile bilmediklerini sadece zavallı, samimi inanç sahiplerinikandırmakiçinbirşeyleranlatıpdurduklarınısöyledim.

“Tüm bu hakaretleri yağdırırken aslında bir yandan da ayağa fırlayıp kolumututtuğugibibenikapınınönünekoymasınıbekliyordum.Amadervişbenisonunadek sabırla dinledi. Bu sırada dudaklarının ucunda anlattıklarımdan hoşnutoluyormuşçasına küçücük bir gülümseyiş belirmişti. Sonunda sözlerimi bitirince,‘İmtihanıbaşarıylageçtin,gençdostum,’dedi. ‘Gününbirindeçokkudretlibirdaiolacağın kanaatindeyim. Şu an bile sana gerçek İsmaili öğretisiniaçıklayabileceğim mertebedesin. Ancak bana az sonra anlatacaklarımımezhebimizegirinceyedekkimseyeanlatmayacağınasözvermelisin.’Söylediklerimüthişheyecanlanmamanedenolmuştu.Demekhaklıydımgerçektendesırdiyebirşeyvardı.Sesim titreyereksözverdim.Odabanaanlatmayabaşladı.AliveMehdihakkındaanlatılanlarBağdat’tannefretedippeygamberindamadınasaygıduyan müminler için uydurulmuş hikâyelerdir aslında. Ancak anlayabilecekkapasitedeolanlaraHalife

El-Hekim’in de izah ettiği biçimde gerçekleri izah ediyoruz. Yani Kuran’ınbulanıkzihinlerinbirürünüolduğunuanlatıyoruz.Hakikatbilinemez.Buyüzdendehiçbirşeyeinanmıyoruz.Dolayısıyladayapabileceklerimizinsınırıyok.’Sersemedönmüştüm. Peygamber sadece kafası karışık bir insan mıydı? Ona inanandamadı Ali de aptalın teki miydi? Gelecek Mehdi’yle ilgili anlatılanlar, o büyükkurtarıcıylailgiligizemdoluhikâyelertopluluklarıkandırmakiçinuydurulmuşbirermasal mıydılar? Ona bağırmaya başladım. ‘İnsanları kandırmanın manası ne?’Banadikdikbakarak, ‘Türklerinkölesiolduğumuzun farkındadeğilmisin?’dedi.‘Bağdatdaonlarıntarafınıtutuyor.Halkneyapacağınışaşırmışhalde.HepsiiçinAliadınınkutsallığıvar.Bizdeoadıonlarısultanavehalifeyekarşıbirleştirmekiçin kullandık.’ Dilim tutulmuştu. Aklımı kaçırmıştım. Eve koşup kendimi yatağaatarakağlamayabaşladım.Hayatımdabirdahaohalegelmedim.Amaoanhayaldünyamınparamparçaolduğunuhissediyordum.Hastalandım.Kırkgünkırkgeceölüpölüpdirildim.Sonundaateşimdüştü.Takatimyerinegeldi.Amaartıkyepyenibirhayatauyananbir insandım.”Hasansusup,düşünceleredaldı.Bakışlarınıbiran için bile Hasan’ın dudaklarından ayırmadan anlatılanları dinleyen Meryem,

Page 122: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“İbniSabbah,biröncekiâlimebüyüköfkeduyuyorolmanakarşınneoldudabutanrıtanımaz düşüncelere hemen inandın?” “Şöyle izah etmeye çalışayım.Evet,ilk dai bana kati gerçek olarak nitelediği birçok şey anlatmıştı ama söyledikleriiçimdekişüpheateşinikörüklemektenbaşkaişeyaramamıştı.Nemerakımıtatminedebilmişnedegerçekarayışımıaydınlatacakulvidüşüncelerle tanışabilmiştim.Anlatılanlarıhakikatolarakbenimsemeyehazırdımamakalbeninanmaktabüyüksıkıntıçekiyordum.Aslındaikincihocanınanlattıklarınıdahemenbenimsemedim.Amaaçıklamalarıyla yüreğimin derinliklerine daha sonra fark edeceğimbirtakımkaranlıkveürkütücüduygularekmişti.Mantığımsöylediklerinikabuleyanaşmasada kalben anlatılanları seve seve benimser olmuştum. Tamamen iyileşincehayatıma yepyeni bir yön vermeye, büyüyünceye dek dervişin söylediklerini enincedetaylarınakadaröğrenmeyekararvermiştim.Ancakbuşekildeanlatılanlardoğrumuyoksabaşkatürlübirsahtekârlığınürünlerimiöğrenebilirdim.‘Derviş’insöylediklerinin doğruluğunu araştırmalısın,’ dedim kendi kendime. Her şeyiaraştıracakenufakbirdetayıbileatlamayacaktım.Zatenkısazamandaaradığımfırsat ayağıma geldi. Gençtim. Bu yüzden de dilimi tutmayı beceremiyordum.Dinlemeye gönlü olan herkesle tartışmaya girer olmuştum. Gizliden de olsa Şiiinancına bağlı olan babam korkmaya başlamıştı. Hakkımızda kâfirlik söylentileriçıkmasına mahal vermemek için beni Nişabur’da önemli bir kadı ve Sünni dinâlimi olarak kabul gören Muvafık Edin’in medresesine gönderdi. İşte ÖmerHayyam’lasonradanBaşvezirolacakNizamülmülk’leoradatanıştım.

“Hocamız hakkında söyleyecek fazla bir şey yok. Bize çok sayıda filozoftanbahsediyor, Kuran’ı da başından sonuna ezbere biliyordu. Ama benim hakikatiöğrenme tutkuma en ufak fayda sağlayabilecek biri değildi. Lâkin iki sınıfarkadaşımın ürerimde çok daha büyük etkisi oldu. Sonradan Baş vezir olacakşahıs tıpkı benim gibi Tus şehrinden geliyordu ve onunla aynı ismi taşıyorduk.HasanİbniAli.Bendensekizonyaşbüyüktü.Özellikledeastronomivematematikalanlarında engin bilgileri vardı. Ama inanç ve hakikat arayışıyla zerre kadarilgilenmiyordu.İşteozamanilkkezinsanlararasındakibüyükboşluğufarkettim.Tus’tangelipgeçenoncadinâlimiolmasınakarşınİsmailiinancıylailgilihiçbirşeyduymamıştı. Dolayısıyla da benim gibi kendini ölümün eşiğine dek getirecekherhangi bir inanç zafiyeti ya da çatışması yaşamamıştı. Ama tanıdıklarımınçoğunanazaranmuhteşembirzekâyasahipti.

“DiğertaraftanÖmerbütünüylefarklıydı.Nişabur’luydu.Sessizvemütevazıbirkişiliği olduğunu düşündüren bir görünüşü vardı. Ama yalnız kaldığımızdaneredeyseherkonudaşakalaşıphertürsoruyusorabilenbirihalinedönüşüyordu.Ne zaman ne yapacağını anlamak imkânsızdı. Bazen öyle zekice şeylersöylüyordu ki onu günlerce hiç sıkılmadan dinleyebileceğimi düşünmeyebaşlıyordum. Sonra birdenbire ruh hali değişiyor, içine kapanıp karamsar birhavaya bürünüyordu. Giderek onu sevmeye başlamıştık. Akşamları birliktebabasının bahçesine gidip gelecekle ilgili müthiş planlar kuruyorduk. Yaseminkokulan arasında çiçekten çiçeğe dolaşan kelebekleri izleyerek oturduğumuzçardakta kaderimizi şekillendirmeye çalışırdık. Bir keresinde - daha dün gibihatırlıyorum - onlara caka satma isteğiyle olsa gerek İsmaili mezhebinekatıldığımdan bahsettim. İki hocayla yaptığım konuşmaları anlatıp İsmaili

Page 123: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

görüşlerinden bahsettim. Selçuklu hükümdarlarıyla onların kölesi halinegelenlerdenbilhassadaBağdat’takihalifedenuzunuzunsözettim.Yüzlerindekişaşkınlığıgörüncedeavazavazbağırarak,‘Bizleryaniİranşahlarının,Hüsrev’in,Rüstem’in, Ferhat’ın ve Firdevsi’nin torunları Türkistan’dan gelen bu athırsızlarının uşağı mı olacak? Onların bayrağı siyahsa bizimki de beyaz olsun!Yabancıların dalkavukluk edip barbarlığa boyun etmekten daha utanç verici birşeyvarmı?’dedim.Tamhedeftenvurmuştum.‘Neyapmalıyız?”diyesorduÖmer.Bende,‘Toplumbasamaklarınımümkünolduğuncahızlıtırmanmalıyız.İlkbaşarılıolanımız geri kalanlara yardım etmeli,’ karşılığını verdim. Bu hususta anlaşmasağlamıştık.Sözümüzdendönmeyeceğimizedeyeminettik.”

Susup,Meryem’ibirazdahayakınınaçekti.

“Hayatınaslındabirmasalabenzediğidoğruymuş,”dediMeryemdüşüncelibirsesle.

“Aslında,”diyedevamettiHasan.“Yüreğiminderinliklerindehâlâgençliğimdekio masalları, Mehdi’yle ve Peygamberle ilgili sırlarla dolu hikâyeleri özlediğimihissetmiyor değilim. Yaşadığım hayal kırıklığının açtığı yara hâlâ kanıyor. Hâlâcanım yanıyor. Ama anlatılanların hiçbirinin doğru olmadığım ileri sürendüşüncenin kanıtları daher geçengünartıyordu.Çünkü tıpkı kendi görüşlerinindoğrulunu savunanŞiiler gibiSünniler de yalnızca kendi ileri sürdükleri fikirleringerçekolduğunusöylüyorlardı.Hattadahadaötesi,bütünHıristiyanmezhepleri,Yahudiler, Brahmanlar, Budistler, ateşperestler, putperestler yalnızca kendiöğretilerinin hakikatin tek ifadesi olduğu kanaatindeydiler. Bu dinlerin taraftarlarıkendi görüşlerini doğrulamak için kanıt üstüne kanıt sunup, diğer fikirlerinyanlışlığınıispatlamaçabasıiçindeydi.Bazılarıtekbiryaratıcıolduğunusöylerkenbazılarıçoksayıdatanrıdanbahsediyor,bazılarıysatanrınınolmadığınıherşeyintesadüfsonucuhusulegeldiğinianlatıyordu.Güngeçtikçekendimiİsmailidailerindünya görüşüne daha yakın hissediyordum. Yani ulaşılacak nihai bir hakikatyoktu.Ozamanneyapmalıydık?Hiçbirşeybilemeyeceğiniidrakedip,hiçbirşeyeinanmayanbiribudurumdatutkularınınpeşindearzuettiğiherşeyiyapabilirdi.Bugörüşe bağlanan birinin ulaşacağı en son nokta bumuydu?Okuyup neredeyseherkonudabilgisahibiolmayaçabalamayabaşladım. İlk tutkumbuydu.Bağdat,Basra,İskenderiyeveKahire’debulundum.Matematik,astronomi,felsefe,kimya,fizikvebiyolojidallarındaeğitimaldım.Yabancılisanlarıinceleyipbaşkakültürlerlebaşkadüşünmetarzlarıyla ilgilendim.Tümbuçabalarımİsmailigörüşlerinedahada bağlanmamı sağladı. Hâlâ çok gençtim ve insanlığın büyük çoğunluğununaptalca hikâyelere ve yalanlara inanacak derecede cahil oluşu beni çökşaşırtıyordu. Dünyadaki misyonumun hakikat yolunda çabalayıp, insanlarıngözleriniaçmak,onlarıyanılgılarındandolayısıyladasahtekârlarınelindeoyuncakolmaktan kurtarmak olduğu fikrine kapılmıştım. İsmaili inancı yalan ve cehaletekarşı taşıdığım bayrağımdı artık. Kendimi insanlığı karanlıklardan çıkartıpaydınlığa taşıyacak önemli bir yol gösterici olarak görüyordum. Bir kez dahabüyük bir yanılgı içinde olduğumun farkında değildim. Tümmezhepmensuplarıbeni İsmaili davasının büyük bir mücahidi olarak görmeye başlamışlardı. Amakitleleri aydınlatma fikirlerimi İleri gelenlerle paylaşınca başlarını iki yanasallayarakböylebirşeyekalkışmamamhususundabeniikazettiler.Herhareketim

Page 124: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

baltalandı. Kısa sürede ileri gelenlerin gerçeği kitlelerden bilinçli olaraksakladıkları kanaatine eriştim. Bencilce sebepler uğruna halkın cahil kalmasınıarzu ediyorlardı. Bunun üzerine seyahatlerimde insanlarla bizzat görüşmeyebaşladım. Pazar yerlerinde, kervansaraylarda, hac yolundakilerin bulunduğuyerlerdeherkeseinandıklarıherşeyinuydurulmuşhikâyelerolduğunu,buşekildedevam ederlerse hakikate hiçbir zaman ulaşamadan öleceklerini anlatıyordum.Ancak sözlerim hakaretlerle karşılanıyor, taş yağmuruna tutuluyordum. Bununüzerine kalabalıklara hitap etmek yerine nispeten daha zeki olanlarla konuşmayolunuseçtim.Çoğugerçektendebenidikkatledinlemişti.Amasöyleyeceklerimbitince kendilerinin de benzeri şüpheleri olduğunu ama tereddütler içindebocalayıp, sonugelmezarayışlara girmektense sağlambir dala tutunmanın çokdahafaydalıolacağıkanaatindeydiler.Görüştüğümoncakişiarasında,enzekilerde dâhil olmak üzere hiçbiri inandıkları yalanlardan vazgeçip hakikate sarılmayıkabuletmedi.Şahısları yadakitleleriaydınlatmaçabalarımbütünüylesonuçsuzkalmıştı. Benim her şeyden çok önem verdiğim hakikatin insanlık âlemi içindeğersiz bir paçavradan ibaret olduğunu görüyordum. Kendime biçtiğimmisyonumu terk ettim. Senelerimi bu çabalar uğruna heba etmiştim. Ben buuğurda çabalarken diğer iki sınıf arkadaşım neler yaptı diye düşünerekziyaretlerine gittim. İkisi de beni fersah fersah geride bırakmıştı. Tus şehrindengelen adaşım önce bir Selçuk hükümdarının emrine girmiş, ardından üstünyeteneklerini gösterereko zamanın şahıAlparslan tarafından vezirlikmakamınagetirilmişti.Ömerdematematikçivegökbilimciolaraknamsalmıştı.Gençliğimizdeyapmış olduğumuz anlaşma uyarınca Nizamülmülk ona senelik on iki bin altınmaaş bağlamıştı. Nişabur’a gidip Ömer’i ziyaret etmeye karar verdim. Yolakoyuldum.Buanlattığımenazyirmiseneönceydi.Sonundadaeskiarkadaşımışarap kadehleriyle kadınlar ve kitaplar arasında buldum. Büyük bir şaşkınlıkiçindeydim. Görünüşümden düşündüklerim anlaşılmış olmalıydı. Zirasoğukkanlılığıyla tanınan arkadaşım beni görünce bir hayli şaşırmıştı. İlk andabeni tanıyamamış, sonra da ‘Ne oldu sana böyle?’ diye sormuştu. ‘Sankicehennemden fırlamış gibisin. Neden güneşin altında bu kadar çok kaldın ki…’Beni sıkıca kucaklayıp, misafiri olmamı istedi. Ben de teklifini kabul ettim.Senelerin acısını çıkartıp şarapeşliğindederin konulardan konuştuk.Birbirimizeyaşadıklarımızıanlattık.Tecrübelerimizden,hayatadair teorilerimizdenbahsettik.Vesonundahayretleçokfarklıyollardandaolsaikimizindeaynısonucaulaştığınıgördük. Üstelik ben neredeyse dünyanın yarısını karış karış gezip dururken oevindendışarıadımınıbileatmamıştı.Bana,‘Bugünseninağzındanduyduklarımulaştığım sonuçlara olan bağlılığımı daha bir pekiştirdi,” dedi. Ben de ‘Şu anseninle aynı fikirde olduğumuzu görünce kendimi yıldızların ve gök kubbeninahenginden bahseden Pythagoras gibi hissettim,’ karşılığını verdi. Bilgininmümkün olup olamayacağından bahsettik. ‘Nihai bir bilgi imkânsızdır,’ dedi.‘Çünküduyularımızbizialdatır.Etrafımızıkuşatanşeylerlearamızdakiyegânebağzekâmızın ürünü olan düşüncelerimizdir.’ ‘Bunlar Demokritos’la Protagoras’ınsöylediklerinin aynısı,’ diye onayladığımı belirttim. ‘Zaten onlar da sırf budüşünceleriyüzünden,tanrıtanımazolaraklanetlendiler.Kitleleronlarılanetlerkenkendilerine yükseklerdeki cennetlerden bahsedip,masallar anlatanPlaton’u baştacı ettiler,’ diye devam etti Ömer. ‘Kitleler hep böyle davranmayı yeğlemiştir

Page 125: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

zaten. Belirsizlikten korkar, kendilerine anlatılan en saçma sapan şeylere dahihakikattutunacakbirdalsunmadığıiçinbüyükkalpleriyleimanederler.Bukonudayapabileceğin bir şey yok. Bu kitlelerin peygamberi olmak isteyen kişikarşısındakiler sanki küçük birer çocukmuş gibi masallar anlatmalı, kafalarınıenvaiçeşithikâyeyledoldurmalıdır.Zatenbuyüzdenzekiinsanlarhepkitlelerdenuzak durmayı tercih etmişlerdir.’ ‘Ama İsa daMuhammed de halklarının iyiliğiniistiyordu.’ ‘Doğru,’diyekarşılık verdi. ‘Gerçektendeöyleamaaynı zamandadaonların umutsuz durumda olduklarının da farkındaydılar. Acıdıkları için de budünyada çektiklerinin mükâfatını, öbür dünyadaki cennette göreceklerinisöylediler.’ ‘İyidemademöylenedenMuhammedherşeyibildiğihaldebinlerceinsanın öğretileri uğruna can vermesine göz yumdu?’ ‘Büyük bir ihtimalle,’ diyekarşılıkverdi.‘Önündesonundahemdeçokdahasaçmasapannedenleruğrunabirbirlerinin kanlarını dökeceklerini biliyordu. En azından bu sayede onlara birşekilde mutlu olmanın yolunu açmış oluyordu. Bunu da baş melek Cebrail’legörüştüğünü söyleyerek yaptı. Başka türlü insanları kendisine inandıramazdı.Onlaraölümdensonracennetgüzelliklerivaatediyordu.Buyolladahepsinisonderece cesur ve yenilmez kılmıştı.’ Bir süre bunları düşündüm. Sonra, ‘Banagünümüzdeartıkinsanlarsırfcennetegitmevaadiyleseveseveölümekoşmazlargibigeliyor,’dedim.

‘Halklar da yaşlanırlar,’ diye cevap verdi. ‘Cennet düşüncesi eski öneminikaybetti. Ölünce gidecekleri cenneti tasavvur ederek eskisi kadar mutluolmuyorlar.Amaaynışekildeinanmayıdasürdürüyorlar.Zirayepyenibirşeylerinpeşinden koşmaya yeltenemeyecek kadar tembeller.’ ‘Yani sence, günümüzdecennet vaadiyle vaazlarda bulunan bir peygamberin kitlelerin kalbini kazanmaşansıyokmu?’diyesordum.Ömerkahkahaylagülerek,‘Kesinlikleyok,’karşılığımverdi. ‘Sönmüş bir meşale bir daha yanmaz. Solmuş bir lale bir dahatomurcuklanmaz. İnsanlar kurdukları basit dünyalarına iyice bağlandılar artık.Onlaracennetinkapılarınıngözlerininönündeaçılmasını sağlayacakbiranahtarsunamayanbirininpeygamberliğini ilanetmesihiçbir faydasağlamayacaktır.’Busözlerinetkisiyleadetayıldırımçarpmışadönmüştüm.Ömerşakayapıyorolsadasöyledikleriyle ruhumu kasıp kavuracak bir yangın çıkarmıştı. Evet, insanlarmasallara, uydurulmuşhikâyelerebayılırlardı.Gözlerini kör edecek şeyler onlarımutlu kılıyordu. Ömer karşımda şarabını yudumluyordu. Ama o sırada benimiçimdefırtınalarkopmayabaşlamıştı. İnsanlığınoanadekgörmediğiyepyenibirplan tomurcuklanıyordu içimde. İnsanın körlüğünün sınırlarını son noktaya dekzorlayacaktım! Bu körlükten istifade ederek mutlak bir kudrete sahip olacak,müthiş bir ayrıcalık elde edecektim! Bunu da muhteşem bir masal uyduraraksağlayacaktım. Hakikati öyle bir tahrip edecektim ki torunlarımın torunları dahibundan bahsedeceklerdi. İnsanlar üzerinde devasa bir deneygerçekleştirecektim!”

Hasan, Meryem’i kenara iterek ayağa fırladı. Daha önce Meryem’in hiçgörmediği kadar heyecanlıydı. Havuzun çevresinde hızlı adımlarla dolaşmayakoyuldu. Çok tuhaf hareketler yapıyordu. Meryem bir an için aklını kaçırdığınıdüşündü.Anlatılanlarınmanasınıhâlâtamolarakkavrayamamıştı.Sesititreyerek,“Senneyaptınpeki?”diyesordu.

Page 126: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Hasan aniden durdu. Normale dönmüştü. Dudaklarında beliren alaycı birifadeylegülümsüyordu.

“Bennemiyaptım?”diyeonunsorusunutekrarladı.“Birmasalıgerçekleştirmeyollanaramayakoyuldum.Sonundadaburaya,

Alamut’ageldim.Ve iştemasaldaburadavücutbuldu.Cennetyaratıldı.Artıkziyaretçilerinibekliyor.”

Meryem adeta donakalmıştı.Gözlerini gözlerinin içinden ayırmadan yavaşça,“Senbirkeresinderüyamdagördüğümkişiolabilirsinyani,”dedi.

Hasanneşeylegüldü.

“Yanineyimben?”

“Mecaziolaraktasviretmememüsaadeedersen,cehennemdengelenkorkunçbirhayalciolarakgördüğümüsöyleyebilirim.”

Hasantuhafbirbiçimdekahkahalarlagülüyordu.

“Çokgururverici,”dedi.“Artıkamacımı,niyetimigayet iyiöğrendin.Şimdisıratalimatlarımı vermeye geldi. Bu bahçelerdeki herhangi biri gelen ziyaretçileregerçek kimliğinden bahsederse ölümle cezalandırılacaktır. Sen de asla kimseyebir şey anlatmayacaksın. Çünkü az önce söylediğim cezayı uygulamada hiçbiristisna gözetmeyeceğim. Umarım beni anlıyorsundur. Kızlara çok önemlinedenlerden dolayı cennetteymişler gibi davranmaları gerektiğini üzerinde duradura anlat. Şimdilik görevin bu. İyice hazırlan. Yarın yeniden geleceğim. İyigeceler!”

Meryem’iusulcaöpüpdışarıyöneldi.

Adikıyıda,kayığınyanındabekliyordu.Kayığageçip,“Apama’ya,”diyeemretti.

Eski dostu onu az öncekine tıpatıp benzeyen bir köşkte bekliyordu.Sabırsızlıktan yerinde duramıyordu. Önce yastıkların üzerine uzanıyor sonrahemenayağa fırlıyor,odadabiroyanabirbuyanadolaşmayabaşlıyor, içi içinesığmıyordu.Gözükapıdakendikendinekonuşuyor,gidereksinirlenip,söyleniyor,sanki karşısında görünmeyen bir dinleyici varmışçasına elini kolunu sallayıp,lanetler okuyordu. Ayak seslerini işitince hemen o her zamanki gururlu tavrınıtakınarakkapıdanbirkaçadımuzaklaştı.

Hasanonugörüncealaycıbir ifadeylegülmemek içinkendinizor tuttu.En iyiipek giysisini giymişti. Boynunda, kulaklarında, bileklerinde, ayaklarındamücevherlertakılıydı.Başınapırılpırılparlayankıymetlitaşlarlabezelibüyükçebirtaç takmıştı. Bu otuz sene önce bir Hint prensin Kabil’de verdiği bir akşamyemeğinde ilk karşılaştıkları günkü kıyafetinin tıpatıp aynısıydı. Tabii oradakiApama’yla şu an karşısında duran şahıs arasında dağlar kadar fark vardı.Muhteşemvücutluokadıngitmişyerinesolgun,kırışıkyüzlübaşkabirigelmişti.Çökük yanaklarını tıpkı dudakları gibi cırtlak kırmızıya boyamıştı. Saçı, kaşı vekirpikleri ise simsiyahtı. Bu görünüşü Hasan’a ilk anda onun etten ve kemiktenyapılanherşeyinyaşayanbirnumunesiolduğunudüşündürmüştü.

Page 127: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

AceleyleHasan’ınsağeliniöpüponuyanındakiminderebuyuretti.Sonradasitemleriniyağdırmayabaşladı.

“Onunyanındaydın,değilmi?Eskidenbenibukadarbekletmezdin.”

“Saçmalama,” dedi Hasan öfkeden çakmak çakmak bakan gözleriyle. “Seniburaya önemli bir hususta konuşmak için çağırdım. Geçmişi unut artık. Onlareskidekaldı.”

“Neyanipişmanmısın?”

“Öylemidedim?”

“Hayırama…”

“Amasıyok!İstediğimherşeyhazırmı?”

“Hazır.”

“Bahçeleremisafirlergelecek.Sanatamamengüvenmemgerek.”

“Meraketme.Benigençliğimdesefalettenkurtardığınıaslaunutmayacağım.”

“Güzel.Okulnasılgidiyor?”

“Kazkafalılarlanekadariyiolabilirseokadariyiişte.”“Güzel.”

“Yalnızsenibirkonudauyarmakistiyorum.Şuseninhadımlarbanapekokadargüvenilirgelmiyor.”

Hasankahkahayıbastı.

“Hepaynıhikaye.Yenibirşeybilmezmisinsen?”

“Onlara güvenme demiyorum sana. Senden zaten çok korkuyorlar. Amabazılarındahâlâerkeklikarzulankaldığındanşüpheediyorum.”

Hasanneşelenmişti.

“Peki,kontroletmeyekalktınmı?”

Apamakızarakondanuzaklaştı.

“Senbeninesanıyorsun?Oköpeklerebeninasılyakıştırırsın?” “Ozamanbukanıyanasılvardın?”

“Kızlarla sağda solda fısıldaşıp duruyorlar. Ama gözümden kaçmıyor elbette.Ayrıcabirşeydahavar…”

“Evet?”

“GeçenlerdeMustafabanauzaktanbirşeygösterdi.”

Hasan başını iki yana sallarken için için gülüyordu. “Saçmalama. İhtiyarladınartık. Uzağı seçemezsin ki! Seninle alay etmek için herhangi bir şey gösteriyorolabilir.Neyanisadecesanabakaraksertleştiğinimidüşünüyorsunadamın?”

“Banahakaretetme.Kızlarınbaşınabirşeygelirsegörürdün.”“Onlarınburadaolmaamacıbuzaten.”

Page 128: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Amaaralarındaseninçokilginiçekebilecekbirivar.”‘

“Ah,bırakbunlarıartık.Yaşlandığımınfarkındadeğilmisin?”“Aşkınınpeşindenkoşacak kadar yaşlanmamışsınama.”Hasanbir şey söylemesedeaslında çokeğleniyordu.

“Keşke doğru olsaydı. O zaman beni tebrik etmen gerekirdi gerçekten. Amabenkendimidahaziyadesönmüşbiryanardağgibihissediyorum.”

“Benikandırmayaçalışma.Amaseninyaşındaolgunkadınlarlabirlikteolmanındahadoğruolacağıdaaşikarelbette.”

“Mesela Apama’ylamı? Ah, eski sevgilim benim. Aşk et yemek gibi bir şey.Dişlernekadareskirsekuzununokadarkörpeolmasıgerekir.”

Apama’nıngözleriyaşlarladolsadasöylemekistedikleriniiçineatmayıbaşardı.

“Neden tek birine bağlanıyorsun ki? Sık değişikliğin erkeği zinde ve isteklituttuğunu duymadın mı hiç? Peygamber bunun en güzel örneklerinden biriydi.Sonbanyodagençbirbıldırcınıalıcıgözleinceledim.Sağlıklı,güzel,çekicibirkız.Hemenaklımasengeldin.Üstelikdahaondördündebileyok…”

“Ve adı da Halime. Biliyorum, biliyorum. Sen daha görmeden kollarımdataşıdımbenonu.OnuAdi’yeteslimedenbendim.Şimdidinlebeni,bilgebiradamiçinbazenbirtanebileçokfazladır.”

“İyi ama neden o olmak zorunda?Hâlâ bıkmadınmı ondan?”Hasan içindengüldü.

“Eskilernedemiş,mütevazıolanayulaf ekmeği cennet yemişlerinden lezzetligelir.”

“Okendinibeğenmişkızdanebuluyorsunanlamıyorum.”

“Sütgibibirtenvepespembedudaklarenderinbilgileribilealtedebilir.”

“Birdefasındabanabenimlebirlikteolduğunüçaydaonsenedeöğrendiğindençokdahafazlasınıöğrendiğinisöylediğiniçoknethatırlıyorum.”

“Öğrenmekgençliğe,öğretmekdeyaşlılığayaraşır.”

“Tamam,amasöyleseneondasenibudereceetkileyennevar?”

“Bilmem.Belkiyüreklerimizbirbirineuyuyor.”

“Bunubanaacıvermekiçinsöylüyorsun.”

“Böylebirniyetimyok.”

“Budahadakötüya!”

“Ah,yeterartık!Yaşlılıkgünlerinikıskançlıklamıgeçireceksinyani?”

“Ne?Benmikıskanıyorum?AşkkraliçesiApama?Üçprensin,yediveliahdın,müstakbel bir halifenin iki yüzden fazla şövalyenin ve asilzadenin önünde dizçöktükleriApamaHıristiyandönmesibirköylükızınımıkıskanacak?”

Sesiöfkedentitriyordu.

Page 129: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Hasan yüzüne bakarak düşüncelerini söylemeye koyuldu. “Hayatım, ozamanlargeçmiştekaldı.Otuzseneönceydiosöylediklerin.Şimdiyseağzındadişbilekalmadı.Birderibirkemiksin.Cildintümrenginikaybetmişhalde…”

Apamagözyaşlarınaboğuldu.

“Neyanisenbendendahaiyidurumdamısın?”

“Allah korusun. Kesinlikle öyle düşünmüyorum. Aramızdaki tek fark benimyaşlılığımı kabul etmem, seninse buna asla yanaşmamandan ibaret. Sen bugerçeğikendindenbilesaklıyorsun.”“Burayabenimlealayetmeyemigeldin?”

Yanaklarındanyaşlarsüzülüyordu.

“Hayır, eski sevgilim kesinlikle hayır. Aklını başına devşir artık. Seninkabiliyetine, tecrübelerine ihtiyacım var. Seni kaleme davet ederek sefalettenkurtardığımı az önce kendin söyledin. Sana istediğin her şeyi verdim. Benbaşkalarındanfarklımeziyetlertaşıyanlarahepdeğervermişimdir.Busebepledeseninaşkkonusundakibilgilerinebüyüksaygıduyuyorum.Sanasonsuzitimadımvar.Dahaneistiyorsunki?”

Gururunun okşandığını hisseden Apama artık, ağlamıyordu. Hasan için içingülmeyisürdürerekeğilip,kulağınafısıldadı.

“Bakhâlâistekliysen…”

ApamabaşınıkaldırıpHasan’ıngözlerininiçinebaktı.

“Elimdedeğil,”dedionasarılarak.“Böyleyimben.”

“SanasağlıklıbirMağribiyollayabilirim.”

RencideolmuşbirtavırlaHasan’danuzaklaştı.J

“Haklısın.Çokçirkinim.Çokyaşlıyım.Güzelliğiminsonsuzadekelimdenkayıpgittiğinibilmeninverdiğiacıylaböyledavranıyorum.”

Hasan ayağa kalkıp ciddi bir ifadeyle konuşmaya başladı. “Misafirler içinköşkler hazırlansın. Her tarafı temizleyip, silin. Kızların çenelerini tutmalarını vehiçbir şeye burunlarını sokmamalarını sağlayın. Dersler artık bitti. Çok mühimşeylerolacak.Yarıngelipkesintalimatlarımıvereceğim.Bendenistediğinbirşeyvarmı?”

“Hayır,efendim.Teşekkürederim.Diğerinidenemekistemediğineeminmisin?”

“Hayır,teşekkürler.İyigeceler!”

Meryem odasına dönerken çok düşünceliydi. Hasan’ın bu akşam kendisineanlattıklarıöylekolaykolayhazmedebileceğişeylerdeğildi.Diğertaraftankorkunçbirzekanınişbaşındaolduğunudaidraketmişti.Buradakitüminsanlar,hayvanlarvetabiatgüzellikleriürkütücüamaçlaruğrunahazırlanmışbirerdekordanibaretti.Bu korkunç zekayı seviyordu ama korkuyordu da. Diğer taraftan içinde budüşüncelere karşı az da olsa bir nefret belirmeye başlamıştı.Omuzlarına binenyükün ağırlığım biraz olsun azaltmaya ihtiyacı vardı. Bunun yegane çaresi dehissettiklerini yüreğinde şeytani düşünceler taşımayan biriyle paylaşmaktı.

Page 130: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Karanlıkta Halime’nin yatağına doğru yürüdü. Kızın uyurmuş gibi yaptığım farketmişti.

“Halime!” diye fısıldadı yatağın ucuna ilişirken. “Uyumadığını biliyorum. Açgözlerinihadi.”

Halimegözleriniaçıpüzerindekibattaniyeyikenaraitti.

“Neoldu?”diyesorduürkekbirsesle.

“Sırsaklayabilirmisin?”

“Elbette,Meryem.”

“Mezaradek?”

“Mezaradek.”

“Eğer sana anlattığım öğrenilirse ikimizin de kellesi gider. Sultanın ordularıkaleyikuşatacak…”

Halimedehşetleirkildi.

“Bizeneolacakozaman?”

“Şşşş.Sessizol.Seydunabizikorur.Ancakşuandanitibarengösterilecekenufak bir itaatsizlik dahi ölümle cezalandırılacak. Çok zorlu bir merhaledengeçiyoruz.Sanakimsorarsasorsunneredebulunduğumuzudakimolduğunudasöylemeyeceksin.”

Kızıikiyanağındanöperekkendiyatağınageçti.

O gece ikisinin de gözüne uyku girmedi. Meryem’e beyninin içinde bir ankovanıvarmışgibigeliyordu.Tümdünyabirbıçağınsırtındaydısanki.Dengeninhangitarafameyledeceğininbelirleneceğigünlergelipçatmıştıişte.

Halime’yse mutluluktan yerinde duramıyordu. Hayat ne kadar muhteşem birmaceraydı! Türkler kaleyi kuşatacak ama Seyduna hiç kimse bir şey görmeyipduymadan onları müdafaa edecekti. Ama yine de büyük bir tehlikenineşiğindeydiler.Tümbunlarokadargizemdoluveokadargüzeldiki!

Page 131: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

7

Sabaherkendenatlarınabinengençlerhocalarınıneşliğindekaledenayrıldılar.Mükemmel ikilidüzendeköprüyüdörtnalageçipvadidekisarparaziyeyöneldiler.Uçurumun bir karış kenarında olanca hızlarıyla ilerlediler. Ama hiçbiri aşağıdakinehreyuvarlanmatehlikesibileyaşamamıştı.

Vadiden geçip nispeten daha düz bir araziye çıkınca Minuçehr durmalarınıistedi. Talebeler heyecanın neden olduğu gerginlikten yerlerinde duramayacakhaldeydiler.Buhallerialtlarındakiatlarınadasirayetetmişti.Onlardasabırsızcakişneyip duruyorlardı.SonundaEbuAli yanındaDai İbrahim’le birlikte öne çıktı.Önce yüzbaşıyla birkaç kelime konuşupardından tepedeki diğer dailerin yanınayöneldi.

Minuçehr’inverdiği talimatla talebelersavaşdüzenialarak ikiayrıyönedoğrudörtnala uzaklaştılar. Sonra son derece karmaşık ve zor bir manevrayla hızladönüp olanca güçleriyle birbirlerine saldırıya geçtiler. Hiçbiri en ufak bir hatayapmamıştı.Büyükbirdüzeniçindebugörevitamamladılar.

Tepede,tüylü,kırArapatınınüzerindekiEbuAliaşağıdakimanevralarıizleyip,daileregörüşleriniaçıkladı.

“Minuçehronları çok iyieğitmiş,”dedi. “Bunu inkaretmem imkansız.AmabuTürk usulü saldırı tarzının bu dağlık arazide işe yarayacağından şüpheliyimdoğrusu.Eskigünlerdekılıcımızıçekipsaldırır,önümüzegeleniyıkargeçersonraçilyavrusugibidağılırdık.Sonraaynışeyigeridehiçdüşmankalmayıncayadektekrarlardık.”.

Ancak talebelerbirsonraki talimdesaldırımetodunudeğiştirip teke teksaldırıtekniğiniuygulamayageçincegözlerimemnuniyetleparıldadı.Sakalınısıvazlayıptasvipettiğinigösterircesinebaşınısalladı.Atından inip,dizginlerielindegölgelikbiryereyöneldi.Oradadurupyereserdiğihalınınüzerinerahatçakuruldu.Diğerdailerdeonuizleyipetrafındatoplandılar.

Bu sırada yüzbaşı başka bir talimat vermişti. Talebeler atlarından atlayıp,cübbeleriniçıkarıpincezırhlarıylakaldılar.Sarıklarınıdaçıkarıp•başlarınasavaşmiğferlerinigeçirdiler.Mızraklarınıbırakıp,kalkanveciritlerinialdılar.

Piyade olarak da ne derece kabiliyetli olduklarını göstermişlerdi. Yüzbaşıuzaktanbüyükdaiyebakıncaonunhafifçegülümsediğinigördü.

Page 132: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Sıraşahsisavaşhünerlerinisergilemeyegelmişti.Hedefleriyerleştiripoklarınıfırlatmaya başladılar. On atış sonunda İbni Tahir’le Süleyman’ın yalnızca bireroklarıhedefibulmamıştı.Diğerlerideneredeysebenzerbaşarıgösterdiler.

Ardından cirit atmaya geçildi. İlk anda büyük dainin huzurunda bulunmanınneden olduğu endişeyle verilen emirleri hiç konuşmadan yalnızca harfi harfineyerine getirmeye çabalamışlardı. Ancak büyük dainin tasvip edercesine başsallayışlarımgördükçerahatlamış,istenilenleridahabirheveslehayatageçirmeyebaşlamışlardı. Bir yandan da birbirlerini kızdırarak cesaretlendirme gayretinegirişmişlerdi.

Her biri öne çıkmak için elinden gelenin en iyisini sergilemek arzusundaydı.Yusuf güçlü kollarıyla cirit atmada birinci gelmişti. Süleyman’sa yenilgiyikabullenmeye yanaşmıyordu. Bu yüzden de büyük bir gayret sarf ettiği herhalindenanlaşılıyordu.

“Gücününbirkısmınıdaöldürmekzorundakalacağındüşmanlarasakla,”diyetakıldıYusuf.

Süleymandudaklarınısıkarakciridiolancagücüylesavurdu,iyibiratıştıancakbirsonrakiatıştaderecesinigeliştirenYusuf’unkinigeçememişti.

“Harikulade,”diyetakdirettiEbuAlionu.

AncakkonukılıçoluncakimseSüleyman’ınyanınabileyaklaşamadı.Karşılıklıdövüşüyor, yenilen elenip, yerini bir sonraki talebeye bırakıyordu. İbni Tahir,Übeyde’yle İbni Vakkas’ı yenmiş ama Yusuf’un kuvveti karşısında pes etmişti.Süleyman’sa rakiplerini birer birer alt etti. Sonunda Süleyman’la Yusuf karşıkarşıya kaldı. Süleyman önce kalkanını kaldırıp hasmını alaycı bir ifadeyletepedentırnağasüzdü.

“Şimdiyiğitliğinigösterdegörelimbakalım,”diyemeydanokudu.

“Sevinmekiçinaceleetme,”diyecevapverdiYusuf.“Cirittehiçdeiyideğildin.”

Kılıçları elde, birbirlerinin üzerine yürüdüler. Yusuf rakibinin kilosunun kendilehine olduğunun farkındaydı. Bu yüzden de hemen saldırıya geçti. AmaSüleyman uzun bacaklarını iki yana açıp, hızla diğer tarafa doğru eğilereksaldırıdan başarıyla kurtulmayı bilmişti. Sonra sahte bir hamle yaparak hasmınıyanıltıp,kalkanıyanlış tarafaalmasınısağladı.Hemenardındandasavunmasızkalantarafakılıcınınucuylahafifçedokundu.

Talebelerlehocalargülüyorlardı.Yusuf’saöfkeylesoluyordu.

“Eğer cesaretin varsa bir kere daha dövüşelim,” diye bağırdı. “Bu sefer benikandıramayacaksın.”

Minuçehröncemüdahaleetmek istediamaEbuAlionakarışmamasını işaretetti.Birkezdahakılıçlarınıçektiler.

Yusufartıköfkedendeliyedönmüşbirboğagibiydi.Süleyman’ınkalkanınaartardadarbelersavurmayabaşlamıştı.Süleyman’sabacaklarınıyineikiyanaayırıpustalıkla ağırlığım bir o yana bir bu yana aktararak saldırıları savuşturuyordu.

Page 133: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

SonraanibirhareketleatılıpkılıcınınucunuYusuf’unkalkanınınhemenaltındanzırhınadokunduruverdi.

Herkestenbüyüktakdirtoplamıştı.

Ebu Ali ayağa kalkıp yanındakilerden birinden kılıç ve kalkan aldı. Sonra daSüleyman’ameydanokudu.

Birandabütüngözleronadönmüştü.EbuAliyaşlıbiradamdı.Buyüzdendehiç kimse onun hâlâ dövüşebileceğine ihtimal yemiyordu, Süleyman şaşkınlıklayüzbaşıyadöndü.

“Aldığınemregörehareketet!”karşılığınıaldıyüzbaşıdan.

Süleymantereddütlühareketlerleyerinialdı.

“Zırhımınolmayışınaaldırma,evlat,”dedibüyükdaionurahatlatmakisteyerek.“Sadece eskisi gibi olup olmadığımı görmek istiyorum. Aslında pek de kötüdurumdaolduğumusanmıyorum.”

Kılıcını onu kışkırtmak istercesine kalkanına doğru savurdu. Ama Süleymanhâlâneyapmasıgerektiğinekararverememişti.

“Nebekliyorsun?Saldırsana!”dedibüyükdaikızarak.

Süleyman saldırıya hazırlandı.Amadahane olup bittiğini anlayamadan kılıcıelinden fırlayıverdi. Hasmı bir anda bir çocuk başı büyüklüğündeki dirseğinisavurmuştu.

Herkeshayretiçindeydi.EbuAlialaycıbirifadeylegülümsedi.

“Birdahadeneyelimmi?”diyesordu.

Bu kez Süleyman daha hazırlıklıydı. Kalkanı gözlerine kadar çekip hasmınıtepedentırnağasüzdü.

Dövüşe başladılar. İlk anda Ebu Ali hünerli hareketlerle yalnızca rakibinindarbelerini savuşturmaya çalışıyordu. Sonra da saldırıya geçti. Süleyman biryandan saldırıları savuşturmaya çabalıyor bir yandan da onu yanıltabilmeninyollarını arıyordu. Ama yaşlı adam her şeye karşı hazırlıklıydı. Sonunda da hiçbeklenmedikbirhareketyaptı.Süleyman’ınkılıcıikincikezelindenfırlamıştı.

MemnuniyetlegülümseyenEbuAlikılıcıylakalkanınıgeriverdi.

“Benimgibiotuzkırksavaşagirince,”dedi.“Harikabirsavaşçıolacaksın.”

Minuçehr’e talebelerin gösterdiği gelişmeden memnun olduğunu işaret etti.Sonrakarşısındaikisırahalindedurandiğerlerinehitapetti.

“Şimdi sıra iradenizi ne kadar kontrol edebildiğinizi göstermekte. HocanızAbdülmelikburadaolmadığıiçinimtihanıbenyapacağım.”

Talebelerin karşısına geçip hepsini tepeden tırnağa süzdükten sonra, “Tutunnefesinizi!” diye emretti. Bakışları talebelerin üzerinde dolaşıyordu. Kızaranyüzlerini, şişen boyun damarlarını, adeta yerinden çıkacakmışçasına irileşengözlerini dikkatle kontrol ediyordu. Aniden içlerinden biri yere yığıldı. Ali hemen

Page 134: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

yanmayöneldi.Yenidennefesalmayabaşladığınıgörüncedememnuniyetlebaşsalladı.

Talebeler birer birer yere yığıldı. Ebu Ali dailere dönüp, neşeyle, “Olgunarmutlargibidökülüyorlar,”dedi.

Sonunda üç kişi ayakta kalmıştı. Yusuf, Süleyman ve İbni Tahir. Büyük daiyanlarınayaklaşıpburundelikleriyleağızlarınıkontroletti.

“Hayır,nefesalmıyorlar,”diyemırıldandıkendikendine.

DerkenYusufsallanmayabaşladı.Önceyavaşçadizleriüzerineyıkıldı,sonrada hızla yere kapaklandı. Düşer düşmez de gözlerini açıp şaşkınlıkla etrafınabakındı.

AnidenadetadevrilenbirağaçmisaliSüleymanyereyığıldı.

En sona İbni Tahir kalmıştı. Ebu Ali’yle Minuçehr memnuniyetle bakıştılar.Sonundaodasallanıpyereyığıldı.

Ebu Ali tam bir sonraki bölüme geçilmesi talimatını verecekti ki kaledendörtnala gelen bir haberciden Yüce Efendi tarafından derhal kaleye çağrıldığıtalimatınıöğrendi.Gerikalanimtihanlaröğledensonrakalededevamedecekti.

Büyükdai,atbinemriveripdörtnalavadiyeyöneldi.

O sabah talebelerin kaleden ayrılmalarının hemen ardından kuledekimuhafızlardan biri güvercin kümesleri üzerinde uçan tuhaf bir güvercin gördü.Hemenpostagüvercinleriyle ilgilenenmuhafızıhaberdaretti.Odakuleyekoşupyayını gerip beklemeye koyuldu. Ama hayvancağız hemen alçalıp, kendileriniyakalamalarına izin verdi. Bacaklarından birine bir ipek parçası sarılmıştı.Kuşlardan mesul olan muhafız derhal Yüce Efendi’nin ikametgahına koşupgüverciniHasan’ınmuhafızlarınateslimetti.

Hasanzarfıaçıpokumayakoyuldu.

“Ismaililerin liderine selamolsun!Hamedanemiri Arslantaş büyük bir orduylabizesaldırıyageçti.Rudbar’ınbatısındakikalelerdahaşimdiden teslimoldu.Bizhazırlıklıolduğumuziçinsüvarisaldırısınısavuşturduk.AmadüşmanbuseferdeAlamut’a yöneldi. Kaleyi kuşatmak üzere büyük bir orduyla üzerinize geliyorlar.Emirlerinizibekliyorum.BuzrukÜmid.”

GüvercinhabercimRudbar’aulaşmadangöndermişlerdiyedüşündüHasan.YadaTürklerhaberciyiyoldayakaladılar.Savaşoyunubaşladı.

Huzurlagülümsedi.

“Keşkegençleridahaöncefedaiilanetseydik,”diyehayıflandı.

Küçük bir bölmeden güvercinin bacağına sanlı olana benzer küçük bir parçaipek” çıkardı.ÜzerineBuzrukÜmid’e derhalAlamut’a gelmesini istediğini yazdı.İpek parçasını Rudbar güvercinlerinden birinin ayağına bağlamak üzereydi kimuhafızbaşkabirpostagüvercinidahagetirdi.Ancakbuseferkininboynunabiroksaplanmıştı.Hasankuşunbacağınasarılıkumaşıalıp,küçükharflerleyazılmış

Page 135: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

haberiokumayakoyuldu.

“İsmaililerin lideri Hasan İbni Sabbah’a selam olsun! Emir Kızıl Sarık tümordusuyla Horasan ve Huzistan’da üzerimize yürümekte. Küçük kaleler teslimoldu. Müminler de bize sığındılar. Şu an Gunbahar’da düşman kuşatmasıaltındayız.Havaçoksıcak.Yakındasuyumuzbitecek.Yiyeceğimizdeyeterlideğil.Bunarağmenkaleninsavunulmasıtalimatınıverdim.AmaoğlunuzHüseyinkaleyisultanın askerlerine bırakıp kaçmaları için askerlerimizi kışkırtmaya çalışıyor.Talimatlarınızıbekliyorum.HüseyinAlkeyni.”

Hasankıpkırmızıkesilmişti.Öfkeyledudaklarını ısırıyordu.Tepedentırnağatirtirtitreyerekodadadörtdönüp,bağırmayabaşladı.

“Alçakevlat!”diyebağırdı.“Onuzincirevuracağım.Kendiellerimleboğacağımonu!”

Büyük dai gelince hiçbir şey söylemeden mektupları ona uzattı. Ebu Aliokuyuncadafikrinisöylemeyekoyuldu.

“Bencekaleyimüdafaaetmeninhiçbiryoluyok.Amasençokmühimbirsilahınolduğunusöylüyorsun.Bendesanabütünkalbimlegüveniyorum.”

“Güzel,” diye cevap verdi Hasan. “Rudbar ve Gondaban’a posta güvercinlerigöndereceğim.Hain oğlumla onungibi düşünenler derhal zincire vurulacak.Aç,susuz kalsınlar bakalım. Diğerleri kanlarının son damlalarına dek kaleyisavunacak.”

İki kaleye göndereceği mesajları yazıp, Ebu Ali’yle birlikte güvercinlerinbacaklarına bağladı. Sonra kulenin tepesinden salıverdi. Geri döndüklerindebüyük daiye dönerek konuşmaya başladı. “Öncelikle talebelerin fedai olmamerasimleri yapılmalı. Onlar kudretimizle inşa edeceğimiz kalenin en önemliparçaları.İmtihanlarınasılgeçti?”

“Çokmemnunkaldım,”diyecevapverdiEbuAli.“Minuçehr’leAbdülmelikonlarıemsalsizbirersavaşçıhalinegetirmiş.”

“KeşkeBuzrukÜmidgelmişolsaydı,”diyemırıldandıHasandahaziyadekendikendine.“Ozamanhazırladığımsürpriziikinizebirdengösterirdim,”

“Keşke,” dedi Ebu Ali gülerek. “Çok uzun zamandır meraktan yanıptutuşuyorumzaten.”

İkindi namazını müteakip imtihanlar kaldığı yerden başladı. Hocalarınıngözetiminde büyük salonda toplandılar. Ebu Ali’nin gelişinin ardından da sözlüimtihanageçildi.

Talebeler büyük dai içeri girer girmez onda bir değişiklik olduğunu farketmişlerdi. Yastığa oturup, sırtını duvara yaslayarak düşünceli bir tavırla önünebakıyordu.Talebelerincevaplarınıdinliyormuşgibigözüksedeaslında tamamenbambaşkadüşüncelereboğulmuştu.

EbuSorakasorulara İsmaili tarihindenbaşladı. İlk dört talebesorulara cevapverdi.İmtihanıngerikalanınındaaynısabahkigibidevamedeceğidüşünülüyordu

Page 136: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

artık. Amabeşinci talebe cevap vermeye çalışırken büyük dai birdenmüdahaleedipkendisisorularsormayabaşladı.

“Kötü,”diyordutamistediğicevabıalamayınca.

BununüzerineEbuSorakahemen İbni Tahir’e geçti.Oda kendisine sorulantümsualleribaşarıylacevaplandırdı.

“Tamam,onugeçelim,”diyeemrettibüyükdai. “Diğerlerininsesinideduymakistiyorum.”

Cafer’leÜbeydedeherhangibirsorunlakarşılaşmadansorularıcevapladı.EbuSoraka sıranın Süleyman’a geldiğini söyleyince Ebu Ali içinden hakir gören birtavırlagüldü.

Süleymansanki ağzındançıkanher şeydoğruymuşçasınakısa,net cevaplarveriyordu.Oysasöylediklerinintamamıyayetersizdiyadabütünüyleyanlıştı.

“Hakikate ulaşma gayretin pekiyi değil, evlat,” dedi Ebu Ali başını iki yanasallayarak.“Birfedaininzihnidekusursuzolmalı.”Süleymanhayalkırıklığıiçindeyerinegeçti.

Son olarak sıra Yusuf’taydı. Talebelerin sık sık onu kızdıracak kadar üstünevarmalarıaslındaYusuf’unişinikolaylaştırmıştı.

Çünkü Ebu Soraka en kolay suallerini ona saklamıştı. Tek yapması gerekenAli’denİsmail’ekadarolanimamlarınisimlerinisaymaktı.AmaYusufokadartelaşiçindeydikisıradahaüçüncüimamageldiğindekalakaldı.

“ŞehitAli’ninsakalıadına!”diyebağırdıbüyükdai.“Bukadarcehaletkarşısındaneyapacağımışaşırdım.”

EbuSorakaartık tambircanlıcenazeyebenzeyenYusufabüyükbiröfkeylebaktı.

EbuSoraka’nınardındangelenEl-Hekim’seonagöredaharahattı.ÇünküEbuAliinsantabiatıylaalakalıfelsefiteorilereaşinadeğildi,busebepledetalebelerindoğruyadayanlışsöylediğinealdırmaksızınsüreklibaşınısallayarakonayladı.

Talebeler hemen coğrafya imtihanına alındılar. Yüzbaşı verilen cevaplan,yüzünde hoşnut bir ifadeyle takip ediyordu. Ebu Ali müspet kanaate ulaşıncahemenbukısımdageçildi.

Dilbilgisi,hesapveşiir imtihanlarıdaaynışekildehızlabitirildi.Büyükdaisıraen çok önem verdiği din bilgisine gelinceye dek bir daha müdahale etmemişti.İbrahim kısa, net sorular yöneltiyor, talebeler de ekseriyetle doğru cevaplarveriyordu

“Şimdi biraz da talebelerimizin zeka kapasitelerini görelim,” dedi İbrahim’insorularınamüdahale ederek. “Büyük cirit şampiyonumuz, söyle bakalım Allah’akimdahayakındır?PeygambermiyoksabaşmelekCebrailmi?”

Yusufyüzündeümitsizbirifadeyleayağakalktı.EbuAlidebununüzerineaynısoruyu sırayla herkese sormaya başladı. Talebelerden bir peygamber diyor birbaşkası Cebrail cevabını veriyordu. Fakat hiçbiri tercihlerinin nedenini başarıyla

Page 137: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

açıklayamamıştı.

Büyükdaikötükötüsırıtıyordu.

“Senintercihinnedir,İbniTahir?”dedisonunda.

İbniTahirayağakalkıpsakinbirifadeylesualicevaplamayakoyuldu.

“Allah, Cebrail’i Muhammed’e peygamber olarak seçildiğini bildirmek üzeregönderdi. Eğer Allah Muhammed’i diğerlerinden üstün görmeseydi bu vazifeyidoğrudan meleğine verirdi. Bunu yapmadığı için Muhammed şu an cennetteCebrail’dendahaüstünbirmertebededir.”.,

“Bu doğru cevap,” dedi Ebu Ali. “Peki şimdi de peygamberle Seydunaarasındakiilişkiyiaçıklabakalım.”

İbniTahirgülümsedi.Birandüşünüpcevaplamayakoyuldu.

“Peygamberle Seyduna arasında gençle yaşlı arasındaki ilişkinin benzerivardır.”

“Güzel.Amahangisininşuaniçinmüminlerüzerindegücüdahafazla?”

“Seyduna’nın.Çünkücennetinanahtarınıelindeotutmaktadır.”

Ebu Ali ayağa kalkınca diğerleri de hemen ayağa fırladı. Tüm talebelerinyüzlerine teker teker baktı. Sonra da son derece ciddi bir sesle konuşmayabaşladı.

“Gidipaptesalın.Sonradamerasimkıyafetlerinizigiyin.Artık sevinebilirsiniz.Hayatınızın en Önemli anma çok az kaldı. Yatsı namazının ardından merasimbaşlayacak.”

Rey’den gelen bir haberci Hasan’a Muzaffer’in gönderdiği süvarilerin yolaçıktığınıbildirdi.Gecekaleyeulaşmalarıbekleniyordu.Hemenardındaniçerigirenkeşif kolu muhafızıysa Hasan’a Türk öncü birliklerin Alamut’a büyük bir hızlayaklaştıklarımvegecegeçsaatlerdeyadasabahşafaksökerkensurlarındibineulaşmışolacaklarımbildirdi.

Hasan, Ebu Ali’yle Minuçehr’in bir an önce yanına gelmelerini istedi. Onlarıküçük odada kabul edip gelişmeleri aktardı. Yere serdiği haritanın başında üçübirliktesultanınordularınadişlerinigöstermenineniyiyolunuaramayakoyuldular.

“Muzaffer’in adamlarına bir haberci yollayalım,” dedi Hasan. “Hemen kaleyegelmesinler. Onun yerine Abdülmelik onları Rudbar yoluna doğru götürsün.Türkler saldırıncaya kadar orada pusuda beklesinler. Daha sonra da güvenlimesafeden peşlerine takılsınlar. Biz Alamut önlerinde düşmana karşı koymayabaşladığımız sırada arkadan saldırıp Türklerin arada kalmasını sağlasınlar.Böylecedüşmanırahatlıklabertarafederiz.”

Ebu Ali’yle yüzbaşı planı onayladılar. Birkaç adamıylaMuzaffer’in adamlarınıkarşılaması için bir subay seçtiler.Minuçehr’e diğer emirleri de verdikten sonraHasanbüyükdaiyetalebelerindurumunusordu.

“İçlerinde bir peygamber olmadığı kesin,” diye güldü Ebu Ali. “Ama hepsinin

Page 138: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

sonderece tutkuluvesarsılmazbir inançları var.” “Zatenenönemli şeydebu,”karşılığınıverdiHasanelleriniovuşturarak.Artıknihaikararanlarınınyaklaştığınıhissetmeninnedenolduğuheyecanıikisidehissediyordu.

“Şimdi talebelerin fedailiğe kabul merasimine gelelim. Edecekleri yeminihazırladım.Önceonlaramümkünolduğuncaabartılıbirkonuşmayap.Şehitlerinyiğitliklerinden, tutkularından, bağlılıklarından uzun uzun bahset. İçlerindekigençlik ateşini tutuşturup kararlılıklarını pekiştir. Sonra bize her şekilde kayıtsızşartsız itaat etmeyenleri korkunç cezalar beklediğini söyleyerek gözlerini korkut.Bunca sene onlar gibi takipçilerimi planlarıma uygun biçimde yetiştirmeninplanlarınıyaptım.Karakterlerini ihtiyaçlarımauygunbiçimdeyenidenşekillendiripher şeyi onlar üzerine bina edeceğim takipçiler yetiştirmekti gayem.Sonunda obüyükgüngeldi.”

“Senin bilgeliğine her zaman güvendiğimi biliyorsun,” dedi Ebu Ali. “Şu anyaptıklarınındamutlakaiyinedenleriolduğunaeminim.Amayinedebumerasimisenin yönetmenin daha akıllıca olacağı düşüncesi aklımdan çıkmıyor. Senigörmek arzusuyla yanıp tutuşuyorlar. Aramıza katılarak, yalnızca itaat etmekzorunda oldukları görülmez bir güç değil, kanlı canlı bir insan olduğunugörmelerini sağlasan merasimin yaratacağı etkiyi katlamış oluruz.” “Doğru amayinedebunuyapmayacağım.”

Hasandüşüncelibirtavırlagözleriniyeredikti.Ardındandasözlerinisürdürdü.

“Ne yaptığımı biliyorum ben. Eğer insanlar vasıtasıyla bir şeyler elde etmekistiyorsan onların kaygılarıyla arana mümkün olduğunca mesafe koymakzorundasın.Buşekildedaharahathareketetmeimkanıbulmuş,yüreğindengelengereksizitirazlarakapıaçmamışolursun.BuzrukÜmidgelinceikinizedeherşeyianlatacağım.Buarada fedailere teslimedeceğiniz bayrakdahazır.Gidin venedediysemyapın.BumerasimTürklerekarşızaferkazanmaktandahaönemli.”,

Merasim içinYüceEfendi’nin ikametgahınınbüyük toplantı salonuhazırlandı.Talebelere ilk kez kalenin bu kısmına geçme müsaadesi verilmişti. Bu aradagürzlü hadımların sayısı arttırılmış, tepeden tırnağa zırhlara bürünmüş, silahlıMağribiler kalkanlarıyla miğferlerini de kuşanmışlardı. Tüm bu gördüklerininetkisiyle iyiden iyiye heyecanlanan talebeler etrafı bembeyaz perdeleri çevrilibomboş hole alındılar. Onlar da aldıkları emir uyarınca beyaz cübbelerini giyip,başlarına beyaz sarıklarını takmışlardı. Ayakları da çıplaktı. Dailer de beyazlariçindeydi.Talebelerigruplaraayırıphepsinemerasimsırasındanasıldavranmalarıgerektiğini fısıldadılar. Talebeler heyecandan yaprak gibi titriyorlardı. Yüzleribembeyazdı.Hattabazılarıheranbayılacakmışgibihissediyordu.

Yatsı namazı vaktini bildiren borunun sesi işitildi. Ebu Ali içeri girdi. O dabembeyaz giysilere bürünmüştü. Başında da büyük, beyaz bir sarık vardı.Salonun ortasına kadar yürüyüp talebelerin hemen karşısında durdu. Diğer ilerigelenlerdeikisırahalindehemenarkasındaydılar.Merasimbaşlıyordu.

EbuAlidüzbirseslenamazıkıldırdı.Ardından talebeleredönerekmerasiminmana ve ehemmiyeti üzerine konuşmaya başladı. Bu güne erişmenin haklıgururunu yaşayan talebelerin Seyduna’ya ve vekillerine mutlak bir itaatle bağlı

Page 139: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

olmaları gerektiğinin altını çizdi. Şehitlerin hayatlarının emsal alınmasından veherkesinenbüyükhedefininomertebeyeerişmekolmasıgerektiğindenbahsetti,

“Hayatınızın en muhteşem anı yaklaşıyor,” dedi. “Birazdan hususi bir birlikolarak,fedaiolarakilanedileceksiniz.Yanihayatınımübarekamaçlaruğrunafedaedecekşahıslarolduğunuz tasdikedilmişolacak.Yüzbinlercemüminarasındanyalnızcayirminizbuşerefenailoldunuz.Diğer taraftan inancınızıveSeyduna’yasadakatinizi savaşta ispat edeceğiniz gün de hızla yaklaşıyor. Şu an Alamutüzerineçokbüyükbirordugeliyor.İçinizdeenzorandakararsızlıkgösterecekbirivar mı? Aranızdan hainlik edip karşılığını da aşağılık bir ölümle ödeyecek biriçıkar mı? Ben böyle birinin aranızda barınmadığını gayet iyi biliyorum.Seyduna’yla sizin için konuştum ve ondan sizleri fedai olarak kabul etmesiniistedim. O da talebimi kabul etme lütfunu gösterdi. Hiçbiriniz onun bu büyüklütfunuvebenimgüvenimiboşaçıkarmayacaksınızdeğilmi?Onunadınahepinizifedai ilan ediyorum.Şimdi yemini okuyacağım.Hepiniz kendi adınızı kullanaraksöylediklerimitekraredin.Yeminettiktensonratekamülünüztamamlanmışolacak.ArtıkbirertalebedeğilEfendimizinseçmebirliğininmensuplarıolacaksınız.Şimdibendensonratekraredin!”

Kürekkadar iriellerinigöğeyükseltipbakışlarını tavanadikti.Sonradaadetakendindengeçmişçesinebirifadeyleyeminettirmeyebaşladı.

“Ben… Allah’a, resulü Muhammed’e, Ali’ye ve tüm şehitlere Efendimizin vevekillerininhertürlüemrinekayıtsızşartsızitaatedeceğimeyeminederim.İsmailibayrağımsonnefesimedeksavunacağım.Buyeminlefedailiğekabulediliyorum.BurütbemibendenSeydunadışındakimsealamaz.EşhedüenlailaheillallahveeşhedüenneMuhammedünabdühüveresulühü.YetişyaMehdi!”

Merasimin ağırlığı tüm talebeleri etkilemişti. Yüzleri heyecandan bembeyazolsa da gözleri çakmak çakmaktı. Dudaklarının kenarlarına gurur dolu birgülümseme yerleşmişti. Kelimelere dökülmesi imkansız hisler içindeydiler. Uzunve zorlu bir merhaleyi tamamlamış, hedeflerine ulaşmışlardı. Uzun zamandıryanıptutuştuklarımertebedeydilerartık.

EbuAli’ninişaretiyleİbrahimbayrağıonauzattı.BüyükdaikatlıbayrağıaçıncabeyazzeminüzerinealtınişlemeliharflerleyazılmışKasasSuresi’ninbeşinciayetiortayaçıktı.“Bizise,istiyordukkiyeryüzündeezilmekteolanlaralütuftabulunalım,onlarıönderleryapalımveonlarıvârislerkılalım.”

“İbniTahir,”diyeseslendi.“Burayagel!Bubayrağısanaveriyorum.Bubayrakonurunuzunvegururunuzunnişanesiolsun.Eğerbubayrakyeredüşersebilinkionurunuzvegururunuzdaayaklaraltınaalınmıştır.Busebepleonugözbebeğinizgibikoruyun.Tekbirfedaikalanadekhiçbirdüşmanbubayrağadokunamayacak.Ancakcesetleriniziçiğneyerekbubayrağıelegeçirebilirler.Aranızdanenkuvvetlibeşkişiyiseçin.Hangisininbayraktarolacağınakuraylakararverilecek.”

Kendisini rüyadaymış gibi hisseden İbni Tahir bayrağı teslim alıp, fedailerinönüne geçti. Hayatının en önemli anı artık geride kalmıştı. İçinde az öncehissettiği o kelimeleredökülmesi imkansız sevincin yerini burukbir acı alıyordu.Çünkü az önce yaşadığı anın kısalığını ve bir daha asla tekerrür etmeyeceğini

Page 140: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

idraketmişti.

Busıradakaleyehabercilerdenbirigelipbirigidiyordu.Abdülmelik’egelişmelerbildirilmiş, Muzaffer’in destek birliğine de Türk öncülerinin geçeceği güzergahagöre yön değişikliği yapmaları talimatı ulaşmıştı. Düşmanın geçtiği yerlereönceden yerleştirilen keşif kolları sayesinde kusursuz bir muhaberat ağıkurulmuştu.Artıkdüşmanınherhareketindenhaberdardılar.

Merasimi bitiren Ebu Ali’nin de dönmesiyle Hasan gözle görülür biçimderahatladı.

“Neysebudabittiartık.”

Ardından büyük daiye birlikleri toplayıp vadi önünde sultanın öncü birliğinibeklemesitalimatıverdi.

“Pekiyafedailer?”diyesorduEbuÂli.

“Bu tamonlara göre birmuharebe,” diye cevap verdiHasan. “Fedaileri dealyanına.EbuSorakakomutaetsinonları.Ama ikinizdedikkatedinbaşlarınabirşeygelmesin.Benonlarıçokdahaönemligörevlerdekullanacağım.Busebepleonlarıhemenönplanaçıkarma.Dahaziyadeitibarlıvazifelerver.Meselasavaşıbaşlatan ilk oku onlar atsın. Ama göğüs göğse muharebede tecrübeli askerlerikullan.Fedailerizaferkesinleşinceveyaherhangibirtehlikegörüncecepheyesür.Eğer imkanlar el verirse düşman bayrağını da onların almasını sağla. Sanagüveniyorum. Bundan sonraki geleceğimiz senin attığın temeller üzerine binaedilecek.”

EbuAli’yigönderdiktensonra,Hasankaleninarkatarafındakibahçeleregitti,

“BeniMeryem’inköşkünegötür.SonradaApama’yıdaorayagetir,”diyeemrettiAdi’ye,“Busefermünakaşaetmemeleriiçinuğraşacakvakityok.”

Meryem onu karşılamaya gelir gelmez Hasan birazdan Apama’nın dageleceğinibildirdi.

”0kadındüngecedenberiçoktuhafdavranıyor,”dediMeryemendişeyle,“Onabirtakımhususivazifelerverdingaliba.”“Oyunoynamazamanıbitti,”diyekarşılıkverdi Hasan, “Eğer planlarımızın başarılı olmasını ve düşmanın alt edilmesiniistiyorsak mesuliyet sahibi herkesin taşın altına elini sokması gerek.” Adi,Apama’yıgetirdi.Kadınetrafınıgözlerinikısarakbüyükbirkıskançlıklainceliyordu.

“Ne kadar hoş, küçücük bir yuva bu böyle,” dedi kaşlarım çatarak. “Tıpkımuhabbetkuşlarıgibi.”

“EbuAli kaleyimüdafaaetmeküzeresurlarınönündesavaşdüzenialdı.Zirasultanın ordusu her an saldırıya geçebilir,” diye başladı Hasan, Apama’nınsöylediklerini duymamış gibi, iki kadından yastıklara oturmalarını isteyip kendisideyanlarınaçöktü.

Yaşlıkadındehşetiçindeydi.BirHasan’abirMeryem’ebakıyordu.

“Bizeneolacak?”diyesordusesititreyerek.

Page 141: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Emirlerim harfi harfine yerine getirilirse hiçbir şey olmayacak. Aksi takdirdeburadaşimdiyedekeşibenzerigörülmemişbirkatliamyaşanacak.”

“Emirlerinizin hepsini yerine getirdim, efendim,” dedi Apama, Hasan’ınkadehineşarapkoyarken.

“Senden de Meryem ’den de bunu bekliyorum zaten. Şimdi iyi dinleyin. İlkyapacağımız şey bu bahçelerin öbür dünyaya ait bir yermiş gibi gözükmesinisağlamakolacak.Başkabir ifadeyleburayıbasit, cahilmisafirlerecennetolarakgöstermemizgerekiyor.Ancaketrafınmanzarasıbizihemenelevereceğindenbuişi gece yapacağız. Bu sebeple iyi bir aydınlatma sağlamamız gerek. Böylecebahçelerdeki her şey bu özel ışıkla aydınlanmış ama geri kalan her şey dekaranlıktakalmışolacak.Apama,şuseninHintprensinKabil’deşerefineverdiğigeceyihatırlıyormusun?”

“Ah,efendim,nasılunutabilirim?Okadargenç,okadargüzeldikki.”

“Ben oradaki birkaç ayrıntıdan bahsediyorum şuan. Çin’den gelen o renklifenerlerinnekadarhoşunagittiğinihatırlıyormusun?Bahçelerbirandamasalsıbir atmosfere bürünmüştü. Her yan aydınlıktı ama bir o kadar tuhaf, yeni vebambaşka gözüküyordu.” “Evet, suratlarımız sarı, kırmızı, yeşil, mavi renkteparıldıyordu. Muhteşemdi. Tüm bunlara bir de alev alev yanan ihtirasımızıekleyince…”

“Gerçektendeçoketkileyicibirgörünümdü.Asılöğrenmek istediğimseninbufenerleri,yapabilecekkadariyihatırlayıphatırlamadığın.”

“Haklısın,geçmişgeçmiştekaldı.Konuşupdurmanınbirmanasıyok.Şimdisırabaşkalarında.Fenerlerihatırlıyormuyumdiyesordun?Elbette,yeterincekağıtveboyaolursaaynılarımyapacakkadariyihatırlıyorum.”

“İstediğinmalzemelerialacaksın.Pekiuygunbiçimdesüsleyebilecekmisin?”

“Butürşeylerekabiliyetiolanbirkızvar.”

“Fatma’yısöylüyor,”dedikonuşmalarınıgülerek,sessizcetakipedenMeryem.“Apama’yabukonudahepimiz yardımederiz.” “Kesinlikleetmelisiniz zaten.Ziraher şey yarın akşama dek hazır olmalı. Hadımlara da yiyecek içecek işini ver.Umarımmahzenlerdeyeterinceşarapvardır.”

“Fazlasıbilevar.”

“Güzel. Yarın öğleyle ikindi namazları arası bahçelere geleceğim. Kızlarınheveslerini artırmak için onlarla bizzat konuşmak istiyorum.Misafirlerimize nasıldavranmaları gerektiğini kendim izah edeceğim. En ufak bir şaka kaldıracakdurumda değilim. Eğer kızlardan biri huri değilim der ya da ağzından burasınıncennet olmadığını kaçırırsa en acımasız biçimde cezalandırılacaktır. Bu işinüstesindengeleceğinizeinanıyorum.”

“Zatenkızlarkendilerinidahaşimdidenprensessanıyor,”dediApama.

“Yine de onları rollerine hazırlamak için birlikte çalışmamız gerekiyor,” dediMeryemendişeyle.

Page 142: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Ölümcezasıtehdidiişeyarayacaktır,”dediHasan.“Üçköşkdeyarıngelecekmisafirlere hazırlansın. Kızlar baştan ayağa ipek giysiler giyip, mücevherlerlesüslensin. Cennet sakini olduklarına kendilerinin bile inanacağı kadar güzelmakyajyapılsın.Umarımokuldayeterinceşeyöğrenmişlerdir.”

“Bu konuda en ufak bir endişeniz olmasın efendim. Meryem’le her şeyiayarlarızbiz.”

“Şimdibukonudasizindaha fazlabilginizolduğu için,söyleyinbakalımetkiyiartırmakiçinbumaymunlarınkarşısınanasılbirgörünümdeçıkmalıyım?”

“Birsultangibigörünmelisin,”diyecevapverdiMeryem.“Kızlarseniöylehayalediyorlar.”

“Maiyetinde birkaç kişi de getirmelisin,” diye ekledi Apama. “Gelişin dahaşatafatlıolur.”

“Hadım muhafızlarla iki yardımcım dışında kimse bu bahçelerin varlığınıbilmiyor.Onları getiririm yanımda o zaman.Peki söylesenize bu küçük civcivlerkafalarındanasılbirsultancanlandırıyorlar?”

“Haşmetliyürüyüşü,asilyüzifadesiolanbirsultancanlandırıyorlargözlerinde,”dediMeryemgülümseyerek. “Veüzerindekırmızıbirkaftan,başındadaaltınbirtaçolmalı.”

“Aslındaçokkomik.Amahalkının itibarımkazanmak isteyenbiribukomikliğerazıolmalı.”

“Dünyaböyleişliyor,”dediApama.

“Kalede söylediğiniz şeylerden bolca var. Zaman içinde bir sürü şey geçtielimize.”

HasankahkahaylagülerekApama’yadoğrueğilipkulağına,“Şudaraltıcılosyonda hazır mı? Misafirlerin, yanlarındaki kızların ebedi bakireler olduğunudüşünmeleriniistiyorum.”

Apamakahkahalararasındabaşını sallayarakonayladı.Meryemkonuşmanınancaksonunuduyabilmişsedekıpkırmızıkesilmişti.

“Hamamlarfilanhazırmı?”

“Herşeyemrettiğinizgibi,efendim.”

“Güzel. Yarın sabah erkenden çalışmaya başlayın. Sonra da kızlarla birliktebenibekleyin.İyigeceler.”

Adisessizceonugerigötürdü.

Odasınaçekilinceherşeyibirkezdahaetraflıcadüşündü.Yirmiseneboyuncadur durak bilmeden bu gaye uğruna çabalamıştı. Yirmi koca sene. Bu yoldanhiçbir zaman dönmemiş, hiçbir zaman korkuya kapılmamıştı. Titizliğinden,dikkatinden en ufak bir taviz vermemişti. Şimdi aynı şeyi başkalarından dabekliyordu. Herkes amacını idrak etmeliydi. O, rüyalarını gerçek kılmayaçalışıyordu.

Page 143: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Hayat tam bir masal! Yeniyetmeliği hayallerle, ilk gençlik senelerindeyse buhayaller peşinde koşmakla geçmişti. Ama şimdi, olgunluk döneminde, eskihayalleri birer birer hakikate dönüşüyordu. Otuz silahlı kalenin komutanıydı.Emrinde binlercemümin vardı. Nihai kudrete erişme noktasında sadece tek bireksiğivardı.Dörtbiryandakihükümdarlarıkorkutacakbirkudretiolsunistiyordu.Bu amaca ulaşması için şimdi uygulamaya koyduğu planın gerçekleşmesigerekiyordu.Buinsandoğasınınvezayıflıklarınınüzerinebinaettiğiplanıeninceayrıntılarınadektasarlamıştı.

Birdenacabaherşeyisuyadüşürecekderecedeönemlibirhatayapmışolmaihtimali var mıydı? Garip bir korkuyla ürperdi. Belki de çok mühim bir şeyiatlamıştı?

Uyumak için nafile çabalıyordu. Bu tuhaf belirsizlikle çok huzursuz olmuştu.Daha önce hiç böyle şeyler düşünmemiş, her şeyin çökebileceğini aklına bilegetirmemişti. Zaten her şeyi en ince detayına kadar tasarlamamışmıydı? Amayinedekorkuyorduişte.

“Sadecebirgece,”dedikendikendine.“Sonraherşeyyolunagirecek.”

Nefesi daralıyordu.Kalkıp kuleninüst kısmına çıkarak sonsuz yıldızlarla dolugökyüzüne baktı. Aşağıda çağıldayan ırmağa, yanında uzanan bambaşka birhayatın hüküm sürdüğü bahçelere baktı. Dışarıda, kalenin surlarının önündeordususultanınöncübirliğiningelmesinibekliyordu.Hepsionunliderliğinikayıtsızşartsız kabul etmişti. Acabaonları nereye sürüklemekte olduğunu içlerindenbiribiletahminedebilirmiydi?

Biran içinherşeyibırakıpkaçabileceğidüşüncesigeçtiaklından.Korkuluğunüzerinden atlayıpŞahrud’da gözden kaybolurdu.Böylece tümmesuliyetlerindende kurtulmuşolurdu.Yalnızcamesuliyetlerindendeğil her şeyden kurtulurdu. İyiama adamlarına ne olurdu o zaman? Belki Ebu Ali, Yüce Efendi’nin cenneteyükseldiğinisöylerdi.TıpkıEmpedoklesgibi.Herkesdeonubüyükbirpeygamberveyahut bir evliya olarak görmeyi sürdürürdü. Belki de cesedini bulurlardı. Ozamannederlerdiacaba?

Derinliğinçekiciliğinekapılıyordu.Endişeylekorkuluklarısımsıkıtuttu.Azdahaboşluğunçağrısınauyacaktı.

Ancak odasına dönünce rahatlayabildi. Kısa bir süre sonra da uykuya yenikdüştü.

Rüyasındaonsekizseneönceolduğugibi İsfahan’daolduğunugördü.Büyükbirtahtodası.Çevresindekiherkesçokmühimşahıslar.Birazyüksekçebiryerdeyan oturur pozisyondaki Sultan Melikşah verdiği raporu dinliyor. Bir yandan dauzun, ince bıyıklarını burkup, şarabını yudumluyor. Hemen yanında eski sınıfarkadaşı,Başvezirvar.Süreklionadüzenbazcagözkırpıyor.Raporunuokuyor,sayfaları çeviriyor. Birden sayfaların boş olduğunu görüyor. Artık bundan sonradevam etmesi imkansız. Dili dolaşıyor. Kekeliyor. Sultan sert bakışlarını onaçeviriyor. “Yeter!” diye bağırarak kapıyı gösteriyor. Hasan’ın dizlerinin bağıçözülmüş durumda. Bu sırada Baş vezirin kulak tırmalayıcı kahkahalarıyankılanıyoretrafta.

Page 144: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Teriçinde,tirtirtitreyerekyataktanfırladı.

“Allah’aşükür,”diyemırıldandırahatlayarak.“Rüyaymış.”

Sonrahuzurla,yenidenuykuyadaldı.

Page 145: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

8

İnsanakâinatınkalpatışlarınıduyarmışgibihissettirengökyüzündeyıldızlarınparıldadığı bulutsuz gecelerden biriydi. Demavend Dağı’nın karlarla kaplızirvelerinden esen serin rüzgar gündüz güneşinin sıcaklığını hâlâ koruyantoprağınüzerindebirnemtabakasımeydanagetiriyordu.

Savaşçılar tek sıra halinde kanyona yöneldi. Ebu Ali başlarındaydı. Her beşatlıdan biri arkalarından gelenin yolunu aydınlatmak üzere elinde bir meşaletaşıyordu. Alevlerin etrafında dönüp duran böcekler bazen fazlasıyla yaklaşıptutuşuyorlardı.Nalseslerivadideyankılanırkensubaylarınveçavuşlarınemirleri,devecilerinbağırışları,atlarınkişnemeleriırmağınsesinekarışıyordu.

Fedaileryamaçta,güvenlibiryerekampkurdular.Burasısonderecekorunaklıbir yerdi. Çadırlarını kurup, kamp ateşlerini yaktıktan sonra nöbetçileri yerlerineyolladılar. Yaklaşık iki yüz metre kadar ilerideki fundalıkta da diğer savaşçılar,süvariler,mızrakçılar veokçular toplanmıştı.Derenin kenarında yaktıkları ateştebiröküzçevirdiler.Alçakseslesohbetedipgülüşüyorlardı.Amasıksıkgözleriniufkadikmişöylecebekleyenmuhafızınbulunduğukuleye tedirginliklebakmadanedemiyorlardı. Gözetleme veya nöbet görevi sona erenler ceketlerine sarılıperkendenuyumuşlardı.

Fedaileredeartık imtihanınvemerasimheyecanınınnedenolduğuyorgunlukçökmüştü. Ebu Soraka’nın talimatı uyarınca yanlarında getirdikleri at kılıbattaniyelerini alıp uyumaya çalıştılar. Son iki gün boyunca öylesine olağanüstüşeyler yaşamışlardı ki kendilerini bekleyen savaş artık onları eskisi kadarheyecanlandırmıyordu. Bazıları yatar yatmaz uyudu. Bazılarıysa battaniyelerininaltındançıkıp,neredeysetamamengeçmişateşinbaşındatoplandılar.

“Allah’a şükür eğitimler bitti,” dedi Süleyman. “Geceyi düşman saldırısıbekleyerekgeçirmekbütüngünkıçüstüoturupkalemleyazıtahtalarınabirşeylerçiziktirmektenkesinlikleçokdahaiyi.”

“Acabadüşmangerçektengeliyormu?”diyeendişelibir ifadeylekonuştu İbniVakkas.Okulunensakin,endikkatçekmeyentalebesiydi.Amayaklaşan tehlikevesavaşateşionuuyandırmıştıadeta.

“İştebuharikaolur,”dediYusuf.“Oncahazırlık,oncaheyecanboşagider.Neyanikılıcımızıbirdüşmanabilesaplayamayacakmıyız?”

“Asılbütüngayretin,bütünçalışmalarınsonundakılıcısanasaplarlarsaharika

Page 146: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

olur,”diyetakıldıSüleyman.

“Allah nasıl yazdıysa öyle olur,” dedi Cafer ciddi bir ifadeyle. Kura sonucubayraktar seçilmişti. İçindebeliren kibir duygusunukadere sığınarakbastırmayaçalışıyordu.

“Ama okulda aldığımız bunca eğitimden sonra karşımıza çıkan ilk düşmantarafındanöldürülmekdeçokaptalcaolurdoğrusu,”diyeeklediÜbeyde.

“Korkaklarbinkere,cesurlarsabirkereölür,”dediCafer.

“Ne yani hemen bu gece ölmek istemediğim için korkak mıyım ben?” diyecevapverdiÜbeydeöfkeyle.

“Tartışmayı kesin,” dedi Yusuf ortamı sakinleştirmeye çalışarak. “Bakın İbniTahiryıldızlarıseyredalmış.Belkideonlarısonkezgördüğünüdüşünüyordur.”

“Yusufgiderekakıllanıyorgaliba,”dediSüleymangülerek.

BirkaçadımileridebattaniyesinesarmanİbniTahiryıldızlarabakıyordu.

“Hayatımne kadar daharikulade,” dedi kendi kendine. “Tümhayallerimbirerbirergerçeğedönüşüyor.”Babaevindekiçocuklukgünlerini,babasınınçevresindetoplananlarla yaptığı sohbetleri düşünüyordu. Gerçek halifenin kim olduğuüzerine, Kuran’dan deliller göstererek sohbet ediyorlar, Sünniliğin tezleriniçürütüyorlardı. Gizlice Ali’nin soyundan gelip dünyayı yalanlardan veadaletsizlikten kurtaracak Mehdi’yi anlatıyorlardı. ‘Keşke benim yaşadığımdönemdegelse,’diyedilerdioda.Ali’ninpeygamberikorumasıgibiodaMehdi’ninkoruyucusuolacağıhayalinikuruyordu.SüreklikendisiniMuhammed’indamadıylakıyaslıyordu.AliPeygamber’inenateşli takipçisiydi.Dahaçocukyaştan itibarenonun yanında dövüşmüş, kanım onun yolunda akıtmıştı. Ama peygamberinvefatının ardından onun halifesi olma hakkı elinden alınmıştı. Sonunda halktarafından seçilip bu göreve getirilince de hainler tarafından öldürülmüştü. İştebilhassa bu nedenlerden dolayı İbni Tahir, Ali’ye hayrandı. Onu fazilet örneğiolarakgörüyor,tümhayatımonungibigeçirmekisteğiyleyanıptutuşuyordu.

Babası onu Alamut’a Seyduna’nın hizmetine girmeye gönderdiği zamanheyecandan kalbi duracak sanmıştı. Bu adamın bir evliya olduğunu duymuştu.Hattaonupeygamberolarakgörenlerbilevardı.Dahaenbaşındaniçindenbirsesona öteden beri hizmet etmek için yanıp tutuştuğun El-Mehdi’yi buldun iştediyordu.Amanedenkimseonugöremiyordu?Nedenfedailiğekabulmerasimineiştiraketmemişti?Nedenyerinebirsavaşçıdan,hattabirerkektenziyadeyaşlıbirkadınabenzeyendişleri dökülmüşbirini göndermişti?Oanadekbir an içinbileSeyduna’nın aslında kalede olmayabileceğini düşünmemişti. Ancak giderekanlatılanlarıngerçekolmayabileceğinidüşünüyordu.BelkideAlamut’taHasanİbniSabbahdiyebirihiçolmamıştı.Yadaçoktanölüpgitmişti.Budurumdaİsmaililerinasıl lideri Ebu Ali olmalıydı. Tüm dailer ve komutanlar bu gerçeği bilmelerinerağmen gizli tutuyorlardı belki de. Ebu Ali peygamber mi? Hayır, onun gibi biripeygamberolamaz.Olmamalı!BelkidekimseningörmediğibirSeydunafikrinisırfbu yüzden icat etmişlerdi. Müminlerin kaçıp gitmesini önlemek için. Çünkü kimİsmaililerinYüceEfendisiolarakEbuAli’yikabuledebilirdiki?

Page 147: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Öyleyadaböylebukaledeönemlibirsırrınsaklandığınıhissediyordu.Buhisözellikle bu gece iyiden iyiye rahatsız edici seviyeye erişmişti. Esrar perdesiniaralayıp,busırrınneolduğunuöğrenmefırsatıbulabilecekmiydi?Gününbirindegerçek,yaşayanSeyduna’yıgörmeşansıolacakmıydı?

Nal sesleri işitti. İçgüdüsel olarak hemen silahlarına uzanıp ayağa fırladı.Arkadaşları battaniyelerine sarılmış uyuyorlardı. Bir haberci gelmişti. BulunduğuyerdenhabercininEbuAli’ylefısıldaştığınıgörebiliyordu.Kısakısaemirlerverildi.Ardından muhafızlar hemen hâlâ yanan ateşleri söndürdüler. Düşmanyaklaşıyordu.

Birdeniçihuzurladoldu.Gökteparıldayanküçükyıldızlarabaktı.Başınıkaldırıpböyle gökyüzüne baktığında kendisinin ne kadar küçük ve önemsiz bir varlıkolduğunuhissederdi.Vebuhisonamutlulukverirdi.Belkidekısasüreiçindecennetekavuşabilirim diye düşündü.Ah,keşke diye arzuyla fısıldadı kendi kendine. Karagözlü, bembeyaz tenli bakireler onu bekliyordu. Tanıdığı kadınları düşündü.Annesini, kız kardeşlerini, diğerakrabalarını.Hurileronlardançokfarklıolmalı diyegeçirdi içinden. Nihayetinde bu dünyada uğurlarına kan dökülecek kadar güzelolduklarınaşüpheyoktu.

Açılan sarmaşıklarla kaplı demir kapılardan geçip cennete gireceği am hayaletmeyeçalışıyordu.EtraftaKuran’davaatedilenşeyleribulmayaçalışırdıilkönce.Budüşüncelerlebattaniyesinesarıldı.Şimdigerçektendecennetteydi.Güzelbirbakire ona doğru yaklaşıyordu. İçinin geçtiğinin ve bu gördüklerinin rüyaolduğununaslındakısmendeolsafarkındaydı.Yinedeçokhoşşeylerhissediyorama diğer taraftan da bu tür şeyleri düşünmemesi için yapılan uyarılarıhatırlayarakkorkuyordu.Sonundaderinuykuyateslimoldu.

Sürekli çalan borazan sesi savaşı haber veriyordu. Davulların da çalmayabaşlamasıyla herkes ayaklandı. Fedailer hemen kılıçlarım bellerine sokup,miğferlerini taktılar.Ardındandamızrakvekalkanlarınıaldılar.Henüztamolarakuyanamadıklarındansoranbakışlarlabirbirlerinisüzereksırayageçtiler.

“Birhaberciazöncesultanınordularınınyaklaştığımbildirdi,”dedi sonnöbetitutanİbniVakkas.

Ebu Soraka gelip ok ve yaylarını hazır tutmaları talimatı verdi. Ardından daonları tepeye, gözetleme kulesinin hemen yanma konuşlandırdı. Bir süre nefesbile almadan beklediler, Ama ortada düşman filan gözükmeyince çıkınlarındanaldıklarıkuruincir,hurmavepeksimetiçiğnemeyekoyuldular.

Atlarbaşında ikimuhafızla tepeninyamacındaydı.Zamanzamanhayvanlarınhuzursuzkişneyişleriduyuluyordu.

Şafaksöktü.Fedailerordunungerikalanınınkampyaptığı istikametebaktılar.Ebu Ali atlıları çalılıkların arkasında mevzilendirmişti. Atlarının yanında, birayakları üzengide mızrak ve kılıçları ellerinde bekliyorlardı. Tepede de okçularyaylarınıgermişvaziyetteydi.

Büyükdaibirliklerindurumunu teftişetmeyisürdürüyordu.Hemenarkasındanda dizginlerinden tuttuğu atını getiren bir asker vardı. Sonunda fedailerin

Page 148: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

bulunduğuyeregeldi.EbuAlikuleyeçıktı.

Kısa bir süre sonra da ufukta beyaz bir leke belirdi. Ebu Ali gözetlemekulesindenadetauçarcasınainip,nefesnefeseEbuSoraka’nınbulunduğutarafayöneldi.

“Oklarınızıhazırlayın,”diyeemrettidai.

Beyaz nokta giderek büyüdü. Sonunda da tek bir atlı belirdi. Dörtnalayaklaşıyordu.EbuAlibirsüreşaşkınlıklaseyretti.Sonrada,“Bubizdenbiri,”diyebağırdı.“Okatmayın!”

Atına atladığı gibi aşağı yöneldi. Bu sırada birkaç süvariye de kendisiniizlemelerini işaret etmişti. İçlerinden birinden aldığı bayrağı sallayarak yaklaşanatlıyadoğruilerlemeyekoyuldu.

Karşıdan gelen atlı ilk anda şaşırmış, atını çevirir gibi olmuştu ama beyazbayrağıgörüncehayvanıyenidenEbuAli’yedoğruyöneltti.

OandaEbuAlionutanımıştızaten.

“BuzrukÜmid!”diyebağırdı.

“EbuAli!”dedisüvarieliylearkatarafıişaretederek.

Bütün gözler bir anda ufka yöneldi. Hızla sağa sola salınarak yaklaşan vegiderekbüyüyensiyahbirçizgivardı.Sonraatlılarınsiluetleriseçilmeyebaşlandı.BaşlarınınüzerindedeBağdathalifesininsiyahbayrağıdalgalanıyordu.

“Yaylarınızıgerin,”diyeemrettiEbuSorakabirkezdaha.

Ebu Ali’yle Buzruk Ümid hemen yamaçtaki askerlerin arasına katıldılar.Askerlerheyecaniçinde,saldırıyageçmeyehazırvaziyettebekliyorlardı.

Okçulara,“Hedefiniziseçin!”talimatıverildi.

Düşmanatlılarartıkiyideniyiyeyaklaşmıştı.Dönüphızlavadiyeyöneldiler.

“Okat!”

OklarTürkleredoğrufırlatıldı.Birkaçatlabinicisiyeredevrildi.Buöncübirlikbiraniçinduraksargibioldu.Sonrabaşındakimiğferetakılıtuğdanbirliğinkomutanıolduğuanlaşılansavaşçıbağırdı.

“Vadiye!”

OandaEbuAlideişaretiniverdi.Süvaribirliğihızlatepedenaşağıinipvadiyeyönelen Türklerin önünü kesti. Mızraklar havada uçuşmaya başladı. Kılıçlarparıldıyordu.Siyahbayraklarbeyazlarakarışmıştıbiranda.

Fedailer savaşı tepeden takip ediyordu. Tarifi imkansız derecedeheveslenmişlerdi. Süleyman avaz avaz bağırıyordu. “Hadi saldırıya geçelim!Atlarabinelimartık!Hadi!”

NeredeysetekbaşınaaşağıyönelecektikiEbuSorakageliponuengelledi.

“Delirdinmisen?Emriduymadınmı?”

Page 149: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Süleymankarşıçıkamamanınnedenolduğubüyükbiröfkeyledönüp,söylenesöylene ok ve sadağını bir tarafa fırlatıp, yere oturdu. Yumruklarım sıkarakağlamayabaşladı.

Beklenmedik saldırıyla ilk anda dağılan Türkler yeniden toparlanıp olancagüçleriyle bir kez daha vadi girişine yönelmişlerdi. Komutanları bütün İsmailiordusunun burada olduğunu bu yüzden de Alamut’un savunmasız vaziyettekaldığını düşünüyordu. Fedailer içleri kan ağlayarak Alamut uğruna verilen ilkşehitlerigördüler.Savaşıböyleellerikollanbağlıvaziyetteseyretmekdayanılmazbirişkenceydi.

EbuSorakagözünüufuktanayırmıyordu.Nihayetikincibirçizgibelirdi.FedailerhenüzhiçbirşeyinfarkındadeğildiamaşehitAli’ninbeyazbayraklarınıfaikedenEbuSoraka’nınkalpatışlarıhızlanmıştı.

Şimdi fedaileri savaşa göndermenin zamanı gelmişti işte. Gözlerini kısarakdüşmansancağınınneredeolduğunutespitedip,fedailereişaretetti.

“Atbin!Düşmansancağınıistiyorum!Hepbirliktehücum!”

Gençler sevinç naralarıyla adeta yıldırım hızıyla tepeden indiler. Kılıçlarınıçektiler.Caferbeyazbayrağıkaldırdı. İlkhücumlarısonucudüşmannehredoğruçekilmekzorundakalmıştı.

Türkler bir anda dağılmıştı. Süleyman zerre kadar acımadan ilk düşmanınıöldürdü.Caferelindebayrakladüşmanmevziisindeaçılanyarığadaldı.Fedailerde hemen peşindeydi. Yusuf haykırarak kılıcını acımasızca savuruyor, paniğekapılanTürkleringeriçekilmesinisağlıyordu.İbniTahirarkasınaçarpıkbacaklıbirTatar’ın saklandığı kalkana en ufak bir yorgunluk belirtisi bile göstermedenvurdukçavuruyordu.Hasmıkırılanmızrağınıfırlattı.KalkanınıtutarkenbiryandandakınındankılıcınıçekmeyeçalışıyorduamaİbniTahir’indarbeleriyüzündenbirtürlü istediğini yapamıyordu.Derken kalkanı tutan kolu yoruldu.O anda da kanrevacıiçindesavaşalanındankaçmayabaşladı.

BusıradaSüleyman’ladiğerleridebirkaçdüşmanıatındanalaşağıetmişlerdi.Beyazbayraksiyahbayrağahergeçenanbiraz;dahayaklaşıyordu.

SonundaTürkkomutan,fedailerinneyapmayaçalıştığınıanladı.

“Sancağı koruyun!” diye tüm adamlarının ve düşmanlarının duyacağı kadaryüksekseslebağırdı.

“Komutanasaldıralım!”diyebağırdıİbniTahir.

Türkler sancağın ve komutanlarının çevresinde toplanmışlardı. O andaAbdülmelik’leMuzaffer’in adamları diğer yönden saldırıya geçti. Saldırının etkisikorkunçoldu.İkiyandansaldırıyauğrayanTürklerbirandadağıldılar.

SüleymantıpkıdüşmanalbayınpeşinedüşenİbniTahirgibiTürkbayraktarıbiran için bile gözden kaybetmemişti. “Dağınık düzende geri çekiliyoruz. Bayrağıkoruyun!”

OandaİbniTahirkomutanınyanıbaşındabitmişti.Kılıçlarıçarpıştı.Busırada

Page 150: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Muzaffer’in adamları da yetişmişti. Birkaç Türk onları püskürtmeye çalışıyordu.Ama komutan giderek daralan bir çemberin içinde kalmıştı. İbni Tahir oradanuzaklaştı.Buseferdüşmanbayraktarınpeşindeydi.Nehir tarafındaSüleyman’ınhemen Önünde olduğunu tespit etti. Peşinde birkaç arkadaşıyla Süleyman’ayardımetmeküzereoyönedoğruhareketlendi.

Süleymanhızlabayraktarayaklaşıyordu.Türkdeatınıçılgıncamahmuzlayarakkaçıyordu. Bir an için mızrağını arkasındaki takipçiye doğru hızla sallıyordu.Süleyman iyice yaklaştı. Türk bayraktar tam o esnada aniden dönünceSüleyman’amızrağıylavurmayıbaşardı.BudarbeyihiçbeklemeyenSüleymandaatındandüştü.

İbniTahirhaykırarakatınımahmuzladığıgibibirandabayraktarınyanındabitti.Süleyman’ındüştüğünü,hattaölmüşolabileceğini farketmişti amaoanaklındatekbirdüşüncevardı.Düşmanbayrağınıelegeçirerekgörevitamamlamak.

Türk bayraktarı nehre doğru geri çekilmeye zorluyordu. Sonunda da geriçekilecek yer kalmayınca atıyla birliktemüthiş bir şiddetle akan nehrin sularınakapıldı.

İbni Tahir bir an için duraksadı. Sonra nehrin nispeten daha sığ bir yerindensuya daldı. Bir anda akıntı dengesini bozar gibi olduysa da hemen kendinitoplamayı bildi. Ardından bayrağı suyun dışında tutarak uzaklaşmaya çalışanTürk’ün peşine düştü. Kısa sürede ona yetişti. Kılıcını olanca gücüyle Türk’ünbaşına doğru savurdu. Bayrak tutan el, o anda düşerken Türk de akıntıdakaybolmuştu.İbniTahirhemeneğilipbayrağıaldı.

Kıyıdakiler çılgınlar gibi bağırarak bu başarısını kutlarken İbni Tahir akıntınınhad safhada olduğu noktaya kadar içeri girmişti. Atı boğuluyordu. Bunu görenfedailerkıyıboyuncakoşuponucesaretlendirmeyekoyuldular.

Tüm kuvvetini toplayıp dizginlere asılarak atını kıyıya yöneltmeyi başardı.Hayvanayaklarını sonundazeminebasmıştı amaakıntı hâlâbirhayli güçlüydü.Fedailerden biri kendi atından atlayıp yere yüzükoyun uzanarak mızrağını İbniTahir’euzattı.Busıradadiğerlerideatımbağlayabilmesi içinonahalat fırlattılar.SonundaİbniTahirTeatınıkıyıyaçekmeyibaşardılar.

“Süleyman nasıl?” diye sordu İbni Tahir ayaklarım yere değdirir değdirmez.EndişelibirtavırladüşmanbayrağınıİbniVakkas’ateslimetti.

Fedailerbirbirlerinebaktılar.

“Hakikatenneolduona?”

Arkalarınadöndüler.Süleymanatınıdizginlerindençekerekonlaradoğruyavaşyavaşilerliyordu.

İbniTahirhemenonadoğrukoştu.

“Düşmansancağınıelegeçirmemizisanaborçluyuz.”

Süleymanarkadaşınıkenaraitti.

“Ne önemi var ki? Hayatımda ilk kez doğru dürüst bir şey yapma fırsatı

Page 151: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

bulmuşkenatımdandüştüm.Kaderimkötübenim.”

Bacağını tutarak lanet okudu.Arkadaşları atmabinmesine yardımetti. Sonradakamplarınadoğruyöneldiler.

Türklere karşı bir zafer kazanılmıştı. Düşman komutanla yüz on iki adamıöldürülmüştü.Otuzaltıyaralıaskerdeesiralınmıştı.Gerikalanlarsadörtbiryanadağılmıştı. Onları takip eden atlılar birer birer dönüp öldürülenlerin sayılarınıbildiriyordu.İsmailileryirmialtıaskerkaybetmişti.Yaralısayısıdaaşağıyukarıbucivardaydı.

Ebu Ali tepenin eteğine düşman ölülerinin gömülmesi için büyükçe bir çukuraçılması talimatını verdi. Türk albayın başını kestirip mızrağın ucuna takılarakgözetleme kulesine çıkartılmasını istedi. Kaleden gelen Minuçehr’e adamlarıkazanılan zaferi savaşa katılamamanın neden olduğu hüzünle dinlediler. El-Hekim’le yardımcıları hemen yaralılarla ilgilenip sedyelerle Alamut’a taşıdılar.Kaledekendisinihummalıbirçalışmanınbeklediğininfarkındaydı.

Yaralılar kaleye gönderilip, düşman ölüleri gömüldükten sonra EbuAli dönüşborazanının çalması talimatını verdi. Askerler şehit arkadaşlarını ve ganimetlerieşeklerledevelereyükleyipatlarınabindiler.Sonradazafernaralarıatarakkaleyedoğruyolakoyuldular.

Hasan tüm savaşı kulesinden takip etmişti. Türklerin gelişini, Ebu Ali’ninyollarını kesişini, fedailerin savaşa müdahil oluşlarını, başlarında Abdülmelik’legelen Muzaffer’in süvarilerinin zaferi kesinleştirişini baştan sona takip etmişti.Sonuçtanoldukçahoşnuttu.

Çalan çan ona bir haber geldiğini ifade ediyordu. Kulenin bu üst kısmınahadımlar dâhil kimsenin çıkmasına izin yoktu. Bu yasağa uymayanların idamedileceğini herkes biliyordu. Aşağı, odasına indi. Buzruk Ümid orada Hasan’ıbekliyordu.

Hasanonugörüncehemenkoşupsımsıkısarıldı.

“İşteşimdimutluluğumpekişti,”diyebağırdı.

Ebu Ali’nin aksine Buzruk Ümid’in etkileyici bir görünümü vardı. Uzun boylu,kuvvetlibiradamdı.Yüzündenadetaasaletakıyordu.Siyah,kıvırcıksakalındaenfazla birkaç tel beyaz vardı. Gözlerinden etrafa kararlılık fışkırıyordu. Dolgun,biçimli dudaklarındansa özellikle güldüğünde müthiş bir irade kuvvetine sahipolduğuseziliyordu.Hattabugülümseyiştebelirginbiracımasızlıkdagizliydi.DiğerilerigelenlergibiodaAraptarzıbeyazcübbegiyipbaşınadaucuomuzlarınadekuzananbembeyazbirsarıktakmıştı.Ancaktarzolarakbenzesedekıyafetlerieniyi cins kumaştan imal edilip tam üzerine göre biçilmiş olmasıyla diğerlerindenayrılıyordu. Onca yoldan gelmiş olmasına rağmen sanki birazdan önemli birmerasimekatılacakmışçasınaşıkgörünüyordu.

“Az daha Türklerin eline düşecektim,” dedi gülerek. “Dün öğle namazındansonragelenpostagüvercinindenemrinialdım.YokluğumdayapılmasıgerekenleriadamlarımadahatamolarakanlatmamıştımkiŞahrud’uyüzerekgeçenhabercingeldi.KaleninöntarafınınTürklertarafındantutulduğunugörünceyakalanmamak

Page 152: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

içinnehrinsığkısmındangelmeyitercihetmiş.”

SonranehrinkarşıtarafındakikısayolukullandığıiçinTürklerdenöncekaleyeulaşabildiğini söyledi. Türklerin soluklarını ensesinde hissederek kaleye doğrudörtnala gelirken yol boyunca ya Hasan’ın adamları köprüyü zamanında indiripbeni içeri alamazlarsa ya da içeri girsem bile köprü kaldırılamadan arkamdanTürklerdekaleyedalarsadiyedüşünüpdurduğunuanlattı.

Hasansevinçleelleriniovuşturdu.

“Herşeymükemmelişliyor,”dedi.“EbuAli’ylesananeyaptığımıgöstereceğim.Şaşkınlıktanküçükdilleriniziyutacaksınız.”

EbuAliiçerigirinceHasanonugülerekkucakladı.

“Hakkındayanılmamışımsenin,”dedi.

Ebu Ali’den savaşı ayrıntılarıyla anlatmasını istedi. Özellikle de fedailerinyaptıklarıylaalakadardı.

“Demek şairimiz, Tahir’in torunu düşman sancağını ele geçirdi ha? Harika,harika.”

“AslındaSüleymanbayraktarınhemenarkasındaydıamadüşüncegörevi İbniTahir tamamladı”diyeaçıkladıEbuAli. “Türk,atıylanehregirmekzorundakaldı.Şairdepeşindengidipbayrağıondanaldı.”

Ardındanşehitsayısınısöyleyip,ganimettenbahsetti.

“Hadi toplantı salonuna geçelim,” dedi Hasan. “Komutanlarımız bizzat tebriketmekistiyorum.”

El-Hekim fedailerden birkaçını yardımcısı olarak görevlendirmişti. Böyleceyaralıların nasıl tedavi edildiğini bizzat gözlemleme fırsatı bulmuşlardı. Kırıkkemiklerindüzeltilip,yaralarınsarılmasınayardımcıoldular.Bazıyaralaryakılmagerektirecek kadar büyüktü. Bu yüzden de içerisi buram buram yanık etkokuyordu.Yaralılarbağırıp inliyor,çığlıklarıkalenindörtbiryanındanişitiliyordu.Bazılarınınsakollarıveyabacaklarıkesilmekzorundakalmıştı.Yaralılararasındakibuenumutsuzdurumdakileraradaayılıyorlarsonradaduyduklarıbüyükacıdandolayıhemenkendilerindengeçiyorlardı.

“Korkunçbirşeybu,”diyemırıldandıİbniTahirkendikendine.

“Fedailerdenhiçbirinebirşeyolmadığıiçinşanslıyız,”dediYusuf.

“Savaşkorkunçbirşey,”dediNaim.

“Senin gibi küçük kumrulara uygun bir şey olmadığı kesin,” dedi Süleymangülerek.

“Naim’i rahat bırak,” diye çıkıştı Yusuf. “Savaşın başından sonuna dek yanıbaşımdaydı.Biranbilesaklanmadı.”

“ZatenseninbağırışlarınyüzündenkulaklarınıkapatmakzorundakalanTürkler

Page 153: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

doğrudürüstsavaşamadılarki,”diyetakılmayısürdürdüSüleyman.“Bizimküçükcırcırböceğidebuyüzdenyanındanayrılmamıştır.”

“Ama o kadar uğraşmana rağmenTürklerin sancağını alamadın,” diye çıkıştıÜbeyde.

Süleyman bir anda kıpkırmızı kesilmişti. Hiçbir şey söylemeden başka biryaralıylayanlarınadoğruyönelenEl-Hekim’iizlemeyekoyuldu.

Yunanlı başarılı bir hekimdi. Yaralıların bağırış çağırışları onu zerre kadaretkilemiyordu. Arada sırada teselli edici birkaç şey söylese de daha ziyadeişbaşındakibirustaciddiyetiylevazifesiniyapmagayretiiçindeydi.Birtaraftandafedailere bilgeliğini ön plana serecek kelimeler kullanarak acil müdahaleyöntemlerinianlatıyordu.

TürklerdenbiriÇavuşAbuna’nın kolunu kırmıştı.El-Hekimonadoğru yönelipöncekolununsargısınıçözdü.Ardından fedailerdenbirindenaldığı tahtaylakolusabitleştirerekkırıkkemiğiyerineyerleştirmeyekoyuldu.

Çavuş acıdan dişlerini sıkarken Yunanlı da fedailere ders vermeyisürdürüyordu.

“İnsanvücudundakikusursuzuyumsayesindekırıkkemiklerçokkısazamandabirleşip kaynar. Bu uyum öylesine güçlüdür ki yanlış yerleştirilseler bile hemenkaynarlar. İyibirhekimbu türbirsıkıntıyayolaçmamak içinkırılankemiğin tabiişeklineuygunbiçimdekaynamasınısağlamalıdır.”İsmailiyaralılarıntedavisisonaerdiğindeEl-Hekim’indeyorgunluktanayaktaduracakhalikalmamıştı.Henüzhiçilgilenmediği çok sayıda Türk yaralı olduğunu fark edince İbni Tahir’i onlara neyapılacağını öğrenmek üzere Ebu Ali’ye gönderdi. İçinden Türk yaralılarıüstünkörütedaviedipgeçmekgeliyordu.Hattaağıryaralılarınişinivereceğietkilibirzehirletümdenhalledebilirdi.

İbniTahir,EbuSoraka’yaodabüyükdaiyesordu.

“Türkler sanki dostumuzmuş gibi tedavi edilecek. İleride onları rehine olarakkullanabiliriz,”biçimindebiremirgeldi.

Hekimsöylenesöyleneişekoyuldu.Amaartıkinleyenyaralılarıteselliedeceken ufak bir söz bile çıkmıyordu ağzından: Ayrıca yaptıklarını fedailere izahetmektendevazgeçmişti.Nispetenkolayolanişlerideyardımcılarınabırakmıştı.BuaradaelibuişeenyatkınfedaininÜbeydeolduğuortayaçıkmıştı.

Akşamolmadanyaralan tedaviedip,kırıkkemiklerisarma işini tamamlamıştı.Yardımcılarına gerekli talimatları verip komutanların yanına gitmek üzereyaralılarınyanındanayrıldı.

Busırada toplantısalonundakikomutanlarzaferiyiyip içerekkutluyorlardı.Biryandan Yüce Efendi’nin bundan sonra ne gibi adımlar atacağım tartışırken biryandan da kazanılan bu zaferin ne gibi faydalar sağlayacağı hususunda görüşalışverişinde bulunuyorlardı. Hepsi verilen görevi üstün başarıyla tamamlayanAbdülmelik’iövüyordu.

Yanında ikibüyükdaiyle içerigirenHasan’ıgörünceherkesinneşesidahabir

Page 154: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

katlandı. Yüzü mutlulukla parıldayan Hasan komutanlarını gülümseyerekselamladı.

“Benim muhteşem yardımcılarım,” dedi hep birlikte masaya geçerlerken.Özellikle savaşı idare eden Ebu Ali’yi uzun uzun övdü. Ardından Abdülmelik’edönerekharemmensuplarınınMuzaffer’inkontrolündekibölgeyesağsalimulaşıpulaşmadığım sordu. Ardından savaşa katkısını övdü. Ayrıca verdiği talimatlarıharfiyenyerinegetirip, fedaileribüyükbirbaşarıyla idareedenEbuSoraka’yıdaövdü. Sonra Yüzbaşı Minuçehr’e baktı. Şeytani bir gülümsemeyle yüzbaşıyısüzdü.

Yüzbaşıkonuşmalarakatılmıyordu.Herkesdüşmanlagöğüsgöğseçarpışırkenokaledeellerikollarıbağlıbeklemekzorundabırakıldığı içinsomurtuyordu.Başıönde az yiyip, çok içiyordu. Hasan’ın alaycı bakışlarını fark edince tepedentırnağatitredi.

“Aramızdaikikişivar,”dediHasansaklamayaçalışsabileyinedebellibelirsizhınzırcases tonuyla. “Onlarbugünşartlargereğikendilerini fedaetmekzorundakaldılar.Gerçekbiraskeriçinenbüyükonurdüşmanlasavaşmaktır.Buyalnızcaen büyük onur değil aynı zamanda en büyük mutluluktur da. Bu onur vemutluluktanferagatedenbirigerçekbirkahramanolduğunuispatlamışvehususibirsaygıyıhaketmişdemektir.”

Etrafındaki şaşkın yüzlere bir süre baktı. Ardından ciddileşerek sözlerinisürdürdü.

“Dediğimgibiaramızdanikikişibüyükbireraskerolmalarınakarşınbugünbuonur ve mutluluktan feragat etti. Bunlardan biri Minuçehr. Diğeri de benim. Bubüyük fedakarlığımızın sebebi hepinizce malumdur. Kendi açımdan sizlerinsavaşta göstermiş olduğunuz üstün başarılardan tatmin oldum. Minuçehr’egelince.Onugöstermişolduğububüyükfedakarlıktandolayıemirrütbesineterfiettiriyorum.Ayrıcakendisişuandanitibarentümİsmailikalelerininkomutanıdır.”

AyağakalkıpşaşkınlıktanneyapacağınıbilemeyenMinuçehr’inyanmagitti.

“Şakayapıyorsundeğilmi,Seyduna?”diyekekelediMinuçehr.“Kesinliklehayır,dostum,” karşılığını verdi Hasan onu kucaklayarak. “Emri sana ulaştırması içinEbuAli’yeverdimbile.”İçeridekararıonaylayanuğultularyükseliyordu.

“Daha da ötesi sen de ganimetten tıpkı diğer komutanlar gibi payına düşenialacaksın,” diye ekledi. “Evet, ganimetlerden söz etmişken şu paylaşım işinihalledelim.”

EbuAliganimetolarakkaydedilenhayvanvesilahsayısınısöyledi.Ardındandaelegeçirilenparavedeğerlieşyalardanbahsetti.

“Minuçehr ve savaşta görev almış tüm komutanlar bir at ve bir silah takımıalacak,” diyerek kararını açıkladı Hasan. “Ayrıca onar tane de altın verilecek.Subaylarla çavuşlara da birer takım silah verilsin. Muzaffer’e bize gönderdiğidesteğeteşekkürmahiyetindeonat,ondeveve ikiyüzaltıngönderilsin.Herbirşehit ailesine elli altın verilsin. Geri kalan ganimet de askerlere pay edilsin.Fedailereysehiçbirşeyverilmeyecek.Savaşakatılmamüsaadesionlariçinyeteri

Page 155: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

kadarbüyükbirmükafatzaten.”

HerkeskendipayınıaldıktansonraHasankonuşmayısürdürdü.“Demirtavındadövülür.Türköncübirliğininyokedildiğihaberi İran’dayıldırımhızıylayayılacak.Butaraftarlarımızınvedostlarımızıncesaretlerimartırırkendavanıngeleceğindentereddüt edenlerin de fikrinin değişmesine yol açacaktır. Bizi gizlidendestekleyenler artık görüşlerini ve desteklerini alenen açıklamaktançekinmeyecek. Şu anda kuşatma altındaki müttefik kalelerdeki davaarkadaşlarımızbusayededirenmegücübulacaklar.Düşmanlarımızdaartıkbizidaha ciddiye almak zorunda olduklarını fark edecek. Hatta çoğunun o hainyüreklerindekorkutomurcuklarıfilizlenecek.”

BusözlerleHasanbüyükveziri kastetmiş, komutanlardabaşlarını sallayarakanladıklarınıifadeetmişlerdi.

“Şimdi, bu zaferi müteakip aramıza çok sayıda yeni mümin katılacağıkanaatindeyim,” diye devametti. “Zaten tümRudbar bölgesi bize karşı dostaneduygularbeşliyor.Babalarbundansonraçocuklarımİsmaililersafındasavaşmakiçin kaleye daha bir istekle yollayacak. Bu yeni gelenleri EbuSoraka karşılayıpdahaönceyaptığıgibisınava tabi tutacak.Engenç,enkuvvetli,enzekiolanlarfedai olarak seçilecek.Ancakevlenmemiş veyagayrı ahlaki bir hayat sürmemişolmalarışartıvar.Kadınlarıveonlardanalınanzevkleri tatmamışolmalarıgerek.Geri kalanlardan uygun olanları asker olarak alacağız. Eski kurallara yenileriniekleyeceği Kalede savaştan önce olanların yeni gelenlere nazaran ayrıcalıklarıolacak.Kendileriniterfiettirilmişhissetmelerininsağlanmasını istiyorum.Herkeserütbeleri, görevleri, haklan vemesuliyetleri net biçimde izahedilecek.Daha katıkanunlar koyacağız. Herkesin iyi bir savaşçı ve iyi bir mümin olması gerekiyor.Onları her türlü dünyevi hazdan arındıracağız. Bugün Muzaffer’in askerleri dekalede bulunduğu için tümaskerlerimize ilk ve son defa şarap içmemüsaadesiveriyorum. Onların da yasaklan kimin koyup kimin kaldırdığım bizzat tecrübeetmelerini istiyorum.Böylecezaman içindeonlarda farkındabileolmadanbizimlehimize çalışıyor olacaklar. Evet, bundan sonraki en önemli önceliğimiz yenimüminlerin aramıza katılmasını sağlamak olmalı. Fedaileri arı sürüsü gibisalacağız ortalığa. Gidip burada yapılanları herkese anlatmalarını isteyeceğiz.Ayrıca tutsaklarla da ilgileneceğiz. Kesinlikle gayet iyi bakılacaklar. Sultanınordusu yaklaşıyor. Kuşatma yakın. Onları iyi tanıyan adamlara ihtiyacımız var.Zamanı gelince tutsaklar inancımızı ve tutkumuzu hasımlarımızın saflarınataşıyacak.”

Abdülmelik’eyarınsabaherkendenyanınayeterlisayıdaadamalıphâlâoradaiselerkalanTürköncülerikovalamak içinRudbarkalesinekadargitmesini istedi.SonraRudbar’danKazvin’e kadar olan tümbölgeyi didik didik edip düşmandantamamenarındırmasını istedi.Dahasonraburayasultanınordusunuengellemeküzereöncübirlikleryollayacaktı.

Tüm bunların ardından komutanlarıyla vedalaşıp, iki büyük daiyi başıylaselamlayarakodasınagitmeküzereyanlarındanayrıldı.

Muzaffer’in adamlarıyla Alamut’taki askerler zaferi gün boyu naralar atarak

Page 156: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

kutlamıştı. Alt ve orta avluda yakılan ateşlerde öküz ve koyun çevrilmeyebaşlanmıştı. Herkes yere çömelmiş, sabırsızlıkla etin pişip dağıtılmasınıbekliyordu. Pişen etin leziz kokusu etrafa iyiden iyiye yayılmıştı. Açlıklarınıbastırmak için ekmeklerden küçük parçalar kopartarak yağa bandırıp ağızlarınatıkıştırıyorlardı.Biryandandadiğerlerindenüstünolduğunukanıtlamagayretiyleöldürdükleri düşman askeri sayısını abarttıkça abartarak anlatıyor, hayaliyiğitlikleriyle böbürlenip duruyorlardı. Arada atışmalar, münakaşalar dayaşanıyordu.Etpişinceyseherkesbıçaklaradavranıyordu.Herkesen iyiparçayıkapmaderdindeydi.Bazenbirbirleriniyumruklarıylatehditediyorhattasilahlarınabile davranıyorlardı. Elleri havada bir o yana bir bu yana koşturup durançavuşlarsaortamısakinleştirmegayretindeydi.Sonundaherkeseyetecekkadaretolduğuvekavgaetmeninmanasızlığıanlaşılıncaortalıkyatıştı.

Derkenbüyükşarapfıçılarıtaşıyaneşeklergeldi.Onkişiyebirfıçıdüşüyordu.Çavuşlarşarapdağıtmayabaşladı.

“Şarapiçmeizninikimverdi?”diyesorduMuzaffer’inadamları.

“Seyduna,” diye cevap verdi çavuşlar. “O İsmaililerin komutanı ve yenipeygamberdir.”

“Peygamberinyasakladığıbirşeyeoizinverebilirmi?”

“Elbetteverebilir.Allahona istediğihükmüdeğiştirme istediğiyasağıkaldırmayetkisibahşetti.Ayrıcacennetinanahtarınıdaonaverdi.”

Şaraba alışkın olmadıklarından askerler kısa zamanda sarhoş oldular. YüceEfendi’ninveİsmaililerinşerefineiçiyorlardı.Buçokhoşlarınagitmişti.BiryandandaSeydunaveöğretisihakkındabilgiedinmekgayesiyleAlamut’takilereakıllarınatakılansoruları yöneltiyorlardı.ÇoğuMuzaffer’inemrialtındakigörevlerinin sonaerişininardındanburayagelerekHasan’ınemrialtınagirmeyekararvermiştibile.

Okul binasının çatısında toplanan fedailer aşağıdaki curcunayı izliyorlardı.Kızarmış et yemiş, ardından da gün boyu yaşanılanlar üzerinde sohbetedalmışlardı.Şarapiçmiyorlardı.Kendileriniartıkiyideniyiyeseçkinbirbirlikolarakhissediyorlardı. Ama arada sırada aşağıdaki ateşlerin başında bağırıp çağırankalabalığadabakmadanedemiyorlardı.Hekime tedavideyardımedenlerbiraraizlenimlerini arkadaşlarıyla paylaştı. Ama kısa bir süre sonra konu düşmansancağının ele geçirilmesine geldi. Ve uzun süre bu, konu en ince ayrıntısınakadarkonuşuldu.

Page 157: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

9

Alamut ordusunun sultanın öncüleriyle savaştığı sıralarda bahçelerde dehummalıbirkoşturmacahükümsürüyordu.

GününilkışıklarıylaAdi,Apama’yıkızlarınyanınagetirdi.Yaşlıkadınherkesinhâlâ uykuda olduğunu görünce çileden çıktı. Eline geçirdiği bir ağaç tokmaklaçanaolancagücüylevurmayakoyuldu.

Odalarındandehşetiçindefırlayankızlarıbeklediğikoridordahakaretlerederekkarşıladı.

“Tembel maymunlar! Seyduna her an buraya gelebilir. Ama siz sankitatildeymişsiniz gibi yan gelip yatıyorsunuz. Eğer sizi bu halde görürse derhalboynunuzuvurdururbilesiniz.”

Kızlarçarçabukgiyindiler.Efendilerininbahçeleriziyaretegeleceğiniöğrenmekhepsini oldukça heyecanlandırmıştı. Apama’yla Meryem derhal görev dağılımıyaptı.Kızlardahevesleişbaşınakoştular.

Apamaaklınıkaçırmışgibibiroyanabirbuyanakoşturupduruyordu.

“Ah,keşkebirazdannelerolacağınıanlatabilsem,”diyeenyakınındakikızlarınduyabileceği kadar yüksek sesle mırıldanıyordu. Çevresinde tam bir kargaşaortamıyaratmayıbaşarmıştı.BuyüzdenMeryemdeişleridüzenleyebilmekiçinbirhayligayretsarfetmekzorundakaldı.

Hasan fener yapmak için gerekli kağıt, boya, mum gibi malzemelerigöndermişti. Apama, Fatma’ya yapılması gerekenleri izah etti. Fatma da derhalişe girişti, Kısa süre içinde ilk fener hazırlanmıştı bile. Odayı karartıp feneriniçindekimumuyaktılar.

Kızlardanhayranlıkdolubirçığlıkyükseldi.

“Aptal kazlar!Bönbönbakacağınıza işinizinbaşınadönsenize!”diyeazarladıApamakızları.

Fatmaherkesebir işvermişti.Birgrupkızyaptığıçizimlerikağıtlaraaktarıyor,ikinci grup boyaları karıştırıyor, üçüncü grupsa bu boyalarla fenerleri boyuyor,dördüncüler kesme işlerini hallediyor, beşincilerse ayrı ayrı hazırlanan parçalanyapıştırıyordu. Bitirilen fenerler güneşte kurumaya bırakılıyordu. Kısa zamanda

Page 158: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

çoksayıdafeneryapılmıştı.

BuzamanzarfındakızlarıntekkonuştuğukonuysaSeyduna’nıngelişiydi.

“Onun bir sultana benzediğinden eminim,” dedi Cada. “Altın işlemeli kırmızıkaftanınıniçinde…”?

“Bencepeygamberebenziyorolmalı,”diyekarşıçıktıHalime.

“Bunusanabizzatomusöyledi?”diyetakıldıCada.

Halime az daha Meryem’ le Adi’nin kendisine anlattıklarından bahsedecekti.Ama son anda kendisine hâkim olmayı bildi. Apama yakındaydı. Konuşulanlarakulakmisafiriolmasıiştenbiledeğildi.

“Muhammedhempeygamberhemdehükümdardı,”dediFatma.

“Seyduna’dan mı bahsediyorsunuz?” diye sordu Apama o sırada önlerindengeçerken.Yüzündekötüniyetlibirgülümsemeyleonlarısüzüyordu.

“Bu gece bitmeden aranızdan bazılarının kellesi gidebilir,” diye ekledi. “Buakşambaşkamisafirlerimizdeolacak.Gelenlerekimolduğunu,burasınınneresiolduğunusöylemeyekalkanınderhalboynuvurulacak.Ümitederimenazındanbukonudagevezeliketmemenizgerektiğinianlayacakkadarzekanızvardır.”

KızlardehşetiçindeMeryem’edöndüler.

“Apama haklı,” dedi o da. “Seyduna bu bahçeleri cenneti emsal alarakdüzenlettirdi. Şu andan itibaren hepinizin de gerçekten cennetteymişsiniz gibidavranmanız gerekiyor. Sizler artık sıradan kızlar değil birer hurisiniz. Bunubilerek tavırlarınızı düzenleyin. Aslında çok zorlanacağınızı sanmıyorum. Amaağzından en ufak bir şey kaçıran derhal öldürülecek, bunu da asla aklınızdançıkarmayın.”

“Benağzımıbileaçmayacağım,”dediSara.“Böyleceağzımdanbirşeykaçırmaihtimalimdeortadankalkmışolur.”

“Sana sorulan sorularaayrıntılı biçimdecevap vermek zorundasın,” diye ikazettiApama.

Halimegözyaşlarınaboğulmuştu.

“Kimseninbenigöremeyeceğibiryeresaklanacağım.”

“Helebirdene!”diyeazarladıApama.“İşkencetezgahınıboylarsınovakit.”

Kızlar büyük bir korkuya kapılmışlardı. Büyük bir gayretle ama artık hiçkonuşmadançalışıyorlardı.

“Yetersomurttuğunuz,”dediFatmasonunda.“Neolacaksaolacak.Dahaönceyaşadığımharemdedebenzerşekilderolyaptım.İnanınbanagençerkeklerhiçdezekideğillerdir.Busebepledeonları kandırmakçokkolaydır.Bubahçelerdeyaşayanhurilerolduğumuzaonlarıiknaetmekhiçdezorolmayacak.”

“Şimdi düşündüm de,” dedi Züleyha. “Galiba Kuran’ın cenneti tasvir edenbölümlerinibuyüzdenöğrettilerbize.Siznedersiniz?”Meryemgülümsedi.Oda

Page 159: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

dahaönceböylebirşeydüşünmemişti.AmaşimdibilhassadaHasan’ınkendisineenincedetayınakadaranlattığışeyleridüşününceherşeyyerliyerineoturmuştu.

Okesinliklecehennemdengelenbirhayalperestdiyedüşündü.“HaklısınZüleyha.HadiKuran’danöğrendiklerimizigözdengeçirelim,”diyeönerdiZeynep.

“Kızlar! Hepimizin yeterli hayal gücü var zaten!” dedi onları teşvik etmegayretindekiFatma. “Cennetteolduğunuzu tasavvuredin yeter.Gerisi gelecektirzaten.”

“Ne kadar doğal davranırsanız o derece başarılı olursunuz,” dedi onlara yolgöstermeyeçalışanMeryem.“Mübalağaetmeyin.Hurioluşunuzgayetnormalbirşeymişgibidavranın.Hattasorulmadığımüddetçebukonudanbahsetmeyinbile.”

Halimebusıradabirazsakinleşmişti.Merakınayenilerek,“AmanedenSeydunabizimcennetteymişizgibidavranmamızıistiyor?”diyesordu.

Apamasözünükeserek,“Dilinizitutmayıöğrenmeniziçinküçükmaymun,”dedi.

Moad’laMustafaavdan içlerikeklik,bıldırcın,sukuşuvebalıkdolusepetlerledöndüler. Apama’yla yardımcıları getirilenleri temizleyip yemek hazırlığınagirişmeküzeremutfağayöneldi.

Kızlargidişininardındanyavaşyavaşsakinleşiyorlardı.

AmaHalime’ninmerakıiyideniyiyedepreşmişti.

“İyidehuriolduğumuzusöyleyeceğimizbumisafirlerkim?”

Busoruherkesingülüşmesinenedenolmuştu.

“Her şeyden önce sakın onlara böyle bir şey sormaya kalkma,” diye şakaylakarışık çıkıştı Meryem. “Gelenler bu sorunun cevabını senin biliyor olmangerektiğinidüşüneceklerdir.Anlıyormusun?İkincisi,birazdanSeydunagelipbizetalimatlarını bildirecek. Ama merakını biraz olsun dindirmek için misafirlerimizhakkındaki kendi düşüncemi söyleyeyim. Büyük bir ihtimalle çok yakışıklı gençadamlargelecekburaya.”

Halime gelincikleri akla getirecek kadar kızarmıştı. Herkes ona bakıyordu.Başınıeğip,ayağınısertçeyerevurdu.

“Buradaolmayacağımben!”

“Bunamecbursun,”diyeçıkıştıMeryem.

Halimeayağınıyerebirkezdahavurdu.

“Buradaolmayacağım.”

“Halime!”

Meryemöfkedenkıpkırmızıkesilmişti.

“YaniSeyduna’nınemrineitaatsizlikmiedeceksin?”

Halimedudaklarınısıkaraksustu.Sonundasakinleşmişti.

“Peki,sonraneolacak,”diyesordutedirginbirsestonuyla.

Page 160: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Meryemgüldü.

“Görürsün.”

Diğerkızlaronatakılmayabaşladılar.

“Öpeceksinonları,”dediFatma.

“SonradaApama’nınöğrettiğiherşeyiyapacaksın,”diyeeklediSara.

“Eğer beni hemen rahat bırakmazsanız elime geçen ilk şeyi kafanızafırlatacağım.”

“İşinizedönün,”diyeçıkıştıMeryem.“Gevezelikedecekvaktimizyok.”

KöşedeSara, fenerleriyapıştırıp,köşelerinidikiyordu.Halimedeonunyanınasığındı. Son zamanlarda aralan yeniden düzelmiş, iyi dost olmuşlardı. Ama bueskisindenbütünüylefarklıbirdostluktuartık.Fatma,Halimeiçinbirkaçtanetahtazar yapmıştı. Halime bu zarlarla oynamaya bayılıyordu. En çok daSara’yla zaratışıyorlardı. Ortaya neredeyse her şeyi koyuyorlardı. Fındık, muz, portakal,şekerleme,öpücük.Hattakiminkimisevdiğinitespitetmekiçinbilezaratıyorlardı.Kızlardanbiriöğlenberaberdinlenmeyi teklifederseHalimehemenşalvarındakizarlarıçıkartıpatıyor,gelensonucagörekararveriyordu.

BuhengamedebileSara’yazaratmayı teklifetti.Zarlarıönlerindekikağıtlarınaltına saklayarak atıyorlardı. Sara’nın yanında birkaç tane fındık vardı. Eğerkaybederse fındıkları Halime’ye verecek, kazanırsa daHalime onu fındık sayısıkadar öpecekti. Sara kısa sürede bütün fındıklarını kaybetti. Bir kez dahakaybedersekulaklarınınçekilmesiüzerindeanlaştılar.

Halimehepkazanıyordu.

“Kulaklarınıdörtdefaçekeceğim,”dediciddibirifadeyle.

Saraonaşüphedolubirifadeylebakıyordu.

“Nedenzarlarıatmadanöncedikkatlebakıyorsunonlara?”diyesordu.

“Öylesine.”

Sara misafirlerden en yakışıklı olanı hangisinin kapacağını zarlara sormayıteklifetti.

Halimeyineyükseksayıatmıştı.

“Hile yapıyorsun, Halime. Zarları avucunda ayarlıyorsun. Eğer benim gibiatmazsanbirdahaseninleoynamayacağım.”

Halimeonunistediğigibiyaptıvekaybetti.

“Gördünmü?Hileyapmayıncakazanamıyorsunişte.”

“Ben bir daha oynamayacağım,” dedi Halime. “Kazanmadığım zamaneğlenmiyorumki.”

“Yanibudoğrumu?Benhileyapsamnasılolurpeki?”

“Sakınyapma!”

Page 161: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Ohnegüzel!Sen istediğinkadarhileyapbendesenisalakgibiseyredeyimöylemi?”

Meryemyanlarınayaklaştı.

“Nevararanızdayine?”

Sarazarlarıhemenbacaklarınınarasınasakladı.

“Bunları en iyi nasıl yaptırabileceğimizi tartışıyorduk.” Meryem ayağıylaSara’nındizleriniayırdı.

“Oradanevar?”

Zarlarıgörüncedeçoksinirlendi.

“Şu halinize bakın! Seyduna her an buraya gelebilir diyorum ama siz hiçaldırmadan zar atıyorsunuz. Tamam, devam edin. Akşam da zarlar yerinekellelerinizleoynarsınızartık.”Halime’yesertsertbaktı.

“Bunlar senin zarların değil mi, Halime? Sen asla ıslah olmayacaksın. Neyapacağımseninle?”

Zarlarıalıpfırlattı.

“Şimdilikbukadar,sonragörüşeceğiz,”dedi.

Halime’nin gözleri dolmuştu.Küstahça gülümsemeye çalışarak, “Kazanmamamüsaade etmeyeceksen zarları ne yapayım ki zaten,” dedi. “Bütün suç sende.Kavgayısenbaşlattın.”

Yenidenişedöndüler.

“Bence harika bir şey,” dedi Sara bir süre sonra. “Misafirlerin bizi hurisanmalarındanbahsediyorum.Böylecebizigörürgörmezâşıkolacaklardeğilmi?”

Halimebirsürebunudüşündü.:

“Artık zarlarımızın olmaması ne kötü. En çok hangimize âşık olacaklarınıgörmekiçinzaratamayacağız.”

“Zarlarımızolsayinehileyapardın.İyikiMeryemattıonları.Ayrıcakimedahaçok âşık olacaklarını ben biliyorum zaten.” “Sana âşık olacaklarını sanıyorsunherhalde.Halbukiböylebirihtimalbileyok.”

“Erkeklerhakkındanebiliyorsunki?Senonlarıgörüncebirköşeyesineceksinnasılolsa.Senifarketmeyeceklerbile.”Halime’ningözleridoldu.

“Ben de onlara senin nasıl biri olduğunu söyleyeceğim,” dedi. “Söyle de gör.Gülmektenöldürecekmisinonları?”

“Bekle sen. Onlara bana âşık olduğunu, bir türlü peşimi bırakmadığınıanlatacağım.”

Sara’nıngözleriöfkedençakmakçakmakolmuştu.

“Senivarya!”

Page 162: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Halimeayağakalktı,

“Budoğruamadeğilmi?”

Gülerekgözlerindekiyaşlarısilipbirbaşkagrubakatıldı.

Kızlar giderek kendilerini bekleyen tehlikeli vazifenin neden olduğu gerginlikhissinden sıyrılıyorlardı. Makas ve bıçak seslerine artık kızların kahkahaları daeşlikediyordu.

“Bugecefenerleryanıncaburasıgerçektencennetgibiolacak,”dediZüleyha.“Artıkhiçkorkmuyorum.Hepimiz tüllerebürünüp,hurilergibişarkısöyleyipdansedeceğiz.”

“Senin içinsöylemesikolay.Hemgüzelsinhemdedansetmeyi iyibiliyorsun,”diyehayıflandıSafiye.

“Hepinizgüzelsinizvedansetmeyidegayetiyibiliyorsunuz,”dediMeryem.

“Enazındanhayatımızbirazrenklenecek,”dediFatma.“Ayrıca faydalıbirşeyyapmışolacağız.Yoksabuncadersiboşyeregörmüşolacaktık.”

“Eğerağzımızdanbir şey kaçırırsakSeydunagerçektenboynumuzuvurdururmu?”diyesorduhâlâendişeliolanCada.

“Bundan hiç şüphen olmasın!” dedi Meryem. “Dediğini yapar. Bu yüzdenaptallıkyapmayın.Düşünerekkonuşun.”

“Bilmiyorumamabennedenseartıkhiçkorkmuyorum,”dediFatma.

“Yaiçimizdenbiribirhatayaparsa?”diyesorduSafiye.

“Ozamandiğerlerihatayıtelafietmekzorunda,”diyecevapverdiFatma.

“Telafietmekmi?Nasıl?”

“Ya söylenenin şakaymış gibi gözükmesini sağlayacağız ya da anlamı birşekildedeğiştireceğiz.”

“Benhepseninyanındaolmakistiyorum,”dediCada.

“Bende.Bende.”

Neredeyseherkesaynışeyiistiyordu.

Fatmabubüyükgüvenigörüncegülmektenkendinialamadı.

“Çokkorkmayınyeter, kızlar. İnsanmecburoluncaherşeyiyapar.Benceherşeyyolundagidecek.”

Sonundafeneryapımişitamamlanmıştı.

“Gördünüz mü isteyince ne güzel şeyler yapıyorsunuz,” diye övdü Meryemonları.“Şimdigelinbenimle.Sizebirşeygöstermekistiyorum.”

Kızları kapısıdaimakilitli olanbirodanınönünegötürdü.Kapıyıaçtı.Kızlarıngözlerişaşkınlıktanfaltaşıgibiaçılmıştı.

Oda ağzına kadar giysilerle doluydu. İpek ve sırma işlemeli kumaşlar, samur

Page 163: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

atsalı kaftanlar, tüller, harika işlemelerle bezeli sandaletler. Semerkant, Buhara,Kabil, İsfahan,BağdatveBasrapazarlarınınennadidegiysileribuküçükodadatoplanmıştı.Altınvegümüşlesüslütaçlar,incikolyeler,nadidetaşlarlasüslüaltınbilezikler,halhallar,firuzetaşlar,elmasvesafirküpeler,değerligerdanlıklar.Hepsibiraradaydı.

Kızlarınnefesikesilmişti.J

“Bunlarkimin?”diyesorduHalime.

“HepsiSeyduna’yaait,”dediMeryem.

“DemekEfendimizçokzengin.”

“Sultandandahalifedendedahazengin.”

“İstediğinizialabilirsiniz,”dediMeryem.“Üzerinizeyakışacağımdüşündüğünüzgiysilerialıpodanızagötürün.”

Önceipekkaftanlarlatülleridenemeleriniistedi.Ardındansırmaişlemeligiysilergiydirip,yüzük,bilezik,halhal,küpeylesüslediktensonrasandaletlerigiymeleriniistedi. Boyunlarına da kolye taktı. Nihayetinde de her bir kıza küçük bir metalaynaylahoşkokularınbulunduğubirkutuverdi.Sonolarakdakurdeleler,küçüktakkeler,başörtüleridenediler.

Kızlaradetalükseboğulmuştu.Herbirikendinimasallardanfırlamışbirprensesgibihissediyordu.

“Galiba kendimizi huri gibi hissetmekte gerçekten de hiç zorlanmayacağız,”dediHalime.Yanaklarıheyecandankızarmıştı.

“Söylemiştim,” dedi Fatma. “Artık sıradan kızlar olmadığımıza kendimiz deinanabiliriz.”

Meryem’inogeceSeyduna’nınyanındangeldiğindeüzerindeolankaftanınbirbenzeriniüzerinegeçirenHalimeyüzünüdeincecikbirpeçeylekapattı.

“Tanrım,nekadargüzeloldun!”diyebağırdıSara.

Halimeutançtankızardı.

“Misafirlergeldiğindeböylegiyinmişolmayacağızdeğilmi?”diyesordu.

“Aptal!Ozamanbunlarınedendeniyorsunuz?”dediMeryemgülerek.

“Utanırımben.”•

Herkesseçtiğigiysilerialarakodasınayöneldi.

Tamosıradaborusesiişitildi.

Apamamutfaktanfırlayıp,“Çabukolun,herkesyerine,”diyebağırdı.“Seydunageliyor.”

Bu sıralarda Hasan odasına büyük dailerle hummalı bir sohbete dalmıştı.Perdeleri çekip, birkaç kandil yaktı. Bir hadım içeri bir testi şarap getirdi.Minderlerekuruldular.Testiyieldenelegeçirerekyudumlamayabaşladılar.

Page 164: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

ÖnceHasankonuşmayabaşladı.

“BuzrukÜmid, seninleEbuAli’yemirasımıaçıklayacağım.Senibuyüzden taRudbar’dan buraya çağırdım. Aslında Hüseyin Alkeyni’nin de burada olmasınıisterdim ama olaylar çok hızlı gelişti. Ayrıca Huzistan da habercigönderemeyeceğim kadar uzak. Teşkilatımızın temel prensiplerini konuşalımöncelikle.”

EbuAligüldü.

“Sanki dünyaya yarın veda etmeye niyetin varmış gibi konuşuyorsun.Acelenne?BelkiBuzrukÜmidyadabensendenöncetoprağınaltınıboylarız.”

“Hüseyin Alkeyni’den bahsettin,” dedi Buzruk Ümid. “Ama oğlun Hüseyin’iunuttungaliba.Neticedeseningerçekmirasçıno.”

Hasansankiyılantarafındansokulmuşgibiayağafırladı.Odadabirileribirgeriyürüyerekavazavazbağırıyordu.

“Bana o aptal öküzü hatırlatmayın! Bu teşkilat akıl ve mantık üzerinekurulmuştur.Manasız peşin hükümler üzerine değil. Oğlummuş! Ne oğlu! İlmekilmek dokuduğum bu muhteşem planımın o budala tarafından bir andaparamparça olmasına izin vermemi mi bekliyorsunuz benden? Ben başlarınaancak içlerinden en kabiliyetlinin geçmesine imkan tanıyan Katolik kilisesinintavrını benimsiyorum. Babadan oğula aktarılan hükümdarlıkların ömrü uzunolmaz.AmabakınRomakilisesi bin seneden fazla bir zamandır dimdik ayakta.Oğullar? Kardeşler? Ruhen ben sizi oğullarım ve kardeşlerim olarak telakkiediyorum.Zatensahipolduğumgücedebuinançlaeriştim.”

Büyükdailerbirazürkmüşlerdi.

“Eğersözlerimlesenibukadarinciteceğimibilseydimçenemikapalıtutardım,”dedi Buzruk Ümid. “Ama kan bağı ve miras hususunda böylesine… Şey…Alışılmadıkfikirlerinolduğunubilmiyordum.”

Hasan gülümsedi. Aslında az önce kontrolünü kaybettiği için biraz mahcupolmuştu.

“Mısır’dangeldiğimdönemdehâlâkanbağı fikricebağlıydım,”dedigönüllerinialmaya çalışarak. “Oğlumu ilk gördüğüm anı hatırlıyorum. O kadar güzeldi kikendimi ona bakmaktan alamıyordum. ‘Onda kendimi görüyorum,’ diyedüşünmüştüm. Onu yanıma aldım… Yaşadığım hayal kırıklığını size nasılanlatacağımı bilmiyorum. Onun yaşındayken benim içimi yakan hakikati bulmaarzusu onda zerre kadar yoktu. Bunun üzerine ona, ‘Kuran yedi mühürlü birkitaptır,’ dedim. Niyetim biraz olsun meraklanmasını sağlamaktı. Bana,‘Umurumdadeğil,’cevabınıverdi.‘Amasırkapılarınıbirazolsunaralamakistemezmisin?’ diye sordum. Bana, ‘Hayır, böyle şeylerle uğraşmaya niyetim yok,’cevabımverinceonunlabirtülüanlaşamayacağımınetbiçimdeidraketmişoldum.Yinedebirazolsunetkileyebilmekiçinonagençliğimdeverdiğimmücadelelerdenbahsettim. ‘Başına bela getirmekten başka ne işe yaradı ki bunlar?’ karşılığınıverdi sözlerimi dinledikten sonra. Babasının hayatını üzerine kurduğuprensipleriyle böyle alay ediyordu. Onu heveslendirmek, üzerine serpilmiş ölü

Page 165: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

toprağındankurtulmasınısağlamakgayesiyleonaenbüyüksırrımızıaçıklamayakarar verdim. ‘İnancımızın bizeöğrettiği en yücebilgi nedir biliyormusun?’ diyesordum.Bilemeyincedesunonunlapaylaştım. ‘Hiçbirşeygerçekdeğil,herşeymübah.’

Umurundabiledeğildi. ‘Benondörtyaşımdaykenaştımonu,’karşılığımverdi.Uğrunatümhayatımıverdiğim,hakikatinpeşindeokuldanokula,filozoftanfilozofakoşmamı sağlayan, türlü türlü tehlikelerle boğuşmak zorunda kaldığımdüsturumundahaondört yaşında faydasızolduğukanaatineerişmişti. ‘Belkidegerçekten çok zekidir,’ diye düşündümbaşlangıçta.Amaen basit derslerde bilebaşarılı olamıyordu. Böylesi bir cehalet karşısında şaşkına dönüştüm. Onu enazındaniyibirpiyadeolmasıümidiyleHüseyinAlkeyni’yeyolladım.”

Büyükdailer bakıştılar.BuzrukÜmid canından çok sevdiği oğluMuhammed’idüşünüyordu. Onu fedai eğitimi görmesi için gerçekten Hasan’ın yanmagönderecekmiydi?Aklındabelirenbudüşüncetüylerininürpermesineyolaçtı.

EbuAli,“İbniSabbahteşkilatınmantıküzerinebinaedildiğinisöyledin.Butamolaraknedemek?”

Hasanelleriniarkasındakavuşturupdolaşmayakoyuldu.

“Bugörüşler bütünüyle yeni değil aslında,” dedi. “DoksanseneönceHalife I.HâkimbenzerbirşeyiKahire’dedeneyerekTanrı’nınkendisindevücutbulduğunuiddiaetmiş.Ancakkudretinetkisi bir süresonramantığını zedelemiş.Kısasüreiçindekendisi dahi ilahi birtakımvasıfları olduğuna inanmayabaşlamış.Yinedeyakınçalışmaarkadaşlarıogünlerdenbizesonderecefaydalıbirmiraskalmasınısağladı. Hâkim’in yaptıklarını desteklemek için oluşturduğu prensipler bizim detemelfelsefemizolacak.”

“İbni Sabbah, sence,” diye başladı Ebu Ali. “Bu prensibin çok kişi tarafındanbiliniyoroluşudeğeriniazaltmazmı?”

“Oğlumda acınacak derecede sefil örneğini de gördüğümüz üzere hiçbir şeygerçek değil, her şey mübah düsturu aslında garip derecede iki farklı yöneçekilebilecekbir felsefe.Nedenilmek istendiğini tammanasıyla idrakedemeyenşahıslar içinbunlaryalnızcaboşsözlerdenibaretolabilir.Amaanlayanlar içinbudüstur ömür boyu önlerinde bir yıldız misali parıldayacaktır. Hâkim’in soyunundayandığı Karmatilerle Dürziler talebelerin aydınlanması için dokuzmerhaledengeçmesi gerektiğini düşünürlerdi. İleri gelenler yeni mürit toplamak için Ali’ninailesiveMehdi’ningelişiyleilgilihikayeleranlatırlardı.Çoğuinsandabuanlatılansıradan hikayeleri kafi bularak ikna olurdu zaten. Soru sormaya meyilli dahameraklılaraysaKuran’daçokdahabüyükgizemlerinsaklıolduğucevabıverilirdi.Bunlarla yetinmeyenlerinKuran ve İslam inançlarında hocalar tarafından verilencevaplarlabelirginbirzedelenmeyaratılırdı.Dahadaüsteleyenlerçıkarsaonlaradatüminançlarınbenzerderecedetutarlıve tutarsızyanlarıolduğu izahedilirdi.Nihayetinde, yalnızca küçük bir grup tüm inançların ve geleneklerin kusurlarladolu olduğu bilgisinin asıl hakikat olduğunu idrak ederdi. Tabii bu mertebeyeçıkabilmek kişinin çok cesur ve güçlü olmasını gerektirirdi. Çünkü bu öğrendiğibilgi hayatı boyunca ayaklarını yere sağlam basamayacağı bir yola girmesine

Page 166: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

sebebiyet verecektir. Kısacası çok sayıda insanın prensibimizden haberdaroluşunun bize zerre kadar zararı dokunmaz. Neticede çoğu hiçbir şey idrakedemeyecek.”

“Şimdi anlıyorum,” dedi Ebu Ali. “Ama biraz önce bizi buraya vasiyetiniaçıklamayaçağırdığınısöyledin.Amahenüzbuderecegüçlüvesağlıklıykenseniböyleşeylerdüşünmeyesevkedenneoldu?”

Hasangüldü.Düşüncelitavırlarlaodadadolaşmayısürdürüyordu.Büyükdailerdegözleriniondanayırmadanhareketleriniizliyorlardı.

“Kimse yarının neler getireceğini bilemez,” diye cevap verdi. “Bırakmayıplanladığım mirasımda belirteceğim hususların uygulanabilmesi için bazıayrıntıların bilinmesi gerekiyor. Zaten mirasçılarım olarak seni ve HüseyinAlkeyni’yiseçmeminasılnedenidebu.Bugünüzerineteşkilatımızıbinaettiğimizplanıikinizedeizahedeceğim.Evet,buplanıöncelikleI.Hâkim’leRomakilisesinimisalalarakoluşturmayabaşladım.Amaplanımınözübizatihibanaait.Dinleyin.”

Yüzünde söyleyeceklerinin karşısındakilerin kahkahalarla gülmesine ya dazırdeli olduğunu düşünmesine yol açacağını bilenlere has çocuksu birgülümsemeyleyanlarınaoturdu.

“Muhammed’in İslam uğruna elde kılıç savaşırken ölenlere vaat ettiği ebedicennet yaşamını gayet iyi biliyorsunuz. Yemyeşil çayırlardan, çağıldayannehirlerden bahsetmiştir. Cennete kavuşanları muhteşem kokular yayan envaiçeşitçiçeğin,enfesyiyeceklerin,nadidemeyvelerinbeklediğinisöylemiştir.Onlarasırçaköşklerdekaragözlü,güzelbakirelerhizmetedecektir.Bubakirelercennetsakinlerinin her istediğini yerine getirseler de ilelebet bakire kalmayısürdüreceklerdi üstelik. Huriler altın testilerden asla sarhoş etmeyen şaraplarladolduracaktırkadehleri.Ebedibirbollukvesınırsızbirmutluluklageçecektir tümgünler.

Onu dikkatle izleyen büyük dailer bir yandan da söylenenleri başlarınısallayarakonaylıyorlardı.

“Bunlarınhepsinibizdebiliyoruz,”dediEbuAligülümseyerek.“İnanbana.”

“Güzel,”dediHasan.“Buvaatleriişitenilkinananlarpeygamberinveöğretisininpeşindeaslanlargibidövüştüler.Kendilerinden istenenherşeyibüyükbir istekleyerine getirdiler. Hatta öbür dünyada kendilerini bekleyen zevkleri görmeyebaşladıklarından olsa gerek, şehit olanların ölmeden önce dudaklarının ucundagülümseme belirdiği anlatıla geldi. Lâkin peygamberin vefatının ardındanvaatlerininetkisideyavaşyavaşazalmayabaşladı.Heyecanazalmayamüminlerdaha somut hedefler peşinde koşmaya başladılar. Zira derhal hedefe ulaşmayıölünce gerçekleşecek mutluluğun peşinde koşmaya yeğlediler. Neticedeölenlerdengeridönüppeygamberinsöylediklerinindoğruolduğunusöyleyebilecekkimse yoktu. Eğer konumumuzu peygamberle ve İslam’ın doğuş seneleriylemukayese edersekMuhammed’in işinin ne derece kolay olduğunu çok daha iyianlarız. Zira İslam ancak ölüme seve seve koşacak inananlarla mucizeyaratabilirdi.Öyledeoldu.Böylebirinançgücüolmadanbizimkigibibirteşkilatınbenzeri başarıyaulaşabilmesimümkündeğildir.Buyüzdende ilkamacımbizim

Page 167: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

taraftarlarımızdadabenzeribirinançoluşturmakoldu.”

“Tebrikler, İbni Sabbah,” diye sözünü kesti Ebu Ali. “Fedailer bu akşam bukonudabaşarılıolduğunuispatladılar.”

“Dostlarım, fedailerimin henüz Muhammed’in ilk takipçilerinin ne kadargerisindeolduğununfarkındadeğilmiyimsanıyorsunuz?Amagöreceksinizonunyaptığındandabüyükbirbaşarıeldeedeceğim.”

Büyükdailergülümseyerekbirbirlerinebaktılar.

“Kendimizipeşineleopartakılmışzavallıbiravgibihissediyoruz,”dediBuzrukÜmid.“Şualaycıgülümsemenleanlattıklarınınsonunereyevaracakbiranevvelöğrenmekiçinsabırsızlıktanölecekhalegetirdinbizi.”

“Devasa bir planım var,” diye devam etti Hasan. “Bu yüzden de ölümüarzuladıkları içinhiçbir şeydenkorkmayanmüminlere ihtiyacımvar.Hattabiranevvel ölmek istemeliler. Ölümün peşinden koşmalarını, hatta ölmek içinyalvarmalarını istiyorum.Ölüm iknaedilmesizor, isteksizbirbakiregibikaçtıkçaonlar kovalamaklar.” Ebu Ali’yle Buzruk Ümid kahkahalarla gülmeye başladı.Hasan’ın her zamanki şakalarını yaptığını, söylediklerinde ciddi olmadığınıanladıklarınıgöstermeninenakıllıcaşeyolacağıkararınıvermişlerdi.

Hasanonlaraaldırmadankonuşmayısürdürdü.

“Teşkilatımızhertürlüdüşmanakarşıkoyacakkadarkuvvetliolmalı…Dünyanınen önemli karar mercii haline gelmeliyiz. Ölüm arzusuyla yanıp tutuşanmüminlerimizsayesindeyapacağızbunu.Ölmelerine izinvermeklebüyük lütuftabulunmuşolacağımızmüminler.Elbettenasılöleceklerinionlarseçemeyecek.Ziraherölümbizebir faydasağlamalı, yepyenizaferlereyolaçmalıdır. İşteplanımınözüvesizlereaçıklamakistediğimmirasımbudur.”Dudaklarındakigülümsemeyerağmen ses tonu tuhaf derecede ciddiydi. Büyük dailer ne düşüneceklerinibilmiyorlardı.

“Acaba diyorum bugün Türkler karşısında kazanılan zafer yüzünden bizlerleşakalaşmak için mi böyle konuşuyorsun? Yoksa… Ebu Ali cümlesinitamamlayamadı.

“Evet…? Devam et!” Hasan güldü. “Siz de İsfahan’da misafiri olduğumdönemde reis Lumbani’nin aklından geçenleri düşünüyorsunuz değil mi? Bunugözlerinizden okuyabiliyorum. Aklımı kaçırdığım kanaatindesiniz. Ama kararvermedenöncesizlerehazırladığımsürprizibirgöründerimben.”

EbuAlibirşeysöylemesedegidereksinirleniyordu.

“Neolursaolsun,”dedisonundagerginbirsestonuyla.“İnsanlıkşuanolduğugibi kaldığımüddetçe hiçbiri ölümünpeşinden koşmayacaktır.Yepyeni bir insantürüyaratmadığıntakdirdedetümbuanlattıklarınşakadanveyaçılgınlıktanibaretolarakkalmayamahkum.”

“İşte ben de bunun peşindeyim,” diye bağırdı Hasan keyifle. “İnsanı zayıf vegüçsüz yarattığı için Allah’ın işine müdahale etmek niyetindeyim. Onunyarattıklarıyla rekabet edeceğim. Kili bu sefer ben alıyorum elime. Ve o kilden

Page 168: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

yepyenibirinsanyaratacağım.”EbuAliöfkeyleBuzrukÜmid’edöndü.

“BirdeBirinciHâkim’edelidiyor!”

Buzruk Ümid, Hasan’a göz kırptı. Tüm konuşmayı başından beri büyük birdikkatledinlemişti.YüceEfendi’ninbambaşkabirşeyekalkıştığınıbaşındanberihissediyorduzaten.

“Önce mirasından bahsederek başladın konuşmaya,” dedi. “Sonra dapeygamberin şehitlere vaat ettiği cennet nimetlerini anlattın. İnsanlarıninançlarının ancak bu şekilde güçlendirilebileceğinden bahsettin. Ardından daölümü arzulayan yepyeni bir insan yaratacağını söyledin. Bunları birbirine nasılbağlayacaksınçokmerakediyorumdoğrusu.”

“Aslında aralarındaki ilişki son derece basit,” diye cevap verdi Hasangülümseyerek. “Yarattığım tarikatı sizlere miras bırakmak istiyorum. Bu tarikat,gücünübütünüyleyepyenibirinsantüründenalacak.Butarikatmensuplarıölümeduydukları büyük özlem ve Yüce Efendi’ye hissettikleri körü körüne bağlılıkladiğerlerinden ayrılacaklar. Tüm bunları da ancak mutlak bir iman gücüyleyapabiliriz. Bu iman gücü de inananların yüreklerinde cennet özlemini yenidenyaratmaklasağlanabilir.”

“Harikaymış,” dedi Ebu Ali kızgınlıkla. “Biraz önce peygamberin vefatınınardındaninancınzayıfladığınıanlatmadınmıkendin?Şimdiysetarikatımızıbenzerbir şey üzerine bina etmekten söz ediyorsun. Şeytan anlamıştır belki ama bendemekistediklerinintekbirkelimesinibileanlayamıyorum.”

Hasan kahkahalara boğuldu. Yardımcılarını herhangi bir konudasinirlendirebilmekonuhepneşelendirmiştizaten.

“Ebu Ali, dostum,” diye başladı sonra. “Müritlerin içlerini cennet arzusuyladoldurup,orayakavuşabilmekiçinbiranevvelölmearzusuylayanıptutuşmalarımsağlamanınsencehiçmiyoluyok?”

“Cennetinkapılarınıaçıponlaragöstermedikçeyok,”diyecevapverdiEbuAliöfkeyle. “Cennetnimetlerini tatmalarınısağlaman lazım.Zatenherkesecennetinanahtarlarınınsendeolduğunusöylemiyormusun?İştebucennetigörsembendesevesevecanvermeyekoşardım.”

“İşte sizleri getirmek istediğim nokta tam da bu!” diye bağırdı Hasan ayağafırlayarak, “Hadi gelin dostlarım. Sizlere cennetin kapısını açacak anahtarıgöstereceğim.”

Duvarın üzerinden sanki yirmi yaşındaymışçasına hızla atlayarak kuleninüzerineuzanangeçidigizleyenhalıyıkenaraitti.

“Hadigelin,”diyeseslenerekonlarımerdivenlereyöneltti.

Büyük dailer onu izlerken bir yandan da birbirleriyle bakışıyorlardı. Ebu Aliişaret parmağını alnına götürerek kaşlarını kaldırdı. Buzruk Ümid’se elinikaldıraraksabırlıolmasınıistedi.

Terasa çıktılar. Ebu Ali bile daha önce buraya çıkmamıştı. Burası tam bir

Page 169: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

rasathane gibiydi. Yerde büyükçe bir yazı tahtası vardı. Üzerine dünyanın vegüneşetrafındakidiğergezegenlerinyörüngeleri işaretlenmiş,ayevreleriyleburçkuşağı çizimleri eklenmişti. Küçük yazı tahtalarındaysa denklemler _ gözeçarpıyordu. Bazılarıysa geometrik cisimlerle - daireler, elipsler, paraboller,hiperboller - doluydu. Her tarafta irili ufaklı cetveller, usturlaplar, pusulalar,trigonometri hesapları için kullanılan aletler vardı. Tamortaya çizilmiş bir güneşsaati de zamanı doğru olarak gösteriyordu. Kötü havalarda araç gereçlerinkaldırılması içinarka tarafabirdeküçükbirdepo inşaedilmişti.Depokapısınınhemen yanındaysa etrafı camla kaplı küçük bir çiçeklik bulunuyordu. Ancak buçiçeklikte yalnızca tersdönmüş fırçaları andıranbir bitki türündenbaşkabir şeyyoktu.

Büyük dailer etraflarındaki her şeyi dikkatle inceliyorlardı. Sonra tamkarşılarındaki kulenin üst kısmına gözleri takıldı. İri yarı bir muhafız adeta birheykelkadarhareketsizduruyordu.

Güneşetrafı ısıtıyorsadadağlardanesen tatlı birmeltemhavayı serinletiyor,karkokusugetiriyordu.

“İnsan kendini dağın doruklarında sanıyor,” dedi Buzruk Ümid serin havayıciğerlerineçekerek.

“Sakıncennetedahayakındanbakmakiçinburayıkurduğunuzusöylemeyesinbize,”dediEbuAligülerek.“Yoksacennetinkapısınıaçacakanahtarbumu?”

“Aslınabakarsangerçektendeburadancennetigözleyebiliyorum,”dediHasanşeytani bir gülümsemeyle. “Ama cennetin kapısını açacak anahtar şuradakiçiçekliktesaklı.”

Yaklaşıpçiçekliktebüyüyenbitkileriişaretetti.

Büyük dailer de peşinden geldiler. Başlarını iki yana sallayarak birbirlerinebakıyorlardı.

“Hasan, Hasan,” dedi Ebu Ali. “Ne zaman şaka yapmayı bırakacaksın?Üçümüzün de artık eskisi kadar genç olmadığımızı aklından çıkarma. Birazciddiyetin kimseye bir zararı olmaz. Bugünmuhteşem bir gün. Tadım çıkarmakiçinbirazşakalaşmanınsakıncasıdayok,kabul,amabukadaryeter.Sabahtanberibizimlealayedipduruyorsun!”

Hasanonuciddibirifadeyletepedentırnağasüzdü.

“Bucennetzevklerineaçılankapınınanahtarı,”dedianlayışlıbirtavırla.

“Buot?”

“Evet.Şakafilandayok.”

Deponunyanındakiminderlerigösteripoturmalarınısöyledi.

“SizeazöncegösterdiğimbubitkininadıHintkeneviridir.Suyudasonderecesıradışıetkileryaratır.Dinleyinbakın;birkeresindeKabil’deçokzenginbirHintprensin tertipettiğibir ziyafetekatılmıştım.Bütüngeceyiyip içildi.Sabahakarşımisafirlerin çoğu gitti. Ancak prens, ben de dâhil, kalan birkaçmisafiri her yanı

Page 170: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

halılarlakaplıözelbirodayagötürdü.Köşelerekonulanbirkaçkandilodanınzifirikaranlık olmasını engelliyordu. ‘Sizlere çok özel bir şey hazırladım, dostlarım,’dedi. ‘Şimdiye dek hiç görmediğiniz yerleri, uzak diyarları görmek istermisiniz?Sizleriorayagötüreceğim.Bakın!BuküçükkutununiçindeBinbirGece

Masalları‘ndan gelen sihirli bir araç var.’ Küçük, altın yaldızlı kutuyu açıpsıradanşekerlemeleriandıranminikhaplarıgösterdi.‘Birtanealıpdeneyin,’dedi.Hepimiz teker teker bizden istediğini yaptık. Minik şekerlemeyi ağzıma attığımsıradaprensinbizimlealayettiğinidüşünüyordum.Sonraağzımdakişekerlemenindışı eriyince ağzım acı bir tatla doldu. ‘Umarım zehirlenmiyoruzdur,’ diyedüşündüm. Gerçekten de başım dönmeye başlamıştı. Birden çok tuhaf bir şeydikkatimi çekti. Halıların renkleri giderek çok daha canlı bir görünümebürünüyordu. İşteoandazehirlenmişolabileceğimdüşüncesindendebütünüylesıyrılmışoldum.Tümdikkatimiduvardakiinanılmazrenkdeğişimineyöneltmiştim.Sonra halının üzerindekimotiflerin bile değişmeyebaşladığını fark ettim.Birdenkarşımda cariyelerin arasında oturan siyah sakallı bir adam belirdi. Derken buadambirdenbirekayboldu.Busıradacariyelerdansetmeyebaşlamışlardı. ‘Amabu olamaz, halının üzerindeki motifler nasıl hareket eder’ diyordum kendikendime. Biraz daha yakından bakınca gerçekten dans edermiş gibi gözükencariyelerinaslındahareketsizdurduklarınıgördüm.‘Amaböylebirresimolamaz,’diye düşündüm. Karşımdaki cariyeler öylesine kanlı canlıydı ki beynim onlarıresim olarak kabullenmeye bir türlü yanaşmıyordu. Bu sırada yanımdaki diğermisafirlerin varlığını tamamenunutmuştum.Resmenhalınınüzerindekimotiflerekilitlenmiştim. Renkler her geçen an biraz daha canlanıyor, halıya resmedilmişinsanlaradetavücutbulupodanınortasındabeliriyorlardı.Karşımdadansedenbuinsanlarıizledikçeiçimdedenedenibelirsizbirmutlulukhissigiderekbüyüyordu.‘Belki de ben tüm bunları yapan bir büyücüyüm,’ düşüncesi belirdi zihnimdeaniden. Bunu denemek için de karşımdaki motiflere sessizce farklı şekillerebürünmetalimatıverdim.Emrimderhalyerinegetirildi.Sonsuzbirkudretesahipolduğumudüşünürolmuştum.Evreniveiçindekiherşeyikontroledenmuhteşembir kraldım ben. Zamandan ve kainatı yöneten kanunlardan arınmıştım. Dahaönceiçimdekibueşsizkudretifarketmemişoluşumaşaşıyordum.‘Allah’tanneyimeksik,’ dedim kendi kendime. Bu mucizevi bir kudret havuzunda zevk içindeyüzüyordum. Derken gözlerimin önümde rengarenk plastik küpler belirdi. BuküplerinbirarayagelerekKahire’dendahamuhteşem,Bağdat’tandahaetkileyici,İskenderiye’den daha büyük şehirler oluşturduğunu görünce nefesim kesildi.Devasaminarelerlealtın,gümüş,sarı,kırmızıveyeşilkubbelergökyüzünedoğruyükseliyordu. Ebedi bir mutlulukla kendimden geçmiştim. ‘Evet, sen Allah’sın,’dedi içimdebirses.Tanrı!Kainatınefendisi!Sonrakarşımdakişekillersilinmeyebaşladı.Oanzirvenoktasınaulaştığımıveherşeyingidereknormaledönmekteolduğunu sezinledim. Böylesine muhteşem bir şeyin elimden kayıp gidiyoroluşuyla paniğe kapıldım. Tüm gücümle bu muhteşem hali korumaya çabaharcadım. Ama dizlerim titriyor, başım dönerken karşımdaki resimler birer birersiliniyordu.Derkenbirdenbirekendimdengeçtim.Uyandığımdabaşımfecişekildedönüyordu. İçimdedemüthişbir iğrenmehissi vardı.Azöncegörüphissettiğimşeyleri hatırladım. Acaba onları görürken uyanık mıydım? Yoksa rüya mıgörmüştüm?Bilemiyordum.Birtaraftansankiuyanıkmışımgibiolupbitenherşeyi

Page 171: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

farketmiştim.Amaeğeruyanıksamnasılolmuştudagerçekteolmayanşeyleridegörebilmiştim?Başımçatlayacakgibiydi.Birhizmetkarsoğuksütgetirdi.İştetamoandaodadayalnızolmadığımı farkettim.Diğermisafirleretrafımdayatıyordu.Suratlarıbembeyazdıveinliyorlardı.Derhalayağakalkıporayıterkettim…”

Büyükdailerkıllarınıbilekıpırdatmadanonudinlemişlerdi.BiranduraksayıncadaEbuAli,“Böylesinemucizevibirgüçverenohaplarıniçindenevardısence?”diyesordu.

“Dinleyin,” diye devam etti Hasan. “Aynı akşama doğru içimi çok tuhaf birhuzursuzlukkapladı.Yerimdeduramıyordum.Sankibirşeykaybetmiştim.Amanekaybettiğimi de anlamaktan acizdim. Sonunda kendimi yeniden prensin evindebuldum.Prenssankibenibekliyormuşçasınayüzündesamimibirgülümsemeylekarşıladı beni. ‘Diğer misafirler de burada,’ dedi. ‘Bu küçük hapları bir kereyutuncao ilkyaşadıklarını tekrarlayabilmearzusuylayanıp tutuşmayabaşlarsın.Eğer bir defa daha denersen de farkında olmadan müptelası olursun. Bir süresonradabuküçükhaplarolmadanyaşayamayacağınıdüşünmeyebaşlarsın.Bukonudasiziikazetmekistiyorum.Bundansonrasizebuküçükhaplardanbirdahavermeyeceğim. Ayrıca içlerinde ne olduğunu da kesinlikle açıklamayacağım.’Birkaç gün sonra içimdeki huzursuzluk hissi tamamen sonaerdi. Amamerakımdepreşmiştiartık.Kendikendimeoküçükhaplarıniçindekimaddeninneolduğunubulacağıma yeminler ettim. Şansım da yaver gitti. O günlerde Kabil’de Apamaadında çok güzel bir cariye tanımıştım. Aslında Apama’dan daha önce sizlerebahsettimsanırım.Onunlaalakalıdasizlerebirsürprizimolacakileride.”‘

Hasangizemlibirtavırlagülümseyipsözlerinisürdürdü.

“Çok girişkendim. Kanım kaynıyor, beni tutkularımdan alıkoyacak en ufak birkudret tanımıyordum. Biraz önce bahsettiğim prens, Apama’nın sahibiydi. Önceonunkalbinikazandım.Geceleribahçelerdebuluşuyor,yasakcennetmutluluklarıyaşıyorduk. Artık bütünüyle tuzağıma düşmüştü. Bir gün ona içimi kemirenmeraklındanbahsettim.Odabenimiçinbusırrıöğrendi.BuküçükhaplarıniçindehaşhaşadıverilenveşuançiçekliktegördüğünüzHintkenevirindeneldeedilenbirmaddevardı.”

Güneşten korunmak için deponun ön tarafına doğru sokulmuşlardı. Hasansözlerini bitirince bir süre kimse konuşmadı. Ebu Ali kaşlarım çatmış, yerebakıyordu.BuzrukÜmid’inbakışlarıysadağaçevrilmişti.Sonundakonuşandaooldu.

“Giderekniyetininneolduğunuanlıyorum.Sanırımbubitkininözünüinananlaraverip içlerindeki tutkuyu ateşleyecek ve sonunda kendi arzularıyla bumaddeninkölesihalinegetireceksin.”

“Vebuiştenfaydabekliyorsunöylemi?”diyesöylendiEbuAli.“Bukeneviryadahaşhaş,adıherneyse,ondanverdiğinzamankişiliklerindeölümekoşmalarınısağlayacakbirdeğişiklikmeydanageleceğinimisanıyorsun?Kusurabakmaamabencebüyükbiryanılgıiçindesin.Belkibumaddeolmadanyaşayamayacakhalegelebilirler ama senin istediğin biçimde hayatlarını feda edecekleri kanaatinenereden vardın ki? Bu yaşında, bana kalırsa, çok faydasız bir çabanın içine

Page 172: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

girmişsin.Buküçükhaplarsayesindecennetegirileceğineinanmalarımsağlamakbenim idrak gücümü aşıyor doğrusu. Bence artık bu konuyu kapatıp, yetişkininsanlargibihızlayaklaşansultanınordusunanasıl karşıkoyacağımızı tartışsakdahaiyiolur.”

“Söylediğin her şeye katılıyorum,” dedi Hasan yüzünde beliren kurnazca birgülümseyişle. “Hızla yaklaşan düşman ordusunu düşününce önümüzde ikiseçenekkalıyor.YabilgedostumuzMuzaffer’indetavsiyeettiğiüzere,derhalbirkervanhazırlayıpAfrika’yadoğruyolakoyulmakyadabirmucizeolacağınaitimatedipbeklemek.Sizindebildiğinizgibibenmucizeihtimaliüzerindedurmayıtercihediyorum.Gerçihâlâüzerindetartışmakiçinzamanımızvar.”

“Peygamberinsakalıadına!”diyebağırdıEbuAli.“Lafınereyegetireceğinihiçanlayamıyorum.Hiçolmazsasadecebirkereaçıkvenetkonuşamazmısın?”

“Pekala,birdeneyeyim.Birazöncesizlereburadayalnızcacennetinanahtarınıbulundurduğumudeğilbizzatcenneti izlediğimidesöylemiştimdeğilmi?Kuleninbu tarafında olup bitenleri zaten gayet iyi biliyorsunuz. Peki acaba öbür taraftaneleroluyorhiçmeraketmiyormusunuz?Korkuluklarakadaryürüyünbirzahmet.”

Büyük dailer hemen kulenin etrafını dolaşan balkonun diğer tarafına doğruyürüdüler. Sonra eğilerek aşağıda olup bitenleri görmeye çalıştılar. Buradanaşağısı adeta devasa bir harita gibi gözüküyordu. Muhteşem ağaçlarla bezeliyemyeşilbahçeler.Nehrinikikolububahçeleridörtbiryandankuşatıyor,böyleceherbiriküçükbireradagibigörünüyordu.Beyazçakıl taşıdöşeliyollarpırılpırılparlıyordu.Serviağaçlarınınortasındakristalsaraylarıandıransırçaköşklergözeçarpıyordu. Köşklerin içindeki neşeyle uçuşan kelebekleri hatırlatan rengarenkbalıklarındolaştığıfıskiyeliküçükhavuzlardabirhayligözalıcıydı.

“Mucize,gerçekbirmucize,”diyemırıldandıBuzrukÜmidnedensonra.

“BinbirGeceMasalları’nınşairigörsekıskanırdı,”diyetasvipettiEbuAli.

Hasan da ayağa kalkıp yanlarına geldi. Yüzünden müthiş bir memnuniyetokunuyordu.

“ŞimdibiraniçinbenimlebirazöncebahsettiğimprensinKabil’dekisarayındaolduğunuzu farzedin,”dedi. “Sizde içinizdemuhteşemhisleruyandıranhaşhaşhapını içmişsiniz. Sonra da yavaş yavaş kendinizden geçiyorsunuz. AmauyandığınızdakendinizibenimkigibikaranlıkbirodadadeğiltıpkıKuran’datasviredildiği gibi genç bakirelerin emrinize amade olduğu aşağıdaki gibi bir bahçedebuluyorsunuz.Nedüşünürdünüz?”

“İnanılmazsın, İbni Sabbah!” diye bağırdı Ebu Ali; “Eğer genç ve tecrübesizolsaydımkesinliklecennetbahçelerinegeldiğimisanırdım.”

“Burayınasılyaptın?Nezamanbittitümbunlar?”diyesorduBuzrukÜmid.,

“Alamut’uinşaedenDeylemkrallarıbubahçelerindetemelleriniatmışlar.Amakaleninsonrakisahipleriburaylahiçilgilenmemişler.Zamaniçindedeyabaniotlarher yanı sarmış. Anlaşıldığı kadarıyla kalenin benden önceki hükümdarı asilMehdi bu bahçelere nasıl girileceğini bile bilmiyormuş. Ama ben burasıyla ilgili

Page 173: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

birtakımsöylentilerişitmiştim.Ayrıcabubahçelerikullanmafikriötedenberiiçimeyerettiğindenneyapıpedipbukaleyielegeçirmeyikafamakoydum.Sonradaherşeyi kendim ölçüp biçtim. Mısır’dan hadımlar gelince de işi onlarla birlikteyürüttüm. Böylece yavaş yavaş bir cennet yarattım. Hadımlarla benden başkakaledebubahçelerinvarlığınıyalnızcasizikinizbiliyorsunuz.”

“Hadımların sana ihanet etmesinden hiç mi korkmadın?” diye sordu BuzrukÜmid.

“Onlar hakkındaenufakbir bilgin bile olmadığı ortada.Buhadımlar yalnızcabana aitler,” diye cevap verdi Hasan. “Benden başka kimseyle konuşmazlar.KomutanlarıYüzbaşıAlidebanakörükörünebağlıdır.Ayrıcaherbiriağızlarındanherhangibirşeykaçırmalarıdurumundabununbedelinicanlarıylaödeyeceklerinigayetiyibilir.Onlarasonunakadargüveniyorum.”

“Cennetine sokacağın kurbanların hileni anlayabilecekleri ihtimalinidüşünmüyormusunhiç?”

EbuAli,Hasan’aşeytanibirgülümsemeylebakıyordu.

“İşte bu yüzden henüz kadın sevgisi tatmamış gençleri seçtim ya. Bakir biradamdandahasafıyokturdünyada.Çünküancakbirkadınbiradamıgerçekbirerkekhalinegetirebilir.Erkeğin vücuduyla ruhumasumiyetlerini aynıandayitirir.Tümanlayışıdeğişir.Bualışıkolmadığı tutkununpeşindeamacınaulaşmak içinhertürlüşeyeinanacakhalegelir.”

“Peki,kimbugençler?”

Hasangülümsedi.Herhangibirşeysöylemedenbirsüreyüzlerinebaktı.

“Fedailermi?”

“Tamüstünebastın.”

Kuleyebuzgibibirsessizlikçökmüştü.Büyükdailerhiçkonuşmadanaşağıdauzanan bahçeleri izliyorlardı. Hasan da bir süre anlayışlı bir ifadeyle onlarıseyretti.

“Konuşamayacak halemi geldiniz?” diye sordu sonunda. “Dün sultanın öncübirliği karşısında yirmi altı adamımızı kaybettik. Eğer asıl ordunun karşısınaçıkarsak sonumuz geldi demektir. Bu nedenle dünyanın tüm krallarıylahükümdarlarını korkudan titretecek birkaç kahramana ihtiyacım var. Sizleri buadamlarınasıleğiteceğimigöstermekiçinçağırdımburaya.Bugeceinsantabiatıüzerine yapacağım deneyde bana eşlik edeceksiniz. Ebu Ali, sen fedaileritanıyorsun. Bana karakter ve kabiliyet yönünden diğerlerinden ayrılan üçününadınıver.Hangikişiliközelliğindekinin işimizedahaçokyarayacağınıbir tecrübeedelimbakalım.Üçbahçedeziyaretehazır.”

EbuAli,Hasan’abaktı.Yüzübirandabembeyazkesilmişti.

“NedemekistiyorsunİbniSabbah?”

“Banabirbirlerindentamamenfarklıkişiliközellikleriolanüçfedaigetir.”

EbuAlinediyeceğinibilemedenöyleceyüzünebakıyordu.

Page 174: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Dur sana yardım edeyim. Türklere saldırmaya kalkan o cesur çocuğun adıneydi?”

“Süleyman.”

“Aralarındaenkuvvetlisikimdir?”

“Yusuf.”

“İbni Tahir’le birlikte üç olacak. Zaten onu çok merak ediyorum. Eğer oşüphelenmezsekimseşüphelenmez.”

Buzruk Ümid soğuk soğuk terliyordu. Hasan’a olan sarsılmaz güveninigöstermek için az daha oğlu Muhammed’i fedai okuluna göndereceğinihatırlamıştı. Oysa şu an onu Alamut’tan mümkün olduğunca uzak tutmaktanbaşkabirşeyistemiyordu.OnuSuriyeveyaMısır’agönderecekti.

Hasangülümsemesinigizlemeyeçalışarakonlarısüzüyordu.

“Dillerinizimi yuttunuz?” dedi sonunda. “İşin daha başında bu kadar korkulurmu? Yapmaya çalıştığım şeyin ne derecemükemmel olduğunu kanıtlayınca enbüyük hayranım sizler olacaksınız. Şimdi elbise dolabıma gidelim! Cennetimiziyaretegiderkengerçekkrallargibisüslenelim.”‘

Onları odasının yanındaki küçük odaya yöneltti. İki hadım giysileri öncedenhazırlamışlardı zaten. Hasan onlardan birini kendilerine yardımcı olması içinyanlarında tutarken diğerini Seyduna’nın geldiğini haber vermek üzere bahçeyeyolladı.

Hiç konuşmadan, hadımın da yardımıyla giyindiler. Hasan kırmızı, büyükdailersemavikaftanlargiydiler.Herüçkaftanınkenarlarınadidebeyazkürklerlekaplıydı. Hasan başına çeşitli mücevherlerle bezeli altın bir taç geçirdi. Büyükdailerse ortası altın işlemeli sarıklar giydiler. Hasan’ın giydiği sandaletler altın,arkadaşlarınınkilerse gümüş işlemeliydi. Kabzaları işlemeli süslü kılıçlarını dakuşanıpHasan’ınodasınageridöndüler.

“Şehit Ali’nin sakalı adına,” diye bağırdı Ebu Ali yalnız kaldıklarında. “Bukıyafetleriçindebenbilekralolduğumainanacağımneredeyse.”

Sizitümkrallardandahakudretliyapacağım,”dediHasan.

Onlarıkuledenaşağıinmekiçinkullandığıodayaaldı.Verdiğiişaretledebölmealçalmaya başladı. Ebu Ali dehşet içinde ellerini kollarını sallarken neredeysearkadaşlarınıdadüşürecekti.

“Büyü bu,” diye bağırdı ilk korkusu dinince. “Bizi cehenneme götürmüyorsundeğilmi?”

“Etrafıninsanıtekinsizbirortamdabulunduğunudüşündürecekşeylerlesanlı,”dediBuzrukÜmid.

“Bumakinedeşaşılacakbirşeyyok,”diyeaçıkladıHasan.

“Arşimed’in icat ettiği bir alet bu. Makara sisteminden ibaret. Aynı çöllerdekikuyulardakullandıklarımızdan.”

Page 175: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Aşağıdadehlizinhemenağzındamuhafızlarhazırdabekliyordu.Hepsitepedentırnağa silahlanmış, başlarına da miğferlerini geçirmişlerdi. Bellerinde kılıçları,omuzlarında gürzleri, diğer ellerinde de uzun mızrakları vardı. Davulcularlaborazancılarıneşliğindeilerlemeyebaşladılar.

İndirilen köprüden geçtiler. Karşı tarafta hadımlar hazır bekliyordu. Kayıklarabinipanabahçeyeuzanansusolundailerlemeyebaşladılar.

Page 176: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

10

Kızlar misafirlerin karşılarına çıkmadan önce yatak odalarına koşuphazırlanmaya koyuldular. Yeni elbiselerini giyip, takıp takıştırdılar. Ardındanbinanın önünde toplandılar. Hepsi heyecan içindeydi. Bazıları zangır zangırtitriyordu. Meryem yarım daire biçiminde toplanmalarını istedi. Konuşarak birazolsunyatıştırmayaçalışıyordu.DiğertaraftanApamaadetaaklınıkaçırmışçasınabiroyanabirbuyanakoşturupduruyor,süreklibirşeylerdenşikayetediyordu.

“Şu hale bak! Şu rezalete bak!” diye söylendi. “Beni öldüreceksiniz siz.Seyduna sizi görünce kim bilir ne diyecek? Onun en ufak bir ayrıntıyı bileatlamayacaksonderecesertbiriolduğunubilmiyormusunuz?”

BirdenHalime’ninönündedurdu.

“Peygamberler ve şehitler adına! Şu haline bak Halime! Elbisenin bir yanıdizinekadargeliyoröbürtarafıyerlerdesürünüyor.”

Halimedehşetiçindeüstünübaşınıtopladı.

Apama’ya bakan bazı kızlar sırıtmaya başladılar. Çünkü kendisi de şalvarımdoğru düzgün çekmediği için göbeği dışarıda kalmıştı. Meryem yanma gidipkulağınaelbisesinidüzeltmesinifısıldadı.

“Biliyordum.Beniöldürecekbunlar!”

Binayakoşupaceleyleelbiselerinidüzeltti.Geridöndüğündeçevresinemüthişbirvakarlabakıyordu.

Kayıklar yanaştı ve Hasan maiyetindekilerle birlikte karaya çıktı. Hadımlardörtlüsırayaptılar.Davullar,borularveborazanlarçalıyordu.

“Seydunaeğersizehitapedersedizçöküpeliniöpün!”dediApamaÖfkeyle.

“Onugörüncededizçökmelimiyiz?”diyesorduFatma.

“Hayır,”diyekarşılıkverdiMeryem.“Sadeceeğilinvekalkmanızısöyleyinceyedeköylebekleyin.”

“Görürsünbayılacağım,”diyefısıldadıHalime,Cada’ya.

Cadahiçbirşeysöylemedi.Odasapsarıkesilmiş,zorluklayutkunuyordu.

Hasanvemaiyetindekileruzaktanbahçeleriinceliyorlardı.

Page 177: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“NeHüsrevnedeBehram-Gurböylesinemuhteşembahçelergörmüştür,”dediBuzrukÜmid.

“Nuşirevan’ınbilesendenöğreneceğiçokşeyvarmış,”diyekonuştuEbuAli.

Hasangülümsedi.

“Bunlarhenüzhazırlıksafhası.Buakşamilktecrübeyiyaşayacağız.”

Bahçelerin ortasınaulaştıklarındabinanınönündeyarımbir daireoluşturacakşekilde bekleyen kızları gördüler. Apama’yla Meryem de önlerindeydi. Onlarınverdiğiişaretlekızlaryerlerekadareğildiler.

“Şuyaşlıkadın,meşhurApama,”dediHasanarkadaşlarınagülerek.

“Dünyacameşhurbirgüzellikböylesonaeriyorha,”diyeiççektiEbuAlialaycıbirgülüşle.

“Bukadaryeter!”diyebuyurduHasan.“Kalkın!”

Apama’ylaMeryemyanmagidipeliniöptüler.

Hasanarkadaşlarınakızlarıgösterip, “Nedüşünüyorsunuz?Sizcecennetgibigözüküyormuburası?”diyesordu.

“Eğer gençliğimde biri beni bunların yanma yollasaydı burasının cennetolduğuna inanmam için şu senin haşhaşını kullanmama gerek kalmazdı,” diyemırıldandıEbuAlikarşılıkolarak.

“Kesinlikleöyle.Muhteşemler,”dediBuzrukÜmid.

Davulveborazanseslerikesildi.Hasankonuşmayapacağınıişaretetmişti.

“Bahçelerimizinkızları,”diyebaşladı.“Hocalarınızdansizlerdennebeklendiğiniöğrendiniz.Şimdibirkezdahabuyruklarımızakarşıgeleneenufakbirmerhametgösterilmeyeceğini bildirmek istiyoruz. Ama sadakatle bizlere itaat edenleresonsuz bir merhamet gösterilecektir. Bu sabah askerlerimiz sahte halifeninhizmetindekisultanınordularınımağlupetti.Kaledebubaşarıyıkutladık.Şimdibumutluluğu sizlerle de paylaşmak istiyoruz.Bugün şarap ve tatlıya doyacaksınız.Ayrıca bu gece dünkü savaşta üstün hizmet gösteren üç yiğidi de yanınızayollamaya karar verdik.Onları kocalarınız, sevgilileriniz gibi göreceksiniz! Nazikolun,cilvenizieksiketmeyin.OnlarabulütfuAllah’ınemriylebahşediyoruz.Çünkübir geceAllah’ınelçisi gelipbizleri cennetin yedinci katındaki yüce tahtınönüneçıkardı. Orada Allah, ‘İbni Sabbah peygamberimiz ve elçimizdir,” buyurdu.“‘Bahçelerimize iyi bak.Sonra da dünyaya dönüp kalenin içine aynısını inşa et.Güzelleri topla ve onlara benim adıma huriler gibi davranmalarını emret. Bubahçeleredavauğrunacansiperanesavaşanyiğitleriyolla.Bubahçelerincennetolduğuna inanmalarını sağla. Onların mükafatı bu olsun. Çünkü hayattaykenpeygamberden ve senden başka kimseye krallığımızın sınırlarını aşıp gerçekcennetigörmelütfuverilmemiştir.Amaseninbahçelerinbizimkilerintıpatıpbenzeriolduğu için içeri girmelerine izin verilen ziyaretçiler en ufak bir şeyden bilemahrum kalmamış olacaklar. Yeterince inançlılarsa da öldüklerinde ebediyenikametedeceklerigerçekcennetimizealınacaklar.Allahböylebuyurduvebizde

Page 178: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

onunemriniyerinegetirdik.Hepinizdenziyaretçileregerçekbirerhuriymişsinizgibidavranmanızı istiyoruz. Ancak o durumda bunun gerçek bir mükafat olmasınıteminetmişolacağız.Üçyiğitgelecek.Düşmanakarşıacımasız,dostlarınakarşısevecen Yusuf, Sührab kadar yakışıklı aslan kadar cesur Süleyman ve Ferhatkadarzeki,bronzkadargüçlü,şairİbniTahir.Dünbuüçüdüşmansancağınıelegeçirdi. Yusuf yolu açtı, Süleyman saldırdı ve İbni Tahir de sancağı ele geçirdi.Hakettikleri içindeonları cennetegönderiyoruz.Eğergerçek kimliğinizi açıklar,onlarıhayalkırklığınauğratırsanızbugeceboynunuzvurulacaktır.İradembudur!”

Kızlar korkuyla titredi. Cada’nın gözleri önünde her şey dönmeye başladı.Dizleriüzerineçöktüvebayıldı.Hasanonu işaretedincedeMeryemkoşturarakgidipgetirdiğibirtestisuyukızınbaşındanaşağıbocaetti.

SonraHasanApama’ylaMeryem’iyanınaçağırdı.

“Üçbahçedehazırgibi,”dedi. “Kızlarındurumunedir?”“Onlardahazır,”diyecevapverdiApama.

“Güzel. Her bahçede içlerinden biri idareyi ele alıp, mesuliyeti üstlensin. Encesurvekabiliyetliolanlarkimler?”

“AklımailkFatmageliyor,”dediMeryem.“Çokkabiliyetlibirkız.Elindenher işgelir.”

“Güzel.Başka?”

“Züleyhaolabilir.Danstaçokiyidir.Diğerkonulardadafenasayılmaz.”

“Harika. Tam Yusuf’a göre gibi gözüküyor. Süleyman da Fatma’yı alsın.Üçüncüyledesenilgileneceksin,Meryem.”Meryembirandabembeyazoldu.

“Şakayapıyorsundeğilmi,İbniSabbah?”

“Bugünşakayapacakzamanımızyok.Nedersemoolacak.İbniTahiryılangibibiri.Onubaşkasınaemanetedersemişiniçyüzünügörebilir.”

“Hasan!”

Meryem’in gözleri yaşlarla dolmuştu. Apama’ysa bir yandan sevinmiş biryandandakızınhalineacımıştı.

Hasanyüzündealaycıbirifadeylekonuşmayısürdürdü.

“Banaartıkbudünyadakendisinehiçbir şeyinzevkvermediğini, korkunçcansıkıntısından da ancak tehlikeli oyunlar oynayarak kurtulabileceğini kimsöylemişti?”

“Demekbenizerrekadarsevmedin?”

“Sevgidenötesanahepihtiyaçduydum.Hâlâdaduyuyorum.Amasennedenbenimsorumacevapvermiyorsun?”

“Benimleoynadığınoyunacıverici.”

“Sana bu gece ne derece eşsiz bir fırsat sunduğumu bir düşünsene,” diyedevamettiHasanaynıalaycıtonlamayla.“Bugençadamınhakikatendecennette

Page 179: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

olduğuna inanması için bütün zekanı, kabiliyetini ve cazibeni kullanmangerekecek.”

“Benimahvediyorsun.”

“Duygularımınsenin içinbudereceönemliolduğunu farketmemişim.Amaneolursa olsun karar verildi artık.Senden vazifeni yapmambekliyorum.Kurallardaseniniçindebiristisnayapılmayacağınıhatırlatırım.”

Meryem kendini topladı. Güçlü olmalıyım diyordu kendi kendine. Zayıflığımıgörmesinemüsaadeetmeyeceğim.

“Hazırım,”dedi.

“Teşekkürederim.”

Ardındankızlaradöndü.

“Züleyha!” diye bağırdı. “Yedi arkadaşım seç. Onlarla birlikte Yusuf ukarşılayacaksın.Arkadaşlarındansenmesulsün.”“Emredersiniz,Efendimiz.”

Kızarkayadönüparkadaşlarınaseslenmeyebaşladı.

“Hanefiye,Esma,Habibe,KüçükFatma,Zofana.”

“Şubayılanufaklığıdaal,”dediHasan.“Onunlaberaberyedikişioluyorsunuzzaten.”

SıraFatma’yageldi.

“Zeynep,Hanım,Türkan,Seher,Leyla,Ayşe.”

Halime yalvaran gözlerle Fatma’ya bakıyordu. Adının söylenmeyeceğini farkedincedeonaseslendi.

“Benideseç.”

“Bukadaryeter.”

AmadiğerlerininHalime’ylealayettiklerinigörünceneşeylegülerek,“Hadi,onudaalFatma,”dedi.

Yanında Fatma, Sara, Zeynep varken korkacak ne olabilirdi ki? Hasan’ınyanınakoşupdizçökerekeliniöptü.

“Akıllıoltamammıküçükkurbağa,”dedi.

Yanağını okşayarak diğerlerinin yanma yolladı.Mutluluktan kıpkırmızı kesilenHalime,dizlerititreyerekyerinedöndü.

Meryem geriye kalanlara şöyle bir göz attı. Safiye, Sit, Hatice, Cüveyre,Reyhane,Tayyibe.Eskigücünütoplamışgibiydi.

Hasanarkadaşlarındanmesulsayılacakekipbaşlarınıyanınaçağırdı.

“Hadımlar bu yiğitleri uyurlarken getirecekler bahçelere. Onlara önce süt vemeyve ikram edin. Ziyaretçiler gelmeden önce kızlar cesaretlenmeleri için birbardakşarapiçebilirler.Dahafazladeğilama!Delikanlılarsarhoşolduktansonra

Page 180: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

içmeye başlayabilirsiniz ama sakın ölçüyü kaçırmayın! Daha sonra her şeyiayrıntılarıyla bana rapor edeceksiniz. Boru üç kez ötünce gitme vakitleri gelmişolacak.OzamanApama’nınsizevereceğihapıdelikanlılarınkadehineatın. İçeriçmezuyuyacaklar.Hadımlardaonlarıgerigötürecek.”

Bütün talimatları verdikten sonra kızları sonbir kezdaha teftiş etti.Sonradahafifbirbaşselamıylayanlarındanayrıldı.Adi’yleApamaonukayıklarınyanındabekliyordu.Oradadaonlarasonemirleriniverdi.

“Bunugrupsorumlularınaver.Dikkatetziyaretçilersenigörmesin.AmagözündeMeryem’inüzerindeolsun.Gelecekdelikanlıylayalnızkalmasınıistemiyorum.”

Ardındandamaiyetindekilerlebirliktekaleyedöndü.

Kaleyegirinceikiarkadaşındanayrılıpmuhafızlarıyla,hadımlarınyaşadığıdiğerkuleyeyöneldi.Gelişinibildirenbirborusesiişitildi.YüzbaşıAlifırlayıp,herşeyinhazırolduğunubildirdi.

Elli siyahi dev adam koridorda iki sıra halinde dizilmişti. Silahlı, dimdik vesaldırmaya hazır. Hasan tek kelime bile etmeden onları inceledi. Aslında onlarıherteftişedişindeiçinebirkorkudüşüyordu.Amabuonurahatsızetmiyoraksinehoşunabilegidiyordu.Buyüzkolunsadecebirinintekbirhareketiylebilebirdahagün ışığını göremeyecek hale gelebilirdi. Ama neden hiçbiri böyle bir şeyekalkışmıyordu?Nedenbuellihadımverdiğiheremrikörükörüneyerinegetirmeyehazırdı?İnsanlarüzerindekibugücününeredenalıyordu?‘Bu,zekanıngücü,’diyeizah etti kendi kendine. Dünyada hiçbir şeyden korkmayan bu hadım edilmişcanavarlarıyalnızcagüçlükarakteriyledizginliyordu.

TeftişibitirinceYüzbaşıAli’yiçağırıpemirleriniverdi.

“Yatsı namazından sonra dokuz adamla beni mahzende bekle. Kulemdenuyuyan üç delikanlı getireceğim sana. Onları sedyeyle bahçelere taşıyın. Adiorada sizi bekliyor olacak. Ona uyuyan yiğitlerin isimlerini söyleyince sana neyapmangerektiğinibildirecek.Yoldasayıkladıklarınıyadainlediklerinigörsenizdeendişelenmeyin. Ama içlerinden biri battaniyeyi kaldırır ya da uyanma belirtisigösterirsesedyeyi taşıyanhemenonuöldürsün.Aynışeydönüş içindegeçerli.Öylebirdurumdadacesedidoğrudanbanagetireceksiniz.Herşeyianladınmı?”

“Anladım,Seyduna.”

“Ozamanyatsınamazındansonragörüşürüz.”

Yüzbaşıyla selamlaşıp, heykel gibi duran muhafızların önünden geçerekkulesinedoğruyöneldi.

Ebu Ali, Yüce Efendi’nin ikametgahının yanında oturuyordu. Kendisine aitodalardanbirinikaleyegelmesininardındanBuzrukÜmid’evermişti.BahçelerdengelinceüstlerinideğiştiripEbuAli’ninodasındabuluştular.

Birsürebirbirlerininnedüşündüğünüanlamayaçalışarak tekkelimeetmedenoturdular.SonundaEbuAli,“Nedüşünüyorsun?”diyesordu.

“Bendeaynışeyisanasoracaktım.”

Page 181: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“İbniSabbahtartışmasızbüyükbiradam.”

“Evet,büyükbiradam…”

“Fakat bazen düşünüyorum da… Yalnız, konuştuklarımız aramızda kalacakdeğilmi?”

“Kesinlikle.”

“Bazen kendini heyecanına fazla kaptırdığını düşünüyorum. Sanki aklı pekbaşındadeğilmişgibi…”

“Gerçektendebazı fikirleribanadelicegeliyor.Belkidebizsıradanölümlüleronuanlayamıyoruz.Amaneticededüşünceleribenikorkutuyor.”

“Planı hakkında,mirasını bize bırakması hususunda ne düşünüyorsun?” diyesorduAli.

“Aklıma Kral Naaman’ın hikayesi geldi doğrusu. Senamar kral adınaHabemak’tamuhteşembirsarayinşaetmişti.İnşaatıntamamlanmasınınardındankralmükafatolarakmimarıkendiyaptığıbinadanaşağıattırmıştı.”

“Doğru,fedailerdeSenamar’ınbenzeribirmükafatalmışolacaklar.”

“Senneyapacaksın?”

“Benmi?”

EbuAli bunu bir süre düşündü. İki karısıyla iki çocuğunu kaybettiğinden berihayatıbomboştu.OnsenekadaröncedüşünceleriniyaymagayretisonundaonuKazvin’denSuriye’yekaçmakzorundabırakmıştı.Kendisineikiçocukdoğuranilkkarısı Habibe’yle, hayatını mutlulukla dolduran genç karısı Ayşe’yiyse oradabırakmıştı.Üçsenesonrageridöndü.Habibe’denAyşe’ninyokluğundacivardakizenginbirgençleaşkilişkisiyaşadığımöğrendi.Çılgınadönmüştü.Öncekarısınınaşığım ardından da sadakatsiz karısını öldürdü. Ayşe’nin sadakatsizliğini haberverenHabibe’dendenefretediyorduartık.Oanınöfkesiylekarısıylaikiçocuğunukervana bindirip Basra’ya gönderdi. Orada da köle pazarında sattı. Kısa süresonrapişmanoluponları her yerdearasada izlerinehiçbir yerde rastlayamadı.Sonunda Hasan kendisine katılmasını istedi. Artık İsmaili davası içinmücadeleetmekhayatınınyeganegayesiydi.

“Başkaseçeneğimyok,”diyecevapverdi. “Bir kerebaşlayıncasonunakadargidersin.Başkaçareyok.”

Buzruk Ümid kederli bakışlarını yere dikmişti. Son derece sert bir askerdiaslında. Bir keresinde Rudbar’da İsmaili saflarını terk etmeye çalışan on beşaskerinboyunlarınınvurdurulmasıemrinivermişti.Düşmanakarşıhertürlühileninmübaholduğukanaatindeydi.Amakişininhemdeensadıkmüritlerineböylebiroyunoynamasınıkabuletmekteçokzorlanıyordu.

“Bahçelerdendöndüklerindefedailerleneyapmayıdüşünüyor?”diyesordu.

. “Bilmiyorum.Amadeneyibaşarıylasonuçlanırsaelindekihaşhaşmüptelalarıdüşmanakarşıkorkunçbirsilahhalinegeleceklerbundaneminim.”

Page 182: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Sencebaşarabilirmi?”

“Kim bilir? Düşünceleri bana delilik gibi geliyor. Ama Alamut’u ele geçirmedüşüncesini de ilk başta böyle görmüştüm.Amabak önünde sonundaamacınaulaştıişte.”

“Düşünceleriçoktuhafama.Onuanlamakokadarzorki.”“Bak,çoksevdiğimbir oğlum var.Onuburaya,Hasan’ın yanına yollamayı planlıyordum.AmaAllahbunu yapmamam gerektiğini gösterdi bana. Şimdi onu dünyanın diğer ucunayollayacağım.Birhaberciyollayacağımonabugece.”

Buzruk Ümid hem hayatını hem de karılarım çok severdi, ilk karısı,Muhammed’inannesidoğumdaölmüştü.Uzunsenelerboyuncakimsedentesellibulamadı.Nedensonraikincisonraüçüncüvedördüncükarılarınıaldı.ŞimdiyseRudbar’da kendine bir harem kurdu. Yine de tüm haremi bir araya gelse bileiçindeki derin kederi bastırmaya yetmiyordu. İsmaili soyundan gelen bir aileyemensup olduğundan sultanın hizmetinde yükselmesi imkansızdı. Mısır’a gitti.Orada halife sonradan kendisine imkan, itibar ve güç sağlayacak Hasan’latanışmasına vesile oldu. Aslında kendisi de çok iyi bir komutandı amayaratıcılıktannoksandı.Buyüzdendenezamanneyapmasıgerektiğinikendisinebildirecekbirlidereihtiyacıvardı.

“Hasan’ınyanındakalmaktanbaşkaçaremizyok.Eğeryenilirsebizdeonunlabirlikte yeniliriz. Ama tersi olur başarılı olursa elde ettiği bu başarı gösterdiğisertliğindahamüsamahalıkarşılanmasınanedenolacaktır.”

“Bendebaşkaseçeneğimizolmadığıkanaatindeyim.ZatenHasan’ahayranım,bu da onun izinden gitmemi kolaylaştırıyor.” Bu konuşmanın ardından BuzrukÜmidodadançıkıpoğlunamektupyazmayakoyuldu.

“Hayatımın neşesi, oğlum Muhammedi Alamut’a gelmeni kesinlikleistemiyorum.Suriye’yehattamümkünseMısır’agit.Oradadostlarımıbulvesenibenim gönderdiğimi söyle. Seni yanlarına alacaklardır. Seni çok seven babanınsözünüdinle.Orayasağsalimulaştığınıöğrenmedenkalbimhuzurbulmayacak.”

Bir haberci çağırıp ondan Muzaffer’in kontrolündeki Rey şehrine gitmesiniistedi.

“Doğuyagidenyollarıkullan,”diyeikazettionu.“Böylecesultanınöncüleriseniyakalayamaz.MuzafferoğlumMuhammed’ineredebulacağınısanasöyleyecektir.Onubulvebumektubuonaver.Eğerbuişibaşarırsandöndüğündeçokkülliyetlibirmükafatınsahibiolacaksın.”

Yolculuk için biraz para verdi. Az sonra haberciyi kaleden ayrılırken görünceomuzlarındanbüyükbiryükünkalktığımhissetmişti.

Aynı günün akşamı hekimle Ebu Soraka boş haremlerinin çatısındaoturuyorlardı.Önlerindebüyükbirparçaetlebolmiktardaşarapvardı.Biryandanyiyip içiyor bir yandan da kaledeki koşturmacayı izleyerek fikir teatisindebulunuyorlardı.

“Buradahayatnekadardarenkli,”dediYunanlıbüyükbirmutlulukla.“Seneler

Page 183: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

önceBizans’tatalebeykenyaşlılığımdaKuzeyİran’ınuzakbirköşesindekikaledeoturup İsmaili zaferini kutlayacağım aklımın ucundan geçmezdi. O günlerdeSodomveGomore’yiandıranzevk-üsefaortamınıngüngelipsonaereceğinihiçdüşünmüyordum. Sonra bir avuç altın uğruna insanların neler yapabileceğiniöğrendim.Zincirevurulupzindanaatılmıştım.Banaborcuolandostlarımortadanyok olmuşlardı. Kendimi önce bir kadırgada buldum. Sonra da köle olaraksatıldım.ArdındanKahire’dehalifeninhekimiolmafırsatıbuldum.OdönemdeİbniSabbah’ın itibarıbir hayli yüksekti.Talihimyavergitmişonunla tanışmaşerefinenailolmuştum.Bendehoşunagidecekbirşeybulmuşolmalıkibenisatınalıpazatetti. Ye işte buradayım. Ve çok da mutluyum. Ah, bir de Hasan şu haremleriboşaltmamışolsaydı.”EbuSorakagülümsedi.

“Enazındanhepimizinaynıdurumdaolması teselliverici.”Hekimonaanlamlıbirbakışfırlattı.

“Öyle mi? Peki orada, kalenin arkasında ne var? Hasan’la büyük dailer içinibadethanelerlemidolusenceorası?”

EbuSorakadikkatlehekimebaktı.

“HâlâHasan’ın orada kendine harem kurduğu kanaatindemisin?” “Başka neolabilir ki? Buraya kervanlardan çok sayıda güzel kadının getirildiğini duydum.Aramızdaogüzellerigörenvarmı?”“Bulaflarainanmıyorumben.Bencedeoradabirhazırlıkvaramakaleçokuzunzamankuşatmaaltındakalırsakaçabilmemiziçinbirgizligeçitinşaedildiğifikrindeyim.”

“Çok safsın. Hasan’ı tanırım ben. Tam bir filozoftur. Hatta hayatın amacınınzevk almak olduğunu gayet iyi bilecek kadar iyi bir filozoftur. Elindeki buncaimkandan faydalanmaması aptallık olur zaten. Duygularımızlakavrayabileceklerimizinötesindenevarzaten?Tekgerçek,demindesöylediğimgibizevkalmaktır.Buyüzdendeinsanıntutkularınınpeşindenkoşmasıenakıllıcatutumdur. En büyük talihsizlikler bile içgüdülerimizin bizi sürüklemesine maniolamaz.BenİbniSabbah’ıçokzekibiriOlarakaddederim.Bunuistediklerinieldeetmeyi başararak fazlasıyla ispat etti zaten. Horasan’la Huzistan’dan geçenkervanları soyarakbüyükbir serveteldeedenHüseyinAlkeyni’ninmüritlerindenbilevergialmayıbirşekildebecerdi.Hiçdefenasayılmazyani.”

“Çok büyük bir dahi,” dedi Ebu Soraka. Zaten birilerinin kulak misafiriolmasından korktuğu için Yüce Efendi hakkında yanlış anlaşılabilecek şeylersöylemektençekiniyordu.

Yunanlıkahkahaylagüldü.

“Senin düşündüğünden de büyük bir dahi! Dinle bak, bir keresindeMısır’dayken halifenin muhafız başı Bedr-Cemal’le korkunç bir anlaşmazlığadüşmüş, neticesinde de herkes onun için endişelenmeye, öldürüleceğindenkorkmayabaşlamıştı.Amaosonderecesakinbirşekildehalifeninhuzurunaçıkıppazarlık yaptı. Kendisini o gece bir gemiye bindirip yollayacaklarını biliyorduanlıyorsundeğilmi?Busebepledehalifeyeİran’dakendisiadınataraftartoplayıpBağdatiktidarınınyıkılmasınayardımetmevaadindebulundu.Hattabununiçinüçbüyük kese de altın aldı. Hâlâ da halifeden istediğini almayı sürdürüyor. Eğer

Page 184: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Mısır’danuzunsürebirkervangelmezsehemenbirhabercigönderipartıkkendihesabınahareketedeceğitehdidinisavuruyor.TabiibudurumdadahalifepaniğekapılıphalkındandahafazlavergitoplayarakYüceEfendimizinAlamutKalesi’ndegününügünetmesi içingerekenmeblağıyolluyor. İştebuyüzdenonubüyükbirfilozofolarakgörüyorumanlıyormusun?Çünküseninlebenburadaböyleoturupboşharemimizebakarakgözyaşlarımızısilerkeno…”

EbuAlibirdenterastabelirdi.

Dai’ylehekimgözlegörünürbiçimdekorkmuşlardı.

“Rahat olun dostlarım,” dedi hallerini görmekten memnun bir tavırlagülümseyerek. “Seni arıyordum Ebu Soraka. Yusuf, Süleyman ve İbni Tahir’eakşam namazını müteakip Yüce Efendi tarafından huzura kabul edileceklerinibildirmeni istiyorum. Seyduna’nın huzuruna çıkacaklar! Bu sebeple derhalhazırlanmayabaşlasınlar.Hayırlıakşamlar!”

O akşam aralarından üçünün Seyduna tarafından kabul edileceğini öğrenenfedailer çok heyecanlanmışlardı. Bunun gerekçesi üzerinde konuşmayabaşlamışlardı.

“Savaştaki yiğitliklerinden dolayı mükafatlandıracaklar herhalde,” diye fikirbeyanettiİbniVakkas.

“Hangiyiğitlik?”diyealayettiÜbeyde.“TamamİbniTahir’elafımyok.GerçektenTürksancağınıoelegeçirdi.AmaatındandüşenSüleyman’ladüşmanıavazavazbağırarakyenmeyeçalışanYusufSeyduna’nınhuzurunaçıkmayıhakedecekneyaptı?”

“EnçokdüşmanıSüleymanöldürdü.Yusufdaonayolaçtı,”dediCafer.

“Evet,budoğru,”diyetasdikettiNaim.“Bendeoradaydım.”

“Sen mi?” diye çıkıştı Übeyde. “Sen Türkler seni görmesin diye Yusuf’unarkasınasaklanıpdurdunbütünmuharebeboyunca.”

“Seniçirkin!”

Naimöfkeyleyanlarındanuzaklaştı.

Bu sırada huzura çıkacak üçlü banyo yapmış, hazırlanıyordu. Üçü deheyecanlıydıamabilhassaYusufyerindeduramayacakhaldeydi.

“Nasıl davranmamız gerek?” diye çekingen, çocuksu bir ses tonuyla sorupduruyordu.

“Büyükdailersöylerler,”dediİbniTahir.

“Şehit Ali’nin sakallan adına,” diye bağırdı Süleyman heyecandan ter içindekalmış bir halde. “Seyduna’nın huzuruna çıkma şerefine nail olacağımı hiçdüşünmemiştim.Buayrıcalığı haketmek içinbusabahçokmühim işler yapmışolmalıyız.”

“Bizigerçektenbununiçinmiçağırdısence?”diyesorduYusuf.

“Benceseninlebizimçağrılmasebeplerimizaynıdeğil,”dedi

Page 185: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Süleyman gülerek. “İbni Tahir’le beni övmek için çağırsa da seni büyük birihtimalle bir ok bile atmadan bağırıp durduğun için azarlamak amacıyla görmekistemişolmalı.”

“Beni korkutmaya çalışmaTürkler tarafından atından düşürülen ben değildimnedeolsa.”

Süleymanöfkeyledudaklarımısırdı.

“Hele bir Seyduna’nın huzuruna çıkalım da,” dedi bir süre sonra. “Bakalımoradadabuhazırcevaplılığınıdevamettirebilecekmisin?”’

Yusufsıkıntıylabaşınıeğdi.

“SeydunabanaEbuSorakagibiyediimamımısoracaksanki?”

“Bencedahafazlailerigitmeyinartık,”diyelafakarıştıİbniTahir.

Beyaz cübbeleriyle beyaz şalvarlarını giydiler. Beyaz sarıklarını da giyincemerasimkıyafetinebürünmüşoldular.Ardındanarkadaşlarınınyanınadöndüler.

Ama yemek yiyemeyecek haldeydiler. Diğer fedailer kıskanç bakışlarla onlarısüzüyordu. Tam çıkarlarken, Naim, İbni Tahir’e, “Dönünce bize Seyduna’yıanlatacakmısın?”diyesordu.

“Neistersenanlatırım,”diyecevapverdiİbniTahirsabırsızca.

Yüce Efendi’nin ikametgahının girişinde Ebu Ali onları bekliyordu. Gençlerinyüzlerininheyecanını farketmişti.Keşke nasıl bir işin içinde olduklarınıbilseler!diyegeçirdiaklından.Sonradakonuşmayabaşladı.

“Cesur olun. İçeri girince eğilin ve Seyduna doğrulmanızı isteyinceye deköylecebekleyin.Hitapettiğikişigidipeliniöpsün.Azveözkonuşun.Seyduna’nınkalplerinizdengeçenideokuduğunuaklınızdançıkarmayın.”

Kuleninmerdivenlerine yöneldiler. En üst basamağa ulaştıklarında Süleymanazdahaoradabekleyenmuhafızlaçarpışacaktı.İrkilerekgerisıçradı.Sonrasankikorkmamış da ayağı bir şeye takılmış ve tökezlemiş gibi yapmak için yerlerebakınmayakoyuldu.

“Benbilebundankorkarım,”diyefısıldadıYusuf,İbniTahir’e.

Büyükbirheyecanlabeklemeodasınagirdiler.

Perdekalktıvebirsesişitildi.

“İçerigirin!”

Ebu Ali içeri yöneldi. Süleyman da cesurca peşine takıldı. Yusuf’un dişleritakırdıyordu. İbni Tahir’in yanına gelmesini bekledi. Sonra da başka çaresiolmadığıiçinodaiçeriyöneldi.

Daha önce gördükleri Buzruk Ümid’in yanında gri cübbeli biri duruyordu.Başındadabeyazbirsarıkvardı.Uzunboylusayılmazdı.Ayrıcabakışlarıdaöyleamanamankorkutucudeğildi.AmabuSeyduna’ydı.İsmaililerinYüceEfendisi.

Yanyandurupeğildiler.

Page 186: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Güzel,çokgüzel,dostlarım,”dedi.

Yanlarına doğru yürürken yüzünde yarı alaycı yarı teşvik edici mahiyette birgülümsemebelirmişti.

“Sultanınöncülerikarşısındasergilediğinizyiğitlikleriişittim,”diyebaşladı.“Sizisadakatinizimükafatlandırmakiçinhuzuraçağırdım.”

“Sen, İbni Tahir,” dedi ona doğru dönerek. “Düşman sancağını ele geçirirkenolduğukadaryazdığınşiirlerinledebeniçokmutluettin.

“VesenSüleyman,sendeyiğitbirsavaşçıvebüyükbirkılıçustasıolduğunuispatladın.Bizedahaçokhizmettebulunacaksın.

“VesensevgiliYusuf,”dediaynıbiçimdegülümsemeyisürdürerek.“Düşmanaaslanlargibikükreyereksaldırışınlasendetakdirlerimikazandın.”

Seydunauzattığıelinihemençekinceöpmekiçinfazlavakitbulamamışlardı.

Amagözlerigururlaparlıyordu.Dahaöncehiçbirinigörmemişolmasınarağmennasıl olurdu da haklarında bu kadar çok şey bilebilirdi? Acaba haklarındaki buayrıntılıbilgileriEbuAlimivermişti?Budurumdasavaştagerçektendeçokbüyükbirhizmettebulunmuşolmalıydılar.

Yüzlerinden hiçbir şey okunmasa da büyük merak içindeki dailer kenardabekliyordu.

Hasansözlerinisürdürdü.

“Dünkabiliyetleriniziimtihanettik.Busabahdacesaretinizi.

Alamut

Amahenüzenönemliimtihandangeçmediniz.Bukısmıdabuakşamaayırdık.İnançlarınızanekadarbağlıolduğunuzugörmekistiyorum.”

Yusuf’adöndü.

“Hocalarınınsanaöğrettiğiherşeyeinanıyormusun?”

“Evet,Seydunainanıyorum.”

Sesiçekingendiamaaynıderecededemüthişbiritikatsergiliyordu.

“Pekiyasizikiniz,İbniTahir,Süleyman?”,

“İnanıyoruz,Seyduna.”

“Sen,Yusuf, şehitAli’ninPeygamber’in tekmirasçısı olduğunabütünkalbinleimanediyormusun?”

Yusufonunkendisinebutürsualleryöneltmesineçokşaşırmıştı.

“Bütünkalbimle,Seyduna.”

“Ve sen, Süleyman Ali’nin oğulları Hasan’la Hüseyin’in miraslarından haksızyeremahrumedildiklerineinanıyormusun?”“Elbetteinanıyorum,Seyduna.”

“VesenİbniTahir,İsmail’inyedincigerçekimamolduğunainanıyormusun?”

Page 187: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“İnanıyorum,Seyduna.”

“Mehdi’nin son büyük peygamber olarak geleceğine ve dünyaya hakikati veadaletihâkimkılacağınainanıyormusun?”“Bunlaradainanıyorum,Seyduna.”

“VesenYusuf,benim,efendinin,kudretiniAllah’tanaldığınainanıyormusun?”

“İnanıyorum,Seyduna.”

“Vesen,Süleyman,yaptığımherşeyiAllahadınayaptığımainanıyormusun?”

Hasan,İbniTahir’edöndü.

“İbniTahir,banaistediğimicennetesokabilmeyetkisininbahşedildiğineinanıyormusun?”

“İnanıyorum,Seyduna.”

Hasanverilencevaplarıbüyükbirilgiyletakipediyordu.İbniTahir’insözlerindeenufakbirtereddütolmadığıapaçıkortadaydı.

“Yusuf!Eğerkendinikuledenatarsancennetkapılarısanasonunadekaçılacakdesemyaparmısın?İnancınbukadarkuvvetlimi?”

Yusuf’unbetibenziattı.Hasanbellibelirsizgülümsüyordu.Büyükdailerebaktı.Onlardagülümsüyordu.

Kısabirduraksamadansonra,Yusuf, “Zevkle,”cevabınıverdi. “Şimdi,hemençıkveatlaozaman!Yusuf,ahYusuf!Kalbinigörüyorumsenin.İnancınnekadardazayıf.Süleyman,senyaparmıydınpeki?”

Süleymancesurbirsestonuylacevapverdi.

“Yapardım,Seyduna.”

“Hemenşimdimi?Bak,renginattı.Dilinkararlıamainancınhiçdeöyledeğil.Fedakarlık gerektirmeyenşeylere inanmakkolaydır.Ama inancımızı hayatımızlaispatetmemizgerekirseişteozamanakkoyunkarakoyunortayaçıkar.”

İbniTahir’edöndü.

“Peki yasen,şair?Senbanacennetkapılarınınanahtarınınverildiğinebütünkalbinleinanıyormusun?”

“Sende layık bulduğun kişiyi cennete sokma kudreti olduğunabütün kalbimleinanıyorum,Seyduna.”

“Amayaanahtara?Sana,anahtarısordum.”

İbniTahirşaşırdı.

“İnanmaya çalışıyorum.Amaböyle bir anahtarınmahiyetini tasavvur etmektezorlanıyorum.”

“YaniüçünüzdeyalnızcaAlive imamlarla ilgilihususlara imanediyorsunuz?”diye bağırdıHasan. “Amabize itikadımızın her buyruğuna iman edenmüminlergerek.”

Page 188: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Bu sözlerin sonrasındaki sessizlik fedailer için tahammül edilemeyecekderecedezordu.Dizlerininbağıçözülüyor,şakaklarındanterboşalıyordu.

SonundaHasansertbirseslekonuşmayabaşladı.

“Budurumdabenibiryalancıolarakmıgörüyorsunuz?”

Üçübirdenbembeyazkesildi.

“Hayır, Seyduna. Söylediğin her şeye inanıyoruz, Seyduna.” “Cennetinanahtarınasahipolduğumusöylediğimdepeki?”

Alamut

“Onadainanıyoruz,Seyduna.”

“Kalplerinizden geçenleri görüyorum ben. İnanmak istiyorsunuz amainanamıyorsunuz.Neden,İbniTahir?”

“Senherşeyigörüyor,herşeyibiliyorsun,Seyduna.Aklımızınalmadığıbirşeyeiman etmek çok zor. Ruhumuz inanmak istiyor ama mantığımız buna karşıçıkıyor.”

“Samimiyetin hoşuma gitti. Peki sizi gerçekten cennete götürsem, ellerinledokunsan, gözlerinle görsen, kulaklarınla duysan, dudaklarınla tatsan o zamaninanırmıydın?”‘

“Ozamanenufakbirşüphekalmazdıiçimizde,Seyduna.”

“Bu tatminkar bir cevap. Bu sabah savaşta kendinizi ispat ettiniz. Amazayıflıklarınızındafarkındaydım.İmanınızındaçoksağlamolmasınıistiyorum.Buyüzdendesizlerebugececennetkapılarınıaçmayakararverdim.”

Gençleringözlerifaltaşıgibiaçıldı.Öylesinebüyükbirşaşkınlıkiçindeydilerkisöylenenleridoğruduymadıklarınızannetmişlerdi.

“Nedenyüzümeöylebakıyorsunuz?Yoksamükafatınızıbeğenmedinizmi?”

“Yanibizi…”

İbniTahirkekelemeyebaşlamıştı.

“Evet, sizlere cennet kapılarını açacağımı söyledim. Ve bunu yapacağım da.Hazırmısınız?”

Sanki görülmez bir gücün zorlamasıyla üçü birden dizleri üstüne çöktü.Hasan’ınönündesecdeyevarıpöylecekaldılar.

Bir an Hasan arkadaşlarıyla göz göze geldi. Onlar da yüzlerinde derin biralakaylaolupbitenleriizliyordu.

“Kalkın!”diyeemretti.

Derhal emre itaat ettiler. Hasan şamdandan bir mum alarak arka taraftaki,aşağıinmekiçinkullandığıbölmeyiaydınlattı.Buradayereüçdöşekhazırlanmıştı.Üzerlerindedeyerlerekadaruzananbattaniyelervardı.

“Yatın,”diyeemretti.

Page 189: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

MumuEbuAli’ye,şaraptestisinideBuzrukÜmid’everdi.Dolaptanaltınişlemelibirkutualıpkapağınıaçtı.Yattıklarıyerdebembeyazbirsuratla tir tir titreyerekbekleyenfedaileredoğruyöneldi.

“Cennet yolu uzun ve meşakkatlidir. Bunlar sizi kuvvetlendirecek yiyecek veiçecekler.Alınelimdenyiyin.”

Teker teker fedailerin yanına giderek her birinin ağzına altın yaldızlı kutudançıkardığı küçükhapları soktu.Yusufokadarheyecanlıydıki ilkandaağzınıbileaçmamıştı. Süleyman’la İbni Tahir’se küçük topları mümkün olduğunca çabukyuttular.

İlk anda ağızları tatlanmıştı. Ama kısa süre sonra mide bulandırıcı bir acılıkhissettiler. Hasan ağızlarının acılığım gidermek için şarap verdi. Bir yandan datesirigözlemlemekiçindikkatleizliyordu.

Alışık olmadıkları için şarap başlarını döndürmüştü. Etraflarındaki her şeydönüyordu. Bu yüzden de hiç kıpırdamadan yatmak zorunda kalmışlardı. Yusufboğazlananbiröküzmisali böğürüyordu.Sonragidereksakinleşipuykuyayenikdüştü.

Arkadaşlarıiyideniyiyeartanmeraklarıylasarhoşluğadirenmeyeçalışıyorlardı.Ya yuttuğum zehirse diye düşünmüştü İbni Tahir ilk anda. Ama birdenbiregözlerinin önünde sayısızmuhteşem resimbelirdi. Artık hiçbir şey düşünmedenadetabüyülenmişçesineburenklerleresimlerebakakalmıştı.

Hasanşaşkınlıktanfaltaşıgibiaçılmışgözlerinigörüncesordu.

“Negörüyorsun,İbniTahir?”

İbniTahironuduymadı.Kendisiniiçineçekengörüntülerekapılmıştı.Sonundadaburesimleriniçindeyitipgitti.

Süleyman öfkeyle karşısında beliren hayallerle savaşmaya çabalıyordu. İlkanda odada kendisinimeraklı gözlerle izleyenleri seçebiliyordu. Ama karşısındabeliren hayaller karşı koyamayacağı derecede enteresandı. Önce Hasan’ınkendilerini zehirlemiş olabileceğini düşündü. Ama kısa sürede bu düşüncezihninden uçup gitti. İç dünyasındaki mücadele onu oldukça yormuştu. Üstelikhayaller gittikçe kuvvetleniyordu.Sonundaodadirencini kaybederek kendindengeçti.

Yusufbirsüredahainleyipsağasoladöndü.Sonradaderinbiruykuyadaldı.KısasüresonraSüleyman’laİbniTahirdeiyicedalmışlardı.

Hasan kalın, siyah battaniyelerle gençlerin üzerlerini Örttü. Sonra da verdiğiişaretüzerinebölmeağırağıralçalmayabaşladı.

Hasan’ın muhafızları orada hazır bekliyordu. Hasan, Yüzbaşı Ali’ye oradabirkaç talimat daha verdi. Ardından iki muhafız tam ortasından kavradıklarısedyeleribahçeleretaşımayakoyuldular.

Hasan sessizce onların geri dönmelerini bekledi. Geldiklerinde de, “Her şeyyolundamı?”diyesordu.

Page 190: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Herşeyyolunda,Seyduna.”

Hasanderinbiriççekti.

“O zaman yukarı çıkabiliriz,” dedi. “Her şey bir Yunan tragedyasına yakışırbiçimdegelişiyor.Çokşükür,birinciperdekazasızbelasızsonaerdi.”

Page 191: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

11

Akşam olmadan bahçelerdeki tüm hazırlıklar tamamlanmıştı. Kızlar YüceEfendi’nin emrettiği biçimde dağılmışlardı. Meryem’le grubundakiler ana adadakalmışlardı. Hadımlar Fatma ve Zeynep’in gruplarını kararlaştırılan bahçeleregötürmüştü. Kaleden bakıldığında Fatma sol, Züleyha’ysa sağ taraftaki bölgeyeyerleştirilmişti. Bu üç bölge su kanallarıyla birbirlerinden ayrılıyordu. Şahrud’unçağıltısı nedeniyle bu bahçelerin birinden diğerinde neler olup bittiğini işitmekimkansızdı.

Kızların yardımıyla hadımlar köşklerin çevresindeki ağaçlara ipler geripüzerlerini sabah hazırladıkları fenerlerle süslediler. Çeşitli boy ve ebatlardakifenerler akşamın çöküşüyle birlikte yakıldı. Işık etrafın görünümünü bütünüyledeğiştirmişti.Şekiller,gölgelertamamenfarklıydı.Sankibambaşkabiryerdeydiler.Kızlar şaşkınlık içinde birbirlerine bakıyorlardı. Etrafta dolaşırken kendi vücutlarıüzerindeyansıyanrengarenkışıklarıhayranlıklatakipediyorlardı.Renkcümbüşüheryanısarmış,herşeysankirüyaâlemindenkopupgelmişgibigözükürolmuştu.Fenerlerinışığınınerişmediğiyerlersezifirikaranlıktı.Nedağlarneyıldızlarnedekalegörünüyordu.

Köşkler de adeta çiçek bahçesine dönüştürülmüştü. Köşklerin ortasındakihavuzlarınfıskiyelerindegökkuşağınınrenkleriseçiliyordu.Altınvegümüştepsileraltın kaplı yer masalarına dizilmişti. Masaları haşlanmış av kuşları, kızartılmışbalıklar,etkileyicigörünümlütatlılarvesepetlerdolusuincir,kavun,portakal,elma,armutveüzümsüslüyordu.Herbirmasadaaltıtestişarapvardı.Ayrıcakaselerdesütveballadoluydu.

Yatsı namazı vakti gelince Adi, Apama’ya bahçeleri son bir kez dolaştırdı.Kadınsonhazırlıklarıbüyükbiritinaylagözdengeçirdi.SonraMeryem,FatmaveZüleyha’yadelikanlılaradönüşyolculuğuöncesiverilmeküzere ikişerküçükhapverdi.Önce birer hap verecekler ancak tesir etmezse İkinciyi vereceklerdi. Tamgidecekken dönüp, “Onların çok soru sormasına müsaade etmeyin. Süreklimeşguledin.Veenönemlisisarhoşolmalarımsağlayın.SakınSeyduna’nınadilolduğukadarsertolduğunudaaklınızdançıkarmayın.”

Onungidişiylekızlarartıkhayatiönemtaşıyananlarınyaklaştığınıanlamışlardı.Grupbaşlancesaretlerimartırmalarıiçinbirbardakşarapiçmeleritalimatınıverdi.

Page 192: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Fatma’nınköşküdiğerlerinenazarandahaneşeliydi.Kızlargerginlikleriniçığlıkçığlığa gülerek atmaya çalışıyorlardı. Işığın büyüleyici etkisi şarapla birleşincedaha da artmıştı. Giderek korkulan azaldı. Artık gerçekleşecek ziyaretleri dahaöncetatmadıklarıbirmaceraolarakgörmeyebilebaşlamışlardı.

“AdıSüleyman’mış.Seydunaonunçokyakışıklıolduğunusöyledi,”dediLeyla.

“İstersençıkdakapıdakarşıla,”diyetakıldıSaraona.

“Konuşanabak.Kümesinenazgınısendeğilmisin?”

“Halimekarşılasınbence,”diyeönerdiHanım.

“Hayır,hayır,hayattaolmaz.”

“Korkma, Halime,” diye rahatlatmaya çalıştı Fatma. “Başarımızdan benmesulüm.Buyüzdenhepinizenezamanneyapılmasıgerektiğinisöyleyeceğim.”

“Hangimizeâşıkolacak?”diyesorduAyşe.

“Bukonudasizinarzularınızınhiçbirönemiyok,”diyeçıkıştıSara.

“Pekiyaseninkaraderininvarmı?”

“Kesinmünakaşayı,”diyeyatıştırdıFatma. “Onunkimeâşıkolacağınınönemiyok. Biz hepimiz Seyduna’nın hizmetindeyiz. Tek vazifemiz de onun emirleriniyerinegetirmek.”

“BenceZeynep’eâşıkolur,”dediHalime.

“Nedenböylededinki?”diyesordugücenenSara.

“Çünküsapsansaçlarıvemasmavigözlerivar.”

Zeynepgülümsedi.

“SizceSeyduna’dandayakışıklımıdır?”diyeüstelediHalime.

“Bakınşuküçükmaymunahele,”diyebağırdıFatma.“ŞimdideSeyduna’yamıâşıkoldunyoksa?”

“Benceçokyakışıklı.”

“Halime, hiç olmazsa bu gece küstahlaşma. Seyduna hakkında böylekonuşmamalısın.”

“AmaoMeryem’eâşıkolmuş.”

Saraöfkedenyerindeduramayacakhaldeydi.

“SendeMeryem’eâşıkoldun?”

“Birdahaağzınızdanböylelakırdıduymayayım,”diyeazarladıFatmaherikisinide.

“Acabanasılgiyinecek?”diyemeraklasorduAyşe.

Sarakahkahaylagüldü.

“Giyinmekmi?Çırılçıplakolacaktabiiki.”

Page 193: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Halimeelleriyleyüzünükapattı.

“Ozamanhayattaonabakmam.”

“Dinleyin!”dediSeher.“Hadionabirşiiryazalım.”

“Harikabirfikir!Fatmahadibaşla.”

“Amadahagörmedikkionu.”

“Fatma onun yeterince yakışıklı olmayabileceğinden korkuyor,” dedi Saragülerek.

“Üzerime gelme, Sara. Tamam deneyeceğim. Şuna ne dersiniz: YakışıklıdostumuzSüleymangeldicennete…”

“Saçma!” diye bağırdı Zeynep. “Süleyman savaşmış bir yiğit. Şöylesöylemeliydin,korkusuzyiğitSüleymangeldicennete…”.

“Budaşiirseldeğil!”diyeatıldıFatma.“Amadilinindolanmamasınadaşaşırdımdoğrusu…Şimdidinleyinbakın.CesurşahinSüleymangeldicennete. İliştigözüHalime’yeinanamadıgördüğüne.”

“Hayır,adımşiirdegeçmesin!”

Halimedehşetiçindeydi.

“Aptalçocuk!Hemenciddiyealmasana.Sadeceeğleniyoruzşurada.”

Züleyha’nıngrubuysaçokdahameşguldü.Cadayerindeduramıyordu.KüçükFatma’ysasankidahagüvendeolacakmışçasınabirköşeyesinmişti.Esmaönünegelene sorular sorarken Hanefiye’yle Zofana incir çekirdeğini doldurmayacakkonulardamünakaşaiçindeydiler.YalnızcaRukiyeveHabibenispetendahasakinbirgörünümarzediyorlardı.

Zeynepsabırsızlıkiçindekıvranıyordu.Aldığıgörevinsağladığıitibarneredeyseaklınıbaşındanalmıştı.TanımadığıYusuf’udüşünüyor,yakışıklıgencindiğerlerinibeğenmeyip ilk görüşte kendisine âşık olacağını hayal ediyordu. Onca bakirearasından onu tercih edecekti. Bunu fazlasıyla hak ediyordu. Buradakilerin engüzeli,enarzulusuodeğilmiydi?

Şarabını bitirince biraz daha sakinleşti. Artık etrafındaki her şey öneminiyitirmişti.Arpın tellerinedokunmayakoyuldu.Ençoksevilen,ençokarzuedilenkız olduğu hayaline bütünüyle kaptırmıştı kendini. Düşündükçe neşesi yerinegeliyordu. Diğer taraftan duygularının aşk ateşiyle kuşatıldığının, yüzünü bilegörmediğiyabancıyatutulmayabaşladığınınfarkındabiledeğildi.

TümihtişamakarşınMeryem’eherşeyhüzünvericigeliyordu.Onunyanındakikızlarburadakilerinenutangaçveçekingenleriydiler.Meryem’esokulmakondandestek bulmak arzusundaydı hepsi de. Ama Meryem onlardan çok uzaktaydı.Tamamenkendidüşünceleriarasındayitipgitmişti.

Hasan’ın kendisini sevmiyor oluşunu öğrenmenin tesirinin bu derece yoğunolabileceği aklına gelmezdi. Belki de acısının böylesine yoğun olmasının asılsebebi bu değildi. Hepsinden de kötüsü artık Hasan için yalnızca hedefe

Page 194: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

ulaşmakta kullanılan bir vasıta olduğunu idrak etmişti ve bunun da sevgiyleyakından uzaktan bir alakası yoktu. Soğukkanlılıkla, zerre kadar kıskançlıkgöstermedenkendisinibirgeceliğinebaşkabirerkeğeteslimetmişti.

Erkekleri tanırdı. Kocası Musa iğrenç bir ihtiyardı. Ama kocasının başka birerkeğinonadokunmasınamüsaadeetmektenseölmeyiyeğleyeceğinidegayetiyibilirdi.AşığıMuhammedonasahipolmakiçinhayatınıortayakoymuşsonundadabuuğurdacanvermişti.DahasonraonuBasra’dasattıkları sıradadahibir köleolmasına karşın, kendisini satın alacak yeni sahibin de onu başka bir erkeklepaylaşmayacağına emindi. Hasan’ın mülkiyetine girdiğinde de hâlâ budüşünceleresıkısıkıyabağlıydı.AmaHasan’ınbugünkükararıkendinegüveninitemellerindenyıkmış,kendisinitümvarlığıylaaşağılanmışhissetmişti.

Becerebilse ağlayacaktı. Ama gözleri artık yaş üretme kabiliyetini yitirmişti.Hasan’dannefretediyormuydu?Garipbirbiçimdekarmaşıkşeylerhissediyordu.İlk anda kendisiniŞahrud’a atmaktan başkabir çaresi kalmadığını düşünmüştü.Sonradaintikamalmayakararvermişti.Buisteğidebirsüresonrageçmiş,yeriniderin bir üzüntüye bırakmıştı. Üzerinde düşündükçe Hasan’ın davranışlarınınaslında tutarlı olduğuna dair inancı güçleniyordu. Kendisi de hayata bakışı,kitlelercekutsalsayılanvetartışmasızkabuledilenherşeyihakirgörüşü,hertürlübilgiyi kabul etmeden önce didik didik edişi, düşünce ve hareket özgürlüğüneduyduğu bağlılığı sebebiyle Hasan’a hayran olmamış mıydı? Sayısız kez aynıözellikleriyüzündenortakızdığıdaolmuştuaslında.Amaneolursaolsunneticedetümbunlarınlaftakalanşeylerolduğunudüşünmüştühep.Kendisibudüşüncelerihayata geçirmeye cüret edemeyecek kadar güçsüzdü. Hasan’ın da o derecekudretliolmadığınıdüşünmüştühep.

Ancakşimdionunbuyanınıdaanlamayabaşlıyordu.Hasandabirşekildeonameyletmiş, belki de onu sevmişti. Şimdi kendisinin de ona saygı duymasıgerektiğini hissediyordu. Hasan için zihinsel olarak kavradığı bir şeyi hayatageçirmekadetabirzorunluluktu.Zihinselçözümlemelerionunhayatamacıhalinegelmişti. Hasan’a kaç kez artık birini gerçek manasıyla sevemeyeceğini, hiçbirşeye inancının kalmadığını, herkes tarafından geçerli prensip diye bir şeyolmadığınıdüşündüğünüsöylemişti?Yanikendidetümönyargılarındansıyrılmışgibi davranmamış mıydı? Bu son kararıyla Hasan da ona itimadını ve verdiğideğerigöstermişolmuyormuydu?

Sanki her şey bir sis perdesinin ardına gizlenmiş gibiydi. Ne düşünürsedüşünsün,anlamakiçinnekadarçabagösterirsegöstersinsonundaiçindederinbir acı ve aşağılanma duygusuyla kalakalıyordu. Neticede o da Hasan içinyalnızcailgilendiğinesnelerdenbiriydi.

Kimseyefarkettirmedenkadehleribirbiriardınaboşaltıyordu.Amaiçtikçedahabir dinginliğe kavuşuyordu sanki.Birden gerçekten de birini beklediğini fark etti.Tuhaf bir biçimdeo anadek İbni Tahir’i hiç düşünmemişti.Hasanonun zeki birşair olduğunu mu söylemişti? İçinde sanki görülmez kanatlar tarafındanokşanıyormuşçasınagaripbirhisvardı.Yaklaşankaderihissederekürperdi.

Arpı alıp parmaklarını teller üzerinde gezdirmeye koyuldu. Bir anda acı ve

Page 195: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

özlemdoluezgilersardıheryanı.,

“Bugecenekadardagüzel,”diyefısıldadıSafiyeonabakarak.

“İbniTahironugörürgörmezâşıkolacak,”diyekarşılıkverdiHatice.

“Nekadargüzelolur,”dedigiderekheyecanlananSafiye.“Hadionlariçinbirşiiryazalım.”

“İbniTahir’inMeryem’eâşıkolmasınıbukadarçokmuistiyorsun?”

“Kesinlikle.”

BüyükdailerHasan’labirliktesessizcekuleyeçıktılar.Dahayukarıçıkarçıkmazbahçelerdengökyüzündekiyıldızlarıbilegölgedebırakacakderecedeetkileyicibirışığın yayılmakta olduğunu gördüler. Hasan parmaklıklara kadar yürüyüp aşağıeğildi.

Üçköşkdeadetaışıkselininortasındakalmıştı.İçtenvedıştanaydınlatılanbucam yapılar gerçeğinden daha küçük ölçülerde olsa da her şeyi dışarıyansıtıyordu.

“Sen emsalsiz bir dâhisin,” dedi Ebu Ali. “Sanki bizi bir sürprizden diğerinekoşturmayayeminetmişgibisin.”

“Binbir Gece Masalları’ndayız sanki,” diye mırıldandı Buzruk Ümid. “Seninkabiliyetinkarşısındaenşüphedoluyüreklerbileiknaolur.”

“Durun, beni takdir etmek için bu kadar aceleci olmayın,” diye güldü Hasan.“Gençlerhâlâuyuyorlar.Yanihenüzperdekalkmadı.

Onlar uyanıncaya kadar bu gayretlerimizin bir değeri olup olmadığımanlayamayacağız.”

Sonrabahçelerdekidüzenlemeleri,üçfarklıköşkeyapılacakağırlamayıdetaylıolarakanlattı.

“Hâlâ anlayamıyorum,” dedi Ebu Ali. Böyle bir planı nasıl yaptın? Mutlakabaşkabirkudretsanailhamveriyorolmalı.AmabukudretAllahdaolamaztabii.”

“Ah, elbette Allah değil,” dedi Hasan gülerek. “Daha ziyade eski dostumuzÖmerHayyam.”

Arkadaşlarına yirmi yıl önce Ömer Hayyam’ı Nişabur’daki evinde ziyaretedişindenbahsedip,şuanyaptıklarınınilhamınınogeceyedayandığımanlattı.

EbuAlişaşkınlıkiçindeydi.

“Yani ta o zamandanberi kafandabuplan vardı öylemi?Peki nasıl oldudaaklınıkaçırmadın?ŞehitAli’ninsakalıadına!Benimaklımaböylesinemuhteşembir fikir gelse uygulamaya geçmek için bir ay bile bekleyemezdim. Hemengerçekleştirmeye çalışır, başarıya ya da başarısızlığa ulaşana kadar da rahatedemezdim.” “Başarısızlığa uğramamak için her türlü insani olasılığıdeğerlendirmeye karar vermiştim. Bu tür bir fikir anne kamındaki bir bebek gibiancak zaman içinde gelişip büyüyebilir. Başlangıçta umutsuz, şekilsiz, yalnızcatutkuları ateşleyen bir histen ibarettir. Ama ateşlediği tutkular müthiş derecede

Page 196: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

kudretlidir. Sonra ağır ağır gelişir ve kişiyi başka hiçbir şey göremeyecek,düşünemeyecek hale getirerek etkisi altına alır. Artık kişinin tek arzusu bu fikrivücudagetirmek,buolağanüstücanavaracanvermektir.İnsanıniçindebutürdenbirtutkuuyanmışsagerçektendeaklınıkaçırmışsayılabilir.Artıkdoğrumuyanlışmı, iyi mi kötü mü gibi şeyler umurunda bile değildir. Kişi görülmez bir gücünemrine girmiştir sanki. Tek bildiği şey artık bir vasıtaya dönüştüğü, kendisindençokdahakudretlibirşeyinkölesiolduğudur.Üstelikbukudretinkaynağınıncennetmicehennemmiolduğudaumurundadeğildir.”“Yaniyirmisenezarfındaplanınıgerçekleştirmek için en küçük bir gayret bile sarf etmedin? Hiç kimseye sırrınıaçmadınöylemi?”

EbuAlibunubirtürlüidrakedemiyordu.BunugörenHasankahkahalarlagüldü.

“Eğerplanımdansanayadaherhangibirdostumabahsetseydimbenimbirdeliolduğumu düşünmeyecek miydiniz? Aslında daha önce denemeye kalkıştığımıinkaredemem.Zirabendeçoksabırsızlanıyordum.Biranevveldüşündüklerimihayata geçirme arzusuyla yanıp tutuşuyordum. Diğer taraftan her seferindekarşıma çıkan engellerin aslında beni geri dönüşü imkansız hatalar yapmaktanalıkoyduklarını fark etmiştim.Tik girişimimiÖmerHayyam’danplanımın ilhamınıaldıktan kısa bir süre sonra yaptım. Ömer Hayyam derhal Baş vezire gidipgençliğinde verdiği sözü hatırlatmamı tavsiye etmiş, bana da kendisine yaptığıyardımın benzerini yapmasını istememi söylemişti. Tahmin ettiğim gibiNizamülmülk beni geri çevirmedi. Beni sultana dostu olarak tanıttı ve kısa süreiçinde saraya kabul edildim. Herhalde benim Baş vezire kıyasla çok dahaeğlenceli biri olduğumu takdir edersiniz. Kısa sürede sultanın gözüne girmiştim.Artık beni diğerlerinden üstün görüyordu. Tabii bu nihai hedefime uzanacakyoldaki ilk adımlarımdı. Sultandan bir askeri birliğin komutasını bana vermesiniistememigerektirecekbirfırsatbulabilmeyibekliyordum.Ancakbaşarılarımlaeskisınıf arkadaşımı kıskandırmaya başladığımı fark edemeyecek derecede detoydum.OnunlarekabetibensonderecenormalbirşeyolarakgörürkenBaşvezirmeğer bunu aşağılanma sebebi sayıyormuş. Bu da sultanın devasaimparatorluğunun gelir giderleriyle ilgili hesapları istemesiyle açığa çıktı.Nizamülmülk’e böyle kapsamlı bir görevi tamamlamak için ne kadar zamanaihtiyacıolduğunusordu.Oda‘Enazikiseneyeihtiyacımvar,’cevabınıverdi.‘Ne!İki sene mi?’ diye bağırdım. ‘Bana kırk gün ver, en ince detayına kadar tümhesaplangözlerininönünesereyim.Sendenyalnızcayardımetmeleriiçinyanımabirkaç adam vermeni istiyorum’ Sınıf arkadaşımın yüzü bembeyaz kesilmişti.Hiçbir şey söylemeden huzurdan ayrıldı. Sultanın teklifimi kabul etmesiyle dekabiliyetlerimisergileme imkanıbulmuşoldum. İmparatorluksınırlan içindeki tümdostlarımdan ve sultanın görevlendirdiği adamlardan aldığım yardımlarlagerçekten de ülkenin tüm gelir gider hesaplarını tespit edip kapsamlı bir raporhaline getirdim. Verilen süre sona erince elimde hazırladığım raporla sultanınhuzuruna çıktım. Okumaya başladım. Ancak daha birkaç sayfa okumuştum kibirininelimdeki kağıtlarıdeğiştirdiğini farkettim.Kekelemeyebaşlamıştım.Eksikbilgileri ezberden tamamlamaya çabalıyordum. Ama sultan şaşkınlığımı farketmişti. Sinirlendi. Dudakları öfkeyle titriyordu. Tam o sırada Baş vezir, ‘Bilgekişiler bu vazifenin tamamlanması için iki sene gerektiğini hesapladılar. Bu

Page 197: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

sebepledebu işi kırkgünde tamamlayacağını söyleyerekböbürlenmeyekalkanbu budalanın sonunda karşımıza geçip kekelemekten başka hiçbir şeyyapamamasınormaldeğilmi?’dedi.Onunhalimeiçindenkahkahalarlagüldüğünühissedebiliyordum. Bana bu oyunu onun oynadığını anlamıştım. Ama sultanlaşaka yapılmazdı. Sarayı utanç içinde terk etmeye mecbur kaldım. Ve Mısır’agittim.Artıksultanıngözündebirsoytarıdan farkımyoktu. İşteogündenberidealacağımintikamdankorkanBaşvezirbeniortadankaldırmakiçinelindengeleniardına koymadı. Böylece planımı uygulamaya koyma teşebbüsümün ilki suyadüşmüşoldu.Amahiçüzülmemiştim.Ziraosıradabilebununbirerkendoğumolabileceğininendişesiiçindeydim…”

“Senin Baş vezirle olan kavgalarını daha önce de işitmiştim,” dedi Ebu Ali.“Ama detayları öğrenince mesele iyice çetrefilleşti doğrusu. Nizamülmülk’ünnedenİsmaililerinüzerineböylesinedevasabirorduylasaldırıyageçtiğinidedahaiyi anladım.” “Mısır’da çok iyi karşılandım.HalifeMustansır Billah,muhafız başıBedr el-Cemal’i beni karşılaması için sınıra kadar yollamıştı. Kahire’de İsmailidavasının bir evliyası kadar büyük itibar gördüm. Kısa bir süre sonra durumunmahiyetinianlamıştım.Halifenin ikioğluarasındatahtkavgasıvardı.BüyükoğluNizartıpkıbabasıgibizayıfyapılıbiriydi.Kanunlardaondanyanaydı.Kısasüredehemonuhemdebabasınıetkimaltınaalmayıbaşardım.AmaBedrel-Cemal’inhırsını dikkate almamıştım. Bedr halifenin küçük oğlu el-Mustali’yi tutuyordu.Kendisinigiderekgölgedebırakmaktaolduğumugörüncedebenitutuklattı.Halifede korku içindeydi. İşin şaka kaldırır yanı olmadığını anlamıştım. Mısır’dagerçekleştirmeyi planladığım hayallerimi bir kenara bırakıp bir Frenk gemisiyleülkeyi terk etmeyi kabul ettiğimi bildirdim. Kaderim artık bu gemide yazılacaktı.AçıkdenizdeBedrel-Cemal’insöylediğigibiSuriye’yedeğilbatıya,Afrika’nınuzakbirbölgesinedoğruyolalmaktaolduğumuzufarkettim.EğerbeniKayravanşehriyakınlarında bir yere götürürlerse işimin biteceğini biliyordum. Tam o sıradaokyanusun o bölgesinde sık rastlanan fırtınalardan biri patlak verdi. Halifedengizlicebirkaçkesealtınalmıştım.KaptanaeğerrotayıdeğiştiripbeniSuriye’yeaitbir limana çıkartırsa bütün altınları ona vereceğimi söyledim. Fırtına yüzündensürüklendiğimiz bahanesini kullanarak bunu rahatlıkla yapabilirdi. Altın onucezbetmişti gerçekten de. Fırtına da; giderek şiddetleniyordu. Çoğu Frenk olanyolcular da giderek umutsuzluğa kapılmaya başlamışlardı. Ruhlarını Tanrı’yaemanet ettiklerini söyleyerek yüksek sesleduaediyorlardı.Diğer taraftanbenseyaptığım anlaşmanın verdiği rahatlıkla bir köşeye çekilip huzur içinde kuru inciryiyordum.Metanetimherkesihayretedüşürmüştü.Birazdandönüpbambaşkabiristikamete doğru yola koyulacağımızı bilmiyorlardı. Bana sordukları sorularacevaben Allah’ın bana Suriye sahillerine yöneleceğimizi ve orada başımıza enufakbirkötülükgelmeyeceğinibildirdiğinisöyledim.Bu‘kehanet’gerçekleşincedebirgecedeherkes tarafındanbirpeygamberolarakgörülmeyebaşlandım.Hepsikendilerini müridim olarak kabul etmem için bana yalvarmaya başlamıştı. Bubeklenmedik başarımdan ilk anda biraz ürkmüştüm. İnancın olağanüstü gücünügörmüştüm.Artık imanınnasılgüçlendirileceğihususundabilgisahibisayılırdım.Tekyapılmasıgerekenmüminlerdenbirazdahafazlabilgisahibiolmaktı.Ondansonra keramet göstermek çocuk oyuncağı oluyordu. İnancın bir çiçek gibitomurcuklanıpher yanı sarması içingerekli bereketli toprakdabukerametlerde

Page 198: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

saklıydı işte.Artıkherşeyiapaçıkgörüyordum.Arşimed’indediğigibibulacağımtek bir dayanak noktasıyla dünyayı yerinden oynatabilirdim. Unvanlara,hükümdarların vereceği şan ve şeref payelerine ihtiyacım kalmamıştı. Artıksadece güçlü bir kaleye ve planımı gerçekleştirmemi sağlayacak vasıtalaraihtiyacımvardı,Başvezirvehükümdarlarkollayınkendinizidiyordum.”

Hasan bu sözleri söylerken gözleri de tuhaf biçimde bir tehdit ifadesiyleparıldıyordu.EbuAlibugözlerigörüncesankikarşısındaheransaldırıyageçecekvahşibirhayvanabakıyormuşhissinekapıldı.

“Artıkdayanaknoktandavar,”dediaynıandahemgüvenvericihemdebellibelirsizdeolsabirşüpheiçerensestonuyla.

“Evet,” diye cevap verdiHasan.Korkuluklardanuzaklaşıp yerdekiminderlerinüzerineuzandı.Sonradaarkadaşlarınıyanmaçağırdı.Soğukmezelervetestilerdolusuşaraponlarıbekliyordu.Yemeğebaşladılar.

O ana dek sessiz kalanBuzrukÜmid birdenbire, “Düşmanları aldatmakta enufakbirbeisgörmem.Amadostlarımıaldatmayıda istemem,”dedi.Düşünceleriansızınağzındandökülmüştü.

“Eğer seni doğru anlıyorsam, İbni Sabbah,” diye devam etti. “Teşkilatımızıntemeli en seçkin ve kararlı müritlerimiz olan fedaileri aldatmak üzerine kuruluolacak. Tüm duygularımızı bir yana iterek ifa ettiğimiz bu aldatmacanın heranından da mesul olacağız. Başarıya ulaşmak için artık hilenin her türlüsünükullanmak mübah olacak. Düşüncelerin gerçekten harikulade ama hedeflediğinamacaulaşmakiçinkullanacağınvasıtayaşayaninsanlar,dostlarımız!”

BuitirazıbekliyormuşçasınasükunetlekonuşmayabaşladıHasan.

“Esasenhertürlütarikat,mensuplarınıaldatmaüstünekurulur.İnsanlarınidrakkabiliyetleri farklı farklıdır. Onları idare etmek isteyen biri bu kabiliyetlerinsınırlarınıtespitederekdikkatealmayamecburdur.Kalabalıklarpeygamberlerdenmucize istediler. İtibar sağlayabilmek için peygamberler kendilerinden istenileniyapmak zorundaydılar. Bilinç seviyesi ne kadar düşerse fanatiklik de o ölçüdeartar. Kısacası ben insanlığı iki temel gruba ayırırım. Birinci grupta neyin neolduğunu bilen bir avuç insan vardır. Diğer guruptaysa hiçbir şeyin farkındaolmayan kitleler. Birinci grup liderlik etmek ikinci grupsa onları izlemekleyükümlüdür. Birinci gruptakiler anne babalara ikinci gruptakiler de çocuklarabenzer. İlki hakikate asla ulaşılamayacağım bilir. İkinciyse ellerini uzatarakhakikate koştuğunu sanır. Bu durumda ilk gruptakilerin diğerlerinin zihinlerinimasallarla hayal ürünü hikayelerle doldurmaktan başka çaresi varmıdır? Yalansöyleyip kandırmaktan başka ne gelir elinden? Üstelik bunu ikinci gruptakileremerhametdoluhislerleyaparlar.Eğerkitlelerianlayamadıklarıvehiçbirzamandaanlamayı başaramayacakları hedeflere ulaştırmak için oyunlar oynayıp,kandırmacalar sergilemek kaçınılmazsa mükemmel bir teşkilat kurmak için buimkandan faydalanmanın nesi yanlıştır? Yunan filozofu Empedokles örneğinihatırlayın. Daha hayattayken talebeleri tarafından ilahi bir kişilik olarakgörülüyordu. Ömrünün sonuna yaklaştığını hissedince bir yanardağa tırmanıpkendini kraterin içine bıraktı. Çünkü ölmeden önce cennete alınacağına dair bir

Page 199: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

kehanette bulunmuştu. Ama kraterin kenarında sandaletini düşürdü. Eğer osandalet bulunmamış olsaydı günümüzde bile onun ölmeden önce cennetealındığınainanlarolurdu.Bukonuüzerindeetraflıcadüşünürsekonunbunukişiselçıkar güderek yapmadığı sonucuna erişiriz. Öldükten sonra talebelerinin onuncenneteyükseldiğineinanmalarıonanegibibirfaydasağlayabilirdiki?Bukonudaonunölümsüzlüğüne inanan talebelerinihayal kırıklığınauğratmamahassasiyetisergilediği kanaatindeyim. Talebelerinin kendisinden yalanlar dinlemeyealıştıklarınıbiliyordu.Onlarıüzmekistememişti.”

“Butürbiryalantemeldemasumanesayılır,”diyeyanıtverdiBuzrukÜmidbirazdüşündüktensonra.“Amaseninfedailereoynamayıplanladığınoyuntambirölümkalımmeselesinedönüşecek.”“Bakınsizeplanlarımınfelsefitemellerinidetaylıbirşekildeanlatacağımadairsözvermiştim,”diyedevamettiHasan.“Busebepleşuan bahçelerde olup bitenleri tam manasıyla anlamamız gerekiyor. Şimdi olupbitenleri parçalara ayırarak tek tek analiz edelim. Elimizde kendilerine cennetbahçelerini açtığımıza inanacaklarını umduğumuz üç delikanlı var. Şimdi bugençlerin söylediklerimizin gerçekliğine inandıklarım düşünelim. Böyle birdurumda ne hissedecekler? Bunu düşünüyor musunuz dostlarım? Ölümlü birinsanınaslatadamayacağıtürdenbirmutlulukhissetmeyeceklermisizce?”

“Ama ne kadar da büyük bir yanılgı içinde olacaklar,” dedi Ebu Ali gülerek.“Sadeceüçümüzbileceğiztabiibunu.”

“Bizim bilmemiz neyi değiştirir ki?” diye karşılık verdi Hasan. “Yarın bizimbaşımızaneler gelebileceğini biliyormuyuz?Kaderinbananeler tattıracağındanhaberdar mıyım? Buzruk Ümid ne vakit öleceğini biliyor mu? Lâkin tüm bunlarkainatınoluşumusırasındabelirlenmişolmalı.Pisagor insanın,her şeyinölçüsüolduğunusöyler.Algıladığışeyvardıralgılamadığıiseyoktur.Aşağıdakiüçadamcennet deneyimi yaşayacaklar. Ruhlarıyla, vücutlarıyla, tüm duyularıyla oradaolduklarınıhissedecekler.Yaniorasıonlaragörecennetolacak.Sen,BuzrukÜmidgörüyorumki fedaileri içineçektiğimyalandünyaseniüzüyor.Amabizimdehergün kendi algılarımızın yarattığı sahtekarlıkların kurbanı olduğumuzuunutuyorsun.Buitibarlaçeşitlidinlerinbiziyarattığınıiddiaettiklerivarlıktaneksikbir yanım yok. Demokritos zamanından beri duyularımıza güvenmememizgerektiği bilinir.Onun içinne renkler, neses,ne tatlı yadaacınesoğukyadasıcak vardı. Atom ve boşluktan ibaretti her şey. Empedokles tüm bilgilerealgılarımız sayesinde erişebildiğimiz kanaatindeydi. Algılayamadığımız bir şeydüşüncelerimizdedeyeretmez. İyi amamademduyularımızbizi aldatıyoronlarsayesindeeldeettiğimizbilgilerinhakikatinenasılgüveneceğiz?Şubahçelerdekihadımlara bir bakın. En güzel kızları onlara emanet ettik.Onların da bizim gibigözleri,kulakları,duygularıvar.Amayinede!Vücutlarınayaptığımızküçücükbirmüdahaledünyayabakışlarını bütünüyledeğiştirdi.Genç kız teninden yayılanobüyüleyicikokuartıkonlaranasılgeliyor?İğrençbirterkokusuolarak.Yaodipdirimemelere dokununca ne oluyor? Vücudun tuhaf, yağlı bir bölgesinedokunduklarını düşünüyorlar değil mi? Ve insan arzularının temeli olan o gizlideliğinonlaraçısındanneanlamıvar?Yalnızcadışkılamak içinkullanılanpisbiruzuv. İşte duyularımızın güvenilirliği bu. Kör bir insan için rengarenk çiçeklerledolubirbahçeninneanlamıvardır?Bülbülşakımalarısağırlarabirşeyifadeeder

Page 200: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

mi?Birhadımburnunundibindekibakiredenetkilenmiyorişte.Ancakbiraptalbutürdenbirbilgeliğiciddiyealmaz.”

Ebu Ali ile Buzruk Ümid kendilerini gülmekten atamıyorlardı. Bir taraftan daHasan’ınkendilerinikollarınaalıpdahaöncebakmayabilecesaretedemedikleriderinlikteki bir uçurumun kenarındaki merdivenlerden aşağı indirdiğinihissediyorlardı. Diğer tüm yaptıkları gibi burada anlattıklarını da defalarcaüzerindengeçerekinceinceişlemiş,olgunlaştırmış,ancakondansonraüzerindekonuşacakhalegetirmişolduğununfakındaydılar.

“Bakın eğer biri, benim gibi biri diyelim, gördüğü, hissettiği, algıladığı hiçbirşeye güvenemeyeceğinin farkına varır, yalnızca bilinmezlikle, belirsizliklerlekuşatılmış olduğu kanaatine erişirse, hayallerinin elinde oyuncak olduğunualgılarsa hiç üzülmek Bunu bir olumsuzluktan ziyade hayati bir gereklilik olarakalgılar. Kendisinin de er ya da geç bu duruma intibak etmesi gerektiğini kavrar.Hayal hayatın temel yapı taşlarından biridir. Bizim haşinimiz değil, bizi ayaktatutacakvasıtalarınenöndegelenidir.Heraklitkainatıhiçbirplanıolmayanzamantarafından tanzim edilmiş bir karmaşa yığını olarak görüyordu. Zamanı daistediğinde devirip sağa sola saçtığı istediğindeyse düzenli bir biçimde üst üstedizdiği renkli taşlarla oynayan bir çocuğa benzetiyordu. Ne kadar yerinde birteşbih! Zamanbir hükümdara, bir sanatçıya benzer.Amaçsız tutkularını vücudagetirerek önce dünyayı peşlerine takarlar. Sonra da bizi anlamsızlığa, boşluğaiterler.Birtaraftandakendiyarattıklarıkanunlarınkölesihalinegelirler.İşteböylebirdünyadayaşıyoruz.Dünyayıişletenkanunlarakarşıçıkabilirizelbette.Amabizde bu kanunların parçasıyız ve onlardan kurtulma imkanımız da yok. Kısacasıburasıhatalarınvehayallerinenönemlifaktörlerolduğubirdünya.”

“Allah’ım, acı bize,” diye bağırdı Ebu Ali. “Senin de kendi kanunlarımkoyduğunu görüyorum, Hasan! Kendine has renkleri olan tuhaf ve korkunç birdünya.SendeAlamut’uyarattınişte,İbniSabbah.”

Güldü.Hasandabusözlerinigülerekdinlemişti.AncakBuzrukÜmid,Hasan’abakıp onu dinlerken bir yandan da söylenenleri düşünüyor, her geçen anşaşkınlığıdahabirartıyordu.Giderekhiçbilmediğibütünüyleyabancıbirdünyayadoğruyuvarlandığınıhissediyordu..

“Şakanda epeyce gerçeklik payı var, Ebu Ali,” dedi gülümsemesini sürdürenHasan.“Aşağıdasanabirazönceizahettiğimgibiyaratıcıyıtaklitediyorum.Belkide bize acıdığı için geleceği ve ölüm günümüzü bizden sakladı. Biz de buradaaynışeyiyapıyoruz.Budünyadakihayatımızınyalnızcabirhayalolmadığıneredeyazılı?Ancakbilincimizbizeneyinhakikatneyinhayalolduğunusöyler.Öyleysefedailer yeniden uyandıklarında cennette olduklarını öğrenecekler. Öyleysegerçektendecennettesayılırlar.Zirayaratacağı tesiraçısındangerçekcennetlesahtecennetarasındaenufakbirfarkyoktur.Gerçekcennetegitmişolsalarbizimburada sunduğumuz zevkin, mutluluğun aynısını tatmayacaklar mı neticede?Epikür’ünbilgelikdolusözlerinihatırlatırımsize.Nedemişti:Acıdanvekederdenkaçıp, mutluluğun ve refahın peşinden koşmak yegane insani hedeftir. Şudünyada cennete gidip döndüklerini düşünen fedailerden daha mutlu insan varmıdır? Gerçekten düşünün bunu! Onların yerinde olmak için neler vermezdim!

Page 201: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Keşke bir kere, sadece bir kere Cennet zevklerini gerçekten tattığımıhissedebilseydim!”

“Tam bir sofist!” diye bağırdı Ebu Ali. “İkna etme konusunda senin üstünekimseyi tanımıyorum. Beni bir işkence tezgahına yatırsan ve sonra da aslındaorada yumuşacık bir yatakta yatarmışçasına rahat olduğumu söylesen sanırımbunabileiknaolurdum.İsmail’insakalıadına,rahatsızlıkhissettiğimiçinkendimlealaybileederdim.”

Hasan’la Buzruk Ümid kahkahalara boğuldular. “Kahramanlarımızın neyaptığınabakmazamanıgeldi,”dediHasansonunda.

Kalkıpparmaklıklarayöneldiler.

“Henüz bir değişiklik yok,” dedi Buzruk Ümid. “Tekrar konuya dönelim. İbniSabbah, cennette bulunduğumu sanmayı çok isterdim dedin. İyi ama bunainanıyor olsalar bile aşağıdaki fedailerin eline sence gerçekten de çok şey migeçmiş oluyor? Neticede her yerde bulabilecekleri yiyecekleri yiyip, güneşinaltındayüzlercesinibulabileceklerikızlarlahoşçavakitgeçireceklerhepsibu.”“Hiçde değil,” diye karşılık verdi Hasan. “Sıradan biri için yemekler aynı olsa bileneredeyediğiçokşeydeğiştirir.Aynıyemeğibirkralınsarayındayemeklebasitbirkervansaraydayemekaynışeymidir?İnsanbirbirlerinetıpatıpbenzeselerbilebirprensesle sütçü kız arasında ayrım yapamaz mı? Mutluluğu, zevki yalnızcaduygularımızlaalgıladığımıziçinhissetmeyiz.Buçoksayıdaetmeninişekarıştığıkarmaşıkbirsüreçsonundagerçekleşir.Satınalınmışbirkölekızlaebedibakirekalacağınainandığınızbirhuridenalacağınızzevktamamenbambaşkaolacaktır.”

“Bu söylediğin bana çok önemli bir ayrıntıyı hatırlattı,” dedi Ebu Ah sözünükeserek. “Kuran cennetteki kızların hiçbir zaman masumiyetleriniyitirmeyeceklerini söyler. Bunu düşündün mü hiç? Dikkat et, tesis etmeyeçalıştığınşeyböylesiküçükAyrıntılaryüzündenparamparçaolabilir.”

Hasankahkahaylagüldü.

“Her şeyden önce buradaki herkes zaten bakire değil,” diye yanıt verdi.“Apama’yı Kabil’den sırf bu yüzden getirttim zaten. İnanın bana Kabil’denSemerkant’a dek yayılan aşk kraliçesi lakabını fazlasıyla hak ediyor. Bakınneredeyseonaşığıylabirlikteolduktansonrabilehâlâonaltıyaşındakibirbakirekıvamındaydı.Bunudaizahedilincesonderecebasitolanbirmetotlasağlıyordu.Ama bilmediğinizde onun bakireliğinin yenilendiği zannına kapılıyordunuz. Bunuda çeşitli minerallerin karışımıyla hazırladığı bir sıvıyla yapıyordu. Kısacasısürüldüğündebellibirmiktarsertleşmesağlayanbusıvısayesindedahaöncebutür bir ilişkiye girmemiş bir çaylak rahatlıkla el değmemiş bir bakireyle birlikteolduğuzannınakapılıyordu.”

“Bunudadüşündüysenşeytanıntakendisisinsen,”dediEbuAligülerek.

“Bakın!Fedailerdenbiriuyandı!”diyebağırdıBuzrukÜmidheyecanla.

Üçüdenefeslerini tutmuştu.Köşküncamçatısındandelikanlınınçevresindekikızlarınonabirşeyleranlatmayaçalıştıklarıgörülüyordu.

Page 202: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Bu Süleyman,” dedi Hasan sanki aşağıdan duyulma imkanı varmışçasınafısıldayarak.“Cennetteuyananilkölümlü!”

HadımlarSüleyman’ıgetirdiklerindeFatmavearkadaşlarınınbulunduğuköşkeadetabirölümsessizliğiçökmüştü.Hiçkonuşmadanayaklarındanvekollarındantutarak minderlerin üzerine yatırdılar. Sonra da boş sedyeyi alıp geldikleri gibisessizceçekildiler.

Kızlar nefes almaya bile korkuyordu. Siyah battaniyenin altındaki bedeneşaşkınca bakıyorlardı. Zeynep, Fatma’ya uyuyan misafirlerinin yüzünü açmasıgerektiğinifısıldadı.

Fatma parmak ucunda yürüyüp, battaniyeyi çekti ve öylece kalakaldı.Karşısındatahminlerinindeötesindeyakışıklıbirgençvardı.Kızlarınkiniandırankırmızı yanaklar, aralanmış kiraz kırmızısı dudakların arasından görünen incibeyazıdişler,gölgeleriyanaklarınadüşenuzunkirpikler…Delikanlıyanyatıyordu.Birkolubaşınınaltındakalmıştı.Diğerkoluylaysabiryastığıusulcakavramıştı.

“Beğendinmionu,Halime?”diyesorduHanımalçaksesle.

“Umurumdadeğilobenim.”

“Dikkatedin!İkinizonugözlerinizleyiyeceksinizneredeyse.”

Sarasessizcegülümsedi.

“Eğerimkanbulsansençoktanodediğiniyapmıştınzaten,”diyetakıldıZeynep.

“Şukonuşanadabakınhele!”

Fatma arpın yanına yönelip tellere dokunmaya başladı. Süleyman’ın hâlâuyuduğunugörüncebirazcesaretlenmişti.Usulcabirşarkımırıldanmayabaşladı.

“Hadi sanki o yokmuşgibi konuşmayadevamedin,” dedi Fatma. “Uzun süreuyanmayabilir.”

Normal ses tonunda konuşma imkanına kavuşmak kızları bir nebze de olsarahatlatmıştı.Yenidenşakalaşmaya,birbirlerinetakılıp,gülmeyebaşladılar.

DerkenSüleymanyavaşyavaşkıpırdandı.

“Bakın,uyanıyor,”dediZeynep.

Halimegözlerinikapattı.

“Hayır,sadecerüyagörüyor,”dediSararahatlayarakiçiniçekerken.

Halimeyenidengözleriniaçtı.

“Sakınbaşımabelaaçma,”diyeuyardıFatmaonu.

SonraSüleymandoğrulupbiranlığınagözleriniaçtı.Sonradayenidenkapattı.Tekraraçıncadabüyükbirşaşkınlıklakendisiniyarıkorkuluyarımeraklıbakışlarlaseyredenkızlarınyüzünebakakaldı.Başımikiyanasallayıpanlaşılmazbirşeylermırıldanarakgerisingeriyerineyattı.

“Rüyagördüğünüsanıyor,değilmi?”diyefısıldadıAyşe.

Page 203: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Yanına gidip onu okşasana, Fatma,” dedi Zeynep. “Belki bu şekildeuyandırabilirsin.”

Fatma hiçbir şey söylemeden Süleyman’ın yanındaki yastıklara ilişti. Bir antereddütiçindebeklediktensonradayanağınıusulcaokşadı.

Süleyman irkilmişti. Döndü ve eli Fatma’nın kalçasına değdi. Fatma’nınvücudunaateşparçasıdeğmiştisanki.Nefesinitutarakbeklemeyekoyuldu.

Süleyman bir kez daha doğruldu. Gözlerini açık tutmaya çalışarak yanındayaprakgibititreyenFatma’yabaktı.Hiçbirşeysöylemeden,adetabirmakinegibi,uzanıp onu kendisine çekti. Ne yaptığım bile fark etmeden, düşüncesizce onusahiplenmişti.

Fatma ne yapması gerektiğini bilmiyordu.O da benzeri bir ruh haliyle, “Beniseviyormusun,Süleyman?”diyesordu.

Süleyman eğildi. Rahat bir tavırla yüzüne bakıyordu. “Konuşmaya devam et.Çokgüzelsin.Amabununrüyaolduğunubiliyorum.Bugüzelrüyanınbilebirsonuvar,lanetolsun.”

Fatmairkilipkendinitoparladı.Mahcupbirtavırlaarkadaşlarınınyüzünebaktı.

Birdenvazifesinihatırlamıştı.YüceEfendi’nineğerdeneyibaşarısızlığauğrarsavereceğinisöylediğikorkunçcezalanhatırlamıştı.

“Utanmıyormusun,Süleyman?Cennettelanetokunurmu?”

“Cennet?”

Aceleyle gözlerini ovuşturdu. Sonra etrafına bakındı. Gözleri şaşkınlıktan faltaşıgibiaçılmıştı.

“Ne,neleroluyor?”diyekekeledi.

Elleriyle etrafı yoklamaya koyuldu. Fıskiyeye baktı. Kalkıp havuza doğruyürüdü.Elinisuyadaldırdı.

“Ah!Hamdolsun!”diyemırıldandı.“Gerçektencennetteyim.”

Kızlar ona çekinerek bakıyor, nefes almaya bile korkuyorlardı. Ya gerçeğianlarsa? O zaman kelleleri giderdi işte. Ama onu tüm gece kandırmayıbaşarabileceklermiydi?

İlkkendinitoplayanFatmaoldu.

“Çokuzunyoldangeldin.Susadınmı?”diyesordu.

“Evet,susadım,”diyefısıldadıSüleyman.

Fatma’nınbaşişaretiyleSaraonabirtassoğuksütuzattı.Süleymansütüalıpiştahlabirnefestebitirdi.

“Kendimi yeniden doğmuş gibi hissediyorum,” dedi yüzüne yayılangülümsemeyle.

“Gelseniyıkayalım,”dediFatma.

Page 204: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Tamam.Amaarkanızıdönün.”

Hepsiona itaatederekarkalarınıdöndü.BusıradaSara’ylaZeynepgizligizlibakışıp,kıkırdaşıyorlardı.

“Neden gülüyorlar?” diye sordu Süleyman kuşkuyla. Bir yandan daüzerindekileriçıkartıyordu.

“Buradaâdettir!”

Suyadaldı.

“Nekadarhoş,sıcacık,”diyekonuştumemnunmemnun.

Baş dönmesi geçmişti. Hâlâ şaşkın olsa da artık kendini daha rahathissediyordu.

“Banabirhavluverin,”diyeseslendi.

Oanbaşkabirşeyistediğinifarketti.

“Sizindeyıkanmanızıistiyorum.”

Fatma’nınişaretiylehepsiüzerindekitüllerdensıyrılıpsuyagirdiler.Halimegeriçekilmek istediyse de Sara onu da havuza sokmuştu. Birbirlerine su atarakşakalaşmayakoyuldular.Sesleriköşkteyankılanıyordu.

Süleymançıkıpcübbesinigiydiardındandayastıklarauzandı.

“Burasımuhteşemmiş,”dedigülümseyerek.

Kendini güçsüz hissediyordu. Müthiş acıkmıştı. İstekle masanın üzerindekiyiyeceklerebaktı.

Fatmaüzerinigiyiniphemenyanmayöneldi.

“Açmısın,Süleyman?”diyesordumeleksibirgülümseyişle.“Çok.”

Kızlarhemenhizmetinekoştular.

Süleymanadeta aç bir kurt gibi yiyordu.Yedikçe kuvvetinin yerine geldiği degörülüyordu.

“Onaşarapikramedin!”diyefısıldadıFatma.,

Şarabını iri yudumlarla bitirdi. Etrafında dört dönen bakirelerden gözlerinialamıyordu. Kızların tenleri ipek tüllerin altında ışıl ışıldı. Başı bu kez arzuyladönmeyebaşlamıştı.

“Bütünbunlarbenimmi?”diyesordu.

Kontrol etmek için de uzanıp Ayşe’yi kendine doğru çekti. Ayşe karşıkoymamıştı.

HemensonraLeylayanmasokuldu.

“Sarhoşedin,neşelendirin,ayartınonu,”diyefısıldıyorduFatmasürekli.

Şarapartıkiyideniyiyeetkisinigöstermeyebaşlamıştı.

Page 205: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Şehit Ali’nin sakallan adına!” diye bağırdı. “Seyduna doğruyu söylüyormuş.Gerçektendecennetkapılarınıaçananahtarasahipmiş.”Sarılıpherbirkızıtekertekeröptü.

“Umarımölmemişimdir,”dedibirdenendişelenerek.“Korkma,”diyesakinleştirdiFatmaonu.“YarınyineAlamut’aSeyduna’nınhizmetinedöneceksin.”

“Onudatanıyormusunuz?”

“Cennetteyiz!”

“Ozamandüşmanlarabusabahneleryaptığımızıdabiliyorsunuzdur.”

“Elbettebiliyoruz.Sendüşmanıkovaladın,İbniTahirdedüşmansancağınıelegeçirdi.”

“Yüce Allah! Bunları Naim’le Übeyde’ye anlattığım zaman benimle alayedecekler.”

“İmanlarızayıfmıonların?”

“Peygamberin sakalı adına! Eğer onlar bana böyle bir şey anlatmayakalksalardıbendeonlarainanmazdım.İbniTahirTeYusufnerede?”

“Onlar da senin gibi cennette. Tekrar öbür dünyaya döndüğünde birbirinizeyaşadıklarınızıanlatacaksınız.”

“Allah’ımmeğerdoğruymuş.İnançlıMüslümanlaranehoşmükafatlarvarmış!”

Keyifli bir sarhoşlukla onlara Alamut’tan, hocalarından, o sabah Türklerleyaptıklarısavaştanbahsetmeyekoyuldu.

Kızlar da etrafına oturup kendilerinden geçerek Süleyman’ın anlattıklarınıdinliyorlardı.Bubahçeleregiren ilkgerçekerkekti o.Üstelik çokdayakışıklıydı.Birbirlerininpeşisıraonaabayıyaktılar.

Fatma elinde arpıyla oturup, ellerini tellerin üzerinde gezdirip bir şarkımırıldanmayabaşladı.Zamanzamandasevgidolubakışlarlagencisüzüyordu.

“Fatmaşiirokuyacak,”diyefısıldadıHanım.

Halimehemenarkasındasaklanıyordu.ZamanzamandaHanım’ınarkasındanuzanıpSüleyman’akaçamakbakışlarfırlatıyordu.Halimedeonuçokbeğenmişti.Kendinden emin tavrı, dobra dobra konuşması, içten kahkahaları, cesareti onubüyülemiştiadeta.Buhalegeldiğiiçinkendinekızıyorduamagözükamaşmıştıbirkere.

Süleyman Halime’nin kendisine hayranlık dolu bakışlarım yakalamıştı. AmaHanım’ın arkasına saklanan kızın parmak uçlarıyla gözleri dışında hiçbir yerinigöremiyordu. Bir an düşündü. Hayır, ona henüz dokunmamıştı. Fatma, Sara,Zeynep,AyşeveLeyla’nınisimleriniöğrenmişti.

“Şuarkanasaklananufaklıkkim?”diyesorduHanım’a.“Halime.”

Kızlaraynıandagüldü.

Süleyman şaşkınlıkla etrafına bakındı. O sırada Hanım’ın arkasındaki

Page 206: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

parmaklarlairigözlerortadankaybolmuştu.

“Yaklaş,Halime,” dedi. “Daha yüzünü bile göremedim.”HanımTaSeher onuyakaladıkları gibi Süleyman’a doğru ittiler. Halime kasılmış, adeta yerineçivilenmişgibikalakalmıştı.“Buküçükkızçokmuutangaç?”

“Evet.Kertenkeleveyılandanbilekorkaro.”

“Amabendenkorkmuyorsundeğilmi?Bendüşmandadeğilimkafirde.Bendenkorkmasıgerekenleronlar.”

Halime’yiöpmeyeyeltendi.Amakızinatçıbirtavırlabaşınıdiğertarafaçevirdi.

“Neolduşimdi?”diyesorduşaşkınlıkla.

Fatma belli etmeden ikaz edici mahiyette bir ses çıkardı. Halime kollarınıSüleyman’ın boynuna dolayıp başını göğsüne gömdü. “Öbürlerinin buradaolmasını istemiyorum,” diye fısıldadı. “Hepiniz Fatma’nın yanına gidin,” diyeemrettiSüleyman.Nekadarcazibelidiyedüşünüyordubiryandanda.

Halime kollarını boynuna biraz daha sıkı doladı. Kızın yüzü tavındaki demirsıcaklığındaydı.

“EyAllah’ım!Nekadartatlı,”diyemırıldanıpHalime’yikendinebirazdahaçekti.

UzuncabirsüresonraSaraonabirazdahaşarapikrametti.İçerkenZeynepdeçabucakyastıklarıdeğiştirdi.

“Garip,içlerindehiçbirionunkadartatlıdeğil,”diyemırıldandı.

Halime de yanından uzaklaşıp, bir köşeye sığınıp başını yastıklara gömdü.Kısabirsüresonradauyuyakaldı.

Fatmahafifçeöksürdü.

“Bu geceyle alakalı bir şarkı söyleyeceğim,” dedi gamzelerini ortaya koyanneşedolugülümseyişiyle.

“Harika!” diye bağırdı Süleyman sevinçle. Başını ellerinin arasına alarakyastıklaragömüldü.

“Dinle!”

Fatmaarpınıneşliğindesöylemeyebaşladı.

CesurşahinSüleyman

Geldicennete,

İliştigözüFatma’ya-

İnanamadıgördüğüne.

Sardıkollarınıona

Tıpkıcesurbeyazkuğumisali

Page 207: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Sunduğuherşeyinbaktıtadına

Onunlayekvücutoldu.

SonrageldisıratatlıAyşe’ye

Sevişmeyehazırlanıp

ÇaldıFatma’nınkocasınıbileisteye,

ŞimdiAyşeolduyâri.

Leylakederledoldu

BakıncaSüleyman’a

Odaatladıkucağına

Artıkoyduarzulanan.

AmaTürkangörünce

Geçtikucağına.

Odadoydusevince

ÇünkübitmemiştigücüSüleyman’ın.

Vesonrabaşkabaşka

Güzellerkazandıdoymakbilmeyenkalbini

BusefersırageldiSara’ya

Şehvetlitutkusuyla.

Doyuncasımsıcakgüzelliğinden,

Esmertenintadından

Masmavigözleriyle,

Zeynepaldıgötürdüonuyanından.

Halime’yeverdiAllah,

Upuzunbacaklarlaincecikbeli.

GömüldüdudaklarınaSüleyman

Görüncesultanlarayaraşacakgüzeli.

Hanım’laSeheryanyana

Uzattılarkollarınıbirlikte.

Page 208: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Birisarıldıomuzlarına,

Diğeriyapıştıkollarına.

BusıradazavallıFatma

Titretiyordutelleri.

İzleyerekhaindostlarını,

Nasıldaacıveriyordunameleri.

SonraSüleymangördüonu,

Oyakışıklıkahraman.

Öptügözlerindennedametgetirircesine,

BuöpücüklerolduFatma’yısaadetdenizineatan.

Vesonundakızlarbirlikte

Etrafımsararak,

Neşeylegülüptattırdılarmutluluğu

Şarkılarlacoşarak.

Bumuhteşempehlivanıtanıyıncayadek

Gelirdicennetbirazyavan

Öyleysehepbirağızdanbağıralımşimdi

Çokyaşa,Süleyman!

Fatma’nınşarkısıbitinceherkesalkışlayıpgülmeyebaşladı.KızlarSüleyman’ınçevresini sarıp etrafında dans ediyorlardı. Her biri onu kendi yanma çekmeyeçalışıyordu.

Artık zorlukla ayakta durabilen Süleyman bir ara Fatma’yla karşılaşıncakollarınıcoşkuylaboynunadoladı.

“Muhteşembir şarkıydı!” dedigülümseyerek. “Bunuyazmalısınbana.Naim’leÜbeyde’ninağızlarışaşkınlıktanbirkarışaçıkkalacak.”

“Ama cennetten hiçbir şeyi öbür dünyaya götüremezsin,” diye uyardı Fatma.“Ezberlemekzorundasın.”

Buncases,sonundaHalime’yideuyandırmıştı.Şaşkınşaşkınetrafınabakındı.

“Neoldu?”

“Fatmaşarkısöyledi,”diyeyanıtverdiSara.“Veiçindedesenvardın.”

“Ozamankesinsaçmasapanbirşarkıdır.”

Başınıyenidenyastıklaragömüpuyumayaçalıştı.

Page 209: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

TamosıradaSüleymanonufarketti.Yanmagelipomuzlarındansarstı.

“Evindemisafirvarkenuyunurmuhiç?”

YanınaoturuncaHalimedeonasokuldu.Süleymankızınsıcaklığınıhissederekyanınauzandı.Kısasüresonradaonunlabirlikteuyuyakaldı.

“Nekadartatlılar!”dediAyşe.

“Bırakalımdinlensinler.”

Fatma,Zeynep’eseslendi.

“Hadibirşarkıdasenbestele,”diyeönerdisessizce.

Diğer kızlar da içip eğlenmeyi sürdürüyorlardı. Dans ediyor; havuza atlayıp,şakalaşırlarkenheryandakahkahalarçınlıyordu.

Şarkı bestelenince Fatma kızlardan Halime’yle Süleyman’ı uyandırmalarınıistedi.İkisiaynıandagözleriniaçıpbirbirlerinebaktılarvegülmeyebaşladılar.

“Ah,bizimYusufgörseydibenikeşke!”

Süleyman müthiş mutluydu. Kızlar kadehini doldurup uzattılar. Ama bu kezSüleymankadehielinintersiyleitiptestideniçmeyebaşladı.

“Hiçbirsultanbenimkadarmesutolmamıştır!”

“Şimdiikinizdedinleyin!Fatma’ylaZeynepsizebirşarkısöyleyecek.”

SüleymanarkasınayaslanıpHalime’yiyanmaçekti.

Fatma’ylaZeynepdeşarkıyabaşladılar.

Cennettekitümhurilerarasında

Halimeençekingeniydi

Buruştururduyüzünüşaşkınlıkla

Duyuncabirininerkeklerleilgilibirşeysöylediğini.

Korkardıyılanlarlakertenkelelerden

Görünceonlarısaçmaşeylergelirdiaklına

İnanırdıAllah’ınonlarısinsiceyaklaşıp

Kızlarıyemesiiçinyarattığına.

Bazengizlicebakardı

Komikhallerinehadımların

Bellietmedendilerdi

Gerçekerkekolmalarınıonların.

Page 210: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

SonundaSüleymangeldi

İşteoanhissettigerçekcennetiyüreğinde

Geçtikendindenunuttuvakti

Anladıçocuklukgünlerininartıkkaldığımgeride.

Süleymanuzatıncakollarım

Eldeğmemişkalçalarıylabeline

İnlediusulcatatlıtatlı

Kesildinefesineredeyse.

Eğdigözleriniyere

Geçtikendinden

Kavuşmuştuözleminiçektiğiherşeye

Hattakesildikıpkırmızımahcubiyetten.

Korkuyordugizlice

Beğenilmeyeceğinden

Unuttuöğrendikleriniiyiceürkünce

Acabadüşecekmiydigözden?

Amagerekyoktutitremesineböylekederle

Tadarkenmutluluğuvücudunda

Parıldadıyüzüsevinçle

Artıksaadetekavuşmuştuoda.

Kızlar kahkahayı koyuverdiler. Ama Halime utanç ve öfkeyle kıpkırmızıkesilmişti. Süleyman’sa mutlulukla sırıtıyordu. Ama o da artık ayağakalkamayacakkadarsarhoştu.

“Eğerderhalsusmazsanızşuyastıklarısuratınızafırlatacağım!”

Halimeküçükyumruklarımsıkarakonlarasalladı.

Tamoesnadauzaklardanbelli belirsizbir boru sesi işitildi.Bir, iki, üçdefa…Kızlarsustu.Fatmabembeyazkesilmişti.Hapıgizlicekadeheattı.

Süleymandaborununsesiniişitmişti.Zorlukladoğruldu.Amaayaktadurmaktazorlukçekiyordu.

“Bunedemek?”diyesorduşaşkınbirhalde.

Page 211: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Dışarıçıkmakiçinköşkünkapısınadoğruyöneldi.

“BirkadehdahaSüleyman?”

Fatmaendişesinigizleyemiyordu.

İçkihazırdı.KızlarkollarındançekerekSüleyman’ıminderlereoturttular.

“Cennette yaşadıklarına ilişkin Naim’le Übeyde’ye neler anlatacaksın?” diyesorduSüleyman’ındikkatinidağıtıpdahatehlikelişeylerdüşünmesinemaniolmaçabasıyla.

“Naim’le Übeyde mi? O iki Türk bana hayatta inanmaz. Ama onlaragöstereceğim. Hele bir inanmadıklarını söylesinler. Bu yumruğu suratlarınınortasınapatlatırım.”

Yumruğunusıkıphavadasalladı.Fatmaonakadehiuzattı.Süleymanalıpbirazdüşündüktensonrabirdikiştebitirdi.

Daha içer içmez üzerine bir uyuşukluk çökmüştü. Kalan son gücüyle karşıkoymayaçalıştı.

“Banagötürmekiçinbirhatıraverin.”

“Buradanbirşeygötüremezsin.”

Fatma’yı ikna etmesinin mümkün olmadığını anlamıştı. Zorlukla uzanıpHalime’yibelindenkavradıvekaşlagözarasındakızınkolundakialtınbileziğialıpcübbesininiçineattı.Sonradauyuyakaldı.

Halime onu ele vermedi. Nasıl yapabilirdi ki böyle bir şeyi? Neticede onadelicesineâşıkolmuştu.

Köşkeyenidentambirsessizlikçökmüştü.Fatmahiçbirşeysöylemedensiyahbattaniyeyiuyuyangencinüzerineörttü.

Beklemeyekoyuldular.

“Bizimutluyadamutsuzkılan,”diyebaşladıHasangözlemevindekiyastıklarayenidenuzandıklarısırada.“Olaylardeğil,onlarıalgılamabiçimimizdir.Şöylebirmisalvereyim.Pintininbirigizlibiryerebirhazinesaklar.Etrafındakilerekendinifakirbiriolarak tanıtmaktaama için içinzenginliğinesevinmektedir.Birkomşusubunuöğrenir vesakladığıhazineyi çalar.Amabizimpinti hazinesinin çalındığınıöğreninceye dek sevinmeyi sürdürecektir. Son nefesini verene dek durumuöğrenmezse ölünceye dek zengin olduğunu düşünerek mutlu olacaktır. Tıpkısevgilisininkendisinialdattığındanbihaberbiradamındurumundaolduğugibi.Odadurumuöğrenmediğitakdirdeömrününsonunadekmutluolacaktır.Yadatamtersibirdurumuelealalım.Diyelimkiadamınsonderecesadıkbirkarısıvar.Amayalancı kimseler onu karısının sadakatsizliğine ikna etsinler. Bu durumda adamcehennemazabı içinde yaşamazmı?Gördüğünüzgibi bizimmutluluğumuzuyadamutsuzluğumuzubelirleyen şeyhakikat değildir.Bizler tasavvur eder, kanaatsahibiolursonucundadamutluluğayadamutsuzluğaerişiriz.Üstelikheryenigünkanaatlerimizin ne derece aldatıcı olduğunu bize gösterir. Yani mutluluğumuzaslında hiç de sağlam temeller üzerine inşa edilmemektedir. Kaderimiz için de

Page 212: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

aynışeygeçerlidir.Zekibiradambunubilirvebuyüzdendeumursamaz.Ancakaptallarmutluolduklarıiçinsevinirler!”

Felsefen çok da hoşuma gitmiyor,” diye konuştu Ebu Ali. “Hayatta süreklihatalar yaptığımız ve genellikle de yanlış inançlarımızın kurbanı olduğumuzhususunda haklısın. Ama mutluluk yanlış tasavvurlarımıza dayanıyor diye hertürlümutluluktanvazgeçmekzorundaolduğumuzanlamınamıgelirbu?Seningibidüşünen biri bu durumda tüm hayatını şüphe ve belirsizlik içinde geçirmeyemahkumdur.”

“Fedaileri cennete gönderme fikrimi ilk işittiğinde neden sinirlendin? Sencemutlu değiller mi? Onların mutluluğuyla, mutluluğun kaynağındaki hakikattenbihaberbiriarasındanefarkvar?Aslındabensenineyinrahatsızettiğinigayetiyibiliyorum. Sen üçümüzün bildiği şeyleri onlar bilmiyor diye rahatsızsın. Oysadurumları buna rağmen hiç de kötü değil. Hatta benden bile iyi durumdalarörneğin. Şu an yaşadıkları mutluluk, onları hiç bilmedikleri bir yöne doğruçekmekte olduğumdan zerrece şüphelenseler nasıl da bir anda kedere dönüşürbirdüşünsene.Yadayaşadıklarına ilişkinonlardançokdaha fazlaşeybildiğimiöğrenseler mesela? Veyahut kendilerinin elimde yalnızca birer oyuncaktan,çaresizsatrançtaşlarındanibaretolduğunuöğrenseler?Çokdahazekibirvarlığınarzuladığı bilinmeyen bir planın basit birer parçaları olduklarını bilseler? Bakındostlarım bu türden düşüncelerle ben her gün boğuşuyorum. Kainatı ve bizigözetleyen üstün bir varlığın var olup olamayacağını düşünürüm hep. Bizimlealakalıherşeyi,hattaölümanımızıdahibilenamaacımasızcagözlerimizeperdeçekerekbizibutürdenbilgilerdenmahrumbırakanüstünbirkudretvarmıdır?Bizibuşekildevaredenkudretbelkideüzerimizdebirdeneyyapmakta,hayatımızla,kaderimizle oynamaktadır. Elinde birer kukla olan bizlerse kendimutluluğumuzukendimizin şekillendiğini düşünerek avunup duruyoruzdur belki. Neden tabiatolaylarınıumutsuzcadaolsaaraştıranlarhepenzekiinsanlarolmuştur?Nedenozekiinsanlarkendilerinibilime,kainatınsırlarınıaraştırmayaadamışlardır?Epikürkişibilinmeyenbircennethayaliylehayatınıidameettirmez,ölümdenkorkmamayıöğrenirseancakgerçekmutluluğaerişirdemişti.Bukorkuyuyatıştırmakyadaenazındankorkumuzunkaynağını izahedebilmek içindekendisinibilimeve tabiatkanunlarınınaçıklanmasıçabalarınaadamıştı.”

“Çokgüzel,”dediEbuAli. “AnlattıklarımAllaholmadığıngerçeğisenin içinbirsaplantıyadönüşmüşdurumdadiyereközetleyebilirizsanırım.”

Hasan’laBuzrukÜmidaynıandagüldüler.

“Çok kötü bir tahmin sayılmaz,” dedi Hasan. Parmaklıklara kadar yürüyüpbinlerceminikyıldızınparıldadığıgökyüzünüişaretetti.

“Şu sonsuz gök kubbeye bir bakın. Bu yıldızlan sayabilir misiniz? Aristarkusonlarınhepsininbirergüneşolduğunusöylemişti.İnsanaklıbunuanlamayayetermi? Diğer taraftan sanki bunlar bilinçli bir irade tarafından düzenlenmiş gibiduruyor. Bunun Allah’ın ya da tabiatın rastgele gücünün sonucu olmasının birmanası yok. Bu sonsuzluğun altında değersiz varlıklarız hepimiz. Kainatlamukayeseedildiğinde ne derece aciz bir varlık olduğumudahaon yaşındayken

Page 213: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

idrak etmiştim. O zamandan beri yaşadıklarını neticesinde hangi görüşlerimdeğişti?Allah’apeygambere,ilkaşkınbüyüleyiciliğineolaninancımsonaerdi.Yazakşamlarındayaseminlerartıkeskisigibigüzelkokmuyor.Lalelerartıkeskisigibirengarenkdeğiller.Sadecekainatınsınırsızlığınadairşaşkınlığımvebeklenmediktabiatolaylarına ilişkinkorkularımbakikaldı.Dünyamızınkainattabir tozzerresiolduğu, bizlerin de bu toz zerresinin içinde seçilemeyecek kadar küçük varlıklarolduğumuzbilgisihâlâiçimiderinbirumutsuzlukladolduruyor.”

EbuAliçarpıkbacaklarınınuyuşukluğunugidermekiçinsankigörünmeyenbirdüşmanakarşıkoymayaçalışıyormuşçasınasağasolatekmelersavurdu.

“Allah’a beni mütevazı bir insan olarak yaratıp beni bu tür sorunlardan uzaktuttuğu içinşükürlerolsun,”dedişakaylakarışık. “Bu türkonulanBatui,Me-munveEbuMazhar’abıraktığımiçindeçokmesudum.”

“Sencebenimbaşkaseçeneğimvarmıydı?”diyekarşılıkverdiHasankararlıbirses tonuyla. “Evet,Protagorassen insanınherşeyinölçüsüolduğunusöylerkenhaklıydın.Buanlaşılmazhayatlauzlaşmayavarmaktanbaşkanegelirelimizden?Yoksabuçamurderyasındadebelenipdururuzsadece.Kainatlailgilikaygılarıdakurguladığımızinsanüstüvarlıklaraterketmekzorundakalırız.Zatenzekamızdaancak içindeyaşadığımızbuküçük,zavallıgezegene layık,değilmi? ‘İnsanherşeyinölçüsü.’İştebudüşünceylebirandabitkadarbirvarlıkbirdenhürmetedilesibir mertebeye yükseliyor. Artık tek yapması gereken haddini bilmek olmalıdır.Kainatı incelemekten vazgeçmeli, üzerinde yaşadığı toprak parçasıyla alakadarolmaklayetinmelidir.Budüşünceyikavradığımdadostlarımkendimiveetrafımdakiherşeyibukavramınışığındayenidendeğerlendirmeyekoyuldum.Kainatbenimiçinartıkbomboşbirharitadanibaretti.Vebuharitanınortasındaküçücükbirlekevardı.Gezegenimiz.Bulekeninüzerindedeküçücükbirsiyahnoktabulunuyordu.Ben.Bildiğim tekişeyoydu.Haritanıngerikalanbeyazkısmından feragatettim.Artıkbuküçüklekeyiaraştırmalı,boyutlarınıkavramalı…Sonrahükmedecekgücekavuşmak için çabalamalı diye düşündüm.Almaçlarım, arzularımdoğrultusundahükmetmeliydim ona. Arma yalnızca bu küçük noktaya. Yoksa Allah’la boyölçüşmeyekalkanbirinindibiboylayacağınınbilincindeydim.”

“Seni şimdi anlıyorum İbni Sabbah,” diye bağırdı yan şakacı bir tonlamayla.“Allahcennetteneysesendeburadaoolmakistiyorsun.”

“Çokşükür!Nihayetzihninbirazolsunaydınlanabildi,”diyegüldüHasan.“Tamda zamanında oldu bu. Yoksa mirasımı size bıraktığım için üzülmeyebaşlayacaktım.”

“Ama sonunda haritadaki boşlukları da doldurmaya başladın,” dedi Ebu Ali.“Başkatürlücennetinikoyacakyerbulamazdın.”“Bakın,olupbitenleriidrakedenbizlerle karanlıkta şuursuzca debelenip duran kitleler arasındaki fark şudur; bizkendi sınırlarımızın farkındayız. Onlarsa bu türden sınırları olduğunu inkarediyorlar.Bizdenbubilinmeyenboşluğudoldurmamızı talepediyorlar.Ziraonlarbilinmezliğetahammülgöstermekabiliyetindedeğiller.Amabizlerhakikatdiyebirşey olmadığının idraki içinde olduğumuzdan onları boş hayallerle, uydurulmuşhikayelerleavutabiliriz.”

Page 214: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Buradakihikayeçokhızlı ilerliyor,”dediBuzrukÜmidbiryandankonuşmalarıdinleyipbiryandandaaşağıdaolupbitenleritakipetmeyeçalışırken.“İkincigençdekendinegeliyorgibi.Kızlaretrafındadansabaşladılar.”

‘“Hadiizleyelim,”dediHasan,veEbuAli’ylebirlikteBuzrukÜımid’ekatıldı.

Kızlar, Züleyha uyuyan Yusuf’un üzerindeki battaniyeyi kaldırırken nefeslerinitutmuşlardı. Hadımların taşıdığı sedyeden taşan bacakları boyunun uzunluğunuilkandagözler önünesermişti.Şimdibattaniyenin kalkmasıylagüçlü vücududaortayaçıkmıştı.

“Devgibi!KolununaltındakaybolurgidersinsenCada,”diyefısıldadıZofanabircesarettoplamagayesiyle.

“Sankisenböbürlenecekdurumdaymışsıngibi,”diyeçıkıştıRukiye.

BusıradaZüleyhayanmaçömelmişbüyükbirilgiyleonuseyrediyordu.

“Uyanınca ne yapacak dersiniz?” diye sordu küçük Fatma endişeyle. Sankiyaklaşanbirtehlikedenkorunmakistercesineelleriyleyüzünükapatıyordu.Kızlararasında en çekingeni olduğundan Fatma’dan ayırmak için ona küçük Fatmalakabınıtakmışlardı.

“Seniyiyecek,”diyetakıldıHabibeona.

Rukiyekahkahayıbastı.

Ama Yusuf uyuyordu. Sadece gözüne ışık geldiği için rahatsız olup hafifçearkasınıdönmüştü.

Züleyhakalkıparkadaşlarınınyanmadöndü.

“Kendindengeçmişgibiuyuyor,”dedi. “Amabumuhteşembirkahramandeğilmi neticede? Hadi biz dansa başlayalım. Uyandığında bizi öyle görürse mutluolur.”

Herkızenstrümanımalıpşarkımırıldanmayabaşladılar.Züleyha’ylaRukiyedetamburlarınıneşliğindeusulcadansediyorlardı.

Cada’ylaküçükFatma’ysahâlâkorkuiçindetirtirtitremekteydi.

“Nedensiz ikinizşarkısöylemiyorsunuz?”diyesorduZüleyhasinirle. “Sadecedudaklarınızıoynattığınızıgörmüyormuyumsanıyorsunuz?

“Rüstem’in oğlu Sührab da ancak bu kadar yakışıklıydı herhalde,” diye fikirbeyanettiEsma.

“SakınbanakendinideGürdaferitolarakgördüğünüsöyleme.”

Züleyhagüldü.

“Gülmesene,Züleyha.SendeGürdaferitsayılmazsın.”

Züleyha cevap olarak vücudunu eğip bükerek son derece kıvrak bir dansabaşladı.

“Bakın, daha şimdiden Züleyha onu baştan çıkarmaya çalışıyor,” dedi Esma

Page 215: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

gülerek.“Amakahramanımızhenüzonunfarkınavaramazki.Dahauyanmadı.”

“TıpkıKıtfır’ınkarısıZüleyha’nınfarkınavarmayanMısırlıYusufgibi,”diyesözekarıştıRukiye.

“Bakbudoğruişte!YusufveZüleyha!Nekadardauyumlu.”

Cadabukeşfineçoksevinmişti.

Enstrümanlarını bırakıp toplandılar ve kendilerini bir süre şiire verdiler. KısasüredeZüleyha’nındaiştirakettiğibiratışmabaşlamıştı.

DerkenYusufkollarındandestekalarakdoğrulupçevresinebakındı.Ardındandakahkahalarlagülmeyebaşladı.

Kızlarpanikiçindeydiler.

“AmanAllah’ım!Anladı.Herşeyiduymuş!”

Başını ellerinin arasına alan Züleyha da arkadaşlarına yüzünde büyük birumutsuzluklabakıyordu.

Yusufgözlerinikırpıştırıpbaşını ikiyanasalladı.Sonragözlerinikapattı.Birazbekledi. Ardından yeniden açtı. Şimdi karşısındaki kızlara büyük bir heyecanlabakıyordu.

“Allah-uEkber!Bubirrüyadeğil!”

Bu sözler Züleyha’nın kendini toplamasını sağlamıştı.Hemen atılıp, Yusuf’unyanındakiyastıklarailişti.

“Elbetterüyadeğil,Yusuf.Cennetegeldin.Bizhurilersenibekliyorduk.”

YusufmeraklaZüleyha’nınyüzünedokundu.Sonraayağakalkıphavuzakadaryürüdü. Sonra kendisini meraklı gözlerle seyreden kızlara çekingen tavırlarlabakmayabaşladı.ArdındanZüleyha’nınyanmadönüpdahaziyadekendikendinekonuşuyormuşçasına, “Şehitler adına!” dedi. “Seyduna doğruyu söylüyormuş.Amabeninanmamıştım.”

Sonrayenidenyatağınayöneldi.Kendisiniçokhalsizhissediyordu.Ağzındadaacıbirtatvardı.

“Süleyman’laİbniTahirneredeler?”

“Onlardaseningibicennetteler.”

“Susadım.”

“Sütgetirinona,”diyeemrettiZüleyha.

Getirilenbirtassütübirdikiştebitirdi.

“Şimdinasılsınyorgunseyyah?”

“Dahaiyiceyim.”

“Uyanıncanedenöylegüldün?”

Yusufhatırlamayaçalıştı.Hatırlayıncadayenidenkahkahalaraboğuldu.

Page 216: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Ha,önemlibirşeydeğil.Sadecesaçmasapanbirrüya.”

“Anlatsana.”

“Bana güleceksiniz ama. Seyduna bana küçücük hap gibi bir şey verdi. Vebirden uçmaya başladığımı hissettim. Bunu fark ettiğim anda da aslında yerdeyatmaya devam ettiğimi gördüm. Ah, yedi imam adına! Buraya nasıl geldim ozaman?Gerçektenuçmuşolamamdeğilmi?”

“Elbetteuçtun,Yusuf.Hepimizhavadanbizedoğrusüzülüşünüseyrettik.”

“Ey Yüce Allah’ım! Doğrumu bu? Durun da size şu rüyamı anlatayım. Tabiigerçektende rüyaysa.Uçupbüyükmesafeler katettiktensonradevasabir çöleeriştim.Altta, kumların üzerinde benimle neredeyse aynı hızla giden bir şahiningölgesini görüyordum. ‘Bu yırtıcı kuş seni parçalayacak Yusuf,5 dedim kendikendime.Yukarı,aşağı,sağa,solabaktım.Amakuştanhiç izyoktu.Solkolumukaldırdım. Sonra da sağ kolumu. Aşağıdaki gölge de kanatlarıyla benimhareketlerimi tekrarlıyordu. Bu arada çocukken babamın sığırlarını gütmeyegittiğimde yerde böyle gölgeler gördüğümü o yüzden de bu tür şeylere aşinaolduğumu söyleyeyim size. Hayvanlar yırtıcı kuşların gölgesini gördükleri andakorkuyla kaçışırlardı. ‘Kartala dönüşecek halin yok ya,’ dedim kendi kendime.Derken büyük bir şehrin üzerine ulaştım. Daha önce hiç böyle bir yergörmemiştim. Dağlan andıran saraylar, farklı renklerdeki kubbeleri ve ordumızraklarınıandırandevasauzunluktakiminareleriylecamilerheryanıkaplamıştı.‘BurasıBağdathattaKahireolabilirmi?’diyesordumkendime.Büyükbirpazarınüzerineulaştım.Aşağısıadetaanababagünüydü.Uzun,incebirminareyedoğruyaklaşıyordum. Şerefesinde halife olduğunu tahmin ettiğim biri ellerini kollarınısallayıp bağırıyordu. Sanki birine sesleniyor sonra da eğilerek selam veriyorgibiydi.O eğilirkenminare de onunla eğiliyordu.Kimi selamladığını görmek içinetrafımabakındım.Amakimseyigöremiyordum. ‘Anlaartık,Yusuf,’ dedimkendikendime. ‘Artık halifelerin, minarelerin seni selamlayacağı kadar yüksek birmertebedesin.’ Derken halifenin Seyduna olduğunu fark ettim. O an dehşetekapılmıştım.Kaçabilmekiçinetrafımabakınmayabaşladım.AmaSeydunaadetabirmaymungibiminaredenaşağıatladıve tekbacağıüzerindekomikbirdansabaşladı. Bir anda etrafı Hindistan’dan gelen şu yılan oynatıcılarını andıranadamlarla kuşatıldı. Seyduna onların flütlerinden yayılan ezgilerle adeta aklınıkaçırmışçasınadansediyordu.Neyapabilirdim?Kahkahalarlagülmeyebaşladım.O anda da sizleri fark ettim. Garip, çok garip! Hakikat rüyamı yendi.” Kızlargüldüler.

“Gerçektençoktuhafbir rüyaymış,”dediZüleyha.“Demekgörünmezkanatlarveburüyaeşliğindegeldinyanımıza.”

Yusuf bu sırada masanın üzerindeki yiyecekleri fark etmişti. Kurt gibi açtı.Yiyeceklerinkokusuburnunagelincegözleriparıldadı.

“Yemek ister misin?” diye sordu Züleyha. “Ama önce yıkanman lazım. Bak,sıcacıksuhazırlandıseniniçin.”

Eğilip Yusuf’un sandaletlerinin bağcıklarını çözmeye koyuldu. Diğerleri deüzerindekicübbeyialmayayeltendi.AmaYusufbunaizinvermemişti.

Page 217: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Karşıkoyma,Yusuf,”dediZüleyha.“Cennettesin.Buradautanmayayeryok.”

Onu elinden tutup havuza doğru götürdü. Burada Yusuf belindeki peştamalıçıkartıpsuyadaldı.Züleyhadatülünüçıkartıpyanmasokuldu.Yusuf’unbaşındakisarığı alıp emniyetli bir yere kaldırmaları için arkadaşlarına uzattı. ArdındanYusuf’laşakalaşarakyıkanmasınayardımetmeyekoyuldu.

Yusuf bir süre sonra havuzdan çıkıp havluyla kurulanırken kızlar da yiyecekikramına başladılar. Uzatılan her yiyeceği ağzına atıp büyük bir iştahla yiyordu.“Allah’ım,nelerekadirsin!”dedi.“Artıkcennetteolduğumaeminim.”

Onaşarapikramettiler.

“Peygamberbunuyasaklamamışmıydı?”

“Kuran’da Allah’ın cennette şaraba izin verdiğinin yazılı olduğunu bilmiyormusun? Üstelik bu sarhoş etmeyecek türden bir şarap.” Züleyha onu içmeyemecbur bırakmıştı. Yusuf sonunda dayanamadı. Susuzluğunun da etkisiyle birdikiştetestininyansımbitirdi.

Sonrayenidenyastıklarauzandı.Başıhafifhafifdönüyorsadabundanoldukçamemnundu.ZüleyhayanmasokulupYusufunbaşınıkucağınakoydu.

“KeşkeSüleyman’laİbniTahirbenigörebilseler!”

Kendini bir tanrı gibi hissediyordu. Bu sabahki kahramanlıklarını anlatmaktankendini alamıyordu. Rukiye de bu sırada yanma çömelip ona yiyecek ve şarapikram etmeyi sürdürüyordu. Anlatacakları bitince kızlar enstrümanlarını alıp azönce besteledikleri şarkıyı çalıp söylemeye başladılar. Yusuf mutlulukla karışıkgururdanneredeyseeriyipbitmişti.

YusuflaZüleyha’nınŞarkısıZüleyha’nınvücudugerildi

Tıpkıavcınınelindekullanılmayahazırbiryaymisali

Züleyhakiminkalbinivuracak?

TabiikiadıYusufolanbuyiğidinkini.

CennetbakiresiZüleyha’mız

Allah’ınhükmüylesenikılacakmesut.

EngüzelimizdiroduyuyormusunYusuf?

İspatladınkendinidüşmanakarşı,şimdiistermisinZüleyha’yı?

İtinagöster,olmaMısırlıYusufgibi

Kabaveacımasız,kırmasakınonunkalbini.

Züleyha’mızhiçbirerkeğindeğil

Yalnızcaşenindirezeldenberi.

YokturZüleyha’nınkaragözlerineeş,

Page 218: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Göğüsleriteniipeksi,

Dudaklarıtıpkıaçanlalemisali

Helebirdesarılırsatadarsınşefkati.

ZüleyhakollarınıYusuf’unboynunadolayıponukendinedoğruçekti.Ardındandausulcadudaklarımöpmeyekoyuldu.

Yusuf tammanasıylamutluluktan sarhoş olmuş gibiydi. Daha ne olup bitiğinianlayamadan Züleyha yeniden doğrulup kızlara bir işaret verdi. Onlar daenstrümanlarımalıpbirdansmelodisiçalmayabaşladılar.

Kollarını dahada yukarı kaldırınca göğüsleri iyice ortaya çıkmıştı. Kalçalarınısallayarakdansabaşladı.Öncelerisakin,hafifhafifsallanıyordu.Yusufneredeysenefesbilealmadanonuizliyordu.Zatendüşünemeyecekhaldeydi.Önündekıvrakhareketlerledansedenvücuttanbaşkahiçbirşeygöremiyordu.

“Allah-uekber!”diyefısıldadıkendikendine.

Züleyha’nın dansı giderek hızlanıyordu. Belini giderek daha hızlı oynatıyor,bacaklarınındadesteğiyleadetabirşelalemisalisalındıkçasalınıyordu.Sonundakendi çevresinde çılgınca dönmeye başladı. On kez. Yirmi kez. Sonra dayayındanfırlamışbirokmisaliYusuf’unkollarınaatıldı.İçgüdüselbirhareketleonuyakalayan Yusuf kıza sımsıkı sarılırken dünyayı unutmuştu. Rukiye parmakuçlarındayaklaşıpüzerleriniyatakörtüsüyleörttü.

Birsüresonra,Yusufmüthişderecedemutluuykusundanuyandı.Etrafınabaktıvebirkezdahahayretleriçindekaldı.Zirauykusununhafiflediği,oyarıuyuryanuyanık olduğu anlarda gözlerini açınca kendisini Alamut’ta bulacağından veburadayaşadığıherşeyinyalnızcabirrüyadanibaretolduğunugöreceğindençokkorkmuştu.AmagözleriniaçtığındahemenkarşısındaZüleyha’yıveçevresindekiyedi kızıgörünce rahatladı.Artıkcennetonaeskisi kadar inanılmazgelmiyordu.Bu kızların yanında kendisini çok rahat hissediyordu. Burada olmak hakiki birmutluluktu. Kızların tül giysilerinin arasından parıldayan harika tenlerine doyadoya baktı. Gözü Züleyha’nın diri göğüslerine takılınca içi bir kez daha arzuyladoldu.Birazöncekizevkdakikalarınıhatırlayıncayüzükıpkırmızıkesilmişti.Hâlâdoğrudürüstdüşünemiyordu.

“Bunlarıanlattığımdakaledebanainanacakbiriçıkarmıacaba?”diyesordu.

Bu sırada kızlar aralarında fısıldaşıyorlardı. “Şimdi de biz onunla birazeğlenelim,”dediRukiye,Züleyha’ya,

“Ne hakla benden böyle bir talepte bulunursun.Burada kararları ben veririm.Sizeihtiyaçolursahaberverilecek.”

“Sadecekendinidüşünüyorsunsen!Seydunabizisadeceseyretmemiziçinmigönderdiburaya?”

Rukiyeöfkedenkıpkırmızıkesilmişti.

“BırakdakararıZüleyhaversin,”dediCadaonusakinleştirmeyeçalışarak.‘

Page 219: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Sensus,cüce.Onukimseylepaylaşmayaniyetiyok.Görmüyormusun?”

“Allahtansenigörmedi.Yoksacennetteolduğundankesinşüphelenirdi.”

Züleyhaonaküçümseyicibakışlaryöneltiyordu.

Züleyhadaöfkedenpatlayacakhalegelmişti.TamoandaYusufunuyandığınıve büyük bir ilgiyle kendilerini izlediğini fark ettiler. Züleyha’nın gözleri öfkedenkıvılcım saçıyordu neredeyse. Hemen tabaklarla sürahileri alıp yeniden yiyecekiçecekservisinebaşladılar.Züleyhadayüzündeen tatlı gülümsemesiyleyanmaçömeldi.“İyidinlendimmi,sevgilim?”

Cevap vermek yerine Yusuf kolunu Züleyha’nın beline dolayıp onu kendineçekti. Bu sırada da gözü Züleyha’nın omzu üzerinden diğer kızlara takıldı.Minderlerekurulup,yarıçekingenyarıhayranlıkdolubakışlarlakendisiniseyredenCada’ylaküçükFatma’yıfarketmişti.Onlaraisteklegözkırptı.Bugüvercinlerindehiçbireksiğiyokdiyedüşündü.

“Nereyebakıyorsun,aşkım?”

Züleyhaonundüşüncelerininbaşkayönekaymayabaşladığınısezmişti.

“Dışarı. Etrafın ne kadar aydınlık olduğunu şimdi fark ettim. Çıkıp birazcennettedolaşmakistiyorum.”

“Senigötüreyim,Yusuf.”

“Onlardagelsin.Kendileriniyalnızhissetmesinler.”

Yusuf, Cada’yla küçük Fatma’yı işaret etmişti başıyla. “İstiyorsan onlarla çıkdışarı.Benburadabeklerim.”

BuYusuf’ubirazkorkutmuştu.Züleyha’nınsuçlayıcısestonunufarketmemekmümkündeğildizaten.

“Züleyha ben öyle bir şey istemiyorum. Sadece burada yalnız kalırlar diyeüzüldüm.”

“Sus.Anlıyorumben.Sıkıldınbenden.”

“Peygamberveşehitlerşahidimolsun.Buyalan.”

“Cennetteböylekonuşamazsın.”

“Nedenbenidinlemiyorsun,Züleyha?”

“Kabulet.KüçükFatma’ylaCada’danhoşlandın.”

Yusufkendisininasılaffettirebileceğinibilemiyordu.

“Pekala,hadiZüleyhagidelim.Onlardacanlanneistiyorsayapsın.”

Züleyha’nın gözlerinden yaşlar süzülse de dudaklarında zafer dolu birgülümsemebelirmişti.

“Arkamızdangelin.Birşeyeihtiyacımızolursayakındaolursunuzböylece.”

Köşktençıktılar.

Page 220: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Yusufacayipışıklarabakıpbaşınıikiyanasalladı.

“BugözlerimlegördüklerimeAlamut’takimseinanmayacak.”“Sanaokadarazmıgüveniyorlar,Yusuf?”

“O kadar da değil. İnanmayanı surlardan aşağı atarım zaten.” Çiçek kokulanarasındabahçedekolkolailerliyorlardı.Diğeryedikızdahemenarkalarındaydı.

“Ne kadar büyüleyici bir gece!” diye iç çektiCada. “Her an cennete daha birbenziyorsanki.”

“BirdegördüğüherşeyihakikatsananYusuf’unnelerhissediyorolabileceğinidüşünsene!”diyecevapverdiRukiye.

“Sen birden böyle bir yerde uyansan cennette olduğuna inanırmıydın?” diyesorduEsmamerakla.

“Bilmem. Belki. Tabii dünyayı tanımamış olsaydım.” “Efendimiz çok farklı biradam.Allah’ınonabubahçeleriyapmasınıemrettiğineinanıyormusun?”

“Böylesorularsorma,Esma.Oçokkudretlibiri.Hattabelkidebirbüyücü.Şuankonuştuklarımızıdinliyorbileolabilir.”“Korkutmabeni,Rukiye.”

Cadaonasımsıkısarıldı.

“Seydunayalnızcabugeceyicennettegeçireceğimisöyledi.Sencebeniburayabirdahayollarmı?”diyesorduYusuf.

Züleyhairkildi.Necevapverecektişimdi?

“Bilmiyorum, Yusuf. Sadece öbür dünyayı ebediyen terk ettiğinde bizimefendimizolacağınıvesanailelebethizmetedeceğimizibiliyorum.”

Yusuftuhafbirgerginliğekapılmıştı.Züleyha’yasımsıkısarıldı.

“Bizdenayrılacağıniçinüzülüyormusun?”

“Elbetteüzülüyorum,Züleyha.”

“Benidüşünecekmisin?”

“Senihiçaklımdançıkarmayacağım.”

Sarıldılar.

Geceninserinliğinihissedincedeköşkegeridöndüler.

Yeniden içmeye başlamışlardı. Açık havada ayılan Yusuf yeniden sarhoşolmayabaşladı.Cesaretiyenidengelmişti.ZüleyhaşarapdoldurmaklameşgulkenCada’yı yanma çekip onu öptü. “Buraya bir dahaki gelişimde benim olacakmısın?”

Karşılık olarak Cada narin kollarını onun boynuna doladı. Şarap onun dacesaretiniartırmıştı.

ArkasınıdönenZüleyhaonlarıgördü.Gözleriöfkedenalevsaçıyorduadeta.

Cada,Yusuf’unyanındankalkıphemenuzaklaştı.

Page 221: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Yusufgülmeyebaşladı.YüzümahcubiyetlekızararakZüleyha’nınyanınagidip,kulağınafısıldadı.

“Şakalaşıyordukgörmüyormusun?”

“Banayalansöyleme.Seningerçekyüzünügördüğümiyioldu.”

Yusufonukucaklamakistedi.

“Benirahatbırak.Canınkimiistiyorsaonagit.”

Züleyha ona arkasını döndü ve tam o sırada camdan kendisini tehditkar birifadeylesüzenApama’nınyüzünügördü.Apamahemeniçeriçekildi.

AmaZüleyhadakendinegelmişti.

“Ah,Yusuf,Yusuf!Sadecesenikızdırmayaçalıştığımıanlamıyormusun?Senbenimveburadakiherkesinefendisisin.”

Elindentutuponuarkadaşlarınınyanmadoğruyöneltti.

“Burasıseninkrallığın,istediğiniseçebilirsin.”

Birazdahaşarap ikramettiler.Yusuf’unkalbi gurur vehazdanerimişti adeta.Artıkbuyedikızınruhlarınınvebedenlerininefendisivebumuhteşembahçelerleharikulade köşkün sahibi olduğuna iyice emin olmuştu.Yalnızca içkidenbulanıkzihninde zaman zaman kısa bir süre sonra buradan ayrılmak zorunda olduğubeliriyor ama bir sonraki kadehle de bunu unutup, tüm kederlerindenuzaklaşıyordu.

İşaretin verilmesiyle Züleyha içeceği hazırladı. Küçük hapı kadehe atarkenellerititriyordu.KüçükFatmagözlerinikapattı.Cadadaheyecanınahâkimolmakiçinbirhayliçabasarfediyordu.Yusufhiçbirşeydenhabersizbukadehidebitirdi.Kısa süre sonra da yastıklara üzerine devrilip kendinden geçti. Kızlar hemenüzerini örttüler. Yusuf bir ara sanki hava aniden soğumuş gibi tepeden tırnağatitredi.

“Aslınabakarsanhâlâtamolarakanlamışdeğilim,”dedikuledekiEbuAli. “Bugecekigayretlerindemuvaffakolsanbilehaşhaşilerdennegibifaydalarbeklediğinibirtürlüidrakedemiyorum.Gerçektenonlarüzerindebirtarikatinşaedebileceğinkanaatindemisin?”

“Kesinlikle.Tarihtekitümidaremetotlarınıdikkatle inceledim.Menfivemüspettüm yönlerini mukayese ettim. Tarihte hiçbir hükümdar tam manasıyla egemenolmamıştır.Egemenliğiençok tehditedenhususdazamanvemekanolmuştur.Büyük İskenderdünyanınneredeyseyansını fethetti.Amaölümeyenilip zirveyeçıkamadantarihsahnesindensilindi.Romaimparatorlarıgüçlerininesildennesleaktardılar.Evet,mekansorunuyaşamamışlardıbelkiamazamanaherseferindeyenik düşüyorlardı.Muhammed ve takipçileri daha iyi birmetot geliştirdiler. Heryanaruhlarıköleleştirecekvaizlergönderdiler.Buşekildehertürlüdirencikırmayıbaşardılar.Artıkülkelerolgunarmutlargibisapırsapıravuçlarınadüşüyordu.Amamaneviyatın güçlü olduğu yerlerde mesela Hıristiyanlar karşısında buüstünlüklerini yitiriyorlardı.Roma kilisesinin onunkinden bile daha iyi birmetodu

Page 222: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

vardı. Orada veraset Müslüman halifelerde olduğu gibi kan bağına göre değilZeka kapasitesine göre tespit edilen kurallara göre biçimleniyordu. Ancak enzekiler liderlik mertebesine yükselebiliyordu. Tabii bu zeka da inananların çokgüçlü bir biçimde birlik olmasını sağlıyordu. İşte kilise köleliği zaman içinde buşekildealtetti.Amaonlardamekanabağımlıydılar.Bizzatbulunmadığıyerlerdekilisenin hiçbir gücü olmuyordu. Bu yüzden de çeşitli vaatlerle güçlümüttefikleraramakmecburiyetindekalmışlardır.

“Ben burada başka hiçbir müttefike ihtiyaç duymayacak bir yapı inşa etmekistiyorum.Şimdiyedekhükümdarlarbirbirleriyleheporduları vasıtasıyla savaştı.Toprak almak, düşmanları alt etmek için de orduya ihtiyaç duydular. Bir karıştoprakparçası içinbinlerceaskerinöldüğüsavaşlaryaşandı.Amadiğer taraftanhükümdarlar hiçbir vakit kendi hayatlarının tehlikede olduğu korkusunuhissetmediler.İştebizimhedefimizonlarıniçinebukorkuyusalmakolacak.Başbirdarbealırsatümvücutbudarbedenetkilenir.Kendihayatınıntehlikedeolduğunugören bir hükümdar anlaşma yapmaya yanaşacaktır. Kısacası hükümdarlarınyüreğine bu korkuyu düşüren bir güç dünyanın da hâkimi olmayı başarmışdemektir. Ama bu korkunun etkili olabilmesi için sarsıcı metotların kullanılmasızaruridir. Hükümdarlar iyi korunur ve gözetlenirler. Bu tür bir durumda ancakölümdenkorkmayanhattatamtersineölümüarzulayanbirionlaraçısındantehlikearz edebilir. Bu geceki deneyimizde de işte böyle insanlar yaratmaya çalıştık.Onları yaşayan birer hançer haline getirerek zaman ve mekanı alt etmeyiplanlıyorum. Onlar kitlelere değil yalnızca hükümdarlara, krallara dehşetsalacaklar. Onlar tarafından hasım olarak bellenen her hükümdar hayatındanendişeederekkorkuiçindetitreyecek.”

Kulede uzunca bir sessizlik oldu. Büyük dailer ne birbirlerine ne de Hasan’abakmayacesaretedebiliyorlardı.SonundaBuzrukÜmidsessizliğibozdu.

“Şimdiye dek bize anlattıkların bir taraftan son derece açık ve basit, İbniSabbah.Amadiğer taraftandaenazokadarcüretkarvekorkunçşeyler.Sankiyaşadığımız dünyaya ait olmayan bir zihnin ürünü gibi geliyor ilk anda. Sankiyalnızlığınetkisiylehayallerlegerçeklerikarıştıranbirininsözlerigibi.”

Hasangülümsedi.

“Anlaşıldığı kadarıyla sen de bir zamanlar Ebu Fazıl’ın düşündüğü gibi aklimelekelerimin yerindeolmadığı kanaatindesin.Amabuaslında senindeherkestarafındandefalarcakullanılmışyolutercihedipbaşkayollarolabileceğineihtimalvermemendenkaynaklanıyor.Zatenaleladelikdenenşeydebudeğilmidir?Dahaönce hiç denenmemiş bir şeyi düşünüp bunu hayata geçirmeye çalışan biri nekadar gerçekçidir sence? Mesela Muhammed’i ele alalım. Fikrini ilk beyanettiğindeMekke’de etrafındakilerin çoğu ona gülmüştü.Onu deli bir hayalci gibigörüyorlardı. Ama sonunda eriştiği muhteşem başarı onun hesaplamalarınınkuşkucularıntereddütlerindençokdahagerçekçiolduğunuortayakoydu.Bendeplanımıaynıimtihanatabitutuyorumişte.”

“Eğer fedailerin gerçekten de tam söylediğin hale dönüşeceklerine eminolabilsemanlattıklarına bütünüyle ikna olabilirdim,” dediEbuAli. “Ama kendisini

Page 223: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

bir cennetin beklediğine ne kadar inanmış olursa olsun bir insanın ölümünpeşindenkoşabileceğinenasılinanayımbilemiyorum.”

“Varsayımlarım yalnızca insan ruhu üzerine bildiklerime değil aynı zamandainsanvücudunun fonksiyonlarıhususundakibildiklerimededayanıyor.Dünyanınneredeyseyarısınıat,eşek,devesırtındadolaştım.Kahyürüdüm,kahgemilerdeyolculuk yaptım. Sayısız insanla, gelenekle muhatap oldum. Her türlü insanidavranışa tanıklık ettim. Kısacası şu an ruhsal ve fiziksel açıdan tüm insaniözelliklere önümde açık bir kitap misali hâkimim. Fedailer yeniden Alamut’tauyandıklarında artık cennette olmadıklarını görmenin derin üzüntüsünühissedecekler. Bu üzüntüyü hafifletmek için de tecrübelerini arkadaşlarıylapaylaşacaklar. Bu sırada vücutlarındaki haşhaşın da tesiriyle benzer şeyleri birkez daha yaşama arzulan giderek artacak.Onlar bu arzunun nedenini cennetekavuşmaisteğiolaraktasavvuredecekler.Akıllarıfikirleribirlikteolduklarıkızlardaolacak ve gerçek ölümü özlemle beklemeye başlayacaklar. Şehevi hayallergiderekdayanılmazbirhalalacak.Adetaçılgınlığıneşiğinegelecekler.Hayalleri,anlattıkları,tasavvurlarıtümhayatlarımçepeçevrekuşatacak.Kanlankaynayacakkısacası. Sonunda da müthiş istekle dolu, sağlıklı düşünemeyen insanlaradönüşecekler.Onlarıteselliedeceğizbirsüre.Sonravakitgelinceonlarasonundacennet kapılarının ardına kadar açılacağım söyleyeceğimiz vazifeler vereceğiz.Ölümekoşacaklarvedudaklarındamutlubirtebessümlecanlarınıverecekler.

Osıradakuleningirişindekihadımseslendi.

“Seyduna!Apamahemenanabahçeyegelmeniziistiyor.”

“Pekala.”

Hasanonugönderdi.

Büyükdailerinyanınagidipheyecanla, “İbniTahir’lealakalı yolundagitmeyenbirdurumvargaliba,”dedi.“Beniburadabekleyin.”

Cübbesinesarınıpaşağıyayöneldi.

Page 224: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

12

HadımlarİbniTahir’igetirdiklerindeMeryem’inköşkünetambirölümsessizliğiçökmüştü.TekkelimebileetmedenİbniTahir’iyatırıpsedyeyideyanlarınaalarakgitmişlerdi.

Safiye,Hatice’yedoğrusokulupsiyahbattaniyeninaltındakihareketsizbedenekorku dolu gözlerle bakıyordu. Havuzun kenarına ilişen diğer kızlar daşaşkınlıktan donakalmış bir şekilde onu seyrediyorlardı. Meryem bir kenaraçömeliparpınayaslanıpboşgözlerleetrafıseyretmeyekoyuldu.

Acısıyenidenkörüklenmişti.DemekHasanonuyanınabirsevgiligönderecekkadarazseviyordu!OysatamtersineHasan’ıhaberiolmadanaldatmışolsaonakarşı hissettiği sevgisi artardı belki de. Ama bu halde ondan nefret ediyordu.Sadece ondan da değil, bu gece ilgilenmesi için gönderdiği karşısındaki bubilgisiz,safgençtendenefretediyordu.Güzelliğinivekabiliyetlerinikullanarakonubaştan çıkarması ve cennette olduğuna ikna etmesi gerekiyordu üstelik. Bunudüşününcekarşısındayatangenciiyideniyiyeküçümsemişti.

Battaniyeninaltındakivücutkıpırdadı.Kızlarnefeslerinitutmuşlardı.

“Reyhane!Kaldırörtüyü.”

Meryemsertvebuzgibibirtonlamaylakonuşmuştu.

Reyhane çekingen tavırlarla söyleneni yerine getirdi. İbni Tahir’in yüzünügördüklerinde hepsi şaşkınlık içinde kalmıştı. Neredeyse bir çocuk gibiydi.Çenesinde tek tüksakalbelirmişti.Başındakibeyazsarığı kaymış,genişalnıylakısacık kesilmiş saçları ortaya çıkmıştı. Uzun kirpikli göz kapakları ve kırmızıdudaklarısımsıkıkapalıydı.

“DemekşairİbniTahirbu,”diyefısıldadıHatice.

“BusabahTürksancağınıdaoelegeçirmiş,”dediSit.

“Yakışıklıymış,”diyefikrinisöylediSafiye.

Meryem de uyuyan misafire bakmak üzere yanlarına gelmişti. Dudaklarınınucundabirgülümsemebelirdi.Kurbanınıböyletasavvuretmemişti.

Bu genç kahraman bir şair miydi yani? Ne kadar da saçma geliyordu tümbunlar.

“İyidebudahabirçocuk,”dedikendikendine.,

Page 225: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Bu düşünceyle bir nebze de olsa rahatlamıştı. Onu cennette olduğuna iknaetme işini seveceğinidüşünmeyebaşlamıştı.AslındaHasan’ınkendisineverdiğivazifegerçektendeenteresandı.Efendisininmuhteşemamabirokadardatuhafbiriolduğukesindi!Artıkplanıuygulamasafhasınageçmişti.Kendisidebuplanınönemli bir parçasıydı. Kendisine bu vazifeyi vermiş olması Hakan’ın ona olangüvenini ortaya koymuyor muydu? Belki de boş gururu yüzünden Hasan’ıanlamaktagüçlükçekiyordu.Neticedehayatıboyuncaböylesioyunlarınpeşindekoşmamışmıydı?Hasandaona istediği fırsatı sunmuştu.Bu türdenbiroyununiçindeolmasahayatıçokdahabomboşolmayacakmıydı?

İbni Tahir’in gencecik yüzünü gören diğer kızların da omuzlarından yükkalkmıştı sanki.Hatta çekingenSafiyebile, “Onucennetteolduğuna iknaetmekzorolmayacak,”demişti.

Meryemparmaklarınıarpıntellerindedolaştırmayakoyuldu.

“Şarkısöyleyipdansedin!”

Köşkün havası değişmişti sanki. Bazıları enstrümanlarını alıp çalmayabaşlarken geri kalanlar da dans etmeye koyuldular. Tüllerin arasından görünenkollarını, bacaklarını seyretmek gerçekten de çok keyifliydi. Meryem sankimisafirleri uyanmışçasına cezbedici danslar sergileyen kızları gülümseyerekizliyordu.

“Hâlâ uyanmadı,” dedi Sit tamburuyla zilini bir kenara koyarken. Moralibozulmuşgibiydi.

“Hadiüzerinebirazsudökelim,”diyeönerdiReyhane.

“Sendelirdinmi?”diyeazarladıonuHatice. “Cennetteböylebirkarşılamamıolur?”

“Çalıp dans etmeye devam edin,” dedi Meryem. “Ben de onu uyandırmayaçalışayım.”

İbni Tahir’in yanına çömelip dikkatle incelemeye koyuldu. Yakışıklı, asilçehresindenetkilenmişti.

Eliniuzatıpusulcaomzunadokundu.İbniTahirirkildi.Meryemgencinbirşeylermırıldandığınıduyargibiolmuştu.Korkuyorduamabirokadardamerakiçindeydi.Kendinibutuhafyerdebuluncanediyecekacabadiyedüşünüyordu.

Onayavaşçaadıylaseslendi.

İbniTahirbirdendoğruldu.Gözlerinifaltaşıgibiaçıpşaşkınbirifadeyleetrafınabakınmayabaşladı.

“Neredeyimben?”

Titrek,mahcupbirsestonuylakonuşmuştu.

Dansedipşarkısöyleyenkızlardurdular.Onlardaderinbirşaşkınlıklagencebakıyorlardı.

Meryemhemenayağakalktı.

Page 226: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Cennettesin,İbniTahir.”

Şaşkınlıkiçindeetrafınabakınıpyenidenyattı.

“Rüyagördümherhalde,”diyemırıldandı.

“Duydunuzmu?Cennetteolduğunainanmıyor,”diyefısıldadıHaticekorkuyla.

Hiçde fenabirbaşlangıçdeğil diye düşündüMeryem.Bir kez daha dokunarakadıylaseslendi.

İbniTahirbuseferdedoğruldu.BakışlarınıMeryem’inyüzünedikti.Dudaklarıtitriyordu.Gözlerindenhissettiğidehşetnetbiçimdeokunuyordu.Etrafınabakındı.Sağınısolunuelledi.Bulunduğuodayıdikkatleincelemeyeçalıştı.Sonrabireliylegözlerinikapattı.Yüzübalmumugibibembeyazdı.

“Bu gerçek olamaz,” diye mırıldandı. “Bu saçmalık! Kesin bir hile var işiniçinde!”

“Kuşkumuduyuyorsun, İbniTahir?Seyduna’nıngüvenineverdiğinkarşılıkbumu?”

Gülümsüyoramabirtaraftandasitemdolubakışlaryöneltiyordu.

İbniTahirayağakalkıpherşeyiyakındanincelemeyekoyuldu.

Önceduvaradoğru yürüyüpdokundu.Sonrahavuzadöndü.Eğilip elini suyadaldırdı. Ardından da yüzünde korku dolu bir ifadeyle kızlara bakıp, Meryem’edöndü.

“Anlayamıyorum,”dedisesi titreyerek.“DüngeceSeydunabiziyanmaçağırıpküçük,acıbirhapıyutmamızıistedi.Uyudumvebirsürütuhafrüyagördüm.Şimdideuyandığımdatamamenbambaşkabiryerdeyim.Dışarıdanevar?”

“SenindeKuran’danbildiğingibibahçelervar.”

“Görmekistiyorum.”

“Götüreyimseni.Amaönceyıkanıpbirşeyleryemekistemezmisin?”

“Onusonrayaparım.Önceneredeolduğumugörmekistiyorum.”

Kapıyadoğruyürüyüpperdeyikenaraçekti.

Meryem de hemen arkasında belirmişti. Koluna girince koridorda ilerlemeyebaşladılar.Dışarıçıktıklarındadamerdivenlerinenüstbasamağındadurakladılar.

“İnanılmaz bir manzara!” dedi İbni Tahir karşısında uzanan etkileyici biçimdeaydınlatılmış bahçeye bakarken. “Hayır, Alamut’ta olmadığımız kesin. Ayrıcayakınlarda da bildiğim kadarıyla bir yer yok. Beni bu kadar uzağa getirdiklerinegöreuzunbirsüreuyumuşolmalıyım.”

“Günahagirdiğininfarkındadeğilmisin,İbniTahir?Cennetteolduğunuhâlâmıkabul etmiyorsun? Dünyandan yüz binlerce fersah uzaktasın. Ama tekrarAlamut’tauyandığındaaradansadecebirgüngeçmişolacak.”

İbni Tahir, Meryem’e döndü. Sonra bir kez daha ellerini kendi vücudunda

Page 227: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

dolaştırmayakoyuldu.

“Ohalderüyagörüyorum.Rüyadagördüklerimigerçeksanışımilkdeğil.Hattabir keresinde babamın evine döndüğümü ve orada bir küp altın bulduğumugörmüştüm. Hep hazine bulduğuma ilişkin rüyalar görürdüm demiştim kendikendime o sırada. Ama bu kez gerçek olmuştu işte. Küpü ters çevirip altınlarıavucumadökerkenkahkahalarlagülüyordum.Allah’aşükürlerolsunbuseferrüyadeğildiyordum.Amasonrauyandım.Yinerüyagörmüştüm.Hayalkırıklığımınnederece büyük olduğunu tahmin edemezsin. Bu sefer kendimi kaptırmayacağım.Gerçi bu seferki rüya da inanılmaz derecede hayat dolu ama bunun nedeniSeyduna’nın verdiği o küçük hap olmalı. Uyandığımda bir kez daha hayalkırıklığınauğramayacağım.”

“Yanibenimsadece rüyandagördüğümbiriolduğumumudüşünüyorsun, İbniTahir?Uyanozaman!Gel,dokunbana!”

İbniTahir’inelinitutupvücudundadolaştırdı.

“Benimdeseningibikanlıcanlıbirinsanolduğumugörmüyormusun?”

İbniTahir’inelinielleriarasınaalıpgözlerininiçinebaktı.

İbniTahirürpermişti.

“Kimsinsen?”diyesorduşaşkınbirtavırla.

“CennetkızıMeryem.”

İbni Tahir başını iki yana salladı. Basamaklardan inip etrafında pervanelerleyarasaların dönüp durduğu fenerlerin yanından geçti. Etrafındaki daha öncegörmediğibitkilere,çiçeklerevemeyvelereşaşkınlıklabakıyordu.

“Herşeybüyülügibi.Tambirrüyaülkesi,”diyemırıldandı.Meryemdeonunlabirlikteyürüyordu.

“Hâlâanlayamadımmı?Dünyadadeğilcennettesin.”

Köşktenmüziksesleriişitiliyordu.

İbniTahirdurupdinlemeyekoyuldu.

“Bu sesler son derece dünyevi. Ayrıca sen de tammanasıyla kanlı canlı birinsansın.Cennetteböyleolmamasılazım.”

“Kuran konusunda bu derece cahil misin gerçekten? Kuran’da cennetsakinlerinin yabancılık çekmemeleri için her şeyin dünyadakilere benzediğiyazmıyormu?Eğerinançlıbiriysenbunlaranedenşaşırıyorsunki?”

“Neden mi şaşırıyorum? Yaşayan, etten kandan yapılmış bir insan cennetenasılgirebilir?”

“Yanipeygamberyalanmısöyledi?”

“Haşa,böylebirşeyinasıldüşünürüm.”

“Odaölmedenburayagelmedimi?KanlıcanlıykenAllah’ınhuzurunaçıkmadımı? Kıyamet günü geldiğinde yeniden etleri kemikleri birleşmeyecek mi? Eğer

Page 228: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

gerçek bir ağzın ve vücudun olmasa cennetteki nimetleri nasıl tadıp, hurilerdenzevkalacaksın?” “Bunlarbizeyalnızcaölümdensonra lütfedilecekşeyler.” “YaniAllah’ınseniancaköldüğündeburayagetirebileceğikanaatindesinöylemi?”

“Bunusöylemiyorum.Amabizeböyleanlatıldıhep.”

“AmaAllah’ınSeyduna’yaistediğikişiyicennetesokmasınısağlayacakanahtarıverdiğidesöylendideğilmi?Yoksainanmadığınşeybumu?”‘

“Nekadaraptalım!Şuanrüyagördüğümükendimesüreklihatırlatmamgerek.Ama bu yaptığımız sohbet, görünüşün, içinde bulunduğumuz çevre o kadargerçekçiki.Tümbunlarıngerçekolmayışınekötü!”

TamsınırdadolaşıyordiyedüşündüMeryem.

“Kötümü?Yanihâlâinanmıyorsunöylemi,İbniTahir?İnatçılığınbenihayretedüşürüyor.Gel,yaklaşbanabirkezdahaiyicebak.”

Üzerindeaçıkağızlı,gözleriparıldayanbirkaplanbaşıresmibulunanbirfenereyaklaştı. İbni Tahir önce ona sonra da başının üzerindeki fenere baktı. Kızınsüründüğükokulanalabiliyordu.

İçindenbambaşkaçılgıncabirdüşüncegeçti.Birionunlaalayediyorolmalıydı.

“Buşeytanibiroyun!”

Gözleriöfkeyleparıldıyordu.

“Kılıcımnerede?

Meryem’ihırslaomuzlarındanyakaladı.

“İtirafet,kadın!Buradakiherşeybirsahtekarlıkürünü,değilmi?”

Birçıtırtıişitildi.HemenardındandasimsiyahbirgövdebirdenatılıpİbniTahir’iyere yıktı. Korkudanağzımbile açamayan İbni Tahir karşısındaki yeşil renkli ikivahşigözebakakalmıştı.“Ehrimen!”

MeryemleoparıtutupİbniTahir’denuzaklaştırdı.

“Zavallışey!Şimdiinandınmıbana?Azdahahayatınıkaybediyordun.”

HayvanuysalbirtavırlaMeryem’inayaklandibineoturdu.İbniTahirdehemenayağakalktı.Şaşkınlığıheranbirazdahaartıyordu.Eğerrüyagörüyorolsaydıazönceyaşadığıkorkuyüzündenuyanmasıgerekirdi.Yaniyaşadıklarıgerçekolabilirmiydi?Neredeydiböyle?

Uzun bacaklı, tuhaf kedinin yanına çömelen kıza baktı. Yere boylu boyuncauzanan hayvan okşandıkça mırıldanıyordu. “Cennette şiddetin yeri yoktur, İbniTahir.”

GülüşüİbniTahir’inyüreğineişlemişti.Şuanbirsahtekarlıkkurbanıolmasınınnezararıvardıki?Eğerrüyagörüyorsasonundauyanacaktızaten.Şuanmüthişderecedeheyecanverici,alışılmadıkşeyleryaşıyordu.Şuangördükleriningerçekolması o kadar da önemli miydi sahiden? Şu an bu deneyimi yaşıyordu işte.Önemli olanbudeğilmiydi?Belki çevresindeki nesnelerin gerçekliği konusunda

Page 229: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

kararsızdıamahislerivedüşüncelerikonusundaenufakbirkararsızlığıyoktu.

Etrafınabakındı.Uzaktagökyüzünedoğru yükselen, duvarı andırır bir karartıgörürgibioldu.

BuAlamutolmalıydı.

Ellerinigözlerinesiperedipdahadikkatlibaktı.

“Şuradakiduvarabenzeyenyüksekşeyne?”

“Ocennetlecehennemiayıranel-Araf’ınduvarı.”

“İnanılmaz,” diye mırıldandı. “Az önce üzerinde dolaşan bir gölge görür gibioldum.”

“Büyük bir ihtimalle hak yolunda elde silah savaşırken şehit olankahramanlardan birini görmüşsündür. Ancak ana babalarının rızasını almadansavaşagittikleriiçinbahçelerimizioradanseyretmekzorundalar.Allah’ındördüncüemrine itaatsizlik ettikleri için buraya gelemezler. Ama şehit oldukları için decehenneme gönderilmeyecekler. Kısacası orada kalıp her iki tarafı da sonsuzadek izlemeyemahkumlar.Bizzevkini çıkartıyoruzonlarda izliyor.” “PekiAllah’ıntahtı,merhametalametleri,peygamberler,şehitlernerede?”

“Cennetidünyevibiryerolarakdüşünme,İbniTahir.Burasısonsuzbüyüklüktebir yer. Buradan, Araf m hemen yanından başlayıp göklerin son katına dekyükselir.İşteAllah’ıntahtıdaoradadır.Yalnızcapeygamberle,Seyduna’nınorayagitmesinemüsaadeedilir.Burasıdahaziyadesizingibibasitseçilmişlereayrılmışbirbölüm.”

“YusuflaSüleymannerede?”

“Onlar da Araf’ın dibindeler. Ama bahçeleri buradan uzakta. Yarın Alamut’adöndüğündeüçünüzyaşadıklarınızıbirbirinizeanlatırsınız.”

“Tabiisabırsızlığımayenikdüşmezsem.”’

Meryemgülümsedi.

“Hâlâmerakettiğinşeylervarsasor.”

“Önceliklenasıloluyordabukadarçokşeybiliyorsunsöylebana.”

“Her bir huri hususi biçimde, hususi gayeler için yaratılmıştır. Allah, bilmetutkusuyladoluimansahipleriniiknaetmekiçinbanabubilgileribahşetti.”

“Rüya görüyorum, rüya görüyorum,” diyemırıldandı İbni Tahir. “Tek izahı bu.Amagerçeklerbileburüyakadarcanlıdeğil.Gördüğüm,karşındakibumuhteşemvarlığınanlattığıherşeymüthişderecedetutarlı.Oysarüyadagenellikleherşeykopuk kopuk gelişir. Ayrıca hiçbir şey bu derece berrak değildir. Tüm bunlarSeyduna’nıneşsizkabiliyetininürünleriolmalı.”

Meryembüyükbirdikkatleonudinliyordu.

“Sen ıslah olmazsın, İbni Tahir! Basit mantığında kainatın tüm gizemleriniçözebileceğinimisanıyorsun?Gözlerineçekilenperdeokadarçokşeyigizliyorki

Page 230: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

senden. Ama bu münakaşayı bırakalım artık. Misafirlerini görmeye can atanhurilerinyanmadönmevaktigeldiartık.”,

Ehrimen’ibırakıpçalılıklarınarasınayolladı.SonradaİbniTahir’ielindentutupköşkedoğruyürümeyekoyuldu.

Tambasamaklarageldiğindebelli belirsizbir ıslık sesi işitti.AnlaşılanApamaonlarıdinlemiştiveşimdidekendisiylekonuşmakistiyordu.İbniTahir’ianasalonasokupusulcakızlaradoğruitti.

“İştegerigeldik,”dedi.

Sonradahemenkoridorageridöndü.

KoridorunucundaApamabekliyordu.

“Anlaşılankellenikaybetmeyekararlısın!”

Meryem’ibusözlerlekarşılamıştı.

“Seyduna’nın emirlerini bu şekilde mi yerine getiriyorsun? Onu sarhoş edipkafasını karıştırmak yerine bilinci yerindeyken Allah ve cennet hakkındamünakaşayapmakdaneyinnesi?”“Benimdebiraklımvar.Neyindoğruolduğunakendimkararverebilirim.”

“Öyle mi? Yani bir erkeği bu şekilde konuşarak baştan çıkartabileceğini misanıyorsun? Benden hiç mi bir şey öğrenmedin? O zaman kırmızı dudaklara,bembeyazbacaklaranegerekvar?” “Bencesenortadankaybolsançok iyiolur,Apama. Seni görürse, işte o zaman içinde cennette olduğuna dair küçücük birinançkırıntısıbilekalmaz.”

,Apamaonuoracıktagözleriyleparçalamakistermişgibibakıyordu.

“Orospu! Hayatınla kumar oynuyorsun. Benim vazifem Seyduna’ya bunubildirmek.Beklesen!”

ÇalılıklarınarasınadalıpgözdenkayboluncaMeryemdehemengeridöndü.

Meryem’le İbniTahir’inyokluğundan istifadeedenkızlarazdaolsaçakırkeyifolmuşlardı. Neşeyle şarkılar söyleyip, dans ediyorlardı. İbni Tahir’in geldiğinigörüncedeetrafımsarıp,yiyecekiçecekikramınabaşladılar.

Meryemiçerigirincebiraniçinhepsisustu.Kızınyüzündekiifadeyigörüncedeonukızdırmışolabileceklerinidüşünüpkorkuyakapıldılar.

Meryem onları rahatlatmak için hemen yanlarına yöneldi. “Misafirimizüzerindeki dünyevi yorgunluğu atmak için yıkansa iyi olur. Yardım edin deyıkansın.”

İbniTahirbaşınısertçeikiyanasalladı.

“Kadınlarınönündeyıkanmayacağım.”

“Senbizimefendimizsin.Nasılistersenöyleolur.”

Meryem ve kızlar birlikte odayı terk ettiler. İbni Tahir kendisini kimseningörmeyeceğine ikna olduktan sonra hızla yatağa gidip yastıkları kaldırıp

Page 231: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

incelemeye koyuldu. Sonra yiyeceklerin yerleştirildiği masaya yönelip her biryiyeceği ayrı ayrı kokladı. Çoğunun ne olduğunu bile bilmiyordu. Hafızasınızorlayarakdahaönceböylemeyvelerdenbahsedilipbahsedilmediğinihatırlamayaçalıştı. Oradan duvarda asılı halılara yöneldi. Kaldırıp altlarına baktı. Tüm bugayretlerine karşın nerede olduğunu gösterecek en ufak bir iz bile tespitedememişti.İçindedahaöncehissetmediğitürdenbirkorkubelirmişti.‘

Kendikendinegerçektendecennetteolabilirmiyimdiyesoruyordu.Etrafındakiherşeytuhafvegizemdoluydu.Egzotikçiçeklerledoluyemyeşilbahçelerin,garipmeyveağaçlarınınyaşadığı,odağlıkarazidebulunma ihtimali yoktu.HâlâYüceEfendi tarafından çağrıldıkları gecede miydiler? Eğer öyleyse Seyduna’nınkendilerine verdiği o küçük hapın tesiriyle şu an hayal görüyor olması dışındageriye başka bir mantıklı izahat kalmıyordu. Tabii bir de İsmaili öğretisininbütünüyledoğruoluşuveSeyduna’nınistediğikişiyicennetesokabilmeyetkisinehaizkılındığıihtimalivardı.

Şaşkınbirhaldecübbesiniçıkarıphavuzagirdi.

Sıcacıksuçokhoşunagitmişti.Uzanarakkendinisuyabıraktı.Kızlarınherangeridönebileceklerinibilsedesudançıkmakistemiyordu.

Gerçekten de kısa süre sonra kapının perdesi çekildi ve kızlardan biri başımiçeri uzattı. İbni Tahir’in kendisini görmekten rahatsız olmadığını fark edince degülümseyerekiçeriyöneldi.

Diğerlerideonunarkasındaydılar.

Reyhane,“SonundaİbniTahirburanınefendisiolduğunuanlamış,”dedi.

“Çıkmakistediğindesöyledesanahavlututalım.”

ŞimdihepsiİbniTahir’ehizmetetmekgayesiylebirbirleriyleyanşıyordu.

AmaMeryemiçerigirdiğiandaİbniTahiryenidentedirginoldu.Hemenhavluvegiyecekleriniistedi.

Kızlar ona cübbesi yerine kalın, desenli dokunmuş bir giysi uzattılar. O dagiyinip kemerini kuşandı. Aynada bir süre kendini inceledi. Resimlerdeki eskizaman prenslerini andırdığını düşünerek gülümsedi. İçinde bulunduğu ortamıntesirinekarşıkoyamıyordu.

Yastıkların üzerine kurulup ikram edilen yiyecek, içecekleri tatmaya koyuldu.Kızlaronabirbirleriyleyarışırcasınahizmetediyorlardı.Meryemiçmesiiçinşarapikram etti. Tuhaf bir huzurun giderek etkisinde kaldığını fark etmenin şaşkınlığıiçindeydi. İbni Tahir gelinceye dek içtiği şaraplar en ufak bir etki göstermemişti.Ama şimdi birdenbire içkinin tesirini hissetmeye başlamıştı. Konuşmakkahkahalarlagülmekistiyordu.

“Sen bir şairsin, İbni Tahir,” dedi etkileyici bir gülümsemeyle. “Bunu biliyoruz,sakıninkaretmeyekalkma.Hadişiirlerindenbiriniokubize.”

“Kim söyledi size bunu?” diye sordu kıpkırmızı kesilen İbni Tahir. “Şair filandeğilimben.Okuyacakşiirimyok.”

Page 232: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Kendinemi saklıyorsun şiirlerini yani?Ama bu kadarmütevazı olmak doğrudeğildir.Hadibekliyoruz.”

“Okumayadeğecekbir şiirimyok.Yalnızcayazmayaçalıştığımbirkaçsözcükhepsibu.”

“Bizdenkorkuyormusun?Bakhiçağzımızıaçmadan,heyecanladinleyeceğizseni,söz.”

Hatice,“Aşkşiirlerimiyazıyorsun?”diyesordu.

“Böyle bir şeyi nasıl sorarsın, Hatice?” diye çıkıştı Meryem. “İbni Tahir hakyolundayenipeygamberinemrindedövüşenbirsavaşçı.”

“Meryemhaklı.Hakkındahiçbirşeybilmediğimbirkonudanasılşiiryazabilirimki?”

Kızlargülümsediler.Karşılarındakidelikanlınıntecrübesizliğihoşlarınagitmişti.

İbni Tahir,Meryem’e baktı. Tatlı bir korkuyla ürperdi. Savaştan önceki geceyihatırlamıştı.Alamut’undışındayereuzanıpyıldızlarıseyrettiğiogeceneolduğunuanlayamadığı karmakarışık duygular hissetmişti. Gayretli, duygusal bir insandı.ArkadaşlarınıözellikledeinsangüzelliğininnumunesiolarakgördüğüSüleyman’ıçok severdi. O sırada kısa süre sonra Süleyman’ın güzelliğini katbekat geridebırakacak kusursuz bir güzellikle karşılaşacağını hayal edebilir miydi? O anMeryem’in gözlerinin içine bakarken yüreğinin derinliklerinde en başından beribeklediği kişinin o olduğunu hissediyordu. Gerçekten de her şeyiyle cenneteyaraşır birine bakıyordu. Yay gibi kaşları, düz burnu, güldüğünde müthiş birçekicilik kazanan dolgun kırmızı dudakları, geniş, ceylanlarınkini andıran zekadolu, bilgelik fışkıran gözleri, kısacası tüm vasıflarıyla öteden beri ruhununderinliklerindetaşıdığıgüzellikkavramınınvücutbulmuşhaliydi. İçindekigüzelliğiaynıbiçimdedışarıvurmasınısağlayanSeyduna’nınoküçükhaplarıgerçektendeçoktesirliydi.İsterhayalgörüyorolsunistersedegerçektencennetekabuledilmişolsunoaniçimüthişbirmutlulukladolmuştu.

“Bekliyoruz,İbniTahir.”

“Tamam.Sizebirkaçşiirimiokuyayım.”

Kızlar nadiren gerçekleşen bir gösteriyi izleyeceklermişçesine heyecanlaetrafına oturdular. Meryem yüzükoyun yatıp, ona yaslandı. İbni Tahir kızıngöğüslerini hissediyordu.Başı arzudan dönmeye başlamıştı. Başımeğdi. Sonraalçaksesle,Alamuthakkındayazdığışiiriniezberdenokumayabaşladı.Sesindenoanhissettiğitedirginliknetbiçimdebellioluyordu.

Lâkinkısasüredeüzerindekibutedirginliğiattı.Aslındaokuduğuşiiroanonamanasız, tesirsiz sözlerden ibaretmişgibi geliyorduamasesiyle tümsözcüklereduygularınıngücüylebambaşkamanalarkatıyordu.

Alamut’tansonraAliveSeydunahakkındayazdığışiirleriokudu.

Kızlar sesinin içerdiği gizli hisleri anlamışlardı. Meryem şiirlerin aslındakendisineokunduğunugayetaçıkbirbiçimdehissediyordu.Sevildiğini,dahaönce

Page 233: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

hiçolmadığıkadarsevildiğiniidraketmeninnedenolduğumutluluğadirenmekiçinenufakbirçababileharcamadanteslimoldu.Dudaklarınınköşesindegizemlibirgülümseme belirmişti. Kendi iç sesini dinliyordu. İbni Tahir’in sözleri ruhununderinliklerine tesir etmişti adeta. Ancak sıra Seyduna’yla ilgili şiire geldiğindekendinitoplayabildi.Ah,İbniTahir,gerçeğibirbilsen!

“Bunlarınhepsi,değersizşeyler,”diyebağırdısözlerinibitirdiğianda“Anlamsız,boş sözler. Kendimi çaresiz hissediyorum. İçmek istiyorum. Bana biraz şarapverin!”

Kızlaronuavutupövmeyeçalışıyorlardı.

“Hayır! Hayır! Ben yazdıklarımın şiir olmadığım gayet iyi biliyorum. Şiirtamamenbambaşkabirşeydir.”

Meryem’e baktı. Kız ona gülümsüyordu lâkin İbni Tahir açısından bugülümseyişinmanasını kavramak imkansızdı. Sonra birdenbire şiir denen şeyinne olduğunu anladığını hisseder gibi oldu. Evet, gerçek bir şiirin nasıl olmasıgerektiğinibiliyordu!Bugeceyedekhayranolduğu,beğendiğiherşeyMeryem’inkarşısındadeğerinikaybetmişti.Artıkbundanemindi.

İlkkezâşıkolduğunuhissetmeninnedenolduğugerginheyecanıhissediyordu.Sonsuzbiraşkakapılmıştı.

Anidenaklınaoradayalnızolmadıklarıgeldi.Diğerkızlarınvarlığındanrahatsızoluyordu.Ah,keşkeşimdionunlayalnızkalabilseydi.Keşkeburayailkgeldiğindesaçma sapan sorular sorarak vakit yitirmeseydi. Elini tutup, gözlerinin içinebakarak kendisini anlatabilse, duygularından, aşkından bahsedebilseydi. Artıkiçindebulunduğubahçeningerçekteneolduğuonuzerrekadarilgilendirmiyordu.Şu an içinde bulunduğu cennet ortamı hakikatin ta kendisiydi. Önemli olan dabuydu.Peygamber bu dünya hayatının öbür dünyanın engellerle sınırlanmış biryansıması olduğunu söylememiş miydi? Ama şu an doruk noktasına eriştiğinihissettiği duygularında en ufak bir sınırlanma hissetmiyordu. Coşkun, kusursuz,olağanüstübirduyguselinekapılmıştı.

BelkidevücuduhâlâSeyduna’nınkulesindekiokaranlıkodadayatıyordu.Şuanyaşadığıbuharikulademutluluğutadansaancakruhununküçükbirparçasıydı.AmaneolursaolsunMeryem’ingüzelliğiveonakarşıhissettiklerigerçekti.

Meryem’inyumuşacık,narin,pembeelinitutupalnınabastırdı.

“Alnınnekadarsıcak,İbniTahir!”

“Yanıyorum,”diyefısıldadıİbniTahir.

Kızaateşsaçangözleriylebaktı.

“Alevleriçindeyim.”

Ne kadar da tutkulu diye düşündü Meryem. Kalbi yerinden çıkacaktı sanki.Böylesibüyükbiryangınabendemikapılacağımyoksa?

İbni Tahir, Meryem’in elini öpücüklere boğuyordu. Adeta kendinden geçmişgibiydi.Sonradiğerelinitutuponudaöpmeyekoyuldu.

Page 234: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Meryem,İbniTahir’inyüzünüincelerkendüşünceleredalmıştı.MuhammedbeniMusa’dankaçırırkenaynıbuşekildebakıyordu.Tabiiobirazdahaolgunvevahşiydi.Budüşünceiçininürpermesinenedenolmuştu.Nedenengüzelşeyleriş iştengeçtiktensonrabaşınageliyorduki?

Diğer kızlar İbni Tahir’in kendilerine en ufak bir alaka bile göstermiyoroluşundandolayıçoküzgündüler.Hüzünlearalarındafısıldaşıyorlarbiryandandakarşılarındakendilerindengeçmişçifteöfkedolubakışlarfırlatıyorlardı.

Sonunda İbni Tahir,Meryem’in kulağına, “Bizi yalnız bırakmalarını istiyorum,”diyefısıldadı.

Meryem de kızların yanma gidip hepsinden odalarına çekilerek eğlenceyeoradadevametmeleriniistedi.

Kızlaremreitaatettiler.Ancakbazılarınınkalplerikırılmıştı.

“Her şeyi kendin için istiyorsun,” dedi Reyhane yavaşça. “Başka birine âşıkolduğunuduyuncaSeydunanedersence?”

Meryemhiçbirşeysöylemedenneşeylegülümsemekleyetindi.

“Kızlar,şarabıdayanımızdagötürelim.Tekeğlencekaynağımızo,nedeolsa!”

Tayyibekaderineteslimolmuştu.Meryemhavadakigerginliğihissettiğindenbusözlereenufakbirkarşılıkbilevermedi.Yalnızcaherbirinişefkatdolubakışlarlasüzüp,Safiye’yeusulcasarıldı.

“Nasıl âşık olduğunu anlatan bir şarkı besteleyeceğim,” diye tehdit etti Sit.Gelinceonundaduymasıiçinburadasöylerizşarkımızı.”

“Hadigidipbesteleyinbakalım.”

KızlarıgönderipİbniTahir’inyanmadöndü.

KorkuyoramabukorkusuonuİbniTahir’edahadayakınlaştırıyordu.Kadehlerişarapladolduruptokuşturarakyudumlamayabaşladılar.

Birbirleriningözlerininiçinebakıyorlardı.

“Banabirşeysöyleyecektin,İbniTahir.”

“Şu an hissettiklerimin yanında tüm kelimeler kifayetsiz kalıyor. Sankibambaşka bir ışık keşfetmiş gibiyim. Bu kısa zaman zarfında öylesine çok şeyöğrendimki!Ferhat’laŞirin’inhikayesinibilirmisin?Senigördüğümansankidahaöncebiryerlerdekarşılaşmışızgibihissetmiştim.Şimdibununnedeninianlıyorum.Şirin’ihayalimdeseningibihayaletmişimmeğer.Tabiişuankarşımdaete,kanabürünmüş duran varlık hayalimdekinden bile muhteşem. Sakın gülme bana,Meryem.Allahşahidimolsunşimdi zavallıFerhat’ı daha iyi anladım.Böylesibirgüzelliği hergüngörüpsonradaondansonsuzadekayrılmakzorundakalmak!Bucehennemazabıdeğildenedir?Ferhat’ınaklınıkaçırmamasımümkündeğildi.Kendinisevgilisininresminikayalaraoymaktanalıkoyamamıştı.Allah’ım!Acısınekadar büyük olmalı. Kaybedilen o büyük mutluluğun bir daha asla gerigelmeyeceğinibilerekyaşamaknekadardakorkunç!”

Page 235: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Meryembaşınıeğdi.Yastıklarayaslanmışöyleceduruyordu.Yansıyanışıkipekgiysisinin altındaki teninin adetamermer bir heykelmisali parıldamasına nedenoluyordu. Yuvarlak yüzü, kolları, bacakları, vücut ölçüleri kısacası her şeyiylekusursuzdu. Onu seyreden İbni Tahir adeta kendinden geçmişti. Sanki birtanrıçanın karşısındaymışçasına huşu içindeydi. Ruhunun bu kusursuzluğabütünüyle teslim olduğunu hissediyordu. Hissettiği zevkli ama acı verici buduygularınetkisiyleinledi.Tamoesnadadaelinedamlayangözyaşlarınıfarketti.

Meryemkorkmuştu.

“Neoldu,İbniTahir?”

“Çokgüzelsin.Güzelliğinedayanamıyorum.Bununiçinçokzayıfımben.”

“Ah,seniakılsız!”

“Evet,akılsızım.Divaneyim.ŞuanSeydunaveşehitAlibenimiçinenfazlaÇinİmparatoru kadar değerli. Allah’ı tahtından indirip yerine seni geçirme isteğiyledoluyum.”

“Gerçektenaklınıkaçırdın!Bunlarkafircesözler.Cennettesin,unutma!”

“Umurumda değil. Benim Şirin’im, sen yanımda oldukça ister cennette istercehennemdeolayımhiçfarketmez.”

Meryemgülümsedi.

“Beni başkasıyla karıştırıyorsun. Ben Şirin değilim. Cennet kızı Meryem’imben.”

“SenŞirin’sin.Şirin.Bende sendenayrılmaya yazgılı olduğu için kederindenaklınıkaçıranFerhat’ım.”’

Böylesinetutkudolubirgencionayollamasınekadarbüyükbiracımasızlıktı!İbniSabbah’ıncehennemhayalcisiolduğunaartıkkesinlikleemindi.

Kararım çabuk verdi. Kollarını İbni Tahir’in boynuna dolayıp yüzünü yüzüneyaklaştırdı. Gözlerinin içine bakmaya koyuldu. İbni Tahir’in tüm vücudu tir tirtitriyordu. Birden hissettiği tutkunun ağırlığı altında ezildiğini, tüm kuvvetinikaybettiğinihissetmeyebaşlamıştı.

Meryemdudaklarınabiröpücükkondurdu.

AmaİbniTahirkıpırdamamıştı.Sarılmamıştıda.Giderekkendindengeçiyordu.Mutluluğunzirvesineulaşmasınaazkalmıştı.

Busıradakızlariçlerindenbirininodasındatoplanmışlardı.Yastıklarıyereseripüzerlerine kurulmuşlar, keyifle şaraplarını yudumluyorlardı. Sesleri giderek dahaçokçıkıyordu.Önceşarkısöylemeyebaşladılar.Kavgaediyorhemenardındandaöpüşüpsarılarakbarışıyorlardı.

Apamaonlarıbuhaldeyakaladı.Öncedikkatleperdeyikaldırıpaltındanbakmışiçeridemisafirolmadığınaeminoluncadahızlıadımlarlaiçerigirmişti.

“Misafiriniznerede?Meryemnerede?”

Page 236: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Öfkedentitriyordu.

“Odadayalnızlar.”

“Seyduna’nın buyruklarını böyle mi yerine getiriyorsunuz?” Kelleniz gidecek!Kadınmisafireheransırlarımızıverebiliramasizoturmuşkısraklargibikişneyipduruyorsunuz.”

Kızlardanbazılarıgözyaşlarınaboğulmuştu.

“Meryemonlarıyalnızbırakmamızıemretti.”

“Derhal oraya dönün!Kendinizi çocuğun koynuna atıp o orospunun söylemişolabileceğiherşeyiunutturmayaçalışın.Sonraiçinizdenbirindenraporalacağım.Havuzunsoltarafındakibeyazgüllerinarkasındabekleyeceğim.”

Kızlar salona döndüklerinde çok tuhaf bir manzarayla karşılaştılar. İbni Tahiryerdeadetabirölügibiyatıyordu.Amadudaklarındamutlulukdolubirgülümseyişvardı. Meryem üzerine doğru eğilmiş büyük bir merakla gencin yüzünüinceliyordu. Başını kaldırdığı anda içeri giren arkadaşlarını fark etti. Kızlarıntedirginliğinden yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu hissetmişti. Ayağa kalkıpyanlarınagitti.

“Apama?”diyesordu.

Başlarınısallayarakonayladılar.Meryemumursamazbirtavırlaomzunusilkti.

“Şarkıyıbitirdinizmi?”

“Evet.”

Bu sırada İbni Tahir kendine gelmişti. Gözlerini ovuşturup sakin bir tavırlaetrafınabakınıyordu.

“İzinverirsensanaşarkısöylemekistiyoruz.”

“Şarkımı?Harika.”

İbniTahir’inmutluluğuyüzündenokunuyordu.

Arplarınıalıpçekingenlikleriniunutarakçalmayabaşladılar.

Cennettekibakirelerarasında

Birivardı,adıMeryem.

Yoğrulmuştuaşkla

Benzemezdibaşkasına.

Bembeyazdıteni

Gülkokardıheryeri

Simsiyahtısaçları

Page 237: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Sarardıayyüzlüçehresini.

Gözlerikömürkarası

Gelincikkırmızısıdolgundudakları

Narinkolları,biçimlibacakları

Melikegibibirduruşuvardı

AmaAllahtümbakirelerarasından

Bilhassaonuseçipayırdı

Çünküçokgüzeldivealımlı

Amaasılşaşırtıcıolanzekasıydı

Bilirotümsırlan

Kuşatancennetivedünyayı

İlimmeraklısısanatsevdalısı

Bulduonlardaenyoğunanlamı

Birhallerolduonabugece

Bilgininvezekanınprensesine

Şaşkınadönmüşnedense

Yanaklarıolmuşpembepembe

Tabiikisebebimalumhepimizce

Kalbitutsakedilmişti

Uzaklardangelenbiryiğit

Çaldıonusinsice.

Vebuprenses,bizimMeryem’imiz

Nekadarsaklarsasaklasın

İçidedışıda,tepedentırnağa

Yanardururyiğidininaşkıyla.

BusıradaApama,Hasan’lagörüşmeküzereoradanayrılmıştı.Adionukayıklaalıpkarşıkıyıyagötürdü.

“Beninedençağırdın?”diyesorduHasansertçe.

Page 238: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Kızma bana, efendim. Bir bahçe dışında her şey yolunda. SadeceMeryemacemibir oğlanlanasıl başa çıkacağını bilmiyor yadabilmek istemiyormuşgibidavranıyor.”

Duyup,gördükleriniayrıntılarıylaanlattı.

“BenceMeryemdoğruolanıyapmış.İbniTahirdiğergençlerdençokfarklıbiri.Benibuyüzdenmiburayaçağırdın?”

“Doğru olanı mı yapmış? Hiçbir erkeğin bana karşı koyamayacağını biliyorolmana rağmen mi söylüyorsun bunları? Yani acemi olan benim, usta olan daMeryem,öylemi?”

Hasangülmeisteğinibastırmayaçalışıyordu.

“Bunun ustalıkla, acemilikle ilgisi yok. Meryem duruma farklı bir yaklaşımsergilemişhepsibu.”

“Farklı bir yaklaşım mı? Aman Allah’ım! Peki nereden öğrenmiş bunları? OyaşlıYahudi’denmi?Yadaoçöldengelenvahşiheriftenmi?”

“Yabendenöğrendiyse?”

“Beni aşağılamaya çalışıyorsun. Ama onun seni aldatacağını hissettiğimisöylemiştim hatırlıyorsan. O çocuğa âşık oldu.” Karanlık nedeniyle Apama,Hasan’ın yüzünün kıpkırmızı kesildiğini görmemişti. Ama hassas bir noktayatemasettiğinihissedebiliyordu.

“Öpüşüpkumrulargibi koklaşıyorlar.Onunbir şairolduğunubiliyorsun.Kadınkalbinietkilemekonuniçinhiçdezorbirşeydeğil.ŞuandanitibarenMeryemheponu düşünecektir. O çocukla yalnız kalabilmek için bütün kızları dışarı çıkarttı.Onudikkatliolmasıhususundauyaracaktır.”

Ayaksesleri işitildi.Adi,Reyhane’yigetirmişti.KızApama’nınyanındaHasan’ıgörüncekorkuylatitredi.

“Korkma.Oikisineyapıyorlarşimdi?”

“İbniTahirâşıkolmuşabenziyor.”

“PekiyaMeryem?”

Reyhanebaşınıeğdi.

“Bilmiyorum.”

“Onunlakonuşmakistiyorum,”dediHasan.

ReyhaneşaşkınbirhaldeApama’yabaktı.

“Nediyeoyalanıyorsun?”diyesorduHasan.

“Onanasılsöyleyeceğimki?YaİbniTahirdeonunlagelmekisterse?”

“Meryemburayagelmekzorunda.Birbahanebulabileceğindeneminim.”

Reyhane eğilerek selam verip aceleyle uzaklaştı. İçeri girince de Meryemusulcayanmasokuldu.

Page 239: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Apama’yıgördünmü?”

“Evet.Seydunadahemenkıyıda.Senibekliyor. İbniTahir’esöylemek içinbirbahanedüşünvehemenonugörmeyegit.”Meryem,İbniTahir’inyanınadöndü.

“Benigerçektenseviyormusun?”

“Kuşkunmuvar?”

“İspatetozaman.Banabirşiiryaz.”

İbniTahirşaşkınadönmüştü.

“Benimgibibirzavallıseninbeğeneceğintürdenbirşeyyazabilirmi?Meryem,reziletmebeni.”

“Beniseviyorsandediğimiyaparsın.”

“Senyanımdaykenbunuyapmamınasılbeklersin?”

“Merak etme. Seni rahatsız etmeyeceğim. Bahçeye sana çiçek toplamayaçıkıyorum.Buaradasendeaşkşiirinitamamla.”ArdındanMeryemkızlaradöndü.

“Çalıp,söyleyinneşelensinbiraz.”

TamçıkarkendeReyhane’yefısıldadı.

“Sakındışarıçıkmasın.Tümmesuliyetsende.”

Pelerininesarınıphızlabahçeyeyöneldi.

Hasan kayıkların hemen yanında onu bekliyordu. Elinden sımsıkı tutup onuyanmaçekti.

“Cennetteolduğunaiknaoldumu?”

“Âşıkoldu.Buyüzdendecennetteolduğuna inanıyordemektir.” “Bu istediğimcevap değil. Sende bir değişiklik var. Eğer çocuk ikna olmazsa kimseyeacımayacağımıbirdefadahahatırlatayım.”“Seni teminederim, inanacak.YalnızApama’ya hayalet gibi arkamda dolaşmamasını ve işime burnunu sokmamasınısöyle.” “Bence sen de biraz daha sakin olsan iyi olur. Dizginleri elindenkaçırmamayaçalış.”

Doğrumuduymuştu?Hasanincinmişmiydigerçektende?Demekkiherşeyerağmenonuniçinbirşeyler ifadeediyordu.“Meraketme,İbniSabbah.Dizginlerisımsıkı tutuyorum.” “Ben de senden bunu bekliyorum zaten.Yanından ayrılmakiçinnasılbirbahaneuydurdun?”

“Ona bir vazife verdim. Bana bir şiir yazmasını istedim.”Hasan onun kolunagirdivekıyıdanbirkaçadımuzaklaştılar.“Sencegerçektenâşıkoldumusana?”

“Kesinlikle.”

“Pekiyasen?”

“Buseniilgilendiriyormu?”

“İlgilendirmesesormazdım!”

Page 240: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“İbni Tahir kabiliyetli bir genç. Ama tam bir erkek olabilmesi için kat etmesigerekendahauzunbiryolvarönünde.”

“Geri dön ve mümkün olduğunca çabuk uyumasını sağla.” Meryemgülümsemesinemaniolamıyordu.

Hasan onu alnından öpüp Apama’nın yanma döndü. “Efendimiz kıskanıyorgibi.”

“Belki.AmaApama’dandahaazkıskançlıkhissettiğideaşikâr.”

Ona elini sallayıp Adi’ye kendisini kaleye götürmesini emretti. “Kuleye dönerdönmezborazancılaraemirvereceğim.Bugünlükbukadarheyecanyeter.”

Kalbinde nedenini anlayamadığı ağır bir yük vardı. Nişabur’daki evindeyastıklara uzanıp güzel bir kızın ikram ettiği şarabı yudumlayarak şiirler yazıp,dünyayla alay edenÖmer Hayyam’ı hatırladı. O bu şekilde kendini her şeydenazade kılmayı başarıyor gibiydi. Sükûnet onun içinmutlulukla eş değerdi.O anÖmer’ikıskandığınıhissetti.

“Evet,üçümüzarasındaendoğruyoluseçeno.”

Kızlar geri dönen Meryem’in gülümsediğini fark etmişlerdi. Bir kucak çiçekgetirip yazı tahtasına eğilmiş İbni Tahir’in başından aşağı döktü. Kızlar bunugörünceiyicerahatlamışlardı.

“Şiirbittimi?”

“Elimdengeldiğince”

“Bizebirkısmınıokudubile,”dediSit.“Başındönecek.”“Meraktanölüyorum.”

Küçük hapı alıp avucunun içine sakladı. Ardından da İbni Tahir’in yanmadizçöktü. Ona yaslanarak omzunun üzerinden yazdıklarına bakmaya çalışırkenküçükhapıbellietmedenkadehineatıverdi.

İbniTahirşiiriniokumayabaşladı.

Ah,nasılanlayabilirdimkiFerhatmisali

Kapılacağımıaşkateşine

Nasılbilebilirdimki,aşkınkudreti

Büyükmüşböylesine

NepeygambereneSeyduna’ya

NedeşehitAli’ye

Hislerimaynıdeğil

Yüreğimçarpıyorkenaşkla

RuhumuzunderinliklerinigörenAllah’ım

Page 241: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Meryem’iŞirin’denbilegüzelyaratmışsın,

Herşeyisengörür,bilirveanlarsın

Şimdibenneyapacağım

Buaşkbenikahrediyor

Ondanbaşkasınıgözümgörmüyor

Birtekonuduyuyoronuhissediyorum

CennetinekoyduğunMeryem’im

Odurbenimruheşim,sevdiğim

Allah’ımyalvarırımnedirbusaranyüreğimi

Yalnızcaruhumusınamakiçinmi?

BendehepimizinatasıÂdemmisali,

Kovulacakmıyımyoksacennetinden?

Belkidesavaşınsonundaalacağım

Ödüldürbanagöstermekistediğin.

Buyüceihsanalayıkolmakiçin

Neyapmalıyımgösterbana?

AşkımMeryem!Şuanakadarkörmüşüm.

Kalbimamaçsızçarparmış.

Bomboşmuşzihnim.

Amaşimdiherşeyapaçık.

Kalbimhuzurbuldu,amacımvarartık.

Tarifiimkansızmutlulukladoluyoriçim,

Gözlerindekendimikaybetmişim.

Meryem’in gözleri dolmuştu. Gözyaşlarını saklamak için hemen uzanıp İbniTahir’iöptü.Yüreğiöylesineacımıştıkioanoracıktaölebileceğimhissediyordu.

Zavallıçocukdiye düşündü.Okadar içten,okadargenç,o kadar iyi ki.Kalbindeyalana,hileyeyeryok.AmabenonuHasan’akurbanetmeyeçalışıyorum.

“Neyinvar,Meryem?”

“Öylesinegençveiyisinki.”

İbniTahirgülümsedi.Kızarmıştı.

Birdencanıbirşeyleriçmekistedi.Kadehinidikipboşalttı.

Page 242: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

İçmesiyle birlikte üzerine bir ağırlık çöktüğünü hissetti. Başı dönmeyebaşlamıştı.Gözününönündeyepyenihayallerbeliriyordu.Başınıellerininarasınaalarakgerigeriyürürkenbağırmayabaşlamıştı.

“Kör oldum! Allah’ım, kör oldum! Neredesin, Meryem? Batıyorum. Boşluğadüşüyorum.”

Kızlardehşetiçindeydi.Meryemkoşuponasarıldı.

“Buradayım,İbniTahir.Yanındayım.”

“Senihissediyorum,Meryem,”dediyorgunbirgülümsemeyle.“Allah’ım,herşeydeğişti.Demekgerçektenderüyagörüyormuşum.Şimdirüyambaşladığışekildesona eriyor. Rüyamda kutsal Kahire şehrine gelmiştim. Duyuyor musun beni,Meryem?Halifenin sarayına girmiştim. Etrafım zifiri karanlıktı. Ah, işte şimdi deaynı karanlığın içindeyim. Sarıl bana,Meryem. Sarıl ki seni hissedeyim. Büyüksalonkapkaranlıktı.İleridekikapınınardınabaktığımdaışığıgörebiliyordum.Amatahtadöndüğümdegözlerimköroluyordusanki.Halifeninsesiniduydum.Amabu

Seyduna’nın sesiydi. Ona baktım. Lâkin kör olmuştum. Yeniden kapıyadöndüm. Orası ışıklar içindeydi. Yüce Allah’ım! Ne kadar da acizim! Seni artıkhissedemiyorum, Meryem! Bana bir işaret ver. Isır beni. Evet, kalbimin tamaltındanısırkisenihissedeyim,hâlâyanımdaolduğunubileyim.”

Meryem, İbni Tahir’in cübbesinin önünü açıp kalbinin tam altından ısırdı.Kendisinitarifiimkansızderecedemutsuzhissediyordu.

“Şimdiseniyenidenhissettim,Meryem.Ah,nehayal!Bak!Şualtımdakişehrebak! Altın kubbeler, yeşil, kırmızı çatılar! Şu gökmavisi kuleyi görüyormusun?Çevresindebinlercebayrakdalgalanıyor.Sadeceuzun,rengarenkbayraklar.Ah,rüzgarda nasıl da dalgalanıyorlar. Binalar, saraylar gelip geçiyor yanımdan. Ah,nasıldahızlılar!Tutbeni.Yalvarıyorumsana,tutbeni!”yYereyığıldı.Derinderininledi.

Kızların korkudan ödleri patlamak üzereydi neredeyse. “Başımıza büyük birbelagelecek,”dediSit.

“En iyisi kendimizi nehre atalım,” diye mırıldandı Meryem. İbni Tahir artıktamamenkendinikaybetmişti.

“Cübbesininönünükapatın!”

Kızlar hemen emri yerine getirdiler. Meryem yastıkların üzerine uzanarakkupkurugözlerletavanıseyredaldı.

EbuAli’yleBuzrukÜmidkaledeyalnızkaldıklarındabirbirlerineşaşkınlıkiçindebakmışlardı.Sonrakorkuluklarayaslanarakuzunuzunaşağıyıseyrettiler.

SonundaBuzrukÜmid,“Tümbuolupbitenlerenediyorsun?”diyesordu.

“Kurtulmanınimkansızayakınolduğubirağatakıldık.”“Allah’ınAllaholduğununasılbiliyorsamİbniSabbah’ındadeliolduğunuöylebiliyorum.”

“Her halükarda son derece tehlikeli bir arkadaş olduğu kesin.” “Sence böyleelimizkolumuzbağlıdurupseyretmelimiyiz?Kapanakısılanbirkaplanneyapar?”

Page 243: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

EbuAlikahkahaylagüldü.

“Tuzağıısırmayaçalışır.”

“Sonra?”

“Birazdahaısırır.”

“Günün birinde bizi de böyle bir cennete gönderebileceğinden korkmuyormusun?”

“Gerçekten güzel bir yere gönderirse karşı koymam doğrusu.” “Kötü de olsakarşıkoymayızbiz.”

EbuAli’yedoğrudöndü.

“Dinle, Ebu Ali. Şimdilik hâlâ vaktimiz var. Birazdan üçümüz kulede yalnızolacağız.”

“Budanedemekşimdi?”

“Sanagüvenebilirmiyim?”

“Birkargabaşkabirkargayasaldırmaz.Amaikisibirkartalıalaşağıedebilir.”

“Geldiğindeonugiriştekarşılayalım.Arkadangelipkılıcımınkabzasıylabaşınavurarak onu bayıltayım. Sonra da kaldırıp korkulukların üzerinden Şahrud’aatarız.”

“Pekiyamüminler?”

“OnlarıSeyduna’nıncennetbahçelerindengerigelmediğineinandırırız.”

“Amahadımlarbizimyaptığımızıanlayacaklardır.Buradansağçıkamayız.”

“GerçekanlaşılanadekseninlebenAllahbilirneredeoluruz.”“Onunintikamınıalmak için hayatını tehlikeye atmayacak bir mümin bile yoktur. Bu ağdankurtulmakokadardabasitdeğil.”“Herişinbirtehlikesivardır.”

“Buradaonunplanınınmuvaffakolmasınıbeklemekdahaaztehlikeliama.”

“Hasandelininteki.”

“Bizimnedüşünebileceğimizianlayamayacakkadardelideğilama.”

“Korkuyormusun?”

“Senkorkmuyormusun?”

“Zatenyenidenhuzuriçindenefesalmakiçinyapmakistiyorumyabuişi.”

“Bence bu düşüncelerimizi seziyor olmalı. Susalım en iyisi. Hadımlar çoktehlikelibirsilah.”

“Fedailerdahadakötüolacak.”

“İşte susmamız için daha bile geçerli bir neden, Fedailer yalnızca Hasan’ındeğilbizimdesilahımızolacak.”

“Haklısınbelkide,EbuAli.Hasangerçektendekorkulacakbiri.Bizimiçinartık

Page 244: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

geri dönüş yok. Bizimle sırrını paylaştı. Bu yoldan dönmenin ölüm anlamınageleceğiaşikar.”

“Ozamansorunçıkarmadanonunpeşindengideceğiz.”

“Dinle!Gerigeliyor.İtirafetmemgerekirkibuakşamkideneygerçektendeçokilginçti.”

“İlginçtenöte.Sıradışıdiyelim.”

Tam bu sırada nefes nefese gelen Hasan büyük dailere şöyle bir bakıpgülümsedi.

“Umarım sıkılmamışsınızdır, dostlarım. Konuşacak bir hayli vaktiniz oldu.Umarımvaktinizihebaetmemişsinizdir.”

“İbni Sabbah, aşağıda neler olduğunu merak ettik doğrusu. Neden çağırmışApamaseni?”

“Kadınsı kıskançlık işte. Aşağıda aşk hususundaki eski ve yeni görüşlerarasında çekişme yaşanıyor. En tehlikeli sorulardan biri olan, bir erkeği baştançıkarmanıneniyimetoduüzerinetartışıyorlar.”

Büyük dailer kahkahalara boğuldu. Bu vesileyle rahatlamışlardı da. Gerginlikdoluanlargeridekalmıştıartık.

“Benyeniteorilerieskilerineyeğlerim,”dediEbuAli.

“Eldennegelirki?Dünyamütemadiyendeğişiyor.Eskiyiunutupyeniliklereyolaçmayaalışmalıyız.”

“BenceİbniTahiryeniteorininkucağınadüştügibi.”

“Şuhalebakınhele.EbuAliinsanruhuüzerinebüyükbirâlimmioldunyoksa?”

“Sençoktuhafbirâşıksınasıl.Peygamberinsakallarıadına.Birkadınıyırtıkbircübbem kadar sevsem bile başkasıyla birlikte olduğunu gördüğüm andaöldürürdüm.”

“Bunuyaptınyazaten,sevgiliEbuAli. İştebuyüzdensenneeskinedeyeniteoriye bağlanabiliyorsun. Bak, benim bir filozof olduğumu unutma. Benim içindeğerli olan yalnızca dokunabildiğim şeylerdir. Bu bir gecede değişecek bir şeydeğil.”

EbuAligüldü.

“İyi bir noktaya temas ettin,” dedi. “Lâkin bu prensibi yalnızca aşk işlerineuyguladığını sanıyorum. Bu sabah biri teşkilatını yalnızca mantık üzerine inşaetmek istediğini söylememiş miydi?” “Av köpeği gibi iz sürüyorsun,” diye güldüHasanneşeyle.“Zıtlıklarınbirleşemeyeceğineeminmisinsahiden?Mademöyle,vücutveruhbirlikteliğininasılizahediyorsun?”

“Eğercehennemeevliyalarkabuledilseydisenilkkabuledilenolurdun.”

“Şehitleradına!Prensesimdeaynıfikirde.”

“Nehoşbirtesadüf!”

Page 245: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Ebu Ali, Buzruk Ümid’e göz kırptı. Hasan meşaleyi yakarak bahçelerdekiborazancılaraişaretverdi.

“Bukadarcennetzevkikafi.Şimdiulaştığımızneticelerebakmavaktidir.”

Bahçelerdencevabi işaretialıncameşalesinisöndürüpyerinekoydu. “Aslındaaşağıdakilerin işi çok kolay,” dedi kısmen kendi kendine konuşuyormuşçasına.“Neticedeonlaradınadüşünüpkararalanbiri var.Pekibizimmesuliyetlerimizin,acı veren iç hesaplaşmalarımızın neden olduğu sıkıntıyı kiminle paylaşacağız?Her yeni günle birlikte ölüme bir adım daha yaklaştığımızı bilerek nasıl huzuriçindeuyuyacağız?Kocabirboşluğadüşmemizenedenolacakölümkorkusundankime sığınacağız? Gece gökte binlerce yıldız gözlerimizde parıldıyor. Hâlâhissediyor, düşünüyoruz. Ama o büyük an geldiğinde, kim hiçliğe uzanan nihaikaranlığa koştuğumuzu bilmenin neden olduğu acıya ilaç olabilecek? Evet,aşağıdakileriçinişlerçokkolay.Onlarabircennetyarattık.Ölümdensonrahuzurvemutluluğubulacakları bir yer olduğuna iknaettik onları.Bu yüzdendeonlarıkıskanmamızgerek.”

“Duyuyormusun,BuzrukÜmid?Hasanbelkidehaklı.”

“Yani ikiniz de ikna oldunuz? Biliyoruz ki ancak zerre kadar bir bilgininefendisiyiz. Kalan sonsuz büyüklükteki bilinmezliğinse kölesiyiz. Bizi gökyüzünüseyre dalan bir böcekle mukayese edebilirim. Böcek başını kaldırıp gökyüzünebakarve,‘Şubitkisapmatırmanayım.Oradanyıldızayetişebilirimgibigözüküyor,’der. Sabahtan akşama dek tırmanır. Sonunda en yukarı çıktığındaysa tümçabalarının beyhude olduğunu fark eder. Zemin sadece birkaç adım altındadır.Amagökyüzündekiyıldızahâlâişebaşladığıankikonumukadaruzaktadır.Üstelikartık daha yukarı tırmanmasını sağlayacak bir yol da yoktur. İnancını kaybeder.Kainatın sonsuz büyüklüğü karşısında hiçbir şey yapamayacağını idrak eder.Böylecetümumudunuvemutluluğunusonsuzadekyitirmişolur.”

Büyükdailereişaretetti.

“Hadigelin!Cennettendönenilkmüminlerikarşılamayagidelim.”

Fatma’nın yanındaki kızlar camdan bakıp, ellerinde sedyeyle yaklaşanhadımlarıgördüler.

“Üçmezarkazıcısıgibi,”dediSara.

“Fatma! Süleyman’ın üzerindeki battaniyeyi aç da son bir kez ona bakalım,”dediZeynep.

Fatma uyuyan gencin yüzünü açtı. Süleyman neredeyse anlaşılmayacakderecedehafifhafifnefesalarak,huzurlauyuyordu.

Kızlar fal taşı gibi açılmış gözleriyle onu seyrediyorlardı.Halimeparmaklarınıağzınagötürüpısırdı.Dayanılmazbirhüzüniçindeydi.

Fatmaonunüzerinitekrarörttü.

Hadımlargelip tekkelimebileetmedengencisedyeyeyerleştirdiler.Ardındandageldiklerigibisessizcegittiler.

Page 246: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Hadımların gidişinin ardından kızlar hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamışlardı.Halimeacıylabağırarakyereyığıldı.

Hadımlar Yusuf u aldıklarındaysa yalnızca Cada’yla küçük Fatma ağlamıştı.Züleyha hadımların geliş ve gidişini sessizce seyretti. Gururu, duygularını bellietmesinemanioluyordu.

“İşte senin hükümranlığın da bitti,” diye kışkırtmaya koyuldu Hanefiye yalnızkaldıkları ilkanda. “Tekgecelikbirkocanolduhepi topu.Şimdideonusonsuzadek kaybettin.Onunla birlikte olamayan bizler hiçbir şey kaybetmedik şu an enazından.”

Züleyha kayıtsız bir ifadeyle bir şeyler söylemeye çalıştı. Ama acısı öylesinederindikibunuyapmakyerineçömelipbaşınıyastıklaragömdü.

“Senkalpsizintekisin,Hanefiye,”dediEsmaöfkeyle.

“Onuüzmekistememiştim.”

Züleyha’nın yanınagidip saçlarını okşamayakoyuldu.Diğerleri deonu tesellietmeyeçalışıyordu.AmaZüleyhauyuyuncayakadarağlamayısürdürmüştü.

HadımlarİbniTahir’igötürünceMeryemkızlardanodalarınaçekilmeleriniistedi.Zaten Fatma’yla Züleyha’nın köşkünde olan kızlar da geceyi oradageçireceğindensayılanfazlakalabalıkdeğildi.

Meryemgeceyi tek başına geçirecekti. Amabu geceHalime’ye ve onun tatlıgevezeliklerine daha önce hiç olmadığı kadar özlem duyuyordu. Acaba o buhayati önem taşıyan geceyi nasıl geçirmişti? Diğer kızlar neler yapmışlardı?Hepsinimerakediyordu.Ah,biranöncesabaholsaydı!

Sabahakadarkarmakarışıkduygularlayataktadönüpdurdu.

Hadımlarcanlıyüklerinimahzenegetirdiler.Hasan,“Herşeyyolundamı?”diyesorduonlara.

“Herşeyyolunda,Seyduna.”

Sedyeleri bölmeye yerleştirdiler. Üç komutan da sedyelerin yanındaki yerinialıncahadımlarınçektiğibölmekuleyedoğruağırağıryükselmeyebaşladı.

YukarıvardıklarındaHasanuyuyangençlerinüzerlerindekiörtüyükaldırdı.

“Çokbitkingörünüyorlar,”diyefısıldadıBuzrukÜmid.

Hasangüldü.

“Sabaha kadar uyurlar. Ancak uyandıklarında başarılı olup olmadığımızıanlayabileceğiz.”

Gençler hava almakta sıkıntı yaşamasınlar diye bölmenin ön kısmındakiperdelerikaldırdı.Kapıyabirmuhafızdikti.Sonradaarkadaşlarınıyolcuetti.

“Böylece tragedyamızın ikinci perdesinin sonuna gelmiş bulunuyoruz. Sabahgörüşmeküzere.İyigeceler.”

Bu sırada aşağıdaki bahçelerde hadımlar fenerleri söndürüp topluyorlardı.

Page 247: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Fenerlerinbazılarızatenkendiliğindensönmüştü.Gerikalanlardansacılızbirışıkyükseliyordu. Her biri teker teker söndürüldü. Etraf her an daha bir karanlığabürünüyordu. Şaşkına dönen pervane böcekleri hadımların saçma başınaüşüştüler.Çalılıklardaötenbirbaykuşsesiişitildi.Onakükreyenbirleoparınsesiyanıtverdi.

Son fener de söndürüldü. Gizemlerle dolu harika bir yaz gecesiydi.Gökyüzündebinlerceuzak,esrarengizyıldızparıldıyordu.

Mustafa elindeki meşaleyi başının üzerinde hızla sallayarak alevlerincanlanmasını sağladı. Ardından yolu aydınlatarak peşindeki altı hadımla birliktekayıklaradoğruyöneldiler.

“Geçerken kızlara da bir bakalım,” diye önerdi dans ‘‘hocası Esad. “Bu gecezorlubirimtihanverdiler.”

Fatma’nın arkadaşlarıyla birlikte uyuduğu köşke gittiler. Esad kapıyı açıp,giriştekiperdeyikenaraçekti.Mustafadaiçeriyielindekimeşaleyleaydınlattı.

Kızlar gelişigüzel yayılmış uyuyorlardı. Bazıları çırılçıplaktı. Bazılarıylaelbiselerinin ya da battaniyelerin uçlarını üzerlerine çekmişlerdi. Birkaçımücevherleriniçıkartmıştı.Amaçoğuoşekildeuyuyakalmıştı.Yumuşacıkkollanipekkumaşlarınarasındaparıldıyordu.Nefesaldıkça inip kalkannaringöğüslerigözeçarpıyordu.

“Buradaki yiğit epey kuvvetliymiş anlaşılan,” dedi Esad alçak sesle. “Şu halebak, savaş alanındaki yaralılara benziyorlar.” Mustafa titredi. Meşale elindenkayıvermişti,Kapıdanfırlayıpavazıçıktığıkadarbağıraraknehredoğrukoşmayabaşladı.

“İnsannekadardarezilAllah’ım.Bizeneleryaptılarböyle?”

Page 248: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

13

Ertesi sabah büyük dailer kararlaştırıldığı üzere Hasan’ın yanına çıktılar.Hasan,“Birazöncebaktımgençlere.Hâlâuyuyorlar.Amaartıkuyandırmazamanıgeldi.”

Hasan’ın odasına girip perdeleri çekince güneş ışığı odayı iyice aydınlatmışoldu.Asansör olarak kullanılanbölmeyedoğru yürüdüler.Gençler tıpkı bir geceönceki gibi yataklarındahuzur içinde uyuyorlardı.Hepbirlikte gençlerin başındadurdular.Hasanbüyükbirdikkatleüçünüdeinceledi.

“Dış görünüşlerinde en ufak bir değişiklik yok. Ruhlarında nasıl bir değişimmeydanageldiğiniysebirazdangöreceğiz.”

Yusufuomuzlarındansarstı.

“Yusuf,beniduyuyormusun?Hertarafaydınlandıamasenhâlâuyuyorsun.”

Yusuf dehşet içinde gözlerini açtı. Hemen dirsekleri üzerinde doğrulurkenbaşını da şaşkınlıkla iki yana sallıyordu. Sonra komutanlarına boş gözlerle birsürebaktı.

Yavaş yavaş kendine geliyordu. Yüzünde az önceki şaşkınlığını bile gölgedebırakacakmüthişbirhayretifadesibelirmişti.“Düngeceneleryaptındabukadargeçvaktekadaruyudun?”Hasanalaycıbir tavırlagülüyordu.YusufçekingenbirifadeylebaşınıkaldırıpHasan’ınyüzünebaktı.

“Seninlütfunlacennetteydim,YüceEfendimiz.”

“Hoşbirrüyagörmüşolmalısın.”

“Hayır,hayır,gerçektendecennetteydim.”

“Sakınha!Arkadaşlarınaböylebirşeyanlatırsanseninlealayederler.”

“Bennereyegittiğimeeminim,Seyduna.Gerçektencennetteydim.”

“Yanibanacennetbahçelerininanahtarınınverildiğineiknaoldun.”

“Artıkenufakbirşüphembileyok,Seyduna.”

Sesleri Süleyman’ı da uyandırmıştı. Yatağında doğrulup kaşlarını çatarak birHasan’abirYusuf’abakıyordu.

Birden her şeyi hatırladı. Titreyen elleriyle vücudunu yoklamaya koyulunca

Page 249: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

cübbesinin cebindeki Halime’nin bileziğine dokundu. Yüzünde büyük bir hayretifadesipeydaolmuştu.

“Bak,Süleymandauyandı.Sendüngecebukadargeçvaktekadaruyumananedenolacakneyaptın?”

“Seninlütfunlacennetteydim,YüceEfendimiz.”

“Bırakşimdi.Bunakiminanırki?”

“Hiç kimse orada bulunduğuma inanmamaya cüret edemez. Yani…Neticedeelimdekanıtvarbenim.”

“Kanıtmı?Gösterkanıtınıbana.”

Süleymanbunusöylememesigerektiğinianlamıştıamaartık iş iştengeçmişti.Telaşlabahanebulmayaçabaladı.

“Elime nasıl geçti bilemiyorum. Çok güçsüzdüm, düşmemek için bir yerleretutunmak istedim sonra bir baktım bu bileziği yakalamışım. Sonrasınaysa hiçhatırlamıyorum.”

“Gösterşunubana!”

Süleyman isteksiz bir tavırla ganimetini Hasan’a uzattı. Yüce Efendi bileziğidikkatleincelediktensonrabüyükdailereuzattı.

“Gerçektençoketkileyici,”dedi.“Hakikibircennetbileziğinebenziyor.”

“Züleyha’nındabunabenzerbirbileziği vardı,”diyesözekarıştıYusuf. “Amabanaoradanbudünyayahiçbirşeygetiremeyeceğimizisöyledi.”

“Süleyman,Süleyman,” dediHasanbaşını iki yanasallayarak. “Bumücevherelinenasılgeçtihayretediyorum.Yoksabunucennettensençalmışolmayasın?”

Süleymanbembeyazkesilmişti.

“Naim’leÜbeyde’ninbanainanmayacaklarındankorktum.Buyüzdende…”

“Arkadaşlarınarasındayalancıolarakmınamsaldınyoksa?” “Onlardabanabenzeribirşeyanlatsalarinanmazdım.”

“Her neyse. Bileziği alıyorum. Bir dahaki sefere seni cennete göndereceğimzaman bileziği de yanında götürürsün. Yalnız geri verirken özür dilemeyi deunutma.”

BusıradaİbniTahirdeuyanmıştı.Başınıikiyanasallayarakkendinitoplamayaçalıştı.Şaşkıngözlerlekonuşmalarıtakipetmeyeçalışıyordu.

O da yavaş yavaş dün geceyi hatırlamaya başlamıştı. Elini birden kalbininaltınadoğrugötürdü.İrkildi.EliMeryem’inısırdığıyeregelmişti.

Hasanonadoğrudöndü.

“Arkadaşların inanılmazşeyleranlatıyorlar.Düngeceonlarıseninlebirliktebuodadabırakmıştım.Amaşimdibanageceyibuodadageçirmediklerini,tamtersinebaşka bir âleme gittiklerini anlatıyorlar. Sen ihtiyatlı, soğukkanlı bir yapıya

Page 250: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

sahipsin. Beni onlara inanma mecburiyetinden ancak sen kurtarabilirsin. Aksitakdirde hayaletlerin gelip insanları Allah bilir nerelere kaçırdıklarını düşünerekburadayaşamayısürdürmekbenimiçinkorkunçolacak.”

“Şakayapıyorsunbiliyorum,Seyduna.Sendedüngecekiyolculuğumuzusanaborçluolduğumuzubiliyordun.Şimdidebizi imtihana tabi tutmak istiyorsunöylemi?”

“Ne? İbni Tahir, sen demi geceyi burada geçirmediğini ileri sürüyorsun? Budurumda cennetin anahtarını elimde tuttuğumu söylerken sembolik bir ifadedebulunmuyormuşumöylemi?”

“Affetbeni,Seyduna.Şüphebirdahayüreğimeaslasızamayacak.”

“Güzel. Pekala, dostlarım size dün geceyi nerede geçirdiğinizi soranarkadaşlarınızaneanlatacaksınız?”

“OnlaraYüceEfendimizinlütfuylacennetteolduğumuzusöyleyeceğiz.”

“Çok güzel. Umarım bundan sonra imanınız hep bu kadar sağlam kalır. Bukadar sağlam bir imanla dağları bile yerinden oynatabilirsiniz, sakın aklınızdançıkarmayın.Şimdiarkadaşlarınızınyanmagidin.”

Muhafızıçağırıpondangençleriaşağıgötürmesiniistedi.

Sonunda yeniden büyük dailerle yalnız kaldığında gözle görülür derecederahatlamıştı.

“Umduğumdeğişiklikolmuş.”

EbuAlikollarımaçarakonasarıldı.

“İnanılmaz!”diyebağırdı.“Arşimet’indayanaknoktasınıbuldunsonunda.”

İkisibirdenHasan’ıkucakladılar.

“Sonanadekbaşarılıolacağındankuşkuduydum,”diyeitirafettiBuzrukÜmid.“Ama artık insan tabiatını değiştirmeyi başardığını görüyorum. Bu haşhaşilerelinde müthiş bir silah olacak senin!” “Üçüncü perdenin sonu,” dedi Hasangülerek. “Bu bölüme ‘Uyanış’ ya da ‘Cennet Bahçelerinden Dönüş,’ adınıverebiliriz.”

Üç arkadaşlarının Yüce Efendi tarafından çağrılıp gece de geri dönmemişoluşları fedailer arasında büyük meraka neden olmuş, ateşli tahminlerlemünakaşalaryapılmasınasebebiyetvermişti.Uyuyuncayadekbukonuüzerindekonuşup duruyor, arkadaşlarının bir an evvel aralarına katılarak meraklarınıdindirecekaçıklamalaryapmalarınısabırsızlıklabekliyorlardı.

“EnazındanSeyduna’nınnasılbiriolduğunuöğreneceğiz,”dediÜbeyde.

“Nedenonlarıçağırttıki?”diyesorduNaim.

“Neden mi? Belki de Türk sancağım ele geçirdikleri için onları azarlamakistemiştir.”

Übeydesırıttı.

Page 251: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Sanasormadım.Dahazekicevaplarduymayıümitetmiştim.”“Onlarıcennetegönderdiğinidüşünüyorolamazsın,”diyealayettiAbdullah.“Benceonlarımükafatolarakdailerlebirliktebirziyafetekatılmalarıiçindavetetti.”

“Haklıolabilirsin,”dediCafer.

“O zaman geri gelmeleri neden bu kadar uzun sürdü?” diye sordu Übeyde.“Belkionlaraözelbirvazifeverdi.Onlardaşuankaledışındabiryerdeler.”

“Nediyeboşboşkonuşupduruyoruzki?”diyeçıkıştıAbdurrahman.“Kendileriburaya gelip nerede olduklarını, neler yaptıklarını anlatıncaya dek bir tahmindebulunmamız imkansız. En iyisi uyuyalım. Hak ettiğimiz şekilde güzelcedinlenelim.”

Ertesi sabah üç kayıp fedai geldiğinde diğerleri kalkalı çok olmuştu. Hemenarkadaşlarınakoşup,etraflarınıçevrelediler.

“Hadiodalarımızagidelim,”dediSüleyman.“Oradakonuşuruz.Kamımçokaç.Ayrıca her tarafıma top güllesi isabet etmişçesine bitkin hissediyorum kendimi.Ayaktaduracakhalimyok.”

Odalarına çekilince kendilerini yataklarına attılar. Arkadaşları onlara süt veekmekgetirdi..

Süleyman,“Kimbaşlamakister?”diyesordu.

“Senbaşla,”diyekarşılıkverdiYusuf.“Bençoksabırsızım.Düzgünbirsıraylaanlatabileceğimi sanmıyorum. Söylediklerimi takip edemediklerini görünce dekızacağım.Budahiçdoğruolmazelbette.”

Diğerleriyataklarınetrafındatoplandılar.

“Mucizelereinanırmısınız?”diyesorduSüleyman.

Fedailerbirbirlerinebaktılar.

“Eski zamanlardakilere elbette inanırız,” dedi Naim. “Yeni mucizelereinanmamızıysapeygamberyasaklamıştırzaten.”

“Ah,şuoyunbozanadabakınhele!PekiSeydunaneöğretiyorburada?”

“Onunmucizelerleilgilibirşeysöylediğinihatırlamıyorum.”

SüleymanonlarayenisorularyönelttikçeNaim’inmerakıdakatlanıyordu.

“Allah’ın cennet bahçelerinin anahtarını Seyduna’nın ellerine teslim ettiğiniöğrenmedinmi?”

Gerginbirsessizlikvardıodada.Süleymanzaferdolubakışlarlaarkadaşlarınınyüzlerinitekertekerinceliyordu.Yeterikadarmerakuyandırdığınakanaatgetirincedesözlerinikaldığıyerdendevamettirmeyekoyuldu.

“Fedailer! Dün gece Seyduna çok lütufkardı. Bu sebeple de bizlere cennetbahçeleriniaçtı.”

Herkesbirbirinebakıyordu.Hiçkimsetekkelimebileetmedi.

Page 252: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

SonraÜbeydekahkahayıbasıverdi.Hemenardındandadiğerleri onakatıldı.Odadaciddiyetiniyalnızcaüçgeceyolcusumuhafazaediyordu.

“Bizimlealayetmekiçinaralarındaanlaşmışlar,”dediAbdurrahman.

“Süleymanherzamankigibibiziaptalyerinekoymayaçalışıyor,”diyeilaveettiNaim.

“Hadi onları yalnızbırakalım,” diyeönerdi gururlubir ifadeyle. “Düngece içipiçip ahırın birinde sızmış bunlar. Suratlarından anlaşılıyor zaten. Şimdi deutandıklarındanişişakayavurmayaçalışıyorlar.”

“Böyle olacağını biliyordum,” diye bağırdı Süleyman öfkeyle. “İbni Tahir senanlatonlara.Ençoksanainanırbunlar.”

“Bu kadar oyun yeter,” dedi Übeyde giderek sinirlenirken. “Seyduna’yı gömeşansıbuldunuzmubulamadınızmıonusöyleyinyeter.”

KonuşmasırasıİbniTahir’egelmişti.

“Dostlarım, dün gece üçümüzün yaşadığı inanılmaz şeylerden bahsetmekhakikaten de çok zor. Söylediklerimize İnanmayarak gülmenizi gayet normalkarşılıyorum.AmaSüleyman’ınsöylediğiherşeydoğru.Şimdi lütfensabırlıolupsonunakadardinleyin.Sıraylaanlatacakherşeyi.”

Yüzünemüthişbirciddiyethâkimdi.Sesindedeenufakbirşakaemaresiyoktu.Buna rağmen fedailer hâlâ acaba bu üçü bize birlikte kararlaştırdıkları şakayısürdürüyorlarmıdiyedüşünmektenkendilerinialamıyorlardı.

“Eğer böylesi iddialarla karşıma çıksa,” dedi Gafer. “Kendi babamı dahiyalancılıklasuçlardım.Lâkinsenindebutürdenbirsaçmalığımüdafaaetmençoktuhaf, İbni Tahir. Peki, anlat bakalım Süleyman. En azından bize anlatmayıkararlaştırdığınızşuhikayeyibirdinleyelim.”

Süleyman doğrulup, yatağında oturdu. Etrafındakilere tehditkar bakışlargöndererekanlatmayabaşladı.

Enbaştanbaşlayarakkuleyeçıkışlarından,eligürzlüdevmuhafızlardan,EbuAli tarafından Seyduna’nın huzuruna çıkarılmalarından bahsetti. Herhangi birdetayı atladığında Yusuf müdahil olup eksiği tamamlıyordu. Böylece YüceEfendi’nin huzuruna çıkışlarıyla onunla yaptıkları tuhaf konuşmayı en inceayrıntısınadekanlatmışoldular.

Fedailer anlatılanları şüphe dolu bakışlarla takip ediyorlardı. Ancak Yusuf unbilinçsizce yaptığı müdahaleler anlatılan tuhaf hikayenin gerçekliği hususundaolumlukatkıyapıyordu.

Süleyman,Seyduna’nınüçüneyataklarınbulunduğubölmeyegirmeleriemriniverdiği kısma gelince dinleyiciler nefeslerini tuttular. Hepsinin gözleri adetaSüleyman’ındudaklarınayapışmıştı.

Hatta İbni Tahir bile dikkatle dinliyordu. Farkında olmadan elini göğsünegötürüp Meryem’in ısırdığı yere dokundu. Şimdi yeniden günlük yaşamınSıradanlığına dönmüş olsa da geçirdiği olağanüstü gecenin hatırasına sımsıkı

Page 253: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

tutunmayıbir anbilebırakmıyordu. İçinde ilk kezgerçekbir inançhissediyordu.Tecrübevemantığıinkaredecekderecedegüçlübirinançtıbu.

Sonra Süleyman, Seyduna’nın verdiği küçük hapları yutunca bilinmeyendiyarlara doğru uçmaya başladıklarından bahsetti. Kendini kaybedinceye dekgördüğürüyayıayrıntılarıylaanlattı.

Hikayesinin cennette uyandığı bölümüne geldiğinde fedailer daha bir dikkatkesilmişlerdi. Hepsinin yüzlerini ateş basmış, gözleri parıldıyordu. Oturduklarıyerdehuzursuzcakıpırdandılar.Süleymanönce ilkandaçevresindegördüklerinianlattı.Sonradaenküçükbirdetayıbileatlamamayaçalışarakköşktenbahsetti.Ensonundasırakızlaragelmişti.

“Belkidehepsinirüyandagördün.”

Übeydebusözlerlekendigerginsinirleriniyatıştırmayaçalışıyordu.

Diğerleri için de anlatılanların neden olduğu hayallerin etkisi tahammüledilemez boyuta erişmişti. Soluk soluğa bir halde birbirlerine kaçamak bakışlarfırlatıyorlardı. Naim korkudan bembeyaz kesilmiş bir yüzle İbni Tahir’in hemenyanınailişmişti.Korkunçbirhayaletöyküsüdinleyenbirigibitüyleriürpermişti.

“Orada gördüğüm her şeyin şu an karşımda oturan sizler kadar gerçekolduğuna eminim,” diye devam etti Süleyman. “Oradaki salondan dahamuhteşemini hayal bile edemezsiniz. Her şey altın ve gümüştendi. Yataklarınüzerine yosunlardan bile yumuşak halılar serilmişti. Yumuşacık yastıklarayaslanıp, dilediğimizce yiyip içtik. Tatlı şaraplarla neşelendik ama zihnimiz zerrekadarbulanmadı.Herşey tamolarakKuran’daanlatıldığıgibiydi.Vearkadaşlar,huriler!İpeksitenleri,iri,parlakgözleri.Ahheleheleogöğüsleri.Allah’ım!Sadecedüşünmek bile kanımın yeniden kaynamasına neden oluyor.” Aşk macerasınıayrıntılarıylaanlatmayakoyuldu.

“Ah, keşke ben de orada olabilseydim.” Bu Sözleri adeta Übeyde’ninyüreğindenkopupgelmişti.

“İçlerindenbirinebiledokunmayakalksaydınseniellerimleparçalardım.”

Süleyman’ıngözleriaklınıkaçırmışbirininkigibiparıldıyordu.

Übeydeiçgüdüselbirtavırlageriledi.

Süleyman’ı yeterince uzun zamandır tanıyordu. Onunla şaka yapmayagelmezdi.Ancakonubuhaldehiçgörmemişti. İçindenbirsesonungeçengecesonderecetehlikelibirdeğişimgeçirdiğinisöylüyordu.

“O huriler benim! Anlıyor musun? Onlar sonsuza dek benim. Ne pahasınaolursa olsun bir tanesinden bile vazgeçmeyeceğim. Ah, benim tatlı, küçükceylanlarım! Neşe kaynağım, mutluluk pınarım onlar benim! Hiçbiriniz onlarıarzulamahakkınasahipdeğilsiniz.Allahonlarıyalnızcabenimiçinyarattı.Onlarayenidenkavuşacağımgünüsabırsızlıklabekliyorum.”

Orada bulunan herkes Süleyman’ın bir gecede tamamıyla bambaşka biriolduğununfarkındaydı.Onaşüphedoluhattakorkuluifadelerlebakıyorlardı.

Page 254: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Budeğişikliği farketmeyenyahut farketsedebunusonderece tabiibulduğuiçin herhangi bir şaşkınlık belirtisi göstermeyen bir tek Yusuf vardı. Süleyman’ıgayetiyianlıyordu.Çünkübenzerdeğişimikendisideyaşamaktaydı.

Süleymancennetkızlarıylayaşadıklarınıanlatmayısürdürdü.

Yusufbirdensabrınınsonunagelerekatıldı.

“Bir gecededokuzhuriylebirlikteolduğuna iknaetmeyeçalışmayacaksınbizideğilmi?”

“Nedenyalansöyleyeyimki?Sendeaynışeyiyapmadınmı?”Yusuföfkeyleiççekti.

“BöylesineciddibirkonudabileSüleymanabartmahuyundanvazgeçmiyor.”

Süleymanonadikdikbakıyordu.

“Dilini tut! Kııran’da anlatılanlardan farklı bir şey söylemedim ki.” “O zamanKuranabartıyor.”

Fedailergüldü.

Süleymandudaklarınıısırıyordu.

“Hurilerimbanaaşkla ilgilibirşarkıyazdılar.Onlarındayalansöylediklerinimisöyleyeceksinyani?”

“Bizedesöyleseneoşarkıyı.”

Öncehafızasınıtoplamayaçalıştıamaaklınahiçbirşeygelmiyordu.

Yusufyerekapanıpdizlerinidövedövegülüyordu.

Diğerlerideonakatılmışlardı.

O anda İbni Tahir’in yatağının üzerinden adeta uçarcasına atılan SüleymanyumruğunuYusuf’unsuratınınortasınapatlattı.

Yusuf darbenin geldiği yeri tutarak ayağa kalktı. Şaşkınlık içindeydi. Yüzüöfkedenkıpkırmızıydı.

“Ne?Buçekirgeninbanavurmasınamüsaademiedeceğim?”Yıldırımhızıylaatılıp Süleyman’ı karşı duvara yapıştırdı. Duvardaki kılıçlar şakırdayıncaSüleymanuzanıpbirinialdıvenefretleYusuf’adoğruçevirdi.

“Köpoğlu!Busefersenigeberteceğim.”

Yusufbembeyazkesilmişti.Birandatümöfkesidinmiştisanki.AmaSüleymanherhangi bir şey yapmaya kalkmadan İbni Tahir üzerine atılıp kılıç tutan eliniyakaladı.Cafer,İbniVakkasvediğerlerideyardımınakoşupSüleyman’ınelindenkılıcıaldılar.

“Sen aklını mı kaçırdın? Dün gece Seyduna’nın inayetiyle cennete girdin.Bugünsearkadaşınımıkatledeceksin?”

İbniTahir,Süleyman’ısertçe iterekuzaklaştırıp,yatağaoturttu. “Sanagelince,Yusuf. Konuşurken onun sözünü ne diye kesiyorsun? Hepimiz aynı hamurdan

Page 255: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

yoğrulmadık.Hepimizbirbirimizdenfarklıyız.”

“Haklısın, İbni Tahir,” dedi Cafer. “Bırakalım da Süleyman hikayesini bitirsin.SonradaYusufudinleriz.”

ŞimdihepsiSüleyman’adevametmesiiçinyalvarıyordu.Yusufinatçıbirtavırlakollarınıgöğsündekavuşturuptavanabakıyordu.Süleymanöncekaşlarınıçatarakonu şöyle bir süzdü. Ardından da hikayesine kaldığı yerden devam etmeyekoyuldu.

Oandanitibarenartıkhiçkimsebuüçlününcennetegitmişolduğundanşüpheetmiyordu. Ayrıntıları büyük bir ilgiyle takip ediyorlardı. Kısa süre içinde cennetbahçeleriyle Süleyman’ın bahsettiği kızları hayal etmeye başlamışlardı. Her birigüzel hurileri gözünde canlandırıyor, daha görmeden onlara bağlandıklarınıhissediyorlardı.

“Yaniuyuyakaldığınızkaranlıkodadauyandınızöylemi?”Naimtıpkıbirçocukgibisorusorardı.

“Doğru.Her şeybir geceönceki gibiydi.Yalnız cübbemin cebindeHalime’ninbanaverdiğibilezikvardı.”

“NedenSeydunabileziğisendenaldı?”

“Belki kaybetmemden korktu. Bir daha cennete göndereceği zaman bileziğivereceğinesözverdi.”

“Nezamangideceksiniz?”

“Bilmiyorum.Allahizinverirseenkısasürede.”

ŞimdiyaşadıklarınıanlatmasırasıYusuftaydı.Fedailerzatenhikayeninbaşıylasonunugayetiyibiliyorlardı.Buyüzdenodacennetteyaşadıklarınaağırlıkverdi.Kızlarındansveşarkılarınıuzunuzunanlattı.SıraZüleyha’yageldiğindedahabirheveslenmişti.Onungüzelliğini,danskabiliyetini,meziyetleriniöverkenkendideaşkınınnederecegüçlüolduğunu farkediyordu.ŞimdionuCada’ylaaldatmayakalktığınapişmandı.UzunuzunZüleyha’yanekadarbağlandığınıanlattı.

“O benim tek kadınım,” dedi. “Diğerleri bize hizmet etmek üzeregörevlendirilmiş,onunemrindekiköleler.Diğerlerideçokgüzelamahiçbirionunlaboyölçüşemez.”

Ancak ilk anlatıcı olması nedeniyle Süleyman’ın anlattıkları daha büyük birtesire neden olmuştu. Yusuf’un söyledikleri onunkinin yarısı kadar bile ilgiuyandırmamıştı.Yalnızcabirkezodagizemli ışıklarlaaydınlatılmışbahçelerdenbahsederken fedailerin soluklarının kesilmesinenedenolmuştu.Süleymanbunugörmemişti.Şimdiköşkünkendisiniçokfazlaetkilemişoluşundandolayıbirkerebiledışarıyabakmayıakıledememişolmanınpişmanlığınıyaşıyordu.

İbni Tahir’in hikayesi içlerinde en kısa olanıydı. CennetteMeryem tarafındankarşılandığım anlattı. Sonra bahçede dolaştıklarını, kızın kendisine el-Arafduvarını gösterdiğinden bahsetti. Ardından duvarın üzerinde dolaşan, büyük birihtimalle ana babasının rızasını almaksızın İslam uğruna savaşırken şehit olan

Page 256: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

birinin gölgesini gördüğünü söyledi. İbni Tahir,Meryem’in Dai İbrahim’den dahazekiolduğukanaatindeydi.Sonrailkanlıktereddüdünnedenolduğugafletanındakıza saldırmaya cüret ettiğini ve tam o sırada Ehrimen adlı büyük bir kedininüzerineatılışıylakendiniyerdebulduğunuanlattı.Buhayvan,el-Arafveüzerindedolaşangölgehikayeleri fedailerinmeraklarını iyicekörüklemişti.Daha fazlaşeyöğrenmekistiyorlardıamaİbniTahirpekkonuşmakniyetindedeğildi.

“Birazdinlenmemizemüsaadeedin,”dedi.“Zamaniçindeöğrenmekistediğinizherşeyianlatırız.”

Bunun üzerine konuşmaya daha hevesli gözüken Yusuf la Süleyman’adöndüler.Fedaileringözlerindeüçüdekudretlipehlivanlaradönüşmüşlerdi.Hattayarıtanrıgibigörünüyorlardıartık.

Gece boyunca Apama’nın gözüne uyku girmedi. Karanlık gençlik yıllarının oharikulade gecelerine ait hatıralarının canlanmasına neden olmuştu. Her şeyikorkutucubirkesinliklehatırlıyordu.Vehatırladıklarıcehennemazabıçekmesinenedenoluyordu.Bir zamanlar zirvedeykenyavaşyavaşdüşmekvesonundadaendibiboylamaktahammüledilemezacılarasebepoluyordu.Artıkaşkkrallığınabaşkalarıhükmetmekteydi.

Güneşin ilk ışıkları Elbruz tepelerinde yansırken yataktan kalktı. Kül rengisuratı, çökük yanaklarıyla evinin girişine dek uzanan dalların arasından ufkabakmaya koyuldu. Hemen ileride dünyayla bağlantısını sonsuza dek kesenAlamutyükseliyordu.

İyiamaAlamut’unardınagitseneolurduki?Buçirkin,ihtiyarhaliyleoradaneyapabilirdi? Allah’a şükürler olsun ki Hasan onu sefaletten kurtarmıştı. Artıkkrallığı burasıydı. Lâkin burası acılarla dolu, kendisine daima geçmiş günlerinihatırlatanbirkrallıktı.Amaacılarlaboğuşsadadüşmüşbirmelekolarakhayatınıidameettirmekbirçöplüktekaybolupgitmektenevlaydı.

UzungecelerboyuncakendineHasan’ınhayatındakianlamınısorupdurmuştu.Bir zamanlar, uzun yıllar Önce, Hasan’ı genç, yarı hayalci, yan peygamber, birâşık olarak tanımıştı. Zaman içerisinde de kendisinden çok daha önemliadamların gölgesinde kalmıştı. Eğer zaman zaman politik ve dini tartışmalardaondanbahsedildiğiniduymamışolsaadınıbütünüyleunutmuşolurdu.Sonra,enfazla ikisenekadarönce,artıkdibevurduğunuhissettiğisıradabiryabancıonaHasan’dan mektup getirmişti. Mektupta kendisinin büyük bir kalenin komutanıolduğuveonaihtiyaçduyduğuyazılıydı.Apama’nınkaybedecekhiçbirşeyiyoktu.Oankararınıverdi.Dirensedeyüreğindesolukbirumutışığıbelirmişti.Sonundatüm kudretiyle Hasan’ ı görmüştü. Peşinde koşulup hayran olunma rolü birzamanlar ona aitti. Ama bu rol artık Hasan’ındı. Hasan onu seviyor muydu?Bilemiyordu.Tekbildiğibirzamanlarkendisineateşlibirhayranlıkduyanadamınartıkonabirbaşkasınahissettiğihayranlığıgizlemeyetenezzületmeyecekkadarazönemverdiğiydi.

Evdendışarıçıktı.Dallardacıvıldaşankuşlarıdinleyip,çimenlerde,yapraklarda,çiçeklerinüzerindegözeçarpançiğdamlalarınabaktı.Buderecemuhteşembiryazsabahıdahiyüreğininacısınıazaltmayamuvaffakolamamıştı.

Page 257: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Başını ikiyanasallayarakdüşüncelerindenkurtulmayaçalıştı.Kovadanaldığısuyla yüzünüyıkayıp, karmakarışık saçlarınıdüzeltmeyeçalıştı.Uykusuzgeçengecenin izlerini silmek için bir hayli uğraştı. Sonra karşı taraftaki hadımlarınuyuduğubinayayöneldi.

Yarı açık kapıdan horlayan hadımların sesleri işitiliyordu.Onların bu huzurlu,derinuykusunuduyunca iyiceçiledençıktı.Evedalıpbağıraraksabaholduğunuveçalışmavaktiningeldiğinibildirdi.

“Lanetolasıcadı!”

Mustafaöfkedenpatlayacakhaldeydi.

Adi gülerek, “İğrenç orospu. Çöplüğe atılmaya bile layık değilsin sen,” diyebağırdı.

Tepesi atan Apama kapıyı ardına kadar açtı. Fırlatılan bir sandalet o sıradasuratınınortasındapatladı.

Hemengeriçekilirkenavazavazbağırıyordu.

“Durunbakalım,köpekherifler!Seydunasırtınızdakırbaçizleriaçsındagörüngününüzü.”

Eviniçikahkahalarlayankılanıyordu.

“Derhal kayıklara binin, hayvan herifler. Kızları evlerine götürün ki Seydunaonlarıbuhaldegörmesin.”

Hadımlarayağakalkıpesneyerekrenklicübbelerinigiymeyekoyuldular.Sarsakhareketlerle giyinerek adeta sürünürcesine evden dışarı çıkarken yaşlı kadınanefret dolu bakışlar fırlatıyorlardı. Aslında her iki taraf da nefretlerinin nedeninibilmiyordu. Nehir kenarına gidip yıkandılar. Ardından kayıklara binip küreklereasıldılar.

Apama, Adi’nin yanına oturmuştu. Hadımlar kürek çekerken mümkünolduğuncaApama’nınüzerinesusıçratmayaçalışıyorlardı.

“Bekleyinsiz, iğrençpislikler,”dediApama.“Songülen iyigüler.ErkekliğinizinkesilmesinemüsaadeedenAllah’ımaşükürlerolsun.”

Adi, kayığın tehlikeli bir biçimde sallanmasına neden olarak şarkı söylemeyekoyuldu.

“İyiolurkapatsanoçirkinçeneni,

YoksahalinolacakvaftizedilmişHıristiyangibi.”

Hadımlar Apama’nın sanki gerçekten vaftiz ediliyormuş gibi korkarak kendinisakınmasınıgülerekizliyorlardı.

Fatma’ylaarkadaşlarınınuyuduğuadayageldiler.Apamakayıktaninippatikayıtakipederekköşkedoğruyürümeyekoyuldu.

Tabiatuyanmıştı.Ufuktakidağsıralarıdagiderekdahanetseçiliyordu.

Camdan içeri baktı. Kızlar yere sere serpe uzanmışlar, huzur içinde

Page 258: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

uyuyorlardı.

Alamut

Öfkelenerek kapıya yöneldi. Tokmağı aldı. Olanca gücüyle vurdu. Çan sesiköşkünheryanındayankılanmıştı.

Kızlarbüyükbirkorkuylaayağafırladılar.

“Sizi orospular! Bütün gece azgın köpekler gibi çiftleşirseniz öğlene kadaruyursunuzişteböyle!Derhalkayıklarabinipevlerinizedönün!Seyduna’nınsizibuhaldegörmemesigerek!”

Kızlar üzerlerine bir şeyler geçirerek hızla kayıklara yöneldiler. Ancak ayaktadurmaktabilezorlukçekiyorlardı.Azöncekiçansesiylegeceiçtikleriiçkininetkisiyüzündenbaşlan fecişekildeağrıyordu.Mahmurgözleri,karmakarışıksaçlarıylakayıktakiyerlerinialdılar.

Ana adada Meryem onları bekliyordu. Makyaj bile yapmıştı. Amayanaklarındaki ve dudaklarındaki boyalara rağmen onun da çok az uyuduğuortadaydı. Apama’yla hiç konuşmadan bakıştılar, ikisi de o an birbirlerinianladıklarınıhissetmişlerdi.Belkideilkkezbudereceyakınlaşıyorlardı.

Orada bulunan köşkteki kızları da uyandırdılar. Apama’yla hadımlar üçüncübahçedekikızlarıgetirmeküzereyolakoyuldular.

Meryemkıyıyakadareşliketmiştionlara.

“Hiçuyumadınmı?”diyesorduApama.

“Hayır.Sen?”

“Bende.”

“Evet,evet,buradakiyaşantımızçokgarip.”

Aslında‘korkunç’kelimesinikullanmakistemiştiamasöylemesedeApamanedemekistediğinianlamıştızaten.

KısazamanzarfındaZüleyha’ylaarkadaşlarıdaevlerinedöndüler.Elbiselerinideğiştirip gecenin izlerini üzerlerinden silmeye çalıştılar. İkindi namazı vakti herşeynormaledönmüştü.Hayatkaldığıyerdendevamediyordu.

Öğlene doğru dört muhafızın eşliğinde Hasan ziyaretlerine geldi. Gelişiniöncedenhabervermemişti.Birkezdahakızlaryarımdairebiçimindekarşısındahizaya geçtiler. Hasan gecenin detaylarını öğrenmek istiyordu. Kızlar seslerititreyereksorularınayanıtvermeyekoyuldular.

Hasancübbesindenaltınbirbilezikçıkardı.Kızlaragösterip. “Bukimin?”diyesordu.

Halimebileziğigörürgörmeztanımıştı.Neredeysedüşüpbayılacaktı.Korkudantekkelimebileedemeyecekhalegelmişti.

Diğer kızlar da korkmuşlardı. Meryem teker teker yüzlerine bakıyordu.Halime’ninyüzünebakarbakmazdadurumuanladı.YalvaranbakışlarlaHasan’a

Page 259: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

döndü.AncakHasan’ınmuzipgülümseyişinigörüncebirazolsunrahatladı.

“Demekbubilezikhiçbirinizeaitdeğil,öylemi?Budurumdafedaibanayalansöylemişolmalı.”

BirtaraftandaHalime’yitepedentırnağasüzüyordu.

Kızıngözlerindenyaşlar süzülüyordu.Ağlarkenbir yandanda tir tir titriyordu.Kendisini yere diz çökmüş başına inecek balta darbesini beklerken gözününönünegetiriyordu.

“Aferin,Halime.Seninboynunuvurdurmamgerektiğinin farkındasındeğilmi?Eğerdelikanlısırrımızıöğrenmişolsaydıbunugözümübilekırpmadanyapardım.Bu seferlik hayatını bağışlıyorum. Ama tekerrüründe başın baltadankurtulamayacakhaberinolsun.”

Bileziğicübbesinincebineyerleştirdi.

Meryem’in işaretiyle Halime, Hasan’a doğru koşup önünde diz çöktü. Onateşekkür etmek istiyordu ama konuşacak halde değildi. Yalnızca elini öpmekleyetindi.

“Hepinizden bir dahaki sefere daha dikkatli olmanızı istiyorum,” dedi vedaetmedenöce. “Geçengece ileride lazımolacakçok faydalı tecrübeleredindiniz.Bundansonraheran,geceveyagündüzhazırlıklıolun.”

BaşıylahafifçeselamveripayrılırkenMeryem’dendeyanmagelmesiniistedi.

“Bugecebeklebeni.Konuşacaklarımvarseninle.”

“Nasılistersen,”diyekarşılıkverdi.AmaHasan’labuluşmadüşüncesionuzerrekadarheyecanlandırmamıştı.

Akşamadoğrukızlarhavuzunetrafındatoplanıpöncekigecehakkındasohbetetmeye koyulmuşlardı. Farklı bahçelerde yaşadıkları tecrübeleri birbirleriylepaylaşıyorlardı. Halime’yse biraz uzağa oturmuş hiç konuşmadan yalnızcadinlemekle yetiniyordu. Hayatında ilk kez yalnız kalma arzusuyla doluydu içi.Sakladığı büyük sır yüreğini acıtıyordu. Ama sırımı hiç kimse bilemeyecekti.Süleyman’aâşıkolduğunukimseleresöyleyemezdi.Onudelilergibiseviyordu.Vebilhassamerakettiğibirhususvardı.Uzuncabirsürekimseleresormayacesaretedemedi.AncaksonundadayanamayarakFatma’yadöndü.

“Anlayamadığımbirşeyvar.Önümüzdekiseferdeaynımisafirlermigelecek?”

Fatma ona döndü. Bakar bakmaz içinden geçenleri anlamıştı. Yüreğininderinliklerindebelirenacunaduygusuylahafifçegülümsedi.

“Bunukimsebilemez,tatlıçocuk.”

HalimemeraklıgözlerleonabakarkenFatma’nınherşeyianladığınıhissedergibioldu.Süleyman’ıgerçektendebirdahaaslagöremeyecekmiydi?Geceboyubuşüpheyledönüpdurdu.Gözüneuykugirmiyordu.Artıkkendisinindebüyüklerehaskargılarıvardı.Çocuklukdönemigerilerdekalmıştı.

AynıgeceHasan’ıncennetbahçelerininkapılarınıüçfedaiyeaçtığı,sonrasında

Page 260: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

da gençlerin geceyi orada geçirdikleri haberi kalede yayılmıştı. Ebu Soraka,Süleyman, Yusuf ve İbni Tahir’in geri dönüp dönmediklerini görmek üzerefedailerin yattığı yere gitti. Gençler uyuyorlardı ama arkadaşları onlardanöğrendikleriniEbuSoraka’yaanlattılar.

EbuSorakateriçindekalmıştı.HemenkoşupfedailerinanlattıklarınıEbuAli’ylepaylaştı.

SöylenenleridinleyenEbuAli’ninyüzündehaylazcabirgülümsemebelirmişti.

“Öylediyorlarsaöyleolmuştur.Nedengerçeğisaklamayaçalışalımki?”

EbuSorakadehşetiçindeselamveriponunyanındanayrılarakhaberivermeküzerehekiminyanınayöneldi.

“BanakalırsaHasanbizimgözümüzükorkutmakiçinböylebirhileyaptı,”dedi.“Ama şimdiye dek doğruluğa sımsıkı bağlı olan delikanlıları böylesine bir yalanıcesurcasavunmalarıiçinnasıliknaettiasılonaşaşıyorum.”

“Bence bu işin arkasında çok daha tehlikeli şeyler var,” diye fikir beyan ettiYunanlı. “Kalenin arkasındaki haremlerle ilgili yaptığımız muhabbeti hatırlıyormusun?Yaoralarıbudelikanlılariçinözelolarakhazırlattıysa?”

“İyiamabudurumunedenbizimlepaylaşmadıki?Nekadarazşeybilirsekokadaryanlışfikrekapılacağımızıgayetiyibilir.”

“Zekice bir tavsiye ister misin hürmetli dai? Fikir yürütmeyi filan boş ver.Duyduklarını da unut. Aksi takdirde gövdenin üzerindeki başın değeri azalabilir.Hasan hakkında yalnızca komutanlarla değil bu genç fanatiklerle de konuşmayıson derece tehlikeli buluyorum. Hayatım boyunca bir sürü şey görüp geçirdim.AmaİbniHasan’ınyaptıklarıtümtecrübeveanlayışımınötesindeaçıkçası.”

İyiden iyiye şaşıran Ebu Soraka vazifesinin başına dönmek üzere hekiminyanından ayrıldı. Ancak ne kadar dirense de üç gencin tuhaf gece yolculuğuhikayesizihninikurcalayıpduruyordu.

Dai İbrahim’in habere tepkisiysebütünüyle farklıydı. İlk andaoda şaşırmıştı.Ancakhemenardındanolayı zihnindehalletti. “Seydunaneyaptığımbilir,” dedi.“Bizleronahizmetediyoruz.Eğerbunubizimlepaylaşmamayıtercihettiysehaklıbirnedeniolduğunazerrekadarşüphemyok.”

Koğuşlardaysa fedailerin yolculuğu neredeyse tek sohbet konusuydu.Çavuşlarlafedailereyemeklerinigötürenbirkaçaskerkonuşulanlarakulakmisafiriolmuş, öğrendiklerini arkadaşlarına anlatınca da haber kısa zamanda her yanayayılmıştı. Üç fedainin cennet bahçelerine yapmış olduğu yolculuğun birmucizenin tezahürü olduğu biçimindeki görüşlere neredeyse hiç kimse karşıçıkmıyordu.

“AllahonaböylebirkudretverdiyseYüceEfendimizçokbüyükbirpeygamberolmalı,”dediler.

“Amayatümbunlarıfedaileruydurduysa?”diyesordubirşüpheci.

“Mümkün değil,” diye karşı çıktı fedailerin konuşmasını bizzat dinleyen bir

Page 261: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

diğeri.“Hepsioüçününanlattıklarınınetkisindeydiler.”

“Öyleysebuİsmailiöğretisininhakikatinedairenbüyükkanıtsayılmalı.Ancakhain bir köpek böylesi bir mucizenin ardından Seyduna’nın misyonunu inkaredebilir.”

“Şu andan itibaren hiçbir kafire rahat yok.Seyduna’nın büyük bir peygamberolduğunuinkaredenlerikılıçtangeçireceğim.““Bundansonrakafirlerlesavaşmakçokdahazevkliolacak.Hepsikılıçlarımızınaltındacanverecek.”

EmirMinuçehriçerigiripbirsüresessizcekonuşmalarıtakipetti.Sonradatümolupbitenleribaşındansonunadekbirkezdahaanlattırdı.V

Askerler merakla onu seyrediyorlardı ama onun yüzünde ne düşündüğünüanlamalarını sağlayacak en ufak bir emare bile belirmemişti. Herkesinkendisindenbiraçıklamabeklediğinifarkedincekonuşmayabaşladı.

“Eğer fedailer Yüce Efendimizin inayetiyle cennete gittiklerini söylüyor vekendisi de bu söylenenlere karşı çıkmıyorsa bize düşen buna inanmak vedavranışlarımızıdabuyenidurumagöreşekillendirmektir.”

Amaodasındayalnızkaldığındabambaşkabirruhhalinebürünmüştü.BilhassadaYüceEfendi’ninnedenbuplanındankendisinebahsetmemişolduğunumerakediyordu.Ayrıcaadamlarınınvahşi fanatizmindendebirhaylihuzursuzolmuştu.Neolduğunuanlayamasadabuişiniçindebirişolduğundanenufakbirkuşkusuyoktu. Aynı zamanda eski, tecrübeli askerlerinin giderek fanatikler sürüsünedönüşeceğindenendişeediyordu.Artıkonukomutanlarıolarakgörmeyeceklerdi.Bütünüyle görünmeyenbir gücün, inanç önderinin etkisindeolacaklardı.Kendisiaçısındanbuyeniduruma itaatetmektenbaşkabirçareyoktu.Hasanonaemirunvanıvermiştiamabuaskeribirunvandanziyadedinibirmertebeydi.Hasan’mamansızmakinesikendisinideyutmuştu işte.Artıkonunkurduğumekanizmanındişlilerindenbiriydiyalnızca.

Günboyuhattageceningeç saatlerinedek fedailer üçarkadaşlarının cennetziyaretleri üzerine konuşupdurdular.Her konudauzunuzun konuşup, onları enküçükmevzudabilesoruyağmurunatutuyorlardı.

“DemeküzerineatlayanhayvanınadıEhrimen’di?”diyesorduNaim.“Benceoevcilleştirilmişşeytanlardanbiriolabilir.Cezasıdahurilerehizmetetmektir.”

“Mümkün.Bu konudadaha fazlasını söyleyemeyeceğim kusura bakmayın.Osıradaokadarçoktuhafşeygördümkiherbirinitekteksormayavaktimolmadı.”

Gece hiçbiri doğru dürüst uyuyamamıştı. Sıcak hava da uyumalarınızorlaştırmıştı. Yataklarında cenneti, oraya gitmeyi hak edenleri bekleyen omuhteşem ortamı hayal ederek dönüp duruyorlardı. Kendilerine şarkı söyleyenyarı çıplak kızları gözlerinin önüne getiriyorlar, onların sıcacık nefeslerini sankiyanı başlarında hissediyorlardı. İç çekişlerle diş gıcırtıları arasında uyumak içinbüyükmücadeleveriyorlarsadabirtürlübunubaşaramıyorlardı.

Vakit gece yansı olmuş, pencereden süzülen ay ışığıyla oda biraz olsunaydınlanmıştı. İbni Tahir sağma soluna baktı. Süleyman’ la Yusuf sonunda

Page 262: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

uyuyakalmışlardı.Doğrusunu yaptılar diye düşündü. Ama kendisi uyuyamayacakhaldeydi. İçinikemirenkuşkularcanımyakıyordu.Düngeceyaşadıklarıyalnızcabir rüyadan ibaret olabilir miydi? Ama Meryem’in tüm ruhuyla sevdiği o kızıngerçekolmayabileceğininasıldüşünebilirdiki?

Güneşindoğmasınayakınbirkararveripyatağından fırladı.SessizceNaim’inyatağınasokuldu.

“Uyuyormusun,Naim?”diyesordufısıltıyla.

“Hayır,uyuyamıyorum.Neoldu?”

YataktadoğrulupdikkatleİbniTahir’isüzdü.

“Sırsaklayabilirmisin?”

Naimkorkmayabaşlamıştı.

“Korkma. Senin için herhangi bir tehlike yok. Sadece sana bir şey söylemekistiyorum.”

“Kimseyesöylemem.Banagüvenebilirsin.

“Ali’ninüzerineyeminet.”

“Yeminederim,İbniTahir.”

“Güzel.Pencereninyanmagel.”

PencereninkenarındaİbniTahironaMeryem’inısırıkizlerinigösterdi.

“Görüyormusun?”

“Evet.Sankibiriseniısırmışgibi.”

“Dahayakındanbak.”

“EyAllah’ım!Nekadardaküçükbirağızbuböyle!”

“Bunlaronundişizleri,Naim,”

“Meryem’inmi?”

Soğukbirürpertiyleiçititremişti.

“Evet,bunuhatıraolsundiyeyaptı.Amaçokgeçmedenyokolacak.Şimdibirmumalıpateşteyumuşat.İzlerinkalıbınıçıkarmamayardımedeceksin.”

“Seveseve,Avni.”

Kısa sürede mum yumuşatılmıştı. İbni Tahir mumu avucunda iyice yoğurdu.SonraNaim’e uzattı.O da yumuşakmumu İbni Tahir’in göğsünebastırdı. Birazbekleyipçekti.Meryem’indişizleribeklendiğigibimumunüzerindebelirmişti.

“Allah’ım,” diye bağırdı İbni Tahir. Mutluluktan sarhoş olmuştu neredeyse.“Bundan sonra benim en büyük hazinem budur. Onu peygamberin kutsalemanetiymişçesinesaklayacağım.”

SonradaNaim’esarıldı.

Page 263: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Teşekkürederim,dostum.Sırrımıbilentekkişisensin.Sanagüveniyorum.”

“Ne kadar da şanslısın,” diye iç çekti Naim. “Ben de senin kadar sevmekisterdim.”

“Belki de en iyisi bu duyguyu tatmak. Çünkü aşk hem cennet hem decehennemgibibirşey.”

Ayrılıpyataklarınadöndüler.

“Sen korkunç bir efendisin,” dedi Meryem, Hasan ziyaretine geldiği sırada.“Hepimizinhayatıveölümüseninelinde.Dünkümisafirlerimizleneyapacaksın?”

Hasanonadüşüncelibirtavırlabaktı.

“Bilmem.Durumagörekararvereceğim.”

Meryem’insolgunyüzüdikkatiniçekmişti.

“Düngecesenin içinçokyorucugeçmişgibi,”dedialaycı ifadesinisaklamayafazlaçabaharcamadan.

“Çokfazladüşünmeyezorluyorsunbeni,İbniSabbah.”

“Kadındüşünmeyebaşladımıtehlikeliolur.”

“Keşkeenazındanşuantehlikeliolabilsem.”

“Neyapardınozaman?”

“Fedaileresanadikkatetmelerinisöylerdim.”

“Deseneiyikikulemsizionlardanayrıtutuyor.”

“Bundanemindeğilim.Amaneyazıkkihakikatböyle,haklısın.Vebuyüzdendekendimiçokgüçsüzhissediyorum.”

“Kadınlar, kadınlar! İş konuşmaya gelince üzerinize yok. Ama icraata sıragelincetirtirtitrersiniz.Seninlebirzamanlaryakınolduğumuzusanırdım.Bubeniçokmutluederdi.Amaşimdiyineyalnızım.”

“Yapabileceğimbirşeyyok.Yaptıklarınbenidehşetedüşürüyor.”

Birsürehiçkonuşmadılar.

Ardından Meryem, “Dün gece yaşananların sonucu kızlardan gebe kalanolduysaneyapacağız?”dedi.

“Apamabukonuylaalakalımaddelerivebitkileribilir.Eğerodaişeyaramazsaişi tabiata bırakmaktan başka çaremiz yok. Neticede taze kana hep ihtiyaçolacaktır.”

“Babasızçocuklarolarakbüyüyecekozavallılar.”

“İlkbabasızçocuklaronlarolmayacakyaneticede,sevgiliMeryem.”

Hasanonadikdikbaktı.

“Banabirşeysormakistediğinihissedergibiyim,”dedigülümseyerek.

Page 264: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Yanlışanlamamistemiyorum.”

“Hadi,sor.”

“İbniTahirnasıl?”

Hasan’ınyüzünekanhücumetmiştibiranda.

“Onabukadarçokmuönemveriyorsun?Benceşuanaşkacısıylaboğuşuyorolmalı.”

“Zalimsin.”

“Zalimmi?Tekyaptığımsorduğunsoruyaaçıkyürekliliklecevapvermekti.”

“Benimiçinbirşeyyapmanıistiyorum.”

Hasanonabaktı.Hiçbirşeysöylemedenbaşıylakonuşmayısürdürmesiniişaretetti.

“Benimiçinonamerhametet.”

“Merhametmi?Budanedemek?Bennezalimimnedemerhametdağıtanbiri.Sadeceplanımıyürütmeyeçalışıyorum.”

“Anlıyorum.YalnızcaplanınınİbniTahir’leilgilikısmındaricamıaklındatutmanıistiyorumsenden.”

“Çokfazlaşeyistiyorsun.Yirmiyıllıkgayretiçöpemiatayımyani?”

“Bak. Sana daima itaat ettim ve etmeye de devam edeceğim. Sadece bukonudasözverbana.”

“Sanahiçbirşeyinsözünüveremem.Benimgücümünötesindebirşeybu.”

“PekifarzedelimİbniTahirbirşekildegerçeğiöğrendi.Ozamanneyaparsın?”

Hasanonakuşkudolubirbakışfırlattı.

“Budanedemekşimdi?”

“Meraklanma. Belki de en doğrusu bu olmasına rağmen kimseye bir şeysöyleyecekdeğilim.”

“Kendiliğinden bir şeyler anlarsamı? Planımın yarısını keşfetse bile her şeyianlaro.Budurumdadabenianlayaraktümdüşüncelerimipaylaşırmıpeki?Hayır.Hayır. Beni bir sahtekar olarak görür. Tüm dünyaya dolandırıcı olduğumu ilaneder. O yaşında benim tüm hayatımı harcadığım bir şeyi kavraması mümkündeğil.”“Olsun,diyelimkianladı?”

“Çokfazlasorusoruyorsun.İkimizdeyorgunuz.Geçolduartık.”

Ayağa kalktı. Son derece kasvetli bir yüz ifadesine bürünmüştü. Meryemgözyaşlarınaboğulmuştu.

“Amaodahabirçocuk!”

HasantekkelimebileetmedenAdi’ninkayığınbaşındabeklediğikıyıyadoğruyürümeyekoyuldu.

Page 265: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük
Page 266: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

14

Sultanın öncü birliklerinin Alamut önlerinde aldıkları yenilginin sonuçlan kısazamanda görülmeye başlamıştı. Kaleye her yandan gelişmelerle ilgili raporlaryağıyordu. Savaşın ertesi günü Abdülmelik yirmi atlıyla Rudbar Kalesi’ne gitti.Geceyimevzidışındabekleyerekgeçirdiler.Keşifbirliğien fazlayüzkadarTürkaskeri olduğunu bildirmişti. Şafak sökerken saldın emri verdi. Tepeden adetaavının üzerine atılan bir şahin misali hızla atılarak daha ilk saldırıda düşmanınyarısınıkırıpgeçirmişlerdi.Gerikalanlardadörtbiryanakaçıştılar.

AbdülmelikdahasonraöncübirliğinisultanınordusunubeklemeküzereuygunbiryerekonuşlandırıpbirliğiyleönceKazvin’esonradadahaileridekiRey’ekadargitti.OradandayaklaşıkotuzkadaresirleAlamut’ageridöndü.Tümbunlarıdörtgünlükbirzamanzarfındayapmıştı.

Bütün Rudbar bölgesi galeyana gelmişti. Yıllardır Ali’ye olan imanlarınısaklamak zorunda kalan ve gerek sultandan gerekse de Bağdat’taki halifedennefret eden halk İsmaili zaferini kendi zaferi gibi kutlamıştı. Savaşın ertesigününden itibaren Yüce Efendi’nin hizmetine girmek isteyen gönüllüler kaleyeakın etmeye başlamıştı. Ebu Ali her yeni geleni dikkatle inceliyor, en genç vekuvvetlilerini fedai okulu talebesi olarak ayırıyordu. Minuçehr ise geri kalanlarlayeni askeri birlikler meydana getiriyordu. Savaşta kendilerini gösteren eskiaskerlerinbirçoğuçavuşrütbesineterfiettirilmişti.Eskiçavuşveonbaşılardaartıkbirüstrütbedeydiler.Savaşınüzerindenongünbilegeçmedenherbirindeyüzeraskerbulunanüçyenibirlikteşkiledilmişti.

“Tümsistemiyenileyipyenikurallarbelirlemeliyiz,”dediHasanikibüyükdaiye.“Budüzensizayaktakımıkalabalığındantekbirliderveöğretikabuledenbirorduyaratmanın yegane çaresi bu. Muhammed müminlere şarabı haram kılmaktahaklıydı.Bizimfarklıdavranmayakalkmamızaptallıkolur.Zirakurukalabalıklaradeğil,kararlı,neyaptığınıbilenaskerlere ihtiyacımızvar.Buitibarlakesinvenetemirler vermemiz gerekiyor. Ve bu emirlere ne pahasına olursa olsun itaatedilmesinisağlamalıyız.”

Bu konuşmayı müteakip üç yeni birliğin yemin töreni herkesin beklediği gibigürültülü kutlamalarla değil Ebu Ali’nin yeni kanun ve emirleri içeren fermanıokumasıylagerçekleştirildi.

“Komutanınakarşıçıkan,birüstmakamdanaksibirtalimatalmaksızınemirlereitaatsizlikeden,birbaşkaİsmailitaraftarınıöncedentasarlayarakyadaherhangi

Page 267: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

birmünakaşaneticesindeöldüren,YüceEfendimizhakkındasaygısızcakonuşanya da eleştiride bulunmaya kalkışan, şarap veyahut sarhoş edici herhangi birmadde kullanan, kadınlarla ilişkiye girmeye yeltenen herkes idam cezasınaçarptırılacaktır.”

Ayrıca dünyevi zevklere kapılıp, yalnızca eğlence amaçlı müzik yapıpdinleyenler, başkalarını eğlendirmek gayesiyle dans eden ya da dans edenleriseyredenler, ahlaka aykırı kitaplar okuyan ya da okunanları dinleyenler ağırbedenselveahlakicezalaraçarptırılacaktı.

Komuta kademesine yeni rütbeler eklenmişti. Dailerle büyük dailer arasındaartık Bölge Dağisi denilen bir mertebe daha olacaktı. Her sağlıklı mümin aynızamanda bir askerdi. Refikler tarafından idare edilen özel okulda eğitimgöreceklerdi.Herbirasker içinartıkyepyenibirmüfredattespitedilmişti.Herkesyalnızca savaş sanatı değil aynı zamanda din ve İsmaili öğretisi eğitimi dealacaktı.

Bundan sonra fedailere de şahsi kabiliyetlerine uygun vazifeler verilecekti.Cafer’e, Alamut’laMuzaffer’in komutasındaki Rey arasında sürekli görev yapanhabercivazifesiverilmişti.Naimyenibirlikleredindersiverecek,İbniTahirtarihvecoğrafya öğretecekti. Yusuf’la Süleyman’sa yeni fedai talebelerine savaş sanatıdersleri verecekti.Her sabah fedaileri bir zamanlarMinuçehr’in kendilerine dersverdiği ovaya götürüyorlardı. Açıkgözlülüğüyle nam salan Übeyde de sultanınordusunun hareketlerini takip eden küçük bir keşif kolunun komutanı olmuştu.Abdurrahman, İbni Vakkas, Abdullah ve Halfa onun yardımcısı olarak tayinedilmişlerdi. Kısa sürede deAlamut’tanKazvin veRey bölgesine kadar uzananbölgeyi avuçlarının içi gibi bilecek hale gelmişlerdi. Bu sayede de birlikleriniKazvin ve Rey arasında ikiye ayırarak Alamut’un dış dünyayla bağlantısınıkesmekayrıcaElbruzdağlarınauzananyoldatuzakkuraraktümkaçışnoktalarınıkapatmakgayesindekiEmirArslantaş’ıntümbuniyetlerinitahminetmişlerdi.

NeredeysehepsiağıryaralıolarakelegeçenesirTürklerkendilerinegösterileniyimuamelekarşısındaşaşkınadönmüşlerdi.Hekiminveyardımcılarınınhünerliellerisayesindeyaralarıkısasüredeiyileşmişti.Gündüzleriodalarındakalıyorlardı.Geceleriysedışarıda,kışlalarınyantarafındahazırlananparmaklıklıbölümdeaçıkhavadageçiriyorlardı.

Yaralarını tedavietmekle ilgilenengörevlilersuveyiyecekgetirdikleriesirlerleyavaşyavaşkonuşmayabaşladılar.Esirlerfal taşıgibiaçılangözleriylecennettebir gece geçiren fedailerle ilgili hikayeleri dinliyor, bir yandan da Allah’ınSeyduna’yabahşettiğimuhteşemgüçtenhaberdaroluyorlardı. İsmaililerinzafereulaşacaklarına ilişkin inançlarıkarşısındaşaşkınlık içindekalmışlardı.Buderecegüçlü inançlarının nereden kaynaklandığını sorduklarındaysa hep aynı cevabıalıyorlardı.SeydunabüyükbirpeygamberdirveİslamDünyasınahükmetmekiçingönderilmiştir.

ZamanzamandailerhattabazenEbuAliesirleriziyaretegeliyordu.Onlarabiryandansultanınordusununözelliklerihakkındasorularyöneltirkenbiryandandaeğitimleri ve dini inançları hakkında sohbet ediyordu. Esirlere İsmaili öğretisini

Page 268: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

anlatıyor,liderlerisayesindedünyadaadaletlehakikatinnasıltesisedileceğiniizahediyordu. Bu konuşmaların ve daha çok da gösterilen samimi tavırla iyimuamelelerin etkisiyle kendi dini inanışları temellerinden sarsılmaya başladı.Böylece İsmaili öğretisini kabul etmelerini sağlayacak kararın temelleri atılmışoldu.

Hasan yaraları yüzünden kolları, bacakları kesilen ya da ağır hasta olanesirlerin serbest bırakılmasını emretmişti. Onların sultanın ordusundakiarkadaşlarınaAlamut’uve İsmailiöğretisinianlatarakkararlılıklarının iyiden iyiyeanlaşılmasının sağlanmasını istemişti. Askerler deve sırtlarına bağlanansedyelerle silahlımuhafızların eşliğinde Kazvin’e kadar götürülüp orada serbestbırakılıyorlardı.

Bahçelere yaptıkları ziyaretten sonraki gece Süleyman’la Yusuf gayet iyiuyumuşlarsa da ertesi gün akşama doğru tuhaf bir huzursuzluğun tesirinekapıldılar. Çok gergindiler. Bir şeylerin eksikliğini hissediyorlar, bu yüzden deuyuyamıyorlardı. Birbirlerinden habersiz yataklarından kalkıp mevzilerdedolaşmayaçıktılar.Kısasüresonradabirbirlerinetesadüfettiler.

“Susadım,”dediYusuf.

“Şahrud’dayeterincesuvar.”

“Onuseniç.”

“Sakınşarapmüptelasıolduğunusöylemebana.”

SüleymanalaycıbakışlarlaonusüzerkenYusufterstersbakmaklayetindi.

“Yatborusuçoktançaldı.”

“Bununedensöyledinşimdi?Gityatistiyorsan.”

Surunkenarınaoturuphiçkonuşmadannehrinsesinidinlediler.

“Banabirşeysöylemekistiyorgibisin.”

Süleymanbusoruyuyarıalaycıyanmeraklıbirtonlamaylayöneltmişti.

Yusufhâlânehrebakıyordu.Sonunda, “Özlemini çektiğinbir şeyleryokmu?”diyesordu.

“Açıkkonuş.Senirahatsızedenne?”

“Sankiiçimdesönmekbilmeyenbiryangınvargibi.Başımağrıyor.Dayanılmazderecedesusadım.”

“Ozamannedensuiçmiyorsun?”

“İçiyorumhemdekanakana.Amahiçbirişeyaramıyor.Susuzluğumdinmiyor.”

“Biliyorum.Sebebio lanetolasıküçükhaplar.Şimdibir tane içebilsekhemenhuzuraererdik.”

“SenceSeydunabiziyakındayenidencennetegönderirmi?”

Page 269: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Nereden bilebilirim?O geceyi düşününce eriyeceğimden korkacak derecedeateşleniyorum.”

Elindebirmeşaleyleyaklaşanmuhafızıgörüncesiperesaklandılar.

“Hadigidelim.Buradayakalanmayalım,”dediSüleyman.

Dikkatleyatakodalarınadöndüler.

Arkadaşları çoktan uyumuştu.Yalnızca İbni Tahir yan uyanık halde, sanki birşey dinliyor gibi gözüküyordu. Arkadaşlarının içeri girdiğini görünce şaşırarakirkildi.

“Uyumadınmıhâlâ?”diyesorduSüleyman.

“Sizikinizgibiuyuyamadım.”

YusuflaSüleymanüzerlerinideğişipyataklarınagirdiler.Havasızvesıcakodasusuzluklarınıiyiceartırmıştı.

“Of. Lanet bir büyü gibi,” diye söylendi Süleyman ve içini çekerek arkasınadöndü.

“Çokfazlahatıraengeloluyoruyumanadeğilmi?”diyesorduİbniTahir.

“Keşkebirazşarapolsaydı.”

“Sizikinizinbugeceuyumayaniyetiyokmu?”diyesorduYusuföfkeyle.

“Sen uyu önce istersen,” diye çıkıştı Süleyman. Bir laf daha söylese üzerineatılacakdereceöfkelenmişti.

Ertesisabah,sankitümgecesırtlarındataştaşımışlarcasınahalsizolduklarınıfarkettiler.

EbuSorakaherbir fedaiyeyenimesuliyetalanlarınıbildirdi.Birkaçgüniçindeöntaraftakiikikuledenbirininbodrumunataşındılar.Yenigelenlerdeboşalttıklarıyerlereyerleştirildiler.

Artık bir odada iki veya üç kişi yatacaktı. Yusuf odasını Übeyde ve İbniVakkas’lapaylaşırkenİbniTahirCafer’le,Süleyman’saNaimTekalacaktı.

Her sabah İbni Tahir okula içinde derin bir hüzünle gidiyordu. Talebelerebakarkendahadünbendeonlargibiydimdiyedüşünüyordu.Amaogünlerinartıkgeçmiştekaldığınıbirdahaaslaonlargibiolamayacağınıidrakedincedederinbirüzüntüye kapılıyordu. Artık onlarla arasında aşılamaz bir duvar yükselmekteydi.Yüzünde hüzünlü bir gülümsemeyle talebelerin tasadan uzak sohbetlerinidinliyordu.

Uykusuzgeçengeceleryanaklarının renginialıpgötürmüştü.Gözleriçökmüş,avurtlarıçıkmış,çevresinekederlivedalgınifadelerlebakanbiriolupçıkmıştı.!

Onu gören askerler birbirlerine “İbni Tahir, cennete girenlerden biri,” diyefısıldarlardı. Dünün sıradan talebesi bugün genç yüreklere heyecan salan birkahramanadönüşmüştü.Bir zamanlar böylesine şöhret kazanmayı ne kadar daistemişti!Amaşimdiumurundabiledeğildi.Hattatamtersinebazenhayranlıkdolu

Page 270: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

bakılardan rahatsız oluyor, herkesten kaçmak istiyordu. Yalnızlığa sığınarakdüşünceleredalmak,sürekliMeryem’ihayaletmekarzusundaydı.

Evet,Meryemonubutalebelerdenhattaarkadaşlarındanayıranbüyüksırrıydı.Uyuyabildiği şanslı gecelerde kim bilir kaç kez rüyasında onu görmüştü. Bazenonuyanındahissediyor,özellikledebuyüzdenkalabalıklardanrahatsızoluyordu.Zamanzamandayalnızkaldığındagözlerinikapatır,kendisiniMeryem’inyanındaoköşktehayalederdi.Böylesinecanlıhayallergörüp, tümdetaylarınetbiçimdehatırlamakamaonadokunamamakcehennemazabındanbeterdi.TammanasıylaHüsrev tarafından Şirin’e kavuşması engellenen talihsiz Ferhat’ın çektiği acılarıyaşıyordu.Artıkaklınıkaçırmaktanhergündahaçokendişeederolmuştu.

GündüzleriSüleyman’laYusufşöhretintadınıçıkarıyordu.Sabahlanbirliklerininbaşında kaleden çıkarken bütün hayranlık dolu bakışları üzerlerinde topluyorlar,budahoşlarınagidiyordu.

Ama uykusuz gecelerin neden olduğu öfkelerini talebelerden çıkarıyorlardı.İşleristediğigibigitmezseYusufaslanlargibikükrerdi.AmatalebelerkısasüredeSüleyman’ın bastırılmış öfkesinin çok daha tehlikeli olduğunu anlamışlardı.Genellikle hata yapan talebeyle gülerek alay ederdi. Ama kahkahaları talebelerüzerinde tokat tesiri yaratıyordu. Yusuf dersleri hakkıyla veriyor, talebeleri sorusormaya teşvik edip, sorulan seve seve yanıtlıyordu. Tek istediği talebelerinkendisini görünce korkarak saygı göstermeleriydi. Ama Süleyman’a bir şeysormaya cüret eden bir talebe suratının ortasına kallavi bir tokat yeme riskinialmışsayılırdı.

Gündüzleriiştebuşekildegeçiyordu.Amaakşamoluncakorkunçhuzursuzlukonlarıpençelerinealıyor,uykusuzgecelereyenileriekleniyordu.

Bir keresinde Süleyman, Yusuf’la İbni Tahir’e, “Buna daha fazla tahammüledemeyeceğim,”demişti.“Seyduna’yıgörmeyegideceğim.”

“Sendelirdinmi?”

Yusufdehşetekapılmıştı.

“Buradaişleröyleyürümüyor,Süleyman,”diyeyanıtvermiştiİbniTahir.“Sendebizimgibikatlanmakzorundasın.”

Süleymanöfkedendeliyedönmüştü.

“Ben taştan yaratılmadım. Ona gidip her şeyi anlatacağım. Ya bana derhalcennetegirmemi sağlayacakbir vazife verir yada kendi ellerimlehayatımasonveririm!”

Gözlerivahşibirhayvanınkilergibiparıldıyordu.Aklanbelirginleşecekderecedeaçtığıgözleri,öfkeylegıcırdattığıdişleriylegörünüşübirhaylikorkutucuydu.

ErtesisabahEbuSoraka’danEbuAli’yigörmemüsaadesiistedi.

“Onunlaneişinvarsenin?”

“Konuşmamgerek.”

“Konuşmakmı?Yoksaherhangibirşikayetinmivar?”

Page 271: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Hayır.Ondanbanabir vazifevermesini isteyeceğim.”Vazifeler sırasıgelinceverilinİsteyincedeğil.”

“AmabenimEbuAli’ylegörüşmemgerek.”

EbuSoraka,Süleyman’ıngözlerindekideliceparıltıyısezmişti.Kendipisliklerinikendileri temizlesinler diye düşündü. “Madem bu kadar ısrar ediyorsun talebinibüyükdaiyebildireyim.”

EbuAli,Süleyman’ınkendisiylekonuşmakistediğiniduyuncayolundagitmeyenbirşeylerolduğunuhemenanladı.

“Bekle,”diyeemrettiEbuSoraka’ya.

Ne yapması gerektiğini sormak üzereHasan’ın yanına çıktı. “Konuş onunla,”dediHasan.“Sonradabanaraporver.Belkiilginçbirşeyleröğreniriz.”

Ebu Ali, Süleyman’ı büyük toplantı odasında kabul etti. Devasa büyüklüktekiodadayalnızdılar.

“Aklından neler geçiyor, sevgili Süleyman. Nedir benimle konuşmak istediğinkonu?”

Süleymanbaşınıeğdi.

“Hürmetli dai senden beni Seyduna’ya götürmeni istiyorum.” Ebu Ali’ninşaşkınlığıyüzündenokunuyordu.’

“Başkaisteyecekşeybulamadınmı?Seydunasabahtanakşamaiyiliğimiziçinçalışıpduruyor.Onundeğerlizamanınıçalmakmıistiyorsun?Onunyardımcısıyımben.Söylemekistediğinherşeyibanasöyleyebilirsin.”

“Bu çok zor… Çünkü derdimin dermanı yalnızca onda.” “Bana anlat.Söylediklerinionaaktaracağım.”

“Artık dayanamıyorum. Bana cennetin kapılarını yeniden açacak bir vazifevermesiniisteyeceğim.”

EbuAliistemsizolarakbiradımgeriledi.BiraniçinSüleyman’ınateşgibiyanangözlerinigörmüştü.

“Sen delirmişsin, Süleyman. İstediğin şeyin isyan olduğunun farkındamısın?İsyanıncezasınınölümolduğunubilmiyormusunyoksa?”

“Buşekildeyaşamaktansaölmekdahaiyidir.”

SüleymanbusözlerifısıltıylasöylemiştiamaEbuAligayetiyianlamıştıonu.

EbuAlidöndüğündeHasanonusorangözlerlesüzdü.“Kendisinecennetegeridönmesinisağlayacakbirvazifevermeniistiyor.Dahafazladayanamayacakmış.”

Hasangülümsedi.

“Yanılmamışım,” dedi. “Zehir ve bahçeler tesirlerini göstermeye başladı. Kısabirsüresonranihaibirdenemedahayapacağız.”

Gece Süleyman yatakta huzursuz bir halde dönüp durduktan sonra kalkıp

Page 272: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Naim’in yatağının kenarına ilişti. Naim gözlerini açınca ayakucunda oturankaraltıyaşaşırarakbaktı.OnunSüleymanolduğunugörüncede içgüdüselolarakkorkuyakapıldı.

“Neoldu,Süleyman?”

Süleymancevapvermedi.Naim’eboşgözlerlebakıyordu.Solgun,bitkinyüzüyan karanlıkta parıldamaktaydı. Bu yüz ifadesini yavaş yavaş seçen Naim’inkorkusudaartmıştı.

SüleymananidenatılıpNaim’inüzerindekibattaniyeyiçekti.

“Banagöğüslerinigöster!”

Naimdehşetiçindeydi.Süleymanonugüçlükollarıylasımsıkıkavradı.

“Ah,Halime,Halime,”diyeinliyordu.

“Yardımedin!”

GeceninsessizliğindeNaim’inimdatçığlıklarıyankılanıyordu.

Buçığlıklarıduyarakkoşanmuhafızlarınayaksesleriişitilmeyebaşladı.

Süleymanbirdenuyandı.

“Benieleverirsenseniboğarım.Rüyagördüğünüsöyleyeceksin.”

Hemenkendiyatağınageçti.

Birmuhafıziçerigirdi.

“Senmibağırdın,Naim?”

“Evet.Korkunçbirrüyagördüm.”

Muhafızdönüpdışarıçıktı.

Naimbattaniyesiniaçıpayağafırladı.

“Nedengidiyorsun?”

Süleymanonudelicibakışlarlasüzüyordu.

“Sendenkorkuyorum,Süleyman.”

“Aptal!Çabukgiryatağınavederhaluyu.Benimdeuykumgeldizaten.”

Ertesi sabah Naim, Ebu Soraka’dan başka bir odaya alınmasını rica etti.Süleyman’laaynıodadakalmakistemiyordu.

“Neden?”

Solgun,yorgunluktaniyiceküçülensuratıylaNaimomuzsilkti.

EbuSorakafazlaüstelemedi.Bukonudanekadarazşeybilirsemokadariyidiyedüşünüyordu.İsteğikabuledipSüleyman’ınyanınaAbdurrahman’ıgönderdi.

Diğer fedailer kendilerine verilen vazifeleri yerine getirmekte birbirleriyleyanşıyorlardı. Hasan’ın bölge daisi olarak tayininden sonra Buzruk Ümid’inyardımcısı ve kale komutanı vazifesini yürüten İbni İsmail’e bir emir ulaştırmak

Page 273: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

amacıyla Rudbar’a giden Übeyde geri dönmüştü. Rudbar’da İbni İsmail’e EmirArslantaş’ın Kazvin ve Rey arasındaki birliklerinin hareketleriyle ilgili ayrıntılıbilgiler de vermişti. Kazvin’de İbni Vakkas, Rey’de de Halfa Emir’in askerleriyledüzenli temaslarda bulunuyordu. Zaten bölgedeki İsmaililer tarafından, düşmanbirliklerininenküçükhareketlerindenbilehaberdardılar.

Tüm belirtiler Emir’in Alamut’a ulaşmak için acele etmediği yönündeydi.Yakışıklıkomutantümhareminiyanmaalmıştı.Bölgeninilerigelenleriniziyafetleredavet ediyor ya da onların sofralarına konuk oluyordu. Subaylarıyla içki içiyor,dansözlerle, şarkıcılarla gününü gün ediyordu. Ordusu da bu yavaş ilerleyişehemenuyumsağlamıştı.Boştakalansubaylarlaaskerlerkendihesaplamaakınlartertip edip, gördükleri her şeyi yağmalıyorlardı. Tüm bunların neticesinde halkınonlara vedolayısıyla dabuorduyubaşlarınamusallat eden sultanlaBaş vezirenefretidehergeçengünkatlanarakartıyordu.

Übeyde son keşif gezisinden memnuniyet verici havadislerle dönmüştü.Serbest bırakılan esirler Emir’in adamlarına Alamut Kalesi’ndeki İsmaililerinmükemmel hayatlarından, kadiri mutlak komutanlarının inananları cennetegötürme kudretine haiz olduğundan bahsetmişlerdi. Uzun zamandan beri doğrudürüstbir vazifealmamışaskerleranlatılanlarıbüyükbiralakayla takipetmişler,akşamları da aralarında bu hususların münakaşalarını yapmışlardı. Artık çoğu,İsmaili öğretisine sıcak bakıyor, hatta bunu saklamakta da herhangi bir beisgörmüyordu.Hâlâ bir an evvel Alamut’a ulaşmaarzusundaydılar, bunu dağlarınkomutanınayadadağlarınşeyhineduyduklarıbüyükmeraknedeniyleistiyorlardı.Artık İsmaili öncü birlikleri Emir’in askerleri arasında ellerini kollarını sallayarakdolaşıyorlardı. Onlarla dini ve siyasi konularda tartışıyorlar, yalnızca kendiefendilerinin hakikatin temsilcisi olduğuna ilişkin kanıtlar sunuyorlardı.Söylediklerine inanmayan,hattaonlarıhakirgörenkişilerbileortalıktaserbestçedolaşmalarına karşı çıkmıyordu.Neticede hepi topu beş yüz askerin bulunduğuküçücük bir kale İran’ın tamamına hükmeden sultanın otuz bin kişilik ordusukarşısındaneyapabilirdi ki?KısacasıAlamut’adönen tümkeşif birlikleriEmir’inordusununhiçdekararlıolmadığınıveçöküşarifesindeolduğunubildiriyordu.

Ebu Ali bu haberi verince Hasan, “Düşman ordusundaki bu çözülme zekicetasarlanan iki plan sayesinde gerçekleşti,” dedi. “Türk öncülerinin bozgunauğratılması ve cennet deneyimizin başarıya ulaşması. Türkler karşısındaaldığımız zafer Emir’i daha dikkatli olmaya, ordusunu daha temkinli bir biçimdeüzerimize sevk etmeye karar vermeye itti. Şu an yavaş ilerlemelerinin temelsebebi de bu. Ama zaferimizin tesiri gün geçtikçe azalacaktır. Her türlü zaferunutulmaya mahkumdur. Ama mucizemizle ilgili haberlerin etkisi o kadar kolaysilinmez.Yanibutürdenmasallarsayesindeinsanlarınhayalgüçlerinibeslemeyisürdüreceğiz.”

Fedailerin ziyaretinin ardından bahçelerdeki hayat da bir hayli değişmişti. Birzamanlar haremlerde yaşamış olan kızların eski hatıraları canlanmıştı. Eskidenyaşadıklarıyla son maceralarını kıyaslıyorlardı. Gençlerin ziyaretleri sırasındadiğerlerinenazaranbirazgeriplandakalmışolsalardaşimdihatıralarınıanlatarakkendilerine övünme vesilesi bulmuşlardı. Geri kalanlarsa son yaşadıkları aşk

Page 274: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

gecesininetkisialtındaydılar.Münakaşalar,kavgalargırlagidiyordu.Herkesincanıburnundaydı adeta. Artık bütün günlerini dikiş dikip, ev işleri yaprakgeçirdiklerindenkonuşacakçokfazlavakitlerioluyordu.

En çok da bir sonraki sefer yine aynı misafirlerin gelip gelemeyeceğihususunda kafa yoruyorlardı. Aslında bu, çoğunun umurunda bile değildi.Hattason ziyarette yeterince alaka görmeyenler değişik kişilerin gelmesini tercih edermahiyette konuşuyorlardı. Yeni misafirler gelirse bu seferki gibi geri plandakalmayabileceklerini ümit ediyorlardı. Zaten çoğu Hasan’ın yeni sevgililergöndereceği hususunda hemfikirdi. Hatta ilk zamanlar Yusuf’u düşünerekgözyaşlarınaboğulanZüleyhabileyavaşyavaşbufikribenimsemeyebaşlamıştı.Yalnızca Halime, Süleyman’la birbirlerini bir daha asla göremeyecekleri fikrinianlayamıyor,anlamakdaistemiyordu.

KızınbudurumuMeryem’iendişeyesevketmişti.Halime’ninoküçükyüzününrengi her geçen gün daha bir soluklaşıyordu. Gözleri uykusuzluktan veağlamaktan kıpkırmızıydı. Gözaltlarında torbalar oluşmuştu. Meryem elindengeldiğinceonutesellietmeyeçalışsadabirfaydasıyoktu.

Zaten Meryem’in yüreği de benzer biçimde acılarla doluydu. Dur durakbilmeden İbni Tahir’in kaderini düşünerek endişeyle kıvranıyordu. Hasan’ınkendisini konuşmak üzere yeniden çağırmasını bekledi. Ama anlaşılan Hasankendisini ondan çekmeye karar vermişti. Aslında İbni Tahir’i çocuğu için endişeeden bir anne misali merak ediyordu. Sanki hem onun hem de Halime’ningeleceklerindenkendisimesulmüşçesinebirduyguyakapılmıştı.

Sultanın öncü birliği karşısında zafere ulaşılmasından bir ay kadar sonraMuzaffer’in adamları Alamut’a yeni Baş vezirleHanımSultan’ın katibesi Tac el-Mülk’ünHasan’agönderdiğibirhabercigetirdiler.

Hasan onu derhal kabul etti. Haberci ona Emir’in öncü birliklerinin yenilgiyeuğradığı bilgisinin sultana Bağdat yolunda, Nihavend yakınlarında ulaştığınısöyledi. Görevden el çektirilen Baş vezir bu haberin hemen ardından bölgeyeulaşmıştı.Büyüköfkeiçindekisultan,Arslantaş’ınderhalgörevdenalınıpkendisinisavunmaküzerehuzuragetirilmesini buyurmuştu.AmaNizamülmülk sultanıherşeyin sorumlusunun yeni Baş vezir olduğu zira onun İsmaililerle gizli işbirliğiyaptığı hususunda ikna etmeyi başarmış.Onun söylediklerine hak veren sultanNizamülmülk’üyenidenBaşvezirliğegetirmiş.AmaHanımSultan,

Tac el-Mülk’ün makamında kalmasında ısrarcı olmuş. Nizam, Nihavendyakınlarındakurduğuordugahından İsfahanüzerinebirliklergönderipbiryandanhasmını yenilgiye uğratırken bir yandan da sultanın ve kendisinin itibarını dayenidenteşkiletmiş.SonradaEmirArslantaş’aAlamut’uengeçbirayiçindeelegeçirip, yerle bir etmesi talimatını vermiş. Aksi takdirde de vatana ihanetsuçlamasına maruz kalacağını bildirmişti. Aynı emri Huzistan’daki GonbadanKalesi’nihâlâkuşatmaaltındatutanKızılŞarık’adagöndermiş.HanımSultanTaveziri kendisinden destek istiyor, ayrıca bu haberlerin doğruluğuna da yeminediyorlarmış.

Hasanhaberciyehemencevapverdi.

Page 275: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Öncelikle efendilerine selamlarımı götür. Sonra da bana vermiş olduklarısözlerine sadık kalmamalarının beni çok şaşırttığını söyle. Şimdi zor durumadüştükleri için benden yardım istiyorlar. Lâkin daha önce sözlerini tutmamışolmalarınarağmenbirkezdahaonlarayardımedeceğim.Amaonlarabenihayalkırıklığına uğratmayı akıllarından bile geçirmemeleri gerektiğini söyle. Ortakdüşmanımızakarşıyapacağımızbusavaşıkendileriiçindeuyarıolarakalsınlar.”

Hasan onu gönderip, Muzaffer’in adamlarına elçi onuruna bir ziyafet veriliphediyelereboğulmasıtalimatınıverdi.

“Bunlar belirleyici kararlar,” dedi iki büyük daiye. Az önce geri dönülmez birkararvermişolanbiradamınaksinesonderecesakingörünüyordu.

“DemekNizamülmülkdizginleriyenidenelinegeçirdi.Budabizekarşıacımasızolacağı,biziyoketmekiçinelindengeleniardınakoymayacağıanlamınageliyor.Busebeplebizdederhalhareketegeçmeliyiz.”

Büyükdailersorangözlerleonabaktılar.

“Neyapmayıplanlıyorsun?”

“Amansızdüşmanımıebediyenortadankaldırmayı.”

BugünlerdeİbniTahirtümöfkesini,özlemini,huzursuzluklarınışiirleyatıştırmaçabasına girişmişti. Tüm gözlerden sakladığı kağıtlara sürekli yeni şiirler yazıpduruyordu. Yazdığı her yeni dizeyle yüreğinin bir nebze de olsa soğumasınısağlayacakbirçarebulmanınmutluluğuiçindeydi.Sankitalebelerinevereceğibirsonrakidersinhazırlığımyapıyormuşçasınaodasınaçekilipyalnızlığına,acılarınamerhemolacakşiirleriniyazıyordu.

Şiirlerindenbirişuşekildeydi:

Birzamanlarruhum

Peygamberinmübareköğretisiyle

Seyduna’nın,Ali’nin,İsmail’in

Vedegelecekolanınsevgisiyledoluydu.

AmaşimdiyalnızcaseninyüzünMeryem,

Yüreğimiveruhumudolduruyor.

Seninneşedolusesin,gizemligülüşün,

Kıpkırmızıdudaklarınınkokusu,göğüslerininzarafeti,

Güzelellerin,kusursuzvücudun,

Zekan,bilgeliğin,başkakadınlardanöylesinefarklıki.

Heleogözlerin!İnsanıniçindeyitipgittiğiomuhteşembakışların,

Dağlardaki göller misali, hayal gücünün bile ötesinde, muhteşem parıltılarsaçan

Kaşlarınınaltındasonsuzadekuzananuçurumlargibiparlayanogözlerin.

Page 276: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Bugözlerdekendimive

Tümâlemigörüyorum!ArtıkneAli’ye

Neİsmail’enedePeygamber’eyervariçimde.

SenbenimAli’m,İsmail’im,Peygamberim,

Özlemim,inancım,Allah’imsin.

Ruhuma,aklıma,yüreğimebirteksenhükmediyorsun.

Dünyam,cennetim,Allah’ımsensin.

HayalimdecanlandığındaMeryem,

Yüreğimituhafkuşkularsarıyor.

Sendebenimgibiettenkemiktenmisin,

Tanrı’nınyarattığıbenimgibidüşünen,hissedenvearzulayanbirvarlıkmısın?

Kalbiminaltındakiısırıkizibununkanıtımı?

YüceEfendimizingizemleyarattığı

Yoksaettenkemiktenmişgibiduranbirhayalmisin?

Eğeröyleysebuhayaldennasılkurtaracağımkendimi?

Eğeröyleysehavaya,rüzgara,zehirlibirsoluğaâşıkoldumdemektir.

Saygısızlıketmeyenasılcüretederim?Omübarekzatanasılyalancıderim?

Amabenibuacıvericituzağadüşüreno,bununasılinkaredeyim?

Ah,döndümaşkındanayrılıpdivaneolanFerhat’a

BenimbiricikŞirin’im.Nasılbirkudretliefendi

Seninlearamızaböylebirengelkoyarki?

Mehdimi,Peygambermi?YoksaAllahmı?

Aşktandelirdim,yoksabenderesmini

Dağlaramıkazımalıyım?Yadahasretindendeliyedönüp

Kalbimebaltamısaplamalıyım?

Sanabugücüyaşayanlarıcennetesokma

KudretinikimverdiSeyduna?

Kendindegirebiliyormusuncennete?

Meryem’itanıyormusun?(Çılgınbirkıskançlığınpençesindeyim!)

Belkidehaizsin

Eskibüyücülerinbildiği,

Page 277: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Peygamberinyasakladığı,

DemavendDağı’nıniçindekicehennemialevlerdengelenolanetlibilgilere.

Eğerdoğruysa,benimayışığımMeryem,

Yalnızcabirhayaldenibaretse

İşteozamananlarımbununşeytanınoyunuolduğunu.

Hayır,olamaz.Dağdauyuyacakiblisler

Sonsuzadek.Veasla

Dönüşmeyecekbumucizekedere.

EySeyduna,

NedenbanaMeryem’edönmeyolunuaçmıyorsun?

Birleştirirkenmerhametli,ayırırkenzalimmisin?

Eğerdönmekiçin

Onakavuşmakiçinölmekgerekiyorsa,

Atlarımenyüksekkayalardan.

Yüzümdeoanbilebelirecekgülümsemekanıtıolacakaşkımın.

YoksasonsuzadekyaşamakiçinMeryem’inyanıbaşında

Birhançermisaplamalıyımböğrüme?

Emret!Belkiateşlereatlamamgerek

YadakatılmamDeva’lara?Yeterkibekletmeartık,

Ayırmabeni,

Âdemmisalitutmacennettenuzak!

Meryem’egerigönderbeni!Benionagönder

Buacımasızlıkyüreğimidağlamadangönder.

AkşamHasan,İbniTahir’iyanınaçağırdı.

“İmanınsağlammıartık?”

“Evet,Seyduna.”

“İstediğimvakitcennetkapılarınıaçabileceğimeinanıyormusun?”

“Evet,Seyduna.”

Odada yalnızdılar. Hasan, İbni Tahir’i tepeden tırnağa süzdü.Onu bahçeleregönderdiğindenbuyananetürdeğişikliklerolmuştu?

Birazzayıflamış,yanaklarısolmuş,avurtlarıçökmüş.Gözlerikederleparıldıyor.

Page 278: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Mekanizması korkutucu bir güvenilirlikle işliyordu. “Ebedi mutluluğu hak etmekistermisin?”

İbniTahirtitredi.Hasan’ayalvaranbakışlarlabakıyordu.“Ah…Seyduna!”

Hasan başını eğdi. Bir anlığına içinde derin bir sızı hissetti. Öteden berifedaileriiştebusebepleyakındantanımakistememişti.

“Cennetkapılarınısanaboşyöreaçmadım.Güçlübirimanasahipolmanıarzuettim. Vazifelerini başarıyla yerine getirdiğinde seni bekleyen mükafatları göristedim.El-Gazali’ninkimolduğunubilirmisin?”

“Sufi’yikastediyorsundeğilmi,Seyduna?”

“Evet.Tehafütü‘l-Felasifeadlıeserindeöğretimizeensertbiçimdesaldıranadam.BiryılkadarönceBaşvezironuBağdat’takibirmedreseninmüderrisliğineatadı.Vazifengidiponuntalebesiolmak.Bakbudaeserlerindenbiri.Ey,Oğul!Çokkalındeğil. Sen zeki bir gençsin. Bir gecede okuyup özümsersin bunu. Yarın senibekleyeceğim.Artıkdoğrudanbenimemrimdesin.Bukonudakimseyetekbirsözbileetmeyeceksin.Anlıyormusun?”

“Anlıyorum,Seyduna.”

Hasanonugönderdi.Mutluvebirokadardaheyecanlıydı.

İbni Tahir merdivenlerde Ebu Ali’yle Buzruk Ümid’e rastladı. İkisi de nefesnefesebirhaldepeşlerindekibiradamlabirlikteyukarıçıkıyorlardı.Buadamınçokuzakbiryoldangeldiğiherhalindenbelliydi.Tepedentırnağatoz içindeydi.Terlebirleşen toz toprak yüzünden yüzü adeta çamura bulanmıştı. Zorlukla nefesalıyordu. İbniTahirduvarayaslanaraküçlününgeçmesinemüsaadeetti. İçindenbirsesAlamut’uçokzorgünlerinbeklediğinisöylüyordu.

Muhafızperdeyiçekerekbüyükdaileriiçerialdı.

“Huzistan’danhaberci,”dediEbuAlisoluksoluğa.

“Neoldu?”

Hasan kendini kontrol etmeye çalışsa da karşısındakilerin suratlarından kötühaberalacağınıokumuştu.

HabercikendiniHasan’ınayaklandibineattı.

“Ah,efendimiz!HüseyinAlkeyniöldü.Öldürüldü!”

Hasan’ınyüzübircesedinkiniandıracakderecedebembeyazkesildi.

“Saldırgankim?”

“Bunusöylediğimiçinbağışlabeni,Seyduna!Hüseyin,oğlun.”

Hasan adeta okla vurulmuşçasına sarsıldı. Kollarını sanki görülmeyen biriniuzaklaştırmak istiyormuşçasına salladı. Etrafında dönüp ardından da kesilen birağaçgövdesimisaliboyluboyuncayerekapaklandı.

Page 279: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

15

YüceEfendi’ninoğluHuzistandaisiniöldürmüştü!ErtesigünAlamut’taherkesbu konuyu konuşuyordu. Aslında kimse haberin tam olarak nasıl yayıldığınıbilmiyordu.Habercidurumuilkolarakbüyükdailerebildirmişti.OnlardahaberciyiderhalHasan’ınhuzurunaçıkarmışlardı.Belkiosıradayakınlardabulunanbirdaiyadabizatihibüyükdailerdenbiribunu istemedenağzındankaçırmıştı.Sonuçtaartık herkes durumu biliyordu. Bu yüzden de haberi müminlerden saklamayaçalışmanınbirmanasıkalmamıştı.

İbniTahir,Hasantarafındankabuledilmeyiuzuncabirsürebeklemekzorundakaldı.ZiraYüceEfendicinayetitümdetaylarıylaöğrenmekistiyordu,buyüzdendehaberciyiuzunuzunsorguyaçekti.

“Emirlerinizi getiren posta güvercini Gonbadan’a ulaştığında on gündür KızılŞarık’ınkuşatmasıaltındaydık.Bölgedekidiğer tümküçükkaleleribirerbirerelegeçirenKızılSarıkyirmibinaskeriyleetrafımızıkuşattı.Çekipgidersekcanımızıbağışlayacağını söyledi ama büyük dai bu teklifi kabul etmedi. Ama oğlunuzHasan kalenin teslim edilmesi hususunda ısrarcı oldu. Ne yapacağını şaşıranAlkeyni de sizden ona ne yapması gerektiği hususundaki fikrinizi sordu. Siz deonunderhalzincirevurulmasıtalimatınıverdiniz.Alkeynibukararıonaaçıklayıp,tavrınıdeğiştirmeyeçalıştı.AmaHüseyinöfkedendeliyedönmüştü.‘Benibabamasattın,köpek!’diyebağırarakkılıcınıçekipkomutanımızıoracıktakatletti.” “Katileneyaptınız?”

“Zincirleyipzindanakapattık.ŞeyhAbdülmelikBinAteşkumandayıaldı.”

“Durumnevaziyette?”

“Kötü, efendim. Suyumuz kalmadı. Yakında müminlerin yiyecekleri detükenecek. Kalede şu an üç bin kişi var. Aslında tüm Huzistan halkı bizimyanımızda. LâkinKızıl Sarık zalimliğiyle herkesi sindirmiş durumda.Bunedenledehalktanfazlabirşeybekleyemeyiz.”

Hasanonugönderdi.

Şimdi yeniden kendine gelip, dikkatini toplamayı başarmıştı. “Oğlunu neyapmayıdüşünüyorsun,İbniSabbah?”diyesorduBuzrukÜmid?

“Onukanunlarımızagöreyargılayacağız.”

BüyükdaileridegönderipİbniTahir’içağırttı.

Page 280: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“El-Gazalikonusundakiçalışmalarıneâlemde?”

“Bütüngeceyiokuyarakgeçirdim,Seyduna.”

“Güzel.Huzistan’daolanlardanhaberdarmısın?”

İbniTahirbaşınıkaldırıpbaktığındakarşısındaendişeyleallakbullakolmuşbiryüzgörmüştü.

“Evet,Seyduna.”

“Yerimdeolsaydınneyapardın?”

İbniTahirzekadolubakışlarınıonayöneltti.

“Kanunlarneemrediyorsaonu.”

“Haklısın…İbliskimdirbilirmisin?”

“İlkinsanıyoldançıkartankötübircindir.”

“Yalnızcabukadardeğilama.İblisefendisineyaniAllah’aihanetederekonunyeminlidüşmanıoldu.”İbniTahirbaşıylaonayladı.

“Kimhakyolundandönüp,onakarşıdüşmanlıkederse İblis’in tarafınıseçmişsayılır.ÇünkühakyoluAllah’ınyoludur.Vedesadecetekbirhakyoluvardır.”

“Evet.İsmailiinancı.”

“Doğru.Pekibiziminancımızaihanetedenyeminlidüşmanımızınkimolduğunubiliyormusun?”

İbniTahirgözlerinigözlerinedikerekonunkimikastettiğinianlamayaçalıştı.

“GalibaBaşvezirdenbahsediyorsun,efendim.”

“Evet. İnancımızı yaydığı için büyükbabanı katleden de odur. Bizim için Başvezirİblis’intakendisidir.Sendebizimbaşmeleğimizolupbüyükbabanınöcünüalacaksın.Kılıcınıhazırtut.”

İbniTahiryumruklarınısıktı.Hasan’ınkarşısındadimdikduruyordu.

“Kılıcımemrineamade,Seyduna.”

“Rey’denBağdat’auzananyolubilirmisin?”

“Bilirim.OyolüzerindekiSavakasabasındadoğdum.”

“Ozamaniyidinle.Oyolutakipetmeniistiyorum.ÖnceRey’eoradandaSavave Hamedan üzerinden Nihavend’e gideceksin. Ama seni baba ocağım ziyaretetmekten men ediyorum. Tüm seyahatin boyunca amacına nasıl ulaşacağımdüşünmektenbaşkabirşeylemeşgulolmamalısın.KulağınıdörtaçveBaşvezirinnerede olduğunu, ne yapmayı planladığını öğren. Onun Nihavend yakınlarındabüyükbirordu topladığını,bizeve rakibiTacel-Mülküzerinesaldırıyageçmeyehazırlandığınadair haberleraldım.Dediklerimiaklında tutabilecekmisin?Gazalionunyakındostudur.ŞuandanitibarensendeGazali’nintalebesiOsman’sın.Başvezire öğretmeninden bir mesaj götürüyorsun. Bu kitabı yanma al. Giymen içinSünni talebelerinkigibisiyahbircübbehazırlattım.Yoldaharcamaniçinbirazda

Page 281: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

paravereceğim.BirdeBaşveziregötürmeküzerebirmektup.Mektubunüzerindegördüğünmühürsanatümkapılarıaçacaktır.”

İbni Tahir siyah cübbeyi alıp, heyecanla inceledi. Ardından para kesesinikuşağına,mektubudacübbesininiçineyerleştirdi.

“Hekim’denBaşvezirinhuzurundanasıldavranmangerektiğiniöğrendinzaten.Alamut’taki büyün eşyalarını şu çuvalın içine koy. Kaleden iyice uzaklaşınca bugiysilerivekimliğinibelliedecekherşeyiortadankaldır.Nizamülmülk’üiyitanırım.Seni Gazali’nin yolladığını duyunca sana kucak açacağından kuşkun olmasın.Şimdi dikkatle dinle! Şu mühürlü zarfın içinde ince bir hançer var. Baş vezirmektubu alacağı sırada hançeri boynuna batır. Bir tek damla kan bile görsenvazifenibaşarıylatamamladığınaeminolabilirsin.Amahançerinucundaçoktesirlibir zehirvar.Buyüzdendikkatetdevazifeni tamamlamadankendini zehirleme.Çünküküçücükbirsıyrıkbileölmenedolayısıyladavazifeniyerinegetirememenenedenolacaktır.Budurumdadacennetkapılarısanaebediyenkapanacak.”

İbniTahir’inyüzübembeyazdı.Amagözleriparıldıyordu.

“Sonra…Sonraneyapacağım?”

Hasanonasertbirbakışfırlattı.

“Sonra… Kendini Allah’a teslim et. Cennet kapılan açılacak sana. O andanitibarenbuhakkısendenkimsealamayacak.Halılarınüzerineyumuşacıkyastıklaryerleştirildibile.Meryemdiğerhizmetkarlarınlabirliktesenibekliyor.Şehitolduğunandadoğrudanonunkollarınınarasınauçacaksın.Anlıyormusunbeni?”

“Anlıyorum,Seyduna.”

Eğilip,Hasan’ıneliniöptü.

Hasan hafifçe titremişti ama İbni Tahir kendi düşüncelerine gömüldüğündenbunufarkedecekhaldedeğildi.DerkenYüceEfendiraftanİbniTahir’indahaöncegördüğüaltınbirkutualdı.Açıp,birkaçküçükhapıincebirkumaşparçasınasardı.

“Hergecebirtaneal.Herseferindecennetebiradımdahayaklaşacaksın.AmasonuncuyuBaş vezirin huzuruna çıkacağın zamana sakla.Dikkat et, kaybetme.Çünkücennetkapılansanabunlarsayesindeaçılacak.”

Elleriniomuzlarınakoydu.

“Şimdigidebilirsinartık,oğlum.”

Şaşkın, bitkin ama bir o kadar da gururlu ve coşku dolu olan İbni Tahirhuzurdanayrıldı.Hasan, gözdenkayboluncayadekarkasındanbakmıştı.Sonrabirdenkalbinebirağrısaplandı.Sendeleyerekterasaçıkıpderinbirnefesaldı.

“Dahaerken,”dedikendikendine.

Aslındaşimdiölmekgüzelolurdudiyedüşündü.Sâdecebiranlıkkararneticesindekendini korkulukların üzerinden atabilir, böylece her şey nihayete ererdi. AmaAllahbilirneredeuyanırdısonra?

Bir gece önce Alkeyni’nin öldürüldüğünü öğrendiğinde ölüme inanılmaz

Page 282: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

derecedeyaklaşmıştı.Kendinegetirenedekbüyükdaileraklakarayıseçmişlerdi.O da kendine geldiği ilk anda da öldüğünü ve başka bir dünyada bulunduğunusanmıştı.Korkudançıldıracakhalegelmişti.“Demekölümdensonradabirşeylervarmış,” demişti kendi kendine. Bu, tüm hayatı boyunca onu en çok korkutanşeydi. Zira yaptığı her şey ölümden sonra koca bir hiçlik bulunduğu düşüncesiüzerine bina edilmişti. Neden sonra iki dostunun seslerini duyarak neredeolduğunufarketmişti.

Kısa bir süre sonra da kendini tamamen toplamıştı. O güçsüz halinden eseryoktuşimdi.Büyükdailerigönderdi.SağkoluHüseyinAlkeyniözoğlutarafındankatledilmişti! Kanunu en ufak bir merhamet göstermeden uygulayacaktı. İbniTahir’e vazifesini bildirecekti.Bir kağıdabirkaç satır karalayıp,mühürledi.Sonratığa benzer ince bir bıçağı zehre batırıp kuruttu. Ardından da kendini yatağaatarakölülergibiuyudu.

Dailerle diğer ileri gelenler Huzistan’daki cinayet hususunda hararetlitartışmalar yürütüyorlardı. Hasan ne yapacaktı? Gerçekten de kanunuuygulatacakmıydı?Kendioğlununölümfermanınıimzalayabilecekmiydi?

“İbni Sabbah çok zor bir durumla karşı karşıya,” dedi Abdülmelik. “HüseyinAlkeynionunenyakındostuyduamakatildeözevladıneticede.”

“Kanunherşeyinüzerindedir,”dediİbrahim.

“Birkargabaşkabirkargayasaldırmaz.”

Yunanlıbusözlerisöyleyipkahkahaatıncaİbrahimonaterstersbaktı.

“İbniTahir’inmesuliyetiçokbüyük.”

“Biliyorum,Daiİbrahim.Amayinedebenimiçinbirbabanınözevladınıcellatateslimedebileceğifikrinikabuletmekokadarkolaydeğil.”

“Hüseyin,İsmailitarikatınınüyesiydi.”

“Doğru,”dediEbuSoraka.“Kendiyazdığıkanunlaelikolubağlandışimdi.”

“Bizim için konuşması kolay,” dedi Minuçehr. “Öz oğlu için ölüm fermanıverirkennelerhissedeceğinibilemeyiz.”

“Başkalarının evlatları için böyle hükümler vermek kolaydır,” diye mırıldandıYunanlı.

“Konu başkaları olunca adalet dağıtmak kolaydır elbette,” diye ekledi EbuSoraka.

“Onunyerindeolmakistemezdim,”dediAbdülmelik.“Alkeynionaözoğlundanyakındı.Başarısınınneredeyseyansınıonaborçlu.”

“Babalarevlatlarınınyaptıklarındanherzamanmesuldeğillerdir,”dediİbrahim.

“Lâkin oğlu hakkında hüküm verirse insanlar onun için ‘Ne kadar zalim birbaba!’ diyeceklerdir. Kanunu değiştirme gücüne haiz olmasına karşın bunuyapmamaklaithamedeceklerdironu,”dediEbuSoraka.

Yunanlı da, “Yabancılar daonunlaalayedecekler, aptalabak, kendi koyduğu

Page 283: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

kanununesirioldudiyeceklerdir,”diyeilaveetti.

Sıra İbrahim’deydi. “Diğer taraftan kanun uygulanmazsa müminler isyanederler.Neticedekanunkarşısındaherkeseşitolmalı.”

“GerçektendeEfendimizçokzorbirdurumlakarşıkarşıya,”dediYunanlı.“Enhayatizamandaengüvenilirmüttefikiniyitirdi.ŞimdiHuzistan’daonunadınakimvergi toplayacak? Kim kafir kervanlarına pusu kurup, yağmalayacak? Ama neolursaolsungalibakanunuuygulamaktanbaşkaçaresiyok.”

Yusuf’la Süleyman talebelere yaptırdıkları sabah taliminden dönmüşlerdi.Güneş avluyu kasıp kavurduğundan da yataklarına geçip, bir yandan tembellikyapıpkurutulmuşmeyveleriniyerkenbiryandandaçeneçalıyorlardı.

Tutkularım dindirecek bir çare bulamadıklarından mutsuzlukları giderekartmıştı. Başlarında sürekli bir ağırlık vardı. Gözleri kızarmış, gözaltları iyiceşişmişti.

BirdenNaimiçeridaldı.

“İbniTahir,Seyduna’yıgörmeyegitmiş.Yolhazırlığıyapıyor.”

Buhaberyıldırımetkisiyaratmıştı.

“Nereyegidecek?”

“Kimsöyledisanabunu?”

“Onu kuleden çıkarken gördüm. Ama İbni Tahir beni göremeyecek kadardalgındı. Kendi kendine gülümseyerek, gidip, kendisine bir at hazırlanmasınıemretti.”

“Cennetemigidiyor?”

Süleymanyatağındanfırladı.

“Gidipkonuşalımonunla,Yusuf!”

BusıradaİbniTahir tümeşyalarını toplamıştı.ÜzerindeMeryem’inısırık izininbulunduğumumuimhaetti.Sonradatümşiirlerinitoplayıpbirzarfakoydu.Cafergelincedezarfıonaverdi.

“Busendekalsın.BirayakadardönmezsemSeyduna’yaverirsin.”

Caferbunuyapacağınasözverdi.

Tam Bu sırada Süleyman’la Yusuf içeri daldılar. Naim de kapının önündedikiliyordu.

“Seyduna’yıgörmüşsün?”

Süleyman,İbniTahir’iomuzlarındanyakalayarakgözlerininiçinebaktı.

“Öğrendinizmi?”

“Elbette.Naimsöyledi.”

KendisiniSüleyman’ınkollarındankurtarıpiçiHasan’ınverdikleriyledoluçuvalı

Page 284: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

omuzladı.

YusuflaSüleymanonakederlebakıyordu.

Cafer,Naim’ebaşıylaişaretedinceikisibirlikteodayıterkettiler.

“Zoramasusmakzorundayım,”dediİbniTahiryalnızkaldıklarında.

“Enazındanbizimdecennetegeridönüpdönemeyeceğimizisöyleyebilirsin.”

Süleyman neredeyse yalvarırcasına sormuştu bu soruyu. “Sabırlı olun.Seyduna’nınheremriniyerinegetirin.Ohepimiziçineniyisinibilir.”

İkisinedevedaetti.

“Bizler fedaileriz,” dedi. “Kendimizi ölüme adadık. Mükafatı da gördük. Buyüzdenölümbizikorkutamaz.”

Dostlarına son bir kez sarılmak istiyordu aslında. Ama kendine hâkim olupyalnızcael sallamaklayetinip,atmabinmeküzereyanlarındanayrıldı.Sonradakalenin kapısına yönelip, köprünün indirilmesini emretti. Parolayı söyleyince demuhafızlar kaleden ayrılmasına müsaade ettiler. Vadide biraz ilerleyince dönüpson kez ardına baktı. Tıpkı birkaç ay önceki gibi şimdi de etrafındaki her şeyehükmedercesine yükselen iki kuleyi görüyordu. Burası kartal yuvası manasınagelen Alamut’tu. Mucizelerin yaşandığı, dünyanın kaderinin yeniden belirlendiğiyer. Bu yeri tekrar görebilecek miydi acaba? Tuhaf bir şekilde hüzünlenmişti.Kaleyebakmayıbirazdahasürdürürseağlayacağınıfarketli.

Uygun bir yer bulup kıyafetlerini değişti. Yanına almak istemediği her şeyiçuvalakoyupbiroyuğayerleştirdi.Üzerinidetaşlarlakapattı.

Kıyafetini şöylebir inceledi.Evet,artıkeski İbniTahir’deneserkalmamıştı.OBağdat medresesinin hocası Gazali’nin talebelerinden Osman’dı. Siyah şalvar,siyah cübbe ve siyah sarık. İsmaili inancının düşmanı, kafir Sünnilerin renginebürünmüştü. Kitabı ve içinde hançerin bulunduğu mektubu cübbesinin içineyerleştirdi.Erzakçantasınıvesumatarasınıomzunaastı.

Güneyedoğruyolakoyuldu.Bütüngünvegeceboyuncadevametti.Ancakayçıktığıvakitdinlenmeyekararverdi.Kayalıklardakampkurdu.Güneşindoğuşuylaberaberkalktığındaileridekurulmuşbüyükkarargahıfarketti.Sultanınordusununöncübirlikleri.OnlaragözükmedenilerleyipakşamadoğruRey’evardı.

Geceyi geçirmek üzere girdiği bir handaEmir Arslantaş’ın sonundaAlamut’asaldırmayakararverdiğinibuamaçladatümordusuylahareketegeçtiğiniöğrendi.Türk öncü birliğinin utanç verici mağlubiyeti üzerine Sultan’ın kesin talimatıylahareketegeçmişlerdi.AncakBaşvezirhakkındahiçbirşeyöğrenemedi.

Odasınaçekilip titreyenelleriyleçıkınınıaçarak içindenHasan’ınseyahat içinverdiğihaplardanilkiniağzınaatıptesirinigöstermesinibeklemeyekoyuldu.

Birkezdahagizemlibirgücünetkisinegirmişti.Üstelikbuseferilkindeolduğugibi herhangi bir halsizlik de hissetmedi. Meryem’i düşünmeye çalıştı amabütünüyle farklı hayallere kaptırdı kendini. Önünde uzun kuleleriyle yükselendevasa binalar vardı. Göz kamaştırıcı beyazlıktaki bu binalar göğe kadar

Page 285: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

yükseliyordu. Sonra sanki görünmeyen bir el tarafından siliniyorlarmış gibigözlerinin önünden kaybolmaya başladılar. Bu sırada yepyeni, binalarınınkubbeleri rengarenk parıldayan yeni şehirler belirmeye başladı. Kendisini tümbunlarıngücüherşeyekadirhükümdarıgibigörüyordu.Hayaliyeriniyorgunluğaveuykuya terk ederek sonaerdi.Sabahgeç vakit uyandı.Kollarını, bacaklarınıkaldıracakhaliyoktu.Ah,nedenilkseferkigibiolmamıştı?

“Acele etmem gerek,” diye mırıldandı kendi kendine. Doğduğu kasabanınetrafından dolaştı. Hatıralar onu korkutuyordu. Başı zonkluyor, gökte güneşacımasızcaparıldıyordu.Düşüncelerini toplayacakhaldedeğildi.Sadecehedefekonsantreolmuştu.Aslındatekbirdileğivardı.Biranevvelgeceyigeçireceğibiryer bulup yeni bir hap daha alıp kendisini omucizevi gücün kollarına bırakmakistiyordu.

Hamedan yakınlarında bir grup atlı tarafından durduruldu “Neredensin sen,yiğidim?”diyesordubirçavuş.

“İsfahan. Aslında Baş vezirle görüşmek üzere Bağdat’tan gönderildim. Amaİsfahan’daonunsultanınordusunakatılmaküzerebutarafayöneldiğiniöğrendim.

“BaşvezirNizamülmülkhazretleriniarıyorsunöylemi?”Çavuşbirdenonadahasaygılıdavranmayabaşlamıştı.

“Evet.Onavermemgerekenbirmektupvar.İsfahan’dabunuyapmakmümkündeğilmişanladığımkadarıyla.”

“Bizimle gel! Baş vezir hazretleri ordugahını Nihavend’de kuracak. Birlikleroradatoplanacak,ardındandasöylenildiğiüzereİsfahan’asefereçıkılacak.”

“Başkentteazdahabendeonlarınelinedüşecektim.KonakladığımhandaBaşvezir hazretlerinin başka bir yöne doğru ilerlediğini tesadüfen öğrendim. Oradakafirlerlebirmuharebeolmayacakmıydı?”

“İsmaililerimisöylüyorsun?Onlartehlikelideğiller.EmirArslantaş’laKızılSarıkonlarınhakkındangelir.Buradakimeseleçokdahaönemli.”

İbniTahirçavuşlabirlikteatsürüyordu.

“Bahsettiğinizönemlimeseleninneolduğunubilmiyorum.” “Söylenenleregöresaraydaşiddetlibir tahtkavgasıyaşanıyor.NizamülmülksultanınveliahdıolarakilkoğluBerkyaruk’unilanedilmesiniistiyor.AmaHanımSultansultanakendioğluMuhammed’itahtınınvârisiolarakilanetmesiiçinbaskıyapıyor.OrdudahalkdaBerkyaruk’u destekliyor aslında. Ben de onu bir kez gördüm. Tam bir erkek.Tepedentırnağabirasker.AmaMuhammed’innasılbiriolacağınıkimsebilemez.Neticedeçocukdahabeşikte.”.

Hamedan’a ulaşmadan İbni Tahir halkın ve askerlerin sarayda yaşananlarhakkındaki tüm fikirlerini öğrenmişti. Şehirde de sultanın Nihavend’den ayrılıpBağdat’a doğru yola çıktığının haberini aldı. Çavuşun yanından ayrılıp geceyibaşkabirhandageçirdi.SabahdaatdeğiştiripNihavend’edoğruyolakoyuldu.

Ülkenin dört bir yanından gelen birlikler Nihavend yakınlarındaki ordugahtatoplanmaktaydı.Güneşten kavrulan otlaklarda birkaç bin çadır göze çarpıyordu.

Page 286: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Kuru otlan kemiren at, katır ve develerin dağılmaması için atlı muhafızlaretraflarında koşturup duruyorlardı. Binlerce sığır, keçi ve koyun devasabüyüklükteki ağıllara yerleştirilmişti. Sabahları çobanlar sürüleri yeşil otlarınbulunduğutepelerdedolaştırıyor,busıradaaskerlerdehayvanlarvekendileriiçincivarköylerdenebulurlarsaalıyorlardı.

Kampın tamortasındabüyükçebir açıklık vardı.Buradabirkaçgünöncesinekadar sultanın çadırları bulunuyordu. Ezilmiş otlarla söndürülmüş ateşlerinkalıntılarındançadırlarınnereyeyerleştirildiğikolaycaanlaşılıyordu.

Buaçıklıktayalnızcabirtekçadırkalmıştı.Büyük,görkemli,yeşilbirçadır.Başvezirinçadırı.

Sultanın gözünden düştüğü dönemde, yani birkaç aylık zaman zarfındaNizamülmülkbirhayliyaşlanmıştı.Aslındaoanadekyetmişinigeçmişolmasınakarşınsağlıklıvezindeolmayıbaşarmıştı.Herkesatsırtındakiduruşunahayranolurdu. Ülkenin dizginlerini de otuz seneden fazla elinde tutmuştu. Şu ankihükümdarınbabasısultanAlparslanŞahonuBaşveziryapmış,bundandahiçbirzamanpişmanlıkduymamıştı.Ölümdöşeğindeykendeoğlundanvevasilerindenonu görevine devam ettirmelerini istemişti. Daha sonraları ona kralın babasımanasına gelen atabey unvanı verilmişti. Baş vezir sınır boylarında barışı tesisetmiş, ülkeyi boydan boya saran yollar inşa edip, şehirler, camiler, okullaryaptırmıştı,Vergisisteminidüzenlihalegetirip,halkıngüvenlikverefahseviyesinidaha önceden tahmin edilemeyecek seviyelere çıkarmıştı. Genç Hanım Sultantahtınvârisihususundatartışmaçıkarıncayakadarhükümdarınsınırsızgüveninintadını çıkarmıştı. Daha önce rakipleri ve aleyhtarları adını karalamayaçalışmışlardı. Ama sultan bu türden şeylere hiç itibar etmemişti. Baş vezirihizmetlerikarşısındacömertçeödüllendirmiş,hattaNizamülmülk’ünonikioğlunudevletin en üst kademelerine yerleştirmesine de müsaade etmişti. Ama TerkenHatun sonundane yapıpedip sultanıBaş vezirinin eylemlerinin tutarsız olduğu,hatta ihaneteteşebbüsettiğihususundaiknaetmişti.SürekliBaşvezirin tıpkıbirtalebemisalikendisinisağlananimkanlarıkötüyekullandığınısöylüyordu.Kısabirsüre sonra da Nizamülmülk’ün büyük oğlu Muadullah’ın talihsiz bir davranışıneticesindeHanımSultan’ın iddiaları doğrulanmış oldu.Sultan ondanAdil isimlibirzatıhizmetinealmasını istedi.AmaBaşvezirinoğlubu isteğigeriçeviripadıgeçenin o mertebeye uygun olmadığını ileri sürdü. “Kendi ülkemde sözümgeçmiyor mu artık?” diye bağırdı sultan. Derhal Baş vezirin oğlunun görevdenalınmasınıveyerineonunbeğenmediğiAdil’inatanmasınıemretti.BuhareketBaşveziriçokyaralamıştı.Hükümdarınnankörlüğüüzerineçoksert ifadelerkullandı.Bu sözler kulağına gidince sultan daha da öfkelendi. Nizam’ı Baş vezirliksembolleriolansadak,kalemvehokkayıelindenalmaklatehditetti.“Hokkamıdasadağımıdakalemimidesultanasevesevegeriveririm,”dediBaşveziracıdolubir ifadeyle. “Bu ülkede barışı ve refahı ben tesis ettim. Deniz fırtınalıykenhükümdarımızbeni güveninemazhar kıldı,Amaşimdi dalgalar yatışıp, gökyüzüaçılıncahakkımdakitenkitlereitibarederoldu.Amaçokyakındabenimsadağımınve hokkamın onun tahtını nasıl koruduğunu gayet iyi anlayacak.” Bu sözlerlesultanın sabrını taşırmıştı. Ardından Baş vezir Hasan’ın yetenekleriniyorumlamada başarısızlığını kabul edip, sultanın gururunun incinmesine neden

Page 287: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

oluncadasultankapıldığıbüyüköfkeyleBaşveziriazletti.

Şimdi ülkenin içinde bulunduğu tehlikeli durum sebebiyle yeniden vazifesininbaşınaçağrılmış,hergeçengüneskigücünütesisetmeyebaşlamıştı.Kendineikitemelamaçbelirlemişti.BirirakibiTacül-Mülk’üdevirmek,İkincisidecandüşmanıHasan’ı ortadan kaldırmaktı. Eğer bu iki amacına da ulaşabilirse bir kez dahaİran’ınengüçlükişisihalinegelebilirdi.

Bu yönde attığı ilk adımlar hiç de kötü sonuçlar doğurmuyordu. Türk öncübirliğinin Alamut önlerinde aldığı yenilgiyi kendi lehine kullanmıştı. Aslındaönemsiz bir çarpışma olarak görülmesi gereken bu muharebeyi abartarakanlatmış, böylece sultanın Tac ül-Mülk’e olan güveninin sarsılmasını sağlamıştı.SultanhemHanımSultan’ınhemdekatibesininonu İsmaillilerüzerineherhangibir saldırıya kalkışmaması konusunda ne kadar çaba gösterdiklerini gayet iyihatırlıyordu.ŞimdiBaşvezirancakbukafirlerinüzerinekararlılıklagiderektebaasıüzerinde eski itibarını tesis edeceği hususunda onu ikna etmeyi başarmıştı.BöylecehükümdarbirkezdahaonaAlamutkonusundatamyetkivermişti.Nizamsaldırı vaktinin geldiği kanaatindeydi. Kalede yaşanan mucizeler, Hasan’ınmüminleri cennete gönderdiğine ilişkin hikayeler onun da kulağına gelmişti.Hernekadarbutürdenhikayelerinbütünüyleuydurmaolduğununbilincindeolsada,böyle şeylerin kalabalıklar üzerindeki gücünü görmezden gelemezdi. Zirakalabalıklarınkolaycakandırılabileceklerinideonlarınmucizelerleilgilisafsatalarıdinlemektenbüyükzevkaldıklarınıdagayetiyibilirdi.

Şimdi yakınlarına ordugahını kurduğu Nihavend’i geçici merkez olarak kabuletmişti. Her yandan insanlar şikayetlerini bildirip, taleplerde bulunmak üzereburayageliyordu.Nizam’ınyerineBaşvezirlikgörevinegetirilenTacül-Mülkçoksayıdaeski üst düzeygörevlinin vazifesine son verip yerlerine kendi adamlarımtayin etmişti. Görevlerinden almanlar şimdi sultanın eski vezire yeniden yetkiverdiğini öğrenince işlerini kaybetmelerinin sebebinin ona olan sadakatleriolduğunu ileri sürerek eski vazifelerine atanmalarını istemek üzere birer birerordugaha koşuyordu. Nizamülmülk dilekçeleri kabul edip, çeşitli vaatlerdebulunuyordu. Diğer taraftan daHanımSultan tarafından himaye edilen hasmınıgeriçekilmeyezorlamakiçinkuvvetlibirorduteşkiletmeçabasındaydı.

Bir sabah teşrifatçı başı, Gazali’nin talebelerindenOsman adlı birinin huzurakabul edilmeyi dilediğini bildirdi. Anlaşıldığı kadarıyla Bağdat’taki NizamiyemedresesindekihocasıBaşveziresunmasıiçinbirdilekçegöndermişti.

Baş vezir yastıklara uzanmış, kuru üzüm, şekerli fındık ve benzeri tatlılaryemekle meşguldü. Cam çektikçe ağzına bir tane atıyor, bakır bir sürahidendoldurduğu bardağındaki şırayı yudumluyordu. O ana dek çok sayıda dilekçekabuletmişti.İkikatibininönündedekağıtlaryığılıydı.

“Ne?Gazali’nintalebesimidedin?Çabukiçerialın!Çabuk!”

BaşvezirinhuzurunaçıkmakHasanSabbah’ınhuzurunaçıkmaktançokdahakolaydı. O sabah İbni Tahir bunu bizzat tecrübe etmişti. Ordugahın kapısındakimuhafızlardan birine yaklaşıp ona üzerinde Bağdat’takimedreseninmührü olanmektubu gösterip bunu Baş vezire vermeye geldiğini söylemişti. Nizam’ın yeşil

Page 288: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

çadırıişaretedilerekgeçmesineizinverildi.

Sonderece sakinamabir o kadardadikkatliydi.Burayaneamaçlageldiğiniizah ederken bir an bile tereddüt göstermemişti. Hapın herhangi bir etkisini dehenüzhissetmiyordu.Amacenneti,Meryem’iveonunoçocuksuyüzünüdebiranbile aklından çıkarmıyordu. Aslında son günlerde onu çok fazla düşünmemişti.Şimdibirdenbireonunbuvazifeninsonundakendisinibekleyenmükafatolduğunuhatırlamış,başarıyaulaşmaazmidahabirkatlanmıştı.

Muhafızperdeyiaçıponubaşkabirodayaaldı.İbniTahirbuodayagirinceBaşvezirin çadırının aslında bir sarayı andırdığım fark etmişti. Biraz daha ilerleyipbaşka bir kapıdan geçince de kendisini başka bir silahlı muhafız grubununkarşısında buldu. İçlerinden biri elinde gümüş bir merasim asası tutuyordu.Gümüş ve altın işlemeli gömleği, kırmızı şalvarı, uzun tuğlarla süslü renklisarığıyla göz alıcı derecede şık olan bu adam teşrifatçı başıydı.Misafiri baştanaşağısüzüpneistediğinisordu.

İbni Tahir yerlere kadar eğildi. Sonra da net ifadelerle kendisini kimingönderdiğini izah etti. Mektubu ve üzerindeki mührü gösterdi. Teşrifatçı başıişaretiyle bir muhafız gelip İbni Tahir’in üzerini aradı. Üzerinden Gazali’nin birkitabıylabirkeseiçindebirmiktarparaçıktı.

“Usulümüzböyle,” diye izah etti teşrifatçı başı, özür diler bir tonda.ArdındanBaşvezireziyaretçiyibildirmeküzerearkatarafayöneldi.

İbni Tahir yerinde duramayacak haldeydi. Vücudundaki zehir etkisinigöstermeye başlamıştı. Duyduğu seslerin kime ait olduğunu anlamayaçalışıyordu.Birdentuhafbirhisletepedentırnağaürperdi.Meryem’insesiniduyargibiolmuştu.

“Allah’ım,” dedi kendi kendine. “Seyduna haklıymış. Daha şimdiden cennetinsesleriniduymayabaşladım.”

Teşrifatçı başı ona sesini duyurmak için iki kez seslenmek zorunda kalmıştı.Sonundamuhafızlardanbiriperdeyiçekipiçerigirmesinemüsaadeetti.Kendisini,iyilikseverbirhükümdarınhuzurundaolduğunudüşündürenbirortamdabulmuştu.İbniTahirkendisinehitabenbirşeylersöylendiğiniişitirgibiolduamanedendiğinianlayamıyordu.Ziraseslersankiçokamaçokuzaklardangeliyordu.

Yerlere kadar eğilerek selam verdi. Doğrulduğunda etrafındaki her şeydeğişmişti.“Cennetköşkü,”diyemırıldandıkendikendine.

“Sakinol,evladım,”dedidavudibirses.“DemekseniGazaligönderdi?”

ArtıkkarşısındakiBaşvezirinetbiçimdegörebiliyordu.Yaşlıadamonuntuhafhareketleriniheyecanınaverdiğindengülümseyereksakinleştirmeyeçalışıyordu.

İbniTahirbirdenkendinitopladı.Haplarıntesiridiyedüşündü.

“Evet,Gazaliyolladıbeni,efendimiz.Birdebumektubusizeiletmemiistedi.”

Mektubu yaşlı adama uzatırken son derece soğukkanlı bir hareketle içindekiincehançeriavucunakaydırdı.Bunuöylesinetabiibirhareketleyapmıştıkiorada

Page 289: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

bulunanlarınhiçbiribunufarkedememişti.

Başvezirmührüsöküpzarfıaçtı.

“BilgedostumBağdat’taneleryapıyor?”diyesordu.

İbni Tahir aniden ileri doğru atılıp hançeri Baş vezirin çenesinin altındanboynunasapladı.BuBaşvezir içinöylesinebeklenmedikbirharekettiki ilkandacanının yandığını bile fark etmedi. Sadece gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Sonramektuptakitekcümleyiokuduveherşeyianladı.Derhalyardımçağırdı.

BusıradaİbniTahirsankibedeniveruhuylafelçolmuşçasınahiçkıpırdamadanöylece duruyordu. Odadaki her şey eriyip bambaşka şekle bürünüyor gibiydi.Meryem’i ve onunla birlikte olma isteğini hatırladı. Bacakları titriyordu. Yereuzanıp,hapıntadınıdoyadoyaçıkarmaktanbaşkahiçbirarzusuyoktu.Amaiçeridolan muhafızlar üzerine çullanmışlardı bile. İçeri giren başkaları da onasaldırmaya kalktı. İçgüdüsel olarak kendini koruma gayesiyle etrafa tekmeler,yumruklar savurup, yakaladığını ısırmaya çalışıyordu. Ama kalabalıkmuhafızlaronuzaptedipiyicedövereketkimizhalegetirdiler.Üstübaşıparamparçaolmuştu.

Aniden vazifesini yerine getirdikten sonra ölmesi yönünde verilen kararıhatırladı. Hiç karşı koymadan nihai darbeyi beklemeye koyuldu. Alnından akankanlagölgelenenbakışlarıarasındaMeryem’inogüzelyüzünügörürgibiydi.

Başvezirbitkinbirsesle,“Öldürmeyinonu!Sağyakalayın!”talimatıvermişti.

Tekmeler, yumruklar bıçakla kesilmişçesine sona erdi. Şimdi ellerininbacaklarının bağlandığını hissediyordu, Ancak gözleri kan içinde kaldığındanetrafındaolupbitenleriseçemiyordu.

Dev kollar onu ayağa kaldırdı. Korkutucu bir ses, “Kimsin sen, hain?” diyesordu.

“Öldürünbeni.BenYüceEfendimizinintiharaadanmışkuluyum.”

Bu sırada görevliler Baş vezirin yarasını temizleyip sarmışlardı. Diğerleri dehekimçağırmayakoştular.

Baş vezir İbni Tahir’in cevabını duyunca, “Ah, aptal,” diye inledi. “O alçağainanmış!”

Baş vezirin muhafız başı yerdeki mektubu alıp sessizce okuduktan sonrateşrifatçıbaşınauzattı.Oda,“Cehennemdegörüşmeküzere.İbniSabbah,”yazılımektubuokuyuncakorkuylairkilmişti.Başvezirinhekimbaşıgelipyarayıinceledi.

“Kötümü?”diyesorduBaşvezirendişeyle,sesititreyerek.“Galibakötü.Çünkükendimihiçiyihissetmiyorum.”

Hekimbaşı muhafız başına dönerek, “Maalesef hançer zehirliymiş,” diyefısıldadı.

“Alamut’unefendisiyollamış,”diyekarşılıkverdimuhafızbaşısesinialçaltarak.

Bir anda olup bitenler çadırda kulaktan kulağa yayıldı. İsmaililerin lideri Başveziriöldürmeküzerebirkatilgöndermişti.

Page 290: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Ne?Dağlarınşeyhimiyaptırmışbunu?”

“BaşvezirinseneleröncesultanınkarşısındaküçükdüşürdüğüHasandeğilmibu?”

“Evet.Budaonunintikamı.”

İbni Tahir’in böylesine cesurca dikiliyor oluşu herkesi daha bir korkuya sevkediyor,olupbitenleriidraketmektebüyüksıkıntıyaşıyorlardı.

“Ordugaha elini kolunu sallayarak girip herkesin ortasında Baş vezirimizibıçakladı. Bir insan sonunda öleceği apaçıkken nasıl bu kadar korkusuzca bireylemdebulunabilir?”

“Dinihayallerekendinikaptırmış!”

“Hayır,hayırbudeliliğintakendisi.”

En yaşlılar bile böylesine cesurca bir eylemin bir benzerini hatırlamıyorlardı.Bazılarıfarkındabileolmadaniçiniçinonahayranlıkduyargibiydiler.

“Kesinlikleölümdenkorkmuyor.”

“Umursamıyorbile.”

“Yadabelkideölümüarzuluyor.”

Davul ve borazan sesleri işitiliyordu. Askerler silahlarına davranıp neyapacaklarını bilmez halde koştururken ilk açıklama yapıldı. Baş vezir ağıryaralanmıştı. İsmaililerin efendisi, dağın şeyhi onu öldürmesi için bir katilgöndermişti.

Bu haber öfkeli naralarla karşılandı. Eğer o an İsmaililere saldırma emriverilseydi bütün askerler gözlerini kırpmadan savaş alanına koşa koşa gidecekhalegelmişlerdi.

Hekimbaşının kanı durdurmasına karşın yaralının durumu gözle görülürbiçimdekötüleşiyordu.Damarlarışişmişti.Sankibirşeybeyninikemiriyordu.

“Hançer zehirli olmalı,” dedi sesi titreyerek. Ümitsiz bir çocuk edasıylahekimbaşınabaktı.“Yapacakhiçbirşeyyokmu?”

Hekimbaşıkaçamakbircevapverdi.“Meslektaşlarımadanışmamgerek.”

Tümhekimlerönodadatoplandı.Çoğu,yaranındağlanmasıfikrindeydi.1

Durumuartıkiyiceağırlaşanyaralınınyanınagittiler.

“Yarayıdağlamamızgerekiyor,”dedihekimbaşı.

Yaralıürperdi.Alnındasoğukterlerbirikmişti.

“Çökacıyacakmı?”

Page 291: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Ürkek,zorlukladuyulabilenbirtonlakonuşuyorduartık.

“Başkaçaremizyok,”diyeyanıtverdihekimbaşıkupkurubirsesle.

“Allah’ımyardımetbana!”

Hekimlergereklialetlerihazırladılar.Yardımcılarındanbiri içikorkömürledolubirmangalgetirdi.Birbirinesürtenmetalaletlerinsesleriişitiliyordu.

Baş vezir zehrin tüm vücuduna yayıldığını hissediyordu. Artık hiçbir şeyyapılamayacağınıodaidraketmişti.

“Dağlamayagerekyok,”dedibitkinbirtavırla.“Ölüyorum.”

Hekimler birbirlerine baktılar. Rahatlamışlardı. Zira hepsi de yapacakları işinfaydasızolduğununfarkındaydılar.

“Sultan’ahaberverildimi?”

“Haberciyolaçıktıbile.”

“Çabuk,yazın,”diyeemrettibitkinbirsesle.

Hemensöyledikleriniyazmayakoyuldular.

“Yücesultan,büyük imparator!Hayatımınbüyükbirkısmını imparatorluğundaadaleti tesis etmeye çalışarak geçirdim. Sen de bu hususta her zaman benidestekledin. Şimdi bu dünyada yaptıklarımın hesabını vermek üzere tümhükümdarların efendisinin huzuruna gidiyorum. Hizmetinde bulunduğum zamanzarfında sana gösterdiğim sadakati ona kanıt olarak sunacağım.Katilin elindekihançer yetmiş üç yıllık hayatıma son veriyor. Sana yalvarıyorum. Bu işi kiminyaptığını asla aklından çıkarma. Katiller hayatta kalmayı, Alamut’ta toplanmayısürdürdüğü müddetçe ne sen ne de imparatorluğun güven içinde olabilir. Bensanahakkımıhelalediyorum.Sendehelalet.Sana ruhenvekalbenbağlıolanoğullarımıdasanaemanetediyorum.”

Konuşmakonuiyicetüketmişti.Artıkzorluklasolukalabiliyordu.Hekim,alnınasoğukbirbezkoydu.Başveziroğullarınadakısabirvedamektubuyazdırdı.

Kısabirsüresonra,“Caninerede?”

“İşkencealtında,”diyeyanıtladıkatip.“Bildiğiherşeyiöğrenmeyeçalışıyorlar.”

“Onubanagetirin!”

Kan içindeki vücudu, paramparça olmuş giysileriyle İbni Tahir’i huzuraçıkardılar.AyaktadurmaktabilezorlukçekiyorduİbniTahir.

Başveziryüzünebaktığıandatepedentırnağaürperdi.

“Amabudahabirçocuk,”diyemırıldandıkendikendine.“Nedenbeniöldürmekistedin?”

İbniTahirdikdurmayaçalışıyordu.Amakonuştuğundasesiçokzayıfçıkmıştı.

“Seyduna’nınemriniyerinegetirdim.”

“Amakaçamayacağımsonundaburadaöldürüleceğinibilmiyormuydun?”

Page 292: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Evet,biliyordum.”

“Amakorkmadın?”

“Bir fedai içinvazifesininsonundaölmekenbüyükmutluluktur.” “Nebüyükbirdelilikbu!”diyeinlediBaşvezir.

Sonrabirdenöfkeyekapıldı.

“Kandırılmışsınsen,evlat!Neyaptığınınfarkındabiledeğilsin.İsmaililerintemelilkesininneolduğunubilirmisin?”

“Elbette.Efendininemirlerineitaatet.”

“Aptal!Fanatikdeli!Dahaefendininöğretisinibilebilmiyormusunyoksa?”

“Elbettebiliyorum.Meselaseninbirdönek,birhainolduğunudabiliyorum.”

“Dinlebeni,evlat.İsmaililiderinintemelprensibişudur:Hiçbirşeygerçekdeğil,herşeymübah.”

“Bubiryalan!”

İbniTahiröfkeylebaşınıikiyanasallıyordu.

“SenSeyduna’nınkimolduğunubilmiyorsun,”dedi.“Seydunatüminsanlarınenzekisi ve en kudretlisidir. Allah ona müminlere cennet kapılarını açma yetkisivermiştir.”

“Allah’ım,affetonu.Nedediğinibilmiyor.”

“Nedediğimibilmiyormuyum?Cennetegönderilenlerdenbiridebendim.”

Başvezirşaşkınlıkiçindeydi.Zorluklabirdirseğiüzerinedoğruldu.İbniTahir’ingözlerininiçinebaktı.Karşısındakibugencinyalansöylemediğineemindi.Başınıhayretleikiyanasalladı.

Alamut’lailgilianlatılanefsanelerihatırlamıştı.Cennettebirgecegeçirdiğiniilerisüren gençlerden söz ediliyordu bu efsanelerde. Şimdi her şeyi anlamayabaşlamıştı.

“Demekcennetegittiğiniilerisürüyorsun?”

“Kendigözlerimlegördümcenneti.Herşeyekendiellerimledokundum.”

“Veölüncedeorayageridöneceksinöylemi?”

“Evet,ölümbeniorayagötürecek.”

Başveziryastıklaragömüldü.

“Allah!Allah!”diyeinledicılızbirsesle.“Nebüyükbirgünahbuböyle!Demekoyüzdenbu kadar çok sayıda güzel köle kıza ihtiyacı varmış.Demekbu yüzdenkölepazarındanekadargüzelkızvarsasatınalıyormuş.”

İbniTahirsöylenenleridikkatledinliyordu.Yüzümüthişderecedegerilmişti.

Baş vezir, “Hiç kandırılıyor olabileceğini düşünmedinmi?Orasının Hasan’myaptığı bir cennet olabileceği hiç mi aklına gelmedi? Alamut’tan aslında hiç

Page 293: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

ayrılmamışolabileceğinihtimalinihiçmidüşünmedin?”

“Alamut’taöylebahçeleryokki.BenimgirdiğimbahçelerKuran’daki tasvirleretamolarakuyuyordu.”

Oradabulunanveneredeyseİran’dakitümkaleleritanıyanüstdüzeybirsubaysözekarıştı.

“Orası eski Deylem krallarının kendi zevklerine göre inşa ettikleri bahçelerolmalı.Onlardanbahsedildiğiniişitmiştim.”

İbniTahir’ingözlerifaltaşıgibiaçılmıştı.Yüreğineçocukçabirkorkudüşmüştü.

“Senuyduruyorsunbunu…”

Öfkedenkıpkırmızıkesilensubay,“Dilinehâkimol,katil!”diyebağırdı.Ülkeninkuzeyinde vazife yapan herkes Deylem krallarının yaptırdığı Alamut’unarkasındakiobahçeleribilir.”

İbniTahir’inbaşıdönüyordu.Umutsuzcasonbiritirazdabulundu.

“Obahçelerdekuzukadaruysal,sahibesinibirköpekgibisadakatleizleyenbirleopargördüm.”

İçeridekiherkeskahkahaylagüldü.

“Tümprenslerin, asilzadelerin böyle evcil leoparları vardır.Hatta av köpekleriyerineonlarınkullanıldığıbileolmuştur.”

“Pekiyabanahizmetedenkaragözlühuriler?”

“Kara gözlü huriler mi?” diye güldü Baş vezir acıyla. “Hepsi İran’dakipazarlardantoplananHasan’ınkölelerivecariyeleri.Elimdetümbusatışlarlailgiliayrıntılıraporlarvar.”

Bu sözler İbniTahir’in gözlerindeki perdeyi kaldırmayabaşlamıştı.Birdenherşeyitümaçıklığıylagörürgibioldu.Meryem,Hasan’ınkölesivecariyesi.Kendisi,İbni Tahir’se onun aşağılık entrikalarının kurbanı bir zavallı. Beyni patlayacakgibiydi.

Dizlerininbağıçözüldü.Yerekapanıphıçkırıklaraboğuldu.

“Allah’ım,affetbeni!”

Baş vezir kasılarak kendinden geçti. Boğazından hırıltılar yükseliyordu. Katiphemenyanınadizçöktü.

“Ölüyor,”diyefısıldadı.Gözleriyaşladolmuştu.

Hekimler yaralının yardımına koştular. Su ve tütsü yardımıyla ayılmasınısağladılar.

“Nebüyükbirsuç!”diyefısıldadı.

YerekapananİbniTahir’ifarketti.

“Şimdianladınmı?”diyesordu.

Page 294: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

İbni Tahir evet manasında başını salladı. Ağzını açacak hali kalmamıştı.Hayatınıadadığıfikirlerinçöküşüonudamahvetmişti.

“Seninbukaracahilliğinyüzündenölüyorum.”

“Allah’ım!Allah’ım!Benneyaptım!”

“Pişmanmısın?”

“Evet,efendimiz.”

“Sencesurbirçocuksun.İşlediğinsuçutelafietmekistermisin?”

“Ah,keşkeböylebirimkanolsa.”

“Varzaten.Alamut’ageridönveİran’ıoİsmailişeytandankurtar.”

İbni Tahir işittiklerine inanamıyordu.Gözyaşları arasında çocuksu bir ifadeylegülümseyerek etrafına bakındı. Çevresindeki herkes ona nefret dolu bakışlarfırlatıyordu.

“Korkuyormusun?”

“Hayır, korkmuyorum. Sadece benimle ne yapmayı planladığınızıanlayamadım.”

“Seni Alamut’a geri dönmek üzere serbest bırakacağız.” Hemen itirazlaryükseldi.Suçlucezasınıçekmeliydi.Onuserbestbırakamazlardı.

Baş vezir bitkin bir ifadeyle elini sallayarak herkesi susturdu. “Ben insanlarıtanırım,”dedi.“EğerHasan’labaşaçıkabilecekbirivarsaodabudelikanlıdır.”

“Amabir katilin serbest bırakıldığı neredegörülmüş?Sultanhazretleri nedersonra?”

“Korkmayın.Hâlâhayattayımvetümmesuliyetdebanaait.Katip,yaz!”

Katipfermanıyazmayakoyuldu.

İçeridekilerbaşlarınısallayarakbakışıyorlardı.

“Bendeğil,Alamut’takicanininelinedüşenbugençasılkurbandır.Şimdihembenim hem de kendisinin intikamını alacak. Zira gerçeği gördü. Bir bölük askeronaAlamut’a kadar eşlik etsin. İçeri girmesini sağlayın.Orada vazifesini yerinegetirecektir.”“Hançerigırtlağınasaplayıvereceğim.”

Gözlerinefretleparıldayan İbniTahirayağakalktı. “İntikamımıalıncayayadaölünceyekadarhuzurbulmayacağım.Yeminediyorum.”

“Duydunuzmu?Bukadarıkafibenimiçin.Şimdionuyıkayıp,yaralarınısarın.Yenigiysilerverin…Çokyoruldum.”

Gözlerini kapattı. Damarları içlerinde kor alev varmışçasına yanıyorduTitremeyebaşladı.

“Sonyaklaşıyor,”diyefısıldadıhekimbaşı.

Verdiği işaretle herkes odayı terk etti.Muhafızlar İbni Tahir’i başka bir çadıra

Page 295: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

götürdüler:Onuyıkayıp,yaralarınısardıktansonrayenigiysilergiydirip,birdireğebağladılar.

Hayattıpkıbirkabusadönüşmüştü.Takipçileritarafındanevliyaolarakgörülen,aslındabüyükbir sahtekardı. İnsanlarınmutluluğuvehayatlarıyla küçük taşlarlaeğlenen bir çocuk misali oynamıştı. Güvenleri sömürmüş, kendisinin birpeygamber,Allah’ınelçisigibigörülmesinemüsaadeetmişti.Bununasılyapmıştı?Alamut’a geri dönmek zorundaydı!Bu sefer yanılmadığınaeminolmalıydı.Eğergerçekten de büyük bir sahtekarlığa maruz kalmışsa zehirli hançerini onunvücudunasevesevesokacaktı.Nasılolsahayatımahvolmuştu.OandansonradakendisiniAllah’abırakacaktı.

Baş vezir geceyi ateşler içinde yanarak ve yarı bilinçsiz halde geçirdi. Aradasıradakorkunçhayallergörerekkendinegeldiğideolmuştu.Öyleanlardainleyip,Allah’tanyardımdiliyordu.

Sabaha karşı tüm direnci kırıldı. Artık kendinden tamamen geçmişti. Öğlenedoğrudakalbidurdu.

Haberciler ölümünü dünyanın dört bir yanına yaydılar. “Nizamülmülk,İmparatorluğun ve dünyanın yöneticisi, Celaleddin, ülkenin ve inancın şerefi,SultanAlparslanŞah’ınveoğluMelik’inBaşveziri,İran’ınenbüyükdevletadamı,Alamutşeyhininkurbanıolmuştur!”

Page 296: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

16

İbniTahir’inAlamut’tanayrıldığıgününertesindekaleyedörtnalagelenbirkâşif,EmirArslantaş’ınbirliklerininbüyükbirhızlakaleyeyöneldiklerinibildirdi.Davullarçalınıp,borazanlaröttürüldü.Müthişbirsüratleherkesmevzilerdekiyerlerinialdı.Dışarıdaki muhafızlara ufukta ilk atlılar görülünceye dek yerlerini muhafazaetmeleri talimatı verildi. Sonra da vadiye çeşitli tutaklar bırakarak geriçekileceklerdi.

O andan itibaren sürekli yeni kaşifler, yaklaşmakta olan düşman ordusununhareketlerini neredeyse anı anına bildirmeye başladı. Ertesi sabah şafak vaktiHasan, büyük dailerle birlikte kulesindeydi. Birlikte ufka bakarak düşmanıgörmeyeçalışıyorlardı.

“Bununböyleolacağınıdadüşünmüşmüydün?”diyesorduEbuAliendişeyleHasan’ısüzerek.

“Herşeytambeklediğimgibigelişiyor.Herhamleyekarşıbirhamlemvar.”

“BuaradaİbniTahir’iNihavend’egöndermişolmaihtimalinvarmı?”

BuzrukÜmidkendicesaretineşaşırmıştı.

Hasan kaşlarını çattı. Sanki soruyu duymamış gibi gözlerini ufka dikmiş birşeylergörmeyeçalışıyordu.

“Yaptığımherşey,”dedinedensonra.“Ortakdavamızınzaferiiçin.”

Büyük dailer birbirlerine baktılar. Hasan’ın hazırladığı karşı hamlenin neolduğunu artık az çok tahmin edebiliyorlardı. Ama bu onların korkusunudindirmiyordu. Neticede her alanda başarı ya da başarısızlık binlerce küçüktesadüfe bağlıdır. Tüm hesaplamaların gerçekleşeceğine olan bu kibirli inancıonunanormalbiriolduğunundagöstergesiydiaslında.

“Diyelim ki,” diye başladı cesaretini yeniden toplayan Buzruk Ümid. “Emir’inordusuAlamutdışındakışsonunadekkalmayakararverdi.”

“Susuzluktan ölürüz diye mi korkuyorsun?” diye sorarken bir taraftan dagülüyorduHasan.“Çoksağlambirmüdafaahattımızvar.Ayrıcaerzakımızdabizebiryılyeter.”

“Ama yılın sonunda buradaki askerleri yenileriyle değiştirip kuşatmayı devamettirebilirler.Ozamanneyapacağız?”

Page 297: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Eskidostum,inanbendebilmiyorum.Bendahaziyadeyaçokuzunyadaçokkısavadeliplanlaryaparım.”

“Çok tehlikeli,” diye fikir beyan etti Ebu Ali. “Herhangi bir kaçış yolumuz yokburadan.”

“Dağlarakaç,dostum.İstersenhepinizidağlarasüreyim.”Hasanhafifçegüldü.Sonra onları biraz olsun rahatlatmak istercesine, “Bu kuşatmanın o kadar uzunsüreceğikanaatindedeğilim,”diyeekledi.

TamoesnadaBuzrukÜmidvadiningirişindekigözetlemekulesindekibayrağıişareteti.Bayrakgönderdenindiriliyordu.

“Muhafızlarçekiliyor,”dedinefesinitutarak.“Düşmanyaklaşıyor.”

Kısa bir süre sonra ufukta önce bir toz bulutu ardından da siyah bayraklarbelirdi.Gözetlemekulelerininbulunduğutepelerdedüşmansüvarilerigörülüyordu.Artıkdüşmanınsiyahbayraklarıdalgalanmayabaşlamıştıbile.

Sürekli yeni birlikler geliyordu. Tüm vadi bir anda çadırlarla dolmuş, tepeleredekheryandüşmanaskeriylekaplanmıştı.

Akşamadoğrukuşatmadakullanılacakmalzemelervemerdivenlerhazırlandı.Yüzlerce saldınmakinesi göze çarpıyordu. Üç lider kuleden olup bitenleri takipediyordu.

“Çokciddiyealmışlar,”dediEbuAli.

“Ciddibirzaferiçinciddidüşmanlazımzaten,”diyeyanıtverdiHasan.

“İkiyadaüçgüniçindehazırlıklarıbiter,”dediBuzrukÜmid.“Sonradasaldırıyageçeceklerdir.”

“Bizevaditarafındanyaklaşamazlar,”dediEbuAli.“Orasıçokgüvenli.Surlarakadar gelseler bile teker teker avlarız onları. Dağlardan üzerimize inmeyeçalışacaklardır ama tedbiri elden bırakmadığımız takdirde o noktada da etkiliolamazlar.”

“Eğerkaleyibiziaçlıktanölünceyedekkuşatmayaalıpelegeçirmektenbaşkabir niyetleri varsa askeri deha olan bir komutanlara ihtiyaçları olacak demektir,”dediHasan. “Amadeğil İran’da tümdünyadaböylebirdâhininbulunduğunuhiçduymadım.”

“Amazamanonlarınyanında,”dediBuzrukÜmid.

“Cennetdebizim,”diyekarşılıkverdiHasangülerek.

Kalearıkovanınadönmüştü.İkiönkuleylesurlaraskerlerledoluydu.

Kalın halatlarla kayalarla ağır kütükler uygun yerlere yerleştiriliyordu. Yakılanateşlerinüzerineiçleriziftveyağdolukazanlaryerleştirilmişti.Düşmanınüzerinedökülmeyehazırkaynarsıvıartıkenkısazamandahazırolacaktı.Savaşmiğferlikomutanlar bir mevziden diğerine koşarak hazırlıkların tamam olup olmadığınıkontrolediyordu.Minuçehr’le ikiyaveriatsırtındançevreyi inceliyorlardı.Herkesçok büyük bir ordu tarafından kuşatıldıklarını biliyordu ama kaledeki hiç kimse

Page 298: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

henüz düşman askerini görememişti. Savaş alanını sadece kuledeki hâkimkonumlarındanüçlidergörmekteydi.

Solgunyüzlü fedaiokulu talebeleri kendilerinevazife verilmesini bekliyorlardı.Dersler geçici bir süre askıya alınmıştı. Süleyman’la Yusuf talebelerin komutanıolarak tayin edilmişti. Onlar da her fırsatta talebelere Türk öncü birlikleriyleyaptıklarısavaşıanlatıpduruyorlardı.Anlattıklarıhikayelertalebelerinheyecanınıve korkularını daha bir artırıyordu. Korkuları arttıkça savaş özlemleri de bir okadarartıyordu.Amaseçkinbirbirliğinmensuplarıolduklarınınbilincindeydiler.Vehernepahasınaolursaolsunbunagöredavranmayakararlıydılar.

İkindiye doğru güvercinliklerin bulunduğu kulenin önünde mevzi almalarıemredildi.Hepsiokveyaylarınıkuşanmıştı.Ziftveyağdolukazanlarıboşaltmaküzerealtıaskerdeemirlerineverildi.

İkindi namazının ardından talebeler Süleyman’ la Yusuf’un yemeklerinigetirdiler.Mazgallarınüzerinde,diğerlerindenayrıbiryerdeyiyorlardıyemeklerini.Savaş miğferlerinin iplerini de çözmüşlerdi. Böylece nispeten daha az terliyorolsalarbileyinedeşakaklarından terdamlaları süzülüyordu.Onlarıaltı ayöncegören biri şimdi gelip baksa kesinlikle tanıyamazdı. Yüz hatları sertleşmiş,bakışlarıyalnızcatalebelerideğilbaşkalarınıdakorkuylatitretecekkadarzalimbirifadealmıştı.

“Kapanakısılmışbir faregibikalakaldıkburada,”dediSüleyman.“İlksefernegüzeldi.Düşmanlakılıçkılıcamuharebeetmiştik.Tadıdamağımdakaldıdoğrusu.”

“Birazsabırlıol.Seydunakesinşuanbirşeylerplanlıyorolmalı.Dışarıdaenazotuzbinkafirvarnedeolsa.”

“Sayınınneönemivar?Şimdiemirverilsekoşakoşafırlarımdışarı.Hiçbirşeyyapmadan durmak cehennem azabı gibi. Daha ne kadar tahammül edeceğizbuna?”

“Kesinlikle haklısın. Hemen şimdi şu kafir köpeklere günlerini göstersek negüzelolurdu!”

“Bütün gün ne düşündüm biliyor musun? Ama kimseye söyleme sakın.Seyduna’dan beni düşman ordugahına sızıp Arslantaş’ı öldürmeklegörevlendirmesiniisteyeceğim.”

“Bunaizinvermez.Yeminettik.Şimdiverilecekemirleribeklemekzorundayız.”

“Bıktım beklemekten! Aklımı kaçırmama az kaldı. Bazen kendimi çok acayiphissediyorum. Dinle bak. Birkaç gün önce akşamla yatsı namazı arası birdengözlerimi kan bürüdü. Nasıl olduğunu anlamadım ama hançerimi kaptığım gibidışarı fırladım. Yüksekçe bir duvarın üzerine çıkınca da aşağıdan geçen üçtalebeyi fark ettim. Konuşarak bana doğru geliyorlardı. Damarlarımdaki kankaynamıştıadeta.Üzerlerineatılmak,bıçaklamak,hançerimigırtlaklarınasokmakiçin dayanılmaz bir istek duyuyordum. Tam altımdan geçtikleri sırada üzerlerineatladım. Korkup kadınlar gibi çığlık attılar. Tam hançerimi kaldırırken kendimegeldim. Ayakta duramayacak derecede bitkindim. Bütün gücümü toplayarakgülümsemeye çalıştım. ‘Yuh be, ne biçim kahramanmışsınız siz böyle,’ dedim

Page 299: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

onlara. ‘Cesaretinizi sınamak istedim ama görüyorum ki daha çok yolunuz var.’SonraAbdülmelikusulükısabirvaazverdim. ‘Bir İsmailininözelliklede fedaininher zaman hazırlıklı olması gerekir. Hele hele az önceki gibi çığlık çığlığabağırmakhiçyakışmazsize,’dedim.Böylekonuşaraksergilediğimdavranışabirbahanebulmuşoldum.Amao andanberi içimdeher an aklımı kaçırabileceğimkorkusuyaşıyorum.EğerSeydunakısasüredebanabirgörevvermezsesonumkötü.”

Yusuffarkındaolmadanondanbirazuzaklaşmıştı.Korkuyordu.

“Seyduna’nınverdiğihapyüzündenolmalı,”dedi.“Bizicennetegöndermekiçinonlarıverdiamaşimdideaklımızdacennetegeridönmektenbaşkabirşeyyok.”

“Bir kez cenneti tadan birinin oraya tekrar gitmek istenmemesimümkünmü?Allah’ım!Nedenbuncaçileçekmemizgerekiyorki?”

İki gün bu şekilde hummalı hazırlıklar ve tedirgin edici bir sessizlikle geçti.Bekleyişherkesidayanmanoktasınınsonunagetirmişti.

Kulelerinden Hasan’la büyük dailer düşmanın manevralarını izliyorlardı.Düşmanınbirhazırlıkiçindeolduğunusezselerdevadininyapısıneleryapıldığınıgörmelerine engel teşkil ediyordu. Ebu Ali aracılığıyla Übeyde’ye keşif kolunusultanınordusunabirazdahayaklaştırmaemriverildi.

Sonundadüşmanvadiyituzaklardantemizlemeyibaşarmıştı.KuledekiüçadamEmir’inaskerlerininvadiyikontroledip,çevreyiincelediğinigözlemliyordu.

Halfa’yla İbniVakkas’agünün ilk ışıklarındaAlamut’unsurlarındanaşağı inip,nehri geçmeleri, ardındanvadinindiğer tarafındaki kayalıklara tırmanma talimatıverildi.

Alamut’taki tüm askerler bu zor vazifeyi heyecan içinde izliyorlardı. Eskiaskerler,ikifedaikarşıtaraftakikayalıklaratırmanırkennefeslerinitutmuşlardı.İbniVakkasöndentırmanıyordu.AyağınısağlambiryerebasıncaaşağıhalatsarkıtıpHalfa’yı yukarı çekti. Zirveye yaklaştıkları sırada güneş de dağların üzerindebelirmişti.

Buradaki ağaç gövdelerinden de destek alarak son bölümü biraz daha hızlıtırmandılar.

Alamut’taonlarıizleyenlerfedailerinbirdengözdenkaybolduğunugörmüşlerdi.Okçularherhangibirdurumkarşısındahazırlıklıolmakiçinyaylarınıgerdiler.Amafedailer maymun çevikliğiyle, halatla bir ağaçtan diğerine atlaya atlaya nehrinüzerindengeçmeyibaşardılar.’Sonundasağsalimkarşıtarafaulaştıklarınıgörenokçulardayaylarınıindirdiler.

“Düşman Alamut’u çepeçevre kuşatmış. Ateş ve kaya fırlatmak üzeremancınıklarıhazırlıyor!”

Buhaberderhalkaleyeulaşmıştı.

VegerçektendefedailerbudurumubildirirbildirmezbüyükçebirkayaAlamutsurlarınındibinedüştü.Hemenardındankaleyeadetayağmurgibi taşyağmaya

Page 300: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

başladı. İlk taşlar Şahrud’a düşerek herhangi bir tehlike yaratmamıştı. Ama birsüre sonra kale duvarları da isabet almaya başladı. Kaledekiler altlarındakizeminin titrediğini fark ediyorlardı. Herkes bembeyaz bir yüzle düşmanın ortayaçıkmasınıbekliyordu.

Aniden fırlatılan devasa büyüklükte bir kaya parçası kale duvarına çarpıp birkısmını çökertti. Surların o kısmı büyük bir gürültüyle Şahrud’a gömülmüştü.Ardından uçurum tarafına da benzeri bir darbe geldi. Sonra da üzerlerine ağaçkütüklerine bağlanmış kaya blokları yağmaya başladı. Şahrud’a düşen bublokların bazıları suyun akıntısıyla uzaklaşıp giderken bazıları nehrin üzerindekalıyordu.Kısabirsüresonraüstüsteyığılanbukayalarküçükbirgöletmeydanagetirdiler.

Artık Alamut’taki askerler karşı tepelerdeki hareketlenmeleri görebiliyorlardı.Mancınıklarıkullananaskerlernetbiçimdeseçiliyordu.Minuçehr’in talimatıylaokyağmayabaşladı.Amamesafeçokfazlaydı.Buyüzdendeokatarakkarşıtarafaherhangibirzararvermekimkansızdı.

AlevleriçindekibirgülleAlamutsurlarındapatladı.Bunudiğergüllelertakipetti.Busıradagöktenyağmurgibiokyağıyordu.Askerlerdenbiriyaralandı.

Minuçehryaralıaskerinyanınakoştu.

“Aptallar!Çıkmayındışarı!Siperalın!”

Öfkeveheyecandansoluksoluğakalmıştı.

Askerler solgun gülümsemelerle birbirlerine baktılar. Bu türden bir savaştayapabileceklerihiçbirşeyyoktu.

“Sadece gözümüzü korkutmak istiyorlar,” diye kükrediMinuçehr. “En ufak birtehlikebileyok.”

Lâkin taş ve gülle yağmuru askerlerin moralini iyice bozmuştu. Kaledençıkmalarınınmümkünolmadığının farkındaydılar.Aslındaherbiri düşmanlaaçıkarazidemuharebeyegirişmeyiyeğlerdi.

“EğerSeyduna izin verirseşuduvarı fedailerlebirlikte tırmanıpönümegelenikıtırkıtırkeserdim,”dediAbdülmeliköfkedendişlerinigıcırdatarak.

Yusuf’laSüleymandahiddetlerindenyumruklarınısıkıpduruyorlardı.BöylebirkatliamtalimatıverilseenÖnsaftaolmakiçinbiranbiletereddütgöstermezlerdi.Ama anlaşıldığı kadarıyla kalesindeki Seyduna henüz büyük dailerle görüşalışverişinde bulunup, eşsiz kararlar almakla yetiniyordu. Süleyman’ın artıksabredecekhalikalmamıştı.

EbuAlisurlarındurumuhakkındabilgiveripardından,“Adamlarıncamsıkkın,”dedigülerek.

“Arslantaşda tambunu istiyorzaten,”diyeyanıtverdiHasan. “Bizietkilemek,direncimizikırmak,korkutmakistiyor.Amabuhaldenfaydalanmakistiyorsaaceleetmesi gerek. Yoksa askerlerimiz bir iki gün içinde kopan bu yaygaraya alışıpüzerlerindengeçengüllelerikementleyakalamayafilankalkarlar.”

Page 301: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Yanikısasüredemerdivendayayıpsurlaratırmanmayıdenerlerdiyorsunöylemi?”

“Hayır, böyle bir şey yapmayacaklardır. Tam tersine büyük bir sıkıntıyla karşıkarşıyaolduklarınıöğrenebiliriz.”

İkindinamazıvaktiEmir’insaldırısıanidenkesildi.Ortalığımeşumbirsessizlikkaplamıştı.Kaledesabahkisaldırınınyakındameydanagelecekçokdahabüyükbirolayınhabercisiolduğunadairbirkanaatoluşmuştu.

Kuledekiüçnöbetçivadidenkaleyedoğruyaklaşanüçatlıyı farkettiler.Atlılariyice yaklaşıp, Alamut’a uzanan asma köprünün önünde durarak barış işaretiyaptılar.

“Bubirtuzakolabilir,”dedibirsubayMinuçehr’e.

“YüceEfendimizdentalimatgelinceyedekköprüyüindirmeyeceğiz,”diyeyanıtverdikalekomutanıdaona.

Emir kısa süre içinde verildi. Gevşetilen zincirler şakırtıyla köprüyü aşağıindirinceüçatlı,gururluamabirokadardadikkatli tavırlarla ilerlemeyebaşladı.Minuçehrdesonderecesaygılıbirtavırlakarşıladıonları.

BusıradasurlardanöbettutanbirkaçaskerdışındaHasan’ıntümordusualtveorta avlularda toplanmıştı. Fedailerle talebeler bir yanda, okçularsa diğer yandabekliyorlardı.Enaltavludadahafifveağırsilahlarkuşanmışbirliklersavaşdüzenialmışlardı.

Minuçehr’le yanındaki subayları, elçileri orta avluya aldılar. Avlunun ortasınagelincedeyeniemirleriöğrenmeküzerebeklemeyekoyuldular.

“Bu sabah bizi etkilemeye çalıştılar,” dedi Hasan. “Şimdi sıra bende.Üzerlerindekıyametgününedekunutamayacaklarıbirtesiryaratacağım.”

Birkezdahagereksesinintonugereksedeyüzününaldığışekilbüyükdaileriürpertmişti. Bakışlarında fedaileri bahçelere gönderdiği günkü gizemli ifadebelirmişti.

“Boyunlarınıvurdurupsurlardamısergileyeceksin?”diyesorduEbuAli.

“Bunuyapacakkadaraptaldeğilim,”diyecevapverdiHasan.“BöylebirhareketEmir’in askerlerini yüreklerinde zerre kadar korku kalmayacak derecedehırslandırıp, öfkelendirecektir. Oysa bizim şu an hissettikleri korkuyu mümkünolduğuncaartırmamızgerek.”

“Ordu toplandı. Elçiler bekliyor,” dedi Buzruk Ümid korkuluklardan aşağıbakarken.

“Bırakbeklesinler.Onlarbiziüzerimizegülleyağdıraraksindirmekistediler.Bizdeaynışeyionlarıbekleterekyapalım.”

Arslantaş’ın elçilerinin komutanı, süvari Yüzbaşı Ebu Cafer de fedailerleokçularıntamortasındaydı.Elinikılıcınınkabzasınahafifçedayamış,küçümserbirtavırla karşısındakilerebakıyordu.Adamları daher iki yanınageçmişlerdi.Onlarda kılıçlarının kabzalarım kavramış, hırçın bakışlarla etrafı süzüyorlardı.Üçüde

Page 302: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

başlarına gelebileceklere ilişkin korkularıyla sabırsızlıklarım dışa vurmamakonusundabirhaylibaşarılıydı.

Minuçehr’lesubaylaronadımkadarönlerindeydi.Biryandanelçileretehditkarifadelerlebakıyorbiryandandaaralarındakonuşuyorlardı.AradasıradadaYüceEfendi’ninkulesinedoğrukaçamakbakışlarfırlatıyorlardı.

Amakuledeenufakbirhareketlenmeyoktu.SankiHasantümaskerleriyleüçdüşmanelçisininkendikomutunubeklediğiniunutmuştu.

Güneş askerlerle hayvanların üzerinde acımasızca parıldıyordu. Amaaskerlerinhiçbirindeenufakbirhuzursuzlukifadesiyoktu.Kayıtsızbirtavırlaartıksabırsızlanmaemarelerigöstermeyebaşlayandüşmanelçileriseyrediyorlardı.

Sonunda Ebu Cafer daha fazla tahammül edemeyerek Minuçehr’e dönüp,yapmacık bir kibarlıkla, “Misafirleri kızgın güneşin altında bekletmek burada birgelenekmidir?”diyesordu.

“Burada sadece tek bir gelenek var. O da Yüce Efendimizin talimatlarınaharfiyenuymak.”

“Bu durumda Efendim Arslantaş’a bu kadar uzun bekletilmenin efendinizincevabınınbirparçasıolduğunubildirmektenbaşkaçaremkalmayacak.”

“Nasılarzuederseniz.”

Yine sustular. Ebu Cafer öfkeyle gökyüzüne bakarken şakaklarından tersüzülüyordu.Giderekkendineolangüvenikayboluyorgibiydi.Nedenonlarıbuncasilahlı askerin karşısında bekletiyorlardı? Ayrıca neyi bekliyorlardı böyle? Kalekomutanınınkendileriyle ilgilinasılbirplanıvardı?Aklınabinlerceşeygeliyorveherbirdüşüncedekorkusunudahabirartırıyordu.

Bu sıradabüyükdailerleHasanbeyazmerasimcübbelerini giyip, omuzlarınabeyazörtülerattılar.Ardındandamuhafızlareşliğindebinadançıktılar.

HasanAlamut’uelegeçirdiktensonra ilkkeztakipçilerininkarşısınaçıkacaktı.Kendisinehâkimolmayaçalışıyorduamaobilebirhayligergindi.

Çalan borazanlar onun gelmekte olduğunu bildirdi. Bütün gözler o anda üstavluyadöndü.Yanlarındakiyarıçıplak,gürztaşıyanmuhafızlareşliğindetepedentırnağa beyazlara bürünmüş üç kişi belirmişti avluda. Askerler nefeslerinitutmuştu. Çünkü bu üçlüden sadece birini ilk kez görüyorlardı. Öyleyse buSeydunaolmalıydı.

Yusuf’laSüleyman’ıngözlerifaltaşıgibiaçılmıştı.

“Seyduna!”diyefısıldadılar.

Haberbirandakulaktankulağayayıldı.

Seyduna kendini göstermişti! Büyük şeyler olacak. Askerlerin heyecanıhayvanlaradasirayetetmişti.Huzursuzluklakıpırdanıpduruyorlardı.

Üç elçi de havadaki gerginliği hissetmişti. Merasim kıyafetleri içindeki üçkomutamgörünceiçgüdüselolarakdikkatkesildiler.Yüzlerindekikançekilmişti.

Page 303: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Hasan’la yanındakiler üst avlunun kenarına dek yürüdüler. Etraf hiç olmadığıkadarsessizdi.Şahrud’unAlamut’takiyaşamasinmişolangümbürtüsüdışındaçıtçıkmıyordu.

Hasan konuşacağını bildirmek için elini kaldırdı. Sonra da berrak bir sestonuylaEbuCafer’e,“Senkimsinyabancı?NedenAlamut’ageldin?”diyesordu.

“Efendim,benEbuBekir’inoğluYüzbaşıEbuCafer’im.Burayamemleketimiziniftiharı ulu Sultanımız Melikşah tarafından vazifelendirilen efendimiz, haşmetliEmir Arslantaş’ın emri üzerine gelmiş bulunuyorum. Sultan hakkın olmadan elegeçirdiğin Alamut Kalesi’ni derhal terk etmeni istiyor. Kaleyi üç gün içinde EmirArslantaş’a teslim edeceksin. Bu durumda, Efendimiz buradan güven içindeuzaklaşmanıza izin verecek. Ancak bu emre itaat etmezseniz Sultan sizi devletdüşmanı olarak addedecektir. Bu durumda Efendimiz nihai darbeyi vurana dekpeşinizi bırakmayacak. Zira şu an Baş vezir Nizamülmülk de büyük bir orduylaAlamutüzerinegelmekte.Eğerderhalkararınızıvermezsenizİsmaililerekarşıenacımasız tavrı sergileyecek o orduyu da karşınızda bulacaksınız. Efendimizinsöylememiistedikleribundanibarettir.”

Tehditedicisonsözlerisarfederkenaslındasesibiraztitremişti.

Hasan gülümsedi. Sonra alaycı bir tavırla karşısındakinin konuşma üslubunutaklitedereksözebaşladı.

“EbuBekiroğluEbuCafer!Efendin,haşmetliEmirArslantaş’aonundüşmanıolmamamıza karşın eğer saldırırsa Alamut’un direneceğini söyle. Tümhazırlıklarımızı yaptık. Uyarımızı dinlemez de savaşmaya karar verirsenizsonunuz öncü birliğiniz gibi olacak, komutanınızın kellesi şuradaki kaledesergilenecektir.”

EbuCaferkıpkırmızıkesilmişti.Önedoğrubiradımatıpkılıcınadavrandı.

“Ne hakla Efendimize hakaret edersin? Sahtekar!Mısırlıların uşağı! Dışarıdaotuzbinkişiolduğumuzubilmezmisin?”

Bu sözleri işiten İsmaililer de silahlarına davranmışlardı. Hepsi hareketegeçmekiçinkomutanlarınıngözününiçinebakıyordu.

Soğukkanlılığını koruyan Hasan, “Yabancı liderlere hakaret etmek sultanınadamlarıarasındabirgelenekmi?”

“Hayır. Nasıl muamele görürsek öyle karşılık verme geleneğimiz var dahaziyade.”

“Kale dışında otuz bin kişi var dedin değilmi?O zaman söylesene bana buadamlar buraya kelebek yakalamaya mı yoksa yeni peygamberi dinlemeye migeldiler?”

“Eğer İsmaililer kelebekse, doğru, kelebek yakalamaya geldiler. Zira yeni birpeygamberle ilgili hiçbir şey duymadım ben.” “Ne yani cennetin ve dünyanınefendisi Hasan İbni Sabbah’ı işitmedin mi hakikaten? Allah’ın ona istediğinecennetkapılarınıaçmayetkisiverdiğindendemihabersizsin?”

Page 304: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“KafirbirliderolanHasanİbniSabbah’ıişittim.Eğerhislerinibeniyanıltmıyorsaşuanonunkarşısındayım.AmacennetinvedünyanınefendisiolmasıhususundaAllah’ınonabutürdenbiryetkivermesikonusundadaenufakbirşeyişitmedim.”

Hasan’ın gözleri Süleyman’la Yusuf’u arıyordu. Bulunca da yanma çağırttı.Gençler adlarını işitince bulundukları yerlerden fırlayıp koşar adım üst avluyayöneldiler. Hasan, “İkiniz de tüm peygamberler ve şehitler adına bilinciniztamamenyerindeykencennetegittiğinizeyeminedermisiniz?”diyesordu.

“Evet,ederiz,Seyduna.”

“Edinozaman.”

Yükseksesleyeminettiler.

EbuCafergülmekistemişti.Amafedailerininançlarınabudereceiçtenbağlılıksergiliyorolmalarınıgörmektüylerininürpermesinenedenolmuştu.Yanındakilerebaktı, sanki onun yerinde olmadıkları için memnun bir halleri vardı. Yenidenkonuşmayabaşladığındakendinepek’okadardagüvenmiyorgibiydi.

“Buraya sizinle dini münakaşalarda bulunmaya gelmedim, efendim. SizehaşmetliSultanımızınveefendimEmirArslantaş’ınbuyruklarınıgetirdim.Şimdidecevabınızıbekliyorum.”

“Neden kaçamak cevaplar veriyorsun, dostum? Uğruna savaştığın kişiningerçekbirpeygamberolupolmadığınınönemiyokmu?”

“Benherhangibirpeygamberuğrunasavaşmıyorumki.BensadeceSultanımahizmetediyorum.”

“Zamanında Peygamber’e karşı savaşan ordu komutanları da aynı laflarısöylemişlerdi.Amasonundahelakolupgittiler.”

Ebu Cafer inatçı bir tavırla öylece duruyordu. Bu son sözlere herhangi birkarşılıkdavermedi.

Hasan parıltılı gözleriyle adeta yere zincirlenmişçesine kıpırdamadan duranYusuf’la Süleyman’a baktı. Merdivenlerden inerek yanlarına doğru yürüyüpcebindenbirbilezikçıkardı.

“Bubileziğihatırladınmı,Süleyman?”

Süleyman’ın yüzü kağıt gibi bembeyaz olmuştu. Dudaklarının kenarındaköpükler belirmişti. Adeta kendinden geçmişçesine dalgın bir ifadeyle ve sesititreyerek,“Evet,efendim,”dedi.

“Gitvesahibinegeriverbunu.”

Süleyman’ındizlerititriyordu.Hasaneliniyenidencübbesininiçineattı.BuseferbirhapçıkartıpSüleyman’auzattı.

“Yutbunu,”diyeemretti.

ArdındanYusuf’adöndü.

“SenideSüleyman’labirliktegönderirsemmutluolurmusun?”

Page 305: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Ah…Seyduna.”

Yusuf’ungözlerimutluluklaparıldıyordu.Hasanonadabirhapuzattı.

Emir’in elçileri olup bitenleri giderek artan bir korkuyla izliyorlardı. Kısa süreiçinde her iki gencin yüzündeki dalgın, boş ifadeyi fark etmişlerdi. Bu gençlerbaşkalarıtarafındangörülmeyenbambaşkabirâlemebakıyorlardısanki.

EbuCafertedirginbirifadeyle,“Buanlamsızşeylerinnegereğivarşimdi?”diyesordu.

“Göreceksiniz, sabredin. Sadece gözlerinizi iyi açın. Çünkü az sonragöreceklerinizinsanlıktarihindeilkkezvukubulacak.”

Bu sözlerin ardından vakarla gençlere dönüp, fok bir sesle, “Yusuf,” dedi.“Züleyhasenicennettebekliyor.Şukuleyigörüyormusun?Koşarakçıkyukarıveatkendiniaşağı.Düştüğündekendinionunkollarındabulacaksın.”

Yusuf’un yüzü mutlulukla parıldadı. Hapı yuttuğu anda uzun zamandırhissetmediğihuzurakavuştuğunufarketmişti,farika,mutlulukdolubirhuzur.Herşeyikiarkadaşıylacennetegittiğigünkügibiydi.Hasan’ınemriniidrakederetmeztopuklarıüzerindedönerekarkadaşlarınınyanındangeçipkuleyedoğrukoşmayabaşladı.

KaleyeçökenölümsessizliğinibozanHasanbukezSüleyman’adöndü.

“Hançer’inyanındamı,Süleyman?”

“Burada,Seyduna.”

Üç elçi içgüdüsel olarak kılıçlarına davranmışlardı. Ama Hasan onlara bakıpgülümseyerekbaşınıikiyanasalladı.

“Bileziğial!Hançeri tümgücünlekalbinesapladığınandabubileziği sahibinevermeimkanınadakavuşmuşolacaksın.”

Süleyman büyük birmutlulukla bileziği alıp göğsüne bastırdı. Sonra da diğereliyle hançeri olanca gücüyle kalbine sapladı. Hâlâ mutluluk ifadesi yayılandudaklarındanbiriççekişişitildi.Hemenardındandayereyığıldı.

Elçilerolupbitenleridehşetdolubakışlarlatakipediyordu.

Solgun, bitkin bir gülümseyişle, cesedi işaret eden Hasan, “Gelin, yakındanbakın,”dedielçilere.

Kısabirtereddüttensonrasöyleneniyaptılar.Gencinvücudunasaplıbirhançervardı. Beyaz elbisesinin ön kısmında büyükçe bir kan lekesi göze çarpıyordu.Artıkhayattaolmasadayüzündenhâlâmutlulukifadesiokunmaktaydı.

EbuCafereliylegözlerinikapattı.

“YüceAllah’ım,”diyeinledi.

Hasan hadımlara cesedi götürmeleri talimatım verdi. Ardından dönüp kuleyiişaretetti.“Orayabakın!”

NefesnefesehaldekiYusufkuleninüzerindebelirmişti.Kalbiyerindençıkacak

Page 306: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

gibi atıyordu. Şaşkınlık içindeki kule muhafızları donakalmalardı. Yusufkorkuluklara doğru yürüdü. Aşağıda rengarenk saraylar, kuleler, kubbelergörüyordu.

“Benbirkartalım.Sonunda,yenidenkartaloldum,”diyefısıldadı.

Kollarını salladı. Gerçekten de kanatlarını hissediyordu. Kararlı bir sıçrayışlakorkuluklarıaşıpkendiniboşluğabıraktı.

Vücudubüyükbirhızlayereçakıldı.

Yakındaki atlar sesten ürküp gerileyince asker saflarında belirgin birdalgalanmameydanageldi.Binicileratlarahâkimolmaktabirhaylizorlanmıştı.

“Gidipocesededebirbakın,”dediHasanelçilere.

“Yeterince gördük,” diye yanıt verdi Ebu Cafer. Sesi daha önce hiç olmadığıkadarcılızdı.

“Pekala,EbuCafer.Gördükleriniefendimeyanıtımolarakbildir.Ayrıcaşunudamutlakasöyle;sizinotuzbinkişilikordunuzdaazönceki ikiaskergibisiolamaz.Başvezirleilgilitehdidegelince.Onunlailgilisizindealtıveyaenfazlaonikigüniçindeöğreneceğiniz çokönemlibirbilgiyehaizim.Obilgi sizeulaşıncabeni vemesajımıhatırlarsınız…Elveda!”

Elçilerin atlarının getirilmesini emretti. Ebu Cafer’le yardımcıları eğilerek onuselamladılar. Hasan birliklerin dağılması talimatını verdi. Muhafızlar cesetlerigötürdüler.Hasandabüyükdaileriylebirliktekulesinedöndü.

Yaşanılandehşet verici olayınetkisi altındaherkes vazifesinin başınadöndü.Uzunca bir süre kimse duygu ve düşüncelerini ifade edecek uygun kelimebulamamıştı.İsmaililerindilleriyavaşyavaşçözüldü.

“Doğruymuş! Seyduna inananlarının hayatlarının ve ölümlerinin efendisiymiş.Kimiistesecennetegönderebiliyor.”

“Sanaemirversekendinibıçaklarmıydın?”

“Kesinlikleevet.”

Herkesin gözleri ihtirasla parıldıyor, her biri kendilerini Seyduna’ya, diğerİsmaililerevetümdünyayakanıtlamakiçindayanılmazbirarzuyladolmuştu.

“Elçilerin ne hale geldiğini gördünüz mü? Ebu Cafer’in sesi nasıl titriyorduöyle?”

“Seyduna’ylabaşaçıkabilecekbirhükümdaryokkiyeryüzünde.”

“Kendisineyenipeygamberdediğiniişittinizdeğilmi?”

“Amabizbunubiliyordukzaten.”

“İyiamabudurumdanasılMısırhalifesinehizmetedebilirdi?”

“Belkidedurumtamtersidir.”

Fedailer içgüdüsel olarak her zamanki yerlerinde, surların üzerinde

Page 307: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

toplanmışlardı.Solgun yüzleriyle bir süre birbirlerine baktılar.Hiçbiri ilk konuşanolmayacesaretedemiyordu.

SonundasessizliğibozanÜbeydeoldu.

“Süleyman’laYusufartıkaramızdadeğil,”dedi.“Dünyagözüyleonlarıbirdahagöremeyeceğiz.”

Naim’ingözleridoldu.

“Bunaeminmisin?”

“Hadımlarıncesetlerinitaşıdığınıgörmedinmi?”

“Şimdicennettelermi?”

Übeydezorluklagülümsedi.

“Onlarbunakesinlikleinanmışgibigözüküyorlardı.”

“Amaseninanmadınmı?”diyesorduİbniVakkas.

“BunuSeydunasöyledi.İnanmamakmümkünmü?”

“Şüpheduymaksuçişlemekdemektir,”diyeilaveettiCaferciddibiryüzle.

“Onlarolmayıncaherşeybanaboşgeliyor,”dediİbniVakkaskederle.

“ÖnceİbniTahiraramızdanayrıldı.Şimdideonlar.”

“İbniTahir’eneoldu?Nerede?Yoksaodamıcennetegitti?”diyesorduNaim.

“BunaancakAllahveSeydunacevapverebilir,”diyekarşılıkverdiİbniVakkas.

“Onukeşkebirkezdahagörebilseydim,”dediNaim.

“Benceodaikiyolarkadaşınıngittiğiyerdeşuan,”diyekarşılıkverdiÜbeyde.

“Emir Hazretleri inanılmaz şeyler gördüm,” dedi Yüzbaşı Ebu Cafer dönüpArslantaş’ın huzuruna çıktığında. “Beni asıl şaşırtan gençlerin efendilerininemirlerini derhal yerine getirmeleri değil. Neticede öylesine zalim bir hükümdarkarşısındabaşkaneyapılabilirki?Amabizişaşırttığıkadardehşetedüşürenbugençlerin daha önce eşini benzerini görmediğimiz kadar büyük istekle ölümekucakaçmalarıoldu.Keşkeöldükleri takdirdecennetegidecekleri söylendiğindegözlerininnasılmutluluklaparıldadığınızatıalinizdegörebilseydiniz.Yüreklerindeen ufak bir şüphe kırıntısı bile yoktu. Daha önce gittikleri cennete yenidendöneceklerine olan inançları Alamut’u kuşatan dağlar kadar sağlam gibiydi.Arkadaşlarımdagördüklerimitasdikedeceklerdir.”

Düşüncelere dalan Emir Arslantaş çadırında volta atıyordu. Uzun boylu,yakışıklıbiriydi.Bakımlıgörünüşündenhayatıntadınıçıkarmayısevenbiriolduğuanlaşılıyordu.Ancakyüzüendişeyleallakbullakolmuştu.Hasan’ınverdiğicevaphiç hoşuna gitmemişti. Sırayla elçilerinin yüzüne baktı. Sonra da,“Kandırılmadığınızaeminmisiniz?”diyesordu.

“Kesinlikleevet,”diyecevapverdiEbuCafer.“Süleymanenfazlabeş,altıadımönümüzde kendini hançerledi. Ayrıca Yusuf’un korkulukları aşıp kendini aşağı

Page 308: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

bıraktığınıAlamut’takiherkesgördü.”

Arslantaşbaşınıikiyanasalladı.

“Bir türlü inanamıyorum.Hint büyücülerinmucizevi şeyler yaptıklarını ben deduymuştum.Mesela havaya bir ip atıyorlarmış. İp öylece dimdik vaziyette yeredüşmeden kalıyormuş. Sonra da büyücünün çırağı bu ipe tırmanırmış. Çırakyeterince yukarı çıkınca büyücünün verdiği talimatla havada asılı duran ip yeredüşer,tabiatıylaüzerindekiçırakdaolancahızlayerekapaklanırmış.Büyücüyeredüşençırağınıncesedininüzerinebirsepetgeçirirmiş.Birkaçduamırıldandıktansonra sepeti kaldırdığında çırağı eskisi gibi sağlıklı, neşe dolu bir halde ayağafırlarmış.Tümbunlarınbirtekaçıklamasıvaraslında.Gözyanılgısı.”

“Alamut’takihadisekesinlikleöylebirşeydeğildi.HançerSüleyman’ınkalbinesapmakadarsaplandı.Giysilerikaniçindeydi.”

Emir bir kez daha susup volta atmaya koyuldu. Anlatılanları kabul etmekimkansızdı.

Sonrayenidensözlerinebaşladı.

“Neyse ne! Size Alamut’ta gördükleriniz hususunda bir mezar kadar sessizolmanızı emrediyorum. Askerlerin böyle bir düşmanla karşı karşıya olduklarınıöğrenmeleri itaatsizliklere sebebiyet verebilir. Baş vezir geliyor zaten. Yerdiğiemirleriharfiyenyerinegetirmezsekçoksinirlenir.”

EbuCafer’inyardımcılarıbirbirleriylebakıştılar.BurayagelinceyedekAlamut’tagördüklerinibirkaçkişiylepaylaşmışlardıbile.

Emir bu bakışmaları fark etmemişti. Volta atmayı sürdürürken derindüşünceleregömülmüştü. “Acaba İsmaili liderialtı ilaon ikigün içindeBaşvezirhakkındaönemlibirşeyöğreneceğimisöylerkennedemekistiyordu?”

“Zatıalinizebanasöylediğiherşeyiaynenaktardım.”

“Büyük ihtimalle bizi korkutmak istiyor olmalı. Baş vezir hakkında benimbilmediğim ne bilebilir ki? Neticede şu an İsfahan yolunda değil mi? Sonra daoradanAlamutüzerinegelmeyecekmi?”Öfkeyleelinikolunusalladı.

“Bu kafirlerle savaşmak bana nasip oldu diye sevinsemmi üzülsemmi? Nebiçim bir düşmanla karşı karşıyayız böyle? Kalede saklanıyor, açık arazidesavaşmaktan kaçmıyor, cahilleri garip masallarla kandırarak tehlikeli aptallaradönüştürüyor.Onlarlanasılmücadeleetmembekleniyorbenden?”

“Pekala,bukadarkafi.Çekilebilirsiniz!”dedikısabirsüresonra.“Raporunuzudeğerlendireceğim.Sizdeçenenizitutun.”Elçilerselamvererekçekildiler.

Emirkendiniyumuşakyastıklaraatıp,kadehineşarapdoldurarakdüşüncelibirtavırla yudumlamayakoyuldu.Yüzü yavaş yavaş renkleniyordu.Ellerini çırpıncaperdenin arkasından iki güzel cariye belirdi. Kızlar yanma oturup ona sarıldılar.KısasüredeAlamut’udakaleninacımasızkomutanınıdaunutupgitmişti.

Tam tersine dışarıdaki askerlerinse aklı fikri elçilerin Alamut’ta yaşadıklarımaceradaydı.Haber yıldırımhızıyla yayılmıştı.EbuCafer’le yardımcılarıEmir’in

Page 309: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

çadırından çıkınca arkadaşları onları soru yağmuruna tuttu. O da parmağınıdudaklarına götürerek susma işareti yapıp Emir’in kendilerine gördükleri şeylerhakkındabirmezar kadar sessiz olma talimatı verdiğini söyledi.Aslındabu ilerigelenlerin önüne muhafız koydukları başka bir çadırda toplanıp hadiseyi enineboyunatartışmayabaşlayacaklarımanasınagelenbirişaretti.

AskerlerdekendilerinceAlamut’udeğerlendirmeyekoyulmuşlardı.

“Alamut’unefendisigerçekbirpeygamberolabilir.BaksanızatıpkıMuhammedgibibiravuçadamlaişebaşladı.Amaşimdiemrialtındabinlerceinsanvar.”

“İsmaililer Ali taraftarları değil mi? Bizim babalarımız da öyleydi. Nedenbabalarımızıninançlarınabağlıkalanlarakarşısavaşıyoruzki?”

“PeygamberAlamut’unefendisi kadargüçlüdeğildi.Yalnızca kendisi cennetegidebiliyordu.Amayaşayanbirinicennetegönderebiliyormuydu?”

“Elçilerimizin huzurunda kendilerini öldürenlerin daha önce cennete gittiğisöyleniyor.Başkatürlükimseölümeböylekoşakoşagitmezdi.”

“Hayatımboyuncaböylebirşeyduymadım.Böylesinekudretlibirpeygamberekarşısavaşmakdoğrubirşeymi?”

İsmaililer, Türk de Çinli de değil. Neden Sultan onlara savaş ilan ediyor ki?Onlardatıpkıbizimgibiİranlı.ÜstelikMüslümanlar.”“BaşveziryenidenSultan’ıngözüne girmeye çalışıyor.O yüzden bizi Alamut’a yolladı. Böylece eski itibarınıgeri kazanacak. Ben bu tür şeyleri daha önce de gördüm.Dünkü çocuk değilizneticede.” “İyi ki Emir’imiz zeki bir adam. Acele etmiyor. Havalar soğuyuncagüneydekikışlıkmevzilerimizeçekilirizolurbiter.”

“Elbettekimseninnefretetmediğibirdüşmanakarşısavaşmakaptalcaolur.”

Büyük dailer hiç konuşmadan Hasan’la birlikte kuleye dönmüşlerdi. YüceEfendi gözle görülür derecede bitkindi. Üzerindeki beyaz pelerini çıkartıpyastıklarauzandı.!

Büyükdailerseayaktabekliyorlardı.

“Bugün en çok kimin yanımda olmasını isterdim biliyor musunuz?” dedisonunda sessizliği bozarak. “Ömer Hayyam’ın.” “Neden bu kadar kişi arasındabilhassa onu istiyorsun?” “Nedenini izah etmek güç. Sadece onunla konuşmakistemdim.”“Vicdanınmısızlıyoryoksa?”

Buzruk Ümid ona son derece sert bir ifadeyle bakıyordu. Hasan içgüdüselolarakdoğruldu.Merakdolubiryüzlebüyükdailerebaktı.Soruyacevapvermedi.

“GençlerigörmeküzerebahçeyeindiğingeceEbuAli’yeseniŞahrud’aatmayıönermiştim,biliyormusun?”

Hasan içgüdüsel bir hareketle kılıcının kabzasına yapıştı. “Evet, ben de birşeylerhissetmiştimzaten.Peki,nedenuygulamadınplanını?”

BuzrukÜmidomuzlarınısilkerkenEbuAlidilitutulmuşgibiöylecekalakalmıştı.

“Bilhassabirazönceyapmadığımapişmanoldumaçıkçası.”“Gördünmü?Belki

Page 310: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

de Ömer Hayyam’ı bu kadar çok özlememin nedeni budur. Yalnız sakınkorktuğumusanmayın.Sadecekonuşacakbirilerineihtiyacımvarhepsibu.”

“Bizimlekonuş.Dinliyoruzişte.”

“Ozamansizebirsorusorayım.Birçocuğunrengarenkoyuncaklarkarşısındaduyduğusevinçhakikibirsevinçmidir?”

“Yine ima dolu bir sohbete başlamayalım şimdi, İbni Sabbah,” dedi BuzrukÜmidkızgınlığımapaçıkortayakoyarak.“Nedemekistiyorsandoğrudansöyle.”

“Amabenîdinleyeceğinizisöylemiştin.”

Hasan’ınsestonubirkezdahaeskisertvekararlışeklinialmıştı.

“Niyetim yaptıklarımı haklı çıkarmaya çatışmak değil. Elbette rengarenkoyuncaklarıyla oynayan bir çocuğun mutluluğu yetişkin bir erkeğin para ya dakadınlar karşısında hissettiği mutluluk kadar hakikidir. Herkesin kendince birmutluluk anlayışı vardır. Kısacası ölümü mutluluk olarak telakki eden biri içinhayatının sona ermesi bir başkasının para veya kadınlar karşısında duyduğuhazzın benzerini hissetmesine neden olacaktır. Zaten öldükten sonra dapişmanlığınanlamıkalamaz.”

“Birköpekolarakyaşamakölübirkralolmaktaniyidir,”diyemırıldandıEbuAli.

“Kraldaolsanköpekdeneticedeöleceksin.Eniyisikralolaraköl.”

“Tabii sen insanların hayatları ve ölümleri üzerinde karar verecek derecedekudretlibirisin,buyüzdendekonuşmakseniniçinkolay,”dediBuzrukÜmid.“Amaben senin ölen iki fedainin yerinde olmaktansa bir sokak köpeği olmayı tercihederim.”

“Benianlamadın,”diyekarşılıkverdiHasan.“Sanakimböyleöleceksindediki?Bizim konumumuz onlarınkinden bütünüyle farklı. Onlar için mutlulukların enbüyüğü olan şey sende dehşet uyandırıyor olabilir. Lâkin sana sınırsızmutlulukveren bir şey de bir başkasında tahammül edilemeyecek derecede sıkıntıyaratabilir.Hiçbirimizhadiseleriheraçıdandeğerlendirenleyiz.Bunuancakgücüher şeye kadir tanrı yapabilir. Kısacası izin verin de herkes istediği gibi mutluolsun!”

“Ama sen o fedaileri bilerek, isteyerek kandırdın! Kendilerini sana adayaninsanlarıngüvenlerinibuşekildesömürmehakkınıneredenalıyorsunsen?”

“İsmailiöğretisininenbüyükdüsturundanelbette.”

“Amabunarağmenbirdekalkmışherşeyekadirbirtanrıdanbahsediyorsun?”

BuandaHasandoğruldu.Birhayliheyecanlanmışgibiydi.“Evet,herşeyekadirbir tanrıdan bahsettim. Ama ne Yehova, ne Hıristiyanların Tanrısı ne de Allah,üzerinde yaşadığımızdünyayı yaratmışolamaz.Hiçbir şeyin lüzumsuzolmadığıbu dünyada güneş kaplanın, kuzunun, filin, sineğin, akrebin, kelebeğin, yılanın,güvercinin,tavşanın,aslanın,çiçeğin,meşeağacının,dilencininvekralınüzerindeeşit derecede parıldar. Hastalık iyiyi, kötüyü, güçlüyü, zayıfı, akıllıyı, aptalı aynışekildevurur.Nezamanmutluolacağımıznezamanacılarlaboğuşacağımızbelli

Page 311: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

değildir.Veyaşayanherkesiaynısonbekler.Ölüm.Anlamıyormusunuz?İştebenböylebirtanrınınpeygamberiyim.”

Büyük dailer içgüdüsel bir tepkiyle birkaç adım uzaklaştılar. Demek bu garipadamınyavaşyavaşşuankiçılgınlığınasürüklenmesininsebebibudüşünceydi.Yani sahiden de kendini bir peygamber olarak görüyordu. Tüm felsefi izahatlarıyalnızca kuşkucuları kandırmak için uydurmuştu. Belki de kendi kendini de buşekilde kandırmıştı. O zaman kendini inançlarına bu derece kaptırıyor oluşuylaİsmaililiderleredeğildahaziyadefedailerebenziyordu.

“Yani tanrıya inanıyorsun, Öyle mi?” diye sordu Buzruk Ümid tedirgindenilebilecekbirsestonuyla.

“Evet,öyle.”

Aralarındadevasabiruçurumoluşmuştu.

Büyükdailerayrılırkeneğilerekselamladılaronu.

“Görevlerinizedevamedin.Sizlerbenimhaleflerimsiniz.”

Evlatlarınagülümseyenbirbabagibigülümseyerekonlarıyolcuetti.

Dışarıçıktıklarında,EbuAli,“TamFirdevsi’yegörebirmalzeme,”diyebağırdı.

Page 312: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

17

“Böylece tragedyamızın dördüncü perdesinin sonuna geliyoruz,” dedi Hasanodasındayalnızkaldığında.

O gece Übeyde, Cafer ve Abdurrahman’ı odasına çağırtmıştı. Ebu Sorakaemriniüçgenceiletti.

Haber fedailerarasındayayılırkenÜbeyde’ninyüzübirandakendilerinineyinbekliyorolabileceğinidüşünmeninnedenolduğukorkuylakülgibiolmuştu.Tuzağadüşmüş,kurtulmaçaresiarayanvahşibirhayvanedasıylaçevresinebakmıyordu.

Abdurrahmandakorkuiçindeydi.

“NedençağırdıkiSeydunabizi?”diyesordu.

“BüyükbirihtimalleSüleyman,YusufveİbniTahirartıkburadaolmadığınagöresizlericennetegöndermeyiplanlıyorolmalı,”diyeyanıtverdiİbniVakkas.

“Bizim de kuleden aşağı atlamamız ya da kendimizi bıçaklamamız mıgerekecek?”

“BunuSeyduna’yasormanızlazım.”

Caferemribüyükbirsoğukkanlılıklakarşılamıştı.

“Hayatımızın ve ölümümüzün tek sahibi Allah’tır,” dedi. “Seyduna da onunelçisidir.”

Ebu Ali gençleri Yüce Efendi’nin ikametgahının kapısında karşılayıp kulemerdivenlerineyöneltti.

Burada fedailerinyanındanayrılanEbuSorakaendişeyleMinuçehr’iaramayakoyuldu.Sonundadaonusurlarınüzerindezift kazanlarını teftişederkenbuldu.Yanmaçağırıp,“Emir,söyleseneiki fedaininölümühakkındanedüşünüyorsun?”diyesordu.

“Seydunayücebirefendi,dostum.”

“Yaptığışeyitasdikediyormusun?”

“Bu benim hiç düşünmediğim bir husus. Sana da aynı şeyi yapmam tavsiyeederim.”

“AmabuSultan’ınordusuüzerinebumetotlamıyürüyeceğiz?” “Bunusadece

Page 313: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Seydunabilir.Yalnızcaonlarauzunsürekarşıkoyamayacağımızıbiliyorumhepsibu.”

“İştebubenidehşetedüşürüyor.”

“Başkalarınındebenzerdehşetihissettiğineeminim.MeselaEmirArslantaş.”‘

“YanisenceSeydunaamacınaulaştımı?”

“İçimdebirhisonasonsuzgüvenduymamızgerektiğinisöylüyor.BugünAlamutKalesi’ndetarihboyuncaeşibenzerigörülmeyenşeyleryaşandı.”

EbuSorakabaşınıikiyanasallayarakyanındanuzaklaştı.Bukezfikrinialmaküzerehekimiarıyordu.

Yunanlı önceetrafta kimseninolmadığınaeminolmak için çevresinebakınıp,ardındanEbuSoraka’yayaklaştıve“Muhteremdai,”diyefısıldadı.“BugünBizanszindanlarından salıverildiğim güne lanet okudum. Zira bugün bu gözler Yunanlıtragedya yazarlarınınenhararetli hikayelerindeki fantezilerin bile ötesineulaşanşeylere tanık oldu. Yüce Efendimizin bizlere seyrettirdiği hadise cehennemprensini bile kıskandıracak derecede korkunçtu. Alamut surlarının arkasındakicennet zevklerini banada tattırmak isteyebileceğini düşündükçedamarlarımdakikandonuyor.”

EbuSorakabembeyazkesilmişti.

“Bizi de kalenin arkasındaki bahçelere gönderir mi sence?” “Bunu neredenbilebilirim ki, eski dostum? Her ne olursa olsun cennetinin kapılarının gece-gündüzaçıkolduğunubilmekbukaledeyaşamaşerefinitadanbizleriçinpekdeiçaçıcıbirdurumdeğil.”

“Korkunç!Korkunç!”diyemırıldandıEbuSorakaşakağındansüzülensoğukterikoluylasilerken.“EnazındanailelerimizMuzaffer’inyanında.”

“Kesinlikleöyle,”diyetasdikettiYunanlı.EbuSorakagiderkenYunanlı’nınbıyıkaltındanalaycıbirifadeylegülümsediğinigörmemişti.

Bahçelerde ikinci ziyaret için her türlü hazırlıklar uzun zaman öncetamamlanmıştı. Misafirlerin o gece geleceğini öğrenince kızlar adeta bir şenlikhavası estirmişlerdi. Evet, artık vazifelerinin ne olduğunu biliyorlardı. İşleri aşkyapmaktı.Vebundandaziyadesiylehoşnutlardı.

YalnızcaHalime içinendişeleniyorlardı.Kendini adetaSüleyman’ınhatırasınaadamış gibiydi. Onu efendisi olarak görüyor, her türlü sorun karşısında nasıldavranması gerektiğini kimselere belli etmemeye çalışarak ona danışıyordu.Giderek içine kapanmayabaşlamıştı. Yalnız kalmayı tercih ediyor, o anlarda dahep Süleyman’la konuşuyordu. Çoğu kez arkadaşları onun kendi kendinekonuştuğunu, birkaç sefer de sanki gerçekten biriyle konuşuyormuş gibi gülüpneşelendiğini görmüşlerdi. İlk başta onu Süleyman’ın geri gelmeyeceğine iknaetmeyeçalışmışlardı.Amaverdikleriöğütlerinbütünüyleyanlışanlaşıldığını,kızdabu tavırlarının arkasında kötü niyetler olduğu kanaati uyanmaya başladığınıgörünceısrarlarındanvazgeçiponukendihalinebırakmışlardı.

Page 314: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Ogeceyenimisafirleringeleceğiniöğrenincebaşınırüzgarakapılankuruotlarmisalisallamıştı.Yanaklarınınrengisoldu.Yereyığılıpkendinikaybetti.

“AmanAllah’ım,”diyebağırdıMeryem.“Neyapacağızbununla?”

“Seyduna sanadelikanlılarla birlikte olmamamüsaadesi verdi,” dedi Züleyha.“OndanaynışeyiHalimeiçindeyapmasınıisteyebilirsin.”

“O zaman da Halime onu Süleyman’dan ayırmak için bunu yaptığımızıdüşünecektir,”diyekarşıçıktıFatma.“İşteozamankendinezararverebilir.”

“Süleyman’ıngerigeleceğifikrineneredenkapıldıbukız?”diyesorduRukiye.

“Onaâşık oldu.Süleymangeri geleceğini söyledi, o da çocuğa inandı.OnunaçısındanSüleyman,Seyduna’danbilebüyükbirpeygambermertebesinde.”

Alamut

BucevabıFatmavermişti.

Bu sırada kızlarHalime’yi kendinegetirmeyi başardılar.Halimearkadaşlarınaşaşkınlıkla baktı. O sırada aldığı haberi hatırlayınca yeniden kıpkırmızı kesildi.Ayağakalkıphazırlanmaküzereodasınakoştu.

“Onaherşeyianlatacağım,”dediMeryem,

“Sana inanmayacaktır,” diye karşılık verdi Züleyha. “Ben onu tanıyorum.Çokinatçıdır.SenböyleşeylersöylersenhemenSüleyman’ıkendisindenuzaktutmakiçinyalanlaruydurduğunfikrinekapılacaktır.”

“AmacennetteSüleymanyerinebaşkabirinigörmekdekalbinikıracak.”

“Bırakalımodabizimgibialışsın,”dediSara.

“Halimeçokfarklıbiri.Seyduna’ylakonuşacağım.”

“Hayır, Meryem,” dedi Fatma. “Bunun yerine önce Halime’yi ikna etmeyeçalışalım.Belkiiknaolur.”

BirlikteHalime’ninodasınayöneldiler.

Halime aynanın karşısına oturmuş, kendini hayran hayran süzerekgülümsüyordu.Arkadaşlarınıniçerigirdiğinigörüncehemenyüzüasıldı.Böylesinehoş düşüncelerinin bölünmesine sebebiyet verdikleri için onlara bir hayliöfkelenmişti.

BunugörmekMeryem’iniçiniacıttı.

“Senkonuşonunla,”diyefısıldadıFatma’ya.

“Bugecekiziyaretiçinmihazırlanıyorsun?”

“Beniyalnızbırakın.Hazırlanmamgerek,görmüyormusunuz?”“Dinle,Halime,”dedi Meryem. “Misafirlerimiz bahçeleri sadece bir kereye mahsus ziyaretedebilirler. Bunu anlıyor musun?” İçeri giren Ehrimen Halime’yi koklamayabaşladı,

“Ehrimen, kovala onları buradan. Çok kötü niyetliler bunlar.” “Meryem’in

Page 315: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

söyledikleritamamendoğru,”dediFatma.“Buradandefolupgidermisiniz?”

“Nekadarkazkafalısınsenböyle,”dedisinirlenenSara.

Hepbirlikteodasındançıktılar.

“İnanmıyorbirtürlü,”dediZüleyha.

“Sanabileinanmıyor,Meryem,”diyeeklediFatma.

ApamagelipSeyduna’nınkızların isimlerinideğiştirmeleriyada takma isimlerkullanmalarıhususundakikesintalimatınıbildirdi.Bugeceenufakbirhatayabileyeryoktu.

Meryem’leFatmayeniisimbelirlemeyekoyuldular.

“Halime!BugeceseninadınHalimedeğil,Safiyeolacak.Anladınmı?Alışmakiçinkendikendineadınıtekrarla.”

Halimegülümseyerekkendikendine,“Gerçektendebenitanıyamayacağınımıdüşünüyorlar?”diyemırıldandı.

“Kes gülmeyi!” diye azarladı Meryem.” Bu çok ciddi bir konu. Bahçelerdekivazifelerinizbuseferfarklıolacak.”

Halimebusözleriişitinceendişeyekapıldı.“Budanedemek?”diyesordu.

“Artıkkendinihazırlasaniyiolur,”dediFatmaona.

Halime’ningözlerindenyaşlarboşaldı.

“Banakarşıhepacımasızoldun.”

Koşarakbirköşeyesaklandı.

Sarayanınagidip,onukolundançekti.

“Fatma’yla Züleyha’nın gebe olduklarını biliyor muydun? Meryem’eanlatırlarken duydum. Sakın bunu kimseye söyleme.” “Neden sadece o ikisigebe?”

“Şu hale bakın hele! Yoksa sen de mi çocuk istiyordun?” Halime ona diliniçıkartıp,sırtınıdöndü.

O gece ikindiye doğru Hasan, Meryem’i boş bahçelerden birine çağırdı.MeryemonaHalime’denvekızınSüleyman’ıngelişinibeklediğindenbahsetti.

Hasanonaterstersbaktı.

“Onuyeterincesarhoşetmengerekiyordu.Eğerherhangibirsorunçıkarsasenimesultutarım.”

“Onubuakşamlıkbağışla,yalvarırım.”

“Bugün o, yarın bir başkası, öbür gün bir diğeri. Yirmi yıl boyunca üzerindeçalıştığım planımın aksamasına yol açacak en ufak bir zaafa bile müsaadeetmedim.Şimdikarşımageçipbendenbununasılistersin?”

Meryemonanefretdolubirifadeylebaktı.

Page 316: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Öyleyse onun yerine benim geçmeme izin ver en azından.” Hasan gidereksinirleniyordu.

“Hayır,bunamüsaadeetmiyorum.İşibuhalesengetirdin.

Şimdi de pisliğini sen temizleyeceksin. Bu akşam vakit geldiğinde bahçeyedöneceksin.Sonrasonucuberaberbekleyeceğiz.Anlatabildimmi?”

Meryemöfkeyledişlerinisıkıp,hoşçakaldemedenHasan’ınyanındanayrıldı.

KızlarınyanınadönüncedehemenHalime’yibuldu.

“Süleyman’ınbugecegelmeyeceğinianladındeğilmiartık?Sakınaptalcabirşeyyapma.Yapacağınbirhatayıhayatınlaödersinsonra.”

Halime inatçı bir tavırla ayağını yere vurdu. Yüzü ağlamaktan kıpkırmızıolmuştu.“Nedenbugeceherkesbanabukadarkötüdavranıyor?”

Übeyde cenneti ziyaret eden üç fedainin anlattığı her şeyi bir kenara notetmişti.Hattatabiişüpheciliğinindeetkisiyleacabaonlarınyerindebenolsaydımneyapardımdiyedüşünmüştü.Aslındaanlatılanlardamanaveremediği çokşeyvardı,buyüzdenşüphesidahadaartmıştı.

O gece iki arkadaşıyla birlikte huzura kabul edileceğini öğrenince hemmeraklanmış hem de bir hayli korkmuştu. Ama her iki duygusunu da ustalıklagizlemeyibaşardı.Hasan’ıntümsorularınanetvekendindenemintavırlarlacevapverdi.

Buseferbüyükdailerodadadeğildi.ZatenHasandaonlaraihtiyaçduymamıştı.Neticedeilkveenzordeneyimgeridekalmıştı.Şimdiherşeykusursuzişleyenbirçarkındişlilerigibiyerliyerineoturmuştunedeolsa.

Cafer’le Abdurrahman kendilerini İsmaili dünyasının yegane hükümdarıHasan’ınkarşısındabulduklarında içleriAllahkorkusunuandırırhislerledoluydu.Lâkin yüreklerinde zerre kadar bir şüphe yoktu. Sorulara cevap vermek de,emirlereitaatetmekdeonlarabüyükmutlulukveriyordu.

Cennetegönderilecekleriniişittiklerindegözleriheyecanlaparıldadı.Artıkonunkudretinebütünüyleteslimolmuşlardı.

Übeyde’ninyüzübirazsolmuştu.Olacaklarıdüşüncelerinibellietmedenbüyükbirdikkatleizlemeyekararvermişti.

Hasan onları asansör olarak kullandığı bölmeye sokup yataklarım gösterdi.Ardından da kadehlerine şarap doldurup, haplarını verdi. Cafer’le Abdurrahmanhapları büyükbir hevesleanındayuttular.AmaÜbeyde farkettirmedenhapı birmüddet ağzının kenarında saklayıp fırsatını bulduğunda avucuna tükürüpcübbesinin içine attı. Yarı aralık göz kapaklarından arkadaşlarını seyretmeyebaşladı.Birsüresonraonlarıninleyerektitremeyebaşladıklarınıgörüncedeonlargibidavranmayakararverdi.

İlkkendindengeçenAbdurrahmanoldu.Caferbirsüredirenirgibiolduysadasonundaodayereyığılıp,inleyerekderinbiruykuyadaldı.

Übeydebirhaylikorkuyordu.Ancakolupbitenlerigörmekiçingözünüaçmaya

Page 317: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

bilecesaretedemiyordu.Hasanhiçkımıldamadaneşikteduruyor,perdeyiaralıktutarak içeri ışık girmesini sağlıyordu. Üçünün de uyumasını beklediği belliydi.Amasonraneyapacaktıki?

Übeyde arkadaşları gibi inleyerek kıvranır gibi yaptı. Kısa bir süre sonra dauyuyormuşçasına düzenli nefes alıp vermeye başladı. Etraf iyice kararmıştı.Hasan’ınüzerlerinebirörtügibibirşeyattığınıhissetti.

Birçansesiişitildi.

Birden içinde bulunduğu oda sallanıp aşağı inmeye başladı. O an Übeydeyalnızcaçığlıkçığlığabağırmamakiçinkendinitutmayaçalışmaktanbaşkahiçbirşeyyapamıyordu,Korkunçbirsonbekleyerekşilteninkenarınasımsıkıyapıştı.

Zihni allak bullak olmuştu. Kalbi yerinden çıkacak gibiydi. Sonra birdendurduklarını hissetti. İçeri serinbir havagirmişti.Üzerindeki örtününaltındanbirmeşaleninışığınıseçebiliyordu.

“Herşeyyolundamı?”diyenHasan’ınsesiniduydu.

“Herşeyyolunda,Seyduna,”

“Tamam,herşeygeçenseferkigibiolacak.”

Güçlükollarsedyeyikavrayıpkaldırdı.Küçükbirköprününüzerindengeçtiğinihissetmişti. Sonra onu sedyeden indirmeden bir kayığa aldılar. Kıyıyaçıktıklarındaysa etrafta müzik ve kız seslerinin yankılandığı bir odaya taşındı.Ardındanelveayakbileklerindenkavrayıpyumuşakbirzemineyatırıpgittiler.

Demek Efendimizin cenneti burasıymış diye düşündü. Yusuf’la Süleyman’ın geridönebilmekiçinbusabahcanlarınakıydıklarıyerdeyimartık.

Tarifi imkansız bir nefret içindeydi. Ne büyük bir sahtekarlık diye düşündü.Abdurrahman‘laCaferenufakbirşeydenbileşüphelenmiyor.Başlarınanelergelecek?İçinde olduğu durumda her şeyi anladığını göstermesi imkansızdı. Ama yaSeyduna ona da tıpkı Süleyman’dan istediği gibi kendini bıçaklama talimatıverirse? Bu emre itaat etmemesi onu çok daha korkunç bir sona dasürükleyebilirdi.“Korkunç!İnanılmazderecedekorkunç!”diyeiççekti.

Yattığı yere usulca yaklaşan ayak seslerini işitti. Artık cennette uyanmış gibiyapabilirdi.Biriüzerindekiörtüyüaldı.Biran içingözleriniaraladı.Gördüğüşeyianlatılanlarla birleştirip bir sonuç çıkarması için bu kafiydi. Çevresi hayatındagörmediği derecede güzel kızlarla çevriliydi. Hepsi ona merakla ve tedirginliklebakıyordu.Birdeniçindeyoğun,delicebirarzuhissetti.Aralarınadalmakkendisinihazzın o müthiş kollarına bırakmak isteğiyle dolmuştu. Ama buna cesaretedemiyordu.Enazındanşimdilik.Süleymanuyanmaanıylailgilineleranlatmıştı?Yenidenuykuyadalmışgibiyaptı.Amabüyükbirdikkatlekonuşmalarıdinliyordu.Hiçbeklenmedikbirşeyinmeydanagelmekteolduğunuişitmişti.

Halime’ye kaç kez Süleyman’ın artık geri gelmeyeceğini söylemişlerse debunun en ufak bir faydası bile olmamıştı. Kızın küçük yüreği onun önündesonunda döneceğine dair sarsılmaz duygularla doluydu, İlkinde olduğu gibi buseferdeFatma’nıngrubundaydı.Saradayinehemenyanıbaşındaydı.Ancakbu

Page 318: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

kez Zeynep’le diğer kızlar öbür gruplara dağıtılmıştı. Aynı bahçede debulunmuyorlardı. İlk seferinde Meryem’in liderlik ettiği grubun, bulunduğu ortabahçeyegönderilmişlerdi.

Hadımlar gençlerin sedyelerini getirince tüm vücudu tepeden tırnağa titredi.Sara’nın arkasına saklanarakFatma’nınmisafirin üzerindeki örtüyü kaldırmasınıkorkuyla bekledi. Örtü kaldırıldığındaysa karşısında Süleyman’® yakışıklı yüzüdeğilÜbeyde’ninesmerçehresiçıkmıştı.

Halimeyıldırımçarpmışadöndü.Dünyabaşınayıkılmıştı.Gözleri fal taşıgibiaçılmıştı. Çığlık atmamak için ağzını eliyle kapatarak acısını bastırmaya çalıştı.ArtıkyavaşyavaşdaolsaSüleyman’ısonsuzadekkaybettiğiniidrakediyordu.

Aniden kapıya ok gibi fırladı. Artık herkes söylenenlere inanmadığı için onaistediği kadargülebilirdi.Arkadaşlarıonayetişemedenkoridorugeçipgündüzlerikertenkelelerin güneşlendiği uçurumla son bulan patikada delicesine koşmayabaşladı.

“Rukiye! Sara! Yakalayın onu!” diye emretti Fatma sert bir sesle. Onlar daarkasından fırladılar. Hiçbiri Ehrimen’in de kendilerine katılmış olduğunu farketmemişti.Nehrinkenarınadekkoştular.

Halimekayalıklarıntamuçundaydı.Kollarınıaçtı,biranbiletereddütetmedenkendisini dalgalara bıraktı. Umutsuzluk dolu bir çığlıkla suya düştüğü anda daakıntıyakapıldı.

Ehrimenhemenardındansuyaatlamıştı.Birsüredişleriylesaçındanyakaladığıkızı kıyıya çekmeye çalıştı. Ama akıntı çok şiddetliydi.Ölüm korkusuna kapılanHalime hayvanın boynuna sımsıkı yapıştı. Hızla Alamut’un altındaki kayalıklaradoğru sürükleniyorlardı. Karanlıkta daha iyi gören Ehrimen kıyıyı seçebiliyordu.Bütün gücüyle o tarafa doğru yüzmeye çalıştı. Ama gayreti boşunaydı. Önceboynuna sarılan kollar gevşeyip karanlık sularda kayboldu. Sonra kayalıklaraerişse de pençeleri kaydığı için bir türlü dışarı çıkamayan Ehrimen pes etti.Aslındabahçelere yakınbubölgedeakıntının şiddeti zayıflıyorduamahayvanınartık direnecek takati kalmamıştı. Son bir dalga daha gelince o da gözden yitipgitti.

Sara’ylaRukiyetümbuolupbitenleridehşetdolugözlerletakipettiler.KöşkünkapısındabekleyenZofana’ylakarşılaşıncagözyaşlarınaboğuldular.

“Gitti!Halimegitti!Suyaatlayıp,dalgalarınarasındakayboldu.”

“Allah’ım. Allah’ım. Ama şimdi sessiz olmamız gerek. Delikanlı uyandı ve birhayli tuhaf davranıyor. Bizim huri olduğumuza hiç inanmıyor gibi. Seyduna nediyecekbakalım?”

GözlerindekiyaşlarısilipZofana’nınpeşisıraiçerigirdiler.

YastıklarakurulmuşÜbeydekendindeneminbirtavırlaönce

Fatma’yısonradaCevriye’yikucaklayıpduruyor,çevresineaşağılamadolubiryüz ifadesiyle gülümseyerek bakıyordu. Onu içkiyle etkilemeye çalıştılar amadelikanlıikramedilenşaraplarıiçmeyipyalnızcadudaklarınagötürüpbırakıyordu.

Page 319: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Sonrayüzündekurnazbir ifadeylekızlaraAlamut’takihayatındanbahsetmeyebaşladı. Bir yandan da büyük bir dikkatle dinleyicilerinin yüzlerine bakıyordu.Süleyman’laYusuf’tanbahsettiğiandabirkaçınınbirbirleriylebakıştıklarınıgördü.Neredeyse şeytani bir zevkleSüleyman’laYusuf un cennetten döndükten sonrabaşlarına gelenleri anlattı. Kızların hislerini gizlemek için büyük gayretgösterdikleri açıkça belliydi. Tüm bunlar Übeyde için yeterliydi. Artık ikiarkadaşının geldikleri yerin burası olduğuna, geceyi karşısındaki bu güzellerinkoyunlarındageçirdiklerinekesinlikleemindi.

Sonra gözü Sara’ya ilişince şaşkınlık içinde kaldı. “Demek Süleyman’ınbahsettiği zenci güzel buymuş ama bu sefer adını değiştirmiş,” dedi kendikendine. Kanı kaynamaya başlamıştı. Arkadaşlarına hizmet eden kölelerkarşısındaydı.

Uzanıp Sara’yı bileğinden yakaladığı gibi yanma çekti. Burun deliklerikabarmıştı. Kızın pembe peçesini yırtarak çıkardı. Sonra da kızı birbirlerininkemiklerini hissedecekleri derecede şiddetle kendine bastırdı. Çiftleşen kedilergibimırıldanarakkendinikızınüzerinebıraktı.SaraneredeyseHalime’ninbaşınagelenleritamamenunutmuştu.

Artık onu sarhoş etmek daha kolaydı. Bitkin bir halde kendisine ikramedilenherşeyikabulediyordu.Kısasürededekendindengeçipsızdı.

“Rukiye! Çabuk Meryem’i bulup ona her şeyi anlatın! Halime’nin nehreatladığını,Übeyde’nindebizekesinlikleinanmadığınısöyleyin.”

KıyıdakikayığınyanındaMoadbekliyordu.Rukiyekayığaatlayıp,“ÇabukbeniMeryem’egötür!”dedi.

“Meryem,Seyduna’nınyanında.”

“Dahaiyiya.”

Kayıkdurgunsulardayolalmayabaşladı.

Yolun yarısında Apama’yı başka bir bahçeye götüren Mustafa’nın kürekleriniçektiğikayıklakarşılaştılar.

“Halimenehirdeboğuldu!”dediRukiyeona.

“Nelersöylüyorsunsen?”

Rukiyesöylediklerinibirkezdaha tekraretti.Yaşlıkadın ile ikiadamdehşetekapılmışlardı.

“Banadüştüğüyerigöster.Belkionuhâlâkurtarmaşansımızvardır.”

“Artıkçokgeç.Nehironuçokuzaklarasürükledi.”

“Allah’ım.Allah’ım.Nedenyaptıkibunu?”

KürekleribırakanMustafaelleriyleyüzünükapadı.

Hasan’la Meryem uzunca bir süredir küçük bir kulübede hiç konuşmadanoturmuşlardı.SonundasessizliğiHasanbozdu.

Page 320: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Sanabirhaberimvar,”dedi.“FedailericennetesoktuğumgecebüyükdailerimbenikuledenŞahrud’aatmayıplanlamışlar.”

Meryemonahayretlebakakalmıştı.

“Amaneden?”

“İnsanınbaşladığıişibitirmeyemecburolduğunuidrakedemedikleriiçin.”

“Bu, yaptıklarının onları da dehşete düşürmüşolduğumanasına geliyor.Pekisenneyaptınonlara?”

“Onlara ne mi yaptım? Hâlâ eskisi gibi kalede dolaşıp duruyorlar. Hepimizbazenkötüdüşüncelerekapılırız.Oyüzdenonlarakızmışdeğilim.Zatenbananeyapabilirlerki?Hepimizinkurtuluşukurduğummekanizmanındüzgünçalışmasınabağlı. Bu mekanizmanın bize can düşmanımızı ortadan kaldırmamıza imkanverecekbaşarıyısağlamasınıumuyorumşuan.”

Kendikendinegülümsedi.

“Candüşmanımderken,ezelirakibimi,eskidostumuşimdikienbüyükbasınımıkastediyorum.”

“Kimikastettiğinibiliyorum,”diyemırıldandıMeryem.

Birkezdahauzunbirsessizlikoldu.Hasan,Meryem’innedenbuderecedalgınolduğunugayetiyibiliyordu.Amakendisibuhassaskonuyuaçmaktankaçınıyor,Meryemdeanlaşılancesaretedemiyordu.NihayetuzuncabirsüresonraMeryemkendinitutamayarak,“Söylesenebahçeleresoktuğunoüçgenceneyaptın?”diyesordu.

“BusabahYusuf’laSüleymanetrafımızıkuşatanSultan’ınordusununmoralinibozmamız konusunda bize yardım ettiler.”Meryem, Hasan’a aklından geçenleriokumayaçalışıyormuşgibidikkatlebakıyordu.

“Öldürdünmüonları?”

“Hayır,onlarkendileriniöldürdüler.Vebunudabüyükbirmutluluklayaptılar.”

“Senzalimbirhayvansın.”

Hasan tüm hikayeyi anlattı. Meryem dehşet içinde, kulaklarına inanamadandinliyordusöylenenleri.

“Ve kendilerini sana adayan gençleri ölüme sürüklediğin için zerre kadarüzülmedinöylemi?”

MeryemaslındabununHasaniçindezorolduğunusezinlemişti.ZatenHasandahemenkendinimüdafaaetmeyekoyuldu.

“Senanlayamazsınbunu.Başladığımişibitirmeliyim.Elbettefedailereverdiğimemirbenideçoküzdü.İçimdenbirses,‘Eğerbizehükmedenüstünbirgüçvarsabuna müsaade etmez. Ya güneş batar, ya yer yerinden oynar. Kale, içindekiherkeslebirlikteüzerimizeyıkılır,’diyordu.Eminolhayaletgörmüşbirçocukgibitirtir titredim. Küçücük bir işaret görmeye bile razıydım. O an küçücük bir şeyolsaydı, mesela bir bulut aniden güneşi gölgeleseydi ya da ani bir rüzgar filan

Page 321: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

çıksaydıher şeydeğişirdi.Hattaher şeyolupbittiktensonrabileheranbir şeyolabilirdiyedüşünüpdurdum.Amagüneşeskisigibiparıldamaya,beni,Alamut’uveönümdeyatanikicansızbedeniaydınlatmayadevametti.İşteoanyaböylebirgüçyokyadaburadameydanagelenlerekarşıbütünüyleilgisizdiyedüşündüm.Belkideyaptıklarımıtasdikederekizliyordu.Oangizlidendeolsaiçimdebirinançkırıntısıolduğunufarkettim.Amabuinanççocukluğumdakinehiçbenzemiyordu.Buüçboyutasıkışmış,rastlantılarlabinaedilen,enufakbirsınırınbileolmadığı,devasa bir kaosun hüküm sürdüğü kainatın efendisi ancak korkunç bir ejderhaolabilirdi.Vebendetümhayatımıonahizmetederekgeçirmiştim.”

Meryem’e,sankikarşısındainanılmasıgüçbirmucizevarmışçasınafaltaşıgibiaçılmışgökleriylebakıyordu.

ZırdelibirşeytanbudiyedüşündüMeryemoanda.

“İbniTahirnerede?”

Hasanbakışlarınıyereindirdi.

“Onucandüşmanınamıyolladın?”

Başınıkaldırıponutepedentırnağasüzdü.

“Bir seferinde bana dünyadaki hiçbir şeye inanmadığını ve hiçbir şeyden dekorkmadığınısöylememişmiydin?Zorluklarlakarşılaşınca tümkudretinyokoldubakıyorum. Oysa ben gördüğün gibi her şeye tahammül edebiliyorum. Seninküçük şeylere dayanacak bir yüreğin var. Ama bazen de büyük şeyleredayanmayıöğrenmengerek.”

TambusıradaMoad’ınkayığıkıyıyayanaştı.Rukiye fırlayıpMeryem’ekoştu.Hâlâtirtirtitriyordu.HeyecandanHasan’adönüpbakmamıştıbile.“Halimenehreatladı!”

Meryem’in yüreği ağzına geldi. Hasan’a, “Bu senin kabahatin,” dercesine birbakışfırlattı.Hasandaşaşkınlıkiçindeydi.Kızdanolupbitenlerianlatmasınıistedi.

“DemekSüleyman yerineÜbeyde’yi görünce kaçıp gitti. Übeyde de cennetteolduğuna inanmıyor diyorsun öylemi?” Hasan, yüzünü ellerinin arasına gömüpağlayanMeryem’eşöylebirbakıpayağakalktı.

“En azından işin bundan sonrası olması gerektiği gibi yürüsün.” Adi’nin,başındabeklediğikayığınadoğruyürüdü.

“Kaleyedönüyoruz!”diyeemretti.

“Yalnız kaldığınızda orta bahçedeki adamı boğun,” dedi hadımlara. “Üzeriniarayıp bulduğunuz her şeyi bana getirin. Sonra da onu sabah ölenlerle birliktebahçelerin diğer ucuna, dağın eteğine gömün. Bahçedeki diğer iki genci deyanımagetirin.”

Öfkeliveendişelibirhaldekulesinedöndü.Odasınaçıkıncadabahçeleri terketmezamanıgeldiğini işaretedençanıçaldı.EbuAli’yleBuzrukÜmid’inburadaolmamasınasevinmişti.Artıkonlaraanlatacaknekalmıştıki?Ardındaicraatlarınınnedenleriniizahedip,kendisinimüdafaaedicibiraçıklamabırakmakniyetindeydi.

Page 322: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Müminler için kısaca ve mümkün olduğunca mecazi anlamlar kullanaraközetlediği öğretisinin esaslarım yazmalıydı. Vârislerine de artık son sırlarıaçıklamanınvaktigelmişti.Yapmasıgerekençokişivardı.Amahayatkısaydı.Veodaartıkiyiceyaşlanmıştı.

Ayakta duramayacak kadar yorgun olduğunu fark edince yatağına uzanıpuyumayaçalıştı.Amagözüneuykugirmiyordu.Gündüzhiçbirşeydenkorkmayanbiriyken şimdi gözlerini kapattığında en ince detaylarına varıncaya dekSüleyman’ın yüzünü görüyordu karşısında. Ve gerçekten de bu yüzdemutlulukifadesi vardı. Ama hemen sonra yaşam ışığı sönüyordu. Aman Yarabbi! Nekorkunçbirtecrübebuböyle!

Soğuk soğuk terliyordu. Şimdi kafasında tek bir düşünceyle dörtnalaNihavend’egidenİbniTahir’igördü.Evet,orasıcandüşmanınınbulunduğuyerdi.Kendi prensiplerinin taban tabana zıddını savunan, zeki, şöhretli Baş vezirNizamülmülk,insanlarıyüceveiyiolarakkabulederdi.Yinedeonundaiçindebiryerlerdegizlikalmışbüyükbiryalanvardı.İnsanlığınveinançlarınönündeeğiliyorgibiyapmasınakarşınHasanonunaslındabambaşkagörüşleresahipolduğununfarkındaydı. Kalabalıkların kalbini kazanarak güçlenmişti. Bunu da sevecen,cömerttavırlarsergileyerek,kişiselarzularındantavizvererekyapmıştı.Onungibibiri varmıydı dünyada?Nizamülmülk aslında her alanda kendisini yenmişti.OnyıldırHasan’dandahaüstünmertebedeydi.BuyüzdendeHasan’aonuntamaksiistikametindeilerlemektenbaşkaçıkışyolukalmamıştı.Ogülümsüyor,öyleysebensomurtmalıyım.Oaffediyoröyleysebenmerhametsizolmalıyım.Oetrafındakilereşefkatdağıtıyor öyleyse ben de korku salmalıyım. Buna rağmen Baş vezirin istediğindekendisindenbilezalimvemerhametsizolabileceğinindefarkındaydı.Eğeronualtedebilirsemİran’ıntekhâkimibenolurum.

“Bugecebitsinartık,”diyeiççekti.Cübbesinigiyipkuleninbalkonunaçıktı.

Eğilip aşağıdaki bahçelere baktı. Hadımlar çoktan fenerleri söndürmüşlerdi.Sonra dönüp dağın eteklerine baktı. Orada ışıklar parlıyordu. Ürperdi. “Ölülerigömüyorlar,”dedikendikendine.

Aniden zihninde günün birinde kendisinin de hiçlikte kaybolacağı düşüncesibelirincetitredi.

Hiçbir şeyi kesin olarak bilmiyoruz diye düşündü. Üzerimizdeki yıldızlar sessiz.Sırtımızdayanılgılarımızsavrulupgidiyoruz.Kesinlikleçokkorkunçbir tanrıbizehükmediyor.

İçeri girip bölmelere doğru yürüdü. Cafer’le Abdurrahman uyuyorlardı.Üzerlerindekiörtüyükaldırdı.Işıkgençlerinyüzünüaydınlatmıştı.Uzunsüreonlarıseyretti.

“İnsandünyadakiengaripyaratık,”diyemırıldandı.“Kartallargibiuçmakistiyoramakanatlanyok.Aslangibikuvvetliolmak istiyoramapençeleriyok.Nekadarkusurluyaratmışsınbizi,Allah’ım.Birdeyetmezmişgibibizlerekendiacizliğimiziidraketmegücüvermişsin.”

Uzanıpuyumayaçalıştı.Ancakşafaksökerkenyapabilmiştibunu.

Page 323: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“İbniSabbahgerçekbirpeygamber.Kendinceinandığıbirtanrısıvar,”dediEbuAli o gece Buzruk Ümid’e. Dostuna neşe dolu hatta çocuksu denilebilecek birifadeylebakıyordu.Ardındandadüşüncelerinipaylaşmayısürdürdü.

“Gördüğün gibi onun hakkında yanılmadım. Ne derece imansızca konuşursakonuşsun İsmaililerin liderliğine hep onu layık görmüştüm. Çünkü sadece oböylesibirişinaltındankalkacakkadaryürekliydi.Allah’aşükürlerolsun!Artıkbirpeygamberimizvar!”

“Amakorkunçbirpeygamber,”diyemırıldandıBuzrukÜmid.

“Muhammed ondan daha az değildi. Binlerce insanı ölüme göndermedi mi?Bunarağmenonainanmaktanvazgeçmediler.ŞimdideMehdi’yibekliyorlar.”

“Senindeonubeklediğinisöylemeyeceksindeğilmi?”

EbuA1İşeytanibirgülümsemeyle,“Kalabalıklarsebepsizyereliderbeklemez,”diye cevapverdi. “İnanbana.Tarihhepböyle şeylerledoludur.Binlerce insanınkalbi böyle bir arzuyla doluyken iyi veya kötü bir lider er ya da geç ortayaçıkacaktır.Hemdeaniden.Birbakarsınkarşındabelirivermiş.”

“Anlaşılan sen de benzer türden bir deliliğin esiri olmak üzeresin. İnsanlığınhayalgücününelindeoyuncakolduğunugördüğünhaldeinanıyorumdiyorsunbirde.”

“Eğeroinanıyorsabennedeninanmayayımki?”

“Gidereksiz ikinizinenbaşındanberi istediğinizşeyinbuolduğudüşüncesinekapılıyorum.”

“Dailer bize güvenmiyor. Çünkü hepsinden üstün bir mertebedeyiz. AmafedailerHasan’ınyanında.Bizdeonunyanındaolmalıyız.”“Tümbudüşüncelerinbenisonderecehuzursuzediyor.Amahakkınvar.Dailerinbizeverebileceğihiçbirşey yok. Arkamızda bizi destekleyen kimse de yok. Bu sebeple yerimiz burası,Hasan’ınyanıolmalı.”

OsıradayerlerinedönenkızlarHalimeiçinağlıyorlardı.Havuzunbaşındaadetabir şahinin saldırısına uğramış güvercin sürüsü gibi toplanmış ve birbirlerinesokulmuşlardı. Fatma olanları anlattı. Birbirlerine sarılarak, ölen arkadaşları içinağladılar.Uzaktakibahçedebulunankızlardaogecedönmüşlerdi.Korkunçhaberhepsininbirailegibibirleşmesinesebebiyetvermişti.

“Halimeeniyimizdi.”

“Onsuzburasıbomboşolacak.”

“Çoksıkıcıolacakburası.”

“Onsuznasılyaşayacağız?”

Meryem tek başına bir köşede oturuyordu. Söylenenleri işittikçe acısıkatlanıyordu.Sondereceçaresizdi.Onuhayatabağlayanhiçbir şeyyoktuartık.Neden daha fazla katlanacaktı ki? Şafak sökmesine yakın kızlara yatmalarınısöyledi. Kendisi de keskin bir bıçak bulup üzerini çıkartarak banyoya girdi.Bileklerinikesti.

Page 324: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Akan suyun giderek kırmızıya dönüşmesini izlerken giderek rahatladığınıhissediyordu.Kanıvehayatıakıpgidiyorduişte.Kendisinimüthişderecedebitkinhissediyordu. “Artık uyuma zamanı,” dedi kendi kendine. Gözlerini kapatıpkendisinisuyabıraktı.

Ertesi sabah onu aramaya gelen Fatma kan gölünün ortasında cansız yatanMeryem’ibanyodabuldu.Avazıçıktığıkadarbağırdısonradakendindengeçerekyereyığıldı.

Bu sırada atlarla eşekleri sulamak üzere nehir kıyısına gelen bir askerkayalıklara sıkışmış çıplak kızı fark etti. Uzanıp cesedi kıyıya çekince de, “Nekadargüzel,”dedikendikendine.

Sonra biraz daha ileride büyükçe bir hayvan leşi gördü.Birçeşit leoparolmalıdiyedüşündü.Onudakıyıyaçekmeyibaşarmıştı.Hayvanlarkorkuylakişnediler.

“Sakinolun…Bunukomutanabildirmemgerek.”

Emir’inaskerlerigelipbuilginçcesetleriincelediler.Yaşlıbirasker,“Bukötübirişaret,”dedi.“Birleoparvebakirebirkızkoyunkoyunaölümegitmişler.”

Biryüzbaşıcesetlerinyanyanagömülmeleriniemretti.

Page 325: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

18

Sonraki günlerde Emir’in ordusu Alamut’u düzenli olarak taş yağmurunatutmayadevametti.Ancak İsmaililer de kale surlarındapatlayangülle seslerinealışmışlardı. Hasan’ın bu konudaki tahmini doğru çıkmıştı. Askerler surlarınüzerineçıkarakyapılanatışlarıdeğerlendirmeyebilebaşlamışlardı.Kötüatışlarlaalayedipgülerkeniyiatışlarıalkışlarlakarşılıyorlardı.Amahiçbirindezerrekadarkorku ve endişe kalmamıştı. Düşmanla neredeyse işaretleşecek derecerahatlamışlardı. Übeyde’nin yerine keşif birliğinin liderliğini üstlenen İbni Vakkasşartların da elverişliliği sayesinde kısa sürede Emir’in ordusundaki askerlerledoğrudantemaskurmaimkanınakavuşmuştu.Kendiadamlarınıesirlerdenbiriyledüşmanınönsaflarınayolladı.Buesiraskerkaledekiarkadaşlarının rahatlarınınyerinde olduğunu, İsmaililerin onlara gayet iyi baktığını anlattı. İsmaili kaşif deEmir’inadamlarınaAlamut’laticaretyapmayıisteyipistemediğinisordu.Neticedekalede çok para vardı.Ve bir gecede her iki taraftaki bu adamlar sayesinde birkaraborsaağıkuruldu.

İbniVakkas’ınbuağsayesindeeldeettiğibilgilerkuşatmaaltındakibirkaleiçinhayatiönem taşımaktaydı. İlkolarakEmir’inordusununöylesöylendiğigibiotuzbin kişilik değil en fazla bunun yarısı kadar olduğunu öğrendi. Sonrasındaysaorduda erzak sıkıntısı baş gösterdiği, askerlerin geri çekilmek için sürekli baskıyaptıkları bilgisine ulaştı. Emir Arslantaş aslında beş bin askerini Rey’e ya daKazvin’e göndermek niyetindeydi. Lâkin İsmaili fanatiklerin kararlılığını vekabiliyetlerini göz önüne alarak avantajlı konumunu kaybedip, Sultan’ın öncübirliğininakıbetineuğramaktanbirhaylikorkuyordu.

Aradan bir haftadan biraz daha uzun bir süre geçmişti ki bir haberci Emir’inkarargahına dalarak bir İsmaili’nin, Baş veziri Nihavend’de hem de kendiadamlarının ortasında bıçaklayarak öldürdüğüne ilişkin korkunç haberi getirdi.Arslantaşyıldırımçarpmışadönmüştü.Gözlerininönündenaynısonlakendisinindekarşılaşabileceğidüşüncesigeçiyordu.Alnındabuzgibiterdamlalarıbirikmişti.

“EbuCafer’iburayaçağırın,”diyeemretti.

Yüzbaşıgeldi.

“Duydunmu?”diyesorduendişeyle.

“Evet,efendim.Nizamülmülköldürülmüş.”

“Alamut’unefendisinedemişti?”

Page 326: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“SizinaltıilaonikigüniçindeBaşvezirleilgilibirbilgialacağınızısöylemişti.Vebuhaberialdığınızdakendisinivesözlerinihatırlamanızıeklemişti.”

“EyYüceAllah’ım!Demekherşeyidahaozamanbiliyormuş.Nihavend’ekatiliyollayan da oymuş. Ama kendisini hatırlamamı söylerken ne demek istiyorduacaba?”

“Maalesefsizinaçınızdanhiçdehayırlışeylersöylemediğikesin.”

Emirbireliylegözlerinikapadı.Sonradaürkekbirceylangibikapıyakoştu.

“Muhafız başı! Çabuk! Derhal adamlarının sayısını on katına çıkar. Kimsesilahsız dolaşmayacak. Her yere muhafız dikin. Şahsen tanıdıklarım vesubaylarımdışındakimseninhuzurumaçıkmasınamüsaadeetmeyin!”

ArdındanyenidenEbuCafer’inyanınadöndü.

“Davullarçalsın!Derhalsavaşdurumunageçilsin,Alamut’laenufakbirtemastabulunduğuöğrenileninderhalboynuvurulacak.Budaböylebiline.”

EbuCaferaldığıemirleriuygulamaküzeredışarıyönelmiştikibaşkabirsubaytelaşlaiçeridaldı.

“İhanet! Mancınık ekibi, atlarıyla katırlarını alarak güneye kaçmışlar. Onlarıkomutaedensubaydadövülmüşvebağlıhaldeydi.”

Arslantaşbaşınıellerininarasınaaldı.

“Ah,seniköpek!İtoğluitseni!Bunanasılmüsaadeettin?”Öfkeiçindekisubayhiçbirşeydemedenyerebakıyordu. “Karınlarıaç.Kudretlibirpeygamberekarşısavaşmakistemiyorlar.”

“Pekala,senneyapmamıöneriyorsun?”

EbuCaferduygularınıişekarıştırmadankonuşmayaçalışarak,“İsmaililerincandüşmanı olan Baş vezir öldü,” dedi. “Artık Tac ül-Mülk iktidarda. Onun daAlamut’unefendisiylearasıgayetiyidir.”

“Yani?”

“Kuşatma silahlarını kullanabilen askerler kaçtı. Artık Alamut’u kuşatmayadevametmeninnemanasıvar?”

Arslantaşgözlegörülürderecederahatlamıştı.Birdensebepsizyere, lafolsundiyebağırmayabaşladı.“Yanibanakaçmaonursuzluğugöstermemiöneriyorsunöylemi?”

“Haşa, efendim. Lakın Baş vezirin ölümüyle durum değişti. Artık sultanın veyeniBaşvezirinemirlerinibeklememizgerek.”“Aslındahaklısın.”

Derhal subay meclisini toplantıya çağırdı. Çoğu çekilme fikrini benimsiyor,İsmaililerlesavaşmayakarşıçıkıyordu.

“Pekala,” dedi. “Ordugahı dağıtın. Askerler de sessizce çekilme hazırlıklarınabaşlasınlar.”

Ertesisabahgüneş terkedilmişovayıaydınlattı.Sadeceçiğnenmiş toprakve

Page 327: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

sayısız kamp ateşi kalıntısı, dün akşam burada devasa büyüklükte bir ordununbulunduğunadelaletediyordu.

İbni Vakkas kaynaklan sayesinde Baş vezirin ölümünü çok kısa süre içindeöğrenmişti.

“Bir İsmaili, Baş veziri kendi çadırında öldürmüş! Alamut’u kuşatan sultanınordusudağılarakgeriçekiliyor!”

Haber kalede yıldırım hızıyla yayıldı. İbni Vakkas öğrendiklerini Ebu Ali’yeaktardı.OdaderhalBuzrukÜmid’inyanınaçıktı.

“İbni Tahir vazifesini yerine getirmiş. Nizamülmülk öldü!” İkisi birlikte haberiHasan’avermeyegittiler.

BusıradaYüceEfendi,Meryem’inbanyodabileklerinikestiğiniöğrenmiş,budadaha çok içine kapanmasına sebebiyet vermişti. Kurduğu mekanizma, planınauygun biçimde işliyordu lâkin asla arzu etmediği şeyler de oluyor, istemediğiinsanlardabumekanizmanınçarklarıarasındaöğütülüyordu.İlkkurbanıİkincisi,ikinci kurbanıüçüncüsü izlemişti.Artık sisteminbütünüyle kendi kontrolüaltındaolmadığınıhissediyordu.Artıkmekanizmanınkudretionuaşmış,kendisinebağlı,yardımlarınaihtiyaçduyduğuinsanlarıdayoketmeyebaşlamıştı.

Artık burada, kendi dostlarından bile korkar halde tek başınaydı. Meryem’inölümüyle,ruhunuaçıpiçinidökebileceğisonkişiyidekaybetmişoluyordu.KeşkeÖmerHayyamyanındaolsaydı!Acabaoyaptıklarınınasıldeğerlendirirdi?Tasvipetmeyeceğikesindiamaenazındanonuanlardı.Zatenençokihtiyacıolanşeydeanlaşılmakdeğilmiydi?

Büyük dailer, odasına girdiler. Tavırlarındaki ciddiyetten çok önemli bir habergetirdiklerinisezinlemişti.

“Emir’in ordusu arkasına bakmadan kaçıyor. Senin İsmaili de Baş veziriöldürmüş.”

Hasan birden irkildi. Birbirlerine yeminle bağlı üçlüden en önde geleni artıkaralarındayoktu.Bundansonraönündehiçbirengelkalmamıştı.

“Sonunda,” diye mırıldandı. “O şeytani adamın ölümü talihin değişmeyebaşlayacağınındaişareti.”

Üçübirsüresustular.SonraHasan,“Failinakıbetihakkındabilginizvarmı?”

BuzrukÜmidomuzsilkti.

“Hiçbirşeyduymadık.Amazatentekbirseçenekvarortada.”

Hasan düşüncelerini okumaya çalışarak yüzlerine bakıyordu. Ebu Ali’ninyüzünde sadakat ve güven sezinlemişti. BuzrukÜmid’in yüzündeysehayranlığavaranbirtasvipifadesibelirmişti.

Rahatladı.

“FedailerebundansonraengörkemlişehidimizinİbniTahirolduğunusöyleyin.DuaederkenSüleymanveYusuf’labirlikteonundaadıanılsın.İradembudur.Bu

Page 328: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

andan itibaren yükselişimiz başlıyor. Tüm kuşatılmış kaleler özgürlüğünekavuşacak.DerhalGonbadan’a bir haberci gönderilsin.HüseyinAlkeyni’nin öcümutlaka alınacak. Kızıl Sarık kuşatmayı kaldırır kaldırmaz oğlumu bir kervanlaAlamut’agetirsinler.”

Onları gönderip kulesinin balkonuna çıkarak geri çekilen Emir’in askerleriniseyretti.

Ertesi sabah tüm İsmaili kalelerine haberciler salınmıştı. İbni Vakkas’a daRudbar’latemaskurmavazifesiverilmişti.

AkşamadoğruEbuAlinefesnefesebirhaldeYüceEfendi’ninhuzurunaçıktı.

“İnanılmaz bir şey oldu!” dedi daha kapıdan içeri girerken. “İbni Tahir kaleyegeridöndü.”

Baş veziri bıçakladığı gece İbni Tahir’in hayatının en kötü gecesi olmuştu.Dövülmüş,yaralıbirhaldeçadırlardanbirininortadireğinebağlanmıştı.Zihnindebinlerce umutsuzluk dolu düşünce vardı. Gözlerini kapattığında Alamut’takiihtiyarınalaycıkahkahalarınıduyargibioluyordu.Busahtekarlığınasıldahaöncefarkedememişti?Gözleribuderecemikördü?Allah’ım!Allah’ım!Birdini liderin,binlerceinsanınadaletvehakikatintemsilcisiolarakkabuledipkendileriniadadığımübarek bir zatın aslında böylesine büyük bir sahtekar olduğunu neredenbilebilirdiki?Soğukkanlı,herhareketiniöncedeninceincetasarlayarakyapanbirsahtekar!PekiyaomeleksigüzelliğesahipMeryem?Onunsuçortağımıydı?OzamanMeryem,Seyduna’danenazonkatdahakötübirinsandı.Ziraaşkınıaletetmiştibuoyuna.Ondanifadeedilemeyecekderecedenefretediyordu.

Gece sanki hiç bitmeyecek gibiydi. Istırabı yaşadıklarını unutup uyumasınamani oluyordu. Meryem o korkunç ihtiyarın sevgilisi miydi? Kendisinin çocuksuahmaklığıyla berabercemi alay etmişlerdi?Oysa İbni Tahir ona sayfalar dolusuşiir yazmıştı. Onun hayalini kurmuş, onu özlemiş, onun için yanıp tutuşmuştu.OysabusıradaSeydunabir yandankendisine inananları ölümegönderirkenbiryandan da şarabını yudumlayıp Meryem’le gününü gün ediyordu. Allah’ım, herşeyianlamanınacısıöylekatlanılmazdıki!”

Amabunasılmümkünolabilirdi?Böylebirsuçuncezasınıverecekkimseyokmuydu? Gerçekten böylesi davranışlara sınırlama koyacak hiçbir kuvvet yokmuydu?

Meryem bir fahişe! İşte bu tahammül etmekte en çok zorlandığı düşünceydi.Güzelliğini, zekasını, şefkatini, kendisi gibi aptalları kandırmak için kullanmıştı!Böylesi bir aşağılanmaya tahammül edebilmesi imkansızdı. İşte bu yüzden nepahasına olursa olsun Alamut’a dönmeli, o ihtiyarla hesaplaşmalıydı. Ancakondansonrahuzuriçindeölebilirdi.Neticedekorkacağınevardıki?

Amayinede,Meryemhayatınınengüzelmucizesideğilmiydi? İçindeyaktığıateş ne kadar da güçlüydü! Bu derece güçlü duyguların etkisinde olduğunu datamolarak şimdi fark ediyordu.Keşke dudaklarını bir kez dahaöpebilme fırsatıbulabilseydi.Sonradazevkanınınortasındaonuboğar,cezasınıverirdi.

Page 329: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Ertesi gün ona Baş vezirin öldüğü haberi verildi. Ancak sultanın talimatınıbeklemeye karar verdiklerinden onu hemen Alamut’a göndermektenvazgeçmişlerdi.

Sultan Melikşah, Nizamülmülk’ün ölüm haberini aldığında Bağdat yolunuyarılamıştı.İkigünsonraNihavend’edöndü.

Başvezirinyıkanmış,üzerinehoşkokularserpilip,kırmızıkaftanıylamuhteşemsarığınıngiydirildiğicenazesimaviörtülü,sayısızflama,taçvesüslemelerlebezeliyüksekçebirplatformayerleştirilmişti.Başvezirliknişaneleriolansadağı,hokkasıve kalemi ayakucuna konulmuştu. Sapsan yüzündeki biçimli beyaz sakalıylaçevresineasaletvehaşmetsaçıyordu.

Oğulları, ülkenin dört bir yanından en hızlı atlara binerek cenazeyeyetişmişlerdi.Babalarının yanı başındadiz çöküp soğuk, taşlaşmışparmaklarınıöptüler.Çadırdaağlamalarlainlemeleryankılanıyordu.

Sultan,Başvezirincesedinigörüncebirçocukgibiağlamayabaşladı.Buotuzyılboyuncaülkesinehizmetedenbiradamdı!Kralınbabası,atabeyunvanınasılda yakışıyordu ona! Geçen sene ona sert davrandığı için çok pişmandı. Nasılolmuştu da bir kadının devlet işlerine burnunu sokmasına müsaade etmişti?Keşkeonudiğerleriylebirliktehareminekapatsaydı.

Ordugahta korkunç cinayetin ayrıntılarını öğrendi. Demek Hasan’ın gerçekyüzü buydu! Katil Baş vezir yerine pekala kendisini de öldürebilirdi. Dehşetleürperdi. Hayır, bu alçaklığın yayılmasına müsaade edemezdi. Hasan’ı tümİsmaililerle birlikte ortadan kaldırmak mecburiyetindeydi. Alamut yerle biredilecekti.

Baş vezirin oğullarının babalarının cenazesini İsfahan’a götürüp oradamerasimle toprağa vermelerine müsaade etti. Katile gelince, çoğunluk merhumvezirin son arzusuna uyulması kanaatindeydi. “Alamut’ta öldürecekler onu nasılolsa,”dediler.SonundasultanİbniTahir’inhuzuragetirilmesiniistedi.

Yaralan şişmiş, ayakta duramayacak haldeki İbni Tahir’i ite kaka sultanınkarşısına getirdiler. Sultan onu görünce şaşkınlık içinde kaldı. Bunca yıllıkhükümdarlığısayesindekarşısındakihakkındailkandahükümvermekabiliyetinesahipolmuştu.Amakarşısındakibuçocukhiçdekatilebenzemiyordu.

“Nedenböylesinekorkunçbirsuçişledin?”

İbniTahir tümkalbiyleherşeyi izahetti.Sözlerindenebirçarpıtmanedeartniyetgizliydi.Sultansoğuksoğukterlemişti.Tarihiiyibilirdiamabudinlediğikadarkandondurucuderecekorkunçbirhikayeduymamıştı.

“Oyaşlıadamınelindenasıloyuncakolduğunuanladınmışimdi?”diyesorduİbniTahir’insözleribitince.

“Artık tek dileğim suçumun kefaretini ödeyip dünyayı Alamut’taki canavardankurtarmak.” “Sana güveniyor ve gitmene müsaade ediyorum. Otuz adam sanaAlamut’akadareşlikedecek.Dikkatet,niyetinhemenanlaşılmasın.Öfkeniliderinhuzuruna çıkıncaya dek bastır. Sen kararlı, zeki bir gençsin. Planının başarıya

Page 330: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

ulaşacağınainanıyorum.”

GereklitalimatlarıverdiktensonrasultanyenidenBağdat’adoğruyolakoyuldu.

İbni Tahir otuz kişiyle birlikte yıldırım hızıyla ilerliyordu. Buna rağmen Başvezirinölümhaberionlardanbirgünöndeilerlemekteydi.Rey’leKazvinarasındaAlamut’taki kuşatmadan dönen askerlerle karşılaştılar. Onlardan haberin emirleordusuüzerindenasılbir tesirbıraktığınıöğrendiler.Buyoldandevamederlerseİsmailibirliklerininellerinedüşmeihtimallerivardı.

İbni Tahir, “Şahrud’un diğer tarafından dolanan bir yol biliyorum. O yolgüvenlidir,”dedi.

Onun önderliğinde nehrin sığlaştığı bir bölgeden karşıya geçtiler. Dağlarıneteklerinden geçip, nehir yatağı boyunca kıvrıla kıvrıla giden yolda ilerliyorlardı.BuşekildeherhangibirsorunlakarşılaşmadanAlamut’a iyiceyaklaştılar.Derkenkaşif karşı yönden bir atlının yaklaştığını bildirdi. Hemen çalılıkların arasınagizlenerekpusuyayattılar.

İbniTahir, İbniVakkas’ı ilkanda tanımıştı.Birdenkarmaşıkduygularakapıldı.SeydunaonuRudbar‘ayollamışolmalıdiyedüşündü.İçteniçeyaklaşanfedaininbirşekildekendisinekurulantuzaktankurtulmasınıarzuediyordu.“Buneticedeonunkabahati değil,” diye de ikna etmeye çalışıyordu kendini. “O da benim gibisahtekar bir yaşlı adamın kurbanı oldu.” Ayrıca hâlâ Alamut’a tuhaf bir biçimdebağlıolduğunuhissediyordu.

İbniVakkastamaralarındaydı.Birandasaklandıklarıyerdenfırlayaraketrafınısardılar.Hasımlarınaçokyakınolduğuiçinmızrağınıkullanmafırsatıbulamamıştı.

“YetişyaMehdi!”

Bu şekilde bağırarak kendini düşmanlarının üzerine attı. En yakınındaki,cesaretinden korkarak biraz geriledi. Bembeyaz kesilen İbni Tahir adetakendinden geçmiş gibiydi. Kale önündeki, Türk sancağını ele geçirdiği savaşıhatırlamıştı. Süleyman’ın Ebu Soraka savaşmalarına izin vermediği için kendiniyere atıp avaz avaz bağırışı gözünün önündeydi. İsmaililerin güçlerini artık çokdahafazlaartırdıklarıortadaydı.SultanınbinlercekişilikordusuAlamutkarşısındadarmaduman olmuştu. İran’da yeni bir peygamberden bahsediliyordu. Büyük vekorkunçbirpeygamberden…Başınıatınınboynunayaslayıpsessizceağlamayabaşladı.

Bu esnada İbni Vakkas müthiş bir cesaret gösterisi sergiliyordu. Kılıcıkarşısındakilerin kalkanlarında, miğferlerinde çınlıyordu. Derken içlerinden biriatınınüzerinden fırlayıp fedaininmızrağını yakalayıp,atınınböğrünesapladı.Atönceşahakalktısonradabinicisinidealtınaalarakyanadevrildi.ÇabukdavrananİbniVakkasyinedeatınaltındankurtulmayıbaşarmıştı.Amabaşındapatlayanbirgürzdarbesiyleyereyığıldı.Adamlarbaygınhaldeki fedaiyibağladılar.Sonradayaralarınıyıkayıponasugetirdiler.

Gözlerini açtığı anda karşısında İbni Tahir’i gördü. Bir gün önce onun adınınevliyamertebesindezikredildiğinihatırlayıncadehşetekapıldı.

Page 331: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Öldümmüben?”diyesorduürkekbirsesle.

Düşmanbirliğinkomutanınınyanmayaklaştığımgörüncedegözlerifaltaşıgibiaçıldı.Amapekfazladayanamayıpyinekendinikaybetti.

İbniTahirgeliponuomzundansarstı.

“Kendine gel, İbni Vakkas. Hâlâ mı hatırlamadın beni?” Yaralı gence suuzattılar.Odabüyükbiriştahlaiçti.

“SenİbniTahir’sin.Vedeölmemişsin.Buadamlarınyanındaneişinvar?”

Düşmansubayıişaretetmişti.

“Tarihin en büyük yalancı ve sahtekarını öldürmek için Alamut’a geridönüyorum. Onun bizi gönderdiği cennet kalenin arkasındaki eski Deylemkrallarınınbahçeleriymişmeğer.”

İbni Vakkas söylenenleri dikkatle dinledi. Sonra yüzünü İbni Tahir’deniğreniyormuşgibi buruşturarak, “Hain!” diyebağırdı. İbniTahir’in yüzükıpkırmızıkesilmişti.

“Banainanmadınmı?”

“BensadeceSeyduna’yaettiğimyeminebağlıyım.”

“Ohepimizialdattı!Öylebirineedilenyemininnasılbirbağlayıcılığıolabilirki?”

“Bizbuyeminsayesindesultanınordularınıyendik.Tümdüşmanlarımızbizdenkorkuyorartık.”

“Bunu bana borçlusunuz. Baş veziri ben öldürdüm.” “Biliyorum. Zaten YüceEfendimizsenibuyüzdenşehitolarak ilanetti.Yoksaonuöldürmek içinmigeridönüyorsun?”

“Eğerşuanbildiklerimiovakitbilseydimsadeceonuöldürürdüm.”

“Onu öldürmek mi? Bir emriyle Süleyman hepimizin gözleri önünde kendinibıçakladı.Yusufdakuledenaşağıatladı.Öldüklerindeyüzlerindeinanamayacağınkadar mutlu bir ifade vardı.” “Ah, kalpsiz katil! Çabuk gidelim! Bıçağımı onunkalbine ne kadar çabuk saptayabilirsem dünyayı onun gibi bir pislikten o kadarçabukkurtarmışolacağım,”

Yola devam ettiler. Alamut’a yaklaşık yarım fersah bir mesafe kalınca dadurdular.

“Bundan sonra tek başına devam edeceksin,” dedi birliğin komutanı İbniTahir’e. “Esiri de rehine olarak yanımızda götüreceğiz. Allah intikamım almanayardımetsin.Sonrasındaysakolaybirölümnasipederinşallah.”

İbniTahirnehriaştı.Karşıyageçincedekaledenayrılırkenelbiselerinisakladığıyerikolaycabuldu.Hemenüzerinideğiştiripvadiyedoğruyöneldi.Kendisineeşlikeden birliktekiler gözden kayboluncaya dek arkasından baktılar. Sonra dakomutanlarıRey’edönmetalimatıverdi.

Vadigirişindebulunankuledekimuhafızonu tanıyıpgeçmesinemüsaadeetti.

Page 332: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Kaleninköprüsüdehemen indirildi.Askerler sankiöbürdünyadancanlanıpgeridönmüşçesineşaşkınlıklabakıyorlardıyüzüne.

“Derhal Seyduna’yla konuşmam lazım,” dedi nöbetçi subaya. “Ona sultanınordugahından çok önemli havadisler getirdim. Subay telaşla koşturarak haberiEbuAli’ye,odaHasan’ailetti.

İbni Tahir kararlı bir şekilde bekliyordu. Sahtekara gününü gösterme arzusukorkusuna üstün geliyordu. Farkında bile olmadan cübbesinin içindeki kılıcınıkontrol etti. Belinde bir hançer, kolunun yerinde deBaş vezire sapladığı zehirli,incebıçakvardı.

İbni Tahir’in geri döndüğünü duyan Hasan’ın neredeyse nutku tutulmuştu.KarşısındakiEbuAli’yesankionunoradaolduğunuunutmuşçasınaboşgözlerlebakıyordu. Tuzaktan çıkış yolu arayanbir faremisali tümolasılıkları teker tekergözdengeçiriyor,busıradışıolayamanavermeyeçabalıyordu.

“Git.İbniTahir’iburayagetir.Muhafızageçmesinemaniolmamasınısöyle.”

Beş hadımdan derhal odasındaki perdenin arkasına saklanmalarını istedi.Ardındandaonlaraadamiçerigirergirmezüzerineatılıp,etkisizhalegetirmelerinivebağlamalarınıemretti.

Sonradabeklemeyekoyuldu.

İbniTahirYüceEfendi’ninkendisinibeklediğiniveyanınaherhangibirengellekarşılaşmadan çıkacağını işitince hemen kendini toparladı. “Başladığım işibitirmeliyim,” dedi kendi kendine. “Allah yardımcım olsun.” Abdülmelik’le yaptığıdersleri hatırlıyordu. Hasan’ın kendisine bir tuzak kurmuş olma ihtimalininfarkındaydı.Amaodasınabirgirsesonrasıkolaydı!

SolgunbiryüzleamasonderecekararlıbirtavırlakomutanınodasınayöneldikBireliylecübbesininatandakikılıcınkınımı,bireliyledehançerinisaldırıyahazırbiçimde kavramıştı.Muhafızların yanından geçerken ayaklan geri geri gidiyorduadeta. Ancak muhafızlar koridorların başında hiç kıpırdamadan duruyorlardı.Onlarabakmamayaçalışarakadımlarınıhızlandırdı.

Merdivenlerin en üst basamağındaki omzundadev bir gürz tutanmuhafız daona aldırış etmemiş gibiydi. Artık tüm kararlılığıyla bu işi bitirmeliydi Koridorunsonunda liderin odasının kapısındaki muhafızın karşısındaydı artık. Muhafızperdeyiaralayıpiçerigirmesiniişaretetti.

O anda sırtından soğuk terler boşanıyorduÇabuk, çabuk, diye düşündü.Bitirartıkbuişi.Dikkatvekararlılıkladudaklarınısıkarakileriatıldı.

Tam o anda üzerine yumruk yağmaya başladı. Bileklerini yakalamayaçalışmışlardıamaİbniTahirboştakieliylekılıcımçekmeyibaşarmıştı.Tamosırabirkaçhadımdahaatılıpkollarındanbacaklarındansımsıkıbağladılar.

“Neden bu kadar aptalım ben!” diye bağırdı. Korku ve elinden bir şeygelmemesininyarattığımüthişöfkeyledişlerinisıkıyordu.

Hasanodayagirdi.

Page 333: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Emrinizyerinegetirildi,Seyduna.’’

“Güzel.Çıkıpkoridordabekleyin.”

YüzündealaycıbirgülümsemeyleayaklarınındibindesımsıkıbağlanmışhaldeyatanİbniTahir’ebaktı.

“Cani!Masumlarınkatili!Döktüğünkanyetmedimi?”

Bu hakaretleri duymamış gibi son derece sakin bir sesle, “Emrimi yerinegetirdinmi?”diyesorduHasan.

“Neden sorma zahmetine giriyorsun ki, seni yalancı? Beni ne kadar güzelaldattığımbilmiyorsunsanki.”

“Pekala.Geridönmeyinasılbaşardın?”

İbniTahiracıdolubirifadeylegülümsedi.

“Neönemivarki?Sonuçtahançerimikalbinesaplamayageldimburaya.”

“Pekdekolayolmayacakherhaldebuyiğidim.”

“Farkındayım.İkincikezaptalgibidavrandım.”

“Neden?Bir fedaiolarakzatenölmeyeyazgılısınsen.Senişehitmertebesineyükselttikbile.Amageridönerekbizikorkuttun.Şimdisenikalıcıolarakcennetegöndermekgerek.”

“Her şeyi biliyorum, yalancı! Bizi Deylem krallarının bahçelerine gönderdin.Sonrabasitbirsahtekartüccargibibizlericennetinkapılarınıaçtığınainandırdın.Buinancımyüzündendegidipdürüstbiradamıbıçakladımben.Veodürüstadamölüm anında bile benimle konuşup gözlerimi açmamı sağlayacak şefkati sundubana.”

“Sakin ol, İbni Tahir. Neredeyse tüm insanlık seninkinin benzeri bir cehaletiçindezaten.”

“Nasılolmasınlarki?İnsanların inançlarınıseningibisömürenleroldukçatersimümkün mü? Ah, sana nasıl inandım! Senin İslam dünyasının yansınahükmedecekbirpeygamberolduğunabütünkalbimleimanetmiştim.Birsahtekar,biryalancıolabileceğinehiçihtimalvermedim.Zatensendebizlerikandırmakiçinher fırsatı kullandın. Sana güvenenlerin inançlarını kullanarak canice planlarınaaletettinhepimizi.”

“Başkabirdileğinvarmı?”

“Lanetolsunsana!”

Hasangülümsedi.

“Butürlaflarbeniüzmez.”

İbni Tahir’in kuvveti tükeniyordu. Soğukkanlılığını korumaya çalışarak, “Beniöldürmedenöncesormakistediğimbirsoruvar,”dedi.

“Sorbakalım.”

Page 334: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Sana bizler gibi ruhen ve bedenen böylesine bağlı insanları kandırmanısağlayacakbuiğrençplanınasıldüşünebildin?”

“Ciddiciddidinlemekistermisincevabımısahiden?”

“Evet,istiyorum.”

“Dinleozaman…Son isteğini yerinegetireyim.TaraftarlarımahepArapasıllıolduğumusöyledim.Düşmanlarımsabununaksini ispat etmeyeçalıştılar.Biliyormusun,haklıydılarda.Amabuşekildedavranmakzorundaydım,zirasizİranlılarkendi ırkınızdanutanıyorsunuz.Peygamberindoğduğu topraklardangelenleribirdilenci bile olsalar kendinizden üstün tutuyorsunuz. Rüstem’in, Suhrab’ın,Minuçehr’in,Ferudun’untorunları,İran’ınoşaşaalışahlarının,Hüsrev’in,Ferhat’ınArşaklı hükümdarlarının vârisleri olduğunuzu unuttunuz. Dilinizi, Firdevsi’nin,Ensari’ninvedahaniceşairindili olanogüzelimFarsçayı terkettiniz.Araplarıninancınıkabulederekherşeyinizleonlarateslimoldunuz.ŞimdideTürkistan’dangelen Türklere boyun eğiyorsunuz. Zerdüşt’ün gururlu torunları yarım asırdırSelçuklununkendilerinehükmetmesinemüsaadeediyor!Gençken,öldürdüğünoBaş vezir ve Ömer Hayyam’la bir yemin ettik. Selçuklu işgalcileri kovmak içinelimizden geleni ardımıza koymayacaktık. Planlarımızı gerçekleştirmek içinmümkünolduğuncagüçlenecek, sonundanihai güce erişmek için de birbirimizedestekolacaktık.BenaraçolarakhemBağdat’ahemdeSelçuklularakarşıolanŞiileri kullanmayı seçtim. Vezirse Selçukluların hizmetine girdi. Başta onun buvazifeyi emellerimize ulaşmak için seçtiğini düşünmüştüm. Ama ona yemininihatırlattığımda kahkahalarla gülüp alay etti. Hatta o çocukça oyuna bağlılığımısürdürmemi şaşkınlıkla karşıladığını söyledi. Bana sadece sarayda bir vazifebulma noktasında yardım edecek kadar bir borcu olduğu kanaatindeydi. Lâkinkısa süredebenim tüm kalbimle yeminime sadık olduğumugördü.Arkamdan işçevirerek adımı kötüye çıkarıp saraydan atılmamı sağladı. Ancak etki alanımıgiderekgenişlettiğimigörüncebeniortadankaldırmayakararverdi.Başımaonbinaltın ödül koydu! İşte bu bizim gençlik hayallerimizin sonu olmuştu. Vezirmakamına kurulmuş, yabancıların şakşakçılığını yapıyordu.Ömer’se şarap içip,kadınlarla aşk yaşıyor, kaybettiğimiz özgürlüğüne hayıflanıp, tüm dünyayı alayaalarak gününü gün ediyordu. Ama ben yolumdan dönmedim. Bu ve diğertecrübelergözlerimiaçmıştı.İnsanlarınkayıtsızlığınıvemiskinliğinigörünceonlariçinkendimifedaetmeyedeğmeyeceğinekararverdim.Onlarıuyandırıpgözleriniaçmaya çalıştım bir süre. Sence halkın ezici çoğunluğu hakikatin ne olduğunaaldırıyormu?Umurlarındabiledeğil!Sadecerahatbırakılmakvehayalgüçlerinibesleyecek masallarla kandırılmak istiyorlar. Peki ya adalet? Şahsi ihtiyaçlarıkarşılandığı müddetçe onlar için bu kavramın da zerre kadar ehemmiyeti yok.Eğer insanlık böyleyse büyük hedeflere ulaşmak için bu zayıflıktan istifadeedecektim. Aslında anlamasalar da bu onların da faydasına olacaktı. İnsanlarınaptallıklarıyla saflıklarını kullanacaktım. Bencil istekleri, çıkarcı tavırları sonundabana kapıları ardına kadar açtı. Senin de saflarına katılmayı arzu ettiğin birpeygamber oldum. Kitleler arkamda toplandı, Bütün engelleri birer birer aştım.Şimdi biraz daha ileri gitme vakti, Selçuklular yıkılana dek devam edecek builerleyiş.Anlamıyormusun?Mantıksızmıkonuşuyorum?Yoksahaklımıyım?”

Page 335: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

İbni Tahir anlatılanları fal taşı gibi açılmış gözlerle takip ediyordu. Her şeyekarşıhazırlıklıydıamaHasan’ınkendisinihemdebuşekildemüdafaaetmesinihiçbeklememiştidoğrusu.

“Fedailerin inançlarının sağlam olduğunu söyledin. Hiç sanmıyorum! Altmışseneölümkorkusu içindeyaşadımben.Ölümümün İran’ın şanlı tahtını yabancıdespotların egemenliğinden kurtaracağını bilsem herhangi bir cennet mükafatıbeklemedensevesevecanımı fedaederdim.Enazındanoyıllarda.Tabuşimdigeçmişe bakınca görüyorum ki o despotlardan birini tahttan indirmeyi başarmışolsaydımdahiyerinihemenbirbaşkasıalırdı.Çünküölümümdenistifadeetmeyibaşarabilecekbiriyoktu.Bendebununüzerineböylebiramaçuğrunakendilerinifedaedecekbirilerinibulmaçabasınagiriştim.Amakimsegönüllüolmuyor,davauğruna kimse canını feda etmeye yanaşmıyordu. Başka birmetot bulmalıydım.Böylece senin de bildiğin gibi Deylem krallarının bahçelerinden istifade ettim.Hayatta aldatmaca nerede başlar, hakikat nerede biter? Bunu söylemesi zor.Zatenanlayamayacakkadardagençsin.Amabenimyaşımdaolsaydınozamancennetinkişinincennetolarakgördüğüyerolduğunuanlardın.Aldığıhazdaonuniçingerçektir.EğersenişiniçyüzünüanlamamışolsaydıntıpkıSüleyman’laYusufgibi büyük bir mutlulukla ölüme koşacaktın. Hâlâmı söylediklerim sana bir şeyifadeetmiyor?”

İbniTahirşaşkınlıkiçindebaşınıikiyanasallıyordu.

“Anlıyorgibiyim.Amabuçokkorkunçbirşey.”

“El-Arafmneolduğunubiliyormusun?”

“Biliyorum,Seyduna.Cennetlecehennemiayıranduvarınadı.” “Doğru.Denilirkibuduvaranababalarınınrızalarınıalmaksızınbüyükamaçlaruğrunaeldekılıçşehitolanların ikametineayrılmıştır.Cennetegidemezleramacehennemidehaketmemişlerdir.Onlarınkaderiherikitarafıdauzaktanseyretmektir.Bilmeleri için!Evet, el-Araf kendi bildikleri doğrultuda yürüyen gözleri açılmış kişiler için birsemboldür. Bak. Bir ara gerçekten cennette olduğuna inandın. Şimdiyse artıkinkarettiğin için cehennemdesin.AmaAraf ne zevkinnedehayal kırıklıklarınınyaşandığı yerdir. El-Araf ta iyiyle kötü dengededir. Uzun ve engebesiz bir yol.Ancak sınırlı sayıda insan bu yolda yürüyebilir. Bazıları buna kalkışmaktan bilekorkar. Çünkü Araf yalnızlığın yeridir. Seni diğerlerinden ayırır. O mertebeyeerişebilmekiçinçelikgibibirkalpgerekir.Anlatabiliyormuyum?”

İbniTahir,“Nekadarkorkunç,”diyeinledi.

“Bukadarkorkunçbulduğunne?”

“Her şeyi bu kadar geç idrak etmek. Bunları keşke hayatımın başındabilebilseydim.”

Hasan onu şöyle bir süzdü. Yüzü aydınlanmıştı. Ama ona, “Hayatına şimdiyeniden başlasaydın ne yapardın?” diye sorarken sesinde belirgin bir şüphe deseziliyordu.

“Öncelikle büyük zekaların keşfettiği her şeyi öğrenmeye adardım kendimi.Bütünilimleriinceler,tabiatvekainatınsırlarınavakıfolmayaçalışırdım.Dünyanın

Page 336: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

enünlümedreselerinegiderenbüyükkütüphanelerinigezerdim…”

Hasangülümsedi.

“Pekiyaaşk?Aşkıunuttunmu?”

İbni Tahir’in yüzü karardı. “O beladan uzak dururdum. Kadınlar hayâsızyaratıklar.”

“Öylemi?Buderinbilgiyenasılulaştınböyle?”

“Seninbunubilmengerek…”

“Meryem’i mi kastettin? O halde onun bana uzun zamandır senin içinyalvardığını da bil. Ama artık aramızda değil. Bileklerini kesti. Kan kaybındanöldü.”

İbniTahiradetayıkılmıştı.Yüreğindederinbirsancıvardışimdi.Evet,onuhâlâseviyordu.

“El-Araf’ıarşınlamakisteyenaşkındaefendisiolmalı.”“Anlıyorum.”

“Şimdibenimhakkımdanedüşünüyorsun?”

İbniTahirgülümsedi.

“Kendimisanaçokyakınhissediyorum.”

“Şimdibelkikalbindebüyükbirplanlakırkyılboyuncadünyayıgözlemlemeninnasılbirşeyolduğunudaanlıyorsundur.Sonrabüyükrüyayıgerçekleştirmekiçinyirmi yılı araştırarak geçirmenin de. Bu öylesine bir plan öylesine bir rüyaydı kiadetagörünmeyenbirefendidenalınanbiremirgibiydi.Dünyaysakalenikuşatanbirdüşmanordusu.Eğeraldığınemridüşmankuvvetlerinede iletmek istiyorsankaleden sağ salim dışarı çıkmaya mecbursun. Aynı anda hem cesur hem dedikkatliolmangerek…Anlıyormusun?”

“Giderekdahafazlaanlıyorum,Seyduna.”

“Benihâlâiğrençbirkatilolarakmıgörüyorsun?”

“Hayır. Şu an göründüğün kadarıyla bir katil değilsin.” “El-Araf a tırmanacakcesaretinvarmı?”

“Şuandanitibarenbaşkabirarzumyok.”

Hasanyanmayaklaşıpelleriniçözdü.

“Kalkayağa.Serbestsin.”

İbniTahirhayretleyüzünebakakalmıştı.

“Serbestmiyim?BeniZindana…”Sözlerinitamamlayacakhaldedeğildi.•

“Serbestsin!”

“Ne?Benmi?Seniöldürmeyegelmiştimbenburaya.”

“O İbni Tahir yok artık. Sen bundan sonra Avni’sin yeniden. El-Arafatırmanmaya başladın. Bir karga başka bir kargaya saldırmaz.” İbni Tahir

Page 337: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

gözyaşlarınaboğuldu.KendiniHasan’ınayaklarınındibineattı.

“Affetbeni!Affetbeni!”

“Git buradan evlat! Oku, dünyayı tanı. Hiçbir şeyden korkma. Her türlüönyargıdanuzakdur.Hiçbirşeyiaşınyüceltmegözünde.Hordagörme.Herşeyiaraştır.Cesurol.Artıköğrenecekbirşeykalmadığınakanaatgetirinceburayageridön. Ben burada olmayabilirim. Ama halkım burada olacak. Seni bağırlarınabasacaklarınıbiliyorum.İştebumertebeyeulaştığındaAraf’ındazirvesineçıkmışolacaksın.”

İbni Tahir istekle ellerini öptü. Hasan onu ayağa kaldırıp uzunca bir süregözlerininiçinebaktı.Sonradakucaklayıpöptü.

“Oğlum,” diye kekeledi parlayan gözleriyle. “Bu yaşlı kalbi mutlu ettin. Sanabiraz para vereceğim. Ayrıca seyahatinde lazım olabilecek her şeyi alabilirsinyanma.”

İbniTahirbirhayliduygulanmıştı.

“Bahçeleresonbirkezbakabilirmiyim?”

“Gelbalkonaçıkalım.”

Birlikte balkona çıkıp aşağıdaki bahçelere baktılar. İbni Tahir iç çekti. O anduygularına hâkim olamayacak hale gelmişti. Başını korkuluklara dayayarakhıçkırahıçkıraağlamayabaşladı.

İçeri dönünce Hasan gerekli talimatları verdi. İbni Tahir şiirleri de dâhil tümeşyalarını topladı. Bu şiirleri onun için çok değerliydi. Para ve silahlarını alıpkatırının sırtında kaleyi terk etti. Dışarı çıkınca çevresine şaşkın gözlerle baktı.Dünyaonayabancıgeliyordu.Sankigözleriniilkkezaçmışgibiydi.Cevaplanmasıgereken binlerce soru vardı aklında. Fedai İbni Tahir ölmüştü. Filozof Avnidoğmuştu.

YüreğibirhoşolanHasanodasınageridöndü.Kısabirsüresonrabüyükdailernefesnefesebirhaldeiçeridaldılar.

“Keler oluyor? İbni Tahir’in az önce kaleyi terk ettiğini biliyormusun?Herkesgördüonu.”

Hasanneşeylegüldü.

“Yanılıyorsunuz.Gözlerinizsizialdatmış.İbniTahirİsmailidavasıuğrunaşehitoldu.Sizingördüğünüzbaşkabiri olmalı.Buaradasizesöylememgerekençokgüzelbirhaberimvar.”

Büyükdailerbaşlarınısallayarakbakıştılar.

İbni Tahir’i Alamut’a getiren birlik Nihavend’e İbni Vakkas’ı esir alarakdönmüştü. Yolda sürekli yeni bir haber bekleyip durdular. İsmaili hareketininliderininölümhaberininyayılmasınıbekliyorlardı.Amaböylebirbilgiyoktu.

Nihavend’demerhumBaşvezirinoğluFarel-Mülkbabasının intikamınıalmakiçin,kaçangerçekkatilyerineİbniVakkas’ıidamettirdi.

Page 338: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

BusıradaİbniTahirçoktanİransınırınıgeçipHindistan’aulaşmıştı.

Page 339: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

19

Hızlı haberciler Baş vezirin öldürülme haberini’ diyar diyar yayarken aynızamanda Büyük Selçuklu topraklarına korku tohumlan ekmiş oluyorlardı. BaşvezirinÖldürülmesiöncedentahminedilemeyeceksayısızbaşkaolayasebebiyetvermiş, bununla birlikte ülke çapında belirsizlik ve kargaşa ortamının hükümsürmesinenedenolmuştu.

KuşatmaaltındakiİsmailihareketininHuzistan’dakimerkeziolanGirdkuhşehriyakınlarındakiGonbadanKalesibaşgösterenaçlıkvesusuzluknedeniyle teslimolmanın eşiğine gelmişti ki aynı Alamut’ta olduğu gibi bir gece içinde düşmanaskerleriçekilmekararıverdi.İsmailihareketinincandüşmanıBaşvezirölmüştü.Halefi Tac ül-Mülk Hasan’ın dostu olarak biliniyordu. Bu sebeple Kızıl Şarık’ınkuvvetleri sultandan ya da yeni Baş vezirden herhangi bir talimat beklemedenkuşatmayı kaldırıp, dağılmıştı. Böylece Hasan’ın habercisi keleye rahatçaulaşmış, Hüseyin Alkeyni’nin halefi Şeyh Bin Ateş’i bulup ona büyük daininkatiliyleilgilitalimatıiletmişti.ErtesigünzincirevurulmuşhaldekiHüseyinoldukçaiyisilahlandırılmışbirkervaneşliğineAlamut’agönderildi.

Başvezirinöldürülmehaberi sonundaosıradaHindistansınırı yakınlarındakibir ayaklanmayı bastırmaya çalışan sultanın en büyük oğlu Berkyaruk’a ulaştı.Ordunun bir kısmının komutasını kardeşi Sancar’a bırakıp geri kalan askerlerlemümkün olduğunca hızlı hareket ederek İsfahan’a çekildi.Niyeti taht üzerindekihakkımmüdafaa edip, üvey annesi Terken Hatun’la onun veziri Tac ül-Mülk’ünherhangibaşkabirgirişimdebulunmasınamaniolmaktı.

Bu sırada İsfahan’daki Tac ül-Mülk dört yaşındaki oğlu Muhammed’i tahtınvârisiolarakilanetmekiçingereklihazırlıklarıyapmıştıbile.Buplanaençokkarşıçıkan kişi artık yoktu. Zayıf iradeli sultan da en genç ve ihtiraslı karısınınisteklerine karşı koyacak halde değildi. Zaten hükümdar bunca karmaşanınortasında sanki hiçbir şey yokmuşçasına o zamana dek düzenlenen en büyükkutlamavemerasimlereiştiraketmeküzereBağdat’tabulunuyordu.Halifedışındaimparatorluğunçeşitliyerlerindengelenbinlercesultan,veliahtveüstdüzeyyetkilikendisine olan bağlılıklarım sunmak üzere Bağdat’ta toplanmıştı. Bunca seneliksadık danışmanının ölümü bu debdebeli merasime katılmasına mani teşkiletmemişti.Hiçbirşeyistemiyordu.Yeterincemutluyduzaten.

Lâkin sultanın ordusunun Alamut ve Gonbadan kaleleri önündeki kuşatmayıkaldırdıkları haberi Tac ül-Mülk’ü bir hayli tedirgin etmişti. Artık eski müttefiki

Page 340: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Hasan’ın tüm ülke için büyük bir tehdit olduğu kanaatindeydi. Büyük İranİmparatorluğu’nunyöneticiliğivasfınıNizamülmülk’tenaldığınagöreartıkülkeninhuzurundan kendisi mesuldü. Sultanın İsmaililerle son derece sert biçimdemücadeleedilmesitalimatıonuniçinenöncelikliemirdi.DerhalEmirArslantaş’laKızılŞarık’ıgörevlerindenalarakyerlerineikigençvekararlıTürksubayıtayinetti.Yeni tayin edilen bu komutanlara derhal dağılan birlikleri toplayıp bir kez dahaAlamutveGonbadanüzerinesaldırıyageçmeemriverdi.

“Yeterince heyecan yaşadık,” dedi Hasan iki büyük daiye. “Savaşa devamedebilmemiziçinbirazdinlenmemizlazım.Tabiiaynızamandakaledekihasarıdabir an önce onarmalıyız. Komutanla gururumuzu okşayacak türden bir barışyapmayaçalışalımbakalım.”

HalfaadlıfedaiyeBağdat’agidereksultanaHasan’ınşartlarımsunmasıtalimatıverildi. Hasan şunları istiyordu: Baş vezirin saldırısından önceki tüm kalelerİsmaililere teslim edilmeliydi. Sultan hasar gören kalelerin onarımı için tazminatödemeliydi. Bunun mukabilinde Hasan da bundan sonra yeni kale elegeçirmeyeceğini taahhüt ediyordu. Aynı zamanda da ülkenin tüm kuzey sınırınıbarbar istilacılara karşı müdafaa etmeye hazır olduğunu da bildiriyordu. Lâkinböylebirvazifeiçinhazırtutacağıordununmasraflarınınkarşılanmasıiçinsultanyıllıkellibinaltınödemeliydi.

Hasan mektubu mühürlerken gülümsüyordu. Taleplerinin aslında tam birmeydanokumamanasınageldiğinin farkındaydı.Sultanın,bu tavrınanekarşılıkvereceğini merak ediyordu. Neticede İran’ın en kudretli hükümdarından istediğişeyyıllıkbirvergidenfarksızdı.

Halfa elçi olarak kabul edilmek için gerekli tüm vasıflara haiz olsa da sultanyandaşları onu daha Hamedan’da tutuklayıp, Bağdat’a zincire vurulmuş haldegetirdiler. Sultanın muhafız birliğinin komutanı Hasan’ın mektubunu efendisineşenliğin en şaşaalı anında verdi. Hükümdar mührü söküp, merakla yazılanlarıokumayabaşladı.Birandaöfkedendudaklarıtitremeyebaşlamıştı.

“Bukutlamalarınortasındabanaböylesinepespayebirhaberigetirmeyenasılcüretedersin?”diyeadetakükrercesinebağırdı.

Muhafızbirliğikomutanıhemenyerekapandı.Affedilmesiiçinyalvarıyordu.

“Al,okuşunu,”diyebağırdısultan.

Maiyetindekilereçekilintalimatıverdi.Adetaçiledençıkmıştı.Perdeleriyırtıyor,duvardaki halıları yerlerinden söküyordu. Camı çerçeveyi kısacası kırılabilecekher şeyi kırıp dökmüştü. Sonunda soluk soluğa kalmış bir halde yastıklarınüzerineyığıldıkaldı.

“Banaşuhainigetirin,”diyeemrettikısıkbirsesle.

Elikolubağlı,korkuiçindekiHalfa’yıgetirdiler.

“Kimsinsen?”

Halfakekeleyerekcevapverdi.

Page 341: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Fedaimi?Yaniprofesyonelbirkatilsin!”diyebağırdısultan.

Karşısında yerde bağlı duran Halfa’ya önce bir tekme patlattı. Sonra hırsınıalamayınca ardı ardına vurmaya koyuldu. Sonunda da kılıcını çekip zavallıhaberciningırtlağınasapladı.

Hiddeti başladığı gibi ani biçimde dinmişti. Önündeki cesede baktıkçasakinleşiyordu. Özel katibiyle muhafız birliği komutanına, Hasan’ın bu şekildeutanmazcameydanokumasınanasılbirkarşılıkverilmesinimünasipbulduklarınısordu.

“Efendimiz, derhal İsmaililerin üzerine çok daha kuvvetli bir orduyla saldırıyageçilmeli,”diyetavsiyeettimuhafızbaşı.

“Ama yapılan terbiyesizlik de cevapsız kalmamalı,” dedi katip. “İzin verinadınızamünasipbirkarşılıkkalemealayım.”

Alamut’a bir haberci yollamaya karar verdiler. Mektupta katip, Hasan’a katil,vatan haini veKahire halifesinin paralı uşağı olarak hitap ediyordu.Onahaksızyeregaspettiğikaleleriderhalboşaltmasınıemrederek,aksitakdirdekalelerintaştaş üstünde kalmayacak şekilde yıkılacağı ve kadın, çocuk, yaşlı, genç ayırımıyapılmaksızıntümİsmaililerinkılıçtangeçirileceğitehdidindebulunuyordu.Ayrıcakendisi de en acımasız cezalara maruz kalacaktı. Haşmetli sultanın cevabıbundanibaretti.

GazneliHalefadlıgençbirsubayahabercilikvazifesiverildi.Atınaatlayıp,herhandaatdeğiştirerekaltıgündeAlamut’aulaştı.

MinuçehronukendikulesindealıkoyarakmektubuEbuAli’yeteslimetti.OdahemenHasan’ınyanmaçıktı.

HasanbüyükbirsoğukkanlılıklaokuduğumektubuEbuAli’yeuzatırkenBuzrukÜmid’i de yanına çağırttı.Onlara, “Kudret sultanın gözlerini kör etmiş. Yaklaşantehlikeyesırtınıdönüyor.Bizitanımakistemiyor.Yazık.”

Habercininzincirevurularakhuzuragetirilmesiniemretti.

Halefbunakarşıkoydu.

“Bubüyükbirsuç!”diyebağırdı.“Bensultanın,İranşahınınhabercisiyim.Benizincirevurmakonahakaretetmekleeşdeğerdir.”

Amabuitirazlarınbirfaydasıyoktu.EllerikollanbağlıbirşekildeçıkacaktıYüceEfendi’ninhuzuruna.

Dailerinbeklediğiönodayaalınırken,“Bumuameleyeşiddetleitirazediyorum,”dediöfkeyle.

“Habercimnerede?”diyesorduHasansakinbirifadeyle.

“Öncelikle…”diyebaşladıHaleföfkeliitirazlarınısürdürmeniyetiyle.

“Habercimnerede?”

Hasan gözlerini karşısındaki subaya dikmişti. Sert, emredici bir tondakonuşuyordu.

Page 342: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Halefinatçıbirtavırlahiçbirşeysöylemedenyalnızcabakışlarınıyereindirereköylecebekliyordu.

“Sağırmıoldunyoksa?Dur!Diliniçözecekbirşeygöstereyimsanaeniyisi.”

Kapıdaki hadıma celladı çağırmasını emretti. Gelirken yardımcısıyla işkencealetlerini degetirmesini istedi.Sonradabüyükdailere dönüponlarla sanki olupbitenlerhiçumurundadeğilmişçesinehavadansudanmuhabbetegirişti.

Halefbirdenkonuşmayabaşladı.‘

“BenburayaSultanadınageldim.Sadeceonuntalimatınıyerinegetiriyorum.”

Hasanonunsöyledikleriniduymuyorgibiydi.Dönüpyüzünebilebakmadı.

Cellatla iki yardımcısı geldi. Üçü de dev gibiydi. Hemen işkence aletlerinihazırlamaya giriştiler. Bir taşmangalı yere koyup içindeki kömürleri tutuşturmakiçin yellerlerken bir yandan da başka bir kutudan çıkardıkları tüyler ürperticibiçimdeşakırdayanmetalaletleribirköşeyediziyorlardı.

Halefinalnıteriçindeydi.Ağzıiyicekuruduğundansıksıkyutkunuyordu.

“Habercine ne olduğunu nereden bileyim?” dedi sesi titreyerek. “Ben sadecealdığımemriyerinegetirmeyegeldim.”

Hasansankisağırmışgibidavranıyordu.

İşkencehazırlıklarıbitincecellat,“Hazırız,Seyduna,”dedi.

“Yakmayabaşlayın.”

Cellatdemirbirmetalçubukalıpateştekızartmayakoyuldu.

Halefbirdenbağırmayabaşladı.“Bildiğimherşeyianlatacağım.”

Hasanhâlâkılınıbilekıpırdatmamıştı.

Çubuk kıpkırmızı kesildi. Cellat çubuğu mangaldan alıp esire doğru yöneldi.Bunugörenesiravazıçıktığıkadarbağırıyordu.

“Efendim,acıyınbana!Sultanhabercinizikılıcıylabizzatöldürdü.”

Ancak bu sözler Hasan’ın yeniden ona dönmesini sağlamıştı. Celladabeklemesiniişaretetti.

“Demek,dilin çözüldü.Sultanelçimihemdekendielleriyleöldürdümüdedinsen?Kötü,çokkötü.”

Habercinin içerigirdiği ilkandanberihepsultanınbuhareketinenasılkarşılıkvermesi gerektiğini düşünüyordu. Şimdi karşısındaki adama bakarken birdenaklınabirfikirgeldi.

“Hekimiçağır!”diyeemrettihadıma.

Halef tir tir titriyordu.Buyeniemrinkendisi içinpekhayraalametolmadığınınfarkındaydı.

Hasanbüyükdailereodasınagelmeleritalimatınıverdi.

Page 343: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Yarım yamalak önlemlerle yetinmemeliyiz,” dedi onlara. “Eğer düşmanı altetmek istiyorsak elimizi çabuk tutmamız gerek.Hayallere kapılmanın âlemi yok.Şuandanitibarensultantümgüçleriniüzerimizesalacaktır.”

Amayaptığıplanınmahiyetinionlarlapaylaşmıyordu.

Hadım,hekimingeldiğinihaberverdi.

“İçerialın,”dediHasan.

Yunanlıodayagiripyerlerekadareğildi.

“Esirigördünmü?”diyesorduHasanona.

“Evet,dışarıdabekliyor.”

“Tamam,gitonaiyicebakıpgerigel.”

Yunanlı,emriyerinegetirdi.Kısasüreiçindedegeridöndü.“Onabenzeyenbirfedaimizvarmı?”

Hekimsoruyuanlayamayarakşaşkıncayüzünebaktı.

“Ne demek istediğini anlayamadım, Seyduna,” dedi. “Yüzü biraz rahmetliÜbeyde’yiandırıyor.”

Hasan’ıngözlerisabırsızlıklaparıldıyordu.

“BelkideikihaftaöncebiryerlereyolladığınHalfa’yabenziyordur.Çokmukötübir benzetme yaptım? Afan’a mı benziyor yoksa? Vazgeçtim… Bacakları Cafergibideğilmi?Bildimmi?”Yunanlıteriçindekalmıştı.

Hasangüldü.

“Senhemiyibirhekimhemdekabiliyetlibircerrahsın.Mesela,diyelimCafer’i,buadamabenzetebilirmisin?”

Hekim’inyüzüaydınlandı.

“Bu sanatı bilirim, evet. Geldiğim yerde uzun süre bu hususta çalışmalaryapmıştım.”

“İşteşimdioldu.”

“Yani şaka yapmıyorsun öyle mi, Seyduna? Dışarıdaki adam kısa boylu,kıvırcık sakallı, kemerli burunlu biri. Yanağında da kocamanbir leke var.Bu birbaşkasına aktarılmak için yapılmış bir yüz adeta. Ama çalışırken modeliminsüreklikarşımdaolmasınamüsaadeetmengerek.”

“Pekala.Amayeterincebenzerlikyaratabileceğinigarantiediyormusun?”

“Biryumurtanındiğerinebenzediğikadarhemde.Sadeceihtiyacımolanşeyleritedariketmemiçinbanabirazzamanver.”“Pekala,gitveişebaşla.”

HekimgidinceHasan,Cafer’içağırttı.

Gelince de ona, “Sana çok özel bir vazife vereceğim,” dedi. Eğer yerinegetirebilirsen İsmaililer adını yıldızlara yazacaklar. Cennetin kapıları da sana

Page 344: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

ardınakadaraçılacak.”

Cafer, İbni Tahir’i hatırladı. Bir şehit olarak anılıyordu kalede. Gerçi onunAlamut’a döndüğünü sonra da kendisine teslim ettiği emanetleri de alarakmutluluktan uçarcasına kaleyi terk ettiğini görmüştü. Anlaşılmazlıklarla dolu,muhteşemgizemlersaklıydıburada.

“Nasılemredersen,Seyduna!”

Yüzügururlaparlıyordu.

Bu sırada Halef ön odada kendisini bekleyen korkunç işkenceleri düşünerekdehşetle bekliyordu. Cellat kollarım çıplak göğsünde kavuşturmuş birkaç adımyanında duruyordu. Zaman zaman da elçiye alaycı bakışlar fırlatıyordu.Yardımcılarıdaaradasıradaateşicanlandırmak içinyelliyorlardı.Bazendeesirikorkutmakiçindemirlevediğerişkencealetleriyleoynuyorlardı.

Hekimihtiyaçduyacağıaletlerlegeridöndü.

Hasan, Cafer’e dönerek, “Öncelikle yan odadaki mahkuma iyice bakmanıistiyorum. Onun her hareketini, konuşma tarzını, kendini ifade etme biçimini,hakkında anlattığı her şeyi hatırlaman gerek. Onunla konuşacağım sen dedikkatle dinle, hiçbir şeyi atlama! Çünkü onu seninle temas kuran herkesi oolduğuna inandıracak derecede iyi taklit etmen gerekiyor. Kısacası senden oolmanıistiyorum.”

Cafer’inpeşisıraönodayadöndü.Celladahazırolmasıtalimatımverdi.Sonradaesirisorgulamayabaşladı.

“Adınne?Nerelisin?”

Halefkendinitoplamayaçalışıyordu.

“Bensultanımızınelçisiyim…”

Hasanbirdenöfkelendi.

“Cellat, aletlerini hazırla…Seni son kez ikazediyorum.Sadece sorduklarımacevap ver. Seni Alamut’ta tutacağım. Bana verdiğin bir tek bilginin bile doğruolmadığını anlarsam da seni aşağıdaki avluda dört parçaya böldürteceğim.Anladınmı?Şimdicevapversorularıma.Konuş!”

AdımHalef,Ömer’inoğluyum.AilemGazneli’dir.Oradadoğupbüyüdüm.”

“Bunları unutma, Cafer! Kaç yaşındasın ve ne zamandan beri sultanınordusundasın?”

“Yirmi yedi yaşındayım. On altı yaşımdan beri ordudayım.” “Orduya nasılkatıldın?”

“Hüseyin’inoğluamcamOsmanmuhafızbirliğininkomutanıdır.Benisultanaotavsiyeetti.”

“Şimdiyekadargörevyaptığınyerlerinisimleri?”

“Önce İsfahan’da sarayda hizmet ettim. Sonra da doğrudanSultan’ın emrine

Page 345: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

girereközelulağıolarakülkeninheryanınıdolaştım.”

Bulunduğu şehirleri, bulunma sürelerini, birlikte yolculuk ettiği kervanları,kullandığı askeri güzergahları ayrıntılarıyla anlattı. Görüşme sırasında ikisindende birer oğlu olan iki karisi olduğunu ifade etmişti. Hasan daha fazla ayrıntıüzerinde duruyordu. Komutanlarından, alışkanlıklarından, şahsi ilişkilerinden,arkadaşlarından, boş zamanlarında neler yaptığından bahsetmesini istedi.İnsanlarlailişkilerini,sultanlakaçkezkonuştuğunu,onunlanasılbirmünasebetleriolduğunuayrıntılarıylasordu. İsfahanveBağdatsaraylarındaki ikametineayrılanbölümleri,sultanınhuzurunaçıkmak istediğindeneyapmasıgerektiğinianlattırdıBağdat’takisarayınplanlarını,uyulmasıgerekenprotokolkurallarınıöğrendi.

Kısa zaman zarfında Cafer bambaşka bir hayata adım atmış, yeni hayatınauyumsağlamaçabasınagirişmişti.

Sonunda Hasan mahkumdan Alamut yolculuğunu detaylarıyla anlatmasınıistedi.Atlarımdeğiştiripgeceyigeçirdiği tümkervanlarınadlarınıyazdırdı.Sonradacellattansoyunabilmesiiçinelleriniçözmesiniistedi.

Halefdehşetleirkildi.

“Budanedemekoluyor?”

“Çabuk ol! Oyalanma! Beni başka metotlar kullanmaya zorlama. Sarığını daçıkar.”

Halefinleyerek,“Herşeykabulümamabunuyapmayın,efendim!”dedi.“Banabuutancıyaşatmayın!”

Hasan’ın işaretiyle cellat onu tek eliyle boğazından yakaladı. Bir yardımcısısıcakdemirimahkumunçıplakgöğsüneyaklaştırdı.Dahatemasetmedenderidentıslamabenzeribirsesgelmiş,hemenkızarmıştı.

Halefkontrolsüzbirçığlıkattı.

“Neistersenizyapınamayakmayınbeni!”

Bütüngiysileriniçıkartıpelleriniarkasındanbağladılar.

Cafer tüm bunları gözünü bile kırpmadan takip ediyordu. Kendine tammanasıylahâkimdivebundandaiçiniçingururduyuyordu.

“Şimdisırasende,hekim,”dediHasan.“Mahkum!Vücudundakiyaralarınnasılolduğunuanlat.”

Azöncekidehşetin izlerini taşıyanHalefcılızbirseslesultanınhadımlarındanbiriyle kavgaya tutuştuğunu anlattı. Bu sırada Yunanlı ince, keskin bıçaklarıylauzunca bir iğneyi, çeşitli sıvıyı ve merhemleri hazır etmişti. Sonra Cafer’denbelinden yukarısını soymasını istedi. Kendi kollarını da bir sanatçı edasıylakıvırmıştı. Cellatın yardımcılarından birinden içinde çok sayıda ilacın bulunduğubirkutuyututmasınıistedi.Sonradaİşekoyuldu.

İlkolarakCafer’invücudununçıplakolanbölümlerinemerhemsürdü.Sonradaburalara halef’in vücudundaki yaraların şekillerini çizdi. Cellatın diğeryardımcısındanbıçaklaiğneyiateşteısıtmasınıistedi.Sonradaderiyiyakıp,kesip

Page 346: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

biçmeyebaşladı.

Caferdudaklarınıısırıyordu.YüzüacıdanbembeyazkesilmiştiamaHasanonabakıncasankihiçbirşeyhissetmiyormuşçasınagülümsedi.

ArtıkyavaşyavaşHasan’ınplanınıanlayanHalefdehşetekapılmıştı.Eğerbudönüşüm başarıyla yapılabilirse bu İsmaili genç sultanın huzuruna en ufak birengelle karşılaşmadan çıkabilecekti. Baş vezirin başına gelenler sonrasında neolacağınındaapaçık işaretiydi.Böylesibircinayetealetolduğumiçinlanetleneceğimdiyedüşündü.Korkumdizginlediyorduiçindenbirses.Sultaniçinvazifeniyap!

Bacakları bağlı değildi.HekiminCafer’in yanağını çizmeyebaşladığı anadekbekledi.Sonradaanidenhekiminkamınasertbirtekmepatlattı.

HekimdarbeninetkisiyledengesinikaybederkenCafer’inyanağınıdaboydanboya çizdi. Gencin yanağı bir anda kan içinde kalmıştı. Halef de dengesinikaybetmiştiamadüşerkenkendisinihekiminüzerineattı.Ağzıhekimindirseğinedenkgelmişti.İçgüdüselbirgüçledişleriniadamındirseğinegeçirdi.Hekimacıylaçığlığıbastı.

Ebu Ali, Cafer ve cellat, Halef’i hekimin üzerinden uzaklaştırabilmek içinacımasızca tekmeliyorlardı. Ancak cellatın yardımcılarından biri sıcak metalçubuğu mahkumun sırtına basıncaya kadar bu tekmeler bir işe yaramamıştı.Ancak o andan sonramahkum inleyerek diğer tarafa yuvarlandı. Şimdi elleriyleyarasınınolduğuyereulaşmayaçalışıyordu.

Oesnada,Hasan,“Onuişkencetezgahınaalın,”diyeemretti.

Halef tümgücüyle dirensededemir gibi yumruklar kısa sürede tümdirencinikırdı. Birkaç dakika içinde kol ve bacakları yanlara açılarak işkence tezgahınabağlanmıştı.

Epey bir süre inleyenYunanlı sonunda kendini toplamayı başardı. Kolundakiyarayı yıkayıp, temizledikten sonra sardı. Cafer kan içinde dönüştürme işinindevametmesinisabırlabekliyordu.

“Buaşağılıkherifherşeyiberbatetti,”diyeinlediYunanlı,gencinyüzünübirazdahayakındaninceleyince.“Yanağındakibuderinkesiğineyapacağım?”

“Şimdiliktemizleyeter,”dediHasan.“Sonraneyapacağımızakararveririz.”

Sonra cellata, “İşkenceye başlayın. Kendinden geçince yine faydalanacağızondan.”

Makine gıcırdayarak mahkumun vücudunu germeye başladı. Eklemlerikopuyor, kemikleri birer birer kınlıyordu. Halef acıyla çığlık çığlığa bağırmayabaşladı.

Hekimçoksarsılmıştı.Bircerraholmasınakarşındahaönceböylesinehayvaniçığlıklarduymamıştı.’

Hemen Cafer’in yarasını temizledi. Hasan gelip yarayı inceledikten sonra,“Cafer,” dedi. “Bu yarayı yüzüne sultanın habercisi olduğun için Alamut’taİsmaililerin komutanının açtığını söyleyeceksin. Sultanın mektubuna öfkesinden

Page 347: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

yüzünekılıcıylavurdu.Anladınmı?”

“Anladım,Seyduna.”

“Hekim,işibitir.”

Bu sırada Halef kesik kesik çığlıklar atıyordu. Ancak sesi her an biraz dahakesiliyorgibiydi.Sonundadaçığlıklarzorluklaişitilebileninlemeleredönüştü.

Cellatbirdendurdu.Mahkumkendindengeçmişti.

“Güzel,”dediHasan.“Bizeihtiyacınyokartık.”

Hasan’la birlikte büyük dailer kulenin tepesine yönelirken hekim de hünerlielleriyleCafer’isultanınhabercisiHalefedönüştürmeçabasınagirişti.

Birkaçsaatsonradönüştürülmüş,tepentırnağahabercininkıyafetinebürünmüşCafer,YüceEfendi’ninhuzurunaçıktı.Hasanirkildi.Benzerlikmüthişti.Aynısakal,aynıbıyık,yanaktaaynıeskiyara,aynıkemerliburun.Hattakulağınınyanındakidoğum lekesi bile aynıydı. Yalnızca yanağındaki taze yara bir farklılık arzediyordu.

“Kimsinsen?”

“AdımHalef.Ömer’inoğluyum.AilemGazneli…”

“Güzel.Herşeyiböyleezberledinmi?”

“Ezberledim,Seyduna.”

“Ozamaniyidinlebeni.Atınaatlayıpsultanınelçisinin

Alamut’a gelirken kullandığı güzergahı takip ederek Bağdat’a gideceksin.SultanaAlamut’unefendisininmesajınıgötürüyorsununutma.Yoldakihanlarıdabiliyorsun zaten. Gözünü kulağını aç. Sultanın üzerimize ordu gönderipgöndermediğini öğren. Ne pahasına olursa olsun onu görmeye çalış. Ancaksultana iletebileceğinhaberlerinolduğunusöyle.OnlarasanaAlamut’taçokkötümuamele edildiğini anlat. Anlıyor musun beni? Burada birkaç tane hap var.Hatırladın mı? Seyahatte bunları da yanına al. Her gece bir tane yut. Amasonuncusunu sultanın huzuruna çıkacağın zamana sakla. İşte bu da zehirlihançer.Yalnızdikkatliol,küçükbirsıyrıkbileölümenedenolur.Sultanınhuzurunaçıkıncabudünyadakiİsmaililerarasındaölümsüzlükmertebesiniöbürdünyadadacennetikazanmak içinneyapmangerektiğinibiliyorsun.Herşeyiaçıkçaanladınmı?”

“Evet,Seyduna.”

Cafer’inyanaklarıheyecandanateşgibiyanıyordu.

“İmanınsağlammısenin?”

“Evet,Seyduna.”

“Yakararlılığın?”

“Aslasarsılmayacakderecede.”

Page 348: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“İçimde,yüzümükaraçıkartmayacağınadairgüçlübirhisvar.Bukeseyiyanınaal. Yol boyunca hayır dualarımı senden eksik etmeyeceğim. Kendine ve tümİsmaililereonurkazandırmayagidiyorsununutma.”

Onu gönderdi. Alamut yeni bir canlı hançeri hedefine yollamıştı. Hasanbahçeyeindi.

Meryem’leHalime’nin sondereceüzücübiçimdearalarındanayrılmasıbahçesakinlerinibüyükumutsuzluğasevketmişti.Üstelikburuhhalindenyalnızcakızlardeğil,hadımlarhattaApamadabirhaylietkilenmişti.

Meryemservi ağaçları arasındaki küçükbir açıklıkta toprağa verilmişti.Kızlarmezarı,lale,nergis,menekşeveçuhaçiçekleriylesüslemişlerdi.Fatmabirkayayabüyük bir özenle ağıt yakan bir kadın figürü çizmişti. Ama resmi imzalamakiçinden gelmemişti. Meryem’in mezarının hemen yan tarafında yine Fatma’nınyaptığıbirceylanresmiyeralmaktaydı.Ceylanresmininoyulduğuyerinetrafınıdaçiçeklerlebezemişlerdi.BöyleceHalime’ninhatırasınıdayaşatmışoluyorlardı.Hersabahburayıziyaretedip,kaybettikleriarkadaşlarıiçingözyaşıdöküyorlardı.

Fatma,Meryem’in yerini almıştı.AmaHasan’ladoğrudandeğil ancakApamaaracılığıylagörüşebiliyordu.ZatenApama’ylaFatmaarasındaherhangibirsorunda yoktu. Üstelik Apama son zamanlarda iyiden iyiye içine kapanmıştı. Bazengörünmez biriyle sohbet edermişçesine elini kolunu sallayarak bahçelerdeheyecanlı tavırlarla koştururkengörüldüğüoluyordu.Onubu halde gören birkaçkız arkasından gülmüştü ama karşısında ondan eskisi kadar korkuyorlardı.Apama’nın gece ziyaretlerinin meyve vermemesi hususunda umulduğu kadarbaşarılıolamamıştı.Züleyha,LeylaveSarabüyükbirheyecanlaiçlerindeyepyenibir yaşamın gelişmekte olduğunu hissediyorlardı. Cada’yla Safiye içlerinde enheyecanlıolanlarıydı.Bahçelerinbebeklerledolmasınısabırsızlıklabekliyorlardı.

Hasanölenlerinyerineikiyenikızyollamıştı.Gelenleraslındasessiz,mütevazıkızlardıamaenazındanortamıntekdüzeliğinibirnebzedeolsacanlandırmışlardı.

“Sonbahar geldi bile. Yakında kış kapımızı çalacak,” dedi Hasan, Apama’ya.Boş bahçelerden birinde dolaşıyorlardı. “Son sıcak akşamları iyideğerlendirmemiz gerek. Havalar soğumadan buraya birkaç genç dahagetirmeliyiz. Çünkü önce yağmurlar sonra da kar başlayınca cennet zevkleriyledolubirbahçediyebirşeykalmayacakortada.”

“Pekikışınkızlarneyapacak?”

“Sende yeterince deve ve koyun yünü var. İpek de. Bırak yün eğirip, dikişnakışlauğraşsınlar.En iyi yaptıkları işlerdeustalaşsınlar iyice.ÇünküAlamut’unhertürlüşeyeçokihtiyacıvar.”

“Pekiyaokul?”

“Onlaraöğreteceğinbirşeykaldımı?”

“Hayır, öğrenmeyi bir türlü başaramadıkları aşk sanatı dışında hiçbir şeykalmadı.”

Hasanuzunzamandırilkkezbukadarçokgülmüştü.

Page 349: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Olsun, en azından amacımızın ne olduğunu biliyorlar. Görüyorsun ben deseninleaynıdurumdayım,yerimebırakabileceğimkimsemyok.”

“Oğlunvar.”

“Evet.Herankaleyegetirilmesinibeklediğimbiroğlumvar,doğru.Gelincedeonunboyunubirbaşkadarkısaltmayıplanlıyorum.”

Apamaonabüyükbirdikkatlebakıp,“Şakayapıyorsun?”dedi.

“Neşakası!Endeğerlidostumu,sağkolumuöldürenohainböylebircezadanbaşkanehakediyorki?”

“Amaoseninoğlun!”

“Oğlummu?Budanedemek?Belki…Belki.Gerçisenbenimnekadardikkatliolduğumubilirsinamayinedefizikselolarakoğlumolmaihtimalivar,doğru.Amahiçbir zaman onu ruhen evladım olarak kabul etmedim.Belki bir ara bu fizikselbağı gereksiz yere önemsediğim oldu ama artık o günler geride kaldı. Aslındayerimibırakabileceğimbirivarbelkide.Amaodaşuançokuzaklarda,dünyayıgezmeklemeşgul.Adısanayabancıgelmeyecek.İbniTahir.”

“Anlamadım. İbni Tahir mi dedin? O ölmedi mi? Baş veziri öldüren o değilmiymiş?”

“Evet,oöldürdü.Amasağsalimgeridönmeyidebaşardı.”

“VesenHasan,gitmesinemüsaadeettin,öylemi?”

“Evet,ettim.”

“Nasılolur?”

“Eğer kalbimdekileri gerçekten okuyabilseydin anlardın. O bizden biri oldu.Oğlum, küçük kardeşim gibi. Her gece onun biraz daha gelişme kaydettiğinidüşünerek uyuyorum. Benim gençliğimde kat ettiğim yollardan geçiyor. Bazenonun için endişeleniyor, bazen de artık gözlerinin açıldığını, keşiflerdebulunduğunu, dünya görüşünün değiştiğini, ortaya bambaşka bir şahsiyetinçıkmaktaolduğunuhissediyorum.Ah,onunvarlığıbanabüyükgüçveriyor.”

Apama başım iki yana salladı. Bu karşısındaki Hasan onun için neredeysebambaşka biri gibiydi. Yanından ayrıldığında kendi kendine, “Birine bu derecebağlandığınagörekendisiniçokyalnızhissediyorolmalı.Evet,aynıandahemçokkorkunçhemdeçokiyibirbabao,”diyedüşündü.

Ertesi gün Gonbadan’dan gelen kervanla Hasan’ın zincire vurulmuş oğluHüseyin Alamut’a ulaştı. Tüm garnizon Huzistan’ın büyük daisinin katilini kendigözleriylegörmekiçintoplanmıştı.

Zincirlerini şakırdatarak ilerleyen Hüseyin babasının karşısında dimdikduruyordu. Hasan’dan biraz daha kısa olsa da aralarında çarpıcı bir benzerlikolduğu açıktı. Yalnız Hüseyin’in gözlerinde çok daha vahşi, neredeyse hayvaniolarak nitelendirilebilecek bir ifade vardı. Çevresindekilere sık sık nefret dolubakışlar fırlatıyordu. Onunla göz göze gelenler adeta damarlarındaki kanındonduğunu hissediyorlardı. Sanki birden üzerlerine atılarak onları parça parça

Page 350: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

edecekmiş gibi duruyordu.Amaelini kolunu bağlayan zincirler bunu yapmasınamani oluyordu. Zaten onun da bu durumu tam bir işkence olarak gördüğüortadaydı.

Minuçehronusıradanbirmahkumgibikarşıladı.

“Beniderhalbabamagötürün!”

Minuçehronuduymamışgibihareketediyordu.

“Abuna!Yanınaaltıadamalvebumahkumuzindanagötür!”

Hüseyinöfkedenköpüklersaçarakbağırdı.

“Nedediğimiduymadınmı?”

Minuçehronaarkasınıdöndü.

Hüseyin dişlerini gıcırdatıyordu. Ayaklan zincirle birbirine bağlı olmasınarağmenMinuçehr’earkadanbirtekmeatabilmeyibaşardı.

Minuçehrderhalarkasınadöndü.Yüzüöfkedenkıpkırmızıkesilmişti.Hüseyin’insuratınınortasınasertbiryumrukpatlattı.

Hüseyinöfkedendeliyedönmüştü.

“Ah,bağlıolmasaydımciğerinisökerdimsenin,itoğluit.”

Abuna’yla adamları onu ite kaka muhafız kulesinin altındaki, Alamut’un enkorkulan zindanına götürüp, arkasından iterek bir hücreye attılar. Dengesinikaybedipyüzüstüyerekapaklandı.

“Bekleyin! Hele bir serbest kalayım, uyuz itler gibi can vereceksiniz elimde!”diyeavazıçıktığıkadarbağırıyordukapalıkapılarınardından.

Tamikiaydırzincirebağlıyaşıyordu.Yakalanmışvebirkafesekapatılmışvahşibirhayvangibihissediyordukendini.İçitümdünyakarşıderinbirnefretledoluydu.Serbestkaldığındakarşısınailkçıkanıelleriyleboğazlayacağınaemindiartık.NeHüseyinAlkeyni’yi öldürdüğü için herhangi bir pişmanlık hissediyor ne de kendigeleceğinden endişe ediyordu. Daha küçük bir çocukken dahi yaptıklarıylaçevresindekileridehşetedüşürürdü.Dizginlenmesimümkünolmayanheranöfkelibir kişiliği vardı. Babası onu küçük bir çocukken terk etmişti. Tıpkı Hatice veFatma gibi Hasan’ın ikinci karısından dünyaya gelmişti. Annesiyle dedesininFiruzkuh’daki evlerinde yaşamıştı. Dedesi onu dayak ve açlıkla terbiye etmeyeçalışmıştı. Ama Hüseyin kolay kolay itaat edecek biri değildi. Arzularına maniolmaya çalışan herkese, başta da dedesine karşı en sert şekilde meydanokumaktanbiranbilegeridurmazdı.NeticedekısasüredededesiHüseyin’incandüşmanıhalinedönüştü.Gününbirindedepusukurupdedesinibüyükçebirtaşlaöldürdü.Ogünden itibaren yalnızca akrabaları değil, yaşadığı çevredeki herkesondankorkmayabaşlamıştı,Tarladaçalışmayıreddediyor,hattahayvanlaradahibakmıyordu.Askerlerlevakitgeçirip,onlarınatlarıylailgileniyorduyalnızca.

Babasının Mısır’dan dönüp İran’ın kuzeyine yerleştiğini söylediklerinde onunyanınagitmeyekararverdi.Ogünlerdebabasınıhiçtanımıyordu.Sadecedünyayıgezdiğini,çokhareketlibirhayatsürdüğünüişitmişti.Busebepledeonunlabirlikte

Page 351: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

maceralaraatılabileceğini,amaçsızbirhayatsürüp,serseriliğintadınıçıkaracağınıdüşündü.Amadahababasınınkarşısınaçıkarçıkmazbirbirlerinetabantabanazıtolduklarınıanlamıştı.Babasıondanhayattaençokiğrendiği,horgördüğüşeyleriyapmasını talep ediyordu: Öğrenmek, itaat etmek ve çalışmak. Kısa süredebabasından da nefret etmişti. Başlangıçta bu nefretini bir şekilde gizlemeyibaşardı. Ama sonunda kendisine daha fazla hâkim otamayarak adeta öfkesinikustu.“Dersçalışmakaptallaragörebirşeydir.İtaatideancakköleleryapar.İkisideumurumdadeğilbenim.Dersçalışmaktanda itaatetmektende iğreniyorum!”Hasan,“Güzel,”diyeyanıtvermişti.Sonradaonunbirdireğebağlanarakherkesinhuzurunda kırbaçlanmasını istedi. Bu cezanın ardından da onu burnu sürtülsündiyepiyadeolarakHüseyinAlkeyni’ninyanmagönderdi.Gonbadan’dadabüyükdaiye itaatsizlik yaptığında Hüseyin Alkeyni, Hasan’ın talimatıyla onu zindanaatmayakalkmış,buesnadafırsatınıbulanHüseyindeonuöldürmüştü.

Kendisine nasıl bir ceza verilebileceğini pek düşünmemişti. Zaten işlediğicürümün İsmaililerin gözünde ne derece ağır olduğunun da bilincinde değildi.NeticedeHüseyinAlkeynionu,YüceEfendi’ninoğlunuzindanaatmayakalkmış,oda yapılan bu hareketi büyük bir saygısızlık olarak telakki etmişti. Böylesi birdurumdabaşkanasıldavranabilirdiki?Dahadaötesiayrıcalıklıbirbabayasahipolmanın onu başkalarından çok daha farklı haklarla donattığı kanaatindeydi.KeşkeHüseyinAlkeyni’ye yaptığı şeyi sonunda kendisini zincire vurup, zindanaatmayı başaranBinAteş’e de yapabilseydi.Şimdi de kendisini derhal babasınagötürmekyerineburayatıktıklarıiçinöfkedençıldırmanıneşiğinegelmişti.

EbuAli,Hasan’aoğlununkaleyeteslimedildiğinibildirdi.

“Güzel.Onunlakonuşalımbiraz.Getirinburaya.”

Abuna’ylaadamlarımahkumualmayagittiler.

“Kalk!Çabuk!Seyduna’nınhuzurunaçıkacaksın.”

Hüseyindişlerinigösterereksaldırganbirtavırlasırıttı.

“Allah’aşükür.Yakındasırtınızakırbaçyağdırmafırsatıbulacağım.”

Binanın dışında Abuna onu Hasan’ın muhafızlarına teslim etti. O an tuhaf,içgüdüselbirkorkuhissetti.Buradanayrıldığındanberikaledebüyükdeğişikliklerolmuş gibiydi. Her yana sert, çelik gibi bir disiplin hâkimdi. Kalenin katı ve sonderecekudretliellertarafındanidareedildiğiaçıkçabelliydi.

Koridordagördüğühadımlarnefretinidahadaartırdılar.Merdivenlerinsonundaelindegürzlehiçkıpırdamadanyalnızcagözleriylekendisinisüzendevinkarşısınaçıktığındaysagidişatınpekdehayraalametolmayabileceğinidüşünmeyebaşladı.Babasınınbudereceiyikorunanbirioluşunaçokşaşırmıştı.

Hasan’ınodasınagirsedeukalalığındanödünvermeyerekeşikteöylecedurdu.Babası da divana uzanmış, önündeki kağıtları karıştırmaklameşguldü. Bir süresonrabaşınıkaldırıpoğlunabaktı.Ayağakalktı.Muhafızlaraçıkmalarınıişaretetti.SonradaHüseyin’itepedentırnağasüzdü.

“Önceşuzincirlerimiçözdür!”

Page 352: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Hüseyinbunuadetameydanokurcasınasöylemişti.

“Zincirevurulmamışsuçluolurmu?”

“Nezamandırbiroğlunbabasınınkarşısınabuşekildeçıkarıldığıgörülmüş?”

“Herşeyinbirilkivardır.”

“Bendenkorkuyorsunsen.”

“Kuduzköpekleribileöldürmedenöncebağlarlar.”

“Nekadarharikabirbabasın!”

“Haklısın.Veşimdideseningibibirininbabasıolmanıncezasınıçekiyorum.”

“Yanibeniserbestbırakmakgibibirniyetinyok?”

“Suçunun cezasının ne olduğunu bilmiyorsun galiba? Kanunu koyan benim.Onuilkuygulamaşerefidebanadüşecek.”

“Tehditlerinle beni zerre kadar korkutamıyorsun, haberin olsun.” “Seni aptal!Budala!”

“İstediğinisöyle.Umurumdadeğil.”

“Allah’ım. Hâlâ nasıl bir suç işlediğinin farkında değilsin.” “Biri beni zincirevurursasonuçlarınadakatlanır.”

“Yani en yakın dostumu, yardımcımı sırf benim emrimi yerine getirmeyeçalıştığıiçinmiöldürdün?”

“Seniniçindostbirevlattandahamıönemli?”

“Maaleseföyle.”

Bütünİranseningibibirbabaylagururduysunöyleyse.Bananeyapacaksın?”

“Yazdığımkanunkomutanınıöldürenbiri içinneyehükmediyor?” “Yazdıklarınıokumadım.”

“Önemli değil. Ben söyleyeyim sana. Kanuna göre önce mahkumun sağ elikesilirsonradatümmüminlerinhuzurundaboynuvurulur.”

Hüseyindehşetekapılmıştı.

“Bana da bunları yaptıracağım söylemiyorsun herhalde?” “Sence kanunlarıeğlenceolsundiyemiyazdım?”

“Doğru. Böyle bir babanın karşısında gerçekten tüm dünya titrer.” “Benitanımıyorsun.”

“Galibaöyle.”

“Hâlâeskisikadarterbiyesizsin.”

“Nebekliyordun?”

“Senin zırvalarına ayıracak zamanım yok. Yarın dailerin huzurundayargılanacaksın. Çarptırılacağın cezayı da zaten biliyorsun. Bir daha benimle

Page 353: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

konuşamayacaksın.Annenenesöylememiistersin?”

“Bana böyle bir baba seçtiği için ona teşekkür ettiğimi söyle. Bir hayvan bileyavrusunadahaiyidavranırdı.”

“Çünkübirhayvandaondan.Amainsanlarınzekaları,uymakzorundaolduklarıkanunlarıvardır.Söylemekistediğinbaşkabirşeyvarmı?”

“Sana ne söylenebilir ki? Nasıl olur da tek oğlunun öldürülmesine rızagösterirsin?Vârisinkimolacak?”

Hasan yüksek sesle güldü. “Sen mi benim vârisim olacaktın? Tamamıylamantık ve zeka üzerine kurulu bu teşkilatı yönetebileceğine gerçekten inanıyorolamazsın. Eşeklere yular takmaktan başka ne bilirsin sen? Kartallarınhükümdarlıklarını buzağılara bıraktıkları görülmüş şey midir? Bu yüzden miistediğinherşeyiyapabileceğinidüşündünyoksa?”

Hüseyinonabakışlarıylaparçalamakistercesinebüyükbiröfkeylebakıyordu.

“Köpekten köpek, sığırdan buzağı olur. Hık demiş babasının burnundandüşmüşdemezlermi?”

“Olafgerçeksebudurumdasenbenimoğlumolamazsın.”

“Busözlerinleannemehakaretettiğininfarkındamısın?”“Alakasıyok.Sadecesenin iddianın köpekler ve sığırlar için doğru ama insanlar için yanlış olduğunuifadeetmekistedim.Yoksababalarınzekalarıvecesaretleriylekurduklarıkrallıklarevlatlarınınaptallıklarıveyetersizlikleriyüzündençökmezlerdi.”

“Doğru. Lâkin dünyada kendi kanından canından bir oğlu varken tahtını biryabancıyaterkedenbirsultangörülmüşmüdür?”

“Bu anlamda da ilk olmak niyetindeyim doğrusu. Anlaşılan bana sormakistediğinbaşkasoruyok.Annenesöylememiistediğinbirşeyyokmusahiden?”

“Azöncesöylediğimdenbaşkabirşeyyok.”

“Güzel.”

Muhafızlarıçağırdı.

“Mahkumuzindanagötürün!”

Hüseyin dişlerini göstererek, “Beni kölelerinin yönettiği mahkemeyeçıkartacaksınha!Mademöylebendeoradaseninnekadariğrençbiriolduğunudünyayahaykırayımdagör.”

Ertesi sabah dailerin yönettiği yüksekmahkeme toplandı. Başkanlığı Ebu Aliyapıyordu.

“Kanunlarıinceleyiphükmüonlarauygunverin.”

Hasanböyleyapılmasınıemretmişti.

ToplandıktansonramuhafızlarHüseyin’igetirdiler.

Ebu Ali iki suçlamayla mahkeme önüne çıkartıldığını bildirdi. Birincisi isyan

Page 354: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

İkincisiysekomutanımöldürmekti.Herikisuçuncezasıdaölümdü.

EbuAli,“Suçlarınıkabulediyormusun,Hasan’ınoğlu?”diyesordu.

“Ben kendimi suçlu olarak görmediğimden bu suçlamaları kabul etmiyorum.Söylediğinizşeyleriyaptımamabunlarsuçolarakdeğerlendirilemez.”

“Güzel.İsyanzatentekbaşınaidamcezasıgerektirir.”

Hüseyinbirdenöfkelendi.

“BenimYüceEfendi’ninoğluolduğumuunutma.”

“Kanundaistisnaibirhükümyok.SenHüseyinAlkeyni’ninemrindekisıradanbirerdin.Suçlamalarıdabumertebemtemelalarakyöneltiyoruz.”

“Ne? Yani önüne gelenin beni zincire vurabileceğini mi söylüyorsunuzgerçekten?”

“Bak zaten zincire vurulmuşsun. Kendini müdafaa etmek için söyleyecek birsözünvarmı?”

“Bendennasılbirmüdafaabekliyorsunuz?Alkeynibenibabamagammazladı.Bunu da beni zindana daha rahatça atabilmek için yaptı. Kimse bana böyledavranamaz.Bensıradanbirideğilim.İsmailihareketininliderininoğluyumben!”

“Ama ona isyan ettin! Yüce Efendimiz senin ceza olarak hapsedilmeniemretmişti. Bu emri yerine getirmeye çalıştığı için öldürdün Hüseyin Alkeyni’yi.Olayböylecereyanettideğilmi?”“Evet,dediğinizgibi.”

“Güzel. Abdülmelik! Amire itaatsizlik ve komutanı öldürme suçlarına ilişkinkanununnedediğinioku.”

Abdülmelik tüm heybetiyle ayağa kalktı. Büyük, kalınca bir kitabın işaretlibölümünüaçtı.Önceeğiliphürmetlealnınıdeğdirdi.Sonradasonderececiddibirsesleokumayabaşladı.

“İsmailiinancıtaşıyanbiriamirinekarşıçıkar,isyanederyadabirüstmercidenfarklı bir emir almaksızın emre itaatsizlik yaparsa boynu vurularak idam edilir.İsmaili inancı taşıyan biri komutanına saldırır ya da onu öldürürse önce sağ elikesilirsonradaboynuvurularakidamedilir.”

EbuAlikitabıkapattı.Dailerieğilerekselamlayıpyerineoturdu.

EbuAlisözaldı.

“Yüksekmahkemenindaileri!Amireitaatsizlikvekomutanöldürmesuçlarınanecezaverildiğiniduydunuz.Şimdisizlerebucürümleriişlemeklesuçlananhükümlühakkındakikanaatinizisoruyorum,”

BuzrukÜmid’edönerekonaadıylahitapetti.

“Suçlu,”diyekarşılıkverdioda.

“EmirMinuçehr?”

“Suçlu.”

Page 355: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Daiİbrahim?”

“Suçlu.”

“DaiAbdülmelik?”

“Suçlu.”

“DaiEbuSoraka?”

“Suçlu.”

Hükümoybirliğiyleverilmişti.

Hüseyinokunanherisimdeirkilmişti.Sonanadekiçindenhiçolmazsasadecebir kişinin karşı koyacağım, onu haklı bulduğunu, onun yerinde kim olsa aynışekilde davranacağım söylemesini ummuştu. Sonuncu dai de kararınıumduğundan aksi istikamette açıklayınca, Hüseyin avazı çıktığı kadar, “Ganiköpekler!”diyebağırdı.

Zincirlerebağlıolduğunaaldırmadanüzerlerineatılmayaçalıştı.Muhafızlardanbiri tamzamanındayetişiponuzaptetmeyibaşardı.Hüseyindişlerinigıcırdatıp,gözlerinidevirerekçaresizlikdolubiröfkeylekarşısındakilerebakmayakoyuldu.

EbuAlivakarlayerindenkalkıpkonuşmayabaşladı.

“Yüksek mahkemenin hürmetli üyeleri! Oybirliğiyle şu an huzurda bulunansanığınsuçluolduğunahükmettiniz.Busebeple,Sabbah’ıntorunu,Hasan’ınoğlu,Hüseyin idamamahkumedilmiştir.Kanununemrettiğigibiöncesağelikesileceksonradaboynuvurulacaktır.HükümYüceEfenditarafındanimzalandıktansonrainfazedilecektir.Yücemahkemenindeğerliüyeleri,söylemekistediğinizherhangibirşeyvarmı?”

BuzrukÜmidayağakalktı.

“Muhterem dailer,” dedi. “Huzistan daisinin katili, Hasan’ın oğlu Hüseyinhakkındaverilenhükmüdinlediniz.Busuçlanişlediğiispatedildiğigibikendisideyaptıklarını itiraf etti. Bu sebeple hakkında verilen hüküm kanunlara tam olarakuygundur. Ancak yüce dailer bu noktada bir hususu izah etmeme izin verin.Hüseyin,YüceEfendimizinkanunlarısertleştirmesindensonrahakkındaböylebirhüküm verilen ilk kişidir. Bu sebeple eğer suçlu pişmanlık beyan edersemahkemeninSeyduna’danbirdefalıkaftalebindebulunabileceğikanaatindeyim.”

Dailerbuteklifemüspetbakmışlardı.

EbuAli,Hüseyin’edöndü.

“Hükümlü!YüceEfendimizdenafdiliyormusun?”

Hüseyinöfkedençıldırmışhaldeavazavazbağırdı.

“Hayır!Asla!Kendiözoğlunukatillereteslimedenbirbabadanisteyecekhiçbirşeyimyokbenim.”

“Hüseyin,iyidüşün.”

BuzrukÜmidonuiknaetmekiçinadetayalvarıyordu.

Page 356: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Hayır.Afdilemiyorum.”

“Aptallıketme!Buseninsonşansın,”diyeihtarettiEbuAlisinirlenerek.

“Onabirköpektenbilebeterolduğunusöyleyin!”

“Dilinehâkimol,katil!”

İbrahimöfkedenkıpkırmızıkesilmişti.

“Benağzımıkapatayımdasenetrafaoiğrençağzınlapisliksaçmayadevamet,öylemi?”

BuzrukÜmid’leAbdülmelikmahkûmayaklaştılar.

“Hasan’ın oğlu, teklifi düşün,” dedi büyük dai. “Sadece af dile, yeter. Ben debabanıiknaetmeyeçalışayım.”

“Af dilemek utanç verici bir şey değildir,” diye üsteledi Abdülmelik. “Sadeceyaptığınşeyinkötülüğünüidrakettiğinivebundansonradahaiyibirinsanolmayaniyetettiğiniifadeeder.”

“Neistersenizyapın,”dediHüseyinsonundayanisteksizbirhalde.

Ebu Ali, Buzruk Ümid ve Abdülmelik yüksek mahkemenin verdiği hükmübildirmeküzereHasan’ınhuzurunaçıktılar.

Hasan onları sakin bir tavırla dinledi. Ancak Buzruk Ümid sözü af konusunagetirinceşiddetlekarşıçıktı.

“Bu kanunları ben hazırladım,” dedi sert bir tavırla. “Bu yüzden de onlara ençokhürmetetmesigerekenkişibenim.”

“İlkkezbirİsmaili,komutanınıöldürdü.”

“İşte ibreti âlem için tam da bu sebepten hükmün infazı gerekir.” “Bazenaffetmekcezalandırmaktandahaiyisonuçlarverir.”“Başkadurumlardabelki.Amabuhususiçinasla.EğerHüseyin’iaffedersemmüminler,‘Bak,kanunlarbizimiçinyazılmış, oğlu için değil’ diyeceklerdir. Şimdiye dek bir karga başka bir kargayasaldırmazdiyesöylenegelmedimi?”

“Amahüküminfazedilirsededehşetekapılacaklardır.Nasılbirbababuböyledemeyeceklermi?”

Hasankaşlarınıçattı.

“Benkanunlarıoğlumuyadabaşkalarınınoğullarımdüşünerekyapmadım.Bukanunlartümİsmailileribağlar.Busebepleidamkararınıtasdikediyorum.”

“İşte,” dedi. “Ebu Ali! Yüksek mahkemenin verdiği hükmü müminlere senokuyacaksın. Yarın sabah güneş doğmadan önce cellat vazifesini bitirsin.Anlaşıldımı?”

“Evet,Seyduna.”

Buzruk Ümid bu konuşmalar sırasında sessizce bir köşede beklemişti.Sonunda, “Belki cezanın en azından ilk kısmı infaz edilmeyerek bir hafifletme

Page 357: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

sağlanabilir,”dedi.

“Hükmüimzaladımbile.Zahmetiniziçinhepinizeteşekkürederim.”

Yalnız kaldığında kendi kendine, “Oğlum inşa etmeye çalıştığım bu görkemliyapının önünde büyük bir engel. Onu ortadan kaldırmak zalimlik mi? Amabaşlayan iş bitmelidir. Eğer yüreğim buna karşı çıkıyorsa onu susturmasınıbilmem gerek. Çünkü tüm büyük şeyler, bütün insanlık onlara karşı çıksa da,büyüklüklerindenbirşeyyitirmezler.”

Page 358: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

20

Ertesi sabah gün doğmadan davulların sesi işitildi. Yüce Efendi’nin oğlununHuzistan büyük daisini öldürme suçuyla idam edileceği haberi kulaktan kulağayayılmıştıÇoktan.

EbuAlimahkumun hücresineMinuçehr ve İbrahim’le birlikte girdi. Biraz sesititreyerekYüceEfendi’nin,aftalebinikabuletmediğinibildirdi.

“Hadigidelim,Hasan’ınoğlu.Adaletyerinibulsun.”

Hüseyinbiranlığınadailereşaşkınbirhayvangibibakmıştı.Sonraüzerlerineatılmakistediamaayaklarızinciredolandıveyerekapaklandı.

“Köpekler!Lanetköpekler!”diyeinledi.

Onuyerdenkaldırdılar.Hüseyintümgücüyleidamınyapılacağıyeregitmemeyeçalışıyordu.Muhafızlaronuzindandanzorlaçıkardılar.

Askerlerortaveaşağıdakiavludatoplanmıştı.Ortaavlununenmerkeziyerinebüyükçe bir kütük yerleştirilmişti. Cellat yardımcılarıyla birlikte geldi. Belindenyukarısı çıplaktı ve omzunda büyükçe bir balta taşıyordu. Sanki etraftakilerigörmüyormuşçasınarahatvegururlubirifadeyleortayakadaryürüdü.

Oanaskerlerarasındabirfısıltıişitildi.

“Onugetiriyorlar.”

Muhafızların arasında getirilen Hüseyin hâlâ çırpınmaktan vazgeçmemişti.Söyleniyor, vahşî bir hayvan gibi sağa sola dişlerini gösteriyordu. Onusürükleyerek getirmeye çalışan muhafızlarınsa neredeyse nefes alacak hallerikalmamışgibiydi.Sonundaitekakaidamkütüğününönünedekgetirdiler.

Tam o esnada hükümlü celladı ve elindeki baltayı gördü ve yaprak gibititremeyebaşladı.Kendisini neyinbeklediğini anlamanınnedenolduğudehşetledonakalmıştı.

“Seyduna’nınoğlu.YüceEfendimizinoğlu,”diyefısıldıyorduaskerler.

EbuAli,BuzrukÜmidveMinuçehratlarınabindiler.Sükunetinsağlanmasıiçinborazançaldı.EbuAlidiğerlerindenbirkaçadımöneçıktı.Elindekikağıttanölümkararınıyükseksesleokudu.Sonradavazifesiniyapmasıiçincelladıçağırdı.

Page 359: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

O an herkes mezara girmişçesine sessizdi. Çağlayan nehrin sesi işitiliyordusadece.

AnidenHüseyingırtlağınıparçalarcasınaavazavazbağırmayabaşladı.

“İnsanlar!Duymuyormusunuz?Birbabaözoğlunucellatateslimediyor!”

Askerlerkendiaralarındabirşeylermırıldanıyorlardı.FedaitalebelerinönündeduranAbdurrahmanhemenarkasındakiNaim’ebaktı.Delikanlınınyüzükağıtgibibembeyazkesilmişti.

Yardımcılar mahkumun sağ elini çözdüler. Hüseyin hâlâ umutsuzca karşıkoymaya çalışıyordu. İçgüdüsel olarak idam kütüğünden uzak durmaya çalıştıama iki iri yardımcı onu yakalayıp, zorla yere diz çöktürdü. Sonra da sağ elinikütüğünüzerineyerleştirdi.Cellatmahkumunsağbileğini,sımsıkıkavrayıpdiğerelindeki baltayı olanca gücüyle indirdi. Havayı yararak inen keskin balta tüylerürpertici bir sesle kemiklerin parçalanmasına neden olmuştu. Hüseyin etraftakiherkesi dehşete düşürecek derecede acı dolu bir çığlık attı. Kendisini tutancellatınyardımcılarınınelindenkurtulupsağasolabakarkenetrafakansaçıyordu.Sonrabirdenkendinikaybedipyereyığıldı.Cellatyardımcılarıonuyerdenkaldırıp,başı tam kütüğün üzerine gelecek şekilde yerleştirdiler. Cellat bir hamlede başıgövdedenayırmıştı.Yardımcısıonabirörtüuzattı.Cellatdaçevresi kangölünedönencesedinüzeriniörttü.

SonradaEbuAli’yedöndü.

“Cellatvazifesiniyaptı,”dedikupkurubirsesle.

“Adaletyerinibuldu,”diyekarşılıkverdibüyükdai.

Bir kez daha askerlere hitap etmek üzere hazırda bekleyen birliklere doğruyöneldi.

“İsmaililer! Az önce Alamut’ta adaletin nasıl sağlandığına şahitlik ettiniz.Seyduna, Yüce Efendimiz, hiçbir istisna kabul etmemekte. Suç işleyen her kimolursa cezasını çekecektir. İster komutan ister er, herkes hak ettiği cezayaçarptırılır. Bu yüzden sizlere bir kez daha kanunlara bağlı kalmanızıhatırlatıyorum.EşhedüenlailaheillallahveeşhedüenneMuhammedünabdühüveresulühü.YetişyaMehdi!”

Sonragünlükvazifelerininbaşınadönmelerinisöyleyerekdağılmaemriverdi.

Çoğu,“Gerçektendedünyadaadaletvarmış,”diyekonuşuyordubusırada.

Bazılarıysa,“Kendioğlunukanunakurbanedenbaşkabirhükümdardahavarmıdır?”diyesoruyordu.

İsmaili liderinin öz oğlunu cezalandırdığı haberi tüm ülkede yıldırım hızıylayayıldı. Bu da Hasan’a karşı duyulan saygının ve elbette korkunun iyiden iyiyeartmasınanedenoldu.

BusıradasultanınhabercisiHalef’inyerinegeçenCafer,Bağdatyolundaçoksayıda temasta bulunmuştu. Kazvin’i geçer geçmez Nihavend’teki birliklerinekatılmak üzere bazıları atlı bazıları da yaya olarak ilerleyen kalabalık bir askeri

Page 360: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

birliklekarşılaştı.ÇoğuHorasanveHuzistanbölgesindengelenbuaskerlerKızılŞarık’ınartıkdağılmışordusununmensuplarıydılar.Onasultanınmuhafızbirliğininbirsubayıolmasısebebiylebüyüksaygıgöstermişlerdi.Amakonuşup fazlabilgivermeniyetindededeğillerdi.

Her konaklama yerinde at değiştirme imkanı bulmuştu. Aslında ilk geceyidışarıda, yıldızların altında geçirmişti ama sonraki geceler yol üzerindekikervansaraylarda konakladı. Sava şehrine ulaşan yolu yarıladığında kaldığıhandakiodasınıKızılŞarık’ınordusunamensupikisubaylapaylaştı.SubaylaronaGonbadan’daki kuşatmanın kaldırılışından ve Baş vezirin öldürülüşünün orduyanasıltesirettiğindenbahsettiler.

“Bütün kuzey bölgeleri Şiidir,” dedi içlerinden biri. “Onlar da İsmailileri dinkardeşi olarak kabul ederler. Nizamülmülk de artık öldüğüne göre dağlarınşeyhiylesavaşmayagerekkalmadığıkanaatindeherkes.”

Cafer de onlara sultanın habercisi olarak Alamut’tan geldiğini söyledi. Onadehşetiçindebakakaldılar.

“Sakın bizi ele verme,” dediler. “Biz sadece herkesin düşüncesini söyledik.Yoksaemirgelirsetabiikisavaşahazırız.”

Caferonlarısakinleştirdi.Askerlerbirhaylimeraklanmıştı.Aslındakendidebirhayli şaşkındı. Rolüne bu derece adapte olmasının nedeni, dış görünüşündekideğişiklikmiyoksagerçekkimliğininortayaçıkabileceğine ilişkinendişelerimiydiacaba? Onlara Alamut’la alakalı tüyler ürpertici hikayeler anlattı. Sonrauyuduğunda kendisi de benzer kabuslar görmüştü. Fakat kalktığında sultanınaskerlerininyanındaolduğunu farkedince ilkanda içgüdüselbir tepkiylekılıcınadavranır gibi oldu. Ancak kısa bir süre sonra nerede olduğunu, büründüğü rolühatırlayabilmişti.

Çabucaksabahnamazınıkılıpsütveyulafekmeğiyiyipatmaatladığıgibiyolakoyuldu.

BirsüresonraoldukçaiyisilahlanmışbirTürksüvaribirliğiylekarşılaştı.Birliğinkomutanıdurdurup,ondankendisinitanıtmasınıistemişti.

CaferhemenonunyanmagidipAlamut’tandönensultanınhabercisiolduğunusöyledi.

“Güzel.Benimdevazifemokafirkalelerönündekikuşatmanınkaldırılmasıyladağılan birlikleri yeniden toplamak. Ye her ne pahasına olursa olsun bunuyapacağım. Zira haşmetli sultanımız İsmaililere yeniden saldırılması talimatınıverdi,”

Caferseyahatinedevametti.Biryandanda,acabaSeyduna,Alamut’ayönelenbuyenitehdittenhaberdarmıdiyedüşünüyordu.Amaonun,yerinegetirmesigerekenbirvazifesivardı.Vehiçbirşeyonuyolundandöndüremezdi.

Yol askeri birliklerle doluydu. Sürekli yeni birliklere rastlıyordu. Her seferindedurdurulmamak için de artık uzaktan sultanın habercisi olduğunu bağırarakbildirmekleyetiniyordu.Bazenyolkenarındabembeyazçadırlargörüyordu.Atlar,

Page 361: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

develer,eşekler,sığırlarkalansonyeşilliklerideyiyebilmek içinbirbirleriyleyarışhalindeydiler.

Etrafta çok fazla askeri birlik olduğu için Nihavend’in dışından dolaşmakzorunda kaldı. Ama sonrasında Bağdat’a kadar uzanan yol açıktı. Tekrarkervansaraylardageceleme imkanına kavuşmuştu. İşteo sıradahaplardan ilkiniyuttu. Birden tarifi imkansız bir dehşete kapılmış, dört bir yandan hayaletlerinsaldırısınauğramıştı.Sonrainsanyığınlarıyladoludevasabüyüklüktekişehirlerinhayalini gördü. Ardından da kara gözlü hurilerle dolu cennet bahçeleri belirdigözününönünde.Geceylegündüzbirleşmişti.Artıkbuhayallerenbüyüktutkusuhalinegelmişti.Amasonhapı songünedek saklamasıgerekiyordu.Bunun içinçokbüyükbiriradesavaşıvermesigerekmişti.

Birdenbüyükbirşehrinkapılarıönündebuldukendisini.Kapınınönü tepedentırnağa silahlı muhafızlarla doluydu. Bunun da başka bir hayal olduğunudüşünerekdoğrudanüzerlerineatsürdü.Anidenaltımızraküzerineçevrildi.

Ancak o an hayal görmediğini fark etti. Alamut’tan ayrılalı on gün olmuştu.SonundaBağdatkapılarındaydı.

Hemenkendisinitoparladı.

“Bensultanımızınhabercisiyim,”deditersters.

Muhafızyüzbaşıöncekağıtlarınıkontroletti.Sonrada,“Tamam,geçebilirsin,”dedi.

Böylelikle şehrin surlarını geride bıraktı. Şaşkınlıktan ağzı açık kalmıştı.Gördüğümermersaraylar,biridiğerindengüzeldümdüzuzanancaddeler,altınveyeşil işlemelerle bezeli kubbeleriyle camiler, gökyüzüne dek uzanan minareler,meydanlar, pazar yerleri karşısında hayrete düşmemesi imkansızdı. Alamut’takendisinenasılbirşehirlekarşılaşacağınadairanlatılanlarınbugördüğümanzarakarşısında en ufak bir hükmü bile kalmamıştı. Kendisini çok ama çok küçükhissediyordu. Cesaretini toplamak için kendi kendine, “Cafer! Seni buradanbinlercekatbüyükveçokdahagüzelbiryerbekliyor.Yeterkivazifenibaşarıylatamamla,”dedi.

Dört kişilik bir muhafız birliği görünce hemen komutanlarına, “Bana sultanınsarayınıgösterin,”dedi.

Çavuşonahayretlebakakalmıştı.

“Nebakıyorsunöyle,”dediCafer.“Banasarayıgöstersenize.”

“Bizdeorayagidiyordukzaten.Bizitakipet.”

Adamlardan biri atının dizginlerinden tuttu. Bir sürü evin, konağın önündengeçtiler.Sonundayolunsonunda ihtişamlıbahçeleriyleuzananeşsizgüzelliktekibembeyazbirsarayaulaştılar.

“Burasısultanımızınsarayı,”dediçavuş.

Cafer de zaten görür görmez Halefin anlattıklarından doğru yerde olduğunuanlamıştı. Bahçenin yan tarafındaki barakalara girip çıkan askerler göze

Page 362: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

çarpıyordu.Odabüyükgirişkapısınadoğruyönelipparolayısöyledi.

Kapıdakimuhafızşaşırdı.

“Buparolaartıkgeçerlideğil,”dedi.

“Ben sultanın habercisiyim,” diye bağırdı Cafer. “Alamut’tan geliyorum.Efendimizeacilhaberlerimvar.”

Yan taraftaki barakadan fırlayan bir çavuş aklı karışmış halde onu tepedentırnağa süzdü. Cafer günlerdir yolda olduğu için toz toprak içindeydi. Ayrıcayanağındadaboydanboyabiryaravardı.Tümsuratışişmişti.

“Nöbetçisubayıçağırayım,”dediyabancınıntalebiniişitince.

Cafer giderek tedirgin olmaya başlamıştı. Sanki sinirleri iki değirmen taşınınarasına alınmış öğütülüyor gibiydi. Kendisine doğru yaklaşan subayı gördü. Neyapacaktı şimdi? Acaba onu tanıyormuş gibi mi davransaydı? Ama bu adamHalefitanımayanbiriyseozamanherşeymahvolurdu.

Subayyanınakadargeliponadikkatlebaktıktansonra,“SenÖmeroğluHalefdeğilmisin?”diyesordu.

“Başkakimolacakya?Çabukmuhafızbaşınageldiğimihaberver.Onuderhalgörmemlazım.”

Subaybaşınıikiyanasalladı.

“Atındaninvebenimlegel.”

Bir süre hiç konuşmadan yürüdüler. Subay bir yandan yan gözle onusüzüyordu.Evet,görüntüsündebirazdeğişiklikolsadabuadamkesinlikleGazneliHalefti.Değişikliğinnedenidebellikiyorgunoluşuydu.

Muhafızbaşıonuderhalsarayakabuletti.

“Vazifeniyapabildinmi,Halef?”

“Evet, emrettiğiniz biçimde. Ama çok kötü davranışlara maruz kaldım.Sultanımızınplanlarını öğrenebilmek içinbana işkenceyaptılar.Onaçokönemlihavadislergetirdim.”

“Mektupmuverdilersana?”

“Hayır,sözlübirmesaj.”

“Söylebana.”

“İsmaili lideri mesajı doğrudan sultana iletmemi söyledi.” “Saray kurallarınıunuttunmusen?”

“Hayır, Emir. Lâkin o kafir kumandanın yanağıma, açtığı yara hâlâ sızlıyor.Hatta bütün kemiklerim sızlıyor. Kaybedecek vaktim yok. Çok korkunç haberlergetirdim.”

“HasanİbniSabbahnasılbiri?”

“İnsan görünüşlü bir hayvan adeta. Gerçek bir cani. Onu ve tüm adamlarını

Page 363: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

yeryüzündenkaldırmanınzamanıgeldidegeçiyor.”SubaygidinceCaferhemenağzına bir hap attı. Hapın etkisine artık alışmıştı. Kendine güveninde decesaretinde de en ufak bir değişiklik olmuyordu artık. Aşina olduğu hayallercanlandı gözünün önünde. Kendisini bu hayallere bütünüyle kaptırmamak içindirenmekmecburiyetindeydik

“Şimdi sadece vazifeme odaklanmalıyım,” dedi kendi kendine. Takvim bindoksan iki yılının kasım ayının on sekizini gösteriyordu. Sultan Melikşahharemdeki artık halifenin tek karısı olan kız kardeşine yaptığı kısa ziyarettendönmüştü. Sayısız ikna çabaları ve savurduğu tehditler sayesinde halifeye kızkardeşinden olan oğlu Cafer’i veliaht halife olarak ilan ettirmeyi başarmıştı.Halifenin ilkoğluMustazirdeböyleceazledilmişoluyordu.Eniştesinebudurumukabul ettirmek sultan için çok meşakkatli olmuştu. Hatta Halife el-Muktedir’i ongünlük bir düşünme süresi vererek Basra’ya sürgüne göndermek zorunda bilekalmıştı.

Bubeşgünönceolmuştu.Ancakazöncekiziyaretisırasındakızkardeşionahalifenin talebini kabul ettiğini bildirmişti. Sultan şimdi tahta kurulmuş, ellerinizevkleovuşturarakkarşısındakileregülümsüyordu.Enşaşaalıgünleriniyaşayan,zeki,sağlıklıbirhükümdardı.Zenginliği,lüksüçoksever,ilmevesanatahayranlıkduyardı.Yeni,alışılmadıkherşeyonunhoşunagiderdi.

Kendi kendine, isteyebileceğim başka bir şey var mı diye düşündü. Ülkeminsınırlarıdahaöncehiçolmadığıkadargenişledi.Krallar,sultanlarbanaitaatedip,hediyeler yolluyorlar. Çölde yükselen şehirlerim Ve yollarım ihtişamla parlıyor.Halkım refah içinde. Hepsi bana büyük bir sadakatle bağlı. Hatta müminlerinhükümdarını dahi dize getirdim. Bundan sonra benim kanımdan, canımdan birioturacak peygamberin makamında. İstediğim her şeye ulaştım. Kudretiminzirvesindeyim.

Katip, muhafız başının gelişini bildirdi. Emir içeri girip sultanı usullere uygunbiçimdeselamladıktansonrakonuşmayabaşladı.

“Efendimiz!ÖmeroğluHalef,Alamut’tandöndü.Yanağındabüyükçebiryaraizivar.Talepleriniziöğrenenİsmaili liderininyaptığınısöylüyor.Sizesözlübirmesajgetirmiş ve acizane huzura kabul edilip bizzat bu mesajı size iletmeyi talepediyor.”

İlkandasultanınyüzübembeyazoldu.Ardındandabüyükbiröfkeyekapıldı.

“Ne?Benimelçimenecüretleişkenceeder?Bunealçakçabirhareket.ÇabukHalefiiçerialın.Bakalımkaledegördüklerihususundaneleranlatacak.”

EmirçıkıpkısasüredeCafer’lebirlikteiçeridöndü.

Fedaisultanınönündeyerekapandı.

“Ayağakalk,Ömer’inoğlu.”

Sultan,Cafer’inyüzünügörünce feryadıbastı. “Halef,neleroldusana?Anlat,herşeyianlat.Dağlardakiokatilseninasılbuhalegetirdi?Bananemesajyolladı,anlat?”

Page 364: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Cafer’inbaşıdönüyor,gözlerikararıyordu.Etrafındakiherşeysankibambaşkaşekillere bürünmüştü. Haşhaşın tesiri en üst seviyeye ulaşmıştı. “Emri yerinegetirmemgerek,”dedikendikendine.“Hurilerbenibekliyor.”

Halefinsultanınhuzurundanasıl konuşulmasıgerektiğine ilişkinSöylediklerinihatırladı.

“Ülkemizin ışığıvemutluluğu,yücesultanım!”diyekekeledi. “Alamut’agirdim.Liderleribanasaldırdı…”

Cübbesinin içindekiküçükhançerieliyleyokladı.Hafifbirhareketleelinealdı.Sonradabütüngücünütoplayaraksultanınüzerineatıldı.

Hükümdar içgüdüsel olarak geri çekildi. Kolunu da kendini koruma gayesiyleyukarıkaldırdığıiçinhançersadecekulağınıhafifçeçizmişti.CaferkolunuyenidenkaldırmayayeltendiamaEmir’inkılıcıbaşınıgövdesindenayırmıştıbile.

Katipbağırmayabaşladı.

“Sus,” dedi Emir. Korkudan tir tir titreyen, suratı kağıt gibi bembeyaz kesilensultanauzanmasıiçinyardımetti.

“Adamdelirmişanlaşılan,”dedisonrada.Eğilipkılıcınıcesedincübbesinesildi.

“Kesinlikleaklınıkaçırmış,”diyeonayladısultansesititreyerek.“Alamut’agirenyakatileyadadeliyedönüşüyor.”

Katibinçığlığıylamuhafızlarlasarayeşrafındangörevliler içerikoştular.Sultankaftanınınkoluylaakımısildiveoandakanlekesinifarketti.

“Budane?”

Gözlerindemüthişbirkorkuvardı.

Üzerine eğilen katip, “Sultan yaralanmış!” diye bağırdı. “Sultan’ın kulağıkanıyor!”

Oesnadaemiryerdekiküçükhançerigördü.Alıpdikkatleinceledi.Başvezirinnasıl öldürüldüğünü hatırlamıştı. Bir anda tepeden tırnağa ürperdi.Önünde kangölününortasındayatancesedebaktı.Kancesedinyüzündekiyapışkanmaddeyiyumuşatmıştı.Emirtutupçekincesakalıylabıyığıbirdenelinegeldi.

“BuHalefdeğil,”diyemırıldandı.

Sultan ona dönüp baktığı anda her şeyi anlamıştı. Yüreği tarifi imkansız birkorkuyladolmuştu.Başvezirinölümünühatırlayıncakendisinindesonununyakınolduğunuidraketti.

Herkesyerdekicesedinbaşındatoplanmıştı.

“Hayır,bugerçektendeHalefdeğil,”diyefısıldaşıyorlardı.

Sultanınhususihekimiçağrıldı.Geldiğindedeemirkulağına,“Korkarımzehirlibirhançerleyaralandı.Eliniçabuktut!”diyefısıldadı.

Hekimsultanımuayeneetti.

Page 365: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Derinbiryaradeğil,”dedionu rahatlatmagayretiyle. “Amaher ihtimalekarşıyarayıdağlasakiyiolacak.”

“Ölümcülolmadığınaeminmisin?”

Sultan’ınsesikorkmuşbirçocuğunkigibiydi

“Öyleumuyorum,”diyekarşılıkverdihekim.

Yardımcısınıaletlerinigetirmeyeyolladı.Herşeyenkısasüredehazırlanmıştı.

Busıradaartıkkendinitoplamayıbaşaranemirtalimatyağdırmayabaşladı.

“Sarayışuandanitibarenkimseterketmeyecek.İçeridekimsealınmasın.Azönceolanlarhakkındatekkelimebileedilmeyecek.Komutayıüzerimealıyorum.”

Muhafızlar cesedi dışarı çıkardılar. Hizmetçiler de çabucak yerdeki kanıtemizlediler.

Hekim çelikten yapılmış bir bıçağı ateşe tuttu. Sultanın kulağına doğruyaklaştırırkensultan,“Çokacıyacakmı?”diyesordu.

“Sultanımbirkaçkadehşarapiçseniziyiolur.Ozamandahaazacır.”

Hizmetçilerden birinin derhal getirdiği şarabı içen sultan hafif bir uyuşuklukhalinegirmişti.

Hekimkorhaldekibıçağıyaranınüzerinebastırdı.Sultankorkunçbirçığlıkattı.

“Sabır,sultanım,”diyeyalvardıhekim.

“Eğerböyleişkenceyapmayadevamedersenseninboynunuvurdururum.”

“Nasılbuyurursanız,haşmetlim.Lâkinyaranınyakılmasışart.”

Sultangücünütoplamayaçalıştı.Hekimdeböyleceişinibitirdi.

“Çokacıdı,”dedisultansonundaiççekerek.Yüzübembeyazolmuştu.

Hizmetçiler onu yatak odasına sedyeyle götürdüler.Hekim, kuvvetini yenidenkazanabilmesi içi sultana bir ilaç verdi. Sonra da perdelerin çekilmesini emretti.Yorgunluktanbitapdüşensultandauykuyadaldı.

Maiyeti bekleme odasında toplanmıştı. Hekim zaman zaman içeri giriphastasını kontrol ediyordu. İçeriden her çıktığında endişe dolu bakışlar üzerineçevriliyordu.

“Çokkötügözükmüyor,”dedibirkaçkez.

Amasonseferindekorkudolubirsuratladışarıfırlamıştı.

“Sultanımızın çok yüksek ateşi var. Sayıklamaya başladı. Korkarım tümçabalarımızakarşınzehirdolaşımsisteminekarıştı.”

“Allah’ımnebüyükbirfelaket,”diyefısıldadıemir.

Sultanavazıçıktığıkadarbağırmayabaşlamıştı.

Emirlehekimhemeniçerikoşturdu.Perdeleriaçıpiçeriyiaydınlattılar.

Page 366: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Sultankısasüreliğinedeolsakendinegelmişgibiydi.

“Kurtarınbeni!Kurtarınbeni!”diyeinledi.“Sankidamarlarımdaateşdolaşıyor.”

Sonra da yeniden sayıklamaya başladı. Bekleme odasındakilerin hepsi içerigirmiş, yatağın çevresinde toplanmıştı. Bembeyaz bir yüzle birbirlerinebakıyorlardı.

Hastaşarkısöylemeyebaşladı.Odadabulunanherkesoandizçöküpsecdeyekapandı.

“Korkunç,korkunç,”diyemırıldanıyorlardı.

Sultan yastıklardan destek alarak doğruldu. Etrafına yüzünde şaşkın birifadeylebakıp,ayağakalkmayaçalıştı.

Hekimhemenmüdahaleedip,odadakileredışarıçıkmalarınıişaretetti.

Bekleme alanında emir, “Yeniden kendine gelince ondan yerine kimingeçmesini istediğiniöğrenmemizgerek.Hâlâbirazzamanıvar.ZiraMuhammedhenüzdörtyaşındabiledeğil.Böylebirzamandakocabirimparatorluğuküçücükbirçocuğunellerinebırakamayız.”

“Biraz:dahabekleyelimbakalım,”dediyaşlıbirsaraylı.

“HanımSultan’laTacül-Mülk’üngüçlenmesihiçiyiolmaz,”diyeuyardıkatip.

“Ama sultana durumun daha da kötüye gittiğini nasıl söyleriz?” dedi önemlimevkidekibiri.

“İran’ınkaderibunabağlı,”diyekarşılıkverdiemirkederlibirsesle.

“Kız kardeşine haber vermemiz gerek. En kısa sürede burada olabilecek tekakrabasıo.”

“Saraya kimsenin girmesine müsaade edemeyiz,” dedi emir sert bir sesle.“Kimsesultanınbirİsmailininhançerininkurbanıolduğunuöğrenmemeli.Eğerenkötüsü başımıza gelirse sultanımızın yüksek ateş neticesi vefat ettiğinisöyleyeceğiz.Zira İranhalkısultanında tıpkıBaşvezirgibiAlamut’tangelenbirkatil tarafından öldürüldüğünü öğrenirse onlara karşı savaşmaktan korkar halegelecektir.Ayrıcabuikinciölümünhesabıdabizzatbizdensorulacaktır.”

O gece sabaha kadar sultanın maiyeti başında bekledi. Ateşi sürekliyükseliyordu.Emirboşyereveliahtkonusunuaçmayayeltendiysedebuçabalansonuçvermemişti.Sonundadasultanbilmemibütünüylekaybetti.Şafaksökerkenölümkasılmalarıbaşladıveöğlenamazınadekdevametti.Sonrasındaysahekimkalbinin durduğunu beyan etti. Herkes ağlıyordu. İran, tarihinin en kudretlihükümdarınıkaybetmişti.

Daha düne kadar her yanında şenliklerin düzenlendiği, heyecan verici,hareketli, hayat dolu Bağdat şehri birden sessizliğe gömülmüş, matem havasıkenti sarmıştı. Sultanın ölüm haberi şehrin dış mahallelerine ulaşmadan sarayeşrafı arasında taht kavgaları patlak vermişti bile. Hızlı haberciler kara haberiiletmek üzere dört bir yana dağıldı. Onun hâlâ Hindistan sınırında olduğunudüşünen muhafız birliği komutam, adamlarını Berkyaruk’la merhum vezirin

Page 367: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

oğullarınayolladı.BusıradaMuhammedtaraftarlarıdasultanındulkarısıylaTacül-Mülk’e adamlarını gönderdiler. Suriye ve diğer komşu bölgelerin sultana biatetmişhükümdarlarısultanın tertipettiğimerasimlerekatılmaküzerebulunduklarıBağdat’ı derhal terk etmişlerdi. Fırsattan istifade edip İran’dan bağımsızlıklarınıeldeetmeniyetindeydiler.Dahakısabirsüreöncemerhumunardındanaltıaylıkmatem ilan etmiş olan halife bite için için olayların bu şekilde gelişmesindenmemnuniyet duymaktaydı. Şimdi istediği kişiyi vârisi olarak seçebilecekti. Veyeniden ilk oğlunda karar kılmıştı1. Çok sayıda kralla, üst düzey idarecininBağdat’ta bulunan casusları gelişmeyi efendilerinebildirmeküzeredört bir yanahabercilersalmışlardı.

Bağdat, sultanın öldüğü günle beraber entrikalarla çalkalanmaya başlamıştı.Her yanda İran tahtının vârisi olduğunu iddia edenbirileri türüyordu.Neredeysemerhum sultanın tüm kardeşleri ve oğulları hakkın kendilerinde olduğunu iddiaederek taraflar toplayıp, halifeyi de kendi yanlarına çekme çabasına girişmişti.Amabirsüresonraaslındayalnızcaikirakipgrupolduğuortayaçıktı.BerkyaruktarafıveMuhammedtarafı.SultansonzamanlarındaMuhammed’denyanatavıralmıştı. Şimdi Hanım Sultan’la Tac ül-Mülk bu durumu kendi lehlerine çevirmeçabasınagirişmişlerdi.Gidişatıfarkedençoksayıdaprens,üstsınıfidareci,subayve öldürülen Baş vezirin sert tavrı nedeniyle sinmek zorunda kalmış dini liderçocuk yaştaki Muhammed’i desteklemekteydi. Kısa sürede halifeyi de kendiyanlarına çekmeyi başardılar. İki grup arasındaki mücadele giderek sertleşti.Nihayet Berkyaruk taraftarları Bağdat’ta kalmanın artık çok zor olduğunugörüyordu.Bazılarısaklanırkençoğudaşehriterketti.Muhammedtaraftarlarıysabüyük bir sabırsızlıkla Hanım Sultan’la Tap ül-Mülk’den gelecek haberleribekliyordu. Bir yandan da güçsüz halifeyi kendi adaylarını sultan olarak ilanettirmek için baskı yapmayı sürdürüyorlardı. Zira böylesi bir kararın diğer tarafaçısındannihaibiryenilgimanasınageleceğininfarkındaydılar.

Sultanın ölümünün ardından İsmaililerle savaşmak üzere Nihavend veHamedancivarındatoplananaskeribirliklerebundanvazgeçildiği,yerineİsfahanüzerine yürümeleri emredildi. Lâkin yarı yolda sultanın dul karısının elçileriyollarını kesip komutanlara değerli hediyeler sundu. Onlara eğer Muhammed’idesteklerlerse çift maaş verileceği vaadinde bulunuldu. Ayrıca Bağdat’a gidendiğerhabercilerdeMuhammed’isultanolarak ilanedip,adınatümülkedehutbeokunması talimatı vermesi içinhalifeyi hediyelereboğdular.BuaradaBerkyarukdabirliklerininbirkısmıylaİsfahan’avarmıştı.AmababasınıntıpkıBaşvezirgibibir cinayete kurban gitmiş olduğundan habersizdi. Şehre girdiğinde tam birkargaşa ortamıyla karşılaştı. Şehre dört bir yandan asker yağıyor, hepsi çocukyaştakiMuhammed’inhükümdarlığınıhaykırıyordu.

Berkyaruk birkaç gün geç kaldığım anlamıştı. Sultanın dul karısıyla vezirinekarşıdirenişbaşlatmayaçalıştıamatamoesnada

Bağdat’tan halifeninMuhammed’i yeni sultan olarak tanıdığı haberi onun içintam bir yıkım oldu. Kalan birliklerini toplayarak Sava’ya çekildi.Orada çocuklukarkadaşıEmirTöküştekin’inyanınasığınabilmeyiumuyordu.

O andan itibaren yeni sultandan hoşnut olmayanları bir bayrak altında

Page 368: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

toplamaya çalışmaktan başka çaresi yoktu. Nizam’ın beş oğlu ona katıldı.Berkyarukdaderhal içlerindenbirinivezirolarakatadı.Kısasüredehatırısayılırbüyüklüktekibirordununkomutanıhalinegelmişti.

BukargaşaortamındanistifadeedenHanımSultan’laveziribirtekistisnahariçher şeyi düşünmüşlerdi. Lâkin eskimüttefikleri Hasan’ı bütünüyle unutmuşlardı.Emir Töküştekin’le Muzaffer’in arası gayet iyiydi. Böylece Berkyaruk, MuzafferaracılığıylaAlamut’unefendisiveİsmaililerletemaskurmaçabasınagirişti.

Page 369: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

21

Dahadünekadardünyanınenkudretli imparatorluklarındanbiriolanSelçukluimparatorluğu dağılmanın eşiğindeydi. Merhum sultanın oğulları, kardeşleri,amcalarıvehattayeğenleritahtkavgasınagirişmişlerdi.Artıkİran’ıkiminyönettiğibelli olmaktan çıkmıştı. Diğer taraftan artık İsmaililer Alamut’un üzerine inşaedildiğikayalıklarkadargüçlenmişlerdi.

Sultan Melikşah’ın ölüm haberi Hasan taraftarları arasında tam bir şölenhavasıylakutlandı.ArtıkRey,RudbarveKazvin’denFiruzkuh,Damagan’akadarolanbölgeyle,GirdkuhveGonbadanarasındaki tüm topraklargüvenliydi. İsmailihabercilerhattaaskeribirliklerbölgedeenufakbirsorunlakarşılaşmadankaledenkaleye rahatça gidip gelebiliyordu. Alamut’u dini özgürlüğün ve refahınmerkeziolarak görenmüminler kaleye akın etmişti. Kısa sürede Alamut’ta yer kalmadı.Bunun üzerine Dai Ebu Soraka en güçlü ve kabiliyetlilerini kalede bırakıp, gerikalanları hediyelere boğup, Yüce Efendi tarafından korunacakları yeminiylegeldikleri yerlere geri gönderdi. Neredeyse yüz yıl sonra İran’ın tüm kuzeybölgeleriAlitaraftarlarınınegemenliğinegirmişti.Kahirehalifesidediniliderolaraktelakkiediliyordu.

Hasan’ın istihbarat ağı eskisinden de kusursuz hale gelmişti. İran’daki tahtkavgası hususunda her türlü bilgiye ulaşabiliyordu. Halifenin Muhammed’i yenisultan olarak tanıdığını, Berkyaruk’un da İsfahan’a döndüğünü öğrendi. Altınıoyduğu Selçuk Hükümdarlığının artık sallandığını hissediyordu. Gençlik rüyasıgerçekolmuştu.

“Tümbunlarmasalgibi,”dedikendikendine.“Tümbusarsıntınınsebebibizzatbenolmasaydımolanlaraaslainanamazdım.Gerçektendebazıisteklermucizeviderecede kuvvetliymiş. Sanki isteklerim maddeleşip gerçek çelikten bir çekicedönüşmüşlergibi.

Sonraçevresindekiherşeybirdenbiresessizleşmişgibituhafbirboşlukhissinekapıldı. Devasa büyüklükte, korkunç ama bir o kadar da güzel bir şey elindenkayıp gidiyordu. Eski hareketli, güçlü kuvvetli olduğu günleri özlemle hatırladı.Artık tesis ettiği kurumu bir kez daha gözden geçirme, kudretini ölçme vekendisininardındandavarlığınıdevamettireceğineeminolmasürecindeydi.

Bundan tamaltı ay kadarönce, kış başındaReyKalesi’ndenReisEbuFazılLumbani çok önemli bir haberle gelmişti. Sava Emiri Töküştekin, Berkyaruk’asığınmahakkıvermiş,tümgüçlerinideonunemrineatamıştı.İran’ıneskibaşkenti

Page 370: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Rey’de onun sultanlığı ilan edilecekti. Bu amaçla da Muzaffer’den yardım vedestek talep edilmişti. Muzaffer de ona önce, Hasan’a danışıp onun desteğinialma tavsiyesinde bulunmuştu. Ebu Fazıl, Alamut’a bu sebeple gelmişti. Sultanolarak ilan edilir edilmez Berkyaruk tüm ordusuyla İsfahan üzerine yürüyüp,Muhammed’ialaşağıedecekti.

Büyükdailerle,MinuçehrveEbuFazılLumbani,YüceEfenditarafındankabuledildiler.

“Şimdi hayati önem taşıyan bir kararın arifesindeyiz,” dedi Hasan. “Halife vehemen hemen bütün komutanlar kendilerine bağlı birlikleriyle beraberMuhammed’isultanolaraktanıdılar.Kendimizikandırmayalım.EğerHanımSultantarafı kazanırsa Tac ül-Mülk’ün ilk hedefinin İsmaililer olacağı açık. Her yenihükümdargibikendisinebirzamanlardestekolanlargüçkazandığıandabertarafetmekisteyecektir.Yanibizi.Zatennasılbiriolduğunugayetiyibiliyoruzhepimiz.Berkyarukdaihtiyacıkalmadığı ilkandabiziortadankaldırmayaçalışacaktır.Bizböyle bir sonuçla karşılaşmamak için en başından elimizi sıkı tutmalıyız. Busebeple de düsturumuz; İran’da hiçbir hükümdar sınırsız güce sahip olmamalı,biçimindeşekillenecek.Şimdilik

Muhammed’idevirmeçabasındaBerkyaruk’adestekolunabilirkanaatindeyim.Bırakalım Töküştekin onu Rey’de sultan olarak ilan etsin. Isfahan üzerineyürüdüğünde de arkasını kollayalım. Ama atasözünün söylediği gibi, demirtavında dövülür. Berkyaruk başarılı olduğunda bize saldırmayacağına dair yazılıtaahhütname vermeli. Ayrıca kudretimizi net biçimde anlaması için ondandesteğimizkarşılığındayıllıkbirmiktarvergi talepedeceğiz.Artıkhükümdarlarınvevârislerinhayatlarınınbizimelimizdeolduğunuanlamalarınınvaktigeldi.”

Orada bulunanlardan hiçbiri karşı çıkmadığı gibi herhangi bir yorumda dahibulunmadı.DerhalBerkyaruk’atalepleriniiçerenbirmektupyazıldı.

Sonrasındadahahoşşeylerdenbahsedilmeyebaşlandı.Birşaraptestisieldenele dolaşıyordu. Hasan birden Reis Lumbni’ye dönerek, “Şu bana vermekistediğin delilik ilacı nasıl bir şeydi?” diye sordu gülümseyerek. “Hâlâ yanındataşıyormusun?”

Ebu Fazıl kulağının arkasını kaşıyıp, “Biliyormusun İbni Sabbah, yaşlanıncainsan gördüğü hiçbir şeye şaşırmıyor,” dedi. “Yedi yıl önce zekice bulduğumşeylerinaptalcaolduğunu,zırdelilikolarakkabulettiğimşeylerinseadetabilgelikolduğunu fark ettim. Artık hiçbir şeyi anlayamıyorum. Bu yüzden de hükümvermektenvazgeçtim.Galibabenimzamanımçokgerilerdekaldı.”

Hasanuzunzamandırgülmediğikadarçökgülmüştübusözlere.

“Sevgili reis, sevgili reis!” dedi. “Artık bir zamanlar sonsuza dek ayaktakalacağınıdüşündüğünbinayıtutansütunlarınaslındanedereceçürükolduğunugördün. Sonuna kadar güvenebileceğim bir grup adamla koskoca Selçukluağacınıkökündenkesmeyibaşardım.Şimdisanasoruyorum,dünyadaAlamut’takibizleri korkutacak kudrette herhangi bir hükümdar, dini lider, peygamber ya dabilgebirkişifilanvarmıdır?”

Page 371: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Hayır, kesinlikle yok, İbni Sabbah. Çünkü yaşayan hançerlerin sana karşıçıkmaya cüret eden herkese uzanabilir. Böyle bir silaha sahip olan birini kimkendinedüşmanetmekisterki?”

“Sevgili dostum, hâlâ düşmanlarımız var. Ama zamanı gelince dünyanın enuzakköşelerindekihükümdarlarbileyüreklerindebizimkorkumuzuhissedecekler.Denizlerin öbür tarafındaki imparatorlar, krallar bile bize biat etmek zorundakalacaklar.” Ebu Fazıl yalnızca başını iki yana sallamakla yetinmişti. “Sanainanıyorum. Zaten inanmak mecburiyetindeyim. Ama nasıl oldu da bu gençlericanlarınıseninuğrunasevesevevermeyeiknaettinanlayamıyorum.”

“Çünküölümünkendileriniderhalcennetzevklerinekavuşturacağınıbiliyorlar.”

“Bu masala benim de inanmamı beklemiyorsun değil mi?” Hasan şakacı birtavırlaonagözkırptı.

“Doğruluğunukontroletmekistermisin?”

“Allah beni o derecemeraklı olmaktan korusun!” diye bağırdı. “Sen her şeyekadirsingerçektende.Benidesonundacennetinvarolduğunaiknaedersen,buyaşlı başlı halime aldırmadan elde kılıç düşman kabul ettiğin bir sultanın ya davezirinüzerineatlarımvalla.”

Bütünliderlerbusözlerekahkahalarlagüldü.

ErtesisabahEbuFazıl,Alamut’tanayrıldı.Devesitepelemedeğerlihediyelerleyüklenmişti.

Aradanyedigüngeçmemişti kibirhaberciHasan’aBerkyaruk’un tümşartlarıkabul ettiğini bildiren mektubunu getirdi. Kısa süre içinde de Rey şehrindeTöküştekin, Berkyaruk’un sultanlığını tanıdığını ilan etti. Güçlerini birleştirerekİsfahanüzerineyürümeplanıyapmayabaşlamışlardı.AmaTacül-Mülkdekarşısaldırıya geçip kuvvetlerini Sava’ya gönderdi. Hamedan’la Kharb arasındakiBarugcirbölgesindeikiordukarşılaştı.Tacül-Mülkyenilerekesiralındı.ArdındandaBerkyaruk’untalimatıylaboynuvurularakidamedildi.Artıkonaİsfahanyolundabir engel kalmamıştı. Bin doksan üç yılının başında şehrin surlarına dayandı.Merhum vezirin ikinci oğlu Hasan da birlikleriyle Horasan’dan gelip ona katıldı.Berkyaruk onu veziri olarak tayin etti. Sultanın dul karısının ordusundan kaçıpgelenleronunordusunakatılıyordu.SonundaTerkenHatunonunlabarışyapmayıkabul etmek zorunda kaldı. Berkyaruk bu arada Terken Hatun tarafını tutanAzerbaycanvalisi,amcasıİsmailİbniYakuti’yideyenip,idamettirmişti.Ancaktambumeselehalledilmiştikibuseferdeİsmail’inüveykardeşiŞamlıTutuşonaisyanetti.TutuşönceAntakyaüzerinesaldırıyageçti.OradadabirlikleriniHalepvalisiAksungur’ungüçleriylebirleştiripMusul’uişgaletti.İyicekorkuyakapılanhalifedenkendisinisultanolarakilanetmesiniistedi.‘

Birden İran’ın tüm sınır boylarında birbiri ardına isyanlar patlak vermeyebaşladı. İmparatorluğa bağlı beylikler birer birer bağımsızlıklarını ilan ediyordu.Hatta İsfahan’ıngücününsınırlılığınıgörenvalilerbilebağımsızlık ilanıçabasınagirişmişti. İdarecilerarasındakiçekişmelergüngeçtikçesertleşiyordu. İran’aartıkdaha önce kimsenin tahmin edemeyeceği kadar büyük bir kargaşa ortamı

Page 372: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

hâkimdi. Zavallı halife belirli bir askeri güce sahip olan herkesi sultan olaraktanıyordu.HattaBağdat’taaynıandabirdenfazlasultaniçinhutbeokutulduğubileoldu.

ArtıkHasan’ınnihaidarbeyivurarakyarattığıeseresonşeklinivermezamanıgelmişti.

DünyanınhertarafındakidostlarınıvemüttefikleriniAlamut’tatopladı.

Harika bir kış günüydü. Dağların zirveleri hariç henüz hiçbir yere kardüşmemişti.Havaserinamakuruydu.Hattatepelerinüzerindeyükselengüneşinışınlarıgününilerleyenvakitlerindeetrafıbirhayliısıtıyorduda.

Ogün çokerken saatte, dahahenüz şafak sökmemişken, çalmayabaşlayandavullar herkesi uykusundan uyandırdı. Askerler, fedailer, müminler ve liderlermerasim kıyafetlerine bürünmüşlerdi. O gün Alamut’ta çok önemli hadiselerinmeydanageleceğineilişkinsöylentilerkulaktankulağayayılıyordu.

Sabah namazından sonra liderlerle misafirler büyük salonda toplandı.Yastıklarlakaplıdivanlardakiyerlerinialdılar.

Hasan yanında iki büyük daiyle içeri girdi. O da baştan aşağı beyazlarabürünmüştü.Başındadaetkileyici,beyazbirsarıkvardı.Herkesayağakalkıponusaygıylaselamladı.Hasandatümmisafirlerinetekertekerhoşgeldinizdedi.SıraMuzafferegelincede, “Kızlarınınasıl?”diyesordu. “Çalışkanlarmı?Ekmeklerinikazanmayıöğrendilermi?”

MuzafferuzunuzunHasan’ınkızlarınıövdü.

“İyi,” dedi Hasan. “Faydalı şeyler yapsınlar da. Eğer onlara layık birilerinibulursakevlendirelimkızlarımıdiyorum.”Muzafferelindengeleniyapacağınasözverdi.

Sonra Reis Ebu Fazıl’ı görünce, gülümseyerek onu samimi bir tavırlaselamladı.

“Senibukadarsıkgörmekbanamutlulukveriyor,”dedi.“Alamut’ayerleşmeyenedersin?Senibahçeleriminidarecisiyaparım.Oradaçokgüzelhurilerimvar.”

“Hayır,hayır,”diyeitirazettieskireis.“Zatenbenimgerçekcennetinkapılarınıçalmamafazlakalmadı.”

Hasanbusözlerekahkahalarlagüldü.Sonradaherkestenoturmalarınıricaetti.Ardındandasözlerinebaşladı.

“İsmaili dostları ve liderleri! Bugün sizleri buraya teşkilatımızın yapısı vehedefleri konusundaaçık ve kesin kararlara varmaküzere topladım.Bu kaleninele geçirilişinden bu yana yapılan her işte muvaffak olduk. Bu da doğru yoldaolduğumuzuortaya koyuyor.Gücümüzüsavaşlardaki üstünbaşarılarımızla ispatettik. Lâkin birlik içinde hareket etmemize ve kararlılığıma rağmen hâlâ bazışeyleri netleştirebilmiş değiliz. Özellikle de dünyanın geri kalanıyla nasılmünasebetler kuracağımız hususunda herhangi bir karar vermedik. Ne büyükçabalarlabuhalegeldiğimizdüşünülürsebugayetanlaşılabilirbirdurum.Lâkinbir

Page 373: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

hareketinnihaibaşarıyaulaşabilmesi içinadımadım ilerlemekgerekir.Bizlerdeöncelikle eski sultandan bu kaleyi almıştık. Sonra Mısır’daki halifenin onayınaihtiyaçduyduk.Bubizimiçinşarttı.Ziraogünlerdeetkinliğimizbirhayliazdı,hadidaha dürüst konuşalım neredeyse en ufak bir etkinliğimiz bile yoktu. Ama otarihten beri köprünün altından çok sular aktı. En büyük düşmanımız artık yok.İhtişamlıSelçukluİmparatorluğudağılmanıneşiğinde.Bizsegücümüzegüçkattık.Başka hiçbir hükümdara nasip olamayacak derecede eğitimli, kabiliyetlimüminlerden oluşan bir orduya sahibiz. Askerlerimiz kendilerini davamıza budereceadamışoluşlarıylaartıkefsaneleştiler.Hiçbirşeydenyılmayacakhaldeler.Sarsılmaz bir sadakatle bize bağlılar. Kahire onlar için ne mana ifade ediyor?Hiçbirşey.PekiyaAlamut?Herşey.

“Dostlarım!Artık iyice yaşlandım lâkin hâlâ yapacak çok iş var.Öğretimiz enince ayrıntısına dek kağıda geçirilmeli. Bu ayrıntıların teşkilatımızın sekizbasamağınauydurularakdüzenlenmesideçokönemli.Bugünmüminlerekendimison kez göstereceğim. Sonrasındaysa kuleme çekilip, bir daha da dışarıçıkmayacağım.Eğerherhangibirönerinizvarsaduymaktanmemnunolurum.”

EbuAli’yedöndü.Büyükdaideayağakalkıpkonuşmayabaşladı.

“YüceEfendimiz, İsmaili liderlerivedostlarım,benartıkKahire’ylebağlarımızıkopartıptambağımsızlığımızıilanetmemiziöneriyorum.Bunuyaparakbiryandandünyaya kuvvetimize olan güvenimizi göstermiş olacağız. Diğer taraftan daaslında bize sempati besleyen ama Kahire’yle ilişkilerimize bakarak çekingenlikgösterenİranlılarındakalbinikazanmafırsatıbulacağız.”

İsmaili liderleribudüşünceyibüyükbirhararetletasdikettiler.AncakMuzaffer,Ebu Fazıl’la bir an için hayretle bakıp, “Allah adına! Mısır’daki halifenin Ali veFatma’nınsoyundangeldiğine inananmüminlerinnediyeceğini düşündünüzmüpeki?”diyesordu.“HepsiAlamut’ayüzçevirmezlermi?”

“Endişelenme,Muzaffer,” diye karşılık verdi BuzrukÜmid. “Onlar zaten bizimiçin önem teşkil etmeyecek kadar az sayıdalar. Bizim asıl gücümüzüdayandırdığımızkitletekbirotoritetanıyor.Odaburası.Alamut!”

“Bizim teşkilatımızın gücü takipçilerimizin sayısına dayanmıyor,” diye izah ettiHasan. “Daha ziyade onların yetenekleri bizim için önemli. Ayrıca çok genişalanlara yayılmakgibi bir derdimizde yok.Elimizdeki kaleler sağlamolsunbizeyeter. Ve bu konuda da kimse bizim elimize su dökemez. Kahire’denbağımsızlığımıilanetmemizhakikidoğuşumuzunnişanesiolacak.Böylecegöbekbağındankurtularakbütünüylekendiayaklarıüzerindeduranbirteşkilatolacağız.”

Muzaffer ikna olmuştu. Sonra Ebu Ali, Hasan’ın merkezi Alamut olan yenidevletin kumcusu ve devlet başkanı olarak kabul edilmesini teklif etti. Bu teklifderhal oybirliğiyle kabul edildi. Sonra resmi bir tutanak hazırlanarak İsmailitopraklarının bağımsızlığı veHasan’ın liderliği kayda geçirildi. Toplantıya katılanherkesbututanağıimzaladı.

Hasan ayağa kalkıp herkese kendisine duydukları güven nedeniyle teşekküredip, Ebu Ali’yle Buzruk Ümid’i yardımcıları ve vârisleri olarak ilan etti. İçişlerindenEbuAli’nindışişlerindenseBuzrukÜmid’inmesulolduğunudaekledi.

Page 374: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Böylece,”diyebaşladıHasan. “Dünyayla ilişkilerimizinetleştirecekşartlarıdahazırlamışolduk.Hâlâkudretimizigeliştirip,artırmakiçinyapılmasıgerekenşeylervar.Ziraher teşkilatsürekligelişmekzorundadır.Çöküşsürecinegirmemesi içinherdaimdinamiklerini koruması gerekir.Şuan yabancı ellerdeolan çok sayıdakale var. Ama hepsi bir işaretimizle bize katılmaya hevesli. Lamasar Kalesi’nibilirsiniz. Çok sağlam bir kale. Ama şu an askeri açıdan zayıf durumdalar.Tekdüze bir hayat askerlerinin tümmanevra kabiliyetlerini zayıflatmış durumda.BuzrukÜmidyanına istediğinkadaraskeralıpkaleyikuşat.Hiçvakitgeçmedensaldırıya geçmeni istiyorum. Abdülmelik cesaretin ve gençliğin sayesinde en iyisavaşçılarımızın desteğiyle İsfahan yakınlarındaki muhteşem Şahdiz Kalesi’nikolaylıkla ele geçirebileceğini biliyorum. Sultanın ölmeden önce inşa ettirdiği okalebizimiçintammanasıylabiçilmişkaftan.Neyapıpedipkaleyielegeçirmeniistiyorum.Okalesayesinde İran’ıngelecekteki tümhükümdarlarınıavucumuzuniçinealmışolacağız.EbuAlienzorlâkinenşaşaalıvazifeyisanasakladım.SenSuriyelisin.Oradaelegeçirilmesiçokgüçbirkalevar.MasyafKalesi.OrayısendebirkeresindeikinciAlamutolarakgördüğünüsöylemiştin.

Yanmaistediğinkadaraskervefedaial. İran’ın içindebulunduğukarışıklıktanistifadeederekkaleönünedek rahatçaulaşacağınısanıyorum.Unutma,Masyafmutlakabizimolmalı.OradaAlamutbenzeribirfedaiokulutesisetmeniistiyorum.Münasipbulduğunşekildeyönetebilirsinorayı.Yeterkigelişmelerdenbenisüreklihaberdaret.İbniAteş,senibüyükdailiğeterfiettirdim.Huzistan’ageridönecekveGonbadanKalesi’ni geri alacaksın.Girdkuh şehri seninhakimiyetinegirmeli.Buuğurdabölgedeki tümkalelerizaptet.Eğerözelbirmesele içinfedaiye ihtiyacınolursaburadansanagöndeririz.Buandanitibarenkalekomutanıolantümdailerebölgedaisirütbesiverilecektir.Hepinizbölgenizdenmesulolanbüyükdaiyebağlıolacaksınız. Dış ilişkilerimizde hiyerarşik yapı bu şekilde tesis edilecek. Kendikalelerinizleilgilitalimatlarsatamamlandıkçasizlerebildirilecek.Şimdibirliklerinizegeri dönün. Ebu Ali, müminlere aldığımız kararları ve az sonra onlara hitapedeceğimibildir.Bugünbenisonkezgörecekler.”

İsmaililer, Alamut’un bağımsızlığını ilan edeceği haberini büyük bir coşkuylakarşıladılar. Ebu Ali onlara yeni sefer ve zafer sözü verdi. Bu sözler heyecanıdaha da arttırdı. Her yandan sevinç çığlıkları işitilmeye başlandı. Artık AlamutKalesi’ninkendilerinedargeldiğinihissediyorlardı.

YüceEfendiüstavludagöründü.Birandaetrafderinbirsükunetebürünmüştü.Alt avlunun en uzak köşesindeki süvari tarafından bile rahatlıkla duyulabilecekkadaryüksekbirseslekonuşmayabaşladı.“İnançlıİsmaililer!Büyükdaiazönceliderlerkurulundaaldığımızkararlanbildirdi.Artıkçokgüçlüyüz.Bugüçbütünüylesize ve itaatkarlığınıza dayanılarak tesis edildi. Bundan sonra da amirlerinizinemirlerine harfiyen uyacaksınız. Onlar da benim emirlerimi uygulayacaklar. Bende beni gönderenYücelerYücesinin emrindeyim.Doğrudan veya dolaylı olarakzaten hepimiz onun emirlerini yerine getiriyoruz. Şimdi vazifelerinizin başınadönün.VeartıkMehdi’yibeklemeyin.ÇünküMehdizuhuretti!”

Heyecanındinmesinibeklemedibile.Toplantısalonundaki liderlerevedaedip,büyükdailerlebirlikteodasınaçekildi.

Page 375: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

“Böylece tragedyamızın beşinci ve son perdesini de bitirmiş olduk,” dedihüzünlübirgülümseyişle.“ArtıküzerimizdeAllah’tanveonunmeçhulcennetindenbaşkabirgüçkalmadı.Amabizher ikisihakkındadaçokazbilgiyesahibiz.Busebepledeçözülmemişbilmecelerledolukitabıkapatmalıyız.

“Yeterince şey yaşadım. Bundan sonra zamanımı odama kapanarak inançlıçocuklarımıza hoşlarına gidecek hikayeler uydurmakla geçireceğim. Hikayeler,masallarhazırlamaktamdabenimgibidünyayı tanıyanyaşlıbiradamagörebirvazife olacak. Hâlâ yapmam gereken bir sürü iş var. Sıradan müminler içindünyanınkökenivebaşlangıcı,cennetvecehennem,peygamberler,Muhammed,Ali ve Mehdi hakkında binbir türlü hikaye uydurmam gerek. İkinci seviyedesavaşçımüminlergeliyor.Onlaraemirlerinveyasaklarınyazıldığıbirkanunkitabıhazırlayacağım. Temel prensipleri maşlarla destekleyip, soru cevaplarladesteklenenbirbaşvurukaynağıoluşturmalıyım.Fedailereilkbüyükİsmailisırrımyani;Kuran’ınkarmaşıkbirkitapolduğunuveanlaşılabilmesiiçinözelbiranahtaraihtiyaç olduğunu açıklayacağım. Daha üst mertebedekilereyse Kuran’ın aslındaherhangi bir gizemi olmadığı, bu tür hikayelere neredeyse her inançtarastlanılabileceği anlatılacak. Bölge daisi olacak mertebeye yükselenlerse enkorkunç İsmailidüsturuyla tanışacaklar.Hiçbirşeygerçekdeğil,herşeymübah!Lâkin bu mekanizmanın iplerini ellerinde tutan bizler nihai düşüncelerimizikendimizesaklayacağız.”

“Kendinidünyadansoyutlamakistemençokkötü,”diyekarşıçıktıBuzrukÜmid.“Tamdahayatboyutakipettiğinyoldazirveyeçıkmışken.”

“Büyük bir vazifeyi tamamlayan insan ancak ölünce gerçek gücüne erişir.Özellikle de peygamberse. Ben de kendi vazifemi tamamladım ve artık sırakendimi düşünmeye geldi. Artık başkaları için ölmüş olacak ama kendim içinyaşamayı sürdüreceğim. Böylece kurduğum sistemimin benden sonra nasılişleyeceğinidegörmeşansımolacak.Anladınızmı?”

Başlarımsallayarakanladıklarınıifadeettiler.

“Ama tüm bu yaptıklarımın amacını, gerekliliğini sorarsanız size cevapverebileceğimi sanmıyorum,” diye devam etti. “Güçlendik çünkü güçlenmepotansiyeline haizdik. Tıpkı toprağa atılan bir tohumun büyüyüp, gelişmesi, birağacadönüşereksonundameyvevermeyebaşlamasıgibi.AnidenortayaÇıktıkveanîdenyokolacağız.”

“Hadigidipsonkezbahçelerebirbakalım,”dedi.

Asansörleaşağı indiler.Birhadımköprüyü indiripgeçmelerinisağladı.Adideonlarıkayığıylaortabahçeyegötürdü.

Ağaçlar yapraklarını dökmüş, çiçekler solmuştu. Sadece koyu renkli serviağaçlankışadireniyordu.

“Eğer birini buraya şimdi yollarsan,” dedi Ebu Ali. “Cennette olduğuna zorinandırırsın.”

“Dünya renk, ışık ve ısıdan oluşur,” diye karşılık verdi Hasan. “Algılarımızınbesinleridir bunlar. Bir tek ışık huzmesi bize her şeyi bambaşka gösterir.

Page 376: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Algılarımız duygularımızı, duygularımız da ruh halimizi etkiler. Hayatın kendikendiniyenilememucizesidebudeğilmizaten?”

Apamayanlarınageldi.

“Kızlarnasıl?”diyesorduHasan.

“Çok konuşuyor, çok çalışıyor, çok gülüyor çok da ağlıyorlar. Ama pek fazladüşünmüyorlar.”

“En iyisi. Aksi takdirde hapishanede olduklarının farkına varırlardı. Bunun daonlara bir faydası olmazdı. Siz kadınlar haremlere, hapishanelere alışıksınız.İnsanhayatının tamamınıdörtduvararasındageçirebilir.Kendisini tutsakolarakhissetmediği müddetçe tutsak sayılmaz. Ama kainatın sonsuz büyüklüğünü,milyonlarca yıldızı, galaksiyi görüp, onlara asla erişemeyeceğini bilen biri içinkoskocadünyahapishaneden farksızdır. İdrakettikleri şeyzamanınvemekanıntutsağıhalinegetirir.”

Boşyollardasessizceyürüdüler.

“Yenibirşeylervarmı?”

“Hayır.Sadecebirkaçbebekbekliyoruz.”

“Bak,bugüzel.Onlaraihtiyacımızolacak.Onlarlaseninilgilenmeniistiyorum.”

Sonrabüyükdaileredönerek, “Bunlar,babalan,annelerinincennetteyaşayanbakirehurilerolduğunainananilkçocuklarolacak.”

Havuzakadaryürüdüler.

“Yine bahar gelecek. Sonra da yaz,” diye devam etti Hasan. “Kışı mümkünolduğunca sıcak kalarak geçirin ki bahçeler yeniden canlanınca tabiatın tadımçıkarabilesiniz. Şimdi bizler de odalarımıza çekileceğiz. Gökyüzü kapkarabulutlarlakaplandı.Belkiyarınkaryağacak.Havadahadasoğuyacak.”

KuleyedönünceHasanbüyükdailerlevedalaştı.

“Dünya henüz yarı yaşında bile değil. Ama buna rağmen şimdiye kadar nekadar çok şey değişti. Koskoca bir İran imparatorluğu yok artık. Bizimteşkilatımızsa karanlıktan sıyrıldı. Bundan sonra ne olacak peki? Bilmiyoruz.Üzerimizdekiyıldızlarsusuyor.”

Son kez arkadaşlarına sarıldı. Asansöre bindi. Asansörün yükselişini izleyenarkadaşlarınınyüreklerinigaripbirhüzünkaplamıştı.

Dairesinegirip,kapılarınıdışdünyayabütünüylekapattı.

Veefsanesionukanatlarıylasardı.

Page 377: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

İDEOLOJİLERİNKARŞISINDA:VLADİMİRBARTOLVEALAMUT

SlovenyaAlplerindekibirvadidekiküçücük,sevimlibirkasabada1938yılında

dokuz aylık bir zaman zarfında tamamladığı Alamut, Vladimir Bartol’un (1903 -1967) en tanınmış eseridir. Romanının ilk eskizleri üzerinde çalışırken yaşadığıyerin yaklaşık kırk kilometre kadar kuzeyindeki Avusturya, Nazi işgaline maruzkalmıştı.Altmışkilometrekadarbatıdakalandiğersınırdadaİtalyanfaşistlersahilkasabası Trieste deSloven azınlığa karşı etnik temizlik hareketine girişmişlerdi.Bir yandan da etki alanlarını tüm Slovenya ve Hırvatistan’ı da kapsayarakYugoslavyakrallığınadekyaymaarzusundaydılar.Kuzeyvebatıyönlerinedoğruyaklaşık birkaç yüz kilometre kadar ilerideki Sovyetler Birliğinde Stalinegemenliğinde büyük kıyımlar yaşanmakta, binlerce insan karanlık zindanlardacan çekişmekteydi. Tüm bu karmaşa ve tehditlerin ortasında Slovenya veanavatanı sayılan Yugoslavya’ya henüz huzur ortamı hâkimdi. Ama Bartol bueserikitlelerietkialtınaalansiyasiideolojilere,karizmatikliderlere,manipüleediciideolojilerekarşıbireleştiriolarakkalemealmışolsadabiryanıyladaAvrupa’yıgidereketkilerialtınaalacakbutürliderleresağlambirkaynakteşkiletmişolarakdatelakkiedilebilir.

Her şeyden önce Alamut kolayca okunan, hayal gücünün, heyecanın,kışkırtıcılığın, hırsları evrensel olarak hepimizce çok rahatlıkla anlaşılabilecekkarakterlerin ve bu karakterlerin hayallerinin, kusurlarının büyük bir başarıylaanlatıldığıbireserdir.GerekülkesindegereksedeyurtdışındaAlamutentanınmışSlovence eser olarak kabul edilir. Almanya, Fransa, Türkiye ve İspanya’daçoksatankitaplarlistesinegirmiştir.Ancakgörünüşitibarıylapopüleredebiyataaitbir eser olarak görülse de içerdiği ayrıntılar, sembolik anlamlar ve felsefiyorumlarlatambirşaheserolaraktanımlanabilir.

Trieste’li Sloven azınlığın bir üyesi olan Bartol, Paris ve Ljubljana’da eğitimgörüp,sonundadaedebiyatalanındakikariyerinedevametmeküzerebaşkenteyerleşmeye karar vermişti. 1927 yılındaParis’te eğitimgörürkenBartol’un yazarolmahevesinigörenbirSlovenarkadaşıonabilhassaMarcoPolo’nunSeyahatleriadlı kitaptaki Dağların Yaşlı Şeyhi adlı bölümü okumasını salık vermişti. Buhikayede İpek Yolu üzerindeki seyahatini sürdüren Marco Polo’nun İrandolaylarında haşhaş ve gizli bahçelerde tuttuğu bakire kızlar sayesinde gençerkekleri istediğikişiyicennetegönderipgerigetirmekabiliyetinesahipolduğunaikna eden bir diktatörle karşılaştığından bahsediliyordu. Bu gençleri intiharsaldırılarında kullanan diktatör bu şekilde büyük bir güç kazanmış, giderek etkialanını genişletmişti. Bartol bu konuyla yakından ilgilenerek yaklaşık on yılboyunca konuyla ilgili ayrıntılı çalışmalar yaptı. Bir yandan da romanının arkaplanını ve karakterleri şekillendirmeyeçalıştı.Bu romanı yazmakartıkonun içinönüne geçilemez bir tutku olmuştu. Günlüklerinde kadere kitabını tamamlayıpyayıncıyateslimedecekkadaryaşaması içinyalvarıyordu.Onyıllıkaraştırmanın

Page 378: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

sonucundaBartol,Kamnikkasabasındaodasınakapanıpromanınınilkeskizlerinikağıdageçirmeyekoyuldu.Bartolbudönemdetarifiimkansızderecedemutluydu.Neticedeyazdığıeserinbirşaheserolacağınınbilincindeydi.

Ancak bu şaheserin yayınlanma tarihi hiç de uygun değildi. Alamut’unyayınlanması önce Alman ve İtalyan işgali altındaki Slovenya’da yasaklandı.Sonra da Tito önderliğindeki komünist Yugoslavya’da kitap yıllarca tehdit olarakgörüldü.ZateneseringerekkonusugereksedetarzıodönemSlovenyazarlarıntercihettiğibiçimdentamamıylafarklıydı.OgünlerdeSlovenyazarlardahaziyadedışlanmış küçük ülkelerinin değerini gösterip en azından ülkenin edebi açıdanvarlığını devam ettirmesini sağlayacak daha somut konular üzerineyoğunlaşmışlardı. Alamut’un yazıldığı dil dışında Sloven kültürüyle yakındanuzaktan bir ilgisinin olmaması çağdaşı yazarların Bartol’u Sloven genetikkodlamasının hatası olarak görmelerine neden oldu. Sloven köylülerin, arazisahiplerinin, kentlilerin hayatlarını anlatacağı yerde Bartol, İran’ın kuzeydoğusundageçen,BinbirGeceMasalları tarzında kalemealınmış,Pehlevi dilinikonuşan Şii Müslümanlarla Selçuklu Türkleri arasındaki mücadeleleri anlatanrenklitasvirlerledolu,heyecanlıbirromanyazmıştı.Bartolanılarındayıllarsonrabirgünsokaktakarşılaştığıeskibirarkadaşıylaaralarındageçenkonuşmayışöyleanlatır.Arkadaşı,“Çeviriniokudum,çokbeğendim,”der.“Hangiçeviri?”diyesorarBartol.“ŞuİngilizyadaHintbiryazartarafındanyazılankalınroman,”diyeyanıtverir arkadaşı. “Alamut’u mu kast ediyorsun?” diye sorar Bartol. “Onu benyazdım.” Arkadaşı gülüp inanmadığını gösterir bir tavırla elini sallayarak, “Hadioradan.Beniaptalyerinekoyacağınımısandın,”diyeyanıtvererekyürüyüpgider.Sıradan okurlar bir Slovenyalının kendi tarihleri dışında bir eser yazamayacağıkanaatindedirler.Buromanımutlakabiryabancıyazaryazmışolmalıdır.BartoldaSloven yazarları iki ana kategoriye ayırdığından bahseder. Birinci ve çoğunluğuoluşturangrupkendiçağlarınıniçinesıkışıp,hüzünlekaderlerineağlayanlarikincigrupsa tarih kavramını daha geniş ölçekte düşünenler. Bartol kendisini ikincikategoridegörürvegenellikledeyanlışanlaşılır.

Bartol’un Alamut’taki en büyük başarısı hikaye anlatıcısı olarak ortadankaybolmayı başarıp, hikayeyi karakterlerinin sürdürmesine olanak vermesindegizlidir.Okura hangi karakterin hareketlerinin onaylanması hangilerinin yerilmesihususlarındayolgösterenherhangibir otoriter sesyoktur.Okur romanboyuncakendi yolunu kendi bulmalı, şaşırmalı, karmakarışık duygularla boğuşmalıdır.Zaten böyle gizemli bir eser yazmayı planlamıştır Bartol. Edebiyat tarihçileriAlamut’u daha iyi anlayabilmekmaksadıylaBartol’un biyografisiyle, kişiliğiyle vediğer eserleriyle ilgili araştırmada bulunmaya çalışmışlarsa da yazarın hayatıbüyük ölçüde gizli kalmıştır. Bu sebeple ortaya çıkan Alamut’un sayısız farklıyorumueserindeğerinisüreklikorumasınayolaçmıştır.

Alamut’la ilgili en basit açıklama romanın on birinci yüzyılda Selçukluegemenliğindekiİran’dageçtiğiniifadeetmektir.Okurhikayeyebunoktadangirer,tarihi arka planı kavrar, olayların gelişimini, Şii - Sünni çatışmasını, insanlarınyabancıişgalcilerekarşınasılbirtutumgeliştirdiklerinigörür.BuMüslümanolsunyadaolmasınaslındayüzlerceyıldanberi değişik coğrafyalardabenzer şekildegelişenbirdurumdur.Bunoktadayazarıngücühikayeyihemiçeişleyecekhemde

Page 379: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

güçlü kişilikler üzerine bina edecek şekilde yazmasında saklıdır. Yazarın arkaplanıbüyükbaşarıylaçizmesiokurdasankioangerçekleşmekteolanbirhikayeyiokuduğuizlenimiuyandırır.

Alamut ikinci kez okunduğundaysa Bartol’un yaşadığı iki Dünya Savaşıarasındakidönemönplanaçıkar.YirminciyüzyılınbaşlarındatümAvrupatotaliterrejimlerinetkisindedir.Buromandadaİsmailihareketininbüyük lideriHasanİbniSabbah gerçekleştirdikleriyle bir bakıma Mussolini, Hitler ve Stalin’ebenzemektedir. Gerçekten de Bartol kitabının ilk baskısını Benito Mussolini’yeadamayı arzu etmiş ancak bu talebi kabul görmemiştir. Sonrasındaki tümdiktatörlereadama isteğidebenzerşekildegeriçevrilmiştir.Aslındaher iki ifadedebüyükbir ironi içermektedir ve esereeklenmesi sondereceuygundur. Lâkinyayıncıgerekokurkaybınayolaçabileceğigereksedeyetkililerirahatsızedeceğigerekçesiylebutalebikabuletmemiştir.Romandakibazıkarakterlersankigerçekhayattan bire bir kopyalanmış gibi gözükmektedir. Örneğin Hasan’ın sağ kolupozisyonundaki EbuAli o dönemki Nazi propaganda bakanı JosephGoebbels’iandırmaktadır. Alamut kalesinin gece merasimleri için aydınlatılması Nazikuvvetlerininyaptıklarışaşalıgeçittörenlerinenaziregibidir.İsmailitarikatınınkatı,hiyerarşik yapısı birçok açıdan Faşist ya da Nasyonal Sosyalist yapılanmaylabenzerlik teşkil eder. Özellikle de yığınları etkileme biçimi Almanya’daNazilerinsergilediğipropagandabiçiminiandırır.DahafelsefibirarkaplanıolanİtalyanveSovyetRusyadiktatörlüklerine yapılangöndermeler dedaha ziyadeHasan’ın içdünyasınıbetimlediğiyerlerdesezilir.

SonzamanlardayapılanbaşkabiryorumsaAlamut’unSlovenya’yıtehditedenAlman ve İtalyan totaliter rejimleri karşısında ülkesinin verdiği bir cevap olarakalgılanmasıbiçimindedir.BuyorumagöreHasan,Hitlerolaraktelakkiedilebilir.Buyorumu baz alan edebiyatçılar Bartol’un 1920’lerde Slovenlere karşı yapılanmuameleler sonucu içten içe bir İtalyan nefretinin baş gösterdiği Trieste’debüyümüşolmasınıilerisürerler.HattaBartol,kendilerineKaplanlaradınıtakanveİtalya - Slovenya sınırındaki İtalyan kurumlarına terörist saldırılar düzenleyenörgütmilitanlarından biriyle de oldukça yakın dosttur. (İngilizce kısaltması TIGRolan bu grup adını Trieste, Istria, Gorizia ve Rijeka adlı İtalyan etkisine maruzkalan şehirlerin adlarından yapılmış kısaltmadan almıştır.) Arkadaşının 1930yılındaİtalyanlartarafındanyakalanıpyirmiyılhapsemahkumedilişininardındanBartol, günlüğüne nefret dolu bir ifadeyle, “Zorko senin intikamını alacağım,”yazar. Hasan’ın yorumları, zekası, romanın sonlarında kendi alt benliğinisembolizeeden İbniTahir’e tümyaşamınıPehlevidilini konuşanhalkınyabancıişgalindenkurtarmayaadadığınıaçıklaması,Slovenya’yıetkisialtınaalanyabancıgüçlerekarşıbenzeribirçabayıgöstermegayretiylesavaşanZorko’yuaklagetirir.

Diğer taraftanAlamut’ubutürbirSlovenmilliyetçiliğininetkisialtındayazılmışolarak kabul etmek belki de çok basit bir yaklaşım olacaktır. NeticedeHasan’ınmilliyetçiliğiyle, on sekizinci yüzyılın sonlarında doğup Avrupa’yı kasıp kavuranmilliyetçilikpekdemukayeseedilemez.NeticedeHasannihilistöğelertaşıyanvetümideolojilerireddedip,yalnızcakendigücünütesisetmesineolanakverecekbirsistem teşkil etmiştir. Benzeri şeyi Sloven ulusu için tasavvur etmek, insanalgılarını ve yaşamım bu uğurda feda edecek bir ideolojiyi savunmak ne kadar

Page 380: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

mantıklıolabilir?Alamut’uulusalözgürlüklealakalıgizlikapaklıanlamlariçerenbireser olarak görmek aynı zamanda yazarın siyasetle ilgilenmeme hususundayaptığı beyanatlarla da çelişecektir. Daha da ötesi bu türden bir yorum eserindeğeriniazaltırken,dahaziyadebu türyorumlarıyapankişilerinkendi fikirlerininbaskınşekildeortayaçıkmasınasebebiyetverecektir.Budaeserinideolojiuğrunahebaedilmesimanasınagelir.

Böylece günümüze geliyoruz. Alamut’u günümüzün koşullarıyla nasılokuyabiliriz?GünümüzdeAmerika,doğudangelenHasanSabbahtürühareketlerien acımasız şekilde müdahale ederek bastırmaya çalışıyor. Bu türden birokumayla Alamut’un, tabii kehanetlerde bulunduğu sanısına kapılmadan, yirmibirinci yüzyıldaki küçük, ne zaman ne yapacağı belli olmayan, davası uğrunakendini feda etmeye hazır bir güçle, çağın devasa imparatorluğu arasındakimücadeleyi anlattığı düşüncesi üzerinde duruyormuş gibi de kabul edilebilir.GünümüzünEl-Kaide’siylebatıdünyasıarasındakimücadelekısmendeolsabinyılöncesininyıllardanberiaşağılananbuyüzdendehınçladolu,etkiyeaçıkhalkındini inançlarının gereği olarak öç alma savaşına girişmesine benzetilebilir.Kendilerini feda edenlere öbür dünyada verilecek ödüllerin gösterilişi ve busayede dünyanın öbür ucundaki prenslerin dahi ölüm korkusuyla boğuşacaklarıdüşüncesi de bu itibarla okunduğunda farklı manalar kazanır. Tabii ki ne kadarbenzerlikolursaolsunBartol’unonbirinciyüzyıldünyasıyirmibirinciyüzyılaçokda fazla göndermede bulunmaz. Şöyle ki Alamut en ufak bir siyasi çözümönermediği gibi geleceğe de herhangi bir pencere açmamakta yalnızca tarihidikkatliveçeşitlibiçimlerdeokumanınnelereyolaçacağınısergilemektedir.Ancakkabul etmek gerekir ki Amerikalı liderler Alamut gibi kitaplar sayesinde, Irak veİran’ı ilkel ülkeler olarak algılamaktan kurtulup aslında bin yıllık bir tarihe sahipolduğunu öğrenmiş oluyorlar. Bu da kitabın hedeflenmemiş de olsa sonradanortayaçıkanfaydalarındanbiriolarakgörülmelidir.

Bu okuma biçimlerinin hepsi mümkündür elbette. Ama tüm bu yorumlar enönemligerçeğigözdenkaçırmakta.OdaAlamut’unaslındabiredebieserolduğugerçeği. Bu eserin temel amacı gerçekleri ortaya koyup, çeşitli argümanlaryaratmak değildir aslında. Daha ziyade edebiyatın yapabileceği şeyleri,okuyucuyu etkilemeyi, hayatın çeşitliliğini, karmaşıklığını gözler önüne sermeyi,insanlıkla alakalı daha derin ve evrensel gerçekleri keşfetmeye çalışmayı,kendimizi ve dünya hakkındaki algılarımızın nasıl oluştuğunu betimlemeyihedeflemektedir. Bartolmetne açıkça sezilecek biçimdemüdahale etmez.Dahaçokkurnazcabiçimlendirdiğiipuçlarıyla,tuzaklarla-tıpkıgerçekyaşamdaolduğugibi - hakikati aldatmacadan ayırmayı bize bırakır. At gözlüğü takarak metniokuyan biri Orta Doğunun fanatiklerle, hiçbir şeyi sorgulama yetisine sahipolmayaninsanlarladoluolduğunailişkinpeşinhükümlerininpekiştiğinigörecektir.(İyidesadecealtmışyılkadaröncesiyahgömlekleri,dericeketleriyleAvrupa’nınaltınıüstünegetirenoçeteyeyönelendesteğinasılyorumlayacaksınızozaman?)Kötü niyetli bir okuma, metnin terörist faaliyetler için bir nevi af dileme olarakalgılanması gerektiğini ileri sürebilirler. Ama bu da son derece riskli bir tutumolacaktır.DikkatliokurlarAlamut’unaslında tümbunlardançokdaha farklıyerdebulunduğunubilir.

Page 381: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Her şeyden önce Alamut ideolojilerin bilhassa da dogmatik öğeler taşıyanideolojilerin eleştirisi olarak algılanmalıdır. İnsan sağduyusuna meydan okuyan,hayatın Tanrı’nın krallığına ulaşma hedefi uğruna feda edilmesini önerenideolojilerle yargılama özgürlüğü ve karar verme hürriyeti sunan görüşlerinçatışması metne yedirilmiştir. Aslında metinde Hasan uzun uzun İslamdüşüncesineyönelttiği itirazları sıralayıp,diğerdini alternatiflerüzerindedurarakkendi yaşam deneyimlerini anlatırken, tüm bu süreci genç bir insanın hakikatarayışı ve neticesinde de gözündeki perdeden sıyrılarak gerçekleri görmeyebaşlaması çerçevesinde izah etmektedir. Kişisel sorununu kendisini deneyime,bilime, hakikatin duyularla nasıl algılanacağına yoğunlaşarak çözdüğünü anlatır.Lâkin bu pozitivist yaklaşım bir süre sonra hiper - rasyonalizasyon seviyesineçıkar.YaniinsanihertürlüduygununmantıksızvegeçersizolaraktelakkiedilmesiartıkHasan’ıninançyerineikameettiğiyenidogmasıdır.Budüşüncesineöylesinebağlanırkisonundatümahlakideğerlerireddedeceği,dünyayahükmedenyeganegüçolarakkendisinigöreceğiseviyeyeulaşır.Artıkmaksimumgüceulaşmakiçinkendisindenaşağıgördüğü insanlara karşı her türlüdavranışı sergilemektebeisgörmemektedir. Zaten nihayetinde de bu görüşünü tarikatının en önemlidüsturuylaortayakoyar.“Hiçbirşeygerçekdeğil,herşeymubah.”

AmaBartolbirtaraftandaHasan’ınkarakterindeonunbüyükbirihtimalleaslakabullenmeyeceğiölçüdekarmaşavezayıflıkgörmemizedeolanakverir.Örneğinzamanzamanaslındahayatının temelamacınınenbüyük rakibi,Nizamülmülk’üaltederekondanaslaunutulmayacakbir intikamalmaarzusuolabileceğinedairbirtakımifadelerokuruz.Sonrabirdenbirekendisinievrendeyalnızvesavunmasızhissettiğini görürüz. Romanın dönüm noktasına doğru yaklaşırken birdenbireortayabüyükbirçelişkikoyanbir itiraftabulunur.HayatınınasılbüyükgayesininSelçuk işgali altında olmasından dolayı hissettiği nefretin neden olduğu öfkeyleyapmaktadırherşeyi.Lâkinkelimeleredökmesedebugayeuğrunasavaşırkendahi duyguvebedenbirlikteliğini reddeder.Oysaderinliklerindebu tür bir şeyinbüyük özlemi içinde olduğunu net biçimde hissederiz. Bu ve benzeri rasyonelolmayan etkiler onun aşırı gerçekçi ideolojisini tehdit edeceğinden bastırılmakzorundadır. Ama bu da bir diğer taraftan Hasan’ın kişiliğine olumsuz etki eder.Neticededuygusalolarakdeformeolmuşbir insanınnederecezekiolursaolsunistediğindenfazlagücesahipolmasınınsonderecetrajikolduğuortayaçıkar.

Romanın ikinci yarısında Hasan çeşitli olayları birbirine bağlarken heptrajedimizinbundansonraki sahnesinegeçiyoruz tarzında ifadelerdebulunur. İlkanda hangi trajediden, kimin trajedisinden bahsedildiği pek açık değildir. LâkinkitabınsonbölümündegeleceğebakanHasanbumekanizmayaenbüyüktehditdeyinebizdenkaynaklanmaktadırderkenaslındaintihargirişimcilerininkorkutucueylemlerinikastetmektedir.

Hasan’ıherşeyekadirbirkuklacıolarakçizen(kigerçektendeöyledir)metinhadımlarınçektiğihalatlarlayükselipalçalanasansörvasıtasıyladaaynıkuklacıtemasınagöndermedebulunuyorgibidir.Zirabiryandannihaigücesahipolsadabir tarafıyla bu hadımların birdenbire kendi aşağılanmış hallerini idrak ederekhalatları kesip kendisini öldürebileceklerinden de endişe etmektedir. Kitabın soncümlelerinde ortaya koyduğu kulesine kapanıp hayatının geri kalanını İsmaili

Page 382: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

kanunları ve inanç sistemi üzerine çalışarak geçireceği, bir daha da asla dışarıçıkmayacağı düşüncesi de son derece ironik bir son olarak nitelendirilebilir.Hasan’ın bu noktada net biçimde göremediği şey aşırı gerçekçiliğiylemeydanagetirdiği mekanizmanın yönelttiği tehditten kaçabilmek için inzivaya çekilişininaslındakendisiniasılkurbanhalinegetirdiğidir.

Romanınduygubütünlüğüneanlatılaraknedediyaloglaryoluylaverilmiş,tamtersine ana karakterlerin sessiz tavırlarıyla sezdirilmek istenmiştir. Bu bazenduygularının neden olduğu tasvirlerle, istem dışı mimiklerle, bakışmalarla, kaşçatmalarla,vücutdiliyleanlatılmayaçalışılmıştır.Kabuletmekgerekirkiböylebiryöntem gerçeği kelimelerin ifade edebileceğinden daha güçlü biçimde ortayakoymuştur.Buetkileyiciduygu ifadelerigeneldeyarıdakesilmiştir.Bununsebebikısmendurumunsonderecekısasüredeolupbitmesikısmendeçokdahaönemlihususlarıngündemeoturmasıdır. (Fedailersözkonusuolduğunda ideoloji,kızlarsöz konusu olduğunda vazifeler, Hasan söz konusu olduğundaysa mantık buönemli hususları ifade eder.) Bu yüzden de tam olarak anlayamadığımız ancaksezer gibi olduğumuz duyguların ifadesi bıçakla kesilmişçesine son bulur. Amatümbuengellererağmenromanhakikatinifşaedildiğiçoksayıdakırılmanoktasıiçermektedir. Felsefeyi bireyselcilik olarak kabul eden filozoflar dünya savaşlarıarasında bu türden dürüstlük anlarıyla ve insani ilişkilerin neden olduğusavunmasızlığıilahigücüntezahürüolarakgörmeyeeğilimliydi.Dogmatikdinlerevesosyalbilimlerdekibenzeriyansımalarına(ozamanlariçinbuFreudetkisindekipsikoloji ve Marksizm olarak nitelendirilebilir) tepki olarak bireyselciler insankişiliğine biyolojik, sosyal ve tarihi açılardan yorumlar getirmek dışında konuyupsikoloji, ahlak ve maneviyat penceresinden de inceleme arzusunda oldular.Bartol vatandaşıçoksayıdagençlebirlikteParis’teeğitimgördü.Sonrasındabubireyselci aydınların da bir hayli etkisinde kaldı. Bunlardan arasında psikologAnton Trstenjak ve şair Edvard Kocbek de vardı. Her ne kadar Freud veNietzsche, Bartol’u erken döneminde en çok etkileyen kişilerse de, ÖzellikleHasan’ın kusursuzluğaulaştırmamaksadıyla verdirdiği derslerdendeanlaşıldığıüzere Alamut’un temelde tekamüle ermiş bir insan modeli önerdiği anlaşılır.KısacasıBartol’umutlakabirideolojiyeyakıngörmekgerekirsebudabireyselcilikolacaktır.

Bu düşünceler ışığında bakılınca eserin yıllar boyu eleştirmenleri şaşırtıp,üzerlerinde tartışmalar çıkmasına neden olan birbiriyle çelişen kısımları anlamkazanmayabaşlar.Eğer,“Hiçbirşeygerçekdeğil,herşeymübah,”biçimindeifadeedilen görüşü İsmaili hareketi için temel kabul edersek ilk başta bu sözlerlealakası yokmuş gibi duran “Omnia in numero et mensura,” şeklindeki ikincildüsturun da aslında önemli mana taşıdığını kabul etmemiz gerekir. Her şeyölçüleredayanır,hepsibu.Başkabir ifadeyle,kuşkuculukverasyonalizmönemlideğerlerdir ama kişinin bu kavramlara bütünüyle teslimolmasıHasan’ı ve onunzeki veya akılsız kurbanlarını trajediye sürükleyen temel unsur olarak kabuledilebilir.

Bartol kendi görüşlerini vebilhassa ilgilendiği konulanHasan vediğer romankarakterlerine yedirerek ifade etme yolunu seçmiştir. Kendisi felsefe, tarih,matematikvedoğabilimlerialanlarınameraklı,öğrenmeyeheveslibiröğrenciydi.

Page 383: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Tıpkı kendisinden dört yaş daha büyük olan adaşı, Lolita’nın yazarı VladimirNabokovgibiodaamatörbirböcekvekelebekaraştırmacısıydı.Dağcılarıylaünlübir ülke vatandaşı olarak Bartol da aslında edebi açıdan en yüksek zirveyetırmanmış sayılabilir. Kendisinden üç yaş büyük ünlü bir Fransız yazar gibipilotluğahevesliydi.Veaslındabukonudabirhaylideyetenekliydi.Amatümbuhobileryazarlıkkariyerinegeçişinesıçramatahtasıolarakhizmetedenfaaliyetlerolarakgörülmelidir.Birinsanyamerakdolu,Öğrendiklerinitecrübeetmeyetakıntıderecesindetutkuluduryadayalnızcayaşamsevgisiyledoludur.ÖzelyaşamındaBartol daha ziyade ikinci gruba uygun bir bireymiş imajı çizse de romanında ilkgrubaaitbirbireyinabartılıkompozisyonunuresmetmeyiterciheder.

Alamut’un 1957 baskısı üzerine kendisinden bir yorum istenince yaşlı Bartolmeraklıokurlarınaşöylehitapetmiştir:

Alamut okuru bir tek hususu kesinlikle fark edecektir. Hasan’ın kullandığıyöntemler ne derece korkunç, insanlık dışı, alçakça olsa da, onun bu türdendavranışlarınamaruzkalankişilertemelinsanideğerlerinizerrekadaryitirmezler.Fedailerindayanışmasıaslabitmez.Aralarındatıpkıbahçelerdekikızlararasındaolduğu gibi sağlam bir dostluk bağı oluşur. İbni Tahir ve arkadaşları gerçeğiöğrenme isteğiyleyanıp tutuşmaktadırlar.Ama İbniTahirsonundaençok inanıpgüvendiğiadam tarafındankandırıldığınıöğrendiğindedahiMeryem’inkendisineolan aşkının bir aldatmaca olduğunu fark ettiği andaki kadar üzülmez. Venihayetinde tüm gaddarlığına karşın Hasan evrende tek başına olduğudüşüncesini yüreğinde hissetmenin neden olduğu mutsuzlukla kıvranmaktadır.Eğer biri yazarın Alamut’a yedirdiği manayı, arka planında yatan duyguyuanlamak isterse ona şöyle demek isterim. “Dostum!Kardeşim! İnsanı dostluğungücükadarkahramanlaştıranbaşkabirşeyvarmıdır?Yüreğimizeaşktan,sevgidendahafazlaişleyenbirşeybulabilirmisin?Vehakikatkadarövgüyelayıkbaşkalirkavramvarmıdır?”

MichaelBigginsAğustos2004

Eserinİngilizceçevirmeni

Page 384: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük

Alamut’unTürkçeÇevirisiÜzerineDaha önce de ülkemizde yayınlanan Alamut’un bu baskısının çevirisini

yaparkenzamanzamanartıknispetenkullanımdışıkalmışkelimeleritercihettim.Bunuhembinyıllıktarihibirhikayeninokunduğununakıldançıkartılmaması,hemde genç okurları kısmen de olsa farklı kelimelerle tanıştırmak amacıyla yaptım.Ancakmetnin tamamının bu şekilde eski kelimelerden oluşması sanırım okumazorluğu getirecekti. Bu yüzden de aynı kelimeyi bazen eski bazen de yenikullanımıylakarşılamayıuygunbuldum.

Alamut, çok farklı düzlemlerde okunabilecek gerçek bir şaheser. AnlattığıSelçuklu, Melikşah, Nizamülmülk hikayeleri de oldukça çarpıcı. Ancak yine debunun bir kurgu eser olduğu hatırdan çıkartılmamalı. Zira Hasan Sabbah’ın vehaşhaşileringerçektarihineilişkinelimizdeSelçuklutarihimetinleridışındapekdebirkaynakyok.

Hasan Sabbah’ın 1124 yılında öldüğünü biliyoruz. Hasan Sabbah arkasındagüçlübirsilahlıörgütvesadeceİran’dadeğiltümMezopotamya’dakorkutucubiraskeri ve siyasal güç bırakmıştır. Tarikat Moğol istilası yıllarına kadar ayaktakalmıştır. Rivayetlere göre Alamut kalesi ise 1256 yılında civarına gelenMoğolkomutanı Hülagü Han tarafından normal yollardan ele geçirilemeyince; kaleninbulunduğu tepenin altında petrolün keşfedilmesiyle tüneller kazılarak ve butünellerin içlerinde petrol havuzları oluşturulup ateşe verilerek patlatılmış,dolayısıyladaimhaedilerekelegeçirilmiştir.

Bir başka ilginçhususda İngilizcedeki assassin (suikast) kelimesininhaşhaşisözcüğününzamaniçindedeğişmesiyletüremişolmasıdır.

Okurunromanıbitirdiğizamanbirkezdahadönüpenbaşındanokumaarzusuduyacağına eminim. Kanımca ister kurmaca olsun ister olmasın bir eserin buşekildetanımlanmasıonungerçekgücünügöstermektedir.

EnderNail,Ocak2012

Page 385: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük
Page 386: KORİDOR YAYINCILIK - 183 Bartol - Fedailerin Kalesi Alamut.pdf · VLADIMIR BARTOL FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT Çeviren: Ender Nail. 1 1092 ilkbaharının ortalarında oldukça büyük